You are on page 1of 7

ANKEBUT TEVİL

ANKEBUT 1
İnsanlar iman ettik deriz bırakılırız diye hesap
etmediler mi ki onlar fitne edilmeden (bir ayrıma tabi
tutulmadan).
ANKEBUT 3
Onlardan öncekilerde ayrıma tabi tutulmuştur o vakit
Allah sadık olanları (doğru söyleyenleri) bilendir ve
Yalancıları bilendir.
ANKEBUT 4
Kötü işler yapanlar, Bizler geçip gideriz (rahatça)
biz kötü hüküm verilenler olmayız diye mi hesap
ediyorlar.
ANKEBUT 5
Allahla buluşmayı (karşılaşmayı) umut etmiş olana
muhakkak Allahın takdir ettiği ecel gelecektir ve o
(Allah) işitip bilir.
ANKEBUT 6
Çabalayan gayret edenin o vakit kendi nefsi için
gayret etmesi olmaz. şüphesiz, Allah Alemlerden
(hayatlardan) zengindir
ANKEBUT 7
İman edip Sal olarak işler yapanlar (Salları ile Amel
adenler) için Kötü hali gideririz (reddederiz) ve
onlara yaptıkları işlerde iyiliği ceza ederiz
(karşılık olarak veririz).
ANKEBUT 8
Biz insanların evlatları için iyiliği vasiyet ettik.
Eğer sana, bana ortaklık etmen için gayret eder
çabalarlarsa onda sana verilmiş bir bilgi yoktur. O
vakit onlara uyma bana doğru dön yönel sana yapacağın
işleri haber veririm.
Cuziyat
Yani biz (Allah) insanlara Evlatlarına iyiliği miras
birakmalarını emrettik, eğer insanlar sana bizler
Allahız yahut ondan bir parçayız diye iddia eder
çabalar seni bir şirke yönlendirirse bilgiler sunarsa
bil ki öyle bir gerçeklik bizden sana verilmiş böyle
bir ilim yoktur. Eğer böyle bir iddia ile
karşilaşırsan o vakit bana yönel teslim ol ve seslen
(Bu iş aklını bulandırırsa) o vakit ben sana ne
yapacağını işin Hakikatini bildiririm.
ANKEBUT 9
İman edenler ve Salları ile Amel edenler ki (bize
bağlantı kurup bizden verilenlerle işlerini yapanlar)
biz onları Salihler içine dahil ederiz.
ANKEBUT 10
İnsanların bazısı Allaha iman ettik der, o vakit
Allahtan bir eziyet olunca Allah azap ettiği insanları
ayrı kıldı (bizden ayırdı) derler. Amma rabbinden bir
yardım gelince şüphesiz sizlerle birlikteyiz derler.
Onların iç dünyasında (sadrı Alemlerinde) olmayanı
(imansız olduklarını) Allah bilmiyor mu.
ANKEBUT 11
Allah Onlardan İman edenleri bilir, münafık (çıkarcı
olanları) olanları da bilir.
Münafikun
Münafikun bir topluluktur Münafık bir bireydir
Münafıklar toplanır gurup olursa veya bir den çok
okursa münafıkun olurlar
Lafza 2 cüzdür bir mu diğeri nifak tir
Nifak harcama manasına gelir buna sebep olan eylem
çıkmak demektir yani nifak çıkan demektir nifak çıkan
eyleminden bir şey çıkarma manasına gelir
Mü nifak çıkarcı kişi demek olur yeni bir işten kendi
payına bir pay çıkaran kişiye münafık denir elbette
burada Salih güzel ameller kasıt olmaz amma kişi bu
amellerdende kendi payına bir çıkar elde etmek
istiyorsa menfaat buda münafık demek olur. Misali
toplum içinde ibadet ederek saygı kazanmak dostları
tarafından sevgi izzet görmek dindarlığı ile anılır
ovulmek toplumun ona yardım sever demesi için
çabalamak en ileri derece de cennet elde etmek için o
çikarla iman etmek münafıklık dereceleridir.
Misal bir kişi sürekli selam muhabbet ediyor ve bunda
bir gönül hoslugu yani karşı taraftan sürekli bir
saygı hizmet ve ikram bekliyorsa o çikarcidir karşı
taraftan beklediğini alamayınca hemen kalbı kırılır
dertlenir çunku o çıkar elde edememiştir beklediği
hürmet ve ikramı görmemiştir bu kişide münafıktır.
Nefsi Arzuları için amel eder
ANKEBUT 12
Kafir olanlar iman edenlere şöyle derler
Bizim yolumuza uyun sizi doğru bir hat üzerinde
taşıyalım (sizi doğru bir yol üzerinde tutalım).
Onlar, onları bir şey hususunda doğru bir hat üzerinde
tutacak değildir. Şüphesiz onlar yalancıdır.
ANKEBUT 13
Onlar kendi yükleri ile beraber onların yükünü de
yüklenip taşırlar ve kıyamet günü onlara sorulur aciz
körler olurlar.
ANKEBUT 14
Nuhu (ağlayıp feryat edeni) kavmine gönderdik onların
içinde bin sene kaldı 50 yılda onlardan sonra yaşadı.
O zaman onları Tufan (sel felaketi) tuttu, onlar
zalimdi.
ANKEBUT 15
Onu ve gemi dostlarını (yoldaşlarını) kurtardık ve onu
yaşamlar (hayatlar alemler) için bir ayet yaptık.
ANKEBUT 16
Ve İbrahim kavmine şöyle demişti, Allaha Kul olun ve
ondan sakının (korkun) bu sizin için hayırdır eğer
bilirseniz.
ANKEBUT 17
Şüphesiz Allahın dununa Kulluk olmaz, vesileler ve
meydana çıkardığınız uydurmalar ki şüphesiz Allahın
dunundan kul olduklarınızdır sizi rızıklandırmaya
güçleri yoktur. Rızkı Allahtan dileyin ve ona kul olun
ona şükredin ona yönelenler olun (dönenler olun).
ANKEBUT 18
Sizi İnkar ederlerse (bilinki) Sizden önceki imamları
da inkar ettiler. Ve Ali Apaçık bildirmekten başka bir
şey için Resul (gönderilmiş) Değildir.
ANKEBUT 19
Görmezler mi Allah yaratmaya nasıl başlıyor sonra onu
sona erdiriyor şüphesiz Ali hususu Allah için
kolaydır.
ANKEBUT 20
Deki, yeryüzünde gezip dolaşın o zaman bakın yaratma
nasıl başlıyor sonra Allah onu nasıl geliştirip
ardından büyütüyor şüphesiz Allah Ali husundan Her
şeye kadirdir.
ANKEBUT 21
Dilediğine azap eder Dilediģine merhamet eder, Ona
dönün (Kalbiniz Onunla olsun)
ANKEBUT 22
Gökte ve yerde ona engel olamazsınız (onu aciz
bırakamazsınız). Allahın dunundan sizin için bir dost
ve yardımcı da olmaz.
ANKEBUT 23
Allahın ayetini ve onla Karşılaşmayı inkar edenler
işte onlar Rahmetten ümit kesmiştir. Onlar için acı
bir azap vardır.
ANKEBUT 24
Kavminin cevabı şundan başka bir şey olmadı, şöyle
dediler onu öldürün ya da ateşe atın. O zaman Allah
onu ateşten kurtardı. Şüphesiz Bunda iman eden kavim
için ayet vardır.
ANKEBUT 25
Şöyle dedi, Şüphesiz Allahın dunundan
sahiplendikleriniz ve dünya hayatında birbirinizin
gönlünü hoş etmek için vesile edindikleriniz bir
hiçtir. Sonra kıyamet gününde bazınız bazınızı inkar
edecek ve bazınız bazınızı lanetleyecek ( O bana uzak
olsun diyecek) Siz Muaviye ile ateşte olursunuz ve
sizin bir yardımcınız yoktur. (Sizin barınağınız
Ateştir ve yardımcınız yoktur)
ANKEBUT 26
O vakit Lut ona inandı, ve şöyle dedi ben Rabbime
doğru çıkış yapacağım (içinde bulunduğ halden
ayrılacağım) Şüphesiz o ki Onun Hükmü kuvvetlidir.
(Azizdir)
ANKEBUT 27
Ona uzaklaşmayı (ishak) ve Takip edilmeyi (yakub)
verdik (bir kader olarak) (bahşettik). Ve ona soyundan
haberler ve kitap verdik. Ona dünya da karşılık
(ücret) verdik. Şüphesiz, o ahirette de
salihlerdendir.
ANKEBUT 28
Lut (bağlanan yapışan sarılan) kavmine şöyle dedi,
Şüphesiz siz hayatlarında hiç bir kimsenin yapmadığı
sizden evvelkilerde de olmayan pis bir adeti
edindiniz.
ANKEBUT 29
Siz bazı bilgiler topluyor ve yol kesiyorsunuz ve
inkar (reddiye) meclisleri kuruyorsunuz kesin olarak
öyle mi? O vakit kavminin ona cevabı şundan başkası
olmadı şöyle dediler, eğer sadıklardan oldun ise bize
Allahın azabını getirsene.
ANKEBUT 30
Şöyle dedi, Rabbim bozulmuş bu kavm hususunda bana Ali
ile Yardım et.
ANKEBUT 31
Gönderdiģimiz ibrahime bir müjde ile geldiğinde ona
şöyle dedi, Şüphesiz bu karyenin (yerleşim yerinin)
sakinlerini helak edeceğiz şüphesiz onun sakinleri
zalimlerden oldular.
ANKEBUT 32
Şöyle dedi, şüphesiz Lut oradadır. Şöyle dedi, biz
orada kim vardır biliriz. Onu ve ehlini kurtaracağız,
yalnız onun emrindekiler toz olanlardan olacaktır.
ANKEBUT 33
Gönderdiğimiz Luta geldiğinden Onları kötü gördü ve
onlara kollarını daralttı (yani onlara kollarını sevgi
ile açmadı kucaklayıp sarılmadı). Şöyle dediler korkma
ve üzülme şüphesiz sen ve ehlin yaşayacaksınız ancak
emrindekiler toz olacaklar.
ANKEBUT 34
Şüphesiz bu karyenin sakinlerine Ali ile çökeceğiz
fasık olmayanlarla beraber gökten (üzerlerine)
çullanacagız.
ANKEBUT 35
Biz orada akledecek bir kavim için açıkça bir ayet
bırakmış olduk.
ANKEBUT 36
Kardeşleri Şayiba (dallanıp çoģalmış kardeşleri)
Medyene dönüp o vakit şöyle söyledi, Allaha Kul olun
ve son günü bekleyin ve arzda Bozgunculuk yapan asiler
olmayın.
ANKEBUT 37
O zaman onu yalanladılar o zaman onları bir titreme
tuttu o zaman yurtlarında diz çökmüşler olarak
sabahladılar.
ANKEBUT 38
Ad (düşmanlar) ve semud (dostlar) ve sakinlerden
(yerleşik halktan) size bildirilmiş olanlar ki Şeytan
(içlerindeki kötülük mayası) onlara işlerini süsledi o
vakit yollarına engeller kondu, onlar oysa gören
kişilerdi.
ANKEBUT 39
Karun, Fravun ve haman (antenliler, şebeke- ağ olanlar
ve emrindekiler) ki Musa Onlara bildirilerle geldi. O
vakit arzda (topraklarında) büyüklendiler geçip
gidenlerden (kazananlardan) olmadılar.
ANKEBUT 40
Onların hepsini günahları sebebiyle yakaladık o zaman
onlardan kimisine Aliyi gönderdik taş fırtınasına
kapıldılar, Onlardan kimisi bir bağırtıya tutuldu,
Onlardan kimisini yerin dibine geçirdik, Onlardan
kimisini boğduk ve Allah onlara zulmetmedi, lakin
onlar kendilerine zulmettiler.
ANKEBUT 41
Allahın dunundan dostlar edinenlerin misali Kendisine
ev edinen örümceğe benzer، şüphesiz evin en zayıfı
Örümcek evidir, Bilmiş olsalardı.
ANKEBUT 42
Şüphesiz Allah onun dunundan bir şeye onların
seslenişlerinin olmayacağını (seslerinin karşiliksiz
kalacağinı) bilir ki Onun Hükmü (Hakikiyeti)
kuvvetlidir. (Üstündür).
ANKEBUT 43
Sopa misali ki onu insanlara vuruyoruz (Bu Örnekleri
insanlara vuruyoruz getirip onların yüzüne vuruyoruz)
Onu ilim sahiplerinden başkası akletmez.
ANKEBUT 44
Allah Gökleri ve yeri Hak ile yarattı şüphesiz Bunda
iman edenler için bir ayet vardır.
ANKEBUT 45
Kitaptan sana vahyedilmeyene (söylenti dedikodu
hadisler) uyup, onunla salaha Kıyam mı edeceksin.
Şüphesiz Salah (baglantılar) bu kabul edilmeyen kötü
(uydurma pis) işlerden yasak edilmiştir. Allahın zikri
(verdiģi bilgi) en büyüktür. Allah ne uydurduğunuzu
bilir. (Ondan gelen veri ile amel Yapmadığınızı
bilir).
ANKEBUT 46
Kitap sahipleri ile (kendi zanları ile bir kitap
yazmış ve onu hakikat kabul etmişler) onlardan
güzellikle gelenler hariç tartışmayın, Onlardan zalim
olanlara da şöyle deyin biz, bize ve size gönderilene
iman ettik sizin ve bizim ilahımız birdir biz ona
teslim olduk.
ANKEBUT 47
Öyle ki sana kitabı biz gönderdik o zaman kitap
verdiğimiz kimseler ona iman ederler, ona iman edenler
bizim ayetlerimize reddiye yapmazlar ancak kafirler
yapar.
ANKEBUT 48
Sen ondan önce bir kitaba tabi olmadın ve elinle onu
yazmadın batıl olanlar onu düzenledi (bir sıraya
koydu).
ANKEBUT 49
Kesinlikle o gönle (İlim verilenlerin gönlüne) beyan
edilmiş ayetlerdir. İlim verilenler ayetlerimize
reddiye yapmazlar ancak zalimler yapar.
ANKEBUT 50
Şöyle dediler, Ali hususunda onun rabbinden bir ayet
gönderilmeli değil mi? Şüpheniz olmasın Allah katından
bir ayet vardır ve şüpheniz olmasın ben açıkça
uyardım. (Uyarıcıyım)
ANKEBUT 51
Sana Aliyi vermemiz Kitapta onları Aliye tabi kalmamız
onlara kafi gelmez mi? Şüphesi, bunda iman edenlere
bir rahmet ve bir bilgi (zikir) vardır.
ANKEBUT 52
Sizin ve benim aramda gökler ve yerde ne varsa bilen
şahit Allaha kafidir. O Batıla inananlar ve Allahı
inkar edenler ki onlar kaybedenlerdir (devrilip
giderler)
ANKEBUT 53
Eceli Müsemma olmasa idi sana onların istediği azabı
hemen gönderirdik. Onlara azap gelecektir. Arzu
ettikleri onlara verilecektir. Onlar farkında
değildir.
ANKEBUT 54
Sana azabı hemen göndermemizi istiyorlar şüphesiz
cehennem kafirlere muhit (yaşam yeri) olacaktır.
ANKEBUT 55
Bir gün azap onları ayak altlarından ve üzerlerinden
kaplar (Gökten ve yerden) ve şöyle denilir,
yapmadığınız amellerin zevkine varın.
ANKEBUT 56
Ey iman eden kullarım şüphesiz benim arzım geniştir. O
halde bana kul olun.
ANKEBUT 57
Ölümün zevkine varan her nefis Sonra bana
yönelenlerden olur.
ANKEBUT 58
İman eden ve Salih amel edenler (bize bağlanıp
emrimizle amel edenleri, onları Altında (kenarlarında)
ırmakların gürleyip çağlayarak sürüklendiği bahçelere
kabul ederim. Orada ölümsüzdürler, Amel edenlerin
karşılığı böyledir.
ANKEBUT 59
Sabredenler ve Ali, Rablerini Vekil edinenlerdir.
ANKEBUT 60
Varlıklardan herhangi bir binek (bir yer hayvanı) ve
sizden herhangi birisi Allah ona rızık etmedikçe kendi
rızkını yüklenemez. O işitip bilendir.
ANKEBUT 61
Öyle ki onlara Gökleri ve yeri kim yarattı, Güneşi ve
ayı kim alçaltıp itaat ettirdi diye sual etsen Allah
diyeceklerdir o zaman nasıl parçalanıp dağıtıyorsunuz
(Bu ayet Allaha inanan ama mezheplere ayrılanlara
hitaptır)
ANKEBUT 62
Allah kullarından diledigi kimse için rızkı genişletir
ve ona kader eder (takdir eder) Şüphesiz Allah her
şeyi bilir.
ANKEBUT 63
Öyleki gökten bir su gönderip ölümün ardından yere
onunla kim hayat verir diye sual etsen Allah
diyeceklerdir. Deki Elhamdülillah muhakkak onların
çoğu akletmezler.
ANKEBUT 64
Bu dünya hayatı bir oyun ve bir eğlenceden başka bir
şey değildir şüphesiz canlılar için gerçek eğlence
(uğraş) Ahiret yurdudur. Bilmiş olurlarsa.
ANKEBUT 65
Gemiye çıktıklarında kurtulanlar ona bir borç olarak
(karşılık olarak) Allaha seslenirler. Ancak onlar
karaya çıktıkları zaman ortaklık ederler.
ANKEBUT 66
Kendilerine vermediğiniz ve hoşlarına gitmediği için
küfrederler o zaman bilecekler.
ANKEBUT 67
Düşünmezler mi biz emaneti haram (dokunulmaz) kıldık
ve çevrelerindeki insanları kaçırıp soymalarını da.
Batıla iman edip Allahın nimetine küfür mü ediyorlar.
ANKEBUT 68
Aliye dil uzatan (onu küçümseyen) ve Allahı yalanlayan
yahut kendisine gelen hakikati inkar eden kimseden
daha zalim kim var. Kafirlere cehennemde konaklamak
(misafir edilip ağırlamak) yok mu.
ANKEBUT 69
Bizim için gayret edip çabalayanları yolumuzun
hadileri kılarız. Şüphesiz Allah iyi olanlarla
beraberdir.

You might also like