You are on page 1of 5

SANAT VE ESTETİK

AD=Şükran
SOYAD=Yıldız
Numara=101319007
Dinlediğiniz eseri yorumlayınız.

Eser ilk olarak tüm yaylıların aynı melodiyi çalması ile başlar. Sanki bir olay
olmuştur ve o olayla ilgili düşünceler artık sabittir. Herkes o olayla ilgili aynı görüşe
sahiptir. Herkese aynı soru sorulduğunda sırayla aynı cevabı verirler. Farklı kişilerden
aynı cevabı alırız. Üflemeliler olayın nasıl olduğunu tekrar hatırlatmak ister gibi giriş
yaparlar ve arkalarında destek verenlerle birlikte olayın anlatılmasına başlanması için
öncü olurlar Bir özlem ve pişmanlık hikayesi gibidir müzik sözlerle birleşir ve o
büyülü an başlar. Sözleri müzik ile ahenk içindedir. İlk başta sanki geçmiş zamana
gidermiş gibi bir hissiyat vardır. Hani anılarımızı hatırladığımızda hafif hüzünlü ama
bu hüzünden bile mutlu olduğumuz anlar onun gibi bir hissiyat vermektedir. Şarkıcı
devam eder. Sanki güzel günleri anlattır birden bir mutluluk ama hemen ardından o
mutluluğun doğurduğu pişmanlık vardır. Kendine sinirlenir ve kızmaya başlarlar ama
hala onu hatırlayıp kendine bile kızmayı bırakmaktadır. Sanki dillerde dolanan bir
halk melodisi gibi tek hece ile söylenmeye başlar. Mutludur çünkü onun için paha
biçilmez olan eskiyi hatırlar ve sanki onun yanında ki mutluluğunu hatırlayıp devam
ederken etrafındakiler yine hep bir ağızdan tekrar hatırlatırlar kendine gel dermiş gibi.
Orkestra melodiyi sözlü olmadan tekrarlar sözler olmadığında da aynı hikâye vardır.
Bu melodi onlar için yazılmıştır. Her şey bu melodinin etrafında döner. Kemanlar
haykırırmışçasına üflemeliler de diğer yaylılar eşliğinde lirik bir dilde anlatır sanki
konuşmakta gereksizdir zaten müziğin her şeyi anlattığını kanıtlamak istermiş gibidir.
Hikâye o kadar işlenmiştir ki o ruhu yansıtamamak mümkün değildir. Sonu bütün
orkestranın aynı melodiyi çalması ile biter.
EDVARD MUNCH DANCE ON THE BEACH

Eser ilk olarak bakıldığın da güzel bir manzara resmi olarak yorumlayabiliriz. Sahilde
dans eden kızlar, güzel bir patika, oturan bir köpek, manzarayı süsleyen ağaçlar,
toprak, kum, siya giyinmiş insanlar, kırmızı insan mı değil mi bilinmeyen bir şey,
sanki bir çene ve ağız, dalların arasında olan daha çok siyah giyimli insan kaba taslak
figürler böyle en azından benim görebildiğim. Resmi daha dikkatli incelemeye
geçersek dışavurumculuk akımını benimseyen ressamın kendine has bir fırça tekniği
vardır nesneler olduğundan daha yumuşak ve birbiriyle bağlıymış gibi gösteren bir
teknik. Ressamın diğer eserlerine göz attıysanız bu bariz bir şekilde görülür. Kırmızı
bir ayın yansıması denizde belirgindir. Normal de ayın yansıması düz bir ışık olarak
görünür. Ama bu resimde her dalga için ayrı bir yansıma çizilmiştir. Deniz dalga
dalgadır. Dalgaların buluştuğu sahilde dans eden iki kız görülmektedir bu figürler
Munch’ ın bir başka tablosunda da görülmektedir. Bu iki kızın bulundukları yerde iki
kırmızı nokta görülmektedir dikkatli incelendiğinde bir yüz resmi ortaya çıkar.
İki göz burun ve ağız bariz
bellidir. İki siyah elbiseli figürlerden biri diğerine bakarken diğeri kıza bakmaktadır.
Ağaç dalının arasında da siyahlı figürler bulunmaktadır. Bu iki siyahlı figürün beyaz
elbiseli kızlara söylemek istedikleri bir şey varmış gibi görünüyor. Kırmızılı figür
sanki oturmuş onlara bakıyor kafası dalların arkasında kalmış gibi görünüyor.
Ağaçlar sanki bir örtü gibi resmin o doğallığını korumak istiyor gibi ama ayrı bir
görevi de var resimde ki kafa çerçevesini oluşturmak. Bu çene yapısını Munch bütün
insan suratlarına uyguluyor en azından dışavurumcu tablolarında görüyoruz. Bu
tabloda da kafanın yarısı omuzlar ve dudak görüyoruz. Kafanın üst kısmını
tamamlayan ise yani kafatası çerçevesini oluşturan şey ağaçlar. Kafa köpeğe yönelmiş
duruyor ama köpeğin kafası da biçimsiz ve tam değil.
Munch’ un her tablosu bunun gibi büyüleyici ortamlar izlettiriyor. Munch’ un tarzı
bana benimde benim içimde bu kadar birleşik ve bütün görünse de ayrı ayrı figürlerin
ve her birinin ayrı bir anlam ifade ettiğini hatırlatıyor.

You might also like