You are on page 1of 23

ŞİİR VE ŞİİR DİLİ

Türk Şiir Dili- Söz Sanatları


ŞİİRİN TANIMI
Şiirin tanımı yapılabilir mi?
 «Şiirin tanımı ancak bir başka şiirdir…» Alain
 «Şiir tanımlanabilse ve tarif edilebilseydi, herkes
aynı şiiri yazardı.» Haedens
 «Şiir tanımlamaya çalışmak boşuna bir uğraştır;
tanım akıl işidir, şiir ise akıl dışıdır.» M. Cevdet
Anday
 Şiir ulusal bir sanattır; bir ulusu başka uluslar
gibi düşündürebilirsiniz belki ama başka uluslar
gibi hissettiremezsiniz!» T.S. Eliot
UZLAŞI (ORTAK GÖRÜŞ)

«Şiir, gerek içerik –öz, gerek yapı-biçim, gerekse söze


dönüştürme ve sunuluş açısından özgün,
duygulandırmaya yönelik bir yaratı niteliği taşıyan
sözle oluşan sanattır.»

Prof. Dr. Doğan Aksan


Şiir; bireyin kendisi ile kendisini çevreleyen evren
arasındaki etkileşimin, sözcükler aracılığı ile özgün,
etkili ve estetik olarak sunulmasıdır.
ŞİİRDE SÖYLEYİCİ (ŞİİR KİŞİSİ)
 Şiiri tasarlayıp yazan kişilere şair / ozan denir.
 Şairler, önce şiirlerinde bir söyleyici yani «şiir kişisi»
oluştururlar. Yani şiirde konuşan şiir kişi ile o şiirin şairi
ayni DEĞİLDİR.
Otobiyografi içeriği taşıyan şiirlerde bile şiir kişisi şairin
doğrudan kendisi değil, alt benliği / entelektüel kişiliği
veya gerçekte olmayı istediği kişi vb. olabilir.
ŞİİR KİŞİSİ
CEVİZ AĞACI
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,
Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.


Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.


Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Nâzım HİKMET
 Bu şiirde şiir kişisi kimdir?
ŞİİR KİŞİSİ
BEN ORHAN VELİ
ben orhan veli,
«yazık oldu süleyman efendiye»
mısra-ı meşhurunun mübdii..
duydum ki merak ediyormuşsunuz,
hususi hayatımı,
anlatayım:
evvelâ adamım, yani
sirk hayvanı filân değilim.
burnum var, kulağım var,
pek biçimli olmamakla beraber.
bir evde otururum,
bir işte çalışırım.
….
ne ingiliz kıralı kadar
mütevazıyım,
ne de celâl bayar'ın
sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
ıspanağı çok severim.
puf böreğine hele
biterim.
malda mülkte gözüm yoktur.
vallahi yoktur.
oktay rıfat'la melih cevdet'tir
en yakın arkadaşlarım.
bir de sevgilim vardır pek muteber;
ismini söyleyemem,
edebiyat tarihçisi bulsun.

belki daha bin bir huyum vardır.
amma ne lüzum var hepsini sıralamaya?
onlar da bunlara benzer.
ORHAN VELİ KANIK
Bu şiirde, şiir kişisi ile şair aynı gibi görünse de şiirde konuşan O. Veli, kurgulanmış, tasarlanmış, kendisine izin
verilenleri bu tasarımın içinde konuşan başka bir Orhan Veli’dir.
ŞİİRDE TEMA / ANA DUYGU
 Düz yazılardaki «konu»nun karşılığı şiirde «tema» olarak karşımıza
çıkar.
 Şiirde konuşan kişiye (şiir kişisine), şiir genelinde hakim olan, şiir
kişisine o şiiri söyleten duyguya «ana duygu» denir.

ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ


gözlerin gözlerime değince
felâketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felâketim olurdu ağlardım
…. Attila İLHAN
Bu şiirde şiir kişisine hakim olan duygu / şiirin ana duygusu nedir?
TEMA – ANA DUYGU
 «Üçüncü Şahsın Şiiri» adlı yapıtta
Tema = Aşk
Ana Duygu = Kıskançlık

Çünkü aşk konusunda yazılmış bu şiirde, «aşk» kavramının


türevi olarak şiire hakim olan, baskın duygu şiir kişisinin
hissettiği «kıskançlık» duygusudur.
«Aşk» temalı bir şiirde sevilen kişiden ayrı olmanın
zorluğu, ona kavuşma isteği baskın duygu olarak işlenseydi
ana duygu «özlem» «ayrılık acısı» olarak karşımıza
çıkardı.
ŞİİR İNCELEME
1) İçerik – Öz açısından ele almak

2) Sunuluş (içeriğin sunuluş biçimi) açısından ele


almak
3) Yapı- Biçim Özellikleri açısından ele almak

«Dağlar çiçek açar,


Veysel bin dert açar…»
İçerik (İleti)?
Sunuluş (Dert X çiçek / açmak)?
ŞİİR DİLİNDE «İMGE»
« Duyu ile (hissiyât) ile elde edilen deneyimin dil ile ifade
edilmesidir imge.»
Perrine
«İmgenin görevi bir şey anlatmak değil, o şeyin
görüntüsünü ve etkisini yakalatmaktır.»
Şklovski
«imge içinde bağlantı kurulmuş şeyler arasındaki bağıntılar
ne kadar uzak ve yerindeyse, imge o kadar güçlü ve
çarpıcı olacaktır.»
Reverdy
İMGE
Somut olarak düşünüldüğünde gerçekleşemeyecek olan ve
ancak zihin (anlak) düzleminde görüntü olarak
kavranabilen şiirsel ifadelere «imge» denir.

«Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden» (A. İlhan)


Bu dizede, nesnel olarak gerçekleşemeyecek bir durum
aktarılmaktadır.
Sevgilinin gözleri ile «deniz» ilgisi «gözden şilep sızması»
ifadesi ile verilmiştir.
(şilep = büyük yük gemisi)
Şiirdeki imgeler, şiirin ana duygusuna bağlı olarak
yorumlanır.
İMGE ÖRNEKLERİ
«Biliyorsun;
Ben neredeysem,
Yalnızlığın başkenti orası…»
C. Süreya

«fatih’te yoksul bir gramofon çalıyor


eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında soluksuz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne tutsam, ne yapsam, ne etsem,
ben sana mecburum, sen yoksun…»
A. İlhan
«Hal kâfir zülf kâfir çeşm kâfir el-aman
Ser-be-ser iklim-i hüsnün kafiristan oldu hep»
(Yüzündeki ben kafir, saçın kafir, gözün kafir… Baştan ayağa güzelliğin kafir ülkesi oldu…)

Nedim (18.YY)
Kâfir:
1) Divan şiirinde sevgilinin sıfatlarından biri
2) Gayri müslimlere verilen sıfat
3) Kara/ Siyah
4) Acı çektirmekten hoşlanan

«Gözleri göz değil, gözistan…»


C. Süreya (20.YY)

«Zinhâr eline aine virmen ol kâfirin


Zîrâ görünce kendini büt-perest olur»
Bâki- 16.YY
( Sakın ola o zalim sevgilinin eline bir ayna vermeyin,
Kendi güzelliğini görünce kendine tapmaya başlar / putperest olur!»
İMGE VE ŞİİR DİLİ İLE İLGİLİ
 İmge, sadece o şiire özgü kullanılan ve şiiri okuyan her
kişiyi aynı duyguda birleştiren ancak her kişide farklı
zihin görüntüsü yaratan ifadelerdir.
 Simge; üzerinde uzlaşılan, herkeste aynı çağrışımı yapan
ifadelerdir.
 Bir imge ikinci kez kullanıldığında simge olmaya başlar.
 Şairin amacı sözünü etkili, estetik ve kalıcı söylemektir.
Bu yüzden imge kullanır.
 İlk okunuşta yadırgatıcı gelen imgelere «alışılmamış
bağdaştırma» denir.
 Söz sanatları imgelerin sınıflandırılmasından doğmuştur.
SÖZ SANATLARI
BENZETME (TEŞBİH)
Baskın özelliği ile bilinen bir unsur aracılığı ile bir başka
unsuru anlatmak.
Benzetme Ögeleri:
Benzetilen öge = Aslan
Benzeyen öge = Asker
Benzetme yönü = Cesaret (Aslanın bilinen özelliği)
Benzetme edatı: gibi / kadar / değin vb.
Aslan gibi cesur asker : Tam Benzetme
Aslan gibi asker : Benzetme (Teşbih)
Aslan asker : Güzel Benzetme (Teşbih-i beliğ)
SÖZ SANATLARI:
1) İstiare(Eğretileme)
a) Açık İstiare:
«Sandım ki zühre yıldızı
Şavkı beni yaktı geçti» (İzzetî)
Zühre yıldızı: Benzetilen (verilmiş)
Sevgili : Benzeyen unsur (verilmemiş)
b) Kapalı İstiare:
«Canan, gündüz gelmez
Gece görünür havz üzerinde» (A. Haşim)
Benzetilen: Ay ışığı (verilmemiş)
Canan(Sevgili): Benzeyen unsur (verilmiş)
2) Aslanlar, «Çanakkale geçilmez!» dedi. ( ?)
3) Çanakkale’de Türk askeri adeta kükredi. (?)
TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME)
İNTAK (KONUŞTURMA)

«Mevsimler yas tutup güller ağlasın


Aşkımla inleyen teller ağlasın..» (Y. Gürses)

«Ağaç demiş ki baltaya:


-Sen beni kesemezdin ama
Ne yapayım, sapın benden…
Bak şu ağaçın bilincine sen;
Ölen ben, öldüren benden…»
Ruhi Su
TELMİH (HATIRLATMA)
«Mecnunum, Leyla’mı gördüm
Bir kerece baktı geçti…» (İzzetî)

«O diyor ki bana;
Sen kendi ateşinle kül olursun heeey!
Kerem gibi, yana yana…
Ben diyorum ki ona;
Kül olayım,
Kül olayım,
Kül olayım,
Kerem gibi yana yana…
Ben yanmasam,
Sen yanmasan,
Biz yanmasak,
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa? (N. Hikmet)
HÜSN Ü TA’LİL (GÜZEL BİR SEBEP BULMA)
«Salındı bahçeye girdi
Çiçekler selama durdu
Lale sümbül boynun eğdi
Gül kızardı hicabından…» (Anonim)

Hicab: Utanma / Utanç

«Yoksun diye bahçemde


Çiçekler açmıyor bak
Gel görüp açılsınlar
Koklayıp göğsüne tak…» (S. Pınar)
TECAHÜL-İ ARİFANE (BİLMEZDEN GELME )

«Saçlarıma kar mı yağdı ne var?


Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?»
(C. Sıtkı)

«Âb gûndur günbed-i devvar rengi bilmezem


Ya mûbit olmuş gözümden günbed-i devvare su»
(Fuzûli)
(Gökyüzünün rengi su rengi miydi yoksa benim gözümden
akan yaşlar mı gökyüzüne su rengini verdi bilmiyorum.)
TEVRİYE (BİR SÖZÜ BİRDEN ÇOK ANLAMA
GELECEK ŞEKİLDE KULLANMA)

«Yarin kolunda bir ben olsaydım»

Gül diyorum, ağlıyorsun


Leylak mı desem?
KİNAYE (ÇOK ANLAMLILIK)

Bir ifadenin yakın anlamını vererek uzak anlamını


düşündürmek…

«Bu halının üstünde durulur!»


«Suya versin bağbân gülzârı zahmet çekmesin
Bir gül açmaz yüzün tek verse bin gülzâre su»
(Fuzûli)
1) Bahçıvan gül bahçesini sulayarak zahmet çekmesin…

2) Bahçıvan gül bahçesini sele bıraksın, bahçeyi sel


götürsün…
Nasılsa bin tane gül bahçesine su verse de yüzün kadar
güzel bir gül açılmaz.
LEFN Ü NEŞR (SERME – YAYMA)
Bûy-ı gül taktîr olunmuş nâzın işlenmiş ucu
Biri olmuş hûy birisi dest-mâl olmuş sana

(Nedim)

Bağ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz


Biz neşâtın da gâmın da rûzigârın görmüşüz
(Nâbi)

«Gözümde bir damla yaştın; ne aktın ne de taştın…»


«Güneş gibi doğ ki aydınlansın, çiçeklensin dünya…»
1. Söz simetrisi
2. Sebep sonuç ilişkisi

You might also like