You are on page 1of 278

grafikler ve tablolar vb.

aracılılığıyla farklı derecelerde


kullanma becerisi ve isteği uyandırılır. Bilim ve teknolojide
yetkinlik ise sorunları tespit etme bunlara neden-sonuç
ilişkisi ile ortaya koymak ve doğal dünyanın açıklanmasında
kullanılır.

4) DİJİTAL YETKİNLİK:

Günlük hayatta bilgi iletişim teknolojilerinin güvenli ve


dikkatli kullanımı esastır.

● 9. sınıflarda blog, e-posta bu yetkinlik çerçevesinde


verilmiştir.

● Öğrencilerin sosyal medya kullanımına dikkat çekmek bu


kullanımı sağlıklı ve güvenilir hale getirmenin yolları öğretilir.

5) ÖĞRENMEYİ ÖĞRENME:
2018 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETİM PROGRAMI En kısa zamanda en doğru öğrenme biçimlerini nasıl elde
edebilir? Sorusunun peşindedir öğretim programı. Birey
1. Dönem merkezli değil, tür merkezlidir.
kendi öğrenme hızını, özelliklerini tanıması sağlanır. Bu
2. Öğrencinin 4 dil becerisi geliştirilir. ( Okuma, Yazma, yetkinlik, bireyin var olan imkânları tanıyarak öğrenme
Dinleme ve Konuşma) ihtiyaç ve süreçlerinin farkında olmasını ve başarılı bir
öğrenme eylemi için zorluklarla başa çıkma yeteneğini
● Öğretim programlarında yer alan “KÖK DEĞERLER” kapsamaktadır.
şunlardır:
● Bu yetkinliği elde eden gençler, önceki öğrenmelerle hayat
Adalet, dostluk, dürüstlük, öz denetim, sabır, saygı, sevgi, tecrübelerini kaynaştırmayı amaçlar.
sorumluluk, vatanseverlik, yardımseverlik.

6) SOSYAL VE VATANDAŞLIKLA İLGİLİ YETKİNLİKLER:


Öğretim programının YETKİNLİKLERİ
Bu yetkinlikler, değişen toplumun ve insanın çalışma
1) Anadilde iletişim: hayatında başarılı olmasını, gerektiğinde çatışmalarını
Gençleri hem sözlü hem de yazılı olarak yaratıcı bir şekilde çözmesine yardımcı olunur.
geliştirmeyi amaçlanır. ● Vatandaşlık kuralları, demokratik ve aktif katılım
kararlılığına dayalı olarak medeni hayata tam olarak
katılmaları için eksiksiz bir şekilde bilgi donanımı ile yapılır.
2) YABANCI DİLLERDE İLETİŞİM: Yabancı dillerde iletişim,
insanların farklı kültürde ve dilde birliktelik sağlamak için
yapılır. Bireyin sosyal ve kültürel gelişimi için dinleme, 7) İNİSİYATİF ALMA VE GİRİŞİMCİLİK:
konuşma, okuma ve yazma boyutları ile değerlendirilir.
Bireyin fikirlerini eyleme dönüştürme becerisini ortaya
koymak için risk almanın hedefler için ne kadar önemli
3) MATEMATİKSEL YETKİNLİK VE BİLİM/TEKNOLOJİDE olduğunu belirten yetkinliktir.
TEMEL YETKİNLİKLER: Matematiksel yetkinlik, gençlerin ● Günlük hayattaki çatışmaları bu girişimcilik ruhuyla
hayatında karşılaştıkları bir dizi problemleri, sayılar ve onun yapılmaya çalışılır. Toplumsal ve ticari etkinlikler de kişinin
dünyası ile düşünme ve çözme becerisi kurgulamadır. Sağlam bilgi ve becerilerini temel oluşturur.
bir aritmetik beceri günlük hayatın sorunlarını çözmede en
büyük yardımcı olacaktır.

Matematiksel yetkinlik süreci, mantıksal ve uzamsal


düşünmeyi matematiğin sunum şekli olan formüller,
8) KÜLTÜREL FARKINDALIK VE İFADE: ÖRNEK 2019 ÖABT SORUSU

Müzik, sahne sanatları, edebiyat ve görsel sanatların içinde 2018 Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim Programı’nda
olup bunlardan ruhî ve psikolojik faydalanma bu yetkinliğin benimsenen ölçme ve değerlendirme yaklaşımının
amacıdır. Bunu için çeşitli kitle araçlarıyla deneyim ve hedeflerinden biri değildir?
duygular yaratıcı bir şekilde kullanılır.
A) Ölçme değerlendirme uygulamaları tüm bilenleri uyum
içinde olan kazanım ve süreç esaslı bir yapıdır.

ÖĞRETİM PROGRAMLARINDA ÖLÇME B) Ölçme ve değerlendirmelerde sadece bilişsel düzeyi ölçen


VE DEĞERLENDİRME YAKLAŞIMI değerlendirme süreci uygulanır.

C) Eğitimde ölçme ve değerlendirme uygulamaları eğitim


süreci boyunca yapılır.

D) Ölçme ve değerlendirme uygulamaları öğretmen ve


● Ölçme ve değerlendirme
öğrencilerin aktif katılımıyla çok odaklı olmalıdır.
uygulamalarının etkililiğini programdan beklenmez mutfakta
yer alan öğretmen ve eğitim uygulayıcılarından beklenir. E) Öğretim programlarında ölçme ve değerlendirme bireysel
farklılıklara ilişkin hassasiyetler göz önünde bulundurularak
yapılandırılmalıdır.
Ölçme ve değerlendirme ilkeleri CEVAP – B

1. Ölçme ve değerlendirme çalışmaları tüm bileşenlerle


uyumlu olmalıdır. Kazanım ve açıklamalar esas alınmalıdır.

2. Öğretim programı ve değerlendirme bize yol gösterir.


Kesin kurallarla bizi sınırlandırmaz. Bunu yaparken dünyada ÖĞRETİM PROGRAMININ
geçerli olan teknik ve akademik standartlara uyulmalıdır. ÖZEL AMAÇLARI
3. Eğitimde ölçme ve değerlendirme çalışmaları bir süreçtir, Bu programla öğrencilerin;
eğitimin bütününü kapsaması gerekir. Ölçme sonuçları tek
● Edebiyatın doğasını, işlevini,
başına değil izlenen süreçlerle birlikte bütünlük içinde ele
birey ve toplum için önemini kavramaları,
alınır.
● Edebî metinler aracılığıyla Türkçenin inceliklerini, Türk
4. Bireysel farklılıklardan dolayı tek tip ölçme yöntem ve
edebiyatının tarih içinde gösterdiği değişim ve gelişimi
tekniği ile ölçülüp değerlendirilmez.
tanımaları,
5. Ölçme ve değerlendirme sadece bilişsel düzeyi ölçmez,
● Türk edebiyatına ait eserler aracılığıyla millî, manevi,
duyuşsal, psikomotor becerileri de ölçmelidir.
ahlaki, kültürel ve evrensel değerleri anlamaları,
6. Çok odaklı ölçme değerlendirme esastır. Ölçme ve
● Dinleme, okuma, yazma ve konuşma stratejilerini doğru ve
değerlendirme uygulamaları öğretmen ve öğrencilerin aktif
uygun şekilde kullanarak etkili iletişimciler olmaları
katılımıyla gerçekleştirilir.
● Metinler aracılığıyla okuduğunu anlama ve eleştirel okuma
7. Bireylerin ölçme ve değerlendirmeye konu olan ilgi,
becerilerini geliştirmeleri ve okuma alışkanlığı kazanmaları,
tutum, değer ve başarı gibi özellikleri zamanla değişebilir. Bu
sebeple söz konusu özellikleri tek bir zamanda ölçmek yerine ● Çeşitli kaynaklardan elde ettikleri bilgileri, soruları
süreç içindeki değişimleri dikkate alan ölçümler kullanmak cevaplamak, çözüm önerileri üretmek, bulgularını paylaşmak
esastır. vb. amaçlar için analiz etmeleri ve değerlendirmeleri
amaçlanmaktadır.

Öğretim programları bireysel farklılıklara ilişkin


hassasiyetler göz önünde bulundurularak
yapılandırılmıştır. Çocukların okuma, dinleme,
yazma ve konuşma becerilerini ölçerek değerlendirme
yapılır.
2018 Türk Dili ve Edebiyatı Dersi ÖĞRETİM PROGRAMININ
Öğretim Programı’nın Özel Amaçları UYGULANMASINDA DİKKAT EDİLECEK
formülü: HUSUSLAR

■ Edebiyat – toplum ilişkisi kavrama

■ Edebi metinle Türkçenin ve edebiyatımızın gelişimi ve 1. Programda okuma metinleri, anlamak


değişimini takip etme ve değerlendirmek esastır.

■ Türk edebiyatına ait eserleri oku millî, manevi, ahlaki, 2. Metinlerin edebiyat geleneği içindeki yerini belirlemek
kültürel ve evrensel değerleri kazan üzere edebiyat tarihinden yararlanılmalıdır.

■ Edebî metinler aracılığıyla Dinleme, okuma, yazma ve 3. Programda her türün içinde edebiyat geleneğinin
konuşma becerilerini kazandırma yansıtılması amaçlanmıştır.

■ Okuduğunu anlama, eleştirme becerisi ve okuma 4. Öğretim programında dil bilincinin geliştirilmesi ve dört dil
alışkanlığı kazandırmak becerisi geliştirilir.

■ Edebi metinleri analiz etme ve değerlendirme özelliği 5. 2018 Öğretim Programında zümre öğretmenlerince
kazanma “Ünite, Konu ve İçerikler” tablosu dikkate alınarak
belirlenecek kitapların okutulması ve tartışılması esastır.
Bununla birlikte farklı türde yazılmış kitap okumalar esas
alınır. Her öğrencinin her türden en az kitap okuması
ALANA ÖZGÜ BECERİLER
amaçlanır.
Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim
5. Türk Dili ve Edebiyatı derslerinde dil bilgisi çalışmaları,
Programı ile dört temel dil becerisinin
öğrencilerin temel eğitimden edindikleri bilgilerden
yanı sıra öğrencilere kazandırılması
hareketle ünitelerdeki ilgili metinler üzerinde yaptırılacaktır.
hedeflenen yeterlilik ve beceriler,
Dil bilgisinde konu anlatımı yapılmayacak. Gerekirse
aşağıdadır:
hatırlatma amaçlı kısa açıklamalar yapılabilir.
- Bilgi Okuryazarlığı
6. Konuşma ve dinleme uygulamaları aşamalı biçimde
- Eleştirel düşünme gerçekleştirilir. Her ünitenin başında, yapılacak sözlü iletişim
çalışmaları planlanır, her öğrencinin bir dönemde en az bir
- Görsel Okuryazarlık sözlü iletişim uygulamasına katılması sağlanmalıdır.
- İletişim ve İş birliği Ünitelerdeki sözlü iletişim tür ve tekniklerine dair tanıtıcı
bilgiler verilmeli, gerekli görüldüğünde konuyla ilgili örnek
- Medya okuryazarlığı video ve uygulamalardan yararlanılarak öğrencilerin
konuşma ve dinleme tekniklerini kavramaları sağlanmalıdır.
- Yaratıcı düşünme
7. Ders işleniş sürecinde kelime veya kelime gruplarının
doğru telaffuzuna (diksiyon çalışması) yönelik çalışmalara
ÖRNEK 2019 ÖABT SORUSU yer verilmelidir.

2018 Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim Programı’nda 8. Dersin işlenişinde ve uygulamalarda görsel iletişim
öğrencilere alana özgü beceriler de kazandırılmak istenir. araçlarına yer verilmeli; slayt, bilgisayar, televizyon,
etkileşimli tahta, Genel Ağ, EBA uygulamaları vb. etkin olarak
Buna göre aşağıdakilerden hangisi yeterlilik ve beceriler kullanılmalıdır.
arasında yer almaz?
9. Kazanımlarla ilgili belgesel ve film gibi materyallerden
A) Medya okuryazarlık yararlanılmalıdır. Müfredat ve Millî Eğitim Bakanlığı
B) Yaratıcı düşünme kurallarına ve güvenlik tedbirlerine uyan filmler seçilmelidir.

C) İletişim ve iş birliği

D) İnisiyatif alma ve girişimcilik

E) Eleştirel düşünme
CEVAP – D
kullanımların, yazarın tercihi veya döneme özgü olduğu
hususu belirtilmelidir. Düzeltmeye gidilmez.

• Öğretim materyali/ders kitabı öğretim


programında ifade edilen kazanımların
tümünü karşılayacak şekilde
tasarlanmalıdır.

• Kitaplardaki metinleri anlamak, çözümlemek ve eleştirel 1. HAZIRLIK: Bu aşamada, işlenecek


metne dikkat çekmek ve okuma
bakışla değerlendirebilmek için öğrenciler metin türü,
çalışmalarıyla ulaşılacak bilgi ve
yazarlar, şairler, edebî dönemler, akımlar, kavramlar vb.
becerilere yönelik olarak öğrencilerde bir
hakkında bazı temel bilgilere ihtiyaç duymaktadırlar. Bu
beklenti ve merak oluşturmak amacıyla
bilgiler metnin işlenişini destekleyecek şekilde ders
kısa bir çalışma planlanır ve uygulanır.
kitaplarında doğrudan verilmelidir.
● Amaç öğrenciyi konuya hazırlamaktır.
• Ders kitaplarında yazma çalışmaları için ünitelerde verilen
etkinlik ve açıklamalar doğrultusunda tür ve tekniklere
yönelik bilgiler ve örnekler verilir, daha sonra yazma
2. METİN: "Ünite, Süre ve İçerikleri" başlıklı tabloda verilen
çalışmalarının nasıl yürütüleceği açıklanır. Öğrencilerin kendi
esaslara göre seçilen metinlere yer verilir.
yazılarını kitap üzerine değil, defterlerine veya bağımsız
kâğıtlara yazmaları istenir.

• Sözlü iletişim kazanımları, dinleme ve konuşma çalışmaları 3. METİNDE GEÇEN BAZI KELİME VE KELİME GRUPLARI:
içerisinde birbirini tamamlayacak şekilde uygulanır. Metinde öğrencilerin cümlenin bağlamından hareketle
tahmin edemeyeceği kelimeler metinden sonra verilir. Ancak
• Her kitabın sonunda kitap içerisinde geçen edebiyat bu amaca yönelik tasarlanan etkinlikte kullanılan kelimeler
terimlerinden oluşan bir sözlük yer almalıdır. kitap sonundaki sözlükte yer almaz.

• Ders kitabına seçilen metinler, temaya uygun görsel


unsurlarla desteklenmelidir. Ancak bu durum her metin için
4. METİN VE TÜRLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR: Bu bölümde metin
zorunlu değildir.
ve metnin türü ile ilgili temel bilgiler metne atıflar yapılarak
• Metinde öğrencilerin bilemeyeceği kelimelerin anlamları açıklanır.
metinden sonra verilmelidir.

• Her ünitenin sonunda, o ünitede kazandırılması amaçlanan 5. METNİ ANLAMA VE ÇÖZÜMLEME:


bilgi ve becerileri değerlendirmeye yönelik olarak "Ünite Bu bölümde kazanımlar çerçevesinde metne yönelik soru ve
Değerlendirme Çalışmaları"na yer verilir. Sorular ünitede etkinliklere yer verilir. Bu bölümde gerektiğinde kısa,
işlenen konuları kapsar nitelikte olmalıdır. Metni kapsayan açıklayıcı bilgilere yer verilebilir.
sorular çözülmelidir.

• Metin türleri, nazım şekilleri ve türleriyle ilgili açıklamalara


6. YAZARIN/ŞAİRİN BİYOGRAFİSİ: Metin yazarının kısa
(yapısal özelliklere ve içeriğe) o türün ilk işleneceği yerde
biyografisi ve önemli eserlerine yer verilir. Çeviri metinlerde
yer verilir. Sona bırakılmaz.
çevirmenin biyografisine yer verilmez.
• Kitaba tamamı veya bir kısmı alınan eserlerin yazarı ve
alındığı kaynak, metnin altında belirtilmeli, yararlanılan
kaynakların listesi kitabın sonunda verilmelidir. Metinler 7. DİL BİLGİSİ: "Ünite Süre ve İçerikleri" başlıklı tabloda
öncelikli olarak birincil kaynaklardan alınmalı, yazım ve belirtilen dil bilgisi konuları işlenen metin veya metnin uygun
noktalama açısından alıntı metinlerin aslına sadık bölümü/bölümleri üzerinde gösterilir, konu anlatımına
kalınmalıdır. Metindeki imla ve yazım kurallarına girilmez.
dokunulmayacak.

• Seçilen metinlerdeki dizgiden kaynaklı yazım ve noktalama


8. YAZMA: Yazma çalışmaları "Yazma Tür ve Tekniklerini
hataları düzeltilmelidir. Seçilen metinlerdeki standart dışı
Tanıma" ve "Uygulama" şeklinde iki aşamada gerçekleştirilir.
Yazma çalışmalarında her kazanım için ayrı etkinliklerin
yapılması yerine, ünitelerde verilen açıklamalar • Dünya edebiyatından seçilen metinler nitelikli çevirilerden
doğrultusunda her öğrencinin metin üretmesine yönelik alınmalıdır.
çalışmalar yapılır. Yazma çalışmaları her metinden sonra
yapılmaz, her ünitede bir kez yapılır. Bu çalışmalar "Ünite • Seçilen metinler, öğrencilerin duygu, düşünce ve hayal
Süre ve İçerikleri" başlıklı tabloda belirtilen hususlara dikkat dünyalarını zenginleştirecek olmalıdır.
edilerek gerçekleştirilir. Ünitede ele alınan türle ilgili yazma
çalışmalarının dışında, incelenen metinlerden edinilen • Bir sınıfa ait ders kitabında kullanılan bir metin, aynı
düşünce ve izlenimleri konu alan farklı türlerde yazma yayınevinin başka bir sınıfa ait kitabında kullanılmamalıdır.
çalışmaları yaptırılabilir.
• Bir sınıfta aynı sanatçıdan, farklı türlerde olmak
koşuluyla, en fazla iki metin alınabilir.

9. SÖZLÜ İLETİŞİM: Sözlü iletişim çalışmaları "Sözlü iletişim • ”Giriş” ünitesinde belirtilen metinlerin yanı sıra gazete
Tür ve Tekniklerini Tanıma" ve "Uygulama" şeklinde iki haberi, dilekçe, tutanak ve öz geçmiş gibi türlerde özgün
aşamada gerçekleştirilir. Sözlü iletişim çalışmaları her metinlerin yanı sıra ders kitabının yazarı/yazarları
metinden sonra yapılmaz, "Ünite Süre ve İçerikleri" başlıklı tarafından üretilen metinler de kullanılabilir. Bu durumlar
tabloda belirtilen yerlerde yapılır. dışında ders kitabı yazarları tarafından yazılan metinlere yer
verilmez.

10. ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI: • Türkçenin tarihî değişim ve gelişimini öğrencilerin daha iyi
anlamalarını sağlamak amacıyla İslamiyet öncesi Türk
Her ünitenin sonunda o ünitede kazandırılması amaçlanan edebiyatından seçilen metinlerin bir kısmı hem asıllarına
bilgi ve becerileri değerlendirmeye yönelik olarak "Ünite uygun dil ve söyleyişiyle hem de günümüz Türkçesiyle
Ölçme ve Değerlendirme Çalışmaları"na yer verilir. Sorular verilmelidir.
ünitede işlenen konuları kapsar nitelikte olmalıdır.
• Divan edebiyatından seçilen metinler, dil yönüyle daha
sade olan örneklerden tercih edilmelidir. Metnin günümüz
Türkçesine çevrilmiş şekli verilmemelidir. Ayrıca şiirin
yazıldığı aruz ölçüsünün kalıpları metnin altına yazılmalıdır.

• Metnin tamamının alınamayacağı durumlarda, alınmayan


kısımların özeti verilmelidir. Metinden cümle veya paragraf
düzeyinde yapılan çıkarmalar yay ayraç içinde üç nokta
• Metinler, "Türk Millî Eğitiminin işareti ile gösterilir.
Genel Amaçları ve Temel
İlkeleri”ne uygun olmalıdır • Kitaba alınan metinlerin uzunluğu konusunda öğretim
programındaki ders işleme süreci ve ünitelerde planlanan
• Metinlerde Türk milletinin ders saati dikkate alınmalıdır.
bölünmez bütünlüğüne; millî,
manevi, kültürel ve ahlaki değerlerine aykırı unsurlar yer • Metinler seçilirken veya oluşturulurken öğrencilere
almamalıdır. aktarılması hedeflenen değerlere göre metin belirlenmesi
beklenmemektedir. Programda belirtilen değerlerin tamamı
• Metinlerde toplumu ayrıştırıcı, bölücü, siyasi ve ideolojik için öğrencilerde farkındalık oluşturmaya yönelik soru ve
ifadelere yer verilmemelidir. çalışmalara en az bir defa yer verilir.
• Metinler, dersin amaç ve kazanımlarını gerçekleştirecek • Türk dünyası edebiyatlarından örnek metinlere yer
özelliklere sahip olmalıdır. verilmelidir. (Özellikler 11.ve 12. sınıflarda)
• Metinler, öğrencilerin sınıf düzeylerine ve yaş seviyelerine
uygun olmalıdır.

• Metinler, öğrencilerin ruh dünyalarını olumsuz yönde


etkileyecek nitelikte olmamalıdır.

• Metinler dil, anlatım ve içerik açısından yazıldığı dönem ve


anlayışın karakteristik özelliklerini yansıtan seçkin eserlerden
alınmalıdır.
5. Şiirdeki mazmun, imge ve edebî sanatları belirleyerek
KAZANIM KAZANIM SAYISI bunların anlama katkısını değerlendirir.
A) OKUMA (METNİ ANLAMA VE ÇÖZÜMLEME)
1.Şiir 13 a. 9. sınıfta şiirde öne çıkan, dikkat çeken ve/veya yaygın
2.Öyküleyici (Anlatmaya Bağlı) 16 olarak bilinen edebî sanatlar (teşbih, istiare, mecazımürsel,
Edebî Metinler teşhis ve intak, tenasüp, tezat, telmih, hüsnütalil, tecahüliarif,
3.Tiyatro 14 kinaye, tevriye, tariz, irsalimesel, mübalağa) ele alınır.
4.Bilgilendirici (Öğretici) Metinler 15
b. Şiirdeki bütün edebî sanatların tespiti yoluna gidilmez.
B) YAZMA 12
C) SÖZLÜ İLETİŞİM c. 10, 11 ve 12. sınıflarda şiirde öne çıkan edebî sanatları
1. KONUŞMA 17 buldurmaya yönelik çalışma yapılması sağlanır.
2. DİNLEME 8

6. Şiirde söyleyici ile hitap edilen kişi/varlık arasındaki


ilişkiyi belirler. (2015-2017 programında yoktu.)
ÖRNEK 2019 ÖABT SORUSU 7. Şiirde millî, manevi ve evrensel değerler ile sosyal, siyasî,
tarihî ve mitolojik ögeleri belirler.
2018 Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim Programı’na göre
derste kullanılacak metinlerin nitelikleri arasında yer 8. Şiirde edebiyat, sanat ve fikir akımlarının/anlayışlarının
almaz? yansımalarını değerlendirir.

A) Dönemin zihniyetini ve anlayışını genel özelliklerini a. Bu kazanım 10, 11 ve 12. sınıf düzeylerinde ele
vermeli alınacaktır.

B) Öğrencilerin sosyal, psikolojik ve dil zevki geliştirmesi b. Şiirin, bağlı olduğu edebî dönem, akım, gelenek, topluluk
vb. açısından değerlendirilmesi ve/veya şiirde görülen
C) Metnin tamamının alınamayacağı durumlarda, alınmayan edebî, felsefi, estetik anlayışı; diğer metinler veya
kısımların özeti verilmeli yazarlarla bağlantılarının/etkileşimlerinin belirlenmesi
sağlanır.
D) Divan edebiyatından alınan metnin günümüz Türkçesiyle
verilmesi c. Şiirin aynı, benzer veya farklı anlayıştaki şiirlerle
karşılaştırılması sağlanır.
D) Metinler, öğrencilerin sınıf düzeylerine ve yaş seviyelerine
uygun olmalı 9. Şiiri yorumlar.

CEVAP – D Şiirdeki açık ve örtük iletileri; şiirle ilgili tespitlerini,


eleştirilerini, güncellemelerini ve beğenisini metne
dayanarak/gerekçelendirerek kazanımlar çerçevesinde
ifade etmesi sağlanır.
10. Şair ile şiir arasındaki ilişkiyi değerlendirir.
a. Bu kazanım ele alınırken şiirin, şairin hayatı ve
görüşleriyle ilişkisi üzerinde durulur.
A) OKUMA (METNİ ANLAMA VE b. Şiirin şairin ünlü eserlerinden biri olması, şairin
ÇÖZÜMLEME) tanınmasına katkısı, şiirin edebiyat ve/veya toplum
hayatındaki akisleri vb. hususlar üzerinde durulur.
11. Türün, biçimin, dönemin ve akımın diğer önemli
1. ŞİİR yazarlarını ve eserlerini sıralar.
1. Metinde geçen kelime ve kelime gruplarının anlamlarını Türün, biçimin ve dönemin, akımın diğer önemli yazar ve
tespit eder. eserleri 10, 11 ve 12. sınıf düzeylerinde ele alınacaktır.
2. Şiirin temasını belirler. 12. Metinden hareketle dil bilgisi çalışmaları yapar.
3. Şiirde ahengi sağlayan özellikleri/unsurları belirler. 13. Metinler arası karşılaştırmalar yapar.
4. Şiirin nazım biçimini ve nazım türünü tespit eder.
-- Metne/döneme göre konu bakımından lirik, epik, pastoral,
satirik, didaktik şiir türlerine değinilir.
İLGİNÇ NOTLAR: 14. Yazar ile metin arasındaki ilişkiyi değerlendirir.

● Bazı şiirlerde birden çok temanın bir arada bulunabileceği 15. Türün ve dönemin/akımın diğer önemli yazarlarını ve
unutmayın! eserlerini sıralar.
Masal/fabl hariç türün ve dönemin/akımın diğer önemli yazar ve
● Şiirde mutlaka ahenk unsurları (ölçü, kafiye, redif, nakarat;
eserleri 10,11 ve 12. sınıf düzeylerinde ele alınacaktır.
ses, kelime ve kelime grubu tekrarı, ses akışı vb.) üzerinde
durulur. ( serbest şiir dahil ahenk özelliği aranır.) 16. Metinlerden hareketle dil bilgisi çalışmaları yapar.

● Hece ölçüsünde hece sayısı eşitliğinin, aruz ölçüsünde


hecelerin açık-kapalı (uzun-kısa) oluşunun esas alındığı
3. TİYATRO
üzerinde durulur. Ancak aruz kalıplarına ve şiirde aruz
ölçüsünü buldurmaya yönelik çalışmalara yer verilmez. 1. Metinde geçen kelime ve kelime
gruplarının anlamlarını tespit eder.
Hece uygulaması yap aruz yapma!...
2. Metnin türünün ortaya çıkışı ve
● Şiirin nazım biçimi belirlenirken nazım birimi, kafiye
tarihsel dönemle ilişkisini belirler.
düzeni, ölçü gibi şekil özelliklerinin; nazım türü belirlenirken
içeriğin (konu, tema vb.) esas alındığı vurgulanır. 3. Metnin tema ve konusunu belirler.

4. Metindeki çatışmaları belirler.

5. Metindeki olay örgüsünü belirler.

2. ÖYKÜLEYİCİ (ANLATMAYA 6. Metindeki şahıs kadrosunun özelliklerini belirler.


BAĞLI) EDEBÎ METİNLER 7. Metindeki zaman ve mekânın özelliklerini belirler.
(Masal/Fabl, Destan, Mesnevi, Hikâye,
Roman vb.) 8. Metnin dil, üslup ve anlatım/sunum özelliklerini belirler.

9. Metinde millî, manevi ve evrensel değerler ile sosyal,


1. Metinde geçen kelime ve kelime
siyasi, tarihî ve mitolojik ögeleri belirler.
gruplarının anlamlarını tespit eder.
2. Metnin türünün ortaya çıkışı ve tarihsel dönem ile 10. Metinde edebiyat, sanat ve fikir
ilişkisini belirler. akımlarının/anlayışlarının yansımalarını değerlendirir.

3. Metnin tema ve konusunu belirler. 11. Metni yorumlar.

4. Metindeki çatışmaları belirler. 12. Yazar ve metin arasındaki ilişkiyi değerlendirir.


5. Metnin olay örgüsünü belirler. 13. Türün ve dönemin/akımın diğer önemli yazarlarını ve
6. Metindeki şahıs kadrosunun özelliklerini belirler. (Tip ve eserlerini sıralar.
karakter verilir.)
14. Metinlerden hareketle dil bilgisi çalışmaları yapar.
7. Metindeki zaman ve mekânın özelliklerini belirler.
8. Metinde anlatıcı ve bakış açısının işlevini belirler.
4. BİLGİLENDİRİCİ (ÖĞRETİCİ) METİNLER
Öyküleyici metinlerde anlatıcının özellikleri ile hâkim, kahraman
ve gözlemci bakış açılarından hangisinin kullanıldığı belirlenir. 1. Metinde geçen kelime ve kelime
9. Metindeki anlatım biçimleri ve tekniklerinin işlevlerini gruplarının anlamlarını tespit eder.
belirler. Anlatım teknikleri ise (gösterme, tahkiye etme, özetleme,
geriye dönüş, diyalog, iç konuşma, iç çözümleme, bilinç akışı, pastiş,
2. Metnin türünün ortaya çıkışı ve tarihsel
parodi, ironi vb.) 9. sınıfta verilir. dönemle ilişkisini belirler.

10. Metnin üslup özelliklerini belirler. 3. Metin ile metnin konusu, amacı ve hedef kitlesi arasında
ilişki kurar.
11. Metinde millî, manevi ve evrensel değerler ile sosyal,
siyasi, tarihî ve mitolojik ögeleri belirler. 4. Metnin ana düşüncesi ve yardımcı düşüncelerini belirler.
12. Metinde edebiyat, sanat ve fikir 5. Metindeki anlatım biçimlerini, düşünceyi geliştirme
akımlarının/anlayışlarının yansımalarını değerlendirir. yollarını ve bunların işlevlerini belirler.
13. Metni yorumlar.
6. Metnin görsel unsurlarla ilişkisini belirler. a. Metnin türüne göre birimlere, paragraflara,
bölümlemelere, giriş-gelişme-sonuç/serim- düğümçözüm
7. Metnin üslup özelliklerini belirler.
aşamalarına ve olay örgüsüne dikkat çekilir.
8. Metinde millî, manevi ve evrensel değerler ile sosyal,
b. Başlığı belirlemesi ve gerekirse alt başlık/bölüm başlığı ve
siyasi, tarihî ve mitolojik ögeleri belirler.
epigraf kullanması sağlanır.
9. Metinde ortaya konulan bilgi ve yorumları ayırt eder.
c. Araştırmaya ve ispatlamaya dayalı metinlerde kaynak ve
10. Metinde yazarın bakış açısını belirler. dipnot gösterme şekline karar vermesi sağlanır.

11. Metinde fikrî, felsefi veya siyasi akım, gelenek veya 6. Metin türüne özgü dil ve anlatım özelliklerine uygun yazar.
anlayışların yansımalarını değerlendirir.
a. Türle ilgili okuma kazanımlarında ifade edilen anlatım
12. Metni yorumlar. teknikleri, anlatım biçimleri/türleri ve düşünceyi geliştirme
yollarından uygun olanlarını kullanması sağlanır.
13. Yazar ve metin arasındaki ilişkiyi değerlendirir.
b. Şiirde ahenk unsurlarını, imge ve söz sanatlarını
E-posta, haber, blog gibi metinler için bu kazanıma ilişkin bir kullanması sağlanır.
çalışma yapılması zorunlu değildir.
c. Metnin türüne göre terim, kavram, deyim, atasözü, ağız
14. Türün ve dönemin/akımın diğer önemli yazarlarını ve özellikleri kullanır.
eserlerini sıralar.
7. İyi bir anlatımda bulunması gereken özelliklere dikkat
15. Metinlerden hareketle dil bilgisi çalışmaları yapar.
ederek yazar.İyi bir anlatımın açıklık, akıcılık, duruluk ve
yalınlık gibi özellikler taşıması gerektiği hatırlatılır.

B) YAZMA 8. Farklı cümle yapılarını ve türlerini kullanır.

1. Farklı türlerde metinler yazar. Bir yazıda basit, birleşik, sıralı, bağlı, eksiltili, devrik, kurallı
cümle; isim cümlesi ve fiil cümlesi şeklinde farklı cümle
a. “Ünite, Süre ve İçerikleri “tablosunda yapıları/türlerinin kullanılmasının metne katkısı vurgulanır.
belirtilen türlerde yazma çalışmaları
yaptırılır. 9. Görsel ve işitsel unsurları doğru ve etkili kullanır.

b. İşlenen metinden hareketle farklı Metnin türüne göre resim, fotoğraf, grafik, çizim, veri
türlerde yazma çalışmalarına da yer verilir. tabloları, ses ve görüntü kayıtları vb. unsurları, metni
tamamlayıcı ve/veya destekleyici unsurlar olarak kullanır.
2. Yazacağı metnin türüne göre konu, tema, ana düşünce,
amaç ve hedef kitleyi belirler. 10. Yazdığı metni gözden geçirir.

3. Yazma konusuyla ilgili hazırlık yapar. a. Dil bilgisi, yazım ve noktalama bakımından gözden
geçirmesi sağlanır.
a. Konuyla ilgili okuma ve araştırma yaptırılır.
b. Açıklık, duruluk, akıcılık, yalınlık ve kelime tercihleri
b. Yazısında kullanacağı bilgi, gözlem, düşünce, duygu, bakımından gözden geçirmesi sağlanır.
izlenim ve deneyimleriyle ilgili notlar çıkarması ve görsel,
işitsel dokümanlar bulması veya hazırlaması sağlanır. c. Birimler, paragraflar, bölümler, olay örgüsü/kurgu ve
başlık gibi yapı ve şekil unsurları arasındaki anlam
c. Araştırma, kaynaklara ulaşma, Genel Ağ'ı doğru ve etkin bağlantıları, tutarlılık, denge ve akış bakımından gözden
kullanma, not alma ve özetleme teknikleri üzerinde durulur. geçirmesi sağlanır.

ç. Kaynak kullanma ve alıntı yapmanın hukuki ve etik ç. Metnin içeriğini ve üslubunu/anlatımını tür özellikleri
boyutları belirtilir. bakımından gözden geçirmesi sağlanır.

d. Konuyu sınırlamanın önemine değinilir. d. Yazısının okunaklılığını ve sayfa düzenini gözden geçirmesi
sağlanır.
4. Yazacağı metni planlar.
11. Ürettiği ve paylaştığı metinlerin sorumluluğunu üstlenir.
5. Metin türüne özgü yapı özelliklerine uygun yazar.
Üretilen ve paylaşılan metinlerin hukuki, ahlaki ve mesleki
sorumluluğunun bilincinde hareket edilmesi gerektiği
vurgulanır.
12. Yazdığı metni başkalarıyla paylaşır. dinleyiciyi rahatsız edecek düzeyde kullanmaktan kaçınılması
gerektiği vurgulanır.
a. Yüksek sesle okuma, panoda sergileme; elektronik
ortamlarda, kitap, dergi ve gazetelerde yayımlama, 11. Konuşmasında beden dilini doğru ve etkili biçimde
yarışmalara katılma gibi yollarla yazılan metinlerin kullanır.
paylaşılması sağlanır.
Konuşmacının içeriğe ve hitap ettiği kitleye uygun jest ve
b. Eleştirilere açık olma, gerekirse metin çerçevesinde mimikler kullanmasının, dinleyici ile göz teması kurmasının,
eleştirilerin cevaplanması sağlanır. heyecanını kontrol etmesinin, dış görünümünü ve kıyafetini
konuşma yapacağı ortama göre ayarlamasının önemi
vurgulanır.
C) SÖZLÜ İLETİŞİM 12. Konuşmasına etkili bir başlangıç yapar.
1. KONUŞMA Konuşmaya etkili bir başlangıç yapmak için içeriğe uygun
soru sorma, şiir okuma; bir fıkra, hikâye, anı anlatma gibi
1. İletişim sürecini oluşturan
tekniklere başvurulabileceği vurgulanır.
ögeleri ve iletişimde dilin önemini belirler.
13. Konuşmasının içeriğini zenginleştirir.
a. Bu kazanım sadece 9.sınıfta işlenecektir.
Bir konuşmanın deyim, atasözü, vecize, terim, alıntı, kısa
b. İletişimin tanımı ve ögeleri (gönderici, alıcı, ileti, kanal,
hikâye, anı, şiir, fıkra, söz sanatları, istatistiklerden
geri bildirim, kod, bağlam) örneklerle açıklanır.
yararlanma vb. unsurlarla zenginleştirilebileceği vurgulanır.
2. Konuşmanın konusunu, amacını, hedef kitlesini ve türünü
14. Konuşmasında önemli noktaları vurgulayan ve konuşmayı
belirler.
takip etmeyi kolaylaştıran ifadeler kullanır.
3. Konuyla ilgili gözlem, inceleme veya araştırma yapar.
Konuşmacının önemli noktaları vurgulamak ve dinleyicilerin
4. Konuşma metnini planlar. ilgisini canlı tutmak için çeşitli geçiş ifadelerini (bundan
dolayı, özellikle, kısacası vb.) kullanabileceğine dikkat çekilir.
5. Konuşma planına uygun olarak konuşma kartları hazırlar.
15. Konuşmasını etkili bir biçimde sonlandırır.
6. Konuşmasında yararlanacağı görsel ve işitsel araçları
hazırlar. Konuşmanın genel iletisinin, konuşmanın sonunda da
vurgulanmasının önemi açıklanır.
7. Konuşmasına uygun sunu hazırlar.
16. Konuşmasında süreyi verimli kullanır.
Yazılı, görsel ve işitsel unsurların, sunuda doğru ve işlevsel
olarak kullanımının önemi ve nasıl gerçekleştirileceği 17. Konuşmasında teknolojik araçları etkili biçimde kullanır.
açıklanır.

8. Konuşma provası yapar.


2. DİNLEME
Konuşma öncesinde konuşma yapılacak yerin, kullanılacak
1. Amacına uygun
araçların, konuşma içeriği ve süresinin kontrol edilmesinin
dinleme tekniklerini
önemi vurgulanır.
kullanır.
9. Boğumlama, vurgulama, tonlama ve duraklamaya dikkat
Not alarak dinleme, empati kurarak dinleme, seçici dinleme,
ederek konuşur. a. Konuşmacının sesleri ve heceleri birbirine
eleştirel dinleme vb. tekniklerin kullanılabileceği vurgulanır.
karıştırmadan, yutmadan, tam ve doğru çıkarması, kelime ve
cümle vurgusuna dikkat etmesi; ses tonunu amacına, 2. Dinlediği konuşmanın konu ve ana düşüncesini tespit
ortama, içeriğe ve hedef kitleye uygun olarak ayarlaması eder.
gerektiği vurgulanır. b. Konuşurken nefes almak için sözün
anlamına uygun duraklamalar yapılmasının önemi belirtilir. 3. Dinlediği konuşmada konu akışını takip eder.

10. Konuşurken gereksiz ses ve kelimeler kullanmaktan Dinlediği konuşmadaki temel kavramların ve ayrıntıların
kaçınır. belirlenmesi sağlanır.

Konuşma sırasında "hım, eee, ııı" gibi sesleri veya "işte, hani, 4. Dinlediği konuşmadaki açık ve örtük iletileri belirler.
yani, şey, mesela, atıyorum" vb. kelimeleri gereksiz yere ve
5. Dinlediklerini özetler.
6. Dinlediklerini ön bilgileriyle karşılaştırır.

7. Dinlediği konuşmanın tutarlılığını sorgular.

Konuşma; konu akışındaki uyum, olaylar, bilgiler ve


düşünceler arasındaki tutarlılık açısından değerlendirilir.

8. Dinlediği konuşmada öne sürülen düşüncelerin


dayanaklarının geçerliliğini sorgular.
ÖZET TABLO

ÜNİTE DİL BİLGİSİ YAZMA SÖZLÜ İLETİŞİM


GİRİŞ Ağız, şive, lehçe, Yazmak konulu İletişim ve ögeleri
argo, jargon serbest çalışma
HİKÂYE İsim Cumhuriyet Sunu hazırlama
Dön. Olay ve
durum hikayesi
yazma çalışması
ŞİİR Sıfat Dize, beyit, Şiir dinletisi
dörtlük yapma
özenerek şiir
yazma
MASAL/FABL Edat, bağlaç, ünlem Masal, fabl Dinleme türleri
yazma
ROMAN Zamir Bir romanın Hazırlıklı konuşma
bakış açısını ve
anlatıcını
değiştirerek
yazma
TİYATRO Zarf Kısa oyun Yazdıkları oyunu
yazma sahnele
BİYOGRAFİ Fiiller Öz geçmiş/CV, Kendini ve yakın
OTOBİYOGRAFİ Hal Tercümesi arkadaşını
ve portre yazar. tanıtma
MEKTUP/E-POSTA Fiiller Mektup yazar, Açık oturum
dilekçe ve
tutanak yazılır.
GÜNLÜK/BLOG Fiiller Günlük ve blog Sunu yapar
hazırlama
ÖZET TABLO

ÜNİTE DİL BİLGİSİ YAZMA SÖZLÜ İLETİŞİM


GİRİŞ Yazım ve Yazının Hazırlıklı konuşma
imla gelişimi, Türk yapma
alfabesi
HİKÂYE Fiilimsiler Hikâye yazma Hikâye oku onun
ve yazılan uyarlanan filmini
hikâyenin izlenimi
sergisi
ŞİİR İsim Mâni – koşma Halk şiiri ve Divan
tamlamaları yaz ve sergile şiiri dinletisi, mâni
derle ve sun
DESTAN/EFSANE Sıfat Efsane derle, Efsaneyi sun
tamlamaları 15 Temmuz
konulu
istenilen bir
türde metin
yazılır.
ROMAN Cümle Okuduğun Türk veya dünya
çeşitleri romanın edebiyatında
sonucu kendin romandan
yaz, romanın uyarlanan film izle
bir bölümünü
diyalog haline
getir.
TİYATRO Cümle Geleneksel Bir Meddah ve
çeşitleri oyunların şive stand-up karşılaştır
özellikleri ve ve karagöz oyunu
yanlış videosu izle
anlamalar ile
ilgili yazı yaz.
ANI Cümle Anı yaz Bir hatıralarını
çeşitleri anlatma
HABER METNİ Cümle Bir olayı haber Haber spikerlik yap
çeşitleri metni yap
GEZİ YAZISI Cümle Gördükleri bir Yazdıkları gezi
çeşitleri yeri yaz metnini sun
ÖZET TABLO

ÜNİTE DİL BİLGİSİ YAZMA SÖZLÜ İLETİŞİM


GİRİŞ Yazım ve imlâ Edebiyat-toplum Sanat akımlarının
ilişkisi üzerine kısa edebiyatta
bir yazı yansımaları
sunumu
HİKÂYE Cümle ögeleri 1920-1940 Hikâye dinle ve
1940-1960 arası yorumla
hikâye yazma
ŞİİR Cümle ögeleri İncelediği şiire Yakın bulduğu şiir
benzer şiir anlayışı hakkında
oluşturma konuşma
MAKALE Cümle ögeleri Makale yazar, Münazara
bilimsel kaynak çalışması
gösterme
SOHBET Cümle ögeleri Güncel bir konuda Dostluk konulu
/FIKRA fıkra ve sohbet sohbet
yazma
ROMAN Anlatım Okuduklarını bir Türk veya dünya
Bozukluğu roman üzerine edebiyatında
değerlendirme romandan
yazısı uyarlanan film izle
ve filmle romanı
karşılaştır.
TİYATRO Anlatım İzledikleri bir Öğrencilerin
Bozukluğu oyunu hazırladıkları
değerlendirme oyunu sahneleme
ELEŞTİRİ Anlatım Bir edebi metinle Okudukları bir
Bozukluğu ilgili eleştiri yazmak kitaba dair eleştiri
MÜLAKAT/ Anlatım Mülakat hazırlama Öğrenciler kendi
RÖPORTAJ Bozukluğu aralarında mülakat
yapar.
ÖZET TABLO

ÜNİTE DİL YAZMA SÖZLÜ


BİLGİSİ İLETİŞİM
GİRİŞ Kelimede Teknoloji ve Hayatımıza
anlam sosyal medyanın girmiş
dili nasıl etkilediği teknolojik
hakkında yazı terimlerle ilgili
sunu yapma
HİKÂYE Kelimede Küçürek öykü Bir hikâyeyi
anlam yazma ve dramatize etme
sergileme çalışması
ŞİİR Kelimede İncelediği şiir Şiir dinletisi
anlam tarzlarından yapma
biriyle şiir yazma
ROMAN Paragraf İncelediği bir Okuduğu bir
roman üzerine romanla ilgili
inceleme yazısı hazırlıksız
oluşturma konuşma
TİYATRO Paragraf Bir tiyatro Bir radyo oyunu
oyununu radyo dinletilir ve
oyunu haline oyun
getirme seslendirilir.
DENEME Paragraf Herhangi bir Denemeleri
konuda deneme sınıfta sun
yaz.
NUTUK/SÖYLEV Paragraf Güncel bir Yazdığın söylevi
konuda söylev yaz sun
4. Aşağıdakilerden hangisi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim
KONU KAVRAMA TESTİ programında dikkat edilecek hususlardan biri değildir?
A) İletişim sürecini oluşturan ögeleri ve iletişimde dilin
önemini belirler kazanımı sadece 10.sınıfta işlenecektir.
RİNDLERİN AKŞAMI
B) Her kitabın sonunda kitap içerisinde geçen edebiyat
Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç;
terimlerinden oluşan bir sözlük yer almalıdır.
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
C) Ders kitabına seçilen metinler, temaya uygun görsel
unsurlarla desteklenmelidir. Ancak bu durum her metin
Cihâna bir daha gelmek hayal edilse bile, için zorunlu değildir.
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. D) Kitaba tamamı veya bir kısmı alınan eserlerin yazarı ve
alındığı kaynak, metnin altında belirtilmeli, yararlanılan
kaynakların listesi kitabın sonunda verilmelidir.

1. Bu parça aşağıdaki kazanımların hangisine uygun E) Seçilen metinlerdeki dizgiden kaynaklı yazım ve
değildir? noktalama hataları düzeltilmelidir.

A) Metindeki açık ve örtük iletileri bulunur.


B) Metnin hangi gelenekten beslendiğini bulur.
C) Söyleyici ile hitap edilen kişi veya varlık arasındaki ilişkiyi
kavrar. Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, Halit Ziya Uşaklıgil'in
D) Metinde anlatıcı ve bakış açısının işlevini belirler. "Aşk-ı Memnû" romanından eski baskılı kitabından bir
bölüm getirir ve bunu sınıfta işler. Fakat öğrencilerin
E) Metnin manevi ve evrensel değerler ile sosyal, siyasî,
metinle ilgili değerlendirme sorularını yapamadığını görür.
tarihî ve mitolojik ögeleri bulunur.

5. Buna göre öğretmen aşağıdakilerden hangisini


yapmalıdır?
2018 Ortaöğretim Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim
A) Metni günümüz Türkçesine çevirmelidir.
Programı'nda dört temel dil becerisinin yanı sıra
öğrencilere kazandırılması istenen hedefler belirlenmiştir. B) Metinde bilinmeyen sözcüklerin anlamını vermelidir.

2. Aşağıdakilerden hangisi bu yeterlilik ve beceriler C) Metnin yazım ve imlâsını yeniden düzenlemelidir.


arasında yer almaz? D) Yazarın kitabından başka bir parça almalıdır.
A) Yaratıcı düşünme E) Yazarın kendisine ait metinle ilgili görüşlerini okumalıdır.
B) Yansıtmacı Düşünme
C) Akademik Okuryazarlık
D) Eleştirel Düşünme
E) Medya Okuryazarlığı Bir Türk Dili ve Edebiyatı dersi öğretmeni 2018 Ortaöğretim
Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim Programı'nın özel
amaçlarını öğrencilere kazandırmak istemektedir.
6. Buna göre öğretmen aşağıdakilerden hangisini
Bir Türk dili ve edebiyatı dersi öğretmeni, 12. sınıflara
yazamaz?
"Fehim Paşa " oyunundan sonra metinden hareketle dil
bilgisi çalışması yapacaktır. A) Namık Kemal'in “Vatan yahut Silistre” eseriyle Turgut
Özakman'ın "Şu Çılgın Türkler " eserini karşılaştırması
3. Aşağıdakilerden hangisi bu öğretmenin yapacağı dil
bilgisi çalışmasıdır? B) "Türkçenin Dünü ve Bugünü" konulu konuşma metni
sunması
A) Sıfat
C) Corona virüs hakkında bilgileri tartışarak sınıfa aktarması
B) İsim Tamlaması
D) Türk tiyatrosunu araştırıp günümüzde meddaha benzer
C) Yazım Kuralları
kişilerin olup olamayacağını söylemesi
D) Cümle Türleri
E) Kültür tarihinin önemli isimlerinde Harezmî'nin tıp
E) Fiiller kitaplarından örnek vermesi
Bir Türk dili ve edebiyatı dersi öğretmeni, dersinde PROMETE
edebiyat kelimesinin kökeni, terim anlamı ve farklı Kalbinde her dakika şu ulvi tahassürün
sanatçıların edebiyat tanımları üzerinde durur.
minkar-ı âteşinini duy, dâima düşün:
7. Buna göre öğretmen hangi sınıf şubesinde ders
işlemektedir?
Onlar niçin semâda, niçin ben çukurdayım?
A) 9. Sınıf
Gülsün neden cihan bana, ben yalnız ağlayım? ..
B) 10. Sınıf
C) 11. Sınıf
Yükselmek âsümâna ve gülmek, ne tatlı şey! ..
D) 12. Sınıf
Bir gün şu hastalıklı vatan canlanırsa... Ey
E) Hazırlık Sınıfı

müştâk-ı feyz u nûr olan âti-i milletin


meçhul elektrikçisi, aktâr-ı fikretin
Bir Türk dili ve edebiyatı dersi öğretmeni, haber
metinlerinin sanat metinlerine kaynaklık edebileceğini Tevfik Fikret
belirtir.
8. Buna göre aşağıdaki eserlerden hangisi bu durumu 10. Bu şiir aşağıdaki kazanımların hangisini
örnekler? gerçekleştirmek için kullanılamaz?
A) Suç ve Ceza romanı A) Şiirde ahengi sağlayan unsurları belirler.
B) Alcatraz Kuşçusu filmi B) Şiirin nazım biçimini ve nazım türünü tespit eder.
C) İspinozlar oyunu C) Metinde geçen kelime ve kelime gruplarının anlamlarını
D) Keşanlı Ali tiyatrosu tespit eder.

E) Od romanı D) Metnin tema ve konusunu belirler.


E) Şair ile şiir arasındaki ilişkiyi değerlendirir.

9. Aşağıdakilerden hangisi 2018 Ortaöğretim Türk Dili ve Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Yasin, 9. sınıf dersinde
Edebiyatı Dersi Öğretim Programı'nda benimsenen ölçme Maya ve Aztek uygarlığın yaratabilmiş yerli halkların dilleri
ve değerlendirme yaklaşımıyla örtüşmez? sömürgeciler tarafından “cahilce, geri, bozulmuş, yetersiz”
ve hatta misyonerlerin ifadesiyle “şeytan işi” olarak
A) Ölçme ve değerlendirme uygulamalarının etkililiğini
damgalandığını anlatır ve burada amaç halkın kültürel
sağlamada öncelik öğretim programlarından değil,
yapısını bozmak olduğunu belirtir.
öğretmen ve eğitim uygulayıcılarından beklenir.
B) Ölçme ve değerlendirme çalışmaları öğretim
programının tüm bileşenleri ile azami uyum sağlamalı, 11. Bu metinde öğretmen, dersin öğretim programının
kazanım ve açıklamaların sınırları esas alınmalıdır. hangi yetkinliğinden faydalanmıştır?

C) Öğretim programı, ölçme sürecinde kullanılabilecek A) Anadilde iletişim


ölçme araç ve yöntemleri açısından uygulayıcılara kesin B) Öğrenmeyi öğrenme
sınırlar çizmez, sadece yol gösterir. C) Dijital yetkinlik
D) Eğitimde ölçme ve değerlendirme uygulamaları eğitimin D) İnisiyatif alma ve girişimcilik
ayrılmaz bir parçasıdır ve eğitim süreci boyunca yapılır. E) Kültürel farkındalık ve ifade
E) Önceden belirlenmiş ve geçerliliği kanıtlanmış bir
yöntemle veya teknikle ölçme ve değerlendirme yapılır.
" Çukurova’nın zengin çiftlik ağalarından biri Muzaffer Bey, Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, öğrencilerine " Türk
siyasî nüfuz kullanarak birçok topraklan kendi üzerine sinemasında köyden kente göçü konu edinen filmleri
çevirdiği için köylünün nefretini toplamıştır, hatta bazıları araştırınız. Bu filmlerden sınıf ortamında izlenmeye uygun
onu öldürmeyi düşünmektedirler. birisini belirleyelim ve onu etkileşimli tahtadan izleyelim,
Muzaffer Bey arabayı işletmekten vazgeçerek, sordu: der.
– Nereye?
Akları damar damar kanlanmış gözlerini hınçla kaldırdı. 15. Bu öğretmen, yaptığı çalışma ile aşağıdaki ders işleme
sürecinin hangi aşamasındadır?
– Helâl süt emmiş bir ırz ehlinin kapısına!
A) Metin okuma
Muzaffer Bey sarsıldı:
B) Metin ve tür ile ilgili açıklamalar
– Yaa!.:
C) Metni anlama ve çözümleme
– Dal budak salan boynuzlarımdan yerlere geçiyorum.
Köyün içinde dolaşamaz oldum. Kimselerin yüzüne D) Metne hazırlık
bakamıyorum senin köylüyü sömürmen yüzünden! " E) Sınıf Dışı etkinlik

12. Bu metin, aşağıdaki kazanımlardan hangisini


gerçekleştirmek için kullanılamaz? İki perde ve on beş bölümden oluşan Keşanlı Ali Destanı
A) Metnin türünün ortaya çıkışı ve tarihsel dönem ile 1962 'de yazılmış, 1964 yılında sahnelenmiştir. Türkiye’deki
ilişkisini belirler. ilk epik tiyatro oyunudur, yüzlerce kez sahnelenmiştir.
B) Metindeki çatışmaları belirler. Epik tiyatro; bilgilendirici, tezli, eleştirel, gerçekçi ve
C) Metni yorumlar. diyalektik bir tiyatro anlayışıdır. Sahnede oynanan oyunun
arka planındaki toplum gerçeği, mesaj olarak verilmeye
D) Yazar ile metin arasındaki ilişkiyi değerlendirir.
çalışılır. Alman Bertold Brecht'in geliştirdiği tiyatro
E) Geleneksel tiyatronun yapı özelliklerini belirlenir. türüdür.

16. Bu metne bakarak öğretmen ders işleme sürecinin


Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 2018 Ortaöğretim Türk hangi aşamasındadır?
Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim Programıyla dersini işlerken A) Metin okuma
12. sınıf öğrencileri için okuma listesi hazırlar.
B) Metin ve tür ile ilgili açıklamalar
C) Metni anlama ve çözümleme
13. Aşağıdaki eserlerden hangisi bu okuma listesinde
D) Metne hazırlık
olması beklenmez?
E) Sınıf Dışı etkinlik
A) Sevda Sözleri
B) Dostlar Beni Hatırlasın
C) Benim Adım Kırmızı
2018 Öğretim Programına göre Bir Türk dili ve edebiyatı
D) Ortadaki Adam
öğretmeni, 12. sınıf öğrencilerine "Bir ülkenin sanat
E) Koçyiğit Köroğlu damarı, tiyatrodur." cümlesinin ögelerini bulmasını ister.
Öğrenciler, ögeleri bulmakta zorlanır ve metin üzerinde
kazanımı gerçekleştiremez.
Bir Türk dili ve edebiyatı dersi öğretmeni, 2018
Ortaöğretim Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim 17. Bu durum karşısında öğretmen aşağıdakilerden
Programı'nda kök değerler vardır. hangisini yapmalıdır?
14. Aşağıdakilerden hangisi programın kök değerlerinden A) Sınıf seviyesine göre yeni bir cümle oluşturmak
biri değildir? B) Programın amacını sınıfta anlatmak
A) Yardımseverlik C) Sınıf şubesini değiştirmek
B) Sevgi D) Metni görsel hale getirmek
C) Çalışkanlık E) Metnin yazım ve noktalamasını incelemek
D) Sorumluluk
E) Öz denetim
Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Selin, 10. sınıfların 10. sınıfta Türk Dili ve Edebiyatı Programında fabl türünü
dersinde 3. ünite olan şiir konusunda sınıfa birçok şiir işlerken bazı eserlerin fabl türü ile ilişkisini verir.
örneği getirir. 22. Aşağıdakilerden eserlerden hangisinin bu türle ilişkisi
18. Buna göre aşağıdaki şiirlerden hangisi bu ünitenin yoktur?
kazanımı için uygun değildir? A) Mantıku't- Tayr
A) Alp Er Tunga sagusu B) Martı
B) Karacaoğlan'ın koşması C) Küçük Prens
C) Yunus Emre'nin ilahisi D) Hayvan Çiftliği
D) Nedim'in bir şarkısı E) Yılkı Atı
E) Akif Paşa'nın mersiyesi

2018 Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Programı'nda 10.


2018 Ortaöğretim Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim sınıfta hikâye ünitesinde birçok metin işlenir.
Programı'nda konuşma alanının birçok kazanımı vardır. 23. Aşağıdaki hangisi bu metinlerden biri değildir?
A) Salur Kazanın Evinin Yağmalanması
19. Aşağıdakilerden hangisi konuma alanının
B) Hz. Ali Cenknâmesi
kazanımlarından biri değildir?
C) Yusuf u Züleyha
A) Konuşurken gereksiz ses ve kelimeler kullanmaktan
kaçınır. D) Küçük Şeyler

B) İletişimin tanımı ve ögeleri örneklerle açıklanır. E) Semaver

C) Açık ve örtük iletileri belirler.


D) Konuşmasına uygun sunu hazırlar .
E) İşlenen tema uygun olarak konuşma kartları hazırlar. 24. 2018 Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Programı'yla ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Her türde metinde geçen kelime ve kelime gruplarının
anlamlarını tespit eder, kazanımı vardır.
2018 Ortaöğretim Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim
B) 9. Sınıflarda edebi türler, yakından uzağa ilkesi etrafında
Programı'nda 10. sınıfta birçok edebî metin tanıtılır.
oluşturulur.
20. Aşağıdaki edebî metinlerden hangisi bu türlerden
C) Programda dil bilgisi çalışmaları, öğrencilerin temel
hangisi biri değildir?
eğitimden edindikleri bilgilerden hareketle ünitelerdeki
A) Destan ilgili metinler üzerinde yaptırılacaktır.
B) Hatıra D) Ders işlenişin son evresinde, kelime veya kelime
C) Söylev gruplarının doğru telaffuzuna yönelik çalışmalara yer
D) Haber Metni verilmelidir.
E) Efsane E) Divan edebiyatından seçilen metinlerin günümüz
Türkçesine çevrilmez, anlamı bilinmeyen kelimeler sözlük
içinde verilir.

21. 2018 Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Programı'yla ilgili


25. Sözlü iletişimde, konuşma ve dinleme becerileri
olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
vardır. Türk dili ve edebiyatı programı kapsamında, sözlü
A) Öğretim programları bireysel farklılıklara ilişkin iletişim çalışmalarının ön koşul niteliğindeki bilgi ve
hassasiyetler göz önünde bulundurularak yapılandırılmıştır. becerilere ne düzeyde sahip oldukları belirlemek için
B) Metinde öğrencilerin bilemeyeceği kelimelerin anlamları aşağıdaki ölçme yaklaşımlarından hangisinin uygulanması
metinden sonra verilmelidir. doğru olur?
C) Program dönem sıralamasına göre yerleştirilmiştir. A) Portfolyo değerlendirme
D) Öğretim programında “kök değerler” verilmeye çalışılır. B) Rubrik değerlendirme
E) Programdaki okuma çalışmalarında metinleri anlamak ve C) Düzey belirleyici değerlendirme
değerlendirmek esastır. D) Tanılayıcı değerlendirme
E) Biçimlendirici değerlendirme
26. Aşağıdakilerden hangisi Türk dili ve edebiyatı dersinin
ders kitapları hazırlanırken dikkat edilmesi gereken
KONU KAVRAMA TESTİ
hususlar arasında bulunmaz?
A) Öğrenciler metin türü, yazarlar, şairler, edebî dönemler,
1. Aşağıdakilerden hangisi 2018 Türk Dili ve Edebiyatı
akımlar, kavramlar vb. bu bilgiler metnin işlenişini
Programı’nda tüm sınıf düzeylerinde ünite olarak yer alan
destekleyecek şekilde ders kitaplarında doğrudan
türlerden biri değildir?
verilmelidir.
A) Hatıra
B) Öğrencilerin kendi yazılarını ve alacağı notları kitap
üzerine yazmaları istenir. B) Roman
C) Sözlü iletişim kazanımları dinleme ve konuşma C) Hikâye
çalışmaları içinde birbirinden ayrı düşünülerek uygulanır. D) Tiyatro
D) Ders kitabına seçilen metinler temaya uygun görsel E) Şiir
unsurlarla desteklenmelidir.
E) Metinde öğrencilerin bilemeyeceği kelimelerin anlamları
metinden sonra verilmelidir.

Coronavirüsleri (CoV) zoonotik olup; hayvanlardan


insanlara bulaşan, soğuk algınlığından Orta Doğu solunum
2018 Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Programı'nda 9-12 sendromu (MERS-CoV) ve şiddetli akut solunum sendromu
sınıflarda edebi türler bazı sınıflarda farklı türler de verilir. (SARS-CoV) gibi daha ciddi problemlere kadar çeşitli
27. Buna göre aşağıdaki sınıflardan hangisinin türü yanlış hastalıklara neden olan büyük bir virüs ailesidir. İnsanlarda
verilmiştir? coronavirüsün neden olduğu hastalık spektrumu basit
soğuk algınlığından ciddi akut solunum sendromuna (SARS)
A) 12. sınıflarda Deneme ve Söylev
kadar değişkenlik gösterebilmektedir.
B) 11 sınıfta Anı ve Haber Metni
2. Bu parça aşağıdaki kazanımlardan hangisini
C) 9. sınıfta Masal ve Fabl
gerçekleştirmek amacıyla kullanılamaz?
D) 9. sınıfta Günlük ve Blog
A) Metindeki temel çatışmayı belirler.
E) 11. sınıfta Mülakat ve Röportaj
B) Metni yorumlar
C) Metinde geçen kelime ve kelime gruplarının anlamlarını
tespit eder.
D) Metnin türünün ortaya çıkışı ve tarihsel dönemle
Yeni Türk Edebiyatı Prof. Dr. Şeref Aktaş derste ilişkisini belirler.
öğrencilerine "Edebiyatta metin kaymaları olduğunu E) Metin ile metnin konusu, amacı ve hedef kitlesi arasında
zamanla metinler farklı türlere kaydığını belirtir. Örneğin ilişki kurar.
Reşat Nuri "Yaprak Dökümü" romanı sonradan yazarı
tarafından tiyatroya dönüştürülür. Bunun gibi birçok örnek
verebilirim.
10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersine giren Fikret
Öğretmen, Türk edebiyatının tarihi dönemlerini bir tablo
28. Aşağıdakilerden hangisi Şeref Aktaş'ın verdiği
yapıp öğrencilere sunum yapar.
örnekler arasında yer alır?
3. Buna göre Fikret Öğretmen, aşağıdaki söz
A) İbişin Rüyası
öbeklerinden hangisini kullanamaz?
B) Hüküm Gecesi
A) Sözlü dönem
C) Sevgili Arsız Ölüm
B) Karahanlı Türkçesi
D) Saatleri Ayarlama Enstitüsü
C) Türkçe sözlükler
E) Üç İstanbul
D) Şamanizm inancı
E) Kök Türk alfabesi
1-D 2-B 3-C 4-A 5-B 6-E 7-A 8-A 9-E 10-D
11-A 12-E 13-E 14-C 15-D 16-B 17-C 18-E 19-C 20-C
21-C 22-E 23-E 24-D 25-D 26-B 27-B 28-A 29- 30-
2018 Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Programı'nda BALIKÇILAR
"Metinde millî, manevi ve evrensel değerler, tarihî ve -Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder,
mitolojik ögeleri belirler." kazanımı tüm ünitelerde verilir.
Bugün açız yine; lâkin yarın, ümid ederim,
4. Buna göre aşağıdaki eserlerden hangisi bu kazanıma
Sular biraz daha sakinleşir... Ne çare, kader!
uygun değildir?
A) Vatan yahut Silistre
- Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim
B) Yaban
Diyordu oğlu, yarın sen biraz ninemle otur;
C) Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe
Zavallıcık yine kaç gündür işte hasta...
D) Şu Çılgın Türkler
E) Sessiz Ev
- Olur;
Biraz da sen çalış oğlum, biraz da sen çabala;
Ninen baban, iki miskin, biz artık ölmeliyiz...
Türk dili ve edebiyatı öğretmeni derste öğrencilerine
Fuzûlî'nin aşağıdaki beyitleri akıllı tahtada gösterir. Cocuk düşündü şikayetli bir nazarla: - Ya biz,
Ya ben nasıl yaşarım siz ölürseniz?

Can verme sakın aşka aşk afeti candır Tevfik Fikret

Aşk afeti can olduğu meşhuru cihandır 7. Bu parça aşağıdaki kazanımlardan hangisini
gerçekleştirmek amacıyla kullanılamaz?
A) Şiirin temasını belirler.
Sakın isteme sevdayı gam aşkta her an
B) Şiirdeki mazmun, imge ve edebî sanatları belirleyerek
Kim istedi sevdayı gamlı aşk ziyandır
bunların anlama katkısını değerlendirir.
C) Şiirde ahengi sağlayan özellikleri, unsurları belirler.
5. Bu parça aşağıdaki kazanımlardan hangisini
D) Metinde anlatıcı ve bakış açısının işlevini belirler.
gerçekleştirmek amacıyla kullanılamaz?
E) Şair ile şiir arasındaki ilişkiyi değerlendirir.
A) Metnin üslup özelliklerini belirler.
B) Metnin temasını belirler.
C) Şiirde ahengi sağlayan unsurları belirler.
2018 Türk Dili ve Edebiyatının Ortaöğretim Programının
D) Şiirin nazım biçimini ve nazım türünü tespit eder.
amacı; millî ve manevi değerleri benimseyip hayat tarzına
E) Metindeki söyleyici ile hitap edilen kişi, varlık arasındaki dönüştürmüş, üretken ve aktif vatandaşlar olarak
ilişkiyi belirler. yurdumuzun iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmasına
katkıda bulunan, “Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi”nde ve
ayrıca disiplinlere özgü alanlarda ifadesini bulan temel
düzey beceri ve yetkinlikleri kazanmış, ilgi ve yetenekleri
doğrultusunda bir mesleğe, yükseköğretime ve hayata
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni dersinde dilekçe hazır bireyler olmalarını sağlamaktır.
tutanak yazmanın kurallarını açıklar ve öğrencilerden
8. Aşağıdakilerden hangisi Edebiyat Programına göre
örneklerden hareketle bir dilekçe ve tutanak yazmalarını
belirlenen yetkinliklerden biri değildir?
sağlar.
A) Dijital yetkinlik
6. Buna göre öğretmen hangi şubenin dersine girmiştir?
B) Yabancı dillerde iletişim
A) 9. sınıf
C) Sanatsal beceri
B) 10. sınıf
D) Kültürel farkındalık ve ifade
C) 11. sınıf
E) Bilim ve teknolojide temel yetkinlikler
D) 12. sınıf
E) Hazırlık sınıfı
9. Aşağıdakilerden hangisi 2018 Türk Dili ve Edebiyatı Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, öğrencilerin bir
Öğretim ölçme ve değerlendirme uygulamalarına yön grubundan halk şiiri nazım biçimlerinden (koşma, semai,
veren ilkelerden biri değildir? varsağı, destan, türkü, mâni, ilahi, nefes vb.) oluşan bir şiir
A) Ölçme ve değerlendirme çalışmaları öğretim dinletisi hazırlamaları ve sunmaları ister.
programının tüm bileşenleri ile azami uyum sağlamalı, 12. Buna göre öğretmen hangi şubenin dersine girmiştir?
kazanım ve açıklamaların sınırları esas alınmalıdır. A) 9. sınıf
B) Öğretim programı, ölçme sürecinde kullanılabilecek B) 10. sınıf
ölçme araç ve yöntemleri açısından uygulayıcılara kesin
C) 11. sınıf
sınırlar çizmez, sadece yol gösterir.
D) 12. sınıf
C) Ölçme ve değerlendirme uygulamaları öğretmen
tarafından gerçekleştirilir. E) Hazırlık sınıfı

D) Öğrencinin akademik gelişimi tek bir yöntemle veya


teknikle ölçülüp değerlendirilmez.
E) Eğitim sadece “bilme (düşünce)” için değil, “hissetme Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, “15 Temmuz
(duygu)” ve “yapma (eylem)” için de verilir; dolayısıyla Demokrasi Zaferi ve Şehitleri” konusunda, öğrencilerin
dolayısıyla sadece bilişsel ölçümler yeterli kabul edilemez. tercih ettiği türde bir yazı yazdırmak için öğrencilere bazı
eserleri tavsiye eder.
13. Buna göre aşağıdaki eserlerden hangisi tavsiye edilen
eserlerden biri değildir?
10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersine giren Fikret
Öğretmen, İslamiyet Öncesi Türk Dönemi ve İslami Dönemi A) Bozkurtların Ölümü
anlatırken aynı zamanda nazım şekillerini de ders B) Gün Olur Asra Bedel
kitabından işler. Öğrencilerin okuma bölümünde edinilen C) Hürriyet Kasidesi
bilgilerden yararlanarak birkaç edebi tür yazmalarını ister. D) Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe
10. Buna göre Fikret Öğretmen, aşağıdaki türlerden E) Su Kasidesi
hangilerini öğrencilerinin yazmalarını istemiştir?
A) Mâni ve koşma
B) Sagu ve gazel
Bir Türk Dili ve Edebiyatı dersi öğretmeni 2018 Ortaöğretim
C) Kaside ve Koşuk Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim Programı'nda kök
D) Türkü ve Gazel değerler vardır.
E) Nefes ve şarkı 14. Aşağıdakilerden hangisi programın kök değerlerinden
biri değildir?
A) Adalet
Dil bilgisi doğru konuşma, doğru düşünme ve doğru B) Öz güven
yazmaya yardımcı çalışma alanıdır. Doğru ve nitelikli dil C) Sorumluluk
bilgisi öğretimiyle öğrenciler, dilin kapasitesini, kullanım D) Yardımseverlik
alanlarını, sınırlarını ve imkânlarını ortaya çıkarır. Özellikle
E) Dürüstlük
anadili öğretiminde hedeflere, anlama ve anlatma
etkinlikleriyle ulaşılırken, bu etkinlikler çeşitli çalışmalarla
desteklenir. 2018 Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Programı'na göre 12.
11. Buna göre aşağıdakilerden hangileri destekleyici sınıflarda her ünitenin metin üzerinde çeşitli anlam ve dil
çalışmalar içinde yer alır? bilgisi çalışmaları yaptırılır.
A) Dinleme ve konuşma 15. Aşağıdaki konulardan hangisi çalışmalardan biridir?
B) Yabancı dille iletişim A) İsim tamlamaları
C) Yeni kuramlar oluşturma B) Fiilimsiler
D) Yazım ve noktalama C) Paragraf
E) Sözlükle destekleme D) Şive, ağız , lehçe
E) Cümle türleri
16. 2018 Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim Programı'na 18. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Hasan, 10 sınıflarda
göre aşağıdakilerden hangisi ders kitaplarına alınacak edebî metinlerden sonra dil bilgisi uygulaması yapar ve
metinlerde olması gereken özelliklerden biri değildir? öğrencilere işlediği konuyu, çalışma kağıtlarında
A) Metinler, öğrencilerin sınıf düzeylerine ve yaş buldurmaya çalışır.
seviyelerine uygun olmalıdır.
B) İslamiyet öncesi Türk edebiyatından seçilen metinlerin Buna göre Hasan Öğretmen, aşağıdaki metinlerin
asıllarına uygun dil ve söyleyişiyle verilmelidir. hangisini vermesi uygun değildir?
C) Metinler dil, anlatım ve içerik açısından yazıldığı dönem A) Kara lastik ayakkabılarımıza tekrar döndük.
ve anlayışın karakteristik özelliklerini yansıtan seçkin B) İnsan ömrü neler neler görür azizim!.
eserlerden alınmalıdır.
C) Yıkılan kentleri yeniden imar ediyoruz .
D) Dünya edebiyatından seçilen metinler nitelikli
D) Hayvanseverler Gelibolu'da yardım ettiler köpeklere.
çevirilerden alınmalıdır.
E) Okumanın faydasını saymakla bitiremezsiniz.
E) Bir sınıfa ait ders kitabında kullanılan bir metin, aynı
yayınevinin başka bir sınıfa ait kitabında kullanılmamalıdır.

İşte gene hiç sevmediği bir duruma düşmüştü! Bin kez


söylemişti kendi kendine ki, "Dolmuşa bindiğim zaman
17. Türk dili ve edebiyatı öğretmeni Merve, derslerinde
değil, inerken parayı vereceğim bundan sonra!" Ne
aşağıdaki iki metni kullanır.
yapmalıydı şimdi? "Şoför efendi, iki buçuğun üstünü
unuttunuz!" dese, şoför belki de, "Ne biliyorsun
I. " İlk gençlik çağımda, beni en derin bir tesir atımda unuttuğumu?" diye bozabilirdi. Bozmasa bile, dolmuş
bırakan kitaplardan başlıcası, Edebiyatıcedide yolcuları şöyle bir bakarlar, içlerinden, "Amma da para
romancılarından Mehmet Rauf’un "Eylül" romanı olmuştur. canlısı ha!" gibilerden geçirebilirlerdi. Başkalarının onun
Bunun sebebi de şimdi yaptığım ruh tahliline göre hakkında böyle düşünmelerini istememekle beraber, bu
hayalimde yaşadığım büyük aşklardan birinin en tipik türlü düşündüklerini belirtircesine yan yan bakmalarından
örneğini bu romanda buluşumdur. Kaldı ki Halit Ziya ve nefret eder, cinleri tepesine toplanırdı.
Hüseyin Cahit gibi üstadlar "Eylül"ü bir şaheser ve yazarını
bir dahi olarak ilan etmekle birbirleriyle adeta yarışa girmiş 19. Bu parça aşağıdaki kazanımlardan hangisini
idiler." gerçekleştirmek amacıyla kullanılamaz?
A) Metindeki zaman ve mekânın özelliklerim belirler.
II. " Oğuz Aral, 1936 yılında İstanbul’un Silivri ilçesinde B) Metinde ahengi sağlayan özellikleri ve unsurları belirler.
doğmuş, liseyi Davutpaşa Lisesi’nde bitirdi. İstanbul Devlet
C) Metindeki temel çatışmayı belirler.
Güzel Sanatlar Akademisi’nin üçüncü sınıfından ayrılarak
1950’den sonra döneme damgasını vurmuş Akbaba, Marko D) Metnin türünün ortaya çıkışı ve tarihsel dönemle
Paşa, Dolmuş gibi çeşitli dergi ve gazetelerde karikatür ilişkisini belirler.
çizmeye başlamıştır. On yedi yaşına geldiğinde dönemin en E) Metinde anlatıcı ve bakış açısının işlevini belirler.
büyük ve en uzun süreli yayın yapan mizah dergisi olan
Akbaba’da profesyonel olarak çalışmaya başlamıştır."

Buna göre Merve Öğretmen, hangi şubenin dersine


girmiştir?
I. II.
A) 9. sınıf 9. sınıf
B) 10. sınıf 11.sınıf
C) 10. sınıf 9. sınıf
D) 12. sınıf 9. sınıf
E) 11. sınıf 9. sınıf
20. Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeninin öğrencilere "Şair ile şiir arasındaki ilişkiyi değerlendirir." kazanımı
vermiş olduğu performans görevinin “görev" kısmı şu ele alınırken şiirin, şairin hayatı ve görüşleriyle ilişkisi
şekildedir: üzerinde durulur. Şiirin şairin ünlü eserlerinden biri olması,
şairin tanınmasına katkısı, şiirin edebiyat ve/veya toplum
Bir gün İstanbul'da Galata'da oturmuş, kitapları hayatındaki akisleri vb. hususlar üzerinde durulur ve şairle
karıştırıyorken "Palto" öyküsüne gözün takıldı ve öyküyü özdeşim kurmasına dikkat edilir.
okumaya başladın. Öykü seni o kadar çok içine çekti ki her
cümlede kendi paltosunun çıkarır gibi metne gömüldün ve
22. Buna göre aşağıdaki şiirlerden hangisi, karşısındaki
sonunu merak ederken ortalıkta bir toz bulutu bir kargaşa…
şairle özdeşleşmemiştir?
Neler olduğunu anlamaya çalışırken karşında birinin sana
baktığını gördün. “Sor!”, dedi karşındaki sana, “Bu öykü A) Kaldırımlar - Necip Fazıl Kısakürek
benim!” Evet, sen Gogol ile konuşma fırsatı buldun ve ona B) Merdiven - Ahmet Haşim
aşağıdaki soruları yönelttin:
C) Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor - Arif Nihat Asya
D) Fahriye Abla- Ahmet Muhip Dıranas
• Öykünüzde Rusya’daki yoksul insanların feodal yapıya
direnişini eleştirdiniz mi? E) Ok - Yahya Kemal Beyatlı
• Metinde geriye dönüş, diyalog tekniğini neden çok
kullandınız?
• Silik bir devlet memuru olan Akakiyeviç'in insanın içini
parçalayan öyküsü realist bir açıdan mı baktınız?
10. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersinde öğretmen, İslamiyet
• Bizim Ahmet Mithat Efendi gibi olay akışını kesip öncesi Türk edebiyatından bir koşuk örneği verir.
okuyucuya bilgi verdiniz mi?
Kızıl sarığ arkaşıp
Vipgin yaşıl yüzkeşip
Bu görevde aşağıdaki kazanımlardan hangisinin Bir bir-gerü yörgeşip
ölçülmesine yönelik bir soru bulunmamaktadır?
Valnguk anı tanglaşur
A) Metnin olay örgüsünü belirler.
B) Yazar ile metin arasındaki ilişkiyi değerlendirir.
Verilen bu örneği öğrenciler anlayamaz ve kazanımı
C) Metindeki çatışmaları belirler. vermek isteyen öğretmen yeniden metne döner.
D) Metinde edebiyat, sanat ve fikir
akımlarının/anlayışlarının yansımalarını değerlendirir
23. Bu durum karşısında öğretmen aşağıdakilerden
E) Metindeki anlatım biçim ve tekniklerinin işlevlerini hangisini yapmalıdır?
belirler.
A) Sınıf seviyesine göre yeni bir dörtlük seçmelidir.
B) Şiirin altına anlamı bilinmeyen kelimelerin sözlüğünü
koymalıdır.
Atom Bombası C) Bu koşuk yerine farklı bir koşuk seçmelidir.
Ne atom bombası,
D) Metni tamamlamak için görsel malzemeler
Ne Londra Konferansı;
kullanılmalıdır.
Bir elinde cımbız,
Bir elinde ayna; E) Metnin günümüz Türkçesi verilmelidir.
Umurunda mı dünya!
Orhan Veli
21. Bu parça aşağıdaki kazanımlardan hangisini
gerçekleştirmek amacıyla kullanılamaz?
A) Şiirin temasını belirler.
B) Şiirde söyleyici ile hitap edilen kişi, varlık arasındaki
ilişkiyi belirler.
C) Şiiri yorumlar.
D) Şiirde millî, manevi ve evrensel değerleri belirler. 1-A 2-A 3-C 4-E 5-A 6-A 7-D 8-C 9-C 10-A
E) Şiirde ahengi sağlayan unsurlardan ölçüyü belirler. 11-D 12-B 13-E 14-B 15-C 16-B 17-C 18-D 19-B 20-B
21-E 22-E 23-E 24- 25- 26- 27- 28- 29- 30-
● Türk edebiyatında ünlü mesneviler nelerdir? İsimlerini
yazınız.
● Metinde altı çizili sözcüklerin türünü yazınız.
● İbrahim Öğretmen, 9. sınıf güzel sanatlar ve edebiyat
ünitesinde “Sait Faik Abasıyanık'in " Sarnıç" konusunu
işledikten sonra;
- Hikâye hangi öykü türüne girer? yazınız.
- Yazarın diğer öykülerini sayınız.

A. KAVRAMA DÜZEYİ : Bilginin, birey tarafından


içselleştirilip, özümsendiği; özünü yitirmeden özetlenip
yorumlandığı; farklı ifade biçimlerine dönüştürüldüğü
A. BİLGİ DÜZEYİ( HATIRLATMA): Bilginin, hiçbir basamaktır.
değişime uğratılmaksızın, olduğu gibi alındığı basamaktır.

Kişi kendi cümlesini katacak.


Bilgi olduğu gibi aktarılacak

- Çevirme - Yorumlama
- Kestirme - Ana fikrini Bulma
- Hatırlama -Tanımlama
- Özetleme - Örnek Verme
- Söyleme - Yazma
- Tablo haline getirme - Grafikle Gösterme
- Seçme - İsimlendirme
- Yeniden Sıraya Koyma - Tahmin Etme
- Eşleştirme - Sıraya Koyma
- Nedenleri yazma ve söyleme
- Listeleme - Gösterme
- Sonucu Kestirme - Şemayla Gösterme İlişkileri
- İşaret Etme - Altını Çizme

ÖRNEKLER
ÖRNEKLER
● "Makber " şiirini günümüz Türkçesine çeviriniz.
● "Hakir olduysa millet, şanına noksan gelir sanma
● Türk Dili ve Edebiyatı dersinde 10. sınıfta gazelin Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten"
özelliklerini hatırlama
dizelerindeki toplumsal sorunu yorumlayınız.
● Epik tiyatro nedir? Temsilcisi kimdir bizim
tiyatroculuğumuzda? ● … metinde bulunan olay örgüsünü özetleyiniz.

● Sıfatın tanımını yaparak çeşitlerini söyleyiniz. ● Yukarıda verilen cümleleri kurallı bir hale getirerek
sıralayınız.
● Altı çizili sözcüklerden hangisi fiilimsi değildir?
● Sait Faik "Her şey bir insanı sevmekler başlar." ana fikrini
● Manas destanını, İslamiyet öncesi - İslami Dönemle söyleyiniz.
ilişkilendiriniz.
● İslamiyet öncesi Türklerin inanışlarını bir tablo haline
● Küçük Ağa, Huzur, Araba Sevdası ve Mai ve Siyah getiriniz.
romanını dönemlere dikkat ederek sıralayınız.
● "Ne hikmettir şu dünyaya, gelen ağlar giden ağlar".
● … metinde bulunan edilgen çatılı fiilleri gösteriniz. dizelerini değiştirerek yazınız.
● …….. ilk yerli romanımızdır. Boşluğu uygun ifadeyi yazınız. "İyi yetiştirilmiş; ama hayat tecrübesi zayıf bir genç olan Ali
● Konusu Kurtuluş Savaşı olan romanlar nelerdir? Bey, İstanbul Çamlıca'da Mahpeyker adındaki hafifmeşrep
"kötü bir kadına" tutulur. Annesi o güne kadar son derece
itaatkar olan Ali Beyi, bu kadından ayırmak için evine D. ANALİZ Bilginin, onu oluşturan alt unsurlara
Dilaşup adlı cariyeyi satın alır. Ali Bey, bir tesadüf eseri ayrıştırıldığı, temelinde yatan sayıltıların ya da örgütleme
küçücük bir inceleme sonucu, Mahpeyker'in nasıl bir kadın ilkelerinin belirlendiği basamaktır.
olduğunu öğrenir. Büyük bir sarsıntı geçirir. O, bu
sarsıntılarla bocalarken, annesi ustalıkla Dilaşub’u yeniden
karşısına çıkarır. Avunmak ihtiyacı ile yanan genç adam bu Farklılık ve benzerlik bulunur.
sefer genç, güzel cariye ile ilgilenir. Dilaşub da zaten çoktan
beri Ali Beyi sevmektedir. Evlenmeleri kararlaştırılır…"
● Parçada verilen "İntibah" romanının devamını esere bağlı - Bulma
kalarak tahmin ediniz. - Karşılaştırma
- Şematik Olarak
C. UYGULAMA: Bilginin yeni durumları açıklamada ya - Ayırt Etme
da yeni problem durumlarını çözüme ulaştırmada
- Parçalara Ayırma
kullanıldığı basamaktır.
- Ana Hatlarını Gösterme
- Bölümlere Ayırma
Yeni duruma tatbik etme söz konusu

- Yapma
- Çalıştırma
ÖRNEKLER
- İlişki Kurama ● Şenay öğretmen, Türk edebiyatı dersinde
tahtaya şiir örnekleri yazar ve şiirlerin dönemine
- Kullanma göre ayırt edip farklılıklarını bulur.
- Hazırlama ● Sait Faik ve Sabahattin Alinin verilen bu öykülerinin
- Hesaplama farklılığını bulunuz.

- İlkeyi Uygulama ● 11. sınıf Türk Edebiyatı dersinde Tanzimat ve


Servetifünun Döneminde çıkan gazeteleri ve dergileri edebi
- Problem çözme ve fen dergisi diye ayırınız.
● Ali Öğretmen, dersinde akıllı tahtaya yazdığı cümlelerin
ögelerini ayırın demesi
● "Memleket İsterim" şiiriyle "Mataramda Tuz " şiirinin
ÖRNEKLER
karşılaştırılması
● Semih öğretmen, 10 sınıf Türk Edebiyatı
● Fuat Köprülü'nün Türk edebiyatını İslamiyet Öncesi Türk
dersinde Nedim'in gazeli verip aruz ölçüsünü nasıl
Edebiyatı, İslami Dönem Türk Edebiyatı ve Batı Tesirindeki
bulacağını öğretir. Dersin sonunda başka bir gazelini verip
Türk Edebiyatı şeklinde ayırması
öğrenciden aruz ölçüsünü uygulamasını yapınız.
● Naki Tezel'in Türk Masallarından olan "Nardaniye
● Öğrencileri ile noktalama işaretlerini işleyen Ayşe
Hanım"ı; öğrencilerin masalı döşeme, gelişme ve sonuç
Öğretmenin dersin sonunda önceden hazırlamış olduğu
bölümüne ayırması
uygulama çalışmasını öğrencilerin doldurması
● Nasıl mani yazılacağını öğrenen bir öğrencinin mani
yazmaya çalışması
E. SENTEZ: Bilginin, orijinal sayıltı ya da örgütleme F. DEĞERLENDİRME: Ölçüt kullanarak yorum
ilkeleri doğrultusunda yeniden oluşturulup, yeni bir form yaparsa, eleştiri getirirse veya yargıda bulunursa
kazandığı basamaktır. değerlendirme düzeyindedir.

Özgün yeni bir ürün ortaya koyma Ölçütlü yargıda bulunma

-Sonuç çıkarma, özetleme


-İspat etme
- Birleştirme Yaratma - Üretme
-Karar verme
- Tasarlama - Planlama
- Takdir etme
- Özetleme - Sınıflama Yapma
- İç ve dış özellikleri ölçütlere göre eleştirme
- Derleme - Organize Etme
- Sonlandırma
- Yeniden Düzenleme - Örgütleme
- Karar Verme

ÖRNEKLER ÖRNEKLER

● Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Bennu Öğretmen, ● Bugünkü münazarada mantıksal yapıları ortaya koyunuz.
öğrencilerine sınavda Cumhuriyet Dönem özelliklerini ● Cahit Zarifoğlu’nun "İşaret Çocukları "adlı şiirin
veren bir olay hikâyesi örneği oluşturdunuz mu? duygusunu takdir etme.
● "Muazzez, içinde bulunduğu hâli hep kendine tabii ● Bir makalede dile getirilen örnekleri, iç tutarlılık
göstermeye çalıştı Yusuf’a bir şey belli etmiyor ve bundan açısından yorumlayabilme.
biraz da korkuyordu ve…" cümlesini devamını siz
tamamlayınız. ● "Kuşlar Yasına Gider "romanındaki olayları ana hatlarıyla
özetleyiniz.
● Sema öğretmenin öğrencilerine Harput'ta yer alan
masalları derleme projesi vermesi ● Türk Dili ve Edebiyatı ders kitaplarında bulunan hataları
eleştiriniz.
● 12. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Oktay Rifat'ın
"Güzel " şiirinde toplumsal adaletsizlikle ilgili çıkarımda ● "Yürekdede ve Padişah" adlı eseri , bir çocuk kitabında
bulununuz. taşıması gereken özelliklere göre eleştirebilmek

"Koşaradım tükeniyorsun insan kardeşlerim" ● Ahmet Haşim'in "O Belde" şiirini bir musiki parçasındaki
söz ve melodi bütünlüğünü taktir edebilme.
● Bu dizelerde " tükeniyorsunuz" sözüyle şair neyi ifade
etmektedir? Yorumlayınız. ● "Göçebe" şiirini, II. Yeni şiir özelliklerine göre eleştiriniz.

● Orhan Pamuk, bu romanında niçin tarihe yönelmiştir? ● Oğuz Kağan destanında Axel Olric’in Epik Yasalarına göre
Açıklayınız. uyarlayınız.

● Sizce bu şiirde "gemi" imgesine yüklenen anlamın metne ● Makale konusunda cep telefonu ile kitap okuma arasında
katkısı nedir? Açıklayınız. ters ilişkiyi değerlendiriniz.
● Gülten Akın şiirlerinde halk kültürü ve halk dili
özelliklerini tespit etmek
"Bihter, onlardan biraz uzakta, bir yalnızlık içinde
KONU KAVRAMA TESTİ imişcesine, işitmeyerek işittiklerine katılmayarak
yürüyordu. Peyker’in arkasında çok hafif beyaz ipekten,
kolsuz bir yeldirme vardı ki yalnız boynundan bir toka ile
omuzlarının üstünde uçacak bir hafiflikte durarak ıssızlığın
Pembe Öğretmen, 10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde
verdiği özgürlükte, pek ince, göğsünün yarısına kadar
hece kalıplarının nasıl bulunacağını örnek şiirlerle gösterir
teninin pembeliklerini açığa vuracak derecede saydam
öğrencilere. Sonra akıllı tahtaya şu dizeleri yazar " Vara
muslin gömleğini bol yenlerinin festonları arasında
vara vardım ol kara taşa / Hasret ettin beni kavim kardaşa
saklanamayan bileklerini açık bırakıyordu.
" bu dizeler üzerinde öğrencilerin öğrendikleri kalıbı
bulmalarını ister. Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni bu metni öğrencilere
verir ve onlardan şunları ister:
1. Bu durumda Pembe Öğretmenin bilişsel alan
basamaklarından hangisini kullandırmayı amaçladığı a. Okuduğunuz metnin ana fikrini bulunuz.
söylenebilir? b. Okuduğunuz bölümdeki kişi, mekan ve zamanı
belirleyiniz.
A) Bilgi
B) Kavrama
4. Öğretmenin bilişsel alan basamaklarından hangisini
C) Uygulama kullandırmayı amaçladığı söylenebilir?
D) Analiz A) Bilgi - Kavrama
E) Değerlendirme B) Kavrama Analiz
C) Uygulama - Analiz
D) Analiz - Kavrama
E) Sentez - Analiz
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Hüseyin Hoca, Necati
Cumalı'nın "Susuz Yaz" adlı öykü kitabını okutur ve ardında
öğrencilere çeşitli sorular sorup onlardan yanıtlar alır.
2. Aşağıda yer alan öğrenci yanıtlarından hangisinin
analiz düzeyinde gerçekleşmiş olduğu söylenebilir? "Bir ülke düşlüyorum yorgun kadınların çok olduğu
A) Öyküde toplumsal sorun olan su sorunu işlenmiştir. Nefesin ses olduğu bir diyar düşünüyorum"
B) Öykü yazarın anılardan ve görev yaptığı Urladaki Türk dili ve edebiyatı dersinde Kübra Öğretmen,
yaşantılarından esinlenerek yazılmıştır. öğrencilerine daha önce öğrettiği sıfat konusunu, bu şiirde
bulup sözcüklerin altına sıfat diye yazın demiştir.
C) Öykü, tarlasından su çıkan iki kardeş suyu sahiplenir.
Çıkan su kavgası kardeşlerden birinin cinayet işlemesiyle 5. Öğretmenin bu etkinliği aşağıdaki bilişsel alan
sonuçlanır ve diğeri hapse girer. basamaklarından hangisine yönelik bir etkinliktir?
A) Bilgi
D) Toplam on bir kısa öyküden oluşan kitapta, Necati
Cumalı, gerçekçi köy hikâyelerini toplamıştır. B) Kavrama

E) Öykülerde su sorunu yalın bir dille anlatılırken yazarın C) Uygulama


bölge ağız özelliklerini de kullandığını görürüz. D) Analiz
E) Değerlendirme

Sevda Öğretmen, 12. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde


Cumhuriyet Dönemine ait şiirler verir. Bu şiirleri, içerik ve
biçim özelliklerine göre bir tablo yapmalarını ister.
3. Sevda Öğretmenin bu etkinliği aşağıdaki bilişsel alan
basamaklarından hangisine yönelik bir etkinliktir?
A) Bilgi
B) Kavrama
C) Uygulama
D) Analiz
E) Değerlendirme
12. sınıf Türk dili edebiyatı dersinde 1950 Kuşağı Türk dili ve edebiyatı dersinde Fazıl Hüsnü Dağlarca ile ilgili
hikâyecilerini anlatan Arzu Öğretmen, A Grubu adlı dergisi proje çalışması yapan Hasan, şairle ilgili şunları söyler: "
etrafında oluşan sanatçılardan Ferit Edgü, Tahsin Yücel, Sanatını bu kadar külli olarak alış, yalnız Dağlarca’nın
Orhan Duru gibi isimleri söyler. Sonra öğrencilerinden de gösterdiği bir azimdir. Tek tek şiirlerle okuyucuyu teşhir
bu gruba ait başka yazar isimlerini ister. etmekten kaçınıp toplu bir insan ve kâinat anlayışını şiire
6. Bu durumda Arzu Öğretmenin bilişsel alan sığdırmaya bizde yalnız o çalışıyor. Şairi, aklıyla gönlünü
basamaklarından hangisini kullandırmayı amaçladığı gergin antenleri sayesinde bir mission, bir ilahi vazife
söylenebilir? adamı olarak kabul ediyor."

A) Bilgi 9. Hasan'ın bu cümleleriyle bilişsel alan


basamaklarından hangisini kullandığı söylenebilir?
B) Kavrama
A) Bilgi
C) Uygulama
B) Kavrama
D) Analiz
C) Uygulama
E) Değerlendirme
D) Analiz
E) Değerlendirme
Türk Dili ve edebiyatı dersinde Gülnur Öğretmen, Garip
dışında yeniliği sürdüren şiir anlayışını anlatırken Behçet
Necatigil'in "Sevgilerde" şiirinden şu bölümü verir: Bir postmodern roman örneği olan “Kuşlar Yasına Gider “
Sevgileri yarınlara bıraktınız romanını işleyen Fetiye Öğretmen kitabın yazarı Hasan Ali
Toptaş'la yapılan bir söyleşiden bölümleri akıllı tahtaya
Çekingen, tutuk, saygılı. yazar.
Bütün yakınlarınız I. Roman, absürtlük ya da fantezi üzerine kurulmuş
Sizi yanlış tanıdı. değildir, Kafka tarzı özellikler de taşımaz. Gerçekler çok
Daha sonra öğrencilerine bu şiirin ana fikrini sorar. gerçektir. Diğer romanlarında olmayan kurguyu metinlere
yaymıştır. Roman, Denizli Ankara arası yolculuk yapan baba
7. Bu durumda Gülnur Öğretmenin bilişsel alan oğul ilişkisi üzerinden yürür.
basamaklarından hangisini kullandırmayı amaçladığı
söylenebilir? II. “Kuşlar Yasına Gider” taşıdığı açık ve gizli kederiyle
birlikte hikâyenin döngüsel sarmalında okurunu peşinden
A) Bilgi sürükleyecek sakin bir roman. Yazarı ne der bilmiyorum
B) Analiz ama ben bu kitabın Hasan Ali Toptaş’ın sükûnetiyle,
C) Uygulama yasıyla, zamanlamasıyla “olgunluk” dönemi eseri olduğunu
düşündüm.
D) Kavrama
10. Bu parçalara göre öğretmen, Bloom'un aşağıdaki
E) Değerlendirme bilişsel alan basamaklarından hangisini kullanmaktadır.
I II
A) Analiz Kavrama
8. Türk dili ve edebiyatı öğretmeni Sibel, saf şiir konusu B) Kavrama Değerlendirme
işledikten sonra öğrencilere
C) Değerlendirme Bilgi
I. Bu grubun sizce ismi niçin saf şiirdir?
D) Sentez Kavrama
II. Bu grup şiirimizin müzikalitesini geliştirip şiir evrenini
tamamladı değil mi? E) Analiz Sentez
III. Bu grup ile Servetifünûn topluluğunun benzerliği var
mı?
IV. Bu grubun özelliklerini taşıyan yeni bir şiiri kim
yazacak?
soruları soran öğretmen aşağıdaki bilişsel basamaklardan
hangisine yönelik bir soru sormamıştır?
A) Değerlendirme
B) Kavrama
C) Sentez
D) Analiz
E) Bilgi
Mehmet Kaplan'ın Yahya Kemal'le ilgili yazısını Sevinç 13. Türk Dili ve edebiyatı Öğretmeni Abdullah, dersinde
Öğretmen sınıfa getirir. Tomris Uyar'ın “Düş Kırıcı" isimli öyküsünü işler.
"O, ham bir mermer nasıl heykel olamaz, bize bunun yanlış Öğrencilerine yazarla ve öyküyle ilgili üç metin vermiş ve
olduğunu gösterdi. Türk şiirinin kurumsallaşmasını nehir bu metinden yola çıkarak “Düş Kırıcı öyküsünün tematik
veya fabrika gürültüsü nasıl bir musiki teşkil edemezse, yapısı hakkında neler düşünüyorsunuz?" sorusunu
vahşi ruh hâllerinin inzibatsız bir surette ortaya öğrencilere yöneltmiştir:
dökülmesinin de hakiki şiiri vücuda getiremeyeceğini çok
iyi anlamıştır. Aristo’nun binlerce yıl önce bulduğu katarsis I. Öykünün kurgusu aslında eserin isminde saklıdır. Öykü
fikri, Yahya Kemal için bugün de bir realitedir." adlı kişisinin; düşlerini yaşamaktan ziyade onları
11. Sevinç Öğretmenin bilişsel alan basamaklarından kuramamış, bulamamış ve düşleri kırılmış bir karakterin
hangisini kullandırmayı amaçladığı söylenebilir? çırpınışları üzerine kurulmuştur.
A) Bilgi
B) Kavrama II. Öykünün giriş paragrafı, bir sabahçı kahvesinin
C) Uygulama betimlemesiyle başlar ve mekânın içindeki çeşitli eşyaların
Bir sayfayı aşan ayrıntılı tasviriyle devam eder. Giriş
D) Analiz bölümünde yoğun betimlemelerle karşılaşan okur, öykü
E) Değerlendirme söylemi devam ederken olayların akmadığına tanık olur.

III. Metinde anlatının tüm halini şu şekilde verir: Önce iç


Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni dersinde edebi sanatlar monolog tekniğiyle yazar kendi iç evrenini sonradan kilitli
konusunu işler. Güzel adlandırma sanatını işlerken " ve şifreli ifadeler kullanarak okuru labirent içinde gezdirir.
Ölürüz de kömür gözlüm ölürüz / Dost ağlasın zalim felek Son bölümde kimliğini bulan bir yapıyı kurgular.
utansın." Örneğini vermiştir. Ardından öğrencilerden
örnek ister ve Melek Duru "Kara gözlü yârim bana yanıp da Bu parçalara göre soruya cevap veren öğrenciler,
/ Gül benzini sakın soldurmayı gör" örneğini verir. Bloom’un aşağıdaki bilişsel alan basamaklarının hangisini
kullanmaktadır?
12. Melek Duru'nun verdiği örnek Bloom taksonomisinin I II III
hangi bilişsel alan basamağına örnektir? A) Kavrama Analiz Analiz
A) Bilgi B) Kavrama Bilgi Değerlendirme
B) Kavrama C) Değerlendirme Bilgi Analiz
C) Uygulama D) Sentez Kavrama Analiz
D) Analiz E) Analiz Analiz Uygulama
E) Değerlendirme

10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde “İslam Uygarlığı


Çevresinde Gelişen Türk Edebiyatı” ünitesini işlerken
öğrenciler, 11. ve 12. yüzyıllarda Türklerin tarihî, siyasî ve
sosyal yapısı hakkında yazılar bulup özetlerini çıkarırlar.
14. Bu süreçte öğrencilerin konuyla ilgili bir özet
çıkarmaları, bilişsel alan basamaklarından hangisinde
gerçekleşir?
A) Kavrama
B) Analiz
C) Değerlendirme
D) Uygulama
E) Sentez
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Ali, 9. sınıf Türk Dili ve 17. Aşağıdakilerden hangisi uygulama düzeyinde yer alan
Edebiyatı dersinde “coşku ve heyecanı dile getiren metinler bir davranış ifadesidir?
(şiir) ünitesini işlerken aşağıdaki şiiri akıllı tahtaya yazıp A) Tanzimat Döneminde çıkarılan ilk özel gazetesini
şiirle ilgili sorular sorar öğrencilere. Tercüman-ı Ahval olduğunu söylemesi
B) Sıfat tamlaması ile takısız isim tamlamasını
Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda karşılaştırması
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim C) Sezai Karakoç'un Mona Roza şiirini ezbere söylemesi
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim D) Mâni yazılacağını öğrenen bir öğrencinin mani yazmaya
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim çalışması

(Murathan MUNGAN) E) Nabi'nin verilen gazelini günümüz Türkçesine çevirmesi

I. Yukarıdaki dizeleri anımsadınız mı?

II. Yukarıdaki dizelerde ölçü bulma çalışmasını yaptınız mı?

III. "Ben sende bütün aşklarımı temize çektim" dizesinden Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Sevgi, Cenap Şahabettin'in
"Tiryaki Sözler" isimli eserinden aşağıdaki vecizeyi akıllı
ne anlıyorsunuz?
tahtaya yazar ve sözle ilgili sorular sorar öğrencilere.
15. Bu parçalara göre soruya cevap veren öğrenciler,
"Fenalığımızı kendimiz suistimal ederiz, iyiliğimizi başkaları
Bloom’un aşağıdaki bilişsel alan basamaklarının hangisini
suistimal eder."
kullanmaktadır?
I. Bu sözü yorumlar mısınız?
I II III
A) Bilgi Kavrama Analiz
II. Bu sözün anlamına benzer başka bir vecize söyler
B) Bilgi Uygulama Sentez
misiniz?
C) Kavrama Kavrama Sentez
D) Uygulama Analiz Değerlendireme
18. Bu parçalara göre öğretmen, Bloom'un aşağıdaki
E) Değerlendirme Analiz Analiz bilişsel alan basamaklarından hangisini kullanmaktadır.
I II
A) Analiz Kavrama
B) Kavrama Bilgi
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni , 9. sınıf Türk dili ve C) Değerlendirme Bilgi
edebiyatı dersinde öğrencilere manzume ve şiir konusu
D) Sentez Kavrama
anlatır. Mehmet Akif'in " Seyfi Baba " manzumesini işler.
Öğretmen ders bitiminde öğrencilere şu soruları sorar: E) Analiz Sentez

I. "Seyfi Baba" manzumesini nesre çeviriniz.


II. " Seyfi Baba " manzumesiyle " Cenge Giderken" şiirini
“ Metindeki ek-fiilleri bulur ve bunların metindeki
karşılaştırınız. işlevlerini belirler."
III. "Seyfi Baba" adlı manzumenin bakış açısı nedir? 19. Türk Dili ve Edebiyatı dersi öğretim programında
fiilimsilerle ilgili verilen açıklama, Bloom taksonomisinin
hangi basamaklarına yönelik kazanırlardır?
16. Bu parçalara göre soruya cevap veren öğrenciler,
A) Bilgi - kavrama
Bloom’un aşağıdaki bilişsel alan basamaklarının hangisini
kullanmaktadır? B) Sentez - uygulama
I II III C) Analiz - sentez
A) Bilgi Kavrama Analiz D) Değerlendirme - kavrama
B) Analiz Uygulama Bilgi E) Analiz - kavrama
C) Uygulama Kavrama Sentez
D) Uygulama Analiz Bilgi
E) Değerlendirme Analiz Analiz
I. Aynı döneme ait olan "Küçük Ağa" ve "Yaban "
romanlarının yapısal özelliklerini tespit etmiştir.
PROGRAM TASARISI HAZIRLAMADA
II. "Tanrılar ve İnsanlar" tiyatrosunu mitolojik ögeler
barındırdığını söyler.
İÇERİK YAKLAŞIMLARI
III. Gılgamış destanı ile Er- Töştik destanındaki benzerlikleri
söyler.
IV. Cemal Süreya'nın "Folklor Şiire Düşman " makalesini ● Bu programlamada aşamalık ve ardışıklık
okuyup kendine göre çıkarımlarda bulunur. söz konusudur.

● Ardışık, sıralı, İlişkili, birbirini izleyen,


20. Verilen kazanımların Bloom taksonomisine göre ait zorunlu ya da ön koşul öğrenmelerin ağırlıklı
düzeyden üst düzeye doğru sıralanışı aşağıdakilerden
olduğu konuların düzenlenmesinde kullanılan
hangisidir?
programlama yaklaşımıdır.
A) III- II- I- IV
B) IV- I- II- III
C) III- IV- II-I ÖRNEKLER
D) II - IV- III- I
E) II - III - IV - I
● Mehmet Öğretmen, 10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı
dersinde aruz ölçüsünü bulma çalışmasında öğrencilerin
önce açık - kapalı hece nasıl bulunacağını verir sonra
kalıpların şeklini verir ve sonra uygulama yapar.

● Türk Edebiyatı dersinde ek- kök konusunu vermeden


sözcük türlerini vermeyen Kamil Öretmen belli bir sıra ile
dil öğretimi yapar.

● Cumhuriyet Dönemi şiir konusunu işleyen öğretmen,


önce Beş Hececileri sonra Garip şiiri son olarak İkinci Yeni
şiirinden şairleri tanıtır.

● Sarmal programlamada konuların ve


kavramların yeri ve zamanı geldikçe tekrar
tekrar öğretilmesi söz konusudur.

● Bu programlama yaklaşımında önceki


öğrenmeler sonraki öğrenmelere temel
oluşturur ve kavramlar arası ilişkiler önemli bir yer tutar.

ÖRNEKLER
● Türk edebiyatı öğretmeni Sema, 12. Sınıf Türk edebiyatı
dersinde Cumhuriyet şiiri işlerken öğrencilerin 11. sınıfta
işlediği Saf Öz Şiir akımına ait şairleri ve örnek şiirleri
unuttuklarını görür. Bu şiirleri yeniden hatırlatır.

● 11. Sınıf Türk dili ve edebiyatı dersinde öğretmen, yazma


1-C 2-C 3-B 4-B 5-C 6-B 7-D 8-E 9-E 10-A becerisini ölçerken öğrencilerin yazım kurallarını
11-E 12-A 13-A 14-A 15-B 16-D 17-D 18-B 19-E 20-E unuttuğunu görür ve tekrardan TDK'ye göre kuralları
hatırlatır.
● Modüler programlama yaklaşımında ● Paralel bir eğitim programı için bir
da konular anlamlı parçalar hâlinde başlangıç noktası veya bir merkez
düzenlenir ve bu bağımsız modüller bir oluşturulabilir.
bütün oluşturur.
● Bu içerik düzenleme yaklaşımında,
● Konuların öğrenme sıraları açısından merkezde bir konu vardır ve dersler bu
esnek bir programlama yaklaşımı olarak nitelenebilir. Fakat konuların etrafında yer alır.
bu esnekliğin yanında program çıktısı açısından kontrollü
bir yaklaşımdır.
ÖRNEKLER
● Eylül ayı içinde edebiyat grubu öğretmenleri derslerinde
ÖRNEKLER
bir ay boyunca "Türkçenin Dünü Bugünü" konulu
● Türk dili ve edebiyatı dersinde hikâye - Sözcük türleri ve çalışmaları sınıflarında uyguladılar.
Sözlü anlatma türleri ile ilgili öğrenci çalışmaları
● 9. sınıf Türk Dili ve edebiyatı dersinde aşk konulu şiir
● Öğretmen grup içindeki öğrencilere gazate çıkarma, şiir yazma çalışması
antolojisi hazırlama ve Devlet Tiyatrosunda oyun izleme
● Lise öğrencilerinin dört yıl boyunca yazım ve imlâ
çalışmaları yapıp sanatsal metinlerin ortak özelliklerini
kurallarını görmeleri
bulmaya çalışır.

●Türk Dili ve edebiyat fakültesinde, Türkçe sözlük


hazırlayanları , edebiyat tarihi alanında kitap yazan ve halk
edebiyatı kürsüsünde cönkleri bir araya getiren insanların
● Farklı dersler arası ilişkiler kurularak içeriğin
derleme çalışmasının yapısını kavrar.
ve programın öğrenci için anlamlı bir bütünlük
oluşturması esastır.

ÖRNEKLER
● İlk yılarda geniş tabanlı, ortak konuların ● Çanakkale Savaşı konusu ile ilgili tarih ve coğrafya
yer aldığı, giderek uzmanlaşmanın küçük derslerinden yararlanma
birimlerle olduğu ve daraldığı bir
● Türk edebiyatı öğretmeni Melike, 12. Sınıf öğrencilerine
programlama yaklaşımıdır.
Ece Ayhan'ın "Kınar Hanım'ın Denizleri" şiirini incelerken
● Bu programda son döneme doğru hem felsefe hem de psikolojiden yararlanması
uzmanlık görülür.

ÖRNEKLER
● Bu yaklaşım üniversitelerde uzmanlaşma ve akademik
● Bu yaklaşımda öğrenciler konuların
olarak bir konuda ihtisas yapmada çok kullanılır.
içeriğine grup hâlinde veya kendi kendine
karar verebilir.

● Konu alanlı tasarımda “içerik” öğesi ağırlıktadır.

● Konular yüzeysel öğrenmelerle edinilir. İçerik öğrencinin


ilgi, yetenek ve hazır bulunuşluğuna göre düzenlenir ve
edinilen bilgiler öğretmen aktarımına dayalıdır.

● Konular basitten karmaşığa mantıklı bir sıra içerisinde


sunulur ve öğretmen merkezlidir.
ÖRNEKLER KONU KAVRAMA TESTİ
● Türk edebiyatı dersinde "Elhan-ı Şita" şiirinin
içeriğini bir grup musiki açısından ve sembolik açıdan
incelenmesi I. Türk dili ve edebiyatı dersinde Cumhuriyet Dönemi şiiri
işleyen öğretmen, belli bir sıraya göre önce saf şiir sonra
● Türk edebiyatında öğrencilerin istek ve ilgilerine göre
Garip akımı ve 1980 kuşağı sanatçılarını işler.
proje ödevi almaları

II. 12. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersinde öğretmen,


sınava hazırlanan öğrencilere müfredatı bitirdikten sonra
sınava yönelik ek dersler yapıp onların sınava eksiksiz
hazırlanmasını sağladı.
● Bu program türünde düzenlenecek
olan içerik öğrencilerin ve toplumun
temel sorunlarına yanıt verecek şekilde III. Türk dili ve edebiyatı dersinde öğrencilerin bakış
açılarını bilmediğini fark eden öğretmen EBA'dan ders
olmalıdır.
videoları açıp konu eksiğini giderip öğrencilere bir de
● İçerik düzenlenmesi öğrencilerin sorularına göre uygulama çalışması yapar.
oluşturulur. Bu yaklaşım öğrencilerin sorularına ve
gereksinimlerine yanıt verme gerekliliğini benimseyen
1. Numaralandırılmış cümlelerde kullanılan içerik
felsefi görüşe göre temellendirilir.
düzenleme yaklaşımları, aşağıdakilerin hangisinde
● Eğitim düzeyi yükseldikçe daha sınırlı ve özel uzmanlık sırasıyla doğru olarak verilmiştir?
alanlarına ilişkin sorulara göre programların içeriği I II III
düzenlenir.
A) Doğrusal Çekirdek Sarmal
B) Piramitsel Sorgulama Sarmal
ÖRNEKLER C) Doğrusal Sorgulama Konu ağı
● Türk edebiyatı dersinde durum öyküsünü açıklayan D) Sarmal Piramitsel Modüler
öğretmene Salih adlı öğrencinin: " Durum hikâyesinde E) Modüler Piramitsel Konu ağı
betimleme her zaman yapılır mı? " sorusuna öğretmenin
cevap vermesi

Türk dili ve edebiyatı dersinde öğretmen, Servetifünûn


edebiyatını işlerken şiirin özelliklerinden bahseder. Tevfik
Fikret'in anjanbman kuralını çok iyi uyguladığını söyler.
Öğrencilerden Semih "anjanbman kuralı hocam nasıl
yapılır?" diye soru sorar.
2. Buna göre edebiyat dersinin kapsamında hangi içerik
düzenleme yaklaşımının kullanıldığı söylenebilir?
A) Sorgulama
B) Piramitsel
C) Doğrusal
D) Sarmal
E) Modüler
I. "15 Temmuz Demokrasi ve Şehitleri Anma" etkinliğinde Türk Dili ve Edebiyatı dersinde 10. sınıf öğrencilere bir
Tarih Öğretmeni "Osmanlıda İsyanlar" konuşmasını, Türk gruba Divan şiiri geleneği bir gruba âşık şiir geleneği ve son
dili ve edebiyatı öğretmeni "Vatan " konulu şiir çalışmasını olarak tekke şiiri geleneği ile ilgili birbirinden bağımsız
ve Müzik Öğretmeni de "Kahramanlık Ezgileri " adlı çalışma metinler dağıtır.
yapar.
5. Buna göre dersin planlamasında kullanılan içerik
düzenleme yaklaşımı aşağıdakilerden hangisidir?
II. 11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde öykü yazmaya A) Çekirdek
meraklı Sultan adlı öğrenciye, edebiyat öğretmeni
B) Doğrusal
“Mustafa Kutlu Öykücülüğü” konulu proje çalışması verir
ve Sultan her geçen gün Mustafa Kutlu üzerine bilgi sahibi C) Modüler
olup onun öykücülüğünü kavrar.
D) Sarmal
E) Piramitsel
III. Türk Dili ve Edebiyatı dersinde tarihsel kronolojiye
göre önce Tanzimat Dönemini sonra Servetifünun ve sonra
da Milli Edebiyat Dönemini sırayla işler öğretmen.
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni anlatacağı konu
sıralamasını şöyle yapar:
3. Numaralandırılmış cümlelerde kullanılan içerik
düzenleme yaklaşımları, aşağıdakilerin hangisinde
sırasıyla doğru olarak verilmiştir?
I." Ayrılık" temalı şiir, öykü ve tiyatro metni oluşturmak
I II III
A) Doğrusal Çekirdek Sarmal
II. Sözcükte anlam ilişkilerini işledikten sonra cümlede
B) Disiplinlerarası Piramitsel Doğrusal anlam ilişkilisini anlatmak
C) Sarmal Sorgulama Konu ağı
D) Sarmal Piramitsel Modüler III. Öğrencilerin en çok zorlandığı konu olan yazım
kurallarına dönüş yapmak ve tekrarlamak
E) Disiplinlerarası Modüler Doğrusal

6. Numaralandırılmış cümlelerde kullanılan içerik


düzenleme yaklaşımları, aşağıdakilerin hangisinde
sırasıyla doğru olarak verilmiştir?
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Ayşe, öğrencilerine önce I II III
kök bulmayı sonra ekleri ve eklerin işlevini anlattıktan
A) Çekirdek Doğrusal Sarmal
sonra gövdeye geçer. Bunun nedeni sorulduğunda bu
yapıların birbirine ön koşulları olduğunu söylemiştir. B) Disiplinlerarası Piramitsel Doğrusal
4. Buna göre Ayşe Öğretmen, dersini aşağıda verilen C) Sarmal Sorgulama Konu ağı
içerik düzenleme yaklaşımlarından hangisine göre
D) Çekirdek Piramitsel Sarmal
işlemektedir?
E) Disiplinlerarası Doğrusal Doğrusal
A) Sorgulama
B) Piramitsel
C) Doğrusal
D) Sarmal
E) Modüler
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Taner, öğrencilerle mart 10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde öğretmen Divan
ayında salgın hastalık nedeniyle konularını edebiyatı ve Halk edebiyatından birçok şiiri masalara
yetiştirememiştir. Ağustos ayında anlatılacak olan iki dağıtır ve öğrencilerin bu şiirlerden istediğini almalarını
üniteyi soru gelemez diyerek anlatmamıştır. söyler. Hüseyin adlı öğrenci sevdiği şair Karacaoğlan’ın
şiirlerini, Nursena ise Bâkî'nin şiirlerini seçer. Öğrencilerin
7. Buna göre Taner Öğretmenin bu uygulaması Postner’in
seçtikleri şairlerle ilgili haftaya sunum yapacaklarını
göre hangi program türüne girmektedir?
sonradan hatırlatır.
A) İşlevsel
10. Bu metinde öğrencilerin kullandığı içerik düzenleme
B) Resmi yaklaşımları, aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla doğru
C) Örtük olarak verilmiştir?
I II
D) Geçersiz
A) Doğrusal Konu Ağı
E) Ekstra
B) Disiplinlerarası Piramitsel
C) Sorgulama Doğrusal
D) Sarmal Piramitsel
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Ender , "İkinci Yeni Şiiri"
konusunu işlemiş ve anlattığı dizelerin öğrencilerin en çok E) Sorgulama Konu Ağı
hoşuna gidecek olan " Aşk" temalarından seçer ve etkili de
olur, tüm sınıf dizeleri ruhunda yaşar.
8. Buna göre Ender Öğretmen'in hangi program tasarım
modeline ders işlediği söylenebilir?
A) Sarmal Türk dili ve edebiyatı Öğretmeni Mahir, 12. sınıf Türk
edebiyatı dersinde sözlükleri anlatırken Divanü Lügati't-
B) Proje
Türk, Codex Comanicus ve Kamus-ı Türki diye işledikten
C) Modüler sonra bazı meslektaşlarına da Türkçe Sözlük kullanmanın
faydasını diğer derslerde de işlenmesini söyler.
D) Sorgulama
E) Piramitsel 11. Bu metinde Mahir Öğretmenin, kullandığı içerik
düzenleme yaklaşımları, aşağıdakilerin hangisinde
sırasıyla doğru olarak verilmiştir?
I II
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Ayşe, yüksek lisans tezini A) Modüler Disiplinlerarası
"Postmodern Edebiyatta Ölüm " konusu üzerine yaparken
B) Disiplinlerarası Piramitsel
doktora çalışmasında "Hasan Ali Toptaş Romancılığında
Ölüm" üzerine yapar ve bu konuda uzmanlaşır. C) Modüler Doğrusal
9. Buna göre Ayşe Öğretmen, derslerinin planlamasında D) Sarmal Piramitsel
kullanılan içerik düzenleme yaklaşımı aşağıdakilerden
E) Sorgulama Konu Ağı
hangisidir?
A) Sorgulama
B) Modüler
C) Doğrusal
D) Sarmal
E) Piramitsel

1-C 2-A 3-B 4-C 5-C 6-A 7-D 8-D 9-E 10-E
11-A
bu yolla anlamlandırırlar. Öğrenme süreci de, somut
ÖĞRETİM İLKELERİ nesnelerden, soyut kavramlara doğru bir yol izler.

● Eğitim anlayışının merkezinde öğrenci


● “En az girdiyle en fazla çıktı (ürün) elde
olmalıdır.
etme” ekonomiklik olarak
● Eğitim etkinliklerinin düzenlenmesinde; tanımlanmaktadır. Eğitimde ise; en az
öğrencinin gelişim özelliklerinin, zaman, en az emek ve en az enerji sarf
ihtiyaçlarının, ilgilerinin ve heyecanlarının ederek, fazla miktarda ve kalıcı öğrenmeyi
dikkate alınması gerektiğini ifade eden bir ilkedir. sağlamaktır.

● İnsanlar doğdukları andan itibaren önce ● Okulların hayattan kopuk, sadece


yakın çevresindekileri öğrenmeyle hayata bilgilerin aktarıldığı bir yer olmaması
başlarlar. Bu durum; hem yakın zamanda gerektiğini savunan bir öğretim ilkesidir.
gerçekleşen olaylar, hem nesneler, hem de
● Öğrenciye hayatta kullanabileceği
soyut kavramlar için geçerlidir. Bu nedenle
şeyler öğretilmeli
öğretim faaliyetleri düzenlenirken, zamansal ve mekânsal
olarak öğrencinin yakın çevresinden hareket edilmelidir.

● Yeni bir bilgiyi öğrencilere kazandırırken, ● Öğrencinin ilgisinin üzerinde olduğu ya da


önceden bildiklerinden hareket edilmeli ve üzerine çekilebilecek, güncel olaylar ya da
kazanılan yeni bilgi öncekilerle olgulardan hareketle konunun verilmesi
ilişkilendirilmelidir. gerektiğini ileri süren bir öğretim ilkesidir.

● Öğrenen, öğrenme nesnesini ne kadar farklı ● Ders konularının verilmesinde ve


yönleriyle görebiliyor ve algılayabiliyorsa öğretim etkinliklerinin
öğrenme o oranda kalıcı ve etkili olur. düzenlenmesinde basitten zora doğru
bir yol izlenmesi gerektiğini belirten bir
● Yazılı, işitsel veya görsel malzeme kullanmak
öğretim ilkesidir.
açıklık ilkesine girer.
● İnsan bilişsel gelişim süreci içinde de önce basit konuları
öğrenir daha sonra karmaşık ve zor konuları öğrenmeye
başlar.

● Öğrenmenin, somut durumlardan hareketle


başlaması gerektiğine vurgu yapan bir öğretim
Öğretimde, bir konunun bütünün
ilkesidir.
yönleriyle verilmesini ve aynı zamanda
● İnsanlar, doğdukları andan itibaren somut öğrenenin bir bütün olarak algılanıp,
nesneleri anlamaya ve öğrenmeye başlarlar. değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden
Bu amaçla nesnelere dokunurlar, tadarlar ve bir öğretim ilkesidir.
KONU KAVRAMA TESTİ
● Öğrenenin, öğrenme sürecine aktif
olarak katılması ve öğrenme unsurlarıyla
karşılıklı etkileşime girmesi gerektiğini
ifade eden bir öğretim ilkesidir. Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 12. sınıf öğrencilerine
saf şiiri anlatırken öğrencilere önceden öğrendikleri Ahmet
● Öğrenen, öğretim sürecinin ne kadar çok içinde yer alırsa Haşim'in şiirleriyle ilişki kurar. Ahmet Haşim'in şiir
ve ne kadar etkin olursa öğrenme de o oranda etkili ve kalıcı poetikasının (şiir sanatı) saf şairleri de etkilediğini söyler.
olacaktır.
1. Buna göre Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, özellikle
aşağıda verilen ilkelerden hangisine uygun davranmıştır?
A) Öğrenciye görelik

● Eğitimin amacı; sadece önceden B) Yakından uzağa


belirlenmiş bilgilerin öğrencilere C) Açıklık
kazandırılması değildir. Aynı zamanda
D) Somuttan soyuta
bireylerin içinde bulundukları topluma
uyum sağlamalarını ve sağlıklı bir biçimde E) Bilinenden bilinmeyene
sosyalleşmelerini sağlamaktır.
● Bu süreçte öğrencilerin, içinde
bulunduğu toplumun değerlerini tanıyıp anlamalarına ve
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Serkan, 11. sınıf
kendine özgü değerler oluşturmalarına fırsat sağlayacak
öğrencilerine proje dağıtırken bazı öğrencilerin şiir,
ortamlar oluşturulmalıdır. bazılarının roman okumak istediğini görüp buna göre
projeler verir öğrencilere.
2. Bu süreçte öğretmenin faydalandığı öğretim ilkesi
aşağıdakilerden hangisidir?
● Derste yapılacak bütün etkinlikler , o
A) Öğrenciye görelik
dersin hedeflerini gerçekleştirecek
şekilde düzenlenmeli amaç dersin B) Yakından uzağa
hedeflerine etkin bir şekilde ulaşmak C) Etkin katılım
olmalıdır.
D) Somuttan soyuta
E) Bilinenden bilinmeyene

Malatya'da Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olan Günseli,


9. sınıflarda masal ünitesini işlerken dersi Malatyalı olan
Eflatun Cem Güney'in derlediği masallardan başlar
anlatmaya.
3. Bu süreçte Günseli Öğretmenin faydalandığı öğretim
ilkesi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öğrenciye görelik
B) Yakından uzağa
C) Hedefe görelik
D) Somuttan soyuta
E) Bilinenden bilinmeyene
11. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Ziya Öğretmen, Toplumcu gerçekçi şiir anlayışını işleyen Şahin Öğretmen,
anlatım bozukluğu ünitesini işler. Öğrencilerine ünite Attila İlhan'ın "Sisler Bulvarı "şiirini şairin sesinden
sonunda çevresinde anlatım bozukluğu olan tabela ve öğrencilerine dinletir. Daha sonra şairin basit ve anlaşılır
halkın yanlış kullandığı cümleleri bir kâğıda döküp olan "Üçüncü Şahsın Şiiri"ni verir. Dersin sonunda ise
getirmelerini ister öğrencilerinden. imgesi yüksek olan "Jilet Yiyen Kız" şiirini verir.
4. Bu uygulamada Ziya Öğretmenin temel amacı 7. Buna göre Şahin Öğretmenin yararlandığı öğretim
aşağıdakilerden hangisidir? ilkeleri aşağıdakilerden hangileridir?
A) Öğrencilerin çağdaş yöntem ve teknikleri kullanmasını A) Bilinenden Bilinmeyene - Öğrenciye görelik
sağlamak
B) Aktüalite- Etkin katılım
B) Konunun öğrenilmesine yardımcı ögeleri belirlemek
C) Açıklık - Basitten karmaşığa
C) Öğrencilerin öğrendikleri bilgileri günlük yaşamla
D) Somuttan soyuta - Açıklık
ilişkilendirmek
E) Güncellik - Basitten karmaşığa
D) Ders içinde öğrenciyi aktif hale getirmek
E) Bilgilerin somut durumda soyut duruma geçişini
gözlemlemek Çan Meslek Lisesi'nde görev yapan Selin Öğretmen,
destanlarda varyantlaşmayı anlatmak için öğrencilere bir
oyun oynatır. Üç beş öğrenciyi kapının dışına çıkarıp bir
12. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde öğretmen, Türkçe öğrenciye sınıfta de bir hikâye anlatır. O da içeri giren
sözlükleri anlatırken önce Kaşgarlı Mahmut'un Divanü çocuğa bunu anlatır derken her anlatıcı hikâyeye çıkarma
Lügati't- Türk sonra Ali Şir Nevaî'nin Muhakemetü'l- veya ekleme yapar. Sözlü geleneğin değişerek aktarıldığını
Lügateyn kitaplarının içeriği hakkında bilgi verir ve sonra da bir oyunla anlatmış olur öğretmen.
kitapların görüntüsünü akıllı tahtadan gösterir.
8. Buna göre Selin Öğretmen dersinde hangi öğretim
5. Bu süreçte öğretmenin faydalandığı öğretim ilkesi ilkelerini kullanmıştır?
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öğrenciye görelik - Açıklık
A) Öğrenciye görelik
B) Yakından uzağa - Güncellik
B) Yakından uzağa
C) Etkin katılım - Somuttan soyuta
C) Etkin katılım
D) Açıklık - Transfer
D) Açıklık
E) Bilinenden bilinmeyene
E) Bilinenden bilinmeyene

Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 10. sınıf öğrencilerine


Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 12. sınıf öğrencilerine önce isim konusu işler ve sonra da sıfat ve adıl konusunu
Cumhuriyet Dönemi Halk Şiirini işlemeye başlamadan önce işler. Ardından bu sözcük türlerini birbiriyle karşılaştır ve
Neşet Ertaş'ın bugün ölüm yıldönümü olduğu için böylece türlerin genel özelliklerini buldurur.
"Zahidem" parçasını dinleyerek- çok sevdiğinizi biliyorum-
9. Bu süreçte öğretmenin faydalandığı öğretim ilkesi
dersimize geçeriz.
aşağıdakilerden hangisidir?
6. Buna göre öğretmenin yararlandığı öğretim ilkeleri
A) Öğrenciye görelik
aşağıdakilerden hangileridir?
B) Yakından uzağa
A) Güncellik- Öğrenciye görelik
C) Özelden genele
B) Transfer - Etkin katılım
D) Genelden özele
C) Yakından uzağa - Ekonomiklik
E) Bilinenden bilinmeyene
D) Somuttan soyuta - Açıklık
E) Güncellik - Sosyallik

1-E 2-A 3-B 4-C 5-D 6- A 7-C 8-A 9-D 10-


2. GÖZLEMCİ ( TANIK -
MÜŞÂHİT) BAKIŞ AÇISI
● Gözlemci anlatıcı olayların
1. KAHRAMAN ANLATICI akışını etkilemez, yalnızca
aktarıcıdır, olaylara karışmaz.
BAKIŞ AÇISI
Kamera gibi izler ve aktarır.
● Kahraman; kendi yaşadıklarını, ● Anlatıcı gördüklerini, tanık olduklarını aktarır. Yorum
bildiklerini ve hissettiklerini aktarır. yapmaz.
● Olaylar, roman kahramanlarından ● Bu bakış açısında betimleyici öge çok kullanılır.
birinin ağzıyla anlatılır.
● Kahramanlarının aklından geçenleri bilmez. Anlatıcının
● Birinci tekil / çoğul kişi (BEN- BİZ) ile anlatılır. anlatımı gördükleriyle sınırlıdır:
● İç odaklıdır. Buna "İçten Bakış Açısı " da deniliyor. ● Anlatıcı, sadece sessiz kamera görevi üstlenir.
● Bireyin iç dünyasını anlatan öykü ve romancılar bu bakış ● Gözlemci bakış açısında en önemli şey "tarafsızlık"tır.
açısı çok kullanır.
● Dış odaklıdır.
● BEN veya O şahısları kullanılır.
ÖRNEKLER
" Ve baktım ki o kadar çok yorulmuşum ki… Minderde üst
üste konmuş iki yastık. (Demek annem biraz rahatsızlanmış
ve buraya uzanmış) artık ağrılarım sonsuz korkululara ÖRNEKLER
yaslanmış gibiydim. Ağrılarım acının içinde acı oluyordu ve
Birkaç evlik bir yerden geçiyorlardı. Yıkık bir duvarın dibinde
buna artık dayanamıyordum."
yırtık elbiseli, tıraşları uzamış, yüzü kırış kırış, yılgın bir
Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ihtiyar oturuyordu. Başında kirli, beyaz bir papak vardı.
Ağzı açıktı; üst damağında tek kalmış, kazma gibi uzamış
dişi görülüyordu. Murat selâm verdi; ihtiyar oturduğu
" Hiçbir zaman çok yakın arkadaş olmadık onunla ama hep yerden eliyle selâmını aldı.
birbirimizin hayatında yerimiz oldu. Aynı kuşaktan olmanın
daha da güçlendirdiği bir bağ, ne kadar seyrek görüşsek de Mehmed Niyazi, Ölüm Daha Güzeldi
zamanla pekiştirilip sağlamlaştırdı ahbaplığımızı dün de
bugün de."
"Ziya kapıyı ve elindeki anahtarı cebine koymadan hızlı
Murathan Mungan , Dokuz Anahtarlı Kırk Oda adımlarla asansöre doğru yürüdü. Koridorda o sırada,
ışıklar tavandan sarkan sarı toplar halinde gibi sıra sıra
yanıyordu."
" Akşam ekmeğinizi yer yemez hemen damın üstüne
damlıyor, yataklara girip yorganlara boğazımıza kadar Hasan Ali Toptaş , Heba
çekiyorduk. Geceler biraz soğuktu ama gökte kocaman
ışıltılı yıldızlar vardı. Yağmurlu günlerde eve, yani saçağın
"Bünyamin, Zülfikar'ın adamlarıyla karşılaşmamak için
altına gece yarısından sonra, ortalıktan el ayak çekilince
Galata'nın sokaklarında durmadan yer değiştiriyordu.
gelir, usulcacık yataklarımıza girerdik saçak altında
Güneş ufukta iyice alçalmıştı. Kasımpaşa Mezarlığı'na
yattığımızı el âlem görmesinden utanırdık."
ulaşan Bünyamin, babasının orada olduğunu gördü. Hemen
Yaşar Kemal , Yatak
yanına yaklaşmak istedi fakat Uzun İhsan Efendi oturduğu
yerden kalkarak hızlıca oradan uzaklaştı. Oğlu Bünyamin
"Zehra’yı gördüm, büyümüş, hemen hemen bir genç kız peşinden koştu ve ona seslendi. Fakat Uzun İhsan hiç
olmuş. Dört seneden beri görmemiş olmama rağmen o karşılık vermeden ortadan kayboldu."
kadar çocuğun içinde derhal çıkarıp buldum. Allah'tan çok İhsan Oktay Anar , Puslu Kıtalar Atlası
şey mi istedim bilmiyorum ama Zehra benden utanır mı
acaba?"
Reşat Nuri Güntekin , Acımak
3. İLAHİ ( TANRISAL - 4. ÇOĞULCU BAKIŞ AÇISI
HÂKİM - SINIRSIZ ) BAKIŞ İki şekilde yapılır.
AÇISI
●Müşahit, kahraman ve hâkim bakış
● Anlatıcı, olaylara ve açılarının ikisinin ya da üçün bir arada
kahramanlara hâkimdir. Olayların kullanılması
nasıl gelişeceğini bilir ve görür.
Olayları anlatırken kahramanların ● Olayların birden fazla kahramanın
aklından geçenleri ve bakış açısıyla verilmesi
psikolojilerini yansıtır: ● Buna "karma bakış açısı" da denir.
● Anlatıcı, yaşanmış ya da yaşanacak olan her şeyi bilir. ● MEB kitaplarında yer almaz.
● Kahramanların geçmiş ve geleceklerine ait her konuya ● Genellikle modernist ve postmedernist metinlerde yer
hakimdir. alır.
● 3. tekil şahıs (O) ile yapılır.
● Anlatıcı sıfır odaklıdır.
● Bu bakış açısına “Olimpik” anlatım da denir. ÖRNEKLER
" Akşam olmuştu rıhtım korkak insanlar doluydu. Bir ara
düşündüm. Neden buralar sürekli geliyor. Yoksa o da
burada mı kaybetti onu. Akıllandı desem inanma, korkma
ÖRNEKLER yahu. Zaten insanlar beni tanımak yerine kaçmayı yeğliyor.
"Onun fikirlerinde ve duygularında hiçbir şey Onun ben niyetini biliyorum aslında nasıl anlatsam
değişmemiştir. Bu gidişten o da memnun değil, ne bu bilemiyorum ya…"
yaşayış tarzını, ne evlerine girip çıkan insanları, o da Oğuz Atay, Korkuyu Beklerken
beğenmiyor; fakat ne çare ki iş çığırından çıkmış, karısına
olan zaafı yüzünden yahut daha başka sebeplerden kendini
bir kere bu korkunç akıntıya kaptırmıştır; bu müdafaalar bu
zaafa bir mazeret göstermekten başka bir şey için değildir."
Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü
ANLATICI

Küçük Ağa, hücresine çekildikten sonra yeni tanıştığı bu


insanları geç vakte kadar düşündü, bazı cümlelerin ● Anlatmaya bağlı metinlerde olayı
üzerinde uzun uzun durdu. Bütün bunlardan sonra vardığı anlatan kişidir.
neticeler şunlardır: Bir kere Ankara umduğu ve sandığı gibi
● Anlatıcı, yazarın kendisi değil
kuvvetli bir düzenin merkezi değildi, fakat umduğundan da,
kurmaca bir kişidir.
sandığından da çok daha büyük, çok daha önemli karakter
kazanmaya istidatlı görünüyordu. Bunu sezmek Küçük ● Romanda olaylar birinci veya üçüncü kişi ağzından
Ağa’nın başını döndürdü. anlatılır.
Tarık Buğra , Küçük Ağa Ankara’da ● "Yaprak Dökümü" adlı romanda anlatıcı üçüncü tekil
kişidir.
●Milli Edebiyat Dönemi romanlarının genelinde üçüncü
" Kaseti çözerken içinde zaman zaman kabaran nedensiz
tekil kişi anlatılır.
öfkeyi, ilk başta kendi de inanmadı; sanki başkasına ait bir
duyguyu, o yaşıyordu. Kimi zaman fazla sinirlenmesini,
söylenenlerin zaman zaman anlaşılmaması , sesin
boğuklaşması, sokaktan gelen sesler ya da birdenbire
ortaya çıkan cızırtılar gibi çeşitli teknik nedenlere
bağlamaya çalışırken, birdenbire gerçek nedenin bu
olmadığını anladı."
Murathan Mungan, Eldivenler Hikâyeler
KONU KAVRAMA TESTİ 3. Aşağıdakilerden hangisi ilahi bakış açısıyla yazılmış bir
metinden alınmıştır?

A) Belki de hayatına takılmadan sular içinde kavuşmayı


beklerdi. O zaman kemiklerine varıncaya kadar balıklara
1. Aşağıdakilerden hangisi farklı bir bakış açısıyla
yem olsa bile, uçsuz bucaksız deryada hiç olmazsa ruhu
yazılmıştır?
serbest kalır, diye içinden geçirdi.
A) Arkadaşlarının yanında usulca dinledim fakat sesimi bile
B) Rüzgâr dalları yarı yarı kıpırdattı. Yarı kapalı, yumuk
çıkaramıyordum. Bir an olanları aklıma getirdim ve
yumuk gözlerini, büsbütün küçülterek nehrin iki kıyısı bir
pişmanlığım yüzümde saklıydı
suda buluşuyor. Önünde bir bataklık, bulanık suların
B) Sabah erkenden kalktığım gibi açık, bulutsuz sabahlar, ortasına doğru, bir yarımada şeklinde uzanan bir vadi
herkes gibi bana da çocukluğumu hatırlatır. Yanımda ezeli geliyordu.
ve mor bir fecir memleketi gibi kalan doğduğum yeri
C) Ağaçtan ağaca serilmiş beyaz çamaşırlar bu kadar
gözümün önüne getirmek isterim.
durgun, güneşsiz, ıslak bir şekilde ılık havada hiç
C) Yeni yeni şöhret kazanmış birçok meslektaşım yanıma kurumayacaklar. Bu kedi, çamaşırların etrafında gezinip bir
geliyordu. Muharebenin başında daha mektepten yeni çamaşırı alıp arkasına bakmadan alıp götürdü.
çıkmış, acemi bir doktordu. Ama en uzak hudutlara giderek
D) Fabrikanın düdük sesi öttükçe irkilen bedenim, buğday
hiç durmadan çalışmıştık onunla Karadeniz'de.
renkli, iri ve siyah gözlü güzel yüzüne nedense içim
D) Kabataş Lisesi sessizlik içinde martıları beklerdi. Kırk ürpererek bakarken burada bir zamanlar semtin insanları
senedir İstanbul'un minareli ufku, hayalinden hiç ve havasıyla dolu bir berber dükkânı var mı idi, diye kendi
silinmemişti. Bir gemi Kabataş’tan aşağı usul usul inerdi ve kendime sorarım da bir türlü "Evet!” diyemem.
Kabataş’ın önünde paslı demirini atmaya başladı.
E) Seneler var ki kuşlar gelmiyor. Daha doğrusu ben
E) Yatağın içinde saatlerde resme gömüldüm, bu dakikalar göremiyorum. Güzün o güzel günlerini penceremden görür
odamda arkam pencereye dönük, eski koltuğa gömülür görmez Efendinin konağı sırtlayacağını düşünürdüm.
otururdum. Gözlerimi kapar, dışarıdaki akşamı tekrar eden
içimi seyrederdim.

Kadıköy’den kalkıp Bostancı'ya giden dolmuşlar, sahilden


Kahvecinin kendisi sevimsiz bir adamdır. Kahveciden çok ,
Moda burnuna doğru çıkarken ani bir dönüşle sola sapardı.
ters bir devlet adamının hüviyetini taşır Hastalıklı olmasa
Bu yol patiskadan dümdüz gittikçe tren garının içinde
doktorlar fazla yorulmamasına salık vermemiş olsalar
kalıyordu. Yoğurtçu Parkı’nda yüzyıllık çınarlar dolmuşların
dünyada kahveci olmazdı? Tepsisinde o hayattaki
gürültüsünü gölgeliyordu. Yollar Dörtyol ağzında seyyar
tembelliği taşırdı ve kimsenin bunu anlamadığına inanırdı."
satıcıların da olduğu yere varmaya yakındı.
2. Bu parçanın anlatımında kullanılan bakış açısı
4. Bu parçanın anlatımında kullanılan bakış açısı
aşağıdakilerden hangisidir?
aşağıdakilerden hangisidir?
A) İlahi bakış açısı
A) İlahi bakış açısı
B) Kahraman bakış açısı
B) Kahraman bakış açısı
C) Gözlemci bakış açısı
C) Gözlemci bakış açısı
D) Betimleyici bakış açısı
D) Betimleyici bakış açısı
E) Çoğulcu bakış açısı
E) Çoğulcu bakış açısı
5. Aşağıdaki cümlelerden hangisi gözlemci bakış açısıyla 7. Aşağıdaki cümleler bakış açılarına göre ikişerli
yazılmamıştır? eşleştirildiğinde hangisi dışta kalır?

A) Köyden uzaklaştıkça zeytinlikler beliriverirdi. Dışarı çıkıp A) Hayatımızda ne yapsak da mutlu olmuyorduk. Kime ne
zeytinlikler arasına dalınca sarı entarisinin eteklerini diyeceğimiz bilemez olduk. İnsan denen varlığa yaklaştıkça
toplayıp beline soktu; alçak topuklu, kalın rugan yalpalayan araba gibi üstümüze devrilecekti.
ayakkabılarını çıkarıp heybesine koydu.
B) Rıhtımda doktorun evi önünden geçerken ilk gençlik
B) Demirci ustasıydı. Sabah karanlığında işine giderken çağlarının heyecanlarına kapılırdı elinde olmadan.
evinin anahtarını cebine kordu. Müşterinin anahtarı ile Doktorun kızını balkonda görebilirse kızın kısa bir bakışı ile
karışırdı fakat yerlerini ayırırdı. Dükkâna yaklaştıkça adımları birbirine dolanır, yüreğinin vuruşları hızlanıverirdi.
simitlerini ısırır artanı kendini bekleyen kedi ya da köpeğe
C) Caminin duvarları her geçen gün sarmaşıkla doluyordu.
ayırırdı.
Koyu renk parke zemine, kiremit, hardal ve mavinin
C) Emine; bir yerde durup soluk almadan, bir kere dönüp tonlarının ağırlıklı olarak kullanıldığı sade desenli kilimler
ardına bakmadan kırk okka tuzla obaya varmış. Anası, seriliydi camide. Duvarlara eski hat yazılı metinler asılmıştı.
babası onu görünce her şeyi anlamışlar. Kız, çuvalı oraya
D) Evden çıkınca ortalığın sessizliğini, bu sessizliğe lapa lapa
atıp yere yıkılmış, kendinden geçmiş ama daha ortalık
kar yağdığını görmüş, yürümek hevesine kapılmıştı. Fazla
kararmadan yerinden fırlamıştı.
kalabalık olmayan kahveye, sonraları tek tük birkaç kişiden
D) Bakkal bir süre adamı izlemiş, sonra kendi işine dalmıştı. başka gelen olmadı. Bazen buğusunu sildiği camdan sanki
Akşama doğru bir alıcısıyla ilgilenirken korna sesleri kendi geçmişini izliyordu.
duymuş, gözleri adamı aramış ama yolda kimseyi
E) Beyazıt Havuzu’nun kenarındaki kanepelerden birine
görememişti. Yıllarca kendi kendine düşünür olmuştu
oturmuş sizi bekliyorum. Yaşını almış bir adamın, yirmi
E) Akşam olmak üzereydi, iki derenin birleştiği bu batak yaşındaki çocuk hevesini yaşamak istemesi, ne bileyim…
çukur, sıtmalı araziye çeltiklerden kalkan kokulu ağır bir Sizi bekliyorum, siz geçmediniz. Yüzünüzü göremedim.
duman yayılıyor; gövdeleri yarılmış, yanmış, beş on yaşlı,
cansız söğüt arkasında güneş bulanık bir ışık uzatarak
arkların durgun sularını yer yer parlatıyordu.

Yalnız kalmaktan korktukça yalnızlığım artıyor. Yalnız


yaşayan insanların, kendi içlerinde başlayıp biten
Okulun son günüydü, biraz sonra karneler dağıtılacak ve
eğlenceleri vardır. Fakat mesele bu değildi; mesele, bir
öğretmenleri hepsini yanaklarından öpüp güzel bir tatil
şeyleri, sıcak bir çorbanın kokusunu duyar gibi
geçirmelerini dileyecekti. Dört yıldır hep böyle olmuştu. Ne
hissedebilmekti. Bense bunu hiç becerememiştim. Ne
kadar da çabuk geçmişti. Derslerin başlaması sanki daha
tabiatı ne insanları ne de olup bitenleri hiç sevmemiştim;
dün gibiydi.
Bir kitaba yeniden başlamak gibi, sevmeye yeniden
6. Bu parçanın anlatımında kullanılan bakış açısı başlamak pek kolay sayılmazdı onun için. O, hep aklında
aşağıdakilerden hangisidir? bunları geçirirken …"

A) Müşahit bakış açısı 8. Bu parçanın anlatımında kullanılan bakış açısı


aşağıdakilerden hangisidir?
B) Kahraman bakış açısı
A) İlahi bakış açısı
C) Gözlemci bakış açısı
B) Kahraman bakış açısı
D) Betimleyici bakış açısı
C) Gözlemci bakış açısı
E) Tanrısal bakış açısı
D) Betimleyici bakış açısı

E) Çoğulcu bakış açısı


9. Aşağıdakilerden hangisi gözlemci anlatıcının bakış Ali nihayet uyandı. Anasını kucakladı. Her sabah yaptığı gibi
açısıyla yazılmış bir metindir? yorganı kafasına büsbütün çekti. Anası yorgandan dışarıda
kalan ayaklarını gıdıkladı. Yataktan bir hamlede fırlayan
A) Kapıyı sessizce çekip çıkıyorum. Caddeye doğru yürüyen
oğluyla beraber tekrar yatağa düştükleri zaman bir genç kız
ayaklarım sanki bedenime son kez koltuk değneği
kahkahasıyla gülen kadın mesut sayılabilirdi. Mesutları çok
oluyordu. Bacaklarım titriyor, yürümeyi unutmuşum sanki.
az bir mahallenin çocukları değil miydiler?
B) Çekingen, kaygılı bir adamın işten gelişinin
11. Bu parçanın anlatımında kullanılan bakış açısı
betimlenmesini görüyoruz. Adam sokak köpeklerinden, eve
aşağıdakilerden hangisidir?
girdiği ilk anki sessizlikten, ışığı yakana kadar geçen o
karanlık anlardan geriliyordu. Zaten içi içini yerken kapının A) Karma bakış açısı
girişinde bir mektupla karşılaşması onu iyiden panikletti.
B) Hâkim bakış açısı
C) Sabahın ilk ışıklarıyla geyikler geldi yine ırmak kıyısına.
C) Gözlemci bakış açısı
Geç doğup erken batan güneş sıradağların üzerinden
görünüp yükselmeye başlarken onlar da ormanın D) Betimleyici bakış açısı
yukarısından aşağıya inmişlerdi. İzlerini sulara değdiren E) Çoğulcu bakış açısı
hayvanlar, batan güneşe doğru kafalarını sessizce
çeviriyordu.

D) Gece yarılanırken gidecek başka bir yer bulamayacak,


biraz yorgun biraz da hırslı bir şekilde evden ayrılacaktı. 12. Aşağıdakilerden hangisi Tanrısal (hâkim) anlatıcının
Kapıyı gürültüsüz açtı kimseyle içinden konuşmak bakış açısıyla yazılmıştır?
gelmiyordu son zamanlarda.
A) Yedi senedir bu sokaktan gayri İstanbul şehrinde bir yere
E) Gürültülü bir caddeydiler. Kaldırımdan taşan kalabalığın gitmedim. Ürküyorum. Sanki döveceklermiş, linç
arasından kendilerine bir yol bulmaya çalışırken edeceklermiş, paramı çalacaklarmış ne bileyim, bir şeyler
yitiriyorlardı birbirlerini. Neden sonra buluştuklarında işte gibime geliyor da şaşırıyorum.
avlunun kokusu üzerlerine sanki sinmişti.
B) Sizi bekliyorum. Sizi göreceğim; içimde bir şey koşacak.
Siz görmeden geçeceksiniz. Ben kederle sevinci duyup
dalacağım istediğim âleme. Dünyayı yeniden kederlerle
kuracağım.
Aylı geceler, büyüyen ayla birlikte daha da uzardı
C) Sakine, ayağa kalktı ve sabahlığını üzerine geçirip yemek
uykusuzlukları! Odasına dolan ay ışığı aşksızlığını,
odasına gitti. Odada kahvaltının izlerinden başka bir şey
yalnızlığını yansıtır; bütün özlemlerini uyarır, bütün
yoktu. Odadaki bu sakinlik mutfakta tamamen kayboldu.
anılarını karanlıktan aydınlığa çıkarırdı sanki.
Bir yığın çanak çömlek, masanın üstüne yığılmıştı.
10. Bu parçanın anlatımında kullanılan bakış açısı
D) Doğanşehir’e kırık dökük surlar arasından girdik. Eskiden
aşağıdakilerden hangisidir?
kalma taş duvarlar... ilk durağımız bir kahvenin önüydü,
A) İlahi bakış açısı sokakta kimseler yoktu, duvarın gölgesinde oturulabilecek
B) Kahraman bakış açısı tek yer vardı.

C) Gözlemci bakış açısı E) O günün diğerlerinden farklı olduğunu hissediyordu.


İçinde bugün ters giden her şeyin yoluna gireceği inancıyla
D) Betimleyici bakış açısı
dışarı çıktı. İyiden iyiye yorulmuştu. Gerçekten de uğurlu
E) Çoğulcu bakış açısı bir başlangıca ihtiyacı vardı. Bunu da çok iyi biliyordu.
Evin öte başındaki mutfakta, nefes kokuları eşliğinde Anam evde değil nasılsa! Yabanlık elbisemi giydim. Taş
kalmışlardı. İki tavuk kesip haşlamışlar, yağda yumurta aynanın önünde bir o yana bir bu yana gidip geldim.
pişirmişlerdi. Pilavla birlikte erik hoşaf da vardı. Bir sininin Salındım nazlı nazlı. Güzelliğime baktım. Ayak parmaklarım
üstünde alıp getirdiler. Sofra bezini serdiler. Bir kalbur üzerinde yükseldim, boyum daha da uzardı.
koydular. Siniyi yerleştirdiler.
16. Bu parçanın anlatımında kullanılan bakış açısı
13. Bu parçanın anlatımında kullanılan bakış açısı aşağıdakilerden hangisidir?
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çoğulcu bakış açısı
A) Karma bakış açısı
B) İlahi bakış açısı
B) İlahi bakış açısı
C) Gözlemci bakış açısı
C) Gözlemci bakış açısı
D) Betimleyici bakış açısı
D) Betimleyici bakış açısı
E) Kahraman bakış açısı
E) Çoğulcu bakış açısı

Tavan arasında yer yer dökülen sıvalar duvar diplerinde


Çok çetin bir savaştan sonra yatıştı yangın. Köylülerin beyaza ve mavi tortular oluşturmuştu. Işık birkaç
kıpırdayacak hâli kalmadı besbelli. Birkaç kürek daha basamakla inilen yerden iğne deliğinden gelirdi. Etrafta
toprak atıp görünürdeki kıvılcımları örttüler. Yanacak saz tiner kokusu parlak beyazı üzerine yapışmış tavan
da saman da kalmamıştı zaten. “Hiç değilse köyü aralıkları… Baskı makinelerin üzeri örümcekle doluydu.
kurtardık!” diyordu muhtar. Komşular düşen alevlerin
17. Bu parçanın anlatımında kullanılan bakış açısı
içinde önce fikirleri yaktılar sonra da belki de içlerindeki
aşağıdakilerden hangisidir?
intikamı…
A) Kahraman bakış açısı
14. Bu parçanın anlatımında kullanılan bakış açısı
aşağıdakilerden hangisidir? B) Tanık bakış açısı

A) Çoğulcu bakış açısı C) İç odaklı bakış açısı

B) Müşehedat bakış açısı D) Sınırsız bakış açısı

C) Gözlemci bakış açısı E) Tanrısal bakış açısı

D) Dış odaklı bakış açısı

E) Tanrısal bakış açısı Çocukluğundaki yaz günlerini düşününce içine bir sıkıntı
çökerdi. Sıcak öğle sonraları, ipe dizilmiş tütün
yapraklarının kurutulduğu bomboş, sessiz sokaklar, dilleri
Yusuf gelince bunu söylemeye karar verdi. Bu evin içindeki dışarıda bitkin köpekler, sinek ve arı vızıltıları o olurdu.
maddi ve manevi sıkıntıyı bölüşecek bir insana muhtaçtı ve
18. Bu parçanın anlatımında kullanılan bakış açısı
bu günlerce süren mutlak yalnızlık onu neredeyse
aşağıdakilerden hangisidir?
boğacaktı.
A) İlahi bakış açısı
15. Bu parçanın anlatımında kullanılan bakış açısı
aşağıdakilerden hangisidir? B) Kahraman bakış açısı

A) İlahi bakış açısı C) Gözlemci bakış açısı

B) Kahraman bakış açısı D) Betimleyici bakış açısı

C) Gözlemci bakış açısı E) Çoğulcu bakış açısı

D) Betimleyici bakış açısı


1-D 2-A 3-A 4-C 5-D 6-E 7-C 8-E 9-C 10-A
E) Çoğulcu bakış açısı
11-B 12-E 13-C 14-E 15-A 16-E 17-B 18-A
Allah’ın yardımı olmadan kusursuz şiir
söylenemez. Şiirin pratikte insana faydaları
● Yunanca poiétiké kelimesinden türeyen ve “yapmak, da vardır: İnsanın gönlünü hoş etmek ve
üretmek, yaratmak” gibi anlamlarına gelir. İlk kez bu terimi ismini kalıcı kılmak gibi. İnsanın
Aristo aynı adlı eserinde kullanır. olgunluğunun ve mükemmelliğinin bir sonucu olan şiir,
başlı başına bir ilimdir. Aynı zamanda şiir ihtiras ve aşktan
doğan bir sevdadır. “Ancak bu sevda ilim ve irfan ile
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN süslenmeli, zenginleştirilmeli ve kuvvetlendirilmelidir. Zira
ilimsiz şiir, temelsiz bir duvar gibidir ve yine ilimden
Şiire başlamadan önce kalbin kötülüklerden
yoksun şiir, ruhsuz beden gibi cansız hareketsiz ve
arındırılması gerektiğini, ancak bu şekilde
revnaksızdır.” Öte yandan “şiirin asıl sermayesi derttir;
şiirin pak ve temiz olacağını belirtmektedir.
gönlünde ızdırap, dert bulunmayan, ciğeri yaralı olmayan
Ona göre şiir bir ilimdir. Şair kendisinde var olan bu ilimle
insanın şiiri tat ve zevkten uzak olur.”
kademe kademe ilerleyerek şiirini kemale erdirir. Şiir
hakikatten haber vermelidir. Böyle bir manzumede de asıl
olan “ma’nâ ve dakâyık”tır. Kanuni’ye göre şiir biraz da
yalandır. Duygu ve hayal gücü sayesinde istenilen her şey
şiir olabilir.

İki görüşü vardır.

1. ŞİİR VE İNŞA MAKALESİ


Divanındaki bazı beyitlerde şiirin temelini Şiir ve İnşâ makalesinin temel özellikleri;
manaya dayandırırken bir taraftan da
a) Gerçek , asıl Türk şiiri divan şiiri değil, halk
manzumenin “pâkize”liği üzerinde durur.
şiirimizdir.
Ona göre söz “açık, yalın, temizlenmiş”
olmalıdır. “Şair, şiirinin gereksiz sözcüklerden arındırılmış, b) Necati ve Bâkî’nin gazelleri, Nedim ve Vâsıf’ın şarkıları
saf, yalın, temizlenmiş olduğunu ifade etmek için ‘pâkize- İran şiirini taklit yoluyla yazıldığından Osmanlı şiirine dâhil
güftâr’ ve ‘pâkîze-suhan’ sözlerini kullanır.” edilemez, “melez şiir” kategorisine girer.

c) Gerçek/asıl şiirimiz taşra halkı ile İstanbul ahalisi


arasında bulunan şairlerin “nâ-mevzûn” diye
beğenmedikleri “avâm” şarkıları, yine taşralarda ve çöğür
● Hüsn ü Aşk’ta şiire ve şaire dair şairleri arasında deyiş, üçleme ve kayabaşı denilen
düşüncelerini yer yer ifade etmiştir. nazımlardır. Gerçek/asıl inşâmız (nesrimiz) ise Kamus
mütercimi ve Muhbir gazetesi tarafından kullanılan “şive-i
● Bu kusurlarını örtmek için de dünyada
kitabet”tir.
söylenmedik söz kalmadığını iddia ederler. Şairlik davası
güden bir kısım insanlar da medreseliler, hocalardır ki
onların gerçek manada şiir söyleyebilmeleri imkânsızdır.
2. HARABȂT ANTOLOJİSİ
Oysa tahsilin kazandırdığı “şiir dışındaki şeylerle, şiir
denilen o hâlis ‘nektar’ı, o ‘musaffâ’ balı küçümsemek
isterler.” Bilinen gerçeklere hikmet havası vermek de şiir ● Ahvâl-i Eş'âr-ı Türkî" ve "Ahvâl-i Şuarâ-yı Rûm"
değildir. Gerçek anlamda bir ilk oluşturmak isteyen şairin bölümlerinde Osmanlı şiirinin zaman içinde geçirdiği
sözü tam açıklıktan uzak olmalıdır. Mana okuyucuya telkin merhaleler ve gelişme safhalarına dair görüşleriyle edebî
yoluyla intikal ettirilmelidir. Yine Şeyh Galip’e göre şiir, “ne zümreler ve zihniyetleri temsil eden çeşitli şairler
önce bulunmuş mazmunlar, ne mustalah tâbirler, ne hakkındaki tespit ve değerlendirmelerini ortaya koyar.
Arapça ibâre, ne ağdalı edâ, ne belâgat kaidelerine Osmanlı Türkçesi ve edebiyatının Çağatay Türkçesi ile olan
uygunluk, ne mânâca ilgili lâfızları bir araya toplayabilme münasebetine işaret etmesi yanında Çağatay
hüneri, ne çehre güzelliğinden bahsetme, ne herkes edebiyatından şiir örneklerine yer verir.
tarafından beğenilen söz, Şiirin en büyük meziyeti, daha
önce söylenmemiş bir söz olmasındadır.”
● Halk şairlerinin şiirlerini "eşek anırması"na benzetir. elli, deniz gönüllü, ayağını Zuhal’in tepesine basmış,
hançerini Mirrîh’in göğsüne saplamış memdûhlar, feleği
tersine çevirmiş de kadeh diye önüne koymuş, Cehennem’i
alevlendirmiş de dağ diye göğsüne yapıştırmış, bağırdıkça
" Bazen. Garibî’yi okur ve Âşık Kerem'e yanar, acır
arş-ı a’lâ sarsılır, ağladıkça dünyâ kan tûfanlarına gark olur
dururdum. Ara sıra da. Âşık Ömer'i elime alır, okur ve O'nun
âşıklar, boyu serviden uzun, beli kıldan ince, ağzı zerreden
«uçkur» sözüne şaşar kalırdım. Kim yazdığım şiirleri ufak, kılıç kaşlı, kargı kirpikli, geyik gözlü, yılan saçlı
yerecek olsa, O'nun başı benimle derde girerdi. Bana karşı ma’şûkalarla mâl-â-mâl göreceğinden kendini devler,
gelenlere hiciv, alay cevap verirdim; şiir kitabım, dilin kılıcı gulyabânîler âleminde zanneder.
gibi etkili idi. O durumda, öylece zaman; bir iki sonbahar, ● Namık Kemal, nesir ile şiiri iç içe kullananları sert bir
ilkbahar geçti. Elime, gönülden söyleşişlerle yazılarak şekilde eleştirir. Yine aynı mektubunda şiirin faydalarına
basılmış, değerli bir iki eski Dîvân geçti. Bir kere bu değinen şair, şiirin; “Biz iptidâ şirimizi kendimize te‟sir
hâzineye kavuştum ve böylece, başka bir dünyaya girmiş ettiği gibi herkese dahi te‟sir edecek ve tezhib-i ahlâk ve
oldum. Âferinin, - takdirimin - bini bir paraya idi ve islâh-ı efkâra medâr olacak”
neticede, Gevheri'nin pabucu dama atıldı; yani Eski Şiirde açıklığı ve anlaşılırlığı her şeyin üstünde tutan Namık
Edebiyat, Klâsik Şiir çok hoşuma gitti ve artık Halk Kemal, şiirde açıklık yerine söze ve musikiye önem
Edebiyatı’mn, Şiiri'nin gözümde önceki değeri kalmadı. verenleri ve şiiri söze ve musikiye feda edenleri olumsuz
Vehbî ile Vâsıfı beğenerek, onlara benzemek istedim. Bu yönde eleştirir. Onun eleştirdiği en önemli nokta “Hani
bizim Türklerin eski eski bir tabiri vardır a, “Ah râbıtasızlık!”
şâirleri okumayı âdeta dert edinerek, şiirlerindeki
derler. İşte o rabıtâsızlık âlem-i edebiyatta lafzı mânaya,
olağanüstü mükemmeliyete hayran kaldım. Tatlı ifâdesi ve mânayı lafza bağlayamamaktan zuhûr ediyor.”
insana mutluluk veren anlamı ile bundan daha güzel,
mükemmel söz olur muydu?

- Eski Şiir'deki - servi ile boy-bos, yani ince, uzun, zarif


görünüş tasvirleri: kıyâmet alâmeti, belirtisi gibi idi, insanı
hayran bırakıyordu."

Ekrem edebiyat ve özellikle şiir


hakkındaki görüşlerini Talîm-i
Edebiyât’ta, III. Zemzeme’nin ön
sözünde, Takdîr-i Elhân’da, Pejmürde’de
● Namık Kemal‟e göre Divan ve Takrîzat’ta geniş bir şekilde açıklar.
edebiyatının toplumla ve tabiatla
bağlarının sağlam olmayışı, kendi içine ● Ona göre ilk dönemin gerçekliğinin
kapanmış, soyut, Arapça ve Farsça aksine şiir kendine özgü hayallerle ve tasvirlerle
tamlamalarla kurulmuş olmasından yaratılabilir. “Sanatın maksadı güzelliktir” diyen şair, bunu
ortaya çıkar. Bu durum eski Türk edebiyatına özgü oluşturacak unsurları da “duygu, hayal ve düşünce” olarak
eserlerin, gerçekten/yaşamdan uzak ve hayalci ürünler ifade eder. Ardından “Her şiirde gerçeğe uymak zorunlu
ortaya koymasına neden olmuştur. mudur, yoksa değil midir? Ne zaman gerçekler yansıtılmalı
● Namık Kemal şiir ve edebiyatın, toplum, insan ve sosyal ya da hayalin şiirdeki yeri ne olmalı?” gibi soruları sıralar.
yaşamla bağlarının sağlam olmasından yanadır. Bu yüzden ● Şiirde “yerine göre yalın, nükteli, ince anlamlı,
de şiirde kendi milletinin değerleri peşinde koşar.
gösterişli” düşüncenin önemli olduğunu vurgulayan Ekrem,
● O, şiiri her zaman “mücerred bir emr-i tabii” olarak tabiatı sonsuz bir kaynak olarak görür. Zira “Zerrattan
görür. Bunun aksi ise Namık Kemal göre şiiri bozmak, şiiri şumusa kadar her güzel şey şiirdir.”
gerçek anlamından uzaklaştırmaktır.
● Konu ile beraber üslup güzelliğine de önem veren
Recaizade, anılan eserleri ve düşünceleri ile dönem şiirinin
Mukaddime-i Celâl’de “Şiirimiz ise -ekser münâcât ve ana ilkelerini belirlemiştir, denebilir.
na’tler ve birkaç ufak mesnevî ile güzel müfredler istisnâ
olunduğu hâlde- hakîkat ü tabiat âlemlerinden hâric bir
cihân-ı evhâmdan iktibas olunmuş birtakım nâ-merbut
tasavvurlardan ibaret idi. Ekser şiirlerimizin beyit ve
mısrâ’ları beyninde olan ma’nâ televvünü, parça
bohçalarında renk televvününden ziyâdedir.
Dîvânlarımızdan biri mütâla’a olunurken, insan muhtevî
olduğu hayâlâtı zihninde tecessüm ettirse, etrâfını ma’den
● “Şiirim İçin”, “Kendim İçin”, “İhdâiye”,
“Münâcât II”, “Terâne-i Sabah”, “Şiir-i
● Şiirle ilgili görüşlerini, Terceme-i hal Nânüvişte” gibi manzumelerinde anlatır.
yazılarında, özellikle Makber için
yazdığı mukaddimede bulmak ● Ona göre eskiler “manzum ve mukaffâ
mümkündür. Örneğin şair, “Terceme-i söz”e şiir derlermiş ancak artık “
Hal”inde 1876’da Fransa’ya gidince kimleri okuduğunu, ‘ruhumuz üzerinde ebyât-ı bedî‘anın hâsıl
hangi sanatçılardan etkilendiğini ve nasıl bir şiir kurmaya ettiği te’sîr-i latîfi hâiz her şeye şiiriyet’
çalıştığını anlatır. isnad edilebilir.”

● Bir Şairin Hezeyanı” ve “Nâkâfi” şiirlerinde romantik ● Şiirin en önemli özelliği zihinlerimize bir “meyl-i
edebiyat anlayışını benimsediğini gösterir. Ona göre şiir, tahayyül bahşetmesi”dir. Manzume mutlaka güzel
her şeydir. “Şu bayırlar, harabeler, dereler” hep şiirdir. olmalıdır, ancak her güzel şey de şiir değildir.

Makber’in yazılış sebebini açıkladıktan sonra ● Cenap şiiri dörde ayırır: Ruhlarda kalan (eş‘âr-ı
vicdâniyye), tabiî güzellikler karşısında yazılan (eş’âr-ı
● “En güzel, en büyük, en doğru şiir bir hakikat-ı
tabiat), bir sanat eseri karşısında kaleme alınan (eş‘âr-ı
müdhişenin tazyiki altında hiçbir şey söyleyememektir. (…)
san‘at), nihayet lisan ve kalemle ifade edilen şiir (eş‘âr-ı
İnsan, bâzı kere, hâtırına gelen bir hayali tanıyamaz, o
edebiyye). Bunlardan Cenap’ın benimsediği şiir, edebî
kadar güzeldir. Zihninden uçan bir fikre yetişemez, o kadar
olandır.
yüksektir. Kalbinden doğan bir hissi bulamaz, o kadar
derindir. Bu acz ile bir feryad koparır yahut pek karanlık bir O şiirin tarifini şöyle formüle eder: “nazım: nesr + mûsikî
şey söyler yahut hiçbir şey söyleyemez de, kalemini (âhenk)”
ayağının altına alıp ezer. Bunlar şiirdir. ” diyerek kendine
göre radikal bir tarif yapar. Makber’de kendi şairliğini tam
anlamıyla uygulayamadığını, bu manzumenin kendisini şair
sayanları ağlatacağını, saymayanları ise doğrulayacağını
vurgular. Ona göre en güzel şiir tabiatın ilham ettiğidir.
Zira “O şiirler, suda görülen akse benzer ki, mutlaka ● Kaynaklarda gerçekçi ilk poetika bu
hariçte bir müsebbibi olur.” kabul edilir.
● 1921 yılına gelindiğinde Ahmet Haşim
“Dergâh dergisinde yayımladığı ‘Şiirde
Mânâ’ başlıklı yazısıyla dikkat çeker.
● Poetik görüşlerini daha çok Musahabe-i Haşim’in yine Dergâh’ın ilk sayısında
Edebiyye’lerde dile getirmiştir. Bir şair yayınlanan “Bir Günün Sonunda Arzu”
olarak edebî türlerden en çok şiire önem şiirine karşı bazı süreli yayınlarda alaylı yazılar çıkar ve şair
veren Fikret, “Biz şiiri (lisân-ı rûh) olmak ciddi anlamda tenkide uğrar. Bunun üzerine daha sonra
üzere kabul ediyoruz.” demektedir. Zira şairin Piyale adlı şiir kitabına bazı değişikliklerle “ŞİİR
ona göre “manzum olsun mensur olsun şiirin kendine has, HAKKINDA BAZI MÜLAHAZALAR” yazar.
bir tavr-ı bedî-i beyânı vardır; onu rûh söyletir, rûh dinler, ● Daha çok şiirde mana ve vuzuhun önemi üzerinde
rûh anlar.” durulan bu makalede sanatçı, “Mânâ fikr dedikleri bayağı
● Şair için nazım bir duygu ürünü olmalıdır. Öyle ki şiir, mütalaalar yığını mı, hikâye mi, mazmun mu; ve ‘vuzuh’
“bazılarının zannettikleri gibi gayr-ı tabiî sahte bir lisan-ı bunların adi idrake göre anlaşılması mı demektir?” şeklinde
ifâde değil, bilâkis hissiyatın en tabiî, en muvâfık bir bir soru ile bunların hiçbirinin şiirde mana olmadığını,
tercümân-ı sahhârıdır.” Bu yazılarında Fikret, şiirin okuyucunun bu yönde bir beklentisi varsa tarih, felsefe vb.
tanımından başlayarak, vezni, dili, ahengi gibi çeşitli kitaplar okuması gerektiğini vurgular. Bundan sonra şairlik
yönlerinden de bahsetmektedir. Özellikle “Evzân-ı Arûz” ve konusunda çeşitli hususiyetlere temas eden Haşim, şairin
“Te’sîr-i Evzân” adlı musahabelerinde başlı başına vezinler lisanını “nesir gibi anlaşılmak için değil, fakat duyulmak
konusuna temas eder. üzere vücut bulmuş, mûsikî ile söz arasında sözden ziyade
mûsikîye yakın, mutavassıt bir lisan” olarak telakki eder.
Ona göre şiir “nesre kâbil-i tahvil olmayan nazımdır.”
● "…Oysa şair ne bir gerçek habercisi, ne bir güzel ve
etkileyici konuşan insan, ne de yasa koyucudur. Şairin dili,
“düzyazı” (nesir) gibi anlaşılmak için değil, fakat
duyulmak üzere var olmuş, müzik ile söz arasında, sözden Kemal’in çizdiği ‘gerçek şair’ portresi de şiir anlayışıyla
çok müziğe yakın ortalama bir dildir. “Düzyazı”da biçemin doğrudan ilişkilidir: Şiirden duyulan haz, hazların en derini
(üslup) oluşması için zorunlu olan öğelerden hiçbiri şiir için ve güzelidir.”
söz konusu olamaz. Şiir ile düzyazı, bu bakımdan birbiriyle
yakınlığı ve ilgisi olmayan, ayrı düzenlere bağlı, ayrı
alanlarda, ayrı boyutlar ve biçimler üzerinde yükselen, ayrı
iki yapıdır. Düzyazının doğurucusu akıl ve mantık; şiirin ise
algılama alanları dışında gizlerin ve bilinmezlerin geceleri
içine gömülmüş, yalnız aydınlık sularının ışıkları, zaman ●Şiir Nasıl Sânih Olur” ve “Sanat” adlı
zaman duyuşlarımızın ufuklarına yansıyan kutsal ve adsız şiirlerinde açıklar. Ona göre parnesyenlerden
kaynaktır. uzaklaşarak kendi öz benliğine dönen ve gerçek
sanat olan Anadolu’ya yönelen şair “Mirâç’a erecektir.
● “Anlam” araştırmak için şiiri deşmek, şakıması yaz
gecelerinin yıldızlarını ürperten zavallı bir kuşu, eti için ●"Aruz-hece " meselesine de vurgu yaparak halk
öldürmekten farklı olmasa gerek. Et zerresi, susturulan o söyleyişinin benimsenmesinin önemi üzerinde durur:
büyüleyici sesin yerini doldurabilir mi?
Şiirde her şeyden önce önemi olan, sözcüğün anlamı değil,
“Arûz sizin olsun, hece bizimdir,
tümcedeki söyleniş değeridir. Şirin ereği, her sözcüğün
Halkın söylediği Türkçe bizimdir,
tümcedeki yerini, diğer sözcüklerle olacak ilişki ve
Leyl sizin, şeb sizin, gece bizimdir,
çarpışmalardan ve gizemli (esrarengiz) kaynaşmalardan
Değildir bir ma’nâ üç ad’a muhtâc.”
ortaya çıkan tatlı, gizli, yumuşak ya da sert sese göre
belirlemek ve türlü türlü sözcük uyumlarını dizenin genel
gidişine uydurarak, dalgalı ve akıcı; karanlık ya da ışıklı, ağır
ya da hızlı duygulara, sözcüklerin anlamı üstünde, dizenin
müzikli dalgalanmalarından sınırsız ve etkileyici bir anlatım
bulmaktır.
● Biz Nasıl Şiir İsteriz”, “Benim Şiirlerim”,
● Şiirde “konu” şair için ancak şiir söylemek ve hayal “Şâir”, “Anlamayanlara” ve “Büyük
kurmak için bir nedendir. Sıkı bir defne ormanının ortasına Sanatkâr” adlı manzumelerinde poetikasını
bırakılan bal dolu bir porselen kavanoz gibi, anlam şiirin ifade etmiştir.
yaprakları içinde gizlenerek her göze görünmez ve yalnız ● Şaire göre, gerçek şiir halkın kendisinden bahsedendir. O,
halay ve sözcük öbeklerini, vızıltılı arılar gibi, dışında ve şairi ebedî bir sultan ve “sanatın bir mukaddes çocuğu”
çevresinde uçuşturur. Porselen kavanozu görmeyen olarak nitelendirir.
okuyucuya bu akıllara durgunluk veren arıların kanat ● Sanatı yalnız süslü hayallerden, vezinden ve kuru bir
müziğini işittirmekle zevk alır. Çünkü kırmızı çiçekli kara
eğlenceden ibaret görmez. Ona göre sanatın dili, Allah’ın
defne ormanının bütün gizi bu gümüş kanatların
lisanıdır.
sesindedir."

●Nurullah Ataç’a Gazel’iyle ‘Ses’ ● Ona göre asıl sanat Anadolu’yu


rubaîsinin poetika niteliği taşıyan şiirler yazmaktır. Her şair kendi diyarını ve
olduğunu söyler. oranın kederini, mutluluğunu yazdıkça
●“Şiirde mükemmelliğin peşindedir. yücelecektir.
Genel olarak şiirin kelimelerle ● Ayrıca “Ben, ne sultanlara şâir, ne
yazıldığını düşünen şair, hiçbir zaman de şâirlere şâh/Tanrılar Tanrısı’nın şâiri olmak dilerim.”
ilhamı reddetmemiştir. O, şiirin ancak
söylenebileceğini, bu madenin az olduğunu ve asıl şiirin
lafızla mana arasındaki farkın ortadan kalkıp “nağme haline
geldikten sonra başlayacağını vurgulamıştır. Sonuna kadar
aruzda ısrar eden ve derunî ahenge önem veren sanatçı
için şiirde güzellik esastır. “Şairlerin kendi şiir anlayışlarını
mutlaklaştırmalarını doğru bulmayan, bunun de hürriyeti
sınırlandırmak anlamına geleceğini düşünen Yahya
● 1929 yılında "PUTLARI YIKIYORUZ"
makalesini Resimli Ay dergisinde " Antalyalı Genç Kıza
yayımlar. Mektup adlı eserinde açıklar
poetikasını.
● Abdülhak Hamid Tarhan’a “dahi âzam
(son derece zeki)” diyenleri eleştirir ve ● “Şiir, söylemekten ziyade susma işidir. İşte o sustuğum
ona :" Hamid Bey devri için yeni, ancak geleceği görememiş, şeyleri hikâye ve romanlarımda anlattım. Onun için
halkıyla bütünleşememiş kuvvetli bir Osmanlı şairidir, işte o mümkün olduğu kadar kapalı âlemler olmasını istediğim
kadar!” şiirlerimin ana hatlarını hikâyelerim verir. Şiirde dolayısıyla
kendimin, hikâye ve romanlarımda kendimle beraber
● Mehmet Emin Yurdakul'ı "milli şair olamayacağını" söyler.
mümkün olduğu kadar hayatımın ve insanların -benden
● Sonra Hamdullah Suphi Tanrıöver ve Yakup Kadri başkalarının- peşindeyim.” diyerek, şiirlerine toplumun
Karaosmanoğlu eleştirir. günlük hadiselerini sokmadığını vurgulamıştır.
“…
● Şiiri, insanı zaman ve mekânın dışına çıkaran bir çeşit rüya,
ben ki ilmikleri sabunlu iplere bakıp
ruh hali olarak gören Tanpınar, bu görüşleriyle, duyularla
kıllı kalın ensemi kaşımışım
algılanabilen gerçeklik anlayışından uzaklaşır ve iç gerçekliği
tehdidine pabuç
temel alan poetikaya yaklaşır.
bırakır mıyım hiç?
behey! ● Şiirde ve fikirde ilk ve galiba yüzünü gördüğüm son hocam
kara boynuz gibi kaşlı Yahya Kemal oldu. Haşim’i daha evvel okumuş ve sevmiştim.
mukaddes apis başlı adam Bu iki şair bana kendilerinden evvelkileri unutturdular. Yahya
behey yüzü kara! Kemal’in derslerinden -fakülte hocamdı- ayrıca eski şiirlerin
ruhunu zenci bir esir gibi çıkardın pazara lezzetini tattım. Gâlib’i, Nedîm’i, Bâkî’yi, Nâilî’yi ondan
bir orospu odası yaptın kafatasını öğrendim ve sevdim. Yahya Kemal’in üzerimdeki asıl tesiri
haki ceketli ölülerin ceplerinden şiirlerindeki mükemmeliyet fikri ile dil güzelliğidir. Dilin
çalarak parasını kapısını bize o açtı.
satın aldın kendine
● Nihayet bütün bunlara bence en sevdiğim romancı olan
İsviçre dağlarının havasını"
Marcel Proust’u da ilave etmek gerekir. Asıl estetiğim
Valery’yi tanıdıktan sonra (1928-1930) yıllarında teşekkül
● Sonra Ahmet Haşim'i eleştirir. Ahmet Hâşim’i yerden yere
etti. Bu estetiği veya şiir anlayışını rüya kelimesi ve şuurlu
vuruyor ve edebiyat dünyasında Ahmet Hâşim’in
çalışma fikirleri etrafında toplamak mümkündür. Yahut da
kurtulamayacağı bir sıfat olan “Bağdadi Şaklaban” sıfatını
musikî ve rüya, Valery’nin, “velev ki, rüyalarını yazmak
"Hâşim’e yapıştırıyordu:
isteyen adam bile azami şekilde uyanık olmalıdır,” cümlesini,
iki serseri var
“en uyanık bir gayret ve çalışma ile dildeki bir rüya halini
ikinci serseri
kurma,” şeklinde değiştirin, benim şiir anlayışım çıkar.
atlas yakalı sarhoş sofralarında
Bağdatlı bir dilencinin çaldığı sazdır ● Bence şiir bir şekil meselesidir. Şekil; her şeyden evvel dil,
Fransız emperyalizminin vezin ve kafiye ve şiire ait diğer kaideler yavaş yavaş bizde
idare meclisinde ayvazdır. şahsî bir teknik haline gelirler. Ve dile bu sayede, evvelâ
… kendi sesimiz ve biraz da o yolla ve onunla beraber
anlaşılan benliğimiz, iç hayat tecrübelerimiz girer.
bağdadi şaklaban
unutmuş ● Şiir ve sanat anlayışımda Bergson’un zaman telakkisinin
mösyö bilmem kimle beraber mühim bir yeri vardır. Pek az okumakla beraber o da borçlu
Adana – Mersin hattında o kuşu yolduğumu olduğum insanlardandır
koca göbeklerin Russell kuşağı sen,
sen uşşak murabbaı
sen uşşak mik’abı
satılmış uşşakların uşağı sen !!!"
hem de bir cehde, bir emeğe yer vermek demek değil mi?
Güzel olanı temin edecek güçlük herhalde bu olmalı. Şiirde
Orhan Veli Varlık dergisinde “Şiire Dair” musiki, musikide resim, resimde edebiyat bu güçlüğü
genel başlığı altında tefrika eder. Daha yenemiyen insanların başvurdukları birer hileden başka bir
sonra bu yazılardan ilk dördü 1941’de şey değil. Ayrıca bu san'atlar, öteki san'atların içine girince
yayınlanan Garip’in Ön Sözü' nde ufak hakikî değerlerinden de bir çok şeyler kaybediyorlar."
değişikliklerle alınır ve hareketin bildirgesi
hüviyetini kazanır. ● Vezin ve kafiyeye de karşıdır.

● Söz Sanatlarına karşı “Vezin ve kafiye şiir için birer kayıt olduğunda, hem şair
muhayyilesi sınırlanır, hem de nazım dilindeki nahiv
Lâfız ve mâna sanatları çok kere zekânın tabiat üzerindeki bozuklukları ortaya çıkar. Şiir, hiçbir kuralın dar sınırları
değiştirici, tahrip edici hassalarından istifade eder. Bilgisini, içerisinde oluşturulamaz.”
terbiyesini geçmiş asırlara borçlu olan insan için bundan
daha tabiî bir şey yoktur. Teşbih, eşyayı, olduğundan başka
türlü görmek zordur. Bunu yapan insan acayip karşılanmaz,
kendine hiç bir gayri tabiilik isnat edilmez. Halbuki teşbihle
istiareden kaçan, gördüğünü herkesin kullandığı kelimelerle
anlatan adamı bugünün münevveri garip telâkki etmektedir.
Teşbih, istiare, mübalâğa ve bunların bir araya gelmesinden Necip Fazıl, “Poetika”sının temelini, 1936
meydana çıkacak bir hayal zenginliği, ümit ederim ki, tarihin yılında Ağaç Mecmuası’ndaki “Manzara”
aç gözünü artık doyurmuştur. başlıklı yedi adet başyazısında şiir ve şair
üzerine söyledikleriyle atar.
● Şaireneliğe karşı
Necip Fazıl poetikası toplam 14 bölümden oluşmaktadır. Bu
Mısracı zihniyet, bize, mısraların olduğu gibi, onun parçaları bölümler sırasıyla şöyledir: 1. Şair, 2. Şiir, 3. Usul, 4. Gaye, 5.
olan kelimelerin de tetkiki, tahlili imkânını verir. İşte eski Şiirin unsurları, 6. Kütük ve Nakış, 7. Şekil ve Kalıp, 8. İç Şekil,
şiirin yukarıda bahsettiğim hususiyeti bu edadır, ismi de 9. Cemiyet, 10. Hayat, 11. Din, 12. Müspet İlimler, 13. Devlet,
"şairane" dir. Bu edaya bizi kelimeler getirmiş. Fakat şiir 14. Toplam
zevkini, şiir telâkkisini bugünkü cemiyetten alan insan çok
kere aksi cihetten hareket etmekte, yâni o kelimelerden Şair bu poetika ile şiir sanatına geniş bir perspektifle yaklaşır.
evvel şairâneyi tanımaktadır. Bu edayı getirebilecek Bu çalışma 26 Kasım 1943 yılında Büyük Doğu Dergisi’nde
kelimelerden müteşekkil lügat; yazarken şairane olmak çıkar.
isteyen, okurken de şairâneyi arayan insanın kafasında zaruri
- Şair ilahi idrak emanetinin ,insanda insanüstü mevhibesini
olarak meydana gelir. O lügatin çerçevesinden kurtulmadıkça
temsil etmeye memur yaratık…..
şâirâneden kurtulmaya da imkân yok. Şiire yeni bir dil
getirme cehdi işte böyle bir kurtulma arzusundan doğuyor. - Şair ,his cephesinden ,daha ilk nefeste vecd çözülüşleriyle
"Nasır" ve "Süleyman Efendi" kelimelerinin şiire sokulmasını yere seriliveren bir afyon tiryakisi;
hazmedemiyenlerse şairâneye tahammül edebilenler, hattâ
onu arayanlar, hem de bilhassa arayanlardır. Halbuki "eskiye - Fikir cephesinden bu afyonu esrarlı havanlarda hazırlayan
ait olan her şeyin, her şeyden evvel de şairanenin aleyhinde ve tek miligramının tek hücre üzerindeki tesirini hesaplayan
bulunmak lâzım." simyacı….

● Şiirde bütün geleneklere karşı çıkma: -Şair ne yaptığının yanı sıra ,niçin ve nasıl yaptığının ilmine
muhtaç ve üstün marifetinin sırrına müştak bir tılsım
“Yapıyı temelinden değiştirmelidir. Biz senelerden beri ustasıdır.
zevkimize ve irademize hükmetmiş, onları tayin etmiş, onlara
şekil vermiş, edebiyatların sıkıcı ve bunaltıcı tesirinden -Aristo’dan Valery’e kadar poetikacılar ya sahilsiz biri tecrit
kurtulabilmek için o edebiyatların bize öğretmiş olduğu her denizine açıldılar; ya da bayağı bir takım tekerlemelere
şeyi atmak mecburiyetindeyiz” düştüler .Şiirin ne olduğu belirsiz kaldı.

● Tedahüle Karşı çıkma -Bizce şiir, mutlak hakikati arama işidir. Eşya ve hadiselerin
bütün mantık yasaklarına rağmen en hassas noktalarını
"Ben, sanatlarda tedahüle taraftar değilim. Şiiri şiir, resmi bularak hakikati arama işidir.
resim, musikiyi musiki olarak kabul etmeli. Her san'atın
kendine ait hususiyetleri, kendine ait ifade vasıtaları var. -Şiir sarp ,dolambaçlı fakat imtiyazlı bir keçi yoludur.
Meramı bu vasıtalarla anlatıp bu hususiyetlerin içinde kapalı -İlim mutlak hakikati polis tavrıyla arar…
kalmak hem san'atın hakikî kıymetlerine hürmetkar olmak,
Ya şiir?... O mutlak hakikati hırsız gibi arar. Hiçbir şey belli akıldan çok sezgiye önem veren Çelebi, esas itibarıyla şiiri
değildir. Hatta ismi ve cismi bile.. araç kabul eden anlayışlara karşıdır.

İlimde tecrit ,teşhis için ;şiirde teşhis tecrit için… ● Şuuraltı, masal ve hayalin tesiri ile oluşan sezgilere dayalı
bir mistik temayülün şiirini yazmıştır.”
-Şiirde tebliğ ,kaba davulculuk ;telkin ise sihirli kemancılık…
Âlim nasıl bu görünen, maddeden ibaret olduğunu sandığı
- “Arı, bal yapar ama balı izah edemez, gerçek şair, Allah’la
kâinatın sırlarını izâha çalışıyorsa, sanatkârda kendi
insan arasında “gaibi kurcalayan çilingir”dir.
zaviyesinden ideal bir kâinatın izâhını yapmak
-Anladım işi, Sanat, Allah’ı aramakmış; sevdasındadır.”
Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış…
“Şiir kelimelerin bir araya gelmesinden hâsıl olan büyük bir
kelimeden başka bir şey değildir.”
-“Şiir, mutlak hakikati aramak işidir; şiirde mutlak hakikat
Allah’tır; şiir Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir” “Anlam izafi bir mefhumdur. Bir gazete havadisini, bir
riyaziye meselesini, bir insanın hislerini anlamak büsbütün
-Şiirin ana unsurunu, en yüksek his kutbu tarafından
başka şeylerdir.”
pençelenmiş en yüksek fikir kutbu diye hülâsa edebiliriz.
“Hayatı tanımaya başladığımız ilk intibalar bizde daima
-Netice ve teşhis: Şiirde temel unsur ,fikrin tahassüs edası
müessir olmuşlardır. Biz onlardaki hikâyeyi unutsak bile o
şekline bürünmesinden ibarettir, bürünebilmiş gizli fikirdir.
hikâyelerin benliğimizdeki bıraktıkları bu ilk intibaların
-Şiir hakkında ‘cemiyetin rüyasını ayrı bir rüya üslubuyla tesirleri zail olmazlar.”
anlatan bir tabirname’ diyebilirsiniz.Cemiyet ,iç ve gizli
“Şiirde vuzuh, şairin kudretine olduğu kadar okuyucusunun
hayatıyla uyur ;ve rüyasını şair görür ve sayıklamalarını şair
da ruh imkânlarına, anlayışına, irfanına ve hüsn-i niyetine
zapteder.
bağlı bir keyfiyettir.”
-Şair, müspet ilimlerin önünde koşarak ,sanatta ‘devr-i daim’i
“Her şiirin şekli, sedaların arabeski o şiirin vermek istediği
bulmuş bir kaşiftir.
umumi havayı en mükemmel şekilde temin edecek olandır.
-Şiir de öbür sanat şubeleri gibi, mutlaka devlet eliyle Şu halde buna göre ne kadar şiir varsa o kadar da şiir olması
müesseseleştirilecektir. icap eder.”

-Şiirde gaye, kökte Allah ve mutlak hakikat olarak ,dalda “Şiirde şekil denince sadece ses ahengini değil, şiir
sırrilik ve remziliktir kompozisyonunu da kasdediyorum.”

-Dinin olmadığı yerde hiç bir şey yoktur; yokluk bile yok...Şiir “Hece ve aruz kalıplarına bağlanmadan, hece sayıları ve
ve sanatsa hiç yok... Şair ki, Allah’ın mahrem ülkesi meçhuller hecelerin kısalığı ve uzunluğundan mümkün olduğu kadar
aleminin derbeder seyyahıdır, Allahsız bir cemiyette ,elektrik istifade edilebilir ve içi musiki dolu kelimeler seçilebilir.”
cereyanı kesilmiş bir şehrin meydan yerindeki fener gibi
“Şiir bütün varlığını musikiye borçlu olmakla beraber komşu
sönecek ,eşya ve hadiselerin en gizli nabızlarını saymaktan
sanatlar arasında bünyesine en uygun olanın yine musiki
ibaret memuriyet hikmetini kaybedecektir.
olduğuna, musikinin ifade bakımından çok yardımı olduğuna
inanmaktayım.”

“Vezinsiz ve kafiyesiz kelimelerle mükemmel bir musiki


yapılabilir. Bu mesele ancak bir doz meselesidir, çok ziyade
● İstanbul Sanat Edebiyat Dergisi’nin kullanılır ve yerinde yapılmazsa ziyanlı olur.”
Temmuz-Aralık 1954 tarihleri arasındaki
altı sayısında ardı ardına yayınlanan yazılar “Şiir bize tıpkı hayatta olduğu gibi müşahhas malzeme ile
daha sonra “Benim Gözümde Şiir Davası” mücerret bir âlem yaratır.”
üst başlığında toplanmıştır.

● Asaf Hâlet, vezin ve kafiyeye, teşbihe,


sanatlar arasındaki tedâhüle karşı çıkmasıyla ‘Garipler’e
yaklaşır. Şiirin kapalı olması ve saf şiir meselelerinde ise
Ahmet Haşim’in yanındadır.”

● Şair kendini “şiirin nirvanasına ulaşmayı hedefleyen bir


Buddha” olarak nitelendirir. Genel anlamda soyuta, içe,
Bile/Yazdı Düz Yazılar I, ● "Evreni Sevmek ki” adlı şiirinde
Konuşmalar Konferanslar adlı poetikasını Marksist anlayışa karşı
eserlerinde şiir görüşlerini çıkar.
bulmak mümkündür.
● Eserlerinde "güzellikler üzerinde durduğunu, asıl işinin
- Güçlü şiiri “bir hayır ya da bir beddua” olarak nitelendiren güzeli yakalamak olduğunu " belirtir. Şiiri “kelimelerle
Necatigil’e göre “şiir bocalayışlar, noksanlıklar, çelişmeler, dördüncü bir buut yaratma sanatı” olarak tarif eder. Ona
umulanın, iyi olanın henüz bulunamayışının ve göre sanat dallarının en başında gelen şiir, insan içindir ve
rahatsızlıkların ürünüdür.” temelini tabiat, sevgi, güzellik ve yine insan teşkil eder

- "Şiir, ne nutuktur, ne protesto, ne politika. Çağdan,


çevreden yakınmayı şiir, başka yollardan sessizce hatırlatır.”
diyen şair aslında “toplumcu realist” bir çizgi izlemiştir.
Eserlerinde devrimcilikle ilgili konulara yer vermeyen sanatçı "Şiir Okuma Kılavuzu" adlı kitabında şair,
şiirini sloganlarla doldurmamıştır. “şiir anlatılmaz bir şeyin anlatılmaya
çabalanmasının sonunda, anlatılabilir bir
- Sanatçı için şiirin burçları vardır: Gurbet, hasret ve hikmet.
şeyin yeniden anlamlı kılınması için
Poetikasında şiirde şekil meselesine de önemli bir yer ayıran
gösterilen bir çabanın sonunda, yeterince
Necatigil için “İyi şiir, özüyle şekli kaynaşmış şiirdir.” Şekil
anlaşılmayan bir şeyin etkili bir anlatıma
unsurları arasında vezin, kafiye ve dili gösteren sanatçı,
bunların bir araya gelerek bir bütün oluşturduğunu savunur. kavuşturulması uğrunda harcanan çabaların sonunda ortaya
çıkar. " şeklinde bir şiir tarifi yapar. Bununla beraber eserde
- Necetigil’e göre “şiir bir durum, bir sorun üzerinde ölçülü genel olarak şiirde kelimenin birbirinden kuvvet aldığı, şiirin
konuşan, susunca da bizim düşünmemizi bekleyen bir nağme değil musiki olduğu gibi hususlar belirtilerek, bu
olgunluktur” Bu tanımdan hareketle şiirin düzyazıdan ayıran türün estetik yönü üzerinde de durulur.
“ölçülü konuşma” özelliğine vurgu yapar.
-- Ona göre ‘’şiirsel’’ kelimesinin kullanımı, insanların
- “Şiiri az kelimeyle kurmak, şiiri korumaktır.” Şiirde şözcük, kendilerine anlatım kolaylığı sağlamak için başvurdukları bir
kraliçedir.” hile. Ve bu kelimenin temelsizliğini tek paragrafta kanıtlayıp,
açık kapı bırakmıyor.
- Necatigil için şiirin dış yapısında vezin ve kafiye de
önemlidir. Ona göre kafiye ve vezin, şiirden uzakta, şiirden --’Şiir ancak kendi onuruna sahip çıkarak bize kadar gelirse
ayrı şeyler değildir. şiirdir. Başka bir etkinlik içinde şiir aramak fanteziden öte
anlam taşımaz. Eğer bilimde, felsefede, diğer sanatlarda,
- “Şiir yazı sanatları içinde en milli olanıdır.” çünkü
siyasette, gündelik hayatta ‘’şiir’’ olan bölgeler varsa
kullanılagelen eski sözcüklerin çoğunda denenmiş değerler
söylenen veya yazılan şiire ne gerek var? Şair kim?’’
yatıyor. Onlar bize katar katar eski zaman kervanları gibi,
kendi şairlerimizden hazineler, sesler getirmektedir." --‘’Şiir, kuramların despotluğuna da hayallerin kofluğuna da
ayak uyduramaz’’ cümlesini kurmuş.
- "Şiir, aydın bir yalnızın zevki değildir."
--Şiiri ‘’haksızlığa uğrayanların bir haykırışı’’ olarak
- "Şiirde hayatın kölesiyim.”
tanımlamış.
"Şiiri Düzde Kuşatmak" adıyla bir Şair" Dişimizin Zarı" adlı poetikasını yazar.
poetik kitap oluşturmuştur. Sanatçı Şiir, ‘nitelikler sanatıdır’diyen şair, özel
eserinde halk şiirinin önemi, şiirin kişilerden daha çok şiirin soyutu ele aldığını
metalaşması, şiirde geleneğin yeri ve konu olarak da insanı seçtiğini söyler:
üzerinde dururken, şiirin ve şairin tanımını da yapmaktadır. Şiirin gerisinde insan olmalıdır. ‘Her çağda, her şiirle
Akın’a göre “Şiir, dizelere sıkıştırılmış bir nükleer enerji. Şiir, yenilenen.’ İnsansız şiir tez ölür... ...Şiirine insan ya da
parçalanacak, patlayacak olan şey. İşte düzeni, egemenleri insanlık fonunu koymayanlar kaybedecek, okur, şiirlerinde,
korkutan şey. Şiir hem haz hem derinlik hem sonsuz bir bozuk bir geometriden başka bir şey bulunmayanları
bağımsızlık hem çok ince bir denge, iç düzen. Sabır ve farkedecektir hemencecik
coşku”dur.
--Homeros, Firdevsi, Dante, Hafız, Goethe, İkbal, hep
görünüşte mantığın şiirini geliştirmiş gibidirler; ama
gerçekte şiirin iç planında, poetik mantık egemendir
esere. Ve şiiri düz yazıdan ayıran da budur.
“Şairin Gerçekçilik Savaşı ve İkinci Yeni -- Şiirde imajın ve her türlü sanatın ölçüsü olmalıdır. Şayet o
Savaşı” adlı eserlerinde poetik görüşlerini ölçü kaçarsa şiir derinliğini yitirmiş demektir.
bulmak mümkündür. Bu kitaplarında İkinci
Yeni şiirini eleştirerek kendi anlayışını -- Şiirin biçimi şiirdir. Onu biçim (şekil ) ve öz (muhteva) diye
belirten şair, “sözü edilen bu ‘yeni’ şiir ikiye ayırmak sadece poetikada olabilir. Yoksa biçim ve özü
yayımlanan örneklere, yazılan yazılara şiirden ayrı ayrı çekip çıkarmak mümkün değildir. Kendine
rağmen, hâlâ belirli bir kimlik kazanamamıştır. Sınırları mahsus bir özü olmayan şiirin biçimi de yok demektir. Var
belirsizdir. Bulanıktır. Rastgeledir.” diyerek, bu şiirin okurdan gibi görülen ses ve geometri, sadece boş bir kalıptan başka
kopuk olduğunu ifade eder. Aşırı biçimci olan bu kuşağın bir bir şey olamaz. Nasıl ki maskeye de insan yüzü denemez. Öte
de toplumcu bir şiirmiş gibi okurun önüne sürülmesine karşı yandan, biçimi olmayan şiirin özü de yok demektir. Yüzü
çıkar. olmayan insan olmayacağı gibi, şekilsiz şiir de olama

- Ona göre genç şairlerin Divan şiirini bir dekor olarak --Na’t, Peygamberin şiirle yapılmak istenen bir portresidir
kullanmaları yanlıştır. Çünkü bu şiir “toplumsal, ulus
--Şiir ve şair ölmeyecektir. Çünkü: insan ölmeyecektir.
hizmetinde bir sanat geleneği” olarak gelişmiştir.
Çünkü: hakikat ölmeyecekti

--Doğu ve Batı metafizik noktada hangi aşamadadır bunu


da şiirine taşır Karakoç. Batı teknolojide ilerlerken adeta
ruhunu yitirmiş gibidir, metafizik alt yapısı olan doğu ise
İKİNCİ YENİCİLERİN POETİKALARI elindeki hazineden ne yazık ki habersiz gibidir.
İlhan Berk, Sezai Karakoç, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Ece
Ayhan ve Edip Cansever çeşitli yazı ve eserlerinde
poetikalarını dile getirmişlerdir. Ortak bir poetika anlayışları
bulunmayan, bir yayın organı etrafında kümelenerek, bir
● Behçet Necatigil’in deyimiyle ‘
grup oluşturamayan bu şairler, hayale, edebî sanatlara önem
’Şiirimizin Uç Beyi’dir.
vermek, basitlik ve sadelikten uzaklaşarak, folkloru şiire
sokmamak, şiiri anlamdan kaydırarak daha çok duygulara ● Şiiri ‘’Ayın karanlık yüzüne vurmak’’
ağırlık vermek, aydın azınlığa seslenmek gibi ilkelerde gibi çarpıcı tanımlar.
birleşirler. (Bezirci 1974, 8)
● Her şiiri, ‘’beyaz bir kâğıt üzerinde verilen savaş’’ olarak
tanımlar. Berk’e göre şiir yaratıcısına ters düşen bir yapıdır.
Şairin zihninde kurguladıklarıyla ortaya çıkanlarher zaman
başkadır. Şiir kendi serüvenini yaratıcısına bağlı olmadan
kendi izler.

● Şairin bu savaşı sonrasında ortaya çıkan şey işte şiirdir.

● ‘’Her şiir bir yolculuktur. ’Şiir bir yere varma amacında


değil, hep yolda olma her şeye izleme, her şeyi şairane
duyarlılıkla anlamlandırma durumudur.
● Şairleri ‘’ada adamı’’ olarak tanımlayan Berk

● Şairin şiire bağlanmasını, bir yeryüzü gezginliği olarak Edip Cansever, yazdığı ilk eserlerden sonra
tanımlar . "Yeryüzü sözcüklerdir “diye düşünmektedir. (İkindi Üstü, Dirlik Düzenlik) poetik
görüşlerini ifade etmeye başlamıştır.
● Şaire göre bir esere anlamla yanaşmak, şiiri bütün bütün
çıkmaza sokacak ve yok edecektir. Berk’in Poetika’sında bu -- Edip Cansever (1959), evreni anlamanın yolunun şiirden
konuya “Anlamla Yola Çıkılmaz” demesi boşa değildir. geçtiğini belirtir. “Çünkü ben gizleri kurcalamak, insanlar
hakkında bir yoruma, ama kendimden başlayan bir yoruma
varmak istiyorum. Şiirse bu denklemin ilk meçhulünü
çözüyor.

-- Şairin bir tecritten çok kendine yönelmesi gerektiğini ifade


eden Cansever, yalnızlığın gerekli olduğunu vurgular.
● 1956’da kaleme aldığı
--Edip Cansever‟e göre şiir bir içgörü eylemidir. İçgörü, şairin
“Folklor Şiire Düşman”
kişiliğinin ve değerlerinin birlikte ele alınmasıdır. Bu, şairin
başlıklı poetik yazısında;
kendine has yanıdır.
Halk şiiri dilindeki deyimleri, folklorik unsurları çağdaş şiir
sanatı için yetersiz hatta bir engel olarak görür. -- Edip Cansever, bireyi toplum içindeki var oluşuyla
ilişkilendirerek ele almıştır. Cansever, bireyin toplum içindeki
● "Çağdaş şiir geldi kelimeye dayandı.” cümlesi ile başlayan
var oluşunu motif olarak değil; bir doku olarak ele alır.
Süreya, şiirde evrimleşme sonucu kelimenin önem
Toplum içinde gösterilen birey, çelişkileri ve
kazanmasına dikkat çeker. Şairin asıl itirazı, şiirde halk
uyumsuzluklarıyla vardır.
deyimlerine ve folklor unsurlarına fazlasıyla yer verilmesidir.
-- “Şiir tarihi içinde yer alan, çağdan çağa uyarlanabilen,
● Deyimlerinin havasını, “şiirin kanat çırpmasına imkân
kendi öz gerçeğini yitirmeden değişebilen bütün şiirler,
vermeyecek kadar dar bir hava” olarak görür.
yaşaması olan örgensel (organik) bir bütünlük kurarlar.”
● Süreya, “Şiirde asıl olan 'hikâye etmek' değil, kelimeler
--“Şiir somutlamaktır.” (Fethi Naci 1960, s.23) diyen
arasında kurulacak 'şiirsel yük'tür.” görüşünü ileri sürer.
Cansever, somutluğun şiirin güzellik ölçütü olduğunu
vurgular. Her ne kadar duygu ve düşünceler soyut kavramlar
olsalar da bunlar, topluma aktarıldı mı somutlaşırlar.
Cemal Süreya, yaklaşık on üç yıl sonra yayımladığı “Yunus ki
Sütdişleriyle Türkçenin” isimli şiirinde, İkinci Yeni şiir -- Edip Cansever (1960), mensup olduğu İkinci Yeni
akımının ilkelerine bağlı kalmakla birlikte Halk şiirinin hakkını hareketinin suçlandırıldığı “anlamsızlık”ı reddetmiştir. Ona
teslim eder. Cemal Süreya’nın“Yunus ki Sütdişleriyle göre şiirin anlamı okuyucuyla yakından ilgilidir. O, anlam
Türkçenin” şiiri, birisi on diğeri seksen altı mısradan oluşan konusunda şiir ve okuyucu arasında ilgi kurar.
iki bentten oluşmaktadır. Bu bentler kendi aralarında
--“Şiirin anlamı şairin kişiliğine sıkı sıkıya bağlıdır.”
bahsettikleri kişiler itibariyle bölümlere ayrılırlar. kronoloji
gözetilerek Divan ve Halk edebiyatı tarihinde öne çıkmış kimi -- “Ben şiirde akustik diye bir şey düşünüyorum: şiiri bir yapı,
şairlere birçok göndermeler bulunmaktadır. Süreya, ele aldığı bir mimari olarak ele almak, seslerin dağılımını
şairleri ve onların şiirlerini hem genel edebiyat tarihindeki düşünüyorum.”
nitelikleri hem de kendisi için ayrı bir önem taşıyan özellikleri
ve öyküleri ile âdeta tasvir ve tahlil etmektedir. --Cansever, mısranın bir birim olarak yürürlükten kalkmasını
dramatik ögelere ortam sağlandığı biçiminde yorumlar.

-- Halk deyişlerinden, sözlerinden; halkın kullandığı dilden


yararlanmak gerektiğini belirtir. Şairin Seyir Defteri‟nde
böyle bir şey denedim.”
KONU KAVRAMA TESTİ
- Ece Ayhan, poetikasını sivil toplum
düşüncesi üzerine kurmuş bir şair. Orhan Okay'a göre o, şiirinin “pozitivist ve
- Ayhan'a göre, şiirle iktidar asla yan şüpheci” bir temele oturtmuş değildir. Ahmet Haşim gibi
yana gelemez, gelmemelidir. “müphem, karanlık, agnostik ve rölatif” de değildir. Şiirle ilgili
Nedeniyse açık; iktidar nötralize eder konuları tahlilci zekâsıyla parçalara ayırmış, ayıklamış, tasnif
ve sivil şiir resmi kültürde yer alamaz. etmiş, sistematik ve vazıh bir poetika ortaya koymuştur.
Koyduğu poetikasını kâinat manzumesini eruh ve madde
- Ona göre; şiirde marjinal olmak demek; toplumun yarattığı
düzenekte yer alan “sınırların zorlanması” yani “sınır arasındaki sıkı ve mahrem münasebet, şiirde de o şiirin iç
çarpışmaları yapmak demektir. nesfesiyle dış kalıbını karşılıklı olarak birbirinde tecelli
etmeye davet eder.
- Ece Ayhan’a özgü kavramlardan biri olan ‘Sıkı Şiir’, şairin
her şeyden önce insan olduğunu unutmaması ile ilgilidir. 1. Orhan Okay'ın poetikasını açıkladığı şairimiz
Burada insan kelimesine ‘sivillik’i yükleyen Ece Ayhan, şairin aşağıdakilerden hangisidir?
insanlığının kaybolması durumunu garip bulur ve kendi şiir
anlayışıyla örtüşmediğini bildirir: A) Sezai Karakoç

B) Orhan Veli

C) Necip Fazıl

F) Nazım Hikmet

E) Cahit Külebi

Türk edebiyatında Divan edebiyatından beri şairler kendini


ve sanatını anlatma kaygısını taşır. Özellikle Cumhuriyet
Döneminde bu durum en üst seviyeye çıkar. Şairler kendi şiir
anlayışlarını dile getirirken daha çok kendilerine yönelik
eleştirilere cevap vermiş olurlar.

2. Aşağıdakilerden hangisi buna örnek gösterilemez?

A) Ece Ayhan - Mor Külhani

B) Cemal Süreya- Yunus ki Sütdişleriyle Türkçenin

C) Necip Fazıl - Poetika

D) İsmet Özel - Şiir Okuma Kılavuzu

E) Turgut Uyar - Kayayı Delen İncir


3. Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni poetikaya ilişkin Şiir sanatı ile ilgili görüşlerini, İstanbul Sanat Edebiyat
aşağıdaki üç görüşü sınıfa getirir. dergisinin 1954 yılında altıncı sayısında ardı ardına
yayımlanan yazılar daha sonra “Benim Gözümde Şiir
I. Arı bal yapar, fakat balı izah edemez. Ağaçtan düşen elma
Davası” üst başlığında toplamıştır. Burada Şair; vezin ve
da arz cazibesi kanunundan habersizdir. Şairi, cemat, nebat
kafiyeye, teşbihe, sanatlar arasındaki tedâhüle karşı
ve hayvandaki vasıflar gibi, kendi ilim ve iradesi dışındaki
çıkmasıyla Garipçilere yaklaşır. Şiirin kapalı olması ve saf
içgüdülerle dış tesirlerin şuursuz âleti farz etmek büyük
şiir meselelerinde ise Ahmet Haşim’e yakın bir duruşu olur.
hatâ...
5. Bu metinde şiir poetikası hakkında bilgi verilen şairimiz
II. Gerçek asıl şiirimiz taşra halkı ile İstanbul ahalisi arasında
aşağıdakilerden hangisidir?
bulunan şairlerin “nâ-mevzûn” diye beğenmedikleri “avâm”
şarkıları, yine taşralarda ve çöğür şairleri arasında deyiş, A) Necip Fazıl Kısakürek
üçleme ve kayabaşı denilen nazımlardır.
B) Behçet Necatigil
III. Şiirde "anlam” araştırmak için şiiri deşmek, şakıması yaz
C) İsmet Özel
gecelerinin yıldızlarını ürperten zavallı bir kuşu, eti için
öldürmekten farklı olmasa gerek. Et zerresi, susturulan o D) Attila İlhan
büyüleyici sesin yerini doldurabilir mi? E) Asaf Halet Çelebi
Görüşleri kronolojik olarak anlatmak isteyen öğretmenin
bu metinleri hangi sırayla işlemesi gerekir?

A) II - III - I
I. Onun şiirle iktidarı asla yan yana gelemez, gelmemelidir.
B) III - II - I Nedeniyse arası açık; iktidarı nötralize eder ve sivil şiir resmi
C) I - II - III kültürde yer alamaz. Ona göre; şiirde marjinal olmak demek;
toplumun yarattığı düzenekte yer alan “sınırların zorlanması”
D) II - I - III
yani “sınır çarpışmaları yapmak demektir.
E) III - I - II

II. "Çağdaş şiir geldi kelimeye dayandı.” cümlesi ile başlayan


Süreya, şiirde evrimleşme sonucu kelimenin önem
kazanmasına dikkat çeker. Şairin asıl itirazı, şiirde halk
I. “Şair ne bir hakikat habercisi, ne bir belagatli insan, ne de
deyimlerine ve folklor unsurlarına fazlasıyla yer verilmesidir.
bir vaz-ı kanundur. Şairin lisanı nesir gibi anlaşılmak için değil
Deyimlerinin havasını, “şiirin kanat çırpmasına imkân
fakat duyulmak üzere vücut bulmuş”tur.
vermeyecek kadar dar bir hava” olarak görür.
II. "…Oysa şair ne bir gerçek habercisi, ne bir güzel ve
6. İkinci Yenicilere ait bu şiir sanatı görüşleri aşağıdaki
etkileyici konuşan insan, ne de yasa koyucudur. Şairin dili,
şairlerin hangilerine aittir?
“düzyazı” (nesir) gibi anlaşılmak için değil, fakat duyulmak
üzere var olmuş, müzik ile söz arasında, sözden çok müziğe I II
yakın ortalama bir dildir.
A) Sezai Karakoç Turgut Uyar
4. Bu şiir sanatı görüşleri aşağıdaki şairlerin hangilerine
B) İlhan Berk Cemal Süreya
aittir?
C) Edip Cansever İsmet Özel
I II
D) Ece Ayhan Cemal Süreya
A) Ahmet Haşim Orhan Veli
E) Ece Ayhan Sezai Karakoç
B) Necip Fazıl Ahmet Haşim

C) Behçet Necatigil İsmet Özel

D) Orhan Veli İlhan Berk

E) Necip Fazıl Asaf Halet Çelebi


7. Aşağıdaki şiir poetika görüşlerinden hangisi Ahmet Ne kadar ilk evrede şiirimizin üzerinde folklorin yoğun
Haşim'e ait değildir? etkisini olumsuz gören şair, sonradan bu gelenekten
yararlanmayı unutmaz.
A) " Nesir gibi anlaşılmak için değil, fakat duyulmak üzere
vücut bulmuş, mûsikî ile söz arasında sözden ziyade mûsikîye “Yunus ki sütdişleriyle Türkçenin / Ne güzel biçmişti gök
yakındır." ekinini,” mısralarında Yunus’un;

B) “Anlam” araştırmak için şiiri deşmek, şakıması yaz “Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm / Yiğit iken
gecelerinin yıldızlarını ürperten zavallı bir kuşu, eti için ölenler gök ekini biçmiş gibi” mısralarındaki imgesel
öldürmekten farksızdır." benzetmesini dönüştürerek kullanır. Bu ifade aynı zamanda
genel olarak İkinci Yenicilerin yaslandıkları “çarpıcı ifadelere”
C)" Şiir, ne nutuktur, ne protesto, ne politika. Çağdan,
yer verir.
çevreden yakınmayı şiir, başka yollardan sessizce hatırlatır.”
10. Bu metinde şiir görüşü açıklanan şair, aşağıdakilerden
D) " Bir şiirin anlamı başka bir anlam olmaya elverişli
hangisidir?
oldukça, her okuyan ona kendi yaşamında anlamını
verebilir." A) Turgut Uyar

E) "Şiirde her şeyden evvel ehemmiyeti haiz olan kelimenin B) Sezai Karakoç
mânâsı değil, cümledeki telaffuz kıymetidir."
C) Cemal Süreya

D) Edip Cansever
Türk şiirinde birçok şair, şiirlerini açıklamak için poetikaya
E) Ece Ayhan
başvurmuştur.

8. Aşağıdakilerden hangisi buna örnek gösterilemez?

A) Nazım Hikmet- Sanat Telakkisi


Şair, şiiri dörde ayırır: Ruhlarda kalan (eş‘âr-ı vicdâniyye),
B) Cemal Süreya- Folklor Şiire Düşman
tabiî güzellikler karşısında yazılan (eş’âr-ı tabiat), bir sanat
C) Ahmet Haşim - Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar eseri karşısında kaleme alınan (eş‘âr-ı san‘at), nihayet lisan
ve kalemle ifade edilen şiir (eş‘âr-ı edebiyye). O, şiirin tarifini
D) İsmet Özel - Şiir Okuma Kılavuzu
şöyle formüle eder: Nazım: nesr + mûsikî (âhenk)
E) Yahya Kemal - Antalyalı Genç Kıza Mektup
11. Bu metinde şiir poetikası hakkında bilgi verilen şairimiz
aşağıdakilerden hangisidir?
Şiirde mükemmelliğin peşindedir. Genel olarak şiirin A) Recaizade Mahmut Ekrem
kelimelerle yazıldığını düşünen şair, hiçbir zaman ilhamı
B) Tevfik Fikret
reddetmemiştir. O, asıl şiirin lafızla mana arasındaki farkın
ortadan kalkıp “nağme haline geldikten sonra başla”yacağını C) Cenap Şahabettin
vurgulamıştır. Sonuna kadar aruzda ısrar eden ve derunî
D) İsmet Özel
ahenge önem veren sanatçı için şiirde güzellik esastır. Şiirini
tarih ve neoklasisizm ile süsler. E) Asaf Halet Çelebi

9. Bu metinde şiir poetikası hakkında bilgi verilen şairimiz


aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ahmet Hamdi Tanpınar

B) Yahya Kemal

C) İsmet Özel

D) Orhan Veli

E) Asaf Halet Çelebi


1921 yılına gelindiğinde Ahmet Haşim, Dergâh dergisinde
yayımladığı …………….başlıklı yazısıyla dikkat çeker. Haşim’in
yine Dergâh’ın ilk sayısında yayınlanan………..” şiirine karşı
bazı süreli yayınlarda alaylı yazılar çıkar ve yerden yere
vurulur.

12. Bu metinde boşluklara uygun gelen ifadeler ▪ Abdullah Cevdet tarafından önce
aşağıdakilerden hangisidir? Cenevre'de, 1908'den sonra da İstanbul'da
A) Şiirde Mânâ- Bir Günün Sonunda Arzu çıkardığı bir fikir dergisidir.

B) Piyale - Merdiven ▪ Dergi "Batıcılık" fikirlerini savunur.

C) Mana ve Vüzûh - O Belde ▪ Süleyman Nazif’in Gizli Figanlar (1906), El-Cezire


Mektupları (1906), Malûmu İlâm (1908) adlı eserleri burada
D) Şiir ve Anlam - Bir Günün Sonunda Arzu
yayımlanır.
E) Şiirde Mânâ - Piyale

I. Teşbihle istiareden kaçan, gördüğünü herkesin kullandığı


kelimelerle anlatan adamı bugünün münevveri garip telâkki
etmektedir. Teşbih, istiare, mübalâğa ve bunların bir araya ▪ 1908'de çıkmış, daha sonra Sebilürreşâd
gelmesinden meydana çıkacak bir hayal zenginliği, ümit adını almıştır.
ederim ki, tarihin aç gözünü artık doyurmuştur. ▪ İslamcılık fikrini yaymak amaçlı yayın
yapar.

II. Ona göre ilk dönemin gerçekliğinin aksine şiir kendine ▪ Meşrutiyet devrinde Mehmed Akif'in başyazarlık ettiği bu
özgü hayallerle ve tasvirlerle yaratılabilir. “Sanatın maksadı dergi, Milli Mücadele döneminde önemli rol oynayan
güzelliktir” diyen şair, bunu oluşturacak unsurları da “duygu, mecmuada Mehmet Âkif, başta Zağaos Paşa ve Kastamonu
hayal ve düşünce” olarak ifade eder. Nasrullah Camileri olmak üzere farklı yerlerde milletimizi
İstiklâl Harbi’ne destek vermeye çağırdı.

▪ Milli Mücadele sonrası gözden düşürülmüştür. Mehmed


III. Şiir somutlamaktır.” Diyen şair, somutluluğun şiirin
Akif’in yardımcısı olan tetkikçi bilgin Eşref Edîb Fergan,
güzellik ölçütü olduğunu vurgular. Her ne kadar duygu ve
Sebilürreşad’ı 1950'lerden sonra da bir süre yayımlamıştır.
düşünceler soyut kavramlar olsalar da bunlar, topluma
aktarıldı mı somutlaşırlar. Halk deyişlerinden, sözlerinden; ▪ Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu da yazmıştır.
halkın kullandığı dilden yararlanmak gerektiğini belirtir.
"Şairin Seyir Defteri‟nde böyle bir şey denedim.

▪ 1909'da çıkan ve Türkçülük fikirlerini yayan,


13. Görüşleri kronolojik olarak anlatmak isteyen ilim, sanat dergisidir.
öğretmenin bu metinleri hangi sırayla işlemesi gerekir? ▪ Necip Asım, A. Hikmet Müftüoğlu, M. Emin
Yurdakul başlıca yazıcılarıdır.
A) II - III - I
▪ Derginin amacı, “Türk diye anılan bütün
B) III - II - I kavimlerin mâzisi, hâli ve eserlerini öğrenmek ve
öğretmektir."
C) I - II - III

D) II - I - III

E) III - I - II

1-C 2-E 3-A 4-B 5-E 6-D 7-C 8-E 9-B 10-C
11-C 12-A 13-D
▪ 1911'de Selanik'te milliyetçi derginin ▪ Birincisi Ziya Gökalp'ın 1917'de, ikincisi,
başlıca yazarları Ömer Seyfeddin, Ali Malta dönüşü Diyarbakır'da çıkardığı,
Canip ve Ziya Gökalp'tır. Türkçü, milliyetçi fikir dergileridir.
▪ Yeni Lisan Makalesini yayımlanır. ▪ Türkçülüğün Esasları’nı oluşturacak
▪ Milli edebiyatın yayın organıdır. fikirlerinin bir bölümü ilk defa bu
yazılarda ortaya konmuştur
▪ Kültürde millî olmak tezi ile Türklerin
tarih ve sanata getirdikleri değerleri savunmuştur. Dilde ▪ Yahya Kemal Paris’ten döndükten sonra şiirlerini topluca ilk
sadelik, vezinde hece ve özde halka dönüş taraflısıdır. defa Yeni Mecmua’da yayımlar.
Başyazarı Ziya Gökalp’tır. Dergi bugün de Türk Ocağı'nın ▪ Ömer Seyfeddin hikâyeler arasında “Falaka”, “Ferman”,
organı olarak aynı fikirlerle çıkmaktadır. “Üç Nasihat”, “Kütük”, “Pembe İncili Kaftan”, “Başını
Vermeyen Şehid”, “Topuz” gibi konusunu tarihten alanları
burada yayımlar. Yazar “Yalnız Efe” adlı uzun hikâyesini de
burada yayımlamaya başlamıştır.

▪ M. Nihat Özön’ün çıkardığı dergide


Y.Kemal, A.Haşim, Y.Kadri’nin yazıları
yayınlanır. ▪ 1956'dan 1980'lerin sonlarına kadar
İstanbul'da yayımlanır.
▪ Yahya Kemal'in "İthaf” şiiri eski
kültürün, metafizik değerlerin simgesi ▪ Şevket Rado tarafından çıkarılan
olması nedeniyle "Dergâh" ismi derginin sahibi Yapı Kredi Bankası'dır.
konulur. ▪ Refik Halit Karay'ın “Karlı Dağdaki Ateş”,
▪ Bu dergide Kurtuluş Savaşı’nın savunması yapılır. Halide Edip Adıvar'ın “Akile Hanım
Sokağı” ve “Kızıl Hançerler”, Kerime Nadir'in “Sisli Hatıralar”
▪ "Mektep'ten Memlekete" düsturu ile Batı hayranlığının gibi romanları Hayat Mecmuası’nda tefrika edilmiş
millî değerleri yıkmasını önleyecek bir sanat milliyetçiliği romanlardır.
gayreti göstermiştir.
▪ 1970'li yıllardan sonra sanat ve moda dergisi olur.
▪ Mecmuada ayrıca Yahya Kemal’in temsil ettiği “şiirde
mükemmellik” ile Ahmet Hâşim’in “saf şiir” fikri yeni Türk
şiirinin estetiğini kurmuş ve Ahmet Hamdi Tanpınar daha
sonraki yıllarda bu yolu devam ettirmiştir.
▪ 1932 yılında Marksist bir çizgide çıkar
▪ Ahmet Hâşim’in "Göl Saatleri" adlı şiir kitabı Dergâh dergi, 1935 yılında Kemalist bir çizgiye
yayınlarının ilk kitabı olarak çıkmıştı. geçer.
▪ "Üç Tepe” adlı makalesiyle Mustafa Şekip’in “Hakiki ▪ Kurucuları arasında Yakup Kadri
Hürriyet” ve İsmail Hakkı’nın “Kerbelâ’ya Giden Derviş” adlı Karaosmanoğlu, Şevket Süreyya
makaleleri ünlüdür. Aydemir, Vedat Nedim Tör, Burhan
Asaf Belge, İsmail Hüsrev Tökin'dir.

▪ Yakup Kadri'nin Tiran elçiliğine atanmasından sonra dergi


dağıldı.
▪ 1933- 1950 arası çıkan fikir ve sanat ▪ Necip Fazıl’ın 1936 yılında çıkardığı
dergisidir. dergidir. On yedi sayı çıkar.

▪ Halkevleri'nin yayın organıdır. ▪ İş Bankası maddi destek vermiştir.

▪ Derginin yazarları arasında Mehmet Fuat ▪ Türkiye’nin millî ve mânevî


Köprülü, Recep Peker, Tahsin Banguoğlu, Suut Kemal Yetkin, meselelerine eğilmiş, edebî, fikrî ve
Ahmet Hamdi Tanpınar ve Ahmet Kutsi Tecer bulunmaktadır. estetik konularıyla devrin şöhretlerini bir araya getirmiştir.

▪ Anadolu’nun folklorik yapısı ve estetik dünyasını tanıtır. ▪ "Allahsız Dünya” adlı makalesi ile N. Fazıl ünlenir.

▪ Derginin yazar kadrosunda yukarıdaki isimlerden başka


Cahit Sıtkı Tarancı, Ziya Osman Saba, Samet Ağaoğlu, Falih
Rıfkı Atay, Suut Kemal Yetkin, Sait Faik, Sabahattin Ali, Âsaf
Hâlet Çelebi, Abdülhak Şinasi Hisar, Cevdet Kudret,
▪ 1935-1956 yıllarında yayımlanır. Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Salih Zeki Aktay
ve bulunmakta, ayrıca F. Mauriac, A. Suarés, M. Proust ve
▪ Dergide ; Yusuf Mardin, Orhan Burian,
Hoelderling’den tercümeler yer almaktadır.
Vedat Günyol, Mustafa Ertem, Osman
Nebi, Haluk Y. Şehsuvaroğlu, Behçet
Kemal Çağlar, Arif Hikmet Bilen, Cemal
Nadir Güler yer alır.
Hasan Ali Yücel zamanında 1938 yılında çıkarılır. Şark ve
▪ Derginin amacı, Kemalizmi hümanizmle harmanlayıp Garb'ın önemli eserleri bu dergide yayımlanır. Türkçenin
gençlere yaymayı amaçlamışlardır. gelişmesi ve yeni anlatım olanaklarına kavuşması için
▪ Uzun yıllar CHP çizgisinde yayın yapar. tercüme işine yönelir.

▪ Derginin sahibi Muhtar Fehmi Enata’nın dergiyi kapatma


kararı üzerine Orhan Burian ve Vedat Günyol tarafından Yeni
Ufuklar adlı dergi çıkarılmıştır.
▪ 16 Mart 1950 tarihinde Ankara’da aylık
olarak çıkar. 1957 yılında kapanır sonra
1964- 1980 arası ikinci defa devam eder.

▪ İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun 1934'te ▪ "Edebî Değerlerin Kalesi” sıfatı verilir.


çıkardığı kültür-edebiyat ve fikir ▪ Dergiyi çıkaran Mehmet Çınarlı’dır.
dergisidir. Hisar'ın yayınlanmasında ve Hisar
▪ Milliyetçi ve devrimci bir dergidir. topluluğunun oluşmasında Munis Faik Ozansoy büyük emek
verir.
▪ Derginin sloganı "Ülkümüz demokrasi
ve cumhuriyet için çalışmaktır" biçimindeydi. ▪ Garipçileri, Toplumcu Gerçekçi şairleri ve ÖzTürkçecileri
eleştirirler.
▪ Yazar kadrosu, -tamamiyle sabit olmamakla birlikte- Ahmet
Hamdi Tanpınar, Nurullah Ataç, Zeki Faik, Adnan Cemgil, ▪ Hisar’ın edebiyatta yenilik anlayışı, milllî kültürden ve
Hüseyin Avni, Peyami Safa, Şükufe Nihal, Bedri Rahmi, Cemil geçmişten kopmama temeline dayanır.
Sait, Nurettin Şazi Kösemihal, Nazım Hikmet, Sait Faik, Kerim Mehmet Çınar tarafından kaleme alınmış olan 1 Ekim 1951
Sadi, Asaf Halet, Sabahattin Ali, Sadri Ertem gibi yazar ve tarihli “Açıklamak Gerekirse” başlıklı yazı, kimilerine göre
çizerleri içermektedir. derginin manifestosu niteliğindedir. Bu yazı ile Hisar'ın
aruzcu olduğu, muhafazakâr olduğu iddiaları reddedilmiştir.

▪ Radyoda Hisar Saati programında) dört madde olarak


ilkelerini açıklamışlardır. Sanatçının Dili Yaşayan Dil
Olmalıdır.”, “Sanatçı Bağımsız Olmalıdır.”, “Sanat Milli daha çok Sabahattin Eyuboğlu, Azra Erhat, Vedat Günyol,
Olmalıdır.”, “Sanatta Yenilik Esastır.” Atalay Yörükoğlu, Cavit Orhan Tütengil, Ferit Edgü, Orhan
Duru, Afşar Timuçin, Selim İleri, Demir Özlü, Ferit Celal
▪ Mehmet Kaplan dergide “Ruhi Çınar” takma adıyla felsefî,
Güven, Halikarnas Balıkçısı, Rauf Mutluay, İsmet Zeki
“Osman Okatan” takma adıyla da siyasî denemeler yazdı.
Eyuboğlu, Mehmet Başaran.
▪ Cemil Meriç yazı hayatına ilk defa 1967’de bu dergide "Hint
ve Batı" adlı dizi yazılarla başlamış daha sonra "Fildişi
Kule’den" başlıklı yazılar kaleme aldı.

▪ Dergide; Mehmet Çınarlı, Munis Faik Ozansoy, İlhan Geçer,


Turgut Özakman, Mustafa Necati Karaer, Gültekin
Samanoğlu, Nevzat Yalçın gibi yazar ve şairler eserler
yayımlamışlardır. ▪1953 yılında Peyami Safa yönetiminde
çıkar.

▪Dönemin edebiyatının yanı sıra mûsiki


ve resim gibi güzel sanat dallarına ve
bazen de siyasi konuları da işlenmiştir.

▪ Peyami Safa’nın ağabeyi İlhami ▪27 Mayıs 1960 askerî darbesiyle kapatılmıştır.
Safa'nın çıkardığı fakat fikir babası
▪ Peyami Safa Batı rüyasından uyanıp önce “hangi Batı?”
Peyami Safa olan dergi 1936 yılında
sorusu sorulmalıdır dediği fikirleri burada tartışır.
çıkar
▪ Peyami Safa bu dergide mistik dünyasını geliştirip
▪ Adından da anlaşılacağı gibi kültür
savunurken materyalizmi, komünist ve spiritüalizm dünyayı
meseleleri üzerinde yazılara yer veren bir dergidir.
da eleştirir.
Derginin ikinci ve üçüncü sayılarında Ahmet Hamdi Tanpınar,
"Bizdeki Roman" başlığıyla, romanımızın sorunları üzerine
makaleler yazar. Tanpınar bu yazılarında, bizim
romancılarımızın yabancı romancılar kadar okur üzerinde
etki bırakmadığına değinir.
▪ 1941-1948 tarihleri arasında Orhan
▪ Ahmet Hamdi Tanpınar, Faruk Nafiz Çamlıbel ve Cahit Sıtkı Seyfi Orhon ve Yusuf Ziya Ortaç
Tarancı’nın şiirleriyle dergiye katkıda bulunur. tarafından yüz altmış bir sayı olarak
▪ Zahir Sıtkı, 21. sayıda Ağaç’ın 9. sayısında yayımlanan yayımlanmıştır.
“Beklenen Sanatkâr” yazısı dolayısıyla Necip Fazıl’ı eleştirir. ▪ Türkçülük ve milliyetçilik fikrini
Bu eleştirinin çıktığı sayı Kültür Haftası’nın son sayısıdır savunur.
Peyami Safa ayrılır.
▪ Çınaraltı’da Orhan Seyfi Orhan, Yusuf Ziya Ortaç, Halide
▪ Dergi, köy edebiyatı üzerine tartışmalarla döneminde etkili Nusret Zorlutuna, Nihai Atsız, Peyami Safa, Behçet Kemal
olmuştur. Çağlar, Faruk Nafiz Çamlıbel, Halit Fahri Ozansoy, Zeki Ömer
Defne, Tarık Buğra gibi imzalar, eserlerini yayımlamışlardır.

▪ Dergi 1944 yılında meşhur "Nihal Atsız -Sabahattin Ali "


davasını yorum yapmadan verir.
▪ 1953-1976 yılları arasında aylık düşünce
ve sanat dergisidir. ▪ Derginin 59. sayısından itibaren “Çınaraltı neşriyat” adı
altında bir yayın serisi kurulmuş, bu seride Yusuf Ziya’nın
▪ Vedat Günyol ve Orhan Burian'ın
Beşik, Orhan Seyfi’nin "Dün, Bugün, Yarın " ve H. Namık
birlikte çıkarır.
Orkun’un "Yeryüzünde Türkler ve Millî Türk Efsaneleri " adlı
▪ Düşünce yazılarına ağırlık vermek eserleri yayımlanmıştır.
amacıyla zaman zaman öykü ve şiirden uzak duran dergide,
▪ 1922-1977 yılları arasında ▪Necip Fazıl Kısakürek tarafından 1943
yayımlanmış haftalık siyasi mizah yılında çıkarılmıştır. Zaman zaman
dergisidir. kesintilere uğrasa da 1978 yılına kadar
varlığını göstermiştir.
▪ 1922’de Beş Hececiler adlı edebiyat
akımının iki önemli üyesi olan Yusuf ▪ Dergi yazarları kendilerine "Büyük
Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon tarafından kurulmuş. Doğucular" olarak adlandırdı.

▪ Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra kapanan Aydede İlk dönem edebi yönü ön plandayken N. Fazıl'ın yakın
dergisinin boşluğunu doldurmak üzere kurulan dergidir. arkadaşları da yazar. (Şiirleriyle Bedri Rahmi Eyüboğlu, Ziya
Osman Saba, Sabahattin Kudret Aksal, Fazıl Hüsnü Dağlarca;
▪ Akbaba ayrıca Orhan Veli ve arkadaşlarının başlattığı Garip
hikâyeleriyle Sait Faik, Mahmut Yesari, Zahir Güvemli, Oktay
adlı şiir anlayışına karşı ilk ve sert tepkilerin verildiği bir
Akbal; romanıyla Samiha Ayverdi)
mecmua olmuştur.
▪Necip Fazıl sonra İslami bir fikrin bir davanın
▪ Garipçilere “Bobstil” yakıştırması da Yusuf Ziya Ortaç ve
savunuculuğunu üstlenmiştir bu dergiyle.
Orhan Seyfi Orhon tarafından ortaya konulmuştur.
▪ Ne-Fe-Ka, Büyük Doğu, Be-De, Ahmet Abdülbaki,
▪ Karikatürde de çok başarılıdır.
Adıdeğmez, Hikmet Sahibinin Abdinin Kölesi, Hi-Ab-Kö, Ozan,
Bankacı, Prof. Ş. Ü., Neslihan Kısakürek takma adlarını
kullanmıştır.

▪ Bir dönem gazete gibi günlük çıkmıştır

▪Türk edebiyatının en uzun soluk


dergilerindendir. Halen yayın hayatına
devam ediyor.
▪ 1946 yılında yayın hayatına
▪ Yaşar Nabi Nayır tarafından önce
başlayan bu dergi, Sabahattin
1933’te Ankara’da yayımlanmaya
Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve
başlayan dergi, 1946’dan itibaren İstanbul’da
Mustafa Mim Uykusuz dergide yazar.
yayımlanmaktadır.
▪ Bir dönem en çok okunan dergi olmuştur.
▪ Garip Harekatını edebiyatımıza duyuran, Köy edebiyatı
yazarlarına sayfalarını açması ve gelenekçi şairlere kadar ▪ Halkçı, toplumcu gerçekçi bir anlayışla çıkarılan siyaset,
"Şiirin kalbini tutan dergidir." mizah, hiciv dergisidir.

▪ Mahmut Makal’ın “Köy Öğretmeninin Notları” köşesine ▪ Sürekli yasaklanan dergi sırasıyla; Merhumpaşa,
yazdığı yazılar derlenerek 1950 yılında Bizim Köy adı altında Malumpaşa, Yedi-Sekiz Hasan Paşa, Hür Marko Paşa, Bizim
yayımlanır. Paşa, Ali Baba ve Kırk Haramiler adları altında yeniden
çıkarıldı.
▪ Dergi Atatürkçü bir çizgide gider.
▪ Derginin yayın hayatı 1950’de sona ermiştir.
▪ Dergide; Abdülhak Şinasi Hisar, Attila ilhan, Behçet
Necatigil, Cahit Sıtkı Tarancı, Cevdet Kudret, Ceyhun Atuf
Kansu, Necati Cumalı, Nurullah Ataç, Orhan Veli, Sabahattin
Kudret Aksal, Sait Faik, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi
birçok yazar ve şairin ürünlerine yer verilmiştir.
▪ Asım Bezirci’ye göre Attilâ İlhan (Yılmaz Gruda ile birlikte)
1954’te Mavi’de Garip şiirine savaş açıp bu akımı
“silkelemiş”, diğer yandan da “imgeye, duyguya, müziğe,
▪ Orhan Veli tarafından 1 Ocak diğer edebi sanatlara kapılarını aralayan şiirler” yazarak
1949 tarihinden itibaren on beş “İkinci Yeni diye adlandırılan ve özcü şiir çizgilerinden
günde bir yayımlanan dergidir. Dergiye devam edebilmek uzaklaştırılan/saptırılan yeni şiirin ilk öncülerinden” olmuştur
için paltosunu satmak zorunda bile kaldı Orhan Veli. Ama
▪ Dergide; Attila İlhan, Ahmet Oktay, Özdemir Nutku, Ülkü
fazla dayanamaz 15 Haziran 1950 tarihinde kapanır.
Arman, Ferit Edgü, Orhan Duru, Demir Özlü gibi imzaların
▪ Orhan Veli’nin ölümünün ardından arkadaşları tarafından eserleri yayımlanmıştır.
"Son Yaprak" adlı özel bir sayı yayımlanmıştır.
▪ Mavi dergisinin “Mavi Anadoluculuk” anlayışının
▪ Orhan Veli'nin daha önce yayınlanmamış "Aşk Resmi etkisindedir..
Geçidi "şiiri de burada yer alır.
▪ Asım Bezirci’ye göre Mavi, “gittikçe yoğunlaşan baskılar ile
▪ Dergide ağırlıklı olarak Garip anlayışına uygun ürünler Mehmet Çınarlı ve Peyami Safa’nın iftiraları yüzünden”
yayımlanmıştır. kapanmak zorunda kalır.
▪ Nâzım Hikmet'in hapishaneden çıkartılması için açılan
kampanyaya da katılan Garipçiler üç günlük açlık grevine
girdiler bunu dergide ilan ettiler.

▪ Dergide Garipçi olan Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday, ve


bunun yanında Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cahit Külebi, Bedri ▪ 1950-1984 yılları arasında İstanbul'da
Rahmi Eyüboğlu gibi isimlerin şiirleri yer almıştır. yayımlanır.

▪ Sahibi ve editörü Hüsamettin


Bozok’tur.

▪ İkinci Yenicilere sahip çıkmasıyla


ünlüdür. İkinci Yeni şairlerinin de yapıtlarını, Pazar
▪ Ankara Atatürk Lisesi
Postası’ndan önce Yeditepe’de yayımlanırdı.
öğrencileri çıkarır. 1952
yılında Teoman Civelek ▪ 1950’lerdeki edebiyat dergileri içinde hem toplumcu
yönetiminde çıkar.
yazarların yapıtlarına, hem Birinci Yeni şairlerinin şiirlerine ve
▪ 1952 - 1954 arası "Mavi", hem de İkinci Yeni şairlerinin şiirlerine yer veren tek dergidir.
1954 - 1956 arası "Son Mavi
" adıyla çıkan aylık fikir ve
sanat dergisi. Bu derginin
etrafında toplanan
sanatçılar "Maviciler" olarak bilinmektedir.
▪ Mavi dergisi çıkış amacını derginin ilk sayısında açıklamış ve
▪ Haftalık siyasi gazete” olan
sayfalarının ulusal sanatı eserlerinde yansıtan sanatçılara
açık olduğunu belirtmiştir. Pazar Postası’nın ilk sayısı
Ankara’da 4 Şubat 1951
▪ Mavi dergisinde, Attila İlhan yirmi birinci sayısından
yılında yayımlanır.
itibaren yazmaya başlasa da, topluluk ve derginin en can alıcı
şairidir. ▪ İkinci Yeni’nin isim babası olan Muzaffer İlhan Erdost’tur.
Pazar Postası haftalık, siyasi bir gazetedir; fakat gazetenin
▪ Dergi, A. İlhan birlikte toplumcu bir yapıya bürünür.
Sanat-Edebiyat eki edebi dergi niteliği taşır. Dergi, özellikle
▪ Attilâ İlhan’ı n Mavi’de yazmaya başlaması ve “sosyal İkinci Yeni hareketine bağlı şairlerin bu dergide yazmasıyla
realizm” tartışmalarıyla Mavi ve Hisar arasındaki ilişkiler ünlenmiştir.
oldukça gerginleşir.
▪ Dergi, aynı zamanda Garip şiirine karşı bir tutum içindedir
ve özellikle şiir eleştirileriyle dikkat çeker.
▪ Dergide A.Turgut (Turgut Uyar), Behçet Necatigil, Can Uyar, Gülten Akın ve İlhan Berk öne çıkan isimleridir. Dergide
Yücel, Fethi Naci, Oktay Akbal, Salah Birsel, Sezai Karakoç yaklaşık 100 yazar veya şair bulunmaktadır. Bunların
gibi imzalar görülür. arasında Sezai Karakoç, İsmet Özel, Ataol Behramoğlu,
Behçet Necatigil, Haldun Taner, Leyla Erbil, Ahmed Arif, Ece
Ayhan, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Enis Batur, Nazım Hikmet, Refik
Durbaş, Sait Faik Abasıyanık, Salah Birsel ve Yaşar Kemal
▪ 1976 yılında ilk sayısı Ankara'da sonra
İstanbul'da çıkarılır.

▪ Kurucuları Rasim Özdenören, Cahit


▪ Sezai Karakoç tarafından 1966 yılında
Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Mehmet Akif
yayımlanır.
İnan, Alaeddin Özdenören ve Ersin
Gürdoğan vardır. ▪ Düşünce, edebiyat ve siyaset dergisidir.

▪ Rasim Özdenören “İslâmî edebiyat” kavramı üzerinde klasik ▪ İslam kültürü ve medeniyeti üzerinde
İslâm edebiyatı ürünleriyle çağdaş İslâmî duyarlıklı yazarların düşünen Karakoç bunun yanında Batı'dan
eserleri karşılaştırmasını yapar. T. S. Eliot'tan , Rainer Maria Rilke'den Ezra
Pound'dan, John Perse'den çeviriler yapar.
▪ Cahit Zarifoğlu derginin içinde “Okuyucularla” sayfalarında,
gelen mektupları değerlendirmiştir. ▪ Günümüz İslam inancıyla geçmişteki İslâm kültüründen
hareketle devletlerin ve toplumların yapılanması üzerine
▪" Afganistan Özel Sayısı" ve "Tasavvuf Özel Sayısı” ile
düşünceler dergide tartışılmıştır.
dikkat çeker.
Sezai Karakoç (Zülküf Canyüce, Mehmet Yasin, Mehmet C.
▪ 1990 yılında kapanır.
Güneş, Sait Yeni), Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Nuri
Pakdil, Erdem Bayazıt, Ebubekir Eroğlu, Durali Yılmaz,
Mehmed ÇavuşoğluAlaeddin Özdenören, İsmet Özel, Cahit
Koytak, Ahmet Kot, Arif Soylu, Necat Çavuş, Yüksel Peker,
Yüksel Kanar, Hamit Can, Mustafa Ruhi Şirin, H. İbrahim
▪ Atilla Özkırımlı’nın “Ya bir dergi Kaymak, Tahir Yücel, Ahmet Kahraman, Bülent T. Demirgil,
çıkararak ya da çıkaracağı bir dergiyi Mevlüt Ceylân, Mevlâna İdris Zengin gibi kalemler yazmıştır.
düşünerek” yaşamıştır dediği Cemal
Süreya tarafından çıkarılır.

▪ İlk sayısı Ağustos 1960’ta, son sayısı


ise Mart 1981’de okuyucuya
ulaşmıştır. Cemal Süreya, dergi için Paris’ten getirdiği arabayı ▪ Halkın Dostları” dergisi 1970 ile 1971
satmıştır. yılları arasında toplumcu gerçekçi
▪ Derginin adı ilk başta İlk Çağ uygarlıklarını düşündürten, fikirlerden etkilenen Ataol
Anadolu gerçeklerinden beslenen ve Anadolu insanını Behramoğlu ve İsmet Özel ve Haluk
derinden tanıyıp tanıtmayı amaçladığı için “Ararat” olarak Şahin çıkarır.
düşünülmüş. ▪ Birinci sayısının ilk sayfasında “Gerici
▪ Derginin "Savran" adlı bir bölümü vardır. Bu bölümde kitap Sanata Hücum” başlıklı genel bir bildiri
tanıtımları, dergi incelemeleri yer alır. Ayrıca bir "biyografi niteliğindeki yazıda II. Yeni şiiri
bölümü " de bulunmaktadır ki bu, Cemal Süreya için ayrı bir şiddetle reddedilir.
önem taşımıştır. Asıl düşüncesi her şaire otobiyografisini ▪ II. Yeni'yi belirli kalıplara sıkışmakla ve halkın gerçek
yazdırmaktı. meselelerine yabancılaşmakla suçlayan, II. Yeni'nin milletin
▪ Dergide o dönemin tüm ünlü edebiyatçılar yazar. Ülkü sesini şiire taşıyamadığını ve halka yaklaşmaktan korktuğunu
Tamer olmak üzere, Edip Cansever, Turgut Uyar, Tomris söyleyerek sert eleştiriler getirirler.
▪ Nazım Hikmet ve Ahmet Arif model alınarak toplumcu
gerçekçi şiir hararetle savunulur.
▪ 1980 kuşağı şairleri, 1970’li yıllardaki
▪ Halkın Dostları” dergisi şairlerinin şiirlerinde işçi, halk, ideolojinin ön plânda olduğu şiir
fabrika, çelik, demir, maden, silah, mermi vb. imgelerin sıkça slogancı şiir) anlayışına karşı çıkarlar.
kullanıldığı görülürken silahın ve kavganın ön plana Geleneği yeniden üreten, dili ve
çıkarıldığı, devrimin, halkın, işçinin, devrim önderlerinin de estetiği önemseyen şiiri benimserler.
sürekli övüldüğü görülür.

▪ Asım Bezirci bunları eleştiri yazılarıyla destekler. ▪ 1980 kuşağı şairleri, Poetika ve Üç
Çiçek’te yayımlanan şiir, söyleşi ve şiir
üzerine yazılarıyla 1970’li yılların
edebiyat anlayışını eleştirirler. Kendi
şiir anlayışlarını açıklayan poetik
yazılarla genç şairlere de yol
▪ Ankara’da 1951 yılında, Türk Dil
gösterirler. Dönemin egemen şiir
Kurumu’nun aylık yayını olarak çıkmaya
anlayışına ve “yapmacık eleştiri”ye
başlar.
eserleriyle karşı koyarlar.
▪ Halen günümüzde devam eden dergi
▪ Tuğrul Tanyol, Haydar Ergülen,
üniversitedeki akademisyenlerin
Adnan Özer, Taner Ay ve Orhan
eserleri ön plandadır.
Tekelioğlu dergileri çıkarırlar.
▪ Derginin çıkardığı özel sayıları bir antolojidir ve çok
kıymetlidir. Yabancı sözcüklere Türkçe karşılıklar önemli
çalışmalarıdır. Bunların yanında

▪ Türk Dili dergisinde Doğan Hızlan, Fazıl Hüsnü Dağlarca, VİRGÜL DERGİSİ: 1997- 2009 arası çıkar.
Nurullah Ataç, Oktay Akbal, Orhan Hançerlioğlu, Peyami HECEÖYKÜ DERGİSİ : 1997 Ankara’da çıkarılır halen devam
Safa, Sabahattin Kudret Aksal, Salah Birsel, Suut Kemal ediyor.
Yetkin gibi birçok imza yer almıştır.
LACİVERT DERGİSİ: 2005 yılından beri devam ediyor.

SÖZCÜKLER DERGİSİ: Turgay Fişekçi çıkarır ve 2006 yılından


beri devam ediyor.

KİTAPLIK DERGİSİ: Yapı Kredi Yayınları tarafından hazırlanan


▪ İlk sayısı Vural Bahadır Bayrıl, bu dergi 2005 yılından beri devam ediyor.
Osman Hakan, Orhan Alkaya ve NOTOS DERGİSİ: 2006 yılından beri devam ediyor.
Seyhan Erözçelik tarafından 1986
yılında yayımlanmıştır.

▪ İslamcı ve muhafazakar bir dünyaya


seslenirler.

▪ Şiiratı, 1994’e kadar 7 sayı yayımlanmıştır. Dergi 2004’te


tekrar yayımlanmaya başlanmıştır.

▪ Şiiratı dergisi 1980 sonrası şiirin önemli toplanma


yerlerinden biri olmuştur. Dergide Haydar Ergülen, Hilmi
Yavuz, Vural Bahadır Bayrıl, Osman Hakan, Lale Müldür,
Orhan Alkaya ve Seyhan Erözçelik gibi imzaların ürünleri
yayımlanmıştır.
(2016 TÜRKÇE ÖABT SORUSU)

1. Aşağıdaki edebiyat tarihi eserlerin hangisi karşısındaki


yazara ait değildir?
▪Kenan AKYÜZ → Modern Türk A) Türk Edebiyatı Tarihi - İsmail Hikmet Ertaylan
Edebiyatının Ana Çizgileri B) Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniye - Abdülhalim Memduh
▪Vasfi Mahir KOCATÜRK → Türk C) Türk Edebiyatı Tarihi - Mehmet Fuat Köprülü
Edebiyatı Tarihi D) Son Asır Türk Edebiyatı Tarihi - Mustafa Nihat Özen
▪Ahmet KABAKLI → Türk Edebiyatı Tarihi E) Türk Teceddüt Edebiyatı Tarih - Nihat Sami Banarlı
▪Nihat Sami BANARLI → Resimli Türk Edebiyatı Tarihi

▪ Sadettin Nüzhet ERGUN → Türk Edebiyatı Tarihi ve


Numuneleri (Tanzimat’a kadar 1931) Bu eseriyle edebiyat tarihçiliğinde yeni bir dönemi
başlatmıştır. Kendisinden önceki edebiyat tarihçilerinden,
▪Ahmet Hamdi TANPINAR → XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi özellikle de Fuat Köprülü'den farklı bir metot kullanarak
kendine özgü üslûbuyla eserini oluşturan yazar, önsözde de
▪Mustafa Nihat ÖZÖN → Son Asır Türk Edebiyatı Tarihi
belirttiği gibi A. Thibaudet ve H. Taine'in metodlarından
▪Ali Canip YÖNTEM → Türk Edebiyatı Antolojisi yararlanmıştır. Eser, iki bölümden meydana gelmektedir.
Klasik Türk Edebiyatının farklı bir şekilde yorumlandığı
▪Fuat Köprülü → Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında uzunca bir "Giriş" kısmından sonra, "Garplılaşma
Araştırmalar, Türk Saz Şairleri, Türk Edebiyatı Tarihi, Türk Hareketine Umumi Bir Bakış" ismini taşıyan bölümle başlar.
Edebiyatında İlk Mutasavvıflar Burada yazar, Türkiye'deki Batılılaşma hareketlerini, Lale
Devri'nden başlayarak geniş bir perspektifte ve kendine
▪Cevdet Kudret SOLOK → Türk Edebiyatında Hikâye ve özgü bakış açısıyla tahlil etmeye çalışır.
Roman 2. Bu metinde tanıtılan yapıt, aşağıdaki eserlerden
hangisidir?
▪Şükran KURDAKUL → Çağdaş Türk Edebiyatı
A) Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü
▪Hüseyin Nihal ATSIZ → Türk Edebiyatı Tarihi
B) Ansiklopedik Türk Edebiyatı Tarihi
▪Behçet NECATİGİL → Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü,
C) Türk Teceddüt Edebiyatı Tarih
Edebiyatımızda Yazarlar Sözlüğü
D) XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi
▪Ahmet OKTAY → Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı
E) Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri
▪Atilla ÖZKIRIMLI → Ansiklopedik Türk Edebiyatı Tarihi,

Tarih İçinde Türk Edebiyatı

▪İsmail Habip SEVÜK → Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi 3. Aşağıdaki eser-yazar eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

▪Abdülhalim MEMDUH → Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniye A) Vasfi Mahir Kocatürk - Son Asır Türk Edebiyatı Tarihi
B) Kenan Akyüz- Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri
▪İsmail Hikmet ERTAYLAN → Türk Edebiyatı Tarihi
C) Atilla Özkırımlı - Ansiklopedik Türk Edebiyatı Tarihi
▪İbrahim Necmi DİLMEN → Tarih-i Edebiyyat Dersleri
D) İsmail Habip Sevük - Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi
▪Emin ÖZDEMİR → Türk ve Dünya Edebiyatı
E) Nihat Sami Banarlı - Resimli Türk Edebiyatı Tarihi
▪Seyit Kemal KARAALİOĞLU- Resimli Motifli Türk Edebiyatı
Tarihi

1-E 2-D 3-A


ZİYA PAŞA ŞİİRİ
DÖNEM - ŞÂİR- ŞİİR İLİŞKİSİ * Aruz ölçüsünü kullanır ve az da olsa hece var.
* Terkib-i bentte toplumsal aksaklıklar, Terci-i bentte felsefe
( aklın üstünlüğü -2017 ÖABT SORUSU) ve dini fikirleri işler.

RECAİZADE MAHMUT EKREM ŞİİRİ


* Şiirde “his, hayal, fikir ve üslûp güzelliğini” arayan Ekrem’in
şiir estetiğinin temelinde “ıstırap” vardır.
* Aruz ölçüsünü kullanır ve dili ağırdır. Tabiat unsurlarından
bolca faydalanır.
11. SINIF MEB DERS KİTABI KÜRSİ-Yİ İSTİĞRAK

ŞİNASİ 'NİN ŞİİRİ


* Akıl, medeniyet, hak, adalet, kanun gibi kavramları şiirde ilk o
kullanır.

*Aruz ölçülüdür.
* Şiire başlık atmış, gerçek kişi üzeriden (Mustafa Reşit Paşa) kaside
yazılır ve onu yeni tamlamalarla över."Medeniyet resulü vb."

* Şinasi Divan mazmunlarını büyük çapta terk etmiştir.

NAMIK KEMAL ŞİİRİ


* " Vatan ve millet sevgisi, hürriyet, hamiyet, hak, hukuk,
adalet " gibi birtakım yeni kavramları getirmiştir.
* Vaveylâ" ve "Hilâl-i Osmanî" hem biçimsel açıdan hem de ABDÜLHAK HAMİD TARHAN ŞİİRİ
muhteva açısından "yeni" şiirlerinin iki önemli örneğidir. * Tabiat ve aşk kavramları şiirlerindeki ana temadır. Bunu
* "Hürriyet Kasidesi", biçimsel açıdan eski, muhteva felsefe unsurlarını katar.
açısından "yeni" şiirlerinin ilk önemli örneğidir. * Aruz ölçüsünü kullanır ve dili ağırdır.
* Aruz ölçüsünü kullanır ve murabba gibi Divan edebiyatının * Şiirinde ölüm, metafizik de önemli temadır.
nazım şekillerini kullanır.
* Şiiri sert ve isyan tarzını taşır.
11. SINIF MEB DERS KİTABI HÜRRİYET KASİDESİ
* Grupta sosyal sorunları işleyen tek şairidir. ( Sis - Tarih-i
1. Şiirde Fransız edebiyatından etkilenmişlerdir. Kadim, Doksan Beşe Doğru, Millet Şarkısı, Han-ı Yağma vb.)

2. Şiirde “sanat için sanat” anlayışının gereği olarak * Gençlere seslendiği Ferda şiiri, oğlu Haluk için yazdıkları,
“estetik olgunlaşma” ya önem verilir.
* Değerler çatışmasını yansıttığı Süha ve Pervin adlı şiirinde
3. Hemen hemen her şiirde aruz ölçüsü kullanılmış, sadece
trajik kaçışları
T. Fikret’in bir iki hece denemesi olmuştur. Aruz ölçüsü
Türkçeye başarıyla uygulanmıştır. * Yunan mitolojisinden etkilendiği Promete şiirinde
4. Nazım nesre yaklaştırılmıştır. * Egzotik bir özlemin kamçıladığı ve yine ütopik fantazilerin
5. Divan şiiri nazım biçimleri tamamen bırakılmış, müstezat beslediği bir kaçış Yeşil Yurt şiirinde
serbest şekilde uygulanmıştır. Batı şiirinden alınan sone,
terza-rima gibi nazım biçimleri ilk kez kullanılmıştır. * Gayya-yı Vücud şiirinde ontolojik çatışma işler.

6. Konu olarak aşk, ayrılık, hasret, ölüm, karamsarlık, * Manzum hikâyeleri olan “Nesrin, Ramazan Sadakası,
melankoli, gerçeklerden kaçış, hayallere sığınma söz Hasta Çocuk, Balıkçılar” önemlidir.
konusudur.
* Aruzu Türkçeleştirmiştir.
7. Şiirde en büyük yenilik manzum hikâye tekniğinin
geliştirilmesidir. Manzum hikâye konusunda en başarılı * Parnasizm akımından etkilendiğinin gösterleri şunlardır:
isim T. Fikret’tir. Biçime önem verme, tarih, mitoloji işleme
8. Bu dönemde H. Ziya tarafından mensur şiir tekniği
geliştirilir.
Bu şiirleri ve özelliklerini ders kitabım
9. Şiir dili ağır ve süslü bir dildir. "Tanzimat’tan Cumhuriyet"e bakabilirsiniz!!!
Saat-ı semen-fam / lerziş-i barid
11. SINIF MEB DERS KİTABI MAİ DENİZ
(Yasemin kokulu saat / (soğuk titreme)

10. Şiirde musikiye önem verilmiş, sözcüklerin ahengine


dikkat edilmiş. Ayrıca kafiyenin kulak için olduğu ilkesi
benimsenmiştir.
11. Servet-i Fünun şiirinde parnasizm ve sembolizm
akımları etkili olmuştur. Yer yer romantizmin etkileri de
görülmektedir.
12. Eski şiirde nazım sentaksı, genellikle beyit esası üzerine
kurulu iken; bu ilkeyi radikal bir şekilde değiştiren Servet-i
Fünun şiirinde; aynı dizede başlayıp biten iki-üç şiir
cümleciği olduğu kadar, anlam itibariyle 7-8 dizede
tamamlanan uzun cümlelere (anjambman) de rastlamak
mümkündür;
“Sen de gittin; senin de arkandan ağladım,
ağladım harab oldum...
Ne olurdu, gunude-i nisyan, geçebilseydi bi-emel bir
an, diyebilseydim: “Ooh kurtuldum!"
* Duyulmamış tamlamalar oluşturmuştur Bu yüzden
Dekadan tartışması çıkarmıştır. ( Terane-i Mehtap şiiriyle)

Berf-i zerrin (altın kar), saat-i semen-fam (yasemin kokulu


saat) ,lerze-i rûşen (parlak titreyiş) gibi

*Şiirlerinde aşk ve doğa temalarına ağırlık vermiş ve bireysel


duyguları ön plana çıkarmıştır. Şiiri “kelimelerle yapılmış
resim” olarak tanımlar.

* Özellikle doğa betimlemeleri güçlüdür ve dili de o derece


ağırdır.

11. SINIF MEB DERS KİTABI

▪ Şiirlerinde tarih (Osmanlı), vatan, millet, aşk, tabiat, deniz,


ölüm, sonsuzluk gibi pek çok konuyu

▪ Şiirde biçim kusursuzluğunu özellikle aramış. (Parnasyen


olmasının özelliği)
▪ Şarkı, rubai, murabba ve gazel gibi nazım biçimlerinin
yanında Batılı nazım biçimlerini de kullanmıştır.

• Ok” şiiri dışında bütün şiirlerini aruzla yazmıştır. Türkçeyi


aruza uyarlar.

• "Sessiz Gemi, Süleymaniye’de Bayram Sabahı, Akıncılar,


Bir Başka Tepeden, Endülüs'te Raks, Hazan Bahçeleri,
Vuslat, Rintlerin Akşamı, Rindlerin Ölümü, Açık Deniz,
Aheste Çek Kürekleri, Kar Musikileri, Mohaç Türküsü,
Mehlika Sultan, ünlü şiirleridir.

2020 -2021 ÖABT SINAVI İÇİN "Açık Deniz ve Kar


Mûsikileri" şiirlerine dikkat ediniz.

11. SINIF MEB DERS KİTABI

* Şiirlerinde sıklıkla kullandığı temalar: “Aşk, ölüm, çöl ve


kaçıştır.
* Aruz ölçüsüyle yazar.
* Şiirilerinde renk ve zaman algısını çok iyi verir.( Leyl,
aksam, karanlık, fecr, kızıllık, sararmış yaprak vb.)
11. SINIF MEB DERS KİTABI
• "Beş Hececiler" Milli Edebiyat Dönemi’nden Cumhuriyete
geçişte bir köprü görevi görmüştür.
* Akif , dini-milli-epik-lirik özellik taşıyan şiirleri ön plandadır.

* Şiirlerini aruz ölçüsüyle yazar.


11. SINIF MEB DERS KİTABI
* Şiirlerin çoğunda İslam’ı anlatmaya çalışmış, İslam dininin
doğru anlaşılması durumunda toplumun ilerleyebileceğini
iddia etmiştir.

* Manzum hikâyelerinin konularının bir kısmını kendi


hayatından (Hasta Seyfi Baba, Köse İmam), bazılarını şehir
hayatının acıklı aksayan taraflarından (Küfe, Selma,
Meyhane, Bebek, Mahalle Kahvesi) almıştır. Kocakarı ile
Ömer, Dirvâs, İslâm dünyasının eski ve celâdetli çağlarını
anarak, halkı o değerlere yöneltmek isteyen hikâyelerdir.

* Nazmı nesre yaklaştırmada büyük ustalık göstermiştir.

* Halkın yaşayış tarzını ve değerlerini anlatan manzumeler


kısmında verilir.

11. SINIF MEB DERS KİTABI

11. SINIF MEB DERS KİTABI

• Şiirde hece ölçüsü esas alınacaktır.

• Anadolu coğrafyası, Türk tarihi tercih edilmiştir,


Millî bilinci vermek için Türk dünyasından örnekleri
• Halk edebiyatının nazım biçimlerinin yanı sıra Batı'dan
alınan nazım biçimleri de kullanılmıştır.

• Sanatçılardan bazıları şiirlerinde Türkçülük akımını


yaymaya çalışırken bazıları bireysel duyguları dile getirmiştir. 11. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı ders kitabında
• Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp gibi isimler sade dil Şehriyar'ın "Heyder Babaya Selam "şiiri ve
ve hece ölçüsüyle milliyetçilik temasını ele alan didaktik Bahtiyar Vahapzade'nin "Menim Dostlarım"
şiirler yazmışlardır. şiiri verilir.

• Rıza Tevfik Bölükbaşı, halk şiiri tarzındaki koşma ve


nefesleriyle yerlileşme çabalarına destek olmuştur.
1. SAF ŞİİR (ÖZ)
● Kendilerine özgü özel imge ▪ Yahya Kemal Ve Ahmet Haşim'den
Etkilenir.
düzeni oluştururlar (Ahmet Haşim
etkisi) ▪ Şiirlerini Hece Ölçüsüyle Yazar.

● Düşsel ve bireysel tema olacak. ▪ Şiirilerini Zaman, Musiki, Rüya ve Bilinçaltı İle Yoğurur.
Sosyal mesele işlenmeyecek.
▪ Geçmişe Özlem”, “Mimari” ve “Musiki” Öne Çıkar. Şiirinde
● Biçim endişesi duyulur. Dizeye Kültürel Kod Çoktur.
önem verirler.
Ünlü şiirleri: Ne İçindeyim Zamanın, Bursa’da Zaman, Her
● Gizemsellik , bireysellik, ruh, ölüm, masal, mit temaları Şey Yerli Yerinde, Annem İçin, Başımızın Üstünde Bir
yoğun olarak işlenir. Bulutun, Eşik, Hatırlama, Sabah, Günlerimiz

● Hece, aruz ve serbest nazım da kullanılır.

● Musikiye önem verilir. Sembolizm akımı görülür.

TEMSİLCİLERİ ▪ Müzik, doğa ve resim onun şiirini besler.

-Necip Fazıl Kısakürek ▪ Hece + serbest ölçü kullanır.

-Ahmet Hamdi Tanpınar ▪ Heceli şiirlerinde durakları kaldırmış.

-Ahmet Muhip Dıranas ▪ Aşk, insanın iç dünyası gibi bireysel


duyguları işlemiştir.
-Cahit Sıtkı Tarancı
▪ Saf şairler içinde görseli en çok kullanan (resim ilişkisi)
-Asaf Halet Çelebi
Olvido“, “Kar”, “Fahriye Abla” "Serenad", "Kar", "Selam",
●Yedi Meşaleciler: Ziya Osman Saba, Vasfi Mahir Kocatürk, Köpük" ve "Ağrı" önemli şiir örnekleridir.
Muammer Lütfi, Sabri Esat Siyavuşgil, Yaşar Nabi Nayır,
Kenan Hulusi Koray, Cevdet Kudret Solok

▪ Hece + serbest ölçü kullanır.

▪ Şiirlerini hece ölçüsüyle yazar. ▪ "Yaşama sevinci" ve "ölüm" teması


şiirlerini kurgular.
▪ Madde-ruh tezadını insan-
evren ilişkisini; ▪ Şiirde biçime, kafiyeye ve ahenge
önem vermiştir.
▪ Korku, ürpertici hayaller,
▪ Otuz Beş Yaş, Desem Ki, Haydi Abbas, Memleket İsterim" ünlü
vehimler şiirlerinde sıkça yer alan öğelerdir.
şiirlerindendir.
▪ Izdırap çeken ruhun sesini şiire taşıyan şairdir.

▪ Mistik konular, dini değerler ve tasavvuf ifadeler


şiirlerinde kullanır.

Ünlü şiirleri: Dayan Kalbim, Bekleyen, Beklenen, Bu Yağmur,


Geceye Şiir, Kaldırımlar, Gölgeler, Hep Bu Ayak Sesleri,
Sakarya Türküsü, Ölünün Odası, Allah Derim, Ayrılık Vakti,
Gurbet, Zindandan Mehmed'e Mektup, Uyumak İstiyorum
- Ercüment Behzat Lav

▪ Hiçbir akıma girmez. -Hasan İzzet Dinamo

- Cahit Irgat
▪ Divan edebiyatından etkilendi ve
gazeller ve rubailer yazdı. - M.Niyazi Akıncıoğlu

▪ Anadolu-İran-Hindistan - Uzak Doğu çizgili şiir evreni var. -Enver Gökçe

▪ Mistisizm, tasavvuf yoğundur. -Fethi Giray

-Arif Damar
▪ Kısa dizeli şiirler yazar.
-Ömer Faruk Toprak
▪ Anlamı zor ve grifttir.
-Ahmet Arif
▪ Masal ve egzotik yapıyı kullanır.
-Şükran Kurdakul
2020 ÖABT'de Bekliyoruz
-Hasan Hüseyin

-Mehmet Başaran
YEDİ MEŞALECİLER . Cumhuriyet Döneminin ilk şiir grubu. -A. Kadir
Saf şiirin özelliklerini taşır.
-Suat Taşer

1960 Sonrası Kuşak Toplumcuları

Bunlar romantik solcular ve pişmanlık var. İlk grup gibi sert ve


▪ Ev ve aileyi en iyi anlatan keskin değildir.
şairlerdendir. -Ataol Behramoğlu
-Attila İlhan
▪ Şiirlerinde anı, mutluluktan çok
-Süreya Berfe
faydalanır.
-Refik Durbaş
▪ Hece +serbest ölçü yoğundur. -Gülten Akın
-Nihat Behram
▪ Şiirlerinde İstanbul sevdası yoğundur. -Can Yücel
-Metin Altıok
-Kemal Özer

MEB, ATTİLA İLHAN VE NAZIM HİKMET'İ VERMİŞ.

2. 1923- 1960 DÖNEMİ TOPLUMCU


ŞİİR

●Pragmatik, yani çıkarcı şiirdir. ▪ Kırık dize ve basamak dize getirdi.

● Dilin harekete geçiren gücünden, etkisinden ▪ Toplumcu-gerçekçi sanat anlayışıyla


yararlanılmıştır. yazar.
● Söylev üslubundan yararlanılmıştır. ▪ Fütürist ve kontrüktivizm akımı
● Şiirde biçimden çok içeriğe önem vermişler. ▪ Şiirlerinde ilk dize büyük, sonrakiler
küçük harfle başlar.
● Fütürizm akımından etkilenirler.
▪ 1950-1963 arası şiirlerinde memleket özlemi, barış, ölüm,
Serbest Nazım ve Toplumcu Şiirin Önemli Temsilcileri
aşk gibi temaları işlemiştir.
- Nazım Hikmet
▪ Şeyh Bedrettin Destanı”nda şiirinde epik şiirle birlikte
-Rıfat Ilgaz kendi toprağını anlattı.
-Ceyhun Atuf Kansu
▪ “Kuvayı Millîye Destanı ve Memleketimden İnsan
Manzaraları” eserlerinde senaryo, düz yazı ve şiiri iç içe
kullandı. Toplumsal görünümlü şiirlerdir.

▪ “Kurtuluş Savaşı Destanı” yapay destanlarımızın önemli


olanlarındandır.

▪ Sinemotografik bir anlatımı benimser.

Mavi Gözlü Dev, Yine Sana Dair, Yaşamak Seni Sevmek Gibi,
Veda, Bir Acayip Duygu, Bir Ayrılış Hikâyesi, Tahirle Zühre
Meselesi, Ceviz Ağacı, Hasret, Hoş Geldin Kadınım, Seni
Düşünmek, Seviyorum Seni, Karıma Mektup, Piraye İçin
Yazılmış Saat 21-22 Şiirleri, Yaşamaya Dair şiirleri ünlüdür.

MEB, ders kitabında Arif Nihat Asya, Orhan Şaik


Gökyay, Bekir Sıtkı Erdoğan ve N. Yıldırım
Gençosmanoğlu’nu verir.
▪ Mavicidir hem toplumsal sorun hem
de sanatlı ifade kullanır.

▪ Halk şiirinden, Divan şiirinden


faydalanır.

▪ Gösterişli imgeye karşıdır.( Bu


yüzden 2. Yenicilerle anlaşamaz.)

▪ Şiirlerinde barış, özgürlük, adalet, halkçılık,insan sevgisi,


gelecek umudu gibi toplumsak konuları işlediği gibi; bunalım,
yalnızlık, aşk, umutsuzluk, ölüm… gibi bireysel konuları da
işlemiştir.

▪ Büyük harf hiç kullanmamıştır.

▪ Serbest tarzda yazar genellikle.

3. MİLLİ EDEBİYAT ANLAYIŞINI

YANSITAN ŞİİRLER

● Halk şiiri kaynağından beslenmişler 4. GARİP AKIMI( BİRİNCİ YENİ) ANLATAN ŞİİRLER
● Hece ölçüsü ve dörtlüklerle
ÖSYM ÇOK SEVER GARİPLERİ DİKKAT EDİNİZ!!!
memleket sevgisini, kahramanlıkları
yansıtan şiirler yazmışlardır.

● Ahenk için uyak ve rediften faydalanmışlardır.


GARİPÇİLERDE NE YOK GARİPÇİLERDE NE VAR
● Dil halkın kullandığı dildir. - Kafiye- redif - Basit, sıradan konular
● Milli duygular, vatan bilinci ve dini değerler ön plana alınır. - Ölçü - Uyaksız şiir
- Yoğun edebi sanat - Halk deyişleri
İmge, imaj - Toplumsal yergi
- Alışılmamış bağdaştırma - Sürrealizm ve Dadaizm
- Mecazlı söyleyiş - Sokağı ve günlük yaşamdaki her
- Nazım biçimi ve birimine şeyi şiire aktarır.
- İroni ve mizah
Oktay Rıfat, "Perçemli Sokak" adlı kitabıyla birlikte şiir 5. İKİNCİ YENİ ŞİİRİ NASIL BELİRLİYECEĞİZ?
anlayışında büyük değişiklik olmuş II. Yeni şiirine kaymıştır.
ÖSYM 2. YENİSİZ ÖABT YAPMAZ, DİKKAT
EDİNİZ!!!
12. SINIF MEB DERS KİTABINDA 2 METİN VERİLMİŞ.

● Anlaşılmaz bir şiir dili vardır.

● Şiir dili kapalı ve sembollerle doludur.

● İmgeyi öne çıkarırlar.

● Anlamdan kopmuşlardır. Özellikle İlhan Berk şiirde


anlamsızlığı savunur.

● Soyutlamayı çok severler.

● Sebk-i Hindi akımına benzerler.

● Sürrealizm temel alınmıştır. Dadaizm ve Varoluşçuluktan


da etkilenmişlerdir.

● Söyleyişe önem vermişlerdir.

12. SINIF MEB DERS KİTABINDA 2 METİN VERİLMİŞ.


4. ALIŞILMAMIŞ BAĞDAŞTIRMALAR ( ANLAMSAL
SAPMALAR)

En çok yaptıkları bağdaştırma onlara "Anlamsız " sıfatını


verdiren özelliktir

1. SÖZCÜKSEL SAPMALAR: Duyuldukları zaman zihnimizde çözümlemekte bir güçlük


çekmediğimiz ifadeleri anlamsal olarak kullanma
Dilde var olan kök ve ekleri kullanarak
ortak dilde bulunmayan sözcüklerin
türetilmesidir.
Edip Cansever:
- “Gözleri göz değil gözistan” (Cemal Süreya)
-"Sizi görmüyor muyum dikkat! trenlere çikolata
- “Bir sabah çıkmak güneşler, aylar bir sabah çıkmak (İlhan yediriyorum”
Berk)
- “En akıllı tarafımdır balıkla deniz tutmak”
- "Sokakları gerinerek sevmeye başlamaklar (Turgut Uyar)
Cemal Süreya:
- Şu senin dolayık sesin var ya (Cemal Süreya)
- “Ay sessiz sedasız bir çingenedir”
- "O zaman bütün İstanbulistan Vizansiyadan kalan sarıdaydı
- “Adam yıldızlara basa basa yürüdü”
- Vizansiyanın rengi eski bir yapraktır " (Turgut Uyar)

İlhan Berk:
2. SÖZDİZİMSEL SAPMA
- “Denizin pencereleri sürgülüydü”
Sıfatları isimlerden sonra kullanma eğilimine denir. - “Atımı istedim evin göğü gerindi”
-“Bakışsız Bir Kedi Kara” Sezai Karakoç:
-"Bütünleyemez mi sanıyorsunuz çalışır bir şiir kara" (Ece -“Seni çağırıyorum parmaklarımdan süt emmeye”
Ayhan)
-“Bir bülbül içimde sedefle kaplanıyor”
-"Yolculuklara korkunç ev aranmaz ki " (İlhan Berk)

- "Bîr biber kırmızı salgını develer…" (Sezai Karakoç)


Ece Ayhan:

-“Yüzüklerinde altın parmaklar takılıymış ”

-"arsenik şişesine eylül doluyor”


3. ALIŞILMAMIŞ SÖZDİZİMİ

Şiirde kendine amaçlı bir dilbilgisi oluşturmadır. “Şiir geldi


kelimeye dayandı” fikri için yapılır. 5. YAZIMSAL SAPMA
-“Ah karpuzun içindeki kesmece delikanlım Istanbul Şiirin dize başının küçük harfle yazılması, özel isimlerin baş
harfinin küçük yazılması, dize içinde cins bir ismin baş
-“Konuşuluyordu mahallelerde iç ve dış”
harfinin büyük yazılması gibi yazım kurallarını ilgilendiren
-“Giriyor bir kumru içeri camdan çatlak.” sapmalardır.

-Bîr kadını havlıyor taşıyor o ıssız köpekler kî (Sezai Karakoç) - Dipsiz kuyularda anaların kahrı

-“Başladı Afrikası uzun bir gece” (Cemal Süreya) azalmış galata’da iki deli çocuk

-"Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir. (Ece Ayhan) bacakları uzamış rıhtımda (Ece Ayhan)

- Artık bir özel ad oldun ey Duman! (Cins İsimlerin Özel İsim


Gibi Algılanması) ( Cemal Süreya)
- "kurşun eritip fesleğen dökmeye eski uzak bir yaz akşamı 6. DİNÎ DEĞERLERİ, GELENEĞE
bir yaşlı baba çıkar gelir bir uykudaki akış tükenir" (Turgut
DUYARLI VE METAFİZİK ANLAYIŞLI
Uyar)
MODERN ŞAİRLER VE ŞİİRLERİ

- yüzündengölgesigeçiyorbüyükbirkuşun (İhan Berk) Bu grubu ÖSYM son zamanlarda çok seviyor. Karşılaştırmalı
sorularda çok kullanıyor.

MEB ders kitabında Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu ve Erdem


- "Ey çavlan.bitmeyen temmuz güneşi.ey aslan" (Turgut
Uyar) Bayazıt gibi şairlerden metin seçer.

- "şimdiki çıplak.yarı aydınlanmış bir duvardaki" (Turgut Uyar)

6. LETRÇESEL SAPMALAR

Şiirde ölçünlü (standart) dil yerine çeşitli lehçe ve ağızlarda


kullanılan sözcüklere yer vermek, şiir dilindeki sapmalardan
biridir.

- "ay Osmanlılaşmış abi tüfekçi olmuş

ve korkunç tas gülmekler muhlis’te" (Ece Ayhan)

- "Nerde Öklid’in üçgenleri nerde bu

Nah şunlar üç açısı üçü de yoksul" (Cemal Süreya)

Erdem BAYAZIT
- "Sen ne iydin güzeldiysen de çirkindiysen de

Kocan ne iydi sonra Niyde ilinden gökyüzleri "(Cemal Süreya)

- Gardaş geberek desek ne dersiniz! (Cemal Süreya)


7. 1960 SONRASI 8. 1980 SONRASI ŞİİR

TOPLUMCU EĞİLİMLER ● Kapalı ve soyut bir dili var( 2. Yeni


etkisi)
● Bunlar romantik solcular ve
● İmgeler yoğundur.
pişmanlık yoğundur. Hümanizmi ve ilkeleri savunurlar. İlk
grup gibi sert ve keskin değildir. ● Gelenekten faydalanırlar.

● İsmet Özel, Kemal Özer, Ataol Behramoğlu, Nihat Behram ● Siyasi şiir pek yazmazlar
ve Refik Durbaş ve Süreya Berfe gibi şairlerden oluşur. ● Bu dönem şairleri birlikte dergiler çıkarmışlardır. Yazko
● 2. Yeni şiir anlayışına karşı çıkarlar. Şiirlerini ezilenleri Edebiyat, Üç Çiçek, Şiiratı ve Sombahar gibi dergiler bu
dönemde etkilidir.
işlemek ve şiiri ideolojiyi yansıtma aracı olarak görürler.
● Düz yazıya yaklaşan bir üslupla şiir yazarlar.
● Halkın Dostları, Yeni Gerçek, And gibi dergilerde
yazmışlardır. ● Haydar Ergülen, Hüseyin Atlansoy, Sedat Umran, Lale
Müldür, Ahmer Erhan, Sunay Akın, Metin Altıok, Adnan Özer,
● İsmet Özel ve Süreya Berfe ön plana çıkarılır.
Nurer Uğurlu, Küçük İskender, Enis Batur ve Şükrü Erbaş
12. sınıf MEB kitabından… önemli simlerdir.
9. CUMHURİYET DÖNEMİ HALK ŞİİRİ

● Bu dönem halk şairleri, şiirlerinde gelenekten beslenirken


de günceli ihmal etmezler.
Kandilli'de, eski bahçelerde,
● Halk şairleri usta-çırak ilişkisi devam eder ama artık son Akşam kapanınca perde perde,
dönemlerini yaşamaktadır. Bir hatıra zevki var kederde.

● Sazla şiir söyleme geleneği devam eder.


Artık ne gelen, ne beklenen var;
● Saz çalamayan şairler de vardır. (Abdurrahim Karakoç gibi) Tenhâ yolun ortasında rüzgâr
Teşrin yapraklarıyle oynar.
● Aşık Veysel, Aşık Ali İzzet Özkan, Abdurrahim Karakoç,
Aşık Daimi, Sefil Selimi, Şeref Taşlıova, Feymani, Murat 1. ………………………………………
Çobanoğlu verilir.

Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı


Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş
Aman karanlığı görmesin gözüm
Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş

Sıla burcu burcu… İlle ocağım


Çoluk çocuk hasretinde kucağım
Sana her şeyimi anlatacağım,
Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş

2. ………………………………………

geceyarıları
tenhadır buraları
ne in ne cin
kırmızı lambası
sanki kan damlası
demiryolu geçidinin

dağılmış su dumanı şimşekli bir karanlığa


yağmurun altında çınar
çınarın altında o karaltı
bırakılmış bir araba
34 FN 346
sağ arka lastiği yırtılmış
camlarında kurşun delikleri
3. ………………………………………

Bedava yaşıyoruz, bedava;


Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,

4. ………………………………………
Esmerdi, sarışındı, beyazdı, kumraldınız; Ne atom bombası
Sımsıcak mektuplarda, şiirlerde kaldınız. Ne Londra Konferansı
Bir elinde cımbız,
Üç gün, üç mevsim süren mutluluklar getirip, Bir elinde ayna;
Bir ömür dinmeyecek özlemlere saldınız. Umurunda mı dünya
10.………………………………………
Ölümsüz bir dünyanın habercileri gibi
Heyecan yaratıcı, büyülü, kutsaldınız.
ibrahim
Kilimle çıkar toprağım bağımdır gibi içimdeki putları devir
Bağda kokar yeniçeri gölgesinde ömür elindeki baltayla
5. ……………………………………… kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim

Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüşüyoruz güneş buzdan evimi yıktı


Gökyüzünün o meşhur maviliğinde koca buzlar düştü
Uzun saçlı iri memeli kadınlarıyla putların boyunları kırıldı
Bir Akdeniz şehri çıkabilir içinden ibrahim
Alıp yaracak olsak yüreğini güneşi evime sokan kim
Şimdi bir güvercinin 11.………………………………………
6. ………………………………………

Ey bir muharebe meydanında


Avuçları kanımla dolu,
Kafası gövdemin altında,
O kadar dolu ki toprağın şanla, Bacağı kolumun üstünde,
Bir değil, sanki bin vatan gibisin. Cansız uyuyan insan kardeşim!
Yüce dağlarına çöken dumanla Ne adını biliyorum,
Göklerde yazılı destan gibisin. Ne günahını.
İhtimal aynı ordunun neferleriyiz,
Hep böyle bulutlar içinde başın, İhtimal düşman.
Hilâli kucaklar her vatandaşın. Belki de tanırsın beni.
Geçse de asırlar, tazedir yaşın, Ben İstanbul' da şarkı söyleyen
O kadar leventsin, fidan gibisin Tayyareyle Hamburg' a düşen,
7. ……………………………………… Majino' da yaralanan,
Atina' da açlıktan ölen,
Singapur' da esir edilenim.
o kızı nerede nasıl görsem Alınyazımı kendim yazmadım.
aklımı başımdan alır ağzı Bununla beraber biliyorum,
saçları şıra köpüğü desem O yazıyı yazanlar kadar olsun,
kaşları bıçak izi kırmızı Çiçekli dondurmanın tadını,
Cazbant sesindeki sevinci,
yakut pulları mı/bu ne görkem 12.………………………………………
kanlı gözbebeklerindeki yazı
beni nasıl büyüledi bilmem Dökülür köpüklü sular yarından,
kirpikleri örümcek kırmızı Baharlar yaratır kışın karından;
8.……………………………………… İçenler sihirli pınarlarından
Şöyle bir silkinir, ceylan olurlar!..

Orada yaşayan erlerin içi


Beşikler vermişim Nuh'a Bir yaşta yoğurur derdi, sevinci;
Salıncaklar, hamaklar, Onlar ki sabansız, tarlasız çiftçi,
Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır, Davarsız, kavalsız çoban olurlar.
Anadoluyum ben, 13.………………………………………
Tanıyor musun ?
Utanırım,
Utanırım fıkaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak...
Üşür fidelerim,
9.………………………………………
Şiirimiz karadır abiler Sivas'ta Ulu Camii avlusunda çocuklar
Kendi kendine çalan bir davul zurna Yalvaran gözlerle etrafa baka baka
Açıyorlar küçük esmer avuçlarını:
Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan
-Emmilerim sadaka! Emmilerim sadaka!
Taşınır mal helalarında kara kamunun
Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir Hükümet konağının yanında biri
Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler Bir kemik kalmış bir deri...
'Boya cila yimbeş,boya cila yimbeş' diye ağlıyor
14.………………………………………
Ve daha fırça bile tutamıyor elleri.
19.………………………………………

Derinden derine ırmaklar ağlar,


bir gül ararım
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
yetmiş bir diken batsın ellerime
Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi. öyle bir nârım ki yanarken gül
burcu bir toprak
dökülsün isterim bedenime
"Göynünü Şirin'in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca, su dökülsün
O hızla dağları Ferhat yarınca su dökülsün su üstüme
Başlamış akmağa çoban çeşmesi konduğunda çiğler üstüne aksın dilim
ateş! üstüne ateş, güller saçılsın üstüme
15.……………………………………… 20.………………………………………

Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,


Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.
Bir teneffüs daha yaşasaydı İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık,
Devlet dersinde öldürülmüştür
Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...
Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
Arkada zincirlenen yüksek Toros Dağları,
-Maveraünnehir nereye dökülür? Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler,
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler
16.……………………………………… 21.………………………………………

Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde Vurun evlatlarım Allah aşkına


Oysaki seninle güzel olmak var Şehid olanımız cennet köşküne
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi Atın aslanlarım Allah aşkına
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda Şehid olanımız cennet köşküne
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.

Kars'ın kalesinde Yahni çölünde


Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Asker ilerliyor Gümrü yolunda
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
Halit Paşa önde tüfek elinde
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
Vurun evlatlarım Allah aşkına
17.………………………………………
Şehid olanımız cennet köşküne
Atın aslanlarım Allah aşkına
Ben var ölmek Şehid olanımız cennet köşküne
İstemek bir boyalı tebeşir 22.………………………………………
Karalamak ölümü
Ondan sonra gidilir

Bir uzansam çatıya


Kuş uçursam ilmikten
Ağzında cam kırığı
Keser ipimi birden
18.………………………………………
Nefes almak, içten içe, derin derin, Dünyanın en uzun hüznü yağıyor,
Taze, ılık, serin, Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne.
Duymak havayı bağrında. Kar yağıyor ve sen gidiyorsun,
Ağlar gibi yürüyerek gidiyorsun,
Nefes almak, her sabah uyanık. Belki bulmağa gidiyorsun kaybettiğimizi
Ağaran güne penceren açık. O insan ve tabiat çağını.
Bir ağaç gölgesinde, bir su kenarında.
Dön bana ve dinle!
Üstünde gökyüzü, ufuklara karşı. Kuşlar uçuşuyor içimde.
Senin her yer: Caddeler, meydan, çarşı... 27.……………………………………………..
23.……………………………………………..

Damda birlikte yatmışız


Hava kurşun gibi ağır!! öküzü hoşça tutmuşuz
Bağır koyun değil şu dağlarda
Bağır san kendimizi gütmüşüz
Bağır hor baktık mı karıncaya
Bağırıyorum. kırdık mı kanadını serçenin
Koşun vurduk mu karacanın yavrulusunu
Kurşun ya nasıl kıyarız insana
Erit- 28.……………………………………………..
-meğe
Çağırıyorum...
İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
O diyor ki bana: Bebeklerin ulusu yok
- Sen kendi sesinle kül olursun ey! Başlarını tutuşları aynı
Kerem Bakarken gözlerinde aynı merak
Gibi Ağlarken aynı seslerin tonu
Yana
Yana...
24.…………………………………………….. Bebekler çiçeği insanlığımızın
Güllerin en hası, en goncası
Sarışın bir ışık parçası kimi
Kağıttanmış kederi kelimelerin Kimi kapkara üzüm tanesi
boşluğun acısı cümleden ince 29.……………………………………………..

ağacın kederi yapraklarından Ben güzel günlerin şairiyim


aşklar yerle bir oluyor gazelden önce Saadetten alıyorum ilhamımı
Yağmurun kederi mırıldandığı şeyler Kızlara çeyizlerinden bahsediyorum
ahşap hanesine bir yetim düşünce Mahpuslara affı umumiden…
Çocuklara müjdeler veriyorum
Kiracıya benziyor aşkın kederi Babası cephede kalan çocuklara…
yerleşmeden çıksa evsiz
yerleşip kalsa yersiz Fakat güç oluyor bu işler
25.…………………………………………….. Güç oluyor yalan söylemek…
30.……………………………………………..
bilmemek bilmekten iyidir
düşünmeden yaşayalım
mâra
günü ve saatleri ne yapacaksın Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
senelerin bile ehemmiyeti yoktur
seni ne tanıdığım günleri hatırlarım Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
ne seneleri Bu memleket bizim!
yalnız seni hatırlarım Bilekler kan içinde, dişler kenetli
ki benim gibi bir insansın
26.…………………………………………….. Ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim!
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
Yok edin insanın insana kulluğunu Yaşamak güzel şey doğrusu
Bu davet bizim! üstelik hava da güzelse
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine hele gücün kuvvetin yerindeyse

Bu hasret bizim! elin ekmek tutmuşsa birde

31.……………………………………………..
hele tertemizse gönlün
hele kar gibiyse alnın
Pencereye kar düşünce 35.……………………………………………..
Çalar akşam çanı uzun,

Evi düzen içinde


Ay doğarken şu tepeden iner zeybekler
Hazır sofrası çoğunun
Karşı dağın yosmaları dört gözle bekler
Gezgin-göçebe kimi de
Bir tarafta raksa başlar İzmir'in gülü
Gelir karanlık yollardan kapıya Sırma saçlar topuklara kadar örgülü
32.……………………………………………..
Zil seseleri uzandıkça karşı yakaya
Çamlıbel'den Tokad'a doğru Genç efeler silah çekip başlar şakaya
Tozlu yolların aktığı ırmak! Kimi oynar elde pala kimi sendeler
Ben seni çoktan unuttum; Karanlığın sükutunu kurşunlar deler
Sen de unuttun mu, dön geri bak. 36.……………………………………………..

Atların kuyruğu düğümlü,


Bir yandan yağmur yağar, ıslak; Çamaşır asılı ipte
Bir yandan hamutlar şak şak eder, Duran küçük serçem
Bir yandan tekerler döner, dön geri bak. Bana acıyarak mı bakıyorsun?
33.…………………………………………….. Halbuki ben güneşin
Ve ilk beyaz yaprakların altında
Beyazıt'ta müslüman güvercinler Senin uçuşunu seyredeceğim.
Kanat vurdukça sıcak zamanlara, 37.……………………………………………..
Bir şadırvanda serinler gökkubbe.
Kuşluklar ve kuşlar pazarına
Bir Selçuklu gelir uzaklardan İnsanlar yüzyıllar yılı evler yaptılar.
Bir Osmanlı geçer omzunda yün heybe? İrili ufaklı, birbirinden farklı,
Ahşap evler, kâgir evler yaptılar.
Sabah sularıdır, şu yelkenliden Doğup ölenleri oldu, gelip gidenleri oldu,
Bakarsınız Nilüfer hatun çıkar, Evlerin içi devir devir değişti
Aşka düşersiniz bir selam üzre. Evlerin dışı pencere, duvar.
Yağmurla yıkanan serçe yürek 38.……………………………………………..
Kır atın üstüne bir Orhan Bey'dir,
34.…………………………………………….. Sen bende neleri öpüyorsun bir bilsen
Herkesin perde perde çekildiği bir akşam
Siyah bir su gibi yollara akan yalnızlığı öpüyorsun
Ağzında eriklerin aceleci tadı
Elleri bulut, gözleri ot bürümüş ekin tarlası
Bir çocuğun düşlerine inen tokadı öpüyorsun.
Yağmur her zaman gökkuşağını getirmiyor
39.……………………………………………..
Bu zıkkımın yanında Mevlam emreylese gökte güneşe
Arnavut ciğeri ister, bir. Zerresi dünyayı yakar mı yakar
Çiroz salatası ister, iki. Kamber Arzu için suda boğuldu
Cacık ister, üç. Mecnun da Leyla'yı yakar mı yakar

Adalet, müsavat, hürriyet demeye Bir yanı ışıktır bir yan karanlık
Sadece yürek ister. Bazı su durudur bazı bulanık
40.…………………………………………….. Kuşlar havadadır sularda balık
Ah çekse deryayı yakar mı yakar
İşte biz; 44.……………………………………………..
Nihayetsiz
Mavilikler yolcusu! Tanıdığım bir ağaç var
Ruhumuzun kardeşidir Etlik bağlarına yakın
Güneşlerde parlayan bu yeşil su. Saadetin adını bile duymamış
Bayrağımız yeşil sular ateşidir. Tanrının işine bakın
Biz bayrağın fedaisi sayısız Türk genciyiz.
Biz hilale şan arayan korku bilmez gemiciyiz. Geceyi gündüzü biliyor
Ey vatandan müjdelerle bize kadar gelen rüzgâr! Dört mevsimi, rüzgarı, karı
41.…………………………………………….. Ay ışığına bayılıyor
Ama kötülemiyor karanlığı

Ona bir kitap vereceğim


Bu dünya ne tek tek yaşamakta, Rahatını kaçırmak için
bu dünya ne rakının, ne şarabın içinde, Bir öğrenegörsün aşkı
bu dünya ne parada, ne pulda, Ağacı o vakit seyredin.
ne kalleşlikte, ne zulümde. 45.……………………………………………..
Bu dünya aşkın içinde, alın terinde.
Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Mutlu olmak varken bu dünyada, Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar,
geceler geldi dayandı kapımıza, Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı,
olduk acımızla sarmaş dolaş, Görmezler ufuklarda, şafak söktüğü anı...
bekledik düşümüzle koyun koyuna.
42.…………………………………………….. Gördükleri ru'ya ezeli bahçedir aşka;
Her mevsimi bir yaz ve esen ruzgarı başka.
Kağıttanmış kederi kelimelerin Bülbülden o eğlencede feryad işitilmez;
boşluğun acısı cümleden ince Gül solmayı; mehtab, azalıp gitmeyi bilmez...
46.……………………………………………..
ağacın kederi yapraklarından
aşklar yerle bir oluyor gazelden önce
Ey eski kamer, sen bizi elbette bilirsin!
Yağmurun kederi mırıldandığı şeyler Annemdi o nûrunda gezen zıll-ı mehâsin,
ahşap hanesine bir yetim düşünce
43.…………………………………………….. Bendim o çucuk, bendim o simâ-yi tahayyür,
Bir gün ki hâzan ufka kızıl dalgalı bir nûr,

Bir kanlı ziyâ haşrediyorken, onu bir yed,


Bir bâd-ı haşîn aldı o rü’yâyı müebbed.
47.……………………………………………..
Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında 1. "Akşam Mûsıkî" şiiri Yahya Kemal çünkü; aruz
, musiki, ahenk ve öznel izlenim var.
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...
İçimde ikinci bir insan gibidir 2. "Hancı şiiri "- Bekir Sıtkı Erdoğan ( Hisar Topluluğu) çünkü;
seni sevmek saadeti... dörtlük, hece ve geleneğe dönüş izleri görülür.
Parmaklarının ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının, 3. Attila İlhan şiiri çünkü; serbest ölçü , imgeli dizeler ve söyleyiş
güneşli bir rahatlık rahatlığı var.
ve etin daveti:
4. "Bedava" şiiri Orhan Veli, çünkü; basit tema, serbest ölçü, sanat
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş yoğun değil, günlük konular işlenmiştir.
48.……………………………………………..
5. "Değişiverdi Her Şey " şiiri Mehmet Çınar çünkü; ölçülü, gelenek
izleri verilir.

6. "Cigarayı Attım Denize" şiiri Cemal Süreya çünkü; serbest ölçü,


Ey gizli kebuterlerin âheste sürûdu
imgeli, alışılmamış bağdaştırmalı , güvercin imgesi belirgindir.
Ey mirvaha-i lâne-i mürgân
Ey bâd-ı hırâmân 7. "Vatan Destani" şiiri - Halit Fahri Ozansoy; çünkü; heceli,
Anadolu temalı, kafiye ve halk şiir geleneği izi var.
Âfâka inince gecenin sütre-i dûdu
Başlarsın ufuktan seyelâna 8. "Jilet Yiyen Kız " Attila İlhan şiiri çünkü; halk şiiri geleneği , imgeli
dizeler ve söyleyiş inceliği
Bâlîn-i cihâna!
Ol dem ki olur, ey tarab-âmûz-ı hayâlât, 9. "Anadolu" şiiri , Ahmet Arif. Çünkü; toplumcu yapısı, serbest
49.…………………………………………….. ölçü, halk kültürü izleri, sade bir dil kullanılmıştır.

10. " Atom Bombası" şiiri, Orhan Veli çünkü;. basit tema, serbest
ölçü, sanat yoğun değil, günlük konular, mizahi unsur

11. "İbrahim" şiiri Asaf Halet çünkü; imgeli,gelenekten beslenir.


Kim o, deme boşuna... Kısa dize anlayışı ve dini değerlerden beslenmesi ve kıssa geleneği
Benim, ben. izi
Öyle bir ben ki gelen kapına; 12. "Bayrak" şiiri Orhan Veli çünkü; güncel olayları sade bir şekilde
Başdan başa sen. kaleme almış, serbest ölçü, sanat yoğun değil .
50.……………………………………………..
13. " Bizim Memleket " şiiri Faruk Nafiz Çamlıbel çünkü; heceli,
Anadolu temalı, kafiye redif unsurunu kullanması ve halk şiir
geleneği kullanmış.

14. "Mor Külhani" şiiri Ece Ayhan çünkü; serbest ölçü, imgeli,
alışılmamış bağdaştırmalı

15. "Çoban Çeşmesi", Faruk Nafiz çünkü; heceli, Anadolu temalı,


kafiye, redif unsurunu kullanması ve halk şiir geleneğine sahip
çıkması, söyleyiş özelliğinin sade olması

16. "Meçhul Öğrenci Anıtı" şiiri, Ece Ayhan çünkü serbest ölçü,
imgeli, alışılmamış bağdaştırmalı, politik yapısı var.

17. "Yerçekimli Karanfil" şiiri, Edip Cansever çünkü serbest ölçü,


imgeli, alışılmamış bağdaştırmalı.

18. "Ben Var Ölmek" şiiri, Ülkü Tamer çünkü serbest ölçü, imgeli,
alışılmamış bağdaştırmalı.

19. "Sivasta Yoksul Çocuklar" şiiri, Yavuz Bülent Bakiler çünkü


heceli, Anadolu temalı, kafiye redif unsurunu kullanması ve halk
şiir geleneğine sahip çıkması

20. " Gül " şiiri Hüseyin Atlansoy, çünkü serbest ölçü, imgeli,
alışılmamış bağdaştırmalı, 1980 kuşağı dini gelenekçi şairidir.
21. " Han Duvarları" şiiri Faruk Nafiz Çamlıbel çünkü heceli, 42. "Çiçekleri Umudumuzun" şiiri A. Kadir çünkü; toplumcu yapısı,
Anadolu temalı, kafiye redif unsurunu kullanması ve halk şiir söylev ve didaktik örgüsü, serbest nazımlı
geleneğine sahip çıkması
43. "Keder Gibi Ödünç" şiiri Haydar Ergülen çünkü; geleneğe
22. Şeref Taşlıova şiiridir çünkü heceli, dörtlüklü ve epik tarzda yaslanan tarzı, serbest imajları ve insancıl tabiat sevecenliği
yazılmış. Halk şiiri kavuştak kısmı var.
44. "Yakar mı Yakar" şiiri Murat Çobanoğlu çünkü; halk şiiri
23. "Nefes Almak" şiiri Ziya Osman Saba çünkü; imgeli, sanatlı ve geleneği, dörtlük, heceli yapısı ve sade dil anlayışı
sembolik bir yapı içinde verilir.
45. "Rahatı Kaçan Ağaç" şiiri Melih Cevdet Anday çünkü; basit
24. "Kerem Gibi" şiiri Nazım Hikmet çünkü; basamak dize anlayışı, tema, serbest ölçü, sanat yoğun değil, günlük konular
sessel yineleme, kırık dize anlayışı ve halk kültürü izi var
46. “Vuslât “şiiri Yahya Kemal, çünkü; " aruz , musiki, ahenk ve
25. "Keder Gibi Ödünç" şiiri Haydar Ergülen çünkü beyit birimi öznel izlenim, Gül motifi, divan edebiyatı etkisi, parnasyen şiir
modern imgeler ve alışılmamış bağdaştırma özelliği

26. "Mâra" şiiri Asaf Halet çünkü; imgeli, modern şiir geleneğinden 47. “Hazân” şiiri, Ahmet Haşim, çünkü;" aruz , musiki, ahenk ve
beslenir. Kısa dizelidir. sembolist izlenim , kamer, rüya, hazan sürekli kullanığı izlenimci
ifadeler
27. "Kar Altında Hüzün Denemesi" şiiri Erdem Bayazıt çünkü ;
serbest ölçü, imgeli, alışılmamış bağdaştırmalı ve geleneğin iç sesi 48. “Piraye İçin” şiiri Nazım Hikmet çünkü; serbest nazım, hasretlik,
karın yağışı ve ses değeriyle verilmiş. insani duygu yoğunluğu, çarpıcı çevre tasvirin insanla buluşması

28. "Acıyı Bal Eyledik" şiiri H. Hüseyin Korkmazgil çünkü; serbest 49. “Riyâh-ı Leyâl” şiiri Cenap Şahabettin çünkü; soyut ve ağır bir
nazım, toplumcu yapısı ve sade dil anlayışı dil anlayışı, sembpist çizgi, divan şiirinde etkilenme, serbest
müztezat ki Servetifünun Dönemi
29." Bebeklerin Ulusu Yok" şiiri Ataol Behramoğlu çünkü serbest
ölçü hümanist çizgi ve sosyal mesele kaygısı ve evrensel tema 50. “2=1” şiiri Özdemir Asaf çünkü; kısa dize anlayışı, tevriye ve zıt
kelime kullanma becerisi, serbest ölçülü şiirde sözcüklerin anlam
30. "Yalan " şiiri Melih Cevdet Anday çünkü; basit tema, serbest
yoğunlaşması
ölçü, sanat yoğun değil, günlük konular

31. "Davet" şiiri Nazım Hikmet çünkü; toplumcu yapısı, serbest


nazım, halk kültürü izleri, sade bir dil

32. "Bir Kış Akşamı" şiiri Behçet Necatigil çünkü; serbest ölçü, ev -
aile ilişkisi, yalın bir dil ve kısa dize anlayışı

33. "Tokat'a Doğru" şiiri Cahit Külebi çünkü; Anadolu'ya yöneliş,


serbet ölçü , halk şiiri motifi

34. "Kuşlar ve İnsanlar" şiiri M. Necati Karaer çünkü; milli değerleri


işleme, hece ölçüsünü kullanma, Osmanlı tarihine dönüş

35. "Çok Güzel Şey"şiiri Melih Cevdet Anday çünkü; basit tema,
serbest ölçü, sanat yoğun değil, günlük konular

36. "Zeybekler" şiiri Yusuf Ziya Ortaç çünkü; heceli, Anadolu


temalı, kafiye redif unsurunu kullanması ve halk şiir geleneği

37. " Serçe " şiiri Melih Cevdet Anday çünkü; yalın bir dil, imgesiz
ve santsız bir dünya , basit konulu ve serbest ölçü

38. "Evler" şiiri Behçet Necatigil çünkü gelenek ve izlenimci yapı,


serbest ölçü , ev -aile- yakın çevre ilişkisi

39. "Kocaman Bir Çocuğu Öpüyorsun" şiiri Şükrü Erbaş çünkü;


modern dünyanın yalnızlığı, serbset ölçü, serbest imaj, toplumcu ve
hümanist edası

40. "Çilingir Sofrası" şiiri Metin Eloğlu çünkü; toplumcu yapısı,


ironik edası, humorlu söyleyiş ve serbest ölçü

41. "Gemiciler" şiiri Enis Behiç Koryürek çünkü; hecenin imkanını


genişletmiş, milli tema ve halk şiiri geleneğine dönüş
Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder
KONU KAVRAMA TESTİ
Bugün açız yine; lakin yarın, ümid ederim
Sular biraz daha sakinleşir... Ne çare, kader
bir örnek giysili efendileri beklemekten yorgun - Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim
fincan gibi turtularının gülümsemesi yani afrikalı Diyordu oğlu, yarın sen biraz ninemle otur
Zavallıcık yine kaç gündür işte hasta
artık kimseler gelmiyor; cezayir yabancı dil kursu - Olur
parmaklarını taklatınca kuşları havalanmıyor bella’nın Biraz da sen çalış oğlum, biraz da sen çabala
Ninen baban, iki miskin, biz artık ölmeliyiz
gece uçuşuna çıkamıyor azizler gece kuşları suskun
sigarasını tüttürüyor mısırlı üstüne ortadoğu’nun 3. Tevfik Fikret'in "Balıkçılar" adlı şiirinden alınan bu
parçayla iligili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

efendi efendi hani kul köle korkutan seni A) Balıkçı şiiri, manzum bir hikâyedir.
ki bir balkon çıkmazında güneşi seyrediyor B) Kahramanlar, kişiliklerine uygun konuşturulmuştur.

C) Şiirde toplumsal bir olayı ele alınmıştır.


özgür atılımlarıyla sersefil gece ve zenne
D) Şiirde şaire özgü özel bir kafiye düzeni vardır.
hintyağı akışında boyuneğişini ölümlerin
E) İmgesi yüksek bir şiir dili kullanılmıştır.
1. Hüseyin Atlansoy'un bu şiiri için aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Yazım kurallarına ve noktalama işaretlerini şair, kendine Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 12. sınıf dersinde “İkinci
göre yorumlamış. Yeni Şiir” şairlerini işleyecektir. Sınıfa bu dönem şairlerinden
şiir kitapları getirir.
B) Söyleyicinin hitap ettiği kişi bellidir.
4. Buna göre aşağıdaki şiir kitaplarından hangisi konuya
C) Şiirin genelinde alışılmamış bağdaştırma kullanılmıştır.
uygun değildir?
D) Toplumsal sorunu ön plana çıkarmıştır.
A) Destan Gibi
E) Serbest ölçülü kurguyla oluşturulmuştur.
B) Umutsuzlar Parkı
C) Zambaklı Padişah
D) Kayayı Delen İncir
Türk dili ve edebiyatı öğretmeni 12. sınıf dersinde 1960
E) Soğuk Otların Altında
sonrası toplumcu gerçekçi şairleri işleyecektir. Sınıfa bu
dönem şairlerinden şiir kitapları getirir.
2. Buna göre aşağıdaki şiir kitaplarından hangisi konuya Şair, İkinci Yeni içinde kendine özgü bir dil kurdu. Türkü ve
uygun değildir? koşma tadında şiir yazarken çocuksu duyarlılığını yansıtan
özgün çağrışımları neşeli ve humor bir şekilde şiirler yazdı.
A) Nereye Uçar Gökyüzü
B) Erbain 5. Aşağıdaki eserlerden hangisi bu metinde tanıtılan şaire
ait değildir?
C) Zambaklı Padişah
A) Sıragöller
D) Bir Gün Mutlaka
B) Umutsuzlar Parkı
E) Gün Ola
C) Ezra ile Gary

D) Virgülün Başından Geçenler

E) İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür


6. Bir Türk dili edebiyatı öğretmeninin Garip şiirini işlerken ENDÜLÜS'TE RAKS
aşağıdaki dizelerden hangini kullanması uygun değildir?
Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı...
A) Mahallemizde Şevk akşamında Endülüs üç def'a kırmızı...
Senden başka ağaç olsaydı
Seni bu kadar sevmezdim. Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
Fakat eğer sen İspanya neşesiyle bu akşam bu zildedir.

Bizimle beraber
Kaydırak oynamasını bilseydin Yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri,

Seni daha çok severdim. İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri...

B) Bakakalırım giden geminin ardından;


Atamam kendimi denize, dünya güzel;
8. Bu şiir, aşağıdakilerden hangisini gerçekleştirmek
Serde erkeklik var, ağlayamam
amacıyla kullanılamaz?
C) Sesinde ne var biliyor musun A) Ahenk özelliklerine dikkat çekmek
Uykusuz Türkçe var B) Anjanbman tarzını şiirde kavratmak
İşinden memnun değilsin C) Şiirde musiki unsurları göstermek
Bu kenti sevmiyorsun D) Divan şiiri geleneğini hissettirmek
Bir adam gazetesini katlar E) Parnasizm akım özelliklerini kavratmak
D) Bir yaş büyüğüm babamdan
ve rüzgar
bir törendeki gibi
çekiştirir durur RİYÂH-I LEYÂL

yağmurluğumu. Ey gizli kebuterlerin âheste sürûdu


Ey mirvaha-i lâne-i mürgân
E) Bir sessizlik oldu ardında
Ey bâd-ı hırâmân
Dönmedi bakmak için
Âfâka inince gecenin sütre-i dûdu
Yitebilirdi dönse
Başlarsın ufuktan seyelâna
Kuş mu saz mı yaprak mı
Bâlîn-i cihâna!
Neyse
Ol dem ki olur, ey tarab-âmûz-ı hayâlât,
Bir nây-ı zümürrüd gibi nâlân
İslamî renkli şiirinin girift hali onun iöge düzenini belirler.
Destinde nihâlân…
"Renk başkaldırırken helezonlar çizerken ses / Som Fatih su
fetheder tabiatı / Döner döner döğünür eritir dağları yobaz Ol dem ki olur dest-i bilûrunda semâvât
kayaları " dizelerinden hayatın metafizik olguna dar geçişi 9. Bu şiirin biçim, içerik ve anlatım özellikleri dikkate
ve özleyişi tarih aracılığıyla verir. alındığında aşağıdakilerden hangisine ait olduğu
söylenebilir?
7. Bu metinde tanıtılan şair aşağıdakilerden hangisidir?
A) İsmet Özel A) Şinasi

B) Erdem Bayazıt B) Ziya Paşa

C) Orhan Veli C) Ziya Gökalp


D) Behçet Necatigil D) Ahmet Haşim
E) Cahit Külebi E) Cenap Şahabettin
10. Bir Türk dili ve debiyatı öğretmeninin, dersinde Saf (Öz) I. sevda derinlerdedir, oysa Ferhat
şiirinin özelliklerini yansıtan eserlere örnek olarak
üstünü kazmada dağın
aşağıdakilerden hangisini vermesi uygun değildir?
kalbimin, yani o yağmur
A) Ben ve Ötesi
ve acıdan ocağın
B) Düşten Güzel madenini, laciverdi ve mahmur
C) Lamelif bir ağrıyla delmede
D) Sebil ve Güverinler şirin ve en asılmaz, en derin

E) Gece Gelen Telgraf bir şiirin yurt edindiği


billur bir köşke girmede
Leyla
Bir Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni "İmge, duyuyla edinilen
bir deneyimin zihindeki görüntüsüdür, düşünsel bir resimdir. ve mecnuncun, yani o çölden
İmgenin oluşum sürecinin ilk aşamasında, şairin dış dünyaya (Hilmi YAVUZ)
ait gözlemleri bulunur." diyerek akıllı tahtaya imgeli dizeler
yazar.
11. Buna göre aşağıdaki dizelerin hangisinde imge II.
kullanılmamıştır? Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde
A) Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller; Bir kış güneşliğinde
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir
B) Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi; Tabiatı aşan bir bildiriştir Leylaya
Gördüm güzel vücûdunu zümrütliyen deri Ne güz ne sarı renk bu göçü anlatır
Keskin bir ürperişle kımıldadı anbean; Bu kan rengi bu kıpkızıl öçü anlatır
Baktım ve anladım ki o ejderdi canlanan Görünüşte kırmızı gerçekte yeşil
C) Bugün ben bir güzel gördüm Görünüşte öç hakikatte değil
Bakar cennet sarayından Faninin sonsuzla barışması
Kamaştı gözümün nuru (Sezai KARAKOÇ)
Onun hüsn ü cemalinden
D) Titrek bir damladır aksi, sevincin 12. İki metinden alınan bu dizeler için aşağıdaki
Yüzünün sararmış yapraklarında; I. Ölçü
Ne zaman kederden taşarsa için II. Tema
Şarkılar taşırken dudaklarında III. Şiirin söyleyicisi
E) Bedava yaşıyoruz, bedava; IV.Gelenekten beslenme
Hava bedava, bulut bedava; özelliklerinden hangileri ortaktır?
Dere tepe bedava; A) I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV
Yağmur çamur bedava D) I ve IV. E) I, II ve III
Şair, daha önce Paris’te Albert Sorel’in derslerine devam Milli edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren şiir, kaynağı halk
ederken benimsediği “tarih ortasında Türklüğü aramak ve şiiri olup genellikle vatan ve millet sevgisini işler. Memleketçi
bulmak” anlayışı içinde, aynı ekole bağlı Fransız tarihçisi bir şiir anlayışı hâkimdir. Milliyetçi bir yapısının olması
Camille Julien’in, “Fransız milletini bin yılda Fransa toprağı nedeniyle Türk diline büyük önem verilmiştir.
yarattı” görüşünden hareketle “1071’den sonra Anadolu’ya,
15. Buna göre aşağıdaki şiir kitaplarından hangisi bu
sonra Rumeli’ye yönelme tezini ortaya atmıştır.
konuya uygun değildir?
13. Aşağıdaki eserlerden hangisi bu metinde tanıtılan şaire
A) Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor
ait değildir?
B) Bu Vatan Kimin?
A) Bursada Zaman
C) Denizden Çalınmış Ülke
B) Mohaç Türküsü
D) Destan Gibi
C) Rindlerin Ölümü
E) Ziller Çalacak
D) Sessiz Gemi
E) Bir Başka Tepeden

Ve Sakarya'dan bu havalide
yalnız, çatal tırnaklı karacalar su içmektedir.
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, gelenekten beslenen
şairlerin önemli özelliğinden biri "milli tarihten" Ankara suyunun döküldüğü yerden
faydalanmalarıdır. Tarihin izi şairlerin hep ilgisini çekmiştir.
Eskişehir kuzeybatısına kadar
14. Buna göre öğretmen aşağıdaki dizelerden hangisini
Sakarya mecrası uçurumlar içinden geçmektedir.
kullanabilir?
Güneyde
A) Seçmiş İstanbul'un ufkunda bu kudsî tepeyi;
ve güneydoğuda
Taşımış harcını gâzîleri, serdârıyle,
Nazım Hikmet
Taşı yenmiş nice bin işçisi, mîmâriyle.
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 9. sınıf dersinde ünlü
Hür ve engin vatanın hem gece, hem gündüzüne
şairlerden tahtaya çeşitli dizeler yazar ve öğrencilere bu
B) Günlerce ne gördüm ne de kimseye sordum, şiirlerin "Şiir - Tarih" ilişkisini anlatır.
"Yarab! hele kalp ağrılarım durdu!" diyordum. 16. Buna göre aşağıdaki şairlerden hangisi şiirlerinde
tarihsel yapıyı kullanmaz?
His var mı bu alemde nekahat gibi tatlı
A) Namık Kemal
Gönlüm bu sevincin heyecanıyla kanatlı
B) Ahmet Haşim
C) Ani bir üzüntüyle bu rüyadan uyandım.
C) Attila İlhan
Tekrar o alev gömleği giymiş gibi yandım,
D) Nazım Hikmet
Her yerden o,hem aynı bakış ,aynı emelde,
E) Yahya Kemal Beyatlı
Bir kanlı gül ağzında ve mey kasesi elde;
D) Fani ömür biter,Bir uzun sonbahar olur.
Türk dili ve edebiyatı dersinde "Şiir geleneğinin oluşumunu
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarümar olur.
örneklerle açıklar." kazanımı etrafında öğretmen,
Mevsim boyunca kendini hissettirir veda; öğrencilerine Cumhuriyet Döneminde olup da halk şiiri
geleneğinin izlerini devam ettiren şairler vardır.
Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ
17. Buna göre aşağıdaki şiirlerden hangisi bu geleneği
E) Dünyanın ufku gözlere gittikçe tar olur.
yansıtır?
Her gün sürüklenip yaşamak ruha bar olur.
A) Sessiz Gemi
İnsan duyar yerin dile gelmiş sükutunu;
B) Küfe
Bir başka musikiiye geçiş farz eder bunu.
C) İstanbul'u Dinliyorum
D) Çoban Çeşmesi
E) Mor Külhani
"Şiiri taşradan çıkarıp sanatçının ve imgenin emrine Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 10. sınıf öğrencilerine
verirsek o zaman şiir, gerçek mekânına kavuşur. Her sanat Eski Anadolu Türkçesinin dil özelliklerini kavratmak ister.
bu mekânda yetişen bir meyve olur aslında."
20. Buna göre öğretmen, aşağıdaki eserlerden hangisini
18. Diyen bir sanatçı, aşağıdaki şairlerin hangisinden şiir kullanamaz?
kullanamaz?
A) Risaletü'n Nushiyye
A) İlhan Berk
B) İskendername
B) Behçet Necatigil
C) Çarhnâme
C) Attila İlhan
D) Garipname
D) Edip Cansever
E) Mukaddimetü’l-Edeb
E) Orhan Veli

"Anlamsal Sapma” söz öbeği; bir dil bilimi ya da şiir terimi


Türk Dili ve Edebiyatı dersi öğretmeni, öğrencilerine olarak sözcüklerin ses, biçim, anlam özelliklerinde ve dilin
aşağıdaki iki parçayı vermiş ve onlardan bu iki parçayı söz dizimi niteliklerinde bilinçli olarak değişikliğe gitmeyi,
karşılaştırarak bir çıkarımda bulunmalarını istemiştir. ortak dilde bulunmayan yeni söz değerleri bulmayı ifade
eder.
21. Aşağıdaki dizelerin hangisinde herhangi bir sapma söz
I. Üstad-ı necibim Ali Ekrem Bey’e
konusu değildir?
Yok ya Abbas’ı bilmeyen, kimdi?..
A) Her kime kim dervişlik bağışlana
O sahabeyi dinleyin, şimdi:
Kalpı gide pak ola gümüşlene
“Bir karanlık geceydi pek de ayaz..
(Yunus Emre)
İbni Hattâb’ı görmek üzre biraz,
B) Gördüm, deniz dedikleri bin başlı ejderi
Çıktım evden ki yollar ıpıssız.
Gördüm… güzel vücudunu zümrütleysen deri
Yolcu bir benmişim meğer yalnız!
Keskin bir ürperişle kımıldandı anbean”
Aradan geçmemişti çok da zaman
(Yahya Kemal Beyatlı)
C) Bin cefalar etsen almam üstüme
Gayet şirin geldi dillerin dostum
II. Derinden derine ırmaklar ağlar
Varıp yâd ellere meyil verirsen
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi
Kış ola bağlana yolların dostum
Ey suyun sesinden anlıyan bağlar
(Pir Sultan Abdal)
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.
D) İncecikten bir kar yağar,
“Göynünü Şirin’in aşkı sarınca
Tozar Elif, Elif deyi...
Deli gönül abdal olmuş,
19. Öğretmenin, bu parçalarla öğrencilerin aşağıdaki
Gezer Elif, Elif deyi...
yargılardan hangisine ulaşmasını amaçladığı söylenemez?
(Karacaoğlan)
A) Metinlerle öğrencilerin coşku ve heyecanı dile getiren
dizeleri tanımasını sağlamak E) İnsanlığa dürüst davran
B) Metinlerdeki dil ve anlatım özelliklerini belirlemek İnsan küçük büyük evren
C) Metinlerdeki edebi sanatları bulmaya çalışmak İnsanlara hakça davran
D) Metinleri düz yazıya çevirmeye çalışmak Koltuk sana bâki değil
E) Öğrencilere metinler aracılığıyla yapı unsurlarını (Yunus Emre)
bulmasını sağlamak
KARANFİL Mehmet Kaplan, Ahmet Haşim'in …………. şiirini iki tema
üzerine oturtur: Biri yaşanılan hayat ve dünyanın içinde
Yarin dudağından getirilmiş
mahkumiyet düşüncesi diğeri uzak ve güzel bir ülkeyi özleyiş
Bir katre alevdir bu karanfil, duygusu. Aslında Tevfik Fikret aynı temleri ….. şiirinde
görnekteyiz. Özellikle Haşim, objektif isimlere sublektif sıfat
Gönlüm acısından bunu bildi!
kullanır.
24. Bu metinde boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden
Düştükçe vurulmuş gibi, yer yer hangisi getirilmelidir?
Kızgın kokusundan kelebekler; A) Bir Günün Sonunda Arzu - Tahassür
Gönlüm ona pervane kesildi. B) O Belde - Ömr-i Muhayyel
22. Ahmet Haşim'in bu şiiri, Türk Dili ve Edebiyatı dersinde C) Gece - Tarih-i Kadim
aşağıdakilerden hangisi için kullanılamaz?
D) Bahçe - Gayye-i Vücut
A) Mistik yönelişin şiirde kendini bulması
E) Bülbül - Rücu
B) Divan şiirinin mazmun dünyası modern şiire de
uygulanması
C) Müzikal ses değerlerinin şiirde hakim olması
D) İzlenimci ve sembolist yapının şiire aksetmesi
Bir gamlı hazânın seherinde,
E) Aruz ölçüsünün şiir ahengine katkısının sezdirilmesi
Isrâra ne hâcet yine bülbül?

23. Bir Türk dili edebiyatı öğretmeninin Hisar şiirini


işlerken aşağıdaki dizelerden hangini kullanması uygun Bil, kalbimizin bahçelerinde,
değildir?
Cân verdi senin söylediğin gül.
A) Anneciğim bilmem farkında mısın?
Söylenmemiş en mübarek en aziz
Savrulmada gül şimdi havada,
Duygularla çepe çevre çaresiz
Gün doğmada bir başka ziyâda.
Sana yöneldiğimin farkında mısın?
B) Ben Altay dağlarından koparak geldim
25. Bu şiirin yapı özellikleri ve ahenk ögeleri belirlenirken
Yüreğimde Türkistan'dan binbir nakış var. aşağıdakilerden hangisinin üzerinde durulmaz?
Çok şükür aslım da neslim de belli. A) Aruz ölçüsünün yeniden kullanım şeklini açıklar.
Türküm müslümanım o dağlar kadar. B) Her beyitin ses ve anlam kaynaşmasından oluşan birer
birim olduğunu bilirtir.
C) Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel C) Kelimelerin şiir içinde soyut anlamda kullanılmasını
belirler.
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
D) Anlamın bir mısrada bitmeyip diğer dizelere da kayması
Derken karanfil elden ele. gösterilir.
D) Sana geldim Mevlana... E) Şiirde sembolist yapılı sözcükleri bulur.
Düştüm yollara Fatiha'larla
Önümde yemyeşil ışıktan bir iz
Yıkanmış yaprak gibi tertemiz
E) Ben Numanlar Köyü'nden Emine Bacı
Yaşım belki doksanbir,belki seksensekiz.
Ellerim ayaklarım buğdaylar kadar temiz
Bazen şairlerin hayatı duyuş ve yaşayış bakımından ikiye Ne efsûnkâr imişsin âh ey dîdâr-ı hürriyet
ayrılır. Buna bazen özel hayatları bazen de denem olayları
Esir-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten
neden olabilir. Birinci bölümle ikinci bölüm tamamen zıttır.
Bu zıtlık fikrî , siyasî veya inanış biçimi de olabilir. Bu değişim,
onların şiirde her şeyini değiştiriyor. Bu etki, domino taşı gibi
Kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın
kelimelerin anlamın da bile görülebilir.
Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten
26. Buna göre aşağıdaki şairlerin hangisinde bu keskin
değişim görülmüştür?
A) Tevfik Fikret 28. Bu şiirin yapı özellikleri ve ahenk ögeleri belirlenirken
aşağıdakilerden hangisinin üzerinde durulmaz?
B) Cenap Şahabettin
A) Batılılaşma ile toplum hayatımıza giren kelimeleri ve
C) Behçet Necatigil
kelime gruplarını belirler.
D) Ahmet Haşim
B) Şiirin nazım biçimi belirlenir.
E) Orhan Veli C) Dönemin sosyal olaylarını bulur.
D) Şiirde sanat endişeli imgeleri belirler.
E) Şiirde belirgin olan edebi samatları bulur.

27. İçerik ve anlatım özelliklerinden hareketle aşağıdaki


parçalardan hangisinin diğerlerinden farklı bir şiir
anlayışıyla yazıldığı söylenebilir? I. Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmeten

A) Kasnağından fırlayan kayışa Çekildik izzet ü ikbâl ile bâb-ı hükûmetten

Kaptırdın mı kolunu Alişim!


Daha dün öğle paydosundan önce Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten

Zilelinin gitti ayakları, Mürüvvet-mend olan mazlûma el çekmez i’ânetten

B) Ben ne inim ne cinim, ben bir garip ademim Namık Kemal

Barakmuslu köyünden selamsız oğlu bekir


Yıkılası hanede sekiz boğaz altıma bakar II. Kalbinde her dakika şu ulvi tahassürün

Ben kendimi toprak bilirim, toprak beni baba bilir minkar-ı âteşinini duy, dâima düşün:

C) Derdini, ekmeğini bölüştüğüm


Türküleriyle bizi ağlatan memleketlim. Onlar niçin semâda, niçin ben çukurdayım?

Karadeniz’in Rumelikarı tütünü, Gülsün neden cihan bana, ben yalnız ağlayım?

Bende türküler oldu ağlamaklı Tevfik Fikret

D) Parmaklarda tütün kokusu. 29. İki şiirden alınan bu dizeler için aşağıdaki

Tütün kokusu pazen entarilerde. I. Dönem zihniyeti

Biriniz ekmek alır fırından, II. Nazım birimi

Biriniz durmuş öksürüyor ilerde, III. Teması

E) Allah kar gibi gökten yağınca IV. Ölçü

Karlar sıcak sıcak saçlarına değince V. İmaj dünyası

Başını önüne eğince özelliklerinden hangileri ortaktır?

Benim bu şiirimi anlayacaksın A) I. ve IV. B) II. ve IV. C) I , IV ve III.


D) Yalnız IV. E) II, IV ve V.
Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 12. sınıf dersinde Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Serhat, Türk şiirinin dönem
Cumhuriyet Dönemi halk ozanlarını işleyecektir. Sınıfa bu algısı çok geniştir. Yani birçok gelenekten beslenmişiz. Divan
dönem şairlerinden şiir kitapları getirir. şiiri, halk şiiri, Batı şiiri gibi… İşte bazı şairlerde bu
dönemlerden kendine pay aldığını söyler. Bunların isimlerini
30. Buna göre aşağıdaki şiir kitaplarından hangisi konuya
tahtaya yazar.
uygun değildir?
32. Buna göre aşağıdakilerden hangisi bu isimlerden biri
A) Dostlar Beni Hatırlasın
değildir?
B) Ahu Gözlüm
A) Behçet Necatigil
C) Telli Saz
B) Tevfik Fikret
D) Gönül Bahçesi
C) Attila İlhan
E) Hasana Mektuplar
D) Fazıl Hüsnü Dağlarca
E) Rıza Tevfik Bölükbaşı

NAR
Kış büyük geliyor nara gidelim
HAYAL BESTE
soğudu günlerin yüzü nara gidelim
Roma'nın şarkını fethettiğin andan sonra,
narın bir diyeceği olur da bize Yüce dağlar gibidir gördüğün iş,Türk oğlu!
açılır yazdan binbir sıcak söz
dilimiz kurudu burdan nara gidelim Girdiğin yerde asırlarca kalıştan başka,
narın bir evi var pek kalabalık Kurduğun devlet asırlarca muzaffer yürüdü.
keşke biz de otursaydık orada
ev büyük geliyor şimdi her oda Talihin döndüğü en korkulu yıllarda bile,
bir ayrılık, çocuklar kapalı kutu, Yürüyen düşmanı son hamlede döktün denize.
bahçeler dağınık: Bir salkım üzümü
paylaşırken nasıl da bağ bahçe arkadaştık, 33. Bu dizeleri dersinde işleyen bir Türk dili ve edebiyatı
öğretmeni, öğrencilerine aşağıdakiierden hangisini
meğer yapraklarından soymaya başlamış öğretmeyi amaçlayamaz?
bahçeyi hırsız, bağ çıplak kalmış! A) Şiirdeki söz sanatlarını
Narın bahçesine bir hoyrat girse B) Şiirin bakış açısını
tenden önce dile yoksulluk düşer C) Şiirde Divan edebiyatının etkisini
D) Şiirde kullanılan ölçüyü
31. Haydar Ergülen'in bu şiiri için aşağıdakilerden hangisi E) Şiirde işlenen temayı
söylenemez?
A) Şiirde sözdizimsel sapma yoğun olarak kullanılmıştır.
B) Şiirin söyleyicisi şairdir. Hitap ettiği ise ailesi, dostları ve
insanlardır.
C) Şiirin genelinde "nar" sembolik bir anlamda kullanılmıştır.
D) Şiirin teması aşk veya aşkın hasretle ilişkilendirilmesidir.
E) Serbest ölçülü bir yapıyla oluşturulmuştur.
AĞUSTOS BÖCEĞİ İLE KARINCA 2018 Türk Dili ve Edebiyatı Ortaöğretim Programı, tür
merkezli bir kronoloji ile oluşturulmuştur. Bu anlayış
Karıncayı tanırsınız
doğrultusunda 9. sınıftan 12. sınıfa kadar dört türü (hikâye-
Minimini bir hayvandır şiir- roman- tiyatro) dönemlerini en iyi anlatan metinler
içinden seçilip verilir. Böylelikle edebî dilin gelişim ve
Fakat gaayet çalışkandır
değişimi de tarihî akışla birlikte takip edilebilmekte, metinde
Gaayet tutumludur, yalnız dönem özellikleri de verilmiş olur.
Pek hodgamdır, bu bir kusur: 36. Aşağıda verilen örnek durumlardan hangisi bu anlayışla
Hodkam olan zalim olur. örtüşmez?
A) Fuzûlî'nin "Su Kasidesi"ni işlenirken Peygamber sevgisini
anlatması
Bir gün ağustos böceği
B) Şinasi'nin bir şiiri işlenirken Tanzimat Fermanı'ndaki bazı
Tembel tembel ötüp durmak maddelerin hatırlatılması
Neticesi aç kalarak C) Yaşar Kemal'in “İnce Memed” romanında dönemin sosyal
Karıncadan göreceği ve siyasal olaylarını da anlatması

Bürudete bakmaz, gider D) Orhun Yazıtlarında Türklerin milli kimliklerini koruma


macerasını anlatması
Bir lokma şey rica eder
E) Fakir Baykurt'un “Diusburg Üçlemesi”nde dış göç
Der ki: - Acıyınız bize problemlerini işlemesi

(Tevfik Fikret)
34. Bu şiirin yapı özellikleri ve ahenk ögeleri belirlenirken EPESKİ
aşağıdakilerden hangisinin üzerinde durulmaz?
Gece parlar da dağ başları
A) Aruz ölçüsünün kısa kalıpları kullanılmıştır.
Işır yüzüm
B) Her beyitin ses ve anlam kaynaşmasından oluşan birer
Ayrı ülkelerin kocaman kuşları konar
birim olduğunu bilirtir.
Soframa resimlerime çiçeklerime yazılarıma
C) Fabl türünün özelliği olan öğreticilik yönü ağır basar.
Bir yeni anlamla aydınlık
D) Şiirde sembolist yapılı sözcükleri bulur.
Gece su
E) Olaya dayalı manzum bir hikâyedir.

Gece kör çobanların yarım türkülerini söyler yavaşça


Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni , dersinde Tevfik Fikret'i
işlerken bazı şiirlerini 1908 yılından sonra yazdığını söyler ve Bitkiler filizler tohumlar
bu şiirlerin daha çok sosyal problemleri anlattığını belirtir. Çekilirler en uzağına yaşamanın
35. Buna göre öğretmenin verdiği şiir ismi aşağıdakilerden Bir ölü üşüme kaplar da toprak altını
hangisidir?
A) Süha ve Pervin
37. Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın bu şiiri, Türk Dili ve Edebiyatı
B) Han-ı Yağma dersinde aşağıdakilerden hangisi için kullanılamaz?
C) Gayya-ı Vücut A) Kozmik âlem karşısında aldığı tavrın ortaya çıkması
D) Tesadüf B) Divan şiirinin mazmun dünyası modern şiire de
E) Sabah-ı Iyd uygulanması
C) Müzikal ses değerlerinin şiirde hakim olması
D) Halk şiiri geleneğinden beslenmesi
E) Bizzat şairin serbest çağrışımlardan oluşturması
Tanzimat’tan bu yana edebiyat dergileri ; edebî türlerin, Çok eski bir zamanda,
biçimlerin ve tekniklerin geliştirilmesinde önemli bir rol
Oğuz Han hükümdarmış.
oynamıştır. “Edebiyatın nabzı dergilerde atar” ifadesi anlamlı
kılar dergiciliğimizi. Aşağıdaki dergi isimlerini akıllı tahtadan İşitmiştim Tûran'da
gösterir.
Bir peri kızı varmış.
I. Malumat dergisi
II. Pazar Postası dergisi Bu nazlı peri kızı,
III. Genç Kalemler dergisi
Bu güzellik yıldızı,
IV. Diyojen dergisi
Her gönülde bir sızı
V. Varlık dergisi Bırakarak yaşarmış.
38. Dergileri kronolojik olarak anlatmak isteyen
öğretmenin bu dergi isimlerini hangi sırayla işlemesi
gerekir? Issız dağlarda gezer,

A) IV - I - III - V - II Yokmuş izinden eser,

B) V - I - III - II - IV Bazen göründüğü yer,

C) III - I - II - IV - V Bir sihirli pınarmış.

D) IV - II - III - V - I
E) II - III - I - IV - V 41. Bu şiirin biçim, içerik ve anlatım özellikleri dikkate
alındığında, aşağıdaki şiir akımlarından hangisine ait olduğu
söylenebilir?
“Şiir benim ikinci annemdir” diyen Dağlarca’yı Şerif Aktaş;
A) Garip
Behçet Necatigil ve Cahit Külebi gibi şairlerle “yeniliği
sürdürenler” olarak nitelemektedir. Bu şairlerde; yenilikleri B) 2. Yeni
değişen şartlarda sürdürme, varlık içinde bireyin kendisini C) Beş Hececiler
arama ve kendi problemlerini şiirselleştirme gayreti dikkati
çekmektedir. D) Maviciler

39. Buna göre aşağıdaki eserlerden hangisi bu yeniliği E) Hisarcılar


sürdüren şairlere ait değildir?
A) Havaya Çizilen Dünya
B) Yeşeren Otlar
C) Kestim Kara Saçlarımı Her şey birdenbire oldu.
D) Kapalı Çarşı Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
E) Çocuk ve Allah Yollar, kırlar, kediler, insanlar...
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.
40. Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeninin dersinde, Milli 42. Bu şiirin biçim, içerik ve anlatım özellikleri dikkate
zevk ve anlayışı şiirinin özelliklerini yansıtan eserlere örnek alındığında, aşağıdaki şiir akımlarından hangisine ait olduğu
olarak aşağıdakilerden hangisini vermesi uygun değildir? söylenebilir?
A) Odalar ve Sofalar A) Birinci Yeniciler
B) Yayla Dumanı B) İkinci Yeniciler
C) Bingöl Çobanları C) Beş Hececiler
D) Erciyesten Kopan Çığ D) Mavi Grubu
E) Bozkurtların Destanı E) 1980 Kuşağı
Ahmet Oktay şairimiz hakkında şu değerlendirmeyi yapar:" Seni gömdük anne yıllarca evvel
içerdiği tüm kusurara ve savrukluğa rağmen 1940-1950 Göz yaşlarımızla bu ıssız yere
arasında egemen olan şiir anlayışına doğrudan doğruya
bağlanamaz. O ne Nazımcıdır ne Garipçi ne de Haşim- Yahya Kimsesiz bir akşam ziyaya bedel
Kemal kökenlidir. O ressamlıktan aldığı gücü sözcüklerine Matem dağıtırken hasta kalblere.
renk katarak tabiat tutkusunu şiirde anlatırdı. Anadolu insanı
onun en renkli yanıydı."
Kimsesiz bir akşam, ezelden yorgun
43. Buna göre Ahmet Oktay'ın metinde anlattığı şair,
aşağıdakilerden hangisidir? Hüznüyle erirken Dicle de sessiz,

A) Behçet Necatigil Öksüzlük denilen acıyla vurgun

B) Bedri Rahmi Eyüpoğlu Bir başka ölüydük bu toprakta biz.

C) Attila İlhan 45. Bu şiirin biçim, içerik ve anlatım özellikleri dikkate


alındığında, aşağıdaki şairlerin hangisine ait olduğu
D) Fazıl Hüsnü Dağlarca söylenebilir?
E) Cahit Külebi A) Ahmet Haşim
B) Cemal Süreya
C) Yahya Kemal
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 11. sınıf öğrencilerine D) Cenap Şahabettin
anjambmanı anlatır ve ardından aşağıdaki dizeleri akıllı E) Ahmet Hamdi Tanpınar
tahtadan gösterir.
I. Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş
Tanrım şahit, duracağım sözümde;
Eşini gâib eleyen bir kuş
Milletimin sevgileri özümde;
gibi kar
Vatanımdan başka şey yok gözümde.
Geçen eyyam-ı nevbahârı arar
Yâr yatağın düşman almaz, giderim.

II. Ey gizli kebuterlerin âheste sürûdu


Ey mirvaha-i lâne-i mürgân Ak gömlekle gözyaşımı silerim,

Ey bâd-ı hırâmân Kara taşla bıçağımı bilerim;

Âfâka inince gecenin sütre-i dûdu Vatanımçin yücelikler dilerim.


Bu dünyada kimse kalmaz, giderim.

III. Hani bir gün seninle Topkapı’dan


Geliyorduk; yol üstü bir meydan. 46. Mehmet Emin Yurdakul'un bu şiiri, Türk Dili ve
Edebiyatı dersinde aşağıdakilerden hangisi için
Bir çınar gördük; enli, boylu, vakur
kullanılamaz?
Bir ağaç; hiç eğilmemiş, mağrur
A) Şiirde Türkçenin yalınlığı hakkında çıkarımda bulunulması
B) Ahengi sağlayan unsurları tespit edilebilmesi
44. Buna göre numaralanmış dizelerden hangileri
C) Dönemin siyasi, kültürel ve toplumsal koşullarını
anjambmana ait olduğu söylenebilir?
yansıtması
A) I. ve II. B) II. ve III. C) I. ve III.
D) Halk şiiri geleneğinden beslenmesi
D) Yalnız III. E) I, II ve III.
E) Musiki değerlerin şiirde hâkim olması
İçimde ve evlerde balkon Ne zaman seni düşünsem
Bir tabut kadar yer tutar Bir ceylan su içmeye iner
Çamaşırlarınızı asarsınız hazır kefen Çayırları büyürken görürüm.
Şezlongunuza uzanır ölü Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Gelecek zamanlarda Bir parça mavi deniz
Ölüleri balkonlara gömecekler Alır beni.
İnsan rahat etmeyecek Seni düşündükçe
Öldükten sonra da Gül dikiyorum elimin değdiği yere
49. Bu şiirin biçim, içerik ve anlatım özellikleri dikkate
alındığında aşağıdaki şairlerden hangisine ait olduğu
47. Bu şiirin biçim, içerik ve anlatım özellikleri dikkate
söylenebilir?
alındığında, aşağıdaki şairlerin hangisine ait olduğu
söylenebilir? A) Kemalettin Kamu
A) Sezai Karakoç B) Cemal Süreya
B) Ece Ayhan C) İlhan Berk
C) Ahmet Haşim D) Ahmet Hamdi Tanpınar
D) Cahit Zarifoğlu E) Necip Fazıl Kısakürek
E) Tevfik Fikret

MENZİLLER Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, dersinde dizenin


öneminden bahsederken aşağıdaki şiiri örnek okur.
Sözün ve yolun baş çeşmesi ruhumun
Canım içre sevinç verir sözlerin
Bursa'da eski bir cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakırdayan su.
Baktığın dağların düşüncesi bile ağlatır beni
Orhan zamanından kalma bir duvar...
Hür olurum buyruklarını bir bir donansam sultanım.
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar

Aşkın bin gözlü devasa bir baş imiş


Eliyor dört yana sakin bir günü.
Yur her birini uykularından sohbetin
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü
İçinden gülüyor bana derinden.
Dinlen ey Zarif bilatedbir çok söz açtın
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden
Bu kırık akılla ne cürettir yaptığın

50. Buna göre öğrencilerine verilen şiir parçasını okuyan bir


48. Cahit Zarifoğlu'nun bu şiiri için aşağıdakilerden hangisi
edebiyat öğretmeni işlediği konu içerisinde aşağıdaki
söylenemez? sanatçılardan hangisine ait bir şiir okuması uygun olmaz?
A) Şiir ve şairin dünya görüşü uyumluluk gösterir. A) Cahit Sıtkı Tarancı
B) Noktalama işaretleri ve eğik bir düşünce çizgisiyle orijinal B) Ahmet Hamdi Tanpınar
hale getirmiştir.
C) Ziya Osman Saba
C) Şiirde mistik ve dini bir yön sezilir.
D) Faruk Nafiz Çamhbel
D) Şairin hitap ettiği kişi toplum ve ölülerdir.
E) Halit Fahri Ozansoy
E) Serbest ölçülü bir yapıyla oluşturulmuştur.
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 12. sınıf dersinde 52. Numaralanmış şiirleri sırasıyla hangi topluluğa ait
öğrencilere II. Yeni sonrası Toplumcu gerçekçiler ünitesini olabilir?
işler. Sınıfa bu dönem şairlerinden şiir kitapları getirir. A) İkinci Yeniciler - Saf şiir - Toplumcu şiir
51. Buna göre aşağıdaki şiir kitaplarından hangisi bu B) Birinci Yeniciler - 2. Yenici - Saf şiir
konuya uygun değildir?
C) Saf şiir - Milli zevk anlayışı - 1980 şiiri
A) Kuş Tufanı
D) Beş Hececiler - Maviciler - Hisarcılar
B) Bir Yusuf Masalı
E) İkinci Yeni - Birinci Yeni - Toplumcu şiir
C) Kasaba
D) Korku ve Yakarış
E) Gün Ola

SELÂM OLSUN
Selâm olsun bizden güzel dünyaya
I. "Adını funda oteli koy Bahçelerde hâlâ güller açar mı?
Sevdamızın da adını Selâm olsun sonsuz güneşe, aya
Ayakları dibinde gün batımının. Işıklar, gölgeler suda oynar mı?
Ve ağzında binlerce güneşin tadı
Dilinin ucunda yalnızca kendi adın. Hepsi güzeldi kar, tipi, fırtına
Günlerin geçişi ardı ardına.
Çünkü sevdikçe beni sen kendini tanıdın.” Hasretiz bir kanat şakırtısına
Mavi gökte kuşlar yine uçar mı?
II. “Elimde, sükutun nabzını dinle, 53. Verilen şiir parçası şekil ve içerik özelikleri bakımından
Dinle de gönlümü alıver gitsin! incelendiğinde aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle, A) Şiirde metafizik ve mistik duyarlılık gösterir.

Yaşlı gözlerime dalıver gitsin! B) Şiirde imge ve sanat unsurları kullanılmıştır.


C) Saf şiirin özellikleri taşımaktadır.

Yürü, gölgen seni uğurlamakta, D) Şiirde noktalama işaretlerini düzgün kullanmamyı tercih
eder.
Küçülüp küçülüp kaybol ırakta,
E) Şiirin genelinde tenasüp sanatından yararlanılmıştır.
Yolu tam dönerken arkana bak da,
Köşede bir lahza kalıver gitsin!

III. Beşikler vermişim Nuh'a


Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun ?
Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Her biri vazgeçilmez cihan parçası.
Zalım! 55. Nazım Hikmet'in bu şiiri için aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
Hemi de kötü dinli gavur,
Nasıl da bağdaş kurmuş toprağıma A) Şiirin genelinde teşbih sanatından yararlanılmıştır.

Gülümü harmanımı savurur! B) Bu şiir yüksek ses tonu içermekte ve diyalog tekniğini
Kara gözlerini kullanmaktadır.

Sevdiğim oğlan C) Şiirde şair, vurgu ve tonlamalarla baskılı söyleyişi bazı


hecelerin ve seslerin değerine sığınmıştır.
Bize oldu olan
Topla Antep'i, Çukurova'yı D) Şiir nesre çevrilebilecek bir yapıda yazılmıştır.

İzmir'i, Urfa'yı, Konya'yı, E) Şiirde halk şiiri geleneğinin ayrıntılarından yararlanılmıştır.


Haydi ha!
Ne durursun Munzur!

54. Bu şiirin biçim, içerik ve anlatım özellikleri dikkate Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni Cumhuriyet Dönemi
alındığında, aşağıdaki şairlerin hangisine ait olduğu Türk şiirine ilişkin aşağıdaki üç örneği sınıfa getirir.
söylenebilir?
I. Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
A) Turgut Uyar
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
B) Cemal Süreya
C) Enver Gökçe
D) Orhan Şaik Gökyay Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

E) Refik Durbaş Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

KEREM GİBİ
II. Adam yaşama sevinci içinde
Hava kurşun gibi ağır!!
Masaya anahtarlarını koydu
Bağır
Bakır kâseye çiçekleri koydu
bağır
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
bağır
Tokluğunu açlığını koydu.
bağırıyorum.
Masa da masaymış ha
Koşun
Bana mısın demedi bu kadar yüke
kurşun

erit- III. Hiçbir şeyden çekmedi dünyada


-meğe Nasırdan çektiği kadar;
çağırıyorum... Hatta çirkin yaratıldığından bile
O diyor ki bana: O kadar müteessir değildi;
— Sen kendi sesinle kül olursun ey! Kundurası vurmadığı zamanlarda
Kerem Anmazdı ama Allah'ın adını,
gibi Günahkâr da sayılmazdı.
yana
Yazık oldu Süleyman Efendi’ye.
yana...
56. Şiirleri kronolojik olarak anlatmak isteyen öğretmenin 59. "Garip şiiri"nin özelliklerini yansıtan eserlere örnek
olarak aşağıdakilerden hangisini vermesi uygun değildir?
bu metinleri hangi sırayla işlemesi gerekir?
A) Vazgeçemediğim
A) II - III - I
B) Yayla Dumanı
B) III - II - I
C) Rahatı Kaçan Ağaç
C) I - II - III D) Karga ile Tilki
D) II - I - III E) Elleri Var Özgürlüğün
E) I - III - II

Sevda bir ateş buldu sende, eğilip öptü seni


Artık kimse denizi bilmiyor.

Dirseklerini masaya koyuşundan belli


Gelip geçen bir günü bitirmek istemediğini
Sevda bir umut buldu sende.

Ey bir yolcu listesinde bir ölüyü arayan


Artık kimse gözlerini bilmiyor.
57. Şekil ve içerik özellikleri incelendiğinde verilen şiirle
ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Serbest ölçü kullanılmış, kafiye ve redif kullanılmamış.
B) Şiirde kapalı iletilerle duygular verilmiştir.
C) Geleneksel anlatım tarzının devamını sağlamıştır.
D) Ahengi çağrışım ve imgeler sağlar.
E) Şiire özgü düşsel bir dünya yaratılmıştır.

Şiir geleneği daha önce yaşamış şairlerin eserleriyle


oluşmuştur. Geleneği oluşturan şairler arasında sanat
anlayışı bakımından ilişki vardır. Cumhuriyet Döneminde
modern edebiyat geleneği baskın olsa da bazı şairler Divan
şiiriyle ilişkisini koparmamıştır.
58. Buna göre aşağıdaki şairleden hangisi bu geleneği
devam ettirmemiştir?
A) Behçet Necatigil
B) Turgut Uyar
C) Yahya Kemal
D) Haydar Ergülen
E) Ziya Osman Saba
Türk Dili ve Edebiyatı dersi öğretmeni Deniz: " Şairler her
dönemde dönemin siyasal olaylarına mizah katarak kendince
bir tepki göstermiştir. Bazen bunu alaylı bazen de gerçekçi
bir şekilde anlatmıştır. Fuzûlî'nin "Selâm verdim rüşvet
değildir deyü almadılar" sözü belki de buna en güzel
örneklerdendir, demiştir. Öğretmen öğrencilerine buna
benzer bir şiir örneği bulup yarınki dersimize getirin, der.
60. Buna göre aşağıdaki dizelerden hangisini öğrenciler
getirmiş olabilir?
A) Düşman tutmuştu tepeleri,
düşmanın topu vardı.
Antepliler düz ovada
sıkışmışlardı.
Düşman şarapnel döküyordu,
toprağı kökünden söküyordu.
Düşman tutmuştu tepeleri.
Akan : Antep'in kanıydı.
B) Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
C) Hitler amca!
Bir gün bize de buyur.
Kakülünle bıyıklarını
Anneme göstereyim.
Karşılık olarak ben de sana
Mutfaktaki dolaptan aşırıp
Tereyağı veririm.
Askerlerine yedirirsin.
D) Kanlı bir gömlek
Gibi hârâ-yı şemsi arkamdan
Alıp sürükleyerek,
O dem ki refref-i hestîye samt olur ka'im

E) Şu karşı yaylada göç katar katar


1-D 2-C 3-E 4-A 5-B 6-C 7-B 8-B 9-E 10-E
Bir güzel sevdası gözümde tüter 11-E 12-D 13-A 14-A 15-D 16-B 17-D 18-E 19-D 20-E

Bu ayrılık bize ölümden beter 21-E 22-A 23-C 24-B 25-D 26-A 27-E 28-D 29-B 30- C

Geçti dost kervanı eyleme beni 31-A 32-E 33-B 34-D 35-B 36-A 37-B 38-A 39-C 40-A

41-C 42-A 43-B 44-C 45-E 46-E 47-A 48-D 49-C 50-E

51-D 52-A 53-A 54-C 55-D 56-E 57-C 58-E 59-B 60-C
"…Koca Ali yerinden kımıldamadı. Zaten biraz başı ağrıyordu.
TÜRK EDEBİYATINDA HİKÂYE "Mesnevi dinler, açılırım!" dedi. Büyük bir gönül rahatlığı
içinde, iki garip dervişin ruhu ürperten ezgileriyle kendinden
ÇEŞİTLERİ geçti. Her âşık gibi onun yüreğinde de sonsuz bir kendinden
geçiş, bir coşku, bir kaynaşma yeteneği vardı. En küçük bir
nedenle coşardı. Anlamını çıkaramadığı bir dilin gizemli
uyumu, durgun kanını sular altında saklı derin bir su
çevrintisi gibi kaynattı. Her yanı nedensiz bir sarsıntıyla
● Metinler serim, düğüm, çözüm
titriyor, sökülmez bir hıçkırık boğazına düğümlenir gibi
plânıyla anlatıp bir sonuca bağlayan
oluyordu. Yatsı namazını kıldıktan sonra mescitten çıkınca,
öykülerdir.
doğru dükkânına giremedi. Yürüdü. Uykusu yoktu. Ilık, yıldızlı
● Sürükleyici bir tarzı vardır. bir yaz gecesiydi. Samanyolu, sarı altın tozundan göz
alabildiğine bir bulut gibi göğün bir yanından öbür yanına
● Okuru ele alınan konu üzerinde
uzanıyordu. Yürüdü, yürüdü…"
düşündürmek esastır. Dolayısıyla olay
öyküsünde ana düşünce/tez diğer (Ömer SEYFETTİN- Diyet)
hikâyelere göre daha belirgindir.
● Okuyucu eserin sonunu merak eder.
"…Küçük Hasan, senelerden beri gördüğü şeylere alakasız
● Kahramanlar ve çevrenin tasvirine yer verilir. gözlerle bakıyordu. Kuru sazların arasında çorak ovayı oyarak
geçen ve ta yanına gelmeden farkına varılmayan dört adım
● Olay, zamana göre mantıklı bir sıralama ile verilir.
genişliğindeki küçük derenin, yan yana uzatılmış üç kalastan
● Realizm ve natüralizmin önemsediği gerçeğe uygun neden- ibaret köprüsü artık çökecek kadar sallanmaya başlamıştı.
sonuç ilişkisi, olaya dayalı hikâyelerde önemlidir.
Küçük Hasan hiçbir şey düşünmeden ilerliyordu. Ne evde
kendisinin dönmesini bekleyen iki küçük kardeşi, ne de dört
saat uzaktaki nahiye merkezinde hizmetçilik yapan anası bu
anda aklında değildi. Ayranını satıp satamayacağını da
Bu tarzın bizdeki en önemli temsilcileri: düşünmüyordu…" (Sabahattin ALİ - Ayran)
Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Hüseyin
Rahmi Gürpınar ve Reşat Nuri Güntekin’dir
* Milli edebiyat öykülerin çoğu bu öykü
türünde yazılmıştır.
* Toplumcu gerçekçi öykülerde bu öykü türü kullanılır.

● Çehov tarzı hikâyede asıl olan “olay”


değil, kişinin ruh hali ve duygularıdır bu
ÖRNEKLER yüzden olay ağır ilerler.
● Durum hikâyelerinde serim, düğüm,
çözüm planına uyulmaz. Belli bir sonucu
"… Ayşe, yanında dizkapaklarına kadar çamurlara bata çıka da yoktur.
yürümeye çalışan Ali’nin mini mini elini bırakmak
● Merak ögesi zayıftır.
istemiyor. Boynuna dolanan güçsüz kolları da çözmeye
cesareti yoktur. Kucağındaki ıslak, kımıltısız, sessiz bohça ● Olayların ve durumların akışı okuyucunun hayal gücüne
ona zaten cansız gibi görünüyor. Ali, gemi azıya almış, bir bırakılır.
atın arkasından, özengiye takılı çekilen bir ceset gibiydi, ● Hikâye sona erdiği zaman her şey bitmiş değildir.
yürümüyordu, yüzü koyun, elinden anasına bağlı
● Çehov tarzı hikâyelerin kahramanları her zaman
sürükleniyordu. İşte o, şimdi, bağrının üzerindedir. Uzun bir
çevremizde rastladığımız sıradan insanlardır. Mekân
özlemden sonra birbirlerine kavuşmuşlar gibi sokuluyorlar,
üzerinde fazla durulmaz, genel özellikleri verilir.
belki seviniyorlar. Böyle birkaç saat mi, yoksa birkaç dakika
mı gene koşuyoruz sanıyorlar. Ayşe tükeniyor, demin yolda Bu tarzın bizdeki en önemli temsilcileri: Sait
bıraktıkları at gibi yere uzanıvereceğini anlayarak Faik Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal ve
haykırmak, birini imdadına çağırmak istiyor…" Tarık Buğra’dır
Bireyin iç dünyası yazarları ( Mustafa Kutlu, Selim
(Refik Halit Karay - Gözyaşı)
İleri, Oktay Akbal, Samiha Ayverdi, A. Hamdi Tanpınar, Samet
Ağaoğlu) butarzı çok kullanır.
ÖRNEKLER

"Ağustostu, cuma günü. Sicil Müdürü Cavit Bey, yemekten


sonra minderin üstüne uzanmış, uyumak istiyor. Ama ● Hikâyecinin kişiliği ile
karasinekler rahat bırakmıyorlar. Köylülerin, duvar diplerine hikâye kişileri iç içe girerek
uzanıp, yüzlerine birer mendil örterek mışıl mışıl uyudukları yaşanan ile arzu ve hayal
gözünün önüne geldi. İmrendi. Uzandı. Sandalye üzerinde edilenin birlikteliği üzerinde
durak ceketinin cebinden beyaz keten mendilini alıp yüzüne durulur.
örttü, sıkıntılı olmasına aldırmayarak uyku gelecek diye ● Bunalım ve yaşama sevinci arasında kalan birey var
bekledi. Bu arada da ilkin çocuklarının mektep taksitleri için olandan hareketle düş dünyasına sığınır.
gönderdiği paranın makbuzunu nereye koyduğunu düşündü.
Sonra, karısının “para yetiştiremiyorum” diye sızlanmasını ● Modern hikâyede genellikle büyük şehirlerdeki yozlaşmış
hatırladı. “Ben burada aç duracak değilim ya!” dedi. tipler, sosyal ve toplumsal bozukluklar felsefi bir yaklaşımla,
Maaşlara zam yapılacak diyorlardı. Müsteşarın kendisini ince bir yergi ve yer yer alay katılarak irdelenir, göz önüne
sevdiğini düşünüp sevindi…" serilir.

(Memduh Şevket Esendal - Mendil Altında) ● Anlatıcı olay ve durumları olduğu gibi değil, kendi
algıladığı şekilde aktarır.
● Postmodern öykü ve romanlarda görülür.
"…Sık sık gittiğim kahve, sapa bir yerde idi. Mevsim kış
olduğu "için, bahar ve yaz akşamları pek sevimli olan ● Hikâyede bir tür olarak 1920’lerde ilk defa Batı’da görülen
bahçesinde değil, içeride oturuyorduk. bu anlayışın en güçlü temsilcisi Franz Kafka’dır. Bu türün
bizdeki ilk temsilcisi Haldun Taner’dir.
Evimden çıkınca ortalığın sessizliğini, bu sessizliğe lapa lapa
kar yağdığını görmüş, yürümek hevesine kapılmıştım…
Geldiğim de fazla kalabalık olmayan kahveye, sonraları tek ÖRNEKLER
tük birkaç kişiden başka gelen olmadı…Bense bazen
buğusunu sildiğim camdan, dışarı bahçeye bakıyor, bazen
oyun oynayanların seslerine kulak kabartıyordum. Aradan ne
kadar zaman geçti farkında değildim… Saate baktım, on "…Kalktım. Lambayı yaktım. Dededen kalma ihtiyar duvar
buçuk olmuştu. Kahveci, saat bire kadar açık olduğunu saati, bire beş kalayı gösteriyordu. Niye uyanmıştım? Bu
söyleyince rahatlayıp bir çay daha söyledim…" sayıklama neden? Saatin bire beş kalayı gösterdiğini rüyada
mı görmüştüm. Yoksa, uyku ile uyanıklık arasında mı içime
(Sait Faik Abasıyanık - Mahalle Kahvesi) doğdu. Biraz sonra saat "dan" diye biri vurunca kafama
tokmak yemiş gibi ayıldım. Hayır. Bu defaki tesadüf olamaz.
Başım dönüyor, kulaklarım uğulduyordu. İçimi, tarifsiz bir
korku kapladı. O güne kadar benden gizli içime işlemiş
"Akşamın koyu maviliği içinde, gökten parmaksı kar taneleri durmuş bir saatin tik taklarını, ilk defa o anda duyar gibi
dökülüyordu yola çıktığımızda kar durmanın eşiğine geldi. oluyordum. Bu tik tak, kalbimin atış temposunda olsa
Eşini bırakmış gibi terk-i diyar ediyordu. Akşam karanlığın izi şaşmayacağım… " (Haldun Taner- On İkiye Bir Var)
karı bile silememişti. Otobüs sessizliğe gömüldü.Başımıza
gelecekleri önceden biliyor gibi her şeye boyun eğmişiz
gibi…" (Necati Güngör- Masal Kuşu) "İskambil destesinin en sevdiğim kağıtlarından biri, üzerine
The Jolly Jocker yazılı, o delişmen, o uçarı, o biraz cambaz,
biraz sihirbaz, bir miktar da düzenbaz, ama neşe dolu, hayat
ve hareket dolu, kanı sıcak delikanlıdır. Ne yazık ki Joker'lere
Kanasta'dan, Kumkan'dan, Remi'den başka oyunlarda yer
verilmiyor. Verilse, her girdikleri oyuna renk ve
ÇERÇEVE ÖYKÜ: hareketlilik,canlılık ve şaklabanlık katarlardı.
Jolly Joker'ler bir yana, destenin en itibarlı kağıtları, bilindiği
İçinde başka bir öykü barındıran öykülerdir.
gibi, Beyler yani Aslar oluyor. Ayıp değil ya, ben Aslardan
“Binbir Gece Masalları, Decameron, oldum bittim hoşlanmam. Belki kendim hiçbir zaman As
Canterbury Hikâyeleri, Heptaméron” gibi tanınmış olamadığım, As olamayacağım için. Kabul etmeli ki, onların
örnekleri bulunmaktadır. dördünde de bir Kral havası, bir Padişah cakası vardır. Hele
→ Türk edebiyatınde “Muhayyelât” ile bazı takımlarda bunları daha da bir şatafatlı resmederler…"
“Müsameretname” bu tekniğin kullanıldığı ilk eserlerdir. (Haldun Taner- Konçinalar)
→ “Bir Ölünün Defteri” ve “Salon Köşelerinde”
romanlarında kullanılmıştır.
ANLATMA ZAMANI (ÖYKÜLEME-ANLATI)
● Hikâyenin bir alt türüdür. Hikâyede olayları okuyucuya aktaran bir
anlatıcı bulunur. Bu anlatıcının olayları
● Kısa ve yalındır.
görüp öğrendikten sonra okuyucuya
● Kısa olduğu için okunması kolaydır. aktardığı zaman dilimine “anlatma
zamanı” denir. Yani anlatma zamanı,
● Hikâyelerde serim, düğüm ve
hikâyedeki olayların anlatıldığı zamanı
çözüm bölümü yoktur. Bölümler
kapsar. Anlatma zamanı, vaka (olay) zamanından hızlı akar.
okuyucuya bırakılır.
● Yazar imgelerden yola çıkıp düş
gücüyle hikâyesini oluşturur. VAKA (OLAY) ZAMANI:
● Minimal öyküde, bir kelime çok önemlidir; o kelime Hikâye, roman ve tiyatroda olayların başlama noktası ile bitiş
çıkarıldığında her şey değişir. noktası arasında geçen zamandır. Vaka zamanı, nakledilen
olay örgüsünün içinde yaşandığı zamandır.
● Okuyucunun basit gibi gördüğü ama aslında zor yazılan
öykü türüdür. ● Vaka zamanı genellikle üç şekilde aktarılır: Aynen aktarma,
özetleme, genişletme.
● Franz Kafka, Max Jacob gibi yazarlar bu türün dünyada
önemli isimleridir.
● Edebiyatımızda mesnevi, Kelile vr Dimne gibi türlerin a. Vaka Zamanının Aynen Aktarılması: Zamanın sürekli
sembolik özellikleri görülür. ileriye doğru yani kronolojik olarak akmasıdır. Olaylar, takvim
zamanına bağlı olarak birbirini takip eder.

Türk edebiyatında en önemli isim Ferit Edgü'dür.


Bunun yanında Necati Tosuner, Hulki Aktunç, b. Vaka Zamanının Özetlenerek Aktarılması: Olaylar,
Haydar Ergülen, Rasim Özdenören, Ayfer Tunç, kronolojik olarak aktarılmaz. Olaylarla ilgili bütün ayrıntıları
Orhan Duru , Tahsin Yücel, Vüsat O. Bener gibi anlatmak yerine bunlar özetlenir, bazı ayrıntılar atlanır,
kısaltılır ve önemli görülenler okuyucuya aktarılır.
"A Kuşağı" adlı 1960 yıllarında A dergisi ertafında bir araya
gelen Onat Kutlar, Erdal Öz, Kemal Özer, Demir Özlü, Adnan Olay örgüsünün seyri açısından çok önemli olmayan
Özyalçıner bu hikâye türünü de kullanır. gelişmeler, yaşantılar veya okuyucu üzerinde korku, gerilim,
merak gibi bazı etkiler uyandırmayı amaç edinmeyen yan
olayların anlatılması sırasında vaka zamanı özetlenerek
ÖRNEKLER aktarılır.

Bu ailenin başına büyük bir felaket çökmüştü. Meğer ben


"Bu akşam biri ölecek, dedi adam.
Galatasaray’da… ondan habersiz kalmış olduğum birkaç sene
Yemekten önce konuşulacak bir konu değil içinde Nizami Bey’in babası, annesi ölmüşler. 0 zedelenmiş
servet, kardeşleriyle taksim edilmiş. Nizami Bey, az zaman
bu, dedi kadın
içinde kendine kalan bütün serveti bitirmiş. Hareminden
Yemekten sonra vaktim olmayacak, dedi ayrılmış. Arnavutluk’taki çiftlikler, Sirkeci’deki hanlar,
Büyükada’daki büyük köşk, eşyalar, tablolar, koleksiyonlar,
Adam Tam o sıra kapı çalındı.
arabalar, atlar her şey satılmıştı. 0 zaman bu silsileli
Kadın ayağa kalkmıştı ki, felaketler Nizami Bey’in aklına dokunmuş ve hastalanmıştı.
Hayır, hayır, açma! dedi adam." Bir Geçmiş Zaman Hikâyesi, Abdülhak Şinasi Hisar
(Ferit Edgü- Leş)
c. Vaka Zamanının Genişletilerek Aktarılması: Özetleyerek
aktarmanın tam tersidir. Özetleyerek aktarmada geniş bir
"Sadece kemanını vermedim. Yıllar sonra yeğenine armağan
zaman diliminde meydana gelenler birkaç cümleyle ifade
ettim. O da öğrenememiş doğru dürüst, evlerinin bir
edilip geçilirken; genişletilerek aktarmada kısa bir zaman
duvarına asmış.Ben zaten hiç beceremedim, hiçbir şey, iç
dilimi geriye dönüşler ve ileri sıçramalar yoluyla geniş bir
yangını anılar yaratmaktan başka.
şekilde anlatılır. Hikâye ve romanlarda vaka zamanı, her
(Vüs’at O. BENE R- Kara Tren)
zaman kronolojik olarak ilerlemez. Hikâyede olaylar belli bir
seyirde ilerlerken bazen zaman durdurulur ve geçmişte
"Seninle ilk tanıştığımda çok garip olduğunu düşünmedim kalmış bir zamana dönülerek o zaman diliminde meydana
dedi." gelen olaylardan bahsedilir. Bazen de bu durumun tersine
olarak geleceğe ait olaylardan söz edilir. Böylece vaka zamanı
geçmiş ve geleceğe ilişkin zaman dilimleri eklenerek
KONU KAVRAMA TESTİ
genişletilir. Bunlar içinde en fazla uygulananı geçmiş zamana
dönmektir. Geriye dönmenin amacı, hikâyede anlatılan
olayların geçmişini aydınlatmak, kişiler hakkında geçmişe ait
bilgiler vermek, olayların geçtiği mekânın geçmişini ortaya Okulumuzun bitmesine birkaç ay kalmıştı. Yıllarca süren
çıkarmak olabilir. gönülsüz kavgadan sonra yeni bir serüvene başlamak ne
kadar zordu onun için. Bir yol ayrımındaydık ve neler
getireceğini bilemediğimiz bu yeni yaşamın coşkusuna
AKRONİK ZAMAN : Zamanın kronolojik değil kaptırmıştık. Artık yolumuzu kendimiz seçmek, yazgımızı
de geçmiş-gelecek karışık bir şekilde işlendiği kendimiz belirlemek durumundaydık bir bakıma… İçimizde
zamana akronik zaman denir. esmeye başlayan çoşku fırtınasının bir nedenini de buydu
elbet.
● Özellikler postmodern ve modern
romanlarda ve hikâyeler çok kullanılır. 1. Bu metin hangi öykü türünü kavratmak için
kullanılmıştır?
▪ Halit Ziya Uşaklıgil’in öykülerinde
A) Durum öyküsü
▪ Refik Halit Karay’ın ‘İstanbul’un İç Yüzü’
romanında B) Olay öyküsü
▪ Ahmet Hamdi Tanpınar “Mahur Beste” , “Saatleri Ayarlama C) Ben merkezci öykü
Enstitüsü “ve “Huzur “ romanlarında kullanılmıştır.
D) Realist öykü
E) Minimal öykü

Eski bir stilo mu daha iyi yazar, yenisi mi? Neden kemanın
çok çalınmışı daha makbul oluyor? Otomobilden anlayanlara
sorun, size motorun ancak iki yüz iki yüz elli kilometreden
sonra açıldığını söyleyeceklerdir. İşte tıpkı bunun gibi
kadınların da...
Yok, hayır; genç bir kadının portresine bu şekilde başlamak
pek yakışık almayacak. Hem ben o tarihte böyle düşünmüş
de olamam. Kadınlar üzerindeki stajı iki üç komşu kızını
aşmayan toy bir delikanlıya otuz beş yaşının objektif
görüşlerini mal etmeye kalkmak, olsa olsa İstanbul'un
fethinde paraşütçü kıtaların rolünü araştırmak kabilinden bir
anakronizm örneği olur.
Ben kadının suratına bakakalmıştım. Tuhaf şey, çok tuhaf...
Ben bu delişmen gözleri, bu havaya kalkık çilli burnu, bu
alaycı ifade ile kapanan buram buram ihtiraslı dudakları
nerde görmüş olabilirim?
2. Bu metin hangi öykü türünü kavratmak için
kullanılmıştır?
A) Durum öyküsü
B) Olay öyküsü
C) Ben merkezci öykü
D) Realist öykü

E) Gotik öykü
Hikâyeler, olay hikâyesi ve durum hikâyesi olmak üzere ● "Topal Durmuş’un oğlu Mustafa tuza gidiyordu, istasyon
iki türde ele alınmaktadır. yanında mola verdi. Eşeğini ağaçların altına bıraktı. Kendi,
parmaklığın iç yanına geçti, belini ağaca dayadı, kuşağından
3. Buna göre aşağıdakilerden hangisi, diğerlerine göre ekmeğini çıkardı, sanki burası bir çayırlık, bu demir yolu da
farklı bir hikâye türünün öğretimi için kullanılabilir? bir akarsu imiş gibi bakıp yemeğe başladı. Üçüncü yolda bir
yük treni duruyor. "
A) Hatice Hanım, genç yaşta dul kalmış, hayatta iki üç
oğluyla yapayalnız kalmıştır. Ona o kadar evlilik teklifi gelmiş
ama o hiç kimseye bakmadan çocuklarına kendini adamıştı. ● " Altı ay sonraydı, köye tahsildarlar geldim. Yol parası
vereceklerin arasında muhtar beni de okudu. Yanlış olacak
B) Kamyon; dar ve tozlu yoldan yavaş yavaş ilerliyordu. Şoför
diye kulak asmadım. Birkaç kere gelip gittiler, aldırmadım.
bir eliyle direksiyona yapışmış başlamış bir türkü
Yirmi senedir yol parasından muaftım. Bu sefer tahsildarlar
tutturmaya!... Kamyon yolun sonuna gelmişti sağa baktı sola
candarmayla beraber geldiler. Yol parası vermeyenlerle
baktı şoför kendini karşılayacak adamı göremedi. beraber beni de aldılar."
C) Rıfat öldüğü gün de konuşmadık, eski evin tavanında
oturmuş, ölümüm sıcak kokusu burnumuza kadar geliyordu.
5. İki metinden alınan bu parçalar için aşağıdaki
Ben ağlamakla ağlamamak arası ruhumu dışardan esen
rüzgarı çağırmak ve Rıfat'a koşmak istiyordum. I. Anlatıcı

D) Alt çekmecede albümleri gördü. Usulca onları eline aldı. II. Dil ve anlatım
Bu kahverengi fotoğrafı 1958 yılında Malatya'da III. Bakış açısı
çekinmişlerdi. Albümü kapattı, mutfağa koştu. Kerevizli
IV. Hikâye tarzı
turtaya durdu. Akşam olunca babası geldi.
özelliklerinden hangileri ortak değildir?
E) Nesrin, gün ışığında büsbütün bakımsız saçlarını taradı.
Coronalı günlerde saçını kestirmeyi çok da istemiyordu. A) I. ve II. B) I. ve III. C) III. ve IV.
Kalktı komşusu Makbule’ye gideyim dedi, terliğini kapının D) I, III ve IV. E) Yalnız III.
kenarına koyup adım attı ki aklına corona geldi…

Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni öğrencilerine durum


öyküsü örneği için aşağıdaki metni okutur.
Türk dili ve edebiyatı öğretmeni öğrencilerine öykü türlerini "…Ali, fabrika düdüğünün sesine uyanıp yatağından fırladı.
kavratmak için metinleri ve yazarların fotoğrafını akıllı Annesini görünce uyuyor sandı. Omuzlarından tuttu.
tahtadan gösterir. Dudaklarını, soğumaya yüz tutmuş yanaklarına sürdüğü
zaman ürperdi. Sarıldı. Onu kendi yatağına götürdü.
4. Buna göre öğretmen, aşağıdaki yazarlardan hangisini
Soğumaya başlayan vücudu ısıtmaya çalıştı…O gün akşama
göstermiş olamaz?
kadar ağlayamadı da… Nihayet, karşı komşuya haber
A) Selim İleri verebildi…"
6. Buna göre öğretmen, bu metni hangi yazardan almış
B) Ömer Seyfettin
olabilir?
C) Tomris Uyar
A) Ömer Seyfettin
D) Erdem Bayazıt B) Aka Gündüz
E) Refik Halit Karay C) Reşat Nuri Güntekin
D) Refik Halit Karay
E) Sait Faik Abasıyanık
Hikâyeler, olay hikâyesi ve durum hikâyesi olmak üzere Tevfik Efendi uyanır, don gömlekle bahçeye çıkar. Karısı ile
iki türde ele alınmaktadır. kaynanası pekmez kaynatmaktadır. Rüya konusundan dolayı
sıkıntılıdır, kafası karışıktır. Uyku sersemliğiyle ve biraz da
7. Buna göre aşağıdakilerden hangisi, diğerlerine göre gönülsüzce karısına ve kaynanasına yardım eder. Ocağın
taşlarını düzeltirken, nasıl olduysa, köpükler çıkararak
farklı bir hikâye türünün öğretimi için kullanılabilir?
kaynayan pekmez tavası devrilir. Kaynar pekmez, Tevfik
A) Tren hızla ilerliyordu, son durduğumuz istasyonda Efendi’nin ayaklarına dökülür, ayakları haşlanır.
inenlerden sonra kompartmanda iki kişi kalmıştık. Benden
9. Bu metin hangi öykü türünü kavratmak için
biraz daha genç yaklaşık otuz yaşlarında gösteren kumral, kullanılmıştır?
zayıf arkadaşım ayakkabılarını çıkarmış yatmaya başladı.
A) Durum öyküsü
B) Ben simit satmayı, kunduracı çıraklığını başlamış, sonra da
B) Olay öyküsü
iplik fabrikasına yazılmıştım. Hemen fabrikada başladık işe .
Fabrikada akşama kadar kan ter içinde kaldım. Saat sekiz C) Ben merkezci öykü
olunca kapıdan yorgun halde indim. D) Minimal öykü
C) İmamı göremiyordum artık. Caminin kubbesine çarpan E) Gotik öykü
sesi duyunca yüreğim kuş oldu da senin gönül dalına kondu.
Göğsüm fırlayacak gibiydi, dünya silinmiş bir saniyede
gözlerimde artık…
D) Kucağındaki çantadan mendili çıkarıp burnunu sildikten Bu öyküler kısa ve yalındır. Kısa olduğu için okunması
sonra Cemil Bey, dedi. "Annemlere her şeyi anlattın mı?" kolaydır. Hikâyelerde serim, düğüm ve çözüm bölümü
Cemil sakince olanları anlatmaya başladı. Yeriden kalkıp ona yoktur. Bölümler okuyucuya bırakılır. Okur sonunu kendisi
doğru gitmem ve düşmem bir oldu. getirir. Yazar imgelerden yola çıkıp düş gücüyle hikâyesini
oluşturur.
E) Yıllar önce ihtiyar bu kente gelir, şehri gezer ve Güdül
10. Bu metinde tanıtılan öykü türünde aşağıdaki
ilçesine yerleşir. Çocukları olur, hem de beş tane… Zaman
yazarlardan hangisi ürün vermemiştir?
onu da içine çeker. Önce eşini sonra da küçük kızını Kirmir
Çayı'nda yitirir. A) Ferit Edgü
B) Memduh Şevket Esendal
C) Necati Tosuner
D) Orhan Duru
● " Aras kimsenin yüzüne bakmaz, yalnız kendisinin bildiği
çok önemli ve tehlikeli şeyi saklıyormuş gibi bir ifadeyle tek E) Rasim Özdenören
başına otururdu. Ondan büyük ve gösterişli bazı misafir
çocukları ağabeyime çok içerler, fakat bir şekilde çekinirdi. "

● " Yıllar sonra bakıldığında siyah beyaz bir çay bahçesinde ,


tahta bir masanın başında oturmuş hasır örüyor. Arka Bu öykü türünde yazarın olayı varsa metin çok değerlidir.
masalara inat iğnesini bile kendine bir hasıra dürterken Yazar olayını çorap söküğü gibi işlemelidir ki okuyucu sonunu
hayallere dalıp dalıp çıkıyordu Cumali." merak etsin. Eğer öyküde gelişmeler olmazsa yazar vermek
İki metinden alınan bu parçalar için aşağıdaki istediği neden - sonuş ilişkisini oturtamaz.

I. Anlatıcı 11. Bu metinde tanıtılan öykü türü aşağıdakilerden


hangisidir?
II. Dil ve anlatım
A) Klasik Vak’a öyküsü
III. Bakış açısı
B) Kesit öykü
IV. Hikâye tarzı
C) Ben merkezci öykü
8. özelliklerinden hangisi ya ada hangileri ortaktır?
D) Küçürek öykü
A) I. ve II. B) I. ve III. C) III. ve IV.
E) Realist öykü
D) I, III ve IV. E) I, II, III ve IV.
12. Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni , öğrencilerine I. Babamızın atlarına bakıcılık yapan Dadaruh yaşlı bir
öykü türlerini kavratmak için aşağıdaki metinleri akıllı adamdı. En sevdiğimiz şey atlar olduğundan sabah erkenden
tahtadan gösterir. ahıra koşuyorduk. Dadaruh’la beraber atları suya götürmek,
çıplak sırtlarına binmek, bizim için doyulmaz bir zevkti. Hasan
I. Hafifçe çiseleyen, sonra duran sonra yeniden başlayan
korktuğundan tek başına binemez, Dadaruh da onu önüne
kararsız yağmurun altında dört kez boydan boya
alırdı.
yürümüştüm. Yorgundum. Beşinci turuma başlamadan
okulun bahça duvarına tünedim, kısacık soluklandım. Yine II. Ben avlanmayı sevmem. Ben avcıları sevmem. Ben
ekmek derdi ve çocukların yüzleri… Yağmur keşke hayvanları severim. Hayvanların kimseye zararı yoktur.
beynimdekileri de alıp götürse diye düşünürdüm. İnsanların herkese zararı vardır. Burda da ellerinde tüfeklerle
dağlara çıkıyorlar. Avlanmaya. Köpekleriyle.
II. Beni uyandıran begonviller oldu. Öte gün, sabah açmadan
uaynıp dama çıktığımda, bir iki gündür anlamamadığım 14. Bu metinlerde verilen öykülerin türü, aşağıdakilerin
duygular içindeydim. Narenciye bahçelerinden gelen hangisinde doğru sıralanmıştır?
portakal kokuları beni çocukluğuma da götürdü desem de I II
dama çıkmam ile inmem bir oldu.” A) Durum Küçürek
III. Ben, o yıl orta okulun üçüncü sınıfında, bizim Durmuş Ali B) Ben merkezci Olay
de ikincideydi. İkimizin de parası yoktu. Köyde, onun bu dul C) Küçürek Durum
anası, benim bir dul anam vardı. Onlar da kendilerine zar zor D) Olay Durum
geçindirebiliyorlardı. Durmuş Ali’nin umudu, parasız
E) Olay Küçürek
yatılıdaydı. İmtihana girmiş ama kazanamamıştı. Ben de
fabrikaya girdim. Okulu da bıramak zorunda kaldım."

Aşağıdakilerden hangisinde öykü türleri doğru


sıralanmıştır? Bu hikâyede sona gelince her şey bitmiş değildir.
I II III Hikâyelerin kahramanları her zaman çevremizde
rastladığımız sıradan insanlardır. Mekân üzerinde fazla
A) Durum Küçürek Olay
durulmaz, genel özellikleri verilir geçilir. Bu tarzın bizdeki
B) Ben merkezci Olay Olay en önemli temsilcisi Sait Faik Abasıyanık'tır. Bireyin iç
C) Küçürek Durum Durum dünyası yazarları bu öykü tarzını çok kullanır.
D) Durum Ben merkezci Olay 15. Bu metinde tanıtılan öykü türü aşağıdakilerden
E) Olay Küçürek Küçürek hangisidir?
A) Maupassant öykü

Yeni Türk Edebiyatı dersinde Ramazan Korkmaz, bu öykü B) Çehov öykü


türü için: " Bu öykü türü nasihatte bulunmaz, karakter C) Ben merkezci öykü
geliştirmez, okuyucuyu bir yere taşımaz vb. Ancak bazı D) Küçürek öykü
değişmeler hakikatleri sezdirir, insanları onlarla aniden
E) Realist öykü
yüzleştirerek şok uyarmalar yapar."

13. Ramazan Korkmaz'ın metinde bilgi verdiği öykü türü


aşağıdakilerden hangisidir?
A) Durum öyküsü
B) Olay öyküsü
1-A 2-C 3-C 4-D 5-B 6-E 7-C 8-E 9-B 10-B
C) Ben merkezci öykü 11-A 12-D 13-D 14-E 15-B 16- 17- 18- 19- 20-

D) Minimal öykü
E) Gotik öykü
Geleneksel hikâye ile Avrupai tarz hikâyeyi
● Giritli Aziz Efendi'nin "Muhayyelat birleştiren ilk eseri KISSADAN HİSSE'yi(1870)
"(1852) Binbir Gece ve Binbir Gündüz'den yazar. Okuyucaya bir şey öğretmek, hoş vakit
alınmıştır. Üç hayal bölümünden oluşur. İç geçermesi için yazar.
içe geçmiş hikâyelerde tasavvuf, ahlaki
A. Mithat 1978 yılında LETAİF-İ RİVAYET adlı kitabını
ders ve ibretler vermeye yarayan metindir.
"ibretlik ders" vermek için çıkarır.

▪ Anlatı (tahkiye) türünün edebiyatımızdaki ilk yerli


örneğidir.

Geleneksel sözlü anlatmadan hikâyeye ▪ Ahmet Rasim ve H. Rahmi bu eserden etkilenir.


geçişin ilk örneği Emin Nihat Bey'in
▪ 25 hikâye vardır içinde
MÜSAMERATNAME’sidir.

'nin KÜÇÜK ŞEYLER


▪ Uzun hikâyedir. Divan edebiyatı,Doğu
edebiyatının hikâyeleri ve Batı'nın ▪ Batılı anlamda ilk hikâyedir.
hikâye tarzı bulunur. ▪ 8 hikâyeden oluşur.
▪ Tasvir ve tahlillerde Divan Pandomima, Kediler, Bu Büyük Adam Kimdir,
edebiyatının kalıplaşmış cümleleri Hiç, İki Yüz Elli Kuruşa Bir Asır, Düğün, Bir
vardır. Kitabe-i Seng-i Mezar, Arlezyalı.
▪ Kahramanlarının her biri köy, kasaba insanı olarak Doğu’yu; ▪ Kitaptaki en ünlü hikâye "Pandomima"dır.
ama aynı zamanda büyük şehirde yaşadıkları içinde Batı’yı
▪ Eserdeki bazı hikâyeler çeviridir. Özellikle Fransız hikâyeleri(
temsil ederler.
Alphonse Daudet’in Arlezyalı)
▪ İlk “çerçeve öykü” diye verilir.
▪ Eserdeki hikâyeleriyle romantizmden realizme geçer.

3 öykü kitabı yazar.


, hikâyelerin batıdaki
"nouvelle" türüne benzediğini söylenir.
1.SAİME (1888) -Yadigârlarım (anı-öykü,1886)

Çocuk yetiştirme üzerinde durulur. -Zavallı Kız

2. MUHSİN BEY (1890) -Bir Hatıra


-Sevda
Muhsin ile Dilara ikilisinin aşkı anlatılır. Dilara ölür, bunun
etkileri Muhsin Bey'de verilir. -Hala Güzel
-Haspa
3. ŞEMSA (1895)
-Seyyie-i Tesamüh (hoşgörünün kötülüğü-uzun öykü,1892)
Anadolu'dan evlatlık gelen kızın evde sevgiyle karşılaşması ve
hastalanarak ölmesi anlatılır.
ÖYKÜ'NÜN İLKLİĞİ ▪ Eser içinde mensur şiir ve monolog tarzlarını
görmek de mümkündür.
-Sözlü anlatmadan hikâyeye geçişin ilk örneği
MÜSAMERATNAME ▪ Erkeklere düşman olan yaşlı bir kadının, kızı
Nesrinnûş’u götürdüğü bu ada erkeklerin
-Geleneksel hikâye ile Avrupai tarz hikâyeyi birleştiren ilk olmadığı bir yerdir.
eseri KISSADAN HİSSE
▪ Hâristan ise bir kaza sonrası oraya düşmüş
-Anlatı (tahkiye) türünün edebiyatımızdaki ilk yerli örneği olan dört yetişkin ile erkek çocuk Hârâ’nın yaşadığı adadır.
LETAİF-İ RİVAYET Hârâ yetişkin olduğunda Nesrinnûş’un adasına gider ve
onunla mutluluğa kavuşunu anlatır.
- KÜÇÜK ŞEYLER Batılı anlamda ilk hikâyedir.
ÇAĞLAYANLAR

▪ 1922 yılında yazar.


▪ Yazar, bu eserdeki hikâyelerinde Türk
▪ Öykülerinde, Maupassant biçimi egemendir. destanlarından, tarihinden, faydalanmış.

▪ Öykülerinde ise halkın yaşamına yer vermiş, Anadolu’ya ▪ Trablus, Balkan, I. Dünya Savaşlarında
yaşanan olaylan anlatmıştır.
yönelmiştir.(İzmir'de geçer.)
▪ Çağlayanlar, on sekiz öyküden oluşur.
▪ Öykülerinde daha çok tahlil tarzını kullanır. Tahkiye ve ▪ Eserdeki hikâyelerden bazılarının isimleri şunlardır:
Alparslan Masalı, Yarayı Kanatan, Üzümcü, Sümbül Kokusu,
tasvir bundan sonra gelir.
İnci, Yakarış, Bekir ile Tekir, Ayşe Kızla Vato, Maviş.
▪ Hikâyelerinde kişiliğini gizlemiştir. Ruh çözümlemelerine
önem verir.

Hikâye kitapları: Bir Yazın Tarihi, Solgun Demet, Hepsinden


Acı, Onu Beklerken, Aşka Dair, Kadın Pençesi, Bir Şiir-i Hayal ▪ Başarılı bir gözlemci olan ve realist
özellikler taşıyan Hüseyin Rahmi,
edebiyatımızda natüralizm akımının
başarılı bir temsilcisidir.
, aşırı bir hassasiyet (santimantalizm),
alınganlıklar, marazî ve sonu intiharlara varan karşılıksız ▪ Mizah ve meddah tekniğini öyküde
aşklar, hastalık, ölüm fikri verir hikâyelerinde. de kullanır.

Hikâye: İntizar, Aşıkane, Bir Aşkın Tarihi, Kadın İsterse, Son ▪ "Kadınlar Vaizi "ünlüdür.
Emel, Kadınlar Arasında Öykü: Kadınlar Vaizi, Katil Buse, Gönül Ticareti, Melek
Sanmıştım Şeytanı, İki Hödüğün Seyahati, Eti Senin Kemiği
Benim, Tünelden İlk Çıkış, Meyhanede Hanımlar, Namusla
, eserlerinin konularını Rumlar ve Açlık Meselesi
diğer azınlıklardan alan sanatçı, eserlerinde İstanbul dışına
pek çıkmamıştır.
Ahmet Rasim, aile ve aşk konusunu işler hikâyelerinde.
Oluşturduğu tipler Batıya özenen zengin ve aydın kişilerdir.
Yerli ve orta sınıf kişilerine çok az yer vermiştir. Öykü: Güzel Eleni, Meyl-i Dil, Ülfet, İki Günahkâr

Hikâye: Hayat-ı Muhayyel, Hayat-ı Hakikiye Sahneleri, Niçin


Aldatırlarmış

▪ Cemil Süleyman, Kütüphanesi serisinin ilk kitabı "Timsal-İ


Aşk" adlı eseri ve “Ukde” adlı eseri var.
1901 yılında HARİSTAN VE GÜLİSTAN adlı eserinde
▪ Ebubekir Hazım Tepeyran, Eski Şeyler
Servetifünun dilini işlediğini ve hayal mahsulü konular
▪ İzzet Melih Devrim'in “ Hüzün ve tebessüm”, “Her
anlattığını bizzat kendisi söyler.
Güzelliğine Aşık”adlı hikâyeleri vardır.
▪ 22 parça küçük hikâye barındıran eseridir.
Bu dönem hikâye yazarları
▪ Aka Gündüz
▪ Refik Halit Karay
11. SINIFTA ▪ Yakup Kadri Karaosmanoğlu
▪ Halide Edip Adıvar
▪ Reşat Nuri Güntekin
▪ M. Şevket Esendal
▪ F. Celalettin
▪ Osman Cemal Kaygılı
▪ Kenan Hulusi Koray
▪ Ercüment Ekrem Talu
▪ Peyami Safa

12. SINIFTA

● Cumhuriyet Dönemi’nin 1940-1960 yılları arasında bireyin


iç dünyasını esas alan, modernist, toplumcu gerçekçi, millî
ve dinî duyarlılıkları yansıtan hikâyeler yazılmıştır.

1940-1960 arasında ön plana çıkar eserleri ve yazarları


şunlardır.
▪ Ahmet Hamdi Tanpınar’ın → Abdullah Efendi’nin Rüyaları,
Yaz Yağmuru
▪ Kemal Bilbaşar’ın → Cevizli Bahçe
▪ Orhan Kemal’in → Ekmek Kavgası, Çamaşırcının Kızı
▪ Halikarnas Balıkçısı’nın (Cevat Şakir Kabaağaçlı) → Merhaba
● Millî Edebiyat sanatçılarının da etkisiyle daha realist Akdeniz
ürünler verilir.
▪ Samim Kocagöz’ün → Telli Kavak, Koca Öküzün Ölümü
● Gözlem gücü yüksek ürünlerdir.
▪ Kemal Tahir’in → Göl İnsanları
● Bu dönemde bazı sanatçılar hikâyelerinde toplumsal
konuları, Cumhuriyet devrimlerini, yeni kurum ve değerleri ▪ Yaşar Kemal’in → Sarı Sıcak
ele alırken bazıları da bireyin iç dünyasını esas alan hikâyeler ▪ Haldun Taner’in → Yaşasın Demokrasi
yazmıştır.
▪ Ziya Osman Saba’nın→ Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi
▪ Sabahattin Kudret Aksal’ın → Gazoz Ağacı
1923- 1940 arasında ön plana çıkar eserleri ve yazarları
şunlardır. ▪ Muzaffer Buyrukçu’nun → Katran

▪ Reşat Nuri Güntekin’in → Leyla ile Mecnun ▪ İlhan Tarus’un→ Köle Hanı

▪ Fahri Celalettin Göktulga’nın →Telak-ı Selase ▪ Tarık Buğra’nın→ Oğlumuz

▪ Ercüment Ekrem Talu’nun →Teravihten Sahura ▪ Fakir Baykurt’un → Efendilik Savaşı

▪ Nahid Sırrı Örik’in→ Eski Resimler ▪ Nezihe Meriç’in → Bozbulanık

▪ Sadri Ertem’in → Bacayı İndir Bacayı Kaldır


▪ Memduh Şevket Esendal’ın → Otlakçı, Pazarlık
▪ Sabahattin Ali’nin → Ses, Kamyon
▪ Sait Faik Abasıyanık’ın → Son Kuşlar, Lüzumsuz Adam
▪ Sadri Ertem ▪ Onat Kutlar
▪ Selahaddin Enis ▪ Erdal Öz
▪ Nihat Sırrı Örik ▪ Kemal Özer
▪ Bekir Sıtkı Kunt ▪ Orhan Duru
▪ Sabahattin Ali ▪ Adnan Özyalçıner
▪ İlhan Tarus

2. KÜÇÜREK (MİNİMALİST) ÖYKÜCÜLER


En önemli ismi Ferit Edgü'dür. Bunun yanında Necati
Tosuner, Hulki Aktunç, Haydar Ergülen, Rasim Özdenören,
▪Kemal bilbaşar
Ayfer Tunç, Tahsin Yücel, Vüsat O Bener, Tezer Özlü, Sevim
▪Kemal Tahir Burak
▪Orhan Kemal
▪Samim Kocagöz 3. MİLLİ- DİNİ DUYARLILIĞI İŞLEYEN ÖYKÜCÜLER
▪Fakir Baykurt ▪ Mustafa Kutlu
▪ Sevinç Çokum
▪Bekir Yıldız
▪ Rasim Özdenören
▪Necati Cumalı ▪ Nazan Bekiroğlu
▪Aziz Nesin ▪ Sadık Yalsızuçanlar
▪ Cihan Aktaş
▪Haldun Taner
▪ Necip Tosun
▪Rıfat Ilgaz ▪ Fatma K. Barbarasoğlu
▪Halikarnas Balıkçısı ▪ Mustafa Necati Sepetçioğlu
▪ Hüseyin Nihal Atsız
▪Zeyyat Selimoğlu ▪ Hüseyin Su

4. MODERNİST ÖYKÜCÜLER
▪ Yusuf Atılgan ▪ Adalet Ağaoğlu
▪ Sait Faik Abasıyanık ▪ Oğuz Atay ▪ Tomris Uyar
▪ Samet Ağaoğlu ▪ Selim İleri ▪ Füruzan
▪ Buket Uzuner ▪ Vüsat O. Bener
▪ Ahmet Hamdi Tanpınar
▪Nezihe Meriç ▪ İnci Aral
▪ Ziya Osman Saba ▪Pınar Kür ▪ Erendüz Atasu
▪ Tarık Buğra ▪Aslı Erdoğan ▪ Sema Kaygusuz
▪Nazlı Eray ▪ Nursel Duruel
▪ Oktay Akbal
▪Necati Güngör ▪ Murathan Mungan
▪ Sabahattin Kudret Aksal ▪Ayla Kutlu ▪ Feyza Hepçilingirler
▪Kürşat Başar ▪ Nezihe Meriç

● 1950 Kuşağı yazarlarının Batı etkisi altında oluşturdukları


eserler ve benimsedikleri sanat anlayışları, Modern Türk
Edebiyatının doğuşu için çok önemli bir adım olmuştur.

● 50 Kuşağı yazarları” Kent Edebiyatı‟ temelini atarlar.


ÖMER SEYFETTİN
● Öykülerini Yeni Mecmua ve Büyük
Mecmua adlı dergilerde yayımlayan Ömer
AKA GÜNDÜZ Seyfettin yazın hayatında 140 öykü yazmıştır.

ÖYKÜLERİ: Türk Kalbi, Bu Toprağın Kızları, ● Öykücülüğü meslek edinen ilk


Kurbağacık, Hayattan Hikâyeler sanatçımızdır.
• Maupassant tarzı öyküleriyle tanınır.
• Öykülerinde tasvire, tahlile değil; olaya önem vermiştir.

1. Çocukluk anılarından alınmış hikâyeler:


REFİK HALİT KARAY And, Falaka, Kaşağı, İlk Namaz
Öyküleri: Memleket Hikâyeleri (1919),
2. Balkanlarda Türklere yapılan zulümlerden alınmış
Gurbet Hikâyeleri (1940) hikâyeler
▪ Türk öykücülüğünü tam anlamıyla Beyaz Lale, Tuhaf Bir Zulüm
Anadolu’ya yöneltmiş olan yazar
3. Anadolu folkloru ve efsanelerinden çıkarılan hikâyeler
eserlerinde mizahi bir dil kullanmıştır.
Yalnız Efe, Yüz Akı, Üç Nasihat, Kurumuş Ağaçlar,
Anadoluda memur veya köylüyü kendi
diliyle ve sorunlarını çözme amacı olmadan hikâyesini 4. Bir fikri yermek veya övmek için yazılmış hikâyeler
kurmuştur. Primo Türk Çocuğu, Kızıl Elma Neresi, Fon Sadriştayn’ın
Oğlu, Efruz Bey
▪ Gurbet Hikayeleri kitabında “Eskici “ öyküsü ünlüdür.
5. Yaşadığı Devir, Çanakkale Savaşı, Türkçülük
düşüncesini telkin eden, Osmanlıcılık fikrini eleştiren ve
Balkanlardaki Faciaları Anlatanlar
Beyaz Lale, Bomba, Hürriyet Bayrakları, Mefkûre, Aleko Bir
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
Çocuk, Primo Türk Çocuğu, Ashab-ı Kehfimiz...
Öyküleri: Bir Serencam, Rahmet, Milli Savaş
Hikâyeleri 6. Türk Tarihinin Heyecan Veren Sayfaları
Başını Vermeyen Şehit, Forsa, Pembe İncili Kaftan, Topuz,
“Milli Savaş Hikâyeleri “ adından da Kızıl Elma, Ferman...
anlaşılacağı gibi Milli Mücadele Döneminde
cephe gerisindeki acılı hikayeleridir. “Bir 7. Masal ve Fanteziler
Serencam” Servetifünun Dönemi bireysel Kurumuş Ağaçlar, Yalnız Efe, Üç Nasihat...
temalı öyküleridir.
8. Mizahi Hikâyeler
Yüksek Ökçeler, Koç, Külah, Mahcupluk İmtihanı...

9. Günlük hayattan alınmış Hikâyeler:


HALİDE EDİP ADIVAR Mahçupluk İmtihanı, Perili Köşk, Gizli Mabed, Bahar ve
Kelebekler
Harap Mabetler ( Servetifünun özellikleri
görülür.)
● Sanatçının “Harem” ve “Efruz Bey” adlı öyküleri
- Dağa Çıkan Kurt Kurtuluş Savaşı diğerlerinden daha uzundur.
içeriklidir.
● Realizm akımının etkisi altındadır.
- İzmir’den Bursa’ya (Yakup Kadri, Falih
Rıfkı ve Mehmet Asım Us ile birlikte ● Mizahtan da yararlanarak toplumdaki aksayan yönleri
hazırlar 3 hikâyesi vardır.) eleştirmiştir; bu bakımdan hikâyeleri toplumsal hiciv karakteri
taşır.
- Kubbede Kalan Hoş Seda (İnci Enginün kazandırır.)
● Hikâyelerinde menkıbe, efsane, destan, halk fıkraları ve
tarihten yararlanmıştır.
● Hikâyelerinin en önemli özelliklerinden birisi de kuvvetli bir REŞAT NURİ GÜNTEKİN
terdit sanatıyla bitmesidir. Yani beklenmedik bir biçimde
HikâyeIerini Maupassant tarzıyIa yazar.
bitirilmiş ve unutulamaz kılmıştır. Kahramanların bireyselliği HikâyeIerinde oIayIarın kurgusu sağIamdır.
yoktur. Daha çok birer tip olarak sunulurlar. Öykülerinde mizah güçlüdür.
● Özellikle Balkanlardaki facia için yazdığı hikâyelerde zaman ÖYKÜLERİ: Gençlik ve Güzellik, Roçild Bey,
zaman natüralizme kayar. Eski Ahbap, Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar,
Leyla ile Mecnun, Olağan İşler
-Efruz Bey→ Kahraman
etrafında yazılan uzun
hikâyeciliği örnekler.

-Bahar ve Kelebekler→ Kadın


konusunu işlemiştir. MEMDUH ŞEVKET ESENDAL

-Perili Köşk→ Evin içini ve ▪ Çehov tarzının en önemli


simgesel olarak Osmanlı İmparatorluğunu anlatır. isimlerindendir.
▪ Öykülerinde karamsarlık , umutsuzluk
-Ashab-i Kehfimiz → Hayikyan adlı bir Ermeni gencinin pek görülmez. Hikayelerinde memurlar,
Mesrutiyetin ilanın ilk zamanlarını konu edinen hatıralarını
bürokratlar, alafranga tipler gibi orta
konu edinir.
sınıfın tüm kesimlerini işler.
-Beyaz Lale→ Bulgar komutanı Radko, Büyük Makedonya ▪ Toplumun aksayan yanlarını, insanların
idealisti olan bir Bulgar milliyetçisidir. Ele geçirdiği Türk psikolojik sorunlarını ruhsal durumlarını ele almıştır.
Yurdu’nun en güzel kızını olan Beyaz Lale'nin bu pisliğe
direnişini anlatır. ▪ Yazar, Türk toplumunun imparatorluktan Cumhuriyet’e
geçiş dönemi problemleri üzerinde yoğunlaştırmıştır. Oradan
- Primo Türk Çocuğu → Milli kimliğini arayan ve milli da Fakir kenar semtlere ( İstanbul Aksaray’daki orta tabaka)
duygularını sorgulayarak bilinçlenen ve benliğine dönen bir yönelir.
kişiliği ele alır. Ömer Seyfettin bu hikâyesinde Avrupa
ÖYKÜLERİ: Otlakçı, Mendil Altında, Hava Parası, Temiz
medeniyetini ikiyüzlü, içten pazarlıklı ve samimi olmamakla
Sevgililer, Veysel Çavuş, Kelepir, Ev Ona Yakıştı, İhtiyar
itham eder.
Çilingir, Bir Kucak Çiçek, Bizim Nesibe, Gödeli Mehmet, Gönül
ÖYKÜLERİ: Harem, Yüksek Ökçeler, Gizli Kaçanı Kovalar, Güllüce Bağları Yolunda, Sühan Külbastısı
Mabetler, Beyaz Lale, Asilzadeler, İlk
Düşen Ak, İlk Namaz, Mahçupluk
İmtihanı, Dalga, Nokta, Tarih Ezeli Bir
Tekerrürdür, Bahar ve Kelebekler, Primo- FAHRİ CELALETTİN GÖKTOLGA
Türk Çocuğu, Hürriyet Bayraktarı, Başını ▪ Hüseyin Rahmi gibi İstanbul’un kenar semtindeki insanları
Vermeyen Şehit, Pembe İncili Kaftan, anlatır.
Topuz, Forsa, Kütük, Vire, Falaka, Kurbağa
▪ HikâyeIerini Maupassant tarzıyIa yazar.
Duası, Yalnız Efe, Kaşağı, Beynamaz, Yüz
Akı, And, Bomba… ▪ HikâyeIerinde olağandışı insanları çok işler. Dönemde pek
olmayan halayık, dadı, cariye, külhanbeyleri gibi eski tipleri
çok kullanır öykülerinde.
ÖYKÜLERİ: Telak-ı Selase, Kına Gecesi, Elde Bir Mustafendi,
Anzavur Kahvesi, Salgın, Rüzgâr, Çanakkale'deki Keloğlan

OSMAN CEMAL KAYGILI


Fahri Celalettin gibi eski İstanbul semtinin insan tiplerini
işler. O insanların günlük yaşamlarını, alışkanlıklarını,
geleneklerini anlatır. Bunun yanında acılı aşklar, içli
maceralar ana temalarda kullanır.
ÖYKÜLERİ : Eşkıya Güzeli, Sandalım Geliyor Varda, Altın
Babası, Bir Kış Gecesi , Çingene Kavgası, Goncanın İntiharı
REŞAT ENİS AYGEN PEYAMİ SAFA
▪ İlk öykülerinde ihtiraslı aşklar, ihanetler, felaketlerle örülü ●Hikâyelerinde gözlem ve psikolojik
magazin hikayelerini etkisinde kalmıştır. tahlil romanlarındaki gibi yoğundur.
▪ Yoksul insanlar, mustarip hayatlar Reşat Enis’in ●“Gençliğimiz” , Peyami Safa’nın
hikayelerinde sıkça işlenmiş motiftir. hikâyeden romana geçişini sağlayan
bu uzun hikâyede kadın ve evlilik meselesi ele alınmış,
▪ “Kılıcımı Sürüyorum” tek öykü kitabıdır.
geleneklerin ve aile baskısının yanı sıra Celâl Nuri İleri’nin
“Monmartr ahlâksızlığı” dediği İstanbul’un yüksek
tabakasında yaşanan ahlâkî çöküntü de eleştirilmiştir.
Siyah Beyaz Hikâyeler, Ateş Böcekleri, İstanbul Hikâyeleri,
KENAN HULUSİ KORAY
Aşk Oyunları, Süngülerin Gölgesinde, Ateşböcekleri
▪İlk dönem hikayeleri “masabaşı köy”
hikâyeleridir.
▪Sonra sosyal konulara girer. “Kavaklıkoz
Hanında Bir Vaka”, “Tuhaf Bir Ölüm” gibi
öyküleriyle korku ve esrar temasını işler.
▪"Bir Otelde Yedi Kişi" kitabında veya Vakit
gazetesinde çıkan hikâyelerinde de fantastik hikâyeler SADRİ ERTEM
denemişti.
▪ Toplumcu gerçekçi şekilde kaleme alır
▪ Mekân olarak “İstanbul “ kullanılır. öyküleri.
▪ Gazete haberlerini öyküleştirmiştir. ▪ İlk dönem öykülerini Resimli Ay
▪ Yedi Meşale grubunun tek öykücüsüdür. dergisinde yayımlar.
▪ Tezli öyküyle başlar. Şehirli- köylü,
aydın-halk, patron-işçi arasındaki
ÖYKÜLERİ: Bir Yudum Su, Bahar Hikâyeleri, Bir Otelde Yedi çatışmaları işlemiştir. Son dönem
Kişi, Son Öpüş (uzun hikâye) öykülerinde Batı taklitçiliğine eleştirel bir
Yazarın Yedi Meşale dönemine ait bir hikâyesi olan “Bir bakışla yaklaşmıştır.
Yudum Su”, “Leylâ ile Mecnun” hikâyesini anımsatan bir aşk ÖYKÜ: Silindir Şapka Giyen Köylü, Bacayı İndir Bacayı
hikâyesidir. Kaldır, Korku, Bay Virgül, Bir Şehrin Ruhu

ERCÜMENT EKREM TALU SELAHADDİN ENİS


▪ Tanzimat döneminin ünlü şairi Recaizade ▪ Eserlerinde I. Dünya Savaşı ve Mütâreke yıllarının
Mahmut Ekrem’in oğludur. yozlaşmış İstanbul çevrelerini anlatır.
▪ Öykülerinde toplumsal sorunları mizahî bir ▪ Alt tabakadan insanların iç dünyalarına naturalist bir
dille anlatmış. şekilde kalame alır.
▪ “Meşhedî” adlı bir İranlının abartmalı ▪ “Bataklık Çiçeği” onun tek öykü kitabıdır. İçinde 13 öykü
serüvenlerini anlattığı mizahî hikâye ve köy hayatından işler.
romanlarıyla tanındı.
ÖYKÜLERİ : Teravihten Sahura, Kız Ali, Güldüren Kitap, Gün
Doğmayınca, Meşhedi'nin Hikâyeleri , Sevgiliye Masallar , BEKİR SITKI KUNT
Evliya-ı Cedit, Dünden Hâtıralar ▪ Vakit gazetesinde yazdığı hikayelerle tanınır. İlk dönem
Ömer Seyfettin öykü tarzına yakınken sonradan Sadri
Ertem’in sosyal gerçekliğine yakınlaşır.
NAHİD SIRRI ÖRİK
ÖYKÜLERİ: Memleket Hikâyeleri, Talkınla Salkım, Arzu ile
▪Nostaljiye özenen öyküler yazar.
Kanber , Herkes Kendi Hayatını Yaşar ,Yataklı Vagon
▪Yarı Osmanlı yarı alafranga dönemindeki geçiş tipleri anlatır. Yolcusu, Ayrı Dünya, Yeni Hikâyeler
HİKÂYE: Kırmızı ve Siyah, San'atkârlar, Eski Resimler, Eve
Düşen Yıldırım
SABAHATTİN ALİ
▪ Kasaba öykücüsü diye bilinir.
▪ Yedi Meşale dergisinde yayınladığı KEMAL BİLBAŞAR
Değirmen öyküsyle dikkat çeker.
▪ Gerçekçi gözlemle kasaba ve köy sorununu
işler. ▪ Köy gerçekliği ve taşra yapısını
öykülerinde ele alır.
▪ HikâyeIerini Maupassant tarzıyIa yazar.
▪ İlk öykülerinde Batı Anadolu Batı
▪ İlk hikayerinde gösterme metodunu kullanır. 1930’dan
Anadolu'daki küçük kent ve kasaba
sonra olaya yönelir.
insanlarının ilişkilerini, yaşamlarını ele
▪ Hikayeleri ani ve beklenmedik sonla biter. alıyordu.
▪ Romantik karakterli kahraman yaratmayı çok sever. ▪ 1940’lı yıllardan sonra Tek parti döneminin sorunları, esnaf,
▪ Anadolu insanı , Türk öykücülüğünde belki ilk kez ete tüccar, memur arasındaki çatışmalar işlenir.
kemiğe bürünüp tam bir gerçeklikle onun öykülerinde
▪ Hikayelerinde köy hayatı ve Anadolu insanının gelenek ve
hayat bulmuştur.
görenekleri, töre gibi unsurlarını işler.
▪ “Hasan Boğuldu” öyküsü folklor verileriyle şair kimliğini
▪ Refik Halit Karay’la başlayan memleket hikayeciliği tarzını
birleştirdiği öyküsüdür.
gerçekçi çizgiye taşır.
▪ Çarpık Batılılaşma ve aydın yabancılaşmasına karşı
Anadolu insanının derin romantizmini ve yüksek değer ÖYKÜLERİ: Anadolu'dan Hikayeler, Cevizli Bahçe(2018 ÖABT
duygusunu anlatan “Ses” Türk edebiyatının en güzel sorunda vardı.) , Pembe Kurt, Üç Bulutlu Hikayeler, Irgatların
hikâyelerinden biridir. Öfkesi

▪ “Sırça Köşk“ hikâye kitabında masallarımızdan faydalanır.


Yakın arkadaşı P. Naili Boratov'dan etkilenmiştir.
KEMAL TAHİR, tek öykü kitabı vardır. “Göl İnsanları “ adlı
ÖYKÜLERİ: Değirmen (1935), Kağnı (1936), Ses (1937), kitabında köy hayatını gerçekçi bir şekilde işler.
Yeni Dünya (1943), Sırça Köşk (1947).

ORHAN KEMAL
▪ Toplumcu gerçekçi öykücülerden olan Orhan Kemal
öykülerini zamanla romanlaştırmıştır.
▪ Kendi hayatını öykülerine konu edinir.
▪ Öykü kahramanlarını ezilmiş insanlardan seçer. Umudunu
yitirmeyen ve düzeni sert eleştirmeyen tiplerdir bunlar.
▪ Aynı zamanda ,Hikaye kahramanlarını Çukurova’da pamuk
toplayan ırgatlardan, büyük şehirde fabrika işçilerinden ve
İstanbul’un kenar mahallelerden seçer.
İLHAN TARUS ▪Öykülerinde tasvirler ruh çözümlemeler yerine sık sık diyalog
▪ Savcı olarak Anadolu’yu gezip buraları öyküsüne konu tekniğini kullanır.
edinir. Özellikle bürokrasi çerçevesindeki açmazları işler.
▪ Hikâyelerinde Ege’de başlayıp Hakkari’ye kadar çeşitli
ÖYKÜLERİ: Ekmek Kavgası, Sarhoşlar,
tipleri işler.
Çamaşırcının Kızı, Koğuş Grev,Arka
ÖYKÜLERİ: Doktor Monro’nun Mektubu, Tarus’un Sokak,Kardeş Payı, Babil Kulesi, Dünyada
Hikâyeleri , Apartman , Karınca Yuvası (büyük hikâye),Ekin Harp Vardı, Mahalle Kavgası, İşsiz, Önce
İti ,Köle Hanı Ekmek, Küçükler ve Büyükler
SAMİM KOCAGÖZ NECATİ CUMALI
▪ Köy ve kasaba yaşamını anlatır. ▪ Köy konulu roman ve öykülerinde
sorunları abartmadan ideolojik yaklaşımlara
▪ “Telli Kavak” adlı eseriyle Anadolunun ince
alet etmeden, şişirip, karalamadan ele aldı.
ayrıntılarını paylaşır. Özellikle Ege
Sorunları rejim sorunu haline getirmeye
bölgesindeki ova ve dağ köylülerini işler.
kalkışmadan yansız, bir tutumla ve doğal bir
▪ Tahtacı- Türkmenleri ilk defa öyküleştiren yaklaşımla ortaya koydu.
odur.
▪ Hikayelerini Batı Anadolu kasaba
▪ Dünya Hikâyecilik Yarışmasında “Sam Amca” adlı öyküyle hayatında (Urla yöresi) yaşadığı olay ve insanları ele alır.
birincilik ödülünü kazanmıştır. Hikayelerinde kadın-erkek ilişkisi, cinsellik temalarını da işler.
ÖYKÜLERİ: Sam Amca, Telli Kavak, Sığınak, Cihan Şoförü, ÖYKÜLER: Susuz Yaz, Yalnız Kadın, Ay Büyürken Uyumam,
Ahmet’in Kuzuları, Yolun Üstündeki Kaya, Yağmurdaki Kız, Değişik Gözle, Makedonya 1900, Dila Hanım, Yakup’un
Alandaki Delikanlı Koyunları, Uzun Bir Gece, Aylı Bıçak, Revizyonist, Kente İnen
Kaplanlar

FAKİR BAYKURT
▪ “Köy romancısı” diye bilinen Baykurt’un AZİZ NESİN
öyküleri de köy sorunsalı etrafında ▪ Eserlerinde toplumdaki haksızlık, zulüm
oluşturulmuştur. gibi sosyal ve siyasal kötülükleri kınayan
▪ Ona göre öykü, "yazıldığı dönemin konulara değinmiş
tarihsel, toplumsal renklerini, özelliklerini ▪ En sıradan olaylardan bile hikâye
içermeli az da olsa belge işlevi konusu çıkarmış, toplum yaşamının bütün
yüklenmelidir." abesliklerini, komikliklerini, tuhaflıklarını
▪ Öykülerinde gözlem gücü yüksektir. eserlerine malzeme olarak seçmiştir.

▪ Öykülerinde mizah tekniğini bolca kullanır. ▪ Hikâyelerinde mizah ön plandadır. “Kara mizah” türünün
bizde önemli ismidir.
▪ Eserlerinde meddah, halk hikâyeleri ve halk masallarından
ÖYKÜLERİ : Çilli, Efendilik Savaşı, Karın Ağrısı, Cüce faydalanır.
Muhammet, Anadolu Garajı, On Binlerce Kağnı, Can Parası,
İçerdeki Oğul, Sınırdaki Ölü, Gece Vardiyası, Barış Çöreği,
Duirsbug Treni, Bizim İnce Kızlar, Dikenli Tel HİKÂYELER: Yedek Parça, Geriye Kalan, Damda Deli Var,
Kördövüşü, Biz Adam Olmayız, Yaşasın Memleket, Vatan Sağ
Olsun, Bülbül Yuvası Evler, Ah Biz Eşekler, Fil Hamdi, Bay
Düdük, Yüz Liraya Bir Deli, Parti Kurmak, Parti Vurmak, İt
BEKİR YILDIZ Kuyruğu, Mahallenin Kısmeti, Ölmüş Eşek, Bir Koltuk Nasıl
Devrilir, Memleketin Birinde, Mahmut ile Nigar, Gözüne
Urfalı olması nedeniyle öykülerinde Gözlük, Deliler Boşandı, Hoptirinam, Gıdıgıdı, Nazik Alet, Biz
Güneydoğu Anadolu’yu anlatır. Ağalı, Adam Olmayız, Rüyalarım Ziyan Olmasın, Aşkım Dinimdir,
töreli bu düzeni bütün çarpıklığıyla anlatır Nah Kalkınırız, Büyük Grev, Hayvan Deyip Geçme
Bekir Yıldız. Ağaların insafsızlığı,
gaddarlığı, törelerin katılığı işlenir bu
öykülerde.
ÖYKÜLERİ: Reşo Ağa , Kara Vagon,
Kaçakçı Şahan, Sahipsizler , Evlilik Şirketi ,
Beyaz Türkü , Alman Ekmeği , Dünyadan Bir Atlı Geçti , İnsan
Posası , Demir Bebek , Mahşerin İnsanları , Bozkır Gelini
HALDUN TANER ▪ Deniz eksenli hikayelerinde küçük
▪ Toplumcu gerçekçi yapıyla bireyin iç insanların büyüleyici dünyasını verir.
dünyasını birleştirir. Balıkçılar, sünger avcıları, dalgıçlar,
gemiciler onun öykülerinde önemli
▪ Bireyin toplum içindeki yaşantısından yola
öğelerdir.
çıkaracak eylem ve düşünüş biçimlerinin
aksayan yönlerini ironik bir üslupla ele alır. ▪ Şiirli dili biraz savruk olsa da hikaye
kahramanlarına romantik bir tarz yükler.
▪ Batılı hayata özenen tiplerin sosyal
çöküntüleri mizahi bir dille eleştirir. ÖYKÜLER: Ege’nin Dibi, Ege Kıyılarından,
▪ Öykülerinde meddah tekniğini kullanır. Merhaba Akdeniz, Yaşasın Deniz, Gülen
Ada, Parmak Damgası, Gençlik Denizlerinde, Çiçeklerin
▪ Hikâye anlatışı, 2. Meşrutiyet yazarlarına benzetilir.
Düğünü
▪ Türkçenin inceliklerini öykülerinde hissettirir.
▪ 1946'da yayınlandı. New York Herald Tribune gazetesi'nin
ZEYYAT SELİMOĞLU
1953'te İstanbul'da düzenlediği öykü yarışmasında
"Şişhaneye Yağmur Yağıyordu" öyküsüyle birinci oldu. ▪ Öykülerinde Sait Faik ve Halikarnas
“Onikiye Bir Var” Sait Faik ödülü kazanır. Balıkçısından etkilenmiş ve denizi
HİKAYELER: Yaşasın Demokrasi,Tuş ,Şişhane'ye Yağmur eserlerinde kullanmıştır.
Yağıyordu, Ayışığında Çalışkur , Onikiye Bir Var, Konçinalar , ▪ Karadeniz balıkçıları onun öykülerinde sık
Sancho'nun Sabah Yürüyüşü, Kızıl Saçlı Amazon, Yalıda Sabah
sık işlenir.

▪ Hikâyelerinde kahramanların ağız söyleyişlere yer verir.


RIFAT ILGAZ
▪ “Direğin Tepesinde Bir Adam” adlı öykü kitabı en ünlü
▪ Öykücülüğü özellikle mizah alanında eseridir.
gelişti.
▪ “Deprem” adlı uzun öyküsü 1981 yılında yönetmen Atıf
▪ Öyküleri Markopaşa dönemlerine Yılmaz tarafından “Delikanlı” ismiyle sinemaya uyarlanmıştır.
gitmektedir.
ÖYKÜLERİ: Kavganın Sonu ve Başı, Direğin Tepesinde Bir
▪ Yapıtlarında yoksulların yaşamını, mizahi Adam, Kıçüstünde Toplantı, Koca Denizde İki Nokta , Karaya
öğelerle yansıtmıştır. Vurdu Deniz, Deprem (Uzun Hikâye), Soyunanlar , Çiçekli Dağ
Sokağı ,Gemi Adamları ,Bir Şarkı Gibiydi ,Aramızdaydı O Gün
ÖYKÜLERİ: Radarın Anahtarı, Don Kişot İstanbul'da, Kesmeli
Denizlerin İstanbul ,Derin Dondurucu İçin Öykü, Bahar
Bunları, Nerde O Eski Usturalar, Saksağanın Kuyruğu, Şevket
Yorgunluğu
Ustanın Kedisi , Garibin Horozu, Altın Ekicisi , Tuh Sana ,
Çatal Matal Kaç Çatal , Bunadı Bu Adam, Keş, Al Atını,
Hababam Sınıfı Uyanıyor, Hababam Sınıfı Baskında,
Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, Rüşvetin Alamancası, Sosyal
Kadınlar Partisi, Çalış Osman Çiftlik Senin, Şeker Kutusu

HALİKARNAS BALIKÇISI SAİT FAİK ABASIYANIK


▪ Bodrum’a yerleştikten sonra deniz hikayeleri yazmaya
başlamıştır. ▪ Çehov tarzı hikâyecimizdir.
▪ Akdeniz Medeniyeti’ni kendi topraklarında aramak ▪ Eserlerinde mekân olarak İstanbul’u ön plana çıkarır.
gerektiğine inanır ve mitoloji ve tarihi öykülerinde de Özellikle Burgazada onun hikâye mekânıdır.
işlemiştir. ▪ Hikâyelerinde kendi hayatında yer alan avare insanların, sefil
balıkçıların, gariban çocukların hayatından kesitler sunar.
Deniz, doğa, yaşlı bir adam, bir boyacı çocuk, balıkçı kahvesi...
Onun öykülerinde sık sık rastlanan unsurlardır.
▪ Gözlem, çağrışım ve ruhsal çözüm hikâyelerinin temel
tekniğidir.
▪ Öyküsündeki kişilerle, kendisindeki insan sevgisini okıyucuya ZİYA OSMAN SABA
da aktarır. “Her şey insanı sevmekle başlar.”
▪ Öykülerinde anılarından faydalanır.
▪ “Alemdağ’da Var Bir Yılan” kitabıyla beraber sürrealizme
▪ Öykülerinde iyimser bir tema çizer bunu da
geçiş yapar.
başarılı bir şekilde uygular.
▪ Amerika'daki Uluslararası Mark Twain Derneği'nin onur
▪ Gözlemci ve dışa vurumcu bir tarzı
üyeliğine seçildi.
benimsemiştir.
ÖYKÜLERİ: Semaver, Sarnıç , Şahmerdan, Lüzumsuz Adam,
Mahalle Kahvesi , Kumpanya, Havuz Başı , Son Kuşlar, ÖYKÜLER: Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Değişen İstanbul
Alemdağ'da Var Bir Yılan, Az Şekerli, Tüneldeki Çocuk

TARIK BUĞRA
▪ Öykülerinde, taşradan gelerek büyük
şehirlerde tutunamaya çalışan insanların
dünyalarına eğilir.

▪ Öyküleri durum tarzındadır.

▪ Öykü kahramanlarını ; huzursuz,


sıkıntılı ve yalnız insanlardan seçmiştir.

ÖYKÜLER: Oğlumuz, Yarın Diye Bir Şey


SAMET AĞAOĞLU Yoktur, İki Uyku Arasında

▪ Hikâyelerinde çok sevdiği Dostoyevski’yi


örnek almıştır.
▪ Onun Rus toplum yapısından çıkardığı
tipler gibi, Ağaoğlu da Türk toplumundan OKTAY AKBAL
birtakım küçük insanların ruh ▪ Oktay Akbal'ın hikâyeleri hakkında
maceralarını işlemiştir.
Behçet Necatigil, "Konulu hikâyeler
▪ Hikayelerinde gözlem ve anılar iç içe geçmiştir. değil de, belli konular çevresinde oluşan
▪ Dili Osmanlıca ağırlıklı ağır bir dili vardır. anılar toplamıdır." der. Yani anılarını
konu edinmiştir.
ÖYKÜLERİ: Strazburg Hâtıraları, Zürriyet, Öğretmen Gafur,
Büyük Aile, Hücredeki Adam, Katırın Ölümü ▪ Orta sınıftaki aydınların toplumun
geleneklerine uyamaması ve yadırganıp dışlanması, uyum
sorunları iç bocalamaları vb. tercih ettiği temalar
arasındadır.
AHMET HAMDİ TANPINAR ▪ Sait Faikle başlayıp gelişen “küçük insan”ın mutluluğa ve
▪ Genel olarak insanın iç dünyasının daha güzel dünyaya karşı duyduğu özlemi anlatır.
çöküşünü, hayatın gerçeklerinden kaçarak
ruhunda yarattığı rüya alemine saklanır. ÖYKÜLERİ: Aşksız İnsanlar, Berber Aynası, Bizans Definesi,
lkyaz Devrimi, İstinye Suları, Lunapark , Önce Ekmekler
▪ Hikâye cümlelerinde derin kültürel
Bozuldu Tarzan Öldü, Yalnızlık Bana Yasak
kodlar ve geleneğin izi sürülür.
▪ Hikâyelerinin önemli temalarından biri
zamandır. Bunda da Bergson’ dan
hareketle Marcel Proust’un etkisi vardır.
▪ Doğu-Batı sorunu, yurt sevgisi, zaman, rüya, geçmişe özlem,
İstanbul ve bilinçaltı Tanpınar’ın eserlerinin başlıca
konularıdır.
ÖYKÜLERİ: Abdullah Efendi'nin Rüyaları (1943) Yaz Yağmuru
(1955)
SABAHATTİN KUDRET AKSAL
▪ Hikayelerini; çocukluk, gençlik anıları, ADNAN ÖZYALÇINER
hayatın tedüzeliği ve başıboşluğu
üzerine kurar. ▪ Öykülerini, alışılmış biçimlere karşı çıkarak
soyutlama ve betimlemenin ağır bastığı,
▪ Sait Faik gibi “küçük insan” tipini yoğun
anlatım olanaklarım geliştirmeye yönelik bir
işler.
biçim anlayışıyla yazar.
▪ Yalın ve süssüz bir dille yazar.
▪ Öykü tiplerini bireyin başkaldırısından,
▪ “Gazoz Ağacı” Sait Faik Ödülü alır 1955
bunalımından, uyumsuzluğundan yola çıkıp
yılında. “Yaralı Hayvan” ile de TDK 1957
yılında ödül alır. onların toplumsal çelişkilerini işler.

ÖYKÜLERİ: Gazoz Ağacı, Yaralı Hayvan ÖYKÜLERİ: Panayır, Sur , Yağma, Yıkım Günleri, Gözleri Bağlı
Adam, Cambazlar Savaşı Yitirdi , Alaycı Öyküler, Sağanak,
Yazdan Kalma Bir Gün, Ayak İzleri

ORHAN DURU
▪ Mavi grubu içinde yer
alır.
▪ Öyküleri “kara mizah “
ve ironi ile yüklüdür.

▪ Öykülerinde fantastik unsuru çok kullanır.

▪ Bunalımlar, bireyin iç dünyasına yolculuk, yaşanılan


coğrafyanın sorunları öykülerinin çatısını oluşturur.

▪ Devrik cümle, söz oyunlarına ve çağrışımlarla öykülerini


kurgular.

▪ Asım Bezirci, Duru’yu “gerçekçiliğimize yeni yollar,


hikâyeciliğimize yeni olanaklar, dilimize yeni deyişler getiren
ONAT KUTLAR yazar” olarak kabul eder
▪ 1959 yılında yayınlanan “İshak” ile 1960 ÖYKÜLERİ: Bırakılmış Biri, Denge Uzmanı, Ağır İşçiler,
yılında Türk Dil Kurumu ödülünü kazandı. Yoksullar Geliyor, Şişe, Bir Büyülü Ortamda , Sarmal: Toplu
▪ Fethi Naci'ye göre, “İshak” , dünya Öyküler I , Fırtına, Düşümde ve Dışımda, Kazı , Küp , Boğultu:
edebiyatında büyülü gerçekçilik akımının ilk Bütün Öyküleri II
örneklerinden biri olarak değerlendirilmelidir.

ERDAL ÖZ KEMAL ÖZER → Baba ile Kız


Toplumcu tarzda öyküler
yazar, toplum yaşamının
bireylerin iç dünyasına 5. KÜÇÜREK (MİNİMALİST) ÖYKÜCÜLER
etkilerini duygusal bir üslupla Öykü çeşitleri içinde minimal öykünün özellikleri
kaleme alır. verilmiştir. Bakınız. Sy.107
“Sular Ne Güzelse” 1998 Sait Faik Öykü Armağanı, “Cam En önemli simi Ferit Edgü'dür. Bunun yanında Necati
Kırıkları “ ile 2001 Sedat Simavi Öykü Armağanı kazanır. Tosuner, Hulki Aktunç, Haydar Ergülen, Rasim Özdenören,
Ayfer Tunç, Tahsin Yücel, Vüsat O Bener, Tezer Özlü, Sevim
Burak
ÖYKÜLERİ: Yorgunlar, Kanayan, Havada Kar Sesi Var, Sular
Ne Güzelse, Cam Kırıkları
FERİT EDGÜ TAHSİN YÜCEL
▪ İnsanın varoluşsal kaygılarını ve İlk öykü kitaplarında “Uçan Daireler,”
bunalımlarını öykülerinde işler. Haney Yaşamalı, “ “Düşlerin Ölümü”
eserlerinde doğduğu yer olan Elbistan’ı
▪ Aydın kesimin uyumsuzluğunu,
konu edinmiştir.
yalnızlığını anlatan hikâye
ÖYKÜLERİ: Uçan Daireler, Haney Yaşamalı,
▪ “Bir Gemide” adlı öyküsüyle Sait Faik
Düşlerin Ölümü, Yaşadıktan Sonra, Ben ve
Hikaye Armağanı alır.
Öteki, Aykırı Öyküler, Komşular,Golyan Devrimi
Öyküleri: Kaçkınlar, Bir Gemide, Bozgun, Av, Ressamın
Öyküsü, Doğu Öyküleri, Doğu Sesi, Eylül’ün Gölgesinde Bir
Yaz TEZER ÖZLÜ
Öykülerinde Freud’dan etkilenir. Bilinçakışı
tekniğini kullanır.

ÖYKÜLERİ: Eski Bahçe, Eski Sevgi


NECATİ TOSUNER
Toplumsal katmanla kendi katmanını
harmanlayan öykücüdür. Engelli insanları
konu edinir.
ÖYKÜLERİ: Özgürlük Masalı, Çıkmazda,
SEVİM BURAK
Kambur, Sisli, Necati Tosuner Sokağı,
Çılgınsı, Kambur ve Öncesi (1994, bütün ▪ Minör edebiyat tarzında öykü yazar.
öyküler birinci cilt)Sisli ve Sonrası (1996, ▪ Öykülerinde dil oyunlarına geniş yer
bütün öyküler ikinci cilt), Bir Tutkunun Dile Getirilme Biçimi , verir. Öykülerinde ‘anlam’ı ve ‘hikâye’yi
Güneş Giderken tümüyle reddedip dilsel , biçimsel
denemeler peşine düşen Burak’ın öykü
dünyası ‘şifre’lerle döşelidir.
HULKİ AKTUNÇ
HİKALERİ: Yanık Saraylar, Afrika Dansı , Ford Mach I
Öykülerini düzyazı/anlatı geleneklerini
birleştirip verir. Öncü anlatım denemeleri
ile öyküler kurgular. 6. MİLLİ- DİNİ DUYARLILIĞI İŞLEYEN ÖYKÜCÜLER
ÖYKÜLERİ: Gidenler Dönmeyenler,
Kurtarılmış Haziran , Ten ve Gölge, Bir Yer MUSTAFA KUTLU
Göstericinin Hayatı, Güz Her Şeyi Bilir,
Kutsal Kumru ▪ Hikayelerinde Anadolu insanının
acılarını, halkın kötü kaderine siyasi
yapıların inşası ve çeşitli oyunlarla kötü
AYFER TUNÇ durumda bırakılmış halkı işlemiştir.

Aşk, aile, yalnızlık, ölüm, fanilik, intihar, ▪ Öykülerinde şive ve ağız özelliklerini
gerçek ve kurgu arasında kurgular öykülerini. ustaca verir.

▪ Tunç, “Saklı”da şiirsel bir anlatımı tercih ▪ Hikayelerinde din ve tasavvufun yozlaştığını anlatmaya
eder. “Mağara Arkadaşları”nda tahkiyeye ve çalışırken tasavvufun etkilerini de öyküleştirir.
anlam açıklığına önem verir. İroni önemli bir
▪ Hikayelerine iç konuşmalar ve diyaloglar canlı bir
anlatım imkânı olarak öne çıkar. “Aziz Bey
anlatımla yazılmıştır. Ayrıca hikayeleri farklı metinlerden
Hadisesi”nde ağırlıklı olarak aşk kırgınlıklarını anlatır.
kıssalardan, halk hikayelerinden, menkıbelerden parçalarla
Kadınlar hep merkezdedir.
zengindir.
HİKÂYELERİ: Saklı, Mağara Arkadaşları, Aziz Hadisesi, Taş-
▪ İlk hikayelerinde romantik bir Anadoluluculuk göze
Kağıt-Makas, Evvelotel
çarpar.
▪ Türk edebiyatında uzun hikâye tarzıyla hatırlanır. RASİM ÖZDENÖREN
▪ Eserlerinde kıssa anlatma geleneğinden faydalanır. ▪ Modernizmi esas alan, bireyin iç
dünyasını yansıtan eserler vermiştir.
▪ Türk toplumunun hızla taşradan şehre göçmeye başladığı
son yarım asrın sosyal hareketliliği onun öykü konusunu ▪ Eserlerinde eksiltili anlatımı tercih
oluşturur. eder.

▪ “Ortadaki Adam” ve “Gönül İşi “ adlı hikaye kitapları onun ▪ Hikayerimde gözlem gücü yüksektir.
ilk dönem toplumcu- Sabahatin Ali etkili- eseridir. Metinde alegorik anlatımı yoğun
kullanır.
ÖYKÜLERİ : Ortadaki Adam, Gönüş İşi, Yokuşa Akan Sular,
Yoksulluk İçimizde, Ya Tahammül Ya Sefer, Bu Böyledir, ▪ Kültürel yabancılaşma, aile
Arkakapak Yazıları, Hüzün ve Tesadüf, Sır, Uzun Hikâye, çözülmeleri ve bunalımlar onun eserlerindeki önemli
Beyhude Geçti Ömrüm, Mavi Kuş, Tu-fandan Önce, Rüzgârlı kavramlardır.
Pazar, Chef, Menekşeli Mektup, Huzursuz Bacak, Tahir
▪ Göç olgusunun getirdiği sorunlarda bir yandan şehre
Sami Bey’in Özel Hayatı
tutunmaya çalışan insanların yaşadığı değerler çatışmasını
ve gelenekten kopmanın sıkıntılarını vermeye çalıştı.

SEVİNÇ ÇOKUM ▪ Öykülerinde yerli olmak kaygısını taşımıştır.


Kahramanlarını gerçek hayattan almaya çalışmıştır.
▪ Hikâyelerinde “İstanbul’un geleneksel
sosyal dokusundan kesitler” sunar. ▪ “Çok Sesli Bir Ölüm” ve “Çözülme” adlı hikâyeleri,
televizyon filmlerine uyarlanmıştır.
▪ Kadın ve çocukları temel alan ve
“Memduh Şevket Esendal anlayışının
devamı sayılabilecek kurgulu hikâyeleri var.
ÖYKÜLER: Çok Sesli Bir Ölüm, Çözülme, Hastalar ve Işıklar,
▪ Hikâyelerinde ağır başlı, hüzünlü ve sıcak fakat güler yüzlü Yer Düzeninin Sefaleti, Ruhun Malzemeleri, Ben ve Hayat ve
bir anlatıcı vardır. Ölüm, Yeniden İnanmak, Denize Açılan Kapı, Acemi Yolcu,
İpin Ucu, Çapraz İlişkiler, Kent İlişkileri, Kuyu, Yüzler,
▪ “Rozalya Ana” hikâyesinde topraklarına yeniden dönen
Düşünsel Duruş, Toz, Aşkın Diyalektiği, Hışırtı, İki Dünya,
Kırım Türklerini, göçleri, parçalanan aileleri ve yaşanan
İmkansız Öyükler
dramları anlatmıştır.
SADIK YALSIZUÇANLAR
▪ Folklor unsurlarını iyi kullanan yazar, kişileri yöresel
yaşayışıyla tasvir etmede başarılı olmuştur.
▪ İslamî ve gelenekçi bir söylemle modern
postmodern tarzda öykü yazar.
ÖYKÜLERİ: Eğik Ağaçlar, Bölüşmek, Makine, Derin ▪ Öykülerinde; dünyanın haksızlıkları,
Yara,Onlardan Kalan, Rozalya Ana, Beyaz Bir Kıyı, Gece yolsuzlukları, çekişmeleri ve metafizik
Kuşu Uzun Öter meseleler sezilmektedir.

ÖYKÜLERİ: Şehirleri Süsleyen Yolcu, Gerçeği İnciten Papağan,


NAZAN BEKİROĞLU Garip, Ayan Beyan, Kerem ile Aslı, Hiç, Kuş Uykusu, Varlığın
▪ Nazan Bekiroğlu birçok öyküsünde Evi
postmodern teknik olan tarihi kullanma,
oyunsuluk ve masalsı yapıyı öyküde CİHAN AKTAŞ
kullanır.
ÖYKÜLERİ: Üç İhtilal Çocuğu , Son Büyülü
▪ Hikâyelerinde bilinçaltı, soyutlama ve Günler , Acı Çekmiş Yüzünde , Azizenin Son
olağanüstü unsurları yoğun kullanır. Günü-Azerbaycan hikayeleri , Suya Düşen
Dantel , Ağzı Var Dili Yok Şehrazat ,
Halama Benzediğim İçin , Duvarsız Odalar,
ÖYKÜLERİ: Nun Masalları, Cam Irmağı Taş Gemi
Kusursuz Piknik, Ayak İzlerinde Uğultu
7. MODERNİST ÖYKÜCÜLER
NECİP TOSUN ▪ Yusuf Atılgan ▪ Adalet Ağaoğlu
Öykünün gelişimini, dönüşümünü, yeni ▪ Oğuz Atay ▪ Tomris Uyar
yönelimlerini belirlemeye çalıştı. ▪ Selim İleri ▪ Füruzan
▪ Buket Uzuner ▪ Vüsat O. Bener
ÖYKÜLERİ: Küller ve Uçurumlar , ▪Nezihe Meriç ▪ İnci Aral
Otuzüçüncü Peron
▪Pınar Kür ▪ Erendüz Atasu
▪Aslı Erdoğan ▪ Sema Kaygusuz
▪Nazlı Eray ▪ Nursel Duruel
▪Necati Güngör ▪ Murathan Mungan
▪Ayla Kutlu ▪ Feyza Hepçilingirler
FATMA K. BARBAROSOĞLU ▪ Kürşat Başar ▪ Bilge Karasu
▪ Sevgi Soysal ▪ Leyla Erbil
İslamî tonda günlük hayatı kalame alan öyküleri var. ▪ Tarık Dursun K.

ÖYKÜLERİ: Acı Deniz , Gün Akşamdır , Her Ses Bir Ezgi , YUSUF ATILGAN
Senin Hikâyen, İki Kişilik Rüyalar ▪ Varlık ve A dergilerinde öyküler yayımlar.
▪ Köyü anlatan öykülerinde kırsal kesimin
yaşamını, şehri anlatan öykülerinde ise
şehir hayatına ayak uyduramamayı ve
MUSTAFA NECATİ SEPETÇİOĞLU
düzene uyumsuzluğu ön plana çıkarır.
Tarihi temalı romanlar yerine bireysel
temalı öyküler yazmıştır.
ÖYKÜLERİ: Eylemci, Bodur Minareden Öte
ÖYKÜLERİ: Ahdürrezzak Efendi,
Menekşeler Ölmemeli, Bir Büyülü Dünya ki OĞUZ ATAY
▪ Kahramanlar aracılığıyla toplumdan
kendini soyutlayan, yalnızlaşan ve bunun
neticesinde içselleşen problemli insanları
anlatır.
HÜSEYİN NİHAL ATSIZ ▪ Toplum dışına itilmiş, kendini toplumdan
Turan fikrini veren öyküler yazar. uzaklaştırmış, içine kapanık, çıkar yol
bulamayan, kimliksizleşmiş bireylerin dünyasını tanıtır.
ÖYKÜLERİ: Dönüş, Şehidlerin Duası, Erkek Kız,
İki Onbaşı, Galiçiya...1917..., Her Çağın Masalı

SELİM İLERİ
▪ Selim İleri, öykülerinde doğa tasvirlerine
yönelir.
▪ Selim İleri, şiirsel söyleyişe önem verir.
HÜSEYİN SU
▪ Öykülerinde, bireysellikle toplumsallığı
Öykülerinde postmodern tarzda yazar.
birleştirmiştir.
Türkçeyi kullanışı titiz ve bilinçlidir.
Çocukluğun saf ve temiz duygularını, ▪ Selim İleri, öykülerinde değişen İstanbul’u
derinlikli bir psikolojik tahlil ve ustalıklı anlatmış, 1950’li senelerin hâlâ güzelliklerini yitirmemiş
bir biçim tercihiyle öyküleştirmiş İstanbul’unu düşler ve onu anlatır.

Öyküleri: Tüneller , Gülşefdeli Yemeni , Ana Üşümesi, Aşkın ▪ Romanda olduğu gibi küçük burjuva sol aydını hikayelerinin
Hâlleri, İçkanama kişileridir.
▪ “Cumartesi Yalnızlığı”dan itabaren kendi yaşantısını PINAR KÜR
öyküsüne yerleştirir. Pınar Kür, öykülerini aşk, iktidar ilişkileri
ÖYKÜLERİ: Cumartesi Yalnızlığı, Pastırma Yazı, Dostlukların (kişisel ve siyasi), cinsellik, kadın ve
Son Günü (1975) (Sait Faik Hikaye Ödülü) Bir Denizin cinayet gibi konular etrafında
Eteklerinde, Eski Defterde Solmuş Çiçekler, Son Yaz Akşamı , şekillendirmiştir.
Fotoğrafı Sana Gönderiyorum, Kötülük. İlkgençlik Çağına ÖYKÜLERİ: Akışı Olmayan Sular (Sait Faik
Öyküler (Derleme) Hikâye Armağanı) Bir Deli Ağaç , Hayalet Hikayeleri , Aşkın
Sonu Cinayettir

BUKET UZUNER
▪ Öykü kişileri alegoriktir, otobiyografik ASLI ERDOĞAN
özellikler taşır.
ÖYKÜLERİ: Mucizevî Mandarin, Taş Bina ve Diğerleri( Sait
▪ Düşsel ve fantastik dünyayı öykülerinde Faik Hikâye Armağanı)
de kullanır.

NAZLI ERAY
ÖYKÜLERİ: Güneş Yiyen Çingene, Şairler Şehri, Karayel
Hüznü, Benim Adım Mayıs, Ayın En Çıplak Günü, İstanbul ▪ Büyülü gerçekçilik, akım özellikleri
öykülerinde de görülür.
Blues
▪ Öyküleri düşsel ve gerçekçi olmak
üzere iki düzlemde gider.
NEZİHE MERİÇ
▪ Hikâyeleri kolay algılanabilen, sıcak
▪ Modern öykünün imkânlarını kullanırken dilde özenlidir ve
ve akıcı bir Türkçe vardır.
bilinç akışı, iç monolog gibi yeni teknikler dener.
▪ Kitabı yayınlanmadan ünlenen yazardır. ÖYKÜLERİ: Ah Bayım Ah, Geceyi
Tanıdım, Kız Öpme Kuyruğu , Hazır
▪ Nezihe Meriç’in öykü serüvenini üç döneme ayırmak Dünya, Eski Gece Parçaları, Yoldan
mümkündür. Daha çok kadın- erkek ilişkilerinin ön plana
Geçen Öyküler , Aşk Artık Burada Oturmuyor, Kuş Kafesindeki
çıkarıldığı ilk dönem öyküleri (Bozbulanık, Topal Koşma,
Tenor, Elyazması Rüyalar, Beyoğlu'nda Gezersin
Menekşeli Bilinç), siyasal ağırlıklı ikinci dönem öyküleri
(Dumanaltı) ve yazma sıkıntılarının yansıdığı son dönem
öyküleri (Bir Kara Derin Kuyu, Yandırma).
NECATİ GÜNGÖR
Malatyalı olan yazar, dönemin siyasi ve
sosyal olaylarını konu edinen öyküler
yazmıştır.

▪ Hikâyelerini ağırlıklı olarak dramatik


ögeler çerçevesinde örmeyi tercih eder.

ÖYKÜLER: Yolun Başı , Sevgi Ekmektir , Yeryüzünde İki Gölge ,


Bu Sevda Ölmez, Hayatımın Yedi Hikâyesi, Unutulmaz Bir
Kadın Resmi , Sinema Kuşu Sevgilim , Masal Kuşu
(hikâyelerinden seçmeler, ), İyiler Genç Ölür , Hikâyemde
Hayvan Var
AYLA KUTLU HİKÂYE: Yürekte Bukağı, Yaza Yolculuk, Yüzüncü Öykü,
Aramızdaki Şey, İpek ve Bakır, Ödeşmeler, Dizboyu
▪ İlk hikâyesini Özgür İnsan dergisinde Papatyalar, Yaz Düşleri-Düş Kışları, Gecegezen Kızlar, Rus
“Aygen Barel” imzasıyla yayımlar. Ruleti-Dön Geri Bak, Sekizinci Günah, Otuzların Kadını
▪ Öykülerini kadın teması etrafında verir.
Hatay’ın halkını öykülere konu edinir.

ÖYKÜLERİ: Hüsnüyusuf Güzellemesi, Sen de


Gitme Triyandafilis (1990 yılı Sait Faik NURSEL DURUEL
Hikâye Armağanı), Mekruh Kadınlar Mezarlığı, Zehir Zıkkım
▪ “Geyikler, Annem ve Almanya” adlı
Hikâyeler
hikâye kitabıyla 1983 Sait Faik Hikâye
Armağanını, “Burgaç” adlı hikâyesiyle
hikâye dalında 1990 Yunus Nadi
KÜRŞAT BAŞAR
Armağanını kazandı.
1989 yılında yayımladığı “Kış İkindisinin Evinde” adlı ilk
▪ Nursel Duruel hikayeciliği; geçmiş,
kitabıyla Haldun Taner Öykü Ödülü'nü kazandı.
şimdiki zaman ve gelecek arasında gidip gelerek hayatına,
tabiata, topluma ve folklora kadar uzanan motifleri ustalıkla
kullanır.
ADALET AĞAOĞLU
ÖYKÜ: Geyikler, Annem ve Almanya , Yazılı Kaya
▪ Hikâyelerinde yeni biçimlere, estetiğe
önem verir.

▪ Biçime önem veren Adalet Ağaoğlu, FÜRUZAN TEKİL


ihtilal döneminin psikolojik baskısı ▪ “Parasız Yatılı” ile Sait Faik Hikaye
içerisinde kinayeli, örtülü söyleme aracı Armağanı’nı alır. İlk ödül alan kadın
olarak ironiye başvurur. yazardır.

▪ Füruzan yaşadığı dönemin tanıklığını


Öykü: Yüksek Gerilim (Sait Faik Hikaye Armağanı), Sessizliğin öykülerinde hissettirir.
İlk Sesi, Hadi Gidelim, Hayatı Savunma Biçimleri ▪ Öykülerini tanımlayan üç özellik öne
çıkar: İnsani sıcaklık, dönemsel
tanıklık/değişim ve yoksul ailelerin varolma serüveni.
TOMRİS UYAR
▪ Öykülerinde kadın ağırlıklıdır. Nesnel bir şekilde kadınları
▪ Öykü yazmayı meslek edinmiş bir şöyle anlatır: kötü yola düşmüş kadın ve kızların, çöküş
yazardır. sürecindeki burjuva ailelerin, yalnız kalmış kadınların,
çocukların dramlarınI verir.
▪ Basit örgülü, yalın anlatımlı öyküler
kurar. Sonradan yeni arayışlar ve ÖYKÜLER: Parasız Yatılı, Kuşatma, Benim Sinemalarım,
postmodern eğilimlere yönelerek öykü Gecenin Öteki Yüzü, Gül Mevsimidir, Sevda Dolu Bir Yaz, Yedi
yazar. Öykü

▪ Mizahi ve ironik yapısıyla insan sıcaklığını,umutlarını ve


yenilgilerini işler.
VÜSAT O. BENER
▪ Küçük burjuva kökenli kişilerin yaşam biçimleri hikâyeye
yansıtılmış. ▪ Soyutlamalara dayalı, iç konuşmaların
sıkça kullanıldığı hikâyelerinde kısa ve
▪ Tomris öykücülüğü 4 bileşenden oluşur. Kısalık, yoğunluk, çarpıcı tasvirleriyle insanın iç gerçekliği
birlik ve inandırıcılık. üzerinde durur.

▪ “Yürekte Bukağı” ve “Yaza Yolculuk” isimli hikâye ▪ New York Herald Tribune gazetesi ile Yeni
kitaplarıyla Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanmıştır. İstanbul gazetesinin 1950 yılında ortaklaşa
düzenledikleri öykü yarışmasına katıldı ve "Dost" adlı
öyküsüyle dikkat çeker ve üçüncü olur.
▪ Öykülerinde daha çok özyaşamöyküsel tekniği kullanır. FEYZA HEPÇİLİNGİRLER
▪ Yazar, “iç konferans tekniği"ni öykülerde de kullanır. Sait Faik çizgili hikâye yazar.

ÖYKÜLERİ: Dost, Yaşamasız, Siyah-Beyaz , Mızıkalı Yürüyüş , ÖYKÜLERİ: Sabah Yolcuları, Eski Bir Balerin,
Kara Tren, Kapan Ürkek Kuşlar ,Kırlangıçsız Geçti Yaz ,
Savrulmalar, Öykünmece, İşte Gidiyorum,
Göç Öyküleri
İNCİ ARAL
▪ İlk kitabı "Ağda Zamanı" ile Akademi
Kitabevi 1980 İlk Kitap Öykü Başarı
Ödülü'nü aldı. LEYLA ERBİL
▪ Öykü ve romanlarında genellikle ▪ Öykücülüğümüze entelektüel bir
feminist bir çizgi etrafında kadın-erkek düzey, felsefi bir derinlik getirmiştir.
ilişkilerini, sevgiyi, kadının kimliğini,
▪ “Hallaç “ adlı öyküsüyle birlikte
bağlılık ve özgürlük sorunlarını ele aldı.
postmodern denemeler yapar üç
▪ Öykülerinde postmodern teknikleri kullanmayı ihmal noktayı farklı kullanır. Yeni kelimeler
etmez. türetir, öztürkçe kelimeleri sıralar.

HİKÂYELERİ: Ağda Zamanı, Uykusuzlar, Kıran Resimleri, ▪ Leyla Erbil öykücülüğünün ana çizgisini; Freudyen öğreti,
Sevginin Eşsiz Kışı, Gölgede 40 Derece varoluşçuluk ve sınıfsal çelişkiler işlenir. (Necip Tosun’a göre)

▪ Öykülerinde kara edebiyatın, yeraltı edebiyatının,


gerçeküstücülüğün, hiççiliğin sınırlarında gezinir. (Necip
ERENDÜZ ATASÜ Tosun’a göre)
Öykülerinde daha çok kadın sorunlarını ÖYKÜLERİ: Hallaç, Gecede, Eski Sevgili
konu edinmiştir.

ÖYKÜLERİ: Kadınlar da Vardır, Lanetliler,


Dullara Yas Yakışır, Onunla Güzeldim, Taş
Üstüne Gül Oyması, Uçu

BİLGE KARASU
SEMA KAYGUSUZ ▪ Bireyin iç dünyasını, açmazlarını
Öyküleri hayatın içinden geçen her sembolik bir dille anlatmıştır.
kesimden tipleri anlatır. ▪ Resim ve müziğe ait unsurları düzyazıya
ÖYKÜLERİ: Ortadan Yarısından, Sandık taşıyarak “metin” olarak adlandırdığı
Lekesi ,Doyma Noktası, Esir Sözler ürünler kaleme aldı.
Kuyusu, Karaduygun ▪ “Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı”nda
eksiltili cümlelere sıklıkla rastlanır.

ÖYKÜLER: Troya'da Ölüm Vardı ,Uzun Sürmüş Bir Günün


MURATHAN MUNGAN
Akşamı (1970 Sait Faik Hikaye Armağanı) , Göçmüş Kediler
Hem Doğu’nun tahkiye geleneği hem de Bahçesi, Kısmet Büfesi
Batı’nın teorik gücünü birleştirir.

Hikâyelerinde tarih, mitolojik motiflerin


içine aşk, ayrılık, hasret, ihanet insan
özelliklerini evrensel bir boyutta verir.

ÖYKÜLERİ: Son İstanbul, Cenk Hikâyeleri,


Kırk Oda, Lal Masallar, Kaf Dağı’nın Önü
TARIK DURSUN K. KONU KAVRAMA TESTİ
▪ “Güzel Avrat Otu" hikâye kitabı ile 1961
Türk Dil Kurumu Armağanı'nı, “Yabanın
Adamları” ile 1967 ve "Ona Sevdiğimi
O tüm safiyetiyle taşradan kente bakmıştır. Bu bakış taşralıya
Söyle" ile de 1985 Sait Faik Hikâye
acıyan bir bakış değildir. O hâkim şehir bakış açısıyla bakmaz,
Armağanı'nı kazanır. taşradan yetişip şehre giden insanların kendini okuduğu
▪ Şehir hayatı üzerindeki gözlemlerine dayanarak gündelik öykülerdir bu. Bu bazen dindar insanın açmazı olur bazen
olayları basit ve anlaşılır bir dille hikâye yazar. sıradan bir insanın iç çekişleri olur. Hikâyesinde iç
konuşmalar, canlı diyaloglar ve geleneksel anlatı kalıpları
▪ Fabrika işçileri inşaatlarda çalışan insanların geçim birlikte verilir.
zorlukları, yapı ve deniz işçilerinin, esnaf ve küçük memur 1. Bu parçada sözü edilen öykücümüz aşağıdakilerden
sınıfının hayat savaşlarını, yoksul insanların mücadelelerini hangisidir?
ele alan öyküler yazardı.
A) Haldun Taner
ÖYKÜLERİ: Hasangiller, Vezir Düşü, Güzel Avrat Otu , Sevmek B) Mustafa Kutlu
Diye Bir Şey , Yabanın Adamları, 36 Kısım Tekmili Birden ,
Bağrıyanık Ömer ile Güzel Zeynep, Bahriyeli Çocuk , İmbatla C) Sait Faik Abasıyanık
Dol Kalbim, Ona Sevdiğimi Söyle,Ömrüm Ömrüm, Aşk D) Bilge Karasu
Allahaısmarladık, Yaz Öpüşleri, Gönderdiğin Mektubu Aldım
E) Oktay Akbal

YEKTA KOPAN Öykülerini daha çok günlük yaşamdan seçtiği bölümler ve


bazı ruhsal durumlar üzerine kurgular. Kişinin psikolojik
▪ “Karbon Kopya” adlı öykü kitabı, aynı yıl durumunu aracısız olarak okuyucuya sunar. Öykü tiplerini
Dünya Kitap Ödülleri'nde "Yılın Telif Kitabı" memur, bürokrat ve yarı aydınlar, Batı’ya özenen tipler,ev
ödülünü aldı. hanımları, esnaflar ve dedikoducu insanlardan oluşur. Onun
hikâyesinde karamasarlık, ümitsizlik yoktur. Ağır sosyal
▪ “Bir de Baktım Yoksun “ adlı öykü kitabı meseleleri dahi sert tenkitler yerine sabırla ve ümiyle
hem Yunus Nadi Öykü Ödülü hem de Haldun hikâyeye aktarır.
Taner Öykü Ödülü alır.
2. Bu parçada sözü edilen öykücümüz aşağıdakilerden
ÖYKÜLERİ: Fildişi Karası , Aşk Mutfağından Yalnızlık Tarifleri , hangisidir?
Gece Öyküleri: 10 Yazar 10 Öykü (ortak, 2002), On Üç Büyülü A) Memduh Şevket Esendal
Öykü: 13 Yazar 13 Öykü, Yedi Sene Vicdan Muhasebesi ,
B) Sait Faik Abasıyanık
Yalancı Öyküler , Yedi Derste Vicdan Muhasebesi , Kara
Kedinin Gölgesi C) Sabahattin Kudret Aksal
D) Oğuz Atay
E) Adalet Ağaoğlu

Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, Cumhuriyet Dönemi hikâye


anlatırken Millî Edebiyat sanatçılarının da etkisiyle 1923-
1940 arasında daha realist ürünler verildiğini ve bunlarda
gözlem gücünün yüksek olduğunu söyler
3. Buna göre öğretmenin aşağıdaki metinleden hangisini
seçmesi uygun değildir?
A) Leyla ile Mecnun
B) Bacayı İndir Bacayı Kaldır
C) Otlakçı
D) Kamyon
E) Parasız Yatılı
Türk dili ve debiyatı öğretmeni, bir hikâye tarzının aşağıda 7. Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 1940 – 1960 arası
verilen özelliklerini öğrencilere kavratmak amacıyla bir görülen hikâye tarzlarının özelliklerini öğrencilere
metin seçmek istemektedir. kavratmak amacıyla aşağıdaki metni işler ve yeni metinler
seçer.
● Bir olayı ele alarak, serim, düğüm, çözüm plânıyla
anlatılıp sunulur.
● Kahramanlar ve çevrenin tasviri ile yer verilir. “Maden ocakları müdürü görkemli arabasıyla köyden
geçerken köpekler havladılar. Müdür baktı, bunlar besili ve
● Okuru ele alınan konu üzerinde düşündürmek esastır.
güzel hayvanlardı. Biraz ilerleyince gür ve yeşil bir ot
deniziyle karşılaştı. Derenin öbür yanında gürbüz ağaçlar ve
bol başaklı tarlalar uzanıyordu. Ayrıca, köyün insanları da
4. Buna göre öğretmenin aşağıdaki metinlerden hangisini
sağlıklı, güler yüzlü ve açık elliydi. Müdür gördüklerine
seçmesi uygun değildir?
hayran kaldı. Araya tercümanını koyarak köylülerle ilişki
A)Ekmek Kavgası kurdu. Toprakları satın almaya girişti. Fakat pek yanaşan
olmadı. Satmayı kabul edenler de yüksek fiyat istediler.”
B) Değirmen
Buna göre öğretmenin aşağıdaki metinlerden hangisini
C) Semaver
seçmesi uygun değildir?
D) Kaşağı
A) Çamaşırcının Kızı
E) Şeftali Bahçeleri
B) Göl İnsanları
C) Koca Öküzün Ölümü
D) Oğlumuz
E) Sarı Sıcak
Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 11. sınıfa 1940-1960
döneminden seslendirilmiş bir hikâyeyi dinletir.
Öğrencilerden dinledikleri hikâyenin yazarını söylemelerini
ister.
“ Karım, belirmeye başlayan pencerenin önünde oturuyordu:
5. Buna göre aşağıdaki yazarlardan hangisini öğrencilerin Bütün geceyi orada geçirmişti.
söylemesi mümkün değildirr?
— Sen hâla yatmayacak mısın? dedim.
A) Yaşar Kemal
Doğruldu. Kül rengi pencerenin önünde sadece bir gölgeden
B) Tomris Uyar ibaretti. Fakat bu gölgede, beraber geçirdiğimiz yirmi küsur
yılın her gününden birşey vardı.
C) Ahmet Hamdi Tanpınar
— Ezan okunuyor, diye mırıldandı.,
D) Tarık Buğra
Sesi bana hüzün verdi. Odamız bu dünyadan, duyguların
E) Haldun Taner
erişemeyeceği kadar ötede gibiydi ve karım, Kur'an'la vaat
edilen mutluluğunu, sanki asırlardan beri boşuna bekliyordu.
Hareketlerinde ve yürüyüşünde, kabul edilmiş bir
mağlubiyetin iç burkan sessizliği vardı. Mutfağa geçti. Onu
A dergisi etrafında 1950 yılında bir araya gelen grup,
sanki rüyada görüyordum: Mangala ve semavere kömür
gerçekliğe yaklaşımı ve açıklık kapalılık ekseninde yürütülür.
koydu; abdest aldı, sonra seccadesini sofaya sererek namaza
1940 kuşağının yazarlarının “fotoğraf gerçekçiliği” anlayışına
durdu.”
karşı çıkan bu grup gerçeğin tek değil birçok yüzü olduğunu
savunur. Bunlara göre dış gerçeklik değil iç gerçeklik
önemlidir.
8. Bu öykünün biçim, içerik ve anlatım özellikleri dikkate
6. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen alındığında, aşağıdaki yazarlardan hangisine ait olduğu
dergideki sanatçılardan biri değildir? söylenebilir?
A) Orhan Duru A) Haldun Taner
B) Adnan Özyalçıner B) Aziz Nesin
C) Orhan Duru C) Kemal Bilbaşar
D) Onat Kutlar D) Memduh Şevket Esendal
E) Nazlı Eray E) Tarık Buğra
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni Türk hikâyeciliğini Onu Türk öykücülüğünde seçkinleştiren ve öncü kılan en
ilişkin aşağıdaki üç örneği sınıfa getirir. önemli özelliği köy ve köylüye bakıştaki orijinalliğidir.
Anadolu insanını, köy ve köylüyü şive çıkmazına düşmeden
ve özellikle daha sonraları benzerleri tarafından yapılacağı
I. “Bütün bu saçlarımı yolan, bütün bu dişlerimi döken, gibi bayağılaştırmadan oldukça gerçekçi verir. Anadolu insanı
bütün bu çehremi buruşturan erkeklerdir. Neslimin bu Türk öykücülüğünde belki ilk kez ete kemiğe büründürür. Tek
felâketlere uğramasına mâni olacağım! Onu bu odaya parti iktidarı politikalarına karşı sosyalist dünya görüşünü
getirdim. Ona ne kadar mümkün ise o kadar eğlenceyi süsleri savunan muhalif kimliğinin bir yansıması olarak 1930’larda,
refahı verdim. Ben muttali olmadan adaya bir erkek kelebek 1940’larda şaşırtıcı ve çarpıcı bir gerçeklikle gözler önüne
girer ve kızımın bir kenarına konarsa orada bir gül açılsın da serip; sınıfsal çelişkileri, sömürüyü, adaletsizlikleri gündeme
kızıma zahmet vermeden Gülistan fasıllarda gark edecek mi getirmiş, ezilenlerin, güçsüzlerin, hakkı yenenlerin yanında
acaba fecr içinde acaba…” yer almış, despotların, ezenlerin ise karşısında olmuştur.
10. Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden
hangisidir?
II. “Haseki taraflarında bir çıkmaz sokağın içinde yalnız
tavan üç odalı bir ev, bir mezar gibi, sükûnet-i ebediyye ile A) Tomris Uyar
muhat idi. Bir hal-i nisyan ve metrukiyette bulunuyordu.
B) Nazan Bekiroğlu
Çatısından kopan bir tahta, damdan uçan bir kiremit,
duvarlarından yuvarlanan bir taş senelerce düştüğü yerde C) Sabahattin Ali
kalır. Ara sıra çirkin, ihtiyar bir Rum karısı cadılara mahsus
D) Memduh Şevket Esendal
dehşet ve sükunetle- dışarı çıkarak malzeme-i beytiyyesini
iştira ve tedarikle alelacele eve girip kaybolurdu. “ E) Orhan Kemal

III. “İleri!.. Geri!.. Yana!..- diye işaretler veriyor, bir taraftan


da soğan ekmek tıkınıyordu. Kamyon, içindeki yirmi iki
müşterisiyle beraber sokağa çıkıp biraz ilerledikten sonra
durdu. Uzaktan doğru koşup gelen bir çocukla, otomobilde “Bir gün, balıkçı kahvesinin önündeki; yarısı kırmızı, yarısı
heybesini bacaklarının arasına almış değirmi sakallı birisi beyaz çiçek açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı
fiskos edip konuşmaya başladılar. gördüm. Rengi denizden çıktığı zamandı. Yalnız aletlerinin
Ara sıra duyulan -Buğday, veresiye defteri, şinik, sekiz metre etrafını çeviren incecik, ipekten bile yumuşak zarları titreyip
kara dimi…- gibi sözlerden, İzmir’e giden manifaturacının, duruyordu. Böyle bir oynama hiç görmemiştim. Evet, bu bir
oğluna; dükkân idaresi ve köylülerle veresiye muamelesinin oyundu. Bir görünmez iç rüzgârının oyunuydu. Vücutta,
şekli hakkında son talimatı verdiği anlaşılıyordu. “ görünüşte hiçbir titreme yoktu. Yalnız bu zarlar zevkli bir
ürperişle tatlı tatlı titriyorlardı. İlk bakışta insana zevkli,
eğlenceli bir şeymiş gibi gelen bu titreme, hakikatte bir ölüm
9. Hikâyeleri kronolojik olarak anlatmak isteyen dansıydı. Sanki dülger balığının ruhu, rüzgâr rüzgâr, bu
öğretmenin bu metinleri hangi sırayla işlemesi gerekir? incecik zarlardan çıkıp gidiyordu; bir dirhem
kalmamışcasına.”
A) II - I - III
11. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi
B) II - III - I söylenemez?
C) I - II - III A) Durum hikâyesi özelliği gösterir.
D) III - II - I B) Bireyin iç dünyasını anlatan eserdir.
E) III - I - II C) Metindeki çatışma ölüm ve yaşamaktır.
D) Yazar, iç konuşma tekniğini kullanmıştır.
E) Dülger balığı tip özellikleri gösterir.
Modern öykücülükte önemli yazarlardan biridir. Kitabı O öykü için doğmuştur, öykü dışında başka türe
yayımlanmadan ünlenmiştir. Modern öykünün imkânlarını yüksünmemiştir. Öyküdeki ısrarı yanında yazınsal titizliği de
kullanırken dilde özenlidir ve bilinç akışı, iç monolog gibi yeni onu Türk edebiyatında seçkinleştiren bir başka özelliğidir.
teknikler dener ve başarılı olur. İlk dönem öykülerinden olan Onun öykülerinin içeriğinde öne çıkanlar iletişimsizlik,
“ Bozbulanık “ daha çok kadın- erkek ilişkilerinin ön plana bunalım, kaçış, intihar, kadın, cinsellik, evlilik ve aile vb.
çıkarır ve sonraki öykülerde siyasal olayları da öyküleştirir. Öykülerinde bireyi, bireyin iç dünyasındaki çaresizliğini,
bunalımlarını ve çatışmalarını anlatsa da insanı toplumdan
12. Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden
bağımsız olarak değerlendirmez.
hangisidir?
14. Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden
A) Leyla Erbil
hangisidir?
B) Nazan Bekiroğlu
A) Tomris Uyar
C) Nezihe Meriç
B) Füruzan
D) Füruzan
C) Sabahattin Ali
E) Sevinç Çokum
D) Memduh Şevket Esendal
E) Sabahattin Kudret Aksal

Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, bir hikâye tarzının aşağıda


ELEŞTİRMEN: “Öykülerinin konusunu nasıl belirliyorsunuz?” verilen özelliklerini öğrencilere kavratmak amacıyla bir
metin seçmek istemektedir.
● Hikâye girişi doğrudan doğruya olayla başlamayabilir,
I.YAZAR: “Birkaç öykümün konusunu gazetelerin üçüncü
belirgin bir sonuç olmadan da bitebilir.
sayfa haberinden aldım. Mesela “Çarpılma” öyküsü,
askerdeydim gazete gelmezdi. Alışveriş yaptığım kese ● Merak ve heyecandan çok duygu ve hayallere ön plana
kağıdında bir haber “ dilsiz biri işten atılınca ablasını cinnet çıkarılır. Kişiler kendi doğal ortamlarında hissettirilir.
geçirip öldürüp sonra namaz kılmış filan” ben bunu alıp
15. Buna göre öğretmenin aşağıdaki metinlerden hangisini
kurguladım ve öykü haline gitirdim.”
seçmesi uygun değildir?
A) Vanya Dayı
II. YAZAR: “ Gözlerim, kulaklarım ve ellerim bir şeyleri
B) Sırça Köşk
kaydediyorsa kendiliğinden kaydediyor hafızama. Ben içinde
yürüdüğüm sokağı ancak kâğıdın üzerine eğildiğimde, C) Semaver
kelimelerle görebiliyorum. Sokaklardan ve insanlardan uzak
D) Mendil Altında
yaşayan biri değilim. Issızlığımı ve yalnızlığımı içimden çıkar
dışarıdan alırım “Bir Gülüşün Kimliği”de olduğu gibi” E) Lüzumsuz Adam

13. Soruya cevap veren yazarlar, sırasıyla aşağıdakilerden


hangileri olabilir?
Bu yazarlar, insanı farklı bakışla vermeye çalışır. Modern
A) Mustafa Kutlu – Nazlı Eray dünyanın etkilerini ve insan üzerindeki tahribatı abcak
psikolojiden faydalanarak anlatırlar. Öykülerinde çağrışımlı
B) Hasan Ali Toptaş – Adalet Ağaoğlu
tahlillerle donatılmış bir ruhlar gezdirilir. Tarık Buğra, Ahmet
C) Rasim Özdenören – Mustafa Kutlu Hamdi Tanpınar ve Ziya Osman Saba bu tarzda öykü kurar.
D) Sevinç Çokum – Nazlı Eray 16. Bu parçada sözü edilen anlayışaşağıdakilerden
hangisidir?
E) Rasim Özdenören - Hasan Ali Toptaş
A)Toplumcu-gerçekçi anlayış
B) Gelenekçi anlayış
C) Bireyin iç dünyasınını esas alan anlayış
D) A grubu anlayışı
E) Millî- dinî duyarlılığı benimseyen anlayış
17. Asağıdaki santçılardan hangisi Cumhuriyet Dönemi 20. Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, ünlü yazarların birbiri
öykü yazarlarından biri değildir? hakkındaki görüşlerini sınıfa getirir.
A) İlhan Berk
B) Sabahattin Ali I. Necip TOSUN: ” O, Türk öykücülüğünün rumuz
isimlerindendir. Çok özgün bir kalemdir. Her şeyi olduğu gibi
C) Sevim Burak
anlatır. Hikâyemizin çiçek sesli ağabeyidir. Anadolu’yu,
D) Sevgi Soysal türküleri en içli sesiyle onun hikâyelerinden okuyoruz.
Dergâh Mektebi’nin yaşayan başöğretmenidir.”
E) Feyza Hepçilingirler

II. Yaşar KEMAL: “ O, yapıda ve özde modern


hikayeciliğimizin babası sayıyorum. Bence Türkçenin dar
Eserlerinde toplumunun gerçeklerini yansıtmayı amaç hudutlarını zorlamış, ilk defa doğru dürüst, gerçek anlamıyla
edinen yazar, hikâyelerindeki şahıs kadrosunu da toplumun Türkçe yazmış ilk Türk yazarıdır. Düş dünyası onun
değişik kesimlerinden oluşturur. Bu şahıslar dünyasının gerçekçiliğinin üstüne çekilmiş bir cila gibidir.
küçük insan tipleriyle doludur: Revir Meydancısı Yusuf, O, her yönüyle halktandı. Onları seviyordu. İhtiyar hallacı,
Mahalle Bekçisi Ali, Teber Çelik’in Karısı, Afaracı Hacı Ali gibi Ramazan’ı, Panco’yu, Melek’i, Kondosi, hani çıkacak gibidir
Bireyin, yani küçük insanın yaşamını felç eden, onu karşımıza. Zaten o, “bir insanı sevmekle başlar her şey"
yoksunlaştıran işsizlik, açlık, yokluk, eğitimsizlik, sömürü, göç derken sevdirdi bize insanları.”
vb. gibi her şey toplumsal bir olgu olarak hikâyelerinde
dillendirilir. Bireyden toplumsala giderek toplumu, özelinde
de insanı çürüten nedenleri ve düzensizlikleri göstermeye Yazarların tanıttığı kalemler sırasıyla aşağıdakilerden
çalışır. hangisidir?
18. Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden A) Mustafa Kutlu – Ömer Seyfettin
hangisidir?
B) Oktay Akbal– Sait Faik
A) Nahit Sırrı Örik
C) Rasim Özdenören – Mustafa Kutlu
B) Tarık Buğra
D) Sevinç Çokum – Oktay Akbal
C) Sabahattin Ali
E) Mustafa Kutlu – Sait Faik
D) Memduh Şevket Esendal
E) Orhan Kemal

Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, Cumhuriyet Dönemi hikâye


“…Altı araba, kamyon kasalarını süslüyordu. Yeşiller, sarılar, anlatırken 1950’den sonra arayış evresi olduğunu bu evrede
maviler, kırmızılar, akarsular, göller; dağlar ve karanfiller modernist öykücüler ön plana çıktığını belirtir. Bunlardan bir
onun da içini süsler, günlerini güzelleştirirdi. Bu arabaları, seçki kurabiliriz, dedi.
kamyonları sülünleri de sevindiriyor olmalıydı. Yoksa önünde
neden sıraya girsinler, neden, gölün içinde bir kuğusu da 21. Buna göre öğretmen, aşağıdaki edebî eserlerden
mutlaka olsun, desinler diye mi konuşurdu? hangisini seçmesi uygun değildir?

Önüne getirilen her kasa tahtasını boyardı. Çiçekler, A) Korkuyu Beklerken


böcekler, dantela kıvrımlarla çektiği çerçeveye bir karanfil de B) Yaz Yağmuru
kendinden katardı. Dedesinin işiydi. Sonra, babasının da
işiydi. Bir işin ortasında, ak donuyla çıkar gelir, denir ki hâlâ C) Cumartesi Yalnızlığı
sağ, başının ucuna dikilirdi…” D) Hallaç
19. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi E) Topal Koşma
söylenemez?
A) Neden- sonuç ilişkisi verilmiştir.
B) İç konuşma tekniğini kullanmıştır.
C) Hâkim bakış açısıyla yazılmıştır
D) Soru sorarak olayı soyutlaştırır.
E) 3. tekil kişi anlatımına başvurulmuştur.
New York Herald Tribune gazetesi ile Yeni İstanbul Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, Türk hikâyeciliğini
gazetesinin 1950 yılında ortaklaşa düzenledikleri öykü ilişkin aşağıdaki üç örneği sınıfa getirir.
yarışmasına katıldı ve "Dost" adlı öyküsüyle dikkat çeker ve I. Sabah kalktığında kapı vuruluyordu. Annesi yoktu. Okul
üçüncü olur. Soyutlamalara dayalı, iç konuşmaların sıkça önlüğü, kalın iplik çorapları, yün hırkası düzenli iskemledeydi.
kullanıldığı hikayelerinde kısa ve çarpıcı tasvirleriyle insanın Dışardan vurulan kapının sesiyle uyandığını anlayınca kalkmış
iç gerçekliği üzerinde durur. Öykülerinde daha çok "Halida'nım teyze", diye seslenmişti. Ev sahibi kadın helaya -
özyaşamöykü tekniğini kullanır. aynı helayı kullanırlardı- kovayla su döküyordu. Giyinip
masanın başına oturmuştu. Kış aydınlığı patiska perdelerden
22. Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden geçip köşeli, üşütücü yayılmıştı. Okul çantasını alıp odadan
hangisidir? çıkarken -hiçbir şey yememişti o sabah- gerisin geri dönüp
A) Tahsin Yücel iskemleye oturmuştu. Sonra da sessiz ağlamaya başlamıştı.

B) Vüsat O. Bener
C) Sabahattin Ali II. Dar kapısından başka aydınlık girecek hiçbir yeri olmayan
dükkânında tek başına, gece gündüz kıvılcımlar saçarak
D) Tomris Uyar çalışan Koca Ali, tıpkı kafese konmuş terbiyeli bir aslanı
E) Füruzan andırıyordu. Uzun boylu, iri pençeli, kalın pazılı, geniş omuzlu
bir pehlivandı. On yıldır bu karanlık in içinde ham demirden
dövdüğü kılıç ve namluları tüm Anadolu’da, tüm Rumeli’de
sınır boylarında büyük bir ün kazanmıştı. Anadolu artık
Balkan Savaşlarının acısını duymak istemiyordu.

Yol boyu kavak ağaçları, köprü, yokuş yukarı dar sokak.


Sokağın bitiminde kediyi gördüm. Yıkık bahçe duvarından III. Zira o zaman efkar-ı umumiye ile beraber Ata Beyin fikri
duta tırmandı, oradan da çatıya. Baktım baca tütüyor. dahi gazeteciliği kerih görür ve bu gazete denen şey adeta
Rüzgarla savrulan kül rengi, yoğun bir duman. Kedi dumana yalancılıktan ibaret en başlı sermayeleri müdahene,
girdi çıktı, kiremitlerin arasında kayboldu sonra. Bahçe ticaretleri olsa olsa dilenciliğe teşbih olur. Ötekiden
kapısının önünde durdum. Girsem yol bitecek. “Ömür biter berikiden aldıkları beşer onar kuruş ile yaşarlar. Bunlar
yol bitmez” Kentlerin otellerin duvarlarında yazılıydı. Bir boşboğaz, işe yaramayan herifler idi.
geminin beyazında, trenlerin, uçakların alnında. Bekleme 24. Hikâyeleri kronolojik olarak anlatmak isteyen
odalarında, gar saatlerinde, kamyonların otobüslerin ön öğretmenin bu metinleri hangi sırayla işlemesi gerekir?
camlarında yazılıydı. Ya da tanıdık bir ses hep bu cümleyi
fısıldadı kulağıma: “Ömür biter yol bitmez” A) II - I - III

Nedim Gürsel , Dönüş B) II - III - I

23. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi C) I - II - III


söylenemez? D) III - II – I
A) Parçada betimleyici ve öyküleyici anlatım kullanılmıştır. E) III - I - II
B) Kahraman bakış açısı kullanılmıştır.
C) Anlatıcı yorumunu metne katmıştır.
D) Kahraman, karşısında biri varmış gibi kendi kendine Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Masal, Türk hikâye
konuşmuştur. geleneğinde ilklerin bazılarının karıştırıldığını söyler.
E) Olaya dayalı bir metin kurgusu yapılmıştır. 25. Aşağıdakilerden hangisi Masal Öğretmenin bahsettiği
yanlışlardan biridir?
A) Geleneksel hikâye ile Avrupai tarz hikâyeyi birleştiren ilk
eser, Kıssadan Hisse’dir.
B) Küçük Şeyler, Batılı anlamda ilk hikâye kitabımızdır.
C) Sözlü anlatmadan hikâyeye geçişin ilk örneği
Müsameratname’dir.
D) Anlatı (tahkiye) türünün edebiyatımızdaki ilk yerli
örneği Letâif-i Rivâyet’tir.
E) Naturalist ve masal ögeli ilk hikâye kitabı
Yadigârlarım’dır.
“ Eskiden her mahallenin kendine ait hususi bir havası, bir “İlkin bir dar yere geldiğinin farkında olmayarak yıkılan bir
tarz-ı hayatı vardı. Şimdi ise birbirinin kopyası aynı tiple, duvarın önüne çekilen tahta perdeye yapıştırılmış ilanlara
soğuk, cansız binlerce apartman, ruhsuz beton kütleleriyle bakıyordu.
bütün şehirleri aynileştirmiş, şehirlerin, mahallelerin ruhu Sarı bir renk üstünde geniş ağzıyla gülen bir iri kafa, onun
yok olmuştur. Artık her yer aynı ve hiç kimse bir yere ait yanında kırmızı bir zemin üstünde yeşil boyalı bir sürü insan,
değil. Mahalleler kendine özgü kimliği olan ve yine dinî / havada uçan beyaz bir kuşa bakıyorlardı. Bunlara dalgın
sosyal merkezler, küçük çarşılar, çeşmeler, küçük bakarken öteden gelen araba onu çiğneyecekti. Her gelen
imalathaneler ile birlikte “kendine yeterli yerler” idi. Her ona çarpıyor, onu itiyor; o, dalmış, şaşırmış olarak sallanarak
mahalle birbirinden bir duvarla olmasa bile bir ağaçlık bölge yürüyordu. Kafasında koskocaman sorunları sanki ayaklar
ile ya da bir dere gibi tabii bir engelle birbirinden ayrılıyordu. yardım ediyordu.”
Mahallede kendiliğinden bir otokontrol vardı çünkü herkes
28. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
birbirini tanır, yabancılar derhal fark edilir, asayiş kolayca
söylenemez?
sağlanırdı. “
A) Parçada betimleyici anlatım kullanılmıştır.
Mustafa Kutlu, Nur
B) Hâkim bakış açısı kullanılmıştır.
26. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
söylenemez? C) Mekân ile insan arasında güçlü bir ilişki söz konusudur.
A) Kahraman bakış açısıyla yazılmıştır. D) Durum öyküsü özelliği gösterir.
B) Geleneğin değişiminden bahseder. E) Psikolojik değerlendirmeler yapılmıştır.
C) Anlatıcı yorumunu metne katmıştır.
D) İç konuşma tekniği kullanılmıştır.
E) Metinde sosyal ve kültürel ögeler bulunur.
Her neyse görüldüğü gibi gelinle damadı bekliyoruz.
Annemle bir köşeye çekilmiş ayakta dikiliyoruz. Anneme bu
bir köşeye çekilip ayakta dikilmeyi zor kabul ettirdim. Daha
doğrusu ben gidip bir köşede dikildim. O da aslında şöyle
nikah masasının yakınlarında bir yere oturup davetlilere,
Urla’nın Bademler köyünün kuzeyinde, Ovacık’tan İzmir-
imza merasimine, Şükran ve kocasının elbiselerine,
Seferihisar şosesine kadar, hafif dalgalarla uzanan toprakları
takılarına, yüzlerine oldukça yakın olmayı, “Ah ah… işte
sulayan üç dereden ikisi, yaz ayları gelince kurur, kalın
Şükran kızımın mürüvvetini de göreceğiz” diye evden
kumlu, çakıllı yataklarıyla kuraklıktan gün günden yanan,
çıktığımızdan beri ağzının içinde geveleye geveleye bana bir
kavrulan ovanın yüzüne atılmış iki eski ustura izi gibi kalır.
şeyler duyurmaya, bana bir şeyler hissettirmeye çalışa çalışa
Kocabaş’ların Hasan, daha çok ürün yetiştirip, onları köyün
kurup durdu ama, peşimden gelmeyip, gidip orda, kendi
dışında pazarlayıp, zengin olmaya heves ediyor, bostan yeri
istediği yerde oturmayı göze alamadığından kuzu kuzu gelip
açıp kendi toprağından çıkan suyu da kendi havuzunda
yanıma dikiliverdi. Zavallı anneciğim. Bu zavallı sözünden
toplayıp yetiştirdiği, zeytin, şeftali, kayısı fidelerini oradan
utanıyorum. İçimden bir şeyler alıp götürüyor bu sıfat. Bu
sulamak istiyor. Köylünün vereceği tepkiden çekiniyor ama
sıfat içimden neleri alıp götürüyor? Bunları anlatmanın sırası
suyun kendi malı olduğundan kuşku duymadığı için de
değil şimdi Anadolu’da kız, bir törenle evini bulurdu.
köylüyle karşı karşıya gelmeyi göze alıyor.
29. Bu öykünün biçim, içerik ve anlatım özellikleri dikkate
alındığında, aşağıdaki yazarlardan hangisine ait olduğu
27. Bu öykünün biçim, içerik ve anlatım özellikleri dikkate söylenebilir?
alındığında, aşağıdaki yazarlardan hangisine ait olduğu
A) Vüsat O. Bener
söylenebilir?
B) Mustafa Kutlu
A) Fakir Baykurt
C) Tomris Uyar
B) Cevat Şakir Kabaağaçlı
D) Sabahattin Ali
C) Necati Cumalı
E) Halit Ziya Uşaklıgil
D) Memduh Şevket Esendal
E) Ahmet Hamdi Tanpınar
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, Türk hikâyeciliğini
ilişkin aşağıdaki üç örneği sınıfa getirir.

I. Emine, kendisinin dahi kolayca kaldırabildiği çuvalı


taşıyamayan bir adamı nasıl obasına eş adayı olarak
götürebilirdi ki? Sırtlar kızımız çuvalı, yalvarışlara aldırış bile
etmeden koyulur yoluna. Hasan yalvarmaya devam eder,
“Senin köyüne gidemiyorum, kendi köyüme de gidemem,
beni bırakma” der. Aşık kız devam eder yoluna ve varır
obasına, tabii ki kulaklarında aşkının yalvarış sesleri
kalmıştır… Pişman olup geri dönmeye niyetlenir ancak fırtına
çıkmıştır, gök delinmiş gibi sağanak yağmur yağar. Ailesi ve
köy eşrafı bırakmaz ve sabah yola revan olmasını önerirler.

II. Muhlis için aşk ve sevdâ kumaştan farklı değildi. Bir kumaş
ne kadar nazik ne kadar ağır ne kadar metin olursa olsun
onun bir tersi mevcûd olacağını ve mürûr-ı zamanla
örselenip eskiyeceğini bilirdi.” Âşık ile maşûkâyı tâcirle
müşteriden hiç fark etmezdi. Tâcir kumaşını beğendirmek
için ne kadar gayret gösterirse maşûkâya da ihtiyât- ı tedbir
kordu.

III. Bundan sonrasını biliyorsun azizim, uzatmayalım


Anadolu Savaşı başladı. Oraya gittik Lozan Barışıklığı daha
yapılmamıştı… Yaşlarımız ilerlemişti kadınlardan ağzımız
İngilizler gibi yandı. Ne arayan var ne soran… Kadından da bir
haber gelmedi. Görsen Türk mü Rus mu ayırt edemezsin!
Böylesi kırk yılda bir düşer. Babası buğday kralıymış
inanmazsınız belki de…

30. Hikâyeleri kronolojik olarak anlatmak isteyen


öğretmenin bu metinleri hangi sırayla işlemesi gerekir?
A) II - I - III
B) III - I - II
C) I - II - III
D) III - II – I
E) II - III - I

1-B 2-A 3-E 4-C 5-B 6-E 7-D 8-E 9-A 10-C

11-D 12-C 13-E 14-A 15-B 16-C 17-A 18-E 19-A 20-E

21-B 22-B 23-E 24-D 25-E 26-A 27-C 28-C 29-B 30-E
b. Yer birliği : Olayın baştan sona kadar aynı yerde
geçmesidir.
c. Olay birliği : Piyesin tek bir ana olay çevresinde
gelişmesidir.

TEMSİLCİLERİ
➤ Eski Yunan edebiyatında;
MODERN TİYATRO TÜRLERİ
▪ Aiskhyleos
● Tiyatronun kökenini ilk ortaya atan Antik Yunan ▪ Sophokles
medeniyetidir. ▪ Euripides
● Bağ bozumu tanrısı “Dionysos” adına yapılan törenlerde
➤ 17. yüzyıl Fransız edebiyatında;
orta çıkmıştır. İlk türler trajedi (tragedya) ve komedidir.
▪ Racine
▪ Corneille
1. TRAJEDİ (TRAGEDYA):
● Hayatın acıklı tarafını, ➤ Türk edebiyatında ilk trajedi yazarımız Ali Haydar’dır.
trajik yönünü sahnede ( Sergüzeşt-i Perviz eseriyle)
yansıtmak ve ahlâk,
erdem örneği göstermek
amacıyla yazılmış
oyunlardır.
● Antik Yunan’da Dionysos adına yapılmış törenlerde,
koradaki insanlar keçi derilerine sarınarak şarkı söyledikleri 2. KOMEDİ (KOMEDYA)
için bu türe “keçi şarkısı” anlamına gelen tragedya
denilmiştir.
● Trajedide amaç izleyicide korku, heyecan, acındırma ● Komedi terimi”
duyguları uyandırarak ders vermektir. komos” (cümbüş, alay)
ve “ode” (ezgi)
sözcüklerinin
birleşmesinden doğmuştur.
Klasik trajedinin özellikleri:
● İzleyiciyi güldüren, eğlendiren ve eğlendirirken
1. Trajedilerde erdem ve ahlâka büyük önem verilir.
düşündüren tiyatro türüne komedi denir.
2. Eser, baştan sona kadar ciddi bir hava içinde geçer. ● Komedide kişiler ve toplumun gülünç yanları ortaya
3. Trajedilerde; çirkin sayılan vurma, yaralanma, öldürme konulurken aynı zamanda onu düşündürmeyi de amaçlar.
gibi olaylar, sahnede, seyircilerin gözleri önünde ● Komedi de trajedi gibi bağ bozumu tanrısı Dionysos adına
sergilenmez, bu olaylar sahne gerisinden duyurulur. yapılan törenlerden doğmuştur.
4. Trajediler, manzum olarak yazılır. ● Bu törenlerde “komos “ denilen alaylar kurulurdu. Alay
5. Beş perdeden oluşur, diyalog ve koro bölümlerinden kurulduğu gün şenlikler yapılır sokaklarda dolaşılıp insanlar
oluşur. Koro, trajedinin temel öğesidir. Halkı temsil eder, birbirlerine sataşır, şaka yaparlardı.
eyleme karışmaz.
6. Kahramanlar olağanüstü varlıklar veya soylulardır.
Klasik komedinin özellikleri:
Tanrılar, tanrıçalar, yarı tanrılar; krallar, kraliçeler…
7. Trajedi, konularını tarih ve mitolojiden alır. (17. 1. Konuyu hayatın içinden olan günlük konulardan seçilir.
yüzyıldan sonra pek kullanılmaz.)
2. Oyundaki kişiler genellikle halk kesiminden olur.
8. Trajedilerde üç birlik kuralı vardır. Bir eserin zaman,
3. Acı veren olaylar (vurmak, yaralamak vb.) seyircinin gözü
mekân (yer), olay birliği içinde verilmesine üç birlik
önünde gerçekleştirilebilir.
kuralı denir.
4. Üslup ve dil anlatımda soyluluk aranmaz, her türlü kaba
a. Zaman birliği : Eserin konusunu oluşturan olay, 24 saat sözlere, şakalara yer verilir.
içinde geçer. Eserin konusu, olayın sonuca en yakın 5. Genellikle nazımla yazılır. (17. yüzyıl klasik edebiyatında
yerinden seçilir.
nesirle yazılmış komediler de vardır.)
6. Trajediler gibi komediler de birbiri arkasından sürüp
giden “diyalog” ve “koro” bölümlerinden oluşur. Eser ara 3. DRAM
vermeden oynanır, perde arası yoktur. ● Yaşamın acıklı ve gülünç
7. Komedide de üç birlik kuralına uyulurdu, sonradan bu yönlerini bir arada yansıtan
kuraldan vazgeçilmiştir. tiyatro türüne dram denir.
Trajedi ve komedinin kaynaşmış
hâlidir.
➤ Komedinin en önemli temsilcisi Eski Yunan'da
Aristophanes , Menandros, Terentius ● 19. yüzyılda Fransa’da dram türü ortaya çıkmıştır.

Latin tiyatrosunda Plautus ; 17. yüzyılda Fransız ● Dram, trajedinin sıkı kurallarını yıkmak amacıyla trajediye
edebiyatında Moliere'dir. bir tepki olarak ortaya çıkmıştır.
● Hugo, “Cromwel ” adlı eserinde dramın özelliklerini
➤ Türk edebiyatında Ahmet Vefik Paşa, Direktör Ali Bey,
anlatır.
Teodor Kasap ve Şinasi

➤ Dram türünün ilk örneklerini İngiliz sanatçı William


Shakespeare vermiştir.
➤ Dram türünün ilkelerini ise 19. yüzyıl Fransız sanatçı
1. KARAKTER KOMEDİSİ: Victor Hugo belirlemiştir.
Sahnede günlük yaşamda sıklıkla rastladığımız insan ➤ Türk edebiyatında Namık Kemal, A. Hamit Tarhan
kusurlarını alaylı ve gülünç bir şekilde işleyen komedi önemli isimlerdir.
türüdür.
▪ Moliere - Cimri(Harpagon), Tartuffe
▪ Shakespeare - Venedik Taciri Dramın Özellikleri:
➤ Moliere’inin “Cimri “ adlı oyununu Ahmet Vefik Paşa, 1. Üç birlik kuralı yıkılmıştır.
“Azarya “adıyla Türkçeye adapte etmiş
2. Hem acıklı hem gülünç olaylar, yaşamda olduğu gibi bir
➤ Teodor Kasap Efendi, Harpagon’a Pinti Hamit ismini arada bulunabilir.
yakıştırarak Cimri adlı komedinin yeni bir adaptasyonun 3. Konusunu günlük hayattan veya tarihin herhangi bir
yapmıştır. döneminden alır.
4. Kişiler halkın her kesiminden seçilebilir.
2. TÖRE KOMEDİSİ: Toplumun gülünç ve aksak yanlarını 5. Klasik trajedi ve komedilerdeki eski Yunan mitolojisine
konu alan komedidir. yönelik değerler yerine ulusal değerlere yönelme görülür.
6. Acı veren olaylar (vurma, öldürme vb.) sahnede olduğu
▪ Moliere- Gülünç Kibarlar, Bilgiç Kadınlar
gibi gösterir.
▪ Gogol- Müfettiş 7. Perde sayısı yazarın isteğine bağlıdır.
▪ Beamarchais - Sevil Berberi, Figaro’nun Düğünü 8. Hem şiir hem düz yazıyla yazılabilir.
▪ Aristophanes- Eşek Arıları 9. Yalın, anlaşılır ve halkın konuştuğu dil kullanılır.

▪ Şinasi - Şair Evlenmesi


Önemli Dram Yazarları:
▪ R. Mahmut Ekrem – Çok Bilen Çok Yanılır İngiliz Edebiyatı:
▪ A. Mithat Efendi – Açık Baş ▪ W. Shakespeare
▪ Musahipzade Celal oyunları İspanyol Edebiyatı:
▪ Lope de Vega
3. ENTRİKA KOMEDİSİ (VODVİL): Alman Edebiyatı:
Olayların, seyircilerin merakını kamçılayacak, onları şaşırtıp ▪ Herder
güldürecek biçimde anlatıldığı komedilere denir. Buna
▪ Schiller
“Dolantı Güldürüsü” de denir.
▪ Goethe
▪ Moliere-Scarpin’in Dolapları
Fransız Edebiyatı:
▪ Shakespeare-Yanlışlıklar Komedisi
▪ Victor Hugo
TRAJEDİ- KOMEDİ- DRAM KARŞILAŞTIRMASI
TRAJEDİ KOMEDİ DRAM

● Sahnede sergilenen ile gerçek


yaşamdakilerin aynı olduğunu
gösteren tiyatrodur.
● Sahnede gerçekliğin benzerinin yaratılmasına çalışır.
● İzleyicide sahnedeki olayları o anda yaşıyormuş
duygusunu uyandırmaya çalışan tiyatrodur.
● Oyuncular, sahnede rol yaparken sanki hiç seyirci
yokmuş gibi davranırlar. Buna “kapalı biçim” de denir.
Oyunun bitiminde de ortada gözükmeyerek seyircide
uyandırdıkları etkinin sürüp gitmesini düşünürler.
● Olay, mekân ve kişi unsurları hayata benzetilerek kurulur.

B) GÖSTERMECİ TİYATRO :
● Bu tiyatro biçimi benzetmeci
tiyatroya karşıt bir anlayışla
geliştirilmiştir.
● İzleyiciyi oyuna yabancılaştırarak
izleyici ile oyun arasında bir mesafe yaratma esasına dayalı
tiyatrodur.
● Bu tiyatroya “açık tiyatro” da denir. Hayat ile oyun
arasında özdeşlik kaldırılır.
● Oyun, yaşamın gerçeklerini olduğu gibi yansıtmaz.
● Doğrudan izleyiciye yöneliktir. İzleyiciye bir oyunu
izlediğini hep hatırlatılır ve bunun bir oyundan ibaret
olduğu vurgulanır.
● Türk halk tiyatrosundaki karagöz, ortaoyunu, göstermeci
tiyatronun tipik bir örneğidir.

C) EPİK TİYATRO:

● Bilgilendirici, gerçekçi, diyalektik,


tezli ve eleştirel bir oyundur.
● Oyundaki olaylar arasında bir bütünlük yoktur.
● Sahnede oynanan oyunun arka planındaki toplumsal
sorun işlenir.
● Bu tür tiyatroda amaç, seyirciyi sahneye iyice
yabancılaştırmaktır. İzleyici oyunun içinde kaybolup gitmez.
Seyircilerin kalbine değil, kafasına seslenir.
● Ünlü Alman oyun yazarı Bertold Brecht tarafından
kuralları belirlenmiştir 2. Dünya Savaşından sonra.
● Brecht’in “halkçı tiyatro” adını verdiği epik tiyatro, ● Dünya edebiyatında Samuel Beckett (Godot’u Beklerken)
sahneyi bir ideolojinin propaganda aracı olarak kullanır. bu türün kurallarını ve yapısını belirlemiştir.
● Dekor seyirciyi canlı ve diri tutacak şekilde oluşturulur.
Seyirciyi güldürürken düşündürür.
Türk edebiyatında absürt tiyatro tarzında yazılan oyunlar
Edebiyatımızda bu türün en iyi uygulayıcısı Haldun
Taner’dir. “Keşanlı Ali Destanı” eseri ilk epik oyun sayılır.
GÜNGÖR S. KUDRET AKSAL ADALET AZİZ NESİN VÜS’AT O.
DİLMEN AĞAOĞLU BENER
Türk edebiyatında epik tiyatro tarzında yazılan oyunlar ▪Canlı ▪Kahvede Şenlik Var ▪Bir Tüm ▪İpin Ucu
Maymun Kahramanın oyunları
HALDUN SERMET VASIF OKTAY BİLGESU ▪Kral Üşümesi ▪Ihlamur
Lokantası Ölümü
TANER ÇAĞAN ÖNGÖREN ARAYICI ERANUS Ağacı
▪Bay Hiç ▪Çıkış
▪Keşanlı Ali ▪Ayak ▪Asiye ▪Seferi ▪El Kapısı
▪Sonsuzluk ▪Kozalar
Destanı Bacak Nasıl Ramazan Ortak
Fabrikası Kurtulur Beyin Kitabevi
▪Eşeğin Gölgesi ▪Nereye ▪Tombala
Nafile
▪Oyun Dünyası Payidar
▪Gözlerimi NAZIM MELİH CEVDET ÇETİN AYDIN
Nasıl
Kaparım HİKMET ANDAY ALTAN ARIT
Oynanmalı ▪Bir
Vazifemi Ölümün İnek Dikkat Köpek Var Islıkçı ▪Bal Sineği
Yaparım ▪Almanya Toplumsal
Defteri Anatomisi ▪Beşgen
▪Sersem
Kocanın Kurnaz ▪Rumuz Aya Bir
Karısı Goncagül Yolcu

▪Kondulu ▪Limonluk
Hayriye Arısı

D) ABSÜRT (SAÇMA,
UYUMSUZ) TİYATRO
● İkinci Dünya Savaşı’nın
ardından ortaya çıkar.
●Savaşın verdiği bunalım, iletişimsizlik, iç çöküşü ve
yalnızlaşmanın etkisiyle ortaya çıkan bir oyundur.
● Bütün kalıplara, kurulmuş düzene karşı çıkar. Mantık
sınırlarını tanımaz.
● Absürt tiyatroda, geleneksel tiyatronun kuralları ve
düzenleri yıkılır ve yok edilir.
● Absürt yazarların derdi bir öykü anlatmak ve seyircinin
bu içselleştirmesini sağlamak değil, bir durumu
dramatikleştirerek ortaya koymaktır.
● Absürt tiyatroyu serim-düğüm-çözüm bölümleri
bulunmaz.
● Sürrealizm, varoluşçuluk, nihilizm (hiççilik), dadaizm ve
dışavurumculuk (ekspresyonizm) akımlarından etkilenir.
● Oyunların açık uçlu ve yoruma açık oluşu ders verme
kaygısının olmadığını gösterir.
● İnsan yaşamının anlamsızlığı üzerine kurulu bir dünyası
vardır.
● Kara güldürü ve grotesk ögeleri kullanılır.
● Dil ögeleri kopuk ve anlamsızdır. Akış, kopuk ve anlamsız
diyaloglar üzerinden yürütülür.
TEMEL TİYATRO TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ Ç

A ▪Çay: Karagöz, Matiz ve Külhanbeyi tipleri tarafından “bayan”


▪ Adapte: Yabancı bir eseri yer adları, şahıs adları, deyimleri, anlamında kullanılan argo sözcüktür.
gelenek ve görenekleriyle yerli hayata uygulayarak çevirme;
▪ Çömçe Gelin: Anadolu’da (Malatya ve Elâzığ yöresinde) ilkel
uyarlama.
kukla oyunlarına verilen isimdir.
▪ Aksesuar: Tiyatro sahnesinde kullanılan eşya
D
▪ Aksiyon: Roman, hikâye, tiyatro vb. türlerde konuyu genişleten ▪Darülbedayi: İstanbul Şehir Tiyatrosunun eski ismidir ve 1914'te
asıl olaylar. Genel anlamıyla hareket. kurulmuştur.
▪ Aktör: Erkek tiyatro sanatçısı. ▪ Dayrezen: Tek çalan kişilere verilen isimdir.
▪ Aktris: Kadın tiyatro sanatçısı. ▪ Dekor: Tiyatroda, sahneyi eserin konusuna göre döşeyip
▪ Akustik: Tiyatro, konser salonu ve benzeri kapalı yerlerin, sesleri hazırlamada kullanılan eşyanın toplu adı. Üç çeşit dekor vardır:
bozmadan yansıtabilme özelliği. realist dekor, şairane dekor, stilize dekor.
▪ Delil: Anadolu’da oyunları yöneten kişilere verilen isim
▪ Allegro: Müzikte hareketli anlamında tempo işareti
▪ Denyo: Orta oyununda deli anlamına gelir. Ruhsal sorunları olan
▪ Antik tiyatro: Eski Yunan- Latin tiyatrosu
aptal bir tip. Elinde Karagöz ve Hacivat taşır. Şımartılmış, küfürbaz
B mahalle çocuğudur.
▪ Bakkalbazi: İran’da ilkel güldürü oyunu, Azerbaycan’da bakkal ▪ Dilenci Arap: Bir ak Arap tipidir. Karagözden sadaka alınca ona
oyunu dua eder ama aslında bu bedduadır.
▪ Dilsiz Oyun: Anadolu’da sözsüz oyundur. Buna “Samıt” veya
▪ Balama: Orta Oyununda Rum “Lal” da denirdi.
▪ Bebek: Anadolu’da ilkel bir kukla oyununa verilen isim ▪ Diyalog: Oyundaki iki ya da daha çok kişi arasındaki karşılıklı
konuşmalar
▪ Beberuhi: Mahallenin budalasıdır. Cüce ve kamburdur. On Altı
▪ Dionysos: Yunan mitolojisinde Tanrı Zeus ile Semele’nin
Karış veya Pişbop da derler. Zenginler tarafından korunur ama
oğludur. Müziğin ve oyunların çıkma yeridir.
kimse tarafından sevilmeyen, dedikoducu bir tiptir. Yaşı büyük
ama aklı küçük olan Beberuhi çabuk ve duraksız konuşur. ▪ Dolantı Komedyası: Entrika komedyasıdır.

▪ Beltrame: İtalyan tuluat tiyatrosunda her şeyi yanlış anlayan tip ▪ Dört Tragedya Çeşidi: Aristoteles’e göre tragedyanın dört çeşidi
vardır: 1. Karmaşık, 2. Ahlâki, 3. Yalınç, 4.Felaketli
▪ Bildirici Tiyatro: Günlük konuları belli bir tutumla yansıtan ve
▪ Dramatize etmek: Bir olayı, duyguyu, düşünceyi canlandırarak
seyircide bir etki yaratmayı ödev edinen tiyatrodur.
anlatmak; bir vakayı olduğundan daha acıklı bir şekle sokmak.
▪ Buf: Açık saçık, müstehcen oyun türüdür.
E
▪ Burla : Türünün gülünçlü ara oyunu
▪ Egzotik Oyun: Yabancı ülkelerden alınmış ve orayı anlatan
C oyunlardır.
▪ Ekspresyonist Oyun: İç yaşantının dışa vurulmasıdır. Bu oyunda
▪ Canlı Karagöz: Halk dilinde Orta oyununa verilen isimdir.
ışık ve dekor yalındır.
▪ Cıdıroğlu: Anadolu’da oyunları yöneten kişidir. ▪ Elebaşı: Anadolu’da oyunu yöneten kişi
▪ Cızlanmak: Karagöz, Matiz ve Külhanbeyi tipleri tarafından “bir ▪ Emelya: Tragedya içinde oynanan ağır oyundur.
yere gitmek” anlamında kullanılan argo sözcüktür. ▪ Empresyonist Tiyatro: Bu oyuna “Havalı oyun” da denir. Daha
çok söze dayanan, lirik yanı güçlü oyunlardır. Gerçeği
▪ Cud: Yahudi’ye verilen isimdir. göstermekten çok onun izlenimi verilir. Maeterlinck’in oyunları
▪ Curcuna: Orta oyunun başlangıcında ya da oyundan bağımsız buna örnektir.
olarak ortaya çıkan sivri külahlı, gülünç giysili soytarının dansıdır. ▪ Entrik unsur, Entrika: Roman, hikâye ve tiyatro türlerinde,
olayların okuyucuda ya da seyircide merak uyandıracak şekilde
▪ Cüce: Karagözdeki Beberuhinin aynısıdır. Curcunada veya
birbirine dolanması.
söyleşmelerde ortaya çıkar. Daha çok Kavuklu ile uğraşır.
“Kavuklu Arkası” da denir. Sırtında bir zembil elinde bir fener ▪ Entrika Komedyası: Olayların, seyircilerin merakını
vardır. kamçılayacak, onları şaşırtıp güldürecek biçimde anlatıldığı
komedilere denir. Buna “Dolantı Güldürüsü” de denir.
▪ Epik Tiyatro: Bilgilendirici, gerçekçi, diyalektik, tezli ve eleştirel ▪Hâtem: Gölge oyununda çalınan müziklere Karagözcülerin
bir oyundur. Epik tiyatro hayata ve sahneye eleştirel bir gözle verdiği isimdir.
yaklaşabilmektir. Sahnedekinin bir oyun olduğunu seyirciye ▪Hây: Karagözcülerin Ermenilere verdiği isimdir.
hatırlatmak, izleyiciyi gözlemci yaparak onu etkin konuma sokarak ▪ Hayal ağacı: Karagöz oyununda üst sol köşede bulunan “y” harfi
bir yargıya varmak istenir. Bertolt Brecht, “Burası bir tiyatro biçimindeki gereç. Buna kimi tasvirler sıkıştırılır.
sahnesi ve sizler de izleyicilersiniz.” diyerek seyirciyi oyunun ▪ Hayalbaz: Hayal oyunu ustasıdır, hayali, şebbaz da denir.
dışında tutmuştur. ▪ Hayal perdesi: Karagöz oyunlarında kullanılan perde. “Lu’b-i
hayal”,” Hayal-i zıl ” veya “Şeyh Küşteri meydanı “da denir.
▪ Epilog: Son söz demektir. Oyunun bitiminde oyunculardan
▪ Hayal sandığı: 400 karagöz oyunu tasviri eksiksiz bulundurursa
birinin seyirciye seslenmesidir.
buna denir.
F ▪ Heleşek çekmek: Anadolu’da dans etmek

▪ Figüran: Genellikle tiyatro ve sinemada, konuşması olmayan ▪ Hımhım: Genizden konuşan marazi tiptir.

veya konuşması çok az olan rollere çıkan kimse. ▪ Hırbo: Karagözde taşra tiplerine verilen isimdir.

▪ Epizot: Bir hikâyede asıl olaya karışan ikinci derecede önemli bir ▪ Hoppa: Karagözde Çelebinin diğer adıdır.

olay. (Bugünkü perde karşılığı) ▪ Huzur Karagözü: Padişahların önünde oynatılan karagözdür.

▪ Fars (Farce): Komedinin, sanat yönü az, kaba bir türü. Çok Buna en ustaları sergiler.
eskiden tiyatrolarda perde arası gösterisiydi, sonra bağımsız İ
olmuştur. Hafif komik bir oyundur.
▪ İbiş: Kukla veya Tuluat tiyatroculuğunda uşak rolündeki komik
▪ Fasıl: Bölüm. Tiyatroda perde karşılığı kullanılmıştır. Karagöz
kişidir. Kurnazdır ve hazır cevaptır.
oyununda belli bir vakanın geçtiği bölüm.
▪ İhtiyar: İbişin efendisidir. Mal mülk sahibidir, ”tirit, “parçacı”
▪ Feeri: Masalların tiyatro sahnesinde dramatize edilmesinden
lakâpları vardır.
doğma, cinlerin perilerin de rol aldığı bir tiyatro türü.
▪ İllüzyon tiyatrosu: seyircinin olay içinde yaşamasını sağlayan
▪ Foşgeya: Karagöz oyununun tiplerin Ayvaz, Vanlı Ermeni şivesi
tiyatro bu aynı zamanda “benzetmeci tiyatro “ da denir.
ile konuşur ve her cümlesine “foşgeya” ekler.
▪ İskemle kuklası: Çingenelerin oynattığı ilkel oyun
▪ Frenk: Karagöz ve Orta oyununda tiptir. Rum’dur. Avrupalı
giyinir. “ç” ve “ş” sesini çıkaramaz. Doktor, terzi, iş adamı gibi J
görevleri vardır. ▪ Jest: Tiyatro sahnesinde, sanatçıların bütün el, kol, ayak ve
▪ Fuaye: Tiyatroda perde aralarında dinlenme yeri benzeri beden hareketleri.
▪ Joruri: Kukla tiyatrosuna verilen isimdir.
G
K
▪ Gaco: Kadın
▪Kabare tiyatrosu: Daha çok güncel konuları iğneleyici, taşlayıcı
▪ Grotesk: Kaba gülünçlüklerden, tuhaf ve olmayacak
biçimde ele alan skeçlerin oynandığı, monologların, şarkıların ve
şakalaşmalardan yararlanan, karşıt görüntüleri, bağdaşmaz
şiirlerin söylendiği küçük tiyatro. Dünyada 1881 yılında R. Salis’in
durumları şaşırtıcı biçimde birleştiren güldürü biçimi
“Chot Noir” kahvehanesinde başlamıştır.
▪ Gel-geç: Hacivat ile Karagöz arasındaki tekerlemeli konuşma,
▪Kaburcak: Türkistan’da kuklaya verilen ad
Hacivat’ın süslü konuşmasını Karagöz yanlış anlayınca gelişen
▪Kadı: Anadolu’da oyunları düzenleyen kişilere denir.
gülünç konuşma
▪Kâhya: Anadolu’da oyunları düzenleyen kişilere denir.
H ▪Kanto: Tanzimat Dönemi'nde Türk sahnesinde azınlık aktrislerce

▪ Habe: Karagözcülerin ekmeğe verdiği isim başlatılan oyunlu ve neşeli şarkılar.

▪ Hagaragort: Eski Türk tiyatrosunda tragedyaya ve melodrama ▪Karacör oyunu: Anadolu’da ilkel kukla oyunu

verilen isimdir. ▪Kartela: Tuluat tiyatrosunda kapıya asılan tabela

▪ Halk tiyatrosu: Halk çoğunluğuna yönelen, yarı öğretici yarı ▪Katarsis: Seyircilerin olmayacak tutkularından arınması

eğlendirici tiyatrodur. Reşat Nuri’nin “Hülleci” adlı oyunu. ▪Kavuklu: Orta oyununda Pişekar ile söz düellosuna giren tiptir.

▪ Ham Hum: Karagöz, Hacivat ve üçüncü tipin de olduğu konuşma Doğal, halktan insanlara yakın, bilgisiz bir tiptir. Kırmızı kavuk ve

düzeni. Bu “ham-hum-şaralop “ diye arka tekerlemelerle gelişir. cübbe ile meydana çıkar. Eski adı “Nakre”dir. Kavuklunun peşinde

▪ Hameçik: Anadolu’da ilkel kuklalara verilen isimdir. cüce veya kambur bulunur.

▪ Han Kolu : Orta oyununda kollardan biridir. Halk kesimine hitap ▪ Kekeme: Karagöz oyununda kekeleyerek konuşan kişi
eder, başında Kavuklu Agah Efendi bulunur. ▪ Kerizci: karagözcülerin şarkı söyleyene verdikleri ad.
▪ Harputlu: Çoğu zaman mahalle bekçisidir. Adı Hasso’dur. Bön ▪ Kerteleme: Bir oyunun duygu akımını yükseltme

ama kibirlidir. ▪ Kızılayak: Anadolu’da oyunları düzenleyene verilen ad.


▪ Kolbaşı: Orta oyununda oyun kurallarını düzenleyen kişidir. O
▪ Kolkorçak: Türkistan’da bulunan el kuklası
▪ Opera: Sözlerinin bütünü veya çoğu şarkılı olarak söylenen
▪Konstrüktivizm tiyatro: Oyuncuların özel nitelikleri söner. Her
müzikli tiyatro eseri
biri, makinenin parçaları gibi yalnızca iş görür. Hareketleri de
▪ Operet: Eğlenceli, hafif konulu, içinde bestesiz konuşmalar
akrobatiktir. Sahnenin kendisi ise bir fabrikaya benzer. İçinde
bulunan sahne eseri
linçler, tekerlekler, asansörler bulunur. Metinler de ancak gereç
▪ Oski: Karagöz ustalarının "altın" karşılığında kullandıkları terim.
olarak kullanılır.
▪ Koreografi: Dans adımlarının kâğıda geçirilmesi. Defile, müzikli Ö
gösteri vb. gösterilerdeki programın genel hatları ▪ Önoyun: Bir oyunun bütününe bağlı, ama oyunu aydınlatıcı
▪ Körmük oyunları: Seyirci önünde gösterilen her türlü oyun, nitelikte, sözsüz ya da sözlü olarak oynanan ön bölüm.
daha çok halk tiyatrosu ve eğlendirici oyunlardır. ▪ Özenci tiyatro: Para karşılığında olmaksızın oynanan tiyatro;
▪ Köse: Anadolu’da oyunları düzenleyenlere verilen isimdir. meslekten oyuncu olmayan, istekli, hevesli kişilerin kurduğu
▪ Koro: Eski Yunan tiyatrosunda bir grup erkek ve kadından kurulu tiyatro topluluğu
şarkıcılar topluluğu. Oynanan eserin konusuna da katılırlar ve
eserdeki olaya karşı, toplumun duygu ve düşüncelerini temsil P
ederlerdi. Hayvanlar, ağaçlar, bulutlar yerine sembol olarak ▪ Palanga: Orta oyununda oyun alanı.
kullanıldıkları da olmuştur. ▪ Pandomim: Sessiz hareket. Sessiz hareketler, jestler, yüz
▪ Kostüm: Tiyatroda sanatçıların giydiği oyuna uygun kıyafet. ifadeleri ve kostümler yoluyla duyguları, düşünceleri, tutkuları
▪ Kulis: Tiyatroda, sahnenin arkasında bulunan kısım; sahne anlatmaya yarayan tiyatro çeşidi.
arkası. ▪ Panola: Orta oyununda tefe verilen ad.
▪ Kumpo: Anadolu’da oyunları düzenleyen kişilere denir. ▪ Papara: Orta oyununda zurnanın adı.

L ▪ Parçacı: Tuluatta komiğe laf açan yaşlı oyun kişisi.


▪ Parodi: Ciddi sayılan bir yapıtın bir bölümünü ya da tümünü
▪ Leleşme: Tiyatro konuşmasında “r” harfi yerine “l” harfinin alaya alarak, biçimini bozmadan ona bambaşka bir öz vererek
kullanılması biçimle öz arasındaki bu ayrılıktan gülünç etki çıkaran tür.
▪ Libretto: Opera, operet, oratoryo, bale, müzikal, mask gibi ▪ Parsa: Tuluatta oyundan sonra seyirciden toplanan para.
müziksel sahne eserlerinin metinlerine verilen ad. ▪ Perde: Tiyatro eserinde bir perdenin açılmasından, kapanmasına
M kadar geçen bölüm.
▪ Makama: İslam tiyatrosunda kişilerin söyleşmelerinin taklidine ▪ Piyes: Tiyatro eseri.
dayanan öykü biçimi. ▪ Reji: Sahneye koyma ve yönetme işi.
▪ Mayıs oyunları: Kaynağı dinsel bolluk törenlerinden alan hasat ▪ Rejisör: Sinema ve tiyatroda, eserin sahneleninceye veya seyirci
oyunlarıdır. önüne çıkıncaya kadar geçirdiği her anı yöneten kimse;
▪ Mektep tekerlemesi: Hacivat’ın Karagöze çeşitli konularda soru yönetmen.
sorar, yanlış cevap veren Karagöz alay eder. ▪ Pastav: Pişekar'ın elinde bulundurduğu ve sık sık kullandığı "şak
▪ Mestan Ağa: Karagöz oyununda ezik bir göçmen ağzıyla şak" diye ses veren tahtadan maşa, ya da içi ayrık tahta.
konuşan Rumelili tipi ▪ Peçiz: Karagöz ve Orta oyununda "ev" e verilen ad
▪ Meydancı: Anadolu’da oyunları düzenleyen kişilere denir. ▪ Perde gazeli : Karagöz oyunu başlamadan önce Hacivat'ın
▪ Mimik: Bir duygu veya düşüncenin kaş, göz, ağız, yüz söylediği gazel.
hareketleriyle anlatılması. ▪ Perde küsat etmek: Karagöz perdesini kurmak.
▪ Mizansen: Bir tiyatro eserinin sahneye konması, sahneye göre ▪ Replik: 1. Oyuncunun sözü karşısındakine bırakırken söyleyeceği
düzenlenip uygulanması. son söz. 2. Oyunda karşısındakinin sözüne karşılık, karşılama sözü.
▪ Monolog: Tek kişinin konuşması. Tek kişilik taklitli bir komedya ▪ Repertuvar: Opera, operet ve tiyatro topluluklarının bir oyun
türü. İnsanın içinden kendisiyle konuşması. mevsiminde gösterecekleri eserlerin listesi.
▪ Mudhik: Eski Türk sahne oyunlarında güldüren kişi ▪ Peyk: Anadolu'da oyunları düzenleyene verilen ad.
▪ Muhavere: Konuşma. Tiyatro, roman, hikâye, fabl, röportaj ve ▪ Pişbop: Beberuhi'nin Karagözcü argosundaki adı.
benzeri türlerde kahramanların konuşmaları. ▪ Pişekar: Orta oyunu başladığı zaman ilk gözüken tip. Başında
dört dilimli ve dört renkte (kırmızı-mavi-sarı-kara) bir başlık taşır.
N
Mavi ya da sarı çuhadan kara kürkle donanmış bir cüppe, bir de
▪ Nanay: Orta Anadolu’da ağır oyunlara verilen isim çakşır giyer. Ağır ağır, güçlükle yürüyormuş gibi sahneye çıkar.
▪ Nareke: Karagöz oyunu başladıktan sonra göstermelik Orta oyununun götürücüsü, düzenleyicisi gibidir.
kaldırırken çalınan müzik aleti. İnce bir sesi vardır.
▪ Psikodram: Bir tek kişinin içinde geçen ruh savaşını canlandıran Doğulu Hıristiyan tipi. Karagöz oyununda bu, çoğu kez Rum'dur.
monodram. Örn. jean Cocteau'nun İnsan Sesi. ▪ Tatu: Karagöz oyunu oynatılan kahvelere verilen ad
▪ Pusat: Orta oyununda giysi. ▪ Temaşa: Tiyatro.
R ▪ Temsil: Bir tiyatro eserinin oynanması.
▪ Rol: Opera, operet, tiyatro ve benzeri sahne sanatlarında, ▪ Tirad : Oyun kişilerinin uzun soluklu konuşmalarına verilen ad
oyuncuların, eser kişilerini sahnede canlandırmaları. ▪ Tiran: Tuluat tiyatrosunda kötü adam tipi.
▪ Rejisör: oyuncuların rollerini dağıtıp oyunu düzenleyen, metin, ▪ Tirat: Sahnede kişilerin birbirlerine karşı söyledikleri uzun sözler.
yorum, dekor, müzik gibi öğeler arasında birlik sağlamaya çalışan ▪ Trajik: Korku, sıkıntı, heyecan veren veya korkunç, kötü, sonu
sanatçı, yönetmen. ölümle neticelenen.
▪ Repertuvar: Bir tiyatro kurulunun oynamak için seçip hazırlamış ▪ Trajikomik: Hem acı hem gülünç olayların anlatıldığı tiyatro.
olduğu oyunların listesi Olaylar gülünç ama olay kahramanları acınacak hâlde verilir.
▪ Revü: Tiyatroda, eserden önce gösterilen müzikli ve danslı oyun. ▪ Tiryaki: Karagözde mahallenin yaşlısı, afyona yakalanmış biri
tiryaki. Bu tip yarı uyur, yarı uyanık bir durumda dolaşır.
S
Konuştuğu sırada birden horlayarak uyumaya başlar. Mahalleli,
▪ Sahne: Tiyatro. Tiyatro sahnesi. Tiyatro eserinde bir perdelik
bu tiplerle alay etmek için, çeşitli oyunlar yapar.
bölümün, dekor bakımından değişik olan küçük kısımları. Bir
▪ Tongur : Anadolu'da oyunları düzenleyene verilen ad.
perdelik bölüm içinde, kişilerin girip çıkmasıyla değişen topluluk,
▪ Toramanlı Karagöz : Cinsel organları olan Karagöz tasviridir. Bu
meclis. Yapılarına göre tiyatro sahneleri şunlardır: sabit sahne,
tasvirlerle oynanan açık saçık Karagöz oyunu. Bu tür oyunlar Lale
döner sahne, asansörlü sahne.
Devrinde ortaya çıkmıştır.
▪ Sahne eseri: Tiyatro eseri, piyes.
▪Tuluat: Tiyatro türlerinden biri. Sanatçılar, oynadıkları eserin
▪ Sandıkkâr : Sandıkçı da denir. Karagöz ustalarının ikinci
konusuna bağlıdırlar ama oyundaki sözleri içlerinden geldiği gibi
yardımcısı. Çıraklara hizmet eder. Görevleri, tasvirleri sandıktan
söylerler. Yazılı esere uymak mecburiyetleri yoktur. Perdeli orta
çıkarmak ve değneklere geçirip özel bir ipe sıralamaktır.
oyunu da denir.
▪ Senaryo: Tiyatroda yazılı metin. Sinemada filmin konusunun
▪ Tuzsuz Deli Bekir: Karagöz oyununda mahallenin kabadayı tipi.
yazılı şekli.
Mert, korkusuz bir adamdır. Mahallede olan kavgaları çoğu kez
▪ Sipar: Orta oyununda aşık, ya da genç adam tipi.
bastırır. Tepeden tırnağa silahlıdır.
▪ Siperyo perdesi: Karagözde perdenin üstünde, meşinden
▪Tüccar: Karagözcülerin çengiye verdikleri ad.
yapılmış yarım perde.
▪ Skeç: Güldürü niteliğinde kısa oyun U
▪ Sipsi: Karagöz, Matiz ve Külhanbeyin "tütün" ya da "sigara" için
▪ Uçlanmak: Karagöz, Matiz ve Külhanbeyi tiplerince "vermek"
kullandığı terim.
anlamında kullanılan argo.
▪ Suflör: Tiyatroda, kuliste durarak oyunculara sözlerini fısıltıyla
söyleyip hatırlatan yardımcı. V

Ş ▪ Varoluşçu tiyatro: Varoluşçu düşünceyi yaymada kullanılan


tiyatro türü. Özellikle Sartre, Camus'un oyunları ile bilinir. İnsanın
▪ Şamamiko: Ustaların Karagöz tipi için kullandıkları argo.
dışa ve kendine olan yabancılığı, yalnızlığı, kişinin davranışlarıyla
▪ Şebbaz: Karagöz oyununu oynatan usta. hayalbôz, süretbaz,
var olduğunu, karar zorunluğu ve sorumluluğuyla kendini
hayali de denir.
gerçekleştirdiğini savunan tiyatro türü.
▪ Şeleme: Tiyatro konuşmasında, "s” harfinin yerine "ş" ve "u"
harflerini söyleme. ▪ Vodvil: Bir çeşit komedi. Bugün konusu çok entrika, kaba saba
▪ Şeyh Küşteri: İran'ın Küşter kasabasından Bursa'ya gelerek şakaları bulunan, söz oyunlarına ve yanlış anlamalara büyük yer
yerleşmiş ve söylentiye göre ilk Türk Karagöz'ünü perdeye ayıran, metinden çok irticale önem veren komedi türü anlamına
yansıtmış olan kişi. Eski Karagöz ustaları, onu "Pirimiz Şeyh gelmektedir.
Küşteri" diye anarlar. ▪ Virtüöz: Üstün bir tekniği, yorum gücü ile ustalık düzeyine
▪ Şık: Zampara da denir. Karagöz ve Orta oyunu tipi erişmiş oyuncu.
▪ Şorolo: Orta oyununda çocuktur. Y
T ▪Yarenbaşı: Anadolu'da oyun düzenleyicisi.
▪ Tasvir: Karagöz oyunu figürüne verilen ad. ▪ Yardakçı: Karagöz oyununda şarkı söyleyen kişi. Klasik Türk
▪ Tatar: Karagözde ancak bir lehçe taklidi yapmak için perdeye müziğini iyi bilen bu sanatçıların seslerinin güzel olması gereklidir.
seyrek çıkan bir tip. ▪ Yeni dünya: Orta oyununda çevrelerine bez geçirilmemiş,
▪ Tatlısu frengi: Karagöz ve orta oyununda Avrupalılık taslayan yüksek paravana. Ev olarak kullanılır.
Z ÖĞRETİCİ METİNLER
▪ Zenne : (Karagöz ve orta oyununda kadın tipidir. Orta oyununda
kadın rolünü erkek oyuncular oynardı. Karagöz oyununda bu tip,
çeşitli kadın tasvirleriyle görülür. Bunlar, dansçılar büyücüler, MAKALE
Arap halayıklar ve genç kızlar gibi bölümlere ayrılırlar.
● Türk edebiyatında makale türünün ilk
▪ Zirzop: Karagözde delişmen bir tip. Perdeye sık çıkmaz.
örnekleri Tanzimat döneminde görülür.
▪ Zurnacı: Orta Oyununun curcuna bölümünde, Pişekar ile
Kavuklunun alana ilk çıkışlarında özel besteyi çalan çalgıcı. ● İlk makale, Şinasi tarafından çıkarılan
ve ilk özel gazete kabul edilen Tercüman-
ı Ahvâl’de (1860) yayımlanmıştır.
● Türk edebiyatındaki bu ilk makale
Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi‘dir. Dönemde Namık
Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi gibi yazarlar bu türde
ürün verirler.
Makale iki gruba ayrılır.
a. Edebî makale: Dil, edebiyat ve sanatla ilgili konuları
işleyen makale türüdür. Deneme türüne benzer.

b. Meslekî makale (Bilimsel Makale): Tıp, ekonomi, sosyoloji


gibi bilimin ve bilime dayalı mesleklerin değişik dalları ile ilgili
konulan işleyen makale türüdür. Teknik terimler yoğundur.

● Makale türü 11. sınıfın 2. döneminde verilir.

ÖZELLİKLERİ
1. Gazete ve dergilerde yayımlanan yazılardır. Yazar isterse
makalelerini kitap haline getirebilir.
2. Nesnel anlatım yolu benimsenir.
3. Makalenin yazılış amacı bilgi vermektir. Verilen bilgiler
kanıtlanabilir özellik göstermelidir.
4. Dil göndergesel işlevde kullanılır.
5. Makalelerin dili anlaşılır, dolaylı anlatımdan ve söz
oyunlarına başvurulmaz.
6. Açıklayıcı ve tartışmacı anlatım tekniğinin yanında; tanık
gösterme, örnekleme, karşılaştırma gibi çeşitli düşünceyi
geliştirme yöntemi kullanılır.
7. Makalelerin üzerinde durduğu temel bir fikir savunulur
belge ve kanıtlarla desteklenmesi gelişme bölümünde
yapılır.
8. Makalede her türlü konu üzerinde yazılabilir.
ÜNLÜ MAKALELER DENEME
▪ Ziya Gökalp → Türkçülüğün Esasları,
Bir yazarın özgürce seçtiği herhangi
Türkleşmek İslâmlaşmak Muâsırlaşmak, bir konu üzerinde kesin yargılara
Türk Töresi varmadan, kişisel görüş ve
▪ Cenap Şahabettin→ Evrak-ı Eyyam, düşüncelerini serbestçe anlattığı
Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh yazılara deneme denir.

▪ Yahya Kemal → Aziz İstanbul, Eğil Dağlar (Makale+sohbet) ÖZELLİKLERİ


1. Deneme bilgilendirici yani didaktik bir türdür.
▪ Yaşar Nabi Nayır → Edebiyatımızın Bugünkü Meseleleri
2. Konularını yazar özgürce seçer.
▪ Hasan Ali Yücel → Pazartesi Konuşmaları
3. İnsana dair ve toplumu ilgilendiren her şey (yaşama, ölüm,
▪ Suut Kemal Yetkin→ Sanat Felsefesi, Estetik
aşk, sanat, felsefe, din, ahlâk, töre, bilim, siyaset vb.)
▪ Cemil Meriç → Kırk Ambar, Umrandan Uygarlığa denemenin konusu olabilir.

▪ Şerif Mardin → Türk Modernleşmesi 4. Yazar kendi iç dünyasını aktardığı için buna “ben ülkesi” de
denir. Bu iç konuşma tekniğine benzer.
▪ Ahmet Hamdi Tanpınar → Edebiyat Üzerine Makaleler
5. Denemede ironiden geniş ölçüde yararlanılır.
▪ Mehmet Kaplan → Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar,
6. Yazara özgü üslup (senli benli) ve kelimelerle kendi
Tanpınar'ın Şiir Dünyası
dünyasını anlatır.
ÖRNEKLER
7. Deneme yazmak zor bir türdür. Geniş bir bilgi birikimi
ister.

Bilimsel makale 8. Denemede yazar, kendi duygularını etkili vermeye


çalışırken diğer fikirleri kesin dille reddetmez.
“Sars-Corona Virüsü Mart 2003 yılında ilk kez Çin’de görülen
ve şiddetli akut solunum yetmezliğine neden olan bir 9. Denemecinin samimi ve içten anlatım tarzı vardır.
koronavirüstür. İnsanlarda enfeksiyonlara neden olan korona 10. Deneme senli benli dili olduğu için rahat okunan bir
virüsler Alfa ve Beta korona virüs cinsleri içerisinde yer düşünce yazısıdır.
almakta ve özellikle hayvanlardan insanlara bulaşarak,
enfekte ettiği kişilerde yüksek ateş, öksürük, kas ağrısı, ishal, 11. Yazının sonunda yazar kesin bir yargıya varmaz.
zor nefes alma şeklinde semptomlara neden olmaktadır. Denemecinin amacı şunlardır:
Virüs özellikle yakın temas sonucunda epidemik salgınlar
▪ Öznel dünyasını okuyucuyla paylaşmak
oluşturabilmektedir.
“ YÜCEL, B , ALA GÖRMEZ, A . (2019). SARS-Corona Virüsüne Genel Bakış. ▪ Okuyucuyu düşünmeye yöneltmek
Türkiye Teknoloji ve Uygulamalı Bilimler Dergisi , 32-39
▪ Hayata dair durumları okıyucuyla paylaşmak
▪ Okuyucunun kültürel yapısını oluşturmak
Edebî makale örneği
“Tanpınar’ın “Abdullah Efendi’nin Rüyaları” adlı hikâyesi
Abdullah Efendi’nin, tahayyül vasıtasıyla ürettiklerini ➤ Türün ilk örneğini, 16. yüzyılda Fransız yazarı Montaigne
okuyucuya bir gerçeklik olarak kabul ettirme, inandırma vermiştir. “Denemeler” adını verdiği yazıları, bir edebiyat
biçimi teknik bir süreçtir. Bu teknik süreçte en önemli unsur türünün adı olmakla kalmamış, benzerlerinin de yazılmasına
edat, bağlaç gibi gramatikal birliklerdir. Şeyleri dile döken yol açmıştır.
özneyi kurduğu söylem tatmin etmediğinde, küçük ➤ Onu 19. yüzyılda İngiliz Francis Bacon takip eder.
gramatikal birlikler, öznenin mesajını ötekine iletmek için
tercih ettiği, anlamı eksilterek veya çoğaltarak bozan
yapılardır. Bu gramatikal birliklerden biri de “gibi” benzetme Türk Edebiyatında Gelişimi
edatıdır. Şüphesiz aynı görevi ifa eden -benzetme- başka
edatlar da vardır. Eğer “gibi” edatı cümlenin dışında kalırsa, ● Tanzimatla hayatımıza giren gazete türü içinde gelişen bir
“suret” olan gerçeklik kazanır.” türdür. Gazete ve dergilerde musahabe köşelerinde
denemeye benzer metinler paylaşır.
(Sanatın ve Sanatkârın Alegorisi Olarak “Abdullah Efendi’nin Rüyaları”
İbrahim ŞAHİN makalesi) ● Türk edebiyatında ilk deneme kitabı Ahmet Haşim’in
“Bize Göre “ adlı eseridir. “Gurabahane-i Laklakan”
▪ Ahmet Rasim → Malumat gazetesinde ve Sabah ÖRNEKLER
gazetesindeki metinleri
▪ Ahmet Hamdi Tanpınar → Beş Şehir, Yaşadığım Gibi
“ Sevgi konusuna dokunmayan yazarların düşüncelerine pek
▪ Nurullah Ataç → Günlerin Getirdiği, Karalama Defteri, güvenim yok. "Bu konuda söyleyecek şey mi kaldı, bilineni mi
Sözden Söze, Ararken, Diyelim, Söz Arasında, Okuruma yineleyeyim!" diye kendilerini savunanların bile doğru yolda
Mektuplar , Prospero ile Caliban, Diyelim olduğu kanısında değilim. Başka konularda yeni şeyler mi
▪ Refik Halit Karay → Bir Avuç Saçma, Bir İçim Su, İlk Adım, söylüyor hepsi sanki? Hem "sevgi"ye konulardan bir konu
Üç Nesil Üç Hayat, Makyajlı Kadın, Tanrıya Şikâyet gözüyle bakılmaz ki. Bir bakıma "Yaşamadan sevgiye zaman
kalmıyor." diye bir çıkış deneyenler doğru yola epeyce
▪ Falih Rıfkı Atay’ın Eski Saat, Niçin Kurtulmak, Çile, İnanç,
yaklaşıyorlar gibime geliyor. Gene de giremiyorlar tam yola.
Pazar Konuşmaları, Kurtuluş, Bayrak
Gerçekten sevgiyi yaşasaydılar hiçbir şey yazacak zamanları
▪ Sabahattin Eyüboğlu → Mavi ve Kara, Diyelim, Söz olmazdı, yazarlık isteği diye bir şey duymamaları gerekirdi.
Arasında, Sanat Üzerine Denemeler Gerçek sevgi her şeyi kaplar çünkü. Gerçek sevginin olduğu
yerde başka hiçbir şeye yer yoktur.”
▪ Suut Kemal Yetkin → Günlerin Götürdüğü, Düş’ün Payı,
Yokuşa Doğru, Edebiyat Üzerine, Edebiyat Konuşmaları, Şiir Vedat Günyol - Sevgi
Üzerine Düşünceler
▪ Azra Erhat → İşte İnsan-Ecce Homo , Sevgi Yönetimi
“Kimden dinledim, ya da nerede okudum, bilmiyorum,
▪ Mehmet Kaplan → Büyük Türkiye Rüyası, Kültür ve Dil , İngiltere’de dili, yazım kurallarını çok iyi bilen, uzman
Nesillerin Ruhu yardımcılar varmış. Yazdığınız bir kitabın müsveddesini
onlara verip belli bir ücret karşılığı okutur, yaptığınız
▪ Nurettin Topçu → Yarınki Türkiye
yanlışları düzeltmelerini istermişsiniz. Bozuk tümceleriniz,
,Türkiye’nin Maarif Dâvası yazım kurallarına uymayan uygulamalarınız varsa hepsini
▪ Salah Birsel → Binbir Gece Denemeleri, saptayıp düzeltirlermiş. Somerset Maugham da bir
Yapıştırma Bıyık, Paf ve Puf, Kurutulmuş romanının müsveddesini bu uzman yardımcılardan birine
Felsefe Bahçesi okutacak olmuş, ama yapılan düzeltmeler anlatının biçemsel
▪ Vedat Günyol → Dile Gelseler, tadını öylesine bozmuş ki, yazar kitabını yanlışlarıyla, kendi
Çalakalem, Bu Cennet Bu Cehennem, kaleminden çıktığı gibi yayımlama yolunu seçmiş.
Günlerin İçinden Bizde böyle uzman yardımcılar, para karşılığı yapılan böyle
bir uğraş yok. Ama deneyimli yazarların yeni yazarlara bir
▪ Enis Batur → Yazının Ucu Yazınsal, Şiir ve İdeoloji, Yazının karşılık beklemeden yardım ettikleri olur.”
Sınır Boyuna Yolculuklar
Memet Fuat- Aykırılıklar
▪ Cemil Meriç → Bu ülke, Mağaradakiler
▪ Nermi Uygur → İnsan Açısından Edebiyat, Yaşama Felsefesi
▪ Cemal Süreya → Güvercin Curnatası, Şapkam Dolu Çiçekle,
Günübirlikler, Folklor Şiire Düşman Kültürü çok geniş değerli bir dostum geçen gün bana diyordu
▪ Ferit Edgü→ Yazmak Eylemi, Şimdi Saat Kaç, Tüm Ders ki;
Notları – Artık benim için yeryüzünde bir tek eğlence kaldı: Okumak.
Ne içkiden, ne danstan ne toplanmalardan hiçbir şeyden tatlı
▪ Melih Cevdet Anday→ Gökyüzü Haritası, Çok Sesli Toplum,
Dilimiz Üstüne Konuşmalar bir duygu alamıyorum. İnsanlardan kaçan yabani bir mahlûk
oldum.Bu duyuş, belki sinir bozukluğundan geliyor. Yalnız
▪ Memet Fuat→ Sömürüsüz Bir Dünya, Özgünlük Avı, Yaşlı doğru bir tarafı var ki, o da bu dostumun her tatlı duyguya
Bir Şaire Mektuplar, Aykırılıklar, Biçemden Biçeme
karşı taş gibi donuk ve soğuk kaldığı hâlde okumaktan
▪ Orhan Burian→ Denemeler, Eleştiriler kendini alamamasıdır. Demek kültürlü bir insan için;
düşünen, anlayan, öğrenmek isteyen bir kimse için her
▪ İsmet Özel → Şiir Okuma Kılavuzu, Zor Zamanda
Konuşmak, Taşları Yemek Yasak eğlence geçebiliyor, hepsi sönüp gidiyor, yalnız okumak
kalıyor. Öyle ise okumak nedir nasıl bir iştir ki böyle sürekli ve
▪ Nurullah Ataç → Diyelim, Söz Arasında, Günlerin Getirdiği kolay ölmeyen bir tadı var?

Okumak-Hasan Ali Yücel


● Deneme türü 12. sınıfın 2. döneminde verilir.
Deneme – Makale Farkı ▪ Attila İlhan → Dönek Bereketi, Bir Sap Kırmızı Karanfil,
Sultan Galiyef, Ufkun Arkasını Görebilmek
1. Makalede bir düşünce kanıtlanmaya çalışılır. Denemede
bir özgürlükler verilir. ▪ Ahmet Kabaklı → Sohbetler

2. Makalede yazar kişisel duygu ve düşüncelerini dile


getirmez, denemede yazar duygu ve düşüncelerini dile getirir ● Türk edebiyatına Tanzimat Edebiyatı Dönemi’nde
ve kendi düşünceleriniokuyucuya aktarır. gazetecilikle girmiştir. Bu dönemin genel anlayışına uygun
olarak yazarlar, diğer türlerde olduğu gibi sohbette de
3. Makalede üslup ciddi ve kurallarla çevrilidir. Denemede toplumsal fayda ilkesini gözetmiş; dönemine göre sade bir dil
üslup serbesttir. kullanmaya çalışmışlardır.

4. Makalede yazı sonunda bir sonuca varılması şarttır. ● Tanzimat Döneminde Ahmet Mithat Efendi; Servetifünun
Denemede sonuca ulaşma kaygısı yoktur. Sonucu okuyucuya Edebiyatı Dönemi’nde ise Tevfik Fikret, Halit Ziya Uşaklıgil,
Hüseyin Cahit Yalçın sohbet türünde yazılar yazmıştır.
bırakır.
● Sohbet türü 11. sınıfın 1. döneminde verilir.
5. Makale daha nesnel örgülü bir metin özelliği barındırırken
Deneme daha öznel yapılıdır. ÖRNEKLER

“Okumak tutkusu giderek bir bönlük veriyor


SOHBET (SÖYLEŞİ) kişiye. Samuel Butler: “Büyük baskı makineleri çıkalı beri,
basılı kâğıt üzerinde gördüklerimizin de yalan olabileceğini
Güncel bir konuyu okurla
öğrendik, kitapların her dediğine doğrudur diye bakmaktan
konuşuyormuş gibi samimi ve anlaşılır
kurtulduk.” gibi bir şeyler söylüyor ama pek inanmayın. Bir
bir üslupla ele alan yazı türüdür.
katlı değildir ki kişi oğlu! Yalnız usu, doğruyu seçen usu
ÖZELLİKLERİ yoktur ki! Bütün o yalanlar, başka bildiklerimizle, duyup
öğrendiklerimizle karşılaştırıp ne olduklarını iyice anladığımız
1. Herkesi ilgilendiren konular seçilir ve o yalanlar gene de içimize işliyor, düşüncemizin mayasına
ayrıntıya fazla girilmez. karışıyor. Kanmıyoruz, kanmadık diye kendimizi avutuyoruz
2. Okuyucuyla içten bir bağ kurulur.(Denemeye benzer) ya, gene de kanmıştan beter oluyoruz.”

3. Yazar sadece kendi düşüncelerini ve çevresinde gelişen Nurullah Ataç, Okumak


olayları yorumlar.
4. Cümleleri devrik yapılı kurulur. Uzun metinlerden “Ben zaten, ümmetin oruçlularından olduğum için,
oluşmaz. ramazandan pek rahatsız olmam. Bildiklerimden pek çok kişi
5. Yazar, anlatımda okura doğrudan soru sorabilir, nükteli de benim gibidir. Ne olacak? Günde beş kuruşa işkembe
sözlerden, atasözlerinden yararlanabilir. çorbasıyla, yarım baş suyuna salınmış söğüş ile beslenen
mideler açlık elemine alışmış demektir. Fakat ne haldesiniz?
6. Gazete ve dergilerde yayımlanır. Yazar isterse kitap haline Burasını anlamak isterim. Acaba, evde mama dadıya bir
getirir. parça bir şey saklatıp güzelce yedikten ve akşama kadar
7. Bu türe eskiler “Musahabe” denir. sürecek katlanma gücünün dozunu düşürmemek için birkaç
bardak su içtik…”
Ahmet Rasim, Ramazan Sohbetleri
● Sohbet türünün en önemli ismi Ahmet Rasim’dir.
▪ Ahmet Rasim → Ramazan Sohbetleri
“…Soğuğa dayanmanın en emin çaresi soğuğu sevmektir,
▪ Suut Kemal Yetkin→ Edebiyat Söyleşileri derler. Gerçekten insan soğuğu aradığı zaman, ne kadar
▪ Şevket Rado → Eşref Saati şiddetli olursa olsun, etkilenmez. Sıcacık şehir dururken karlı
dağlara çıkanlar, vaktinden önce kışı arayanlar vardır.
▪ Melih Cevdet Anday → Dilimiz Üzerine Söyleşiler Karların içinde, gömleklerini de çıkararak bir pantolonla
▪ Nurullah Ataç → Karalama Defteri âdeta çıplak gezerler. Soğuk, sıfırın çok altında olduğu hâlde
onları üşütmez. Soğuğu sevdikleri için ona seve seve
▪ Cenap Şahabettin → Tiryaki Sözleri dayanırlar. Hayata dayanmanın en emin çaresi de hayatı
▪ Refik Halit Karay → Bir Avuç Saçma sevmektir. İnsan bir kere hayatı sevince onun bütün
külfetlerine katlanır; hiçbiri ağır gelmez.”
▪ Hasan Ali Yücel → Pazartesi Konuşmaları
Şevket Rado, Eşref Saati
FIKRA ÖRNEKLER

Edebiyatımızda iki türü


“Senelerden beri leylek görmüyordum. Hatta bu kanatlı yaz
karşılar. Bunlardan ilki
ince anlamlı, güldürme seyyahlarının son senelerde İstanbul’a az rağbetleri herkesin
amacı güden kısa öykülerdir. Bu tür halk öykücülüğü dikkatini çekmişti. Sonradan öğrendik ki Mısırlılar, bilmem ne
geleneğinin uzantısıdır. Nasrettin Hoca, Bektaşi, Bekri sebepten dolayı bu saygı değer kuşları arsenikli yemlerle
Mustafa, İncili Çavuş fıkraları ünlüdür. öldürüyorlarmış. Geçen gün sokakta, gölgeleri mor ve keskin
yapan bir Afrika güneşi aydınlığında yürürken, birden damlar
Fıkra sözcüğünün bir anlatı türü olarak gazete ya da
tarafından gelen bir leylek gagası takırtısıyla durdum.
dergilerin belirli yerlerinde yayımlanan, güncel, siyasal,
toplumsal sorunları kişisel görüşle ele alıp işleyen yazılara Senelerden beri hasret kaldığı dost sese kavuşan kulağım,
fıkra (köşe yazısı) denir. âdeta mesut ağızların geniş tebessümüyle gerilmişti.”

( Ahmet Haşim- Leylek)


ÖZELLİKLERİ
1. Konular günceldir ve gündem değişince yazının ömrü etkisi
“Üniversitelere giriş sınavı YKS 27-28 Haziran’da; Liselere
kısalır. Ömrü en kısa türlerden biridir.
Giriş Sınavı LGS, 20 Haziran’da yapılacak. Ötelenen üniversite
2. Düşünceleri hiçbir kalıba bağlı kalmadan serbestçe ortaya sınavı öne çekildi, değişmez denilen LGS ise iki hafta sonraya
koyar. ertelendi! Hayırlısı olsun, umarız bir değişiklik daha olmaz...
Genel bir açılım gerekli miydi? Gerekliydi! Önemli olan,
3. Kanıtlama amacı taşımaz ve ayrıntıya fazla inmez.
bugüne kadar başarıyla sürdürdüğümüz mücadeleyi, hiçbir
4. Yazar, köşe yazısı yazacaksa konu kısa ve özlü verilir metin şekilde zaafa uğratmadan aynen devam ettirebilmek. Bu
ve sonuçlandırılır. konuda, hepimize önemli görevler düşüyor. Eğer ille de bir
şey yapılacaksa bunu, başkalarından beklemek yerine, önce
5. Günlük olayları tenkit edilecekse iğneli ve alaycı bir dil
kendimiz yerine getirmeliyiz!...”
kullanılır.
(Abbas Güçlü, Milliyet gazetesi 2 Mayıs)
6. Sohbet gibi okuyucuyla karşılıklı konuşuyormuş gibi senli
benli bir anlatım vardır.
7. Kısa, etkili ve dokunaklı bir sonuca varılır. Amaç, “Her şeyin mizahı olur da koronanın olmaz mı? Buyurun
okuyucuyu etkilemektir sosyal medyaya bakalım:
8. Fıkra, konuşma diliyle yalın yazılır. Yazar ele aldığı konuları - Berberler kapalı diye herkes kafayı üç numaraya vurmuş,
ilginç yerlere taşır. İnandırıcı, etkileyici ve akıcı bir dil memleket Isparta komando tugayı gibi.
kullanılır. - Tarihte ilk defa dünyanın bütün kadınları kocalarının nerede
olduğundan eminler.
9. Fıkra günümüzde “köşe yazısı” olarak anılır. - Kolonya şişesini çamaşır suyu ile çamaşır suyu şişesini
kolonya ile kolonya şişesini sirke ile siliyorum, çıldırmama
10. Tanzimat Dönemiyle edebiyatımıza girer.
ramak kaldı.
● Türk edebiyatında Ahmet Rasim, Ahmet Haşim, Yusuf Ziya Ah sen corona millete neler döktürmeye başlattın..”
Ortaç, Şevket Rado, Falih Rıfkı Atay, Refik Halit Karay,
Melih Âşık , Milliyet gazetesi
Yaşar Nabi Nayır, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Burhan
Felek, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, İlhan Selçuk

● Günümüzde Ülkü Tamer, Fehmi Koru, Mehmet Barlas, ● Fıkra türü 11. sınıfın 1. döneminde
Oktay Ekşi, Taha Akyol,Yılmaz Özdil, Emre Kongor,
Süleyman Özışık gibi yazarlar bu türde ön plandadır.

Şevket Rado Yusuf Ziya Ortaç Peyami Safa Burhan Felek


ELEŞTİRİ Milli Edebiyat Dönemi’nde Ali Canip Yöntem, Fuat Köprülü,
Ömer Seyfettin, Yahya Kemal eleştiri çerçevesinde ürün verir.
Sanat, edebiyat veya felsefe
gibi eserleri her açıdan
inceleyip bunların zayıf ve Cumhuriyet Döneminde
güçlü yönlerini bilimsel
ölçütlerle belirleyen, bir ÖZNEL- İZLENİMCİ -Nurullah Ataç
yazarın veya eserin gerçek ELEŞTİRİ -Doğan Hızlan
değerini ortaya koyan yazı türüdür. -Füsun Akatlı
-Cemal Süreya
● Eleştiri yol gösterici olan düşünce yazılarıdır. -Turgut Uyar
-Adnan Binyazar
-Muzaffer Erdost
-Beşir Ayvazoğlu
İYİ BİR ELEŞTİRİNİN ÖZELLİKLERİ
-Rasim Özdenören
1. Düşünsel bir olan etrafında yürütülmelidir çalışmalar. -Ahmet Kabaklı
-Nermi Uygur
2. Eleştiri, her şeyden önce ele alınan ve değerlendirilen -Adnan Binyazar
esere bağlı olmalıdır. Eserden yola çıkararak olumlu olumsuz NESNEL ELEŞTİRİ -Memet Fuat
yönleri ön plana çıkarılmalıdır. -Suut Kemal Yetkin
-Metin And
3. Eser, önyargılardan uzak, nesnel bir tutumla ele -Tahir Alangu
alınmalıdır. Bunu yaparken olumlu veya olumsuz -Vedat Günyol
değerlendirmeleri yer alabilir. Yeter ki tarafsız bir tavırla -Nurullah Berk
oluşturulsun. - Rauf Mutluay
MARKSİST ELEŞTİRİ -Asım Bezirci
4. Eleştirilen eser, bütün yönleriyle ele alınmalı, ait olduğu -Fethi Naci
tür içindeki yeri ve bu türe ne gibi katkılar sağladığı -Mehmet H. Doğan
belirtilmelidir. -Ahmet Oktay
KURAMSAL ELEŞTİRİ -Mehmet Kaplan
5. Eser değerlendirilirken “beğenmedim”, “çok beğendim”
-Hüseyin Cantürk
gibi öznel yargılardan kaçınmalıdır. Bunun yerine belirli -Cevdet Kudret
ölçütlere ve gerekçelere göre değerlendirilmelidir. -Berna Moran
-Akşit Göktürk
6. Eleştirmenin amacı, sanatçının veya eserin gerçek değerini
AKADEMİK ELEŞTİRİ -Yıldız Ecevit
ortaya koymaktır.
-Tahsin Yücel
-Gürsel Aytaç
-Mehmet H. Doğan

ELEŞTİRİ ÇEŞİTLERİ
Asım Bezirci Fethi Naci Beşir Ayvazoğlu Berna Moran

● Batı edebiyatında 19. yüzyılın ikinci yarısında önemli 1. İZLENİMSEL (EMPRESYONİST) ELEŞTİRİ
gelişme gösterir.Hippolyte Taine, Brunetiere, Lemaitre,
Lessing gibi yazarlar ön plana çıkar. ● Edebî eserlerin okuyucu üzerinde bıraktığı etkilerden,
izlenimlerden yola çıkaran yapılan eleştirilere izlenimci
● Türk edebiyatında ilk eleştiri yazarları Tanzimat sanatçıları eleştiri denir.
sayılır. Namık Kemal’in “Lisan-ı Osmanînin Edebiyatı ● İlkelerini Anatole France belirlemiştir. Bu eleştiride
Hakkında Bazı Mülahazâtı Şâmildir” adlı yazısı ilk eleştiri eleştirmen bir eseri kendi zevk, algılama, değer ölçülerine
kabul edilir. göre inceler.
● Namık Kemal’e ait olan ve Ziya Paşa’nın “Harabat” şiir ● Öznel yargılar ağırlıktadır.
antolojisini eleştirdiği eseri “Tahrib-i Harabat”tır.

Tanzimat Döneminde bütün sanatçılar bu türde mutlaka


ürün vermiştir. Servetifünun Döneminde herkes eleştiri
alanında ürün verirken Hüseyin Cahit Yalçın ön plana çıkar.
Eleştiriyi Batılı tarzda ilk defa yapan ise Ahmet Şuayb’dir.
2. NESNEL (BİLİMSEL) ELEŞTİRİ D. ÇÖZÜMLEYİCİ ELEŞTİRİ
● Edebi eserlerin içerik, yapı ve üslupları üzerinde tarafsız Bir eseri mutlaka bir veya birden çok eleştiriye göre yapılan
olarak yapılan eleştirilerdir. değerlendirmedir. Yukardaki tüm eleştiriler işin içine katılır.
● Bu eleştiri türünde, her eserin değerlendirilmesinde
kullanılabilecek ölçütler vardır. ÖRNEKLER

● Eleştirmen, kişisel yorumlar katmadan eleştirir.


● Bilimsel ölçütlerden yararlanarak, eseri tarafsız bir gözle “Sürekli bir araştırma olan hayatı boyunca Sait Faik, ‘gerçek’i
değerlendirir. kimi zaman ‘güzel’de bulmuştur kimi zaman da ‘hak’ta kimi
● Eseri, ister beğensin ister beğenmesin, kendi duygularını zaman da ikisinde birden. Gerçek ‘hak’ ile ‘güzel’de olunca
işin içine katmadan, eserin sanat değerini ortaya koymaya insanın durumu kendiliğinden anlamını bulmuş oluyor. Çirkin
çalışır. ve haksuz dünyada insan onurunu korumak için sanatçı
kimlikler, dünyayı çirkinleştirenlere kafat tutmalıdır ki dünya
yaşanır olsun. Sait Faik bu uğurda kalemini hiç esirgemedi.”

Vedat Günyol , “Sanatçıya” yönelik eleştiri

A. ESERE YÖNELİK ELEŞTİRİ


▪ Eleştirinin merkezi eserdir.
“ İkinci Abdülhamit Döneminde Birinci Dünya Savaşı
▪ Eleştirmen, konunun ele alınış biçimi, yapıttaki anlatım
sonlarına kadar uzanan bir zaman diliminde geçen eser,
biçimi, dilin kullanımı gibi noktaların işlenişi üzerinde durur.
yaşama biçimi, görenek, moda gibi olguları, eski ve yeni
▪ Nesnel ve dil bilimsel eleştiri bu gruba girer. devrin insanlarını bir rorman kişiliğinin anı defterinde ale alır.
▪ Eseri oluşturan malzemelerin bir yapı olarak nasıl karşımıza Romanın başkişisi İsmet, İstanbul’un kenar yaşamında yetişir
çıktığı ortaya konur. Bu sebeple bu eleştiri türünde sanat sonra İkinci Abdülhamit konağında görev yapar. Eser, yeni
eserlerine uygun olan belli kalıplar yoktur. devrin sivri dilli bir eleştirisiyle sona erer.”
Selim İleri, “İstanbul’un Bir Yüzü” roman eleştirisi

B. SANATÇIYA YÖNELİK ELEŞTİRİ


▪ Eleştiri sanatçının varlığı ile değerlendirilir.
▪ Eleştirmen, yapıtı açıklamak için yazarı ile ilgi kurar. “ Nesin’in romanı kaleme aldığı ve ilk yayımlandığı yıllar,
Demokrat Parti iktidarında hızla sözde “demokratikleşen” bir
▪ Sanatçının hayatını ve kişiliğini inceler.
Türkiye’nin olduğu zamanlar. Romanın politik eleştirisi
▪ Ruhbilimsel eleştiri, yaşam öyküsel eleştiri bu gruba girer. sadece demokrasiye doğru koşar adım ilerlenen bu yılların
değil, Cumhuriyetin de tesis edemediği bir yapının
eleştirisidir. Küçük, menfaatçi, dar görüşlü, bütün ilişkileriyle
C. TOPLUMA YÖNELİK ELEŞTİRİ çürümeye yüz tutmuş bir yaşamayı haber veren
çatışmalarındaki toplumsal çözülmesini verir.”
▪ Eleştiri yapıtın ortaya konduğu dönemdeki toplumsal ve Tahir Alangu, Zübük romanında dönem ve toplum eleştirisi
tarihsel özelliklerin yapıt üzerindeki etkisini inceler.

▪ Yapıt toplumsal bir belge olarak görülür.


“Benim için Fethi Naci bir ekoldü. Ben Babıâlide gazeteciliği
ve eleştirinin tüm hallerini ondan öğrendim. Türk
edebiyatında birçok eleştirmenin etkilendiği İzlenimci eleştiri
Ç. OKURA DÖNÜK ELEŞTİRİ anlayışı Fethi Naci’nin eserlerinde de görülür. Ancak Fethi
Naci’nin ekonomi öğrenimi görmesi, ekonomik ve toplumsal
▪ Yapıtın bir okur tarafından kendi üzerindeki etkisini
bilimlere ilgisi, onun Marksist estetiği ve Marksizm’i de
değerlendiren eleştiridir.
kolaylıkla incelemesini sağlar. Sonraları Marksist bir gözle
▪ Bu eleştiride kurallar olmadığı için öznel veya izlenimci tarafsız olarak kendine kalem mücedelesine devam dedi. “
eleştiri bu gruba girer. Rauf Mutluay, Okura dönük eleştiri
“Romanın sonu gerçekten unutulmayacak bir sondur. ● Görüşmede konuşma yapan kişinin mesleği, ilgi alanları,
Yusuf’un anasının babasının ölümüyle başlayan roman eserleri, görüşmenin amacı hakkında kısa bir bilgi verilir.
karısının ölümüyle biter. Muazzez aldığı yarayla ölür. Sorulara aldığı cevapları vurgulamak istediği bir plana göre
Heybesindeki bıçağıyla toprağı kazır, karısını çukura yazıp yayımlar. Mülâkatı yapan kişi konu üzerinde kişisel
yerleştirdikten sonra yumuşak avuçlarıyla çabuk çabuk görüş ve düşüncelerini ekleyemez.
üzerine atar. Büyük bir dinginlikle kaleme alınan eser, devrin
de tarajik sonunu anlatır belki de yazarın tarjik sonunu da ● Türk edebiyatında Cumhuriyet Döneminden önce de
temsil ediyordur bu ölü toprak. Sonra ne mi yapar? Matemi verilen bu türün gerçekçi ilk halini Reşen Eşref Ünaydın “
yaşamadan yeni bir yolculuk onu bekler…” Diyorlar ki (1918)” ve “Anafartalar Kumandanı Mustafa
Kemal ile Mülakat” eserleriyle verir.
Fethi Naci, Kırk Yılda Kırk Roman, çözümleyici eleştiri
▪ Hikmet Ferudun Es → Bugün de Diyorlar ki

● Eleştiri türü 11. sınıfın 2. döneminde ▪ Mustafa Baydır → Edebiyatçılarımız Ne Diyor?

▪ Yaşar Nabi Nayır→ Edebiyatçılarımız Konuşuyor

▪ Tahir Kutsi → İç Göç

▪ Halil Aytekin → Doğuda Kıtlık Vardı

MÜLAKAT (GÖRÜŞME) ▪ Abdi İpekçi → Liderler Diyor ki

● Konuşmaya (Söyleşmeye) ▪ Yaşar Kemal → Çukurova Yana Yana


dayalı sözlü iletişim ▪ Nurullah Berk → Ustalarla Konuşmalar
türlerindendir. Öğretmeye
dayalı bir türdür. ▪ Fikret Otyam → Ha Bu Diyar

▪ Necmi Onur → Mezarında Yaşayanlar


● Alanında ünlü kişileri tanıtmak yahut önemli olaylarla ilgili
bu kişilerin görüşlerini öğrenmek amacılayla zamanı önceden ▪ Gavsi Ozansoy →40 Yıl Sonra Diyorlar Ki
belirlenmiş soru-cevap şeklindeki karşılıklı konuşmalara
▪ Mehmet Çınarlı → Sanatçı Dostlarım
denir.

MÜLAKAT ÖNCESİ VE MÜLAKAT SIRASINDA UYULACAK


KURALLAR ÖRNEKLER
1. İlk önce konuyu ve görüşülecek kişiyi belirlemek gerekir.
2. Mülakat yapılacak kişiyle görüşmek ve ondan randevu
talep etmek gerekir. Sofya Kurban: Sizin için “Taşradan Merkeze, Dünyaya Giden
3. Mülakat yapacak kişi ön hazırlıklı olarak buluşmaya Yazar” diye bir başlık düşündük, bu fikrimize katılır mısınız?
gitmelidir. Hasan Ali Toptaş: Evet, ben taşradan geliyorum; böyle
4. Kendini tanıtmalı ve nezaket kurallarına göre seçilmiş denebilir. Aslında taşradan geliyorum sözü bile yanlış.
düzgün ve amacına yönelik soruları en kısa yoldan Sonuçta, nereye geliyorum Sadece edebiyata. Üstelik hala
sorabilmelidir. taşrada hissediyorum kendimi. Bu bana iyi geliyor. Taşrada
5. Sorular önem sıralamasına göre dizilmelidir. olmak ya da merkezde olmak benim için o kadar ayırıcı bir
6. Mülakatta şahsa, özel konularla ilgili sorular sorulmaz. özellik değil çünkü. Yine de, gençliğimizde arkadaşlarımla
7. Konuşmacının konularla ilgili açık ve net görüşleri birlikte İstanbul’u merkez bilir ve oraya doğru dönerek, bizi
alınmaya çalışılır. kabul etmiyor diye öfkeyle homurdanırdık. Yazarların ve
8. Konuşmacıyı sıkmamak için önceden gerek konuyla yayınevlerinin birçoğu zor olduğu icin. Şimdi o öfkenin
anlamsız olduğunu düşünüyorum. Bügün, Adana’da,
gerekse kişiyle ilgili her türlü ayrıntıya hakim olmak
Hakkari’de ya da İstanbul’da olmanın bir farkı yok artık;
gerekir ki konuşmacı tekrara düşmesin.
herkes yeni iletişim olanaklarıyla dakikasında her yere
9. Konuşma sırasında sözü kesilmez. Sorular tarafsız bir
ulaşabiliyor.
şekilde hazırlanıp sorulmalıdır.
10. Sorular okurun ilgisini çekmeli ve merakını gidermelidir.
Sorulara alınan cevaplar değiştirilmeden okura
aktarılmalıdır.
Siz artık İstanbul’un ötesinde yavaş yavaş dunyanın birbirinden ayırmayan bir sanat anlayışı. Ne toplumu,
merkezine doğru gidiyorsunuz. toplumsalı; ne bireyi ve bireyseli göz ardı etti öykülerinde.
Böylece ilk kez, toplum ve birey, düş ve gerçek, onun
öykülerinde bir araya geldi. Özellikle ölümünden bir ay önce
Hasan Ali Toptaş: Benim icin bunların hepsi birer sürpriz, yayımlanan “Alemdağ’da Var Bir Yılan” kitabında bunun en
düşündüğüm, hedeflediğim şeyler değildi. Gölgesizler’in güzel örneklerini verdi. Ama Sait Faik’in dışında okuduğum
Almancaya çevrilmesi, o bile bir tesadüf. Peşinden şimdi bu yazarların yerli-yabancı, birçoğundan etkilenmiş olmalıyım.
yıl sonunda Gölgesizler Finlandiya’da, Hollanda’da,
Fransa’da, İtalya’da, İspanya’da ve G. Kore’de de
yayımlanmış olacak. Yani yedi dile çevrilmiş olacak. “Yazın yaşamı”nıza ne zaman başladınız, ilk çalışmalarınızda
Bilmiyorum, ben hâlâ şaşırıyorum. ön plana çıkan tür(ler) daha çok hangileriydi?

Çok emek sarf ettiniz, bunlar sizin emeğinizin karşılığı değil Ben de, herkes gibi şiirle başladım. İlk şiirim 1952 yılında
mi? Kaynak Dergisi’nde yayımlandı. Demek 16 yaşındaydım.
Sonra yanılmıyorsam Dinar’da Nedret Gürcan’ın yayımladığı
Şairler Yaprağı’nda, bir-iki şiirim yayınlanmış olsa gerektir.
Hasan Ali Toptaş: Öyle, ama yine de benim hiç Ama edebiyat sahnesine –eğer böyle bir sahne varsa- girişim
düşünmediğim, hedeflemediğim bir şey. Gölgesizler’den ne Vedat Günyol’la tanıştıktan ve Yeni Ufuklar’da yazmaya
alacaksam bu romanı yazarken aldım. Bunlar sonuç. başlamamla olmuştur. Yıl 1954. O sıralar, dönemin büyük
gazetesi, Ahmet Emin Yalman’ın Vatan, Pazar günleri bir
Kitaplarınız hic yayınlanmasa idi, gene yazmaya devam
sanat sayfası yayımlamaya başladı. Büyük kitlelere ilk kez,
eder miydiniz?
resim, sinema, şiir ve öykü dalında hem bilgi hem örnekler
Hasan Ali Toptaş: Yazardım sanıyorum. Başka türlü ben veriyordu. Bu sayfada öykülerim yayımlandı. Daha sonra
kendi gözümde kendimi kabul edemezdim. Asıl önemlisi bu… henüz Akademi’de öğrenci değilken, görsel sanatlara
Yazmamayı da denedim diyebilirim. İlk iki kitabımı kendi duyduğu ilgi dolayısıyla o dönemin İstanbul’unun tek sanat
paramla bastırmıştım biliyorsunuz. Üçüncü kitabı aynı şekilde galerisi olan Maya’da açılan sergilerdeki ressamlarla
yayımlamayı göze alamadım ve o yıllarda yazmayı bırakıp konuşmalar yaptım Vatan için. Genç yazarlar -bütün dünyada
edebiyatla ilişkimi okur olarak sürdürmeye karar verdim. Ne öyle olmuştur- er geç bir yerlerde buluşurlar. Sanırlar ki aynı
var ki elime hâkim olamadım ve ben yine yazdım. O zaman yolda gidiyorlardır. Oysa, gideni vardır, gitmeyeni vardır.
da Yalnızlıklar’ı yazdım. Önemi yok. Önemli olan, onların genç oluşu ve yeni bir şeyler
“söylemek” istemeleridir.
(Kaynak: Lacivert Öykü ve Şiir dergisi sayı 21)

Anlatıma dayalı bir tür olarak ilk öykünüz nerede ve ne


zaman yayımlandı? İlk şiir, ilk öykü ve giderek ilk
romanınızda etkilendiğiniz kişiler veya akımlar nelerdir?

ÖRNEKLER
Şiirden hemen sonra ilk öyküleri yayımlamaya başladım.
Onlardan sadece birini, yanılmıyorsam, Av’da aldım; Yitik
Edebiyatla tanışmanız nasıl ve ne zaman gerçekleşti? İlk Gün, Vatan’da çıkan ilk öyküm odur. Ama ondan önce Yeni
etki kaynaklarınızdan bahseder misiniz? Ufuklar’da bir öyküm yayımlanmıştı. Doğrusunu isterseniz, o
yaştaki bir yazarın 16-17 yaşlarındaki bir yazarın neler
Sanat alanın merkezi durumunda olan bir kentte/ İstanbul’da bilebileceğini, eğer bir dahi değilse kestirmek zor değil.
yaşamanın verdiği kolaylıklarla çok erken yaşlarda okumaya Benim bir talihim oldu. Yeniyetmelik dönemimde, yani 14-15
ve yazmaya başladım. Sanat çevrelerine de böylece girmiş yaşlarımda piyasa romanlarıyla hiç karşılaşmadım. Hiç
oldum. Örneğin, Sait Faik’i tanıdığımda lisede öğrenciydim. okumadım, bilmediğim için de merak etmedim. Kimi zaman
Attila İlhan’ı, Salah Birsel’i, hemen ardından Melih Cevdet’i rastlantılar, insanın yaşamında belirleyici olur; bu benim
daha sonraları benim ilk yazılarımı yayınlayacak olan Vedat yaşadığım rastlantı mıdır, bilemiyorum. Benden 6-7 yaş
Günyol’u, lise öğrencilik yıllarımda tanıdım. Bütün bu kişilerin küçük bir yeğenimin yaş günü için ona bir kitap armağan
arasında beni en çok etkileyen Sait Faik olmuştur. Bunu etmek istedim. Bizim okulun karşısında bir kitapçı vardı,
birçok kez dile getirdim. Bir daha dile getirmiş olayım: Biz Beyoğlu’nda. Oraya girdim ve o ucuz kitaplardan birini (1
1950 kuşağının, özellikle öykücülerinin, Sait Faik’ten lira!) satın aldım. Çocukluk yıllarımda bana anlatılan
geldiğimize inanırım. Dostoyevski’nin o ünlü sözü: “Hepimiz Şahmeran adlı bir masal vardı. Çok severdim. Bir lira verip
Gogol’ün Palto’sundan geliyoruz.” Biz de kanımca, Sait Şahmeran’ı aldım. Küçük bir kitap. Armağan vermeden önce
Faik’den geliyoruz. Neden? Çünkü biz genç yazarlar yazmaya bir okuyayım dedim. Okumaya başladım.
başlarken gereksinimini duyduğumuz yenilik tohumlarını Sait
Faik’te bulduk. Neydi bu yenilik tohumları? O estetikle etiği Sibel Oral’ın Ferit Edgüyle yaptığı söyleşi
RÖPORTAJ

● Bir tür olarak tanınmış bir yeri, kişiyi,


eşyayı ya da sanat dalını dalını
araştırma, inceleme, gezip görme
yoluyla tanıtan; ayrıntılı bilgi veren
yazılardır.
● Eskiden gazete ve dergide
yayımlanan bu tür, günümüzde medyanın gelişmesiyle tüm
alanlarda kulanılır olmaya başladı.
Özellikleri
1. Röportaj yazarı, metnini bir hikâye gibi kurgulaması
gerekir. Olayları somut hale getirmek içim resim, fotoğraf,
tarihi bilgiler ve grafik bilgilerinden de faydalanabilir.
2. Röportaj, okuyucuyu sıkmayan ona hitap eden konulardan
seçilmelidir.
3. Röportaj yazarı, belgeleri, izlenimini, görüşlerini katarak
metnini kurgular.
4. Röportajın anlatımında diyaloglardan ve karşılıklı
sorulardan yararlanabilir.
5. Dil ve anlatım kısa cümlelerle metin hareketli hâle getirilir.
Dil, göndergesel işlevde kullanılır.
6. Röportaj, birinci kişi ağzından yazılır.
7. Röportaj yazarı açıklayıcı anlatım, öyküleyici anlatım,
betimleyici anlatım ve tartışmacı anlatım gibi bütün anlatım
yollarından yararlanır. Röportajda öykülemeye ağırlık verilir.
8. Röportaj, tek yazıdan oluştuğu gibi yazı dizisi haline de
getirilebilir.
MEB kitaplarında Mülakat 11. sınıfın 2. döneminde
işlenir.
Dünyada Jack London Hemingway, Sartre gibi pek çok ünlü
edebiyatçı, aynı zamanda röportaj türünde yazılar da kaleme
almıştır.
Bizim edebiyatımızda
▪Yaşar Kemal → Yanan Ormanlarda Elli Gün, Çukurova Yana
Yana, Peri Bacaları, Bir Bulut Kaynıyor, Allahın Askerleri,
Çocuklar İnsandır, Röportaj Yazarlığında 60 Yıl
▪ Fikret Otyam → Gide Gide
▪ Yılmaz Çetiner → Amerikan Yardımı ve Gerçekler

▪ Kenan Akın Filistin → Dramı ve Yaser Arafat

▪ Orhan Kemal → İstanbul’dan Çizgiler

Dursun Akçam → Analar ve Çocuklar, Doğunun Çilesi, Kan


Çiçekleri
Röportaj ile Mülakat Arasındaki “Mark Twain…” dedim.
Farklar “Aldırma,” dedi.
1. Mülakatta yalnızca soru ve cevap varken “Bak,” dedim. “Sait biliyorsun ki ben röportaj yaparım.”
mülakatı yapan kişinin yorumları yer almaz, “Sonra?” dedi.
Röportajda röportaj yapan kişi yorumunu
katar. “Söyle,” dedim.
Sait beni kırmadı. Teşekkür ederim.
2. Mülakatta sadece mülakat yapılan kişinin fotoğrafı yer
alırken röportajda birçok unsurun fotoğrafı kullanılabilir. Ben sual sormadan o başladı:
“Bana, Mark Twain Cemiyeti fahri üyeliği verildi, dünya
3. Mülakatta alanında ünlü kişi olmalıdır ama röportajda
edebiyatına ettiğim hizmetten ötürü. Birçokları gibi ben de
ünlü olmasının yanında her kesimden biri de olabilir. şaşırdım. Dünya edebiyatına hizmet filan etmediğimi
4. Röportajda gezi yazısı ve diğer türlerden deneme, sohbet, söylemeye ne hacet. Bu, üyelik verilebilmesi için uydurulmuş
nazik bir sebeptir sanırım.”
anı gibi metinlerden faylanırken mülakatta başka türlere yer
verilmez. Sait Faik Abasıyanık’ın Mark Twain Cemiyeti’ne fahri üye
seçilmesi üzerine Yaşar Kemal’in onunla yaptığı
5. Röportaj geniş bir haber özelliği taşıdığı için toplumun röportajından bir bölüm Kaynak: TÜRKÇE – EDEBİYAT DERS
bütün okuyucu kitlesine hitap etmeye yönelikken mülakatta ETKİNLİKLERİ
kitle biraz daha dardır.

ÖRNEKLER
ÖRNEKLER

Japonya niye, Türkiye nire! Sen bütün Türkiyeye malolmış


koskoca Barış Manço’yu Japonyalarda bul ve röportaj yap.
Bir gün, aklımda kaldığına göre Olacak iş değil. Ama elden ne gelir? Bu röportajı İstanbul'da
bir pırıl pırıl, cam gibi parlayan değil de Japonya'da yapmak kısmetmiş.
sonbahar sabahıydı, ona
Kadıköy iskelesinin
kanepelerinde rastladım. Puslu bir Tokyo
akşamıydı. Biz de biraz
“Ne var ne yok Sait?” dedim. hüzünlü gibiydik, çünkü
“Hikâye yazıyor musun?” Tokyo'daki son
“Yok,” dedi, “yaşıyorum.” saatlerimizi yaşıyorduk.
Manço'nun Shinjuku'da
Hüzünlü, ılık, insan sevgisi dolu hikayelerini Sait yazmaz, kaldığı Keizo Plaza
yaşar. Sait bir dertli, kötülüklerden, aşağılıklardan, dünyadaki Hotel'de onu tanımayan
cümle bayağılıklardan, kirden iğrenen bir ademoğludur. O yoktu. Odası 27. Bizi
daima iyiliği söylemiştir. kapıda karşıladı. Barış
Dünyaca ün almış Mark Twain derneğinin fahri üyeliğini Manço bizi görünce bir sevindi bir sevindi sormayın. Bizde de
aldığını duyunca, bu iş için Sait’in ne diyeceğini öğrenmek için ayrı bir sevinç. Kucaklaştık.
aradım. O gün öğleden sonra İstiklal Caddesi’ndeki "Beni buralarda nasıl buldunuz çocuklar yahu?" diye sordu.
kaldırımdan gittim geldim. Sonra Kadıköy iskelesine uğradım, Biz buluruz abi!" dedik. "Peki siz buralarda ne arıyorsunuz
orada da yoktu. Sait anacığı ile birlikte Burgaz adasında bakalım?" dedi anlak. Bizimle. gurur duymıqıu. Eski
oturur, bindim vapura ikinci gün oraya gittim. Anası Saitin şarkılarından konuştuk; "Dağlar dağlar", "İşte hendek işte
aynı gün İstanbula indiğini söyledi. İstanbulda, tarif ettiğim deve" gibi zamanın çok sevilen şarkılarını kelimesi kelimesine
kaldırımda ona rastladım. Gene dalgın, sinirliydi. Yüzünden ha tırladığımızı görünce duygulandı, gözleri doldu. Rüyasında
düşen bin parça olur derler ya, öyleydi. "Seyahat ya Resulallah" diye dua etmiş olması pek muhtemel
“Bu iş için ne dersin?” diyecektim, korktum. bu "Çağdaş Evliya Çelebi" ile Tokyo'da yaptığımız konuşmayı
sunuyoruz sizlere.
“Merhaba,” dedim.
- "Domates, biber, patlıcan" adlı şarkınız, içinde bazı
“Merhaba, eyvallah,” dedi. eleştiriler taşısa da özellikle zerzevatçılann çok hoşuna gitti,
“Ne var, ne yok?” dedim. sınıf atlamalarını ve kendilerini "uğurlarına şarkı bile
yazılan insanlar" zannetmelerini sağladı. Bir anda cümle
“İyilik,” dedi. manav ve zerzevatçılann sevgilisi oldunuz.
" Sağolsun manav ve zerzevatçı kardeşlerimiz bu şarkıdan
kendilerine epey pay çıkardılar ama, aslma bakarsanız
Toplumda veya doğada meydana
onlarla pek ilgisi yoktu. Daha ziyade ses kirliliğini
gelen çeşitli olay, durum,
eleştiriyordum bu şarkıda ben. Şarkı yapmak anlık bir olay ve
görünümle ilgili duyurulara haber,
şarkı yapılırken "Aman şu grubun hoşuna gitsin" diye
bu haberlerin halka duyrulması
düşünülmüyor.
amacıyla hazırlanan yazılara da
-Sizin melodilerinizle Japon melodi arasında bir yakınlıktan, haber yazısı denir.
iki ülke arasında da bir benzerlikten söz edilebilir mi?
Japonların müziklerinize ilgi göstermesini neye
bağlıyorsunuz? ÖZELLİKLERİ
Bir genellerne 1. Haber yazıları, günlük ve önemli olması gerekir. Bu
yapmak yönüyle fıkraya benzer.
istemiyorum.
Eğer iki ülke 2. Haber metinlerinin dili açık ve duru olmalıdır.
kültürleri 3. Yanlış ve toplumu yanıltacak haber yapılmamalıdır.
arasında
benzerlikler 4. Haber yazıları toplumun büyük bir kısmını ilgilendirmelidir.
varsa, bu ülke 5. Haber yapan kişi, tarafsız kalmalı ve yanlış anlaşılmalara
sanatçılarının yer verecek cümlelerden uzak durmalıdır.
birbirlerine yakın
şeyler yapması 6. Haber metni insanların ilgisini çekecek şekilde verilmelidir.
gerekiyordu. Oysa durum böyle değiL. Öyle olsaydı, bunca yıl 7. Günümüz insanı teknoloji yoğun kullandığı için haber
içinde sanat ve sanatçılar arasındaki ilişkiler daha fazla metinlerine istediği an ulaşabilir. Görsel ve işitsel yayın
olurdu. Olmadı. İnsanın kendinden bahsetmesi biraz acaip organlarıyla habere çok çabuk ulaşır. Bunun olumlu olumsuz
oluyor ama, benim yaptığım müzik Japonlar'a cazip geliyor. durumları da olablir.
Ben bunu Türkiye'de kimseye anlatamadım biliyor musunuz?
8. Haber metinleri sanat metinlerine de kaynaklık edebilir.
Dostoyevski “Suç ve Ceza” romanını, Orhan Kemal “Vukuat
-,Japonlar için "Kafasını teknolojiden kaldırmamayan Var” , Buket Uzuner “ Uyumsuz Defne Kamanın Maceraları
insanların sanatsal duyarlılığı da zayıfıtı" deniliyor. Doğru – Toprak “ romanını haber metinlerinden esinlenerek yazar.
mu?
Ben öyle düşünmüyorum. Japonlar kafalarını teknolojiden
5N 1K ÖZELLİKLERİ
kaldıramıyorlar, bu doğru. Pazar günleri bile çalışıyorlar, bu
da doğru. Ama eskiye ait değerlerini de bugüne kadar pekala Bir haber yazısında Ne ?, Neden ?, Nasıl ?, Ne zaman ?,
korumuşlar. Bundan sonra da koruyabilirler mi, bunu Nerede ?, Kim ? sorularının cevapları yer alır.
bilmiyorum. Hoş, bunu kendileri de bilmiyorlar. Genç kuşak
Japonlar'la konuştuğunuzda geleneklerinin gelecek asırlara Haber yazıları, 5N 1K’da yer alan sorulara verilen cevaplarla
taşınmasının kolayolmayacağını söylüyorlar. genişler. Bu soruların cevabının yer almadığı haber yazılan
eksiktir. Okuyucunun merakını gidermez, olayı tam olarak
Babaları gibi düşünmüyorlar. Mesela çay seramonisi yapacak yansıtmaz. Olay hakkında yeterli bilgiyi içermez.
geyşa arasanız, yok denecek kadar az. Onlar da büyük
otelerde çalışıyorlar. Japon gençlerin 2000'li yıllara daha
fazla bakmaktan ötürü geçmişle olan bağlarınıbir miktar ▪ Ajans: Haber toplama ve
askıya almış gibi bir halleri var. Ama bunun bilincinde dağıtma ile uğraşan kuruluştur.
olmaları gü Alil Bir problemin bilincinde iseniz, onu bilirsiniz. Ör. AA
Japon gençler bunun biiıncinde, bu iyi. Her pazar günü
onbinlerce Japon, Kyoto'yu (eski başkent) gezmeye gidiyor. ▪ Bülten: Özel veya resmî
Bizde onbinlerce insan Süleymaniye'yi yahut Anıtkabir'i ne kurum, kuruluş veya yetkili
zaman ziyarete gidiyor? kişilerce herhangi bir durumla
ilgili olarak süreli veya süresiz yayımlanan duyuru.
Barış Manço ile yapılan bir röportaj
▪ Asparagas: Gerçek olmayan, masa başında uydurulan,
MEB kitaplarında Röportaj 11. sınıfın 2. döneminde yalan haber, uydurma haber demektir.
işlenir.
▪ Dekroşe: Gazete ve dergilerde yan sütunlara taşan yazı,
başlık ya da resim.
▪ İktibas: Başka bir kaynaktan alınan haberin aynen
basılması, Tıpkı basım
▪ Fıkra (Köşe Yazısı): Bir yazarın herhangi bir konu veya HABER YAZMA TEKNİKLERİ
günlük olaylar hakkındaki görüşlerini, düşüncelerini
ayrıntılara inmeden anlattığı gazete ve dergilerde
yayımlanan kısa fikir yazılarına denir. PİRAMİT TEKNİĞİ: Habere yönelik bilgilerin, hedef kitlenin
ilgisine göre en önemliden daha az önemliye doğru
▪ Gazete: Politika, ekonomi, kültür ve daha başka sıralanması öngörülüdür.
konularda haber ve bilgi vermek için yorumlu veya
2. DÜZ PİRAMİT TEKNİĞİ: Ayrıntıdan başlanarak haberin
yorumsuz, her gün veya belirli zaman aralıklarıyla çıkarılan önemli unsurları sonda verilir.
yayın

▪ Haber: Toplumda birçok insanı ilgilendiren Bir olayın bir 3. DÖRTGEN YA DA KARE TEKNİĞİ: Az ve öz bilgi içeren
bilginin iletişim ve yayın araçlarıyla insanlara ulaşması haber girişinden sonra ayrıntıların azaldığı tekniktir.

▪ Manşet: Gazetelerin ilk sayfasına iri puntolarla konulan


başlık 4. TERS PİRAMİT TEKNİĞİ İLE KARE TEKNİĞİNİN BİRLEŞİMİ

▪ Sürmanşet: Gazetelerin birinci sayfasındaki logonun Önemli ve dikkat çekici unsurlar başta verilmekte, ayrıntılar
üzerinde kullanılan başlık, büyük başlık haberin sonuna bırakılır.

▪ Sütun: Gazete, dergi, kitap vb. yazılı şeylerde, sayfanın


yukarıdan aşağıya doğru ayrılmış olduğu dar bölümlerden 5. SERBEST YAZIM ŞEKLİ: Haberin anlaşılır olması şartıyla
her biri, kolon belirli kurallara bağlı kalınmadan yazılması esastır.

▪ Spot: Haber metninden daha büyük harfli puntolarla


dizilen, haber içindeki özellikleri vurgulayan, ana ayrıntıları
başlık kompozisyonu içerisinde sergilemek için kullanılan,
genellikle sıralamada başlıktan sonra yer alan haber
ayrıntısı

▪ Stop press: Son anda verilen haber.

▪ Muhabir: Gazetelerde, haber ajanslarında çalışan ve


haber toplayıp bunlara ulaştıran, haberleri bildiren, yazan
kimse.
▪ Tekzip: Yapılan haberin yanlış olduğunu bildirme,
yalanlama
▪ Tiraj: Gazete, dergi, kitap gibi şeylerin bir basılıştaki âdeti.

▪ Sansasyonel: Gazete okuyucusunu şaşırtan, ilginç, dikkat


çeken haberdir.

1.Haber yazılarında olaylar olduğu gibi


aktarılırken röportajda yazarın duygu ve
düşünceleri katılır.

2. Röportajda birinci kişili anlatım, haber yazısında ise


üçüncü kişili anlatım kullanılır.

MEB kitaplarında Haber Yazıları 10. sınıfın 2.


döneminde işlenir.
TÜRK EDEBİYATINDA TARİHÇESİ
▪ Göktürk Yazıtları en eski anı metni kabul edilir.(Akademik
kaynaklarda)
1.HATIRA (ANI)
▪ Baburşah'ın Baburnamesi (ilk anı- MEB kaynağında)
Bugün ile dünü birbirine bağlayan; ▪ Evliya Çelebi- Seyahatnamesi
hatıra, andaç ve yadigar gibi
▪ Peçevi İbrahim - Peçevi Tarihi Gezi + anı
isimlerle de adlandırılan anı,
yazarının kendi tecrübeleriyle baş ▪ K. İzzet Molla – Mihnet-i Keşan
başa kaldığı ve zaman zaman
gerçeklik ve geçmişle sınandığı bir
edebî türdür. Tanzimat Döneminde
▪ Akif Paşa- Tabsıra (Batılı anlamda ilk anı)
▪ Ziya Paşa- Defter-i Amâl
ÖZELLİKLERİ ▪ Muallim Naci- Medrese Hatıraları, Ömer'in Çocukluğu
1. Geçmiş zamanı, şimdiki zamanda kaleme alınmasıdır. ▪ Ahmet Rasim - Gecelerim , Falaka , Muharrir, Şair, Edip
2. İnsanı derinden etkileyen olay ve olguları geleceğe
▪ A.Cevdet Paşa- Tezâkir ve Marûzat ( Siyasal ilk anı)
aktarma ve tarihe ışık tutsun diye yazılır.
▪ Namık Kemal – Magosa Hatıraları
3. Yaşananların tamamını eksiksiz anlatılması beklenmez.
Yazar bazı anıları süzgecinden geçirip verir. ▪ Ebuziya Tevfik - Yeni Osmanlılar Tarihi
4. Bu türde tanınmış, bilim, sanat ve politika adamlarının
hatıraları çok kıymetlidir. Çünkü toplum önündeki önemli
kişilerdir. Servetifünûn Döneminde

5.Yazar bir takım belgelerle, mektuplarla, tanıklarla ▪ Halit Ziya Uşaklıgil - Kırk Yıl (1936), Saray ve Ötesi (1940-
inandırıcılığını artırabilir. 41), Bir Acı Hikâye (1942)
6. Anı yazarı, ister kronolojik bir tarzda isterse karışık ▪ Ahmet İhsan Tokgöz - Matbuat Hatıralarım
yazabilir.
▪ Hüseyin Cahit Yalçın - Edebî Hâtıralar
7. Anılarda anlatılan konular, yaşanmakta olan olaylardan
ziyade yaşanmış olaylardan oluşur. ▪ Mehmet Rauf - Edebî Hâtıralar

8. Ömer Seyfettin çocukluk hatıralardan alınmış hikâyeleri


“And, Falaka, Kaşağı, İlk Namaz” , Peyami Safa “Dokuzuncu Milli Edebiyat Döneminde
Hariciye Koğuşu” ve Orhan Kemal “Sağ İç” öyküsünde anı
türünden faydalanılır. ▪ Yakup Kadri – Anamın Kitabı , Vatan Yolunda, Zoraki
Diplomat, Politikada 45 Yıl, Gençlik ve Edebiyat Hâtıraları
▪ Yahya Kemal Beyatlı - Siyâsî ve Edebî Portreler (1968) ile
Çocukluğum, Gençliğim, Siyâsî ve Edebî Hâtıralarım (1973)
ANI İLE GÜNLÜK FARKI
▪ Refik Halit Karay - Minelbab İlelmihrab , Bir Ömür Boyunca
ve kronik eseri Üç Nesil Üç Hayat
1. Biri yaşarken (Günlük) diğeri yaşadıktan sonra yazılır.(Anı)
▪ Halide Edip Adıvar - Türk’ün Ateşle İmtihanı, Mor Salkımlı
2. Günlük günü gününe saptanan olaylar, düşünceler, Ev
duygularla oluşturulurken anı ise üstünden uzun yıllar geçmiş
olayları sonradan yazıya aktarırız.

ANI İLE BİYOGRAFİ FARKI

Biyografiler kişinin kendisiyle sınırlı kalırken anı yazarları dış


dünyadan da beslenir. Anıda dışsal olaylara yer vermek
önemliyken öz yaşam öyküsünde içsel olaylara yer vermek
önemlidir.
Cumhuriyet Döneminde ▪ Adalet Ağaoğlu – Göç Temizliği, Gece Hayatım
▪ Halide Nusret Zorlutuna - Bir Devrin Romanı ve Benim ▪ Nihat Behram – Dar Ağacında Üç Fidan
Küçük Dostlarım (Anı-roman) ▪ Latife Tekin – Gümüslük Akademisi(Anı roman günlük karışık)
▪ Abdülhak Şinasi Hisar - Boğaziçi Mehtapları, Boğaziçi ▪ Nazlı Eray – Bir Rüya Gibi Hatırlıyorum Seni
Yalıları, Geçmiş Zaman Köşkleri, Geçmiş Zaman Edipleri ,
▪ Selim İleri – Yaşadığım İstanbul, Issız ve Yağmurlu
Yahya Kemal’e Veda (hatıra-portre)
▪ Talip Apaydın- Karanlığın Kuvveti, Bozkırdaki Günler
▪ Halit Fahri Ozansoy- Edebiyatçılar Çevremde, Eski İstanbul
Ramazanları, Edebiyatçılar Geçiyor ▪ Salah Birsel -Boğaziçi Şıngır Şıngır Mıngır, Kahveler Kitabı,
Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu, Sergüzeşt-i Nano Bey ve Elmas
▪ Yusuf Ziya Ortaç - Portreler, Bizim Yokuş Boğaziçi (Anı+ günlük)
▪ Beşir Ayvazoğlu - Defterimde Kırk Suret ▪Abbas Sayar – Anılarda Yumak Yumak
▪ Halikarnas Balıkçısı - Mavi Sürgün ▪ Melih Cevdet Anday- Akan Zaman Duran Zaman
▪ Mehmet Çınarlı - Sanatçı Dostlarım
▪ Mehmet Seyda - Edebiyat Dostları MEB kitaplarında ANI 10. sınıfın 2. döneminde işlenir.
▪ Mina Urgan - Bir Dinozorun Anıları
▪ Oktay Akbal - Şair Dostlarım ÖRNEKLER
▪ Samet Ağaoğlu - Aşina Yüzler, Babamın Arkadaşları
▪ Zekeriya Sertel - Mavi Gözlü Dev
▪ Orhan Kemal - Nazım Hikmetle Üç Buçuk Yıl
“Uzun saçlarıyla Oktay Akbal olmak üzere içeri girdiğimizde
▪ Hilmi Yavuz -Geçmiş Yaz Defterleri, Ceviz Sandıktaki Anılar, solumuzdaki bir masada kitap yığınları, gazete tomarları
Bulanık Defterler üzerine kapanmış olan bir adam kafasını kaldırdı ve
karşısında ünlü yazarımızı görünce hayretle çığlık attı:
▪Hakkı Süha Sezgin – Edebi Portreler
- Aaa! Balzac gelmiş!
▪İsmet Kür – Anılarıyla Atatürk
O sırada biraz ötemizde, konsomatris olduğunu sandığım,
▪Ali Fuat Cebesoy- Sınıf Arkadaşım Atatürk balık etinde bir hanım Oktay Akbal’a bakarak gülümsedi:
Ahmet Ağaoğlu – Serbest Fırka Hatıraları “Atatürk “ konulu - “Şair dostlarım!..”
▪Hilmi Yücebaş - Atatürk’ün Nükteleri Fıkraları Arkadaşlar hanımı görünce Oktay Akbal’a masamıza davet
etmemiz gerektiğini söylediler. Oktay Akbal itiraz etti:
▪ Falih Rıfkı Atay - Çankaya, Zeytindağı, Atatürk’ün Bana
Anlattıkları - Neden?

▪ Ruşen Eşref Ünaydın – Atatürk’ü Özleyiş Konuşmayı duyan hanım yanıtı yapıştırdı.

▪ Necip Fazıl Kısakürek – Cinnet Mustatili- Yılanlı Kuyu (Anı + - Çünkü “yalnızlık bana yasak.”
günlük) , Babali (anı) Aynadaki Yalan (Anı roman) Oktay Akbal sohbet ederiz, çok okumuş biridir diyen
▪ Aziz Nesin – Bir Sürgünün Anıları arkadaşlara itirazlarını sürdürüyordu:
▪ Haldun Taner – Ölürse Tenler Ölür Canlar Ölesi Değil - Ne konuşacağız ki?..
▪ Sevgi Soysal – Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu (Biyografik Hanım yine bulunduğu yerden laf atmayı sürdürdü.
roman)
- Öyle demeyin Oktay Bey “insan bir ormandır.”
▪ Rıfat Ilgaz – Yokuş Yukarı, Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra
Oktay Akbal’ın bu edebiyat meraklısı hanıma direnecek hali
▪ Samim Kocagöz – Bu da Geçti Ya Hu kalmamıştı, boyun eğdi:
▪ Ahmet Hamdi Tanpınar – Cahit Sıtkıya Dair Hatıralar - Buyurun Hanımefendi!
▪ Vedat Nedim Tör- Yıllar Böyle Geçti Kadın sevinçle haykırarak masamızdaki yerini aldı:
▪ Semiha Ayverdi - İbrahim efendi Konağı ( Anı roman), Hey - “Yaşasın edebiyat!”
Gidi günler Hey, Ah Tuna Vah Tuna, Bağ bozumu, Ne idik Ne
Keyifle sürdürdü:
Olduk, Eceli Dostlar, Bir Dünyadan Bir Dünyaya, Hatıralarla
Başbaşa, Ratibe, Küplücedeki Köşk
- Biz de böyle doğmadık Oktay Bey, her şey sonradan “Nasıl fena değil, müfettişler geliyor; iyi veriyor, pekiyi
bozuldu. Ama “önce ekmekler bozuldu.” veriyor. Sen de fena değil diyorsun, nasıl olur böyle?”
Bir türlü hızını alamıyordu: Anası:

- Asıl suçumuz ne biliyor musunuz?.. “Yıllarca sordun, durdun. Ben sana çay döktüğün gün
kızsaydım, içindeki aslan küserdi. Dövseydim, o aslan ölürdü!
Hiçbirimizin cevaplamasına fırsat vermeden kendi yanıtladı: Böyle öğretmen falan olamazdın. İşte, sen de benim
yaptığımı yap ve sakin ol. Dayak atıp bu çocukların içlerindeki
- “Suçumuz insan olmak.”
aslanı sakın öldürme!…”
Artık iyice keyiflenmiş olan Oktay Akbal laf açılsın diye sordu: İçindeki Aslan , Fakir Baykurt’un Annesi Elif Baykurt’la Bir
- Hanımefendi, nerede oturuyorsunuz? Anısı
Kadının cevabına artık şaşırmadım:
- “Garipler Sokağı”nda.
1. GÜNLÜK (GÜNCE)
Baktım ki, sohbet “İstinye suları”ndan tehlikeli sulara doğru
yol alıyor, müdahale ettim:
- Oktay Akbal artık yeter, sonra yarın Ayla’lar hesap sorar.O Bazı yazarların, yaşadıkları önemli
geceyi sonra yıllar boyu çok konuştuk. olayları duygu ve düşüncelerini tarih
atarak bir deftere yazmasıyla
O olaylar gerçek miydi, o anılar yaşanmış mıydı yoksa oluşturulan türe denir.
düşlenmiş mi? Artık kesin olarak bilemiyorum.
● Günlük" terimi Tanzimat'tan sonra
Ali Sirmen’in Oktay Akbal’la anısı "ruznâme" ile karşılanmıştır. Divan
edebiyatındaki "vakayinâmeler" de
bir tür günlük sayılır.
ÖZELLİKLERİ
O günlerde şimdi herkesin bildiği çayın yeni yeni içilmeye
başladığı yıllarmış. Evlerinin önüne açılan kahveden gelen, 1. Kişinin kendi algısı ve bakış açısına göre yazılır.
hoş kokulara dayanamayan Fakir Baykurt bir gün; ”Çay 2. Üzerine mutlaka tarih atılır. ( Anıdan farkı)
isterim, ille de çay” diye tutturmuş, anası oğluna kıyamamış,
elinden tutup kahvenin önüne götürmüş, Kahveci Topal 3. Günlük yazarı yaşadığı anı içtenlikle anlatır.
Hüseyin’i çağırmış: 4. Yazarların bir nevi iç dökme yeridir. Özel bilgileri, özel
”Hüseyin bir bardak çay getir!” Çay gelmiş, çayın nasıl dünyaları burada yer alır.
içileceğini bilmeyen Fakir Baykurt, sıcak çaydan hızla bir 5. Birinci ağızdan yazıldığı için kısa ve etkilidir.
yudum içmiş ama ağzı yanınca bardağı yere atmış. Çay
dökülmüş ama toprak kaba olduğundan bardak kırılmadı, 6. Bütün anlatım biçiminden ve tekniğinden yararlanılır.
diyor. ”Anam şimdi vuracak? Şurama mı vuracak? Burama mı 7. Anlatımda "iç konuşma" tekniğinden yararlanılır.
vuracak?” diye korkarken anası kahveciyi yeniden çağırmış:
8. Kimi roman ve öykülerde "günlük", bir anlatım biçimi
”Hüseyin bir çay daha ver!”
olarak kullanılabilir.
Fakir Baykurt’a ikinci çay gelmiş. Çayı üfleyerek içmiş. Yıllarca
anasına sormuş durmuş: 9. Günlükte bir olay anlatılacaksa kronolojik bir sıra takip
edilir.
”Anacığım o gün çayı döktüm bir tokat vurmadın; neden
vurmadın?”
Bu sorunun yanıtını anası yıllar sonra oğlunnun öğretmenlik ● Günlükler neden yazılır? Bu soruya birçok cevap
yaptığı köy okulunda vermiş. verebiliriz. Olası cevapları ise kabaca şöyle sıralayabiliriz:
Oğlunun sınıfını görmek isteyen Elif Baykurt o gün sınıfa ▪ Bugünü gelecekte de hatırlamak için.
girer, oğlunun ders verişini izler.
▪ Dönemin ve kendisinin “ruhunu” sonraki kuşaklara
Beş sınıfı birden okutan Fakir Baykurt anasının ders izlemeye taşımak/aktarmak için.
geldiği günü şöyle anlatıyor:
▪ Kısa zaman içinde hatırlanması gerekilen gündelik
“Sınıfta estim, gürledim!”
durumları
Ders bitince dışarıya çıkıyorlar, yazar anasına soruyor:
“Anacığım, beğendin mi öğretmenliğimi?”
Anası:
“Eh, işte fena değil!” diyor…
GÜNLÜK ÇEŞİTLERİ ▪ Tomris Uyar - Gündökümü, Bir Uyumsuzun Notları (1975-
1980) , Günlerin Tortusu'ndan (1980-1984)
1. İçe Dönük Günlük:
Andrè Gide’in “Kalpazanlar” adlı romanı,
■ Yazarların kendi iç yolculuklarıyla örülü günlüklerdir.
Ayfer Tunç’un “Suzan Defter” adlı hikâye,
■ Yazar, bu günlüklerde düşündüklerini olduğu gibi yansıtır Nazım Hikmet’in “Saat 21-22 Şiirleri “adlı
ve son derece içtendir. eseri, Reşat Nuri Güntekin'in "Çalıkuşu" ve
Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun "Yaban"
■ Stendhal'ın günlüğü, Rus Puşkin'in "Gizli Günce", Fransız
romanları, günlük biçiminde düzenlenmiştir.
yazarı Andre Gide ve bizde Nurullah Ataç bu türün başta
gelen ustalarındandır.
MEB kitaplarında GÜNLÜK 9. sınıfın 2. döneminde
2. Dışa Dönük Günlük işlenir.
■ Yazar yaşadığı dönemin siyasi, sosyal olayları, akımları
hakkında bilgi verir.
■ Bu günlükler belge niteliği taşır.

■ Bizde Tomris Uyar bu günlüğü yoğun olarak kullanır.

3.Yapıtı Ortaya Çıkarma Sürecini Ortaya Çıkaran


Günlük
Yazar, bu tür günlüklerde yapıtı ile ilgili kaygılarını anlatır.
■ Falih Rıfkı Atay “Günlük” terimini ilk o kullanır.
■ Direktör Ali Bey'in "Seyahat Jurnali"(1897) adlı gezi kitabı ÖRNEKLER
batıdaki anlamıyla Türk edebiyatında görülen ilk günlüktür.
▪ Nigâr Hanım - "Hayatımın Hikayesi
▪ Cumhuriyet Döneminde ilk günlük Salah Birsel’in 26 Mart 1975
“Günlük”üdür.
“(…) Bizim buralar bu yığma semtler, ‘tepkisizler’le dolu…
▪ Nurullah Ataç : Günce, Uçuş Günlüğü, Gazi Günlüğü, Zaten en sık kullandıkları sözcük: ‘Fark etmez.’ (…) Boşver,
Avusturya Günlüğü Boşvermişim Dünyaya, Varsın Yansın Dünya gibi şarkılar bu
gençler için yazılıyor, şampuan ve krem reklamları onlara
▪ Salah Birsel: Günlük, Kuşları Örtünmek, Nezleli Karga, Bay sesleniyor. Oturuyorlar, kat kat giyinip kumaş ve yün
sessizlik, Aynalar Günlüğü
tüketiyorlar. Amerikan sigarası, o yoksa, sizin içtiğiniz
▪ Oktay Akbal: Yeryüzü Korkusu, Geçmişin Kuşları, Anılarda herhangi bir sigara. Ara sıra güldükleri oluyor, yalnız kendi
Görmek aralarında önceden kararlaştırdıkları şakalara. Kolaylık adına
herhalde. (…) Tepkisizler; düşünenleri, okuyanları,
▪ Ahmet Refik Altınay: Kafkas Yollarında savaşanları küçümsüyorlar. Özgürlük peşinde onlar. Özgür
▪ Falih Rıfkı Atay: Yolculuk Defteri olsalar ne değişecek acaba böyle ot gibiyken?”
▪ Tanpınar’ın Günlükleri 1953-1962 Tomris Uyar, Gündökümü
▪ Cemil Meriç’in Jurnalleri 1955 –1983
▪ Oğuz Atay’ın Günlükleri ise 1970 – 1977 yılları arasında 543. Gün
tutulmuştur.
“Milliyet Sanat’a uğradım. Fethi Naci Eleştiri Günlüğü’nü
▪ Cemal Süreya - "Günler" yollamış, biraz onu karıştırdım.
▪ Oktay Akbal - Anılarda Görmek (1965-`67), Geçmişin TV’de, sekiz otuz haberlerinde, birden, Edip Cansever’in ölüm
Kuşları (1968-`69), Yeryüzü Korkusu (1970-`75) ve 80´lerde haberi verildi. Bu haber inanılmaz ölçüde sarstı beni.
Bir Yazar (1980-`83) Rastlanmadık bir biçimde ve yüksek sesle ağlamaya
başladım. Oğlum fazla kaygılanmış, gelip avutucu şeyler
▪ Adalet Ağaoğlu - Damla Damla Günler I – II – III söyledi. Turgut’ta bunca sarsılmamıştım. Üst üste gelişte bir
şey var belki. Otuz yıllık arkadaşımdı. Yalnız sanat
serüvenimizi değil, haya serüvenimiz de iç içe durumlar
yaşamıştır.”
Cemal Süreya , Günler
16.7.1955 2. GEZİ YAZISI
QUINZE-VINGTS GECELERİ I
“Din, aşk, şiir: boşlukta yuvarlanan insanın bir yıldıza attığı
Bir yazarın, gezip gördüğü
merdivenler. İnanamayanların inananlara sataşmasında
yerlerin doğal güzelliklerini;
muhakkak bir parça kıskançlık da var. Keşke bütün insanlar
tarihî, coğrafî, ekonomik ve
aynı tanrıya inanabilseydiler. O zaman dünya cennet olurdu.
sosyal özelliklerini anlattığı
Sevmek yaşamaktır. Böceklerden kehkeşanlara kadar uzayan
yazılara gezi yazısı
bir sevgi… Bütün kâinatı ve kâinattan daha büyük bir
(seyahatname) denir.
yaratıcıyı sevmek, hem de ruhun ölmezliğine inanarak. Yani
ebediyet ölçüsünde bir sevgi. Dinsizlerin ölümü, insanı Seyahat dolayısı ile yazılan eserlere seyahatname adı verilir.
tahammül edilmez bir yalnızlığa sürüklemekten başka neye Arap edebiyatında seyahatname anlamında “rıhle” kelimesi
yarar? kullanılır.
Mağarasının duvarları arasında meçhul küvetlere yalvaran ÖZELLİKLERİ
iptidai insan, atom devrinin zındığından daha mı az akıllıydı,
1. Gezi yazıları edebiyatın yanı sıra tarihin, sosyolojinin,
bilmiyorum, ama daha bahtsız değildi. İnanmayan adamın
antropolojinin ve ekonominin ilgi alanına girer.
ebleh gururu! Hangi bilgimiz en iptidai dinin naslarından*
daha sağlam? 2. Gezi yazıları,bir çeşit yolculuk anılarıdır. Bu nedenle gezi
yazılarında gözlemlerden beslenir ve yazarın izlenimleri de
Oyuncak değiştiren çocuk daima daha kötü, daha hantal,
vardır.
daha tehlikeli oyuncaklar peşinde…”
3. Gezi yazılarında çoğu kez kronolojik zamanlı plân
Cemil Meriç, Jurnal
uygulanır. Yolculuk sırasında görülen ilgi çekici olaylar
izlenimci bakışla aktarılır.
4. Gezi yazısı yazmak çok zordur. Kuru bilgileri yorumlarla
canlı hale getirmek gerekir.
5. Gezi yazılarında yazar; açıklayıcı anlatım, öyküleyici
anlatım, betimleyici anlatım ve tartışmalı anlatım gibi bütün
anlatım yollarından yararlanır
6. Yazar anlattıklarının doğruluğunu; konuşma ile, bilgi
toplama ve fotoğraflarla desteklemeli, anlattıklarını bir
mantık çerçevesine oturtabilmelidir.

● Türk edebiyatında ilk seyahatname, Hoca Gıyaseddin


Nakkaş’ın 1422 yılında Acaibü’l-Letaif adlı “Hıtay
Sefaretnamesi” diye de bilinen eseridir.
En tanınmış seyahatname örnekleri
▪ Seydi Ali Reis - Mir’atü’l-Memâlik (Bazı kaynaklarda ilk
verilir.)

▪ Evliya Çelebi - Seyahatnâme


▪ Kâtip Çelebi- Cihânnümâ
▪ Ömer Lütfi - Ümit Burnu Seyahatnâmesi
▪ Keçecizade İzzet Molla - Mihnet Keşan
▪ Ahmet Mithat - Avrupa’da Bir Cevelan (Batılı tarzda ilk gezi)
▪ Ahmed İhsan - Avrupa’da Ne Gördüm
▪ Ahmet Şerif - Anadolu ‘da Tanin
▪ Ali Suad - Seyahâtlerim
▪ Ahmet Rasim- Romanya Mektupları
▪ Mehmet Rauf - On Birinci Mektup
▪ Halit Ziya Uşaklıgil - Almanya Mektupları
▪ Cenap Şahabettin - Hac Yolunda, Avrupa Mektupları, Âfâk-ı ▪ Mahmut Makal – Bizim Köy (anı + gezi + roman)
Irak
▪ Tarık Buğra – Gagaringrad ( Moskova Notları)
▪ Ahmet Haşim - Frankfurt Seyahatnamesi
▪ Sadri Ertem – Bir Vagon Penceresinden Ankara- Bükreş
▪ Halide Edip Adıvar - Dağa Çıkan Kurt(Gezi + hikaye),
▪ Yaşar Nabi Nayır – Balkanlar ve Türklük
Yolculuk Notları
▪ Ümit Yaşar Oğuzcan – Avrupa Görmüş Adam
▪ Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Alp Dağlarından ve Miss
Châlfrin’in Albümünden ▪ Selahattin Batu – Avusturya ve Venedik Günleri, İspanya
Büyüsü
▪ İsmail Habib Sevük - O Zamanlar (Kurtuluş Savaşı anıları),
Carablus Köprüsü ▪ Demir Özlü – Berlin Güncesi, İlkbahar
▪ Selim Sırrı Tarcan - Bugünkü Almanya ▪ Melih Cevdet Anday – Sovyet Rusya, Azerbaycan,
Özbekistan, Bulgaristan, Macaristan
▪ Faik Sabri Duran - İstanbul’dan Londra’ya Şileple Bir
Yolculuk ▪ Işıl Özgentürk – Büyülü Bir Yolda
▪ Celalettin Ezine - Amerika Mektupları ▪ Hasan Ali Yücel – İngiltere Mektupları, Kıbrıs Mektupları
▪ Ahmet Emin Yalman - San Fransisko ‘da Ne Gördüm ▪ Haldun Taner – Berlin Mektupları (Mektup+ gezi)
▪ Ahmet Hamdi Tanpınar - Beş Şehir, Paris Tesadüfleri ▪ Âşık Cemal- Amasya Seyahatnâmesi
▪ Bedri Rahmi Eyüboğlu - Canım Anadolu ▪ Erdem Bayazıt – İpek Yolundan Afganistan’a
▪ Hikmet Birand - Anadolu Manzaraları ▪ Şevket Rado – Amerikan Masalı
▪ Selahattin Batu - İsviçre Günleri ▪ İlhan Selçuk – Sovyetler, İran, Amerika İzlenimleri
▪ Reşat Nuri Güntekin - Anadolu Notları ▪ İlber Ortaylı – Üç Kıtada Osmanlılar
▪ Burhan Arpad - Avusturya Günlüğü ▪ Şükufe Nihal – Finlandiya
▪ Falih Rıfkı Atay - Bizim Akdeniz, Faşist Roma, Kemalist ▪ Fevzi Halıcı – Struga Şiir Akşamları
Tiran, Deniz Aşırı, Moskova-Roma, Taymis Kıyıları, Tuna
▪ Aziz Nesin – Duyduk Duymadık Demeyin, Dünya Kazan Ben
Kıyıları, Hind, Gezerek Gördüklerim
Kepçe
▪ Gülten Dayıoğlu - Kafdağının Ardına Yolculuk
▪ Samiha Ayverdi – Yeryüzünde Birkaç adım
▪ Yavuz Bülent Bakiler - Üsküp’ten Kosova’ya, Türkistan
Türkistan
▪ Buket Uzuner - Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notları
▪ Fürüzan - Balkan Yolcusu, Yolcu Defteri, Gezerek
Gördüklerim GEZİ YAZISI İLE RÖPORTAJ ARASINDAKİ FARK
▪ Nedim Gürsel - Bir Avuç Dünya
▪ Fikret Otyam - Gide Gide 1-2-3, Ne Biçim Amerika Ne Biçim ▪ Röportajda öyküleme tekniği ile olay sıralı verilirken Gezi
Rusya yazısında bu teknik pek kullanılmaz.
▪ Abdi İpekçi – Dünyanın Dört Bucağından, Yarının Kıtası ▪ Röportajda toplumsal olaylara dikkat çekme varken gezi
Afrika yazısında sıradan mekânlar da konu olablir.
▪ Azra Erhat - Mavi Anadolu, Mavi Yolculuk ▪ Gezi yazılarında insanların konuşmalarına fazla yer
▪ Mina Urgan – Bir Dinozorun Gezileri verilmez.

▪ Nadir Paksoy - Bir Demet Pasifik , Sırt Çantamda


Coğrafyalar , Kuzey Sardunyaları, Gözümden Afrika , Gezgin
Bir Hekimin Dünyası, Yaş 21:Hayber
▪ Orhan Kural - Yol Türküleri, Bay Gezen 14, Dünya
Döndükçe İnsan Gezdikçe, Bir Gezginin Dünyası, Bir Tutam
Dünya, Ve Sekiz Oldu, Ufukların Ötesinde, Sibirya'dan Şiliye,
Gezginin Gölgesi, Göçmen Kuşun Kanadında, Köşe Bucak
Dünya, Yol Çağrısı, Gizemli Coğrafyalar, Dünya Kalemimin
Ucunda
▪ Zeynep Oral – Uzak Doğum
ÖRNEKLER 4.BİYOGRAFİ
(YAŞAM ÖYKÜSÜ)
Edebiyat, sanat, siyaset, ticaret vb.
“Bu şehirde kırk gün kaldık. İki dirhem vererek iri bir koyun alanlarda dikkat çekmiş, tanınmış
satın alabiliyor, yine iki dirhemle bize yetebilecek kadar insanların hayatlarını, eserlerini,
ekmek bulabiliyorduk. Bu yiyecek bize tam gün kafi başarılarını okuyucuya bilgi vererek
geliyordu. Kafilemiz on iki kişiden müteşekkildi. İki anlatan türe denir.
dirhemlik bal alsak hepimiz doyuyorduk. Bir dirhemlik
kestane ile ceviz aldık mı hepimiz yesek de artıyordu! Kış
mevsiminin en soğuk günlerini geçirdiğimiz halde bir yük ÖZELLİKLERİ
odun tek dirheme satın alınabiliyordu! Bugüne kadar
1. Yaşam öyküsü gerçeği anlatmalıdır. Düş gücü katılmaz,
dolaştığım bunca ülke arasında bu şehir kadar ucuzunu
tarihsel gerçeklik ön plana çıkarılır.
görmedim!”
2. Yazar, yaşam öyküsünü açık, yalın ve gerçekçi bir şekilde
İbn Battuta Seyahatnâmesi, Kastamonu gezisi
yazmalıdır.
3. Biyografi yazarı, kişiye ait tüm belgeleri (mektup, günlük,
“Aşağılarda, yemyeşil ve geniş Vardar Ovası’nda bir akşam fotoğraf, anı defterii basın haberleri vb.) ve yazılı
güneşinin ışıklarıyla yıkanan eski Üsküp, gerçekten firuze kaynakların yanı sıra sözlü tanıklıkları da değerlendirir.
kubbeleriyle, hanlarıyla, hamamlarıyla, kervansaraylarıyla,
4. Yazar, anlattığı kişinin hikâyesini kronolojik sırayla
köprüleriyle, tekkeleriyle, çalımlı saat kuleleriyle ve şerefeleri
verebilir.
yıkılmış mahzun minareleriyle bizim çehremiz, bizim ruhumuz
gibiydi… Gözlerimizin önünde canlı bir tarih vardı ve MÖ IV. 5.Kişiyi tüm yönleriyle tanıtımında bireysel ve toplumsal
yüzyıldan zamanımıza kadar uzanan bu tarihin 523 yılında, yönleri de verilir.
bizim mührümüz, bizim tuğralarımız, tuğlarımız,
6. Yaşam öyküsü anlatılacak kişinin öğrenim
sancaklarımız okunuyor, yükseliyor, dalgalanıyordu. Bu
durumu,yetişmesinde etkili olan unsurlar belirtilir.
bakımdan içimde sanki mehter marşları çalıyordu…”
7. Yaşam öyküsü yazarı, kişinin yaşamı aşırı yerme ve
Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp’ten Kosava’ya
övmelerden uzak tutulmalıdır.
8. Üçüncü kişili anlatım kullanılır.
“Çağlayan sesleri ile gönül oyalayıp renklerine, resimlerine
● Yaşam öyküsünün dünya edebiyatında ilk örneği Yunanlı
doyamadığımız bu şeyin adına tabiat diyoruz. Burada
Plutarkhos’un “Paralel Hayatlar” eseridir.
tabiatın her türlüsü var: Lübnan çamları yetişen yaylaları ile
dağ ve orman tabiatı, denize yukarıdan bakan ve çağlayan ● Stefan Zweig “Dünya Fikir Mimarları “ önemli bir örnektir.
döken sonra uzaklarda alçala alçala geniş ve derin bir
● 8. yüzyıl Orhun Yazıtlarında bu türün özellikleri görülür.
kumsalda eriyen yalısı ile eşsiz bir kıyılar tabiatı, sağa
döndüğünüzde gözlerinizi görünmez çizgileri ile dinlendiren ● Divan edebiyatında şairleri anlatan bu eserlere, "Tezkire"
sola baktığınızda hayalinizi enginler rüyası içinde sallayan denirdi. Anadolu sahasında Sehi Bey’in “Heşt Behişt” eseri
deniz tabiatı iki taraça ile Toros eteklerine doğru geniş, düz bu türün ilk ürünüdür.
avlık ve seyranlık ova tabiatı, hepsi, her çeşidi var. İsviçre'deki
Türk edebiyatında batılı anlamda biyografi, Tanzimat
dağ karşınızda, Riviyera'daki kıyılar önünüzde
Döneminde görülür. Mehmet Siraceddin, R. Mahmut Ekrem,
Macaristan'daki ova arkanızdadır.
Ebüzziya Tevfik, Muallim Naci, Namık Kemal, Faik Reşat,
Kaleleri, sarayları ve mezarları ile oyma kayadan, kapılarında
Beşir Fuad, Ahmet Mithat bu türde ürün vermişlerdir.
İskender'i durduran Termesus, işte şu tepenin üstündedir.
Atina'ya kadar gül yağı ve balsam yollayan Phaselis (Faselis),
karşı kumsalın biraz yukarısındadır. Eski Olbiya, ağaçlarını
Son dönemde yaşam öyküsünü roman tarzının
gördüğünüz çiftliğin yanlarında idi. Siz, kendiniz, şimdi
içinde kullanan yazarlar görülür. “Biyografik
Bergama Kralı II. Attalus'un kurduğu 2099 yıllık Attalia
roman” denilen bu türde kurgu ön planda olup
(Atalya)'nın içindesiniz. Yirmi yirmi beş kilometrede bir
yaşam öyküsü malzemedir.
jimnazları ile tiyatroları ve stadyumları ile surları ve sütunları
ile bir site yıkılarına rastlıyorsunuz. Bu tarihtir. Onun da devir
devir, bin türlüsü, bin hatıralısı var.”
Falih Rıfkı Atay, Gezerek Gördüklerim

MEB kitaplarında GEZİ YAZISI 10. sınıfın 2.


döneminde işlenir.
ESERİN ADI YAZAR ROMANDA ESERİN ADI YAZAR ROMANDA
ANTILAN KİŞİ ANTILAN KİŞİ
Tek Adam Ş. Süreya Atatürk Şah ve Sultan İskender Pala Y. Sultan Selim –
Aydemir Şah İsmâil
İkinci Adam Ş. Süreya İsmet İnönü Efsane İskender Pala Barbaros
Aydemir Hayrettin
Hava Kurşun Gibi Ağır Hıfzı Topuz Nazım Hikmet Mihmandar İskender Pala Eyüp Sultan

Bir Bilim Adamının Oğuz Atay Mustafa İnan


Başın Öne Eğilmesin Hıfzı Topuz Sabahattin Ali
Romanı

Uluç Reis Halikarnas Balıkçısı Uluç Reis


Vatanı Sattık Bir Pula Hıfzı Topuz Namık Kemal
Turgut Reis İskender Pala Turgut Reis
Çılgın ve Özgür Hıfzı Topuz Neyzen Tevfik Gezgin Sadık Yalsızuçanlar İbn-i Arabî
Elbet Sabah Olacaktır Hıfzı Topuz Tevfik Fikret Anka Sadık Yalsızuçanlar Niyâzî Mısrî
Bir Tatlı Huzur Ayşe Kulin M. Nurettin Hayyam Sadık yalsızuçanlar Ömer Hayyam
Selçuk
Bir Dehanın Romanı Hasan Ali yücel Goethe
Füreya Ayşe Kulin Füreye Koral
İslâmcı Bir Şairin Mehmet Emin Mehmet Âkif
Adı Aylin Ayşe Kulin Aylin Devrimel Romanı: Mehmet Erişirgil
Handan Ayşe Kulin Halide Edip Âkif
Adıvar Cemil Şevket Bey, Selim İleri Nihat Sırrı Örik
Köprü Ayşe Kulin Recep Yazıcıoğlu Aynalı Dolaba İki El
Revolver
Türkan Ayşe Kulin Türkan Saylan

Bozgunda Fetih Rüyası Beşir Ayvazoğlu Yahya Kemal


MEB kitaplarında BİYOGRAFİ - OTOBİYOGRAFİ 9.
Eve Dönen Adam Beşir Ayvazoğlu Yahya Kemal sınıfın 2. döneminde işlenir.
Büyük Ağa Beşir Ayvazoğlu Tarık Buğra

Güneş Rengi Bir Yığın Beşir Ayvazoğlu Tarık Buğra ÖRNEKLER


Yaprak

Kuğunun Son Şarkısı Beşir Ayvazoğlu Şeyh Galip

Benim Adım Yunus Mustafa Necati Yunus Emre


Emre Sepetçioğlu 1936'da İzmir'in Karşıyaka İlçesinde
dünyaya geldi. Metin Oktay, futbol
Bir Ben Vardır Benden Emine Işınsu Yunus Emre
kariyerine 1951 yılında İzmir'in amatör
İçeri
takımlarından Damlacıkspor'da başladı.
Hak Çalabım Mehmet Önal Yunus Emre Burada 8 numaralı formayı giydi.
Oynadığı ilk karşılaşmada iki gol birden
Gel Gör Beni Aşk Mustafa Akgün Yunus Emre atarak tüm dikkatleri üzerine çekti.1955'te Galatasaray ile
Neyledi? anlaştı. 1956-56 ve 1957-58 sezonlarında İstanbul
Yunus Ahmet Efe Yunus Emre Profesyonel Ligi şampiyonlukları yaşarken; ligde attığı
gollerle üç sezon üst üste gol kralı oldu. 1959'da kurulan Millî
Var Yarına Özgen Keskin Yunus Emre Lig'de de gol krallıkları yaşamaya devam etti ve ligin ilk üç
Od İskender Pala Yunsu Emre sezonunda gol kralı unvanını korudu. 1961 yılında Serie A'da
mücadele eden Palermo ile sözleşme imzaladı. Burada bir
Halide Edip İpek Çalışlar Halide Edip sezona yakın top koşturduktan sonra ertesi yıl Galatasaray'a
Adıvar döndü. Futbol hayatı boyunca 6 kez gol kralı oldu ve 217
gollük bir rekora imza attı.
Bukağı Emine Işınsu Niyâzî Mısrî
13 Eylül 1991 tarihinde Boğaziçi Köprüsü çıkışında geçirdiği
Uzak Ülke Fatma Fatma Aliye
trafik kazasından sonra kaldırıldığı Haydarpaşa Numune
Barbarosoğlu Hanım
Hastanesi'nde vefat etti.
Metin Oktay’ın biyografisi, Milliyet gazetesi
5. OTOBİYOGRAFİ (ÖZ
“ Atilla İlhan, 1925 yılında İzmir’in
YAŞAM ÖYKÜSÜ)
Menemen ilçesinde dünyaya gözlerini
açtı. Babası Bedri Bey aruzla şiir
Bilim,edebiyat, sanat, siyaset vb.
yazan bir Divan şairiydi. Bu nedenle
alanlarda tanınmış kişilerin kendi
şiire düşkün ve edebî yönü güçlü
kalemiyle kendi yaşamını
çocuk olarak yetişti Atilla İlhan.
anlatmasına denir.
Ortaokuldan sonra İzmir Atatürk
Lisesinde okurken Türk Ceza Kanuna
aykırı davrandığı gerekçesi ile ÖZELLİKLERİ
tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. 1. Birinci kişinin ağzından (Ben) yani yazarın kendisini
Danıştay kararı ile eğitimini sürdürme kararı ile İstanbul Işık anlatmasıdır.
Lisesinden mezun oldu. Üniversite eğitimini hukuktan yana 2. Yazar, merkeze kendisini alır ve zamansal sıralamayla
kullandı fakat okulunu bitirmeden yarıda bıraktı. hayatını aktarır.
6 yıl Paris’te yaşadı ve ülkeye döndü. Birçok gazete ve 3. Öz yaşam öyküsünde yazar, istemediği bölümleri veya özel
dergide çalıştı. Babasının ölümü ile İzmir’e döndü burada yerleri kırpabilir çünkü ondan nesnel olmasını beklenmez.
Demokrat İzmir gazetesinin genel yayın yönetmenliği ve
başyazarlığını üstlendi. Bilgi Yayınevi danışmanlığını da 4. Yazar doğal ve yalın bir dil kullanmalı ki okuyucuyu
yapmıştır. sıkmasın.

Atilla İlhan aynı zamanda sinemaya da merak sarmıştı. Bu 5. Otobiyografi yazarı , yaşam öyküsünü yazarken anı, günce
alanda 15 âdet senaryo yazdı ve senaryolarında” Ali gibi türleri belge olarak kullanır. Bu belgeler onun gerçeğe
Kaptanoğlu” takma adını kulandı. daha yakın olmasını sağlar.

İlk şiiri “Balıkçı Türküsü” Yeni Edebiyat dergisinde yayınlandı.


“Nevin Yıldız” ve “Beteroğlu” takma ismi ile Yücel ● Modern anlamda ilk otobiyografi, Rousseau’nun “İtiraflar
dergilerinde şiirleri yayınlandı. “ adlı eseridir.
CHP şiir yarışmasında” Cebberoğlu Mehemmed” şiiriyle ikinci Türk edebiyatında yazılan öz yaşam öyküsü
oldu. Bu başarısından sonra çok sevildi. Dönemin ünlü yazılan eserler
edebiyat dergilerinde şiirleri ve yazıları yayınlandı. Türk
edebiyatının önemli isimleri arasına girmeyi başardı.
▪ Muallim Naci- Ömerin Çocukluğu
Atilla İlhan, Garip Akımı ve İkinci Yeni Şiire karşı gelen
şairlerden oldu. Maviciler adı ile bilinen toplumcu gerçekçi ▪ Yusuf Akçura – Kendim yahut Defter-i Amalim
şiir akımını başlattı.
▪ Nigar Hanım – Nigar Binti Osman – Hayatımın Hikâyesi
Şiirlerinde yeni bir ses düzeni oluşturdu kendine has bir üslup
▪ Halikarnas Balıkçısı – Mavi Sürgün ( Anı da var)
geliştirdi.
▪ Halit Ziya – Kırk Yıl
“Yağmur Kaçağı” ve “Ben Sana Mecburum” gibi şiir kitapları
ile genç şair kuşağını etkilemeyi başardı. ▪ Ayla Kutlu – Zaman da Eskir
“Yasak Sevişmek”, “Elde Var Hüzün” kitaplarında yer alan ▪ Necip Fazıl Kısakürek - Kafa Kâğıdı
şiirlerinde divan şiirinden ve şarkılardan yararlandı. ▪ Aziz Nesin - Böyle Gelmiş Böyle Gitmez
“Sokaktaki Adam” ve “Zenciler Birbirine Benzemez “ ▪ Fakir Baykurt – Kavacık Köyünün Öğretmeni, Bir Tös Vardı
romanlarında tarihse konulara ağırlık vererek Öz Türkçe
akımına karşı çıkan bir tutum sergiledi. ”
Kidega Yayınevi- Attila İlhan Biyografi ● Bazı romancılar kendi hayatını kurgusal olarak roman
haline getirir.
OTOBİYAGRAFİK ROMAN
▪ Peyami Safa – Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
▪ Elif Şafak – Siyah Süt
▪ Orhan Kemal – Baba Evi, Avare Yıllar, Arkadaş ıslıkları,
Cemile
▪ Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna
▪ Dursun Akçam- Kafdağının Ardı
▪ Rıfat Ilgaz – Sarı Yazma “ Babam Azerbaycan asıllı Mehmet
Karaca ve annem ise Ermeni asıllı Toto
▪ Bekir Yıldız – Türkler Almanya’da
Karacaydı. Evimizde ikisinin de sesli tonları
▪ Erdal Öz – Defterimde Kuş Sesleri müzik gibi gelirdi.Babam Şenlik’ten şiirler
okur ve sazın her tınısı beni benden alırdı.
▪ Abdülhak Şinasi Hisar – Fehim Bey ve Biz
Annem de sanki o türkülerin acısını yaşar
▪ Vüsat O. Bener – Bay Muannit Sahtegi’nin Notları gibi söylerdi işte böyle bir ortamda
büyüdüm. Lisede babam yeteneğimi keşfetmiş gibi Robert
▪ Hasan Ali Toptaş – Kayıp Hayaller Kitabı, Kuşlar Yasına
Lisesi'nde iyice geliştim. Aslında sanatçı bir çiftin
Gider
çocuğuydum ama müzik ile ilk tanışmam annemin teyzesi
▪ Nazlı Eray - Sis Kelebekleri Rosa Felegyan’dır. Bana piyano notaları ve piyano nağmeleri
öğretti, bu belki de ilk profosyonel olarak notayla
▪ Tezer Özlü – Çocukluğun Soğuk Geceleri
tanışmamdı. Lisedeyken dünya müziğini kavuran rock
▪ İnci Aral- İçimden Kuşlar Göçüyor müziğine ilgi duydum. Kız arkadaşlamı da etkilemek için
başaldığım bu müzik hayatım oldu aslında. “
▪ Mehmet Eroğlu - Issızlığın Ortasında
Cem Karaca’nın Otobiyografisi, Cumhuriyet gazetesi 21
▪ Şevket Süreya Aydemir - Suyu Arayan Adam
Ağustos 1998
▪ Ayşe Kulin – Babama
▪ Hasan Ali Yücel – Hayatım
BİYOGRAFİ TÜRLERİ
▪ Talip Apaydın -Ortakçılar
▪ Aziz Nesin – Erkek Sabahat
▪ İskender Pala – İki Darbe Arasında
A. MONOGRAFİ
▪ Buket Uzuner- Gümüş Yaz Gümüş Kış
Monografi, bir kişi veya bir
sorunu ya da bir olgu,
ANI - OTOBİYOGRAFİ FARKI
durum ve konuyu farklı bir
▪ Anı türünde, kişinin çevresi ile olan ilişkileri çok bakış açısıyla derin bir
daha fazla ön plana çıkarken dış olaylara daha çok dikkatle, en ince
yer verilir. Oysa otobiyografi yazan kendi varlığının gizli ayrıntılarını dahi atlamadan asıl kaynaklara ve bilimsel bir
kalmış yönlerini araştırır. sisteme dayalı olarak inceleyip değerlendiren çalışmadır.
▪ Anı yazarı hayatının belli bir dönemini anlatırken
otobiyografide yazar hayatının bütün önemli olaylarını
ÖZELİKLERİ
anlatır.
1. Tek kişinin hayatının her yönünü ayrıntılarıyla verir.
▪ Anı yazarı otobiyografilere göre daha öznel bir tavır
sergiler. 2. Monografide tek yön üzerine derinlemesine bir araştırma
yapılıp kimsenin pek bilmediği özellikleri verilir.
3. Monografide özellikle farklı yönler üzerinde yoğunlaşma
ÖRNEKLER söz konusudur.

“1916 ya da 1917 güzüne doğru doğmuşum. Sanırım üç


yaşına geldiğimde Zile’ye taşındık. Beni hemen anaokuluna
verdiler. Annem,benim için gösterdiği ihtisasla hemen hiç
bırakmadı. Sabahları döverek okula göndermek isterdi, ben Biyografiden farkı, biyografide hayatın tümünün
de gider gitmez kaçardım. Ya eve ya da ablalarımın okuduğu monografide tek yönünün ele alınmasıdır.
İnas Mektebine kaçardım. Kendim de ablalarım da sıkıntı
çektik. (…) Sonunda evimize çok çok uzak olan Dutlupunar
İlkokuluna verdiler. Öğretmenim uzun ak sakallı, nur yüzlü
biriydi. Hiçbir derste bizi kapatıp gitmez. Çok sevgi gösterir
ve el işi kağıtlarından levhalar yaptırırdı. Pamuk Hoca beni Eleştiriden farkı, monografi; bilimsel nitelikli
öyle bir bağladı ki bir daha hiçbir okuldan, dersten olması bakımından eleştiri türünden ayrılır.
kaçmadım. Ertesi yıl da Artova’ya taşındık.”
Kaynak: Muzaffer Uyguner, Cahit Külebi Yaşamı
EDEBİYATIMIZDA MONOGRAFİK ESERLER B. PORTRE
▪ Şevket Süreyya Aydemir - Tek Adam, İkinci Adam Bir kişiyi karakteristik özellikleriyle
okuyucu kitlesine tanıtmak amacıyla
▪ Tahir Alangu - Ülkücü Bir Yazarın Romanı
yazılan edebi yazılara portre denir.
▪ Nezihe Araz - Dertli Dolap
▪ Oğuz Atay - Bir Bilim Adamının Romanı
ÖZELLİKLERİ
▪ Yakup Kadri- Ahmet Haşim, Atatürk
1. Portrede amaç kişinin bir yönünü
ayrıntılı anlatmakdır.
Üniversitelerde yüksek lisanslar ve doktoralarda bir yazarın 2. Portrenin en önemli yapısı gözlemdir.
bir özelliği ayrıntılı incelenirse Monografi olur.
3. Portre; roman, öykü, anı, gezi yazısı, biyografi ve
▪ Hasan Ali Toptaş romanında folklorik unsurlar otobiyografi türlerinin içinde yer alabilir. Kısacası portre,
hem edebi türler içerisinde hem de bağımsız olabilir.
▪ Mehmet Akif şiirinde din anlayışı
4. Portreler, her ne kadar fotoğraf gibi kabul edilir.
▪ Cahit Cülebi şiirinde Anadolu
5. Portrede kişinin yaşamından bahsedilmez, kişinin fizikî
▪ Turan Oflazoğlu oyunlarında Osmanlı tarihi vb.
ya da ruhsal özellikleri anlatılır.
6. Portreler, fizikî portre ve ruhî portre olmak üzere ikiye
ayrılır.
ÖRNEKLER
Fizikî portre; Kişilerin dış görünüşlerinin anlatıldığı
portrelerdir.Kişiyi diğer insanlardan ayıran dış
“ Küçük yaşta başladığı resim çalışmalarını Galatasaray özellikleri iyi bir gözlemle verilmesidir. Daha
Sultanisi’ndeki öğrenim yıllarında da sürdüren Tevfik Fikret’in nesneldir.
resim hocası, François-Claude Hayette adında bir Fransızdır.
Hayette Sultan Addülaziz’in emriyle resim eğitimi almak
üzere Paris’e gönderilen Şeker Ahmet Paşa’nın arkadaşıdır ve Ruhî portrede; ise kişinin ahlâkı, alışkanlıkları,
İstanbul’a çağrılarak Mekteb-i Sultaniye’ye hoca tayin düşünceleri ilginç bir üslûpla yazılmasıdır. Fizikî
edilmiştir. Nitekim Şeker Ahmet Paşa’nın 1873 yılında portreye göre daha zordur.
Sultanahmet’teki sanat okulunda açmış olduğu Türkiye’deki
ilk resim sergisine katılan Galatasaray Sultani’si
öğrencilerinin resimleri bu hocanın yönetimi altında Monografi ile Portre Farkı;
yapılmıştı.
Monografi, daha detaylıdır ve bilimsellik ön
Ressam şair Fikret, bazı şiirlerinde nasıl tabiat manzaralarını, plandadır. Portreyi de içine alır.
günlük hayat sahnelerini tasvir etmişse, hakiki veya hayali
şahısların (tiplerin) portrelerini de çizmiştir. Rübâb-ı
Şikeste’nin dikkati çekici bölümlerden birini, Fikret’in sevdiği Portre türü ile yazılmış eserler
şairlerin, maddi ve manevi portrelerini çizdiği “Aveng-i
▪ Ruşen Eşref Ünaydın, Diyorlar ki
Tesavir” teşkil eder…”
▪ Refik Halid Karay, Tanıdıklarım
Kübra Demir, Tevfik Fikret’in Resmindeki Şiir, Şiirlerindeki
Resim, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi yüksek ▪ Hüseyin Cahit Yalçın, Edebî Hatıralar
Lisans çalışması 35. Sy.
▪ Yusuf Ziya Ortaç, Bir Varmış Bir Yokmuş - Portreler
▪ Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları
▪ Samet Ağaoğlu, Âşina Yüzler
▪ Yahya Kemal Beyatlı, Siyasî ve Edebî Portreler
▪ Nihad Sami Banarlı, Kitaplar ve Portreler
▪ Atilla Özkırımlı, Tarihe Not Düşmek
▪ Cemal Süreya, 99 Yüz
▪ Oral Çalışlar, Deniz Gezmiş’ten Yaşar Kemal’e Portreler
▪ M. Orhan Okay, Silik Fotoğraflar – Portreler
ÖRNEKLER C. NEKROLOJİ
“… Her vakit alaycı, şakacı ve hafif ruhlu Refik Ölen ünlü bir kişinin ardından ölen
Halit! Sanki Beyoğlu’nda buluşup eğlendiğimiz kişiyi çok seven yakın çevresindeki
günlerden bu yana hayatında hiçbir değişiklik olmamış, sanki insanlar onun üstün özelliklerini,
birkaç saat önce benimle birlikte imiş ve sanki buradaki duydukları güzel haberleri duygusal
kimselerle kırk yıldan beri tanışırmış gibi hemen herkesle bir yaklaşımla yazıya aktarılan edebî
senli benli konuşarak ve beni karısına takdim ederken ‘İşte, türdür.
benden hikâyelerini dinleyip bıkıp usandığın Yakup..’ demek
samimiliğini gösteren ve biraz sonra bir fırsatını bulup
kulağıma eğilerek: ‘Nasıl, geçtiğin yol korktuğun kadar
çamurlu muydu?’ diye bana sataşmaktan kendini alamayan
ÖZELLİKLERİ
şen ve kalender Refik Halit…”
1. Ölen kişi ile ilgili özel hatıralardır.
Yakup Kadri, Refik Halit Karay’ın ruhsal portresi
aktarılmıştır. 2. Nekrolojide kişi fazla ve abartlı övülür.
3. Nekrolojilerde ölen kişiyle ilgili tarihe yansımamış, özel
hayatta yaşanıp yaşayan kişilerin arasında kalmış anılar
hatırlanıp yazılabilir.
… İşte, biz böyle şeyler konuşup gülüşürken Üstad, arka
4. Ahmet Hâşim’in “Bize Göre” adlı eserindeki “Süleyman
taraftan çıkagelmişti. Bu, uzunca boylu geniş omuzlu ve
Nazif’in Mezarı” başlıklı yazı Süleyman Nazif’in ölüm
henüz genç görünen bir adamdı. Yüzünün sert çizgilerine,
yıldönümünde yazılmıştır.
gözlerinin keskin bakışlarına ve bir kartal yavrusunun
gagasını andıran burnuna rağmen hiç de haşin bir hali yoktu.
Hatta ilk bakışta, ben, onu, pek sade, yumuşak ve belki biraz
“Sen gideli üç gün olmuşdu!
da silik bulmuştum. Tevfik Fikret’e bu haliyle, adını sanını
İnanılmaz geliyor değil
bilmeksizin herhangi bir yerde rastlamış olsaydım: ‘İşte,
mi?Kabul etmeyen aklım ve
Babıâli ketebesinden biri’ ya da ‘belki bir devlet düşkünü!’
belleğimizde kalan
diyebilirdim.”
resimleri de etkiliyor sanki.
Yakup Kadri, Tevfik Fikret’in fiziksel portresi aktarılmıştır. Yüzünü çok iyi
anımsayamıyorum artık,
sesin eskisi kadar net değil
mi? Her şey bir sis
perdesinin arkasında sanki...
Biliyor musun, aramızdan ayrıldığın o kasvetli, soğuk kış
“…İnişli çıkışlı, engebeli insan ilişkileri görünürdü dostluk
gününün ardından sıkça rüyalarıma girerdin. Her seferinde
grafiğinde. Alıngan, kırılgan, kin tutmayan, çıkarsız, ivazsız
aynı rüya, aynı mekân, aynı konuşma...
garazsız bir dost. Yok, araya düştüğüm portre notları
bitmedi… Yokuş yorgunuyken gelip de yayınevinde Birlikte yaşadığımız son ev. Kapı çalınıyor ansızın, açıyorum.
oturuşunu. Gözlerinden belli olan kızgınlığını. İhmal edildiği Karşımdasın: Bej renkli pardesün, şapkan, eski, küçük çantan,
duygusuna kapıldığındaki tedirginliğini. İnandıklarındaki alışveriş filen, ağzından düşmeyen sigaran... Sana ilişkin tüm
inatçılığını, bağışlamaktaki hercai gönüllüğünü. Bölüşülen ayrıntılar yerli yerinde. İçeri girmeyip tıka basa dolu fileyi
kalabalık gecelerin anlatılmadıkça artan güzelliğini. Bir kapıdan uzatıyorsun, hiçbir şey söylemeden. Oysa ben artık
yediveren güle benzeyen imzasını. Her şeye direndiğini, geri dönemeyeceğini biliyorum, ama söyleyemiyorum.
sadece şiire teslim olduğunu.Taşıdığı şiir flamasının üstünde Heyecandan sesim çıkmıyor, donup kalıyorum adeta. Kısa bir
yalnız kendi isminin değil, başka şairlerin adının da sessizlikten sonra “İzinli geldim,” diyorsun usulca. “Çok az
bulunduğunu, gizli bir Zümrüdüanka olduğunu yakın dostları vaktim var. Sizleri görüp gideceğim hemen.”
hâlâ sevgiyle hatırlar.”
Ağlayarak uyandığımda vaktin çoktan dolmuş, yine uzaklara
Doğan Hızlan, Cemal Süreya’nın ruhsal portresini gitmiş olurdun. Önceleri çok etkilenirken, zaman içinde
aktarmıştır. alışmıştım bu rüyaya.
Yıllar var ki, görmez oldum bu rüyayı. Acılar mı küllendi,
kaybının yarattığı boşluk doldurulamasa da, etkisi mi giderek
azaldı? Pek çok neden, bir arada... Hep söylendiği gibi hayat
devam ederken, bir de dönüşüm yaşandı galiba: Rüyalarımda
izinli olarak beni ziyarete gelen babamın yerini, hayatı
paylaştığım bir şair aldı.”
Behçet Necatigil’in ölümü üzerine kızı Ayşe’nin yazısı
6. MEKTUP ▪ Zübük – Aziz Nesin (Roman)
Kişiler arası duyguları, istekleri ve ▪ Mektup Aşkları – Leyla Erbil ( Roman)
kurumların birbiriyle haberleşmesini
▪ Babama Mektup - Oğuz Atay (Hikâye)
sağlayan yazılı metinlerdir.
▪ Kemalletin Kamu- İzmir Yollarında (Şiir)
● Batı edebiyatında Jean Jacques Rousseau
, Voltaire gibi yazarlar bu türde eserler ▪ Nurullah Ataç - Okuruma Mektuplar ( Deneme)
vermişlerdir.
▪ Necip Fazıl – Zindan Memede Muktup ( Şiir)
● Mektup, Türk edebiyatında Divan
▪ Orhan Veli – Oktay’a Mektuplar (Şiir)
edebiyatında kullanılmıştır. Birden çok
mektuplardan oluşan Münşeâtlar, ▪ Ahmet Rasim - Romanya Mektupları (Gezi)
dönemin sosyal sorununu işleyen Fuzuli’nin Şikâyetnamesi
▪ Namık Kemal – İrfan Paşaya Mektup, Tahrib-i Harabat
de mektup tarzında kaleme alınmıştır.
(Eleştiri)
Tanzimat Döneminde
▪ Ahmet Ümit- Elveda Güzel Vatanım (Roman)
▪ Namık Kemal - Magosa Mektupları, Rodos Mektupları
▪ Abdülhak Hamit Tarhan - Mektuplar
▪ Muallim Naci – Muhaberât ve Muhâverât ● Almanların ünlü romancısı Goethe’nin “Genç Werther’in
▪ Ziya Paşa – Verâset Mektupları Acıları “ romanı da mektup tarzında yazılmıştır.
▪ Ahmet Mithat Efendi – Muhaberât
▪ Beşir Fuat – Mektubât
▪ Ahmet Rasim – Şehir Mektupları
1. ÖZEL MEKTUP
● Mektup geleneği Cumhuriyet Dönemi’nde de devam ● Kişinin duygu ve düşüncelerini yakınlarına bu mektupla
etmiştir. iletir.
▪ Nurullah Ataç - Okura Mektuplar ● Bu tür mektuplarda içten bir anlatım ön plândadır.
▪ Ece Ayhan – Haşça Kal İlhan Berk’e Mektuplar
▪ Ataol Behramoğlu – Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Özel mektupların özellikleri şunlardır:
Mektuplar
1. Mektup yazılacak kâğıt, A4 kağıdı veya uygun temiz bir
▪ Behçet Necatigil – Mektuplar, Serin Mavi çizgisiz kağıt olmalıdır. Kâğıdın bir yüzü kullanılmalıdır.
▪ Halikarnas Balıkçısı- Mektuplarla Halikarnas 2. Mektup, dolma kalem veya mürekkepli bir siyah renkli
kalemle yazılmalıdır.
▪ Ahmet Hamdi Tanpınar - Mektuplar
3. Mektubu göndereceğimiz kişinin yaşı, akrabalık derecesine
▪ Cahit Sıtkı Tarancı – Ziya’ya Mektuplar
göre "hitap cümlesi” ile (Canım, Kıymetli, Sayın vb.)
▪ Nazım Hikmet - Kemal Tahir’e Hapishaneden Mektuplar başlanmalıdır.
▪ Samiha Ayverdi – Mektuplardan Gelen ses 4. Giriş bölümünde mektubun yazılış amacı belirtilir.
▪ Adalet Ağaoğlu - Mektuplaşmalar 5. Mektubun sağ üst köşesine "tarih", yanına da yazıldığı
"yerin adı" konmalıdır.
6. Mektubun sağ alt köşesine "ad-soyad" yazılmalı ve "imza"
● Mektup türünde yazılmış hikâye, roman, şiir ve denemeler
atılmalıdır.
de vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
7. Mektubun sol alt köşesine "adres" yazılmalıdır.
▪ Mutallaka- H. Rahmi Gürpınar (ilk mektup tarzı roman)
8. Sonuçta, iyi dileklerde bulunulur.
▪ Handan - Halide Edip Adıvar (roman)
9. Özel mektuplarda daha çok söyleşmeye bağlı anlatım,
▪ Bahar ve Kelebekler, Sivrisinek, Lokantanın Esrarı -Ömer
açıklatıcı anlatım, öyküleyici anlatım, emredici anlatım
Seyfettin (hikâye)
kullanılır.
▪ Bir Serencam, Milli Savaş Hikâyeleri - Yakup Kadri
Karaosmanoğlu (hikâye)
▪ Bir Kadın Düşmanı (Roman) Sönmüş Yıldızlar, Bir Damla
Gözyaşı, Yalan, Bir Hayal Kırıklığı (hikâye) ⇒ R.Nuri Güntekin
▪ Tarlabaşı Salkım Saçak - Sadri Ertem(Roman)
▪ Acı Tütün ve Zeliş - Necati Cumalı (Roman)
2. Edebî Mektup Merhum Cenab’ın dediği gibi, baston sapı gibi mısradan ayrı
kafiye. Hülasa kendi zaviyelerine göre haklıdırlar. Fakat ben
● Sanatçıların birbirlerine edebiyat, sanat veya kültür gibi
onların haklarından bir şey anlamadım. Ne ise… Kitabın
konularda görüşlerini bildirdikleri edebî değer taşıyan
müsveddelerini göndereyim. Mahur Beste adlı bir yolculuğa
mektuplarıdır.
çıktık. Canım neler, ne tembellikler istiyor, ben neler
● Bu mektuplar, sanatsal değer taşır ve yazıldıkları dönemin yapıyorum. Çok yorgunum. Başımda bir de Erzurum yazısı
sanat ve düşünce hayatına ışık tutar. var. Behice’ye çok selam ve dostluklar. Senin de gözlerinden
öperim kardeşim.
● Bu mektuplarda dönemin edebî, sanatsal ve düşünsel
tartışmaları yer alır. Bu yönüyle edebî mektuplar yazıldıkları İmza
dönem için belge niteliğine de sahiptir.
Ad – Soyad
● Edebi mektuplarda ise bu anlatım türlerinin yanında
Adres
tartışmacı, öğretici ve kanıtlayıcı anlatım türleri de
kullanılabilir. Ahmet Hamdi TANPINAR Güzel Yazılar, Mektuplar

▪ Lady Montegu – Şark Mektupları


▪ Van Gogh - Theo’ya Mektuplar 3. Resmî Mektup:
▪ Kafka - Milena’ya Mektuplar Kamu kurum ve kuruluşları arasında ya da bireylerle bu
▪ Bedri Rahmi Eyuboğlu - Kardeş Mektupları kurum ve kuruluşlar arasında yazılan mektuplardır.

▪ Cahit Sıtkı Tarancı - Evime ve Nihal’e Mektuplar, Ziya’ya ● Resmî mektupların en ünlüsü dilekçelerdir.
Mektuplar

A. DİLEKÇE
Bu eserler hem özel hem de edebî mektup Her Türk vatandaşının resmî kurumlara dilekçe verme hakkı
türüne uyar. vardır ve bu hak anayasa teminatı altındadır.
Dilekçe yazarken dikkat edilecek hususlar:
1. Çizgisiz beyaz kâğıda yazılmalıdır. Kâğıt ikiye bölünmez.
ÖRNEKLER Kâğıdın arka yüzü kullanılmaz, çok gerekli ise ikinci kâğıt
kullanılmalıdır.
2. Bilgisayar, daktilo veya dolma kalemle yazılabilir.
Kardeşim Kaplan,
Tükenmez kalemle mavi ve siyah mürekkepli kalemler
Ankara, 27 Ocak 1944 dışında başka renkli kalemlerle yazılmaz.
3. İstekte bulunulan hangi kurumsa ona hitap edilmelidir.
Bir yığın can sıkıntısı, üzüntü ve yorucu iş arasında 4. Dilekçelerde ciddi bir üslupla resmî dili kullanarak istekleri
mektubuna cevap veremedim. O bir tarafa, o güzel makalene
kısa ve net ifadelerle belirtilmelidir.
de vaktinde teşekkür etmek lazımdı. Fakat daha iyisi tebrik
etmeliyim. Çünkü hakikaten güzel makaleydi. Artık birinci 5. Sorun, durum ya da dilek kısa ve açık olarak ifade
sınıf bir muharrir olduğuna hiç şüphe etmiyorum. Sana çok edilmelidir. Gereksiz ayrıntılara ve kişisel cümlelere ve
bağlı olduğum için bundan mesudum. Orhan Seyfi yorumlara yer verilmemelidir.
biraderimiz, daha doğrusu Yusuf Ziya Bey’in biraderi, Raks
manzumesi için yaptığı latif tenkitten sonra, bu sefer de senin 6. İstekte bulunulan şey yasalara uygun olmalı ve şikayet
yazdığına cevap vermiş. Ben okumadım. Yine kafiyelere durumunda mutlaka belgelere ve tanıklara dayandırılarak
çatıyormuş. Tabii görüşlerimiz ayrı. Münakaşaya değmez. açıklanmalıdır.
Hakikat şu ki ben kafiyeye bağlıyım. Yani bir ses
7. Kurum veya kişi hiyerarşik düzene dikkat edilmelidir.
müşabehetini mısranın sonunda lüzumlu görüyorum. Ayrıca
kafiyenin ve şekli kafiyenin şiirde yeri olduğuna inanırım. 8. Muhatap (Kurum / Makam): Ortalı büyük harfli
Tedaviyi açar. Fakat çok defa bir aksan müşabehetini, kafiye
benzerini tercih ederim. Benim şekil dediğim şey, ne Kendini Takdim: Dilekçeyi yazan, sunduğu kurumla bağ
vezinden, ne kafiyeden gelir. O cümlenin, hayal ve kurarak kendini kısaca tanıtır.
tasavvurun, hülasa kendisini tamamlamış yahut Sorun ve Talep (İstek / Şikâyet): Kuruma iletilmek istenen
tamamlamamış idee poetiçue (ide poetik)in kendisidir. “Mest
sorun, şikâyet ve talep kısaca net bir şekilde yazılır.
kendi güler altındaki rahş oynardı” mısrayı tek başına
kafiyesiz de güzeldir. Ben kafiyesi zayıf yüzlerce mısra tanırım Sonuç: Kurumdan ” arz ederim “ile bitirme
ki güzeldir. Fakat onların anladıkları kafiye bende yoktur.
9. Bir konuda üst makamın bilgilendirilmesi amaçlanmışsa B. TUTANAK
"...durumu bilgilerinize arz ederim.", Herhangi bir olayın meydana geliş biçimi ve sonuçlarını veya
10. Üst makamın bir sorunu çözmesi, bir işlemi başlatması ilgilileri tarafından imzalanarak kayıt altına alınan belgelerdir.
isteniyorsa "Gereğini saygılarımla arz ederim.", Tutunak nasıl tutulur?
11. Yazım kuralları ve noktalama işaretleri TDK örnek alınıp 1. Çizgisiz beyaz kağıda okunaklı el yazısı veya bilgisayardan
düzgün kullanılmalıdır. yazılabilir.
12. Dilekçe sahibi adını-soyadını, imzasını ve açık adresini 2. Elle yazıldığında hata olursa üstü çizilir ve paraflanır.
vermelidir. 3. Tutanakta silme, kazıma ve tutanağa sonradan ekleme
13. Bir dilekçede sadece bir kişinin imzası olur. Ortak bir yapılmaz.
konuda birden fazla kişi aynı dilekte bulunacaksa bunlar da 4. Tutanak birden fazla sayfa ise numaralandırılır ve
dileklerini ayrı ayrı dilekçelerle belirtmelidirler. paraflanır.
14. Dilekçeye eklenecek ek belgeler yazının sonunda "Ekler" 5. Tutanaklar farklı durumlara göre yazılabilir ve bu da çeşitli
başlığı altında maddeler halinde sıralanmalıdır. tutanakları oluşturur. duruşma tutanağı, kaza tespit tutanağı,
işe devamsızlık tutanağı, teslim tutanağı, arama tutanağı vb.
6. Görüşülen konular, söylenen sözler, alınan kararlar
ÖRNEK yazıldıktan sonra tutanak toplantıya katılanlar tarafından
okunarak imzalanır.
7. Tutanaklarda söylenenler, görülenler anlaşılır biçimde ve
T.C.
olduğu gibi yazılır; yoruma yer verilmez.
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ DEKANLIĞINA
Tutanağı Oluşturan Unsurlar
Başlık: Kâğıdın üst-orta kısmına tamamı büyük harflerle
yazılır. TUTANAK şeklinde bir başlık konabileceği gibi olayın
veya toplantının içeriğini yansıtacak bir başlık da konabilir:
Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde normal öğretim ikinci sınıf, ARAÇ HASAR TESPİT TUTANAĞI, ÖĞRETMENLER KURULU
4434326 numaralı öğrenciyim. Ekte belirttiğim Covid- 19 TOPLANTI TUTANAĞI vb.
hastalığı nedeniyle ders kaydını yaptıramadım. 2019-2020
ders yılı ilkbahar dönemi ders kaydımın yapılması için
gereğini arz ederim. GİRİŞ: Toplantı tutanaklarında toplantının yeri, zamanı,
gündemi, açılış, yoklama gibi unsurların; olay tutanaklarında
olayla ilgili ön bilgilerle zaman ve yerin belirtildiği bölümdür.

Adres: Yeni Mahalle İstiklal Cad. No: 189/21 21.04.2020


GELİŞME: Toplantı tutanaklarında gündemdeki
Kadıköy / İstanbul İmza görüşmelerin, olay tutanaklarında olayın oluş sırasına göre
Ali SUCU anlatıldığı bölümdür.

SONUÇ: Toplantı tutanaklarında kararların yazıldığı ve


tutanağın katılımcılar tarafından okunduğunun belirtildiği
Ek: 1. Sağlık raporu. bölümdür. Olay tutanaklarında düzenleyenlerin tutanağı
kendilerinin tuttuğunu belirttikleri ve (varsa) tutanağın
şahitler tarafından okunduğunun belirtildiği bölümdür.

TARİH VE SAAT: Giriş bölümünde belirtilmekle birlikte sonuç


bölümünden sonra tekrar yazılan bölümdür. Toplantı
tutanaklarının bu bölümünde saat belirtilmeyebilir.

İMZA: Tutanağı tutan kişilerle toplantı tutanaklarında


katılımcıların, olay tutanaklarında -varsa- şahitlerin ad-soyad,
unvan ve imzalarının bulunduğu bölümdür.
ÖRNEK ● Blogların sonunda gönderilen zaman yer alır. Kişiler yorum
yapabilir. Bu yorumlar sayesinde okuyucuyla iletişim
kurulabilir.
TUTANAKTIR
● Blogda önemli bir öge olan yorumlar sayesinde blog
yöneticisi ve takipçiler arasında iletişim sağlanı
“Anadolu Masalları Malatya” konulu masal afişi
yarışmasında değerlendirmeye alınan 35 (otuz beş) eser
Malatya İl Milli Eğitim Müdürlüğü 4 numaralı toplantı
salonunda saat 13.30- 17.30 saatleri arasında 1(bir) E-POSTA (E-MAİL)
komisyon başkanı ve 2(iki) üye tarafından detaylı olarak
E-posta, bilgisayarlar veya bir ağ
incelenmiş olup dereceye giren yarışmacıların ad ve
içindeki belli gönderim merkezleri
soyadları alt kısımda listelenmiştir. İş bu tutanak 2(iki)
arasındaki elektronik bilgi iletişimidir.
nüsha olarak düzenlenmiş olup tarafımızca imza altına
alınmıştır. ● Elektronik posta mektuba benzer.
Elektronik postanın mektuptan farkı
e-postalara resim, müzik, video gibi
Birinci (Ad-soyad)……… her türlü dosyanın eklenebilmesi ve
alıcının bilgisayarına
İkinci (Ad-soyad)………
gönderilebilmesidir.
Üçüncü(Ad-soyad)………
● Elektronik posta, mektuplara göre daha yaygındır ve alıcıya
daha hızlı ulaşmaktadır. Genel Ağ’ın yaygınlaşmasıyla
mektubun yerini daha çok e-posta almıştır.
● E-posta hizmetlerinden yararlanabilmek için e-posta hesabı
açmak gerekir. Bu hizmeti ücretsiz ya da ücretli veren siteler
bulunmaktadır.
Komisyon Başkanı Üye Üye ● E-posta adreslerinde başta kullanıcının adı, adres işareti, e-
posta sağlayıcısının adı, nokta (.) ve site uzantısı yer
Ad – Soyad Ad – Soyad Ad – Soyad
almaktadır.
● E-posta yazılırken kişisel bilgiler güvenlik altına alınmalıdır.

4. İş Mektubu:
Ticaret, sanayi alanlarındaki kurum veya kuruluşların kendi
aralaında veya bireylerle iş yerleri arasında yazılan
mektuptur.

BLOG

● “Web” ve “log” sözcüklerinin


birleşiminden oluşan “weblog”un
kısaltılmış şeklidir. Weblog Türkçe
karşılığı “Ağ kütüğü” olarak
çevrilmiştir.
● Kişiye özgü web sayfası olan blog,
insanların birbiriyle paylaşmak
istediği yazı, resim, yorum, video vb. içeriklerin sıralandığı
web tabanlı yayındır.
● Blog, günlüğün Genel Ağ ortamına taşınmış hâlidir.
● Blog yazarları, yaşadıklarını diğer insanlara ulaşmak için
bloglarına yazarlar.
Her gün nice insan ölüyor; düşleri, özlemleriyle yok olup
KONU KAVRAMA TESTİ gidiyor. Her gün nice insan bu dünyaya doğuyor; yeni
ümitlerle serpilip gelişiyor. İki ucu birleşen bu durmayan
akış içinde hiçbir iz bırakmadan gidenler iyi veya kötü anılar
Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, aşağıdaki iki parçayı vermiş bırakarak ayrılanlar var. Sanatçıları, özellikle bizi burada
ve onlardan bu iki parçayı karşılaştırarak bir çıkarımda ilgilendiren edebiyatçıları dikkate alırsak onların anıları,
bulunmasını ister. geride bıraktıkları eserleridir. Bunlar yaşadıkça onlar da
yaşar. Yeter ki yazdıkları yaşayacak değerde olsun.
3. Bu parçanın içerik özelikleri bakımından incelendiğinde
I. Kısa bir süre önceye kadar sadece insanlar öksürdüğünde aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
veya hapşırdığında serbest kalan nispeten büyük damlacıklar
yoluyla yayıldığı düşünülen virüsün yapılan araştırmalarla A) Sohbet türü ile yazılmıştır.
enfekte olmuş insanların nefes alması ve konuşmasıyla da B) Yazar iç konuşma tekniğini kullanmıştır.
yayılabildiği ortaya çıktı. Araştırmacılar şimdi havadaki küçük
parçacıkların da bulaşmaya yol açabileceğini söylüyor. C) Samimi ve içten anlatım tarzı vardır.
Koronavirüsün hava yoluyla da yayılması, nasıl bu kadar D) Hayata dair durumları okuyucuyla paylaşmak
bulaşıcı olduğunu açıklamaya yardımcı olabilir. istenmiştir.
E) Okuyucu metinden kendine göre kazanım elde etmiştir.
II. Cumhuriyetin ilk yıllarında yetişen yazarlar arasında
kendine has bir yolu olmuş, devrimler Türkiye’sinin
Tanzimat’tan beri sürüp gelen bir yaşayışı ve onu aksettiren
kültürü ve dili hızla tasfiye edişi karşısında çöken bir devrin
kalıntılarını anlatmıştır. Romanda aristokrat düşkünü bir
ailenin soy kütüğü tüm metne hâkim olmuştur. Taşra Makalenin Türk edebiyatındaki serüveni gazetenin yayın
kalabalığından taşan duyguları gözden ırak olarak yaşayan hayatımıza girmesiyle başlar. Makale, Türk toplumunun
toplum bilincine kadar sürüklemiştir. düşünce hayatına yeni bir bakış açısı getirmiştir. Olayları
sorgulama, neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde
değerlendirme, çözüm önerileri getirme, kanıtlara
1. Buna göre öğrencilerden yapmaları beklenen dayandırma bu türün bünyesinde taşıdığı özeliklerdir.
çıkarımlardan biri değildir?
4. Buna göre aşağıdaki eserlerden hangisi makale türünde
A) Gazete ve dergilerde yayımlanan yazılardır. kaleme alınmamıştır?
B) 11. sınıfın üniteleri verilmiştir. A) Edebiyatımızın Bugünkü Meseleleri
C) Metinlerde dil göndergesel işlevde kullanılmıştır. B) Umrandan Uygarlığa
D) Okuyucunun hayal dünyasını canlandırır. C) Günlerin Getirdiği
E) Metinlerde her türlü konu işlenir. D) Renan Müdafaanamesi
E) Evrak-ı Eyyam

2. Aşağıdaki yazarlardan hangisi günlük türünde ürün


vermemiştir?
Edebî mektup, sanatçıların birbirlerine edebiyat, sanat
A) Tomris Uyar veya kültür gibi konularda görüşlerini bildirdikleri edebî
değer taşıyan mektuplardır.
B) Fazıl Hüsnü Dağlarca
5. Buna göre aşağıdaki sanatçılardan hangisinin mektup
C) Cemil Meriç
türünde eseri yoktur?
D) Cemal Süreya
A) Nurullah Ataç
E) Oğuz Atay
B) Ahmet Hamdi Tanpınar
C) Nazım Hikmet
D) Mehmet Akif Ersoy
E) Cahit Sıtkı Tarancı
6. Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, öğretim Çınar Yayınlarından çıkan “Çöp Ev”, Erden Bolerden’in
programında yer alan kazanımlar doğrultusunda ikinci kitabı… Başkahramanın ağzından ne kadar güzel ifade
aşağıdaki maddeyi yazmış ve zümre öğretmeninden görüş etmiş Bolerden: “Hayat ırmak gibi yavaşça akıyordu, ben
almıştır. içine kendimi katıyordum.” Okur da kitaplardan bunu
bekliyor. Hikâye kendine özgü bir hayat gibi aksın ve o da
“Asık suratlı insanlardan hoşlanır mısınız desem tabii bana
içine katılsın. Kendine özgülük önemli; yazardan kimse
gülersiniz. Zaten ben de biraz gülmeniz için söze böyle
gerçek hayatı, gazeteciymiş gibi, aynen yansıtmasını
başladım. Güler yüze ve gülmeye dair olan bu konuşmayı
istemiyor.
asık suratla dinlemenizi istemem tabii. Konuşurken söze
başladığınız sırada karşınızdakinin kaşlarını çatığını, asık 8. Bu parça aşağıdaki kazanımlardan hangisinin
bir suratla sizi dinlediğini görürseniz konuşmak hevesiniz gerçekleştirilmesi amacıyla kullanılmaz?
kırılır. Lafı kısa kesip bu tatsız konuşmayı bir an önce
A) Metnin türünün ortaya çıkışı ve tarihsel dönemle
bitirmeye bakarsınız. Bir de karşınızdakinin sizi güler yüzle
ilişkisini belirler.
dinlediğini, hata araya biraz da tatlı söz karıştırarak
muhabbete renk verdiğini görecek olsanız konuştukça B) Metinde ortaya konulan bilgi ve yorumları ayırt eder.
konuşacağınız gelir.”
C) Metnin görsel unsurlarla ilişkisini belirler.
Parça öğretici metin türlerinden hangisine ait olabilir?
D) Metnin ana düşüncesi ve yardımcı düşüncelerini belirler.
A) Deneme
E) Metindeki çatışmaları belirler.
B) Sohbet
C) Fıkra
D) Günlük
Bir Türk dili edebiyatı öğretmeni, 9. sınıf dersinde biyografi
E) Eleştiri türünü işlerken bugün ölüm yıldönümü olan Kemal Sunal’ı
örnek verir ve oğlunun babasıyla ilgili aşağıdaki sözlerini
sınıfta okur.
Kemal Sunal'ın oğlu Ali Sunal babasının ölüm
yıldönümünde şu mesajı paylaştı: “17 yıl olmuş omzuna
yaslanamayalı babam. O kadar ihtiyacım var ki o omuza.
Son dönemde biyografi türünü, roman tarzının içinde Ama olmuyor olamıyor işte! Çok seviliyorsun babam,
kullanan yazarlar görülür. “Biyografik roman” da denilen sevenlerin senin gitmene unutulmana asla izin vermiyorlar.
bu türde kurgu ön planda olup yaşam öyküsü malzeme Şimdi onların çocukları torunları da senin hayranın onlar da
hâline getirilmiştir. ezberliyor repliklerini, bakışlarını, gamzeni, gülümsemeni…
Özlüyorum seni benim dünyanın en güzel gülen
7. Buna göre aşağıdaki eserlerden hangisi biyografik kahramanım...”
roman türünde yazılmamıştır?

A) Handan 9. Buna göre öğretmen aşağıdaki öğretici metin türünden


B) Mihmandar hangisini kullanmıştır?
A) Monografi
C) Kara Kitap
B) Fıkra
D) Od
C) Nekroloji
E) Başın Öne Eğilmesin D) Otobiyografi
E) Özgün biyografi
Zaman zaman okuyor, zaman zaman düşünüyorum. İnsan Tasavvuf ağırlıklı yazılar da yazan Safiye Erol, kitaplaşan iki
türlü konular üzerine düşünceleri geçirilirse hiçbir plana romanından “Kadıköyün Romanı” imparatorluk sonrasını
uymadan, hiçbir şeyi ispata kalkışmadan, insanı ailelerini, cumhuriyet kuşağını, 30’lu yılların Kadıköy’ünü
aklâksızlaştırma yoluna sapmadan sırf düşünmekten zevk anlatır. Yörenin semtlerini, mevsimlere ilişkin özelliklerini,
zevk aldığı, bu zevki de bize tattıran bir türdü. Bu türün ünlü yapılarını, alaturka müzik fasıllarını sadelikle yansıtır.
konusu bütün hayattır, hayat tecrüleridir. “Ülker Fırtınası”, Batı kültürünü özümsemiş roman kişisinin
10. Bu parçada tanıtılan edebî tür aşağıdakilerden iç huzurunu tasavvufi arayışlarda bulabilmesini dile getirir.
hangisidir? 13. Bu parçanın içerik özelikleri bakımından
A) Fıkra incelendiğinde aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

B) Sohbet A) Esere yönelik bir eleştiri metnidir.

C) Günlük B) Edebî eserlerin okuyucu üzerinde bıraktığı etki


verilmiştir.
D) Hatıra
C) İzlenimsel bir eleştiri özelliği taşır.
E) Deneme
D) Dil göndergesel işlevde kullanılır.
E) Okurla konuşuyormuş gibi samimi ve anlaşılır bir üslupla
yazılmıştır.
Krokke- le Zoute 3 Ağustos 1974, Cuma
Sevgili Huriye, Salah Birsel verdiği bir mülakatta “Bir yazar; kendi
Saat öğleden sonra dördü çeyrek geçiyor. Evvelki gün duygularını, kendi eğilimlerini, kendi dünya görüşünü
öğleüstü Brüksel’e gelmiştik. Binbir telaş içinde sora genelde bu türle okurların önüne sürebilir. Kahve
soruştura gideceğimiz yeri öğrendik. Valizleri havaalnında söyleşileri gibi daldan dala konmasını ya da başladığı yerde
emanetçiye bırakmıştık, orta halli bir kolantada 200 frnga değil, başlamadığı yerde bitmesini seviyorum ve ben
bir kap yemekle iki bardak bira içerek havaalanınıa tenle burada biraz öykü, biraz söyleşi, biraz iç dökmesi, biraz da
döndük. Bize ayrılan otek çok kötü kokuyordu... şiir bulurum. En çok da şiirdir benim için çünkü her duygu
Şiir toplantıları için otelden ayrılıp müzeye geldik. dizeye götürür beni. Belki de bu türü, gazete ya da dergi
Konuşmalar Fransızca yapılıyordu. Ben Avusturya ekibiyle yazısından ayıran da bu şiirsel yanıdır” der.
takındım çünkü onlar da benim gibi yarım yamalak
Fransızca konuşuyordu. 14. Bu parçada Salah Birsel’in tanıttığı edebî tür
aşağıdakilerden hangisidir?
11. Bu parçanın içerik özelikleri bakımından
incelendiğinde aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Deneme
A) Özel mektup türü özelliği gösterir. B) Sohbet
B) Yazar ve okuyucu arasında özel bir bağ kurulmuştur. C) Günlük
C) Samimi ve içten anlatım tarzı vardır. D) Hatıra
D) Günlük türüyle kaleme alınmıştır. E) Otobiyografi
E) Söyleşmeye bağlı anlatım tekniğiyle yazılmıştır.

15. Aşağıdaki eserlerden hangisi anı türünün özellikleri


12. Aşağıdaki yazarlardan hangisi nesnel eleştiri türünde göstermez?
eser vermemiştir?
A) Defter-i Amâl
A) Suut Kemal Yetkim
B) Beş Şehir
B) Nurullah Ataç
C) Saray ve Ötesi
C) Memet Fuat
D) Metin And D) Anamın Kitabı

E) Vedat Günyol E) Mor Salkımlı Ev


Avrupa furbolundaki sıkıntı bizde de var tabi ki… Covid-19 İnsanlığı tehdit eden bir koronavirüs dolayısıyla yayın
sadce bedenleri toprağa gömmüyor. İnsanların en önemli organlarında sık geçen sağlık terimleri; tıp sözlüklerinin
zevklerinden olan – özellikle erkeklerin- futbolu da ölümle sayfaları arasından çıkarak kullanılmaya, gündemi meşgul
tegdit ediyor. Korona ortaklıkta fink attıkça top az etmeye başladı: semptom, entübe, minimalize, izole,
yuvarlanacak belki de kendi kalesine gol atacak futbol. izolasyon, karantina, hijyen, viral, vital, deformasyon, vb.
Bunun çin alınan tedbirler teması içeriyorsa sosyal mesafe televizyon programlarına çıkan uzmanlar, bu kavramları
şartı getiriyorsa topun yalnızlaşamasını sağlayacaktıt bu. gönül rahatlığıyla bizim sağlığımız için kullanırken - bir
Zira futbol mekaniği ve fizik güç sonucu tayin ederken bakıma hak vermemek mümkün değil ama - sağlığımızı
hangi tekni adam ve futbolcu bunu kısıtlayabilir? Giysi, düzeltelim derken dilimizi sağlıksız hale getirmiyor muyuz?
maske ve belki de üretilecek kurallarla mı? Keşke bu sözcüklerin tamamı Türkçeye kazandırılmış
16. Bu parça öğretici metin türlerinden hangisine ait olsaydı da açık, berrak bir terim olan ‘yoğun bakım’ gibi
olabilir? kullanabilseydik.

A) Deneme 18. Bu parçanın içerik özelikleri bakımından


incelendiğinde aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
B) Sohbet
A) Eleştiri türünün özellikleri kavratılır.
C) Fıkra
B) Yazar iç konuşma tekniğini kullanmıştır.
D) Günlük
C) Samimi ve içten anlatım tarzı vardır.
E) Eleştiri
D) Yazarın ben ülkesi tanıtılmıştır.
E) Okuyucu metinden kendine göre bilgi elde etmiştir.

Baylan’da ilk kez bu kadar yakından gördüğüm Attila


İlhan’ın bendeki ilk etkisi, yüzüne dudaklarını hafifçe sola
doğru çarpıtarak verdiği o müstehzi ve narsistik ifadedir...
Müstehzi ve narsist! Ama hiç şüphesiz, onun bu
narsisizmini tamamlayan belagatinden de söz etmem Gülmeye alışmak deyip geçmeyiniz. İkinci Cihan Harbinden
gerekiyor. Attila İlhan, çok iyi konuşan, ağzının içine önce, belki de Birinci Cihan Harbinin yarattığı ruh hâli
baktıran, ama sözünün etkisini biraz da tumturaklı yüzünden Avrupa’da bazı milletler çok az güldüklerini fark
üslubundan alan biriydi. Dahası, onu TRT 2’deki etmişlerdi. Âdeta neşe azalmış, insanlar fazlasıyla somurtur
programında izleyenler herhalde fark etmişlerdir, İlhan, olmuşlardı. Bunun en çok Macarlar farkına varmışlar ve
konuşurken ellerini de sözünün gücünü yoğunlaştıracak hatırımda kaldığına göre Budapeşte şehrinde insanlara
jestlerle kullanırdı. Gençlik yıllarında uzun kaşkolünü gülmeyi öğreten bir mektep açmışlar. O zaman bu mektebe
boynundan omzuna atarken orta yaşlılık yıllarında da, her pek çok öğrenci yazılmış; özel olarak yetiştirilmiş hocalar
zaman kullandığı tel çerçeveli gözlüklerini düzeltirken, gülmeyi ya öğrenmemiş veya unutmuş olan yaşlı başlı
karizmatik bir imaj inşa etmenin bütün inceliklerini öğrencilerine hayatın türlü hadiseleri karşısında evlerinde,
parmaklarına yüklemesini bilirdi… çalıştıkları yerlerde, kulüplerde, gazinolarda, hata eğlence
yerlerinde nasıl güleceklerini öğretmişler.
17. Bu parça öğretici metin türlerinden hangisine ait
19. Bu parça öğretici metin türlerinden hangisine ait
olabilir?
olabilir?
A) Nekroloji
A) Deneme
B) Ruhsal Portre
B) Sohbet
C) Fiziki Portre
C) Fıkra
D) Monografi
D) Günlük
E) Hatıra
E) Eleştiri
Gecenin geç saatlerinde, her şeyin sustuğu, havanın 23. Yazar, Cide’de doğmuş, Kurtuluş Savaşının etkilerini
durulduğu anlarda, bit köşeye çekilip şiir okurum. İçime orada yaşamış, on iki yaşında “ilk izlenimlerim, doğa,
dolan mısralarda onların atan kalbini duyarım. Bu duyuş, toplum ilişkilerim, insan sevgim burada çimlenip burada uç
beni benden alır götürür. Kapalı pencereler ansızın açılır, verdi” babasını Termeye sürgünü gidince yazar da orada
uyuklayan perdeler uçuşmaya başlar. Odaya ilkbahar ilkokulu bitirir. Ortaokulu ablasının yanında Kastamonu’da
meltemiyle birlikte taze bir ışık dolar. Bu dünyadan değil
okur. Orada belki de ilk roman denemesini yapar. Hırsız
misim gibi kendimi hafiflemiş bulurum.
polis oyunu konulu bir eserdir. Yazara ilk adım attıran bir
20. Bu metin türünde aşağıdaki yazarlardan hangisi eser eseri hiç unutmamıştır.
vermemiştir?
Bu parçayla ilgili olarak
A) Falih Rıfkı Atay
B) Sabahattin Eyüboğlu I. Betimleyici ögelere başvurulmuştur.

C) Berna Moran II. Birinci kişinin ağzından anlatılmıştır.


D) Azra Erhat III. Biyografi türünün özelliklerini gösterir.
E) Nurettin Topçu IV. Tarihsel gerçeklik ön plana çıkarılmıştır.

Özelliklerinden hangisi yanlıştır?

A) I. ve II. B) II. ve III. C) II. ve IV.


Yaşar Kemal, bu eserinde İstanbul'da oturduğu
dönemlerde İstanbul'un çeşitli semtlerinde yaşayan E) III. ve IV. E) I, II ve IV.
çocuklarla yaptığı röportajları anlatır. Sokaklarda yaşayan
bu çocuklar içinde bulundukları hayatın zorluklarına
değinilir. Kitap, sokak çocukları ile yapılan sekiz röportajı
içermektedir. Yaşar Kemal, yayınladığı bu eseri ile Bu anıları yazmaya başladığım günden beri Turgut sayfasını
Türkiye'de o dönemde baş gösteren sokak çocukları birkaç kez açtım, ama sürdüremedim, bir yerde takılıp
problemine ilk dikkat çeken aydınlardandır. kalıyordum. ‘Fazla konuşmayan, suskun’ dedim, belki ‘içine
kapalı’ da demeliyim. Ya da Melih Cevdet'in o şiirindeki
21. Bu parçada sözü edilen Yaşar Kemal’in eseri dizeyi kullanıp ‘vakur, metin, sade’ demeliydim. Ve
aşağıdakilerden hangisidir? hüzünlü. Nerde, ne zaman biriktirmişti o kadar acıyı? ‘En
başta mutsuzluk elbet’ diyecek kadar acıyı? Belki
A) Yanan Ormanlarda Elli Gün biriktirmemişti de onunla doğmuştu. Doğası acıyla ve
B) Çukurova Yana Yana ‘sıkıntı’yla yoğrulmuştu.
24. Bu parça öğretici metin türlerinden hangisine ait
C) Peri Bacaları olabilir?
D) Bu Diyar Baştan Başa A) Nekroloji

E) Allah’ın Askerleri B) Ruhsal Portre


C) Fiziki Portre
D) Monografi
E) Hatıra
I.Grup II.Grup
I. Canım Anadolu Reşat Nuri Güntekin
II. Anadolu Notları Yavuz Bülent Bakiler
III. Gezerek Gördüklerim Falih Rıfkı Atay 25. Aşağıdaki eserlerden hangisi gezi yazısı türünün
özellikleri göstermez?
IV. Mavi Anadolu Bedri Rahmi Eyüpoğlu
A) Mavi Yolculuk
V. Üsküp’ten Kosava’ya
B) Beş Şehir

22. Yukardaki I. gruptaki verilen eserlerden hangisi, II. C) Carablus Köprüsü


gruptaki yazarlardan biriyle eşleştirilemez?
D) Hac Yolunda
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
E) Sarı Yazma
26. Aşağıdakilerden hangisi bir eleştiri metninden alınmış 28. Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, anı türünün üç
olamaz?
örneğini sınıfa getirir.
A) Yağmurlarla Topraklar'da Necati Cumalı, ağır ağır doğan
ve birden gelişen bir aşkı anlatırken, bir yandan öğretmen,
avukat, doktor olarak Anadolu'nun küçük kentlerinde I. Onda en evvel göze çarpan şey mahviyeti ve tevazuu idi.
yaşayan binlerce aydının ortak çilesini, tutucu çevrelerin Kılığı kıyafeti de ruhundaki bu sadelik ile mütevazi
baskısı altında güvensiz yaşayışlarını, yalnızlıklarını bulunurdu. Halinde bir gün Türk gençliğinin ve Türklük
yansıtıyor; bir yandan da somut örneklerle bizdeki toprak idealinin canlanmasında ve şuur kesbetmesinde en birinci
mülkiyetinin temellerine inerek toprak reformuna; vakitli rolü oynayacak bir şahsiyeti gösterir hiçbir şey yoktu.
vakitsiz yağan yağmurların yol açtığı sevinçler üzüntülerle Türkleşmek ve Muasırlaşmak için onun üstünde sanki gölge
ekicilerin doğa ile olan ilişkilerine ışık tutuyor. gibi taşıyordu ve biz de bunu hissediyorduk.

B) Makedonya doğumlu Cumalı Usta'nın kaleminden çıkan


bu kitapta tam on bir öykü var. Tabanda dostluk, kardeşlik II. Zihnen meşgul olmadığı vakitlerde pek çabuk
ilişkilerini sürdüren bir halkın, yaygınlaşan ulusçuluk neşelenirdi. Sürekli Lamirtin’eden şiir çevirdiğinden midir
akımları, dil, din ayrılıkları nedeniyle birbirine düşmelerinin nedir, az söylerdi. Nükte yapmasını sevdiği nasıl anlardık
öyküleri bunlar. Hem de Makedonyalıların yaşadıklarından çevirdiği La Fontaine fablı ilk bize okurdu. Onun nükte
alınmış örneklerin sergilendiği öyküler… severliğine aynıyla karşılık verilirse adeta neşelenirdi.
C) Yazar, romanda baş kişilere gerek duymadan bir çevreyi Zihnen meşgul olduğu zamanları pek çoktu. Bunu da evden
yansıtmayı yeğlemiş, Türk romanında bu uygulamanın ilk içeriye girdiği zaman görünüşünden belli ederdi.
örneklerinden biri olmuştur. Çevre eski Ankara’nın geçişini
yaşayan küçük, sıradan insanların bir apartmanda yaşadığı
olaylar kişilerin derin gözlerinden verilmiştir. III. Hayatı gibi eserleri de sosyalist bir çizgide gitmişti.
Zulme ve haksızlığa her zaman başkaldırmış. Eşitlik ve
D) Cahir Sıtkı Tarancının Otuz Beş Yaş şiirini ve Melih özgürlük onun yaşam felsefesi. İnançlarından hiçbir zaman
Cevdet’in Telgrafname şiir kitabını gördüm. Bilirsiniz ki ödün vermemiş bir kavga adamı, bir yol eriydi Adana’dan
ikisini de çok severim. Hem insan olarak hem de şair doğan bir çocuk Memet diye sesleniyorsa bilin ki onun
olarak. Kitaplarını hemen alıp okudum. Ama ilk sorduğunuz sayesindendir.
da demiştim. Bu şairleri ilkokuldayken daha dimağım
tazeyken okuduğum için üslup yanılması yaşamadım.
E) Onun hikâyelerinde İstanbul bir fon oluşturur. Kentin Anıları kronolojik olarak vermek isteyen öğretmenin bu
üretken insanlarına, yoksullarına ve sokak çocuklarına metinleri hangi sırayla işlemesi gerekir?
derin bir sevgi duyulmuş, gerçek ile güzelin peşinde ki
yazarın anlatmalarına durgunluk veren kesinti hiç yok. A) II - III - I
Bunda kaleminin kıvraklığı ve hayatın içine balıklama
B) III - II - I
dalması da çok etkili olmuştur.
C) I - II - III

D) II - I - III
Halit Fahri Ozansoy, “Edebiyatçılar Çevremde “ kitabını E) I - III - II
yazar, uzun dönem edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Bu
durum, yıllarca farklı yerlerde bulunmasını ya da farklı
ortamlara girip çıkmasının ve aynı dönmede yaşamalarının
da etkisi çoktur. Bu sayede birçok anı biriktirmiş ve
edebiyat çevresinde de çok fazla insan tanımıştır.
27. Buna göre Halit Fahri Ozansoy’un aşağıdaki
sanatçılardan hangisiyle ilgili anısı olması beklenmez?
A) Yahya Kemal
B) Peyami Safa
C) Faruk Nafiz Çamlıbel
D) Halit Ziya Uşaklıgil
E) Namık Kemal
Tanıdığım, saygı duyduğum Ataç; duygusal yönü ağır basan, SÖZLÜ İLETİŞİM TÜRLERİ
inatçı, kavgadan yılmayan, acımasız eleştiri ve
iğnelemeleriyle olay yaratıp, gündemde kalmak isteyen bir
kişiydi. Alçakgönüllüydü, kasılması filan yoktu. Yalnızca 1.KONFERANS
gençlerle değil, herkesle tartışmayı seven, kültür ve bellek
2. SÖYLEV(NUTUK/HİTABET)
zenginliği olan insandı. Fransız dilini, ülkemizde en iyi bilen
birkaç kişiden biriydi.” 3. PANEL
29. Bu parça aşağıdaki kazanımlardan hangisinin 4.FORUM
gerçekleştirilmesi amacıyla kullanılmaz?
5.KOLLEGYUM
A) Metnin ana düşüncesi ve yardımcı düşüncelerini belirler.
6.SEMPOZYUM
B) Metindeki anlatım biçimlerini, düşünceyi geliştirme 7.MÜNAZARA
yollarını ve bunların işlevlerini belirler.
8.AÇIK OTURUM
C) Metnin üslup özelliklerini belirler.

D) Metinde söyleyici ile hitap edilen kişi/varlık arasındaki


ilişkiyi belirler.
Uzmanlık gerektiren konularda
E) Metinlerden hareketle dil bilgisi çalışmaları yapar. alanında uzman bir kişinin bir
dinleyici topluluğu karşısında
yaptığı konuşmalardır.

ÖZELLİKLERİ
30. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
1. Konferansın konusu, kim tarafından verileceği, yeri, tarih
A) Röportaj yazarı; belgeleri, izlenimini, görüşlerini katarak ve saati önceden ilan edilir.
metnini kurgular.
2. Konferansta doğadan sanata edebiyattan müzik vb.
B) Türk edebiyatındaki bu ilk makale “Tercüman-ı Ahval alanlarda teknik alanlarda yapılır.
Mukaddimesi”dir. 3. Konferansı vermeden önce konu ile ilgili ayrıntılı çalışma
yapmak zorundadır. Kaynakları taramalı ve konusuyla ilgili
C) Namık Kemal’in “Lisan-ı Osmanînin Edebiyatı Hakkında
eksiklik bırakmamalıdır.
Bazı Mülahazâtı Şâmildir.” adlı yazısı ilk eleştiri kabul edilir.
4. Alanında donanımlı olmak zorunda olan anlatıcı didaktik
D) “Acı Tütün ve Zeliş” romanlarını Necati Cumalı mektup bir dil kullanır.
tarzında yazmıştır. 5. Konferans veren kişinin ifadeleri kesinlik taşımalı ve
E) Ahmet Mithat Efendi’nin “Avrupa’da Bir Cevelan” adlı inandırıcı olmalıdır. Özgün bir dil kullanmalı ki dinleyiciyi
sıkmasın.
eseri Türk edebiyatının ilk günlük türünde yazılmış eserdir.
6. Konferansa katılacak kitlenin sosyo-kültürel yapısı
önemlidir. Bu yüzden anlatım anlaşılır ve yalın olmalıdır.
7. Konferans sonunda dinleyici soru sorabilir buna hazırlıklı
olmalıdır konferansçının.

ÖRNEKLER

Gazi Üniversitesi Halk Edebiyatı Bölüm Başkanı Öcal Oğuz’un


“Masal Anlatıcılığı” kursunda MEB öğretmenlerine
“Geleneksel Masal Anlatıcılığı “ konulu konuşması

Yeni Türk Edebiyatı hocası Şerif Aktaş’ın Öğretmen Yetiştirme


1-D 2-B 3-A 4-C 5-D 6-B 7-C 8-E 9-C 10-E ve Geliştirme Programında 2010 Öğretim programını sunması
ve açıklaması
11-D 12-B 13-E 14-A 15-B 16-C 17-C 18-D 19-B 20-C

21-E 22-D 23-A 24-B 25-E 26-D 27-E 28-D 29-D 30-E
ÖRNEKLER

Belirli bir topluluğa bir


düşünceyi açıklamak veya onu
aşılayıp etkilemek için yapılan “Efendiler!
konuşmadır.
Tarihî olayların şevkiyle içine düştüğümüz bugünkü kanlı
tehlikeleri görmeyecek, bunlardan heyecanlanıp da
üzülmeyecek hiçbir vatansever olamaz.
ÖZELLİKLERİ
Umumî Harb’in sonunda “milliyetler” esasına dayalı vaatler
1.Kürsüye çıkan konuşmacı kitleyi etkilemesi için
üzerine hükümetimiz de adalete uygun bir barışa kavuşmak
konuşmasında ses tonu, vurgu , jest ve mimiklere vurgu
emeli ile “mütareke” istedi. İstiklâl uğrunda namusu ve
yapar.
kahramanlığı ile vuruşan milletimiz, 30 Ekim î918’de
2. Konuşmacının başarılı olabilmesi için hedef kitlenin imz­lanan mütarekeye uyarak silâhı elden bıraktı.
psikolojik ve sosyolojik özelliklerini iyi tanıması gerekir.
Devletlerin manevî şahsiyetleri ve mizacı murahhasların
3. Önce konusuna hâkim olmalı sonra kitleye göre şahsi namuslarının kefaleti altında bulunan işbu mütareke
belgelerini sınıflandırıp konuşma metnini hazırlar. hükümleri bir yana bırakılarak, İtilâf Devletleri’nin askerî
kuvvetleri, saltanatın payitahtı ve hilâfetin yüce merkezi
4. Konuşmadan önce sürekli prova yapması gerekir.
olan İstanbulumuzu işgal ettiler.”
5. Söylev sırasında sadece hatırlatma amaçlı metinlere
(Atatürk, 23 Temmuz 1919’da toplanan Erzurum
bakmalıdır.
Kongresindeki konuşması)
6. Nutukta içerik siyasî, dinî, askerî, ekonomik ve kültürel
konulardan oluşabilir.

“Ey İnsanlar!
● Söylev çok eskilere dayanan bir türdür. Yunan ve Latin
edebiyatında Demosthenes , Cicero; Fransız edebiyatında Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra
Bossuet, Mirabeau gibi isimler söylev türünde çok sizinle burada ebedî olarak bir daha beraber
başarılıdır. Descartes’ın “Metod Üzerine Söylev”, olamayacağım.
Rousseau’nun “Bilimler ve Sanatlar Üzerine Söylev
İnsanlar!
“önemlidir.
Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl
● Türk edebiyatında ilk söylev örneği Göktürk Yazıtları’dır.
mukaddes bir ay, bu şehriniz Mekke nasıl kutsal bir şehir
- Mustafa Kemal Atatürk (Onuncu Yıl Nutku) ise, canlarınız, mallarınız, namus ve şerefiniz de öylece
mukaddestir; her türlü tecâvüzden korunmuştur.
- Halide Edip Adıvar (Fatih Mitingi)
Ashabım!
- Hamdullah Suphi Tanrıöver (Meclis konuşmaları)
Yarın rabbinize kavuşacaksınız. Bugünkü her hâl ve
- Mehmet Akif Ersoy (Nasrullah Camii'nde verdiği nutuk)
hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden
- Mehmet Emin Yurdakul (Biz Nasıl Şiir İsteriz , sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu
Anadolu’dan Bir Ses -Yâhud- Cenge Giderken, Sakın vurmayınız. Bu vasiyetimi burada bulunanlar,
Kesme, Sabah ve Benim Ömrüm) bulunmayanlara bildirsinler. Olabilir ki bildirilen kimse,
burada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak hıfzetmiş
- Süleyman Nazif (Batarya ve Ateş)
olur.”
- Necip Fazıl Kısakürek (Maraş Hitabesi ve Reis Bey
(Veda Hutbesi – Hz. Muhammet)
oyunundaki Sözleri)
- Hz. Muhammet’in (Vedâ Hutbesi)

● Söylevler amaçları yönü ile türlere ayrılır. Söylev türleri


şunlardır: Askerî söylev, Siyasî söylev, dinî söylev, hukukî
söylev, akademik söylev
3. PANEL 4. FORUM
Panelin devamında yapılan veya tek başına da
düzenlenebilen dinleyicilerin tartışmaya katıldığı
Önceden belirlen bir
konuşmalardır.
konunun, o konuda
uzman bir grup ÖZELLİKLERİ
tarafından (en az 3 en
1. Dinleyicilerin panelin sonunda söz alabildikleri, belli bir
fazla 6) fikirlerin tartışıldığı konuşma türüdür.
konu üzerinde bir grup konuşmacının bir konu ile ilgili bilgi
ÖZELLİKLERİ vermesini içerir.
1. Paneli bir başkan yönetir ve uzmanlardan ( en az 3, en 2. Forum, özellikle panel ve sempozyum veya açık oturum
fazla 6 olabilir.) oluşur. sonunda yapılabilir veya tek başına da düzenlenebilir.
Tiyatro ve sinema gibi etkinliklerin sonunda da düzenlenir.
2. Panelistler alanında uzman olan ve çeşitli fikirleri
barındıran insanlardan oluşmalı ki konunun değişik yönleri 3. Forum sayesinde dinleyiciler, konun farklı yönlerini ifade
tartışılabilsin. ederler.
3. Panelde fikirleri tartışması değil, aksine fikirlerin 4. Forumda sosyal sorunlar ön planda olup tüm ayrıntılar
alışverişi olmalıdır. dinleyicilerle aktif bir şekilde verilir.
4. Panel diğer tartışma türlerine göre samimidir. Sohbet 5. Bu yöntemde küçük bir grup öğrenci diğer öğrencilere
havasında geçer. bilgi verirler. Sununun sonunda dinleyiciler konuşmacılara;
konuya ilişkin sorular yöneltirler. Kendisine soru yöneltilen
öğrenci o sorunun cevabını verebilecek en yetkili kişi olarak
NASIL YAPILIR? açıklamalarda bulunur.
1. Panelden önce başkan ve üyeler toplanarak tartışma 6. Bir başkanın yönetiminde yapılan forum; tartışma
kurallarını ( süre, konuşma sırası, sonunda izleyiciden soru konusunun daha geniş bir şekilde ele alınmasını ve yanlış
alma vb.) belirlerler. anlamaların düzeltilmesini sağlar. Başkan; toplantıya
katılanları soru sormaya, eleştiri yapmaya ve katkıda
2. Panel başkanı, önce tartışmacı üyeleri dinleyenlere
bulunmaya teşvik eder.
tanıtır. Ele alınan konunun ana hatlarını ortaya koyar. Panel
sonunda forum yapılıp yapılmayacağını açıklar. 7. Genellikle okullarda derslerin son bölümünde
öğrencilerin aklına takılan sorulara cevap buldurmada
3. Başkan, konuşmaların sırasını ve süresini düzenler.
kullanılır.
Açıklanması gereken konularla ilgili sorular sorar.
4. Panelin sonunda, dinleyiciler, isterse panel üyelerine
soru sorma imkânına sahiptirler. (Panel sonunda tartışma 5. KOLLEGYUM
dinleyicilere de geçerse panel foruma dönüşür.)
İki gruptan oluşan bir tartışma tekniğidir.
5. Panelin sonunda, panelin yöneticisi (başkan), kendi
ÖZELLİKLERİ
fikirlerini de katarak konuyu toparlayıp özetler, konuyu bir
sonuca bağlar ve paneli kapatır. 1. İki panel grubundan meydana gelir ilk grup kaynak
kişilerden, ikinci grup ise öğrencilerden oluşur.
2. Her iki grup da 3 veya 4 kişi vardır.
Panel başkanının görevleri:
3. Kaynak kişiler konu uzmanlarından meydana
1. Panel süresince tartışma planında izlenecek yol bilip onu
gelmektedir.
uygulacaktır.
4. Dinleyicileri temsil eden kişilerin mutlaka tartışılan
2. Panelistleri dinleyicilere tanıtmak
konuya ilgi duymaları ve hazırlıklı olmaları gerekmektedir.
2. Konuşmacıların sürelerini ayarlamak ve tarafsız bir
5. Öğrenciler kaynak kişilere uygun sorular sorulmalıdır.
şekilde fikirlerin ortaya çıkmasına yardımcı olmak
3. Panelin sonunda konuyu derleyip toparlamak
4. Şartlar uygunsa dinleyenlere söz hakkı verme

PANEL – FORUM FARKI


Forumda seyirciler kendi düşüncelerini söyler,
Panelde sadece soru sorabilir, yorumda
bulunmaz.
6. SEMPOZYUM ( BİLGİ ŞÖLENİ- ÇOK Münazara Konu Örnekleri
OTURUMLU SEANS)
- Çok gezen mi çok bilir yoksa çok okuyan mı?
Uzmanlık ve bilgi gerektiren bir konuda uzman bir kişilerin
- İlk insanlar mı daha mutludur yoksa günümüz insanı mı?
ilgili gruba sunu yapmasıdır.
- Başarıda çalışmak mı şans mı önemlidir?
ÖZELLİKLERİ
- Yoğurt beyaz mıdır siyah mıdır?
1. Sempozyumda sanatsal, bilimsel, düşünsel değer taşıyan
konuların bu konuyla ilgilenen küçük gruplarda sunumu - Kalkınmada köyden mi kentten mi başlamalı?
yapılır.
- Uygarlığın gelişmesinde sanat mı bilim mi önemlidir?
2. Yüksek Lisans ve doktora düzeyindeki akademik eğitim
- Çocuk eğitiminde aile mi okul mu etkilidir?
kademesinde kullanılır. O yüzden daha bilimseldir.
Konferans havasında geçer. - Para, her kapıyı açar mı açmaz mı?
3. Üzerinde görüşülecek yazılı materyal iki üç hafta - Ailede kadın çalışmalı mı çalışmamalı mı?
önceden grup üyelerine dağıtılır ve ön çalışma yapılır.
- Notun öğrencinin öğrenmesine katkısı vardır fikrine
4. Sempozyumda en az 3 en fazla 6 konuşmacı vardır. katılıyor musunuz?
5. Sempozyum, bir veya birkaç gün hatta hafta sürebilir.
6. Ulusal ve uluslararası düzeyde katılımcılarla 8. AÇIK OTURUM
gerçekleştirilir.
Toplumun çoğunluğunu ilgilendiren bir konunun, bir
7. Sempozyumda işlenen konunun çözüme ulaştırılması başkan yönetiminde uzman kişilerce dinleyiciler önünde
amaçlanır. tartışılmasıdır.
8. Her üye belli bir konuda konuşma yapar. Bu konuşma ÖZELLİKLER
genellikle 15-20 dakikadır.
1. Geniş salonlarda veya televizyon karşında yapılır.
9. Sempozyumun sonunda başkan görüşleri özetler soru
2. Açık oturumda amaç güncel bir konunun toplumun
cevap yapılır ve eleştiri kullanılır.
önünde irdelenmesidir.
10. Değerlendirme ve sınırlama olmaksızın, bir soruna
3. Açık oturumun başarılı olmasında başkanın rolü çok
mümkün olduğunca çok sayıda çözüm yolları elde etmeyi
önemlidir.
amaçlar.
4. Başkan, konunun önemini belirtir konuşmacıları tanıtır
ve onlara sırayla söz hakkı verir. Tartışma süresince tarafsız
kalır. Sonda başkan konuyu özetler, sonucu söyler ve
dinleyiciden soru gelirse soruları alır.
7. MÜNAZARA (EYTİŞME)
İki ayrı grubun, dinleyiciler ve
jüri önünde belli bir konuyu Açık oturum, biçim olarak panele benzer.
lehte veya aleyhte Panelden farklı olarak üyeler başkandan söz
(Tez- Antitez) olmak üzere iki alarak konuşurlar. Başkan üyelere teker teker söz
karşıt tezi savunmalarıdır. vererek konuşmayı sağlar.
ÖZELLİKLERİ
1. İki grup, bir başkan ve jüriden oluşur. 9. ZIT PANEL
2. Konuşmacı gruplar 3 ya da 4 kişiden oluşur. Bu teknikte genellikle konunun tekrarını sağlayarak yeni
fikirlerin ortaya çıkmasını sağlamak için yapılır.
3. Münazara konusu öğrencilere önceden verilerek
onlardan konu ile ilgili hazırlık yapmaları istenir. ÖZELLİKLER
4. Bu teknikte önemli olan gerçeği aramak ya da bulmak 1. Sınıf iki gruba ayrılır. Lider seçilir, sınıfın yarısı soru sorar
değil konuyu daha iyi savunabilmektir. diğer yarısı cevap verir.
5. Münazara; öğrencilerde, bir fikri savunmayı veya 2. Süreç başlamadan her iki gruba da sınıfta 10-15 dakika
çürütmeyi anında uygun bir cevapla çürütebilmesi gerekir. hazırlık süresi verilir.
6. Münazara bir yarışma değildir, bir fikir tartışması olduğu 3. Öğretmen iki gruba da bu sürede yardımcı olur.
vurgulanmalıdır.
Zıt panelin Kollegyumdan farkı; kollegyumda
7. Münazaranın sonunda jüri hazırladığı ölçeğe göre uzmanlara soru sorulur.
grupların puanlamalarını yapar, birinciyi seçer.
10. BRİFİNG (ANLATIM TEKNİĞİ) 13. VIZILTI (FISILTI/ BUZZ) GRUPLARI
Bir kurumun yapısının ve işleyişinin tanıtımı ya da teknik bir Kısa süre içinde öğrenciler oturdukları yerde gruplara
konunun yetkili bir kişi tarafından veya uzman tarafından bölünerek belli bir süre içinde yapılan gruplardır.
sunumuna dayanan tekniktir.
ÖZELLİKLERİ
Genellikle kurumsal yapılarda astın, üste bilgi vermesidir.
1.Öğretmen soru sorar, sorun gruplar tarafından
Örnek fısıldanarak tartışıldıktan sonra görüşler yazılır ve
öğretmene temsilci tarafından sunulur. Böylece
- Merkez Bankasının enflasyon ile ilgili Maliye ve Ekonomi
öğrencilerin hızlı bir şekilde derse katılımı sağlanır.
Bakanına sunum yapması
2. Vızıltı grupları çeşitli şekillerde oluşturulur
- MEB Müsteşarının MEB Bakanına yeni öğretmen
atamaları ile ilgili sunum yapması VIZILTI 22: iki öğrenci bir konu üzerinde ikişer dakika
konuşur
VIZILTI 33: üç öğrenci bir konu üzerinde üçer dakika
konuşur.
11. DEMEÇ VIZILTI 66: 6 öğrenci aynı konu üzerinde altışar dakika
Yetkili bir kişinin yayın organlarına yaptığı açıklamalar konuşmaktadır.
olarak ele alınabilir.
Okulun açılış ve kapanışında, diploma ve karne
törenlerinde yönetici ve öğretmenler bu tür konuşma
yapabilirler.
14. FİKİR TARAMASI
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın günlük corona virüs
Genellikle okul derslerinde dikkat çekici olarak kullanılan
yayılması hakkında basın mensuplarnı bilgilendirmesi
tekniktir.
ÖZELLİKLERİ
1. Ders içinde öğrencilerin sıkıldığını fark eden öğretmen 4-
12. ÇALIŞTAY (WORKSHOP – DÜŞÜNME 5 kişiyi 5-10 dakika konu hakkında tartıştırır.
ATÖLYESİ) 2. Dersin her anında devreye sokulabilir.

Konusunda uzman bir grubun belirli bir yer ve zamanda çok


kısa ya da 3 – 4 günlüğüne toplanarak belli bir konu
üzerinde derinlemesine bilgi topladıkları, tartıştıkları,
probleme çözüm üretip ortak karar aldıkları tekniktir. 15. ÇEMBER TEKNİĞİ
10 – 15 öğrenci çember şeklinde oturur.Bir başkan ve
ÖZELLİKLERİ verilen cevapları not eden sekreter(ÖSYM diliyle “Yazman”)
belirlenir.
1. Çalıştayda herkes o konuda uzmandır. Amaç kısa sürede
bir araya gelip bilgi paylaşımı yapmaktır.
ÖZELLİKLERİ
2. Çalıştayda alınan kararlar bağlayıcıdır. 1.Her konuşmacıya 1-2 dakika süre verilir.
2. Gerekirse 2. tur yapılır.
3. Çalıştay üç aşamada gerçekleşir.
3. Başkan süreci kontrol eder.Sırayla soru sorar.Sürecin
a. Çalıştayın amacı belirlenip gruplar oluşturulur. sonunda değerlendirme ve kapanış konuşması yaparak
etkinliği sonlandırır.
b. Grup atölyelerine gidip konu hakkında tartışarak fikir
üretilir ve sonra bu fikirleri uygulayarak deneme yapılır.

c. Tüm katılımcılar yeniden bir araya gelirler. Atölyeden


gelen öneriler hep birlikte değerlendirilip karara bağlanır
16. BEYİN FIRTINASI
ve sonuç raporu yazılır.
Dersin başında veya sonunda çok fikir elde etmek
kullanılan tekniktir.
ÖZELLİKLERİ
KONU KAVRAMA TESTİ
1. Bu teknikte çok fikir, çok hayal kurdurularak elde
edilmeye çalışılır.
2. Beyin fırtınası oyun haline getirilerek yapılır. 12. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde öğretici metinler
3. Bu teknikte fikirler olumlu ya da olumsuz ünitesinde denemeyi öğretmen işler. Ünite sonunda sınıfı
değerlendirilmez. ikiye böler. Birinci grup denemenin özellikleri ve
temsilcileri ile ilgili soru hazırlarken ikinci grup muhtemel
soruları cevaplamaya yönelik çalışmalar yapar. Soru grubu
sorusunu sorar cevap grubu da sorulara yanıt verir ve
sonra roller değiştirilir.
17. BÜYÜK GRUP TARTIŞMA TEKNİĞİ
1. Buna göre öğretmenin uyguladığı öğretim yöntem veya
Öğretmen, dersin konusuyla ilgili bir tartışmayı tüm sınıfa tekniği aşağıdakilerden hangisidir?
açar, öğrencilere sorular sorarak fikirlerini söylemelerini
sağlar. A) Kollegyum
▪ Sınıf mevcudunun az olduğu durumlarda kullanılır. B) Panel
C) Zıt panel
D) Fikir taraması
E) Münazara
18. KÜÇÜK GRUP TARTIŞMA TEKNİĞİ
Tartışmaya katılımı sağlamak için sınıfın 2-6 kişilik gruplara
bölünmesidir.
▪ Yüz yüze etkileşim daha fazladır. Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 11. sınıf dersinde bir grup
öğrenciye Ziya Paşa ile ilgili sunum yapmak üzere
görevlendirir. Öğrenciler konuyu
Ziya Paşa’da Hiciv
19. KURULTAY (KONGRE)
Ziya Paşa’da Eleştiri
▪ Bir konuyu görüşmek üzere çeşitli ülkelerden gelen
delegelerin katılımıyla gerçekleştirilen uluslararası Ziya Paşa’da Halk kültürü etkisi
toplantılara veya bir kurumun belli zamanlarda ya da Ziya Paşa’da Sürgünler
gerektikçe yaptığı toplantılara "kurultay" denir.
Alt başlıklarına ayırmış, bu başlıklar üzerinden konuyu farklı
▪ Örnek; Türk Dil Kurultayı, kurumların eğitim kurultayı gibi boyutlardan arkadaşlarını bilgilendirmiş ve kendilerine
▪ Açık olarak yapılan da var kapalı olarak da düzenlenebilir. sorulan soruları yanıtlamışlardır.
2. Bu metinde öğretmenin uyguladığı yöntem veya teknik
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Forum
B) Panel
C) Sempozyum
D) Çalıştay
E) Münazara
Başkan: Buyurun Cemal Süreya sıra sizde buyurun. Emre Öğretmen, Türk Dili ve Edebiyatı dersinde
öğrencilerine Milli Edebiyat Dönemi yazarlarından Halide
Cemal Süreya: “Şiir, hayatın köpüğüdür.Çağın, hayatın,
Edip Adıvar’ı anlatmaktadır. Konuyu daha iyi kavratmak için
bütün bilgilerin deneyimidir o. Onun ortaya çıkması için
öğrencilerden altışar kişiden oluşan bir grup oluşturur. Bir
düşünce lazım, sosyal iletişim gerek, her şeye uzanmak
başkan yönetimindeki bu grupta Kübra, Halide Edip’in
gerek.”
edebî yönünü, Duygu ideolojisini, Sibel roman anlayışını ele
Söz alan İlhan Berk :“ Cemal’e katılmıyorum yazmak, alır. Öğrenciler kendi aralarında bu konuyu farklı
özellikle de şiir yazmak, bir ihtiyaçtır. Yazmak eyleminden boyutlarıyla tartışır. Başkanın değerlendirmesiyle konu
ancak o zaman söz edebiliriz. Kökene, her seferde de bitirilir.
kökene dönmektir. (…) Her zaman yazmak olasılığı vardır.
5. Bu metinde öğretmenin uyguladığı yöntem veya teknik
Direnme yeterdir, şiir her zaman başka bir ihtiyaçtır. Ama
aşağıdakilerden hangisidir?
değil, çok başka bir şey gerekiyor: Kendindenlik’tir bu. Oysa
direndikçe bir kıpırtılar olur hep. Buna güvenmemeli. A) Zıt panel
Beklemeli. Nice kağıtlar gidip gelecektir, yazılacaktır ama
B) Forum
çaresizlik sürecektir hep. Yazmak zaten silmek, boyuna
silmektir.” C) Açık oturum
3. Bu metinde verilen karşılıklı diyaloglar hangi öğretim D) Çalıştay
yöntem veya tekniğinin uygulandığını gösterir?
E) Panel
A) Açık oturum
B) Panel
C) Beyin fırtınası
Genellikle üniversetelerde düzenlenen bu etkinliklerde
D) Forum bilimsel, sanatsal ağırlıklı konularda uzman kişiler konuşma
yapar. Önceden belirlenen konular uzman kişilerce hazırlık
E) Konferans
yapılıp aynı ortamda aynı amaç için bir araya gelen kişiler
sunum yaparak birbirlerini anlatır. Uzun eğitim süreci bir
hafta da sürebilir. Etkinliğin sonunda konuşma ve
tartışmaların bir değerlendirilmesi dinleyicilere sunulur.
Malatya’da görev yapan Türk dili ve edebiyatı öğretmeni
6. Bu parçada özellikleri verilen sözlü anlatım türü
Günseli , 9. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde masal
aşağıdakilerden hangisidir?
ünitesini işlerken sınıfa Malatya Hekimhanlı olan Eflatun
Cem Güney’i davet eder. Önceden Cem Güney’in masal A) Açık oturum
kitabını okuyan öğrenciler, masal derlemecimize sorular
B) Fikir taraması
sormuşlar ve gelen yanıtlar doğrultusunda bütün sınıfın
merak ettiği bilgilere ulaşmışlardır. C) Forum
4. Buna göre Günseli Öğretmenin sınıfında uyguladığı D) Sempozyum
yöntem veya teknik aşağıdakilerden hangisidir?
E) Brifing
A) Zıt panel
B) Kollegyum
C) Panel
"(...) Efendiler! Düşmanlarımız bir aralık, bizim için
D) Fikir taraması uydurdukları kara çalmalarını bir aralık Paris Konferansı’na
da kabul ettirir gibi oldular. Belki bunun sonucu olarak
E) Açık oturum
daha savaş sırasında birbirleriyle yaptıkları gizli
antlaşmaların, alıp verdikleri sözlerin uygulanmasına
başlanmıştı. (...)"
7. Bu metin aşağıdaki sözlü anlatım türlerinin hangisinden
alınmış olabilir?
A) Söylev
B) Seminer
C) Forum
D) Demeç
E) Çalıştay
Türk Dili ve Edebiyatı dersin anılarım çok benim. 11. Sııf Türk dili ve edebiyatı öğretmeni Sercan, 11. sınıf dersinde
olması gerekir. Bir gün Türk dili ve edebiyatı öğretmenimiz öğrencilere münazara tartışma tekniğini kavratmak için iki
Şahin, beni ve beş arkadaşımı bir etkinliğe seçti. Aslında grubu oluşturur.
beni niye seçtiğini de tam anlayamamışken ben ve ekibim
Öğrencilerden de münazara konusu ister ve öğrenciler şu
bu hayatta adalet yok tezini savunmak için gece gündüz
konuların tartışılmasını ister.
notlar çıkarıp sürekli araştırmalar yaptık hatta grupta
Serhatla karşı tarafın fikirlerini bile tahmin edip ona göre I. Uzaktan eğitim mi okulda eğitim mi?
cevap yazıyorduk. Büyük gün geldiğinde tezimizi müthiş
II. Bizim için özgürlükler sınırlı olmalı mı olmamalı mı?
savundum. Şimdi daha iyi hatırlıyorum ki öğretmenim
tartışmanın sonunda senin hızlı ve yaratıcı fikirlerinle tam III. Sütün rengi siyah mı beyaz mı?
bir hukuk adamı kimliğinle damga vurdun, demesi beni
IV. Geleceği insanlar mı yönetecek robotlar mı?
mesleğime giriş sıcaklığı atan ilk adımdı belki de.
V. İnsanın yalnızlığına neler iyi gelir neler iyi gelmez?
8. Bu metinde verilen sözlü anlatım türü aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Anı 11. Buna göre aşağıdaki cümlelerinden hangisi
münazaraya uygun olmaz?
B) Münazara
A) I B) II C) III D) IV E) V
C) Söylev
D) Beyin fırtınası
E) Konferans
Uçakla 22 Ekim 2020 tarihinde düzenlenen “Su Kaynakları “
konulu bir konuşma yapmak için Eskişehir’e gittim. Benim
konu “Türkiye ve Orta Doğuda Su” konu başlığıydı. Benle
birlikte altı arkadaş da su konusuna farklı açılardan baktılar.
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, öğrencilerini İstanbul
Konuşmam yirmi dakika sonra bitti başkana önceden
TÜYAP Kitap Fuarı’na götürür. Fuarda Marmara Salonunda
gönderdiği konuşma taslağını da verdim.
ünlü kalemleri görürür ve etkinliğe öğrencileriyla birlikte
girer. Önce başkan açılış konuşmasını yapar. Ardından önce 12. Bu parçada tanıtılan sözlü anlatım türü
Feyza Hepçiligir’e sonra Sema Kaygusuz ve son olarak Selim aşağıdakilerden hangisidir?
İleri’ye söz hakkı verir. “Öykü ve Dil” konulu etkinlik
A) Sempozyum
sonunda öğrencim Ahmet, Feyza Hepçilingir’e “Dilci
olmanın öykücü olmaya birçok katkısı olduğunu B) Forum
düşünüyorum, siz de önemli olduğunu düşünüyor
C) Açık oturum
musunuz?” sorusunu da sorar ve cevabını aldıktan sonra
gezimize devam ettik. D) Çalıştay
9. Buna göre metinde aşağıdaki sözlü anlatım türlerinden E) Panel
hangisi kullanılmış olabilir?
A) Konferans
Türk Dil Kurumu üyeleri Abant’ta bir otelde bir araya gelip
B) Brifing “Türkçenin Geleceği” konulu bir çalışma yaparlar. Üyeler
kendi aralarında uzman oldukları alanlara göre atölyelere
C) Açık oturum
geçerler ve birbirine sunumunu yapar ve Türkçeyi 21.
D) Forum yüzyılda nelerin beklediğini tartıştılar. Tartışma sonunda
elde edilen fikirler rapor haline getirildi.
E) Panel
13. Bu parçada özellikleri verilen sözlü anlatım türü
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Açık oturum
10. Aşağıdaki türleden hangisi sözlü anlatım türlerinden
B) Fikir taraması
biri değildir?
C) Workshop
A) Münazara
D) Sempozyum
B) Forum
E) Brifing
C) Konferans
D) Açık oturum
E) Röportaj
Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 10. sınıf dersinde Divan Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Deniz, rüyasında ünlü
edebiyatını işlerken öğrencilerin algısının dağıldığını görür edebiyatçıları görür ve onları biraraya getirir, onlardan aşk
ve sınıfı gruplara ayırır. Birinci grup gül - bülbül ilişkisini konusu üzerine fikirlerini söylemelerini istedim ve
verir. İkinci gruba sevgilinin mazmun özelliklerini tarif başkanları da ben oldum. O kadar samimi bir havada
etmeyi verir. Grupların yanına gelen öğretmen, her gruba sohbet etmeye başladık ki dizeler uçmaya başladı.
belirli süre verip aralarında bilgi akışı olmasını ister.
Sadi Şirazi “ Aşk’a uçarsan kanatların yanar “ dizesini
14. Bu metinde öğretmenin uyguladığı yöntem veya söylerken araya giren Mevlana Şirazi’ye hayır dostum
teknik aşağıdakilerden hangisidir? “Aşk’a uçmazsan kanat neye yarar?” dizesini söyler. İki
üstadı dinleyen Yunus Emre söze girer “ Aşk’a varınca
A) Zıt panel
kanadı kim arar?” dizesini söyleyip aşk üzerine sohbet
B) Forum uyanmaya kadar devam eder.
C) Açık oturum 17. Bu metinde Deniz öğretmenin rüyasında uyguladığı
yöntem veya teknik aşağıdakilerden hangisidir?
D) Vızıltı grupları
A) Zıt panel
E) Panel
B) Forum
C) Açık oturum
Bu türde insanların yakından ilgilendiren konularda
dinleyiciler de söz alır. Bir başkanın eşiliğinde yapılan bu D) Vızıltı grupları
sözlü iletişimde başkan sırasıyla konuşmacılara söz hakkı
E) Panel
verir. Ardından dinleyicilere de söz hakkı verir. Başkan
sonda toparlayıcı bir konuşma yapar ama konuşmaya
yorumunu katmaz.
15. Bu parçada tanıtılan sözlü anlatım türü
Toplumun çoğunluğunu ilgilendiren bir konunun, bir
aşağıdakilerden hangisidir?
başkan yönetiminde uzman kişilerce dinleyiciler önünde
A) Sempozyum tartışılmasıdır. Burada değişik görüşlerin eşit oranda temsil
edilmesi temel ilkedir. Başkan konuyu belirler,
B) Forum
konuşmacıları tanıtır, sonra konuşmacılara sırasıyla söz
C) Açık oturum verir. Başkan genellikle yapılan konuşmaları oturumun
sonunda toparlayıp özetler.
D) Çalıştay
18. Bu parçada özellikleri verilen sözlü anlatım türü
E) Panel
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Panel
B) Açık oturum
Gazi Üniversitesi Kongre Salonunda Beşir Ayvazoğlu,
C) Söylev
Ahmet Haşim hakkında “Bilindiği gibi Ahmet Haşim söz
konusu olduğunda gündeme gelen önemli tartışma D) Demeç
konularından birisi de Ahmet Haşim’in sembolist ya da
E) Çalıştay
empresyonist olup olmadığı meselesidir. Maalesef ciddi bir
analize dayanmadan şairin empresyonist olduğunu ve
şiirlerinde sembolistlerin anladığı mânâda sembolün
bulunmadığını ileri sürmüşlerdir. Hâşim’in maskaralık
olarak kabul ettiği, dolayısıyla kendisini mensup
hissetmediği bir akıma bulamaya çalışmak tuhaf bir
gayrettir.” der.
16. Buna göre Beşir Ayvazoğlunun bu konuşması
aşağıdaki sözlü anlatım türlerinin hangisine ait olabilir?
A) Açık oturum
B) Panel
C) Beyin fırtınası
D) Forum
E) Konferans
Hacı Bayram Üniversitesi öğretim görevlisi İsa Özkan, “Türk
destanlarında ağaç motifi “ konusunu samimi ve içten bir
anlatımla bizlere aktardı. Akıcı cümlelerle Eski Türk
EDEBÎ AKIMLAR
destanlarından başlayıp İslamî Dönem destanlarına kadar
tüm destanlarda ağacın Türk toplumundaki yeri ve önemi
1. HÜMANİZM (İNSANCILIK)
hakkında bilgi verdi. Genellikle metne bağlı kalmadan
konuşmasını tamamladı. ● Hümanizm’in genel anlamı; insanı,
renk, ırk, din ve mevkiini dikkate
19. Bu metinde öğretmenin uyguladığı yöntem veya
almadan sevmek, ona kıymet
teknik aşağıdakilerden hangisidir?
vermektir.
A) Forum
● Hümanistlere göre din ve tabiat
B) Panel tanrının göstergesidir.
C) Konferans
D) Çalıştay ÖZELLİKLERİ
E) Münazara 1. Antik Yunan ve Lâtin kültürünü ve
sanatını örnek alırlar.
2. Aristo’nun sanat ile ilgili görüşlerini örnek alıp biraz
değişime uğratarak verilir.
3. Sanatta kural, mimesis (taklit, yansıtma) olduğunu
savunmuşlardır.
20. Aşağıdakilerden hangisi bir başkanın kontrolünde 4. Hıristiyanlık, hümanist sanatta varlığını korumaya devam
gerçekleştirilen tartışma türlerinden biri değildir? etmiştir.
A) Konferans 5. Hümanist edebiyatın asıl konusu insandır. İnsan evrensel
olarak ele alınır. İnsanı bir bütün olarak görür ve zaaflarıyla
B) Sempozyum
insanı kabul ederler.
C) Forum
6. Hümanizmde millilik yoktur evrensel bakış açısı
D) Münazara hakimdir.
E) Açık oturum 7. Hümanistler okur yazarın olduğu aristokratları işler.
Çünkü sanatkârların büyük bir kısmı asilzade ve askerdir.
8. Hümanist yazarlar, bir dil, üslûp ve şekil endişesine
sahiptirler. Bu da onları halktan uzaklaştırır.
SANATÇILARI

DANTE ALİGHİERİ
▪ İtalyan halk ozanıdır.
▪ Rönesans’ın hazırlayıcı şairidir.
▪ İlahi Komedyayı çocukluk aşkı
Beatrice'ye yazar.
▪ Floransa’da beyaz – zenci ayrımında
Dante kiliseyle çatışır ve bir daha Floransa’ya dönemez.
İlâhî Komedya:
- 14. yüzyılda yazılır.
- Epik şiir özelliği gösterir.

1-C 2-B 3-B 4-B 5-E 6-D 7-A 8-B 9-D 10-E
- Dante, ölüm sonrası sırasıyla Cehennem, Araf ve Cennette
geçen seyahati, hikâyenin kahramanı da olan kendisinin
11-E 12-A 13-C 14-D 15-B 16-E 17-E 18-B 19-C 20-A ağzından anlatır.
- Alegorik ve hayal gücü ile oluşturulmuştur.
- Şiir terzarima nazmına göre yazılmıştır.
Eserleri: İlâhî Komedya, Yeni Hayat, Canzoniere. Epistulae MİGEL DE CERVANTES
(Mektuplar)
▪ İspanyol edebiyatının ünlü yazarıdır.
▪ “Don Kişot” romanıyla çağdaş romanın
FRANCESCO PETRARCA babası sayılır.
▪İtalyan şairdir. ▪ Cervantes Haçlı Ordusu’na katılır ve 1571'de
İnebahtı Deniz Savaşı'nda Osmanlılara karşı
▪Orta Çağ için “Karanlık Çağlar” deyimini
savaşırken sol elini kaybetti ve 1575'te İspanya'ya
ilk kullanan kişidir.
dönerken Cezayir'deki Türk korsanlarının eline düştü ve
Eserleri: Canzoniere, Trionfi, Le Rirne. köle olarak Kuzey Afrika'ya götürüldü.

▪ Don Kişot, şövalye romanlarını alaya alır.


Romanın mizahı ve yergili bir anlatımı vardır.
GİOVANNİ BOCCACİO
Roman kahramanlarından Don Kişot hayalci ve
Hikâye türünün yaratıcısı ve ilk yazarı, idealist bir tipi, Şancho Panza ise gerçekçi bir
İtalyan asıllı yazar hikâyelerini tipi anlatır.
“Decamerone” adlı kitabında
toplamıştır. 1348'de Avrupa'da büyük bir
veba salgını anlatır. 10 gün içinde anlatılan 100 öykü yer
alır.
Türk edebiyatında bu akımdan bağımsız ama özellikleri
Eserleri: Ameto (düzyazı) ,Filostrato (Şiir), Elegia di tutan Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ve Mevlânâ 13.
Madonna Fiammetta (Roman) yüzyılda insan sevgisi yönünden benzerlik gösterir.

2. KLASİSİZM (KURALCILIK)
FRANÇOİS RABELAİS ▪ 17. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkar.
Gargantua ve Pantagruel en önemli ▪ Nicolas Boileau akımın kurucusu
eseridir.François Rabelais'in bir baba ile sayılır L’art Poétique (Şiir Sanatı, 1674)
oğlunun hikâyelerinden oluşan ve gayet adlı eseriyle.
açık saçık bir fantazi güldürü olan felsefi
eseridir.
ÖZELLİKLERİ
Eserleri: Gargantua ve Pantagruel, Üçüncü Kitap, Dördüncü
Kitap, Beşinci Kitap. 1. Akıl ve sağduyu temel ilke olarak
kabul ederler.
2. Akla uygun olan tabiat unsurları taklit edilebilir.
3. “Sanat için sanat” anlayışı vardır.
4. Konudan ziyade konunun işlenişine önem verilir. Bu
PİERRE DE RONSARD
nedenle biçim mükemmeliği aranır.
Rönasans devrinin Dante’den sonra en
5. Seçkin çevre olan soylu ve bürokrat tipler işlenir.
ünlü Fransız asıllı şairidir.
6. Dilde halkın sözleri değil, üst tabakanın dil özellikleri
Eserleri: Aşklar; Odlar, Eglogalar.
görülür. Kaba ve çirkin sözlere yer vermezler.
7. Konularını tarih ve mitolojiden alırlar. Genellikle din dışı
konu işlenir. Çünkü Yunan ve Latin edebiyatının
etkisindedirler.
MİCHEL DE MONTAİGNE
8. Az sözle çok şey anlatmak hedeflenmiştir.
16. yüzyılın serbest düşüncenin
öncülerinden olan meşhur Fransız 9. Üç birlik” (yer-zaman-olay) kuralına uyarlar.
yazar Montaigne, “Essais”(1580)
10. Eserlerde değişmeyen, evrensel tipler oluşturulmuştur.
yani “Denemeler “ dünya
edebiyatına damga vurur. Bu denemelerin bir bölümü 11. Sanatçılar, eserlerde kendi duygu ve düşüncelerine yer
Sabahattin Eyüboğlu tarafından Türkçeye çevrilmiştir. vermemiş, kişiliklerini gizlemişlerdir.
12.Özellikle Tiyatro (trajedi) ve şiir önem kazanır, roman
geri plana itilir.
13. İnsanın iç doğasına yönelmişlerdir. ▪ Çocukların kolayca anlayabildiği dildeki her bir eseri
okuyucuya ayrı ayrı mesajlar vermektedir.
Temsilcileri: Moliere, Corneille, Racine, La Fontaine, La
Bruyere, Daniel Defoe, Boileau, Malherbe, Madam De La Fablları: Ağustos Böceği ve Karınca,Tavşan ile
Fayette, Fenelon, Bousset, François de La Rochefoucauld Kaplumbağa,Öküz Olmak İsteyen Kurbağa,Kurt ile Kuzu
,Değirmenci Oğlu ve Eşeği, Arslan ile Fare,Leylek ile Tilki,
Ayının Postu, Çiftçi ile Çocukları
MOLİERE
▪ Eserlerinde gülünç gelenekler ve
LA BRUYERE
toplumsal aksaklıklardan bahseder.
Eserlerinde güldürmek için güldürü ▪ Klasik Fransız edebiyatının önemli
anlayışını yıkarak güldürerek eğitme ve sanatçılarındandır.
öğretme anlayışını getirmiştir.
▪ Portre türünde çok başarılı olmuştur.
▪ Tiyatroda töre ve karakter komedyası denilen bir türün
▪ La Bruyere, özellikle saray ortamındaki
oluşmasını sağlamıştır.
ikiyüzlü davranışları, halkı küçük görme
Oyunları : Gülünç Kibarlar,Kocalar Mektebi, Kadınlar olgusunu eleştirdi.
Mektebi, Zorla Evlenme, Tartuffe, Don Juan,
▪ Önemli eseri “Karakterler” 3 cilttir.
Adamcıl,Zoraki Hekim, Cimri, Kibarlık Budalası, Scapin’in
Dolapları, Bilgiç Kadınlar, Hastalık Hastası
DANİEL DEFOE
▪ İngiliz edebiyatının tanınmış bir
sanatçısıdır.
CORNEİLLE
▪ Serüven romanı yazmıştır.
▪ 17. yüzyıl Fransız edebiyatının ilk
büyük klasik tragedya şairidir. Fransız ▪ En ünlü eseri, Robinson Crusoe’da,
tragedyasının kurucusudur. bindiği gemi batınca ıssız bir adaya çıkarak orada 28 yıl tek
başına yaşama mücadelesi veren bir kişiyi anlatır.
▪ Corneille’nin kahramanları
tutkularını yenmeyi bilen, iradeli
kişilerdir. O insanları oldukları gibi değil, olmaları gerektiği
BOİLEAU
gibi anlatmıştır.
▪ Klasisizm’in kurallarını belirleyen sanatçı,
▪ En önemli tragedyaları şunlardır: Le Cid, Horace, Cinna
önemli bir hiciv yazarıdır.
▪ “Şiir Sanatı” sanatçının en önemli eseridir.

RACİNE
FENELON
▪ Klasisizm akımının en büyük trajedi
▪Telemaque(Telemak) romanıyla tanınan
şairlerinden biridir.
sanatçı, Fransız edebiyatının önemli
▪ Onun yapıtlarında kişiler, alın yazılarını sanatçılarındandır. Bizim edebiyatta ilk çeviri
değiştiremeyip tutkularına yenik romandır.
düşerler. Bu yönüyle tanrıların ve
▪ Aynı zamanda başpiskopos olan sanatçı,
yazgının kişilerin yaşamında egemen olduğu eski Yunan
yazdığı bu roman yüzünden
tiyatrosuna bağlanmıştır.
başpiskoposluktan çıkarılmıştır.
▪Tipleştirmeyi bırakıp karakter yapmaya çalışmıştır.
Önemli eserleri: Andromaque, İphigenie, Phedre, Esther,
Bayazid
MADAM DE LA FAYETTE
▪ Fransız romanının gelişiminde önemli yer
tutar.
LA FONTAİNE
▪ Ruh çözümlemesi yaptığı “Princesse de
▪ Fransızların ve fablın en Cleves” önemli romanıdır.
önemli ismidir.
ROCHEFOUCAULD Romantizmin Temsilcileri
▪ 17. yüzyıl Fransız yazardır. Vıctor Hugo, J.J. Rousseau, Goethe, Schiller, Lamartine,
Aleksandre Dumas, Alfrede de Musset, Voltaire, Lord Byron,
▪ “Özdeyişler” adlı eseri ünlüdür.(1664)
Chateaubriand, Puşkin

BOSSUET : Hitabet türünde en başarılı isimlerden biridir.


VİCTOR HUGO
▪ Fransız edebiyatının önemli
Türk edebiyatında yazarıdır. Romantizm akımının
kurallarını belirler. (Cromvell adlı
* ŞİNASİ – şiirlerinde ve La Fontaine fabl çevirisinde
dramının önsözünde)
kullanır.
▪ Roman, tiyatro ve şiir türünde eser verir.
* A. VEFİK PAŞA – Moliare tiyatrolarını çevirmiş ve adapte
etmiştir. ▪ İlk başta şair olarak tanınan Victor Hugo “Notre Dame’ın
Kamburu” adlı romanıyla dikkatleri çeker. Sosyal içerikli bu
* YUSUF KAMİL PAŞA - Fenelon’dan Telemaque eserini
romanı akımın tüm unsurlarını yansıttığı “Sefiller” romanı
çevirir.
izler. Ününü bu roman sağlar. (11. sınıf ders kitabında
* DİREKTÖR ALİ BEY - Trajedi türünü kullanır. Sefiller romanından bölüm verilmiştir.)
Eserleri
3. ROMANTİZM (COŞUMCULUK) - Sefiller,Notre Dame ‘nin Kamburu (roman)
- Sonbahar Yaprakları ,Işıklar ve Gölgeler ,Akşam Şarkıları
(şiir)
▪ 18.yüzyılın sonlarında ortaya çıkan
19. yüzyılda etkisini gösteren bir - Cromwell ,Kral Eğleniyor, Ruy Blas (dram tarzı oyun )
edebiyat akımıdır.
▪ Klasisizme tepki olarak doğmuştur.
J. J. ROUSSEAU
▪Fransız İhtilalinin önemli ismi olan şair ve
filozoftur.
ÖZELLİKLERİ ▪” Toplum Sözleşmesi” adlı eseri en önemli
yapıtıdır.
1. Klasisizmin akıl ve sağduyu, yerine duygu ve hayale
bırakmıştır. ▪Rousseau, toplum konusunda eşitlik ,
özgürlük ve halk egemenliğini savunmuştur.
2. “Toplum için sanat” anlayışı benimsenmiştir.
Eserleri: Emile, Toplumsal Sözleşme İtiraflar, Diyaloglar
3. Konularını tarihten ve ulusal kaynaklardan alınmıştır.
“Emile” adlı eseri Ziya Paşa çevirir. Çocuk haklarının ilk
4. Akım kahramanlarını her tabakadan alır. Kahramanların
beyannamesidir.
zıtlıklarından yararlanılır. İyileri çok iyi; kötüleri çok
kötüdür.
5. Klasisizmde tiyatroda trajedi ve komedinin yerini dram LAMARTİNE
almıştır.Üç birlik Kuralına uyma zorunluluğu kaldırılmıştır.
▪Fransız edebiyatının romantik şair ve
6. Romantik yazarlar, eserlerinde kişiliklerini romancısıdır.
gizlememişlerdir. Görüşlerini açıkca ifade etmişlerdir.
▪ Lamartine'in “Jirondenlerin Tarihi” adlı
7. Romanlarda özellikle din ve tarihî duygulara çok yapıtı Fransa’daki 1848 ihtilalini hızlandıran
göndermelerde bulunulur. Kahrmanlar dindar ve milliyetçi eserlerdendir.
role bürünürler.
▪ II. Mahmut Döneminde İstanbul’a gelir ve Türk dostudur.
8. Romantik eserlerde sanat kaygısından dolayı dili ağır ve İzlenimlerini “Doğuya Seyahat, Doğuya Yeni Seyahat ve
süslüdür. Türkiye Tarihi” adlı eserlerinde aktarmıştır. Osmanlı
Döneminde Burgaz Ovasına yerleşmek ister ama
9. Romantizm’de doğa tasvirleri öznel bir biçimde verilir.
gerçekleşmez.
10. Roman ve öyküde tesadüfler yoğundur.
▪ “Osmanlı Tarihi” adlı eseri de vardır.
11. Romantizm’in kuralları Victor Hugo’nun “Cromwell”
▪ Şiirlerini Şinasi ve Sadullah Paşa çevirir.
adlı eserinde belirtilmiştir.
11. Bütün edebî türlerde kendini gösterir.
Eserleri: Graziellla, Rapheel, Tefekkürler, Dindar ve Şairane Eserleri: Haydutlar, Don Karlos , Wilhem Tell, Maria Stuart,
Ahenkler ,Bir Meleğin Düşmesi Mutluluk Şarkısı

ALEXANDER DUMAS CHATEAUBRİAND


▪ Önce oyunlarıyla sonra tarihsel ▪ Fransız edebiyatında romantizmin
romanlarıyla ünlenmiştir. kurucusu kabul edilir.
▪ “Üç Silahşörler” ve “Monte Kristo ▪ Konu olarak doğayı ve melankoliyi işlediği,
Kontu” önemli iki eseridir. din duygusunu canlandırdığı eserleri 1830
yılına kadar Fransız edebiyatına hakim
“Demir Maske”, “Siyah Lale” diğer önemli eserleridir.
olmuştur.
▪ R. Mahmut Ekrem Atala’yı roman haline getirir.
Eserleri: Son İbni Sirac'ın Serüvenleri, Atala,Napoleon:
A.DE MUSSET Mezar Ötesinden Hatıralar
▪Fransız edebiyatının romantik yazar ve
şairlerindendir.
▪Eserlerinde kişinin iç dünyasını ,aşkı ve
W.SHAKESPEARE
maceraları anlatır. Şiirlerinde yergiyi de
kullanır. ▪ İngiliz edebiyatının en önemli
dram tiyatrocusudur.
▪Yazdığı şiirlerden dolayı “gençlik ve aşk şairi” olarak
tanınmıştır. ▪ İngiltere'nin ulusal şairi ve
"Avon'un Ozanı" olarak da bilinir.
Eserleri: Bir Zamane Çocuğunun İtirafları (roman), Geceler
, Tanrıya Bağlanan Umut , İspanya ve İtalya Hikâyeleri ▪ Hem komedi hem dram hem de trajedi türünde eser
veren sanatçının eserleri, hem Klasisizm’e hem de
Romantizm’e girer.
GOETHE
▪ Komedilerinde olağanüstü mizah duygusu,
▪ Alman romantizmin dramlarındaysa aşk ,kin, dostluk gibi temaları işlemiştir.
kurucusudur.
▪ Sanatçı, eserlerini nazım- nesir karışık yazmıştır.
▪ İranlı Hafız ve Mevlana’dan
Eserleri: Hamlet,Makbeth, Romeo ve Juliet, Othello Kral
etkilenir.
Lear ,Jül Sezar, Tutuş(trajedi) Venedik Taciri, Yanlışlıklar
▪ “Genç Werther'in Acıları” romanıyla ünlenmiştir. Mektup Komedyası, Hırçın Kız, Veronalı İki Centilmen Bir Yaz
tarzında yazar. Genç bir hukuk stajyerinin, nişanlı bir kadın Gecesi Rüyası On İki, Gece (komedya)
olan Lotte ile intiharına kadar kurmuş olduğu ızdırap dolu
ilişkiyi anlatır.
PUŞKIN
▪ Shiller ile tanıştıktan sonra daha çok tiyatro türünde eser
vermiş “Faust” adlı oyunu, en önemli tiyatro eseridir. ▪ Romantik akımın tek Rus
Manzum biçimde bir tiyatrodur. İnsanı simgeleyen Faust'la yazarıdır.
şeytanın savaşı anlatmaktadır. 12. sınıf tiyatroda var
▪ Şiirlerinde coşkulu bir söyleyişi
benimsemiş; romanlarında
gerçekçi davranmıştır.
SHİLLER
▪ Şiir , hikaye,tiyatro,roman ve manzum hikaye türünde
▪ Alman edebiyatının önemli dram
eserler vermiştir .
şairlerindendir.
▪ Dostoyevski onun için " Puşkin, bize gelecekten haber
▪ Dramlarında genellikle isyan ,doğa
veren bir peygamberimizdir." der.
ihtilal ve özgürlük gibi temaları
işlemiştir. ▪ Düelloda 38 yaşında öldürülür.
▪ Tarih ve felsefe konulan üzerinde Eserleri: Yüzbaşının Kızı,Maça Kızı , Kafkas Esiri
geniş araştırmalar yapmış, estetik ve ahlâkla ilgili Çingeneler,Bahçesaray Çeşmesi ( Konusu Türkiye’de geçer.)
denemeler yazmıştır.
▪ Wilhem Tell ,Habsburglu valinin zalim ve zorba
yönetimine karşı kişisel ve ortak özgürlük savaşını anlatır.
Türk edebiyatında ; Namık Kemal (roman,şiir ve STENDHAL
tiyatrolarıyla) , Ziya Paşa (şiirleriyle), Recaizade Mahmut
▪ Fransızların önemli realist
Ekrem (şiirleriyle), Abdülhak Hamit (tiyatrolarıyla), Ahmet
yazarıdır.
Mithat (ilk romanlarıyla)
▪ İlk dönem romantik tarzda
eser veren yazar sonra realist
tarzda yazar.
▪ Romanlarında psikolojik tahlillere yer vermiştir
4. REALİZM (GERÇEKÇİLİK) Romanları: Armance, Kırmızı ve Siyah, Parma Manastırı
19. yüzyılda romantizme tepki
olarak ortaya çıkar.
H. BALZAC
1857’de Gustave Flaubert’in
▪ Fransız romancı ve tiyatrocudur.
kaleme aldığı “Madame Bovary”
adlı romanı ilk büyük realist roman ▪ Olağanüstü bir gözlem yeteneği ve
sayılır. güçlü bir hafızası vardı.
▪ Romanın Shakespeare'i sayılır.
ÖZELLİKLERİ ▪ “İnsanlık Komedyası “ dizi romanlarının genel adıdır.
1. Realist yazarlar, yaşamın gerçeklerinin peşindedir. Eserleri: Tours Papazı, Eugenie Grandet, Goriot Baba, Köy
Yazarlar duygu ve düşüncelerini metne katmaz. Papazı, Vadideki Zambak, Kibar Fahişeler
2. Auguste Comte’un Pozitivizm felsefesi etkili
olmuştur.Bu felsefe, insanın sadece gördüğüne inanması
G. FLAUBERT
gerektiğini savunduğundan, insanları gözleme ve
gerçekçiliğe yöneltmiştir “Madame Bovary” en önemli romanıdır.
1857'de yayımlanan ve Fransa'da ciddi
3. Doğayı olduğu gibi kopyalarlar. Doğayı değiştirmeden
tartışmalara neden olan bu eserden sonra
verirler.
realist akımı başlatan kişi olarak gösterilmiştir.
4. İnsan gerçekliğini anlatırken psikolojik tahlilleri de
Romanları: Salambo, Duygusal Eğitim,
verirler. Bu tahlili betimleme yöntemiyle verirler.
Madam Bovary, Gönül ki Yetişmekte, Ermiş Antonius ve
5. Betimlemeleri yazar yapmaz, kahraman yapar. Şeytan
6. Toplumun her kesiminden insanı konu edinirler. Hayatın
içinden en basit konuyu da işlerler.
GOGOL
7. Realist bir eserde kişilerin ruh dünyasını etkileyen çevre
▪ Rus edebiyatının ilk büyük roman,
ayrıntılı olarak verilmeye çalışılır.
öykü ve tiyatro yazarıdır.
8. “ Sanat için sanat” kaygılı eserler verilir.
▪ Rusya'nın küçük kasabalarında
9. Dil sade ve anlaşılırdır. yaşayan halkın sorunlarını başarıyla
anlatmıştır.
10. Realizmde roman ve hikâye ön plana çıkmıştır.
▪ Mizahı etkili kullanmıştır.
11. Sanatçı eserde kişiliğini gizler.
Hikâye: Burun, Portre, Fayton, Palto, Petersburg Hikayeleri
Eski Zaman Beyleri
RUSYA Gogol, Çehov, Tolstoy, Dostoyevski, Gorki,
Şolohov, Turgenyev Roman: Taras Bulba, Ölü Canlar
FRANSIZ G. Flaubert, Stendhal, H. Balzac Tiyatro :Müfettiş, Kumarcılar (İgroki), Bir Delinin Hatıra
Defteri, Dava, Evlenme
İNGİLTERE Daniel Defoe, Charles Dickens, Swift
AMERİKA J. London, M.Twain, O’Henry, Hemingway
İRLANDA Oscar Wilde, Bernard Shaw
ÇEHOV ŞOLOHOV
▪ Durum öyküsünün kurucusudur. ▪ Rusların 1965'te Nobel Edebiyat
Ödülünü kazanmış tek yazarıdır.
▪ Mizahî öyküler yazmış
▪ “Ve Durgun Akardı Don”, Don
▪ Hikâyelerinde genellikle sıradan insan
Kazakları'nın Bolşeviklere karşı yürüttüğü
tiplerine yer verir.
trajik bağımsızlık mücadelesini nesnel bir
Öyküler: Besleme,Kara Keşiş, Marangozun Köpeği bakışla anlatmasıyla dikkat çeker.
Kaştanka, Bir Taşralının Öyküsü , Asma Katlı Ev , Belalı
Misafir
Oyunlar: Ayı, Evlenme Teklifi, Martı, Orman Cini, Üç
Kızkardeş, Vanya Dayı, Vişne Bahçesi, Öksüzlük, Tütünün
Zararları
TURGUNYEV
▪ Rus asilleri ile köleler arasındaki
TOLSTOY uyuşmazlığı çok gerçekçi biçimde
yansıtmıştır.
▪ Onun Kırım ve Sivastopol
Savaşlarına katılması ünlü romanı ▪ İlk nihilist roman “Babalar ve Oğullar”
Savaş ve Barış'ı ortaya çıkarır. ile ünlenir.
▪ “Anna Karenina” , Rus Romanları: Babalar ve Oğullar, Arefe,
aristokratlarını, aşkın gücünü, annelik Rudin, Bir Avcının Notları, Duman
duygusunu, ahlakını başkarakter Anna’nın evlilik dışı aşkları
ve sevgilileri arasında yaşananları ve sosyetenin olaylara
bakışını anlatır.
Romanları: Sivastopol Serisi, Kazaklar, Savaş ve Barış, İnsan CHARLES DİCKENS
Ne ile Yaşar, Ivan Ilyiç’in Ölümü, Anna Karenina, Diriliş,
Otobiyografik romanı olan “David
Hacı Murat, Sergi Baba, Efendi ile Uşağı
Copperfield”, çocuk edebiyatının önemli
eserlerindendir.
DOSTOYEVSKİ Eserleri: Bay Pikvik'in Maceraları, Oliver
Twist, Nicholas Nickelby, Antikacı Dükkanı,
▪ Babası sert ve acımasızdı. Ondan
Bir Noel Şarkısı, Martin Chuzzlewit, David
tiksinen yazar, annesinin
Copperfield, Kasvetli Ev, Zor Yıllar, İki Şehrin Hikayesi,
koruyucu tavırlarına sığınıyordu
Büyük Umutlar
ve annesi de on beş yaşında
ölünce yalnızlığı artar.
▪ Gençlik yıllarında rejim karşıtı
çalışmaları nedeniyle tutuklanmış, ölüme cezası almış
JONATHAN SWİFT
ancak son anda Çar’ın emriyle Sibirya’ya sürgün edilmiştir.
▪ İngiliz edebiyatının büyük yergi
▪ Ünlü romanı, “Suç ve Ceza”da Dostoyevski, vicdan
ustalarından biridir.
azabına yenik düşen bir insanın psikolojisini ele alır.
▪ "Gulliver'in Gezileri" adlı romanı, Batı
Romanları: Yeraltından Notlar, Suç ve Ceza, Kumarbaz,
edebiyatının en çok okunan kitaplarından
Budala, Ecinniler, Delikanlı, Karamazov Kardeşler
biridir.

GORKİ
ERNEST HEMİNGWAY
▪ Sosyalist gerçekçi yazımın öncüsüdür.
▪ İtalya'da I. Dünya Savaşı sırasında
▪ 1906'da yazdığı ve Rus Devrimi'ne yaşadıklarından esinlenerek yazdığı
adadığı “Ana “ en başarılı romanıdır. “Silahlara Veda” savaşla aşkın iç içe
işlendiği umutsuz ama güçlü bir romandır.
Romanları: Ana, Çocukluğum,
Ekmeğimi Kazanırken, Benim ▪ “Çanlar Kimin için Çalıyor” Pulitzer
Üniversitelerim Ödülü'nü kazandı.
Öykü: Bozkırda, Yol Arkadaşım, Yirmi Altı Erkek ve Bir Kız ▪ 1954 Nobel Edebiyat Ödülü'nü de kazandıran “İhtiyar
Adam ve Deniz “adlı uzun öyküsünde okyanusta dev bir
balık avlamayı başardıktan sonra, tüm çabasına karşın
bunu köpek balıklarına kaptıran yaşlı balıkçı Santiago'nun
direnişini anlatır.
R.Mahmut Araba Sevdası
Eserleri: Silahlara Veda,Çanlar Kimin İçin Çalıyor,Irmağın Ekrem
Ötesi, Afrika'nın Yeşil Tepeleri,İhtiyar Adam ve Deniz
S.paşazade Sezai Sergüzeşt

OSCAR WİLDE H. Ziya Roman ve hikâyeleri


▪ Roman, dram ve şiir yazarıdır. M. Şevket Ayaşlı ve Kiracılar
▪ İğneli uslubu ile geç Victoria dönemi Esendal
Britanya'sının en başarılı ve ünlü yazarları Yakup Kadri Roman ve hikâyeleri
arasına girmiştir.
Reşat Nuri Roman ve hikâyeleri
Eserleri: Reading Zindanı Baladı, Salomé,
İdeal Bir Koca R. Halit Karay Roman ve hikâyeleri
Toplumcu Gerçekçi romanlarımız ve hikâyelerimiz

BERNARD SHAW
▪ Komedileriyle tanınır.
Eserleri: Jan Dark, Andromak ve Aslan
5.NATÜRALİZM (DOĞALCILIK)

▪ 19. yüzyılın ikinci yarısında (1870’lerde)


Fransa’da ortaya çıkan ve realizmin ileri
MARK TWAİN aşaması olan bir edebiyat akımıdır.
▪Amerikan edebiyatının en büyük ▪ Taine (determinizm), Bernard (deneysel
mizah yazarıdır. uygulama), Darwin (evrim teorisi),
▪ Realist eserleriyle tanınmıştır. Gezi, Mendel (ırsiyet teorisi) gibi isimler bu
otobiyografi, öykü ve roman akımı en çok etkileyen bilim adamlarıdır.
türlerinde eserler vermiştir.
Eserleri: Tom Sawyer’in Maceraları, Mississipi’de
Hayat,Huckleberyy Finn’in Maceraları ÖZELLİKLERİ
1. Natüralizmin kurucusu Fransız yazar Emile Zola’dır.
(Deneysel Roman)
2. Olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kurulur.
JOCK LONDON
3. Determinizme göre tabiat olaylarında aynı sebepler aynı
▪ Jack London'ın eserlerinde yaşam sonucu doğurur.
kavgasını romantik bir bakışla anlatır,
çoğu eserinde sert bir kapitalizm 4. Kişiliğin oluşumunda çevreyle birlikte soya çekim ve
eleştirisi göze çarpar. içgüdü de etkisinin olduğuna inanılır.

▪ Kitapları yabancı dillere en çok 5. Sanatçı bir bilim adamı, toplum bir laboratuvar, insan
çevrilmiş ABD'li yazarlardan biridir. dabir deney aracı olarak görülür.

Eserleri: Vahşetin Çağrısı, Beyaz Diş, Deniz Kurdu, 6. Eserlerin savunduğu mutlaka bir tez vardır.

Demir Ökçe ve Martin Eden 7. Edebiyat bir ameliyat masası olarak görülür. O masada
teşhis konur ve sorun çözülür.
8. Kişiler, yetiştikleri çevreye, aldıkları eğitime ve kültür
dü- zeylerine uygun konuşturulur.
9. Yazar eserde kişiliğini gizler yorumunu katmaz.
10. İğrenç, kötü olaylar, sefalet, argo eserde olduğu gibi
aktarılır.
11. “Sanat toplum içindir.” ilkesi benimsenmiştir.

Türk edebiyatında 12. Naturalistler, olumsuz çevre ve tiplerini yoğun işler.


13. Çevre ve insan tasvirleri yoğundur. 6.PARNASİZM (ŞİİRDE GERÇEKÇİLİK)
14. Olaya dayalı metinlerde kullanılır.
15. Eserlerinde hayatı bütün yönüyle anlatırlar. ▪ Realizmin ve natüralizmin şiire
uygulanmasıdır.
16. Romanlarda kahramanların portreleri ince ayrıntılarına
kadar verilir. ▪ Romantizme tepki olarak
doğmuştur.
▪ 1860’ta “Çağdaş Parnas” adlı şiir
dergisi etrafında toplanan
Türk edebiyatında sanatçıların kurduğu bir akımdır. Bu
sanatçıların önderi ise Theophile Gautier’dir. Fransızca
Emile Zola Nana, Meyhane,
Meyhane, Germinal,
Germinal,Toprak,
Toprak, “parnasse” sözcüğü Yunanistan’daki bir dağın adından
Raquin ,,Hayvanlaşan
Thérèse Raquin Hayvanlaşanİnsan
İnsan gelmiştir. Bu da Latin ve Yunan kültürüne dönüş olarak
Goncourt Germinie Lacarteux, Manette Salomon düşünülür.
Kardeşler
Alphonse Sapho, Değirmenimden Mektuplar, ÖZELLİKLERİ
Daudet Jack
1. Şiirdeki gerçekliktir. Şiirin doğası gerçeklikle örülüdür.
Guy de Gezgin Satıcı, Güzel Dost, Ölümden
Maupassant Acı, Hasırcı Kız, Ay Işığı, Sol El, Yağ 2. Ölçü, kafiye, aliterasyon gibi biçimsel özelliklere büyük
Tulumu önem vermişlerdir.

J. Steinbeck Gazap Üzümleri, Sardalye Sokağı, 3. Romantizmle terk edilen eski Yunan, Latin mitolojileri
Bitmeyen Kavga, Fareler ve İnsanlar, yeniden önem kazanmış ve kökene sahip çıkma vardır.
Al Midilli, Cennetin Doğusu 4. Sanatçı eserde kişiliğini gizlemiş, “Sanat sanat içindir.”
görüşünü benimsemiştir.
Henrik İbsen Hortlaklar, Yaban Ördeği, Bir Halk
Düşmanı, Brand, Peer Gynt, Hedda 5. Pozitivizmin yapısını şiire uygulamışlardır. Bilimden,
Gabler felsefeden yararlanılmıştır.
6. Tarihin her döneminden, uzak ve yabancı ülkelerin
efsanelerinden yararlanılmış, şiire egzotik bir atmosfer
getirilmiştir.
Nabizâde Nazım Zehra

Ahmet Mithat Efendi Müşahedat(ilk naturalist


Müşahedat(ilk), Taaffüf Temsilcileri Gautier, Coppee, Banville, Lisle,
roman), Taaffüf
Beşir Fuat Hayaliyyun- Hakikiyyun Prudhomme, Heredia
Beşir Fuat Hayaliyyun- Hakikiyyun
Hüseyin Rahmi Çoğu romanı
Hüseyin
GürpınarRahmi Çoğu romanı
Gürpınar
Selahattin Enis Neriman,Zâniyeler,Sara Türk edebiyatında Tevfik Fikret, Yahya Kemal Beyatlı ve
Selahattin Enis Neriman, Zâniyeler, Sara
Faik Baysal Rezil Dünya, Sarduvan, Drina’da Cenap Şahabettin’de parnasizmin izleri görülür.
Faik Baysal Rezil Dünya, Sarduvan, Drina’da
Son Gün
Son Gün
7.SEMBOLİZM (SİMGECİLİK) 8.EMPRESYONİZM (İZLENİMCİLİK)
19. yüzyılda Fransa'da ortaya çıkan ve
bütün sanat dallarını, özellikle resmi
Sembolistlere göre gerçeklik olduğu
etkileyen akımdır.
gibi anlatılamaz. Kişiden kişiye değişik
etkiler bırakır. Bu etkileri kişi ÖZELLİKLERİ
sembollerle anlatmaya çalışır.
1. Bu akım, sembolizmin devamıdır.
Bütün özelliklerini sembolizmden alır.
ÖZELLİKLERİ 2. Empresyonistler, çevreyi izleyip
onda bıraktığı izlenimi ortaya koymaya çalışırlar.
1. 19.yy'ın sonlarında ortaya çıkmıştır.
3. Şiirde biçim kaygısı gütmez. Kafiyeye önem vermez.
2. Akımın esaslarını Fransız şair Mallarme ortaya koymuş,
akımla ilgili ilk bildirgeyi ise Jean Moreas yayımlamıştır. 4. Bireysel temaları işlediği için toplumsal sorunlar yer
almaz.
3. Dış dünya bizde algılandığı şekilde aktarılır. Nesneler
ruhumuzda ve hissimizde değiştirilip verilir. 5. “Sanat için sanat” anlayışına bağlıdır.
4. Eserlerde lirizm, hayal, karamsarlık ön plandadır. Şiir 6. Empresyonistler, özgürlüğüne düşkündür. Hiçbir kurala
anlaşılmak için değil, hissedilmek içindir. bağlı kalmamışlardır.
5. “Sanat sanat içindir.” görüşünü benimserler. 7. Sadece şiirde görülür.
6. Şiirde anlam açıklığına karşıdırlar, kapalılık esastır. Dünya edebiyatında Rilke, Verlaine, Becket, James Joyce,
Onlara göre şiir, anlaşılmak için değil hissedilmek içindir. Hopkins, Rimbauld
7. Söyleyişte ritim ve müzik esas alınır, bunu sağlayacak
sözcükler özenle seçilir. Bilinen sözcüklere yeni anlamlar
Türk edebiyatında Cenap Şahabettin, Ahmet Haşim,A.
yüklenir ve dil imgeli hale getirilir.
Muhip Dıranas, C. Sıtkı Tarancı ve Sabri Esat Siyavuşgil
8. Yansıtmaya çalıştıkları esrarlı âlem için alaca karanlık, empresyonizm akımının özellikleri görülür.
gün doğumu, güneşin batışı, ay ışığı, sararmış yapraklar,
durgun sular, ıssız parklar dekor olarak saklanma yeridir.
9. Sembolistler daha çok serbest nazım türleriyle şiir
yazmışlardır. 9.EKSPRESYONİZM (DIŞAVURUMCULUK)
10. Sadece şiirde görülür. 20. yüzyılın başında Almanya’da ortaya
çıkan akımdır. Daha çok resim, heykel,
mimari, sinema gibi sanat dallarında
Edgar Allan Poe Kuzgun, Kara Kedi, Annabell Lee, Kuyu ortaya çıkan ve oradan edebiyata yansıyan
ve Sarkaç, Morgue Sokağı bir akımdır. Van Gogh bu akımın öncüsü
Cinayeti,Altın Böcek, Kızıl Ölümün kabul edilir.
Maskesi, Çanlar
Baudelaire Yapma Cennetler, Küçük Mensur ÖZELLİKLERİ
Şiirler, Kötülük Çiçekleri
1. İnsanın en gizli yanlarını ortaya koymaya çalışır.
Rimbaud Sarhoş Gemi, Cehennemde Bir Mevsim
2. Empresyonizme ve natüralizme tepki olarak doğmuştur.
Mallarme Eski Tanrılar, Saçmalar, Koşuklar,
Düzyazılar 3. İnsanın iç dünyasına yolculuk yapıldığı için iç gözleme
büyük önem vermişlerdir.
Paul Valéry Mösyö Teste ile Bir Akşam, Genç
4. İnsan doğayı olduğu gibi veremez, onu iç dünyanın
Parque, Öpalinos ya da Mimar, Ruh ve
anlatımında kullanmak gerekir.
Dans
5. Dış dünya ve nesneler, iç dünyayı yansıtmak için birer
Verlaine Mutluluk, O Kadına Şarkılar, İçten
araçtır.
Ayinler, Onun Onuruna Şarkılar, Ten
6. Dışavurumcu biri, karışık ve bozulmuş çizgi ve şekilleri
özellikle resim sanatında çok kullanır.
Sembolizm akımının Türk edebiyatında ilk uygulayıcısı
7. Sanayi ile yalnızlaşan insanın “ruhun isyanı”nı dile
Cenap Şahabettin’dir. En güçlü temsilcisi Ahmet Haşim’dir.
getirmek amaçlanmalıdır.
Sembolizmden etkilenen diğer şairlerimiz Ahmet Hamdi
Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas ve 8. Sadece şiirde görülür.
Behçet Necatigil’dir.
11.FÜTÜRİZM (GELECEKÇİLİK)
O’neil Karibikteki Ay Altında, İmparator
Jones, Ufkun Öbür Tarafı, Kıllı
Maymun, Tanrı'nın Bütün Çocukları,
20. yüzyılda ortaya çıkmış, geleneğe,
Dondurmacı Geliyor
geçmişin değer yargılarına karşı çıkarak
F. Kafka Dava, Şato, Kayıp Amerika, Değişim, makineyi ve hızı ön plana çıkaran
Milena'ya Mektuplar, Aforizmalar edebiyat akımıdır.
T. Eliot Katedralde Cinayet, Aile Toplantısı ▪ Fütürizmin kurucu ve teorisyeni
Tomasso Marinetti'nin 1909 yılında
J. Joyce Sanatçının Bir Genç Adam Olarak
Figaro gazetesinde yayınlanan
Portresi, Ulyesses, Dublinliler,
manifestosunun 10 maddesi akımın özellikerini verir.
Sanatçının Mektupları, Oda Müziği
Marinetti, geçmişi hatırlatan her şeyi, müzeler ve
kütüphaneler dahil yok etmeyi savunur.
10.KÜBİZM ● Şiirde temel öğeler cesaret, cüret ve isyandır,
20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan ● Edebiyat durgunluktan ve uyuşukluktan sıyrılmalıdır.
bu akım, empresyonizme tepki Edebiyatta işlenecek konular saldırgan hareketler, kavga ve
olarak ortaya çıkmış ve daha çok, dövüştür.
resimde kendini göstermiştir. ● Dünya yeni bir güzellikle zenginleşmiştir. Yeni güzellik
surattır, hızdır, motoru güçle sarsılan, homurdanan bir
yarış arabası Victoire de Samotrace'dan daha güzeldir.
ÖZELLİKLERİ
● Ancak kavga güzeldir. Saldırgan niteliksiz bir şaheser
1. Bu akımın temelini Cezanne olamaz. Şiir tanınmayan ve bilinmeyen güçlere karşı
atmıştır. Cezanne göre doğadaki her şey silindir ve saldırgan olmalıdır.
kürelerden meydana gelmektedir.
● Yüzyılların en yüksek noktasında bulunuluyor.
2. Konunun yalnız görünen yönlerinin değil, görünmeyen Olanaksızların kapısını açmak dururken geride
yönlerinin de anlatılması gerekir. kalınmamalıdır. Zaman ve mekan artık ölmüştür. Sınırsız
3. İspanyol ressam Picasso empresyonist resim anlayışına ebedî sürat elde edildiğine göre, mutlakta (absolu)
karşı kullanmış, bu anlayış daha sonra diğer sanat dallarına yaşanıyor demektir.
ve edebiyata yansımıştır. ● Dünyanın tek sağlık ilacı savaştır, feminizm, fırsat
4. Kübist bir yazar, duygularını mutlaka işin içine katar. kolaycılık, çıkarcılık lanetlenmelidir, denmektedir.
5. Edebiyatta bu anlayışın ilk temsilcisi Fransız sanatçı
Apollinaire olmuştur. ▪ Fütürizm'ın temelleri Nietzsche'nin “Ahlâksız üstün
6. Kübistler, olay ve duyguyu aynı anda yaşar ve anlatır. insan”ına, “İktidar hakkındaki irade”ye, "Tehlikeli yaşa”
sözüne, Bergson'un zaman anlayışı ile gene onun "élan
7. Şiir ve resimde görülür. vital" (yaşamlı atılım)a ve Geoges Sorel'in "zorlu gücün
teorisi" ve "Action Directe"e dayandırılıyordu.
Dünyada temsilcileri: Apollinaire, Jacob, Cendrars, ÖZELLİKLERİ
Cocteau, Şalmon 1. Geleceği makineleştiren sanattır.
2. Geçmişin sanat değerlerini bırakmalı ve yeni anlatım
Türk edebiyatında Asaf Halet Çelebi ve Cahit Külebi bu biçimleri bulmalı. Nazım Hikmet, serbest nazmı kullanır.
akımdan etkilenmiştir. 3. Makineleşme çalışmaları kutsal sayılmıştır.
4. Makineleşmeyi, hızı, atılganlığı, cesaretli olmayı ve
geleceği yüceltir.
5. Sadece şiirde görülür.

Temsilcileri: Marinetti (İtalyan) ve Mayakovski (Rus)

Türk edebiyatında ise: Nazım Hikmet, H. İzzettin Dinamo


12.DADAİZM (KURASIZLIK) 5. Mizah ve alaya büyük önem verilmiş, insan yaşamının en
özgür dönemi sayılan çocukluğa özlem duyulmuştur.
1916 yılında, Romanyalı genç sanatçı
Tristan Tzara öncülüğünde Temsilcileri: Andre Breton, Louis Aragon, Paul Eluard,
oluşturulmuş bir akımdır. Etkileri Philippe Soupault, Rene Char
1922 yılına kadar sürmüş ve bu
tarihten sonra yerini sürrealizme
bırakmıştır. Akımın ismi rastgele Türk edebiyatında ise; Orhan Veli’nin ön planda olduğu
Fransızca bir sözcük olan Dada’dan Garipçiler; Cemal Süreyya, İlhan Berk gibi İkinci Yeniciler;
alınır. Anlamı "ağaç parçası, tahta Leyla Erbil öyküde ve romanda
at" anlamına gelir.

ÖZELLİKLERİ
14. EGZİSTANSİYALİZM
1. Akım, Birinci Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımların (VAROLUŞÇULUK)
doğurduğu umutsuzluk, güvensizlik içindeki insanların
1930’lu yıllarda Alman filozof
anarşist ruhunu okşar.
Martin Heidegger tarafından ortaya
2. Toplumun bütün değerleriyle alay etmiş, kuralsızlığı atılmış bir felsefe sistemidir. İkinci
kural hâline getirmeyi amaçlamışlardır. Dünya Savaşı yıllarında Fransız
düşünür Jean Paul Sartre
3. Devlet, ahlâk, toplumsal düzene isyan etmişlerdir.
tarafından edebiyata aktarılmış ve
4. Dadacılar, serbest çağrışıma, aşırı derecede anlam edebî akım niteliği kazanmıştır.
kapalılığına, şaşırtıcı imgelere dayalı bir şiir dili
J. P. Sartre, egzistansiyalizmi şu sözleriyle açıklar: “İnsan,
kurmuşlardır.
bütün bir dünyadır; her yerde vardır, her yerde hareket
5. Dadaistler, her şeye kuşkuyla bakan tiplerdir. halindedir, her şeyden sorumludur. Ne yaparsam yapayım,
onu yapan benim. Şimdiki durumumuz, bütünüyle
6. Rastgele bir torbaya kelimeler atıp oradan harfler
düşüncelerimizin sonucudur.”
çekerek şiir yazmışlardır.
7. Sadece şiirde görülür.
ÖZELLİKLERİ
Temsilcileri: Tristan Tzara, Breton, Aragon
1. Bu akıma göre, insan kendi özünü kendisi seçer. İnsan,
kendini bulmalı, özünü elde etmeli.
Türk edebiyatında Ercüment Behzat Lav
2. İnsan kendi değerlerini kendi oluşturabileceğini
bilmelidir.
13. SÜRREALİZM 3. İnsan bütünüyle özgür olmalıdır. Zaten insan, özgür
(GERÇEKÜSTÜCÜLÜK) olmaya mahkûmdur.
İkinci Dünya Savaşı sonrası 4. Egzistansiyalizm, insanın kendi varlığını sorgulamasını
André Breton tarafından ister. Her insanın kendi iradesiyle biçimlendireceği bir
Freud’un psikanaliz yöntemi geleceği vardır.
örnek alınarak ortaya çıkan
akımdır.
Jean-Paul Sartre Duvar (hikaye) Bulantı (roman)
1924 yılında Fransa’da Dadaizm Sinekler (oyun)
akımından ayrılan Andre Breton ve arkadaşlarının
açıkladığı bir bildirgeyle kurulmuştur. 20. yüzyılın en uzun
ömürlü akımıdır. Albert Camus Yabancı, Veba, Başkaldıran
ÖZELLİKLERİ İnsan,Düşüş,Sürgün ve Krallık

1. Freud’un psikanaliz kuramından hareketle bilinçaltı Andre Gide Kalpazanlar, Pastoral Senfoni,Dar Kapı
dünyasını sanata aktarmak amaçlanmıştır. Samuel Beckett Eleutheria,Godot'yu Beklerken,Mutlu
2. Bilinçaltını açığa çıkaran rüyalar, serbest çağrışım, özgür Günler
düş gücü, hipnoz ve otomatik yazı tekniği sanatın başlıca
araçları sayılmıştır. Beauvoir Konuk Kız,Pyrrhus ve Cineas,
Başkalarının Kanı,Kim Ölecek?,Her
3. İçinden geldiği gibi yazmak en önemli özellikleridir. Erkek Ölümlüdür,Belirsizlik Ahlakı
4. Dadaistler gibi geçmişi yok saymışlardır. Üzerine
Türk edebiyatın “A grubu” dergisinde yazan Demir Özlü, 17. MODERNİZM
Erdal Öz, Adnan Özyalçıner, Orhan Duru, Onat Kutlar ve
19. yüzyılda geleneksel anlamdaki
Kemal Özer
edebî, sanatsal, sosyal unsurların
geçerliliğini yitirdiği fikriyle ortaya
çıkmıştır.
ÖZELLİKLERİ
15. LETRİZM ( HARFÇİLİK)
1. Geleneksel yapı ve anlatım tamamen
II. Dünya Savaşı sonunda ortaya
terk edilerek yeni bir arayışın içinde
çıkmıştır. Romanyalı şair Isidore
olunmuştur.
Isou tarafından başlatılmıştır.
2. Bilinç akışı tekniği ve psikolojik tahlil yoğun olarak
ÖZELLİKLERİ
kullanılır.
1. Şiirlere yönelik bir edebî akımdır.
3. İnsanın karmaşık dünyasının zihinsel süreçleri işlenir.
2. Harfçilik, harflerin temel
4. Simgelere, mitolojiye, efsanelere, mistisizme, nihilizme,
alınması yoluyla farklı tarzda bir şiir
fanteziye yönelir.
yazılmasıdır.
5. Eserlerde geleneksel teknik olduğu için diyaloglara ve
3. Edebiyatta klasik akımlara karşı çıkan bir karşı akımdır.
hikâye etmeye pek yer verilmez.
4. Bu akım edebiyatta çıkmasına rağmen sinema ve
6. Bireyin bunalımları, birey-toplum çatışması, bireysel
müzikte daha yoğundur.
yalnızlık, toplumdan kaçış temaları işlenmiştir.
5. Maurice Lemaître ve François Dufrêne, Letrizmin önde
7. Anlatımda “şiirsel” ögeler ön plandadır.
gelen şairleridir.
8. İnsanın karmaşık dünyası anlatılmaya çalışır.
9. Anlatıcı, büyük ölçüde birey bilinciyle kendi “ben”ini öne
çıkarır.
10. James Joyce’un Ulysses’i ya da Marcel Proust’un
16. ÜNANİMİZM (İDEALİZM) Geçmiş Zaman Peşinde adlı eserlerin modernist çizginin
kılavuzu olur
Düşünceden bağımsız bir varlığın ya
da maddi gerçekliğin bulunmadığını Türk edebiyatında Sait Faik, Haldun Taner, Yusuf Atılgan,
dile getiren felsefe akımdır. İdealizm Vüsat O. Bener, Bilge Karasu, Nezihe Meriç, Attila İlhan,
anlayışının temelleri önce Platon'un Adalet Ağaoğlu, Ferit Edgü, Rasim Özdenören, Füruzan
"İdealar Kuramı" atar.
ÖZELLİKLERİ
1. İdealizm var olan her şeyi
18. POSTMODERNİZM
düşünceye bağlayan, insan düşüncesinden bağımsız bir
nesneler dünyasının var olmadığını savunan felsefî 20. yüzyıla damga vuran akımdır.
öğretidir. Günümüzde de etkinliği devam
ediyor, son akım diyen yazarlar da
2. İdealizme göre madde, gerçek değildir ve evrendeki her
vardır.
şey salt zihinseldir. Düşüncemizin dışında herhangi bir
gerçeklikten söz etmek mümkün değildir.
ÖZELLİKLERİ
1. Modernist eserlerde konu ön plandayken postmodern
sanatçılarda konudan ziyade konunun işlenişi önemlidir.
2. Postmodern edebiyatta dil oldukça önemlidir. Burada bir
dille oynama görülür. Dilin tüm unsurlarını kullanırlar.
3. Postmodern eserlerde uçsuz bucaksız özgürlük vardır.
4. Postmodernizm öncelikle bilinç akışı yöntemine tepki
olarak doğar fakat aynı zamanda geleneksel roman
anlayışını yıkmaya çalışırlar.
5. Postmodern eserlerde, otobiyografik anlatım, iç
konuşma, bilinç akışı gibi anlatma, psikolojik çözümleme
ve figürleştirme tekniklerine başvurulur.
6. Postmodernizmde gerçeklik unsurundan çok kurmaca ön 19. BÜYÜLÜ GERÇEKÇİLİK (MAGİC
plandadır. REALİZM)
7. Postmodern yazar, bir grubun üyesi değidir; kendi 1960 sonrası Latin Amerika’da ortaya
bireyselliğini egemen kılmaya yönelir. çıkan akımdır. Özellikle roman türünde
ön plan çıkan bu akım, Avrupa ve
8. Postmodern eserlerde son belli değil ya da son
İspanyadaki siyasi ve sosyal olayların
olmayabilir.
yansımasıyla gelişmiştir.
9. Postmodern eserlerde, tarih ve diğer bilimleri yeniden
ÖZELLİKLERİ
yorumlayarak birlikte yeni bir tür kurar.( Postmodern tarihi
roman bu şekilde doğar) 1. Büyülü gerçeklikte yazarlar, metindeki
fantastik ya da tuhaf olayları, gerçekliğin
10. Eserlerde ciddi olaylara karşı ironik ve alaycı bir bakış
doğal bir parçasıymış gibi kurgular.
kullanılır.
2. Okur romanın temel parçasıdır.
11. Postmodern yazara göre hayat bir oyundur. Yaşamı
kurmacaya dönüştüren roman da oyun içinde oyundur. 3. Geleneksel roman tarzı terk edilir.
12. Gerçek yaşamda karşılaşılan kişilerle hayal dünyasının 4. Romanda toplumun her kesimi vardır ve herkes kendi dil
kişileri, masal kişileri, çizgi film kahramanları birlikte özellikleri ile verilir.
verilebilir.
5. Gerçeklikten kopuk, düş gücü ve büyüye dayalı bir
13. Birden fazla anlatıcı ve çoğulcu bakış açısı kullanılabilir. anlatımı yeğlenir.
14. Eserlerde merak unsuru ön plana çıkarılmaz. 6. Gerçekliğin yanında gerçeküstü ve fantastik ögelerle olay
örgülenir.
15. Okuyucuyu esere farkına varmadan dahil edilebilir.
7. Okuru her an şaşırtan unsurlarla örülüdür.
16. Sanatla gerçek arasındaki bağları koparır.
8. Sözlü halk kültürüne ait masal, halk hikayesi, destan , mit
17. Yazar, kendi yazma macerasını da roman malzemesi
efsane gibi türleden de yararlanılır.
olarak kullanabilir.
9. Yazarı sürekli okurun ilgisini yüksek tutmak için ironi
18. Postmodern eserlerde parçalılık, kopukluk, farklılık ve
yönteminden faydalanır.
oyunsuluk yoğundur.
10. Büyülü gerçekçilik, benzetme, mecaz, mübalağa,
tekrarlar, sembolizm, ironi ve paradoks gibi pek çok söz
Dünya edebiyatında James Joyce, Virginia Wolf bu türde sanatını kullanmaktadır.
ön plana çıkmışlardır.
▪ Luis Borges’in “Alçaklığın Evrensel Tarihi” adlı eseri bu
türün ilk eseri sayılır.
Türk edebiyatında Oğuz Atay, Ferit Edgü, Yusuf Atılgan ▪ Dünya edebiyatında Gabriel Garcia Marquez bu türün en
postmodernist romanın habercileri kabul edilirler.Orhan önemli ismidir. “Yüzyıllık Yalnızlık” romanı bu türde
Pamuk, Tomris Uyar, Sevinç Çokum, Alev Alatlı, Mustafa yazılmış en önemli romandır. (12. sınıf MEB ders
Kutlu, Mehmet Eroğlu, Selim İleri, Ahmet Altan, Nedim müfredatında var.)
Gürsel, Elif Şafak ve İhsan Oktay Anar, Hasan Ali Toptaş,
▪ Günther Grass, Jeanette Winterson, Angela Carter,
Pınar Kür, Nazlı eray, Bilge Karasu, Murathan Mungan,
Robert Nye, Marina Warner, İtalo Calvino bu türde önemli
Latife Tekin, Adalet Ağaoğlu, Ayfer Tunç, Ferit Edgü,,
isimlerdir.
Buket Uzuner, Aslı Erdoğan, Murat Gülsoy, Süreya Evren
vb.
▪ Türk edebiyatında Latife Tekin, Nazlı Eray, Hasan Ali
Toptaş, İhsan Oktay Anar, Yaşar Kemal bü türde çok
önemlidir.
11. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersinde, edebî akımları
KONU KAVRAMA TESTİ öğretmek isteyen bir öğretmenin seçtiği metin şu
şekildedir:

11. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersinde, edebî akımları


öğretmek isteyen bir öğretmenin seçtiği metin şu “Varlığın bilme ne hâcet küre-i ‘âlem ile
şekildedir: Yeter isbâtına halk etdiği bir zerre bile”
“Yerküre ile varlığın(ı) bilmeye ne gerek (var?). (O’nun) yarattığı
bir zerre bile (onun) kanıtlanmasına yeter.”
Üstünde güvercinler gezen şu rahat damın
Kalbi atar ardında birkaç mezarla çamın
Vahdet-i zâtına ‘aklımca şehâdet lâzım
Şaşmaz öğle zamanı ateşlerle yaratır Cân ü gönlümle münâcât ü ‘ibâdet lâzım
Denizi, denizi, hep yeni baştan denizi “Zatının birliğine aklımca tanık gerek(tir). Can(ım) ve gönlümle
Tanrıların sükunu çeker gözlerimizi yakarmak ve ibadet gerek(tir).”

Bir düşünceden sonra, ah o ne mükafattır 3. Bu parça aşağıdaki edebî akımlardan hangisinin


özelliklerini kavratmak için en uygundur?
A) Romantizm
İnce pırıltıların o ne saf hüneridir
B) Sembolizm
Bir seçilmez köpükte nice elmas eritir
C) Klasisizm
Nasıl bi sükun sanki peyda olur o demde
D) Parnasizm
Ve güneş uçurumun üstüne gelir durur
E) Dadaizm
Ebedi bir davanın saf marifeti budur
Zaman kıvılcım, hülya bilmek olur âlemde

Türk Dili ve Edebiyatı dersinde öğretmen edebi akımlardan


1. Bu parça aşağıdaki edebî akımlardan hangisinin bahsederken bu akıma göre ; sanat, doğanın bir kopyası
özelliklerini kavratmak için en uygundur? olmalıdır ve gözlem yapmak bize hep yardımcı olmuştur.
A) Fütürizm Aslında bu akımın yazarı tutanakçıdır ve bir yazarın suç
karşısında içten davranmak, erdem karşısında alkış tutmak
B) Sembolizm ihtiyacı duymayacağını siz de biliyorsunuz, Yoksul işçiler,
C) Sürrealizm köylüler, ayyaşlar, hırsızlar, fahişeler... İşte bunlar erdem
karşısında yok olmamanın ifadesidir, der.
D) Parnasizm
4. Buna göre öğretmenin bahsettiği bu akım
E) Empresyonizm aşağıdakilerden hangisidir?
A) Realizm
B) Parnasizm
Latin Amerika’da 1960 sonrasında sıra dışı arayışlar C) Sembolizm
sonucunda büyülü gerçekçilik akımı oluşur. Tüm dünyayı
kasıp kavuran bir tarz olur ki Türk edebiyatı bu akıma D) Sürrealizm
kayıtsız kalmaz. E) Naturalizm
2. Buna göre aşağıdaki yazarlardan hangisi bu tarzda eser
vermemiştir?
5. Aşağıdaki sanatçılardan hangisi klasisizm temsilcileri
A) Nazlı Eray arasında yer almaz?
B) Latife Tekin A) Şinasi
C) Adalet Ağaoğlu B) Ahmet Vefik Paşa
D) İhsan Oktay Anar C) Yusuf Kamil Paşa
E) Hasan Ali Toptaş D) Ziya Paşa
E) Direktör Ali Bey
İsmail Çetişli, “Batı Edebiyatında Edebi Akımlar “kitabında Türk Dili ve Edebiyatı dersinde öğretmen, Tanzimat
…..akımına dair şu bilgileri verir: “Açıkça söyleyelim. Klasik Döneminin şair ve yazarlarından pek çoğunun
sanatçılar halka sırtlarını çevirmişler, aristokrat sınıfın romantizmden etkilendiğini belirtir. Klasiklerin kurallarına
inceliğine bağlı kalarak ruh kuyularının ağzına oturmuş, karşı çıkışı ve onları eleştirilişleriyle bizim edebiyatımızda
dibini gözetliyorlardı. İşte bu yüzden sanatın ihtilal Tanzimat Dönemi sanatçılarının Divan edebiyatına karşı
bayrağını onlar açtı. Zamanı geldi artık, çağımızda duruşları birbirine benzetilmiştir. Bu akım zamanla çoğu
özgürlüğün ışık gibi, her yere girip de dünyada doğuştan en eserin ruhuna sinmeye başladı çünkü 19. yüzyıl coşumcu
özgür şeye, düşünce olgularına girememesi yadırgatıcı olur. bir yüzyıldı.
Dünyada tarihte, yaşamda insana da var olanların tümü
8. Buna göre öğretmen, aşağıdaki eserlerden hangisini bu
oraya yansımalıdır, yansıyabilir de ama sanatın sihirli
akımdan etkilenerek yazıldığını örnek veremez?
değneğiyle tüm duyguların en yoğun halini verebilmelidir.”
A) Celaleddin Harzemşah
6. Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden
hangileri getirilmelidir? B) İntibah
A) Klasisizm C) Yeryüzünde Bir Melek
B) Romantizm D) Nağme-i Seher
C) Sembolizm E) Kırık Hayatlar
D) Realizm
E) Naturalizm Türk edebiyatında 1908’den sonra roman yazanların
hemen hepsi realizmin etkisinde kalmış, Fransız İhtilaliyle
kavrulan dünyada gerçekçi yönleri anlatmayı yazarlarımız
ıskalamamıştır.
9. Buna göre aşağıdaki eserlerden hangisi realizm akımın
özelliklerini göstermez?
11. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersinde, edebî akımları
öğretmek isteyen bir öğretmenin seçtiği metin şu A) Araba Sevdası
şekildedir:
B) Sergüzeşt
C) Mai ve Siyah
Nedir bu cevr ü tegafül zaman zaman güzelim?
D) Karabibik
Kaçıncıdır bu eziyetli imtihan güzelim?
E) Cezmi
Tükendi sabr u tahammül.. üzüldü can güzelim.
Bu naz ise yetişir artık el-aman güzelim!
Eğer yazar gerçekliği yansıtacaksa bunu bütün yönleriyle
yansıtmalıdır, bir kısmına gözünü kapamak olmaz;
anlatılması yakışık almaz sayılan çirkin, iğrenç ve ayıp
Ne hal ise ben afv et de şermsar eyle..
addedilen şeyler de sanata sokulabilmelidir zaten klasikler
Küçük düşürmek ile bari ahz-ı sar eyle, buna hiç dikkat etmedi. Örneğin sakat, çirkin ya da belli bir
ortamda yabancılık çeken kimselerle uğraşmazlardı. Benim
Dahil-i merhametim, vechin aşikar eyle..
akımım, her sınıftan kişinin bireysel sorunlarına, çevre
Bu şivedir sana şayan ol heman güzelim! .. ayrımı gözetmeden eğilir ve en sıradan sanılan bir yaşamda
büyük dramlarına gizlenebileceğine inanır; cahil, bilgili,
varlıklı, yoksul her çevreden insanın roman kahramanı
7. Bu parça biçim ve içerik bakımından aşağıdaki edebî olabileceği kanısındadır. Çünkü çevreyle uyumludur
akımlardan hangisinin özelliklerini kavratmak için en kahraman o varsa çevre de vardır.
uygundur?
10. Bu metinde tanıtılan edebî akım aşağıdakilerden
A) Romantizm hangisidir?
B) Sembolizm A) Realizm
C) Klasisizm B) Parnasizm
D) Parnasizm C) Postmodernizm
E) Dadaizm D) Sürrealizm
E) Natüralizm
11. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersinde, edebî akımları Eleştirmen: Her şair dönemin akımlarının etkisinde kalır.
öğretmek isteyen bir öğretmenin seçtiği metin şu Sizde bu durum nasıl oldu?
şekildedir:
Şair: Ben şiiri, insan mantığının dışında kalan ve
bilinçaltının derinliklerinde yatan bir cevher olarak
görürüm, dizelerim içimden geldiği gibi yazarken bazen
Bir uykuyu canânla beraber uyuyanlar,
gelenek elime dolanır. Onu yok saydığım zaman dizelerim
Ömrün bütün ikbâlini vuslâtta duyanlar, uçup gidiyor beni insan yaşamının en özgür dönemi sayılan
çocukluğa özleme götürmüş oluyor.
Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı,
Görmezler ufuklarda, şafâk söktüğü anı...
14. Bu diyalogda şairin bahsettiği edebî akım
aşağıdakilerden hangisidir?
Gördükleri rû'ya ezeli bahçedir aşka;
A) Sembolizm
Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgârı başka.
B) Dadaizm
Bülbülden o eğlencede feryâd işitilmez;
C) Sürrealizm
Gül solmayı; mehtâb, azalıp gitmeyi bilmez...
D) Egzistansiyalizm
E) Nihilizm
11. Bu parça aşağıdaki edebî akımlardan hangisinin
özelliklerini kavratmak için en uygundur?
A) Fütürizm
Sürrealistler,içinden geldiği gibi yazmak onların en önemli
B) Klasisizm
özelliğidir. Dadaistler gibi geçmişi yok saymışlardır. Mizah
C) Sürrealizm ve alaya büyük önem verilmişlerdir.
D) Parnasizm 15. Aşağıdakilerden hangisi bu anlayışla yazılmış şiir
olamaz?
E) Empresyonizm
A) Geride bekliyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, Her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Türk edebiyatında natüralizm akımı,bilimsel gelişmelerle
birlikte 19. yüzyılda görülmeye başlar. B) Bir elinde cımbız,
12. Buna göre aşağıdaki yazarların hangisi natüralist Bir elinde ayna;
tarzda eser vermiştir?
Umurunda mı dünya
A) Nabizade Nazım
C) Bedava yaşıyoruz, bedava;
B) Abdülhak Hamit Tarhan
Hava bedava, bulut bedava;
C) Ahmet Vefik Paşa
Dere tepe bedava;
D) Ahmet Mithat Efendi
D) Canan gülüyor eski yerinde
E) Şemsettin Sami
Canan ki gündüzleri gelmez
Akşam görünür havuz üzerinde
E) İstanbul’dan ayva da gelir, nar gelir
13. Aşağıdaki sanatçı ve bağlı bulunduğu edebiyat akımı
eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır? Döndüm baktım, bir edalı yar gelir,

A) Ahmet Mithat Efendi – romantizm Gelir desen dar gelir;

B) Hüseyin Rahmi Gürpınar – natüralizm Gün aşırı alacaklılar gelir.

C) Halit Ziya Uşaklıgil – parnasizm


D) Namık Kemal- romantizm
E) Nazım Hikmet - fütürizm
Sanatın baştan ayağa değişmesi, isteklerinin başında Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, öğrencilere edebî
geliyordu. Ahlâka karşı idiler, geleneklere hücum ediyorlar, akımları anlatırken şu metni paylaşır:
kitaplara saldırılıyordu. O güne kadar yerleşmiş ve milletin
Çocuklar, edebî metin oluştururken metinde edebiyat,
değeri olan ne varsa ortadan kaldırmak istiyorlardı.
sanat ve fikir akımlarının veya anlayışlarının yansımalarını
Arkeoloji ve müzelere musallattılar. Bütün bunların yerine
görebilmekteyiz. Örneğin metinde zevk olsun diye
kuvvetin hızın sefahat ve makinelerle, makineli tüfeklerle
betimlemenin ucu bucağı olmayan ve bir de dil süslüyse
yeryüzünün sağlığı demek olan savaşın türküsünü
bilin ki içerik geri planda kalır. Siz metin oluşturduğunuzda
söyleyecek bir edebiyat ve sanat gerçekleştirmek
etrafınızı iyi gözlemleyin var olan gerçeklere yorumlarınızı
istiyorlardı.
katmadan aktarırsanız bilin okuyucu sizi hiç bırakmaz.
16. Bu metinde tanıtılan edebî akım aşağıdakilerden
19. Bu parçada öğretmenin karşı çıktığı ve savunduğu
hangisidir?
edebiyat akımına uygun eserler aşağıdakilerin hangisinde
A) Fütürizm doğru olarak verilmiştir?
B) Dadaizm A) İntibah – Kuyucaklı Yusuf
C) Postmodernizm B) Mürebbiye - Cezmi
D) Sürrealizm C) Araba Sevdası - Sergüzeşt
E) Natüralizm D) Müşehedat – Saatleri Ayarlama Enstitüsü
E) Ölmez Otu – Beyaz Kale

Araştırmacı Yıldız Ecevit , Türk edebiyatında modernizm ve


postmodernizm sürecinin Batıdakinden farklı geliştiğini
Phedre(genç karısı)
ifade eder. Yetmişli yıllarda Türk romanı ilk avangart (öncü)
metinlerini üretmeye başladığında, Batı avangardizmi post Adaklarlarla savmaya uğraştım bu acıyı:
modern düzlemde at oynatmaya başlamıştı bile .Türk
Ona bir mabet kurdum bezedim bu yapıyı
edebiyatında modernizmden postmoderniste geçiş biraz
geç de olsa sağlamıştır. Kurbanlarla çevrilip her saat orda kendim
17. Buna göre aşağıdaki eserlerden hangisi Yıldız Ecevit’in Kanlı yaralarından bir teselli bekledim
bahsettiği özellikleri taşımaz?
Fakat var mı ilacı böyle unutulmaz derdin!
A) Tutunamayanlar
Boş yere günlük yaktım içinde bu mabedin
B) Anayurt Oteli
Ağzımla tanrıçanın adını çağırırken
C) Hakkari’de Bir Mevsim
Taptığım Hippolyte’ti adaklarımla tüten
D) Benim Adım Kırmızı
Mihrapları içinde onu gördükçe her an
E) Sevgili Arsız Ölüm
Her şeyi ona sundum adını, anamadan
20. Bu parça aşağıdaki edebî akımlardan hangisinin
özelliklerini kavratmak için en uygundur?
A) Fütürizm
12. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Rıza Öğretmen, B) Klasisizm
roman ünitesini işlerken okuma çalışmasında Cumhuriyet
C) Sürrealizm
Dönemi Türk Edebiyatında 1980 sonrası Türk edebiyatından
bir roman örneği seçer. D) Parnasizm
18. Buna göre aşağıdaki eserlerden hangisi bu okuma türne E) Empresyonizm
uygun olabilir?
A) Benim Adım Kırmızı
B) Kuyucaklı Yusuf
C) Üç İstanbul
D) Firavun İmanı
1-B 2-C 3-C 4-E 5-D 6-B 7-A 8-E 9-E 10-A
E) Mahur Beste
11-D 12-A 13-C 14-C 15-D 16-A 17-E 18-A 19-A 20-B
▪ Samim Kocagöz - Kalpaklılar, Doludizgin
ROMAN ÇEŞİTLERİ ▪ Talip Apaydın - Toz Duman İçinde, Köylüler,
Vatan Dediler
▪ Tarık Buğra - Küçük Ağa, Küçük Ağa
TARİHÎ ROMAN Ankara'da, Firavun İmanı
▪Yakup Kadri- Yaban, Ankara
Tarihteki olay ya da kişileri konu ▪ Reşat Enis - Despot
alan romanlardır. Yazar tarihi
▪ E.Ekrem Talu - Kan ve İman
gerçeklerle kurguyu birleştirip
▪ Sevinç Çokum -Ağustos Başağı
▪ İlk örneğini Walter Scott
“Vaverley” adlı eserirle vermiştir. ▪ Burhan Cahit Morkaya - İzmir’in Romanı, Yüzbaşı Celal
,Cephe Gerisi
▪ Charles Dickens - İki Şehrin
Hikâyesi ▪ Sedat Pınar- Anadolu Destanı
▪ Puşkin - Yüzbaşının Kızı ▪ Emine Işınsu – Cumhuriyet Türküsü
▪ Gogol - Taras Bulba ▪ İlhan Selçuk: Yüzbaşı Selahattin'in Romanı
Türk edebiyatında ilk tarihi romanımız Namık Kemal -
Cezmi (II. Selim Döneminde İranlılarla yapılan savaş- Adil
Giray adlı kahramanın etrafında şekillenir.)
B. SELÇUKLU VE OSMANLI TARİHİ
▪ Ahmet Mithat Efendi – Yeniçeriler – Arnavut Solyotlar,
Süleyman Musli ▪ Tarık Buğra – Osmancık
▪ Ahmet Hikmet Müftüoğlu – Gönül Hanım ▪ Nahit Sırrı Örik - Sultan Hamit Düşerken
▪ Peyami Safa- Attila ▪ Bahaddin Özkişi - Köse Kadı, Uçtaki Adam
▪ Müfide Ferit Tek- Aydemir ▪ M. Necati Sepetçioğlu – Kilit, Anahtar, Kapı ( Selçuklu
3’lemesi)
▪ M. Necati Sepetçioğlu – Konak, Çatı, Üçler Yediler Kırklar
A. KURTULUŞ SAVAŞI
(İlk Osmanlı 3’lemesi)
Milli Mücadelenin ana eksene alındığı tarihî roman
▪ M. Necati Sepetçioğlu- Ebem Kuşağı, Sabır, Gece
çeşididir.
Vaktinde Gündönümü ( Fatih 3’lemesi)
▪ Kemal Tahir - Esir Şehrin İnsanları, Yorgun Savaşçı
▪M. Necati Sepetçioğlu – Bu Atlı Geçide Gider, Geçetteki
▪ Mükerrem Kamil Su - Dinmez Ağrı, Ateşten Damla Ülke, Darağacı ( Ş. Bederettin Timur – Bayazıd üçlemesi)
▪ H. İzzettin Dinamo - Kutsal İsyan, Kutsal Barış, ▪ Deli Kurt – Hüseyin Nihal Atsız
Anadolu’da Bir Yunan Askeri
▪ Kemal Tahir- Devlet Ana
▪ Faik Baysal - Ateşi Yakanlar
▪ Halikarnas Balıkçısı- Uluç Reis, Turgut Reis
▪ Rıfat Ilgaz - Halime Kaptan
▪ F. Ahmet Hilmi – Öksüz Turgut
▪ Aka Gündüz- Dikmen Yıldızı, Tank Tango, Yayla Kız
▪ H. Edip Adıvar - Ateşten Gömlek (İlk Milli Mücadele
C. ÇANAKKALE SAVAŞI ROMANLARI
romanı), Vurun Kahpeye, Yeni Turan, Yolpalas Cinayeti, K.
Ustanın Oğlu ▪ Buket Uzuner- Gelibolu
▪ Mehmet Rauf - Halas ▪ Mehmet Niyazi- Çanakkale Mahşeri
▪ A. Hamdi Tanpınar- Sahnenin Dışındakiler ▪ M. Necati Sepetçioğlu- Geldiler, Gördüler , Döndüler
▪ M.Cemal Kuntay - Üç İstanbul ▪ Turgut Özakman - Diriliş: Çanakkale 1915
▪ Ziya Mısırlı - İstiklâl Madalyası ▪ Yavuz Bahadıroğlu - İnancın Zaferi Çanakkale
▪ Turgut Özakman - Şu Çılgın Türkler
▪ Attila İlhan - Allah’ın Süngüleri, Reis Paşa
▪ Peyami Safa - Sözde Kızlar, Biz İnsanlar
D. II.Abdülhamit Dönemi Mütareke Süreci, II.Meşrutiyet A. POLİSİYE ROMAN
Dönemi Romanları
Cinayet, gizem, suç, katil, ceset vb. konuları işleyen roman
▪Reşat Nuri Güntekin- Gizli El türüdür.
▪Yakup Kadri- Hüküm Gecesi , Bir Sürgün, Sodom ve ▪ Dünyada edebiyatında Polisiyenin Kraliçesi Agatha
Gomore Christie’dir. Yarattığı “Hercule Poirot” tipiyle Şark
Ekspresinde Cinayet , Styles’de Asrarengiz Vaka , Nil
▪Halide Edip- Sinekli Bakkal
Cinayeti, Katil Kim
▪Samiha Ayverdi- İbrahim Efendi Konağı
▪ Sherlock Holmes : Kızıl Soruşturma, Dörtlerin İmzası,
▪Kemal Tahir - Kurt Kanunu , Bir Mülkiyet Kalesi Baskerville'lerin Köpeği, Korku Vadisi
▪Refik Halit Karay - İstanbul’un İç Yüzü ▪ Edebiyatımızdaki ilk polisiye roman 1881 yılında yazdığı
Ahmet Mithat Efendi'nin Cinayet-i Esrar'dır.
▪ Peyami Safa - Mahşer, Sözde Kızlar
▪ Cemil Cahit - İkiz Şeytanlar, Kan İçen Hortlar
▪ Nahit Sırrı Örik - Abdülhamit Düşerken
▪ Feridun Hikmet Es - İki Cinayet Gecesi
▪ Mithat Cemal Kuntay- Üç İstanbul
▪ Tahsin Abdi Gökşingöl - 12 Kadının Esrarı
▪ Sadri Ertem – Bir Varmış Bir Yokmuş
▪ Süleyman Çapanoğlu - Milyon Avcıları
▪ Kemal Bilbaşar – Zühre Ninem
▪ Rıza Çavdarlı - Müthiş Katil Landuru
▪ Necati Cumalı – Viran Dağlar
▪ Hüseyin Rahmi Gürpınar – Kesik Baş
▪ Peyami Safa – Mahşer, Şimşek
▪ Kemal Tahir – Mike Hammer serisi
▪ A.Hamdi Tanpınar – Mahur Beste
▪ Peyami Safa- Arsen Lupen’den aldığı “Cingöz Recai
▪ Attila İlhan – Dersaadet’te Sabah Ezanları
“serisi
▪ Hıfzı Topuz- Abdülmecit İmparatorluk Çökerken Sarayda
▪ Aziz Nesin- Düğümlü Mendil, Beyaz Mendil
22 Yıl
▪ Erhan Bener - Kedi ve Ölüm , Loş Ayna
▪ Ayla Kutlu – Bir Göçmen Kuştu O
▪ Pınar Kür - Bir Cinayet Romanı
▪ Mehmet Rauf- Kan Damlası, Define
E. TARİHİ KULLANIP POSTMODERN TARZLI ROMANLAR
▪ Ümit Kıvanç - Bekle Dedim Gölgeye
▪ Nazan Bekiroğlu- İsimle Ateş Arasında, La : Sonsuzluk
Hecesi ▪ Mehmet Eroğlu - Issızlığın Ortasında, Geç Kalmış Ölü,
Yarım Kalan Yürüyüş
▪ İskender Pala- Babilde Ölüm İstanbulda Aşk, Katre-i
Matem, Şah ve Sultan, Od, Mihmandar ▪ Buket Uzuner- Su Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları
▪ Elif Şafak – Ustam ve Ben, Aşk ▪ Ahmet Ümit - Kırlangıç Çığlığı, Elveda Güzel Vatanım,
Beyoğlu’nun En Güzel Abisi, Sultanı Öldürmek, Bab-ı Esrar,
▪ Orhan Pamuk – Benim Adım Kırmızı, Beyaz Kale
Kar Kokusu, Sis ve Gece, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir, Kukla,
▪ İhsan Oktay Anar - Puslu Kıtalar Atlası , Amat Agatha’nın Anahtarı, İnsan Ruhunun Haritası, Sokağın
Zulası
▪ Osman Aysu - At Kuyruklu Adam, Aşk Oyunu, Cellât, Çöl
2. MACERA (SERÜVEN) ROMANI
Akrebi, Şeytanın Maskesi, Karanlıklar Hâkimi, Bıçak Sırtı,
Sürekli hareket ve aksiyonun olduğu Korku Evi, İktidar Merdiveni, Yazar ve Aşkı, Yedinci Uzman,
romanlardır. Tilkiler Savaşı, Osman Hilmi Efendi’nin Laneti, Casus,
Darbe, Kurt Sığınağı, Soğuk Taşlar, Sorguç, Havyar
Rudyard Kipling - Kim
Operasyonu vb.
Jules Verne - İki Sene Mektep Tatili ,
Balonla Beş Hafta
Daniel Defoe - Robinson Crusoe
Stevenson - Define Adası
A. Mithat Efendi - Hasan Mellah ,
Hüseyin Fellah, Dünyaya İkinci Geliş
B. EGZOTİK ROMAN ▪ Recaîzade Mahmut Ekrem - Araba Sevdası
Uzak ve yabancı ya da bilinmeyen ülkelerin doğa ve ▪ Müfide Ferit Tek- Pervaneler, Aydemir
insanlarını anlatan roman türüdür.
▪ Yakup Kadri Karaosmanoğlu(Yaban), Halide Edip Adıvar
▪ Dünya edebiyatında ilk egzotik roman Bernardin De Saint ve Reşat Nuri Güntekin( Yeşil Gece)
Pierre’nin “Pol ve Virjini” (1787) romanıdır.
▪ Köye yönelen sanatçılarımız; Fakir Baykurt, Talip Apaydın,
▪ Pierre Loti – Aziyade, İzlanda Balıkçısı Samim Kocagöz, Kemal Bilbaşar, Abbas Sayar vb.
▪ Ernest Hemingway -Klimanjaro'nun Dağları
▪ Refik Halit Karay -Nilgün 4. PİKARESK ROMAN
▪ A. Mithat Efendi - Hasan Mellah ve Hüseyin Fellah 16. yüzyılda şövalye romanlarına ve kır
yaşamını konu alan romanlara tepki
olarak ortaya çıkan ve toplumun aşağı
C. GOTİK ROMAN tabakalarındaki düzenbaz, hilekâr, ancak
becerikli ve kurnaz bir kahramanın
Karanlık, gizemli, korkutucu, çılgınlıklarla dolu bir ortamda
maceralarını işleyen roman türüdür.
geçen kanlı, şeytani, büyülü olayları konu alan romandır.
▪ Thomas Mann'ın "Dolandırıcı Felix
Bilimkurgu ve fantastik romanların temelini gotik romana
Krull'un İtirafları"
bağlayabiliriz.
▪ Bizde genç yazarlardan B. Güney Ulutaş’ın “Kopuklar” bu
▪ Oscar Wilde -Dorian Gray’in Portresi
türe özgüdür.
▪ Mary Shelley- Frankenstein
▪ Shirley Jackson - Biz Hep Şatoda Yaşadık
▪ Henry James - Yürek Burgusu
5. ALEGORİK (SEMBOLİK- KİLİT )
▪ Emily Bronte -Uğultulu Tepeler ROMAN
▪ Edgar Allen Poe Öyküleri Gizli bir anlamı, tipik olarak ahlakî ya da
politik olanı ortaya çıkarmak için
Türk edebiyatında H. Rahmi Gürpınar – Gulyabani,
simgeleştirilerek yazılan romanlardır.
Cadı, Mezarından Kalkan Şehit
▪ George Orwell - Hayvan Çiftliği
▪ Ali Rıza Seyfi – Drakula İstanbul’da
▪ Mehmet Rauf- Harabeler
▪ Kerime Nadir – Dehşet Gecesi
▪ Ahmet Hamdi Tanpınar – Saatleri
▪ Farah Yurdözü- Madrit’te Metafizik Aşk, Yaşam Bir Korku Ayarlama Enstitüsü
Filmidir
▪ Hasan Ali Toptaş - Bin Hüzünlü Haz
Gotik romana benzer Harika Roman doğaüstü güçleri
▪ Bilge Karasu – Gece
anlatır. Ahmet Mithat Efendinin “Çengi” bu türde
yazılmıştır. ▪ Erendiz Atasü – Baharat Ülkesinin Hazin Tarihi
▪ Yaşar Kemal – Höyükteki Nar Ağacı

3. TEZLİ ROMAN
Belli bir düşüncenin ve görüşün 6. ÜTOPİK ROMAN
savunulduğu romandır.
Ütopik roman, gerçekte mevcut
▪ Edebiyatımızdaki ilk örneği Nabizade olmayan, ileriye yönelik tasarlanan
Nazım'ın Zehra adlı eseridir. ideal toplum biçimini kurma anlamına
gelen romandır. Hayal edilen ülkeler,
▪ Hüseyin Rahmi - Ben Deli Miyim?
şehirler vb.
▪ Mizancı Murat- Turfanda mı yoksa
▪ Yakup Kadri – Ankara, Panoroma
Turfa mı?
▪ Buket Uzuner- Balık İzlerinin sesi
▪ Aka Gündüz -Bütün romanları hemen hemen
▪ Tahsin Yücel- Gökdelen
▪ Ahmet Mithat Efendi - Felatun Beyle Rakım Efendi
▪ Murathan Mungan- Şairin Romanı
▪ Samipaşazade Sezai – Sergüzeşt
▪ Hüsnü Arkan – Uyku
▪ Elif Şafak – Mahrem, Araf 9. FANTASTİK ROMAN
▪ Alev Alatlı- Schrödingerin Kedisi Gerçek ve bilinen dünyanın ötesinde
hayal gücüne dayalı bir dünya
▪ Hilmi Yavuz - Taormina
oluşturarak bu yeni dünyada geçen
▪ Ursula K. Le Guin – Mülksüzler olayların anlatıldığı yapıtlardır.
▪ Thomas More – Ütopya ▪ Giritli Aziz Efendi - Muhayyelat-ı
Ledünn-i İlahi
▪ Francis Bacon – Yeni Atlantis
▪ Latife Tekin - Buzdan Kılıçlar (Akademik
▪ Farabi – İdeal Devlet
kaynaklar gerçekçi ilk fantastik roman
▪ George Orwell- 1984 sayıyor.)

▪ Halide Edip – Yeni Turan (Türk edebiyatının ilk ▪ İhsan Oktay Anar- Puslu Kıtalar Atlası , Amat
siyasal/ideolojik romanı kabul edilir. II. Meşrutiyet döneminde
▪ Bilge Karasu – Kılavuz
geçen ütopik bir romandır.)
▪ Ahmet Hamdi Tanpınar- Abdullah Efendinin Rüyaları
▪ Nazlı Eray – Arzu Sapağında İnecek Var
▪ Leyla Erbil - Üç Başlı Ejderha
▪ Mehmet Eroğlu – Belleğin Kış Uykusu
7. DİSTOPYA ROMAN
▪ Barış Müstecaplıoğlu - Şamanlar Diyarı
Toplumun otoriter - totaliter
bir devlet modeli ya da benzer ▪ Murat Başekim - Karanlık Çağ
bir başka baskıcı sistem altında
▪ Lewis Carroll- Alis Harikalar Diyarında
kalması ve sonu felakete
uğrayan yaşamları karamsar bir ▪ J. K. Rowling - Harry Potter
bakışla anlatan romanlardır. Ütopyanın zıddıdır.
▪ J. R. R. Tolkien - Hobbit, Yüzüklerin Efendisi
▪ Erhan Bener - Yalnızlar
▪ Geothe – Faust
▪ Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
▪ Ray Bradbury - Fahrenheit 451
▪ Anthony Burgess – Otomatik Portakal
10. BÜYÜLÜ GERÇEKLİK ROMAN
▪ Jack London - Demir Ökçe
1960 sonrası Latin Amerika’da ortaya
▪ Zülfü Livaneli – Son Ada çıkan akımdır. Özellikle roman
türünde ön plan çıkan bu akım,
▪ Hasan Ali Toptaş – Beni Kör Kuyularda
Avrupa ve İspanyadaki siyasi ve sosyal
▪ Alasdair Gray - Lanark olayların yansımasıyla gelişmiştir.
▪ Açlık Oyunları - Suzanne Collins
▪ Yevgeniy İvanoviç Zamyatin - Biz
▪ H.G.Wells- Efendi Uyanıyor Büyülü gerçeklik romanı ile fantastik roman
karıştırmamak gerekir. Büyülüde masalsı bir oluşum var,
▪ Margaret Atwood - Damızlık Kızın Öyküsü
fantastikte bu evrenin dışındaki dünyalar ve canlılar
vardır.
▪ Franz Kafka- Dönüşüm
8. ODA ROMAN ▪ Italo Calvino- Ağaçlara Tüneyen Baron , Görünmez
Şehirler
Kapalı mekânda geçen romandır.
▪ Mihail Bulgakov -Usta ile Margarita
▪ Adalet Ağaoğlu – Ruh Üşümesi
▪ Gabriel Garcia Marquez- Kırmızı Pazartesi, Yüzyıllık
Yalnızlık (Akademik dünyada en iyiysi)
▪ Carlos Ruiz Zafon - Rüzgârın Gölgesi
▪ Jose Saramago - Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş , Körlük,
Görmek
▪ Jorge Luis Borges- Alçaklığın Evrensel Tarihi ▪ Tuna Kiremitçi - Git Kendini Çok Sevdirmeden, Bu İşte Bir
Yalnızlık Var
▪ Yann Martel - Pi’nin Yaşamı
▪ Kürşat Başar- Bazen Unutmak İstersin, Sen Olsaydın
▪ Haruki Murakami - İmkânsızın Şarkısı
Yapmazdın
▪ Patrick Suskind -Koku
▪ Canan Tan – Piraye, Eroinle Dans, En Son Yürekler Ölür,
▪ Toni Morrison -Solomon’un Şarkısı Yüreğim Seni Çok Sevdi vb.

Türk edebiyatında büyülü gerçekçilik: 12. HİDAYET ROMANLARI


▪ Filibeli Ahmet Hilmi - Âmâk-ı Hayal Dinî değerleri ön plana çıkaran
romanlardır.
▪ Peyami Safa -Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
▪ 1968 yılında Hekimoğlu İsmail’in
▪ Hüseyin Rahmi Gürpınar -Gulyabani
“Minyeli Abdullah”ı ile başlar.
▪ Ahmet Mithat- Çengi
▪ Emine Şenlikoğlu -Çin İşkencesi, Bize
▪ Latife Tekin -Sevgili Arsız Ölüm, Berci Kristin Çöp Nasıl Kıydınız?, Maria
Masalları
▪ Halit Ertuğrul - Düzceli Mehmet, Selim
▪ Nazlı Eray -Arzu Sapağında İnecek Var ve Hande, Şark Kızı
▪ Hasan Ali Toptaş- Uykuların Doğusunda, Gölgesizler ▪ Sevim Asımgil- Ne Olur Gitme, Diana
▪ Sinan Yağmur - Hüzün Yanığı, Tennure ve Ateş, Aşkın
Gözyaşları serisi
▪ Mustafa Miyasoğlu - Kaybolmuş Günler,Dönemeç , Güzel
Ölüm, Bir Aşk Serüveni
11. POPÜLER ROMAN
▪ Ahmed Günbay Yıldız- Çiçekler Susayınca, Yanık
Estetik bir kaygı olmadan, özellikle de Buğdaylar , Figan, Gül ve Hüzün, Leyl Işıkları
geniş yığınlar tarafından kolaylıkla
alımlanan vasati kültür ürünlerinden
meydana gelen sanatsal değeri, 13.FEMİNİST ROMAN
estetik niteliği düşük eserlerdir.
Kadının siyasal ve toplumsal haklar
▪ Popüler romanlar okuru düşünmeye bakımından erkekle eşit olması
sevk etmez. Okurun düşünmesi gerektiğini öne süren ve bunu
gereken her şey hazır kalıplar içerisinde, basit bir dille gerçekleştirmeye çalışan akımdır.
verilir. Bir kere okunur ve hemen tüketilir. Popüler
romanların çoğu sinemaya aktarılmıştır. Yeşilçam bir ▪ Duygu Asena - Kadının Adı Yok,
dönem bunları kullandı. Kahramanlar Hep Erkek, Paramparça
▪ Feyza Hepçilingirler – Tanrı Kadın
▪ Burhan Cahit Morkaya- Aşk Bahçesi
▪ Müge İplikçi - Cemre
▪ Peride Celal- Sönen Alev
▪ Nezihe Meriç – Korsan Çıkmazı
▪ Muazzez Tahsin Berkand - Küçük Hanımefendi, Aşk
▪ Füruzan- 47’liler
Fırtınası, Bir genç Kızın Romanı
▪ Şebnem İşigüzel - Çöplük, Sarmaşık
▪ Kerime Nadir – Hıçkırık, Seven Ne Yapmaz
▪ Sevgi Soysal - Yenişehir’de Bir Öğle Vakti
▪ Mükerrem Kâmil Su - Sevgim ve Istırabım, Bu Kalb
▪ Adalet Ağaoğlu - Ölmeye Yatmak
Duracak, Günah Yolu
▪ Tezer Özlü- Çocukluğun Soğuk Geceleri
▪ Cahit Uçuk – Sırrını Vermeyen Tabak, Gümüş Kanat
▪ Afet Ilgaz - Aşamalar
▪ Aka Gündüz – Bir Şoförün Gizli Defteri
▪ Halide Edip -Akile Hanım Sokağı, Çaresaz
▪ Mahmut Yesari - Çoban Yıldızı, Perihan Abla, Bahçemde ▪ Erendiz Atasü- Dullara Yas Yakışır, Bir Yaşdönümü Rüyası,
Bir Gül Açtı Gençliğin Yakıcı O Mevsimi, Açıkoturumlar Çağı
▪ Güzide Sabri- Münevver, Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı ▪ İnci Aral- Ölü Erkek Kuşlar, İçimden Kuşlar Göçüyor, Mor,
Metrukesi, Mazinin Sesi, Necla, Hicran Gecesi Sadakat
▪ Suat Derviş - Fosforlu Cevriye, Fatma’nın Günahı, Buhran ▪ Pınar Kür- Asılacak Kadın
Gecesi, Aksaray’dan Bir Perihan ▪ Ayla Kutlu- Islak Güneş, Cadı Ağacı
14. TAHLİL (PSİKOLOJİK) ROMAN SERİNİN ADI SERİYİ OLUŞTURAN ESERLER YAZAR
Kişilerin ruh hallerini veya ruhsal YENİ YALAN ZAMANLAR Yeşil, Mor, Safran Sarı İnci Aral
çözümlemeleri konu alan romanlardır.
AYNANIN İÇİNDEKİLER Bıçağın Ucu, Sırtlan Payı,
Tahlil romana, “Psikolojik roman” veya
Yaraya Tuz Basmak,
“Ruhbilimsel roman “ diye de adlandırılır. 2. Meşrutiyetten
Dersaadet’te Sabah Ezanları,
başlayıp 12 Mart
▪ Nabizade Nazım- Zehra (ilk deneme O Karanlıkta Biz, Gazi Paşa,
Muhtırasını anlatır.
sayılır) Reis Paşa Attila İlhan
▪ Mehmet Rauf – Eylül ( ilk örnek) BATI DÖNEM SERİSİ Zenciler Birbirine Benzemez,
▪ Peyami Safa – Yalnızız, Matmazel Kurtlar Sofrası, Sokaktaki
Noralya’nın Koltuğu, Bir Tereddütün Adam
Romanı ,Dokuzuncu Hariciye Koğuşu TÜTÜN ÜÇLEMESİ Tütün Zamanı (Zeliş), Acı Necati
▪ Erhan Bener – Baharla Gelen Tütün, Yağmurlar ve Cumalı

▪ Abbas Sayar- Yılkı Atı, Can Şenliği Topraklar

▪ Halide Edip Adıvar - Handan, Heyula, Raik’in Annesi, MİLLİ MÜCADELE SERİSİ Küçük Ağa, Küçük Ağa Tarık Buğra
Seviye Talip Ankara’da, Firavun İmanı
▪ Reşat Nuri Güntekin – Bir Kadın Düşmanı, Akşam Güneşi, BUGÜNKÜ TÜRKİYE Cevahir ile Sadık Çavuşun
Ateş Gecesi DİZİSİ Buğday Kamyonu,Karanlıkta
▪ Ahmet Hamdi Tanpınar – Huzur, Saatleri Ayarlama Mum Işığı, Güneşin Dört
Enstitüsü Köşesi

▪ A. Şinasi Hisar – Fahim Bey ve Biz SELÇUKLU ÜÇLEMESİ Kilit, Anahtar , Kapı
M. Necati
▪ Dostoyevski - “Suç ve Ceza” dünyaca ünlüdür. OSMANLININ Konak, Çatı, Üçler Yediler
KURULUŞU SERİSİ Kırklar Sepetçioğlu

15. NEHİR (IRMAK) ROMAN


ŞEYH BEDRETTİN - Bu Atlı Geçide Gider, Geçitteki
Bir kişinin, bir ailenin ya da bir topluluğun
TİMUR- BAYEZID Ülke, Darağaç
hayatlarını birden fazla cilt halinde anlatan
dizi romana “nehir” ya da “Irmak roman” 3'LEMESİ
denir. ÇANAKKALE SERİSİ Geldiler ,Gördüler, Döndüler
SERİNİN ADI SERİYİ OLUŞTURAN ESERLER YAZAR FATİH 3'LEMESİ Ebem Kuşağı, Sabır , Gece
Vaktinde Gündönümü
DAR ZAMANLAR Ölmeye Yatmak, Hayır, Bir Adalet KÜÇÜK ADAMIN Baba Evi,AvareYıllar,Arkadaş
Düğün Gecesi Ağaoğlu NOTLARI Islıkları ,Cemile
Orhan
BİR ADA HİKAYESİ Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana, CEVDETİN ÖYKÜSÜ Suçlu,Sokakların Çocuğu, Kemal
Karıncanın Su İçtiği, Tanyeri SERİSİ Sokaklardan Bir Kız
Horozları, Çıplak Deniz Çıplak
YILANLARIN ÖCÜ SERİSİ Yılanların Öcü, Irazcanın Dirliği
Ada
Kara Ahmet Destanı
Fakir
DAĞIN ÖTE YÜZÜ Ölmez Otu, Ortadirek, Yer Demir
DUİSBURG ÜÇLEMESİ Yüksek Fırınlar, Koca Ren, Baykurt
Gök Bakır Yaşar
Yarım Ekmek
Kemal
AKÇASAZIN AĞALARI Demirciler Çarşısı Cinayeti,
MİLLİ KURTULUŞ SERİSİ Toz Duman İçinde,Vatan Talip
Yusufçuk Yusuf
Dediler, Köylüler Apaydın
ÇUKUROVA Teneke, Yılanı Öldürseler,
BODRUM SERİSİ Her Gece Bodrum, Ölüm Selim İleri
GERÇEKLERİ SERİSİ Höyükteki Nar Ağacı
İlişkileri ,Cehennem Kraliçesi ,
KİMSECİK SERİSİ Yağmurcuk Kuşu, Kale Kapısı, Bir Akşam Alacası
Kanın Sesi
SÜLEYMANIN DÜNYASI Sınıf Arkadaşları, Havada C. Kudret
ESİR ŞEHİR ÜÇLEMESİ Esir Şehrin Mahpusu, Esir Şehrin SERİSİ Bulut Yok, Karıncayı Tanırsınız Solok
İnsanları, Yol Ayrımı
UYUMSUZ DEFNE Su, Toprak, Ateş Buket
KÖY SERİSİ Yedi Çınar Yaylası, Büyük Mal , Kemal Tahir KAMAN'IN Uzuner
Köyün Kamburu MACERALARI
TÜRKLER SERİSİ Bozkurtların Ölümü, Bozkurtlar Hüseyin ÇILGIN TÜRKLER SERİSİ Kıbrıs, Çanakkale , Türkiye Turgut
Diriliyor Nihal Atsız Mucizesi-1 Özakman
2. İÇ MONOLOG TEKNİĞİ
ROMANDA ANLATIM ▪ İç monolog tekniğinde roman kahramanı, kendini

TEKNİKLERİ kendisini muhatap alır ve iç dünyasında kendisiyle


konuşur.
▪ Delilerin kendi kendilerine konuşması gibi düşünün
▪ Bu teknikte kahraman, yazar olmadan kendini ifade eder.
▪ Kahramanın zihninde veya kafasındakiler kesik
cümlelerle bir bütünlüğü olmayan düşünceler, dağınık
sözler, imajlar ve sembollerin çağrışım silsileleri hâlinde ÖRNEKLER
verilmesiyle oluşturulan tekniktir.
▪ Bireyin iç dünyası eserlerinde (psikolojik yönü ağır basan)
çok kullanılır. “Demek ki neymiş? Her şey bir kazayla başlamış. Kader! Ne
yani, huzurumuzun hiç mi suçu yok çöküşümüzde? Bu
▪ Bu teknikte gramer kurallarına ve yazım kurallarına
hikâyede, babam hastanede ölümle pençeleşirken
uyulmaz.
annemin bacaklarının arasında hareket eden etbeninin yeri
▪ Kahraman kendi kafasındakileri dağınık ve karmaşık neresi? Hayat bize sağlam bir kafa attı baba. Öyle sağlamdı
şekilde ve amaçsızca kahraman ağzından verilir. ki (ya da biz çok gevşek duruyorduk), sallanmadık bile,
(2019 AYT’de soruldu.) direkt yıkıldık. Bu kadar zayıfmışız işte. Natura! İyi de ben
niye annemin kaderini yaşıyorum? Hatta ileriye taşıyorum?
Niye fersah fersah aşıyorum? Annemden bana geçen
Bilinç akışı – iç monolog farkı; Bilinç akışında düşünceler güzellik lanetli miydi? Virüslü müydü? Güzelliğim niye beni
düzensiz ve serbest çağrışımla verilir, dil bilgisi kurallarına kemiriyor? Benim hayatım niye girip çıkan adamlarla delik
uyulmaz. İç monologta ise düşünceler belli bir düzen deşik oldu? Kızlarının mutsuzluğu annelerin zaferi midir?
içerisinde verilir. Dil bilgisi kurallarına uyulur. Ali kalsaydı.. gitmeseydi.. o beni terk etmeseydi.. “
Yeşil Peri Gecesi, Ayfer Tunç
Bilinç akışı – İç çözümleme farkı; İç çözümlemede yazar
kendini soyutlamaz, okur ile kahramanın arasına girerek
kahramanın duygularını okura aktarır. Bilinç akışında yazar
aradan çekilir.
ÖRNEKLER “Üzülüyorum inan bazen kendime. Pastayı kestiğimi kimse
görmeyecek. Pastayı yeni açılan köşedeki Tunç
Pastanesinden aldım. Pastam dokuz katlı. Pastayı bir hafta
önceden sipariş verdim ve adamlar tam zamanında
“…Yastığın lavanta çiçeği kokan tertemiz keten örtüsünün
hallettiler. Yine çok konuşuyorum bu pasta olayını. Belki de
serinliğine yüzünü değdirince hiç olmazsa polisler gelinceye
düğün pastaları bize o anları yaşatıyor da ondan çok
kadar bir iki saatlik bir prens uykusu çekmek ihtiyaciyle
konuşmamız…”
gözlerini yumdu. Nilüfer, Selma, Aziz, çıngırak, sarı fenerler,
deniz… Bir yere toplanmış adamların Ferid’i kuyudan Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi
çıkarmağa uğraşırken burnu onun burnuna yapışan
Zehra’nın gözlerinden gelen sesli cümleler: ‘Sana mademki
bir çarşamba sabahının mandallarından kopmuş bir yaprak
soranlara…’ ve polisler. Ayak sesleri. Hep ayak sesleri şimdi.
“Simit yiyerek yürüyor. Tek tük geçenler dönüp ona
Ferid gözlerini açtı. Ayak sesleri …”
bakıyorlar. Kılığı düzgün bir adamın sokakta simit yemesi
Peyami Safa, Matmazel Noralya’nın Koltuğu yasaktır. Bütün yasaklar gibi bunun da kaçamak yolu yok
mu? Simidi kır, cebine sok. Tek elinle bir lokma koparıp
kimseye sezdirmeden ağzına at. Ama, ben dişlerim
“…Baba öl de kurtulayım. Ya da ben öleyim kurtulayım. Ya sağlamken ısıracağım."
da en iyisi ikimiz de ölelim kurtulalım. Baba duydun mu?
Yusuf Atılgan, Aylak Adam
Annem Frau Liebisch olmuş. Vatuş söyledi. Bundan sonra
anneme Bayan İbiş diyelim baba. Annem için bir şarkı
besteledim baba. Söyleyeyim mi? Bayan İbiş / Olmuş
Liebisch / Bi hıyar bulmuş / Berlin’e gitmiş / Berlin güzelmiş
/ Hıyar şoförmüş / Bayan İbiş / Frau Liebisch / Mutlu
musun?/ Mutsuz musun?/ Mutlu musun?/ Mutsuz musun?
Yeşil Peri Gecesi, Ayfer Tunç
3. İÇ DİYALOG TEKNİĞİ 4. İÇ ÇÖZÜMLEME
▪ Kahramanlar, kendi kendilerine sanki karşılarında biri ▪ Bu teknikte anlatıcı, kahramanların iç dünyasını, duygu ve
varmış gibi konuşurlar. hayallerini roman akışı içerisinde araya girerek okura
sunar.
▪ Bu tekniğin bir diğer adı ‘iç konuşma’dır. Kahramanların
içsel konuşmalarıyla meydana gelen bir tekniktir. ▪ Anlatıcı, bu teknikte objektif olmaya çalışır.
▪ Yazar, romanda anlatmak istediği düşünceyi kahraman ▪ Yazar, kahramanların zihnine girerek onların bir anlamda
aracılığıyla okuyucuya sunar iç sesi olur, onların düşüncelerini ‘diye düşündü’ ifadesiyle
okura sunar.
ÖRNEKLER
▪ Bu teknikte anlatıcı Tanrısal bakış açısına sahiptir.

“Ne olacak peki?” dedim. “Ne yapacaksınız?” Lary “beni


ÖRNEKLER
ilgilendirmiyor,” dedi.
Sanki sokaktan geçen birinden bahsediyor. Nasıl
ilgilendirmiyor Lary? Kadın, senin sadece barın arkasında
“Şebnem aniden “Televizyona nasıl çıkabilirim?” diye
oturup bardaklara içki doldurduğun, ne hikmetse en
sordu. Selda konuşmanın akışının değişmesinde, Şebnem’in
kalabalık saatlerde içini birden bir sıkıntı bastığı için çekip
sözlerinde tuhaf, hatta kinli bir ton hissetti. Öyle şaşırmıştı
gittiğin döküntü restoranını sabahın köründe kalkıp
ki, verecek cevap bulamadı. Neden sonra, televizyona
temizlerken akşamları marketteki işinden döndükten sonra
hangi sıfatla çıkmak istediğini sordu. Bir filmde
her an arıza çıkarmaya hazır, serseri sürüsü müşterilerine
oynayacakmış Fikret Hakan’la, şarkı da söylüyormuş,
tepsi tepsi içki taşırken iyi. Nasıl bir dünya bu? Herkes beni
yakında plak yapacakmış. “Seni utandırmam merak etme,”
hayal kırıklığına uğratmak zorunda mı? Güldüm kendime,
deyip bir kahkaha attı. Selda hayatında hiç bu kadar kem
düşüncelerime, parlaması bir an süren öfkeme. “
küm ettiğini hatırlamıyordu. Oyun mu oynuyordu, numara
Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura, Ayfer Tunç mı yapıyordu, kendisiyle kafa mı buluyordu Şebnem? Selda
arkadaşlarını seferber edip gülünç olsun mu istiyordu,
yoksa gerçekten istiyor muydu böyle bir şeyi? Anlayamadı.
Kendini aptal gibi hissetti, konuşmanın kontrolünü eline
geçirecek etkili bir cümle edemiyordu bir türlü. “
“Bir korku, bir ezilmişlik, bir küçülmüşlük duygusudur
çökmüştü içine, hiç böyle sıkıntılı, hiç böyle dertli olduğunu Kapak Kızı, Ayfer Tunç
anımsamıyordu. Çok da yorgundu. Aşağı Cami’ye
varmadan, tahta köprünün başında durdu, dirseklerini
köprünün korkuluklarına dayadı, gözlerini ince minareye
dikti. ‘Allahım, güzel Allahım, şu fukara kuluna hiç kimseye
vermediğin bir bıyık verdin, bunca yıl üstüne toz bile
kondurtmadın, şimdi, durup dururken, üç hafta yatağa “Bununla birlikte, dolaba yerleştirmek üzere alacağı şeyleri
düştüm diye, cağsayıp gitmesine izin mi vereceksin?’ dedi öyle çok düşünmüştü ki, bu şaşkın durumunda bile, hepsini
içinden. Hemen arkasından, birdenbire, görülmedik, anımsıyordu: dolabın düzenine göre, kafasında birbiri
beklenmedik bir şey oldu: gözleri doldu. Hemen yanı ardından beliriyor, geçişlerini tamamladıktan bir süre
başında dikilen biriyle konuşur gibi, ‘Allahım, bana ne sonra, aynı düzene göre yeniden geçmeye başlıyorlardı,
oluyor?’ diye söylendi. Gözyaşları, birbiri ardından, hem de televizyonun alt yanından geçen ak yazılar gibi. O da,
baş döndürücü bir hızla, dünyanın en görkemli bıyığına düzene uymak için olacak, gene televizyonun alt yanından
doğru kaydı. Cumali’nin elleri içgüdüyle bıyığına gitti, geçen ak yazılar gibi, durmadan yürüyor, alacağını alırken
‘Allahım, sen çok büyüksün!’ diye söylendi.” bile, tam olarak durmuyordu. Sonra birden zınk diye
duruverdi, sımsıkı tuttuğu arabayı bıraktı, büyülenmiş gibi
Bıyık Söylencesi, Tahsin Yücel
bir camekânın içine bakmaya başladı. Öyle bir bakıyordu ki
neredeyse hep böyle bakacakmış gibi görünüyordu.”
Kumru ile Kumru, Tahsin Yücel
5.LEİTMOTİV TEKNİĞİ ▪ Hasan Ali Toptaş – Kayıp Hayaller Kitabı, Kuşlar Yasına
Gider
Edebiyata müzükten geçen bir terimdir.Romanlarda sürekli
yinelenen ritmii ve ahengi oluşturan motiftir. ▪ Nazlı Eray - Sis Kelebekleri
Roman buyunca bir cümle, bir durum, bir ses sürekli tekrar ▪ Tezer Özlü – Çocukluğun Soğuk Geceleri
edilir bu da okuru düşünmeye sevk eder.
▪ İnci Aral- İçimden Kuşlar Göçüyor
ÖRNEKLER ▪ Mehmet Eroğlu - Issızlığın Ortasında
▪ Şevket Süreya Aydemir - Suyu Arayan Adam
▪ Ayfer Tunç’un “Yeşil Peri Gecesi” romanında ‘Aşkımızın ▪ Ayşe Kulin – Babama
ipini çektiği o ilk gece’ sözü leitmotiv olarak
▪ Hasan Ali Yücel – Hayatım
kullanılmaktadır.
▪ Talip Apaydın -Ortakçılar
▪ Vatan yahut Silistre’de Abdullah Çavuş’un yirmi üç kere
tekrarlanan “Kıyamet mi kopar?” ifadesi ▪ Aziz Nesin – Erkek Sabahat
▪ Emine Işınsu’nun “Canbaz” isimli eserindeki Sevim ▪ İskender Pala – İki Darbe Arasında
abla’nın kızdığı zaman sürekli saçlarıyla oynaması
▪ Buket Uzuner- Gümüş Yaz Gümüş Kış
▪ Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’ndaki Nüzhet’in zamanlı
zamansız kahkahaları
▪ Bir Tereddüdün Romanı’nda “Çay iç!” ifadesinin on beş
kere tekrar edilmesi 7. GERİYE DÖNÜŞ TEKNİĞİ
▪ Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanında Olric’in ▪ Modern romanın belirli bir kronolojik sıraya uyma gibi bir
“efendim” ifadesi, Turgut Özben’in “bat dünya bat” sözü zorunluluğu yoktur. Zamanın kurguya göre yer değişimidir.
▪ Orhan Pamuk Yeni Hayat romanında “ışık” kelimesini ▪ Bu teknik konunun daha iyi anlaşılmasında,
sürekli tekrar etmesi kahramanların tanıtılmasında ve olayların sebeplerinin
ortaya konmasında anlatıcıya yardımcı olur.
▪ Peyami Safa’nın Fatih- Harbiye romanında tren sesi
▪ Geriye dönüş (flashback) aslında sinemadan edebiyata
geçmiş bir tekniktir.
▪ Ali İhsan Kolcu’nun belirttiği gibi anlatıcının, olay
6. OTOBİYOGRAFİK TEKNİK örgüsünü şimdiki zamandan ayırıp kahramanın geçmişine
götürmesidir.
Yazarların birinci tekil şahıs anlatıcıyla öz yaşam öykülerinin
anlattığı tekniğe otobiyografik teknik denir.
Yazar kendi yaşamından ayrıntıları metnin kurgusu içine ÖRNEKLER
alarak eserini oluşturur.
ÖRNEKLER
“O kötü haberi aldıkları geceyi çok iyi hatırlıyordu Ersin.
İlkokuldaydı. Avludaki cılız hanımelinin kokusu odasına
doluyordu. Telefonun sesini duyunca salona gitmiş,
haberin alınışına tanık olmuştu. Ersin babasının yüzünün
▪ Peyami Safa – Dokuzuncu Hariciye Koğuşu bir anda çökmesinden anlamıştı bunun korkunç bir haber
olduğunu. Cavit Amca’nın kaza geçirdiğini, hastaneye
▪ Elif Şafak – Siyah Süt
kaldırıldığını, durumunun ağır olduğunu öğrendiler. Ailenin
▪ Orhan Kemal – Baba Evi, Avare Yıllar, Arkadaş ıslıkları, iyi günlerine de kötü günlerine de daima hâkim olan babası
Cemile kendini topladı, gerekeni yapmak üzere hemen yola çıktı.
(…)
▪ Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna
Cavit Amca yığınla ameliyat olup hastaneden çıkmış,
▪ Dursun Akçam- Kafdağının Ardı
kendini tümüyle içkiye vermiş, annesi ve kardeşleriyle
▪ Rıfat Ilgaz – Sarı Yazma bağlarını kendi isteğiyle, tamamen koparmıştı.”
▪ Bekir Yıldız – Türkler Almanya’da Kapak Kızı, Ayfer Tunç
▪ Erdal Öz – Defterimde Kuş Sesleri
▪ Abdülhak Şinasi Hisar – Fehim Bey ve Biz
▪ Vüsat O. Bener – Bay Muannit Sahtegi’nin Notları
8. ÖZETLEME TEKNİĞİ 10.TASVİR TEKNİĞİ
Özetleme tekniği adından da anlaşılacağı üzere uzun zaman Yazar, metnini sağlam zemine oturtmak için kişi, zaman,
alan bir sürenin kısa bir şekilde zaman atlaması yapılarak olay, mekân gibi unsurları sanatın sağladığı imkânlardan
aktarılmasıdır. yararlanarak görünür kılmak için tavir tekniğini kullanır.
‘Zaman atlaması’ ile anlatıcı, olayların genelinde gerek
görmediği yerleri atlar sadece gerekli yerleri anlatır.
ÖRNEKLER
ÖRNEKLER

“Restoranda oturacak iyi bir yer ararken, kürkünü


“Hülya Hala, babasının teyze kızıydı. Daha bebekken anne omuzlarına almış bir kadın, iyi giyinmiş bir adam ve bilmiş
babası Erzincan depreminde ölünce, babaannesinin bu bir çocuk kalktılar. Ersin onların kalktığı masaya geçip cam
öksüz ve yetim yeğenini yanına aldığını annesinden kenarına oturdu. Kırmızı saçlı bir garson mutfak bölümünde
öğrenmişti Selda. Hülya Hala ilkokul çağına kadar sigara içen bir adamla konuşuyordu. Şef olduğunu tahmin
babaannesinin sevgisi kıt, disiplinli düzeni içinde yaşamış, ettiği esmer bir garson gelip ne istediğini sordu. Garsonun
sonraki yılları sık sık öbür teyzesinin ya da Erzincan’da uzun yüzüne, uçları yenik bıyıklarına baktı.”
oturan amcasının yanında geçirmiş, yaşı tutar tutmaz
hemşirelik okuluna yatılı verilerek baştan savılmıştı. Bir
felaketle hayatı altüst olmuştu kadının sonunda. Aile,
güzelliğiyle herkesi tedirgin eden bu teyzekızından
11. ANLATMA – GÖSTERME TEKNİĞİ
uzaklaşmış, onu kendi kaderine terk etmişti.”
Anlatma ve gösterme tekniği romanlarda her ne kadar bir
Kapak Kızı, Ayfer Tunç
arada kullanılsa da bu teknikler birbirlerinden çok
farklıdırlar. Bu farklılığın ilk noktası araya anlatıcının girip
girmemesi durumudur. Anlatma tekniğinde araya anlatıcı
“Kısacası, yaklaşık üç yıl süresince, o kadar çok kenter
girerken gösterme tekniğinde araya anlatıcı girmez.
çocuğunu salıverdirtmiş ve eylemlerinin doğal, sıradan ve
sonuçsuz olduğuna yargıçlarını öylesine inadırtmıştı ki
sonunda eylemler kendiliğinden durmuş, zengin çocukları,
Roma Olimpiyat Oyunları’ nı yerinde izledikten sonra,
ÖRNEKLER
kendilerini dört gözle bekleyen kenter yaşamına dönerek
babalarının ya da analarının işlerini bir ucundan tutmuş,
ortada nerdeyse tek gerçek solcu olarak kendisini “Bünyamin, her zamankinden farklı bir havanın ağırlığını
bırakmışlardı.” hissetti üzerinde. Gardaki insanlar, her gün gördüğü
kalabalık, başka bir dünyanın insanlarıymış gibi yabancı
Gökdelen, Tahsin Yücel
geldi. Kafasında dolaşan düşüncelerden sıyrılıp dışarı
bakarken bir an kendini unuttu.”
9. MEKTUP TEKNİĞİ (Anlatma tekniği sadece)
Mektup, romanlarda kullanılan bir teknik olmakla beraber
artık müstakil olarak yazılan bir roman türü olarak da
karşımızı çıkmaktadır. Yani “mektup roman” diye
adlandırılan bir tür, edebiyat literatürüne geçmiştir. “ Duvarda kan var. Babamın annemi saçından tutup başını
defalarca vurduğu yerde, aşağıya doğru akıp kurumuş,
Halide Edip Adıvar'ın Handan, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın
kabarık bir siyahlık. Dikkatle bakıyorum, duvarın boyası da
Mutallaka, Sevda Peşinde, Reşat Nuri Güntekin'in Bir
ezilmiş, annemin dişleri çarpınca oldu herhalde. Annem
Kadın Düşmanı, Ahmet Ümit Elveda Güzel Vatanım
düştüğü yerden yüzü kan içinde doğruluyor. Ağzından,
ÖRNEKLER burnundan, kaşından fışkıran kan saçlarını yapış yapış
yapmış.”
(Anlatma – Gösterme tekniği )
“Mektubundaki bir cümle aklıma takılmıştı,” dedi Ersin.
“Okulun bahçesine sonbahar geldi diye yazmış, yapraklar
dökülüyor, çürüyor... Niye okulun bahçesine geldi diye
yazmış ki, demiştim, sonbahar her yere gelir. Aslında çok iyi
biliyordum ne demek istediğini... Dar alanlardayım,
çürüyorum.” “Yazı fena yapıyor insanı,” dedi Selda.”
Kapak Kızı, Ayfer Tunç
12. MONTAJ (METİNLERARASILIK) TEKNİĞİ
KONU KAVRAMA TESTİ
Montaj tekniği, yazarın eserine canlılık ve çok boyutluluk
kazandırmak için başkalarına ait şiir, özlü söz, şarkı sözü
gibi ifade kalıplarına kendi eserinde yer vermesiyle oluşur.
Bilinç akışı; kahramanın zihninde veya kafasındakiler kesik
ÖRNEKLER cümlelerle bir bütünlüğü olmayan düşünceler, dağınık
sözler, imajlar ve sembollerin çağrışım silsileleri hâlinde
verilmesiyle oluşturulan tekniktir.
“Ama bir yangının külünü yeniden yakıp geçen var, diye
1. Bu açıklamaya göre aşağıdaki parçalardan hangisi bilinç
düşündü Ersin, yine yüzü yandı. Kaç senedir aklına
akışı tekniğine örnek olarak gösterilebilir?
gelmeyen Şebnem yakıyordu şimdi onu, eskisinden beter
hem de. Nükseden bir hastalık gibi.” A) O akşam Sabiha Hanım’ın misafirleri olduğu için Rabia
bir şey söylemedi. Ertesi akşam cesaret edemedi.
Kapak Kızı, Ayfer Tunç
Emine’nin pek az sokağa çıkması, belki komşuların eve pek
“Bazen aklına geliyordu hayat boyu süren başarısızlığı. Suçu seyrek gelmesi, Tevfik geldiğinden ona haber vermedi.
kadere yükleyip duygulanıyordu. Böyle anlarda kendini
B) Bugün sokağa çıkmaya karar verdim. Günseli’ye gitmek
iyice yaşlanmış bulurdu. Musa Eroğlu’ndan Geçtim dünya
istiyordum. Birkaç gündür izinli olduğunu biliyordum.
üzerinden / Ömür bir nefes derinden / Bak feleğin
Evden çıktım, yavaş yavaş yürüyerek caddeye ulaştım.
çemberinden / Yolun sonu görünüyor türküsünü dertli
Kalabalık birden şaşırttı beni, başım döndü. İnsanlar, bana
dertli mırıldanıp hüzünlenirdi.”
çarparak yanımdan geçiyorlardı.
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi, Ayfer
C) Acı bir şaşkınlık içinde ‘Peki, ne zaman olmuş?” diye
Tunç
düşündü. ‘Benim, kendimin, polisle hiçbir ilişiğim yok!..
Hem niçin özellikle bugün? Ne olacaksa çabuk olsun!..’
Neredeyse diz çöküp duaya başlayacaktı.
13.PASTİŞ (ÖYKÜNME)
D) Mutlak birisini çiğnedi, bu herifi hapse tıktılar. Ne kadar
Sanatçının, kendi eserini, başka eserleri taklit yoluyla
münasebetsizlik!.. On altı yaş ölmek için pek erkendir. Ah!
yazması, yeniden kurmasıdır.
Artık vapura gidemem... Yazık... Hey terbiyesiz dağ adamı!
Bir yazarın dil ve anlatım özelliklerine, alay etmek amacıyla, Bu küfür doğrusu unutulmaz... Arabacı! Sür be herif! Şu
onu çağrıştıran bir biçimde öykünme olur. Andon'un yaptığı işi de görüyor musun?
E) Acele giyinmeye koyuldu. Birdenbire ‘Mahvolursam
olayım, ne yapalım!’ diye düşündü. ‘Ne önemi var? Çorabı
giyelim! Toz toprak içinde büsbütün aşınır, lekeler de
14. PARODİ (YANSILAMA): kaybolur.’ Ama giymesiyle, korku ve tiksinti ile çıkarması bir
oldu.
▪ Belli bir metinin konusunun örnek alınmasıdır. Bir
metinden yeni bir metin kurulur.
▪ Parodi, daha ciddi tarzdaki bir metin, tür ya da söylemin “Bir korku, bir ezilmişlik, bir küçülmüşlük duygusudur
daha komik tarza dönüştürülmesidir. çökmüştü içine, hiç böyle sıkıntılı, hiç böyle dertli olduğunu
anımsamıyordu. Çok da yorgundu. Aşağı Cami’ye
▪ Nazan Bekiroğlu’nun “Yûsuf ile Züleyha” adlı romanı,
varmadan, tahta köprünün başında durdu, dirseklerini
içerik yönünden divan edebiyatındaki Yûsuf ile Züleyha
köprünün korkuluklarına dayadı, gözlerini ince minareye
mesnevilerini örnek aldığından bir parodi örneğidir.
dikti. ‘Allahım, güzel Allahım, şu fukara kuluna hiç kimseye
vermediğin bir bıyık verdin, bunca yıl üstüne toz bile
kondurtmadın, şimdi, durup dururken, üç hafta yatağa
düştüm diye, cağsayıp gitmesine izin mi vereceksin?’ dedi
15. İRONİ (ALAY) içinden. Hemen arkasından, birdenbire, görülmedik,
beklenmedik bir şey oldu: gözleri doldu.
▪ Yunanca eironeia’dan gelir ve “inceden inceye alay etme”
demektir. Metinde söylenen sözün tersini kastederek 2. Bu parçada aşağıdaki tekniklerden hangisi
kişiyle veya olayla alay etme. kullanılmıştır?
▪ İronik yaklaşımla yazarlar, gerçeğe vurgu yaparak, sarsıcı A) İç diyolog tekniği
bir etki yapmayı hedeflerler.
B) İç monolog tekniği
▪ Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Saatleri Ayarlama Enstitüsü “
C) Bilinç akışı tekniği
adlı romanında önemsiz bir kurum olan Saatleri Ayarlama
Enstitüsünü asrın en büyük, en faydalı kurumu şeklinde D) Montaj tekniği
tanıtması bir ironi örneğidir.
E) Leitmotiv tekniği
Metanet Öğretmen, 12. Sınıf Türk dili ve edebiyatı Cumali Öğretmen, 12. Sınıf Türk dili ve edebiyatı dersinde
dersinde postmodern romanın ögelerini anlatırken Orhan postmodern romanın tekniklerini anlatırkenTurgut Uyar’ın
Pamuk’un Kara Kitap adlı romanından bir bölümünü örnek Tutunamayanlar adlı romanından bir bölümünü örnek
olarak verir ve şöyle der: Romanda yazar, kahramanımız olarak verir:
Celal’in köşe yazıları Feridü’d-dîn Attâr’ın Mantıku't-Tayr ,
“Turgut, önündeki direksiyona, belli etmek istemediği bir
Binbir Gece Masallarından Hüsn-ü Aşk’a kadar geniş bir
çekingenlikle bakıyordu. Kimse sezmeden, korkusunu fark
yelpaze ve detaylarla eserini süslemiştir ve romanı
etmeden, bu inatçı ve onu tanımayan sertlikle nasıl
alışılagelmiş tekniğin dışına çıkarmıştır.
uyuşabilecekti? Öğrendikten sonra, bütün zorluklar geride
3. Buna göre Metanet Öğretmen, postmodern anlatının kaldıktan sonra vücudun her parçasında, başalngıçta bu
hangi iki özelliğini vurgulamak istemiştir? makine kadar kör ve inatçı olan direnmenin yumaşadığını,
mümkün olduğunu gördüğü zaman, yazık ki geçiş süresini
A) Metinlerarasılık- parodi
unutuverir insan.”
B) Metinlerarasılık- Pastiş
6. Buna göre Cumali Öğretmen, postmodern anlatının
C) Montaj- ironi hangi tekniğini vurgulamak istemiştir?
D) Pastiş – geriye dönüş A) Metinlerarasılık
E) Leitmotiv - parodi B) Otobiyografik
C) Geriye dönüş
Aliye apak bir kediydi, uzun uzun tüyleri vardı. Kısa boylu, D) Leitmotiv
saz benizli bir delikanlının kucağındaydı. Delikanlı ak kediyi
E) İç çözümleme
kırılacak bir şey gibi, usulca yere bıraktı. Kedi de olduğu
yerde kaldı.
4. Bu parçada aşağıdaki tekniklerden hangisi Bir Türk dili ve edebiayatı öğretmeni, öğrencilerine son
kullanılmıştır? yıllarda kitap basımında görülen artış ile beraber yayıncılık
sektörü giderek büyürken nitelik olarak kitap kalitesinde
A) İç diyolog tekniği
düşüş olduğunu iddia edenler de azımsanmayacak sayıda.
B) İç monolog tekniği Kitap artık okunan değil, satın alınan bir meta olarak
algılanıyor. İşte popüler romanlar okuru düşünmeye sevk
C) Tasvir tekniği
etmez. Okurun düşünmesi gereken her şey hazır kalıplar
D) Pastiş tekniği içerisinde, basit bir dille verilir ki okur hemen tüketsin.
E) Leitmotiv tekniği 7. Dersine bu şekilde giriş yapan Türk dili ve edebiyatı
öğretmeni, aşağıdaki eserlerden hangisini söylemiş
olabilir?
Doktorun yüzümüze okuduğu ölüm ilanıyla babam atlamış
A) Kuşlar Yasına Gider
mıydı, üzülmüş müydü, hiçbir şey hissetmemiş miydi,
anlayamadık. Ya da kaderle içli dışlı, kaderin sadık sözcüsü B) Aylak Adam
doktorun bir abime bir bana bakarak “Yüzde elli,”
C) Tutunamayanlar
demesinden sonra babam bembeyaz kesilip sustuğu için
anlamadık. Portakalı soydum. Başucuma koydum. Ben-bir- D) Bir Şoförün Gizli Defteri
ya-lan-uy-dur-dum. BEN. Dumaduma-dum. ABİM. Ooo piti
E) Gün Olur Asra Bedel
piti. Karamela sepeti. Terazi lastik cim-nas-tik. ABİM. Biz
size geldik bit-len-dik. BEN. Hayır bizim başımıza gelmez.
Benim gelmez. Abimin gelmez. Biz hayata bağlı insanlarız.
Yazarların birinci tekil şahıs anlatıcıyla öz yaşam öykülerinin
5. Bu parçada aşağıdaki tekniklerden hangisi anlattığı tekniğe otobiyografik teknik denir. Yazar kendi
kullanılmıştır? yaşamından ayrıntıları metnin kurgusu içine alarak eserini
oluşturur.
A) Tasvir tekniği
8. Buna göre aşağıdaki eserlerden hangisi bu teknikle
B) Anlatma tekniği
yazılmış olabilir?
C) Bilinç akışı tekniği
A) Baba Evi
D) Montaj tekniği
B) Korsan Çıkmazı
E) Leitmotiv tekniği
C) Fatih - Harbiye
D) Mahur Beste
E) Kalpaklılar
Zaman zaman öfkesinden haykıracak gibi oluyor, yanında Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 1980 sonrası
bu işleri iyi bilen biri varmış gibi, ‘Şuraya bak! Olamaz, romancılığımızda görülen fantastik tür hakkında
hayır, olamaz bu kadarı! Böyle özel olarak kurulmuş öğrencilere EBA’dan metinler gösterir.
mahkemeleri de, böyle bir derece yükseltilme ve daha
12. Buna göre aşağıdaki metinlerden hangisi fantastik
büyük bir makam arabası karşılığında satın alınmış yargıç
türüne ait olabilir?
ve savcıları da çok gördük, ama bu kadarı fazla, böylesi hiç
görülmedi!’ diye homurdanıyordu. A) Erzurum’un hali vakti yerinde bir ailesinin çocuğudur.
Balkan Harbi’nde büyük bir topu omzunda aşağı fırlatmış.
9. Bu parçada aşağıdaki tekniklerden hangisi
Aslında savaşa da gönüllü gitmişti. Harbin sonunda köyüne
kullanılmıştır?
dönünce iki ayağı koparılmış böcek gibi uzak dağ evine
A) İç diyalog tekniği yerleştirildi yapayalnız.
B) İç monolog tekniği B) Kırk beş yalına kadar geldiği halde Köse İsmail, kendisine
hâlâ adamakıllı bir iş bulamamıştı. İsmail isterse ekmeğini
C) Tasvir tekniği
taştan çıkarırdı. Balık tablalarına dalıversin gözü hiçbir şey
D) Pastiş tekniği görmez etrafına sükût olup işini bitirene kadar evin yolunu
unuturdu.
E) Leitmotiv tekniği
C) İnsan nereye giderse rızkı da beraber gidermiş; bu
düşündüğüm yok. Ama ben dağlıyım, bu çukur ovalarda
kalamam. Köyünüzün eli kınalı kızlarına katışamam, senin
içine bu dert olur.
Ali İhsan Kolcu, bir söyleyişide II.Abdülhamit Dönemi -
Mütareke Devri arası romancılığımızda en çok işlenen D) Büyük Ağrı Dağı, ordusunu toplayıp çok uzun süren bir
dönemlerden biridir. Bunun en büyük sebebi siyasal ve savaşa gitmiş. Savaş bu, ne zaman biteceği belli olur mu?
sosyal yönden toplumun değişim sürecinin çok hızlı Ordusuyla savaşıp uğraşırken o, Kafdağı’nın sağlığı
olmasıdır. bozulmuş. Çok yaşlı olduğu için kollarını gökyüzüne
bırakmıştı.
10. Buna göre aşağıdaki romanlardan hangisi bu dönemi
anlatmaktadır? E) Değirmene yürüyordu zaman zaman. Söğütlere tırmanıp
bir dalın üstüne kuş gibi tüneyip sesin sesini dinliyordu.
A) Dersaadet’te Sabah Ezanları
Oduncuların baltasının parıltısı uzak diyarlara bile yansıyor
B) Kurt Kanunu gibiydi. Uzaklarda karaltılar içinde sesler gelmeye
başlamıştı.
C) Yılanların Öcü
D) Siyah Kehribar
E) Kalpaklılar

Yelliğin yelinden, makasın şıkırtısından, sabunun


Arabadan da kötü koku… Hey çekil oradan film izliyorum.
sıcağından, usturanın dokunuşundan derin bir mutluluk
Ne kokmadım ki… Mutlak birisini çiğnedi, bu herifi hapse
duydu, Berber Ziya’nın ceviz koltuğunu tahta benzetenlere
tıktılar. Ne kadar münasebetsizlik!.. On altı yaş ölmek için
hak verdi ama dünya güzeli bir yana, çevresinin bıyıklı
pek erkendir. Ah! Artık vapura gidemem... Yazık... Hey
insanlarla dolu olmasına, karşısındaki aynayla çerçevesi
terbiyesiz dağ adamı! Bu küfür doğrusu unutulmaz...
arasına sıkıştırılmış vesikalık fotoğraflardan bir sürü bıyıklı
Arabacı! Sür be herif! Yolların şahıyız gardaş, çek arabanı
adamın kendisine bakmasına karşın kafasında hâlâ bir bıyık
deseydin ya! Korkma bayrama annemi görmeye gideceğiz.
sorunu yoktu.
11. Bu parçada aşağıdaki tekniklerden hangisi
13. Bu parçada aşağıdaki tekniklerden hangisi
kullanılmıştır?
kullanılmıştır?
A) Yanılsama tekniği
A) Bilinç akışı tekniği
B) Özetleme tekniği
B) Geriye dönüş tekniği
C) Tasvir tekniği
C) İç çözümleme tekniği
D) Bilinç akışı tekniği
D) Pastiş tekniği
E) İroni tekniği
E) Leitmotiv tekniği
İlkokul dörtteyim. Babam hastanede yatıyor. Annem de Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 12. sınıf öğrencilerine
yanında. Ona refakat etmek için istifa etmiş. Beni “Türk Edebiyatında Kurtuluş Savaşı” temalı roman panosu
Fikriyanım’a, babaannem olan cadıya göndermişler. hazırlama çalışması yapar.
“Baban iyileşinceye kadar onda kalacaksın,” demişler. Ama
17. Buna göre aşağıdaki eserlerden hangisi bu çalışmada
babamın kolay kolay iyileşmeyeceği belli olmuş. Durmadan
kullanılamaz?
yeni bir ameliyat oluyor. Amasya’da yol inşaatında
çalışırken vinçten düşen bir kayanın altında kalmış babam. A) Yorgun Savaşçı
14. Bu parçada aşağıdaki tekniklerden hangisi B) Halime Kaptan
kullanılmıştır?
C) Dikmen Yıldızı
A) Metinlerarasılık
D) Küçük Ağa
B) Otobiyografik
E) Fatih- Harbiye
C) Geriye dönüş
D) Leitmotiv
E) İç çözümleme
Kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması
amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik
muhtelif ideolojiler, zamanla edebî metinlerde yer bulmaya
Demir Öğretmen, 12. Sınıf Türk dili ve edebiyatı dersinde
başladı. Dünyada bu eğilimler “Feminist Roman” tarzını
postmodern romanın ögelerini anlatırken Orhan Pamuk’un
oluşturdu. Kadının sömürülmesi, kadın sorunsalı
Benim Adım Kırmızı adlı romanından bir bölümünü örnek
romanların ana iskeletini oluşturmuştur.
olarak verir ve şöyle der: Romanda yazar, Umberto
Eco’nun “Gülün Adı” romanını konu açısından örnek 18. Bu göre aşağıdaki eserlerden hangisi bu akım
almıştır. Orhan Pamuk, Umberto Eco’nun romanını ad, içerisinde yer almaz?
konu, zaman, mekân gibi ayrıntılar yönüyle örnek almış
A) Çocukluğun Soğuk Geceleri
kendine ait çalışmalarla özgün ve yeni bir roman
oluşturmuştur. B) Çaresaz
15. Buna göre Demir Öğretmen, postmodern anlatının C) Ölü Erkek Kuşlar
hangi özelliğini vurgulamak istemiştir?
D) Kürk Mantolu Madonna
A) Parodi
E) Asılacak Kadın
B) Pastiş
C) Montaj
D) Özetleme
E) Leitmotiv

Üzülüyorum inan bazen kendime. Pastayı kestiğimi kimse


Bu oda, bir eski zaman odasıydı. Pencerelerin önünde boy görmeyecek. Pastayı yeni açılan köşedeki Tunç
minderleri, iki yan erkân minderleri, köşelerde ayrıca ince Pastanesinden aldım. Pastam dokuz katlı. Pastayı bir hafta
pamuk minderler, çifte yan yastıkları, onların üstünde önceden sipariş verdim ve adamlar tam zamanında
ayrıca ince pamuk bir yastık… Gece, koyu fes rengi gibi hallettiler. Yine çok konuşuyorum bu pasta olayını. Belki de
görünen bir kumaşla döşenmişti; yan perdeleri ipekli idi ve düğün pastaları bize o anları yaşatıyor da ondan çok
yastıkların üzerinde katlanıyordu. Yalnız kadınların konuşmamız…”
oturdukları yerlere mahsus bir topluluk, bir temizlik, tarif
19. Bu parçada aşağıdaki tekniklerden hangisi
olunamaz bir hâl hissolunuyordu.
kullanılmıştır?
16. Bu parçada aşağıdaki tekniklerden hangisi
A) Montaj tekniği
kullanılmıştır?
B) İç monolog tekniği
A) Metinlerarasılık tekniği
C) Tasvir tekniği
B) Özetleme tekniği
D) İç çözümleme tekniği
C) Tasvir tekniği
E) Leitmotiv tekniği
D) Bilinç akışı tekniği
E) Leitmotiv tekniği
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, yazarın eserine canlılık Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, postmodern romanda
ve çok boyutluluk kazandırmak için başkalarına ait şiir, özlü bulunan teknikleri işlerken bu yöntemi, müziğin edebiyata
söz, şarkı sözü gibi ifade kalıplarına kendi eserinde yer bir hediyesi olarak düşünülebiliriz. Eser boyunca
verdiğini belirtir ve aşağıdaki metni örnek olarak gösterir: tekrarlanan düşünce, duygu ya da kişiyi anımsatmaya
yarayan ayırt edici nitelik, okurun hem kulağını hem de
“Karanlıkta yıldızlar devleşmiş gibi geldi Mürşit’e, gözlerini
gözlerini doldurur. Örneğin Emine Işınsu’nun “Canbaz”
dikmiş bakarken. Dünyanın dışından, milyonlarca yıl
isimli eserindeki Sevim Abla’nın kızdığı zaman sürekli
uzaktan ona bakan bu yıldızlar evrenin akıl almaz
saçlarıyla oynaması, “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu”ndaki
sonsuzluğunu değil, bu dünya üzerindeki yalnızlığını,
Nüzhet’in zamanlı zamansız kahkahaları roman boyunca
yabancılığını, gereksizliğini hatırlatıyordu ona, içini
okuyucunun belleğinde roman bitince tekrardan
ürpertiyordu. Haline gülesi geldi birden. “Gökyüzünde
canlanıverir.
yalnız gezen yıldızlar..” dedi, acı bir alayla. “Yeryüzünde
sizin kadar yalnızım,” diye tamamladı Pehlivan, güldü.” 23. Buna göre öğretmen, postmodern anlatının hangi
özelliğini vurgulamak istemiştir?
20. Buna göre öğretmen, postmodern anlatının hangi
tekniğini vurgulamak istemiştir? A) Parodi
A) Montaj B) Pastiş
B) Yanılsama C) Montaj
C) Geriye dönüş D) Özetleme
D) Leitmotiv E) Leitmotiv
E) İç çözümleme

Romanın kurgusu Londra'da 26. yüzyılda geçmektedir


Romanda üreme teknolojisi, öjenik ve hipnopedi (uykuda
“Ben onu sekiz yaşında terk ettim,” dedi birden. “Karnesini
öğretim) sayesinde toplum değiştirilmiştir. Tüm ırkların eşit
aldığı gün. Anneniz onun öğretmeniydi.” Abimin elinden
olduğu ve herkesin mutlak olarak mutlu olduğu bir dünya
düşen kadehi Sedef yakaladı. Ben başıma balyoz indi
verilir romanda ama geleneksel değerlerden olan aile,
sandım. Kafatasım çatırdadı. Melek annem imgesi
kültürel çeşitlilik, sanat, edebiyat, din ve felsefe artık
paramparça oldu. “Okulun kapısında bekliyordum,” dedi
yoktur. Toplum, ahlaki çizgileri yıkıp uyuşturucu kullanan
babam. “Beni görünce sevinçle koşup geldi. Karnesini
toplum hazcı (hedonistik) dönüşmüştür.
gösterdi, baştan aşağı pekiyi.
24. Bu metinde tanıtılan roman türü aşağıdakilerden
21. Bu parçada aşağıdaki tekniklerden hangisi
hangisidir?
kullanılmıştır?
A) Polisiye roman
A) Montaj tekniği
B) Fantastik roman
B) İç monolog tekniği
C) Pikaresk roman
C) Geriye dönüş tekniği
D) Gotik roman
D) İç çözümleme tekniği
E) Distopya roman
E) Leitmotiv tekniği

1960’dan sonra İslamî söylemin tarzını benimseyen


Türk edebiyatında büyülü gerçekçilik son yıllarda hızlı artış
romanlar yazılmıştır. Bunlara “Hidayet roman” denilir.
gösterir.
25. Buna göre aşağıdaki eserlerden hangisi hidayet tarzı
22. Buna göre aşağıdaki yazarlardan hangisi büyülü
romanlardan biridir?
gerçeklik türünde eser vermemiştir?
A) Huzur Sokağı
A) Hüseyin Rahmi Gürpınar
B) Zeliş
B) Rıfat Ilgaz
C) Karartma Geceleri
C) Latife Tekin
D) İbişin Rüyası
D) Nazlı Eray
E) Yenişehir’de Bir Öğle Vakti
E) Hasan Ali Toptaş
Sonra kendi sevincine kendisi şaştı: Bunda böyle sevinecek Peki, madem bu konularda kafa yoruyordum, neden doğru
ne vardı ki? 17 Şubat hiçbir önemli olayı anımsatmıyordu, dürüst inceleyip ilgili kitaplar okumuyordum? İçinde
17 Şubat 2073’te sıradan, renksiz, ışıksız bir gündü. Bir bulunduğum akademik ortamların neden olduğu bir
başka düşüncede nerdeyse tersine dönüştürdü sevincini. alışkanlık mıydı acaba benimki? Bir hoca çıkıp merak
Doğru, çok korkunç bir düş görmüştü ama ister korkunç ettiğim soruları yanıtlasa yetinecektim. Bilgiye sahip olmak,
olsun ister gülünç her şey olabilirdi bir düşte, yalnızca amaç haline gelmişti. Sormak, soruların ve yanıtların
bulunduğu günü unutabilirdi. peşinden yürümek, soruların çoğalmasından
26. Bu parçada aşağıdaki tekniklerden hangisi korkmamak(…)
kullanılmıştır? 29. Bu parçada aşağıdaki tekniklerden hangisi
A) Montaj tekniği kullanılmıştır?

B) İç monolog tekniği A) İç diyolog tekniği

C) Geriye dönüş tekniği B) İç monolog tekniği

D) İç çözümleme tekniği C) Tasvir tekniği

E) Leitmotiv tekniği D) Pastiş tekniği


E) Leitmotiv tekniği

Divitoğlu iki dirhem bir çekirdekti. Gömleği de tertemizdi


şimdi, Murat değiştirmişti. Son günlerde epey kilo “Son Ada” romanında Zülfü Livaneli ‘ada’ metaforu
aldığından giysisi biraz dar geliyordu gene de silinmemişti üzerinden özellikle 21. yüzyılın en önemli sorunlarından
inceliği. Yüzünde kanlı canlı bir huzur, anlatılmaz bir tatlılık olan çevre sorununu anlatmayı seçer. Yazar, insan
vardı. Şöyle iyice bir bakan, bir daha ayıramazdı bu yüzden müdahalesinin aşırıya kaçtığı yerlerde doğa üzerinde geri
gözlerini. dönüşü olmayan bir tahribat bırakıldığını anlatmaktadır.
27. Bu parçada aşağıdaki tekniklerden hangisi Roman sonunda adayı felâketler beklemektedir.
kullanılmıştır? 30. Bu metinde tanıtılan Son Ada romanı, hangi roman
A) Montaj tekniği türüne ait olabilir?
B) Tasvir tekniği A) Gotik roman
C) Geriye dönüş tekniği B) Distopya roman
D) İç çözümleme tekniği C) Pikaresk roman
E) Leitmotiv tekniği D) Romantik roman
E) Tezli roman

Zülfü Livaneli ‟Serenad‟ romanında, iktidarın zulüm


getirdiği ve iktidar başında olanların zalim oldukları
düşüncesinin yinelendiği şu sözler, izlekle bağlantılı olarak
verilir:‟ Hiçbir iktidar masum değildir‟ Bu söz, eserin belirli
bölümlerinde yinelenmiş ve temayı pekiştirmiştir.
28. Buna göre metinde postmodern anlatının hangi
özelliğini vurgulamak istemiştir?
A) Parodi
B) Pastiş
C) Montaj
D) Özetleme
E) Leitmotiv
1-D 2-A 3-B 4-C 5-C 6-E 7-D 8-A 9-A 10-A
11-D 12-D 13-C 14-C 15-A 16-C 17-E 18-D 19-B 20-A
21-C 22-B 23-E 24-E 25-A 26-D 27-B 28-E 29-A 30-B
6. SEÇİCİ (AMAÇLI) DİNLEME
DİNLEME TÜRLERİ ▪ Dinlenenlerin içinden ilgi ve ihtiyaca yönelik olanların
seçilmesine dayalı dinlemedir.
▪ Bilinçli ve amaçlı bir dinlemedir.
1. AKTİF DİNLEME
▪ Daha çok bilgi verici metinlerde bu dinleme yapılır.
▪ Bu dinlemeye “katılımlı dinleme” de denir.
▪ Dinleyici konuşmacıyı Jest ve mimiklerle destekleyerek
dinler. Bu dinlemede dinleyenin sürekli olarak hem
bedenen hem de zihnen aktiftir.
7. SORGULAYICI DİNLEME
▪ Dinleyici, konuşmacıyla göz teması kurar. Zaman zaman
▪ Zihinsel süreçleri kullanarak anlatılanların tutarlılığını
konuşmacıya sorular yöneltilir.
sorgulayan dinlemedir.
▪ Konuşmacı ve dinleyici birbirine dönütler verdikçe
▪ Burada mantıksal sorgulama, karşılaştırma ve
etkileşim artar.
değerlendirme yapılır.
▪ Sonunda mutlaka bir sonuca ulaşılır.

2. PASİF DİNLEME
▪ Dinleyici burada pasiftir tepkide bulunmaz, konuşulanı
8. ELEŞTİREL DİNLEME
sessizce dinler.
▪ Sorgulayıcı dinlemeye benzer. Farkı eleştirel dinlemede
▪ Dinleyici sessiz durup ekleme ve çıkarma yapmazsa
sonuç olmayabilir ve sorgulayıcı dinlemeye göre daha
konuşmacının söylediklerini kabul etmiş sayılır.
ayrıntılı bir dinlemedir.
▪ Bu dinlemede konuşmacı dinleyenin kendisini anlayıp
▪ Dinleyici, konuşmacının iletilerini çok yönlü bakış açısıyla
anlamadığı konusunda kesin bir düşünceye ulaşamaz.
tarafsız olarak değerlendirip sorguladığı, karşılaştırmalar
yaptığı dinlemedir.
Dinleme sırasında dinleyici şu sorulara cevap arar:
3. NOT ALARAK DİNLEME - Konuşmacının amacını belirle
▪ Dinlenenlerin unutulmasını önlemeye dönük olarak kısa - Konuşmacının kültürel birimini gözetme
not almayla desteklenmiş dinleme çeşididir.
- Sunulan bilgilerin güncelliği
▪ Konuşulanların hatırda kalması ve daha kolay anlaşılması
- Konu tarafsız olarak ele alınmış mı?
için konuşulanlar, not alınarak dinlenir.
- Eleştiriler doğru olarak yapılmış mı?
- Alternatif çözüm önerileri yapılmış mı?
- Çözüm önerileri bilimsel mi?
4. EMPATİK DİNLEME
▪ Dinleyenin, kendisini konuşanın yerine koyarak
konuşmacının neler hissettiğini, sözlerinin hangi deneyimleri
yansıttığını anlamaya yönelik dinleme çeşididir.
8. ETKİLİ DİNLEME
▪ Bu dinlemeye aktif dinleme de denir.
▪ Etkili dinleme, belli bir amaç gözetilerek yapılır. Bu
özelliğiyle öğrenme yollarından birini oluşturur.
▪ Dinlemeye istekli olunmalı, eleştirel dinleme yöntemi
kullanılmalıdır.
5. YARATICI DİNLEME
▪ Etkili dinlemede sözel mesajlar dinlenir, sözel olmayan
▪ Dinleyicinin dinlediklerine anlam yükleyip onu zihninde
mesajlar izlenir.
yapılandırması ve analiz etmesidir.
▪ Etkili dinleme bir hazırlık sürecini gerektirir. Bu süreçte
▪ Beyin fırtınası tekniğine benzer. Yeni fikirler elde edilir.
dinlemeye zihinsel ve fiziksel olarak hazırlık yapılır, görsel
ve işitsel araçlar kullanılır.
▪ Hazırlık yapıldıktan sonra dinleme sürecine geçilir.
▪ Dinleme sürecinde dikkat önemlidir. Dinleyicinin dikkati, 2. SESLİ OKUMA
konuşmacının anlattıklarına yönelir.
▪ Gözle algılanan metinlerin zihinde anlamlandırılıp dille
▪ Dinleyici, konu akışını takip eder, bilmediği sözcüklerin ifadesidir.
anlamını dinleme sırasında tahmin eder.
▪ Sesli okumanın amacı, kelimelerin nasıl telaffuz edildiğini
▪ Dinleme esnasında konuşmacıyla empati kurulmalı ve ve hangi bağlamda kullanıldığını göstermektir. (Özellikle
yargılayıcı davranışlardan kaçınılmalıdır. diksiyon çalışmasında kullanılır.
▪ Konuşmacının anlattıkları dinleyicinin kendi ifadeleriyle
özetlenmelidir.
3. GÖZ ATARAK OKUMA
▪ Konuşmanın konusu ve ana düşüncesi tespit edilmeli,
▪ Metnin tamamını okumadan, bütün sözcükleri kontrol
konuşmadaki açık ve örtük iletiler belirlenmelidir.
etmeden yapılan okumadır. Amaç kısa yoldan ana fikre
▪ Etkili dinlemede konuşmacının sözü kesilmemelidir. ulaşmaktır.
▪ Sorular konuşmanın sonuna saklanmalıdır. ▪ Göz atarak okumanın amacı; konunun ayrıntılarına
girmeden ana hatlarını vermektir.
▪ Gözler konuşmacıyı takip etmeli, not alınmalıdır.
▪ Bireye zaman kazandırdığı için tercih edilir ve bu tür
▪ Dinleyici, rahat olduğunu konuşmacıya hissettirmelidir.
okumalarda tarihlere, yerlere, tabloya dikkat çekilir.

2019 Türk Dili ve Öğretim Programı “etkili


dinlemeyi “ örnek alır.
4. ÖZETLEYEREK OKUMA
▪ Önemli ögelerini belirleyip okuyanın kendi cümleleri ile
OKUMA – DİNLEME İLİŞKİSİ
kısaltılması sürecidir.
▪ Okuduğunu ve dinlediğini anlama biribirini destekleyen
▪ Bu teknik okuduğunu anlama stratejisidir. Metnin eksiksiz
süreçtir.
olarak anlaşılmasını sağlar.
▪ Her ikisi de alıcı dil etkinliği çerçevesinde yapılır.
▪ Okuma- dinleme zihnin anlama sürecini çalıştırma
yapmasıyla gerçekleştirilir.
5. İŞARETLEYEREK OKUMA
▪ Okuduğunu anlayan kişi dinleme becerisi de yüksek olur.
▪ Okuyucu metinde okuma sırasında gerekli gördüğü yerleri
▪ Hem okumanın hem de dinlemenin gerçekleşip
işaretler konularak okunmasıdır.
gerçekleşmediği geri bildirimler sayesinde olur.
▪ Bu okumanın amacı, konuyu anlamaya yardımcı olacak
anahtar kelime ve kavramların, önemli görülen yerlerin
belirlenmesidir.
▪ Not alarak okumadan farkı; metinde önemli ifadenin
OKUMA TÜRLERİ sadece altı çizilir.

6. TAHMİN EDEREK OKUMA


▪ Okuma sırasında okumanın kesilerek ya da metne
1. SESSİZ OKUMA TÜRÜ
başlanmadan önce görsellerden, başlığından yola çıkarak
▪ Okuyucunun sessiz bir şekilde sadece gözleri ile okuma yapılır.
işlemini gerçekleştirdiği türdür.
▪ Okuyucu belli başlı bilgiler ışığında parçayı tahmin eder.
▪ Sessiz okumada amaç, bireyin akıcı ve hızlı okumasını
sağlamaktır.
▪ Okunması gereken metin ve süre belirlenir. Dudaklar
oynamadan göz hareketleri ile metin okutulur. Daha sonra 7. SORU SORARAK OKUMA
okuyucuya metin ile ilgili sözlü ve yazılı sorular sorulur.
▪ Metnin sesli ya da sessiz okunması sırasında sonrasında
metne yönelik sorular oluşturulması yoluyla yapılan
okumadır.
▪ Zihni etkin kılması bakımından yararlıdır.
8. SÖZ KOROSU
KONU KAVRAMA TESTİ
▪ Güzel ve doğru okuma alışkanlığı kazandırmak, birlikte
çalışma becerisi geliştirmek için yapılır.
▪ Sınıfı ya da grubu birlikte okutarak yapılır. Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, öğrencilerini TÜYAP
kitap fuarına götürür. Fuarda Yekta Kopan’ın “Genç
Kalemler” konulu söyleşisini dinletmek ister. Söyleşi
başlamadan önce öğrencileri şunları söyler: Yazarın bilgi
9. OKUMA TİYATROSU birikimi, konuya hakim olması ve yazarın yazarlık
sorunsalına neden-sonuç içinde bakabilme yetkinliği
▪ Metnin şahıs kadrosunun, dilinin ve yapısının noktalarında değerlendirmelerini istemiş ama bunu
kavranmasıdır. değerlendirmeye yansız bir bakışla yapmalarını ve kendi
▪ Metin okunduktan sonra diyaloglara dönüştürülerek tiyatro doğrularını bulmalarını ister.
metni haline getirilir. 1. Buna göre öğrencilerin bu söyleşideki yaptıkları
▪ Metnin içeriğinde değişikler yapılmaz. Hazırlanan metin dinleme tipi aşağıdakilerden hangisidir?
öğrenciler tarafından seslendirilir. A) Eleştirel dinleme
B) Empatik dinleme
C) Seçici dinleme
10. TARTIŞARAK OKUMA D) Pasif dinleme
▪ Metnin sesli ya da sessiz okunmasından sonra, metinde ele E) Katılımlı dinleme
alınan olay ya da düşüncelerin tartışılması esasına dayanan
okumadır.
▪ Farklı bakış açılarını kazandırmak ve düşünceleri
başkalarıyla paylaşmak için yapılır. 10. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersinde Memnun
Öğretmen, öğrencilere “Türk Edebiyatının Tarihî
Dönemleri” ünitesini işlerken EBA’dan ders notlarını açıp
bilgi verir. Öğrencilere anlattıklarımın hatırda kalması ve
11. HIZLI OKUMA daha kolay anlaşılması için kendinize göre notlar alın, der.
▪ Kısa bir süre içinde metni anlayarak okuma becerisi 2. Buna göre öğrencilerin bu süreçte dinleme
kazandırmaktır. becerilerinden hangisini kullanacaklarını söylenebilir?
▪ Göz hareketlerini hızlı yapıp geriye dönmeden yapılan bu A) Etkili dinleme
okuma az zamanda çok metne ulaşmayı amaçlar. B) Empatik dinleme
C) Not alarak dinleme
D) Seçici dinleme
12. ELEŞTİREL OKUMA E) Eleştirel dinleme
▪ Tarafsız bir bakış açısıyla metnin hem olumlu hem olumsuz
yanlarını belirtmektir.
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, dersinde “İbiş ile
▪ Metin, neden-sonuç içinde okunur, metindeki fikirler Memiş mahkemeye gitmiş. Mahkemeleşmiş mi,
tarafsız bir bakış açısıyla değerlendirilir. mahkemeleşmemiş mi?” tekerlemesini herkese teker teker
okutur ve notlar alır.
3. Buna göre öğretmenin bu süreçte okuma
becerilerinden hangisini kullandığını söylenebilir?
13.NOT ALARAK OKUMA
A) Tahmin ederek okuma
▪ Bu okuma stratejisinde okuyucu daha sonra yararlanmak
istediği bilgileri ya da unutmak istemediği noktaları not alır. B) Göz atarak okuma
▪ Böylece okunanların unutulması önlenmiş olur. Okuyucu C) Tartışarak okuma
zaman zaman okumaya ara vererek önemli noktaları not alır. D) Hızlı okuma
E) Sesli okuma
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, öğrencilerine Türk Dili 9. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde öğretmen Sait Faik
dergisinin mayıs ayı sayısında Hayati Develi “Dilimize Abasıyanık’ın “Son Kuşlar “ öyküsünü yarıya kadar okur ve
Bulaşanlar” köşesindeki metni sınıfa getirir okutur: ardından akıllı tahtadan öykünün devamıyla ilgili çeşitli
resimler gösterir ve devamını bu resimlerden hareketle
“Her felaket dilimize yeni kelimeler katıyor. Bu salgının
yazmalarını ister.
dilimize bulaştırdıkları? Pandemi, epidemi, filiyasyon,
entübasyon, entübe, immün gibi bu da dilimizin de salgına 7. Buna göre öğretmenin bu süreçte okuma
bulaştığını gösteriyor.” becerilerinden hangisini kullandığını söylenebilir?
A) Tahmin ederek okuma
Bu metin okuması bittikten sonra öğrencilerden tarafsız bir B) Göz atarak okuma
bakış açısıyla metnin hem olumlu hem olumsuz yanlarını
C) Tartışarak okuma
belirtmelerini ister.
D) Hızlı okuma
4. Buna göre öğretmenin bu süreçte okuma
becerilerinden hangisini kullandığını söylenebilir? E) Sesli okuma
A) Not alarak okuma
B) Hızlı okuma
C) Tartışarak okuma Elazığ’da görev yapan bir Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni ,
yakın zamanda ilde gerçekleşen depremi çocukların
D) Eleştirel okuma
gözünden anlayabilmek için “Deprem ve Hayat” konulu bir
E) Sesli okuma konferans düzenler. Geçmiş dönemlerdeki etkinliklere göre
katılımın daha yoğun olduğunu görülür.
8. Buna göre öğrencilerin bu süreçte dinleme
becerilerinden hangisini kullanacaklarını söylenebilir?
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, dersinde Nazım
A) Etkili dinleme
Hikmet’in “Yaşamaya Dair” şiirini beş bölüme ayırıp birlikte
okurlar. Böylece öğrencilerin kendilerini ifade ederken B) Yaratıcı dinleme
utanma, sıkılma, heyecanlanma gibi duygularını kontrol
C) Not alarak dinleme
etmelerini sağlayan ve konuşmaya hazırlayan, bazı özel
konuşma bozukluklarını düzeltmesine yardımcı olmaya D) Seçici dinleme
çalışmıştır.
E) Eleştirel dinleme
5. Buna göre öğretmenin bu süreçte okuma
becerilerinden hangisini kullandığını söylenebilir?
Bir Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Asi, 12. sınıf dersinin
A) Söz korosu
ders kitabında Nezihe Meriç’in “Giz” adlı öyküsünü
B) Okuma tiyatrosu öğrencilerin sadece göz ile okuma yapmalarını ister. Dersin
sonunda “aymak” ve “begonvil” kelimelerinin anlamını
C) Ezber okuma
cümlelerin bağlamından hareket ederek tahmin etmelerini
D) Özetleyerek okuma ister.
E) Sesli okuma 9. Buna göre öğretmenin bu süreçte okuma
becerilerinden hangisini kullandığını söylenebilir?
A) Tahmin ederek okuma
6. YKS sorularında zaman kaybetmek istemeyen bir
öğrenci, aşağıdaki okuma türlerinden hangisinde kendini B) Göz atarak okuma
geliştirmelidir?
C) Tartışarak okuma
A) Tahmin Ederek Okuma
D) Hızlı okuma
B) Göz atarak okuma
E) Sessiz okuma
C) Tartışarak okuma
D) Hızlı okuma
E) Sesli okuma

.
12. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Kemal Öğretmen, Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 11. sınıfta cümle
öğrencilere Edip Cansever’in “Yerçekimli Karanfil” şiirini ögelerini işlerken öğrencilerin dikkatli ve sessiz bir şekilde
aşağıdaki bir bölümünü okur: dersi dinlediklerini halde konuyla ilgili hiçbir soru
sormamışlardır. Öğretmen, bu derste öğrencilerin kendisini
“Sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
anlayıp anlamadığı konusunda kesin bir düşünceye
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
ulaşamamıştır.
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.” 13. Buna göre öğrencilerin bu süreçte aşağıdaki dinleme
becerilerinden hangisini kullanacakları söylenebilir?
Şiirin okuma sırasında son bölümünü okumaz ve şiirin
A) Pasif dinleme
devamının nasıl olacağına ilişkin öğrencilere soru sorarlar.
B) Empatik dinleme
10. Buna göre Kemal Öğretmenin yaptırdığı okuma türü
C) Not alarak dinleme
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Not alarak okuma D) Seçici dinleme
B) Söz korosu E) Eleştirel dinleme
C) Tahmin ederek okuma
D) Eleştirel okuma
E) Sesli okuma Uğur Öğretmen, Türk Dili ve Edebiyatı dersinde,
öğrencilerine Türk edebiyatının ünlü kalemleri olan Haldun
Taner, Murathan Mungan ve Adalet Ağaoğlu’nun demir
yolu konulu birçok öyküsünü okur. Ögrencilerin geneli
öyküleri dikkatle dinler ve kendi ifadeleriyle özetleme
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, “Haziranda Ölmek Zor”
aşamasına geçerler.
isimli şiir dinletisi için şiire meraklı öğrencileri seçer.
Öğrencilere haziran ayında ölen Nazım Hikmet, Cahit 14. Bu uygulamada aşağıdaki dinleme yöntemlerinden
Zarifoğlu, Ahmet Arif ve Ahmet Haşim’in şiirlerini verir. Bu hangisi kullanılmıştır?
şiirleri ezberleyip derse gelmelerini ister. Ardından şiirleri
A) Etkili dinleme
okumada ses ve kelimelerin telaffuzunu kavratıcı çalışmalar
yapar. B) Yaratıcı dinleme
11. Buna göre öğretmenin dersinde kullandığı okuma C) Not alarak dinleme
tekniği aşağıdakilerden hangisidir?
D) Pasif dinleme
A) Söz korosu
E) Eleştirel dinleme
B) Okuma tiyatrosu
C) Ezber okuma
D) Özetleyerek okuma
10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Hakan Öğretmen,
E) Sesli okuma Yunus Emre’nin
Bu sırrı ne bilsin usanlar, uyalar
12. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Nardaniye Ne varsın bu yola azıksız yayalar
Öğretmen, Vasıf Öngören’in “Asiye Nasıl Kurtulur?” adlı
dizesini öğrenciler büyük bir merakla dinler ve
oyununu öğrencilere izletir. Oyunu izlemeden önce oyunla
öğretmenine şiirde geçen tasavvufî ifade olan ‘sırrı bilmek’
ilgili şu soruları öğrencilerin araştırmasını ister. Epik
nedir? sorusunu sorarlar ve öğretmeni de bu kavramı
tiyatroda sosyal sorun var mı? ve Vasıf Öngören Brecht’en
açıklar.
ne kadar etkinmiştir? gibi ilgili sorular sormuştur.
15. Bu uygulamada aşağıdaki dinleme yöntemlerinden
12. Buna göre öğrencilerin bu süreçte aşağıdaki dinleme
hangisi kullanılmıştır?
becerilerinden hangisini kullanacakları söylenebilir?
A) Pasif dinleme
A) Etkili dinleme
B) Yaratıcı dinleme
B) Empatik dinleme
C) Not alarak dinleme
C) Not alarak dinleme
D) Aktif dinleme
D) Seçici dinleme
E) Eleştirel dinleme
E) Eleştirel dinleme
Cumhuriyet Dönemi hikâye ünitesini işleyen Selçuk
Öğretmen, Orhan Kemal’in oğlu Işık Öğütçü’nün babasıyla
ilgili şu anısını okur: “Yanılmıyorsam 9 yaşındaydım. Kırmızı
YAZMA TÜRLERİ
bir bisikleti bir arkadaşımda gördüm ve eve geldim
babamdan ben de bisiklet istedim. O zamanlar babam
1. NOT ALMA
siyasi görüşlerinden dolayı hapise girip çıktığından parası
yoktu. Aradan iki veya üç yıl geçti bir gün elinde kırmızı ▪ Dinlenilen ya da okunanların metinlerden belli bölümleri
bisikletle geldi ve ben unuttuğu dediğim şeyi meğer hiç kağıda dökmektir.
unutmamış …” Ardından öğrencilerden bu anı ile ilgili
▪ Not almanın amacı bilginin kalıcılığını sağlamaktır.
yazarın ve oğlunun yerine kendinizi koyarak onların duygu
ve düşüncelerini anlamaya çalışmalarını istemiştir. ▪ Önce öğrenciye ayrıntılara girilmemesi gerektiği hakkında
bilgi verilir sonra dinlenilen veya okunulan metnin özgün
16. Bu uygulamada aşağıdaki dinleme yöntemlerinden
ifadelerle yazılması gerektiği konusunda bilgi verilir.
hangisi kullanılmıştır?
A) Aktif dinleme
B) Yaratıcı dinleme
2. ÖZET ÇIKARMA
C) Empatik dinleme
▪ Metnin ana hatlarını çıkarıp kısa ve öz biçimde yazıya
D) Pasif dinleme
geçirmektir.
E) Not alarak dinleme
▪ Sınıf içinde metni öğretmen önce özetler. Ardından
öğrenciler özet nasıl çıkarılır? konusu ile ilgili bilgiler verir.
(özet çıkarılırken nelere dikkat edilecek?, tekrarlı ve süslü
ifadelere yer verilmemesi, öğrencinin kendi yorumu nasıl
Adnan Binyazar, ünlü eleştirmen Nurullah Ataç’ın bir yapacak gibi) ardından örnek özet çıkarma çalışması yapılır.
söyleyişinde “Yargılayan kişi, nesneyi iyi tanımalıdır. Bunun En sonda öğrencilere çeşitli metinler verilerek özet
için elinden geldiğince kendinden uzaklaşarak kendini çıkarmaları istenir.
aşarak nesneye yaklaşmalıdır. “ görüşüne katılmadığını
söyler. Yargılayan kişi kendini aşması mümkün değil
diyerek mantıksal bir çıkarımda bulunur. Sonunda
eleştirmenin kendine yetebilecek iradesi olduğunda
3. BOŞLUK DOLDURMA
mutabık kaldık.
▪ Öğrencilerin okuduğu veya dinlediği ifadeleri metnin
17. Buna göre yazaraların bu tartışmasında aşağıdaki
içinde bulup anlatma ve ortaya çıkarma becerilerini
dinleme yöntemlerinden hangisi kullanılmıştır?
geliştirilir.
A) Pasif dinleme
▪ Metnin içeriği ile ilgili cümlelerden bazıları boşluklar
B) Yaratıcı dinleme bırakılarak yazılır. Daha sonra dinleyiciler metni dinlerken
bu boşlulara gelmesi gereken kelime ya da cümleleri
C) Not alarak dinleme
yazarlar.
D) Sorgulayıcı dinleme
▪ MEB ders kitaplarında ölçme değerlendirmede kullanılır.
E) Empatik dinleme

4. KELİME VE KAVRAM HAVUZUNDAN SEÇEREK YAZMA


▪ Seçilen konu ile ilgili bir kavram havuzu kurulur.
Öğrenciler bu havuzdan kelimeler alıp yazısını oluşturur.
▪ Bu yazmada kültürel değerler olan atasözü, deyim,
ikileme gibi söz öbeklerini kavratma çalışmalarında çok
kullanılır.
▪ Önce öğretmen söz öbeklerini kâğıda ya da tahtaya
1-A 2-C 3-E 4-D 5-A 6-D 7-A 8-D 9-E 10-C
yazarak öğrencilere verir. Öğrenciler belirledikleri yazma
konusuna veya yazacaklarının ana fikrine bağlı olarak bu
11-E 12-D 13-A 14-A 15-D 16-C 17-D 18- 19- 20- kelime, kavram atasözü ve deyimlerden uygun olanlarını
seçerek yazılarında kullanırlar.
5.SERBEST YAZMA: 11. YARATICI YAZMA
▪ Bu yazmanın amacı, öğrencilerin yazma yeteneklerini ve
▪ Öğrencilerin herhangi bir hazırlık yapmadan istedikleri
yaratıcılıklarını geliştirmektir.
türde istedikleri metin yazma çalışmasına denir.
▪ Bu yöntemde konuyu ve yazılı anlatım türünü öğretmen
▪ Serbest yazmayı okul dışı çalışmalarda da kullanılır. verebileceği gibi öğrenciler de istedikleri konuyu seçerek
yazma çalışması yapabilirler. Daha çok hikâye, şiir ve
roman türlerinde kullanılan yaratıcı yazma çalışmalarında,
belirlenen konu boş, beyaz bir kâğıdın ortasına yazılır.
Çağrışım yoluyla bilinç altında olan konuyla ilgili her şey, o
6. GÜDÜMLÜ YAZMA
konu etrafındaki boş kısımlara yazılır. Bilinç altından çıkan
▪ Öğreciyi bir konu hakkında yazmaya hazırlamaktır. kelimeler alt alta sıralanır ve kelimeler arasında bağlantı
kurulur. Herhangi bir noktaya gelindiğinde konunun hangi
▪ Belirlenen bir konu ile ilgili beyin fırtınası yapılır, herkes
yönde ele alınacağına karar verilir. Öğrenciler
düşüncelerini söyler. Daha sonra öğrenciler konu ile ilgili
yaşadıklarından, düşündüklerinden ve hayal ettiklerinden
duygu ve düşüncelerini yazılı olarak ifade eder.
hareketle yazarlar.

7. METİN TAMAMLAMA 12. BİR METNİ KENDİ KELİMELERİYLE YENİDEN


OLUŞTURMA
Öğrencilerin yorum yapma ve fikir üretmelerini sağlamak
▪ Öğrencilerin kendilerine ifade etme biçimini geliştirmek
için okudukları metnin bağlamına sadık kalarak geri kalan
yapılır.
kısmını tamamlama çalışmasıdır.
▪ Öğrencilere bir metin verilerek okutulur veya dinletilir.
Metindeki düşünce ve olayları kavrayan öğrenciler “Ben
olsaydım nasıl yazardım?” düşüncesinden hareketle
8.BİR METİNDEN HAREKETLE YENİ BİR METİN YAZMA: metni kendi ifadeleriyle yeniden kurgularlar.
Herhangi bir metin (hikâye, şiir, gazete haberi, fıkra,
deneme vb.) öğrencilere okutulur veya dinletilir. Daha
sonra öğrencilerin bu metni kendi duygu ve düşüncelerini
13. DUYULARDAN HAREKETLE YAZMA
de katarak farklı türde bir yazmaları istenir.
▪ Öğrencilerin algılama güçlerini ve dikkatlerini
geliştirmektir.
▪ Duyuların birini veya birkaçını harekete geçirecek
etkinlikler yapılır. Örneğin, öğrencilere müzik dinletilerek
9. ELEŞTİREL YAZMA: kendilerinde uyandırdığı duygu ve düşünceleri yazmaları
Öğrencilerin olay ve durumlara tarafsız bakmasını ve istenir. Sınıfa getirilen veya öğrencilerden birinin çizmiş
olumlu ya da olumsuz yorum yapmasını sağlamak için olduğu resim hakkında konuşulur. Daha sonra
yapılan yazma çalışmasıdır. öğrencilerden resimle ilgili duygu, düşünce, hayal veya
izlenimlerini yazmaları istenir.

10. KONTROLLÜ YAZMA 14. GRUP OLARAK YAZMA


▪ Öğrencilerin seviyeleri dikkate alarak cümle ve paragraf ▪ Öğrencilerin çevreleriyle iletişim kurmalarını, iş birliği
düzeyini geliştirmede kullanılır. yapmalarını ve birbirleriyle etkileşimde bulunarak grup
bilinci kazanmalarını sağlamak, böylece kişisel
▪ Dil bilgisi çalışmalarını da pekiştirmeye yönelik yapılır. gelişimlerine yardımcı olmaktır.
▪ Sınıf küçük gruplara ayrılarak her gruba farklı yazma
Bu yöntem farklı şekillerde uygulanabilir.
konuları verilir. Grup üyeleri konunun belli bir yönünü ele
1. Öğrencilere örnek bir metin verilir. Öğrenciler metinde
alarak yazar. Gruplar konu hakkında yazdıklarını
geçen anahtar kelimeleri de kullanarak yeni bir metin
mantıksal düzen, dil ve anlatım yönünden birleştirerek
oluştururlar. tek bir metin hâline getirirler.
2. Bir paragrafı oluşturan cümlelerin yerleri değiştirilir.
Öğrenciler, duygu ve düşüncenin akışına göre cümleleri
mantıklı bir sıraya koyarak paragrafı yeniden oluştururlar.
3. Belirli bir konuda öğretmen veya öğrenciler tarafından
hazırlanan sorulara verilen cevaplar bütünlük içinde ele
alınarak birkaç paragraflık metin oluşturulur.
15. TÜMEVARIM
▪ Öğrencilerin üst düzey becerilerini geliştirmek için
yapılır.
KONUŞMA TÜRLERİ
▪ Bu yöntem çeşitli şekillerde uygulanabilir.
1. GÜDÜMLÜ KONUŞMA
1. Herhangi bir konu seçilir, sınıf gruplara ayrılır her grup
o konuya farklı yönden bakar; çalışmaların sonunda genel ▪ Önceden belirlenen konu araştırılır sonra da edinilen bilgi
bir tablo çizilir. ve düşünceleri sunmaya güdümlü konuşma denir.
2. Bir şiir veya bir öykü her gruba bir örnek verilir. ▪ Bir plan dahilinde yapılan konuşmadır.
Öğrenciler şiiri ve öyküyü incelerler ve o şiir ve öykü
hakkındaki düşüncelerini yazıya geçirirler. Daha sonra,
yazılanlar sınıfta okunarak şairin şiir anlayışı ve yazarın 2. SERBEST KONUŞMA
öykü anlayışı hakkında genel bir yargıya varılır.
Herhangi bir konuda konuşmacının duygu ve düşüncelerini
istediği gibi ifade ettiği konuşma stratejisidir.

3. ELEŞTİREL KONUŞMA
16. TÜMDENGELİM
▪ Belirlenen bir konunun tarafsız bir şekilde ele alındığı,
▪ Öğrencilerin üst düzey becerilerini geliştirmek için
hem olumlu hem de olumsuz yönlerinin anlatıldığı
yapılır.
konuşma stratejisine eleştirel konuşma denir.
▪ Sınıfta genel bir konu konuşulur ve tartışılır. Ardından
▪ Eleştirel konuşmalarda bilimsel verilerden faydalanabilir.
oluşturulmuş gruplarda konunun ince ayrıntılarına girilir.
Gerekli araştırmayı yaparak ulaştıkları sonucu yazılı hâle
getirirler. Araştırma sonuçlarını ve değerlendirmelerini
4. YARATICI KONUŞMA :
sınıfla paylaşırlar.
▪ Belirlenen bir konu hakkında birçok konuşmacının yeni
fikirler üretmesine denir. Beyin fırtınası tekniğine benzer.
▪ Konu ilk konuşmacı tarafından yapılır ardından gelenler
ona ekleme veya çıkarmalar yaparak ilerletilir konuşma.

5. EMPATİ KURARAK KONUŞMA


Konuşmacı kendisini dinleyicilerin yerine koyar ve onların
içinde bulunduğu durumu anlamaya çalışır.

6. KATILIMLI KONUŞMA
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için dinleyenlerin de
katıldığı, eklemeler yaptığı konuşma stratejisine denir.

7. KELİME VE KAVRAM HAVUZUNDAN SEÇEREK


KONUŞMA
Konu ile ilgili bir kelime havuzu oluşturulur. Konuşma
yapılacağı zaman kelime ve kavram havuzundan seçilen
kelimelerden faydalanılır.
12. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde öğretmen
KONU KAVRAMA TESTİ öğrencilerine alt ve orta gelir grubu insanları, onların
gelenek göreneklerini millî kimlik üzerinde anlatan öykü
yazarları tanıyalım “ ödev çalışması verir. Selma, Şila ve
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, Kutatgu Bilig eserinin Kemal bu proje için Sevinç Çokum’un “Sevgiyi Öğreten
biçim ve içerik incelemesini yapar. Öğrencilere aruz Kuşlar” adlı öyküsünü seçerler. Selma hikâyenin
ölçüsü, mesnevi ve sembol kişiler hakkında bilgi verir. kahramanını analiz eder. Şila, yazarın diğer öykü kitabı olan
Ardından öğrencilerle Ay Toldı metnini birlikte inceleyip en “Rozalya Ana” ile “Sevgiyi Öğreten Kuşlar” karşılaştırmasını
sonda ise öğrencilere eserden çeşitli beyitler verip bunların yapar ve Kemal de Sevinç Çokum öykücülüğünde insan tipi
özetini çıkarmalarını ve beyitlerin yorumlanmasını ister. temalı bir konuşma yapar.

1. Bu uygulamada aşağıdaki yazma yöntemlerinden 4. Buna göre öğretmenin dersinde kullandığı konuşma
hangisi kullanılmıştır? tekniği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Özet çıkarıp yazma A) Güdümlü konuşma

B) Yaratıcı yazma B) Yaratıcı konuşma

C) Güdümlü yazma C) Serbest konuşma

D) Bir metinden hareketle yeni bir metin yazma D) Empatik konuşma

E) Eleştirel yazma E) Katılımlı konuşma

11. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde röportaj ünitesini Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, Huzur romanının
işleyecek olan Dünya Öğretmen, Yaşar Kemal’in “Bu Diyar kahramanlarından Mümtaz’ın İstanbul aşkı ve Nurana
Baştan Başa “ adlı röportaj örneğini sınıfta kendisi okur. uzanan sevdasını anlatırken gözü dolar ben de İstanbul’da
Daha sonra öğrencilerden Ağrı Dağı’nı anlatan bir gezi hazin bir aşkla boğuştum, şimdi Mümtaz’ı daha iyi
yazısı yazmaları ister. anlıyorum şehirde aşklar yaşanırken onu da içimizde
hissediyoruz, demiştir.
2. Buna göre Dünya Öğretmenin dersinde kullandığı
yazma tekniği aşağıdakilerden hangisidir? 5. Buna göre öğretmenin dersinde kullandığı konuşma
tekniği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Metni tamamlama
A) Katılımlı konuşma
B) Tümevarım
B) Etkin konuşma
C) Tümdengelim
C) Yaratıcı konuşma
D) Bir metinden hareketle yeni bir metin yazma
D) Empatik konuşma
E) Duyulardan hareketle yazma
E) Güdümlü konuşma

Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 11. sınıf öğrencilerine


Necip Fazıl Kısakürek’in “Bir Adam Yaratmak “ adlı Bu yöntemde öğretmen veya öğrenci konuyu belirler.
oyununu izletir ve öğrencilerden oyunun başkahramanı Amaç yaratıcı metinleri oluşturmaktır. Daha çok hikâye, şiir
Hüsrev’in ölüm korkusu ve cinnet geçerme durumlarını ve roman türlerinde kullanılan bu yazma çalışmalarında,
öğrenciler yorumlar, eseri oyunlaştıran Muhsin Ertuğrul’un belirlenen konu boş, beyaz bir kâğıdın ortasına yazılır.
oyunla ilgili görüşleri sınıfta akıllı tahtadan da gösterilip Çağrışım yoluyla bilinçaltında olan konuyla ilgili her şey, o
oyunla ilgili beyin fırtınası yapılır. konu etrafındaki boş kısımlara yazılır. Böylece herkesin
fikirleri ortaya dökülmüş olur.
3. Buna göre öğretmenin dersinde kullandığı konuşma
tekniği aşağıdakilerden hangisidir? 6. Bu metinde tanıtılan yazma çeşidi aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Güdümlü konuşma
A) Kontrollü yazma
B) Serbest konuşma
B) Yaratıcı yazma
C) Katılımlı konuşma
C) Güdümlü yazma
D) Empatik konuşma
D) Duyulardan hareketle yazma
E) Yaratıcı konuşma
E) Eleştirel
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, Dostayevski’nin “Suç 10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde öğretmen,” Araba
ve Ceza” romanından uyarlanan bir filmi öğrencilerine Sevdası” romanında yanlış Batılılaşma çatışmasını anlatır.
izletir. Dersin sonunda öğrencilerden film ile ilgili olumlu Sınıf gruplara ayrılır. Gruplar bu konuyla ilgili gerekli
ve olumsuz yanları değerlendiren bir tenkit yazı çalışması araştırmayı yaparak ulaştıkları sonucu yazılı hâle getirirler.
ister. Araştırma sonuçlarını ve değerlendirmelerini sınıfla
paylaşırlar.
7. Buna göre öğretmenin dersinde kullandığı yazma
tekniği aşağıdakilerden hangisidir? 10. Buna göre Dünya Öğretmenin dersinde kullandığı
yazma tekniği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özet çıkararak yazma
A) Metni tamamlama
B) Tümevarım
B) Tümevarım
C) Tümdengelim
C) Tümdengelim
D) Eleştirel yazma
D) Bir metinden hareketle yeni bir metin yazma
E) Duyulardan hareketle yazma
E) Duyulardan hareketle yazma

Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, akıllı tahtaya günlük


hayatta pek kullanılmayan, ilginç şu deyimleri yazar:
“Demokles’in kılıcı, elifi görse mertek sanır ve ıcığını cıcığını 12. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Murat Öğretmen,
çıkarmak” üç farklı öğrenciye Behçet Necatigil’in şu şiirlerini verir:
“Sevgilerde”, “Solgun Bir Gül Dokununca” ve
Ardından öğrencilerden bu deyimleri kullanarak bir
“Dönmedolap” Ardından şiirlerde geçen imgeleri, gelenek
konuşma metni hazırlamalarını ister.
izlerini incelemelerini ister. Öğrenciler şiirleri incelemiş ve
8. Buna göre öğretmenin dersinde kullandığı konuşma şiir hakkındaki düşünceleri yazıya geçirip sınıfta
tekniği aşağıdakilerden hangisidir? okumuşlardır. En sonda şiirlerden hareketle Behçet
Necatigil’in şiir anlayışı hakkında genel bir yargıya
A) Güdümlü konuşma
varmışlardır.
B) Kelime ve kavram havuzundan seçerek konuşma
11. Buna göre öğretmenin dersinde kullandığı yazma
C) Katılımlı konuşma tekniği aşağıdakilerden hangisidir?
D) Empatik konuşma A) Özet çıkararak yazma
E) Yaratıcı konuşma B) Tümevarım
C) Tümdengelim
D) Eleştirel yazma
ALES’te öğrencilerin paragraf sorularında en çok hata E) Duyulardan hareketle yazma
yaptıkları soru kalıplarından biridir bu: Bir paragrafı
oluşturan cümlelerin yerleri değiştirilir. Öğrenciler, duygu
ve düşüncenin akışına göre cümleleri mantıklı bir sıraya
koyarak paragrafı yeniden oluşturmaları istenir.
9. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Memduh Şevket
9. Buna göre metinde tanıtılan yazma türü Esendal’ın “Miras” adlı öyküsünü öğretmen okur ve
aşağıdakilerden hangisidir? öğrencilere metinle ilgili sorular sorar. Her öğrenci metinle
ilgili kendine göre konuşmalar yapar.
A) Kontrollü yazma
12. Buna göre öğretmenin dersinde kullandığı konuşma
B) Yaratıcı yazma
tekniği aşağıdakilerden hangisidir?
C) Güdümlü yazma
A) Serbest konuşma
D) Duyulardan hareketle yazma
B) Kelime ve kavram havuzundan seçerek konuşma
E) Eleştirel yazma
C) Katılımlı konuşma
D) Empatik konuşma
E) Yaratıcı konuşma
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, “hüzün” kelimesi
tahtaya yazar ve bu kelimenin onlarda çağrıştırdığı DEĞERLENDİRME FORMLARI
ŞİİR OKUMA GÖZLEM FORMU
sözcükleri yazmalarını ve bunlarla bir metin oluşturmalarını
ister.
13. Buna göre öğretmenin dersinde kullandığı yazma
tekniği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaratıcı yazma
B) Güdümlü yazma
C) Eleştirel yazma
D) Not alarak yazma
E) Duyulardan hareketle yazma

Türk Dili ve Edebiyatı dersinde bu aşamada öncelikle


yazılacak metnin konusu, amacı, hedef kitlesi ve türü
belirlenir. Belirlenen konunun iyi sınırlandırılmış olması
yazmayı kolaylaştırır. Konuyu sınırlandırmak için konunun
hangi yönünün ele alınacağı açıkça belirlenmelidir.
14. Buna göre metinde yazma sürecinin hangi
aşamasından bahsetmektedir?
A) Planlama
B) Dönüt
C) Hazırlık
D) Taslak metin oluşturma
E) Düzeltme ve Geliştirme

12. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Güngör Dilmen’in


“Bağdat Hatun “ adlı oyunun teması ve konusu bulunur.
Temel konunun yanında yardımcı temalardan da
bahsedilir.
15. Buna göre metinde yazma sürecinin hangi
aşamasından bahsetmektedir?
A) Planlama
B) Dönüt
C) Hazırlık .
D) Taslak metin oluşturma
E) Düzeltme ve Geliştirme

1-A 2-D 3-C 4-A 5-D 6-B 7-D 8-B 9-A 10-C

11-B 12-A 13-A 14-C 15-A 16- 17- 18- 19- 20-
KONU KAVRAMA TESTİ

9. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Zehra Öğretmen,


âşık edebiyatı şairlerinden Karacaoğlan, Dertli ve Bayburtlu
Zihni şiirlerinde oluşan bir şiir etkinliği yapar ve dersin
sonunda şiir okuma gözlem formu doldurarak öğrencileri
değerlendirir.
1. Buna göre aşağıdakilerden hangisi şiir okuma gözlem
formunda yer almaz?
A) Şairlerin şiirlerini tema bakımından gruplandırır.
B) Şairlerin kitaplarını bütün halinde tanıtır.
C) Kitaptaki şiirlerin dil özellikleri hakkında görüş yazar.
D) Kitaptan birkaç şiiri yorumlar
E) Şiirdeki çatışmaları bulur.

12. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde öğrenciler Ferit


Edgü, Rasim Özdenören ve Necati Tosuner’den küçürek
öykü okurlar. Dersin sonunda öykü okuma gözlem formu
doldurarak öğrencileri değerlendirir.
2. Buna göre aşağıdakilerden hangisi öykü okuma gözlem
formunda yer almaz?
A) Metnin kim tarafından, kime, niçin anlatıldığını yazar.
B) Metnin imgelerinin ortak özelliklerini ifade eder.
C) Metnin yapı (olay örgüsü, kişi, mekân, zaman)
özelliklerini kısaca yazar.
D) Metnin sanat eseri olmasını sağlayan hususları araştırır.
E) Metni dil ve anlatım biçimi bakımından değerlendirir.

12. sınıf derslerine giren bir Türk Dili ve Edebiyatı ders


öğretmeni, öğrencilerin derste yaptığı çalışmaları ürün
dosyasında saklar.
3. Buna göre aşağıdakilerden hangisi öğrenci ürün dosyası
içinde bulunmaz?
A) Toplumcu gerçekçi tarzda yazdığı şiiri
B) Küçürek öykü örnekleri
C) Anonim halk edebiyatı ürünleri
D) Genel Ağ ortamından alınan bir radyo oyun metni
E) Suut Kemal Yetkin’in bir deneme kitabı inceleme örneği
Bir Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni, öğrencilerin yaptığı 10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersine giren Hilâl Öğretmen,
çalışmaları ürün dosyasında saklar. Öğrencinin çalışmasını öğrencilerin derste yaptığı çalışmaları ürün dosyasında
her bir ölçütün ne düzeyde yeterli olduğunu göz önüne saklar.
alarak çalışmaları değerlendirir.
7. Buna göre aşağıdakilerden hangisi öğrenci ürün dosyası
4. Buna göre aşağıdakilerden hangisi öğrenci ürün içinde bulunmaz?
dosyasındaki ölçütlerden biri değildir?
A) “Yazının gelişimi ve alfabelerimiz” konulu inceleme
A) Çalışmalardaki çeşitlilik yazıları
B) Çalışmaların kazanımları karşılaması B) Öğrencilerin yazdıkları üç mâni çalışması
C) Dosyanın düzenliliği C) Öğrencilerin oluşturduğu blogda yaptığı paylaşımlar
D) Dil bilgisi kurallarına uygunluk D) Geleneksel Türk tiyatrosunda Karagöz ve Hacivat’in
inceleme çalışması
E) Çalışmada sanatçıların biyografisinin olması
E) “15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri” konulu bir
yazı çalışması

9. sınıf derslerine giren bir Türk Dili ve Edebiyatı ders


Bir Türk Dili Edebiyatı öğretmeni, öğrencilerin dinleme
öğretmeni, öğrencilerin derste yaptığı çalışmaları ürün
becerisini ölçmek için kazanımlı dereceli puanlama
dosyasında saklar.
anahtarı hazırlar.
5. Buna göre aşağıdakilerden hangisi öğrenci ürün dosyası
8. Buna göre aşağıdakilerden hangisi dereceli puanlama
içinde bulunmaz?
anahtarında yer almaz?
A) “Niçin yazıyoruz?” konulu serbest metin çalışması
A) Dinlediği metni yorumlar.
B) Öğrencilerin okullarına yazdığı dilekçe örneği
B) Dinleme amacını belirler.
C) Fuzûlî’nin bir şiirine benzeterek yazılan beyitli şiir
C) Dinlediklerini ön bilgileriyle karşılaştırır.
çalışması
D) Dinlediği konuşmadaki konu akışını takip etme
D) Öğrencilerin okuduğu Cahit Zarifoğlu’nun “Katıraslan“
eserini eleştiri yazısı E) Dinlediği konuşmanın konusunu ve ana düşüncesini
tespit eder.
E) Hayatını yazdığı öz geçmiş metni

Bir Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni, Tahir Alangu’nun


Bir Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni, ünite sonlarında
“Billur Köşk Masalları” adlı eserini öğrencileriyle okur ve
öğrencilerin konuşma becerilerini ölçmek için dereceli
ardından okuma gözlem formunu doldurur.
puanlama anahtarı hazırlar.
9. Buna göre aşağıdakilerden hangisi bu gözlem formunda
6. Buna göre aşağıdakilerden hangisi konuşma kazanımlı
yer almaz?
dereceli puanlama anahtarı içinde yer almaz?
A) Eserin dinî yönünü tespit eder.
A) İletişimde dilin işlevini belirleme
B) Metinle ilgili yorum yapar.
B) Konuşmasını özetleme
C) Metnin sanat eseri olmasını sağlayan kurguyu belirler.
C) Konuşmasına uygun sunu hazırlama
D) Metnin niçin yazıldığını bulur.
D) Konuşmasında beden dilini doğru ve etkili biçimde
kullanma E) Metnin olay örgüsü bakımından gerçeklikle ilişkisini
karşılaştırır.
E) Konuşmasında süreyi verimli kullanma
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Masal, Kirmanşah halk
hikâyesini sınıfta anlatır. Öğrencilerin metni dinleyip
dinlemediğini anlamak için bir dereceli puanlama anahtarı
EDEBİYAT KURAMLARI
hazırlar.
10. Buna göre aşağıdakilerden hangisi bu puanlama
anahtarında yer almaz?
A) Olayın ana düşüncesini ve yardımcı düşünceyi tespit
eder. YANSITMA İZLENİMCİ ANLATIMCILIK BİÇİMCİLİK
B) Hikâyeyi özetler. KURAMI ELEŞTİRİ

C) Hikâyedeki açık ve örtük iletileri bulur. TARİHİ POSTMODERN PSİKANANALİTİK YENİ


ELEŞTİRİ ELEŞTİRİ ELEŞTİRİ
D) Hikâye için konuşma kartları hazırlar. (ALIMLAMA
ELEŞTİRİ

E) Hikâyenin amacını söyler. ESTETİĞİ)

MARKSİST DUYGUSAL ETKİ YAPISALCILIK


ELEŞTİRİ KURAMI

SOSYOLOJİK FENOMENOLOJİ
11. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Sedat Öğretmen, ELEŞTİRİ KURAM
Tanzimat edebiyatı şairlerinden Namık Kemal, Şinasi ve
Ziya Paşa’nın şiirlerinde oluşan bir şiir okuma etkinliği ARKETİP HERMENÖTÜK
yapar ve dersin sonunda şiir okuma gözlem formu ELEŞTİRİ YORUNBİLİM
doldurarak öğrencileri değerlendirir.
11. Buna göre aşağıdakilerden hangisi şiir okuma gözlem
formunda yer almaz?
A) Beğendiği beyiti konuşmalarında kullanır.
A. YANSITMA KURAMI
B) Ziya Paşa’nın Zafername kitabını tanıtır.
● Sanatın modeli doğadır.
C) Şiirdeki kafiye, ritim, ahenk bakımından değerlendirir.
● Sanat, nesneler dünyasını ve
D) Şiirlerdeki temaları gruplandırır. doğadaki biçimleri yansıtmakla
E) Şairlerin şiirlerini zihniyetini belirler. gerçekleşir.
● Sanatın görüntüler dünyasını
yansıtması düşüncesi ayna metaforu
ile anlatılmıştır. Sanatçı, dış dünyaya
12. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı ders öğretmeni, öğrencilerin ait nesneleri (objeleri) aslına en çok benzer biçimde eserine
derste yaptığı çalışmaları ürün dosyasında saklar. aktarabilme çabasındadır. Dış dünyaya ait nesne ile eser
arasındaki benzerlik ne kadar fazla ise sanatçının başarısı
12. Buna göre aşağıdakilerden hangisi öğrenci ürün da o derece yüksek kabul edilmektedir.
dosyası içinde bulunmaz?
● Edebiyat eserinin kendisi dışında bir gerçekliğin
A) Öğrencilerin yazdığı küçürek öyküler yansıması olduğunu ileri sürer.
B) Divan şiiri tarzı eserler ● Sanat ve edebiyat, hayatın veya tabiatın aynasıdır
C) 1960 sonrası toplumcu tarzda yazdığı şiirler ● Sanat, dış dünyada var olan görüntüleri yansıtır.
D) Herhangi bir konulu deneme metni ● Sanat, geneli ve özü yansıtır.
E) Güncel konulu söylev metni ● Sanat, ideal olanı yansıtır.
● Yansıtma kuramı, Rönesans ve neo-klasik dönemden
sonra 19. yüzyılda realizm akımıyla duyular dünyasının
gerçekliğini olduğu gibi yansıtma olarak öne çıkmıştır.
Stendhal, “Le Rouge et le noir/Kırmızı ve Siyah” adlı
1-E 2-B 3-C 4-E 5-D 6-B 7-C 8-A 9-A 10-D
eserinde romanı, üzerindeki su birikintilerini bile yansıtan
11-E 12-B 13- 14- 15- 16- 17- 18- 19- 20- “yoldan aşağı yürüyen ayna” olarak tanımlar. Böylece
toplumun günlük gerçekliğini bütün yönleriyle tarafsız bir
tutumla sergilemek amaçlanmış olur.
Yansıtma (taklit, mimesis) kavramı ilk C. MARKSİST KURAMI
olarak Sokrates, Platon ve
Aristoteles’in felsefelerinde ortaya
konulmuştur. Yansıtma kavramına asıl ● Marksist kuramı, maddeci ve tarihsel
önemini kazandıran ise Platon diyalektik anlayışının sanata ve
olmuştur. Yansıtma sadece estetiğin edebiyata uygulandığı kuramdır.
değil, aynı zamanda Platon’un kurduğu felsefenin de
● Marksist kurama göre sanat eseri özel
anahtar kavramıdır; çünkü Platon'g göre görülen âlemin
bir gerçekliği yansıtma biçimidir.
ötesinde bir gerçeklik âlemi (idealar âlemi) vardır.
Yansıtma kuramında Platon sanatsal taklidi, kopyanın ● Marksist kurama göre sanat bir yansımadır ve aynı
kopyası olarak nitelemiştir. Bu nedenle sanatı, insanı zamanda gerçekliğin bir taklididir.
gerçeklikten uzaklaştırdığı için olumsuzlamıştır. Aristo ise
● Doğal ve kendiliğinden, önceden hazır bulunan
sanat eserinin mümkün olanı taklit ettiğini savunmaktadır.
gerçekliği, kabul etmezler.
● Balzac, Flaubert, Zola, Tolstoy, Gorki önemli
● Marksist kurama göre tek gerçeklik insan gerçekliğidir.
temsilcileridir.
● Marksist kurama göre; toplumun iç yapısını ve dinamiğini
kavramak yazarın görevidir.
● Marksist kurama göre bir eserdeki kişilerin, olayların ve
B. TARİHÎ KURAMI durumların tipik olması gerekir. Eğer bir eserdeki kişiler,
olaylar ve durumlar tipik değilse toplumsal gerçeklik
yansıtılamaz.
● Gustave Lanson, Saint Beuve ve
● Marksistlere göre sanat ile ekonomik yapı arasında sıkı
Taine’in pozitivist yaklaşımlarını edebiyat
bir bağ bulunmaktadır. Üretim-tüketim ilişkileri sınıfsal
tarihî araştırmalarına uygulamıştır.
çatışmaların temelini oluşturur. Bu durum bir toplumdaki
● Tarih metodu yoluyla yazar üst yapıyı belirler. Edebiyat da bir üst yapı kurumudur ve
biyografilerinin hazırlanması; yazara, Marksistlere göre edebiyat da bu temel görüşün içindedir.
döneme ve edebiyat olaylarına ilişkin Edebiyat eseri de sınıf çatışmalarının bir aracıdır. Bu
kaynakların hazırlanması noktalarına nedenle edebiyat eseri toplumdaki ideolojilerin bir
yöneltmiştir. yansıması olarak görülmektedir.
● Tarihî eleştiriye göre yayımlanmamış veya yayımlanıp ● Yansıtmacı kuramın Marksist yorumuna dayanan kavram
unutulmuş edebiyat metinlerini eksik, kusurlu olup toplumcu gerçekçidir.
olmamasına bakmaksızın ve bir değer eleştirisine tâbi
● Bu kuramın kurallarını, 1934 yılında Moskova’da
tutmaksızın ortaya çıkarmak, edebiyat araştırmacısının
toplanan I. Sovyet Yazarlar Birliği’nden sonra belirlenmiştir.
yapması gereken ilk işlerden birisidir. Edisyon kritik
Bu kurallar Marks ve Engels’in görüşlerini estetik alanında
çalışması, yani farklı nüshaları karşılaştırarak bir metnini en
sistemleştirmeye çalışan Plehanov, Troçki, Lunaçerski,
doğru biçimde belirlenmesi ise bu iş için izlenecek yolların
Lukacs’ın eserleriyle ortaya konulmuştur.
başında gelir.
● Tarihî eleştiri yazarın yaşam öyküsü mümkün olan en
ayrıntılı bilgileri içerecek biçimde inceler. Mehmet Kaplan
bu tek şiir ve hikaye tahlilinde kullanır.
● Tarihî eleştiri Fransa’da " üniversite eleştirisi " şeklinde
adlandırılmış ve eleştirilmiştir.

→ Bu kuramı bize ilk defa FUAT KÖPRÜLÜ


getirir.
D. SOSYOLOJİK KURAM (DETERMİNİZM)
● Determinizm-Gerekircilik de denir.
● Edebiyat eserinin üretildiği toplum, çevre ve dönem A. İZLENİMCİ ELEŞTİRİ
etkenlerinin önemini vurgulamaktadır
.
● Bunlar göre edebiyatı çeşitli kurumlardan birisidir.
● İzlenimcilik kuramında herhangi
● Edebiyat eserinin belli şartlar altında ortaya çıktığı öne nesnel bir ölçüt öne sürülmeden
sürülmüştür. eleştirmenin, okurun eserle
● Bir halkın düşünce ve duygularını belirleyen şeyin ortak kurduğu öznel ilişki okuma
yaşam olduğunu, ortak yaşamın da yaşanılan yerin iklimine, yöntemi olarak benimsenmiştir.
siyasal kuramlara, dine ve yasalara göre belirlendiğini ileri ● Anatole France, izlenimcilik
süren kuram, bu koşulların değişmesi ile edebiyatın da anlayışının en önemli temsilcisidir.
değişebileceğini savunmuştur.
● İzlenimci eleştiri, bir eser
● Irk, çevre ve zaman faktörlerinin edebiyatı en çok hakkında herkesçe geçerli olan
belirleyen etkenler olduğu tezi savunulmuştur. yargıların geliştirilemeyeceği görüşünü savunması
● Sosyolojik eleştirinin önde gelen nedeniyle eserin nitelikleri ve yapısı üzerinde
temsilcileri: Stael, Sainte Beuve, durmamaktadır.
Hippolyte Taine ● İzlenimci eleştiri okuru önemser. Görecelilik (rölativizm)
● Sosyolojik eleştiri anlayışını, ilk kez önemlidir.
Hippolyte Taine, 1858 yılında yazdığı ● Bu anlayışa göre eleştiri “kitaplardan zevk almak, onlarla
İngiliz Edebiyatı Tarihi adlı eserinde duyguları inceltmek ve zenginleştirmek sanatı“dır.
uygulamıştır.

● Türk edebiyatında Nurullah ATAÇ izlenimci


eleştirmendir.
E. ARKETİP (İLK) KURAM
● Arketip, ilk eseri bulma ve taklit etmeanlamında
kullanılır.
● Esere yönelik eleştiridir.
ÖZNEL- İZLENİMCİ -Nurullah Ataç (En iyisi)
● Eserlerin kökenleri incelenmelidir. Mit ve Efsanelere ELEŞTİRİ -Doğan Hızlan
önem verir. -Füsun Akatlı
● Bu kuramın amacı; eser vasıtasıyla insanlığın ölümsüz -Cemal Süreya
sembollerini ortaya çıkarmaktır. -Turgut Uyar
-Adnan Binyazar
● Eseri oluşturan öğelerden birini açığa çıkarması ve eserin -Muzaffer Erdost
kendi dışındaki önemli kültür kaynaklarından birisi ile -Beşir Ayvazoğlu
ilişkisini belirlemeye ve bir bakıma metnin arka planını -Rasim Özdenören
keşfetmeye yaraması nedeniyle dikkate alınması gereken -Ahmet Kabaklı
bir yaklaşımdır. -Nermi Uygur
● Modern psikanalizin öncülerinden -Adnan Binyazar
G. Jung, arketiplerin insan soyunun
ortak bilinçdışını oluşturduğunu ileri
sürmüştür.
● Jung’ a göre edebiyatta karşılaşılan
birçok tema da aslında insan ırkının
yüzyıllarca kuşakta kuşağa aktara
geldiği derinlerde ortak duygu ve
istekleri temsil eden bu sembollerin az çok değişikliğe
uğramış biçimleridir.
● Son yüzyılın düşünürlerinden E. Cassier, M. Eliade
mitlerle ilgili çalışmalarıyla arketip eleştirisi anlayışına
katkıda bulunmuşlardır.
B. POSTMODERN ELEŞTİRİ (ALIMLAMA D. FENOMENOLOJİK KURAM
ESTETİĞİ)

● “Fenomenoloji” terim olarak Alman


● Edebiyat anlamsal açıdan inceler. filozofu Edmund Husserl ortaya çıkarır.
● Temelinde okurun önemi vardır. ● “Anlam” kavramıyla yoğun bir şekilde
Okurun bulunmadığı noktada edebî ilgilenmiştir.
metin de yok demektir.
Edebiyat eserindeki anlam, eserden önce
● En belirgin özelliği ise araştırdığı anlam sorununda okuru vardır ve değişmez biçimde
merkeze yerleştirmesidir. Bu bağlamda yazarı ve metni belirlenmiştir.
büyük ölçüde göz ardı eder.
● Fenomenolojik kuram kaynağını, metafiziği sona
● Edebiyat, ancak metnin bir okur tarafından algılanması erdirerek somut yaşantıya dönmeyi amaçlayan bir
ile gerçekleşir ve edebiyatın var olabilmesi için yazarı ve yöntemden alır. Bir felsefi akım olan fenomenoloji,
metin kadar okur da gereklidir. “duyularla algılanan şey olan fenomen” ile ilgilenir.
Edmund Husserl ve Martin Heidegger, felsefedeki akımın
● Okur, edebî metin karşısında pasif, eserde verileni
en önemli temsilcileridir. Fenomen, “görünen nesne”
almaya hazır bir öge değildir.
demektir.
● Alımlama kuramına göre okuma her zaman dinamik bir
● Fenomenolojik Kuram Bu bağlamda edebî metin
süreçtir.
hakkında, bütün önyargılardan, öznel duygulardan, ideoloji
● Okur ile metin karşılıklı ve karmaşık bir etkileşim ve düşünsel sapmalardan, bireysel önceliklerden kurtulmak
içindedir. gerekir.
● Okurun kültürel seviyesi çok önemlidir. Anlama yeteneği ● Fenomolojik kuramda eser incelemecisi asıl tamamlayıcı
bu sayede gelişir. unsur olarak dikkat çeker. Var olan ve görünenden
hareketle duyuları ve hisleriyle algı farklılığı meydana
● Alımlama kuramı sanatın tanımıyla ilgilenmez, eserin
getirmeye çalışan incelemeci, daha sonra bu algılarıyla
anlam sorununa dikkat çeker ve bu anlamın nasıl
eseri anlamaya, sezmeye çalışır.
derinleştirileceği ile ilgilenir. Bundan dolayı “Esere anlamı
yazar mı yükler?”, “Eserdeki sözcükler anlama nasıl katkı
sağlar? ya da “Anlamın okur ile doğrudan bir ilişkisi var
E. HERMENÖTİK (YORUMBİLİM) KURAM
mıdır? şeklinde birtakım sorularla yönünü belirlemeye
çalışır. Özellikle ders metinlerinde “yorum” soruları
alımlama estetiğini ilgilendirir.
● Hermenotik için her zaman temel amaç metni doğru
● Kuramın temsilcileri Wolfgang Iser, Hans-Robert Jauss anlamak olmuştur. O yüzden ilk önce ilahî kitapları doğru
ve Stanley Fish’tir. Alımlama estetiği bugün çeşitli ülkelere anlamayı hedeflenmiştir. Özellikle kutsal kitapların
yayılmış durumdadır, ancak akımın doğduğu yer okumalarında kullanılan bu metottur.
Almanya’dır.
● Hermenotik yaklaşım, metni anlamak için onun oluşum
sürecinin tersi bir yol izlenmesi gerektiğini düşünür; yani
yorumcu kavramdan (metinden) yola çıkar ve ancak en son
C. DUYGUSAL ETKİ KURAMI
aşamada yazarın başlangıçtaki
niyetine ulaşmaya çalışır, sezgisel bir
yolla yazarın çıkış noktasını tahmin
● Sanat eserinde en önemli işlevlerden birisi olarak estetik
eder.
zevk verme işlevi kabul edilir.
● Heidegger kendi felsefesini
● Okurun eserden aldığı hazzı öne çıkarır.
“varlığın yorum bilgisi” olarak
● İngiliz A. Richards tarafından savunulan bir görüştür. tanımlamıştır.
● Duygu kavramını öne çıkarması bakımından anlatımcılara ● Hermenötik bir bilgi aktarma
benzese de kavramın, okurun estetik yaşantısı bakımından yöntemidir.
ele alınmasıyla farklılaşır.
İlkeleri bakımından belirlenebilmiş bir
● Estetik değer, eserin kendisinde değil, uyandırdığı estetik öğreti değildir.
yaşantıdadır.
● İnsanın kendisini anlamayı başarıp eseri gerçeğe en yakın
● “Edebiyatın işlevi nedir?” sorusuna Duygusal Etki Kuramı biçimde yorumlamayı gerektirir.
okura zevk verme, estetik duygu ve heyecan uyandırma
olarak cevap verir. Kurama göre dil duygusal işlevde
kullanılır.
● Üstün bir güç ile insan arasındaki diyalogun yorumuna B. PSİKANALİTİK KURAM
bağlı sembolik bir dizi mesajı yorumlama görevini üstlenen
bir yöntemdir.
● Psikolojik eleştiriye göre eserden yola
● En önemli özelliği sanat eserini, en geniş açısıyla
çıkarak yazarı anlamaya çalışmak esas
yorumlayabilme ve her metodu kullanabilmedir.
alınmıştır.
● Hermenotik için iki temel metot geliştirilmiştir. Gramatik
● Psikanalitik Kuram’da, edebiyat ve sanat
metot dönemin dil yapısı, kelimelerin sosyal yapı içinde
nedir sorularına; yazarın yaşadığı zaman,
kazandıkları farklı anlamlar, arkaik özellikler gibi art alanın
bulunduğu çevre, aldığı eğitim, psikolojisi, içinde
ortaya çıkarılmasıdır. Alegorik metot ise yine sosyal
bulunduğu sosyal ve siyasi ortam gibi yazarı yazmaya
yapının art alanın bilgisi ile simgelerin farklı anlamları
götüren etmenler bağlamında yanıt aranır.
üzerine yapılacak yorumlamaları içerir.
(MEB metinlerin yazar-eser ilişkisinde verilir.)
● Psikanaliz sanatçının yaratma eylemini, bilinçaltı
kaynaklarına dayanarak açıklamayı tercih etmiştir.
● Psikolojik eleştiriye göre yazarın kişiliğini en iyi yansıttığı
yer eseridir ve yazarın eserinden hareketle onun kişiliğinin
A. ANLATIMCI KURAM özellikleri saptanabilir.
(EKSPRESYONİZM)
● Sigmund Freud, Carl G. Jung ve daha sonra Jacques
Lacan’ın öğretileri edebî eserlerin çözümlenmesi ve
● Anlatımcılığın en temel yapısını yorumlanmasında da kullanılmaya başlanmıştır.
“duygu” oluşturur.
● Sanatçı diğer insanlardan farklı ve
özel bir kişi olarak görülmektedir.
Bu nedenle eseri meydana getiren en önemli etken, ESER MERKEZLİ EDEBİYAT KURAMALAR
sanatçının kişisel yaşantısı ve duygularıdır.
● Anlatımcılık görüşüne göre bir eserde dış dünyayı duygu
A. BİÇİMCİLİK KURAMI
ile birleştirip verilir.
● Sanatın özünü sanat eserinin
● Anlatımcılık görüşünü savunanlar, eserin ancak
kendisinde bulur.
sanatçının yaratıcı kişiliğinden doğduğuna inanmaktadırlar.
● Sanat eserinin bütün özelliği ve
● Anlatımcı Kuram, sanatçının bir eseri oluşturması
önemi eserin kendi yapısından, bu
sırasındaki düşüncelerini açıklamaya çalışır. Eseri nasıl
yapıyı oluşturan öğelerin kendi
oluşturduğunu, o süreçteki düşüncelerini ve duygularını
arasındaki ilişkiden gelir.
belirlemeye çalışır.
● Eseri kendi dışındaki herhangi bir
● Kuramın en geçerli olduğu alan lirik şiir türü olmuştur.
şeyle ilişkilendirmek doğru değildir.
● Anlatımcılık kuramı iki farklı düşünceye ayrılmaktadır:
● Edebî eser, ele aldığı konu veya
-- Croce ve Collingvvood adlı filozoflara göre sanatın özü, içerik ile de ölçülemez. Eserde içeriği
yaratma eylemindedir. Yaratma ise duyguların meydana getiren bütün öğeler bir
anlatımından oluşmaktadır. Sanatçı eserini yazarken değişime uğrayarak dilin
duyguyu keşfeder ve ortaya çıkan eser de duygu da tektir. düzenlenmesinde ifadesini bulur. Asıl önemli olan dilin
Eserden önce duygu yoktur. Duygu, eserin yazılması biçimsel olarak ortaya koyduğu organik düzendir.
sırasında keşfedilir. Bu nedenle her gerçek sanat eseri
● Buna göre, bir eserin saygın olabilmesi için yerleşik
tektir.
gelenek içindeki yazın alışkanlıklarını, monotonluğu kırması
-- Tolstoy’a göre sanat, bir duyguyu aktarabilme eylemidir. gerekir. Alışkanlığın kırılması da eserin üslubunun göze
Başarılı bir eseri okuyan kişi, sanatçının duygusunu aynen çarpmasını sağlayan yollarla; kafiye, ritim, vezin gibi
hissetmektedir. biçimsel ögelerin gelenekselden farklı kullanımıyla
mümkündür.
Temsilcileri: Trakl, Benn, Döblin, Mann'dır. Kısa zamanda
Soyut sanata dönüşmüştür.
İki gruba ayrılır:
1. RUS BİÇİMCİLERİ (FORMALİZM) ● Biçimcilik ve yapısalcılık gibi edebî esere tarihî, sosyolojik,
biyografik ve yansıtma kuramı gibi dış yaklaşımlara karşı
1915 - 1930 yılları arasında Moskova
çıkmıştır.
Dilbilim Çevresi ve Şiirsel Dil
Araştırmaları Derneği çerçevesinde ● Edebî eser, benzeri doğada, sosyal çevrede ve hatta
gerçekleştirdikleri etkinlikleriyle diğer insanın iç dünyasında bulunmayan özgün bir nesnedir
bütün alanlardan bağımsız bir edebiyat
● Edebî eseri incelemek için kendisi yeterlidir,
biliminin mümkün olduğunu ortaya
kendisinden başka bir şeye ihtiyaç yoktur.
koymayı amaçlamışlardır.
● Eserin düşünce yönü onun estetik değeri için bir anlam
● Şiir dilinin ve edebiyatın özerkliğini
ifade etmemektedir.
savunur.
● Yeni Eleştiri anlayışına göre, edebiyatta ve özellikle şiirde
● Parçadan bütüne bakar.
önemli olan ne söylendiği değil, nasıl söylendiğidir;
● Edebi eserin değerlendirilmesinde, tamamıyla eserin metinde kurulan karşılıklı anlam ilişkileri ile karşıtlıkların
biçimsel yapısına odaklanılması gerekliliğini ve bu sayede, oluşturduğu düzendir.
sanatsal bir yaratım olan eserin incelenebileceği görüşünü
● Yeni Eleştiri anlayışının sadece şiir üzerinde yoğunlaşması
benimsemişlerdir.
sınırlılık olarak görülmüştür. Ayrıca okuma etkinliğinin
● Uğraştığı sorun ve yöntem ile özerk bir bilim olan teknik bir uğraşa dönüştürülmesi ve kullandıkları terimlerin
edebiyatın nesnesi edebiliktir. ve kavramların daha çok akademik çevrelerde anlaşılması
kuramın eksikleri olarak görülmüştür.
● Edebilik bir biçim sorunudur. Biçim yalnızca içeriğin kılıfı
değil, kendi bütünlüğü olan ve başlı başına incelenebilecek
bir olgudur.
● Prag Okulunu benimser.
C. YAPISALCILIK KURAMI
● Biçime önem verir. (eserin biçimine bakar)
● 1960’larda Fransa’da başlayan
● Edebî eserin biçimi “alışkanlığı kırmak” ve Yapısalcılık, dil bilimden
“yabancılaştırma” amacı taşır. Edebî etkilenen ve Ferdinand de
eserin önemi algılamayı yavaşlatarak Saussure’ün yüzyılın başlarında
oluşturduğu estetik yaşantıdır. dilbilime uyguladığı yöntem ve görüşlerini edebî eserlere
uygulayan bir kuramdır.
● Kuramın en bilinen temsilcileri Roman
Jakobson, Boris Eyhenbaum, Juri ● Biçime (dil bilimsel açıdan) önem verir.
Tinyanov, Viktor Şklovski ve Boris
● Yapısalcılık, “sistem” kavramının ön plana çıkarıldığı bir
Tomaşevski’dir.
okuma, çözümleme ve değerlendirme yöntemidir
● Saussure bir dilin tarihî gelişimini ve her dönem taşıdığı
özellikleri bilmeye gerek olmadığını, dili belli bir zaman
noktasında ele alarak, eş zamanlı yani belli bir anda
2. ANGLO- AMERİKAN BİÇİMCİLİĞİ
bağımsız ve bir bütün sistem olarak incelenmesi gerektiğini
Önde gelen temsilcileri: savunmuştur.
C. Brooks, A. Tate, R. Weliek, A. VVarren’dir. Yapısalcı kuramın önde gelen isimleri A.J. Greimas, T.
Todorov, Hjelmslev, Benveniste, Jakobson, G. Genette,
Levi Strauss ve Roland Barthes’tır.
● Yapısalcılara göre edebî eserlerin yapısının dilin yapısına
B. YENİ ELEŞTİRİCİ KURAMI benzemesinin yanı sıra malzemesinin de dil olması
yapısalcılığın edebiyat eserlerine uygulanmasını
● Yeni eleştiri Amerika’da 1930 -1950
gerektirmektedir.
yıllarında I. A. Richard ve T.S. Eliot’un
edebî eseri bir estetik gerçekli olarak ● Yapısalcılara göre, edebî eserler dış gerçeklikten bağımsız
gören estetik eleştiri görüşü ve Rus ve kendine göre kuralları olan bir sistemdir. Bu nedenle de
biçimciliği ile yapısalcılık eser, yazardan ve okurdan bağımsız olarak ele alınmalıdır.
kuramlarından etkilenerek ortaya çıkmıştır.
● Avrupa’da, öznel ve izlenimci eleştiri karşısında kesin bir
● Yansıtma kuramına karşıdır. üstünlük kazanması 1950’den sonra gerçekleşmiştir. Bu
sonucunda edebî eserin bir gösteren, bir de gösterilen
● Biçimcidir.
düzleminden oluşan bir yapıya sahip olduğu görüşü ortaya
● Kurama göre konu ve biçim bir bütün oluşturduğunda çıkmıştır.
estetik duygu uyandırır.
● Gösteren-gösterilen ilişkisini incelemek, gösterenden FEMİNİST KURAM
gösterilene giderek metnin derin yapısını bulmak, görüşün
sunduğu bir yöntem olarak kabul edilmiştir.
● 2018 ÖABT Türkçecilerin
● Yapısalcılık, Prag Okulu haricinde ayrıca en etkili
sorusu
temsilcisi Hjelmslev olan Kopenhag Okulu ve özellikle
üretimsel dönüşümcü dil bilim kuramıyla dikkatleri çeken ● 1960’lardan sonra Fransa,
N. Chomsky ile anılan Amerikan Okulu gibi kollara İngiltere ve Amerika’da
ayrılmıştır. ortaya çıkan Feminizm hareketinin edebiyata yansımaları
sonucu okur olarak kadına yönelik feminist edebiyat
J. Greîmas, yapı kavramını edebî metinlere
kuramı, yazar olarak kadına yönelik feminist edebiyat
uygulayan isimlerden biridir. Ona göre her
kuramı, psikanaliz açıdan feminist edebiyat kuramı ve
türden edebî metinde aynı anda var olan,
Marksist-Sosyalist açıdan feminist edebiyat kuramı
birbirine benzeyen ancak birbirinden farklı
doğmuştur.
gösterenler arasındaki bağıntı yapıyı
oluşturur. Buna göre ikili karşıtlık olarak ● Kuram hem erkek yazarların söylemlerinin kadın
adlandırılan gösteren çiftleri hiyerarşik bir yazarların söylemlerinden farklı olduğunu hem de bir metni
biçimde anlamın derin yapısını oluşturur. Greimas bu ikili kadın okurların erkek okurlardan farklı algılayacağı tezini
karşıtlıkların, metinde sürekli yinelenen öğeler olan savunmuştur. Okura Yönelik Feminist Eleştiri Kuramı
yerdeşlikleri (isotopi) belirleyerek çözümlenebileceğini ileri bütün okur tiplerini değil de feminist hareketten yola
sürer. çıkarak edebî metinlerin incelenmesinde kadın okurların
alımlama koşulları üzerinde duran bir kuramdır.
Edebiyat alanındaki çalışmaları 4 başlıkta toplanır.
● Genel olarak eserlerde yer alan cinsiyet farklılıklarını
1- Yapısal üslup incelemesi: Edebî eserin günlük dilden
inceleyen Feminist Eleştiri, feministlerin kadınların gerçek
ayrılan özelliklerinin biçimsel incelemeyle ortaya
yaşamda olduğu gibi edebiyat eserlerinde de hor
çıkarılması
görüldüğünü ortaya koyma çabaları ile başlamıştır.
2. Yapısalcı kurama uygun sanat eserlerinin belirlenmesi ve
● Yazar olarak kadına yönelik feminist edebiyat kuramı,
incelenmesi
kadınların yazar olarak erkeklerden farklı bir söylemleri
3. Yapısalcı bir edebiyat kuramı ve poetika ortaya konması; olup olmadığı üzerinde durur. Feminen üslubun masculen
Tek tek eserlerin yapı özelliklerinden yola çıkarak genel bir üsluba yenik düşmemesi, kadın sanatçıların erkek egemen
edebiyat kuramı oluşturması kültür ve dilin karşısında kendi kimliklerini ve üsluplarını
koruyabilmesi bu görüşün temel amaçlarıdır.
4. Yapısal eleştiri: Göstergelerden oluşan, iç bağıntıların
yönlendirdiği edebî eserleri, kendi iç bütünlüğü içerisinde ● Bu kuramın önemli örnekleri Simone de Beauvior’ın
çözümleyerek, bu bütünü oluşturan öğelerin işlevlerini "Kadın" adlı yapıtı ile Kate Millet’in "Cinsel Politika ve kadın
belirlemek, yüzey yapıdan derin yapıya ulaşarak bir yazarların neden az olduğunu irdeleyen Virginia Woolf’un
anlamlandırma girişiminde bulunmak "Kendine Ait Bir Oda" adlı eserleridir.

Türk edebiyatında romancılıkta bu kuramdan


etkilenilmiştir.
→ Türk edebiyatında Tahsin
Yücel önemlidir. Duygu Asena - Kadının Adı Yok, Kahramanlar Hep Erkek,
Paramparça
▪ Feyza Hepçilingirler – Tanrı Kadın
▪ Müge İplikçi - Cemre
▪ Nezihe Meriç – Korsan Çıkmazı
▪ Füruzan- 47’liler
▪ Şebnem İşigüzel - Çöplük, Sarmaşık
▪ Sevgi Soysal - Yenişehir’de Bir Öğle Vakti
▪ Adalet Ağaoğlu - Ölmeye Yatmak
▪ Tezer Özlü- Çocukluğun Soğuk Geceleri
▪ Afet Ilgaz - Aşamalar
▪ Halide Edip -Akile Hanım Sokağı, Çaresaz
▪ Erendiz Atasü- Dullara Yas Yakışır, Bir Yaşdönümü Rüyası,
Gençliğin Yakıcı O Mevsimi, Açıkoturumlar Çağı
▪ İnci Aral- Ölü Erkek Kuşlar, İçimden Kuşlar Göçüyor, Mor, ● Bilgi çözümlemesi yönteminin edebî eserlere
Sadakat uygulanabilmesi için öncelikle edebî eserin varlık
▪ Pınar Kür- Asılacak Kadın tabakalarının belirlenmesi gerekir. Bu tabakalar vasıtası ile
sanat eserinin varlığının niteliği hakkında yorumlara
▪ Ayla Kutlu- Islak Güneş, Cadı Ağacı ulaşılabilir. Bu varlık tabakalarını belirleyen ilk araştırmacı
Roman Ingarden’dir. İngarden’e göre edebî eser:
1) “Kelime sesleri” ve onlara dayanarak meydana gelen ve
daha yüksek bir basamağı gösteren ses yapıları
2) Farklı derecelerdeki anlam birlikleri tabakası
METİNLERARASILIK KURAM
3) Farklı şematik görüşler tabakası

● 1960’lı yıllarda Julia Kristeva, 4) Tasvir edilen şeylerin (nesne, insan ve olaylar)
Roland Barthes gibi yapısalcı alınyazılarının tabakası
araştırmacılar tarafından
oluşturulmuştur.
● Edebî eserlerin orijinalliği
düşüncesinden hareket etmiş ve
mukayeseli edebiyatın da doğmasına
zemin hazırlamıştır.
● Edebi metinlerin hiçbirinin daha
önce söylenmemiş, orijinal ve yeni
olduğuna inanmazlar. Onlara göre edebî metin,
kendisinden evvelki eserlerden izler taşırdığını söyler.
● Alıntı, gönderge, anıştırma, gülünç dönüştürme,
öykünme, kolaj, brikolaj, palampsest gibi tekniklerle
metnin ilişki kurduğu diğer metinlerin açığa çıkarılması
sağlanır. Zira eserin kendi özellikleri belirirken, başka
eserlerle olan münasebetleri muhakkak anlatılmalıdır.
● Her eser, bir bakıma kendisinden evvelki eserlerin
mahsulüdür.
● Son yıllarda postmodern romanda montaj, pastij gibi
tekniklerde kullanılır.

ONTOLOJİK KURAM

● Nicolai Hartmann’ın kurduğu ve


geliştirdiği bu yeni felsefe anlayıştır.
● Ontoloji, sanat eserini de bir varlık
olarak kabul eder. Bu var olanın
tabakalarını incelemek de ontolojinin
işidir. Fakat sanat eserinin varlığı
gerçek varlıkla aynı konumda değildir.
Bir dağ ile dağın resmi aynı varlık
kategorisine girmez. Doğaya ait bir
nesne sanat nesnesi haline gelince
gerçekliği değişir. Örneğin Fatih Sultan Mehmet’in kendisi
tarihçiler tarafından inceleme konusu yapılabilecekken,
portresi hakkında ressamlar inceleme yapabilir. Bu
bakımdan sanatın gerçeği ile hayatın gerçeğinin bilgisi
farklıdır.
Kuramın en bilinen temsilcileri Roman Jakobson, Boris
KONU KAVRAMA TESTİ Eyhenbaum, Juri Tinyanov, Viktor Şklovski ve Boris
Tomaşevski’dir. Başlangıç aşamasında fütürizm akımından
da etkilenilmiştir. Edebi eserin değerlendirilmesinde,
1. Aşağıdaki kuramlardan hangisi dışa dönük bir kuram tamamıyla eserin biçimsel yapısına odaklanılması
değildir? gerekliliğini ve bu sayede, sanatsal bir yaratım olan eserin
incelenebileceği görüşünü benimsemişlerdir. Bunlar
A) Yansıtma
edebiyatla hayatın kesinlikle birbirinden ayrılması
B) Tarihi eleştiri görüşünü savunmuştur.
C) Marksist eleştiri 4. Bu metinde tanıtılan kuram aşağıdakilerden hangisidir?
D) Arketip eleştiri A) Rus Biçimcileri
E) İzlenimci B) Arketip eleştiri
C) Tarihi eleştiri
Sanat eserinde en önemli işlevlerden birisi olarak estetik D) Psikanalitik kuram
zevk verme işlevi kabul edilir. Okurun eserden aldığı hazzı
E) Yeni Eleştirici kuramı
öne çıkarır. A. Richards tarafından savunulan bir görüştür.
Edebiyatın dış dünya ve bilgi kavramıyla ilgisi olmadığı
görüşüne dayanır.
2. Bu metinde tanıtılan kuram aşağıdakilerden
hangisidir?
I. Biçimcilik Kuramı
A) Duygusal etki kuramı
II. Psikanalitik Kuram
B) Alımlama estetiği
III. Alımlama estetiği
C) Fenomenolojik kuram
IV. Yeni Eleştirici Kuramı
D) Hermenötik kuram
V. Yapısalcılık Kuramı
E) Anlatımcı kuram
5. Yukarıda numaralanmış kuramlardan hangileri eser
merkezli edebiyat kuramlarıdır.
A) I- II- III B) II- IV- V C) I- IV-V D) III- IV - V
E) II - III- V
Bu kuramda her zaman temel amaç metni doğru anlamak
olmuştur. Zira ilk başta kâinatı bir kitap gibi okumaya ve
anlamaya çalışan insanoğlu daha sonra ilahi varlık
tarafından gönderilen mesajları okumaya ve anlamaya
çalışır. metinlerin ve dünyada anlamlandırılmayı bekleyen
imgelerin birden fazla anlam taşıdıklarını ifade eder. Yansıtma kuramına karşıdır. Kurama göre konu ve biçim bir
Özellikle kutsal kitapların okumalarında kullanılan bu bütün oluşturduğunda estetik duygu uyandırır. Edebî eser,
metod, metnin bir görünen anlamı olduğunu bir de daha benzeri doğada, sosyal çevrede ve hatta insanın iç
alt bir katmanda bâtınî bir anlamı olduğunu ifade eder. dünyasında bulunmayan özgün bir nesnedir Edebî eseri
incelemek için kendisi yeterlidir, kendisinden başka bir
3. Bu metinde tanıtılan kuram aşağıdakilerden şeye ihtiyaç yoktur. Eserin düşünce yönü onun estetik
hangisidir? değeri için bir anlam ifade etmemektedir.
A) Duygusal etki kuramı 6. Bu metinde tanıtılan kuram aşağıdakilerden hangisidir?
B) Alımlama estetiği A) Biçimcilik kuramı
C) Fenomenolojik kuram B) Arketip eleştiri
D) Hermenötik kuram C) Tarihi eleştiri
E) Anlatımcı kuram D) Psikanalitik kuram
E) Yeni Eleştirici kuramı
Edebî eserin değerlendirilmesinde, tamamıyla eserin Dışa dönük edebiyat kuramlarındandır. Benimsediği
biçimsel yapısına odaklanılması gerekliliğini ve bu sayede, yöntem edebiyat eserindeki kökeni araştırmaktır. Amaç
sanatsal bir yaratım olan eserin incelenebileceği görüşünü eser vasıtasıyla insanlığın ölümsüz sembollerini ortaya
benimsemişlerdir. Uğraştığı sorun ve yöntem ile özerk bir çıkarmaktır. Eseri oluşturan öğelerden birini açığa
bilim olan edebiyatın nesnesi edebi olmaktır. çıkarması ve eserin kendi dışındaki önemli kültür
kaynaklarından birisi ile ilişkisini belirlemeye ve bir bakıma
7. Bu metinde tanıtılan kuram aşağıdakilerden hangisidir?
metnin arka planını keşfetmeye yaraması nedeniyle
A) Rus Biçimcileri dikkate alınması gereken bir yaklaşımdır.
B) Arketip eleştiri 10. Bu metinde tanıtılan kuram aşağıdakilerden
C) Tarihi eleştiri hangisidir?
A) Yansıtma kuramı
D) Psikanalitik kuram
B) Tarihi eleştiri
E) Yeni Eleştirici kuramı
C) Marksist eleştiri
D) Arketip eleştiri
E) İzlenimci eleştiri
Yirminci yüzyılda Nicolai Hartmann’ın kurduğu ve
geliştirdiği bu yeni felsefe anlayışı var olanı ve varlığın
bütününü kendine konu olarak alır. Var olan ve varlık
nedir? Varlık tarzları, varlık tabakaları ve varlık kategorileri
nedir? soruları onun özellikle araştırdığı, üzerinde durduğu Aristo’nun “mimesis” kavramından adını alan bu kuramın
birtakım ana ve temel sorunlardır. temel ilkeleri de yine Aristo’nun Poetika‘sında yer alır.
Platon’un Devlet diyalogunda kullanılmıştır. Platon bu
8. Bu metinde tanıtılan kuram aşağıdakilerden
eserinde ressamın ve tragedya şairinin yaptığı işi, dünyaya
hangisidir?
bir ayna tutmak olarak ifade etmiştir.
A) Metinlerarasılık kuram
11. Bu metinde tanıtılan kuram aşağıdakilerden
B) Arketip kuram hangisidir?
C) Feminist kuram A) Yansıtma kuram
D) Psikanalitik kuram B) Arketip kuram
E) Ontolojik kuramı C) Ontolojik kuram
D) Hermenötik kuram
Toplumsal yaşam ve insan deneyimi hakkında, kadın E) Feminist kuram
merkezli fikirler sistemidir. Toplum içindeki kadınların
durumu ve toplumsal dünyayı kadınların görüş açısından
betimlemek bu kuramın başlangıç noktasıdır. Bu kuramın
önemli örnekleri Simone de Beauvior’ın "Kadın" adlı yapıtı
Saussure’ün yüzyılın başlarında dil bilime uyguladığı
ile Kate Millet’in "Cinsel Politika ve Kadın “yazarların neden
yöntem ve görüşlerini edebî eserlere uygulayan bir
az olduğunu irdeleyen Virginia Woolf’un "Kendine Ait Bir
kuramdır. Kurama göre, edebî eserler dış gerçeklikten
Oda" adlı eserleridir.
bağımsız ve kendine göre kuralları olan bir sistemdir. Bu
9. Bu metinde tanıtılan kuram aşağıdakilerden nedenle de eser, yazardan ve okurdan bağımsız olarak ele
hangisidir? alınmalıdır.
A) Metilerarasılık kuram 12. Bu metinde tanıtılan kuram aşağıdakilerden
hangisidir?
B) Arketip kuram
A) Yapısalcı kuram
C) Feminist kuram
B) Biçimcilik
D) Psikanalitik kuram
C) Marksist eleştiri
E) Ontolojik kuramı
D) Arketip eleştiri
E) Feminist kuram
Bu kuramda, edebiyat ve sanat nedir sorularına; yazarın Gustave Lanson tarih metodu yoluyla edebiyat
yaşadığı zaman, bulunduğu çevre, aldığı eğitim, psikolojisi, araştırmaları yapmıştır Edebiyat araştırmacısının yapması
içinde bulunduğu sosyal ve siyasi ortam gibi yazarı yazmaya gereken birisi yayımlanmamış ya da yayımlanıp unutulmuş
götüren etmenler bağlamında yanıt aranır. Sanatçının edebiyat metinlerini, eksik kusurlu olup olmamasına
yaratma eylemini, bilinçaltı kaynaklarına dayanarak bakmaksızın gün yüzüne çıkarmaktır. Akademik
açıklamayı tercih etmiştir. çalışmaların önemli bir kısmını edebiyat tarihi çalışmaları
alır. Bu çalışmalar metnin doğru bir biçimde gün yüzüne
13. Bu metinde tanıtılan kuram aşağıdakilerden
çıkarmasını sağlamaktan başlayarak yazar ve çevresi ile
hangisidir?
ilgili bilgilerin toplanması dönemlerin edebiyatı etkileyen
A) Arketip eleştiri olayların değerlendirilmesi ve nihayet edebiyat tarihinin
bütüncül bir biçimde belirlenmesini amaçlar. Fransa’da
B) Ontolojik kuramı
‘üniversite eleştirisi’ Türkiye de Fuat Köprülü temsil eder.
C) Marksist eleştiri
16. Bu metinde tanıtılan kuram aşağıdakilerden
D) Psikanalitik kuram hangisidir?
E) Feminist kuram A) Rus Biçimcileri
B) Arketip eleştiri
“Edebiyatın işlevi nedir?” sorusuna bu kuram, okura zevk C) Tarihçi eleştiri
verme, estetik duygu ve heyecan uyandırma olarak cevap
D) Psikanalitik kuram
verir. Kurama göre dil göndergesel ve duygusal işlevde
kullanılır. Edebî eserler bilgisel değildir, içeriğinde E) Yeni Eleştirici kuramı
söylenenlerin doğru olması gerekmez. Yazındaki doğruluk,
eserin kendi içinde tutarlı olması ile sınırlıdır.

14. Bu metinde tanıtılan kuram aşağıdakilerden


hangisidir? Bu kurama göre sanat ile ekonomik yapı arasında sıkı bir
bağ bulunmaktadır. Üretim-tüketim ilişkileri sınıfsal
A) Duygusal etki kuramı
çatışmaların temelini oluşturur. Bu durum bir toplumdaki
B) Alımlama estetiği üst yapıyı belirler. Edebiyat da bir üst yapı kurumudur.
Edebiyat eseri de sınıf çatışmalarının bir aracıdır.
C) Fenomenolojik kuram
D) Hermenötik kuram 17. Bu metinde tanıtılan kuram aşağıdakilerden
hangisidir?
E) Anlatımcı kuram
A) Yansıtma eleştiri
B) Tarihi eleştiri
C) Marksist eleştiri
Herhangi nesnel bir ölçüt öne sürmeksizin eleştirmenin,
D) Arketip eleştiri
okurun eserle kurduğu öznel ilişkiyi okuma yöntemi olarak
benimser. En önemli temsilcisi Anatola France’dır. E) İzlenimci eleştiri
Eleştirmen eser hakkında konuşurken kendinden söz eder.
Öznelliği nedeniyle bu yöntemi denemenin bir türü olarak
kabul etmek doğrudur. Ülkemizdeki temsilcisi Nurullah
Ataç’tır.
15. Bu metinde tanıtılan kuram aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Yansıtma eleştiri
B) Tarihi eleştiri
C) Marksist eleştiri
D) Arketip eleştiri
1-E 2-A 3-D 4-A 5-C 6-E 7-A 8-E 9-C 10-D
E) İzlenimci eleştiri 11-A 12-A 13-D 14-A 15-E 16-C 17-C 18- 19- 20-
Her şey araya giriyor, aradan çıkıyor
DENEME - 1
Arada çocuklar doğuyor, buyuyor, yürüyor
Arada evler, evlenmeler, ölümler duruyor
Çocuklar, bugün dersimizde 2. Meşrutiyet Dönemi’nde Arada yaz kış bahar, dünya donuyor
kalem oynatan bir yazarımızı anlatayım size: Yazarımız
kendine özgü davranış ve karakteri olan biridir. Yazdığı bir
eserle ilgili bir gün mahkemeye düşer ve ilginç bir savunma Aşklar arada, Tanrının büyük bağışı
yapar: “Romanım kritik bir romandır. Burada tescim edilen
Ferhat'lar, Kerem'ler çöllerde, odalarda
şahısların kendilerine mahsus birer tipleri vardır. Söz
söyleyen bir delidir. Yapan yarım delidir. Delinin hareketi Bir anlamı var elbet
akıllının ağzından söylenmez, belki delice yazılır benim gibi.
Boşuna mı yanmışlardı?
Bu benim kırk beşinci romanım. Popüler bir romancıyım,
halkın ağzındaki her söz benim romanımda canlanıverir.
Bazı yazarlar gibi teknik unsurları hiçe sayıp değişik roman Hiç mi serin rüzgârlar esmiyor
yazmadım. Evet, delileri, kaynanaları yazdım ama sosyal
çevrenin bana sunduğu kötü olayları da yazdım. Kötü varsa Hep mi kızgın yazlardayız, baharlar arada
yazmak suç mudur? Aptallık, cahillik, cinsi sapıklık, aşırı Mevsimi
ihtiras ve şöhret düşkünleri benim romanlarımda hayat
buldu. O yüzden benim vakalar roman tekniğinin sunduğu Yaprak kımıldamıyorsa
imkandan gelmez, romandaki sosyal tenkidin tabiiliğinden Behçet Necatigil
gelir.”
3. Bu şiir, aşağıdaki kazanımların hangisini
1. Dersine bu şekilde giriş yapan bir Türk dili ve edebiyatı gerçekleştirmek için kullanılmaz?
öğretmeni, aşağıdaki yazarlarından hangisini anlatmaya
çalışmıştır? A) Şiirdeki mazmun, imge ve edebî sanatları belirleyerek
bunların anlama katkısını değerlendirir.
A) Hüseyin Rahmi Gürpınar
B) Şiirdeki açık ve örtük iletileri tespit eder.
B) Nabizade Nazım
C) Şiirde ahengi sağlayan unsurları belirler.
C) Samipaşazade Sezai
D) Şiirde millî, manevi ve evrensel değerleri bulur.
D) Halit Ziya Uşaklıgil
E) Şiirde Klasik şiirin mazmun dünyasını tespit eder.
E) Ahmet Mithat Efendi

2. 2018 Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Programı'yla ilgili


olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? 2018 Ortaöğretim Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim
Programı'nda dört temel dil becerisinin yanı sıra
A) İslamiyet öncesi Türk edebiyatından seçilen metinlerin öğrencilere kazandırılması hedeflenen yeterlilik ve
günümüz Türkçesine çevrilmez, anlamı bilinmeyen beceriler de belirlenmiştir.
kelimeler sözlük içinde verilir.
4. Aşağıdakilerden hangisi bu yeterlilik ve beceriler
B) Türk Dili ve Edebiyatı derslerinde dil bilgisi çalışmaları, arasında yer almaz?
öğrencilerin temel eğitimden edindikleri bilgilerden
hareketle ünitelerdeki ilgili metinler üzerinde A) Yaratıcı Düşünme
yaptırılacaktır. B) Yansıtmacı Düşünme
C) Kazanımlarla ilgili belgesel ve film gibi materyallerden C) İletişim ve İş birliği
yararlanılmalıdır.
D) Görsel Okuryazarlık
D) Her kitabın sonunda kitap içerisinde geçen edebiyat
terimlerinden oluşan bir sözlük yer almalıdır. E) Medya Okuryazarlığı

E) Bir sınıfta aynı sanatçıdan, farklı türlerde olmak


koşuluyla, en fazla iki metin alınabilir.
Son dönemde kuralsızlığı anti roman akımında; klasik 9. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde öğrencilerine roman
romanda önemli olan olay, zaman, mekan, kişiler tamamen çeşitleri anlatan öğretmen, aşağıdaki metni sınıfa
önemini yitirir. Yeni Roman kahramanı eserlerde sürükleyeci getirmiştir:
bir hayatı yoktur, kesiktir bazen yok olur… Kronolojik
“Başında Mevlevî külâhı ve üstünde etekleri açılmış
sıralamaya uymayan zaman, kahramanın yardımcı olur
tennuresi ile semâ ediyor, bir kolunu yukarı açmış dönüp
psikolojik sıkıntıları aktarmada. Yazarın parçalanmış iç
duruyordu. Ama hayâletin asıl korkunç tarafı,gövdesi
dünyası romanın atmosferine bu parçalanmaya uygun bir
döndüğü hâlde, kafasının sabit kalması, delici bakışlarını bir
dille yansıtan insan alınır. İşte Yeni Roman’da kahramanın
an olsun bekçiden ayırmamasıydı. Semâ ederken çevreye
amacı toplumu düzeltmek, okuyuculara bilgi vermek
mavi bir nûr yayıyor ve ince dudaklarındaki kıvrıma bakılırsa
değil;bireyin ve dünyanın varoluşunu anlamlandırmak,
belki de adamcağıza ürkütücü bir şekilde gülüyordu. Ayrıca
insanın kuyu gibi derin olan psikolojisini anlatmayı hedefler.
fânilerin tersine, ciğerlerine hava değil de cehennemin kızıl
5. Dersinde bu metni kullanan Türk dili ve edebiyatı alevini çektiğinden olsa gerek, burun deliklerinden çıkan
öğretmeni, öğrencilerine Yeni Roman anlayışı için aşağıdaki kıpkırmızı iki alev huzmesi, her nefes alışında ve verişinde
roman kahramanlarından hangisini kullanamaz? şavkıyordu.
A) Hayri İrdal 8. Bu parçadan hareketle öğretmenin anlattığı roman çeşidi
aşağıdakilerden hangisidir?
B) Zebercet
A) Tarihî roman
C) Cıngıl Nuri
B) Gotik roman
D) Çolak Salih
C) Fantastik roman
E) Şeküre
D) Tahlil roman
E) Tezli roman

Bayram Öğretmen, 12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde


postmodern romanın ögelerini anlatırken Latife Tekin’in
Sevgili Arsız Ölüm adlı romanından bir bölümünü örnek
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni ünlü yazarların nasıl
olarak verir ve şöyle der: Romanda yazar, Gabriel Garcia
öykü yazdıklarına dair söyleşilerini bulup sınıfa getirir:
Marguez’in “Yüzyıllık Yalnızlık” romanını konu açısından
örnek almıştır. Latife Tekin, Gabriel Garcia Marguez’in ELEŞTİRMEN: “Öykülerinin konusunu nasıl belirliyorsunuz?”
romanını önce büyülü gerçeklik akım noktasından sonra
I.YAZAR: “ Hikâyelerim şehir hayatının mahalle içlerine ve
onun tematik gücünden faydalanır. Böylece bir metinden
fakir semtlere doğru yol almış tiplerden kuruludur. Genellikle
yeni bir metin kurgulamış olur.
bunlar, anormal tiplerdir ve zavallı insanlardır. Aşk, bu
6. Buna göre Bayram Öğretmen, postmodern anlatının hikâyelerde ikinci planda kalır. Romanda yaptığım
hangi özelliğini vurgulamak istemiştir? sadeleşmeyi sonradan hikâyelerimde de yaptım. Bir
Muhturanın Son Yaprağı gibi ferdin iç dünyasında yaşadık
A) Montaj
diyebilirim”
B) Bilinç akışı
C) Parodi
II. YAZAR: “Benim öyküm bir resimdir; incecik, şırıl şırıl akan
D) Özetleme bir derenin yanı sıra kıvranan yayların üstünde dumanı tüten
eski bir tren gibidir Bir Anadolu kasabasıdır. Geçmiş ve
E) Leitmotiv
geleceğe açılan pencerelerde cümlelerden örülmüş mavi
kanatlı kuş, bir tavır, bir duruş, beyhude ömürlerimize
dokunan güzide derviş gibi bulurum onları.”
9. Soruya cevap veren yazarlar, sırasıyla aşağıdakilerden
7. Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeninin, dersinde saf(öz)
hangileri olabilir?
şiirinin özelliklerini yansıtan şiirlere örnek olarak
aşağıdakilerden hangisini vermesi uygun değildir? A) Halit Ziya Uşaklıgil - Mustafa Kutlu
A) Otuz Beş Yaş B) Mehmet Rauf – Oktay Akbal
B) Haziranda Ölmek Zor C) Halit Ziya Uşaklıgil – Rasim Özdenören
C) Olvido D) Ahmet Mithat Efendi – Mustafa Kutlu
D) Sebil ve Güversin E) Ahmet Mithat Efendi – Rasim Özdenören
E) Bursa’da Zaman
● Anası felçli eliyle her işten dönüşte onu okşayacak, 12. Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeninin, Maviciler şiirini
fırından alıp getirdiği sıcacık ekmeğe hayranlıkla bakacak, işlerken aşağıdakilerden hangisini konuya uygun bir örnek
koklayacaktı fırından çıkmış yeni ekmeği, oğlunun güzel olarak vermesi beklenir?
yüzüne ve aydınlık gözlerine dalarak. Böylece Haliç’in kokulu, A) an gelir
pis havasını ve işsizliğini de unutacaktı.
ömrünün hırsızıdır
Yaşar Kemal
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
● Basık tavanlı, arka duvarı toprağa gömülü odada
hayalleri yasaklanmış
yatıyorum. Karalık da olsa koridorun bitimindeki daha geniş
odanın önünde uzanan görünümü de algılıyorum. Yıllarla
yükselmiş, başka başka biçimler oluşturan çam ağaçlarını,
B) Ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın
eski tahta evleri düşünüyorum vazgeçemiyorum.
ellerini bir tutsam ölsem
Tezer Özlü
böyle uzak seslenmese
10. Aşağıdakilerden hangisi bu parçaların birlikte kullanılma
amaçlarından biri olamaz? ben bir şehre geldiğim vakit
A) Metinlerdeki anlatıcıların farklı bakış açılarını belirlemek o başka bir şehre gitmese
B) Metinlerdeki benzer çatışma ögelerini bulmak
C) Durum hikâyesi ile ben merkezci hikâyesini karşılaştırmak C) Herşey bir ilkle başlar:
D) Etkilendikleri sanat akımlarını ortaya koymak Şiir bir sözcükle
E) Dönemin sosyal ve kültürel hayatını karşılaştırmak Aşk bir dokunuşla
Gelecek bir adımla.

D) Bir çığlığın içinde yakalıyorum seni


Kahvecinin kendisi sevimsiz bir adamdır. Kahveciden çok, Kaç kez İstanbulsu,
ters bir devlet memuru hüviyeti taşır. Hastalıklı olmasa,
Parıldayan, ısıtan, yakan bir alev gibi.
doktorlar fazla yorulmamasını sağlık vermemiş olsalar,
dünyada kahveci olmazdı zaten. Tersine, ben bütün Üstünde uzun, pis, yalnız sokakların yağmuru..
ömrümce iyi bir kahve bulamadığım için kahveci
olamamışımdır. Bir kır kahvesi, bir köyün kahvesinin üç beş
gediklisi.. Bundan güzel bir ömür mü olur, elli altmış senelik E) Ben ki her nisan bir yaş daha genç
yaşama bundan güzel başlar ve biter mi?
Her bahar biraz daha aşığım
Ağaçtan ağaca serilmiş beyaz çamaşırlar bu kadar durgun,
Korkar mıyım?
güneşsiz, ıslak bir şekilde ılık havada hiç kurumayacaklar. Bu
kedi, tahta masanın üstüne çıkmış, köpeğime durmadan Ah, dostum, derdim başka
homurdanacak mı? Sandalyenin üstündeki vişneçürüğü
rengindeki delik çoraplar... Asmanın yaprakları daha
yemyeşil. Bizim bahçedeki kurudu bile.
10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersine giren Hilâl Öğretmen,
anı türünün Cumhuriyet Dönemindeki örneklerini anlatmak
11. Bu parça aşağıdaki kazanımlardan hangisini
istemektedir.
gerçekleştirmek amacıyla kullanılamaz?
13. Buna göre öğretmenin dersinde aşağıdakilerden
A) Metnin mekân ve zamanın özelliklerini belirler.
hangisini kullanması beklenmez?
B) Metnin durum öyküsü olduğunu tespit eder.
A) Falih Rıfkı Atay - Çankaya
C) Metin kahraman anlatıcının bakış açısıyla yazıldığını
B) Ahmet Hamdi Tanpınar - Beş Şehir
belirler.
C) Beşir Ayvazoğlu - Defterimde Kırk Suret
D) Anlatım tekniği iç çözümleme ve bilinç akışını tespit eder.
D) Oktay Akbal - Şair Dostlarım
E) Metindeki anlatım biçimlerinin işlevlerini belirler.
E) Rıfat Ilgaz - Yokuş Yukarı
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeninin öğrencilerine vermiş Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, tiyatro metinlerinde
olduğu performanz ödevinin “görev” kısmı şu şekildedir: yapı ve tema incelemesi için aşağıdaki üç içerik eleştirisini
sınıfa getirmiştir:
I. Eserde, para-namus çatışması yaşayan bireyin durumunu
Sonbahar benim kitap mevsimimdir. Kasım ayında İstanbul
ve maddi imkânlardan vazgeçmeyi göze alamayan insanların
Tüyap Kitap Fuarı’na gittim. Fuarda standların birinde
namus söylemlerinin samimiyetsizliğini ortaya konmaktadır
dikkatimi bir roman çekti. Kitabın arka kapak yazısını
ve sıradan bir memur, bir arkadaşı tarafından ikna edilerek
okudum ve kitabı bırakamadım. Kitabı o gün aldım ve eve
İstanbul'a gider. Bu değişim onun hayatını olumsuz etkiler.
gidip sabaha kadar okuyup bitirdim. Kitabın lezzetinin
Yazar bu oyununu romanlarında da verdiği küçük bir Anadolu
peşine düştüm; aynı romancının başka kitabını almak için
kasabasından İstanbul’a gidişin yarattığı tavmayı vermeye
yine fuara gittim ve kitabını aldığım yazar, okuyucularla
çalışır.
söyleşi yapıyordu. Hayran kaldığım yazara hem kitabıyla ilgili
hem de üslubu ile ilgili sorular sormaya başladım: II. Eser yazarın en tanınmış oyunudur. Dört perdeden oluşan
eser, bir kalenin kahramanca savunulması anlatılır. Oyunda
● Romanda göç sorununu anlatırken dönemin siyasi
kahramanlar tek boyutlu verilir ve yazarın yaşarken
olaylarını yoğun mu işlediniz?
görebildiği tek oyunudur. Yazarın belki de çaresizliğine umut
● Bazı yerlerde siz de kahramanla konuşuyorsunuz hatta olan “kıyamet mi kopar?..” leitmotivi eserin kurtarıcı sesi
romanın yazılış serüvenini anlatıyorsunuz, kahramana niçin olmuştu.
omuz veriyorsunuz sürekli ?
III. Eserde Amerikan kültürü ve beyin sömürüsü eleştirisi
● Romanda kahramanın Freud’dan etkilenip bilinçaltına yapılır. Doğu mistizmi ve Amerikan kapitalizminin karşıtlığını,
yönelmesi kurguda sıkıntı yarattı mı? dehşet verici bir olayla, ancak mizahi bir dille anlatan
oyunumuz, sözde "uygar" olan kapitalist Amerikan
● Bazı bölümlerde otobiyografik yönler hissettim, doğru
toplumunun ikiyüzlülüğünü çarpıcı bir öykü ile ortaya koyan
mu?
bir kara komedidir ve oyun absürt özellileri de barındırır.

14. Bu görevde aşağıdaki kazanımlardan hangisinin


Görüşleri kronolojik olarak anlatmak isteyen öğretmenin
ölçülmesine yönelik bir soru bulunmamaktadır?
bu metinleri hangi sırayla işlemesi gerekir?
A) Metinde edebiyat, sanat ve fikir akımlarının yansımalarını
A) II - III - I
değerlendirir.
B) III - II - I
B) Yazar ile metin arasındaki ilişkiyi değerlendirir.
C) I - II - III
C) Metindeki anlatım biçimleri ve tekniklerinin işlevlerini
tespit eder. D) II - I - III
D) Metindeki çatışmaları belirler. E) III - I - II
E) Metnin tema ve konusunu belirler.
DENEME - 2
Tanzimat Dönemi ve Servetifünun Dönemlerinde aydınlar iki
grupta toplanır: Birincisi medeniyetçi aydınlar, eserlerinde
alafranga ve züppe tiplerle örülü olay kurarlar. Bunlar
Türk şiirinde hemen hemen her dönem hayal âlemine Batılılaşmayı sadece giyimde ve söz arasına birkaç Fransızca
sığınarak kaçmak imajı çok yoğun işlenir. Bunalan insanın iç kelime katarak konuşan aydınlardır. Batı’yi iyi bilir ama millî
sıkıntılarıyla beraber her zaman düşüncesini istila eden kaçış özelliklerini kaybetmiş, toplumdan uzaklaşmış tiplerdir.
fikri bizde ilk defa Servetifünûncuların Yeni Zelanda'ya İkincisi ise sentezci aydınlar, bunlar Avrupa’da eğitim almış,
gitmek isteğiyle başlar. O dönem sanatçısı, Tevfik Fikret'in orayla hemhal olmuş aydınlardır. Aynı zamanda Doğu’nun
şehirden uzak tabiatla iç içe kaçtığı "Aşiyân-ı dil"i ve kültürel değerlerini benimsemiş ve kendi kültürel kodlarını
Haşim'in özlemini kurduğu "O Belde” izler. Cumhuriyet unutmamış aydınlardır.
Dönemi’nde de birçok şairde görmekteyiz bir yerlere kaçarak
sığınmayı. 2. Buna göre aşağıdaki romanlardan hangisi sentezci bir
aydının kaleminden çıkmış olabilir?
1. Aşağıdaki dizelerden hangisi bu parçadaki açıklamaya
örnek gösterilebilir? A) Araba Sevdası

A) Ne hoş ey güzel Tanrım ne hoş B) Şıpsevdi

Maviliklerde sefer etmek C) Felatun ve Rakım Efendi

Bir sahilden çözülüp gitmek D) Turfanda mı Turfa mı?

Düşünceler gibi başıboş kaybolmak E) Aşk-ı Memnû

B) Mâzî… O şimdi gölge iken şimdi zî-hayât


Bir cism olan; o şimdi ölen, şimdi canlanan
Mevcûd; evet, o dalga, o girdâb-ı hâtırat Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, öğrencilere Halit Ziya
Uşaklıgil’in” Kırk Yıl” adlı anı kitabından aşağıdaki bölümü
İnsan niçin nedir?... Evet, insan ki doğmadan okur:
C) Gitsem de her yerde biraz vardır “Bunu başka türlü tasavvur ederdim. O zamanın hayatından,
Hatırda zamansız bir plak idaresinden, memlekette teneffüs edilen zehirle dolu
havadan muztarip, marizî bir genç, hulâsa devrin bütün
Bir otel kapısı, biraz istasyon hayâlperest yeni nesli gibi bir bedbaht tasvir etmek isterdim
Vardır o seninle birlikte olmak ki ruhunun bütün acılarını haykırsın, coşkun bir delilikle
çırpınsın ve bütün emelleri parmaklarının arasından kaçan
D) Parmaklarımdan dökülünce ekmek gölgeler gibi silinip uçunca o da gidip kendisini, ölmek için
güvercinler gelip öpüyor nimetleri saklanan bir kuş gibi, karanlık köşeye atsın. Bu gençte bir aşk
yıldızı, bir de sanat hülyası olacaktı ve bunların arasında bir
ama kaldıramıyorlar sarhoş gibi yıkıla yıkıla o duvardan bu duvara çarpa çarpa
pencere önü heybetimi benim geçip gidecek, nihâyet bir kovukta sinip can verecekti.

E) Tanrının sevgili kuluymuş, Dersin sonunda öğretmen, öğrencilerine bu anısında yazar


hangi eserinden bahsettiğini söyler.
Muhtaç olmadan öldü.
3. Buna göre öğretmenin derste anıdan hareketle bulduğu
Ama gözleri yine kapıdaydı, eser aşağıdakilerden hangisidir?
Belliydi birini beklediği. A) Ferdi ve Şürekâsı
B) Bir Ölünün Defteri
C) Mâî ve Siyah
D) Aşk-ı Memnû
E) Kırık Hayatlar
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, birleşik fiillerin yazımı Bir söyleşide “kari (okuyucu) kimdir?” sorununa ünlü şair
konusunu işledikten sonra bir izleme ve biçimlendirme şöyle cevap verir:
uygulaması yapmıştır. Uygulamada yer alan sorulardan biri
Ahmet Haşim’in “Kari bu kitabın gecesinde / Mehtabı
de şu şekildedir:
seninçin yere serdim diye, yaşayanlardan fazla ölülerin
Aşağıdakiler cümlelerde yer alan birleşik fiillerden hangisinin raksına mahsus uhrevi bir manzara çizerek hitap ettiği
yazımı yanlıştır? bilinmez ruhlar mı? Ya, kendi kendisine “Kari nedir?” diye
sorup da “Sanatkârın duvardaki gölgesinden başka ne
A) Oyunun kurallarını bozan oyuncular müsabakadan
olabilir!” cevabını veren Necip Fazıl’ın gölgesi mi? Yoksa
menedildi.
Baudelaire’in “Riyakâr kardeşim,” diye çağırdığı mı? Nedir?
B) Mahkeme kararına yaptığı itiraz dün itibariyle reddolundu. Onu ben de bilmiyorum. Bildiğim saflıkta saf kalmak isteyen
insanlardan oluştuğumuzdur.”
C) Soruları çözmeden onları oldu bittiye getirmek en büyük
hatadır. 6. Bu parçadaki şiir görüşleri aşağıdaki şairlerden hangisine
ait olabilir?
D) Son dönem sanatçıları lafla peynir gemisi yürümez deyimini
duymamış gibi davranıyor. A) Nazım Hikmet Ran
E) O da ateş parçası gözlerle bakan ufacık, yürekli bir gençti.
B) Ahmet Muhip Dıranas
C) Faruk Nafiz Çamlıbel
4. Uygulama sonrasında öğrencilerin büyük çoğunluğunun D) Cemal Süreya
A seçeneğini işaretlediğini gören öğretmenin yapması
gereken aşağıdakilerden hangisidir? E) İlhan Geçer

A) Kazanımlara uygun uygun yeni soru kalıbı kullanmalıdır.


B) Değerlendirme çalışması başarılı olmuştur, sonraki konuyu
işlemelidir.
C) Birleşik fiillerin yazımı ile ilgili ayrıntıları yeniden gözden Fikir ve sanat hayatında kaynaklarda Paris öncesi ve sonrası
geçirmelidir. olmak üzere iki farklı eğilim onu Türk şiirinde mihenk taşı
D) Birleşik fiiller içinde yer alan deyimlerin üzerinden haline getirmiştir. Fransa’da Albert Sorel’in derslerine devam
yeniden geçmelidir. ederken benimsediği “tarih ortasında Türklüğü aramak ve
bulmak” anlayışı içinde, aynı ekole bağlı Fransız tarihçisi
E) Uygulamasını tek bir doğru cevabı olan soru kullarak Camille Julien’in, “Fransız milletini bin yılda Fransa toprağı
tekrarlamalıdır. yarattı” görüşünden hareketle “1071’den sonra Anadolu’ya,
sonra Rumeli’ye, daha sonra İstanbul’a yerleşerek yepyeni ve
yaratıcı bir millet olduğumuz” tezini ortaya atmıştı. Bu tarih,
sanat ve kültür milliyetçiliği yerli ve millî kaynaklara dayanan,
millî hayatı yaşanmakta olan zaman ile geçmişte arayan ve
onu Türk tarih ve coğrafyasının içinde değerlendiren yeni bir
10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde fabl türünü işlemek anlayıştı. Dergâh dergisinde yayımlanan yazıların “Evine
isteyen Semra Öğretmen, fabl özellikli edebî metinleri Dönen Adam” büyük bir kısmında, bu bilinci tarih ve
EBA’dan bulup incelemelerini ister. mitolojide arar .
5. Buna göre öğrencilerin bulduğu eserlerden biri değildir? 7. Bu parçada söz edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mantıku't- Tayr- Feridüddin Attar A) Yahya Kemal Beyatlı
B) Martı - Jonathan Livingston B) Recaizade Mahmut Ekrem
C) Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupéry C) Necip Fazıl Kısakürek
D) Hayvan Çiftliği - George Orwell D) Ziya Gökalp
E) Şeker Portakalı - Mauro De Vasconcelos E) Abdülhak Hamit Tarhan
Korku salardı inceliğin acıman tevazuun Yakup Kadri “Kiralık Konak” romanında kişileri semboller
aracılığıyla dönemi ve dönem tiplerini psikolojik özellikleriyle
Dünya ve insan çıkmazlarına yumuşak bakışın
iyi çizer. Mesela ---- babasından kalmış serveti gençliğinden
beri oldukça büyük bir ihtimamla idare ve muhafaza eden,
düzenli ve müşfik bir insan olarak tanıtılır. devlet ve devlet
Nur sarnıçları ballar koydun çöllere ruh eşiklerine
adamlarına karşı saygısını emekli olduktan sonra da devam
Senden kaynıyordu yine sana kapılıyor ırmakların ettirir. Bu özellikleriyle asırlardan beri süregelen bir kültürün
temsilcisi olarak okuyucunun dikkatine sunulur ve konakla
Osmanlıyla bütünleştirilir. Diğer taraftan bu kahramanımızın
Sura vardıkça gövdelendim soyundum aşk duasına karşına Galatasaray Lisesinde Fransız terbiyesiyle yetişmiş
olan---- Kahraman çıkarır. Bu kahramanımız Batı’ya olan
Atılıyorum sırlarına açılıyor hücrelerim
hayranlığı o derece ileridir ki Meşrutiyet ilan edildiğinde
evde Türkçe konuşulmasını yasaklar. Aldığı terbiye ile
yaşadığı sosyal çevre gerçekleri sürekli çatıştığından tam bir
Menzili çoktan geçtim ün saldı kayboluşum
redingot devri adamını temsil eder.
Kendi kuytumda çalkıyor şerbetini ağzım
10. Bu aparçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden
hangisi sırasıyla getirilmelidir?
8. Bu dizeler yapı, tema ve dil özellikleri bakımından A) Hakkı Celis – Seniha
aşağıdaki sanatçıların hangisine ait olabilir?
B) Servet Bey – Naim Efendi
A) Necip Fazıl Kısakürek
C) Hakkı Celis – Faik Bey
B) Asaf Halet Çelebi
D) Naim Efendi- Servet Bey
C) Cahit Zarifoğlu
E) Naim Efendi - Seniha
D) İsmet Özel
E) Enis Behiç Koryürek

10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Kemal Öğretmen,


Vapurdan çıkarken onu fark etmiştim. Omzundaki dikkatimi İnsan neden başka yerleri, başka ülkeleri gezip görmek
çekmişti. Her zaman yanılırım: o omzundaki şeyi bir musiki ihtiyacı hisseder ? sorusunu sorup öğrencilerin
aletine bir eski zaman okuluna benzetirdim de… Hallacın düşüncelerini almaya çalışır.
kirişiydi. Yine böyle oldu. Görmediğim, bilmediğim bir musiki
aleti ile hallaç kişini birbirine karıştırıp eski romanlarda 11. Buna göre Kemal Öğretmen, derste aşağıdaki ders
resimlerini gördüğüm seyyar mızıkacılardan hallaca, işleme sürecinin hangi aşamasını işlemektedir?
hallaçtan seyyar mızıkacılara bir saniyede gidip geldim… A) Metin okuma
Yaz yeni başlamıştı ve vapur iyice yaklaştı, içinden şu, uzun B) Metin ve tür ile ilgili açıklamalar
saçlı keman hocasına benzeyen adam kim olabilir diye
düşünüp durdum yahu. C) Metni anlama ve çözümleme

9. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi D) Metne hazırlık


söylenemez E) Sınıf dışı etkinlik
A) Kahraman bakış açısıyla metin oluşturulmuştur.
B) Durum öyküsü tarzında yazılmıştır.
C) Yazarın gözlem gücü ile metin kurgulanmıştır.
D) Çerçeve öykü tekniği kullanılmıştır.
E) Kurgu ve durumun akışı okuyucunun hayal gücüne
bırakılmıştır.
Seyahatnâme, İslâm edebiyatının, belki de dünya Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Selin, öğrencilerine
edebiyatının en uzun ve kapsamlı seyahat anlatısıdır. Ünlü postmodern tekniklerden bahseder ve aşağıdaki metni akıllı
romancımız ve edebiyat araştırmacımız Ahmet Hamdi tahtadan gösterir:
Tanpınar “Ben Evliya Çelebi’yi tenkit etmek için değil, ona
“İsteğine boyun eğiyorum. Bizi bizim kendisini sevdiğimiz
inanmak için okurum. Ve bu yüzden de daima kârlı çıkarım”
ölçüde sevmeyen kadının bir ayrılacılığı vardır: Ben de
diyerek Evliya Çelebi’ye ve Seyahatname’ye yaklaşımını
Felix’in imkansız aşkını anlatıyorum. Ben de kocasını
ortaya koymuştur. Divanü Lugâti’t- Türk, Kutadgu Bilig ve
sevmeyen bir Vadideki Zambak gibiyim… Alınlarınızda bir
Seyahatname gibi Türk dilinin anıtsal eserleri üzerine yetkin
kırışık belirdiğini görmemek, en ufak bir isteğinizi geri
ve ilgi çekici çalışmalar yapan Robert Dankoff ise
çevirdiğiniz zaman kederleniveren dudaklarınızdaki
Seyahatname’yi akla yakın bir gerçekçilikle harikalar ve
somurtkan anlatımı dağıtmak için uzaklıkları mucizemsi bir
mucizeler aşkı arasında salınan Osmanlı zihniyetinin edebi
biçimde aşar, kanımızı akıtır, geleceğimizi harcarız. Bugün de
düzlemdeki muazzam bir örneği olarak görür.
geçmişim istiyorsun, işte al. Yalnız şunu iyi bil, Natalie:
12. Bu metin, aşağıdaki kazanımların hangisini isteğini yerine getirmekle hiç mi hiç hoşlanmadığım bir şeyi
gerçekleştirmek için kullanılmaz? yapmak zorunda kaldım.”
A) Metnin türünün ortaya çıkışı ve tarihsel dönemle ilişkisini 14. Buna göre Selin öğretmen, postmodern anlatının hangi
tespit eder. tekniğini vurgulamak istemiştir?
B) Metnin ana düşüncesi ve yardımcı düşüncelerini belirler. A) Montaj
C) Metnin görsel unsurlarla ilişkisini belirler. B) Yanılsama
D) Metinde ortaya konulan bilgi ve yorumları ayırt eder. C) Geriye dönüş
E) Metindeki zaman ve mekânın özelliklerini belirler. D) Leitmotiv
E) İç çözümleme

Türk Dili ve Edebiyat dersinde Yusuf adlı öğrenci I. Her gece iki üç film seyreden televizyon tutsakları neyse,
öğretmenine bir rüyasından bahseder. bir günde bir roman bitiren otobüste, trene, yolda, yatakta
okuyanlar da odur. Yığınla kitap okumak övgüye değer değil
Karanlıkta bir ses beni çağırdı, bana önce okumayı bilip
bence. Okuyup düşünmek, o yapıtı yeniden yaratmak
bilmediğimi sordu, ne diyeceğimi bilemiyordum. Dizlerimin
önemli. Bu da bir emek, sabır ve planlı çalışma işi.
bağı çözülmüştü sanki. Ürkerek bildiğimi söyledim ve bana
bir edebiyat dergisi uzattı. Bu derginin her köşesini ve II. Cumhuriyet’in ilk yıllarında da “yanlış Batılılaşma” olarak
yazılarını okursam muradımın yerine geleceğini söyledi. Ben değerlendirilebilecek bir durum yaşanır. Her ne kadar bu,
de heyecan ve korku karışık başladım okumaya. İlk sayfada daha önceki dönemlerde görülen alafrangalık ya da yanlış
on beş günde bir çıktığını ve son sayısında bu derginin kurucu Batılılaşma durumlarıyla birebir örtüşmese de Yakup Kadri,
olan şairin Ankara'da belediyenin kazdığı bir çukura düşüp Ankara romanında bu eski dönemleri hatırlatan sahnelere
sonradan İstanbul’da vefat ettiğini yazıyordu. İkinci sayfada yer verir.
Abidin Dino'nun resimleri yer alıyordu. Nâzım Hikmet'in
III. Sadece romanlarıyla değil şiir ve hikâyeleri ile de
hapishaneden çıkartılması için açılan kampanyaya da katılan
kendine özgü sesi hissettiren Sabahattin Ali; “Sırça Köş” adlı
şairlerin üç günlük açlık grevine girdiği yazıyordu. Son
kitabında bir araya getirdiği dört masalı ile halk kültürüne
sayfada “Aşk Resmi Geçidi” şiiri de çok hoşuma gitti.
verdiği önemi göstermiş, vermek istediği mesajı masalın
13. Buna göre öğrencinin rüyasında okuduğu ve imkânlarını da kullanarak okurlarına aktarmıştır.
öğretmenine anlattığı edebiyat dergisi aşağıdakilerden
15. Numaralanmış bu parçalardan hangileri, tartışmacı
hangisidir?
anlatımın özelliklerini öğretmek için kullanılabilir?
A) Yaprak dergisi
A) Yalnız I B) Yalnız II
B) Ağaç dergisi
C) I ve II D) I ve III E) II ve III
C) Varlık dergisi
D) Akbaba dergisi
E) Kültür Haftası dergisi
Öğretmen, Türk Dili ve Edebiyatı dersinde öğrencilerine
DENEME - 3 “yalnızlık” kavramını vererek onların bu kavram çerçevesinde
metinler yazmalarını ister. Bazıları ezberledikleri dizleri yazar
bazıları kavramın kendi ruhundaki izlerini yazar. Öğretmen
sonra yazılan dize ve kavramların yönünü belirleyip metin
Türlüg çeçek yarıldı
nereye gitmek isterse ona yardımcı olur.
Barçın yadım kerildi
3. Bu uygulamada aşağıdaki yazma yötemlerinden hangisi
Uçmak yeri körüldi kullanılmıştır?
Tumluk yana kelgüsüz A) Yaratıcı
(Koşug) B) Güdümlü
Günümüz Türkçesiyle: C) Eleştirel
Rengarenk çiçekler açıldı D) Not alarak
İpek yaygılar serildi
E) Kontrollü
Cennet yeri görüldü
Soğuklar artık gelmez.)

ACI YAĞMUR

Nâm u nişane kalmadı fasl-ı bahârdan Bir zamandır ablam,

Düşdi çemende berg-i dıraht i'tîbârdan annemin kafayı üşüttüğünü söylüyordu.

(Bâkî ) Ben pek üzerinde durmadım.

Vezin: Mef’ûlü Fâilâtü Mefâîlü Fâilün Evet, ablam da haklı.

fasl-ı bahâr: bahar mevsimi Yaşlı bir kadınla her gün

berg-i diraht: ağaç yaprağı aynı evde olmak kolay değil.


Dün pazardı, şöyle bir uğradım onlara.
1. Öğretmenin, bu parçalarla öğrencilerin aşağıdaki Biraz kaynattık işte, eskilerden filan…
yargılardan hangisine ulaşmasını amaçladığı söylenebilir? Artık kalktım gidiyorum,
A) Metinlerde toplumsal bilinci geliştirici didaktizm görülür. elini öptüm annemin.
B) Metinler, kendineden önceki geleneğin devamı “Oğlum, bir daha gelişinde anneni de getir…” dedi.
durumundadır.
İçimdeki yangın gözlerimi yaşarttı.
C) Metinler tema bakımından bireyselliğin izini taşımaktadır.
Ablamın yüzüne bakmadan
D) Her metinin sanat kaygısı birbirinden farklıdır.
kaçarcasına çıktım evden.
E) Söz varlıklrı ve dil özellikleri balımından aynı gelişimi
göstermektedir. Yağmura sığındım dışarıda.
Necati TOSUNER

Öğretim programında metinler; coşku ve heyecana dayalı, 4. Aşağıdakilerden hangisinin öykücülük anlayışı, bu
olay çevresinde gelişen edebî metinler ve öğretici metinler parçadaki anlatım özelliklerine daha uzaktır?
olarak sınıflandırılmaktadır. A) Ferit Edgü
2. Bu cümleye göre aşağıdaki edebî metinlerden hangisi, B) Yusuf Atılgan
diğerlerinden farklı bir metin türü içerisinde yer alır?
C) Sevim Burak
A) Dersaadet’te sabah Ezanları
D) Küçük İskender
B) Bir Göçmen Kuştu O
E) Vüsat O. Bener
C) Siyah Pelerinli Adam
D) Avare Yıllar
E) Sarı Traktör
PROMETE Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Eşhan, iyi bir şiir okumanın
ön hazırlığa bağlı olduğunu söyler. Şiire önceden dokunmak,
Kabinde her dakîka şu ulvî tahassürün
şairi hissetmek ve en önemlisi onu dili ve yüreğiyle
Minkâr-ı âteşini duy, dâimâ düşün: seslendirmek şiire can katacağını söyler ve ardından
öğrencilere bir şiir örneği verir:
Onlar niçin semâda, niçin ben çukurdayım?
Gülsün neden cihan bana, ben yalnız ağlayım? ...
Sizin evleriniz var, büyük.
Yükselmek âsmâna ve gülmek ne tatlı şey!
Sıkıntı diye soyunduğunuz dünya, eşiklerde.
Çocuğunuz odalarda bir gün kapalı kalmadı.
Bir gün şu hastalıklı vatan canlanırsa... Ey
Habersiz girmedi kapınızdan kimse.
Müştâk-ı feyz ü nûr olan âtî milletin
o masal hâlâ uyumanız için.
Meçhul elektrikçisi, aktâr-ı fikretin
Gittiğiniz hiçbir toplantı suç sayılmadı.
Yüklen, getir -ne varsa- biraz meskenet-fiken,
Başkası için itiraz etmediniz kimseye.
Bir parça rûhu, benliği, idrâki besleyen
Esmar-ı bünye-hîzini; boş durmasın elin.
6. Buna göre, öğrencilerin bu şiiri seslendirirken
Gör dâimâ önünde esâtîr-i evvelin
aşağıdakilerden hangisine dikkat etmesine gerek yoktur?
Gökten dehâ-yı nârı çalan kahramânını...
A) Sözcüklerin ritim unsurlarına dikkat edilmelidir.
B) Şairin üslup özellikleri bilinmelidir.
Tahassür: Özlemek, hasret çekmek
C) Dizelerin ifade gücüne inanılmalıdır.
Minkâr-ı ateşin: Ateşten gaga
D) Mısralardaki vurgu ve tonlamaya dikkat edilmelidir.
Âsman: Sema
E) Şiirin nazım şekline ve birimine dikkat edilmelidir.
Müştâk-ı feyz u nur: Feyze ve nura susamış

Aktâr-ı fikret: Fikir ülkeleri

Meskenet-fiken: Miskinliği gideren


Bir konuşmasında Salah Birsel bu edebî metin için şunları
Esmar-ı bünye-hîyz: Bünyeyi besleyen meyveler söyler: Bir ‘bilgi kumkuması’ olan bu türde , yazarın
Esâtir-i evvel: Evvel zaman masalları gördüklerinden, duyduklarından ve okuduklarından doğan
bilgiler fışkırır. İnanın suyun doğuş yeri gibi sürekli size
Dehâ-yı nâr: Ateşin dehası kaynak olur. Bilgiyi yalnızca kitaplarda aramamalıyız bunu da
biliyoruz. Yaşamın içinde de bulmaya çalışmalıyız. Çünkü en
büyük bilgi kitabı yaşamdır. Yaşam yazarın önünde hasırcı
5. Tevfik Fikret’in bu şiiri, Türk Dilive Edebiyatı dersinde arnavut karpuzu gibi koskoca ve dopdoludur. Yazarın onu
aşağıdakilerden hangisi için kullanılamaz? kütletmesi, kütürdetmesi için bıçağı eline alıp yüreğine
A) İzlenimci ve klasik sanat anlayışının şiirde kullanıldığını sokması yeterli yazı onun kanıdır. İşte bu yüzden yazının
göstermesi tadı çıkarılarak yazılan bir türdür belki de tek türdür. Biraz
öykü biraz hikâye biraz iç dökmesi ve biraz da şiirdir. En çok
B) Aruzun ritmik unsurlarının devam ettiğini sezdirmesi da şiirdir bilin bunu sevgili okuyucular.
C) Mitolojik kahramanların Türk şiirinde başarılı olarak 7. Buna göre Salah Birsel’in bu metinde anlattığı edebî
kullanıldığını metin aşağıdakilerden hangisidir?
D) Şiirdeki hâkim fikirlerden biri de Batı’nın teknik ve A) Eleştiri
medeniyetini almak gerekir fikrinin savunulması
B) Deneme
E) Kendini toplumdan soyutlamayan şairin umudunu
gençlere bağladığının göstermesi C) Söyleşi
D) Makale
E) Fıkra
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, dersinde dizenin Şiirlerinde Anadolu’nun yalın kat halini veren şair, vatanına
gücünden bahsederken son yıllarda kısa, kırık ve vurucu milletine olan aşkı gibi Türkçeye olan aşkı da büyüktür. O,
dizenin okuyucuda daha etkili olduğunu belirtip aşağıdaki dili her şeyden üstün tutar. Çünkü ona göre milleti var
şiiri örnek olarak okur: eden ve bir arada tutan şey dilidir. Bu düşüncesini
“Yeniden Fethetmek Anadolu’yu adlı şiirinde şöyle dile
Sevgileri yarınlara bıraktınız
getirir.
Çekingen, tutuk, saygılı.
“Şehirlerimizde, köylerimizde
Bütün yakınlarınız
Destanlar kadar sıcak, bayraklar kadar aziz…
Sizi yanlış tanıdı.
Anamızın sütü kadar helal ve temiz
Bitmeyen işler yüzünden
Yeniden güzel Türkçemiz”
(Siz böyle olsun istemezdiniz)

Başta Türk coğrafyası olmak üzere yurt dışına birçok gezi


Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi yapmıştır Kültür Bakanlığı tarafından bir görevlendirmeyle
Yugoslavya’ya gider. Döndükten sonra orada gördüklerini
Kalbinizi dolduran duygular
ve tanık olduğu olayları çevresine anlatır. O dönem çıkan
Kalbinizde kaldı. Hisar dergisinin sahibi Mehmet Çınarlı ısrarla gördüklerini
dergide yazmasını ister ve şair, Stroga şiir akşamlarında
gördüklerini yazmaya başlar. Dergide yayınlanan yazılar
8. Buna göre öğretmen, aşağıdaki şairlerin hangisinden şiir büyük ilgi görür. Bu yazılar daha sonra “Üsküp’ten
okumuş olabilir? Kosava’ya” ismiyle bastırılır. Azerbaycan edebiyatının
önemli ismi Bahtiyar Vahapzade : “Bana göre her Türk bu
A) Behçet Necatigil
kitabı okumalıdır. Ama bu kitabı okuyan Türk ağlamazsa
B) Ahmet Hamdi Tanpınar ben ona Türk demirem.” der. Şair, böylece eşsiz şiirlerinin
yanında bir de nesir türünün önemli yazarları arasına ismini
C) Necip Fazıl Kısakürek
yazdırır. Anadolu bozkırında Sivas’ın, Dadaş’ın sesine ses
D) Faruk Nafiz Çamlıbel olur.
E) Yahya Kemal Beyatlı
10. Bu parçada sözü edilen şair, aşağıdakilerden
hangisidir?

Savaş uçağı pervanesiyle şair üzerinde hayranlık uyandıran A) Erdem Bayazıt


bir mekanizmadır dizlerimiz. Savaştan başka güzellik B) Cahit Zarifoğlu
olmadığını düşünen şairim, savaş uçağıyla bir olduğunu
C) Sezai Karakoç
söyler ve bundan övünç duyarım. Dizenin uçağıyla dev bir
burgu olmakla da övünmekteyim. Savaşmayı onurlu bulan D) Hüseyin Atlansoy
şairin sesi olsam da hiç kimse ölmesin isterim ama içinde
E) Yavuz Bülent Bâkiler
olduğun uçağın pervanelerinden geçmiş kültürün tüm
unsurlarını paramparça eden bu mekanizmanın çıkardığı ses
beni korkmamaktadır. O geçmişin küllerinde bir şey aramaz o
geleceğin gölgesine sığınır. İşte şair uykuyu dirilmeye ve
koşuya çevirendir.
9. Eserlerini bu bakış açısıyla kalame alan bir sanatçının
aşağıdaki edebiyat akımlarından hangisinin temsilcisi
olduğu söylenebilir?
A) Sembolizm
B) Sürrealizm
C) Parnasizm
D) Fütürizm
E) Egzistansiyalizm
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, 9. sınıf dersinde 13. Aşağıdaki cümleler bakış açılarına göre ikişerli
öğrencilerle Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Kızılırmak Kıyıları” eşleştirildiğinde hangisi dışta kalır?
adlı şiirini işler. Öğretmen ders bitiminde öğrencilere şu
A) Derenin öbür tarafında sararmış olgun tarlalar kocaman
soruları sorar:
birer yumruğa benzeyen başaklarını dizleri üstünde
dinlendiriyorlardı. Her şey gürbüzdü, otlar gürbüzdü. Yıkık
duvarlardan taşan dallar, olgunlaşan meyvelerini tozlu yollara
I. “Kızılırmak Kıyıları” şiiri, konusuna göre hangi şiir türüne
salıvermişti.
girer?
B) Ocak Müdürünün kafasına köpeğin sesi bir diş gibi battı ve
II. "Kızılırmak Kıyıları " şiiriyle “ Cenge Giderken" şiiri
derhal bir şimşek gibi çaktı, kafasında loş dehlizler aydınlandı.
arasında yapı benzerliği var mı?
Ara sıra gerinerek uyuyan hatıralar kalktılar, birbirlerini
III. Şiirin son bendinde “Geçmiş zamanlar geleceklerden dürttüler ve bir asker safı gibi dizildiler.
parlak değil.” dizesiyle anlatılmak istenen nedir?
C) Artık üç köyde satılmadık toprak bırakmamıştık. Yirmi otuz
bin dönüm araziye hudut çektik. Yeni arıklar açtık, toprak
gübrelendi ve fabrika bacası tekrar yükseldi, hem o kadar ki
11. Bu parçalara göre soruya cevap veren öğrenciler,
eski selvi onun yanında bir fidan gibi kaldı.
Bloom’un aşağıdaki bilişsel alan basamaklarının hangisini
kullanmaktadır? D) Hastanede karşı koltukta ayaklarında çamurlara bulanmış
yırtıkça kara lastikleri vardı. Üşümemek için boynuna iki kere
I II III
dolanmış yünden örme atkı göbeğine kadar uzamış hayal
A) Bilgi Kavrama Analiz kuruyordu. Sanki hastane onun üstüne geliyor gibi duvarları
eliyle iter gibi kıvranıyordu. Kafasında garip annesi ve yaşlı
B) Analiz Uygulama Bilgi
babası geçiyordu. Kendi hastalığı aklına bile gelmiyordu.
C) Uygulama Kavrama Sentez
E) Günlerce sözü edilen türküyü dinler dururum. Dedim ya
D) Bilgi Analiz Kavrama türkü çocukluğumda ninni sesinin yerini tutuyordu. Ağladım,
hüzünlendim ve dışarı çıkıp derin bir nefes aldım ama yine
E) Değerlendirme Analiz Analiz
çıkmayan dert can alırmış derler ya beni kıvır kıvır kıvrandırdı.

10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Kaan Öğretmen,


Türk edebiyatına getirdiği yeni öykü anlayışıyla büyük Türklerin birçok dini inanışla dönem dönem ilişkide olduğunu
beğeni kazanmış, pek çok sanatçıya örnek olmuş, ilham söyler. Özellikle Dede Korkut’ta Şamanizm’in yoğun izleri
vermiştir. Siyasetçi, bürokrat, öğretmen, edebiyatçı ve görüldüğünü söyler.
ressam olan yazar, çok yönlü ve renkli bir şahsiyettir.
14. Buna göre aşağıdakilerden hangisi bu izlerden biri
Eserlerine adını açık yazmayışında bile bir duruşu olan
değildir?
yazarın en büyük devrimi dilde, Türkçe konuşup yazmanın
önemini vurgulamış; yabancı sözcükleri elinden geldiğince A) Bamsı Beyrek’in “Kılıcımla doğranayım!” demesi
kullanmamıştır. Bu özelliği sayesinde hâlâ sevilerek
B) Dirsehan oğlu Boğaç’ın annesi, oğlunun başına gelen
okunan yazarlardandır. İdeolojik görüşleri barındırmasa
felaketin nedenini dağ ruhunda araması
da onun yazıları baştan sona “toplumsal meseleleri”
irdelemektedir. “Veysel Çavuş” , “Gödeli Mehmet” ve C) Cenazelerde bağıra bağıra ağıt söylemek ve beyaz çıkarıp
“Kelepir “ hikâyelerinde toplumun çeşitli kesimlerinden kara giyinmek
farklı insan tipleri vasıtasıyla Türk toplumunun
D) Hikâyelerde “Aksakallı” “Gök sakallı” Hızır’ın aralarda
meselelerini anlatır. Üç yüzü aşkın öyküsü içinde bu
görünmesi
toprağın insanlarının türlü sıkıntılarına değinmiş, umut ve
neşe veren gülümseten yazılar yazmıştır. E) Dede Korkut’un kahramanlık gösterenlere ad vermesi
12. Bu parçada sözü edilen öykücümüz, aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Sait Faik Abasıyanık
B) Ahmet Hikmet Müftüoğlu
C) Memduh Şevket Esendal
D) Oktay Akbal
E) Ziya Osman Saba
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Yakup, 2020 Türk Dili ve
Öğretim Programı’nı meslektaşlarına şöyle tanıtır: İnsan
DENEME - 4
hayata bir şeyleri yapmak ve öğrenmek için kodlanmış gibi
gelir. Okul çağında öğrencileri sürekli bilgi haplarıyla
besliyoruz. Gözden kaçan ise besleyelim derken
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, roman metinlerinde
çocuklarımızın istek vitaminini yok ediyoruz. Sonra sıkılan
yapı ve tema incelemesi için aşağıdaki üç içerik eleştirisini
ve bu bilgi için ne işime yarayacak diyen isteksiz beyinler
sınıfa getirmiştir:
yetiştiriyoruz. O yüzden yeni öğretim programımız buna
çok dikkat etti bu hatayı düzeltmeye çalıştı. I. Üssünoğlu İbram, Doru’nun geçmişine saygı duyar. Onun
nazarında Doru hâlâ asildir ve kendisine verdiklerini de
15. Buna göre Yakup Öğretmen, Türk Dili ve Edebiyatı
yadsımaz. Kolay alınmış, anlık bir karar değildir onunki. Ama
Öğretim Programı’nın hangi yetkinliği hakkında bilgi
iş gelip de aşa dayanınca; “Dışarda kış geldim diyor. Ahırdaki
vermiştir?
saman belli. Saçkı belli. Ben öküzlerin, tayın arpasına ortak
A) Ana dilde iletişim edemem” diyerek onun yazgısındaki rolünü oynar. Yaşlanıp
güçten düşmüş Dorukısrak’ın kıştan zaten sağ çıkmayacağına
B) Dijital yetkinlik
inanır İbrahim. Bu inanç da bir bakıma avuntusudur onun.
C) Öğrenmeyi öğrenme
II. Ahmet Kerim, bir “dönem aydınıdır” içinde bulunduğu
D) İnisiyatif alma ve girişimcilik toplumun her şeyiyle bir buhran yaşadığını teşhis eder.
''Siyasi roman'' diye nitelenen romanda, İttahat ve Terakki
E) Sosyal ve vatandaşlıkla ilgili yetkinlik
Partisi’nin iç çekişmelerinin gölgesinde yazar, bu eserinde
yeni bir roman tekniği denemiş; basın, sanat, düşünce ve
siyaset alanlarındaki gerçek kişileri gerçek olaylar içinde alıp
onları ''hayali'' roman kişileriyle karşılaştırarak, röportaj
türünü ilk kez romana uygulamıştır.
III. Romandaki Aynalı Dede, bir dönem algısının projesidir.
Tanzimat’tan beri ülkemizde yaygınlık kazanmaya başlayan
pozitivist ve materyalist akıma karşılık maneviyatı ön plana
çıkaran spiritüalizm akımının müdafasını derin bir tasavvufa
sahip Aynalı Dede ile yapılır.

1. Görüşleri kronolojik olarak anlatmak isteyen öğretmenin


bu metinleri hangi sırayla işlemesi gerekir?
A) II - III - I
B) III - II - I
C) I - II - III
D) II - I - III
E) III - I - II
Türk Dili ve Edebiyatı dersi öğretmeni, öğrencilerine Ve kadınlar,
aşağıdaki iki parçayı vermiş ve onlardan bu iki parçayı
bizim kadınlarımız :
karşılaştırarak bir çıkarımda bulunmalarını istemiştir.
korkunç ve mübarek elleri,
I. güllerin bedeninden dikenlerini teker teker koparırsan
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
dikenleri kopardığın yerler teker teker kanar
anamız, avradımız, yârimiz
Turgut Uyar
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
II. Bu gül-sitânda bilir kendi çektiğin herkes
öküzümüzden sonra gelen
Cefâ-yı gül ne imiş bülbül olmayan bilmez
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
Keçecizâde İzzet Mollâ
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
2. Buna göre öğrencilerden yapmaları beklenen çıkarım
aşağıdakilerden hangisidir? ve ağıllarda
A) Metinlerde yüksek sesli bir diyalog tekniği kullanılmıştır. ışıltısında yere saplı bıçakların
B) Şiirlerin zihniyet yapıları aynı amaca hizmet etmiştir. oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
C) Farklı dönemde olmasına rağmen benzer temalar benzer kadınlar,
mazmunlarla anlatılmıştır.
bizim kadınlarımız
D) Şiirdeki ahenk unsurları birbirini desteklemektedir.
E) Metinlerde söyleyici ile hitap edilen kişi/ varlık arasında
Kuvâyi Milliye – Nazım Hikmet
ilişki yüksektir.
4. Bu şiir, aşağıdaki kazanımların hangisini gerçekleştirmek
için kullanılmaz?
A) Şiirdeki açık ve örtük iletileri belirler.
B) Şiirden, şiirin yazıldığı dönemin gerçekliğini yansıtan
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Alper, dersinde “Şehir ve unsurlara örnek bulunur.
“Edebiyat” ilişkisi dikkatimi çekmiştir. Niçin bazı şehirler
C) Şiirin nazım biçimini ve nazım türünü tespit eder.
edebî bir kaleye bürünmüştür? Örneğin İstanbul, Türk kültür
ve medeniyetinde her zaman değerini korur. Tarihi, mimari, D) Metinden hareketle dil bilgisi çalışmaları yapar.
kültür vb. özellikleriyle Tanzimat sonrası Türk edebiyatında
E) Metinde anlatıcı ve bakış açısının işlevini belirler.
da İstanbul yazarların, şairlerin en çok yer verdiği şehir olma
konumunu hiçbir zaman kaybetmemiştir. Halen günümüzde
yazın dünyasının kalbini oluşturuyor.
3. Buna göre aşağıdaki yazar ve eserlerden hangisi İstanbul
üzerine kurgusunu oluşturmamıştır?
A) Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanı
B) Ahmet Midhat Efendi’nin “Felâtun Bey ve Râkım Efendi “
romanı
C) Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Huzur “ romanı
D) Tevfik Fikret’in “Sis” şiiri
E) Yakup Kadri’nin “Sodom ve Gomore” romanı
I. Anası temmuzun sıcağında bunalmış, eşiğe iki komşu Elif adlı öğrenci, Türk Dili ve Edebiyatı dersi için âşık
hanımla oturmuş, her nedense ateşlenmiş ve hızlı edebiyatında bade içerek âşık olan ozanları anlatmak için bir
konuşuyor. Belli ki dedikodu yapıyorlar. Tekir kedi, minderin sunum hazırlıyor. Sunumun ilk slaytı aşağıdaki gibidir:
üstüne uzanmış, dört ayağını germiş, uyuyor. Eski kırık
konsolun üstünde kırık fanusları ile anasının gelinlik saksunya
lambaları, helezonlu, yıldızlı bir çift su bardağı boncuk ▪ Murat Çobanoğlu
kapakları altında uyuyup duruyor. Her şey yerli yerinde.
▪ Ercişli Emrah
Hayat her vakit olduğu gibi.
▪ Çıldırlı Âşık Şenlik
II. Kandil gibi donuk yüzüne yaklaştığımda güneşlenmek
üzere dışarı süzülen yılan korkunun hafif dokunuşu ile dilini ▪ Âşık Veysel Şatıroğlu
çıkarmış tıslıyordu ve nedensizce öyküye giriyordu.
▪ Âşık Feymânî
5. Bu metinlerde verilen öykülerin türünü , aşağıdaki
yazarlardan hangileri yazmış olabilir?
7. Buna göre Elif, hangi âşığı slayttan çıkarmalıdır?
I II
A) Murat Çobanoğlu
A) Ömer Seyfettin Mustafa Kutlu
B) Ercişli Emrah
B) Memduh Şevket Esendal Ferit Edgü
C) Çıldırlı Âşık Şenlik
C) Aka Gündüz Tomris Uyar
D) Âşık Veysel Şatıroğlu
D) Refik Halit Karay Oktay Akbal
E) Âşık Feymânî
E) Sait Faik Abasıyanık Orhan Kemal

Onun ilk mektubu üniversiteyi yeni bitirdiğim sıralarda aldım.


Postmodernizmin akımının edebiyata yansımasını Necip
İstanbul’dan yazdığı mektupta hem şiirlerin bir türlü
Tosun şu şekilde açıklar: … Yazma sürecine okurun dahil
ilerlememesinden yakınır hem de çalışmalar hakkında
edilmesi, okura okuduğu şeyin gerçek değil kurgu olduğunun
ipuçları veriyordu. Gündüzleri romanları üzerinde çalışırken
sürekli hatırlatılması, her şeyin belirsiz ve muamma oluşu,
geceleri şiirleri üzerine eğildiğini hatta gece gündüz bütün
kesinlikten uzaklaşma, paradokslar, rastlantılar ve iç içe
zamanlarını şiirlere ayıramamak onu mutsuz ettiğini: “Bilirsin
geçmiş zaman parçaları, parodi, pastiş, şizofreni, ironi,
ki şiir kadın gibi meşgul olunmak istiyor. Uğraşırsan oluyor.”
çoğulculuk, melezleştirme, postmodernizmin temel
Notunu düşmüştü. “Kerkük Hatıraları” adlı yazısıyla şiir
özellikleridir. Postmodern anlatılarda nedensellik yoktur, her
estetiğini ana hatlarıyla ortaya koyduğunu yazmıştı.
şey boşluktadır, boyutsuzdur, ele avuca gelmez, cisimleşmez.
Şiirlerinde doğaya ait kelimelere sıkça yer verir. Özellikle,
Gerçek ve düş ayırt edilemez, dil bir yanılsama aracı olarak
görsel imajlarla yüklü tasvirlerinde tabiat ögelerini birincil
kullanılır, masalsı, karmaşık bir hâle sokularak ‘giz’ duygusu
kaynak olarak kullanır. Orijinalliğin ve Türkçenin eşsiz birkaç
sürekli beslenir.
mısrasının şiir hâline gelişinin terkibi bu şiiriyle bana
Bu parçadan hareketle, sunmuştu:
I. Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” eserinde ironi tekniği Altın kulelerden yine kuşlar,
bulunur.
Tekrarını ömrün eder ilân
II. Latife Tekin’in “Sevgili Arsız Ölüm” romanında çoğulculuk
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam,
ve kaybolma görülür.
Âlemlerimizden sefer eyler?
III. Tomris Uyar’ın öykülerinde gerçeğin değil kurgunun izi
sürme hatırlatılır.
IV. İhsan Oktay Anar’ın “Amat” romanında masalsı bir giz ve 8. Aşağıdaki sanatçılardan hangisi parçada sözü edilen
Binbir Gece’nin kurgusu verilir. şairle aynı şiir anlayışına sahip sanatçıdır?
6. Sonuçlardan hangilerine ulaşılabilir? A) Nazım Hikmet
A) Yalnız I. B) Yalnız II. C) Yalnız III. B) Orhan Veli Kanık
D) I ve II. E) I, II ve III. C) Ahmet Hamdi Tanpınar
D) Sezai Karakoç
E) Attila İlhan
Bir Türk dili ve edebiyatı dersi öğretmeni, 2018 Türk Dili ve Edebiyatı dersinde öğrencilerinden sevdikleri
Ortaöğretim Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim kişiye şiir yazmaları isteyen Şahin Öğretmen, bütün sınıfta en
Programı'nın özel amaçlarını öğrencilere kazandırmak yaratıcı şiirin en arka sırada otura Erdal’ın iki mısralık şiiri
istemektedir. olduğunu fark eder:
9. Buna göre aşağıdakilerden bu özel amaçlardan bir “ nefret ettim tüm dünyadan,
değildir? daha çok sevebilmek için seni”
A) Kâşgarlı Mahmut’un Dîvânu Lugâti't-Türk adlı eserinden
bölümleri sınıfta sergilemesi
12. Şiiri çok beğenen ama Erdal için aynı zamanda
B) "Türkçenin Yarını “ konulu Türkçe Dil Bayramı etkinliği
kaygılanan Şahin Öğretmenin, aşağıdakilerden hangisini
yapması
yapması gerekir?
C) Mustafa Kutlu’nun “Mavi Kuş” eseriyle ilgili sınıfta
eleştirel okuma çalışması yapma A) Öğrenciyi bireysel çalışmaya yönlendirme

D) Türk tiyatrosunu araştırıp günümüzde meddaha benzer B) Öğrenciyi sınıf içinde sorgulama ve yargılama
kişilerin olup olamayacağını söylemesi C) Grup çalışması gerektiren yöntemlere yöneltme
E) Halil İnalcık’ “Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde D) Öğrenciye nasihatte bulanma
Osmanlı” kitabından bölümler okuması
E) Öğrenciyi kendi dünyasında bırakmak

Meşrutiyet Dönemi romancılığımızda önemli bir dönem


roman algısını oluşturur. Batı ile hemhal olan Jön Türklerin 11.sınıf Türk dili ve edebiyatı dersinde öğretmen, 1923-1950
siyasi olayları romanların konusunu süslemiştir. Bu dönem arası Cumhuriyet Dönemi tiyatroda daha çok eski-yeni
eserlerinde kişinin iç dünyasına yönelik incelemeler ve kurumlarının çatışması, tarih, mitoloji, Osmanlının son
betimlemeler, tam belirgin olmasa da yer yer varlığını dönemini tenkit eden ve Millî Mücadele’yi anlatan eserler
sezdiren psikolojik realizm, II. Meşrutiyet sonrası romanının yazıldığını söyler.
karakteristiğini oluşturur. Roman yazarları, realist ve
13. Aşağıdaki eserlerden hangisi, bu temalardan birini
natüralist bir tavırla, çevre faktörünün insan üzerindeki
işlememiştir?
işlevini iyi anladıklarından kişilerini belli bir yere
yerleştirmenin sıkıntısını yaşarlar. A) Yaşar Nabi Nayır- İnkılâp Çocukları
10. Böyle düşünen biri aşağıdaki romanlardan hangisini B) Musahizade Celal- Bir Kavuk Devrildi
okumayı tercih eder? C) Reşat Nuri Güntekin- Hülleci
A) Hüküm Gecesi D) Faruk Nafiz Çamlıbel- Kahraman
B) Akile Hanım Sokağı E) Ahmet Muhip Dıranas – Gölgeler
C) Bir Devrin Romanı
D) Zavallı Necdet
E) İki Süngü Arasında

Öğretim programında metinler; coşku ve heyecana dayalı,


olay çevresinde gelişen edebî metinler ve öğretici metinler
olarak sınıflandırılmaktadır.
11. Bu cümleye göre aşağıdaki edebî metinlerden hangisi,
diğerlerinden farklı bir metin türü içerisinde yer alır?
A) Bağbozumu Sofrası
B) Nağme-i Seher
C) Altın Işık
D) Kenan Çobanları
E) Erciyesten Kopan Çığ
● Karım hırsıza yemek yaptı. Tersliğe bakın evde bamya DENEME - 5
varmış. Hırsız da bamya yemezmiş. Karım kasaptan biftek
aldı, karnını doyurduk. Onu bağladığımız yerde bıraktık, gittik
karakola. Olup biteni anlattık. Sizin eve polis karışmaz
jandarma bölgesi der. İki metreyle evin bölgesi jandarmanın ibrâhîm
mahaline giriyormuş. Aziz Nesin
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
● Öfkeli ve bedbin olarak yataklıdaki yerine döndü,
dönerken tahtanın gıcırtısı iyice asabiyetini artırdı. Suratı kırılan putların yerine
asıktı. Canı sıkılıyordu. Nasıl da on lirayı bir atmacanın zavallı yenilerini koyan kim
bir serçeyi kapışı gibi hiç aman vermeden kapıp kaçıvermişti.
güneş buzdan evimi yıktı
Hani, on lira için değil, pokerde elli lira, yüz lira kaybettiği
geceler bile bu kadar fenasına gitmemişti. O oyundur, koca buzlar düştü
kazanmak da keybetmek de şans işidir. Fakat bu öyle mi ya!..
putların boyunları kırıldı
Şimdi yalnız odacıya değil, bütün insanlara kızıyordu. Tuhh!..
ibrâhîm
İnsanoğlu ha!.. Hilakâr, düzenbâz, dolandırıcı, yalancı,
mendebur mahlûklar!.. güneşi evime sokan kim
Bekir Sıtkı Kunt
14. Aşağıdakilerden hangisi bu parçaların birlikte kullanılma asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
amaçlarından biri olamaz?
buhtunnasır put yaptı
A) Metinlerdeki anlatıcıların farklı bakış açılarını belirlemek
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
B) Metinlerde farklı duyuları ortaya çıkarmak
güzeller bende kaldı
C) Olay hikâyesi ile durum hikâyesini karşılaştırmak
D) Etkilendikleri benzer sanat akımlarını ortaya koymak
1. Bu şiirden yola çıkılarak Asaf Hâlet Çelebi’nin şiir
E) Dönemin sosyal ve kültürel hayatını karşılaştırmak anlayışıyla ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Şiirde imge ve çağrışımlara yer vermiştir.
B) Dinî olaylara ve menkıbelere telmihte bulunmuştur.
12. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Nazlı Öğretmen, Türk C) Ahenk ve ritim unsurlarına bağlı kalmıştır.
dünyasında sözlükçülük geleneğinin çok yüksek olduğunu
D) Dize hâkimiyetini kırmış, gelenekten kopmuştur.
çünkü Türkçe, birçok lehçesi bulunan ve dünyanın en fazla
konuşulan dillerinden biri olduğunu, 11. yüzyıldan günümüze E) Şiirin birinci bölümünde kendi nefsi ile yaptığı iç
birçok sözlükle toplum kelime hazinesini saklamış ve birçok muhasebeyi anlatmaktadır.
kalem, söz hazinemizi kayıt altına almıştır.
15. Buna göre Nazlı Öğretmen, aşağıdaki isimlerden
hangisini sözlük çalışmalarında kullanamaz?
Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Şiir, yüksek lisans tezini
A) Ferit Devellioğlu
"Postmodern Romanlarda Halk kültürü İzi" konusu üzerine
B) İlhan Ayverdi yaparken yüksek lisans çalışmasında Hasan Ali Toptaş’tan ve
Latife Tekin üzerine yoğun bir okuma çalışması yapar ve bu
C) Şemseddin Sâmî
konuda uzmanlaşır.
D) Günay Karaağaç
2. Buna göre Şiir Öğretmen, derslerinin planlamasında
E) Doğan Aksan kullanılan içerik düzenleme yaklaşımı aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Sorgulama
B) Modüler
C) Doğrusal
D) Sarmal
E) Piramitsel
Türk Dili Edebiyatı dersinde öğretmen, edebî akımlardan Gözleri çakmak çakmak ona bakardı. Hoşgörmez bakışlarına
realizmi işlerken büyük mizah ustası Çetin Altan’ın şu sözünü karşın, babası gibi dedesinin de kendisiyle övündüğünü
aktarır: “Kimi dünyayı dolaşır, dönüşte yarım saat sürmez bilirdi. Dağ başlarına döne döne çıkan yolları, maviliklerde
anlatmak gördüklerini; kimi pazara gider gelir iki saatte süzülen bir tepkili uçağı ikisi de akıl etmemişti. O yolların
anlatmakla bitiremez gördüklerini. Pazara giden biri dünyayı dönemeçlerini ne de yumuşak alıyor kamyon!.. Kamyon
gezen birinden daha fazla bilgiye ulaşabilir.” kasası üstündeki bu yolları döne döne çıkan kamyon da çok
süslüydü. Çiçek demeti gibi… Tepkili uçağın ardındaki ak
3. Buna göre pazardan dönen kişinin öncelikle hangi
çizgiyi pamuksu bulutlar böler. Böylece, hevesle ovar
yetisinin daha güçlü olduğu söylenebilir ?
parlatır, suları gümüşsu yansımalarla çıldırtırdı. Derken
A) Gözlem gözleri bulanır, sırtı ağrırdı. Şimdi, gözbebeklerine oturmuş
bulanıklık aynı şey mi bilinmez.
B) Zekâ
Babası, fırçayı eline verirken:
C) Özgüven
“Gönlünce yap. Başka şeye kulak asma.” demişti.
D) Motivasyon
Artık babası da yok. Kasa yapımında çalışan arkadaşı ise
E) Deney
tepesinden hiç eksik olmuyor. Ne ki “Çiçeğin göbeğini
unuttun, mavinin dengesini kaçırdın.” demiyor. Daha
küçükken işte bu kasa yapımına girmeden önceleri; sularına,
karanfillerine duyduğu hayranlık eksile eksile bitmişti.
1960 kuşağının önemli şairlerinden biridir. Şiirlerini modern Nicedir ak kanatlarını şişirmiş bir kuğuya coşkuyla el
şiir anlayışı ile yazar. Yazılarında bir dönem “Yeni Eleştiri “ çırpmıyordu.” Şuraya da bir yelkenli…” demiyordu.
akımının takipçisi olmuştur. Şiirlerinde kent yaşamı, yolculuk, Dudağının kıyısında aldırışsız bir gülümseme takılı oluyordu.
ölüm, koku ve cinsellik önemlidir. Çocukluk yılları sonrası O, önceleri bir gülümsemenin, süsleme işini küçümseme
kent yaşamına merhaba derken yaşadığı bazı durumları demeye geldiğini bilmiyordu. Aldırmıyordu. Her bir yanı
aktarır. Bunu olarak görür. Zaman onun için önemlidir. renklere, ışınlara, biçimlere batmış bulanmıştır. Boyaları
Kendisini bu zamanın akışında Cendere′ de hisseder. Özünü kendisini savunur. Gönlünde yepyeni karanfiller uç verir. Taç
burada kendisiyle baş başa kalarak bulur. Kendisini yapraklarının kıpırdanışını, sapların yumuşacık eğilişini,
yakalamak isterken yolculuklara çıkar. Yolculuk sürecinde çağlayanların sesini değiştirir durur. Kaportacının “cık cık
karşılaştığı kentlerde ve diğer çevrelerde yokluk hissine cık…” deyişlerini işitmez artık.
kapılır. Şiirlerinde koku çok önemlidir çünkü her şeyin bir
kokusu vardır. Koku bir nesnenin belirleyici ögesidir. Bu
noktada gördüğü, hissettiği, yaşadığı her şeyin kokusunu arar 5. Adalet Ağaoğlu’nun bir öyküsünden alınan bu parça için
şair. Kış Resimleri′nde doğadaki nesnelerin kokuları ile aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
varlıklarını yansıttıklarını görmekteyiz.
A) Psikolojik tahliller metnin geneline hâkimdir.
“Nergis / bastırıyor / ekmeğin kokusunu ” dizesi bunun en
B) Yazıldığı dönemin gerçekliği verilmiştir.
güzel örneğidir.
C) İlahi bakış açısı kullanılmıştır.
4. Bu parçada sözü edilen şair, aşağıdakilerden hangisidir?
D) Metinde kronolojik bir zaman hâkimdir.
A) Güven Turan
E) Metinde geriye dönüş tekniği kullanılmıştır.
B) Cahit Zarifoğlu
C) Enis Batur
D) Haydar Ergülen
E) Şükrü Erbaş
Köpürerek koşuyordu atlarımız 10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde öğretmen, Dede
Korkut adlı metni işler ve öğrencilere bilişsel alan
Durgun denize doğru.
basamaklarını ölçen sorular sorar:
Bu uçuş, güvercindeki,
I. Kitâb-ı Dede Korkut’un önemini farklı örneklerle açıklayınız.
Özgürlük sevinci mi ne!
II. Kitâb-ı Dede Korkut'tan verilen bir metni Eski Anadolu
Türkçesinden Türkiye Türkçesine çeviriniz.
Işık kör edicidir, diyorlar, III. “Deli Dumrul” adlı hikâyenin Ankara Devlet Tiyatrosunda
oyunlaştırıldığını biliyor musunuz?
Özgürlük patlayıcı.
Lambamızı bozan da,
8. Buna göre bu sıralama aşağıdaki şıkların hangisinde
Özgürlüğe kundak sokan da onlar.
doğru biçimde verilmiştir?
I II III
Elleri var özgürlüğün,
A) Uygulama Bilme Kavrama
Gözleri, ayakları;
B) Kavrama Kavrama Uygulama
Silmek için kanlı teri,
C) Analiz Analiz Uygulama
Bakmak için yarınlara,
D) Bilme Sentez Kavrama
Eşitliğe doğru giden.
E) Sentez Uygulama Uygulama

6. Bu şiirin, biçim ve içeriği incelendiğinde aşağıdaki şiir


anlayışlarından hangisine ait olduğu söylenebilir?
A) Yedi Meşaleciler
Cumhuriyet Dönemi ilk evresinde Türk aydınları, İstanbul
B) II. Yeni
yaşantısının boyunduruğundan kurtulamamışlardır. Bu
C) I. Yeni aydınlar, millî problemlere uzak hariciyeci tipleridir. Anadolu
onlar için boz renkli taşlarıyla, sert ovalarıyla metruk yapılı bir
D) 1980 Sonrası
viranedir. Ta ki Kurtuluş Savası Anadolu’da başladı; bu virane
E) Toplumcu Gerçekçi umut kapısı oldu aydınlar için. Anadolu’ya akın başlamıştır
artık. Egzotik ve hayal ürünü olan coğrafya, kaderin ve
realitenin kendisi olmuştur. Burada Türk aydınları, yeni
devletin kimliğinde kendi kimliğini kurmaya çalışmıştır.
Kurtuluşu Anadolu’da aramışlardır.
9. Böyle düşünen bir araştırmacı, aşağıdaki romanlardan
hangisini okumayı tercih eder?
Bir Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, okulun kültür salonunda
A) Hüküm Gecesi
bir etkinliğe katılmıştır. Bu etkinlikte dört konuşmacı ve bir
başkan vardı; seviyeli bir tartışmaydı, konuşmacılar B) Yeşil Gece
birbirlerinin sözlerini kesmeden başkandan izin alarak sırayla
C) Dersaadet'te Sabah Ezanları
konuştular. Tartışmanın tek kötü yanı dinleyicilerin fikirlerini
dile getirmelerine izin verilmemesiydi.” D) Saatleri Ayarlama Enstitüsü
7. Buna göre öğretenin izlediği tartışma tekniği hangisidir? E) Ateşten Gömlek
A) Açık Oturum
B) Panel
C) Forum
D) Münazara
E) Sempozyum
10. Aşağıdaki şiirlerden hangisinin toplum hayatını “Şifâ ise ilâç milaç değil, omuzuna çapraz astığı şu radyoya
etkileyen sorunlar üzerine yazıldığı kesin olarak benzer tahta kutuydu. Kutunun üzerinde iki düğme, ibreli ve
söylenemez? ışıklı bir kadran ve bir de kapı zili vardı. Bu tuhaf cihazdan
çıkan bir kablo doğruca Dayının kasketinin içine gidiyordu.
A) TEREYAĞI
Hitler amca! Nitekim kasketini çıkarınca, kablodan çıkan üç ayrı telin,
adamın kafatasına toktor tarafından açılıp daha sonra her
Bir gün bize de buyur. birine birer elektrot sokulmuş üç deliğe muntazaman
Kakülünle bıyıklarını girdiğini fark ettiler. İşte bu elektrotlar adamın dimağının,
Anneme göstereyim. ‘gazap,’ ‘karasevda’ ve ‘kumar’dan mesul merkezlerine, icap
ettiği, aslında zil çalmaya başladığı zaman azar azar cereyan
Karşılık olarak ben de sana veriyor ve Dayı‘nın deliliği kesiliyordu.
Mutfaktaki dolaptan aşırıp
Tereyağı veririm.
11. Bu parça ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
Askerlerine yedirirsin.
A) İlahi bakış açısıyla kaleme alınmıştır.

B) ÖZGÜRLÜK B) Fantastik kurgu ile oluşturulmuştur.

Susabilmek mi asırlar boyu C) Bilinç akışı tekniği kullanılmıştır.


Sessizce ağlayabilmek mi yoksa D) Mizahî bir üslubu tercih etmiştir.
Sen sen ol çocuğum E) Dönemin sosyal ve kültürel özelliği yansıtılmıştır.
Özgürlüğü öyle hafife alma
Özgürlük ne yarım ekmek ne yarım ezgi
O masmavi bir bulut gökyüzünde
Ulaşılması güç ama imkansız değil

C) HAN-I YAĞMA 11. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Behçet Öğretmen,
öğrencilerle “Kimdir Bu” adlı bir oyun oynar. Bu oyunda
Bu sofracık, efendiler – ki iltikaama muntazır öğretmen ipucu kelimeler söyleyip öğrencilerin bu ipucu
Huzurunuzda titriyor – bu milletin hayatıdır; kelimelerinden şairin veya yazarın kim olduğunu tahmin
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır! etmesini bekler.

Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır Behçet Öğretmen:


▪ Döneminin en büyük şairidir.
D) ALİŞİM ▪ Eşyaya ve tabiata bakış açısı gerçekçidir.
Kasnağından fırlayan kayışa ▪ Şiirlerinde mitoloji ve metafizik görülür.
Kaptırdın mı kolunu Alişim!
▪ Öğrenim gördüğü Galatasaray Sultanisinde müdürlük
Daha dün öğle paydosundan önce yapar,
Zilelinin gitti ayakları, ▪ Fransız şairlerinden François Coppée, Musset, Proudhome,
Yazıldı onun da raporu: Leconte de Lisse gibi isimlerin etkilenmiştir.
“İhmalden!”

12. Buna göre Behçet Öğretmenin tanıtmaya çalıştığı şair


E) YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR aşağıdakilerden hangisidir?
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: A) Abdülhak Hamit Tarhan
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün B) Yahya Kemal
evrene karışırcasına
C) Ziya Paşa
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana D) Tevfik Fikret
E) Recaizade Mahmut Ekrem
Ressam: Anlamıyorlar, anlamıyorlar. ● Efendimsin cihânda i’tibârım varsa sendendir.
Şaban: Ben de anlamıyorum. (Bir tabloyu gösterir.) Mesela Miyân-ı âşıkânda iştihârım varsa sendendir.”
nedir bu?
Şeyh Gâlip
Kız: Dündar’ın son yapıtı.
Ressam: Adı ‘İçimdeki Kaos’
● Hararet nârdadır sacda değildir
Mısta: İçindeki Kavanoz mu?
Keramet baştadır tacda değildir
Şaban: Kaos diyor Mısta Bey, kaos!
Her ne arar isen kendinde ara
Mısta: Kaos ne demek ki?
Kudüs’te Mekke’de Hac’da değil
Şaban: Kaos yani şey, mide bulantısının Frenkçesi değil mi
Hacı Bektâş Veli
kızım?
Kız: Kaos dehanın alfabesidir. 14. Yukarıda verilen şiir parçalarını okuyan kişi,
I. Şiirlerde söyleyici ile hitap edilen kişi/varlık arasındaki ilişki
Şaban: Geç şimdi onu bir kalem. Neden kırmızı ile boyadın?
benzerdir.
Ressam: Neyi?
II. Şiirlerin iletilerinin benzer olduklarını belirler.
Mısta: Kavanozu…
Kız: İçinde vişne reçeli var da ondan, kavanoz değil amca. III. Şiirlerin ortak nazım biçimini ve birimini tespit eder.
Ressam: Bilmem, içimin sesi böyle yansımış olacak.
dair özelliklerinden hangisine ya da hangilerine ulaşılabilir?
Şaban: Sen onu babana yuttur. Bu resim ne kaos ne kavanoz.
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II
Ressam: Ya neymiş?
Şaban: Moskova’da Kızıl Meydan. Na şu da Kremlin’in kulesi. D) I ve III E) I, II ve IIII
Sen giderken biz geliyorduk efendi.
Ressam: Sizi temin ederim ki, tamamen non figüratif bir
bilinçaltı aynası.
Şaban: Öyleyse neden kıpkızıl. Dünyada başka renk mi
Bir Acem bahçesi, bir seccâde
kalmadı? Sarı yapsaydın, yahut eflatun.
Dolduran havzı ateşten bâde
Mısta: Patlıcan rengi de olabilirdi. Limonküfü ile çok daha iyi.
Ne kadar gamlı bu akşam vakti..
Şaban: (Kızı okşar) Hadi ben bunu görmemiş olayım. Ama
hemen silinmeli o tablo anlaşıldı mı? Bir daha böyle Bakışın benzemiyor mutade
çocukluklar istemem.
Ressam: Anlamıyorlar, anlamıyorlar.
Gök yeşil, yer sarı, mercan dallar
Dalmış üstündeki kuşlar yâ da
13. Haldun Taner’in “Vatan Kurtaran Şaban” adlı oyunundan
Bize bir zevk-i tahattur kaldı
alınan bu metinle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Bu sönen gölgelenen dünyada!
A) Metinde sosyal hiciv unsurları verilmiştir.
B) Diyalog tekniğini kullanılmıştır.
15. Bu dizleri yazan şair hangi edebi akımdan etkilenmiştir?
C) Göstermeci tiyatro özelliği ile oluşturulmuştur.
A) Sembolizm
D) Metinde sanat- siyaset çatışması yapılmıştır.
B) Ekspresyonizm
E) Batı tiyatrosunun etkileri görülmüştür.
C) Sürrealizm
D) Empresyonizm
E) Kübizm
DENEME 1. ÇÖZÜMLERİ 6. CEVAP C ŞIKKI
1. CEVAP A ŞIKKI Parodi: Belli bir metinin konusunun örnek alınmasıdır. Bir metinden
yeni bir metin kurulur. Parodi, daha ciddi tarzdaki bir metin, tür ya
Hüseyin Rahmi Gürpınar’dır. Çünkü;
da söylemin daha komik tarza dönüştürülmesidir. Latife Tekin,
Metinde Gabriel Garcia Marguez’in romanını önce büyülü gerçeklik akım
noktasından sonra onun tematik gücünden faydalanır. Böylece bir
- Olağanüstü ve aykırı tipleri romanlarında işlemesi
metinden yeni bir metin kurgulamış olur.
- Popüler romancı olması
* MEB kitaplarında çok kullanılır dikkat ediniz. Orhan Pamuk U. Eco
- Halkın yapıtlarında kahramanları çevrelerinin diliyle konuşturmuş ile veriliyor. 2020-2022 ARASI SINAVLARDA ÖABT BEKLİYORUZ.

- Kırk beşinci roman ifadesiyle yoğun yazması ( Tuzak A. Mithat’tı


)
7. CEVAP B ŞIKKI
- Romanlarının toplumsal bir yergi taşımasıdır. Cahillik (Deli Filozof)
Otuz Beş Yaş – Cahit Sıtkı Tarancı, Olvido - A. Muhip Dıranas, Sebil
cinsi sapıklık (Namuslu Kokotlar), şöhret düşkünleri (Şıpsevdi) her
ve Güversin – Ziya Osman Saba, Bursa’da Zaman – A. Hamdi
kavram aslında bir romanın konusuydu.
Tanpınar saf(öz) şiir özelliği gösterirken
- Ahmet Mithat’a yine göndermede bulunmuş çeşitli roman yazıp
“Haziranda Ölmek Zor” şiiri H. Hüseyin Korkmazgil’e aittir .
tekniği önemsemediğini anlatır. “bazı yazarlar gibi teknik unsurları
Toplumcu gerçekçi şiir özelliği gösterir.
hiçe sayıp değişik roman yazmadım.

- ”Ben Deli Miyim? romanı nedeniyle mahkemede yargılanır bir


dönem. 8. CEVAP C ŞIKKI

Fantastik roman: Gerçek ve bilinen dünyanın ötesinde hayal


gücüne dayalı bir dünya oluşturarak bu yeni dünyada geçen
2. CEVAP A ŞIKKI
olayların anlatıldığı yapıtlardır. Olağanüstü, doğaüstü güçler ve
2018 Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Programında Ders kitabında olaylarla bezenir. Metinde “hayâletin asıl korkunç tarafı,gövdesi
alınacak metin özelliklerinde İslamiyet önce Türk edebiyatında döndüğü hâlde, kafasının sabit kalması, delici bakışlarını bir an
seçilen metinlerin bir kısmı hem asıllarına uygun dil ve söyleyişiyle olsun bekçiden ayırmamasıydı. Semâ ederken çevreye mavi bir nûr
hem de günümüz Türkçesiyle verilmelidir. Divan edebiyatı yayıyor” olması gibi özellikler fantastik roman özelliğini gösterir.
metinleri günümüz Türkçesine çevrilmez. Bilinmeyen kelimeler
verilir sadece.
9. CEVAP A ŞIKKI

Soruya cevap veren yazarlar, Halit Ziya Uşaklıgil çünkü: şehirli ve


anormal tipler, aşkın ikinci planda kalması eserinin dilini
3. CEVAP E ŞIKKI sadeleştirmesi (H. Ziya Cumhuriyet Döneminde iki defa sadeleştirir.)
ve öyküsü Bir Muhturanın Son Yaprağı
Bu şiir, Behçet Necatigil’in halk şiir geleneği izleri taşır. (Ferhat'lar,
Kerem'ler çöllerde vb.) Klasik şiir (Divan) mazmun dünyası Mustafa Kutlu çünkü: Anadolu kasabası, Mavi Kanatlı Kuş, Beyhude
görülmez metinde . Diğer şıklardaki kazanımlar sağlanır. Ömrüm eseri metne sindirilmiştir. Tren sesi onun öykülerin tematik
gücüdür.

4. CEVAP B ŞIKKI
10. CEVAP B ŞIKKI
Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim Programı ile dört temel dil
becerisinin yanı sıra öğrencilere kazandırılması hedeflenen yeterlilik 1. metinde 2. metin
ve beceriler, altı âdettir. İlahi bakış açısı Kahraman bakış açısı
1.Bilgi Okuryazarlığı 4. Eleştirel düşünme Olay hikayesi Ben merkezli hikȃye
2.Görsel Okuryazarlık 5. İletişim ve İş birliği Realizm akımı Varoluşçuluk akımı
3. Medya okuryazarlığı 6. Yaratıcı düşünme Her iki metin de dönemin sosyal ve kültürek özelliğini yansıtır.

1. metinde yosulluk- zenginlik çatışması işlenirken 2. metinde


5. CEVAP D ŞIKKI benzer çatışma bulunmaz.

Metinde tanıtılan “Yeni Roman “ modernist- postmodenist


eserlerdir. Bu anlayışla Hayri İrdal (S. Ayarlama Enstitüsü), Zebercet
( Anayurt Oteli) , Cıngıl Nuri (Gölgesizler), Şeküre ( Benim Adım
Kırmızı) temsil ederken

Çolak Salih (Küçük Ağa) Milli Mücadele tipidir.


11. CEVAP D ŞIKKI DENEME 2. ÇÖZÜMLERİ
Verilen metin, Sait Faik Abasıyanık’in “Son Kuşlar” adlı eserinden 1. CEVAP A ŞIKKI
alınmıştır. Verilen bölümde “İç Diyalog Tekniği” (kahraman
Bunalan insanın iç sıkıntılarıyla beraber her zaman düşüncesini istila
karşısında biri varmış gibi konuşur.) kullanılmıştır.
eden kaçış fikri verilmiştir. Servetifünun edebiyatında Tevfik Fikret
Örnek: “Ben bütün ömrümce iyi bir kahve bulamadığım için kahveci ile başlayıp Ahmet Haşimle zirve yapan kaçış ve gitme fikri
olamamışımdır. Bir kır kahvesi, bir köyün kahvesinin üç beş Cunhuriyet Döneminde birçok sanatçıda görülür. A şıkkında Orhan
gediklisi.. Bundan güzel bir ömür mü olur, elli altmış senelik yaşama Veli’nin “Açsam Rüzgara” şiirinde gitmek ve kaybolmak verilmiştir.
bundan güzel başlar ve biter mi?” C şıkkı çeldiricisi en yüksekti Edip Cansever “İnfilak” şiiridir ama
burada sevgiliye dairhatıranın özlemidir.

12. CEVAP E ŞIKKI


2. CEVAP D ŞIKKI
Bir şiir Nasıl MAVİ ŞİİR olur?
sentezci bir aydın, Avrupa’da eğitim almış, orayla hemhal olmuş
- Sanatlı, imgeli olacak
aydınlardır. Aynı zamanda Doğu’nun kültürel değerlerini
- Serbest ölçülü olacak benimsemiş ve kendi kültürel kodlarını unutmamış aydınlardır.
Bunlar kültürüne de sahip çıkar. Yunus Balcı (Türk Romanında
- Alışılmamış bağdaştırmaya çok başvurmayacak
Aydınlar Problemi) Turfanda mı Turfa mı? Mizancı Murat’in Türk
- Sosyal gerçekçi bir edebiyat yapmayı amaç edinecekler. edebiyatında köye yönelişin ilk eserdir. Iki tip çizilir züppe tipi Raşit
Efendi , Doğu ve Batı edebiyatını fikirde uygulayan idealist Mansur
- Kısa ve anlık dizeler yazacaklar.
Bey’dir.
- Duygunun çok keskin halini verecek

Akımın en büyük şairi Attila İlhan’dır. A ve B şıkkındaki şiirler ona


3. CEVAP C ŞIKKI
ait. C şıkkındaki şiir Ferit Edgü’nün, D şıkkındaki şiir Ahmet
Oktay’ındır. “Mâî ve Siyah” romanı çünkü metinde marizi ve hayalperest bir
genç,(Ahmet Cemil) yeni nesli temsil etmesi, için için yaşadığı aşk
E şıkkındaki şiir, Orhan Veli’in (Derdim Başka) yani Garip akımına
kırıklığı ve sanat hülyası (roman yazıp ünlü olmak fikri) ifadelerinden
aittir.
dolayı.

13. CEVAP B ŞIKKI


4. CEVAP C ŞIKKI
Ahmet Hamdi Tanpınar - Beş Şehir denemedir. Diğer türler anıdır.
C şıkkında “Soruları çözmeden onları oldu bittiye getirmek en
ÖSYM, 2020 ÖABT sınavında bu eserin içinden bölüm verecektir. büyük hatadır.” Birleşik fiil yanlış yazılmıştır. Bitişik yazılmalıdır.
MEB kazanımlı testlerde yoğun işlenmiştir.
Öğretmen derste birleşik fiillerin yazımı ile ilgili ayrıntıları yeniden
gözden geçirmelidir.
14. CEVAP D ŞIKKI

“Romanda göç sorununu anlatırken dönemin siyasi olaylarını yoğun 5. CEVAP E ŞIKKI
mu işlediniz? ?” (Metnin tema ve konusunu belirler.)
Mauro De Vasconcelos’un “Şeker Portakalı” romanı “Zeze” adlı bir
“Bazı yerlerde siz de kahramanla konuşuyorsunuz hatta romanın çocuğun gözünden hayalleri işlenir. Fakir bir çocuğun dünyası
yazılış serüvenini anlatıyorsunuz, kahramana niçin omuz anlatılır. Sosyal içeriklidir. İçinde fabl yoktur.
veriyorsunuz sürekli ?” (Metindeki anlatım biçimleri ve
tekniklerinin işlevlerini tespit eder.)

“Romanda kahramanın Freud’dan etkilenip bilinçaltına yönelmesi


6. CEVAP B ŞIKKI
kurguda sıkıntı yarattı mı?” Metinde edebiyat, sanat ve fikir Ahmet Haşim dizesi, Necip Fazıl etkisi, Baudelaire gibi sanatçıların
akımlarının (sürrealizm) yansımalarını değerlendirir. ön plana çıktığı şiir görüşü Saf şiirdir. Türk edebiyatında "Saf Şiir"
“Bazı bölümlerde otobiyagrafik yönler hissettim, doğru mu?” Yazar eğilimi Ahmet Haşim'in "Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar" adlı
ile metin arasındaki ilişkiyi değerlendirir. makalesi poetik yapısını oluşturur. Bu gruba Ahmet Muhip Dıranas
girer. Nazım Hikmet Ran serbest nazım- toplumcu, Faruk Nafiz
Çamlıbel hece ve Anadolu temayülü, Cemal Süreya ikinci yeni, İlhan
15. CEVAP D ŞIKKI Geçer ide Hisar görüşlerini yansıtır şiirlerinde.

I. Metin Reşat Nuri – Balıkesir Muhasebecisi, (MİLLİ EDB.) II. Metin


Vatan yahut Silistre (TANZİMAT EDB.) III. Metin Canlı Maymun
Lokantası (CUMHURİYET EDB.)

SIRAMA: II – I - III
7. CEVAP A ŞIKKI odasını batılı bir tarzda döşeyen, sürekli Hollanda ve Havana
“sigar”ları içen, operalardan, Fransız resimlerinden ve Fransızca
Tanıtılan kişi Yahya Kemal Beyatlı’dır. Şaire ait ipucları:
kitaplardan hoşlanan Servet Bey, gerçekten de Avrupalı bir hayat
- Fransa’da Albert Sorel’in fikir dünyasınından beslenmesi tarzını fazlasıyla benimsemiştir ve bu açıdan Naim Efendi’yle bir
çatışma içinde sunulur.
- Fransız tarihçisi Camille Julien’in, yerli ve millî kaynaklara dayanan,
millî hayatı yaşanmakta olan zaman ile geçmişte arayan ve onu Türk
tarih ve coğrafyasının içinde değerlendiren anlayışından etkilenip
11. CEVAP D ŞIKKI
Nev- Yunanilik akımını getirmesi
10. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinde Kemal Öğretmen, insan
- Dergâh dergisinde yazması
neden başka yerleri, başka ülkeleri gezip görmek ihtiyacı hisseder ?
- “Evine Dönen Adam” Fransada kendini yetiştirip ülkesinde sorusunun amacı Metne Hazırlık’tır, işlenecek metne dikkat
uygulaması çekmek ve okuma çalışmalarıyla ulaşılacak bilgi ve becerilere
yönelik olarak öğrencilerde bir beklenti ve merak oluşturmak
- Tarih ve mitolojiden faydalanması
amacıyla yapmıştır.

8. CEVAP C ŞIKKI
12. CEVAP E ŞIKKI
Şiirin yapı, tema ve dil özellikleri bakımından Cahit Zarifoğlu aittir.
Metin öğretici bir metindir. Öğretici metinlerde zaman ve mekânın
Çünkü şiirde korku, tevazu, nur sarnıç, çöl imgesi, ırmakların ondan
özelliklerini bulunmaz. Anlatmaya ve göstermeye bağlı metinlerde
kaynaklanması , menzil ve sıra yolculuk gibi mistik ve dinî yönden
bulunur.
şairin fikirlerini oluşturur. Divan şiir geleneği şiirde hâkimdir.
Zarifoğlu şiirlerini “zor şiir” olarak adlandır, şiirinde madde-ruh
ikilemi ve çatışması yoğundur. 2020-2022 ARASI SINAVLARDA
13. CEVAP A ŞIKKI
ÖABT BEKLİYORUZ.
Tanıtılan dergi, Orhan Veli’nin Yaprak dergisidir. Orhan Veli
NİYE NECİP FAZIL DEĞİL: Şiirlerini heceyle yazar, madde- ruh ilişkisi
tarafından 1 Ocak 1949 tarihinden itibaren on beş günde bir
Cahit Zarifoğluna üstad kazandırmıştır. NİYE ASAF HALET DEĞİL
yayımlanan dergidir.
kısa dize ve imgelemi mistik yanında diğer dinlerdenden de kesitler
bulunur, Asaf Halet , bir dönem serbest şiir de yazar. NİYE ENİS ▪ Orhan Veli’nin ölümünün ardından (metinde belediye çukuruna
BEHİÇ KORYÜREK DEĞİL, heceyle şiir yazar imgesi çok azdır. NİYE düşmesi) arkadaşları tarafından "Son Yaprak" adlı özel bir sayı
İSMET ÖZEL DEĞİL kıssa geleneği ve menzil fikri onda bulunmaz. yayımlanmıştır.

▪ Orhan Veli'nin daha önce yayınlanmamış "Aşk Resmi Geçidi "şiiri


de burada yer alır.
9. CEVAP D ŞIKKI
▪ Dergide ağırlıklı olarak Garip anlayışına uygun ürünler
Çerçeve öykü tekniği kullanılmamıştır. Başka bir deyişle, "öykü
yayımlanmıştır.
içinde öykü" veya "öyküler dizisi" barındırır. Binbir Gece Masalları,
Decameron, Canterbury Hikâyeleri, Heptaméron gibi tanınmış ▪ Nâzım Hikmet'in hapishaneden çıkartılması için açılan
örnekleri bulunmaktadır.Türk edebiyatınde Muhayyelât ile kampanyaya da katılan Garipçiler üç günlük açlık grevine girdiler
Müsameretname bu tekniğin kullanıldığı ilk eserlerdir. bunu dergide ilan ettiler.

▪ Dergide Garipçi olan Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday, ve bunun


yanında Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cahit Külebi, Bedri Rahmi Eyüboğlu
10. CEVAP D ŞIKKI
gibi isimlerin şiirleri yer almıştır.
Naim Efendi, romanda ve konakla Osmanlıyla bütünleştirilir tiptir.
Yakup Kadri tarafından gitgide değişen Osmanlı toplumu içinde eski
dönemi, Tanzimat sırasında yetişen nesli ve bu neslin bağlı olduğu 14. CEVAP A ŞIKKI
gelenekleri yansıtacak bir figür olarak kullanılır. Osmanlı Devleti’nin
Montaj (Metinlerarasılık) Tekniğidir. Yazarın eserine canlılık ve çok
batılılaşmaya başladığı dönemlerde yaşamış birisi olarak, kendisi
boyutluluk kazandırmak için başkalarına ait şiir, özlü söz,
son derece alaturka bir şekilde büyümüş ve bu kültüre bağlı
metinlerden tip veya karakter alma, şarkı sözü gibi ifade kalıplarına
kalmıştır. O ve kız kardeşi Selma Hanımefendi için batı kültürü belli
kendi eserinde yer vermesiyle oluşur. Eserde yazar Vadideki
boyutları kabul edilebilecek bir kültürdür, fakat kendi ailelerinin bu
Zambak romanınından bölüm ve içerik almıştır. Kocasıyla mutlu
kültürü bahane ederek fazlasıyla serbest, geleneklerden tamamen
olmayan Henriette'yle kendisinden çok daha genç olan Felix'in
uzak ve başına buyruk şekilde yaşamaları kabul etmez.
imkânsız aşkını anlatır ve Natalie ile benzerlik kurar.
Naim Efendi’nin damadı Servet Bey, kayınpederinin tam aksine,
romanın alafranga yaşam tarzını benimseyen karakterleri arasında
yer alır. Bu kahramanımız Batı’ya olan hayranlığı o derece ileridir ki 15. CEVAP A ŞIKKI
Meşrutiyet ilan edildiğinde evde Türkçe konuşulmasını yasaklar.
II ve III metin eleştiri türünde kaleme alınmıştır. Birinci metin
Aldığı terbiye ile yaşadığı sosyal çevre gerçekleri sürekli
tartışmacı anlatım tarzında oluşturulmuştur. Tartışmacı anlatımda,
çatıştığından tam bir redingot devri adamını temsil eder. Konaktaki
savunulan ve karşı çıkılan görüşlere yer verilir.
DENEME 3. ÇÖZÜMLERİ 8. CEVAP A ŞIKKI

1. CEVAP C ŞIKKI Behçet Necatigil’in “ Sevgilerde “ kısa ve vurucu dizenin gücü


görülür. Diğer şıklarındaki şiirlerde kırık dize anlayışı bulunmaz.
Öğretmenin, dönemleri farklı olmasına rağmen metinlerin ele alınışı
bireysel izinin sürülmesinde bulunulur. İki metinde de bireysel
duygular ön plandadır.
9. CEVAP D ŞIKKI

Metinde tanıtılan akım, Fütürizm’dir. Savaşa övgü, geçmişi yok


2. CEVAP C ŞIKKI sayma ve geleceğe hızla ulaşma isteği hareketi koşuyla ışıkla
anlamdıran akımdır.
Dersaadet’te Sabah Ezanları – Attila İlhan, Roman

Bir Göçmen Kuştu O – Ayla Kutlu, Roman


10. CEVAP E ŞIKKI
Siyah Pelerinli Adam – Necip Fazıl, Tiyatro
Tanıtılan şair, Yavuz Bülent Bâkiler’dir. İpuçları Anadolu sevgisi,
Avare Yıllar – Orhan Kemal, Roman
“Yeniden Fethetmek Anadolu” şiiri, Üsküp’ten Kosava’ya gezi
Sarı Traktör – Talip Apaydın , Raman kitabının ona ait olması

3. CEVAP A ŞIKKI 11. CEVAP D ŞIKKI

Yaratıcı Yazma, bu yazmanın amacı, öğrencilerin yazma I. “Kızılırmak Kıyıları” şiiri, konusuna göre hangi şiir türüne girer? -
yeteneklerini ve yaratıcılıklarını geliştirmektir. Bu yöntemde konuyu şiir türünün ismini sorması- Bilgi becerisi
ve yazılı anlatım türünü öğretmen verebileceği gibi öğrenciler de
II. "Kızılırmak Kıyıları " şiiriyle " Cenge Giderken" şiiri arasında
istedikleri konuyu seçerek yazma çalışması yapabilirler. Bilinç-
yapı benzerliği karşılaştırma yapması – Analiz becerisi
altından çıkan kelimeler alt alta sıralanır ve kelimeler arasında
bağlantı kurulur. Herhangi bir noktaya gelindiğinde konunun hangi III. Şiirin son bendinde “Geçmiş zamanlar geleceklerden parlak
yönde ele alınacağına karar verilir. Öğrenciler yaşadıklarından, değil.” dizesini yorumlaması Kavrama becerisi
düşündüklerinden ve hayal ettiklerinden hareketle yazarlar.

12. CEVAP C ŞIKKI


4. CEVAP B ŞIKKI
Parçada sözü edilen öykücümüz Memduh Şevket Esendal’dır.
Verilen metin, Küçürek öyküdür. Şıklarda bu tarza en uzak Yusuf İpuçları: yeni öykü anlayışı, eserlerine adını açık yazmayışı,
Atılgan’dır. Atılgan modernist çizgide öyküler yazar. Öyküleri: Bodur Türkçeye önem vermesi, toplumsal meseleleri işlemesi, Veysel
Minareden Öte (1960), Eylemci (Bütün Öyküleri, 1992) Çavuş” , “Gödeli Mehmet” ve “Kelepir “ hikâyeleri yazması

5. CEVAP A ŞIKKI 13. CEVAP A ŞIKKI

Tevfik Fikret’in Promete şiirinde parnasizm akımının izleri görülür. A şıkkında Müşahit (gözlemci) bakış açısı, C ve E şıkkında :
Şiirde aruz ölçüsü kullanılmış, Yunan mitolojisinden Promethus Kahraman bakış açısı, B ve D şıkkında İlahi bakış açısı
işlenmiş. Batının ilim ve teknikte üstün olduğu için onu örnek
almamız gerektiğini anlatır. Gençlerin Batı’nın ışığını ülkemize
getirmemiz gerektiğini anlatır. 14. CEVAP D ŞIKKI

Hikâyelerde “Aksakallı” “Gök sakallı” Hızır’ın aralarda görünmesi


İslamiyetle hayatımıza giren motiftir.
6. CEVAP E ŞIKKI

Verilen şiir “Avlu Genişliği”dir. Şairi Şükrü Erbaş’tır. Şair, 1980


sonrası günümüz şairlerindendir. Bu şiirin nazım şekline ve birimine 15. CEVAP C ŞIKKI
dikkat edilmez çünkü serbest tarz ve gelenek etkisi biçim olarak Yakup Öğretmen, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Programı’nın
kullanılmamıştır. yetkinliği Öğrenmeyi öğrenme’dir. En kısa zamanda en doğru
öğrenme biçimlerini nasıl elde edebilir? Sorusunun peşindedir
öğretim programı. Birey kendi öğrenme hızını, özelliklerini tanıması
7. CEVAP B ŞIKKI sağlanır. Bu yetkinlik, bireyin var olan imkânları tanıyarak öğrenme
Salah Birsel’in bu metinde anlattığı edebî metin Deneme’dir. Son ihtiyaç ve süreçlerinin farkında olmasını ve başarılı bir öğrenme
bölümde şiirsel tadı, biraz iç dökmesi gibi özelliklerle metni eylemi için zorluklarla başa çıkma yeteneğini kapsamaktadır. Bu
buldurmaya çalıştırk. ÖABT bu yıl edebî metinli soru bekliyoruz. yetkinliği elde eden gençler, önceki öğrenmelerle hayat
tecrübelerini kaynaştırmayı amaçlar.
DENEME 4. ÇÖZÜMLERİ -Çıldırlı Âşık Şenlik badesini elinden içer. Hz. Muhammet’i
rüyasında görür.
1. CEVAP B ŞIKKI
-Âşık Veysel Şatıroğlu bade içmez.
I. Metin Abbas Sayar’ın “Yılkı Atı” romanı Cumhuriyet Dönemi
-Âşık Feymânî’ye rüyasında pir bade içirir.
II. Metin Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Hüküm Gecesi”
romanı Milli edebiyat Dönemi

III. Metin Filibeli Ahmed Hilmi’nin Âmak-ı Hayal romanıdır. 8. CEVAP C ŞIKKI
Tanzimat Dönemi
Metinde romancı, şair – çok emek verdiğini – olduğunu, “Kerkük
Dönem sıralaması III-II-I Hatıraları “adlı eseri, şiirlerinde doğaya ait kelimelere sıkça yer
vermesi bunu da görsel imgeli imajlarla veren örnek şiirinde akşam,
altın kafesteki kuş imajı Ahmet Hamdi Tanpınar’a ait özelliktir.
2. CEVAP C ŞIKKI

Türk Dili ve Edebiyatı dersi öğretmeni, öğrencilerine aşağıdaki iki


9. CEVAP E ŞIKKI
parçayı vermiş ve onlardan bu iki parçayı karşılaştırarak bir
çıkarımda farklı dönemde olmasına rağmen benzer temalar 2018 Ortaöğretim Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim
benzer mazmunlarla anlatılmıştır. İki metinde de gül-bülbül-diken Programı'nın özel amaçları Edebiyat – toplum ilişkisi kavrama
motifi görülür. Divan şiir geleneğinden faydalanmıştır.
- Edebi metinle Türkçenin ve edebiyatımızın gelişimi ve değişimini
takip etme

3. CEVAP A ŞIKKI - Türk edebiyatına ait eserleri oku millî, manevi, ahlaki, kültürel
ve evrensel değerleri kazan
Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” romanı İstabul’da başlayıp
Anadolu’ya yönelir. Anadolu’nun değişik şehirlerinde olay gelişir. - Edebî metinler aracılığıyla Dinleme, okuma, yazma ve konuşma
Diğer şıklarda mekan İstanbul’dur. Başka şehir anlatılmaz. becerilerini kazandırma

- Okuduğunu anlama, eleştirme becerisi ve okuma alışkanlığı


kazandırmak
4. CEVAP E ŞIKKI
- Edebi metinleri analiz etme ve değerlendirme özelliği kazanma
Şiir metinlerinde anlatıcı ve bakış açısının işlevini kazanımı
bulunmaz. Bu kazanım Anlatmaya bağlı metinlerde verilir. E şıkkında Halil İnalcık’ “Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde
Osmanlı” kitabından bölümler okuması Tarih alanında uygulanır.

5. CEVAP B ŞIKKI
10. CEVAP A ŞIKKI
I. metin Memduh Şevket Esendal’a aittir. Durum hikayesi özelliği
gösterir. Harketli olmayan benzetmesi ve iç ve dış tasviri çoktur. II. Metinde tanıtılan roman, Yakup Kadri’nin Hüküm Gecesi’dir.
metin Ferit Edgü’ye aittir. Küçürek öykü özelliği gösterir. Kısa ve Meşrutiyet Dönemini anlatması, Jön Türklerin siyasi olaylarını
yalındır.Kısa olduğu için okunması kolaydır.Hikâyede serim, düğüm anlatır. “Akile Hanım Sokağı”, Cumhuriyet ilk evresindeki değişim
ve çözüm bölümü yoktur. Bölümler okuyucuya bırakılır.Yazar anlatılır. “Bir Devrin Romanı” Halide Nusret, anı türünde yazar bir
imgelerden yola çıkıp düş gücüyle hikâyesini oluşturur. çocuğun gözünden Kerkük’teki siyasal ilişkiler anlatılır. Eserde
genç Türkiye’nin aydınları da işlenir. “Zavallı Necdet” Safvet
Nezihi romanıdır. Bir aşk ve dram romanıdır. Çapkın Necdet’in
6. CEVAP E ŞIKKI hayatı işlenir. “İki Süngü Arasında” Emine adlı kadına atılan iftira
işlenir ve popüler romandır.
I. Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” eserinde ironi tekniği kullnanması
postmodern roman özelliğidir.

II. Latife Tekin’in “Sevgili Arsız Ölüm” romanında çoğulculuk ve 11. CEVAP D ŞIKKI
kaybolma görülür. Postmodern romanlarda kullanılan tekniktir.
-Bağbozumu Sofrası - Ceyhun Atuf Kansu- şiir
III. Tomris Uyar’ın öykülerinde gerçeğin değil kurgunun izi sürme
-Nağme-i Seher – R. Mahmut Ekrem - şiir
postmodern özelliğidir.
-Altın Işık Ziya Gökalp - şiir
IV. İhsan Oktay Anar’ın “Amat” romanında masalsı bir giz ve Binbir
Gece’nin kurgusu Fantastik romanın özelliğidir. -Kenan Çobanları – Halide Edip Adıvar- oyun

-Erciyesten Kopan Çığ- Behçet Kemal Çağlar - şiir

7. CEVAP D ŞIKKI
Murat Çobanoğlu bir çeşme yanında uyur bir pir elinden bade içer.

-Ercişli Emrah, hak badesi içip Selvi Han’ı rüyasında görür.


12. CEVAP C ŞIKKI DENEME 5. ÇÖZÜMLERİ
Erdal adlı öğrencinin yaratıcı olmasına rağmen keskin duygular 1. CEVAP D ŞIKKI
taşıması öğretinin onu grup çalışması ile sosyal ilşkisini
Asaf Halet Çelebi, “İbrahim” şiirinde dize hâkimiyetine bağlıdır,
düzenlemeye yardımcı olur.
Divan şiiri geleneğinden kopmamıştır. Soyut ve mistik şiir
anlayışının ustasıdır. Şiirlerinde Doğu-Batı kültürünü birleştirmiş;
Hint ve Fars medeniyeti ve mitolojisinden, tasavvuftan
13. CEVAP E ŞIKKI
yararlanmıştır. İlk şiirlerinin konusu ergenlik çağının duyguları,
- Yaşar Nabi Nayır- İnkılâp Çocukları (Millî Mücadele) masallar ve tekerlemelerdir. Daha sonraki yapıtlarında sese,
imgeye, anlama düşünceye önem verdiği gizemci şiirini tamamıyla
- Musahizade Celal- Bir Kavuk Devrildi (Eski-yeni kurumlarının
gözler önüne sermiştir, bu yönüyle modern gelenekçi şiir
çatışması)
anlayışının önemli bir temsilcisi olmuştur. Batı taklidi şiirin değil,
- Reşat Nuri Güntekin- Hülleci (Eski-yeni kurumlarının çatışması kendi geleneğimize bağlı şiirlerin peşinde olmuştur. Ölüm,
resmi nikah- dini nikah) sonsuzluk, yokluk, madde-ruh ilişkisi şiirinin başlıca temalarını
oluşturan sanatçı, şiirde ses unsuruna çok önem verir.
- Faruk Nafiz Çamlıbel- Kahraman (Millî Mücadele)

- Ahmet Muhip Dıranas – Gölgeler bireysel içerikli bir oyundur.


2. CEVAP E ŞIKKI

Piramitsel Programlama uzmanlaşmanın olduğu ve çalışma


alanının daraldığı bir programlama yaklaşımıdır. Tek bir alanda
uzmanlaşma söz konusudur. "Postmodern Romanlarda Halk
kültürü İzi" konusu üzerine uzmanlaşır.
14. CEVAP D ŞIKKI

Aziz Nesin ile Bekir Sıtkı Kunt’tan alınan iki metin, etkilendikleri
sanat akımları benzer değildir. Aziz Nesin, mizah ve dönem eleştirisi 3. CEVAP A ŞIKKI
varken Bekir Sıtkı ise daha çok bireysel yapılı bir metindir.
Realizm akımında gözlem çok büyük bir güçtür. Tüm ayrınları onun
sayesinde yakalar.

15. CEVAP E ŞIKKI 4. CEVAP A ŞIKKI


- Ferit Devellioğlu- Osmanlıca- Türkçe Sözlük Metinde tanıtılan şair, Güven Turan’dır. “Cendere” ve “Kış
Resimleri” önemli eserleridir. Şiirlerinde kokunun peşine koşan şair
- İlhan Ayverdi – Misalli Büyük Türkçe Sözlük
diye bilinir.
- Şemseddin Sâmi - Kamûs-ı Türkî

- Günay Karaağaç – Dil Bilim Terimleri Sözlüğü


5. CEVAP D ŞIKKI
- Doğan Aksan’ın sözlük çalışması yoktur. Dil ile ilgili araştırmaları
Adalet Ağaoğlu’nun bu öyküsünde, kronolojik bir zaman
vardır.
kullanılmamıştır. Giriş ve gelişme bölümleri yok ve aşama aşama
ARAŞTIRMALARI: Anlam Bilimi ve Türk Anlambilimi (1971), giden bir zaman dilimi postmodern eserlerde pek kullanılmaz. Olaya
Tartışılan Sözcükler ve Özleştirme Sorunu (1976), Her Yönüyle Dil dayalı ve tezli metinlerde yoğun kullanılır.
Ana Çizgileriyle Dilbilim (3 cilt, 1977-82), Türkçenin Gücü (1987), Şiir
Dili ve Türk Şiir Dili (1993), Türkçenin Sözvarlığı (1996), Anlambilim,
Anlambilim Konuları ve Türkçenin Anlambilimi (1998), Halk 6. CEVAP C ŞIKKI
Şiirimizin Gücü (1999), Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını
Bu şiirin, biçim ve içeriği incelendiğinde Garipçilere aittir. Oktay
(2000), Cumhuriyetin Çocukluk, Gençlik Yılları ve Bugün (2001),
Rıfat’ın “Ellerin Var Özgürlüğün” şiiirinden alınmıştır. Konuşma dili
Anadilimizin Sözdenizinde (2002), Dil, Şu Büyülü Düzen... (2003),
ile günlük sıradan konuları işlemiş, vezinsiz, ölçüsüz ve imajı ve
Cumhuriyet Döneminden Bugüne Örneklerle Şiir Çözümlemeleri
imgeyi ön plana çaıkarmamıştır.
(2003), Türkçenin Zenginlikleri İncelikleri (2005).

7. CEVAP A ŞIKKI

Öğretmenin izlediği tartışma tekniği Açık oturumdur. Toplumun


çoğunluğunu ilgilendiren bir konunun, bir başkan yönetiminde
uzman kişilerce dinleyiciler önünde tartışılmasıdır. Kuralları olan
tekniktir metinde konuşmacılar başkandan izin alark konuşmuş ve
herkesin süresi bellidir. Konuşmacılar birbirine saygılı davranır.
Birbirinin sözlerini kesmez.
8. CEVAP B ŞIKKI “açık tiyatro” da denir. Hayat ile oyun arasında özdeşlik
kaldırılır.Oyun, yaşamın gerçeklerini olduğu gibi yansıtmaz.
I. Kitâb-ı Dede Korkut’un önemini farklı örneklerle açıklayınız.
Doğrudan izleyiciye yönelinir. İzleyiciye bir oyunu izlediğini hep
(Kavrama)
hatırlatılır ve bunun bir oyundan ibaret olduğu vurgulanır. Türk halk
II. Kitâb-ı Dede Korkut'tan verilen bir metni Eski Anadolu tiyatrosundaki karagöz, ortaoyunu, göstermeci tiyatronun tipik bir
Türkçesinden Türkiye Türkçesine çeviriniz. (Kavrama) örneğidir.

III. “Deli Dumrul” adlı hikâyenin Ankara Devlet Tiyatrosunda


oyunlaştırıldığını biliyor musunuz? (Uygulama)
14. CEVAP C ŞIKKI

Şiirlerin ortak nazım biçimini tespit etmesi mümkün değil çünkü


9. CEVAP E ŞIKKI Şeyh Gâlip beyit ve gazel nazım biçimi, Hacı Bektâş Veli’nin şiiri
dörtlük ve hikmet şeklindedir.
Metinde Türk aydınlarının Anadoluya yönelmesi “Ateşten
Gömlek” romanında Ayşe, İstanbul’a akrabası Peyami’nin yanına
gelir. İkisinin yanına Binbaşı İhsan da katılır ve Anadolu’ ya
15. CEVAP D ŞIKKI
geçerler, amaçları Kuvayi Milliye’ye hizmet etmektir.
Ahmet Haşim’in bu şiiri Empresyonizm akımının izleri görülür çünkü
“Gök yeşil, yer sarı, mercan dallar” renk algısı ve izlenimsel
10. CEVAP E ŞIKKI görüntünün etkisi “Ne kadar gamlı bu akşam vakti..” ifadesi de
izlenimcilik akımını hatırlatır.
A. “TEREYAĞI” şiiri, Orhan Veli’in 2. Dünya Savaş karşıtlığı şiiridir.
Öğrencilerimiz sembolizm ile Empresyonizm karıştırır:
B. “ÖZGÜRLÜK” şiiri, Nazım Hikmet’e toplumsal yapılı şiiridir.
EMPRESYONİZM SEMBOLİZM
C. “HAN-I YAĞMA” Tevfik Fikret şiirde dönemin sosyal
- Renk olgusu yüksek olur. - İmge ve imaj yüksektir.
problemlerinden bahsetmiştir.
- Dış izlenim yüksek - Dış izlenim az ve içsel örgü
D. “ALİŞİM” Rıfat Ilgaz şiirinde emek sömüsürünü işlemiştir. yüksek
- Musikî geri planda - Musikî ön plandadır.
E. “YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR” Ataol
Behramoğlu şiiridir. Deneyimleme ve felsefik şiirdir.

11. CEVAP C ŞIKKI

Bilinç akışı tekniği kullanılmıştır. Kahramanın zihninde veya


kafasındakiler kesik cümlelerle bir bütünlüğü olmayan düşünceler,
dağınık sözler, imajlar ve sembollerin çağrışım silsileleri hâlinde
verilmesiyle oluşturulan tekniktir. Bireyin iç dünyası eserlerinde
(psikolojik yönü ağır basan) çok kullanılır. Bu teknikte gramer
kurallarına ve yazım kurallarına uyulmaz. Kahraman kendi
kafasındakileri dağınık ve karmaşık şekilde ve amaçsızca kahraman
ağzından verilir. (2019 AYT’de soruldu.)

12. CEVAP D ŞIKKI

Öğretmenin tanıtmaya çalıştığı şair Tevfik Fikret’tir.

Servetifünun Döneminin en büyük şairidir. Eşyaya ve tabiata bakış


açısı gerçekçidir ve parnasyendir. Şiirlerinde mitoloji ve metafizik,
kaçma yoğun olarak görülür. Öğrenim gördüğü Galatasaray
Sultanisinde müdürlük yapar. Fransız şairlerinden François Coppée,
Musset, Proudhome, Leconte de Lisse gibi isimlerin etkilenmiştir.

13. CEVAP C ŞIKKI

Haldun Taner’in “Vatan Kurtaran Şaban” adlı oyunundan alınan bu


metinler, epik tiyatro özelliği gösterir. Göstermeci Tiyatro Bu
tiyatro biçimi benzetmeci tiyatroya karşıt bir anlayışla
geliştirilmiştir. İzleyiciyi oyuna yabancılaştırarak izleyici ile oyun
arasında bir mesafe yaratma esasına dayalı tiyatrodur.Bu tiyatroya
KAYNAKÇA ▪ TÜZER, İbrahim Kimliklerin Çatıştığı Mekân: “Kiralık Konak” ve
Evini/Evrenini Arayan Nesiller, bilig Bahar / 2007 sayı 41: 225-239
▪ ÇETİN, Nurullah “Çağdaş Türk Şiirinde Gelenekten Yararlanma ▪ YILMAZ, Arif Orhan Veli’de “Kaçış”, Gaziantep Üniversitesi Sosyal
Meselesine Kavramsal Bir Çerçeve Denemesi”, Yeni Türk Edebiyatı Bilimler Dergisi (http://sbe.gantep.edu.tr) 2011 10(1):257 - 279
Araştırmaları 30 Haziran 2009.
▪ YÜCEL İfakat, TÜRKYILMAZ Mahmut, SAĞIR Selim Türk Dili ve
▪ Mahfuz Zariç “ Cemal Süreya Folklor Şiire Düşman” Başlıklı Edebiyatı 9 Ders Kitabı, Ankara, 2019.
Denemesi Işığında “Yunus Ki Sütdişleriyle Türkçenin” Adlı Şiiri
▪ ÖZTÜRK, Miyase Ortaöğretim Türk Dili ve Edebiyatı -10, Öğün
Üzerine Bir İnceleme , Dicel Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi
Yayınları, Ankara, 2019.
2014.
▪ YERLİKAYA, Mehmet Ali Ortaöğretim Türk Dili ve Edebiyatı-11
▪ GÜR, Âlim- KOÇAKOĞLU, Bedia Yeni Türk Edebiyatında Kaynak
Ders Kitabı, Ekoyay. Ankara, 2019.
Olarak Poetika, 2009.
▪ TOKUŞ, Arda Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı 12, İlke Yayınları,
▪ KORKMAZ, Ferhat, Edip Cansever’in Şiir Hakkındaki Düşünceleri
Ankara,2019.
Batman Üniversitesi Yüksek Lisan Tezi, 2019.
▪ Türk Dil Kurumu, Güzel Yazılar Hikâyeler 1, Türk Dil Kurumu
▪ UÇAR, Aslı 1950’ler Türkiye’sinde Edebiyat Dergiciliği: Poetikalar
Yayınları, Ankara, 1996.
ve Politikalar, Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler
Enstitüsü yüksek lisans Tezi, 2007. ▪ Türk Dil Kurumu, Güzel Yazılar Hikâyeler 2, Türk Dil Kurumu
Yayınları, Ankara, 1996.
▪ GEÇGEL ,Hulusi İkinci Yeni Şiirinde Sapmalar, Çanakkale Onsekiz
Mart Üniversitesi , 2007. ▪ Türk Dil Kurumu, Güzel Yazılar Mektuplar, Türk Dil Kurumu
Yayınları, Ankara, 1997.
▪ KARA, Ömer Tuğrul Türkçenin Kuralları Dışına Çıkan Bir Topluluk:
İkinci Yeniciler, ▪ Türk Dil Kurumu, Güzel Yazılar Romanlar, Türk Dil Kurumu
Yayınları, Ankara, 2015.
▪ Türk Dünyası El Kitabı, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü 2. Ve
3. Cilt Ankara,1992. ▪ Türk Dil Kurumu, Güzel Yazılar Şiirler, Türk Dil Kurumu Yayınları,
Ankara, 1997.
▪ Millî Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı Türk Dili ve
Edebiyatı Dersi ( 9, 10, 11 ve 12. Sınıflar) Öğretim Programı. ▪ İNCİ, Handan Türk Romanının İlk Yüz Yılında Anlatım Tekniği ve
(2018). Ankara: Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları Kurgu, Kitaplık, sayı 87. 2005.

▪ GÖNÜLLÜ, Beşir Erdem. Ayfer Tunç'un romanlarında kullanılan ▪ YALÇIN, Alemdar, Sosyal ve Siyasal Değişimler Açısından
anlatım teknikleri, Yüksek Lisans Tezi, Siirt Üniversitesi ,2019. Cumhuriyet Dönemi Türk Romanı 1946-2000, Akçağ Yayıncılık,
Ankara,2003
▪ KESİM, Gönül TÜRÜT. Türk ve Dünya Edebiyatlarındaki
Örnekleriyle Edebi Akımların Öğretimi, Çanakkale Onsekiz Mart ▪ MORAN, Berna Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış I: Ahmet
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Ortaöğretim Sosyal Alanlar Mithat’tan A. H. Tanpınar’a (12. Baskı), İletişim Yayınları,
Eğitimi Anabilim Dalı Türk Dili Edebiyatı Eğitimi Bilim Dalı Yüksek İstanbul,2004
Lisans Tezi, Çanakkale, 2015. ▪ MORAN, Berna Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2, İletişim
▪ ÇÖLMEKÇİOĞLU, Tuğgül Tahsin Yücel'in romanlarında anlatım Yayınları, İstanbul,1991.
teknikleri , Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi,2019. ▪AKTAŞ, Şerif Cumhuriyet Dönemi Türk Romanı, Akçağ Yayınları,
▪ TÜLÜ, Anıl Haldun Taner'in Vatan Kurtaran Şaban Adlı Kabare 2010 (Güncellenmiş 4. Baskı)
Oyunu ve Epik Tiyatro, İstanbul Kültür Üniversitesi Sosyal Bilimler ▪ AKTAŞ, Şerif Şiir Tahlili, Kurgan Edebiyat Yayınları, Ankara, 2013.
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi İstanbul,2017. ▪ AKTAŞ, Şerif Yenileşme Dönemi Türk Şiiri ve Antolojisi 2, Akçağ
▪ TOSUN, Necip , Modern Öykü Kuramı, Hece Yayınları, Yayınları, Ankara, 1998.
Ankara,2014 ▪ AKTAŞ, Şerif Roman Sanatı ve Roman İncelemesine Giriş. İstanbul,
▪ GİZLİ, Ceylan İhsan Oktay Anar’ın Romanlarında Fantastik Birlik Yayınları,1984.
Unsurlar, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ▪ KARATAŞ, Turan Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü,
Yüksek Lisans Tezi , Ağrı, 2019. Perşembe Kitapları, İstanbul, 2001.
▪ ATAY, Selçuk Servet-i Fünûn Şiiri Üzerine Göstergebilimsel Bir ▪ KOLCU, Ali İhsan, Öykü Sanatı, Salkımsöğüt Yayınları, Ankara,2005
İnceleme: Tevfik Fikret’in Şiir Evreninde Anlamsal Yapılar, Yıldırım
▪ KORKMAZ, Ramazan Yeni Türk Edebiyatı 1839-2000, Grafiker
Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2018.
Yayınları, Ankara,2013.
▪ SÖYLEMEZ, Derya Güven Turan Şiirinde Varoluşçuluk, Çağ
▪ NARLI, Mehmet Romanda Zaman ve Mekân Kavramları, Balıkesir
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2016.
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C.5. S7 Mayıs 2002, ss.91-106
▪ KURT, Tezcan 2000-2010 Arası Küçürek Öyküde Postmodern İzler,
▪ NARLI, Mehmet Asaf Halet Çelebi’nin Poetikası”, İlmi
Bartın Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bartın,2015.
Araştırmalar, 22, 165-186 Güz 2006.
▪ ÖZER, Çiğdem Edebiyat Sosyolojisi Açısından Memduh Şevket
NARLI, Mehmet “Garip Poetikasının Eleştirisi” Yeni Türk Edebiyatı
Esendal’ın Hikayelerinde Toplumsal Meseleler, İstanbul Kültür
Araştırmaları, S.2, Temmuz Aralık 2009.s.129-147
Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi,2019.
▪AND, METİN / TANER, Haldun/ Nutku, Özdemir Tiyatro Terimleri
▪ SİZGEN, Berna AKYÜZ Mithat Cemal Kuntay ve Yakup Kadri
Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları:251, Ankara Üniversitesi
Karaosmanoğlu’nun Romanlarında İstanbul, Ankara Üniversitesi
Basımevi, 1966.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, Ankara, 2009.
▪ KANTARCIOĞLU, Sevim EDEBİYAT AKIMLARI VE TEMEL GENEL AĞ KAYNAKÇASI
METİNLER, Gazi Üniversitesi Yayınevi, Ankara, 1993.
▪ KOMİSYON, Tanzimat Edebiyatı, Akçağ Yayınları, 2008.
▪ KOMİSYON, Servet-i Fünûn Edebiyatı, Akçağ Yayınları, 2004 . ▪ http://edebiyatforum.com/

▪ KOMİSYON, II. Meşrutiyet Dönemi Türk Edebiyatı, Akçağ Yayınları, ▪ http://www.edebiyatögretmeni.net/


2006. ▪ http://www.turkedebiyatı.org/
▪ “Üç İstanbul: Yahya Kemal Orhan Veli ve İlhan Berk’in Şiirlerinde ▪ https://ttkb.meb.gov.tr/
İstanbul”, 1. Uluslar arası Türk Edebiyatında İstanbul Sempozyumu ▪ http://www.edebiyatveturkce.com/
Bildirileri (Beytepe Üniversitesi 3-5 Nisan 2008), Beşir Kitabevi,
▪ http://iibf.anadolu.ede.tr/
İstanbul 2009, ss.829-844
▪ www.islamansiklopedisi.org.tr/
▪ ENGİNÜN, İnci Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat’tan Cumhuriyete,
Dergâh Yayınları, 2010. (Güncellenmiş Baskı) ▪ tr. wikipedia.org./

▪ ENGİNÜN, İnci Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, Dergâh ▪ www.sonersadikoglu.com


Yayınları, 2010 .(Güncellenmiş Baskı) ▪ www.diledebiyat.net
▪ ALANGU, Tahir Cumhuriyet’ten Sonra Hikâye ve Roman, Çınar ▪ tr.pinterest.com
Yayınları, 1991. ▪ islamansiklopedisi.org.tr
▪ TANPINAR, Ahmet Hamdi 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, 2008.
(25. Baskı)
Genel Ağ Kaynakçası Güncelleme Tarihi: 10.06.2020
▪ OKTAY, Ahmet Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, Varlık
Yayınları, 1999. (2. Baskı)
▪ KOMİSYON, Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi 1-2
(YKY Yayınları, 2011) GÖRSEL KAYNAKÇA
▪ KOMİSYON, Büyük Türk Klasikleri, Ötüken Neşriyat, C.8-9
▪ KARACA, Alaattin II. Yeni Poetikası, Hece Yayınları, 2010, Ankara
1. sayfa: Millî Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı Türk
▪ AKYÜZ, Kenan Modern Türkiye Edebiyatının Ana Çizgileri, Akçağ Dili ve Edebiyatı Dersi ( 9, 10, 11 ve 12. Sınıflar) Öğretim Programı.
Yayınları, 1989 (2018) kapak fotağrafı
▪ KABAKLI, Ahmet Türk Edebiyat Tarihi C.3 Türk Edebiyatı Vakfı 4. sayfa: 12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı (MEB) kapak
Yayınları, 1995 görüntüsü
▪ MUTLUAY, Rauf 100 Soruda Türk Edebiyatı, Cumhuriyet Yayınları, 5. sayfa: 9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı (Sonuç Yayınları)
1999 kapak görüntüsü
▪ ŞAHİN, İbrahim Cumhuriyet Dönemi Türk Romanının Ana Çizgileri 7. sayfa: Tiyatro maskeleri Clipart Görüntüsü tr.clipartlogo.com
I-II
9. sayfa: İletişim: Türleri ruveydas.Blogspot.Com
▪ OKAY, Orhan Batılılaşma Devri Türk Edebiyatı, Dergâh Yayınları,
9. sayfa: Dinleme Odaklı İletişim | GMN Institute gmn-tr.com
2008
▪ TDK, Edebi Akımlar Özel Sayısı
25. sayfa: Analiz- Sentez- Değerlendirme - slideplayer.biz.tr
▪ÇETİŞLİ, İsmail Batı Edebiyatında Edebi Akımlar, Akçağ Yayınları,
2007 47. sayfa: Kanuni Sultan Süleyman -tr.pinterest.com

▪ KAPLAN, Mehmet Türk Edebiyatı Üzerine Araştırmalar 1-2-3, 47. sayfa: Kaza Okunu Kendine Döndüren Şair - NEF'î siirparki.com
Dergâh Yayınları, 2002 (Gözden Geçirilmiş 7. Baskı) 47. sayfa: ŞEYH GALİP- HÜSN Ü AŞK İNCELEMESİ liseedebiyat.com
▪ KAPLAN, Mehmet Şiir Tahlilleri 1-2, Dergâh Yayınları 2002 47. sayfa: Fuzuli: Hayatı, Biyografisi, antoloji.com
(Gözden Geçirilmiş 7. Baskı) 47. sayfa: ZİYÂ PAŞA - islamansiklopedisi.org.tr
▪ AOF 1. 2. 3. ve 4. Dönem Ders Kitapları 48. sayfa: Namık Kemal – Vikipedi tr.wikipedia.org
▪ YENİ TÜRK EDEBİYATI EL KİTABI 1839-2000 Ali İhsan Kolcu, 48. sayfa: RECÂİZÂDE MAHMUD EKREM - TDV İslâm Ansiklopedisi
Osman Gündüz , Ayşenur İslam ,Hülya Argunşah ,Cafer Gariper, islamansiklopedisi.org.tr
Tarık Özcan Editör: Ramazan Korkmaz, Grafiker Yayınları
49. sayfa: Abdülhak Hamit Tarhan Kimdir? makaleler.com
“ YÜCEL, B , ALA GÖRMEZ, A . SARS-Corona Virüsüne Genel Bakış.
49. sayfa: Direncin ve erdemin sesi Tevfik Fikret | Bilim ve Gelecek
Türkiye Teknoloji ve Uygulamalı Bilimler Dergisi , 32-39 , 2019.
bilimvegelecek.com.tr
▪ ŞAHİN, İbrahim Sanatın ve Sanatkârın Alegorisi Olarak “Abdullah
49. sayfa: CENAB ŞAHABEDDİN - islamansiklopedisi.org.tr
Efendi’nin Rüyaları, Türk dili dergisi
49. sayfa: AHMED HÂŞİM - islamansiklopedisi.org.tr
▪ Kidega Yayınevi- Attila İlhan Biyografisi
50. sayfa: YAHYA KEMAL BEYATLI'NIN SES DÜNYASI - Konser
▪ DEMİR, Kübra Tevfik Fikret’in Resmindeki Şiir, Şiirlerindeki Resim,
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi yüksek Lisans çalışması 35. uskudarkultursanat.com
S.
50. sayfa: Ziya Gökalp'in İntihara Teşebbüsünün Nedenleri | 65. sayfa: E V V 3 L » Yeditepe Dergisi ve Sait Faik (1956)evvel.org
insanokur insanokur.org 65. sayfa: ESKI ESERLER eskieserler.net
50. sayfa: YURDAKUL, Mehmet Emin islamansiklopedisi.org.tr 66. sayfa: Dergi Çalışmaları mehmetakifinan.com
51. sayfa: NAZIM HİKMET - islamansiklopedisi.org.tr 66. sayfa: Lot No: 242 - Papirus Dergisi, Nazım Hikmet Özel Sayısı |
51. sayfa: Zamanı Yenen Bir Hülya Adamı: Ahmet Hamdi Tanpınar Vera Mezat veramezat.com
ozcekim.com.tr 66. sayfa: DİRİLİŞ islamansiklopedisi.org.tr
52. sayfa: KANIK, Orhan Veli - islamansiklopedisi.org.tr 66. sayfa: Acéphale on Twitter: "Büyük Şair İsmet Özel'in
52. sayfa: Necip Fazıl Kısakürek | Şiirce siir.me kurucusu olduğu ... twitter.com
53. sayfa: OKTAY ARAS - Asaf Halet Çelebi oktayaras.com 67. sayfa: dr.com.tr · Stokta
54. sayfa: Behçet Necatigil'in 15 Şiiri leblebitozu.com 67. sayfa: Şiir Atı Kitap 3 | Ürünler | Boyut Sahaf boyutstore.com.
54. sayfa: Ahmet Muhip Dıranas Kimdir - m.timeturk.com 67. sayfa: Poetika E- Dergi Sayı 3 by Poetika – issuu issuu.com.
54. sayfa: İsmet ... duzdunyamiz.com 67. sayfa: Haydar Ergülen, “Dergi Tefrikası”nın 2. bölümünde “Üç
55. sayfa: Dağlarca'nın halefi Gülten Akın mı?milliyet.com.tr Çiçek” ve ..varlikyayinlari.wordpress.com

55. sayfa: Atilla İlhan şiirlerinden dizeler hurriyet.com.tr 69- 73. Sayfa arası : Ortaöğretim Türk Dili ve Edebiyatı-11 Ders Kitabı,
Ekoyay. (Sayfa:69 Hürriyet Kasidesi ve şiir kapak resmi , sayfa 75’te
55. sayfa: Üstad Sezai Karakoç-tr.facebook.com
Kürsî-ui İstiğrak, 79. sayfa Mai Deniz şiiri , 82. Sayfa Elhan-ı Şita şiiri,
55. sayfa: Türk şiirinin "Uç beyi" İlhan Berk - IPA - International Press 87 sayfa Merdiven şiiri, 90. Sayfa Kar Musikileri, Seyfi Baba 93. Sayfa
Agencyipa.news Cenge Giderken, 100. Sayfa Çoban Çeşmesi)
56. sayfa: Cemal Süreya, aramızdan ayrılışının 30. yılında anılıyor 76 ve 77. Sayfa arası: Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı 12, İlke
..evrensel.net Yayınları, Fetih Marşı şiiri sayfa 98, .Gün Olur şiiri sy.103, Hayranlık
56. sayfa: Edip Cansever'siz 33 yıl… Usta şairin hayatı ve şiirleri - sy.105, Sevda Bir Ateş Buldu Sende sy. 107, Durma Susuzluğa
Kültür ... sozcu.com.tr 79 - 81 sayfa arası: Birazdan Gün Doğacak 107. Sayfa, Menziller 115
57. sayfa: Ece Ayhan:haberturk.com sayfa, Esenlik Bildirisi 118 sayfa, Nar 121 sayfa, Sonbahar Ayini 125.
61. sayfa: GENÇ KALEMLER - islamansiklopedisi.org.tr Sayfa, Güzelliğin On Par’etmez 127 sayfa, İstemem 127. sayfa

61. sayfa: Dergah'ın ilk sayısı yeniden basılıyor yenisafak.com 137. sayfa: Tragedya: İnsan Olmak oggito.com, Eski Yunan-Latin
Edebiyatı-Rönesans ve Klasisizm paragraftahiz.com
61. sayfa: Küçük Mecmua –wikiwand.com
138. sayfa: EURİPİDES, BAKKHALAR VE KADINLAR - Burçak Bozkurt -
61. sayfa: Hayat (dergi) – Vikipedi tr.wikipedia.org
Kirpi Edebiyat ... kirpiedebiyatdergisi.com
61. sayfa: Kadro Dergisi ve Kadrocular – Musings on
139. sayfa: Mefkuremiz: Gülen ve Ağlayan mefkuremiz.blogspot.com,
Communication and .. alparslannas.wordpress.c
Tiyatro maskeleri - Vektörel Clipart - Abali.ru abali.ru, Tiyatro mask
62. sayfa: Toprak Aylık Ülkü Dergisi ulkunet.com png 6 » PNG Image pngimage.net
62. sayfa: Yücel Dergisi arşivleri » Dergilerden, Filmlerden, 140. sayfa: tiyatro maskesi | Gaia Dergi gaiadergi.com
Kitaplardan akdogan.gen.tr
154. sayfa: 01.01.2014 tarihli Hürriyet gazetesi “Bu toprağın
62. sayfa: Yeni Adam 1934-1978,Sosyoloji Dergisi Aylık(Haftalık) evladıyım tabi ki Osmanlı'yı yazacağım” Elif Şafak söyleşi metni
Ankara ...peramezat.com
155. sayfa: Sait Faik Abasıyanık’ın Mark Twain Cemiyeti’ne fahri üye
62. sayfa: AĞAÇ - islamansiklopedisi.org.tr seçilmesi üzerine Yaşar Kemal’in onunla yaptığı röportajından bir
62. sayfa: Hisar Topluluğu » Bilgiustam bilgiustam.com bölüm Kaynak: Türkçe – Edebiyat Ders Etkinlikleri
63. sayfa: KÜLTÜR HAFTASI - islamansiklopedisi.org.tr 155. sayfa: Barış Manço ile Dünya Turu - Japonya Kyoto (1995
63. sayfa: E V V 3 L » Yeni Ufuklar Dergisi (1956) evvel.org Programındaki ...youtube.com, Türkiye'nin ilk gezgini: Barış Manço
ensonhaber.com, Temel Habercilik Terimleri edebiyatfatihi.net, 24
63. sayfa: Türk Düşüncesi 1953-1960,Edebi Dergi Aylık İstanbul
Mart 2020 Yurt gazetesi sürmanşet görüntüsü
Peyami Safa .. peramezat.com
165-167 sayfa: Taçsız Kral: Metin Oktay - Sporda Manşet
63. sayfa: ÇINARALTI DERGİSİ -SAYI 49 29 AĞUSTOS 1942 BASIM
spordamanset.com, fehmiuygar - Cem karaca # illüstrasyon #
nadirkitap.com.
illustrator # il tr.pinterest.com
64. sayfa: Türkiye'nin Arşivi on Twitter: "Mart 1945 Akbaba Dergisi
182. sayfa: Habertürk Türkiye’nin Nabzı “ program görüntüsü 26 Mart
"İnönü ... twitter.com
2020
64. sayfa: Varlık Dergisi Sayı:740 Mayıs 1969 KDA1297 - - Türkçe
184. sayfa: Münazara slideplayer.biz.tr
gokcekoleksiyon.com.
64. sayfa: Büyük Doğu - İDP - İslamcı Dergiler Projesi
katalog.idp.org.tr
64. sayfa: Ahvalimiz Markopaşa - evrensel.net Görsel Kaynakça Güncelleme Tarihi: 10.06.2020
65. sayfa: Yaprak Dergisi erişime açıldı dadakitap.com
65. sayfa: Maviciler » Bilgiustam bilgiustam.com

You might also like