Professional Documents
Culture Documents
Bi̇yoloji̇ Akademi̇ Tyt Notlar
Bi̇yoloji̇ Akademi̇ Tyt Notlar
Biyoloji Akademi
Hürcan Tik
Çeşitli gözlem ve deneyler sonucu elde edilen, Nicel Gözlem : Ölçü aletleri kullanılarak yapılan
doğruluğu kanıtlanmış ve belirli kurallar ile gözlemlerdir. Örneğin "çaydanlıktaki su 80 C dir".
düzenlenmiş sistematik bilgiler bütünlüğüne Buradaki gözlem nicel bir gözlemdir. Burada
bilim denir. termometre aleti kullanılarak bir gözlem yapılmıştır.
Bilim, çeşitli araştırmalar sonucu elde edilen
*Yukarıdaki örneklerden de anlaşıldığı gibi nitel
bilgilerden oluşan bir üründür. Bu ürüne ulaşmak
gözlemler kişiler arasında farklılık gösterebilirken ,
için izlenen yol ise bilimsel yöntem olarak
nicel gözlemler daha objektifdir. Bu yüzden bilimsel
adlandırılır
bir çalışma sırasında nicel gözlemlere daha fazla
ağırlık verilir.
Bilimin temel işlevleri ;anlama, açıklama ve
kontrol olarak özetlenebilir. 3-Verilerin Toplanması: Veriler problem ile ilgili
gerçekleri içerir. Gözlemler sonucu elde edilen
O hâlde bilimin esas amacı, gözlenen karışık veriler toplanıp, düzenlenir.
olayların açıklamasını yapmak ve gözlenen 4-Hipotezin Kurulması: Hipotez , probleme geçici
olaylarla başka olaylar arasındaki ilişkiler birçözümdür.Bu çözüm yapılan gözlemler ve
hakkında bir yargıya varmayı sağlayacak toplanan veriler ışığında kurulmuştur. ‘Hipotez, iyi
genellemelere gitmektir. kurgulanmış bir soruya verilen geçici bir yanıttır’
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 1
6- Kontrollü Deney: Yapılan tahminlerin BİLİMSEL BİLGİNİN ÖZELLİKLERİ
geçerli olup olmadığı kontrollü deneyler sonucu
tespit edilir. Bilimsel bir bilginin özellikleri şunlardır:
Kontrollü deneylerde iki deney grubu vardır:
Birine kontrol grubu , diğerine ise deney grubu a) Objektif olmalıdır.
denir. b) Gözlenebilir ve devamında denenebilir olmalıdır.
Her iki grupta da aynı deney aynı şartlar altında c) Ölçülebilir olmalıdır.
yapılır iken sadece araştırılan faktör gruplar ç) Değişebilmelidir.
arasında farklı tutulur. d) Evrensel ve insan kaynaklı olmalıdır.
Deney sonuçları tahminleri doğrular ise
hipotez geçerlilik kazanır. Aksi durumda ise
eldeki verilerle yeni hipotezler kurularak bilimsel
çalışmaya devam edilir.
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 2
BİYOLOJİ VE BİYOLOJİNİN ALT BİLİM DALLARI
Biyokimya: Canlılarda meydana gelen kimyasal
olayları ve bunların canlı üzerindeki etkilerini
Sitoloji: Hücrelerin yapı, şekil ve fonksiyonları ile
inceler.
hücre içindeki organellerin yapı ve fonksiyonlarını
inceler.
Sistematik (Taksonomi): Canlıları benzerliklerine
veya farklılıklarına göre ayrı ayrı sınıflandırmayı
Moleküler Biyoloji: Hücrelerin moleküler
sağlar. Bu sınıflandırmada morfoloji, anatomi,
düzeydeki yapısal özelliklerini, gen, protein,
embriyoloji gibi alt dallardan elde edilen bilgiler
enzim gibi maddelerin yapı, fonksiyon ya da
kullanılır
işlevlerini veya canlılıkla ilgili diğer maddelerin
moleküler yapılarını inceler.
*Biyoloji canlı ve cansızları inceleyen birçok bilim
dalı ile ilişkilidir. Örneğin coğrafya bilim dalı ile
Biyoteknoloji: Canlıların çeşitli özelliklerini,
ilişkili olan biyoloji konuları biyocoğrafya adını
günlük yaşantıda kullanılmalarını, gen
verdiğimiz alt bilim dalında incelenir. Bu coğrafya
alışverişlerini teknoloji ve mühendislik bilgilerini
bitki, hayvan gibi canlı topluluklarının
kullanarak inceler.
yeryüzündeki yayılışını inceler. Bunun gibi
biyoinformatik, biyofizik, sosyobiyoloji,
Genetik: Canlıların gen yapılarını, kalıtsal
biyomedikal vb. alt bilim dalları da doğmuştur.
özelliklerini ve genlerin kuşaklar arası aktarımı ile
Biyoloji tıp, veterinerlik, diş hekimliği, ziraat
bunların canlı üzerindeki etkilerini inceler.
mühendisliği, eczacılık, gıda mühendisliği,
beslenme ve diyetetik gibi alanlarla da ilişkilidir.
Evrim: Canlıların oluşumunu, değişimini, yeni
canlıların nasıl oluştuğunu ve bunların kökenini
araştırır.
BİYOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİNE
KATKI SAĞLAYAN BİLİM İNSANLARI
Zooloji: Hayvanları genel olarak yapısal,
fonksiyonel ve sistematik açıdan inceler.
Aristo (MÖ 384-322): Aristo doğa tarihi ve evrenin
yapısı ile ilgili ilk kitabı yazmıştır. Aristo,
Botanik: Gelişmiş karasal bitkiler başta olmak
hayvanların hareketleri ve üremelerini incelemiş
üzere tüm bitkilerin yapı ve fonksiyonlarını
ve böceklerdeki başkalaşım olayına dikkat
inceler.
çekmiştir. Bitki ve hayvanları ilk kez sınıflandıran
da Aristo’dur.
Ekoloji: Canlıların yaşadıkları ortamlarda
çevreleriyle ve birbirleriyle etkileşimlerini inceler.
İbn-i Heysem(MS 965-1039): Işığın kırınımı ile
gözün yapısı konusunda çalışmalar yapmış ve
Hidrobiyoloji: Su içinde yaşayan canlıları, suyun
görme olayını ilk açıklayan bilim insanı olmuştur.
özelliklerini ve canlıların bu ortamdaki
yaşamlarını inceler.
İbn-i Sina (980-1037): Avrupa’da Avicenna
(Avisenna) adıyla anılan Türk filozof ve hekimdir.
Embriyoloji: Canlıda döllenmiş yumurtadan
İbn-i Sina iki yüzden fazla eser yazmıştır. Tıp
itibaren meydana gelen gelişme ve farklılaşmaları
üzerine yazdığı “Tıbbın Kanunu” ve bütün
inceler.
öğretisini kapsayan “Şifa” adlı eserleri Avrupa’da
17. yüzyıl ortalarına kadar okutulmuştur.
Morfoloji: Canlıların dış görünüşünü ve genel
yapısal özelliklerini inceler.
Gregor Mendel (Gregor Mendel) (1822-1884):
Bezelyeler üzerinde yaptığı çaprazlama
Anatomi: Canlıların gözle görülen iç ve dış
deneyleriyle kalıtımın temel kanunlarını ortaya
yapılarını inceler
koymuş ve kalıtım biliminin de öncüsü olmuştur
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 3
Amerikalı Zoolog ve Moleküler Biyolog James
Watson (Ceyms Vatsın) (1928-...) ve İngiliz Fizikçi
Francis Crick’in (Frensis Kırik) (1916- 2004): 1953
yılında ‘’DNA’nın İkili Sarmal Yapısı’’ nı ortaya
çıkartmışlardır.
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 4
CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ: E)HOMEOSTASİ:
Varlıkları canlı olarak nitelendirebilmek için Homeostazi, kelime anlamıyla kararlı iç denge
aşağıda belirtilen özelliklerin onlarda bulunması demektir. Tüm canlılar, sürekli değişen çevre
gerekir. şartlarına rağmen iç ortamlarını belirli sınırlar
içerisinde sabit tutmak zorundadır. Canlılardaki
A)HÜCRESEL YAPI: tüm sistemler, homeostaziyi korumaya yönelik
çalışır. Örneğin vücut sıvılarının asit baz
Organizmaların yapısal ve işlevsel birimi hücredir. dengesinin ayarlanması, vücut sıcaklığının sabit
Canlı hücreleri yapısal olarak prokaryot ve tutulması, zararlı atıkların vücut dışına atılması ve
ökaryot olarak ikiye ayrılır. Prokaryot canlılar tek vücuttaki su miktarının korunması homeostaziyi
bir hücreden oluşurken ökaryot canlılar tek ya da düzenleme amacıyla yapılan faaliyetlerdir.
çok sayıda hücreden meydana gelir.
F)BOŞALTIM :
B)BESLENME :
Canlıların metabolik faaliyetleri sonucunda
Canlılar, madde ve enerji ihtiyaçlarını karşılamak oluşan atık maddeleri vücuttan dışarı atmasına
için beslenmek zorundadır. İhtiyaç duyduğu boşaltım denir. Canlılarda boşaltım olayı, farklı
besinleri kendi üretebilen canlılara üretici şekillerde gerçekleşir. Bitkilerde görülen terleme,
(ototrof) denir. Örneğin bitkiler; su, mineral, damlama, yaprak dökümü; insanlarda ter ve idrar
karbondioksit gibi gerekli maddeleri ve güneş oluşumu ile karbondioksidin solunum
ışığını kullanarak kendi besinlerini üretir. organlarıyla vücut dışına verilmesi birer boşaltım
Besinlerini dış ortamdan hazır olarak alan olayıdır.
canlılara da tüketici (heterotrof) denir. Mantarlar
ve hayvanlar, tüketici canlılara örnektir. G)HAREKET :
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 5
I) UYUM: K) BÜYÜME VE GELİŞME :
Uyum (adaptasyon), bir organizmanın yaşadığı Canlılar büyür, gelişir, yaşlanır ve ölür. Büyüme
çevrede hayatta kalma ve üreme şansını artıran tek hücreli canlılarda sitoplazmanın hacimce ve
kalıtsal özelliklerin tamamıdır. Bu özellikler kütlece artışı ile çok hücreli canlılarda ise hücre
nesilden nesile aktarılır. Kutup ayılarında post sayısının ve hacminin artışıyla sağlanır. Gelişme
renginin beyaz olması, kurak ortam şartlarına ise canlının sahip olduğu yapıların zamanla
uyum sağlayan kaktüslerde yaprakların diken değişerek fonksiyonel olarak olgunlaşmasıdır.
şeklini alması, karasal hayata uyum sağlayan Yeni doğan bir bebeğin kilo alması, büyümeye;
canlılarda solunum organlarının vücut içine emeklemesi, yürümesi ve koşması ise gelişmeye
çekilmiş olması, sürüngen ve kuşlarda yumurta örnektir.
içerisinde bol miktarda yedek besin maddesinin
bulunması, böcek, sürüngen ve kuşlarda boşaltım
atıklarının ürik asit şeklinde dış ortama verilmesi,
sucul kuş ve kurbağaların parmak aralarında
perdelerin bulunması birer uyum örneğidir.
E)ORGANİZASYON:
F)ÜREME:
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 6
CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ: 4.SU:
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 7
Fosfor; nükleik asitler, ATP ve hücre zarının Kükürt; bazı amino asitlerin sentezi için
yapısına katılır. Kemik ve diş oluşumunda görev gereklidir. Eksikliğinde deride solgunluk,
alır. Eksikliğinde kemik ve diş gelişiminde fazlalığında ise alerjik rahatsızlıklar oluşur.
problemler görülür. Fazlalığı kemiklerde
kalsiyumun azalmasına neden olur. Çinko; bazı enzimlerin yapısına katılır. Ayrıca
bağışıklık sistemini güçlendirir. Eksikliğinde;
Potasyum; Kalp ritmini düzenler, asit-baz ve su tırnaklarda beyaz lekeler, ciltte akne oluşumu, saç
dengesini ayarlar. Sinir hücrelerinde uyartı dökülmesi ve bağışıklıkta zayıflama görülür.
iletimi için gereklidir. Vücuda yeterli potasyum Çinkonun fazla alınması; gözlerde ve ciltte
alınmadığında kaslarda kramp, kalp ritminde sararmaya, baş dönmesine ayrıca yüksek ateşe
bozukluk, yorgunluk, hâlsizlik ayrıca sindirim neden olur.
bozuklukları görülür. Potasyum fazla alındığında
ise böbrek ve kalp sorunları ile el ve ayakta
karıncalanma meydana gelir.
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 8
B) ORGANİK MOLEKÜLLER: 1.KARBONHİDRATLAR:
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 9
✭ 6 C’lu Monosakkaritler (HEKZOSLAR): Hidroliz Reaksiyonu:
Hayvansal kaynaklı
C6H12O6
-Disakkaritler, hücre zarından geçemezler. Ancak
sindirilip monosakkaritlere dönüştürüldükten
-Glikoz ve Fruktoz bitki hücrelerinde fotosentez sonra hücrelere girebilir.
sonucu üretilebilen şekerlerdir. Ancak hayvanlar
da bu şekerleri bitkilerden alarak enerji -Maltoz ve sükroz bitkiler tarafından fotosentez
üretiminde veya yapım reaksiyonlarında sonucu üretilirler. Hayvansal hücrelerde
kullanabilirler. bulunmazlar. Çünkü sindirilmedikçe hücreye
-Glikoz ve Fruktoz hayvansal hücrelerde de giremezler.
bulunabilir.
-Disakkaritler oluşturulurken, monosakkaritler
B) DİSAKKARİTLER ( İki moleküllü şekerler): arasında su çıkışı sonucu oluşan kimyasal bağlara
Glikozit Bağı denir.
2 monosakkaritin dehidrasyon sentezi sonucu
Glikozit bağı ile bağlanmaları sonucu oluşan 2
moleküllü şekerlerdir.
Dehidrasyon Reaksiyonu:
C) POLİSAKKARİTLER:
-Küçük moleküllerin aralarından su çıkararak
birleşip, büyük moleküllerin oluşturulmasına ·n sayıda glikozun dehidrasyonu sonucu n-1
denir. sayıda su açığa çıkararak ve n-1 sayıda glikozit
bağı ile bağlanarak oluşturdukları büyük yapılı
✭ Dehidrasyon sentezinde mutlaka ATP(enerji) (polimer) moleküllerdir.
harcanır.
✭Dehidrasyon sentezi sadece hücre içinde ·Polisakkaritler 2 amaçla üretilir.
gerçekleştirilebilir.
✭Dehidrasyon sentezi sadece canlı hücrelerde 1. Depolama : Fazla glikozların daha sonra
gerçekleştirilir. kullanılmak amacıyla depolama
✭ Dehidrasyon sentezinin gerçekleştirildiği 2. Yapıya Katılma : Glikozlardan hücre çeperi
hücrede su miktarı artar. veya dış iskelet yapımında faydalanma
✭Dehidrasyon sentezinin gerçekleştrildiği
hücrede monomer miktarı azalırken polimer
miktarı artar.
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 10
2 – Yapısal Polisakkaritler
a) Selüloz:
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 11
b) Steroitler:
2.YAĞLAR (LİPİTLER):
·Mikro moleküllerdir.
Yapılarında C, H, O ile birlikte bazı çeşitlerinde P ·Hayvansal hücrelerde hücre zarının yapımına
ve S atomları da bulunabilir. katılarak zara geçirgenlik ve dayanıklılık
kazandırır.
Yağlar 3’e ayrılır. ·Bitkisel hücrelerin zarlarında da bulunabilir.
·Steroitlerin en çok bilineni KOLESTEROL’dür.
a) Fosfolipitler Kolesterol miktarı normal düzeyin üzerine
b) Steroitler çıktığında kalp ve damar rahatsızlıklarına neden
c) Nötral Yağlar (Trigliseritler) olurlar.
·Sinir hücrelerinin aksonlarını saran miyelin kılıf
a) Fosfolipitler: steroit yapılı bir yağdır.
·Bütün hücrelerin hücre zarlarının yapımına ·Steroitlerin bir kısmı hormon olarak görev
katılır. yaparlar.
·Yapılarında bir Fosfat Grubu ve Gliserol ile buna Örneğin, böbrek üstü bezlerden salgılanan
bağlı 2 Yağ Asidi bulunur. testosteron, östrojen, progesteron, aldosteron
hormonları steroit yapılıdır.
·Deri altındaki steroitler ise güneş ışınlarıyla
temas ettiklerinde D vitaminine dönüşürler.
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 12
·Özellikle kış uykusuna yatan hayvanlar, Tabiatta doğal olarak bulunan yağ asitleri 2
göçmen kuşlar ve çölde yaşayan deve gibi gruba ayrılırlar;
hayvanlar zor şartlar altında ihtiyaç duydukları
suyu, solunumda ürettikleri metabolik sudan 1) Doymuş Yağ Asitleri:
karşılarlar; bunun için de solunumda daha önce
depoladıkları yağları kullanırlar. ·Karbon atomları arasında tek bağ bulunduran
asitlerdir.
·Deri altındaki nötral yağlar ise ısı izolasyonu ·Hayvansal kaynaklıdırlar.
sağlar. Bu sayede bilhassa hayvanlar kışın ·Oda sıcaklığında katı halde bulunurlar.
donmadan hayatta kalabilirler. Örnek: İç yağı, kuyruk yağı, tereyağı gibi…
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 13
3.PROTEİNLER:
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 14
Her polipeptidin üretiminden, DNA üzerindeki 4.ENZİMLER:
belirli bir gen sorumludur. Bu durum Bir Gen –
Bir Polipeptit hipotezi olarak tanımlanır. Aktivasyon Enerjisi: Bir reaksiyonun
başlatılabilmesi için gereken en düşük enerji
·Proteinler canlılarda yapıcı, onarıcı ve seviyesine denir.
düzenleyici olarak görev alır. Hücre zarının Katalizör: Reaksiyonlara sonradan katılarak onları
yapısında bulunan proteinler, maddelerin hızlandıran ve reaksiyon sonucunda hiçbir
tanınması ve taşınmasını sağlar. değişikliğe uğramadan çıkan moleküllere denir.
·Saç, tırnak, tüy, boynuz gibi yapılarda protein 4.Bir Apoenzim sadece bir çeşit Koenzim ile
bulunur. aktifleşebilir. Ancak bir Koenzim birden fazla
Apoenzim çeşidini aktifleştirebilir.
·Kas kasılması yine protein iplikler tarafından
gerçekleştirilir. 5.Enzimlerin etki ettikleri maddelere Substrat adı
verilir. Enzim – Substrat ilişkisi; Anahtar – Kilit
ilişkisine benzer.
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 15
8.Eğer bir ortamdaki enzim miktarı veya 16.Bazı enzimler (özellikle de proteinlerin
substrat miktarından biri sabit tutulurken diğer sindiriminden sorumlu olanlar) pasif olarak
arttırılırsa; reaksiyon önce hızlanır sonra sabit üretilir. Ancak daha sonra yardımcı bir molekülün
hızla devam eder. etkisiyle aktifleştirilirler. Bu şekilde pasif enzimleri
aktifleştiren moleküllere Aktivatörler denir.
9.Enzimler çok hızlı çalışır. Örnek: Mide öz suyunda bulunan Pepsinojen
enzimi pasiftir. Ancak HCl ile birleştiğinde aktif
Örnek: Bir üre molekülü sadece su yardımıyla Pepsin Enzimine dönüşür.
hidroliz edilmek istenirse 100 yılda sindirilir.
Ancak ortama bir üreaz enzimi eklenirse
saniyede 30.000 üre molekülü sindirilir.
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 16
5.VİTAMİNLER:
Bütün vitaminlerin eksiklik ve fazlalıkları
-Yapılarında C, H, O ve N atomları bulunur. durumunda metabolik bozukluklar ortaya çıkar.
-Tamamı hücre zarından geçebilecek kadar Şöyle ki;
küçük yapılıdır. Bu nedenle sindirime
uğramazlar. *A vitamini eksikliğinde; Gece Körlüğü
-Organik moleküllerdir *D vitamini eksikliğinde; Çocuklarda Raşitizm,
-Enzimlerin yapısına Koenzim olarak bağlanır yetkişinlerde ise Osteomalazi
ve düzenleyici rol oynarlar. *E vitamini eksikliğinde; Üreme organlarının
-Enerji verici değillerdir. gelişimleri bozulur ve kısırlık görünür.
-Birleşerek kompleks molekülleri oluşturmazlar. *K vitamini eksikliğinde; Kanın pıhtılaşması
-Genellikle bitkisel kaynaklıdırlar. (D Vitamini gecikir ve ATP üretimi aksar.
Hariç) *B vitamini eksikliğinde; Beriberi hastalığı, sinir
-Kan yoluyla taşınırlar. sistemi hastalıkları, hafıza kaybı
-Yağda ve suda eriyenler olmak üzere 2’ye *C vitamini eksikliğinde; Skorbüt hastalığı (Diş
ayrılırlar. etlerinde çekilme)
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 17
6.NÜKLEİK ASİTLER:
DNA molekülü çift zincirli yapıya sahiptir. Bu
zincirlerin bağlanabilmesinde zayıf hidrojen
DNA ve RNA olmak üzere 2 çeşittir.
bağları kullanılır. Bu bağlar oluşurken su açığa
çıkarmazlar.
DNA(Deoksiribonükleik asit):
RNA(Ribonükleik asit):
Bu eşleşmeler ;
Nükleotidler birbirleriyle altalta dizilirken
aralarında Fosfodiester bağları oluştururlar.
A=T ve G=S şeklinde oluşur.
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 18
Ayrıca;
Hem prokaryot hem de ökaryot hücrelerde
Toplam Nükleotid sayısı = A + T + G + S veya replikasyonun gerçekleşme şekli aynıdır.
Toplam Nükleotid sayısı = 2A + 2G ise Replikasyon sürecini başlatan olay, replikasyon
Toplam ZHB sayısı = 2A + 3G başlangıç noktalarının (replikasyon orjinlerinin)
TNS = 2(A+G) ve belirlenmesidir. Replikasyonun gerçekleştiği
Toplam ZHB sayısı = (2A + 2G) + G bölgelerde bir başlangıç bir de bitiş noktası
TNS = 2 x PÜRİNLER = 2 x PİRİMİDİNLER vardır. Replikasyon orjini, replikasyonun başlangıç
Toplam ZHB sayısı = TNS + G noktasıdır. Replikasyon orjini belirlendikten sonra
replikasyonun başlayabilmesi için DNA çift
(ZHB= Zayıf Hidrojen Bağı) zincirinin açılması gerekir. Başlangıç noktasından
iki zincir ters yönde ayrılmaya başladığında
kromozom üzerinde replikasyon çatalı adı verilen
DNA REPLİKASYONU (DNA’NIN KENDİNİ bir yapı ortaya çıkar. Replikasyon çatalı, önce orjin
EŞLEMESİ): noktasında meydana gelir ve replikasyon devam
ettikçe ilerler.
DNA’NIN YARI KORUNUMLU EŞLENMESİ
Prokaryot hücrelerde yer alan halkasal DNA’da
DNA’nın eşlenerek bir kopyasını oluşturmasına replikasyon için bir başlangıç bir de bitiş noktası
replikasyon adı verilir. Replikasyon sonucu oluşan bulunur. Prokaryotlarda replikasyon süreci iki
DNA’lar, hücre bölünmesiyle kalıtsal özellikleri yönlü devam eder. Ökaryot hücrelerde ise DNA
değişikliğe uğramadan eşit şekilde yavru üzerinde çok sayıda başlangıç noktası vardır.
hücrelere aktarır. Hücrede DNA replikasyonu, Ökaryotlardaki DNA moleküllerinin çok uzun
hücre bölünme evresi başlamadan interfazda olması ve DNA polimerazlarının nükleotit ekleme
gerçekleşir. DNA, kendisini yarı korunumlu olarak hızının prokaryot hücrelerdekinden daha düşük
eşler. İki zincirli sarmal DNA’nın her bir ipliğinin olması fazla sayıda replikasyon orjininin
kalıp görevi yaparak kendine eş yeni bir DNA ipliği oluşturulmasına neden olur. Bu farklılık, DNA’nın
oluşturmasına yarı korunumlu eşlenme denir. Bu kısa zamanda replikasyonunu sağlar.
durumda her ana DNA molekülünden yeni oluşan
DNA molekülleri, ana DNA’nın bir zincirini taşır. DNA replikasyonunda görev alan enzimler;
DNA’nın çift sarmalını birbirinden
ayırmak(HELİKAZ) ve aynı anda kopyalamak
(DNA POLİMERAZ) için gereklidir. DNA
replikasyonu sırasında oluşturulan DNA
parçacıkları arasındaki boşluklar, DNA LİGAZ
enzimleriyle kapatılır. Bu enzim, birbirlerini takip
eden DNA parçacıklarını fosfodiester bağıyla
birleştirir. Bağ kurulması sırasında ATP harcanır.
DNA ligaz, tam bir zincir oluşumunu sağlayan
enzimdir. DNA replikasyonu sırasında DNA’nın
her bir zinciri, yeni oluşturulacak zincirler için
kalıp görevi yapar.
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 19
Meselson ve Stahl, Escherichia coli (Eşherşiya koli)
bakterileriyle yaptıkları deneyler sonucunda DNA
7. ATP (ENERJİ MOLEKÜLÜ) (Adenozin Trifosfat):
molekülünün yarı korunumlu eşlendiğine dair
kuvvetli kanıtlar ortaya koymuşlardır.
Hiçbir canlı tabiattaki asıl enerji kaynağı olan
güneş enerjisini doğrudan kullanamaz. Bu
Şu sonuçlar ortaya çıkmıştır:
nedenle fotosentetik canlılar güneş enerjisini
ürettikleri besinlerin yapısına kimyasal bağ
*DNA kendini bir kez eşlediğinde, başlangıçtaki
enerjisi şeklinde depo ederler. Daha sonra hem
DNA’da bulunan nükleotid sayısı kadar, ortamdaki
kendileri hem de diğer bütün canlılar bu besin
serbest nükleotidlerden eksilir. Bu nükleotidler
momomerlerini solunum reaksiyonları sonucu
yeni zincirlerin yapısına girer.
parçalayarak yapılarındaki kimyasal bağ enerjisini
açığa çıkarıp ATP molekülüne yükler ve daha
*DNA kendini eşlediği zaman, oluşan yeni DNA
sonra buradan alarak kullanırlar.
ların birer zinciri eski DNA’ya ait olarak kalırken,
yeni zincirler ortamdaki serbest nükleotidlerin
ATP molekülü bir enerji çeşidi değildir. Enerjiyi,
özelliklerini taşır.
yapısındaki “yüksek enerjili fosfat bağları’’nda
depo eden organik yapılı bir moleküldür.
*Bir DNA molekülünün iki zinciri birbirinden farklı
özellikler taşıyorsa (biri normal azotlu-N14, diğeri
ATP büyük bir moleküldür. Bu nedenle hücre
ağır azotlu-N15 gibi) bu tip DNA’lara Melez denir.
zarından geçemez. Bu yüzden hiçbir hücre başka
bir hücreden ATP alıp veremez(Bitkilerdeki floem
hücrelerinde istisna vardır) Her hücre kendi ATP’
sini üretir ve tüketir. Üretemeyen hücre ölür.
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 20
8.HORMONLAR:
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 21
ÇALIŞMA KAĞIDI:
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 22
10. ATP molekülünün genel özellikleri 14. Yağda çözünen vitamin çeşitleri nelerdir?
nelerdir? Bu vitaminlerin genel özellikleri nelerdir?
I. Endergoniktir
II.Ekzergoniktir.
III.Endotermiktir.
IV.Ekzotermiktir.
18. Enzimlerin çalışmasını etkileyen
Hangisi veya hangileri söylenebilir? faktörlerden 3 adet yazınız.
Açıklayınız.
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 23
19. Pentoz (5 Karbonlu) Monosakkaritler 23. Proteinlerin yapıtaşları nelerdir?
nelerdir? Özellikleri ile yazınız. Şematize ediniz.
20. Yağların genel özellik ve görevleri 24. Proteinlerin özellik ve görevlerini yazınız.
nelerdir?
21. Fosfolipitlerin yapısını şematize ederek 25. Yağların organizma için avantajları
kısımlarının isimlerini yazınız. neler olabilir? Yazınız.
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 24
Canlıların Ortak Özellikleri:
Hangileri söylenebilir?
I.Eşeyli üreme ile kendi benzerlerini oluştururlar I.Kalıtsal materyale sahip olma
II.Aktif hareket ile yer değiştirirler II.Hücre zarına saip olmama
III.DNA yapısına sahiptirler III.Canlı vücudu dışında kristal halde bulunma
IV.İç dengeyi sağlamak için boşaltım yaparlar IV.Kendini eşleyebilme (Enfekte ettiği hücrenin
içinde)
yukarıdaki maddelerden hangileri tüm canlılar
için söylenebilir? özelliklerinden hangilerine bakılarak, virüslerin
canlı olduğunu savunan yorum yapılabilir?
6.
I.Oksijenli solunum: Bütün hayvansal hücreler
yapabilir.
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 25
Canlıların Temel Bileşenleri 1
Yorumları yapılabilir?
6.
2.Mineral ve Vitaminler için; I. 100 molekül Glikoz
II. 40 molekül Fruktoz
I.Sindirilmeden kana karışabilirler III.20 molekül Galaktoz
II.Depolanabilirler
III.Enzim yapısına katılabilirler. içeren hayvansal bir hücrede en fazla kaç adet
IV.Enerji verici olarak kullanılabilirler. disakkarit sentezlenebilir?
3.
I.Enzimlerin çalışması için gereklidir. 7.
II.Fotosentezde Hidrojen vericisi olarak
kullanılabilir. I.Fotosentez
III.Dehidrasyon tepkimesi sonucu ortaya çıkabilir. II.Kemosentez
IV.Hidroliz tepkimesinde kullanılır. III.Sindirim
IV.Fosforilasyon
Hangileri su içinsöylenebilir?
olaylarından hangileri hücre dışında da
gerçekleşebilir?
4.
a. Glikoz + Glikoz ==> Maltoz + Su
b. Karbondioksit + Su ==> Glikoz + Oksijen
c. n(Glikoz) ==> Nişasta + (n-1) Su
8.
Yukarıda verilen denklemler için 150 yağ asidi ve yeteri kada gliserol içeren
hayvansal bir hücrede Trigliserit sentezi sonucu
I.Hepsi dehidrasyon tepkimesidir. oluşabilecek maksimum su ile , yine aynı hücrede
II.Hepsinde Substrat Düzeyinde Fosforilasyon kaç adet glikoz içeren nişasta molekülü hidroliz
veya Oksidatif Fosforilasyon ile üretilmiş ATP edilebilir?
kullanılır.
III. Hepsi yalnızca canlı hücrenin içinde
gerçekleşebilir.
Yorumları yapılabilir?
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 26
9. Lipitlerle ilgili olarak; 13.
INişasta hidrolizi
I.Enerji verici olarak kullanılabilirler. II.Protein hidrolizi
II.Hücre zarının yapısına katılabilirler. III. Glikozun oksijenli solunumu
III.Düzenleyici olarak görev alabilirler.
IV.Polimer bileşiklerdir. olaylarından hangileri gerçekleştiği bir hücrede pH
azalır?
Hangileri söylenebilir?
14.
I.Glikojen
10.Fosfolipitler için; II.Protein
III.Maltoz
I.Yapısında trigliseritlerden farklı olarak IV.Laktoz
inorganik fosfat grubu bulundururlar.
II.Bütün canlılarda hücre zarının yapısında Hangileri kesinlikle tek çeşit monomerden oluşur?
bulunurlar.
III.Hidrofilik ve Hidrofobik uçları bulunur.
Hangileri söylenebilir?
15.
16.
12.Protein çeşidini; I.Protein hidrolizi
II.Maltoz sentezi
I.Sentezde kullanılan aminoasit çeşitleri III.Glikojen sentezi
II.Sentezde görevli Ribozom IV.Laktoz sentezi
III.Aminoasitler arasında oluşan peptid bağı
sayısı Yukarıdaki olaylardan hangileri hayvansal bir
IV. Sentez için kalıp olarak kullanılan DNA hücrede osmotik basıncı azaltacak yönde etki
bölgesi gösterebilir?
değiştirebilir?
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 27
Canlıların Temel Bileşenleri 2
hangileri söylenebilir?
2.
I.Hücre dışında çalışamazlar
II.Etki ettikleri maddelere substrat denir.
III.Su bulunmayan ortamda çalışamazlar. 6.
I.Düzenleyicidirler
Hangileri enzimler için söylenebilir? II.Ototrof organizmalar tarafından üretilebilirler.
III.Oksidasyonları ile ATP oluşabilir.
IV. Bütün çeşitlerinin farklı rolleri vardır.
4.
I.Karbonhidratların hepsinde glikozit bağı 8.
bulunur. I.Kendilerini eşleyebilirler.
II.Trigliserit sentezi sırasında yağ asitlerinin IIProtein sentezinde rol oynar.
arasında Ester bağı oluşur. III.Polinükleotit yapıdadır.
III.Ribozomda protein sentezi sorasında oluşan IV.Yapısında Pentoz şeker bulundurur.
her peptid bağı için bir su oluşumu gözlenir.
Hangileri DNA ve RNA için ortak olarak
Hangileri doğrudur? söylenebilir?
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 28
9. 13.
I.Golgi cisimciği
II.Ribozom ISinir sisteminde iletim
III.Koful II.Kas kasılması
IV.Mitokondri III.Protein sentezi
V.Kloroplast IV.DNA replikasyonu
Hangileri Nükleik Asit içeren organellerdendir? Hangi olaylar için hücrede defosforilasyon olayı
gözlenir?
10. 14.
I.İçerdiği gen sayısı
II.Hücrede bulunduğu yer I.Olgun Alyuvar
III.Şekli II.Yumurta Ana Hücresi
IV.Pentoz şekeri III.Sperm Hücresi
IV.Olgun Sinir Hücresi
Yukarıdakilerden hangileri Gerçek Bakteri ve V.Karaciğer Hücresi
İnsan hücresinin DNA'sı için farklılık VI.Çizgili Kas Hücresi
göstermez?
( insandaki organel DNA'ları düşünülmeyecektir.) "İnsanlarda bulunan bütün hücrelerin DNA'sı
replike olabilir." diyen bir öğrenciye hangi
hücrelerin özelliklerinden bahsedilmesi gerekir?
11.
I.Bütün çeşitleri DNA'daki kalıtsal bilgiye göre
sentezlenir
II.Yapısında en fazla 4 çeşit organik baz
bulundurabilir.
III.DNA ile aynı pentoz şekere sahiptir.
IV.Sentezi sadece Çekirdekte gerçekleşir.
12.
I.Protein sentezi
II.DNA replikasyonu
III.mRNA sentezi
IV.Glikojen sentezi
V.Fotosentez
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 29
Çıkmış Sınav Soruları:
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 30
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 31
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 32
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 33
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 34
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 35
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 36
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 37
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 38
Cevap Anahtarı:
FÖY 1
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 39
TYT
Biyoloji Akademi
Hürcan Tik
Hücre ve Organeller
Föy 2
HÜCRE: B) ÖKARYOT HÜCRE TİPİ:
Bütün canlılar hücrelerden oluşur. Bazı canlılar -Bu hücre tipinde çekirdek ve zarlı organeller
tek hücreli iken bazıları da çok hücrelidir. bulunabilir.
Yeryüzündeki canlılarda görülen 2 farklı hücre tipi -Ökaryot hücreli canlılar tek hücreli olabildiği gibi
vardır. çok hücreli de olabilirler.
Örneğin: Protista Âlemi canlıları olan Amip,
A) PROKARYOT HÜCRE TİPİ: Öglena ve Paramecium gibi canlılar ökaryot tek
-Çekirdeği ve zarlı organelleri bulunmayan hücre hücreli canlılardır. Bitkiler, Mantarlar ve Hayvanlar
tipidir. ise ökaryot çok hücreli canlılardır.
✭ Çekirdek: DNA’nın etrafı bir zar ile çevrilerek
sitoplâzmadan ayrılırsa oluşan bu yapıya çekirdek -Ökaryot hücrelerde ortak olarak bulunan 3 temel
denir. yapı vardır. Bunlar;
-Yeryüzünde prokaryot hücreye sahip olan
canlılar; Bakteriler ve Arkelerdir. 1 – Hücre Zarı
-Bütün prokaryot canlılar tek hücrelidir. 2 – Sitoplâzma ve Organeller
-Prokaryot hücreler dokulaşma 3 – Çekirdek
gerçekleştirmezler.
-Prokaryotlarda DNA, sitoplâzma içine dağılmış
halde bulunur. Halkasal yapıdadır. Bakteri 1 – HÜCRE ZARI:
DNA’larının etrafında protein kılıf bulunmaz. Bu
nedenle bakteri hücrelerindeki DNA’da bulunan
tüm genler aktiftir. Bütün hücrelerde bulunan hücre zarının yapısı
-Prokaryot canlılardan bakterilerde hücre çeperi aynıdır. Günümüzde kabul edilen tek hücre zarı
bulunur ve bu çeper protein ve karbonhidrat modeli “AKICI-MOZAİK ZAR MODELİ’’dir. Hatta
bileşiminden oluşan Peptidoglikan çeper olarak zarlı organellerin zarları da bu yapıdadır.
tanımlanır.
-Prokaryot hücrelerde organel olarak sadece
Ribozom bulunur. Ribozom ise zarsız bir organel
olup, protein sentezinden sorumludur.
-Prokaryot hücrelerde tüm hayatsal faaliyetler
sitoplâzmada gerçekleştirilir. (Solunum,
fotosentez, dehidrasyon, hidroliz vb.)
-Fotosentez yapabilen prokaryotlarda klorofil
pigmentleri sitoplâzmada bulunur.
-Oksijenli solunum yapabilenlerde ise ETS
elemanları, mezozom adı verilen ve hücre zarının Hücre zarının özellikleri:
kıvrımlarından oluşan yapının zar kenarlarında 1 – Canlıdır
fakat sitoplâzma içinde bulunur. 2 – Esnektir
-Prokaryot hücreler İkiye Bölünme yoluyla eşeysiz 3 – Şeffaftır
olarak çoğalabildikleri gibi, kalıtsal çeşitliliği 4 – Yarı geçirgendir
sağlayabilmek için de Konjugasyon 5 – Seçici geçirgendir
gerçekleştirebilirler.
-Prokaryot canlılarda eşeyli üreme yoktur. Hücre zarının görevleri:
-Prokaryot hücreliler her 20 Dakikada bir
bölünerek çoğalırlar 1.Hücreye şekil verir
-Bakteriler antibiyotiklerden etkilenirler. 2.Sitoplâzma ve organelleri korur ve dağılmalarını
-Alkol ve bazik maddeler de bakterilerin hücre önler
çeperlerini parçalayıcı etki yapar. 3.Hücreye madde giriş – çıkışını denetler.
-Bazı bakterilerde, hücre DNA’sı dışında küçük bir 4.Hücrelerin birbirine tutunmasını sağlar
DNA parçası daha bulunur. Buna Plazmid adı 5.Hücrelerin birbirini tanımasını sağlar
verilir. Plazmidler Konjugasyonda kullanılırlar. (Glikoproteinler yardımıyla)
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 1
Hücre zarından moleküllerin geçiş üstünlüğü: Pasif Taşıma:
1- PASİF TAŞIMA:
-Sıcaklığın artması
-Basıncın artması
-Yüzey alanının artması
-Por genişliğinin artması
-Yoğunluk farkının artması
-Molekül büyüklüğünün azalması
✭ Difüzyonda enerji kesinlikle harcanmaz ve
enzim kullanılmaz.
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 2
b) Kolaylaştırılmış (Hızlandırılmış) Difüzyon: Osmotik Basınç:
Turgor Basıncı:
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 3
2 – Hipotonik Ortam ( Az Yoğun Ortam): 3 – İzotonik Ortam ( Eşit Yoğunluklu Ortam):
Bir ortamın yoğunluğu, hücrenin yoğunluğundan Bir ortamın yoğunluğu, hücrenin yoğunluğuna
az ise; o ortam o hücreye göre hipotoniktir. eşit ise;o ortam hücreye göre izotoniktir.
✭ İzotonik ortamlarda hücrelerin madde alış
✭ DEPLAZMOLİZ : Plazmolize uğramış bitki verişi için mutlaka enerji harcanır. Yani hücreler
hücresinin kendinden daha az yoğun (hipotonik ) aktif taşıma yapar.
ortama konulduğunda su alarak şişmesi ve eski
haline geri dönmesi olayıdır. ✭ İzotonik ortamdaki bir hücreye sürekli olarak
✭Canlı hücreler için genellikle, göl ve akar sular, su giriş – çıkış (sirkülasyon) yapar.
havuzlar, tatlı sular(içilebilir su) ve saf su birer
hipotonik ortam oluşturur.
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 4
3. ENDOSİTOZ: 4.EKZOSİTOZ:
Hücre zarından geçemeyen büyük moleküllerin Hücrelerin içersinde genellikle golgi aygıtının
koful oluşturularak hücre içine alınmasına faaliyeti sonucu oluşturulan ve hücre zarındaki
denir. gözeneklerden daha büyük olan moleküllerin
boşaltım kofulları yardımıyla zardan dışarı atılması
olayıdır.
GENEL ÖZELLİKLERİ: ✭Ekzositoz ile hücrelerden dışarı atılan
moleküller;
1. Enerji harcanır -Enzimler, Hormonlar, Yağlar, Salgılar, antikorlar
2.Enzimler kullanılır ve boşaltım ürünleri
3.Sadece canlı hücrelerde görülür.
4.Çeperli hücrelerde (Bakteriler, arkeler, bitkiler GENEL ÖZELLİKLERİ:
ve mantarlar) hücre çeperi endositoza engel
olur. Bu nedenle çeperli hücrelerde endositoz 1.Enerji harcanır
görülmez. 2.Enzimler kullanılır
5.Hücre zarında madde kaybı gözlenir. (Besin 3.Sadece canlı hücrelerde görülür
kofulu, hücre zarından yapıldığı için) 4.Hücre çeperleri tam geçirgen oldukları için
ekzositoza engel olmazlar. Bu nedenle ekzositozu
Endositoz 2 şekilde gerçekleştirilir. ökaryot çeperli ve çepersiz her hücre yapabilir.
5.Ekzositozda, boşaltım kofulları hücre zarına
eklendikleri için, hücre zarından madde artışı
a) Fagositoz: gözlenir.
b)Pinositoz:
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 5
HÜCRE ORGANELLERİ: b)Granüllü endoplazmik retikulum:
Organeller, hücre içinde farklı görevleri -Zarları üzerinde ribozom taşıyan retikulum
gerçekleştirmek üzere oluşmuş yapılardır. Tıpkı çeşididir.
organlarımız gibi. -Yüzeyde bulunan ribozomlar protein sentezi
yapar. Ancak bu proteinler işlevsizdir.
Organeller zar sayılarına göre gruplandırılır. - Endoplazmik retikulum bu proteinleri işleyerek
işlevsel hale getirir.
A) Tek Zarlı Organeller -Bu proteinler golgi aygıtında da kullanılabilir.
1. Endoplazmik Retikulum - Bir hücrede salgı miktarı fazlaysa o hücrede
a) Granülsüz (Düz) Endoplazmik Retikulum granüllü endoplazmik retikulum miktarı da
(D.E.R) fazladır diyebiliriz.
b) Granüllü Endoplazmik Retikulum (G.E.R)
2. Golgi Aygıtı 2-Golgi Aygıtı (Cisimciği):
3. Lizozom
4. Kofullar -Her türlü salgının üretiminden sorumludur.
a) Besin Sindirim Kofulu -G.E.R’ den gelen proteinleri; vitamin veya
b) Salgı Kofulu mineraller ile birleştirerek bileşik enzimlerin
c) Boşaltım Kofulu (Kontraktil Kofullar) yapımını ve paketlenmesini sağlar.
d) Depo Kofullar -G.E.R’ den gelen proteinleri, bileşik enzimlere
5. Peroksizomlar dönüştürerek etrafını bir zar ile çevirip Lizozom
organelinin üretimini sağlar.
B) Çift Zarlı Organeller -Glikoprotein, Glikolipid, Lipoprotein ve bileşik
6. Mitokondri enzimler gibi bütün bileşik yapılı moleküllerin
7. Plastitler sentezinden sorumludur.
a) Kloroplastlar -Salgı üreten organlarda fazla miktarda bulunur.
b) Kromoplastlar
c) Lökoplastlar 3-Lizozom:
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 6
4-Kofullar: 5-Peroksizomlar:
-Tek katlı zarla çevrili küçük keseciklerdir. Hayvan ve bitki hücrelerinde bulunan, tek katlı bir
-Hayvansal hücrelerde yok denecek kadar az ve zarla çevrili, küremsi yada oval vakuol benzeri
çok küçük kofullar bulunur. organellere ''Peroksizom'' adı verilir.
-Bitki hücrelerinde ise; Peroksizomlarda bitki ve hayvan hücrelerinde
Genç bitki hücrelerinde çok sayıda ve küçük ; herhangibir nedenle varolan toksik(zehirli) etkili
yaşlı bitki hücrelerinde ise az sayıda ve büyük maddeleri inaktive edip, yok eden
kofullar bulunur. Hatta bazı yaşlı bitki katalaz(=parçalayıcı) enzimleri taşır.
hücrelerinde tek ve büyük bir koful bulunur. Bu
kofula Merkezi Koful denir. B) Çift Zarlı Organeller:
-Kofulların içersinde ;
·Su 1-Mitokondri:
·Antosiyaninlen denilen renk maddeleri
(mor,eflatun) -Çift zarlı bir organel olup tüm ökaryot hücrelerde
·Atık maddeler (Kristaller halinde) bulunur görülür.(Memelilerde olgun alyuvarlarda
bulunmaz.)
Yaptıkları işe göre 4 (dört) çeşit koful vardır. -Dıştaki zar düz, içteki zar ise kıvrımlı olup, bu
kıvrımlı zara Krista adı verilir.
-İç zarın iç kısmı Matriks adı verilen, sitoplâzma
A-Besin, Sindirim ve Boşaltım Kofulları: benzeri bir sıvı ile doludur.
-Matriks ’in içinde gömülü halde bir DNA, RNA’lar,
Bazı protista ve akyuvarlarda görülür. Ribozomlar, proteinler ve enzimler bulunur.
Endositozda besin alınmasıyla oluşurlar. -Mitokondri, halkasal yapıda bir DNA’ ya sahip
İçinde sadece besin bulunduran kofullara Besin olduğu için, kendi kendine çoğalabilir.
Kofulları denir. -Mitokondri oksijenli solunum reaksiyonlarının
Besin kofullarına lizozom eklenmesiyle sindirim gerçekleştirildiği ve böylece CO2 ve H2O
kofulları oluşur. moleküllerinin üretildiği aynı zamanda da
Koful içeriği lizozom enzimleriyle sindirilir. hücrenin ATP’lerinin üretildiği organeldir.
Sindirim artıkları Boşaltım Kofulları yardımıyla
ekzositozla dışa atılır. Glikoz + 6O2 → CO2 + H2O + 32ATP
B- Kontraktil kofullar: -Oksijenli solunum reaksiyonlarında kullanılan
E.T.S. elemanları ise Krista üzerinde yer alır.
Tatlı sularda yaşayan tek hücrelilerde görülür.
Hücreye giren fazla suyu dışa atarak hücreyi 2-Plastitler:
hemolizden korur.
Çalışırken ATP harcarlar. Bu nedenle hücrenin Bitki hücrelerinde, öglenada ve alglerde bulunan
enerji seviyesinin düşmesi, kontraktl kofulların organellerdir. Hayvan, mantar, bakteri ve arkelerde
çalışmasını da olumsuz etkiler. bulunmazlar. Plastitler, taşıdıkları renk
pigmentlerine göre bitki hücrelerinin değişik
C-Salgı Kofulu: renklerde görünmesini sağlarlar.
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 7
-Fotosentezde CO2 kullanarak besin üretilmesine C) Zarsız Organeller:
Özümleme (CO2 özümlemesi) denir.
-Kloroplastlarda çift katlı olan zarların her ikisi 1-Ribozom:
de düzdür.
-İç zarın iç kısmı Stroma adı verilen bir sıvı ile -Protein sentezinden sorumlu organeldir.
doludur. Stromanın içinde ise mitokondride ve -Prokaryot ve ökaryot hücrelerin tamamında
bakterilerde olduğu gibi halkasal bir DNA, bulunabilen tek organel çeşididir.
RNA’lar, ribozomlar, proteinler ve enzimler -Başka organellerin içersinde de bulunabilen tek
bulunur. organeldir.
-Kloroplastlar da DNA taşıdıkları için kendi -Ribozom organeli rRNA + protein bileşiminden
kendilerine bölünerek çoğalabilirler. oluşur(Bu haliyle nükleoprotein yapılıdır)
-Ribozomlar çekirdekçikte üretilir. Bu nedenle,
ribozom sayısı fazla olan hücrelerin çekirdekçileri
de büyüktür.
-Ribozom Büyük ve Küçük alt birimler olmak üzere
b) Kromoplastlar: 2 alt birimden oluşur.
-Ökaryot hücrelerde ribozomlar;Çekirdek zarının ve
Bunlar taşıdıkları pigmentler sayesinde bitki G.E.R’in etrafında, mitokondri ve kloroplastların sıvı
hücrelerinin farklı renklerde görünmelerine kısımlarında ve sitoplazmada dağınıkhalde
neden olurlar. bulunurlar.
Pigmentler
c) Lökoplastlar:
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 8
ÇEKİRDEK: DNA kısalıp yoğunlaşarak kromozom adı verilen
genetik birimleri oluşturur.
DNA’nın etrafının çift katlı zarla çevrilerek
sitoplâzmadan ayrılması sonucu oluşan yapıya Kromozom sayıları:
çekirdek denir.
Sperm ve yumurtanın (gametlerin) : n (Haploid
Çekirdek, prokaryot hücrelerde(bakteri ve veya monoplaoid)
arkelerde) yoktur.
✭Ökaryot hücrelerden ise memelilerin olgun Vücut hücrelerinin(somatik hücrelerin) :2n (diploid)
alyuvar hücrelerinde çekirdek bulunmaz.
Eşey ana hücrelerinin (yumurtalık ve testislerin): 2n
Çekirdek hücrenin bütün hayatsal faaliyetlerinin (diploid)
denetiminden ve gerçekleştirilmesinden
sorumludur. Çiçekli bitkilerde endospermin(besi dokunun): 3n
(triploid)
Bazı hücrelerde tek bazı hücrelerde ise (çizgili
kas hücreleri, paramecium gibi) çift çekirdek *Bir türün sağlıklı bütün bireylerinde kromozom
bulunur. sayısı aynıdır. (DİKKAT: Arılarda;dişiler 2n erkek
arılar n kromozomludur)
Çekirdek içersinde protein ve ATP sentezi yoktur.
Ancak çekirdek zarının gözenekleri (porları) çok Örneğin; İnsanda 2n=46 kromozom bulunmaktadır.
geniş olduğu için dış ortamda üretilen proteinler
ve ATP molekülleri zardan geçerek çekirdeğin *İki canlının kromozom sayılarının aynı oluşu,
içine girebilir ve burada kullanılır. Aynı şekilde onların aynı tür olduklarının ispatı olamaz.
RNA molekülleri de bu gözeneklerden geçerek
sitoplazmaya aktarılır. Çekirdek zarındaki Örneğin: İnsanda 2n= 46 ve Moli Balığında da 2n=46
porlardan DNA geçemez. kromozom bulunmaktadır.
Örneğin insanda
2n= 46 kromozomun 44 tanesi otozom, 2 tanesi
gonozomdur. (44 + XX) veya (44 + XY)
n=23 kromozomun 22 tanesi otozom, 1 tanesi
gonozomdur. ( 22 + X) veya ( 22 + Y)
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 9
HÜCRE İSKELETİ ELEMANLARI:
→ Üst üste sarılı iki adet aktin proteinlerinden 8, 16 veya 32 li hücre kolonileri şeklinde olabilir
oluşur. Her hücre bireysel yeteneklerini korur.
→ Hücre şeklinin korunmasını sağlar. Özelleşme ve iş bölümü yoktur.
→ Kasların kasılmasında görev alır. Koloni dağılacak olursa hücreler yaşamlarına
→ Hücrenin boğumlanarak bölünmesini sağlar. bağımsız olarak devam edebilir.
→ Hücrenin yalancı ayak oluşturarak, hareket
etmesini sağlar.
Mikrotübüller:
Tek ve çok hücreliler arasında geçiş formu İç kısımdaki hücreler: Koloni içine göçen arka
oluşturur. kısımdaki büyük hücrelerdir. Kamçısızdır.
Kontraktil koful ve göz lekeleri vardır. Hem eşeyli
En basiti Gonium en gelişmişi Volvox’tur hem de eşeysiz üremeyi gerçekleştirirler.
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 10
ÇALIŞMA KAĞIDI:
a.Glikoz miktarı =
b.ATP miktarı =
c. CO2 miktarı =
d. Osmotik basınç =
e.Turgor basıncı =
f. Hücrenin pH'ı = 6.Prokaryot hücrelerde göremeyeceğiniz özellikleri
yazınız.
2.Bir hücrede bulunan kloroplastların
faaliyetinin hızlanması sonucu hücrede
aşağıda verilen maddeler veya durumlar nasıl
değişiklik gösterir?
a.Glikoz miktarı =
b.ATP miktarı =
c. CO2 miktarı =
d. Osmotik basınç =
e.Turgor basıncı =
f. Hücrenin pH'ı =
7.Memelilerde bulunabilen olgun alyuvar
3.Bir hücrede bulunan Ribozomların hücrelerinin özellikleri nelerdir?
faaliyetinin hızlanması sonucu hücrede
aşağıda verilen maddeler veya durumlar nasıl
değişiklik gösterir?
a.Glikoz miktarı =
b.ATP miktarı =
c. CO2 miktarı =
d. Osmotik basınç = 8.Olgun sinir hücresinin özellikleri nelerdir?
e.Turgor basıncı =
f. Hücrenin pH'ı =
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 11
Hücre Sorular:
6.
1. Aşağıdakilerden hangileri bir hücrenin
prokaryot olduğunu kanıtlamak için I.Maltoz
kullanılabilir? II.Sükroz
III.Glikojen
I. Ribozom organeline sahip olma IV.Protein
II. Hücre zarına sahip olma V.Glikoz
III. Sitoplazmasında klorofil bulundurma
IV. Hücre duvarına sahip olma Yukarıdaki bileşiklerden hangileri bitkisel bir
V.Mezozom yapısı bulundurma hücrede bulunamaz?
2.
I.Hücre zarı
II.Mitokondri organeli
III.Kloroplast organeli
IV.Sitoplazma sıvısı
7.Fotosentez sonucunda oluşan ürün ile bitkisel
V.Ribozom organeli
bir hücrede;
5.
I.Glikoz
9.
II.Maltoz
I.Yoğunluk farkı
III.Sükroz
II.Basınç
IV.Aminoasit
III.Hücredeki ATP miktarı
V.Trigliserit
IV.Ortam sıcaklığı
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 12
10.Endosimbiyoz hipotezine göre mitokondri ve 14. Hipotonik bir ortama atılmış amip
kloroplastın bakteri kökenli oldukları hücresinde hemoliz olayı gözlenmediğine göre
savunulmaktadır. Bu hipotez ; hangi organellerin faaliyetinden kesin olarak söz
edilebilir?
I.Organellerin DNA yapısını
II.Organelleri Ribozom Boyutunu I. Kloroplast
III.Organellerin Zar yapılarının bakterilere II.Lizozom
benzerliğini III.Kontraktil koful
gözlenebilir?
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 13
18. 23.
I.Olgun Yumurta I.Bakteri
II.Olgun Alyuvar hücresi II.Mantar
III.Olgun Sinir Hücresi III.Bitki
IV.Çizgili Kas Hücresi
Yukarıdaki 3 hücre tipi içinde;
Hangi hücreler oksijenli solunum yapamaz?
I.Prokaryot yapılıdırlar
II.Hücre duvarlarına sahiptirler
III.DNA kontrolünde enzimlerini üretebilirler
19.
I.Olgun Yumurta yorumları yapılabilir?
II.Olgun Alyuvar hücresi
III.Olgun Sinir Hücresi
IV.Çizgili Kas Hücresi 24.
Hangi hücreler bölünme yeteneğine sahip I. Bütün hücreler kendinden önceki hücrelerden
değildirler? oluşmuştur.
II. Bütün hücrelerin kalıtsal materyalleri zar ile
çevrilmiştir.
III. Bütün canlılar hücrelerden oluşmuştur.
20.Zigotun sadece yumurtadan aldığı organel Yukarıdaki öncüllerden hangileri Hücre Teorisi
hangisidir? için her zaman doğrudur ?
I.Sentrozom
II.Mitokondri
III.Golgi cisimciği
25.
hangileri söylenebilir?
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 14
ÇIKMIŞ SINAV SORULARI:
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 15
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 16
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 17
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 18
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 19
Cevap Anahtarı:
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 20
ÇIKMIŞ SINAV SORULARI-2:
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 21
FÖY 2
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 22
TYT
Biyoloji Akademi
Hürcan Tik
Canlıların Sınıflandırılması
Föy 3
CANLILARIN ÇEŞİTLİLİĞİ VE SINIFLANDIRILMASI
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 1
NOT: Soru çözümlerinde Analog ve Homolog Filogenetik sınıflandırmanın kurucusu olan Carolus
organların tespitinde, oluşturuldukları Linne, canlıları sınıflandırırken sadece tür, cins ve
embiriyonik dokulara bakmak pek mümkün takım basamaklarını kullanmıştır. Ancak ilerleyen
değildir. Bu nedenle sorularda verilen canlıların zamanlarda bu basamaklar yetersiz kaldığı için
sınıflandırma basamaklarındaki yerine yani hangi familya, sınıf, şube ve âlem kategorileri ilave
sınıfta yer aldıklarına bakılır. Eğer aynı sınıftalarsa edilmiştir.
verilen organlarının homolog, değillerse analog
olduğu kannatine varılır. İKİLİ ADLANDIRMA SİSTEMİ:
Belirli bir kategoriye dâhil olan ortak özelliklere Homo sapiens (İnsan), Felis domesticus (Evcil kedi),
sahip bireylerin oluşturduğu topluluğa takson Canis lupus(Kurt), Passer domesticus (Paser
denir. domestikus) (Bayağı serçe), Acheta domesticus
(Akheta domestikus) (Cırcır böceği)
Örneğin; TÜR bir kategoridir ancak İnsan(Homo
sapience) ise Takson’dur. Tanımlayıcı(ikinci) isim, akrabalık derecesininin
belirlenmesinde dikkate alınmaz.
TÜR:
İkili adlandırma sisteminde;* Cins ismin ilk harfi
Tür kavramını ilk ortaya atan bilim insanı John büyük, tanımlayıcı adın bütün harfleri küçük yazılır.
Ray’dır. *Tür ve cins adları yazılırken eğik (italik) yazı karakteri
kullanılır veya altı çizilir.
Ortak bir atadan gelen, yapı ve işlev bakımından
benzer özellikler taşıyan ve doğal koşullarda ÂLEMLER VE ÖZELLİKLERİ:
çiftleştiklerinde kısır olmayan yavrular (verimli
döller) verebilen bireyler topluluğuna TÜR Günümüzde canlılar, sistematik karakterlerine göre
denir. altı âlem altında sınıflandırılır:
Aynı türdeki tüm bireylerin kromozom sayıları ♦ Bakteriler ♦ Arkeler ♦ Protistler ♦ Bitkiler
aynıdır.(Bazı türlerde erkekler haploid dişiler ♦ Mantarlar ♦ Hayvanlar
diploid olabilir.)Ancak farklı türlere ait canlıların
kromozom sayıları da aynı olabilir. Moli balığı,
Kurtbağrı bitkisi ve İnsan kromozom sayıları 46
olmasına rağmen farklı türlere ait canlılardır.
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 2
1)BAKTERİLER: -Bakteriler beslenme bakımından ototrof veya
heterotrof olabilir. Bazıları parazit yaşar.
-Bakteriler, prokaryot hücre yapısına sahip tek
hücreli mikroskobik organizmalardır. -Tüm bakterilerde depo polisakkarit GLİKOJEN'dir.
-Zarla çevrili çekirdekleri ve zarlı hücre
organelleri yoktur. -Bakterilerin ayrıştırıcı olanları organik maddelerin
-Sitoplazmik organel olarak sadece ribozom inorganik maddelere dönüşümünü sağladığından
taşır. doğadaki madde döngüsünde çok önemlidir.
-Dünyada birey sayısı en fazla olan canlı
grubudur. -Bakterilerin oksijenli solunum ve fermantasyon
yapabilen türleri vardır. Fermantasyon yapabilen
Bakteriler; bakteriler, son ürün olarak etil alkol, laktik asit gibi
1-hücre şekline, ürünler oluşturur.
2-solunum tipine,
3-beslenme tipine -Bazı bakteriler olumsuz ortam şartlarında
4-kimyasal boyalarla boyanmasına, ENDOSPOR oluşturur. Endosporlar, çevresel
5-hastalık yapma durumuna ve diğer değişimlere oldukça dayanıklı olup uzun süre bu
özelliklerine göre sınıflandırılabilir. şekilde canlı kalabilir. Ortam şartları uygun hâle
geldiğinde endospor durumundan çıkar. Endospor
-Bakterilerde genellikle hücre zarının dış bir üreme şekli değildir. Savunma mekanizmasıdır.
kısmında protein ile polisakkarit içeren;
PEPTİDOGLİKAN hücre duvarı bulunur. -Bakteriler, mikroskop altında genellikle küre, çomak,
virgül ya da spiral şeklinde görülür.
- Bakterilerin sitoplazmalarında dağınık hâlde
bulunan ve birkaç bin gen taşıyan halkasal DNA -Bakterilerde, basit ikiye bölünme yöntemiyle eşeysiz
vardır. üreme gerçekleşir. İçerisinde besin elementleri
bulunan kültür ortamında bakteriler yaklaşık her 20
-Bakteriler hücre içi zar sistemi dakikada bir bölünebilir.
oluşturamadığından çekirdek zarı ve zarlı hücre
organelleri yoktur. -Ayrıca bakterilerde genellikle plazmitler aracılığıyla
GEN TRANSFERİ (KONJUGASYON) adı verilen özel
-Hücresel DNA dışında bazı bakterilerin biryöntemle genetik çeşitlilik sağlanır. Bakteri
sitoplazmasında sayıları 1-10 arasında değişen konjugasyonu sırasında birey sayısında artış
küçük ve halkasal yapıda PLAZMİT adı verilen meydana gelmediğinden bu olay bir çoğalma şekli
DNA parçaları bulunur. Plazmitler, antibiyotiklere olarak kabul edilmez.
veya kimyasal maddelere karşı direnç kazandıran
genler taşır. (Bir bakteriden diğer bakteriye ,tek
taraflı olarak, plazmitin kopyası aktarılabilir.Buna
konjugasyon denir.)
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 3
2)ARKELER: Arkelerin Biyolojik ve Ekonomik Önemi:
-Arkeler bazı özellikleri bakımından ökaryotlara -Arkeler; okyanuslarda, tuzlu göllerde, kaplıca
benzeyen tek hücreli ve prokaryot hücre yapısına sularında, bataklılarda, kirli sularda, buzullarda
sahip mikroskobik organizmalardır. insanın kalın bağırsağında ve derisinde, karıncaların
ve otobur canlıların sindirim sisteminde yaşar.
- Arkeler; çok sıcak ve çok soğuk, yüksek ve düşük
pH ile yüksek tuz gibi ekstrem ortamlarda -Otobur canlıların sindirim sisteminde selüloz
yaşayabilen,diğer canlıların dayanamayacağı sindirimine yardımcı olur.
zorlu çevre şartlarına uyum sağlamış
organizmalardır. -Çok tuzlu ortamlarda yaşayabilen, çok sıcak
ortamlarda yaşayabilen, metan gazı üreten türleri
-Genelde yaşadıkları ortamların özelliklerine göre vardır.
gruplandırılıp adlandırılır.
-Arkeler, doğadaki azot ve karbon döngüsünde görev
*Metanojenler yapan ekolojik bakımdan çok değerlidir.
*Aşırı termofiller (Sıcak sevenler)
*Soğuk sevenler (Psikrofiller) -Arkelerden metallerin zehirleyici etkilerinin yok
*Tuzcullar(Halofiler) edilmesinde, kalitesi düşük olan metallerin
zenginleştirilmesinde ve saflaştırılmasında, sanayi ve
Arkeler, bakteriler gibi halkasal şekilli bir DNA evsel atık sularının arıtılmasında, çöplerin
taşır. Ancak DNA’ları bakterilerden farklı olarak ayrıştırılmasında, çöplerden; metan gazı, gübre,
ökaryot hücre DNA’larında olduğu gibi histon biyoyakıt gibi ürünlerin elde edilmesinde ve
denilen özel proteinlere sarılmıştır. biyoteknoloji de yararlanılmaktadır.
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 4
3)PROTİSTLER: -Sporla çoğalabilen bazı protistler, birçok omurgalı ve
omurgasız hayvanda parazit olarak yaşar ve çeşitli
-Protistler, ökaryot hücre yapısına sahip olan hastalıklara neden olur. Örneğin ; Çeçe sineği
âlemler içerisinde en ilkel, tek ve çok hücreli tarafından bulaştırılan uyku hastalığının, Tatarcık
organizmaları barındıran gruptur. sineği ile bulaştırılan şark çıbanının ve Anofel cinsi
sivrisineğin dişisi tarafından bulaştırılan sıtma
-Protistler, yaşamsal faaliyetlerinin büyük bir hastalığının sebebi sporla çoğalan parazit
kısmını sitoplazmalarındaki organellerde protistlerdir.
gerçekleştirir.
-Algler, fotosentez yapabildiğinden deniz ve
-Çoğunlukla sucul ortamlarda, nemli topraklarda, okyanuslarda yaşayan diğer canlıların besin ve
diğer hayvansal organizmaların vücutlarında oksijen kaynağıdır.
yaşar.
-Ayrıştırıcı protistler organik atıkları inorganik
-Amip, öglena, paramesyum, Trypanosoma bileşenlerine ayrıştırdığı için madde döngüsünde
(tripanosoma), plazmodyum, algler ve cıvık etkilidir.
mantarlar protist örnekleridir.
Bazı Protistler;
-Protistler; ototrof, heterotrof ve hem ototrof hem
heterotrof olarak beslenebilen çok sayıda tür a)Amip:
içerir.
Heterotrof, tek hücreli, ökaryot canlı.
-Avlanarak beslenen türlerin yanı sıra ayrıştırıcı, Tatlı suda yaşayanlarında fazla suyu dışarı atan
parazit ve üretici türleri de vardır. Üretici olanlar, kontraktil koful bulunur.
taşıdıkları kloroplast sayesinde atmosferde ve Endositoz ile besin alabilir.
denizlerde bulunan oksijenin büyük bir kısmını
üretir. b)Öglena:
- Protistler sahip oldukları sil, kamçı, yalancı ayak Hem ototrof hem heterotrof, tek hücreli ökaryot
gibi uzantılarla aktif olarak yer değiştirebilir. canlı.
Dışında Pelikula tabakası bulunur.
-Tatlı sularda yaşayan türlerinde bulunan Tatlı sularda yaşayanlarda kontraktil koful bulunur.
kontraktil kofullar, Kloroplast organeli vardır.
-Eşeyli ve eşeysiz ayrıca hem eşeyli hem eşeysiz Heterotrof, tek hücreli, ökaryot canlı.
çoğalabilen türleri vardır. Çift çekirdeklidir.
*Küçük çekirdeği mayoz geçirebilir ve iki
-Besinlerini dış ortamdan endositoz ile alabilen paramesyum arasında karşılıklı olarak çekirdek
türlerinde hücre içi sindirim görülür. alışverişi gerçekleşebilir (KONJUGASYON)
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 5
4)BİTKİLER: -Bitkiler kök, gövde ve yaprakları ile eşeysiz; çiçek,
meyve, tohum gibi yapılarıyla eşeyli olarak çoğalır.
-Bitkiler, fotosentetik ototrof (fotoototrof) Bitkilerde eşeyli üreme spor veya tohumla
beslenen, gelişmiş organizasyona sahip, ökaryot gerçekleşir. Bazı bitkilerde tohum oluştuktan sonra
çok hücreli, üretici canlılardır. meyve gelişir.
-Bitkiler, taşıdığı kloroplastları sayesinde güneş -Çok yıllık bitkilerde büyüme ve gelişme bitkinin tüm
enerjisini biyokimyasal enerjiye çevirir. Yaprak yaşamı boyunca devam eder. Bitkiler toprağa bağlı
hücrelerindeki kloroplastlarda bulunan klorofil halde yaşadığından yer değiştirme hareketi yapamaz.
molekülü sayesinde güneş ışığını soğurup elde Ancak bitkilerde YÖNELİM (TROPİZMA) ve IRGANIM
ettiği enerji ile su, karbondioksit gibi inorganik (NASTİ) hareketleri görülür.
maddelerden organik madde sentezi yapar ve
atmosfere oksijen gazı verir. Bitkiler, fotosentez NOT: Metagenez (döl almaşı) bütün bitkilerde
yoluyla ürettiği glikozu; kök, gövde, yumru, ortaktır. Metagenez, bir canlının yaşam döngüsünde
tohum, meyve gibi yapılarında NİŞASTA olarak çok hücreli haploit (n) evreyi çok hücreli diploit (2n)
depolar. evrenin takip etmesidir. Bitkilerde basitten gelişmişe
doğru gidildikçe haploit evre kısalır diploit evre uzar.
-Hücre zarlarının dış kısmında SELÜLOZ'dan
yapılmış hücre duvarı vardır. Bitkiler, damarsız tohumsuz, damarlı tohumsuz
ve damarlı tohumlu olmak üzere üç gruba ayrılır.
-Bazı bitki türleri yarı veya tam parazit olup diğer
bitkilerin üzerinde yaşar. Bazı tam parazit olan 1. Damarsız Tohumsuz Bitkiler:
bitki türleri klorofil taşımadığı için fotosentez
yapamaz. -İletim demetleri yoktur. Çiçeksiz bitkilerdir. En
tanınmışları karayosunları ve ciğer otlarıdır.
-Bitkilerde yapraklar mumsu bir madde olan
KÜTİN ile kaplanmıştır. 2. Damarlı Tohumsuz Bitkiler:
-Çöl gibi kurak ortamlara uyum sağlayan -İletim demetleri bulunur. Çiçeksiz bitkilerdir. Bu
bitkilerde ise yapraklar körelerek, dikenlere bitkilerin gerçek kök, gövde ve yaprakları vardır. Ilık
dönüşmüş; gövde, oransal olarak yüzeyi ve nemli bölgelerde yaşar. Rizom adı verilen toprak
azaltmak ve ısınmayı engelleyerek su kaybını altı gövdelere sahiptir. Tohumları yoktur. Sporla
önlemek amacıyla silindir veya küre şeklini almış çoğalır. Metagenez görülür.
ve su depolayabilen özel dokular geliştirmiştir. -Damarlı tohumsuz bitkilere kibrit otları,
atkuyrukları ve eğrelti otu örnek verilebilir.
-Bitkilerde genelde yaprakların alt yüzeyinde O2-
CO2 değişimini ve terlemeyi sağlayan açılıp 3. Damarlı Tohumlu Bitkiler:
kapanabilen GÖZENEK (STOMA) denilen
açıklıklar bulunur. a. Açık Tohumlu Bitkiler:
-Bitkilerin toprak üstü kısımlarına SÜRGÜN, -Çoğunlukla ağaç, ağaçık ya da çalı biçiminde
toprak altı kısımlarına KÖK denir. Bitkilerin bitkilerdir. Otsu formları yoktur.
kökleri, topraktan suyun ve suda çözünmüş -Çok çeneklidirler.
hâlde bulunan mineral tuzların alınmasını sağlar. -Genellikle yapraklarının tamamını birden dökmediği
Fotosentez sonucu üretilen maddeleri depolar ve için dört mevsim yeşil kalabilir.
bitkiyi toprağa bağlar. -Çok yıllıktır ve yaprakları çoğunlukla iğnemsidir.
Bununla birlikte pulsu, yelpaze, şeritsi ya da tüysü
-Bitkilerde, kök, gövde, dal, yaprak, çiçek, meyve, tipte yapraklı olanları da vardır.
tohum gibi yapılar bulunur. - Gerçek çiçekleri yoktur. Meyveleri yoktur.
-Tohum meyve içinde değil, kozalak yapraklarının
altında, açıkta bulunur.
-Örnek: Çam, ardıç, ladin, köknar, sedir, servi gibi…
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 6
b. Kapalı Tohumlu Bitkiler:
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 7
5)MANTARLAR(FUNGİ) :
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 8
6)HAYVANLAR: Omurgasız hayvanlar altı gruba ayrılarak
incelenir:
-Hayvanlar; ökaryot, çok hücreli, üyeleriyle aktif
olarak yer değiştirebilen ve heterotrof beslenen 1.Süngerler;
canlılardır.
-Süngerler Çoğunlukla denizlerde zemine bağlı
- Hücre zarlarının dış kısmında koruyucu bir olarak yaşayan en basit organizasyona sahip
hücre duvarı bulunmaz. gelişmiş sistemleri bulunmayan hayvanlardır.
-Büyük bir kısmında yaşamsal fonksiyonları Vücutları; torba, kadeh veya vazo şeklindedir.
yerine getirmek üzere özelleşmiş doku ve
organlar vardır. -Süngerlerin vücudu çok sayıda açıklığa sahiptir.
Bu açıklıklardan giren su ile süngerlerin vücut
- İhtiyaç duyduğu enerjiyi oksijenli solunum ile hücreleri arasında gaz alışverişi, besin alınımı ve
elde eder. atıkların uzaklaştırılması sağlanır.
A)Omurgasız Hayvanlar:
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 9
-Sölenterlerin hücrelerinin çoğu çevresindeki -Planarya, tenya , bağırsak solucanı , toprak
suyla doğrudan temas hâlinde olduğundan her solucanı ve sülük bu gruba örnek olarak
türlü madde alışverişi vücut yüzeyi aracılığıyla verilebilir.
yapılır.
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 10
5)Eklem Bacaklılar: B)Omurgalı Hayvanlar:
-Karasal hayata başarılı şekilde uyum sağlamış, -Omurgalıların en ayırıcı özelliği, vücutlarının sırt
dünya üzerinde geniş alanlara yayılmış kısmında birbirini takip eden omurlardan
omurgasız canlılardır. yapılmış bir omurgaya sahip olmalarıdır. Bu
yapıdan dolayı bu gruba dahil olan canlılar,
-Eklem bacaklılarda embriyonel dönemde omurgalı (kordata) olarak adlandırılır.
başkalaşım (metamorfoz) ve ergin dönemde
deri değiştirme olayı görülür. -Omurgalı hayvanlarda kıkırdak veya kemikten
yapılmış bir iç iskelet ile vücudun sırt kısmında
-Eklem bacaklıların hareket organları yürüme, bir sinir kordonu bulunur. İlkel omurgalılarda
yüzme, sıçrama, zıplama, uçma, yakalama, iskelet kıkırdak hâlinde olup gelişmiş
kazma, delme gibi değişik işlevleri yerine getirir. omurgalılara doğru gidildikçe kemikleşmeye
-Kanat, hayvanlar âlemi içerisinde ilk defa başlar.
böceklerde görülür.
-Bütün omurgalılarda kapalı dolaşım sistemi
-Eklem bacaklılarda beslenme tiplerine göre görülür.
ağız yapıları; kesme, delme, çiğneme, yalama
veya emme görevlerini yerine getirecek şekilde -Kalp yapısı, balıklardan memelilere doğru
özelleşmiştir. gidildikçe gelişir. Kalpleri en az iki, en çok dört
odacık ihtiva eder.
-Solunum çoğunda trakelerle, örümceklerde
kitapsı akciğerlerle, suda yaşayanlarda ise - Suda yaşayanlar solungaç, karada yaşayanlar
solungaçlarla olur. akciğer solunumu yapar.
-Eklem bacaklılar ayrı eşeyli canlılardır. -Birçok omurgalının gövdesine bağlı iki çift üyesi
vardır. Üyeler; tutma, yüzme, yürüme ve uçmaya
-Eklem bacaklı örneklerinden olan karıncalar, uyum sağlayacak şekilde farklılaşmıştır.
arılar gibi böcekler koloniler oluşturarak yaşarlar.
-Sindirim sistemleri farklı birçok görevi yerine
-Eklem bacaklılara yengeç, karides, ıstakoz, getiren özelleşmiş bölgeler içerir. Besinlerini katı
akrep, kene, örümcek, çekirge, kelebek, sinek, parçalar hâlinde alıp çiğneyerek yutan
dev arı, kırkayak, çıyan gibi canlılar örnek olarak omurgalıların otobur, etobur, hem otobur hem
verilebilir. etobur olan türleri vardır.
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 11
1.Balıklar: 3.Sürüngenler:
-Balıklar, tatlı ve tuzlu sularda yaşar. -Omurgalılar içerisinde karasal hayata uyum
sağlayan ilk gruptur. Karada ve suda yaşayan
-Köpek balığı, çekiç balığı, vatoz gibi türlerinde türleri vardır.
kıkırdaktan; hamsi, sazan, levrek gibi türlerinde
kemikten yapılmış iç iskelet bulunur. -Vücutları, keratinden yapılmış pullarla ve
kemiksi plakalarla kaplıdır.
- Köpek balıkları gibi bazı balıklar hariç diğer
tüm balıklarda dış döllenme ve dış gelişme -Kertenkele ve yılanlarda pullu deri, büyümeyi
görülür. engellediğinden zaman zaman yenilenir, buna
deri (gömlek) değişimi denir.
-Genelde yavru bakımı yoktur.
-Akciğer solunumu yapar.
-Vücut ısıları, dış ortam sıcaklığına bağlı olarak
değişen canlılardır. -Kalpleri 3 odacıklıdır( Karıncıkta yarım perde
vardır.) Timsahın kalbi 4 odacıklıdır.
-Balıklar kış uykusuna yatmaz.
-Vücut sıcaklıkları çevre sıcaklığına bağlı olarak
-Solungaç solunumu yapar. değişen ayrı eşeyli canlılardır.
-Kalpleri 2 odacıklıdır. Tek dolaşım vardır. -İç döllenme ve dış gelişme görülür.
-İki yaşamlıların birçoğunda yavru bakımı -Beslenme tipine göre gagaları; delmeye,
görülmez. parçalamaya ve yakalamaya uyumm sağlayacak
biçimde şekillenmiştir. Çenelerinde diş yoktur.
-İki yaşamlılarda solungaç, akciğer ve deri
solunumu görülür. -Kuşlar akciğerlerle solunum yapar. Akciğere
bağlı hava keseleri vardır.
-Bazı iki yaşamlılar renk değiştirebilme özelliğine
sahiptir. Bu özellikleri sayesinde ortamlara -Kuşlarda yılın belirli zamanlarında sürüler
rahatlıkla uyum sağlayabilir ve düşmanların halinde göç olayı görülür.
saldırılarından korunabilir.
- Ayrı eşeyli canlılardır.
-İki yaşamlılar kış uykusuna yatar. Bacaksız
kurbağa, ağaç kurbağası, yılan balığı semenderi -İç döllenme ve dış gelişme yapan kuşlar
ve semender bu gruba örnek olarak verilebilir. yumurta ile çoğalır. Kuş yumurtaları diğer
canlılar için önemli bir besin kaynağıdır.
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 12
-Yuva yapma, kuluçkaya yatma ve yavru bakımı
5.Memeliler:
görülür.
Dikkat:
-Bazı iç organların eksik olması. (Örneğin dişi
-Gagalı memelilerde iç döllenme dış gelişme,
kuşlarda tek yumurtalık bulunur.)
-Keseli memelilerde iç döllenme ve kısmen dış
gelişme,
- Kivi, penguen ve emu uçamayan kuşlara; şahin,
-Plasentalı memelilerde iç döllenme ve
sinek kuşu ve ağaçkakan ise uçabilen uşlara
tamamen iç gelişme görülür.
örnek verilebilir.
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 13
AŞIRI DİKKAT:
VİRÜSLER:
-Memeliler sınıfına özgü bazı özellikler:
- Virüsler , biyolojik varlıklar olarak kabul
-Vücutlarında kılların bulunması (Suda edilseler de hiçbir canlı âlemi altında
yaşayanları hariç) sınıflandırılamayan özel bir gruptur.
-Yavrularını süt ile beslemeleri - Virüsler, protein kılıf ile sarılmış DNA veya
RNA’ya sahip, cansız ile canlılar arasındaki geçiş
-Alveollü akciğerlerinin bulunması formudur.
-Kıl ve ter bezlerinin bulunması. - Virüsler, sadece canlı bir hücrenin içerisinde
canlılık özelliği gösterebilen zorunlu hücre içi
parazitlerdir.
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 14
-Virüsler genetik mühendisliği çalışmalarında c)Kuduz:
birçok fayda sağlar.
Genellikle kedi, köpek, tilki, sincap, yarasa gibi
Örneğin ; Bubble boy, gen mutasyonu sonucu memeli canlılar arasında yaygındır. Seyrek olarak
oluşan adenozin deaminaz (ADA) enzimi insana geçer. Kuduz virüsü konak canlının sinir
eksikliğine bağlı bir hastalıktır ve bağışıklık hücrelerini enfekte eder. Bütün memeli canlılar
sistemi hücrelerinin yok olmasına neden olur. Bu kuduz hastalığına yakalanabilmelerine karşın
hastalığın tedavisi için hastalara ADA enzimi ve bazı türleri hastalığı bulaştırır. Kuduz, daha çok
kemik iliği nakli yapılmaktadır. Ancak 1990’da hastalığa yakalanmış köpeklerin ısırması
kopyalanmış ADA enzimleri inaktive edilmiş bir sonucunda salyasından insana bulaşır. Kuduz
virüse aktarılarak hastaya verilmiş virüs, hastanın olduğundan şüphelenilen hayvanlardan uzak
T-hücrelerine yerleşip çoğalarak tedavi durulması, en yakın sağlık kuruluşuna ve
edilmesini sağlamıştır. belediyeye bildirilmesi gerekmektedir. Kuduz
hastalığından korunmada en etkili yol aşı
Virüsler ve Sağlığımız: olmaktır.
a)Grip: ç) Hepatit B :
-Grip virüsleri genetik materyali RNA olan üst Hepatit B, sarılık hastalığının bir çeşididir.
solunum yollarına etki eden, hava yoluyla Hepatite sebep olan virüslerin A, B, C, D ve E
bulaşabilen virüslerdir. şeklinde çeşitleri vardır. Bu virüsler karaciğer
hücrelerini enfekte ederek kanser, siroz gibi ciddi
-Grip, virüs enfeksiyonu olduğu için antibiyotik hastalıklara yol açar. Hepatit B virüsü ; kan, vücut
ile tedavi edilemez. Doktor kontrolü altında 3-5 sıvıları ve doğrudan temas sonucu bulaşabilir.
gün istirahat edilmesi gerekir. Bol sıvı Özellikle insanların toplu olarak bulunduğu,
tüketilmesi, salgıların dışarı atılmasını beslendiği yerlerde bu hastalığın bulaşma riski
sağladığından iyileşmeyi hızlandırır. artmaktadır. Hepatit B virüsü vücuda girdikten
sonra 40 ila 80 gün arasında değişen uzun bir
-Grip virüsleri çok hızlı değişime uğradığından kuluçka dönemi geçirir. Baş ağrısı, ateş,
aşı ile kazanılan bağışıklık yeni virüsler için yorgunluk, hâlsizlik, kırıklık, iştahsızlık, bulantı,
etkisiz kalmaktadır. kusma, karın ağrısı, üşüme gibi enfeksiyon
belirtileri görülür. Virüs, karaciğer hücrelerini
b)Uçuk: tahrip ederek fonksiyonlarını bozar. Bu
hastalıktan korunmak için hijyen kurallarına
(Herpes) Uçuk, Herpes simplex (Herpes simpleks) uyulmalı ve aşı olunmalıdır.
adı verilen virüsün neden olduğu bulaşıcı bir cilt
hastalığıdır. Uçuk hastalığında ağız kenarlarında, d)AIDS:
dudaklarda ve genital bölgede içi sıvı dolu küçük
kabarcıklar oluşur. Bu dönemde virüs oldukça AIDS, Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu
bulaşıcıdır. Hastalığın bulaşmaması için hasta anlamına gelen İngilizce kelimelerinin baş
kişinin özel eşyaları kullanılmamalı ve hasta ile harflerinden oluşan, insan bağışıklık yetmezliği
doğrudan temas edilmemelidir. Kabarcıkların virüsünün (HIV) sebep olduğu çok tehlikeli bir
patlaması virüsün yayılmasına neden olur. hastalıktır. Afrika’da bir şempanze türünde gribe
Virüsle enfekte olmuş bölgede karıncalanma, sebep olan virüsün (SIV) değişime uğrayarak
kaşınma, yanma gibi belirtiler görülür. Bu insanda hastalığa sebep olduğu bilinmektedir.
belirtiler hissedildiğinde enfekte bölgeye tıbbi Virüs, hasta kişinin bağışıklık sisteminin
uçuk kremi sürülmeli ve soğuk kompres tamamen çökmesine ve diğer basit
uygulanmalıdır hastalıklardan bile ölmesine yol açmaktadır.
Güvenli olmayan cinsel ilişki, hijyenik olmayan
cerrahi müdahaleler, kanında HIV bulunan
kişinin kanının sağlıklı kişiye transferi gibi yollarla
bulaşan bir hastalıktır.
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 15
Gece terlemeleri, yüksek ateş, hızlı kilo kaybı,
hâlsizlik, devamlı öksürük, özellikle ağızda
mantar enfeksiyonu, deri döküntüleri, sindirim
sistemi bozuklukları, menenjit gibi hastalıkların
görülmesi AIDS hastalığının belirtileridir.
AIDS’ten korunmak için korunmasız cinsel
ilişkiden kaçınılmalı, devlet kontrolü altında
bulunan sağlık kuruluşlarından sağlık hizmeti
alınmalıdır. Deri altına, kas ve damar içine
bilinçsiz ve güvensiz enjeksiyon yapılan
uygulamalardan kesinlikle kaçınılmalıdır.
Bahsedilen virüslerin dışında zona, ebola, domuz
ve kuş gribi, sars, kabakulak, kızamık, çocuk felci
virüsleri de insanlarda hastalıklara yol
açmaktadır.
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 16
ÇALIŞMA KAĞIDI:
KALP
BOŞALTIM VÜCUT VÜCUT SOLUNUM
ODACIK DOLAŞIM
ÜRÜNÜ ISISI ÖRTÜSÜ ORGANI
SAYISI
BALIKLAR
AMFİBİLER
SÜRÜNGENLER
KUŞLAR
MEMELİLER
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 17
CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI SORULAR: 5.
2.
6.
I.Kuş kanadı - Sinek kanadı
II.İnsan kolu -Atın ön bacağı I. Çekirdek bulundurma
III. Çekirge bacağı - Yarasa Kanadı II.Mitokondri içerme
IV. Balina yüzgeci - Köpeğin ön bacağı III.Ribozom bulundurma
IV.Oksidatif fosforilasyon yapabilmek
Yukarıdakilerden hangileri homologorgan V.Klorofil bulundurma
çiftlerine örnek olarak verilebilir?
Yukarıdaki özelliklerden hangilerisi veya
3. hangilerinin gözlendiği bir hücrenin kesinlikle
ökaryot olduğu söylenebilir?
a. Homo sapiens
b. Pinus nigra
c. Morus nigra 7.
d. Felis domesticus I.Kapalı dolaşıma sahip olmak
e. Morus alba II.Kemik yapılı iç iskelete sahip olmak
III.Böbrek yapısına sahip olmak
Yukarıda verilmiş olan örneklerde; IV. Kalp bulundurmak
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 18
ÇIKMIŞ SINAV SORULARI:
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 19
FÖY 3
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 20
TYT
Biyoloji Akademi
Hürcan Tik
Hücre Bölünmeleri
Föy 4
2.Mitotik Evre:
HÜCRE BÖLÜNMELERİ:
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 1
*İnterfaz evresinde iki tane olan sentrioller, 4. Telofaz:
profaz evresinde iğ ipliklerinin (mikrotübüllerin)
organizasyonunu sağlar. *Telofaz evresinde, kromozomlar kutuplara ulaşır
ve iğ iplikleri kaybolur.
*Bu evrede sentrioller birbirlerinden
uzaklaşmaya ve hücrenin kutuplarına doğru *Kromozomlar uzayıp incelmeye başlar ve tekrar
hareket etmeye başlar. kromatinlere dönüşürler.
*Oluşan iğ ipliklerinin bir kısmı kinetokorlara *Çekirdek zarı yeniden oluşur ve nükleolus
bağlanır. (çekirdekçik) tekrar görünür hâle gelir.
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 3
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 4
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 5
EŞEYSİZ ÜREME:
Hidranın tomurcuklanması sonucu oluşan ve ana
a.Bölünerek üreme, bireye bağlı kalarak yaşayan canlıya polip denir.
b.tomurcuklanma, Polipler koloni oluşturabildiği gibi koloniden
c.sporla üreme eşeysiz çoğalarak ayrılan ve serbest olarak yaşayan
d.bitkilerde vejetatif üreme bireyleri de vardır.
e. Rejenerasyonla üreme
f. Partenogenez Bunlara medüz (denizanası) denir. Medüzlerde
tomurcuklanma gözlenmez.
olmak üzere 6 grupta incelenir.
c.Sporla Üreme:
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 6
d.Bitkilerde Vejetatif Üreme:
Bazı bitkilerin yan dallarının uçları bitkiden
Bazı bitkiler, eşeyli üremenin yanı sıra bir eşeysiz ayrılmadan toprakla örtülüp gelişmeye
üreme çeşidi olan vejetatif üreme ile de bırakılabilir. Toprak altında kalan dallardan yeni
çoğalabilir. Vejetatif üreme mitoz ve yenilenme kökler meydana gelir ve gelişir. Yan dalların
esasına dayanır. Bitkinin gövde, dal ve yaprak gelişimleri yeterli düzeye geldiğinde ana bitkiden
gibi kısımlarının köklenmesiyle yeni bitkiler elde kesilerek ayrılır. Bu şekilde bir bitkinin vejetatif
edilebilir. Bu yolla kalıtsal olarak ataya tıpatıp üremesine daldırma yöntemi denir.
benzer yeni bireyler elde edilmiş olur.
5)Doku Kültürü Yöntemi: Bitkilerden alınan bir
1)Çelikle Üreme: Bitkilerin dal ve kök hücreden yeni bir bitki oluşumu sağlanabilir.
parçalarından yeni bitkilerin üretilmesine çelikle Ayrıca bitkinin doku ya da organları geliştirilerek
üretim denir. Nemli toprakta ya da suda bir süre yeni bitki oluşturabilir. Bunun için kallus adı
bekletilerek köklendirilen bitki parçalarından verilen farklılaşabilecek yapılar bitkilerden alınır
yeni bitkiler üretilir. Çekirdeksiz üzüm, muz, Bitkilerde doku kültürü oluşturmak için ilk
Afrika menekşesi, kavak ve söğüt gibi bitkiler yapılması gereken bitkinin vejetatif büyümeye
çelikle üretilebilmektedir. uygun hücre, doku ya da organını tespit etmektir.
Seçilen örnekler kısa bir sürede kallus denilen
2) Yumru Gövde ile Üreme: Patates ve yer elması düzensiz hücre kümesini oluşturur. Kallusa uygun
gibi bitkilerin yer altı gövdelerindeki gözlerden miktarda büyümeyi ve gelişmeyi uyaran oksin
(nodlardan) yeni yumruların ve bitkilerin veya sitokinin hormonları verilir. Oluşan bitkicikler
oluşmasına yumru gövde ile üreme denir. uygun şartlarda gelişimini tamamlar.
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 7
Partenogenez:
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 8
MAYOZ BÖLÜNME:
-Bu evrede homolog kromozomlar çiftler hâlinde
Mayozun amacı; diploit (2n) kromozomlu üreme yan yana dizilerek bir araya gelir.
ana hücrelerinden (eşey ana hücresi), haploit (n) -İki homolog kromozom veya dört kromatitten
kromozomlu üreme hücreleri meydana oluşan bu yapıya tetrat adı verilir. Tetrat sayısı o
getirmektir, böylece nesiller boyunca kromozom hücrenin
sayısının sabitliğini sağlar. haploit kromozom sayısına eşittir.
-Çiftler hâlinde dizilmiş homolog kromozomların
Mayoz sonucu oluşan hücreler farklılaşarak kardeş olmayan kromatitlerinin temas noktalarına
sperm ve yumurta gibi gamet hücrelerine kiyazma denir.
dönüşür. -Homolog kromozomlar kiyazma bölgelerinden
birbirine sarılır. Bu duruma sinapsis adı verilir.
Eşeyli üreyen canlılarda gametler döllenme yolu -Sinapsis esnasında homolog kromozomların
ile birleşerek diploit yapıdaki zigotu oluşturur. kardeş olmayan kromatitleri arasında gen
Zigot seri mitozla gelişerek ergin bireyi meydana alışverişi (parça değişimi)
getirir. gerçekleşebilir. Bu olaya krossing over adı verilir.
Bölünmeden önce interfazda mayoz için gerekli *Homolog kromozom çiftleri üst üste gelecek
tüm hazırlıklar yapılır. şekilde ekvatoral düzleme dizilir. DİKKAT bu
evredeki görüntü mitozda yoktur.
Profaz 1:
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 9
Anafaz -I:
Profaz-II:
Homolog kromozom çiftleri birbirinden ayrılır.
Çok kısa sürede tamamlanır. Çekirdek zarı ve
Homolog kromozomlar kardeş kromatitleri çekirdekçikler eriyerek kaybolur ve iğ iplikleri
birbirine bağlı kalarak zıt kutuplara doğru oluşturulur.
hareket eder. (Bu evrede sentromer bölgesi
ayrılmaz. Bu yüzden bu evrede toplam Metafaz -II:
kromozom sayısında bir değişiklik olmaz.)
Kardeş kromatitleri taşıyan kromozomlar
Profaz-I ’de krossing over olayı gerçekleşmese hücrenin ortasında (ekvator düzleminde) tek sıra
bile homolog kromozomların rastgele hareket hâlinde yan yana dizilir ve sentromerleri ile iğ
etmesi, oluşan hücrelerin genetik yönden farklı ipliklerine tutunur.
olmasını sağlar.
Kardeş kromatitler profaz 1’de krossing over
Anafaz-I sonunda her bir kutupta ana hücrenin geçirmişlerse genetik olarak birbirinden farklıdır.
kromozom sayısının yarısı kadar kromozom
bulunur. Anafaz -II:
SİTOKİNEZ-I: SİTOKİNEZ-II:
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 10
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 11
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 12
MAYOZ BÖLÜNME:
MAYOZ 1:
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 13
MAYOZ 2:
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 14
EŞEYLİ ÜREME :
Çiçekli bitkilerde çeşitli şekillerde çiçek tozlarının
Farklı eşeylerin oluşturduğu dişi ve erkek dişi organın tepeceğine taşınmasına tozlaşma
gametlerin birleşmesiyle gerçekleşen üreme denir .
şekline eşeyli üreme denir.
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 15
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 16
HÜCRE BÖLÜNMELERİ SORULAR:
1. 2n=4 kromozomlu hayvansal bir hücrenin 5. 2n=2 kromozomlu hayvansal bir hücrenin mitoz
metafaz evresini şematize ediniz. anafaz evresini ve mayoz I anafaz I evresini
şematize ediniz.
4. 2x DNA'ya sahip olan bir hayvansal hücrenin Yukarıdaki canlılardan hangisi veya hangileri
mitoz evrelerinde DNA miktarı değişim grafiğini Bölünerek üreme gösterebilir?
çiziniz.
8.
I.DNA eşlenmesi
II.Kromatitlerin ayrılması
III.K.over gözlenmesi
IV.Kromozom sayısının yarıya inmesi
V. Çekirdek zarı erimesi
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 17
9. 12.
14.
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 18
15. 18. 2n=6 kromozomlu bir hayvansal hücrenin
Arılarda gözlenen üreme şeması ile ilgili olarak metafaz I ve metafaz II evrelerini şematize ediniz.
söylenebilir?
metafaz I metafaz II
16. 19.
Hangileri doğrudur?
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 19
ÇIKMIŞ SORULAR:
3.
1.
2019 - TYT
2.
2014 - YGS
2018 - TYT
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 20
4.
2013- YGS
FÖY 4
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 21
TYT
Biyoloji Akademi
Hürcan Tik
KALITIM
Föy 5
KALITIM: Fenotip: Bir canlının genotipinin neden olduğu dış
görünüşe o canlının fenotipi denir.
Örneğin: Mavi gözlü, uzun boylu, kıvırcık saçlı, A
Canlıların sahip oldukları özelliklerini kan grubu vb. gibi ifade edilir.
kendilerinden sonraki nesillere aktarmasına
Kalıtım denir. Kalıtımın işleyişini inceleyen Not: Vücut hücreleri ve eşey ana hücreleri gibi 2n
bilim dalına ise Genetik adı verilir. kromozomlu hücrelerde homolog kromozomlar bir
arada bulunduğundan her karakterle ilgili iki alel
Homolog kromozomlar: Biri anneden diğeri gen bulunur. Ancak sperm ve yumurta gibi n
babadan gelen ve aynı karakterler üzerine kromozomlu üreme hücrelerinde homolog
etkili olan genleri karşılıklı olarak taşıyan kromozomlar bir arada bulunmadığından her
kromozomlar birbirinin homoloğudur. karakterle ilgili alellerden yalnızca 1 tanesi bulunur.
Gen: DNA üzerinde yer alan anlamlı en Baskın gen (Dominant): Genotipte bulunduğu
küçük nükleotit dizilerine gen adı verilir. zaman fenotipte mutlaka etkisini gösteren gendir.
Daima büyük harflerle gösterilirler. A, B, C, D…. gibi.
Genlerin;
·Nükleotit sayılarının farklı oluşu Çekinik gen (Resesif): Genotipte baskın genin
·Nükleotit dizilişlerinin farklı oluşu yanındayken fenotipte etkisini gösteremeyen
·Nükleotit çeşitlerinin farklı sayıda gendir. Daima küçük harflerle gösterilirler. a, b, c,
tekrarlanması d…. gibi.
birbirinden farklı olmalarına neden olur.
Homozigotluk (Arı döl): Genotipteki alellerin her
ikisinin de aynı olması durumudur. AA, aa, BB, bb…
Alel genler: Homolog kromozomlar üzerinde gibi.
aynı bölgede karşılıklı olarak taşınan ve aynı
karakter üzerine etkili olan genler birbirinin Not: Çekinik bir genin fenotipte etkisini
alelidir. gösterebilmesi için mutlaka homozigot durumda
olması gerekir. aa, bb, cc…. gibi.
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 1
DİHİBRİT ÇAPRAZLAMA:
P: ♀ Dişi x Erkek ♂
AaBb x AaBb
GENOTİP BULMA:
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 2
Soru : Genotipi AaBBCcDdeeFf şeklinde olan bir Örnek 2: Genlerinin homolog kromozomlar
bireyin ABCDeF genotipli bir gameti üzerindeki dağılımı aşağıdaki şekilde olan bir
oluşturabilme ihtimali kaçtır? bireyin oluşturabileceği en az ve en fazla gamet
çeşit sayısını bulalım.
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 3
ÖRNEĞİN: ÇOK ALELLİK:
Fenotipinin Uzun boylu olduğu bilinen bir bireyin Bazı karakterler üzerine etkili olan alel gen sayısının
genotipinin ‘’AA’’ mı yoksa ‘’Aa’’ mı olduğunu ikiden daha fazla olduğu durumdur.
anlayabilmek amacıyla kendisinin ‘’aa’’ genotipli
olduğu bilinen bir bireyle çaprazlanması gerekir. Bir karakterin kaç çeşit aleli olursa olsun, (2n)diploit
Eğer F1 döllerinden bir tanesi bile kısa boylu canlı bu alellerden en fazla ikisine, (n)haploit canlı ise
olursa o zaman bu bireyin genotipinin kesinlikle bir tanesine sahip olur.
‘’Aa’’ olduğu anlaşılır.
Tavşanlarda kürk renginin, meyve sineğinde göz
Eğer bireyimiz AA genotipli olsaydı F1 döllerinin renginin ve insanda kan gruplarının kalıtımında
tamamı Aa genotipinde olurdu ki, bu durumda ikiden fazla alel gen rol oynar.
tamamının baskın fenotipli olmaları gerekirdi.
Tavşanlarda kürk rengi; dört farklı alel gen tarafından
EŞ BASKINLIK: belirlenir. Bu genlerin arasında eş baskınlık yoktur.
, Bunun için dört çeşit fenotip oluşur. Bunlar himalaya,
Bir karakterin, birbirinden faklı ancak her ikisi de gümüşi, yabani ve albino şeklindeki fenotiplerdir.
baskın iki alel trafından belirlenmesi durumudur.
Alel gen sayısı = n olmak üzere, çok alellikte genotip
İnsanlardaki kan gruplarından olan A ve B kan çeşidi n(n+1)/2 formülü ile bulunur.
gruplarını belirleyen genlerin her ikisi de ayrı ayrı
baskın olup aralarında eş baskınlık bulunur. Bu Fenotip çeşidi ise alel gen sayısına eşittir. Ancak eş
iki gen birbirlerinden ayrıyken kendi fenotiplerini baskınlıkta bu kural geçerli değildir. Eğer aleller
ayrı ayrı ortaya koyarken, bir arada arasında eş baskın olanlar varsa o zaman genotip
bulunduklarında AB kan grubunu meydana çeşit sayısı değişmez, eş baskın sayısı fenotip
getirirler. AB kan grubu heterozigot özellik sayısına eklenir.
gösterir.
İki AB kan gruplu bireyin çaprazlanması sonucu Örnek 1: Bir krakter için etkili olan alel genler ve
oluşan bireylerin genotip ve fenotip oranları aralarındaki baskınlık durumu A1> A2> A3> A4 olsa,
daima birbirine eşit olur ve1:2:1 oranında çıkar. bu karakter bakımından bireyin sahip olabileceği;
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 4
KAN GRUPLARI: KAN NAKİLLERİ:
İnsanlarda kan grupları, alyuvar hücrelerinin Kan ihtiyacı doğan durumlarda bir bireyden diğerine
zarları üzerinde bulunan ve antijen adı verilen kan aktarılmasına kan nakli denir.
özel moleküller tarafından belirlenir. Kan nakillerinde esas olan, kişiye kendi kan grubu
fenotipinin aynısı olan bir bireyden nakil yapmaktır.
Kan gruplarının oluşumunu sağlayan ve en çok Bununla beraber, çok zorunlu hallerde farklı kan
bilinen iki çeşit antijen vardır. Bunlar A ve B grupları arasında da nakiller düşünülebilir. Bu
antijenleridir. uygulamalarda daima alıcının antikorlarına, vericinin
ise antijenlerine bakılır. Eğer antijen- Antikor
Bir insanın alyuvar zarlarında A antijeni varsao uyuşması görülmezse kan nakli ölümle
insan A Grubu fenotipindedir. B antijeni varsa o neticelenebilir. Kan nakillerinde aşağıdaki tablo
zaman da insan B Grubu fenotipinde olur. Eğer önem taşır:
hem A antijeni hem de B antjeni birlikte
bulunuyorsa o zaman AB fenotipi ortaya çıkar.
Hiç antijen bulundurmayanlar ise 0 Grubu olarak
kabul edilirler.
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 5
AGLUTİNASYON(ÇÖKELME):
Genellikle böyle bir annenin ilk Rh(+) çocuğuna karşı
kanında oluşturduğu antikor miktarı yetersiz kalır ve
Kan gruplarının teşhisinde bu yöntem kulanılır
bu çocukların yaşama şansı yüksek olur. Fakat ikinci
ve kan nakillerinde bu sonuçlara bakılarak karar
kez Rh(+) bir çocuğa hamile kalınırsa annenin
verilir.
kanındaki anitkor miktarı hızla yükselir ve bu
çocuğun ölümüne neden olur.
Bu yöntemde kişiden alınan kan örneklerinin
üzerine sırayla Anti-A, Anti-B ve Anti-D
Günümüzde böyle durumlarda ilk doğumdan
serumları damlatılarak, oluşan çökelmelere
hemen sonra anneye yapılan bir iğne ile annenin
bakılır.
kanındaki antikorlar yok edilerek ikinci ve diğer
Rh(+) çocuklarının da yaşamasına olanak sağlanmış
Burada dikkat edilecek husus şudur: Kullanılan
olur.
serumlar birer antikordur ve antijenlerin
çökelmesine neden olurlar. Anti-A Serumu A
antijenini çökeltirken, Anti-B serumu B
antijeninde çökelmeye neden olur. Anti-D
serumu ise Rh faktöründe çökelme yapar.
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 6
X kromozomu Y kromozomundan daha fazla
Bu durumda;
sayıda gen taşır. Bu nedenle Y kromozomundan
daha büyüktür. Fakat bununla beraber Y
*Renk körlüğü bakımından homozigot sağlıklı
kromozomu da X kromozomuna baskındır.
anne ile sağlıklı bir babanın çocuklarında
kesinlikle renk körlüğü görülmez.
X kromozomu üzerinde bulunan bazı genler
Y’de de bulunur(X’in Y ile homolog olan bölgesi)
Bazıları ise Y kromozomunda bulunmaz.(X’in Y
ile homolog olmayan bölgesi) Y kromozomunda
bulunan bazı genler de X kromozomunda
yoktur(Y’nin X ile homolog olmayan bölgesi)
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 7
Y’YE BAĞLI KALITIM:
Ayrılmama durumları bazen gonozomlarda bazen
de otozomlarda görülebilir. Bunların sonuçlarında
Y kromozomunun X ile homolog olmayan
da aşağıdaki tablolarda verilen sendromlar ortaya
bölgesinde çekinik genlerle taşınan hastalıklar
çıkar:
vardır. Bunlardan Balık pulluluk,Kulak Kıllılığı ve
Yapışık Parmaklılık en çok bilinenlerdir.
a)Gonozomlarda Ayrılmama:
b) Otozomlarda Ayrılmama:
Bu hastalıklar Y kromozomu ile taşındıklarından
ve Y kromozomu da sadece babadan oğula
Genellikle 45 yaşın üzerinde hamile kalan
aktarıldığından bu hastalıklar da sadece ve
bayanlarda 18. Veya 21. Otozom çiftlerinde görülen
daima babadan oğula aktarılabilir. Kız
ayrılmama durumlarında 45 veya 47 kromozomlu
çocuklarda görülmez.
embriyolar oluşur.
KROMOZOMLARDA AYRILMAMA:
Bunlardan 45 kromozomlu olanlar yaşamaz ve
anne karnında ölürler. Ancak 47 kromozomlu
Bilindiği gibi gametler, eşey ana hücrelerinin
olanlar yaşar. Bu çocuklar genellikle kalpleri delik
mayoz bölünme geçirmesi ile oluşurlar ve eşey
olarak doğarlar. Bunlara DOWN
ana hücrelerindeki homolog kromozomlar(2n)
SENDROMU(MONGOLİZM) adı verilir. Bu çocuklar
gametlere aktarılırken birbirlerinden ayrılırlar.
zeka seviyeleri düşük ve kısır olarak gelişirler.
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 8
Genetik Varyasyonların Biyolojik Çeşitliliği
Açıklamadaki Rolü:
Bireyler arasında, genler ya da diğer DNA Kromozom sayısı normal olmayan gametler
parçacıklarının yapısındaki farklılıklara genetik döllenme sonrasında embriyoda kromozom sayısı
varyasyon denir. mutasyonlarının oluşmasına neden olur. Örneğin,
down sendromlu bireylerin 21. vücut kromozomu
Mayozda gerçekleşen krossing over olayı ile normalden bir fazladır. Kromozomların yapısının
anafaz-I ve anafaz-II evrelerinde kromozomların değişmesi de pek çok mutasyon çeşidinin
hücrelere bağımsız olarak dağılımı ve döllenme oluşmasına neden olur.
olayı kalıtsal çeşitliliğin temel nedenlerindendir.
DNA üzerinde nükleotit değişimi veya nükleotit kaybı
İki ayrı DNA molekülünün birleşerek yeni DNA şeklinde de mutasyonlar gerçekleşebilir. Bu tip
molekülü oluşturması sonucu oluşan kalıtsal mutasyonlar, bazen protein sentezini etkilemezken
çeşitliliğe rekombinasyon denir. bazı durumlarda protein sentezini olumsuz
etkileyerek çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına
Canlılarda meydana gelen biyolojik çeşitliliğin neden olabilmektedir. Orak hücre anemisi bu şekilde
başka nedenleri de vardır. Bunların başında meydana gelen önemli genetik hastalıklardandır. Bu
mutasyonlar gelir. Çeşitli nedenlerle genetik hastalık, kana kırmızı rengini veren hemoglobinin
yapıda oluşan kalıtsal bozulmalara mutasyon protein yapısının bozulmasına ve alyuvarlarda şekil
denir. Mutasyona neden olan etmenlere ise bozukluklarına neden olur. Alyuvarlar esnekliğini
mutagen denir. kaybeder, damar tıkanıklıklarına neden olabilir ve
çabuk parçalanırlar. Bu durum kansızlığa (anemi)
Bazı mutasyon etkenleri; neden olur.
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 9
Kalıtım Sorular:
1.Anne ve babası Siyah saçlı olan sarı saçlı bir 5. AaBbDd x aaBBdd çaprazlanması yapıldığı
çocuğun kardeşinin siyah saçlı olma ihtimali zaman;
nedir? (siyah>sarı)
a) aBd fenotipli birey oluşma ihtimali nedir?
4. AaBBDdEeff genotipli bir bireyde A-B-D 7. A RH- kan gruplu bir kadın ile, Annesi B RH -
genleri bağlı diğer genler bağımsız olduğuna kan gruplu olan A RH + bir adamın ilk
göre; K.over gerçekleşmez ise en fazla kaç çeşit çocuklarında anne çocuk arasında kan
gamet oluşma ihtimali vardır? uyuşmazlığı gözlenme ihtimali nedir?
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 10
10. Sadece aşağıda verilmiş olan taralı bireyler
8. Aşağıda kan grubu fenotipi soy ağacı
otozomal resesif bir hastalığı fenotiplerinde
şeklinde verilen bireylerden, hangisi veya
gösteriyorlar ise, hangi birey veya bireyler
hangilerinin genotipleri net olarak bulunamaz?
kesinlikle bu özellik bakımından heterozigot
genotiplidir?
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 11
12. Aşağıda kan grubu fenotipi soy ağacı 14. taralı olan birey kulak içi kıllılık hastalığı
şeklinde verilen bireylerden, hangisi veya gösterdiğine göre hangi bireylerde de bu
hangilerinin genotipleri net olarak bulunamaz? hastalığın olması beklenmelidir?
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 12
19. a1>a2=a3>a4=a5 allelleri bulunan bir özelliğin
16. Babası hemofili hastası olan bir kadının
diploid bir birey için doğada kaç farklı çeşit
oğlunun hemofili olma ihtimali nedir?
genotip ve fenotipi bulunabilir?
17. Pembe aslanağzı bitkisi ile kırmızı aslanağzı 20. ABdEfg fenotipli bir erkek bal arısı ile
bitkisinin çaprazlanması sonucu oluşan 150 AaBbDdeeFfGg genotipli bir kraliçe arının
tohumdan kaçının kırmızı olması beklenir? çiftleşmesi sonucu ABDEFG fenotipli erkek arı
oluşma ihtimali nedir? (Döllenme ihtimali %75
alınacak)
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 13
KALITIM ÇIKMIŞ SINAV SORULARI:
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 14
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 15
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 16
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 17
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 18
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 19
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 20
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 21
KALITIM ÇIKMIŞ SINAV SORULARI 2 :
1. 2.
2019 TYT
2018 TYT
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 22
3. 4.
2021 TYT
2020 TYT
FÖY 5
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 23
TYT
Biyoloji Akademi
Hürcan Tik
Ekosistem Ekolojisi
Föy 6
EKOSİSTEM EKOLOJİSİ:
Ekolojik organizasyonu büyükten küçüğe doğru,
Canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan
ilişkilerini inceleyen bilim dalına ekoloji denir.
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 1
Canlıların doğal olarak yaşadıkları ve üredikleri Ekosistemin Canlı ve Cansız Bileşenleri Arasındaki
ortamlara habitat denir. Kısaca habitat, İlişki:
canlıların doğadaki adresidir.
Ekosistemi oluşturan bileşenler genel olarak cansız
Canlıların yaşadığı ekosistemde yapmak (abiyotik) ve canlı (biyotik) etmenler olmak üzere iki
zorunda olduğu görevlere ise ekolojik niş denir. büyük grupta toplanır.
Diğer bir ifadeyle niş, canlıların doğal
kaynaklardan yararlanma şeklidir. Canlıların
doğal yaşamlarını devam ettirebilmeleri için
uygun habitatları bulmaları gerekir.
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 2
Heterotrofların temel besin kaynağı ototrof Yükseltinin fazla olduğu dağlarda atmosfer incedir.
canlılardır. Fotoototrof canlıların, güneş ışığı Bu nedenle zararlı ışınlar bu ortamlara daha çok
olmadan organik besin üretmesi mümkün ulaşmaktadır. Orman altları daha az ışık alır.
değildir. Mağaralar ise ışığın çok az ulaştığı veya hiç
ulaşmadığı karanlık ortamlardır. Bu nedenle bu
Yüksek enerjili ışınlar (X ışınları, morötesi ışınlar bölgelerde yaşayan canlılar zararlı ışınlardan daha az
ve ultraviyole ışınlar) DNA’nın kimyasal etkilenir.
bağlarını kopararak mutasyonlara neden olur.
Mutasyonlar sonucunda bağışıklık sistemi zarar b.Sıcaklık:
görür ve kanser gibi çeşitli hastalıklar ortaya
çıkar. Oluşan kalıtsal hastalıklar nesilden nesile Sıcaklık, canlılarda enzimlerin çalışmasını etkileyen
aktarılabilir. önemli bir unsurdur. 55°C’ta enzimlerin yapısı
tamamen bozulur. Genellikle enzimler 37°C’ta
Güneş ışığı dünyanın her tarafına eşit oranda optimum hızda çalışır. Bu nedenle sıcaklık canlıların
düşmez. Ekvatoral bölgeler sürekli güneş ışığı büyüme, gelişme gibi metabolizma olayları üzerinde
alırken kutuplara çok az güneş ışığı ulaşır. etkilidir. Güneş’ten gelen ışınların etkisiyle atmosfer
Belirli derinlikten sonra (200-250 m) ısınır. Atmosferin ısınması atmosfer hareketlerine
okyanusların alt katmanlarına ışık ulaşmaz. neden olur. İklimsel değişimlerin oluşmasında sıcaklık
etkilidir. Bitkilerin büyüme ve gelişmesi ile
Tropikal yağmur ormanlarında iklim sürekli çiçeklenme dönemlerinde ihtiyaç duydukları sıcaklık
yağmurlu ve yumuşaktır. Bu nedenle bu dereceleri farklı olabilir.
bölgeler bitki ve hayvan türleri bakımından
zengindir. Işığın yeryüzüne değişik oranlarda Yüksek sıcaklık su kaybını artırır ve bitkisel dokuların
dağılımı, mevsimlerin oluşmasında önemli bir kurumasına, yaprakların sararmasına ve dökülmesine
etkendir. Bu nedenle bitki ve hayvanların neden olur. Bununla birlikte kutuplara yakın
yeryüzündeki dağılımı açısından bir bölgenin bölgelerde soğuğa dayanıklı, Ekvatoral bölgelerde ve
ışık alma süresi ve ışığın şiddeti önemlidir. çöllerde sıcaklığa dayanıklı bitki türleri daha
yaygındır.
Çiçeklenebilmek için günlük 12 saatten fazla
ışığa ihtiyaç duyan bitkilere uzun gün bitkileri, Soğukkanlı hayvanların bazı türleri, vücut ısılarını
çiçeklenebilmek için 12 saatten daha az olan ve yükseltebilmek için güneşlenir. Çok soğuk iklim
karanlık periyoda ihtiyaç duyan bitkilere ise şartlarında ise hareketleri azalır ve kış uykusuna
kısa gün bitkileri denir. Çiçeklenme için gün yatarlar. Düşük sıcaklık deride melanin pigmenti
ışığının süresinden etkilenmeyen bitkilere ise üretimini azaltır. Bu nedenle, soğuk bölgelerde
nötr bitkiler denir. Kutup bitkileri uzun gün, yaşayan hayvanlar, sıcak bölgelerde yaşayan ırklarına
Ekvatoral bölge bitkileri ise kısa gün bitkileridir. göre daha açık renklidir.
Işık, bazı hayvan türlerini doğrudan etkiler. Bazı Bazı bitkilerin tohumları, kışı kar altında, soğukta
hayvan türleri gece daha net gördüğü için gece geçirir. Büyüme ve gelişmenin askıya alındığı
avlanır. Ötücü kuşlar ve bazı böcek türleri metabolik hızın çok düşük olduğu durgunluk
alacakaranlıkta etkin olur. Kertenkele, timsah
hâline dormansi denir. Tohumlarda da kışın
ve bazı kuş türleri ise güneşli ortamlarda
dormansi durumu görülmektedir.
hareketlenir. Çöl hayvanları genellikle gece
aktiftir.
Sıcaklık, hayvanların göç, avlanma, gece veya
Işık, bazı hayvanlarda pigmentasyonu gündüz aktif olma, kış uykusu, yaz uykusu, renk
(renklenmeyi) etkiler. değişimi ve üreme gibi çok sayıda aktivitelerini
etkiler.
Bazı hayvanların üreme periyodu üzerinde de
ışığın etkisi vardır.
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 3
Bitkilerin ekimi, toprağın yapısı incelenerek
c.İklim: yapılmalıdır. Gübreleme ile toprağın eksik
mineralleri tamamlanmalıdır. Her yıl, aynı ürünün
Bir bölgede uzun süre devam eden atmosfer dikilmesi bazı mineraller bakımından toprağı
şartlarına iklim denir. fakirleştirir. Dolayısıyla bir tarım arazisinde her yıl
farklı ürünler yetiştirilmeye çalışılmalıdır. Toprağın
Komüniteyi etkisi altına alan büyük iklim mineral eksiğini tamamlayabilmesi için bazı
katmanına ise makroklima denir. zamanlar bitkilerin ekimi yapılmadan
dinlendirilmesi gerekir. Buna nadasa bırakma denir.
Zeminden yaklaşık 2 metre yükseklikte olan ya Bitkiler, bazı minerallere fazla ihtiyaç duyarken bazı
da belirgin küçük bir alandaki küçük iklim minerallerin toprakta çok az bile bulunması
katmanlarına mikroklima denir. yeterlidir. Toprağın humusunun azalması verimini
azaltır, tuz oranını artırır ve çölleşmeye neden olur.
Diğer bir ifadeyle mikroklima, çevrenizdeki Toprağın içerdiği hava ve pH değeri de bitkilerin
büyük iklim (makroklima) özelliklerinden farklı gelişimi açısından önemli unsurlardandır.
özelliklerle ayrılan küçük iklim alanlarıdır.
Mikroklimaya bir ormanı oluşturan ağaçların e. Su:
altında kalan alan örnek verilebilir. Mikroklima Su; büyüme, gelişme ve metabolizma olayları için
alanları hassas türler için korunaklı alanlardır. temel maddelerin başında gelir.
Bu alanlarda çok sayıda farklı türe rastlamak
mümkündür. -Besinlerin sindirimi (hidroliz),
-enzimlerin çalışması,
İklimi; ısı, ışık, nem, yağış miktarı ve bitki örtüsü -fotosentez, kemosentez tepkimeleri gibi çok
gibi unsurlar etkiler. Ayrıca iklim, bölgenin sayıda metabolik olayın gerçekleşmesi için
denizden olan yüksekliğine ve Ekvator’a olan canlıların suya ihtiyacı vardır.
uzaklığına bağlı olarak değişim gösterir. -Besinlerin, atıkların, vücut salgılarının
Yanardağlar, atmosferdeki tanecikli yapıların taşınmasında suyun önemli rolü vardır.
çeşidi ve miktarı, rüzgâr iklim üzerinde belirli -Terlemeyle vücuttaki metabolik atıkların bir kısmı
bir etkiye sahiptir. Ancak bu etki kısa süreli atıldığı gibi vücut ısısı da dengelenir.
olabilir. -Metabolik tepkimeler su ile gerçekleşir.
-Canlıların vücudunun büyük bir bölümü sudur.
İklimi inceleyen bilim dalına klimatoloji adı -Denizanalarının vücudunun % 98’i, insan
verilir. Hem bitkilerin hem de hayvanların embriyosunun % 93’ü, yetişkin bir insanın
yeryüzündeki dağılışı, iklimin etkisi altındadır. vücudunun ise % 70’i sudur. Dünyamızın % 70’i
sularla kaplıdır. Bu suların % 95’i tuzlu, % 5’i ise tatlı
d.Toprak ve Mineraller: su kaynaklarını oluşturur.
Toprak, birçok omurgasız hayvanın ve Su kaynakları tatlı su (göl, akarsu) ve tuzlu su (deniz,
mikroorganizmaların barınağıdır. Kara okyanus) olmak üzere ikiye ayrılır.
bitkilerinin tutunduğu ve besinlerini temin
ettiği ortamdır. Kara bitkileri ve mantarlar, su Bitkilerin yeryüzündeki yayılışında, bir bölgedeki su
ve mineral ihtiyaçlarını topraktan temin eder. miktarı ve bölgenin aldığı yağış miktarı çok
Toprak, bazı türleri doğrudan etkilerken bazı önemlidir. Atmosferdeki su buharının çeşitli
türleri de dolaylı olarak etkiler. nedenlerle yoğunlaşarak yeryüzüne düşmesine
yağış adı verilir. Fazla yağış olan bölgelerde
Toprağın katmanlarına horizon denir. ormanlar gelişir. Yağışın az olduğu bölgelerde ise
Kayaçların; yağmur, kar, rüzgâr ve sıcaklık gibi daha çok tek yıllık otsu bitkiler bulunur. Kurak
etkenlerle parçalanması ve değişime uğraması bölge bitkileri kök ve gövdelerinde su depo eder.
sonucu uzun bir zaman dilimi içerisinde toprak Bitkiler mineralleri suda çözünmüş olarak alır.
oluşur. Bitki ve hayvanların atıkları ve kalıntıları
toprağın humusunu oluşturur. Hayvanlar; su ihtiyacını içerek, besinler yoluyla ve
metabolizmaları sonucu açığa çıkan sudan sağlar.
Oksijenli solunum sonucunda da bir miktar su
oluşur
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 4
Kuşlar ve memeliler sıcakkanlı canlılardır. Diğer
e.pH: canlı türleri ise soğukkanlıdır. Memelilerin bazı
türleri besin yetersizliğinde kışı uyku hâlinde geçirir.
Sulu ortamlardaki hidrojen iyonu (H+) veya Çift yaşamlılarda ve sürüngenlerde kış uykusunun
hidroksil iyonu (OH– ) yoğunluğuna pH denir. sebebi ise vücut sıcaklığını dengeleyememeleridir.
Kısaca sulu çözeltilerin asitlik - bazlık Bazı hayvan türleri, sıcak yaz aylarında sıcağın
derecesine pH denir. zararlarından korunmak için toprağın veya
bataklıkların alt kısımlarında uyurlar. Bazı çöl
Her organizmanın yaşamını sürdürdüğü hayvanları ise gündüz gizlenir, gece ise avlanır.
optimum bir pH olduğu gibi, pH değişimlerine Bakteriler oluşturdukları endosporlarla canlılıklarını
duyarlı olduğu bir tolerans aralığı da vardır. olumsuz ortam şartlarında uzun süre devam ettirir.
Organizmalar genellikle nötr ve nötre yakın pH
ortamlarını tercih ederler. Bilinçsizce kullanılan Biyotik Faktörler(Canlı faktörler):
gübreler, asit yağmurları, kimyasal atıklar, tarım
ilaçları, çöp ve kanalizasyon atıkları pH Çevrenin canlıları etkilediği gibi, canlılar da
değişikliklerine neden olur. çevrelerini ve birbirlerini etkiler. Ortamdaki canlı
varlıkların tamamına biyotik faktörler denir.
Topraktaki pH değerinin değişmesi öncelikle
kara bitkilerini ve bunlarla beslenen diğer Biyotik faktörler ekosistemdeki nişlerine göre üç
canlıları, su ortamlarındaki pH değerinin grupta toplanır.
değişmesi ise su yosunlarını, omurgasız
hayvanları ve balıkları doğrudan etkiler. Toprak a.Üreticiler :
ve sulardaki pH değişimlerinden doğrudan
veya dolaylı olarak bütün canlılar etkilenir. İnorganik bileşiklerden organik bileşik üreterek
kendi besinlerini üretebilen canlılardır. Fotosentetik
Abiyotik Faktörlerin Değişmesinin Canlılara ve kemosentetik canlılar üretici canlılardır.
Etkileri :
Bu canlılar,
Canlılar, yetenekleri ölçüsünde yeryüzünde -tüketicilerin besin ve oksijen kaynağıdır.
yayılır ve tolerans sınırları ölçüsünde -Üretici canlılar, ekosistemlerde organik besin
bulundukları ortamlarda yaşamlarını devam maddesini sentezler. Bu nedenle besin zincirinin ilk
ettirirler. Canlıların çevresel faktörlere uyum basamağı üreticilerden oluşur.
yeteneğinin alt ve üst sınırları arasında kalan -Üreticiler, yalnız besin maddeleri üretmekle
aralığa tolerans (hoşgörü) aralığı denir. kalmaz, atmosferdeki oksijen ve karbondioksit
Canlıların çevresel faktörlerin değişimlerine dengesinin korunmasında da görev alır.
karşı tepkilerinin gösterildiği grafiklere -Ayrıca toprağın üst bölümlerine tutunarak
performans eğrisi denir. erozyonu önleme ve toprağı zenginleştirme
özellikleri vardır.
Canlıların çevresel değişimlere karşı belirli -Fotosentetik canlıların büyük bir bölümünü
sınırlar arasında uyum yetenekleri vardır. bitkiler, su yosunları ve fotosentetik bakteriler
Yükseklere çıkıldıkça aynı türe ait bitkilerde tüy oluşturur.
oranı artar. Tüyler su kaybına ve güneşe karşı -Fotosentetik canlılar, güneş ışığını kullanarak
bitkiyi korur. Bir diğer örnek de yüksek inorganik maddelerden organik besin üretirler.
bölgelerde yaşayan insanların kanındaki -Bu canlıların toplam biyokütleleri beslenme
alyuvar sayısının deniz seviyesinde yaşayan basamaklarını oluşturan diğer canlılardan daha
insanların kanındaki alyuvar sayısından daha fazladır.
fazla olmasıdır. Çünkü yükseklerdeki oksijen -Kemosentetik canlılar ise inorganik maddelerin
oranı basınçtan dolayı daha azdır. Dış oksidasyonu sonucu elde ettikleri kimyasal enerjiyi
ortamdaki sıcaklık değişimlerine karşı vücut kullanarak inorganik bileşiklerden organik besin
sıcaklığını sabit tutabilen canlılara sıcakkanlı sentezi gerçekleştirirler.
canlılar denir. Çevredeki sıcaklık değişimlerine -Kara ekosistemlerinde üretici canlıların
karşı vücut sıcaklığını sabit tutabilme yeteneği çoğunluğunu damarsız sporlu, damarlı sporlu ve
olmayan canlılara ise soğukkanlı canlılar denir. çiçekli bitkiler oluşturur. Su ekosistemlerinde ise su
yosunları (algler) ve siyanobakteriler hâkimdir.
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 5
Canlılardaki Beslenme Şekilleri:
b.Tüketiciler:
Canlılar, beslenme yoluyla enerji ihtiyaçlarını ve
İnorganik besinden organik besin üretemeyen yapım-onarım için gerekli olan besin maddelerini
ve besin ihtiyacını diğer organizmalardan temin eder. Üreticilerden tüketicilere doğru bir
karşılayan canlılara tüketiciler denir. ekosistem içinde bulunan canlılar arasında
doğrudan ya da dolaylı olarak beslenme ilişkileri
Besin kaynaklarına göre tüketiciler üç grupta söz konusudur.
toplanır.
Canlılar genel olarak beslenme şekillerine göre üç
Sadece üreticilerle beslenen canlılara birincil grupta toplanır.
tüketici, üretici ve birincil tüketicilerle beslenen
canlılara ikincil tüketici, hem birincil tüketici
hem de ikincil tüketicilerle beslenen canlılara
ise üçüncül tüketiciler denir.
Bazı bakteri, mantar ve omurgasız hayvan Besinlerini kendileri üretemeyen ve diğer canlılar
türleri saprofit canlıları meydana getirir. üzerinden hazır olarak alan canlılara heterotrof
canlılar denir. İhtiyacı olan besini katı parçalar
hâlinde alarak yapılan beslenmeye holozoik
beslenme denir.
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 6
Su ekosistemlerindeki besin zinciri, kara
Ekosistemde Madde ve Enerji Akışı ekosistemlerindeki besin zincirinden daha uzundur.
Çünkü su ekosistemlerinde besin çeşitliliği daha
Enerjinin temel kaynağı güneştir. Fotoototrof fazladır.
canlılar, güneş ışınlarını organik besin üretimi
sırasında enerji kaynağı olarak kullanır. Madde
ve enerji akışının ilk basamağı üreticilerdir. Bu
nedenle beslenme basamaklarında biyokütlesi
en fazla olan canlılar üreticilerdir. Üreticilerden
birincil tüketicilere, ardından ikincil ve üçüncül
tüketicilere doğru madde ve enerji akışı devam
eder. Ayrıştırıcılar çevrelerindeki organik
bileşiklerden madde ve enerji ihtiyacını karşılar.
Ayrıştırıcıların doğadaki en önemli rolü, organik
maddeleri inorganik maddelere
dönüştürmeleridir. Yani ayrıştırıcılar organik ve
inorganik bileşikler arasındaki dengenin
korunmasında önemli bir role sahiptir. Ancak Beslenme basamağındaki canlıların toplam organik
organik maddeleri, inorganik maddelere madde ağırlığına biyokütle (biyomas) denir.
dönüştürdükleri için ayrıştırıcılarla birlikte
enerji akışı durur. Bir besin zincirinin üreticiler basamağından
başlayarak son tüketici basamağına kadar dikey
dizilimine besin piramidi adı verilir.
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 8
Amonyak (NH3) zehirli bir maddedir. Doğada Ekosistemlerin Sürdürülebilirliği Üzerine İnsan
birikmesi canlılara zarar verir. Dış ortama Faaliyetlerinin Etkileri:
verilen amonyak, kemosentetik canlılar
tarafından nitrite ve daha sonra nitrata Ekosistemlere yanardağ patlaması, depremler,
dönüştürülür. Bu olaya nitrifikasyon denir. tsunami, sel baskınları, yangınlar gibi doğal afetler
ile insanların olumsuz davranışları çok büyük
zararlar vermektedir. İnsanlar, çevreyi sürekli
değiştirme eğilimindedirler. Canlıların yaşadığı
habibatların yok edilmesi, onların ölümüne ya da
göç etmesine neden olmaktadır.
Atmosfer ile toprak arasında da azot geçişleri Kentleşme, otoyol çalışmaları, fabrika atıklarının su,
söz konusudur. Atmosferin % 78’i azottur. hava ve toprak ortamlarını kirletmesi gibi
Atmosfer olayları (yıldırım, şimşek gibi) ve nedenlerle insanlar, içerisinde yaşadıkları
yağışlarla atmosferde oluşan azotlu bileşikler ekosistemlere zarar vermektedirler.
(NO3 ve NH3 gibi) yeryüzüne döner. Toprakta
biriken nitrat tuzlarının bir kısmı ise azot Fosil yakıtların kullanımı sonucuda atmosfere zararlı
bakterileri tarafından atmosferin serbest azotlu gazlar verilmektedir. İnsanların çevreye
azotuna (N2) dönüşür. Bu olaya ise zararlı etkilerinden bazıları:
denitrifikasyon adı verilir.
1.Ormanlardaki ağaçların çeşitli nedenlerle
kesilmesi
2. Plansız kentleşme
3. Hayvanların bilinçsiz bir şekilde avlanması
4. Gürültü kirliliği oluşturma (demir yolu, havaalanı,
iş makineleri vb.)
Toprağın azot ihtiyacı, endüstriyel yollarla 5. Endüstriyel ve evsel atıklarla çevreyi kirletme
üretilen suni gübrelerle giderilmeye 6. Hayvanların aşırı otlatılması
çalışılmaktadır. 7. Fosil yakıtların kullanımı
8. İnsan nüfusunun hızlı artışı ve doğal kaynakların
hızlı tüketilmesi
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 9
Hava Kirliliğinin Sonuçları :
Sera etkisi, sularda ağır metal birikimi, yosun
kirliliği oluşumu (ötrofikasyon) ve asit
1)Sera Etkisi ve Küresel Isınma:
yağmurları gibi olayların en önemli sebebi,
insanın çevreyi kirletmesidir.
Güneş’ten gelen ışınların büyük bir bölümü uzaya
yansıtılırken bir bölümü de atmosfer tarafından
Ozon tabakası zarar görmekte, buzullar
tutularak ısının artmasına neden olur. Çeşitli
erimekte, okyanus suları sera etkisinden dolayı
nedenlerle atmosferde oranı artan karbondioksit,
yükselmekte ve iklim değişmektedir.
metan, su buharı ve diğer gazların oranının artması,
atmosferin daha fazla ısı tutmasına neden olur. Bu
Sonuç olarak insan, yaşamını ekosistemin
duruma sera etkisi denir.
dengesini bozmadan devam ettirmelidir.
Ekosistemlere verilen her zarar, döngüsel
-Yeryüzündeki bitki örtüsünün azalması,
olarak insanı da etkilemektedir. Ekosistemlere
-fosil yakıtların kullanımının artması,
onarım gücünün üstünde yük
-fabrika bacalarındaki zehirli gazların filtre
yüklenmemelidir. Abiyotik ve biyotik faktörler
edilmeden atmosfere verilmesi,
arasındaki dengenin bozulmaması gerekir.
-deodorant kullanımı gibi sebepler atmosferdeki
karbondioksit, metan,ozon, azotdioksit ve
GÜNCEL ÇEVRE SORUNLARI VE İNSAN:
kloroflorokarbon (CFC) bileşiklerinin artmasına
neden olmaktadır.
Güncel Çevre Sorunlarının Sebepleri ve Olası
Sonuçları Türlerin kendine uygun özel yaşama
Bu nedenle güneşten gelen ışınlarla atmosfer ve
ortamlarına habitat denir. Çevre kirliliği sonucu
okyanusların sıcaklığı daha da artmıştır. Bu duruma
habitatlar zarar görmektedir. Sonuç olarak
küresel ısınma denir.
habitatları yok olan türler, ya göç etmekte ya
da ölmektedir. Bu durum, ekolojik dengeyi
Küresel ısınmanın doğal nedenlerinden biri de
bozmaktadır. Ekolojik dengenin korunabilmesi
yanardağların patlaması ile atmosfere verilen çeşitli
için doğal yaşama alanları korunmalıdır.
gazlardır. Küresel ısınmanın artması sonucunda
buzullarda erime hızlanmış ve deniz seviyesi
Hava Kirliliği ve Küresel İklim Değişiklikleri
yükselmiştir.
İnsan sağlığına zarar verebilecek maddelerin
atmosferde birikmesine hava kirliliği denir.
Yağışların artması, doğal afetlere neden olmaktadır.
Artan yağışlarla birlikte sel, toprak kayması, göl ve
Atmosferde bulunan zararlı maddeler katı
barajların taşması gibi çevre sorunları artmıştır. Yer
tanecikler şeklinde askıda, atmosfer nemi
altı su kaynakları ise azalmıştır. Küresel ısınma
içinde çözünmüş ya da gaz formunda olabilir.
devam ettiği sürece bugünkü verimli olan tarım
arazileri çölleşecek, soğuk bölgeler ise tarıma
Hava Kirliliğinin Nedenleri:
elverişli hâle gelecektir. Yani küresel ısınma coğrafi
değişikliklere neden olduğu gibi, insanların ve diğer
1) Deodorantlar
canlıların yayılma alanlarını da etkileyecektir.
2) Yanardağların bacalarından çıkan dumanlar
Küresel ısınma sonucunda pek çok canlı türünün
3) Araçların egzozlarından çıkan zehirli gazlar
habitatları ve besin zincirleri bozulacaktır. Bu
4)Isınma amaçlı kullanılan yakıtların dumanları
durumun da tür sayısının azalmasına neden olacağı
5) Sanayi tesislerinden çıkan zehirli gazlar
düşünülmektedir.
6)Sanayi alanında kullanılan çeşitli kimyasal
maddeler
****Kyoto Protokolü, küresel ısınma ve iklim
değişikliği ile mücadele amacıyla 1997’de
Yukarıda belirtilen durumlar, atmosferin doğal
Japonya’nın Kyoto kentinde imzalanan uluslararası
yapısının bozulmasına neden olmaktadır.
bir anlaşmadır. Bu anlaşma ile atmosferde biriken
Kirlenme ve atmosfer yapısının değişimine
sera gazlarının azaltılması hedeflenmektedir.
bağlı olarak atmosferde sera etkisi artmış, ozon
Ülkemiz, 2009’da bu anlaşmayı imzalamıştır.
tabakası zarar görmüş ve asit yağmurları
artmıştır.
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 10
Fotosentezle oluşan oksijen gazı (O2), atmosferin üst
katmanlarında ultraviyole ışınları ile ayrışan oksijen
(O) atomları ile birleşerek ozon (O3) gazını oluşturur.
Dolayısıyla çeşitli nedenlerle zarar gören ozon
tabakası bir yandan da yenilenebilmektedir.
2)Ozon Kirliliği:
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 11
Hava Kirliliğinin Önlenmesi İçin Yapılması Petrol ve fuel oil gibi fosil yakıtların denizlere
Gerekenler: boşaltılması durumunda suyun hava ve ışık ile olan
teması kesilir. Bu sularda balık ölümleri artar.
1) Fosil yakıtların kullanımı yerine; elektrik
enerjisi, jeotermal enerji, hidrojen yakıt pilleri, Kimyasal ve biyolojik olarak kirlenmiş sular, insan
rüzgâr ve güneş enerjisi gibi çevreye zarar sağlığını tehdit eder. Sulardaki ağır metal vb.
vermeyen enerji kaynakları kullanılmalıdır. kimyasal maddeler, dokularda birikerek kansere
Evlerin ısınmasında doğalgaz tercih neden olur. Suların kirletilmesi insan sağlığını tehdit
edilmelidir. eden bir hak ihlalidir. Kirli sularla sulanmış ve iyi
2) Sanayi kuruluşlarının bacalarına filtre yıkanmamış sebze ve meyvelere bulaşan
takılmalıdır. mikroorganizmalar; verem, tifo, dizanteri, kolera,
3) Egzoz dumanları filtre edilmeden atmosfere sarılık vb. hastalıkların salgın olarak ortaya çıkmasına
verilmemelidir. neden olur. Bağırsak parazitlerinin oluşturduğu
4) Toplu taşımacılık yaygınlaştırılmalıdır. hastalıklar artar. Kirli sularda çoğalan sivrisinek gibi
5) Ormanlar korunmalı ve yeşil alanlar böceklerle insanlara bulaşan sıtma ve uyku hastalığı
artırılmalıdır. gibi hastalıkların oranı artar.
6) CFC kullanımı engellenmelidir. Doğaya
zararı en az olan kimyasallar tercih edilmelidir. Su Kirliğinin Önlenebilmesi İçin Yapılması
Gerekenler:
a)Su Kirliliği:
1)Evsel atıklar geri dönüşüm sistemleri ile
Su kaynaklarının kirletici etmenler tarafından değerlendirilmelidir.
kimyasal, fiziksel ve biyolojik yapısının 2)Kanalizasyon suları arıtıldıktan sonra su
bozulmasına su kirliliği denir. kaynaklarına verilmelidir.
3) Sanayi tesisleri, doğal su kaynaklarından uzak
Su Kirliliğinin Nedenleri: bölgelere kurulmalı ve sanayi atık suları kimyasal ve
biyolojik yöntemlerle temizlenmelidir
1) Havaya karışan tanecikli yapıların ve asitlerin 4) Tarım ilaçlarının kullanımı azaltılmalı ve bilinçli
yağışlarla su kaynaklarına ulaşması kullanımı sağlanmalıdır.
2)Evsel ve endüstriyel atıkların sulara 5) Doğayı kirleten deterjanlar kullanılmamalıdır.
boşaltılması 6)Deniz kazalarının önlenmesi için gerekli tedbirler
3)Tarımsal gübrelerin ve ilaçların su alınmalı, petrol vb. fosil yakıtlar güvenli bir şekilde
kaynaklarını kirletmesi taşınmalı ve sulara karışması önlenmelidir.
3)Deniz kazaları sonucunda fosil yakıtların
denizlere boşaltılması b)Toprak Kirliliği:
4)Kanalizasyon sularının arıtılmadan su
kaynaklarına boşaltılması Toprağın yapısını bozacak ve verimini düşürecek
durumların tamamına toprak kirliliği denir.
Sulara karışan azotlu bileşikler, fosfor ve su
yosunlarının kontrolsüz bir şekilde hızla Toprak Kirliliğinin Nedenleri:
çoğalmasına neden olur. Bu duruma
ötrofikasyon denir. 1) Hava, su kirliliği ve asit yağmurları
2) Plansız kentleşme
Artan su yosunları, suyun bulanmasına ve 3) Evsel ve endüstriyel atıklar
saydamlığının azalmasına neden olur. İleri 4) Nüfus artışı
düzeyde yosun artışı olduğunda, suyun yüzeyi 5) Gübreler ve tarımsal ilaçlar
yosunlar tarafından bir film katmanı 6) Nükleer enerji santrallerinin radyoaktif atıkları
oluşturarak kapatılır. Suyun iç kısımlarına ışık 7) Tıbbi atıklar
ve oksijen geçişi engellenir. Bu durum, sularda 8) Fosil yakıtların atıkları
kokuşmaya ve diğer canlıların ölümüne neden
olur.
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 12
Toprak Kirliliğinin Önlenebilmesi İçin
Yapılması Gerekenler : Ses Kirliliğinin Önlenmesi İçin Dikkat Edilmesi
Gereken Hususlar:
1) Evsel ve endüstriyel atıklar arıtılmalıdır.
2)Tarım arazileri üzerine kentleşme ve sanayi 1)Ulaşımda toplu taşıma ve bisiklet kullanımı
tesisleri kurulmamalıdır. yaygınlaştırılmalıdır.
3)Tarım ilaçları ve gübreler bilinçli 2)Sanayi tesisleri, havaalanları, tren istasyonları ve
kullanılmalıdır terminaller yerleşim birimlerinden uzakta olmalıdır.
4)Ambalaj sanayisinde geri dönüşümü kolay 3)Evlerin inşası sırasında ses izolasyonları
olan kâğıt, cam gibi maddeler kullanılmalı, yapılmalıdır.
plastik kullanılmamalıdır. 5) Ormanlar 4) Taşıtların egzozlarına susturucu takılmalıdır.
korunmalı, ağaç dikilerek ve ormanlık alanlar 5) Seyyar satıcılık kısıtlanmalıdır.
artırılmalıdır. 6)Sosyal aktiviteler, kapalı ve uygun mekânlarda
6) Toprak doğru işlenmelidir. yapılmalıdır.
7)Toprağın eğimi dikkate alınarak sulama 7) Toplum bu konuda bilinçlendirilmelidir
yapılmalıdır.
8)Meralar korunmalı ve hayvanlar bilinçli d)Radyoaktif Kirlilik :
otlatılmalıdır.
9) Organik tarım yaygınlaştırılmalıdır. Radyoaktif maddeler çevreye yüksek enerjili ışınlar
10)Atık piller çöplere atılmamalı, ilgili yayarak canlılara zarar verir. Radyoaktif maddelerin
kurumlara teslim edilmelidir kullanımı kontrol altında tutulmalıdır. Çünkü yüksek
enerjili ışınlar, hücrelerde bulunan DNA
c)Ses Kirliliği: moleküllerinin kimyasal bağlarının kopmasına
neden olarak kalıtsal bozukluklara (mutasyonlar) yol
Ortamda, çeşitli faktörlerin etkisiyle normalden açar.
(35-65 dB) daha fazla (65 dB üstü) ses
bulunmasına ses kirliliği denir. Ses kirliliğini Erozyon:
ölçmek için desibel (dB) birimi kullanılır. 65-90
dB üzeri seslerin bulunduğu ortamdaki Çeşitli etmenlerle toprağın aşınıp yer değiştirmesine
insanlarda belirli bir süre sonra işitme kaybı erozyon denir. Bitki örtüsünün azalması sonucu
gözlenir. rüzgâr ve yağışlarla kayaçların üzerindeki verimli
toprak katmanı barajlara, göllere ve denizlere
Ses Kirliliğinin Nedenleri: taşınmaktadır. Bunun sonucu olarak da verimli
araziler azalmakta, çölleşme artmaktadır
1) Plansız kentleşme
2) Sanayileşme Erozyonun Nedenleri:
3) Hızlı nüfus artışı 1) Orman ve yeşil alanların azalması ve yeterince
4) Trafik ve iş makineleri ağaçlandırma yapılmaması
5) Havaalanları, limanlar ve demir yolları 2) Eğimli arazilerde tarım yapılması ve yanlış sulama
tekniklerinin kullanılması
Ses Kirliliğinin Etkileri
Erozyonun Sonuçları:
I)Fizyolojik Etkiler 1) Verimli tarım alanlarının azalması
*İşitme kayıpları 2)Taşınan topraktan dolayı baraj yataklarının dolması
*Yüksek tansiyon ve barajların ömrünün azalması
*Solunum ve dolaşım metabolizmasının 3) Toprağın su tutma kapasitesinin azalması ve yer
bozulması altı su kaynaklarının zayıflaması
4) İş gücü kaybı, köyden kente göçün artışı gibi sosyal
II)Psikolojik Etkiler sorunların artması
*Stres ve sinirlilik 5) Zirai üretimin azalması
*Uyku periyodunun bozulması sonucu
*uykusuzluk
*Zihinsel aktivitelerin azalması
*Dikkat dağınıklığı ve iş veriminin düşmesi
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 13
Karbon Ayak İzini Etkileyen Durumlar:
Erozyonu Önlemek İçin Yapılması Gerekenler:
✓ Ulaşım
1)Yangınlar ve ağaçların kesilmesi sonucu ✓ Isınma
kaybolan ormanlık alanlar ağaçlandırılarak ✓ Elektrik tüketimi
yenilenmeli, ormanlar ve meralar korunmalıdır. ✓ Alınan her türlü ürünün üretimi sırasında harcanan
2)Verimli arazilerde sanayileşme ve kentleşme enerji
yapılmamalıdır. ✓ Solunum
3)Tarım arazileri doğru kullanılmalı, yanlış sulama
ve ekimler önlenmelidir. Yukarıda belirtilen durumlar, bireylerin karbon ayak
4)Toplum erozyon konusunda bilinçlendirilmeli, izinin büyümesine ve sera etkisinin artmasına neden
ormanlardaki ağaçların yakacak olarak olur. Bu nedenle ulaşımda toplu taşıma araçları
kullanılması önlenmelidir tercih edilmelidir. Enerji tüketiminde olabildiğince
5) Erozyonun yoğun olduğu bölgelerde, toprağı tasarruf edilmelidir. Besinlerin tüketimi sırasında
koruyabilecek çalışmalar yapılmalıdır günlük enerji ihtiyacının üzerinde besin tüketimi
insan sağlığının bozulmasına neden olduğu gibi
karbon ayak izinin de büyümesine neden olmaktadır.
Bireylerin Çevre Sorunlarının Ortaya İnsanlar, karbon ayak izini küçültmeye gayret
Çıkmasındaki Rolü: etmelidir.
İnsan, yaşadığı çevre ile sürekli etkileşim Türkiye’nin Karbon Ayak İzi’ni oluşturan CO2
hâlindedir. İnsanlar ihtiyaçları doğrultusunda emisyonları içinde en büyük pay %26 ile elektrik
çevresini değiştirmektedirler. Doğal kaynakların sektörüne aittir.
kullanılması sırasında insanlar ölçülü
davranmalıdırlar. Çevremizde kullandığımız Bunu sırasıyla imalat sanayii ve inşaat (%22),ithalat
kaynakların bir kısmı yenilenebilir özellikteyken (%16), ulaştırma (%15),elektrik dışı konut ve hizmetler
bir kısmı yenilenemez özelliktedir. Nüfus artışı, (%12) ve diğer bileşenler izlemektedir.
enerji ihtiyacının artması, toprak ve içilebilir tatlı
su miktarının azalması biyolojik kapasitenin Su Ayak izi :
azalmasına neden olmaktadır.
Bir bireyin veya toplumun su ayak izi, bireyin veya
Ekolojik Ayak İzi: toplumun harcadığı malların ve hizmetlerin elde
edilmesi için kullanılan veya üreticinin hizmet ve mal
İnsanların biyolojik ihtiyaçları için kullandığı üretimi için kullandığı toplam temiz su kaynaklarının
yenilenebilir kaynakları sağlayabilmek için miktarına su ayak izi denir.
gereken verimli toprak ve su alanına ekolojik
ayak izi denir. Ekolojik ayak izi, bireyler ya da Su ayak izi kavramı, su tüketimine ilişkin alternatif bir
toplumlar için hesaplanabilir. göstergedir. Su ayak izi, birim zamanda kullanılan
(buharlaşma dâhil) ya da kirletilen su miktarı ile
Bir gün süresince tükettiğimiz bütün ürünlere ve ölçülmektedir.
enerjiye göre ekolojik ayak izi değişir. Dolayısıyla
insanlar artan dünya nüfusu ile birlikte gelecekte Su ayak izi; kurum, hizmet, ürün, birey ya da toplum
beslenme, barınma, enerji ve su gibi problemleri için hesaplanabilir.
yaşamamak için tutumlu ve ihtiyaçlar ölçüsünde
bir ekolojik ayak izinde yaşamalıdırlar. Su ayak izi kavramı altında değişik kategoriler
yapılmaktadır:
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 14
DOĞAL KAYNAKLAR VE BİYOLOJİK
ÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI:
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 15
ÇALIŞMA KAĞIDI:
3.Aşağıdaki canlıların doğadaki rollerini yazıp,
örnekler veriniz;
1.Aşağıdaki kavramların tanımlarını karşılarına
a. Saprofit canlılar;
yapınız;
Popülasyon:
b.Fotoototrof canlılar;
Endemik Tür:
c.Kemoototrof canlılar;
Komünite:
d.Herbivor;
Tür:
e.Omnivor;
Ekoton:
f.Karnivor;
a.Birey sayısı =
b.Biyokütle =
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 16
ÇIKMIŞ SINAV SORULARI:
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 17
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 18
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 19
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 20
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 21
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 22
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 23
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 24
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 25
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 26
4.
ÇIKMIŞ SORULAR 2:
1.
2018 TYT
2.
2021 TYT
2019 TYT
5.
3.
FÖY 6
Biyoloji Akademi Hürcan Tik 27
KAYNAKLAR: