Professional Documents
Culture Documents
Editörler
Ahmet Cüneyt Issı – Mehmet Özger
H E C E YAY I N L A R I
Hece Yayınları: 549
İnceleme
©Hece Yayınları
Birinci Basım
Aralık 2019
Kapak Tasarımı
www.sarakusta.com.tr
Teknik Hazırlık
www.hece.com.tr
ISBN: 978-605-7547-42-2
Baskı
www.dumat.com.tr
e-posta: hece@hece.com.tr
Adem GÜRBÜZ1
GİRİŞ
Şiir, düzyazıyla birlikte edebiyatımızda var olan iki anlatım
yolundan biridir. Edebiyat türleri, yazının icadından önce
nazım yoluyla üretilirdi. İlk sözlü ürünler olan destanlar, şiirler,
hikâyeler hep manzum olarak dilden dile aktarılırdı. Bunda
nazmın kulağa hoş gelmesi, ahenkli olması, akılda tutulması-
nın kolay olması, dinleyenlerde coşku ve heyecan uyandırması
vb. unsurlar etkilidir.
Şiir, sözün beliğ bir şekilde söylenmesi sanatıdır. Aksi
halde sıradan bir cümle hâline gelir. Terry Eagleton’a göre
“Edebi söylem gündelik konuşmayı yadırgatıcı hâle getirir ya
da yabancılaştırır; ama bunu yaparken paradoksal olarak bizi
daha dolu ve daha samimi bir deneyime götürür.”2 Bu bağlamda
şiirsel dil, günlük konuşma dilinin üstünde özel bir dil olarak
kabul edilebilir. Günlük konuşma dilinden çok farklıdır; göze,
kulağa, kalbe hitap eder. Şair, şiir dilini oluştururken vezin,
ahenk, sanatlar vb. birçok unsurdan yararlanır. Bunlardan
biri de “nesne”lerdir. Nesne, “belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi
olan her türlü cansız varlık, şey, obje”3 şeklinde tanımlanabilir.
Nesne, sadece cansız ve hareketsiz bir eşya değildir. Nesne ile
onu üreten, kullanan, ona değer veren/vermeyen kişiler arasın-
da -bilinçli veya bilinçsiz- bir bağ kurulur. “Nesne ve varlığa
1
Bingöl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Yeni
Türk Edebiyatı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, e-mail: ademgurbuz@bingol.edu.tr
2
Terry Eagleton, Edebiyat Kuramı (Çev. Tuncay Birkan), İstanbul, Ayrıntı
Yayınları, 2014, s. 18.
3
Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları, 2011, s. 1766.
165
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
4
Veysel Şahin, “Yahya Kemal’in Şiirlerinin Simge Kurgusu ve Görüntü Düzeyleri”,
Journal of Turkish Language and Literature, 2 (4), 2016, s. 108.
5
Aslı Uçar, “Teselliyi Eşyada Aramak: Türkçe Romanda Nesneler”, Bilkent Üniver-
sitesi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 2012, s. 12-13.
166
Şiir Kuran Nesneler
167
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
9
Sedat Umran, “Şiir ve Sanat Görüşüm”, Hece Dergisi-Türk Şiiri Özel Sayısı,
53/54/55, Ankara, 2001, s. 468.
10
Sedat Umran, Şiirde Metafizik Gerçek, İstanbul, İz Yayıncılık, 2004, s. 11.
11
Sedat Umran, age., s. 27, 251.
12
İkbal Kaynar, Şiire Adanmış Bir Ömür Sedat Umran, İstanbul, Kartal Belediyesi
Kültür Yayınları, 2008, s. 375, 410.
168
Şiir Kuran Nesneler
13
Sedat Umran, “Şiir ve Sanat Görüşüm”, Hece Dergisi-Türk Şiiri Özel Sayısı,
53/54/55, s. 468.
14
Age., s. 468.
15
Sedat Umran, Şiirde Metafizik Gerçek, s. 48, 294, 318.
16
Sedat Umran, “Şiir ve Sanat Görüşüm”, s. 468.
17
Sedat Umran, Şiirde Metafizik Gerçek, s. 15.
169
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
18
İkbal Kaynar, Şiire Adanmış Bir Ömür Sedat Umran, s. 169, 170, 205, 210, 212,
220, 223, 312, 334.
19
Age, s. 389.
170
Şiir Kuran Nesneler
20
Sedat Umran, Şiirde Metafizik Gerçek, s. 77.
21
İkbal Kaynar, Şiire Adanmış Bir Ömür Sedat Umran, s. 300, 365, 408.
22
Sedat Umran, Şiirde Metafizik Gerçek, s. 276.
171
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
23
Sedat Umran, Şiirde Metafizik Gerçek, s. 249.
24
İkbal Kaynar, Şiire Adanmış Bir Ömür Sedat Umran, s. 410.
172
Şiir Kuran Nesneler
SOBA
“Borular sobanın uzun kolları
Loşlukta boş yere aranıyorlar;
Açılmış kollar ki saramıyorlar
Ne bir akrabayı, ne de bir yârı…
173
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
174
Şiir Kuran Nesneler
175
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
Siz eşyaya can vermek gibi en sihirli yaratıcılığın sırlarını elde etmiş
bir sanatkâr, şimdiden yolunu bulmuş bir şair durumundasınız. Bir
anda akşamın kızıl renginden dönerek ışığı sönmüş bir sobada bir
ruh bulunduğunu keşfederek sobanın etrafını saran dostların dağıl-
malarıyla, buz tutmuş cesediyle baş başa kalışı artık sizin sanatınıza
has güzel ve orijinal buluşlardır. Bu kuvvetli ve güzel şiirleri onlara
daha çok yakışacak olan bir musiki içinde görmek istiyoruz. 29
DERT ORTAĞI
“Bulmak umuduyla bir tek kırışık
Baktım yüzlerine genç aynaların
Yılların kahrına onlar alışık
Ve genç kalacaklar hep böyle yarın
29
İkbal Kaynar, Şiire Adanmış Bir Ömür Sedat Umran, s. 25.
176
Şiir Kuran Nesneler
177
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
178
Şiir Kuran Nesneler
32
Cahit Sıtkı Tarancı, Otuz Beş Yaş: Bütün Şiirleri, İstanbul, Can Yayınları, 2009, s. 202.
179
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
33
Sedat Umran, Akşamın Kaması – Toplu Şiirleri 2, s. 23.
34
Konuyla ilgili bkz. Gülay Durmaz, “Pergelin Bir Ayağı Şair, Diğer Ayağı Hayal
Dünyası: Divan Şiirinde Pergel”, Turkish Studies, 8 (9), 2013, s. 1251-1270.
180
Şiir Kuran Nesneler
sıradan bir pergel değil “bir sevgi pergeli”dir. Şair, şiirine baş-
larken cansız bir eşya olan pergele canlılara ait bir fonksiyon
yükler: Sevgi. Daha sonra bilinçli bir seçimle kullandığı “per-
gel” nesnesi ile bu sevgi arasında paralellikler kurar. Nesnenin
gerçek işlevi ile nesneye yüklediği işlevleri sıralar.
Şair, pergeli bir sevgi nesnesine benzetir. Pergelin kapalı
olan daracık ağzı, sevgiliyi görünce açılır ve sevgilinin etra-
fında dönmeye başlar. Bu durum, âşık açısından istem dışı
bir durumdur, adeta bir reflekstir. Âşık, sevgili etrafında
daireler çizdikçe dinginliğe, huzura ve mutluluğa kavuşur.
Âşığın çizdiği hiçbir daire boşa gitmez. Çizilen bu daireler,
iki sevgiliyi fiziksel olarak birbirine yakınlaştıramasa da âşığı
tatmin eder; çünkü sevgili için yapılan her hareket ve katlanı-
lan her sıkıntı âşığı mutlu kılar.
İkinci dörtlük, şairin kendisine ve kalbine yönelmesiyle
başlar. Pergel metaforunu kullanmaya devam eden şair, per-
gelin beyaz bir sayfaya her gün daireler çizdiği gibi kendisinin
de yüreğinde daireler çizdiğini belirtir. Şair, içindeki aşkı
her gün büyütmekte ve tazelemektedir. Bir gün olsun aşkını
sayıklamaktan, ilan etmekten, yüreğinde daireler çizmekten
vazgeçmemiştir. Şair, aşkının kutsallığını ve yüceliğini yine bir
nesneden yararlanmak suretiyle ifade eder: Ak sayfa. Yüreğini
bembeyaz, üzerinde hiçbir işaretleme veya lekenin bulunma-
dığı ak bir sayfaya benzeten şair; bu ak sayfayı sevgili uğruna
çizilen dairelerle doldurur. Çizilen dairelerin bir başka özelliği
ise iç içe olmalarıdır. Böylece âşık, yüreğini sevgiliyle ve sevgili
uğruna harcanan çabalarla doldurur.
Şiirin son iki mısrasında pergelin geometrik işlevi ile âşık
ve sevgilisi arasındaki ilişkiye yer verilir. Daha önce değindi-
ğimiz gibi pergelin biri sabit, diğeri ise daireler çizen iki ayağı
bulunmaktadır. Şair, daha önce başka şairlerin de yaptığı gibi
(ör. Ömer Hayyam) sevgiliyi pergelin sabit duran ayağına, ken-
disini ise onun etrafında daireler çizen ayağına benzetir. Şair,
181
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
182
Şiir Kuran Nesneler
UÇURTMA
“Çözelim içimizin makarasını
Salalım gökyüzüne sevincimizi
Şenlendirelim gökle yer arasını
Donatalım renkli uçurtmalarla dizi dizi
35
Sedat Umran, Akşamın Kaması – Toplu Şiirleri 2, s. 37.
183
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
184
Şiir Kuran Nesneler
MANKEN
“ Yaşamak isterdim bir manken gibi
Duyup anlamadan ve düşünmeden
Tığ gibi bir vücûd, dimdik bir beden
Şişirmek göğsümü bir manken gibi…
36
Sedat Umran, Meşaleler, s. 41.
185
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
186
Şiir Kuran Nesneler
37
Hasan Akay, “Şiir Dili ve Türk Şiir Dilinde Leke”, İlmî Araştırmalar: Dil,
Edebiyat, Tarih İncelemeleri, 3, 1996, s. 14.
187
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
KRİSTAL SÜRAHİ
“Masa, sandalye, dolap hem yalan, hem de sahi
Suyunda intiharlar taşıyan şu sürahi
Benden daha zengindir, bilmese de vallahi
Dolmakla boşalmanın mutluluğundan gayrı
38
Sedat Umran, Altın Eşik (1994-1998), İstanbul, İz Yayıncılık, 1999, s. 32.
39
Senem Gezeroğlu, “Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Her Şey Yerli Yerinde’ Adlı Şi-
irini Özdeşleyimci Kurama Göre Okuma Denemesi”, SÖYLEM Filoloji Dergisi,
2(2), 2017, s. 268.
188
Şiir Kuran Nesneler
189
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
ondan eser kalmaz. Şair de tıpkı bir sürahi gibi paramparça edilir
ve şairin içinde taşıdıkları (arzu, emel, hayal vb.) yok olup gider.
Üçüncü dörtlükte sürahinin işlevlerine geri dönülür. İlk
dörtlükte sürahinin boşalttığı suyu intihar eylemine benzeten
şair, bu kez sürahinin eylemini yıllar boyunca alışılmış olan
müthiş bir gösteriye benzetir. Sürahinin bildiği tek eylem,
dolmak ve boşalmaktır. Bu konuda uzmanlaşmıştır ve yıllarca
bu işi yapmayı sürdürmüştür. Şair, bu kez sürahi yerine
sürahinin içindeki sıvıya seslenir, ondan korkaklığı bırakmasını
ve boşalmak yerine sürahinin içinde kalmasını ister. Çünkü
böylece sevinci yansıtan saf kristal, onu içerisine hapsedecek ve
mutlu kılacaktır. Bu durum şair açısından; korkularla yüzleşme
ve sevgiliyle bütünleşme olarak değerlendirilebilir.
Masa, sandalye, dolap, kristal sürahi ve çekiç nesne-
lerinden yararlanılan şiirin temel nesnesi kristal sürahidir.
Şair, sürahinin fiziksel özelliklerinden (şeffaf ve cam olması)
ve işlevlerinden yararlanarak kendi ruhunu ortaya koymaya
çalışır. Sürahiyi kişileştirir, onunla bütünleşir ve kendisi ile
sürahi arasında paralellikler kurar. Sürahi nesnesinden hareket
ederek kendi içini, gizini, ruhunu dışa aktarır.
190
Şiir Kuran Nesneler
“Gönderilmemiş Mektuplarım
Ben gönderemediğim mektuplarımda varım
Onlarda bir bütünüm, yazdıklarımda yarım
Eksik olan nedir ki, bir pul mu, yoksa zarf mı?
Beni ele verecek, bir hece, ya da harf mi?..”40
40
Sedat Umran, Altın Eşik (1994-1998), s. 44.
191
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
41
Sedat Umran, terzilikle ilgili imgelerden bolca yararlanan bir şairdir. Konuyla ilgi-
192
Şiir Kuran Nesneler
193
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
194
Şiir Kuran Nesneler
SONUÇ
Çağdaş şairlerimizden biri olan Sedat Umran, şiirlerini kurar-
ken eşyadan önemli oranda faydalanan bir şairdir. Şiirlerinde
envai çeşit nesneye yer verir, birçok şiirine ad olarak nesne adla-
rı seçer. Bu yüzden eleştirmenlerce “nesne şairi” olarak adlan-
dırılır. Şairin şiirlerindeki nesne yoğunluğunu ve çeşitliliğini
görmek adına bazı şiir isimlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Mıknatıs, termos, daktilo makinasının yakınması, tebeşir,
paspas, mum, mankenlerin yalnızlığı, makas, astar, kara gemi,
soba, soba boruları, meşaleler, zamk, vinç, leke, merdiven, ayna,
toz, sakız, düğme, kara ışıldak, düğmenin ölümü, sünger, fer-
muar, kepek, kıl, pergel, mangal, balya, cezve, pergelin iki ayağı,
balgam, mandal, uçurtma, boş tabut, trafik ışıkları, diş, terazi,
yumak, makara, duvardaki saksı, masa, bıçak…
Akla gelebilecek her türlü nesneyi şiirinde kullanan
Sedat Umran, nesneleri basit birer eşya veya obje olarak
kabul etmez. Onları canlı bir varlık gibi görür ve nesnelere
kişilik kazandırır. Nesnenin bilinen ve bilinmeyen yönlerinden
hareketle insanlığa ait evrensel mesajlar türetir. Örneğin bir
soba nesnesinin etrafındaki kalabalık, sobanın sönmesiyle
dağılır. Bu teşbihten yola çıkan şair, insanoğlunun da canlılı-
ğını yitirdikten sonra kimsesiz kalacağına işaret eder, ölümden
sonra insanın bir mezara terk edileceğine işaret eder ve evren-
sel bazı mesajlar verir.
Umran, eşyanın ruhuna inanan bir şairdir, eşyayla empati
kurar ve onu anlamaya çalışır. Bu bağlamda şiirlerinde eşyayla
bütünleşir ve eşyayı konuşturur. Bu bütünleşme veya eşyayla
aynileşme, basit bir duygudaşlık olarak algılanmamalıdır. Şair,
195
Bilgin Güngör-Tuncay Bolat
KAYNAKÇA
Akay, Hasan (1996). “Şiir Dili ve Türk Şiir Dilinde Leke”, İlmî Araştırmalar:
Dil, Edebiyat, Tarih İncelemeleri, 3, s. 7-18.
Akay, Hasan (2006). Şiir Alâmetleri, İstanbul, 3F Yayınevi.
Can, Adem (2010). “Necip Fazıl’da ‘Ayna’ İmgesi”, Atatürk Üniversitesi İla-
hiyat Fakültesi Dergisi, 34, s. 167-185.
Durmaz, Gülay (2013). “Pergelin Bir Ayağı Şair, Diğer Ayağı Hayal Dünya-
sı: Divan Şiirinde Pergel”, Turkish Studies, 8 (9), s. 1251-1270.
Eagleton, Terry (2014). Edebiyat Kuramı (Çev. Tuncay Birkan), İstanbul,
Ayrıntı Yayınları.
Gezeroğlu, Senem (2017). “Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Her Şey Yerli
196
Şiir Kuran Nesneler
197