Professional Documents
Culture Documents
Paul Cezanne
Her kim sanat alanında yaratıcı olmak istiyorsa, Bacon'ın göstermiş olduğu
yolu izlemek zorundadır; Bacon sanatçıyı homo additus naturae (Doğaya ek
lenmiş insan. ç.n.) olarak tanımlamıştır.(4) Doğadan resmet.menin anlamı ise
nesneyi kopya etmek değil, renk izlenimlerini gerçekleştirmektir. Şeylerin
salt resme özgü birer hakikatleri vardır. Ama ne denli zordur doğaya zorla
masız yaklaşmak; yeni doğmuş biri gibi görebilmeyi gerektirir bu.(2) Ben
doğayı kopya etmek istedim, ama onu ne yönden ele alınış olursam olayım
Çeviriye temel alınan yapıt: Dokumenıe zum Versıaendnis der modernen Malerei, Derle
yen Waltcr lless, Rowohlt, llarnburg 1959.
116 Defter
olamadım. Ancak doğanın başka bir şeyle, yani renk olarak renk ile temsil
edilmesi gerektiğini keşfettikten sonradır ki yaptığım işten memnunluk duy
maya başlamıştım. Doğa yeniden üretilmemeli, temsil edilmelidir. Ne yolla?
Biçim veren renk eşdeğerleri aracılığı ile.(3) Her şeyi yeniden vermenin, her
şeyi bir dile çevirmenin (resimde) tek bir yolu vardır: Renk. Rengin biyolojik
olduğunu söylemek istiyorum; yalnızca renktir şeyleri canlı kılan.(2)
{GASQUETnin Nasıl yani, araya girerseniz? sorusu üzerine] Sanatçı duyu iz
lenimleri bakımından yalnızca alıcı bir organ, kaydedici bir aygıttır. Ama iyi
ve çok karmaşık bir aygıt. Duyarlı bir cam levhadır o. Ancak, önceden
yapılmış pek çok banyo sayesinde bu levha duyarlılık durumuna sokul
muştur, incelemeler, meditasyonlar, acılar, sevinçler, yaşamın kendisidir onu
hazırlayan. Ama o [öznel bilinç olarak sanatçı] araya girerse, sefil varlığını
iletim sürecine istençli bir tarzda karıştırırsa, o zaman sadece kendi
önemsizliğini yapıtın içine sokmuş olur, yapıt da değersizleşir böylece.
[GASQUET: O halde, sanatçı dogadan daha önemsiz mi olmaktadır?] Hayır,
bunu söylemiş değilim. Sanat doğaya paralel bir uyumdur. Eğer ressam is-
118 Defter
tençli bir tarzda müdahalede bulunmazsa doğaya paralel olarak yerini almış
olur. Herhalde ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Ressamın tüm istemesi
susmuş olmalıdır. O, kendi içinde önyargıların bütün seslerini susturmak zo
rundadır. Unutmalı, sessizlik yaratmalı, kusursuz bir yankı olmalıdır.
Dışardaki ve buradaki doğa [eliyle alnını gösterir] kalıcı olmak, yaşamak için
birbirinin içine nüfuz etmek zorundadır. Yarı insanca, yarı tanrıca bir
yaşamdır sanatın yaşamı. Benim. içimde payzaj kendini yansıtır, insancıllaşır
ve kendi tasarımına kavuşur. Bense onu tuvalimin üstünde objeleştirir ve sa
bitleştiririm. Geçenlerde KANT'dan söz etmiştiniz bana. Belki saçmalıyorum
ama, ben bu peyzajın öznel bilinciymişim, tuvalim de nesnel bilinciymiş
gibi geliyor bana. Benim tuvalim ve peyzaj, bunların her ikisi de benim
dışımdadır, ama ikincisi karmakarışık (kaotik), süreksiz, belirsiz olup
mantıksal varoluştan, her türlü akıldan yoksundur, birincisi ise sürekli, kate
gorileşmiş ve idelerin kipliğinden pay alan bir şeydir. Biliyorum tabii, bu bir
yorumdur, ben de akademisyen değilim.(1)
Gerçek Rüya
Size şunu söylemek istiyorum: Doğa karşısında onun gizlerinin içine nüfuz
ediyorum, ama gerçekleştinne çok zahmetli oluyor.(5) Doğa kendini bana pek
karmaşık bir tarzda sunduğundan yavaş çalışıyorum. Primitiflerin çizmiş
olduğu ve benim keşfettiğim yol üzerindeyim. (1) Kendi kuşağımdan çok on
larınkine aitim ben.(2)
Notlar:
1. Emile Bemard, Sollvenirs sur Paul Clzanne [Mektuplar ve Söyleşiler], Paris 1912.
2. Joachirn Gasquet, Cezanne [Söyleşiler], Paris 1921.
3. Maurice Denis, Cezanne [Söyleşiler], Paris 1920.
4. A.Vollard, Cezanne [Söyleşiler], Paı1.s 1915.
5. G.Jedlicka, Cezanne, Mektuplar, Zürich 1921.