You are on page 1of 42

MADDİ ANLAMDA ÖBT’LER

Sadece miras sözleĢmesi ile yapılabilen tek tasarruf mirastan


feragattır.

Hem miras sözleĢmesi hem de vasiyetname ile yapılabilen


öbt’ler ise mirasçı atanması ya da vasiyettir.

Sadece vasiyetname ile yapılabilenler ise yukarıda sayılanlar


dıĢında hepsidir. Ancak baskın görüĢ bu öbt’lerin miras
sözleĢmesi ile yapılmasında da bir sakınca bulunmadığıdır.

TÜRLERİ

MİRASÇI ATAMA

Mirasçılık ya kanundan ya da miras bırakanın iradesinden


doğar. Miras bırakanın iradesine bırakılmıĢ yani atanmıĢ
mirasçılık, vasiyetname ya da miras sözleĢmesi ile miras
bırakanın bir ya da daha fazla kiĢiyi terekesinin tamamı ya da
kesirli bir bölümü için hak sahibi yapmasıdır.

Eğer terekenin tamamı ya da kesirli bir bölümü bırakılmamıĢ


da belli bir mal ya da malvarlığı değeri bırakılmıĢsa ortada bir
vasiyet tasarrufu var demektir.

AtanmıĢ mirasçı hem gerçek kiĢi hem de tüzel kiĢi olabilir.


Miras bırakanın ölümü ile kendiliğinden tereke üzerinde hak
sahibi olur. BaĢka yasal veya atanmıĢ mirasçılarla birlikte
tereke borçlarında Ģahsen ve birlikte müteselsilen sorumlu
olurlar.

VASİYET

Miras bırakan bir kimseye onu mirasçı atamaksızın belirli bir


mal bırakma yoluyla kazandırmada bulunabilir.

Vasiyet genelde ivazsız bir kazandırma yoludur ancak miras


sözleĢmesi ile yapıldığında ivazlı olabilir. Örneğin miras
bırakan aldığı 100 bin liraya karĢılık A’ya miras sözleĢmesi ile
motosikletini bırakabilir.

Ancak vasiyet alacaklısı külli halef değil cüzi haleftir. Bu


yüzden ölümle birlikte söz konusu mal üzerinde doğrudan hak
kazanmaz. Sadece mirasçılara karĢı vasiyet borcunun yerine
getirilmesine dair bir alacak hakkı elde eder. Aynı Ģekilde külli
halef olmadığından dolayı miras bırakanın borçlarından
sorumlu değildir.

Vasiyet alacaklısının mirasçılara karĢı bir alacak hakkı elde


etmesinin bir istisnası bulunmaktadır. MK 601/II’ye göre
“kendisine miras bırakanın ölümünde ödenecek bir sigorta
alacağı vasiyet edilen kimse, buradan doğan hakkını
sigortacıya karĢı doğrudan doğruya kullanabilir.

Vasiyetin bazı türleri

Belirli mal vasiyeti,

Miras bırakan bu durumda terekesinde bulunan belirli bir malı


üçüncü kiĢi ya da mirasçısına vasiyet etmektedir. Eğer vasiyet
edilen Ģey ferden bahsedilmiĢse dar anlamda belirli mal
vasiyeti vardır. Eğer belirtilen birden fazla Ģeyin içinden
birinin seçilmesi istenmiĢse seçimlik vasiyetten söz edilir.

Vasiyetin konusunun, terekede bulunup bulunmadığına


bakılmaksızın nitelik ve miktar olarak belirtildiği hallerde çeşit
vasiyeti vardır.

Eğer çeĢit vasiyeti tereke ile sınırlandırılmıĢsa (pamuk


depomdan 10 ton pamuk ya da koleksiyonumdaki saatlerden
4’ü gibi) sınırlı çeşit vasiyeti vardır.

Terekede bulunmayan malın vasiyet edilmesinde ise bir


tedarik vasiyeti vardır. Terekede bulunmama farklı
sebeplerden kaynaklanabilir ancak vasiyet edilen Ģey ne
sebeple terekede bulunmazsa bulunmasın vasiyet borcu düĢer.
Ancak bu hüküm emredici değildir. ĠĢte miras bırakanın
iradesinin vasiyet edilen Ģey terekede bulunmasa bile onun
vasiyet borçlusu tarafından bulunup getirilmesi yönünde
olduğu anlaĢılırsa, o zaman bir tedarik vasiyeti vardır.

Alt Vasiyet

Bir vasiyet alacaklısına kendisine yapılan vasiyetten baĢka bir


vasiyeti yerine getirme borcu yüklenmektedir.

Ön Vasiyet

Yasal ya da atanmıĢ mirasçılar lehine miras paylarından ayrı


olarak bir malvarlığı değerinin bırakılmasıdır.

Alacak Vasiyeti

Miras bırakan baĢka bir kiĢiden olan alacağını vasiyet eder.


Lehine alacak vasiyeti yapılan kimse miras bırakanın ölümü ile
alacağı elde etmez sadece talep hakkı kazanır. Temlik iĢlerinin
yapılmasının ardından vasiyet alacağını elde eder.

İbra Vasiyeti

Miras bırakanın kendisine borçlu olan bir kimseyi öbt ile


borcundan ibra etmesidir.

İntifa Vasiyeti

Miras bırakan ölümünden sonrası için terekesinin tümü ya da


belirli bir kısmı üzerinde üçüncü kiĢi lehine bir intifa hakkının
kurulmasını vasiyet etmektedir.

İrat Vasiyeti

Öbt vasiyet alacaklısına, vasiyet borçlusu tarafından belirli bir


süre ya da hayat boyu, düzenli olarak bir miktar para ya da
misli eĢya verilmesi Ģeklinde dönemsel edimler olarak
yapılmıĢsa, bu bir irat vasiyetidir.

Vasiyetin hükümleri

Miras bırakan vasiyet borçlusu olarak bir ya da birkaç kanuni


ya da yasal temsilci atamıĢsa, vasiyet alacaklısı sadece bu
mirasçı ya da mirasçılardan borcun yerine getirilmesini
isteyebilir. Buradaki vasiyet borçluları müteselsilen
sorumludur.

Vasiyeti yerine getirme görevlisini ise miras bırakanın sadece


belirli bir vasiyeti yerine getirme görevini yüklediği kiĢi, yani
özel olarak atadığı vasiyet borçlusu olarak anlamak gerekir.
Yukarıdakilerin hiçbiri yoksa o zaman vasiyet borçlusu yasal
ya da atanmıĢ mirasçılardır.

Vasiyet borçlusu herhangi bir sebeple mirasa ya da lehine


kazandırmaya nail olamazsa, vasiyet borçlusu sıfatı onun
yerini alan mirasçılara geçer. Vasiyet borçlusunun ayırt etme
gücünü kaybetmesi, borçlu olma sıfatını etkilemez. Bu
durumda talebin yasal temsilciye yöneltilmesi gerekir. Ġfayı da
yasal temsilci yapacaktır.

Miras bırakan öldüğü zaman lehine tasarruf yapılmıĢ hayatta


olan gerçek ve var olan tüzel kiĢi vasiyet alacaklısı olabilir.

Vasiyet alacaklısı birden fazla kiĢi olabilir. Bu durumda


müĢterek vasiyet vardır.

Tüzel kiĢiliği olmayan bir kiĢi topluluğu da vasiyet alacaklısı


olarak öngörülmüĢ olabilir.

Vasiyet alacaklısının miras bırakandan önce ölmesi halinde


vasiyetin sona ereceğine iliĢkin kural alt vasiyet halinde
uygulanmaz. Bu durumda alt vasiyet alacaklısı borcun yerine
getirilmesini vasiyet borçlusundan isteyebilir.

Vasiyet borcu ölümle doğar, borçlunun mirası kabul etmesi ya


da ret hakkının düĢmesiyle muaccel olur.

Vasiyet borcunun ölümle doğması kuralı geciktirici Ģarta


bağlanmıĢ vasiyette geçerli olmaz. Bu durumda geciktirici Ģart
gerçekleĢince doğar.

Bu kurallar emredici değildir, bu sebeple miras bırakan aksini


öngörebilir.
Vasiyet edilen Ģey para ise, muaccel olmasından itibaren
temerrüt ihtarına bağlı olarak temerrüt faizi iĢlemeye baĢlar.

Vasiyet alacaklısının dava hakkı, ölüme bağlı kazandırmayı


öğrenmesinden veya vasiyet borcu daha sonra muaccel
olacaksa muaccel olma tarihinin üzerinden on yıl geçmekle
zaman aĢımına uğrar.

Mirasçı nasıl mirası reddedebiliyorsa, vasiyet alacaklısı da


vasiyeti reddedebilir.

Vasiyet borcunun kapsamı

Bırakılan belirli mal, mirasın açılması anındaki durumuyla


teslim olunur; yarar ve hasar mirasın açılması anında kendisine
belirli mal bırakılana geçer.

Tasarrufu yerine getirme ile yükümlü olan kimse, mirasın


açılmasından sonra bırakılan belirli mala yaptığı harcamalar ve
mala verdiği zararlardan dolayı, vekâletsiz iĢ görenin haklarına
sahip ve borçlarıyla yükümlü olur.

Mirasın açıldığı gün ve vasiyetin ifa edildiği gün arasında


vasiyet edilen Ģeye gelen zararlardan dolayı, vasiyet borçlusu
vekaletsiz iĢ görme hükümlerine göre kusuru varsa yükümlü
olur. Eğer miras bırakanın açık talimatlarına aykırı hareket
etmiĢse artık kusurlu olmasa bile doğan zarardan sorumlu olur.
Buna karĢın vasiyet borçlusu, mirasın açıldığı andan itibaren,
vasiyet edilen Ģeye yapmıĢ olduğu masrafları da vekaletsiz iĢ
görme kurallarına göre ister.

Vasiyetin tenkisi
Üç halde vasiyet tenkisi yapılır. Tereke mevcudunu aşan
vasiyetler, vasiyet borçlusunun lehine olan tasarruf miktarının
aşılması, tasarruf edilebilir kısmın aşılması…

Ġlk iki ihtimalde tenkisi isteme hakkı, vasiyet borçlusu olan


saklı paylı olmayan yasal mirasçılar ya da atanmıĢ mirasçılar
ile alt vasiyet borçlusu olan vasiyet alacaklısına tanınmıĢtır.
Böylece bu kimselerin kendi ellerine geçenden fazlasını ifa
yükümlülüklerinin olmadığı ifade edilmiĢtir. Son ihtimalde ise
sadece saklı paylı olan mirasçılar yararlanabilirler.

Tenkis kendiliğinden gerçekleĢmez, bunun için vasiyet


borçlusunun tenkis davası açması ya da tenkis defini ileri
sürmesi gerekir.

KOŞUL

Bir hukuki iĢlemin sonuçlarının bağlandığı müstakbel ve


gerçekleĢip gerçekleĢmeyeceği kuĢkulu olaydır. Geciktirici ve
bozucu koĢul olarak ikiye ayrılır.

ÖBT’ler de geciktirici veya bozucu koĢula bağlanabilir.

Geciktirici koĢula bağlı mirasçı atanması, mirasçıların ölüm ile


tereke üzerinde hak sahibi olacaklarının istisnasıdır. Bu
durumda geciktirici koĢula bağlı olarak mirasçı atanan kimse
bu sıfatı koĢul gerçekleĢtiğinde kazanır. O andan itibaren miras
ortaklığına girer, tereke üzerinde tam hak sahibi olur,
borçlardan kiĢisel sorumluluğu da o anda baĢlar. Bu, art
mirasçı atamanın bir türüdür.
Bozucu koĢula bağlı mirasçı atanan kimse, miras bırakan
öldüğü anda tereke üzerinde külli halef sıfatıyla tam hak elde
eder, miras ortaklığına dahil olur ve borçlardan da sorumludur.
Bozucu koĢul gerçekleĢtiği anda mirasçılık sıfatı ileriye dönük
olarak sona erer.

Hukuka ve ahlaka aykırı koşullar ve yüklemeler, iliĢkin


bulundukları tasarrufu geçersiz kılar. Ġptal davası açılmaması
halinde ise hukuka ya da ahlaka aykırı koĢula bağlanmıĢ olan
öbt geçerli olacaktır.

KoĢulun gerçekleĢmesine, mirasçılar dürüstlük kuralına aykırı


olarak engel olursa koĢul gerçekleĢmiĢ sayılır.

Bir vasiyetnamedeki öbt’lerden biri hukuka veya ahlaka aykırı


koĢula bağlanmıĢsa sadece o tasarruf hükümsüz olur, diğerleri
etkilenmez. Ancak iptal edilen tasarruf olmasaydı diğer
tasarrufların da olmayacağı anlaĢılıyorsa o zaman vasiyetname
tümüyle geçersiz olur.

Anlamsız ve yalnız başkalarını rahatsız edici şartlar ve


yüklemeler yok sayılır. Ġptale gerek olmadan kendiliğinden
hükümsüz olurlar.

Ġmkansız koĢullar eğer geciktirici ise tasarruf geçersiz olur,


eğer bozucu ise tasarruf koĢulsuz yapılmıĢ sayılır.

YÜKLEME

Bununla miras bırakan yasal ya da atanmıĢ mirasçılarına,


herhangi bir kimse lehine alacak hakkı doğurmaksızın, belli bir
Ģeyi yapma ya da yapmama taahhüdünü yükler.
Bu bir Ģart değildir, yararlanacak kiĢiler lehine bir alacak hakkı
da doğmaz ve bu kiĢilerin belirli olması gerekmez. Özetle
yüklemeden yararlanacak kiĢi, yükleme yerine getirilmediği
takdirde tazminat hakkına sahip değildir.

Vasiyetin bit malvarlığı değeri olmasına karĢın, yüklemede


böyle bir zorunluluk yoktur. Vasiyette daima bir vasiyet
alacaklısı olması lazımken yüklemede yararlanacak kiĢi
olmasına gerek yoktur.

Yükleme bağımsız bir öbt’dir. Sırf yüklemelerden oluĢan bir


öbt yapmak mümkündür.

ġart geciktirir, yüküm altına sokmaz ; yükleme yüküm altına


sokar fakat geciktirmez.

Yüklemenin yerine getirilmesi rıza ile ya da dava ile olur.


Dava, yüklemeyi yerine getirmek zorunda olana karĢı açılır.
Davacı sıfatı ise yüklemenin yerine getirilmesi ile ilgili olan
herkese aittir. Herhangi bir üçüncü kiĢi de yükleme ile ilgiliyse
dava açabilir.

Eğer öbt’de tasarrufla yüklemeden yararlanacak kiĢi ya da


kiĢiler açık olarak belirtilmiĢse, dava açma hakkına, ilgili
sıfatıyla yalnız onlar sahiptir.

Yükleme ifa davası açma hakkı vermez. Bu sebeple açılacak


dava sadece yüklemenin yerine getirilmesine yönelik olacaktır.

Yüklemenin ifası tasarruf icra edilir edilmez istenebilir.

Yüklemenin yerine getirilmesi yönünden MK azami bir süre


öngörmemiĢtir.
Hukuka, ahlaka aykırı yüklemeler hükümsüz olur, fakat
mirasçı yasal miras hakkını alır.

VAKIF KURMA

Vakıf kurma iradesi resmi senetle veya ölüme bağlı tasarrufla


açıklanır. Vakıf hem vasiyetname hem de miras sözleĢmesi ile
kurulabilir. Fakat miras sözleĢmesi ile yapılsa dahi yapısı
gereği bağlayıcı bir iĢlem olmadığı için, tıpkı vasiyetname de
olduğu gibi miras bırakan tarafından ölümüne kadar her zaman
geri alınabilir.

Miras bırakan terekesinin tasarruf edilebilir kısmının tamamı


veya bir bölümünü özgülemek suretiyle vakıf kurabilir.

Miras bırakanın zaten var olan bir vakıfa veya ölmeden önce
kurduğu bir vakıfa kazandırmada bulunması ya da mirasçılara
vakfın bir amacının gerçekleĢtirilmesinin yüklenmesi
durumları MK 526’ya girmez.

Vakıf miras bırakanın ölümü ile değil, daha sonra kanuni


Ģartlar gerçekleĢince tüzel kiĢilik kazanacaktır. Bu durumda
resmi senedin yerini vasiyetname ya da miras sözleĢmesi alır.

BaĢvurma, vakıf ölüme bağlı tasarrufa dayanıyorsa ilgililerin


veya vasiyetnameyi açan sulh hakiminin bildirmesi üzerine ya
da Vakıflar Genel Müdürlüğünce re’sen yapılır.

Vakfedenin mirasçısı veya vakfeden tarafından mirası resmen


idare etmekle görevlendirilmiĢ kiĢi, tescil talebinde
bulunabilir. Vasiyetnamenin açılmasından itibaren 3 ay içinde
baĢvurulmamıĢ ise tescil baĢvurusu VGM tarafından yapılır.
Özgülenen malların mülkiyeti ile haklar, tüzel kiĢiliğin
kazanılması ile vakfa geçer.

Öbt ile kurulan vakıfların miras bırakanın borçlarından


sorumluluğu kendisine özgülenen mal ya da haklar ile
sınırlıdır.

YEDEK VE ART MİRASÇI ATAMA

Yedek Mirasçı Atama

Miras bırakan, mirasçı atadığı ya da vasiyet alacaklısı olarak


nasbettiği kimsenin herhangi bir sebeple mirasa ya da vasiyet
alacağına nail olamaması durumunda onun yerini kimin
alacağını belirlemektedir.

Yedek mirasçının hakkı geciktirici Ģarta bağlanmıĢtır. Eğer


Ģart, miras açıldığı zaman zaten gerçekleĢmiĢse, yedek mirasçı
hakkını ölümle elde eder.

Art mirasçı atamadan farklı olarak yedek mirasçı atamada bir


sayı sınırı yoktur.

Art Mirasçı Atama

Miras bırakan ölüme bağlı tasarrufuyla ön mirasçı atadığı


kiĢiyi mirası art mirasçıya devretmekle yükümlü kılabilir.

Art mirasçı atamada, art mirasçı olarak belirlenen hem A hem


de B sıra ile mirasçı olurlar.

Art mirasçılıkta gerek ön mirasçı gerekse art mirasçı miras


bırakanın halefidir.
Miras bırakan art mirasçılık yoluyla, sırasıyla mirasçı olmak
üzere A ve B’yi atayabilir. Fakat B’ye de C’ye devretme
yükümü getiremez. Üçüncü kiĢiye devretme yükümü içeren art
mirasçı atama tasarrufları hukuka aykırı olduğu için iptal
edilirler.

Miras bırakanın biri diğerinden sonra gelecek Ģekilde


kendisine iki mirasçı ataması halinde art mirasçı söz konusu
olur. Miras bırakan ölür ölmez ona mirasçı olan kiĢiye ön
mirasçı, daha sonra mirasçı olacağa ise art mirasçı denir. Ġkisi
de külli haleftir.

Tasarrufla mirasın geçiĢ anı belirtilmemiĢse miras, ön


mirasçının ölümüyle art mirasçıya geçer.

Ön mirasçı da art mirasçı da tereke borçlarından Ģahsen


sorumludur. Ancak borçtan sorumlulukları da sıralıdır.

Ön mirasçının bir saklı paylı mirasçı olması halinde, onun


saklı payı üzerinde art mirasçılık yoluyla tasarrufta
bulunulamaz.

Ön mirasçıya tereke; ön mirasçının malvarlığına karıĢılmadan,


ondan ayrı ve özel bir Ģekilde oluĢturulur. Ayni ikame prensibi
yürür. Yani ön mirasçının hakkına uygun olarak elinden
çıkardığı malın yerini ne almıĢsa art mirasçıya o geçer.

Mirasın art mirasçıya geçmesi için ölümden baĢka bir ecel ya


da Ģart öngörülmüĢ ve ön mirasçı bu Ģart gerçekleĢmeden
ölmüĢse, güvence göstermeleri Ģartıyla miras Ģartın
gerçekleĢmesine kadar ön mirasçının mirasçılarına geçer.
Eğer herhangi bir sebeple art mirasçıya mirasın geçmesi
imkansız hale geçerse ön mirasçı mirasa mutlak sahip olur.

Ön mirasçının tam hakkından dolayı tasarruf yetkisine sahip


olması art mirasçı aleyhine sonuç doğurabilir. Bu yüzden art
mirasçılık söz konusu ise sulh mahkemesi ön mirasçıya geçen
mirasın defterini tutar. Bu hüküm emredicidir. Art mirasçı
terekenin tamamı değil de bir kısmı için atanmıĢ olsa bile yine
de terekenin tamamının defteri tutulur.

Ön mirasçının güvence göstermesi ise emredici değildir. Miras


bırakan aksini öngörebilir.

Gösterilecek olan güvencenin türü önemli değildir. Art


mirasçıyı muhtemel tehlikelere karĢı koruyacak nitelikte
olması kafidir. Bu güvence rehin, kefalet ya da teminat
mektubu olabilir. Tapu kütüğüne Ģerh de güvence yerine
geçebilir.

Diğer bir tedbir de mirasın mahkeme tarafından resmen


idaresine karar verilmesidir. Ön mirasçı muaf tutulmadığı
halde güvence göstermez ya da güvence göstermesine rağmen
yine de art mirasçının haklarını tehlikedeyse mahkeme art
mirasçıya geçinceye kadar veya tehlike ortadan kalkana kadar
mirası resmen idare eder.

Mirasın geçiĢi aksi belirtilmemiĢse ön mirasçının ölümü ile


olur. Art mirasçının da mirası iktisap edebilmesi için en
azından cenin olarak bulunması gerekir. Bu zamanda art
mirasçı hayatta olmazsa miras kesin olarak ön mirasçıya geçer.
Ancak bu son hüküm emredici değildir.
Ön mirasçı, miras bırakanın ölümünde sağ değilse, mirastan
yoksun kalmıĢsa, ya da mirası reddederse, miras kesin olarak
art mirasçıya geçer. Hüküm emredici değildir.

Art mirasçı miras bırakanın külli halefidir, ön mirasçının değil.

GeçiĢ ile birlikte art mirasçı üzerinde tam hakka sahip olur. Bu
andan teslim gerçekleĢinceye kadar ön mirasçı vekaletsiz iĢ
gören sayılır.

Mirasın reddi, resmi tasfiye ya da resmi defter tutmayı isteme


süreleri geçiĢle birlikte iĢlemeye baĢlar.

Art vasiyetçi atanmasına esasen art mirasçı atanması


hükümleri uygulanacaktır. Yalnızca Ģu fark vardır ki, bu yolla
vasiyet yapılan kimse, miras bırakanın cüzi halefi olup, sadece
vasiyet borçlularına karĢı Ģart ya da ecele bağlı bir alacak
hakkı elde eder.

VASİYETİ YERİNE GETİRME GÖREVLİSİ ATAMA

Vasiyeti yerine getirme görevlisinin görevi, miras bırakanın bir


ölüme bağlı tasarrufu ile açıkladığı son arzularını yerine
getirmektir. Vasiyetname ile yapılır ancak miras sözleĢmesi ile
yapılmasına da bir engel yoktur.

Bağımsız bir ÖBT’dir.

Tek Ģartı göreve baĢladığı anda atananın fiil ehliyetine sahip


olmasıdır.

Herhangi bir gerçek, tüzel kiĢi veya makam atanabilir.


Hakimler ve savcılar dıĢında tam fiil ehliyetine sahip herkes
atanabilir.

Ġkameli atama yani yedek vasiyeti yerine getirme görevlisi


atamak mümkündür. Aynı bunun gibi art vasiyeti yerine
getirme görevlisi de atanabilir.

Birden fazla kiĢi aynı anda görev yapacak Ģekilde atanabilir.


Aksi anlaĢılmadıkça bunlar görevi birlikte yürütürler. Birlikte
hareket halinde verilen zarardan hepsi müteselsilen sorumlu
olur.

Atananlardan biri görevi kabul etmez yahut görevi sona ererse


diğerleri göreve devam eder.

Atanan kiĢi görevi kabul etmek zorunda değildir. Atanan kiĢi


durumun kendisine sulh mahkemesince bildirilmesinden
itibaren 15 gün içinde görevi kabul ya da reddettiğini sulh
mahkemesine bildirmelidir. Bu süre susarak geçirilirse kabul
etmiĢ sayılır.

Kabul ya da ret beyanı Ģarta bağlanamaz.

Görevlinin yaptığı iĢin karĢılığı olarak ücret isteme hakkı


vardır. Aksi öngörülemez. Ücret miras bırakan tarafından
belirlenmemiĢse görevli ve mirasçılar tarafından belirlenir.
AnlaĢamazlarsa ücreti mahkeme belirler.

Vasiyeti yerine getirme görevlisi miras bırakanın arzularını


yerine getirme konusunda bütün iĢlemleri yapmakla görevli ve
yetkilidir. Görevleri MK 552/II’de sayılmıĢtır.
Görevli mirasçıların istekleri ile bağlı değildir. Ancak
mirasçılar görevliyi her zaman sulha mahkemesine Ģikayet
ederek, onun görevden alınmasını isteyebilir.

Görevli terekenin yönetimi ve tasarruf yetkisinin gerekli


kıldığı ölçüde tereke malları üzerinde feri ve dolaysız
zilyetliğe sahiptir. Bunu aĢarsa mirasçılar ona zilyetliğin iadesi
davası açabilir.

Taahhüt edilmiĢ olmadıkça görevlinin terekeye ait bir malı


devretmesi ya da onu yüküm altına sokması için sulh
hakiminden yetki alması gerekir. Bunun dıĢında olağan
giderler için izne gerek yoktur.

Görevli tereke alacaklarını tahsil için dava açabilir ya da


takipte bulunabilir.

Görevli görevini sulh mahkemesi denetimi altında yapar. Sulh


hakimi görevle ilgili resen ya da Ģikayet üzerine önlemler alır.

Sulh hakimi, görevlinin yetersiz olması, görevini kötüye


kullanması ağır ihmali halinde onun görevine son verir.
Görevli bu karara karĢı asliye hukuk mahkemesine itiraz
edebilir. Asliye hukuk mahkemesinin bu konudaki kararı
kesindir.

Görevli iĢini yaparken gerekli özeni göstermezse bundan aynı


vekil gibi sorumlu olur. (BK 560)

Ancak özeni göstermede kusurunun olmadığını ispat ile


sorumluluktan kurtulur.
Görev, görevlinin ölümü ya da öbt’de bir geçersizlik sebebi
varsa kendiliğinden sona erer.

Görev istifa ile de sona erebilir. Beyan sulh mahkemesine


yöneltilir.

Görevli fiil ehliyetini kaybederse görev sona erer.

Görevi herhangi bir sebeple sona eren görevli mirasçılara


hesap verir.

Eğer görev tamamlanmadan görevlilik sona ererse mahkeme


yeni bir görevli atamaz. Ona ait yetkiler mirasçılara geçer.
Ġstisnası terekenin resmen idare dileceği ya da iflas
hükümlerine göre tasfiye edileceği hallerdir.

MİRASTAN FERAGAT

Mirastan feragat ile müstakbel mirasçı, miras bırakana karĢı


ileride doğacak olan miras hakkından miras bırakan ile
yapacağı bir sözleĢmeyle vazgeçer. Burada vazgeçilen
beklenen bir haktır.

Sadece miras bırakanın feragat eden ile yapacağı sözleĢmeyle


gerçekleĢir.

Zorunlu olarak sadece miras sözleĢmesi ile yapılabilen yegane


ölüme bağlı tasarruftur. Vasiyetname ile yapılamaz.

Mirastan feragat sözleĢmesinde, ölüme bağlı tasarrufta bulunan


miras bırakan olduğu için onun yönünden kiĢiye sıkı sıkıya
bağlı bir haktır. Temsilci kullanamaz. Feragat eden temsilci
kullanabilir. Feragat eden velayet veya vesayet altındaysa, veli
ya da vasisinin rızası yanında sulh ve asliye mahkemelerinin
onayı gerekir.

Kısmi mirastan feragat mümkündür. Kısmi feragat, saklı payın


korunmasından vazgeçme Ģeklindeyse bu, miras bırakana
feragat edenin saklı payı üzerinde dilediğince tasarruf etme
imkanı verir.

Mirastan feragatin ivazlı ve ivazsız olmak üzere iki türü vardır.

Ġvazsız feragat durumunda feragat eden, miras bırakandan


sağlığında hiçbir bedel almadan muhtemel mirasçılık
sıfatından vazgeçer.

Ġvazlı feragatte ise mirasçı, miras bırakandan sağlığında aldığı


bir bedel karĢılığı feragat eder.

Feragat eden mirasçılık sıfatını kaybeder. (kısmi feragatte


mirasçılık sıfatı sürer.)

Tam ya da kısmi feragatin sonuçları mutlak değildir. Feragatin


kanunen bozucu Ģarta bağlı kabul edildiği hallerde, bozucu Ģart
gerçekleĢince feragat hükümsüz olur.

Bir karĢılık sağlanarak mirastan feragat edilmesi aksi


sözleĢmede öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu için de
sonuç doğurur. Buna karĢın ivazsız feragat durumunda feragat
edenin alt soyu bundan hiç etkilenmez.

EĢin feragati durumunda murisin alt soyu esas alınır.

Ġvazlı feragatte ivaz, net terekenin hesaplanmasında terekeye


eklenir. Örneğin A öldüğünde 10 milyonluk tereke bırakmıĢsa
ve ölmeden önce 5 milyon lira karĢılığında B mirastan feragat
etmiĢse, net tereke hesaplanırken ikisi toplanır ve 15 milyon
lira sayılır.

Ġvazsız feragat ise alt soyu etkilemediği için, hesabın mirastan


çıkarılmadaki gibi yapılacağı kabul edilir.

Tam feragat eden ölüm halinde mirasa çağrılmaz, külli halef


olmadığından borçlardan da sorumlu değildir. Kısmi feragatte
ise Ģahsi ve müteselsil sorumluluk devam eder.

Ancak feragat edenin borçlardan sorumlu olabileceği Ģartlar


konulmuĢtur.

1)Miras açıldığı zaman terekenin borçları karĢılayamaması

2) miras bırakanın alacaklılarının tamamen ya da kısmen diğer


mirasçılar tarafından tatmin edilememiĢ olması

3) Feragat eden, ölümden ancak beĢ yıl öncesine kadar elde


ettiği ivazdan, talep anında zenginleĢtiği oranda sorumludur.

Feragatin hükümsüz olduğu hallerde feragat eden tekrar


mirasçı sıfatını kazanır.

Mirastan feragatin kim ya da kimler lehine yapılmıĢ olduğu


açıkça belirtilmiĢse, feragat ancak bu kiĢi ya da kiĢilerin
mirasçı olması halinde geçerli olacaktır.

Lehine feragat edilen kimse mirasçı olamazsa feragat eden


tekrar mirasçı olacaktır.

Birden fazla kiĢi söz konusu ise tümünün mirasa nail


olamaması gerekir.
Mirastan feragat sözleĢmesi belli bir kiĢi lehine yapılmamıĢsa,
en yakın ortak kökün altsoyu lehine yapılmıĢ sayılır ve
bunların mirasçı olamaması durumunda feragat yine
hükümden düĢer.

Miras açıldığı zaman, feragat edenle birlikte mirasçı


olanlardan hiç biri herhangi bir sebeple mirasa nail olamazsa
feragat eden tekrar mirasçı olur, yoksa miras bir sonraki
zümreye geçmez.

MİRASÇILIKTAN ÇIKARMA

Cezai Mirasçılıktan Çıkarma

Mirasçılıktan çıkarmanın gerçekleĢmesi için Miras bırakanın


buna dair ifadesini açığa vurması gerekir. Kural olarak bu
ifade vasiyetname ile açığa vurulur. Ancak miras sözleĢmesi
ile yapılmasına da bir engel yoktur.

Cezai mirasçılıktan çıkarma için saklı paylı mirasçıların, saklı


paylarından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaları
gerekir. Saklı payı olmayan bir mirasçının mirastan yoksun
bırakılması mirastan çıkarma değil mirastan uzaklaĢtırmadır.

Saklı paylı mirasçıların sadece saklı payı ile yetinilmesinin


öngörülmesi de saklı payına müdahil olunmadığı için
mirasçılıktan çıkarma değildir. Yani A, tek mirasçısı oğlu B
için mirasın tamamını değil de 1/2’lik kısmını öngörürse bu
durumda altsoyun saklı pay oranı ½ olduğu için mirasçılıktan
çıkarma yapmıĢ olmaz.

ġARTLARI

ġekil Ģartı;

Bu ÖBT’nin vasiyetname ya da bağlayıcı içeriğine girmeyecek


Ģekilde miras sözleĢmesi ile yapılmasıdır.

Sebep ġartı;

Mirastan çıkarma mk 510’da öngörülen sebeplerden birine


dayanmalıdır. Bu sebepler Ģunlardır.

Mirasçı, Miras bırakana veya Miras bırakanın yakınlarından


birine karĢı ağır bir suç iĢlemiĢse,

Burada bahsedilen suçun çıkarma sebebi olabilmesi için illa ki


mirasçıya ceza verilmesi gerekmez. Suçun aile bağını
koparması yeterlidir.

Miras bırakan ya da ailesine karĢı aile hukukundan doğan


görevlerin önemli ölçüde ihlali

Mirastan çıkarma sebebinin ölüme bağlı tasarrufta gösterilmesi


gerekir. Eğer gösterilmezse çıkarılmak istenen mirasçı tenkis
davası açar ve mirastan saklı payını alır.

Sebebin ne zaman gerçekleĢtiğinin önemi yoktur. Eylemin


ölüm anına kadar devam etmesi aranmaz. Örneğin “oğlum A
beni yıllar önce dövdü, bu yüzden onun payı diğerlerine
kalsın” demek dahi yeterlidir.
Miras bırakanın ÖBT’de sebebi yanlıĢ nitelendirmesinin bir
önemi yoktur. Hakim bunu düzeltir. Yani aile hukukundan
doğan bir göreve suç denmesi sorun oluĢturmaz ve geçerlidir.

HÜKÜMLER

Çıkarılan kimse mirastan pay alamayacağı gibi tenkis davası


da açamaz.

Çıkartılan mirasçının payı eğer üzerinde herhangi bir tasarrufta


bulunulmamıĢsa onun yerini alan mirasçılara geçer.

Saklı payı sadece mirasçılıktan çıkarılanın Miras bırakana göre


saklı paylı altsoyu isteyebilir. Örneğin Miras bırakan tek oğlu
A’yı mirasçılıktan çıkarır ve yerine Miras bırakanın babası B
hayatta olursa miras B’ye geçer. Ancak B A’nın saklı payının
korunmasından yararlanamaz. Böylece terekenin tamamı
Miras bırakanın tasarruf nisabına dahil olur.

Eğer çıkartılan, Miras bırakandan önce ölürse bu uygulanmaz.


Çünkü bu durumda mirasçı olamama sebebi farklıdır.

HÜKÜMSÜZLÜĞÜ

Mirastan çıkartılan kiĢi iptal ya da tenkis davası açarak


çıkarmaya itiraz edebilir.

A. Ġptal davası açılabilecek haller

ÖBT’lere iliĢkin genel iptal sebepleri yani vasiyetnamenin


iptaline iliĢkin Ģekil, ehliyetsizlik, hukuka ve ahlaka aykırılık
gibi sebeplerle dava açabilir.
Miras bırakanın mirasçılıktan çıkarma sebebine iliĢkin açık bir
hataya düĢmüĢ olması.

B. Tenkis davası açılabilecek haller

Mirastan çıkarılan, sebebin gösterilmediği yahut sebebin


yeterli olmadığı durumlarda tenkis davası açabilir. Bu davada
ispat yükü davalıdadır.

Mirastan çıkarılanın itiraz etmemesi durumunda iflas dairesi


veya alacaklılar tenkis davası açabilirler.

Miras bırakan, çıkartma içeren vasiyetnameyi her zaman geri


alabilir.

Koruyucu Mirasçılıktan Çıkarma

Koruyucu mirasçılıktan çıkarmanın ilk Ģartı, mirasçılıktan


çıkartılacak alt soyun mirastan doğan borçları ödeyecek
durumu bulunmadığı için onun aleyhine ĠĠK 143’te
öngörülmüĢ olan aciz vesikasını almıĢ olmalarıdır.

Ġkinci Ģart, aleyhine aciz vesikası alınmıĢ altsoyun saklı


payının yarısının onun doğmuĢ veya doğacak çocuklarına
Miras bırakan tarafından tahsis edilmesidir.

Koruyucu mirasçılıktan çıkarmanın da vasiyetname ile


yapılması gerekir. Bu durumda mirasçılıktan çıkarılan kendi
saklı payının yarısı ile yetinirken diğer yarısı onun altsoyuna
geçer.

Eğer aciz belgesinin hükmü kalmamıĢsa, aciz vesikasında


gösterilen borç miktarı miras payının yarısını aĢmıyorsa,
mirastan çıkarma hükümsüz kalır.
ÖBT’LERİN YORUMU

Vasiyetnamelerin Yorumu

Vasiyetnamelerin yorumunda uygulanacak kural irade


prensibidir. Yani yorumla bulunması gereken vasiyetçinin açık
olmayan iradesinin ne anlama geldiğidir. Yorum için
vasiyetçinin Ģekle uygun bir irade açıklaması Ģarttır. Yorum
için vasiyetname dıĢındaki olgulara da baĢvurulabilir. Tanık
beyanları, mektuplar, öğrenimi gibi…

a) Favor testameni (Vasiyetname lehine yorum)

Bir ÖBT ya da hükmünün hem geçerli hem de geçersiz


sayılacak Ģekilde yorumlanması mümkünse onu geçerli
yapacak yoruma üstünlük tanınır.

Ölüme bağlı tasarrufta kiĢinin ve Ģeyin belirtilmesinde açık


yanılma halinde Miras bırakanın gerçek arzusu kesin olarak
tespit edilebilirse, tasarruf bu arzuya göre düzeltilir.

b) Kanuni mirasın geçiĢi kurallarına bağlılık

Miras bırakanın ÖBT ile kanuni mirasçılar lehine yaptığı


kazandırmalar aksi anlaĢılmadıkça kanuni paylaĢma kuralı
olarak kabul edilir.

Yani terekede bulunan malın mirasçılardan birine tahsisi


öngörülürse, bunun paylaĢma kuralı sayılacağı öngörülür.
Bunun aksi Miras bırakanın bunu bir vasiyet olarak yaptığı
Ģeklinde yorumlanmasıdır. Yani Miras bırakan otomobilini
oğlu A’ya tahsis etmiĢse bunun anlamı, A’nın otomobili miras
payına mahsup etmesidir. Ancak Miras bırakanın bunu A’ya
vasiyet ettiği yorum yoluyla anlaĢılırsa A, miras payından ayrı
olarak otomobili de alır.

c) Mirasçı ataması mı vasiyet mi?

Bir kimsenin mirasın tamamını ya da belli bir kısmını almasını


içeren her tasarruf mirasçı ataması sayılır.

Ancak terekedeki belirli bir mala mirasçı atanmasın vasiyet


olarak yorumlanır.

Miras Sözleşmesinin Yorumu

Miras sözleĢmeleri iki taraflı hukuki iĢlemler olduğu için


iradenin yöneldiği iki kiĢi vardır ve yorum irade prensibine
göre değil güven prensibine göre yapılmalıdır. KarĢı tarafın
içinde bulunulan duruma göre yapılan beyana ne anlam
vermesi gerektiği araĢtırılır.

ÖBT’LERDE HÜKÜMSÜZLÜK

Ġki tür hükümsüzlük vardır, iptal ve kanun gereği


(kendiliğinden) hükümsüzlük.

Ancak sadece bunlar öngörülse de ÖBTler nadiren yokluk ya


da mutlak butlan ile sakat olabilir.

Gerek iptal gerek kanunen sona erme tam ya da kısmi olabilir.

Kanun gereği hükümsüzlük

Evlilik birliğinin ölüm ve gaiplik dıĢında sona ermesi,

Lehine miras bırakılan kiĢinin Miras bırakandan önce ölmesi


Lehine ÖBT yapılan kiĢinin mirastan yoksun olması

Bozucu Ģartın gerçekleĢmesi ya da geciktirici Ģartın


gerçekleĢmemesi

Ölüme bağlı tasarrufların iptali

Sebepleri:

Ehliyetsizlik,

Ġrade Sakatlıkları (hata, hile, tehdit veya cebir)

Vasiyetnamelerde lehine tasarrufta bulunulan kiĢi, üçüncü


kiĢinin kendi lehine hile yaptığını bilmese bile vasiyetname
iptal edilir.

Miras sözleĢmelerinde ise BK 36 uygulanır. Yani sözleĢmenin


iptal olabilmesi için lehine hile yapılanın bunu bilmesi gerekir.

Vasiyetnamede korkutma veya cebir için BK 37 ve 38


uygulanmaz ancak miras sözleĢmesinde uygulanır.

Miras bırakan aldatıldığını ya da yanıldığını öğrendiği yahut


cebir ve tehdidin etkisinden kurtulduğu günden itibaren 1 yıl
içinde ölüme bağlı tasarrufundan geri dönmezse tasarruf
geçerli sayılır.

İptal Davası

Ġptal davasını tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan


mirasçı veya vasiyet alacaklısı açabilir.

Davalı ise iptali istenen ölüme bağlı tasarrufla davacı aleyhine


bir miras hukuku menfaati elde eden kimsedir.
Ġptal davası için 1, 10 ve 20 yıllık süreler öngörülmüĢtür.

Bir yıllık süre, davacının kendi hak sahipliğini öğrendiğinden


itibaren baĢlar. Ancak bu süre Miras bırakan ölmeden
baĢlamaz.

On yıllık süre, iyi niyetli davalı için öngörülmüĢtür. BaĢlangıcı


vasiyetnameler için vasiyetnamenin açıldığı, miras
sözleĢmeleri için Miras bırakanın öldüğü andır.

Davalı kötü niyetli ise yirmi yıllık süre öngörülmüĢtür.

SAKLI PAY, TASARRUF ORANI, TENKİS,


DENKLEŞTİRME

Yasanın miras payını koruduğu mirasçılara saklı paylı


mirasçılar ve bunların miras paylarının Miras bırakanın
tasarruflarına karĢı korunan kısmına da saklı pay denir.

Miras bırakanın bu saklı payların toplamı dıĢında kalan ve


serbestçe tasarruf etmesi mümkün olan kısmına da tasarruf
oranı denir.

Miras bırakanın ÖBT ile saklı paylı mirasçısının payına


tecavüz eden bir iĢlem yapması bu iĢlemi kendiliğinden
hükümsüz kılmaz. Bunun için saklı paylı mirasçı tenkis davası
açmalıdır.
Saklı paylı mirasçılar

Ancak saklı paylı mirasçısı olmayanlar terekelrinde sınırsız bir


tasarruf yetkisine sahiptir. Hukukumuzda saklı paylı
mirasçılar; Miras bırakanın altsoyu, ana babası ve eĢidir.

Oranlar

Altsoy için yasal miras payının yarısı

Ana babanın her biri için miras payının 1/4’ü

Sağ kalan eĢ için, altsoy veya ana baba zümresi ile birlikte
mirasçı olması durumunda yasal miras payının tamamı; diğer
durumlarda yasal miras payının ¾’ü

Tasarruf Oranının Terekeye Göre Hesaplanması

Tereke 1 tam kabul edilerek saklı paylar oranını ifade eden


kesir 1’den çıkarılır ve Miras bırakanın tasarruf oranı
bulunmuĢ olur.

Miras bırakanın ölüm anına kadar mevcut fakat ölümle sona


eren haklar hesaba katılmazlar.

Çıkarılacak değerler

Miras bırakanın borçları terekeden çıkarılacaktır. Gerçekçi bir


tasarruf oranı hesaplayabilmek için borçların ödenmesi
amacıyla terekenin ne kadarlık kısmının elden çıkarılması
gerektiği bulunmalıdır.

Buna karĢın vasiyet borcu terekeden indirilmez.


Miras bırakanın ölümü ile sona eren borçlar da terekeden
indirilmez.

Miras bırakanın cenaze giderleri terekeden indirilir.

Terekeyi mühürleme ve defter tutma masrafları da indirilir.

Miras bırakan ile bir arada yaĢayan kiĢilerin 3 aylık geçim


giderleri terekeden düĢülür. Bu kısmı miras bırakanın yanında
barınan ve onunla yaĢayan kimseler mirasçı olmasalar bile
alabilirler. 3 aylık bakım masraflarının terekeden düĢülmesi
için bu kiĢilere hem miras bırakanca bakılıyor olması hem de
ölüm tarihine kadar onunla aynı evde yaĢıyor olmaları gerekir.
Eğer bu kimseler aynı zamanda mirasçı iseler bu üç aylık
alacakları ayrıca verilir. Miras hisselerine mahsup edilmez.

Eklenecek değerler

DenkleĢtirmeye tabi kazandırmalar;

DenkleĢtirmeye tabi bir kazandırma bir sebeple


denkleĢtirmeden kurtulmuĢ fakat tenkise tabi ise bunun değeri
gene terekeye eklenecektir.

Tenkise tabi sağlararası kazandırmalar;

Bu kazandırmaların değerlerinin terekeye eklenmesi için


haklarında bir mirasçı tarafından tenkis davası açılmıĢ olması
aranmaz.

Tenkise tabi sağlar arası kazandırmalar Ģunlardır:

DenkleĢtirmeye tabi olması gerekirken bundan kurtulan


kazandırmalar da ikiye ayrılır;
Mirasbırakanın mirasçılık sıfatını kaybeden mirasçısına miras
payına mahsuben yapmıĢ olduğu sağlar arası kazandırmalar.

Mirasbırakan, yasal mirasçısına yasal miras payından


düĢülmesi Ģartıyla sağlar arası bir kazandırmada bulunmuĢ
fakat bu kiĢi bir sebepten ötürü miras bırakan öldükten sonra
mirasçılık sıfatını kazanmıĢsa, bu kazandırmanın değeri tereke
hesabında eklenecektir.

Miras bırakan tarafından denkleĢtirmeden muaf tutulduğu için


denkleĢtirilmesi istenmeyen kazandırmalar.

DenkleĢtirmeye tabi olmamak üzere altsoyuna malvarlığı


devri, alıĢılmıĢın dıĢında çeyiz verme, kuruluĢ sermayesi
sağlama veya borçtan kurtarma Ģeklindeki kazandırmalar da
tenkise tabidir.

Mirastan ivazlı feragat halinde mirasçıya miras bırakanın


hayattayken ödediği karĢılık

BağıĢlayanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı


bağıĢlamalar ve adet üzere verilen hediyeler hariç ölümünden
önceki bir yıl içinde yapmıĢ olduğu bağıĢlamalar.

Vakıf kurmak için yapılan kazandırmalar.

Saklı payı etkisiz kılma kastıyla yapılan kazandırmalar

Üçüncü Kişi Yararına hayat sigortası alım bedeli


Miras bırakanın sağlığında yaptığı bir hayat sigortası
sözleĢmesi uyarınca üçüncü bir kiĢi hak sahibi olmuĢsa, bu
sigortanın alım değeri tenkise tabidir ve terekeye eklenir.

Üçüncü kiĢiye yapılan bu kazandırma ivazsız olmalıdır.

Tenkise tabi olmak için hayat sigortasında sigorta tutarının


ödenmesi miras bırakanın ölümüne bağlanmıĢ olmalıdır.

Ret Çıkarılma Feragat ve Yoksunluğun Etkisi

Ret halinde tereke, sanki reddeden miras bırakandan önce


ölmüĢ gibi paylaĢılır.

Çıkarılma halinde durum retten tamamen farklıdır. Mirastan


çıkarılanın payı, çıkarılan miras bırakandan önce ölmüĢ gibi,
mirastan çıkarılanın varsa alt soyuna yoksa miras bırakanın
yasal mirasçılarına kalır.

Feragat durumunda feragatin ivazlı ve ivazsız olmasına göre


durum değiĢir.

Ġvazlı Feragat;

Bu durumda ivaz, net terekeye eklenir. Ancak feragat edenin


alt soyu miras bırakana karĢı saklı paylı mirasçı olsa bile bir
Ģey alamayacaktır. Meğer ki miras bırakanın aksi yönde bir
iradesi olsun.

Ġvazsız feragat;

Bu durumda hesap mirastan çıkarılma da olduğu gibi yapılır.


Böylece feragat edenin alt soyu da saklı payını isteyebilir.
TENKİS

Tenkis Davası

Saklı paylı mirasçıların ve istisnaen saklı paylı mirasçıların


alacaklılarının, hakimden miras bırakanın tasarruf oranını aĢan
kazandırmalarının bu oranda etkisizleĢtirilmesini talep ettikleri
davadır.

Miras hukukuna özel bir iptal davasıdır.

Ancak miras bırakanın ölümü üzerine ileri sürülebilir.

Tarafları

Davacılar

1) Saklı paylı mirasçılar

Gerek miras Ģirketine tayin edilen temsilci gerekse vasiyeti


yerine getirme görevlisi bu davayı açma yetkisine sahip
değildir.

Her saklı paylı mirasçı birbirinden bağımsız olarak davayı


açabilir. Dava açmayan saklı paylı mirasçılar tenkis kararından
yararlanamaz.

ġayet saklı paylı mirasçının fiil ehliyeti yoksa, tenkis davasını


kanuni temsilci onun yerine açar. Eğer bunu ihmal ederse veli
veya vasinin sorumluluğuna gidilebilir.

Eğer miras bırakan saklı paylı mirasçısına bazı


kazandırmalarda bulunmuĢsa, örneğin;
Saklı payına 1 milyon lira tecavüz edilen mirasçı miras
bırakanın ölümünden önceki bir yıl içinde ondan 1 milyon lira
almıĢsa veya hissesi dıĢında ona 1 milyon lira bırakılmıĢsa
tenkis davası kabul edilmeyecektir.

ġayet miras bırakan vasiyetnamesinde hangi malların hangi


mirasçısına verileceğini belirtmiĢse, vasiyetnamedeki ifadeden
aksi anlaĢılmadıkça, onların yasal paylarını değiĢtirmeden
sadece kimin neyi alacağını düzenlediği kabul edilir. Bu
yüzden tenkis davası açılmaz. Duruma göre denkleĢtirme
parası ödenir. Ancak miras bırakan bıraktığı hisselerdeki değer
farkını özellikle seçtiğini belirtmiĢse (Örneğin oğluna 400
binlik ev bırakıp kızına 100 binlik ev bırakmıĢsa ve bunu
bilerek yaptığını açıklamıĢsa) kızın bu durumda saklı payına
tecavüz edilip edilmediği bulunacak ve eden miktar ancak
tenkis davasıyla istenebilecektir.

2) Saklı paylı mirasçıların alacaklıları ve iflas masası

Saklı paylı mirasçılar dıĢında tenkis davası açabilecek tek


kategori, alacaklılardır.

Bunlar ancak alacaklıları oldukları saklı paylı mirasçı hakkında


ellerinde aciz vesikası varsa tenkis davası açabilirler. Aciz
vesikası mirasın açıldığı tarihte bulunmalıdır. Aksi takdirde
tenkis davası açamaz.

Saklı paylı mirasçı iflas etmiĢse, bu takdirde her bir alacaklı


değil ancak iflas masası tenkis davası açma hakkına sahiptir.

Ġkinci olarak, alacaklılar ve iflas masası ancak saklı paylı


mirasçıya tenkis davası açması için bir süre verip bunun
verimsiz geçmesi üzerine tenkis davası açabilirler.
Alacaklılar açtıkları tenkis davasında ancak kendi alacakları ile
sınırlı olarak tenkis isteyebilirler.

Saklı paylı mirasçı ile aynı sürelere tabidirler.

Aranan Ģartlar gerçekleĢtiğinde alacaklıların dava hakkı


alacağın rehin veya kefalet gibi yeterli teminata sahip olduğu
gerekçesiyle engellenemez.

Davalılar

Davalılar, miras bırakanın tasarruf oranını aĢarak saklı paylara


tecavüz eden ve kanunen tenkise tabi tutulan kazandırmaların
yapıldığı kiĢilerdir. Bunlar üçüncü kiĢi ya da mirasçılar
olabilirler.

Birden fazla kazandırmanın tenkisi gerekiyorsa birden fazla


kiĢi davalı olabilir.

Tenkis edilecek kazandırma konusu malı devralanın bunu


üçüncü kiĢiye devretmesi durumunda bu kiĢiye baĢvurulup
baĢvurulmayacağı tartıĢmalıdır. Kural olarak tenkis davası
Ģahsi-nispi bir dava olduğu için ancak miras bırakanın
kazandırmayı yaptığı kiĢiye açılabilir. Lakin Yargıtay istisnai
olarak bunun aksinin mümkün olduğu görüĢündedir.

Ġçtihadı birleĢtirme kararı doğrultusunda, iki Ģart halinde bu


kiĢiler de davalı konumunda olabilecektir. 1-Tenkis
yükümlüsünün bu malı tenkisten kaçırmak için üçüncü kiĢiye
devretmesi. 2-Üçüncü kiĢinin bu maksadı bilerek devralması.

Süresi ve yetkili mahkeme


Mirasçılar saklı paylarına tecavüz edildiğini öğrendiklerinden
itibaren 1 yıl ve mirasın açılmasından itibaren her halde 10 yıl
geçmesiyle hakları düĢecektir.

Miras bırakan ölmeden bu süreler iĢlemez.

10 yıllık sürenin baĢlangıcı sağlar arası kazandırmalar ve miras


mukaveleleri için mirasın açıldığı tarih, vasiyetnameler için
vasiyetnamenin açıldığı tarihtir.

Bunlar zaman aĢımı değil hak düĢürücü sürelerdir.

Tenkis Defi

Tenkis iddiası defi yoluyla her zaman öne sürülebilir. Yani


tenkis süresini kaçıran mirasçıya kendisine yönelik taleplere
karĢı defi ileri sürme imkanı tanınmıĢtır.

Tenkis defi ancak kazandırma lehdarının bu kazandırmaya


dayanarak öne sürdüğü taleplerine karĢı ileri sürülebilir.

Henüz tenkis davası açma süresi dolmadan da tenkis defi ileri


sürülebilir.

Tenkis defi herhangi bir süreye bağlı değildir ancak örtülü


veya açık feragat mümkündür.

Tenkiste Sıra

Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı


tasarruflardan; bu yetmezse, en yeni tarihlisinden eskisine
doğru geriye gidilmek suretiyle sağlar arası kazandırmalardan
yapılır. Kamu tüzel kiĢileri ve kamuya yararlı dernek ve
vakıflara yapılan ÖBT ve sağlar arası kazandırmalar en son
sırada tenkis edilir.

Bu sıralama emredicidir ve miras bırakan vasiyetname ile bu


sırayı değiĢtiremez.

Miras bırakanın sağlığında yapmıĢ olmakla birlikte ifasının


bağıĢlayanın ölümünde gerçekleĢeceği Ģartı içeren
bağıĢlamalar ÖBT sayılmıĢtır.

Ölümden sonraya etkili bir vekaletname ile vekile müvekkilin


ölümünden sonra bir kazandırmada bulunma yetkisi veren
halleri toptan ÖBT ya da sağlar arası iĢlem olarak kabul etmek
zordur. Her bir olayın somut özelliklerine bakılarak
değerlendirilmelidir.

ÖBT’lerin tenkisi

Ġlk önce miras bırakanın bir tenkis tarzı öngörüp görmediğine


bakılır. ÖngörmüĢse buna uyulacaktır. Miras bırakanın tenkiste
önce ele alınmasını istediği kazandırmalar tamamen tenkis
edilmeden arka sıraya koyduğu kazandırmalara dokunulmaz.

ÖngörülmemiĢse kazandırmalar orantılı olarak tenkis


edilecektir. Daha büyük kazandırma daha çok, daha küçük
kazandırma daha az tenkis edilecektir.

Örneğin terekesi 100 milyon lira olan M’nin geride tek çocuğu
kalmıĢsa ve dostu olan A’ya 30 milyon B’ye 45 milyon
bırakmıĢsa tenkis Ģöyle olacaktır:
Ç’nin saklı payı 50 milyon liradır. M’nin tasarruf miktarı da 50
milyon liradır. Bu durumda tenkis miktarına oranlarız ve
A’dan 10 milyon, B’den 15 milyon lira tenkis edilir.

Miras bırakanın tenkise tabi ÖBTlerin tenkis oranını


değiĢtirmesi veya tüm tenkisin bazısından yapılmasını
öngörmesi mümkün ve geçerlidir. Yani yukarıdaki örneğe göre
M, tenkisin sadece A’dan karĢılanmasını öngörebilir. Bu
durumda A’ya yapılan 30 milyonluk vasiyetten 25 milyon
karĢılanır.

Tasarruf oranına tecavüz eden kazandırmaların saklı paylı


mirasçılara yapılması halinde bunların tenkis oranı MK 561
hükmünde düzenlenmiĢtir. Birden fazla saklı paylı mirasçı söz
konusuysa her biri lehine kazandırmanın saklı payını aĢan
miktarların birbirine oranına göre tenkis edilecektir.

Sağlar arası kazandırmaların tenkisi

Tenkise tabi birden fazla sağlar arası kazandırma bulunup


bunların tamamen tenkisi gerekmiyorsa, yapıldıkları an
bakımından en son tarihliden baĢlayarak eskiye doğru tenkis
edecektir.

Buna karĢın aynı anda yapılan veya hangisinin önce yapıldığı


tespit edilemeyen sak durumunda bunların ÖBTler gibi
miktarları oranında tenkisi kabul edilmektedir.

Kamu yararına kazandırmaların tenkisi

Ancak Ģu üç tip tüzel kiĢiye yapılan kazandırmalar son olarak


tenkis edilecektir. 1-Kamu tüzel kiĢileri, 2- Kamuya yararlı
dernekler, 3-kamuya yararlı vakıflar.
Eğer birden fazla kamuya yararlı kazandırmanın tenkisi
gerekiyorsa bunların kendi arasındaki sıra bakımından tenkiste
sıraya iliĢkin genel kurallar geçerlidir. Yani önce ölüme bağlı
kazandırmalar ardından sağlar arası kazandırma olanlar tenkis
edilecek; birden fazla kamuya yararlı ölüme bağlı kazandırma
oransal olarak, birden fazla kamuya yararlı bağıĢlama ise son
tarihinden itibaren tenkis edilecektir.

Tenkisi Özellik Taşıyan Bazı Kazandırmalar

Değeri azalmaksızın bölünemeyecek şeyin vasiyetinde


tenkis

Tenkis konusu kazandırma bölünemeyecek bir mal ise tenkisin


aynen yapılması mümkün değildir. O sebeple tenkis
kazandırmanın parasal değerine göre hesaplanır. Bu durumda
vasiyet alacaklısına bir seçim hakkı tanınmıĢtır. Vasiyet
alacaklısı dilerse tenkis edilecek miktarı para olarak öder ve
malın verilmesini talep eder dilerse de malı terekeye bırakır ve
tenkis dıĢı kısmın değerini para olarak talep eder.

ġayet birden fazla saklı paylı mirasçı bulunup da bunlardan


bazısı dava açmamıĢa, tenkis hükmünden yalnızca dava
açanlar yararlanacağından vasiyet alacaklısı yalnızca tenkis
davası açanın yararlanacağı tenkis miktarını ödeyip vasiyet
edilen malın tümünü isteyebilir.

Aynı kurallar sağlar arası kazandırmalarda da uygulanacaktır.

Tenkis edilecek malın ve tenkis kısmının değerinin


hesaplanmasında hangi tarih esas alınacaktır?

Karar tarihindeki değeri hesaplanacaktır.


Seçim hakkı yenilik doğuran bir hak olduğundan, davalı veya
onun kullanılmaması üzerine davacı tarafından bir kez
kullanıldıktan sonra artık değiĢtirilemez. Ancak davalının
davadan önce veya mahkeme dıĢında yaptığı seçim beyanları
hüküm ifade etmez. Yeter ki somut olayda dava sırasında
kararını değiĢtirmesi dürüstlük kuralına aykırı bir hakkın
kötüye kullanılması olmasın.

Vasiyet alacaklısı tenkis bedelini ödeyip malı almayı seçmiĢse,


tenkis bedeli ödenmedikçe mirasçı malı teslimden kaçınabilir.
Sağlar arası kazandırma durumunda da taraflar kendi
yükümünü yerine getirmeden karĢı taraftan ifa
isteyememelidir.

İntifa ve irat kazandırmalarında tenkis

Bu tür kazandırmalar belirsiz bir sürece yayıldığı için gelirin


belli bir hak ya da mal gibi piyasa değerinin saptanması
imkansızdır. Bu tür kazandırmaların kapitalize değeri saptanır.
Yani tahsis edilen gelirin muhtemel yararlanma süresi
boyuncaki toplam miktarıdır. Bu hesap varsayımsal ve
yaklaĢık bir hesaplama olacaktır.

MK 568 bu durumda SPM için bir seçim yetkisi tanımıĢtır.


SPM’ler kazandırmanın kapitalize değerine göre tenkis
yaptıracakları gibi miras bırakanın tasarruf oranını vererek
intifa ve irat kazandırmalarını tamamen kaldırabilirler.

İvazlı miras sözleşmesinde tenkis

Ġvazlı bir miras sözleĢmesiyle kendisine ölüme bağlı bir


kazandırma yapılan kimse bu kazandırmanın tenkisi halinde
miras bırakana karĢı verdiği ivazın tenkis oranındaki kısmını
kendine geri verilmesini isteyebilir.

Örneğin A zamanında M’ye 1 milyon lira vermiĢ ve onun


kendisine 2 milyon liralık vasiyet bırakmasını sağlamıĢsa;
M’nin ölümü üzerine mirasçıları bu vasiyetin 1 milyon liralık
kısmını tenkis ettirmiĢse A, bu mirasçılardan oran hesabıyla
vaktiyle ödemiĢ olduğu ivazın (1/2) 500 bin liralık kısmını
isteyebilir.

İvazlı feragat halinde feragat edene ödenen karşılığın


tenkisi

Bu durumda sadece mirasçının feragat ettiği saklı payını aĢan


ivaz miktarı göz önüne alınır. Tenkise sadece bu kısım konu
olur.

Burada da feragatte bulunana bir seçimlik hak tanınmıĢtır.


Dilerse tenkis edilen miktarı ödeyeceği yerde, aldığı ivazı
tamamen iade ederek tekrar mirasçı olabilir ve miras payını
isteyebilir.

Ölüme bağlı kazandırma lehtarının bir vasiyet borcu veya


mükellefiyet ile yükümlü tutulması durumunda tenkis

Miras bırakan ölüme bağlı kazandırmada bulunduğu kiĢiye


aynı zamanda bir baĢkasına karĢı vasiyet borçlusu olma veya
bir yüklemeyi yerine getirme yükümü yüklemiĢse, bu kiĢi
kendisine yapılan kazandırmanın tenkisi dava edildiğinde
kendisine yüklenen vasiyet borcu veya yüklemenin de aynı
oranda tenkisini isteyebilir.
Örneğin A’ya 10 milyon vasiyet edilmiĢ ama aynı zamanda 5
milyon lira bir derneğe bağıĢ yapma borcu yüklenmiĢse; A
tenkis davasında 5 milyon liraya inen alacağına karĢılık 5
milyon liralık bağıĢ yapma borcunun da 2,5 milyon liraya
indirilmesini talep edebilir.

Miras bırakan ÖBT bulunurken yaptığı kazandırma tenkis


edilse bile yükümlülüğün tenkis edilmeyeceğini öngörmüĢse
bu geçerlidir. Borç ve yükleme indirilemez.

Ön mirasçının saklı payı olduğu durumlarda art mirasçı


atama

Mirası art mirasçıya geçirme yükümlülüğü ile saklı payı


zedelenen mirasçı, aĢan kısmın tenkisini isteyebilir.

TENKİS Davasında Önceden Aldığı Kazandırmayı İade


Altına Giren Davalının Sorumluluğu

Kendisine tenkise tabi bir kazandırma yapılan kimse eğer iyi


niyetli ise sadece mirasın geçmesi anında kazandırmadan
elinde kalanı geri vermekle yükümlüdür. Bu hükmün
uygulama alanı esasen sağlar arası tenkise tabi kazandırmalar
bakımından olacaktır.

Ġyi niyetli tenkis yükümlüsü sadece miras bırakan öldüğü anda


elinde kalanla sorumludur.

Kazandırma lehtarı iyi niyetli olmadan tenkis konusu Ģeyi


elden çıkarmıĢ, tamamen veya kısmen zayi etmiĢ yahut hasara
uğratmıĢsa iyi niyetli olmayan haksız zilyedin iade
yükümlülüğüne iliĢkin hükümlere göre sorumlu olur.

Bu durumda kazandırma lehtarı tenkise tabi malın hasara


uğramasında kusuru olmadığını öne süremeyecektir zira en
baĢtan kazandırmayı kabul etmeyebilir ya da durumu
öğrenince hemen geri vererek zararı önleyebilirdi.

Tenkisle yükümlü davalının tenkis konusu mala yaptığı bazı


masraflar olmuĢsa, bunları davacıdan isteyip isteyemeyeceği
iyi niyetli olup olmamasına göre değiĢir. Eğer iyi niyetli ise
zorunlu ve yararlı masrafları isteyebilirken, kötü niyetliyse
ancak zorunlu masrafları ister.

You might also like