Professional Documents
Culture Documents
TANIM:
Miras Hukuku: Bir insanın (murisin) ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi halinde, onun para
ile ölçülebilen bütün hak ve borçlarının geleceğini düzenleyen hukuk dalıdır.
Miras hukuku, öleni kimin ikame edeceğini, ona ölüm sebebiyle kimlerin halef olacağını
düzenler.
Özel mülkiyet ve bunun devamlılığı için gereklidir. Ayrıca kişinin ölümüyle birlikte alacakları
ve borçları bitmeyip mirasçılarına geçmesi gerekir. Aksi halde alışveriş hayatı felç olur.
AY m.35 f ½ : Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bunlar ancak kamu yararı amacıyla
kanunla sınırlanabilir.
1)Miras
2)Miras bırakan
3)Mirasçı
4)Tereke
1)Miras: Ölümüyle (veya ölümüne denk tutulan gaipliğine karar verilmesiyle) kişinin
mirasçılarına geçen ve parayla ölçülebilen bütün hak ve borçları ile hukuki ilişkilerine
(terekeye) denir.
1. Genel olarak
Madde 32- Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber
alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı
olanların
başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.
Yetkili mahkeme, kişinin Türkiye'deki son yerleşim yeri; eğer Türkiye'de hiç yerleşmemişse
nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yer; böyle bir kayıt da yoksa anasının veya babasının kayıtlı
bulunduğu
yer mahkemesidir.
2. Yargılama usulü
Madde 33- Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl veya
Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede
2)Mirasbırakan (Muris, Vasiyetçi) : Ölümüyle (veya ölümüne denk tutulan gaipliğine karar
verilmesiyle) terekesi (mirası) mirasçılarına geçen gerçek kişiye denir.
Ölüm, sadece insanlar için söz konusu olabildiğinden mirasbırakan sadece gerçek kişi olabilir.
Yani tüzel kişiler mirasbırakan olamaz.
3)Mirasçı : Mirasbırakanın ölmesiyle terekenin (mirasın) intikal ettiği gerçek veya tüzel kişiye
denir. Mirasçılar, mirasbırakanın terekesi üzerinde külli halef sıfatıyla hak sahibi olurlar.
Külli halefiyet=Pasifler+Aktifler
a)Yasal Mirasçı
a)Yasal Mirasçı : Kanundan kaynaklanan mirasçılığa, yani kanun gereği mirasa çağrılan
mirasçıya denir.
TMK ye göre yasal mirasçılar kan hısımları, (sağ kalan) eş, evlatlık ile altsoyu ve devlettir.
(495-502)
Mirasbırakan ardında hiçbir mirasçı bırakmadan ölmüşse devlet onun yasal mirasçısı
konumundadır. (TMK501)
A. Kan hısımları
I. Altsoy
Mirasbırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi
altsoyları alır.
Madde 496- Altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları, ana ve babasıdır. Bunlar eşit
olarak mirasçıdırlar.
Mirasbırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla
kendi altsoyları alır.
Bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı takdirde, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır.
Mirasbırakandan önce ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların yerlerini, her derecede
Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babalardan biri altsoyu bulunmaksızın
mirasbırakandan önce ölmüşse, ona düşen pay aynı taraftaki mirasçılara kalır.
Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babaların ikisi de altsoyları bulunmaksızın
Sağ kalan eş varsa, büyük ana ve büyük babalardan birinin mirasbırakandan önce ölmüş
olması
hâlinde, payı kendi çocuğuna; çocuğu yoksa o taraftaki büyük ana ve büyük babaya; bir
taraftaki
büyük ana ve büyük babanın her ikisinin de ölmüş olmaları hâlinde onların payları diğer
tarafa geçer.
B. Sağ kalan eş
Madde 499- Sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye göre mirasbırakana aşağıdaki
oranlarda
mirasçı olur:
2. Mirasbırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı,
3. Mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa,
C. Evlâtlık
Madde 500- Evlâtlık ve altsoyu, evlât edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar. Evlâtlığın kendi
D. Devlet
“Saklı paylı (mahfuz hisseli) mirasçılar” da yasal mirasçılar arasında yer alır.
Mirasçı hem gerçek hem de tüzel kişi olabilir. (Mirasbırakandan farklı olarak) Ancak gerçek
kişiler hem yasal hem de atanmış mirasçı olabilirken tüzel kişiler sadece atanmış mirasçı
olabilirler. (istisna:TMK501 devlet)
Birden çok kişi yasal mirasçı olmuşsa hepsi eşit olarak mirastan pay alır.
b)Atanmış (iradi) Mirasçı : Mirasbırakanın iradesi ile mirasa çağrılmış yani mirasbırakan
tarafından atanan mirasçılara denir.
Şekli anlamda ölüme bağlı tasarruflardan “vasiyet” yoluyla veya “miras sözleşmesi” yapmak
suretiyle gerçekleştirilir.
Mirasbırakanın hem yasal hem de atanmış mirasçıları varsa aynı anda ölümle beraber ikisine
de terekeden hak geçer.
ÖR: Mirasbırakan atanmış mirasçıya 1/3 hak tanımışsa geriye kalan 2/3 hak yasal mirasçılar
arasında paylaşılır.
Tereke, mirasbırakanın şahsına bağlı olmayan, bütün hukuki ilişkilerini ifade eder.
Tereke ile yalnızca mirasbırakana ait devir ve intikal edebilen özel hukuk ilişkileri geçerken,
mirasbırakanın şahsına bağlı olan haklar onun ölümüyle birlikte sona erer.
Bunlar, mirasbırakanın şahsına bağlı olan, onun ölümü ile sona eren, hukuki ilişkiler,
haklar ve borçlardır.
ÖR: İntifa hakkı(TMK797), sükna hakkı (TMK823), manevi tazminat(TMK25), şahsi edimle
yerine getirilecek borçlar mesela düğünüme bir şarkıcı gelcekse onun kardeşinin gelmesini
kabul etmem, iş söz, eser söz, vekalet söz, temsil yetkisi vb…
Bazı hukuki ilişki, hak ve borçlar istisnaen malvarlığında yer almamasına rağmen
terekede yer alabilir.
Kural olarak, malvarlığında yer almayan hukuki ilişkiler terekede de yer almazlar. Ancak
istisnaen malvarlığında yer almayan fakat maddi değeri olan haklar ve borçlar ile bazı kişi
varlığı haklarının terekede bulunması mümkündür.
ÖR: Denkleştirmeye tabi mallar (TMK669), sağ kalan eşin artık değere katılma alacağı
(TMK236),
Kişiler hukuku ya da aile hukukuna ilişkin hak ve borçlar mirasçılara intikal etmez.
ÖR: Boşanma davası sırasında eşlerden birinin ölümü ile boşanma davası sona erer,
eşlerden birinin diğerine karşı olan nafaka alacağı hakkı ya da borcu da mirasçılara
geçmez.
ÖR: Evlenmenin nisbi butlanı davasına mirasçılar devam edebilir, babalık davası babanın
ölmüş olması halinde onun mirasçılarına karşı açılır vb…
Bazı haklar terekede yer almamasına rağmen bunlara kişiler mirasbırakanın ölümüyle
birlikte doğrudan doğruya sahip olur.
Bu haklar ölüm sebebiyle doğrudan doğruya mirasçıların, hatta bazen mirasçı olmayan
kişilerin şahsında doğar. Ölüm, bu hakların mirasçıların şahsında doğmasının sebebidir,
yoksa bu haklar terekede yer almazlar.
5)Ölüme bağlı tasarruf : Mirasbırakanın ölümünden sonra hüküm doğuracak emirlerini içeren
hukuki işleme denir.
a)Maddi anlamda ölüme bağlı tasarruf: Mirasbırakanın ölümünden sonra yerine getirilmesini
istediği son arzularıdır.
b)Şekli anlamda ölüme bağlı tasarruf: Mirasbırakanın son arzularına ilişkin iradesini
açıklarken uyması gereken şekli kuralları ifade eder.
KÜLLİ HALEFİYET
Bir malvarlığının aktifi(haklar) ve pasifiyle(borçlar) bir bütün olarak tek bir işlemle(hukuki
olayla) bir kimseden başka bir kimseye geçmesine denir. Her bir hak türü için ayrı ayrı işlem
yapılmasına gerek olmadığı gibi, alacakların geçmesi için temlike, borçların geçmesi için de
nakle gerek yoktur.
TMK 599: “ Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince
kazanırlar.
Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar; mirasbırakanın ayni
haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki
zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak
sorumlu olurlar.
1-Mirasçılar, mirasbırakanın “külli halefi” sıfatını kazanırlar. Birden fazla mirasçı bulunuyorsa
tereke miras ortaklığına geçer. (TMK 640)
Madde 640-Mirasın geçmesinin sonucu – I Miras Ortaklığı - Birden çok mirasçı bulunması
hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün
hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Vasiyet alacaklıları teknik anlamda mirasçı olmadıkları için külli halef değildirler. Yani alacaklı
olduğunu alır ama borç ödemez.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da
yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf
ederler.
2-Malvarlığında bulunan taşınır veya taşınmaz mallar ile alacak hakları ve borçlar bir bütün
olarak mirasçılara geçer.
4-Birden fazla mirasçı varsa bunlar tereke borçlarından müteselsil olarak sorumludurlar.
(TMK681/1) Alacaklı alacağının tamamını, dilerse bütün mirasçılardan, dilerse onlardan
birinden isteyebilir. Borcun tamamının mirasçılardan biri tarafından ödenmesi halinde,
ödeyen, diğer mirasçılara payları oranında rücu edebilir. (BK 167)
I. Müteselsil sorumluluk
Madde 681- Mirasçılar, bölünmesine veya nakline alacaklı tarafından açık veya örtülü olarak
rıza gösterilmemiş olan tereke borçlarından dolayı, paylaşmadan sonra da bütün
malvarlıklarıyla müteselsilen sorumludurlar.
TMK 681/2 : Paylaşmanın gerçekleştiği tarihin veya daha sonra yerine getirilecek borçlarda
muacceliyet
Mirasbırakan bir ölüme bağlı tasarruf ile terekesine dahil belirli bir mal ya da malvarlığı
değerini, bir üçüncü kişiye ya da miras hakkından bağımsız olarak mirasçılardan birine
bırakırsa cüzi halefiyet(muayyen mal bırakma) söz konusu olur.
1-Sadece kendisine vasiyet edilen şeye ilişkin mirasçılara karşı bir alacak hakkı elde eder.
2-Mirasçılar tarafından vasiyet edilen şeyin usulüne uygun devri ile (tescil, temlik, zilyetliğin
devri vb) hak sahibi olur. Böylece vasiyet alacaklısı mirasbırakanın değil, mirasçıların cüzi
halefidir.
Bizim hukukumuzda her mirasın en az bir külli halefi vardır. Mirasın sadece cüzi haleflere
intikali söz konusu olamaz. Örneğin, mirasbırakan, yapacağı bir ölüme bağlı tasarruf ile
terekesinin tümünün, sadece vasiyet alacaklılarına intikal edeceği biçiminde bir düzenleme
getiremez. Her ölümde tereke, mutlaka bir külli halefe bir yasal ya da atanmış mirasçıya son
tahlilde devlete kalır. Bu bakımdan bizim hukukumuzda külli halefiyet bir zorunluluktur.
Dolayısıyla da teknik anlamda mirasçısı olmayan bir tereke söz konusu olamaz.
KONUSU: Külli halefiyetin konusu yasal ve atanmış mirasçılar iken cüzi halefiyetin konusu
vasiyet alacaklılarıdır.
ELDE EDİLEN HAKKIN NİTELİĞİ : Külli halefiyette mirasçıların sahip oldukları hakkın niteliği
tam hak iken cüzi halefiyette vasiyet alacaklısının hakkı alacak hakkıdır.
HUKUKİ DÜZENLENİŞ : Külli halefiyet kuraldır, herkesin en az bir tane külli halefi olması
zorunluluk iken cüzi halefiyet istisnaidir, mirasın sadece cüzi halefe bırakılması uygulanmaz.
Zümrenin tanımı : Zümre denince, bir kimse (zümre başı) ile birlikte onda türeyen (altsoy)
kimselerin tümü anlaşılır.
Zümreler, mirasbırakandan başlayarak saptanır ve onun her aslı zümre başı olarak alını,
yakından uzağa doğru zümreler oluşturulur. Böyle olunca mirasbırakandan sonra onun anası
ile babası ile başlayarak yukarı doğru sınırsız zümreler oluşacaktır. Ancak kanunkoyucu bu
sınırsız olan zümrelere dahil kişilerin hepsinin mirasçı olmasının pratik olarak mümkün
olmadığı için ve uzak hısımların mirasçı olmalarını sakıncalı bulduğu için zümre sayısını
sınırlamıştır. Bugün bizde üç mirasçı zümresi bulunmaktadır.
ÜÇÜNCÜ ZÜMRE : Yine aşağı ve yana doğru sınırsız olmak üzere, mirasbırakanın büyük ana
ve babaları ile onların altsoyundan oluşur.(MK497) Yani mirasbırakanın, amcası, halası,
teyzesi, dayısı ve onların altsoyu…
Üçüncü zümrenin sağ kalan eşle birlikte mirasçı olması durumunda halefiyete bir sınırlama
getirilmiştir.(TMK499b.3) Bunun üzerinde ileride etraflıca durulacaktır.
1-Kişi mirasçı olabilmek için bir zümreye dahil olmalıdır. (TMK282/2, TMK498)
Mirasçı olmak için soybağı şartı aranır. Bu noktada anayla soybağı doğumla kurulduğundan
babayla soybağının kurulması hükümleri incelenmelidir.
Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulur.
Madde 498- Evlilik dışı hısımlar - Evlilik dışında doğmuş ve soybağı, tanıma veya hâkim
hükmüyle kurulmuş
Kayın hısımları yasal mirasçı olamazlar. Yasal mirasçı olabilmek kan hısımlığından geçer.
ÖR: Mirasbırakanın, kendisinden önce ölen oğlu A’nın karısı ona mirasçı olamaz. Çünkü
mirasbırakan ile oğlu A’nın karısı arasındaki hısımlık kan hısımlığıdır.
Zümreye girebilmek için kan hısımı olmanın tek istisnası vardır, o da evlatlık ve altsoyudur.
Evlatlık ve altsoyu ile mirasbırakan arasındaki hısımlık kan bağından değil de, hakim
kararından kaynaklandığı halde, bunlar mirasbırakanın birincş zümre mirasçılarıdırılar.
(TMK500)
2- Bir önceki zümrede mirasçı bulunması bir sonraki zümrenin mirasçılığını etkiler.
Ya da bir önceki zümrede mirasçı bulunmasına rağmen mirasçılıktan çıkarılmış yani yasal
mirasçılık sıfatını kaybetmişse o mirasçı hayatta yokmuş gibi işlem yapılır.
Burada önemli olan bir önceki zümreye dahil olmaktır, hısımlığın derecesi dikkate alınmaz.
Yani mirasbırakanın ana babası 1. Dereceden hısımken torunu 2. Dereceden hısımdır. Ancak
torun altsoy olduğu için 1. Zümrededir ve mirasçılık onun hakkıdır.
3- Zümre içinde ön sıradaki (derecedeki) mirasçılar, bir alt sıradaki mirasçıların mirasçılığını
engeller.
Bir zümre içinde, mirasbırakana daha uzak sırada olan kan hısımlarının mirasçı olabilmeleri,
aynı zümre içinde daha yakın sırada, hısımların bulunmaması ya da varsa bunların herhangi
bir sebeple mirasa çağrılmamalarına bağlıdır.
Zümre başları hayatta olduğu sürece, onların altsoyu, kökbaşları hayatta olduğu sürece de
onların altsoyları mirasçı olamazlar.
Kök, bir zümre içindeki, zümrebaşından sonra gelen çocuğun, altsoyu ile birlikte oluşturduğu
birimdir. Kök de alt köklere ayrılır. Alt kök, kökbaşına bağlı bulunur.
5- Miras, birinci zümrede kök başlarına, ikinci ve üçüncü zümrelerde ise zümre başlarına
eşit olarak paylaştırılır.
6- İkinci ve üçüncü zümrelerde miras ana ve baba hattı olarak ikiye ayrılır.
Madde 496- Altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları, ana ve babasıdır. Bunlar eşit
olarak mirasçıdırlar.
TMK 496/3 : Bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı takdirde, bütün miras diğer taraftaki
mirasçılara kalır.
TMK 497 : Büyükana ve büyük baba :Altsoyu, ana ve babası ve onların altsoyu bulunmayan
mirasbırakanın mirasçıları, büyük ana ve büyük babalarıdır. Bunlar, eşit olarak mirasçıdırlar.
Mirasbırakandan önce ölmüş olan büyükana ve büyük babaların yerlerini, her derecede
halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır.
Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babalardan biri altsoyu bulunmaksızın
mirasbırakandan önce ölmüşse, ona düşen pay aynı taraftaki mirasçılara kalır.
Ana veya baba tarafından olan büyükana ve büyük babaların ikisi de altsoyları bulunmaksızın
mirasbırakandan önce ölmüşlerse, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır.
Aynı zümre içinde bir kişi, mirasbırakana çift hısımlık bağı ile bağlı ise bu bağ onu;
30.10.2020 dersi
Madde 500- Evlâtlık ve altsoyu, evlât edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar.
Yani evlat ve evlatlık mirastan aynı payı alır. Tabi bunun gerçekleşmesi için mirasbırakan ve
evlatlık arasındaki soybağının geçerli olarak kurulması gerekir.
Evlatlık işlemleri devam ederken mirasbırakanın ölmesi konusu doktrinde tartışmalıdır. Dural,
mirasbırakanın evlatlık işlemleri tamamlanmadan ölmesi halinde evlatlığın mirastan pay
alamayacağı görüşündedir. Yasal mirasçıların mirasçılık haklarının korunması bakımından bu
karar isabetlidir. Biz de Dural kitabını okuduğumuz için bu görüşü kabul edeceğiz.
TMK 315/2 : Evlât edinme başvurusundan sonra evlât edinenin ölümü veya ayırt etme
gücünü kaybetmesi, diğer koşullar bundan etkilenmediği takdirde evlât edinmeye engel
olmaz.
Mirasçılık, evlatlık ve evlat edinen arasında olur. Yani evlatlık (ve altsoyu) sadece evlat
edinene mirasçı olup, evlat edinenin hısımlarına mirasçı olamaz.
Evlatlığın kendi ailesindeki hısımlığı da devam eder. (TMK 500/1 c.2) Yani evlatlık biyolojik
ailesiyle evlat edinilen ailenin ikisine de mirasçı olur.
EŞİN MİRASÇILIĞI
Mirasbırakanın ölümünden sonra sağ kalan eş her zümre ile birlikte mirasçı olur.
TMK 181/1 : Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan
önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan
anlaşılmadıkça, kaybederler.
TMK 181/2 : Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya
devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de 1. Fıkra hükümleri uygulanır.
TBK 159 – Evlenmenin butlanı : - Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasçılara geçmez.
Ancak, mirasçılar açılmış olan davayı sürdürebilirler. Dava sonucunda evlenme sırasında
iyiniyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı olamayacağı gibi, daha önce yapılmış
olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybeder.
Mutlak butlan halleri; eşlerden birinin evlilik sırasında zaten evli olması, eşlerden birinin
sürekli olarak temyiz kudretinden (ayırt etme gücünden) yoksun olması, eşler arasında
evliliğe engel teşkil edecek bir akrabalık bulunması.
Nisbi butlan halleri; geçici ayırt etme gücü kaybı, iradenin sakatlanmış olduğu haller (
korkutma, aldatma,yanılma)
TMK 499 : - Sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye göre mirasbırakana aşağıdaki oranlarda
mirasçı olur:
2. Mirasbırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı,
3. Mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa,
DEVLETİN MİRASÇILIĞI
Mirasbırakanın yasal mirasçısı yoksa, mirasbırakan atanmış mirasçı da bırakmamışsa devlet yasal
mirasçı sıfatını kazanır.
TMK 594 : Mirasbırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçıların tamamı bilinmiyorsa, sulh
hâkimi uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilân yapıp hak sahiplerini son ilândan başlayarak en
geç bir yıl içinde mirasçılık sıfatlarını bildirmeye çağırır.
İlân süresinde kimse başvurmazsa ve sulh hâkimi de hiçbir mirasçı tespit edememişse, miras
sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere miras Devlete geçer.
Devletin mirasçılık sıfatını kazanma anı bu 1 yıllık sürenin sonu değil, mirasbırakanın ölüm anıdır.
TMK 631/1 : Mirasın Devlete geçmesi hâlinde sulh mahkemesi, re'sen yukarıdaki usuller uyarınca
terekenin resmî defterini düzenler.
Resmi defter tutulması mirasçılara tanınmış bir haktır ve mirasçıların talebiyle resmi defter tutulur.
Devletin mirasçı olmasında bu durum istisnai hal teşkil eder. Resmi defter talebe gerek olmadan
re’sen tutulur.
TMK 631/2 : Devlet, deftere yazılan borçlardan sadece miras yoluyla edindiği değerler ölçüsünde
sorumludur.
Külli halefler terekede bulunan haklar ve borçlardan şahsen ve sınırsız olarak sorumludur. Borçtan
dolayı da müteselsilen sorumlu olurlar. Ancak devlette bi istisna mevcuttur. Devlet pasiflerden
şahsen ve sınırsız olarak değil aktifler ölçüsünde sorumlu olur. Yani devlet kimsenin borcunu hayrına
ödemez.
30.10.2020 dersi sonunda sayfa 49 a geldik. Haftaya ölüme bağlı tasarruflardan devam edeceğiz.
06.11.2020 dersi
ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLAR
Mirasbırakanın ölümünden sonra hüküm doğuracak emirlerini içeren hukuki işleme ‘’ ölüme bağlı
tasarruf ‘’ denir. ‘’Tasarruf’’ ifadesi ‘’ölüme bağlı işlem ‘’ anlamında kullanılır.
Mirasbırakanın ölümünden sonra hüküm ifade etmesini istediği iradesini açıklarken uymak zorunda
olduğu şekil şartlarıdır.
a) Vasiyetname : Tek taraflı irade beyanı ile yapılır . Tek tarafa borç yükleyen hukuki işlemdir.
Karşı tarafa ulaşmasına gerek yoktur. Türleri vardır .Mirasbırakan ölene dek vasiyetnameden
dönebilir.
b) Miras sözleşmeleri: Sözleşme niteliğinden dolayı 2 taraflı hukuki işlemdir. Bu yüzden tek
taraflı olarak mirasbırakan bu sözleşmeden dönemez. ( istisna durumları var )
TMK m.502 ‘’ Vasiyet yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve onbeş yaşını doldurmuş
olmak gerekir.’’
( Önemli olan vasiyetname yapılırken kişinin ayırt etme gücüne sahip olmasıdır. Öncesi veya sonrası
bu durumu ilgilendirmez. )
Vasiyetname yapmak mutlak kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Yalnızca kişi tarafından yapılır ,
başkasına devrolmaz.
TMK m.13 ‘’ Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da
bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan
TMK m.503 ‘’ Miras sözleşmesi yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve ergin olmak, kısıtlı
Miras sözleşmesi yapmak mutlak kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Tam fiil ehliyetine sahip
bulunmayanlar ( tam ve sınırlı ehliyetsizler ) yasal temsilcileri aracılığıyla bile miras sözleşmesi
yapamazlar. Neden ? Çünkü miras sözleşmesi bağlayıcı niteliktedir . Tek taraflı olarak dönülmesi
mümkün değildir.
Tam ehliyetsizse : Yasal temsilci (vesayet altındaysa ayrıca sulh ve asliye mahkemelerinin
İzni ) kullanabilir.
TMK m.16/1 ‘’ Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası
olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı
Ölüme bağlı tasarrufların kanun koyucu tarafından şekle tabi tutulmalarının nedeni ?
- İspatlanması daha kolay olacağı için
- Mirasbırakanın düşünerek hareket etmesi için
- İhtilaflı durumda mirasbırakana tekrardan sorulamayacağı için ( ölmüş sonuçta ) irade
beyanına açıklık sağlamak
- Üzerinde bir tahribin , değişiklik yapılmasının önlenmesi için
1- Resmi Vasiyetname
a) Vasiyetçi tarafından okunmak ve imzalanmak suretiyle ( TMK m. 533-534 )
b) Vasiyetçinin okuma yazması olmadığı veya olmasına rağmen bir engel dolayısıyla bunu yerine
getiremediği nedeniyle okumadan ve imzalamadan yaptığı resmi vasiyetname ( TMK 535 )
c) Karma vasiyetname
2- El Yazılı Vasiyetname
3- Sözlü Vasiyetname
Not: bu 3 şeklin dışında başka bir şekilde vasiyetname yapılamaz. ( sınırlı sayı ilkesi )
Resmi Vasiyetname
TMK m.532 ‘’Resmî vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmî memur tarafından düzenlenir.
Resmî memur, sulh hâkimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli
olabilir. ‘’
TMK yanında Noterlik Kanununda da bazı şekil şartlarını öngören kurallar bulunur.
Noterlik Kanunu m.76/2 ‘’ Aralarında evlilik birliği kalmamış olsa bile ilgililerden birinin karı
veya kocası ise … ‘’
Nişanlı ? ( yasaklar dar yorumlanmalıdır , nişanlı için yasak söz konusu değildir )
Kazandırma Yasağı
TMK m.536/2 ‘’ Resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy
ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada
bulunulamaz. ‘’
TMK 536/2 ye rağmen yasaklı kişiler lehine yapılmış bir ölüme bağlı tasarruf söz konusuysa bunun
akıbeti ne olur ?
Kazandırma yasağı bulunan kişiler lehine yapılan tasarruflar iptal edilir , kalan kısımlar ayakta tutulur .
TMK m. 536/1 e uyulmaması sonucunda ise bu bir geçerlilik şekliyle ilgili yasak olduğu için resmi
vasiyetname geçersiz olur , iptali söz konusu olabilir.
Resmi vasiyetname düzenlenirken kanunda gösterilen şekil şartlarına uyulmamasının sonucu ne olur
?
TMK m.557 ‘’ Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir:
İptal davası açılmazsa eğer vasiyetname geçerli bir şekilde değerlendirilir. ( düzelebilir hükümsüzlük )
TMK m.559 ‘’ İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak
sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin,
diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli
3 şekilde düzenlenir :
Madde 534 - Vasiyetnameye tarih ve imza konulduktan hemen sonra(işlemde birlik ilkesi 533
ve 534 arasına fasıla girmemeli) mirasbırakan, vasiyetnameyi okuduğunu, bunun son
arzularını içerdiğini memurun huzurunda iki tanığa beyan eder.
Memurun yüksek sesle okuması bir geçerlilik şartıdır. (mutlaka kendi yapmalı , başkasına
okutturamaz) Bu geçerlilik şartı eksikse şekil eksikliği olur.
Hangisinin uygulandığı fark etmez. Fark etmez denmesinin sebebi de şekil şartlarına uyularak
kurulan her vasiyetname aynı garantiyi sağlar birinin diğerine üstünlüğü, önceliği, sonralığı
gibi derecelendirme yoktur.
EL YAZILI VASİYETNAME
Özel bir hukuki işlem türüdür. Şekil serbestisi tanınmıştır. (kanunda özel bir şekil
öngörülmediği sürece)
Borçlar hukukunda, kefaret sözleşmesinde özel şekil şartları vardır demiştik. El yazılı
vasiyetnamede özel şekil şartlar vardır demiştik. Bizim konumuz el yazılı vasiyetname.
Nitelikli adi yazılı şekil şartına uyulması zorunludur. Vasiyetnamenin metni, imza ve tarih
hepsinin vasiyetçinin el yazısıyla olması gerekir. (Geçerlilik şartı)
Madde 538- El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün(2020 yılının kurban bayramının 2.
Günü de geçerli sayılır) gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla
yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur.(istisnası şöyle mümkün olabilir : Kalemle kağıt
üzerine yazmak mümkün olmazsa olağanüstü koşullar varsa yani mahkumun
hapishanedeyken duvara çivi ile yazması kabul edilebilir, veya kişinin a4 kağıdı yoksa masanın
üstünde duran faturaya yazabilir son arzularını)
El yazılı vasiyetname, saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hâkimine veya
yetkili memura bırakılabilir.
Vasiyetçinin imzası vasiyet bırakan kişi hakkında tereddüt duyulmaması için önemlidir. İmza
yerine vasiyetname altına baban, annen, kız kardeşin gibi notlar da düşülürse kabuldür. Paraf
da olur. Ama el yazısı şart.
Yer belirtme kuralı eskiden vardı. Artık yer belirtilmesine gerek yok. Şart değil, tarih metin ve
imza yeterli.
Vasiyetçi vasiyetname üzerini çizmişse veya ekleme çıkarma yapmışsa bunlar dikkate alınır.
Anlaşılabildiği sürece geriye kalan yerler aynen geçerliliğini korur. Kalan kısımlar sonucunda
vasiyetname bir şey içermezse geçersiz sayılır.
3.kişiler sonradan bu vasiyetnameye bir şeyler işlerse, yazarsa resmi vasiyetnamenin iptali
söz konusu olmaz.
Madde 595- Mirasbırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamesinin, geçerli olup
olmadığına bakılmaksızın hemen sulh hâkimine teslim edilmesi zorunludur.(TMK 538/2)
Vasiyetnameyi düzenleyen veya muhafaza eden görevli ya da mirasbırakanın arzusu üzerine
saklayan veya başka surette ele geçiren ya da ölenin eşyası arasında bulan kimse, ölümü
öğrenir öğrenmez teslim görevini yerine getirmekle yükümlüdür; aksi takdirde bu yüzden
doğacak zarardan sorumludur.(kanundan doğan bir borç söz konusu, mutlaka yerine
getirilmeli, gecikme nedeniyle zarar meydana gelirse teslim görevini yerine getirmeyen kişi
katlanmak zorunda kalır)
Sulh hâkimi, teslim edilen vasiyetnameyi derhâl inceler, gerekli koruma önlemlerini alır;
olanak varsa ilgilileri dinleyerek terekenin yasal mirasçılara geçici olarak teslimine veya
resmen yönetilmesine karar verir.
595/1 bizim için önemli, kanundan doğan bir borç var ve kanun tazminatla cezalandırmış.
Madde 539- Mirasbırakan; yakın ölüm tehlikesi(kişinin uzun yıllardır hasta olması, kalp krizi
geçirip öleceğini düşünmesi gibi haller), ulaşımın kesilmesi(dağ köyünde yaşayan ve okuma
yazması olmayan bir köylünün şehre ulaşamaması, kar, yolun kapalı olması vb), hastalık,
savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmî veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa,
sözlü vasiyet yoluna başvurabilir. (İstisnai bir ölüme bağlı tasarruf şeklidir, diğer şekiller
mümkün olmayınca başvurulur.)
Bunun için mirasbırakan, son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanına uygun bir
vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini yükler.(bu bir yükümlülük değildir, yani bu
iki tanı illaki kendilerine verilen görevi kabul etmek zorunda değildir.)
Resmî vasiyetname düzenlenmesinde okur yazar olma koşulu dışında, tanıklara ilişkin
yasaklar(fiil ehliyeti olmayanlar, kamu hizmetinden yasaklı olanlar(mb nin üstsoyu, altsoyu,
kardeşleri), sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir.
Yargıtay yakın ölüm tehlikesi konusunda biraz hassas davranıyor. Beyoğlunda hastanede
yatan bir kişi kalp krizi geçiriyor ve vasiyetname yapmak istiyor. Bu arzusunu saat 8 de dile
getiriyor ama sözlü vasiyetnamesini 9.30 da yapıp 11 de de ölmüş. Yargıtay bu sözlü
vasiyetnameyi geçerli görmez çünkü 8 de karar vermiş 9.30 a kadar geçen sürede Beyoğlu
gibi işlek bir yerde noter bulup resmi vasiyetname yapabilirdi veya el yazılı vasiyetname
yapabilirdi. Yani Yargıtay yakın ölüm tehlikesini olabildiğince dar yorumluyor.
Tanıklar, daha önce bir belge düzenlemek yerine, vakit geçirmeksizin mahkemeye başvurup
yukarıdaki hususları beyan ederek mirasbırakanın son arzularını bir tutanağa
geçirtebilirler.(Eğer tanıklar mahkemeye gidip tutanak yazdırmak yerine vasiyetnameyi
kendileri yazacaklarsa el yazısıyla yazılması şarttır. Daktilo tartışmalıdır ama hakim görüş el
yazılı olmasıdır. )
Sözlü vasiyet yoluna başvuran kimse askerlik hizmetinde bulunuyorsa, teğmen veya daha
yüksek rütbeli bir subay; Ülke sınırları dışında seyreden bir ulaşım aracında bulunuyorsa, o
aracın sorumlu yöneticisi(mesela uçakta pilot, gemide kaptan); sağlık kurumlarında tedavi
edilmekteyse, sağlık kurumunun en yetkili yöneticisi hâkim yerine geçer.
Madde 541- Mirasbırakan için sonradan diğer şekillerde vasiyetname yapma olanağı doğarsa,
bu tarihin üzerinden bir ay geçince sözlü vasiyet hükümden düşer.
Mirasbırakan sözlü vasiyetname yaptıktan sonra olağanüstü durum sona ermişse ve yazılı
vasiyetname yapma imkanları doğmuşsa bir ay içerisinde sözlü vasiyetname hükümden
düşer. Vasiyetçi bu vasiyetnameyi geri almak zorunda değildir kendiliğinden hükümden
düşer. Vasiyetçi bu bir ay süresinde ölürse veya ölmeyip de ölümüne kadar geçen süre
boyunca ayırt etme gücünü kaybederse vasiyetname hala geçerliliğini korur.
Yapılan miras sözleşmesi iki tarafı da ilgilendirir ve kanunda istisna haller bulunmadıkça
yapılan sözleşmeden geri dönülemez. Vasiyetname ise tek tarafa borç yükleyen hukuki
işlemdir ve vasiyetçi bu beyanından serbestçe istediği zaman geri dönebilir.
Madde 542- Mirasbırakan, vasiyetname için kanunda öngörülen şekillerden birine uymak
suretiyle yeni bir vasiyetname yaparak önceki vasiyetnameden her zaman dönebilir.
Vasiyetçi yeni vasiyetnamesiyle eski vasiyetini geri aldığını açıkça beyan ederek bundan
dönebilir, yürürlükten kaldırılabilir. Şekil şartlarına uyulduktan sonra yeni bir ölüme bağlı
tasarrufta belirlenebilir. Vasiyetin illa vasiyetle geri alınması gerekmez.
544 ün 542 den farkı : 544 te vasiyetçi açıkça beyan etmeden vasiyetini yürürlükten
kaldırmıştır. Burada bir karine vardır, 2. Vasiyetnamenin 1.yi kaldırması lehine bir karine
vardır. Eğer kişi bunun tersini iddia ediyorsa yani 2. Vasiyetnamenin kuşkuya yer
bırakmayacak surette 1.yi kaldırmadığını iddia ediyorsa bunu ispat etmek zorundadır. Kişi
iddia ettiğini ispat ederse 2 vasiyetnamenin de birlikte uygulanmasını sağlayabilir.
Madde 544/2-Sonraki tasarruflar : Belirli mal bırakma vasiyeti de, vasiyetnamede aksi
belirtilmedikçe, mirasbırakanın sonradan o mal üzerinde bu vasiyetle bağdaşmayan başka bir
tasarrufta bulunmasıyla ortadan kalkar.
Vasiyetçi belli bir malı üzerinde ölüme bağlı tasarrufta bulunduktan sonra ölmeden önce aynı
mal üzerinde bununla bağdaşmayan bir sağlararası tasarrufta bulunursa –mesela bu malı
başkasına verirse- ilk yapılan ölüme bağlı tasarruf geri alınmış sayılır. Bu bir geri alma
karinesidir. Aksi iddia ve ispat edilebilir. Lehine vasiyette bulunulan kişi – mirasçı olacaktı
yani- sonradan yapılan tasarrufla geri almanın gerçekleşmediğini iddia ediyorsa 544 ü
çürütmelidir.
544/2 ferden tayin edilmesi gereken parça borçlarında uygulanır. Ayrıca bu söz konusu malın
terekede olmaması da önemli. Sağlararası tasarrufa rağmen vasiyetin ifası mümkünse ifa
imkansızlığı yoktur ve bu karine yürümez. Önceki tasarrufta kimin lehine ne verildiyse bu
geçerliliğini korur.
Vasiyet edilen mal vasiyetçi ölmeden başka birisine satılmışsa –sağlararası işlem- mirasçı
konumunda olması gereken kişi bu işlemin geri alma olmadığını ve malın satılmasından
terekeye giren aktifte o malın mirasçısı bulunması sebebiyle hakkı olduğunu kanıtlaması
gerekir.
ÖR: M nin yazlık teknesini A ya vasiyet ettikten sonra B ye satıp teslim etmesi
Madde 543/2 : Kaza sonucunda veya üçüncü kişinin kusuruyla yok olan ve içeriğinin
aynen(kelime kelime değil, aynı anlamı vermek) ve tamamen(ifası mümkün olan tasarrufların
saptanması) belirlenmesine olanak bulunmayan vasiyetname hükümsüz kalır. Tazminat
isteme hakkı saklıdır.
Yok olan vasiyetnamenin hüküm ifade edebilmesi için vasiyetnameye dayanarak hak iddia
eden kişinin
MİRAS SÖZLEŞMESİ
Bu özellik miras sözleşmesi ve vasiyetin ayırt edici farkıdır. Vasiyetnamelerde bir kişi vardı,
yani tek taraflı sözleşmeydi.
Türleri :
Madde 527- Mirasbırakan, miras sözleşmesiyle mirasını veya belirli bir malını sözleşme
yaptığı kimseye ya da üçüncü bir kişiye bırakma yükümlülüğü altına girebilir.
Mirasbırakanın terekesi içindeki belirli bir mal veya bir mal varlığı için başkası lehine
kazandırmada bulunulur. (lehine kazandırmada bulunulacak kişi = vasiyet alacaklısı)
Mirasbırakanın karşı tarafla anlaşarak üçüncü bir kişiyi mirasçı atadığı veya vasiyet alacaklısı
yaptığı sözleşmelere denir.
Madde 528 - Mirasbırakan, bir mirasçısı ile karşılıksız(ivazsız) veya bir karşılık
sağlanarak(ivazlı) mirastan feragat sözleşmesi yapabilir.
Bir karşılık sağlanarak (ivazlı) mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat
edenin altsoyu için de sonuç doğurur.
İvazlı (karşılıklı) ÖR : mirastan feragat ederim ama bana 10 bin lira para ver
Taraflardan her ikisi de karşılıklı olarak terekesi üzerinde ölüme bağlı olarak tasarrufta
bulunur. (pek uygulanmaz) İki taraflı miras sözleşmesinde iki farklı sözleşme vardır ama
bunlar tek bir sözleşmede birleştirilmiştir.
Mirasbırakanın yaptığı ölüme bağlı tasarruf karşılığında karşı tarafın sağlararası borç altına
girdiği miras sözleşmeleridir.
ÖR: sen beni sağlığında mirasçı ata ben de sana 10 bin tl veriyim
Ölüme bağlı tasarrufta bulunan mirasbırakanın karşısında yer alan sözleşme tarafının bir
sağlararası borç altına girmediği miras sözleşmeleridir.
Bu kişi yalnızca mirasbırakanın iradesini kabul eder. Karşılıklı bir yükümlülük söz konusu
değildir.
Madde 503- Miras sözleşmesi yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve ergin olmak, kısıtlı
bulunmamak gerekir.
Vasiyetnamede aranan şart ise ayırt etme gücüne sahip olmak ve 15 yaşını doldurmak
şartları aranıyordu. Miras sözleşmesinde ise şartlar ağırlaştı. Miras sözleşmesi bağlayıcı
olduğu için tam fiil ehliyeti aranır. Taraf vasiyetnamede olduğu gibi serbestçe, keyfine göre
dönemez miras sözleşmesinden. Miras sözleşmesinden tek taraflı olarak dönülemez.
Karşı taraf için kanunda bir hüküm yok. Bu sebeple genel ehliyet kurallarına başvururuz.
HATIRLATMA
Ölüme bağlı tasarrufta bulunmayan taraf ;
Tam ehliyetsizse = yasal temsilci (vesayet altındaysa ayrıca sulh ve asliye mahkemelerinin)izni
Sınırlı ehliyetsizse =
Madde 16/1- Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası
olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya
bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir.
Madde 15- Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü
bulunmayan kimsenin fiilleri hukukî sonuç doğurmaz.
Yasal temsilcisinin izniyle hareket edebildiği hallerde bu iznin alınması, bu iznin sonradan
gelmesi icazettir. Mirasbırakan karşı tarafın temsilcisinden izin alınması için temsilciye
beyanda bulunması için bir süre verir. Süreyi kendi vermek istemezse mahkemeye
başvurarak da süre tayin ettirebilir. Eğer yasal temsilci bu süre içinde icazet vermezse
sözleşme yapıldığı andan itibaren kesin hükümsüzlükle sakat olur. Eğer yasal temsilci bu süre
içinde izin verirse de geçmişe etkili olarak sözleşme yapıldığı andan itibaren geçerli olur.
İcazet gelene kadar da bu sözleşme askıda hükümsüzdür.
Madde 451- Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi, vasinin açık veya örtülü izni
veya sonraki onamasıyla yükümlülük altına girebilir veya bir haktan vazgeçebilir.
Yapılan işlem diğer tarafın belirlediği veya başvurusu üzerine hâkimin belirleyeceği uygun bir
süre içinde onanmazsa, diğer taraf bununla bağlı olmaktan kurtulur.
İvazlı miras sözleşmesi ise mirasbırakan ivaz almışsa bunu geri verme borcu
(TMK 452)
Madde 452-onamamanın sonucu - Vasinin onamadığı işlemlerde taraflardan her biri verdiğini
geri isteyebilir.
b)mirasbırakan bakımından
Madde 557- Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir:
Mirasbırakan iptal beyanında bulunursa ve karşı taraf bunu kabul etmezse iptal davası
açmaya gerek kalır bu halde sözleşme geçerliliğini yitirir. Ama iptal hakkı kullanılmazsa
sözleşme geçerli kalacak.
Madde 504 – irade sakatlığı - Mirasbırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama
etkisi altında yaptığı ölüme bağlı tasarruf geçersizdir. Ancak, mirasbırakan yanıldığını veya
aldatıldığını öğrendiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden
başlayarak bir yıl içinde tasarruftan dönmediği takdirde tasarruf geçerli sayılır.
MK 504 te irade sakatlığı halinde iptal hakkı tanındıysa bunun karşısında bundan daha ağır
bir durum olan mirasbırakanın ehliyetsizliğinin öne sürülmesi evleviyetle iptal edilebilirliğe
tabi olmalıdır der öğreti. Hatta evleviyetle bunun uygulanabilmesi için bir süre sınırlaması
yoktur. Bu dava her zaman açılabilir.
Aslına bakarsak burada bir dengesizlik var. Sağlararası işlem yapan, tasarrufta bulunmayan
kişi sanki daha çok korunuyor gibi çünkü orda kesin hükümsüzlük ile ölüme bağlı tasarrufun
geçersiz olduğunu karara bağlamış kanun dava açmaya bile gerek yok. Ama mirasbırakanın
ehliyetsiz olması durumunda –ne kadar önemli oysaki- iptal davası açılmazsa işlem
geçerliliğini koruyor.
HATIRLATMA
Madde 532 - Resmî vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmî memur tarafından düzenlenir.
Resmî memur, sulh hâkimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli
olabilir.
Hatırlatma bitti…
TMK 545/2 : Sözleşmenin tarafları, arzularını resmî memura aynı zamanda bildirirler ve
düzenlenen sözleşmeyi memurun ve iki tanığın önünde imzalarlar.
Miras sözleşmeleri iki taraflı ölüme bağlı sözleşmeler olduğu için bunlar vasiyetlerde uyulan
kurallardan bazı farklılıklar içerir :
Şu istisnalarla mümkündür :
1- Miras sözleşmesinin tarafların anlaşması ile sona ermesi (miras sözleşmesine son
verme sözleşmesi)
2- Miras sözleşmesinin bir taraflı irade beyanı ile sona ermesi
a)mirastan çıkarma sebeplerinden birinin varlığı halinde miras sözleşmesinden
dönme
b)sağlararası ivaz borcunun yerine getirilmemesi sebebiyle miras sözleşmesinden
dönme
3- Mirasbırakanın miras sözleşmesine aykırı düşen tasarruflarda bulunması
1- Miras sözleşmesinin tarafların anlaşması ile sona ermesi (miras sözleşmesine son
verme sözleşmesi) - bu da ölüme bağlı tasarruftur
Madde 546- Miras sözleşmesi, tarafların yazılı anlaşmasıyla her zaman ortadan kaldırılabilir.
Miras sözleşmesi adi yazılı şekilde yapılır ve mutlaka taraflarca imzalanması gerekir. Ayrıca
kişi tam ehliyetli ve sağ olmalıdır. Bu şartlar gerçekleşmezse (TMK 557 b.4) uygulanır.
Madde 557- Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir:
4. Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa.
Miras sözleşmesinin tarafların anlaşması ile sona ermesi kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır yani
temsilci atanamaz. Temsil yasağı vardır.
Son verme sözleşmesi miras sözleşmesinin belli bir kısmı için de yapılabilir bu halde sadece
bu tasarrufla ilgili tasarruflar ortadan kalkar.
TMK 546/2 : Miras sözleşmesiyle mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişinin,
mirasbırakana karşı miras sözleşmesinin yapılmasından sonra mirasçılıktan çıkarma sebebi
oluşturan davranışta bulunduğu ortaya çıkarsa; mirasbırakan, miras sözleşmesini tek taraflı
olarak ortadan kaldırabilir.
TMK 546/3 : Tek taraflı ortadan kaldırma, vasiyetnameler için kanunda öngörülen şekillerden
biriyle yapılır.
1-miras bırakana veya onun yakınına karşı ağır bir suç işlenmesi olabilir.
ÖR : mirasbırakan ölümcül bir hastalığa yakalandı ama oğlu bir kere bile onu ziyarete
gelmiyor, bakım yükümlülüğünü boş veriyor, saklı paylı mirasçının nafaka borcunu yerine
getirmemesi gibi
İlgili tasarruflar ortadan kalkar ve bunların yerine yasal mirasçılık hükümleri uygulanır.
İvazlı miras sözleşmesi söz konusuysa ve ivaz ifa edilmişse sebepsiz zenginleşme
kurallarına göre mirasçılardan geri istenir.
Her iki taraf da dönme hakkına sahiptir. Hem mirasbırakan hem de karşı taraf
Madde 547- Miras sözleşmesi gereğince sağlararası edimleri isteme hakkı bulunan taraf(yani
ivazlı miras sözleşmesi var), bu edimlerin sözleşmeye uygun olarak yerine
getirilmemesi(borçlu temerrüdü) veya güvenceye bağlanmaması(ipotek,rehin) hâlinde
borçlar hukuku kuralları uyarınca sözleşmeden dönebilir.
Temerrüdün şartları :
3-ihtarda bulunulması gerekiyor (tbk 117/1 ihtarı gerektirmeyen haller istisnadır ve yine 547
açısından uygulanmalı)
Sözleşme geçmişe etkili olarak ortadan kalkar ve tarafların borçları sona erer. Borçlu,
borcunu kısmen yerine getirmişse bunu sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri
ister.
Dönme hakkına sahip kişi, tbk 125 teki diğer imkanlardan yararlanabilir. (hakim görüş)
a)Borcun ifası+gecikme tazminatı
b)Aynen ifa hakkından vazgeçerek ve bunu hemen bildirerek borcun ifa
edilmemesinden doğan zararın giderilmesi talebi (olumlu/müspet zararın giderilmesi)
c)Dönme hakkına da sahiptir
Miras sözleşmesinde, dönmeye sebep olan ivazlı tasarruflar yanında başka ivazsız
tasarruflar ya da bir taraflı tasarruflar varsa bunlar halen geçerlidir.
Dönme hakkı bozucu yenilik doğuran bir haktır. Karşı tarafa ulaşması, varması gerekir
ve bu andan itibaren hüküm ve sonuç doğurur. Şekle tabi değildir. Miras hukuku sıkı
şekil kurallarına bağlıyken dönme hakkı şekle bağlı değildir.
Madde 527- Mirasbırakan, miras sözleşmesiyle mirasını veya belirli malını sözleşme yaptığı
kimseye ya da üçüncü bir kişiye bırakma yükümlülüğü altına girebilir.
Yani mirasbırakan özgürdür, tasarruf serbestisi söz konusudur. Ancak yaptığı tasarruflar
miras sözleşmesi ile bağdaşmalıdır. Bağdaşmadığı takdirde miras sözleşmesinin karşı tarafı
itiraz edebilir.
Ölüme bağlı tasarruflar bakımından ; lehdar bunu miras sözleşmesi ile bağdaşmayan
kısımlarına itiraz edebilir.
ÖR: M nin miras sözleşmesi ile A ya vasiyet ettiği yazlığını, sonraki bir vasiyetnameyle B ye
vasiyet etmesi. (muayyen-belirli mal bırakılması)
ÖR: M nin terekesinin ¾ ü için A yı mirasçı atamasından sonra yaptığı miras sözleşmesi ile B yi
terekesinin ½ si için mirasçı ataması. Burada A sadece kendi hakkına taşan kısım için itirazda
bulunabilir, ölüme bağlı tasarrufun tamamına itiraz edemez. Yani A sadece ¼ e itiraz edebilir.
miras sözleşmesi ile mirasçı atanması halinde, kural olarak atanmış mirasçı mirasbırakanın
sağlığında yaptığı ivazsız kazandırmalara ( bağışlamalara ) itiraz edemez. Atanmış mirasçı
bunlara katlanmakla yükümlüdür. Atanmış mirasçı terekenin bir kısmı veya tamamı üzerinde
hak sahibidir ve bu hakkın içeriği mirasbırakanın ölümü zamanında malvarlığı nasılsa terekesi
ne durumdaysa o şekilde devrolur. Mirasbırakan sağlığında istediği kadar tasarrufta
bulunabilir.
İstisna haller ;
Daha sonra ivazsız tasarruf ile üçüncü kişiye devir edilmişse (mirasbırakanın söz. Ye aykırı
işlem yapmayacağı taahhüdü aranmaksızın), lehine ölüme bağlı tasarruf yapılan kişi malı geri
almak üzere TMK 527/2 ye dayanarak itirazda bulunabilir.
Bu itiraz;
27.11.2020
Madde 580/1- Mirasçı olabilmek için mirasbırakanın ölümü anında mirasa ehil olarak sağ
olmak şarttır.
Madde 581/1- Vasiyet alacaklısı olabilmek için mirasbırakanın ölümü anında mirasa ehil
olarak sağ olmak şarttır.
Madde 548/1- Mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişi mirasbırakanın
ölümünde sağ değilse, miras sözleşmesi kendiliğinden ortadan kalkar.
2-Boşanma
Madde 181- Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan
önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan
anlaşılmadıkça, kaybederler
Boşanma davası devam ederken, ölen davacının mirasçılarından birisinin davaya devam
etmesi ve davalının kusurunun ispatlanması halinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
Madde 548/2- Mirasbırakandan önce ölen kişinin mirasçıları, aksi kararlaştırılmış olmadıkça,
ölüme bağlı tasarrufta bulunandan, miras sözleşmesi uyarınca elde ettiği ölüm tarihindeki
zenginleşmeyi geri isteyebilirler.
Yani ivazlı miras sözleşmesi varsa ve evlenmenin boşanmayla sonlanması söz konusuysa
önceden verilmiş ivaz geri istenir
Madde 159- Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasçılara geçmez. Ancak, mirasçılar
açılmış olan davayı sürdürebilirler. Dava sonucunda evlenme sırasında iyiniyetli olmadığı
anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı olamayacağı gibi, daha önce yapılmış olan ölüme bağlı
tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybeder.
Madde 578- Aşağıdaki kimseler, mirasçı olamayacakları gibi; ölüme bağlı tasarrufla herhangi
bir hak da edinemezler:
1. Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenler,
2. Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak sürekli şekilde ölüme bağlı tasarruf
yapamayacak duruma getirenler,
3. Mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarruf yapmasını veya böyle bir tasarruftan dönmesini
aldatma, zorlama veya korkutma yoluyla sağlayanlar ve engelleyenler,
4. Mirasbırakanın artık yeniden yapamayacağı bir durumda ve zamanda ölüme bağlı bir
tasarrufu kasten ve hukuka aykırı olarak ortadan kaldıranlar veya bozanlar.
Bozucu şartın gerçekleşmesi veya geciktirici şartın gerçekleşememesi halinde ölüme bağlı
tasarruf kendiliğinden ortadan kalkar.
6-Sözlü vasiyetname
Maddi anlamda ölüme bağlı tasarruflarda numerus clausus (sınırlı sayıda) ilkesi geçerlidir.
Yalnızca vasiyetname ile yapılabilen ölüme bağlı tasarruflar miras söz ile yapılırsa, hakim
görüş bunların geçersiz olmaması yönündedir yani ayakta tutmaya çalışılır ve geçerli kabul
edilir. Miras sözleşmesini içeren şekil şartları vasiyetnamenin şekil şartlarını da fazlasıyla
içerir. Vasiyetnamenin miras sözleşmesinden temel farkı mirasbırakan vasiyetnameden
herhangi bir sebep göstermeksizin dönebiliyordu. Miras sözleşmesinden ise mirasbırakan
keyfi olarak dönemiyordu. Geçerlidir ama miras sözleşmesinin bağlayıcı olmayan içeriğini
oluştururlar. Yani miras bırakan bunlardan her zaman geri dönebilir.
Madde 516- Mirasbırakan, mirasının tamamı veya belli bir oranı için bir veya birden çok kişiyi
mirasçı atayabilir.
Atanan mirasçı, mirasbırakanın kanuni mirasçısı varsa onunla birlikte mirasçı olur.
Mirasbırakan saklı paylı mirasçısını (mesela oğlu) da bu saklı payına ek olarak mirasçı
atayabilir. Yani bir kişi hem yasal mirasçı hem atanmış mirasçı olabilir. Atanmış mirasçılar
mirasbırakanın külli halefi olur. (aktif+pasif) Tüzel kişiler de atanmış mirasçı olabilir.
Madde 517- Mirasbırakan, bir kimseye onu mirasçı atamaksızın belirli bir mal bırakma
yoluyla kazandırmada bulunabilir.
Vasiyet alacaklısı kişi, mirasbırakan öldüğü zaman lehine tasarrufta bulunulmuş olan kişidir.
Bu kişi gerçek kişi veya tüzel kişi olabilir. Yeter ki mirasbırakan öldüğü zaman bu lehine
tasarrufta bulunulmuş olan kişi hayatta olsun.
Madde 600- Vasiyet alacaklısı, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona; yoksa yasal veya
atanmış mirasçılara karşı kişisel bir istem hakkına sahip olur.
ÖR: mirasbırakan yaptığı vasiyetname ile arkadaşına evini bıraktı. Arkadaşı vasiyet alacaklısı
sıfatına sahip olur ve cüzi haleftir.
TMK 601/2 : Kendisine mirasbırakanın ölümünde ödenecek bir sigorta alacağı vasiyet edilen
kimse, sigorta sözleşmesinden doğan istem hakkını sigortacıya karşı doğrudan doğruya
kullanabilir.
Yani vasiyet borçlusuna falan gitmeye gerek olmaksızın doğrudan sigortacıdan isteyebilir.
TMK 517/4 : Bırakılan belirli mal terekede bulunmadığı takdirde, tasarruftan aksi
anlaşılmadıkça, ölüme bağlı tasarrufu yerine getirmekle yükümlü olanlar(vasiyet borçluları)
borçtan kurtulurlar.
Vasiyet alacaklısı mirasbırakandan önce ölürse;
TMK 581/2 : Vasiyet alacaklısı mirasbırakandan önce ölmüş ise, tasarruftan aksi
anlaşılmadıkça, vasiyeti yerine getirme yükümlülüğü, vasiyet yükümlüsünün yararına ortadan
kalkar.
Vasiyet yükümlüsü denilen kişi vasiyet borçlusudur. Dolayısıyla vasiyet edilen şey vasiyet
borçlusunda kalır.
Vasiyet alacaklısı, vasiyet edilen şeyin usulüne uygun devriyle hak sahibi olur. Vasiyet
alacaklısı mirasbırakanın ölümüyle hemen kendiliğinden bu hakka sahip olmaz. Taşınmazsa
tapuya tescille, taşınırsa zilyetliğin devriyle, hak söz konusuysa temlikle usulüne uygun olarak
hak sahibi olur.
Vasiyet borçlusu bu borcunu yerine getirmezse, usulüne uygun devrini sağlamazsa vasiyet
alacaklısı aynen ifa davası açarak borcun yerine getirilmesini sağlayabilir. Açtığı bu davayla
söz konusu şeyin kendine devredilmesi gerektiğini mahkemede karara bağlatır. Buna
yargısal/kazai temlik denir.
Vasiyet boçlusu ;
Madde 600- Vasiyet alacaklısı, vasiyeti yerine getirme görevlisi(memur) varsa ona; yoksa
yasal veya atanmış mirasçılara karşı kişisel bir istem hakkına sahip olur.
Mirasbırakan yaptığı miras söz veya vasiyetnameyle bir kişiyi vasiyet borçlusu atayabilir.
Vasiyet borçlusu bir kişi de olabilir, birden fazla kişi de olabilir. Birden fazla vasiyet borçlusu
varsa müteselsil sorumluluk söz konusu olur. Vasiyet borçlusu tek kişi olarak belirlenmişse
vasiyet alacaklısı sadece buna başvurabilir, diğer kanuni mirasçılara başvuramaz.
TMK 519/2 : Tasarrufu yerine getirme yükümlüsü, mirasçılığı veya kendisine bırakılan
kazandırmayı reddetmiş ya da mirasbırakandan önce ölmüş veya mirastan yoksun kalmış olsa
bile tasarruf yürürlükte kalır; yerine getirme borcu, bu durumlardan yararlananlara(vasiyet
borçlusunun mirasçıları) geçer.
Vasiyet borcu;
TMK 600/2 : Bu alacak, tasarruftan aksi anlaşılmıyorsa vasiyet yükümlüsünün mirası kabul
etmesi veya ret hakkının(mirasçı ret hakkını mirasçı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren 3 ay
içerisinde kullanabilir.) düşmesiyle muaccel olur.
Muaccel: borçlunun ifaya zorlanabildiği andır, muacceliyet tarihinden itibaren temerrüt
süreleri ve zamanaşımı başlar bu yüzden çok önemlidir.
para borcu söz konusuysa ve bu borç muaccel olmasına rağmen ödenememişse, temerrüt
faizi işler.
Zamanaşımı;
Madde 602- Vasiyet alacaklısının dava hakkı, ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin veya
vasiyet borcu daha sonra muaccel olacaksa muaccel olma tarihinin üzerinden on yıl geçmekle
zamanaşımına uğrar.
Vasiyet alacaklısının bu hakkını ileri sürebilmesi için bu hakkını reddetmemiş olması gerekir.
Eğer reddederse vasiyet alacağı miras açıldığı günden itibaren hiç doğmamış kabul edilir.
Madde 518- Bırakılan belirli mal, mirasın açılması anındaki durumuyla teslim olunur; yarar ve
hasar, mirasın açılması anında kendisine belirli mal bırakılana geçer
Madde 518/2: Tasarrufu yerine getirme ile yükümlü olan kimse, mirasın açılmasından sonra
bırakılan belirli mala yaptığı harcamalar(eve yapılan onarım ücreti istenebilir) ve mala verdiği
zararlardan dolayı, vekâletsiz iş görenin haklarına sahip ve borçlarıyla yükümlü olur.
Vasiyet borçlusu mirasın açıldığı günle vasiyetin ifa edildiği gün arasında o şeye kendi
kusuruyla bir zararda bulunursa vasiyet borçlusunun sorumluluğu söz konusu olur. Kusuruyla
verdiği zararlar talep edilebilir. (TBK 530 – vekaletsiz iş görme)
Vasiyetin tenkisi;
Madde 519- Tereke mevcudunu veya tasarrufu yerine getirme yükümlüsüne yapılan
kazandırmayı ya da saklı payı zedeleyen tasarrufların orantılı olarak tenkisi istenebilir.
Yani mirasbırakan tereke mevcudunu aşan bir tasarrufta bulunduysa veya saklı paylı
mirasçısının saklı payını ihlal eden bir tasarrufta bulunmuşsa bunların tenkisi indirimi
istenebilir.
Vasiyetin türleri
Belirli mal vasiyeti (belirli mal bırakma)
Alt vasiyet
Ön vasiyet (mirasçı lehine vasiyet)
Alacak vasiyeti
İbra vasiyeti
İntifa vasiyeti
İrat vasiyeti
Mirasbırakanın terekesinde bulunan belirli bir malı üçüncü bir kişiye veya mirasçısına vasiyet
etmesi halinde olur.
seçimlik vasiyet (tekne veya ev, seçim hakkı vasiyet alacaklısındadır, özel olarak seçim
hakkı vasiyet alacaklısına tanımlanmamışsa seçme hakkı vasiyet borçlusundadır.)
çeşit vasiyeti (cins,nevi borç 5 kilo elma, ikame olunan borçtur terekede bulunmasa bile
sağlanabilir.)
Sınırlı çeşit vasiyeti : mirasbırakan tarlamdaki elma ağaçlarımdan 10 kilo elma bağışlıyorum
diyebilir.
tedarik vasiyeti : terekede bulunmayan şey tereke dışından alınması, tedarik edilmesi
Alt vasiyet
Vasiyet alacaklısına kendisine yapılan vasiyetten başka bir vasiyeti yerine getirme borcu
yüklenir. Kişi bir yandan vasiyet alacaklısı bir yandan da vasiyet borçlusu olur. Her iki sıfatı da
taşır.
ÖR: mirasbırakanın oğlu mirastan zaten payını alacakken ona ayrıca mirasbırakanın arabasını
bırakması
Kişi her iki miras payından da ayrı ayrı yararlanır. Miras payı artar. Mirasçı, mirasçı sıfatının
yanında ayrıca vasiyet alacaklısı sıfatını da kazanmış olur. Bu sıfatlar ayrı ayrı değerlendirilir.
Mirasçı mirasçılık sıfatını reddetse dahi kendisi lehine bir ön vasiyet düzenlenmişse bundan
yararlanabilir.
TMK 519/3 : Yasal veya atanmış mirasçı, mirası reddetmiş olsa bile lehine yapılmış bir
tasarrufun yerine getirilmesini isteyebilir.
Alacak vasiyeti
İbra vasiyeti
Mirasbırakanın kendisine borçlu olan bir kimseyi, ölüme bağlı tasarrufla borcundan ibra
etmesidir, borçtan kurtarmasıdır.
TMK 517/2 : Belirli mal bırakma, ölüme bağlı tasarrufla bir kimseye… bir kimsenin bir borçtan
kurtarılmasının… suretiyle de olabilir.
İbra edilen kişi vasiyet alacaklısıdır. İbra edilen kişi mirasbırakanın ölümüyle kendiliğinden
ibra olmaz. İbra edilenin sadece vasiyet borçlusuna karşı yöneltebileceği bir talep hakkı
vardır. Oturalım borçtan kurtulma/ibra sözleşmesi yapalım diyebilir.
Bir kişi mirasbırakana karşı hem borçlu olup hem de mirasbırakan üzerine ipotek kurmuşsa
mirasbırakan yalnızca ipoteğin kaldırılması yönünde de vasiyette bulunmuş olabilir. Yani
mirasbırakan ipoteğin kaldırılmasını ancak borcun devam etmesini isteyebilir. Mirasbırakan
ipotek hakkından feragat etmiş olur. Yine ipotek kendiliğinden kalkmaz, vasiyet borçlusuna
gidilir ve talep hakkı kullanılır.
İntifa vasiyeti
TMK 517/2 : Belirli mal bırakma, ölüme bağlı tasarrufla bir kimseye… terekenin tamamı ya da
bir kısmı üzerinde intifa hakkının kazandırılmasına yönelik olabileceği gibi…
Mirasbırakan üzerinde bir intifa hakkı varsa onun ölümüyle sona erer, mirasçılarına geçmez.
Bu maddede belirtilen belirli bir kişi lehine mirasbırakanın kurduğu bir intifa hakkıdır.
İntifa hakkı mirasbırakanın ölümüyle kendiliğinden kurulmaz. Lehine intifa hakkı bırakılan kişi
vasiyet borçlusuna gidip talep hakkını kullanmalıdır.
İrat vasiyeti
Mirasbırakanın, ölüme bağlı tasarrufun belirli bir süre veya hayat boyu, düzenli olarak bir
miktar para veya misli eşyanın vasiyet alacaklısına verilmesini vasiyet etmesidir. Gelir vasiyeti
de denir.
TMK 517/2: Belirli mal bırakma, ölüme bağlı tasarrufla… bir kimse lehine bir iradın
bağlanması suretiyle de olabilir.
KOŞUL (ŞART)
Ölüme bağlı bir tasarruf geciktirici koşula bağlandıysa ; hukuki işlem bu geciktirici koşulun
gerçekleşmesiyle hüküm ve sonuçlarını doğurur. Mirasbırakanın ölüm anıyla ilgilenilmez,
koşul dikkate alınır. Koşul gerçekleşince atanmış mirasçı mirasçılık sıfatını kazanır. Geciktirici
koşul istisnai bir durumdur.
Madde 580- Mirasçı olabilmek için mirasbırakanın ölümü anında mirasa ehil olarak sağ olmak
şarttır.
Ölüme bağlı tasarruf bozucu koşula bağlandıysa ; işlem yapıldığı anda söz geçerli olarak
hüküm ve sonuçlarını doğurur, koşul gerçekleşince işlemin sonuçları ortadan kalkar. Şartın
gerçekleşmesiyle atanmış mirasçı mirasçılık sıfatını kaybeder.
Şarta bağlı ölüme tasarruf bağımsız ölüme bağlı tasarruf değildir şartın gerçekleşmesiyle
bağlıdır.
TBK MADDE 175- Taraflardan biri, koşulun gerçekleşmesine dürüstlük kurallarına aykırı
olarak engel olursa, koşul gerçekleşmiş sayılır.
Hukuka veya ahlaka aykırı koşullar ilişkin bulundukları tasarrufu geçersiz kılar. (iptal
edilebilirlik)
Madde 557- Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir:
Bent 3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise,
İptal davası açılmazsa tasarruf geçerli olarak devam eder. (doktrinde tartışmalı)
Vasiyetnamelerde yapılan ölüme bağlı tasarruflarda yalnızca bir hüküm hukuka ve ahlaka
aykırı bir koşula bağlanmışsa sadece o tasarruf hükümsüz olur. Kalan ölüme bağlı tasarruf
geçerli olarak ayakta tutulur. İptal edilen hüküm olmayınca vasiyetnamenin yapılamayacağı
içeriğinden anlaşılıyorsa hüküm iptal edilince tüm vasiyetname iptal edilmiş kabul edilir.
Kızımla evlenirsen sana 10.000 TL veririm. Ya da eşim ben öldükten sonra kimseyle
evlenmezse ona 10.000 TL bağışlıyorum.
Böyle durumlarda kısıtlama olamaz, genel ahlak kurallarına aykırıdır. Kişilik haklarına aykırı
şartlar konulamaz. Bu şartlar hükümsüz olur.
TMK 515/3 : Anlamsız veya yalnız başkalarını rahatsız edici nitelikte olan koşullar ve
yüklemeler yok sayılır.
Haftanın 1 günü kafana huni giyip sokaklarda gezersen sana 10.000 TL bağışlarım…
İmkansız koşullar ;
Geciktirici bir koşul söz konusuysa ve bu imkansızsa şarta bağlı tasarruf geçersiz olur.
Bozucu şarta bağlı bir ölüme bağlı tasarruf söz konusu olursa şarta bağlı tasarruf şartsız
olarak geçerli sayılır.
Yükleme (Mükellefiyet)
Mirasbırakanın belli bir amacın (cenazemde herkese helva dağıtılsın) gerçekleşmesi için yasal
veya atanmış mirasçılarına, herhangi bir kimse lehine alacak hakkı doğurmaksızın belirli bir
şeyi yapma veya yapmama taahhüdünü yüklemesidir.
TMK 515/1 c.2 : Tasarruf hüküm ve sonuçlarını doğurduğu andan itibaren, her ilgili koşul
veya yüklemenin yerine getirilmesini isteyebilir.
Bu haktan yararlanacak olan kişiler A nın mükellefiyetini yerine getirmesini istemek için A ya
dava açarlar. Davacı taraf menfaati olan uühf öğrencileri, rektörlük, dekanlıktır. Bu dava
alacak davası değildir. Davalı tarafta A dır. Dava talebi de kitapların bağışlanmasıdır.
1. Koşul ölüme bağlı tasarruftan bağımsız iken yükleme başlı başına ölüme bağlı
tasarruftur.
2. Koşulun yerine getirilmemesi durumunda dava hakkı söz konusu değil iken
yüklemenin yerine getirilmemesi durumunda ilgili kişiler yüklemenin yerine
getirilmesini isteme davası açabilirler.
1. Genelde vasiyette bir mal varlığı değeri söz konusudur. Yüklemede ise mutlaka böyle
bir zorunluluk yoktur. Yükleme ör: A ya evimi bağışlıyorum ama içerisinde hiçbir
değişiklik yapmasın.
2. Vasiyetin mutlaka bir alacaklısı vardır. Vasiyet alacaklısı alacağını alabilmek için
vasiyet borçlusuna aynen ifa davası açabilir. Kişisel bir istem hakkına sahiptir.
Yüklemede kendi lehine isteme, talep yoktur. Sadece ilgililer tarafından yüklemenin
yerine getirilmesini isteme davası açılabilir.
Belirli maldan anlaşılması gereken vasiyet alacaklısıdır. Vasiyet alacaklısı da yedek mirasçı
olabilir.
ÖR : A yı terekemin ¼ ü için mirasçı atıyorum onun mirasçısı olamaması halinde onun yerine
B mirasçı olsun. B yedek, A asıl mirasçıdır.
ÖR: A ya otomobilimi (belirli mal) vasiyet ediyorum eğer ölümümde A hayatta değilse, mirası
reddederse yani A mirasçı olamazsa otomobilim B ye ait olsun. B yedek vasiyet alacaklısı, A
asıl vasiyet alacaklısıdır.
Yedek mirasçı/vasiyet alacaklısı atanması halinde onun hakkı geciktirici şarta bağlanmıştır.
Asıl mirasçı mirasbırakandan önce ölmüşse, mirasbırakanın ölümü halinde miras yedek
mirasçıya geçer.
Madde 521- Mirasbırakan, ölüme bağlı tasarrufuyla önmirasçı atadığı kişiyi mirası
artmirasçıya devretmekle yükümlü kılabilir.
Önce önmirasçı sonra artmirasçı sırayla birbirine ardışık olarak o mirastan yararlanacaktır. Ya
o ya bu değil. İkisi de art arda hak sahibi olur.
Belirli maldan vasiyet alacaklısı anlaşılır. Yani vasiyet alacaklıları da artmirasçı atanabilir. Bu
durumda atanan vasiyet alacaklısına art vasiyet alacaklısı denir.
Hem önmirasçı hem artmirasçı mirasbırakanın külli halefi olur. Kişisel olarak tereke
borçlarından sorumlu olur. Önmirasçının borçlardan kişisel sorumluluğu mirasçılığın
artmirasçıya devrine kadar mümkündür sonrasında artmirasçıya geçer.
Mirasbırakan mirasçı atarken hem önmirasçı hem artmirasçının da aynı türden halefiyeti söz
konusu olmalıdır. Yani ikisi de külli halef veya ikisi de cüzi halef olmalıdır. Artmirasçının
atanabilmesi için önmirasçının halefiyet türüne sahip olması gerekir yani.
Ön vasiyet alacaklısı nisbi hakkını (alacak hakkını) vasiyet borçlusu kimse ona yöneltir. Yani
mirasbırakanın kanuni veya atanmış mirasçıları.
Art vasiyet alacaklısı ise alacak hakkını ön vasiyet alacaklısına karşı ileri sürer. Yani
mirasbırakanın mirasçılarına karşı değil.
Madde 522- Tasarrufta geçiş anı belirtilmemişse miras, önmirasçının ölümüyle artmirasçıya
geçer. (sözleşmeyle aksi kararlaştırılabilir mesela şart veya belirli bir süre öngörülmüş olabilir,
bu süreye ecel denir.)
Şart gerçekleştiğinde veya süre dolduğunda artmirasçı hayatta olmalıdır. Eğer hayatta
değilse;
TMK 525/2: Artmirasçı geçiş anından önce ölmüşse, tasarrufta aksi öngörülmüş olmadıkça,
miras önmirasçıya kalır. Önmirasçının da ölmesiyle güvence göstermeleri koşuluyla miras
önmirasçınn mirasçılarına kalır.
TMK 522/3 : Mirasın artmirasçıya geçmesine herhangi bir sebeple olanak kalmadığı anda
miras, önmirasçıya; önmirasçı ölmüşse onun mirasçılarına kesin olarak kalır.
TMK 525/3: Önmirasçı mirasbırakanın ölümünde sağ değilse veya mirastan yoksun kalmışsa
ya da mirası reddederse, miras artmirasçıya geçer.
TMK 522/2: Tasarrufta geçiş anı gösterilmiş olup önmirasçının ölümünde bu an henüz
gelmemişse miras, güvence göstermeleri koşuluyla önmirasçının mirasçılarına teslim edilir.
ÖR: Bir eşya var mirasbırakan 5 sene boyunca önmirasçıda kalıp sonra artmirasçıya geçmesini
söylemiş 5 sene dolmadan yani önmirasçının mirasçılığının 1. Senesinde önmirasçı ölürse
mirasın akıbeti nolur? Geriye kalan 4 sene boyunca güvence göstermeleri koşuluyla
önmirasçının mirasçıları miras konusu eşyadan faydalanır ve eşyayı kullanır.
Madde 521- Mirasbırakan, ölüme bağlı tasarrufuyla önmirasçı atadığı kişiyi mirası
artmirasçıya devretmekle yükümlü kılabilir.
Artmirasçılık bir dereceli olarak sınırlandırılmıştır. Yani sadece önmirasçıya artmirasçıya miras
bırakabilir. Sınırsız devir mümkün değildir. Bunun aksi kararlaştırılırsa yani sınırsız olarak
devredilebilmesine imkan tanınmışsa bu iptal edilebilir işlem olur.
557- bent 3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı
ise, iptal edilebilir.
Artmirasçılık yedek mirasçılıkla birlikte düzenlenebilir. Yedek mirasçılıkta devir sınırı olmadığı
için kullanılır.
Yani önmiasçı mirasbırakanın ölümüyle birlikte kendiliğinden kanun gereği hak sahibi olur.
Önmirasçının sorumluluğu sınırlı bir sorumluluktur, artmirasçıya devir anına kadar
sorumludur. Önmirasçı terekenin artmirasçıya devir anına kadar sorumludur. Yine artmirasçı
da mirasbırakanın borçları varsa ondan da sorumlu olur. (külli halefiyet)
Önmirasçıya devrolan miras hakkı ayrı bir haktır ve kendi mal varlığına karışmamalıdır.
Ayni ikame prensibi : önmirasçı miras kalan tereke içinden bir malı satmış ve onun değeriyle
aynı ikamede olan başka bir eşyayı terekeye koymuşsa sorun yoktur. Önmirasçı mirası
artmirasçıya da geçirmekle yükümlü olduğu için miras üzerinde sınırsız tasarruf yetkisine
sahip değildir. Önmirasçı devrolunanı zarara uğratacak tasarrufta bulunamaz.
Diyelim ki önmirasçı terekeden bir eşyayı sattı üçüncü kişi de iyiniyetliydi ve önmirasçının
tam tasarruf yetkisine sahip olduğunu düşünüyorsa devir geçerlidir ancak artmirasçı,
önmirasçıdan tazminat isteyebilir.
Ancak diyelim ki 3. Kişi önmirasçının tam tasarruf yetkisi olduğunu bilmeden malı
artmirasçıya devretmesi gerektiği yükünü biliyorduysa yapılan devir bozucu şarta bağlı olan
bir devirdir ve bu devir yükümlü bir devirdir. Yani artmirasçının haklarını korumak için bu
devir geçersizdir, mirasın artmirasçıya devredilmesi yükü devam eder.
Madde 523- Önmirasçıya geçen mirasın sulh mahkemesince defteri tutulur. (önmirasçıya
geçen mallar karışmasın diye defter tutulur.)
Vakıf Kurma
Madde 526- Mirasbırakan, terekesinin tasarruf edilebilir kısmının tamamını veya bir
bölümünü özgülemek suretiyle vakıf kurabilir.
Vakıf kurma vasiyetname ile yapılır. Miras söz ile de yapılabilir ancak onun bağlayıcı olmayan
içeriğine girer. Miras söz ile kurulan vakıflar her zaman serbestçe geri alınabilir.
Madde 102- Vakıf kurma iradesi, resmî senetle veya ölüme bağlı tasarrufla açıklanır. Vakıf,
yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanır.
Madde 105- Özgülenen malların mülkiyeti ile haklar, tüzel kişiliğin kazanılmasıyla vakfa
geçer.
Vakıf mirasbırakan tarafından vasiyet alacaklısı yapılmışsa ; vasiyet açıldığı anda bu alacak
hakkına sahip olur ancak bu hakkı tüzel kişiliği kazanmasıyla ileri sürebilir.
Mirastan Feragat
Madde 528 - Mirasbırakan, bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan
feragat sözleşmesi yapabilir.
Miras sözleşmesinin türü olan olumsuz miras sözleşmesi (mirastan feragat) ile yapılır.
Tam feragatta mirasçı ilerde doğacak miras hakkının tamamından vazgeçer. Mirasbırakan
ölünce miras açılınca mirasa çağırılmaz.
Kısmi feragat halinde mirasçı olan kişi miras hakkından tamamen deil de kısmen feragat
etmiş olur. Yani miras payı azalır. Saklı paylı mirasçılar da mirastan feragat söz konusu
olabilir.
528/3: Bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat
edenin altsoyu için de sonuç doğurur.
Yani mirastan feragat edenin altsoyu da mirasçılık sıfatını kaybeder.
ÖR: kardeşi engellidir veya işi gücü rast gitmiyordur büyük kardeş küçük lehine mirastan
feragat edebilir.
Madde 530- Mirasın açılması anında tereke, borçları karşılayamıyorsa ve borçlar mirasçılar
tarafından da ödenmiyorsa, feragat eden ve mirasçıları, alacaklılara karşı feragat için
ölümünden önceki beş yıl içinde mirasbırakandan almış oldukları karşılıktan, mirasın açılması
anındaki zenginleşmeleri tutarında sorumludurlar.
Yani ivazsız feragat edenin borçlardan sorumluluğu yoktur. Ancak tereke borçları karşılamaya
yeterli değilse (pasifler aktiflerden fazlaysa) mirasçılar da borçları ödeyemiyorlarsa
mirasbırakanın ölümünden beş yıl öncesine kadar (süre sınırı) ivazlı mirastan feragat eden
ivaz elde ettiyse elinde kalan ivaz tutarında tereke alacaklılarına karşı sorumludur.
Feragatin Hükümsüzlüğü
Madde 557- Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir:
3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise,
Bu sebeplerin birinin var olmasıyla mirastan feragat sözleşmesinin iptali için iptal davası
açılabilir. Açılırsa iptal edilir, açılmazsa sözleşme hüküm ve sonuçlarını doğurur.
Madde 529- Mirastan feragat sözleşmesi belli bir kişi lehine yapılmış olup bu kişinin herhangi
bir sebeple mirasçı olamaması hâlinde, feragat hükümden düşer.
ÖR: kardeşim lehine ivazsız feragatte bulunduysam bu geçerlidir ancak kardeşim belirli
sebeplerle mirasçı olamazsa(mirası reddettiyse, mirastan çıkarıldıysa, mirasbırakandan önce
öldüyse) feragat hükümden düşer ve ben mirasçılık sıfatımı tekrardan kazanırım.
TMK 529 bozucu şart karinesidir.
529/2: Mirastan feragat sözleşmesi belli bir kişi lehine yapılmamışsa, en yakın ortak kökün
zümre başının altsoyu lehine yapılmış sayılır ve bunların herhangi bir sebeple mirasçı
olamaması hâlinde, feragat yine hükümden düşer.
Miras açıldığında feragat edenle birlikte mirasçı olanlardan hiçbiri mirasa hak kazanamazsa
feragat eden tekrar mirasçı olur. Bu sistem mirasın bir sonraki zümreye geçişini engellemek
istemiştir.
Mirastan Çıkarma
Saklı paylı mirasçılarla mirasbırakan arasında var sayılan farazi aile bağlarıdır. Miras
paylarının belirli oranlarının, saklı payların mutlaka bu özel kişilere bırakılması gerektiğini
düşünür kanun koyucu. Bunlar dokunulamaz, mirasbırakan bunlara aykırı olarak bir
tasarrufta bulunamaz.
Mirastan çıkarma mirasbırakanın saklı paylı alacaklarıyla alakalıdır. Mirastan çıkarma ile
mirasbırakana saklı paylı mirasçılarını mirastan çıkarma hakkı verilmiştir. Saklı paylı mirasçı,
mirasbırakana karşı bir davranışta bulunmuş ki mirasbırakan artık onu korumaya gerek
görmüyor. Mirastan çıkarma ile mirasın tamamı veya bir kısmından mahrum bırakabilir.
Şartları :
Madde 510- Aşağıdaki durumlarda mirasbırakan, ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı
mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir:
1. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse,
(mirasbırakanı öldürmeye teşebbüs, mirasbırakanı zehirlemek) fiili işleyen kişi asli fail olmasa
bile mirastan çıkarılması söz konusu olabilir. ÖR : kocasını dövsün diye oğlunu azmettiren
kadın mirasçılıktan çıkarılır.
2. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan
yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse,
Madde 364- Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile
kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.
Madde 322- Ana, baba ve çocuk, ailenin huzur ve bütünlüğünün gerektirdiği şekilde
birbirlerine yardım etmek, saygı ve anlayış göstermek ve aile onurunu gözetmekle
yükümlüdürler.
Yapılan ihlalin mirasçılıktan çıkarma sebebi sayılabilmesi için hem objektif hem sübjektif
unsurların olması gerekir. Örneğin koca zinayı biliyor objektif unsur gerçekleşmiş ancak
bilmesine rağmen rahatsız olmuyorsa burada aile bağı kopmamıştır ve sübjektif unsur
gerçekleşmemiştir. Yani bu durumda mirasçılıktan çıkarma söz konusu olmaz.
Madde 512- Mirasçılıktan çıkarma, mirasbırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma
sebebini açıkça belirtmişse geçerlidir.
Madde 511- Mirasçılıktan çıkarılan kimse, mirastan pay alamayacağı gibi; tenkis davası da
açamaz.
Mirasçılıktan tam veya kısmi çıkarma da mümkündür. Kısmi çıkarmada saklı paylı mirasçının
saklı payı azalır sadece, mirasçılık sıfatı devam eder.
Madde 557- Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir:
1. Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa,
3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise,
Yargıtaya göre iptal davası tüm yasal mirasçılara karşı açılmalıdır. (!!!)
Açık hata : TMK512/3 : Ancak, mirasbırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü
açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur.
TMK 512/3 : Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse
tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; Sebebin varlığı ispat edilememiş veya
çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine
getirilir; ancak, mirasbırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma
yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur
Davalı ;
TMK 512/2 : Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse, belirtilen sebebin varlığını ispat,
çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer. (iptal davasında bütün
mirasçılar davalı konumundaydı.)
TMK 562/2: Mirasçılıktan çıkarılanın çıkarma tasarrufuna itiraz etmemesi durumunda da iflâs
idaresi veya alacaklılar, aynı koşullarla tenkis davası açabilirler.
Madde 513- Mirasbırakan, hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunan altsoyunu, saklı
payının yarısı için mirasçılıktan çıkarabilir. Ancak, bu yarıyı mirasçılıktan çıkarılanın doğmuş
ve doğacak çocuklarına özgülemesi şarttır
Miras açıldığı zaman borç ödemeden aciz belgesinin hükmü kalmamışsa veya belgenin
kapsadığı borç tutarı mirasçılıktan çıkarılanın miras payının yarısını aşmıyorsa, mirasçılıktan
çıkarılanın istemi üzerine çıkarma iptal olunur.
Vasiyeti yerine getirme görevlisi ;
Mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufla açıkladığı son arzularını yerine getirmekle görevli
kişidir.
Madde 550- Mirasbırakan, vasiyetnameyle bir veya birden çok vasiyeti yerine getirme
görevlisi atayabilir. (istisnai olarak miras söz ile de yapılabilir.)
Madde 551- Birden çok vasiyeti yerine getirme görevlisinin atanmış olması hâlinde,
tasarruftan veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça bunlar görevi birlikte yürütürler.
Bunlardan biri görevi kabul etmez veya edemez ya da herhangi bir sebeple görevi sona
ererse, mirasbırakanın tasarrufundan aksi anlaşılmadıkça diğerleri göreve devam eder.
Birden çok vasiyeti yerine getirme görevlisi birlikte hareket etmek üzere atanmış olsa bile
acele hâllerde her biri gerekli işlemleri yapabilir.
Vasiyeti yerine getirme görevlisinin, göreve başladığı sırada fiil ehliyetine sahip olması
gerekir.
Vasiyeti yerine getirme görevlisine sulh hâkimi tarafından bu görevi bildirilir; bildirim
tarihinden başlayarak onbeş gün içinde kabul edilmediği sulh hâkimine bildirilmezse, görev
kabul edilmiş sayılır.
Vasiyeti yerine getirme görevlisi hizmetinin karşılığında uygun bir ücret isteyebilir.
Görevleri ;
Madde 552- Mirasbırakan, tasarrufunda aksini öngörmüş veya sınırlı bir görev vermiş
olmadıkça vasiyeti yerine getirme görevlisi, mirasbırakanın son arzularının yerine getirilmesi
için gerekli bütün işlemleri yapmakla görevli ve yetkilidir.
6. Tereke ile ilgili dava ve takiplerde miras ortaklığını temsil eder. Mirasçılar tarafından
açılmış davalardan görevi ile ilgili olanlara müdahil olarak katılabilir.
Madde 553- Mirasbırakan taahhüt etmiş olmadıkça, terekeye dahil malların, vasiyeti yerine
getirme görevlisi tarafından devri veya bunlar üzerinde sınırlı aynî haklar kurulması, sulh
hâkiminin yetki vermesine bağlıdır. Hâkim, olanak bulunduğu takdirde mirasçıları dinledikten
sonra karar verir.
Olağan giderleri karşılayacak ölçüdeki tasarruflar için yetki almaya gerek yoktur.
Vasiyet alacaklıları vasiyeti yerine getirme görevlisine veya mirasçılara karşı dava açabilirler.
Ancak vasiyeti yerine getirme görevlisine açılırsa sadece terekede alacağı bulunuyorsa bunu
kazanabilir. Ancak mirasçıya açılırsa mirasçının da borcu doğar. İkisine de aynı anda dava
açılabilir.
Denetim ;
Madde 555- Vasiyeti yerine getirme görevlisi, görevinin yerine getirilmesinde sulh hâkiminin
denetimine tâbidir.
Vasiyeti yerine getirme görevlisinin yetersiz olduğu, görevini kötüye kullandığı veya ağır
ihmali tespit edilirse, sulh hâkimi tarafından görevine son verilir. Bu karara karşı tebliğinden
başlayarak onbeş gün içinde asliye mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen karar
kesindir.
Sorumluluk;
Madde 556- Vasiyeti yerine getirme görevlisi, görevini yerine getirirken özen göstermekle
yükümlüdür; ilgililere karşı bir vekil gibi sorumludur.
Madde 554- Vasiyeti yerine getirme görevlisinin görevi, ölümü veya atanmasını geçersiz kılan
bir sebebin varlığı hâlinde kendiliğinden sona erer.
Vasiyeti yerine getirme görevlisi sulh hâkimine yapacağı bir beyanla görevinden ayrılabilir.
Görev uygunsuz bir zamanda bırakılamaz.
Görevin tamamlanması, vasiyeti yerine getirme görevlisinin ölümü, kendisini atayn ölüme
bağlı tasarrufun geçersizlik sebebiyle iptali, kendisi isterse istifa eder, sulh hakimince
alınabilir, fiil ehliyetini kaybederse; bu durumlarda vasiyeti yerine getirme görevlisinin görevi
sona erer.
Ölüme Bağlı Tasarrufların Yorumu – Açıklayıcı Yorum
ÖR: yeğenim Ahmeti terekemin tamaı için mirasçı atıyorum. Burada mirasbırakanın iki tane
Ahmet diye yeğeni varsa iradeye ve gerekliyse dış etkenlere bakılır.
TMK 504/2 : Ölüme bağlı tasarrufta kişinin veya şeyin belirtilmesinde açık yanılma hâlinde
mirasbırakanın gerçek arzusu kesin olarak tespit edilebilirse, tasarruf bu arzuya göre
düzeltilir.
TMK560/2 : Yasal mirasçıların paylarına ilişkin olarak tasarrufta yer alan kurallar,
mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, sadece paylaştırma
kuralları sayılır.
TMK 647/3: Aksini arzu ettiği tasarruftan anlaşılmadıkça, mirasbırakanın tereke malını bir
mirasçıya özgülemesi, vasiyet olmayıp sadece paylaştırma kuralı sayılır.
Madde 516- Mirasbırakan, mirasının tamamı veya belli bir oranı için bir veya birden çok kişiyi
mirasçı atayabilir.
ÖR: çiftliğimi A ya bırakıyorum diyen bir mirasbırakanın yaptığı işlem mirasçı atamasıdır.
Belirli mal bırakma vasiyeti değildir. Çünkü çiftlik terekesinin hemen hemen tamamını
oluşturuyor. (istisnai bir örnek)
-Lehine ölüme bağlı tasarrufta bulunulan bir kimsenin mirasbırakandan önce ölmesi
-Lehine ölüme bağlı tasarruf yapılan bir kimsenin mirastan yoksun olması
Madde 557- Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir:
Vasiyet: ayırt etme gücü+15 yaş , miras söz: tam fiil ehliyeti
Miras söz. İçin esaslı hata aranır, vasiyetnamede her hata iptal sebebi olur.
Vasiyetnamede korkutmada ise korkutma ve fiil arasında illiyet bağı bulunması yeterlidir.
3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise,
İptal davası miras hukukuna münhasır bir davadır. Bu sebeplere dayanarak iptal davası
açılmazsa veya ölüme bağlı tasarruf geri alınmazsa hüküm ve sonuç doğurmaya devam eder.
Ölüme bağlı tasarrufun iptali tam olabileceği gibi kısmi iptal de olabilir.
-İptal sebebi tüm ölüme bağlı tasarrufu etkilememelidir. Şekil eksikliği ehliyetsizlik öbt nin
tamamını etkiler ve kısmi iptal istenemez.
Davacı ;
Madde 558- İptal davası, tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet
alacaklısı tarafından açılabilir.
Dava mirasbırakanın son yerleşim yeri AHM de açılır , dava bozucu yenilik doğuran davadır.
Davalı ;
Aleyhine miras hukuku menfaati elde eden kişidir. Atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı
olabilir.
İptal kararı sadece davanın tarafları bakımından hüküm ve sonuçlarını doğurur. Hakkında
dava açılmayan mirasçıları ve vasiyet alacaklılarını etkilemez. Eğer hiçbir mirasçı tarafından o
öbt nin hüküm ifade etmesini istemiyorsak dava mirasçıların tamamına karşı açılmalıdır.
Hak düşürücü süreler ;
Madde 559- İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak
sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma
tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on
yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer.
Davalının iyiniyetli olup olmadığı, yapılan ölüme bağlı tasarruftaki iptal sebebini bilmesi veya
araştırma yapsa öğrenecek olmasıdır. İspat yükü davacıdadır, iddiada bulunduğu için.
İrade sakatlığı ;
Madde 504- Mirasbırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı
ölüme bağlı tasarruf geçersizdir. Ancak, mirasbırakan yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği
ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl içinde
tasarruftan dönmediği takdirde tasarruf geçerli sayılır.
TMK 559/2: Hükümsüzlük, def"i yoluyla her zaman ileri sürülebilir. (sınırsız defi)
Sınırsız defi’yi ileri sürebilmek için ölüme bağlı tasarrufun henüz ifa edilmemiş olması gerekir.
SAKLI PAY
2. Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri,
3. Sağ kalan eş için, altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması hâlinde yasal
miras payının tamamı, diğer hâllerde yasal miras payının dörtte üçü.
Hatırlatma:
Madde 499- Sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye göre mirasbırakana aşağıdaki
oranlarda mirasçı olur:
2. Mirasbırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı,
3. Mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa,
mirasın dörtte üçü, bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır.
Eşin saklı payı 1/4 (miras payının tümü yani terekenin 1/4’ü)
ÖR: sadece sağ kalan eş varsa saklı payı terekenin 3/4 üdür. Kimseyle mirasçı değilse eş diğer
hallere durum uygulanır.
Mirasbırakanın, saklı paylı mirasçılarının saklı payları toplamının dışında kalan ve serbestçe
tasarruf etmesi mümkün olan tereke kısmına denir.
TMK 674/2: Eğitim ve öğrenimini tamamlamamış olan veya engelliliği bulunan çocuklara,
paylaşmada hakkaniyete uygun bir ödeme yapılır.
TMK 641/2: Ana ve baba veya büyük ana ve büyük baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini
veya gelirlerini aileye özgüleyen ergin çocuklar ile torunlara verilecek uygun miktardaki
tazminat, bu yüzden terekenin borç ödemeden acze düşmemesi kaydıyla tereke borcu sayılır
TMK 236- Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar.
SAKLI PAY
3.sağ kalan eş için, altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde yasal
miras payının tamamı, diğer hallerde yasal miras payının 3/4
***Mirasbırakanın, saklı paylı mirasçılarının saklı payları dışında kalan ve serbestçe tasarruf etmesi
mümkün olan tereke kısmına tasarruf oranı(nisabı) denir.
***TMK m.507: Tasarruf edilebilir kısım- terekenin mirasbırakanın ölümü günündeki duruma göre
hesaplanır
***TMK M.674/2: Eğitim ve öğrenimini tamamlamamış olan veya engelliliği bulunan çocuklara,
paylaşmada hakkaniyete uygun bir ödeme yapılır.
***TMK M641/2: Ana ve baba veya büyük ana ve büyük baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini veya
gelirlerini aileye özgüleyen ergin çocuklar ile torunlara verilecek uygun miktardaki tazminat, bu
yüzden terekenin borç ödemeden acze düşmemesi kaydıyla tereke karev sayılır.
***TMK M.236: Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar.
Denkleştirmede miras payı açısından tam bir koruma sağlanırken, tenkiste saklı paylı
mirasçıların korunmasında belli bir ölçüde koruma sağlar.
Denkleştirmeye tabi kazandırmalar örneğin; alışılmışın dışında verilen çeyiz, işletme kurmak
için verilen sermaye… denkleştirmeye tabi kazandırmalara olağan şeyler girmez, olağanüstü şeyler
denkleştirmeye tabidir.
Yarar ve zarar le gelir ve giderler hakkında mirasçılar arasında sebepsiz zenginleşme hükümleri
uygulanır.
2.Tenkise Tabi Sağlararası Kazandırmalar: Mirasbırakanın yaptığı bazı tasarrufların mirasçıların saklı
paylarına tecavüz eden değerlerin terekeye eklenmesidir.
Bu bazı kazandırmalar, mirasbırakanın sağ iken yaptığı kazandırmalar da olabilir, ölüme bağlı
yaptığı kazandırmalar da olabilir.
Tenkis, mirasçıların saklı paylarını ihlal eden değerlerin terekeye eklenmesi işlemidir.
a) Denkleştirmeye tabi olması gerekirken bundan kurtulan kazandırmalar(TMK m.565/b.1):
Bir nedenden dolayı denkleştirmeye tabi tutulamıyor.
a. Mirasbırakanın mirasçılık sıfatını kaybeden yasal mirasçısına miras payına mahsuben
yapmış olduğu Sağlararası kazandırmalar.
b. Mirasbırakan tarafından denkleştirmeden muaf tutulduğu için denkleştirilmesi
istenemeyen kazandırmalar.
b) Mirastan ivazlı feragat halinde mirasçıya mirasbırakanın hayattayken ödediği karşılık(TMK
m.565/b.2)
c) Bağışlayanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar ve adet üzerine
verilen hediyeler hariç, ölümünden önceki bir yıl içinde yapmış olduğu bağışlamalar(TMK
m.565/b.3)
d) Vakıf kurmak için yapılan kazandırmalar
e) Saklı payı etkisiz kılma kastıyla yapılan kazandırmalar(TMK m.565/b.4)
a. Mirasbırakanın mirasçılık sıfatı kaybeden yasal mirasçısına miras payına mahsuben yapmış
olduğu Sağlararası kazandırmalar(TMK m.565/b.1)
b. TMK m.565: Tenkise tabi kazandırmalar – Aşağıdaki karşılıksız kazandırmalar, ölüme bağlı
tasarruflar gibi tenkise tabidir:
***TMK m.670: Mirasçılık sıfatının kaybı halinde; Mirasın açılmasından önce veya sonra mirasçılık
sıfatını kaybeden mirasçıya ait geri verme yükümlülüğü, onun yerini alan mirasçılara, miras paylarında
meydana gelen artış oranında geçer
***TMK m.565: Tenkise tabi kazandırmalar – Aşağıdaki karşılıksız kazandırmalar, ölüme bağlı
tasarruflar gibi tenkise tabidir:
1… geri verilmemek kaydıyla altsoya malvarlığı devri veya borçtan kurtarma yoluyla yaptığı
kazandırmalar ya da alışılmışın dışında verilen çeyiz ve kuruluş sermayesi..
***TMK m.565/b.2: Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar.
Bu hükme göre mirasbırakan sağlığında eğer bir saklı paylı mirasçısıyla ivazlı bir mirastan feragat
sözleşmesi kurduysa yapılan bu kazandırma tereke hesabına eklenir. Ama bu kazandırma tenkise
uğrayarak saklı payları ihlal ettiği oranda terekeye eklenir.
c) Bağışlayanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar ve adet üzere verilen
hediyeler hariç, ölümünden önceki bir yıl içinde yapmış olduğu bağışlamalar (TMK m.565/b.3)
***TMK m.565/b.3: Mirasbırakanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar ve
ölümünden önceki bir yıl içinde adet üzere verilen hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar.
Buradaki bağışlanan şey ile bunu bağışlayan kişi arasındaki durumun, o kişinin ekonomik
durumunu sarsıp sarsmayacağını yani olağan veya olağanüstü bir bağışlama veya hediye olup
olmadığına bakarken sübjektif bir değerlendirme yapılır.
***Muvazaalı bir satışla gizlenerek istenen bağışlamalar: Mirasbırakanın saklı paylı mirasçılarının
açabilecekleri tenkis davalarını engellemek için bir başkasına bağışlamada bulunmak isterken bunu
satış sözleşmesi gibi göstermesidir. Sözde satılan malın karşılığında terekeye bir miktar para girmiş
gibi gösterir. Bu şekilde de terekeye bir miktar para girmiş gibi gösterip saklı paylı mirasçıların tenkis
davası açmasını engellemek ister. Ama bu işlem muvazaalıdır yani mirasbırakan buradaki işlemi
yaparken tamamen kandırmak kastıyla hareket eder. Böyle bir durumda da bu muvazaalı satışla
gizlenen bağışlamalar da terekeye eklenecek değerler arasındadır. Burada aslında tenkis davasına
gerek yoktur. Burada açılması gereken dava muvazaa nedeniyle şekle aykırılıktan doğan bir yolsuz
tescilin düzeltilmesi davasıdır.
*** Vakıf kurmak için verilen para da bir karşılıksız kazandırmadır. Bu nedenle mirasbırakanın
ölümünden önceki bir yıl içinde kurduğu vakıfa tahsis ettiği mallarda tenkise tabi olarak terekeye
eklenecek değerler arasındadır.
***TMK m.565/b.4: Mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan
kazandırmalar.
Burada yapılan işlemde yalnızca mirasbırakanın saklı payı ihlal etme kastının olması yeterlidir.
Böylece tenkis davası açılabilir.
*** Mirasbırakanın üçüncü kişi yararına yapmış olduğu bir hayat sigortası var ise bundan karşılanacak
değerde terekeye iade edilmesi gereken değerler arasındadır.
*** TMK m.509: Sigorta Alacakları – Mirasbırakanın kendi ölümünde ödenmek üzere üçüncü kişi
lehine hayat sigortası sözleşmesi yapması veya böyle bir kişiyi sonradan lehdar olarak tayin etmesi ya
da sigortaya karşı olan istem hakkını Sağlararası veya ölüme bağlı tasarrufla karşılıksız olarak üçüncü
kişiye devretmesi halinde, sigorta alacağının mirasbırakanın ölümü zamanındaki satın alma değeri
terekeye eklenir.
*** TMK m.567: Hayat sigortalarında; Mirasbırakanın kendi ölümünde ödenmek üzere üçüncü kişi
lehine hayat sigortası yaptığı veya böyle bir kişiyi lehdar olarak sonra belirlediği ya da sigortacıya karşı
olan istem hakkını Sağlararası veya ölüme bağlı tasarrufla karşılıksız olarak üçüncü kişiye devrettiği
hallerde, sigorta alacağının mirasbırakanın ölümü zamanındaki satın alma değeri tenkise tabi olur.
*** Bu hükümlere göre mirasbırakan eğer sağlığında bir hayat sigortası sözleşmesi uyarınca ölümü
halinde bir başkasının hak sahibi olmasını sağlamışsa bu yöndeki sigortalar tenkise tabi olacaktır.
Bunlar da karşılıksız kazandırmadır veya bağışlama gibidir bu yüzden bunlar da terekeye eklenecek
değerler arasındadır.
***Mirasbırakanın ölümünde onun saklı paylı mirasçılarının saklı paylarını ihlal ederek terekenin
tasarruf oranını aşan bazı ölüme bağlı tasarruflar veya bazı Sağlararası kazandırmaların tasarruf
oranını aştığı oranda bu oranın etkisizleştirilmesi tenkis kurumu ile mümkündür.
Burada saklı paylı mirasçılar saklı payları ihlal olduğu için tenkis davası açabilirler.
Tenkis davasını yalnızca saklı paylı mirasçılara tanınmış bir haktır. Tenkisi mirasbırakan
öldükten sonra ileri sürebilirler.
Tenkis davası miras hukukuna özgü özel nitelikte bir iptal davasıdır.
Hakim tenkis yapılmasına karar verene kadar o kazandırma geçerliliğini korur. Hiçbir sakatlığı
yoktur.
Tenkis davası, yeniklik doğuran davadır. Burada verilen kararda yenilik doğuran karardır. Eğer
karara konu olan kazandırma fiilen yapılmışsa Yargıtay’a göre verilen mahkeme kararı/tenkis kararı el
değiştiren şeyin iadesine yönelik olarak bir eda talebi de içerir.
Tenkis davası, geçmişe etkili karardır. Yani mirasbırakanın yaptığı kazandırıcı işlemler mirasın
açıldığı tarihten itibaren geçmişe etkili olarak hükümsüz hale gelir.
*** TMK m.571: Hak düşürücü süreler – Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının
zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin
diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.
Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının
kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar.
*** Tenkis davasında davacı saklı paylı mirasçılardır. Ama bazı istisnalar vardır. Eğer saklı paylı
mirasçılar acze düşmüşlerse yani ödeme güçsüzlüğü söz konusu ise yani bu saklı paylı mirasçının bir
aciz belgesi var ise bu durumda saklı paylı mirasçının alacaklıları da tenkis davası açabilirler. (İstisnai
bir durumdur ve buradaki şart mirasın açıldığı tarihte saklı paylı mirasçı hakkında bir aciz belgesi
olması gerekir.)
Bu alacaklılar da sadece kendi tahsil edemedikleri alacakları bakımından bununla sınırlı olarak
tenkis davası açabilirler.
*** İflas masası da istisnaen tenkis davası açabilir. Eğer saklı paylı mirasçı iflas etmişse ve hakkında
iflas masası açıldıysa bu durum söz konusu olur.
*** Bu gibi durumlarda saklı paylı mirasçıların alacaklıları veya iflas masası saklı paylı mirasçıya uygun
bir süre vermelidir. Bu sürenin verilme sebebi saklı paylı mirasçının tenkis davasını açmasını beklemek
içindir. Eğer sürenin sonunda hala saklı paylı mirasçı tenkis davası açmamış ise o zaman bu yetki
alacaklılara veya iflas masasına geçer. Uygun bir süreden kasıt TMK m.2: Dürüstlük kuralınca saklı
paylı mirasçının makul bir sürede açmasıdır. Bu süreninde bir istisnası vardır. TBK m.124/1 uyarınca
saklı paylı mirasçı (borçlu) açıkça hakkını kullanamayacağını söylüyorsa bu halde uygun bir süre
vermeye (önel) vermeye de gerek yoktur.
*** Tenkis davası kim tarafından açıldıysa diğer saklı paylı mirasçılardan bağımsız olarak yalnızca
tenkis kararından davayı açan saklı paylı mirasçı etkilenecektir. Dolayısıyla diğer saklı paylı mirasçılar
(dava açmayan) hakkında bir karar çıkmaz. Diğer saklı paylı mirasçılarında böyle bir talebi varsa her
biri tenkis davası açması gerekir.
*** Tenkis davasının davalısı herkes olabilir. Kısaca davalı kazandırmanın yapıldığı lehtardır.
*** Tenkis davasındaki talep sınırlı bir taleptir, mirasbırakanın saklı payı ihlal eden Sağlararası
kazandırma veya ölüme bağlı tasarrufun saklı payı ihlal ettiği ölçüde geçersizliği talep edilebilir.
*** Tenkis şahsi ve nispi bir haktır. Yani yalnızca kazandırmanın yapıldığı kişiye (lehtara) tenkis talebi
yöneltilebilir.
*** Tenkise tabi bir kazandırma söz konusu olduğunda bu kazandırma davalı tarafından bir üçüncü
kişiye devretilmişse yargıtaya göre eğer bu devrin malı tenkisten kaçırma amaçlı olduğu ve
devrolunan üçüncü kişide kötü niyetli davrandıysa tenkis davası üçüncü kişiye de yöneltilebilir.
Burada malı tenkisten kaçırma amacı ve üçüncü kişinin kötü niyeti ispatlanmalıdır. (Yargıtayın bu
kararına eleştiri vardır.)
*** Tenkis davasında bir ve on yıllık olan hak düşürücü süreler kaçırıldıysa saklı paylı mirasçının yine
de bir hakkı vardır, bu da tenkis defidir.
TEKNİS DEFİ
*** Tenkis davasında hak düşürücü süreler kaçırıldıysa saklı paylı mirasçı tenkis defi de bulunabilir.
*** Bir ve on yıllık hak düşürücü süreler geçirilmişse tenkise tabi tasarrufun henüz ifa edilmediği
durumlara özgü olarak eğer kendisinden tasarrufun ifası istenirse bu halde tenkis defi de
bulunulabilir. Yani saklı ayının ihlal edildiği gerekçesiyle kendisine yöneltilen talebin geçersizliğini ileri
sürebilir. Böylece saklı paylı mirasçıya bir koruma sağlanmıştır. Buradaki koruma da saklı payın ihlal
edildiği oranda kazandırmayı ifadan kaçınılabilir orandadır.
*** TBK m.571/3: Tenkis iddiası, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.
*** Tenkis defi tarafça ileri sürülmedikçe hakim resen harekete geçemez.
*** Tenkis defi yalnızca kazandırma lehtarının söz konusu kazandırmanın kendisine verilmesine
yönelik talebine karşı yani yalnızca bu lehtara karşı ileri sürülebilir ve saklı paylı mirasçı saklı payı
kadar ileri sürebilir. Yani tenkis defi de şahsi ve nisbi bir haktır.
TENKİSTE SIRA
*** Mirasbırakanın tenkise tabi tek bir kazandırıcı işlem yapmışsa herhangi bir sorun yoktur. Ama
eğer tenkise tabi birden fazla kazandırma varsa bu halde tenkis yapılmasında bu işlemlerin arasında
bir sıralama yapılır.
*** TMK m.570: Tenkiste Sıra – Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar,, önce ölüme bağlı
tasarruflardan; bu yetmezse en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere Sağlararası
kazandırmalardan yapılır.
Kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı bazı tasarruflar
ve Sağlararası kazandırmalar en son sırada tenkis edilir.
Bu hükme göre ölüme bağlı tasarruflardan başlanır, ölüme bağlı tasarruf veya tasarruflardan
saklı payın ihlali giderilemezse Sağlararası tasarruflara gidilir, Sağlararası tasarruflardan tenkis
uygulanır burada da mirasbırakanın ölüm tarihine göre en son yapılan Sağlararası kazandırmadan
eskiye doğru sırayla Sağlararası kazandırmalardan saklı payın ihlali tamamlanmaya çalışılır. Yine
tamamlanamaz ise kamuya yararlı ölüme bağlı tasarruflardan hala saklı payın ihlali oranı
karşılanamazsa en son kamuya yararlı Sağlararası kazandırmalar başvurulur.
*** TMK m563/1: Tenkis, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça,
mirasçı atanması yoluyla veya diğer bir ölüme bağlı tasarrufla elde edilen kazandırmaların
tamamında, orantılı olarak yapılır.
Bu hüküm emredici değildir yani mirasbırakan isterse yaptığı ölüme bağlı tasarruflardan
bazısının önce bazısının sonra tenkis edilmesini öngörebilir. Mirasbırakan böyle bir öngörüde
bulunmadıysa eğer o zaman saklı payın ihlalinin toplamı ölüme bağlı tasarrufların toplamından az ise
her bir ölüme bağlı tasarrufla orantılı olarak tenkis yapılır.
Hükümde her ne kadar ölüme bağlı tasarruflar denmişse de buna kıyasen Sağlararası
kazandırmalara da uygulanır.
tenkiste sıra
Örnek: Terekesi 100.000TL olan mirasbırakan (M) geride çocuğu (Ç) kalmış olup sevdiği
dostlarından A’ya 30.000 TL ve B’ye 45.000 TL vasiyet etmiştir.
Tasarruf oranına tecavüz eden ve tenkisi gereken miktar: 75.000 – 50.000 = 25.000 TL
Tenkis edilecek tecavüz miktarının, ölüme bağlı tasarruflar toplamına oranını her
kazandırmanın tenkisinde ayrı ayrı uygularsak: 25/(30+45)75=1/3
Bunlar bölünemeyecek bir maldır. Dolayısıyla bunların tenkisinin aynen yapılamayacağı söz
konusudur.
TMK m.564/1: Bölünmez mal vasiyetinde – Değerinde azalma meydana gelmeksizin
bölünmesine olanak bulunmayan belirli bir mal vasiyeti tenkise tabi olursa, vasiyet alacaklısı, dilerse
tenkisi gereken kısmın değerini ödeyerek malın verilmesini, dilerse tasarruf edilebilir kısmın değerini
karşılayan parayı isteyebilir.
Tasarruf konusu malın vasiyet alacaklısında kalması durumunda, malın tenkis sebebiyle
vasiyet borçlusuna verilmesi gereken, aksi halde tasarruf oranı içinde kalan kısmının karar günündeki
değerinin para olarak ödetilmesine karar verilir.
Örnek: 20.000 TL değerinde bir otomobil vasiyet edilmiş ve açılan tenkis davasında bu
kazandırmanın 5.000 TL’sinin tenkisi gerekmektedir.
Çözüm: Vasiyet alacaklısı isterse otomobili isteyip karşılığında 5.000 TL’yi verebilir, isterse
tasarruf edilebilir kısmın değerini karşılayan 15.000 TL’yi isteyip otomobili verebilir.
TMK m.564/1 kıyasen Sağlararası kazandırmalara da uygulanır. Ama eğer vasiyet alacaklısı
(lehtar) bu bölünemeyen şeyi bir başkasına devretmişse o zaman sadece tasarruf edilebilir kısmın
değerini karşılayan parayı isteyebilir.
İntifa hakkında bir eşya üzerinde intifa hakkı sahibinin yalnızca kullanma ve semerelerinden
yararlanma hakları vardır. Tüketim yetkisi yoktur.
TMK m.568: Mirasbırakan, tahmin edilen devam sürelerine göre sermayeye çevrilmeleri
halinde tasarruf edilebilir kısmı aşan intifa hakkı veya irat borcu ile terekesini yükümlü kılarsa,
mirasçıları, intifa hakkının veya irat borcunun tenkisini ya da tasarruf edilebilir kısmı vererek bu
yükümlülüğün kaldırılmasını isteyebilir.
Burada intifa hakkı özellikle kişiye bağlı, devredilemez haklardandır. Dolayısıyla bunlar vasiyet
edilemez, mirasbırakanla beraber bu haklar da ölür. Burada bahsedilen böyle bağlı bir hak değildir,
mirasbırakan ölümünden sonra yerine getirilmek üzere bir tasarrufta bulunuyor yani ayrıca bir intifa
hakkı tanıması veya gelirini bir başka kişiye bırakmasıdır.
Bu intifa veya irat kazandırmasını somu hale dökmek lazım yani sermayeye çevirmek lazım ki
üzerinden hesaplama yapılabilsin. Burada TMK m.568’de sürelerine göre sermayeye çevrilmeleri
derken intifa hakkını veya irat borcunu tenkisi için öncelikle bu hakkın veya gelirin kapitalize değerinin
bulunması gerekir.(Kapitalize değer: lehtarın tahmini yararlanma süresince elde edeceği toplam
kazançtır.) Kapitalize değeri, intifa hakkının veya irat borcunun tenkisi için bulmak şarttır. İkinci seçim
hakkı olan tasarruf edilebilir kısmı vererek bu yükümlülüğün kaldırılması hakkında ise mirasçı,
mirasbırakanın tasarruf oranını verip intifa veya irat kazandırmaları tamamen kaldırtabilir.
Örnek: Ölümünde oğlu A hayatta olan M’nin terekesi 20.000 TL olup evi üzerinde Ü lehine
intifa hakkı kurulmasını vasiyet etmiştir. Bu intifa hakkının kapitalize değeri mahkemece 12.000 TL
olarak saptanmıştır.
TMK m.566/2: Miras sözleşmesiyle elde ettiği kazandırma tenkise tabi tutulan kimse, bu kazandırma
için mirasbırakana verdiği karşılığın tenkis oranında geri verilmesini isteyebilir.
Örnek: M, A ile yaptığı miras sözleşmesinde ondan alacağı 1.000 TL karşılığında kendisine
2.000 TL’lik evini vasiyet etmiştir. M’nin ölümü üzerine saklı paylı mirasçısı, bu vasiyetin 1.000TL’lik
kısmını tenkis ettirmek ister.
TMK m.573: Mirasbırakan, mirastan feragat eden mirasçıya, sağlığında terekenin tasarruf edilebilir
kısmını aşan edimlerde bulunmuşsa; diğer mirasçılar bunun tenkisini isteyebilirler. Bu durumda,
mirastan feragat edenin sadece saklı payını aşan miktar tenkise tabi olur.
TMK m.574: Geri Verme – Mirastan feragat eden, tenkis sebebiyle terekeye bir malı veya diğer bir
değeri geri vermekle yükümlü olursa; dilerse tenkise tabi değeri geri verir, dilerse almış olduklarının
tamamını terekeye geri vererek mirastan feragat etmemiş gibi paylaşmaya katılır.
Örnek: M sağlığında oğlu A’yla 10.000 TL karşılığında mirastan feragat sözleşmesi yapmıştır.
M öldüğünde terekesi 2.000 TL olup diğer oğlu B, A’ya karşı tenkis davası açar
Tenkis edilecek kısım = 7-6 = 1.000 TL’yi A verebilir veya 6.000 TL’yi hiç feragat
etmemiş gibi isteyebilir.
*** 5. Ölüme bağlı kazandırma lehdarının bir vasiyet borcu veya yükleme ile yükümlü tutulması
durumunda tenkis
TMK m.563/2: Ölüme bağlı tasarrufla kazandırma elde eden kimse, bazı vasiyetleri yerine getirmekle
yükümlü kılınmışsa, kazandırmanın tenkise tabi tutulması halinde, bu kimse mirasbırakanın
arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça vasiyet borçlarının da aynı oranda tenkis
edilmesini isteyebilir.
Örnek: M, A ve B adındaki iki oğlundan A’ya 10.000 Tl vasiyet ederek onu bir derneğe 5.000 Tl
vermekle yükümlü tutmuştur. B’nin A’dan 5.000 Tl’lik tenkis istemesi halinde;
TMK m.521/1: Artmirasçı atama belirlenmesi – mirasbırakan, ölüme bağlı tasarrufuyla önmirasçı
atadığı kişiyi mirası artmirasçıya devretmekle yükümlü kılabilir.
TMK m.522/1: Tasarrufla geçiş anı belirtilmemişse miras, önmirasçının ölümüyle artmirasçıya geçer.
TMK m.569: Artmirasçı bakımından – Mirası artmirasçıya geçirme yükümlülüğü ile saklı payı
zedelenen mirasçı, aşan kısmın tenkisini isteyebilir.
Örnek: M, oğlu A’ya ona kalacak miras payının 3 yıl sonra B’ye devretmesini istemişse A bu
tasarrufun saklı payı kadar kısmının tenkisini isteyebilir (Dava açarak veya defi yoluyla ileri sürebilir)
*** TMK m.566: Kendisine tenkise tabi bir kazandırma yapılmış olan kimse iyi niyetli ise, sadece
mirasın geçmesi anında kazandırmadan elinde kalanı geri vermekle yükümlüdür; iyi niyetli değilse, iyi
niyetli olmayan zilyedin geri verme borcuna ilişki hükümlere göre sorumlu olur.
Buradaki iyi niyet, kendisine yapılan kazandırmanın tasarruf oranını aştığını bilmektir. Burada
iyi niyetli olup olmadığına bakılırken tam tenkis miktarını bilmek zorunluluğu yoktur, kazandırmanın
en azından bir miktarının tenkise tabi olup olmayacağını öngörebilmek anlaşılmalıdır.
İyi niyetin aranacağı zaman bakımından da sadece mirasbırakanın öldüğü an değil, tenkis
davası açılana kadar iyi niyetli olması anlaşılmalıdır.
İyi niyetli kazandırmadan elinde kalanı verir, mal değer kaybettiyse veya örneğin
kaybolduysa, yandıysa bunlardan sorumlu olmaz. Ama malı satıp bir değer elde ettiyse o değeri iade
etmelidir.
İyi niyetli olmayan kişi açısından mal elinden çıksa bile, o kişi iade borcundan kurtulamaz-
zenginleşmenin tamamını iade emelidir.(TMK m.995 uygulanır)(TBK m.79/2)
MİRASTA DENKLEŞTİRME
*** Mirasbırakanın yasal mirasçılarından bazılarına diğerleri aleyhine sağlığında yaptığı belirli
nitelikteki kazandırmaların terekeye iade edilmesidir.
*** Amaç, yasal mirasçılara arasında yapılan bu kazandırmalarda bozulan eşitliğin tekrar sağlanması,
hak geçmemesidir.
*** Denkleştirme, kanuni denkleştirme (TMK m.669/2) ve iradi denkleştirme olmak üzere ikiye ayrılır.
*** TMK m.669: Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri
Sağlararası karşılıksız kazandırmaları, denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine
karşı yükümlüdürler.
Mirasbırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya
borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık olmaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi
mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tabidir.
*** Mirasbırakan, sağlığında yaptığı bir kazandırmanın denkleştirmeye tabi tutulmasını açıkça
isteyebilir veya TMK m.669/2’de kanunen denkleştirmeye tabi tutulması gereken bir kazandırmanın
denkleştirmeye tabi tutulmamasını da isteyebilir.
*** Eğer mirasbırakan denkleştirmeye tabi olması gereken bir malın denkleştirilmemesini istemişse
eğer gerekiyorsa saklı paya tecavüz varsa tenkis söz konusu olur. (Denkleştirmeden kurtulan
kazandırma)
*** Mirasbırakan, denkleştirme yapılmasını öngören veya bunu kaldıran beyanından sonradan yeni
bir beyanda tek taraflı olarak vazgeçilemez. Ama istisnai bir durum söz konusu olabilir yani eğer
sonradan yaptığı beyan, kazandırmayı alan yasal mirasçının lehine bir değişiklik yaratıyorsa, vazgeçme
beyanı geçerli sayılmalıdır. (Doktrinde tartışmalı)
DENKLEŞTİRME YÜKÜMLÜSÜ(BORÇLUSU)
*** TMK M.669/1: Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri …
yükümlüdürler.
*** İstisna olarak eğer ölüme bağlı tasarrufta atanmış mirasçı söz konusuysa bu özel hallerde atanmış
mirasçılarda denkleştirme yükümlüsü olabilir.
*** TMK M.669/2: Mirasbırakanın … altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi mirasbırakan
tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tabidir. (Altsoyun denkleştirme borcu)
*** Mirasbırakan, bulunduğu kazandırmaların iade edileceğini beyan etmişse onun altsoyu dışındaki
yasal mirasçıları da denkleştirme yükümlüsü olur.
Bu yasal mirasçılara bir karşılıksız kazandırmada bulunurken eğer mirasbırakan ölümü üzerine
kazandırmanın terekeye iade edileceğini beyan etmişse bu halde bu kişilerde denkleştirme
yükümlüsü olur.
*** TMK m.670: Mirasın açılmasından önce veya sonra mirasçılık sıfatını kaybeden mirasçıya ait geri
verme yükümlülüğü, onun yerini alan mirasçılarına, miras paylarında meydana gelen artış oranında
geçer.
DENKLEŞTİRME ALACAKLISI
*** Kural olarak yalnızca mirasbırakanın altsoyu denkleştirme borçlusudur. Bundan dolayı eş
denkleştirme borçlusu olamadığı için alacaklısı da olamaz. (Yargıtay’a göre – Doktrinde tartışmalı)
*** Birden fazla denkleştirme alacaklısı varsa bunlardan sadece biri veya bazıları denkleştirme
talebinde bulunmuşsa diğer yasal mirasçılar da bundan yararlanır. Çünkü tüm kazandırma olduğu gibi
terekeye iade edilecek dolayısıyla miras payları buna göre belirlenecektir.
İleri sürülebilecek kişiler: Denkleştirmeyi yasal mirasçılar ileri sürebilir. Veya onlar denkleştirmeyle
yükümlüdür. Tenkis davası saklı paylı mirasçı tarafından ileri sürülür ve herkese karşı ileri sürülebilir.
Bir tane saklı paylı mirasçı kalsa bile eğer saklı payı ihlal varsa ileri süreceği tenkis talebini tasarruf
oranını aşan kazandırmanın yapıldığı herkese karşı ileri sürülebilir. Denkleştirmede en az 2 tane yasal
mirasçı olmalıdır ki ve ortada denkleştirme yapılmasını gerektirecek bir kazandırma olduğunda biri
diğerinden bunu talep edebilsin.
Aşama / süre: Denkleştirme terekenin paylaştırılmasına ilişkin olduğu için terekenin paylaştırılma
aşamasında yapılır ve bir süreye bağlılık yoktur. Tenkis davası açısından, bunun paylaştırmadan önce
veya sonra ileri sürülmesi gerekir ve 1/10 yıllık hak düşürücü süreye bağlıdır.
*** Mirasbırakanın altsoyunun ekonomik bağımsızlığını kazanmasına veya devam ettirmesine veya
ilerletmesine hizmet eden, hayatta daha iyi bir yer elde etmesini sağlamak amacıyla yapılan karşılıksız
kazandırmalardır.
***1. İradi denkleştirme: Mirasbırakanın denkleştirmeye tabi tutulacağını belirttiği Sağlararası ivazsız
kazandırmalardır.
Bir istisna olarak kazandırma mirasbırakanın ölümü anında henüz ifa edilmemişse o
kazandırma denkleştirmeye tabi olmaz. Çünkü zaten terekeden çıkmamıştır.
*** Bağışlama, borçtan kurtarma (ibra) vs. mirasbırakanın iradesi ile denkleştirmeye sonradan tabi
tutulabilir.
***2. Kanuni denkleştirme: Kanunen denkleştirmeye tabi tutulan kazandırmalar. (TMK M. 669/2)
TMK M. 669/2: Mirasbırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek
veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık olmaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar,
aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça denkleştirmeye tabidir.
*** Denkleştirmeden mirasbırakanın iradesiyle kurtulan kazandırmalar eğer saklı paya tecavüz
ediyorsa tenkise tabi tutulabilir ve saklı payı ne oranda ihlal ettiyse o oranda terekeye eklenebilir.
1. ÇEYİZ
*** Ev kurmayı kolaylaştırma amaçlı olarak mirasbırakanın evlenen altsoyuna evlenme sebebiyle
yaptığı bir takım kazandırmalardır. Örneğin: ortak konutun alınması, ortak konutun içinin döşenmesi,
beyaz eşya alınması-verilmesi, beyaz eşya alınması için para verilmesi vb
Buradaki kriter verilen eşyanın veya evin, evde yaşayabilmek için temel zorunlu kabul edilen
eşyalardan olmasıdır.
Örnekler:
- Nişanlanan kızına mobilya buzdolabı TV vb ev eşyası alması için para vermek -> Çeyiz
- Ev kurma amacı dışında yapılan evlilik masrafları(balayı masrafları, takı …) -> çeyiz değil
*** Çeyiz bir kere verildikten sonra evlenmenin gerçekleşip gerçekleşmemiş olması önemli değildir ve
burada yine denkleştirme söz konusu olacaktır.
*** Evlenecek kişi belirlenmeden önce de çeyiz verilebilir yeter ki evlenme maksadıyla ev kurmasının
kolaylaştırmak amacıyla verilsin.
*** TMK M.675: Hediyeler ve evlenme giderleri – Olağan hediyeler ile evlenme sırasında yapılan
geleneğe uygun giderler denkleştirmeye tabi değildir.
Altsoy hısımlarının evlenmelerinde, alışılmış ölçüler içinde yapılan çeyiz giderleri hakkında
denkleştirmeye tabi tutmama arzusunun bulunduğu asıldır.
*** TMK m.675/2 evlenme sırasında yapılan alışılmış ölçüler içindeki geleneğe uygun çeyiz masrafları
denkleştirmeye tabi değildir der. Bu kanun hükmü böylece genel kuralı egale eder. Çünkü çoğu çeyiz
geleneğe uygun ve alışılmış ölçü gibi düşünülür.
Burada alışılmış ölçüyü belirlerken her somut olayda kendi özel şartları çerçevesinde
değerlendirilir yani sübjektif ölçüte göre değerlendirilir.(Mirasbırakanın ekonomik durumu ile
kazandırma arasındaki durum)
2. Kuruluş Sermayesi
*** Mirasbırakanın bağımsız bir ekonomik durum sağlamaya yönelik olarak altsoyuna kalıcı bir tesis
kurması için para vermesi veya mal vermesi yönünde yaptığı karşılıksız kazandırmalardır.
Örnekler:
->Ekonomik sıkıntıya düşen ticari işletmenin durumunun düzeltilmesi için bir miktar para vermek
-> Yurtdışında okuyup hayatı boyunca ekonomik bağımsızlığını sağlayacak iyi bir meslek sahibi olması
için büyük bir miktar masrafta bulunmak(durum gerektirdiği taktirde)
*** Mirasbırakana veya üçüncü kişiye olan borcun ortadan kaldırılması halinde borçtan kurtulan
altsoy, mirasbırakan öldüğünde kurtulduğu bu borç oranında denkleştirmeyle yükümlüdür.
Bu borç para borcu olabileceği gibi bir şey verme, yapma, yapmama borcu da olabilir
*** Eğer mirasbırakana borçlanmışsa altsoy ve mirasbırakan bu borçtan feragat ediyorsa bir ibra
sözleşmesi ile bu borç sona erdirilmelidir.
Bunun dışındaki hallerde örneğin vasiyetnamede altsoyun borcunun silindiği ibaresi yer
alıyorsa bunun için denkleştirme yapılmaz.
Mutlaka mirasbırakana karşı bir borç edinilmişse bunun ibra sözleşmesi yoluyla sona erdirilmesi
gerekir.
Vasiyetnamede yer alan ibtarenin kabul edilmeme sebebi bir ölüme bağlı tasarruf olması ve
en fazla tenkise tabi tutulabilir(Denkleştirme için Sağlararası karşılıksız kazandırma olması gerekir).
4.Malvarlığının Devri
*** Mirasbırakanın altsoyuna malvarlığını devretmesidir. Ancak devredilen malvarlığında hakların
yanında borçlarda varsa böyle durumlarda sadece hakların borçlardan fazla olan kısmı
denkleştirmeye tabidir.
Yapılan bu ivazsız kazandırmanın denkleştirmeye tabi olup olmadığı her somut olayda
araştırılır.
*** TMK m.674: Çocukların eğitim ve öğrenimi için yapılan giderler sebebiyle geri verme
yükümlülüğü, mirasbırakanın aksini arzu ettiği ispat edilmedikçe, ancak alışılmış ölçüleri(sübjektif
unsura göre, mirasbırakanın ekonomik durumu ve yaptığı masrafı karşılaştırmak) aşan kısım için
mevcuttur.
*** TMK m.675: Hediyeler ve evlenme giderleri – Olağan hediyeler ile evlenme sırasında yapılan
geleneğe uygun giderler denkleştirmeye tabi değildir.
Bu hükme göre verilen hediye mirasbırakanın kazandırma anındaki ekonomik durumuna göre
eğer olağan sayılıyorsa denkleştirmeden muaf tutulur. Örneğin; doğum günü, mezuniyet hediyesi vb
Bu olağanı aşan hediyeler bakımından yalnızca bu aşan kısım denkleştirmeye tabi tutulur.
Ama miktar çok aşılmışsa bu halde kazandırmanın tümü terekeye iade edilmelidir.
*** TMK m.672: Yapılan kazandırma miras payını aştığı takdirde mirasa, mirasbırakanın bunu
kendisine bırakmak istediğini ispat ederse, bu fazlalık denkleştirmeye tabi olmaz…
Kural olarak mirasbırakanın sağlığında yaptığı denkleştirmeye tabi kazandırmaların bunu alan
yasal mirasçının miras payından fazla olması halinde kazandırma olduğu gibi iade edilmelidir.
Örnek: M öldüğünde 10.000 TL parası ve A ile B adında iki oğlu olup A’ya sağlığında 20.000 TL
denkleştirmeye tabi kazandırmada bulunmuştur.
*** Denkleştirme davası, mirasın paylaşılmasının sonuna kadar bu dava açılmalıdır. Çünkü
denkleştirme mirasın paylaşılması safhası ile alakalıdır. Mirasın paylaştırılması tamamlanıncaya kadar
eğer ileri sürülmezse bir daha bu talep hakkında bulunulamaz.
*** Birden fazla denkleştirme yükümlüsü varsa bunlar alacaklıya karşı kendi miras payları oranında
sorumludurlar. (Müteselsil sorumluluk söz konusu değildir.)
*** TMK m.671: Geri vermekle yükümlü olan mirasçı, dilerse aldığını aynen geri verir; dilerse
payından fazla alsa bile değerini miras payına mahsup ettirir.
Yani denkleştirme yükümlüsü isterse aldığı şeyi aynen terekeye iade eder ya da bu malı elinde
tutar ve bunun parasal değerini verir.
Parasal değerini iade ederse bu halde bu şeyin değerinin terekedeki kendi miras payından
düşülmesini ister.
*** TMK m.673: Denkleştirme değeri – Denkleştirme, kazandırmanın denkleştirme anındaki değerine
göre yapılır.
Yarar ve zarar ile gelir ve giderler hakkında mirasçılar arasında sebepsiz zenginleşme
hükümleri uygulanır.
*** TBK m.79: Sebepsiz zenginleşen, zenginleşmenin geri istenmesi sırasında elinden çıkmış
olduğunu ispat ettiği kısmın dışında kalanı geri vermekle yükümlüdür.
*** TBK m.80: Zenginleşen iyi niyetli ise, yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri, geri verme isteminde
bulunandan isteyebilir.
*** TBK m.79/2: Zenginleşen, zenginleşmeyi iyi niyetli olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden
çıkarırken ilerde geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin
tamamını geri vermekle yükümlüdür.
*** TBK m.80/2: Zenginleşen iyi niyetli değilse, zorunlu giderlerinin ve yararlı giderlerinden sadece
geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebilir.
TBK m.80/3: Zenginleşen, iyi niyetli olup olmadığına bakılmaksızın, diğer giderlerinin ödenmesini
isteyemez. Ancak, kendisine karşılık önerilmezse, o şey ile birleştirdiği ve zararsızca ayrılması
mümkün bulunan eklemeleri geri vermeden önce ayırıp alabilir.
*** TMK m.674/2: Eğitim ve öğrenimini tamamlamamış olan veya engelleri bulunan çocuklara,
paylaşmada hakkaniyete uygun bir ödeme yapılır.
2. Ana baba ile veya büyük ana ve büyük baba ile yaşayan ve emeğini veya gelirini aileye özgülemiş
ergin çocuğun alacak hakkı
*** TMK m.641/2: Ana ve baba veya büyük ana ve büyük baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini veya
gelirlerini aileye özgüleyen ergin çocuklar ile torunlara verilecek uygun miktardaki tazminat, bu
yüzden terekenin borç ödemeden acze düşmemesi kaydıyla tereke borcu sayılır.
*** TMK m.641: Mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar. Yani emek ve masraftan
dolayı mirasçılara yöneltilen alacak hakkı bir tazminattır ve bu tazminattan dolayı mirasçılar bunu
çocuğa ödemede müteselsilen sorumludurlar.
*** Miras, mirasbırakanın ölümüyle açılır. Ölümü anında mirasbırakanın malvarlığı kendiliğinden
mirasçılara geçer ve miras hukukun buna bağladığı tüm hukuki sonuçlar artık doğar.
*** TMK m.575: Açılma ve değerlendirme anı – Miras, mirasbırakanın ölümüyle açılır. Mirasbırakanın
sağlığında yapmış olduğu mirasla ilgili kazandırmalar ve paylaştırmalar, terekenin ölüm anındaki
durumuna göre değerlendirilir.
***Ölüm, doğum bunlarda bir saniye bile çok önemlidir. Örneğin doğum bakımından bebeğin bir
saniye bile yaşaması sonra ölümü buna bağlı bir çok sonuç doğurur, o bebeğin bir saniye bile
yaşaması ile çocuk birinci zümre mirasçısı olur. Hatta ana rahmine cenin olarak düştüğü andan
itibaren ailesinin tüm malvarlığına mirasçı olur ama ölümü ile bunlar dağılır fakat çocuğa önce geçer.
Örneğin ölüm bakımından koca, karısından bir saniye bile sonra ölse bu halde kocanın mirası önce
karısına geçer ve kadının önceki evliliğinden bir çocuğu varsa o malvarlığında hak sahibi olur. Ama
kadın önce ölseydi oğlu, kocasından kadına bir miras payı geçmeyeceği için bundan
yararlanamayacaktı.
*** Birlikte ölümde kimin daha önce öldüğü tespit edilemiyorsa bu halde birlikte ölüm karinesi söz
konusu olur. Bu durumda birlikte ölen mirasçılar birbirine mirasçı olamazlar.
*** Gaipliğe karar verilmesi de ölüm gibi sonuç doğurur. Bu halde yalnız geriye etkinlik söz
konusudur. Yani kişinin ölüm tehlikesi içinde kaybolduğu zaman veya kişiden son haber alındığı
zamana dönük olarak, geçmişe etkili olarak miras açılır o gün ölmüş gibi mirası açılacaktır.
*** TMK m.576: Açılma yeri ve yetkili mahkeme – Miras, malvarlığının tamamı için mirasbırakanın
yerleşim yerinde açılır.
***Eğer mirasçılar arasında bir cenin varsa, mirasın paylaştırılması için bunun doğumu beklenir.
*** Mirastan yoksunluk, mirasçının belirli fiilleri mirasbırakana karşı işlemesi sonucu mirasbırakanla
arasındaki bağı koparması ve bu kopma üzerine mirasçının artık mirastan faydalanmasının
engellenmesi için düzenlenmiştir.
Mirastan Yoksunluk
*** Mirastan yoksunluk sebepleri sınırlı sayılılık ilkesi geçerlidir. Yani bunlar çoğaltılamaz, kıyasen
uygulanamaz. Yalnızca kanunda öngörülen haliyle uygulanmalıdır.
*** Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldürmek veya öldürmeye teşebbüs etmek (TMK
m578/b.1)
*** Kasten veya hukuka aykırı olarak mirasbırakanı, sürekli şekilde ölüme bağlı tasarruf yapamayacak
duruma getirmek (TMK m.578/b.2)
*** Mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarruf yapmasını veya böyle bir tasarruftan dönmesini aldatma,
zorlama veya korkutma yoluyla sağlamak ve engellemek (TMK m.578/b.3)
*** Bir ölüme bağlı tasarrufu, mirasbırakanın yeniden yapamayacağı bir durum ve zamanda kasten ve
hukuka aykırı olarak ortadan kaldırmak veya bozmak (TMK m.578/b.4)
*** Mirastan çıkarmanın uygulanmasının imkansız olması halinde mirastan yoksunluk uygulanır.
*** TMK m.595/2: Vasiyetnameyi düzenleyen veya muhafaza eden görevli ya da mirasbırakanın
arzusu üzerine saklayan veya başka surette ele geçiren ya da ölenin eşyası arasında bulan kimse,
ölümü öğrenir öğrenmez teslim görevini yerine getirmekle yükümlüdür; aksi takdirde bu yüzden
doğacak zarardan sorunludur.
Teslim etmemek vs. bunlar mirastan yoksunluk sebebi değildir, doğacak zarardan sorumluluk
sebebidir.
*** Eşin ölümünden sonra mirasçının devam ettiği butlan davasında sağ kalan eşin iyi niyetli
olmaması (TMK m.159)
TMK m.159: Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasılara geçmez. Ancak, mirasçılar
açılmış olan davayı sürdürebilirler. Dava sonucunda evlenme sırasında iyi niyetli olmadığı anlaşılan
sağ kalan eş, yasal mirasçı olamayacağı gibi, daha önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla
kendisine sağlanan hakları da kaybeder.
*** Boşanma davası devam ederken ölen eşin mirasçının davaya devam ederek davalı eşin kusurlu
olduğuna dair karar alması(TMK m.181/2)
TMK m.181/2: Boşanma davası devam ederken, ölen davacının mirasçılarından birisinin
davaya devam etmesi ve davalının kusurunun ispatlanması halinde de yukarıdaki fıkra hükmü
uygulanır.
*** Mirasçı ise paylaşmaya katılamaz, vasiyet alacaklısı ise mirasçılara karşı vasiyetn yerine
getirilmesine ilişkin talep hakkını elde edemez.
2. Nispidir
*** Yalnızca bu fiillerden birinin yöneldiği kişiye karşı hüküm ifade eder. Örneğin babasının
öldürmeye teşebbüs eden kişi sadece babasına mirasçı olamaz, büyük babasına örneğin hala
mirasçıdır.
3. Kişiseldir
*** Mirastan yoksun kalan kişi mirasbırakandan önce ölmüş gibi kabul edilir. Halefiyet kuralı gereği
mirastan yoksun kalanın altsoyu bu kişinin yerini alır.
*** Mirastan yoksun kalanın altsoyu yoksa miras bir diğer zümreye geçer.
Affın Etkisi
*** TMK m.578/2: Mirastan yoksunluk, mirasbırakanın affıyla ortadan kalkar.
*** Af özel bir şekle tabi değildir. Sadece mirasbırakan ayırt etme gücüne sahip olması yeterlidir.
1. Kaynağı
*** Mirastan yoksunluk, kanun gereği söz konusu olur, mirasbırakanın herhangi bir tasarrufta
bulunması, herhangi bir irade beyanında bulunması gerekmez.
*** Mirasçılıktan çıkarma, mirasbırakan tarafından yapılan bir ölüme bağlı tasarrufla söz konusu olur,
mirasbırakanın burada beyanını dış dünyaya belirtmesi ve sebep göstermesi gerekir.
2. Uygulama Alanı
*** Mirastan yoksunluğun uygulama alanı yasal veya atanmış mirasçılar ve vasiyet alacaklılarıdır.
*** Mirastan çıkarma da uygulama alanını sadece saklı paylı mirasçılar oluşturur.
*** Mirastan çıkarılma da mirasbırakana veya onun ailesine veya yakınlarına karşı.
4. Af
*** TMK m.578/2’de açık ve net olarak mirastan yoksunluk açısından b ir düzenleme yapılmıştır, af ile
mirastan yoksunluk ortadan kalkar.
*** Mirastan çıkarma da böyle bir hüküm yoktur ama kıyasen TMK m.578/2 uygulanır.
*** Miras paylarının devri ikiye ayrılır: Açılmış miras payının devri ve açılmamış miras payının devri.
*** Kişinin ileride mirasçı olup olmayacağı belli olmadığından yeni mirasçılığı sona erdiren ret,
mirastan yoksunluk, mirastan çıkarılma, mirastan feragat gibi nedenlerden ötürü hatta mirasçının
mirasbırakandan önce ölmesi, mirasçının miras payını önceden bilmesinin mümkün olmaması
(mirasbırakan ölene kadar malvarlığı artıp azalabilir) gibi nedenlerden dolayı kural olarak açılmamış
miras payının devri mümkün değildir. AMA bazı özel durumlarda kanun koyucu özel olarak açılmamış
miras payının devrinin geçerliliğini mümkün kılmıştır.
*** TMK m.678: Mirasın açılmasından önce yapılan sözleşmeler – Mirasbırakanın katılması veya izni
olmaksızın bir mirasçının henüz açılmamış bir miras hakkında diğer mirasçılar veya üçüncü bir kişi ile
yapacağı sözleşmeler geçerli değildir.
Buna göre hükmün tersinden bir yorum yapacak olursak mirasbırakanın katıldığı veya izni
olan sözleşmeler bakımından böyle bir devir sözleşmesi yapılabilir.
Bu izin bakımından kanun koyucu tarafından herhangi bir şekil öngörülmemiştir. Dolayısıyla
bir şekle bağlılık söz konusu değildir. Hatta devir sözleşmesinden sonra da bu izin verilebilir.
Burada yapılacak sözleşme bakımından da bir şekil şartı öngörülmemiştir. AMA TMK
m.677’de açılmış miras payının devrinde bir şekil şartı vardır ve burada kıyasen uygulanır. Buna göre
eğer açılmamış miras payının devri sözleşmesinin tarafları mirasçı ise bu halde bu sözleşme adi yazılı
şekilde yapılmalıdır. Eğer üçüncü kişilerle yapılıyorsa bu halde bu sözleşme resmi şekilde noterde
yapılması gerekir. Ve şekle uyulmazsa o sözleşme geçersiz olur ama verilen şeyler on yıllık
zamanaşımına tabidir. Eğer sözleşme yapılmasına rağmen sonradan geçersiz olursa ve bu geçersizliğe
kadar taraflar birbirlerine edimleri ifa ederlerse bu halde bu ifada verilen şeyler on yıllık zamanaşımı
süresi içerisinde ancak geri istenebilir.
*** Aslında burada çok da net bir miras payının devri yoktur. Burada daha çok miras sebebiyle ileride
kazanılması muhtemel bu hakların önceden devri taahhüdü vardır. Buna bağlı olarak devralan kişi bir
alacak hakkına sahip olur. Devreden kişi ise payını devralana geçirmekle yükümlüdür. Ama devreden
kişi yine mirasın açılmasıyla mirasçılık sıfatını kazanır, tenkis davası açma hakkı devam eder,
denkleştirme isteminde bulunabilir… bu haklarına yine sahip olur.
*** Devreden mirasçı kişi taahhüt ettiği miras payına bir zarar verirse, bu payda bir azalmaya yol
açarsa devralanın uğradığı zararı da tazmin etmelidir.
*** Taraflar bu miras sözleşmesini resmi şekilde yani noterde gerçekleştirirlerse devreden
bakımından mirastan feragat sözleşmesi vardır. Devralan bakımından mirasçı atama söz konusudur.
*** Mirasçıların mirasın açılmasından mirasın paylaşılmasının tamamlanmasına kadar terekenin tümü
üzerinde genel bir hakkı vardır, belli payları, kesin hakları yoktur. Yani tereke üzerinde miras ortaklığı
söz konusudur. Miras ortaklığının sonucu olarak da terekeyi paylaşmaya yönelik bir elbirliğiyle
mülkiyet söz konusudur.
*** Elbirliğiyle mülkiyet söz konusu olduğundan mirasçıların birbirinden bağımsız hakları söz konusu
değildir. Mirasçıların malik olarak sahip oldukları hakları üzerinde tasarruf etmeleri söz konusu
değildir. Oybirliği alınarak ancak tereke üzerinde bir tasarrufta bulunabilirler.
*** Mirasçılar paylaşma tamamlanmadan önceki dönemde terekeye ilişkin olan haklarını miras
açıldıktan sonra dahi bir başkasına devretmemelidirler. AMA mirasçıların paylaşmanın sonuna kadar
beklemeye tahammülleri olmadıkları durumlar olabilir örneğin borçlu olabilirler, ekonomik
durumlarından ötürü miras payını bir an önce almak istiyor olabilir vs. işte bu gibi ihtiyaçlara cevap
vermek üzere açılmış miras payının devrine izin verilmiştir. Buna bağlı olarak miras payının tümü veya
belirli bir oranının belirli şartlarda devrine izin verilmiştir.
*** TMK m. 677: Miras payı üzerinde sözleşme – Terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras
payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır.
Bir mirasçının üçüncü kişiyle yapacağı böyle bir sözleşmenin geçerliliği, noterlikçe
düzenlenmesine bağlıdır…
*** Miras payı devri ivazsızsa yalnızca devreden kişinin imzası yeterlidir.
SONUÇLARI
*** Devir mirasçılar arasında yapılıyorsa, terekenin yalnızca bir kısmı üzerinde devir sözleşmesi
yapılmışsa bu halde kısmi olarak devreden mirasçının miras payı derhal devir oranında azalır.
Devralanın miras payı artar.
*** Eğer devreden tüm miras payını devrediyorsa bu halde miras ortaklığından çıkar ve böylece devir
sözleşmesi yapılır yapılmaz devralan miras payına sahip olur.
*** Tüm payını devreden mirasçı, miras ortaklığından çıksa da onu mirasbırakanın alacaklılarına karşı
tereke borçlarından dolayı sorumludur.
*** TMK m.681: Mirasçıların üçüncü kişilere karşı sorumluluğu – Müteselsil sorumluluk – Mirasçılar,
bölünmesine veya nakline alacaklı tarafından açık veya örtülü olarak rıza gösterilmemiş olan tereke
borçlarından dolayı, paylaşmadan sonra da bütün malvarlıklarıyla müteselsilen sorumludurlar.
Paylaşmanın gerçekleştiği tarihin veya daha sonra yerine getirilecek borçlarda muacceliyet
tarihinin üzerinden beş yıl geçmekle teselsül sona erer.
Yani kişi miras payını bir diğer mirasçıya devretmiş olsa bile beş yıllık bir müteselsil
sorumluluğu söz konusudur.
*** Devir, mirasçı olmayan bir kişiye yapılıyorsa yani üçüncü kişiye yapılıyorsa burada devir alacaklısı
yalnızca mirasın paylaştırılması üzerine devredene düşen kısmı isteyebilir. Bu kısım üzerinde bir
alacak hakkı kazanır ve bunu sadece devredene karşı ileri sürebilir. Diğer mirasçılara karşı devir
isteminde bulunamaz.
TMK m.677/2, c.2: … sözleşme bu kişiye paylaşmaya katılma yetkisi vermez; sadece paylaşma
sonunda mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkını sağlar.
*** Eğer devreden mirasın açılmasına rağmen kendisine tereke unsurları kendi mülkiyetine
geçmesine rağmen borcunu hala ifa etmiyorsa devralan kişi bu yapılan sözleşmeye dayanarak
devredene karşı ifa davası açabilir. Taşınmaz söz konusu ise tescile zorlama davası da açabilir ve
çıkacak ilama bağlı olarak tapu mülkiyetin geçmesiyle zorunlu tutulabilir.
*** Mirasın açılması üzerine terekedeki haklar kendiliğinden, kanun gereği mirasçılara devrolur.
Vasiyet alacaklıları bakımından da onların hakları doğar. ANCAK kanun koyucu mirasın paylaşılmasına
kadar bazı koruma önlemleri alınmasını öngörmüştür. Buradaki amaç mirasbırakanın ölümünden
mirasın paylaşılmasına kadar malların korunması, bu malların bir bütün olarak mirasçılara geçmesinin
sağlanması, malların hasar görmesinin, yok olmasının, kaçırılmasının önlenmesi ve mirasçılar
bakımından da gerçek hak sahiplerinin tespit edilmesidir.
*** Bu önlemleri esas alarak mirasçılar talep edebilir ama bazı hallerde lehine mal vasiyet edilen
kişilerde varsa eğer ölüme bağlı tasarruflarda bu lehtarlar da bu hakka sahiptirler. Hatta bazen de
mahkeme resen de koruma önlemleri alınmasına karar verebilir.
*** TMK m.589: Genel olarak – Mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya resen
tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün
önlemleri alır.
Bu önlemler, özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına,
terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına
ilişkindir.
Önlemlerle ilgili giderler, ileride terekeden alınmak üzere, başvuran kişi tarafından; önleme
hakimin resen karar verdiği hallerde devlet tarafından karşılanır.
Mirasbırakan, yerleşim yerinden başka bir yerde ölmüş ise, o yerin sulh hakimi bu ölümü
yerleşim yeri sulh hakimine gecikmeksizin bildirir ve mirasbırakanın ölüm yerinde bulunan mallarının
korunması için gerekli önlemleri alarak bununla ilgili dosyayı ve varsa vasiyetnameyi yerleşim yeri
sulh hakimine gönderir.
Defter Tutma
*** TMK m.590: Aşağıdaki sebeplerden birinin gerçekleşmesi halinde sulh hakimi terekenin
defterinin tutulmasına karar verir:
1. Mirasçılar arasında vesayet altına alınmış olan veya alınması gereken kimse varsa,
3. Mirasçılardan veya ilgililerden biri, ölüm tarihinden başlayarak bir ay içinde istemde bulunursa,
Mühürleme
*** TMK m.591: Yazımı yapılan tereke mallarından gerekenler mühürlenir. Mühürlenmeyen mallar
için uygun koruma önlemleri alınır. Mühür altına alma yazımdan önce de yapılabilir.
Tereke mühürlenirken mirasbırakanla birlikte oturanların ihtiyaçları için gerekli eşya bir
tutanakla tespit edilip güvenilir kişi olarak kendilerine bırakılır; taşınmazların onların oturmaları için
zorunlu olan bölümleri, mühürlemenin dışında tutulur.
Alacaklıların istemi üzerine yapılan mühürleme, güvence altına alınan miktarla sınırlıdır.
Alacaklıya güvence gösterildiği takdirde mühürleme yapılmaz, yapılmışsa kaldırılır.
*** TMK m.592: Genel olarak – Aşağıdaki hallerde sulh hakimi resen mirasın resmen yönetilmesine
karar verir:
2. Mirasta hak sahibi olduğunu iler sürenlerden hiçbiri mirasçılık sıfatını yeterince ispatlayamazsa
veya bir mirasçı bulunup bulunmadığı şüpheli olursa,
Mirasbırakan terekenin tamamı üzerinde yetkili olmak üzere vasiyeti yerine getirme görevlisi atamış
ise, önemli bir engel bulunmadıkça terekenin yönetimi ona verilir.
Mirasbırakan velayet ve vesayet altında idiyse; veli veya vasi bir sakınca olmadıkça terekenin
yönetimiyle görevlendirilir.
*** TMK m. 593: Görev, temsil ve sorumluluk – Terekeyi resmen yöneten sulh hakimi veya onun
yönetimle görevlendirdiği kimse, resmen yönetme sebeplerinin ortadan kalkmasına ya da
paylaştırmaya kadar, terekeyi hak sahiplerinin haklarının kaybına meydan vermeyecek biçimde iyi bir
yönetici gibi özenle yönetmek ve özellikle aşağıda yazılı işleri görmekle yükümlüdür:
1. Henüz yapılmamışsa, terekenin yazımı,
3. Mirasçıların menfaatlerine veya iyi bir yönetimin gereklerine uygun düştüğü taktirde terekedeki
malların satılması,
5. Mirasçıların yasal haklarını zedelemediği anlaşılan vasiyetlerin, sulh hakiminin izni ve asliye
hakiminin onayı ile yerine getirilmesi,
6. Terekeye ait paraların faiz getirmek üzere Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte belirtilen bir
bankaya yatırılması veya bu paralarla devlet tahvili alınması ve yeterli güvencesi bulunmayan
yatırımların güvenceli yatırımlara dönüştürülmesi,
7. Terekede ticarethane, imalathane veya başka bir işletme varsa, bunların olduğu gibi sürdürülmesi;
sürdürmede yarar yoksa, tasfiyesi için gerekli önlemlerin alınması.
Tereke yöneticisi, görevine giren hususlarda miras ortaklığının temsilcisi olup, ortaklık
aleyhine açılan davalarda ve yapılan icra takiplerinde ortaklığı temsil eder ve gereken hallerde
ortaklık adına dava açmaya, icra takibinde bulunmaya, davadan feragate, kabule, sulh almaya ve
tahkime yetkilidir; davaları ve takipleri mirasçılara ihbar eder.
*** TMK m.594: Mirasçıların bilinmemesi – Mirasbırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya
mirasçıların tamamı bilinmiyorsa, sulh hakimi uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilan yapıp hak
sahiplerini son ilandan başlayarak en geç bir yıl içinde mirasçılık sıfatlarını bildirmeye çağırır.
İlan süresinde kimse başvurmazsa ve sulh hakimi de hiçbir mirasçı tespit edememişse, miras
sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere miras devlete geçer.
*** TMK m.595: Teslim görevi ve alınacak önlemler – Mirasbırakanın ölümünden sonra ele geçen
vasiyetnamesinin, geçerli olmadığına bakılmaksızın hemen sulh hakimine teslim edilmesi zorunludur.
Sulh hakimi, teslim edilen vasiyetnameyi derhal inceler, gerekli koruma önlemlerini alır;
alınacak varsa ilgilileri dinleyerek terekenin yasal mirasçılara geçici olarak teslimine veya resmen
yönetilmesine karar verir.
*** TMK m.596: Vasiyetnamenin açılması – Vasiyetname, geçerli olup olmadığına bakılmaksızın
tesliminden başlayarak bir ay içinde mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hakimi tarafından açılır ve
ilgililere okunur.
Bilinen mirasçılar ve diğer ilgililer vasiyetnamenin açılması sırasında diledikleri taktirde hazır
bulunmak üzere çağrılır.
Nerede olduğu bilinmeyenlere vasiyetnamenin kendilerine ilişkin kısımları ilan yolu ile tebliğ
olunur.
*** TMK m.598: Mirasçılık belgesi – Başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh
mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir.
Mirasçı atamaya veya vasiyete ilişkin ölüme bağlı tasarrufa mirasçılar veya başka vasiyet
alacaklıları tarafından kendilerine bildirilmesinden başlayarak bir ay içinde itiraz edilmedikçe, lehine
tasarrufta bulunulan kimseye, sulh mahkemesince atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı olduğunu
gösteren bir belge verilir.
*** Aslında mirasçı olmayan kişiye mirasçılık belgesi verildiyse ve bu kişi iyi niyetli üçüncü kişilerle
işlemde bulunmuşsa, iyi niyetli üçüncü kişilerin iyi niyeti korunmaz. Gerçek mirasçı ortaya çıktığında
elinde ne varsa bunu iade etmelidir.
*** Geçersiz mirasçılık belgesine dayanarak eğer tapuda bir taşınmazı adına tescil ettiren kişiden bu
taşınmazı devralan kişi iyi niyetliyse eğer bu iyi niyet korunur. (TMK m.1023’e göre tapu siciline
güven ilkesi gereği)
*** Geçersiz mirasçılık belgesine dayanarak bir taşınıra emin sıfatıyla zilyet olan kişiden o taşınırı iyi
niyetle kazanan kişinin bu kazanımı korunur. (TMK m.988)
MİRASIN KAZANILMASI
*** TMK m.599: Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirasın bir bütün olarak, kanun gereğince
kazanırlar.
Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın ayni
haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini
doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.
Atanmış mirasçılarda mirası, mirasbırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış
mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler.
- Külli halefiyet kuralınca tereke mirasçılara kendiliğinden kül olarak geçer. Yani tereke malvarlığının
hakları da borçları da kendiliğinden mirasçıya devrolur. Böylece mirasçı hem malvarlığı haklarından
faydalanır hem de kişisel olarak terekedeki borçlardan sorumludur.
- Terekenin devir için mirasçıların irade beyanları aranmaz, kanun gereği kendiliğinden devrolur.
- Hiç fiili egemenliğine geçmemiş olan tereke mallarına bile mirasçılar zilyet sıfatına sahip olurlar ve
dolayısıyla zilyetlikten kaynaklanan talep, dava haklarını kullanabilirler.(Atanmış mirasçılarda zilyet
sıfatını alırlar ve zilyetlik haklarından faydalanabilirler.)
- Vasiyet alacaklıları külli halef değil cüzi haleftir. Cüzi halef olunca da kendiliğinden terekedeki
malvarlığının aktifinden ve pasifinden faydalanamaz ve sorumlu da değildir. Yalnızca kendilerine ne
bırakılmışsa bunun zilyetlik hükümleri uyarınca kendilerine teslim edilmesiyle hak sahibi olacaklardır.
(Teslimi yasal mirasçılar veya atanmış mirasçılar yapar)
- Mirasbırakanın ölümü halinde bütün malvarlığı mirasçılara geçer. Normalde taşınırlar devir ve
teslimle karşı tarafa geçer, ama burada teslime bile gerek kalmaksızın kazanım söz konusudur. Benzer
şekilde taşınmazlar da tapu da tescille kazanılırken burada tescile gerek kalmaksızın taşınır ve
taşınmazların mülkiyetleri mirasçılara intikal eder. Ama mirasçıların bu taşınmazlar üzerinde bir
tasarrufta bulunabilmesi için tapuya bunu tescil ettirmesi gerekir. (TMK m.705/2)
Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer
hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi,
mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.
- Birden fazla mirasçı varsa tereke üzerinde elbirliği ile mülkiyet söz konusudur. Dolayısıyla mirasçı tek
başına tereke malları üzerinden tasarrufta bulunamaz. Miras paylaşıldıktan sonra tek başına
tasarrufta bulunabilir.
- Mirasbırakanın ölümü ile bütün hakları, mallar, alacak borçları ile birlikte hayatında sahip olduğu
talep ve dava hakları varsa kural olarak bular da mirasçılarına geçer. Eğer mirasbırakan hayatında
manevi tazminat davası açmışsa mirasçı bu halde bu davayı devam ettirebilir. Ama mirasbırakan
sağlığında bu davayı açmamışsa mirasçılar bu davayı açamaz.
- Külli halefiyet ilkesi gereği mirasbırakanın borçları da mirasçılara geçecektir. Hatta mirasbırakan
hayattayken ona açılmış bir dava varsa bu dava mirasçılara devrolacaktır. Dolayısıyla mirasçılar
aleyhine olarak bu dava da devam edecektir.
- Miras yoluyla geçmeyen haklar: Şahsa bağlı haklar örneğin intifa hakkı, sükna hakkı vs. temsil yetkisi,
derneğe üyelik hakkı, nafaka alacağı hakkı gibi.
Vasiyet Alacaklısı
*** TMK m.601: Kendisine bir intifa veya bir irat hakkı ya da belli aralıklarla tekrarlanan diğer bir
edim vasiyet edilen kimsenin istem hakkı, tasarrufta başka bir esas öngörülmüş olmadıkça, eşya
hukuku ve borçlar hukuku kurallarına tabidir.
Kendisine mirasbırakanın ölümünde ödenecek bir sigorta alacağı vasiyet edilen kimse, sigorta
sözleşmesinden soğan istem hakkını sigortacıya karşı doğrudan doğruya kullanabilir.
- Hükme göre mirasçı olmayan vasiyet alacaklısı tereke üzerinde tam hak sahibi olmadığı için o
alacaklı kalır. vasiyet borçlusuna karşı yalnızca ileri sürebileceği alacak hakkı vardır. Bunun sonucu
olarak vasiyet olunan mal bir kül olarak vasiyet alacaklısına geçmez. Birden çok mal varsa ayrı ayrı
bunların devir ve temlik edilmesi gerekir.
- Vasiyet alacaklısına yapılacak mal tesliminde bu mal bir taşınırsa bu malın devri zilyetliğin devri ile
geçer. Taşınmazlarda ise tapuda tescil ile geçeri. Alacaklılar bakımından alacağın temliki ile bu
alacaklar karşı tarafa geçer. yalnızca alacaklar bakımından bir sigorta alacağı söz konusuysa eğer
vasiyet alacaklısına temlike gerek olmadan sigorta şirketine karşı bu hak doğrudan ileri sürülebilir.
*** TMK m.616: Vasiyet alacaklısının vasiyeti reddetmesi halinde, mirasbırakanın arzusunun başka
türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, bu redden vasiyet yükümlüsü yararlanır.
*** Eğer vasiyet borçlusu mirasçılık sıfatının kazanamaz veya bunu reddederse yerine geçen mirasçı
vasiyet borçlusu olur.
*** Vasiyet borçlusu borcunu yerine getirmezse tazminat davası ile aynen ifa istenir ve kusurla
beraber oluşan zararında ödenmesi istenir. (TBK m.112 ve devamındaki hükümlere göre aynen ifa ve
gecikme tazminatı istenebilmesi.)
*** TMK m.600/3: Vasiyet alacaklısı, yükümlülüğünü yerine getirmeyen vasiyet yükümlüsüne karşı,
vasiyet edilen malın teslimini veya hakkın devrini; vasiyet konusu bir davranış ise, bunun yerine
getirilmesinden doğan zararın giderilmesini dava edebilir.
*** TMK m.518: Bırakılan belirli mal, mirasın açılması anındaki durumuyla teslim olunur; yarar ve
hasar, mirasın açılması anında kendisine belirli mal bırakılana geçer.
Tasarrufu yerine getirme ile yükümlü olan kimse, mirasın açılmasından sonra bırakılan belirli
mala yaptığı harcamalar ve mala verdiği zararlardan dolayı, vekaletsiz iş görenin haklarına sahip ve
borçlarıyla yükümlü olur.
- Bu hükme göre yapılan faydalı ve zorunlu masraflar istenebilir. Hasara uğraması bakımından mücbir
sebep veya kaza sebebiyle meydana gelen zarar ve hasar vasiyet alacaklısına ait olur.
*** TMK m.603/1: Alacaklıların durumu – Mirasbırakanın alacaklılarının hakları, vasiyet alacaklılarının
haklarından, vasiyet alacaklılarının hakları da mirasçıların alacaklılarının haklarından önce gelir.
*** Mirasbırakanın alacaklılarının hakları karşılandıktan sonra geriye kalan terekeden vasiyet
alacaklılarının da hakları karşılandığında tasarruf oranı aşılıyorsa tenkis yolu ile vasiyet alacakları
tenkis edilecektir.
*** TMK m.604: Mirasçılar, vasiyet yükümlülüğünü yerine getirdikten sonra mirasbırakanın daha
önce bilmedikleri borçlarını öderlerse, vasiyet alacaklısından vasiyetin tenkisini isteyebilecekleri
oranda verileni geri isteme hakkına sahiptirler.
Vasiyet alacaklısı, ancak geri isteme zamanında var olan zenginleşmesi ölçüsünde sorumlu
tutulabilir.
- TMK m.604/2’ye göre vasiyet alacaklısının talep anında elinde ne kaldıysa bunu iade etmekle
yükümlüdür.
*** TMK m.602: Vasiyet alacaklısının dava hakkı, ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin veya
vasiyet borcu daha sonra muaccel alacaksa muaccel olma tarihinin üzerinden on yıl geçmekle
zamanaşımına uğrar.
MİRASIN RETDİ
*** Mirasın reddi, yasal veya atanmış mirasçının kendisine geçmiş olan mirası kabul etmeme
hususundaki irade beyanıdır. Mirasçılar bu irade beyanını kullanarak mirasçılık sıfatını kazanmazlar.
*** Mirasın reddi, miras hakkının mirasçıya geçmesinden sonra söz konusu olabilir. Mirasçı eğer
mirasbırakan henüz hayattayken mirasçılık sıfatından vazgeçmek istiyorsa mirastan feragat
sözleşmesi yapar.
1. Gerçek Ret
*** TMK m.605/1: Ret hakkı – Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.
- Tek taraflı bir irade beyanıdır, karşı tarafa ulaşmakla beraber hüküm ve sonuçlarını doğurur.
- Geri alınamaz
Burada kayıtla kastedilen mirasçının mirası reddederken bir hakkını saklı tutmasıdır, böyle bir
hakkını saklı tutmamalıdır.
Ret beyanı hiçbir tereddüt içermeyecek şekilde açık ve net olarak yapılmalıdır.
- Mirasçı tarafından ret beyanı bir kayda veya şarta bağlanması söz konusu olursa doktrindeki hakim
görüş ret beyanının geçersiz sayılacağı ve reddeden mirasçısının da miras kazanacağı yönündedir.
- Hakim görüşe göre kısmi ret yapılabilir. Ama kısmı ret bir kayıtlı ret niteliğinde ise geçersizdir.
Örneğin mirasçı devralan terekedeki taşınırları reddedip taşınmazları kabul etmesi yönündeki bir
redde bulunamaz çünkü bu kayıtlı bir ret. Ama mirasçı miras payının kesirli bir bölümünün reddinde
bulunabilir.
*** TMK m.614: Mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası
kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tesfiyeden önce isteyebilirler.
*** Ret beyanı özel yetkili temsilci olması şartıyla temsilci kullanabilir. Kişinin fiil ehliyetinin olması
yeterlidir. Kişi eğer tam ehliyetsizse veya vesayet altındaysa, yasal temsilcisi beyanına sulh ve asliye
mahkemenin izni eklenmelidir. Sınırlı ehliyetsizler açısından bu kişiler ret beyanını yasal temsilcisi ya
da yasal temsilcinin rızasıyla kendisi yapabilir. Velayet altındaki küçükler açısından veli mirası
reddediyorsa bu halde bir menfaat çatışması varsa bu gibi hallerde küçüğe kayyum atanabilir.
*** TMK m.609/1, 3, 4: Reddin şekli – Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü
veya yazılı beyanla yapılır.
Sulh hakimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder.
Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel
kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.
Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı oldukları daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe
mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri, vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın
tasarrufunun kendilerine resmen bildirdiği tarihten işlemeye başlar.
*** TMK m.615: Önemli sebeplerin varlığı halinde sulh hakimi, yasal veya atanmış mirasçılara
tanınmış olan ret süresini uzatabilir veya yeni bir süre tanıyabilir.
- Önemli sebeplerden kasıt üç ay gibi kısa bir sürede mirasçıdan bir karar vermesini beklemenin
hakkaniyete aykırılık taşıdığı zor durumlardır.
*** TMK m.607: Terekenin yazımında – Koruma önlemi olarak terekenin yazımı halinde mirası ret
süresi, yasal ve atanmış mirasçılar için yazım işleminin sona erdiğinin sulh hakimi tarafından
kendilerine bildirilmesiyle başlar.
*** TMK m.608/3: Ret sonucunda miras daha önce mirasçı olmayanlara geçerse; bunlar için ret
süresi, önceki mirasçılar tarafından mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten işlemeye başlar.
*** TMK m.608/2: Miras reddetmeden ölen mirasçının ret hakkı kendi mirasçılarına geçer.
*** TMK m.610: Ret hakkının düşmesi – Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız
şartsız kazanmış olur.
- Ret halinden yoksunluk denilen bazı özel hallerde bu üç aylık süre dolmasa da ret hakkı düşer. Kişi
açıkça kabul beyanında bulunması, eğer mirasçı tereke işlerine gereğinden fazla karışması
durumunda zımni olarak kabul ettiği düşünülür ve ret hakkı düşer
*** TMK m.610/2: Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlerine karışan, terekenin olağan
yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler
yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez.
*** TMK m.610/3: Zamanaşımı ve hak düşümü sürelerinin dolmasına engel olmak için dava açılması
ve cebri icra takibi yapılması, ret hakkını ortadan kaldırmaz.
- Zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin dolmasına engel olmak dışında açılacak dava ve yapılacak
icra takipleri mirasın örtülü olarak kabulü sonucunu doğurur.
- Mirasçının mirası ret hakkını saklı tuttuğu açıklayan kaydı ile dava açabilir. Anca böyle bir kayıt
koymadan bir dava açarsa veya mirasbırakanın açtığı bir davayı devam ettirirse mirası kabul etmiş
sayılır ve ret hakkı düşer.
2. Hükmi Ret
*** TMK m.605/2: Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit
edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.
- Mirasbırakan açıkça borca batıksa yani terekedeki mallarda borçlar eğer ödenmiyorsa ve mirasçılar
eğer susmuşlarsa bu susmaya bağlı olarak kanun bir karine düzenlemiş; mirasın mirasçılarca
reddedildiği yönünde bir karinedir.
- Ödemeden aczin açıkça belli olmasından kasıt mirasbırakanın çevresi tarafından bilinir olmasıdır.
Resmen tespitten kasıt ödemeden aciz belgesidir. Veya kişinin iflasına karar verilmiş olabilir. Bu gibi
durumlarda miras reddedilmiş sayılır.
Reddin Sonuçları
*** TMK m.611: Mirasçılardan biri tarafından ret – Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun
payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer.
*** TMK m.612: En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh
mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.
Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.
- Burada en yakın yasal mirasçıların tamamından kasıt, anne, baba, kardeşlerdir. Mirasbırakan evli ise
en yakın yasal miracılar eş ve çocuklarıdır, torun ise en yakın yasal mirasçıya girmez. Aynı şekilde
yeğen de en yakın yasal mirasçı sayılmaz. Yani en yakın yasal mirasçılar; anne, baba, kardeşler, eş ve
çocuklardır.
-Bu hükme genelde neden olan şey terekenin çok borçlu olmasıdır.
*** TMK m.613: Altsoyun tamamının mirası reddetmesi halinde, bunların payı sağ kalan eşe geçer.
- Altsoyun tamamından kasıt bütün birinci zümre hısımları değildir, sadece mirasbırakanın ölümü ile
doğrudan doğruya irtibatlı olan ilk sıradaki mirasçı olan altsoy kastedilir. Yani eş ve çocuklarıdır.
- Altsoyun tamamı tarafından miras reddedilirse ve eş de hayattaysa eş tek başına mirasın tümüne
mirasçı olur. Böylece miras bir sonraki zümreye geçmez. Örneğin eş mirasbırakanın anne ve babasıyla
beraber mirasçı olmaz. Bu madde önceki zümrede kimse yoksa miras bir sonraki zümreye geçer
kuralının bir istisnasıdır.
- Altsoyun tamamı mirası reddetmişse ve eş de hayatta değilse kıyas yoluyla TMK m.612 uygulanır.
Yani iflas hükümlerine göre tereke resme tasfiye edilir.
*** TMK m.614: Sonra gelen mirasçılar yararına ret – mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden
sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce
isteyebilirler.
Bu taktirde ret, sulh hakimi tarafından daha sonra gelen mirasçılara bildirilir; bunlar bir ay
içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar. Bunun üzerine miras, iflas hükümlerine göre
tasfiye edilir ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, önce gelen mirasçılara verilir.
*** TMK m.616: Vasiyet alacaklısının vasiyet reddetmesi halinde, mirasbırakanın arzusunun başka
türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, bu retten vasiyet yükümlüsü yararlanır.
REDDE KARŞI ALACAKLILARIN KORUNMASI
*** TMK m.617: mirasçıların alacaklılarının korunması – Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı,
alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine
yeterli bir güvence verilmediği taktirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında
dava açabilirler.
- Buradaki altı aylık süre hak düşürücü süredir. Alacaklılar reddi daha sonra öğrenseler bile reddin
iptalini talep hakları düşer.
- Reddin iptalinin söz konusu olacağı haller; mirası reddeden mirasçının ret zamanında mevcut
borçlarını ödemeye elverişli olmaması, mirasçı mirası reddederken alacaklılarını zarara uğratmak
amacıyla kötü niyetli davranması, reddin iptalini talep eden alacaklıya karşı mirasçı tarafından bir
teminat gösterilememesi. Bu üç şart bulunmalıdır. Bulunursa alacaklılar reddin iptali davası
açabilirler.
*** TMK m.617/2, 3: Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir. Bu suretle tasfiye
edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların,
daha sonra diğer alacaklılarının alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise- ret geçerli olsa idi bundan
yararlanacak olan mirasçılara verilir.
*** TMK m.618/1: Ödemeden aciz bir mirasbırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun
alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında
geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar.
- Mirasçı mirasbırakandan mirasbırakanın sağlığında yani Sağlararası bir mirasta denkleştirmeye tabi
bir bağışlama almış olmalı ve mirasbırakanın ölümünden itibaren beş yıl içinde verilmiş olmalı, mirasçı
mirasbırakanın ölümüyle kendisine devrolan borca batık terekeyi üç ay içerisinde reddetmeli, tereke
mallarının borçları ödemeye yeterli gelmemesi, mirası kabul eden ve bu sebeple tereke borçlarından
şahsen sorumlu bir mirasçı olmaması gerekir. Bu şartların gerçekleşmesi halinde bu madde
uygulanabilir.
- Burada bir sınırlı sorumluluk vardır. Mirasçı eğer malı kullandıysa, değerinde eksilmeler olmuşsa
veya artmalar olduysa bu şekilde geri vermekle sorumludur.
*** TMK m.618/2-3: İade sorumluluğunun kapsamı – Olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle adet
üzere verilen çeyiz, bu sorumluluğun dışındadır. İyi niyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki
zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu olurlar.
- Bu madde kapsamında iyi niyetli mirasçı, kendisine yapılan bağışlama ile alacaklıların haklarını ihlal
edilmiş olduğunu bilmeyen ve bilmesi beklemeyen yani bilecek durumda olmayan mirasçıdır. İyi
niyetli mirasçı elinde ne kaldıysa bunu iade etmekle yükümlüdür.
*** Mirasın geçmesi ile yasal veya atanmış mirasçıların dört tane seçimlik hakkı bulunur. Bunlar
mirası kabul etme, mirası reddetme, terekenin resmi defterinin tutulmasını isteme ve terekenin resmi
tasfiyesini isteme.
*** Resmi defter tutulmasını isteme ve resmi tasfiye isteme de mirasçıları tereke borçlarından
tamamen kurtarmaz, mirasçıların sorumlulukları sınırlandırılır.
*** TMK m.590’daki defter tutma da amaç tereke mallarının korumasıyken, burada tamamen
mirasçıya sunulan seçimlik haklardan biridir.
*** Resmi defter tutulunca mahkeme terekede ne varsa bunları deftere yazacak ve yazılı olarak
terekenin resmi yoldan gerçek durumu hakkında mirasçılar bilgi sahibi olacaktır. Terekenin içindeki
hakları, borçları, malları, bunların değerleri, özellikleri, miktarları, üzerinden bir takım şerhler, şartlar,
kayıtlar yükümlülükler varsa bunlar üçüncü kişinin istihkak iddiası varsa bunlar vs. hepsini mahkeme
deftere kaydeder. Özellikle bu gibi durumlar uygulama da bir ticari işletme söz konusuysa çok sık
rastlanır.
*** Resmi defter tutulmasıyla mirasçı tam olarak terekenin durumunu öğrenir ve bunun sonucunda
mirasçı bir karar verir; mirası kabul edebilir, mirası reddedebilir, mirası resmi defterde tutulduğu
haliyle kabul edebilir ya da resmi tasfiye isteyebilir.
*** Resmi defter tutulmasının bir diğer faydası da mirasbırakanın borçlarından dolayı mirasçının
sorumluluğu sınırlandırılmış olur. Terekede hangi borçlar varsa eğer sorumluluk bununla
sınırlandırılır.
*** TMK m.619/1: Mirası reddetmeye hakkı olan her mirasçı, terekenin resmi defterinin tutulmasını
isteyebilir.
- Bu talep şarttır yani bu talep hakkının ileri sürülmesi gerekir yoksa hakim buna resen karar veremez.
- Resmi defter yalnızca bir mirasçı tarafından ileri sürülmüşse yalnızca o mirasçının yapına ilişkin
tutulmaz, tüm tereke için tutulur.
- Bu hüküm emredici bir hükümdür. Mirasbırakan yaptığı ölüme bağlı tasarrufta mirasçının bu talep
hakkını önleyemez.
*** TMK m.619/3: Mirasçılardan birinin defter tutma istemi, diğerleri hakkında da etkili olur.
- Resmi defter tutma işleminin bitiminde eğer diğer mirasçılar başka seçimlik haklarını kullanmış
olsalar da bu istekleri bekletilir, resmi defter tutma işleminin bitiminde daha önceden başka seçimlik
haklarını kullanmış olsalar bile dört seçimlik hakkı yeniden doğar. Ama eğer mirasçılardan biri kesin
olarak tutulan deftere göre kabul ederse mirası artık diğerlerinin resmi tasfiye isteği geçerli olmaz.
*** TMK m.619/2: Defter tutma, mirasın reddine ilişkin usule uyulmak suretiyle, bir ay içinde sulh
hakiminden istenir.
- Yani hükme göre resmi defter tutma talebi için sürenin başlangıcı mirası ret hakkının doğduğu
tarihten itibaren mirasçının bir aylık süresi vardır. Yasal mirasçıların mirası ret hakkının başlangıcı
mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri tarih, vasiyetname veya miras sözleşmesiyle atanmış mirasçılar
açısından mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine bildirildiği andır.
- Bu süre hak düşürücü bir süredir. Yani kullanılmamakla düşer, kesintiye durmaya uğramaz. Ama bu
süre bazı önemli sebepler varsa uzatılabilir veya yeni bir süre de verilebilir.(Örneğin tereke malları çok
dağınıksa, mirasçıya haberin zor ulaşması söz konusuysa vs.)
- Bu sürenin başlayabilmesi ve yapılan talebin geçerli olabilmesi için mirasçının mirası kabul veya
reddetmemiş olması gerekir ki resmi defter tutulmasını isteyebilmiş olsun. Eğer mirasçı bu bir ay
içerisinde mirası kabul eder veya mirası reddederse o mirasçının defter tutma hakkı düşer.
*** TMK m. 620: Deftere geçirme – Resmi defter, sulh mahkemesi tarafından düzenlenir; bu deftere
terekeye ait aktif ve pasifler takdir edilen değeriyle yazılır.
Mirasbırakanın mali durumu hakkında bilgi sahibi olan herkes, sulh mahkemesi tarafından
istenilen bilgiyi vermekle yükümlüdür. Haklı bir sebep olmaksızın bilgi vermeyenler veya yanlış ya da
eksik bilgi verenler, bundan kişilere tazminle yükümlüdürler.
- Sulh mahkemesi mirasçılara sorsa da sormasa da kendilerince bilinen tüm borçları bildirmek
zorundadırlar.
*** TMK m.632: İlan yoluyla çağrı – Sulh mahkemesi, mirasbırakanın alacaklıları ile borçlularını belli
bir süre içinde alacaklarını ve borçlarını bildirmeleri için bir ay arayla iki defa yapılacak ilan yoluyla
çağırır. Çağrı, kefalet sebebiyle alacaklı ve borçlu olanları da kapsar.
- Bu bir aylık süre geçtikten sonra ve defter tutma işlemi bittikten sonra artık alacaklı alacağını deftere
kaydettiremez. İstisna olarak bu süre gerekli hallerde uzatılabilir veya yeni bir süre verilebilir.
*** TMK m.624/1: Defter tutma süresince ancak zorunlu yönetim işleri yapılabilir.
- Yani tereke malları imkan ölçüsünde hiçbir değişikliğe uğratılmamalıdır. Yalnızca zorunlu yönetim
işleri varsa bunlar yapılmalıdır veya gecikmeyle tereke malları açısından zarar doğuracak işlemler
yapılabilir.
*** TMK m.625: Resmi defter tutulması devam ettiği sürece mirasbırakanın borçları için icra takibi
yapılamaz. Bu süre içinde zamanaşımı işlemez.
Acele haller dışında, davalara devam edilemeyeceği gibi, yeni dava da açılamaz.
- Acele hallerden kasıt tereke mallarının tespiti veya tereke mallarının değerinin belirlenmesini
gerektiren davalar olabilir. Keza miras hakkında bir koruma önlemi alınması da acele işlemlere girer.
- Yani TMK m.625’e göre terekeyle ilgili işlemler resmi defter tutulmasının devam ettiği süre boyunca
dondurulur.
- Burada dondurulan işlemler yalnızca tereke borçları dolayısıyla tereke alacaklıları tarafından
yapılacak takiplerdir. Bundan mirasbırakanın alacaklıları hakkında dava açılması, icra takibi yapılması
anlaşılmamalıdır.
*** TMK m.623/2: Defter tutma giderleri terekeden ödenir. Giderler terekeden karşılanamazsa
defter tutulmasını istemiş olan mirasçıdan alınır.
*** TMK m.623/1: İlanda belirtilen sürenin dolmasıyla defterin tutulması sona erer ve defter, bu
tarihten başlayarak tanınacak en az bir aylık süre içinde ilgililerce incelenebilir.
- İlgililer yapılan alacak ve borçlara itiraz edebilir, bunlar delil teşkil etmez. Bu itirazları üzerine
doğacak bir anlaşmazlık söz konusu olursa bu mahkemece çözülür. Resmi defterde bir hata varsa bu
hata düzeltilir. Yeni bir alacak kaydedilmez.
SONUÇLARI
*** TMK m.626: Sonuçları-1.Beyana çağrı – Defteri inceleme süresi bittikten sonra her mirasçı,
mahkemece bir ay içinde beyanda bulunmaya çağrılır. Koşullar gerektirdiği taktirde sulh mahkemesi,
tereke mallarına yeni değer biçilmesi, uyuşmazlıkların çözümü ve benzeri durumlar için ek süre
verilebilir.
- Bu bir ay mirasçının seçim hakkını kullanması için gerekli olan süredir. Bu bir aylık süre kendilerine
bildirildiği tarihten itibaren başlar.
*** TMK m.627: Mirasçılardan her biri, tanınan süre içinde mirası reddettiğini veya resmi tasfiye
istediğini ya da deftere göre veya kayıtsız şartsız kabul ettiğini beyan edebilir.
Süresi içinde herhangi bir beyanda bulunmayan mirasçı, mirası tutulan deftere göre kabul
etmiş sayılır.
*** Resmi deftere göre kabul edilen miras, mirasçıya sadece deftere yazılmış borçlarla geçer.(TMK
m628/1)
- Bu mirası kayıtsız şartsız kabulle, mirası resmi deftere göre kabul arasındaki en önemli farktır.
Burada kaydedilmeyen borçlar varsa bunlardan dolayı mirasçı sorumlu tutulmaz.
*** TMK m.628/2-3: Bu suretle mirasın geçmesi, mirasın açıldığı tarihten başlayarak hüküm ifade
eder.
Mirasçı mirasbırakanın deftere yazılmış olan borçlarından hem tereke malları, hem kendi
malvarlığı ile sorumludur.
*** TMK m.631/2: Devlet, deftere yazılan borçlardan sadece miras yoluyla edindiği değerler
ölçüsünde sorumludur.
*** TMK m.629: Alacaklarını süresi içinde yazdırmayan alacaklılara karşı mirasçı, kendi kişisel
mallarıyla sorumlu olmadığı gibi; terekeden kendisine geçen mallarla da sorumlu tutulamaz.
Ancak, alacaklının kusuru olmadan deftere yazdıramadığı veya bildirdiği halde deftere
yazılmamış alacakları için mirasçı, zenginleşmesi ölçüsünde sorumlu kalır.
- Zenginleşmesi ölçüsünde sorumlu kalır derken burada aynı sebepsiz zenginleşmeden doğan
sorumluluk söz konusudur. Yani diğer tereke borçları ödendikten sonra geriye kalan mallardan
mirasçı kendi payına düşen bir miktar varsa bununla sorumludur. Kendisine hiçbir şey kalmadıysa bir
zenginleşmesi söz konusu olmayacağından bu halde sorumluluğu da olmaz.
*** TMK m.630: Kefalet borçlarından sorumluluk – Mirasbırakanın kefaleten doğan borçları defterde
ayrı bir yere yazılır ve mirasçılar, mirası kayıtsız ve şartsız kabul etmiş olsalar bile, bu borçlardan
terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi halinde kefalet sebebiyle alacaklı olanlara ne düşecek idiyse
ancak o miktarla sorumlu olurlar.
- Burada bir sorumluluğun daraltılması söz konusudur. Hükme göre bu kefalet boçları diğer
borçlardan ayrı kaydolmakla beraber mirası kabul eden mirasçı terekenin iflas usulüne göre tasfiyesi
halinde alacaklılara düşecek miktar oranında sorumlu olur.
*** Mirasbırakanın birden fazla mirasçısı varsa ve bunlardan yalnızca bir tanesi resmi defter
tutulmasını istemişse diğer mirasçılar bunun sonuçlarından yararlanamazlar. Diğer mirasçılar daha
önce hangi seçimlik hakkını kullanmışlarsa onun getirdiği sorumluluk sistemine tabidirler. Yani eğer
mirasçılardan biri mirası kayıtsız şartsız kabul etmişse terekeyi aynen devralır. Mirası reddettiyse
tereke üzerinde hiçbir hak iddia edemez. Resmi tasfiye istemişse, resmi defter tutma işlemi bitene
kadar onun bu isteği bekletilir, resmi defter tutma işlemi bittikten sonra eğer bir mirasçı dahi mirası
bu tutulan deftere göre kabul ederse, resmi tasfiye isteyen mirasçıya diğer üç seçimlik hakkında birini
kullanması için süre verilir. Ama eğer hiçbir mirasçı resmi deftere göre kabul etmezse o zaman onun
resmi tasfiye istemi mümkün hale gelir.
*** TMK m.632/2: Bu istem, birlikte mirasçı olanlardan birinin mirası kabul etmesi halinde dikkate
alınmaz. Mirasçı seçimlik haklarından hiçbirini kullanmamışsa, resmi defter tutulduğu için ve mirasçı
da hiçbir hakkını kullanmadığı için bu tutulan resmi deftere göre mirası kabul etmiş sayılır.
RESMİ TASFİYE(m.632-636)
*** Resmi tasfiyenin mirasçılar bakımından faydaları; mirasbırakanın ölümü ile mallarının mirasçılara
geçmesi karşısında bu tereke malvarlığı ile mirasçıların malvarlığının hukuken birbirine karışması
önlenmiş olur. Bir diğer faydası mirasbırakanın borçlarının yalnızca terekeden ödenmesi söz konusu
olur. Yani mirasçıların şahsi ve sınırsız sorumluluğu söz konusu olmaz. Tereke borçları ödendikten
sonra eğer geriye kalan bir kısım varsa bunlar mirasçılara ait olur.
*** TMK m.632: Her mirasçı, mirası ret veya resmi deftere göre kabul edeceği yerde terekenin resmi
tasfiyesini isteyebilir. Bu istem, birlikte mirasçı olanlardan birinin mirası kabul etmesi halinde dikkate
alınmaz. Resmi tasfiye halinde mirasçılar, terekenin borçlarından sorumlu olmazlar.
- Mirasçılar birden fazlaya ve mirasçılardan yalnız birinin resmi tasfiye talebi yeterli değildir. Diğer
mirasçıların da bu resmi tasfiye talebine katılmaları gerekir veya en azından mirası reddetmeleri
gerekir.
- Mirasçıların sorumluluğu mirasın kabulünde olduğu gibi kendi malvarlığıyla şahsen sınırsız
sorumluluk değildir. Terekenin aktifinde ne varsa borçlar bunlardan karşılanır. Mirasçının kendi özel
malvarlığı ile sorumluluğu söz konusu değildir.
- Tasfiyeyi yönetecek olan sulh hakimi, borçları terekeden ödeyecektir. Terekenin malvarlığı hakimin
tasarrufu altında mirasçıların malvarlığından bağımsız bir malvarlığını meydana getirir.
- Bir defa resmi tasfiye isteminde bulunduktan sonra bu geri alınabilir. Çünkü kanun koyucu aslında
mirasın kabulünü ister.
SÜRE
*** Mirasın açılmasından sonra yani mirasbırakanın ölümü ile mirasın açılması: Mirasçı, mirası
kabul veya reddetmiş olmadıkça resmi tasfiye talep edebilir. Bu halde talep hakkı mirasbırakanın
ölümünden sonra dört seçimlik hakkını kullanmak için konmuş olan üç aylık süredir. Resmi tasfiye
istemi aynı rette olduğu gibi TMK m.606/2’deki tarihlerden itibaren işleyecek üç aylık süre içerisinde
kullanılmalıdır.
*** TMK m.606: Miras, üç ay içinde reddolunabilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını
daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile
atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye
başlar.
*** TMK m.607: Koruma önlemi olarak terekenin yazımı halinde mirası ret süresi, yasal ve atanmış
mirasçılar için yazım işleminin sona erdiğinin sulh hakimi tarafından kendilerine bildirilmesiyle başlar.
*** Mirasın defterinin tutulması halinde deftere kayıt işlerinin bitiminden sonra mirasçıların karar
vermeye çağrıldıkları andan itibaren bir ay içerisinde resmi tasfiye istenebilir.
*** TMK m.626: Defteri inceleme süresi bittikten sonra her mirasçı mahkemece bir ay içinde
beyanda bulunmaya çağrılır.
*** TMK m.633: Mirasbırakanın alacaklılarını elde edemeyeceklerinden inandırıcı sebeplerle kuşku
duyan alacaklıları, istedikleri halde alacakları ödenmediği veya kendilerine güvence verilmediği
taktirde, mirasbırakanın ölümünden ya da vasiyetnamenin açılmasından başlayarak üç ay içinde,
terekenin resmi tasfiyesini isteyebilirler.
Aynı koşulların varlığı halinde vasiyet alacaklıları da haklarının korunması için gerekli
önlemlerin alınmasını isteyebilirler.
*** TMK m.612/1: En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh
mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.
*** TMK m.614: Mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası
kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilir.
Bu taktirde ret, sulh hakimi tarafından daha sonra gelen mirasçılara bildirilir; bunlar bir ay
içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar.
Bunun üzerine miras, iflas hükümlerine göre tasfiye edilir ve tasfiye sonunda arta kalan
değerler, önce gelen mirasçılara verilir.
*** TMK m.617/2: Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir.
USUL
*** TMK m.634: Resmi tasfiye, sulh mahkemesince veya atayacağı bir ya da birkaç tasfiye memuru
tarafından yapılır.
Terekenin daha önce resmi defteri düzenlenmiş ise resmi tasfiye bu deftere göre yapılır.
1-Olağan Tasfiye Usulü
*** TMK m.635: Olağan usul ile tasfiye – Resmi tasfiye, mirasbırakanın yürüyen işlerinin
tamamlanmasını, borçlarının yerine getirilmesini, alacaklarının tahsilini, vasiyet borçlarının terekenin
olanağı ölçüsünde yerine getirilmesini, zorunlu olduğu taktirde mirasbırakanın haklarının ve
borçlarının mahkemece tespitini ve mallarının paraya çevrilmesini kapsar.
Tasfiye memuru, tereke ile ilgili dava, takip ve idari işlemler hakkında mirasçılara bilgi
vermekle yükümlüdür.
Terekedeki taşınmazlar, açık arttırma veya bütün mirasçıların kabulü halinde pazarlık yoluyla
satılır.
Mirasçılar, tasfiye devam ederken tasfiye için gerekli olmayan tereke mallarının ve paranın
kısmen veya tamamen kendilerine verilmesini isteyebilirler.
-Hükme göre tereke mevcudu mirasbırakanın borçlarını ödemeye yetmekte ise sırasıyla şu kaidelere
uyulmalıdır: önce tereke borçları ödenir yani mirasbırakanın alacaklılarının alacakları ödenir, bu
borçları ödemeye yetecek nakit yoksa o halde tasfiye memuru veya hakim terekedeki taşınır ve
taşınmazları satışa çıkararak bunların paraya çevrilmesiyle alacaklıların hakları ödenir. Bundan sonra
tasfiye memuru mal vasiyetlerini ifa eder. Bunlardan sonra hala terekeden mallar kaldıysa bunlar
mirasçılara mümkün olursa aynen teslim edilir.
*** TMK m.636: İflas usulü ile tasfiye – Mevcudu borçlarını ödemeye yetmeyen terekenin tasfiyesi,
sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre yapılır.
- Hükme göre mirasbırakanın terekesi borca batıksa sulh mahkemesi icra iflas kanunu hükümlerine
göre tasfiyeyi yapar. Terekedeki taşınır taşınmaz malları paraya çevirip alacaklara tahsil edecektir.
Şikayet Hakkı
*** TMK m.634/son: Tasfiye memuru, göreviyle ilgili işlerini sulh mahkemesinin gözetim ve denetimi
altında yürütür. Mirasçılar ve tereke alacaklıları, sulh mahkemesine, tasfiye memuru tarafından
yapılan veya tasarlanan işlemlerden dolayı bunu öğrendikleri tarihten başlayarak yedi gün içinde
yazılı olarak şikayette bulunabilirler.
Sonuçları
*** Alacaklılar, mirasçılardan alacaklarını yalnızca tereke ile sınırlı olarak isteyebilirler. Bu alacaklar
için mirasçılara gidilmez, mirasçılar tereke dışındaki şahsi malvarlıklarıyla sorumlu değildirler.
*** Arta kalan mallar üzerinde mirasçılar elbirliğiyle mülkiyet hak sahipliği söz konsudur.