You are on page 1of 463

..

TURKÇE
(DİL ve ANLATIM)

EL KiTABi

Feyzullah ÇELİKBAĞ Mehmet SAYLAN

www.limityayinlari.com
Sınavlara Hazırlık Serisi

Türkçe

El Kitabı

ISBN: 978-605-4385-14-0

Copyright Lmt Limit Yayınları

Bu kitabın tüm hakları Lmt Limit Yayınları 'na aittir. Kitabın tamamının ya da bir kıs
mının elektronik,mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemiyle çoğaltılması
yayınlanması, depolanması yasaktır.

Lmt Limit Yayınları Tescilli markadır.

Basım Yeri:

Ertem Matbaası

Adres: Nasuh Akar Mahallesi 25. Sokak No:19 Balgat / ANKARA

Tel : O 312 284 18 14

Faks: o 312 284 31 66

Dizgi
Lmt Limit Yayınları Dizgi Ekibi

Suzan ÜÇPINAR

Kapak Tasarım

Sinem ERSAN

2
SUNUŞ

Sevgili öğrenciler,

Elinizdeki kitap Lmt Limit Yayınları 'nın " Sınavlara Hazırlık Kitapları " zinciri-

nin önemli bir halkasını oluşturmaktadır. Lmt Limit Yayınları olarak sizlere nitelikli bir

Türkçe el kitabı sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Elinizdeki kitap mesleğinde uzman, uzun yıllar öğretmenlikte tecrübe sahibi

bir zümrenin oluşturduğu bir kaynaktır.

Bilindiği gibi Türkçe testi sınavlarda önemli bir yer tutmaktadır. Sınavlardaki

Türkçe soruları öğrenciler için ciddi bir önem taşımaktadır. Bu sebepten yazarlarımız bu

eseri oluştururken anlatılan konuların sınav mantığına yakın olmasına özen göstermiştir.

Kitabın hazırlanmasında büyük bir gayret sarf eden yazarlarımız Feyzullah

ÇELİKBAĞ ve Mehmet SAYLAN'a teşekkür ediyoruz

Kitabın siz değerli öğrencilerimize faydalı olacağına inanıyor, çalışmalarınızda


başarılar diliyoruz.

LMT LİMİT YAYINLARI

3
İÇİNDEKİLER
KONU SAYFANO

1. BÖLÜM

İLETİŞİM , DİL ve KÜLTÜR ............................................................................ 7-19


DİL GRUPLAR! ve TÜRKÇE ' NİN TARİHİ GELİŞİMİ .................................. 20 -42
SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİKLERİ ............................................................ 43 - 50
SÖZCÜKTE ANLAM İLİŞKİLERİ ................................................................. 51 - 60
SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLARI ................................................................. 61 - 74
SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-ATASÖZÜ-DEYİM-ÖZDEYİŞ) ........................ 75-90
CÜMLEDE ANLAM İLİŞKİLERİ ................................................................... 91 - 93
ANLATIM ÖZELLİKLERİ ................................................ .............................. 94- 95
KAVRAMLAR .............................................................................................. 96 -104
CÜMLEDE ANLAM ÖZELLİĞİ ........................................................................... 105
PARAGRAFTA ANLAM ........................................................................... 113-133
ANLA TiM BİÇİMLERİ/ DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARl ................ 135-140
ANLATIM TÜRLERİ ..................................................................................141 -149

il. BÖLÜM

İSİMLER (ADLAR) ................................................................................... 154-162


TAMLAMALAR ....................................................................................... 163 -174
SIFATLAR (ÖN ADLAR) ........................................................................ 175 -188
ZARFLAR (BELİRTEÇLER) .................................................................. 189 - 197
ZAMİRLER (ADILLAR) .......................................................................... 199-210
EDAT - BAĞLAÇ - ÜNLEM ................................................................... 211-232
EYLEMDE KİP· ANLAM ......................................................................... 233-244
EK EYLEM .............................................................................................. 245 - 252
FİİLİMSİLER (EYLEMSİLER) ................................................................. 253 - 262
SÖZ GRUPLAR! ...................................................................................... 263 - 266
KÖK BİLGİSİ ........................................................................................... 267 - 268
EKLER .................................................................................................... 269 - 285
SÖZCÜĞÜN YAPISI ................................................................................ 287 - 299
CÜMLENİN ÖGELERİ ............................................................................. 301 - 316
FİİLDE ÇATI ............................................................................................ 317 - 327
CÜMLE TÜRLERİ ..................................................................................... 329 - 348

111. BÖLÜM

SES BİLGİSİ ............................................................................................ 362 - 377


YAZIM KURALLAR! ................................................................................ 379-405
NOKTALAMA İŞARETLERİ ................................................................... 407 - 422
ANLATIM BOZUKLUKLAR! .................................................................... 423- 471
KAYNAKÇA ....................................................................................................... 472

4
1. BÖLÜM
r

İLETİŞİM , DİL ve KÜLTÜR

DİL GRUPLAR! ve TÜRKÇE'NİN TARİHİ GELİŞİMİ


SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİĞİ
SÖZCÜKTE ANLAM İLİŞKİLERİ

SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLAR!

SÖZ ÖBEKLERİ (DEYİM-ATASÖZÜ-İKİLEME-ÖZDEYİŞ)

CÜMLEDE ANLAM İLİŞKİLERİ

ANLATIM ÖZELLİKLERİ

KAVRAMLAR

CÜMLEDE ANLAM ÖZELLİĞİ

PARAGRAFTA ANLAM

ANLATIM BİÇİMLERİ

DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI

ANLATIM TÜRLERİ

5
6
C,___________1_._iL_E_T_iş_iM__________)
İnsanın duygu, düşünce , amaç, deneyim , istek ve bilgilerini her türlü yolla
başkalarına bildirmesine iletişim denir. İletişim sözlü de yazılı da olabilir. İletişim
her çağda aynı biçimde gerçekleşmemiştir; her geçen gün yeni iletişim yolları bu-
lunmaktadır, bazı iletişim araçları işlevini yitirmektedir. Her iletişimde çeşitli ögeler
vardır.

İletişimin ögeleri şunlardır:

1. Gönderici (Verici-Kaynak): Bilgiyi aktaran kaynak ve iletiyi ifade eden kişidir.


Kendisini "ben" ya da "biz" zamirleriyle gösterilir. Sözlü anlatımda konuşan
(söz söyleyen) / yazılı anlatımda ise metnin yazarıdır.
2. Gönderilen (Alıcı): İletinin sunulduğu, göndericinin gönderdiği iletiyi alıp kodu
çözen kişidir. "Sen" veya "siz" olarak ifade edilir. Sözlü anlatımda dinleyen,
yazılı anlatımda ise metnin okurudur.

3. İleti (Mesaj): Göndericinin alıcıya göstergelerden yararlanarak kodlayıp ilettiği


ve aktardığı bildiri , metindir. Göndericinin alıcıya ilettiği bilgi, duygu ve dü-
şüncedir.

4. Kanal (Araç): Metnin, iletinin kullanıldığı somut araçtır. Sözlü iletişimde kanal ,
ses dalgalarıdır. Yazılı anlatımda üzerine yazı yazılmış her türlü nesne,
kanaldır. CD , televizyon , kitap, telefon , fax gibi unsurlar iletişimde kaynaktır.

5. Bağlam (Ortam): İletişimin gerçekleştiği yer, mekan. İletişimde görev alan


ögelerin (gönderici, alıcı, ileti, kod, gönderge) birlikte meydana getirdikleri
ortama verilen addır. İletişimdeki ögelerden birinde meydana gelen değişiklik
bağlamın değişmesine yol açar. Bir sözcüğün cümle, bir cümlenin paragraf,
bir paragrafın metin içindeki yerini çevreleyen , ondan önce ya da sonra gelen,
söz konusu sözcük , cümle ya da paragrafın anlamını , değerini belirleyen
ögeler bütünüdür. Bir sözcüğün cümle içindeki konumu da denir. Bir sözcük
ancak diğer göstergelerle birlikte belirli bir kavramı yansıtır; böylece oluşan
bütüne "bağlam" denir. Tahtada "gül" sözcüğünün yazılı olduğunu varsayalım.
Bu sözcük acaba gülmek anlamında mı yoksa çiçek anlamında mı anlayamayız.
Ancak yanında başka sözcükler olursa bunu anlayabiliriz. Sözcüğün hangi
anlamda kullanıldığını bağlamdan anlayabiliriz.
6. Dönüt (Geribildirim): Alıcının iletiyi algıladıktan sonra gösterdiği tepki veya
davranışı, verdiğigeri bildirimi ya da iletiye verdiği cevabı ifade eder.
7. Kod (Şifre): Dil. İletinin üretildiği şifreleme sistemidir. İletinin üretildiği dildir.
Toplumsal anlaşmaya dayalı simge , belirtke ya da göstergelerden oluşur.
8. Gönderge: Kavram. Bir göstergenin gerçek dünyadaki karşılığıdır. Gönderge;
kendisinden söz edilen , hakkında konuşulan nesne, olay, durum ya da kişiye
verilen addır. Söz gelimi, "limon" sözcüğü bir gösterge, limonun kendisi ise bir
göndergedir.

7
ILETIŞ.Oıil ŞEI.IASI 1

Gönderici
----- ➔
lir.ti
....._____, ı..._K_.,_...,
_ı_..ı ➔ ---
A_ı ,_
ı:_
, _ ..

oonut
( İ IIM' I Bild ir im)

jLETjSiM $EIIA$1 2
BA Ğl..AlM <(Gömferge) [Ci Mdeıge İ şt'e ~i )

İ LETİ
GÖNIJEl'IİCİ- (Yaı. saL,C::ô.1 Eıl~a ı İş .:,,) - ALiCi
(An ll'ı1l m ieıwı ı (ÇPQn ieıwı ı

KA NAL
{iliş ki 1$1ıô,,;l

1
1{0 0
◄Ü sH.lıl İı;ılEı'ı'l]

GÖSTERGE
Kendisi dışında bir şey gösteren her türlü nesne, varlık, biçim ya da olguya:
özel olarak dilsel bir gösterenle bir gösterilenin birleşmesinden doğan birimdir.
Dilsel bir kavramla o kavramın yerini tutan ses imgesinden oluşan bir işarettir
gösterge. İnsanların topluluk içinde birbiriyle anlaşmak için oluşturdukları diller,
trafik işaretleri, jest ve mimikler, televizyondaki işaretler, resim ve fotoğraflar, hari-
talar birer gösterge örneğidir.
Dil denen iletişim kodu , göstergelere dayanır. Göstergeler dilsel ve dilsel ol-
mayanlar olmak üzere ikiye ayrılır. Örneğin, "Dur!" sözcüğü bir dilsel gösterge
olduğu halde trafik lambalarında aynı anlamı üstlenen "kırmızı ışık" dilsel olmayan
bir göstergedir. Yine "yüzük" sözcüğü bir dilsel gösterge olmasına karşın par-
mağımızda taşıdığımız "yüzük" ise bulunduğu elin parmağına göre "nişanlı " ya da
"evli" olduğumuzu belirtmesi açısından dilsel olmayan bir göstergedir.
Gösterge iki bölümden oluşur: gösteren (var olanın ses imgesi: /k.a.p.ı/) , gös-
terilen (varolanın içeriği , anlamı). Göstergenin dış dünyadaki varlığına gön-
derge denir. Sözgelimi "kapı " dediğimiz varlığın kendisi.
a. Dil Göstergesi
Sözlü ya da yazılı anlatımdaki her türlü sözcük dil göstergesidir. Dil göstergelerinin
özellikleri şunlardır:
♦ Dil göstergeleri nedensizdir. Sözcükler ile işaret ettikleri kavramlar arasında
doğrudan bir ilişki yoktur. Örneğin "kardeş" sözcüğünün , göstereni olan "k-a-r-d-
e-ş" ses dizilişiyle hiçbir ilgisi yoktur. Eğer gösterileniyle, demir sözcüğü arasında
bir bağ olsaydı İngilizce iron, Farsça a:hen , Rusça jelezo sözcükleri arasında bir
bağ , bir benzerlik bulunurdu. Demir sözcüğü ile işaret ettiği maden arasında her-
hangi bir ilişki yoktur.

·s· Dillerin bir bölümünü oluşturan yansıma sözcüklerle sözcüklerin gös-


!erdikleri arasında nedensel bir bağ vardır. Çatır çatır, patlamak, hapşır­
mak vb. sözcükler, doğa seslerinin taklit edilmesiyle oluşturulmuştur.
Not Ancak, bu tür örnekler genel kuralı yansıtmaz.

. Gösterenler kök halindeyken nedensizdir, ama onlara getirilen yapım


ekleri nedenlidir. Buna göre yapım eki almış sözcüklerde gösteren ile

B gösterilen arasında nedensellik ilişkisi vardır: ekmek-çi , kalem-lik, yol-


cu ...

♦ Dil göstergeleri uzlaş maya dayalıdır. Bilinmeyen bir zamanda insanlar bir
araya gelerek dil göstergelerini oluşturmuştur. Toplumdaki kişiler göstergelerin
varlığı ve anlam değeri üzerine anlaşmıştır.

♦ Dil göstergeleri çizgiseldir. Dildeki sözcüklerin belli kurallara ve düzene göre


dizilmesidir. Dildeki bütün sözcükler birer göstergedir ve sözcük durumundaki
göstergeler belli ses imgelerinden meydana gelir:
"ağaç" göstergesi > a-ğ-a-ç , "kitap" göstergesi > k-i-t-a-p seslerinden meydana
gelmiştir. "Ağaç" sözcüğünü "ğaça", "kitap" sözcüğünü "iktap" biçimine ge-
tirdiğimizde zihnimizde herhangi bir imge meydana gelmez. Yani dildeki sözcük-
lerin harflerinin yerini değiştirmek mümkün değildir. Dil göstergelerinin çizgiselliği
işte budur.

Edebi metnin incelenmesinde yazarın kullandığı dil ve anlatım aynı zamanda dilin
çizgisel özelliği ile ilgilidir; çünkü metnin mecaz, gerçek ve kinayeli anlama gelip
gelmemesi ve ona göre yorum değiştirmesi , dilin çizgisel özelliği ile ilgilidir.

b. Dil Dışı Göstergeler


1. Belirti
Doğal göstergedir. Yorumu yapılmadığı zaman anlam ifade etmez, istem dışı
gerçekleşen göstergelerdir. İletişim kurma amacı yoktur. Gösteren ile gösterilen
arasında doğal bir neden-sonuç ilişkisi vardır.
Örnekler
Gök gürültüsü yağmurun yağacağını gösterir. ("Gök gürültüsü" sebep, "yağ­
murun yağması " sonuçtur.)

Hava sıcaklığının sıfırın altında olması kar yağabileceğini gösterir. ( "Havası­


caklığının sıfırın altında olması "sebep , "kar yağması " sonuçtur.)
Ateşimizin 38 derece olması hasta olduğumuzu gösterir. ("Ateşin 38 derece
olması " sebep, "hasta olmak" sonuçtur.)

Gösteren Gösterilen

Güneşin batması Akşam

Çiçeklerin açması İlkbahar

Gökyüzündeki kara bulutlar Yağmur

Güneşin doğması Sabah

2. Belirtke
İnsanların iletişim kurmak için ürettiği yapay göstergelerdir. Belirtkeler bilgi verme ,
iletişim kurma, ileti aktarma amaçlıdır. Gösteren ile gösterilen arasında anlaşmaya
dayalı , yapay bir ilişki vardır. Karayolu , demiryolu, tehlike ve alarm işaretleri bu tür-
dendir.
Örnekler
Dershanede ders sonunda zil çalması dersin bittiğinin göstergesidir. Zil
(gösteren) , dersten çıkma (gösterilen) ...
Kırmızı ışığın yanması arabanın durması gerektiğinin göstergesidir.

Televizyondaki +13 işareti, 13 yaşın altındakilerin o programı izlememesinin


göstergesidir.

3. Görsel Gösterge (İkon)


Göstereni ile gösterileni arasında benzerlik ilişkisi olan göstergedir. Şekil , resim ,
fotoğraf, çizim gibi görsel göstergeler bu gruba girer. Bir fotoğraf yerini aldığı
kişinin kendisi değildir, onun yerini alan bir göstergedir; bir gerçekliği doğrudan
aktaran görsel ögedir.
Örnekler
Leonardo Da Vinci'nin "Mona Lisa" tablosu bir ikondur.
Türkiye haritası bir ikondur.

-~
Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafı bir ikondur.

.
4. Simge

Benzerlik ve yakınlık ilişkisi içinde soyut bir gösterilene göndermede bulunan


görsel biçimdir. Uzlaşmaya bağlı olarak kavramların yerini tutan göstergelerdir.

Bir kişi , bir zeytin dalı veya kanlı mızrak resmi çizmişse somut bir gerçekliği kağıda
aktarmış olur, böylece "görsel gösterge" oluşturmuş olur. Aynı resim bir siyasi par-
tinin ambleminde yer alırsa zeytin dalı "barışı " , kanlı mızrak "savaş" ı temsil eder,
böylece "simge" oluşturmuş olur. Yani bir göstergenin simge mi ikon mu olduğu
" bağlam "a bağlı olarak değişir.

Örnekler

Aslan , Galatasaray' ın; kartal , Beşiktaş ' ın ; timsah , Bursaspor'un; kanarya ,


Fenerbahçe'nin simgesidir.

Kanlı bir mızrak "savaş" ın , zeytin dalı taşıyan bir güvercin "barış" ın simgesidir.

Cahil Sıtkı ' nın "Otuz Beş Yaş" şiirindeki ayvanın sararması , narın kızarması
"ölümün yaklaştığı "nın simgesidir.

Göstergeleri ayrıca "doğal göstergeler'' ve "sosyal göstergeler'' olarak


da ayırabiliriz:
a) Doğal Göstergeler: Belli bir amacı olmayan ve kendiliğinden ortaya
çıkan göstergelere verilen addır. Kar yağması "kış" ın , güneşin batması
"gün"ün bittiğinin göstergesidir.

·s· b) Sosyal Göstergeler: Belli bir amacı olan ve sonradan ortaya çıkan
göstergelere verilen addır. Mesaj içeren göstergelerdir. Televizyon
izleme konusunda kullanılan işaretler (+13, +18) , trafik işaretleri birer
Not sosyal göstergedir.

( 2.DiL )
-------------
Dille ilgili bazı tanımlar şunlardır:

" Düşünce , duygu ve isteklerin , bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak
olan ögeler ve kurallardan yararlanılarak başkalarına aktarılmasını sağlayan , çok
yönlü , çok gelişmiş bir dizgedir." (Prof. Dr. Doğan AKSAN)

"Dil , insanların meramlarını anlatmak için kullandıkları bir sesli işaretler sis-
temidir." (Tahsin Banguoğlu)

"Bir dil , insan deneyiminin , topluluktan topluluğa değişen biçimlerde, anlamsal bir
içerikle sessel bir anlatım kapsayan birimlere, başka bir deyişle anlam birimlere
ayrıştırılmasını sağlayan bir bildirişim aracıdır." (A. Martine!)

"Dil , düşünceleri anlatmaya yarayan bir imler dizgesidir." (Tahir Nejat Gencan)

11
Dilin özellikleri şunlardır:

► Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir iletişim aracıdır. Dil , in-
sanlar arasında iletişimi ve haberleşmeyi sağlar.

► Dil , temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli anlaşmalar sistemidir.


► Kendine özgü kuralları vardır. Dilin kuralları , dilin hayatını ve gidişini düzen-
ler, ona yön verir. Ancak bunlar katı ve değişmez kurallar değildir.

Toplum hayatındaki değişim ve gelişmeler dil kurallarına az çok yansır.


► Dil , sahip olduğu kurallar ve yasalar bütünü içinde canlılığını sürdüren bir var-
lıktır.Dilin canlılığından şunlar anlaşılmalıdır:
1) Dilin belli bir evresinde değişik lehçeler, bu lehçeler arasındaki farklılıkların
arımasıyla yeni diller doğabilir.

2) Dilin yapısında önemli sayılabilecek değişmeler görülebilir.

3) Sözcüklerde biçimsel değişikler olur.

4) Yine sözcüklerin anlamı değişir ya da sözcükler yeni anlamlar kazanır.

5) Kimi sözcükler ölür ve yerini yeni sözcükler alır.

6) Bir dilin söz dağarcığına yabancı sözcükler girer.

7) Dilin yapısına uygun olarak yeni sözcükler türetilir.

8) Kimi eklerin işlevleri değişebilir ya da belli bir ekle biçim değişikliği gerçek-
leşir.

► Dil , yalnızca kendi yasalarına bağlı bir dizgedir.

► Dil , duygu ve düşünce arasında çok yakın bir ilişki vardır.

► Diller için "güzel", "zengin" gibi değerlendirmeler bilimsellikten uzak, göreceli


ve özneldir.

► Dil , toplumsal ve kültürel bir kurumdur, uygarlıkla yakından ilişkilidir.

~ ·································
Tuluat sanatkarı İsmail Hakkı Dümbüllü bir oyunda rol gereğ
bağırıyordu:

Bana atımı getirin , bana atımı getirin!


Arka sıralardan bir münasebetsiz bağırdı:
At yerine eşek olmaz mı?

İsmail Dümbüllü bu sözün altında kalır mı , hemen karşılık verdi:

Olur, olur, çabuk gel!


( Mehmet Nuri YARDIM "Mizahın İzahı" kitabından)
DİL TEORİLERİ

Dillerin ortaya çıkışıyla ilgili birçok farklı görüş vardır. Bugün dillerin doğuş
ile ilgili görüşler iki merkezde toplanmıştır. Birincisi; dilin tek bir kaynakta
yani tek bir dilden ortaya çıktığı düşüncesi , ikincisi; dillerin ayrı ayrı kay
naklardan doğup geliştiği düşüncesidir. Dilin doğuşu ile ilgili bazı teorile
şunlardır:

1) Yansıma Teorisi: Alman bilim adamı Max Müller tarafından ortay


atılmışbu teoriye göre dil, ses çıkaran yaratıkların seslerinin taklidinde
doğmuştur. Hayvanların çıkardığı sesle , rüzgarın uğultusu , suların çağıltısı
gibi doğada var olan seslerin taklidiyle insanoğlu ilk kelimesini oluştur
muştur .

2) Ünlem Teorisi: Dilin duyguları belirten seslerden yani ünlemlerden çık


tığı düşüncesi üzerine kurulmuştur. İnsanın çeşitli olaylar karşısında ruh v
bedenle ilgili duyguların çıkardıkları ünlemlerin sonradan kelimeler
dönüştüğünü savunmaktadır.

3) İş Teorisi: Birlikte iş yapmanın , ortak çalışmanın dilin doğuşunda etkil


olduğunun esas alındığı teoridir. İlk insanın kazmak, kesmek, vurmak işleriyl
uğraşırken çıkardığı bazı seslerden dildeki ilk kelimeler doğmuştur.
4) Ruh Bilimsel Teori: Alman bilimadamı Wunt, ruh bilim verilerinde
yararlanarak dilin doğuşunu sesli mimik ve jestlere bağlamıştır. Wunt,
başlangıçta konuşmayan çocukta olduğu gibi, ilk insanın da karşısındaki
lere düşüncelerini , isteklerini anlatabilmek için bazı yansıma sesler
çıkardığını, çıkardığı her ses için ayrı birtakım jest ve mimikler yaptığını
iddia etmiştir. Kelimeler de işte bu jest dilinden doğmuştur.
5) Güneş-Dil Teorisi : 1935-1936 yılları arasında Türk dilcileri tarafında
ortaya atılan teori, Türk dilinin eskiliği ve başka dillere kaynaklık ettiğ
varsayımına dayanır. Dr. Herman F. Kıvergitsch'in çalışmaları bu kuramı
kaynağıdır. Bu teoriye göre dilin doğuşunda ilk etken güneştir. Bu d
güneşin insan varlığı üzerindeki ana işleviyle ilgilidir; çünkü dış alanla
denilen evrende insanoğlu , güneşi her şeyin üstünde tutmaktadır. Saçtığı
ışık, verdiği aydınlık ve parlaklık, ateş , yükseklik, büyüklük, güç, hareket v
süreklilik gibi özellikleri ile güneş , insanoğlunun kafasında birçok kavramı
ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu kurama göre dillerdeki ilkel kökenle
Sümerceden doğmuştur.
• Atatürk'te Güneş-Dil Teorisinin savunucularından olmuştur.

• • l!t.,
13
♦♦ Dil Türleri ve Dille ilgili Bazı Kavramlar ♦♦

ANA DİLİ
Başlangıçta anneden ve yakın aile çevresinden , daha sonra da ilişkili bu-
lunulan çevrelerden öğrenilen , insanın bilinçaltına inen ve bireylerin toplumla en
güçlü bağlarını oluşturan dildir.
ANA DİL
Bugün ses yapısı , şekil yapısı ve anlam bakımından birbirinden az çok fark-
lılaşmış bulunan dil veya lehçelerin, kök bakımından bilinmeyen bir tarihte bir-
leştikleri ortak dil: Ana Türkçe , Ana Moğolca , ana Altayca, Latince gibi. ..

KONUŞMA DİLİ-YAZI DİLİ

Konuşma dili, insanların birbiriyle sesli olarak konuştukları dildir. Kişiden kişiye
ve toplumdan topluma farklılık gösterir. Bu farklılıklar genellikle ses ve söyleyiş
farklılıklarına dayanır. Ayrıca konuşurken el-yüz hareketlerinden yararlanırız.
Konuşma dilinde genellikle dil kurallarına pek uyulmaz.

Yazı dili (standart dil / resmi dil), konuşulan ortak dilin yazışmalarda kullanıl­
ması ,bilim ve sanat eserlerinin bu ortak dille yazılması sonucu ortaya çıkan dildir.
Yazı dilinin aracı yazıdır. Konuşma dilinden çok sonra ortaya çıkmıştır. Yazı dili
yerine edebi dil de kullanılabilir. Dil kurallarına uyma zorunluluğu vardır. Dilin
kalıcılığını sağlar.

LEHÇE
Bir dilin bilinmeyen, metinlerle takip edilemeyen dönemlerde kendisinden
ayrılmış; büyük ölçüde ses, söz dizimi ve sözcük varlığı bakımından ayrılıklar
gösterir. Ulusal sınırlar dışındadır, farklılıklar açıklanamayacak derecede büyüktür.
- Çuvaşça , Yakutça, Halaçça Türkçenin lehçeleridir.
ŞİVE

Bir dilin bilinen tarihi gelişim


sürecinde siyasi, kültürel ve coğrafi ayrılıklardan
dolayı farklılaşmış kollarıdır. Dilin ulusal sınırlar içinde ve aynı dil çevresindeki
farklılıkları içerir, genellikle ses düzeyinde kalır. Ses, şekil ve sözcük ayrılıkları
lehçeye göre azdır. Bazı kaynaklarda şive terimi yerine "yakın lehçe" ifadesi kul-
lanılmaktadır.

- Azeri Türkçesi, Türkiye Türkçesi, Kazak Türkçesi


AĞIZ (Diyalekt)

Bir dilin ülke içinde görülen değişik konuşma biçimlerini , söyleyiş türlerini ve
ayrılıklarını yansıtan kullanımlarına verilen addır.

- Konya ağzı, Elazığ ağzı , Karadeniz ağzı

ORTAK DİL
Bir ülkede konuşulan lehçe, şive ya da ağızlardan birinin yaygınlaşmasıyla o
ülkenin bütününde kullanılan dile ortak dil denir. Türkiye'de kullanılan ortak dil,
İstanbul ağzıdır yani İstanbul Türkçesidir.
ARGO

Fransızca bir sözcük olan argo (argot), 17. yüzyılın ilk yarısında görülmekle
birlikte Fransızca sözlüğe 1740 yılında girebilmiştir. Bir toplum tarafından kul-
lanılan ortak dilin içinde yer almakla birlikte, kendine özgü sözcük dağarcığıyla
ortak dilden ayrılan ve belirli kesimler tarafından kullanılan özel dildir. Öğrenci ar-
gosu , asker argosu, hırsız argosu , gemici argosu , şoför argosu ...

Külhanbeylerin ve tulumbacıların kullandıkları, özel anlamlı sözcük ve deyim-


lerin yer aldığı kaba dile de argo denir.
Örnekler

• Leblebi: tabanca mermisi • Takmak: dolandırmak

• Delik: hapishane • İmam suyu: rakı

• Mangır: para • İmamkayığı: tabut

• Manita: sevgili • Cıngar: kavga


• Anafor: bedava, parasız • Atmasyon : asılsız, anlamsız, uydurma

• Aftos: kadın, sevgili • Zoka: hile, tuzak, oyun

• Yaylanmak: çekip gitmek • Papel: para

• Cavlağı çekmek: ölmek • Kodes: hapishane

JARGON

Konuşanlardan başka kimsenin anlamaması için sözcüklerin bozulmuş biçi-


minden oluşturulan ve bir zümreye ait olan özel dildir. Aynı meslek veya topluluk-
taki insanların ortak dilden ayrı olarak kullandığı özel dil veya söz dağarcığıdır:
Tıp jargonu.

Jargon "bozulmuş dil" anlamında Fransızca bir sözcük1ür. Eski Fransızcada


Gargon olarak kullanılmıştır. İlk ke 12. yy.da Marie de France ' ın yapıtlarında kul-
lanılmıştır. Sözcük önceleri " kuş dili" anlamında kullanılmış , bugünkü anlamını 14.
yy.dan itibaren kazanmıştır.

Jargon, argodan farklıdır. Argo özel dile verilen addır. Jargon ise bu özel dil
içinde adacık halinde bir coğrafi bölgede bulunan grupların veya bir mesleğe men-
sup olanların kendine özgü konuşma biçimidir.
Çerçicilik, kalaycılık ve tellallık gibi esnaf oluşumlarının konuşmaları , Yörük-
lerin kendi aralarında konuştukları gizli dil bu gruba girer.

Avzın danaş: Güzel kadın

Caşların gevini geşlemiş: Hayvanların samanı azalmış

Avzın ga: Ehemmiyetli bir adam


YAPMA DİL
Belli kişiler tarafından sentez ve buluş yoluyla laboratuvarda oluşturulan dildir.
Günümüze kadar yaklaşık 500 tane deneme yapılmıştır. Dünyadaki ilk yapma dil
bir Türk olan Mehmet Muhiddin tarafından 1580 yılında "Balibilen" adıyla mey-
dana getirilmiştir. Birkaç yapma dili tanıyalım:

Esperanto: 1878-1887 yılları arasında Polanyalı bir Yahudi olan Dr.


Lazaro Zamenhof tarafından meydana getirilmiştir. Esperanto'nun anlamı
"ümit eden"dir. Zamenhof bu dilin yayılacağı konusunda ümidini ifade et-
miştir bu sözcükle. Bu dil 16 temel kurala dayanır. İsimler "o", sıfatlar "a",
zarflar ise "e" harfiyle karşılanır. Esperanto alfabesinde beşi ünlü (a, e, ı, o,
u) olarak üzere 28 harf vardır. Türkiye'de Esperanto'yu yaymak için 1928'de
bir dernek kurulmuştur.
Volapük: Alman rahip Martin Schleyer icat etmiştir. Sözcük İn­
gilizcedeki "world speak" sözcüklerinden türetilmiş olup "dünya dili" de-
mektir.

♦♦ DİLİN İŞLEVLERİ ♦♦

1. GÖNDERGESEL İŞLEV (GÖNDERİCİLİK İŞLEVİ)


Dilin "düz anlamsal işlev"i de denir. Soyut ya da somut nitelikli bir dış gerçeğin
ağırlık taşıdığı bildirim eylemlerinde öne çıkar. Bilgi vermek ve gerçekliği doğru
biçimde aktarmak için kullanılır. "4 Haziran'da okul kapanıyor. " , " Kış soğuk geçti."
cümlelerinde olduğu gibi alıcıya bilgi verilir.
Sözcükler gerçek anlamıyla kullanılır.

Amaç okuyucuya "gönderge" konusunda nesnel, doğru ve gözlemlenebilir bilgi


vermektir. Yazar, duygularını gizler. Bilimsel yazılarda ve öğretici metinlerde kul-
lanılır.

Örnel!:
Atom Konusunca yapılan çalışmaların tarini çoi< esKii:lir. Esi<i Yunan filo-
zoflarından Leukippos ile Demokritos, günümüzden binlerce yıl önce, mad-
delerin çok küçük birtakım parçacıklardan meydana geldiğini ileri
sürmüşlerdi. Bu parçacıklar , aralarında birleşerek maddeleri meydana ge-
tiriyorlardı. Ama bu varsayım, bilimsel bir varsayım olmak1an çok, bir felsefe
doktrini idi. Bu konudaki düşünceler zamanla yavaş yavaş unutuldu. Ancak,
aradan 2000 yıla yakın bir zaman geçtikten sonra bilginler, bu konuda
yeniden araştırmalarda bulundular. Bunlardan İngiliz kimyacısı Dalton
(1766-1844) , 1803'te ortaya yeni bir atom teorisi attı. Dalton , bu kadarla
da kalmadı, çeşitli maddelerin atom ağırlıklarını bularak bir de liste mey-
dana getirdi. Bu konuda daha başka bilginlerin de çalışmaları sonucu Dal-
ton'un ortaya attığı esaslarda bazı yanlışlıklar bulunduğu görüldü. Fransız
bilginlerinden Becoquerel' in bazı atomlardaki ışıma özelliği demek olan
radyoaktifliği keşfetmesi , bu alanda atılan adımların en önemlilerinden biri
oldu.
2. HEYECANA BAĞLI İŞLEV (DUYGU / ANLATIM / COŞKU İŞLEVİ)
Gönderici kendi iletisine karşı tutumunu, duygu ve heyecanını dile getirir. Yani
"sevinçler, duygular, korkular, heyecanlar, sevinç ve üzüntüler'' anlatılabilir. Gön-
derici sevdiğini veya sevmediğini, bir varlığın güzel veya çirkin olduğunu , büyük
veya küçük olduğunu dile getirebilir.
Dilin heyecan bildirme işlevinin egemen olduğu bir metinde kişi adılları, ön
adlar (sıfatlar) sık kullanılır. Üreticinin duygusal, düşünsel izlerini taşır. Heyecanı
ünlemler yansıtır. Duygusallık ve öznellik esastır.
Lirik şiirlerde , özel mektuplarda, öznel eleştiri , epik şiirlerde, betimlemelerde
kullanılır.

Örnek

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın ,

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.


Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın ,

Bir vatan kalbinin attığı yerdir.


(Necmettin Halil ONAN)

3. ÇAĞRI (ALICIYI HAREKETE GEÇİRME) İŞLEVİ

Dilin alıcıya yönelik işlevidir. Amaç , alıcıda bir tepki ve davranışında bir
değişiklik yaratmaktır. İstek, telkin , emir ya da yasakları ortaya koyar.

Buyruk (emir) kipi , soru kipi, alıcıyı hayrette bırakacak bir söylem ön plana
çıkarılır.

Reklamcılıkla birlikte önem kazanmıştır. Reklam metinleri, genelge, el ilan-


ları, siyasi söylevlerde kullanılır.
Örnek

Gurbetten gelmişim yorgunum hancı

Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş

Aman karanlığı görmesin gözüm


Beyaz perdeleri ger yavaş yavaş

(Bekir Sıtkı ERDOĞAN)

17
4. KANALI KONTROL (İLİŞKİ) İŞLEVİ
Kanala dönük işlevdir. Gönderici ile alıcı arasında bir ilişki kurmaya ya da var
olan ilişkiyi sürdürmeye yarar. Bunun için kanalda bir sorun olmaması gerekir.
Kanalda bir "körlük", bir "gürültü" varsa iletişim sağlanamaz.
içerikten çok iletişimin sürdürülmesi önemlidir.
Soru cümleleri önemli yer tutar.
Daha çok sözlü iletişimde görülür. Tören, telefon, toplantı ve birbirini seven iki
insanın konuşmasında kullanılır.

Örnekler

Babam bana bir mesele açtı , dedi.


Şinasi anlamıştı. Gene sesini çıkarmıyordu .

Neriman devam etti:


Bilmem sana da açtı mı?

Şinasi kısaca :
Evet, dedi.
Sen ne cevap verdin?
Tabii itiraz edemezdim.
Ben de itiraz edemezdim . Yalnız iki üç ay müsaade istemedim. Şinasi
bunun sebebini öğrenmek istemedi ve sustu. Onun bu sükutu Neriman'
çok manalı ve karışık görünmüştü . Fakat Şinasi , "niçin" diye sormuş gibi
Neriman cevap verdi:
Ben de niçin bunun acele olmasını istemediğini bilmiyorum. Fakat biraz
vakit geçmesi daha münasip gibi görünüyor; buna sen ne dersin?
Münasip.
Niçin münasip?
Sen münasip gördüğün için.

(Peyami SAFA, Fatih Harbiye)

5. ŞİİRSEL (YAZINSAL / SANATSAU POETİK) İŞLEV

Dilin edebi metinlerdeki işlevidir. Şiirsel işlevde ileti, kendi dışında bir şey ifade
etmez. İleti herhangi bir alıcıya yönelik değildir, iletinin kendisine yöneliktir. Es-
tetik zevk uyandırmak amaçlanır.
Dile yeni bir biçim verilir; sözcükler, başka sözcükleri, başka anlamları
çağrıştırır,
okuyucusunu etkiler, düşündürür, ona bir şeyler hissettirir, hatta onu
eyleme geçirir.
Söz dizimi değiştirilir, sözcüklere çok anlamlılık yüklenir. Sözcükler mecaz an-
lamda kullanılır. Dil adeta yeniden yaratılır. Söyleyiş önemlidir.
Kurmacaya ve imgeye dayalı metinlerde sıklıkla kullanılır.
Örnek

Ben çıçeK gibi taşıyorum aşkı gögsumde


Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum

Gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanın

Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum

Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum


(Sezai Karakoç)

6. DİL ÖTESİ (ÜST DİL) İŞLEVİ

"Dili açıklayan , dilden söz eden dil" biçiminde tanımlayabiliriz. Bir başka
deyişle dilsel bir öge yine dil ile açıklanır. İletinin göndergesi dilin kendisidir; dil , dil
ile açıklanır. Dille ilgili bilgiler verilir.

Terimsel sözcükler kullanılır. Bilimsel yazılarda daha çok bu işlev kullanılır.


Daha çok dilbilim, dil bilgisi kitapları ve sözlüklerde bu işlev kullanılır.
Dil ötesi işlevi bildiren cümleler genellikle "yani , bir başka deyişle , demek
istiyorum ki" gibi sözlerle başlar ve sonra dilin kullanımına dair bir açıklama içerir.
Örnek

"Ten" sözcüğü Türkçe değil , Farsçadır.


Arapça "beden" yerine Farsça '1en"
sözcüğünü kullanmanın anlamı yok. "Ten" tam anlamıyla "vücut" ya da
"beden" anlamına gelmez. "Beden" hem kadın hem erkek için kullanılabilir.
Fakat '1en" kadın için kullanılır, ama erkek için "ten" sözcüğü kullanılamaz.
Yani '1en" sözcüğü o kadar dar ve hususi bir anlam kazanmıştır ki onu ne
"vücut" ne de "gövde" yerine kullanabiliriz.

♦♦ DİL-KÜLTÜR İLİŞKİSİ ♦♦

Dil ile kültür arasındaki ilişkinin boyutunu farklı biçimlerde ortaya koyabiliriz:
Her şeyden önce dil kültürün taşıyıcısı ve tanığıdır. Bir milletin yaşayışıyla il-
gili her türlü maddi ve manevi değerler dil ile ifade bulur, tarihten günümüze
taşındığı gibi günümüzden sonraki nesillere taşınacaktır.

Dil ile kültür arasındaki ilişkinin bir yönü de dilin, kültürün yaratıcısı olmasıdır. Ede-
biyat, müzik, tiyatro, sinema gibi sanatların yaşatılıp canlı tutulmasında dil etkilidir.

Dil ile kültür arasındaki ilişkinin bir başka yönü , dilin kültürün yansıtıcısı ol-
masıdır. Dil verilerinin incelenmesi ile toplumun dünya görüşü , gelenekleri, yaşayış
biçimi , çeşitli nitelikleri hakkında bilgiler edinilebilir.
Dil ile kültür arasındaki ilişkinin bir başka yönü , kültürel hareketliliğin dilde
izlenebilmesidir. Örneğin Uygurların Maniheizm ve Budizm'i, Karahanlıların İs­
lamiyet'i kabul etmeleri dilde gözlenebilmektedir.
• Mehmet KAPLAN "Kültür ve Dil" adlı eserinde dil ve kültür arasındaki ilişkiyi
güzel bir şekilde dile getirmiştir.

19
♦♦ DİL GRUPLAR! (AİLELERİ) ♦♦

Aynı dilden geldikleri anlaşılan dil topluluğuna "dil ailesi" (dil grubu), aynı ana
dilden türemiş olan diller arasındaki yakınlığa da "dil akrabalığı " denir. Dünyadaki
dil sayısı tam bilinmemekle birlikte 3000-3500 dil olduğu sanılmaktadır; bazı
araştırmacılar bu sayıyı 5000'e çıkarmaktadır.

a::
w
-'
-'
-□
z

C
z
~
ı.::
et


et
>-

a,

ci

1 Q} ~
! ~ ıs
ı! ◊.§ ~
A. YAPI BAKIMINDAN DİLLER

a) Tek Heceli (Yalınlayan / Ayrımlı) Diller


Bu gruptaki dillerin temel özelliği tek heceden oluşan sözcüklerin ek almaması ve
çekime girmesidir. Sözcükler, cümle içindeki yerleri ve başka sözcüklerle yan yana
gelişleriyle değişik anlamlar kazanır , çeşitli görevler yüklenirler. Vurgu ve tonlama
önemlidir. Birçok kavramın anlatımı için sözcük birleşimlerinden yararlanılmıştır.
Örneğin; Çince "Wo bu pa ta" cümlesi, tek heceli sözcüklerden oluşmuştur.
Sözcüklerin sırasıyla anlamları şöyledir: "Ben değil korkmak sen.". Türkçesi "Ben
senden korkmam." demektir.
♦ Çince, Tibetçe, Vietnamca, bazı Himalaya ve Afrika dilleri ile Endonezya dilleri
bu gruba girer.
b) Eklemeli (Bağlantılı / Bitişken) Diller
Bu dillerde, değişmeyen sözcük köklerine çeşitli ekler getirilerek anlamca ve
görevce yeni sözcükler oluşturulur. Sözcüklerin olumsuzluk, kişi , zaman vb.
bildirmeleri de yine kök ve gövdelere ekler getirilerek sağlanır. Sözcüklerin
türetilmesi ve çekimlenmesi eklerle yapılır. Ekler sözcüğün başına ya da sonuna
getirilir. Bu özelliğe göre eklemeli diller "önden eklemeli" ve "sondan eklemeli"
olmak üzere ikiye ayrılır. Türkçe "sondan eklemeli" dil grubundadır.
♦ Ural-Altay dilleri genellikle bu gruba girer.
♦ Moğolca, Macarca, Japonca, Korece, Fince, Türkçe, Samoyetçe
c) Çekimli (Bükümlü) Diller
Çekimli dillerde, tek ve çok heceli kökler ve birtakım ekler vardır. Çekim ve türetme
yapılırken sözcük köklerinin değişikliğe uğradığı dillerdir. Bu değişiklik, kökteki ün-
lünün bir başka ünlüyü dönüşmesi olarak gerçekleşir. Kök bazen tanınmayacak
kadar değişir.
"Kelebe" sözcüğü Arapçada "katib", "mektub", "mekteb" şeklinde çekimlenir. Hint-
Avrupa dilleri bu gruptadır.
♦ İngilizce, Fransızca , Almanca, Rusça, Farsça, Arapça

B. KÖKEN BAKIMINDAN DİLLER


1. Hint-Avrupa Dilleri
Bu grupta 132 dil konuşulduğu tespit edilmiştir. Macarca ve Fince dışındaki bütün
Avrupa dilleri ve Asya dillerinden Farsça ve Hindistan'da konuşulan birçok dil bu
grup içinde yer alır. Yaygınlık ve konuşan sayısı bakımından en büyük dil aile-
sidir. Hint -Avrupa dil ailesi içindeki diller şöyle sıralanabilir:
A. Avruı;ıa Kolu
a) Latin Dilleri: Grubun ana dili Latincedir. Fransızca (Fransa ve Belçika'da
konuşulur.) , İspanyolca , Romence, Portekizce (Brezilya, Portekiz ve Angola'da
konuşulur), İtalyanca
b) Germen Dilleri: Almanca, İngilizce , İsveççe , Norveççe, Felemenkçe, Hollan-
daca, Danca, İzlandaca
c) Slav Dilleri: Rusça, Bulgarca, Lehçe (Polonyaca) , Sırpça, Boşnakça , Hırvatça ,
Çekçe , Makedonca, Slovakça.
d) Kel! Dilleri: İrlandaca , İskoçça, Galce, Bretonca.
e) Baltık Dilleri: Litvanca, Letonca

B. As.ya Kolu

a) Hint-Urdu Dilleri : (Hint-Ari Dilleri) Hinduca, Urduca, Bangalce, Sanskritçe ,


Nepalce, Seylanca, Çingene dilleri. Hintçe Hindistan'da; Urduca Pakistan'da
konuşulur.

b) İran Dilleri: Farsça, Peştonca , Tacikçe , Soğdca , Zazaca, Kürtçe.

C. Bağımsız Olanlar: Yunanca, Arnavutça, Ermenice, Eski Anadolu (Hititçe)

ASYA KOLU AVRUPA KOLU

HİNT- İRAN GERMEN LATİN SLAV DİĞER


URDU

Hint Farsça Almanca İspanyolca Rusca Yunanca

Urdu Pestunca İngilizce Fransızca Bulgarca Arnavutça

Bengali Osetçe Felemenkçe Portekizce Sırpça Ermenice

Bihari Talisce İsveççe Romence Boşnakça

Pancari Norveççe Lehçe

Guyatari Makedonca

2. Hami-Sami Dilleri

Adını Nuh peygamberin Ham ve Sam adlı iki oğlundan alır. Bu grupta 46 dil vardır.
Arapça, İbranice, Habeşçe, Aramca, Akatça ile Libya-Berberi dilleri bu grupta yer
alır. Akatça ölü bir dildir.
3. Çin-Tibet Dilleri

Bu grupta 115 dil konuşulmaktadır. Çince, Tibetçe , Birmanca, Vietnam dili bu aile
içinde yer alır.

4. Bantu Dilleri

86 dil konuşulduğu tespit edilmiştir. Orta ve Güney Afrika'da konuşulan diller bu


grupta yer alır. Uganda, Kongo , Tanzanya, Kenya'da konuşulan Swahili dili ...

5. Kafkas Dilleri

Kuzey ve Güney Kafkasya'da konuşulan Gürcüce, Abazaca, Çerkezce , İnguşça ,


Çeçence , Lazca, Avarca bu grupta yer alır.

6. Amerika Dilleri

Kuzey Amerika'da 351 , Meksika ve Orta Amerika'da 96, Güney Amerika'da 793
dil sayılmıştır.

7. Okyanus ve Avusturalya Dilleri

Avusturalya'da 96, Malezya ve Polinezya'da 263 dil tespit edilmiştir. Endonezya,


Cava, Havai, Polinezya, Malanezya, Malaya, Papua dilleri bu gruptadır.

8. Ural-Altay Dilleri

Bu grupta 66 dil vardır. Türkçe Ural-Altay dilleri arasında yer alır. Ural ve Altay
dil grubu arasında bir iki benzerlik dışında yakınlık olmadığı için bazı bilim
adamları , ikisinin bir arada kullanılmaması , ikisinin ayrı ana dil grubu olarak ele
alınması gerektiğini savunmuştur.

a. Ural Dilleri: Fince, Macarca, Estonca, Samoyetçe

b. Altay Dilleri: Türkçe, Moğolca, Korece , Japonca, Mançuca, Tunguzca. Korece


ve Japoncanın Altay dileri ile bağlantısı henüz kesin olarak belirlenememiştir.
Konuyla ilgili araştırmalar sürmektedir.

l,JRAL-ALTA'i lll İL Aİ LE !; İ
111

l
URAL DİLLEflİ
l
Al AY DiLLERi

23
Altay dil ailesi Hint-Avrupa ve Çin-Tibet dil ailelerinden sonra üçüncü büyük dil
ailesidir. En eski vesikaları (belgeleri) şunlardır:
1) Türk dili: MS 687-692 yıllarına ait Çoyrın Yazıtı

2) Japonca: MS 712 tarihli Nihon Şoki

3) Moğolca: MS 1225 Yesünke Mergen taşı


4) Tunguzca: MS 1413 tarihli Çuçen diline ait bir vesika
5) Korece: MS 1443 tarihli bir vesika

Altay dillerinin benzer özellikleri şunlardır:

Dillerin hepsi yapı yönüyle eklemeli dildir.


Ses uyumu kuralları ortaktır.

Sözcük cinsiyeti söz konusu değildir.


Çekim ve sözcük türetme eklerle yapılır.

Ön ekler yoktur.
İsim çekiminde iyelik eki kullanılır.
Söz diziminde özne, yüklemden önce gelir.
Sayı sıfatlarından sonra gelen isimler tekildir.
Ünlüler ve fiil biçimleri zengindir.
Sıfatlar adlardan önce gelir.
Edatlar sözcüklerden önce değil, sonra gelir.
Ayrı bir soru eki vardır.

Hüseyin Rahmi Gürpınar;

Türkçe hiçbir eser okumazmış.


Heybeliada'daki evinin üst katını istanbul'u mükemmel biçimde gören:
bir manzara şeklinde gören kütüphane biçimine getirmiş. '
En ufak sese kızarmış.

Lodoslu havada kesinlikle yazı yazmazmış.

Kurşun kalemle yazı yazamazmış.

Demir kalemle yazı yazarmış.


Altay Dil Birl i ğ i Dönemi

En esıcı Türkçe ccnc m ı

İIK TOrkÇe COnernl

ESKİ TÜRKÇE

Gökıü,tçe + Uygurca + lwalıanl ı oa (Hakaniye)

ORTA TÜRKÇE

KuzeydoğuTü~

Kuzey Tiirkçeoi
fKıpçatça)

Türkmen Türkçeı;i

Nogay TürkÇe$I

25
Türk adı ilk kez MS 6. yüzyılda "T'u-küe" ve "T'u-chüeh" biçiminde Çin kay-
naklarında geçmiştir. Türk adı ilk Göktürkler (552-744) tarafından kullanılmıştır.

Türk dilinin metinlerle takip edilemeyen, karanlık çağlarına ait dönemleri


ana hatlarıyla şunlardır:

a. Altay Dil Birliği Dönemi: "Ana Altayca" Türkçenin Altay dillerinden (Moğolca ,
Mançuca, Tunguzca, Korece, Japonca) henüz ayrılmadığı dönemdir. Bu döneme
ait bazı sözcükler dışında hiçbir dil belgesi bulunmamaktadır. Yaklaşık olarak M.Ö.
9000'de olduğu tahmin edilmektedir.

b. En Eski Türkçe Dönemi: Türkçenin bağımsız bir dil olarak ana Altaycadan
ayrıldığı dönem olarak bilinir. Özellikle Sümerce ile Türkçe arasında sözcük
alışverişinin olduğu dönem olarak düşünülürse M.Ö. 5000-4000'1i yıllar tahmin
edilebilir.

c. İlk Türkçe Dönemi: Türkçenin bilinen boylarının dillerinin oluştuğu dönemdir.


Zaman olarak yaklaşık M.Ö. X - M.S. iV. yüzyıl olarak tahmin edilmektedir. Bu
devire ait dil malzemesi olarak şahıs ve yer adları ile kimi araç gereç adları bu-
lunmaktadır. Hun, Avar, Hazar, Bulgar, Sabir dilleri bu dönemde incelenir. Türkçe
bu dönemde "Eski Doğu Türkçesi" ve "Eski Batı Türkçesi" olarak iki lehçeye sahip-
tir. Doğudakine ŞAZ Türkçesi , batıdakine LİR Türkçesi denir

Türk dilinin takip edilebilen dönemleri sırasıyla aşağıda verilmiştir:

A. ESKİ TÜRKÇE DÖNEMİ

Türklerin İslamiyet'i kabul etmeden önce Moğolistan bozkırları ile Çin'de bulunan
Tarım bölgesi ve civarında VI-XIII. yüzyıllar arasında kullandıkları dildir. Türkçenin
yapısı konusunda kesin bilgilere sahip olduğumuz ilk dönemdir.

a. Göktürk (Göktürkçe) Dönemi (V-VIII. yüzyıllar)

Göktürk alfabesi kullanılmıştır. Dönemin başlıca metinleri şunlardır:

Yenisey Yazıtları: 6. yüzyıla ait mezar taşlarıdır. Kırgızlardan kaldığı tahmin


edilmektedir.

Orhun Yazıtları (Göktürk Kitabeleri): 8. yüzyıla aittir. Türk edebiyatının ilk yazılı
örnekleri kabul edilir. Türk adının geçtiği ilk yazıttır. "Tonyukuk Anıtı ", "Kültigin
Anıtı " ve "Bilge Kağan Anıtı " olmak üzere üç yazıttan oluşur. "Bilge Kağan Anıtı "
ilk söylev örneğidir. Yazıtların varlığından ilk kez söz eden İlhanlı tarihçisi
Cüveyni'dir. Yazıtları ilk kez Danimarkalı bilim adamı W. Thomsen okumuştur.

b. Uygur (Uygurca) Dönemi (VIII-XIII. yüzyıllar)

Uygur alfabesiyle yazılmış ürünlerden oluşur. Dönemin başlıca metinleri şunlardır:

Sekiz Yükmek (Sekiz Yığın): Çinceden çevrilen bu yapıtta Burkancılığa ait


dini-ahlaki inanışlar ve bazı pratik bilgiler vardır. Din ve ahlak kitabıdır. Kısa cüm-
leleriyle, içten anlatımı ve zengin söz varlığıyla dikkati çeken bir yapıttır.
Altun Yaruk (Altın Işık): Sıngku Seli Tutung tarafından Çinceden çevrilmiştir.
On kitap, otuz bir bölümden oluşan dini ahlaki bir yapıttır. Burkancılığın temel-
lerini, Budizm'in ilkelerini, Buda' nın yaşamını kapsar. Dini ve ahlaki öyküler yer
alır. Bunların en ünlüleri "Şehzade ile Aç Pars Hikayesi", "Dantipali Beğ Hikayesi"
ve "Çeştani Beğ Hikayesi"dir.

Kalyanamkara ile Papamkara (İyi Prens ile Kötü Prens): Çinceden Uygur
Türkçesine çevrilmiştir. Burkancılığa ait bir menkıbenin hikayesidir. İyi düşünceli
prensin bütün canlılara yardım etmek ve canlıların birbirlerini öldürmelerini en-
gellemek amacıyla bir mücevheri elde etmek için yaptığı maceralı yolculuk an-
latılır.

Irk Bitig (Fal Kitabı): Göktürk yazısıyla yazılmış bir fal kitabıdır. Her biri ayrı fal
olarak yazılan 65 paragraftan oluşur.

c. Karahanlı Türkçesi (Hakaniye Türkçesi) Dönemi (X-XIII. yüzyıllar)

11. -13. yüzyıllar arasında gelişen bu yazı dilinin merkezi Doğu Türkistan'da Kaş­
gar'dı. Orhon ve Uygur Türkçesinin devamı olan bu dönem Türkçesi için Hakan iye
Türkçesi terimi de kullanılmaktadır. Orta Asya'daki bu yazı dilinin, İslami Dönem
Doğu Türk edebiyatının başlangıç döneminin devamını ise Harezm-Altınorda
Türkçesi (XIII- XIV. yüzyıl) ve Çağatay Türkçesi (XIV-XVI. yüzyıl) ile yazılmış eser-
ler oluşturur. Karahanlı Türkçesinin egemen olduğu dönemde yapıtlar genellikle
Arap ve Uygur alfabeleriyle yazılmıştır. Karahanlılardan bugüne ulaşan Türkçe dil
ve edebiyat metinleri şunlardır:
1) Kutadgu Bilig (1069-1070)
2) Divanü Lügati't-Türk (1074)
3) İlk Kur'an tercümeleri
4) Atebetü'I-Hakayık

5) Hukuk belgeleri
6) Hoca Ahmet Yesevive müridlerinin şiirleri.

1. KUTADGU BİLİG

11. yüzyılda Yusuf Has Hacip tarafından yazılarak Karahanlı hükümdarı Tab-
gaç Buğra Han'a sunulmuştur. Yusuf Has Hacip: 1019'da Balasagun'da doğ­
muştur , yine orada ölmüştür. Elli yaşını aştıktan sonra Kaşgar' a gitmiştir.
Kutadgu Bilig'i Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han'a sunduktan sonra
"ulug has haciplik" (başmabeyncilik) görevine getirilmiştir.

Yapıt, "mutluluk veren bilgi" anlamına gelir.

İslamiyet dönemi Türk edebiyatının ilk yapıtıdır. İlk mesnevi ve ilk siyaset-
namedir.

Edebiyatımızda aruz ölçüsüyle yazılmış ilk yapıttır.

27
Ölçü olarak '1a i lün/ fa i lün/ fa i lün/ fa ül" şehname kalıbıyla yazılmıştır. Eser
6645 beyit, 173 dörtlüktür.

Dili oldukça sadedir.

Didaktik bir yapıttır. Yer yer hikaye ve tiyatro tarzını hatırlatır.

Sorulu ve yanıtlı bir yöntemle iyi bir devlet düzeninin nasıl olması gerektiği ,
toplumu oluşturan sınıflara nasıl davranılacağı , egemenliğin nasıl kullanıla­
cağı gösterilmek istenir.

Yapıtın asıl konusu "ideal insan tipi"dir. Yapıtta , toplumdaki çeşitli sosyal
tabakalara ve mesleklere mensup her türlü insanın ne gibi özelliklere sahip ol-
ması gerektiği anlatılır. Dile getirilen siyasi , sosyal , hukuki ve ahlaki
düşüncelerin bir yandan Türk devlet geleneğine , diğer yandan İslam ge-
leneğine bağlı olduğu görülür.

Sembolik/alegorik bir yapıttır. Dört kişi farklı birer kavramı temsil eder.

Kün Togdı (Hükümdar): adalet, hukuk


Ay Toldı (Vezir): saadet, mutluluk
Ögdilmiş (Vezirin oğlu): akıl , zeka

Odgurmış (Derviş): kanaat, akıbet, hayatın sonu

2. DİVANÜ LÜGATİ'TTÜRK
Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmıştır. Kaşgarlı Mahmut: Karahanlı hüküm-
dar soyundan bir şehzadedir. Kaşgar'da doğmuştur. Doğum ve ölüm tarihi
bilinmemektedir. Divanü Lügati't-Türk'ü 1072-1077 yıllarında tamamlayarak
halife Ebulkasım Abdullah'a sunmuştur.

• "Türk Dillerinin Sözlüğü " anlamına gelmektedir. Araplara Türkçe öğretmek ve


Türkçenin Arapçayla boy ölçüşebilecek derecede olduğunu göstermek için
yazılmıştır.

Yapıtta , 7500 civarında Türkçe kelime Arapça olarak açıklanmıştır. Eserin


aslı Arapçadır.

Türkçenin ilk sözlüğü olması açısından önemlidir.

Yapıtta ; sav, sagu , koşuk örneklerine ve destan parçalarına yer verilmiştir.

Sözcüklerin karşılıklarının yanında , gramer bilgisi , ağız ve şive özellikleri , halk


edebiyatı örnekleri, şiirler, efsaneler, Türk boylarının dilleri ve illeri hakkında
da bilgiler bulunmaktadır.

Yapıt ansiklopedik bir sözlüktür; bunun yanında dil bilgisi, tarih , coğrafya, ede-
biyat, folklor ve etnografya alanlarında da zengin bilgiler vermektedir.

Yapıtta Türk yurtlarını gösteren bir de dünya haritası bulunmaktadır.


\ .

~ Yapıtın tek yazma nüshası vardır. Ali Emiri Efendi bir sahaf dükkanında
~ tesadüfen bulmuş ve 30 altına satın almış bu yapıtı.

~ Yapıt ilk defa Kilisli Rıfat Bilge tarafından incelenerek Arap harfleriyle
~ üç cilt olarak yayımlanmıştır.

3. ATABET'ÜL HAKAYIK

XIL yüzyılda Edip Ahmet Yüknekitarafından yazılmıştır. Emir Muhammed


Dad Sipehsalar Bey'e sunulmuştur.
"Hakikatlerin Eşiği" anlamına gelmektedir.

Dini - ahlaki bir yapıttır.


Türk töreleriyle İslam inanç ve düşünceleri yapıtın dokusuna ustaca sindiril-
miştir.

Hakaniye Türkçesiyle yazılmıştır. Kutadgu Bilig'e göre Arapça, Farsça sözcük


sayısı fazladır.

Kitabın başındaki 80 beyitlik kısım dışında , yapıt tamamen dörtlüklerden


oluşur. Dörtlükler "aaxa" şeklinde kafiyelenmiştir. 512 dizeden oluşur.

On dört bölümlük eser aruz vezniyle yazılmıştır; ancak yer yer hece ölçüsüne
de rastlanır. Vezni Kutadgu Bilig ile aynıdır.( fa i lün/ fa i lün/ fa i lün/ fa ül)

Allah 'a, Peygambere , dört halifeye ve eserin sunulduğu beye övgü ile
başlayan eserde asıl konular; "bilgi , dil, cömertlik, cimrilik, alçak gönüllülük,
kibir, hırs , yumuşak huyluluk ve zamanın bozukluğu"dur.
4. DİVAN-1 HİKMET

XIL yüzyılda Ahmet Yesevitarafından yazılmıştır.


İlahi aşkın konu edildiği bu yapıt , Tasavvuf edebiyatının ilk örneğidir.

Nazım birimi dörtlüktür. Her dörtlüğe "hikmet" adı verilmiştir. Anadolu'daki


dini-tasavvufi Türk halk edebiyatında kullanılan ilahinin karşılığıdır.
İlahilerde olduğu gibi koşma nazım biçimiyle yazılmıştır.
Uyak düzeni aaab/ cccb/ dddb ... biçimindedir.
4+4+4=12'Ii ve 4+3=7'Ii hece ölçüsü kullanılmıştır.

Hakaniye (Karahanlı) Türkçesiyle ve sade bir dille yazılmıştır.

Anadolu' da gelişen Tasavvufi halk edebiyatının gelişmesinde etkisi büyük ol-


muştur.

Şair bu yapıtta; İslamiyet' in esaslarından , tasavvuf adabından , dünya ve kıya­


met hallerinden söz eder; peygamberlere olan sevgiyi dile getirip dervişlerle
ilgili menkıbeler anlatır.

29
B. ORTA TÜRKÇE DÖNEMİ (XIII.-XV. yüzyıl)
13-15.yüzyılları kapsar. Türk boylarının batıya doğru göçerek değişik coğrafyalara
yayılmasıyla dilde meydana gelen gelişme ve değişmelerin yaşandığı XI.-XV.
yüzyıllardır. Bu dönemde daha önce toplu yaşayan Türk boyları birbirinden
ayrılarak yeni coğrafyalarda farklı yazı dilleri oluşturmuşlardır. Böylece dilde gerek
fonetik, gerekse morfolojik bazı değişmeler oluşmaya başlamıştır. Bu dönemin
başlıca lehçeleri, Türk dünyasının batısında Batı Türkçesi (veya Oğuzca),
kuzeyinde Kuzey Türkçesi (veya Kıpçak Türkçesi) , doğusunda ise Doğu Türkçesi
(veya Çağatayca)dir. Orta Türkçe döneminde Türk dili siyasi gelişmelere paralel
olarak farklı kültür ve medeniyetlerle karşılaşmış ; ses , yapı ve kelime hazinesi
bakımından büyük değişimlere uğramıştır.

a. Kuzeydoğu Türkçesi / Harezm Türkçesi:

(13. yüzyıl ile 15. yüzyıllar arasını kapsar.)

Dönemin başlıca yapıtları şunlardır:

Mukaddimetü 'I-Edep: Zemahşeri'nin Türklere Arapçayı öğretmek için yazdığı


yapıttır.

Muhabbetname: 1353'te Harezmrnin yazdığı mesnevidir.

Nehcü'I-Feradis: "Cennetlerin Açık Yolu" anlamına gelir. 1358'de Kerderli


Mahmut' un yazdığı dini , ahlaki bir yapıttır. Kırk bölümden oluşan yapıtın her bö-
lümünde bir hadisin açıklaması yapılmıştır.

Kısasü ' I- Enbiya: Rabguzi tarafından yazılmıştır. Peygamberlerin kıssaları

(hikayeleri) , yaşamları ve mucizeleri anlatılmıştır.

Muinü'I-Mürid: "Müritlerin Yardımcısı " anlamına gelmektedir. Arapça bilmeyen


Türkmenlere İslam fıkhını ve tasavvufu öğretmek için İslam mahlaslı bir şair
tarafından 1313 yılında yazılmış 900 beyitlik bir yapıttır.

b. Kuzey Türkçesi / Kıpçakça:

(Birçok dil bilgisi kitabı yazılmıştır. )

Dönemin başlıca yapıtları şunlardır:

Codex Cumanikus (Kodeks Kumanikus): Hristiyan misyonerlerin Kuman


(Kıpçak) Türklerinden derlediği bir yapıttır. Yapıtta İncil'den parçalar, Hristiyanlığa
ait ilahiler, bilmeceler, atasözleri , Latince-Farsça-Almanca-Kıpçakça sözlük
parçaları da yer alır.

Hüsrev ü Şirin: Genceli Nizami'nin bu yapıtını Kutb adlı bir şair Kıpçak Türkçe-
sine çevirmiştir.
c. Batı Türkçesi / Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi:

(13. yüzyıl ile 15. yüzyıllar arasını kapsar.)

Oğuz Türkçesiyle yazılan yapıtlar ve yazarları şunlardır:

Yunus Emre: Risaletü'n-Nushiyye (mesnevi)

Şeyyad Hamza: Yusuf ile Züleyha (mesnevi)

Hoca Dehhani: Selçuklu Şehnamesi (mesnevi)

Ahmedi Dai: Çengname (mesnevi)

Gülşehri : Mantıku 't-Tayr (mesnevi)

Aşık Paşa: Garipname (mesnevi)

Ahmedi: Cemşid u Hurşid ve İskendername (mesnevi)

Hoca Mesut: Süheyl ü Nevbahar (mesnevi)

Şeyhi: Harname ve Hüsrev ü Şirin (mesnevi)

Süleyman Çelebi: Vesiletü'n-Necat (mesnevi)

Kul Mesut: Kelile ile Dimne (çeviri)

Yazıcıoğlu Mehmet: Muhammediye (dini yapıt)

Aşıkpaşazade: Aşıkpaşazade Tarihi (Osmanlı tarihi)

Dede Korkut Hikayeleri (Anonim yapıt)

-~ ---
~ Asaf Halet Çelebi bir gün kürsüye çıkıp Osmanlı Türkçesi'nin en ağj
dalı kelimeleriyle uzun uzadıya konuşur. Söz uzadıkça salondakf:
dinleyiciler birer birer çıkıp giderler. Salonda kalan tek bir kişiye Asaf Hale~
Çelebi şöyle seslenir: '
Size hak veriyorum. Bende sizin yerinizde olsam, dışarı çıkardım ama)
ne yapayım ki , şimdi kürsüde bulunuyorum. '
(Mehmet Nuri Yardım - Mizahın İzahı kitabından)\

31
ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİYLE YAZILMIŞ YAPITLAR TABLOSU

Yazar Eser, yazıldığı tarih ve Bölge/ Beylik


yüzyılı

Arif Ali Danişmendname (13. yy.) Danişmendliler

Ebul-Hayr Rumi Saltukname (13. yy.)

Peçinli Mehmet oğlu Bazname (14. yy.) Menteşe


Mahmut

Şirvanlıoğlu Mahmud İlyasiyye (14. yy.) Menteşe

Selahüddin Kitab-ı Bahname-i Şahi (14. yy.) Saruhan

.... Cevahirü'I-Asdaf (14. yy.) Candaroğulları

Mehmet Cemelüddin-i Teferrücü'I-Ümera(14. yy.) Eretnaoğulları


Aksarayi

Kadı Burhanettin Divan (14. yy.) Eretnaoğulları

Ahmet Fakih lxarhname (13. YY-}


Kitabu Evsaf-ı Mesacidü'ş-Şerife
(13. yy.)

Sultan Veled İbtidaname (1291) Rebabname


(1301) Divan (13. yy.)

Şeyyad Hamza Yusuf u Züleyha &13.


Sultan Mahmut (1 . yy.
r-) Dasitan-ı

Hoca Dehhani Şiirler (13. yy.)

Yunus Emre Divan (13. yy.)


Risaletü'n-Nushiyye (1307)

Gülşehri Keramat-ı Ahi Evran (13. yy.)


Mantıku 't-tayr (13. yy.)
Aşık Paşa
Garibname
Fakrname
Vasf-ı Hal
Hikaye
Kimya Risalesi

Ahmedi
Divan (13. yy.)
İskendername (1390)
Cemşid u Hurşid (1403)
Tervihü'I Ervah (1403-1410)

Hoca Mesud Süheyl ü Nevbahar (1350)


(1354)

Şeyhoğlu Mustafa Hurşidname (1387) Germiyanoğulları


Marzubanname (XIV-XV)
Kabusname (XIV-XV)

Ahmed-i Dai Türkçe Divan (15. yy.) Germiyanoğulları


Miftahü'I-Cennet (15. yy.)
Tabirname (15. yy.)
Tercüme-i Eşkiil-i Nasir-iTusi (15. yy.)
Teressül (15. yy.)
Tezkiretü'I-Evliya Çevirisi (15. yy.)
Tıbb-ı Nebevi Çevisi (15. yy.)
Camasbname (15. yy.)
Çengname (15. yy.)

Şeyhi Divan (15. yy.)


Hüsrev ü Şirin (15. yy.)
Harname (15. yy.)

..... Dede Korkut Hikayeleri

Siretü'n-Nebi (XIV. yy.) Menteşe


Erzurumlu Kadı Darir Yusuf u Zeliha (XIV. yy.)

Fütuhü ' ş-Şam (XIV. yy.)

33
.....
C. YENİ TÜRKÇE DÖNEMİ (XV.-XX. yüzyıl)
Türk dilinin XVI. yüzyıldan
itibaren XX. yüzyıla kadar oluşan gelişme ve
değişmelerinin yaşandığı dönemdir. Bu dönemde Türk dili, Oğuz (Osmanlı
Türkçesi , Azerbaycan Türkçesi), Çağatay (Özbek Türkçesi ve diğer Orta Asya
Türk lehçeleri) ve Kıpçak yazı dillerine sahip, edebi eser yaratma olgunluğuna
kavuşmuş ve geniş kitlelerce konuşulan küresel bir uygarlık dili olmuştur.

a. Doğu Türkçesi / Çağatayca:

(15. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başları arasındaki dönemdir.)


Ali Şir Nevai: Mecalisü 'n-Nefais ve Muhakemetü'I-Lügateyn
Babür Şah: Babürname
Ebülgazi Bahadır Han: Şecere-i Türkive Şecere-i Terakime
b. Batı Türkçesi / Osmanlı Türkçesi:

(15. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başları arasındaki dönemdir.)


Baki: Kanuni Mersiyesi, Divan
Nabi: Hayriyye, Hayrabad, Divan
Nefi: Siham-ı Kaza, Divan
Kii.tip Çelebi: Fezleke, Cihannüma
Nedim: Divan
Evliya Çelebi: Seyahatname
Şeyh Galip: Hüsn ü Aşk , Divan
Namık Kemal: İntibah , Vatan yahut Silistre
Abdülhak Hamit Tarhan: Sahra, Makber
Tevfik Fikret: Haluk'un Defteri, Şermin

Halit Ziya Uşaklıgil: Aşk-ı Memnu, Mai ve Siyah


D. MODERN TÜRKÇE DÖNEMİ
20. yüzyılın başlarından günümüze Türk dilinin yaşayan bütün lehçe ve ağızları bu
döneme girmektedir. Bugünkü canlı edebi lehçe ve şivelerdir. Türk dili bu
dönemde sayısı on beşe ulaşan yeni yazı dillerine sahip olmuş , konuşur sayısı ve
coğrafi yaygınlık bakımından dünyada ilk on dil arasına girmiştir. Bilim, sanat ve
edebiyat eserleri verme bakımından da gelişmesini sürdürmektedir.
a. Batı Türkçesi
1) Türkiye Türkçesi: 1911 'de Genç Kalemler dergisinin başlattığı Yeni Lisan
hareketiyle gelişen ve günümüzde devam eden Türkçedir. Türkiye ve KKTC'de;

-~
Irak, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan ve Yugoslavya'daki Türkler arasında;
Rusya'daki Ahıska Türkleri arasında; Avrupa, Amerika, Avustralya ve Arap
ülkelerindeki Türkler arasında kullanılmaktadır.

.
2) Azeri Türkçesi: Bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti'nde ve İran'daki Güney
Azerbaycan ile Gürcistan'da yaşayan Azeriler arasında kullanılmaktadır.
3) Türkmen Türkçesi: Türkmenistan 'da, İran ' ın Horasan bölgesinde , Afganistan
ve Pakistan'daki Türkler arasında kullanılmaktadır.
4) Gagavuz Türkçesi : Moldovya, Ukrayna, Bulgaristan ve Romanya'daki Türkler
arasında kullanılmaktadır.

b. Kuzeydoğu (Doğu) Türkçesi


1) Kazak Türkçesi: Kazakistan'da ve Doğu Türkistan'da yaşayan Kazaklar
arasında kullanılır.

2) Kırgız Türkçesi: Kırgızistan ve Doğu Türkistan'da yaşayan Kırgızlar arasında


kullanılır.

3) Özbek Türkçesi: Özbekistan ile Afganistan ve Pakistan'daki yaşayan Özbek-


ler arasında kullanılır.
4) Yeni Uygur Türkçesi: Doğu Türkistan ve Kazakistan'da yaşayan Uygurlar
arasında kullanılır.

5) Başkurt Türkçesi: Başkurdistan'da yaşayan Başkurt Türkleri arasında kul-


lanılır.

6) Nogay Türkçesi: Kuzey Kafkasya'da yaşayan Nogay Türkleri arasında kul-


lanılır.

7) Hakas Türkçesi: Güney Sibirya'da ve Çin'in Kansu eyaletinde yaşayan Hakas


Türkleri arasında kullanılır.
8) Karakalpak Türkçesi : Aral Gölü etrafında yaşayan Karakalpaklar arasında kul-
lanılır.

9) Kumuk Türkçesi: Kuzey Kafkasya'da yaşayan Kumuklar arasında kullanılır.

10) Kırım Türkçesi: Kırım ' da ve Romanya'da yaşayan Kırım Türkleri arasında kul-
lanılır.

11) Karaçay Türkçesi: Kuzey Kafkasya ve Rusya'da yaşayan Karaçay Türkleri


arasında kullanılır.

12) Altay Türkçesi: Altay Muhtar Cumhuriyeti'nde yaşayan Altay Türkleri arasında
kullanılır.

13) Tıva Türkçesi: Tıva Muhtar Cumhuriyeti'nde ve Moğolistan'da yaşayan Türkler


arasında kullanılır.

14) Malkar Türkçesi: Kuzey Kafkasya ve Rusya'da yaşayan Türkler arasında kul-
lanılır.

15) Kazan-Tatar Türkçesi: Tatar Muhtar Cumhuriyeti'nde yaşayan Tatar Türkleri


arasında kullanılır.

16) Karay Türkçesi : Polonya ve Litvanya'da yaşayan Karay Türkleri arasında kul-
lanılır.

35
♦♦ TÜRK LEHÇELERİ ♦♦

Türk dili başlıca üç lehçe kümesinden oluşur:

A. Güneydoğu Lehçesi: (Orta Asya edebi Lehçeleri) Uygurca , Hakaniye ,


Çağatayca ve Özbekçeden oluşur.

B. Kuzeybatı Lehçesi : Eski Kıpçak , Kazan (Tatar) , Başkurt , Karluk, Kazak,


Nogay ve Kırgız Türkçelerinden oluşur.

C. Güneybatı: Türkmence, Azeri Türkçesi ve Türkiye Türkçesinden oluşur.

TO:RKÇE LetÇELEJll

1 O!, Aave Ed... Leh, 1

Uy~uı,,,., Kıl-'r"k
11:ık. , rıiyı: K·ı.r. J'T Tıiı ııoıı '-'='
(:o,:ı~t:ı 1•s~ l:ıt ~ ıı
,•..,~ ,;Tı "'kr::~~
ırlı: r:, 1 ""kr~
ÔZbtlı.Ce ır:ı ı z

♦♦ TÜRKİYE TÜRKÇESİ ♦♦

Eski Oğuzcanın Batı Oğuz kolundan gelişen ve "Anadolu Türkçesi" diye de ad-
landırılan
Türkiye Türkçesi şu tarihsel dönemlere ayrılır:

A. Eski Anadolu Türkçesi (Eski Osmanlıca): Sultan Veled, Yunus Emre, Şeyyad
Hamza, Hoca Dehhani, Gülşehri , Aşık Paşa , Ahmedi, Hoca Mesut, Şeyhi, Süley-
man Çelebi , Kadı Burhanettin ve Nesimi'nin yapıtları bu dönem Türkçesinin örnek-
leridir. " Kitab-ı Dede Korkut'' Oğuz Türkçesinin en önemli örneği sayılır.

B. Osmanlıca: Baki, Nabi, Nefi, Evliya Çelebi, Katip Çelebi, Nedim ve Şeyh
Galip'in yapıtları bu dönem Türkçesinin örnekleridir.

C. Yeni Osmanlıca (1839-1923): Şinasi , Ziya Paşa, Namık Kemal , Muallim Naci ,
Ahmet Mithat Efendi , Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin ve Halit Ziya'nın yapıtları bu
dönem Türkçesinin örnekleridir.

D. Bugünkü (Çağdaş) Türkiye Türkçesi (1923'ten günümüze): Cumhuriyet döne-


minde yazılan yapıtlar bu dönemi kapsar.
♦♦ TÜRKLERİN KULLANDIKLARI YAZI VE ALFABELER ♦♦

Belgelerle izleyebildiğimiz yaklaşık 1300 yıllık tarihi boyunca Türk dilinin değişik

dönemlerde, farklı 12 alfabe ile yazıldığını görüyoruz. Bunlardan Soğd, Mani, Brahmi,
Süryani, Grek, Ermeni, İbrani alfabeleri belirli tarihi dönemlerde ve çevrelerde kul-
lanılmıştır. Türk dilinin yazımı için geniş ölçüde kullanılmış olan 5 alfabe vardır: Gök-
türk, Uygur, Arap, Latin ve Kiril (İslav) alfabeleri.

1. Göktürk (Orhun) Alfabesi: Türkçenin yazımı için Türklerce kullanılan ilk


alfabedir. Bu alfabede 4'ü sesli, 26'sı sessiz, 8'i birleşik olmak üzere 38 harf
vardır. Sekiz ünlü için sadece dört işaret , bazı ünsüzler için ise birden çok işaret

kullanılmıştır. Noktalama işareti olarak ise sadece üst üste konmuş iki nokta kul-
lanılmaktadır. Runik alfabe olarakta bilinmektedir.

2. Uygur Alfabesi: 8. yüzyılın ilk yarısından itibaren kullanılmaya başlanmış olan


alfabe Soğd alfabesinden geliştirilmiştir. Uygur alfabesi 18 harften oluşur, sağdan

sola bitişik yazılır. Harflerin başta , sonda ve ortada yazılış biçimleri değişmekte­

dir. Harflerin üçü ünlüleri, on beşi ünsüzleri karşılar. Uygur alfabesini, Kaşgarlı

Mahmut "Divanü Lügati'! Türk"te ''Türk yazısı " olarak nitelemiştir. Arap alfabesinin
benimsenmesinden sonra da kullanılmıştır. "Kutadgu Bilig" ve "Atebetü'I-
Hakayık" ın günümüze kalan en iyi nüshaları Uygur alfabesiyle yazılmıştır.

3. Arap Alfabesi: Türklerin tarih boyunca kullandıkları alfabeler içinde gerek kul-
lanım süresinin uzunluğu , gerek yayılma alanının genişliği bakımından en başta

geleni Arap alfabesidir.1 O. yüzyıldan 20. yüzyılın ortalarına kadar kullanılmış. Arap
yazısı bütün Sami alfabeleri gibi yalnızca ünsüzleri gösteren harflerden oluşur.

Arap alfabesi aslında 28 harften oluşur. İranlılar, Farsçadaki "p, ç, j, ince g" ses-
lerini göstermek için kimi harflere nokta ve çizgi ekleyerek harf sayısını 32'ye
çıkardılar. Aynı sesler Türkçede bulunduğu için Türkler bu alfabeyi aldılar. Ayrıca

yalnız Türkçede bulunan ve genizden söylenen "n"yi göstermek için "kef-kaf"


harfinin üstüne üç nokta koyarak " kaf-ı nuni" ya da "sağır kef' denen harfi kulla-
narak Arap alfabesini 33 harfe çıkardılar.

4. Latin Alfabesi: Latin alfabesinden alınarak düzenlenmiş olan 29 harfli yeni


Türk alfabesi 1 Kasım 1928'de TBMM'de kabul edilen bir yasayla yürürlüğe girdi.

37
UYGULU-VORUM- 1

Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun sözcüklerle tamamlayınız.

1) İletişimde görev alan ögelerin (gönderici , alıcı , ileti, kod) birlikte mey
dana getirdikleri ortama .......... adı verilir.

2) Alıcının iletiyi algıladıktan sonra gösterdiği tepki veya davranışı , verdiğ

geri bildirimi ya da iletiye verdiği cevabı ifade eden kavrama .... ..... .
denir.

3) .. ........ ; kendisinden söz edilen , hakkında konuşulan nesne, olay,


durum ya da kişiye verilen addır.

4) Kendisi dışında bir şey gösteren her türlü nesne, varlık , biçim ya da ol
guya; özel olarak dilsel bir gösterenle bir gösterilenin birleşmesinder

doğan birime .......... adı verilir.

5) İnsanların iletişim kurmak için ürettiği yapay, gösteren ile gösteriler


arasında anlaşmaya dayalı bir ilişkinin olduğu göstergelere ......... .
denir.

6) Göstereni ile gösterileni arasında benzerlik ilişkisinin olduğu şekil,

resim , fotoğraf, çizim gibi görsel göstergelere .... ...... denir.

7) Bir dilin bilinmeyen , metinlerle takip edilemeyen dönemlerde kendisin


den ayrılmış; büyük ölçüde ses, söz dizimi ve sözcük varlığı bakımın

dan ayrılıklar gösteren kollarına ..... ..... adı verilir.

8) Bir dilin bilinen tarihi gelişim sürecinde siyasi , kültürel ve coğrafi ayrılık

lardan dolayı farklılaşmış kollarına .... ...... denir.

9) Bir dilin ülke içinde görülen değişik konuşma biçimlerini , söyleyiş tür
lerini ve ayrılıklarını yansıtan kullanımlarına .......... adı verilir.

1O) Konuşanlardan başka kimsenin anlamaması için sözcüklerin bozulmuı

biçiminden oluşturulan , belli bir zümreye veya meslek dalına ait olar
özel dile .......... denir.
UYGULU-YORUM-11

Aşağıdaki cümlelerde dilin hangi işlevde kullanıldığını bulalım.

Aşağıdaki cümlelerde dilin hangi işlevde kullanıldığını bulalım.

a) Göndericilik İşlevi

b) Şiirsel İşlev

c) Dil Ötesi İşlev

d) Heyecana Bağlı İşlev

e) Kanalı Kontrol İşlevi

1) Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi

1) Geçen söylediğin sözlerle kalbimi çok kırdın. ( )

2) Türkçede kökler "ad" ve "eylem" kökü olmak üzere ikiye ayrılır. ( )

3) Sayın dinleyiciler, sesimi duyuyor musunuz? (

4) Çabucak ödevlerini yapıp yatağına git! ( )

5) Kızılırmak ve Yeşilırmak nehirleri Karadeniz'e dökülür. (

6) Seninle denize bakan evler gibiydim. ( )

7) Edatlar, çekim eki almazlar, ama kendilerinden önceki sözcüklere be


lirli çekim ekleriyle bağlanır. ( )

8) Matematik öğretmeni Sebahattin Hoca' nın anlattıklarını anladın mı? ( )

9) Evden çıkmadan önce pencereleri ve kapıyı kontrol et. ( )

1O) Denize susamış kara çocuklarının dalgın kederi vardı adamın suskun
luğunda. ( )

39
UYGULU-VORUM- 111

Aşağıda verilen yargı doğru ise ayraç içine (D), yanlış ise (V) yazınız.

1) Leonardo Da Vinci'nin ünlü "Mona Lisa" tablosu bir ikon (görse


gösterge) örneğidir. ( )

2) Zeytin dalının "barışı ", kanlı mızrağın "savaş" ı temsil etmesi "simge'
örneğidir. ( )

3) Kırmızı ışıkta yayaların geçmesi, araçların durması "belirti" örneğidir. ( )

4) Karın yağması , yaprakların sararması "doğal gösterge" örneğidir. ( )

5) Televizyon izleme konusunda kullanılan işaretler (+13, +18), tram


işaretleri birer sosyal göstergedir. ( )

6) Çiçeklerin açmasının ilkbaharın geldiğini göstermesi "belirtke" örne


ğidir. ( )

7) Dil göstergeleri nedensizdir, uzlaşmaya dayalıdır ve çizgiseldir. (

8) Haritalar, heykeller, resimler ve fotoğraflar dil göstergeleridir. ( )

9) "Ağaç" kavramının göstereni olan "a-ğ-a-ç" ses dizilişi dil göstergesidir.


()

1O) "Yüzük"ün bulunduğu elin parmağına göre "nişanlı " ya da "evli" olduğu
muzu belirtmesi ikon (görsel gösterge) örneğidir. ( )

UYGULU-VORUM- iV

Aşağıda verilen dilleri, yapı bakımından mensup olduğu dil grubuyla


eşleştiriniz.

1. Çince ( ) 7. Arapça ( )
2. İngilizce ( ) 8. Türkçe ( )
a) tek heceli diller
3. Fransızca ( ) 9. Korece ( )
b) eklemeli diller
4. Moğolca ( ) 10. Farsça ( )
c) çekimli diller
5. Tibetçe ( ) 11. Japonca ( )
6. Rusça ( ) 12. Fransızca ( )
UYGULU-YORUM- V

Aşağıda verilen dilleri, köken bakımından mensup olduğu dil grubuyla


eşleştiriniz.

1. Almanca ( ) 9. Sırpça ( )
2. Rusça ( ) 10. Türkçe ( ) a) Ural-Altay

3. Fransızca ( ) 11. İbranice ( ) b) Hint-Avrupa

4. Arapça ( ) 12. Çince ( ) c) Kafkas

5. Macarca ( ) 13. Gürcüce ( ) d) Hami-Sami

6. Moğolca ( ) 14. Çerkezce ( ) e) Çin-Tibet

7. İngilizce ( ) 15. Farsça ( )


8. İspanyolca ( )

UYGULU-YORUM- VI

Aşağıdaki yapıtların hangi Türkçe dönemine ait olduğunu bulunuz.

Yapıt Adı Dönemi

1. Divanü Lügati'! - Türk ( )


2. Sekiz Yükmek ( ) a. Karahanlı Türkçesi
3. Orhun Yazıtları ( )
4. Kutadgu Bilig ( ) b. Göktürkçe
5. Codex Cumanikus ( )
6. Nehcü'I - Feradis ( ) C. Uygurca
7. Risaletü 'n - Nushiyye ( )
8. Altun Yaruk ( )
d. Kıpçakça (Kuzey Türkçesi)
9. Mukaddimetü" I - Edep ( )
1O. Vesiletü'n - Necat ( )
e. Çağatayca (Doğu Türkçesi)
11. Muhakemetü'I - Lügateyn ( )
12. Atabetü'I - Hakayık ( )
1. Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi
13. Garipname ( )
14. Şecere-i Türki ( )
g. Osmanlı Türkçesi
15. Kanuni Mersiyesi ( )
16. Babürname ( )
17. Mantıku't - Tayr ( ) h. Harezmce (Kuzeydoğu Türkçesi)
18. Hayriye ( )

41
UYGULU-VORUM CEVAP ANAHTARLAR!

UYGULU-VORUM-1
·• '
:i 1) Bağlam 2) Dönüt 3) Gönderge 4) Gönderge 5) Belirti i
:: :
:i 6) İkon 7) Lehçe 8) Şive 9) Ağız
::
1O) Jargon i
:
:·-------------------------------------------------------------------------------------------------'

UYGULU-VORUM-11

i!.1)d .. 2) c ..3) e .. 4) f ... 5)·a··· 6) b... 7) c ... 8)·e··· 9) f .10) b............... !

UYGULU-VORUM-111
~-------------------------------------------------------------------------------------------------1
j 1)D 2)D 3)Y 4)D 5)D 6)Y 7)D 8)Y 9)D 10)Y i
~ -------------------------------------------------------------------------------------------------l
UYGULU-VORUM-IV
. '
j 1)a 2) c 3) c 4) b 5) a 6) c 7) c 8) b 9) b 10) c 11 ) b 12)c
~
i:
~ ----- -- - - - - ------ - - --- - ---- --------- ------- - - - - - ------ --- -- -- -- -- ------- --- - --- ------ -------- - - -- 1

!········--··········---········- UYGULU-VORUM•V············-·············
1 1) b 2) b 3) b 4) d 5) a 6) a 7) b 8) b i
1 :

.~!..~.. ~.~!__~..~'.:~.~...~~~.~...~~~.~..~~~·~······································i
!9) b.. ~
UYGULU-VORUM-VI
i-------------------------------------------------------------------------------------------------,
j 1)a 2) c 3) b 4) a 5) d 6) h 7) f 8) c 9) h j
! 10) 9 11 ) e 12) a 13) f 14) e 15) g 16) e 17) 1 18) g i
!-------------------------------------------------------------------------------------------------'

1· ~ · ~:::;;:~;:;;;;,::;:;:,:;ı;:;~:;:·;;;,;~;~~;,:~~
cevabı alır: "Ne bileyim , bende dünyayı görecek göz kalmadı. " Arkadaşını n\
gözlerini kaybettiğini gören Seyrani dostunu şu sözlerle teselli ederi
"Üzülme, dünyada da bakılacak yüz kalmadı artık. " j
(Mehmet Nuri Yardım'ın " Edebiyatımızın Güleryüzü" adlı kitabından)
SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİĞİ

♦ Sözcük, insan zihnindeki kavramların dildeki karşılığıdır. Her dilde belli bir
kavramı karşılamak için ilk başta tek bir sözcük vardır. Bu sözcükler zamanla dil
içerisinde değişik anlamlar kazanır.
Bir sözcük söylendiğinde sadece bizim değil de sözcüğün herkesin aklına gelen
ilk anlamına "konuluş anlamı " (temel anlam) denir. Kelime zaman içerisinde dildeki
konumuna bağlı olarak başka anlamlar kazanabilir buna "kullanılış anlamı " (yan
anlam) denir. Benzetme ilgisiyle ya da başka bir ilgiden dolayı kendi öz anlamının
dışında kullanılarak yeni anlamlar kazanabilir. Buna da "mecaz anlam" denir.

Şimdi bu anlamları ayrıntılı biçimde görelim:


♦♦ GERÇEK ANLAM ♦♦

Bir sözcüğün sözlük anlamları dikkate alındığında akla gelen ilk anlamı ve diğer
anlamları gerçek anlamı oluşturur. Gerçek anlamın ilk aşaması temel anlamdır.
Temel anlam (konuluş anlamı) , bir sözcüğün ilk ve en eski anlamıdır. Bir sözcüğün
tek başınayken düşündürdüğü ilk anlam temel anlamıdır.

♦♦ YAN ANLAM (KULLANIM-KULLANILIŞ ANLAMI) ♦♦

Bir sözcüğün zaman içerisinde temel anlama bağlı olarak kazandığı yeni anlam-
lardır.Bir sözcüğün yan anlamları şekil ve işlev bakımından temel anlama bağlıdır,
onunla benzerlik gösterir. Yan anlam bazen insana ait organ adlarının doğadaki
varlıklara verilmesiyle oluşur, buna "yakıştırmaca" adı verilir (masanın ayağı,
Sinop burnu , İstanbul Boğazı , mağara ağzı).
Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:
"Dil"

• Dilinde kabarcıklar olmuştu (Temel Anlam - tatma organı)

• Dilinden Elazığlı olduğu belli oluyordu. (Yan Anlam - anlaşma aracı - lisan)
• Servetifünun diliyle yazıyordu. (Yan Anlam - bir döneme ait söz dağarcığı, söz
dizimi)
• Kilidin dili geçe gün kırıldı. (Yan Anlam - herhangi bir aracın parçası)

• Hukuk dilini iyi bilirdi. (Yan Anlam - mesleklere, konulara ait dil)

"Taşımak"

• Bahçedeki odunları yukarı taşıdılar. (Temel anlam)


• O zamanlar ruhsatsız silah taşımak yasaktı. (Yan anlam)
• Evin çatısını taşıyan tahtalar çürümüştü . (Yan anlam)
• Bu adam devlet üniformasını taşıyordu. (Yan anlam)

• Şehrin suyunu taşıyan borular patladı. (Yan anlam)

43
SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİĞİ

"Oynamak"
• Çocuklar bahçede top oynuyorlardı. (Temel anam)
• Bu masanın bir ayağı oynuyor. (Yan anlam)
• Bu bölgedeki herkes zeybek oynamayı bilir. (Yan anlam)

• Arkadaşım bu oyunda başrol oynuyordu. (Yan anlam)

♦♦ MECAZ (DEĞİŞMECE) ANLAM ♦♦

Bir sözcüğün gerçek anlamından tamamen sıyrılarak kazandığı yeni anlama


"mecaz anlam" denir. Mecaz anlamda sözcük temel ve yan anlamının dışında
tamamen yeni bir anlam kazanır. Mecaz anlamlı sözcükler genellikle soyut bir
anlam kazanır.

Aşağıdaki altı çizili sözcükler mecaz anlamıyla kullanılmıştır:

• Yeni gelen öğrenci sınıfa çabuk ısındı.

• Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın .

• Bu !:ıQŞ sözleri dinlemekten bıkmıştı.

• Çok gııniş bir adamdı , hiçbir şeyi umursamazdı.

• Bu soğuk esprilerden bıktım artık.

• Bu sorumluluğu herkes taş ıyamaz.

• Bu çocuk zehir gibi, kesin sınavı kazanır.

Gerçek Mecaz
Örnek Cümleler
Anlam Anlam

Yazar bu romanda öncekilerden farklı bir~ izlemiş.

Yazdıklarıyla okurun duygu .diinyasJm değiştiren sanatçı


gerçek sanatçıdır.

Güzel sanatlar içiııdıı en önemli olan tür şiirdir.

Qğifilici metinlerde dilin açık ve anlaşılır olması çok önemlidir


SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİĞİ

♦♦ ÇOK ANLAMLILIK ♦♦

Türkçede başta fiiller olmak üzere pek çok sözcük zaman içerisinde çok değişik
anlamlar kazanmıştır. Sözcüklerin yan veya mecaz anlam yoluyla farklı anlamlar
kazanmasına "çok anlamlılık" denir.

Aşağıdaki örnekleri inceleyelim.

"ateş "

• Uygarlık ateşten doğmuştur. (yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık , od)
• Top ateşi geceye kadar sürdü. (patlayıcı silahların atılması)

• Ateşi kırktan aşağı düşmezdi. (vücut ısısı)


• Kendinizi ateşe atıyorsunuz. (tehlike, felaket)
• İçimin ateşi hiç küllenmedi. (büyük üzüntü, acı)
• Ateş fışkıran gözlerle bize bakıyordu. (öfke , hırs , hınç)

"bulmak"

• Şiir yazmak için yeni bir konu buldum. (bir şeyi elde etmek)
• Bu işin sırrını bulmaya çalışıyorum. (çözmek, bir şeyi ortaya çıkarmak)

• Kristo Kolomb Amerika'yı buldu. (keşfetmek)

• Thomas Edison ampulü buldu. (icat etme, ilk kez yeni bir şey yaratma)
• Ben de bunu akıllıca buldum. (herhangi bir görüşe , yargıya varmak)
• Bazen güzel ve yeni kıyafetler buluyor bize. (seçmek, uygun saymak)
• Sen yatarken ben bir şeyler bulur yerim. (sağlamak , temin etmek)
• Kabahati bende bulma; ben böyle olacağını söylemiştim. (suç, kusur yüklemek)
• Eden bulur, Allah'tan bul. (cezaya uğramak)
• Bir türlü bulamadım caminin ismini. (hatırlamak)

"bırakmak"

• Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktım. (koymak)


• Tatilli haftaya bıraktım. (ertelemek)
• Acaba çanta mı nerede bıraktım? (unutmak)
• Paranın bir kısmını bırak! (saklamak, arttırmak)

• Bunu işin ehline bırakın! (bir işin sorumluluğunu başkasına bırakmak, görevlendirmek
• Bırak da biraz rahat edeyim. (özgürlük vermek, engel olmamak, karışmamak)
• Saçlarını omzuna kadar bırakmış. (sarkıtmak)

• Sigarayı sonunda ıraktı. (bir alışkanlıktan veya işten vazgeçmek)


• Küçük dükkanını bırakıp başka bir ile göçtü. (terk etmek)

45
SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİĞİ

• Öğretmen . üç tembel öğrenciyi bıraktı. (sınıf geçirmemek)


• Bırak beni, haykırayım. (engel olmamak)

"bakmak"

• Hangi resmime baksam ben değilim . (bakışı bir şey üzerine çevirmek)

• Evin limana bakan penceresinden deniz görünüyor. (yüzü bir yöne doğru olma)

• Bakarsan bağ , bakmazsan dağ olur. (bir şeyin gelişmesi veya iyi bir durumda
kalması için emek vermek)

• Üç çocuklu bir aileye bakıyor. (beslemek, geçindirmek)


• Git bak bakalım evdeler mi? (yoklamak, incelemek, denemek)
• Pasaport işlemlerine polis bakar. (bir işi yapmak, işi yapmakla görevli olmak)

"tutmak"

• Tuttuğu kitabı masanın üstüne bıraktı. (temel anlam)


• Ben bu romancıyı gerçekten tutarım. (desteklemek)
• Yüce dağ başını bir kör duman tutmuştu. (kaplamak)
• Bu yazı sanırım beş sayfa tutmuştu . (kaplamak)
• Yaşlı adam çarşıda kendine bir oda tutmuştu. (kiralamak)
• Polisler hırsızı nihayet tutmuştular. (yakalamak)
• Genç kız misafirlere şeker tutmuştu. (ikram)
• Ben takım tutmayı sevmem diyordu. (desteklemek)
• Bu aylarda "güneş tutulması " olacakmış. (terim anlam)
• Genç kız delikanlıya ilk bakışta tutulmuştu . (aşık olmak)
• Bugün gölde balık tutacağız. (avlamak)

• Bu yazı iki sütun tutar. (yer kaplamak)


• Verdiği sözü tuttu, vaktinde geldi. (gereğini yapmak, yerine getirmek)

• Tut ki karnım acıktı , anneme küstüm. (varsaymak, farz etmek)


• Oyuncular soyunma odasının yolunu tuttu. (yönelmek)
• Sen onun yerini tutamazsın. (bir kimsenin yerini almak)
• Tuttuğunuz yol doğru yol değil. (izlemek, uygulamak)
• Bu moda tutmadığından çabucak eskisine dönüldü. (beğenilmek)
SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİĞİ

♦♦ TERİM ANLAM ♦♦

Bir bilim, sanat, spor ya da meslek dalına ilişkin özel ve belirli kavramları
karşılayan sözcüklere terim adı verilir. Terimler gerçek anlamlıdır; anlamları
kesindir, kişiden kişiye değişmez. Aşağıda çeşitli alanlarla ilgili terimler verilmiştir:

Edebiyat: ölçü , uyak, asonans , aliterasyon, imale, zihaf, gazel, koşuk ...
Kimya: mol, element, periyodik cetvel, bileşik, atom ...
Psikoloji: bilinçaltı , içgüdü, id, ego, süperego .. .
Coğrafya: plato, enlem, boylam, meridyen, ova, kıgıbayır ...

Biyoloji: hücre, kromozom, fotosentez ...

Sözcüğün terim anlam taşıyıp taşımadığı cümledeki kullanımına bağlıdır. Günlük


konuşma dilinde kullanılan sözcükler terim sayılmaz. Terimlerin anlamı kişiden

kişiye, cümleden cümleye değişmez. Herkes için aynı anlam özelliği gösterir:

"Perde"

• Açma pencereni perdeleri çek

Monna Rosa seni görmemeliyim

(Perde sözcüğü terim değildir)

• Oyunun ikinci perdesini izleyemedik. (Perde sözcüğü terimdir)

• Ameliyat ile hastanın gözündeki perde alındı. (Perde sözcüğü terimdir)

"Sınıf"

• Bu sınıf gerçekten çok soğuk oluyor. (terim değil)

• Anlatılan fıkraya bütün sınıf gülmüştü. (terim değil)

• Toplumsal sınıflar arasında önemli farklar var. (terim)

"Açı"

• Olaya bakış açınız gerçekten çok ilginç. (terim değil)

• Geometri dersinde açıları işledik. (terim)

"Ölçü"

• Adam nihayet boyunun ölçüsünü aldı. (terim değil)

• Ben hece ölçüsünü iyi biliyorum. (terim)

47
SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİĞİ

YANSIMA SÖZCÜKLER
Doğadaki varlıkların seslerini taklit etme yoluyla oluşturulmuş sözcüklere verilen
addır.

Yansımalarda ses-anlam ilgisi vardır. Yansımalar gerçek anlamıyla kullanılabildiği


gibi mecaz anlamda da kullanılabilir.

Şırıltı : Kökü yansıma sözcük olan "şır''dır.

Melemek: Kökü yansıma sözcük olan "me"dir.

Gürültü: Kökü yansıma sözcük olan "gür''dür.

Havlamak: Kökü yansıma sözcük olan "hav"dır.

lslık: Kökü yansıma sözcük olan " ıs"dır.

Tükürmek: Kökü yansıma sözcük olan "tü"dür.

Horultu: Kökü yansıma sözcük olan "hor''dur.

Patladı: Kökü yansıma sözcük olan "pat"tır.

· fiiı·
~ ·· Hii.ce-i Evvel Ahmet Mithat Efendi'nin Hasan Mellah isimli'
romanında geçiyor. Yazarımız bir hırsızın ağaçtan düşüşünü anlatmak için[
lafı eveleyip geveler ve çok uzatır. Ağacın cinsini uzun uzadıya tasvir ed~
ince okuyucu Ahmet Mithat Efendi'nin Beykoz'daki evinin önüne toplanır.[
Kalabalığı gören yazar pencere önüne gelir ve kalabalığa sorar: '
Ne istiyorsunuz, niçin toplandınız?

Yeter artık şu hırsızı ağaçtan düşür. Yoksa biz gelip seni pencerede~
~~m= i
SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİĞİ

UYGULU-YORUM-1

Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun sözcüklerle doldurunuz

1. Bir sözcüğün gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak kazandığı yen


anlama .......... anlam denir.

2. Sözcüğün yan anlamının diğer bir adı da .......... anlamıdır.

3. Tabiattaki seslerin taklit edilmesiyle oluşturulan sözcükler


sözcük sayılır.

4. Bir sözcük bilim , sanat veya herhangi bir meslek dalıyla ilgili bi
kavramı karşılıyorsa o sözcük .......... anlamlı bir sözcüktür.

5. Asıl, ilk veya konuluş anlam olarak da bilinen ve bir sözcm


söylendiğinde akla gelen ilk anlama o sözcüğün .......... anlamı denir

UYGULU-YORUM-11

Aşağıdaki altı çizili sözcüklerin cümlede hangi anlamıyla (gerçek


mecaz- terim) kullanıldığını parantez içinde belirtilen yerlere yazınız.

1. Bu öyküleri okumanın verdiği tadı hiçbir şeyde bulamadım.

( ................... )

2. Sanal insanda estetik heyecanlar meydana getirir. ( ............. ..... )

3. Qğre1ici bir içerik taşıyan filmler izliyordu. ( ................ ..)

4. Ben şiiri kağıda dökmeden önce kafama yazarım. ( .................. )

5. ~ sanatçı halktan kopmayan sanatçıdır. ( ..................... )

6. Ahmet Haşim aruz ölçüsünü ustalıkla kullanan bir şairdir.

( ..................... )
SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİĞİ

UYGULU-YORUM CEVAP ANAHTARLAR!

UYGULU-YORUM-1
··-----------------------------------------------------······----------······-----------------------
" '
] 1) mecaz 2) yakıştırmaca 3) yansıma 4) terim 5) temel !
;:_______ _____ ____ _______ ______ _____ ____________ ____ _________ _____ ______________ __ _____________ ____ :

UYGULU-YORUM-11
.,·········-----··········· ··---········-···············---·· ··········-··---··········--------------·'
i! 1) mecaz 2) gerçek 3) gerçek 4) mecaz 5) mecaz 6) terim !
::_________________________________________ ________________________________________________________ :

Üstad Necip Fazıl'ın 1930'Iu yıllarda yayınladığı sanat edebiyat dergisi


Ağaç, sağdan soldan birçok yazar ve şairin buluştuğu bir yayın organıdır)
Yeni şairlerden Orhan Veli de bir gün Ağaç' a bir şiirini gönderir. Faka~
Necip Fazıl , bu şiiri yayınlamadığı gibi, Orhan Veli istediğinde geri de ver-'
mez. Bunun üzerine Orhan Veli , Ağaç başlıklı şiir yazar: ·
Ağaca bir taş attım

Düşmedi taşım

Düşmedi taşım

Taşımı ağaç yedi


Taşımı isterim
Taşımı isterim ...
Bu mısralardan sonra Orhan Veli'nin şiiri kendisine geri verilmiş midir, iştei.
onu bilemiyoruz.
( Mehmet Nuri Yardım - Mizahın İzahı kitabından ~
SÖZCÜKTE ANLAM İLİŞKİLERİ

1. EŞ SESLİLİK (SESTEŞLİK)

Yazılışları
ve okunuşları aynı olan ama anlamları farklı olan sözcüklere sesteş
sözcük denir. Eş sesli sözcüklerde sadece ses birliği vardır. Anlam bilgisi açısın­
dan sözcükler arasında herhangi bir anlam ilişkisi yoktur. Eş seslilikle en az iki
gerçek anlamlı sözcük söz konusudur.
Sesteş sözcükler iki biçimde olur:
a) Tür aynı , anlam farklı

b) Tür ve anlam farklı

Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok 9fil:

Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen g.eç


► Birinci dizedeki "geç" sözcüğü addır ve erken sözcüğünün karşıtıdır; ikinci
dizedeki ''.geç" sözcüğü ''.geçmek" fiilidir.
Kısmetindir gezdiren Yfil..Yfil seni
Arşa çıksan akıbet~ seni
► Birinci dizedeki "yer" sözcüğü addır ve "mekan, bölge" anlamındadır; ikinci
dizedeki "yer'' sözcüğü "yemek" fiilidir.
Saçlarını ören bir ben olaydım

Siyah gözlerinde sürmen olaydım

Sağ yanak altının sol köşesinde


Senden ayrılmayan bir ben olaydım

► Birinci dizedeki "ben " sözcüğü kişi adılı olarak kullanılmıştır; dördüncü dizedeki
"ben " sözcüğü "siyah nokta " anlamındadır, her ikisi de ad soyludur.

n Aşağıdaki
Ji(" vardır:
dizelerdeki altı çizili sözcükler arasında sesteşlik ilişkisi

Aramızda karlı dağlar

Hasretin bağrımı .dağlar


Kalem böyle çalınmıştır yazıma

Yazım kışıma uymaz kışım yazı_ma_

Kalenin dibinde üç ağaç incir


Çekme zincirleri kollarım incir
Hani benim mor sümbüllü bağ!.aı:ım
Deli gönlümü bir güzelin saçına .bağJ.arıın
SÖZCÜKTE ANLAM İLİŞKİLERİ

Türkçede yazılış ve söylenişleri birbirine çok benzeyen sözcükler


vardır. AdeVadet, kar/kar, aşık / aşık , yar/yar, hala/hala,
hakim/hakim, ama/ama gibi sözcük çiftleri hem yazılışları hem de
söylenişleri farklı olduğu için eş seslilik bağlamında değerlendirilmesi
doğru değildir.

~
~
sözcüğün Bir yan ve mecaz onun anlamı
ve mecaz anlam o sözcüğün kendisinden yola
sesteşiçıkılarak
değildir,oluşturulur.
çünkü yan

Bardağı yere atıp kırdı. (Temel anlam)


Birçok kişinin kalbini kırdı. (Mecaz anlam)
Kazada bir damarı kopmuş. (Temel anlam)
Yeni bir altın damarı bulundu. (Yan anlam)

2. KARŞITLIK (ZITLIK)
Birbirleriyle ilişkili ters durumları ifade eden kelimelerdir. Bir sözcüğün olumsuzu
onun karşıtı değildir.

Karşıtlık; kelime , cümle ve paragraf düzeyinde olabilir.


Aşağıdaki dizelerde karşıt sözcükler parantez içerisinde belirtilmiştir.

Sana çirkin dediler düşmanı oldum güzelin


(çirkin-güzel)
Geçmişten geleceğe bir yol varsa eğer
Bu yolda beni de yanına al anneciğim
(geçmiş-gelecek)

Cici ayaklarım iplikle bağlı


Ben onun sılası kendimin gurbetiyim
(sıla-gurbet)

Her akşam güneşin battığı yerden


Gözlerin doğuyor gecelerime
(batmak-doğmak)

Gah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi


Gah inerim yeryüzüne seyreder alem beni
(çıkmak-inmek / gökyüzü-yeryüzü)
Siz geniş zamanlar umuyorsunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek
(geniş-dar)
SÖZCÜKTE ANLAM İLİŞKİLERİ

Bir sözcüğün olumsuzu onun karşıtı sayılmaz. "okudu-okumadı,


geldi-gelmedi, korkulu-korkusuz" sözcükleri arasında karşıtlık ilişkisi
yoktur.

3. EŞ ANLAMLILIK (ANLAMDAŞLIK)

Yazılışları ve okunuşları farklı , anlamları aynı olan sözcüklerdir. Eş anlamlı


sözcüklerin biri yabancı kökenlidir; çünkü genellikle bir dilde aynı kavramı
karşılayan iki sözcük yoktur.

Yazın - edebiyat Edilgen - pasif Yitik - kayıp

Öykü - hikaye Elçi -sefir Yontu - heykel

Ad-isim Esin -ilham Egemen - hakim

Adıl-zamir İleti - mesaj Öğrenim - tahsil

Biçem - üslup İlgeç-edat Tanrıtanımaz - ateist

Bencillik - egoizm Özgün - orijinal Varsıl - zengin

Bir sözcüğün başka bir sözcükle eş anlam oluşturması cümlede


kazandığı anlama bağlıdır. Bazen eş anlamlı görünen bazı sözcükler
cümle içindeki kullanımlarına göre eş anlam olmayabilir.
Örneğin; " baş" ve "kafa" sözcükleri eş anlamlıdır ancak "olayda başı
Yalçın çekiyordu." cümlesinde baş yerine kafa sözcüğünü getirirsek
anlam bozulur, bizim Yalçın ele başı yerine ayyaş olur.

4. NİTEL VE NİCEL SÖZCÜKLER


► Nitel sözcük, genellikle "nası/"sorusuna cevap verir; sayılamayan, ölçülemeyen
kavramları karşılar.

► Nicel sözcük, genellikle "ne kadar'' sorusuna cevap verir; sayılabilen ve


ölçülebilen kavramları karşılar. Miktar belirtir.
Nice seneler geçti aradan. ("Nice" sözcüğü çok anlamında ve sayılabilen ,
ölçülen bir sözcük olduğu için niceldir.)
Güzel günler göreceğiz çocuklar. ("Güzel" sözcüğü nitelik belirtmekte ve
sayılabilen, ölçülen bir sözcük olmadığı için niteldir.)

53
SÖZCÜKTE ANLAM İLİŞKİLERİ

n Aşağıdaki
Jil' olduğunu
mi
cümlelerde yer alan
bulunuz.
altı çizili sözcüklerin "nitel " mi, "nicel "

Cümle Nitel Nicel

Ağır taşları kaldırmadı.

Çok geniş bir adamdı , hiçbir şeye aldırmıyordu.

Kasaba yakın~ bir dağ vardı.

hıi düşünceler her zaman alıcı bulur.

hıi para kazanıyordu yeni işinde.

Evimiz ı!ar sokakların olduğu bir bölgedeydi.

Kendisine~ birkaç arkadaş bulmuştu artık.

Eve ıızak marketten alışveriş yapmak istemiyordu.

Qeı:iıı düşüncelere dalmıştı genç adam.

Mobilya için fazla para istemişlerdi.

5. SOMUT VE SOYUT ANLAMLI SÖZCÜKLER

Beş duyu organımızdan en az biriyle algılanabilen kavramları karşılayan


sözcüklere "somut anlamlı sözcükler'' denir. Somut kavramlarla anlatılan nesneler
uzayda belirli bir yer kaplar.
Örnek

ses, hava, bulut, koku , toprak, taş , kum, sıcak, soğuk, su ...
Duyu organlarımızla algılayamadığımız, zihnimizde tasarlayabildiğimiz
kavramları karşılayansözcüklere "soyut anlamlı sözcükler'' denir.

Örnek
rüya, sevgi, kardeşlik, tanrı , özgürlük, vicdan , gönül, insanlık
SÖZCÜKTE ANLAM İLİŞKİLERİ

Somutlaştırma: Soyut kavramların anlatılması zor olduğundan bazen benzetme


yoluyla bazen de deyimler aracılığıyla soyut ifadeleri somutlaştırırız. Soyut sözcük-
ler somut kavramlarla anlatılırsa buna "somutlaştırma" denir. Örneğin; " Düşünce­
lerimi çürütmek için bu kadar zorlama kendini." cümlesinde soyut bir sözcük olan
"düşünce" sözcüğü somut bir sözcük olan "çürütmek" sözcüğüyle anlatılarak so-
mutlaştırma yapılmıştır.

Aşağıdaki cümlelerde yer alan somutlaştırmaları inceleyelim:

Ben güzele güzel demem, ~ benim olmayınca.

Zamandır seni sardığım kumaş.

Benim gönlüm bir kelebek, dolaşır çiçek çiçek.

Umut fakirin ekmeğidir.

Hayat uzun ince bir yoldur aslında.

Kör olası çöpçüler askımı süpürmüşler.

Aşk çaldı kapımı dün gece.

Bu fikirlerin beynime çivi gibi saplandı.

Deyimler yoluyla somutlaştırma

Adam heyecanlandı - etekleri tutuştu.

Babam çok sinirlenmişti - babam küplere binmişti.

Soyutlaştırma: Somut sözcüklere soyut anlam kazandırmaktır.

"yol" - somut - Soruyu bu yola çözemeyiz.

"sıcak" -somut - Bizi sıcak karşıladı.

"dünya" - somut - Bu haberleri görünce dünyası yıkıldı.

"gölge" - somut - Dayısının gölgesinde yaşamak istemiyor.

"tutmak" - somut - Bu görüşler tutmadı.

"beyin" - somut - Bu adamda beyin diye bir şey yok.

"yürek" - somut - Beni sevmek yürek ister.

"kafa" - somut - Çalışa çalışa kafa kalmadı.


SÖZCÜKTE ANLAM İLİŞKİLERİ

6. GENEL VE ÖZEL ANLAMLI SÖZCÜKLER

Varlık ve kavramları toplu bir şekilde karşılayan , anlam içeriği geniş olan sözcük-
lere genel anlamlı sözcükler denir. Tek bir varlığı veya kavramı karşılayan , onu
çeşitli özellikleriyle belirten sözcüklere özel anlamlı sözcükler denir. Özel anlamlı
sözcüklerin anlam kapsamı dardır , genel anlamlı sözcüklerin anlam kapsamı
geniştir.

Genel Özel
Yazar --, Tarık Buğra

Kitap --> Suç ve Ceza


Bitki --> Çiçek
Maden --, Krom

Sözcüklerin genel ya da özel anlamlı olması kullanıldığı cümleye


göre değişir.

_QykQ, yaşamı çok farklı yansıtır.(Genel anlam)

Bu öyküde betimlemeler ağırlıktadır. (Özel anlam)


KiınJ;ı duygu dünyamızı zenginleştirir. (Genel anlam)
Dün aldığım kitabı yeni okudum. (Özel anlam)

~ Sözcüğün
~ şekillenir.
genel ya da özel anlamlı olması diğer sözcüklere göre

Varlık - canlı - genç - öğrenci

Metin - paragraf - cümle - sözcük - ses

Sanat - edebiyat - İngiliz edebiyatı - Shakespeare

n
Jif' Örnek Soru il
daha
Aşağıdakilerin hangisinde şiir sözcüğü ötekilere göre
geniş anlamlıdır?
A) Şiiri bir yerden hatırlıyorum.

B) Şiiri yazıp öğretmene verdik.


C) Şiir. Cumhuriyet dönemini yansıtıyor.

D) Şiir, duyguların dışa yansımasıdır.

E) Şiir, bayrak sevgisini işliyor.

Cevap: D
SÖZCÜKTE ANLAM İLİŞKİLERİ

7. YAKIN ANLAMLI SÖZCÜKLER/ SÖZLER


Aynı anlama gelmedikleri halde cümledeki kullanışları na göre birbirinin yerine kul-
lanılabilen sözcük ya da söz gruplarıdır.

Öteden beri bu adamdan hoşlanmam.

Kendimi bildim bileli burada oturur.

Oldum olası bu işlerden hoşlanmam.

Oldum bittim ders çalışmayı sevmem.

l::!iç...d.e.ğilse bu hediyeyi kabul etseydin.

En azından beni arasaydın.

~ bir kilo eder.

Taş çatlasa beş milyon yapar.

Konunun kalburüstü araştırmacılarına başvuruldu.

Toplantıya~ kişiler katıldı.

Gün olur Veysel'i bağrına basar.

~ sende yanarsın benim gibi.

Gece gündüz ders çalışıyordu zavallı çocuk.

Dur durak bilmeden çalışmaya devam ediyor.

Sende daima derya gibi çalkanır gönül vardır.

!::!.er..de.m ağlarım ben, yüzüm hiç gülmez.

Olayı ince eleyip sık dokuyan bir avukatmış.

Konuyu bizlere enine boyuna anlattı.


SÖZCÜKTE ANLAM İLİŞKİLERİ

UYGULU-YORUM-1

Aşağıdaki ifadelerde geçen karşıt sözcükleri bulup boş paranteze


yazınız.

1. Bizim en büyük sevinçlerimizde bile keder okunur.( ............ / ........... .

2. Uzun süre göçebe yaşayan atalarımız yerleşik hayata her zaman alışa
mamışlar. ( ............ / ...... ..... .)

3. Şiirde soyut bir kavram somut kavrama benzetilerek dile getirilmiştir


( ............... / ............... )

4. Sana çirkin dediler düşmanı oldum güzelin. ( ...... ......... / .... ........... )

5. Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı. ( ............... / ............ ... )

6. Şiirde Nazım Hikmetle başlayan bu anlayış yine aynı şairle sona er


miştir. (........... .... / ............... )

7. Su insanı boğar ateş yakarmış. ( ............... / ............... )

8. Romanda hayal unsuruna fazla yer verilmesi , gerçek ile düş çatışması
anlatılıyor.
( ............... / ............... )

UYGULU-YORUM-11

Aşağıdaki dizelerde geçen altı çizili sözcükler sesteş ise karşısına(+)


değilse(-) koyunuz.

1. .sıın gönlünü bana çok gördün amma. ( )

2. A! bu gönlüm, deli gönlüm sana hediyem olsun. (


3. Hafız ' ın kabri olan bahçede bir illi] varmış. ( )

4. Yeniden her g.ün açarmış kanayan rengiyle. (

5. Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu. ( )

6. .sağ tarafta çıngırak sesleri geliyordu. ( )

7. Birdenbire kıpkızıl birkaç satır ile yandı. (

8. Bu dört mısra değil sanki dört damla kandı. (


SÖZCÜKTE ANLAM İLİŞKİLERİ

UYGULU-YORUM-111

Aşağıdaki sözcüklerin eş anlamlılarını karşılarına yazınız.


1 . Edebiyat ( ........................ )
2. Düzyazı ( ............ ........... )
3. Kültür ( .......... ............. )
4. Didaktik( ........ .... ..... ...... )
5. Anı ( .......... ......... ....)
6. İhtiyaç ( .......... ............. )
7. Vezin (................ ...... )
8. Anonim ( ....... ..... .......... )
9. Uçurum ( .............. ........ )
10. Biçem (....... ............. )

UYGULU-YORUM-IV

Duydum ki vefasız incinip küsmüş

Darılsa ne yazar darılmasa ne


Bir selam yollardı , onu da kesmiş

Ben keder üretir dert yaratırım

Aleme ibrettir her bir satırım


Kırk yılın başında halim hatırım

Sorulsa ne yazar sorulmasa ne


Yukarıdaki dizelerle ilgili aşağıdaki yargı doğru ise (+) yanlış ise (-
koyunuz.
1. " İncinip" ve "küsmek" sözcükleri yakın anlamlıdır.( )
2. " Darılsa" ve "darılmasa" karşıt (zıt) anlamlı sözcüklerdir. ( )
3. "Ben" sesteş nitelikli bir sözcüktür. ( )
4. "Alem" sesteş nitelikli bir sözcüktür. ( )
5. "Keder'' ve "dert'' sözcükleri eş anlamlıdır. ( )
6. "Sorulsa" ve "sorulmasa" karşıt (zıt) anlamlı sözcüklerdir. (

59
SÖZCÜKTE ANLAM İLİŞKİLERİ

UYGULU-VORUM CEVAP ANAHTARLAR!

UYGULU-VORUM-1
··--------------------------------------------------------------------------------------------------
., '
:! 1) sevinç/keder 2) göçebe/yerleşik 3) soyuVsomut 4) çirkin/güzel !
l! 5) derVdeva 6) başlayan/sona ermiş 7) sil 8) gerçek/hayal !
;:__ ___ ____ _____ ____ ___ ______________ ____ ______ ___ ____ ___ ______ ____ _________ ________ ___ ______ ____ __:

UYGULU-VORUM-11
.!---------------------------------------------------------------------------------------------------
1)· 2) + 3) + 4) - 5) - 6) + 7) + 8) + !
'

L. ............................................................................................... :

UYGULU-VORUM·III
.,-------------------------------------------------------------------------------------------------·
j 1) yazın 2) nesir 3) ekin-hars 4) öğretici 5) hatıra
'
[
l6) gereksinim
)

7) ölçü 8) ortak 9) yar 1O) üslup


1

!
.----··········-----------------------------------------------------------------------------------·
UYGULU-VORUM-IV

ii.1)+ ...2) - •. 3). +.. 4) - •. 5).-.. 6) - ...........•.••........•.•.•.•.•......•.••.•.•.•. .J

:·· [&], :: : ·~::::: ;::o,::~:::: ~:::::: ::,::, ::;: :,


Çekirdeği " televizyon programını Kanal 24'te seyrediyordum. Tarih 1S:
Ekim 2011 Salı akşamı. Konu "şiir ölüyor mu? Üç edebiyatç ı bir arayaj
gelince nükteler ardın sıra geliyor tabii. Bir ara Cezmi Ersöz, "Geçenlerdej
çok şiir yazan bir şair arkadaşımızın evine hırsız girmiş ve bilgisayarın /
çalmış. " dedi. İskender Pala da, "Bir süre önce benim de bir şai ri
arkadaşımın evine hırsız girmi ş ve bilgisayarını alıp gitmiş. " diye ekledi )
Sıra Hilmi Yavuz'a gelince, yine muzipliği tuttu ve şunu söyledi:

"Geçenlerde bir hırsız bir şairin evine girmiş , bilgisayarına bakmış ama
çalacak şiir bulamamış."

Mehmet Nuri YARDIM "Mizahın İzahı" kitabında~


SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLAR!

1. MECAZIMÜRSEL (DÜZ DEĞİŞMECE/ AD AKTARMASI)

Benzetme amacı güdülmeden bir sözün başka bir söz yerine kullanılmasıdır.

Anlatılmak istenen kavram onunla herhangi bir özelliği , ilişkisi olamayan başka bir
kavramla anlatılır.

Ad aktarması yapıldığında:

a) Sözcük gerçek anlamını yitirir.

b) Sözcük kendisiyle ilgili başka bir kavramın yerine geçer.

c) Sözcük başka sözcük yerine kullanılırken benzetme amacı olmaz, istiareden


bu yönüyle ayrılır.

d) Anlatımda eksiltili bir söyleyiş söz konusudur.

e) Ad aktarmasında birbirinin yerine kullanılan sözcükler arasında çeşitli anlam


ilişkileri olmalıdır.

a. İç-dış ilişkisi: Bir kavramla ilgili iç söylenir dış; dış söylenir, iç kastedilir.

Tek oturuşta üç tabak yedi.

"Tabak" sözcüğü ile "tabağın içindeki yemek" anlatılmak istenmiştir.

Sobayı çabuk yakın, üşüyorum.

"Soba " sözcüğü ile "sobanın içindeki odunlar'' kastedilmiştir.

Bardağı bir dikişte içti.

"Bardak" sözcüğü ile "bardağın içindeki su" kastedilmiştir.

Mektuba pul yapıştırdım.

"Mektup" sözcüğü ile "mektubun konduğu zarf' kastedilmiştir.

Evi önümüzdeki hafta taşıyoruz.

"Ev" sözcüğü ile "evin içindeki eşyalar'' kastedilmiştir.

b. Yer, Yön , Bölge, Kent, Ülke, ... İnsan Görevli İlişkisi : Yer, yön , bölge , kent,
ülke ... söylenir; orada yaşayanlar, o işle ilgili , görevli olanlar, ... kastedilir.

Ankara, bu sefer sert çıktı batı bizi her zaman desteklemez.


"Arıkara " sözcüğü ile "Ankara yönetimi" anlatılmak istenmiştir.
Anadolu bize öfkeyle bakıyordu.

"Anadolu" sözcüğü ile "Anadolu halkı " anlatılmak istenmiştir.

61
SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLAR!

c. Sanatçı-eser ilişkisi: Sanatçı , yazar söylenerek yapıt kastedilebilir.


Ben garip çizgilerle uğraşırken baş başa
Rastlamıştım duvarda bir şair arkadaşa

"Şair arkadaş" sözüyle "şairin şiirleri" kastedilmiştir.

Dostoyevski'yi her okuyuşumda ayrı bir tat alırım.

"Dostoyevski" sözcüğüyle "Dostoyevski'nin romanları " kastedilmiştir.


Ben Orhan Veli'yi okumaktan sıkılmam.

"Orhan Ve/i" sözüyle "Orhan Veli'nin şiirleri" kastedilmiştir.

d. Neden-sonuç ilişkisi: Sonuç söylenir, o sonucu doğuran neden amaçlanır.


Bugün toprağa rahmet yağdı.
"Rahmet'' sözcüğü ile "yağmur'' kastedilmiştir.
Felaket, Marmara'yı da vurdu.
"Felaket" sözcüğü ile "deprem" kastedilmiştir.
Uçaklar, Suriye'ye ölüm yağdırıyor.
"Ö/üm " sözcüğü ile "bomba" kastedilmiştir.

e. Parça-bütün ilişkisi: Varlığın bir bölümü söylenir tamamı kastedilir ya da


bütünü söylenir, parçası kastedilir.
Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı

Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı

"Yaylı " sözcüğü ile "yaylı araba" kastedilmiştir.


Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı

"Samsun" sözcüğü ile "Samsun limanı " kastedilmiştir.


Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor

"Hilal" sözcüğü ile "Türk bayrağı " kastedilmiştir.

f. Soyut-somut ilişkisi: Soyut bir kavramla somut bir kavram , somut bir kavram
ile soyut bir kavram kastedilir.

Allah doğrunun yardımcısıdır.


"Doğru" sözcüğü ile "doğru insan" kastedilmiştir.
Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı.
"Gönül" sözcüğü ile "insan" kastedilmiştir.
SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLAR!

~ Aşağıdaki altıilişkisini
J{f" alan anlam
çizili sözcüklerde ad
(parça-bütün,
aktarması vardır. Altı
iç-dış, sanatçı-yapıt
çizili sözcüklerde yer
... ) bulunuz.

Anlam ilişkisi
Örnek

Ben o dertten bilirim hiç ölmezdim


Dolansaydı boynuma akça biletler

istersen .d.ünııaıLJ çağır imdada


Yeryüzünde bir sen bir de ben varım

Karulilli yüzerken uykularda


Mehtabı sürükledik sularda

Güç bela bir bilet aldım gişedıın


Yolculuk başladı Haydarpaşa "dan
Hancı ne olur elindeki .Şişedfın

Birkaç yudum daha ver yavaş yavaş

Dün kahkahalar yükselirken .eııinizdfın.


Bendim ey sevgili sandalla denizden

O _şehir yine şarkılar söyler


Karşılık görmemiş sevgiler üstüne

Kan tükürsün adını candan anan dudaklar.

Dönüyor cuııu QeQken, dönüyor .a!!ı...şa!ırar.

Marmara"da h e r ~ uçar gibi neşeli.

Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı .tıilal.

B..eyo.ğ1u tepinirken ağlar Kacacaabmet

Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun.

Dedesi yıllardır~ dinlemekten bıkmamış.


SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLAR!

2. DOLAYLAMA

Bir sözcükle anlatılabilecek bir kavramın birden çok sözcükle anlatılmasına


dolaylama denir. Dolaylamada anlatılan varlıklar kesin , söz konusu özellikleri
herkesçe bilinen varlıklardır.

Sözcük Dolaylama Sözcük Dolaylama


İstanbul --, Yedi tepeli şehir Tüfek --, Delikli demir

Atatürk --, Büyük kurtarıcı Atatürk --, Ulu önder

Kömür --, Kara elmas Aslan --, Ormanlar kralı

Pamuk --, Beyaz altın Kıbrıs --, Yavru vatan

Konya --, Tahıl ambarı Turizm --, Bacasız sanayi


Balık --, Derya kuzusu Haliç --, Altın boynuz

Kaleci --, File bekçisi lzmir --, Ege'nin incisi

Elazığ --, Gakkoş lar diyarı Sinema --, Beyaz perde

Ankara --, Türkiye'nin kalbi Afrika --, Kara kıta

Rakı --, Aslan sütü Askerlik --, Vatan borcu

3. GÜZEL ADLANDIRMA

Kimi varlıklardan , nesnelerden bahsedilirken doğacak korku, iğrenme, ürkme gibi


duygu ve çağrışımların engellenmesi için yapılan bir değiştirmedir. Bu anlatımda
sözcükler mecaz anlam kazanır. Ad aktarmasının bir türü kabul edilir.

Sözcük Güzel adlandırma Sözcük Güzel adlandırma

Verem İnce hastalık Ölmek Rahmete kavuşmak

Cin , peri İyi saatte olsunlar Ölmek Sizlere ömür

Cin Üç harfliler Ölmek Hakk'a yürümek

Yaşlanmak Yaşını başını almak Tuvalet Ayak yolu, yüz numara

Kör Görme engelli Sağır İşitme engelli

Tabut İmamın kayığı Kusmak İstifrah etmek


SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLAR!

4. DUYU AKTARMASI
Benzerlik ilişkisine dayanan bir aktarma türüdür. Bir duyuya ilişkin kavramın veya
özelliğin başka bir duyuya aktarılmasına verilen addır.

Gelse en acı sözler dilime


Uçacak sanırdım birkaç kelime
Tatma ile ilgili "acı " sözcüğü , gerçek anlamının dışına çıkarak işitme ile ilgili olan
"söz" ile birlikte kullanılarak duyular arası aktarma yapılmıştır.

Hava keskin kömür kokusuyla dolardı

Daha gün batmadan kapanırdı kapılar

Dokunma ile ilgili "keskin" sözcüğü, gerçek anlamının dışına çıkarak koklama ile
ilgili olan "koku " sözcüğü ile birlikte kullanılarak duyular arası aktarma yapılmıştır.
Örtün üstüme örtün serin karanlıkları

Dokunma ile ilgili "serin " sözcüğü, gerçek anlamının dışına çıkarak görme ile ilgili
olan "karanlık" sözcüğü ile birlikte kullanılarak duyular arası aktarma yapılmıştır.
Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır.
Tatma ile ilgili 'tat/ı " sözcüğü, gerçek anlamının dışına çıkarak işitme ile ilgili olan
"söz" ile birlikte kullanılarak duyular arası aktarma yapılmıştır.

5. İNSANDAN DOĞAYA AKTARMA

İnsana ait organ adları ya da özellikler doğadaki bir varlığa aktarılır. Kişileştirmenin
olduğu her yerde insandan doğaya aktarma vardır.
Bu gece yarısı iki kişi uyanık

Biri benim öteki serseri kaldırımlar

Toplanırken gökyüzünde bulutlar yığın yığın


Hırçın bir fırtınayı düşünüyordu deniz
O çay ağır akar yorgun mu bilmem
Mehtabı hasta mı solgun mu bilmem

Yüce dağ başında bir top kar idim


Yağmur yağdı , güneş vurdu eridim
Neden düşman görünürsünüz
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar
SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLAR!

6. DOĞADAN İNSANA AKTARMA

Doğadaki varlıkların ya da varlıklara ait özelliklerin insan için kullanılmasıdır.

Olgun kızların evde kalma ihtimali yokmuş. cümlesinde aktarma yapılmıştır


çünkü "olgun" sözcüğü meyveler için kullanılırken bu cümlede "olgun kız"
ifadesinde doğadan insana aktarma yapılmıştır.

Bu ineğin yapamadığı soru yoktur.

Bedr'in aslanları ancak bu kadar şanlı idi.

Ayının biri aniden ayağıma basmasın mı?

Böyle pişkin adamı hayatımda görmedim.

Sabahtan uğradım ben bir fidana.

Onun ne tilki olduğunu siz bilmezsiniz.

Gel de böyle oduna laf anlat.

n
Ji("
Örnek Soru
Aşağıdakilerin hangisinde ötekilerden farklı bir aktarma vardır?
A) Bulutlar bize selam verirdi gökyüzünden

B) Yaralı ceylanın senden başkasına gönül vermem

C) Her akşam hüzünlü bir ay doğar gecelerime

D) Gündüzler anlamadı beni gecelere sığındım

E) Sarı saçlarına deli gönlümü bağladım bir kere

Çözüm: A, C, D, E seçeneklerinde insandan doğaya; B seçeneğinde ise


doğadan insana aktarma yapılmıştır. Bu nedenle cevap ~ seçeneğidir.

" İnsandan doğaya aktarma", "doğadan insana aktarma", "duyular arası


aktarma" ve "somutlaştırma" Prof. Dr. Doğan Aksan ' ın kitaplarındaki
adlandırmadan yola çıkılarak birçok hazırlık kitabında " DEYİM AKTAR-
MASI" çerçevesinde ele alınmaktadır. Biz bu adlandırmayı hem -Niza-
mettin Uğur'un "Anlambilim" kitabındaki görüşlerine katılarak- doğru bul-
madığımızdan hem de bu adlandırma sınavlarda hiç yer almadığından
"deyim aktarması" ifadesini kullanmadık.
SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLAR!

7. KİNAYE (DEĞİNMECE)

Cümlede kullanılan bir sözün hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek
biçimde kullanılmasına kinaye denir. Asıl vurgulanmak istenen mecaz anlamdır.

Bulmadım dünyada gönüle mekan

Nerde bir gül bitse etrafı diken

"Nerde bir gül bitse etrafı diken" sözü hem gerçek anlamı olan "her gülün etrafında
dikenlerin olması " hem de mecaz anlamı olan "her güzelliğin etrafında çirkinlik-
lerin olabileceği" anlamında kullanılarak kinaye yapılmıştır.

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

"Ocak" sözcüğü hem gerçek anlamı olan "ateş yanan yer" hem de mecaz anlamı
olan "aile" anlamında kullanılarak kinaye yapılmıştır.

Kinaye özellikle atasözü ve deyimlerde olur.


Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

Gül, dikensiz olmaz.


Yalnız taş duvar olmaz.

8. TARİZ (DOKUNDURMA/ İĞNELEME)

Bir cümlede söylenen bir sözün tam tersini kastetmektir. Genellikle alaycı bir üslup
kullanılır.

Yazısı o kadar güzeldi ki bütün çabalarıma rağmen yazısını okuyamadım

"Güzel"sözcüğü ile yazının "çirkin " olduğu kastedilmiştir.

O kadar dürüst ki yalana hile katmaz.

"Dürüst" sözcüğü ile "yalancı, hilebaz" olduğu kastedilmiştir.

O kadar çalışkan ki liseyi beş yılda bitirdi.

"Çalışkan " sözcüğü ile "tembe/'' olduğu kastedilmiştir.

Eh, bu kadar hızlı yürürsek okula yarın varırız.

"Hızlı" sözcüğü ile "yavaş" olduğu kastedilmiştir.

O kadar güzeldi ki evlenemeden gömüldü.

"Güzel" sözcüğü ile "çirkin" olduğu kastedilmiştir.

67
SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLAR!

9. KİŞİLEŞTİRME (TEŞHİS)
İnsana ait özelliklerin insan dışındaki varlıklara ya da kavramlara verilmesine
kişileştirme denir.
Yavaş çek küreklerini mehtap uyanmasın.

"Mehtap" (ay) sözcüğüne insan özelliği verilerek kişileştirme yapılmıştır.

Paydos bundan böyle çılgınlıklara

Sert konuşmaya başladı aynalar


"Aynalar" sözcüğüne insan özelliği verilerek kişileştirme yapılmıştır.

Dağlar omuz omuza yaslanan dağlar


Sular kararınca paslanan dağlar
"Oağ/ar'' sözcüğüne insan özelliği verilerek kişileştirme yapılmıştır.
Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor

Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor


"Tekerlekler'' ve "yollar'' sözcüğüne insan özelliği verilerek kişileştirme
yapılmıştır.

10. BENZETME (TEŞBİH)


Türk edebiyatında en çok kullanılan sanatlardan biri olan benzetme aslen dört
ögeden meydana gelir: benzeyen, kendisine benzetilen, benzetme yönü, ben-
zetme ilgeci (edatı). İlk iki öge (benzeyen , kendisine benzetilen) temel , son iki öge
(benzetme yönü , benzetme ilgeci) yardımcı ögedir.

[~ ] Türkçede "misali", "gibi" edatları,


"sanki" sözcüğü ve "andırmak",
"benzemek" fiilleri benzetmeye ipucu olan sözcüklerdir.
Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin.
Şair, "sen " dediği kişiyi 'Türkiye ''ye benzetmiş.

Rüya gibi bir yazdı , yarattın hevesinle.


Şair , "yaz'1 "Rüya''ya benzetmiş.

Sen gittiğim o ülkesin varılmıyorsun.


Şair , "sen" dediği kişiyi ''gittiği ülke''ye benzetmiş.

Ben bir damlayım , sen bir denizsin.


Şair, kendisini "bir damla''ya, "sen" dediği kişiyi "deniz"e benzetmiş.

Ben gökte yıldız sen güneşimsin.


SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLAR!

Şair, kendisini "gökteki yıldız'\ı. , "sen" dediği kişiyi "güneş "e benzetmiş.

Seni aşkım canavarlar gibi takip edecek.


Şair, "aşk"ını "canavar''a benzetmiş.

Geldim işte mevsim gibi kapına.

Şair, kendisini "mevsim"e benzetmiş.

Benzetme Türleri Benzetme Örnekleri

1. Ayrıntılı Benzetme: Dört ögenin Cennet gibi güzel bir vatanımız var.
bulunduğu benzetme türüdür.

2. Kısaltılmış Benzetme: Benzetme Rüya gibi bir yazdı yarattın hevesinle.


yönünün bulunmadığı benzetme türüdür

3. Pekiştirilmiş Benzetme: Benzetme Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur.
ilgecinin bulunmadığı benzetme
türüdür.

4. Yalın Benzetme: Sadece benzetmenir Kırmızı bir kuştur soluğum


temel ögelerinin yani benzeyen ve Kumral göklerinde saçlarının
kendisine benzetilenin bulunduğu
benzetme türüdür.

SÖZCÜKLERDE ANLAM DEĞİŞMELERİ

1. ANLAM GENİŞLEMESİ
Bir sözcüğün eski anlamları yanında yeni anlamlar kazanmasıdır, dar bir anlam-
dan geniş anlamlara geçmesidir. Çok anlamlılık kazandırma yoludur.

"Yıldız" eskiden sadece "gök cismi" için kullanılırken şimdi "star, film oyun-
cusu" için kullanılıyor.

Anadolu'da köpek, sığır, gibi evcil hayvanlara verilen "yem, yiyecek'' anlamın­
daki "yal" sözcüğünden türetilen "yalamak'' (yalını yemek) sözcüğü , günümüzde "bir
yiyeceği dilini sürerek yemek'' anlamında kullanmaktayız.

''Araba " sözcüğü geçmişte yalnız "atlı araba" yerine kullanılırken günümüzde
"motorlu taşıt'tarı da kapsar bir duruma gelmiştir.

69
SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLAR!

2. ANLAM DARALMASI
Birçok anlamı bulunan bir sözcüğün zamanla bazı anlamlarını yitirmesidir.
" Oğlan " sözcüğü hem kız hem erkek için kullanılırken şimdi sadece erkekler
için kullanılıyor.

"Davar' sözcüğü mal , mülk için kullanılırken şimdi "büyükbaş hayvan" için kul-
lanılıyor.

"Erik" sözcüğü "kayısı, şeftali ... " meyvelerinin ortak adıyken şimdi tek bir
meyve için kullanılıyor.

3. ANLAM KÖTÜLEŞMESİ
Sözcüğün taşıdığı iyi anlamı yitirerek kötü bir anlam kazanmasıdır .. "İşçi'hin eş an-
lamlısı olan "amele" sözcüğü , 1960'Iara değin dilimizde yadırganmadan kul-
lanılıyordu. "İşçi" sözcüğü yaygınlaşınca "amele" sözcüğü , aşağılayıcı bir nitelik
kazanmıştır.

Sözcük İyi anlam Kötü anlam

Abdal 1 Ermiş
1 Aptal

Efendi Seçkin kimse Hizmetçi, kahya

Canavar Canlı hayvan Cana kıyan, vahşi yaratık

4. ANLAM İYİLEŞMESİ
Kötü bir anlam taşıyan sözcüğün zamanla bu anlamı yitirip iyi bir anlam taşır hale
gelmesidir.

Sözcük Kötü anlam İyi anlam

Yavuz Kötü, fena İyi huylu , cesur

Emek Eziyet Beden gücü

Mareşal At bakıcısı Orduda en üst rütbe

-~ .
SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLAR!

♦♦ BAĞDAŞTIRMA ♦♦

Anlatımda birden çok birimin bir araya gelmesine bağdaştırma adı verilir. Bir
bakıma anlatım bağdaştırmalar toplamıdır. Sözcükler belirli ilişkiler çerçevesinde
bir araya gelip cümle, tamlama ve söz öbeği oluşturur. Bağdaştırma , ikiye ayrılır:

a) Alışılmış Bağdaştırma

» Toplumun her kesimince kullanılan , yaygınlık kazanmış bağdaştırmalardır.

Duyduğumuzda ya da okuduğumuzda anlamakta, anlamını çözmekte hiçbir zor-

luk çekmeyiz. Yadırgamayacağımız ifadelerden oluşur. Örneğin; genç adam,

üzüm salkımı , bembeyaz bulut, yaz sıcağı , takma diş, kuru fasulye , zımbalı

defter. ..

b) Alışılmamış Bağdaştırma

» "Anlam belirleyicileri , anlam ayırıcıları arasında uyum bulunmayan bir-


leştirmeler''e alışılmamış bağdaştırma denir. Yan yana gelen sözcükler arasında

uyum olmaz. Örneğin; bembeyaz uykusuzluk, taze imge, yalnızlığın kuyusu ,


rüyanın kanatları tamlamalarında sözcükler arasında uyum yoktur. Sanatlı, imgeli
anlatıma yer verilir. Alışılmamış bağdaştırmalar okunduğunda çağrışımlar ve
tasarımlar uyandırır zihinde. Özellikle şiir dilinde alışılmamış bağdaştırmalar yer
verilir.

Kırmızı bir kuştur soluğum Biliyorsun, ben hangi şehirdeysem

Kumral göklerinde saçlarının Yalnızlığın başkenti orasıdır

Saçlarının kumral gökleri, soluğun kırmızı kuş oluşu ve yalnızlığın başkenti

ifadelerinde alışılmamış bağdaştırma vardır.


SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLAR!

~ Aşağıda verilen dizelerde geçen altı çizili bölümlerde "alışılmış bağ­


'j{f' daştırma" mı, "alışılmamış bağdaştırma" mı olduğunu bulunuz.

Alışılmış Alışılmamış
Cümle
Bağdaştırma Bağdaştırma

1. Derinden derine ı[makl a r ağl ar

2. Kerem'in sazına cevap veren bu

3. Beni bu güzel ba'lalar mahvetti

4. Ümidim ~ılları □ se li □ e düştü

5. Kulağım , ruhumun kanat sesinde

6. Erimiş ruhlarınız bir de rd i □ potas ında

7. Gü'leı:ı;i □ ba~ ı şlı sessizlik bile

8. Sonsuzluk, elinde bir mavi lül!ıe nt

9. Lambada titreyen alev ü şü~Q r

10. Ovanın yeşili göğü □ ma'lisi


SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLAR!

UYGULU-VORUM-1

Aşağıdaki cümlelerde hangi anlam olayı olduğunu belirtiniz.

Cümle Anlam Olayı

Duyu Dolaylam, Ad Güzel Somut-


aktarması Aktarması adlandırma laştırma

1. Balıkçı , derya kuzularını ucuza


satıyordu.

2. İşitme engelli vatandaşlara


yardımcı olmalıyız.

3. Tatlı bir bakışı vardı Canan' ın.

4. Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek.


5. Yine karlar yağdı gönül dağıma .

UYGULU-VORUM-11

Aşağıdaki cümlelerdeki altı çizili sözcüklerin hangi anlamda kullanıldığını


karşılarına yazınız.

Cümle Somut Soyut

1. Bu sabah erkenden vola çıkacaktı ..

2. Soruyu hangi YQ11.a çözeceğini bilemedi.

3. Bu adamı sevmek~ ister.

4. Yiiı:e.ğim , çarpıyor inan ki heyecandan

5. Öğretmen , öğrencilerde bir ı.şıJs görmüştü.

6. Evin hiçbir odasında lŞ.lk falan yanmıyordu .

UYGULU-VORUM-111

Aşağıdaki cümlelerdeki altı çizili ifadelerde hangi anlam olayının ol-


duğunu karşısına yazınız.

1. Eviniz kı.ı1ıı_gibi küçücük bir evdi. ( .... ... ........... )


2. Sıınıaııfil ne güzel kaynıyordu. ( ....... ........... )
3. Behçet Necatigil'i de sonundaJQprağaııerdik. (....... .... ..... ..)
4. Bayram tatilinde yavnı vatana gidecekmiş.( .............. ............ )

5. Kazağın tallı bir rengi vardı. ( ........ .............. )


SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLAR!

UYGULU-VORUM CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-VORUM-1
,- --------------------------------------------------------------------------------------------------'
j 1)dolaylama 2) güzel adlandırma 3) duyu aktarması !
J 4) ad aktarması 5) somutlaştırma !
l i
~ ------------------------------------------------------------------------------------------------'
UVGULU-VORUM-11

:: 1)+ 2) - 3) - 4) + 5) - 6) + :
:·------------------------------------------------------------------------------------------------- '

UVGULU-VORUM-111
f-------------------------------------------------------------------------------------------------,
!1) benzetme 2) ad aktarması 3) güzel adlandırma !
il 4) dolaylama 5) duyu aktarması !
:
L------------------------------------------------------------------------------------------------1

SELİM İLERİ ;

Romancılık ve öykücülüğünün dışında senaristliği de vardır)


Yeşilçam'a senaryolar yazmış, Yeşilçam 'daki çoğu kadın oyunculara aşı ~
olmuştur. Türkan Şoray ve Çolpan İlhan bunlar arasındadır. ·
Konuşmayı üç buçuk-dört yaşında ancak sökebilmiş.

NURULLAH ATAÇ;

Evlendiği zaman eşinden on iki çocuk istemiş. (Herhalde basket takım /


kurmayı düşünüyordu) ·

Nurullah Ataç anlatıyor: " 'Eğer'i kullanmadım , 've'yi de 1940'tan beri kul~
!anmam, 'lakin, şayet' gibi sözlere gelince onları kullananları da okumam." .. .\
"Evlenmeden önce hiç yıkanmazdım. Şimdi altı ayda bir yıkanıyorum. " .. )
"Ben ne Allah'a inanırım ne de Müslümanım. " Ataç, böyle diyor. ·
SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

İKİLEMELER

Anlatımın arttırmak, anlamı pekiştirmek için aralarında anlam, ses


gücünü
bakımından çeşitli ilgiler bulunan iki sözcüğün yan yana kullanılması sonucu
ortaya çıkan söz öbeklerine "ikileme" denir. İkilemeler kalıplaşmış sözlerdir.
İkilemeler farklı amaçlarla kullanılır:

a. Anlamı Pekiştirme: salkım salkım üzüm, eski püskü bir elbise, güçlü kuvvetli ,
alımlı mı alımlı, temiz mi temiz ...
b. Anlamı Güçlendirme: açık seçik anlatmak, bangır bangır ağlamak , gide gele
uslanmak, bağlık bahçelik ...
c. Anlamı Çoğaltma : ev ev dolaşmak, yol yol olmak, güzel güzel kızlar, sokak
sokak aramak, kutu kutu şeker. ..
d. Anlamı Abartma: varını yoğunu yitirmek, taş taş üstünde kalmamak, delik
deşik olmak, yüzü gözü şişmek ...

İkilemeler ayrı yazılır ve ikilemeyi oluşturan sözcükler arasına


hiçbir noktalama işareti getirilemez.

♦ İkilemelerin biçimsel (oluşum-kuruluş) özellikleri ♦

Aynı sözcüğün tekrarıyla ikileme yapılabilir.

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar

Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler.

llgıt ılgıt esen seher yelleri

Esip esip yare değmeli değil

Ak elleri elvan elvan kınalı

Karadır gözleri sürmeli değil

Denizleri köpük köpük dalgalandıran rüzgar

Gir içeri usul usul beni bu dertten kurtar

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden

Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir

75
SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

Aynı sözcük tekrarlanırken birinci sözcüğe yönelme (yaklaşma)durum eki ge-


tirilerek oluşturulur.
Başa baş , kana kan, dişe diş ...

Aynı sözcük tekrarlanırken ikinci sözcüğe yönelme (yaklaşma)durum eki ge-


tirilerek oluşturulur.
Yan yana, el ele, art arda, kol kola, baş başa , üst üste ...
İkilemeyi oluşturan her iki sözcük ad durum eki alabilir.

Uçtan uca, dilden dile, elden ele, renkten renge , arada sırada , elde avuçta ...

Yansıma sözcüklerin tekrarıyla ikileme oluşturulabilir.

Horul horul, şırıl şırıl, püfür püfür, mırıl mırıl..

Sayıların bir araya gelmesiyle oluşabilir.

Sekiz on (kişi) , üçer üçer (dağıtmak) , bir iki (söz), üç beş (kuruş)
Kimi ikilemelerde yinelenen sözcükler ad tamlaması biçimindedir.

İyinin iyisi , güzeller güzeli, babaların babası , kahramanlar kahramanı. ..

Kimi ikilemelerde ünsüzle başlayan sözcüğün başındaki ünsüz kaldırılıp yerine


"m" sesi getirilir; ünlüyle başlayan sözcüğe "m" önses olarak eklenir.
Simit mi mit, para mara, kitap mitap .. .

♦ İkilemelerin anlamsal özellikleri ♦

Eş ya da yakın anlamlı sözcükler bir araya gelerek oluşturulabilir.

Ses seda, akıllı uslu, sorgu sual , köşe bucak, eş dost, kılık kıyafet , yalan yan-
lış , üst baş , ağrı sızı , doğru dürüst, toz toprak, etli butlu , it köpek ...
Zıt (karşıt)anlamlı sözcüklerle yapılabilir.

İki kapılı bir handa

Yürüyorum gündüz gece


İyi kötü, bata çıka , az çok, er geç, dost düşman , aşağı yukarı , eninde sonunda,
ine çıka, irili ufaklı, ileri geri. ..
İkinci sözcük, birincinin olumsuzu biçiminde kullanılarak oluşturulabilir.

ister istemez, belli belirsiz, yerli yersiz ...


İkilemelerdeki sözcüklerin her biri tek başına sözlük anlamı taşıyabilir. Her
ikisi de anlamlı olabilir.
İyi kötü, hısım akraba, er geç, yalan yanlış ...
SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

Biri anlamlı, biri anlamsız sözcükten oluşan ikilemeler olabilir.

Hayal meyal, saçma sapan, eski püskü, çoluk çocuk, kaba saba, pılı pırtı,
börtü böcek ...

Sözcüklerin her ikisi de anlamsız olabilir.


ıvır zıvır, çıtı pıtı ,abur cubur, abuk sabuk, mırın kırın, eciş bücüş , süklüm
püklüm, vırt zırt , ıcığı cıcığı , abuk sabuk ...

Örnek Soru
,
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde geçen ikilemelerdeki sözcükler tek
başına kullanılamaz?

A) Harç borç

B) Özene bezene

C) Yalan yanlış

D) Abuk sabuk

E) Çalı çırpı

Çözüm: D seçeneğindeki "abuk" ve "sabuk" sözcükleri tek başına kul-


lanılamadığı için cevap seçeneği _ı:::ı olacaktır.

l~ l Halk şiirinin taşlama ustası şair Seyrani, kör bir arkadaşına rastlar. Hoi
beşten sonra arkadaşının halini soran Seyrani , şu cevabı alır: "Ne bileyim ,:
bende dünyayı görecek göz kalmadı. " Arkadaşının gözlerini kaybettiğin E
gören Seyrani dostunu şu sözlerle teselli eder: "Üzülme, dünyada da!
bakılacak yüz kalmadı artık." ·

(Mehmet Nuri Yardım - Edebiyatımızın Güler Yüzü kitabından Y,

77
SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

C,___________o_Ev_i_M_L_E_R_ _ _ _ _ _ _ _ __.)
Asıl anlamlarından uzaklaşarak yeni kavramlar meydana getiren kalıplaşmış söz-
lerdir. En az iki sözcükten kurulan deyimler, anlam aktarımı yoluyla oluşmuş söz
öbekleridir. Deyimlerde benzetmeler, deyim aktarması , ad aktarması gibi anlam
olayları sıkça yer alır. Deyimlerin kimin tarafından türetildiği bilinmemektedir. Her
dönemde yeni durum ve gereksinimler için yeni deyimler bulunmuştur.
Türkçe deyim sözvarlığı açısından zengindir. Türkçede on bin civarında deyim
bulunmaktadır. Türkçedeki deyimlerin kaynakları arasında Nasrettin Hoca ve Bek-
taşi fıkralarıyla , bazı masallar, efsaneler, tarihsel olaylar yer alır. Örneğin, "bindiği
dalı kesmek", "ipe un sermek'', ''ye kürküm ye", ''yorgan gitti, kavga bitti" gibi deyim-
lerin kaynağı Nasrettin Hoca fıkralarıdır.

A. Biçim Özellikleri
Deyimler de atasözleri gibi kalıplaşmış sözlerdir. Deyimlerin sözcükleri
değiştirilip yerlerine -aynı anlamda olsa da- başka sözcükler getirilemez, deyim-
lerin söz dizimi bozulamaz. "Tanrı misafiri" yerine "Allah misafiri", "Ayıkla pirincin
taşını " yerine "Pirincin taşını ayıkla" denemez.

Deyimler de atasözleri gibi kısa ve özlü anlatımlardır.


Devimle.ren az iki sözcükle kurulan söz öbekleri olup biçim bakımından ikiye
ay(ılabılır:

1. Söz Öbeği Biçiminde Olanlar


Kaşla göz arasında, kellesi koltuğunda, eli kulağında , eli böğründe , ağır başlı ,
anasının gözü , gel zaman git zaman ...
2. Cümle Biçiminde Olanlar

Dostlar alışverişte görsün, atı alan Üsküdar'ı geçti, delik büyük yama küçük, incir
çekirdeğini doldurmaz, Halep ordaysa arşın burada, yel üfürdü sel götürdü, ununu
elemiş eleğini asmış ...

Bir mastarla sona eren deyimler, çekime girecekleri için ve cümle


kuracakları için bu grupta yer alır. Göz atmak, el üstünde tutmak,
kulak vermek, burun kıvırmak , ağzına bir parmak bal çalmak, bal-
tayı taşa vurmak ...

Bazı deyimler tamlama biçiminde oluşur.

a. Sıfat Tamlaması: ağır başlı , geri kafalı , sivri akıllı , çetin ceviz, kara çalı , eski
toprak, eski kurt ...
b. İsim Tamlaması: parmak hesabı, eşek şakası, kıl payı, ayağının tozuyla,
anasının gözü , günün birinde, kaçın kurası, ayak bağı. ..
c. İçinde Tamlama Olan Deyimler: bir ayağı çukurda olmak, kötü gözle bakmak,
çürük tahtaya basmak, baş tacı etmek, kabak çiçeği gibi açılmak ...
Kafiyeli (uyaklı) deyimler vardır: Azıcık aşım kaygısız başım , Akdeniz'e
kaptan Mısır' a sultan, havada bulut sen onu unut. ..
SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

B. Kavram ve Anlam Özellikleri


Deyimler, bir kavramı belirtmek için bulunmuş özel bir anlatım kalıbıdır, genel
kural niteliği taşımaz. Deyimleri atasözünden ayıran en önemli özellik budur.

Atasözü Deyim

• Yuvarlanan taş yosun tutmaz. • Armut piş , ağzıma düş.


• İşleyen demir ışıldar. • Atı alan Üsküdar'ı geçti.
• Horozu çok olan köyün sabahı geç olur. • Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

Deyimin amacı bir durumu, kavramı ya çekici ve hoş bir biçimde


ya da özel bir kalıp içinde belirtmektir. Atasözlerinin amacı öğüt
ve ders vermek, yol göstermektir.

Deyimler, kavram açısından ikiye ayrılır. Bazıları mecaz, bazıları gerçek


anlam taşır:
a. Mecaz Anlamlı Olanlar:
Saçını süpürge etmek, ağzı kulaklarına varmak, pireyi deve yapmak, kılı kırk
yarmak, öküz altında buzağı aramak, balık kavağa çıkınca , abayı yakmak, pabucu
dama atılmak , çantada keklik, ince eleyip sık dokumak, attan inip eşeğe binmek,
yüreği ağzına gelmek, kabak tadı vermek ...
b. Gerçek Anlamlı Olanlar:
ismi var cismi yok, yükte hafif pahada ağır, parayla değil sırayla , dosta düşmana
karşı , hem suçlu hem güçlü , ağzına layık , çoğu gitti azı kaldı , adet yerini bulsun ,
iyi gün dostu, özrü kabahatinden büyük ...
Kimi deyimler benzetme biçiminde oluşmuştur:

Tereyağından kıl çeker gibi , kabak çiçeği gibi açılmak , süt dökmüş kedi gibi , arpacı
kumrusu gibi düşünmek, sebilhane bardağı gibi dizilmek ...
Kimi deyimler bir öyküye ya da olaya dayalı olarak kalıplaşmıştır:

Buyurun cenaze namazına, baklayı ağzından çıkarmak , püf noktası , ye kürküm


ye, Halep ordaysa arşın burada, kuşa benzemek ...
Kimi deyimler, töreleri, inanışları, duaları, bedduaları belirtir:
Beşik kertmesi , ağzından yel alsın, Allah kolaylık versin , Allah razı olsun , başını
yesin, dili ensesinden çekilsin ...
Bazı deyimler anlamca yakın olabilirler:
Kılı kırk yarmak - ince eleyip sık dokumak
Karnı zil çalmak - içi bayılmak

Etekleri tutuşmak - eli ayağı dolaşmak


Gözünü kırpmamak - gözüne uyku girmemek

79
SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

i
~

1 I
1 Sınavda deyimlerle ilgili çıkabilecek soru tipleri
• Sözcüğün deyim içerisinde kullanılması
• Anlamca yakın olan deyimleri bulmak
• Deyimin cümleye kattığı anlamı bulmak
• Açıklaması yanlış yapılan deyimi bulmak
• Deyimin "açıklamasıyla" kullanıldığı cümleyi bulmak
• Yanlış deyimin kullanılması

BAZI DEYİMLERİMİZLE İLGİLİ İLGİNÇ BİLGİLER il

Aşık atmak: "Aşık" , ayak kemiğinin iki yanındaki ufak kemiklerdir. Aşık
kemiği ile oyunlar oynamıştır. Aşık atmak deyimi yarışmak , rekabete gir-
mek anlamlarında kullanılır.

Can havliyle: Canını kurtarmak düşüncesiyle yapılan güçlü tepki an-


lamına gelir. "Havi'', "hevl" Arapçada "korku" anlamına gelen bir sözcüktür.

Cümbür cemaat: Hep birlikte, toplu olarak anlamına gelir. ''Cümbü(', Arapçada
"halk", "topluluk'' anlamına gelen "cumhur" sözcüğünün bozulmuş şeklidir.

Deveyi havutuyla götürmek: Herkesin gözü önünde büyük hırsızlık yap-


mak anlamına gelir. "Havut'', deve semeri anlamındadır.

Dobra dobra söylemek: Hiçbir şeyden çekinmeden düşüncelerini açıkça


söylemektir. Dobra, Rusça "iyi", "güzel" anlamına gelir.
Foyası meydana çıkmak: "Aslı astarı anlaşıldı, hilesi ortaya çıktı." an-
lamına gelir. Kuyumcular süs eşyalarında kullandıkları elmasların arkasın
'1oya" denilen bir madde sürer, ayna gibi ışığı yansıtarak onun daha çok
parlamasını sağlarmış. Zamanla bu foya dökülür, taş da eski parlaklığını
yitirir. Buna foyası çıkmış derler.
Gemi azıya almak: "Azgınlaşıp söz dinlemez duruma gelmek" anlamına
gelir. Deyimdeki gemi, deniz aracı anlamında değildir. "Gem" atları hare-
kete geçirmek veya durdurmak için ağızlarına takılan demir halkadır. Gem,
atın kontrol edilmesini sağlar. Eğer at gem'i, azı dişlerine sıkıştırırsa artık
o "gem"i çekip atı kontrol etmek mümkün olmayacaktır. Söz dinlemeyen ki-
şiler için de aynı deyim kullanılır.

Hem kel hem fodul: Hem yeteneksiz hem de üstünlük taslayan kişiler için
kullanılan bir deyimdir. "Fodul" Arapçada üstünlük taşıyan kişiler için kul-
lanılan bir sözcüktür.

Kan revan içinde kalmak: Her yanı kana bulanmak durumda olmak an-
lamınagelir. "Revan" Farsça akan anlamında bir sözcüktür.
SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

Hem kel hem fodul: Hem yeteneksiz hem de üstünlük taslayan kişiler için
kullanılan bir deyimdir. "Fodul" Arapçada üstünlük taşıyan kişiler için kul-
lanılan bir sözcüktür.

Kan revan içinde kalmak: Her yanı kana bulanmak durumda olmak an-
lamınagelir. "Revan" Farsça akan anlamında bir sözcüktür.

Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu: "Bu iş şimdi tehlikesiz, önemsiz


gibi geliyor, ama daha sonra kim bilir neler çıkar" anlamında bir deyimdir.
Osmanlı padişahı Fatih'in damadı olan ve Osmanlıya sık sık başkaldıran
İkinci Karamanoğlu Mehmet Bey, Fatih'e mağlup olduktan sonra bir daha
isyan etmeyeceğine dair elini göğsüne koyarak "Bu can, bu tende
(bedende) olduğu müddetçe sana isyan etmeyeceğim ." diyerek söz verir.
Çadırdan çıktıktan sonra göğsünde sakladığı bir güvercini salıverir ve "Bu
can bu tenden çıkmıştır. Verilen sözün hükmü kalkmıştır." der ve yeniden
isyan eder. "Karamanın koyunu (göğsü) sonra çıkar oyunu" deyimindeki
koyunun anlamı bu söz oyununda gizlidir.

Kumpas kurmak: "Bir kişiyi tuzağa düşürmek için düzen hazırlamak" an-
lamındabir deyimdir. Fransızca bir sözcük olan "kumpas", elle dizgi
yapılan basımevlerinde dizgicilerin harfleri yerleştirdikleri demir yuvalara
verilen addır.

Lök diye oturmak: Bütün ağırlığıyla ve geniş bir yer kaplayacak şekilde
oturmak anlamına gelir. "Lök'' Arapçada yedi yaşını geçmiş erkek develere
verilen addır.

Nevri dönmek: Çok sinirlenerek betin benzin atması anlamına gelir.


"Nevr" Arapça yüzün rengi, bet beniz anlamında bir sözcüktür.

Ramak kalmak: Bir şeye az kalmak anlamına gelir. "Ramak" Arapçada


pek az anlamına gelir.

Şom ağızlı: Her olayı kötüye yoran, hep kötü şeyler olacağını söyleyen
kişiler için kullanılan bir deyimdir. "Şom" , uğursuz anlamına gelir.

Zırnık koklatmamak: En küçük, en basit bir şey dahi vermemek anlamına


gelir. "Zırnık'', Farsça 'zimih' sözcüğünden değişmiş bir sözcüktür. Arsenik
denen zehirli bir maddedir.

Zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü: Mevsimine veya modaya


uygun olmayan giysiler giyen kişiler için kullanılır. "Zürefa", uzun boyu ile
tanınan hayvan 'zürafa' değil, "zarir sözcüğünün çoğul biçimi olan
Arapça bir kelimedir. "centilmen, kibar erkek" anlamına gelir.

81
SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

( ____ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _A_TA
_ so
_·-_z _
LE_R
_i_ _ _ _ _ _ _ _ _)

Atasözleri bir ulusun değer yargılarını anlatan özlü sözlerdir. Yüzyıllar boyu
edinilen yaşam deneyimlerinden kaynaklanan atasözleri , bir ulusun düşünce ,
özlem, eleştiri , gözlem ve yargılarını dile getirir. Atasözlerinin söyleyeni belli de-
ğildir, yani anonimdir.

A. Biçim Özellikleri
Atasözleri kalıplaşmış sözlerdir. Atasözlerinin sözcükleri değiştirilip yerlerine
-aynıanlamda olsa da- başka sözcükler getirilemez, deyimlerin söz dizimi bozu-
lamaz.
Atasözleri kısa ve özlüdür, az sözle çok şey anlatır.

Atasözlerinin çoğu bir iki cümledir.


Atasözlerinin çoğu geniş zaman ile kurulmuştur.

Atasözlerinde uyağa yer verilebilir.


Söz söyle alana, kulağında kalana.

İt ulur, birbirini bulur.

B. Kavram Özellikleri
Uzun bir gözlem sonucu sosyal olayların nasıl olageldiklerini bildirir.
Minareyi çalan kılıfını hazırlar.

Sütten ağzı yana yoğurdu üfleyerek yer.


Araba devrilince yol gösteren çok olur.
Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür.

Uzun bir gözlem sonucu doğa olaylarının nasıl olageldiğini anlatır.

Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.

Lodosun gözü yaşlı olur.


Kar ne kadar çok yağsa yaza kalmaz.
Zemheride kar yağmadan kan yağması iyi.
Mart yağar, nisan övünür; nisan yağar, insan övünür.

Toplumsal olayların nasıl olageldiğini anlatır.

Sona kalan dona kalır.

Ağlamayan çocuğa meme vermezler.


Öfke ile kalkan zararla oturur.
SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

Doğrudan doğruya öğüt ve ahlak dersi veren atasözleri vardır.

Ayağını yorganına göre uzat.


Yoldan kal, yoldaştan kalma.
Bugünkü işini yarına bırakma.

Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar.

Bazı bilgece düşünceler bildirerek dolaylı olarak yol gösteren atasözleri vardır.
Can bostanda bitmez.
Dost acı söyler.
Taşıma su ile değirmen dönmez.
Korkunun ecele faydası yoktur.

Töre ve gelenekleri bildiren atasözleri vardır.

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.

Kızını dövmeyen dizini döver.


Dost başa bakar, düşman ayağa.

Bazı atasözleri soyaçekim kavramını vurgular.


Armut dibine düşer.

Kimi inanışları bildiren atasözleri vardır.

Akacak kan damarda durmaz.


Olacakla öleceğe çare bulunmaz.
Baykuşun kısmeti ayağına gelir.

Bazı atasözleri anlam açısından birbirinin karşıtıdır.

Yalancının evi yanmış , kimse inanmamış. / Doğru söyleyeni dokuz köyden


kovarlar.
İyilik eden iyilik bulur. / İyiliğe iyilik olsaydı koca öküz bıçak olmazdı.

Atasözlerinde kötülük, olumsuzluk övülmez, iyi bir şey gibi gösterilmez.


Kötülük ve olumsuzluğun öne çıkarıldığı sözlere "söylence" adı verilir.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.


Merhametten maraz doğar.

Her koyun kendi bacağından asılır.


Devlet malı deniz, yemeyen domuz.

83
SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

Bazı atasözlerinde "öyküleme" vardır.

Eşeğe "cilve yap" demişler, çifte atmış.


Eşeği düğüne çağırmışlar, "ya odun eksik ya su." demiş.
Katıra "baban kim" demişler, "dayım at" demiş.

C. Anlam Özellikleri
Bazı atasözleri sadece gerçek anlam taşır.

Adamın iyisi iş başında belli olur.


Akıllı düşman akılsız dosttan iyidir.
Bugünün işini yarına bırakma.

İyilik eden iyilik bulur.

Dost ile ye, iç; alışveriş etme.


Emanete hıyanet olmaz.
Dost dostun ayıbını yüzüne söyler.

Bazı atasözleri mecaz anlamlıdır. Bazıları hem mecaz hem gerçek anlam
taşır.

Armut dibine düşer.

Dikensiz gül olmaz.


Keskin sirke küpüne zarar verir.
Mum dibine ışık vermez.
Damlaya damlaya göl olur.
Mızrak çuvala sığmaz.

Güneş balçıkla sıvanmaz.

Besle kargayı , oysun gözünü.


Yuvarlanan taş yosun tutmaz.

Üzüm üzüme baka baka kararır.


SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

Deyim ve Atasözü Arasındaki Fark


Deyimler ve atasözleri zaman zaman birbiriyle karıştırılmaktadır. Bu ik"
kalıplaşmış yapı arasında biçime ve anlama bağlı bazı farklar vardır. Bun
/arı şu şekilde sıralayabiliriz:

1) Deyimler yargı bildirmezler. Bir durumu, olayı ya da varlığı betimlemek,


açıklamak, ifade etmek amacıyla etkili anlatımından yararlanılan kalıplaşmış
söz gruplarıdır. Atasözü ise bir gözlem ve tecrübenin sonucunda ortaya çık
mış ve zamanla herkesçe benimsenmiş bir yargıyı dile getirir. Bazı deyim-
lerde yargı bulunsa da genelde deyimler yargısız ifadelerdir. Kısaca deyimle
daha çok benzetme, kıyaslama yoluyla bir durumu açıklamak; atasözleri ise
bir durum veya olayı tecrübeye dayalı bir yargıya bağlamak için kullanılır.
2) Atasözleri de deyimler gibi kalıplaşmış ifadelerdir. Ancak kalıplaş
manın biçiminde bazı farklılıklar vardır. Atasözlerindeki kalıplaşma dey
imlere göre daha sıkıdır. Deyimlerde yer alan kelimeler başta , ortada ve
sonda birtakım değişiklikler gösterebilir.
3) Deyimler amaç bakımından da atasözlerinden farklıdır. Deyimlerin
amacı bir durumu ya da kavramı özel bir kalıp içinde çekici ve etkili bir an
latımla belirtmek iken; atasözleri öğüt verme, yol gösterme ya da tecrübe
aktarma amacı güderler.

(.._______ •_•_ö_z_o_E_v_iş_(_v_E_c_iz_E_>_•_•_ _ _ _)
Bilgelerin, bilginlerin , ozanların, kültürlü kişilerin yazıp söyledikleri engin an-
lamlı kısasözlerdir. Bilgece söylenmiş özlü sözlerdir. Eskiden "cümle-i hikemiye"
ve "kelam-ı kibar" olarak adlandırılmıştır.

Atasözlerinden ayrılan en önemli yönü , söyleyenlerinin belli olmasıdır, çünkü


atasözleri anonimdir. Atasözleri kalıplaşmış sözlerdir, ancak özdeyişler kalıplaş­
mamıştır.

Türk edebiyatında ilk önemli özdeyiş kitabı Cenap Şahabettin ' in "Tiryaki
Sözleri" adlı yapıtıdır; sanatçı , yapıtta özdeyişlerini toplamıştır.

» Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.


(M. K. Atatürk)

» Baki kalan bu kubbede bir hoş sa.da imiş.

(Baki)
» Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi


(Muhibbi "Kanuni")
» Kadınların saklayabildikleri tek sır , bilmedikleri sırdır.
(Seneca)
» Eskimiş fikirler paslanmış çivilere benzer, söküp atmak çok güçtür.
(Cenap Şahabettin)

85
SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

UYGULU-YORUM-1

Aşağıdaki atasözlerinde mecazlı söyleyiş varsa parantez içine artı(+


yoksa eksi(-) koyunuz.
1) Mum dibine ışık vermez. ( )
2) Bugünkü işini yarına bırakma. ()
3) Damlaya damlaya göl olur. ( )
4) Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır. ()
5) Kaynayan kazan kapak tutmaz. ( )
6) Dost ile ye, iç; alışveriş etme. ( )
7) Yalnız taş , duvar olmaz. ()
8) Korkunun ecele faydası yoktur. ( )
9) Köpek sahibini ısırmaz. ()
10) Gül dikensiz olmaz. ( )

UYGULU-YORUM-11

Aşağıdaki atasözlerinde doğrudan öğüt varsa parantez içine artı ( +


yoksa eksi(-) koyunuz.

1) Taşıma su ile değirmen dönmez. ( )

2) Ayağını yorganına göre uzat. ()

3) Yalancının evi yanmış , kimse inanmamış. ()

4) Korkunun ecele faydası yoktur. ( )

5) Sakla samanı gelir zamanı. ( )

6) Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz. ( )

7) Mum dibine ışık vermez. ( )

8) Büyük lokma ye , büyük söyleme. ( )

9) Bugünkü işini yarına bırakma. ()

10) Yuvarlanan taş yosun tutmaz. ( )


SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

UYGULU-YORUM-111

a) Dillere destan olmak

b) Dillerde dolaşmak

c) Dilinin altındaki baklayı çıkarmak

d) Dilinin altında bir şey olmak

e) Dilinin ucuyla
1) Dilinin ucuna gelmek

g) Dilinde tüy bitmek

h) Diline pelesenk etmek


i) Dili dolaşmak

j) Dili tutulmak

k) Dil dökmek
Yukarıda verilen deyimleri aşağıdaki boşluklara uygun bir biçimde
yazınız.

1) ....... ......... .... ...... : Herkes tarafından konuşulur olmak.

2) ....... ......... .... ...... : Her yerde sözü edilmek.

3) ....... ......... .... ...... : Söylemediği şeyi artık söylemek.

4) ........ ........ .......... : Birinin açıkça söylemediği sözler olmak

5) ........ ........ .......... : İçten , yürekten olmayarak, laf olsun diye.

6) ....... ......... .... ...... : Söyleyecek duruma gelmek.

7) ....... ......... .... ...... : Tekrar tekrar söylemekten usanmak

8) ....... ......... .... ...... : Diline dolamak.

9) .......................... : Korku , heyecan , hastalık, utangaçlık , sarhoşluk

gibi sebeplerle söyleyeceklerini karıştırmak.

10) ....... ............. ...... : Sevinç, korku, şaşkınlık vb. sebeplerle söz söyle
yemez olmak.

11) .......................... : Kandırmak, inandırmak veya yararlanmak için tatlı

sözler söylemek.

87
SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

UYGULU-YORUM-IV

Aşağıdaki dizelerde yer alan deyimleri bularak boş yerlere yazınız.

1. Veysel gider adı kalır


Dostlar beni hatırlasın

2. Onlar cihandan geçtiler


Akla karayı seçtiler

3. Aklıma geldikçe durmaz ağlarım


Gözüm yaşı sel olduğu zamandır

4. Herkes endamına verir ziyneti


Baştan çıkardılar bütün milleti

5. Bir çıkmaza girdi bugün yolumuz


Geçit vermez sağımızla solumuz

6. Elinden geldikçe sen iyilik eyle


Hatıra dokunup yıkıcı olma

7. Karacaoğlan yari gördüm ıraktan


Gözlerim dolmuştu ağlamaktan

8. Dayanacak temel yoktur dünyada


İyi gün dostu çoktur fenada

9. Hiç kulak asmadın dönmedin bana


Uğrattın başımı bin belalara

10. Unvan para etmez harp meydanında

-~
Kılıç keskin gerek bilek zor gerek

.
SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

UYGULU-VORUM-V

Aşağıda verilen atasözlerinin taşıdığı uygun özelliği bulunuz.

Atasözü İnanışları Töre ve Doğa Toplumsal


bildirme gelenekleri olaylarını olayları
bildirme bildirme bildirme

1. Mart kapıdan baktırır, kazma


kürek yaktırır.

2. Ağlamayan çocuğa meme


vermezler.

3. Bir fincan kahvenin kırk yıl


hatırı vardır.

4. Kızını dövmeyen dizini döver.

5. Mahkeme kadıya mülk değil.

6. Zemheride kar yağmadan kan


yağması iyi.

7. Öfkeyle kalkan zararla oturur.

8. Allah sevdiğine dert verir.

9. Mart çıkmadıkça dert çıkmaz.

1O. Allah gümüş kapıyı kaparsa


altın kapıyı açar.
SÖZ ÖBEKLERİ (İKİLEME-DEYİM-ATASÖZÜ-DEYİŞ-ÖZDEYİŞ)

UYGULU-VORUM CEVAP ANAHTARLAR!

UYGULU-VORUM-1
···------------------------------------------------------------------------------------------------·
., '
[! 1)+ 2) - 3) + 4) - 5) + 6) - 7) + 8) - 9) + 10) + i
~:_________________________________________________________________________________________________!
UYGULU-VORUM-11

~-------------------------------------------------------------------------------------------------,
ı 1 ) - 2)+ 3) - 4) - 5) + 6) - 7) - 8) + 9) + 10) - !
~-------------------------------------------------------------------------------------------------:
UYGULU-VORUM-111

!1) a 2) b 3) c 4) d 5) e 6) f 7) g 8) h 9) i 1O) j 11 ) k i
!_________________________________________________________________________________________________!
UYGULU-VORUM-IV
j 1) adı kalmak [
j 2) akla kara seçmek
,
i1
j 3) aklına gelmek [
14) gönül koymak [
, '
j 5) çıkmaza girmek/ hatıra dokunmak f

) 6) elinden gelmek/ hatıra dokunmak !


~ t
j 7) gözleri dolmak [
j 8) iyi gün dostu
,
i
1
~ 1
j 9) kulak asmak [
j 10) para etmez [
~ ······-----··········----········----------·······----------------------·······--------··········:

UYGULU-VORUM-V
=··-·-··········-·-·-········-·-·-·········-·-·· ····-·····-·-·-··-·-····-·-····-·-·······-····-·-···
i! 1) doğa olaylarını bildirme 6) doğa olaylarını bildirme
i!2) toplumsal olayları bildirme 7) toplumsal olayları bildirme
!i 3) töre ve gelenekleri bildirme 8) inanışları bildirme
ii 4) töre ve gelenekleri bildirme 9) doğa olaylarını bildirme
![ 5) toplumsal olayları bildirme 1O) inanı şları bildirme
=t,,r.-.,,r.-., , ,-., , , ,..,-.,r.-.,,r.-.,,r.-.-.,r.-.-. ,r.-.,rrr., ,r.-., rrn-., rr.-.rrr.,rrr., -.r.-...-. rr., -.rr.,,.-r.-.,,r.-.,,,......, , rn,.,rn,,r.-.1 ... , ......... ,,.
CÜMLEDE ANLAM İLİŞKİLERİ

CÜMLENİN ANLAM VE YORUMU

( 1. Cümlede Anlam İlişkileri )


------
» Neden-Sonuç İlişkisi

Bir sonucun ortaya çıkmasına sebep olan durumla birlikte verilmesidir. Neden-
sonuç ilişkisinin olduğu cümlelerde yargı gerekçesiyle verilir. Neden-sonuç ilişkisi
olan cümlelerde "neden , niçin" sorularına cevap alınabilir.

Neden (sebep)-sonuç ilişkisi aşağıdaki ek ve sözcüklerle kurulabilir:


"için, -den ötürü , diye, -den dolayı " ilgeçleri
"çünkü , mademki, de, ki , zira" bağlaçları
"-den , -dığından , -ınca" ekleriyle

Örnekler
Seni göremedim diye bu bahar / İçimde bin türlü duygunun isyanı var
Ders çalışmıyor ki başarılı olsun.
Kitabı okumadığıma çok pişman oldum.
» Amaç-Sonuç İlişkisi
Amaç , varılmak istenen gaye , erektir. Amaç cümlelerinde "ne için , hangi amaçla"
sorularına yanıt alınabilir.

Amaç-sonuç ilişkisi "için , üzere, diye" ilgeçleri , "de" bağlacı , "-e" durum ekiyle
sağlanır.
"için" yerine "amacıyla" gelirse amaç-sonuç "dığından dolayı " gelirse
neden-sonuç ilgisi kurulur.

Örnekler
Gökte ay doğar seni görmek için.

Misafirleri iyi ağırlayayım diye uğraşıyordu.


İstanbul 'dan buraya seni görmeye geldim.

Gerçeği ortaya çıkarmak için uzun araştırmalar yapmış bu yazar.


Sanatçı çok okunmak için sade ve anlaşılır bir dil kullanıyor.

91
CÜMLEDE ANLAM İLİŞKİLERİ

Amaç-sonuç ve neden-sonuç birbiriyle karışabilir. Amaç-sonuç cüm-


lesinde amaç henüz gerçekleşmemiştir; neden-sonuç cümlesinde ise
neden gerçekleşmiştir.

Dün gece geç uyuduğu için gözleri şişmişti.


neden (gerçekleşmiş) sonuç

~ Sabahleyin ders çalışmak


için kütüphaneye gitti.
~ amaç (gerçekleşmemiş) sonuç
---------~

» Koşul-Sonuç İlişkisi

Bir olayın gerçekleşmesinin başka bir olguya ya da duruma bağlı olduğu cümlelerdir.
Biri gerçekleşirse diğeri de gerçekleşecektir.

Koşul anlamı "-ise, -se" eki, "üzere, yeter ki, ama, mi" ile ve "-mca, -dıkça, -madan'
zarf-fiilleriyle sağlanabilir.

Örnekler
Fırsat verildiği takdirde birçok insan başarılı olur.
Geri getirmek üzere kalemimi alabilirsin.
Seni gördü mü çok mutlu oluyor.
Ağladıkça dağlar yeşerecek.

Masallar etkili anlatılırsa çocuk eğitiminde etkili olur.

» Gerekçe
Sebep bildiren yargılara yer vermektir. Özellikle "çünkü" sözcüğüyle sağlanır.

Örnekler
"(I) Gözünüze görünemem (il) Göze görünmez ölüler'' ikinci dizenin başına
"çünkü" sözcüğü getirilebilir; bu nedenle ikinci dize birincinin gerekçesidir.
"(I) Ben yarime gül demem (il) Gülün ömrü az olur" ikinci dizenin başına
"çünkü" sözcüğü getirilebilir; bu nedenle ikinci dize birincinin gerekçesidir.
» Açıklama İlişkisi
Bilinmeyeni bilinir kılmaya çalışmaktır. Aralarında açıklama ilgisi olan cümlelerin
arasına "çünkü" konabilir.

Örnekler
Bazen keşke gazete olmasaydı diyorum; gazetenin zamanımı çaldığını
düşünüyorum.

İnsan gerçeği hepimizin malıdır; kötü adamda da bizden bir parça var, kahra-
manda da.
CÜMLEDE ANLAM İLİŞKİLERİ

» Karşılaştırma
İki olay, varlık, durum arasındaki bezerlik ve farklılıkları ortaya koymaktır.

Karşılaştırma anlamı "en, ise, kadar, -den daha, -e oranla, göre, gibi" sözcükleri,
"-den" ekiyle sağlanır.

Örnekler
Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir.
Öğretmen , sınıfın en çok konuşanını öne oturttu.
Onun kadar titiz biri az bulunur.
Ölüm ile ayrılığı tartmışlar / Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık

( ___ ıı_._A_n_ı_a_tı_m_ö_z_eı_n_k_ıe_r_i_ _ _ _ _ _ _ _)
» Dolaylı Anlatım

Herhangi bir kişinin sözünü , cümlesini biraz değiştirerek aktarmaya doğrudan an-
latım
denir.

Örnekler

Cemal Süreya'nın kapalı bir anlatımının olduğunu söylüyor eleştirmen.

Ünlü şair şiir yazarken nelere dikkat ettiğini belirtti.

Yazar, romanı belgelerden yararlanarak yazdığını söylüyor.

Konuyu daha önce de anlamadığını belirtmişti.

» Doğrudan Anlatım

Herhangi bir kişinin sözünü , cümlesini hiçbir değişiklik yapmadan aktarmaya


doğrudan anlatım denir. Alıntı cümlesi ya tırnak içinde gösterilir ya da virgülle be-
lirtilir.

Örnekler

"Kardeşini dün burada gördüm." dedi.

Her şey bir insanı sevmekle başlar, diyor yazarımız.


Mevlana: "Hamdım, piştim, yandım. " diyor.

93
ANLATIM ÖZELLİKLERİ

Pratik yol: Cümlenin sonunda "-dığını söyledi, -eceğini söyledi , -dığını be-
lirtti, -eceğini ifade etti" geçiyorsa dolaylı anlatım ; "dedi, demiş , der, diyor''
varsa doğrudan anlatım vardır.

» Duruluk

Gereksiz sözcük ve söz öbeği içermeyen cümlelerdir. Duru cümlelerde ne fazla ne


de eksik bir sözcük bulunur.

Örnekler

"Beraber yürüdük yağan yağmurda. " cümlesinde "yağan" sözcüğü gereksiz


olduğu için cümle duru değildir.

"Sanatçı yapıtlarında biçem ve üsluba önem vermiştir. " cümlesinde "biçem" ve


"üslup" eşanlamlı olduğu için cümle duru değildir.

» Yalınlık

Gösterişsiz , süssüz, sade anlatıma sahip cümlelerdir. Yalın cümlelerde abartıdan


kaçınılır, söz sanatları abartılı biçimde kullanılmaz.

Örnek

Güneşlerle süslenmiş altın sarısı gibi görünen gökyüzünün altında yürümek is-
tiyorum denizin dalgaları
gibi dalgalanan mavi hayallerimin peşinden . (Süslü
anlatım abartılı biçimde ortaya konduğu için cümle "yalın " değil.)

» Doğruluk

Cümlenin dil bilgisi kurallarına uygun olmasıdır. Doğru cümlede dil bilgisi açısın­
dan anlatım bozukluğu olmaz.

Örnek
"Ben bir koyun olsam , sen de bir kuzu." cümlesinde yüklem eksikliği olduğu
için cümle doğru değildir. Doğrusu: Ben bir koyun olsam, sen de bir kuzu
olsan.

» Özlülük
Çok sözle anlatılabilecek kavramları , durumları kısa biçimde anlatmaktır. Az sözle
çok şey anlatmaktır. Atasözleri ve bazı şiirl e r "özlü" anlatım içerir.

Örnek
"Yazar, adeta öykülerine evreni sığdırmış. " cümlesinde yazarın özlü an-
latımından söz edilmektedir.
ANLATIM ÖZELLİKLERİ

» Doğallık

Sanatçınınduygu ve düşüncelerini olduğu gibi aktarmasıdır. Gerçeği değiştirme­


den aktarmak ve içten olmaktır.

Örnek
" Karacaoğlan , duygularını içinden geldiği gibi dile getirir." cümlesinde Kara-
caoğlan ' ın doğal olduğu anlatılmıştır.

» Özgünlük (Orijinallik)

Sanatçının dil ve anlatım açısından kimseye benzememesi , farklı olması ve


kendine özgü olmasıdır.

Örnek
"Sait Faik, öykülerine kendi damgasını vurmuştur. " cümlesinde Sait Faik'in
özgün olduğu anlatılmıştır.
» Evrensellik
Bir sanat yapıtının herkese ve bütün zamanlara seslenebilmesidir. Herkesin ken-
disinden bir şeyler bulabilmesidir.
Örnek

Dostoyevski veya Tolstoy her yerde okunan , sadece Rusya vatandaşı değil ,
dünya vatandaşı yazarlardır.

»Açıklık

Cümlede anlamın tek ve net olmasıdır. Bir düşüncenin herkes tarafından rahatlıkla
anlaşılmasıdır. Herkesin cümleden aynı anlamı çıkarmasıdır. Cümlede anlam be-
lirsizliği , karışıklığı ve bulanıklığı olmamasıdır.

Açıklığı bozan durumlar şunlardır:


- Sözcüklerin yanlış yerde kullanılması

- Zamir belirsizliği
- Noktalama işaretlerinin eksik ve yanlış kullanılması

- Karşılaştırma yanlışları

» Yoğunluk

Duygu ve düşünce zenginliği olmasıdır.


Örnek
Bu roman bir buz dağını andırıyor. ifadesinde "buz dağı " yoğunluğun göstergesidir.
Atasözlerinin çoğu yoğun (özlü) sözlerdir.

95
KAVRAMLAR

111. İlettiği Duygu, Düşünce, Durum ve Yargıya Göre Cümleler

» Biçem (Üslup)
Bir yazarın anlatım tarzı ve dilidir. Yazarın anlatımı, tekniği , söyleyiş biçimi , seçtiği
yöntem , sözcük seçimi , cümle kurgusu "biçem" (üslup) olarak adlandırılır. Yazar
" nasıl" anlatıyor sorusuna yanıt alınabilir.

Örnekler

Ahmet Hamdi Tanpınar, "Huzur'' romanında oldukça uzun cümlelere yer ver-
miş , sıkça betimleme yapmıştır.

Kendine özgü canlı etkileyici ve şiirsel bir anlatımı olan Yaşar Kemal, roman-
larında kısa cümleler kullanmış; yerel sözcükler, deyimler, atasözlerine sıkça
yer vermiştir.
Aziz Nesin, toplumun aksayan , yergiye elverişli olaylarını mizah gereği abartılı ,
rahat ve oyunlu anlatımıyla dile getirmiştir.
Sait Faik'in sade , özentiden uzak, akıcı , etkileyici bir dili ve şiirsel anlatımı
vardır.

» İçerik (Muhteva)

Bir yapıtın konusu ve temasını anlatan cümlelerdir. Yazar, "ne anlatıyor'' sorusuna
yanıt alınabilir.

Örnekler
Ahmet Hamdi Tanpınar, "Mahur Beste" romanında 19.yüzyılın ortalarında
çözülüşü yaşayan Osmanlı ' nın seçkin aile yaşamından kesitler sunmuştur.
Orhan Pamuk, "Yeni Hayat " romanında başkişinin okuduğu bir kitabın etkisine
kapılarak daha önceki değerlerinden uzaklaşması, çevreye karşı duyarsızlaş­
ması ve yolculuğa çıkmasını konu alır.

Kemal Tahir, "Rahmet Yolları Kesti, Yedi Çınar Yaylası 'hda ağalık ve eşkıyalık
olgusunu dile getirmiştir.
Kemal Tahir, "Kurt Kanunu" romanında Atatürk'e düzenlenen İzmir suikastını
anlatmıştır.

» İşlev

Bir nesne veya bir kişinin gördüğü iş, iş görme yetisi , görev, fonksiyon.
Örnekler

Roman , bize gerçeğe farklı açılardan bakmamızı sağlar.


Şiir, bize yeni duygular kazandırır.

Öykü , okuyucunun dünyasının renklenmesini sağlar.


KAVRAMLAR

» Öznel Yargılar
Bireyin duygu ve düşüncelerine dayanan, kişiden kişiye değişen, kanıtlanamayan,
yorumlanabilir yargılardır. Kişisel , subjektif, göreceli (göreli) , değişken, ölçüle-
meyen, taraflı yargılardır.
Örnekler
Oyunun sözleriyle müziği birbirinden ayrılmayacak biçimde bir bütün oluştur­
muş.

Kimi şarkıların fazlaca uzaması , oyunun hızını kesintiye uğratmış .


Büyük kentlerde oturanlar doğanın görkemli hazinesini süpermarketlerde bu-
lamazlar.
En iyi beslenme yöntemi , yaşamı en az kaloriyle sürdürmektir.

Yapıtında, birkaç çarpıcı olayı ustaca anlatarak okurların bu konuda yorum


yapmasına ortam hazırlamış.
Yazar bu romanda, sarsıcı toplum gerçeklerine dikkat çekip bunlara kalıcı
çözümler önermiştir.

Ankara' nın en güzel mevsimi sonbahardır.

» Nesnel Yargılar

Bireyin duygu ve düşüncelerine dayanmayan, kişiden kişiye değişmeyen , kanıt­


lanabilen, yorumlanamayan yargılardır. Objektif, bilimsel , kesin , ölçülebilen ,
herkese göre aynı olan, yorum ve düşsel öge içermeyen yargılardır.
Örnekler
Bu romanında, ölümle sonuçlanan bir olayda adı geçen kişilerin mesleklerine
ilişkin bilgiler vermişti.

Bodrum Kalesi'nin dört kulesi günümüze kadar sağlam kalmış.


Elazığ ' ın nüfusu beş yılda yetmiş bin artmış.
Siyah şapkalı, kahverengi pantolonlu bir adam vardı karşısında.

Kurtuluş Savaşı ' nın işlendiği yapıt on bölümden oluşuyor.

Sait Faik, öykülerinde mekan olarak İstanbul ' u seçmiş.


Türkçede 21 ünsüz, 8 ünlü vardır.

Yaşar Kemal , romanlarında Çukurova yöresinin insanlarını ele almıştır.

1872 yılında Hadika gazetesinde tefrika edilen "Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat"


1873 yılında tamamlanmıştır.

Namık Kemal 'in "İntibah" adlı romanı edebiyatımızda ilk edebi romandır.

Yahya Kemal , "Ok" şiiri hariç bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmış.

97
KAVRAMLAR

» Olasılık (İhtimal)
Bir olayın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin tam olarak bilinmemesidir.

"Belki, galiba, zannedersem, herhalde, -ebilmek" sözcükleri ve "-dır, -meli, -ecek'


ekleri genellikle ihtimal anlamı katar.

~
Gün doğmayabilir bir daha tepelerden.
Bence anlatım bozukluğu konusunu çok iyi öğrenmiştir.

Aradığın kitap masanın üzerinde olmalı.

» Tahmin

Bir eylem, olay ya da durumun nasıl gerçekleşeceği hakkında fikir yürütmektir.

Örnekler
7 Haziran'daki sınavda çok iyi puan alacaktır.

Sınıf arkadaşın, dün akşam buraya gelmiştir.

Kardeşim, herhalde seni daha önce aramıştır.

Sanatçı çocukluğunda çok kitap okumuş ki böyle bir yapıt ortaya koymuş.

» Kesinlik
Bir yargının net olduğunu , bir eylemin net olarak gerçekleştiğini ve gerçekleşe­
ceğini ortaya koyan yargılardır.
Örnekler
Dünyadaki kuş türlerini 513'0 sadece Türkiye'de yaşamaktadır.

Kurumumuzda sigara içmek yasaktır.

» Varsayım

Gerçekleşmemiş bir olayı , durumu gerçekleşmiş gibi kabul edip ona göre
düşüncesini ortaya koymaktır.

"Tut ki, farz et ki, diyelim ki, tutalım ki, varsay, kabul edelim ki ... " gibi ifadelerle
varsayım cümlesi oluşturulur.

Örnekler
Diyelim vakitlerden bir nisan akşamıdır.

Tut ki karnım acıktı , anneme küstüm.


Farz et ki sınavı kazandın.
KAVRAMLAR

» Değerlendirme

Bir yapıt, bir sanatçı, bir olay ile ilgili olumlu ya da olumsuz yargıda bulunmaktır.
Nesnel ve öznel olmak üzere ikiye ayrılır. Somut bir şey (yapıt, eser. .. ) değer­
lendirilir.

Örnekler

Şiirlerinde sıradan konuları işlemesi onu okunmaz kılıyor. (öznel değer­


lendirme)

Öykülerinin anlatımında bir tekdüzelik, bir kuruluk var bu yazarın. (öznel


değerlendirme)

Yazar, herhangi bir sanatsal ilke ve kurala uymadan aklına esen her şeyi
olduğu gibi romanına aktarmış. (öznel değerlendirme)

Yazar, öykü ve romanlarında mecazlardan, söz oyunlarından sıkça yararlan-


mıştır. (nesnel değerlendirme)

Romancı , bu yapıtında eksiltili ve devrik cümlelere çokça yer vermiş. (nesnel


değerlendirme)

Divan edebiyatında süslü nesir alanında birçok yapıt verilmiştir. (nesnel değer­
lendirme)

» Ön Yargı

Bir kişi veya bir şeyle ilgili olarak peşin hüküm ve yargıda bulunmaktır. Konu veya
olayla ilgili olumlu ya da olumsuz yargılar öne sürülür.

Örnekler

Göreceksiniz bu yıl sınavda çok başarılı olacaktır.

Yazarın bu kitabı pek okunmayacak.

» Gözlem

Yazarın olayları anlatırken görsel ayrıntılardan yararlanmasıdır.

Örnekler

İçeriye sarışın , uzun boylu, yeşil gözlü biri girdi.

Dışarı çıktığımızda hava iyice kararmıştı.

Babasını görünce gözleri parladı Serra'nın.

Şehrin doğusunda güzel bir ırmak vardı.

99
KAVRAMLAR

» Eleştiri

Bir yapıtın, yazarın, konunun kişinin olumlu ya da olumsuz yanlarını bulup ortaya
koymaktır.

Örnekler
Yazar, farklı olma kaygısıyla romanın birçok yerinde anlamsızlığa düşmüş.
(Olumsuz eleştiri)
Romanlarında , kişileri tek yönlü yansıttığı için gerçeğin farklı boyutlarını yan-
sıtamamış. (Olumsuz eleştiri)

Sait Faik, sıradan olayları anlatırken bile özgünlüğünü hissettirir. (Olumlu


eleştiri)

Yazar, şiirsel anlatımıyla okuyucuyu derinden etkiliyor. (Olumlu eleştiri)

Şairin şiirindeki
biçim kusurları imgelerindeki ustalığına gölge düşürüyor. (Hem
olumsuz hem de olumlu eleştiri)

» Öz Eleştiri

Kişinin kendisine ait özellikleri ve kendisiyle ilgili konu ve durumları eleştirmesidir.

Örnekler

Bir zamanlar içinde bulunduğum durumu iyi değerlendiremediğimden mutlu-


luğu çok uzakta aradım.

Son kitabımda yeterince titiz davranmadığımı söyleyebilirim.

» Tanımlama

Bir kavramın değişmez ve öz nitelikleriyle tanıtmaktır. "Nedir'' ve "kimdir'' sorusuna


yanıt verir. Tanım cümleleri "denir'' sözcüğü ya da "-dır'' ekiyle biter. Tanımlama
nesnel de öznel de olabilir.
Örnekler
Sanat, hayatı yüceltme ve daha anlamlı kılma çabasıdır.

Roman , yol üstünde gezdirilen bir aynadır.

Zamir, ismin yerini tutan sözcüklere verilen addır.

» Tekdüze (Monoton) Yargılar

Değişmeyen , düzenli ve aynı biçimde tekrarlanan eylemlerdir.


Örnekler
Sabahtan akşama kadar burada oturur.
Geceleri kitap okuduktan sonra uyurum.
Her akşam mutlaka kahveye gidiyor.
KAVRAMLAR

» Düşsel Ögeler
Gerçek yaşamda karşılaşamayacağımız ögelerin kullanılmasıdır. Hayali unsurlar
kullanılır. Söz sanatlarıyla sağlanır (benzetme, kişileştirme , abartma ... ).

Örnekler
Gördüm sonbahar kaynıyor / Çatlamış dudağında evrenin
Bir rüzgar geçti buradan / Koştum ama yetişemedim

içmiş gibi geceyi bir yudumda / Göğün mağrur bakışlı bulutları

» Kınama

Yapılan bir işin kötü olduğunu belirten biçimde söz söylemek, ayıplamak , dışla­
maktır.

Örnekler
İnsan kardeşine böyle davranır mı?
Bir evlat babasına böyle yapamaz!
Çalışma vakti insan böyle boş boş oturur mu?

» Azımsama

Bir şeyin beklendiğinden az olduğu yargısına varmak, az bulma, az görmektir.


Örnekler
Verdiğin para neye yeter ki!
Bu odaya bu kadar kişi nasıl sığabiliriz ki?
Aldığım maaş evin ihtiyaçlarını bile karşılamıyor.

» Küçümseme
Değer ve önem vermemek, hor görmek, küçük görmektir.
Örnekler
Senin yazdığın roman ne olacak ki!
Böyle bir şiiri dedem de yazar.
Birkaç soru çözmeyle sınavı kazanacağını sanıyor.

» İkilem
İnsanın iki seçenekten birini seçmede kararsızlık yaşaması durumudur.

Örnekler
Akşamleyin dışarı mı çıksam, ders mi çalışsam?

Aşağı tükürsen sakal , yukarı tükürsen bıyık.


Bilmem söylesem mi , söylemesem mi?

101
KAVRAMLAR

»Çıkarım

Bir cümledeki doğru , yanlış ve gerçeklerden yola çıkarak başka doğruları çıkarma
işidir.
"Demek ki, gösteriyor, gösterdi" sözcükleriyle sağlanır.

Örnekler
Yapıtları üzerine birçok yazı yazılması yazarın başarılı olduğunu gösteriyor.
Gözleri şişmiş , demek ki geçen akşam hiç uyumamış.

» Aşamalı Durum

Örnekler
Enflasyon son zamanlarda giderek düşüyor.

Gittikçe artıyor yalnızlığımız.


Hasta, her geçen gün biraz daha iyileşiyor.

Zaman geçiyor, ölüm gitgide yaklaşıyor.

» Hayıflanma

Acınmak, üzülmek, esef etmek, yerinmek. Henüz yapılmamış eylemler için kul-
lanılır.

Örnekler
Zamanında bir dil daha öğrenseydim keşke.

Öğrencilik yıllarımı istediğim gibi yaşayamadım.

Gençliğimi layıkıyla geçiremedim.

» Pişmanlık

Yaptığı bir işin veya davranışın olumsuz sonucunu görerek üzülmek.


Örnekler
Dün oraya keşke gitmeseydim.
Ona dün akşam boşu boşuna kızdım.

» Yakınma

Sızlanmak, sızlanarak anlatmak, şikayet etmek, memnuniyetsizlik.


Örnekler
Son zamanlarda kimse haksızlıklara dur demiyor.
Basit işleri bile içinden çıkılmaz duruma getiriyor.
Kimse anlamıyor artık dilimden.
Söylesem de beni dinlemez ki!
KAVRAMLAR

» Öneri (Tavsiye)
Bir sorunu çözmek için öne sürülen görüş, düşünce, teklif.
Örnekler

Sabah erkenden paragraf sorularını çözersen daha iyi olur.

Uçakla oraya gitmelisin, daha kısa zamanda varırsın.

» Öykünme

Birinin yaptığı gibi yapmak, birine veya bir şeye benzemeye çalışmak , taklit etmek,
özenmek.
Örnekler
Ahmet, abisi ne yapıyorsa aynısını yapıyor.

Kardeşi , ünlü dizi oyuncuları gibi davranıyor.

» Yadsıma

Yaptığı
bir işi , söylediği bir sözü veya tanık olduğu bir şeyi yapmadığını, bilmediğini
söylemek, inkar etmektir.
Örnekler
Kim demiş Süheyla'ya vurulmuşum diye?
Hiçbir zaman sana yalan söylemedim.
Bu sözleri kesinlikle ona ben söylemedim.

» Kanıksama

Çok tekrarlanma nedeniyle etkilenmez olmak, alışmak.

Örnekler
Sürekli dayak yiyen çocuk artık buna aldırmıyordu.

Her gün aynı yer ve saatte otobüse binmeye alışmıştı.

Devamlı nasihat dinleyen Selami'ye hiçbir söz fayda etmiyordu.

» Karşıt Yargılar

Birbiriyle çelişen, birbirine karşıt yargıların bir arada kullanılmasıdır.

Örnekler
Beni tek odalı köy yapısı kulübesine götürdü / En soylu yoksulluğun toprak
döşeli sarayı na

Zamanı onda yitirdim ben / Yitik zamanlara onda eriştim

Bir yanımız bahar bahçe / Bir yanımız yaprak döker

103
KAVRAMLAR

» Gerçekleşmemiş Beklenti
Bir beklentinin gerçekleşmemesi durumudur. Genellikle "zannetmiştim" , "sanıyor­
dum", "ummuştum " gibi sözcüklere yer verilir.

Örnekler
"Sınavda
derece yapacağını sanıyordum ." cümlesinde sözü söyleyen kişi
karşısındakinin sınavdaderece yapmasını bekliyor, ancak karşısındaki kişi derece
yapamadığı için beklentisi gerçekleşmemiştir.

"Dün de kahveye geldiğini zannetmiştim. " cümlesinde sözü söyleyen kişi


karşısındakinin kahveye gelmesini beklemiş , ancak karşısındaki kişi kahveye
gelmediği için beklentisi gerçekleşmemiştir.

» Tasarı

Olması ya da yapılması istenen , planlanan şeyin zihinde aldığı biçime verilen


addır.

Örnekler
Yeni bir kitap yazmayı düşünüyorum.

İleride öğretmenliği sürdürmek istiyorum.

» Eşitlik-Eşitsizlik

Örnekler
Sınıfta en iyi notu ben aldım. (Eşitsizlik)

Paradan aslan payını o aldı. (Eşitsizlik)

Yemeği kardeş payı yaptık. (Eşitlik)

Sınavdan aynı puanı aldık. (Eşitlik)

Cümlede anlam konusunda çıkabilecek bazı kavramlar ve anlamları


aşağıda verilmiştir.
• Basmakalıp: Özgün olamayan , farklılık göstermeyen, klişe , bilineni
tekrarlayan.
• Devinim: Hareket.
• Öngörü: Bir işin ilerisini kestirme veya bir işin nasıl bir yol alacağını
ön~eden anlayabilmek ve ona göre davranmak.
• Onsezi: Hiçbir belirti yokken bir şeyin olacağını sezme , içe doğma,
altıncı his.
CÜMLEDE ANLAM ÖZELLİĞİ

( iV. Cümlede anlam Özelliği )


--------
YAKIN ANLAMLI CÜMLELER

Yakın anlamlı cümleler, özdeş anlam yani tümüyle aynı anlamı karşılamaz; ben-
zer ya da yakın olmayı ifade eder. ÖSYM'nin yaptığı sınavlarda "yakın anlamlı
yargılar'' sıkça sorulmaktadır. Yakın anlamlı yargıyı bulmak için önce verilen cüm-
leyi anlamalı , çözmeli; sonra seçenekte benzer anlamı taşıyan cümle bulunmalıdır.
Yakın anlamlı cümlelerdeki soruları daha kolay çözebilmek için aşağıdaki örnek-
leri iyice inceleyin.

Örnek// 1

"Toprağın gecesine girmeyen tohum gün yüzü göremez." cümlesinin yakın


anlamlısını bulabilmek için öncelikle şifre ve anahtar sözcükler çözülmeli , neyi
karşıladıkları bulunmalıdır.

Toprağın gecesi: Karşılaşılan zorluklar


Tohum: İnsan , kişi
Gün yüzü görme: Mutlu olmak, sefa sürmek

Şimdi cümlenin yakın anlamlısını şöyle kurabiliriz: "Cefa (sıkıntı) çekmeden sefa
sürülmez." ya da "Zorluklarla karşılaşmadan , onları aşmadan mutlu olunamaz."

Örnek// 2

"Şiire yaşlı bir şair gibi başlamak, genç bir şair gibi onu sürdürmek gerekir."
cümlesinin şifre ve anahtar sözcükleri şunlardır:
Yaşlı bir şair: Deneyimli şair

Genç bir şair: Coşkulu , heyecanlı şair

Şimdi cümlenin yakın anlamlısını şöyle kurabiliriz: "Şiir, coşku (heyecan) ve deney-
imin ürünüdür." ya da "Şiire deneyimle başlayıp onu coşkuyla bitirmek gerekir."

Örnek// 3

"Dağ ne kadar yüce olsa da yol, üstünden aşar." atasözünde kimi sözcükler
(sözlük anlamının dışında) insan yaşamıyla ilgili bazı durumları karşılamaktadır.
İlk önce bunları çözmek gerekir: Dağ , yücelik, yol ve aşma.

Dağ: İnsan yaşamının güçlüklerini ya da yapılacak işlerdeki engelleri

Yücelik: bunların güçlü etkisini


Yol : güçlüklerin , engellerin karşısında duranı (dağa karşıt olanı)
Aşma: başarıyı (yüceliğe karşıt olarak)
Atasözünü şöyle açıklayabiliriz: "Yenilmesi imkansız gibi görünen zorlukların
da çözüm yolu vardır."

105
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-1

Aşağıdaki cümlelere anlamca en yakın olanını işaretleyiniz.

1) Kimi şairler zaman geçtikçe şiirlerinde hep aynı düşüncelere ve


hayallere yer verirler.
a) Yapıtlarını sık sık okuduğumuz bir şairin dilini, sözcüklere yüklediğ
yeni anlamları çabuk kavrayabiliriz.
b) Bir süre sonra özgünlüklerini yitirerek kalıplaşan şairler de vardır.

c) Sürekli aynı düşünceyi işleyen şairlerin şiirlerini anlamak daha kolaydır.

2. Tiyatro eleştirmeni , izlediği oyunun en çarpıcı en belirleyici yön


lerini yakalayıp belgeler.
a) Tiyatro eleştirisi belli ölçütlere bağlı kalmayı gerektirir.
b) Tiyatro eleştirmeni , bir oyunu her izleyişinde oyunun farklı bir özelliğin
yakalar.
c) Tiyatro eleştirisi, oyunun ayırıcı ve etkileyici yanlarına yönelik düşün
celer içerir.

3. Yapılan her yanlış daha iyi bir sistem oluşturmak için bir fırsattır
a) Doğruya ulaşmak için yapılan yanlışlardan ders almayı bilmek gerekir.
b) Hiç yanlış yapılmaması her şeyin kusursuz olduğu anlamına gelmez.
c) Yaptıklarının bilincinde olmayanlar yanlışlarını sürekli yinelerler.

4. Zeka, doğuştan getirilen gücün çevre olanaklarıyla işlenmesi so


nucu oluşur.
a) Önce zekayı tanımlamak , sonra da bu tanıma uygun bir ölçme aracı
geliştirmek gerekir.

b) Zeka, ne sadece kalıtsal ne de sadece çevresel etkenlerle açıklana


bilir.
c) Zekanın pek kolay kavranamayan karmaşık bir yapısı vardır.

5. Bir yazarın çocukluğu, o yazarın banka hesabıdır.

a) Mutlu bir çocukluk dönemi geçirenler sonradan iyi bir yazar olabilir.
b) Yazarın sanatsal yaralıları, çocukluk anılarıyla çocuklukta yaşadık
larıyla beslenir.
c) Yazarın çocukluk birikimleri yaşlılık döneminde anlam kazanır.
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-11

Aşağıda boş bırakılan yerleri uygun sözcüklerle doldurunuz.


1) Başkasına ait bir sözün hiç değiştirilmeden genellikle tırnak işareti içine
alınıp aktarılmasına------------ denir.

2) Herkes için aynı olan , kanıtlanabilir yargılara ------------ ; kişiden kişiye


değişebilen , kanıtlanamayan yargılara ise------------ denir.

3) Bir olgunun gerçekleşmesi için başka bir olgunun gerçekleşme zorun


luluğuna ------------ ilişkisi denir.

4) Eylem cümlelerinde vurgu genellikle ------------ , isim cümlelerinde ise


vurgu ------------ olur.
5) Yazarın cümlede anlattığı konuya ------------, anlatma biçimine ve dil
kullanma şekline ise ------------ denir.

UYGULU-YORUM-111

Aşağıdaki cümlelerden "öznel" anlatım özelliği taşıyana (Ö) "nesnel'


anlatım özelliği taşıyana (N) yazınız.
1) ( ) Edirneli Sehi Bey, Anadolu sahasında yazdığı tezkireyle yazmıştır
2) ( ) Boy boy ekinler her yıl olduğu gibi yapılacak işleri hatırlatıyordu.
3) ( ) Roman kahramanı olan çocuk, annesi ile birlikte istanbul'un kena
mahallelerinden birinde yaşamaktadır.
4) ( ) Genç adam önüne rastgelen ilk sokağa sapmazdan önce dönür
arkasına baktı.

5) ( ) Her zaman şık ve temiz giyinen, nazik insanları olduğu gibi kabu
etme olgunluğuna sahip bir yazardır.
6) ( ) Medyanın toplum üzerinde kurduğu egemenlik günlük hayatı birey
sel yaşantıyı her gün daha derinden etkiliyor.
7) ( ) Garip tarzı ilk şiirler "Varlık" ın 15 Eylül 1937 tarihli sayısında yayım
lanmıştır.

8) ( ) Mardin'de farklı dinlerin dillerin, kültürlerin yaşandığın gösterer


medrese, cami , manastır ve kilise bulunmaktadır.
9) ( ) Bizde en önemli tiyatro hareketi yazı planında yazarın önder
liğinde gerçekleş miş , ancak ihtiva ettiği mana ve estetik yapıyı kuşatar
bir uygulama alanından mahrum kalmıştır.
10) ( ) Edebiyat dergisiyle, bir sanatsal girişim olarak, hayatın her alanın
daki olumsuzluklar gündeme itinayla taşınmıştır.

107
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-IV

Aşağıdaki cümleleri karşılarındaki kavramlarla eşleştiriniz.


1) Edebiyat öğretmenimiz: "Şiirler içinde Kaldırımlar"
farklı bir yer tutar, demişti bir defasında.
Üslup
2) Bu yazar duygu ve düşüncelerini gösterişe kaç-
madan sade bir şekilde aktarmak için çaba sarf et- İçerik
mişti yıllarca.

Dolaylı
3) Dergimizin başyazarı başkalarının yüzlerce sayfada
Anlatım
anlatabildiği bir olayı birkaç sayfayla anlatabilme
başarısını göstermiştir.
Doğrudan
Anlatım
4) Osmanlının son dönemini ayrıntılarıyla ele alan bu
kitap büyük yankı buldu. Özlülük
5) Eleştirmenlerin tiyatroya ön yargılı yaklaşmayı bırak­
malarının gerekliliğini vurguladı.

UYGULU-YORUM-V

Aşağıdaki cümlelerin hangi anlam ilişkisiyle (neden-sonuç, amaç


sonuç, koşul-sonuç) oluşturulduğu boş bırakılan yere yazınız.
1. Son günlerde kar yağışının artmasıyla köy yolları trafiğe kapandı .

2. Söyleyişine çarpıcılık kazandırmak için boyalı bir yol seçiyor.

3. Öyküler dikkatlice okunduğunda yazarın birkaç cümleyle çarpıcı


portreler çizdiği gereksiz hiçbir sözcüğe yer vermediği görülüyor.

4. Aramızda sevgi ve güven kalmadığından ilişkimiz yürümedi.

5. Sana böyle davranması seni sevdiğinin hatta sana hayran olduğunur


göstergesidir.

6. Kendinizi tanırsanız herkesi tanıyabilirsiniz.

7. Düşlerinin gerçeğe dönüşmesi için olanca gücüyle çalışıyordu .


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-VI

1. Sürekli hızlı konuştuğu için nefes nefese kalıyordu.

2. İnsan azmetti mi her zorluğun üstesinden gelir.

3. Maçı izlemek üzere kahveye gittiler.

4. Her kitap gerçeğin yalnızca bir yönünü anlatabildiğinden yarımdır.

5. Ağaçların gölgesinde biraz dinlenmek için oturdular.

6. Alay edersiniz diye başımıza gelenleri size anlatmadık.

7. Sağlığıma kavuşayım diye her söyleyeni yapıyordum.

8. Polisin gelmesiyle saatlerce süren kavga sona erdi.

UYGULU-YORUM-VII

Aşağıdaki cümlelerde dolaylı anlatım varsa (-), doğrudan anlatırr


varsa(+) koyunuz.
1) Konuyu babasına daha sonra açacağını söyledi. (
2) Roman , yaşamın kendisidir, derdi ünlü yazar. (
3) Sözlerinin yanlış anlaşıldığını ifade etti. ( )
4) Ahmet Haşim, "Şiir, nesre çevrilemeyen nazımdır. " der. (
5) Sınavı kazanmak için düzenli çalışılması gerektiğini belirtti. (

109
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-VIII

Aşağıdaki cümlelerin karşılarına "görelik, usanç, onaylatma, beğeni


azımsama, öneri, öngörü, iğneleme, sitem, ikilem, yadırgama, tasarı
yadsıma,karşılaştırma" kavramlarından hangileriyle ilgili oldukların

yazın.

1. Kitabınızı yeniden gözden geçirmenizin gerekli olduğuna inanıyoruz.

(-----------------)

2. Öykücülüğümüzün kilometre taşlarından biridir o. (-----------------)

3. Yine mi aynı kaseti koyuyorsun! (-----------------)

4. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. (-----------------)

5. Bence dünya iyi bir geleceğe doğru ilerliyor. (-----------------)

6. İnsan düğün yapar da arkadaşına haber vermez mi? (-----------------)

7. Doğu kültürü Batı kültüründen çok ileri düzeydedir.

(-----------------)

8. Mahallede bu giysiler içinde dolaşılır mı? (-----------------)

9. Kalıtım sağlanırsa , bu tür yarışmaları ilerde daha da çeşitlendirir


zenginleştirerek sürdürmek istiyoruz.(-----------------)

10. Bu konuda daha özenli olmalıydın, değil mi? (-----------------)

11. Bu para oraya giden işçilerin günlük giderlerini bile karşılamaz.

(-----------------)

12. Çok çalışkandır, üç saatte bitirilecek işi üç günde ancak bitirir!

(-----------------)

13. Ben asla böyle sözler söylemedim.(-----------------)


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-YORUM-1
··--------------------------------------------------------------------------------------------------
:: 1)b 2) c 3) a 4) b 5) b i
::_____ ___________ ____________ ____________________ __ _______ ________________ ____ _______ ______ __ ___ __:

UYGULU-YORUM-11

i 1) doğrudan 2) nesnel/öznel 3) koşul i


14) yüklemden önceki- sözcükte- yüklemde __5) _içerik-üslup ____ _______ __ i
UYGULU-YORUM-111

11 )n 2)ö 3) n 4) n 5) ö 6) ö 7) n 8) n 9) ö 10) ö i
;-------------------------------------------------------------------------------------------------'
UYGULU-YORUM-IV

\! 1) doğrudan anlatım 2) üslup 3) özlülük 4) özlülük i


5) dolaylı anlatım
:!!i___ i
______________________________________________________________________________________________ i
UYGULU-YORUM-V

j 1) neden-sonuç 2) amaç-sonuç 3) koşul-sonuç 4) neden-sonuç


l
j 5) neden-sonuç 6) koşul-sonuç 7) amaç-sonuç 8) neden-sonuç
j 9) koşul-sonuç 1O) amaç-sonuç 11) neden-sonuç
l
j12) amaç-sonuç 13) neden-sonuç 14) amaç-sonuç
h5) neden-sonuç
j
;--------------------·······-·-··········-------------------······································
UYGULU-YORUM-VI

i! ------------------------------------------------------------------------------------------------'
1)- 2)+ 3) - 4) + 5) - j

UYGULU-YORUM-VII

j 1) öneri 2) beğeni 3) usanç 4) ikilem 5) görelik 6) sitem , i


j 7) karşılaştırma 8) yadırgama 9) tasarı-kalıtım-katılım i
l10) onaylatma 11) azımsama 12) iğneleme 13) yadsıma !
~ ----------------·······--------········----··········-----··········------······-----------------!

111
112
PARAGRAFTA ANLAM

Önce kültür/ene/im !!!


Paragraf sözcüğünün sözlük anlamı : Yazı bölümü (Latince "para": böl!
lüm, "graf': yazı sözcüklerinden oluşur.) ~

Paragrafın terim anlamı: Anlatım birliği veya düşünce birimi.


:, .,.,.,.,, • • .-,., , •• • ,, ,-'l",, , • • • ••• • • , .T',, ••• ~ .. ··· "" · ••• • •• n-ıı: ... , ,'T'f", , ,-f\ ,, , • •• • • •• ,fl-, ,, ,-ff, , ,'l"ı , , , • ••••

Öğrencilerimizin yani sizin paragraf konusundaki şikayetleri şunlar:

--, Paragraf soruları çok uzun, paragrafın sonuna gelince başını hatta ortasını
unutuyorum.
--, Birbirine yakın seçenekler oluyor, iki seçenek arasında kalıyorum ve yanlış
seçeneği işaretliyorum.

--, Sınavlarda paragraf soruları çok fazla, bu yüzden okumaya üşeniyorum, canı
sıkılıyor.

Bizim size paragraf sorularını çözmede önerilerimiz şunlardır:

( Aşağıdaki maddeleri okumadan paragraf çözmeyin!!!)

Sınava hazırlık sürecinde düzenli olarak ve çok sayıda paragraf sorusu çözül-
melidir. Sınava hazırlanırken soru çözmek yerine sadece kitap okumak yeterli ol-
mayacaktır.

Paragrafta anlamını bilmediğiniz bir sözcük geçerse sözlüğü açıp o sözcüğün


anlamını öğrenin .

Önce soru cümlesi , sonra paragraf okunmalıdır. Soru kökünün doğru okunma-
sı paragrafın çözümünü kolaylaştıracaktır. Soru kökünde istenen kavramın altı
çizin , kavramı tam olarak algılayın.

Soru köklerinde "çıkarılamaz", "değildir'', "değinilmemiştir'' gibi olumsuz ifade-


lere dikkat edin.
Yanıt verirken aceleci olmayın , bütün seçenekleri yani A'dan E'ye kadar bütün
seçenekleri okuyun.

Paragraf sorularına "zordur'' psikolojisi ile yaklaşmayın , öyle yaklaşırsanız ger-


çekten sorular zorlaşır. Paragraf soruları yanıtını içinde barındıran sorulardır. Dik-
kat edilecek olursa paragraf sorularına 'bu parçada ... , bu parçaya bağlı
kalınarak ... " diye başlanır.

Son yıllarda özellikle uzun paragraflar soruluyor. Uzun paragraflar, kısa paragraf
sorularından daha kolaydır. Paragraf ne kadar uzun olursa yanıtı bulmak o kadar ko-
laylaşır.

Bazı sorularda seçenekler birbirine çok yakındır , özellikle iki seçeneğe in-
dirdiğiniz sorularda aklınıza ilk gelen seçeneğin doğru olma olasılığı daha yük-
sektir.

113
PARAGRAFTA ANLAM

Soruların çözümünde objektif (nesnel) olun. Sınavda "sizin paragraf, konu


hakkındaki görüşünüz nedir'' sorulmaz. "Ama burada anlatılanlar bana göre yan-
lış" kanısından kaçının.

Bir de şunu unutmayın: Yaşamınızda edebiyata, sanata, eğitime, kültüre yer


yoksa paragraf konusunda çok zorlanacaksınız , tersi geçerliyle paragraflar siz-
den korksun.

1. PARAGRAFIN YAPISI

.. Bir düşünceyi ana düşünce etrafında destekleyen cümle veya cümleler toplu-
luğuna paragraf denir. Bir paragrafta nitelikçe farklı üç cümle vardır: giriş, gelişme ,
sonuç.

a. Giriş Bölümü / Cümlesi

.. Paragrafın ilk cümlesidir. Giriş cümlesi, ilgi çekecek, merak uyandıracak şekilde
düzenlenir.

.. Yapı , düşünce , dil ve anlam bakımından bir sonraki cümleye bağlıdır.

.. Giriş cümlesinin söz dizimi sonraki cümleyle uyumludur.

.. Giriş cümlesindeki sözcük ya da düşünceler sonraki cümlelerde tekrarlanır, bu


da "anahtar sözcükler''i oluşturur.

.. Paragrafa sorulan "Neden söz ediliyor?" sorusuna yanıt verir, yani konunun or-
taya konduğu cümledir. Paragraf genelden özele dayalı (tümdengelim) bir
düşünce zincirine dayalı ise giriş cümlesi konuyla birlikte ana düşünceyi de yan-
sıtır. Bu durumda genel bir yargı niteliği taşır. Paragraf özelden genele
(tümevarım) dayalı bir düşünce zincirine göre kurulmuşsa , giriş cümlesi sadece
konuyu verir.

.. Kısa , sade, anlaşılır ve ilgi çekici olmalıdır.

.. Bağlantı ögeleri, yani bir cümlenin daha önceki cümlelerin devamı olduğunu
belirten sözcük ya da sözcük öbeğidir. Paragrafın giriş bölümünde bulunmaması
gereken "bağlayıcı ögeler'' şunlardır:

a) Cümle başı bağlaçları

b) Cümle başı ilgeçleri (edatları)

c) Bir cümlede geçen kavram ya da sözlerin yerine onları karşılayan zamirler


PARAGRAFTA ANLAM

Bağlaç İlgeç Zamir


Yalnız - ancak Bundan dolayı Bu - şu -o
Ama - ise - gerçi Bu nedenle Öteki
Halbuki - fakat Buna karşı Öyle
Oysa -de , da Buraya kadar Böyle - şöyle

Sözgelimi Bunun için Beriki

R Örnek Soru il ÖSS-1983


Aşağıdaki cümlelerin hangisi bir paragrafın başlangıç cümlesi ola-
bilir?
A) Oysa bu sanatçının çağında daha niceleri yaşamış ürün vermiştir.
B) Kimi ise sanatın en çetin doruklarına tırmanmayı bilmiştir.

C) Bir de gerçek insanlık örneği olmuş kişiler vardır.


D) Bunun bir nedeni olmalı diye düşünmez misiniz?
E) Geçen gün şiir kitaplarını şöyle bir karıştırdım.

Çözüm: Giriş cümlesi kendisinden önce herhangi bir cümle söylenmiş izleni-
mi vermez, bağlayıcı ögeler içermez. A'da "oysa", B'de "ise", C'de "de", D'de
"bunun" sözcükleri bağlayıcı ögelerdir, kendisinden önce bir cümle izlenimi
vermektedir. Bu nedenle cevap .E seçeneği olacaktır.

b. Gelişme Bölümü
.. Yardımcı düşüncelerin verildiği , bağlantı ögeleriyle bir önceki cümlenin deva-
mı olan bölümdür.

.. Giriş cümlesindeki konunun ayrıntılı açıklandığı, yardımcı düşüncelerle bes-


lendiği bölümdür.

.. Yardımcı düşünceleri bulmak için sorulan soruların kökü olumsuzdur.


.. Yardımcı düşünceler ana düşünceyi açar, destekler, an düşüncenin anlaşıl­
masını sağlar.

.. Yardımcı düşünceler, ana düşünce gibi kapsamlı değildir.


c. Sonuç Bölümü / Cümlesi
.. Sözcük ve cümle vurgusu genellikle nasıl sonda ise asıl anlatılmak istenen
düşünce de genellikle sondadır.
.. Paragrafın özeti niteliğindedir.
.. Kendisinden önce anlatılan yargıları bir sonuca bağlar.
.. Bağlayıcı ögeler çoğunlukla sonuç bölümünde yer alır.

115
PARAGRAFTA ANLAM

d. Paragrafa Cümle Ekleme

.. Bu sorularda eklenecek cümlenin parçanın akışı açısından en uygun yere ek-


lememiz istenir. Bunun için Romen rakamlarının önüne mi , arkasına mı , yerine
mi geleceğine dikkat edilmelidir. Üç soru tarzı vardır:

1) Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine düşüncenin akışına gö-


re" ... " cümlesi getirilebilir?

2) Bu parçadaki numaralanmış yerlerin hangisinden önce düşüncenin akı­


şına göre" ... " cümlesi getirilebilir?

3) Bu parçadaki numaralanmış yerlerin hangisinden sonra düşüncenin


akışınagöre" ... " cümlesi getirilebilir?

n
J1f" Çözümlü Örnek il LVS-2011
Aşağıdaki cümlelerin hangisi bir paragrafın başlangıç cümlesi olabilir?

(1) İnsan ilişkilerinin öneminin yeterince kavranmamış olması , çocuk gelişi­


miyle ilgili birtakım sorunları da beraberinde getirdi. (il) Söz gelimi günü-
müzde , kendi kendine oyun kuramadığı için üretken olamayan , edilgen ,
çevreye karşı ilgisiz, evlere hapsolmuş çocuklar yetişiyor. (111) Bunların ha-
yal güçleri , erken yaşta tanıştıkları ve hayatlarının doğal bir parçası olan
televizyonla ve bilgisayar oyunlarıyla sınırlanmış durumda. (iV) Televiz-
yondaki reklamlar çocukları ticari birer araç olarak görüyor. (V) Kaba kuweti
ve silah kullanmayı özendiren, sanat değeri düşük filmler ve kimi yayınlar
yüzünden özellikle çocuklar, çeşitli psikolojik sorunlarla yüz yüze geliyor-
lar. (VI)

Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine düşüncenin akışına


göre "Bütün bunlardan daha da önemlisi, bu türden olumsuzluklar tekrar
tekrar yaşanıyor. " cümlesi getirilebilir?

A) il. B) 111. C) iV. D)V. E)VI.

Çözüm: Parçadaki bütün cümlelerde çocuk gelişiminin olumsuz noktaları


belirtilmiştir. Bu nedenle "Bütün bunlardan daha da önemlisi, bu türden
olumsuzluklar tekrar tekrar yaşanıyor. " cümlesinin VI. numaraya getirilmesi
en uygundur. Sorunun yanıtı f seçeneğidir.

.. "Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerden hangisi çıkarılırsa


parçanın anlatımında büyük bir değişme olmaz?" soru tipinde seçeneklerde
verilmeyen numaralardan birinde yer alan cümleyle yakın anlamlı cümle bulunur
ve o seçenek yanıt olur.
PARAGRAFTA ANLAM

ti Çözümlü Örnek il İptal Edilen ÖSS-1999

(1) Öncelikle, eleştireceği yazarın sanat ve dünya görüşünü kavramaya ça-


lışır. (il) Sonra sanatçıyla ve onun yapıtlarıyla ilgili izlenimlerini toplumsal
açıdan değerlendirmeye yönelir. (111) Bir yazarın bir yapıtını hiçbir zaman
tek başına ele alıp incelemez. (iV) Bir romancının, bir öykücünün yeni bir
yapıtını eleştirirken daha öncekilerle karşılaştırır. (V) Yapıtından ne kadar
geliştiğini ya da gerilediğini belirtir. (VI) Yazarın kendini aşma çabaları da yi-
nelemelerini gösterir. (VII) Bunları yaparken ne denli nesnel olmaya çalı­
şırsa çalışsın yine de öznellikten kurtulamaz.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerden hangisi çıkarılırsa


parçanın anlatımında büyük bir değişme olmaz?
A) 111. B) iV. C)V. D)VI. E) VII.

Çözüm: Parçada çıkarılacak cümlenin anlamını karşılayan cümle çıkarıla­


bilir. iV. cümle çıkarılmalıdır, çünkü daha önceki cümleler bu cümlenin an-
lamını karşılamaktadır. Cevap .6 seçeneği olacak.

.. Bir de "Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisinin yerine düşün­


cenin akışına göre" ... " cümlesi getirilirse parçanın anlam akışı değişmez?"
soru tarzı vardır. Bu sorularda soru kökünde verilen cümle ile parçadaki cümlelerden
biri arasında yakın veya eş anlamlılık aranır. Soru kökündeki cümleyle aynı anlama
gelen cümle yanıt olur.

ti Çözümlü Örnek//ÖYS-1997

(1) Toplumsal gerçekleri sanatın imbiğinden geçirmeden , giydirip kuşatma­


dan yansıtmak , sanat değildir. (il) Bunu söylemeye gerek bile yok. (111) Sa-
natın aynasını, insanlar üzerinde tutmak, toplumsal gerçekler üzerinde
tutmak benim için bir insanlık borcudur. (iV) Sanatçı , aynasını kendisini bu-
günlere getiren toplumun üzerine tutmayıp da neyin , kimin üzerine tutacak?
(V)

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisin yerine "Bu bilinen bir


gerçek" cümlesi getirilirse parçanın anlam akışı değişmez?

A)I. B) il. C) 111. D)IV. E)V.

Çözüm: Sorunun yanıtı B seçeneği olacak, çünkü il. cümle ile soru kökünde
verilen cümle anlam olarak aynıdır.

117
PARAGRAFTA ANLAM

e. Parçayı İki Paragrafa Ayırma

.. Paragraf bir düşünce birimi olduğu için her paragrafta bir düşünce yer alır, dü-
şünce ve konu birliği olur. Bir konudan veya düşünceden bir başkasına geçince
yeni bir paragrafa geçilir.
.. İki paragraf arasında uç noktalar olmayabilir. Birinci paragrafta şiirin konusun-
dan, ikinci paragrafta şiirin biçim özelliklerinden bahsedilebilir.

.. İkinci paragrafın ilk cümlesinde önceki cümleyi çağrıştıran söz ya da sözcük-


ler olmamalıdır. Bu tip sorular çözülürken öncelikle cevap seçeneği olacak cüm-
lede bağlayıcı sözcükler yani cümleyi önceki cümleyle bağlantı sağlayacak
"ancak", "çünkü", "ama", '1akat", "bundan dolayı ", "bunun gibi", "de" gibi sözler yer
almamalıdır.

, Çözümlü Örnek il LYS-2011

(1) Editör, bir yayınevinin olmazsa olmazlarındandır. (il) Yayımlanacak bir


yapıtı düzenlemek, yayıma hazırlamak ve yayımlamak gibi birçok işi ve iş­
levi var. (111) Yazarın ve eserinin seçilmesinden, nasıl yayımlanacağına de-
ğin yayımlama işinin bütün aşamalarını kapsayan zorlu bir iştir bu . (iV)
Günümüzde editörlük, yayıncılık alanında kurumsallaşamamış işlerden. (V)
Yazarların çoğu , editörün yaptığı işi küçümseyip onu yalnızca bir düzelt-
men olarak algılıyor. (VI) Bu yüzden de editörlüğü böyle algılayan birçok
yazarın yayımlanan kitaplarında yanlışlardan geçilmiyor.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle


başlar?

A) il. B) 111. C) iV. D)V. E) VI.

Çözüm: 1., il , ve 111. cümlelerde editörlüğün nasıl bir iş olduğu ve işlevinden


söz edilmiştir. iV., V. ve Vl.cümlelerde ise günümüzde editörlüğün nasıl
olduğu ve yazarlar tarafından nasıl algılandığından söz edilmiştir. Bu yüz-
den ikinci paragraf iV. cümle ile başlamalıdır. Cevap .C seçeneğidir.

1. Paragrafta Anlatım Akışını Bozan Cümleyi Bulma

.. Paragraftaki cümleler konu bakımından birbiriyle bağlantılıdır , aynı düşünce


etrafında gelişir. Cümlelerden biri ele alınan konudan uzaklaşırsa ya da diğer cüm-
lelerden tümüyle farklı bir konuyu ele alırsa akışı bozar.
PARAGRAFTA ANLAM

ti Örnek Soru il ÖSS-2008

(1) Çağdaş anlamda çocuk edebiyatının asıl işlevi çocukları eğitme k değildir.
(il) Doğrudan eğitme , ders kitaplarına özgü bir i ştir. (111) İyi bir çocuk kitabı­
nın yaşlara göre belirlenmiş değişik nitelikleri vardır. (iV) Yazınsal çocuk ki-
taplarında yazar, çocuğa iletmek istediklerini doğrudan değil , dolaylı olarak
verir. (V) Bu tür kitaplar sezdirme , duyumsatma yoluyla çocuğun doğruya ,
iyiye, güzele karşı duyarlılık kazanmasını sağlar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını


bozmaktadır?

A) 1. B) il. C) 111. D) iV. E)V.

Çözüm: Paragrafı oluşturan cümleleri incelersek 1, il , 111 ve V numaralı cüm-


lelerde "Çocuk edebiyatı ve çocuk kitaplarının nitelikleri" hakkında bilgi veril-
miştir. iV. cümlede ise ''yazınsal çocuk kitaplarının iletisinin veriliş amacı "
hakkında bilgi verilmiş , bu nedenle iV. cümle parçanın anlatım akışını boz-
muştur. Cevap seçeneği .O'dir.

ti Örnek Soru il L YS-2011

(1) Çocuklar şiire pek ilgi duymaz; onlar, metinlerde geçen sözcüklerin ve
yansıttıkları anlamın büyüsünden çok, anlatılanlara odaklanır. (il) Çocuk
şiiri denen bir türün varlığını hep sorgulamışımdır. (111) Çünkü "olay" onlar
için neredeyse her şeydir. (iV) Nitekim çocuklar için yazılmış iyi şiirleri bulup
getirmeme, okutup ezberletmeme karşın , benim kızım da bu şiirlerde olayı
aradığından iyi bir şiir okuru olamadı henüz. (V) Bu da bize, Borges'in de
dediği gibi , şiirin öğretilemeyecek ama duyumsatılabilecek bir tür olduğunu
gösteriyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını


bozmaktadır?

A) 1. B) il. C) 111. D) iV. E)V.

Çözüm: Paragrafı oluşturan cümleleri incelersek 1, 111 , iV ve V numaralı cüm-


lelerde "Çocukları şiire ilgi duymadığı , şiirde anlatılanlara ve olaya önem
verdikleri" hakkında bilgi verilmiştir. il. cümlede ise yazar"çocuk şiiri türünün
varlığını sorguladığını " dile g etirmiş , bu nedenle il. cümle parçanın anlatım
akışını bozmuştur. Cevap seçeneği ~ 'dir.

119
PARAGRAFTA ANLAM

g. Paragrafta Yer Değiştirme


.. Bu tip sorular da "parçanın akışını bozan cümleyi bulma" ile benzer mantıkta
çözülür. Akışı bozan cümle ya da cümleler uygun yere getirilir, yerleri değiştirilir.

, Örnek Soru il ÖSS-1999

(1) Oyun , bir gün içinde hatta birkaç saatte geçen olaylar üzerine kurulmuş.
(il) Oyun , üç birlik kuralına uygun; ancak izleyicinin merakını kamçılama
yönünden zayıf kalıyor. (111) İlk bölümün ikinciye göre çok kısa oluşu,
izleyenleri rahatsız ediyor. (iV) Kişiler kendi toplumsal , psikolojik, ekonomik
ve kültürel yapılarına uygun olarak olaylar içinde verilmiş. (V) Sanatçı , bu
eksiklerine karşın bir oyun yazarı olarak umut veriyor.

Bu parçanın anlam akışındaki karışıklığı gidermek için aşağıdaki de-


ğişikliklerden
hangisi yapılmalıdır?

A) 1. cümleyle il. cümle yer değiştirmeli


B) il. cümleyle 111. cümle yer değiştirmeli

C) 111. cümleyle iV. cümle yer değiştirmeli


D) iV. cümle 1. den sonra gelmeli
E) V. cümle il. den sonra gelmeli

Çözüm: Parçada öncelikle "oyunun özellikleri" sonra "oyunun eksiklikleri"


ele alınmış. 1. ve iV. cümle özellikler ile il, 111 ve V. cümle eksikliklerle ilgi-
lidir. Buna göre iV. cümle 1. cümleden sonra getirilirse daha uygun olur.
Cevap O seçeneği olacak.

h. Bir Sorunun Yanıtı Olan Paragraflar


.. Paragraf ile cevap seçeneği olacak soru arasında mantık ve anlam açısından
sıkı bir bağ olmalıdır. Soru, paragrafın tamamını karşılayacak biçimde olmalıdır.
Cevap aranırken "parçanın önceden yöneltilmiş bir sorunun cevabı " olduğu un-
utulmamalıdır. Soru , parçanın ana düşüncesi ve konusuna uygun olmalıdır.

Soru Tipleri
» Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin karşılığı olabilir?
» Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı yoktur?
PARAGRAFTA ANLAM

ti Örnek Soru// ÖSS-2008

Çok uzun zamandır tartışılan bu konuda en güzel sözü Milan Kundera söy-
lüyor: "Roman 21. yüzyıla yakışmıyor. " Bence de roman 21. yüzyıla yakış­
mıyor. Çünkü bu yüzyıldaki insanların yaşam biçimi , ne ağır şeyleri
okumaya ne de oturup ağır şeyler yazmaya izin veriyor.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A) Günümüzde romanın öteki yazınsal türler arasındaki yeri nedir?


B) Okurların romandan beklentileri nelerdir?

C) Sizce roman neden artık hiç ilgi görmüyor?


D) Romanı öteki türlerden ayıran özellikler değişti mi?
E) Roman okumanın kendine özgü bir yöntemi var mıdır?

Çözüm: Milan Kundera' nın "Roman 21. yüzyıla yakışmıyor." sözü sorunun
çözümü için anahtar cümledir. Ayrıca son cümle dikkate alınmalıdır, artık in-
sanların yaşam biçiminin roman yazımına ve okunmasına uygun olmadığı
vurgulanmıştır. Bütün bunlardan hareketle parçanın "Sizce roman neden
artık hiç ilgi görmüyor?" sorusuna yanıt olduğu söylenebilir. Cevap .C seçe-
neği olacaktır.

i. Paragraf Tamamlama
.. Paragrafın başına , ortasına ya da sonuna getirilebilecek cümle sorulmaktadır.
Paragraf giriş , gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşur bilindiği gibi. Bu bölümlerin
özellikleri dikkate alınarak başa, ortaya ve sona uygun cümleler getirilmelidir.
.. Parçanın başı , boş bırakılmışsa girişbölümünün özellikleri dikkate alınmalıdır;
giriş bölümünde konunun başlangıcı yer alır. Konu genel hatlarıyla tanıtılır. Bağ­
layıcı sözcükler (bağlaç , adıl. .. ) yer almaz.

.. Parçanın ortaları, boş bırakılmışsa gelişme bölümün özellikleri dikkate alına­


rak soru çözülmelidir. Konu çeşitli yönlerden açılanır. Örnekler verilir, karşıtlık ve
benzerliklerden yararlanılır, kanıtlamaya gidilir. Boş bırakılan yerin hem öncesinde
ve hem sonrasında yer alan cümleler birlikte değerlendirilir.
.. Parçanın sonu boş bırakılmışsa sonuç bölümünün özellikleri dikkate alınır.
Sonuç , konuyu kendinden önceki cümlelerden yola çıkarak sonuca ulaştıran
bölümdür. Paragrafın özetlendiği, toparlandığı bölümdür. "Çünkü , ama, fakat, oy-
sa, bundan dolayı " gibi bağlayıcı sözcüklere yer verilir.

121
PARAGRAFTA ANLAM

ti Örnek Soru il ÖSS-2006

" Hayatım roman olur." diyenlerden özür dileyerek söyleyelim: "Yaşanmış


gerçeği " öykülemek bir yazın yapıtı oluşturmaya yetmez. Yaşanmış bir olay,
bir romanın , bir şiirin çıkış noktasını oluşturabilir; ama bir yapıtta, "yaşanmış
gerçeklere" yer verme , yazınsal türlerin gerekli niteliklerinden değildir.
Çünkü insanlar sanat yapıtlarında----.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) yaşanmış , yaşanmakta olan gerçekleri yazmanın daha kolay olduğunu
düşünürler

B) anlatılanların ne kadar etkileyici olduğunun farkındadırlar


C) düşsel ögelere ağırlık verilmesinin, okurların ilgisini çekmediğini bilirler
D) kendi yaşam gerçekleriyle anlatılanların örtüşmesini isterler
E) gerçeğe benzerliği , gerçeklikten üstün tutarlar

Çözüm: Paragrafta yaşanılan gerçekliği anlatmanın roman yazmak için


yeterli olmadığı anlatılmak istenmiştir. ''Yaşanmış gerçeklere" yer vermenin
yazınsal türler için gerekli bir nitelik olmadığı ortaya konmuştur. "Çünkü"
diye başlayan bölümü tamamlamamız istenmiş , çünkü sözcüğünden sonra
gerekçe bildiren bir yargı getirilmelidir. "Gerçeğe benzerliği , gerçeklikten
üstün tutarlar'' cümlesi cümle için gerekçe niteliği taşıdığı için boş bırakılan

ti
yere getirilebilir. Cevap _!;; seçeneğidir.

Örnek Soru il ÖSS-2006

Deneme , yaşananları , akıldan geçenleri düşünsel yönden derinleştirerek


yorumlamadır. Belki bir roman , bir öykü bir ölçüde özetlenebilir. Ne var ki ,
denemeyi özetlemeye kalkmak, insanı , tırnağının ucunu göstererek tanırn­
larnaya benzer. ----. Göz gezdirilerek okunmaz. Deneme okuru, eline aldığı
yazıyı kılı kırk yararcasına, irdeleyerek okur; düşünceler, duygular, göz-
lemler dünyasında yeni yolculuklara çıkar.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakiler­


den hangisi getirilmelidir?

A) Kişisel görüşlerin söyleşi havasında işlenmesi denemenin özellik-


lerinden biridir

B) Deneme, yazınsal bütünlüğü bozulamayan bir türdür


C) Denemede söylenenlerin doğruluğu kanıtlanmaya çalışılmaz
D) Denemeler konusal yönden öteki yazı türlerinden ayrılır, değişik duygu
ve düşünceleri kuşatır
E) Deneme , yazarına özgürce yazma olanağı verir, okurun düşünce evre-
nini genişletir
PARAGRAFTA ANLAM

Çözüm: Parçada bir roman veya öykünün özetle nebileceği , ancak dene-
menin özetlenemeyeceği vurgulanmıştır. Denemenin göz gezdirilerek oku-
namayacağı , iyice irdelenerek okunabileceği söylenmiş. Bunlardan yola
ç ıkarak denemenin yazınsal bütünlüğünün bozulamayacağı söylenebilir.
Cevap .6 seçeneği olacaktır.

, Örnek Soru// ÖSS-2009

----. Montaigne'in kendine dönük, söyleşi havasında , gelişigüzel yazılmış


duygusu uyandıran; Bacon'ın ise nesnel, özlü , betimleyici denemeler
yazdığı söylenir. İki denemecinin yalnızca biçeminin değil , bakıp yorum-
ladıkları dünyanın da farklı olduğu görülebilir. Montaigne'in, denemelerini,
"kendi benliğini anlamak için" oluşturduğu, Bacon ' ınsa "değişik alanlarda
edindiği gözlem ve deneyimleri insanların yararlanabileceği bir bilgelikle"
yazdığı , denemelerinden anlaşılmaktadır.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi


getirilemez?
A) Denemenin dokusu yazardan yazara değişir

B) Her denemecinin anlatım biçimi kendine özgüdür


C) Denemenin konuşma tadı taşıması dilin kullanımıyla ilgilidir
D) Her denemecinin bir çıraklık bir de ustalık dönemi vardır

E) Deneme, kişiselliğe dayalı , rahat okunan bir yazı türüdür

Çözüm : Parçada deneme ustalarından Montaigne'in ve Bacon'un bir-


birinden ayrıldıkları ve kendilere özgü deneme anlayışına sahip oldukları
vurgulanmıştır. Kısacası deneme yazarlarının özgün olmasından söz
edilmiştir. A, B, C ve E seçeneklerinde deneme ve denecinin özgün ve ki-
şisel olması vurgulandığı için parçanın başına bu seçeneklerdeki cümleler
getirilebilir. D seçeneğindeki cümlenin parçanın başına getirilmesi uygun
değildir. Cevap J;! seçeneği olacaktır.

il. PARAGRAFTA BAŞLIK

Başlık, ana düşüncenin adeta özetidir. Başlık , paragrafta vurgulanan kavram


veya anahtar sözcüklerdir.
Başlık , konunun yoğunlaştırılmış biçimidir. Başlık , konunun hangi bakış
açısıyla ele alındığını yansıtan söz öbeğidir.

Başlıkbulunurken giriş cümlesinin dikkatlice okunması ve konunun saptan-


ması gerekir. Parçada sıkça aynı kavramdan söz ediliyorsa o kavram başlıktır.
Paragrafta başlık konusu sınavda çok çıkmayan bir konudur. Soru olarak
"Yukarıdaki parça için en uygun başlık aşağıdakilerden hangisidir?" şek­
linde çıkmaktadır.

123
PARAGRAFTA ANLAM

ti Çözümlü Örnek// 1988 ÖSS

Sanatın amacı, kişinin düşüncesi, duyarlığını geliştirmek; ona dünyaya ve


insanlara insanca bakma, sezme, kavrama gücü kazandırmaktır. Sanat
ürünlerine ilgi duymayan, hayali işlemeyen , başkalarının acılarına , dertleri-
ne ortak olmayan bir bilim adamı, bir yargıç , bir yönetici düşünelim, ne ya-
rarı olur bunların toplumlarına , insanlığa? İnsanın, insan sevgisiyle
yoğrulmadığı toplumlarda bütün yönleriyle ilkellik egemen olmaz mı?

Yukarıdaki parça için en uygun başlık aşağıdakilerden hangisi ola-


bilir?
A) Sanat ve Düş Gücü B) Sanat ve İnsan
C) Sanat ve Yaratıcılık D) Sanatın Gelişimi

E) Sanatın Doğuşu

Çözüm: Parçada sanatın insanı hangi açılardan, nasıl etkilediğine değinil­


miştir. Sanat ve insan sözcükleri anahtar sözcüklerdir. Yukarıdaki parçadaki
altı çizili bölümleri, konuyu ve ana düşünceyi dikkate aldığımızda parçanın
başlığının "Sanat ve İnsan" olduğunu çıkarabiliriz . Cevap .C seçenegidir.

111. PARAGRAFTA KONU


Parçada üzerinde durulan olay, durum ya da görüşe konu denir. Bir paragrafın
konusu "Paragrafta ne anlatılıyor? " sorusunun yanıtıdır. Konuyu bulmak için "Ya-
zar / sanatçı ne anlatıyor?" sorusu sorulabilir. Paragrafta konu bulunurken parça-
nın geneli dikkate alınmalıdır. Ana düşünceden yola çıkılmalıdır. Üzerinde en çok
durulan şey paragrafın konusu olur.
Genellikle paragrafın ilk cümleleri dikkate alınmalıdır, çünkü genellikle konu ilk
cümlelerde sezdirilir ya da verilir.
Konu bulunurken kesinlikle okuyan kişi parçaya yorumunu kalmamalıdır.
Yorum katmak soru çözümünü zorlaştıracaktır.
Paragrafın konusuyla ilgili soru tipleri
» Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir?
» Bu parçada aşağıdakilerin hangisi üzerinde durulmuştur?

» Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden söz edilmiştir?


» Yukarıdaki parçada yazar aşağıdakilerden hangisinden yakınmaktadır?
» Bu sözleri söyleyen yazar aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilebilir?
» Bu parçada (romanın) hangi yönünden söz edilmektedir?
» Bu parçada (yazarın / sanatçının) hangi özelliği vurgulanmıştır?
PARAGRAFTA ANLAM

Bir paragrafta iki konu vard ı r: Genel konu, sınırlandırılmış konu.


a. Paragrafın Genel Konusu: Bir paragrafta sınırları belli olmayan, açıklanmaya
uygun olmayan konudur.
Örnekler
Eleştirmen her şeyden önce bir yazardır. Biraz değişik de olsa sanatçının malze-
meleri onda da vardır. Yazar olması, malzemesinin sözcükler olması ister iste-
mez eleştirmeni bir yazı sanatçısı olmaya götürür. Sanatçının kullandığı
malzemeyle sanatçının yaptığına benzer bir iş yapar. Bunu yaparken de sanatçı
gibi davranması doğaldır.

Bu parçanın genel konusu "eleştirmen "dir. Fakat yazar eleştirmene dair her şeyi
ele almamıştır. Sanatçıyla eleştirmeni karşılaştırmıştır. Konuya bir sınır getirmiştir.

b. Sınırlandırılmış Konu: Bir paragrafta sınırları belirlenmiş , çerçevesi çizilmiş


olan konudur. Sözgelimi sanatçı dediğimizde , bu genel bir konudur. Ama 'sanat-
çının görevi' dediğimizde yazarın konuya bakış açısı devreye girmiştir ve konu
sınırlandırılmıştır.

Örnekler

Şiirleresim arasında kimi ilişkiler bulunmakla birlikte iki sanatın kullandığı gereçler
ve teknikler birbirinden farklıdır. İşlevleri, sesler aracılığıyla hayaller uyandırmak
olan sözcükler hiçbir zaman doğrudan doğruya göze hitap eden renklerin yerini tu-
tamazlar.
Bu parçada sınırlandırılmış konu "şiirle resim arasındaki fark"tır.

iV. PARAGRAFTA ANA DÜŞÜNCE


Bir paragrafta yazarın asıl anlatılmak istediği okuyucuya verdiği mesajdır.
Genellikle paragrafın sonunda yer alır. Yazarı , yazmaya iten görüştür.
a) Tümdengelim Paragrafı: Genelden özele doğru anlatım vardır. Asıl söylen-
mek istenen yani ana düşünce parçanın başında verilir; daha sonra yardımcı
düşüncelere ve örneklere yer verilir.

b) Tümevarım Paragrafı: Özelden genele doğru bir anlatım vardır. Asıl söylen-
mek istenen yani ana düşünce parçanın sonunda verilir.
Paragrafta ana düşünceyle ilgili soru tipleri

» Yukarıdaki parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?


» Bu parçaya dayanarak aşağıdaki genellemelerden hangisine varılabilir?

» Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

» Bu parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağıdakilerden hangisidir?

125
PARAGRAFTA ANLAM

Örnekler
Okumak için her zaman bir zaman bulmuşumdur. İyi ya da kötü bir kitabı okurken
vaktimin boşa gittiğini asla düşünmem. Her türden kitabı okumanın gerekli oldu-
ğuna inanmışımdır. Bu da benim okuma zevkimi oluşturmuştur, zenginleştirmiştir.
Nitekim sıradan değersiz bir kitabı daha ilk satırından anlayabilirim; kolay kolay al-
danmam. Bu yönden biz okurlar iyi bir seçici olmak istiyorsak birçok iyi kitap ya-
nında bir işe yaramaz, sıkıcı kitap da okumak zorundadır.

Bu parçanın ana düşüncesi: " İyi kitabı kötüsünden ayırma yeteneği her nitelikteki
kitabı okumakla geli şir. "

ti Çözümlü Örnek// ÖSS-2006

Yazar için yetenekten söz edeceksek bu , sanatçının , anlattığı kişi olabilme


yeteneğidir. Bence edebiyattaki en büyük yetenek de budur. Yalnızca
kadınları iyi yazamazsın; ya her şeyi iyi yazarsın ya da hiçbir şeyi. .. Bu
konuda en güzel sözü Flaubert söylemiş. Kendisine: "Madame Bovary
kim?" diye sormuşlar. "Benim." demiş. Bunu gerçekten böyle hissettiğinden
eminim . Bana da kadın kahramanlarımı sorarsanız, "Benim." derim; ama
erkek kahramanlarım da "Benim.".

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Başarılı yazar, her kahramanını kendisiyle özdeşleştirerek yaratır.

B) Bir yazarın karakter çizmedeki başarısı , onları toplumsal yönden iyi


tanımasına bağlıdır.

C) Tanınmış romanlardaki kişiler, herkesin beğeneceği sıradan insanı yan-


sıtır.

D) Romanda başarının tek ölçütü farklı karakterleri iyi canlandırabilmektir.

E) Yazar, kendisini kahramanlarının yerine koyarak bir düş dünyasında


yaşar.

Çözüm: Parçadaki altı çizili bölümlerle ana düşünceyi tespit etmekteyiz.


"Anlattığı kişi olabilme yeteneği " ifadesi ile yazarın kendisini kahramanları­
nın yerine koyabilmesi , onlarla özdeşleşmesi vurgulanmıştır. Parçanın ge-
nelinde bunun üzerinde durulduğu için "Başarılı yazar, her kahramanını
kendisiyle özdeşleştirerek yaratır." cümlesi parçanın ana düşüncesidir. Ce-
vap A_seçeneğidir.
PARAGRAFTA ANLAM

V. PARAGRAFTA YARDIMCI DÜŞÜNCELER

Bir paragrafta ana düşünce dışındaki bütün cümleler yardımcı düşünceyi oluştu­
rur. Her paragrafta tek ana düşünce vardır; ama yardımcı düşünceler birden çok-
tur.

Paragrafta Anlatım ve Düşünce Birliği Nasıl Sağlanır?

a) Düşünce tekrarıyla : Aşağıdaki cümlelerde aynı düşünce yinelenmiştir.

» Halk ne söyleyecekse doğrudan söyler. Halkımız dü şüncelerini dolambaçlı


yollara sapmadan aktarır.

» Öykü yazarken , okurun ilgisini kamçılamak , düşünmesini sağlamak gibi bir


kaygım yok. Bu nedenle, okurun me rakını sürekli diri tutmak için , kurmaca izlenimi
veren yöntemleri kullanmaktan kaçınıyorum .

b) İşaret Sözcükleriyle

» Sanatçı önce kullanacağı malzemeyi seçer. Sonra da bu malzemedeki estetik


dışı unsurları ayıklar.

c) Bağlantı Ögeleriyle

» "Ama, fakat, yalnız , ancak , oysa, ne var ki" bağlaçları karşıtlık ilgisi kurar.
"Çünkü , bu nedenle , bu yüzden" bağlaçları gerekçe ilgisi kurar. " Kısaca , özetle ,
sonuç olarak" bağlaç ları özetleme ilgisi kurar. "Demek ki , yani" bağlaç ları açık­
lama ilgisi kurar.

» Nurullah Ataç hep eleştirmen olarak düşünülmüştür. Oysa Ataç' ın asıl önemi
eleştirmenliğinden değil , Türkçenin düz yazı dili olarak kurulması yolunda har-
cadığı çabadan ileri gelir.

» Kitap konusunda yetişkin ve çocuk ayrımı yapılmamalıdır. Çünkü iyi bir çocuk
kitabı yetişkinlere de seslenir.

» Yazdıklarımın yüzlerce yerine büyük küçük birtakım ekleme ve çıkarmalar ya-


parım. Sözün kısası yazılarıma son biçimini verirken oldukça özen gösteririm.

i~ I
,...____.I Paragrafta yardımcı düşünceyle
ilgili soru tipleri
• Yukarıdaki parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
• Yukarıdaki parçada sözü edilen " ... " (şair , sanatçı , yazar) ile ilgili aşağıdakilerden
hangisine ulaşılamaz?
• Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
• Bu parçada aşağıdakilerden hangisinden söz edilmemiştir?

127
PARAGRAFTA ANLAM

ti Örnek Soru il ÖSS-2007

Yüz yılı aşkın bir tarihe sahip olan çizgi romanın sanat olup olmadığı çoğu
Batı ülkesinde tartışılmıyor bile. Ülkemizde ise bu sanat kolu, ne yazık ki
okunup atılan , yoz ürünlerin kaynağı olarak görülmekte, az okumanın gös-
tergelerinden biri sayılmaktadır. Çocukların okuma alışkanlığı edinmesini
engellediği düşünülmektedir. Gerçekten de evlerde , okullarda çizgi roman
okuyanların uyarıldığı, ayıplandığı bir çocukluk dönemini çoğumuz az çok
yaşadık. Oysa okuyanların üzerinde birleştiği ortak bir nokta, çizgi romanın
bütün sevimliliğiyle , kendine özgü mizahıyla hiç de incitici olmayan , sayısız
örnek içerdiğidir.
Bu parçaya göre çizgi romanla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Sanat değeri yönünden eleştirilere konu olduğu
B) Okumayı olumsuz yönde etkilediğine inanıldığı

C) Düş gücünü geliştiren özellikler içerdiği


D) Okurların hoşuna giden yönlerinin bulunduğu
E) Gülmecesel nitelikler taşıdığı

Çözüm: Parçadaki 1. cümleden A'ya, 111. cümleden B'ye, Son cümleden D


ve E seçenekleri çıkarılabilir yani söylenebilir. C seçeneği söylenemeyece-
ği için cevap .C seçeneğidir.

····[& ]·~;~;~::~:~;:; ·········································································1


Asaf Halet Çelebi bir gün kürsüye çıkıp Osmanlı Türkçesi'nin en ağdalı:
kelimeleriyle uzun uzadıya konuşur. Söz uzadıkça salondaki dinleyicile ~
birer birer çıkıp giderler. Salonda kalan tek bir kişiye Asaf Halet Çelebi
şöyle seslenir: ·
Size hak veriyorum. Bende sizin yerinizde olsam , dışarı çıkardım ama:
ne yapayım ki, şimdi kürsüde bulunuyorum. ·
PARAGRAFTA ANLAM

ti Örnek Soru il ÖSS-2007

Bu öyküde, ölülerin canlandığı bir sahne yer almaktadır. Yazar bu sahneyi


çıkarsa ve "kahramanların vücutlarını öpen sayısız kırmızı kelebek" imge-
sini ''vücutları kana bulandı " gibi sıradan bir ifadeyle değiştirseydi belki öy-
künün tadı azalır, fantastik boyutu kaybolurdu. Ama öykü, anlamından ve
temasından hiçbir şey yitirmezdi. İyi bir fantastik öykü de böyle olmalı. İçin­
den hayal gücünü çıkardığınızda kalan metin hala eskisi kadar okunurluğu­
nu koruyorsa, işte o, iyi bir edebiyat yapıtıdır.
Bu parçada, iyi bir fantastik edebiyat yapıtında bulunması gerekli nite-
liklerden hangisine değinilmemiştir?
A) Düşsel ögeler üzerine temellenmesine
B) Klişe sözlerin yeni çağrışımlarla biçimlendirilmesine
C) Anlatımla anlatılan arasında bağıntı bulunmasına
D) Güçlü bir içeriğinin olmasına
E) Öğretici bir yönünün bulunmasına

Çözüm: "Fantastik boyutu" ifadesi ile A seçeneğindeki "düşsel ögeler üzerine


temellenmesine", "kahramanların vücutlarını öpen sayısız kırmızı kelebek im-
gesini vücutları kana bulandı gibi sıradan bir ifadeyle" sözüyle B seçeneğin­
deki "Klişe sözlerin yeni çağrışımlarla biçimlendirilmesine", ilk iki cümleyle C
seçeneğine , son cümleden D seçeneğine değinilmiştir. E seçeneğine değinil­
mediği için cevap .ı::ı seçeneği olacak.

ti Örnek Soru il ÖSS-2007

Bir dildeki yeni sözcüklerin başlang1 9ta anlamları ve çağrışımları sınırlıdır.


Daha doğrusu bunlar tam anlam baglamış sayılmaz. Bunların çağrışımsal
bir birikim edinmesi, öncekilerden başka anlamları da içermesi , kullanıl­
masına bağlıdır. Bu da yazarlar ve ozanların özel bir çaba göstermelerini,
dil duyarlıklarını bütün zenginliğiyle yeni sözcüklere yansıtmalarını gerek-
tirir. Bu yönden Türkçe gibi özleşme ve yenileşme süreci içinde bulunan
dillerde yazarların, ozanların işi , durmuş oturmuş dillere oranla daha güçtür.
Bu parçadan, dildeki yeni sözcüklerle ilgili olarak aşağıdakilerin han-
gisi çıkarılamaz?
A) Önceleri anlam alanları dardır.
B) Sanatçıların çalışmalarıyla gelişir.
C) Zaman içinde yeni anlamlar kazanır.

D) Anlamsal sınırları belirlenmemiştir.

E) Yaygınlaşmaları, halkın bilinçlenmesine bağlıdır.

129
PARAGRAFTA ANLAM

Aşağıda paragraf sorularını çözmede yardımcı olabilecek sözcükler ve anlamları yer almak-
tadır . Soru çözmeden önce aşağıdaki kelimelerin bilinmesi çok yararlı olacaldır .

PARAGRAF SÖZLÜĞÜ

Adaptasyon: Uyarlama.

Ağdalı dil: Bilinmeyen kelimelerden anlaşılması güç sözlerden oluşan dil.

Albeni : Çekicilik.

Alegori: Bir düşünceyi , davranışı ya da eylemi, daha kolay kavratabilmek için onu, yerini tutabilecek
simgelerle, simgesel sözlerle, benzetmelerle göz önünde canlandırmaktır.

Anekdot: Kısa , özlü bir anlatımı olan , ince anlamlı , genellikle güldürücü öykücüklere verilen isimdir.

Anonim : Yazarı bilinmeyen veya anılmayan eserlere verilen sıfat.

Antoloji: Seçki.

Armoni: Ahenk, uyum.

Bağnaz : Bir düşünceye , bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışı kabul
etmeyen, mutaassıp , fanatik.

Bakış açısı: Bir olay, konu veya düşünce incelenirken izlenen belirli yön , görüş açısı .

Basmakalıpçılık : Bayağılık. Yinelene yinelene orta malı durumuna gelmiş , tazeliğini yitirmiş kalıp sö-
zleri anlatımda kullanmaktır . Klişe sözler kullanmaktır .

Beylik Düşünce: Hiçbir özgünlüğü olamayan, herkesçe söylenegelen, orta malı düşünce .

Biçem: Bir yazarın anlatım tarzı ve dilidir. Yazarın anlatımı , tekniği , söyleyiş biçimi, seçtiği yöntem ,
sözcük seçimi , cümle kurgusu "biçem" (üslup) olarak adlandırılır.

Biçim: Şekil , edebiyat yapıtlarında dış görünüş.

Birinci Kişili Anlatıcı: Roman , öykü, anlatı gibi kurmaca türlerde hem olayların içinde yer alan , bun-
ların kahramanı olan hem de bu olayları anlatan kişi.

Bohem: Yarınını düşünmeden günü gününe tasasız , derbeder bir yaşayışı olan (kimse ya da toplu-
luk).

ç
Çağrışım: Sözcüklerin, düşüncelerin , hayallerin aralarında bulunan benzerlik, birlik, yakınlık ya da
karşıtlık gibi bağıntılarla birbirlerini hatıra getimıesi , anımsatması .

Çalakalem: Gelişigüzel , durmadan yazarak.

Çapaklı dil: Anlaşılması zor dil.

Çetrefilli: Karışık ve anlaşılması zor olan.

Çıkarım :
Bir cümledeki doğru , yanlış ve gerçeklerden yola çıkarak başka doğruları çıkarma işidir.
"Demek ki , gösteriyor, gösterdi" sözcükleriyle sağlanır .

Dağarcık : (müz.) Bir müzik topluluğunun veya sanatçının hazırlamış olduğu parçalar, repertuvar.
(ruh b.) bellek.

Deforme: Biçimi, kalıbı bozulmuş.

Devinim: Hareket. Eylem halinde olmak.


PARAGRAFTA ANLAM

Didaktik: Öğretici, bilgi verici.

Durağan: Yerini değiştirmeyen , yerli, hareketsiz, sabit.

Düşsel Öge: Gerçek yaşamda karşılaşamayacağımız ögelerin kullanılmasıdır, hayali unsurların kul-
lanılmasıdır.

Editör: Yayımcı. Yazıları yeniden düzenleyerek yayıma hazırlayan kimse.

Egzotizm: Bir yapıtta uzak, yabancı ülkelerle ilgili olayları , kişileri , yöresel görüşleri yansıtma , ya-
bancıllık.

Eğreti: İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış olan. Uyumsuz, yakışmamış.

Epik: Destansı , kahramanlık ve yiğitlik üzerine yazılmış.

Epope: Destan. Kahramanlık serüvenlerini anlatan uzun manzum öykü.

Estetik: Güzelliği , güzelliğin insan ruhundaki etkilerini inceleyip değerlendiren bilim ve bilgi dalı.

Fantastik: Hayali.

Fantezi: Sonsuz, sınırsız hayal. değişik heves, değişik beğeni , değişik düşünüş.

Folklor: Halk bilimi.

Gerekçe: Sebep bildiren yargılara yer vermektir.

Göreceli: Varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı bulunan, mutlak olmayan , göreli, bağıntılı , izafi, nispi,
rölatif.

Hegemonya: Bir devletin başka bir devlet üzerindeki siyasal üstünlüğü ve baskısı. Bir kişinin başka
bir kişi üzerindeki üstünlüğü ve baskısı.

İçerik (Muhteva): Bir yapıtın konusu ve temasını anlatmaktır.

İkircikli: İşkilli. Kararsız, mütereddit.

İleti: Bir edebiyat yapıtında ve yaratısında sanatçının asıl anlatmak istediği temel düşünce.

İmbik:

İmge: Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, hayal.

İrdelemek: Bir konunun incelenmesi ve eleştirilmesi gereken bütün yönlerini birer birer incelemek,
araştırmak ,
tetkik ve tetebbu etmek.

İroni: Tersinme, kastettiğinin tersini söyleme , alaysama , alaya alma.

İşlev: Bir nesne veya bir kişinin gördüğü iş , iş görme yetisi , görev, fonksiyon.

İvedi: Acele. Acil. Acele olarak.

İzlek: Tema.

İzlenim: Bir durum veya olayın , duyular yoluyla insan üzerinde bıraktığı etki, intiba, imaj.

Kanıksamak: Çok tekrarlanma nedeniyle etkilenmez olmak, alışmak.


PARAGRAFTA ANLAM

Kanımca:

Klasik: 1. Modayla değişmeyen, gelip geçici olmayan , üzerinden en az iki kuşak geçmesine rağmen
değerini koruyan. 2. Türünde örnek niteliği kazanmış yapıt. 3. XVII. yüzyılda etkili olan, sıkı kurallara
bağlı olan edebiyat akımına mensup sanatçılar ve yapıtları.

Kronik: süreğen. Olayların birbiri ardınca sıra ile yazıldığı tarih. Uzun süredir bir çözüm getirilmemiş.

Kurgu: Edebi yapıtta yapı ögelerinin bileşimi işi ve bunun gerçekleşmiş hali. Roman, öykü, tiyatro bu
gruptadır.

Kurmaca: Yazarın hayal gücünün yaratıcılığına yer vermesi.

Kurmaca Gerçeklik: Edebi yapıtta gerçek gerçekliğin, yazarın yaratıcı gücü sayesinde dönüştüğü
yeni bir gerçeklik.

Lirik: Duygusal.

Mazmun: Anlam, kavram. Divan edebiyatında bazı kavramları dolaylı anlatmak için kullanılan nük-
teli ve sanatlı söz.

Mistik: Gizemci, gizemsel.

Mizah: Humar, gülmece. Gerçeğin, durumların, olayların, kişilerin güldürücü yanlarını vurgulayarak
anlatan, ortaya koyan yazı türü.

Monolog: Kişinin kendi kendine konuşması.

Motif: Yan yana gelerek bir bezeme işini oluşturan ve kendi başlarına birer birlik olan ögelerden her
biri. Kendi başlarına konuya özellik kazandıran ögelerden her biri.

Nostalji: Geçmişte kalan güzelliklere olan özlem duygusu ve bu duygunu baskın bir duruma gelmesi,
geçmişseverlik.

Nesnel: Bireyin duygu ve düşüncelerine dayanmayan, kişiden kişiye değişmeyen , kanıtlanabilen,


yorumlanamayan yargılar. Objektif, bilimsel, kesin, ölçülebilen, herkese göre aynı olan, yorum ve
düşsel öge içermeyen yargılar.

Nükte: ince anlamlı, düşündürücü ve güldürücü, şakalı, zarif söz.

ö
Öngörü: Bir işin ilerisini kestirme veya bir işin nasıl bir yol alacağını önceden anlayabilmek ve ona
göre davranmak.

Önsezi: Hiçbir belirti yokken bir şeyin olacağını sezme, içe doğma, altıncı his.

Öykünmek: Birinin yaptığı gibi yapmak, birine veya bir şeye benzemeye çalışmak, taklit etmek.

Öz: Biçim içinde yer alan düşünsel içerik.

Öz Eleştiri: Kişinin kendisine ait özellikleri ve kendisiyle ilgili konu ve durumları eleştirmesidir.

Özgünlük: Orijinallik. Sanatçının dil ve anlatım açısından kimseye benzememesi, farklı olması ve
kendine özgü olmasıdır.

Özlülük: Çok sözle anlatılabilecek kavramları, durumları kısa biçimde anlatmaktır. Az sözle çok şey
anlatmaktır. Atasözleri ve bazı şiirler "özlü" anlatım içerir.
PARAGRAFTA ANLAM

Öznel: Bireyin duygu ve düşüncelerine dayanan, kişiden kişiye değişen , kanıtlanamayan , yorum-
lanabilir. Kişisel , subjektif, göreceli (göreli), değişken , ölçülemeyen, taraflı yargılar.
p

Panorama: Genel görünüm.

Paradoks: Aykırı düşünce , çelişki.

Aitim: Şiirde hecelerin vurgu , uzunluk, yükseklik gibi ses özelliklerinin, durakların düzenli bir biçimde
yinelenmesinden doğan ses uyumu.

s
Salık vermek: Tavsiye etmek. Haber vermek.

Salt: İçinde yabancı öge bulunmayan, mutlak. Yalnızca , sadece.

Saptamak: Tespit etmek, bir şeyi belirgin kılmak.

Sav: İleri sürülerek savunulan düşünce , iddia, dava.

Sayıltı: Özellik.

Sayıp dökmek: Cümleleri, yargıları art arda sıralamak .

Sıradanlık: Bayağılık .

Söylem: Söyleniş , söyleyiş , klişeleşmiş söz, ifade.

Tekdüze (Monoton): Değişmeyen , düzenli ve aynı biçimde tekrarlanan eylemlerdir.

Terkip: Birleşim , birleştirme , bir araya getirme.

Tümce: Cümle.
y

Yadsımak: Yaptığı bir işi , söylediği bir sözü veya tanık olduğu bir şeyi yapmadığını , bilmediğini söyle-
mek, inkar etmektir.

Yakınma: Sızlanmak , sızlanarak anlatmak, şikayet etmek, memnuniyetsizlik.

Yalınkat: Tek yönlü olan.

Yaratı: Özel yetenekle ortaya konula eser veya nesne.

Yeğlemek : Bir şeyi öbürüne göre daha iyi , üstün veya önemli saymak, yeğ tutmak , tercih etmek.

Yetkin: Gerekli olgunluğa erişmiş , olgun, kamil , mükemmel.

Yineleme: Tekrar etme.

z
Zihniyet: Anlayış.
134
ANLATIM BİÇİMLERİ/ DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLAR!

C...__ _ _ _ _ _ _ _ A_N_L_A_T_ı_M_B_iç_i_M_L_E_R_i_ _ _ _ _ _ _)
Bir konuşmanın ya da yazının içeriği denince; konu, bakış açısı, yardımcı düşün­
celer ve ana düşünce kısaca anlatım amacı akla gelir. Bu içeriği iletmek için kul-
lanılan kalıba da 'biçim' denir.

1. AÇIKLAMA
» "Öğretme" ve "bilgi verme" amaçlı düşünce yazılarında başvurulan yaygın an-
latım biçimidir.

» Bu yöntemde genellikle tanımlama kullanılır.

» Açıklama, ele aldığımız konularda öncelikle birtakım soruları aydınlatma , çö-


zümleme işidir.

» Konu özelliği açısından dörde ayrılır:

a. Bir şeyin nasıl yapıldığı

b. Bir şeyin meydana gelişi ve kuruluşu

c. Bir düşünce veya ilkenin anlatılması

d. Karakterlerin canlandırılması

Dil, insanların düşündüklerini, duyduklarını bildirmek için kullandıkları, sözcük-


ler ve işaretlerden oluşan bir anlaşma aracıdır. Ancak, herhangi bir araç değildir.
Bir ulusun kimliğini belirleyen , duygu ve düşünce dünyasını besleyen en önemli
etkendir. Aynı zamanda ulusal kimliği yansıtan bir ayna işidir. Bu ayna kirlenirse
toplumsal varlığımız da kirlenir. Aynı İşte bu gerçeklerden yola çıkarak bütün
ülkede anadili bilincini ve duyarlığını besleyip geliştirme çabası içinde olmalıyız.
Çünkü bir dili yozlaşmaktan , bozulmaktan kurtaracak güç, yasalar ve yasakla-
malar değil; o dili konuşan toplumun dil bilinci ve duyarlığıdır.

2. TARTIŞMA

» Amaç, okuyucunun kanılarını (düşüncelerini) değiştirmektir. Tartışmacı anla-


tımda yazar, iki farklı görüşten birini benimsetmeye çalışır. Savunulan ve karşı çı­
kılan görüşlere yer verilir. İki farklı bakış açısının olduğu konular bu türde
işlenmeye daha elverişlidir. Yazarın savunduğu görüşe "tez" karşı çıktığı görüşe
"antitez" denir.

» Eleştirici bir bakış açısıyla yazılırlar. Olasılık bildirmeyen , kesin , kanıtlanmış


bilgiler kullanılır.

» Onaylatma anlamı içeren "soru cümleleri"ne çokça yer verilir.

135
ANLATIM BİÇİMLERİ/ DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLAR!

» "Bence, bana göre, kanımca, halbuki, oysaki, fakat, ama ... " gibi sözcüklere
yer verilir.
» Daha çok öznel ifadeler içerir.
» Tartışmacı anlatımda " kanıtlama" ve 'tanık gösterme" yollarına başvurulur.

» Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir. Dil ve ifade sade ,
gösterişsiz ve pürüzsüzdür. Karmaşık ve anlaşılması güç cümleler kullanılmaz.
Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve sözcükler yoktur.
» Fıkra , deneme, eleştiri , makale gibi türlerde kullanılır.

Örnek
Bir şair herhangi bir olayı anlatmak istese bize salt gerçeği mi yansıtır? Hayır;
o olay karşısında duyduklarını , düşündüklerini de anlatır. Ya da doğrudan
doğruya anlatmasa bile öyle bir şey yapar ki o duygular, o düşünceler bizde
de doğar. Böylece şair kendi iç gerçeğini ortaya koymuş olur. Bir sanat
yapıtını başarılı kılan özellik işte budur.

3. ÖYKÜLEME
» Konuyu daha doğrusu anlatılanı , elem içinde (devinim) verme ve gösterme
biçimidir. Amaç, okuyucu olay içinde yaşatmaktır. Olay ve olgular dizisi vardır.
» Öyküleyici anlatımın temel ögesi "olay"dır. Olaysız hiçbir anlatım öykü sayıla­
maz.
» Olayın , genellikle kişi , yer, zaman ve gerçekleşebilen bir eylem olmak üzere
dört ögesi vardır.
» Sözcükler daha çok mecaz ve yan anlamda kullanılır.

» Sanat metinleri, öyküleyici anlatımla yazılır. Öğretici metinlerde de kullanılır.


Özellikle hikaye, roman , anı , fabl , masal , efsane gibi metin türlerinde kullanılır.
» Olaylar, bir kamera sessizliğiyle izlenip anlatılır.

Örnek
Yirmi yaşından
fazla göstermeyen bir genç, çadırın önünde yan yatırılmış el
arabasının üstüne oturmuş saz çalıyordu. Fenerin aydınlattığı alnı , ter
damlalarıyla kaplıydı. Sazının sapı , şaşırtıcı bir süratle aşağı yukarı kayan
parmaklarının altında bir canlı gibi titriyordu. Tellere vuran sağ eli , küçük
fakat kendinden emin hareketler yapıyordu. Gencin eli , sazın gövdesine yak-
laştıkça insan, saz ile el arasında gizli fakat çok anlamlı bir konuşma
olduğunu sanıyordu .
ANLATIM BİÇİMLERİ/ DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLAR!

4. BETİMLEME (TASVİR ETME)

» Betimleme(tasvir) malzemesi sözcük olan soyut resimdir adeta. Sözcüklerle


resim çizmedir betimleme.

» Betimlemede varlıkların; görme, işitme, tatma, dokunma ve koklamayla al-


gıladığımız nitelikleri doğrudan tanıtabildiği gibi , bu niteliklerin duygu dünyamızda
yarattığı etkiler de yansıtılabilir.

» Roman, hikaye, masal, anı , tiyatro, gezi yazısı gibi türlerde kullanılır.

» Sözcüklerin yan ve mecaz anlamlarına yer verilir.


» Gözlem önemli yer tutar.
» Niteleme sıfatlarına, sözcüklerin ayırıcı özelliklerine, renk ve durum bildiren
sözcüklere yer verilir.

Betimleme ikiye ayrılır:

Sanatsal (izlenimsel) betimleme: Dil "şiirsel işlev"de kullanılır. İzlenim kazandırmak


için yazılır. Değişik duyularla ilgili ayrıntılar üzerinde durulur. Ayrıntılar öznel olarak
verilir. Amaç sanat yapmaktır.

Açıklayıcı betimleme: Dil "göndergesel işlev"de kullanılır. Bilgi vermek için yazılır.
Sözcükler gerçek anlamda kullanılır. Ayrıntılar nesnel bir biçimde verilir. Amaç
sanat yapmak değil, bir konu hakkında bilgi vermektir. Değişik duyulara seslenen
özel ayrıntılar üzerinde durulmaz. Betimleme yapılırken kişisel duygu ve düşün­
celer katılmaz.

Açıklayıcı Betimleme İzlenimsel Betimleme

• Bilgi verir. • İzlenim kazandırır.


• Ayrıntılar olduğu gibi fotoğraf gerçek- • Ayrıntılar arasında seçme yapılarak er
liğiyle yansıtılır. belirleyicisi verilir.
• Bilgiler şematik, sayıp dökmeler halin- • Bilgiler duyusal, izlenimsel bir sıra için
de verilir. de verilir.
• Kişisel yorumlama yapılmaz. • Kişisel yorumlama yapılır.
• Genel ayrıntılar üzerinde durulur. • Özel ayrıntılar üzerinde durulur.

Uyarı-yorum

Bir kişiyi anlatan betimlemelere 'portre" adı verilir. Kişinin iç dünyasını anla-
tan betimlemelere 'tahlil" (ruhsal portre) denir. Kişinin dış görünüşünü anla-
tan betimlemelere 'fiziksel portre" denir.

Konularına göre betimleme türleri şunlardır: İnsan, hayvan, eşya, manzara


ve olay betimlemesi.
ANLATIM BİÇİMLERİ/ DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLAR!

''Toros Dağlarının etekleri ta Akdeniz'den başlar. Kıyıları döven ak köpük-


lerden sonra doruklara doğru yavaş yavaş yükselir. Akdeniz'in üstünde
daima top top ak bulutlar salınır. Kıyılar dümdüz, cilalanmış gibi düz, killi
topraklardır. Killi toprak et gibidir. Bu kıyılar saatlerce içe kadar, deniz kokar.
Tuz kokar. Tuz keskindir. Düz, killi, sürülmüş topraklardan sonra
Çukurova' nın bükleri başlar. Örülmüşçesine sık çalılar, kamışlar , böğürtlen­
ler, yaban asmaları , sazlarla kaplı koyu yeşil, ucu bucağı belirsiz alanlardır
bunlar." (Yaşar KEMAL)

** Bu parça "izlenimsel betimleme " örneğidir.

"Bu bölge Anadolu'nun Akdeniz kıyıları boyunda genişliği 120-180 kilometre


arasında değişen bir şerit meydana getirir, batıda Ege bölgesine komşu olur.
Kuzeyde iç Anadolu'dan ayrılır. Burada iki bölgeyi ayıran sınır , Toros
Dağlarının iç Anadolu yüksek düzlüklerine bakan yamacı boylar. Kuzey-
doğuda Seyhan ve Ceyhan ırmaklarının çıktığı yönde Doğu Anadolu'ya
geçilir." (Besim DARKOT)

** Bu parça "açıklayıcı betimleme" örneğidir.

AHMET RASiM;
60'ın üzerinde bestesi vardır.

" Sakın geç kalma erken gel" nakaratlı ünlü şarkının bestecisidir.!
Karısının kendisine tembihi üzerine yazmış: "Bu akşam gün batarken gel .']

ORHAN KEMAL;
"Vedia" takma adını kullanarak yazı yazan Aziz Nesin 'i kadın zannet~
tiği için ona aşk mektupları yazmıştır , ama Aziz Nesin bozuntuya ver~
memiştir. ·
ANLATIM BİÇİMLERİ/ DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLAR!

( ________ o_o_ş_ü_N_c_Ev_i_G_E_L_iş_T_iR_M_E_v_o_L_LA_R_ı_ _ _ _)
♦♦ TANIMLAMA ♦♦

Tanımlama, sözcüğün gösterdiği varlığın ya da nesnenin yapısını , niteliklerini,


temel özelliklerini, benzerlerinden ayrılan özelliklerini , işlevini dil aracılığıyla or-
taya koymaktır. Tanımlamada bir anlatım yoğunlaştırması vardır. Tanımlama
öznel de nesnel de olabilir.
Tanımlama cümlelerinin yüklemi isim ise genellikle "-dır, -dir'' ek eylemini alır,
yüklem eylem olarak "denir'' sözcüğünden oluşur.
Tanımlamada genellikle "nedir'' veya "kimdir'' sorularına yanıt alınabilir.

Bir kavramın tanımı farklı biçimlerde yapılabilir:


a. Bir kavram işlevi belirtilerek tanımlanabilir.
b. Bir kavram değişmez ve özel nitelikleri belirtilerek tanımlanabilir.
c. Bir kavram, karşıtı olan bir başka kavramın tanımlanmasıyla belirtilebilir.

Ö!'.Mk
Şiir ne bir şeyler öğreten manzume ne de anlamsız dizeler toplamıdır. Şiir,
yeni anlamlara bürünen sözcüklerle kurulmuş bir dünya. İnsanın öz var-
lığında tutkuların , duyguların hamuruyla yoğrularak oluşan , yüreği tutuştu­
ran evrensel bir meşale. Şiir, ister bireysel duygulara yaslansın ister
toplumsalcı bir çizgide olsun , toplumun vicdanında büyür, değerlenir. Şiirin
ne olduğu üzerinde birçok şair ve düşünür kafa yormuş, kendi birikimine ,
deneyimlerine uygun biçimde tanımlamıştır onu.

♦♦ ÖRNEKLEME ♦♦

Soyut bir düşünceye somutluk ve görünürlük katar, söylemek istediğimizi


okuyucunun zihninde canlandırır. Genellikle örnekleme "somutlaştırma" amacıyla
başvurulur.

Örnekleri gördüklerimizden, yaşadıklarımızdan, okuduklarımızdan ya da


tasarladığımız düşüncelerden verebiliriz.
Örneklemede genellikle "söz gelimi, örneğin , mesela" gibi sözcükler kullanılır.

Roman , öykü, şiir, oyun gibi sanatsal yapıtlarda yazarı , yazmaya iten amaç
oldukça karmakarışıktır. Bu tür yazılar , genellikle yaşamın tadına ve an-
lamına vardırmayı amaçlar. Sözgelimi " İnce Memed" romanını okurken
kendimizi ilginç bir eylemin içinde buluyor, "zamanın nasıl geçtiğini anlamıy­
oruz; "ama yazarın amacı yalnızca bu değildir.
ANLATIM BİÇİMLERİ/ DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLAR!

♦♦ KARŞILAŞTIRMA ♦♦

İki kavram veya iki şey arasındaki benzerlik ve karşılaştırmalardan yararlan-


madır.

Karşılaştırma "en , kadar, daha, -e göre" gibi sözcüklerle sağlanır.


Karşılaştırma şu yollarla yapılır:

a. Benzerliklerden yararlanılarak yapılır.

b. Karşıtlıklardan yararlanılarak yapılır.

c. İlişki kurularak yapılır.

Örnek

Öykünün en belirgin özelliği büyük yoğunluk taşıyan bir yazı türü olmasıdır.
Bu yönüyle romandan ayrılır. Öykünün örgüsü sık, romanınki seyrektir. Öykü ,
romandan daha biçimcidir. Onun biçimindeki en küçük aksaklık hemen göze
çarpar.

♦♦ TANIK GÖSTERME ♦♦

Anlatıcı , bir görüşü doğrulamak, inandırıcı kılmak için o alanda sözü geçen ,
otorite kabul edilen, tanınan birinin sözlerinden ve görüşlerinden yararlanma yön-
temidir.

Tanık olarak seçilen kişinin sözlerinden alıntılar yapılarak bu yöntem kullanılır.

Örnek
Tiyatro insanları baskılardan kurtarır, onların düşünüp de yüksek sesle
söyleyemeyeceği şeyleri dile getirir. Açık sözlü bir sanattır tiyatro, hemen
herkese hitap eder. Nitekim Gogol'ün, "Yüzünüz çarpıksa aynaya kızmayın;
o her şeyi olduğu gibi gösterir." sözü tiyatronun yasaklandığı bir dönemde
söylenmiştir.

♦♦ SAYISAL VERİLERDEN YARARLANMA ♦♦


Anlatıcı düşüncelerini somutlaştırmak daha inandırıcı kılmak için sayısal veriler-
den yararlanılır. istatistik sonuçlarından yararlanmaktır.

Örnek

Eleştirmenlerimizin eleştiriyi yan meslek olarak algılamaları bilinen bir gerçek


ama işin korkutucu boyutu birçok kimsenin ilgisini çekmiyor.
Eleştirmenlerimizin yüzde 83'ünün ekmeğini kazandığı mesleği eleştirmen­
likle ilgisiz: yüzde 33'0 ticaretle uğraşıyor , yüzde 1O'u tekstilci , yüzde 40'ı
doktor, çok az bir kısmı da yazar, işin en ürkütücü yönü, aydınlarımızın yüzde
72'sinin, eleştirmenlerin eleştiri dışında işler yapmalarını oldukça doğal
karşılamaları. Sanki bu durum eleştiriyi olumsuz yönde etkilemezmiş gibi.
ANLATIM TÜRLERİ

Açıklayıcı,
öyküleyici ve betimleyici anlatım "Anlatım Biçimleri'
konusunda anlatıldı. Bilgi için "Anlatım Biçimleri" bölümüne
bakınız.

♦♦ Başlıca anlatım türleri şunlardır♦♦

1. LİRİK (COŞKU VE HEYECANA BAĞLI) ANLATIM


» Lirik sözcüğü eski Yunanlılarda bir tür saz olan "lyra" (lir) sözcüğünden gelir.
Şairler şiirlerini
bu çalgı aletinin eşliğinde söylermiş.
» Lirik anlatımda amaç , duyguların coşkulu , etkileyici ve akıcı biçimde aktarıl­
masıdır.

» Lirik anlatımda dil "şiirsel işlev''de kullanılır.

» Devrik ve eksiltili cümlelere, soru cümlelerine başvurulur.

» İçinde bulunulan ruh halini ve duyguyu yansıtacak sözcükler seçilir.

» Söz sanatlarından, imge ve çağrışımlardan yararlanılır.

» Sözcükler, daha çok mecaz ve yan anlamda kullanılır.

» "Ben" merkezlidir. "Ben" ve "biz" kişi zamirlerine çokça rastlanır.

» Lirik şiirlerde ünlem ifadelerine sıkça yer verilir.


» Estetik ve edebi zevk uyandırma amaçlanır.

» Aşk , ölüm, yalnızlık gibi konular işlenir. Toplumu derinden etkileyen olaylardan
duyulan sevinç ve acı da dile getirilir.
» Daha çok şiir, roman , hikaye, tiyatro türlerinde kullanılır.

Örnek

ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız ,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım , duyuyorum;
Anlatamıyorum.

(Orhan Veli KANIK)

141
ANLATIM TÜRLERİ

2. DESTANSI (EPİK) ANLATIM


» Kahramanlık, yiğitlik, savaş gibi konuların işlendiği anlatım türüdür.
» Tarihi konular, savaşlar , yiğitlikler ve olağanüstü kahramanlıklar işlenir.
» Fiillere ve fiilimsilere sıkça yer verilir.

» Etkileyici ve coşkulu bir üslup kullanılır.

» Sürekli bir devinim (hareket) vardır.

» "Biz" duygusu egemendir.


» Epik anlatımın olduğu metinler alabildiğine duygu yüklüdür.
» Dil "heyecana bağlı işlev"de kullanılır.
» Sanatlı bir dil kullanılır. Sözcükler, mecaz ve yan anlamlarda kullanılabilir.

» İmge ve çağrışımlardan yararlanılır. Anlatımda abartıya yer verilir.

» Şiir, destan, roman , hikaye, halk hikayesi , tiyatro destansı anlatımın kul-
lanıldığı türlerdir.
Edebiyatımızda , Kayıkçı Kul Mustafa'nın "Genç Osman Destanı ", Mehmet
Akif Ersoy'un "Çanakkale Şehitlerine", Nazım Hikmet'in " Kuvayımiliye
Destanı " adlı yapıtları epik anlatıma örnektir.

Örnek

AKINCILAR
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Haykırdı, ak tolgalı beylerbeyi "İlerle!"


Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle

Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan


Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan

Bir gün yine doludizgin atlarımızla

Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla

Cennette bu gün gülleri açmış görürüz de


Hala o kızıl hatıra titrer gözümüzde

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik


(Yahya Kemal BEYATLI)

142
ANLATIM TÜRLERİ

3. EMREDİCİ ANLATIM
» İnsanların uyması gereken kuralları ve yasakları ortaya koyan anlatım türüdür.

» Dil "alıcıyı harekete geçirme işlev" inde kullanılır.

» Emir, telkin, öneri , uyarı , yönlendirme anlamı taşıyan ifadelere yer verilir.
» Öğretici ve açıklayıcı yönleri vardır.

» Emir ve yasaklar içerir.


» Cümlelerde emir kipiyle çekimlenmiş eylemler sıkça kullanılır.

» Sosyal hayatın düzenlenmesinde kullanılan metinler bu anlatımla ortaya


konur.
» Trafik kuralları, kanun, yönetmelik, tüzük, genelge, yönergeler, dini ve siyasi
söylevlerde, reklam metinlerinde , bazı eşyaların kullanma kılavuzları , ilaçların kul-
lanma kılavuzları emredici anlatıma örnek verilebilir.

Örnek

"Şimdengeru hiç kimesne kapıda, divanda, seyranda, mecliste, Türk dilin


den özge söz söylemesinler."
(Karamanoğlu Mehmet Bey)
Günümüz Türkçesiyle: Bugünden sonra hiç kimse kapıda, divanda, mec
liste dışarıda Türk dilinden başka söz söylemesin.

4. DİDAKTİK (ÖĞRETİCİ) ANLATIM


» Tarihi bir olayı aydınlatmak, bir konuyu açıklamak ya da bilinmeyen bir olay
hakkında bilgi vermek için yazılan metinlerde kullanılır. Açıklama, aydınlatma, bilgi
verme amaçlarıyla yazılır.

» Dil daha çok "göndergesel işlev"de kullanılır. Dil , bilgi aktarma amacı ile kul-
lanılır.

» Verilen bilgiler örneklerle ve tanımlarla pekiştirilir.

» Daha çok nesnel cümleler kullanılır.

» Sanatsal ve estetik değer taşımaz. Söz sanatlarına, sözcüklerin mecaz an-


lamlarına yer verilmez. Sözcükler gerçek anlamda kullanılır.

» Gereksiz sözcük tekrarı yapılmaz. Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler
ve sözcükler yoktur. Dil ve ifade sade, açık , yalın , gösterişsiz ve pürüzsüzdür.
Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir.

» Terimsel söylem ağır basar.


» Resim , şekil , fotoğraf ve grafik gibi görsel malzemeden yararlanılabilir.
» Daha çok bilimsel metinlerde , ansiklopedilerde ve ders kitaplarında kullanılır.

» Tarihi metinler, felsefi metinler, bilimsel metinler gibi türleri vardır.

143
ANLATIM TÜRLERİ

Öğretici anlatım açıklayıcı anlatım ile karıştırılmamalıdır. Açıklayıcı an


latımda konuyla ilgili bilgi verilir. Oğretici anlatımda konunun kavratılma
sı, öğretilmesi amaçlanır.

Örnek

Yurdunu Allah'a bırak çık yola!


Cenge deyip çık ki vatan kurtula!
Böyle müyesser mi gaza her kula?
Haydi, levent asker, uğurlar ola!

(Mehmet Akif Ersoy)

5. KANITLAYICI ANLATIM
» Bir düşünceyi, bir savı kanıtlamak için yazılan yazılarda ve bazı konuşmalarda
kullanılan anlatım türüdür.
» Dil daha çok "göndergesel işlev"de kullanılır.

» İnandırma, kendi görüşünü kabul ettirme amaç edinilir.

» Kavramları tanımlama ve açıklama önemlidir. Okuyucu ve dinleyiciyi ikna


etmek, düşündürmek ve üzerinde durulan konudan uzaklaşmamak için bazı
sözcük, sözcük grupları ve cümleler tekrar edilir.

» Üzerinde durulan konuyu aydınlatmak ve düşüncelerini kabul ettirmek için


örnek, kanıt ve belgelere yer verilir.
» istatistik sonuçları , sayısal veriler, uzman görüşlerinden , deney ve gözlem
sonuçlarından yararlanılır.

» Konuşmacı veya yazar konuyu aydınlatmak için uzman kişilerin düşüncelerine


başvurur.

» Kanıtlayıcı anlatımda hitap edilen toplumun kültür düzeyi ve beklentileri önem-


lidir.
» Sözcükler ve sözcük grupları gerçek anlamında kullanılır. Yalın , açık ve sade
bir anlatım kullanılır.
» ''Tanımlama , açıklayıcı
betimleme, sınıflandırma örneklendirme, karşılaştırma ,
tanık gösterme, sayısal verilerden yararlanma" gibi düşünceyi geliştirme yolların­
dan faydalanılır.

» Makale, fıkra , eleştiri , röportaj ve söylev (nutuk) türlerinde kullanılır.


ANLATIM TÜRLERİ

Sağır ve azişiten çocuklar -akustik tepkileri bulunmadığından- normal


işitenlerdençok daha zor konuşurlar. Şimdiye kadar ıslık sesini , örneğin
sesini bile çıkaramamışlar. Bu çocukların konuşma kabiliyetleri bi
bilgisayar yardımı ile geliştirilecektir. Düseldorflu araştırmacı Gunte
Esser tarafından hazırlanan renkli transformatörü konuşulan sözcükleri
anında bilgisayar ekranında görünen renk dağına dönüşmektedir .
Çocuklar akustik yerine görsel "feedback" (Etki-Tepki) almaktadır. İl~
olarak çocuğu tedavi eden konuşma terapisti alıştırma kelimesini
telaffuz eder. Bu renkli model olarak ekrandaki resmin üst yarısındc
görünür. Şimdi telaffuz etme sırası çocuktadır. Çocuk aynı kelimeyi
söylemeye çalışacaktır.

6. FANTASTİK (DÜŞSEL) ANLATIM

» Fantastik anlatım, gerçek ve nesnel dünyanın karşısında yer alan , düş ürünü
ögelere yer veren anlatım türüdür.

» Fantastik anlatımda konu ; olağanüstü ve fantastik özelliklere sahip, hayal


ürünüdür. Kahramanlık , savaş , aşk , yardımseverlik , kötülerle savaş konuları

işlenir.

» Zaman ya hiç yoktur ya da gerçeküstü bir zaman söz konusudur. Olaylar gele-
cek zamanda 2300-2400'10 yıllarda gerçekleşebilir.

» Mekan, olağanüstü , düşsel ögelerden oluşmuş olabilir. Mekan günlük


yaşamda karşılaşamayacağımız niteliktedir.

» Kişiler çoğu zaman gerçekten uzak kişilerdir. Kişiler bazen insandır; bazen de
cinler, devler, periler, ejderler, yaratıklar, uzaylılar olabilir.

» Fantastik anlatımda hayal, varsayım , abartma, kişileştirme gibi unsurlar çok


kullanılır. Daha çok -di'li veya - miş'li geçmiş zaman kipi kullanılır.

» Masal, destan, efsane , roman , şiir gibi türlerde kullanılabilir.

J. K. Rowling'in "Harry Potter'' serisi , R. R. Tolkien'in "Yüzüklerin Efendisi"


serisi , Stephan King'in "Kara Kule" serisi, C. S. Levis'in "Narnia Günlükleri",
Micheal Ende'nin "Momo" adlı yapıtı , Jonathan Swift'in "Gülliver'in Gezileri"
adlı yapıtı , Ursula K. Leguin'in "Yerdeniz Üçlemesi" fantastik anlatımın
önemli örnekleridir.

145
ANLATIM TÜRLERİ

Gimli , Legolas ve Aragorn Gandalf' ı tekrar bulurlar. Gandalf artık daha ir


tanlı ve beyazlar içerisindedir. Hep birlikte Rohan kralı Theoden'in yanınc
giderler. Kral, danışmanı Solucandil'in sözleriyle büyülenmiş ; güçsüz ve
korkak olmuştur. Solucandil'e bu şekilde davranması için Saruman emi
vermiştir. Gandalf, Solucandil'i kovar ve kralın yüreklenmesini sağlar. Kralın
ordusu Miğfer Dibi'ndeki Orkları temizler. Entlerin ağaçları da gizli bir güç
olarak onlara yardım ederler. lsengard'a Saruman ' ın üzerine giden Ro
harrimler, Orthanc kalesi dışında her yerin Entler tarafından yıkıldığını
görürler. Orthanç çok güçlüdür ve Saruman ile Solucandil oraya saklanır
lar.
(Tolkien , Yüzüklerin Efendisi)

7. GELECEKTEN SÖZ EDEN ANLATIM

» Bilimkurgu türündeki yapıtlar gelecekten söz eden anlatım ile yazılır.

» Daha güzel, daha modern, daha yaşanabilir bir dünya hayal edilir. Gerçek
dünyadaki engeller, sıkıntılar, kötülükler, zorluklar yoktur.

» Varsayım (hipotez) ile oluşturulur. Verilerden yola çıkılarak geleceğe ait tah-
min yapılabilir. Olandan çok olması istenilen anlatılır.

» Gerçekleşmesi mümkün olmayan tasarı ve düşünceler (ütopya) anlatılır.

» Genellikle gelecek zaman ifadesi kullanılır.

» Roman , hikaye, tiyatro , şiir, deneme gibi türlerde kullanılır.

Jules Verne, Harry Harrison, Brian Aldiss, Thomas Moore, George


Orwel bu anlatım türüne dayalı yapıtlar yazmışlardır. Thomas Moore
"Ütopya" adlı yapıtında idealize edilmiş bir devleti, hayali bir yönetim tarzını
anlatır. George Orwel'in "1984" adlı yapıtı korkutucu, ürkütücü ütopyanın
örneğidir, Orwel zorbalığın hakim olduğu bir dünya hayal eder.

Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin etkileri yalnız küresel olmadığı


gibi , bölgesel ve zamansal farklılıklar da oluşturabilmektedir: Örneğin,
Dünya'nın bazı bölgelerinde kasırgalar, seller ve taşkınlar gibi şiddetli havc
olaylarının şiddetlerinde ve sıklıklarında artışlar olurken bazı bölgelerinde
uzun süreli ve şiddetli kuraklıklar ve bunlarla ilişkili çölleşme olayları dahc
fazla etkili olabilmektedir. Bu tip bir iklim değişikliği, öngörülemeyen veye
tahmin edilemeyen çevresel, sosyal ve ekonomik sonuçlar oluşturabilir.
ANLATIM TÜRLERİ

8. SÖYLEŞMEYE BAĞLI ANLATIM

» Konuşmaya dayanılarak yazılmış yapıtlardaki anlatım türüdür.

» Jest ve mimiklerle anlatımın gücü artırılır.

» Karşılıklı konuşmalar, ortama (bağlama) ve konuşulan kişiye göre değişebilir.

» Görme ve işitmeyle kurulan iletişim önemlidir.

» Vurgu ve tonlama önemlidir.

» Anlatımın süresi sınırlandırılmalıdır.

» Roman , hikaye ve tiyatrolardaki karşılıklı konuşmalara "diyalog", iç konuş­


malara ise "monolog" denir.

» Tiyatro söylev, ri)QQI!gj, panel forum mülakat metinleri söyleşmeye bağlıdır.

Örnek

Hacivat - İleri dersi gördünüz mü , mesela Arabi, Farisi?


Karagöz -Arabayı da gördüm , kayısıyı da ...
Hacivat - Sarf gördünüz mü?
Karagöz - Gördüm.
Hacivat - Emsile okudunuz mu , öyle mi?
Karagöz - Hay hay!
Hacivat - Binaya çıktınız mı?

Karagöz - Çıktım.

Hacivat - Bu kadar ders gördükten sonra her şeye aşina olmak tabiidir.

9. MİZAHİ ANLATIM

» Mizah (gülmece); kişilerin , olayların, durumların gülünç yönlerini yansıtmaktır.


Mizahın sözlük anlamı "şaka , eğlence , latife"dir. Mizahın temelinde yanlışlara
dikkat çekme, eleştiri vardır.

» Dil , "şiirsel işlev"de kullanılır.

» Sözcüklere farklı anlamlar yüklenir. Standart dilden sapmalar olur. Argoya ve


şive taklitlerine yer verilir.

» Ses, taklit, hareket ve konuşma önemlidir.

» Mizahi unsurlarda gerçekten sapma vardır.


ANLATIM TÜRLERİ

» Mizahi unsurları oluşturmada karşılaştırmalar , durumlar, hareketler, kelime ve


kelime gruplarından yararlanılabilir.

» Amaç okuyucuyu düşündürmek ve eğlendirmektir.

» Roman hikaye tiyatro filk, fıkra gibi türlerde kullanılır.

» Nasrettin Hoca, Karagöz, Hacivat, Keloğlan , İncili Çavuş , Bekri Mustafa tanın­
mış mizah kahramanlarımızdır.

Edebiyatımızda önemli mizah yapıtları ve yazarları şunlardır:

» 15. yüzyıl sanatçısı Şeyhi'nin "Hamam&' adlı yapıtı

» 16. yüzyıl sanatçısı Fuzuli'nin " Şikayetname' adlı yapıtı

» 17. yüzyıl sanatçısı Nefi 'nin " Siham-ı Kaza" adlı yapıtı

» 19. yüzyıl sanatçısı Ziya Paşa ' nın "Zafername' adlı yapıtı

» 20. yüzyıl sanatçısı Neyzen Tevfik'in "Azab-ı Mukaddes' adlı yapıtı

JJ

Mizah türleri şunlardır:

a) Humor: Bayağılığa kaçmadan ince alaya dayanan , hafife alma ve


dalga geçme biçiminde ortaya konan mizah türü.

b) İroni: Alaycı üslup, söylenenlerin tam aksini kastederek kişi ve du-


rumlarla alay etme.

c) Kara Mizah: Söz oyunlarına ve abartmalara dayanarak yaşamı , top-


lumu, töreleri , ahlaki değerleri eleştiren mizah türü.

d) Hiciv: Kişilerin veya toplumun olumsuz, kötü , gülünç taraflarını alaycı


biçimde anlatan mizah türüdür. Divan şiirinde "hiciv" adını alan bu türe
halk şiirinde "taşlama" yeni edebiyatımızda "yergi" adı verilir.

e) Parodi: Ağırbaşlı , ciddi , tanınmış bir yapıtı alaya alarak yazılmış mi-
zah türündeki yapıt.

Jj
ANLATIM TÜRLERİ

Tavşan Suyu
Bir yabancı konuk olur Hoca'ya
Ama nezaket bu ya,
Tutar bir tavşan hediye eder:
"Çoban armağanı , çam sakızı " der.
Hoca bir güzel pişirir tavşanı
Akşam olur, gelir yemek zamanı ;
Orta yere bakır sini kurulur,
Hep birden etrafına oturulur.
Hoca hem yer hem sohbet eder
Ertesi gün misafir kalkar gider.
Bir gün içinde pek sevişilir.
Arkasından başka bir konuk gelir;
"Tavşan getirenin komşusuyum" der.
Hoca bu adamı da buyur eder.
Tavşanın suyuna bir çorba yapar;
Adam çorbayı yer, ağzını kapar
Tavşan getirenin bir akrabası.
Gittikçe sıklaşır bu misafirler;
Fakat Hoca' nın canına tak eder.
"Tavşansa tavşan ,der, anladık ama,
Bu kadar da yük olmaz adama."
Komşular gidip gidip gelmededir;
Bir sefer tam beş kişi birden gelir.
Hoca bu konukları da karşılar;
Adamlar
Şöyle der Hoca'ya:
"Hani tavşan getiren vardı ya,
Komşusunun komşusuyuz biz onun."
Hoca: "Ya' der, hoş geldiniz, buyurun!"
Akşam olur sofra kurulur yine;
Bir tas kurulu sofranın üzerine:
Kuyu suyu ile dolu bir koca tas.
Konuklar bu işten bir şey anlamaz.
İçlerinden biri tasa eğilir;
Sorar: "Hoca bu nedir?"
Hoca hemen doğrulur:
"Bu , der, tavşanın suyunun suyudur."
(Orhan Veli Kanık , Nasrettin Hoca Fıkraları

149
il. BÖLÜM

İSİMLER (ADLAR)
TAMLAMALAR
SIFATLAR (ÖN ADLAR)
ZARFLAR (BELİRTEÇLER)
ZAMİRLER (ADILLAR)
EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM
EYLEMDE KİP • ANLAM
EK EYLEM
FİİLİMSİLER (EYLEMSİLER)
SÖZ GRUPLAR!
KÖK BİLGİSİ
EKLER
SÖZCÜĞÜN YAPISI
CÜMLENİN ÖGELERİ
FİİLDE ÇATI
CÜMLE TÜRLERİ

151
152
SÖZCÜK TÜRLERİ

♦ Türkçede sözcüklerin cümledeki görevine ve kullanıma bağlı olarak 'tür" özel-


likleri belirlenmektedir. Aynı sözcük bir cümlede sıfat , bir başka cümlede belirteç
(zarf) olarak kullanılabilir bu , sözcüğün cümle içinde kazandığı anlam ve yük-
lendiği göreve bağlıdır.

Örneğin , "artık" sözcüğü ;

► "Artık sevmeyeceğim " cümlesinde eylemi etkilediği için "belirteç",


► "Yemek artıklarını çöpe attı" cümlesinde "ad",
► "Artık yemekler çöpe atıldı " cümlesinde adı etkilediği için "sıfat" görevindedir.
♦ Türkçede sözcükler, tür bakımından şöyle sınıflandırılabilir:

! !
1) Ad Soylu Sözcükler 2) Edat (İlgeç) Soylu Sözcükler
a) İsim (Ad) a) Edat (İlgeç)

b) Sıfat (Ön Ad) b) Bağlaç

c) Zarf (Belirteç) c) Ünlem

d) Zamir (Adıl)

!
3) Eylem Soylu Sözcükler

153
ADLAR

♦♦ ADLAR (İSİMLER) ♦♦
Canlı varlıkları, nesneleri, olguları, kavramları, duyguları, düşünceleri, nitelikleri
vb. belirten , kök ya da gövde durumundaki sözcüklere "ad" (isim) denir. Eylemlerle
birlikte söz varlığının en önemli türüdür, tek sözcükten oluşabildiği gibi birden çok
sözcükten de oluşabilir adlar.

Adlar şu özellikleri taş ır:

► Varlıkları karşılar: okul, çeşme , toprak, aşk , vicdan ...


► Durum(hiil) eki alabilir: gönlüm-de , balkon-a ...

► Tamlama kurabilir: sevginin bedeli

► İyelik eki alabilir: annem , konumuz

Adlar tür, yapı, anlam, sayı vb. bakımlardan farklı biçimlerde sınıflandırılabilir :

a. Varlıklara Verilişlerine Göre Adlar


1. Özel Ad: Tek bir kişiyi , belli bir düşünceyi, varlığı ya da nesneyi gösteren söz-
cüklere "özel ad" adı verilir. Eşi ve tam bir benzeri bulunmayan varlıkları karşılar.
İnsan adları ve soyadları: Songül , Dila, ...

Dil, ulus, yurt, devlet adları: Fransızca , Alman , Türkiye ...

Hayvanlara verilen adlar: Karabaş, Pamuk, Tekir. ..


Unvan(san) adları: Koca Ragıp Paşa , Gazi Mustafa Kemal. ..

Gazete, dergi, kitaplara verilmiş adlar: Varlık , Hürriyet, Bir Gün Mutlaka ...

Kurum, dernek, okul, hastane ve devlet dairelerinin adı: Nevşehir Belediyesi,


Türk Dil Kurumu , Kızılay ...

Şehir, kasaba, köy, mahalle, semt, bulvar, cadde, sokak adları: İstanbul , Keban,
Kambertepe Köyü , İncirköy Mahallesi, istiklal Caddesi. ..

Gezegen, yıldız adları: Merkür, Jüpiter, Samanyolu ...


Dağ, ova, göl, akarsu, deniz, plato, vs. adları: Akdeniz, Süphan Dağı, Harran Ovası...

Not: Aşağıdaki dizelerde geçen altı çizili ifadeler özel addır.


Geliyor Boğaziçi'nden doğru

Bir iskeleden kalkan vapurun sesi


Mavi sular üstünde yine
Bembeyaz Kızkulesi.

Önümde açık kollarıyla Boğaz,


Çengelköv'den aktarma Rumelihisarı .

.isJanb.ui, istanbul'um benim,


ADLAR

Uyarı-yorum

"Ay, Dünya, Güneş" adları coğrafyayla ilgili yani terim anlamında kullanılırsa
özel; günlük hayatla ilgili kullanılırsa tür adı olur.
Dünya. Güneş'in yörüngesinden sapmaz. (özel ad)
Çocuklar,~ aldırmadan uçurtma uçurdular. (tür adı)

2. Tür (cins) adlar: Aynı türden varlıkların tümünü anlatan, bir türün herhangi bir
ögesini gösteren ya da bir soyutlamayı belirten sözcüklere "tür adı " denir. Tür
adları bir genellik içerir. Özel ad dışındaki bütün adlar tür adıdır. Tür adları
doğadaki çeşitli varlıkları , nesneleri, soyut kavramları belirtir.

Akrabalık adları , organ , eşya vs. adları tür adıdır: insan, bitki , ağaç , sevgi, mutlu-
luk, kitap , taş , doktor, ana, baba, akıl , balık ...

Uyarı-yorum

Tür adı, cümlede türünün tüm bireylerini kapsayacak şekilde de kullanıla­


bilir.
Çiçek sevgi ister, su ister. (Bütün çiçekler)
Çiçek susuzluktan kurudu. (Tek çiçek)
Çocuk, parkın girişinde çevreye bakıyordu. (Tek çocuk)
Çocuk, evin neşe kaynağıdır. (Bütün çocuklar)

Uyarı-yorum

Tür adları özel ad olarak da kullanılabilir. Bu nedenle özel adların tür


adlarından geldiği öne sürülür. (Türkçedeki yabancı sözcükler için aynı şey
söz konusudur.)
Yıldız, Güneş, Sevgi, Gül, Gonca, Saadet, Toprak, Kaya, Gündüz, Cemal,
Emel, Deniz ...
Sabahın köründe Bahar evden ayrılmış.

Pamuk, sobanın yanında miyavlıyordu.

Dünden beri Yıldız Hanım' dan haber alamadık.

b. Varlıkların Oluşlarına Göre Adlar


1. Somut Adlar (Madde İsmi): Duyu organlarının herhangi biriyle algılanabilen ,
nesneleri karşılayan adlardır: hava, masa, pencere, dağ, güneş, tepe, ağaç, su,
ay, gezegen, deniz, göl...
2. Soyut Adlar (Mana İsmi): Duyu organlarıyla algılanamayan , varlığına akıl
yoluyla vardığımız adlardır: vicdan, sevgi, haset, akıl, melek, hak, insanlık, ümit,
mutluluk, acıma, hürriyet, özlem, iyilik ...
ADLAR

Uyarı-yorum

Somut adlar, cümlede soyut anlam kazanabilir. Soyut adlar da somut anlam
kazanabilir.
Sınavı kazanınca havasından geçilmedi. (somut ad soyut anlam kazanmış)

Aydınların izlediği~ takip etmeliyiz. (somut ad soyut anlam kazanmış)


Korku denizinde yüzüyorum. (soyut ad somut anlam kazanmış)

c. Varlıkların Sayılarına Göre Adlar


1. Tekil Ad (Teklik Adı): Bir varlığı anlatmaya yarayan adlardır: böcek, bilgi,
şapka, bakış, yürüyüş, söz...
2. Çoğul Ad (Çokluk Adı): Birden çok varlığı anlatmaya yarayan adlardır, "-ler,
-lar" ekini alır: haklar, kısımlar, söyleşiler, denemeler, yürüyüşler, eller...

Uyarı-yorum

Çokluk ekinini alan her ad çokluk bildirmez. Çokluk eki (-ler, -lar) cümleye
çeşitli anlamlar katabilir:

Gazneliler, Hindistan'da Türkçeyi yaşatmıştır. (ulus)


Dedemler, tatili bizde geçirecek. (aile)
Seni görünce dünyalar benim oldu. (abartma)
Otuz yaşlarında bir bayan kaybolmuş. (yaklaşık)

Gündüzleri evin bahçesinde oturur. (süreklilik-"her'')


Hilmi Beyler, az sonra açıklama yapacak. (saygı)

Hanımefendiler, henüz teşrif etmedi sofraya. (sitem)

-ler, -lar'' eki eklendiği sözcüğe "benzerlik" anlamı da katar.


Ağlasın taşlara kapanıp tarih:

Selimler gelir de Yavuzlar gelmez,


Kağanlar, hakanlar, başbuğlar doğar
Cengizler, Gaziler, Oğuzlar gelmez!

"-ler'' takısı sonlarına geldiği adların değil de sahiplerinin çoğul olduklarını


gösterebilir.
İki kardeş , durakta babalarını bekliyor.
ADLAR

3. Topluluk Adı: Biçimce tekil , anlamca çoğul adlardır: ordu, aile, orman, demet,
komisyon ...

Uyarı-yorum

Topluluk adları da çoğul eki alabilir: ormanlar, ordular, uluslar. ..

Cümlede genel anlam taşıyan tür adları topluluk adı değil, tekil ad olur.
Öğrenci, düzenli ve disiplinli olmalıdır.
Meyve, vitamin bakımından zengindir.

Bazı sözcükler ad aktarması yoluyla topluluk adı özelliği kazanır, ad aktar-


masının olmadığı durumda bu sözcükler topluluk adı olmaz.
Tüm filnıf hafta sonu pikniğe gitti. (topluluk adı)

Sınıf, bugün iyi temizlenmemişti. (tekil ad)


Şehrin ışıkları yanmıyordu. (tekil ad)
Tüm~ bana küstü. (topluluk adı)

♦♦ Adın Durumları (Halleri) ♦♦

Adlar, cümledeki görevlerine ve özellikle de eylemle olan ilgilerine göre "yalın" du-
rumda ya da "-i, -e, -de, -den, -la, -ın, -ce" eklerinden birini almış durumda bu-
lunur.
DURUM EKLERİ SÖZCÜKLER

Yalın durum
(Eki yok) Ev yıkıldı Okul göründü Güneş yakıyor

Belirtme durumu
(-ı, -i, -u, -ü) Evi yıktı Okulu gördü Güneşi gördüm
Yönelme durumu
(-a, -e) Eve yürüdü Okula uğradı Güneşe baktı

Bulunma durumu
(-de, -da) Evde çalıştı Okulda göründü Güneşte kurudu
Çıkma durumu
(-den, -dan) Evden gelmedi Okuldan ayrıldı Güneşten kurtuldu
Tamlayan durumu
(-ın, -in, -un, -ün) Evin kirası Okulun güzelliği Güneşin yakıcılığı

Eşitlik durumu
(-ce, -ca, -çe, -ça) İnsanca yaşamak Açıkça söylemek Günlerce söylemek
Vasıta (araç) durumu
(ile, -le, -la) Uçakla gitti Bıçakla kesti Ateşle yaklaşmayın
ADLAR

Adın durumları (ismin halleri) hazırlık kitaplarının çoğunda beşe ayrılır: ya-
lın, belirtme, yönelme, bulunma ve ayrılma durumu. Ancak DİL UZMAN-
LAR! tarafından adın birkaç durumu daha anlatılır: ''Tamlayan (ilgi) durumu",
"eşitlik durumu" ve "araç (vasıta) durumu". Bu üç durum neredeyse bütün
a~ademik ~itelikli kitaplarda yer aldığı için biz de burada bu durumlardan de
soz edecegız.

a. Yalın Durum (Hal): Adın durum eklerinden birini almamış adlardır.

» Yalın durumdaki sözcükler, durum ekleri dışındaki çekim eklerini alabilir, yani
iyelik eki ve çokluk (çoğul) ekini alabilirler.

• Film, çok izlendi. ('1ilm" ek almamış, yalındır)

• Filmler çok izlendi. ('1ilmler'' çoğul eki almış, yalındır)

• Filmimiz çok izlendi. ("filminiz" iyelik eki almış , yalındır)

» Yalın adlar cümlede özne , belirtisiz nesne , sözde özne ve yüklem göreviyle
kullanılabilir.

• Akşam tütün dumanlarıyla inerdi soframıza . (özne görevinde)


• Aşkın benim içimde solmayan bir bahardır. (özne görevinde)

b. Belirtme/ Yükleme Durumu (-i, -ı, -u, -ü)


» Belirtme durumundaki adlar cümlede genellikle belirtili nesne olur.
• Sen , bu şjjri herkesten güzel okursun.

» İyelik ekiyle birlikte deyim oluşturur:

• Kalbini kazanmak / rahatını bozmak / gözünü açmak / başını ağrıtmak ...


yarı-yorum

Belirtme durum ekiyle 111. tekil şahıs eki olan "-ı, -i, -u, -ü" yü birbiriyle karış­
tırmamalıyız . İyelik eki olarak kullanılan "-ı, -i, -u, -ü" ekini alan sözcükler
cümlede özne görevinde kullanılırken belirtme durum eki alan sözcükler,
belirtili nesne görevinde kullanılır. İyelik ekini alan sözcük tamlama kura-
bilir, belirtme ekini alan sözcük tamlama kuramaz.

~ . bakımsızlıktan kurumuş. ("Onun çiçeği" yazdığımızda anlamlı oldu-


ğu için birinci cümlede "-i" sahiplik anlamındadır, iyelik ekidir.)

Çiçeği, bana bıraktı sonunda. (İkinci cümlede "çiçeği" sözcüğünün başına


"onun" gelmediği için "-i" eki hal eki görevindedir.)
ADLAR

c. Yönelme/ Yaklaşma Durumu (-e, -a): Eylemin ya da yargının kime, neye


yöneldiğini
bildirir. Eki alan sözcük dolaylı tümleç ve zarf tümleci olabilir.
Bana bir masal anlat baba. (Dolaylı T.)

Akşama orada parti varmış. (Zarf T.)

d. Bulunma / Kalma Durumu(-de, -da, -ta, -te): Eylemin kendi içinde, üstünde
olduğunu belirten durumdur. Eki alan sözcük dolaylı tümleç veya zarf tümleci olabilir.
k;.imde damla damla bir korku birikiyor. (Dolaylı T.)

Belki haziranda mavi benekli çocuksun. ( Zarf T.)


"Bilir misin ne kadar anne var bugün, yasta,
Tunus'ta, sonra Cezayir'de, sonra Kafkas'ta?
Hesaba katmıyorum şimdilik bizim yakada
Sönen ocakları; lakin zavallı Afrika'da. "

e. Ayrılma/ Çıkma/ Uzaklaşma Durumu (-den, -dan, -tan, -ten): Eylemin ken-
disinden ayrıldığını, uzaklaştığını belirtmek üzere adın girdiği durumdur. Eki alan
sözcük zarf tümleci ve dolaylı tümleç görevinde kullanılır.

Sabahtan uğradım ben bir güzele. (Zarf T.)


Geçeceksin bu yollardan yarın sen. (Dolaylı T.)
On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan

Baba ocağından, yar kucağından


Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben

Uyarı-yorum

"-de, -den" durum ekleri yapım eki olan "-de, -dan" ile karıştırılmamalıdır.
"-de, -dan" ekini alan sözcükler sıfat olursa bu ekler yapım eki olur.
Mahallenin en gözde genciydi.
Sıradan romanları, öğrencilere okutmaz.

f. Tamlayan (İlgi) Durumu: "-ın , -in, -un, -ün" eklerini alan adlardır. Bir adın
başka bir adla olan ilgisini belirtir.
Yavrunun derdiyle ah eder Bayburt
Tumanın hasreti yakar Maraş'ı
ADLAR

g. Eşitlik Durumu: "-ce , -ca, -çe , -ça" eklerinden birini alan adlardır.

Bir ekmeği bölüşür gibiydik ~

h. Vasıta (araç) Durumu : "ile , -le , -la" ilgecinin (edatının) ekleşmesiyle oluşan
durumdur.

Seninle uyumak isterdim son uykumu.

♦♦ ADLARDA KÜÇÜLTME ♦♦

İsimlerde küçültme "-cik, -cık , -ceğiz , -cağız" ekleriyle yapılır.

Örnek

» "Mor menekşe boyun eğmiş / Yapracığı suya değmiş" dizelerindeki"yaprak"


sözcüğü "-cık"ekini alarak "daha küçük yaprak" anlamını kazanarak küçültme adı
olmuştur.

» "Evleri şu tepeciğin hemen ardındaydı. " cümlesinde "tepe" sözcüğü "-cik" ekini
alarak "daha küçük tepe" anlamını kazanarak küçültme adı olmuştur.
» " Kitapçıkları dağıtıp sınavı başlattı. " cümlesinde "kitap" sözcüğü "-çık" ekini
alarak "daha küçük ve ince kitap" anlamını kazanarak küçültme adı olmuştur.
» "Şehrin doğusundaki gölcük kurudu." cümlesinde "göl" sözcüğü "-cük" ekini
alarak "daha küçük göl" anlamını kazanarak küçültme adı olmuştur.

Uyarı-yorum

Küçültme ekleri cümleye farklı anlamlar da katabilir; özellikle "-cağız'', "-ceğiz",


"-cak'' eki cümleye "acıma, sevgi, mertıamer anlamı katar.
Çocukcağız babasından gözlerini kaçırıyordu. (Acıma)
Yaım.ıcak dün hastalanmış. (Acıma)

Anneciğim yine bizi güldürdü. (Sevgi)


Kuzucuk, "Ben suyunu nasıl bulandırırım senden daha aşağıdayım."
demiş. (acıma)

Küçültme ekini alan bazı sözcükler, küçültme anlamından sıyrılarak somut


varlıklara kalıcı
ad olabilir: Elmacık, tomurcuk, tatarcık, kızılcık .. .
Bahçedeki gelincik kurudu. (çiçek adı)

Soğuktan bademcikleri şişmişti. (organ adı)


Maymuncuk ile kapıyı açtı. (anahtar)
ADLAR

Uyarı-yorum

"-cık"
ekini alan sözcükler, özel ad da olabilir: Çınarcık, Kalecik, Gölcük,
Kuzguncuk, Germencik...

Küçültme eki adıllara da gelebilir: kimsecik, şuncağız, şuracık,


buncağız .. .

♦♦ EYLEM ADLARI ♦♦

» "-ma, -me , ış , -iş , -mak, -mek" eklerinden birini alan sözcükler yani isim-fiiller
(ad-eylemler) eylem adı sayılır. Eylem adları iş, oluş ve hareket anlamı taşıyan ad-
lardır.

Beni öldürmeve ve yaşatmaya

O baygın gölgeli bakışlar yeter

Adam~ sevinci içinde


Masaya anahtarını koydu

Ebedi aşığın dönüşünü bekler


Yalan yeminlerin tanığı çiçekler

♦♦ ADLARDA YAPI ♦♦

Adlar yapı bakımından üçe ayrılır:

a. Basit Ad: Yapım eki almayan adlardır: Kuşlar, toprağımız , çantası , ağacın , ki-
tapta, çantamız , kapının ...

b. Türemiş Ad: Yapım eki almış adlardır: Bilgi , çevremiz, duygu, ekin , yanlış, tat-
lı, korku, bitki, yazgı , yalnız ...

c. Birleşik Ad: En az iki sözcükten oluşan adlardır: Konuksever, çekyat, gece-


kondu , rüzgargülü , uyurgezer ...
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-1

Aşağıda verilen cümlelerdeki altı çizili sözcüğün somut ad mı, soyut


ad mı olduğunu bulunuz.

Cümleler Somut Soyut

1 Sen benim için .!ıaıra kadar lazımsın.

2 Zaman çabuk çabuk geçiyor Roza.

3 En güzel türküyü bir kııı:ş.u.n söyler.

4 Bir Jfil)s dolar ruhuma sen gülünce.

5 _lli4,a, Tanpınar'ın şiirlerinin anahtarıdır.

6 Su boğar , .atıış yakarmış.

UYGULU-YORUM-11

Aşağıdaki cümlelerde küçültme adı varsa ayraç içine (+), yoksa (-


koyunuz.

1) Köyün bitiminde bir gelincik tarlası vardı. ( )

2) Şehrin girişinde birçok gölcük vardı. ( )

3) Kapıyı maymuncuk yardımıyla açtılar. ( )

4) Konu hakkında herkese kitapçık dağıttılar. ( )

5) Geçen hafta bademcik ameliyatı olmuş. ( )

UYGULU-YORUM CEVAP ANAHTAR!

, UYGULU-YORUM-1

ii_1 ) somut _2) soyut _3)_somut __4)_somut _5) soyut _6) somut ______ __ __ ___:
UYGULU-YORUM-11
.·-----------········----------······-----------------·---------------------······-·-----···········'
ı 1 ı - 2ı + 3) - 4) + 5) - i
7 ______________________________________________________ ____________ ________ ______________________ :
TAMLAMALAR

♦♦ TAMLAMALAR ♦♦

Tamlama, iki ya da daha fazla sözcükten oluşur. Tamlamalar kaç sözcükten olu-
şursa oluşsun tek bir kavramı anlatır. Tamlamalar ada (isme) denktir, adın girdiği
bütün görevlere girer. Tamlamalar "sıfat tamlaması" ve "ad tamlaması " olmak üze-
re ikiye ayrılır:
Sıfatın olduğu her yerde "sıfat tamlaması" olur. Sıfat tamlamasını "sıfatlar'' konu-
sunda ele alacağımız için burada aç ıklamayacağız. Şimdi ad tamlamasının çeşit­
lerini ve özelliklerini görelim:

Ad (İsim) Tamlaması
Bazı dil bilgisi kitaplarında "ad takımı " terimiyle karşılanan ad tamlaması , '1am-
layan" ve "tamlanan" olmak üzere iki ögeden oluşur. Genellikle "tamlayan" önce ,
'1amlanan" sonra gelir; yani birinci ad "tamlayan", ikinci ad '1amlanan" olur.

Tamlayan
» Yardımcı ögedir.
» "-ın , -in, -un, -ün" tamlayan eklerini alır.

» Tamlayan eki "ilgi eki" olarak da adlandırılır.

» Ben ve biz kişi adıllarında tamlayan eki "-im" biçiminde kullanılır.

Tamlanan
» Asıl ögedir.
» "-ı, -i , -u , -ü" ekleri tamlanan eki olarak kullanılır.

» Tamlanan ekleri aynı zamanda iyelik ekidir.


» "-ım , - ın , -ımız , - ınız , -ları " iyelik ekleri de tamlanan ekidir.
Ad tamlamaları 4 farklı türde incelenebilir.
1) Belirtili Ad Tamlaması

Tamlayan ve tamlananın tamlama eklerini aldığı tamlama türüdür.

Tamlayan "-ın , -in , -un , -ün" eklerini , tamlanan "-ı , -i , -u , -ü" eklerini alır.

"Ben" ve "biz" kişi adılları tamlayan olduğunda tamlayan eki "-im" olarak kul-
lanılır.(benim sözüm , bizim evimiz)

Kişi adıllarının tamlayan olduğu durumlarda tamlanan eki kişi adılına bağlı
olarak değişir. (sizin eviniz, senin gözlerin , bizim hayatımız , benim gönlüm)

Tamlayan eki "-ın, -in" yerine bazen "-den , -dan" eki kullanılabilir. Tamlayan ,
tamlanan içinden "seçme" bildirirse "-ın , -in" eki yerine "-den, -dan" kullanılabilir ,
seçme bildirimezse kullanılmaz , kullanılırsa anlatım bozukluğuna yol açar.
Tamlanana sorulan "neyin" ve "kimin" sorularına tamlayan genellikle yanıt
verir.

163
TAMLAMALAR

"-ın" yerine "-den" in kullanılabildiği örnekler (seçme bildiren durumlar)


Çocukların birkaçı -, çocuklardan birkaçı

Öğrencilerin bazıları -, öğrencilerden bazıları

• Aşağıdakilerin hangisi -, aşağıdakilerden hangisi

"-ın" yerine "-den" in kullanılamadığı örnekler /seçme bildirmeyen durumlar


• Arkadaşlarının hiçbiri (doğru) -, arkadaşlarından hiçbiri (yanlış)

Kitapların hepsi (doğru) -, kitaplardan hepsi (yanlış)

• Yazarların tümü (doğru) -, yazarlardan tümü (yanlış)

2) Belirtisiz Ad Tamlaması

Tamlayanın tamlama eki almadığı , tamlananın ise ek aldığı tamlama türüdür.


Tamlanan "-ı , -i, -u, -ü" ekini alır. Tamlanana sorulan "ne" sorusuna tamlayan
genellikle yanıt verir.
Belirtisiz ad tamlamalarında tamlayan ve tamlanan arasında çeşitli anlam
ilişkileri vardır:

a) Tamlayan tamlananın türünü , kullanım amacını belirtir: Armut ağacı, ders


kitabı, ekmek bıçağı, dikiş iğnesi

b) Tamlayan tamlananın sebebini bildirir: Sel felaketi, sinir hastalığı, deniz tutması,
deprem yıkıntıları
c) Tamlayan tamlananın niteliğini, neden yapıldığını belirtir: Çilek reçeli, pirinç
pilavı

d) Tamlanan tamlayanın niteliğini belirtir: Ayva sarısı, cehennem sıcağı


e) Yer ve zaman ilgisi: Yaz elması, kış armudu, taş ocağı, savaş alanı

1) Görev, kurum, kuruluş , yer adı: Belediye başkanı, Ankara Kalesi, Ziraat
Bankası, Taksim Meydanı

g) Tür ilgisi, varlığın yetiştiği, bulunduğu yer: Van kedisi , Rize çayı , Hindistan
cevizi , Antep fıstığı
h) Kişiye özgü, buluş: Pisagor Teoremi, Şeyh Galip Divanı

i) Araç ilgisi: tren yolculuğu, vapur gezisi


j) Mecaz anlam ilgisi: hüzün yağmuru, yalnızlık denizi, umut ışığı
k) Benzerlik ilgisi: Sigara böreği, parmak üzümü, tesbih böceği
TAMLAMALAR

Bazı belirtisiz ad tamlamalarında tamlanan ekinin kullanılmadığı görülür: Kes-


tane kebap (kebabı), İnegöl köfte (köftesi), Cami Sokak (Sokağı)
Belirtisiz ad tamlaması bazen sıfat tamlaması ile karıştırılabilir.

Şimdi "sıfat tamlaması " ve "belirtisiz ad tamlaması " nı birbirinden ayırt etmeyi
öğrenelim:

Belirtisiz Ad Tamlaması Sıfat Tamlaması

"Çocukluk yılları güzeldir. " "Yıllık planı inceledim. "


cümlesindeki 'çocukluk yılları' be cümlesindeki "yıllık plan" sıla
lirtisiz ad tamlamasıdır. "Yılları ' tamlamasıdır. " Planı " sözcüğün
sözcüğündeki "-ı " ekini çıkardığı deki "-ı" ekini çıkardığımızda ''yıllı~
mızda "çocukluk yıllar'' biçimi or plan" biçimi ortaya çıkar, bu ifade
taya çıkıyor, bu ifade anlamsı2 anlamlı olduğu için tamlamamızı
olduğu için tamlamamızı ad tam sıfat tamlaması sayacağız .
laması sayacağız.
Not: Sıfat tamlamasını ayırt etme~
Not: Belirtisiz ad tamlamasını ayırı için tamlanana nasıl sorusu sorulur,
etmek için tamlanan ekini çıkarı~ yanıt alınırsa tamlamamız sıfat tam-
tamlamanın anlamlı olduğuna bak- laması olur.
mak yeterlidir.

3) Takısız Ad Tamlaması

"Takısız (eksiz) ad tamlaması " Türkçenin tartışmalı konularından biridir. Bazı


dil bilgisi uzmanları bu tamlamayı "sıfat tamlaması " olarak kabul etmektedir. Tartış­
malı bir konu olduğu için ÖSYM tarafından net bir biçimde şu ana kadar sınavlarda
sorulmadı , ancak her ihtimale karşı bu tamlamanın ne olduğunu size açıklayalım.
Aşağıdaki açıklamalar bu tamlamayı "ad tamlaması " sayan dil bilgisi uzmanlarının
görüşlerinden yola çıkılarak yapılmıştır.

Hem tamlayanın hem de tamlananın tamlama eki almadığı ad tamlamasıdır.


Tamlayan tamlananın neden yapıldığını veya neye benzediğini belirtir.

a) Tamlayanın ne(y)den yapıldığını bildirir: Tamlayan tamlananın hammaddesini


yani hangi maddeden yapıldığını belirtir. Tamlayan ile tamlanan arasına "-den ya-
pılmış" ifadesi getirilebilir.

» "Demir kapı, kör pencere, yastığım, ranzam" dizesinde "demir kapı " tamla-
ması "demirden yapılmış kapı " biçimine getirilebilir, yani "kapı " nın "demir"den
yapıldığı belirtilmiştir.

» "Neden sonra sarsıldı demir vaylar / Gözlerimin önünden geçti kervansaray-


lar" dizelerinde"demir yay" tamlaması "demirden yapılmış yay'' biçimine getirilebilir,
yani "yay" ın "demir''den yapıldığı belirtilmiştir.
TAMLAMALAR

» 'Tak tak ayak sesimi aç köpekler işitsin / Yolumda bir tak olsun zulmetten~
kemerler" dizelerinde 'taş kemerler'' tamlaması "taştan yapılmış kemer'' biçimine
getirilebilir, yani "kemer"in '1aş"tan yapıldığı belirtilmiştir.

b) Tamlayan tamlananın neye benzediğini belirtir: Tamlayan ile tamlanan arasına


"benzetme edatı " 'gibi' sözcüğü getirilebilir. Tamlayan genellikle gerçek anlamının
dışında kullanılır.

» "Kömür gözlüm, gül yanaklım sen de perişan ol." bu dizelerde göz" "kömür''e;
''yanak" "gül"e benzetilmiştir. "Kömür göz" tamlaması "kömür gibi göz", "gül yanak"
tamlaması "gül gibi yanak" biçimine getirilebilir.

» "Bugün pamuk kalbinden taşınıyorum. " bu cümlede "kalp", "pamuk"a ben-


zetilmiştir.
"Pamuk kalp" tamlaması "pamuk gibi kalp" biçimine getirilebilir.

» "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?' bu dizede "vatan", "cennet"e


benzetilmiştir."Cennet vatan" tamlaması "cennet gibi vatan" biçimine getirilebilir.

Uyarı-yorum

Takısız ad tamlamaları ek almadığı için biçim olarak sıfat tamlamasına ben-


zer. Karıştırmamak için tamlayandan sonra "gibi" sözcüğü (benzetme sanatı
olur) veya "-den yapılmış" getirilir; mantıklı olursa tamlama takısız isim tam-
lamasıdır, olmazsa tamlama sıfat tamlamasıdır.

Zeytin gözlüm sana meylim nedendir. ( "Zeytin göz" tamlaması "zeytin


gibi göz" biçimine getirilebildiği için takısız isim tamlamasıdır.)

Gümüş bilekliğ i dikkat çekiyordu . ( "Gümüş bileklik" tamlaması


"gümüşten yapılmış bileklik" biçimine getirilebildiği için takısız isim tamla-
masıdır.)

Yeşil başlı gövel ördek / Uçar gider göle karşı ("Yeşil başlı " tamlaması
''yeşil gibi baş" veya "yeşilden yapılmış baş" biçimine getirilemediği için sıfat
tamlamasıdır. )

4) Zincirleme Ad Tamlaması

En az üç adın bir araya gelmesiyle oluşan ad tamlamasıdır.

Bir ad tamlamasının sonuna ya da başına bir ad daha getirilerek oluşturulur.

İki ad tamlamasının bir araya getirilmesiyle de oluşturulabilir.

Tamlanan mutlaka ek alır.


TAMLAMALAR

a) Tamlayanı belirtisiz ad tamlaması olan zincirleme ad tamlaması (belirtisiz


ad tamlaması + ad)

» Tivatro vaoıtlarının dili, roman diline benzemez.


ty (B.siz ad tam.) tn
» Malive bakanının görevleri hakkında bilgi verdi.

» Deniz suvunun serinliğini hissediyordu herkes.


» Serüven romanlarının okuyucusu her geçen gün artıyor.

» Bahar avlarının havası ayrı bir güzelliğe sahiptir.

b) Tamlananı belirtisiz ad tamlaması olan zincirleme ad tamlaması (ad+belirti-


siz ad tamlaması)
» Kulaklarım komşuların ayak sesinde.
ty tn (B.siz ad tam)

» istanbul'un pazar kalabalığı insanı bezdiriyor.

» Şehrin vat çalışma/an bir türlü bitmiyor.


» Öğrencilerin sınav sonuçları panoya asıldı.

c) Hem tamlayanı hem tamlananı belirtisiz ad tamlaması olan zincirleme ad


tamlaması (belirtisiz ad tamlaması + belirtisiz ad tamlaması)

» istanbul ilinin ulaşım sorunları bitmiyor.


ty (B.siz ad t.) tn (B.siz ad t.)
» Edebiy_at öğretmeninin not defteri sınıfta kaldı.

» Televizyon kanalının dizi programları çok izleniyor.

» Otomobil fabrikasının reklam afisi ilgi çekiyordu.

d) Tamlayanı belirtili, tamlananı belirtisiz ad tamlaması olan zincirleme ad


tamlaması (belirtili ad tamlaması + belirtisiz ad tamlaması)
» Sizin kövünüzün kavnak suvunu çok beğenmişlerdi.
ty (B.li ad t.) tn (B.siz ad t.)
» Tülav'ın kardeşinin okul çantası güzel görünüyordu.
» Davımın oğlunun ders kitabı bende kaldı.
TAMLAMALAR

Uyarı-yorum

Zincirleme ad tamlaması tamlayanı , tamlananı ya da tamlamanın tamamı


sıfatla belirtilmiş/nitelenmiş "karma tamlama" ile karıştırılabilir. İkisini ayırt
etmek için tamlamada yer alan sıfatlar bulunur ve tamlamadan çıkarılır,
geriye kalan kısmın zincirleme mi yoksa belirtili ya da belirtisiz ad tamla-
ması olup olmadığına bakılır. Şimdi uygulama yapalım:

"Yoksul çocukların umutsuz yarınları " biçim olarak zincirleme ad tam-


laması gibi durmaktadır, ancak değildir; çünkü "yoksul" ve "umutsuz"
sözcükleri sıfattır, ikisini çıkardığımızda "çocukların yarınları " tamlaması
kalıyor, o da zincirleme değil belirtili ad tamlamasıdır.

"Kadıncağızın acılı
günleri" biçim olarak zincirleme ad tamlaması gibi
durmaktadır, ancak değildir; çünkü "acılı" sözcüğü sıfattır, çıkardığımızda
"kadıncağızın günleri" tamlaması kalıyor, o da zincirleme değil belirtili ad
tamlamasıdır.

"Kahvenin keskin kokusu" biçim olarak zincirleme ad tamlaması gibi


durmaktadır,ancak değildir; çünkü "keskin" sözcüğü sıfattır , çıkardığımız­
da "kahvenin kokusu" tamlaması kalıyor, o da zincirleme değil belirtili ad
tamlamasıdır.

"Köhne Üsküdar'ın dost ışıkları " biçim olarak zincirleme ad tamlaması


gibi durmaktadır, ancak değildir; çünkü "köhne" ve "dost" sözcükleri sıfattır,
bu sözcükleri çıkardığımızda " Üsküdar' ın ışıkları " tamlaması kalıyor, o da
zincirleme değil belirtili ad tamlamasıdır.

Ad tamlamalarıyla ilgili özellikler ve uyarılar

1) Zamirler (adıllar) , ad tamlamasında tamlayan veya tamlanan olarak görev ala-


bilir.
» "Ben onun sılası , kendimin gurbetiyim." ( "onun" zamiri "sılası " sözcüğünün ,
"kendimin" zamiri "gurbeti" sözcüğünün tamlayanıdır.)
» "Dertlerin hepsine itirazım var." ( "hepsi" zamiri "dertlerin" sözcüğünün tamla-
nanıdır.)

2) Kişi zamirlerinin tamlayan olduğu ad tamlamalarında tamlayan düşebilir. Buna


'tamlayanı düşmüş ad tamlaması " denir.
» " Uykularım mühürlü, gecelerim hüzünlü." ("benim uykularım" tamlamasında
benim , "benim gecelerim" tamlamasında benim tamlayanı düşmüş.)
» "Çocukluğu yokluk içinde geçmiş. " ("onun çocukluğu" tamlamasında "onun
tamlayanı düşmüş.)
TAMLAMALAR

3) Bazı ad tamlamalarında tamlanan düşebilir.

» "Yol onun , varlık onun, gerisi angarya." ("onun yolu" tamlamasında "yolu",
"onun varlığı " tamlamasında ''varlığı " tamlananı düşmüş.)

Uyarı-yorum

"Kaç ad tamlaması vardır?" biçimindeki sorularda tamlayanı ve tamlananı

düşmüş kullanımlar, ad tamlaması olarak sayılmaz . ÖSYM , bu tip sorularda


"tamlayanı düşmüş ad tamlaması" veya "tamlananı düşmüş ad tamlaması"

ifadelerini kullanmıştır.

4) Ad tamlamalarında bazen "-den" eki , tamlayan eki "-in" yerine kullanılabilir.

» "Genç sporcular, sözlerimden birine alınmış. " (sözlerimin biri)

» "Çocuklardan birkaçı dün gelmedi." (çocukların birkaçı)

5) Türkçede önce tamlayan , sonra tamlanan kullanılır , ancak bazı ad tamla-


malarında tamlayan ile tamlanan yer değiştirebilir , yani tamlananı tamlayanından
önce söylenmiş ad tamlamaları olabilir. Şiirlerde bu özelliğe sıkça yer verilir.

» Kağıtlarla .caml.fil.ını örteyim pencerelerin


(tn) (ty)

Bu dizelerde "pencerelerin camları " belirtili ad tamlamasında tamlayan ile tam-


lanan yer değiştirmiştir.

Aşağıdaki dizelerde de tamlayan ile tamlanan yer değiştirmiştir:

» Dante gibi ortasındayız ömrün. (ömrün ortası)

(tn) (ty)

» Sırtına Sakarya' nın Türk tarihi vurulur. (Sakarya' nın sırtı)

(tn) (ty)

» Aşıkıyım beni çağıran bu sesin. (sesin aşığı)


(tn) (ty)
TAMLAMALAR

6) Ad tamlamalarında bir tamlayan birden çok tamlanan için kullanılabilir. (Tam-


layanı ortak ad tamlaması)

» "Dervişin fikri ne ise zikri de odur. " (" Dervişin" tamlayanı '1ikri" ve "zikri" tam-
lananları için ortak kullanılmıştır.)

» "Bu dünyanın direği, merhameti yok. " (" Dünyanın" tamlayanı "direği " ve "mer-
hameti" tamlananları için ortak kullanılmıştır.)

7) Ad tamlamalarında bir tamlanan birden çok tamlayan için kullanılabilir. (Tam-


lananı ortak ad tamlaması)

» "Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum." ("Çiçekleri" tamlananı "kır'' ve "dağ" lamla-


yanları için ortak kullanılmıştır.)

» "Yaratıcılığın, duygusallığın, ahengin adıdır şiir. " ("Adı " tamlananı "yaratıcılı­

ğın", "duygusallığın " ve "ahengin" tamlayanları için ortak kullanılmıştır.)

8) Belirtili ve belirtisiz ad tamlamaları cümlede sıfat veya belirteç göreviyle kul-


lanılabilir.

» "Gözlerim karışıyor taş rengi yosunlara. " ("taş rengi" belirtisiz ad tamlaması

''yosunlar" sözcüğünü nitelediği için sıfat görevindedir.)

» "Ege 'nin incisi İzmir'de oturuyor kaç yıldır." ("Ege'nin incisi" belirtili ad tamla-
ması " İzmir'' sözcüğünü nitelediği için sıfat görevindedir.)

» ''Aşıklar diyarı Sivas 'ta öğretmenlik yapıyor. " ("Aşıklar diyarı " belirtisiz ad tam-
laması "Sivas" sözcüğünü nitelediği için sıfat görevindedir.)

» "Ve eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak." ("güneş rengi" belirtisiz ad tam-
laması "yaprak" sözcüğünü nitelediği için sıfat görevindedir.)

» "Nehirler kan rengi akıyor. " ("kan rengi" belirtisiz ad tamlaması "akıyor'' sözcü-
ğünü nitelediği için belirteç görevindedir.)

» "Bir yaz akşamı rastladım size. " ("yaz akşamı " belirtisiz ad tamlaması "rast-
ladım" sözcüğünü belirttiği için zarf görevindedir.)
TAMLAMALAR

9) Belirtisiz ad tamlamalarında tamlayan cümleden oluşabilir.

» "Kaç zamandır tez dönerim cevapları veriyorum hayata. " ('tez dönerim" cüm-
lesi "cevapları " sözcüğüyle tamlama oluşturmuştur.)

» "Deprem olacak söylentisi halkı korkuttu. " ("Deprem olacak" cümlesi "söylen-
tisi" sözcüğüyle tamlama oluşturmuştur.)

» "Seni seviyorum sözü ruhunu okşadı. " ("Seni seviyorum" cümlesi "sözü" söz-
cüğüyle tamlama oluşturmuştur.)

10) Bazı ad tamlamalarında tamlayan ile tamlanan arasına sözcük ya da sözcük-


ler girebilir.

» "Ankara 'nın adını duymadığım semtleri var. " cümlesindeki "Ankara'nın semt-
leri" belirtili ad tamlamasında , "Ankara'nın " tamlayanı ile "semtleri" tamlananı
arasına "adını duymadığım" sıfatı girmiştir.

» "İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız. " cümlesindeki '1idanın dalı " belirtili ad
tamlamasında , "fidanın" tamlayanı ile "dalı " tamlananı arasına "güller açan" sıfatı
girmiştir.

» "Adamın kocaman eli radyoya uzandı. " cümlesindeki "adamın eli" belirtili ad
tamlamasında, "adamın" tamlayanı ile "eli" tamlananı arasına "kocaman" sıfatı gir-
miştir.

» ''Türkülerin yanıktır yüzü. " cümlesindeki "türkülerin yüzü" belirtili ad tamla-


masında , "türkülerin" tamlayanı ile "yüzü" tamlananı arasına "yanıktır'' sözcüğü
girmiştir.

Uyarı-yorum

Belirtisiz ad tamlamasında tamlayan ile tamlanan arasına sıfat girmez ,


araya sıfat getirilmesi anlatım bozukluğuna yol açar. Sıfat belirtisiz ad tam-
lamasından önce getirilmelidir, tamlamanın başına gelen sıfat tamlamanın
tamamını belirtir ya da niteler.

Maliye eski bakanı (yanlış)

Eski maliye bakanı (doğru)

Belediye eski başkanı (yanlış)

Eski belediye başkanı (doğru)

171
TAMLAMALAR

11) Belirtisiz ad tamlamaları bir sıfat tarafından nitelenebilir ya da belirtilebilir.

» "Bir macera romanı okudum. " cümlesindeki "bir'' belirtme sıfatı "macera ro-
man" tamlamasını belirtmiştir.

» "Eski cami avlusunda oturup sohbet ettik. " cümlesindeki "eski" belirtme sıfatı
"cami avlusu" tamlamasını nitelemiştir.

12) Ad tamlamalarında ad-eylemler (isim-fiiller) ve adlaşmış sıfat-fiiller (ortaçlar)


tamlayan veya tamlanan olarak kullanılabilir, ancak fiilimsilerin tamlama kurup kur-
madığı tartışmalıdır. ÖSYM'nin yaptığı sınavlarda fiilimsilerin tamlama kurduğuna
dair de kurmadığına dair de soru vardır. ÖSYM'nin soracağı bir soruda seçenek-
lerden yola çıkarak fiilimsinin ad tamlaması kurup kurmadığını anlayacağız.

» Gülü ş ünün güzelliğini aldım rüyalarıma.

ty (fiilimsi)

» Gidenin ardında kalır umutlar.


ty (fiilimsi)

13) Kişi adıllarının (zamirlerinin) tamlayan olduğu ad tamlamalarında tamlanan


eki düşebilir.

» "Bizim diyarda yoktur böyle zorluklar." cümlesinde "diyarda" tamlananındaki "-


ımız" tamlanan eki düşmüştür.

» "Sizin çocuk dün derse girmemiş. " cümlesinde "çocuk" tamlananındaki "-unuz"
tamlanan eki düşmüştür.

» "Dağların arasından, sizin köye doğru yürüyorduk. " cümlesinde "köy" tam-
lananındaki "-ünüz" tamlanan eki düşmüştür.

···[ ~ ·········································

Üsküdar'da nüktedanlığıyla tanınan Aziz Efendi , eşeğine binmiş çarşıya)


gidiyormuş. Yolda karşılaştığı Kazım Paşa'ya bir latife yapmak ister ve:
eşeğine seslenir: "Öp Paşa babanın elini." j
Paşa hemen elini eşeğin ağzına doğru götürür ve gülerek söylenir: "Azi z1
~r :
(Mehmet Nuri Yardım'ın "Edebiyatımızın Güleryüzü" adlı kitabından) :
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-1

Aşağıdaki cümlelerde "zincirleme ad tamlaması" varsa(+), yoks~


(-) koyunuz.
1) Kanımın sıcak rengine boyadım kenti. ( )
2) Şiirin biçim özellikleri içerik kadar önemlidir. ( )
3) Çocuğun soluk yüzü içimde acıma duygusu uyandırdı. (
4) Edebiyat sanatının sorunları ele alındı. ( )
5) Dizi izleyicilerinin çokluğu , toplumumuzun aynasıdır. ( )
6) Boğaz' ın mavi suları ona huzur veriyordu. ( )
7) Şiir, öykünün uzun saçlı kardeşidir. ( )
8) Tabiat, ozanın şiirlerinin ilham kaynağıdır. ( )
9) Göklerin kül rengi sinmişti hüznüne. ( )
1O) Lambanın beyaz aydınlığında yazmıştı son şiirini. ( )

C UYGULU-VORUM-11

Aşağıdaki cümle ya da dizelerde yer alan ad tamlamalarını bulu~


çeşitlerini yazınız.

1) Geçti güzelliği yaz günlerinin. ( ...... ....... ................. )


2) Işıklarla dolsun kalbimin içi. ( ...... ....... ................. )
3) Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi. ( ........... .. ...... ......... ..)
4) Kerem'in sazına cevap veren bu. ( .............. .. .............. )
5) Uzanmışım kalmışım yaylının şiltesine . ( ..... .... ....... .............. )
6) Rüzgarın önüne katılmışım ben. ( .............................. )
7) Bir bestenin engin sesi yükseldi Boğaz'dan. ( .... ................. ......... )
8) Bingöl yaylalarının dumanlarına karıştım. ( ...... ........................ )
9) Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına. ( ...... ..... ........ ........... )
1O) Pamuk tarlalarının güzelliği bizi büyüledi. ( ..... .... ..... ................ )
11) Toprağın kara bağrında durur şehitlerimiz. (.............. ................ )
12) Aldım Raskofça kırlarının hür havasını. ( ................ .............. )
13) Muradiye: Sabrın acı meyvası. ( ............ ......... ......... )
14) Gümüşlü: Bir fecrin zafer aynası.( ......... ......... ........... .)

15) Bu yangın yerinde soğuk kül vardı. (......... ......... ............ )

173
UYGULU-YORUM

C UYGULU-YORUM-111

Aşağıdaki cümlelerde yer alan takısız ad tamlamalarında benzer


lik ilişkisi mi, madde-hammadde ilişkisi mi olduğunu bulunuz.

1) Taş duvarlar sarıyor yalnızlığımı.( .... ............. ........... ..)

2) Cennet vatanımıza herkes hayrandır. ( ........ .... .................. )

3) Tahta köprüler bir bir yıkıldı. ( .............................. )

4) "Kömür göz" halk şiirinin anahtarı gibidir. ( ...... ......... ..... .......... )

5) Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar. ( ..... ......... .... ............ )

6) Deri ceket üreten bir fabrikada çalışıyormuş. ( ...... .... ..... ............. ..)

7) Taş kalpler bile yumuşar onun karşısında. ( .............................. )

8) Köyümüzde sadece iki kerpiç ev kaldı. ( .............................. )

UYGULU-YORUM CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-YORUM-1
i------------------------------------------------------------------------·------------------------,
j 1) - __2ı_+_ 3) - _4)_+ __5)_+__ 6) - __?J_-_8) + __9) + 10ı_-____ ___ ___ ________ __ ___i
) UYGULU-YORUM-11
~ !
i 1) zincirleme 2) belirtili 3) belirtisiz 4) belirtili 5) belirtili 6) belirtili !
!7) belirtili 8) zincirleme 9) belirtisiz 1O) zincirleme 11) belirtili !
h 2) zincirleme 13) belirtili 14) zincirleme 15) belirtisiz !
l-----------------------------------------·-------------------------------------------------------'
UYGULU-YORUM-111
---------------------~-----------------------------
-
~
-----------·:'
i 1) madde-ham madde 2) benzerlik 3) madde-hammadde !
j 4) benzerlik 5) madde-hammadde 6) madde-hammadde j
) 7) benzerlik 8) madde-hammadde i
~ -------------------------------------------------------------------------------------------------'
SIFATLAR

Sıfatlar, adlardan önce gelerek onların niteliğini ve niceliğini belirten sözcük-


lerdir. Nitelik, bir varlığın kendisinden ayrılamayan, başka varlıklardan ayırt
edilmesini sağlayan özelliklere verilen addır (nasıllık, keyfiyet, kalite) . Nicelik, bir
varlığın, varlığa yapışık olmayan , insanlar tarafından verilen , sayılabilen ve ölçü-
lebilen özellikleridir (hangilik, kemiyet). Sıfatlar , söz diziminde tamlayan durumun-
da bulunan sözcüklerdir.
Sıfatların özellikleri şunlardır:

1) Sıfatlar
adlardan önce gelir. (Bu sebeple "ön ad" denmiş.) Addan sonra gelirse
sıfat olmaz. "Yeşil ova" dendiğinde "yeşil " sözcüğü sıfattır, "ova yeşil " dendiğinde
yeşil sözcüğü sıfat değil, addır.

Uyan-yorum
Addan sonra sıfat gelmez mi? Evet, addan sonra gelen sıfatlar da var, özel-
likle şiirlerde böyle bir durum söz konusu.
Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek. ( Bu cümlede "ömür boyu sürecek"
sözü "şarkı" sözcüğünün sıfatıdır ve ondan sonra gelmiştir: ömür boyu süre-
cek şarkı)

2) Sıfatlar "çekim eki" almaz. Çekim eki alırsa adlaşır, buna da "adlaşmış sıfat"
denir; yani "isim" denir.

Uyan-yorum
Çekim eki alan sıfat olabilir mi? Evet, birkaç örnek de olsa var.
Güzelim çiçeklerin kokusu bizi büyüledi. ("Güzelim" sözcüğü niteleme sı­
fatı olduğu halde "-im" iyelik ekini , yani çekim eki almış.)

3) Sıfat tek başına bulunmaz. Sıfatın olduğu her yerde "sıfat tamlaması" vardır.
Sıfat tamlaması sorularında sıfatı bulmamız yeterlidir.
4) Adları niteleyen ya da belirten sözcüklerdir. Sıfatlar bu görevleri bakımından
ikiye ayrılır:

Niteleme sıfatları Belirtme sıfatları

. Küçültme sıfatları . İşaret sıfatları


. Pekiştirme sıfatları . Sayı sıfatları

. Unvan sıfatları . Belgisiz sıfatlar

. Soru sıfatları

175
SIFATLAR

A. NİTELEME SIFATLARI
Varlıkların durumunu, biçimini, rengini, özelliklerini kısaca nasıl olduklarını
bildiren sıfatlardır.
Adlara "nasıl" sorusu sorularak bulunur.
» Bevaz vuvarlak temiz bir masada akşam yemeğini yedik.
Renk biçim durum

Aşağıdaki dizelerde yer alan altı çizili sözcük veya sözler birer "niteleme sıfatı "
örneğidir:

» Sarı saçlarına deli gönlümü


Bağlamışım, çözülmüyor Mihriban

» Ümidim yılların seline düştü

Saçının en titrek teline düştü

Kuru yaprak gibi eline düştü

istersen rüzgara salıver gitsin

» ~ pencerenden bir gül at bana

Işıklarla dolsun kalbimin içi

» Güvercin bakışlı sessizlik bile

Çınlıyor bu eski zaman vehmiyle


Gümüşlü: Bir fecrin zafer aynası

Muradiye: Sabrın acı meyvası

Ömrümün timsali~ Nilüfer


Türbeler, camiler, eski bahçeler
Sesi nabzım olmuş hengamelerin

» Sen ./ffiç.fill J:ı.dsiıls bir ceylansın dağda

Ben pesine düşmüş bir canavarım

» Anne ölünce çocuk


Bahçenin en xalnız köşesinde
Elinde bir sivah çubuk
Ağzında küçük bir leke
SIFATLAR

B. BELİRTME SIFATLARI
Adları işaret , sayı , belgisizlik ve soru anlamlarıyla belirten sıfatlardır.

1. İşaret (Gösterme) Sıfatları

Adları işaret yoluyla belirten sıfatlardır. Adlara sorulan "hangi" sorusuna karşılık
verir. "Bu , şu , o, öteki , beriki , öyle , böyle, şöyle, karşı , öbür, oradaki , şuradaki , bu-
radaki , aşağı , yukarı ... " gibi sözcükler işaret sıfatı olarak kullanılabilir.

» Her doğan günün bir dert olduğunu

İnsan l2Y. yaşa gelince anlarmış

» Kasaba }mm sırtın öbür tarafındaydı.

» Ka rsı Hitit tepesinden başladı bakışların.

» Suyun öte yakasında yaşandı acılar.

» Ah .fil! türküler köy türküleri.

» Bir elin verdiğini öbür el görmesin.

» Beni l2Y. havalar mahvetti.

» Eve ekmekle tuz götürmeyi

Böyle havalarda unuttum

Uyarı-yorum

İşaret bildiren sözcükler, bir adı belirtmiyorsa, "hangi" sorusuna yanıt ver-
miyorsa ve adın yerine kullanılmışsa adıl (zamir) olur.

Bu , taşındır diyerek Kabe'yi diksem başına.

Bu , hayatımın bir parçası olmuştur artık.


SIFATLAR

2. Sayı Sıfatı

Adları ve varlıkları miktar, sıra, üleştirme, topluluk vb. bakımından belirten sıfat­
lardır.

Asıl Sayı Sıfatı Sıra Sayı Sıfatı Üleştirme Sayı Kesir Sayı
Sıfatı Sıfatı

• "Kaç" sorusu • "Kaçıncı " sorusu • "Kaçar" sorusu • "Kaçta kaç" sorusu
sorularak sorularak bulunur. sorularak bulunur. sorularak bulunur.
bulunur. •" İlk, son, ortanca" • "-ar, -er'' ekiyle • İki sayının arasına
sözcükleri de bu yapılır. "-da" eki getirilerek
• Kırk yıl
gruba girer. yapılır.
• Beş perde
• "-ıncı , -inci" • Dörder kalem •"Çeyrek, "yarı " ve
ekiyle yapılır. • Yedişer elma ''yarım" sözcükleri
bu gruba girer.
♦ Altıncı
his
• Yedinci sanat
• Yüzde on faiz
• Onda bir hisse

» Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!


~ renk, yf¼/j sesten sayısız belirişler...

("Yedi" sözcüğü asıl sayı sıfatıdır.)

» Ölümdür yaşanan tek başına


Aşk, jjsj kişiliktir.

("İki" sözcüğü asıl sayı sıfatıdır.)

» Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!


Ev yedinci kat gök, esrarını aç!
("Yedinci" sözcüğü sıra sayı sıfatıdır.)

» Adem denen denizi arayan birer suyuz.


("Birer'' sözcüğü üleştirme sayı sıfatıdır.)

» İşte ayrılık bu; hiç beklemediğimiz ...

O, ikiz kardeşi ölümün.


("İkiz" sözcüğü topluluk sayı sıfatıdır.)
SIFATLAR

Asıl sayı sıfatlarınagelerek belirttikleri nesneler arsında yakınlık, birli~


olduğunu gösteren ve bir nesne topluluğu bildiren sayı sıfatlarına '1oplu
luk sayı sıfatı " adı verilir. "ikiz erkek, üçüz bebek, dördüz çocuk .. .'
örneklerinde sayı bildiren sıfatlar '1opluluk sayı sıfatı "dır. "Çift" ve "çifte'
sözcükleri de topluluk sayı sıfatı olabilir: çifte şans , çifte düğün , çift atış,
çift ayaklılar ...

"Binlerce , yüzlerce, onlarca" gibi sözcükler "belgisiz sıfat'' ya da "bel


gisiz sayı sıfatı " olarak kabul edilir: binlerce istek, onlarca söz, yüzlerce
taraftar ...

Bir dışında kalan sayılar çokluk belirtir, bu sayıların belirttiği adlar çoğu
eki almaz. Ancak deyim, terim, özel ad gibi nitelik kazanmış olanla
~oğullanabilir: Üç Silı:ıhşorlar, Kırk Haramiler, Yedi Uyurlar, Üç Aylar,
Uç Ahbap Çavuşlar, Uç Büyükler, Beşevler, Yedi Cüceler ...

Üleştirme sayıları ikileme olarak kullanılıp eylemi belirtirse belirte\


(zarf) olur.
Seyirciler teker teker arandı.
Uçaklar dörder beşer havalandı.
Hocanın arkasındaki adamlar birer ikişer eksilir.

Uyarı-yorum

"Bir" sözcüğü hem niteleme hem belgisiz hem de sayı sıfatı olabilir:

''Tek" anlamında kullanılırsa sayı sıfatı olur.

"Herhangi bir" anlamında kullanılırsa belgisiz sıfat olur.

"Aynı " anlamına gelirse niteleme sıfatı olur.

Bir gece ansızın gelebilirim. (belgisiz)

Bir gün gideceğim buradan. (belgisiz)

Baba katiliyle baban bir safta. (niteleme)

Onunla bir yaşta ihtiyar çınar. (niteleme)

Orada bir gece kaldım. (sayı)

Sınava bir saat kaldı. (sayı)

179
SIFATLAR

3. Belgisiz Sıfatlar

Adları kesin olarak değil de belli belirsiz belirten sıfatlardır. Belgisiz sıfatlar "belir-
sizlik sıfatı " olarak da adlandırılır. "Başka, bir, birkaç, biraz, birçok, birtakım,

bazı, kimi, hiç, hiçbir, az, çok, çoğu, fazla, bütün, tüm, falan/falanca, filan/fi-
lanca, her, herhangi bir" gibi sözcükler belgisiz sıfat olarak kullanılırlar. Bu
sözcükler, önündeki adı belirtirse ve "hangi", "ne kadar'' sorularından birine yanıt

verirse belgisiz sıfat olurlar.

» Gökyüzünün başka rengi de varmış

» Severken hiçbir böcek,

Hiçbir kuş yalnız değildir.

» Her gün yeni sevdalar ölür yabani şehirlerde.

» Tüm gemileri denizlere salalım

Verelim yellere bayraklarını

» Bir gece ansızın gelebilirim.

» Ben sende bütün aşklarımı temize çektim.

» Burası dünyanın herhangi bir yeridir.

» Nice adam yassı düşlerini sektiriyor kıyıda.

Uyan-yorum

" Birçok, birkaç, çok, bazı , hiçbir'' gibi belgisiz sözcükler iyelik eki aldığında
adlaşarak zamir (adıl) olur.

"Birçok karar uygulanamadı yine." cümlesinde "birçok" sözcüğü "karar''


sözcüğünü belirttiği için belgisiz sıfattır.
"Birçoğu uygulanamadı yine. " cümlesinde "birçok" sözcüğü "-ü" iyelik
ekini aldığı için adlaşarak belgisiz zamir olmuştur.
SIFATLAR

4. Soru Sıfatları

Adın yerini , sayısını , durumunu ve zamanını soru yoluyla belirten sıfatlardır. Tüm
sıfatlarda olduğu gibi soru sıfatları da adlardan önce kullanılır ve çekim eki almaz.
Soru sıfatlarına verilen yanıt da sıfat (belirtme ya da niteleme) olur. "Nasıl, ne, ne
kadar, hangi, kaç, kaçıncı, neredeki, kimdeki" gibi sözcükler soru sıfatı olarak
kullanılabilir.

» Tepeden yol bularak geçmek için Marmara 'ya

Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya

» Ne gün aslına dönecek bu ten?

» mührü bozulmamış sevdalar

hangi meridyene düşer

» Bu kaçıncı bahçe gördüğüm tarumar?

» Zamanla nasıl değişiyor insan!

Hangi resmime baksam ben değilim.

Sıfatlarla İlgili Özellikler

Bir ad birden çok sıfat tarafından nitelenebilir ya da belirtilebilir:

"Pahalı , değerliyüzükler pek satılmıyor artık. " cümlesinde "yüzükler'' sözcüğü hem
" pahalı " hem de "değerli" sözcüğü tarafından nitelenmiştir.

"Bütün bir kış evden çıkmadı. " cümlesinde "kış" sözcüğü hem "bütün" hem de "bir''
sözcüğü tarafından belirtilmiştir.

Bir sıfat , birden çok adı niteleyebilir ya da belirtilebilir:

"Zararlı
yiyecekler, içecekler sağlığımızı tehdit ediyor." cümlesinde "zararlı " sıfatı
hem "yiyecekler'' adını hem de "içecekler" adını nitelemiştir.

Bir sözcük hem niteleme hem de belirtme sıfatını alabilir:

"Keskin bir koku vardı içeride." cümlesinde "koku" sözcüğü hem "keskin" niteleme
sıfatını hem de "bir'' belirtme sıfatını almıştır.

181
SIFATLAR

♦♦ ADLAŞMIŞ SIFAT ♦♦

Sıfatın önündeki ad düşer ve sıfat tek başına kullanılırsa sıfat adlaşır. Çekim
eki alan sıfatlar adlaşır. "Adlaşmış sıfat" lar görev olarak addır.

Örnek

» Ağlayanlar bir gün güler, gamlanma gönül. ("Ağlayan insanlar'' tamlamasında


"insan" sözcüğü düşmüş, "ağlayan" sözcüğü çoğul eki (-lar) alarak adlaşmıştır.)

» Bugün ben bir güzel gördüm. ("Güzel kız" tamlamasında " kız" sözcüğü
düşmüş ,"güzel" sözcüğü adlaşmıştır.)

» Yeşiller giymiş ah üzerine. ("Yeşil elbiseler'' tamlamasında "elbise" sözcüğü


düşmüş , "yeşil" sözcüğü çoğul eki (-ler) alarak adlaşmıştır.)

Aşağıdaki dizelerde yer alan altı çizili sözcükler adlaşmış sıfattır:

» Tarife sığmıyor aşkın anlamı

Ancak çeken bilir bu derdi gamı

» Önce naz sonra söz ve sonra hile

Sevilen seveni düşürür dile

» Ben güzele güzel demem

Güzel benim olmayınca

Sıfat tamlamalarında sıfat ile ismin yeri değiştirilerek belirtili isim tamlaması
oluşturulduğunda sıfat adlaşır.

» "Adamın iyisi iş başında belli olur." cümlesinde "iyi adam" sıfat tamlaması , isim
tamlaması biçimine getirilmiş , "iyi" sözcüğü adlaşmıştır.

» "Gölün mavisi bizi büyüledi." cümlesinde "mavi göl" sıfat tamlaması, isim tam-
laması biçimine getirilmiş, "mavi" sözcüğü adlaşmıştır.

Aşağıdaki dizelerdeki altı çizili sözcükler de sıfat ile adın yeri değiştirilerek
adlaşmış sıfat yapılmıştır:

» Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır

Rüzgarların en ferah/atıcısı senden esiyor

Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini

Ormanların en kuvtusunu sende gezmekteyim

Senden kopardım çiçeklerin en solmazın,

Toprakların en bereket/isini sende sürdüm.


SIFATLAR

Uyan-yorum
Adlaşmış sıfattan sonra isim geliyorsa anlam karışıklığı olmaması için virgül
(,) konur.
Yaralı, kadına baktı.

Küçük, ağacın arkasına gizlendi..

♦♦ UNVAN SIFATLARI ♦♦

İnsanların adlarına takılan saygı ve tanıtma sözleridir. Bunlar bir çeşit niteleme
sıfatıdır.

Adlara üç şekilde eklenir:

a. Bütün sıfatlar gibi addan önce gelir: Doktor Cevdet, Şehzade Mustafa, Bay
Cemal, Mareşal Fevzi Çakmak...

b. Bir bölümü adlardan sonra gelir: Ali Dayı, İsmail Enişte, Zeynep Hanım, Ahmet
Mithat Efendi ..

c. Unvan sıfatlarının birçoğu yerine göre hem addan önce hem de addan sonra
kullanılır:Hoca Sinan, Sinan Hoca, Osman Gazi, Gazi Mustafa Kemal ...

♦♦ SIFATLARDA DERECELENDİRME ♦♦

Niteleme sıfatları anlamları bakımından çeşitli derecelerde bulunabilir. Sıfatlardan


önce gelen "daha, çok, en, gayet, pek" gibi azlık-çokluk belirteçleriyle sıfatlar dere-
celendirilebilir.

1) Azlık derecesi: Sıfatların başına "az" belirtecinin ya da sıfatın sonuna "-ca, -


ce, -cık, -cik" gibi eklerin getirilmesiyle yapılır.

2) Eşitlik derecesi: Sıfattan önce "kadar" sözcüğünün getirilmesiyle yapılır:


Daldım sokaklar kadar esrarlı bir uykuya.

3) Üstünlük derecesi: Sıfatın başına "daha" sözcüğünün getirilmesiyle oluşur.


Bugün pek kullanılmayan "ziyade" sözcüğü de sıfatlarda üstünlük derecesi kurar:
Ona daha iyi bir iş bulalım .

4) En üstünlük derecesi: Sıfatların başına "en" sözcüğü getirilerek yapılır: En


güzel türküyü bir kurşun söyler.

5) Aşırılık Sıfatları: Sıfatın başına "pek", "çok", "gayet", "son derece" gibi sözcük
ya da sözlerden biriyle sağlanır:

Sınav ÇQ.!ı başarılı öğrencileri üzdü.


SIFATLAR

♦♦ SIFATLARDA KÜÇÜLTME ♦♦

Niteleme sıfatlarına gelen "-ce, -ca, -cik, -cık, -ımsı, -msi, -mtırak'' ekleriyle
sıfatlardaküçültme yapılır. "Azalma, kısma , tam olmayan , tama yakın" anlamı
katar.

"Küçücük bir ev satın almışlar. " cümlesindeki "küçücük" küçücük sözcüğü


küçültme sıfatıdır, "küçük" sözcüğü "-cık" ekini alarak küçültme anlamı kazan-
mıştır.

» Yemeğine azıcık yağ katabilirsin.

» Küçücük ellerini açtı semaya.

» Yeşilimtırak bir kazak giymişti.

» Yeni evlilere genişçe bir ev hediye etti.

» Şehrin üzerinde siyahımsı bulutlar vardı.

Yukarıdaki altı çizili sözcükler "küçültme" sıfatıdır.

♦♦ SIFATLARDA PEKİŞTİRME ♦♦

Sıfatların anlamını güçlendirmek için pekiştirmeye başvurulur.

Sıfatlarda pekiştirme çeşitli biçimlerde olur:

1. "m, p, r, s" Ünsüzleriyle Pekiştirme


Niteleyici sözcüğün ilk ünlü harfine kadar olan bölüm alınır ve bu bölüme "m,
p, r, s" ünsüzlerinden uygun olanı getirilir, elde edilen bölüm sözcüğün başına ek-
lenir. Böylece pekiştirme oluşturulur.

» Koskocaman yıldızlar altında upuzun bir yol ve minicik bir ev ...

» Masmavi bir gökyüzünün gölgesinde yemyeşil bir orman ...

Uyarı-yorum

Bazı pekiştirmeler ses türemesine uğrayabilir, yukarıdaki açıklamaya aykırı


olabilir.
Sapasağlam ("a" sesi türemiş)
Sırılsıklam ("ıl" sesleri türemiş)

Yapayalnız ("a" sesi türemiş.)


içimde rengarenk kuşlar uçacak.
Paramparça bir yalnızlıktı benimki.
SIFATLAR

Pekiştirilmiş sözcükler; sadece sıfat olarak değil , zarf (belirteç) ve isim


görevinde kullanılabilir. İsmi nitelerse "sıfat" , eylemi ya da eylemsiyi nitelerse
"zarf", çekim eki alırsa veya varlığı karşılarsa "isim" olur.
» Masmavi gözleriyle etrafa baktı. (sıfat)

» Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı. (sıfat)

» Kıpkırmızı kesildi çocuğun yüzü. (zarf)


» Bahçedeki elmalar sapsarıydı. (isim)

2. İkilemlerle Yapılan Pekiştirme

İkilemeler de pekiştirme anlamı katar ve cümlede ismi nitelerse "pekiştirmeli


niteleme sıfatı" olur. Ancak ikilemeler belirteç (zarf) ya da ad olarak da
kullanılabilir. Eylemi veya eylemsiyi belirtirse "durum belirteci" , çekim eki alırsa
ya da varlığı karşılarsa "isim" olur.

» Genç kız , ~ gözleriyle etrafa gülümsüyordu. (sıfat)

» Kıvrım kıvrım akıyordu nehir. (belirteç)


» Köyün yolları eğri büğrüydü. (isim)

3. "mi " Soru Ekiyle (Edatıyla) Pekiştirme

Yinelenen sözcüklerin arasına "mı" , "mi" getirilerek pekiştirme yapılabilir.

» Uslu mu uslu bir kızı vardı.

» Zor mu zor sorular sorardı matematik öğretmenimiz .

♦♦ SIFATLARDA YAPI ♦♦

Sıfatlar yapı bakımından üçe ayrılır:

1) Basit Sıfatlar: Yapım eki almamış , kök durumundaki sıfatlardır.

_Ş_ı; tablo, fil! nehir, fil! vişne dalı

Her şey yüzün suyu hürmetinedir

2) Türemiş Sıfatlar: Yapım eki almış sıfatlardır.

Bir sönük mum oldum, ışıksızım ben.


Bir :t!l5lJs burç oldum, sancaksızım ben.
Bir kırık saz oldum, aşıksızım ben.
Bir :ts1!11J5 türkü oldum, sevdasızım ben.
3) Birleşik Sıfatlar: En az iki sözcüğün birleşmesiyle oluşmuş sıfatlardır.

Bitmesin güzellikler, sürsün büyü

Onu hicbir çağda soldurmayalım


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-1

Aşağıdaki altı çizili sıfatların türlerini boşluklara yazınız.


1) Yazarımız, özgün romanlara imza attı.( ..... ............ )
2) !:!fil sözcük dilin kimliğini taşır. ( ................. )
3) All.ıncı hissine çok güveniyordu. ( ......... .. .... ..)
4) .!::!ııngj soruyu ona sordun? (................. )
5) .Ş_y vapurdan az önce indik. ( ................. )
6) .BiMe insanlara her yerde rastlanır. ( .......... ....... )
7) Qıngıın bir denizim yalnızlık çölünde. ( ................. )
8) ~ başarı , emek olmadan olmaz. (.............. .. .)
9) Sessiz bir şarkıdır şiir. ( ................. )
10) Kaçını;ı kattaki daireyi satın almışlar?( ................. )

UYGULU-YORUM-11

Aşağıdaki atasözlerinde yer alan adlaşmış sıfatları bulup boşluğa yazın .

Örnekler Adlasmıs sıfat

Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer.

Körle yatan şaşı kalkar.

Hazıra dağlar dayanmaz.

Öfkeyle kalkan zararla oturur.

Bal tutan parmağını yalar.

İstediğini söyleyen , istemediğini ister.

Huylu huyundan vazgeçmez.

Gönül kimi severse güzel olur.

Çok gezen çok bilir.

Topalla yürüyen aksamak öğrenir.

Aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz.

Yazın başı pişenin kışın aşı pişer.

Rüzgar eken fırtına biçer.

Alışmış kudurmuştan beterdir.

Araba devrilince yol gösteren çok olur.


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-111

Aşağıdaki cümlelerde / dizelerde geçen ikilemelerin "niteleme sıfatı " mı


yoksa "durum zarfı " mı olduğunu bulalım.

Niteleme Durum
Cümleler/ Dizeler
Sıfatı Zarfı

Kızıl kızıl atlılar geliyor uzaklardan

Gidiyorum gurbeti gönlümde duya duya

Ağır ağır önümden geçti kervansaraylar

Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden

Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla

Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak

İnsan bu, su misali kıvrım kıvrım akar ya

Dökülüyor ruhuma sarı sarı yapraklar

Rabbim isterse sular büklüm büklüm burulur

Küçülüp küçülüp kaybol ırakta

Su iner yokuşlardan hep basamak basamak

Yalan yanlış sözlerdi kadının söyledikleri

Dalga dalga hücum eder pişmanlıklar

187
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-YORUM-1
. -------------------------------------------------------------------------------------------------·
3
j 1) niteleme 2) belgisiz 3) sıra sayı 4) soru 5) işaret 6) işaret i:
!7) niteleme 8) belgisiz 9) niteleme 1O) soru i
l_ _ _ ___________________________________________________________________________________i

UYGULU-YORUM-11
--------------------------------------------------------------------------------------------------,
!~ 1) yanan 2) körle 3) hazıra 4) kalkan 5) tutan

l6) istediğini-söyleyen-istemediğini 7) huylu 8) güzel 9) gezen,


l
j1O) topalla-yürüyen 11 ) aza-kanaat etmeyen-çoğu 12) pişenin
i
:13) eken ___ alışmış-kudurmuş 15) yol gösteren
14)_____________
3___ ___________ ____________ ______ ____ _______ ____________________ ___________ _______

UYGULU-YORUM-111
~ ------------------------------------------------------------------------------------------------
l 1ı niteleme sıfatı
~
2) durum zarfı 3) durum zarfı 4) niteleme sıfatı
l 5) durum zarfı 6) niteleme sıfatı 7) durum zarfı 8) durum zarfı
~
\! 9) niteleme sıfatı 1O) durum zarfı 11 ) durum zarfı 12) durum zarfı
~
j 13) niteleme sıfatı 14) durum zarfı
~ --------------------------------------..................... ..................................................... .

SEZAİ KARAKOÇ;

Ona göre, Yahya Kemal "batmış bir medeniyetinin hüznü"dür. Mehme~


Akif aynı medeniyetin "diriliş umudu"dur. '
........................ . .....................................................................
ZARFLAR

Eylemlerin, eylemsilerin , sıfatların ve görevce kendilerine benzeyen sözcüklerin


anlamlarını çeşitli
yönlerden kuwetlendiren ya da sınırlayan sözcüklere "belirteç"
denir.
Burada işler ağır ilerliyor. ("zarf', '1iil"in anlamını etkilemiş)
Zor geçinen ailelere yardım etti. ("zarf", '1iilimsi"nin anlamını etkilemiş)

Sen gidince bu şehirde çQ)s yalnız kaldı. ("zarf', "zarf' ın anlamını etkilemiş)

Pek güzel sözler sarf etmedi senin için. ("zarf", "sıfat'' ın anlamını etkilemiş)

Belirteçler görevleri bakımından şu gruplara ayrılır:

1) Durum Belirteçleri
2) Zaman Belirteçleri
3) Yer-Yön Belirteçleri
4) Nicelik (Azlık-Çokluk)Belirteçleri

5) İşaret Belirteci
6) Soru Belirteçleri
1. Durum Zarfları

Eylemleri , eylemsileri nitelik, sebep , olasılık, kesinlik, yineleme yönlerinden


belirten zarflardır. Nitelik bildiren durum belirteçleri "nasıl " sorusuna cevap verir.

Örnek
» ~ düşün, ./J{j hisset, yanılma, aldanma.
» ~ o ses bütün etrafı gezindi.
» Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım.

» Uzanıp yatıvermiş sere serpe.


» Böyle ferman etti Cahit.

Uyarı-yorum

Genellikle durum belirteçlerine dahil edilen başka belirteçler de vardır:

Kesinlik anlamı taşıyan belirteçler: şüphesiz, ne olursa olsun, kuşkusuz,


asla, kesinlikle, katiyen, hiç, mutlaka, elbet, elbette, yüzde yüz ...
Koşan .aJbe/ varır, düşen kalkar.
• E.llıfilre olur ev yıkanın hanesi viran.
Bir gün Il1J./JJalsiı yeneceğiz.
ZARFLAR

Uyarı-yorum

Olasılık anlamı taşıyan belirteçler: belki, bakarsın, sanırım, galiba,


korkarım, olsa olsa, ihtimal, herhalde .. .
~ Yeşilköy'de uçağa biniyorsun.
Varsayım Belirteçleri: tut ki, varsayalım, diyelim, diyelim ki, say ki ...
Dilek Belirteçleri: bari umarım, dilerim, keşke, inşallah ...

Sınırlama Belirteçleri: yalnız, sadece, ancak, tek, artık, sade ...

Sebep (neden) bildiren belirteçler: "niçin, neden, niye" sorularına yanıt


veren belirteçlerdir.
Yineleme anlamı taşıyan belirteçler: yine, gene, bir daha, ikide bir...
YiM bahar geldi memleketime.

2. Zaman Zarfları

Eylem ya da eylemsilerin zamanını bildiren zarflardır. "Ne zaman, ne za-


mandan beri. .. " sorularına cevap verir.
Örnek

» .Şjms;fj gözlerime ağlamayı öğrettim.

» Oğuz Atay, okur tarafından geç anlaşılmıştır.

» ~ ansızın gelebilirim.

» Sabah/evin gökyüzü parlak, ufuk açıktı.

» ~ uğradım ben bir güzele.

» Geceleri uyku girmez gözüme.

» Akşamları gelir incir kuşları

Konar penceremin dallarına

» ~ bir ses böler uykumu,

İçim ürpermeyle dolar: Nerdesin?


ZARFLAR

Uyarı-yorum

"Dün, yarın, bugün, şimdi, hemen, demin, çabucak, biraz önce, biraz
sonra, geceleyin, akşamleyin, sabah, akşam, gece, gündüz, erken,
geç, henüz, hiilil, daha (henüz), sabaha kadar" sözcükleri zaman
belirteci olarak kullanılabilir.

Zaman bildiren sözcükler ad görevi üstlenebilir.


.Gffe bir yorgan gibi tüm çirkinlikleri örter. (ad)
Akşam, şairlerin ilham kaynağıdır. (ad)

3. Yer-Yön Zarfları

Eylem ya da eylemsilerin yönünü bildiren zarflardır. "Nereye" ya da "nere"


sorusuna cevap verir.
Sayıları sınırlıdır: dışarı, içeri, aşağı, yukarı, ileri, geri, öte, beri
Karşıtları vardır: aşağı-yukarı, dışarı-içeri, geri-ileri...
Durum eki almazlar.

Örnek
» Savaş bitince askerler gfili çekildi.
» Atlarımız çözüldü, girdik handan ~ -
» Siz öte gidin o beri gelsin.
» Yemekten sonra YJJKfil1 çıktı.

» Beri gel oğlan beri gel.

Uyarı-yorum

Yer-yön bildiren sözcükler ismin önüne gelip onu belirtirse "belirtme sıfatı ",
çekim eki alırsa "isim" olur.
Yukarı katta şenlik var. (sıfat)

Aşağı mahallede oturuyorlar. (sıfat)

Kardeşi dışarıya yeni çıktı. (isim)


Dışarının havası bizi sarmadı. (''Tamlayan" olduğu için isim)
Evin içerisi çok dağınıktı. (''Tamlanan" olduğu için isim)
Az sonra ben de içeriye girerim. (isim)
ZARFLAR

4. Nicelik Zarfları (Ölçü/ Azlık-Çokluk/ Miktar)


Eylem, eylemsi, sıfat, adlaşmış sıfat ya da zarfların anlamını nicelik (miktar)
yönünden belirten zarflardır. "Ne kadar" sorusuna yanıt verir.

Uyan-yorum
a) "Daha" sözcüğü üstünlük belirtecidir yani miktar zarfıdır, ancak "henüz,
hala" anlamına gelirse 'zaman zarfı' olur.
Daha unutamadım o günleri. ("Henüz" anlamında olduğu için zaman
zarfıdır.)

Emre senden daha iyi çalışıyor. (miktar / üstünlük zarfıdır.)


b) "En" sözcüğü en üstünlük belirtecidir.
c) "Çok", "gayet", "hayli", "epey", "oldukça", "öyle", "öylesine", "ala-
bildiğine" , "fazla", "pek" ve "fazla" aşırılık anlamı katar.

d) "Kadar'' ve "denli" edatları eşitlik ifade eden belirteçler oluşturur.

Örnek

» J;Qfs ağır sözler söyledi. ("sıfat''ı derecelendirmiş.)

» Oldukça güzel anlattı konuyu. ("belirteç"i derecelendirmiş.)

» Qı!s ağladım Mecnun gibi çöllerde. ("eylem"i belirtmiş.)

» _ç_ok gezen çok bilir. ("eylemsi''yi belirtmiş.)

» En güzeli senin kadar sevilmedi. ("adlaşmış sıfat"ı belirtmiş.)

5. İşaret Zarfı

" İşte" sözcüğü işaret (gösterme) zarfı olarak kullanılabilir.

Örnek
» İşte geliyor aradığımız adam.

» İşte gidiyorum çeşm-i siyahım


ZARFLAR

6. Soru Zarfları

Eylemlerin anlamlarını soru yoluyla tamamlayan zarflardır. "Nasıl , ne kadar,


neden (niçin) , ne diye, niye, ne zaman, ne (niçin)" sözcükleri soru belirteci olarak
kullanılır. Soru sözcükleri eylemin anlamını etkilediği zaman "soru belirteci", adı

etkilediği zaman "soru sıfatı ", adın yerini tuttuğu zaman "soru adılı" olur.

Örnek

» Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım?

» Ne feryat edersin divane gönlüm?

» Durakta beni ne kadar bekledin?

» Ne zaman bitecek bu ayrılık?

» l'ifilifm daha önce anlatmadın bana?


» f'ijç.io. soldu bütün yapraklar?
» Ne konuşup duruyorsun burada?

» Toplantıya ne dive gelmedin?

» Bana olanları .!1./X!,) anlatmadın?

SORU SÖZCÜKLERİNDE GÖREV

Türkçede soru anlamı dört şekilde sağlanır:

1) Sıfat (ön ad)

2) Belirteç (zarf)

3) Adıl (zamir)

4) Soru eki "mi" (kimi kaynaklarda soru edatı olarak geçer.)

CEMAL SÜREYA;
Yüzün üzerinde şiir kitabı olan Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı "şiir tankeri';
olarak adlandırmış. ·

Karınca yiyenlerin sesinin kalın olacağı söylentisinden dolayı karınca]


~~ .
ZARFLAR

Soru Sıfatı Soru Zamiri (Adılı) Soru Belirteci (Zarfı)

.soru sözcüğü kendisinden .soru sözcüğü adın yerini • Soru sözcüğü eylem ya
sonraki sözcükle "sıfat tutar. da eylemsiyi belirtir.
tamlaması" oluşturur.
• Bir soru sözcüğü soru • Bir soru sözcüğünün
• Soru sözcüğünün yanıtı adılı olması için yanıtının
yanıtı belirteç ise soru
sıfat olur. ad ya da adıl olması
belirteci vardır.
gerekir.
• Çekim eki alan soru
sözcükleri soru adılıdır.

• Kaç, kaçıncı, kaçta kaç • Ne(ne,neye, neyi , nesi • "Ne zaman" ve "niçin"
kaçar, nasıl, ne kadar neyin ... ) sözcüğü her zaman soru
hangi,ne, neredeki, belirtecidir.
Kim( kim, kimi, kime, kimde
kimdeki "Nasıl" ve "ne kadar''eylem
kimden, kimin .. )
Sözcükleri soru sıfatı olarak ya da eylemsi belirtirse
kullanılabilir. "Nasıl bir kitap Nere(neresi, nereyi,nereye, soru belirtecidir.
alacaksın?" cümlesinde nerede, nereden .. ) "Ne", "niye", "neden" ve
nasıl sözcüğü kitap Hangisi(hangimiz, hanginiz, "ne diye" sözcükleri "niçin'
sözcüğüyle sıfat tamlaması hangileri .. ) anlamı na geliyorsa soru

oluşturmuştur ve soru belirtecidir.


Kaçı (kaçımız , kaçınız,
sıfatı olmuştur.
kaçıncısı)

Sözcükleri soru adılı olabilir.

Kaçıncı kata çıkacaksın? Bana ne getirdin? Neden buraya gelmedin?


Kaç kişi gelmedi? Seni kim aramış? Ne bağırıp duruyorsun?
Kaçar kalem dağıtıldı? Hangisi seni dövdü? Oraya nasıl gittin?
Ne kadar para aldın? Kaçı derse gecikti? Ne kadar bekledin beni?
Neredeki okula kaydoldu? Nereye gidecek çocuklar? Ne zaman gideceksin okula?

Uyarı-yorum

Bir cümlede yüklemden sonra "mı,mi" soru eki varsa soru anlamı sıfat, zarf
ya da zamirle sağlanmamıştır. Soru anlamı "soru eki" ile sağlanmış olur.
• Bu eller miydi sana uzattığım?
• Niçin gelmediğini biliyor musun?
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-1

Aşağıdaki cümlelerde/ dizelerde soru anlamının ne ile (sıfat, zarf, zamir, soru eki)
sağlandığını bulalım.

Cümleler Soru Soru Soru Soru


Sıfatı Zarfı Zamiri Eki

1. Ne ağlarsın benim zülf-ü siyahım?

2. Giden şanlı akıncı ne gün döner yurduna?

3. Bahçeye ne ağacı diktiniz?

4. Niçin küçülüyor eşya uzakta?

5. Hiilii dağları karlı Erzincan'da mısın?

6. Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?

7. Ne dönüp duruyor havada kuşlar?

8. Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

9. Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz?

10. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

11. Buraya hangi yoldan geldin?

12. Çocuklardan hangisi cevap verdi?

13. Matematik sorusunu nasıl çözdün?

14. Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

15. Ne kadar para aldın kitap için?

16. Dün akşam beni ne kadar bekledin?

17. Kaç kişi bugün derse gelmedi?

18. Ne zaman aslına dönecek bu ten?

19. Öğrencilerin kaçını sınava almadın?

20. Neden böyle düşman görünürsünüz?

21. Saza niye gelmedin , söze niye gelmedin?

22. Ne diye oyunda oynaştasın?

23. Kim bu aşkı dillerden dile düşürdü?

195
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-11

Aşağıdaki cümlelerde yer alan altı çizili belirteçlerin (zarfların)


türlerini boşluğa yazınız.
1) .G.eı;filfili uyku girmez benim gözüme.( ....... .... ...... )
2) Yüzü solgun görünür umutsuz çocukların. ( ................. )
3) .En güzel hatıralar bile hüzün kokuyor. ( ........ ....... .. )
4) Qışaı:ı çıkmak için vakit çok geç oldu. ( ................. )
5) Beni biraz anlasana diye yalvarıyordu adeta. (......... .... ....)
6) .t\!.içi!l yazarlar birbirini taklit ediyor?( .. ........... .... )
7) Sanatçı , insanlar ilişkileri özgüo anlatmış . (....... .......... )
8) Vapurdan indikten sonra ,ııı.ıkan çıktılar. ( ....... .......... )
9) Tatil için gittikleri beldede na..kadar kaldılar? (............. ....)
10) Önce bir öykü , sonra bir şiir okudu bize.( ............... ..)

UYGULU-YORUM-111

Aşağıdaki cümlelerde yer-yön anlamlı sözcüklerin "yer-yön zarfı " mı "sıfat"


mı yoksa "isim (ad)" mı olduğunu bulalım.

Örnekler
Yer-Yön İsim
Sıfat
Zarfı (Ad)
1. Aşağı mahallede olay çıkmış.

2. Geçen akşam dışarı çıkmamış.

3. Bütün gün odasından dışarıya çıkmadı.

4. Yağmur başlayınca hemen içeri girdiler.

5. Birazdan hep birlikte aşağıya ineriz.

6. Memlekete geri dönmeyi düşünmüyor.

7. Şehrin yukarısı gecekondularla dolmuştu.

8. İleri atılmak için yerinden kalktı .


9. Dışarının havası pek iç açıcı değildi.

10. Babaannesi az önce aşağı indi.

11. Yukarı daireye yeni kiracı taşındı.

12. Memur elindeki dosyayla içeri girdi.


UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-VORUM-1
:!
:! 1) soru zarfı 2) soru sıfatı 3) soru zamiri 4) soru zarfı 5) soru eki
1i 6) soru zamiri 7) soru zarfı 8) soru sıfatı 9) soru eki
1! 10) soru zamiri 11 ) soru sıfatı
zarfı 12) soru zamiri 13) soru
:! 14) soru zarfı 15) soru sıfatı 16) soru zarfı 17) soru sıfatı
1! 18)
:,
soru zarfı 19) soru zamiri 20) soru zarfı 21) soru zarfı
i! 22) soru zarfı 23) soru zamiri
;:___ ____ __ ___ ___________________________________ ___ _____________ __ ____________________________ ___ _

UYGULU-VORUM-11

~ :
1 1) zaman zarfı 2) durum zarfı 3) azlık-çokluk zarfı 4) yer-yön zarfı :!
l
!5) azlık-çokluk zarfı 6) soru zarfı 7) durum zarfı 8) yer-yön zarfı !
!9) soru zarfı 10) zaman zarfı !
~ - -- - --- -- -- --- --- - ----- - --- - --- -- - - - - --- - --- - -- - - - --- - --- - --- --- -- - --- - --- - ----- -- - - --- - - - -- - --- - f
UYGULU-VORUM-111
··-------------------------------------------------------------------------------------------------·
ı: :
:i 1) sıfat 2) yer-yön zarfı 3) isim 4) yer-yön zarfı 5) isim !
:i 6) yer-yön zarfı 7) isim 8) yer-yön zarfı 9) isim 1O) yer-yön zarfı !
:! 11 ) sıfat 12) yer-yön zarfı !
~!_________________________________________________________________________________________________ !

197
ZAMİRLER

İsim olmadığı halde isim gibi kullanılan veya ismin yerini tutan sözcüklerdir. Zamir-
ler, isim gibi kullanıldıkları için isimlerin aldıkları ekleri alır. Tamlama kurabilirler.
Ek halindeki zamirler ve sözcük halindeki zamirler diye 2'ye ayrılır.

ZAMİR /ADIL}
! l
Ek Halindeki Zamirler Sözcük Halindeki Zamirler
a) İlgi Zamiri a) Şahıs zamirleri
b) İyelik Zamirleri b) İşaret zamirleri
c) Soru zamirleri
d) Belgisiz zamirler
e) Dönüşlülük zamiri
Sözcük Halindeki Zamirler

A) KİŞİ (ŞAHIS) ZAMİRLERİ

Doğrudan doğruya tekil bir kişinin yerini tutan (ben-sen-o) veya çoğul kişinin yerini
tutan (biz-siz-onlar) altı kişi zamiri bulunur.

Özellik Tekil Çoğul

Söz söyleyen - konuşan (1. kişi) Ben Biz

Sözü dinleyen (2. kişi) Sen Siz

Sözü edilen (3. kişi) o Onlar

Saygı sözü katmak için tekil kişi zamirlerinin yerine çoğul anlamlı kişi za-
miri kullanılabilir. "Öğretmenim, siz kitabı verdiniz bana." cümlesinde "öğretmen"
tekil isimdir, yerine "sen" sözcüğü kullanılır; ancak saygı amacıyla "sen" yerine
"siz" zamiri kullanılmış.

Ben ve sen kişi zamirleri yönelme hal ekini alınca değişikliğe (ünlü değişimine)
uğrayıp "ben-e, sen-e" yerine "ban-a, san-a" olur.

Kişi zamirleri ad tamlamalarında tamlayan olur.

Benim aşkım uymaz öyle her saza.


(tamlayan)
ZAMİRLER

B) DÖNÜŞLÜLÜK ZAMİRİ

Sadece "kendi" sözcüğü dönüşlülük zamiri olarak kullanılır. Dönüşlülük zamiri,


adı üzerinde eylemin kendisine dönmesini ifade eder.

"Kendi" dönüşlülük zamiri , öznenin yaptığı işi pekiştirme görevinde kullanıla­


bilir.

» Bu kumaşı sen kendin dik.

» Bu soruyu biz kendimiz çözdük.

» Tek taşımı ben kendim aldım.


"Kendi" dönüşlülük adılı iyelik eki alarak kişi zamiri görevi üstlenebilir:

1. tekil kişi adılı Kendim (ben) 1. çoğul kişi adılı Kendimiz (biz)

il. tekil kişi adılı Kendin (sen) il. çoğul kişi adılı Kendiniz (siz)

111. tekil kişi adılı Kendisi (o) 111. çoğul kişi adılı Kendileri (onlar)

» Kendim ettim, kendim buldum. ("ben" adılının yerine kullanılmış)

» Kendin bu işi bitireceksin. ("sen" adılının yerini tutmuş.)

İkileme oluşturarak belirteç (zarf) görevi üstlenir.

» Kendi kendime konuşurum bazı geceler.

» Çocuklar kendi kendilerine oynuyordu.

» Artık burada duramam, diyordu kendi kendisine.


"Kendi" zamirini dönüşlülük bildiren eklerle kullanmak duruluk ilkesine
aykırıdır.

» Yaşlı kadın, kendi kendine söyleniyordu.

C) İŞARET (GÖSTERME) ZAMİRLERİ

Adların yerini işaret yoluyla tutan zamirlerdir.

Türkçede başlıca işaret zamirleri şunlardır: bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar, bura,
şura, ora, öteki , beriki , böylesi , şöylesi , öylesi. .. "Bura", "şura" ve "ora" sözcükleri
Yfil anlamlı işaret adıllarıdır. "Böyle", "şöyle" ve "öyle" tarz anlamlı işaret adıllarıdır.

"Bu, şu, o" tekil, "bunlar, şunlar, onlar'' çoğul işaret adıllarıdır.
ZAMİRLER

Uyarı-yorum

İşaret zamirleri, işaret sıfatlarıyla karıştırılabilir. ÖSYM ikisini ayırt etmeyle


ilgili sorular sormaktadır. İşaret zamirlerinin işaret sıfatlarından temel farkı ,
isim çekim eklerini almalarıdır. Yalın olarak kullanıldığı zaman işaret sıfatı
olan "şu, bu, o" sözcükleri bir adı işaret etmeyip o adın yerini tuttuğu
zaman ya da isim çekim eklerini aldığı zaman işaret zamiri olur. İşaret sı­
fatı ve işaret zamiri arasındaki farkı tabloyla gösterelim:

İŞARET SIFATLARI İŞARET ZAMİRLERİ (ADiLi)

• Varlıkların yerini işaret yoluyla belirtir. .varlıkların yerini işaret yoluyla tutar.
• Çekim eki almazlar. • Çekim eki alabilir.
• Kendisinden sonraki adla sıfat • Bir belirtme durumu yoktur.
tamlaması kurar.

Bilmem şu dağların nesine geldim. Şunun kapağını değiştirelim.


Şöyle bir konağımız olsa ... Şöylesini bulmak zordur.
Öteki kitabı da okumuştum. Ötekini de iyice inceledim.
Böyle aşklar artık tarihe karıştı. Ben hiç böylesini görmemiştim .

O dönemde de benzer olaylar olmuş. Onu silip dolaba bıraktı.

Uyarı-yorum

İsim çekim eklerini aldığı halde sıfat olarak kullanılan sözcükler de istisna
olarak dilimizde bulunabilir.
"Bana böylesi duygular nerden geliyor?" cümlesinde "böylesi" sözcüğü çekim
eki aldığı halde sıfat görevindedir.

"O" ve "onlar'' zamirleri bir insan adının yerini tutarsa kişi zamiri, insan dışı bir
varlığın yerini tutarsa işaret zamiri olur.
O, geçen hafta ki derse katılmadı. (kişi zamiri)
O, geçen haftanın en beğenilen filmiydi. (işaret zamiri)

201
ZAMİRLER

Uyarı-yorum

İşaret zamirleri bazen bir cümlenin yerini tutabilir.


"Hala beni seviyorsun bunu sen de biliyorsun. " cümlesinde "bunu" zamiri
"Hala beni seviyorsun. " cümlesinin yerini tutmuştur.

İşaret adılları ad tamlamasında hem tamlayan hem de tamlanan olurlar:


"Şunun şurasında sınava ne kaldı ki!"cümlesinde "şunun" işaret adılı tamlayan ,
"şurası " işaret adılı ise tamlanandır.

Aşağıdaki altı çizili sözcüklerin hangi türde kullanıldığını belirtiniz.

CÜMLELER İŞARET SIFATI İŞARET ZAMİRİ

Gideceğim bu[al atda □ gayrı kalamam

Gideceğim .b.u ellerden artık duramam.

Eğil salkım söğüt eğil


.Bu benimki sevda değil

Bu , en sevdiğim elbiseydi.

.Bu elbiseyi hayatta giyemem.

, 2012 KPSS/ORTAÖĞRETİM
(1) Her şair kendini anlatır. (il) Çevresini anlamaya, bir şeyleri değiştirmeye kalksa
da önce kendini anlatır. (111) Anlatırken de anlamaya çalışır. (iV) Ben şiirlerimle
kendimi anlamaya çalıştım. (V) Şiir yazarken o şiiri yazmaktan başka bir şey
düşünmedim. (VI) Ne kuramlar, ne birtakım endişeler, ne başka bir şey beni hiç
ilgilendirmedi. (VII) Şiirimin geldiği yolu da gitmesi gereken yolu da düşünmedim ,
sadece yazdım. (VIII) Böylelikle ben değişirken şiirim de değişti.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden
hangisi yanlıştır?
A) il. cümlede dönüşlülük zamiri kullanılmıştır.

B) 111. cümlede "de" bağlaçtır.


C) V. cümlede zamir vardır.
D) VI. cümlede zarf kullanılmıştır.

E) VII. cümlede birden fazla sıfat-fiil vardır.


cevap:C
ZAMİRLER

D) BELGİSİZ ZAMİRLER

Kişileri, varlık ve nesneleri kesinlik göstermeden belirten onların yerini karşılayan


zamirlerdir. Belgisiz sıfatlar isim çekim eklerini aldıklarında çoğu zaman belgisiz
zamire dönüşür.

Sıfat Zamir

Başka bir eve taşındık. Başkasına gönül vermem.

Coğu soruyu anlamadan çözüyordu. Coğunu anlamadan çözdü.

fuızı öğrenciler derse gecikti. .Bıw1.arı ödevini yapmadı.

Birkaç kişiyi azarladı. .Birkaçını ben de gördüm.

Hiçbir arkadaşımı yalnız bırakmadım. Hiçbiri, beni anlamadı.

Kimi sözcüğü "bazı " anlamındaysa belgisiz zamir olur, soru anlamı taşıyorsa soru
zamiri olur, ancak bir ismi belirtiyorsa belgisiz sıfat olur.
Kimi zaman buralara gelirdi (Belgisiz sıfat)
Kimi beni kimileri de seni seçti (Belgisiz zamir)
Burada kimi arıyorsun (Soru zamiri)
Aşağıdaki altı çizili sözcüklerin hangi türde kullanıldığını belirtiniz.

Cümleler Belgisiz zamir Belgisiz sıfat

filcÇQ]s soruyu boş bırakmış .

.!::!.fil!sfil; maçın başlamasını bekliyor.

Sir adam vardı canı sıkılan.

Birimiz hepimiz için, diyordu.

l::!fil gün seni arar bu gönül.

~
"falanı ",'1ilanı"
sözcükleri belgisiz zamir olarak kullanılır.
Falan adama benziyor. (belgisiz sıfat)
Falana benziyorsun. (belgisiz zamir)

Uyarı-yorum

"Şey" sözcüğü pek çok kaynakta belgisiz zamir olarak geçtiği halde ÖSYM 2012
KPSS Lise-Önlisans sınavında sormuş olduğu bir soruda bu sözcüğü belgisiz
zamir olarak kabul etmemiştir, sayfa 214'de vermiş olduğumuz soruda.
ZAMİRLER

E) SORU ZAMİRLERİ
Soru yoluyla ismin yerini tutan zamirlerdir. Soru zamiri olabilen sözcükler
şunlardır:

» Ne (neye, neyi, nesi, neyin .. .)


» Kim (kimi, kime, kimde, kimden, kimin .. .)
» Nere (neresi, nereyi, nereye, nerede, nereden .. .)
» Hangisi (hangimiz, hanginiz, hangileri.. .)
» Kaçı (kaçımız, kaçınız, kaçıncısı)

Bazı soru zamirleri soru sıfatlarına çekim eki getirilerek yapılır.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? (soru sıfatı)

Hangisi bana zincir vuracakmış? (soru zamiri)

Ne tarafa gidiyorsun? (soru sıfatı)

~ gidiyorsun? (soru zamiri)

"Neden" sözcüğü 'niçin' anlamındaysa soru zarfı olur, ancak ismin yerini
tutmuşsa
soru zamiri olur.

Öğretmen derste neden bahsetti? (Neyden) (soru zamiri)

Öğretmen derse neden gelmedi? (Niçin) (soru zarfı)

"Ne" sözcüğü bir ismi belirtiyor ve 'hangi' anlamına geliyorsa soru sıfatı , bir ismin
yerini tutuyorsa veya çekim eki almışsa soru zamiri, 'niçin' anlamındaysa soru
zarfı olur.

Ne ağlarsın benim zülfü siyahım? (Niçin-soru zarfı)


Ne gün döneceksin eve? (Hangi gün-soru sıfatı)

Ne aldın arabadan? (ekmek aldım, tuz aldım-soru zamiri)

Ek Halindeki Zamirler
A) İLGİ EKİ (ZAMİRİ)

Tamlayan ekinden (-ın) sonra getirilir, belirtili ad tamlamalarında tamlananın yerini


tutan "-ki" ekidir. Zamir, bir adın yerini tutar demiştik , nitekim burada da "ki" tam-
lanan ögesinin yerini tuttuğu için "zamir'' olarak kabul edilmektedir.

Eğil salkım söğüt eğil

Bu benim sevdam, sevda değil

Ben-im sevda-m =Belirtili ad tamlaması


(t.yan) (t.nan)

"Bu benimki sevda değil" dediğimizde "ki" sevdam kelimesinin yerini tuttuğu için ilgi
zamiri olur.
ZAMİRLER

Uyarı-yorum

İlgi zamiri olan "ki" ile "bağlaç olan" ve "sıfat yapan -ki" karıştırılmamalıdır.

Bağlaç olan "ki" ayrı yazılır, ilgi zamiri olan "ki" bitişik yazılır. Sıfat yapan
ki sözcükleri sıfatlaştırır.
Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini (bağlaç)

Bizim aşkımız bir ömür sürecek


Tyn Tnan

Bizim ki bir ömür sürecek (ilgı zamıri)

Sıfat yapan (sıfatlaştıran) -ki yer ve zaman bildiren sözcüklere gelir ve


genellikle "-daki, -deki" şeklindedir. Üstelik bu ekten sonra isim görevli bir
sözcük bulunur ve sıfat tamlaması oluşturur.
Örneğin; Evdeki hesap çarşın ın hesabına uymaz.
Sıfat T. Belirtili i.t.
Evdeki hesap çarşınınkine uymaz.
Sıfat y.ki inan yerini tutmuş
(ilgi zamiri)

B) İYELİK ZAMİRLERİ
" İyelik zamiri" ifadesi bir bakıma "iyelik eki" ve "tamlanan eki" demektir, çünkü bu
üç kavram da aynı şeyleri ifade eder.
Yani bir cümlede kaç tane iyelik eki varsa o kadar tamlanan eki veya iyelik zamiri
vardır.

"Evin çatısını taşıyan borular çürüdü. " cümlesinde "ev-in" tamlayan "çatı-sı " tam-
lanan iyelik zamiri (eki) olarak kullanılmıştır.
"Annem ben küçükken evimizi terk etmiş. " cümlesindeki "ben-im anne-m" tamla-
masında "anne-m" sözcüğündeki "-m" eki tamlanan eki = iyelik eki = iyelik zamiri.
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-1

Aşağıdaki cümlelerde yer alan altı çizili adılların (zamirlerin) tür


lerini boşluğa yazınız.

1) Soruların birkaç ını bana sormuştu. ( ................. )

2) Ben ıssız dağların hüzünlü yolcusuyum. ( ... .............. )

3) Onlar, daha önce de konuyu açmıştı. ( ...... ........... )

4) Kendisi bir an önce açıklama yapacakmış. ( ................. )

5) Sait Faik Abası yanık , öykülerinde ne anlatır? ( ................. )

6) Yıllar önce bir akşamüstü buradan ayrıldı. ( ... .... ..... ..... )

7) Herkes, kendi hayat menkıbesini yaşar. ( ...... ........... )

8) Onu alıp bir an önce okumayı düşünüyorum. ( ................. )

9) Bu düğümü kim anlar, kim çözerdi? (......... .... .... )

1O) Birçoğu, şehirden artık ayrılmayı düşünüyordu. ( ....... .......... )


UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-11

Aşağıdaki dörtlükle ilgili olarak verilen yargılar doğru ise ayra~


içine(+), yanlışise(-) koyunuz.

Sezsem de her şeyi ıslak saçından

Gönlümde arındın bütün suçundan

Girdiğim sayısız günah içinden

Sana konduracak toz bulamadım.

1) "Her'' sözcüğü belgisiz sıfattır. ( )

2) "Sezsem" sözcüğü çekimli fiildir. (

3) "Gönlümde" sözcüğü iyelik ve durum eki almış somut bir addır. ( )

4) "Bütün" sözcüğü belgisiz adıldır. ( )

5) "Sayısız" sözcüğü nitelik belirten durum belirtecidir. (

6) "Konduracak" sözcüğü sıfat görevli bir sözcüktür. ( )

7) "Sana" sözcüğü ünlü değişimine uğramış kişi adılıdır. (

8) "Girdiğim" sözcüğü sıfat olarak kullanılmıştır. ( )

9) "Suçundan" sözcüğü hem iyelik hem ayrılma durum eki almıştır. (

1O) "lslak" sözcüğü durum belirteci olarak kullanılmıştır. ( )

207
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-111

Aşağıdaki cümlelerde / dizelerde yer alan işaret anlamlı sözcüklerin


"işaret sıfatı " mı
yoksa " işaret zamiri" mi olduğunu bulalım .

İşaret İşaret
Cümleler
Sıfatı Zamiri

1. Bu dünyada yerim yokmuş.

2. Her kim olursa bu sırra mazhar ...

3. "Bu benimdir'' diyerek kabeyi diksem karşına.

4. Bir kuru kafan var, onu da nereye olsa taşırsın.

5. Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla.

6. Şu yalan dünyaya geldim giderim.

7. En son koşumuzdur bu , asırlarca bilinsin.

8. Hala o kızıl hatıra titrer gözümde.

9. Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

10. Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

11. Ben hiç böylesini görmedim.

12. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli.

13. Bunu sakın kimseye söyleme.

14. Bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam.

15. Az önce onu yırtıp çöpe attım.

16. Selami ile Tuba ötekini az önce aldılar.

17. Öteki kalemi bana getir.


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-IV

Aşağıdaki cümlelerde / dizelerde yer alan belgisiz anlamlı sözcüklerin


"belgisiz sıfat" mı yoksa "belgisiz zamir'' mi olduğunu bulalım.

Belgisiz Belgisiz
Cümleler
Sıfat Zamir

1. Birçok seneler geçti dönen yok seferinden.

2. Birçoğu hayatını değiştirmek için buraya geldi.

3. Çocukların birkaçı okuldan erken çıktı.

4. Çoğu insan anlamaz eski musikimizden ..

5. Birdenbire hayatının tümü oldun.

6. Hiçbir başarı tesadüf değildir.

7. Bazı konuları çok iyi çalışmıştı.

8. Her güzele gönül verme.

9. Bazıları toplantıya çok gecikti.

10. Köylülerin hiçbiri meydana gelmedi.

11. Bir gece ansızın gelebilirim.

12. Bütün dersler aynı derecede önemlidir.

13. Al birini , vur ötekine.

14. Başka bir eve taşınacakmış.

15. Birdenbire birkaç satırla yandı.

16. Birkaçı soruları çözmemişti..

209
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-YORUM-1
:: :
i! 1) belgisiz 2) kişi 3) kişi 4) dönüşlülük 5) soru 6) işaret !
7)____
1;:!___ belgisiz işaret 9) soru 1__O___) belgisiz
___ _____ ___8)________________________ ___ _________ ___ ___ ____ _____ ________ ______ ___ __ ____ !:

UYGULU-YORUM-11
;-------------------------------------------------------------------------------------------------,
! 1) + 2) + 3) - 4) - 5) - 6) + 7) + 8) + 9) + 10) - !
1-------------------------------------------------------------------------------------------------'

1[ ------------------------------------------------------------------------------------------------
UYGULU-YORUM-111

i
!1) belgisiz sıfat 2) belgisiz sıfat 3) belgisiz zamir 4) belgisiz zamir
i .. .. .. . ..
; 5) belgısız sıfat 6) belgısız sıfat 7) belgısız zamır 8) belgısız sıfat
!
j 9) belgisiz zamir 1O) belgisiz sıfat 11 ) işaret zamiri 12) işaret sıfatı
113) işaret zamiri 14) işaret sıfatı 15) işaret zamiri 16) işaret zamiri
!17) işaret sıfatı
L.-------------------------------------------··································-········---------
UYGULU-YORUM-IV

~
!
!! 1) belgisiz sıfat 2) belgisiz zamir 3) belgisiz zamir 4) belgisiz sıfat
i! 5) belgisiz zamir 6) belgisiz sıfat 7) belgisiz sıfat 8) belgisiz sıfat
::
:: 9) belgisiz zamir 1O) belgisiz zamir 11 ) belgisiz sıfat
[! 12) belgisiz sıfat 13) belgisiz zamir 14) belgisiz sıfat
li 15) belgisiz sıfat 16) belgisiz zamir
ı: __ ___ ____ _____ ____ ____ ______ ___ ____ _________ ____ ____ _________ ____ ____ ____ _____ ______ _______ ____ __
EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

( ________ ♦_♦_E_D_A_T_LA_ R_ (i_L_G_E_Ç_L_E_R_) ♦_♦_ _ _ _ _)


Eylemlerin, eylemsilerin ya da sıfatların görevce kendisine benzeyen sözcüklerin
anlamlarını etkileyen , kimi kez güçlendirip kimi zaman kısıtlayan sözcüklere "ilgeç
(edat)" adı verilir. Sözcükler arasında ilgi kuran ilgeçlerin kökü "ilmek'' sözcüğüdür.
Özellikleri
Edatların anlamları ancak kullanış sırasında anlaşılır.

Edatlar tek başına bir öge olmaz, başka sözcüklerle "edat öbeği" ni oluşturur.

Edatlar, ad, zamir, tamlama ve diğer söz öbekleriyle birlikte kullanılır.


Edatlar, çekim eki almazlar, ama kendilerinden önceki sözcüklerin belirli çekim
eklerini alması gerekir.
Bazı dil bilgisi kitaplarında "son çekim edatı " (asıl edatlar) olarak adlandırılır.

Kendilerinden önceki sözcüklere yalın , ilgi (tamlayan), ayrılma ya da yönelme


durumuyla birleşir.

Başlıca Edatlar (İlgeçler)

Adlarla~ Ad ve zamirlerle Ad ve zamirlerle Ad ve zamirlerle


olarak birleşenler iliıi durumuyla yönelme ayı:ıJıruı durumuyla
birleşenler durumuyla birleşenler
birleşenler

• ile, için , gibi , • ile, için , gibi , • karşı, doğru , dek, • beri , yana,
kadar, denli kadar göre, rağmen , önce , sonra,
karşın, karşılık, başka, dolayı,
özgü , has, dair, itibaren, ötürü,
ilişkin gayrı

Edatlar, sözcükler arasında çeşitli anlam ilgileri kurar.

Araç ilgisi Benzetme ilgisi Pekiştirme ilgisi


Amaç ilgisi Durum ilgisi Yer ilgisi
Neden-sonuç ilişkisi Birliktelik ilgisi Eşitlik ilgisi
Görelik ilgisi Yaklaşıklık ilgisi Koşul ilgisi
Özgülük ilgisi Çabukluk ilgisi Karşılaştırma ilgisi
Zaman ilgisi Olasılık ilgisi Tahmin ilgisi

Edatlar (ilgeçler) , çekim eki aldığında adlaşır, cümlede "ad" olur.

» Senin gibi_sjni bulmak çok zordur.


Edatlar (ilgeçler) , kendisinden önceki sözcüklerle öbekleşerek cümlede
belirteç ve sıfat görevi üstlenir.
EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

Dilimizde bazı ekler edatların anlamını karşılar, ancak bu ekler edat sayıla­
maz.
a) -ce eki => gibi, için, göre

Bengı sözün şiirlerin mükemmelidir. (-e göre)

b) -den => için


Bana kızdığından buraya gelmedi. (için)

c) -e eki => için


Yeni defterimi kardeşimfl aldım. (için)

d) -cileyin eki => gibi

Bençjjeyin kul var mı? (gibi)

e) -imsi eki => gibi


Yeşilimsi bir elbise giymişti. (gibi)

f) -cesine eki => gibi


Delicesine seviyordu o devi. (gibi)

Şimdi başlıca edatları inceleyelim:

İÇİN

Edat dışında herhangi bir görevi yoktur. Kurduğu edat öbeği belirteç göreviyle kul-
lanılır.

Kattığı anlamlar şunlardır:


Amacıyla, Maksadıyla (amaç-sonuç)
Seni görmek için ta İstanbul'dan gelmiş.

Seni unutmak için terk ettim kendimi.

Sebebiyle/ Nedeniyle (-den dolayı)

Romanın kurgusu iyi olduğu için çok okunuyor.

Hakkında, ilgili olarak


Senin için de kötü sözler sarf etti.
Sana olan aşkımdan, benim için deli diyorlar.
EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

Uğruna, yoluna
Aşk için ölenleri kimse unutmaz.
Neler yapmadık şu vatan için.

Göre (Ölçü olarak alınırsa)


Son sınav için sorular çok basitti.

Ait olsun diye, armağan olarak (Özgüleme)

Doğum gününde kızı için hediyeler almıştı.

Karşılık olarak, karşılığında


Oturma grubu için ne kadar ödediniz?

GİBİ

-a benzer (Benzetme)

Cennet gibi bir yerdir vatanımız.

Hemen, tam o anda


Çantayı kaptığı gibi kaçtı.

-a yaraşır biçimde
İnsan gibi yaşamak istiyorum artık.

Olasılık, tahmin
Birazdan fırtına çıkacak gibi.

-imişçesine (Gerçekte olamayan fakat öyle görünen durumlar için)


Sınavı kazanmış gibi davranıyor.

213
EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

KADAR

Ölçüsünde, derecesinde

Onun kadar iyi futbol oynayan birini görmedim.


Gibi
istanbul'u anlatınca görmüş kadar oldum.

"Süre" belirtme
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.

Büyüklüğünde

Avuç içi kadar bir evde oturuyorlardı.

Yaklaşık, -e yakın

Toplantıya otuz kadar müdür katılmıştı.

GÖRE

Görelik
Sana göre aşk laftan ibaret.

Karşılaştırma

O sana göre daha çok çalışıyor.

Uygunluk
Bana göre bir gömlek ve pantolon aldı.

ÜZERE

Amaç

Annesini görmek üzere gelmiş.

Koşul (Şart)

Arabayı yarın getirmek üzere alabilirsin.


EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

İLE

"ile" sözcüğühem ilgeç hem de bağlaç olarak kullanılabilir. "ile" sözcüğü "ve" an-
lamına geliyorsa ve iki sözcüğü ya da cümleyi bağlamışsa "bağlaç" olur, ancak
''ve" anlamına gelmezse "ilgeç" olur.
» Böyle havalarda unuttum / Eve ekmekle tuz götürmeyi. (Bağlaç)

» Seninle denize bakan evler gibiydim. (İlgeç)

" İle"nin ilgeç olarak kattığı anlamlar

» Yağmurun etkisiyle yollar kapanmıştı. (neden)


» Oraya araba ile gidelim. (araç)

» Yarın annemle pazara gideceğiz. (birliktelik)


» Heyecanla dışarı fırladı. (durum)

» Bir yar için ağyar ile kavgadan usandık. (karşılıklı yapma)

BAŞKA

" Başka" sözcüğü sadece ilgeç olmaz; sıfat , belirteç ve zamir görevinde de kul-
lanılır.

Sıfat göreviyle

Gökyüzünün başka rengi de varmış.

Başka bir kitap okumayı düşünüyorum.

Zamir göreviyle
Benim için senden başkası yalandır.

Başkaları da böyle şeyler düşünmüştür.

Belirteç göreviyle
Her yerde başka konuşuyor.

Bugün dersi bir başka anlattı.

İlgeç (edat) göreviyle


"-den başka " kalıbıyla oluşturulursa ilgeç görevine girer.
Senden başka sevemem kimseyi.
Eşinden ve kızından başka kimsesi yoktu.

215
EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

DOĞRU

" Doğru " sözcüğü de birçok görevde kullanılabilen bir sözcüktür. Sıfat , belirteç , ad
ve ilgeç göreviyle kullanılabilir.

Ad göreviyle/ türüyle
Yanlışı ve doğruyu ayırt edecek yaştaydı.
İki nokta arasında sadece bir doğru geçer.

Belirteç göreviyle
Her konuda çekinmeden doğru söylerdi
Her zaman doğru hareket ettim ben.
Sıfat göreviyle
Doğru söz yemin istemez.
Doğru yoldan asla dönmeyeceksin.

İlgeç göreviyle
"-e doğru" kalıbıyla oluşturulur. Yani kendisinden önceki sözcüğe "-e , -a" durum
ekiyle bağlanarak ilgeç olur.
Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara
Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi

Sabaha doğru ancak kitabı bitirdi.

KARŞI

Ad göreviyle/ türüyle

Karşıda, Cumhuriyet Bayramı için büyük bir gösteri var.


Karşıya geçmek için iki araç değiştirdiler.

Sıfat göreviyle
Karşı takım, birçok hileye başvurdu.

Karşı görüşteki insanlara saygı gösterirdi.

İlgeç göreviyle
"-e karşı " kalıbıyla oluşturulur. " Karşı " sözcüğü kendisinden önceki sözcükle öbek
oluşturarak belirteç öbeği oluşturur.

Sabaha karşı dışarıdan bir ses duydu.


Bana karşı çok iyi düşünceler besliyordu.
EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

Uyarı-yorum

"Annesine karşı saygılı davranır. " cümlesinde "karş ı " sözcüğü ilgeçtir, çünkü
öbek oluşturmuştur. "Annesine karşı çıktı. " cümlesinde " karş ı " sözcüğü
deyim oluşturduğu için ilgeç değildir. " Karş ı " sözcüğü deyim oluştur­

mam ı şsa ilgeç ol ması için kendisinden önceki sözcüğe "-e, -a" ile bağlan­

mas ı yeterlidir.

Uyarı-yorum

"Tıpkı" sözcüğü YGS-KPSS hazırlık kitaplarında ilgeç (edat) olarak alın­

maktadır, ancak 2012 KPSS sorusunda 'tıpkı " sözcüğü belirteç (zarf) olarak
alınmıştır. "Tıpkı " sözcüğü TDK'nin Türkçe Sözlük'ünde "belirteç" olarak
verilmiş , ÖSYM soruyu buradan yola çıkarak hazırlamıştır. ÖSYM ; yazım,
noktalama ve dil bilgisi konularında TDK'nin yayınlarından yola çıkmaktadır.
Biz de bundan yola çıkarak diğer hazırlık kitaplarında dikkat edilmeyen bu
hususları vermek istiyoruz:

'tıpkı " sözcüğü "ilgeç" değil "belirteç" olarak alınmalıdır.

R Örnek Soru// 2012-KPSS

"Gerçek nedir?" diye sormuşlar bir bilgeye. "Hiçbir ~ kaldırmayan şey."


1 il 111

karşılığını vermiş. Iıpkı sanat gibi ...


iV V
Bun parçadaki numaralanmış sözcüklerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden
hangisi yanlıştır?
A) l'inci, zamir olarak kullanılmıştır.
B) ll'inci sayı sıfatı olarak kullanılmıştır.
C) lll'üncü, ad olarak kullanılmıştır.
D) IV'ncü, zarftır.
E) V'inci, edattır.
Yukarıdaki sorunun yanıtı B seçeneğidir. Görüldüğü gibi D seçeneğinde 'tıpkı "
sözcüğü zarf olarak alınmıştır.
EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

"Ancak" ve ''yalnız" sözcükleri, eylemi kendisinden sonra gelen sözcükle


sınırlar; "yalnızca , sadece, tek" anlamında kullanılır. Hazırlık kaynaklarının

hemen hepsi bu durumdaki "ancak" ve "yalnız" sözcüğünü ilgeç (edat)


olarak almaktadır. Fakat çağdaş dil bilgisi kitapları ve TDK Türkçe Sözlük
bu durumdaki "ancak" ve ''yalnız" sözcüğünü "belirteç" (zarf) olarak kabul
etmektedir. Bu durum "sadece" anlamına gelen diğer sözcükler için de
geçerlidir. Sadece anlamına gelen "yalnız" sözcüğünün edat olduğunu
ÖSYM (1978 - ÜSS) de bir soruda sormuş bunun dışında böyle bir kul-
lanıma rastlanmamıştır. 1978'de sorulan soruya bakılarak sadece anlamına
gelen ''yalnız" sözcüğünü edat (ilgeç) saymak çok da doğru bir yaklaşım
olmaz. Çünkü çağdaş dil bilgisi kitapları ve TDK'nin çıkarmı ş olduğu gün-
cel sözlük bunun tam tersini söylemektedir. Dildeki bazı şeylere kesin kural
koymak yanlış bir yaklaşım olacağı için bizler bu konunun kesinliğinden
ziyade konuya günümüzdeki yaklaşımı dile getirmeyi faydalı görüyoruz.

Aşağıdaki altı çizili sözcükler "sadece" anlamına geldiği için belirteçtir:

» Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek.

» Ancak çeken bilir derdi gamı.

» .Bir seni özler deli gönlüm.


» ın seni sevdim gerisi yalan.

» Varlığımı yaJmz ona verdim ben.

Birkaç evlilik yapan Cemal Süreya, sonunda hayatını Birsen Hanım ' la bir~
leştirir. Tanıdıklarındanbiri takılır: "Bu kaçıncı?" Cemal Süreya, ''Yok artık ,'
bu son! Birsen Hanım ' a 'Bayan Nihayet' diyorum!" cevabını veri rJ
Tanıdığı tekrar, "Ya bir daha olursa?" diye ısrar edince şair, tebessüm edl
erek sorunun üstesinden şöyle gelir: "Ona da 'Bayan En Nihayet' derii
canım! "

(Mehmet Nuri Yardım ' ın "Edebiyatımızın Güleryüzü" adlı kitabından) :


EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

( __________ ♦_♦_B_A_Ğ_L_A_Ç_L_A_R_♦_♦_ _ _ _ _ _ _)
Anlamca ilgili cümleleri , kavramları ya da eş görevli ögeleri bağlamaya yarayan
sözcüklere "bağlaç" denir.
Türkçedeki başlıca bağlaçlar aşağıda verilmiştir:

1) "İle" sözcüğü "ve" anlamına gelirse bağlaçtır.

2) "Çünkü, meğer, meğerki, madem, mademki, oysaki, oysa, halbuki, ve,


veya, yahut, ya da, zira, fakat, hatta, nitekim, veyahut, üstelik" sözcükleri her
zaman bağlaçtır.

3) "Fakat" anlamına gelen bütün sözcükler bağlaç sayılır, "ancak, yalnız, ama,
lakin " gibi sözcükler fakat anlamına gelince bağlaç olur.

4) "de" ve "ki" ayrı yazılmışsa bağlaç olur.

5) "bile" ve "dahi" sözcükleri "de" bağlacıyla genellikle aynı anlama gelen


bağlaçlardır.

6) Bazı bağlaçlar tekrarlı biçimde olur: ne... ne, ya ... ya, hem .. . hem, ha ... ha,
ister... ister, kah ... kah, gerek... gerek.. .
7) Bağlaçlar işlevlerine göre şöyle gruplandırılabilir:

Sıralama Bağlaçları • Ve , ile

Denkleştirme, Seçme Bağlaçları • Veya, yahut, ya da, veyahut

Karşıtlık Bağlaçları
• Ama, fakat, lakin, ancak, oysaki ,
halbuki , oysa, meğer, meğerki ,
ne var ki , aksine , tersine, yoksa,
gelgelelim ...

Neden-Sonuç Bağlaçları • Çünkü , zira, madem , mademki. ..

Üsteleme Bağlaçları • Üstelik, hatta, dahası, bile ...

Karşılaştırma, Eşitlik Bağlaçları


• ne ... ne, ya ... ya, hem ... hem ,
ha ... ha, ister. .. ister, gerek ... gerek,
olsun ... olsun, de ... de

Açıklama, Özetleme, Örnekleme


• Nitekim, yani , örneğin , mesela,
Bağlaçları
söz gelişi, kısacası, özetle, velhasıl. ..

219
EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

Bağlaçlar cümleye değişik anlam ilgileri katar:

» Neden-sonuç: Evime gelmedi çünkü bana çok kırgın.

» Koşul-sonuç: Her mihnet kabulüm Yfilfil_}sj gün eksilmesin penceremden

» Olasılık: Çok kızgın görünüyor acaba sınavı kötü mü geçti?

» Karşılaştırma: Ali çok tembel kardeşi ise pek çalışkandır.

» Çıkarım: Sınavda yüksek not aldı demek ki çok çalışmış.

» Tercih: Ya bu deveyi güdersin .ı@ bu diyardan gidersin.

» Olumsuzluk: Ne seni ne de aşkını istiyorum artık.

» Karşıtlık: Çok uğraştım, fakat ikna edemedim.

» Pekiştirme: Seninle bir dakika hatta saniyeler bile zor.

» Eşitlik: Sözünü ettiğiniz şiiri ben de okudum.

"Bağlaç farklı görevde kullanılmıştır?" sorularında cümleleri mi


sözcükleri mi bağladığına bakılır. Seçeneklerin hepsinde sözcükleri
bağlamışsa ögelere, tamlamalara bakılır:

a. Sözcük ya da söz öbeklerini bağlama

» Makale ve fıkra gazetelerin gözde yazılarıdır. (Özne)

» İnsanları, kuşları ve çiçekleri çok seviyorum . (Nesne)

» istanbul'un ve Ankara'nın en büyük sorunlarından biri trafiktir. (Tamlayan)

» Feride sevimli, cana yakın ve zeki bir kızdır. (Sıfat)

b. Cümleleri bağlama

» Ne kızı verir ne dünürü küstürür.

» Ya ben anlatamadım ya siz anlamadınız.

» Saatlerce hem çaldı hem söyledi.


EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

Türkçedeki bazı bağlaçların özellikleri ve cümleye kattığı anlamlar şöyledir:

NE .... NE

Biçimce olumlu anlamca olumsuz cümleler kurar, bu durumda yüklemde olum-


suzluk eki kullanılmaz, olumsuzluk eki kullanılırsa anlatım bozukluğuna yol açar.
Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun

Ne hasta bekler sabahı


Ne taze ölüyü mezar

Uyarı-yorum

Yüklem, ne ... ne bağlacından önce kullanılırsa olumsuz olarak kullanıla­


bilir.
Sallanmaz o kalkışta ne bir mendil ne de kol.
• Açılmaz ne bir yüz ne bir pencere.

"İkisinin ortası, arası" anlamı katar.

Ölüm bize ne uzak ölüm ne yakın ölüm


Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm

DE

Görevdeş sözcükleri "eşitlik, gibilik, katılma" ilgileriyle bağlar.

Senin de saçına karlar yağacak.


Sonunda kaybetmek de var.

İkinci cümlenin sonuna geldiği zaman "üstelik" anlamı katar.

Önerdiğin kitabı aldım, okudum da.


Her şeyi yüzüne söyledim, kızdım da.

Koşullu eylemlerden sonra gelerek "bile, dahi" anlamı katar.


Ağlasan da artık fayda etmez.
Onun iyiliklerini ölsem de unutamam.
EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

"Pekiştirme" anlamı katar.


Tülay, görgülü olduğu kadar da bilgilidir.
Zengin olduğu kadar da alçakgönüllüdür.

"Azarlama, yalvarma, övme-beğenme, korkutma-tehdit, yakınma, sitem,


küçümseme" gibi anlamlar katar.
Sarma da sarma olmuş hani.
Yarıngelme de göreyim.
Çalışacakmış da sınavı kazanacakmış.
Herkesi düğüne çağırdın da bizi çağırmadın.

"Neden-sonuç" ilgisi kurar.


Kar yağdı da okullar bir hafta tatil edildi.

"Ama" anlamı katar.


Baktı da bir şey söylemedi.
Geldi de bize uğramadı.

Bağladığı cümleler arasında "neden-sonuç" ilişkisi kurar.


O kadar yoruldum ki yatağa uzandığım gibi uyumuşum.
Bir hata yapmadım ki yüzüm kızarsın.

Cümleler arsında "amaç-sonuç" ilişkisi kurar.


Dershaneye gidiyor ki sınavı kazansın.

Buraya geldim ki annemi göreyim

Açıklama yapar, söylenen sözü belirtir.


Dediler ki ıssız kalan türbende
Vahşi gülleri açmış görmeye geldim.

Bir dert ki yürekler acısı


Bir dert ki düşman başına

" Kuşku, endişe, duraksama" anlamı katar.


Kitabı ay sonuna yetiştirebilir miyim?
Annesi onu artık affeder mi ki?
EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

"Şaşma , beğenme" anlamı katar.

Mutfağa girdim ki ne göreyim.


Yeni bir araba almış, araba ki araba.

"Çaresizlik" anlamı katar.

Bilmem ki nasıl anlatsam,


Nasıl, nasıl size derdimi?

ANCAK

"Fakat" anlamında kullanılırsa bağlaç görevi üstlenir. Bir düşünceye karşıt ikin-
ci bir düşünceyi belirtir.

Sınava çok iyi çalıştı, ancak başarılı olamadı.

Çok güzel bir şiir okudum, ancak kimin olduğunu hatırlayamadım.

YALNIZ

Cümledeki kullanım özelliğine göre sıfat, belirteç, ad ve bağlaç göreviyle kul-


lanılabilir.

Hak bildiğin yolda yalnız gideceksin. (Belirteç)


Yalnız ağacın gölgesinde oturmak ona huzur verirdi. (Sıfat)

Gökyüzündeki yıldızlar yeryüzünde sizin kadar yalnızım. (Ad)


Düşüncelerini açıkça söyle, yalnız başkalarını kırma. (Bağlaç- "koşul anlamı 'J

Makaleyi yazarım, yalnız bir haftada bitmez. (Bağlaç)

ÇÜNKÜ-ZİRA

Cümleleri neden-sonuç ilişkisiyle bağlar, "gerekçe" bildirir.

Dokunma keyfine yalnız tetik bulun zira


Deniz kadın gibidir hiç inanmak olmaz ha!

Ne zaman yolda bir hana rastlasam irkilirim

Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim

223
EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

VA ... YA

Bağladığı ögelerden birinin seçilmesi , üstün sayılması gerektiğini bildirir; yani


tercih belirtir.

Gayrı dayanamam ben bu hasrete

Ya beni de götür ya sen de gitme.


"Olasılık" (ihtimal) anlamı katar.

Gönül gurbet ele varma


Ya gelinir ya gelinmez

KAH .. . KAH (GAH ... GAH)

Cümleleri "karşıtlık" ve "bazen" anlamıyla bağlar.


Gah eserim yeller gibi
Gah çağlarım seller gibi
Gah tozarım yollar gibi

Ankara 'nın tren yolu


Gahi eğri gahi doğru

AMA

Karşıtlık belirtir.

Yaşlı adam çok zengin, ama bir o kadar da cimriydi.

Kızın yüzü çok güzel, ama davranışları çirkindi.


Uyarı belirtir.

Zamanında gelmezsen hiç beklemeden giderim ama!

Yaramazlık yaparsan parka götürmem ama!


Koşul (şart) belirtir.

Para vereceğim, ama hepsini harcamayacaksın.


Sana yardım ederim, ama kimse duymasın.

Pekiştirme anlamı katar.

Güzel ama güzel bir söz söyledi.


EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

İSE

Karşılaştırma için kullanılan bir bağlaçtır.


Roman geniş bir zaman dilimini anlatır, öykü ise dar zamanları dile getirir.
Nesnel anlatımda kişisel görüşler yer almaz, öznel anlatımda ise yer alır.

Uyarı-yorum

Bağlaç olan "ise" ile ek fiil "ise"yi karıştırmamalıyız . Ek fiil olan "ise" koşul
bildirir ve adlara gelmişse 'değil' ile olumsuz yapılabilir, bağlaç olan "ise"
ise koşul bildirmez, karşılaştırma anlamı katar.

Durumu iyiyse dışarı çıkabilir.


(ek fiil)

Sen kitap oku , Ali ise ders çalışsın .


(bağlaç)

BİLE

Karşıtlık belirtir.

Öldürsen bile oraya gitmem.


istesen bile artık bir şey yapamazsın.
Cümlenin sonuna gelerek eylemin olup bittiğini belirtir.

Ben işimi bitirdim bile.


Uçak hareket etti bile.
"Dahi" ve "de" bağlaçlarının yerine kullanılır; "üstelik" anlamı katar.

Kahvaltı bile yapmadan aceleyle hastaneye gitti.


Bir söz bile demeden öylece yanımdan ayrıldı.
EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

( __________ ♦_♦_u_·_N_L_E_M_L_E_R_♦_♦_ _ _ _ _ ____,.)


Ünlem sözcüğü "ün" kökünden türemiştir, ancak buradaki ün "şan, nam" an-
lamında değildir. "Ün" eski Türkçede 'ses' demektir. Ünledim "seslendim" demek-
tir, "ünlü" "sesli" demektir.

Ünlemler asıl olarak "seslenme-hitap" bildiren sözcüklerdir.


Korkma, acıma , şaşma, acıma , sevinme, kızma gibi ansızın beliren duyguları
anlatan , kimi zaman da onay, karşı çıkma, buyruk, çağrı, uyarı, yasaklama vb.
belirten sözcüklerdir.
» Aaa, ağlıyorsunuz siz! (şaşma)

» Ah o kadrini bilmediğim günler! (pişmanlık)

» Ah, arda akşamın bin rengi vardır! (özlem)

» Aman geç kalmayın! (uyarı)

» Hay Allah razı olsun! (sevinme)

» Haydi, öyle olsun! (kabul)


Ünlemler ad gibi kullanılmazlarsa cümlenin herhangi bir ögesi olmazlar.
Bazı dil bilgisi kaynakları ünlemleri şöyle sınıflandırır:

a) Duygu değeri olanlar - ah


b) Seslenme bildirenler - hay

Bazı kaynaklar ise ünlemleri şöyle sınıflandırır:

a) Asıl Ünlemler: A, ah, of, bre, e, ey, ay, vay, ah, vah, oh, hişt, uf, tu, ya, hey,
aman, ayvah, yahu, ayol, defol, bee ...

» Ab! Bu türküler, köy türküleri.

» Ey talih! Ölümden de beterdir bu karanlık;

Ey aşk! O gönüller sana mal oldular artık!

» Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.

» Gül gibi sararıp soldum ~ Evvah!

» ~ ! Ne yer ne yar kaldı

Gönlüm ah ü zar kaldı

» Birkaç adım daha attım yine o ses, hişl, hişl!


EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

b) Ünlem Değeri Taşıyan Sözler: İsim , zarf, eylem gibi sözcüklerin ünlem özel-
liği kazanmasıdır.

» Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın.

» ~ . biz bu yolda türküler tuttururken


Sana uğurlar olsun ... Ayrılıyor yolumuz!

» Merhaba, duvarıma vuran ışık!

Kaşığımdaki çorba, merhaba!


» Gurbetten gelmişim yorgunum hancı!

Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş!

Uyan-yorum

Bazı asıl ünlem sayılan bazı sözcükler cümle içerisinde ad görevinde kul-
lanılabilir.

Kimsenin ahı kimsede kalmaz.

Ewahlar olsun.
Onun ahı gitmiş, vahı kalmış.

Bir fil1 çeksem karşıki dağlar yıkılır.

··~

Bayrak şairi Arif Nihat Asya, Malatya Lisesi'nde edebiyat öğretmeni olara~
görev yaparken dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel okulu ziyaret
eder. Yücel 'in öğretmenler odasına girdiği sırada herkes ayağa kalkarke~
Arif Nihat Asya istifini bozmaz. Buna canı sıkılan bakan , şairi süzdükte~
sonra Arif Nihat'a "Senin paçaların niçin çamurlu?" diye sorar. Şairin cev~
abı, "Senin ağzının benim paçalarımda ne işi var?" şeklinde olur. ·

(Mehmet Nuri Yardım'ın " Edebiyatımızın Güleryüzü" adlı kitabından) [


UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-1

Aşağıdaki cümle/ dizelerde gibi edatının oluşturduğu "edat (ilgeç


öbeği" nin sıfat görevinde mi, belirteç görevinde mi kullanıldığın
bulunuz.
1) Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik. ( ................. ... )
2) Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan. ( ..... ...............)
3) Şeytan gibi bir insan olarak bilinirdi çevresinde. (.................... )
4) Savaşta aslan gibi mücadele ettiler. ( ..... ............... )
5) Bizim cennet gibi vatanımız var. (........... .........)
6) Zaman su gibi geçiyor bizim köyümüzde. (.... ................)
7) Gördüğü herkese katil gibi bakardı. ( ........... .........)
8) Buz gibi suyu bir dikişte içti. ( .. ..................)

UYGULU-VORUM-11

Aşağıdaki dizelerde ilgeç (edat) varsa(+), yoksa(-) koyunuz.

1) Annenden öğrendiğin le yetinme / Çocuğum , Türkçeni geliştir. (

2) Dilimiz öylesine güzel ki / Durgun göllerimiz gibi duru. ( )

3) Her sözün en güzeli Türkçemizde , / Diline takılanları ayıkla. (

4) Ben de gittim bayram yerine / Salıncağa bindirdim sözcükleri ( )

5) Sen akşamlar kadar büyülü , sıcak / Rüyalarım kadar sade, güzeldin ( )

6) Bir masal meyvası gibi paylaştık / Mehtabı kırılmış dal uçlarından (

7) Şimdi gel durdurma beni / Çünkü sevda bir nehirdir ( )

8) Böyle havalarda unuttum / Eve ekmekle tuz götürmeyi (

9) Denize doğru konuştum / Yalnızlığım dalgalandı belirsiz ( )

1O) Ben den başka kim açar kalbini / Kim sever seni ölümüne ( )
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-111

''Yalnız" sözcüğünün aşağıdaki cümlelerde hangi türde/ görevde (sıfat, be-


lirteç, ad , bağlaç) kullanıldığını bulunuz.

Cümleler Sıfat Belirteç Ad Bağlaç

1 Gittin, yalnız beni çok zorda bıraktın.

2 Eve yalnız gitmekten korkuyordu.

3 Yalnız insanların psikolojisi çabuk bozulur.

4 Yeryüzünde sizin kadar yalnızım ben.

5 Yalnız kalmak ihtiyara artık acı veriyordu.

Şiiri beğendim , yalnız bazı bölümlerini


6
anlayamadım.

UYGULU-YORUM-IV

Aşağıdaki cümlelerde bağlacın bağladığı ögeyi boş bırakılan yerE


yazınız.

1) Şiir ve hikaye insana umudu aşılar.( .......... ........... .)

2) Ağaçları ve denizi seviyordu en çok. ( ...................... )


3) Romanda ve öyküde bakış açısı ortak olabilir. ( ..................... )
4) Bugün metroyla veya vapurla Anadolu yakasına geçeceğim.
( ...................... )
5) Ne şair ne aşık anlar artık beni. ( .......... ............ )

229
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-V

Sanat adamının kişiliği


herkesten başka görünmesinde değil herkesle bi
olmasındadır. O, yalnız
kendisinde bulunan bir şeyi söyler; ama onu söyle
mekle bütün insanları söyler. Yalnız kendisine göre bir söyleyişi vardır k
onda her insan kendini bulabilir.

Bu parçayla ilgili olarak aşağıda verilen bilgi doğru ise(+), yanlış ise
(-) koyunuz.

1) Parçada 6 edat vardır. ( )

2) Parçada 2 bağlaç vardır. (

3) Başka sözcüğü edattır. ( )

4) Yalnız sözcüğü sıfattır. ( )

5) "herkesle bir olmasındadır'' ifadesinde ile edattır. (

6) "bir'' sözcüğü ilk cümlede edat olarak kullanılmıştır. (

7) "ki" bağlacı cümleleri bağlamıştır. ( )

UYGULU-VORUM-VI

Aşağıdaki dizelerde kaç tane bağlaç vardır?


Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman beni unutma
Oysa ben her gece o saatlerde
Seni düşünür ve seni yaşarım

Sen de karanlığın sustuğu yerde


Beni , beni unutma ...
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-VII

Umudun renk kuşağında bin bir lisanla yazılan kısa bir masaldır taşralı
gelincik.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilen bilgi doğru ise(+), yanlış ise
(-) koyunuz.

1) Zincirleme ad tamlaması kullanılmıştır. ( )

2) Bağlaca yer verilmiştir. ( )

3) Hem niteleme hem belirtme sıfatı almış sözcük vardır. ( )

4) ''Yazılan" sözcüğü çekimli bir eylemdir. ( )

5) "Bin bir" sözü sıfat görevindedir. ( )

6) Yüklem ek eylem almış bir addır. ( )

7) "Gelincik" sözcüğü küçültme adıdır. ( )

8) Bulunma durum eki almış sözcük vardır. ( )

231
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-VORUM-1
l :
ı 1) s ıfat 2) zarf 3) sıfat 4) zarf 5) sıfat 6) zarf 7) zarf 8) sıfat :
;-------------------------------------------------------------------------------------------------:

UYGULU-VORUM-11
! :
L1ı + _2ı _+ _3ı_ - _4) _-_5) +__6) + _7) - _8) - __ 9) + __ 1oı + _____ ________________ ___:

UYGULU-VORUM-111

-~-------------------------------------------------------------------------------------------------·'
i 1) bağlaç 2) zarf 3) sıfat 4) isim 5) zarf 6) bağlaç !
~ -------------------------------------------------------------------------------------------------:

UYGULU-VORUM-IV
~ -------------------------------------------------------------------------------------------------,
l 1) özneleri 2) nesneleri 3) dolaylı tümleçleri 4) edat tümleçleri !
J5) özneleri
: - - - - - - -
l
UYGULU-VORUM-V
.---------------------------------------------------------------------------------------------------'
! 1) - 2) + 3) + 4) - 5) + 6) - 7) + i
(·------------------------------------------------------------------------------------------------'
UYGULU-VORUM-VI
i-------------------------------------------------------------------------------------------------,
! 5 (de, bile, oysa, _ve,_de) ____________ ____ ______ ____________________ _______________ __ ___ !
UYGULU-VORUM-VII
i-------------------------------------------------------------------------------------------------,
i 1) + 2) - 3) + 4) - 5) + 6) + 7) - 8) + i
i ----- - --- -------- -- -- ----------- --------- ----- ---------- ------ -------- ------------- ---------- ---- '

!...................................................................................................... . ...... ...... ...... ...... ...... . .!


EYLEMDE KİP-ANLAM

Çekimli Eylem: Bir iş, oluş, hareket, kılış ya da durumu kişi ve zamana bağla­
yarak anlatan sözcüklere "çekimli eylem" denir. (Fiil= Çekimli Fiil)
Çekimli eylem olması için şunlar gereklidir:

a. Fiil (eylem) anlamı olmalıdır.

b. Kip anlamı olmalıdır.

c. Kişi (şahıs) anlamı olmalıdır.

d. Kişi (şahıs) çekimi yapılabilmelidir.


e. Olumsuz yapılabilmelidir. (-me, -ma ile ya da -mez, -maz ile)
Aşağıdaki dörtlükteki çekimli eylemleri inceleyelim:

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim

Onu dindirmek için kamçı yerim çifte yerim


Adam aldırma geç git diyemem, aldırırım
Çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım

"gördüm", " yanar", "yerim" "yerim", "aldırma", "geç", "git", " diyemem", "aldırırım"
"çiğnerim ", "çiğnenirim ", "tutar" ve "kaldırırım " sözcükleri fiil, kişi ve kip anlamı
taşıdığı için çekimli eylemdir; "kanayan", "dindirmek"sözcükleri fiilimsi olduğu için
çekimli eylem değildir.

Uyarı-yorum
Eylemsiler (fiilimsiler) çekimli eylem değildir.

ANLAMINA GÖRE FİİLLER


Fiiller anlamına göre üçe ayrılır:

Kılış (iş) Fiilleri Durum Fiilleri Oluş Fiilleri

• Nesne alabilen eylemlerdir. • Kendiliğinden gerçekleşmez • Bir durumda başka bir


• Neyi, kimi sorularından birine • Öznenin iradesiyle duruma geçişi bildiren
cevap verir. yapılabilen fiillerdir. fiillerdir.
• Fiilin başına "onu"sözcüğünC • Kişinin o anki durumunu • Öznenin iradesi dışında
yazdığımızda anlamlı olur. bildirir. kendiliğinden gerçekleşir.
• Nesne almaz. • Nesne almaz.

Söylemek Uyumak Büyümek


Bilmek Dinlenmek Uzamak
Anlatmak Oturmak Yaşlanmak
Sevmek Kalkmak Kızarmak
Okumak Bakmak Çürümek

233
EYLEMDE KİP - ANLAM

++ FİİLLERDE KİŞİ ++
Eylemin kim tarafından yapıldığını bildiren eklerdir.

BİRİNCİ KİŞİ Ben (tekil) •Konuşan, sözü söyleyer Biliyorum, gideyim,


Biz (çoğul) kişi veya kişilerdir. anlıyorum ,
söyledik ...

İKİNCİ KİŞİ Sen (tekil) • Söz söylenen , dinleyen Biliyorsun , gidesin,


Siz (çoğul) kişi veya kişilerdir. anlıyorsunuz ,
söylediniz ...

ÜÇÜNCÜ KİŞİ O (tekil) • Sözü edilen , hakkında Biliyor, gide,


Onlar (çoğul) konuşulan kişi veya anlıyorlar,
kişilerdir. söylediler. ..

Uyarı-yorum

Kişi ekleri kiplere göre değişebilir:


1. Tip KişiEkleri: -m, -sın,- ... , -ız (-lım), -sınız , lar (Şimdiki zaman, duyulan
geçmiş zaman , geniş zaman, gelecek zaman, gereklilik kipi, istek kipi)
il. Tip Kişi Ekleri: -m, -n , -.. . , -k, -niz, -lar (Görülen geçmiş zaman , şart kipi)

Uyarı-yorum

Emir kipi dışındaki kiplerde üçüncü tekil kişi eki yoktur.


Okudu (eylem + kip eki / kişi eki yok) -, görülen geçmiş zaman
Okusun (eylem + 3. tekil kişi eki var) -, emir kipi

♦♦ FİİLLERDE KİP ♦♦

Eylem kök ya da gövdeleri , kılışları , oluşları , durumları belirtmek için türlü eklerle
değişikbiçimlere girerler. Bunlara "kip" denir.
Türkçede dokuz adet eylem kipi vardır.

Kipler iki bölüme ayrılır:

Bildirme (haber) kipleri:


Belirli (-di'li) geçmiş zaman
Belirsiz (-miş 'li) geçmiş zaman
Şimdiki zaman (-yor)
Gelecek zaman (-ecek)
Geniş zaman (-er,-ar)
EYLEMDE KİP-ANLAM

Dilek Kipleri
Gereklilik Kipi (-meli,-malı)

istek Kipi (-e,-a)


Dilek-Koşul Kipi (-se,sa)
Emir Kipi(-)
A. HABER (BİLDİRME) KİPLERİ
Haber kiplerinde zaman anlamı vardır.

Haber kipleri kesinlik bildirir.

Şimdiki Zaman • Eylemin söylendiği anda yapılmakta olduğunu bildirir. Geliyorum


(-yor) • Eylemin yapılı ş ı ile anlatışın aynı anda yapıldığını belirtir. Geliyorsun
• "-makta, -melde" eki de şimdiki zaman anlamı katar. (Kızı Geliyor
havaları seyret ki akşam olmakta.[oluyor]) Geliyoruz
Geliyorsunuz
Geliyorlar

Geniş Zaman • Eylemin her zaman , genellikle yapıldığını bildirir. Okurum


(-ar, -er, -ır, -ir, • Geçmiş , gelecek ve şimdiki zamanı karşılar. Okursun
-ür, -ur,-r) • Geniş zamanın olumsuz şeklinin 1. tekil ve çoğul kişile Okur
rinde kip eki düşer. (gelirim - gelmem, Geliriz - gelmeyiz Okuruz
• Geniş zamanın olumsuz şeklinin 2. ve 3. tekil ve çoğul Okursunuz
kişilerinde kip eki değişime uğrar: r - z'ye dönüşür. Okurlar
(gelirsin - gelmezsin, gelir - gelmez)

Gelecek • Söz önce, eylem sonradır ; henüz gerçekleşmemiş bir Gideceğim


Zaman eylemi anlatır. Gideceksin
(-ecek, -acak) Gidecek
Gideceğiz
Gideceksiniz
Gidecekler

Görülen • Eylem önce, anlatış sonradır. Eylemin yapıldığı kesindir. Anladım


Geçmiş Zaman • "Bilinen", "belirli" ve "kesin görülen" geçmiş zaman da Anladın
(di, -dı, -du, - denir. Anladı
dü, -tı ,-ti, -tu, - • Söz söyleyenin olaya tanık olduğunu , bildiğini anlatır. Anladık
tü) Anladınız
Anladılar

Duyulan • Eylem önce, anlatış sonradır. Kesin değildir. Yorulmuşum


Geçmiş Zaman • "Öğrenilen" ve "belirsiz" geçmiş zaman da denir. Yorulmuşsun
(-miş,-mış,-• "Başkasından duyulma" anlam vardır. (Dün buraya Yorulmuş
muş, -müş) gelmişsin) Yorulmuşuz
• "Bir durumu tespit etme" anlamı katar. (Gözlerin şişmiş . Yorulmuşsunuz
Yüzün solmuş.) Yorulmuşlar
• "Sonradan farkına varma" anlamı da katar. {Tam otuz yıl
saatim işlemiş, ben durmuşum)
EYLEMDE KİP - ANLAM

Aşağıdaki dizelerdeki altı çizili sözcükler haber kipleriyle çekimlenmiş eylemlerdir:

Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine


Uzanmışım, lm/mı.Ş1lI] yaylının şiltesine

İki kapılı bir handa


Gkii','Q[lJ[Il gündüz gece

Gideceğim bu yaban ellerden


Her gece seni anar dudaklarım

Genç yaşımda felek vurdu başıma


Aldırdım elimden iki gözümü

B. DİLEK (TASARLAMA) KİPLERİ


Eylemin yapılmasını gerekli gören , isteyen , koşula bağlayan , dileyen , buyuran
kiplere "dilek kipleri" denir. Tasarı ve niyet anlamı vardır.
Dilek kipleri zaman anlamı taşımaz.

Cümlede zaman ve kesinlik bildiren sözcüklerin olup olmaması eylemi etkile-


mez.

• Söz konusu eylemin yapılması gerektiğini bildirir. Sevmeliyim


Gereklilik Kipi • Söze gereklilik anlamı "gerek, lazım" gibi sözcüklerle de Sevmelisin
(-meli,-malı) katılır. Sevmeli
• Gereklilik kipi bazen "olasılık" anlamı katar: Aradığın kita~ Sevmeliyiz
dolapta olmalı Sevmelisiniz
Sevmeliler

Gideyim
• Eylemin yapılmasının istendiği belirtilir.
Gidesin
İstek Kipi • "Dilek, temenni" anlamı katar.
Gide
(-e, -a)
Gidelim
Gidesiniz
Gideler

Gelsem
• Eylemin yapılmasının şart olduğunu belirtir. Gelsen
Şart (Koşul) • Bazen "istek" anlamı katar. Gelse
Kipi Gelsek
(-se, -sa) Gelseniz
Gelseler

• Eylemin yapılmasının gerektiğini "buyruk" biçiminde Gel


Emir Kipi anlatır. Gelsin
(Eki Yoktur) • Birinci tekil ve çoğul kişilerin çekimi yoktur.
Gelin
Gelsinler
EYLEMDE KİP - ANLAM

Aşağıdaki dizelerdeki altı çizili sözcükler dilek (tasarlama) kipleriyle çekimlenmiş


eylemlerdir:

Gün, gün ile barışmalı

Kardeş, kardeş ile .durıı§[l1a/ı


Koklaşmalı söyleşmeli

Korka korka yaşamak ne

JJ.id.iJjIIJ serv-i revanım yürü Sadabad'a

Güzelliğin on para etmez


Şu bendeki aşk olmasa

Sen yanmasan,
Ben yanmasam, o Jı'fil]l1]1lSi1
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?

Güzel düşün, iyi hisset, vanılma, aldanma!


Ne varsa doğrudadır; doğruluk şaşar .sanma!

♦♦ EYLEMLERDE ANLAM KAYMASI ♦♦

"Kip kayması" veya "zaman kayması " da denir. Eklerin de tıpkı sözcüklerde olduğu
gibi temel anlamları vardır ve ekler de cümle içinde yeni anlam kazanabilir. Anlam
kayması , bir kipin kendi anlamı dışında başka bir kipin anlamını verecek biçimde
kullanılmasıdır. Kip kayması anlatım bozukluğu sebebi değildir. Şimdi kip
kaymasını ayrıntılı biçimde görelim.

-yor eki
Şimdiki zaman ekidir. Temel işlevi , işin veya sözün söylendiği anda
yapıldığını bildirmektir. -yor ekiyle ilgili anlam kaymaları şunlardır:

Gelecek zaman kipi yerine kullanılır:

"Haftaya yanına geliyorum." cümlesinde "haftaya" sözcüğü eylemin o anda değil


sonra yapılacağını yani gelecek zamanı belirtiyor. Yani "geliyorum" sözcüğü "gele-
ceğim " anlamında kullanılmış bu cümlede.

Geniş zaman kipi yerine kullanılır:

"Akşamları iki saat kitap okuyor." cümlesinde "akşamları " sözcüğü eylemin o anda
değil her zaman ya da genellikle yapıldığı yani geniş zamanı belirtiyor. Yani
"okuyor" sözcüğü "okur'' anlamında kullanılmış bu cümlede.
EYLEMDE KİP - ANLAM

Öğrenilen (duyulan/ belirsiz) geçmiş zaman kipi yerine kullanılır:

"1982'de Elazığ'da doğuyorum. " cümlesinde "doğuyorum" sözcüğü "doğmuşum"


anlamında kullanılmış. Hiç kimse doğumunu şimdiki zaman kipiyle anlatamaz.

"Adam kadına kızıyor, kadın eşyalarını toplayıp annesinin yanına dönüyor." cüm-
lesinde " kızıyor" ve "dönüyor" sözcükleri " kızmış" ve "dönmüş" anlamında kul-
lanılmıştır.

Emir kipi yerine kullanılır:

"Derhal kitabını alıp odaya çıkıyorsun." cümlesinde "çıkıyorsun " sözcüğü "çık"
anlamında kullanılmış.

-dı, -di eki


Görülen (bilinen) geçmiş zaman ekidir. Temel özelliği anlatıcının şahit
olduğu eylemleri anlatmasıdır.

Öğrenilen (duyulan) geçmiş zaman kipi yerine kullanılır:

"Fatih Sultan Mehmet 1453'te İstanbul'u fethetti." cümlesinde söyleyen kişi Fatih,
istanbul'u fethederken onun yanında değildi , ama oradaymış gibi , tanık olmuş gibi
bir cümle kurmuş , aslında buradaki amacı kuşkuya yer vermemektir. "Fethetti"
sözcüğüyle '1ethetmiş" sözcüğü kastedilmiş.

Şimdiki zaman kipi yerine kullanılır:

"Hadi dostum, ben gittim" cümlesini günlük yaşamda kullanmışsınızdır, bu cüm-


leyi söyleyene nereye gittin diye sormazsınız , hadi güle güle dersiniz. Aslında
giden kişi "gittim" sözcüğüyle "gidiyorum" demek ister.
Dilek-koşul kipi yerine kullanılır:

"Yarın oraya geldik, bizi nerede gezdirirsin?" cümlesinde "geldik" sözcüğü "gelsek"
anlamında kullanılmıştır.

-r, -ar, -er, -ır, -ir eki


Geniş zaman ekidir. Eylemin her zaman ya da genellikle yapıldığı anlamını
taşır.

Duyulan (belirsiz) geçmiş zaman kipi yerine kullanılır:

"Çocuk dışarı çıkar ve okula gidip sınava girer." cümlesinde yüklemdeki geniş
zaman eylemin her zaman değil, geçmişte yapıldığını göstermektedir. "Çıkar" ve
"girer" sözcükleri "çıkmış" ve "girmiş" anlamında kullanılmış.
Emir (buyruk) kipi yerine kullanılır:

"Yatma işini kendiniz ayarlarsınız. " cümlesinde "ayarlarsınız" sözcüğüyle


"ayarlayın" sözcüğü kastedilmiştir.
EYLEMDE KİP-ANLAM

Gelecek zaman kipi yerine kullanılır:

''Yarın Taksim Meydanı ' na gideriz." cümlesinde ''yarın" sözcüğü eylemin gelecekte
yapılacağını göstermektedir. "Gideriz" sözcüğü "gideceğiz" anlamında kullanılmış.

-mış, -miş eki


Öğrenilen (duyulan) geçmiş zaman ekidir. Başkasından duyulma anlamı
katar.

Görülen (bilinen) geçmiş zaman kipi yerine kullanılır:

" Uşak'ta altı yıl öğretmenlik yapmışım. " cümlesinde duygu değeri artırılmak is-
tendiği için "yaptım" yerine "yapmışım" sözcüğü kullanılmış.

-acak, -ecek eki

Gelecek zaman ekidir. Eylemin gelecekte yapılacağı anlamı taşır.

Emir kipi yerine kullanılır:

''Yarın buraya gelecek, ders çalışacaksın. " cümlesinde sözü söyleyen kişi karşısın­
dakiyle ilgili bir kehanette bulunmamakta , ona emir vermektedir. "Gelecek" ve
"çalışacaksın" sözcükleri "gel" ve "çalış" anlamında kullanılmıştır.

Gereklilik kipi yerine kullanılır:

"Aradığın kitap rafta olacak" cümlesinde kitabın gelecekte rafa gideceği değil , bir
tahmin dile getirilmiştir. "Olacak" sözcüğü "olmalı " anlamında kullanılmıştır.
"Tarihler yazmaz halkın ezildiğini / Bedreddin'i Nazım ' dan okuyacaksın. "
dizelerinde "okuyacaksın" sözcüğü ile "okumalısın" sözcüğü kastedilmiştir.

Emir kipi

İstek kipi yerine kullanılır:

"Allah cezanı versin." cümlesinde yüklemdeki emir kipi "buyruk, emir'' anlamında
değil , "istek" anlamında kullanılmıştır. Unutmayalım dua ve beddualardaki emir
kipleri istek kipi anlamında kullanılır, çünkü Allah'a emir söz konusu olamaz.

Uyarı-yorum

Birleşik zamanlı (çekimli) eylemlerde kip (anlam / zaman) kayması olmaz.

239
EYLEMDE KİP - ANLAM

Aşağıdaki cümlelerdeki anlam kaymalarını inceleyin:

» Gün gelir senin de halinden anlayan çıkar. (çıkacak)

» Yarışmacılar düzenli olarak antrenman yapıyor. (yapar)

» Yavuz, o yıllarda birçok sefer yapar. (yapmış)

» Sen otur, ben birazdan gelirim. (geleceğim)

» Her şey gönlünüzce olsun. (ola)

» Nasrettin Hoca bir gün çarşıya iner. (inmiş)

» Sınav bitti, kağıtlarımızı verelim. (verin)


» Aradığın kitap şurada olacak. (olmalı)

♦♦ YAPISINA GÖRE FİİLLER ♦♦

Fiiller yapılarına göre üçe ayrılır:

a. Basit Fiiller
Hiçbir yapım eki almamış fiillerdir: Alacaktım, konuşuyorum, biliyorsun ...
b. Türemiş Fiiller
Yapım eki almış fiillerdir: Yalanladı, seviniyor, üzülecek...
c. Birleşik Fiiller

En az iki sözcüğün birleşmesiyle oluşan !illerdir: Gönül verdi, süregeliyor, fark


etmiş, okuyabildi, terk etti, seyretti.. . ("Yapısına Göre Fiiller" konusuyla ilgili geniş
bilgi için "Sözcüğün Yapısı" konusuna bakınız.)
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-1

Aşağıdaki cümlelerdeki kurallı birleşik eylemlerin (yeterlik, tezlik


sürerlik, yaklaşma) bularak türlerini ayraç içine yazınız.
1) Yolda yürürken düşeyazdım. ( .......................... )
2) Sen gidedur, ben geliyorum. ( ................ .......... )
3) Konuyu ben de sana anlatabilirim. ( .......... .... .... ........ )
4) Güvercin uçuverdi, kanadını çırpıverdi. ( .................... ...... )
5) Otobüsün arkasından bakakaldı. (............ .............. )
6) Hiçbir sözümü tam anlayamadı. ( ......... ... ..... ......... )

\. UYGULU-VORUM-11

Aşağıdaki cümlelerde yer alan "etmek, olmak" sözcükleri yardımc


eylem ise(+), değil ise(-) koyunuz.
1) Geçen haftaki sınava girmeyenler oldu. ( )
2) Yıllar önce memleketini terk etti. ( )
3) Akşamleyin mutlaka orada olacağım. ( )
4) Meyveler bu yıl çok geç oldu. ( )
5) Doktor, beni başka hastaneye sevk etti. ( )
6) Doğruyla yanlışı ayırt edemiyordu. ( )
7) Geçen yıl mart ayında bir kızı oldu. ( )
8) Sınavı kazanmak için çok emek sarf etti. ( )

\._ UYGULU-VORUM-111

Aşağıdaki cümlelerde birleşik yapılı eylem varsa ayraç içine(+)


yoksa (-) koyunuz.
1) Sana nasıl değer verdiğimi bilemezsin. ( )
2) Konuyu ona daha önce de arz ettim. ( )
3) Bugün ders oldukça geç başlamıştı. ( )
4) Söylediği sözler aklımdan uçuverdi. ( )
5) Memleketten geçen hafta dönecekti. ( )
6) Boğaz Köprüsü'nden denizi seyretti. ( )
7) Böyle yapacağını ben de hissettim. ( )
8) Tavırlarıyla hepimizi kızdırdı. ( )

241
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-IV

Aşağıdaki cümlelerde yer alan eylemlerin kiplerini bulup hangi kip yeri-
ne kullanıldığını (anlam / kip kayması) bulalım.

Eylemin Yerine
Cümleler taşıdığı
kip kullanıldığı
kip

Yarın akşam eve dönüyor.

Soruları hep yanlış çözüyorsun.

Hemen odana gidip ders çalışıyorsun.

Atatürk 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı.

Kadın çarşıya gider, orada kaybolur.

Yarın mutlaka oraya gelirim.

Eğitime on iki yılımı vermişim.

Çabucak dışarı çıkacak, ekmek alacaksın.

Aradığın kitaplar dolapta olacak.

Arkadaşlar, sıvan kağıtlarını verelim.

Allah iyiliğinizi versin.

Gelecek yıl üniversiteden mezun oluyor.

Akşamları geliyor incir kuşları.

Sen hiçbir sözünü tutmuyorsun.

Tatilini genellikle Fethiye'de geçiriyor.

1992'de Afyon'da doğdum.


UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-V

Aşağıdaki dizelerde haber kipi varsa ayraç içine (H), dilek kip
varsa (D) yazınız.

1) Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde. ( )


2) Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor. ( )
3) Söyle sevda içinde türkümüzü! ( )
4) Dalgalara tutunsam da uzaklara gitsem. ( )
5) Bir söz gelir, konar dudaklarımın ucuna. ( )
6) Her gün yeni sözler söyleyelim aşk dilinde. ( )
7) Ağaçlar çiçek dökmüş, kuşlar göç etmiş. ( )
8) Ben de gitmeliyim henüz vakit varken. ( )

UYGULU-VORUM-VI

VI. Aşağıdaki cümlelerde çekimli eylem varsa ayraç içine(+), yoks~


(-) koyunuz.
1) Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış.

2) Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.


3) Ölüm asude bahar ülkesidir rinde.
4) Gözünün yaşına bakmadan gider.
5) Gökyüzünün başka rengi de varmış.

6) Su insanı boğar, ateş yakarmış.

7) Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir.


8) Yaşamak delice sevmektir sevgiliyi.

243
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-VORUM-1
···-------------------------------------------------------------------------------------------------
., '
:!.1) yaklaşma. 2) sürerlik . 3) yeterlik . 4).tezlik .5) sürerlik.. 6) yeterlik ... !

UYGULU-VORUM-11

,
l
, 1) · 2) + 3) - 4) - 5) + 6) + 7) · 8) + !
................................................................................................. '
!

UYGULU-VORUM-111
~--------------------------------------------------------------------------------------------------
~ 1

i .1ı + .2ı.+ .. 3)···· 4) + .5)···· 6) + ..7) + .. 8)·····································__[


UYGULU-VORUM-IV
l:
:j 1) şimdiki zaman-gelecek zaman
:j 2) şimdiki zaman-geniş zaman
!! 3) şimdiki zaman-emir kipi
:j 4) görülen geçmiş zaman·duyulan geçmiş zaman
!! 5) geniş zaman-duyulan geçmiş zaman
:! 6) geniş zaman-gelecek zaman
!! 7) duyulan geçmiş zaman.görülen geçmiş zaman
:! 8) gelecek zaman•emir kipi
j 9) gelecek zaman•gereklilik kipi
:! 10) istek kipi•emir kipi
:! 11) emir kipi•istek kipi
!! 12) şimdiki zaman-gelecek zaman
:! 13) şimdiki zaman-geniş zaman
!! 14) şimdiki zaman-geniş zaman
:! 15) şimdiki zaman-geniş zaman
!! 16) görülen geçmiş zaman·duyulan geçmiş zaman
::
::-------------------------------------------------------······----------------------·······-------
i UYGULU-VORUM-V

:ı 1) H 2) H 3) D 4) D 5) H 6) D 7) H 8) D j
:·-------------------------------------------------------------------------------------------------·
UYGULU-VORUM-VI
·····-··········-------------------·······------········--------------------------------------------
., '
:! 1) - 2) + 3) - 4) + 5) · 6) + 7) + 8) · i
:·-------------------------------------------------------------------------------------------------'
EK EYLEM

Ad soylu bütün sözcüklerin sonuna gelerek onların yüklem olmalarını


sağlayan
ya da basit zamanlı filleri birleşik zamanlı fiil yapan eklere "ek fiil" denir.
Ek eylemin "imek" fiilinden ortaya çıktığı söylenir, ancak bunu bilmek soru
çözme açısından bir şey değiştirmediği için bunu açıklamayacağız.
Ek eylemin dört biçimi vardır:

Ek Eylemin Ek Eylemin Ek Eylemin Ek Eylemin


Hikayesi Rivayeti Şartı Geniş Zamanı

"-idi" eki ile "-imiş" eki ile "-ise" eki ile "-ım, -sın , -dır, -ız ,
yapılır. yapılır. yapılır. -sınız , -dırlar''
ekleriyle yapılır.

Ek eylemin dört biçiminin kişilere göre çekimi aşağıdaki tabloda verilmiştir:

KİPLER

KİŞİ BELİRLİ G.Z. BELİRSİZ G.Z. ŞART (DİLEK- GENİŞ ZAMAN


(HİKAYE) (RİVAYET) KOŞUL)

1. Tekil -i-di-m -i-miş- im -i-se-m -ım

2. Tekil -i-di-n -i-miş-sin -i-se-n -sın

3. Tekil -i-di - i- miş -i-se -dır

1. Çoğul -i-di-k -i-miş-iz -i-se-k -iZ

2. Çoğul -i-di-niz -i-miş-siniz -i-se-niz -sınız

3. Çoğul -i-di-ler -i-miş-ler -i-se-ler -dırlar

245
EK EYLEM

Ek eylemin görevlerini öğrenmeden önce ek eylemi bulmayı öğrenmemiz


gerekiyor. Ek eylemleri gruplandıracağız bunun için. Ek eylemi şu yöntemlerle bu-
lacağız:

1. Grup: Hem isim hem de eyleme eklenen"-idi", "-imiş", "-ise". Bu ek eylemler


sözcüklere eklendiğinde -dı (-tı , -tü) , -mış (-miş , -muş) , -se (-sa) biçimlerine gelir,
bu yüzden kip ekleri (-di'li geçmiş zaman , -miş' li geçmiş zaman , şart kipi) ile karı­
şabilir.

Şöyle ayıracağız: -dı, -mış, -se eklerini sözcükten ayırarak "idi, imiş, ise" biçi-
mine getiririz, cümle içinde mantıklı olursa ek eylem , olmazsa kip eki olur bu ekler.
Şimdi uygulayalım :

"Hava karardı. " cümlesinde "-dı " ekini "-idi" biçimine getirelim; "Hava karar idi"
cümle mantıksız oldu , bu yüzden "-dı " ek eylem değil kip ekidir.

"Her gün oraya giderdi." cümlesinde "-dı " ekini "-idi" biçimine getirelim; "Her gün
oraya gider idi" cümle mantıklı oldu , bu yüzden "-dı " ek eylemdir.
2. Grup: "-ım, -sın, -ız, sınız" ekleri isim soylu sözcükleri yüklem yaparsa ek ey-
lem, eylemlere gelirse şahıs (kişi) eki olur.

"Gidiyorum bütün aşklar yüreğimde. " cümlesinde "-um" eki "git-" eylemine geldiği
için kişi ekidir.
"Ben bir öğretmenim. " cümlesinde "-im" eki isim olan "öğretmen " sözcüğünü yük-
lem yaptığı için ek eylemdir.
3. Grup: "-dır'' eki yüklem görevli isim ve eylemlerde ek eylemdir.
i"BiidırmeektOiiirak da değeriendfrıffr: ı 2014 KPSS'de - ÖSYM tarafından "-dır''

eki "bildirme eki" olarak kabul edilmiştir. Söz konusu ifade 2014 KPSS sınavında
aynı şekilde sorulmuş olup "-dır'' iki ile ilgili YGS Türkçe Soru Bankamızda (sy 281
soru 5) da % 100 İSABET söz konusudur.

Ek eylemin tanımından da anlaşılacağı üzere ek eylemin cümlede iki farklı görevi


vardır:

Adlara gelip onları yüklem yapmak


Basit zamanlı fillere gelip onları birleşik zaman yapmak

1. Ad Soylu Sözcükleri Yüklem Yapma


Ek eylem; isim , sıfat ve isim tamlaması , ilgeç (ilgeç), adıl (zamir) ve adlaşmış
sıfatları
yüklem yapar. Aşağıdaki cümlelerde ek eylemin geldiği sözcük türü ve
söz öbeği ayraç içinde gösterilmiştir:
» Tatil bölgesi olmasına rağmen sokaklar çok tenhaydı. (adlaşmış sıfat)
» Benim sadık yarim kara topraktır. (sıfat tamlaması)

» Seninle denize bakan evler~- (ilgeç)


» Onu yıkan ayrılık acısıydı. (isim tamlaması)

» .Bıınıfun ey sevgili sandalla denizden geçen. (adıl)


EK EYLEM

» Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. (sıfat tamlaması)

» Toprak, eğer uğrunda ölen varsa Ylllilll.dır. (ad)

Uyarı-yorum

Adlara gelen 111. tekil şahıs ek eylemi olan "-dır" bazı durumlarda düşebilir.
"Biliyorsun ben hangi şehirdeysem / Yalnızlığın başkenti orası. " dizele-
rindeki "orasıdır'' sözcüğünde bulunan "-dır'' eki düşmüştür.
"Burada her mevsim bir zafer müjdecisi. " dizesindeki "müjdecisidir'' sözcü-
ğünde bulunan "-dir'' eki düşmüştür.

2. Basit Zamanlı Eylemleri Birleş ik Zamanlı Yapma


Sadece "idi", " imiş" ve "ise" ek eylemleri için geçerlidir. Öncelikle "basit za-
manlı eylem" ve "birleşik zamanlı eylem" kavramlarının ne olduğunu öğrenelim.

a) Basit Zamanlı Eylem: Sadece kip eki alan eylemlerdir: Okumuş,


sevdim, anladık, biliyoruz, gelecek...
b) Birleşik Çekimli (Zamanlı) Eylem: Kip ekiyle birlikte ek eylem (idi,
imiş , ise) alan eylemlerdir. Birleşik zamanlı fiillerin türleri şunlardır:

Hikaye Birleşik Çekimi (idi)


» Basit çekimli eylemlere "-idi" getirilerek yapılır. (eylem+kip eki+idi)
"Sensiz yaşanmaz sanırdım bir tanem." dizesinde "san-" eylemi, "geniş zaman
eki" aldıktan sonra ek eylem "-idi" hikaye ekini almış , "geniş zamanın hikayesi" ol-
muştur.

Örnekler

Beklerdi (bekler idi / geniş zamanın hikayesi)

Gidiyordu (gidiyor idi / şimdiki zamanın hikayesi)

Okuyacaktı (okuyacak idi / gelecek zamanın hikayesi)

Geldiydi (geldi idi / görülen geçmiş zamanın hikayesi)

Sevmişti (sevmiş idi / duyulan geçmiş zamanın hikayesi)

Okuyaydı (okuya idi / istek kipinin hikayesi)

Anlasaydı (anlasa idi / şart kipinin hikayesi)

Görmeliydi (görmeli idi / gereklilik kipinin hikayesi)


EK EYLEM

Rivayet Birleşik Çekimi (imiş)

» Basit çekimli eylemlere "-imiş" getirilerek yapılır. (eylem+kip eki+imiş)

"Sevenler ağlarmış. " cümlesinde "ağla-" eylemi , "geniş zaman eki" aldıktan sonra
ek eylem "-imiş" rivayet ekini almış, "geniş zamanın rivayeti" olmuştur.
Örnekler

Beklermiş (bekler imiş / geniş zamanın rivayeti)

Gidiyormuş (gidiyor imiş / şimdiki zamanın rivayeti)

Okuyacakmış (okuyacak imiş / gelecek zamanın rivayeti)

Sevmişmiş (sevmiş imiş / duyulan geçmiş zamanın rivayeti)

Okuyaymış (okuya imiş / istek kipinin rivayeti)

Anlasaymış (anlasa imiş / şart kipinin rivayeti)

Görmeliymiş (görmeli imiş / gereklilik kipinin rivayeti)

Şart Birleşik Çekimi (ise)


» Basit çekimli eylemlere "-ise" getirilerek yapılır. (eylem+kip eki+ise)
"Yüreğin bende kalırsa yaşayamam. " dizesinde "kal-" eylemi, "geniş zaman eki"
aldıktan sonra ek eylem "-ise" şart ekini almış , "geniş zamanın şartı " olmuştur.

Örnekler

Beklerse (bekler ise / geniş zamanın şartı)

Gidiyorsa (gidiyor ise / şimdiki zamanın şartı)

Okuyacaksa (okuyacak ise / gelecek zamanın şartı)

Sevmişse (sevmiş ise / duyulan geçmiş zamanın şartı)

Görmeliyse (görmeli ise / gereklilik kipinin şartı)

Uyarı-yorum

"-dir" ek fiili basit zamanlı fiillerin sonuna gelir; ancak birleşik zamanlı fiil
yapmaz. Cümleye "kesinlik" ve "olasılık" anlamı katar.

Güzelim köyümüze bahar gelmiştir şimdi. (olasılık)

Ninem, şimdi pencerenin önünde kahvesini içiyordur. (olasılık)

Kalemleri bırakın, sınav bitmiştir. (kesinlik)


EK EYLEM

Uyarı -yorum

Ek fiilin olumsuzu "değil" sözcüğüyle yapılır.

Zamanla nasıl değişiyor insan

Hangi resmime baksam ben değilim.

Halay çekilen toprak bu toprak değil.

Hatta çirkin yaratıldığından bile

Pek müteessir değildi

"değil" sözcüğü iki durum, iki kavram arasında seçme bildiriyorsa ek fiilin olum-
suzu olmaz, ilgeç olur.

Hafta sonu sinemaya değil tiyatroya gidelim. (ilgeç)

UYGULU-YORUM-1

Aşağıda verilen cümlelerde ek fiil mi, kip eki mi olduğunu bulunuz?

Cümleler Ekfiil Kip Eki

1.Yapraklar erkenden sararmış.

2. Her sözüme gülerdi.

3. Konuyu çok iyi çalışmıştı.

4. Cebinden bir tomar para çıkarmış.

5. Aynı sözü durmadan söylerdi.

6. Akşamleyin yemeğe gidecekti.

7. Bütün sıkıntılarımızı giderdi.

8. Anlamazdı hiçbir sözümü .

9. Sonunda dünyası karardı.

1O. Nerede görürse görsün bana kızardı.

11 . Narlar iyice kızardı .

12. Sınava çok düzenli çalışın , derdi.

249
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-11

Aşağıdaki cümlelerde yer alan "-ım, -sın, -ız, -sınız" eklerinin "ek eylem"
mi yoksa "kişi (şahıs) eki" mi olduğunu bulalım.

Cümleler Ek fiil Kisi Eki


1. Ben bir türküvüm ozanın dilinde.
2. Sen bir sarkısın dillerde sövlenen .
3. Ben bilirim siirin hasını.

4. Yarın burava aelecei'iini bilivoruz.


5. Ben en icli duvauları bilen bir sairim.
6. Her acıva bal dive qüleriz.
7. Ben toolumsal konuları isleven bir vazarım.

8. Geldiiiimi varın ona söylersiniz.


9. Yervüzünde vıldızlar kadar valnızım.

1O. Sensiz kaldım dive suskunum.


11. Derslerde cok basarılısın .

UYGULU-YORUM-111

Aşağ!daki dizelerde "birleşik zamanlı (çekimli) eylem" kullanılıp kullanıl­


madigını bulalım.

Cümleler Var Yok


1. İlahimle Mevlana'vı döndürdüm
2. Mevdan mı verirdim bu avrılıi'ia
3. Hanc:ıi cılc:ıın zincir vuracakmış şaşarım

4. Yunus'umla öfkeleri dindirdim


5. Sana sırılsıklam bir bakıs da ben olsavdım

6. Sular sarardı yüzün perde perde solmakta


7. Günahımla cok ocaklar söndürdüm
8. Bilmezdim kelimelerin bu kadar c:ıüzel olduğunu
9. Çocuk düşerse ölür çünkü balkon
1O. İnsandır sanıvordum mukaddes vüke hamal
11. Akrebin kıskacında yoçiurmuş bizi kader
12. Anam bir vaz aecesi doourmus beni burada
13. Benim doğduğum köylerde kuzey rüzoarları eserdi
14. Su insanı boi'iar, ates vakarmıs
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-IV

Aşağıdaki cümlelerde ek fiilin "basit zamanlı eylemi birleşik zamanlı yapma"


mı "isim soylu sözcükleri yüklem yapma" göreviyle kullanıldığını bulalım.

Basit zamanlı İsim soylu


eylemi sözcükleri
Cümleler
birleşik yüklem
zamanlı yapma
yapma

1. Başvuru için çok para gerekliymiş.

2. Güneş artık yüzünü göstermeye başlamıştı.

3. Yıllardır doğduğu şehri görmemişti.

4. Türkçe dersinde çok başarılıydı.

5. Bugün çok çalıştığı için yorgundu.

6. Yağmurlar yıkıyordu dalgalı saçlarını .

7. Yıldızların güzelliğini seyretmiştim sende.

8. Çocukluğumda beni herkes severdi.

9. Yeni evleri oldukça genişti.

10. Okuduğum romanın yazarı duyarlı bir yazardı.

11. Ninem her gece bana masal okurdu .

12. Şiirleri hep gece yazardı ünlü şair.

13. Kardeşi , işten erken çıkardı.

14. Dikkatli ve araştırmacı bir okurdu.

251
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-YORUM-1
~ - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - 1

j1) kip eki 2) ek fiil 3) ek fiil 4) kip eki 5) ek fiil 6) ek fiil 7) kip eki !
i!8) ek fiil 9) kip eki 1O) ek fiil 11 ) kip eki 12) ek fiil 1
::·--------------------------------------------·······---------------------------------------------:
UYGULU-YORUM-11

j 1) ek fiil 2) ek fiil 3) kişi eki 4) kişi eki 5) ek fiil 6) kişi eki 7) ek fiil i
j 8) kişi eki 9) ek fiil 1O) ek fiil 11 ) ek fiil !
~ -------------------------------------------------------------------------------------------------i
UYGULU-YORUM-111
' . • 1
! 1) yok 2) var 3) var 4) yok 5) var 6) yok 7) yok 8) var 9) var i
i10) var 11 ) yok 12) yok 13) var 14) var !
!................................................................................................. i
UYGULU-YORUM-IV
i · ·· · • · ··••· ·••· · ··· ··•· · · • • · · • · - ···· · ·•··•·- ··-·• · ··· ••-·· - · · ··•· · · ··· -·• ··••··••·· · · - ·•···

1) isim soylu sözcükleri yüklem yapma


2) basit zamanlı fiilleri birleşik zamanlı yapma
3) basit zamanlı fiilleri birleşik zamanlı yapma
4) isim soylu sözcükleri yüklem yapma
5) isim soylu sözcükleri yüklem yapma
6) basit zamanlı fiilleri birleşik zamanlı yapma
7) basit zamanlı fiilleri birleş ik zamanlı yapma
8) basit zamanlı fiilleri birleşik zamanlı yapma
9) isim soylu sözcükleri yüklem yapma
10) isim soylu sözcükleri yüklem yapma
11 ) basit zamanlı fiilleri birleşik zamanlı yapma
12) basit zamanlı fiilleri birleşik zamanlı yapma
13) basit zamanlı fiilleri birleşik zamanlı yapma
! 14) isim soylu sözcükleri yüklem yapma
i.................................................................................................
FİİLİMSİLER

♦ Fiilden türeyen ancak fiil gibi çekimlenmeyen; cümlede ad , sıfat ve zarf görev-
lerinde kullanılan sözcüklerdir. Aslında fiilimsilerin mayasında '1iil" kavramı olsa da
bu fiile gelen bazı ekler o fiilin cümlede isim , sıfat ve zarf görevinde kullanılmasını

sağlar. Bu gelen eklere fiilimsi ekleri diyoruz. Kısacası burada marifet fiilin ken-
disinden ziyade gelen eklerdedir.

♦ "Fiilimsi" tam fiil değil fiile yakın olan demektir. "-imsi" eki zaten kelimeye bu an-
lamı yükler.

» Mavimsi kazak - kazak mavi mi? Evet

Kazak - tam mavi mi? Hayır. Maviye yakın , işte özü fiil ama tam fiil özelliği göster-
mez fiilimsiler.

♦ "gelmekten" sözcüğünün fiil özelliği olumsuzu yapıldığı zaman ortaya çıkar,


gel-me-mekten. Fiillerde olumsuzluk "-me, -ma" ile yapılır; ama diğer taraftan "-ten"
isim hal eki (ayrılma hal eki olduğu için isim özelliği var diyebiliriz ...

~ Türkçede önemli olan bir kelime ya da ekin ne olduğu değil ne işe


~ yaradığıdır.

Özellikleri

a) Ad, sıfat, belirteç göreviyle kullanılmak için belirli eklerle eylemden


türetilmiş sözcüklerdir.

b) Eylemlere getirilen olumsuzluk ekiyle (-ma, -me) olumsuzları yapılabilir.

c) Kip ve kişi çekimleri yoktur.

d) Çekimlenmediği için kurallı cümle sonunda bulunmazlar; ancak ek fiil


aldığı zaman cümle sonunda bulunabilirler.

e) Durum, iyelik ve çokluk eki gibi ekleri alabilirler.

f) Eylemlere gelen çatı eklerini alarak değişik çatılara girebilirler.

g) Cümlede özne, nesne, tümleç ve yüklem olabilirler.

h) Birleşik cümlede yan cümlecik kurarlar ve kurdukları yan cümlenin yük-


lemi olurlar.

253
FİİLİMSİLER

Fiilimsiler anlamları ve görevleri bakımından 3'e ayrılırlar:

1) İsim-fiil (Ad-eylem - Mastarlar - Eylemlik)

Eylem kök ya da gövdelerine "-ma, -me, -ış, -iş, -mak, -mek" ekleri getirilerek
oluşturulaneylemsilerdir. "Eylem adı " olarak da adlandırılır.

» Adalet Ağaoğlu'nun "Ölmeye Yatmak" adlı eserini okudum.


» Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur.
» Yaşamak, seni sevmek ve senin olmaktır.

» Onun bu gidj§i hepimizi üzmüştü.

Uyarı-yorum

"-mal -mel -maki -mek/ -ış/ -iş/ -uş/ -üş" eklerini alan her sözcük isim-fiil
olmayabilir. Bu ekleri alan sözcükler eylem anlamını yitirip kalıplaşmı ş
sözcükler de oluşturabilir: sarma, dolma, dondurma, danışma , denemel
çakmak, ekmek ... Sözcüğün eylemsi olup olmadığı cümledeki anlamından
belli olur.
Başındaki yazma}'! sarıya mı boyadın? (kalıcı ad)
Soruları yazmavı bana bırakmışlardı. (ad-eylem)
Yaşasın y.imek JtB[llBk, diyordu Sabahattin Bey.
(kalıcı ad) (ad-eylem)

~ Pratik yol 1: "-mek" yerine "-me"; "-me" yerine "-mek" getirilir,


anlam bozulmuyorsa söz konusu sözcük eylemsi , bozuluyorsa addır.
Çok yemek ~ sağlığa zararlıdır. (ad-eylem)
(yeme)
Yeırınk yemek sağlığa zararlıdır. (ad)
(yeme)
Pratik yol 2: "-me, -iş, -mek" eklerini alan sözcük olumsuz yapılabilirs
"ad-eylem", yapılamazsa "ad" olur.
Beni fil!1aılliı!s için çok uğraşmalısın. (ad-eylem)
(anlamamak)
Dondurma yemeyi çok seviyordu . (ad)
(Dondurmama)
» Elindeki kazma ile bahçeyi kazmava başladı.
(Kalıcı ad) (Ad-eylem)

» "Dondurmam Kavmak'' adlı film çok izlendi.


(Kalıcı ad)

» Felek çakmağını üstüme çaktı.


(Kalıcı ad)
FİİLİMSİLER

Uyarı-yorum

"-ma, -me" eki ad-eylem olarak kullanıldığı gibi "olumsuzluk eki" olarak
da kullanılabilir.
• Qkuma yok, .ımzma yok, bilmeyiz eski yeni
(Ad-eylem) (Ad-eylem) (olumsuzluk eki)

Bu kitabı QKJJfl1fJ ve hakkında bir şey .ımzma.


(olumsuzluk eki) (olumsuzluk eki)

Olumsuzluk eki "-ma, -me" her zaman fiilimsi ekinden önce gelir.
Oku-ma-ma-yı istiyordu. (Olumsuzluk eki/ ad-eylem)

"-ma,-me" ad-eylem ekini alan sözcükler bazen sıfat tamlaması oluştura­


bilir, bu sözcükler eylem anlamını yitirdiği için eylemsi sayılmaz.
• Taş_ıma su ile değirmen dönmez.
Babadan !mlma yalıyı yok pahasına satmış.

• Yapma çiçekler hediye etti.

İsim-fiiller isimlere gelen hal eki, tamlama eki, çoğul eki ve iyelik eklerini ala-
bilirler, ek eylem alarak yüklem olabilirler.
• ~ senden öğrendim. ( ismin belirtme hal eki)

Okumaktan mana kişi hakkı bilmektir. (Ek eylem alarak yüklem olmuş)

2) Sıfat-fiiller (Ortaçlar)
Fiil kök ya da gövdesinden türeyen ve cümlede çoğunlukla sıfat görevinde
kullanılan sözcüklerdir. Sıfat-fiil ekleri , "-an, -ası, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş" ek-
leridir. Sıfat-fiiller; geniş, geçmiş ve gelecek zaman anlamı taşırlar. Aşağıdaki altı
çizili sözcükler sıfat-fiildir:
» Seni seven oğlan neylesin malı.

» Unutma ki şairleri ha)l.kırma)l.an bir millet,

Sevenleri toprak S2lrnJ.ı.ş öksüz çocuk gibidir;


» Sen~ ürkek bir ceylansın dağda.

» ~ çöpçüler, aşkımızı süpürmüşler.


FİİLİMSİLER

» Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç.


» Koşar adımlarla geliyordu çocuklar.
» Tanıdık insanlara rastladık düğünde.

» Yar yoluna dökülmedik dilleri neyleyeyim.


» Görecek günler var daha aldırma gönül aldırma.
» Ben peşine düşmüş bir canavarım.
» Ölmüş eşek kurttan korkmaz.

Uyarı-yorum

Sıfat-fiil
olan her sözcük sıfat tamlaması oluşturmaz, bazen adlaşmış sıfat
da olabilir.
Görünen köv kılavuz istemez.
(Sıfat Tamlaması)

Sevenler mesut olmaz, derlerdi inanmazdım.


(Adlaşmış Sıfat)

Sıfat-fiil ekini alan sözcükler bazen sıfat-fiil özelliğini yitirip kalıplaşmış ad


olabilir.
Sait Faik Abası yanık, iyi bir vazar sayılır.
Geçmişini yok sayan bizden değildir, dedi.
A ~ bulamayınca arkadaşından kalem istedi.

"-mez, -ar, -dik, -ecek, -miş" eklerinin aynı zamanda kip eki olarak da kul-
lanılabildiğine dikkat edelim . Bu ekler şayet çekimlenen bir sözcüğe
gelmişse ya da yüklem olan bir sözcüğe geldiyse kip eki sayılır.

Tükenmez dertlere düşürdün beni.


(Sıfat-fiil)
Benim dertlerim asla tükenmez.
(Yüklem-kip eki)
Tükenmez olmayınca mektubu kurşun kalemle yazdı.
(Kalıplaşmışad)

"-dık" ve "-acak" ekleriyle oluşturulan sıfat-fiiller iyelik eki alabilir.


Benim doğduğum köyler de güzeldi.
Sen de a n l a t ~ köyleri.
Gideceğimiz son yer orasıdır.
.Gi.t1iüin yağmurla gel.
FİİLİMSİLER

3) Zarf-fiil (Bağ-eylem/ Belirteç-eylem/ Ulaç)


Eylem kök ya da gövdelerine "-ınca, madan, -dıkça, -a ... -e, -alı, -arak, -r ... -mez,
-ıp, -ken, -maksızın, -dığında, -asiye, -casına" ekleri getirilerek yapılan eylem-
silerdir.

madan / -meden • Gün doğmadan neler doğar. • Zaman


• Bir acı kahvemizi içmeden sizi bırakmayız. • Durum

-dıkça / -dikçe • Susma, sustukça sıra sana gelecek. • Zaman


/ Koşul

-ıp, -ip/ -up, -üp • Söylenip dışarı çıktı. • Durum

-arak / -erek • Koşarak koşarak gel bana. • Durum

-casına / -cesine • Her yelken uçarcasına neşeli. • Durum

-maksızın / -meksizin • Durmaksızın ders çalışıyordu. • Durum

-a ... -a / -e ... -e • Damlaya damlaya göl olur. • Durum

-alı /-eli • Sen gideli yıllar oldu sanki. • Zaman

-er ... -mez • Gider gitmez beni aradı. • Zaman

-dığında / -diğinde • Sabah odasına baktığımda henüz gelmemişti. • Zaman

-ken • Çıkarken kapıyı çekmeyi bile unuttu. • Zaman

-asiye/ -esiye • Ölesiye seviyordu onu. • Durum

-ınca / -ince • Çiftçinin oğlu büyüyünce çiftçi olur. • Zaman

Zarf-fiiller yalnızca fiille ilgili oldukları için genellikle isim-çekim eklerini almazlar,
cümlede çoğu zaman durum zarfı veya zaman zarfı görevinde kullanılırlar.

» Ağladıkça dağlarımız yeşerecek.

» .Giı:!ip de gelmemek gfiliQ de görmemek var.

» S e n ~ karanfiller boynunu büktü.

» Oynaya oynaya gelin çocuklar.

» .Gi1ı:n.eı:!ıın şunu kalbine yaz çiçeğim , böceğim ...

» S e n ~ bahar gelir Gül pembe


FİİLİMSİLER

» Severek ayrılalım , aşka hasret kalalım.

» İbibikler öter ötmez ordayım, diyor şair.

» Sen gideli buralardan sorar seni hatıralar.

Uyarı-yorum

"-ken" eki isim soylu sözcüklere geldiğinde zarf-fiil olmaz. Sadece eklendiği
sözcüğü zarf yapar.

• ~ ardına bakma öyle git (zarf-fiil)


• Evdeyken kahvaltıyı ben hazırlardım (zarf)

"-meden, -madan" zarf-fiil eki ile "-ma, -me" isim-fiil eki ve "-dan, -den"
hal ekinin bir araya gelmesiyle oluşan "-meden, -madan" ekini karıştır­
mayalım .

Ağlamadan ayrılık olmaz. (-madan , zarf fiil eki --, nasıl sorusuna yanıt
veriyor.)
Bu konuşmadan hiçbir şey anlamadık. (ma+dan --, nasıl sorusuna ya-
nıt vermiyor.)
Konuşmadan yürüyelim çocuklar. (-madan, zarf fiil eki-> nasıl sorusu-
na yanıt veriyor.)

Zarf-fiil eki alan her sözcük zarf-fiil görevinde değildir, "oldukça" ve "git-
tikçe" sözcükleri eylem anlamını yitirirse fiilimsi olmaz.
Havalar gittikçe soğuyor.

• ~ başarılı bir öğrenciydi.


"-dığında, -diğinde" zarf-fiil eki ile "-diği, -dığı" sıfat-fiil eki ile karıştırıl­
mamalıdır.

Senin baktığında bir şey yok ki! (baktığın eşya, sıfat-fiil)

Sen baktığında bir şeyler oldu. (zaman, zarf-fiil)

"-a, -e" eki fiile eklenip tekrarlı biçimde kullanıldığı gibi tek sözcükte de kul-
lanılabilir.

Dura dura bir sel oldum Erenler.


Dost dost~ nicesine sarıldım.

Saat sekizi çeyrek g~çe işe giderim.


Bu işi nöbetleşe yapsanız iyi olur.

Ezberli • yorum

İsim fiil : ma-y-ış-mak


Sıfat fiil: an- ası-mez-ar-dik-ecek-miş
Zarf fiil: ken-y-alı a-siy-e av-meden-ince-ip-arak-la-dıkça
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-1

Aşağıdaki cümlelerde ad-eylem (isim-fiil) varsa boşluğa+, yoksa - koyunuz.

Cümleler Var Yok

1 Kütüphanedeki yazma eserleri tek tek inceledi.

2 Roman yazma, ön hazırlık gerektiren bir iştir.

3 Sakın kırıcı şeyler yazma, derdi her zaman.

4 Ağlamanın artık hiçbir anlamı yok.

5 Deneme türünde başarılı eserler yazmıştır Salah Birsel.

6 Gitmek istemiyordu yıllardır yaşadığı şehirden .

7 Selim İleri , konuşmaya dört yaşında başlamıştır.

UYGULU-YORUM-11

Aşağıdaki cümlelerde sıfat-fiil (ortaç) varsa boşluğa +, yoksa - koyunuz.

Cümleler Var Yok

1 Ne zaman tükenecek bu yollar arabacı?

2 Giden şanlı akıncı ne zaman döner yurduna?

3 Bir çağlayan gibiyim kendi ülkemde.

4 Söylenecek hiçbir söz artık kalmamıştı.

5 Güz girmiş ömrümüzün son bahçesine.

6 Tarif edilmez acılar çekiyorum kaç zamandır.

7 Solmuş çiçekler geçmiş yaz defterlerinde duruyor.

259
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-111

Aşağıdaki cümlelerde zarf-fiil (ulaç / bağ-eylem) varsa boşluğa (+),


yoksa (-) koyunuz.

Cümleler Var Yok

1 Çeviri yapmadan önce dilin incelikleri öğrenilmelidir.

2 Şiirin düzyazıya çevrilemeyeceği artık bilinen bir gerçektir.

3 Şiir , başka bir dile çevrilince bütün büyüsünü yitirir.

4 Şiir, çevrildiği dilin özelliklerine uygun bir şekilde çevrilmelidir.

5 Roman okudukça hayal dünyasının zenginleştiğini hissediyordu

6 Yazar, ilk romanını yirmi yaşındayken yazmış.

7 Yaşamımı yaza yaza geçirmek istiyorum.

UYGULU-YORUM-IV

Aşağıdaki cümlelerde geçen fiilimsilerin türünü karşısına yazınız.

1) Atı alan Üsküdar' ı geçti. (................. )

2) Susma sustukça sıra sana gelecek. (...................... )

3) Öldük, ölümden bir şeyler umarak. ( .............. )

4) Damlaya damlaya göl olur. ( ............. )

5) Balta değmedik ağaç olmaz. ( ................ )

6) Görmemiş görmüş, gülmeden ölmüş. ( ................... )

7) Ölmek, acıları terk etmektir. ( ................... )

8) Akacak kan damarda durmaz. ( ................ )


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-V

Aşağıdaki atasözlerinde sıfat-fiillerin sıfat görevinde mi, adlaşmış sıfat


görevinde mi olduğunu bulunuz.

Cümleler Adlaşmış Sıfat

sıfat

1 Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.

2 Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

3 Sütle giren huy canla çıkar.

4 Öfke ile kalkan zararla oturur.

5 Atına hor bakan boynuna torba takar.

6 Ağlamayan çocuğa meme vermezler.

7 Kör bile düştüğü çukura bir daha düşmez.

UYGULU-YORUM-VI

Aşağıda geçen zarf-fiillerin (bağ-eylemlerin) cümleye hangi anlamı kat-


tığını bulunuz.

Cümleler Zaman Durum Sebep

1 Araba devrilince yol gösteren çok olur.

2 Sözlerine dikkat etmeden konuşuyordu .

3 Söylediklerine dikkat etmediğinden azar işitti.

4 Geçen gün Üsküdar'dan gelirken onunla


karşılaştım.

5 Bugün oraya buraya koştura koştura yoruldum .

6 Sen gelmeden kitapları tek tek rafa dizdi.

7 Kaç zamandır durmaksızın ders çalışıyor.

261
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-VORUM-1

i! 1) - 2) + 3) - 4) + 5) - 6) + 7) +
j!_____ _____________ ___________ _____________________________________________________________ _______!
i
UYGULU-VORUM-11

ı_1_) - _2)_+ _3) - _4)_+ _5) - _6) _+ _7) +___ ________________ ____ __ _______________________!
UYGULU-VORUM-111
·-------------------------------------------------------------------------------------------------·
' '
ii_1)
_____+___2)
____- ____
3)____
+ _4)
____-____5) +____6)
____ ____-___ _7) _______ ______ ___ ___ _____ ________________________ :i
___ +

UYGULU-VORUM-IV
; :
!1 1) sıfat-fiil 2) zarf-fiil 3) zarf-fiil 4) zarf-fiil 5) sıfat-fiil !:
!6) sıfat-fiil / zarf-fiil _7)- isim-fiiı_ 8) sıfat-fiil ____ ____ _______ ______________ ___ _______!
UYGULU-VORUM-V
1: :
1! 1) adlaşmış sıfat 2) sıfat 3) sıfat 4) adlaşmış sıfat !
i! 5) adlaşmış sıfat 6) sıfat 7) sıfat i
ıı ___________________ ______________________________________________________________________________!

UYGULU-VORUM-VI
!:··----------------------------------------------------------------------------------------------·:
!! 1) zaman 2) durum 3) sebep 4) zaman 5) durum 6) zaman !
!!_____
ı: ________________________________________________________________________________________ i:
7) ____
durum
SÖZ GRUPLAR!

♦♦ SÖZCÜK ÖBEĞİ (KELİME GRUPLAR!/ SÖZ ÖBEKLERİ) ♦♦

Sözcük öbekleri, cümle içinde birden fazla sözcük veya ekten oluştuğu halde
tek bir sözcük gibi işlem gören , herhangi bir kesin yargı bildirmeyen yapılardır.
1) Ad Tamlamaları: Ad tamlamalarını şöyle gruplandırabiliriz:

a. Belirtili ad tamlaması: ad-(n)ln + ad-(s)I


» Günler kısaldı. Kanlıca'nın ihtiyarları

Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları

b. Belirtisiz ad tamlaması: ad+ ad-(s)I

» Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.


» Akıyordu su
gösterip aynasında söğüt ağaçlarını

c. Takısız (Eksiz) Ad Tamlaması: ad+ ad

» Gümüş kemer, ince bele dar gele

2) Sıfat Tamlamaları: sıfat+ ad


» Beni güzel hatırla / Say-!alarca mektuı, bıraktım sana
» Günlerce siyah ufka bakarlar gözlerim nemli

» Geldi ölümlü yalan , gitti ölümsüz gerçek.

3) Aitlik Öbeği: ad + -ki; ad + -da/nln+ki


» Kapının yanındaki küçük taşı aldı.

4) Tekrar Öbeği: İkilemeler, tekrar öbeği sayılır ve çeşitli biçimlerde oluşur.


» Gök mavi mavi gülümsüyordu

~ dallar arasından
» İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya

» istanbul'u dinliyorun, gözlerim kapalı:


Serin serin Kapalı Çarşı;

QıyjJ__ı;;JyJJ Mahmutpaşa;

Güvercin dolu avlular.


SÖZ GRUPLAR!

5) Unvan (San) Öbeği: Bir kişi adının, o kişiyle ilgili saygı ya da tanıtıcı bir başka
adla oluşturduğu öbektir. Unvan öbeğinin kalıbı şudur: kişi adı + unvan/akrabalık
adı

» Halide Edip Hanımefendi, Oğuz Han, Bilge Kağan, Enver Paşa ...

» Mehlika Sultan'a aşık yedi genç

Seneler geçti, henüz gelmediler


» Affan Dede'ye para saydım

Sattı bana çocukluğunu

6) Birleşik Eylem Öbeği: Üç şekilde yapılır.


a. Ad+ yardımcı eylem (et-, ol-, eyle-)
» Geç fark ettim taşın sert olduğunu.

b. Eylem+ zarf-fiil eki (-a, -ı) + yardımcı eylem (bil-, yaz-, ver-, dur-)
» Bel bağladığın tepelerden
Gün doğmayabilir bir daha

c. Anlamca kaynaşmış birleşik eylemler


» Sözünde durmadı mavi gökler.
» Adını mıh gibi aklımda tutuyorum.

7) Sayı Öbeği: Büyük sayının küçük sayıdan önce geldiği öbeklerdir. Sayı
öbeğinin kalıbı şudur: büyük sayı + küçük sayı. Küçük sayı önce, büyük sayı
sonra ise sayı öbeği olmaz, sıfat tamlaması olur.

» Yaş otuz beş. yolun yarısı eder.

» Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya.

» Altında bir tarih: Sekiz mart otuz yedi

Gözüm imza yerinde başka bir ad görmedi


SÖZ GRUPLAR!

8) İlgeç (Edat) Öbeği: Bir edatın kendisinden önceki sözcüklerle oluşturduğu


söz öbeğidir. Edat öbekleri, cümlede sıfat, zarf veya ad göreviyle kullanılır. Edat
öbeğinin kalıbı: ad+ durum eki (-e, -de, -den)+ ilgeç (edat).

» Desem ki sen benim içirı

Hava kadar lazım,

Ekmek kadar mübarek,

Su gibi aziz bir şeysin.

9) Sıfat-eylem Öbeği: "-an, -ası, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş" eklerini alan
sözcüklerin oluşturduğu öbeklerdir. Sıfat-fiil öbeğinin kalıbı şudur: yardımcı öge+
sıfat-fiil (nitelenen sözcük)

» ~ hule giden bir gemi kalkar bu limandan

» Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış

10) Bağ-eylem (Zarf-fiil) Öbeği: "-ip, -arak, -madan, -ınca, -meksizin, -ken, -
dikçe, -a ... a, -eli" gibi ekleri alan sözcüklerin oluşturduğu öbeklerdir. Bağ-eylem
öbeğinin kalıbı şudur: yardımcı öge + zarf-fiil (nitelen eylem)

» Her doğan günün bir dert olduğunu

insan bu yaşa gelince anlarmış

» Yalvarmak, yakarmak nafile bugün

Gözünün yaşına bakmadan gider

11) Ad-eylem (Eylem) Öbeği: Ad-eylem ekleri olan "-me, -iş, -mek" eklerini alan
sözcüklerin oluşturduğu öbeklerdir. Ad-eylem öbeğinin kalıbı şudur: yardımcı öge
+ ad-eylem.

» Cihan bir daha gelmek hayal edilse bile

Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.

» Yağmurlu geçer bu yerde nisan

Her derdi gönül bırakmak ister


SÖZ GRUPLAR!

12) Ünlem Öbeği: Ünlemlerin kendisine seslenilen bir varlık ya da kavram adıyla
oluşturduğu öbeklerdir. Ünlem öbeği kalıbı şöyledir: ünlem+ ad ögesi.

» Hey Sakarya. kim demiş sulara vurulmaz perçin!

» Ey Türk gençliği! Birinci vazifen , Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini , ilelebet


muhafaza ve müdafaa etmektir.

13) Kısaltma Öbeği: Kısaltma gruplarının önünde aslında gizli bir eylemsi vardır.

a. Dayanma öbeği : 1. öge + iyelik eki + 2. öge

» Gurbet akşamlarının bağrı yanık (olan) yolcusuyum.

» Kanadı kırık (olan) kuş merhamet ister.

b. Belirtme öbeği: 1. öge + belirtme d. e. + 2. öge

» Yüzü aşkın (olan) insan meydanda toplanmıştı.

c. Yaklaşma öbeği: 1. öge+ yönelme d. e. + 2. öge

» Mehlika Sultan'a aşık (olan) yedi genç

Gece şehrin kapısından çıktı

d. Bulunma öbeği: 1. öge + bulunma d. e. + 2. öge

» Romanda usta (olan) bir eleştirmendir Fethi Naci.

e. Ayrılma öbeği: 1. öge + ayrılma d. e. + 2. öge

» Bin yıldan uzun (süren) bir gecenin bestesidir bu.

14) Bağlama Öbeği: Eş görevli sözcüklerin bağlaçla bağlanarak oluşturduğu


öbeklerdir.

Bağlama öbeğinin kalıbı şudur: sözcük + bağlaç + sözcük

» Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

» Sen ve ben aynı hamurdan yoğrulmuşuz.


KÖK BİLGİSİ

Bir sözcüğün anlamı ve yapısı değişmeden parçalanamayan en küçük birimine


"kök" denir. Buna göre kökler, anlamlı ve değişmez bir yapıya sahip ses birlik-
leridir. Kök bulunurken sözcükteki bütün ekler çıkarılır.
"Sevilmemişti", "birlikleridir'' ve "benimsedim" sözcüklerini parçalayıp köklerini bu-
lalım :

Sevilmemişti Birlikleridir
Benimsej im
Sevilmemiş Birlikleri Benimsedi
Sevilme Birlikler Benimse
Sevil- Birlik Ben
Sev- Bir

Köklerin özelliklerini şöyle açıklayabiliriz­

Türkçe köklerin büyük kısmı tek hecelidir.


Kökler, en küçük anlamlı ses birlikleridir.
Her kökün tek biçimi vardır.

Kökler önceden var olan yani sonradan yapılmamış dil birlikleridir.


Sözcüğün biçim bakımından ana birimi köktür.

Türkçede kökler, sözcüğün başında bulunur.


Bütün köklerden anlamca farklı yeni sözcükler türetilebilir.

Kök, ad (isim) ve eylem (fiil) olarak ikiye ayrılır:

1) Ad (İsim) kökü
Canlı ve cansız varlıkları , düşünce , duygu, olay ve durumları adlandıran köklerdir.
İş , oluş , hareket bildirmez , "-mak, -mek" ekini almaz.

» "Susadı " sözcüğünün kökü "su" sözcüğüdür.


» "Kanamış" sözcüğünün kökü "kan" sözcüğüdür.
» "Yaşantı " sözcüğünün kökü "yaş " sözcüğüdür.

Uyarı-yorum

Doğadaki varlıkların seslerini taklit etmeyle ortaya çıkmış olan "yansıma


sözcükler" isim (ad) kökü sayılır: şır, güm, pat, şır, vız ..
KÖK BİLGİSİ

2) Eylem (Fiil) kökü


Bir işi, oluşu ve hareketi bildiren köklerdir. Mastar eki "-mak,-mek"i alır. Fiil kökleri,
emir kipi hariç cümlede tek başına yani eksiz kullanılamaz. Fiil kökleri yazılırken
sonlarına küçük bir tire(-) işareti konur.

» "Gezdirdi" sözcüğünün kökü "gez-" sözcüğüdür.


» "Gelinler" sözcüğünün kökü "gel-" sözcüğüdür.
» "Dondurucu" sözcüğünün kökü "don-" sözcüğüdür.

.._ _______________________
Bir sözcüğün kökü bulunurken sözcükteki ses olayları yani ünlü düş
mesi , ünsüz yumuşaması,ünsüz düşmesi vb. dikkate alınmalıdır. ....,

İSİM(AD) FİİL (EYLEM)


Sözcük Kök Sözcük Kök
Gözlem Göz Çevre (çevire) Çevir-

Başlamak Baş Algıladı Al-

Sararmak Sarı Gelinlik Gel-


(sarıarmak)

Ağarmak Ak (beyaz) Ayrılık Ayır-

Bencillik Ben Korkuluk Kork-

Kararmak Kara Ekinler Ek-

Yeşil Tütün Tüt-


Yeşermek
(yeşilermek)

♦ Türkçede bir de hem isim (ad) hem de fiil (eylem) olarak kullanılabilen ortak (ikili)
kökler vardır. Ortak köklerin isim kökü mü , fiil kökü mü olduğu cümledeki an-
lamından ortaya çıkar.

Ortak kökler, aralarında anlam ilişkisi olan köklerdir:

"İki ülke savaştı." cümlesinde savaş- eylem köküdür; "Savaşı durdurmak gerek. "
cümlesinde ise savaş isim köküdür. iki kök arasında anlam ilişkisi vardır.

Şu sözcükler de ortak köke örnektir: güreş / güreş-, barış / barış-, tat / tat-, göç / göç..
♦ Aralarında anlam ilişkisi olmayan köklere "sesteş kök" denir:
"Söylenenlere çok güldü. " cümlesinde gül- eylem köküdür; "Bana bir gül verdi"
cümlesinde ise gül isim köküdür. iki kök arasında anlam ilişkisi yoktur, bu nedenle
sesteş kök olurlar.

Şu sözcükler de ortak köke örnektir: al / al-, dal / dal-, kız / kız-, yüz / yüz- ...
EKLER

( _________ ♦_♦_T_ü_R_K_Ç_E_D_E_E_K_L_E_R_♦_♦______)

Tek başına anlam taşımayan , ancak bir isim ya da fiil soylu sözcüğe eklenerek yeni
sözcükler türeten ya da eklendiği sözcüğe durum, ilgi, nicelik, zaman ve kişiyle ilgili
anlamlar katan ses birliklerine "ek" denir. Ekleri yazarken başlarına bir tire (-)
koymak gerekmektedir.
Bütün dünya dilleri göz önünde tutulursa genelde üç türlü ek olduğu görülür: ön ek,
iç ek, son ek. Türkçede ön ve iç ek yoktur. Biçim bakımından Türkçe "son ekli" bir
dildir. Yani Türkçede ekler, köklerden sonra gelir. Üstelik bir köke art arda birden
çok ek getirilebilir.

Eklerin Özellikleri
Ekler, anlamları olmadığı için tek başlarına kullanılamazlar.
Eklerin yapısı bir ya da birden çok sesten oluşur. Tek sesli bir ek, ünlü ola-
bileceği gibi ünsüz de olabilir.
Eklerin büyük bölümü tek hecelidir.

Bir ek, başka bir ekle birleşerek yeni bir ek oluşturabilir. (-mek+siz+in _, mek-
sizin)
Herhangi bir sözcüğe farklı ekler getirilebilir; aynı ek, farklı sözcüklerle kul-
lanılabilir.

Ekler ses açısından eklendikleri sözcüğün -birkaçı dışında- ses uyumuna


uyarlar. Ünlü uyumlarından dolayı bazı eklerin sekiz biçimi vardır. Örneğin -cı eki
"-cı, -ci, -cu, -cü, -çı, -çi, -çu, -çü" olmak üzere sekiz değişken biçime sahiptir.

Türkçede ön ek ve iç ek yoktur.

Ekler, eklendikleri sözcüklerin türünü değiştirebilirler.


Türkçede ekler "çekim" ve ''yapım " eki olmak üzere iki gruba ayrılır.

Yapım ve çekim ekleri kendi aralarında belirli bir sıraya uyar. Yapım ekleri ,
çekim eklerinden önce gelir. Ancak "anne-m-gil" "baba-m-sı z" "gün-de-lik" örnek-
lerinde olduğu gibi istisnai durumlar söz konusudur.
Eylem çekim eklerinde önce kip, sonra soru ve kişi ekleri gelir.
İsim çekim eklerinde önce iyelik, sonra durum ve soru eki gelir.

Ek Çeşitleri

Türkçede eklerin birbirinden iki ayrı görevi vardır: Biri , köklerden yeni sözcükler
türetmek; ikincisi, eklendikleri sözcüğe cümle içinde işlerlik kazandırmak. Birinci
ek türü (yapım eki) , eklendiği köklerden başka anlamlar kazanmış yeni sözcükler
türetir. İkinci ek türü (çekim eki) , bir sözcüğü başka sözcüklerle ilişkili duruma
getirerek onun cümle içindeki görevini belirler.

Buna göre ekleri şöyle sınıflandırabiliriz:

a) Yapım Ekleri b) Çekim Ekleri


EKLER

♦♦ ÇEKİM EKLERİ ♦♦

» Sözcüğün anlamını, yapısını, türünü değiştirmeyen; sözcüklere cümle içinde


çeşitli görevler yükleyen eklerdir.

» Çekim ekleri, yapım ekinden önce gelmez.


» Aynı türden çekim ekleri üst üste gelmez.

İsim çekim eki ve fiil çekim eki diye ikiye ayrılır.

İsim çekim eki Fiil çekim eki İsim ve Fiil çekim eki

Tamlama Ekleri Olumsuzluk eki Ek fiil

Durum (Hal) Ekleri Zaman kip ekleri Kişi ekleri

İlgi Eki Soru eki

İyelik Ekleri

Çoğul (Çokluk) Eki

Küçültme Ekleri

A) İSİM ÇEKİM EKLERİ


1. DURUM (HAL) EKLERİ
Belirtme (Yükleme) Durumu: Ad ve ad soylu sözcüklere "-ı, -i, -u, -ü" eki getir-
ilerek yapılır. Bu eki alan sözcük cümlede belirtili nesne olur.

Yönelme (Yaklaşma) Durumu: Adlara "-a, -e" eki getirilerek yapılır. Sözcüklere
değişik
görev ve anlamlar yükler.
» Dolaylı tümleç yapar:
Okula geç kaldım.
» Adları ilgeçlere (edatlara) bağlayarak ilgeç öbeği kurar:

Sana göre, akşama doğru, sabaha dek ...


» Sıfat öbeği kurar:

Vatanına bağlı insan, uzağa giden yolcu


» İyelik eki almış sözcüklerle kalıplaşarak deyim kurar:

Suyuna giymek, kolayına kaçmak ...


EKLER

» Zaman anlamı katar:


Akşama size geliriz.
» Yinelenmiş sözcüklerde birincine ya da ikincisine gelerek ikileme kurar:
Baş başa, art arda, kana kan, başa baş, el ele ...

» "Değer'' anlamı katar:


Kitabı on beş liraya aldım.

» "İçin" anlamı katar:

Seni görmeye geldim.


Sergiyi dolaşmaya gittim.

Bulunma (Kalma) Durumu: Adlara "-da, -de" eki getirilerek yapılır. Sözcüklere
değişik
görev ve anlamlar yükler.
» Dolaylı tümleç yapar:
Çantayı okulda unuttum.
» Zaman anlamı katar:
Haziranda L YS'ye gireceğim.

» Sayı öbeği oluşturur:

Onda bir, beşte üç, binde üç ...


» Durum anlamı taşıyan belirteç yapar:
Romanı bir solukta okudum.
» İkileme yapar:

İkide bir..

Ayrılma (Çıkma) Durumu: Adlara "-den, -dan" eki getirilerek yapılır. Sözcüklere
değişik görev ve anlamlar yükler.

» Dolaylı tümleç yapar:


Kitaptan güzel bir şiir okudu bize.

» Benzetme ve karşılaştırma anlamı katar:

Baldan tatlı, taştan sert, güneşten sıcak...

» "-me, -ma, -mak, -mek" ekini almış eylemlerle öbekleşir:

Babadan kalma, anadan doğma ...

» Sıfatları tümleyerek derece belirtir:


Gülden güzel kız, baldan tatlı elma ...
» Durum anlamı katar:

Bu kadar yürekten çağırma beni.

271
EKLER

» Zaman anlamı katar:


Sabahtan uğradım ben bir güzele.
» "Sebep" anlamı katar:
Korkudan dışarı çıkamadı dün gece.

» Tamlayan eki olarak kullanılır:

Çocuklardan birkaçı, aşağıdakilerden hangisi ...


» İkileme kurabilir:

Baştan başa, dilden dile, elden ele ...


Tamlayan (İlgi) Durumu:
-ın, -in, -nın, -nin ekidir. Ekle ilgili kavram kargaşası var, "ilgi eki" ifadesi "-ki" için
de kullanılmaktadır; ancak uzmanların büyük bölümü tamlayan eki için de aynı
ifadeyi kullanmaktadır.

» Belirtili ad tamlaması kurar:


Ovan-ın yeşilliği, suy-un serinliği, yazar-ın romanı, şair-in görevi...
» Adları ilgeçlere (edatlara) bağlar:
Sen-in gibi, siz-in gibi...
» Adları eylemlere bağlar:
On-un olsun.
Eşitlik Durumu:
"-ca, -ce, -ça, -çe" ekleri eşitlik eki olarak kullanılır. Eşitlik eki akademik kaynakların
çoğunda "ad durum eki" olarak kabul edilmektedir. ÖSYM , "-ca, -ce, -ça, -çe" ek-
lerinin göreviyle ilgili değil, kattığı anlamla ilgili soru sormuştur, bu nedenle ekin
cümleye kattığı anlamları öğrenelim:
» Görelik anlamı katar:
Bence, sence, kanımca, fikrimce ...
» Nicelik, ölçü , büyüklük yönünden eşitlik sağlar:

İyice, kiloca, boyca ...

» "Gibi" anlamı katar:


İnsanca, hayvanca, delice ...

» Topluluk anlamı katar:

Sınıfça pikniğe gittik.


» Zaman bildiren sözcüklere gelerek süre yönünden eşitlik sağlar:
Yıllarca, günlerce, aylarca ...
EKLER

» "Tarafından" anlamı katar:


Hükümetçe yeni kararlar alındı.
» Yaklaşık anlamı katar:
Genişçe bir eve taşındılar.

» Nitelikte eşitlik sağlar:


Akıllıca hareket, çocukça tavır...

» "Kadar'' anlamı katar:


Kal dersen dağlarca severim seni.

Yapım eki olan "-ce, -ca " eşitlik eki ile karıştırılmamalıdır. Şu sözcük
ler yapım eki olan "-ce, -ca" ekini almıştır: Türkçe, Fransızca, bilmece,
düşünce, bilmece, kesmece, sakınca, kokarca, sakınca , eğlence ...

2. ÇOĞUL /ÇOKLUK) EKi


"-far, -fer" eki çoğul eki olarak kullanılır. Fiillere gelen çokluk (çoğul) kişi eki ile
karıştı rı lamamal ıdır.

Sözcüklere çeşitli anlamlar katar:

» Çokluk anlamı katar:


Çiçekler, çocuklar, kitaplar...
» "ve benzerleri , gibi" anlamı katar:

Mustafa Kemaller, Orhan Veliler, Fatihler...


» Abartma anlamı katar:
Hasta ateşler içinde yanıyordu.

» Sabah , akşam, gece gibi zaman adlarına gelerek "her'' anlamı katar:

Geceleri uyku girmez gözüme.


» Tahmin , olasılık anlamı katar:
On yaşlarında bir çocuğu var.

» Saygı, küçümseme, alay anlamı katar:


Orhan Beyler henüz gelmediler.
Oo, hanımefendiler yeni uyanmışlar!

» Eklendiği sözcüğe aile ve grup anlamı katar:


Bugün Songül/ere gitmişler.
EKLER

» Tamlayanı düşmüş ad tamlamalarında , tamlanana getirilen "-ler'' eki - bazen


sonuna geldiği sözcüğün değil -tamlayanların çoğul olduğunu gösterir:
Üç kardeş, kapı önünde oturup annelerini bekliyorlar.

Ellerinde bir tek evleri kalmış.


Bir inekleri, iki koyunları, üç keçileri varmış.

3. İLGİ EKİ

İlgi eki , "-ki " ekidir, tamlananın yerini tutar: Bizimki, onunki, mutfağınki, sizinki,
adanınki...

4. TAMLAMA EKLERİ
Tamlayan ve tamlanan olmak üzere ikiye ayrılır: Tamlayan eki "-ın, -in, -un, ün" ek-
leridir, tamlanan ekleri ise iyelik ekidir.

» Tamlayan eki belirtili ad tamlaması kurar:


Yüzüklerin Efendisi, Fatmagül'ün Suçu ...
» Tamlayan eki adılları eylemlere bağlar:

Al yüreğim senin olsun.


» Tamlayan eki adıllara gelerek ilgeç öbeği oluşturur:

Senin için sel oldu gözyaşlarım.

Tamlayan eki "-ın, -in" "ben"ve "biz" sözcüklerinde "-im" şekline dönüşür:
Bizim diyarımız, benim şiirim ...
~-----------------------~
5. İYELİK (TAMLANAN-SAHİPLİK) EKLERİ

Bir varlığın kime ve neye ait olduğunu belirten , adlara gelerek aitlik belirten ek-
lerdir.

"-ım, -ın, -ı, -ımız, -ınız, -/arı " ekleri iyelik eki olarak kullanılır. İyelik ekleri bulunur-
ken "-ım, -ın, -ı, -ımız, -ınız, -/arı " eklerini alan sözcüklerin başına "benim, senin,
onun, bizim, sizin, onların " sözcüklerinden uygun olanı getirilir.

Benim kalemim 1. Tekil kişi

Senin kalemin 2. Tekil kişi

Onun kalemi 3. Tekil kişi

Bizim kalemimiz 1. Çoğul kişi

Sizin kaleminiz 2. Çoğul kişi

Onların kalemleri 3. Çoğul kişi


EKLER

6. KÜÇÜLTME EKLERi
"-cık, -cik, -cuk, -cük, -cak, -cek, -cağız, -ceğiz" ekleridir.

Ad ve sıfatlara küçültme ve sevgi anlamı katar: (-cık, -cak)


Mehmetçik, annecik, kimsecik, yavrucak, tosuncuk, körpecik, incecik ...

Küçültme, sevgi ve acıma anlamı katar: (-cağız)

Adamcağız, kadıcağız, kızcağız, hayvancağız ...

B) iSiM ÇEKiM EKLERi


1. KiP EKLERi
Fiillere farklı zaman ve anlam ilgisi katan eklerdir. Fiiller konusunda ayrıntılı bi-
çimde gördüğümüz için burada sadece hangi ekler olduğunu hatırlayalım:
Haber (Bildirme) Kipleri
a. Şimdiki Zaman: -yor
b. Gelecek Zaman: -ecek
c. Geniş Zaman: -ar, -er, -r
d. Duyulan (öğrenilen) Geçmiş Zaman: -mış, -miş

e. Bilinen (görülen) Geçmiş Zaman: -dı, -di

Dilek (Tasarlama) Kipleri


a. Gereklilik Kipi: -meli , malı
b. istek Kipi: -e, -a
c. Şart Kipi: -se, sa
d. Emir Kipi: Eki yoktur.
EKLER

2. Kişi EKLERi

Fiillere kip ekinden sonra gelen ve fiili kimin yaptığını gösteren eklerdir. Kişi ekleri
kipe bağlı olarak değişebilir.

Geçmiş Zaman Şimdiki Zaman istek Kipi Şahıs

Baktım Seviyorum Gideyim 1. Tekil Kişi

Baktın Seviyorsun Gidesin 2. Tekil Kişi

Baktı Seviyor Gide 3. Tekil Kişi

Baktık Seviyoruz Gidelim 1. Çoğul Kişi


Baktınız Seviyorsunuz Gidesiniz 2. Çoğul Kişi

Baktılar Seviyorlar Gideler 3. Çoğul Kişi

3. OLUMSUZLUK EKi
"-me, -ma" eki olumsuzluk ekidir. Eylemlere gelir. Geniş zamanda "-mez, maz''a
dönüşür.

Sakın bir söz söyleme, yüzüme bakma sakın .

Sen ağlama gözbebeğim dayanamam.

~ Bazı ekler hem isim hem fiil çekim eki olarak görev yapabilir.-(ek fiil)
~ şahıs eki, soru eki bu gruba girer.

4. SORU EKi
Kendisinden önceki sözcüklerden ayrı , sonraki eklerle bitişik yazılır. Bazı dil bilgisi
kitaplarında"soru edatı (ilgeci)" kabul edilir, ancak yaygın olarak ve TDK tarafın­
dan soru eki olarak adlandırıldığı için bu adlandırmayı tercih ettik.
Cümleye çeşitli anlamlar katar:
Soru anlamı katar:
Yarın görüşecek miyiz?
Yanıtı beklenmeyen veya yanıtını içinde taşıyan cümleler kurar:
Mert olan kaçar mı?
Pekiştirme anlamı katar:
Güzel mi güzel bir evdi.
Koşul ve zaman anlamı katar:
Güneş battı mı hüzün çöker üzerime.
Konuştu mu bal akar ağzından.
Rica anlamı katar:
Şişeyi bana uzatır mısın?
EKLER

5. EK Fiil (EK EYLEM\


Ek eylem hem isme hem de eyleme gelebilen eklerdir. İki görevi vardır:
İsim ve isim soylu sözcükleri yüklem yapar.

Ek fiilin Geniş Ek fiilin Hikayesi Ek fiilin Ek fiilin Şartı


Zamanı Rivayeti

Öğrenci-yim Yolcuydum Zenginmişim Güzelsem

Öğrenci-sin Yolcuydun Zenginmişsin Güzelsen

Öğrenci-dir Yolcuydu Zenginmiş Güzelse

Öğrenci-yiz Yolcuyduk Zenginmişiz Güzelsek

Öğrenci-siniz Yolcuydunuz Zenginmişsiniz Güzelseniz

Öğrenci-dirler Yolcuydular Zenginmişler Güzelseler

Basit zamanlı eylemleri ise birleşik zamanlı eylem yapar.

Ek fiilin Rivayeti Ek fiilin Hikayesi Ek fiilin Şartı

Biliyormuşum Gelmiştim Gideceksem

Biliyormuşsun Gelmiştin Gideceksen

Biliyormuş Gelmişti Gidecekse

Biliyormuşuz Gelmiştik Gideceksek

Biliyormuşsunuz Gelmiştiniz Gidecekseniz

Biliyormuşlar Gelmiştiler Gidecekseler


EKLER

♦♦ YAPIM EKLERİ ♦♦

Yapım ekleri, yeni anlamlı sözcükler türetmeye yarayan eklerdir.


Yapım ekleri , sözcüğün anlamını mutlaka değiştirir.
Yapım ekleri , sözcüğün yapısını değiştirir.

Yapım ekleri, türü değiştirebilir.

i~
-~ ~I
I Sözcüğün Anlamını ve Yapısını Değiştiren Yapım Ekleri
Yapıyı ve anlamı değiştiren yapım ekleridir.
Sözcüğün türünü değiştirmezler.

Fiilden Fiil Y.E. ve İsimden İsim Y.E. olmak üzere ikiye ayrılır:
a. Fiilden Fiil Yapım Ekleri:

-a: tık-a- , dol-a- ...


-dir: yık-tır-mak, yaz-dır-mak, öl-dür-mak, bil-dir-mak, dol-dur-mak ...
-ele: ov-ala-mak, kov-ala-mak, eş-ele-mek, şaş-ala- mak ...

-er: çık-ar-mak , kop-ar-mak, git-er-mek (gidermek)


-ı: kaz+, sür-ü- ...
-il: yık-ıl-mak , seç-il-mek, çöz-ül-mek, at-ıl-mak , sık-ıl-mak ...

-imse: gül-ümse-mek
-in: döv-ün-mek, tut-un- , kaç-ın-mak, gez-in-mek, soy-un-mak .. .
-ir: şiş-ir-mek , bit-ir-mek, iç-ir-mek, doy-ur-mak, düş-ür-mek .. .

-iş: tart-ış-mak, bak-ış-mak , gör-üş-mek , gül-üş- , boz-uş-mak .. .

-it: sap-ıt-mak, az-ıt-mak, kork-ut-, belir-t-mek, ak-ıt-mak ...


EKLER

b. İsimden İsim Yapım Ekleri

-a: komut-a, göz-e, gec-e, ilk-e ...


-aç: bak(ı)r-aç , top-aç, yan-ak, kır-aç ...
-ak: sol-ak, ben-ek, baş-ak ...

-al: ulus-al, öz-el , yer-el , ilk-el. ..


-arı: dış-arı , iç-eri ...
-ce: Türk-çe, Fars-ça, kızıl-ca , İngiliz-ce ...
-cek: oyun-cak, yavru-cak ...
-cel: gün-cel, ön-cel. ..
-ci: çiçek-çi, göz-cü, ön-cü, kapı-cı , oyun-cu , tarih-çi, sanat-çı. ..

-cik: badem-cik, gelin-cik, kızıl-cık , tomur-cuk ...


-cil: kır-çıl, ben-cil , ölüm-cül , insan-cıl , ak-çıl , et-çil , ot-çul...
-cileyin: ben-cileyin , sen-cileyin ...
-dek: çekir-dek, kıkır-dak , kıkır-dak ...

-deş : meslek-taş , öz-deş , iş-teş, arka-daş , yan-daş , ad-daş (adaş) ...

-ek: ben-ek, baş-ak , top-ak ...


-er: altı-ş-ar, beş-er , kaç-ar, elli-ş-er, dokuz-ar. ..
-eri: iç-eri , dış-arı .. .

-gıl: dayım-gil , bakla-gil , kedi-gil-ler, Ayşe-gil. ..


-(i)mser: iyi-mser, kara-msar, kötü-mser. ..
-(i)msi: mavi-msi , yeşil-msi , acı-msı , kızıl-msı. ..

-(i)mtırak: sarı-mtırak , mavi-mtırak ...

-in : ilk-in , yaz-ın , kış-ın ...

-(ı)ncı: altı-ncı , beş-inci, dokuz-uncu, kaç-ıncı , üç-üncü ...


-(ı)z: boyun-uz > boynuz, iki-z, üç-üz ...
-ki: dün-kü, sonra-ki , önce-ki , yarın-ki , sabah-ki , karşı-ki. ..

-lek: çat-lak, yuvar-lak, otlak, kış-lak > kışla, yaz-lak >yayla ...
-leme: orta-lama, balık-lama, düz-leme ...
-leyin: gece-leyin , sabah-leyin , akşam-leyin ...
-li: yaş-lı, köy-lü , kök-lü, lise-li, etki-li , kir-li , pas-lı , akıl-lı. ..

-lik: baş-lık , yıllık , tuz-luk, söz-lük, korku-luk, insan-lık , gün-lük ...


-men: kara-man , uz-man, koca-man , Türk-men , gök-men ...
-sel: kum-sal , bilim-sel , gelenek-sel , kut-sal , duygu-sal. ..
-sıl: yok-sul , var-sıl. ..
-si: kadın-sı , erkek-si , çocuk-su ...
-siz: tuz-suz, tat-sız , kanun-suz, umut-suz, ev-siz, son-suz, kök-süz ...
-ti: fısıl-tı , horul-tu, cıvıl-tı. ..
-z: ben-iz, üç-üz, iki-z, dörd-üz, beş-iz ...
EKLER

i~ ISözcüğün Anlamını

1
1 ve Yapısını Değiştiren Yapım Ekleri
Yapıyı ve anlamı değiştiren yapım ekleridir.

Sözcüğün türünü de değiştirirler.

Fiilden İsim Y.E. ve İsimden Fiil Y.E. olmak üzere ikiye ayrılır:

c. Fiilden İsim Yapım Ekleri

-a/-e: sap-a, yar-a, kıs-a , sür-e , diz-e , oy-a ...


-al: çat-al , kur-al. ..
-baç: saklan-baç, dolan-baç ...
-ce: düşün-ce , dinlen-ce, eğlen-ce, söylen-ce ...
-di: türe-di, alın-dı , çık-tı. ..

-dik: bil-dik, tanı-dık, bitme-dik, gitme-dik ...


-ecek: yiy-ecek, iç-ecek, yak-acak, sil-ecek ...
-eç: tut-aç, kaldır-aç , gül-eç, say-aç, ayır-aç (ayraç) ...
-ç: utan-ç, iğren-ç, kıskan-ç , sevin-ç, kazan-ç ...
-egen: dur-ağan, ol-ağan, gez-egen ...
-ek: kaç-ak, at-ak, dur-ak, yat-ak .. .
-elek: yat-alak, as-alak, çök-elek .. .
-em: kur-am, tut-am, dön-em .. .
-emeç: dön-emeç, tut-amaç .. .
-emek: bas-amak, tut-amak, kaç-amak ...
-en: sev-en, düz-en, yarat-an , gör-en , gül-en , kız-an ...

-enek: gel-enek, gör-enek, seç-enek, değ(e)-nek, tut-anak ...


-erek: sev-erek, döv-erek, bak-arak, koş-arak ...

-eri: uç-arı , göç-eri. ..


-esi: öl-esi , yıkıl-ası, kırıl-ası ...

-ge: böl-ge, sömür-ge, süpür-ge, dal-ga, çizel-ge, bil-ge, göster-ge ...


-geçi-kaç: utan-gaç, kıs-kaç, süz-geç, solun-gaç ...
-gen/-ken: sürün-gen , yapış-kan, bitiş-ken , saldır-gan , unut-kan, giriş-ken ...
-gi/-ki: bit-ki , as-kı , sil-gi, ver-gi , coş-ku, uy(u)-ku , görgü, bıç-kı. ..

-giç: bil-giç, başlan-gıç , sor-guç, yar-gıç , dal-gıç ...

-gin/-kin: bil-gin, üz-gün , yor-gun, dal-gın, az-gın , dur-gun, coç-kun ...


-i: yap-ı, öl-ü , ölç-ü , diz-i, dol-u , başar-, , dürt-ü, an- ı , ört-ü , çevir-i. ..
-ici: yık-ıcı , dilen-ici (dilenci) , kes-ici, bak-ıcı , gör-ücü, tüket-ici, oku-y-ucu ...
EKLER

-ıl: ışı-1 , koş-ul. ..


-ik: yat-ık , bat-ık, don-uk, kes-ik .. .
-ili: yaz-ılı , ser-ili , ört-ülü .. .
-im: bak-ım , yap-ım , doğ-um , öl-üm , ek-im , eyle-m , bil-im , üret-im .. .
-in: tüt-ün , ek-in , gel-in , yığ-ın- , bas-ın , sor-un , yay-ın , yaz- ın , es-in .. .
-inç: bil-inç, kork-unç, bas-ınç , gül-ünç ...
-(i)nti: gez-inli , söyle-nti , yık-ıntı , çık-ıntı , üz-ünlü , gör-ünlü , alın-tı. ..
-ir: kes-er, yat-ır. ..

-iş: bak-ış , gül-üş , dik-iş, geç-iş ...

-it: geç-it, yak-ıt, yap-ıt , taşı-!, kon-ut, um-ut, kan-ıt. ..


-k: daya-k, ısla-k , ada-k, dile-k, öksür-Ok, aç-ık , çek-ik ...
-me: sar-ma, dol-ma, yaz-ma ...
-mece: say-maca, bil-mece, çek-mece, kes-mece, bul-maca ...
-meç: de-meç, yırt-maç , bula-maç ...
-mek: ek-mek, ye-mek, dik-mek, kay-mak, çak-mak ...
-men: öğret-men , yönet-men , seç-men , şiş-man, say-man , göç-men .. .
-mez: çık-maz , tüken-mez, yıl-maz ...
-mık: il-mik, kıy-mık , kus-muk ...
-mır: -yağ-mur, kö-mür. ..
-miş: dol-muş , er-miş , oku-muş ...

-sı: tüt-sü, giy-si , yat-sı , sin-si ...


-sek: sav-sak, tut-sak ...
-sel: uy-sal , gör-sel , eğit-sel , işit-sel. ..
-ti: bunal-tı , kızar-tı, ...

d. İsimden Fiil Yapım Ekleri

-a: dil-e-, boş-a- , kan-a- , tür-e- , yaş-a- .. .


-al: dar-al-, düz-el- , çok(ğ)-al- , kör-el- , yön-el , az-al- ...
-ar: sarı -ar > sarar- , kara-r, yaş-ar- , baş-ar- , yeşer- (yeşil+er-) ...

-de: fokur-da- , horul-da-, fısıl-da- , gümbür-de- ...


-et: göz-et-, yön-et- .. .
-ik: göz-ük-, geç-ik- (gecik-), göz-ük- , aç-ık-(acık-), bir-ik-...
-imse: az-ımsa- , ben-imse-, öz-ümse- , küçük-imse- (küçümse-) ...
-kir: hay-kır- , fış-kır- , hıç-kır- ...
-1: ince-1- , doğru-1-, kısa-1- , eksi(k)-1- , yüce-1- , diri-1-...
-le: giz-le- , av-la-, su-la- , baş-la-, zor-la-, bağ-la-, sol-la-...
-len: yağ-lan- , us-lan-, öfke-len- .. .
-leş: bir-leş- , söz-leş- , veda-laş .. .

-se: su-sa-, garip-se-, hafif-se-, önem-se- .. .


EKLER

EŞ SESLİ VE KARIŞTIRILAN EKLER

Aşağıdacümledeki kullanımına bağlı olarak görevi değişebilen ekler verilmiştir,


ÖSYM daha çok bu eklerin birbirinden nasıl ayrılabileceğine dayalı soru sormak-
tadır.

1. -ım, -im eki

1. Tekil İyelik
"-ım" ekini alan sözcüğün •Arım , balım , peteğim
(Tamlanan) E.
başına "benim" sözcüğü Gülüm, dalım, çiçeğim
gelirse bu ek iyelik ekidir.
(çekim eki).

Kişi (Şahıs) E. "-ım" eki fiile eklendiğinde • Gidiyorum bütün


kişi eki olur. (çekim eki) aşklar yüreğimde

Tamlayan E.
"benim" ve "bizim" • Sen benim yağmurumda
sözcükleri kendisinden gezinemezsin
sonraki sözcükle tamlama • Bizim diyarımız da bin
kurarsa bu sözcüklerdeki bir baharı saklar
ek tamlayan ekidir. (çekim
eki)

Ekfiil
"-ım" eki isim soylu sözcükleri • Yolcuyum bir kuru yaprak
yüklem yaparsa ek fiil olur. misali
(çekim eki)

Fiilden İsim Y.E. Fiilleri isim yapar. • Yıkım , yapım , ölüm

İsimden İsim Y.E. İsimleri isim yapar. • Birim

2. -me,-ma

Yapım Eki Fiilden isim türetir. İsim- • Babadan kalma ev,


fiil eki -me, -ma bu okuma zamanı, karma
çıörevdedir. eiiitim

Olumsuzluk eki Bazı kaynaklarda yapım , • Ağlama gözbebeğim ,


olur. bazı kaynaklarda çekim sana kıyamam
eki sayılır.
EKLER

3. -ın, -in

Çekim Eki Tamlayan eki olur. • Yüreğinin sesini dinlemelisin.

Çekim Eki
"-ın" ekini alan sözcüğün • Sözlerin şiirlerin
başına "senin" gelirse bu ek mükemmelidir.
il. tekil iyelik eki olur.

Çekim Eki Emir kipi il. çokluk eki olur. • Siz bırakın gidin ey insanlar!

Yapım Eki Fiilden isim yapar. • yay-ın, ek-in, ak-ın, tüt-ün ...

Yapım Eki İsimden İsim yapar. • ilk-in , kış-ın , yaz-ın , üst-ün ...

Yapım Eki Fiilden fiil yapar. • kaç-ın-mak , gör-ün-mek ...

4. -ı, -i

Yapım Eki Fiilden isim yapar. • Dizi, kazı, yazı. ..

Çekim Eki 111. tekil iyelik eki olur. • Romanı çok okunuyor.
Eki alan sözcüğün başına
"onun" sözcüğü getirilebilir.

Çekim Eki Belirtme durum eki olur. Eki • Romanı çok beğendim
alan sözcüğün başına
"onun" sözcüğü getirilemez.

5. -e, -a

Yapım Eki Fiilden isim yapar. Kıs-a, diz-e, oy-a, doğ-a ...

Yapım Eki İsimden isim yapar. Komut-a, göz-e ...

Yapım Eki İsimden fiil yapar. Yaş-a-mak, boş-a-mak ...

Yapım Eki Fiilden fiil yapar. Tık-a-mak ...

Çekim Eki Yönelme (yaklaşma) durum Geceyi sana yazdım.


eki olur.
Çekim Eki istek kipi olur. Yarın gidelim.

283
EKLER

6. -de, -da

Yapım Eki İsimden sıfat yapar. Sözde Kızlar, gözde öğrenci. ..

Yapım Eki İsimden zarf yapar. Onu ayakta alkışladılar.

Yapım Eki İsimden fiil yapar. Şırılda- , horulda- , tokurda- ...

Çekim Eki Bulunma (kalma) durum eki olur. Yüzünde kırışıklıklar vardı.

7. -den, -dan

Yapım Eki İsimden sıfat yapar. Sıradan insan, candan dost ...

Yapım Eki İsimden zarf yapar. Aniden gitti.

Çekim Eki Ayrılma (çıkma) durum eki olur. Uzaktan geliyoruz.

Çekim Eki Tamlayan eki olur. (-ın yerine) Çocukların çoğu -, çocuklardan
çoğu

8. -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş

-mez • Fiilden İsim Y.E.: "Utanmaz • Geniş zamanın olumsuzu: Bu


Adam" romanı adam hiç utanmaz.

-ar • Fiilden İsim Y.E.: Çıkar yol • Geniş zaman : Akşamları gelir
bulamadı. incir kuşları.
• İsimden Fiil Y.E.: Hava karardı.
• Fiilden Fiil Y.E.: İpi kopardı.

-dik • Fiilden İsim Y.E.: Çalmadık • GörülenGeçmiş Zamanın 1.


kapı bırakmadı. Çoğulu: Kimsenin kapısını
çalmadık.

-ecek • Fiilden İsim Y.E.: Gidecek • Gelecek Zaman: Yarın mutlaka


yerim mi var? oraya gidecek.
• Fiillere eklenerek kalıcı isim
yapar: giyecek, yiyecek ...

-miş • Fiilden İsim Y.E.: Susamış • Öğrenilen Geçmiş Zaman: Bugün


yıldızlar iniyor göle. çok susamış.
• Ek-fiilin Rivayeti: En güzel duygu
aşkmış .
EKLER

9. -man, -men

Fiilden isim yapım eki • Danışman , öğretmen , seçmen , yönetmen

İsimden isim yapım eki • Kocaman , uzman, kölemen

10. -ey, -ay

Fiilden isim yapım eki • Olay, yapay, yatay, düşey

İsimden isim yapım eki • Güney, dikey, düzey, eşey

11. -sel, -sal

Fiilden isim yapım eki • Uysal, görsel , işitsel

İsimden isim yapım eki • Kutsal, bölgesel, kumsal

12. -ıt, -it, -t

Fiilden isim yapım eki • Yapıt , kanıt , anıt , taşıt , umut

İsimden isim yapım eki • Karşıt , eşit , yaşıt, boyut

Fiilden fiil yapım eki • Korkut-, sapıt-, akıt-, uzat-

13. -ler, -lar

Çokluk Eki İsimlere gelen çekim ekidir. • İnsanlar, çocuklar, güller. ..

111. Çokluk Fiillere gelen çekim ekidir. • Okudular, seviyorlar,


Kişi Eki gelmişler. ..

Yapım Eki Sözcüğün anlamını değiştirir. • Ahmetlere uğradım.


(-gil anlamında)

285
SÖZCÜĞÜN YAPISI

(______ ._•_Y_A_P_ı_B_A_K_ıM_ıN_D_A_N_s_ö_z_c_ü_K_L_E_R_•_•_ _ _)
1. BASİT (KÖK) SÖZCÜK

"Yalın sözcük" olarak da adlandırılır. Kökler, yapısı ve anlamı bozulmadan


parçalanamayan sözcüklerdir. Hiçbir yapım eki almamış sözcüktür, çekim eki ala-
bilir. Türkçe köklerin büyük bölümü tek hecelidir.

Örnek

» Balıklarda: "-lar'' çoğul eki , "-da" hal eki (çekim eki almış sadece)

» İnsanlar: "-lar'' çoğul eki (çekim eki almış sadece)

» Masamızda: "-mız" iyelik, "-da" durum eki (çekim eki almış sadece)

2. TÜREMİŞ (GÖVDE) SÖZCÜK


Bir kök ile yapım ekinin birleşmesiyle oluşmuş sözcüklerdir. Türemiş sözcükler, bir
veya birkaç yapım eki alabilir. Türkçedeki sözcüklerin önemli bir bölümü, türetme
yoluyla ortaya çıkan sözcüklerden oluşur.

Örnek

» Yaşam: (yaş-a-m) "yaş" isim kökü önce isimden fiil yapım eki "-a"yı almış,
sonra fiilden isim yapım eki "-m"yi almış.

» llık: (ılı-k) "-k" fiilden isim yapım ekidir.

» Oynuyor: (oyun-a-) "-a" isimden fiil yapım ekidir.

» Çevre: (çevir-e) "-e" fiilden isim yapım ekidir.

» Kavşak: (kavuş-ak) "-ak" fiilden isim yapım ekidir.

» Başladı: (baş-la-) "-la" isimden fiil yapım ekidir.

Uyarı-yorum

Bir yapım eki alan sözcüklere "gövde", birden çok yapım eki alan sözcük-
lere ise "gövdeden türemiş sözcük" adı verilir. Bütün "gövde'ter türemiş
sözcüktür.
• 'Tatlı " gövde, 'tatlıcılık" gövdeden türemiş sözcüktür.
• "Gözle-" gövde, "gözlem" gövdeden türemiş sözcüktür.

287
SÖZCÜĞÜN YAPISI

3. BİRLEŞİK SÖZCÜK

En az iki sözcüğün sesçe, biçimce veya anlamca birleşip kaynaşmasıyla oluşmuş


sözcüklerdir. Birleşik sözcüklerin bir bölümünde kaynaşma tamdır ve iki sözcük de
anlamlarını yitirerek tek bir sözcük oluşturur (gecekondu, delikanlı, kabadayı). Bir-
leşik sözcüklerin bir bölümünde ise birleşen ögelerden yalnızca biri anlamını
kaybeder (kılıç balığı, köpek balığı).

Birleşik sözcüklerin bir bölümünde ise birleşik sözcüğü oluşturan her iki sözcük
gerçek anlamınıkorur (kara yolu, ana dili).
a) Birleşik İsimler

Oluşumlarına Göre Birleşik İsimler

Anlam kayması yoluyla oluşabilirler. Bazen birinci, bazen ikinci, bazen de her
iki sözcük anlamını yitirebilir.
Örnek
» hanımeli, aslanağzı, kuşpalazı, demirbaş, suçiçeği... (Her iki sözcük anlam
kaymasına uğrayabilir, mecaz anlam kazanır.)

» adamotu, başsavcı ... (Birinci sözcük anlam kaybına uğrayabilir.)


» öğretmenevi, rüzgargülü, gökkuşağı, aşçıbaşı ... (İkinci sözcük anlam kaybına
uğrayabilir.)

Ses değişmesi yoluyla oluşurlar. Birleşik sözcükler oluşurken ses düşmesi


veya türemesi olabilir.
Örnek
» pek + iyi --+ peki
» sütlü + aş --+ sütlaç
» kahve + altı --+ kahvaltı

Yapılarına Göre Birleşik İsimler

» İsim soylu sözcüklerin bir araya gelmesiyle oluşur. Belirtisiz veya takısız
isim tamlaması biçiminde oluşurlar. (isim + isim): Atasözü, adamotu, kuş­
palazı, aslanağzı, onbaşı, gökyüzü, Çanakkale ..

» Sıfat tamlaması biçiminde oluşurlar: Sivrisinek, özdeyiş, ilkokul, anayasa,


Eskişehir, Karahisar, sonbahar...
» İsim soylu sözcüklerin fiillerle bir araya gelmesiyle oluşur: İmambayıldı,
hünkarbeğendi, ateşkes, gecekondu ...
» Fiil soylu sözcüklerin bir araya gelmesiyle oluşurlar: Biçerdöver, gelgit,
çekyat, uyurgezer, dedikodu, vurdumduymaz ...
SÖZCÜĞÜN YAPISI

Birleşik
isimlerin içinde eğer fiil (eylem) varsa birleşik sözcük tüı
kayması biçiminde oluşmuştur:
Konuksever, şıpsevdi, albeni, veryansın, gecekondu, çekyat, gelgit. ..

» İsim soylu sözcüklerle fiilimsilerin bir araya gelmesiyle oluşur: Gökdelen,


dalgakıran, cankurtaran, kardelen ..

» Yansıma sözcüklerin bir araya gelmesiyle oluşur: Dırdır, çıtçıt, gırgır

b) Birleşik Sıfatlar

İki sözcüğün bir araya gelmesiyle oluşan ve sıfat göreviyle kullanılan sözcüklerdir.

Kaynaşmış Birleşik Sıfatlar: İki sözcüğün bir araya gelerek tek bir kavramı
karşıladığı birleşik sıfatlardır, bitişik yazılırlar.

İki yalın addan yapılmış olanlar: cingöz çocuk, kılkuvruk adam, cingöz
çocuk...

Belirtisiz ad tamlaması biçiminde olanlar: kahverengi kumaş, üstünkörü


çalışma, vişneçürüğü gömlek...

Bir adla bir eylem ya da eylemsiden yapılmış olanlar: haksever insan, mi-
rasvedi kişi, vatansever asker, varvemez amca ..

İki ya da daha çok sıfattan yapılmış olanlar: hiçbir yol, biraz para, birçok
olay, hfıı1ıfilıgi bir yer...

Sıfat tamlaması biçiminde oluşanlar: pisboğaz çocuk, boşboğaz adam,


düztaban sporcu ...

İki eylem ya da eylemsiden yapılmış olanlar: konargöçer aşiretler,


~ kadınlar, vurdumduvmaz insan ...

Öbekleşmiş Birleşik Sıfatlar: Birden çok sözcüğün çeşitli biçimlerde oluşturduğu


söz öbeğidir. "Kaynaşmış birleşik sıfatlar" bitişik, "öbekleşmiş birleşik sıfatlar" ise
ayrı yazılır; ikisi bu yönüyle ayrılır.

Örnek

» İki kilo karpuz, kafadan sakat adam, oyuna düşkün çocuk, sonradan görme
kadın,cana yakın insan, kendisine özgü üslup, evine bağlı adam, başına buyruk
adam, dile kolay iş , tavanı basık oda ...
SÖZCÜĞÜN YAPISI

Kurallı Birleşik Sıfatlar: Biçimsel olarak ayrı yazılan ve belli kurallara göre yapılan
sıfatlardır. Şu şekillerde yapılır:

Sıfat ve takısız isim tamlamalarına "-lı, -tık, -sız" ekleri getirilerek sıfat öbeği
(birleşik sıfat) biçiminde oluşturulur.
» Ak saçlı başını eline al anneciğim

» Sen gezersin kırk asırlık bir mabedin içini

» Beş parasız bir adamdı şimdi.

Belirtisiz ad tamlamasına "-lı, -tık, -sız" ekleri getirilerek sıfat öbeği (birleşik
sıfat)biçiminde oluşturulur, bu durumda belirtisiz ad tamlamasındaki tamlanan eki
düşer.

» Asker elbisesi -, asker elbiseli (çocuk)

» Dilenci kılığı -, dilenci kılıklı (adam)

» Çınar ağacı -, çınar ağaçlı (ev)

Sıfat tamlamalarında sıfat ile ismin yeri değiştirilip isme iyelik eki (-ı, -i) getirilerek
sıfat öbeği (birleşik sıfat) oluşturulur. Örneğin; "kırık kanat"tamlamasında "kırık" ile
"kanat" yer değiştirip "kanat'' sözcüğüne "-ı " eki getirilerek yeni bir sıfat elde edilir:
Kanadı kırık (kuş).

» Bovnu bükük bir garibim yüzüm gülmüyor.

» Eli açık bir insandır dedesi.

» Bağrı vanık bir çobandan dinlemişti kavalı.

» Onarır türküler gönlü kırık mevsimleri.

c) Birleşik Belirteçler (Zarflar)


İki sözcüğün bir araya gelmesiyle oluşturulan zarflardır: biraz, üstünkörü, bugün ,
nasıl , niçin, akşamüstü ...

d) Birleşik Zamirler (Adıllar)

Birden çok sözcüğün birleşerek oluşturduğu adıllardır: birkaçı, birçoğu,


hiçbiri...

e) Birleşik Bağlaçlar

İki bağlacın birleşmesiyle oluşturulan bağlaçlardır: mademki, oysaki, hal-


buki, meğerki...
SÖZCÜĞÜN YAPISI

f) Birleşik Ünlem

"Eyvah" sözcüğünü örnek gösterebiliriz.

g) Birleşik Eylemler

Birleşik eylemler üç gruba ayrılır:

1. Ad/ Eylem+ Yardımcı Eylemden Oluşanlar

Yardımcı eylem, ad soylu sözcüğün eylem gibi kullanılmasını sağlayan, kendi


anlamını yitirmiş eylemdir. Türkçede en çok "etmek, olmak, eylemek, kı/mak"söz­
cükleri yardımcı eylem olarak kullanılmaktadır. "Buyurmak, görmek, atmak, yap-
mak, gelmek, gitmek, kalmak, bulmak, kaçmak" sözcükleri de yardımcı eylem
olarak kullanılabilir. Yardımcı eylemler birleşik eylem oluştururken ses düşmesi
ya da türemesi olursa asıl eyleme bitişik, olmazsa ayrı yazılır.
» Terk etmedi sevdan beni.
» Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
» Kızıl havaları sevret ki akşam olmakta.
» Zannetme ki ne güldür ne de lale.
» Bu dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
» ekmeği bol eyledik / acıyı bal eyledik
sıratı voı ev/edik I geldik bugüne
» Tutunacak bir yer bulamayınca
Gider bir ırmakta karar kılar
» Mevlam görelim neyler
Neylerse güzel evler

Uyarı-yorum

"Etmek" ve "o/mak" sözcükleri asıl eylem olarak da kullanılabilir. Asıl eylem


olarak kullanılan "etmek" ve "olmak" sözcüklerinin yerine başka fiil getiri-
lebilir.
Meyveler erken oldu. (olgunlaştı)
Yarın erkenden burada olmalısın. (bulunmalısın)
SÖZCÜĞÜN YAPISI

2. Kurallı (Özel) Birleşik Eylemler

Eylem + eylem biçiminde oluşur.

Dört şekilde yapılır:

Yeterlik Fiili
r ·- ·- ·- ·- · - · - ·,
~ - -~t~~ :~- ~?~ . ~
Cümleye yeterlik, gücü yetme, izin, olasılık, rica gibi anlamlar katar.
» Akşamleyin iki yüz soru çözebilirim. (yeterlik)
» Ayakta kalmayın , oturabilirsiniz. (izin)
» Dışarı ~ miyim? (rica-izin)
» Bir gece ansızın gelebilirim
Beni bekliyorsan uyumamışsan

Sevinçten kapında ölebilirim (olasılık)

Yeterlik eyleminin olumsuzu dört farklı biçimde yapılır, bunlardan biri kul-
lanımdan düştüğü için üçünü açıklayacağız:

1. Olumsuzluk: Yeterlik eyleminin olumsuzu yapılırken "-ebilmek" ifadesindeki


"bil-" sözcüğü düşer, onun yerine olumsuzluk eki "-me, -ma " eki gelir. Kesin bir
yetersizlik belirtilir.
» Ben sana mecburum , bilemezsin.

» Bu sefil iştiha , bu kirli nazar,


Bulamaz sende , bende bir mana
» Ağlarım , ağlatamam; hissederim , filiwyemem.
» Girmeden tefrika bir millete düşman giremez
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez

2. Olumsuzluk: Öznenin istemi dışında, olasılık içeren bir yetersizlik belirtilir. "-e"
eki hem olumsuzluk ekinden önce hem de sonra olmak üzere iki kez kullanılır.
» Yazarın neden öyle yaptığı anlaşılamayabilir.

3. Olumsuzluk: Çoğu zaman öznenin istemine bağlı olarak olasılık da içeren


bir yetersizlik belirtilir. Olumsuzluk eki "-e, -a" dan önce getirilir.
» Bel bağladığım tepelerden
Gün doğmayabilir bir daha (olasılık)
SÖZCÜĞÜN YAPISI

Uyarı-yorum

Yeterlik fiilinin olumsuzu geniş zamanın olumsuzu ile karıştırılmamalıdır.

Geniş zaman: çözer -, çözmez


Yeterlik fiilinin olumsuzu: çözebilir -, çözemez ( Yeterlik fiili , yardımcı
ses "a, e" korunarak olumsuz yapılır. Geniş zamanın olumsuzunda ise "a, e"
sesi olmaz.)
Yeterlik fiilinin olumsuzunu bulurken şöyle yapın: "e, a" seslerine karış­
madan "-me, -ma, -mez, -maz" olumsuzluk eki yerine "-bilmek" fiilini getirin,
mantıklı oluyorsa yeterlik fiili vardır ve sözcük yapıca birleşiktir.

Gidemem -, -me yerine -bilmek koyalım; "gidebilmek" demek ki yeter-


lik fiilidir.
Okuyamaz -, -maz yerine -bilmek koyalım ; "okuyabilmek" demek ki
yeterlik fiilidir.
Sevmez -, -mezyerine -bilmek koyalım; "sevbilmek" olmadı demek ki
yeterlik fiili değildir.

Tezlik Fiili
r·- · - · - · - · - · - · - · ,
~. _E_y~~': !...-l; ~e.r~ ~~ . ~

Cümleye ansızın , çabucak, birdenbire , tez, rica anlamları katar.

» Kitabı okuyuverdim. (çabucak)


» Bulaşıkları bugün de yıkay ıversin. (rica)

» Dönerse güzel başın / Göğsüme .bırakıver.

» Şimdi ç ı k ı verecek karşıma arkadaşım

Mektebe gitmek için geçtiğimiz şu yoldan

» Dinle de gönlümü alıver gitsin.

» Bir akşam uyudu , uyanmay ı verd i


» Kapıyı bir türlü aç ıvermedi.

"Çıkagelmek" birleşik eylemi de tezlik anlamı taşır. Beklenmedik bi


zamanda gelmek, gelivermek anlamında kullanılır, olumsuz biçimi yok
tur:
Gece yarısı birçok atlı çıkageldi.
Tam o sırada konuklar çıkagelmiş.
SÖZCÜĞÜN YAPISI

Sürerlik Fiili
r · - · - · - · - · - · - · - · - · - · - · - · - · - · - ·- · - · - · - · ,
~. -~te_r12_:~ _+_k~.!_~~ _I. :1~!:.~~
. _I!1~~ -~ !~~L~~ _I!1?!:.. .~
Ana eyleme süreklilik anlamı , eylemin devam ettiği anlamını katar.
» Bakakaldım giden geminin ardından

Atamam kendimi denize, dünya güzel.


» Dışarda yağmur yağadursun

Ve içerdeyse bütün eşyan

» Mor sümbüllü gonca güllü dallarda


Ferhat Şirin ' i bulagelmiştir

Yaklaşma Fiili
r·- · - · - · - · - · - · - · ,
~. _E_y.!_e~: ~ :..J~~~k.~
Cümleye az kalsın , hemen hemen , neredeyse anlamı katar.

» Yolda yürürken düşeyazdım.

» Dünkü olayda öleyazdı.

3. Kaynaşmış Birleşik Eylemler


a) Deyimlerin büyük bölümü , anlamca kaynaşmış birleşik fiil kabul edilir.
» Gözden düşmek, dile getirmek, kafa yormak, kulak vermek, göz atmak, ...
b) Deyim özelliği göstermeyen bazı eylemler de kaynaşmış birleşik eylem sayılır.

» Acı duymak, kural koymak, deliliğe vurmak, öğüt vermek ...


c) Bazı kaynaşmış birleşik fiillerde bütün sözcükler anlamını yitirdiği için bitişik
yazılır.

» Vazgeçmek, başvurmak, öngörmek, elvermek, alıkoymak, varsaymak ...


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-1

Aşağıdaki sözcüklerin köklerini bulup "ad kökü" mü, "eylerr


kökü" mü olduğunu yazınız.

1. Kimlik: ....... . 11. Kavşak: ... ....

2. Çevre: ....... . 12. Sarardı: .......

3. Dilenci: ....... . 13. Yaşlandı: ........

4. Mutluluk: ....... . 14. Dergiler: .......

5. Ayrılık: ...... . 15. Arkadaş : .....

6. Sevdalı: ........ . 16. İçimde: ......

7. Adımlar: ....... . 17. Kanatmış: .....

8. Yaklaştı: ....... . 18. Yalnızlık: .....

9. Ağardı: ...... . 19. Beklerdim: .....

10. Getirdi: ...... .. 20. Işıksız : .......

UYGULU-YORUM-11

Aşağıdaki sözcüklerde geçen çekim eklerini yazınız.

1. Duvarın: ..... .

2. Kapısı: ...... .

3. Gözlerim: ...... .

4. Gidiyorum: ...... .

5. Dardayım: ........ .

6. Babamdır: ....... .

7. Gelmelisin: ...... .

8. Geldiler: ...... .

9. Çocuklarım: .... .

295
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-111

Aşağıdaki sözcüklerde geçen yapım eklerini ve türlerini yazınız.

1. Korku: ...... .

2. Başladı : .. .... .

3. Yurttaşlık: ...... .

4. Bildiri: ..... .

5. Çıkardık: ...... .

6. Sızlıyordu: ..... .

7. Görevli: ....... .

8. Yaralı: ..... .

9. Çıldırdı : ..... .

10. Öğrencilik: ... .

UYGULU-VORUM-IV

Aşağıdaki birleşik sözcüklerin oluşum yollarını (anlam kayması


ses düşmesi veya türemesi , tür kayması) karşılarına yazınız.

1. Sütlaç: .. .... .

2. Biraz: ...... .

3. Biçerdöver: ....... .

4. İmambayıldı: ..... .

5. Tutkal : ......

6. Bilgisayar: ... ....

7. Cumartesi : .... ...

8. Gecekondu: .....

9. Nasıl: ....

10. Hiçbiri : .. ... .


UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-V

Aşağıdaki sözcükler yansımadan türemişse ayraç içine(+), türe


memişse (-) koyunuz.

1. Tükürük: ..... .
2. Melodi: ...... .
3. Ağlarım: ...... .

4. Düdük: ..... .
5. Fısıltı: ...... .

6. Gürültü: ..... .
7. Hışırtı: .... .

8. Öterdi: ... .
9. Havladı: ... .

1O. Işıksız: .... .

UYGULU-VORUM-VI

Mademki sen gidiyorsun


Ezelim gitsin, ebedim gitsin
Bulutlar ardından gözyaşlarına boğulsun

Kapansın cennetin kapısı Leyla'ya


Çöller Mecnun'a cehennem olsun
(Mehmet SAYLAN)
Bu parçayla ilgili olarak aşağıda verilen bilgi doğru ise ayracın içine
(+), yanlış ise(-) koyunuz.
1) Üç birleşik sözcük vardır. ( )
2) Fiilden türemiş birden fazla sözcük vardır. (
3) "Ardından" sözcüğü birden fazla çekim eki almıştır. (
4) "Gidiyorsun" yapısı bakımından türemiştir. ( )
5) "Ezelim " sözcüğünün kökünün türü eylemdir. (

297
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-VII

Yağmurdan sonra büyürmüş başak

Meyveler sabırla olgunlaşırmış

Bir gün gözlerimin ta içine bak

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıda verilen bilgi doğru ise(+), yanlış ise

(-) koyunuz.

1) "yağmurdan " sözcüğü gövde durumundadır.

2) "başak" kökünün türü bakımından isimdir.

3) "olgunlaşırmış" gövdeden türemiş bir isimdir.

4) "içine" sözcüğü kökünün türü bakımından fiildir.

5) "niçin" sözcüğü yapıca basittir.

6) "anlarsın" sözcüğü birden çok çekim eki almıştır.

7) "gözlerimin" sözcüğü üç çekim eki almıştır.

8) "yaşarmış" sözcüğü kökünün türü bakımından fiildir.

9) "ölüler'' sözcüğü hem yapım hem de çekim eki almıştır.

10) "sonra" sözcüğü türemiştir.


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-YORUM-1
:: :
[!1) kim = ad 2) çevir-= fiil 3) dil= ad 4) mut= ad 5) ayır-= fiil !
I! 6) sevda = ad 7) at- = fiil 8) yakın = ad 9) ak = ad 1O) gel- = fiil !
l! 11 ) kavuş=fiil 1 2) sarı=ad 13) yaş=ad 14) der-=fiil 15) arka=ad !
[! 16) iç= ad 17) kan _= ad _18) yalın =_ad _19) bek= ad 20) ışı-= fiil _______________ i
[ UYGULU-YORUM-11
ı -- - - --- - - - - - - --- - --- - ---- - --- - --- - --- - --- -- --- - --- - --- - - -- - - --- - --- - ---- - --- - --- - ---- - -- -- --- - ---:

i 1) tamlayan eki 2) iyelik eki 3) çoğul ve iyelik eki 4) kip ve kişi eki i
i 5) durum eki ve ek fiil 6) iyelik eki ve ek fiil 7) kip ve kişi eki 8) kip ve kişi eki i
i 9) çoğul ve iyelik eki i
L------------------------------------------------------------------------------------------------:
UYGULU-YORUM-111
i: :
i! 1) ---<J = fiilden ad yapım eki !
] 2) -la= addan fiil yapım eki ;
i!3) -taş ve ---lık = addan ad yapım eki
i!4) ---oir = fiilden fiil yapım eki, -i = fiilden ad yapım eki
1! 5) -ar = fiilden fiil yapım eki
[! 6) "ı " la-= -ı fiilden isim yapım eki, -la= isimden fiil yapım eki
[! 7) -f,v = fiilden ad yapım eki, -li = addan ad yapım eki
[! 8) -a = fiilden ad yapım eki, -lı = addan ad yapım eki
!! 9) ---oır = fiilden fiil yapım eki
[! 10) --{i)ci = fiilden ad yapım eki, -lik = addan ad yapım eki
=·-------------------------------------------------------------------------------------------------

UYGULU-YORUM-IV
. ''
i 1) ses düşmesi
)

2) anlam kayması 3) tür kayması 4) tür ve anlam kayması !


j 5) tür kayması 6) tür kayması 7) ses düşmesi 8) tür-anlam kayması i
j 9) ses düşmesi _1O) tür-anlam kayması ______ _____________________________ _____________ !
UYGULU-YORUM-V
1 :
!1) + 2) - 3) - 4) + 5) + 6) + 7) + 8) - 9) + 1O) - !
:-------------------------------------------------------------------------------------------------·
1' -------------------------------------------------------------------------------------------------,
UYGULU-YORUM-VI
j :
İ 1) + _ 2) + _3) + _4) - _5) - ______ _____________ _____________________________________________ _ i
UYGULU-YORUM-VII
i ·----------------------------------------------------------------------------------------------·:
11) + 2) + 3) - 4) - 5) - 6) + 7) + 8) - 9) + 10) +
!--------------------------------------------------------------------------------------------------
i

299
CÜMLENİN ÖGELERİ

Öncelikle öge kelimesinin ne olduğundan başlamamız gerekir. Sözlük anlamı


birleşikbir şeyi oluşturan basit şeylerden her biri , unsur, eleman olarak geçer.
Dolayısıyla cümlenin elemanları demek ile cümlenin ögeleri demek bir bakıma
aynı şey olur.

CÜMLENİN TEMEL ÖGELERİ

Yüklem
Cümlenin en önemli ögesidir.
Diğer ögeler yükleme sorulan sorular yoluyla bulunur.
Cümlenin bütün yükünü taşır, bir bakıma cümlenin annesidir. Yüklem söz-
cüğünün kökü zaten "yük"tür: yük-le-m.

İsim soylu her türlü sözcük ek eylem alarak fiiller ise doğrudan yüklem olabilir.

Yüklem devrik cümlelerde başta ya da ortada, kurallı cümlelerde ise sonda


bulunur.
» Sözün şiirlerin mükemmelidir.
Senden başkasını seven delidir.

Yüzün çiçeklerin en güzelidir.


Gözlerin bilinmez bir diyar gibi(dir!.
» Gidivorum bu gurbet ellerden.
» Sıkıntıların dışa vurumudur türküler.
» Her güzel ifade şiir değildir.

Özne

Yüklemin bildirdiği iş, oluş ve durumu gerçekleştiren ya da belirttiği yargıya


konu olan ögedir. Tamlamalar, adlar, adıllar, adlaşmış sıfatlar, eylemsiler özne
göreviyle kullanılabilir.
Yükleme sorulan "kim" ve "ne" sorularına cevap olur. Kim ve ne sorularını
doğrudan değil de yüklemle birlikte sorarsak özne ve nesne soruları karışmaz :
zaten cümlenin ögelerini bulurken önce temel ögeleri (özne-yüklemi) sonrada
yardımcı ögeleri (tümleçleri) bulmalıyız.

İsim cümlelerinde: "yüklem+ olan ne" ya da "yüklem+ olan kim"

Eylem cümlelerinde: "yüklem + -an ne' ya da "yüklem + -an kim"


CÜMLENİN ÖGELERİ

» Vatan, çalışkan insanların omuzları üstünde yükselir. ("yükselen ne" sorusuna


"vatan" sözcüğü yanıttır, bu nedenle "vatan" sözcüğü öznedir.)

» Kalem, kılıçtan keskindir. ("keskin olan ne" sorusuna "kalem" sözcüğü yanıt­
tır, bu nedenle "kalem" sözcüğü öznedir.)

» Kita{).larım, bana yetecek kadar büyük bir dünyadır.

» Kimi, benim gibi erir derinden.

» Sabah, insana ayrı bir mutluluk verir.

» Ağlayanlar bir gün güler

» Samsun'un evleri deniz kokar

İzmir'in kızı deniz, denizi kız kokar

Özne olan sözcükler ad durum eklerini genellikle almaz, yani yalın halde bu-
lunur.

» Kitap kayboldu. (Özne ek almamış, yalın haldedir.)

» Kitabı kayboldu. (Özne, iyelik eki almış, yalın haldedir.)

Özne "kendi" dönüşlülük zamiriyle "de" ve "ki" gibi bağlaçlarla pekiştirilir.

» Bu işi ben yaptım.

» Bu işi ben kendim yaptım.

» Sen ki beni rezil ettin bu alemde.

Özne çeşitleri şunlardır;

1) Gerçek Özne: Cümlede belirtilen işi yapan ya da yargıya konu olan öznedir.
Cümlede "açık özne" ya da "gizli özne" biçiminde olabilir. Gizli özne , yüklemdeki
kişi ekinden anlaşılan ve cümlede yer almayan özne türüdür. Gizli özne öge sırala­
masına ve sayısına dahil edilmez.

» O gece sabaha kadar babamı bekledik. ("Biz" sözcüğü gizli ve gerçek


öznedir.)

» Ahmet Mithat Efendi, edebiyatımızın halk romancısıdır.

» Çocuklar, büyüklerin gizlediklerinin aynasıdır.


CÜMLENİN ÖGELERİ

2) Sözde Özne: Edilgen çatılı eylemlerin yüklem olduğu cümlelerde bulunan


özne türüdür. Esasen eylemi yapan değil eylemden etkilenen öge durumundadır,
yani nesnedir. Zaten yüklem etken hale getirildiğinde sözde özne, nesneye döner.
Sözde öznenin olduğu cümlelerin yüklemi "-ıl , -il, -1, -ın, -in, -n" eklerini alır, işin
başkası tarafından yapıldığı anlamı vardır.

» KiJ1m, büyük bir özenle süslenmişti.


» Türkçenin kuralları pek bilinmez.

» Dere geçerken mdeğiştirilmez.


» Gemiler, düğün için süslendi.

Uyarı-yorum

Geçişsiz eylemler edilgen duruma getirildiğinde cümlede özne bulunmaz.


Bu tür cümlelerde özne belli değildir.

Karikatürcüden korkuluyor. ("Kim" ve "ne" sorularına yanıt alınamaz.)

Sabah olunca okula gidilecek. ("Kim" ve "ne" sorularına yanıt alınamaz.)

Oraya geceleyin gidilmez. ( "Kim" ve "ne" sorularına yanıt alınamaz.)

Sabahleyin dosyalara bakıldı. ("Kim" ve "ne" sorularına yanıt alınamaz.)

3) Örtülü Özne: Edilgen çatılı cümlelerde , gerçek öznenin "tarafından",


"yüzünden", "nedeniyle", "etkisiyle" sözcükleri ve "-ca, -ce" gibi ifadelerle
belirtildiği bölüm örtülü öznedir. Örtülü özne, gerçek öznenin çeşitli ek ve sözcük-
lerle gizlenmesidir aslında. Örtülü öznenin olduğu cümlelerde "sözde özne" de bu-
lunur.
» Okullar, valilik tarafından tatil edildi.

» Fırtına nedeniv/e yollar kapandı.

Yukarıdaki cümlelerde "okullar" ve "yollar" sözde özne altı çizili


ifadeler ise örtülü öznedir, ancak akademik dil bilgisi kaynaklar örtülü
özneyi öge olarak genellikle "belirteç (zarf) tümleci" olarak değerlendir
mektedir.

» Birçok koyun kurtlar tarafından parçalanmıştı.


» istanbul'a göçmeye ailece karar verilmişti.

» Rüzgarın etkisiyle tüm camlar kırıldı.

» Anayasanın değiştirilen maddeleri cumhurbaşkanınca onaylandı.


CÜMLENİN ÖGELERİ

Özne-Yüklem Uyumu
Özne-yüklem arasındaki uyumu üçe ayırabiliriz :
Tekillik ve çoğulluk açısından uyum
Kişi bakımından uyum

Olumluluk-olumsuzluk bakımından uyum

a) Tekillik-Çoğulluk (Nicelik) Bakımından Uyum


Genel olarak öznenin tekil olduğu cümlelerde yüklem tekil, öznenin çoğul olduğu
cümlelerde yüklem çoğul olur, ancak Türkçede bu durumun birçok istisnası vardır.

Şimdi bu istisnaları görelim:


Özne herhangi bir insanı karşılıyorsa , yüklem tekil de çoğul da olabilir.
» Qğ_renciler, bahçede top oynuyorlar.

» Es:ılislfil, miting alanına barikat kurdular.


» Çocuklar, birkaç gün sonra gidecekler.

Özne, organ adları ya da onlarla ilgili sözcüklerle kuruluysa yüklem tekil olur.
» Kulaklarım çınlıyor, gözlerim kararıyor, ellerim karıncalanıyor.

Sayılarla ya da nicelik (miktar) anlamı taşıyan belgisiz sıfatlarla kurulan tam-


lamalar özne olursa yüklem tekil olur.
» Birçok üye henüz gelmedi.
» Bin tasa bir borç ödemez.

» ÜÇ arkadaş, yıllarca aynı mahallede yaşamıştı.


» Olayı birkaç kişi duymuştu sadece.

Belgisiz zamirlerin özne olduğu cümlelerde yüklem tekil olur.

» Hepsi, bir anda dışarı çıktı.

» Yazarların çoğu, ölüm konusunu işlemiştir.

Bitki , hayvan ve cansız varlık adlarının çoğulları özne olduğunda yüklem tekil
olabilir.

» Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı.


CÜMLENİN ÖGELERİ

Cansız varlıklar, hayvan ve bitkiler kişileştirilirse çoğul özneye çoğul


yüklem olabilir.

» Dinle, bak! Kuşlar, bizim şarkımızı söylüyorlar.

Zaman adlarının çoğulu özne olduğunda yüklem tekil olur.


» Avlar yılları, Y!flfil ayları kovaladı.

Eylem adlarının çoğulu özne olduğunda yüklem tekil olur.

» Sokakta koşuşmalar, bağrışmalar devam ediyordu.

Soyut adların çoğulu özne olduğunda yüklem tekil olur.


» Düşünceler, topla, tüfekle engellenemez.

Topluluk adları özne olduğunda yüklem tekil olur.

» Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

» Ağır ağır önümden geçti deve kervanı.

Üçüncü kişiden söz edilirken söz konusu kişiye nezaket ve ya saygıyı


belirtmek, onu yüceltmek için öznenin tekil, yüklemin çoğul olduğu cüm-
leler de vardır.
» Müdür bey, henüz gelmediler.

» ~ . henüz uyanmadılar.
» Mehmet Bey. salona geçsinler.

» Cumhurbaşkanımız, genel kurulu teşrif ediyorlar.

b) Kişi Bakımından Uyum


Genel olarak özne kaçıncı kişi ise yüklem de ona uygun kişi eki ile çekimlenir.
» Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzel-sin
» Ben Türkiye gibi aydınlık ve güzel-im
» Siz benim niye ağladığımı nerden bilecek-siniz?
CÜMLENİN ÖGELERİ

Cümlede birden çok kişiden oluşan öznenin bulunması halinde özne-yüklem


uyumu şöyle olur:
1. Özne, il. ve 111. (tekil ya da çoğul) kişilerden oluşuyorsa yüklem ikinci çoğul
kişiyigösterir.
» Sen ve o aynı özelliklere sahipsiniz.
(Siz)

2. Özne 1. ve il.; 1. ve 111.; 1., il. ve 111. (tekil ya da çoğul) kişilerden oluşursa yük-
lem birinci çoğul kişi ekini alır.
» Ben ve sen aynı hamurdan yoğrulmuşuz .
(Biz)
» Sen ve ben bir fidanın iki dalıyız .

(Biz)

"Kimi , bazı , çoğu , birkaçı " gibi belgisiz adıllar çoğul kişi eki (-imiz) alarak özne
olursa yüklem üçüncü tekil kişi olabilir.
» Kimimiz, konuyu daha önce de tartıştı.

» Bazılarımız, romanın adını hiç duymamıştı.

c) Olumluluk-Olumsuzluk Açısından Uyum


Özne; kimse, hiçbiri sözcüklerinden oluşursa yüklem "olumsuz" olur.
Özne; hepsi, herkes sözcüklerinden oluşursa yüklem "olumlu" olur.

» ~ burayı~/ kimse buradan rahatsız olmaz


+ +
(Olumlu) (olumlu) (olumsuz) (olumsuz)

» Herkes evini sever, ama siz abartın; fakir alın evinizi şımartın
+ +
(Olumlu) (olumlu)
CÜMLENİN ÖGELERİ

CÜMLENİN YARDIMCI ÖGELERİ

Nesne (Düz tümleç)


Eylemden etkilenen öge olup yükleme sorulan "neyi", "kimi" ve "ne" sorularına
cevap olur 2'ye ayrılır.

1) Belirtili Nesne: Adın belirtme durum ekini (-i) alır. Yükleme sorulan "neyi, kimi,
nereyi, hangisini" gibi sorulara cevap olur. Bu sorulura da yanıt olan sözcük de
belirtme ekini alır.
» Yok edin insanın insana kulluğunu. (nesne ad tamlaması)

» istediğini söyleyen istemediQini işitir. (nesne sıfat-fiil)

» .8Jmi hiç dinlemedin. (nesne kişi zamiri)


» Çürükleri dolaptan çıkar. (nesne adlaşmış sıfat)

» Taze mewevi yıka da getir. (nesne sıfat tamlaması)

2) Belirtisiz Nesne: Yalın durumdaki nesnedir, yani ad durum eklerinden birini


almaz. Özne bulunduktan sonra, yükleme sorulan "ne" sorusuna cevap olur.
» Bana, "Seni seviyorum." dedi.
» Fazla mal gtg çıkarmaz.

» ~ korkan Iian ekmez.


» Belinden büvük bir bıçak çıkardı.

Dolaylı Tümleç
Yüklemin bildirdiği işin, oluşun , yargının yöneldiği, bulunduğu ve ayrıldığı yeri,
yönü bildiren ögelere dolaylı tümleç denir. Dolaylı tümleç bazı dil bilgisi kita-
plarında "yer tamlayıcısı " olarak da geçer.

Dolaylı tümleç olan sözcükler, adın yönelme ( -e hali), bulunma ( -de hali) ve
ayrılma ( -den hali) durum eklerinden birini alır. Hem dolaylı tümleci buldurmaya
yönelik sorular hem de dolaylı tümleç olan sözcük ya da söz grubu durum eklerini
(-e, -de, -den) alır.

Dolaylı tümleci buldurmaya yönelik sorular şunlardır.

-e durum eki -de durum eki -den durum eki

kime kimde kimden

neye ne(y)de ne(y)den

nereye nerede nereden


CÜMLENİN ÖGELERİ

» Güneş girmeyen eve doktor girer.


» Tüfeğini MRQY<l koydular,
Esvabını başkasına verdiler.
» Akıl, akıldan üstündür.

» Sivas yollarında geceli katar katar kağnılar geçer.


» Bir kadeh bir taş olur y_ıldızların altında.

» Bin bilsen de .tıiL.Jıilfmf1 danış.

Uyarı-yorum

Deyim kalıbı içinde yer alan "-e, -de, -den" durum eklerini alan sözcükler
dolaylı tümleç olmaz.
Dillerde dolaşmak

Dile düşmek

Gözden düşmek

"-e, -de, -den" hal eklerini alan her sözcük dolaylı tümleç olmaz; "neden
(sebep)", "zaman" ve "durum" anlamı katan bu ekler belirteç (zarf) tümleci
yapar.
Susuzluktan dudakları çatlamış.

Akşamdan size gelelim.

Zarf (Belirteç) Tümleci


Yüklemi , durum , zaman , sebep, yer-yön , miktar (ölçü / azlık-çokluk) ve soru
bakımından tamamlayan sözcük ya da söz öbeğidir. Zarf görevli sözcükler cüm-
lede "belirteç tümleci" olur.
Zarf tümlecini bulmak için yükleme şu sorular sorulur: Nasıl, niçin, ne diye,
niye, neden, ne zaman, ne kadar, nereye, nere ...
» Bir gece ansızın gelebilirim.
» Dün yolda rastladım, sevindi beni görünce.
» Herkes, !J.!.Sfm çıktı.
CÜMLENİN ÖGELERİ

Uyarı-yorum

Yer-yön bildiren sözcükler ek almadan "nereye" sorusuna yanıt verirse


"zarf tümleci"; "-e, -de, -den" eklerini alırsa dolaylı tümleç olur.
Adam aşağı indi. (Zarf tümleci)
A d a m ~ indi. (Dolaylı tümleç)

İsim soylu yükleme sorulan "nasıl" sorusunun cevabı zarf tümleci olmaz,
yüklemi niteleyen sıfat olur.
Sait Faik, etkileyici bir yazardı. (sıfat)(yüklemi: etkileyici bir yazardı)
Sait Faik, etkileyici yazardı öykülerini. (zarf tümleci)

Edat (İlgeç) Tümleci


Yüklemi "araç", "amaç", "birliktelik", "özgüleme" açısından tamamlayan ögedir.
Yükleme sorulan "ne ile", "kim ile", "ne için", "kim için" sorularına yanıt verir.

» Dershaneye ~ gitti.

» Seninle bir yuvamız olsun isterdim.

» Elindeki kırmızı kalemle duvarı çizdi.

» Bu kazağı sevgihm için aldım.

Uyarı-yorum

Edat (ilgeç) tümlecini belirteç tümleci sayan dil bilgisi kaynakları da vardır,
ancak ÖSYM 2004'te sorduğu bir soruda "ilgeç tümleci" kavramını kullan-
mıştır, bu da ÖSYM'nin ilgeç (edat) tümlecini kabul ettiğini göstermektedir.

"İle" sözcüğü durum, "için" sözcüğü sebep anlamı kattığında belirteç (zarf)
tümleci oluşturur.
Yazar, özgün bir anlatımı benimsediği için çok okunuyor. (sebep)
Ozan, her şeyi~ dile getirir. (durum)
CÜMLENİN ÖGELERİ

Ögeleri Buldurmaya Yönelik Sorular

"Aşağıdakilerin hangisinde soru "özneyi-nesneyi ... " buldurmaya yönelik


tir?" şeklindeki soru tiplerinde dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır:

"mı" soru ekinin olduğu cümlelerde; "mı" hangi ögeden sonra ise yan
" mı " ekinden önce hangi öge varsa soru o ögeyi buldurmaya yöneliktir.

» Ayşe dün gece mi buraya geldi? ( "mi"den önce yer alan "dün gece" söz··
zarf tümleci olduğu için soru zarf tümlecini buldurmaya yöneliktir)

» Yağmur mu yağıyor? ( "mu"dan önce yer alan "yağmur'' sözcüğü özn


olduğu için soru özneyi buldurmaya yöneliktir)

» Beni mi sordu sana? ( "mi"den önce yer alan "beni" sözcüğü belirtili nesn
olduğu için soru belirtili nesneyi buldurmaya yöneliktir)

» Kardeşin aşağı mı indi? ( "mı "dan önce yer alan "aşağı " sözcüğü za
tümleci olduğu için soru zarf tümlecini buldurmaya yöneliktir)

» Geçen akşam ders çalıştın mı? ( "mı"dan önce yer alan "çalıştın" sözcüğ··
yüklem olduğu için soru yüklem buldurmaya yöneliktir)

Soru sözcüklerinin yerine yanıt getirilir, yanıt hangi öge ise soru
ögeyi buldurmaya yöneliktir.

» Ne zaman tükenecek bu yollar? (Zarf Tümleci)


(bugün)
» Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? (soru özneyi buldurmaya yönelik)
(o çılgın)

» Kim seni buraya getirdi? (Özne)


(Ali)

» Kimdir seni buraya getiren?(Yüklem)


(kardeşindir)

» Nfil!We(dir) o eski hatıralar? (Yüklem)


(geçmiştedir)

» Eski hatıralar nerede kaldı? (Dolaylı Tümleç)


(geçmişte)
CÜMLENİN ÖGELERİ

Uyarı-yorum

"Soru hangi ögeyi buldurmaya yöneliktir?" sorularında şu pratik yön-


temi mutlaka kullanın: Soru sözcüğünde "-dır'', "-idi" veya "-imiş" ek eylem-
leri varsa ya da "-dir" ek eylemi düşmüşse soru yüklemi buldurmaya
yöneliktir.
Kaç gündür nerede'if]]§?

Geçen gün gelen kimQi?

Aldığın roman kimin(sik)?

Cümlede Vurgu
Cümlenin en önemli ögesi yüklem olduğu için yükleme en yakın olan öge en
çok vurgulanan ögedir. Devrik cümlede yüklem baştaysa vurgulanan öge
yüklemin kendisidir.
» Ali dün gece eve gelmedi. (Dolaylı tümleç)

» Ali eve dün gece gelmedi. (Zarf tümleci)

» Eve dün gece Ali gelmedi. (Özne)

» Ali dün gece eve otomobille geldi. (Edat tümleci)

Soru sözcükleriyle kurulan soru cümlelerinde vurgu soru anlamını sağlayan


sözcükte olur.
» Kim derdi seninle ayrılacağız? (Özne vurgulanmış.)

» Nasıl kıydın o masum düşlerime? (Zarf tümleci vurgulanmış.)

Soru eki (mı / mi) ile kurulan cümlelerde vurgu soru ekinden önce gelen
ögededir.
» Sen dün beni mi aradın? (Nesne vurgulanmış.)

" Beni dün sen mi aradın? (Özne vurgulanmış.)

» Beni dün sen aradın mı? (Yüklem vurgulanmış.)

"de" ve "ki" bağlacı vurguyu kendinden önceki sözcüğe taşır.

» Sen ki beni rezil ettin cümle aleme! (Özne vurgulanmış.)

» Sen de vefasız çıktın. (Özne vurgulanmış.)


CÜMLENİN ÖGELERİ

Cümlenin ögeleri bulunurken dikkat edilmesi gereken noktalar:


1) Cümlenin ögesi bulunurken anlam ve yapıca kalıplaşmış veya kaynaşmış olan
sözcük ve söz öbeklerini bir bütün olarak değerlendirmeliyiz. Sıfat tamlamaları ,
ad tamlamaları, birleşik eylemler, deyimler bölünmez.
» Senin en güzel yerin kahverengi gözlerindir.
» Böyle ferman etti Cahit!

2) Cümlenin ögeleri bulunurken işi kolaylaştırmak için devrik ifadeler kurallı hale
getirilmelidir.
» Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal!
Kurallı hali; istiklal Hakk'a tapan milletin hakkıdır.
Özne Yüklem
3) Bağlaçlar, hitaplar söz öbeği kurmamışsa cümle dışı unsur sayılıp cümlenin
herhangi bir ögesi olamaz.

» Sana dün bir tepeden baktım Aziz istanbul! ("Aziz istanbul" seslenme olduğu
için cümle dışı unsurdur)
4) İsim soylu cümlelerde ve isim cümlelerinde genellikle nesne bulunmaz, yani-
nesne aranmamalıdır.
» Babamın günlüğü masadaydı.

(Özne) (yüklem)

5) Cümlenin ögeleri bulunurken tüm sorular yükleme sorulmalıdır aksi takdirde


ögeler yanlış bulunur.

» Tatlıdil her kapıyı açan bir anahtardır.


(özne) (yüklem)

!!! Yüklem yanlışlıkla "anahtar'' ya da "açan" sözcüğü alınırsa ögeler yanlış bu-
lunur. "Neyi açan" diye bir soru sorarsak "her kapıyı " yanıtını alırız, ancak doğru
olmaz. Yüklem tamlama olduğu için bölünmemelidir.
6) Bazı cümlelerde yüklemdeki ek eylem düşer ve yüklemi bulmak zorlaşır. Bu
tarz cümlelerde ek eylemi biz tamamlarız ve ek eylem neredeyse yüklem oradadır.
Çünkü ek eylemin bir görevi de ad soylu sözcükleri yüklem yapmaktır. Bu ifade-
den de anlaşıldığı üzere bu tarz cümleler genellikle isim cümleleridir.

" Bu aşkın katili sensin. " İfadesinin öznesi sensin değil , "bu aşkın katili" ifadesidir,
çünkü ek eylem "sensin" sözcüğündedir. Cümleyi şöyle değiştirelim;
"Sen bu aşkın katilisin" o zaman sen özne, "bu aşkın katilisin" yüklem olur.

7) Soru cümleleri yanıt cümlesine çevrilirse ögeleri bulmak daha kolay olur.
» Düşüren kim bu aşkı dillerden dillere?
Öncelikle bu devrik cümleyi kurallı hale getirelim: Bu aşkı dillerden dillere düşüren
kim(dir). "Kimdir'' sözcüğü yerine yanıt sözcüğünü koyarsak ögeleri daha kolay
buluruz. Örneğin , yanıt "sensin" diyelim, o halde "sensin" sözcüğü yüklem , geriye
kalan bölüm özne olur.
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-1

Aşağıda verilen cümlelerin ögelerini ve öge dizilişini ayraç içim


yazınız.

1. Türklerin özgün alfabesi olan Göktürk alfabesine "runik alfabe" diyoruz


( ...... ................................................................................... )
2. Garip şiiri sıradan insanı anlatır.

( ..........................................................................................)
3. Ünlü yazar, Türkiye Yazarlar Birliği 2013 ödülünü kazanmış.
( ...... ................................................................................... )
4. Ünlü sanatçının " Çöl Vaazları" adlı eseri 2001 yılının Mayıs ayındc
okuyucuyla buluştu.
( ...... ................................................................................... )
5. Yeşilin bin bir tonuyla raks eden kan kırmızısı kirazların altında semayı
seyrederken ne yönden geldiğini bir türlü anlayamadığım kuş şakı
maları hemen yanı başımda akıp giden ırmak kokusuna karışıyordu.

( ......................................................................................)
6. Biricik oğlunun sesini duyunca hasta gözlerini yeniden açtı.

( ......................................................................................)
7. Mazi derin bir yaradır kalplerimizde çoğu zaman.
( ...... ................................................................................... )
8. İslamiyet'ten önceki ürünlerimizin yer aldığı en önemli kitap "Divane
Lügat'it Türk"tür.
( ...... ................................................................................)
9. Bir solukta okunabilecek kadar akıcı bir üslupla kaleme alınan bu ese
sanatçının yaşamı ile eserlerinin nasıl iç içe yürüdüğünü en açık bi
şekilde dile getiriyor.

( ......................................................................................)
1O. Tanpınar' ın şiirleri arasında
özel bir yere sahip olan "Bursa'da Zaman'
şiirinde hem tarih hem de benlik kavramı öne çıkmıştır.
( ......................................................................................)

313
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-11

Aşağıdaki cümleler ögelerine yanlış ayrılmışsa ayraç içine (Y)


doğru ayrılmışsa (D) yazınız.
1) Destan; / çok eski zamanlarda / yaşanan doğal afetler ve toplumsa
olaylar sonucunda / ortaya çıkan bir edebi türdür. ( )
2) Destanlar; / bir toplumun yaşayışıyla ilgili savaş , göç, felaket gibi olay
ların ve kahramanların olağanüstü özelliklerle verildiği manzurr
öykülerdir. ( )
3) Yunan edebiyatı ozanı Homeros'un / "İlyada" ve "Odysseia" adlı yapıt
ları / doğal destan örneğidir. ( )

4) Fazıl Hüsnü Dağlarca , / "Üç Şehitler Destanı" adlı yapıtıyla / yapmc


destana / damgasını vurmuştur. ( )
5) Destan, / halk edebiyatındaki / en uzun nazım biçimidir. ( )
6) Oğuz Atay, / "Bir Bilim Adamının Romanı " adlı yapıtında / üniversite
deki hocası Prof. Mustafa inan ' ın yaşamını / anlatmıştır. ( )

7) Nurullah Ataç, / düzyazıda / devrik cümlenin / kullanılmasının doğru


luğunu / savunmuştur. ( )

8) İstanbul öykücüsü olarak tanınan Sait Faik Abasıyanık , / öykülerinde


sıradan insanların yaşamlarını / şiirsel bir dille / anlatır. ( )
9) Toplumsal gerçekleri / yansıtan / birçok roman / bir tutanak niteliği
taşır. ( )

10) Necip Fazıl Kısakürek , / şiirlerinde / madde-ruh tezadını / anlattığı içir


/ öne çıkmıştır. ( )

UYGULU-YORUM-111

Aşağıdaki cümlelerde en çok vurgulanan ögeyi boşluğa yazınız.

Cümleler Vurgulanan
öQe

1 Dışişleri Bakanı, Amerika'ya yarın uçakla gidecekmiş.

2 ÖSYM, KPSS sonuçlarını bugün açıklayacakmış.

3 Yazar, gerçeği dil denen büyülü bir dünyada yoğurur.

4 Karanlığın en koyu tonunu ancak şair anlatır.

5 Yaşar Kemal , romanlarında genellikle Çukurova'yı


anlatmıştır.

6 Kemal Tahir, romanlarında belgelerden yararlanmıştır.

lfURKÇE EL Ktr~ 314


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-IV

Aşağıdaki cümlelerde "mı, mi" soru ekinin hangi ögeyi buldurmaya


yönelik olduğunu bulunuz.

Sorunun
Cümleler buldurduğu
öae
1 Yarın akşam mı oraya gideceksiniz?

2 Geçen yıl Topkapı Sarayı'nı mı gördünüz?

3 Paragrafı romandan mı aldın?

4 Yazar mı gerçekleri bir tutanakçı gibi anlatır?

5 Konuyu ona iyice açıkladın mı?

6 Dizilerde hep mutsuz aşklar mı anlatılıyor?

7 Oraya yağmur mu yağdı?

8 Doğum gününde ona kolye mi aldın?

UYGULU-YORUM-V

Aşağıdakicümlelerde sorunun hangi ögeyi buldurmaya yönelik olduğu­


nu bulunuz.

Sorunun
Cümleler buldurduğu
öge

1 Okuduğun romanda yazar ne anlatıyor?

2 Geçen gün birlikte yürüdüğünüz kişi kimdi?

3 istanbul'dan buraya neyle geldiniz?

4 Kardeşin hangi şehirde çalışıyor?

5 Kim konunun ana hatlarını sana açıkladı?

6 Çocuğun neyi kaybolmuştu burada?

7 Ne zaman toplantıya gidecekmişiz?

8 Niçin herkese böyle insafsız davranıyor?

315
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-VORUM-1
t l

j 1) dolaylı tümleç belirtisiz nesne yüklem [


j 2) özne - belirtili nesne -yüklem i
l 3) özne --belirtili nesne-yüklem i
l4) özne-zarf tümleci-edat tümleci -yüklem !
l5) zarf tümleci-özne-dolaylı tümleç-yüklem j
\i 6) zarf tümleci-belirtili nesne-zarf tümleci-yüklem i
j 7) özne -yüklem-dolaylı tümleç-zarf tümleci !
l B) özne-yüklem i
l9) özne-belirtili nesne-zarf tümleci-yüklem j
l1O) dolaylı tümleç-özne-yüklem !
ii············----·-······----------··-·---------·-·-·-·-----·-···-··········-·····-······--·······i

UYGULU-VORUM-11
; '
i.................................................................................................
ı
1) Y 2) D 3) Y 4) D 5) Y 6) D 7) Y 8) D 9) Y 10) Y i'
UYGULU-VORUM-111
ı -·· ·-· ··· · ·· ·-·· · · · · · · · ·· -·-·· · · · · ··- · · ·-· -···· ·· ··-·- ·· -·· ·· ····- ·--· ·· · · · · · · · ·-·· ·· · ··· -··- ·-· ·:

i 1) Edat tümleci 2) zarf tümleci 3) dolaylı tümleç 4) özne j


) :
! 5) belirtili nesne.6) . dolayı ı tümleç················································· j
UYGULU-VORUM-IV
ı · · ···· · ··· · ··· · · · · · ···· · ··· · ··· · ··· ·· ··· · ··· ·· ·· ·· ··· · ··· · ······ · · · · · · · · · · · ···· · ··· · ··· · ··· ··· · ·· :

i 1) zarf tümleci 2) belirtili nesne 3) dolaylı tümleç 4) özne !


i 5) yüklem 6) sözde özne 7) özne 8) belirtisiz nesne
!
!i
!································································································· :
UYGULU-VORUM-V
i:······-·-········-·-······-········-·-········-·-······-······-·-··········-········-········-···1
l 1) Belirtisiz nesne
::
2) yüklem 3) edat tümleci 4) dolaylı tümleç i:
j 5)özne 6) özne 7) zarf tümleci 8) zarf tümleci j
r········--------------········--------·········------------------······-------······---·······---·
FİİLDE ÇATI

Eylemlerin özne ve nesnesine göre gösterdiği özelliklerdir. "Özne-yüklem ilişkisi"


ve "nesne-yüklem ilişkisi" olmak üzere iki açıdan incelenir.

"Aşağıdaki cümlelerin hangisinde çatı özelliği aranmaz?" sorularında


yüklemin ad olup olmadığına bakılır. Çünkü ad (isim) cümlelerinde çatı özel-
liği aranmaz. Bir cümlenin isim cümlesi olup olmadığı anlamak için yüklem-
ini " -sız" eki, "değil" veya "yok" sözcüklerinden biriyle olumsuz yapınız;
olumsuz yapabiliyorsanız isimdir, "-me" veya "-mez" eklerinden biriyle ile
olumsuz yapılabilirse eylem (eylem) cümlesidir.
» Sait Faik, önemli bir yazardır. ( yazar değildir)
» Sait Faik güzel öyküler yazardı. ( yazmazdı)
Görüldüğü gibi 1. cümle isim cümlesi, il. cümle eylem cümlesidir. 1. cümlede
çatı aranmaz, il. cümlede aranır.

1. ÖZNE-YÜKLEM İLİŞKİSİNE GÖRE FİİLLER

1) Etken Eylem
Özneleri belli olan yani işi yapanın belli olduğu eylemlerdir.

Etken eylemlerin kendisine özgü herhangi bir çatı eki yoktur.


Eylemde "-ıl , -ın, -1, -n , -ş , -ış" ekleri yer almaz.

Öznesi "gerçek özne"dir. ( gizli özne biçiminde de olabilir)

» Çocuklar bahçede top oynadılar.

» Atı alan Üsküdar', ~ -

» Yeşil pencerenden bir gül fJJ bana.


» Çok yaşayan değil çok gezen bilir.
» Karikatür beni çok güldürür.
» Sanatçı bu şarkıyı çok güzel söyledi.

2) Edilgen Eylem

Bir eylem cümlesinde özne eylemi yapan değil de başkasının yaptığı işten
etkilenen bir durumda ise cümle edilgen çatılıdır. Bu cümlelerde özne aktif değil
pasif durumdadır.
Öznesi "sözde özne"dir.
Eylem "-ıl , -ın , -1, -n" eklerinden birini alır.

Edilgen çatılıcümlede "başkası tarafından" anlamı vardır. Eylemden önce


başkası tarafından sözü getirilebilir.
FİİLDE ÇATI

Uyarı-yorum

Yüklemin edilgen olduğu bazı cümlelerde bazen eylemi yapan "tarafın­


dan", "-ca, -ce" gibi ifadelerle karşılansa da bu durum o cümlenin edilgen
özelliğini bozmaz, bu ifadelerin olduğu kısım "örtülü özne" olur.

• Bu yasa oy çokluğuyla meclisçe kabul edildi.


(Sözde ö.) (örtülü ö.)

• Sınav salon başkanı tarafından başlatıldı.

(Sözde ö.) (örtülü ö.)

Geçişsiz eylemler edilgen duruma getirildiğinde cümlede hiçbir özne olmaz,


yani ne sözde özne ne de gerçek özne olur.

Sabah erkenden oraya gidildi.


Dosyalara titizlikle bakıldı.

3) Dönüşlü Eylem
Bir eylem cümlesinde özne hem işi yapıyor hem de yaptığı işten etkileniyorsa
o cümle dönüşlü çatılıdır.
Dönüşlü eylemlerin öznesi "gerçek özne"dir.
Dönüşlü eylemler, "-ıl, -il, -ın, -in, -1, -n" eklerinden birini alır.

Dönüşlü eylemler birkaç istisna dışında nesne almaz, yani geçişsizdir.

Dönüşlü eylemlerde "kendi kendine, kendi başına, tek başına yapma" an-
lamı vardır. Hatta bazı eylemler "kendi" adılıyla dönüşlülük özelliği kazanır.

» Denize düşen yılana Sfill!JI.


» Dün yolda rastladım / Bfil'İ!K!İ beni görünce
» Dalgalandım da duruldum
Koştum ardından yQ[J,!KJJ,/m
Binlerce güzel gördüm de
En son sanaYJ.lfl.!KiJ.ım
FİİLDE ÇATI

Uyarı-yorum

Dönüşlü çatılı cümlelerde eylem edilgen çatılı cümle gibi "-ıl, -ın, -1, -n" ek-
lerini alır. Çatı ekleri aynı olunca "dönüşlü- edilgen" çatılı eylem karıştırıla­
bilir. Dönüşlü eylemde "kendi kendine", "kendisi" anlamı varken, edilgen
eylemde "başkası tarafından", "birileri tarafından" anlamı vardır.

Baktım Bakındım Bakıldı


(etken) (dönüşlü-kendi kendine) (edilgen-başkası tarafından)

Sevdim Sevindim Sevildim


(etken) (dönüşlü-kendi kendine) (edilgen-başkası tarafından)

» "Ahmet, annesine sarıldı. " cümlesinde gerçek özne vardır ve eylemden önce
"kendisi" ifadesini getirebiliriz. (dönüşlü)

» "Ekmekler, gazeteye sarıldı. " cümlesinde ekmek sarılma işini kendi kendine
yapamaz, bu eylem "başkası tarafından " yapılır. (edilgen)

Aşağıdaki karşılaştırmalı örnekleri inceleyelim:

Edilgen Eylem (-1, -n, -ıl, -ın) Dönüşlü Eylem (-1, -n, -ıl, -ın)
Sözde özne + başkası tarafından Gerçek özne + kendisi

• Kanepeler, misafir odasına taşındı. • Dayısı geçen yıl istanbul'a taşındı.


• Bulaşıklar hemen yıkandı. • Adam , yatmadan yıkandı.

• Salon, bayraklarla süslendi. • Genç kız, iyice süslendi.


• Çavuş , cephede vuruldu. • İlk bakışta kıza vuruldu.
• Kuralar dün çekildi. • Firmamız , ihaleden çekildi.
• Aranan kan bulunmuş. • Dedesi birçok cephede bulunmuş.

319
FİİLDEÇATI

4) İşteş Eylem

Eylem kök veya gövdelerine "-ş, -ış, -iş, -uş, -üş" eklerinden birinin getirilmesi ile
yapılan , eylemin birden çok ya da en az iki kişi tarafından yapıldığını belirten ,
karşılıklı veya birliktelik anlamı taşıyan eylemlerdir.

Karşılıklı işteşlik Birlikte işteşlik

• Çoğu zaman hemen barışırlar. • Otobüse tıka basa doluştular.

• Yıllarca mektup yoluyla yazıştılar. • Bahçenin sahibini görünce kaçıştılar.

• İki dost özlemle selamlaştı. • Sınıf, öğretmenin fıkrasına gülüştü.


• İnsanlar dille anlaşır. • Öğrenciler, saatlerce bekleşti.
• Bir akşam vakti tanıştılar. • Kuşlar, başka diyara uçuştu.

Uyarı-yorum

Bazı eylemler "-ş" ekini almadığı halde kendiliğinden işteşlik anlamı taşır:
yarış-, güreş-, savaş-, barış- ...

Özne bir kişiyi karşılıyorsa yüklemde işteşlik/en söz edilemez.


Adam, otobüse güç bela yetişti.
Kadın, haberi duyduktan sonra zor sakinleşti.
Toplantı boyunca sadece kendisi konuştu.

İşteşlik eki almayıp çokluk kişi eki alan eylemler işteş eylem sayılamaz,
çünkü işteşlik için "-ş" ekinin gelmesi şarttır.

"Dün yolda onu gördük. " cümlesine birliktelik anlamını "-k" kişi eki kat-
mıştır.

"Akşama kadar ders çalıştılar. " cümlesine birliktelik anlamını "-lar'' kişi
eki katmıştır.

Değişerek yeni bir görünüm kazanma anlamı taşıyan "oluş" eylemlerinde


işteşlik yoktur.
Yaz boyunca güneşin altında esmerleşmiş.

Gökyüzü akşama doğru kızıllaştı.

Her geçen gün biraz daha güzelleşiyordu.


FİİLDE ÇATI

il. NESNE-YÜKLEM İLİŞKİSİNE GÖRE EYLEMLER


1) Geçişli Eylemler
Nesne alan ya da alabilen eylemlerdir.
"Neyi" ve "kimi" sorularına cevap verirler.

Geçişli
eylemler, cümleden bağımsız olarak düşünüldüğünde başına "onu"
sözcüğünü getirebiliriz.

Geçişli eylemler " kılış eylemi" özelliği taşır.

» Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,


Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu

» Sana benim gözümle bakmayanın

Mezarını kazacağım

» Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu vendik.


» En güzel türküyü bir kurşun söv/er.

Uyarı-yorum

Bazıeylemler geçişli olduğu halde ( başına onu sözcüğünü alıp neyi-kimi


sorularına
cevap verdiği halde) cümleler nesne almadan kullanılabilir. Bu
durum" Aşağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemi geçişli olduğu
halde nesne kullanılmamıştır?" şeklinde soru olarak karşımıza çıkar.
"Dikkatli olmayınca fark edemezsiniz." cümlesinde '1ark edemezsiniz" neyi-
kimi sorularına cevap veren geçişli bir eylemdir; ama cümlede nesne kul-
lanılmamıştır.

2) Geçişsiz Eylem

Nesne almayan ve alamayan eylemlerdir.


"Neyi" ve "kimi " sorularına cevap vermezler.
Geçişsiz eylemlerin başına "onu" sözcüğünü getiremeyiz.
Geçişli eylemler kılış bildirirken bu eylemler çoğunlukla "oluş" veya "durum"
bildirir.

» Köşedeki masaya QJıırriu.

» Can evimden baktım sana İstanbul.

» Bir kız vapurda gelip yanıma durdu.

» Zambaklar en ıssız yerde ;JÇM


FİİLDE ÇATI

Uyarı-yorum

Kimi eylemler cümledeki anlamına veya kullanımına göre hem geçişli hem
geçişsiz olabilir.
Dünkü açık oturum üç saat sürdü. (geçişsiz)

Tarlayı birkaç gün önce sürdü. (geçişli)

Akşama kadar kiralık ev için gezdik. (geçişsiz)

Kiralık ev için tüm mahalleyi gezdik. (geçişli)

Bugün zaman çok çabuk~- (geçişsiz)

Taksi büyük bir hızla otobüsü g~. (geçişli)

Zil, tam zamanında çaldı. (geçişsiz)

Hırsız, bütün parayı~- (geçişli)

3) Ettirgen Eylem
Geçişli bir eyleme "-ır, -t, -dır" eklerinden biri getirilerek geçişlilik derecesi
arttırılabilen eylemlere "ettirgen eylem" denir.
Ettirgen eylemlerde eylemi bir başkasına yaptırma (ettirme) anlamı vardır.

Geçişli + -dır (-dur, -tır, -tur)= Geçişli (Ettirgen) !


1
-ır (-ir, -ur, -r)
-ıt (-it, -ut, -t)
L-- · -·-·-·- ·- · - · - · -·-·-·- · - · - · -·-·-·~
Geçişli Eylem Ettirgen Eylem
kaz-mak kaz-dır-mak

yaz-mak yaz-dır-mak

yıka-mak yıka-t-mak

al-mak al -dır-mak

dik-mek dik-tir-mak
FİİLDE ÇATI

4) Oldurgan Eylem
Geçişsiz bir eylem (-ır, -t, -dır) eklerinden birisiyle geçişli duruma getirilebilir. Bu
tür eylemlere oldurgan eylem denir.

.r · - · -·-·-·- · - · - · -·- · -·-·- · - · - · -·- · -·,


.
Geçişsiz+ -dır (-<lur, -tır, -tur)= Geçişli (oldurgan)!
1
-ır (-ir, -ur, -r) i
-ıt (-it, -ut, -t) 1
~--·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·~
Geçişsiz Eylem Oldurgan Eylem
ağla-mak ağla+mak

uyu-mak uyu-t-mak
büyü-mek büyü-t-mek
eri-mek eri-t-mek
kork-mak kork-ut-mak

Uyarı-yorum

"Oldurgan" ve "ettirgen" eylemlerin ekleri aynı olduğu için birbiriyle


karıştırılabilir.

"Oldurgan" ve "ettirgen" eylemi ayırt etmenin kolay yöntemi şudur:

"-dır, -ır, -ıt" eklerini alan sözcüklerde "-dır, -ır, -ıt" eklerinden önceki bölüme
bakılır, geçişli ise eylem "ettirgen" geçişsizse eylem "oldurgan" olur.
''Aşk .ağJatır, dert~ - " dizesindeki "ağlatır'' sözcüğü "-t" ekini almış ,
"-t" ekinden önce "ağla-" eylemi vardır ve geçişsizdir, geçişsiz olduğu için
ağlatır sözcüğü oldurgan fiildir. "söyletir" sözcüğü "-t" ekini almış , "-t"
ekinden önce "söyle-" eylemi vardır ve geçişlidir , geçişli olduğu için söyle-
tir sözcüğü ettirgen fiildir.
Şimdi aşağıdaki örnekleri inceleyelim:
Sarkıttı = "-ıt" ekinden önceki kısım "sark-" eylemi geçişsiz olduğu için
oldurgandır.

Bekletti = "-t" ekinden önceki kısım "bekle-" eylemi geçişli olduğu için
ettirgendir.
Oturttu = "-t" ekinden önceki kısım "otur-" eylemi geçişsiz olduğu için
oldurgandır.

Öldürdü ="-dür'' ekinden önceki kısım "öl-" eylemi geçişsiz olduğu için
oldurgandır.

Sevdirdi ="-dir'' ekinden önceki kısım "sev-" eylemi geçişli olduğu için
ettirgendir.
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-1

Aşağıdaki cümleleri özne-yüklem ilişkisi açısından çözümleyiniz.

Cümleler Etken Edilgen Dönüşlü işteş

Zabıtayı gören işportacılar hemen kaçıştı.

Toplantıya en geç Mehmet Bey katıldı.

Bayrak bugün yarıya indirildi.

Cumhuriyet Bayramı, büyük bir coşkuyla

kutlandı.

Sorunun açık olmadığını söyledi.

Toplantıda saatlerce tartıştılar.

Her akşam aynı türkü söylenir burada.

Herkes kendi sırrını saklamalıdır.

Odanın her tarafı süslendi.

Çocuk, etrafına iyice bakındı.

UYGULU-YORUM-11

Aşağıdaki cümleleri nesne-yüklem ilişkisi açısından çözümleyiniz.

Cümleler Geçişli Geçişsiz

Her gönülde bir aslan yatar.

Fukaranın düşkünü, beyaz giyer kış günü.

Dert ağlatır, aşk söyletir.

Anlatılan fıkraya çok güldü.

Terzi kedi söküğünü dikemez.

Saatlerce geçen gemilere baktı.

Kurt, puslu havayı sever.


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-111

Aşağıdaki cümlelerde geçen fiilleri edilgenlik ve dönüşlülük açısından


çözümleyiniz.

Cümleler Edilgen Dönüşlü

Çok bilen çok yanılır.

Çıkmadık candan umut kesilmez.

Denize düşen yılana sarılır.

Osman Çavuş , Ayşe Hanım ' a vuruldu .

Osman Çavuş , bu savaşta vuruldu.

Ekmekler gazeteye sarıldı .

Çocuk, annesine sıkı sıkı sarıldı.

UYGULU-YORUM-IV

Aşağıdaki işteş fiilleri eylemin yapılış şekline göre inceleyiniz.

Cümleler Birlikte Yapma Karşılıklı Yapma

Kızlar anlatılan fıkraya epeyce


gülüştüler.

İki ülke nihayet barıştı.

Maçtan sonra bir araya gelip


tokalaştılar.

Ölen kadının başında ağlaştılar.

Yıllar önce burada tanıştık.

Her sokak başında kuşlar ötüşüyordu.

325
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-V

Aşağıdaki cümlelerde çatı özelliği aranıyorsa ayraç içine(+),


aranmıyorsa (-) koyunuz.

1) Gülü seven dikenine katlanır. ( )


2) Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. (
3) Alet işler, el övünür. ( )
4) El , elden üstündür. ( )
5) Terzi kendi söküğünü dikemez. ( )
6) Komşu komşunun külüne muhtaçtır. ( )

UYGULU-VORUM-VI

Aşağıdaki şiirle ilgili verilen yargı doğru ise ayraç içine (D), yanlış ise
(V) yazınız.

Bir akşam uyudu

Uyanmayıverdi

Aldılar, götürdüler

Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü

Duyarlarsa öldüğünü alacaklıları

Haklarını helal ederlerdi ebet

1) Edilgen çatılı üç eylem vardır. (

2) Tezlik eylemi kullanılmıştır. ( )

3) Üçüncü dizedeki eylemler geçişsizdir. ( )

4) İlk iki dizedeki eylemler geçişlidir. ( )

5) Son dizedeki birleşik eylem geçişli ve etkendir. ( )

6) Birden fazla dönüşlü eylem kullanılmıştır. ( )


UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-VORUM-1
~ t

l 1) etken-işteş 2) etken --<lönüşlü 3) edilgen 4) edilgen 5) etken !


l 6) etken -işteş 7) edilgen 8) etken 9) edilgen !
j10) etken --<lönüşlü !
~ ------------------------------------------------------------------------------------------------:
\ UYGULU-VORUM-11
1-------------------------------------------------------------------------------------------------:
! 1) geçişsiz 2) geçişli 3) geçişli 4) geçişsiz 5) geçişli 6) geçişsiz !
i_7) geçişi i______ _____ _______ __ __________ ________ ________ ___ __ __ _____________ __ _________ ____ __!
UYGULU-VORUM-111
::··-------------------------------------------------------------------------------------------------·:
i! 1) dönüşlü 2) edigen 3) dönüşlü 4) dönüşlü 5) edilgen 6) edilgen !
İ: 7) dönüşlü :
;:_______ ____________ ___ ________________ ___ _________ ______________ __ ___ ______ _________ _____________:

\ UYGULU-VORUM-IV
ı -- - - -- - - --- - -- --- - - - - - ---- - - - - - --- ----- - - - - - --- - - - - -- - - -- - - - - --- - --- - - --- - --- - - - - - - --- - --- - --- -- -:

_________________________________________________________________________________________________ !:
İ 1) birlikte 2) karşılıklı 3) karşılıklı 4) birlikte 5) karşılıklı 6) birlikte
ı

UYGULU-VORUM-V
!------------------------------------------------------------------------------ i
!_1) + _2) _-_3) _+__ 4) _- _5)_+_ 6) - __ _____ _____________ _________ _____ ___________ _________!
UYGULU-VORUM-VI

i1-------------------------------------------------------------------------------------------------'i
1) D 2) Y 3) D 4) Y 5) D 6) Y
................................................................................................ , .................. , ..... , ................. .

327
CÜMLE TÜRLERİ

1. YÜKLEMİNE GÖRE CÜMLELER

"Ad" ve "eylem" cümlesi olmak üzere ikiye ayrılır:

a) Eylem (Fiil) Cümlesi: Yüklemin çekimli eylem olduğu cümle türüdür. Bu tarz
cümlelerin olumsuzu "-me, -mez" ekleriyle yapılır.
Aramızdaki farkı fark ettim. (fark etmedim)
Aşağıdaki cümleler de eylem (fiil) cümlesidir:

» Biz düşüncelerimizi çoğu zaman omuzlarımızda taşırız.

» Kendisini aldatan kişi, başkalarını hiç düşünmeden .akial!.[.


» Yuvarlanan taş yosun tutmaz.
» Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
» Tam otların sarardığı zamanlar / Yere yüzükoyun uzanıyorum.

b) Ad (İsim) Cümlesi: Cümlede yalnız çekimli eylemler yüklem olmaz, ad soylu


sözcükler de yüklem olabilir. Yüklemi ad veya ad soylu bir sözcükten oluşan cümle
türüne "ad cümlesi" denir. Bu tarz cümlelerin yüklemi "-siz", "değil" ve "yok" ile
olumsuz yapılabilir.
Sait Faik, önemli bir yazardı. (yazar değildi)

Seni sevdiğimin farkında mısın? (farkında değil misin)

Aşağıdaki cümleler de ad (isim) cümlesidir:

» Hayatın içinde oradan oraya savrulan bir yaprağız.

» İnsanı ötekilerden ayıran, konuşma yeteneğidir.

» Sen hayal ettiğimden daha güzelsin.


» Mezardan bile yükselen bahar vardır.

» Gönül kimi severse güzel odur.


CÜMLE TÜRLERİ

Yüklemine Göre Cümleler İle İlgili Uyarılar


-makta, -mada Ekleriyle Kurulan Yüklemler: İsim-fiil eki ile durum eklerinin
kaynaşmasıyla oluşan "-makta, -mekte" ekleri şimdiki zaman eki "-yor'' ile görevce
özdeştir: seyretmede = seyrediyor / yapmaktadır= yapıyordur vb. Bu nedenle bu
iki ekin kip eki olarak değerlendirilmesi gerekir. Bu ekleri alan sözcükler eylem
kabul edilir. Kısacası , bu ekleri alan sözcüklerin yüklem olduğu cümleler "eylem
cümlesi" sayılır.
» Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta. (oluyor)
» Hepsinin çekmededir derdini bir bir gönlüm. (çekiyordur)
Ad-eylemle Kurulmuş Yüklemler: Türkçede ad-eylemler, isim (ad) işleviyle kul-
lanıldığıiçin yüklem olduğunda "ad cümlesi" oluştururlar. Ad-eylemler, ek eylem
alarak yüklem olurlar.
» Akif'in eserlerinde en göze çarpan özellik, tasvirlerin gerçek ve canlı olmasıdır.

» Şairin yaptığı iş herhangi bir sözcük ve ses yığınına sihirli bir değnek dokun-
durmaktır.

» Beni en çok üzen sorunlarından biri öğrencilerimi tek tek tanıma, onlarla
arkadaş olma imkanına sahip olmayışımdır.

Sıfat-fiillerin Yüklem Olduğu Cümleler: Sıfat-fiiller ön ad işleviyle kullanılır ,


nasıl ki sıfatlar adlaşarak yüklem olabilirse sıfat-fiiller de ek eylem alarak yüklem
olabilir. Sıfat-fiillerin yüklem olduğu cümleler "ad cümlesi" olur.
» Önemli olan, sözcüğün kullanıldığı yerin gerektirdiği anlamı yüklenip vüklen-
mediğidir.

» Siz beni ilk görendiniz.

Eylemsilerin yüklem olduğu cümlelerin olumsuzu "değil" ile yapılır: Yaşa­


mak, her zorluğa direnmektir. (direnmek değildir)

" Değil " Sözcüğünün Yüklem Olduğu Cümleler: " Değil " sözcüğü eylemlerden
sonra gelirse eylem cümlesi, adlardan sonra gelirse ad cümlesi oluşturur.
» Halay çekilen toprak, bu toprak değil. (ad cümlesi)

» Kültür ile uygarlığın karşılaştırılması üzerinde daha fazla duracak değiliz bu-
rada. (eylem cümlesi.

"Demek" Sözcüğünün Yüklem Olduğu Cümleler: "Demek" sözcüğü tek başına


yüklem olmaz, sonuna geldiği birimleri "ad cümlesi" durumuna sokar. Demek
sözcüğünün yüklem olduğu cümleler "ad cümlesi" olur.

» Yayla, Orta Anadolu dağlarının düzü demektir.


» Ümitli Türk ulusunu, sağlam Türk gençliğini görebilen insan, Atatürk'ü görüyor
demektir.
CÜMLE TÜRLERİ

"Var" Sözcüğünün Yüklem Olduğu Cümleler: "Var'' sözcüğü cümlede "yok"


sözcüğünün karşıtı olarak kullanılırsa ve yerine "yok" sözcüğü getirilebilirse "ad
cümlesi"; "varmak" anlamında kullanılırsa ve olumsuzu "-ma, -maz" ekleriyle
yapılırsa "eylem cümlesi" oluşturur.

» Mezardan bile yükselen bir ses vardır. (vardır --, yoktur sözcüğünün karşıtı
olduğu için ad cümlesi oluşturmuştur)

» Otobüs, kasabaya geç vardı. (vardı --, varmak anlamında olduğu için fiil cüm-
lesi oluşturmuştur)

il. ÖGE DİZİLİŞİNE GÖRE CÜMLELER


a. Kurallı (Düz) Cümle: Yüklemin cümle sonunda yer aldığı cümle türüdür.
» Ben sende bütün aşklarımı temize çektim.

b. Devrik Cümle: Yüklemin cümlenin başında ya da ortasında olduğu kısacası


sonda olmadığı cümle türüdür. Bu cümle türünde yüklem devredilmiş yani son-
dan ortaya ya da başa alınmıştır.
» Sevivorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi.

» mt1in kalbimin ortasına ayrılık şiiri yazarak.


» Yeşil pencerenden bir gül fil bana.

Uyarı-yorum

Bazen yüklemden sonra tamlayanın geldiği ya da söz dizimi bozulan deyim-


lerde de devrik cümle özelliği vardır.

"Dante gibi ortasındayız ömrün. " dizesinde yüklem "ortasındayız ömrün"


ifadesi olduğu halde tamlanan (asıl unsur) sonda olmadığı için devriktir.
"Çocuğun tutuştu etekleri. " cümlesi de devrik cümledir.

c. Parantez Cümlesi (Açıklamalı Cümle): Bazı kaynaklarda bu cümle türü "ara


sözlü cümle" olarak da geçmektedir. Bu tarz cümlelerde ara söz veya açıklayıcı
bir cümle kullanılır.
» istanbul'u, en sevdiği şehri, özlemle anıyordu.
» Bu olayı, sen de görüyorsun, kimse önemsemedi.

d. Eksiltili (Bitmemiş) Cümle: Yüklemi söylenmeyen cümle türüdür.


» Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde gümüş rengi bir yığın yaprak (. .. )
İkinci dizede yüklem söylenmemiş, bu yüzden ikinci dize bitmemiş (eksiltili) cümledir.
CÜMLE TÜRLERİ

Uyarı-yorum

Ad cümlelerinde ek eylem "-dır'' bazen düşebilir ve pek çok kaynakta ek


eylemin düştüğü cümle eksiltili cümle sayılmamıştır. 1994 OYS sorusu bize
sınav soru hazırlayıcılarının ek eylemi düşen cümleyi de eksiltili saydığını gös-
teriyor. "Aşağıdakilerin hangisinde verilen dizeler eksiltili cümle duru-
mundadır?" sorusunun yanıtı olan dizeleri inceleyelim:

Benim bildiğim Atatürk


Camdan çerçeveden uzak
Yukarıdaki dizeleri oluşturan cümleyi ister "uzak durur'' ister "uzak yaşar''
ister "uzaktır'' şeklinde alalım, bu halde "-dır'' eki düşmüşse cümle eksiltili
sayılabilir.

111. ANLAMINA GÖRE CÜMLELER


Olumlu Cümle
Cümlede olumluluk, yargının gerçekleşmesi anlamındadır. Eylem yargısında
olumluluk, yüklemle dile getirilen kılış , durum ya da oluşun yapıldığını / yapıla­
cağını anlatır. Ad cümlelerinde olumluluk, bir nesnenin ne olduğunun ya da var
olduğunun belirtilmesi anlamındadır.

Olumlu cümlelerin yükleminde olumsuzluk bildiren "-ma, -me, -maz, -mez,


-sız, -siz, değil, yok" bulunmaz.
Örnekler

» Altın sarısı saçları, deniz mavisi gözleri vardı.

» Herkes için en anlaşılır dil anadilidir.

Uyarı-yorum

Olumlu cümlelerde sözcüğün duygusal anlamda bizim için olumsuz olması


önemli değildir, önemli olan yargının gerçekleşip gerçekleşmediğidir. "Öldük
ölümden bir şeyler umarak" cümlesinin yüklemi 'öldük' sözcüğü duygusal
açıdan olumsuzdur, ancak yargı gerçekleştiği için cümle "olumlu" bir cüm-
ledir.

Olumsuz Cümle

Cümlede olumsuzluk yargının gerçekleşmemesi anlamındadır. Eylem


cümlelerinde olumsuzluk; kılış , durum ya da oluşun yapılmaması /
gerçekleşmemesi anlamındadır; ad cümlelerinde ise bir nesnenin var olmadığı /
bulunmadığı anlamındadır.

Cümlede olumsuzluk çeşitli ek ya da sözcüklerle yapılır:

a) "-ma, -me, -maz, -mez, -sız, -siz" olumsuzluk ekleriyle


b) "yok, değil" sözcükleriyle
CÜMLE TÜRLERİ

Aşağıdaki cümleler hem anlamca hem de biçimce olumsuzdur:

» Güzellerde hiç vefa }'Q}s.

» Sensizim, hiçbir mutluluk paklamıyor beni.

» Aramazdık mehtabı yüzün parlarken

» Şiirde anlatılanları anlamış değilim. (anlamadım)

» Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel

Kelimelerin kifayetsiz olduğunu

Biçimce Olumlu Anlamca Olumsuz Cümleler: Yükleminde olumsuzluk "-ma,


mez"eki ya da olumsuzluk bildiren "yok" ve "değil" sözcükleri bulunmayan ,
ancak anlamında olumsuzluk anlamı taşıyan cümlelerdir. "Sanki", "gel de",
"ne ... ne" gibi ifadeler biçimce olumlu , anlamca olumsuz cümle oluşturur.
"Ne seni ne de onu tanıyorum " cümlesinde olumsuzluk bildiren ek ya da sözcük
yok. Ancak "ne ... ne" bağlacı yüklemi olumsuzlaştırmış. Yüklem olan "tanıyorum"
sözcüğü biçimce olumlu olsa da "tanımıyorum" anlamında olumsuz olarak kul-
lanılmıştır.

Aşağıdaki cümleler de "biçimce olumlu anlamca olumsuz cümle" örneğidir:

» Sanki sen beni çok iyi anladın.


(anlamadın)

» Gel de Ahmet'e laf anlat.


(anlatamazsın)

» Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge


(Yanmaz)
Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayri
(Açmaz)

» Siz benim neler çektiğimi nereden bileceksiniz?


(bilmezsiniz)

» Hulyası kalmayınca hayatın ne zevki var?


(zevki yok)
CÜMLE TÜRLERİ

Biçimce Olumsuz Anlamca Olumlu Cümle


"Biçimce olumsuz anlamca olumlu" matematikteki eksi (-) ile eksinin (-)
çarpımına benzetilebilir: Nasıl ki eksi ile eksinin çarpımı eksi artı (+) bir değer oluş­
turuyorsa yüklemde iki olumsuzluk ögesinin karşılaşması da -dil bilgisel bakım­
dan- olumlu değer ortaya koyar.
"Bu adam görgüsüz değil." cümlesinde "görgüsüz değil" ifadesi "görgülü" an-
lamında kullanılarak
biçimce olumsuz anlamca olumlu cümle oluşturulmuş.
Aşağıdaki cümleler de biçimce olumsuz anlamca olumlu cümle örneğidir:

» Bizim ülkemizde öykü ve şiir meraklıları yok değil.


(var)
» Sanki bunları yapan sen değilsin.
(yapan sensin)
» insan böyle bir yeri gezmez mi?
(gezer)
» Yeni açılan alışveriş merkezinde !JQ}s..yQJs.
(her şey var)

Uyarı-yorum

cümle türlerinde anlam ve biçim açısından cümleyi değerlendirirken duy-


gusal yaklaşmamalıyız.

Kısacası; "kazada adam öldü ifadesi" biçim ve anlamca olumludur. Bizim


için önemli olan eylemin gerçekleşip gerçekleşmemesidir.

Kazada ölen adam bir hırsız da olabilir, çok iyi bir insan da olabilir.

·····~ ····

Üç İstanbul" romanının yazarı ve şair Mithat Cemal Kuntay, Yahya Kemaİ


için, "Adı var, ama eseri yok!" diyerek tenkit eder. Beyatlı , bunu öğrenincei
dostuna hak verir: " işte Mithat Cemal'in en büyük eseri budur. Bu sözü
saklasın, üst tarafını atsın! " ·
(Mehmet Nuri Yardım'ın "Edebiyatımızın Güleryüzü" adlı kitabından) 1
CÜMLE TÜRLERİ

Soru Cümlesi

Soru cümleleri kendi arasında ikiye ayrılır:

a) Gerçek Soru Cümlesi: Yanıt gerektiren soru cümlelerine "gerçek soru cümlesi"
adı verilir.

» Ağaçları rüzgar mı devirmiş?

» Yaşar Kemal'in hangi kitabını okudunuz?


» Sınavda kaç dil bilgisi sorusu çıktı?
» Buradan insan mı çıkar, tabut mu?
» Ağız dil vermeyen köylüler
Odun mu, tuz mu, hasta mı götürürler?

b) Sözde Soru Cümlesi: Yanıt gerektirmeyen soru cümleleridir. Biçim bakımın­


dan soru cümlesi görünümünde olup soru anlamı taşımayan soru cümleleridir.

» Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllar?


» Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
» Yiğit olan gülüm, yarsiz olur mu?
» Benim mi Allah 'ım bu çizgili yüz?
» Kim demiş sulara vurulmaz perçin?
» Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
» Dünya neye yarardı da güzeli olmasaydı?

Anlamına göre başka cümle çeşitleri de var, ancak bunları açıkla


mayacağız. Sadece aşağıda örneklerine yer veriyoruz:
Bu kız beni görmeli / Bana kazak örmeli. (gereklilik cümlesi)
Sınavı kazanırsam Limit Yayınları'nı tavsiye ederim. (koşul cümlesi)

Bir gün olup kucağına ulaşsam / Gözlerimden döksem sevinç yaşın


(dilek cümlesi)
Dalında bülbül olayım / Yanıp yanıp kül olayım (dilek cümlesi)
Eyvah ne yar ne yar kaldı! (ünlem cümlesi)
Gül yerine diken bitsin / Kuş yerine baykuş ötsün (buyruk cümlesi)
Gelme ecel gelme üç gün ara ver (buyruk cümlesi)

335
CÜMLE TÜRLERİ

iV. YAPISI BAKIMINDAN CÜMLELER

Yapı bakımından cümleleri işlemeden önce "temel cümle" ve "yan cümle"


kavramlarının ne olduğunu açıklayalım:

Temel Cümle: Bir cümlenin ana yargıyı bildiren ve en önemli ögesi duru-
mundaki yüklem '1emel cümle"yi ifade eder. Cümlenin diğer ögeleri ise temel
cümlenin yani yüklemin yardımcıları / açıklayıcıları durumundadır.

Yan Cümle (Cümlecik): Ana yargı bildirmeyen , temel cümlenin bir ögesi du-
rumunda olan cümledir. Yan cümle; "çekimli fiiller" ve "fiilimsiler'' ile kurulur.
Sınavlarda kaç "yan cümlecik" vardır ifadesi bir bakıma yüklemin dışında kaç
fiilimsi ya da yüklem özelliği göstermeyen kaç çekimli eylem vardır demek-
tir.

1) Basit Cümle: Tek duygu ve düşünceyi anlatan içinde tek bir yargı olan cümle
türüdür.

Basit cümlede temel cümle (yüklem) dışında başka bir yargı bildiren (koşul kipi ,
eylemsi-yan cümle) bulamayız. Cümlenin uzun ya da kısa oluşu basit, birleşik
olmasıyla alakalı değildir. Cümle uzun olabilir ama içinde yüklemin dı ş ında yan
cümleciği oluşturan ( fiilimsi , çekimli fiil ) yoksa o cümle basit cümle sayılır.

» Umut, fakirin ekmeğidir.

» Kalem, kılıçtan keskindir.

» Ben sende bütün aşklarımı temize çektim.

» Şiir, ruhun müziğidir.

» Bin kaygı bir borç ödemez.

» Dünyada hiçbir dost insana kitaptan daha yakın değildir.

» Şiir sanatların en soylusudur.


CÜMLE TÜRLERİ

2) Birleşik Cümle: Tek bir temel cümle (yüklem) ve içinde yan cümleciğin bu-
lunduğu cümle türüdür.
Yan cümleciğin durumuna göre 4'e ayrılır:

Girişik Birleşik Cümle: Yan cümlecik bu tür cümlelerde fiilimsilerden kurulur.


Tek yüklemin ve yüklem dışında eylemsinin yer aldığı birleşik cümle türüdür.

» "Atı alan Üsküdar', geçti." cümlesinde yüklem 'geçti' 'alan' sözcüğü eylemsi
olduğu için cümle girişik birleşik cümledir.

» Sandıklı 'yı geçer geçmez başlar Akdeniz havası. (zarf fiil)

» Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne. (sıfat fiil)

» Biz yoldan uzaklaştıkça patika belirsizleşti. (zarf fiil)

» Gülmek güzeldir. (isim fiil)

Uyarı-yorum

Bazı cümlelerde yan cümlecik bir söz öbeği halinde yüklemin içinde de ola-
bilir bu tür cümleler de girişik birleşik cümle sayılır;

Tatlı dil, her kapıyı açan bir a n a hta rdır.


(yüklem)

Ancak fiilimsi yüklemin kendisinde ise yüklem temel cümle olduğu için -
cümlede başka fiilimsi yoksa- o cümle girişik birleşik cümle olmaz.
Öğrencinin amacı ; öğrenmektir.
(yüklem)

Yüklemde yer almayan "mı , mi" koşul ya da zaman anlamı kattığı zaman
"birleşik yapılı cümle" oluşturur; çünkü bu durumdaki "mı , mi" sözcüğe "bağ­
eylem" (ulaç / zarf-fiil) özelliği kazandırır.

• Güldü mü cenazeye benzerdi.


(Güldüğünde)

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim.


(gördüğüm zaman)
CÜMLE TÜRLERİ

iç İçe (Kaynaşık) Birleşik Cümle: Yan cümlecik genelde nesne olur, ancak
"özne" ve "dolaylı tümleç" de olabilir.

» Atatürk: "Hayatta en hakiki yol ilimdir, fendir. " der. (Nesne)

» "Yalnız çeken bilir. " derler. (Nesne)

» "Yalnız duyan çeker. " derim. (Nesne)

» Zamanla geçer, dedim. (Nesne)

» "Ölüm korkusu ölümden daha korkunçtur. " çok doğru bir sözdür. (Özne)

» "İnsan ancak sevdiğinden öğrenir"e katılıyor musun? (Dolaylı tümleç)

Koşullu (Şartlı) Birleşik Cümle: Temel cümleye şartla bağlanan yan cümle-
ciğin olduğu cümle türüdür. Yan cümle genellikle "-sa,-se" kipiyle çekimlenir.
Koşul bildiren yan cümleler genellikle temel cümlenin "belirteç (zarf) tümleci" olur.

» Sen gidersen / çiçeklerim kurur.


(Yan cümle) (temel cümle)

» Havaya bakarsam / hava alırım.

(Yan cümle) (temel cümle)

» Toprağa bakarsam / dua alırım.

(Yan cümle) (temel cümle)

» Ben gülersem / gözleri tatlı tatlı gülümser.


(Yan cümle) (temel cümle)

» Ben mahzunca durursam / yüreciği varılır.

(Yan cümle) (temel cümle)

» Bıçak soksan gölgeme / Sıcacık kanım damlar.


(Yan cümle) (temel cümle)

» Gidersen / yıkılır bu kent


(Yan cümle) (temel cümle)
CÜMLE TÜRLERİ

• İlgi Cümlesi (Birleşik Cümle):


İlgi cümlelerinde çekimlenmiş bir eylemden oluşan yan cümle temel cümleye "ki"
bağlacı ile bağlanır. "ki" bağlacı iki yargıyı ya da eylemi birbirine bağlar. "ki"
bağlacından önce gelen eylem temel cümledir ve "yüklem" olur, "ki" bağlacından
sonra gelen bölüm yan cümle olur ve genellikle temel cümlenin nesnesi olur. "ki"
bağlacından sonra gelen bölüm eylemsili (fiilimsili) yan cümle biçimine getirilebilir.

Örnekler:
Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini.
(Temel c.) (Yan cümle)

Yukarıdaki dizeyi "Gözlerimin rengini unuttuğunu duydum" biçimine getirilebilir,


yan cümle "nesne" görevindedir.
Kim derdi ki bir tanem bir gün ayrılacağız?
(Temel c.) (Yan cümle)
Yukarıdakidizeyi "Bir tanem bir gün ayrılacağımızı kim derdi?" biçimine getirilebilir,
yan cümle "nesne" görevindedir.

Aşağıdaki dizeler de "ki'li birleşik cümle" örneğidir:


» Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta.
» Anlaşılıyor ki yarın buradan ayrılacak.

» Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır.

» Bilsem ki bir daha hiç dönmeyecek,


Bilsem ki gözyaşım hiç dinmeyecek?

"Sevda Sözleri" kitabının şairi Cemal Süreya Darphane Müdürü'ydü. Hiçi


sevmediği Maliye Bakanı bir gün teftişe gelir. Darphane'nin her tarafını:
gezer, bir ara şaire sorar: ·
Açamadığınız kapı kaldı mı?

Cemal Süreya' nın cevabı şöyle olur:


Size bütün kapılarımızı açtık, biri hariç!
Bakan şaşırır ve merakla sorar:
Hangi kapıymış o?
Kelimelerin ustası acılı yüzle karşılık verir:
Gönül kapımız!..

(Mehmet Nuri Yardım'ın "Edebiyatımızın Güleryüzü" adlı kitabından) '


CÜMLE TÜRLERİ

Uyarı-yorum

Yan cümlenin (cümleciğin) göreviyle ilgili sorularda önce cümlenin ögeleri


bulunur, sonra fiilimsinin hangi ögenin içinde yer aldığına bakılır, eylemsi
(fiilimsi) hangi ögenin içindeyse yan cümlenin görevi o ögedir.

Örneğin, eylemsi öznenin içindeyse yan cümlecik özne, eylemsi nesnenin


içindeyse yan cümle nesne görevindedir.

» Can ç ıkmayınca / lli!Y / ç ıkmaz.


(Z.T.) (B.N.) (Yüklem)

(Fiilimsi zarf tümlecinin içinde olduğu için yan cümlecik zarf tümlecidir.)

» Gülü seven / dikenine / katlanır.

(Özne) (D.T.) (Yüklem)


(Fiilimsi öznenin içinde olduğu için yan cümlecik öznedir.)

» Bir deneme sınavı daha yapmayı kararlaştırdık. (Yan cümle: Belirtili nesne)

» Burada oynamanıza kimse karışmaz. (Yan cümle: Dolaylı tümleç)

» Ağlamayan çocuğa meme vermezler. (Yan cümle: Dolaylı tümleç)

» Çıkmadık candan umut kesilmez. (Yan cümle: Dolaylı tümleç)

» Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. (Yan cümle: Belirtili nesne)

» Derdini söylemeyen derman bulamaz. (Yan cümle: Özne)

3) Sıralı Cümle
En az iki yüklemin bulunduğu cümlelerdir.
• Bağımlı Sıralı Cümle: Öge ortaklığı olan sıralı cümlelere "bağımlı sıralı cümle"
denir. Bir öge ortak olabildiği gibi birden çok öge de ortak olabilir. Özne , nesne ve
tümleçler ortak olabildiği gibi yüklemler de ortak olabilir.
» ''Tuttu , fırlattı kalbimi." cümlesinde 'tuttu' ve 'fırlattı ' yüklemlerinin öznesi gizli
özne olan "o" sözcüğüdür, nesnesi "kalbimi" sözcüğüdür ve iki yüklem için ortak-
tırlar.

» Ezdi üstünü, çiğnedi.

» Kara tren gecikir, belki hiç gelmez.


» Bozuk bir saattir yüreğim, hep sende durur.
» Ödünç güle güle gider, ağlaya ağlaya gelir.
» Ata dost gibi bakmalı, düşman gibi binmeli.
» Sabahleyin gökyüzü açıktı, ufuk parlaktı.
» Köyde kendimize atlar yapar, cirit oynar, yarışa çıkardık.
CÜMLE TÜRLERİ

• Bağımsız Sıralı Cümle: Öge ortaklığı olmayan sıralı cümlelere "bağımsız sıralı
cümle" denir. Sıralı cümleyi oluşturan yüklemlerin nesnesi, öznesi ve tümleçleri
tümüyle farklıdır.
» Al.fil @fil, .fll övünür.
(Ö.) (Y.) (Ö.) (Y.)

» Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder.

» Bülbüller keskin keskin ötüyor, uzaktan mandıranın köpekleri havlıyordu.

» Delikanlılar askere gitti, köylüler bir şey ekemedi.

» At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.

» Gün bitti, ağaçta neşe söndü.

» Ak gün ağartır, kara gün karartır.

» Horoz ölür, gözü çöplükte kalır.

» Kel ölür, sırma saçlı olur; kör ölür, badem gözlü olur.

4) Bağlı Cümle
Birden fazla yüklemin olduğu , yüklemlerin birbirlerine bağlaç ile bağlandığı cümle
türüne "bağlı cümle" denir. Bağlı cümleler de sıralı cümleler gibi " bağımlı " ve
" bağımsız" olarak sınıflandırılabilir. Sıralı cümleden farkı yüklemlerin bağlaç ile
birbirine bağlanmasıdır.
» Ne sen Leyla 'sın ne de ben Mecnun 'um. ("Leyla 'sın" yüklemi ve "Mecnun 'um"
yüklemleri "ne ... ne" bağlacı ile bağlanarak bağlı cümle oluşturulmuş.)

» Gidiyorum; fakat yarın geleceğim. (Yüklemler "fakat" bağlacı ile bağlanmış)

» Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli.

» Ne şair yaş döker ne aşık ağlar.

Uyarı-yorum

Bazı cümle türlerinde birleşik , sıralı , bağlı cümleler iç içe olabilir, bu tür cüm-
lelere "karma cümle" adı verilir.
"Seni düşündükçe deliriyorum, içimden çok şey geçiyor, ama hiçbirini
yapamıyorum. " Bu cümlede seni "düşündükçe" sözcüğü fiilimsi olduğu için
girişik birleşik cümle, yüklemler "ama" bağlacı ile bağlandığı için bağlı
cümle, en az iki yüklem olduğu için sıralı cümle özelliği var. Yapısına göre
farklı cümle türleri iç içe olduğu için bu cümleye "karma cümle" diyebiliriz.
CÜMLE TÜRLERİ

' 1
~ 1 PRATİK YOL
1
" ... hangisi yapıca/ yapısı bakımından farklıdır?" sorularında şu yol
izlenmelidir: Yüklem sayısına bakılır,

Bir yüklem varsa cümle ya "basit" ya da "birleşik" yapılıdır; tek yüklem ve


yan cümlecik (genellikle eylemsi) varsa cümle "birleşik", yan cümlecik (genel
likle eylemsi) yoksa cümle "basit'' yapılı olur.
» Mum, dibine ışık vermez. (Tek yüklem var, yan cümle yok, "basit" cümle)
» Terzi kendi söküğünü dikemez. (Tek yüklem ve eylemsi olduğu için
"birleşik" yapılı)

Birden çok yüklem varsa ya "sıralı " ya da "bağlı " cümle olur; birden çok
yüklem varsa ve virgül ya da noktalı virgülle ayrılmışsa , bağlaçla bağlan
mamışsa cümle "sıralı " , birden çok yüklem bağlaçla bağlanmışsa cümle
"bağlı " cümle olur.

» Gün bitti , ağaçta neşe söndü. (iki yüklem var, virgülle ayrılmış , "sıralı'
cümle)
» Ne ağladı ne güldü. (iki yüklem var, bağlaçla bağlanmış , " bağlı " cümle)

ARA SÖZ

Cümlenin anlamını güçlendirmek ya da bir açıklama yapmak amacıyla cümlenin


akışını keserek araya alınan sözlere "ara söz" denir.

Ara söz ikiye ayrılır:

1) Öge açıklayıcısı ara sözler


2) Ara cümleler (Cümle dışı unsurlar)

1) Öge Açıklayıcısı Ara Söz

Bir ögeyi vurgulamak, o ögeyi daha iyi açıklamak için kullanılan ara sözlerdir. Bu
ara sözler, açıklayıcısı oldukları ögenin içinde ye alır, cümle çözümlemesinde o
ögeyle birlikte alınır.

Örnek:
» Kalabalıktan biri, ya.şJı bir adam, elini kaldırdı. (Öznenin açıklayıcısı)

» Anadolu, uygarlıkların beşiçji. onu tanıyanları kolayca kucaklar. (Öznenin açık­


layıcısı)

» Çocukları. geleceçjin umutlarını, en iyi şekilde yetiştirmeliyiz. (Belirtili nesnenin


açıklayıcısı)
CÜMLE TÜRLERİ

» Turgutlu'daki evlerine, özlemini çektikleri vere, dönmek istiyorlardı. (Dolaylı

tümlecin açıklayıcısı)

» Atatürk'ün öldüğü gün, 10 Kasım 1938'de, herkes büyük bir yas tutmuş. (Be-
lirteç tümlecinin açıklayıcısı)

» Senin için, sevgili dostum için, elimden gelen her şeyi yaparım. (ilgeç tümle-
cinin açıklayıcısı)

» Recai Bey -otuz beş yaşlarında, ince uzun boylu, çiçek bozuğu sevimsiz bir
adam- sabah erkenden evinden çıkmış. (Öznenin açıklayıcısı)

» O şapkalı adam, hayatı boyunca karlı havalarda bile sokağı çıkmamış o adam,
merakı ve aptallığı yüzünden öldü. (Öznenin açıklayıcısı)

Ara sözün cümlenin ögesi olup olmadığını anlamanın kolay yolu arc
söz olarak düşünülen sözün başına "yani" sözcüğünü getirmektir.
Sözün basına ''vani" sözcüi'iü aetirilebilirse ara söz cümlenin öaesidir.
• "Şair, o büyük ağıtçı , ölümü ekti toprağa. " cümlesinde ara söz olan "c
büyük ağıtçı " nın başına ''yani" sözcüğü getirilebilir, bu durumda ara sfü
cümlenin ögesidir.

2) Cümle Dışı Unsur - Ara Cümle


Genellikle cümle biçiminde olan ara cümleler, yine anlatılanlarla ilgili bir duyguyu,
bir düşünceyi belirtmek için kullanılırlar; ancak öge açıklayıcıları gibi bir ögeyle
beraber düşünülemezler. Yani ara cümleler, cümle dışı unsurdur, cümlenin hiçbir
ögesi olmazlar.
Örnek:

» Sen -karıştırıyorsam kusura bakma- sosyete dişçisi Haluk Nur'un üçüncü


karısı olmalısın.

» Bir sabah -o sabahı hiç unutmayacağım- penceremin altından bir ses duydum.

» Kaptanlardan biri -Kafelonyalı mıdır Maltalı mıdır- bizi gemisine davet etti.

» Ben kalbimden başka yerde, inan , seni bulamadım.

» Beklediğimiz konuklar, emin ol , gelmeyecekler.


» Olaydan sonra, sen de anımsayacaksın , onlarla ilişkimi kesmiştim.

» "Yılanların Öcü"nde ana rolünü Fatma Girik, ki daha önce cekilende Aliye
Rona oynuyordu , üstlenmiş.

» Bir dil, bir başkasından -eğer bir yakınlıkları bir akrabalıkları yoksa- seslerinin
niteliği açısından bütün bütün ayrılır.
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-1

Aşağıdaki cümleleri yükleminin türüne göre inceleyip isim cümlesi mi


fiil cümlesi mi olduğunu işaretleyiniz.

Cümle İsim cümlesi Fiil cümlesi

Çalıkuşu , Reşat Nuri'ye büyük bir şöhret


kazandırmıştır.

Küçük yaşta annesini yitirmişti zavallı.

Romanın kişilerini değişik çevrelerden seçmiştir.

Yol , ileride dörde ayrılıyordu.

Kısa bir aradan sonra kadının sesi tekrar duyuldu.

Burada hayatında görmediği manzaralar görmüştü.

Otobüsün arka koltuğunda oturanlar münakaşaya


başladı.

Ahmet Kutsi Tecer içine kapanık bir yazardı.

Geceleyin bir ses böler uykumu.

Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum.

UYGULU-VORUM-11

Aşağıda verilen cümlelerin anlam açısından olumlu mu, olumsuz mu


olduğunu inceleyiniz.

Cümleler Olumlu Olumsuz

1 Gel de bugün bütün işleri yetiştir.

2 Ne şiir ne de hikaye okuyan biridir.

3 Senin ne işler başardığını bilmiyor değilim.

4 Böyle bir roman hiç okunmaz mı?

5 Böyle karlı bir havada gel de dışarı çık.

6 "Kılavuz" sözcüğünü birçoğu yanlış yazmıştı.

7 Şiir okuma konusunda hiç iyi değildi.


UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-111

Aşağıdaki cümlelerin öge dizilişine göre devrik mi, kurallı mı olduğunu


bulunuz.

Cümleler Kurallı Devrik

1 Ben ta senin yanında hasretim sana.

2 Hayal iklimlerine bir gemi yelken açtı.

3 Uçuyor rüzgar gibi altımdaki küheylan.

4 Dost dost diye nicesine sarıldım.

UYGULU-VORUM-IV

Aşağıda verilen cümleleri yapısı bakımından inceleyiniz.

Yapısı Bakımından
Cümle
Basit Birleşik Sıralı
cümle cümle cümle

Düştü yeşil ovaya kubbelerin gölgesi.

Diz çöken kızları ürkütme sakın.

Şiir, somut şeylerin peşinde değildir.

Biçim yönüyle birbirine benzeyen şiirler

yazmıştır.

Türk şiirinin en büyük meselesi dil meselesidir.

Yaşamayı böylesine seven çok az adam


tanıdım .

İşte ben bunu imkansız görüyorum , dedi.

Ayrıntıları seviyor, olabildiğince ustaca


kullanıyor.

Yeşil pencerenden bir gül at bana.

Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak.

345
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-V

Aşağıdaki dizelerde geçen yan cümleciği ve yan cümleciğin hang


ögeyi oluşturduğunu gösteriniz.

1) Yeşil pencerenden bir gül attığın zaman


Işıklarla dolacak kalbimin içi

2) Ebedi aşığın dönüşünü bekler


Yalan yeminlerin tanığı çiçekler

3) Gözlerime yavaşça doldu akşam

Gözlerin ateşini kalbime boşaltarak

4) Bırak yorgun başları bu taşlarda uyusun


Tutuşmuş ruhlarına bir damla gözyaşı sun

UYGULU-VORUM-VI

Aşağıda verilen dizeleri "yüklemine, yapısına , öge dizilişine ve anlamına"


göre hangi grupta yer aldığını bulunuz.

Dizeler Yüklemin Ögelerin Yapısına Anlamına


türü dizilişi göre göre

1 Büyülenmiş bir ceylan gibi bakıyor


zaman.

2 Bana düşmez can vermek yumuşa!


bir kucakta.

3 Gündüzler size kalsın, verin


karanlıkları.

4 Ben bu kaldırımların emzirdiği


çocuğum.

5 Tepemde kanat germiş bir kartaldır


yalnızlık.

6 Çözülen bir demetten indiler birer


birer.

7 Hafız' ın kabri olan bahçede bir gül


varmış.

[TURKÇE EL Ktr~ 346


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-VII

Reşat Nuri Güntekin, oyunlarında kişi ve toplum arasındaki mücadeleler


göstererek töre ve adet yergileri yapmıştır.
Yukarıdaki cümle ile ilgili olarak aşağıda verilen yargı doğru ise ayra~
içine (D), yanlış ise içine (Y) yazınız.
1) Zarf tümleci - nesne - yüklemden oluşmuştur. ( )
2) Yan cümlecik - zarf tümleci görevindedir. ( )
3) Yapısı bakımından girişik birleşik cümledir. (
4) Yükleminin türüne göre fiil cümlesidir. ( )
5) Birden fazla yan cümlecik kullanılmıştır. (

"Üvercinka" kitabının şairi Cemal Süreya, Nobel'in gedikli adayı romanc(


Yaşar Kemal'e takılmak ister: "Sizin için ne diyorlar biliyor musunuz?''.
Yaşar Kemal , kendisi hakkında söylenen rivayetleri ve tevatürü merak
eden kalın ve iri sesiyle sorar:
Ne diyorlar? Cemal Süreya gülümseyerek cevap verir:
En çok Nobel alamayan adam!
(Mehmet Nuri Yardım'ın "Edebiyatımızın Güleryüzü" adlı kitabından)

"Cezmi" romanının yazarı Namık Kemal'e "Sizin en samimi dostunuz ve erı


şiddetli düşmanınız kimdir?" diye sorarlar. Vatan şairi Namık Kemal şöyl e:
cevap verir: " İnsanın en samimi dolu ve en şiddetli düşmanı , yine kendi-'
~~ .

(Mehmet Nuri Yardım'ın "Edebiyatımızın Güleryüzü" adlı kitabından) İ

347
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM CEVAP ANAHTAR!

···················································o·<"Güiü:voFiüM:r··
:, '
j 1) fiil cümlesi 2) fiil cümlesi 3) fiil cümlesi 4) fiil cümlesi [
i5) fiil cümlesi 6) fiil cümlesi 7) fiil cümlesi 8) isim cümlesi [
\[ 9) fiil cümlesi 1O) isim cümlesi [
r .
, UYGULU-YORUM-11
l i
j 1) olumsuz 2) olumsuz 3) olumlu 4) olumlu i

ı . 5) olumsuz ..6) olumlu······ 7).olumsuz··································-······· i


' ··-·-·-········-·-·-···········-·-·-·· UYGULU-YORUM-111 ....... _............ _._._.,
~ l
j 1) devrik 2) kurallı 3) devrik 4) kurallı !
~------------------------------------------------------------------------------------------------- :
, UYGULU-YORUM-IV

l1) basit cümle 2) birleşik cümle 3) basit cümle 4) birleşik cümle !


!5) basit cümle 6) birleşik cümle 7) birleşik cümle 8) sıralı cümle [

: 9) basit cümle 10).birleşik.cü~~eĞÜ.LÜ·:vÖFİÜM·:v·······················___!


ı · ·· ·· ·· ··· ·· ··· · ··· · · · - · · ···· · · · · ··· · ··· -· ·· ··· ·· ·· -· ··· - ·· ··· · ··· · ··- · · ·· · · · · · · · ···· · · · · ··· · ··· · :

i 1) Yeşil pencerenden bir gül attığın zaman / Zarf Tümleci !


i
j 2) Ebedi aşığın dönüşünü / Belirtili Nesne !i
i 3) Gözlerin ateşini kalbime boşaltarak /Zarf Tümleci !
!.. -------------------------------------------------------------------------·
'
~!.:.~'.~~.~~~.~.~~'.~~l.~:.'..~~'.~~'.l.~.~'.'.'.'.~~·········-·-·-·············-·············i
UYGULU-YORUM-VI

j 1) Fiil cümlesi - Devrik cümle - Birleşik cümle - Olumlu cümle


j 2) Fiil cümlesi - Devrik cümle - Birleşik cümle - Olumsuz cümle
j 3) Fiil cümlesi - Kurallı cümle - Sıralı cümle - Olumlu cümle
j4) İsim cümlesi - Kurallı cümle - Birleşik cümle - Olumlu cümle
j 5) İsim cümlesi - Devrik cümle - Birleşik cümle - Olumlu cümle
il 6) Fiil cümlesi - Devrik cümle - Birleşik cümle - Olumlu cümle
j 7) İsim cümlesi_-_Kurallı .cümle - Birleşik cümle_-.oıumıu.cümle -·-·-·--'
UYGULU-YORUM-VII
ı --- - ----------------- - ------------ - -- ----- - --- - - - ------ - --- - ----- · ----:

i_1) Y _2) D _3)_D _4) _D___S) Y ----·---------------·------------------------------·---___!


111. BÖLÜM
,
SES BİLGİSİ

YAZIM KURALLAR!

NOKTALAMA İŞARETLERİ

ANLATIM BOZUKLUKLAR!

349
SES BİLGİSİ

Türkçede sesler, ünlüler (sesliler) ve ünsüzler (sessizler) olmak üzere iki ana gru-
ba ayrılır:

A) Ünsüzler
Ses yolunda bir engele çarparak çıkan seslere "ünsüz" denir. Türkçede yirmi
bir ünsüz vardır.

Ünsüzler "süreye göre" ikiye ayrılır:


a) Sürekli Ünsüzler: f, ğ , h, j, 1, m, n, r, s, ş , v, y, z

b) Süreksiz Ünsüzler: b, c, d, g, k, p, t

Ünsüzler "oluşma yerlerine göre" altıya ayrılır:


a) Dudak Ünsüzleri: p, b, m

b) Diş-Dudak ünsüzleri: f, v

c) Diş Ünsüzleri: d, t, n, s, z

d) Diş Eti Ünsüzleri: c, ç, j, ş

e) Damak Ünsüzleri: ğ , g, k, 1, r, y

f) Gırtlak Ünsüzü: h

Ünsüzler "ses tellerinin titreşime uğrayıp uğramaması"na göre iki gruba


ayrılır:

a) Yumuşak (ötümlü , tonlu) Ünsüzler: Ses tellerinin titreşmesiyle oluşan ünsüz-


lerdir: b, c, d, g, ğ, j, 1, m, n, r, v, y, z

b) Sert (ötümsüz, tonsuz) Ünsüzler Ses telleri titreşmeden oluşan ünsüzlerdir:


ç, f, h, k, p, s, ş, t

B) Ünlüler
Ses yolunda bir engele çarpmadan çıkan sese "ünlü" denir. Türkçede sekiz
ünlü vardır: a, e, ı, i, o, ö, u, ü

Ünlüleri şöyle sınıflandırabiliriz:

A. Dilin durumuna göre: Kalın ve ince ünlüler.

B. Dudakların durumuna göre: Düz ve yuvarlak ünlüler.

C. Ağzın açıklığına göre: Geniş ve dar ünlüler.

Ünlülerin nitelikleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir


SES BİLGİSİ

Düz Yuvarlak
Geniş Dar Kalın Kalın

Kalın a 1 o u
İnce e i ö Ü

Türkçenin Ses Özellikleri


Türkçenin kendisine özgü ses özellikleri vardır, bu özellikler hangi sözcüğün Türk-
çe olduğunu tespit etmemizi sağlar.

Türkçe sözcüklerin ses özellikleri şunlardır:

1) Türkçede uzun ünlü yoktur. Uzun ünlü ile gösterilen sözcükler yabancı köken-
lidir: hikaye, mekan, karargah ...
2) Türkçede iki ünlü yan yana gelmez, iki ünlünün yan yana olduğu sözcükler
yabancı dilden gelmiştir: saat, şiir, fiil, matbaa, ziraat. ..

3) Türkçede geniş/yuvarlak ünlüler "o, ö" sadece ilk hecede bulunabilir, ilk hece
dışında "o, ö" sesi bulunan sözcükler yabancı kökenlidir: motor, balon, sifon, dok-
tor, koro, sigorta ...

4) Türkçede sözcük kökünde ikiz ünsüz bulunmaz, yani sözcük kökünde aynı iki
ünsüz yer alan sözcükler yabancı kökenlidir: hisse, millet, dikkat, teşekkür...

5) Türkçe sözcüklerde başta yan yana iki ünsüz bulunmaz: kreş, plan, kral, gram,
spor...

6) Türkçe sözcüklerde '1, h, j" ünsüzleri yoktur. Fayda, fakir, hafta, hisar, jandar-
ma, jilet. .. sözcükleri yabancı kökenlidir.

7) Türkçe sözcüklerin başında "c, ğ , 1, m, n, r, v, z" ünsüzleri bulunmaz. Can,


cahil, leğen, rapor, vazo, vezin, zil, nane, mavi, lamba ... sözcükleri Türkçe değildir.
Yansıma sözcükler bu kuralın dışındadır.

8) Türkçe sözcüklerin sonunda "b, c, d, g" ünsüzleri bulunmaz.

9) Türkçede çok heceli sözcüklerin sonunda "p" ünsüzü bulunmaz. Zarf-fiil eki "- ıp ,
ip" bu kuralın dışındadır. Kitap, hesap, inkılap, kalıp sözcükleri Türkçeye başka diller-
den gelmiştir.
1O) Türkçede sözcük ya da hece sonunda yan yana üç ünsüz bulunmaz. Sfenks,
kontekst gibi sözcükler Türkçe değildir.
11) Türkçe sözcüklerin başında üç ünsüz bulunmaz. Strateji, strüktür sözcükleri
yabancı kökenlidir.
12) Ünsüz uyumu vardır.
13) Büyük ve küçük ünlü uyumları vardır.

14) Türkçede hemze (kesme) işareti bulunan sözcükler dilimize Arapçadan alın­
mıştır: an'ane, kıt'a, neş 'e, matbu', meş 'ale,
mevzi', mes 'ele ...

351
SES BİLGİSİ

♦♦ ÜNLÜ UYUMLAR! ♦♦

1. BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU


Çok heceli Türkçe sözcüklerde bütün ünlüler ya kalın ya da ince olmak zorun-
dadır.

Türkçe bir sözcüğün ilk hecesi kalınsa (a, ı, o, u) diğerleri kalın ; ilk hecesi in-
ceyse (e, i, ö, ü) diğerleri ince olur.
Büyük ünlü uyumuna aykırı durumlar şunlardır:

a) Türkçede ekler genellikle büyük ünlü uyumuna uyar, ancak şu yedi ek bazı
sözcükleri büyük ünlü uyumuna aykırı hale getirir: "-yor, -iken, -daş, -ki, -leyin, -gıl,
-ımtırak. "

Ek Uyduğu Durum Uymadığı Durum

-yor kokuyor, bakıyor geliyor, gidiyor

-iken gelirken, severken bakarken , okurken

-ki sizdeki, evdeki sabahki, akşamki

-leyin geceleyin sabahleyin, akşamleyin

-daş arkadaş, vatandaş meslektaş

-gıl teyzemgil, Eminegil Fatmagil, dayımgil

-ımtırak sarımtırak yeşilimtırak

b) Köken bakımından Türkçe olduğu halde, bazı sözcükler ses değişikliğine


uğradığı için büyük ünlü uyumuna aykırı hale gelmiştir.

Ana> anne Alma> elma


Kangı > hangı > hangi Kanı> hani
Karındaş > kardaş > kardeş

c) Dilimize yabancı dillerden gelen sözcüklerde bu kural aranmaz, çoğu bu ku-


rala uymaz.
d) Birleşik sözcüklerde ve tek heceli sözcüklerde bu kural aranmaz.

2. KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU


Bir sözcükte düz ünlüden sonra düz (a, e, ı , i) ünlü gelir: kavaklık, kalınlık, yal-
nızlar, bakıcı, pınar, kırıklık, çınar, kızmak,
inerek, gideriz, sevgi, geniş ...

Bir sözcükte yuvarlak ünlüden (o, ö, u, ü) sonra yuvarlak dar (u , ü) veya düz
geniş (a, e) ünlü gelir: kova, duvar, çöplük, odun, ufak, büyük, doğru...
SES BİLGİSİ

Küçük ünlü uyumuna aykırı durumlar:


(Akılda kalması için horoz, tavuk, sürpriz kuralı olarak özetleyebiliriz)
a. Tavuk: "a"dan sonra "u" gelirse sözcük küçük ünlü uyumuna aykırı olur: havuz,
çamur, kabuk, kavuk, karpuz, kavun, kavurmak, kavuşmak, savurmak, yağmur...
b. Horoz: İlk heceden sonra "o,ö" varsa sözcük küçük ünlü uyumuna uymaz:
aktör, alkol, bandrol, daktilo, doktor, , profesör, radyo ..
c. Sürpriz: "ü,u"dan sonra " ı , i " gelirse sözcük küçük ünlü uyumuna aykırı olur:
muzır, mühim, mümin, müzik
Büyük ve küçük ünlü uyumuyla ilgili kurallar aşağıdaki tabloda özetlenmiştir:

a -, a, ı (yakar,_yalnız) O-> u, a (omuz, oyı:ı) ~


) _ _ _ __,

e -, e, i (geçer, geniş) ö-, ü, e (ölçü , ördek)

--··-··-1 -> _I, a (kırık, _kısa)__ --+-~u~->


_ u_,_§l (k[!~lll,_ u!§lk)__ _

i -, i, e (minik, ince) ü -, ü, e (büyük, ürkek)

♦♦ SES OLAYLARI ♦♦

1. ÜNLÜ DÜŞMESİ (HECE DÜŞMESİ/ ORTA HECE DÜŞMESİ)


İkinci hecesinde dar ünlü bulunan (u , ü , ı , i) sözcüklere ünlü ile başlayan çekim
eki getirildiğinde ikinci hecedeki dar ünlü düşer.

Uyarı 1 !!!
Vücut organ adları ile ilgili sözcükler ikileme oluşturduğunda ünlü düşmesı
olmaz. Örneğin ; omuz omuza, nesilden nesile, burun buruna ...
Uyarı 2 !!!
Sözcüğün ikinci hecesinde ünlü düşmesi gerekirken ünlünün düşürülme
den yazılması yazım yanlışına neden olur. Örneğin ; gönülüm (yanlış)
gönlüm (doğru), omuzun (yanlış) - omzun (doğru) ...
Uyarı 3 !!!
Özel isimlerin ikinci hecesinde dar ünlü olduğunda ünlü düşmesi olmaz.
Örneğin; Emir'e, Gönül'e, Ufuk'u ...

353
SES BİLGİSİ

Bazı sözcükler yapım eki alırken ünlü düşmesi olur. Aşağıdakilerden hangisi
!üretilirken ünlü kaybına/düşmesine uğramıştır şeklinde sorulursa yapım eki alırken
düşmeye uğrayan sözcük aranmalı.

• Uyu-ku =uyku
• Sızı-la = sızla- • Oyun-a- =oyna-
• Yumurta-la = yumurtla- • Yalın-ız = yalnız
• İleri-le =ilerle • Yanıl-ış = yanlış
•Tasarı-la= tasarla- • Çevir-e =çevre
• Ayır-ıl- = ayrıl- • Sarı-ar- = sarar-
• Devir-im =devrim • Kavuş-ak =kavşak
• Buyur-uk =buyruk • Beniz-e- =benze-
• Diri-lik =dirlik • Öde-ünç =ödünç

Bazı sözcükler birleşirken yani birleşik sözcük oluştururken ünlü düşmesi


olabilir.

İsim tamlaması biçiminde oluşan kimi birleşik isimlerin sonundaki iyelik eki
düşebilir.

Kadıköyü = Kadıköy Ceylanpınarı = Ceylanpınar


Galatasarayı = Galatasaray , Beşiktaşı = Beşiktaş
Bakırköyü = Bakırköy ; Fenerbahçesi = Fenerbahçe
.................... ................................ :....... ...... ................................... ......:
, , , ,

"Dilenci" ve "öğrenci" sözcüğünde oelen vaoım ekinin ünlüsü


düşmüştür. Dilen-ici = dilenci, öğren-ici = öğrenci biçiminde oluşmuştur.

2. ÜNLÜ AŞINMASI
Bazı birleşik sözcükler oluşturulurken yan yana gelen iki ünlüden birinin
düşmesine ünlü aşınması denir. Her ünlü aşınması birer ünlü düşmesi sayılır.
SES BİLGİSİ

~ _Bazı birleşik
~ Orneğin;
sözcüklerde iki ünlü yan yana olmadan da
pek-iyi= peki, pazar-ertesi= pazartesi
aşınma olur.

3. ÜNSÜZ DÜŞMESİ
"k'' ünsüzü ile biten kimi sözcüklere küçültme eki (-cık, -cik, -cak, -cek) getirildiğinde
"k'' ünsüzü düşer.

"k" ünsüzü ile biten kimi sözcüklere -ıl , -il , -1 yapım eki getirildiğinde "k" ünsüzü
düşer.

Ufak-1- = ufal- Yüksek-1- = yüksel-


Küçük-1- = küçül- Eksik-1- = eksil-
Alçak-1- = alçal- Seyrek-1- = seyrel-

Bazı kaynaklar "gülücük" ve "öpücük" sözcüklerini ünlü türemesine örnek ver-


mektedir, ancak bu sözcüklerde ünsüz düşmesi vardır; çünkü "-cık, -,;ik" küçültme
eki sadece isimlere gelir. "Gül-" ve "öp-" fiildir, yani küçültme eki almaz. Aslında
"gül-" ve "öp-" önce fiilden isim yapan "-ış , -iş" ekini alıp sonra "-cık, -cik" ekini
alınca "ş" ünsüzü düşmüştür. ( gülüş-cük = gülücük, öpüş-cük = öpücük)

Farklı durumlarda da ünsüz düşmesi olur.


Örneğin; gel-dir- = getir-, ad-daş = adaş , ufak-rak = ufarak,
küçük-mse- = küçümse-, kalk-dır= kaldır-

"yeşermek" ve " kızarmak" sözcüklerinde hem ünlü hem de ünsüz düş


mesi vardır: yeşil-er-= yeşer-, kızıl-ar-= kızar-.
~-----------------------~
4. ÜNLÜ TÜREMESİ
Küçültme eki (-cık, -cik) tek heceli sözcüklere getirildiğinde bu ekten önce bir
ünlü türer.

» Az-cık= azıcık » Dar-cık= daracık

» Genç-cik = gencecik » Bir-cik = biricik

355
SES BİLGİSİ

Bazı pekiştirmelerde ünlü türemesi olur.


» Sap-sağlam = sapasağlam » Yap-yalnız= yap;;ıyalnız

» Güp-gündüz = güpegündüz » Çep-çevre = çeps,çevre


» Düp-düz = düps,düz

.._
remesı_______________________
"Sırıls_ıklam "
vardır.
ve "çırılçıplak" sözcüklerinde hem ünlü hem de ünsüz tü
....,

5. ÜNSÜZ TÜREMESİ (ÜNSÜZ İKİZLEŞMESİ)


Bazı sözcükler "etmek" ve "olmak" yardımcı eylemleriyle birleşik eylem oluş­
tururken ünsüz türemesi olur.
» Af-etmek = affetmek » His-etmek= hissetmek
» Ret-etmek= reddetmek » Hal-etmek= halletmek
» Sır-olmak= sırrolmak » Zan-etmek =zannetmek

Bazı tek heceli sözcüklere ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde ünsüz
türemesi olur.
» Af-ı = affı » His-im = hissim
» Hak-ın = hakkın » Şık-ın = şıkkın

» Hat-ı = hattı » Sır-ın = sırrın

» Zan-ı = zannı » Ret-in = reddin

.._ _______________________
__Aynı ünsüzlerden biri kökte, biri ekte ise ünsüz türemesi yoktur.
Orneğin; ses-siz, git-tin, özel-lik, kol-lu, at-tırmak , bık-kın ....,
6. ÜNLÜ DARALMASI
"e,a" ünlüleriyle biten eylemlere "-yor'' eki getirildiğinde "e,a" ünlüleri " ı , i,u , ü"ye
dönüşür.

» Bekle-yor= bekliyor » Anla-yor= anlıyor

» Kokla-yor= kokluyor » Gözle-yor= gözlüyor


» De-yor= diyor » Ağla-yor= ağlıyor
» Dinle-yor= dinliyor » Başla-yor= başlıyor
SES BİLGİSİ

"-me, -ma" olumsuzluk ekinden sonra "-yor'' eki geldiğinde ünlü daralması
olur.
» Gelme-yor= gelmiyor » Gitme-yor= gitmiyor
» Bakma-yor= bakmıyor » Duyma-yor= duymuyor
» Sevme-yor= sevmiyor » Dönme-yor= dönmüyor

Ünsüz harfle biten veya. "e,a" ile bitmeyen, "-yor'' eki alan eylemlerde
ünlü daralması yoktur. Orneğin; bak-yor= bakıyor, gül-yor= gülüyor
gör-yor= görüyor ...

"demek", ''yemek" ve "ne" sözcükleri "y" kaynaştırma harfinin etkisiyle darala-


bilir.

» Yemek= yiyecek, yiyen, yiyelim


» Demek = diyecek, diye, diyen
» Ne =niye
"demek" ve ''yemek" sözcüklerinin dışında 'Y' kaynaştırma ünsüzünün etkisiyle
söyleyişte görülen daralmanın yazıya yansıtılması yazım yanlışı sayılıdır.

» Gülmiyen (y) > gülmeyen (d) » Din/iyen (y) > dinleyen (d)

» Anlamıyan (y) > anlamayan (d) » İz/iyen (y) > izleyen (d)

7. ÜNLÜ DEĞİŞİMİ
kişi adılları (zamirleri) "ben" ve "sen" ismin
1. ve il. teklik yaklaşma (yönelme)
durum ekini "-e , -a"yı aldıklarında köklerindeki ünlü değişir:
» "Ben-a = bana, sen-a = sana "

8. ÜNSÜZ YUMUŞAMASI (ÜNSÜZ DEĞİŞİMİ)


"p,ç,t,k" ünsüzlerinden biri ile biten bir sözcüğe ünlü ile başlayan bir çekim
veya yapım eki getirildiğinde sözcüğün sonundaki "p,ç,t,k" ünsüzleri "b,c,d,g,ğ"ye
dönüşür.

p-b Dolap- ı = dolabı , kitap-ı = kitabı

t-d Kanat- ı = kanadı , yut-um =yudum , at-ım =adım , yet-ek= yedek

ç-c Ağaç-a = ağaca , uç-u = ucu, aç-ık-= acık- , geç-ik- = gecik-

k-g Çelenk-i = çelengi , ahenk-i =ahengi

k-ğ Kabuk-u = kabuğu , balık-ı = balığı , ak-ar-= ağar- , çok-al-= çoğal-

357
SES BİLGİSİ

» Dikkat edilirse ünlüz yumuşaması genellikle iki ünlü arasında kalan ün


süzlerde olur.
» "aç" ve "ak" sözcükleri çekim eki alırken yumuşamaz, ancak yapım ek
alırken yumuşar. Aç-ım = açım (yumuşama yok) , aç-ık- = acık- (yu
muşama var); yüzümüzün ak-ı =yüzümüzün akı (yumuşama yok),
ak-ar- =ağar- (yumuşama var).

Ünsüz Yumuşamasına Aykırılık: "p,ç,t,k" ünsüzlerinden biri ile biten bazı


sözcüklere ünlü ile başlayan bir çekim veya yapım eki getirildiğinde sözcüğün so-
nundaki "p,ç,t,k" ünsüzleri "b ,c , d , g , ğ"ye dönüşmez , buna "ünsüz yumuşamasına
aykırılık" denir. Yumuşama olamayan durumlar şunlardır:

a) Özel İsimlerde: Söyleyişte olur, ancak yazıda olmaz.


Yanlış Doğru

Mehmed'e Mehmet'e
Zonguldağ'a Zonguldak'a
Gemliğ'e Gemlik'e

b) Tek Heceli Sözcüklerde


» Süt-ü =sütü » Bak-ış =bakış
» iç-inde =içinde » Yap-ıldı =yapıldı

c) Yabancı ve Türkçe Sözcüklerde

Yabancı Sözcükler Türkçe Sözcükler


» =sanatı
Sanat-ı » =yanıtı
Yanıt-ı

» Hukuk-u =hukuku » Ölçüt-ü =ölçütü


» Millet-i =milleti » Kanıt-ı =kanıtı

9. ÜNSÜZ BENZEŞMESİ ( ÜNSÜZ SERTLEŞMESİ)


Sert ünsüzlerden (f,s,t,k,ç,ş,h,p) biriyle biten bir sözcüğe "c,d,g" ile başlayan
bir ek getirildiğinde "c,d,g" ünsüzleri "ç,t,k"ye dönüşür.

Çekim Eklerinde Kitap-da > kitapta, görüş-dü > görüştü , bak-dı > baktı

Yapım Eklerinde Çiçek-ci > çiçekçi, çalış-gan > çalışkan , sus-gun > suskun

Sayılarda 1985'de > 1985'te, 13.00'de > 13.00'te, 1960'da > 1960'ta

Özel isimlerde Ahmet'den > Ahmet'ten, Atatürk-cü > Atatürkçü


SES BİLGİSİ

Ünsüz benzeşmesine uyulmaması yazım yanlışına sebep olur.


Yanlış OQğrı.ı

1940'da 1940'ta
14.00'de 14.00'te
Sinop'daki Sinop'taki
Değişgenlik Değişkenlik

__ Birleşik sözcüklerde ve bazı eklerde ünsüz benzeşmesi olmaz


Orneğin; üçgen, beşgen, üstgeçit, dörtgen; çocukcağız, Ahmetgil. ..

10. SES AKTARMASI (GÖÇÜŞME)


Yan yana bulunan iki ünsüzün söyleyişte yer değiştirmesidir, bunun yazıya
geçirilmesi yazım yanlışıdır.
Yanlış OQğrı.ı

Yanlız Yalnız

Yalnış Yanlış

Kipri Kirpi
Kirbit Kibrit
Kiprik Kirpik

Torpak Toprak

11. N-B ÇATIŞMASI (N-M DEĞİŞİMİ)

"Dudak ünsüzlerinin benzeşmesi" ve "gerileyici benzeşme" olarak da bilinir. "b"


dudak ünsüzü kendisinden önce gelen "n"yi "m"ye çevirir.

» Saklan-baç> saklambaç » Dolan-baç > dolambaç


» Tonbul > tombul » Zanbak > zambak
» Çenber > çember » Tanbur > tambur

» Penbe > pembe » Canbaz > cambaz


» Sünbül > sümbül » Tenbel > tembel

Birleşik sözcük ve özel isimlerde "n-m" değişimi olmaz.


Örneğin; İstanbul, Zey1inburnu , Safranbolu, Binboğa, binbaşı
onbaşı. ..
SES BİLGİSİ

12. KAYNAŞTIRMA ÜNSÜZLERİ

Türkçe sözcüklerde iki ünlü yan yana bulunmaz. Ünlü ile biten sözcüklere ünlü
ile başlayan bir ek getirildiğinde araya "y,ş,s,n" kaynaştırma ünsüzlerinden biri
girer. "n" ünsüzü bazen bir ünlü ile ünsüz arasında yer alabilir.

"n" harfi Kalenin duvarı,sorunun yanıtı, kardeşinin defteri,


çocuğun sözlerini, onunkine, sizinkine, bundan , ondan ...

"y" harfi Çantayı, bahçeye, anlayan, dinleyecek, bekleyen, sevmeyen,suyun ...

"ş" harfi İkişer, altışar, yedişer, yirmişer, ellişer. ..

"s" harfi Babası, köprüsü, çantası, hastası, bahçesi. ..

"n,y,s,ş"ünsüzleri bir sözcüğün kendisine veya bir eke aitse kaynaş


tırmaünsüzü değildir.
Senin destanını yazacağım.
Sabahtan b e r i ~
Beklenen gün yarın.

Koruyucu Ünsüz (Yardımcı Ünsüz): "-idi, -imiş, -ise, ile" ünlü ile biten sözcük-
lere eklendiğinde "i" sesi "y"ye dönüşür, buna koruyucu ünsüz denir.

» Araba-ile > arabayla » Kısa-idi> kısaydı

» Sevgi-ile > sevgiyle » Doğru-ise > doğruysa

» Evde-imiş> evdeymiş » Hasta-idi> hastaydı

13. ULAMA

Ünsüzle biten bir sözcükten sonra ünlüyle başlayan bir sözcük gelirse birinci
sözcüğün sonundaki ünsüzün ikinci sözcüğün ilk ünlüsüyle okunmasına ulama
denir.

» Mazlumun ahını almak.Jçin doğmuşum

» Dante gibi ortasındayız ömrün

Ulama yapılabilecek sözcükler arasında noktalama işareti varsa ulamc


olmaz.
Örneğin; İnliyor, baktım, uzaktan bir kağnı. ...
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-1

Aşağıdaki altı çizili sözcük büyük ünlü uyumuna uyuyorsa ayraç içine
(+),uymuyorsa(-) koyunuz.

1) Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. ( )

2) .insaıı bu su misali kıvrım kıvrım akar ya. (

3) Kuzular söyler bize yılların~. (

4) Biliy..Qllilll gölgede senin uyuduğunu . (

5) Kızıl 1ınYa!aı:ı seyret ki akşam olmakta. ( )

6) Bir ah çeksem .!sa[şJ_ki dağlar yıkılır. ( )

UYGULU-YORUM-11

Aşağıdaki sözcüklerde hangi ses olayı olduğunu karşısına yazınız.

1) Çabucak: ................ .. .

2) Bekliyor: ................... .

3) Biricik: ......... .

4) Kapattı: ..................... .

5) Ağardı: ...................... .

6) Adımları: ................. .

7) Gidemem: ... .

8) Tembel: ............. .

9) Üsteğmen: .............. .

10) Zannımca: ............... .


UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-111

Aşağıdaki sözcüklerden hangilerinde ünlü düşmesi, ünsüz düşmes


olduğunu belirtiniz.

Ünlü düşmesi ünsüz düşmes

1) Alçacık:

2) Benzetme:

3) Kaybolan:
4) Kavşak:

5) Çevremiz:
6) Yaklaştı:

7) Pazartesi:
8) Oğlan:

9) Küçümsedi :
10) Kokladı:

UYGULU-VORUM-IV

Aşağıdaki sözcüklerin hangilerinde ünsüz yumuşaması, ünsüz sert


leşmesi olduğunu belirtiniz.

Ünsüz Yumuşaması Ünsüz Sertleşmes


1) Çiçekçi:
2) Ağardı:

3) Keskin:
4) Yoğurdun:

5) Kapağı:

6) Yaklaştı:

7) Rengimiz:
8) Değişken:

9) Gecikir:
10) Umuttan:
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-V

Ayıptır günahtır diye


Kilit vurdular gönlüme
Aşkı dokudum kilime
Anlıyor musun?
Yukarıdaki ifadeler için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

1) "ayıptır'' sözcüğünde ünsüz sertleşmesi vardır.


2) "diye" sözcüğünde birden fazla ses olayı vardır.
3) "aşkı " sözcüğünde ünsüz yumuşamasına aykırılık vardır.
4) "anlıyor musun" sözcüğünde hem ünlü daralması hem de kaynaştırmc
ünsüzü vardır.

5) "gönlümü" sözcüğünde hece düşmesi vardır.

UYGULU-VORUM-VI

Sordum sarı çiçeğe benzin niçin sarıdır


Çiçek aydur derviş baba ahım dağlar eritir
Yine sordum çiçeğe uçmağa girer misin
Çiçek aydur ey derviş uçmak adem şehridir

Bu dizelerde aşağıdaki ses olaylarından hangilerinin olduğunu bu


lunuz
1) Ünsüz benzeşmesi
2) Ulama
3) Kaynaştırma

4) Ünlü düşmesi
5) Ünlü daralması
6) Ünsüz yumuşaması
7) Ses göçüşmesi

8) Gerileyici ses benzeşmesi

9) Ünsüz türemesi
10) Küçük ünlü uyumuna aykırılık

363
UYGULU-YORUM

Yalnız yaşayan bir insanın ihtiyaç duyduğu şeylerden birisi de konuşma


1 il 111 iV
ihtiyacını karş ılamaktır.

V VI

Bu cümlede numaralandırılmış sözcüklerle ilgili olarak aşağıda veri


len bilgiler doğru ise boş kutucuğu (D), yanlış ise (Y) yazınız.

( ) 1. Sözcükte ünlü düşmesi vardır.

( ) il. Sözcükte kaynaştırma ünsüzü kullanılmıştır.

( ) 111. Sözcükte ünsüz benzeşmesi vardır.

( ) iV. Sözcükte kaynaştırma ünsüzü vardır.

( ) V. Sözcükte ünsüz yumuşaması ve kaynaştırma ünsüzü vardır.

( ) VI. Sözcükte ünsüz sertleş mesi ve ünlü düşmesi vardır.

~ ··········································································································
Mehmet Nuri Yardım ' ın "Edebiyatımızın Güleryüzü " adlı:',.
kitabından

Bayrak şairi Arif Nihat Asya, Malatya Lisesi'nde edebiyat öğretmeni olarak)
görev yaparken dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel okulu ziyare~
eder. Yücel'in öğretmenler odasına girdiği sırada herkes ayağa kalkarken!
Arif Nihat Asya istifini bozmaz. Buna canı sıkılan bakan , şairi süzdükten!
sonra Arif Nihat'a "Senin paçaların niçin çamurlu?" diye sorar. Şairin cev~

i.ş·i· ~·~:~:• ~~~li.~~~ ◊-1.u.::


1

.......... ~.~::.:•.8.~.~·i·n··~~~:~..~.~~.~.i.~ .~~.ç~.l.~::~.d.~.~~.. .. .. .............. I


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-YORUM-1
\: :
1 ı - 2ı - 3) + 4) - 5) + 6) -
l;:i_______ i
____ __ _______________________ _____ ___________________________ ____ _________________________:

UYGULU-YORUM-11
,. ____ ____ ____ ___ _______ ___ ______________ ____________ ________ ____ _____ ______ ____ _____ _______________
! :
! 1) ünsüz düşmesi 2) ünlü daralması 3) ünlü türemesi i
!4) ünsüz benzeşmesi 5) ünsüz yumuşaması i
!6) ünsüz yumuşaması 7) ünsüz yumuşaması 8) n-m değişimi i
( 9) ünsüz düşmesi 1O) ünsüz türemesi i
~ :
~ ------------------------------------------------------------------------------------------------- '
UYGULU-YORUM-111
·--------------------------------------------------------------------------------------------------
~ :
j 1) ünsüz düşmesi 2) ünlü düşmesi 3) ünlü düşmesi i
j 4) ünlü düşmesi 5) ünlü düşmesi !
j 6) ünlü düşmesi ve ünsüz düşmesi 7) ünlü düşmesi i
j 8) ünlü düşmesi __ 9) ünsüz düşmesi ___1O) ünlü düşmesi ___________________i

UYGULU-YORUM-IV
/------------------------------------------------------------------------------------------------:

!1) Ünsüz benzeşmesi 2) ünsüz yumuşaması 3) ünsüz benzeşmesi i


! 4) ünsüz yumuşaması 5) ünsüz yumuşaması i
! 6) ünsüz benzeşmesi 7) ünsüz yumuşaması 8) ünsüz benzeşmesi i
!j_9)_______
ünsüz yumuşaması 10) ünsüz benzeşmesi i
_____________ ________________ ___________ _______________ __ ______ ___ _______ _______ _______ __:

UYGULU-YORUM-V
,-------------------------------------------------------------------------------------------------·
1_1) O_2) O_3)_O _4) _Y__5) O_____________ ________________ ______________________________!

1---------------------------------------- UYGULU-YORUM-VI___ _____ ___ _____ ____ ______ :


! 1) - 2) + 3) - 4) + 5) - 6) + 7) - 8) - 9) - 10) + i
!-------------------------------------------------------------------------------------------------'
UYGULU-YORUM-VII
1-------------------------------------------------------------------------------------------------:
!.-------------······---------------------·······--------------------------------------------------·
1)O 2)0 3)Y 4) 0 5)0 6)Y i

365
YAZIM KURALLAR!

1. BÜYÜK HARFLERİN KULLANILDIĞI YERLER


Cümleler büyük harfle başlar: Mum dibine ışık vermez.
Cümle içinde tırnak veya parantez (yay ayraç) içine alınan cümleler büyük
harfle başlar ve sonlarına uygun noktalama işareti (nokta, soru , ünlem) konur:
Yahya Kemal, "İnsan, alemde hayal ettiği müddetçe yaşar. " diyor.
İki noktadan sonra gelen cümleler büyük harfle başlar: Menfaat sandalyeye
benzer: Başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan yükseltir.

İki noktadan sonra cümle niteliğinde olmayan örnekler sıralandığında bu


örnekler büyük harfle başlamaz: Dilimize geçen bazı yabancı sözcükler şun­
lardır: kravat, program, gram, tıraş, spor, iskarpin, ıstakoz, dinozor, doküman .. .

~
~
Rakamla
harfle
başlayan cümlelerde rakamdan sonra gelen kelime büyü
başlamaz: 2003 yılında üniversiteyi bitirdim.
Dizeler genellikle büyük harfle başlar: Göz gördü, gönül sevdi seni yüzü ma-
hım/ Kurbanın alam var mı benim bunda günahım

Özel adlar büyük harfler başlar:


Kişi adları ve soyadları: Sait Faik Abasıyanık, Necip Fazıl Kısakürek

Takma adlar: Deli Ozan (Faruk Nafiz), Server Bedi (Peyami Safa)
Hayvanlara verilen özel adlar: Sarıkız, Karabaş, Pamuk, Minnoş, Tekir
Millet, boy, oymak adları: Türk, Alman, Rus, Arap; Oğuz, Türkmen, Kırgız

Dil ve lehçe adları : Türkçe, Rusça, Arapça; Oğuzca, Kazakça, Kırgızca

Devlet adları: Türkiye Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri


Din ve mezhep adları ile bunların mensuplarını bildiren sözler: Müslümanlık, Müs-
lüman; Musevilik, Musevi; Budizm, Budist; Hanefilik, Hanefi; Malikilik, Maliki;
Protestanlık, Protestan

Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar: Tanrı, Allah, Cebrail, Zeus, Kibele, Mikail, Ra
Yer adları (kıta , bölge , il , ilçe, köy, semt, cadde , sokak, semt vb.): Asya, Afrika;
iç Anadolu, Doğu Anadolu, Yakın Doğu; Ankara, Londra; Göreme, Keban; Mol-
laköy, Akçaköy; Atatürk Bulvarı, Yunus Emre Caddesi; Asmalımescit Sokağı
Saray, köşk,
han, kale, köprü, anıt vb. yapı adlarının bütün sözcükleri : Topkapı
Sarayı, Çankaya Köşkü, Horozlu Han, Karahisar Kalesi, Galata Köprüsü, Kız
Kulesi, Zafer Abidesi, Tonyukuk Anıtı
Kurum, kuruluş ve kurul adlarının her sözcüğü : Türk Dil Kurumu, Atatürk Orman
Çiftliği, Balakgazi Lisesi; Yeşilay Derneği, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

Kanun , tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge adlarının her sözcüğü : Medeni


Kanun, Borçlar Hukuku (kanun), Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği

367
YAZIM KURALLAR!

Kitap, dergi , gazete ve sanat eserlerinin (tablo , heykel , müzik) her sözcüğü: Nu-
tuk, Safahat, Kendi Gök Kubbemiz; Türk Dili, Türk Kültürü, Varlık; Resmi Gazete,
Sabah, Milliyet, Türkiye, Yeni Asır; Saraydan Kız Kaçırma, Ellinci Yıl Marşı

Milli ve dini bayramlar: 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, Ramazan Bayramı, Kurban


Bayramı, Anneler Günü, Öğretmenler Günü

Tarihi olay, çağ ve dönem adları: Kurtuluş Savaşı, Cilalı Taş Devri, Antik Çağ,
Yükselme Devri, Milli Edebiyat Dönemi, Servetifünun Dönemi

Özel adlardan türetilen bütün sözcükler: Atatürkçü, İzmirli, Protestanlık...

Uyarılar!!!

1. Özel isme dahil olmayıp tamlama kuran şehir, il, ilçe, bucak, belde, köy vb.
sözcükler küçük harfle başlar. Elazığ ili, Çubuk ilçesi, Pınarbaşı köyü vb.

2. Mahalle, meydan , bulvar, cadde, sokak sözcükleri özel isim olarak kul
lanılırsa büyük harfle başlar. Kurtuluş Mahallesi, Çankaya Apartmanı,
Taksim Meydanı, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı, Gazi Caddesi, Halidı
Edip Sokağı ...

3. Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş olursa sözcük büyük harfle
başlar. Hisar'dan, Boğaz'dan, Bulvardan.

4. Kurum, kuruluş , kurul, bakanlık, üniversite, kanun, tüzük, yönetmeli~


vb.ni bildiren sözcükler, belli bir kurum vb. belirttiğinde büyük harfle
başlar. Bu yıl Meclis, tatile geç başladı. Son günlerde Kurum, birçok tar
tışmanın içine çekildi. Yaptığınız Yönetmelik'in B'inci maddesine aykı
rıydı.

5. Özel isme dahil olmayan gazete, dergi, tablo, roman, şiir vb. sözcükle
büyük harfle başlamaz. Hakimiyetimilliye gazetesi, Türk Dili dergisi, Otu
Beş Yaş şiiri, Kiralık Konak romanı, Halı Dokuyan Kızlar tablosu.

6. Özel isimlerle birlikte kullanılan ve, ile, ya, veya, yahut, ki, de, mi, mi, mu ,
mü küçük harfle yazılır. Savaş ve Barış, Kerem ile Aslı, Ben Deli miyim,
Diyorlar ki, Dünyaya İkinci Geliş yahut Sır İçinde Esrar, Ya Devlet Başı
ya Kuzgun Leşe.

7. Tarihi dönem bildirmeyip tür ya da tarz bildiren terimler küçük harfle


başlar. divan edebiyatı, halk şiiri, halk edebiyatı, eski Türk edebiyatı, Tür!
dili, klasik Türk müziği, Türk sanat müziği, Türk halk müziği.

8. Özel isim kendi anlamı dışına çıkıp yeni bir anlam kazanırsa büyük harfle
başlamaz. hicaz (Türk müziğinde bir makam) amper (elektrik akımındı
şiddet birimi) allahlık (saf, zararsız kimse), donkişotluk (gereği yokker
kahramanlık göstermeye kalkışmak)

9. Özel isme bağlı tür isimleri küçük harfle başlar. Van kedisi, Antep fıstığı,
Hindistan cevizi, Ankara keçisi, Denizli horozu ...
YAZIM KURALLAR!

2. YÖN BİLDİREN SÖZCÜKLERİN YAZILIŞI

Yön bildiren sözcükler "ülke, bölge, medeniyet, düşünce , hayat tarzı , o yönde
yaşayan insanlar'' anlamında kullanılırsa büyük harfle başlar.

Uyarı!
Ara yönler bitişik yazılır: Güneydoğu , kuzeybatı

» Ahmet Mithat, Batı medeniyetini iyi anlamıştı.

» Ünlü araştırmacı, Doğu mistisizmini merak ederdi.

Yön adları özel addan önce gelirse büyük harfle başlar.

» Ülkemizin Doğu Anadolu Bölgesi dağınıktır.

» Arjantin, Güney Amerika ülkesidir.

Yön adları özel addan sonra gelirse küçük harfle başlar.

» Türkiye 'nin güneyi genellikle yağışlıdır.

» Asya 'nın güneyinde muson iklimi etkilidir.

3. SANLARIN VE ÖZEL ADLA KULLANILMAYAN SANLARIN YAZILIŞI

Kişi adlarından önce ve sonra gelen saygı sözleri , sanlar, unvanlar, takma
isimler, meslek ve rütbe adları büyük harfle başlar:

» Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk » Mareşal Fevzi Çakmak

» Sayın Prof. Dr. Ramazan Korkmaz » Fatih Sultan Mehmet

» HamdiBey » Kanuni Sultan Süleyman

» Selami Efendi » GençOsman

» Dila Hanım » Deli İbrahim

» Bay Gani Ertaş » Deli Petro

Özel adla kullanılmayan unvanlar (sanlar) özel adın yerini tutuyorsa büyük,
tutmuyorsa küçük harfle başlar.

» Yarın, Başbakan konuyu açıklayacak.

Ülkemizde~ olmak zordur.

» Bize ya)j_ olma koşullarını anlattı.

Çin'den gelen konukları Vali karşıladı.


YAZIM KURALLAR!

Uyarılar!!!

Akrabalık bildiren sözcükler büyük harfle başlamaz: Fatma ablam , Ayşe


teyzesi , Hayriye ninemiz, Sami dayısı , Mehmet amcam , Ali eniştemiz.

Akrabalık bildiren sözcükler özel isimden önce gelirse lakap yerine kulla-
nıldığı
için büyük harfle başlar: Nene Hatun, Baba Gündüz, Dayı Kemal,
Hala Sultan.

Bazı tarih ive efsanevi kişiliklerde akrabalık bildiren sözcük sonda olduğu
halde unvan değeri kazandığından ve özel isme dahil olduğundan büyüf
harfle başlar: Gül Baba, Susuz Dede, Adile Hala, Gülsüm Bacı , Sultan Ana.

4. DE'NİN YAZILIŞI
Türkçede iki "de" vardır: ek olan "-de", bağlaç olan "de".

Bağlaç olan "de" Ek olan "-de"

• Sözcüktür. • Yapım veya bulunma ekidir.


• Ayrı yazılır. • Bitişik yazılır.
• Hiçbir zaman '1a, te" biçiminde yazılmaz. • -ta,- te biçiminde yazılabilir.
• Kendisinden önceki sözcükten kesme • Kendisinden önceki sözcükten
işareti ile ayırmak yanlıştır. kesme işareti ile ayrılır.
• "yada" her zaman ayrı yazılır

Bağlaç olan "de" çıkarıldığında Ek olan -{le çıkarıldığında cümle


cümlede bozulma olmaz, anlam az bozulur, anlam çöker.
değişir

» Ağlasan da faydası yok. » Yurtta sulh , cihanda sulh.


» Konuyu hiç de anlamadı. » Konuşmacıyı ayakta alkışladılar.
» Biraz sus da dinle! » Bankada hesabım yok.
» Gelse de en acı sözler dilime. » Dilde ve fikirde sağlam bir insandır.
» Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir. » Dershanede birkaç bilgisayar vardı.
» O günleri anıp da inlerim. » Haziranda sınava gireceğiz.
» Kıyamet kopsa da duymaz. » Fransa'da birkaç yıl kalmış.
YAZIM KURALLAR!

5. Kİ'NİN YAZILIŞI

Bağlaç olan "ki" İlgi eki olan "-ki" Sıfat yapan "-ki"

• Sözcüktür. • Çekim ekidir. • Yapım ekidir.


• Ayrı yazılır. • Bitişik yazılır. • Bitişik yazılır.
• Yüklemden, özneden • İsmin yerini tutar. • Sıfat yapar.
sonra gelir. • "-ın/ -ım" ekinden sonra • Genellikle "-de/-da"
• Fiilden sonra gelen "ki" gelir. ekinden sonra gelir.
mutlaka ayrı yazılır.

Geçmiş zaman olur ki Bizimki bir aşk hikayesi Bir of çeksem karşıki
hayali cihan değer. Seninki düpedüz zulüm dağlar yıkılır.
Duydum ki unutmuşsun sayılır. Ya gözler altındaki mor
gözlerimin rengini. Salonun camlarını silmiş , halkalar
Kızıl havaları seyret ki mutfağınki duruyor. Delikanlı çağımızdaki
akşam olmakta" cevher

Pratik yol: "ki"nin olduğu bölüme kadar "-ler'' eklenir; anlamlı olursa "ki" bitişik,
anlamsız olursa "ki" ayrı yazılır.
Örneğin: "Bizimki dün gelmedi" cümlesinde sadece "bizimki" sözcüğünün sonuna
"-ler'' eki eklenir, "bizimkiler'' anlamlı olduğu için "-ki" bitişik yazılır. "Bekle ki gelsin."
cümlesinde sadece "bekle ki" ifadesinin sonuna "-ler" eki eklenir, "beklekiler'' an-
lamsız olduğu için "ki" ayrı yazılır.

Ki bağlacı , birkaç sözcükte kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır: illaki


belki, çünkü, halbuki, mademki, meğerki, oysaki , sanki. Bu örneklerder
çünkü sözünde ek aynı zamanda küçük ünlü uyumuna uymuştur.

6. Mİ'NiN YAZILIŞI

Ayrı yazılır
ve kendisinden önceki söz- Sen de mi geleceksin?
cüğün son ünlüsüne bağlı olarak ünlü Hala dağları karlı Erzincan'da mısın?
uyumları na uyar.

mı , mi'den sonra gelen ekler, bu eke Bu kitabı okuyacak mısın?


bitişik yazılır. Güler misin, ağlar mısın?

mı , mı soru anıamı aışınaa (peKıştırme , ıyı mı ıyı oır ınsanaır.


koşul, zaman) kullanıldığında da ayrı Yağmur yağdı mı oraya gidemeyiz ..
yazılır.
YAZIM KURALLAR!

"Vazgeçmek" fiili, mi ile kullanıldığında iki ayrı biçimde yazılabilir: Va


mı geçtin? Vazgeçtin mi?

"mi" eki, -me,-ma olumsuzluk ekinin daralmış biçimi olan "-mı, -mi , -mu,
-mü" ile karıştırılmamalıdır. "mi" eki -yor'dan sonra, -me, -ma olumsuz
luk eki -yor'dan önce gelir. (mı, mi , mu, mü -yor'dan önceyse bitişik
yor'dan sonraysa ayrı yazılır.
• Dersi niçin dinlemiyorsun?
• Bu akşam neden gelmiyorsun?

\1
81 •
.-,--.--.ı. Ödevini neden yapmıyorsun?
I Bugün bizimle gelmiyor musun?
• Yarınki sınava çalışıyor musun?

7. SAYILARIN YAZILIŞI

» Sayılarmetin içerisinde yazıyla belirtilir. bin yıldan beri, haftanın beşinci günü,
üç ayda bir, yüz soru, iki hafta sonra, üçüncü sınıf.

» Saat, para tutarı , ölçü , istatistik verilere ilişkin sayılarda rakam kullanılır.
17.30'da, 11.00'de, 1.500.000 lira, 25 kilogram, 150 kilometre, 15 metre kumaş,
1.250.000 kişi, % 25, % 50.

» Birden fazla sözcükten oluşan sayılar ayrı yazılır. On beş, kırk altı, üç yüz alt-
mış beş lira

» Saat ve dakikalar metin içinde yazıyla da yazılabilir. saat dokuzu beş geçe,
saat yediye çeyrek kala, saat sekizi on dakika üç saniye geçe, mesela saat
onda.

» Para ile ilgili işlem ve senet, çek vb. ticari belgelerde geçen sayılar bitişik
yazılır.650,35 (altıyüzelliTL, otuzbeşKr).

» Sayılarda kesirler virgül ile ayrılır. 16,3 (16 tam, onda 3).

» Oyun adlarını karşılayan sayılar bitişik yazılır. altmışaltı, ellibir.

» Sıra sayıları yazıyla


ve rakamla belirtilebilir. Rakamla belirtilmesi durumunda
ya rakamdan sonra bir nokta konur ya da rakamdan sonra kesme işareti konu-
larak derece gösteren ek "-ıncı " yazılır. 15. , 56. , XX.; 5'inci, 6'ncı.

» Üleştirme sayıları rakamla değil yazıyla belirtilir. 6'şar değil altışar, 100'er değil
yüzer.
YAZIM KURALLAR!

.
8 Sıra sayıları
ve ek yazılır;
ekle gösterildiğinde rakamdan sonra sadece kesme işaret
ayrıca nokta konmaz: 8. 'inci değil 8 'inci, 2. 'nci değil 2 'nci

8. TARİHLERİN YAZILIŞI

Tarihler için uygun yazımlar


» 30 Ekim 1989 » 17-Vl-2003 » 16.5.2009
» 13-6-2000 » 30/ 7/ 1998 » 24.X.2008
Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adları büyük harfle başlar:

29 Mayıs 1993 Salı günü göreve başladı.

Festival 16 Haziran'da başlayacak.

1919 senesi Mayıs' ının 19'uncu günü Mustafa Kemal Samsun'a çıktı.

Belirli bir tarihi belirtmeyen ay ve gün adları küçük harfle başlar:

Okullar, bu yıl eylülün üçüncü haftasında öğretime başlayacak.


Buraya bir cuma sabahı geldi.
Kurulu toplantılarını cumartesi günleri yaparız .

s
..--,--.--.ıAy adları yazıyla belirtildiğinde

~
1
-"'-"'
talama işareti konmaz.
10-Ekim-2003 (Yanlış)
13.Ocak.2008 (Yanlış)
ay, gün ve yıl arasına herhangi bir nok

L........>..... - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

9. GÖKBİLİM KAVRAMLARININ YAZIMI

Bütün yıldız ve gezegen adları , coğrafya veya astronomi (gökbilim) terimi ola-
rak kullanıldıklarında büyük harfle başlar.
» Ay, Dünya 'nın, Dünya da Güneş 'in uydusudur.

» Dünya, Güneş çevresindeki dönüşünü 365 gün 6 saatte tamamlar.

Yıldız ve gezegen adları, coğrafya veya astronomi (gökbilim) terimi olarak kul-
lanılmazsa küçük harfle başlar.
» Bu oda güneş almıyor.

» Kardeşimin dünyada eşi yoktur.

» Ancak bir dünya olabilirim

Sen benim güneşimken

Birazdan bir ay doğar gönlümüze


YAZIM KURALLAR!

10. MASTAR EKİNİN YAZILIŞI


-mak, -mek ile biten sözcüklerden sonra -a, -e, -ı, -i eklerinden biri geldiğinde
k ünsüzü düşer, araya y ünsüzü girer.
» dövüşmek-e > dövüşmeğe değil dövüşmeye

» sevmek-e > sevmeğe değil sevmeye

» anlamak-,> anlamağı değil anlamayı

» gitmek-i > gitmeği değil gitmeyi

11. -İKEN'İN YAZILIŞI


-İken ayrı olarak yazılabildiği gibi bitişik de yazılabilir; bu durumda başındaki
i ünlüsü düşer, getirildiği sözcüğün ünlüleri kalın da olsa, bu ekin ünlüsü ince
kalır.

» Gider iken > giderken, okumuş iken > okumuşken, çalışır iken > çalışırken

İken, ünlüyle biten sözcüklere ek olarak getirildiğinde başındaki i ünlüsü düşer


ve araya y ünsüzü girer.
» Evde iken> evdeyken, okulda iken> okuldayken

12. İLE'NİN EK OLARAK YAZILIŞI


İle ayrı olarak yazılabildiği gibi bitişik de yazılabilir. Sözcüklere bitişik
yazıldığında ünlü uyumlarına uyar.
İle , ünsüzle biten sözcüklere ek olarak getirildiğinde i ünlüsü düşer ve bitişik
yazılır

» kitap-la (kitap ile), çiçek-le (çiçek ile), hayat-la (hayat ile)


İle , ünlüyle biten sözcüklere ek olarak getirildiğinde başındaki i ünlüsü düşer
ve araya y ünsüzü girer. Ek, ünlü uyumlarına uyar.
» arkadaşı-y-la (arkadaşı ile), babası-y-la, (babası ile), sevgi-y-le (sevgi ile)

13. EK FİİL OLAN İMEK'İN YAZILIŞI


"-idi , -imiş , -ise" ünlüyle biten sözcüklere eklendiğinde i ünlüsü düşer, bu du-
rumda araya y ünsüzü girer.
» oyuncu-y-du (oyuncu idi), okuyucu-y-mış (okuyucu imiş)

Ünsüzle biten sözcüklere eklendiğinde de i ünlüsü düşer, düşürülmeden de


yazılabilir.

» gelir-se (gelir ise), çirkin-miş (çirkin imiş), yorgun-du (yorgun idi)


YAZIM KURALLAR!

14. PEKİŞTİRMELİ SÖZCÜKLERİN YAZILIŞI

Pekiştirmeli sözcükler bitişik yazılır.

» çepeçevre, çırçıplak, çırılçıplak, düpedüz, güpegündüz, kıpkırmızı, param-


parça, sapasağlam, sırsıklam, sırılsıklam, yemyeşil

15. BİRLEŞİK SÖZCÜKLERİN YAZILIŞI

A. Bitişik Yazılan Birleşik Sözcükler

Ses düşmesine veya ses türemesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır.

Sözcüklerden her ikisi veya ikincisi, birleşme sırasında benzetme yoluyla


anlam değişmesine uğrarsa bu tür birleşik sözcükler bitişik yazılır.

Bitki adları: Aslanağzı , civanperçemi , keçiboynuzu , kuşburnu, altıparmak,


acemborusu, çobançantası , gelinfeneri , camgüzeli, ayşekadın

Hayvan adları: Danaburnu (böcek) , kamçıkuyruk (koyun) , karafatma(böcek) ,


sarıkuyruk (balık) , yalıçapkını (kuş), bozyürük (yılan)

Alet ve eşya adları: Domuzayağı (çubuk) , domuztırnağı (kanca) , kargaburnu


(alet) , kedigözü (lamba) , sıçankuyruğu (törpü) , gagaburun (gemi)

Hastalık adları: İtdirseği (arpacık), delibaş, karabacak, karataban

Yiyecek adları: Dilberdudağı (tatlı) , hanımgöbeği (tatlı) , kadınbudu (köfte) ,


alinazik (kebap), tavukgöğsü (tatlı) , vezirparmağı (tatlı)

Oyun adları: Beştaş, dokuztaş, üçtaş

Gök cisimlerinin adları: Altıkardeş (yıldız kümesi) , Küçükayı (yıldız kümesi) ,


Kervankıran (yıldız) , Samanyolu (yıldız kümesi), Yedikardeş (yıldız kümesi)

Renk adları: Balköpüğü, devetüyü , fildişi, gülkurusu, kavuniçi, narçiçeği , tav-


şankanı , vişneçürüğü, yavruağzı

• Sözcüklerden birinin veya ikisinin tür kaybına uğramasıyla oluşan birleşik


sözcükler bitişik yazılır.

Ağaçkakan Çıtkırıldım
Ateşkes Hünkarbeğendi
Cankurtaran Biçerdöver
Kapkaç İmambayıldı
Çöpçatan Konargöçer
Veryansın Külbastı
Barışsever Okuryazar
Yapboz Papazkaçtı
Kadirbilmez Uyurgezer
İncitmebeni Serdengeçti
Kuşkonmaz Oldubitti
Çokbilmiş Zıpçıktı

375
YAZIM KURALLAR!

a, -e, -ı , -i, -u , -ü zarf-fiil ekleriyle bilmek, vermek, kalmak, durmak, gelmek ve


yazmak fiilleriyle yapılan kurallı birleşik (tasvirQ fiiller bitişik yazılır:
Tezlik-, Uçuverdi, bakıverdi, anlayıverdi
Yeterlik-, Okuyabildi, sevebildi, gidebildi
.s.ürerllk-, Gidedur, süregelmek, bakakalmak
Yaklaşma-, Öleyazmak, düşeyazmak

Farsça kurala göre oluşturulan isim ve sıfat tamlamaları ile kalıplaşmış biçim-
ler bitişik yazılır.

Cürmümeşhut Gayrimenkul Suikast


Darıdünya Gayrimeşru Hamdüsena
Ehlibeyt Hüsnükuruntu Hercümerç
Erkanıharp Hüsnüniyet Kuvayımilliye

Hakimiyetimilliye Servetifünun Misakı milli

Hüsnütalil Tecahülüarif Terkibibent

Arapça kurala göre oluşturulan tamlamalar ve kalıplaşmış biçimler bitişik


yazılır.

Aliyyülala Şeyhülislam Bismillah


Darülaceze Tahtelbahir Fenafillah
Darülfünun Tahteşşuur Fisebilillah
Daüssıla Cihanşümul İnşallah
Fevkalade Aleykümselam Maşallah

Hıfzıssıhha Allahüalem Velhasıl

Somut olarak yer bildirmeyen alt, üst ve üzeri sözlerinin sona getirilmesiyle
kurulan birleşik sözcükler bitişik yazılır.

Ayakaltı Akşamüzeri İkindiüstü


Bilinçaltı Ayaküzeri Olağanüstü

Şuuraltı Bayramüstü Suçüstü


Akşamüstü Gerçeküstü Yüzüstü
YAZIM KURALLAR!

Şehir, kent, köy, mahalle , dağ , tepe , deniz, göl , ırmak , su vb. sözcüklerle ku-
rulmuş sıfat tamlaması ve belirtisiz isim tamlaması kalıbındaki yer adları bitişik
yazılır.

Eskişehir Yenimahalle Acıgöl

Suşehri Uludağ Kızılırmak

Atakent Kocatepe Karasu


Çengel köy Akdeniz Akçay

B. Ayrı Yazılan Birleşik Sözcükler


Birleşme sırasında sözcüklerinden hiçbiri veya ikinci kelimesi anlam değişik­
liğine uğramayan birleşik sözcükler ayrı yazılır.

Hayvan türlerinden birinin adıyla kurulanlar; kılıç balığı , köpek balığı, ağustos
böceği , ateş böceği , cırcır böceği ,
at sineği , Ankara keçisi , bal arısı , tarla faresi
Bitki türlerinden birinin adıyla kurulanlar; çörek otu , yıldız çiçeği , altın kökü , dan-
tel ağacı, çam fıstığı , dağ nanesi , şeker kamışı, şeker pancarı, Antep fıstığı , kuru
fasulye
Nesne, eşya ve alet adlarından biriyle kurulanlar; lüle taşı , Oltu taşı , arap sabunu ,
el kitabı , afyon ruhu , İngiliz anahtarı , dönme dolap, toplu iğne , tüp geçit, üst geçit

Yol ve ulaşımla ilgili birleşik kelimeler; Arnavut kaldırımı ; çevre yolu , deniz yolu ,
demir yolu , hava yolu, kara yolu, keçi yolu

Durum , olgu ve olay bildiren sözlerden biriyle kurulanlar; açık oturum , açık öğre­
tim , ana dili, ay tutulması , baş ağrısı , baş dönmesi , dil birliği , din birliği , güç birliği ,
iş birliği, madde başı , ses uyumu, yer çekimi.

Bilim ve bilgi sözcükleriyle kurulanlar; anlam bilimi , dil bilimi , edebiyat bilimi , gök
bilimi, ruh bilimi, toplum bilimi,; dil bilgisi, ses bilgisi, şekil bilgisi

Yuvar ve küre sözleriyle kurulanlar; göz yuvarı , ışık yuvarı , renk yuvarı , yer yuvarı ;
hava küre , ışık küre , su küre , yarı küre , yarım küre
Yiyecek, içecek adlarından biriyle kurulanlar; su böreği, badem yağı, maden suyu ,
beyaz peynir, tas kebabı , İnegöl köftesi , ezogelin çorbası , koz helva, kuru yemiş ,
çiğ köfte , dolma biber

Gök cisimleri; Çoban Yıldızı, Kutup Yıldızı, kuyruklu yıldız ; gök taşı, meteor taşı
Organ veya organ yerine geçen sözlerden biriyle kurulanlar; aşık kemiği , elmacık
kemiği; serçe parmak, köpek dişi , süt dişi , safra kesesi , takma diş , karga burun ,
kepçe kulak
Zamanla ilgili birleşik sözcükler; bağ bozumu , gece yarısı , gün ortası , hafta başı ,
hafta sonu

377
YAZIM KURALLAR!

Aşağıdaki durumlardaki birleşik sözcükler ayrı yazılır:


"Renk" sözü veya renklerden birinin adıyla kurulmuş isim tamlaması yapısındaki
renk adları ayrı yazılır; bal rengi , duman rengi , gümüş rengi , saman rengi; boncuk
mavisi , çivit mavisi , gece mavisi , limon sarısı , safra yeşili
Rengin tonunu belirtmek üzere renkten önce kullanılan sıfatlar ayrı yazılır; açık
mavi , kara sarı , koyu mavi , koyu yeşil.
" Dış" ,"iç", " öte" sözcükleriyle oluşturulan birleşik sözcük ve terimler ayrı yazılır;
ahlak dışı , din dışı , olağan dışı , yasa dışı ; ceviz içi , hafta içi , yurt içi ; fizik ötesi ,
kızıl ötesi , sınır ötesi.

Somut olarak yer belirten "alt" ve "üst'' sözcükleriyle oluşturulan birleşik sözcük
ve terimler ayrı yazılır; su altı , toprak altı ; arka üstü, baş üstü, böbrek üstü bezi.

Alt, üst, ana, ön , art, arka, yan , iç, dış , orta, büyük, küçük, sağ , sol, peşin , bir, iki,
tek, çok, çift sözcüklerinin başa getirilmesiyle oluşturulan birleşik sözcük ve terim-
ler ayrı yazılır; alt yazı , ana dili, ön söz, ön yargı , art niyet, yan cümle , iç tüzük, orta
oyunu , büyük anne, büyük baba, sağ açık, sol bek, peşin fikir, iki anlamlı , tek
hücreli , çok hücreli , çift ayaklılar.

Etmek, olmak yardımcı eylemleriyle kurulan birleşik eylemler herhangi bir ses
düşmesine veya türemesine uğramazsa ayrı yazılır; arz etmek, fark etmek, sağ
olmak, sarf etmek, söz etmek, terk etmek, var olmak, yok etmek.

Aşağıdaki tabloda hem bitişik hem de ayrı yazılabilen sözcükler verilmiştir:

Ayrı Yazıldığı Durum Bitişik Yazıldığı Durum


Sözcük

Basımevi , orduevi , kitabevi ,


Ev Can evi , baba evi , dünya evi ...
öğretmenevi. ..

Söz Söz etmek, söz başı , söz dizimi, Sözgötürmez


söz konusu, söz birliği , söz hazinesi,
sözlük bilim ...

Baş Başa baş , baş ağrısı , baş belası , Başbakan , başaktörlük ,


baş biti , baş dönmesi. .. başdanışman , başasistan ,
başeser ...

Ara Ara cümle, ara kapı , ara bulucu , Arabozan , arabalık , arabaşı ...
ara yön , ara bozucu , ara kesit. ..

Ana Ana cadde, ana dil, ana dili, Anaerkil , anamalcılık , anaokulu ,
ana düşünce , ana kapı , ana kara, anayasa ...
ana kent, ana kraliçe ...

Bir İkide bir, herhangi bir, bir ara, Hiçbir, birkaç, birçok, biraz,
bir an , bir zaman , bir kısım ... birdenbire ...
YAZIM KURALLAR!

16. DEYİMLERİN YAZILIŞI


Deyimler ayrı yazılır.

» Göz atmak, çam devirmek, çanak tutmak, kulak asmak, kulak vermek, devede
kulak

17. İKİLEMELERİN YAZILIŞI


İkilemeler ayrı yazılır, sözcüklerin arasına herhangi bir noktalama işareti kon-
maz; akın akın, allak bullak, gide gide, tıkır tıkır, eciş bücüş, sere serpe, soy
sop, tek tük, yanı sıra, ara sıra, kem küm ...
m ile yapılmış ikilemeler de ayrı yazılır; kitap mitap, çanta manta, çocuk
mocuk, dolap molap ...
İsim durum ekleri ve iyelik ekiyle yapılan ikilemeler de ayrı yazılır; baş başa,
el ele, iç içe, yan yana; baştan başa, elden ele, günden güne, içten içe; başa
baş, teke tek; ardı ardına, boşu boşuna ...

18. ALINTI KELİMELERİN YAZILIŞI

İki ünsüzle başlayan Batı kökenli sözcükler, ünsüzler arasına ünlü konmadan
yazılır;grup, kral, kredi, problem, profesör, program, proje, protein, spor,
stüdyo, trafik, tren ...
İçinde yan yana iki veya daha fazla ünsüz bulunan Batı kökenli sözcüklerde ,
ünsüzlerin arasına ünlü konmadan yazılır; alafranga, apartman, biyografi,
elektrik, gangster, orkestra, paragraf, telgraf ...
İki ünsüzle biten batı kökenli alıntılar, ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır;
film , form, lüks, modern, natürmort, psikiyatr, teyp
Batı kökenli alıntıların içindeki ve sonundaki g ünsüzleri olduğu gibi korunur;
biyografi, dogma, magma, monografi, paragraf; arkeolog, diyalog, katalog,
monolog, psikolog ...

Coğrafya , fotoğraf ve topoğraf sözcüklerinde g'ler, ğ ' ye döner.

19. KISALTMALARIN YAZILIŞI

Kurum, kuruluş, ülke, kitap, dergi ve yön adlarının kısaltmaları her sözcüğün
ilk harfinin büyük olarak yazılmasıyla yapılır, araya herhangi bir noktalama
işareti konmaz. Sadece büyük harflerle yapılan kısaltmalar arasında T.C.
(Türkiye Cumhuriyeti) ve T. (Türkçe) kısaltmalarında nokta kullanılır.

» Türkiye Büyük Millet Meclisi > TBMM

379
YAZIM KURALLAR!

» Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi > TDED


» Kuzeybatı > KB
» Türk Dili > TD
Bazen sözcüklerin, özellikle son sözcüğün birkaç harfinin kısaltmaya alındığı,
bazen de aradaki sözcüklerden hiç harf alınmadığı olur.
» Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi> BOTAŞ

» İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği> İLESAM

Sert ünsüzle biten kısaltmalara ek geldiği zaman okunuşta sert ses yu-
muşatılmaz.

» AGİĞ 'in değil> AGİK'in » TÜBİTAĞ 'ın değil> TÜBİTAK'ın


» RTÜĞ'e değil> RTÜK'e » CMUĞ'un değil> CMUK'un
Büyük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde ise kısaltmanın son
harfinin okunuşu esas alınır.

YANLIŞ DOĞRU
.. DSİ'ne .. DSİ'ye

.. TV'da
TBBM'nde .. TV'de
TBBM' de
. ÖSYM'nden
TDK'dan . ÖSYM'den
TDK'den

Ölçü birimlerinin uluslararası kısaltmaları kullanılır.

Metre> m Kilometre > km Miligram > mg


Milimetre > mm Kilogram > kg Metrekare > m2
Santimetre > cm Litre> 1 Santimetrekare > cm 2

Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde sözcüğün okunuşu yani


kısaltmanın açılımı esas alınır. Ölçü birimlerinin kısaltmalarında nokta kul-
lanılmaz, sonunda nokta bulunan kısaltmalarda ise kesme kullanılmaz.

» cm 'yi, kg'dan, mm'den, m2ye (metrekareye) > üs işaretli kısaltmalara gelen


ekler kesmeyle ayrılmaz.
» kr.un, 16. yy.da, vb.leri, Alm.dan, İng.yi, No.lu, No.suz ...
Çok heceli sözcüklerin genellikle baştan ilk iki ya da üç harfli alınarak kısaltma
yapılır. Kısaltılan sözcük veya sözcük grubu; özel isim, unvan veya rütbe ise
ilk harf büyük; cins isim ise ilk harf küçük olur.

Profesör> Prof. Doktor> Dr. Edebiyat > ed.


Avukat> Av. Sıfat> si. Fizik> tiz.
Kimya> kim. Hazırlayan > haz. Mahalle > mah.
YAZIM KURALLAR!

20. DÜZELTME İŞARETİNİN KULLAN iMi

Sesleri aynı, söylenişleri ve anlamları farklı sözcükleri ayırmak için kullanılır.

» adet (sayı), adet (gelenek)


» alim (her şeyi bilici), alim (bilgin)
» alem (bayrak), alem (evren)
» hal (pazar yeri), hal (durum)
» kar (yağış), kar (kazanç)
» yar (uçurum), yar (sevgili)

Arapça ve Farsçadan dilimize giren, ince okunması gereken "k,g" seslerini


izleyen ünlülerin üzerinde kullanılır.
» Rüzgar, karargah, dergah ...
» Katip, hikaye, dükkan ...

Yahya Kemal'e sormuşlar:

Üstat, bugün ne ile meşguldünüz, görünmediniz?


Bir şiir üzerinde çalışıyordum.

Bitirdiniz mi?

Hayır! Sabahleyin bir virgül koymuştum. Akşama kadar düşündüm,:,


onu da beğenmedim, sildim.

(Mehmet Nuri Yardım ' ın "Edebiyatımızın Güleryüzü" adlı kitabından ~

381
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-1

Aşağıdaki cümlelerde "ki", "de" ve "mi"nin yazımı ile ilgili


yanlışlık varsa(-), yoksa(+) yazınız.

( ) 1. Projenin uygulanabilirliği konusunda hiçte karamsar değilim.

( ) 2. Önümüzdeki yılın çalışma planını onaylayanlar arasında bendE

varım.

( ) 3. Turizm açısından gelişmekte olan bölgelerimizden biri de burası.

( ) 4. Bu konuyu ayrıntılarıyla bir kez daha tartışmakta yarar var.

( ) 5. Ne kadar konuşsakta onun bu konudaki düşünceleri değişmeyecek.

( ) 6. Hem şiir hemde öykü yazarım.

( ) 7. Yusuf'ta yarın akşam bizimle geliyor.

( ) 8. Anlaşmaya her iki tarafta sadık kaldı.

( ) 9. İçindeki öfkeye bir türlü hakim olamıyordu.

( ) 1 O. İnanki hiç ağlamadım , hüzünlüyüm sadece.

( ) 11. O kadar zekiki çözemediği hiçbir soru yok.

( ) 12. Öyle bir gün gel ki kalmasın hüzün.

( ) 13. Halbuki ben sana hiçbir şey demedim.

( ) 14. Ağlanmazmı sensiz geçen zamana?

( ) 15. Kitabı mı neden ona verdiniz?

( ) 16. Ödevlerini neden zamanında yapmıyorsun?

( ) 17. Güldümü tam bir cenazeye benziyor.

( ) 18. Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde.


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-11

Aşağıdaki cümlelerde "büyük harflerin kullanımı " ile ilgili yan-


lışlık varsa(-), yoksa(+) yazınız.

( ) 1. Mehmet, bugün babasıyla Telli Baba'ya gitmişler.

( ) 2. Güney Doğu Anadolu tarım konusunda çok gelişti.

( ) 3. liff$~ Kaga ri-ariitıricfa söylev türünün özellikleri yer alır.

♦♦ Kitabımızın Ocak 2014 baskısındaki bu ifade yazım kuralı sorusu olara


2014 temmuzdaki KPSS sınavında aynı şekilde sorulmuştur.

( ) 4. Amerika'dan gelen heyeti dün Vali kabul etti.

( ) 5. Doğubeyazıt'taki İshakpaşa Sarayı'nda ilk merkezi ısıtma sistem


kullanılmıştır.

( ) 6. Yazarın Batı Medeniyeti konusundaki fikirlerini benimsemedim.

( ) 7. Sanatçı sürekli , Dünya' nın değiştiğinden yakınıyor.

( ) 8. Fırat nehri birçok yeri suladıktan sonra yurdumuzu terk eder.

( ) 9. Yunus Emre mahallesinde dün gece yangın çıkmış.

( ) 1 O. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinden mezun olmuş.

( ) 11. Patrona Halil İsyanı ile Lale Devri sona ermiş.

( ) 12. Bakkaldan bir kilo antepfıstığı almış.

( ) 13. Ulubey İlçesi ' nde yine bir kaza meydana geldi.

( ) 14. Mizancı Mehmet Murat'ın ''Turfanda Mı , Turfa Mı" romanını okudum.

( ) 15. TDK'nin Türk Dili Dergisi'ni her ay alırım.

( ) 16. Anneler Günü'nde hediye konusunda kararsız kalmış.

( ) 17. Yeni karar Resmi Gazete'de geçen hafta yayımlandı.

( ) 18. Dedesi klasik Türk müziğini dinlemeyi çok sever.


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-111

Aşağıdaki cümlelerde yazımı yanlış olan sözcüğü ayraç içine yazınız


1. Yapıtta kanıtlanamıyan yargılara yer verilmiş. (-------------)
2. Şehirin eski güzelliği kalmadı artık. (------------- )
3. Zanbaklar en ıssız yerde açar. (------------- )
4. Geçili geçince çok sevindiler. (-------------)
5. Dün akşam Zeyneb'i görmedim. (-------------)
6. Nesilden nesle aktarılan bir unsurdur kültür. (-------------)
7. Konuyu anlamağa başladı sonunda. (-------------)
8. Dergimizdeki yazıların gerçekci olduğunu söyleyebiliriz. (-------------)
9. Yanlızlık en büyük korkusuydu. (-------------)
1 O. Bize hukuğun üstünlüğünü anlattı. (-------------)

UYGULU-YORUM-IV

Aşağıdaki cümlelerde "kısaltmaların yazımı " ile ilgili yanlışlık varsa


(-), yoksa (+) yazınız.

( ) 1. TDK'nın "Yazım Kılavuzu" derinlemesine inceledim.

) 2. İng . den birçok çeviri yapmış Mina Urgan.

) 3. Savaş konusunda T.C. daha dikkatli olmalıdır.

) 4. TTK'nun araştırmaları Ermeni meselesini aydınlatacak.

) 5. Öğretmenimiz cm'yi m'ye çevirmemizi istedi.

) 6. RTÜK'ün kanalı kapatması tepki çekti.

) 7. Gezel, kaside, terkibibent vb'leri divan şiirine aittir.

) 8. Bize bir kr'un bile hesabını sorar.

) 9. THY'nın son reklamı ilgi çekti.

) 1 O. TBMM'nde yine hararetli tartışmalar oldu.


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-V

Aşağıdaki cümlelerde " birleşik eylemlerin yazımı" ile ilgili yan


lışlık varsa(-), yoksa(+) yazınız.

( ) 1. Yıllarca önce terk etti bu toprakları.

( ) 2. Çok emek sarfettim kitabı hazırlamak için.

( ) 3. Bütün bunları kesinlikle hakketmedim.


( ) 4. Zaman ne de çabuk geçi verdi!

( ) 5. Zannetme ki ne laledir ne de gül.

( ) 6. Sorunun çözümünü zor anlayabildi.

( ) 7. Deniz manzarasını hayretle seyir etti.


( ) 8. Beni görünce öylece bakakaldı.

( ) 9. Geçen gün hastaneye sevkedildi.

( ) 10. Geçen yıl üniversiteye kayıt oldu.

UYGULU-YORUM-VI

Aşağıdaki cümlelerde " birleşik sözcüklerin yazımı " ile ilgili yan
lışlık varsa(-), yoksa(+) yazınız.
( ) 1. Ön SÖZ () 2. Düzyazı

( ) 3. Orta oyunu () 4. Herbiri


( ) 5. Git gide () 6. Birdenbire
( ) 7. Anadüşünce () 8. Dil bilgisi
( ) 9. Herhangi bir () 1O. Kitabevi
( ) 11. Konuksever () 12. Akşamüzeri

( ) 13. Ayak üstü () 14. Oldubitti


( ) 15. Baş öğretmen () 16. Kuvayımilliye

( ) 17. Ağustos böceği () 18. Çörek otu


( ) 19. Karayolu () 20. Kahraman Maraş

385
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-VII

Aşağıdaki cümlelerde " pekiştirmelerin veya ikilemelerin yazımı'


ile ilgili yanlışlık
varsa(-), yoksa(+) yazınız.

( ) 1. Kafası karmakarışık düşüncelerle doluydu.

( ) 2. Yağmurda sırsıklam olmuştu.


( ) 3. Ard arda gelen gollerle maçı kazandık.

( ) 4. Arasıra buraya gelip antrenman yapar.


( ) 5. Sürekli kem küm etmesi babasını kızdırdı.

( ) 6. Kardeşi güpe gündüz evden ayrılmış.

( ) 7. Sere serpe uzanıp yatmıştı.

( ) 8. Sonunda konuyu konuşmak için baş başa kaldık.

( ) 9. Baştanbaşa her yer kapkaranlık olmuştu.

( ) 1 O. Sebile bembeyaz güvercinler konmuştu.

UYGULU-YORUM-VIII

Aşağıdaki cümlelerde "sayıların yazımı" ile ilgili yanlışlık varsa(-),


yoksa(+) yazınız.

( ) 1. 1960'da () 2. 6'ıncı

( ) 3. 13.00'da () 4. 14.30'ta
( ) 5. 2003'te () 6. 1840'da
( ) 7. 20'nci () 8. Oniki yıl

( ) 9. 2012'de () 10. 5'er kalem


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-IX

Aşağıdaki cümlelerde yazım yanlışı varsa(-), yoksa(+) yazınız.

) 1. Kuzguncuk'taki Fethi Ahmet Paşa Yalısı XVIII. yy.da yapılmış.

) 2. 1846'da Aya İrini'de ilk askeri müzeyi kurmakla görevli olarak İs


tanbul'a gelen, İsviçre'li bir mimar olan Le Corbusier yalıya hayrar
kalmış.

) 3. "Picasso İstanbul 'da" başlıklı sergi, 24 Kasım-26 Mart tarihler


arasında sanatseverlere sunulacak.

) 4. Biz pek farkında olmasakta, özellikle Avrupa' nın kuzeyinde ve


Kuzey Amerika'da yaşayan bazı insanlar Akdeniz mutfağına gıpt,
ediyor.

) 5. Babakale Feneri, Asya' nın en uç noktasında bulunan Ayvacık İlçe


si'ne bağlı tarihi Babakale Kalesi'nin ucundadır.

) 6. Dergimizin Mayıs sayısında bu konuya özel bir bölüm ayıracağız.

) 7. Dergimizin onaltı yıldır ayakta kalmasını okurlarımızın ilgisine


borçluyuz.

) 8. Hiç bir güç, beni orada daha fazla tutamazdı.

) 9. Sağanak yağıştan bir anda sırıl sıklam olmuştum.

( ) 10. Herşey babamın tam istediği gibi olmuştu.

( ) 11. Otobüsün penceresinden baktığınızda , " Hoşgeldin. " der gibidi


size.

( ) 12. "Canavar'' sözcüğü dilimize Farsça'dan girmiştir.

( ) 13. Fenerin yanında, on yedi tane rüzgar tribünü yer almaktadır.

( ) 14. Geziye katılanların birçoğu benden yaşça büyüktü.

( ) 15. Sonuçlar açıklanana kadar hiç bir şey söylemek istemiyor.

( ) 16. Türk Halk Müziği ' ni sever, çocuklarının da severek dinlemesini is


terdi.

) 17. Sen yokken projeyle ilgili birtakım gelişmeler oldu .

387
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-1
:.
) 1) -, 2) -, 3) +, 4) +, 5) -, 6) -, 7) -, 8) -, 9) +, 10) - i'
!! 11 ) -, 12) +, 13) +, 14) -, 15) -, 16) -, 17) -, 18) + !
::____ ______________ __ ___ ___ ____ ______ ____ ____ ____ ___________ __ ___________ _______ ____ _____________ _:
UYGULU-YORUM-11

i 1) +, 2) -, 3) -, 4) +, 5) +, 6) -, 7) -, 8) -, 9) -, 10) +, 11 ) +, i
:1_12) -,-13) -, 14)_-._15) -._16) +, 17)_+, 18)_+, _______ ___________ ____ ______________ !
UYGULU-YORUM-111

:i 1) kanıtlanamıyan, 2) şehirin, 3) zanbaklar, 4) geçili, 5) Zeyneb'i, i


!i 6) nesle, 7) anlamağa, 8) gerçekci , 9) yanlızlık, 1O) hukuğun i
j!____ ______ __ _____ __ ____ ___ ____ ___ ___________ ___ ______ ___ ________ __ ___ ___________ _______ _______ ___:

UYGULU-YORUM-IV
.
.,-------------------------------------------------------------------------------------------------·'
!! 1) -, 2) +, 3) +, 4) -, 5) +, 6) +, 7) -, 8) +, 9) -, 10) - 1
!!_________ _________ ____ _____________ ______________________________ _________________ _______________ :
UYGULUYORUM-V
i!_1)_______
+, 2) -, 3) -, 4) -, 5) +, 6) +, 7) -, 8) +, 9) -, 10) - i
_________________________________________________________________________________________ !
UYGULU-YORUM-VI
.,-------·······----------········----······---------··········----········---------······---------· '
l 1 ı +, 2ı +, 3) +, 4) -. 5) -. 6) +, 7) -. 8) +, 9) +, 1oı +, 11 ı + i
l_____
ı
12) +, 13) -, 14) +, 15) -, 16) +, 17) +, 18) +, 19) +, 20) - !
____________________________________________________________________________________________!
UYGULU-YORUM-VII
ı - - -- - --- - --- - - - - - -- - ------ - -- - - - --- - - -- - -- - ----- - - - - -- - - -------- - --- -- ------ - - - - -- - ----- - - - - - --- - 1

j 1) +, 2) -, 3) -, 4) -, 5) +, 6) +, 7) -, 8) +, 9) -, 10) - !
? ------------------------------------------------------------------------------------------------'
UYGULU-YORUM-VIII
=1-------------------------------------------------------------------------------------------------,
:ı 1) -, 2) +, 3) -, 4) -, 5) +, 6) -, 7) +, 8) -, 9) +, 10) + 1
1:. . . . . ...... .. .... . . . . . . . ......... . . . ............... ......... . ... . . . .. ...... . . . . .... ..... .... ... . . :

UYGULU-YORUM-IX

,l 1ı +. 2ı -. 3) -. 4) -. 5) -. 6) -. 7) -. 8) -. 9) -. 10ı -. 11 ı -. 1'
j 12) -, 13) +, 14) +, 15) -, 16) -, 17) + i
~ ................................................................................................. :
YAZIM KURALLAR!

YAZIM SÖZLÜĞÜ

(Özellikle yazımında karışıklık çıkabilecek sözcükler alınmıştır. Aşağıdaki sözcük-


lerin yazımında 2012'de basılan son "TDK Yazım Kılavuzu" esas alınmıştır.)

'
/
/ A C
Abandone Cereyan Fiyat
Acayip Cıva Fren
Acente Cop Folklor
Acımtırak Cübbe Flört
Adale Cülus G
Adrenalin Cüzam Gazete
Afetzede ç Görmeyi
Aforoz Çikolata H
Ahbap Çinakop Hafriyat
Akordeon Çipura Hastane
Aktüel Çiğdem Havsala
Akupunktur D Haydi
Akümülatör Diferansiyel Herkes
Alegori Dakika Hristiyan
Alelade Değnek Hoparlör
Alerji Deklarasyon 1
Alüminyum Dekorasyon ıstakoz
Amblem Dershane lzdırap
Anekdot Devalüasyon i
Antarktika kıtası Dinozor İade
Antrenman Distribütör İddia
Antrparantez (Antiparantez Diyalog İnisiyatif
değil) Doküman K
Arabesk Doktrin Kalemşor
Arife (Arefe değil) Dövmek Kanepe
Arazöz Drenaj Kanyak
Asfalt E Kaparo
Asgari Eczane Karakter
Ataşe Egzoz Karbüratör
Ayrıca (Ayrıcana,ayrıyeten Eğlence Kartpostal
yanlış) Ekşi Katalog
Azerbaycan (Azerbeycan) Elektrik Kavanoz
B Enflasyon Kayısı
Badem Enstitü Kerata
Bağırsak Enstrüman Kılavuz
Banknot Entelektüel Kreş
Baypas Espri Koleksiyon
Beyazımtırak Eşkal Kolektif
Blöf Eşofman Komiser
Blucin Erozyon Komodin
Boa yılanı (Boğa yılanı değil) F Komple
Bordro Faaliyet Kompozisyon
Brifing Fantezi Kampus
Fasulye Konsensüs
'-
YAZIM KURALLAR!

Kulüp Prodüktör T
Kupür Profesör Taassup
L Profesyonel Taarruz
Laboratuvar Program Tabiat
Lamba Promosyon Takdim
Lavabo Prova Tasdik
M Provokatör Tasfiye
Taşeron
Maalesef R
Magma Randıman
Tavsiye
Mahcup Rastgele Tayyare
Mahpus Rastlantı
Tazyik
Mahvolmak Risk Teknoloji
Makine Romen rakamı (Roma Tekstil
Menajer rakamı değil)
Telekomünikasyon
Merhem Rögar (Logar değil) Tembih
Materyal Rölanti Temyize başvurmak
Mevta Röntgen (Temize başvurmak
değil)
Meyve Röportaj
Muayenehane Rötar Tespih
Muzdarip Rötuş
Tespit
Teşrik
Muvaffakiyet s
Teşvik
Muzır Saksafon
Müracaat Sarımsak
Tetanos
Müsait Satılık
Tevkif
Müsvedde Selektör Tezahürat
Müthiş Selüloit (Selülit değil) Tezkere
Tıraş
N Sempozyum
Tirbuşon
Nergis Seremoni
Tüyo
o Serbestçe
Operasyon Seyahat Totalitarizm
Oratoryo Sezaryen Tribün
Orijinal Sıhhatler olsun (Saatler u
Ukde
ö olsun değil)
Silüet Ulema
Ötanazi
p Silahşor Unvan
Pabuç Sutyen Usul
Palyaço Sürpriz Ü
Panorama Stajyer Ültimatom
Paragraf Stüdyo Üniforma
Paralel ş Ütopya
Pardösü Şahadet
V
Şarj
Vahamet
Parlamento
Pastane Şefkat
Vaiz
Patates Şempanze
Vakanüvis
Perakende Şifonyer Video
y
Peştamal Şofben
Yalnız
Poğaça Şoför
Yanlış
Postane
Yevmiye
YAZIM KURALLAR!

z barışsever elvermek (uygun olmak)


Zambak basmakalıp emretmek
Zanaat başhekim enikonu
Zarafet başhemşire erbaş
Zatürree başkomutan feshetmek
Zımba başşehir gayriciddi
Zihniyet başıbozuk gayriihtiyari
başıboş gayrimenkul
BİTİŞİK YAZILAN başucu gayrimeşru
SÖZCÜKLER başüstüne gayrimüslim
abıhayat başvurmak gelgit
açgözlü başyazar gelgeç
açıkgözlü bilinçaltı gelgelelim
adabımuaşeret bilirkişi gelişigüzel
adamakıllı biraz genelkurmay
adamotu birbirine gepegenç
addetmek birçok gerçeküstü
Afyonkarahisar birdenbire giderayak
ağabey birkaç gitgide
ağırbaşlı bitpazarı gökdelen
ağırcanlı boşboğaz gökkuşağı
ağızbirliği bugün gökyüzü
ahududu büyükbaş gözaltı
akaryakıt cankurtaran gözdağı
akarsu çekyat gözyaşı
akbaba çırılçıplak gülkurusu
aksetmek çıtkırıldım günaşırı
akşamüstü çerkeztavuğu günaydın
akşamüzeri danaburnu (hayvan) günbegün
albeni darmadağınık güneybatı
alelacele darmaduman güneydoğu
Allahualem dayızade güngörmüş
Allahuteala defetmek günübirlik
altüst defolmak güpegündüz
anapara delibaş (hastalık) güvenoyu
anayasa delikanlı haczetmek
anneanne demirbaş halletmek
astsubay dershane hanımefendi
aşçıbaşı denizaltı hapishane
atardamar denizanası havaalanı
atasözü devretmek hayalperest
ateşkes dilberdudağı (tatlı) hayırsever
ayakaltı doğumevi hazırcevap
ayaküstü dolunay hazmetmek
ayçiçeği dörtnala hazzetmek
Ayşekadın (fasulye) düpedüz hemfikir

-~
babaanne düzyazı hemcins
babayiğit elebaşı herhangi

391
.
YAZIM KURALLAR!

herkes mecazımürsel tıpkıbasım


hiçbir meğerki uçaksavar
hıncahınç milletvekili uluslararası
hinoğluhin mirasyedi ustabaşı
hoşgörülü müziksever uyurgezer
hoşsohbet okuryazar üçkağıtçı
hüsnükuruntu olağanüstü üsteğmen
hüsnütalil oldubitti vakfetmek
içgüdü oysaki varoluş
ikiyüzlü (riyakar) oyunbozan varoluşçuluk
ilanıaşk öğleüstü varsayım

ilkbahar öngörmek vazgeçmek


ilköğretim önsezi veyahut
ilkyaz örtbas vişneçürüğü (renk adı)
insanoğlu öteberi vurdumduymaz
işgüzar özveri yanardağ
işveren özdeyiş yarıçap

kabadayı paragöz yarıyıl


kabakulak pisboğaz yeryüzü
kabataslak rüzgargülü yerküre
kahrolmak rengarenk yeşilbiber
kahverengi sağduyu yeşilfasulye
kalburüstü sapasağlam yüzükoyun
kamuoyu sapsağlam yüzüstü
kapkaççı saygıdeğer zannetmek
kaptanıderya serinkanlı zehretmek
karaciğer Servetifünun zeytinyağı
karabiber sıcakkanlı zıpzıp (bilye)
Karadeniz sıkıyönetim zırdeli
kargaburnu (alet) sıradağ zilzurna
karekök sırrolmak zulmetmek
kasetçalar sırsıklam Zümrüdüanka
kazıkazan sırılsıklam
kırmızıbiber soğukkanlı AYRI YAZILAN
kitapsever sonbahar SÖZCÜKLER
kocakarı suçiçeği abuk sabuk
konargöçer suçüstü abur cubur
konuksever suspus açık oturum
kördüğüm sütliman açık öğretim
körebe sütanne açık seçiklik
körkütük şaheser ada çayı
kuşburnu şıpsevdi afra tafra
kuşpalazı şuuraltı ağustos böceği
kuzeydoğu tahtakurusu alın teri
Küçükayı tecahülüarif Allaha ısmarladık
küçükbaş tekdüze alt alta
lisansüstü terkibibent ana düşünce
mademki terciibent ana vatan
YAZIM KURALLAR!

ana yol hafta başı su böreği


ana yurt hafta sonu şen şakrak
ara cümle hak etmek şöyle ki
ara sıra hava yolu teke tek
ara söz hazır ol terk etmek
art arda her an tıpı tıpına
arz etmek her biri üst baş
ay ışığı her gün var olmak
ayırt etmek herhangi bir ya da
az çok her kimse yanı sıra

başa baş her şey yaş günü


baş ağrısı her zaman yeter ki
baş başa her yer yıl dönümü
baş belası hiç kimse yok olmak
baş sağlığı hoşça kal yol yordam
baş tacı hoş geldiniz yurt dışı
belli başlı iç dünya yurt içi
bir an iç içe
bir bakıma ikide bir İ KİLİ YAZIMLAR (yazımı
bir gün iri yarı cümleye göre değişir)
bir an iş adamı adet (sayı)
bir şey iş güç adet (gelenek)
boşu boşuna kap kacak alim (her şeyi bilici)
boş yere kara gün alim (bilgin)
boydan boya kara sevdalı alem (bayrak)
büyükanne karasinek alem (evren)
büyükbaba kara yolu amin (kimya terimi)
can evi kör dövüşü amin (dua sözü)
çağ dışı meyan kökü birebir (etkili)
çer çöp ne var ki bire bir (teke tek)
çörek otu oldum olası birtakım (bazı)
dert etmek orta oyunu birtakım
dil bilgisi ön SÖZ (tek takım/sayı)
dil bilim ön yargı hal (pazar yeri)
el ele öyle ki hal (durum)
el gün öz yaşam öyküsü herhalde (olası Iık)
el falı pek az her halde
eli açık pek çok (her halükarda/kesinlik)
el yazısı peş peşe hakim
elden ele peşi sıra hakim
eli sıkı ruh bilimi gırgır (süpürge)
fark etmek sağ ol gır gır (eğlenceli)
felç olmak sarf etmek kar (yağış)
gerisin geri sevk etmek kar (kazanç)
gök bilimi sıkı fıkı yar (uçurum)
güler yüzlü sırt sırta yar (sevgili)
günü gününe soy sop yüzyıl (asır)
ha bire yüz yıl (sayı)
'-

393
• • '!it.,
NOKTALAMA İŞARETLERİ

1. Nokta ( . )
Tamamlanmış cümlelerin sonuna konur:
Bazı kısaltmaların sonuna konur: Dr. (doktor), Prof. (profesör) ...
Sayılardan sonra sıra belirtmek için (-ıncı ekinin anlamını karşılamak için)
konur: 21. (yirmi birinci); il. Mehmet, iV. Murat, X/X. yüzyıl...

Arka arkaya sıralandıkları için virgülle ya da kısa çizgiyle ayrıla


sayılardan sadece sonuncu sayıdan sonra nokta konur: 6, 9 v
23. sorular; XVI - XVIII. yüzyıllar arasında divan şiiri. ..

Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı belirten sayıları birbirinden ayırmak için


konur: 14.7.2002, 19.V.1998 ...

Tarihlerde ay isimleri yazıyla belirtildiğinde ay isimlerinden öne


ve sonra nokta kullanılmaz: 23 Haziran 1993, 19 Ocak 2011 ...

Saat ve dakika gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: Sınav


09.30'da başladı. Ders 13.00'te başladı.
Genel Ağ adreslerinde kullanılır: www.limityayinlari.com
Matematikte çarpma işareti yerine kullanılır: 5.6=30, 12.6=72 vb.
2. Virgül ( , )
Art arda sıralanan eş görevli sözcük ve sözcük gruplarının arasına konur.
» Geniş göller, yüksek dağlar, derin vadiler sarıyordu kasabayı. (Özneleri ve
sıfat tamlamalarını ayırmış)

» Güllerin kokusu, rengi, yaprakları bizi etkiledi. (İsim tamlamasının tamlanan-


/arını ayırmış)

» Bağırarak, haykırarak ilerliyordu atlılar. (Zarf-fiilleri ayırmış)

» Romanın, öykünün kurgusu yazar için en önemli unsurdur. (İsim tamlamasının


tamlayan/arını ayırmış)

Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur.


» Geldim, gördüm, yendim.

» Gölge etme, başka ihsan istemem.

Uzun cümlelerde yükleme uzak düşmüş olan özneyi belirtmek için konur.
» Toprak, yeşilin bin bir tonuna ve güzelliğini bünyesinde barındırıyordu.

Cümle içinde geçen ara sözleri veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur.
» Şair, o büyük ağıtçı, geldi dünyamıza.

395
NOKTALAMA İŞARETLERİ

» İzmir'e, Ege'nin İncisine, bir daha gitmeyi düşünüyorum.


» istanbul'u, yedi tepeli şehri, çok özlemişti.
» Dün akşam onu görünce, bir an için de olsa, çok mutlu oldu.
Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan sözcükler arasına konur. (İkilemeler
hariç)
» Akşam, yine akşam, yine akşam,

Bir sırma kemerdir suya baksam.


Tırnak içine alınmayan alıntı cümlelerinden sonra konur.
» Yıllar yılı ruhumu bir çarmıha germişim, dedi.
» Sensiz dünyama isyan düştü, diyor şair.
Konuşma çizgisinden sonraki alıntı cümlesinin sonuna konur.
» - Bu hafta pikniğe gidiyor musunuz, diye sordu.
Yazınsal yapıtlarda konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur.
» Şems derin bir duyguyla Kimya 'ya,
- Hak ederek biriktirdiğin hüzünleri kimseye vermemelisin, dedi.
Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak kullanılan hayır , yok, evet, peki ,
pekala, tamam , başüstüne , öyle, olur, haydi , elbette gibi sözcüklerden sonra
konur.
» Peki, görüşürüz.
» Olur, bugün de çalışırız.

» Evet, daha önce konuyu görüştük.

Bir sözcüğün kendisinden sonra gelen sözcük veya sözcük gruplarıyla yapı ve
anlam bakımından bağlantısı olmadığını göstermek ve anlam karışıklıgını ön-
lemek için kullanılır.
» Bu gece, eğlenceleri içine bir türlü sinmedi.
» Yaşlı, kadına bir şeyler söyledi.
» Yaralı, adama baktı.

Hitap için kullanılan sözcüklerden sonra konur.


» Efendiler, biliyorsunuz ki vatan tehlike altındadır.

» Sayın Vali,
» Sevgili Kardeşim,
» Değerli Dayıcığım,

Sayıların yazılışında kesirleri ayırmak için kullanılır.

» 19,7(ondakuztam, ondayedi) ...


Metin içinde art arda gelen bağ-fiil eki almış sözcüklerden sonra konur.
» Çocuk aşağı inip, kitapları inceleyip gitti.
NOKTALAMA İŞARETLERİ

! ! ! Virgülün kullanılmadığı yerler şunlardır:

Şart ekinden (-se, -sa) sonra virgül konmaz.


» Nerde bir çocuk ağlasa benim gözlerime bir bulut düşer.
Metin içinde zarf-fiil (bağ-eylem) eki almış sözcüklerden sonra virgü
konmaz.
» Güneş doğmadan yola çıktık.

» Dün çocuğu alıp buradan ayrıldı.

Metin içinde ve, veya, yahut, ya .. ya bağlaçlarından önce de sonra de


virgül konmaz.

» Gün bitti ve ağaçta neşe söndü.


» Roman veya öykü okumak gerekir.
Tekrarlı bağlaçlardan önce ve sonra virgül konmaz.
» Hem giderim hem ağlarım.

» Ne kız verir ne dünürü küstürür.


Cümlede pekiştirme ve bağlama görevinde kullanılan da / de bağlacın
dan sonra virgül konmaz.

» Yıllarca bu diyarda bekleyip de ne olacak!


Metin içinde -ınca / -ince anlamıyla zarf-fiil görevinde kullanılan mı / m
ekinden sonra virgül konmaz.

» Sensizliğe alıştı mı yürek sonsuzluğa düşer.

Sıfat ile isim arasına virgül konmaz.


» Sonsuzluğa dalan mavi gözlerindedir sonsuzluk.
İsim tamlamasında tamlayan ile tamlanan arasına virgül konmaz.

» Şairin yüreğindedir gökyüzünün masmavi sureti.


"ile" bağlaç ise ya da söz öbeği oluşturmuşsa ondan sonra virgül kon
maz.
» Her canlının yaşama isteğiyle dopdolu olduğu bir gündü.

» Defterlerle kitapları yan odaya taşı.

Özne olarak kullanılan bu , şu , o adıllarından sonra konur.


» Bu, benim milletimin yıldızıdır parlayacak.

397
NOKTALAMA İŞARETLERİ

3. Noktalı Virgül ( ; )
Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için
konur.

» Roman, öykü, masal, şiir sanatsal; makale, deneme, fıkra, eleştiri öğretici
metinler grubuna girer.

» Manisa, Uşak, Afyonkarahisar, Kütahya Ege; Malatya, Elazığ, Erzurum, Erzin-


can Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki illerimizdir.

Ögeleri arasına virgül konmuş sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur.

Yöntem: -yüklem, -yüklem ; -yüklem, -yüklem.

» At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.

» Anasına bak, kızını al; kenarına bak, bezini al.

» Kör ölür badem gözlü olur; kel ölür, sırma saçlı olur.

Ögeleri arasında virgül bulunan cümlenin öznesinden sonra konabilir. Amaç


özneyi belirginleştirmektir. Noktalı virgülün yerine virgül kullanılırsa özne be-
lirsizliğine yol açar.

Yöntem: özne; -----, -----, -----.


» Edebiyat; duygu, düşünce, estetik anlayışını yansıtır.

» Ayşe; Büşra, Songül, Burcu ile gitti.


» Semaver; Sarnıç, Şahmerdan, Lüzumsuz Adam kadar başarılıdır.
» Öğretmen; öğrenci, veli arasında iletişimi sağlar.
Uyarı-yorum

"TDK Yazım Kılavuzu " nun daha önceki baskılarında "ama, fakat, çünkü" gibi
bağlaçlardan önce noktalı virgül (;) getirilir ifadesi kılavuzun son baskısında (2012)
kaldırılmış olduğu halde pek çok kaynak "ama, fakat, çünkü" gibi bağlaçlardan
önce noktalı virgül(;) kullanmaya devam etmektedir, Yazım kılavuzunda ne yazık
ki bu konuya kesin biryaklaşım getirilmemiş ancak OSYM 'nin son zamanlarda sı­
navlarda sormuş oldugu türkçe sorularında "ama, fakat" gibi ifadelerden önce .sill!I-
lıklı olarak virgül (,) kullanmayı tercih ettiğini söylemeyi faydalı buluyoruz.

4. İki Nokta(:)

Kendisiyle ilgili örnek verilecek cümlenin sonuna konur:


» Servetifünun Dönemi sanatçılarının bazıları şunlardır: Halit Ziya, Mehmet
Rauf, Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin ...

» Şiirde yer alması gereken birçok unsur vardır: ritim, asonans, kafiye, redif,
ölçü ...

Kendisiyle ilgili açıklama verilecek cümlenin sonuna konur:


» Türkçenin özelliklerinden biri şudur: İki ünlü yan yana gelmez.
» Onun iki önemli özelliği var: Çok titiz çalışmak ve herkesin fikrine sahip olmak.
NOKTALAMA İŞARETLERİ

Tırnak içinde gösterilen alıntılarda tırnaktan önce kullanılır. Fakat, iki nokta
yerine virgül de tercih edilebilir.
» Paul Valery: "Yüz bin okur tarafından yüz bin kez okunmak isterim. " demiş.

Roman, öykü, tiyatro gibi yapıtlarda konuşma bölümünden önceki ifadenin so-
nuna konur.
» Mehmet Usta sorar:
- Bu topraklar yıllardır kimin?

Uyarılar!!!

İki noktadan sonra gelen bölüm cümle değeri taşıyorsa büyük harfle
başlar.

» Sürekli aynı cümleyi tekrarlardı: Dün, dündür; bugün, bugündür.

İki noktadan sonra gelen bölüm cümle değeri taşımıyorsa küçük harfle
başlar.

» Romanın birçok önemli yönü vardı: iyi kurgu, yalın anlatım, özlü ifadeler.. .
İki nokta açıklama, noktalı virgül ise bağlama işaretidir. Noktalı
virgülden sonra özel isimler hariç küçük harfle başlanır.

5. üç Nokta ( ... )
Tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur.

» Ve eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak ...


Herhangi bir sebepten açık yazılmak istenmeyen sözcük ve bölümlerin yerine
konur.

Örnek: Kılavuzu karga olanın burnu b .. tan çıkmaz.


» Şair, ... Olayı 'na karışmış.

Alıntılarda başta , ortada ve sonda alınmayan sözcük veya bölümlerin yerine


konur.

» Fuzuli, Divan Edebiyatı ' nda ızdırap şairi olarak bilinir. Şiirlerinde acı çekmek-
ten memnun olduğunu dile getirmiştir.
Sözün bir yerde kesilerek geri kalan bölümün okuyucunun hayal dünyasına
bırakıldığını göstermek veya ifadeye güç katmak için konur:

» Sana doğru geliyorum ... Aşka doğru, kendime doğru!

Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için konur:


» Koca Sinan ... Koca Sinan, be!.. Neler bırakmışsın bize.

399
NOKTALAMA İŞARETLERİ

Ünlem ve soru işaretinden sonra üç nokta yerine iki nokta konulması


yeterlidir:
» Sözleri bıçak yarası gibi!.. Deldi yüreğimi.
» Nası I da soldu bütün yapraklar? ..

Karşılıklı konuşmalarda, yeterli olmayan, eksik bırakılan cevaplarda kullanılır:

» - Elindeki nedir?
-Kitap ...
-Güzel mi?

6. Soru İşareti ( ? )
Soru eki veya sözcüğü içeren cümle veya sözlerin sonuna konur.
» Ne ağlarsın benim zül-ü siyahım?

» Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

Soru bildiren ancak soru eki veya sözü içermeyen cümlelerin sonuna konur:

» Öğretmen baktı ve yerinden kaldırdı:

-Adın ve soyadın?

Bilinmeyen, kesin olmayan veya kuşkuyla karşılanan yer, tarih gibi durumlar
için kullanılır: Yunus Emre (1240 ?-1320) , (Doğum yeri : ?)

mı / mi ekini alan yan cümle temel cümlenin zarf tümleci oldu


ğunda cümlenin sonuna soru işareti konmaz.
» Akşam oldu mu hüzün yağmurları çöker yüreğime.

Soru anlamı taşıyan sıralı ve bağlı cümlelerde soru işareti son


konur.
» Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı?

» Üsküdar'dan mı, Hisar'dan mı, Kavaklardan mı?

7. Ünlem İşareti ( ! )
Sevinç, kıvanç, acı, korku , şaşma gibi duyguları anlatan cümlelerin sonuna
konur.
» Hava ne kadar da güzel! Aşk olsun sana çocuk!

Seslenme , hitap ve uyarı sözlerinden sonra konur:


» Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!
NOKTALAMA İŞARETLERİ

» Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın

» Bu toprak bir devrin battığı yerdir.

~ Ünlem değerindeki sözcükten sonra cümle devam ederse ünlem


l~
L........>....,
sona konur.
..___ _,_, _A_r_
ka_d_a_ş_,_s a .·;..u_r_ıa_r_o_ıs_u_n_!_ _ _ _ _ _ _ _ _ _.,
_n_a_ ug

Alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırılmak istenen sözcükten


hemen sonra parantez içinde kullanılır.
» Çok iyi(!) biriymiş, harama helal katmazmış.

8. Kısa Çizgi ( - )
Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur:
» ................................................................................................................ Hanı-
meli kokusu vardı.
Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara
cümlelerin başına ve sonuna konur.
» Fuzuli -ızdırap şairi- gazelleriyle tanınır.

» İzmir'i -Ege'nin incisini- çok sevmişti.

Sözcüklerin kökleri , gövdeleri ve eklerini birbirinden ayırmak için kullanılır:


sevda-lı-lar,
göz-le-m vb.
Fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır: oku-, sev-, anla- , beklet- vb.
İsim veya fiil yapma eklerinin başına konur: -ın , -de, -ınca , -lık vb.

Heceleri ayırmak için kullanılır: a-ra-mak, yu-var-lak, da-nış-ma vb.


Arasında , ve, ile , ila, ... -den ... -e anlamlarını vermek için sözcükler veya sayılar
arasında kullanılır: Elazığ-Malatya yolu , Türk-Fransız ilişkileri , Ural-Altay dil
grubu , 22.30-23.30, Galatasaray-Fenerbahçe karşılaşması , 1914-1918 Birin-
ci Dünya Savaşı , Türkçe-İngilizce Sözlük vb.

Cümle içinde sayı isimlerinin tekrarlanmasında araya kısa çizg


konmaz: Adalet Agaoğlu ' nun "Üç Beş Kişi " romanını okudum.

9. Uzun Çizgi (-)


Yazıda satır başına alınan konuşmaları göstermek için kullanılır. Bu işarete
konuşma çizgisi de denir.
» Bize sorduğu sorular şunlardı:
- Tarihi mekanları beğendiniz mi?
- İklimimiz tatil için elverişli mi?

401
NOKTALAMA İŞARETLERİ

Oyunlarda uzun çizgi konuşanın isminden sonra da konabilir:


» Sezar - Sen de mi Brütüs?

ls ) Konuşmalar tırnak

L........>....- _ _ _ _"_
H_a_
nc_ı_d_e_d_
im_,_b_i_
içinde verildiğinde uzun çizgiye gerek yoktur.

Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu :


ld_in_m
_i_
M_a_ra_ş_lı_Ş~e_y_h_o~
ğ_lu_'n_u_?_"_ _ _ _,

1O. Eğik Çizgi (/)

Dizeler yan yana yazıldığında aralarına konur: Yalnızlıklar ki suskun bir


akşamüstüdür / usulca örtülecektir gecenin sessiz tülünü / ve düşecektir ince
bir rüzgarla / hüznün harmaniyesi

Adres yazarken apartman numarası ile daire numarası arasına ve semt ile
şehir arasına
konur: Kurtuluş Mah. Çakaloz No.: 32/2 Merkez / UŞAK

Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için


konur: 16/ 12/1999 vb.

Dil bilgisinde eklerin farklı biçimlerini göstermek için kullanılır: -da /-de, -acak
/-ecek vb.
11. Tırnak İşareti ( " " )

Başkasından veya yazıdan olduğu gibi aktarılan sözler tırnak içine alınır:

» Şiiri ne güzel ifade etmiş Yahya Kemal: "Şiir düşünceyi duygu haline getirin-
ceye kadar yoğurmaktır. "

Tırnak içindeki alıntının sonunda bulunan işaret (nokta, sorL


işareti , ünlem işareti vb.) tırnak içinde kalır:

"Dünyada böyle güzel şehir yok!" diyorlar İstanbul için.

Vurgulanmak istenen sözler tırnak içine alınabilir: Romanda "iç monolog"


tekniğini sıkça kullanıyor yazar.

Cümle içerisinde yapıtların ve yazıların isimleri ile bölüm başlıkları tırnak içine
alınır:

» Oğuz Atay'ın 'Tutunamayanlar" romanı teknik açıdan oldukça başarılıdır.

» Türkçede bu hafta "Ses Bilgisi"ni ele aldık.

Cümle içerisinde özel olarak belirtilmek istenen sözler, kitap v


dergi adları ve başlıkları tırnak içine alınmaksızın eğik yazıyı
dizilerek de gösterilebilir.
NOKTALAMA İŞARETLERİ

12. Tek Tırnak İşareti ( '' )


Tırnak içinde verilen cümlenin içinde yeniden tırnağa alınması gereken bir
sözü , ibareyi belirtmek için kullanılır:
» Edebiyat öğretmenimiz "Romanlar arasında 'Suç ve Ceza ' gibisi var mı?" diye
sordu bize.

13. Parantez/Yay Ayraç ()


Cümledeki anlamı tamamlayan ve cümlenin dışında kalan ek bilgiler için kul-
lanılır. Yay ayraç içinde bulunan ve yargı bildiren anlatımların sonuna uygun
noktalama işareti konur:
» Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek
bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz. (Nurullah Ataç)

Özel veya cins isme ait ek, ayraçtan önce yazılır: Yunus Emre'nin (1240?-
1320) ...

Tiyatro yapıtlarında ve senaryolarda konuşanın hareketlerini, durumunu açık­


lamak ve göstermek için kullanılır: Kamil - (Hızlı adımlarla uzaklaşarak) Bir
daha gelmem buraya.

Alıntıların aktarıldığı
eseri , yazarı veya künye bilgilerini göstermek için kul-
lanılır: Şiir
bir bakıma, her gruba kan veren, ama kendisi başka bir gruptan
kan alamayan 'O Rh ' kan grubu gibidir. (Şaban Sağlık)

Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak için kullanılan
ünlem işareti yay ayraç içine alınır: Kadın, zeki(!) olduğunu söylüyordu.
Bir bilginin kuşkuyla karşılandığını veya kesin olmadığını göstermek için kul-
lanılan soru işareti parantez içine alınır: 1496 (?) yılında doğan Fuzuli...

14. Kesme İşareti ( ' )


Özel isimlere getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır.

Milli Mücadele'yi : İstanbul Boğazı ' nın


Türkiye'm : Selçuklu Devleti'nden
Kanuni Sultan Süleyman'dan I Azrail 'i
Necip Fazıl Kısakürek'i \ Küçük Ayı'nın
Fuzuli'yi I Kız Kulesi'nin
Fransız'sınız \ Orta Çağ' dan
Türkmen 'iz \ Kuruluş Dönemi'nde
.~~..~a..s.ı.rıı•.~a................................ :. c::~.111.h.u,~iY.6.~ .°.ö.n.e.nı_i_ .T.O.'..k..~~.6.~iY,a,tı'. ~.a........ l

Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğ


zaman ekten önce kesme işareti kullanılır.
» Hisar'dan, Boğaz ' dan ...

403
NOKTALAMA İŞARETLERİ

Belli bir kanun, tüzük, yönetmelik kastedildiğinde büyük harfle


yazılan kanun, tüzük, yönetmelik ifadelerinin ek alması durumun
da kesme işareti kullanılır.

1 ~
'-"" ;. »
1':.:.:.:.'_'_ -_-_
E
Kanun'un 233. maddesi
:.s:.k:.
i -Y
_-o
_··-n_e
: .t:.
m:.e:.Ii-k_:' in
.:.3
: .':ü_
.n_:c.u
:·.-m
_-_a:.
d_d
_-e_:s.i: .:.:.:.:.:.:.:.:.:.:.:.:.:.:.:.~

Özel isimler için parantez içinde bir açıklama yapıldığında kesme

. işareti parantezden önce konur.

B
» Yunus Emre'nin (1240?-1320)
••-• » Halide Edip'in (Adıvar)
l'-"" _ _ __

Kişi adlarından sonra gelen saygı ve unvan sözlerine getirilen ekleri ayırmak
için konur.

Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur. TRT'nin, TDK'nin, TV'ye ...
Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur: 1993'te, 7'nci, 8,5'/ik ...
Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adlarına gelen ekleri ayırmak için konur.

Seslerin ölçü ve söyleyiş gereği düştüğünü göstermek için kullanılır.

Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konur: a'dan z'ye kadar,
Türkçede -cık'la yapılmış sözcükler.
Anlam karışıklığını engellemek için ekinden ayrı gösterilmek istenen sözcük-
ten sonra kullanılır.
NOKTALAMA İŞARETLERİ

Kesme İşaretinin Kullanılmadığı Yerler

Sonunda 3. teklik kişi iyelik eki olan özel ada, bu ek dışında başka bi
iyelik eki getirildiğinde kesme işareti konmaz.

» Boğaz Köprümüzün trafiği, Konya Ovamızın bitki örtüsü, Kuşadamız

daki eğlence mekanları ...

Kurum, kuruluş, kurul, birleşim, oturum ve iş yeri adlarına gelen ekle


kesmeyle ayrılmaz.

» Türk Dil Kurumundan, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanlığının,

Bakanlar Kurulunun, Yürütme Kuruluna, Türkiye Büyük Mille


Meclisinin, Gimanın, Kısmet Şarküterinin

Özel isimlere getirilen yapım ekleri ve yapım ekinden sonra gelen çe


kim ekleri kesmeyle ayrılmaz.

» Türklük, Türkleşmek, Türkçülük, Müslümanlık, Avrupalılaşmak, Ay


dınlı, Konyalı, Bursalı, Türklüğün, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslü
manlıkta, Hollandalıdan, Atatürkçülüğün

Özel isimlere getirilen çokluk eki ve çokluk ekinden sonra gelen diğe
ekler kesmeyle ayrılmaz.

» Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, Türklerin

405
NOKTALAMA İŞARETLERİ

Noktalama işaretleri ile ilgili uyarı-yorum

1. Soru işareti (?), ünlem (!) , noktadan (.) sonra gelen sözcükler büym
harfle başlar.
2. Virgül (.) ve noktalı virgülden (;) sonra gelen sözcükler, özel isim de
ğilse , küçük harfle başlar.

3. İki nokta (:) ve üç noktadan ( ... ) sonra gelen sözcükler duruma göre
büyük veya küçük harfle başlar.
4. Her sözcüğün tekrarı ikileme değildir.
» Romanda cümleler kısa , kısa olduğu kadar yalın.
5. Cümle başı bağlaçlarından sonra virgül kullanılır.
» Örneğin , ---
» Fakat, ---
» Yalnız ,---
» Ancak, ---
6. Ünlem değerindeki sözcükten sonra cümle devam ederse ünlem som
konur.
» Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın!
» Ah , o güzel günler nerede!
» Eyvah , ne yer ne yar kaldı!

7. Yorumlama cümlelerinde tırnak işareti kullanılmaz.


» Bunu da yaparsak iş bitti , demektir.

8. "Evet, hayır, peki. .. " tek başına yargı bildirirse sonlarına nokta konur.
» Yarın bizimle gelecek misin?

-Hayır.

9. Tırnak içine alınan alıntı cümlelerinde tırnaktan önce iki nokta veye
virgül kullanılabilir.
» Şair , "Şiirin kaynağı bilinçaltıdır. " diyor.
Şair: "Şiirin kaynağı bilinçaltıdır. " diyor.

10. Cümle içindeki "ama, fakat, lakin, çünkü ... " bağlaçlarından önce virgül
de noktalı virgül de kullanılabilir. Son zamanlarda daha çok virgül ter
cih edilmektedir.

» Daha önce çalıştım , ama anlamadım.

Daha önce çalıştım; ama anlamadım.

11. Soru sözcüğü temel cümleye değil de yan cümleye bağlıysa soru işa
reli kullanılmaz.
» Ne zaman geleceğini bilmiyorum.
» Hangi kapıyı çalacağımızı bilmiyoruz.
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-1

Aşağıdaki cümlelerde noktalama yanlışı olanlara(-), olmayanlar~


(+)yazınız.
1. Yarın gelecek olursa, sorunları mutlaka ona anlat. (
2. Eyvah , ne yer ne yar kaldı! ( )
3. Akşamleyin buraya gelip, bana seni sordu. ( )
4. Bazen kızarak, bazen gülerek bir şeyler söylerdi. (
5. Ben aç yattım mı, kabuslar görürüm. ( )
6. Ya bu deveyi gütmeli, ya bu diyardan gitmeli. (
7. O, eski defterleri çoktan kapatmış. ( )
8. Kamil, akıllı (!) olduğunu söylüyor. ( )
9. Kadının , konu hakkındaki fikri ilginç geldi. ( )
10. Sırrımızı , aslında söylemeyecektim , sana artık açıklayayım. (

11. At ölür, meydan kalır: yiğit ölür, şan kalır. ( )


12. Hava karardı mı eve gideriz? ( )
13. Cennet gibi güzel bir yer burası. .. ( )
14. Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz? ( )

UYGULU-YORUM-11

Aşağıdaki cümlelerde virgülün hangi işlevde kullanıldığını boşluklar~


yazınız.

1. Dört yaşındaki çocuk kendi kendine giyinip soyunabilir, giysisinin fer


muarını çekip kapatabilir.

2. Üç yaşındaki çocuk, kimseden yardım almaksızın yemek yiyebilir.

3. Bir aylık bebek sizi tanıdığını belli eder, sesinizi işitince sakinleşir.

4. Cana yakın, güler yüzlü, hoşsohbet bir insandı annesi.

5. Her şeyi kafana takmakla iyi etmiyorsun , dedi.

6. Arkadaşlarından biri , yanında oturan çocuk, dün onu aramış.

7. İhtiyar, balıkçıya bir şeyler anlattı.

8. Doktor bey, yazısını bitirerek doğruldu.

9. Ah , o güzelim günler nerede?

10. Akşam, yine akşam , yine akşam geldi.

407
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-111

Aşağıdaki cümlelerde kesme işaretinin kullanımı yanlış ise (-), doğn

ise(+) yazınız.

1. Kurtuluş Savaşı ' nı işleyen birçok roman var edebiyatımızda. (


2. Samanyolunda birçok yıldız olduğu söylendi. (
3. Amik Ova' mızın bitki örtüsü makidir. ( )
4. Bakanlar Kurulunun kararı olumlu karşılandı. (
5. Güzelliğin on par'etmez, diyor Aşık Veysel. ( )
6. Türkçe'de birçok yabancı sözcük var. ( )
7. Fuzuli 16. yy'da yaşamış bir divan şairidir. (
8. 1960 yılının Temmuz'unun 22'inci günü Elazığ'dan ayrılmış. (
9. Edebiyatımızda Nefi'ler, Baki'ler, Fuzuli'ler yetişti. ( )
10. Müslümanlık'tan hiçbir şey anlayamamış. ( )
11. Osmanlı Dağılma Döneminin önemli olaylarını gördük. (
12. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı ' na dair bir kitap yazdı. (
13. Avrupa Birliğine üye ülkeler olaya tepki gösterdi. ( )
14. Boğaz' dan geçen araç sayısı her geçen gün artıyor. (
15. Geçen ay üç yüz km'den fazla yol gitmiş. ( )

UYGULU-VORUM-IV

Aşağıdaki cümlelerde ayraçla gösterilen yerlere uygun noktalam~


işaretlerini getiriniz.

1. Şiirlerinde belirli sözcükleri sık sık kullanıyor () Örneğin şunları () ağaç,


yağmur, yalnızlık , yaşam, kalp ()Bende bu sözcükleri onun şiirleriyle
bütünleştiririm () Kimi zaman da yerel sözcüklere rastladım o şiirlerde
()Hepside başarıyla , zorlanmadan kullanılmış üstelik ()

2. Kentin " Buğday Pazarı " denilen meydanında sıra sıra dükkanlar (
Dükkanların önlerine sıralanmış çuvallarda buğday, bulgur, baharat (
Değişik boydaki torbalarda ıhlamur, papatya, çörekotu, pul biber, adaçayı
() İçindekilerin görünmesi için torbaların ağızları yarısına kadar kıvrılmıı
() Bu ilgi çeken görüntüyü tamamlayan telaşlı bir kalabalık ()
UYGULU-YORUM

3. Okurlar ( ) yazarların aşklarını, alışkanlıklarını, acılarını, sevinçlerin


kısaca yaşam serüvenlerini merak ederler. Onların en çok merak ettiğ
bir başka konu da yazarların niçin ve nasıl yazdıklarıdır () Bir yapılır
yaratılması, zihinsel bir doğum olarak nitelendirilirse yazar bunu nası
gerçekleştirir ( ) Örneğin Paul Valery de ( )"Beni ilgilendiren şey yapı
değil, yapıtın nasıl yazıldığıdır () " demiştir.

4. Sözcükler () tek başına cömert, kırılgan, güçlüdür. Onların canlılık ka


zanması benim bakışıma onlara yükleyeceğim anlama bağlıdır () Se
sim üzerlerine sinmiştir. Aralarındaki ilişki oluşturdukları zenginli~
benim ruhumla ve eğilimlerimle yoğrulmuştur () Ne var ki anlamca bü
yülü () sınırsız ve bu kadar esnek olmasalar onları yönetme gücüne
kendimde bulamazdım.

5. Dışarıda dolunay pırıl pırıl () gündüz eriyip gece donan kar da kıtır kı

tırdı () ısı () sıfırın altında otuz dereceydi ( )

6. Aklına Batum meltemi düşen aşçı şöyle dedi ( ) "Daha sıcak bir yere
göçelim ( ) kurtulalım bu kavurucu ayazdan ( ) "

7. Bir trenin düdük çala çala geçtiğini duyunca ne yaparsınız ( ) DoğrusL


ben dinlemeden edemem. Hatta başımı kaldırır sesin geldiği yanda bi
pencere varsa treni görmeye de çalışırım () Ne güzeldir trenlerin sü
zülerek gidişi () Geçtiği yerdeki her şey onunla akıp gidiyor sanırsını,
() Sonra bir de bakarsınız ki tren gitmiş; geride evler, ağaçlar, direkle
kalmıştır yalnızca ()

8. Dünyada olduğu gibi bizim toplumumuzda da ekmek konusu her geçer


gün önem kazanıyor () Ekmeğin yapımı, içindeki malzemeler ve besir
değeriyle ilgilenenler çoğalıyor () Ekmekçilerde o kadar çok ekmek çe
şidi oluyor ki insan hangisini alacağını şaşırıyor () Francala, köy ekme
ği , çavdar ekmeği , kepekli ( ) Oysa çocukluğumuzda öyle değildi
yalnızca yuvarlak somun ve pide vardı ()

9. Ne güzel söylemişler ( ) "Çok konuşuyoruz ( ) ama az dinliyoruz ( )'


Çağımızın sorunu () hastalığı bu ()

10. Dostlarımızdan ne kadar büyük bir güç aldığımızı biliyoruz değil mi (


Onların sevgisiyle ( ) yardıma hazır sıcacık yürekleriyle birçok zorluğL
kolayca aşarız ( ) Mutluluklarımız onlarla çoğalır () üzüntülerimiz on
larla azalır ()

409
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-VORUM-1

il1) -, 2) + , 3) -, 4) + , 5) -, 6) -, 7) + , 8) + , 9) -,
10ı +, 11ı - , 12ı - , 13) -, 14) +
[
!
~ ----------------------------------··········-·-·-·--------······-·----···-·-····················· l
UYGULU-VORUM-11

! 1. Sıralı cümleleri ayırma


\ 2. Yüklemden uzak özneyi belirtme
j 3. Sıralı cümleleri ayırma
j 4. Eş görevli sözcükleri ayırma
j 5. Tırnak içine alınmamış cümleyi belirtme
j 6. Ara sözleri belirtme
j 7. Anlam belirsizliğini engellemek
j 8. Yüklemden uzak özneyi belirtme
j 9. Ünlem değerindeki sözcüğü belirtme
j 10. Anlamı güçlendirmek için yapılan sözcük tekrarlarını ayırma

UYGULU-VORUM-111
j----------------------------------------------------------------------------------------·····----:
j 1) +, 2) -, 3) -, 4) + , 5) + , 6) -, 7) -, 8) + , 9) -, f

!-1oı_ -,_11 ı -, 12) _+ , 13)_ -,_14) + ,_15) + ______ ____ _______ ________________ ____ _____ ___!

UYGULU-VORUM-IV

1) (. ), (: ), ( ... ), (. ), (. ), ( . ) 2) ( ... ), ( . .. ), ( ... ), (. ), ( . .. )

3) (, ), (. ), (? ), (: ), (.) 4) (; ), (. ), (. ), (,)

5) (,), (; ), (, ), (.) 6) (: ), (, ), (.)

7) (? ), (. ), ( ! ), (. ), (.) 8) (. ), (. ), (: ), ( ... ), (.)

9) (: ), (, ), (. ), (, ), (.) 10) (?), (, ), (. ), (, ), (.)

L.......................................................................................................................................... i
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

♦♦ BAĞLAŞIKLIK ♦♦

» Sözcüklerin dil bilgisi kurallarına göre bir araya gelmesine "bağlaşıklık" adı
verilir. Sözcükler dil bilgisi açısından uygun biçimde bir araya getirilmemişse cümle
bağlaşıklığa aykırı olur.

Bağlaşıklığı bozan durumlar şunlardır:


» Özne Yanlışları
» Yüklem Yanlışları

» Nesne Yanlışları

» Dolaylı Tümleç
» Bağlaç Yanlışları

» Belirteç (zarf) Tümleci Eksikliği

» İlgeç (edat) Tümleci Eksikliği


» Özne-Yüklem Uyuşmazlığı
» Çatı Uyuşmazlığı

» Ek Eylem Yanlışları

» Eylemsi Yanlışları

» Tamlama Yanlışlığı

♦♦ BAĞDAŞIKLIK ♦♦

» Sözcüklerin anlam açısından birbirine bağlı olmasına "bağdaşıklık" adı verilir.


Sözcükler anlam açısından birbirine uygun düşmezse cümle bağdaşıklığa aykırı olur.
Bağdaşıklığı bozan durumlar şunlardır:

» Sözcüğün Yanlış Yerde Kullanılması


» Gereksiz Sözcük Kullanımı

» Yanlış Anlamda Sözcük Kullanımı

» Zamir Eksikliği
» Karşılaştırma Yanlışları

» Noktalama Yanlışları

» Anlamca Çelişen Sözlerin Bir Arada Kullanılması

» Deyim Yanlışları

411
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

~ Aşağıda verilen cümlelerin "bağlaşıklık"a mı, "bağdaşıklık"a mı


'j"{f' aykırı olduğunu bulunuz.

Cümle Bağdaşıklık Bağlaşıklık

Yeryüzünde bir sen bir de ben varım .

Her Allah ' ın günü buraya gelir.

Resmi ve iş mektupları hakkında bilgi edindik.

Alkollü araç kullanmak yasaktır.

Adam bıcaaı maktule soktu ve katil oldu.


Oraya girerken ve çıkarken dikkatli olunuz.

Sigarayı az içkiyi hiç içmem.

Dişçi , çürük dişi çekip eve yolladı.

Bütün bildiklerimi ve bilmediklerimi kızıma öğreteceğim.

Kanserin tedavisini bulalım ve artık yenelim.

ANLAMA DA YALI ANLA TiM BOZUKLUKLAR/

1. GEREKSİZ SÖZCÜK KULLANIMI


Gereksiz sözcük, duruluk ilkesine aykırıdır.

Duruluk, bir cümlede gereksiz sözcük, söz öbeği ve ek bulunmamasıdır.

a. Sıfatların Gereksiz Kullanılması

Sorunlu Dergilerdeki çıkan yazılarını "çıkan" sözcüğüne gerek yoktur.


Açıklama
Cümle kitap haline getirmiş.
"-deki" eki zaten "çıkan"
sözcüğünü karşılıyor.

Sorunlu Her gün birçok sayıda kişi "birçok" sözcüğü sayı anlamı
Açıklama
Cümle kanser yüzünden ölüyor. veriyor, bu yüzden "sayıda"
sözcüğüne gerek yoktur.

Sorunlu Bu dükkanda natürel birçok "bitki" sözcüğü "natürel" anlamı


Açıklama
Cümle bitki var. veriyor, bu yüzden "natürel"
sözcüğüne gerek yoktur.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

Sorunlu Ben gidersem sazım sen "sır'' sözcüğü "gizli" anlamı


Açıklama
Cümle kal dünyada veriyor, bu yüzden "gizli"
Gizli sırlarımı aşikar etme sözcüğü gereksizdir.

Sorunlu Yaşanmış deneyimlerden "deneyim" sözcüğü "ya3.anmış'


Açıklama anlamı veriyor, bu yüz en
Cümle yola çıkarak bu kitabı yazdı
"yaşanmış" sözcüğüne gerek
yoktur.

Sorunlu Olası bir savaş ihtimaline "ihtimal" sözcüğü "olası"


Açıklama
Cümle karşı hazırlıklı olalım . anlamı veriyor, bu yüzden
"olası " sözcüğüne gerek yoktur.

b. Belirteçlerin Gereksiz Kullanılması

Sorunlu Konuyu uzun uzun karşılıklı 'tartışmak" sözcüğü "karşılıklı"


Açıklama
Cümle tartıştılar. sözcüğünün anlamını taşıdığı içiı
"karşılıklı" sözcüğüne gerek yoktur

Sorunlu Ağaçtan aşağı inen çocuk "inen" sözcüğü "aşağı " sözcüğünün
Açıklama
Cümle ağlamaya başladı.
anlamını taşıdığı için "aşağı "
sözcüğüne gerek yoktur.

Sorunlu Adam alçak sesle çocuğa '1ısıldıyordu " sözcüğü"alçak


Açıklama
Cümle bir şeyler fısıldıyordu.
sesle" sözünün anlamını taşıdığı
için "alçak sesle" sözüne gerek
yoktur.

c. İlgeç ve Bağlaçların Gereksiz Kullanılması

Sorunlu Bütün zorluklara karşı göğüs " karşı " edatı gereksiz olarak
Açıklama
Cümle geren anneme çok şey
kullanılmıştır.
borçluyum.

Sorunlu Sanki günahsızmış gibi


Açıklama "sanki" ve "gibi" sözcüğü aynı
Cümle gözlerime bakıyor.
anlamı taşımaktadır, bu nedenlı
bunlardan biri kullanılmamalıdır.

Sorunlu Elektrikler kesildiğinden "-den" eki "dolayı " sözcüğünün


Açıklama
Cümle dolayı asansör çalışmıyor.
anlamını taşıdığı için "dolayı "
sözcüğüne gerek yoktur.

413
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

d. Adılların Gereksiz Kullanılması

Sorunlu Ayşe'yi
çok özledi ; onu Açıklama "onu" sözcüğüne gerek yoktur.
Cümle görmeye gitti.

Sorunlu istanbul'u çok seviyordu,


orayı çok özlemişti. Açıklama "orayı " sözcüğüne gerek yoktur.
Cümle

e. Eş Anlamlı Sözcük Kullanımı

Sorunlu Herkesin şartları ve "şart" ve " koşul" sözcükleri


Açıklama
Cümle koşulları eşit olmalı. eş anlamlı olduğu için ikisinden
biri cümleden atılmalıdır.

Sorunlu Sanat, faydalı ve yararlı '1aydalı " ve ''yararlı "sözcükleri


Açıklama
Cümle bir araçtır.
eş anlamlı olduğu için ikisinden
biri cümleden atılmalıdır.

f. Yardımcı Eylemin Gereksiz Kullanılması:

"etmek" ve "olmak" yardımcı eylemleriyle oluşturulan birleşik fiiller tek sözcüğe in-
dirgenebiliyorsa yardımcı eylem gereksizdir.

Sorunlu Daha önce de ondan kuşku


Açıklama " kuşku ettim" yerine
Cümle ettim.
" kuşkulandım" geldiği
için
"etmek" yardımcı eylemi
gereksizdir.

Sorunlu "hasta oldu" yerine


Kızı geçen gün hasta oldu. Açıklama " hastalandı " geldiği için
Cümle
"olmak" yardımcı eylemi
gereksizdir.

Sorunlu Bunları mutlaka müdürün "imza etmesi" yerine


Açıklama
Cümle " imzalaması " geldiği için
imza etmesi gerekirdi.
"etmek" yardımcı eylemi
gereksizdir.

Sorunlu
Cümle "Umut etmek > ummak,
Açıklama İfadelerinde gereksiz yardımcı
kuşku etmek > kuşkulanmak, eylem ve düzeltmesi vardır.
etki etmek > etkilemek,
bekleme yapmak >
beklemek, yanıt vermek>
yanıtlamak, alkış almak >
alkışlanmak''
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

g. Eylemsilerin Gereksiz Kullanılması

Sorunlu
Konferans yaklaştıkça Açıklama
Cümle konuşmacının heyecanı "gittikçe" sözcüğüne gerek yoktur.
gittikçe artıyordu.

Sorunlu
Cümle
Esmer çocuk yanımızdan Açıklama "olarak" sözcüğüne gerek yoktur.
mutlu olarak ayrıldı.

Sorunlu Yaklaşık olarak iki ay


Açıklama "olarak" sözcüğüne gerek yoktur.
Cümle sürecek bir programımız
var.

h. Eklerden Kaynaklanan Gereksizlik

Bir eki karşılayan başka bir ek ya da sözcüktem kaynaklanan gereksizliktir.

Sorunlu
Sen de bizden birisisin. Açıklama "birisisin" sözcüğündeki iyelik
Cümle
eki gereksizdir. Sözcük "birisin'
biçiminde düzeltilmelidir.

Sorunlu "kimisi" sözcüğündeki iyelik eki


Kimisi derse çalışmamıştı. Açıklama
Cümle gereksizdir. Sözcük "kimi"
biçiminde düzeltilmelidir.

Sorunlu O gün bizi görmemezlikten Açıklama


Cümle geldi. "görmemezlikten" sözcüğündeki
"-me" olumsuzluk eki gereksizdir,
çünkü Türkçede iki olumsuzluk
eki üst üste gelmez. Ayrıca "-lık'

ekine gerek yoktur. Sözcük


"görmezden" biçiminde
düzeltilmelidir.

Sorunlu
Köylü yumurtası bulunur. Açıklama "köylü" sözcüğündeki "-lı " eki
Cümle
gereksizdir. Yumurta köylüye
değil, köye özgüdür.

Sorunlu Gemideki mürettebatlar Açıklama "mürettebatlar'' sözcüğündeki


Cümle kıyıya çıktı.
çoğul eki gereksizdir. Sözcük
zaten çokluk anlamı taşıyor.

415
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

Gereksiz sözcük ile ilgili püf noktaları: Aşağıdaki ifadeler bir arada olursa ge-
reksiz sözcükten kaynaklanan anlatım bozukluğu olur.

··rsebetii :.-.- :cieii i<ayiiai<laiiiyör,--seiietıi :: ·.- ·:cfoii .iiöiay"ıdir: n·eiieiii .-: .


j -dığı içindir, nedeni ... -dendir
2 i amacı ... -mek içindir
3 İ koşulu ... -e bağlıdır

....4. .... \.a,rı_l_a_r_n.ı _ ,.·. : . ~_e_r_n.eı~tir_


5 j GAP projesi, ÖSS sınavı , ÖSYM merkezi
6 i kökeni ... dayanır , kökeni .. . gelir

7 j sanki ... gibi, adeta ... gibi , sanki ... -mişçesine

8 \ -ebilme ihtimali , -ebilme becerisi , -ebilme yeteneği

Çözümlü Soru(1983 - ÖSS) //

ti
"Yazar, bu özü, birtakım ilkelerden , hazır formüllerden yola ç ıkarak değil,somut
gerçeklerden, yaşanm ı ş deneyimlerden yola çıka rak yeniden buluyor."
Bu cümlede geçen kelimelerden hangileri atıldığında cümlenin anlamında
hiçbir daralma olmaz?

A) bu - yeniden B) ilkelerden - somut


C) birtakım - değil D) yazar - gerçeklerden
E) hazır -yaşanmış

Çözüm: Bir sözcüğün anlamını karşılayan başka sözcükler varsa o sözcük gerek-
sizdir. "Formül" zaten hazır hale gelmiş sembollerdir, bu nedenle "hazır'' sözcüğü­
nü kullanmaya gerek yoktur. "Deneyim" belli yaşantılardan sonra edinilen
durumdur, bu nedenle ''yaşanmış" sözcüğü gereksizdir. Cevap E seçeneğidir.
Çözümlü Soru //
Bir toplumsal yapıdan başka bir toplumsal yapıya geçilirken gelecek

ti A)
yüzyıllara geçmişten kalan bir kültür mirası bırakılır.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisinden kay-
naklanmaktadır?

Yanlış anlamda sözcük kullanılmasından

B) Çatı uyuşmazlığından

C) Gereksiz sözcük kullanılmasından

D) Gereksiz iyelik eki kullanılmasından

E) Özne eksikliğinden

Çözüm: "Miras" sözcüğü "geçmişten kalan" sözünün anlamını taşıdığı için "geç-
mişten kalan" ifadesi gereksizdir. Cevap C seçeneğidir.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

2. SÖZCÜĞÜN YANLIŞ ANLAMDA KULLANIMI

a. Birbiriyle Karıştırılan Sözcükler


Yazım veya anlam aç ı s ından birbirine benzeyen sözcükler birbirinin yerin e kul-
l a nılırsa a nl atım bozu kluğ u olur.

Sorunlu
Cümle Ünlü yazar, yeni romanı Açıklama Antlaşma: iki ya da daha çok
için yayıneviyle .antlaşma devletin saldırmazlık, savaşta
yaptı. (Doğrusu: anlaşma) bağlaşıklık konularında ortaya
koyduğu belge.
Anlaşma: Anlaşmak eylemi,
uyuşma.

Sorunlu Almak: Görülen , açık bir fiil.


Kadını dövüp parasını Açıklama
Cümle Çalmak: Gizlice yapılan bir fiil.
.ca.J.m_ı_şlaı:.
(Doğrusu: almışlar)

Sorunlu
Cümle Çoğu kişinin azımsadığı Açıklama Azımsamak: Miktar olarak az
genç sanatçıları övüyordu bulmak. (nicel)
Nurullah Ataç. Küçümsemek: Dikkate almamak.
(Doğrusu: küçümsediği) (n~el)

Sorunlu
Cümle [Tarihin "Muhteşem Yüzyıl"dak Çarpıtmak: Yanlış,ters, gerçeğe
Açıklama

kadar çarptırılmasına anlam uymayan duruma getirmek.


veremedim . Çarpbrmak: Çarpma işini yapmak,
(Doğrusu: çarpıtılmasına) çarpmasına yol açmak.

Sorunlu Hastanı sağlık durumu


Açıklama İyileşmek: "Yara" iyileşir.
Cümle tamamen~.
Düzelmek: "Sağlık durumu"
(Doğrusu: düzeldi) düzelir.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

Sorunlu
Cümle O yıl Marmara'ya inanılma,
Açıklama Çoğunluk: Sayı üstünlüğü. (Daha
çoğunlukta balık akını oldu. çok insan için)
(Doğrusu: çoklukta) Çokluk: Sayı ve ölçü yönünden
çok olma.

Sorunlu Çekingen: Ürkek davranmak.


Kardeşimin sınıfta çok Açıklama
Cümle Çekimser: Oy vermemek, görüş
çekimser davrandığını
bildirmemek.
söylüyordu.
(Doğrusu: çekingen)

Sorunlu İnceltme işareti kullanılmazSc Kannaşa: Kompleks.


Açıklama
Cümle anlam karmaşası olur. Kargaşa: Karışıklık.
(Doğrusu: kargaşası)

Sorunlu
Şehrimizi~ çöpler Açıklama Kapsamak: Sınırları içine almak,
Cümle
temizlenmelidir. içermek.
(Doğrusu: kaplayan) Kaplamak: Her yanını örten.

Sorunlu Çocuğun sesi uzaklara Yansımak: ışıkla ilgili.


Açıklama
Cümle k a d a r ~ Yankılanmak: Sesle ilgili.
(Doğrusu: yankılandı)
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

b. Sözcüğün Anlam İnceliğine Dikkat Etmemek

Bir sözcüğün anlam özelliğine dikkat edilmeden kullanılmasıdır.

Sorunlu Çürümüş yiye_


cekler yarardan A ıklama
Cümle çok zarar sağlar. ç "sağlamak'' sözcüğü cümleyE
olumlu anlam katar, ancak
cümle olumsuz olduğundan
"sağlamak'' sözcüğü yerine
"neden olmak'' veya ''yol
açmak'' sözü kullanılmalıdır.

Sorunlu Kişi başına düşen gelire göre, "savundu" sözcüğü yerine


Cümle ülkenin geri kaldığını savundu. Açıklama "ileri sürdü" ifadesi
kullanılmalıdır.

Sorunlu Irak, ekonomisini büyük " kutladı "


yerine "anıldı "
Açıklama
Cümle ölçüde tahrip eden savaşın getirilmelidir.
üçüncü yıldönümünü kutladı.

Sorunlu Annesi çorap dokurdu her "dokurdu" yerine "örerdi"


Açıklama
Cümle zaman. getirilmelidir.

Sorunlu Adam , bıçağı çıkararak " batırdı "


yerine "sapladı "
Açıklama
Cümle kadına batırdı. getirilmelidir.

Sorunlu Kaldırımdaki boyacıların üstü " bezenmişti " yerine


Açıklama
Cümle başı boyalara bezenmişti. "bulanmıştı " getirilmelidir.

" ısmarlayamadım" yerine


Sorunlu Eski arkadaşım eve geldi, ona
Açıklama "ikram edemedim"
Cümle bir kahve bile
ısmarlayamadım.
getirilmelidir.

Sorunlu Bahçelievler'e bu yıl hava "döşenecek" yerine


Açıklama
Cümle hatları döşenecek. "çekilecek" getirilmelidir.

Sorunlu Dün akşam sinemada "korkunç" yerine "çok"


Cümle korkunç güzel bir film Açıklama getirilmelidir.
izledim.

Sorunlu Devlet başkanları ve "ölümcül" yerine "öldürücü"


Cümle liderlere ölümcül saldırılar Açıklama getirilmelidir.
düzenleniyor.

Sorunlu Kapkaççılar başına vurup "çalmışlar'' yerine "almışlar''


Cümle yaraladıktan sonra parasını Açıklama getirilmelidir.
çalmışlar.

419
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

Çözümlü Soru (1987 - ÖSS) //


ünümüzdeki haftanın programlarından bazılarını sizlere hatırlatmaya
çalıştık sayın seyirciler.
, Bu cümledeki düşünme hatasını gidermek için aşağıdaki değişiklik­
lerden hangisi yapılmalıdır?

A) "önümüzdeki" yerine "gelecek" kelimesi getirilmeli

B) "çalıştık" yerine "çalışıyoruz" kelimesi getirilmeli

C) "hatırlamaya" yerine '1anıtmaya" kelimesi getirilmeli

D) "önemli" kelimesi " bazılarını " kelimesinden önce getirilmeli

E) "sayın dinleyiciler" sözü cümle başına alınmalı

Çözüm: "Hatırlatmak" geçmişe dönük olur, ancak cümlede "gelecek haftanın prog-
ramlarını hatırlatmak"tan bahsedilmekte, gelecek için "hatırlatmak" sözcüğü kul-
lanılmaz. " Hatırlatmak" yerine '1anıtmak" sözcüğünü kullanmak daha uygundur.
Cevap C seçeneğidir.

~ Çözümlü Soru //
Jil' Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) İnsanların; düşündüklerini , duyduklarını anlatmak için kullandıkları bir anlaş­


ma aracıdır dil.

B) Bu ülkede gıda ürünlerinin fiyatının pahalı olması yaşam standartlarını düşü-

rüyor.

C) Bir resmin değeri, ne konusuyla ne de yansıttığı gerçeklerle ölçülebilir.

D) Dedesinden kalma eski konak, onun için çok değerliydi.

E) Böyle yalan yanlış bilgilerle bir yere varabileceğinizi sanmıyorum.

Çözüm: B seçeneğinde "fiyat" sözcüğü için "pahalı " sözcüğü kullanılmış , ancak
"pahalı " sözcüğü değil , "yüksek" sözcüğü kullanılmalıdır. Cevap B seçeneğidir.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

3. ÇELİŞEN SÖZLERİN BİR ARADA KULLANIMI

"Olasılık" ve "kesinlik" bildiren ifadelerin bir arada kullanılmasıdır.

Sorunlu Kesinlikle bu olaydan sonrc "kesinlikle" kesinlik, "katılabilir'


Açıklama
Cümle bize katılabilir. olasılık bildirdiği için anlatım
bozuktur.

Sorunlu Mutlaka beni arayan "mutlaka" kesinlik, "olmalı "


Açıklama
Cümle kardeşim olmalı. olasılık bildirdiği için anlatım
bozuktur.

Sorunlu Kasabanın nüfusu aşağı 'tam" kesinlik, "aşağı yukarı "


Açıklama
Cümle yukarı tam 5 bindi.. olasılık bildirdiği için anlatım
bozuktur.

Beni hiç unutma, arada bir "hiç" hiçbir zaman , "arada biı''
Sorunlu
Açıklama bazen anlamı kattığı için
Cümle hatırla.
anlatım bozuktur.

Çözümlü Soru //
Bana en kutsal meslek nedir diye sorarsanız hiç düşünmeden öğretmen-
lik diyebilirim.
, Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni, aşağıdakilerden hangi-
sidir?

A) Gereksiz sözcük kullanımı

B) Yanlış yerde sözcük kullanımı

C) Anlamca çelişen sözlerin kullanımı

D) Yanlış anlamda sözcük kullanımı

E) Tamlama yanlışlığı

Çözüm: "Hiç düşünmeden" sözü kesinlik ve netlik, "diyebilirim" sözcüğü ise


olasılık anlamı taşıdığı için cümlede anlamca çelişki vardır. Cevap C seçeneğidir.

421
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

4. YANLIŞ YERDE SÖZCÜK KULLANIMI

Bir sözcüğün kullanılması gereken yerde kullanılmamasıdır. Yanlış yerde kul-


l a nılan sözcük anlam karışıklığına yani belirsizliğine yol açabilir. Yanlış yerde
sözcük kullanımı çoğ unlukla "s ıfat" ve "zarf' görevli sözcüklerle ilgilidir.

Yi[mi be ş !sişide □ Q luşa□


Sorunlu Düzeltme Üniversitenin yirmi beş kişiden
Cümle üniversitenin araştırmacılar oluşan araştırmacılar topluluğu
topluluğu çalışmalarına çalışmalarına başladı.
başladı.

Sorunlu Cesetler, _çQ!s denizde Cesetler, denizde çok kaldığı


Düzeltme
Cümle kaldığı için şişmişti. için şişmişti.

Sorunlu Herkes , izinsiz kursa giren Düzeltme Herkes , kursa izinsiz giren
Cümle öğrenciye şaşkınlıkla öğrenciye şaşkınlıkla
bakıyordu. bakıyordu.

Sorunlu Dil konusunda ~ Dil konusunda bildiklerimi size


Düzeltme
Cümle bildiklerimi size anlatacağım. kısaca anlatacağım.

Sorunlu Böyle durumlarda ilk akla


Düzeltme Böyle durumlarda akla ilk
Cümle gelen polisi aramaktır. gelen polisi aramaktır.

Sorunlu Meydana kıfilı çıkan tüm Meydana çıkan tüm kısa


Düzeltme
Cümle yolları
biliyoruz. yolları
biliyoruz.

YQigım araç kullanan


Sorunlu Aracıyorgun kullanan kişiler
kişiler kazaya sebep Düzeltme
Cümle kazaya sebep olmaktadır.
olmaktadır.

Şimdi de konuğumuzla
Sorunlu Düzeltme Şimdi de konuğumuzla
Cümle canlı olarak yaptığımız yaptığımız röportajı canlı olara~
röportajı yayınlıyoruz
yayınlıyoruz sayın seyirciler.
sayın seyirciler.

Çözümlü Soru //
, Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yanlış yerde sözcük kullanılması
anlatım bozukluğuna yol açmıştır?

A) İşçi ya da havuz problemlerini çözmekte çok zorlanıyorum.


B) Şehrin trafiğini yavaşlatan etkenleri ortadan kaldırmalıyız.
C) Yazın türlerinden bazılarını herkes gibi bende senden öğrendim.
D) Kimyasal madde içeren ürünlerden uzak durmalısın .

E) Fakülteyi bitirince öğretmen olarak doğduğu köyde çalışmaya başladı.

Çözüm: E seçeneğinde "öğretmen olarak" söz öbeği yanlış yerde kullanıldığı için
cümlede anlatım bozukluğu vardır. Cümlenin doğrusu "Fakülteyi bitirince doğduğu
köyde öğretmen olarak çalışmaya başladı. " olmalıdır. Cevap E seçeneğidir.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

5. DEYİM VE ATASÖZLERİ YANLIŞLARI

Atasözleri ve deyimler kalıplaşmış sözler olduğu için değiştirilemez, değiştirilirse


anlatım bozukluğuna yol açar.

Deyimler, anlamına uygun olmayan cümlelerde kullanılırsa anlatım bozukluğuna


yol açar.

Mozart' ı kafanızı
Sorunlu Düzeltme Mozart' ı kafanızı di!l1ıınınk için
Cümle dinlendirmek için okuyun. okuyun.

Sorunlu Birçok kez sana gelmiştim, Birçok kez sana gelmiştim,


Düzeltme
Cümle içimi boşaltmıstım . içimi dökmüştüm.

Sorunlu Beynimden aşağı kaynar Düzeltme


Başımdan aşağı kaynar sular
Cümle sular döküldü. döküldü.

Sorunlu Bize gönül koydu, iyice


Düzeltme Bize gönül verdi, iyice bağlandı.
Cümle bağlandı.

~"ll"nm"z o kalkışta ne
Sorunlu Düzeltme Sallanmaz o kalkışta ne mendil
Cümle mendil ne de bir kol ne de bir .el (kol sallamak diye
bir deyim yoktur, el sallamak
deyimi vardır.

Sorunlu Gönülsüz yenen yemek ya Gönülsüz yenen yemek ya


Düzeltme
Cümle karın ağrıtır ya kafa. karın ağrıtır ya !ın§.

Çok maymun iştahlıdır ne


Sorunlu Düzeltme
Çok pisboğazdır ne bulsa yer.
Cümle bulsa yer.

Şimdi YfilJ oturup doğru


Sorunlu Düzeltme Şimdi .eğri oturup doğru
Cümle konuşalım ..
konuşalım.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

6. BAĞLAÇ YANLIŞLARI

Sorunlu Bu dünya ne sana ne de "ne ... ne" bağlacı cümleye


Açıklama
Cümle bana kalmaz. Düzeltme olumsuzluk anlamı kattığı için
yüklem olumsuz olmamalıdır.
Düzeltme: Bu dünya ne sana
ne de bana kalır.

Sorunlu Oraya gidersen Etnogratyı


Açıklama "ya da" bağlacı cümleye tercih
Cümle ya da Kurtuluş Savaşı Düzeltme etme anlamı katar; fakat
Müzelerini gezmelisin. cümlede birinin değil her
ikisinin de yapılması istenmiştir.

Ayrıca "müzelerini" sözcüğü dı


ortak tamlanandır.
Düzeltme: Oraya gidersen
Etnografya ve Kurtuluş Savaşı

Müzesi'ni gezmelisin.

Sorunlu Yanlış bir şey yapsam da Açıklama


Cümle
"Ama" bağlacı karşıtlık bildiren
kızmaz; ama inanılmayacaf Düzeltme
cümlelerde kullanılır. Oysa bu
kadar anlayışlıdır.
cümledeki her iki yargı

olumludur. İkinci cümle birinci


cümlenin açıklamasıdır.

Düzeltme: Yanlış bir şey yapsan


da kızmaz ve inanılmayacak

kadar anlayışlıdır.

"ister. .. ister" baglacı istek


Sorunlu Açıklama
ister hukukun ister öteki
Cümle Düzeltme veya emir kipiyle çekimlenen
sosyal bilimlerin verilerine
fiillerle kullanılır.
dayansak yine de bu görüşü
Düzeltme: ister hukukun ister
kanıtlayamayız.
öteki sosyal bilimlerin
verilerine dayanalım yine de
bu görüşü kanıtlayamayız .
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

Çözümlü Soru //
Yazarın ne romanında ne de öykülerinde, yaşamın olumsuzluklarını an-
latan bir cümleye rastlayamazsınız.
, Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerden han-
gisiyle giderilebilir?

A) "de" bağlacı cümleden atılarak


B) "yaşamın " sözcüğü yerine "hayatın" sözcüğü getirilerek
C) "anlatan" sözcüğü yerine "ortaya koyan" sözü getirilerek
D) "rastlayamazsınız" sözcüğü yerine "rastlayabilirsiniz" sözcüğü getirilerek
E) "yazarın" sözcüğündeki tamlayan eki atılarak

Çözüm: "Ne ... ne" bağlacı cümleye olumsuzluk anlamı kattığı için yüklem olum-
suz olmamalıdır. " Rastlayamazsınız" yüklemi "rastlayabilirsiniz" biçiminde kul-
lanılmalıdır. Cevap D seçeneğidir

7. MANTIK YANLIŞLARI

Cümlede anlatılanların tutarlı ya da akla uygun olmamasıdır.

Türkiye ABD , İsveç ve


Sorunlu
Fransa' nın ardından
Düzeltme Türkiye ABD , İsveç ve
Cümle Fransa' nın ardından dördüncü
üçüncü oldu. oldu.

Sorunlu Son turda atlet ardındaki Son turda atlet önündeki


Düzeltme
Cümle sporcuyu hızla geçti. sporcuyu hızla geçti.

Sorunlu Geçen cuma gelecektin Düzeltme


Geçen cuma gelecektin
Cümle Aylar oldu gelmedin Günler oldu gelmedin

Sorunlu Gülme düşünmenin bir Düzeltme Gülme düşünmenin bir


Cümle fonksiyonudur, gülmeden fonksiyonudur, düşünülmeden
düşünülemez. gülünemez.

Sorunlu Film Oscar'a hatta Altın Film Altın Portakal'a hatta


Düzeltme Oscar'a aday gösterilebilir.
Cümle Portakal'a aday gösterilebilir.

Sorunlu Bu çalışmaları bırakın Bu çalışmaları bırakın


Düzeltme
Cümle araştırmacılar, sokaktaki sokaktaki vatandaş,
vatandaş bile bilmiyor. araştırmacılar bile bilmiyor.

Sorunlu Ne kadar zulmetsen ah "kana kana" ikilemesi su içmek


Açıklama
Cümle etmem sana/ Her iki için kullanılır, gülmek için
cihanda gül kana kana kullanılamaz.

Merhum, Hakk'ın rahmetine


Sorunlu Düzeltme "Merhum" ölmüş biri için
Cümle kavuştu ... kullanılır.

425
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

Çözümlü Soru (1990 • ÖSS)//


Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse, ölüme hatta sara nöbetlerine

ti yol açabilir.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisiyle gideri-
lebilir?

A) "sara nöbetlerine" sözü ile "ölüme" sözcüğü yer değiştirilerek


B) "yol açabilir'' yerine "neden olabilir'' sözü getirilerek
C) "sara" sözcüğü kaldırılarak
D) "zarı " yerine "zarının" sözcüğü getirilerek
E) "edilmezse" yerine "edilmediğinde" sözcüğü getirilerek
Çözüm: "Hatta" sözcüğünden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. "Hatta"
sözcüğü önceki söylenenden daha önemli , daha çok öne çıkan bir durumu sonra
getirerek birbirine bağlar. Cümlede "ölüme hatta sara nöbetlerine" ifadesinde sara
nöbetlerinin ölümden daha kötü olduğu anlamı ortaya konmuş. Bu durum mantık
yanlışlığına yol açmış. "sara nöbetlerine hatta ölüme" biçiminde düzeltme yapıl­
malıdır. Cevap /! seçeneğidir.

8. NOKTALAMA YANLIŞI

Noktalama yanlışlarının büyük bir bölümü virgülle ilgilidir. Virgülün kullanıl­


maması anlam karşıklığına yol açabilir, yani cümlede belirsizlik olabilir. Bazen de
noktalı virgül anlam karışıklığına yol açabilir.

Sorunlu ''Yabancı " sözcüğünden sonra


Yabancı çocuğa bir şey Açıklama
Cümle uzattı. virgül kullanılmadığı için iki
anlam çıkmaktadır. Yabancı olar
çocuk mu, başka biri mi belli
değil.

Sorunlu "Küçük" sözcüğünden sonra


Küçük çam ağacının Açıklama
Cümle virgül kullanılmadığı için iki
arkasına saklandı.
anlam çıkmaktadır. Küçük olan
ağaç mı , başka biri mi belli değil.

Sorunlu Bayan gazetecinin "Bayan" sözcüğünden sonra


Açıklama
Cümle sorularına cevap verdi. virgül kullanılmadığı için iki
anlam çıkmaktadır. Bayan olan
gazeteci mi , başka biri mi belli
değil.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

ti Çözümlü Soru (1990 - ÖSS)//


Aşağıdakilerin hangisinde
ligine yol açmıştır?
virgül (,) kullanılmaması anlam belirsiz-

A) Öğretmen odasından dalgın bir şekilde çıktı.

B) Konut kiralarına zamlar gün geçtikçe artıyor.

C) Bu adamı hemen otogara götürebilir misin?

D) Çalışkan insanların çok olduğu yerde yaşamak istiyorum.

E) Kurumun menfaatini korumak için emek sarf etmelisin.

Çözüm: A seçeneğinde virgül (,) kullanılmadığı için iki anlam çıkıyor; birinci olarak
"öğretmen kendi odasındaki çiçekleri suladı ", ikinci olarak "o, öğretmen odasındaki
çiçekleri suladı " anlamı çıkıyor. Anlam belirsizliğini gidermek için "öğretmen "
sözcüğünden sonra virgül ya da cümlenin başına "o" kişi adılı getirilmelidir.

Cevap A seçeneğidir.

9. ZAMİR EKSİKLİĞİ
111. teklik kişi iyelik eki ve belirtme durum eki bir sözcükte kullanıldığında tam-
layan yoksa anlam belirsizliği olabilir; bu durumda hem il. teklik (senin) hem de 111.
teklik (onun) anlamı çıkar.

Sorunlu Adını mıh gibi Senin adını mıh gibi aklımda


aklımda Düzeltme
Cümle tutuyorum. tutuyorum.
Onun adını mıh gibi aklımda tutuyorum.

Sorunlu Düzeltme Senin gözünü toprak doyursun.


Gözünü toprak doyursun.
Cümle Onun gözünü toprak doyursun.

Sorunlu Resmini yıllar yılı sakladım.


Senin resmini yıllar yılı sakladım.
Düzeltme
Cümle Onun resmini yıllar yılı sakladım.

427
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

1O. KARŞILAŞTIRMA YANLIŞLARI/ SIRALAMA YANLIŞLARI

Karşılaştırma yanlışları:

Ka rş ılaştırma yapılırken iki farklı anlamın ç ıkması ya da uygun olmayan


kavramların karşılaştırılmasıdır.

Sıralama yanlışları:

Sözcüklerin söz dizimi aç ısından uygun bir biçimde sıralanmamasıdır.

Sorunlu Başhemşire bana kraliçe Düzeltme Başhemşire kendisi kraliçeymiş


Cümle gibi davranıyor. gibi davranıyor.
Başhemşire ben kraliçeymişim
davranıyor.
gibi

Kardeşimin televizyon sevgisi


Sorunlu Kardeşim, televizyonu benden
Düzeltme benim televizyon sevgimden
Cümle daha çok sever.
daha çoktur.
Kardeşim, televizyona olan
sevgisi bana karşı olan
sevgisinden daha çoktur.

Sorunlu Serhat Kenan'dan çok para Düzeltme Serhat Kenan' ın çok parasını aldı
Cümle aldı. Çalıştıkları
yerde Serhat'a
Kenan'dan daha çok para verildi.

Sorunlu Ben şiiri hiçbir zaman köşe


Düzeltme Ben şairliği hiçbir zaman köşe
Cümle yazarlığı gibi düşünmüyorum. yazarlığı gibi düşünmüyorum.
Uyarı: Şiırle köşe yazarlığı
Ben şiiri hiçbir zaman köşe yazısı
karşılaştırılamaz .
gibi düşünmüyorum.

Sorunlu Mimar ya da mimarlıkla Mimarsanız ya da mimarlıkla


Düzeltme
Cümle ilgileniyorsanız bu kitabı ilgileniyorsanız bu kitabı okuyun.
okuyun . Mimarsanız bu kitabı okuyun.

Sorunlu Seninle değil köyde gezmek Düzeltme


Seninle değil şehirde gezmek
Cümle şehirde bile gezilmez. köyde bile gezilmez.

Sorunlu Eleştirmen olarak on Düzeltme


Okur olarak on sayfasını
Cümle sayfasını okuyamadığım okuyamadığım romanı eleştirmen
romanı okur olarak sonuna
dek okumak zorunda olarak sonuna dek okumak
kalıyorum. zorunda kalıyorum.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

Çözümlü Soru il
Yaralanan çocuğu battaniyeye sarıp hastaneye götürdüler.
, Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangi-
sidir?

A) Gereksiz sözcük kullanımı

B) Yanlış yerde sözcük kullanımı

C) Çelişen sözlerin bir arada kullanılması

D) Sırlama ve mantık yanlışlığı


E) Gereksiz ek kullanımı

Çözüm: "Çocuğun battaniyeye sarılması " söz konusu olmaz, battaniye çocuğa
sarılır. Cümle, "Battaniyeyi yaralanan çocuğa sarıp çocuğu hastaneye götürdüler."
biçiminde olmalıdır. Cevap D seçeneğidir.

11. ZAMİRLERİN ÖZENSİZ KULLANILMASI

Zamirler özensiz kullanıldığında cümleden iki farklı anlam çıkabilir, yani anlam be-
lirsizliği olur.

Sorunlu "Onu" sözcüğü hem Kerem hem


Kerem ile Aslı 2002'de Açıklama
Cümle tanışmışlar ve onu bir daha Aslı'yı karşılayacak biçimde
hiç unutmamış. kullanıldığı için cümlede
belirsizlik var.

Sorunlu Ahmet geçen yıl beni bir kızla "Ona" sözcüğü hem Ahmet'i herr
Açıklama
Cümle tanıştırdı ; ona hayran oldum kızı karşılayacak biçimde
kullanıldığı için cümlede
belirsizlik var.

Sorunlu Halam bana sık sık köfte "Onu" sözcüğü hem halam
Açıklama
Cümle yapar; onu çok severim. sözcüğünü hem köfteyi
karşılayacak biçimde kullanıldığı
için cümlede belirsizlik var.

429
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

12. YÜKLEM EKSİKLİĞİ


Genellikle sıralı cümlelerde ilk cümle için kullanılan yüklem ikinci cümle için kul-
lanılır. Ancak bu yüklemlerin ortak olması gerekmektedir aksi halde anlatım bozuk-
luğu meydana gelir.

Seni ne çok sevdiğimi bir


Sorunlu Düzeltme Seni ne çok sevdiğimi bir ben
Cümle ben , bir de Allah bilir. (bilirim), bir de Allah bilir.

Sorunlu Ben babamı , sen ustanı Ben babamı (unutmayayım),


Düzeltme
Cümle unutma sen ustanı unutma

Sorunlu Ben bir çoban olsam sen Düzeltme


Ben bir çoban olsam sen de
Cümle de bir koyun
bir koyun (olsan)

Sorunlu Sigaramın dumanı sen ateş Sigaramın dumanı sen


Düzeltme
Cümle ben olayım
(olasın) ateşi ben olayım

Sorunlu O bana dert ben ona mutlulu~


Düzeltme O bana dert (verdi) ben ona
Cümle verdim mutluluk verdim

Sorunlu Ne sen beni unut ne de ber Ne sen beni unut ne de ben


Düzeltme
Cümle seni seni (unutayım)

Sorunlu Yeryüzünde bir sen bir de Düzeltme Yeryüzünde bir sen (varsın) bir
Cümle ben varım de ben varım

Sorunlu Ben sırama isimlerimizi , sen Düzeltme Ben sırama isimlerimizi


Cümle kalbime aşkı yazmıştın .. (yazmıştım) , sen kalbime aşkı
yazmıştın.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

Sorunlu Olaydan büyük bir üzüntü Düzeltme Olaydan büyük bir üzüntü
Cümle duyduğunu, suçluların duyduğunu (söyledi),
cezalandırılmasını istedi. suçluların cezalandırılmasını
istedi.

Sorunlu Yaptıklarıyla bize zarar mı Yaptıklarıyla bize zarar mı


Düzeltme
Cümle veriyor, yarar mı anlamadık. veriyor, yarar (sağlıyor) mı
anlamadık.

Sorunlu Öyküyü az, romanı hiç Düzeltme Öyküyü az (sever), romanı


Cümle sevmez. hiç sevmez.

Sorunlu Düğünde kızlar halay


Düğünde kızlar halay, Düzeltme
Cümle (çekiyordu), erkekler türkü
erkekler türkü söylüyordu.
söylüyordu.

Sorunlu Müzik konusunda ben onu , Düzeltme Müzik konusunda ben onu
Cümle o da beni etkilemek istemez. (etkilemek istemem) , o da
beni etkilemek istemez.

n
i('
Çözümlü Soru (1992 · ÖSS) il
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) İlkbaharda, sabahları bülbül sesleriyle uyanırdım.


B) Sokağa bakan , küçük ama şirin bir evimiz vardı.
C) Mahallenin çocukları çoğunlukla bizim bahçede oynarlardı.
D) O yıllarda ben otuz, o ise otuz beş yaşlarındaydı.

E) Komşularımızla sık sık birbirimize gider gelirdik.

Çözüm: D seçeneğinde "otuz" sözcüğü, "yaşlarındaydı " yüklemine bağlanmış,


"ben otuz yaşlarındaydı " gibi bir anlam çıkıyor bu durumda. Bu anlamın çıkmaması
için cümleye "otuz" sözcüğünden sonra ''yaşlarındaydım" yüklemi getirilmeli ya da
"yaşlarındaydı " yüklemi "yaşlarındaydık" şeklinde çekimlenmelidir.

Cevap D seçeneği olacak.


ANLATIM BOZUKLUKLAR!

13. ÖZNE EKSİKLİĞİ


Cümlede özne olmaması ya da özne olmayan sözcüğün özne gibi görünme-
sidir. Özne , "ne" ve "kim" sorularına yanıt verir.

Sorunlu Ben bu aşka gönül vermem, Düzeltme Ben bu aşka gönül vermem,
Cümle zulüm getirir. _b_u__aş_k_zulüm getirir.

Sorunlu Bu sevginin hayrı yok artık Düzeltme


Bu sevginin hayrı yok artık
Cümle burada bitsin bu sevgi burada bitsin

Sorunlu Sınıfta kargaşa yok, bugün Düzeltme Sınıfta kargaşa yok, sınıf
Cümle oldukça sakin. bugün oldukça sakin.

Sorunlu Vatandaşın en büyük Vatandaşın en büyük


Düzeltme
Cümle güvencesi basındır ve ondan güvencesi basındır ve
çok şey beklemektedir. vatandaş_ ondan çok şey
beklemektedir.

Sorunlu Bağıran çocuğa engel Düzeltme Bağıran çocuğa engel olunara~


Cümle olunarak odadan çıkarıldı.
l:ıağırıııı çı:ıı:;ulı odadan
çıkarıldı.

Karşılaştırmalı sıralı
cümlelerden biri "hepsi" ve "herkes" olumlu sözcükleriyle
başlıyorsa diğer cümle bu sözcüklerle, "hiçbiri" ve "kimse" ile başlıyorsa olumsuz
sözcükleriyle başlıyorsa diğer cümle bu sözcüklerle başlar.

Herkes/ hepsi-----yüklem (olumlu) , herkes/ hepsi-----yüklem (olumlu)

Hiçbiri/ kimse-----yüklem (olumsuz) , hiçbiri/ kimse-----yüklem (olumsuz)

Sorunlu Kimse bir yere kıpırdamasın, Düzeltme Kimse bir yere kıpırdamasın ,
Cümle yere yatsın. herkes yere yatsın .

Sorunlu Hiçbiri bana inanmamış , Hiçbiri bana inanmamış, .beQs!.


Düzeltme
Cümle beni yalancılıkla suçlamıştı.. beni yalancılıkla suçlamıştı.

Sorunlu Herkes kaşık yapar; ama Herkes kaşık yapar; ama


Düzeltme
Cümle sapınıortaya koyamaz. .kiınse sapını ortaya koyamaz.

Sorunlu Hiçbiri toplumsal konuları Hiçbiri toplumsal konuları


Düzeltme
Cümle işlememiş; bireysel konuları işlememiş; hepsi bireysel
işlemiş. konuları işlemiş.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

14. NESNE EKSİKLİĞİ

Farklı nesneler alması gereken birden çok yüklemin birbirine bağlanması se-
bebiyle ortaya çıkar. Bazen sıralı cümlelerde ilk yüklemdeki bir ögenin ikinci yük-
leme uygun düşmemesi nesne eksikliğine yol açabilir.

Sorunlu Ne zaman buradan uzak Düzeltme Ne zaman buradan uzak


Cümle kalsam hemen özlüyorum. kalsam hemen .bı.lli!,ıı
özlüyorum.

Sorunlu Buna ancak öğretmen karar


Düzeltme
Buna ancak öğretmen karar
Cümle verir ve uygular. verir ve .!:ıı.ınıı uygular.

Sorunlu Çocuğun gözlerindeki yaşı Düzeltme Çocuğun gözlerindeki yaşı


Cümle silip yerine oturttu . silip çocuğu yerine oturttu.

Sorunlu Derslerine çalışmayıp ihmal Düzeltme Derslerine çalışmayıp


Cümle derslerini ihmal ediyordu.
ediyordu.

Sorunlu Gençliğine güvenme yıllar alır Düzeltme Gençliğine güvenme gençliğini


Cümle gidecek yıllar alıp gidecek

Çözümlü Soru (1984 - ÖSS) il


, "Aldığı şehirlere Türkleri yerleştirmek suretiyle Türkleştirdi. " cümlesin-
deki anlatım pürüzü nasıl giderilebilir?

A) "şehirlere" yerine "şehirlerde" kelimesini getirerek


B) ''Türkleştirdi" den önce, "insanları " kelimesini ekleyerek
C) ''yerleştirmek suretiyle" yerine "yerleştirerek" kelimesini getirerek
D) ''Türkleştirdi " yerine ''Türkleştirildi" kelimesini ekleyerek
E) ''Türkleştirdi"den önce, "oraları " kelimesini ekleyerek
Çözüm: Cümledeki ''Türkleştirdi " yüklemine "Nereyi Türkleştirdi? " sorusunu sor-
duğumuzda yanıt olarak "şehirleri " veya "oraları " yanıtını alırız. Ancak cümle
içinde bu sözcüklerden biri yoktur. bu yüzden cümleye nesne eklemeliyiz.
Cevap E seçeneği olacaktır.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

15. TÜMLEÇ EKSİKLİĞİ


Farklı tümleçler alması gereken birden çok yüklemin birbirine bağlanması se-
bebiyle ortaya çıkar. Bazen sıralı cümlelerde ilk yüklemdeki bir ögenin ikinci yük-
leme uygun düşmemesi tümleç eksikliğine yol açabilir.
Üç çeşit tümleç vardır:
a. Dolaylı Tümleç: Sonunda "-e, -de, -den" eki olan sorular sorularak bulunur:
kime, kimde, kimden, neye, nede, neden, nereye, nerede, nereden.

b. Zarf (Belirteç) Tümleci: Nasıl, ne zaman, niçin, ne kadar sorularıyla bulunur.


c. Edat (İlgeç) Tümleci: Sonunda "ile, için" olan sorular sorularak bulunur: ne ile,
kim ile, ne için, kim için.

Sorunlu Türkçenin doğru kullanılması Düzeltme Türkçenin doğru kullanılması biı


Cümle bir yana, değer bile verilmiyor. yana, ona değer bile verilmiyor.
(D.T. Eksikliği)

Sorunlu Okula giriş ve çıkış saatleri Düzeltme


Okula giriş ve okuldan çıkış
Cümle değiştirildi. saatleri değiştirildi. (D.T. Eksikliği)

Sorunlu Olanları böyle değerlendirmek Düzeltme Olayı böyle değerlendirmek,


Cümle bu gözle bakmak gerekir. ola.y.a bu gözle bakmak gerekir.
(D.T. Eksikliği)

Sorunlu Sana her konuda güveniyor Düzeltme Sana her konuda güveniyor ve
Cümle ve yardım bekliyoruz. .sıındıın yardım bekliyoruz.
(D.T. Eksikliği)

Sorunlu Apartmanda oturan insanlar Düzeltme Apartmanda oturan insanlar


Cümle komşularını tanımıyor, komşularını tanımıyor,
konuşmuyor bile. komşularıyla konuşmuyor bile.
(E.T. Eksikliği)

Sorunlu Akşamları kitapçıya uğrar, Düzeltme


Akşamları kitapçıya uğrar,
Cümle saatlerce sohbet ederdi.
~saatlerce sohbet
ederdi. (E.T. Eksikliği)

Sorunlu Her zaman senin Her zaman senin yanındayım, sen


Düzeltme
Cümle yanındayım, seni yalnız hiçbir zaman yalnız
bırakmayacağım. bırakmayacağım. (Z.T. Eksikliği)
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

n
J{f'
Çözümlü Soru //
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Bugün tatil olduğundan sabahleyin geç kalktım.

B) Arkadaşımız , çok çalışkan bir çocuktu.

C) Dün akşam , rüzgar ortalığı altüst etti.

D) Birbirlerini çok iyi anlar, inanırlardı.

E) Dün gece çok garip bir rüya gördüm.

Çözüm: "Birbirlerini" nesnesi hem "anlar'' hem de "inanırlardı " yüklemleri için ortak
kullanılmış , ancak ikinci yüklem " inanırlardı " sözcüğüne uymamaktadır. " İnanır­
lardı " sözcüğünden önce "birbirlerine" sözcüğü getirilmelidir. Cevap D seçeneğidir.

16. EK EYLEM EKSİKLİĞİ

Yüklemi isim soylu olan cümlelerde ortak olmayan ek-fiilin ortak kullanıl ­
masıdır.

Sorunlu Sınav sonucunda Ali başarılı , Düzeltme Sınav sonucunda Ali başarılı
Cümle Ayşe başarılı değilmiş. imiş, Ayşe başarılı değilmiş.

Sorunlu Yetenekli bir insan; fakat şansı


Düzeltme
Yetenekli bir insan idi;
Cümle pek açık değildi. fakat şansı pek açık değildi.

Sorunlu Kardeşim çok bilgili; ama Düzeltme Kardeşim çok bilgilijjjr;


Cümle tecrübeli değildir. ama tecrübeli değildir.

Sorunlu Orhan Veli'nin dili halk dili, Düzeltme Orhan Veli'nin dili halk dili
Cümle ancak sıradan bir değildi. idi, ancak sıradan bir değildi.

Sorunlu Çorba çok lezzetli; fakat sıcak Düzeltme Çorba çok lezzetli idi; fakat
Cümle değildi. sıcak değildi.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

Çözümlü Soru (1986 - ÖSS)//


Yoksul görünümlü biriydi bu. Boyu kısa, bedeni de pek biçimli değildi.

R A)
Yukarıdaki ikinci cümlede bir anlatım bozukluğu vardır. Bu bozuk-
luk, aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?

"kısa" yerine "kısaydı " getirilerek

B) "kısa"dan sonra "ve" ekleyerek

C) "kısa" yerine "ve" koyarak

D) "kısa"dan sonra "değil" ekleyerek

E) "boyu"dan sonra "da "ekleyerek

Çözüm: İkinci cümlede "kısa" ve "biçimli" sözcükleri ad soylu sözcüklerdir, bunlar


ek eylem alarak yüklem olabilir. "Biçimli değildi " sözündeki "değildi " sözcüğü "kısa"
sözcüğü için ortak kullanıldığı için "kısa değildi " ifadesi anlatım bozukluğuna yol
açmıştır. Bu nedenle "kısa " sözcüğüne ek eylemin olumlusu olan "-idi" eklen-
melidir. Cevap A seçeneğidir.

17. EYLEMSİ YANLIŞLARI

Eylemsilerin eksik, gereksiz ya da yanlış eylemsi ekinin kullanılmasıdır.

Düzeltme Seslerini duymadığım ve


Sorunlu Seslerini ve yüzlerini
Cümle görmediğim radyo dostlarını yüzlerini görmediğim radyo
çok seviyorum. dostlarını çok seviyorum.

Sorunlu Vergilerin yeni sisteme göre Düzeltme


Vergilerin yeni sisteme göre
Cümle toplanacağını sağlayacaklar. .!Qı:>lanmasını sağlayacaklar.

Sorunlu Onu buraya gelmeden önce


Düzeltme Onu buraya gelmeden önce
Cümle mi , sonra mı aradın? mi , g_e)_djjiliın sonra mı
aradın?

Sorunlu Görevlilerin beyaz kravat ve


Düzeltme Görevlilerin beyaz kravat
Cümle koyu renk ceket giymesi emri .lakınası ve koyu renk ceket
verildi. giymesi emri verildi.

Sorunlu Beni en çok sevindiren senin Düzeltme Beni en çok sevindiren senin
Cümle buraya geldiğindir. buraya gelmendir.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

Sorunlu Vergilerin yeni sisteme göre Düzeltme Vergilerin yeni sisteme göre
Cümle toplanacağını sağlayacaklar. toplanmasını sağlayacaklar.

Sorunlu İnsanlara karşı davranışlarınır Düzeltme İnsanlara karşı davranışlarının


Cümle nasıl olması ya da olmamasını nası I olması ya da ı:ılın.aınası
aerektii'iini anlattı.
anlattı.

Sorunlu Çok az ya da hiç uyumadan Düzeltme Çok az uyuyarak ya da hiç


Cümle sınava girmişler. uyumadan sınava girmişler.

Sorunlu İnsanlara gereken ilgi ve Düzeltme İnsanlara gereken ilgiyi


Cümle
önemi vermek zorundayız. göstermek ve önemi vermek
zorundayız.

Sorunlu Bu , sizlere verebileceğimiz er Düzeltme Bu , sizlere verebileceğimiz en


Cümle önemli ödül ve en önemli önemli ödül ve
hedeftir. gösterebileceğimiz en önemli
hedeftir.

R Çözümlü Soru (1986 - ÖSS) il


Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Bu kadar yorgunluktan sonra iyi bir tatili hak etmişti.

B) Memur, dostça ve yumuşak başlılıkla cevap veriyordu.

C) Fotoğrafçılıkla ilgili incelikleri ve teknik bilgileri bu kitapta bulabilirsiniz.

D) Ayrıca, arasıra gözüme çarpan yanlışlıkları da belirttim.

E) Durmadan gazoz ve çekirdek yenilen bu yerden hemen uzaklaştım.

Çözüm: E seçeneğinde"gazoz" ve "çekirdek" sözcüklerinin aynı eyleme bağlan­


ması anlatım bozukluğuna neden olmuştur. Çekirdek, yenilen; gazoz içilen bir
nesnedir. Cümle "Durmadan gazoz içilen ve çekirdek yenilen bu yerden hemen
uzaklaştım ." olmalıdır. Cevap E seçeneğidir.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

18. ZAMAN VE KİŞİ UYUMSUZLUĞU


Sıralı cümlelerde yüklemler arasında kişi ve zaman açısından uyuşmazlığın ol-
masıdır.

Sorunlu Sabahları erken kalkar, Düzeltme Yüklemlerde zaman


Cümle kahvaltısını yapar, güzel havada bakımından uyumsuzluk
yürüyordu. vardır; ilk iki yüklemde
geniş zaman, üçüncü
yüklemde şimdiki zamanın
hikayesi vardır, üçüncü
yüklemin yüklemi genifı
zamanın hikayesi olma ıdır..

Sorunlu Arkadaşım radyo dinliyor, biz Düzeltme Arkadaşım radyo dinliyordu,


Cümle biz televizyon izliyorduk.
televizyon izliyorduk.

Sorunlu Ara sıra arkadaşlar bize gelir,


Düzeltme
Ara sıra arkadaşlar bize
Cümle gelirdi, onlarla sohbet ederdik.
onlarla sohbet ederdik.

Sorunlu Bülbüller seni söyler, biz Düzeltme


Bülbüller seni söylerdi , biz
Cümle dinlerdik Gülpembe
dinlerdik Gülpembe
Sorunlu Kamyonlar kavun taşır ve ben Düzeltme
Kamyonlar kavun taşırdı VE
Cümle ben
Boyuna seni düşünürdüm.
Boyuna seni düşünürdüm.

Sorunlu Sandallar neşe dolar, biz Sandallar neşe dolardı , biz


Düzeltme
Cümle eğlenirdik
eğlenirdik

Çözümlü Soru (1986 - ÖSS) il


Şiirimi bu ünlü edebiyat dergisinde görünce sevinçten soluğum kesilmiş ,

R ilk kez bu kadar çok heyecanlanmıştım.


Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangi-
sidir?

A) Çatı uyuşmazlığı

B) Gereksiz ilgeç kullanımı

C) Kip ve kişi uyuşmazlığı

D) Özne eksikliği

E) Tamlama yanlışlığı

Çözüm: " Heyecanlanmıştım " sözcüğündeki "-tım ", "kesilmiş" sözcüğü için ortak
kullanılmış ; ancak uyumsuzluk ortaya çıkmaktadır. " Kesilmiş" sözcüğüne "-ti" eki
eklenmelidir, yani "kesilmişti" biçimine getirilmelidir. Cevap C seçeneğidir.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

19. EKLERİN YANLIŞ KULLANIMI


A. Edilgenlik Eklerini Üst Üste Getirmek: Fiillerde iki edilgenlik eki birlikte kul-
lanılamaz.

Sorunlu Eşyalar yerine konuldu. Düzeltme Eşyalar yerine kondu .


Cümle

Sorunlu Birçok söz denildi. Düzeltme


Birçok söz dendi.
Cümle

Sorunlu Yemekler yeni yenild i. Düzeltme Yemekler yeni yendi.


Cümle

Sorunlu Fabrika, yıkanılabilir duvar Düzeltme Fabrika, yıkanabilir duvar


Cümle
kağıtları üretiyor. kağıtları üretiyor.

Sorunlu Dün akşam yeni dosyalar


Düzeltme Dün akşam yeni dosyalar
Cümle istenildi. istendi.

B. İyelik Ekinin Gereksiz Kullanılması

"-masını " ifadesi yerine "-mayı'' getirilebiliyorsa iyelik eki gereksizdir.

Sorunlu
Silah kullaoması □ ı bilmiyor. Açıklama Silah kullanmayı bilmiyor.
Cümle

Sorunlu Hanginiz benim gibi Açıklama


Hanginiz benim gibi karpuzdan
Cümle karpuzdan fener ,-aı;ımasını fener~.

Sorunlu Koca adam konuşmasını Koca adam koouşmayı bilmiyor.


Açıklama
Cümle bilmiyor.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

C. Gereksiz/ Eksik Ek Kullanımı

Sorunlu Babası yıllardır manavcılık Düzeltme Babası yıllardır manavlık


Cümle yapıyor. yapıyor.

Sorunlu Kesinlikle evet, hayır Düzeltme


Kesinlikle evet, hayır
Cümle kıiliı:rııısini kullanmayacaksın. ~elimelerini kullanmayacaksın.

Sorunlu Muğla yöresindeki çıkan Düzeltme Muğla yöresinde çıkan


Cümle yangınlar hala kontrol altına yangınlar hala kontrol altına
alınamadı. alınamadı.

Sorunlu Sergide tanıtı lan eşyalar Düzeltme Sergide tanıtı lan eşyalar
Cümle geçmi.Şle insanların inançlarını geçmişteki insanların
ve beğenilerini yansıtıyor. inançlarını ve beğenilerini
yansıtıyor.

Sorunlu ~ - çocukların sosyal


Düzeltme .Kreşlerin çocukların sosyal
Cümle yönlerini artırdığı söylenebilir. yönlerini artırdığı söylenebilir.

D. Çoğul Anlamlı Sözcüklerden Sonraki Sözcüklere Çoğul Eki Eklemek

Sorunlu Birçok Sfillfilfil geçti, dönen Düzeltme Birçok .sııne geçti, dönen yok
Cümle yok seferinden. seferinden.

Sorunlu Bin bir çeşit baharatların Düzeltme


Bin bir çeşit lıalıaratın satıldığı
Cümle satıldığı bir yerdi orası. bir yerdi orası.

Sorunlu Biraz işlerim var. Düzeltme Biraz isim var.


Cümle

Sorunlu Bunca acılardan sonra hayat Düzeltme Bunca acıdan sonra hayat onc
Cümle
ona gülmeyi de öğretti. gülmeyi de öğretti.

Sorunlu İçimde binlerce istek!fil vardı. Düzeltme İçimde binlerce istek vardı.
Cümle
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

Sayı sıfatlarıyla kurulmuş tamlamalar kalıplaşmış ise anlatırr


t'-u bozukluğu yoktur.
{~ • Beş Hececiler, Yedi Meşaleciler, Üç Aylar, Kırk Haramiler, Yed
'--'---' ,.___ _C_
üc
_e_ıe_r.;..,_
ü.,_
ç_A_h_
ba
..:p...._
Ç_ a_
vu_,ş_ıa_r;..
, _ Ye_d_i_U-'-y_
u_rıa_r_
.._. _ _ _ _ __,

n
'j{f"
Çözümlü Soru (1986 - ÖSS) //
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Öğretmenin, öğrencilerinin aile durumları ile de ilgilenmesi gerekir.

B) Yazarlarımızın köy yaşayışına ilgilenmeleri toplumumuz açısından çok yarar-


lıdır.

C) Bir romancının şiirle ilgilenmesi sanatı için yararlı olur.

D) Kişilerin meslekleri dışında başka işlerle ilgilenmeleri onları dinlendirir.

E) Öğrencilerin iyi kitaplarla ilgilenmesini sağlamak bir eğitim işidir.

Çözüm: B seçeneğindeki ''yaşayışına" sözcüğü anlatım bozukluğuna yol açmıştır.


''Yaşayışına" sözcüğündeki "-a" yönelme eki yerine ilgeç "ile" getirilerek sözcük
''yaşayışıyla" biçimine getirilmelidir. Cevap B seçeneğidir.

441
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

20. ÇATI UYUŞMAZLIKLARI

Bir cümlede hem edilgen hem de etken çatılı bir eylemin veya eylemsinin bir
arada kullanılmasından kaynaklanan uyuşmazlıktır.

Eylemlerden ya da eylemsilerden biri edilgen ise diğeri de edilgen, biri etken


ise diğeri de etken olur. "Polis, tanıkları konuşturarak katil bulundu. " cümlesinde
"konuşturarak" etken, "bulundu" edilgen çatılıdır; bu yüzden uyuşmazlık vardır.
"bulundu" sözcüğü "buldu" biçimine getirilirse cümle düzelir.

Sorunlu Romanın yazıldığı dönem göz Düzeltme Romanın yazıldığı dönem gö,
Cümle önüne .a!d.J.ğında dönemine önüne alındığında dönemine
ışık tuttuğu anlaşılacaktır. ışık tuttuğu anlaşılacaktır.

Sorunlu Şehrimizin iyi tanıtılmasıyla Şehrimizin iyi tanıtılmasıyla


Düzeltme
Cümle turist sayısında artış sağladı. turist sayısında artış sağlandı.

Sorunlu Dershaneden çıkıp otobüse Düzeltme Dershaneden çıkıp otobüse


Cümle hiııill.ı:kıın dikkatli olmalısın. bineı:kfilı dikkatli olmalısın.

Sorunlu Konya'da da tramvayla yolculu~ Düzeltme Konya'da da tramvayla yolculu~


Cümle yapılmaya .başladı. yapılmaya .başlandı.

Sorunlu Kısa zamanda~ Düzeltme Kısa zamanda iııceleııip


Cümle hazırlanan bu kitapta birçok hazırlanan bu kitapta birçok
hata vardı. yanlış vardı.

Sorunlu Büyük bir emek harcayarak Düzeltme Büyük bir emek harcanarak
Cümle kazanılan başarılar insanı kazanılan başarılar insanı
mutlu eder. mutlu eder.

Sorunlu Raflardaki kitaplar bir kenara Raflardaki kitaplar bir kenara


Düzeltme
Cümle ayrılarak depoya taşıdı. ayrılarakdepoya taşındı.

Sorunlu Çöp tenekesinde ve küllüklerde Düzeltme Çöp tenekesinde ve küllüklerde


Cümle Yl!İ!Q atılmış bir müsvedde yoktu. Yl[l!Jı.ıı atılmış birçok müsvedde
vardı.

Sorunlu Okul yönetimlerine talimat


Düzeltme Okul yöneticilerine talimat
Cümle
~ sorun çözülmek istendi. verilerek sorun çözülmek istendi.

Sorunlu Biraz dikkatli lınkınca tablonur Düzeltme Biraz dikkatli bakılınca tablonun
Cümle sahte olduğu kolayca anlaşılır. sahte olduğu kolayca anlaşılır.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

Çözümlü Soru (LYS-2012) //

R
Evin, binbir çeşit meyve ağacı ve sebze yetiştiren bir bahçesi var.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisinden kay-
naklanmaktadır?

A) Fiilimsinin edilgen olmamasından

B) Bağlaç kullanılmasından
C) Özne eksikliğinden

D) Dolaylı tümleç eksikliğinden

E) Ek fiil kullanılmamasından

Çözüm: Cümleden "bahçenin meyve yetiştirmesi " gibi bir anlam çıkıyor.
"Yetiştiren" sözcüğü etken değil , "yetiştirilen " biçiminde edilgen yapılmalıdır.

Cevap A seçeneğidir.

21. TAMLAMA YANLIŞLARI

a. Ad Tamlaması Yanlışları

Belirtisiz isim tamlamasında tamlayan ile tamlanan arasına sıfat giremez, sıfat
tamlamanın başına gelir ve tamlamanıntümünü niteler ya da belirtir.

Sorunlu Orman Yüksek Mühendisi


Düzeltme Yüksek Orman Mühendisi
Cümle

Sorunlu Devlet Eski Bakanı Eski Devlet Bakanı


Düzeltme
Cümle

Sorunlu Maliye Eski Bakanı Eski Maliye Bakanı


Düzeltme
Cümle

Sorunlu Belediye Yeni Başkanı


Düzeltme Yeni Belediye Başkanı
Cümle

443
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

a fgrçası Eski İstanbul Valisi


TRT'nin yaygınlaştırdığı bir kullanım var; haberlerin sonunda, genellik!
sıra ölümlere geldiğinde duyarsınız: " Bayındırlık eski bakanlarından falan
ca vefat etti ; cenazesi şu camiden kaldırılıp ... " TRT başlatmıştı bu söyle
yişi , şimdi bütün özel televizyonlarda bu biçimde yer almakta. Kendiler
Türkçe konusunda çok titizdirler ya, hemen benimsediler. Efendim, eğe
"eski bayındırlık bakanı " denirse "eski bayındırlık" diye bir tip bayındırlı
olduğu anlaşılırmış ; bu yüzden "bayındırlık eski bakanı " demeliymişiz
Füsun Akatlı ' nın bu konuya da değinen bir yazısını anımsıyorum , yılla
önce Cumhuriyet gazetesinde yayımlamıştı; verdiği örnek bile aklımda
"Yoğurtlu patlıcan kızarır.nası " yerine "patlıcan yoğurtlu kızartması " mı diye
ceğız , diye soruyordu. Oyle ya, birilerinin kızartmanın değil de patlıcanı
yoğurtlu olduğunu anlama tehlikesi yok mu? O yazıdan sonra da bir şe
değişmemişti, bu yazıdan sonra da değişmeyecek.

Olsun , biz yine de yazmaktan , yinelemekten ve anımsamaktan yüksün


meyelim. Türkçede sözcükler arasındaki ilişkiler eklerle kurulu , iki sözcü
arasındaki ilişki ekle belirlenmişse araya başka sözcükler girebilir; ama il
işki , eksiz kurulmuşsa araya başka sözcük gırmez. Belirtisiz nesne ile yük
lem böyledir, belirtisiz ad tamlaması da böyledir. "Çocuk dün balkond
kitap okudu" yükleminin arasına "çocuk", "dün", balkonda" sözcüklerinde
herhangi birini koyamazsınız. Belirtisiz ad tamlamasında da durum aynıdır
"Bahçenin kapısı " gibi bir belirtili ad tamlamasında, araya "eski", "yeni" gib
bir sıfat girebildiği gibi , "dün kardeşin tarafından yeniden boyanan" biçi
minde bir yan tümcecik bile girebilir; oysa tamlama "bahçe k<'!pısı" ise aray
herhangi bir sözcük sokamazsınız. "Bayındırlık bakanı " , "lstanbul valisi'
gibi tamlamalar da belirtisiz ad tamlamasıdır; aralarına başka bir sözcü
girmemelidir. Tıpkı , "hemşirelik okulu", "makine mühendisi" gibi. Bunları
başına getirilmesi gereken "yüksek" sıfatı da iki sözcüğün arasına kon
makta ve bu konudaki yanlışlık genelleştirilmekte. Bir başka önemli özel
lik de şu: Belirtili ad tamlamasının başına getirilen sözcük, tamlayanın, yan
ilk sözcüğün sıfatı olurken, belirtisiz ad tamlamasının başına getirile
sözcük, tamlananın sıfatı olur. Hemen uygulayalım: "Eski bahçenin kapısı '
dendiğinde "eski" olan "bahçe''.dir; "eski bahçe kapısı" dendiğinde ise "eski'
olan " kapı "dır. Demek "eski lstanbul valisi" dendiğinde de zaten "eski'
olanın , "vali" olduğu anlaşılır. Tamlamalar konusunda bu anlamsız du
yarlılığı gösteren TRT'den saptadığım bir tümce şöyleydi: " Kültablası
adamın, birbiri ardına yaktığı sigara izmaritleriyle doluydu." Bu tümce, sö
konusu kişinin "izmaritçi" olduğunu söyler bize. Çünkü "sigara izmaritleri'
de belirtisiz ad tamlamasıdır ve bu durumda adamın yaktıkları "sigara'
değil , "izmarit" olur. Adamın "sigara" içtiği söylenmek isteniyorsa tamla
manın belirtili duruma getirilmesi yeterlidir: " Kültablası , adamın , birbir
ardına yaktığı sigaraların izmaritleriyle doluydu." "50'ye yakın Alman par
lamentosundan insan vardı orada." Tümcesinde "50'ye yakın" niceliği , nası
parlamento sayısını belirtir durumdaysa ve düzeltmek için bu sözü alı
"insan" sözcüğünden önce getirmek gerek!Y.orsa " Sayın Tansu Çill_e
hükümeti. .. " dendiğinde "sayın" olan Çiller degil, hükümet olur. Sonuç: "Is
tanbul 'un eski valisi" doğrudur; ama "lstanbul eski valisi" yan_lıştır. Endişe
lenmek boşuna! Kimse, "eski lstanbul valisi" sözünden "eski lstanbul" diy
bir yer olduğunu çıkarmaz , "yüksek makine mühendisi" sözünden "yükse
makine" anlamını çıkaramayacağı gibi.
Kaynak: Feyza Hepçilingirler, Türkçe "Off''
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

b. Ortak Tamlayan/ Tamlanan Yanlışları

Sorunlu
Düzeltme Denizli'de ve Aydın ' ın Kuşadası
Cümle Denizli ve Aydın' ın Kuşadası
ilçelerinde dün gece hafif ilçesinde dün gece hafif şiddette
şiddette iki deprem yaşandı. iki deprem yaşandı.

Sorunlu Pasta ve meyve suyu ikram Meyve suyu ve pasta ikram


Düzeltme
Cümle edilecek. edilecek.

Sorunlu Burada yüksek binalar ve Burada yüksek binalar ve büyük


Cümle caddeler göze çarpar. Düzeltme
caddeler göze çarpar.

c. Tamlayan ya da Tamlanan Eksikliği

Sorunlu Gençlere yol gösterecek,


Düzeltme Gençlere yol gösterecek,
Cümle
yanlış yapmalarını önleyece~ gençlerin yanlış yapmalarını
bir lider olmak istiyorum. önleyecek bir lider olmak
istiyorum.

Sorunlu O binayı ne gördüm ne de O binayı ne gördüm ne de o


Düzeltme
Cümle yerini bilirim. binanın yerini bilirim.

Sorunlu Senin ve onun notları pek de iy Senin notların ve onun notları


Düzeltme pek de iyi değilmiş.
Cümle değilmiş.

Sorunlu Benim ve senin araban çok Benim arabam ve senin


Düzeltme araban çok güzeldir.
Cümle güzeldir.

d. Tamlayan ya da Tamlanandaki Ekin Eksikliği/ Gereksizliği

Sorunlu Küllük, Tekin'in birbiri ardıncc Küllük, Tekin'in birbiri ardınca


Düzeltme
Cümle yaktığı sigara izmaritleriyle yaktığı sigaranın izmaritleriyle
dolmuştu. dolmuştu.

Sorunlu Ahmet Bey derneğimizin üye Ahmet Bey derneğimizin üyesi


Düzeltme
Cümle ve ikinci başkanıdır. ve ikinci başkanıdır.
Sorunlu Yeni sözcükler yaratmak Yeni sözcükler yaratmak isteyen
Düzeltme
Cümle isteyen her ulus dilinin sunduğL her ulusun dilinin sunduğu
imkanlardan yararlanması imkanlardan yararlanması
gerekir. gerekir.

Sorunlu Bu futbolcu, takıma yararlı Bu futbolcunun takıma yararlı


Düzeltme olması için sürekli çalışması
Cümle olması için sürekli çalışması
gerekiyor.
gerekiyor.

445
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

Sorunlu Her insan çevreyi korumak VE Her insanın çevreyi korumak


Düzeltme
Cümle doğanın kirletilmesini önleme~ ve doğanın kirletilmesini
için gerekli duyarlılığı önlemek için gerekli duyarlılığı
göstermesi gerekir. göstermesi gerekir.

Sorunlu Ucu yırtık paralarınMerkez Ucu yırtık paralar Merkez


Düzeltme Bankası dahil hiçbir yerde işlerr
Cümle Bankası dahil hiçbir yerde
işlem görmüyor. görmüyor.

Sorunlu Dünyada tamamı mermerde~ Dünyada tamamı mermerden


Düzeltme
Cümle yapılmış ilk anıtsal tapınak, yapılmış ilk anıtsal tapınağın
Ege'nin Efes kentinde olduğL Ege'nin Efes kentinde olduğu
biliniyor. biliniyor.

Sorunlu Türkiye'nin birkaç bölgesi Türkiye birkaç bölgesi hariç


Düzeltme henüz kar yüzü görmedi.
Cümle hariç henüz kar yüzü görmedi.

e. Ad ve Sıfat Tamlamalarının Birleştirilmesi

Sıfatve isim aynı tamlanana bağlandığında tamlanan eksikliği ortaya ç ıkarsa


anlatım bozukluğu olur.

Sorunlu Yoksul insanlara tıbbi ve gıda Düzeltme Yoksul insanlara tıbbi yardım
Cümle yardımı yapıyor. ve gıda yardımı yapıyor.

Sorunlu Eczanemizde askeri ve emeklı Düzeltme Eczanemizde askeri sandık vE


Cümle sandığı reçeteleri düzenlenir. emekli sandığı reçeteleri
düzenlenir.

Sorunlu Hem sivil hem de kamu Düzeltme Hem sivil araçların hem de
Cümle araçlarının bu caddeye girmes kamu araçlarının bu caddeye
yasaklanmalı. girmesi yasaklanmalı.

Sorunlu Suyumuz Avrupa Birliği ve Düzeltme Suyumuz Avrupa Birliği


Cümle
diğer standartlara uygundur. standartlarına ve diğer
standartlara uygundur.

Sorunlu Komşumuz en çok serüven vE


Düzeltme Komşumuz en çok serüven
Cümle tarihi romanları okurdu. romanlarını ve tarihi romanları
okurdu.

lrORKCE EL Kh"~ 446


ANLATIM BOZUKLUKLAR!

Sorunlu Ekonomik ve kültür açısından Düzeltme Ekonomik açıdan ve kültür


Cümle güzel bir projeye imza attık. açısından güzel bir projeye
imza attık.

Sorunlu Teknolojik ve işgücü Düzeltme


Teknolojik yetersizlik ve işgücC
Cümle yetersizliği ekonomiyi çökertir. yetersizliği ekonomiyi çökertir.

Sorunlu Şehrimizde çeşitli kültürel ve


Düzeltme Şehrimizde çeşitli kültürel
Cümle sanat etkinlikleri gerçekleştirildi. etkinlikler ve sanat etkinlikleri
gerçekleştirildi.

Sorunlu Son derste belgisiz ve sayı


Düzeltme Son derste belgisiz sıfatlar ve
Cümle
sıfatlarını öğrendik. sayı sıfatlarını öğrendik.

Sorunlu Kaza yerine birçok askeri ve Düzeltme Kaza yerine birçok askeri araç
Cümle polis aracı geldi. ve polis aracı geldi.

Çözümlü Soru (1990 - ÖSS) il


Bu yasadan , özel ve kamu kuruluşlarında çalışanlar yararlanacak.
, Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle gideri-
lebilir?

A) "yasadan" dan sonra "bütün" sözcüğü getirilerek

B) "ve" sözcüğü kaldırılarak

C) "ve" yerine, "kuruluşlarla" sözcüğü getirilerek

D) "çalışanlar"dan sonra "kesinlikle" sözcüğü getirilerek

E) "yararlanacak" yerine "yararlanabilir" sözcüğü getirilerek

Çözüm: Sıfat ve isim aynı tamlanana bağlanırsa anlatım bozukluğu olur. "Özel"
sözcüğü sıfat, "kamu" sözcüğü isimdir, ikisi aynı tamlanana bağlanamaz. "Özel
ve kamu kuruluşlarında" yerine "özel kuruluşlarla kamu kuruluşları " denmelidir.
Cevap C seçeneğidir.

447
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

22. ÖZNE-YÜKLEM UYUŞMAZLIĞI


a. Kişi Uyumu
♦ Özne birden çok kişiden oluşursa

Kural Örnekler

"Ben" ve "sen" özne olursa Yüklem "biz" olur.

"Ben" ve "o" özne olursa Yüklem "biz" olur.

"Ben" ve "onlar" özne olursa Yüklem "biz" olur.

"Sen" ve "o" özne olursa Yüklem "siz" olur.

"Sen" ve "onlar" özne olursa Yüklem "siz" olur.

Kısaca; özne birden çok ise ve içinde "ben" varsa yüklem "biz" , içinde "sen"
varsa yüklem "siz" olur.
b. Tekillik-Çoğulluk Uyumu

Kural Örnekler

Eylem adları • Koşuşmalar bir türlü bitmiyor. (eylem adı)


Soyut kavramlar • Düşünceler engellenemez. (soyut ad)
Organ adları • Kulaklarım işitmiyor. (organ adı)
Zaman adları
• Dakikalar hızla geçiyor. (zaman adı)
Cansız varlıklar
• Kartallar yüksekten uçar. (hayvan adı)
Bitki ve hayvan adları
Çoğul özne olursa yüklem tekil • Çiçekler erkenden açtı. (bitki adı)
olur.

Topluluk adları özne olursa • Köy halkı, olayı anlamak için meydanda
yüklem tekil olur. toplandı.

Belgisiz zamirler özne olursa • Çoğu bu konuda başarılı değildi.


yüklem tekil olur. • Çocuklardan birkaçı koşup ormana gitti.

Öznenin içinde sayı sıfatı varsa • Üç kişi kapının önünde bekliyor.


yüklem tekil olur.

Kişileştirmenin olduğu cümlelerde • Çiçekler sevinçle açtılar. (D)


• Çiçekler sevinçle açtı. (D)
yüklem tekil de çoğul da olur.

İnsanı karşılayan kavramlar ço_iiul • Çocuklar top oynadılar. (D)


özne olursa yüklem tekil de çogul • Çocuklar top oynadı. (D)
da olur.
ANLATIM BOZUKLUKLAR!

Aşağıdaki tabloda özne-yüklem uyuşmazlığının olduğu cüml eler ve düzeltilmi ş


biçimleri vardır.

Sorunlu Ahmet'in, Mehmet'in sevgilis


Açıklama "Kollarım " çoğul organ adı
Cümle var
olduğu için yüklem "kaldılar''
Benim kollarım neden
değil "kaldı " olacak.
bomboş kaldılar

Sorunlu
Cümle O kurumda herkes, saygılı,
Açıklama "Herkes" belgisiz zamir olduğu
hoşgörülü ve başarılı olmay ı için yüklem "öğrenmişlerdi"
öğrenmişlerdi. değil "öğrenmişti" olacak.

Sorunlu Hepsi az önce buradan "Hepsi" belgisiz zamir olduğu içir


Açıklama
Cümle ayrıldılar. yüklem "ayrıldılar'' değil "ayrıldı "
olacak.

Sorunlu Köpekler durmadan


Açıklama "Köpekler'' çoğul hayvan adı
Cümle havi ıyorlard ı.
olduğu için yüklem
" havlıyorlardı " değil
" havlıyordu " olacak.

Çözümlü Soru (1983 - ÖSS) //


"Cansız varlıkların ya da soyut kavramların çoğulları özne olduğunda bun-
ların yüklemleri tekil olur."
,
Aşağıdakilerden hangisinde bu kurala uyulmamıştır?

A) Köylüler, uzaktan uzağa bağrıştılar.

B) Dağlar, gün batımına doğru kızıllaştı.

C) Boksörler yaman dövüştüler.

D) Bu düşünceler, geçerliliğini çoktan yitirdi.

E) Bu tür duygular, gözlerimi yaşartırlar.

Çözüm: E seçeneğinde "duygular'' sözcüğü soyut bir kavramdır, yükleminin tekil


olması gerekir, buna rağmen yüklem çoğul kişi eki almıştır. Yüklem "yaşartırlar''
değil "yaşartır'' olacaktır. Cevap E seçeneğidir.

449
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-1

Aşağıdaki cümlelerde yer alan gereksiz sözcük ya da söz öbek


lerini bulunuz.
1) Hiç olmazsa sorunu ona söyleseydin bari.
2) Bütün herkes patlamadan sonra kaçtı.

3) Kitabın değişik versiyonlarını inceledim.


4) Dedem , bize yaşadığı deneyimlerini anlattı.

5) Hiç kimse yarın ne olacağını önceden bilemez.


6) Şehrin güneyinde bir fay kırığı var.
7) Hayat bir yaşam mücadelesidir.
8) Müdür, geçen hafta görevinden istifa etti.
9) Eğer günlük soru çözmediğin takdirde sınavı kazanamazsın.

1O) Edebiyatta birçok tür karşılıklı etkileşim içindedir.


11) Gol, sol taraftan kullanılan korner atışı ile geldi.
12) Her gün ülkemizde birçok sayıda kişi kanser yüzünden ölüyor.
13) Yaklaşık altı yıla yakın bir zamandır burada çalışıyor.

UYGULU-VORUM-11

Aşağıdaki cümlelerde yanlış yerde kullanılan sözcükleri bulunu.


ve boşluğa yazınız.

1) Konuşma dilini en iyi yazıya aktaran Orhan Veli'dir.


( .............................. )
2) Lionel Messi, çok iyi duran toplara vurur. ( .............................. )
3) Yüzme en iyi denizde öğrenilir. ( .............................. )
4) Televizyonlar tekrar tekrar vurulan insanları gösteriyor.
( .............................. )
5) Alınan karar savaşta askerin daha çok ölmesine yol açtı.

( .............................. )
UYGULU-YORUM

( UYGULU-VORUM-111

Aşağıdaki cümlelerde yanlış anlamda kullanılmış sözcüğü bulu~


yerinedoğru olan sözcüğü ayraç içine yazınız.

1) Köy ve kent arasındaki ayrıcalığı kısaca belirtelim.


( ........... .... ............... )
2) Çalışmamak kadar ayıp bir şey yoktur sözcüğü aklıma geldi.
( ............... ............... )
3) Olayları gerçek yüzü , kovuşturma sonucu ortaya çıkacaktır.

( ........... .... ............... )


4) Ruhsatsız silah barındırmak yasaktır. ( .................. ...... ...... )
5) Yaşantımda bu ödülün ayrı bir yeri vardır. (.............................. )
6) Programımızı çok üzgün bir haber ile bitiriyoruz.
( ............... ............... )
7) Böyle yapmakla sana saygı duyulmamasını sağlıyorsun.

( ........... .... ............... )


8) 1 Temmuz 1982 yılında burada doğmuş.( ........... ......... .... ...... )

9) Çocuğa baskı yapılması onu çekimser kılar. ( ........................ ...... )


1O) Kanserde ölüm şansı çok yüksektir. ( .............................. )
11) Borsa endeksi yine arttı. (.............................. )
12) Türkçe konuşmaktan yoksun kişiler sunuculuk yapıyor.

( ........... .... ............... )


13) Kadının sağlık durumu aksadı. ( ........ ......... ............. )
14) Hanımeli bileşik bir sözcüktür.( .............................. )
15) Annesinin sağlık durumu iyileşti. ( .................. ............ )
16) Sayımızın kalabalık olması onları korkuttu. ( ...... ........................ )
17) Görüşme için çok güvenilir bir mekan seçmişler.

( ........... .... ............... )


18) Merhum Halide Edip Adıvar romanlarında iyi karakterler çizmiş.
( ............... ............... )
19) Yeni aldığı deterjan yüzünden elleri tahrip olmuştu.

( ........... .... ............... )


20) Eleştirmenler, bir yapıtı değerlendirirken belli ölçüler koymalıdır.

( ............... ............... )

451
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-IV

Aşağıdaki cümlelerde yanlış yerde kullanılmış sözcüğü ya d~


sözü bulup doğru olan şeklini ayraç içine yazınız.
1) Aldığınız ürün ücretsiz eve teslim edilir.
( .......................................... )
2) Lokantamızda nefis kömürde döner vardır.

( .......................................... )
3) Alfa Yayınları'ndan çıkan yazarın bu kitabını okudum.
( .................................... )
4) Maliye eski bakanı kalp krizi geçirdi.
( .......................................... )
5) Alkollü araç kullanmak kazaya sebep olabilir.
( .......................................... )
6) Uykusuz yola çıkmamalısınız.
( .......................................... )
7) Hastanemizde ücretsiz hastalara bakılmaktadır.
( .......................................... )
8) Sabahtan akşama kadar bomboş evde oturdu.
( .......................................... )
9) Mazeretsiz sınava girmeyenler dersten kaldı.
( .......................................... )
10) Başbakan , bir hafta içinde petrol üreten ülkeleri gezecek.
( .......................................... )

UYGULU-VORUM-V

Aşağıdaki cümlelerde anlamca çelişen sözler bir arada kullanıldığı için an


latım bozukluğu vardır.

Anlamca çelişen sözleri boşluğa yazınız.

1) Olayda kesinlikle sabotaj ihtimali var gibi. (.............................. )


2) Elbette daha önce buraya gelmiş olabilir. ( .......... .................... )
3) Hicviye taşlamanın tam karşılığı gibidir. ( ....... ..... .................. )
4) Kuşkusuz sınavdan iyi not almış olmalı. ( ............... ............... )
5) Orada aşağı yukarı tam yirmi gün kaldı. ( .......... ..... ........ ....... )
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-VI

Aşağıdaki cümlelerde öge eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozuklukları


vardır.

Hangi ögenin eksik olduğunu ayraç içine yazınız.


1) Saz çalmaya başladığımızda ben 12, kardeşim 9 yaşındaydı.

( .................................................)
2) Dokunmayın bana, rahat bırakın.

( .................................................)
3) Yıllardır onu düşünüyor, şiirler yazıyordu gizlice.
( .................................................)
4) Kardeşlerden biri garsonluk, diğeri 2. ligde futbol oynuyor.
( .................................................)
5) Kanserin ilacını bulalım ve yenelim.
( .................................................)
6) İnsanlar, böyle şeyleri dinlemez, inanmaz.
( .................................................)
7) Film konusunda ben onu , o beni etkilemek istemez.
( .................................................)
8) Benden hoşlanmayabilir, sevmeyebilir.
( .................................................)
9) Hiçbiri kitabı beğenmemiş , yerin dibine sokmuştu.

( .................................................)
1O) Mecnun, onu görür ve aşık olur.
( .................................................)
11) Yeni yetişen sanatçılara yardım eder, ilgilenirdi.
( .................................................)
12) Hasan evimize geldi, bir kahve ikram edemedik.
( .................................................)
13) Herkes yemeğini yemiş, aç kalmamış.

( .................................................)
14) Kimseyi kınamayalım , sevgi gösterelim.
( .................................................)
15) Bir daha seni görmek ve karşılaşmak istemiyor.
( .................................................)

453
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-VII

Aşağıdaki cümlelerdeki tamlama yanlışlarını bulup doğru biçim


lerini yazınız.
1) Servetifünun ve Milli Edebiyat konusunu işledik.
( .................................................)
2) Kitapta yazınsal ve gazete fıkrası yer almaktaydı.
( .................................................)
3) Babası klasik ve halk müziği dinlemeyi sever.
( .................................................)
4) Sanatçı şehrin kenar mahallerindeki insanları da anlatması gerekir.
( .................................................)
5) Şair, neşeli ve güldürü unsurlarına çokça yer vermiştir.
( .................................................)
6) Bu kitap, Kültür Bakanlığının sanatçının yüce anısına armağandır.
( .................................................)
7) Hem toplumsal hem de kişi açısından önemli bir yapıt yazmıştır.
( .................................................)
8) Ülkemiz, siyasi ve ekonomi açısından gelişiyor.
( .................................................)
9) Gerilim ve polisiye roman okumayı çok severim.

UYGULU-YORUM-VIII

Aşağıdaki cümlelerde anlam belirsizliği olmayanlara(+) olanlar~


(-) koyunuz.
1) Onu ben de senin gibi incitmek istemiyorum. (
2) Çocuğun sözleri bizi etkiledi. ( )
3) Çocuk arabasını pek sevmedi. ( )
4) Senin için ne yaptığımız önemli değil. (
5) Senin söylediklerini daha önce duymadım. (
6) Aslan nasıl avlanır bilmiyorum. ( )
7) Yaralı kadına dikkatlice baktı. ( )
8) Hatalarım yüzünden işten kovuldum. (
9) Annem bana mantı yapar, onu çok severim. (
1O) Kardeşiyle eşini öldüren kadın tutuklandı. ( )
UYGULU-YORUM

UYGULU-VORUM-IX

Aşağıdaki cümlelerde anlatım bozukluğu olmayanlara (+), olan


lara (-) koyunuz.

1) Bizim alacağımız başarı aslında ülkemizin başarısıdır. ( )

2) Diplomalarını alacak öğrenciler salona sırayla giriş yaptılar. (

3) Bütün bunlara sebep olan kendisi değilmiş gibi hareket ediyordu. (

4) Öyle lezzetli bir ürün elde ettik ki verilen zahmete değdi. ( )

5) Böyle büyük bir şehirde yaşamanın iyi yanları da var, kötü yanları da. ( )

6) Adından söz ettiren bu romanda sanat ve yapısal yönden farklı birdi


kullanılmış. ( )

7) En zorlandığı dönemde bile benden hiçbir beklentide olmadı. ( )

8) Yazar romanın ikinci bölümünde başından geçenleri anlatıyor. ( )

9) Bu tesisler, gençlerin hem spor yapmasına hem de aynı zamandc


sosyalleşmesine olanak sağlıyor. ( )

1O) Elinde bir kilo kuru pastayla çıkageldi. ( )

11) Yabancı dil öğrenmemek bana pişmanlık verdi. (

12) Alkışlanması gereken ben değil , sporcular. ( )

13) Söz konusu projenin en kısa süreçte tamamlanması gerekiyor. (

14) Spor yapmak ya da hoşlanılan bir sanat dalıyla uğraşmak birey


yaşama bağlıyor. ( )

15) Bu konuda onun söyledikleri yerden göğe kadar haklıdır. ( )

16) Artan yemeklerinizi çöpe değil, sokak hayvanlarına verin. (

17) Yedi saatlik yolculuğu hep uyuyarak geçirdi. ( )

18) Burada, en büyük iki taşa bakınca birinde öküz başı, diğerinde hilal
vardı. ( )

19) Bin yüz tonluk ağırlıktaki gemi Kilyos sahilinde karaya oturdu. ( )

20) Eleştirmenler roman kavramı üzerinde yeterince durmamışlar. ( )

455
UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-X

Aşağıdaki cümlelerdeki anlatım bozukluklarının sebebini bulunuz.

Anlatım Bozukluğu Olan Cümle Anlatım Bozukluğunun


Sebebi
1. Gazeteniz sizi ücretsiz üniversite sınavın
hazırlıyor.

2. Seçim tarihi ertelendi.

3. Üzücü bir olay sonucunda jokey düşüyor.


4. Yer yer üç metreyi bulan kar yağışı insanları
olumsuz etkiliyor.
5. Mazeretsiz oylamaya katılmayan birçok kiş
vardı.

6. Herhalde bütün gün benim bomboş evd


oturduğumu sanıyorlar.

7. Türkçede Arapça ve Farsça dillerinde


birçok sözcük var.
8. Erken seçim kararı 257'ye karşı 196 oyl
kabul edildi.

9. Dün kardeşini bir partide gördüm.

1O. Bugünlerde bana hasta gibi davranıyor.

11. Bayan gazetecinin sorularına cevap verdi.

12. Ay bir yandan sen bir yandan sar beni.


13. Hiç kimse konuşmuyor, şarkıcıyı dikkatle din
liyordu.

14. Doya doya bak bana bu son görüşün.


15. Şimdi bir rüzgar geçti buradan koştum am
yetişemedim.

16. Bu güçlüklere nasıl göğüs gerdi, nasıl baş


çıktı?

17. Bu kitap hem çok yararlı hem de pahalı


değilmiş.

18. Şehrimizde çeşitli kültürel ve sanat etkinlik


leri gerçekleştirildi..

19. Karacaoğlan ' ın söylediği şiirler yıllardır dil


den dile dolaşmıştır.
UYGULU-YORUM

20. Çocuğu battaniyeye sarıp hastaneye götürdük

21. Koşuda güçlükle ikinci yarışmacıyı geçerek birin


ci oldu.
22. Merkez üssü Gölcük'te meydana gelen deprerr
7,4 şiddetindeydi.
23. Burada yaşayan balıklar sudan karaya vurar
balıklar gibi şaşkındı.

24. Attila İlhan bizleri öksüz bırakıp gitti.

25. Milli takım , Arda' nın yokluğunu çok aradı.

26. Din büyüklerimiz için Fatiha okuyalım , toprağ ı


bol olsun diyelim her zaman.
27. Beyşehir Gölü de kuraklık tehlikesiyle karşı
karşıya.

28. Golü atan futbolcu, sevincini antrenörüne


sarılarak giderdi.

29. lstanbul nüfus bakımından ülkemizin en kala


balık şehridir.

30. Köprüden atlayan genç, bir balıkçı teknes


tarafından sağ kurtarıldı.

31. Şiirlerinde kullandıgı sözcüklere biraz dikkat eder


se şairin dile verdiği önem hemen fark edilir.
32. Çöp tenekesinde yırtıp atılmış birçok belge
vardı.

33. Sana gülüm diyemem ki / Düşlerime alamam ki

34. Kitabın baskısı eylülde bitecek, ekim ayındc


piyasaya çıkacak.

35. Bu konuda herkes konuşur, ama bir öneride bu


lunmaz.

36. Ben aynalara küstüm aynalar bana

37. Nehri onlar sandalla, ben ise yüzerek geçtim.

38. Çocuklar oyun oynuyor, biz yüzüyorduk.

39. Adam, daha konuşmasını bilmiyor.

40. Öğrencilerin çoğu derse gelmemişlerdi.


UYGULU-YORUM

UYGULU-YORUM-1 CEVAP ANAHTAR!

UYGULU-YORUM-1

j 1) bari, 2) bütün, 3) değişik, 4) yaşadığı , 5) yarın, 6) kırığı, j


j 7) yaşam , 8) görevinden , 9) eğer 10) karşılı kl ı , 11 ) at ışı , 12) say ıda, i
!13) yaklaşık------------------------------------------------------ __ ____ ____________ ________l
UYGULU-YORUM-11

!1) en iyi , 2) çok iyi , 3) en iyi, 4) tekrar tekrar, 5) daha çok !


! ------------------------------------------------------------------------------------------------'
UYGULU-YORUM-111

1) ayrıcalığı > ayrımı 11 ) arttı > yükseldi


2) sözcüğü > cümlesi 12) yoksun > aciz
3) sonucu > sonunda 13) aksadı > bozuldu
4) barındırmak > bulundurmak 14) bileşik> birleşik

5) yaşantımda > yaşamımda 15) iyileşti > düzeldi,


6) üzgün > üzücü 16) kalabalık > fazla
7) sağlıyorsun > neden 17) güvenilir > güvenli
8) yılında > tarihinde 18) merhum > merhume
9) çekimser> çekingen 19) tahrip > tahriş
1O) şansı > riski 20) ölçüler> ölçütler

UYGULU-YORUM-IV

1) Aldığınız ürün eve ücretsiz teslim edilir.


2) Lokantamızda kömürde nefis döner vardır.
3) Yazarın Alfa Yayınları ' ndan ç ıkan bu kitabını okudum.
4) Eski maliye bakanı kalp krizi geçirdi.
5) Aracı alkollü kullanmak kazaya sebep olabilir.
6) Yola uykusuz çıkmamalısınız.

7) Hastanemizde hastalara ücretsiz bakılmaktadır.

8) Sabahtan akşama kadar evde bomboş oturdu.


9) Sınava mazeretsiz girmeyenler dersten kaldı.

1O) Başbakan , petrol üreten ülkeleri bir hafta içinde gezecek.


UYGULU-YORUM

U\İGULU:YORUM-\İ
l 1) kesinlikle -ihtimali var gibi 2) elbette - olabilir 3) tam - gibi !
j 4) kuşkusuz - olmalı 5) aşağı yukarı -tam j
. UYGULU-YORUM-VI
~-------------------------------------------------------------------------------------------------'
j 1) yüklem , 2) nesne , 3) dolaylı tümleç, 4) yüklem , 5) nesne , !
j 6) dolaylı tümleç, 7) yüklem , 8) nesne, 9) özne , 10) dolaylı tümleç, !
J1 1) ilgeç tümleci , 12) dolaylı tümleç, 13) özne , 14) dolaylı tümleç, !
!15
) ilgeç _ıomıeci
_________ __ ____ __ ÜvGÜLÜ~vÖİ:İÜ-M~vii _________________________ i
j 1) Servetifünun edebiyatı , 2) yazınsal fıkra, 3) klasik müzik, !
i 4) sanatçının , 5) neşeli unsurlara, 6) armağanıdır, !
j 7) toplumsal_aç ıdan , 8) siyasi_aç ıdan, 9) gerilim romanı __ __ ______________ !
UYGULU-YORUM-VIII

i1ı -. 2ı
+. 3) -. 4) -. 5) +. 6) -. 7) -. 8) +. 9) -. - 1oı
: ----------------------------- -------·· uYGULU-YORUM-IX ____ ---------------------
ı
! 1) -, 2) -, 3) +, 4) -, 5) +, 6) -, 7) -, 8) +, 9) -, 10) +, 11) -, 12) -, i
!_13) -,14) +, 15)_-,_16) -,17) +, 18)_-,19) -, 20) + ___________ ______________ ___ ___ !
············uvGuLu:voFiuM~x
:ı 1. Yanlış yerde sözcük kullanımı ;-.;~-M;-~;~k-;;~ı~;;------------------!
[! 2. Mantık yanlışı 22. Gereksiz sözcük kullanımı !
i! 3. Yanlış anlamda sözcük kullanımı 23. Gereksiz sözcük kullanımı !
4 . Gereksiz sözcük kullanımı
=.:. !: 24. Yanlış anlamda sözcük kullanımı !
5 Yanlış yerde sözcük kullanımı 25. Mantık yanlışlığı !
:t 6 Yanlış yerde sözcük kullanımı 26. Yanlış söz kullanımı i
ı, i:, 7 :. Gereksiz sözcük kullanımı 27. Yanlış anlamda sözcük kullanımı i
8 Mantık yanlışı-sıralama yanlışı 28. Yanlış anlamda sözcük kullanımı j
:,. !:, 9 .. Zamir eksikliği 29. Gereksiz sözcük kullanımı !:,

10 Karşılaştırma yanlışları 30 Gereksiz sözcük kullanımı


!! 11. Noktalama yanlışı 31. Çatı uyuşmazlığı !
j! 12. Yüklem eksikliği 32. Çatı uyuşmazlığı !
j! 13. Özne eksikliği 33. Nesne eksikliği !
)! 14. Nesne eksikliği 34. Özne eksikliği !
[! 15. Dolaylı tümleç eksikliği 35. Özne eksikliği-kip uyuşmazlığı !
[! 16. Edat tümleci eksikliği 36. Yüklem eksikliği !
i! 17. Ek eylem eksikliği 37. Yüklem eksikliği 1
j! 18. Tamlama yanlışı 38. Zaman ve kişi uyuşmazlığı !
j! 19. Ek yanlışı 39. Gereksiz iyelik eki kullanımı !
)!_~-~:--~-~-~'.'.~ -~~~-1:~'.____________________________ -~-~:--~-~~~?~~l~'.'.'.-~!.~!-~~~ı:~'.--- ..........!
459
KAYNAKÇA

YARARLANILAN BAŞLICA KAYNAKL:AR


1) Adalı , Oya, Anlamak ve Anlatmak, Pan Yayıncılık , İstanbul 2004
2) Akar, Ali , Türk Dili Tarihi , Ötüken Yayınları , İstanbul , 2005
3) Akbayır , Sıddık , Dil ve Diksiyon, Akçağ Yay ınları , Ankara 2007
4) Akbay ır, Sıddık , Cümle ve Melin Bilgisi , PegemA Yayıncılık, Ankara 2007
5) Akbayır , Sıddık , Nasıl Yazabilirim-Yazılı Anlatım , PegemA Yayın c ılık , Ankara 2011
6) Aksan, Doğan , Türkçenin Gücü, Bilgi Yayınevi
7) Aksoy, Ömer Asım , Dil Yanlışları , Adam Yayınları , İ stanbul 1996
8) Aktaş , Şerif-Gündüz , Osman, Yazılı ve Sözlü Anlatım , Ankara 2002
9) Alpay, Necmiye, Türkçe Sorunları Kılavuzu , Metis Yayınları , İstanbul 2004
10) Atabay, Neşe (Sevgi Özel, İbrahim Kutluk), Sözcük Tür1eıi , Papatya Yayıncılık İstanbul 2003
11) Ateş, Kemal, Öğretemediğimiz Türkçe, Cumhuriyet Kitapları , İstanbul 2003
12) Bakiler, Yavuz Bülent, Sözün Doğru s u 1, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları , İstanbul 2003
13) Bakiler, Yavuz Bülent, Sözün Doğru s u 2, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları , İstanbul 2004
14) Bayındır, Alper, Uzun Lafın Türkçesi, Güvender Yayınları , İstanbul 2003
15) Bilgegil, M.Kaya, Türkçe Dilbilgisi, Dergah Yayınları , İstanbul 1984
16) Bilgin , Muhittin, Anlamdan Anlatıma Türkçemiz, Anı Yayınc ılık , Ankara 2006
17) Çatıkkaş, M.Ata, Türk Dili ve Kompozi syon Kılavuzu , Alfa Yayınları , İ stanbul 1996
18) Çotüksöken , Yusuf, Uygulamalı Türk Dili , Papatya Yayıncılık, İstanbul 2012
19) Demir, Tufan, Türkçe Dilbilgisi, Kurmay Kitabevi , Ankara 2007
20) Dizdaroğlu , Hikmet, Tümcebilgisi, TDK Yayınları , Ankara 1974
21) Ediskun, Haydar, Türk Dilbilgisi, Remzi Kitabevi, İstanbul 1999
22) Eker, Süer, Çağdaş Türk Dili , Grafiker Yayınları , Ankara 2011
23) Ercilasun, Ahmet Bican, Türk Dili Tarihi , Akçağ Yayınları , Ankara 2012
24) Ergin , Muharem , Türk Dil Bilgisi, İstanbul Edebiyat Fakültesi Basımevi , 1958
25) Ergin, Muharrem, Üniversiteler İ çin Türk Dili , Bayrak Yayınevi , İ stanbul 1997
26) Evren , Kerim, Güncel Örneklerle Medyada Dil Yanlışları , Alfa Yayınları , İstanbul 2005
27) Ertem, Rekin, Türk Dili (lise 1-2-3), Serhat Yayınları , İstanbul 2002
28) Gencan, Tahir Necat, Dilbilgisi, Ayraç Yayı nevi, Ankara 2001
29) Gülensoy, Tuncer, Türkçe El Kitabı , Akçağ Yayınları,
30) Hatipoğlu , Vecihe, Türkçenin Ekleri, Ankara 1982
31) Hengirmen , Mehmet, Türkçe Dilbilgisi , Engin Yayınevi , Ankara 2006
32) Hepçilingirler, Feyza, Dedim: Ah (Türkçe Off 2) , Everest Yay ınları
33) Hepçilingir1er, Feyza, Dilim Dilim Anadilim (Türkçe Off 3), Everest Yayınları, İstanbul 2004
34) Hepçilingirler, Feyza, Türkçe Dibilgisi, Remzi Kitabevi
35) Hepçilingirler, Feyza, Türkçe Off, Everest Yayınları , İ stanbul 2007
36) Karahan, Leyla, Türkçede Söz Dizimi, Akçağ Yayınları , Ankara 1998
37) Koç, Nurettin, Yeni Dilbilgisi, İnkılap Kitabevi, İ stanbul 1996
38) Korkmaz, Zeynep, Gramer Terimleri Sözlüğü , TDK Yayınları , Ankara 2007
39) Oğuzkan , Ali, Örneklerle Türkçe ve Kompozisyon Bilgileri, MEB Yayınları , İ stanbul 2001
40) Özdemir, Emin, Anlatım Sanatı / Kompozisyon , Remzi Kitabevi , İstanbul 1998
41) Özkırımlı, Atilla, Türk Dili-Dil ve Anlatım, İ stanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları , İstanbul 2007
42) Öztürk, Erol ve diğer1eıi, Üniversiteler İçin Türk Dili-Yazılı ve Sözlü Anlatım , Akçağ Yayınları ,
Ankara2013
43) Şimşek, Rasim, Örneklerle Türkçe Sözdizimi , Trabzon 1987.
44) Türkçe Sözlük, TDK, Ankara 2011
45) Uğur , Nizamellin , Anlambilim, Doruk Yayınları
46) Yalçın , Şiar, Doğru Türkçe, Metis Yayınları , İstanbul 2003
47) Yardım , Mehmet Nuri, Edebiyatımızın Güleryüzü, Selis Kitaplar, İstanbul 2005
48) Yardım , Mehmet Nuri, Mizahın izahı , Çağrı Yayınları , İstanbul 2013
49) Yazım Kılavuzu , TDK, Ankara 2012
50) Yılmaz , Yakup, Türkçede Dil Yanlışları , Özel Kitaplar, İstanbul 2010
ııoruı

461
ıroruıı

462
463

You might also like