Professional Documents
Culture Documents
Öğrenme çıktıları
Bölüm içinde hangi bilgi, beceri ve yeterlikleri
kazanacağınızı ifade eder.
Tanım
Bölüm içinde geçen
önemli kavramların
Bölüm Özeti tanımları verilir.
Bölümün kısa özetini gösterir.
Dikkat
Konuya ilişkin önemli
Sözlük uyarıları gösterir.
Bölüm içinde geçen önemli
kavramlardan oluşan sözlük
ünite sonunda paylaşılır.
Karekod
Bölüm içinde verilen
Neler Öğrendik ve Yanıt Anahtarı
karekodlar, mobil
Bölüm içeriğine ilişkin 10 adet
cihazlarınız aracılığıyla
çoktan seçmeli soru ve cevapları
sizi ek kaynaklara,
paylaşılır.
videolara veya web
adreslerine ulaştırır.
Editörler
Yazarlar
BÖLÜM 4, 5, 6, 7
Öğr.Gör. Ayla BALCI
Grafiker
Ayşegül Dibek
Özlem Çayırlı
Hilal Özcan
Gülşah Karabulut
GENEL DİLBİLİM I
ISBN
978-975-06-2574-9
Dillerin Sesleri:
BÖLÜM 1 Dil ve Dilbilim BÖLÜM 2
Sesbilgisi
Giriş ................................................................3 Giriş ................................................................. 23
Dil Bilmek Ne Demektir? ............................ 4 Ses Ve Yazı ...................................................... 23
Sesbilim ................................................ 6 Yazı Türleri ............................................. 23
Sözcük Bilgisi ....................................... 6 Sesbilgisi ve Alanları ...................................... 25
Sözdizim ................................................7 Söyleyiş Sesbilgisi .................................. 26
Anlambilim .......................................... 8 Hava Akımı Düzenekleri ....................... 27
Dilbilgisi Nedir? ........................................... 9 Ses Oluşumu ................................................... 28
Betimlemeli Dilbilgisi .......................... 9 Ünsüzler ................................................. 28
Kuralcı Dilbilgisi .................................10 Ünlüler ................................................... 32
Öğretici Dilbilgisi ................................10 Çift Ünlüler ............................................ 34
Dilbilim Nedir? ............................................11 Doğal Ses Sınıfları ................................. 35
Dil Yetisi ve Edimi .............................. 12 Bürün .............................................................. 36
Dil Evrenselleri ................................... 13 Vurgu ..................................................... 36
Dil Edinimi .......................................... 13 Ton ve Ezgi ............................................ 37
İşaret Dilleri ........................................ 13
Giriş ................................................................. 47 Giriş ................................................................. 77
Sesbirimler ve En Küçük Çiftler .................... 48 Sözcük ............................................................. 77
Sesbirimcikler ve Bütünleyici Dağılım ..... 48 İşlemleme ............................................... 77
Soluklanma Kuralı ................................. 50 Sözcük Tanımada Kullanılan
Doğal Ses Sınıfları ve Ayırıcı Özellikler ....... 52 Ölçütler .................................................. 78
Sesdizim ................................................. 52 Sözlükçe .......................................................... 81
Bürünsel Sesbilim .......................................... 53 Sözlükbirim ............................................ 81
Vurgu ..................................................... 53 Sözcükbiçim ........................................... 83
Ezgi ......................................................... 54 Biçimbilimsel Süreçler ................................... 85
Biçimbirimlerin Söylenişi .............................. 55 Çekimsel Biçimbilim .............................. 85
Çoğul Ekinin Söylenişi .......................... 55 Sözlüksel Biçimbilim ............................. 85
Biçim-Sesbilimsel Kurallar .................... 56
Sesbilimsel Süreçler ....................................... 60
Ses Benzeşmeleri ................................... 61
Ses Düşmeleri ........................................ 63
Özellik Değişmesi .................................. 66
Seslerin Yer Değişimi ............................ 67
Dil Sürçmeleri ........................................ 67
iii
Biçimbilim-II: Biçimbilim-III:
BÖLÜM 5 BÖLÜM 6
Sözcük Yapısı Çekimsel Biçimbilim
Giriş ................................................................. 95 Giriş .............................................................121
Biçimbirim ...................................................... 95 Sözcük Sınıflandırma .................................121
Biçimbirim Türleri ................................. 97 Sınıflandırma Ölçütleri .................... 122
Kök, Gövde, Taban ................................ 101 Sözcük Sınıfları ................................. 123
Biçimbirimlerde Sıralama .............................. 102 Açık Küme Sözcükleri: Ad ........................124
Altbiçimlik: Biçimbirimlerin Gerçeklik Adsıl Çekim .......................................124
Kazanması ...................................................... 105 Açık Küme Sözcükleri: Eylem .................. 132
Altbiçimliğe Neden Olan Süreçler ....... 107 Eylemcil Çekim ................................. 132
Diğer Biçimbilimsel Süreçler ......................... 109 Açık Küme Sözcükleri: Sıfat ve Belirteç ... 146
Ünlü Değişimi ........................................ 109 Sıfatlar ...............................................146
Sıfır Biçim ............................................... 109 Belirteçler .........................................146
Boş Biçim ............................................... 109 Kapalı Küme Sözcükleri ............................147
Alaşım Biçim .......................................... 109 Bağlaçlar ...........................................147
İlgeçler .............................................. 148
Belirleyiciler ..................................... 148
Adıllar ................................................149
Biçimbilim-
Sözdizimde Temel
BÖLÜM 7 IV: Sözlüksel BÖLÜM 8
Kavramlar
Biçimbilim
iv
Önsöz
Sevgili öğrenciler,
Dil incelemelerinin kökeni antik çağlara kadar Bu kitapta, dilbilim alanında yüzlerce yıldır
uzansa da bir bilim dalı olarak modern dilbilim yapılan çalışmaların sonucunda elde edilmiş
19. yüzyılda başlamıştır. Dilbilim, insan dilleri- olan bilgiler damıtılmış ve dil çalışan öğrenci-
nin özelliklerini ve insanın dil yetisini incele- lerin anlaması için basitleştirilerek sunulmuş-
meyi amaçlayan bir bilim dalıdır. Modern dil- tur. Dil, herkes tarafından kullanıldığı için,
bilim 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında herkesin dil hakkında sorgusuz sualsiz bilgisi
dilin tarihi gelişim ve değiminin çalışılmaları- olduğu düşünülebilir. Oysa, anadil konuşucu-
nın yanı sıra çağdaş dil özelliklerinin de önemli ları için anadili bilgisi içselleştirilmiş ve anında
olduğu vurgusunu yapmış ve böylelikle yapı- formüllere dökülüp, çözümleyiverilebilen bir
salcı dilbilimin temelleri atılmıştır. Modern dil- bilgi değildir. Bu nedenle dil çalışan herkesin
bilimin ortaya çıkışından günümüze dek, dilbi- dilbilim alanında eğitim görmesi ve dilbilimsel
lim alanında dilin ses, biçimbirimler, sözdizim, yöntemleri öğrenmesi, bu yaklaşımın farkında
sözcük ve tümce anlamı, dilin kullanımı, metin olması önemlidir. Bu şekilde ileride dilin açığa
ve söylem çözümlemeleri, dildeki tarihsel geli- çıkmamış özelliklerini de çözümleyebilecek,
şim ve değişim, dilin toplumsal değişimleri de bunları açıklayabilecek yetkinliğe kavuşabile-
dahil olmak üzere çok farklı konular üzerine cektir. Dilbilimin sağladığı yaklaşım, düşünce
çalışmalar yapılmış, farklı kuram ve yöntem- biçimi, araçlar ve kuramlar sizlere dil çalışma-
ler geliştirilmiş ve bunlar sınanmıştır. Genel larınızda yol gösterici olacaktır.
Dilbilim I kitabında bu konulardan özellikle
sesler ve biçimbirimlerin incelemeleri üzerine
yoğunlaşılmaktadır. II. Kitapta dilbilimin diğer
alanlarını da ele alınmaktadır.
Dilbilim bir bilim dalı olduğuna göre, bu alanın
bilimsel yöntemleri vardır. Bilimsel yöntem,
ampirik, gözleme dayalıdır. Öyleyse, öncelik-
le çevremizi gözlemler, sonra bu gözlemlere
ilişkin örüntüler arar, bu örüntülere dayalı ge-
nellemeler yapar ve bunları sınıflandırırız. Dil- Editörler
bilimde gözlemlediğimiz olgu, yani dilbilimin
Prof.Dr. Ayşe Sumru ÖZSOY
verisi dildir. Dilbilim, bu veriyi, aslında tüm in-
san dillerini incelemeyi, her dilin kendine özgü Prof.Dr. Ümit Deniz TURAN
ve evrensel, yani diğer dillerle bağlantılı özel-
liklerini incelemeyi ve böylece insan bilişinin
nasıl çalıştığını anlamayı amaçlar. Dilin nasıl
edinildiği, dilin ses, biçimbirim, sözdizim ve
anlam yapılarının ne şekilde örüntüler göster-
diği, bu örüntülere dayalı genellemeleri açıkla-
mak ve neden-sonuç ilişkilerini açığa çıkarmak
dilbilimin çalışma yöntemlerindedir. Bu genel-
lemeleri kuramın savları doğrultusunda sına-
mak, bulguları diğer çalışmaların bulgularıyla
karşılaştırmak gereklidir.
v
Bölüm 1
Dil ve Dilbilim
Dil Bilmek
öğrenme çıktıları
1 2
2 Dilin değişik bileşkelerinin içeriğini
açıklayabilme 4 Dilbilgisinin türlerinin özelliklerini
3 Dil edinimi ile öğrenim süreçleri arasındaki betimleyebilme
farkı açıklayabilme 5 Dilbilgisi türlerini ayırdedebilme
Dilbilim Nedir?
3
6 Dilbilimin ilgi alanlarını betimleyebilme
7 Sözel dil ile işaret dilleri arasındaki farkı
açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Dil ve Dilbilim • Betimlemeli Dilbilgisi • Dil Edinimi • Sesbilgisi • Sesbilim
• Kuralcı Dilbilgisi • Dil Yetisi • Sözcük Bilgisi • Dil Evrenselleri • İşaret Dilleri • Konuşma Amaçlı Ses
2
Genel Dilbilim-I
3
Dil ve Dilbilim
4
Genel Dilbilim-I
5
Dil ve Dilbilim
Anadili konuşucuları, anadillerini oluşturan bi- maktadır (WALS, 2010). Her dilin anadili konu-
rim ve kuralları bilinçli olarak öğrenmez. Anadili şucuları, bir ses biriminin kendi dillerine ait olup
konuşucularına kendi dilinin birimleri ve kuralları olmadığını bilirler.
öğretilmez. Anadili konuşucuları bu birim ve ku- Anadili konuşucularının içselleştirmiş oldukları
ralları, çocukluktan itibaren içselleştirerek büyür, başka bir bilgi de seslerin sözcük içinde dizilişle-
çocukluktan itibaren dilbilgilerini yetişkinlerin ridir. Anadili Türkçe olan bir konuşucuya ‘storost
konuşmalarından duydukları dilbilgisi ile örtüşen sözcüğü Türkçe midir?” diye sorulduğunda, yanıtı
düzeye getirirler, dilbilgisini içselleştirirler. Peki, iç- Hayır olacaktır çünkü bu sözcüğü oluşturan sesler
selleştirilen bu bilgi nedir? olan [s, t, o, r] sesleri Türkçe’nin ses dizgesi için-
de olmasına karşın storost sözcüğü Türkçenin ses-
Sesbilim birimlerinin dizilişine aykırıdır. Türkçede sözcük
Bütün insanlar anadili olarak konuştukları dilin başında iki ünsüz ardarda gelmez. Türkçe konuşu-
sesleri hakkında çoğu zaman niteliğini tam olarak cuları Türkçede olan birimlerin niteliği ve onların
ifade edemediği ama kendi dilinin bir birimi olup dizilişi hakkındaki bilgileri içselleştirmiştir, bunun
olmadığı üzerinde kesin bir karar verebileceği iç- için storost sözcüğünün Türkçe olmadığını söyleye-
sel bir bilgiye sahiptir. Bu bilginin bir boyutu, bir ceklerdir; storost sözcüğü Türkçede seslerin sıralan-
sesin anadilinde olup olmadığıdır. Örneğin, ana- masını belirleyen kurala aykırı gelmektedir.
dili Türkçe olan bir kişiye “Thing sözcüğü Türkçe Türkçe’de banka [baηka] sözcüğünde olduğu
midir?” diye sorulduğunda, yanıtı Hayır olacaktır, gibi n harfi ile gösterilen ses aslında artdamakta
çünkü Türkçe’de [θ] sesi yoktur ve Türkçe’nin ana- oluşturulan [η] sesidir. Ancak [η] sesi, sözcük ya-
dili konuşuru bu sesin Türkçe’nin sesbilimsel yapısı pısı içinde yalnızca banka gibi sözcüklerde olduğu
içinde olmadığını bilir. gibi [k, g] artdamaksıl patlamalı bir sesten önce
oluşturulur. Bu açıdan [η] sesinin thing [θıη] gibi
bir sözcükte olduğu gibi sözcük sonunda olması,
bu sözcüğün Türkçe bir sözcük olmadığını gösterir.
Thing sözcüğü Türkçenin ses dağılımı kurallarına
aykırıdır. Anadili konuşucularının konuştukları
dilin sesyapısı hakkında ses birimlerinin niteliği,
seslerin sözcük yapısı içinde dizilişi ve dağılımı
hakkında içselleştirilmiş bilgileri vardır ve bu bilgi
onlara hangi sözcüklerin anadillerine ait olduğunu
hangilerinin olmadığını belirlemelerini sağlar.
6
Genel Dilbilim-I
say, yas, us gibi sıralanmaları Türkçede anlamlıdır; sözcükler de uzlaşımsaldır, göndergeleri her dilde
ayrı bir kavrama karşılık olan bu sözcüklerden her aynı seslerle ifade edilmez. Örn. İngilizcede yap-
biri birer Türkçe sözcüktür ve diğerlerinden farklı rakların rüzgarda çıkardıkları ses rustle, köpeklerin
anlam taşır. Türkçe konuşucuları Türkçe sözcük- havlamaları bark, insanların kısık sesle konuşmaları
leri ve taşıdıkları anlamları bilir ve bu sözcükleri whisper sözcükleri ile ifade edilir. Kedilerin çıkar-
kullanarak ifade etmek istedikleri anlamı aktarırlar. dıkları ses ise Türkçedeki yansımaya çok benzeyen
Türkçe bilmeyenler bu sözcüklerin anlamlarını bil- meow sözcüğü ile ifade edilir.
mezler, bundan dolayı Türkçe sözcükler ve Türkçe
sözcüklerle kurulan tümceleri anlamazlar. Türk- Sözdizim
çe konuşurlar aynı zamanda bu seslerin *zö, *zös,
İletişim kurarken, sözcüklerden oluşan tümce-
*yos gibi dizilişlerinin anlam taşımadığını, bunların
lerle konuşuruz. Kendi başlarına anlamsız olan ve
Türkçe sözcük olmadığını bilir. Sözcükleri oluştu-
dildeki en küçük birimler olan seslerin birleşmesi
ran sesler onların biçimi, anlamları da sözcüklerin
ile oluşan sözcükler bir araya gelerek öbekler, öbek-
göndergeleridir, bir kavramı temsil ederler. Sözcük-
ler biraraya gelerek tümce oluştururlar. Sözcükler
ler biçim-anlam birleşimleridir.
tek bir anlamlı birim olabileceği gibi birden fazla
Doğal dillerde sözcüklerin biçimleri ile anlam- anlamlı birimden de oluşabilir. En küçük anlamlı
ları/ göndergeleri arasındaki ilişki doğal değildir. birimlere biçimbirim denir. E-v-l-e-r seslerinden
Örneğin, su içmek için kullandığımız ve camdan olu-şan ‘evler’ sözcüğü iki ayrı anlamlı birim olan ev
yapılmış olan konik nesnenin Türkçede adının bar- ve çoğul eki -ler biçimbirimlerin-den oluşmuştur.
dak olması ya da ekmek kesmek için kullanılan ke- İletişim kurmada sözcükler tek başlarına kullanıl-
sici aletin adının bıçak olması belirttikleri nesne ile maz. Konuşmada birden fazla sözcük bir araya ge-
sözcükleri oluşturan sesler arasında bulunan doğal lerek öbekler oluşturur ve öbekler birleşerek tümce
bir ilişkiden kaynaklanmamaktadır. Sözcüklerin oluşturur. Bütün çocuklar evlerinde ders çalışıyor
biçimleri ile anlamları arasındaki ilişki rastlantı- tümcesi 5 sözcükten oluşmaktadır; ancak bu söz-
saldır. Bardak sözcüğünün b-a-r-d-a-k seslerinden cükler aşağıda gösterildiği gibi öbekler oluşturmak-
oluşması ve bıçak sözcüğünün b-ı-ç-a-k seslerinden ta, bu öbekler birleşerek tümceyi oluşturmaktadır.
oluşması Türkçe konuşanlar arasındaki toplumsal
anlaşma sonucu ortaya çıkmıştır, uzlaşımsaldır. [ [Bütün çocuklar] [ dikkatlice [ödevleri bitirdiler ] ]
Dillerdeki sözcüklerin büyük bir oranı bir süreç Bu tümce sözdizim ağacı olarak da şöyle gösterilir.
sonucu oluşmuştur. Bir dildeki sözcüklerin listesi
T
o dilin sözlüğünü oluşturur. Anadili konuşucuları
bu sözcüklerin hangi sözcük ulamına bağlı oldu-
ğunu, hangilerinin ad, eylem, niteleyici, ya da be- AÖ EÖ
lirteç olduğunu, bu sözcüklerin tümce içinde nasıl
kullanılmaları gerektiğini bilirler. Bu bilgi anadili S A B E’
konuşucularının dilleri hakkında çocukluktan iti-
baren edindikleri bilginin bir parçasıdır. bütün öğrenciler dikkatlice AÖ E
Dillerde rastlantısal ve uzlaşımsal olmayan söz-
cükler de bulunmaktadır; bunlar genellikle doğada ödevleri bitirdiler
bulunan seslere benzeyen ses simgesel sözcüklerdir Şekil 1.1
ve rastlantısal sözcüklere göre sayıları daha azdır.
Bütün ve çocuklar sözcükleri birbiri ile birleşe-
Türkçe’de hışırdamak, havlamak, miyavlamak, fısıl-
rek [bütün çocuklar] adöbeğini (AdÖ) oluştururlar,
damak gibi sözcükler sırasıyla yaprakların rüzgarda
ders ve çalış sözcükleri de birleşerek [ders çalış] ey-
çıkardıkları sesi, köpek ve kedilerin çıkardıkları ses- lem öbeğini (EylÖ) oluştururlar. Eylem öbeğinin bir
leri ve insanların kısık sesle konuşmalarını yansıtan de yer gösteren [evlerinde] belirteci bulunmaktadır.
sözcüklerdir. Doğadaki sesleri yansıtan bu yansıma Böylece tümce AdÖ+EylÖ-nin birleşmesi ile oluşur.
7
Dil ve Dilbilim
Böylece dili oluşturan yapısal birimleri ve bun- anadili Türkçe olan bir konuşucu yukarıda ifade
ların düzeylerini şöyle gösterebiliriz; edilmek istenen tümceyi İlginç bir kitap okudum
olarak kurar.
TÜMCE
Dillerin bir başka özelliği de, tümce uzunluğun-
da bir kısıtlama olmamasıdır; tümce yapısı özyine-
öbekler
leyicidir. Tümcelerde içeyerleştirilmiş yantümcele-
rin sayısı sonsuzdur. Aşağıda verilmiş olan Türkçe
sözcükler tümcelerin hepsi dilbilgiseldir ve içeyerleştirilmiş
yantümcelerin sayısı sonsuza dek artırılabilir.
biçimbirimler
Ben kitabı okudum
sesler
Ben [[o yazarın yazdığı] kitabı] okudum
Şekil 1.2
Ben [ödül almış olan [o yazarın yazdığı] [kitabı]
okudum
Anadili konuşucuları, dillerindeki öbekleşme Ben [bütün dünyanın bildiği ödülü] almış olan
kurallarını ve bu öbeklerin tümce içinde dizilişle- [[o yazarın yazdığı] kitabı ] okudum
rini bilirler, başka bir deyişle, dillerinin sözdizim
Ben[[[[[ gazetecilerin [bütün dünyanın bildi-
kurallarını içselleştirmişlerdir.
ğini] söylediği ][ödülü] almış olan ][o yaza- rın ]
Dilin en temel özelliklerinden biri, dillerde yazdığı kitabı okudum.
tümce sayısının sonsuz olmasıdır. Bir dilde üre-
tilebilecek tümcelerin hepsini sıralamak olanak- Yukarıdaki tümcelerde, aynı tümceye içeyerleş-
sızdır, çünkü dil yaratıcıdır. Konuşma sırasın- tirilmiş bir tümce ekleyerek yeni bir tümce oluştu-
da konuşucular daha önce hiç kurmadıkları ve rulmuştur. Bu içeyerleştirme işlemi kısıtlı değildir,
başkaların-dan duymadıkları tümceler kurarlar. sonsuza dek devam edebilir.
Hiç bir öğesini ya da öğelerin sıralanışını de-
ğiştirmeden tekrarladığımız çok az tümce vardır;
Anlambilim
anadili konuşucuları hangi yapı-ların aynı anla-
ma geldiğini, hangi yapı ve sıralanışların dilbil- Anadili konuşucuları, sözcüklerin ve tümcele-
gisel olduğunu, hangi yapı ve sıralanışların dil- rin ne anlama geldiğini anlarlar. Bir konuşucunun
bilgisel olmadığını bilirler. Anadili Türkçe olan yaptığı anlam sapmalarını anlarlar; genellikle bir
birisi Biz çamaşırları yıkadık ile Çamaşırlar yı- sapma, anlam ge-nişletmesi ya da daraltması olan
kandı tümcelerinin her ikisinin de dilbilgisel ol- durumları anlamakta zorluk çekmezler. Aynı bi-
duğunu ve bunların aslında aynı eylemden bah- çimde, kendileri anadillerinin yapılarını, istedikleri
settiğini, birbirlerinden yalnızca yüzeysel yapıda anlam ve amaçta kullanabilirler. Sözcüklere yeni
farklı olduğunu anlar. anlamlar yükleyebilirler, anlam sapmaları yapabi-
lirler, sözcük-lerin anlamlarını genişletebilirler ya
Anadili konuşucuları aynı zamanda hangi
da onları dar anlamda kullanabilirler. Her, bütün,
yapıların dilbilgisel olduğunu hangi-lerinin dil-
yalnızca gibi açı yaratan sözcüklerin bulunduğu ya-
bilgisidışı olduğunu bilir. Anadili konuşucuları,
pılarda bu sözcüklerin yarattığı açı alanlarını belir-
konuştukları dilde bir yapının dilbilgisel olup
leyebilirler ve bu tümceleri yorumlayabilirler.
olmadığına dair dilbilgisellik değerlendirmeleri
yapabilirler. Türkçe konuşucuları, *Biz dilbilim Çocuklar kitabı yalnızca okudular.
çalışıyorum gibi bir tümcenin dilbilgisel olma-dı- Çocuklar yalnızca kitabı okudular.
ğını bilir; özne ile eylem üzerindeki kişi eki uyum- Yalnızca çocuklar kitabı okudular.
lu değildir. Aynı şekilde, ana-dili Türkçe olan bir
konuşucu *Kitap ilginç bir okudum gibi bir tümce tümceleri aynı sözcüklerden oluşmalarına
kurmaz çün-kü burada sözcüklerin dizilişi Türk- karşın anlamları aynı değildir. Anadili konuşu-
çenin kurallarına aykırıdır. Türkçede niteleyici- cuları bu tümceler arasındaki anlam farklılıkla-
ler, niteledikleri addan önce gelirler. Buna göre rını bilir.
8
Genel Dilbilim-I
Öğrenme Çıktısı
1 Dil Bilmeyi Betimleyebilme
2 Dilin değişik bileşkelerinin içeriğini açıklayabilme
3 Dil edinimi ile öğrenim süreçleri arasındaki farkı açıklayabilme
DİLBİLGİSİ NEDİR?
Dilbilgisi terimi günlük kullanımda da çok sık ve çok değişik anlamları içermektedir. Ancak dilbilimde
dilbilgisi terimi günlük kullanımdan farklı bir biçimde kulla-nılmaktadır. Bu açıdan üç tür dilbilgisi ara-
sında ayrım yapmak gerekmektedir.
Betimlemeli Dilbilgisi
Dilbilimde dilbilgisi terimi bir anadili konuşurunun konuştuğu dilin yapısı hakkında içselleştirmiş
olduğu bilgiyi ifade eder. Bu tür bilgiyi içeren dilbilgisine betimlemeli dilbilgisi denir. Betimlemeli dilbilgisi,
anadili olarak konuşulan dil hakkında şu bilgileri içerir:
• sözcük oluşturmak için o dilde bulunan seslerin birleştirilmesinde etkin olan ses kurallarını içeren
sesbilim,
9
Dil ve Dilbilim
Kuralcı Dilbilgisi
Kuralcı dilbigisi dile kuralcı bir yaklaşım içeren dilbilgisidir. İnsanlık tarihi içinde dile ve dilbilgisi kural-
larına değişik yaklaşımlar olmuştur. Bunlardan bazıları dilde bulunan bazı yapıların diğerlerine göre ‘kabul
edilemez/yanlış’ olduğunu ve bu yapıların kullanımının ‘iyi’ ya da ‘güzel’ dil kullanımı olmadığını savu-
nan, değer yargılarına dayalı ‘kuralcı’ yaklaşımı benimsemişlerdir. Örneğin, bazı kuralcılara göre Türkçe’de
devrik tümce kullanmak ‘güzel’ Türkçe değildir. Kuralcı dilbilgisi yaklaşımına göre Dilbilim kitaplarını
karıştırırken eriştim bu bilgiye gibi bir tümce iyi bir kullanım değildir.
Öğretici Dilbilgisi
Bir dili başka dil konuşurlarına öğretmek amacı ile yazılmış olan dilbilgileri olan öğretici dilbilgisi kitap-
ları, ‘dilbilgisi’ terimini genel dilbilimde kullanılan anlamdan farklı bir biçimde kullanır. Öğretici dilbil-
gileri, dili yetişkin olarak öğrenmek isteyenlere bilinçli olarak öğretmeyi amaçlamaktadır. Aşağıda sırasıyla
Türkçe üzerine betimleyici, kuralcı ve öğretici dilbilgisi kitaplarının örneklerini göreceksiniz.
10
Genel Dilbilim-I
Öğrenme Çıktısı
4 Dilbilgisinin türlerinin özelliklerini betimleyebilme
5 Dilbilgisi türlerini ayırdedebilme
11
Dil ve Dilbilim
bütün dillerdeki yapıların niteliğini belirleyen ilke arasındaki dil farklılıklarının niteliğini saptamayı,
ve değiştirgenler bulunmaktadır. Kuramsal dilbi- bu farklılıkların dağılımını ve sınırlarını belirten
lim bu evrensel ilke ve değiştirgenlerin niteliğini dil atlası oluşturmayı amaçlar.
belirlemeyi ve dillerde bazı tür yapı ve kuralların Çocukların dil edinim süreçleri ruhdilbilimci-
neden görülmediğini açıklamayı amaçlamaktadır. ler tarafından araştırılmaktadır. Ruhdilbilimciler
Metindilbilim bir metni oluşturan öğelerin ve me- aynı zamanda, dil bozuklukları üzerine çalışmakta
tindeki dilsel düzenleri çözümlemeyi amaçlamak- ve afazi, disleksi gibi çeşitli dil bozuklukları ser-
tadır. Gerek sözlü gerek yazılı metinleri işlev ve gileyen konuşucuların dil özelliklerinin niteliğini
iletişim değeri açısından ele alır ve bunları metni araştırmaktadırlar.
oluşturan öğelerin yapısal ve işlevsel düzenleri,
Dilbilimin alanlarından biri de ikinci dil edi-
metin tür ve alt türleri, ve biçembilim ve sözbi-
nimidir. İkinci dil edinim sürecinin niteliğini sap-
lim ilişkileri açısından inceler. Söylem çözümlemesi
tamaya çalışan bu alan, aynı zamanda ikinci dil
yazılı ve sözlü dilde tümcelerin, sözcelerin ya da
edinimi ile anadili edinimi arasındaki benzerlik ve
işlevsel birimlerin daha büyük birimler oluştur-
farkları belirlemeye çalışmaktadır.
malarının, kısaca, dil kullanımının incelenme-
si işlemidir. Söylem çözümlemesinin başlıca ilgi Uygulamalı dilbilim, dil öğretiminde etkili ola-
alanları olarak konuşmada sıra düzeni, konuş- cak dil öğretim yöntemleri üze-rinde durmakta ve
macıların rolleri, konu, konu değiştirme gibi ko- ikinci dil öğreniminde ne gibi etmenlerin öğrenim
nuşma çözümlemesi, ad-adıl ilişkileri, kav-ramlar sürecini etkilediğini araştırmaktadır.
arasındaki ilişkileri kapsayan bağlaşıklık, bağda-
şıklık ilişkileri, konuşanlar arasında uzaklık yakın- Dil Yetisi ve Edimi
lık, el yüz devinimlerini kapsayan iletişim ilkeleri, Dilin yapısı hakkında yukarıda bahsettiğimiz
ve selamlaşma, açıklama, özür dileme gibi değişik bilgiler, anadili konuşucuları tarafından içselleşti-
dilsel işlevlerin gerçekleşmesini araştırır. rilmektedir. Ancak içselleştirilmiş bu bilginin ni-
Dillerin bir başka boyutu da sürekli bir deği- teliği ile bilginin uygulanması arasında bir ayrım
şim içinde olmalarıdır. 15. Yüzyılda konuşulan vardır. Bu ayrım dil yetisi ile dil edimi arasındaki
Türkçe ile günümüzde konuşulan Türkçe farklı- ayrımdır. Bir anadili konuşucunun içselleştirmiş
dır; bunu 15. Yüzyılda yazılmış herhangi bir met- olduğu bilgi onun dil yetisini oluşturur. Anadili
ne baktığımızda açıkça görmekteyiz. Bu tarihsel konuşucusunun içselleştirmiş olduğu bilgi, onun
değişim bütün diller için geçerlidir. Artzamanlı şimdiye kadar hiç duymadığı bir tümceyi anlama-
dilbilim dillerin tarih içinde geçirdikleri değişik- sını ve şimdiye kadar hiç söylemediği bir tümceyi
likleri ele alır ve bir dilin daha önceki devreleri söylemesini müm-kün kılar. Dil yetisinden dolayı,
ile sonraki devreleri arasında dilde görülen yapısal anadili konuşucuları dillerinde üretilen tüm yapı-
değişiklikleri saptamayı amaçlar. Artzamanlı dil- ları kullanabilirler ve onları duyduklarında anlayıp
bilimin bir başka araştırma alanı da dillerin hangi gereken yanıtı verebilirler.
dil ailesine ait olduğunu belirlemek ve bu ailenin Ancak anadili konuşucuları dillerinin tüm ya-
ortaya çıkmasına neden olmuş olan, o aileye bağlı pılarını içselleştirmiş olmalarına karşın, bir iletişim
tüm dillerin atası olan anadil’in yapısını belirle- ortamında dilbilgisel yapılar oluşturamadıkları
meye çalışmaktadır. Bu yapıyı belirlemek için, o anlar olur. Yorgunluk, uykusuzluk gibi fiziksel ne-
dil ailesine ait olan dillerin karılaştırmalı incele- denler ya da sınav heyecanı, önemli bir iş görüş-
mesini yapar. Toplumdilbilim dilin toplum içinde mesi yarattığı baskı gibi psikolojik nedenlerden
kullanımını inceler. Dil kullanımında konuşucu- dolayı, bazan tümce kurmakta, istediğimiz sözcük-
ların yaşı, cinsiyeti, eğitim düzeyi ve birbirlerine leri bulmakta zorluk çekeriz. Bu gibi durumlarda
yakınlık derecesi kullanılan dil yapısını belirler. söylediklerimiz ağzımızdan anlaşılmaz bir biçimde
Toplumdilbilim etmenlerin niteliğini ve dil kul- çıkabilir. Ancak bu durumlar dil bilgimizin olma-
lanımı üzerine etkisini araştırır. Toplumdilbilim dığından kaynaklanmaz; sorunlar edimseldir. Bu
aynı zamanda bir dil topluluğunda yörelere bağlı durumu ortaya çıkaran nedenler ortadan kalktığı
olarak gösterdikleri farklılıkları inceler ve yöreler zaman, anadili konuşucusunun dil edimi sorunları
12
Genel Dilbilim-I
Dil Evrenselleri
Dünyada çok sayıda dil vardır. Bu diller yukarı-
da belirtildiği gibi, sesbilim, biçim-bilim, sözdizim
ve anlamsal özelliklerde birbirlerinden farklılıklar
gösterirler. Onun için anadili Türkçe, ya da Japon-
ca, İngilizce, İspanyolca, Ketçua, Ewe, Adıgece dil-
lerinden biri olan bir kişi diğer dillerin konuşucula-
rını anlamaz. İki ayrı dilin ana-dili konuşurlarının
Resim 1.9 Çocuklar dili edinirler
birbirleri ile iletişim kurabilmeleri için birisinin di-
ğer dili öğrenmesi gerekmektedir, çünkü yukarıda
da belirttiğimiz gibi her dilin kendine özgü özel- 3-4 yaşına gelmiş olan bir çocuk, yetişkinle-
likleri vardır. Genellikle dil bilmek ya da dil öğ- rin yaptığı bir çok şeyi yapamazken, etrafında ko-
renmek dediğimiz zaman bu farklılıklar üzerinde nuşulan dilin temel yapılarını içselleştirmiş olup
dururuz. Bir İngilizce konuşucusunun Türkçe öğ- anadilinde söylenileni rahatça anlayıp kendisi
renmekte çektiği zorlukları ya da İngilizce ile Türk- de o dilde etrafındaki yetişkinlerle iletişim kura-
çe arasında ne tür farklar olduğunu anlarız. Ancak bilmektedir. Böylece Türkçe konuşan bir aileye
diller birbirlerinden çok farklı gibi dursalar da doğmuş olan bir çocuk 3 yaşına gelinceye kadar
hepsinde bulunan bir çok dil özelliği vardır. Bütün Türkçe’nin yapısal özelliklerini içselleştirmiştir
dillerde bulunan bu özellikler dil evrenselleridir. ve ana-babasıyla rahatça Türkçe konuşabilmek-
Bütün dillerin ses yapılarında ünlüler ve ünsüzler tedir. Aynı şekilde, Japonca konuşan bir ortama
vardır; ancak diller birbirlerinden kendi ses yapısı doğmuş olan bir çocuk, yine aynı gelişme süreci
içinde bulundurdukları birimlerin sayısı ve niteli- için-de, yani 3-4 yaşına kadar, Japonca konuşmayı
ği bakımından ayrılır. Diller ad, eylem gibi sözcük öğrenmiş, Peru’da Quechua dili konuşan bir aile-
ulamları arasında ayrım yapar; dillerin sözdizimsel ye doğmuş olan bir çocuk da 3-4 yaşına gelinceye
yapıları içinde adöbeği, eylem öbeği gibi öbek ya- kadar Quechua dilini öğrenmiş ve dil edinim sü-
pıları vardır. Böylece bir dilin dilbilgisinin iki tür recini tamamlamıştır. Dil edinimi bu bakımdan
kuralı içerdiğini görmekteyiz: a. Evrensel Kurallar, daha ileri yaşlarda bilinçli olarak yürütülen dil
b. Dile özgü kurallar. öğrenimi’nden farklı bir süreçtir.
13
Dil ve Dilbilim
İşaret dillerinin dilbilgisi kuralları aynı toplumda konuşulan dilin kuralları ile aynı değildir; başka bir
deyişle, işaret dilleri konuşulan dillerin işaretle ifade edilmesi anlamına gelmez, kendilerine özgü birim ve
kuralları olan ve konuşulan dillerden bağımsız bir dizgedir.
Öğrenme Çıktısı
6 Dilbilimin değişik alanlarını betimleyebilme
7 Sözel dil ile işaret dilleri arasındaki farkı açıklayabilme
14
Genel Dilbilim-I
yaşamla ilişkilendir
15
Dil ve Dilbilim
İnsanı öteki varlıklardan ayıran, insan yapan XX. yüzyılda hangi koşullar içinde bulunduğu-
niteliklerden biri de onun sanat yönüdür. Söze nu, ne gibi değişikliklere sahne olduğunu, bizde
dayanan bütün sanatların hammaddesi ve ürünü hangi kavramların önem taşıdığını ve hangi ulus-
de dildir. larla ilişki içinde kurduğumuzu saptayabilir, Türk
Haberleşme, bildirişme açısından bakacak dilinin 1923 yılından sonraki metinlerini incele-
olursak da dünyadaki çeşitli bildirişme dizgeleri- yerek yurdumuzda Cumhuriyet dönemindeki
nin en gelişmişi, en ergini olarak karşımıza yine gelişme ve değişmeleri ortaya koyabilir. Tıpkı bir
insan dili çıkar. toplumun bir evresiyle ilgili metinleri ele alarak
o ulusun o evredeki kültürünü, toplumsal değiş-
Toplum açısından, toplumbilimci gözüyle
melerini bugün aydınlatabildiğimiz gibi. Bugün
bakınca dil, yine en başta anılması gereken bir
Köktürk yazıtları, ulusumuzun VIII. yüzyıldaki
kurumdur. Dil olmadan insanların birlikte yaşa-
kültürüyle ilgili, pek değerli ipuçları vermektedir.
maları, anlaşabilmeleri, dolayısıyla bir toplumu
oluşturmaları söz konusulamayacağından, dil Kısaca söylenecek olursa dil, aynı zamanda her
bu açıdan da önemlidir; bir topluluğu topluma yönüyle bir ulusun kültürünün de aynasıdır: insa-
dönüştürür. nın ve uygarlığın en önemli belirtisi ve aracı, dildir.
Bir toplumu ulus yapan bağların en güçlü- İster tek tek dilleri ele alalım, isterse bütün
sü, dildir. Bireyleri ulusuna, yurduna, geçmişine dilleri ortak nitelikleriyle ve karşılaştırmalı olarak
sıkı sıkıya bağlar: kuşaktan kuşağa aktarılarak ge- inceleme yolunu tutalım, dil her açıdan önem ta-
len dil, bireyi geçmişle gelecek arasındaki zinci- şır; önümüze çok değişik sorunlar serer.
rin bir halkası durumuna getirir. Bir toplumun Dillerin kendilerine özgü yasaları, eğilimle-
pek çok özellikleri, yaşayışı, gelenekleri, dünya ri, sorunları olduğu gibi, bütün dilleri kapsayan
görüşü, yaşam felsefesi, inançları, bilim, teknik ortak yasalar, eğilimler ve sorunlar da vardır.
ve sanata katkıları o toplumun diline yansır: o İşte, dil dediğimiz bu çok yönlü, büyülü varlığı
toplumun dilinden izlenebilir: Bundan bin yıl inceleyen, özellikle onun - aşağıda değineceği-
sonra bir bilim adamının Türklerle ilgili bir araş- miz - başlıca sorunlarına eğilen bilime dilbilim
tırma yapmakla görevlendirildiğini varsayalım. adını veriyoruz.
Türkler üzerinde hiçbir bilgisi, Türklerle hiçbir
ilişkisi olmayan bu araştırıcı herhangi bir yoldan, Kaynak: (Doğan Aksan, 1987. Her Yönüyle Dil
önce dilimizi iyi öğrenme olanağı bulsa, yalnız- Ana çizgileriyle Dilbilim. Türk Dil Kurumu Ya-
ca Türkçenin sözvarlığını inceleyerek ülkemizin yınları. Ankara)
16
Genel Dilbilim-I
Dil Bilmek
1 Dil insana özgü bir olgudur. Bütün insan topluluklarının birer dili vardır. Çok ileri düzeyde zihinsel
engeli bulunmayan tüm çocuklar, ırk, cinsiyet, yöre, toplumsal ya da ekonomik etmen gözetmeden, içinde
doğdukları toplum tarafından konuşulan dili edinme yetisine sahiptir. Engelleri tıbbi olarak giderilemeyen
işitme engelli çocuklar, işaret dili ile iletişim kurarlar. Dillerde biçim (ses, işaret) ile anlam (kavram) arasın-
daki ilişki çoğunlukla rastlantısaldır. Tüm diller zaman içinde değişir.
2 Tüm dillerin dilbilgileri temelde birbirlerine benzer, aynı bileşenlerden oluşur; sesbilim, biçimbilim,
sözdizim, anlambilim. Ancak her konuşulan dilin, kendileri anlamsız olan ses-birimleri ve bunların birle-
şimini belirleyen kuralları vardır. Bunlar o dilin sesbilim bileşenini oluşturur. Her dilin biçim ve anlamın
birleştiği en küçük anlam birimleri olan biçimbirimleri vardır ve diller bu birimleri sözcük oluşturmada
uyulması gereken dile özgü biçimbilim kurallarına uygun bir biçimde birleştirir. Tüm dillerde bir ya da
birden fazla sözcük birleşerek öbekler oluşturur ve öbekler birleşerek tümce oluştururlar. Dillerin sözdizim
bileşeni tümce yapılarını inceler. Diller birbirlerinden yalnızca bu bileşenlerin içerdiği birimlerin niteliği
ve bu birimler ile ilgili birleşme kurallarında ayrılırlar.
3 Dilbilimde dilbilgisi terimi bir anadili konuşucusunun konuştuğu dilin yapısı hakkında içselleştirmiş
olduğu bilgiyi ifade denir. Kuralcı dilbilgisi ise dile kuralcı bir yaklaşım içiren dilbilgisidir. Kuralcı dilbilgisi
bir dili nesnel olarak betimlemek yerine o dilin daha ‘iyi’ ve ‘doğru’ kullanılabilmesini amaçlar ve kurallar
üretmeye çalışır. Öğretici dilbilgisi ise bir dili başka dil konuşurlarına öğretmeyi amaçlar.
17
Dil ve Dilbilim
Dilbilgisinin
4 türlerinin özelliklerini
betimleyebilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti
5 Dilbilgisi türlerini
ayırdedebilme
Dilbilgisi Nedir?
4 Bir dilin dilbilgisinin sesbilimsel, biçimbilimsel, sözdizimsel ve anlambilimsel özelliklerini nesnel kurallı
olarak belirten dilbilgisi kitapları betimsel yaklaşım içinde yazılmıştır. Bir dildeki yapılar hakkında değer
yargılı ifade kullanan dilbilgisi kitapları kuralcı bir yaklaşım içinde yazılmışlardır. Bir dilin yapılarını ya-
bancı dil konuşucularına öğretici biçimde yazılmış olan kitaplar öğretici dilbilgisi yaklaşımı içinde yazıl-
mıştır. Bu tür kitaplar genellikle dilbilgisi yapıları değişik düzeylere uygun olarak verir.
5 Betimlemeli dilbilim dillerin kendilerine özgü birim ve kurallarını ele alır. Kuramsal dilbilim ise dillerde
görülen özellikleri bir kuram çerçevesinde açıklamayı amaçlar ve dil özelliklerini dil evrenselleri çerçeve-
sinde ele alır. Dil yetisi değil de dil edimine dayalı çalışan metindilbilim, söylem çözümlemesi, toplum-
dilbilim gibi dilbilim alanları ise dillerin belli bir ortamda (yazılı, sözlü), belli bir bağlamda, toplumda ve
kültürde ne tür anlamlar taşıyabileceğini ve hangi iletişimsel amaçlarla nasıl düzenlenebileceğini araştırır.
Artzamanlı dilbilim ise dillerin tarih içinde geçirdikleri değişimi inceler.
Dilbilim Nedir?
6 Çocuklara anadilleri öğretilmez. Çocuklar doğdukları andan itibaren etraflarında konuşulan dilin özel-
liklerini herhangi bir eğitim görmeden içselleştirirler. Çocukların anadillerini içselleştirme sürecine dil
edinimi denir. Dil edinimi, tüm çocukların geçirdikleri bir süreçtir; tüm çocuklar doğmuş oldukları dil
ortamından bağımsız olarak aynı süreçten geçerler. Dil edinimi çocuklar doğdukları andan itibaren baş-
lar ve çocuklar 3-4 yaşına geldiklerinde anadillerinin dilbilgisini içselleştirme sürecini büyük bir oranda
tamamlamış olurlar. Dil gelişimi zihinsel gelişim ile yakından ilgili olduğu için 0-3 yaş dilimi dil gelişimi
açısından çok önemlidir. İşitme engelli çocuklar için de 0-3 yaş dilimi içinde işaret dili öğrenmeye başla-
maları çok önemlidir.
7 İşaret dilleri de, sese dayalı konuşulan diller gibi, anlamlı birimlere ve bunların nasıl birleşeceklerini
belirleyen kurallara sahiptir.İşaret dillerinin konuşulan dillerden farkı, en küçük birimlerinin ses olmayıp
işaret olmasıdır.
18
Genel Dilbilim-I
neler öğrendik?
A. Dil insana özgüdür.
B. Türkçede ilgeçleri hiç bir zaman tümleçlerin-
B. Dillerin temel özelliği yazılı olmalarıdır. den önce koymayın.
C. Diller sürekli bir değişim içindedir, hiç bir za- C. Türkçede ilgeçleri tümleçlerinden sonra koyarsınız.
man aynı kalmaz. D. Türkçede ilgeçleri tümleçlerinden sonra koy-
D. Çocuklar anadillerini edinirler. mak yanlıştır.
E. Dil bir kurallar dizgesidir. E. Türkçede ilgeçleri tümleçlerinden sonra koy-
mak lazımdır.
2 Dilin ses yapısı ile ilgili aşağıdaki tümceler- 7 Aşağıdakilerden hangisinde içeyerleştirmeli
den hangisi doğrudur?
tümce yoktur?
A. Dilde en küçük birimler sesbirimlerdir. A. Dilbilimciler dilin özyinemeli olduğunu söylerler.
B. Sesbirimler en küçük anlamlı birimlerdir. B. Dilbilimcilere göre, dil özyinemelidir.
C. Sesbirimlerin dizilişi her dilde aynıdır. C. Dilbilimciler tarafından dilin özyinemeli oldu-
D. Bütün dillerin sesbirimleri aynıdır. ğu savunulur.
E. Her dilde seslerin dağılımı kurallıdır. D. Dilin özyinemeli olduğu dilbilimcilerce bilinir.
E. Dilin özyinemeli olduğu doğrudur.
3 Aşağıdakiler arasında doğru olanı bulunuz?
8 Bir dilin anadili konuşucuları aşağıdakiler-
A. Sözcükler ile göndergeleri arasında doğal bir den hangisini söylemez?
ilişki vardır.
A. Bugün yeni bir sözcük öğrendik.
B. Dilde en küçük anlamlı birimlere sözcük denir. B. Bugün yeni bir tümce öğrendik.
C. Sözcükler ile göndergeleri arasındaki ilişki rast- C. Bugün yeni bir terim öğrendik.
lantısaldır. D. Bugün yeni bir kural öğrendik.
D. Yansıma sözcükler her dilde aynıdır. E. Bugün yeni bir sıfat öğrendik.
E. Bir dilin dilbilgisinde yalnızca o dile özgü ku-
rallar vardır. 9 Aşağıdakilerden hangisi dilbilimin ilgi alanı
değildir?
4 Aşağıdaki sözcüklerden hangisi dilde biçim A. Bir dilin önceki devreleri ile sonraki devreleri ara-
ile anlam arasındaki ilişkinin rastlantısal olduğunu sında dilde görülen yapısal değişiklikleri saptamak
örneklemektedir? B. Çocukların dil edinim süreçleri
C. Bir metni oluşturan öğelerin ve metindeki dil-
A. Kukuriku sel düzenlerin çözümlenmesi
B. fiırıl şırıl D. Bir metnin oluşturulmasını mümkün kılan
C. Hapşırmak esinlenmelerin incelenmesi
D. Gürül gürül E. İkinci dil edinimi ile anadili edinimi arasındaki
E. Bal benzerlik ve farkları belirlemek
19
Dil ve Dilbilim
1. B Yanıtınız yanlış ise “Dil ve Dilbilim” konu- 6. A Yanıtınız yanlış ise “Dilbilgisi” konusunu ye-
sunu yeniden gözden geçiriniz. niden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
2. E Yanıtınız yanlış ise “Ses Bilgisi” konusunu 7. B Yanıtınız yanlış ise “Dil Evrenselleri” konu-
yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
3. C Yanıtınız yanlış ise “Sözcük Bilgisi” konusu- 8. B Yanıtınız yanlış ise “Dilbilim Nedir” konu-
nu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
4. E Yanıtınız yanlış ise “Sözcük Bilgisi” konusu- 9. D Yanıtınız yanlış ise “Dilbilim Nedir” konu-
nu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
5. C Yanıtınız yanlış ise “Dil Evrenselleri” konu- 10. D Yanıtınız yanlış ise “İşaret Dilleri” konusunu
sunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
1 Anahtarı
TİD işaretleri:
Anne: Sağ el bir bardak biçiminde tutularak sağ göğüsten sol göğüs üzerine
kücük bir ark hareketi ile kaydırılır.
Araştır 3 Baba: Sağ elin başparmağı çeneye değdirilir.
Okul: Parmaklar bitiştirilmiş olarak sağ el ağza kısa hereketlerle değdirilir
Kitap: İki elin ayası göğüs hizasında birleştirilerek açıp kapama hareketi
yapılır.
20
Genel Dilbilim-I
Kaynakça
Aksan, Doğan. 1987. Her Yönüyle Dil Ana çizgileriyle Linden, L. (2007). The Basic Theories of Language
Dilbilim. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. Acquisition. Norderstedt, Germany: GRIN Verlag.
Brentari, Diane. 2010. Sign Languages. Cambridge: Lyons, John. 1968. An Introduction to Theoretical
Cambridge University Press. Linguistics. Cambridge: Cambridge University
Press.
Chomsky, Noam. 1986. Knowledge of Language: Its
Nature, Origin, and Use. New York and London; Pfau, Roland, Steinbach, Markus, Woll, Bencie.
Praeger. 2012. Sign Language: An Introduction. Berlin: De
Gruyter Mouton.
Chomsky, Noam. 1972. Language and Mind. Enlarged
Ed. New York: Harcourt Brace Jovanovitch.
Crain, S., & Lillo-Martin, D.C. (1999). An introduction
to linguistic theory and language acquisition.
Malden, (MA): Blackwell Publishing Ltd.
21
Bölüm 2
Dillerin Sesleri: Sesbilgisi
öğrenme çıktıları
1 2
Ses ve Yazı Sesbilgisi ve Alanları
1 Ses ile harf arasındaki farkı tanımlayabilme 3 Sesbilgisinin altalanlarını tanıma
2 Değişik yazı türlerini tanımlayabilme 4 Havaakımı düzeneklerini tanıma
Ses Oluşumu
5 Ünsüzlerin özelliklerini betimleyebilme
3 4
6 Ünlülerin özelliklerini betimleyebilme Bürün
7 Doğal ses sınıflarının niteliklerini 8 Bürün özelliklerini betimleyebilme
açıklayabilme 9 Bürün özelliklerinin işlevlerini açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Sesbilgisi Bürün Hava Akımı Düzenekleri• Ünlü• Patlamalı Gırtlaksıl• Vurgu
• Uluslararası Sesbilgisi Alfabesi• Doğal Ses Sınıfları• Ünsüz• Sürtünmeli• Genizsil• Ezgi • Ton
22
Genel Dilbilim-I
Resim 2.1 Değişik kültürler tarafından kullanılmış kullanılmakta olan yazı türleri
Kaynaklar: (i) http://tccl.rit.albany.edu/knilt/index.php/Interesting_Chinese_Characters:A_Big_Picture_of_Chinese_
Writing_System, (ii) https://discoveringegypt.com/egyptian-hieroglyphic-writing/egyptian-hieroglyphic-alphabet/,
(iii) https://linguistics.stackexchange.com/questions/11363/why-dont-some-arabic-letters-appear-in-the-alphabet-list,
(iv) http://www.sixtyvocab.com/blog/many-alphabets-world/
İşitme engeli olmayan bireyler için dilin konuşmaya dayalı olduğunu göz önünde bulundurursak, ko-
nuşulan dil için seslerin önemi ve sesler ile harfler arasındaki fark ortaya çıkacaktır. Harfler, konuşmak
için oluşturulan seslerin yazıya dökülebilmesi için kullanılan sembollerdir. Her dilin kendi seslerini yaza-
bilmek için kullandığı bir yazı biçimi vardır; çivi yazısı, hiyeroglif ve alfabe değişik yazı türleridir. Hiyerog-
rifler, ifade edilen kavramı o kavramı temsil eden resim ile gösteren yazı türüdür. Taş üzerine yazılan yazı
türü olan çivi yazısı, sesleri temsil eder. Bugün kullanmakta olduğumuz alfabe her sesi ayrı bir sembol ile
temsil eden yazı türüdür. Örneğin, anadili Türkçe olan kişiler ben sözcüğünün b, e, n seslerinden oluştuğu-
nu bilirler ve bu sesler Türkçe alfabede b, e, n harfleriyle yazılır. İngilizcede ise this, the, these gibi sözcük-
lerin başında bulunan th harfleri tek bir sesi simgelemektedir. Diller arasında ses farklılıkları olduğu gibi,
23
Dillerin Sesleri: Sesbilgisi
alfabelerinde de farklar vardır çünkü her dil kendi ses dizgesinde olan sesleri temsil etmek için gerekli olan
harfleri kullanır. Dilbilim bütün dillerdeki sesleri kaydetmeyi ve yazabilmeyi amaçlamaktadır. Bunun için
diller tarafından kullanılan alfabeler, dilbilim için yeterli değildir. Dillerin alfabelerinde bir harfin temsil
ettiği sesin niteliği dilden dile fark etmektedir. Türkçede e harfi ile temsil edilen ses ile İngilizcede aynı harf
ile temsil edilen ses farklıdır; örn. Türkçede ses, sen, ev ama İngilizce men, women, beet. Ayrıca bazı dillerde
bir ses o dilin alfabesi içinde bile değişik harflerle gösterilmektedir; örn. İngilizcede meet ‘buluşmak’ ile
meat ‘et’ sözcüklerindeki ünlü aynıdır ama yazılış biçimleri görüldüğü gibi farklıdır. Aynı şekilde, İngilizce-
de this, the, these gibi sözcüklerin ilk sesleri yazıda th olarak 2 harf ile yazılmaktadır. Resim 2.2'deki resimler
Türkçede yapılmış bazı yazım hatalarını göstermektedir.
24
Genel Dilbilim-I
Öğrenme Çıktısı
1 Ses ile harf arasındaki farkı tanımlayabilme
2 Değişik yazı türlerini tanımlayabilme
SESBİLGİSİ VE ALANLARI
Sesler fiziksel özelliklerinin değişik boyutları açısından incelenir. Dilbilimde seslerin fiziksel oluşumu-
nu inceleyen alana sesbilgisi denir. Seslerin değişik özelliklerini inceleyen bir alan olan sesbilgisinin 3 alt
alanı vardır. Akustik sesbilgisi, ses dalgalarının frekansı, formantları ve hızı gibi fiziksel özeliklerini ince-
ler. Resim 2.4 sesin fiziksel boyutlarını yansıtmaktadır.
Dinleyiş sesbilgisinin ilgi alanı sesin kulak zarından beyne aktarılması ve beyin tarafından duyma
merkezine aktarılan iletinin algılanması ve içeriğinin anlaşılmasını sağlayan sinirsel süreçtir. Beyin ile kulak
arasındaki sinir ağında oluşan bir uyumsuzluk ya da beynin duyma merkezinde olan bir hasar bu süreci
olumsuz olarak etkilemektedir. Sesin beyne aktarılmasında görülen sorunun niteliğine bağlı olarak, birey-
lerde işitme engellilik gibi fiziksel bir engel ortaya çıkabilir ya da iletinin doğru anlaşılmaması gibi beynin
25
Dillerin Sesleri: Sesbilgisi
gelen iletiyi çözümleme işlemini yerine getiren bilişsel süreçte bir sorun yaşanıyor olabilir. Dinleyiş sesbil-
gisi sorunun niteliğini saptamayı amaçlamaktadır. Söyleyiş sesbilgisi’nin inceleme alanı ise konuşucunun
konuşurken kullandığı seslerin oluşturulmasını sağlayan fiziksel hareketlerin niteliğidir. Konuşurken kul-
landığımız sesler bir hava akımının solunum sistemimiz içinde yer değiştirmesi sonucu oluşmaktadır. Hava
akımı solunum sistemi içinde yer değiştirirken, konuşucular dil, dudak ve dişler gibi ağız içinde bulunan
organların değişik fiziksel hareketleri ile ses oluştururlar.
Şekil 2.1 konuşma esnasında sesin konuşucu tarafından oluşturulma sürecini ve dinleyici tarafından
algılanma sürecini temsil etmektedir.
KONUŞUCU DİNLEYİCİ
Kulak
Duyu Beyin
Sinirleri
Geribildirim
Bağlantısı Duyu
Beyin Ses Ses Dalgaları Sinirleri
Kulak
Organları
Motor
Sinirleri
Şekil 2.1
Kaynak: http://indra-bohara.blogspot.com.tr/2010/10/brief-critical-review-of-speech-chain.html
Söyleyiş Sesbilgisi
Konuşurken çıkardığımız sesler bir hava akımının solunum sistemimiz içinde yer değiştirmesi sonucu
oluşmaktadır. Konuşmada kullanılan sesleri oluşturma sürecinde kullanılan organlar şunlardır:
1. akciğerler
2. hava borusu
Burun boşluğu
3. gırtlak
4. ağız boşluğu
5. burun boşluğu Ağız boşluğu
Şekil 2.2 resim hava akımının ses aygıtı içindeki ha-
reketini sağlayan organları ve hava akımının çıkış yolla-
rını göstermektedir:
Konuşurken çıkardığımız sesler, başlatıcı denilen bir
organın hava akımını başlatması ile oluşturulur. Bunu
bir emme-basma pompasının havayı dışarı itme hare- Gırtlak
keti olarak düşünebiliriz ve seslerin oluşmasını sağlayan
Soluk borusu
düzeneği başlatıcı tarafından dışarıya itilmesini havanın
insan vücudu içindeki yolculuğa benzetebiliriz. Dillerde Şekil 2.2 Ses Aygıtı
hava akımını başlatıcı işlevini gören organlar, akciğerler,
gırtlak ve damaktır. Tüm dillerde akciğerlerin başlatıcı işlevini üstlendiği sesler bulunmaktadır. Bazı dil-
lerde ise akciğerlerin başlatıcı işlevini üstlendiği sesler yanı sıra gırtlak ve damak tarafından başlatılan hava
akımı ile oluşturulan sesler de bulunmaktadır.
26
Genel Dilbilim-I
Başlatıcı olan akciğerler tarafından itilen hava nızca akciğer hava akımı düzeneği ile oluşturulan
akımı soluk borusu yoluyla yukarı doğru hareket sesler kullanılmaktadır. Kafkas dilleri ailesine ait
eder ve soluk borusunun üst tarafında bulunan olan Abhazca, Kabartayca, Gürcüce gibi dillerde
gırtlaktan geçerek ağız ya da burun boşlukların- gırtlaksıl hava akımı düzeneği ile oluşturulan ses-
dan dışarı çıkar. Gırtlakta ses telleri bulunmak- ler de bulunmaktadır. Artdamaksıl hava akımı ile
tadır. Ses telleri iki ayrı konumda olabilir. Ses oluşturulan sesler ise Ewe gibi bazı Afrika dillerin-
telleri aralarında herhangi bir boşluk olmayacak de görülmektedir.
derecede birbirlerine yakın duruyorlarsa, hava Hava akımı düzeneklerinde başlatıcılar, sesle-
akımı gırtlaktan geçerken, ses tellerinin arasında rin oluşmasını sağlayan hava akımını iki ayrı bi-
geçmek için onları iter ve titremelerine yol açar. çimde başlatır. Bu biçimler havanın pompalamayı
Ses tellerinin titremesi sonucu oluşan seslere andıran hareketi ile dışarı itilmesi ya da emmeyi
ötümlü sesler denir. Bunu z sesinin oluşturul- andıran hareket ile içeri çekilmesidir. Bunlardan
masında görebiliriz. İşaret ya da orta parmağınızı havanın dışarı itilmesi ile oluşturulan seslere püs-
boğazınızdaki gırtlak bölgesinin üzerine koyup z kürtmeli, içeri çekilmesi ile oluşturulan seslere
sesini çıkarırsanız, bir titreşim hissedeceksiniz; bu emmeli adı verilir. Ancak, hava akımı düzenek-
titreşim z sesinin ötümlü bir ses olduğunu göste- lerinin her biri tarafından her iki biçimle de hava
rir. Hava akımı gırtlaktan geçtiği sırada, ses telleri akımı başlatılabilmesine karşın, oluşturulan tüm
ayrık durumdaysalar, yani aralarında bir boşluk sesler insanlar tarafından konuşma sesi olarak kul-
bulunmuyorsa, oluşturulan ses ötümsüzdür. Yu- lanılmamaktadır. Örneğin, tüm dillerde püskürt-
karıdaki deneyi şimdi s sesiyle yapın; işaret ya da meli akciğer hava düzeneği ile oluşturulan sesler
orta parmağınızı boğazınızdaki gırtlak bölgesinin kullanılmaktadır. Buna karşın emmeli akciğer hava
üzerine koyup s sesini çıkarttığınızda, hiç bir titre- akımı düzeneği ile oluşturulan sesler hiç bir dilde
şim hissetmeyeceksiniz. Bu s sesinin ötümsüz ses konuşma sesi olarak kullanılmamaktadır. Ağlarken
olduğunu göstermektedir. ya da koşarken konuşmağa çalışıldığı sırada çıkarı-
lan sesler emmeli akciğer hava akımı düzeneği ile
Hava Akımı Düzenekleri oluşturulmaktadır. Emmeli ve püskürtmeli hava
akımı düzenekleri ile oluşturulan konuşma sesleri
Konuşma sürecinde kullanılan sesleri çıkarma-
Tablo 2.2’de gösterilmiştir:
da birbirlerinden hava akımını başlatan organın
niteliği açısından ayrılan üç ayrı hava akımı düze-
neği kullanılmaktadır. Hava akımı düzeneklerini Tablo 2.2 Emmeli ve Püskürtmeli Hava Akımı
ve hava akımını başlatan ‘başlatıcı’ adını verebile- Düzenekleri ve Sesler
ceğimiz organları Tablo 2.1'de gösterilmiştir: Hava Akımı
Sesler
Düzenekleri
Tablo 2.1 Hava Akımı Düzenekleri Emmeli Püskürtmeli
Hava Akımı Düzenekleri Başlatıcı 1. Akciğer hava akımı
– Püskürtmeli
Akciğer hava akımı düzeneği Akciğerler düzeneği
2. Gırtlak hava akımı
Gırtlak hava akımı düzeneği Gırtlak İçpatlamalı Duraklı
düzeneği
Artdamak hava akımı düzeneği Artdamak
3. Artdamak hava akımı
Klik –
düzeneği
Yukarıda da belirttiğimiz gibi tüm dillerde ak-
ciğer hava akımı düzeneği ile oluşrurulan sesler Tablo 2.2’de görüldüğü gibi emmeli akciğer
bulunmaktadır. Gırtlaksıl ve artdamaksıl hava akı- hava akımı ile püskürtmeli artdamak hava akımı
mı düzenekleri ise bazı dillerde akciğer hava akımı düzenekleri tarafından oluşturulan sesler hiç bir
düzeneği yanı sıra kullanılmaktadır. Türkçede yal- dilde konuşma sesi olarak kullanılmamaktadır.
27
Dillerin Sesleri: Sesbilgisi
Öğrenme Çıktısı
3 Sesbilgisinin altalanlarını tanıma
4 Havaakımı düzeneklerini tanıma
28
Genel Dilbilim-I
(ii) Oluşma biçimi: Oluşma biçimi ünsüzlerin ayrılmaları ile, hava, patlamayı andıran bir ses ile
oluşturucuların birbirlerine yaklaşma derecesi- dışarı çıkar. Patlamalı bir ünsüz olan [p] sesinin oluş-
ni ve oluşma noktasında hava akımının geçiş turulmasında alt ve üst dudaklar birbirlerine sıkıca
biçimini belirtir. Ünsüzler oluşturuluş biçim- değdirilerek havanın ağız boşluğundan dışarı çıkması
lerine göre (i) patlamalı, (ii) sürtünmeli, (iii) engellenir. Bunun sonucu olarak kapalı dudakların
patlamalı sürtünmeli, (iv) genizsil, (v) kayıcı ve hemen arkasında biriken hava büyük bir basınç oluş-
(vi) akıcı ünsüz olmak üzere 6 sınıfa ayrılır. turur. Dudaklar kapalı kaldıkları sürece bu basınç
a. Patlamalı ünsüzler: Patlamalı ünsüzler alt ve artar. Dudakların açılmasıyla hava aniden dışarı çıkar
üst oluşturucuların birleşip hava akımını tamamen ve çıkarken patlamaya benzeyen bir ses duyulur. Di-
engellemeleri sonucu oluşur. Oluşma noktasında ha- ğer patlamalı seslerden bazıları [b, t, d, k, g] sesleridir.
reketi engellenen hava, bu noktada birikir ve büyük Resim 2.5'te [m], [l] ve [f ] seslerini oluşturur-
bir basınç yaratır. Oluşturucuların birbirlerinden ken, dil ve dudakların konumu yansıtılmaktadır.
29
Dillerin Sesleri: Sesbilgisi
b. Sürtünmeli ünsüzler: Sürtünmeli ünsüzle- oluşur. Hava akımının engellenme noktası, pat-
rin oluşumunda alt ve üst oluşturucular birbirleri- lamalı ünsüzlerin oluşmasında olduğu gibi ağız
ne yaklaşır, ancak patlamalı ünsüzlerde olduğu gibi boşluğundadır. Ancak, genizsil ünsüzlerin oluş-
birbirlerine değip hava akımı tamamen engellen- masında artdamak inik durumdadır ve hava akı-
mez. Birbirlerine yaklaşan oluşturucuların arasında mının burun boşluğuna girişi açıktır. Bundan
havanın geçebileceği dar bir açıklık vardır. Hava bu dolayı, gırtlaktan çıkan hava burun boşluğuna
dar geçitten sürtünme ile geçer. Oluşma noktasın- girer ve burun deliklerinden dışarı çıkar. [m] ge-
daki bu açıklık geniş olmadığı için hava buradan nizsil bir ünsüzdür. Dudaklar birbirlerine değe-
geçerken sürtünme sesine benzer bir ses duyulur. rek havanın dışarı çıkmasını engeller. Bu sırada
[s] sürtünmeli bir ünsüzdür. Alt oluşturucu olan artdamak aşağı çekilmiştir ve burun boşluğuna
dil ucu, üst oluşturucu diş yuvasına yaklaşır, ancak giriş açıktır. Gırtlaktan geçen hava akımı burun
ona değmez. Dilucu ile diş yuvası arasında havanın boşluğu girişinin açık olması üzerine burun boş-
sızabileceği dar bir açıklık bulunmaktadır. Ciğer- luğuna girer ve burun deliklerinden dışarı çıkar.
lerden basınçla gelen hava bu dar geçitten geçmeğe Ağız boşluğundaki engelleme dudaklar tarafın-
çalışır. Bundan dolayı geçerken sürtünme sesine dan gerçekleştirildiği için [m] ünsüzü çiftdudak-
benzer bir ses oluşur. Diğer sürtünmeli seslerden sıl genizsil bir sestir.
bazıları [z, ∫, ʒ] sesleridir. d. Akıcı ünsüzler: Akıcı ünsüzler ikiye ayrılır:
c. Patlamalı-sürtünmeli ünsüzler: Patlama- (i) yan akıcı ünsüz ve (ii) üstdamaksıl akıcı ünsüz.
lı-sürtünmeli ünsüzlerin oluşmalarını iki evrede (i) Yan akıcı ünsüz: Yan akıcı ünsüz oluşum
incelemek mümkündür. Birinci evre, başlangıç noktasında hava akımının alt ve üst oluştu-
evresidir. İkinci evre ise, bitiş evresidir. Patlamalı- rucuların iki yanından dışarıya çıkarılması
sürtünmeli ünsüzlerin başlangıç evresinde, hava ile oluşturulur. [l] yan akıcı ünsüzdür. Olu-
akımı patlamalı ünsüzlerin oluşmasında olduğu şum noktası dil ucu-diş yuvasıdır. Dilucu
gibi alt ve üst oluşturucular tarafından tamamen diş yuvasına değer ancak hava akımını ta-
engellenir. Ancak, oluşturucuların birbirlerinden mamen engellemez. Hava dilin iki yanın-
ayrılması sırasında hava akımı patlamalı ünsüzler- dan dışarı itilir.
de olduğu gibi aniden değil, sürtünmeli ünsüzlerin
(ii) Üstdamaksıl akıcı ünsüz: Üstdamaksıl
oluşumunda olduğu gibi daha yavaş bir hızla sür-
akıcı ünsüz oluşum noktasında alt oluştu-
tünme ile sızarak çıkar. [t∫] patlamalı-sürtünmeli
rucunun üst damağa doğru kıvrılması ile
bir ünsüzdür. Başlangıç evresinde, dil palası, diş
oluşturulur. [r] üstdamaksıl bir ünsüzdür.
yuvası ile damak arasındaki noktaya değerek bu
Dilin ucu diş yuvasına doğru kıvrılır. Hava
noktada hava akımını engeller. Bitiş evresinde, dil
kıvrık dil ucunu sıyırarak dışarı çıkar.
palası bu noktadan yavaş yavaş ayrılır. Ayrılırken
hava akımı sızarak dışarı çıkar. Şekil 2.4’te İngilizce konuşurunun sözcük ba-
şında ve seslemsi [r] sesini oluştururken dillerinin
ç. Genizsil ünsüzler: Genizsil ünsüzler hava
konumlarının çizimi gösterilmektedir.
akımının burun boşluğundan dışarı çıkması ile
30
Genel Dilbilim-I
(a) sözcük başı /r/ seslemsi /r/ Ses telleri kenarlarından gırtlağa yapışmış,
gırtlağın ortasında ise aralarında bir boşluk ka-
labilecek biçimde serbestçe hareket edebilen iki
kastır. Bu kaslar değişik duruşlarda olabilirler.
Kasların temel duruşları kapalı duruştur. Kapalı
duruş kasların gırtlağın ortasına gelen kısımları-
(b) sözcük başı /r/ seslemsi /r/ nın hafifçe birbiri üstüne örtüştüğü, aralarında
aralık bulunmayan duruştur. Kaslar bu durumda
olduğu zaman, nefes borusundan yukarı çıkan
hava akımı, gırtlaktan geçerken kasları itmek
zorunda kalır. Havanın basıncı ile kaslar dal-
galanma hareketine benzer bir hareket ile aşağı
(c) büzüşmüş /r/ dil ucu yukarıda
yukarı oynarlar. Bu kıpırdanış sırasında gırtlakta
bir titreşim hissedilir. Ses tellerinin titreşimi ile
oluşturulan sesler ötümlü seslerdir. [ʒ] ötümlü
bir ünsüzdür.
Ses tellerinin başka bir duruş biçimi de açık du-
(d) sözcük başı /r/ ruştur. Açık duruş kasların gırtlağın kenarına doğ-
ru çekilmiş ve dolayısıyla gırtlağın ortasında hava
akımının rahatça geçebileceği bir boşluk bırakmış
oldukları duruştur. Hava akımı, adına gırtlak boş-
luğu denilen bu boşluktan herhangi bir sürtünme-
ye veya titreşime yol açmadan rahatlıkla geçer. Ses
Şekil 2.4 telleri gırtlağın kenarında olduğu için dalgalanma
Kaynak: http://www.seas.ucla.edu/spapl/projects/ hareketi olmaz; dolayısıyla gırtlakta titreşim olmaz.
mripix/fig1.html Hava akımının ses tellerinin gırtlak kenarına çekil-
mesi ile oluşan gırtlak boşluğundan geçmesi sonu-
e. Kayıcı ünsüzler: Hava akımını engelleme cu oluşturulan sesler ötümsüz seslerdir. Ötümsüz
derecesi en az olan ünsüzlerdir. Alt ve üst oluş- sesler titreşimsizdir. [∫] ötümsüz bir sestir. Ses telle-
turucular birbirine dokunmadan yaklaşır. Ara- rinin yarı açık-yarı kapalı duruşlarında oluşturulan
daki açıklık herhangi bir sürtünmeye yol açma- sesler fısıltılı sesleridir.
yacak genişliktedir. Hava akımı bu noktadan hiç
Bir ünsüzün betimlenmesinde oluşma noktası,
bir zorlama ve sürtünme olmadan dışarı çıkar. [j]
oluşma biçimi ve gırtlak durumu belirtilir. Buna
bir yarı ünlüdür. Dil palası damağa yaklaşır ancak
göre
değmez. Damak ile dil palası arasında havanın
sürtünmeden ve ses yapmadan geçebileceği ge- [p] ötümsüz çiftdudaksıl patlamalı
nişlikte bir açıklık bulunur. Hava akımı buradan [b] ötümlü çiftdudaksıl patlamalı
dışarı çıkar. ünsüzü olarak betimlenir. Tablo 2.4 değişik sesleri
(iii) Gırtlak Durumu: Gırtlak durumu, hava ve bunların sesbilgisel betimlemelerini göstermek-
akımı gırtlaktan geçerken ses tellerinin du- tedir.
rumunu belirtir. Ses tellerinin değişik du-
rumlarına göre, ötümlü, ötümsüz, fısıltılı
sesler oluşturulur.
31
Dillerin Sesleri: Sesbilgisi
Ünlüler
Ünlüler hava akımının ünsüzlerin oluşumundakinden daha az bir derecede engellenmesi ile oluşturu-
lur. Bu engellemenin bir boyutu ağzın değişik derecelerde açılıp kapanmasıdır. Ünlülerin oluşturulmasında
diğer bir boyut dilin ağız içindeki konumudur. Üçüncü boyut ise, dudakların yuvarlak olup olmamasıdır.
Ünlülerin oluşturulmasında etkin olan sesbilgisel özellikleri şöyle belirtebiliriz: (i) ağzın açıklık/kapalılık
derecesi, (i) dilin ağız içindeki konumu ve (iii) dudakların yuvarlak olup olmamasıdır.
32
Genel Dilbilim-I
Ünlülerin Oluşturulması
(i) Dilin konumu: Dilin konumu ağız boşluğu içinde dilin yatay düzeyde bulunduğu noktayı tanımlar.
Dilin ağız boşluğunda yatay bir düzeyde bulunduğu noktaya göre ağız boşluğu ön, orta ve arka olmak üzere
üç ayrı bölgeye ayrılır. Bu konumlar ünsüzlerin oluşma noktasındaki kesinliğe karşın görecelidir. Ağzın ön
kısmına ön, arka kısmına arka ve ön ile arka arasındaki kısma da arka kısım denir. Dilin ağzın ön kısmına
doğru itilmesiyle oluşturulan ünlülere ön ünlüler, arka konuma çekilmesiyle oluşturulan ünlülere arka ün-
lüler, damağa yakın konumda oluşturulan ünlülere ise ara ünlüler denir. Örneğin [i] ön, [u] arka ünlüdür.
(ii) Ağız açıklığı: Ağız açıklığı dilin ağız içinde dikey düzeyde bulunduğu noktayı belirtir. Dilin ağız için-
de dikey düzeyde bulunduğu noktada ağız boşluğu üç bölgeye ayrılır. Dilin damağa yakın olduğu konuma
üst, ağız boşluğunun altında olduğu konuma alt bölge denir. Alt bölge dilin dinlenme halinde bulunduğu
konumdur. Alt ve üst bölge arasını da orta bölge diye adlandırabiliriz. Damağa yakın konumda oluşturulan
ünlülere üst ya da kapalı ünlüler, ağzın alt bölgesinde oluşturulan ünlülere alt ya da açık ünlüler, orta bölgede
oluşturulan ünlülere de orta ünlüler denir. [i] üst/kapalı, [e] orta ve [a] alt/açık ünlüdür.
Resim 2.6 [ı] sesini oluştururken, dilimizin ağız içinde konumunu göstermektedir.
(a) (b)
Resim 2.6
Kaynak: https://medeniyet.academia.edu/MehmetAkifKILIC Kilic, M.A., F. Öğüt . 2004 ‘A high unrounded vowel in
Turkish: is it a central or back vowel?’ Speech Communication 43. 143–154.
(a)’da dudaklar açık, dilin arkası artdamağa yaklaşmış ancak dokunmuyor, hava akımı hiç bir engelle
karşılaşmayarak dışarı çıkmakta. (b)’de yatay çizgiler havanın ses tellerinden artdamağa kadar geçiş yolu,
dikey çizgiler ise havanın ağız boşluğu içindeki geçiş yolu görülmektedir.
(iii) Dudak durumu: Hava akımı ağız boşlu-
ğundan dışarı çıkarken dudakların aldığı biçim
ünlülerin niteliğini belirleyen üçüncü özelliktir.
Dudakların iki biçimi vardır: (i) yuvarlak, (ii) düz.
Yuvarlak duruş dudakların birbirlerine yakın geti- i u
rilip yuvarlaklaştırıldığı biçimdir. Dudakların yu-
varlaklaştırılması ile oluşturulan ünlülere yuvarlak
ünlü denir. [u, o] yuvarlak ünlülerdir. Dudaklar yu-
varlaklaştırılmadan düz olarak oluşturulan ünlülere
düz ünlü denir. [i] bir düz ünlüdür.
a
c
Bir ünsüzün betimlenmesinde dilin konumu,
ağız açıklığı ve dudak durumu belirtilmektedir. Şekil 2.5
Buna göre [i] ve [ü] ünlülerini sesbilgisel olarak şöy- Kaynak: http://clas.mq.edu.au/speech/phonetics/
le betimleyebiliriz: phonetics/vowelartic/lip_posture.html
[i] üst ön düz
[u] üst arka yuvarlak
Şekil 2.5 ünlülerin oluşmasında ağız boşluğunu ve dil konumunu ve dudakların yuvarlak olup olma-
dığını gösteren bir şekildir:
33
Dillerin Sesleri: Sesbilgisi
ı i Sesbilgisel
Çift Ünlü Örnek Sözcük
Çevriyazılışı
[e ı] pay /pe ı/
o ö [a ı] five /fa ı v/
34
Genel Dilbilim-I
35
Dillerin Sesleri: Sesbilgisi
Öğrenme Çıktısı
5 Ünsüzlerin özelliklerini betimleyebilme
6 Ünlülerin özelliklerini betimleyebilme
7 Doğal ses sınıflarının niteliklerini açıklayabilme
Arkadaşınıza Türkçedeki
kadar, hayır, sakın, çadır,
Fransızca tu ‘sen’ sözcüğün- tahta sözcüklerinin ilk ses-
Söyleyişin yazıya yansıması deki ünlü üst, ön, yuvarlak lerinin hangi özellikleri
başlıklı resimlere benzeyen ünlüdür. Bu sözcüğü sesli bakımından birbirine ben-
örnekler bulun. Bunların sözlüklerden de dinleyebi- zediğini, hangi özellikleri
yazımlarındaki sapmaları lirsiniz. Sizce bu ses T Türk- bakımından birbirinden
belirleyin. Bu sapmalar ne- çedeki hangi sese benziyor? farklı olduğunu anlatın.
den kaynaklanmış olabilir? Türkçede bu ünlüyü içeren Bunlara benzer başka söz-
içeren 5 sözcük bulun. cükler bulun ve aralarında-
ki benzerlikleri, ayrımları
açıklamalarını isteyin.
36
Genel Dilbilim-I
Öğrenme Çıktısı
8 Bürün özelliklerini betimleyebilme
9 Bürün özelliklerinin işlevlerini açıklayabilme
37
Dillerin Sesleri: Sesbilgisi
yaşamla ilişkilendir
3. ‘Ses’ler ile ‘Harf ’lerin Türkoloji’de Karış- rülüyorsa da, gerçekte yazım ile ilgili bir terimdir.
tırılması Üzerine Yazım, yalnızca sesçil yazım ya da abeceyle ilgili bir
Türk dilinin ses dü- bilgi dalı değildir; hece yazı (Osmanlıca, Japonca
zeni üzerine bilgi veren için) ve kavram yazı (Çince için) türleri bugün de
her düzeyden dilbilgisi kullanılmaktadır. İyisi mi, bir dilin seslerinden söz
kitaplarında ses ile harf ederken, harfleri işin içine karıştırmamalı.
terimleri birbirine öy- Seslerden söz ederken, onları yeniden sesli-
lesine karıştırılmış du- ler/sessizler diye ayırırsak, terimler kendi içlerin-
rumdadır ki: neyin ses, de öçelişkili olur. Şöyle ki: bir şey ses ise, sessiz
neyin harf olduğunu an- olamaz. Bugün *sesli yerine ünlü, *sessiz yerine
lamak olanaksız gibidir. ünsüz terimleri kullanılıyor. Öyleyse sert-sessiz
Prof.Dr. Ömer Türkologlar, bizlere bir ve yumuşak-sessiz terimleri de çelişki içerir.
Demircan abece olarak tanıtılan, Sessiz olan bir sesin sert mi yoksa yumuşak mı
ancak gerçekte bir hece-yazı sayılması daha doğ- olduğu nasıl anlaşılır? Bugün *sert-sessiz yerine
ru olan eski-yazı (Arap Alfabesi) tutkusuyla, ve ötümsüz-ünsüz, *yumuşak-sessiz yerine ötümlü
biribirlerini kırmamak için bu yanlışa göz yum- ünsüz terimleri geçmiştir. *Sesli-harf ile *sessiz-
maktadırlar. Bu karıştırma, doğal olarak başka harf ise çok daha çarpık terimlerdir. Harflerin
anlamsız türetmelere de yol açmıştır. Sözgelimi sesleri yazmak için kullanıldığını kabul eden bir
*sesli harf,*sessiz harf,*süreksiz yumuşak harfler, kimse (örneğin, İngilizce “honour” /-o.na-/=
*sert harfler,*sesliler, *sessizler,...gibi. Eski-ya- şeref sözcüğündeki h- ve –r harfleri gibi) sessiz
zının harfleri ise çoğunluk birer hece, en azın- harf ’e sesletilmeyen harflere sessiz harf (mute
dan (Ünlü+ünsüz, ünsüz+ünlü) değerindedir. letter) anlamını koşabilir. O tamlamalar yerine,
Türkçe sesletim ile yazım biçimleri arasında ku- gerektiğinde ünlü harfi ile ünsüz harfi terimleri
rulan ve kurulabilecek ilişkiler için bk. Başkan kullanılabilir.
(1994:11-18).
Ses, konuşma dili ile ilgili bir terimdir. Harf, Kaynak: Ömer Demircan . (1996) Türkçenin ses-
her ne kadar yaz diliyle ilgili bir terim olarak gö- dizimi. İstanbul Der Yayınları
38
Genel Dilbilim-I
Ses ve Yazı
1 Harf yazı diline aittir ve bir dildeki sesleri yazı dilinde göstermemizi sağlayan sembollerdir. Ses ile harf ‘ben’
örneğinde olduğu gibi birebir örtüşebilir; ancak İngilizcedeki ‘this’ yazılımında olduğu gibi kimi zaman bir
ses birden fazla harf ile gösterilebilir. ‘th’ tek bir sese karşılık gelir. Dolayısıyla ses betimlemelerinde yazı dili
için kullanılan sembollerin dışında Uluslararası Ses Alfabesi (IPA) kullanılır.
2 Alfabe kullanan yazı türlerinde genellikle her ses ayrı bir harf ile yazılır. Ancak bazı dillerde ses-harf ilişkisi
çok belirgin olmayabilir. İngilizcede aynı ses değişik harflerle yazılabildiği gibi ayni harf değişik sesleri temsil
ediyor olabilir. Kavramları resimlerle ifade eden yazı türlerine hiyeroglif denir. Hiyeroglifler genellikle ifade
ettikleri kavramı resmi ile temsil ederler. Taş yazıtlar üzerinde yazılmış olan yazı türleri ise çivi yazısıdır. De-
ğişik kültürler değişik çivi yazıları geliştirmişlerdir.
Sesbilgisi ve Alanları
3 Sesler arasındaki temel farklılıklardan biri ünsüz ünlü ayrımıdır. Sesler hava akımının ağız boşluğunda
dil ve alt çenenin hareketleriyle farklı biçimlerde engellenmesiyle oluşur. Yüksek derecede engellenmesiyle
oluşan sesler ‘ünsüzler’; düşük derecede engellenmesiyle oluşan sesler ‘ünlüler’ kümesini oluşturur. Diğer
farklılık da ‘ötümlülüktür’. Ses tellerinin titreşimiyle oluşan sesler ‘ötümlü’; titreşme olmaksızın üretilenler
ise ‘ötümsüz’dür.
4 Sesleri oluşturmak bir hava akımı ile gerçekleştirilir. Bütün dillerde akciğerlerden başlayan hava akımı
ile oluşturulan sesler kullanılmaktadır. Ancak bazı dillerde gırtlaksıl ve artdamaksıl hava akımı düzeneği ile
oluşturulan sesler de bulunmaktadır. Akciğer hava akımı düzeneği ile oluşturulan sesler püskürtmelidir.
Gırtlaksıl sesler artdamaksıl sesler gibi emmeli de olabilirler.
39
Dillerin Sesleri: Sesbilgisi
5 Ünsüzlerin özelliklerini
betimleyebilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti
Ses Oluşumu
5 Ünsüzler oluşum noktası ve oluşum biçimine göre betimlenir. Ses aygıtında alt ve üst oluşturucuların
sesi engellediği noktalara göre ünsüzler ‘çift dudaksıl’ ‘dudaksıl dişsil’ ‘ diş yuvasıl v.b. olarak sınıflandırılır.
Oluşma biçiminde oluşturucuların birbirine yaklaşma derecesine göre ünsüzler patlamalı, sürtünmeli, pat-
lamalı sürtünmeli genizsil, kayıcı v.b. biçimde sınıflandırılır.
6 Ünlüler dilin konumuna, ağız açıklığına ve dudak durumuna göre sınıflandırılır. Dil konumuna göre bir
ünlü ön, ara ve arkada olabilir. Ağız açıklığına göre ünlüler üst, orta ve alt olarak sınıflandırılır. Dudak du-
rumunun yuvarlak ve düz olduğu durumda üretilen ünlüler ise yuvarlak ve düz ünlüler kümesini oluşturur.
7 Ünlü ve ünsüzler ortak sesbilgisel özellikleri açısından alt ana sınıflar oluştururlar. Örneğin ünsüzler
kendi içinde ötümlü ve ötümsüz gibi bir alt sınıf oluştururlar. Ünsüzler ayrıca hava akımının tümüyle
engellenmesi açısından sürekliler ve süreksizler olarak doğal bir sınıf oluştururlar. Ünsüzler için diğer doğal
sınıflar dudaksıl olma, öncül olma, dudaksıl dişsil olma v.b. olarak tanımlanır.
40
Genel Dilbilim-I
Bürün
8 Dilde sesler kendi başlarına anlam taşımaz, anlam taşıyan birimleri oluşturur. Dildeki en küçük anlam
birimi olan biçimbirimden metne kadar sözcük, öbek, tümce, paragraf ve daha uzun metinler gibi değişik
uzunluk ve niteliğe sahip yapıların seslendirilmesi sırasında bu yapıları oluşturan seslerin oluşumunun bo-
yutlarından biri de bürünsel özelliklerdir. Bürünsel özellikler, bir ünlü ya da seslemin diğerlerine göre daha
belirgin ve kuvvetli olduğunu belirten vurgu, konuşurken ses perdesinin düzeyini belirten ezgi ve seslerin oluş
sürelerini belirten uzunluk gibi parça üstü ses olgularıdır.
9 Bürün bir dilin özelliklerine bağlı olarak sözcüksel ya da yapısal düzeyde anlam farkı yaratabilir. Türkçede
ordu ve Ordu sözcüklerinin sesbirimleri aynı olmasına karşın vurgu alan seslemin niteliğine bağlı olarak
cins ad ya da şehir adını ifade eder. İngilizcede ezginin düz tümce ile Evet-Hayır sorularını ayrıştırma işlevi
vardır. Çinçe gibi ton dillerinde aynı sesbirimleri içeren sözcükler birbirlerinden tonlama farkı ile ayırdedilir.
41
Dillerin Sesleri: Sesbilgisi
ses içerir?
B. Sürekli A. kolay
C. Patlamalı B. çabuk
D. Ötümlü C. fazla
E. Palasal D. nane
E. halı
2 Aşağıdaki seslerden hangileri aynı oluşma
noktasındadır? 7 Aşağıdaki ses sınıflarından hangisi oluşturma
A. [d, t] biçimi bakımından doğal bir sınıf oluşturmakta-
B. [h, ʃ ] dır?
C. [m, ŋ] A. [f s v z]
D. [w, l] B. [n, b t k]
E. [p,r] C. [t d n r]
D. [p s t ʃ h]
3
Aşağıdaki seslerden hangisi aynı oluşma biçi- E. [r k l m]
mindedir?
A. [d, z] 8 Aşağıdakilerden hangisi art damaksıl genizsil
B. [h, ʃ ] patlamalı bir sestir?
C. [m,n] A. [m]
D. [w, l] B. [r]
E. [f, dʒ] C. [n]
D. [ŋ]
4 Aşağıda verilen sesbilgisel sınıflardan o sınıfa E. [k]
ait olmayan bir ses bulunan küme hangisidir?
A. [-engelli] [n, , z, l, ] 9 Aşağıdaki sözcüklerden hangisi ön, düz ünlü
B. [-ötüm] [h, θ, f ] içerir?
C. [-ön, -arka] [e, œ, ɛ ] A. sokak
D. [+engelli, +patlamalı] [ t ʃ, ʒ, dʒ] B. ırak
E. [+palasıl, + dişyuvasıl [ʃ] [ʒ] [tʃ] [dʒ] C. temel
D. düz
5
Aşağıdaki sözcük gruplarından hangisinde E. uzak
son sesleri [hışırtılı] olan sözcükler vardır?
A. kes, ip, az 10 Aşağıdakilerden hangisi bürünsel bir özellik-
B. küf, sus, suç tir?
C. bej, seç, tek A. ötümlü
D. sessiz, is, iç B. sürekli
E. jip, saç, kal C. vurgulu
D. hışırtılı
E. engelli
42
Genel Dilbilim-I
1. A Yanıtınız yanlış ise “Ünsüzlerin Oluşumu” 6. B Yanıtınız yanlış ise “Ünsüzlerin Oluşumu”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
3. C Yanıtınız yanlış ise “Ünsüzlerin Oluşumu” 8. D Yanıtınız yanlış ise “Ünsüzlerin Oluşumu”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. D Yanıtınız yanlış ise “Doğal Ses Sınıfları” ko- 10. C Yanıtınız yanlış ise “Vurgu” konusunu yeni-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
2 Anahtarı
43
Dillerin Sesleri: Sesbilgisi
Kaynakça
Catford, J.C. (2001). A practical guide to phonetics.
2nd. Ed. New York: Oxford University press.
Crystal, D. (2003). A dictionary of linguistics and
phonetics. 5th ed. Oxford, UK: Blackwell
Publishers.
Demircan, Ö. (1996) Türkçenin sesdizimi. İstanbul:
Der Yayınları
International Phonetic Association. 1989. Principles
of the International Phonetic Association, rev. ed.
London: IPA.
Lagefoged, P. (2006). A course in phonetics. 5th ed.
Boston, MA: Thomson Learning.
__________. (2005) Vowels and consonants. 2nd ed.
Oxford, UK: Blackwell Publishers.
Pullum, G.K. and W. A. Ladusaw. (1986). Phonetic
symbol guide. Chicago: University of Chicago
Press.
44
Bölüm 3
Sesbilim
Sesbirimler ve En Küçük Çiftler
1 Bir dilin sesleri arasındaki karşıtsal dağılım Bürünsel Sesbilim
öğrenme çıktıları
ilişkisini tanımlayabilme
4 Bürün, vurgu ve ezgi kavramlarını
1 2
2 Bir dilin sesleri arasındaki bütüncül ve
tanımlayabilme
serbest dağılım ilişkilerini belirleyebilme
3 Sesbilimsel koşullanmanın niteliğini 5 Bürünsel özelliklerin dilde anlamın
belirleyebilme oluşumuna etkisini irdeleyebilme
3 4
tanımlama ve açıklayabilme betimleyebilme
7 Biçim-Sesbilimsel kuralları anlama ve 9 Sesbilimsel süreçlerin kurallarını
tanımlayabilme belirleyebilme
Anahtar Sözcükler: • Sesbirim • Ses Dağılımı • Sesbilimsel Koşullanma • Bürün Ezgi • Sesbirimcik
• En Küçük Çift • Sesbilimsel Süreçler • Vurgu
Cuma günü
SINAV !
47
Sesbilim
SESBİRİMLER VE EN KÜÇÜK
ÇİFTLER Iki ses en küçük ikilide birbirinin yerine
Bir dilin sesbilimsel yapısını incelerken, sapta- geçtiğinde anlamsal farklılığa yol açarsa bu
mamız gereken özelliklerden biri o dildeki seslerin iki ses o dilde birer sesbirimdir ve araların-
niteliğidir. Bir başka deyişle o dilde hangi seslerin daki dağılım karşıtsal dağılımdır.
olduğudur. Bir sesin bir dilde bulunup bulunma-
sı sözcükler arasında anlam farkına yol açıp aç- Bir ünlü ve bir ünsüz olmak üzere iki sesbi-
mamasına bağlıdır. Örneğin, aşağıda verilen Türk- rimden oluşan aşağıdaki sözcükler arasındaki an-
çe sözcükler arasındaki anlam farkı yalnızca sözcük lam farkı ünlülerin niteliği ile belirtilmektedir. Bu
başında bulunan sesler ile belirtilmektedir. Gördü- sözcükler Türkçedeki ünlü sesbirimlerini gösteren
ğünüz gibi, sözcüklerdeki diğer sesler aynıdır. en küçük çiftler oluşturmaktadır. Görüldüğü gibi,
a. pul/bul çil/mil en küçük çiftlerde eğik çizginin sol tarafındakiler
bil/kil zil/nil i harfi ile başlarken, sağ tarafta olanlar sırasıyla ü,
tel/sel dil/fil e,ö,u,o,a,ı harşeriyle başlamaktadır. En küçük çift-
ler oluşturan bu sözcükler Türkçede 8 temel ünlü
Bu örneklerde görüldüğü gibi, sözcüklerin ba-
olduğunu göstermektedir:
şında bulunan seslerin niteliği sözcükler arasında
anlam farkına yol açmaktadır. Birbirleri arasında iz /üz in / on
anlam farkı yalnızca bir ses tarafından oluşturulan
sözcüklere en küçük çiftler denir. Buna göre, pul/ iz / ez in / an
bul, tel/sel, vb. iz / öz is(siz) / ıs(sız)
iz / uz
Birbirleri arasında anlam farkı yalnızca bir Türkçenin ünlü sesbirimleri şunlardır.
ses tarafından oluşturulan sözcüklere en
küçük çiftler denir. /i/ ön kapalı düz ünlü: iz, iplik, ince v.b.
/y/ ön kapalı yuvarlak ünlü: ünlü, üst, üsküdar v.b.
Türkçe için en küçük çiftler oluşturmaktadır. /e/ ön yarı-kapalı düz ünlü: emek, eş, enişte v.b.
Sözcükler arasında anlam farkına yol açan p, b, t, /œ/ön yarı-kapalı yuvarlak ünlü:ön, öksüz,
s sesleri karşıtsal dağılım içindedir. Sözcük için- ölüm v.b.
de hangisinin oluşturulduğu anlam farkına yol
/u/ arka kapalı yuvarlak ünlü: uzun, us, un v.b.
açmaktadır. Bunun için p, b, t, s sesleri Türkçenin
sesbirimleri arasındadır. /o/ arka yarı-kapalı yuvarlak ünlü: odun, on,
onlar v.b.
Kök Sesbirim Kök Sesbirim /a/ arka açık düz ünlü: arka, ancak, ana v.b.
a. dur /dur/ dul /dul/ /µ/ arka kapalı düz ünlü: ıslık, ırak, ılık v.b.
dur /dur/ duş /du∫/
dur /dur/ duy /duj/ Sesbirimcikler ve Bütünleyici Dağılım
dur /dur/ dut /dut/ Aşağıdaki sözcükler I. sıradan başlayarak yuka-
b. bel /bƐl/ bej /beƷ/ rıdan aşağıya sıralar halinde yüksek sesle okundu-
ğunda, hepsinde / p / sesi olduğu görülecektir.
Bu sözcükler arasındaki anlam farkı sözcük
sonunda r, l, S, j, t, Z seslerinin bulunmasından I II III IV
kaynaklanmaktadır; yani r, l, S, j, t, Z sesleri bu pul sepet cepken sap
sözcükler arasında anlam farkına yol açmaktadır ve pil kepek şapka kap
karşıtsal dağılım içindedir. Türkçede r, l, ∫, j, t,
Ʒ birer ünsüz sesbirimidir. Sesbirimler dilbilimde para sopa kaptan cep
eğri çizgiler arasında gösterilir: /r, l, ∫, j, t, Ʒ /. parça kupa papyon ip
parka çapa kepçe kep
48
Genel Dilbilim-I
Bu örneklerde I. sırada [p] sesi sözcük başında, rinde birbirinden farklı ses sı-nışarıdır. Dilbilimde
II. sırada sözcük içinde iki ünlü arasında, III. sırada sesbirimler / / olarak iki eğri çizgi arasında, sesbirim-
sözcük içinde ama arkasından bir ünsüz geliyor. IV. cikler ise [ ] olarak köşeli ayraçlar arasında gösterilir.
sırada ise [p] sesi sözcük sonunda geliyor. Ancak Buna göre Türkçedeki ötümsüz çiftdudaksıl pat-
bütün bu sözcüklerde oluşturulan [p] sesi aynı de- lamalı /p/ sesbirimini ve onun sesbirimcikleri olan
ğildir, aralarında fark vardır. [ph] ve [p]’nin bütünleyici dağılımı şöyle gösterilir:
Şöyle bir uygulama aradaki farkı göstermektedir: /p/
Elimize defter yaprağı boyutunda bir kağıt alıp [ph] / #
bu kağıdı havada serbest kalacak bir biçimde bir [p] / [-Ü]
ucundan hafifçe tutarak ağza yaklaştırdığımızda ve
yukarıdaki sözcükleri tekrar yukarıdan aşağıya ol-
mak üzere yüksek sesle aynı sırada söylediğimizde,
I. ve II. sıradaki sözcükleri söylerken, kağıt ağzı- En küçük ikilide iki ses birbirinin yerine
mızın önünde dalgalanmakta ama III. sıradaki söz- geçme ilişkisi içinde değilse aralarındaki
cükleri söylediğimizde kağıdın kıpırdamamaktadır. dağılım bütüncül dağılımdır.
IV. sıradaki sözcüklerde ise kağıt bazan dalgalan-
makta bazan da dalgalanmamaktadır. Burada ötümsüz çiftdudaksıl patlamalı /p/ sesbi-
Kağıdın dalgalanması, bu sözcüklerdeki [p] se- riminin, soluklu [ph] ve soluksuz [p] sesbirimcikleri
sinin soluklu, dalgalanmaması ise soluksuz oldu- olduğu görülmektedir. Sesbirimciklerden sonra gelen
ğunu göstermektedir. Bu küçük deney göstermek- eğri çizgiden sonra ise, o sesbirimciğin sözcük içinde
tedir ki aslında bütün sözcüklerde aynı gibi duran bulunduğu konum belirtilmektedir. # işareti, sözcük
/p/ sesi I. ve II. sıradaki sözcüklerde aynı, III. sıra- ve seslem başını temsil eder. Yukarıdaki biçimlendir-
daki sözcüklerde ise farklı bir özelliğe sahiptir. IV. mede olduğu gibi # işaretinin arkasında gelen bir çiz-
sıradaki sözcüklerdeki [p] sesi ise her iki özelliği de gi, o sesin sözcük ya da seslem başında geldiğini gös-
sergilemektedir. Böylece Türkçede [p] sesbiriminin terir. # ise, sesbirimciğin sözcük sonunda
soluklu [ph] ve soluksuz [p] olarak iki sesbirimciği olduğunu belirtir. [+Ü] ise, sesbirimci-
olduğu ortaya çıkmaktadır. Soluklu [ph] sözcük ve ğin arkasından gelen sesin ünsüz olduğu durumları
hece başlarında, soluksuz [p] sesi ise arkasından bir gösterir.
ünsüz geldiği zaman oluşturulmaktadır. Aşağıdaki örnekler, Türkçede [k] sesinin sözcük
Bir sesin belirli konumlarda soluklu diğer belirli içindeki değişkelerini göstermektedir:
konumlarda soluksuz olması, bu iki sesin bütün-
leyici dağılım içinde olduğunu gösterir. Türkçede kal baskı bakla tak [thakh]/ bakır
/p/ sesi sözcük sonunda ise soluksuz sesbirimcik [p] [khal] [baskhµ]] [bak¬ a] [thak] [bakhµr]
ya da soluklu sesbirimcik [ph] olarak oluşturulur:
[p] ve [ph] Türkçede bütünleyici dağılım içindedir, kul atkı bıktır tok [thokh]/ takır
birinin olduğu konumda diğeri bulunmaz. [p] ve [k ul] [atkhµ]
h
[bµkthµr] [thok] [thakhµr
[ph] sesleri [p] sesbiriminin sesbirimcikleridir.
Türkçede ötümsüz dudaksıl patlamalı /p/ sesine
Ancak sözcük sonunda /p/ sesi, hem soluklu [ph]
benzer biçimde ötümsüz artdamaksıl patlamalı /k/
hem de soluksuz [p] olarak oluşturulur. Bir sesin her
sesbiriminin sözcük içinde bulunduğu konum ve
iki sesbirimciğinin aynı konumda değişimli olarak
arkasından gelen seslerin niteliğine göre oluşturu-
bulunması, o seslerin serbest dağılım içinde olduk-
lan soluklu [kh] ve soluksuz [k] olmak üzere 2 sesbi-
larını gösterir. Soluklu [ph] ve Soluksuz [p] sesleri
rimciği bulunmaktadır. Ötümsüz artdamaksıl pat-
Türkçede sözcük sonunda serbest dağılım içindedir.
lamalı /k/ sesbiriminin soluklu [kh] ve soluksuz [k]
Anadili konuşurlarının konuşurken oluşturduk- sesbirmiciklerinin dağılımını şöyle gösterebiliriz:
ları sesler sesbirimciklerdir. Ancak anadili dinleyici-
/k/
leri, konuşmaları sesbirimler olarak algılamaktadır.
Yani, sesbirim-cikler oluşturduğumuz somut sesler- [kh] / #
dir, sesbirimler ise algıladığımız soyut birimler-dir. [k] / [-Ü]
Sesbirimler, birbirine benzer ancak bazı özellikle-
49
Sesbilim
Korece
[l] [l] [r]
kal "gidecek" ilkop "7" irʉmi "ad"
kʉnʉl "gölge" iplasa "berber" kiri "yol"
mul "su" onʉlppam "bu akşam" kʉrǝm "o zaman'
pal "bacak" pulphyǝn "rahatsızlık" kǝrir "caddeye"
phal "kol" silkwa "meyva" saram "kişi"
sǝul "Seul" tʉltʃ aŋ
h
"pencere" uri "biz"
tatʉl "hepsi" ǝlmana "ne kadar" yǝrʉm "yaz"
Kaynak: Gleason, Henry Allan.1959. Workbook in Descriptive Linguistics. Holt.
50
Genel Dilbilim-I
Korecedeki [l] ve [r] sesleri şöyle bir dağılım [ʃ] sesinin yalnızca [i] sesinden önce geldiği, [s] se-
içindedir: Yan akıcı olan [l] sesi, sözcük sonlarında sinin dağılımında ise böyle bir kısıtlama olmadığı
ve sözcük ortasında bulunmaktadır. Ancak sözcük görülmektedir. Böylece, [ʃ] sesi ile [s] sesi bütün-
ortasında bulunduğu durumlarda, kendisinden leyici dağılım içindedirler. [ʃ] yalnızca [i] sesinden
sonra gelen ses her zaman için bir ünsüzdür. Üst- önce gelmekte, diğer tüm konumlarda [s] sesi bu-
damaksıl akıcı bir ses olan [r]’nin dağılımında ise, lunmaktadır. Buna göre, Japoncada [s] ve [ʃ] ses-
bu sesin hiç bir zaman sözcük sonunda bulunmaz, leri, /s/ sesbiriminin birer değişkesidir. Bu dağılım
sözcük ortasında olduğu durumlarda da her zaman şöyle gösterilir:
için yalnızca iki ünlü arasında bulunur. Korecede
[r] sesinin arkasından hiç bir zaman bir ünsüz gel- /s/
memektedir. Buna göre yan akıcı [l] ile üstdamaksıl [ʃ] / [i]
akıcı [r] bütünleyici dağılım içindedir ve bir sesbi- [s] / diğer konumlarda
rimin değişkeleridir. [l] sesinin dağılımı daha ge-
niş olduğu için, sesbirim gösterimini [l] olduğunu Dillerde sesbirimciklerin dağılımını belirleyen
varsayabiliriz. Buna göre Korecede [l] sesbiriminin koşullar, sesin sözcük içindeki yeri (sözcük başın-
değişkeleri ve bu değişkelerin dağılımı şöyledir: da, ortasında, sonunda), önünden ya da arkasından
gelen sesin niteliği (ünlü ya da ünsüz olması) ya da
/l/ bu sesin özelliği (Japoncadaki [i] sesi gibi) olabi-
[r] / [Ü Ü] lir. Diller bu koşullardan hangisi uygulayacağında
[l] / diğer konumlar birbirlerinden ayrılırlar; bütün dillerde sesbilimsel
koşullandırma özelliği taşıyan ses dağılımları bu
Dillerde sesbilimsel nitelik o dilin kurallarına koşullar çerçevesinde incelenmektedir.
göre belirlenir. Yukarıda da görüldüğü gibi, Türk- Sesbilimsel koşullandırmaya bir başka örnek de,
çede yan akıcı /l/ ile üstdamaksıl akıcı /r/ ayrı birer İngilizcede genizsil ünsüzlerden önce gelen ünlü-
sesbirimdir. Ancak Korecede yalnızca bir akıcı ses lerin genizsil olarak oluşturulmasıdır. İngilizcede
/l/ bulunmaktadır ve bu ses iki ünlü arasında bu- ünlüler, arkalarından gelen sesin niteliğine göre,
lunduğunda [r] sesi olarak söylenmektedir. genizsil olarak oluşturulurlar.
Dillerin hangi sesleri sesbirim olarak belirleye-
ceği, o dile özgü kurallarla belirlendiğini gösteren Kök Sesbilgisel Kök Sesbilgisel
bir başka örnek de Japoncadaki ötümsüz dişyuvasıl
beat [bit] 'dövmek' bean [bĩn] 'fasulya'
sürtünmeli ünsüz [s] ile ötümsüz öndamaksıl sür-
tünmeli [ʃ] sesinin dağılımıdır. Aşağıdaki örnekler- till [tıl] 'kadar' tin [tĩn] 'teneke'
≈
de bu seslerin Japoncadaki dağılımına bakalım. bat [bæt] 'yarasa' ban [ b æn] 'yasak'
51
Sesbilim
Doğal Ses Sınıfları ve Ayırıcı ötümsüz patlamalı sesler için artık ya da öngörü-
Özellikler lebilir özelliktir, patlamalı sesin ötümsüz olmasına
Diller sesbirimlerinin dağlım özellikleri ve ses- bağlı olarak o sesin hangi konumlarda soluklu ola-
birimciksel dağılımları bakımında birbirlerinden cağı öngörülebilmektedir.
farklılıklar sergilerler. Dillerde, sesbilimsel kurallar Tayland dilinde ise ötümsüz patlamalı seslerin
yalnızca bireysel seslere uygulanmayıp ses sınıfları- soluklu ya da soluksuz özelliğinin sözcükler arasın-
na uygulanmaktadır. Örneğin, Türkçede ötümsüz da anlam ayrımına yol açmaktadır. Aşağıdaki söz-
patlamalıların Soluklanma Kuralı yalnızca /p/ ya cükler arasındaki anlam farkı ötümsüz patlamalı
da /t/ ya da /k/ sesine uygulanmamakta, ötümsüz seslerin soluklu ya da soluksuz olmasına bağlıdır.
patlamalı seslerin hepsine uygulanmaktadır. Yani,
Türkçede Soluklanma Kuralı ötümsüz patlama- paa 'orman' phaa 'ayrılmak'
lı ses sınıfının bütün üyelerine uygulanmaktadır. tam 'vurmak' tham 'yapmak'
Aynı biçimde, İngilizcede ünlülerin genizsilleşme-
kat 'ısırmak' khat 'araya girmek'
si, genizsil ünsüzlerden önce gelen bütün ünlülere
uygulanmaktadır.
Kaynak: Fromkin,Victoria, Robert Rodman, Nina Hymes.
Diller sesbilimsel bileşenlerinin içerdiği sesbi- 2014. An Introduction to Language. USA: Wadsworth.
limsel kuralların niteliği açısından birbirlerinden
farklılıklar sergiler; ancak bir dilde var olan kural- Tayland dilinde, soluklu patlamalı sesler ve so-
lar, bir doğal sınıfın tüm üyelerine uygulanır. Buna luksuz patlamalı sesler birer sesbirimdir ve bu dilde
göre, her bir sesi, sesleri oluşturan özellikler verilen soluklanma bir ayırıcı özelliktir.
değerler çerçevesinde bir sesbilgisel özellik kümesi İngilizcede ünlülerin genizsilleşmesi artık/
oluştururlar. Örneğin /p/, /b/ ve /m/ sesleri bir- öngörülebilir özelliktir. Ancak Fransızcaya bakıl-
birlerine bazı özellikler bakımından benzemekte, dığında bir ünlünün genizsil olması ya da olma-
ancak bazı özellikleri bakımından da diğerlerinden ması sözcükler arasında anlam farkı yaratmaktadır.
ayrılmaktadır. Bu özellikler ve her sesin bu özellik- Fransızcada [bo] “yakışıklı”, [bõ] “iyi” anlamında-
ler ile ilgili değeri şöyle gösterilir: dır. Fransızcada genizsil ünlüler ile genizsil olma-
yan ünlüler karşıtsal dağılım içindedir. Genizsil
p b m olmak ya da olmamak [±genizsil] olarak gösterilir.
Patlamalı + + + [±genizsil] Fransızca için ayırıcı özelliktir, İngilizce
için ayırıcı özellik değildir.
Çiftdudaksıl + + +
Ötümlü - + +
Sesdizim
Genizsil - - +
Anadili konuşurlarının anadilleri hakkında iç-
selleştirmiş oldukları bilgilerden bir türü de ses-
birimlerin sözcük içinde sıralanışıdır. Örneğin,
Bir sözcükte bir sesbilgisel özelliğin artı [+] Türkçeyi anadili olarak konuşanlar aşağıdaki sesleri
değeri, diğer sözcüklerdeki eksi [-] değeri bir sözcük olacak şekilde sıralanmasında bazı olası
ile karşıtlık ortaya çıkardığında, o sesbilgisel dizimleri oluşturmayacaklardır.
özellik incelenen dil için ayırıcı özelliktir.
/p/ /r/ /a/ /s/
Bir sözcükte bir sesbilgisel özelliğin artı [+] de-
Türkçede olası ve bulunan dizimler şunlardır:
ğeri, diğer sözcüklerdeki eksi [-] değeri ile karşıtlık
ortaya çıkardığında, o sesbilgisel özellik incelenen
/pars/
dil için ayırıcı özelliktir. Buna göre Türkçede çift-
dudaksıl patlamalı sesin ötümlü ya da ötümsüz ol- /sarp/
ması, pil ve bil sözcüklerinde olduğu gibi, anlam /rasp/
farkı yarattığı için, ötümlülük/ ötümsüzlük Türkçe
için ayırıcı özelliktir. Buna karşın, soluklu olmak Ancak, Türkçede seslerin dağılımında sözcük
başında iki ünsüzün ardarda gelmesine izin vermez.
52
Genel Dilbilim-I
Öğrenme Çıktısı
1 Bir dilin sesleri arasındaki karşıtsal dağılım ilişkisini tanımlayabilme
2 Bir dilin sesleri arasındaki bütüncül ve serbest dağılım ilişkilerini belirleyebilme
3 Sesbilimsel koşullanmanın niteliğini belirleyebilme
BÜRÜNSEL SESBİLİM
Diller bürünsel özellikler olan vurgu ve ezgi değişimlerini sözcüklerin ve yapıların arasında anlam farkı
yapmakta kullanmaktadır. Söyleyişte belirli ezgi ve vurgu yapılarıyla oluşan sesletimsel özelliklere bürünsel
özellikler denir. Bürünsel özellikler öbek ve tümce anlamı açısından ele alınır, öbek ve tümce ile ilişkili
olduklarından parçalar üstü sesbilimsel özellikler olarak adlandırılır.
Vurgu
Vurgu, sözcük ve sözdizimsel yapılarda sözcük, öbek ve tümce vurgusu olarak üç düzeyde incelenir.
Her üç düzeyde, o düzeyi oluşturan birimlerden biri diğer birimlere göre daha kuvvetli ve belirgin bir bi-
çimde oluşturulur ve birincil vurguyu taşır. Diğer birimler, birincil vurgu taşıyan birime göre daha zayıf
53
Sesbilim
vurguya sahiptir. Türkçede vurgu, birincil ve zayıf sözcükler ve vurgusuz sonekler ile oluşturulmuş
vurgu olmak üzere iki vurgu düzeyinde gerçekleşir. sözcüklerdir. Yer adları ve cins adlarında olduğu
Sözcük düzeyinde, kök-sözcüklerin vurgu düzene- gibi, kök sözcükler ile vurgusuz sonekler ile oluş-
ği ile bileşik sözcük ve tamlama yapılarının vurgu turulmuş sözcükler arasındaki anlam farkı, vurgu
düzeneği birbirinden farklı özellikler sergiler. Çok düzeneklerindeki ayrım ile belirtilir.
seslemli kök-sözcüklerde iki ayrı vurgu derecesi bu-
lunur. Bunlar, seslemin diğer(ler)inden daha kuv- kök kök + sonek
vetli, belirgin ve yüksek bir tonla söylendiği birincil gelin gélin
vurgu [Ú], diğeri ise birincil vurgu almayan seslem- kalín kálın
lerde bulunan zayıf vurgudur [Ù]. Örneğin, kadar
sözcüğünün ilk seslemi olan ka- zayıf vurgu, ikinci Bu sözcükler vurgunun sesbirimsel niteliğini
seslemi olan -dar ise birincil vurgu alır: kadár. belirten en küçük çiftler oluşturur.
birincil vurgu [+([-Ü]) Ú (([-Ü])+)]
zayıf vurgu [+([-Ü]) Ù (([-Ü])+)] Ezgi
Diller ezgi değişimlerini yapılar arasında anlam
Bileşik sözcük ve tamlama yapılarında üçüncül farkını ifade etmede kullanır. Türkçede ezgi örün-
[´] vurgu düzeyi bulunmaktadır. İkinci seslemleri tülerinin yapılar arasında işlev farkı belirttiği bağ-
vurgulu olan kará ve tahtá sözcüklerinden bileştir- lamlar çok kısıtlıdır. Ancak, bazı durumlarda tek
me yoluyla karátahta sözcüğü türetildiğinde, bile- sözcüklü ya da öbek yapısından oluşan istek soru-
şik sözcüğün ikinci öğesi olan tahtà sözcüğünün ları, {mI} parçacığı kullanılmadan yükselen ezgi ile
vurgu düzeni değişmekte, ikinci seslemi zayıf vur- söylenebilmektedir.
gu ile söylenmektedir: 1. a. 3Biraz daha çorba1\. (Daha çorba istiyo-
rum) [3 bıRAz dA: tʃoRbA 1\]
kará + tahtá karátahtà b. 2Biraz daha çor3ba3/ ?(Biraz daha çorba
ister misiniz?) [2 bıRAz dA: [tʃoRbA]
Türkçede vurgu sözcük düzeyinde sesbirimsel-
dir; aynı sesbirimleri içeren sözcükler arasında an- 2. a. 2ʃe3ker1\. (Bu tuz değil, şeker./ Ben şeker
lam farkı belirtir. Vurgu farkının anlam farkı yarat- istiyorum) [2 Se3cER1\]
tığı durumlar b. 2ʃe3ker3/? (Biraz daha şeker ister misi-
i. aynı sesbirimleri içeren cins adları ve yer ad- niz?) [2tʃe 3chER 3/]
ları ve {mI} soru parçacığı kullanılmadan yük-
ii. aynı sesbirimleri içeren köksözcükler ve vur- selen ezgi ile söylenerek soru yapıları
gusuz sonekler ile oluşturulmuş sözcüklerdir. oluşturulan diğer yapılar ise hani ve ya
sözcükleri ile başlayan tümcelerdir.
Aşağıdaki örneklerde görüldüğü gibi, aynı ses-
birimlerden oluşan cins adları ile yer adları birbir- 3. Hani djn gelecektin/?
lerinden vurgu örüntüleri ile ayrılır. Bu sözcük kü- [xani din geliʒecthin/]
meleri vurgunun sesbirimsel niteliğini belirten en 4. Yá onu görmeseydin/
küçük çiftler oluşturur: [jA onu gøRmesEjdin /]
Cins adları Yer adları Yükselen ezgi, konuşana sözüne devam et-
mesini bildirme işlevini de belirtir:
ağrí Agrı
5. a. 2E3vet1\. (olumlu vecap)
bebék Bébek
[2e3vet1\]
ordú Or´du
b. 2E3vet3/? Devam edin; sizi dinliyorum)
Cins adlarında birincil vurgu ikinci seslemde, 6. a. 3Sonra1\. (Bunu daha sonra yapacağız)
yer adlarında ilk seslemdedir. Bu örnekler, sözcük- b. 3Sonra3/? (Daha sonra ne oldu?)
ler arasındaki anlam ayrımının vurgu örüntüsün-
Ezgisel diller yapılar arasında anlam ve işlev
deki ayrım ile belirtildiğini göstermektedir.
farkı ezgi değişimleri ile ifade ederler.
Türkçede vurgu örüntüsünün sözcükler arasın-
da anlam farkına yol açtığı başka bir durum da kök
54
Genel Dilbilim-I
Öğrenme Çıktısı
4 Bürün, vurgu ve ezgi kavramlarını tanımlayabilme
5 Bürünsel özelliklerin dilde anlamın oluşumuna etkisini irdeleyebilme
BİÇİMBİRİMLERİN SÖYLENİŞİ
Anadili olarak konuşulan dilin içselleştirilmesinin bir parçası olan sesbilimsel bilgi, bir dilin konuşurlarının
dillerindeki sözcüklerin ve sözcükleri oluşturan biçimbirimlerin nasıl söylendiğini belirler. Biçimbirimler genellikle
içinde bulundukları değişik bağlamlara bağlı olarak değişik söyleniş biçimlerine sahiptir. Bu söyleniş biçimleri ku-
rallıdır ve bu kurallar anadili konuşurunun dili hakkında içselleştirmiş olduğu bilgi kaynağını oluşturan öğelerden
biridir. Aşağıda biçimbirimlerin söylenişindeki farklılığı Türkçeden örneklendirilmiştir.
I II
top-lar ses-ler
kap-lar ikiz-ler
kitap-lar ütü-ler
okul-lar göl-ler
Sözcük kökündeki ünlünün [e] ya da [a] olması, yani ünlünün niteliği, çoğul ekinin iki biçiminin
arasındaki dağılım farkını yaratmaktadır. Birinci sıradaki biçimlerin kökünde arka ünlü olan [a] bulun-
maktadır ve çoğul ekinin biçimbirimciği [lar]’dır, İkinci sıradakinde ise ön ünlü olan [e] sesi olan ekin
biçimbirimciği [ler]’dir. Çoğul ekinin bu dağılımını şöyle gösterebiliriz:
55
Sesbilim
Biçimbirimcik Dağılım
[lar] [okul], [kitap], [kap], [top] gibi sözcüklerden sonra
[ler] [ses], [ikiz], ütü], [göl] gibi sözcüklerden sonra
Dilbilim çalışmalarında, amaç böyle değişimleri nızca [ler] ve [lar] biçimbirimciklerinin eklendikleri
oluşturan genellemeleri, yani kuralları ortaya çıkar- sözcüklerin listesi yapılmamaktadır. Yani dilbilimsel
maktır, çünkü dil kurallıdır. Ses değişiklikleri gibi çalışmalarda yalnızca listelemelerle yetinmeyip, bu
olgular, bireysel seslere uygulanmaz, bir ses sınıfını listeyi oluşturan bir özelliğin var olup olmadığını
oluşturan seslerin tümüne uygulanır. Bu kurallar, anlamaya çalışmaya biraz daha yakınlaşılır. Bu tür
anadili konuşurlarının bilişinde olan kurallardır; genellemeleri ortaya çıkarmak için, seslerin sesbil-
yabancı dil öğrenen kişilerin yaptığı gibi bilinçli gisel özelliklerinde bir benzerlik olup olmadığı bü-
olarak öğrenilmiş kurallar değildir. Çocukken ana- yük önem taşımaktadır. Örneğin, Türkçenin çoğul
dili edinilirken içselleştirilmiş kurallardır. Bu ku- ekinin [ler] biçimbirimciğinin eklendiği sözcükle-
rallar çocuklara anne-babalar tarafından ya da bir rin son ünlüleri olan [i,e,ü,ö] ünlülerinin ortak bir
başka yetişkin tarafından doğrudan öğretilmez; ço- özelliği vardır; bunların hepsi ön ünlülerdir. Aynı
cuklar, doğdukları andan itibaren sürekli duyduk- biçimde, [lar] biçimbirimciğinin eklendiği sözcük-
ları anadillerinin kurallarını içselleştirirler. Dilbilim lerin son ünlüleri olan [a,ı,o,u] ünlülerinin ortak bir
incelemeleri, yetişkinlerin dilbilgisinin kurallarını özelliği de hepsinin arka ünlüler olmasıdır.
betimlemeyi ve açıklamayı amaçlamaktadır.
Çoğul ekinin [ler] ve [lar] biçimbirimcikleri- Biçim-Sesbilimsel Kurallar
nin dağılımının kuralına erişmek için yukarıdaki
Yukarıdaki inceleme, Türkçede bir sözcüğün son
sözcük listesine bakıldığında, çoğullaştırılacak söz-
seslemindeki ünlünün ön ya da arka ünlü olması-
cüğe hangi biçimbirimciğin ekleneceği, sözcüğün
nın, çoğul ekinin ünlüsünün niteliğini belirlediğini
son seslemindeki ünlünün niteliğine bağlı olarak
göstermektedir. [ler] ve [lar] biçimbirimciklerinin
koşullandırıldığı görülür; örneğin, av, kız, ad gibi
dağılımını açıklamak için artık listelemeden daha
sözcüklere karşın ev,kez,et sözcüklerine çoğul eki
ileri gidilerek biçimbirimciklerin dağılımını belirle-
eklendiğinde, dağılım av-lar, kız-lar, ad-lar ve ev-
yen kural yazılır. Bunun sonucu olarak, iki yüzeysel
ler, kez-ler, et-ler olarak gerçekleşmektedir. Başka bir
biçim olan [ler] ve [lar]’ın derin yapıda tek bir bi-
deyişle, çoğul ekinin biçimbirimciklerinin dağılımı
çimden türetildiği ve [ler]/[lar] biçimbirimcikleri-
sesbilimsel kurallarla belirlenmektedir. Son sesle-
nin bir biçim-sesbilimsel kural ile oluşturulduğunu
minde [a, o, u, ı] ünlülerinden biri olan sözcükle-
varsayılır. Dillerde her biçimbirim sesbilimsel bile-
re eklendiğinde çoğul eki [lar] olarak söylenmekte;
şende tek biçim olarak yer almaktadır. Buna göre
son sesleminde [i,e,ü,ö] ünlülerinden biri olan söz-
Türkçenin çoğul biçimbirimini, derin yapı diyece-
cüklere eklendiğinde ise çoğul eki [ler] olarak söy-
ğimiz düzeyde [lAr] olarak gösterilebilir. Buradaki
lenmektedir. Böylece, Türkçede çoğul ekinin [ler]
büyük harfle gösterilen [A} sesi, aslında Türkçede
ve [lar] olarak iki biçimbirimciği oluşturulmaktadır.
çoğul ekindeki ünlünün açık ünlülerden [a] ya da
Bunların dağılımı Tablo 3.1’de gösterilmiştir.
[e] olarak gerçekleştiğini gösterir. Türkçenin çoğul
ekinin biçimbirimciklerini türeten kural şöyledir:
Tablo 3.1 Türkçede Çoğul Ekinin Biçimbirimcikleri
Biçimbirimcik Dağılım
Dillerde her biçimbirim sesbilimsel bi-
[lar] [a,o.u.ı] ünlülerinden sonra
leşende tek biçim olarak yer alır; ancak
[ler] [i,e,ü,ö] ünlülerinden sonra sesbilimsel koşullandırma ile söyleyişte
biçimbirimlerin değişkeleri ortaya çıkar.
Türkçedeki çoğul ekinin biçimbirimciklerini ve Bunun örneği Türkçede çoğul –lAr biçi-
bunların dağılımlarını yukarıda verilen ses listesin- minin ünlüye bağlı sesbilimsel koşullan-
den daha öteye götürmek, bir genellemeye, [ler] ve ması ile [ler] ve [lar] biçimbirimciklerinin
[lar] biçimbirimciklerinin dağılımını belirleyen ku- ortaya çıkmasıdır.
rala biraz daha yaklaşmamızı sağlamıştır. Artık yal-
56
Genel Dilbilim-I
1. Son sesleminde ön ünlü bulunan bir sözcüğe çeyi ana-dili olarak konuşanlar hiç bir zaman avlar
çoğul eki [-lAr] eklendiğinde, ekin ünlüsü orta ön ve evler sözcüklerini *avler ya da *evlar olarak söy-
düz ünlü olan [e] olarak gerçekleştir; diğer durum- lemez, çünkü çoğul ekinin biçimbirimciklerinin
larda çoğul ekinin ünlüsü açık arka düz ünlü olan dağılımının sesbilimsel koşullandırmaya bağlı
[a] olarak gerçekleştir. olduğunu içselleştirmiştir ve buna göre son sesle-
Bu biçim-sesbilimsel kural, Türkçede çoğul minde ön ünlü bulunan sözcüklerden sonra [ler]
ekinin hangi bağlamlarda [lar], hangi bağlamlarda biçimbirimciği, son sesleminde arka ün-lü bulunan
[ler] olarak oluşturulduğunu belirlemektedir. Yani, sözcüklerden sonra da [lar] biçimbirimciği olarak
çoğul ekinin biçimbirimciklerinin dağılımı kurallı- söyleneceğini bilmektedir. Bu bilgi, anadili konu-
dır ve bu kural [lAr] çoğul ekinin eklendiği sözcü- şurlarının bilişinde olan ve anadili konuşuru olarak
ğün son seslemindeki ünlünün niteliği tarafından çocukluk devresinde dil edinimi sürecinde içselleş-
belirlenmektedir. Buna göre Türkçede bıçaklar ve tirdiği bilgidir. Dilbilim, anadili konuşurunun bi-
şekiller sözcüklerinin sesbilimsel türetmesini şöyle lişinde olan bu bilgiyi betimlemeyi ve açıklamayı
gösterilir: amaçlamaktadır.
Bir biçimbirimin birden çok biçimbirimciği
bıçak + çoğul şekil + çoğul olması tüm dillerde görülen bir özelliktir. Hangi
Derin yapı biçimi bɯtʃak + lAr/ /ʃekil + lAr/ biçimbirimlerin değişkelerinin olduğu, bunların
sayısını ve dağılımını belirleyen koşullar dile öz-
güdür ve her dil için değişmektedir. Ancak evren-
sel olan özellik, dillerde biçimbirimlerin değişik
Kuralı uygula lar ler biçimbirimcikleri olabileceğidir. Dillerin görülen
Sesbilgisel düzey [bɯʃaklAr] [ʃekiller] biçimbirimsel değişkelerinin niteliğini bazı diller-
den verilen örneklerle inceleyelim. Örneğin önce
Biçim-sesbilimsel incelemelerin başlangıç nok- İngilizcenin çoğul ekine bir göz atalım. İngilizcede
tasını, en küçük çift dediğimiz, birbirinden yal- bir çok adın çoğul biçimi yazıda ada eklenen s harfi
nızca tek bir seste farklı olan sözcükler oluştur- ile gösterilir. Aşağıda sesbilgisel alfabe ile söyleniş
maktadır. Örneğin, yukarıda da gördüğümüz gibi, biçimleri verilmiş olan sözcüklere baktığınızda ya-
Türkçede av ve ev sözcüklerinin ünsüzleri aynı, zıda s harfi ile gösterilen çoğul ekinin söylenişinde
yalnızca ilk sesleri olan ünlüleri farklıdır; böylece büyük farklılıklar olduğu açıkça görülecektir:
av ve ev sözcükleri en küçük çift oluşturmaktadır.
Aynı biçimde ses ve sez sözcükleri birbirlerinden
son seslerinin [s] ve [z] sesleri olmasıyla ayrılır ve Dillerde sesbilimsel ve biçimbilimsel su-
en küçük çift oluştururlar; saz ve sez sözcüklerinin numlar tektir. Ancak sesler belirli sesdizi-
limleri içinde ses çevresinden etkilenerek
ilk ve son ünsüzleri aynıdır. Bu iki sözcük de birbir-
değişime uğrarlar ve böylece söyleyişte bir
lerinden ünlülerinin niteliği ile ayrılır ve en küçük
sesbirimin ve biçimbirimin değişkeleri
çift oluştururlar.
ortaya çıkar. Bir sesbirimin değişkesi ‘ses-
Anadili konuşurları, Türkçenin çoğul ekinin birimcik’; bir biçimbirimin değişkesi ise
hangi bağlamlarda nasıl söyleneceğini belirleyen bu biçimbirimcik olarak adlandırılır.
kuralları çocukken içselleştirmiştir. Ölçünlü Türk-
57
Sesbilim
I II
TEKİL ÇOĞUL TEKİL ÇOĞUL
cat [kæt] cats [kæts] 'kedi-ler' car [kar] cars [karz] 'araba-lar'
book [bʊk] books [bʊks] 'kital-lar' bag [bæg] bags [bægz] 'çanta-lar'
test [tεst] tests [tεsts] 'test-ler' pen [pεn] pens [pεnz] 'kalem-ler'
map [mæp] maps [mæps] 'harita-lar' boy [boj] boys [bojz] 'oğlan-lar'
back [bæk] backs [bæks] 'sırt-lar' apple [æpl] apples [æplz] 'elma-lar'
laugh [læf ] laughs [læfs] 'gülüş-ler' cord [kord] cords [kordz] 'kordon-lar'
depth [dεpθ] depths [dεpθs] 'derinlik-ler' dove [dʌv] doves [dʌvz] 'kumru-lar'
mob [mab] mob [mabz] 'kalabalık-lar'
room [rum] rooms [rumz] 'oda-lar'
III IV
TEKİL ÇOĞUL TEKİL ÇOĞUL
bus [bʌs] buses [bʌsǝz] 'otobüs-ler' child [tʃajld] 'çocuk' children [tʃildrǝn] 'çocuklar'
judge [dʒʌdʒ] judges [dʒʌdʒǝz] 'hakim-ler'] ox [aks] 'öküz' oxen [aksǝn] 'öküzler'
match [mætʃ] matches [mætʃǝz] 'kibrit-ler' mouse [maws] 'fare' mice [majs] 'fareler'
bush [bʊʃ] bushes [bʊʃǝz] 'çalı-lar' bread [brεd] 'ekmek' bread [brεd] 'ekmekler'
house [haws] houses [hawsǝz] 'ev-ler'
maze [mez] mazes [mezǝz] 'karışık yol-lar'
I. sıradaki sözcüklerden sonra gelen çoğul eki Anadili konuşurları da, yabancı dil öğrenen-
ötümsüz diş-yuvasıl sürtünmeli ses olan [s] olarak ler gibi, IV. sıradaki sözcüklerin çoğul biçimlerini
söylenmekte, II. sıradaki sözcüklerden sonra gelen ayrı sözcükler olarak bir liste halinde ezberlemek
çoğul eki ötümlü dişyuvasıl sürtünmeli ses olan [z] zorundadırlar. Bunlar biçimbilimsel koşullan-
olarak söylenmekte ve II-I. sıradaki sözcüklerden dırılmış biçimbirimciklerdir. Biçimbilimsel ko-
sonra gelen çoğul eki ise [´z] olarak söylenmekte- şullandırılmış biçimbirimcikleri olan sözcüklerin
dir. IV. sırada bulunan sözcüklerin çoğul biçimleri biçimbirimcikleri, kurallı olmadıkları için anadili
ise, diğerleri ile karşılaştırıldığında çoğul biçimle- konuşurları tarafından da bilinçli olarak öğrenil-
rinin düzenli olmadıkları görülmektedir; her söz- mek zorundadır. I., II. ve III. sıradaki sözcüklerin
cüğün çoğul biçimi diğerlerinden farklıdır. Başka çoğul eklerinin biçimbirimcikleri ve dağılımların-
bir deyişle, İngilizcede çoğul ekinin çok sayıda bi- da bir genelleme vardır. Bu genelleme çoğul ekinin
çimbirimciği vardır. Ancak bunlardan ilk üçünün eklendiği sözcüğün son sesinin niteliğine bağlıdır.
dağılımı düzenlidir. IV. sırada bulunan sözcüklerin Sesbilgisel koşullanma gösteren bu biçimbirimcik-
ise çoğul biçimi düzensizdir. leri ve dağılımları şöyle gösterilir:
Biçimbirimcilik Dağılım
[kæt], [bʊk], [tεst], [mæp], [bæk], [læf], [dεpθ] sözcüklerinden sonra; ........... [kæts], [bvks],
[s]
[tests], [mæps]. [bæks], [læfs], [dεpθs]
[kar], [bæg], [pεn], [boj], [æpḷ ], [kord], [mabz], [rumz] sözcüklerinden sonra; ........... [karz],
[z]
[bægz], [pεnz], [bojz], [æplz], [kordz], [mabz], [rumz]
[bʌs], [dʒʌdʒ], [mætʃ], [bʊʃ], [mez] sözcüklerinden sonra; ......... [bʌsǝz], [dʒʌdʒǝz],
[ǝz]
[mætʃǝz], [bʊʃǝz], [mezǝz]
58
Genel Dilbilim-I
Bu listeleme, [s], [z] ve [´z] biçimbirimcikle- 2. Çoğul biçimini sesbilimsel kurala göre ger-
rin hangi sözcüklere ekleneceğini belirleyen bir çekleştiren bir sözcüğün son sesi-nin ötüm-
sesbilimsel neden olduğunu göstermektedir. Bu süz bir ses ise, çoğul eki /z/’yi ötümsüz [s]’ye
değişkelerin eklendikleri sözcüklerin son seslerine dönüştür.
baktığımızda, dağılımın şöyle olduğu dikkatimizi Bu biçim-sesbilimsel kurallar, İngilizcede çoğul
çekmektedir: ekinin hangi bağlamlarda [s], hangi bağlamlarda
[z] ve hangi bağlamlarda [´z] olarak oluşturuldu-
Biçimbirimcilik Dağılım ğunu belirlemektedir. İngilizcede de, Türkçede
[t], [k], [p], [f ], [θ] seslerinden olduğu gibi, çoğul ekinin biçimbirimciklerinin
[s] dağılımı kurallıdır. Bu kural [z] çoğul ekinin ek-
sonra
lendiği sözcüğün son sesinin niteliği tarafından
[d], [g], [n], [r], [l], [oj], [ð], [v]
[z] belirlenmektedir. Buna göre İngilizcede cards, pets
seslerinden sonra
ve boxes sözcüklerinin sesbilgisel türetmesini şöyle
[s], [z], [ʃ], [ʒ], [tʃ], [dʒ] gösterilebilir:
[ǝz]
seslerinden sonra
card pet box
İngilizcede çoğul ekinin biçimbirimciklerinin + + +
niteliği eklendikleri sözcüklerin son sesine göre
çoğul çoğul çoğul
belirlenmektedir; hiç bir biçimbirimcik bir diğe-
riyle aynı seslerden sonra gelmemektedir. Başka Derin yapı
/kard + z/ /pεt + s/ /baks + z/
bir deyişle, İngilizcede de çoğul ekinin I., II. ve III. biçimi
sıralardaki değişkelerinin dağılımı sesbilimsel ne-
denlerle belirlenmektedir;sesbilimsel koşullanma
özelliği sergilemektedir. Çoğul ekinin 3 farklı söy-
leniş biçimi ekin bulundu-ğu sesbilimsel bağlama, ǝ-Kuralı +ǝ
yani ekin eklendiği sözcüğün son sesin niteliğine Ötümsüzleşme
bağlıdır. Yukarıda listelenmiş dağılıma baktığımız- s
Kuralı
da, aslında bu dağılımın kurallı olduğunu görürüz.
Sesbilgisel
Çoğul ekinin biçimbirimciklerinin dağılım kural- [kardz] [pεts] [baksǝz]
düzey
ları şöyledir:
Yukarıda cards sözcüğünün türetiminde, her-
son sesi ötümsüz, hışırtısız seslerden oluşan hangi bir sesbilimsel kural uygulanmamaktadır
[s]
sözcüklere eklendiğinde çünkü İngilizcedeki çoğul ekinin biçimbirimcik-
son sesi ötümlü, hışırtısız seslerden oluşan lerini türeten ǝ-Kuralı ve Ötümsüzleşme Kuralı-
[z]
sözcüklere eklendiğinde nın uygulama koşulları karşılanmamaktadır; bu
son sesi hışırtılı seslerden oluşan sözcüklere durumda çoğul eki [z] olarak söylenmektedir. Pets
[ǝz]
eklendiğinde sözcüğünün türetiminde ise, pet sözcüğünün son
sesi olan [t] ötümsüz olduğu için Ötümsüzleşme
Bu kuralları daha da öz bir şekilde ifade etmek
Kuralı uygulanmakta ve çoğul ekinin biçimbirim-
için, [z] biçimbirimciğinin çoğul ekinin derin ya-
ciği [s] olarak gerçekleşmektedir.
pıda listelendiği biçim olarak belirleyelim. /z/ biçi-
minin İngilizce’de çoğul ekinin temel biçimi olduğu Biçimbirimlerin etraflarında bulunan seslere
varsayılabilir. Bu, çoğul ekinin, başka bir ses-bilimsel bağlı olarak farklı biçimbirimcikler olarak gerçek-
kural uygulanmadığı sürece, [z] olarak gerçekleşece- leştirilebileceğini, bir Batı Afrika dili olan Akanın
ğini belirtir. Ancak, çoğul ekinin diğer biçimbirimle- olumsuzluk ekinde de görebiliriz. Akada olumsuz-
rini oluşturmada İngilizcenin dilbilgisinin sesbilimi luk, eylemin köküne eklenen bir önek ile belirtilir.
bileşeninde şu iki kural daha bulunmaktadır: Bu önekin üç genizsil biçimbirimciği vardır:
1. Çoğul biçimini sesbilimsel kurala göre ger-
çekleştiren bir sözcüğün son sesi hışırtılı bir
ses ise, çoğul eki /z/’den önce [ǝ] ekle
59
Sesbilim
Öğrenme Çıktısı
6 Biçimbirimlerin söylenişindeki değişimi tanımlama ve açıklayabilme
7 Biçim-Sesbilimsel kuralları anlama ve tanımlayabilme
SESBİLİMSEL SÜREÇLER
Sesbilim çalışırken sözcüklerin anadili konuşurlarının bilişim dağarcığında sesbilimsel göstergeler ola-
rak dizildiğini görmüştük. Ayrıca sözcüklerin sesbilimsel göstergeleri ile seslendirilişleri, yani sesbilgisel
göstergeleri arasında ayrım olduğunu ve bu ayrımın kurallı olduğunu görmüştük. Sesbilimsel göstergeler
60
Genel Dilbilim-I
ve sesbilimsel kurallar anadili konuşurlarının dil- nun ünlünün bulunduğu ses ortamına bağlı olarak
leri hakkında içselleştirdikleri bilgilerdendir. Söz- kurallı bir değişim olduğunu görmüştük. Bir ses
cüklerin söylenişinde sesbilimsel süreçler bazı ses benzeşmesi olan ünlü genizsilleşmesinin örnekleri
değişikliklerine yol açar. Bu değişiklikler sözcüğün şunlardır:
sesbilimsel yapısı üzerinde (i) ses, ve bazı durum-
larda seslem düşmeleri, (ii) ses, ve bazı durumlarda Kök Sesbilgisel Kök Sesbilgisel
seslem eklemeleri, (iii) ses benzeşmeleri, (iv) özellik
beat [bit] 'dövmek' bean [bĩn] 'fasulya'
değiştirmeleri ve (iv) seslerin sözcük yapısı içinde
yer değiştirmesi gibi etkiler yaratır. Bu süreçler hem till [tıl] 'kadar' tin [tĩn] 'teneke'
≈
sözcük köklerinin hem de bağımlı biçimbirimlerin bat [bæt] 'yarasa' ban [ b ǣn] 'yasak'
ses yapısını etkileyebilmektedir. Sesbilimsel süreç-
lerin etkiledikleri sesler sözcük başında, sonunda Ünlü Genizsilleşmesi sözel olarak şöyle betimlenir:
ya da ortasında olabilir. Sesbilimsel göstergeler bir Aynı seslem içinde bir genizsilden önce gelen
sesin belirtilmesi için gerekli en az sayıda özellik ünlü genizsilleşir.
içerirler, çünkü bazı özellikler diğer özelliklerin bu-
Bu betimleme,
lunmasına bağlıdırlar; başka bir deyişle, bazı du-
rumlarda bir seste bir özelliğin bulunması, başka i. kuralın hangi ses sınıfına uygulandığını be-
bir özelliğin niteliğini de belirler. lirtmekte: Ünlüler.
ii. kuralın değişim içerdiğini göstermekte: ->
iii. kuralın hangi sesbilgisel değişikliğe yol aç-
Bir dildeki sesbilimsel göstergeler ile onla- tığını belirtmekte: Sesbilimsel genizsil olma-
rın sesbilgisel göstergeleri arasında ses düş- yan ünlüleri sesbilgisel genizsil ünlü yap.
meleri, ses eklemeleri, ses değiştirmeleri
iv. kuralın hangi sesbilimsel durumlarda uygu-
gibi ses olaylarıyla farklılaşmaya yol açan
landığını belirtmektedir: Aynı seslem içinde
süreçlere sesbilimsel süreç denir.
bir genizsilden önce gelmesi halinde.
Bu kural aşağıdaki biçimde gösterilir:
Bir dilin sesbilimsel bileşeninde hangi sesbilim-
sel süreçlerin bulunduğu, o dile özgü bir özelliktir. Ünlü Genizsilleşmesi
Ancak evrensel olan, bütün dillerde sözcüklerin
[Ü] -> [+genizsil]/ [+genizsil]
sesbilimsel göstergesi ile gerçek söylenişi arasında
farkı belirleyen sesbilimsel kuralların bulunması, Yukarıda verilen Ünlü Genizsilleşmesi Kuralı,
bu kuralların yarattıkları etkilerin niteliği ve uygu- kuralın hangi ses sınıfına uygulandığını belirtmek-
landıkları doğal sınıflar bulunmasıdır. Bu bilgiler te (Ünlüler), hangi sesbilgisel değişikliğe yol açtı-
her anadili konuşurunun bilişindedir ve kişilerin ğını göstermekte (ünlüleri sesbilgisel genizsil ünlü
kendi dillerinin sesbilgisel bileşeni hakkında içsel- yap), ve kuralın hangi sesbilim-sel durumlarda uy-
leştirmiş oldukları bilgiyi içermektedir. gulandığını (ünlünün aynı seslem içinde bir genizsil-
den önce gelmesi halinde) belirtmektedir.
Ses Benzeşmeleri Türkçede de ses benzeşmesi kuralları vardır.
Dillerde sözcük içinde sesler kendilerinden Türkçe sözcük yapısının en belirgin özelliklerinden
önce ya da sonra gelen seslere benzer özellikler ser- biri ünlüler arasında nitelik açısından benzeşmedir.
gileyebilir, başka bir deyişle sesler etraşarında olan Daha önce de gördüğümüz gibi, sözcük köklerinde
diğer seslerin özelliklerini alabilir. Ses benzeşmesi- uygulanan Ünlü Uyumu Kuralları sözcüklerin ün-
nin, sözcükleri oluştururken birbirlerine ben-zeyen lülerinin niteliğini belirler.
özellikler taşıyan sesleri oluşturmanın konuşma ya
da söyleyiş sürecini kolaylaştırma etkisi bulunmak- Ünlü Uyumu
tadır. Örneğin, geçen derste İngilizcede genizsil ün-
süzlerden önce gelen ünlülerin genizsil ünlü olarak Daha önce Türkçede adlara eklenen çoğul so-
oluşturulduğunu, genizsilleştirilmenin sözcükler nekinin [lAr] ünlüsünün eklendiği sözcüğün son
arasında anlam farkına yol açmadığını çünkü bu- seslemindeki ünlü ile uyum sağladığını ve [ler] ya
da [lar] olarak gerçekleştiğini görmüştük.
61
Sesbilim
kaşık-lar, saz-lar, dam-lar, kapı-lar, kitap-lar, ot-lar, kuzu-lar, tavuk-lar, horoz-lar ses-ler, tencere-ler, ev-ler,
bez-ler, kalem-ler, keçi-ler, ekmek-ler,
Ünlü Uyumu Kuralı çerçevesinde, sözcüğün son seslemindeki ünlü [lAr] ekindeki ünlünün özellikleri-
ni belirlemektedir; son sesleminde arka ünlü olan sözcüklerden sonra [lAr] eki arka ünlü olan [lar] olarak;
son sesleminde ön ünlü olan sözcüklerden sonra ise ek ön ünlü olan [ler] olarak gerçekleşmektedir. Böylece
Ünlü Uyumu Kuralına göre, sözcüğün son seslemindeki ünlünün ön/arka özellikleri ekteki ünlünün ön ya
da arka ünlü olacağını belirlemektedir. Buna Türkçede Açık Ünlü Uyumu denir. Açık Ünlü Uyumu Kuralı
şöyle gösterilir:
Bu kural, yalnızca çoğul eki /lAr/’ın [ler] ya da [lar] olarak gerçekleştiğini belirtmez; kural geneldir ve
Türkçede ünlüsü açık ya da orta ünlü olan bütün ekleri etkilemektedir. Aşağıda ünlüsü açık olan -DA,
-DAn ve -(y)A eklerinin biçimleri verilmiştir:
dam-da ev-de
dam-dan ev-den
dam-a ev-e
Ünlüsü açık olan -DA, -DAn ve -(y)A eklerinin [da]/[de], [dan]/[den], [e/a] olarak ikişer değişkeleri
bulunmaktadır. Yukarıda oluşturulan Açık Ünlü Uyumu bu değişkeleri öngörmesi ile dillerde sesbilimsel
kuralların bir sınıfı oluşturan bütün seslere uygulandığını kanıtlamaktadır. Türkçede ünlüsü kapalı olma-
yan soneklerin [e]/[a] olmak üzere iki değişkesi bulunmaktadır.
62
Genel Dilbilim-I
Ses Düşmeleri
Ünsüz Uyuşmaları
Sözcüklerin ses yapısını etkileyen süreçlerden
Dillerde ünsüzler de etraflarındaki seslerle ben- biri ses düşmeleridir. Bir çok dilde sözcüklerin
zeşir. Türkçede sözcük içinde ve biçimbirim sınır- sesbilgisel göstergelerinde, yani söylenişinde, söz-
larında genizsil ünsüzler /m/ ve /n/ oluşma noktası cüğün sesbilimsel göstergesinde bulunan sesler dü-
bakımından ve ötümlü dişyuvasıl sürtünmeli /z/ şürülmektedir. Türkçede bunun örneğini olağan,
ünsüzü arkasından gelen sesin ötümsüz sesbilgisel özensiz ve hızlı konuşma ortamında, bazı sözcük
özellikleri bakımından birbirleriyle benzeşir. Bu ve biçimbirimlerde düşürülen ünlü ve ünsüzlerde
benzeşmeler genizsil benzeşmesi ve ötümsüzleşme görmekteyiz. Ses düşmesi, sözcük türüne göre, tek
süreçlerinde görülür. ünlünün düşmesi veya bir veya birden çok seslemin
düşmesi olarak uygulanmaktadır.
63
Sesbilim
Kökün son sesi kapalı düz ünlü olan yer belir- Aynı biçimde, {-Iyor} ekinden sonra gelen kişi
teçlerine {-DA}/{-DAn} durum ekleri ya da iyelik ekinin ikinci ve üçüncü tekil ya da çoğul kişi eki
eki {-sI} gibi ünsüz ile başlayan bir ek eklendiğinde, olduğu durumlarda -İyor ekinin son sesi olan akıcı
kökün son ünlüsü düşürülmekte ve sözcük üç ses- /r/- düşer:
lemli olarak söylenmektedir:
Yer belirteçlerinden aşağı sözcüğünün son ün- Sesbilimsel Sesbilgisel
lüsü olan /µ/, köke ünsüz ile başlayan bir ek ek- geliyor /gelijor/ [delijo]
lendiğinde ve kökün son sesi olduğu durumlarda
düşmektedir. [µ] ünlüsünün düşmesi kökün ikinci geliyorlar /gelijorlar/ [delijorla¸]
seslemindeki [a] ünlüsünün uzatılmasına yol aç- geliyorsun /gelijorsun/ [delijosun]
maktadır: geliyorsunuz /gelijorsunuz/ [delijosunuz]
64
Genel Dilbilim-I
Türkçede /h/ sesinin düşürüldüğü bir başka bağlam da Ahmet, Mehmet gibi özel adlarda, /m/ genizsil
ünsüzünden önce gelen durumlardır:
Türkçede günlük özensiz konuşmalarda sıkça rastlanan bir başka ses düşürme ise özel ad Mustafa söz-
cüğünün arkasından bey sözcüğü geldiği durumlarda görülmektedir.
Sesbilimsel Sesbilgisel
Mustafa Bey /mnustafa bej/ [musta:bej]
Mustafa Bey ifadesi çoğunlukla /f/ sesi düşürülerek ve /a/ sesi uzatılarak söylenmektedir:
Ünsüz Düşürülmesi
Ünlü ile biten bir sözcük gövdesinden sonra ünlü ile başlayan bir sonek eklendiğinde ve üçüncü kişi
iyelik ekinden sonra gelen durum eklerinden önce, sözcük gövdesi ile sonek arasına sonekin biçimbirimsel
sınıflandırmasına göre niteliği belirlenmiş bir ünsüz bulunur. Biçimbirimsel sınıflandırmaya bağlı olan
bu tür 3 ünsüz vardır: /y/ {-(y)I}, {-(y)A}, {-(y)AcAK}; /s/ {-(s)I(n)}; ve /n/ {-(n)In}. Bunlar eklerin birer
değişkesini oluşturur.
Aynı ekler, son sesi ünlü ile biten ad ve eylem kök ve gövdelerine eklendiğin-de /y/ sesi düşürülmez.
65
Sesbilim
66
Genel Dilbilim-I
67
Sesbilim
Buradaki ses değişimlerine bir göz atarsak, bun- keyi için’de birinci sözcüğün son sesi olan akıcı /r/
ların kurallı olduğunu görürüz. Saba çarfetmiyorum düşürülmüş ve ikinci sözcük keyf’in son sesi yer de-
ve Mustafa Çandal salıyorr sözcüklerin ilk sesleri yer ğiştirip ilk sözcüğün yerinde oluşturulmuştur. Bu
değiştirmiş, Çat taşalsın da ise çatlasın eyleminin ilk değişiklikler sesbilimsel süreçlerin kurallı olduğunu
seslemi ile taş yer değiştirmiştir. Gazla kaş arası’nda göstermektedir. Sesler niteliklerine ve bulundukları
ise deyimin ilk iki sözcüğü olan kaş ve göz yer de- konumlara bağlı olarak ya düşürülmekte ya da yer
ğiştirmişler, aynı zamanda göz sözcüğünün ünlüsü değiştirmektedir.
kaş sözcüğünün ünlüsüyle değiştirilmiştir. Çayıf
yaşamla ilişkilendir
Öğrenme Çıktısı
8 Değişik sesbilimsel süreçlerin türlerini betimleyebilme
9 Sesbilimsel süreçlerin kurallarını belirleyebilme
68
Genel Dilbilim-I
1 Birbirleri arasında anlam farkı yalnızca bir ses tarafından oluşturulan sözcüklere en küçük çiftler denir. Iki
ses en küçük ikilide birbirinin yerine geçtiğinde anlamsal farklılığa yol açarsa bu iki ses o dilde birer sesbi-
rimdir ve aralarındaki dağılım ‘karşıtsal dağılımdır’. En küçük ikilide iki ses birbirinin yerine geçme ilişkisi
içinde değilse aralarındaki dağılım bütüncül dağılımdır.
2 Bir dilin bir sözcüğünde bir sesbilgisel özelliğin artı [+] değeri, diğer sözcüklerdeki eksi [-] değeri ile karşıt-
lık ortaya çıkardığında, bu sözcükler o dil için en küçük çiftlerdir. En küçük çift oluşturan sesbilgisel özellik
incelenen dil için ayırıcı özelliktir.
3 Dillerde sesbilimsel ve biçimbilimsel sunumlar tektir. Ancak sesler belirli sesdizilimleri içinde ses çevre-
sinden etkilenerek değişime uğrarlar ve böylece söyleyişte bir sesbirimin ve biçimbirimin değişkeleri ortaya
çıkar. Bir sesbirimin değişkesi ‘sesbirimcik’; bir biçimbirimin değişkesi ise alt biçimlik olarak adlandırılır.
Bürünsel Sesbilim
4 Söyleyişte belirli ezgi ve vurgu yapılarıyla oluşan sesletimsel özelliklere bürünsel özellikler denir. Bürünsel
özellikler sözcük, öbek ve tümce anlamı açısından ele alındığından parçalar üstü sesbilimsel özellikler olarak
da ele alınır. Seslemlerden oluşan sözcüklerde bir seslem diğerlerine göre daha güçlü sesletilirse o seslem
birincil vurgu; diğerleri ise zayıf vurgu alır.
5 Bürünsel özellikler dillerin birimleri arasında anlam farkı belirtebilirler. Türkçe örneğinde olduğu gibi
Vurgu eşseslilik söz konusu olduğunda anlam ayrıştıran bir özelliktir. [mµsµr] sözcüğünün ilk seslemi birin-
cil vurgulu olduğunda ‘yer adı’; ikinci seslemi birincil vurguyla sesletildiğinde [mµsµr] ise cins adı anlamı
ortaya çıkar. Çinçede aynı sesbirimlerinden oluşan sözcükler arasında anlam farkı ton ile ifade edilir. İngi-
lizce gibi dillerde ezgi dilbilgisel yapılar arasında yapı farkını belirtir.
69
Sesbilim
Biçimbirimlerin söylenişindeki
6 değişimi tanımlama ve açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti
Biçimbirimlerin Söylenişi
6 Bir dilin biçimbirimleri genellikle içinde bulundukları değişik bağlamlara bağlı olarak değişik söyleniş
biçimlerine sahiptir. Bu söyleniş biçimleri biçibirimin içinde bulunduğu sözcüğün ses yapısına bağlı olarak
birimin önünden ya da arkasından gelen sesin niteliği tarafından koşullandırılabilir.
7 Ses değişiklikleri gibi olgular, bireysel seslere uygulanmaz, bir ses sınıfını oluşturan seslerin tümüne uygu-
lanır. Bu değişiklikler kurallıdır bu kurallar anadili konuşurunun dili hakkında içselleştirmiş olduğu bilgi
kaynağını oluşturan öğelerden biridir. Türkçenin çoğul ekinin [-ler] ya da [-lar] olarak oluşturulması, ekin
eklendiği sözcüğün son seslemindeki ünlünün [ön] ya da [arka] ünlüsü olması ile koşullandırılmıştır. Biçim-
birimlerin söylenişindeki farklılıkların sözcüğün sesbilimsel özelliklerine bağlı olması kurallıdır.
Sesbilimsel Süreçler
8 Bir dildeki sesbilimsel göstergeler ile onların sesbilgisel göstergeleri arasında ses düşmeleri, ses eklemeleri,
ses değiştirmeleri gibi ses olaylarıyla farklılaşmaya yol açan süreçlere sesbilimsel süreç denir. Sözcüklerin
söylenişinde sesbilimsel süreçler bazı ses değişikliklerine yol açar.
9 Sesbilimsel süreçlerin yol açtığı ses değişiklikleri sözcüğün sesbilimsel yapısı üzerinde (i) ses, ve bazı du-
rumlarda seslem düşmeleri, (ii) ses, ve bazı durumlarda seslem eklemeleri, (iii) ses benzeşmeleri, (iv) özellik
değiştirmeleri ve (iv) seslerin sözcük yapısı içinde yer değiştirmesi gibi etkiler yaratır.
70
Genel Dilbilim-I
neler öğrendik?
termektedir? A. Türkçe bazı sözcüklerde sözcük ortasında ve
sonunda ünlülerden sonra gelen /y/ sesi düşü-
Sesbilimsel Sesbilgisel rülmektedir. Bu durumlarda düşürülen /y/ se-
içeceğim /it∫edӠeim/ [it∫edӠe:m] sinden önce gelen ünlü uzatılır.
B. Türkçede /y/ sesi ünlü düşüren bir sestir ve bu
gideceğim- /gidedӠeim/ [didӠe:m]
sesin olduğu seslemlerdeki ünlü sesletilmez.
alacağım /aladӠaաm/ [aldӠa:m] C. Türkçe bazı sözcüklerde ünlü uzaması görülür.
A. Ses benzeşmesi Ünlü uzaması bir ünlünün kendisinden sonra
gelen bir sese göre koşullanır.
B. Ses eklemesi
D. Türkçede ön ünlüler kendisinden sonra kayı-
C. Ses yer değiştirmesi
cı bir ünsüz geldiğinde diğer durumlardakine
D. Ses düşmesi göre daha uzun sesletilirler. Bu durum ünlü
E. Özellik değiştirmesi uzaması olarak bilinir.
E. Türkçe sesdizim kuralları açısından orta ses-
2. ve 3. soruları aşağıdaki bilgilere göre yanıtlayınız. lemdeki ünlü kendisinden sonra gelen seslem-
de akıcı bir ünsüz varsa uzun sesletilir.
Sesbilimsel Sesbilgisel
şöyle → şö:le
böyle → bö:le 4. ve 5. soruları aşağıdaki bilgilere göre yanıtlayınız.
Türkçe sözcüklerin söyleniş biçimlerine bakınız:
koy → ko
şey et- → şe:t burada -> burda
şurada -> şurda
2 Yukarıda verilen sözcüklerin söylenişinde orada -> orda
örneklenen sesbilimsel kural aşağıdakilerden
hangisidir? 4 Aşağıdakilerden hangisi ‘şurada’ ifadesinin Ulus-
A. Ses benzeşmesi lararası Ses Alfabesi ile sesbilimsel göstergesi olabilir?
B. Ünlü eklemesi A. /∫Ưrada/
C. Ses yer değiştirmesi B. /∫Ưrda/
D. Ünsüz düşmesi C. /t∫աrdա/
E. Özellik değiştirmesi D. /şurda/
E. /ɔrada/
71
Sesbilim
6
Bir dilde sesbilgisel özellikleri birbirine ben- 9 Aşağıdaki örnekler Batı Afrika dili olan Aka
zeyen ancak birinin bulunduğu ortamda diğerinin dilinde olumsuzluk ifaden eden genizsil [m], [n]
bulunmadığı ses dağılımına ne ad verilir? ve [?] biçimlerini göstermektedir. Bu dilde olum-
neler öğrendik?
72
Genel Dilbilim-I
4. A Yanıtınız yanlış ise “Ünlü Düşmesi” konusu- 9. A Yanıtınız yanlış ise “Biçimbilim ve Sesbilim”
nu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. A Yanıtınız yanlış ise “Ünlü Düşmesi” konusu- 10. B Yanıtınız yanlış ise “Bürünsel Sesbilim” ko-
nu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
3 Anahtarı
73
Sesbilim
Kaynakça
Başkan, Ö. (1958). Some Phonological Remarks with Kornfilt, J. (1986). Stem-penultimate empty Cs,
Special Reference to Turkish Phonemics. Litera, 5. compensatory lengthening, and vowel epenthesis
in Turkish. L. Wetzel ve E. Sezer (haz.), Studies in
________. (1955). Fonemik Tahlilde Kıstaslar Meselesi.
Compensatory Lengthening. Dordrecht: Foris.
İstanbul.
Lees, R. (1966). On the interpretation of Turkish
Clements, G. N. ve Sezer, E. (1982). Vowel and
vowel alternation. Anthropological Linguistics, 9,
consonant disharmony in Turkish. H. van
32-39.
der Hulst ve N. Smith (haz.), The Structure of
Phonological Representation. 2. kısım, 213-255. ________. (1966). Turkish Vowel Harmony and the
Dordrect: Foris. Pho-nological Description of Assimilation. TDAY
Belle-ten.
Çakır, C. (2000). On non-final stress in Turkish
simplex words. A. Göksel ve C. Kerslake ________. (1961). The Phonology of Modern Standard
(haz.), Studies on Turkish and Turkic Languages. Turkish. The Hague: Mouton.
Harrasowitz: Wiesbaden.
Nash, R. F. (1970). Turkish Intonation an Instrumental
Demircan, Ö. (1981). Türkiye Türkçe'sinde Study. The Hague: Mouton.
seslemleme. Dilbilim, VI. İstanbul.
Sebüktekin, H. (1984). Turkish word stress: some
________. (1981). Türkçe'de Ezgilemeye Giriş. TDAY ob-servations. A. Aksu-Koç, E. Erguvanlı-Taylan
Belleten. (haz.), Türk Dilbilimi Konferansı Bildirileri.
İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları.
________. (1979). Türkiye Türkçesi'nde Vurgulama ve
Odaklama. TDAY Belleten. ________. (1975). An Outline of English-Turkish
Contrastive Phonology: Segmental Phonemes.
________. (1979). Türkiye Türkçesinin Ses Düzeni
İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları.
Tür-kiye Türkçesinde Sesler. Ankara: Türk Dil
Kurumu Yayınları. Sezer, E. (1986). An Autosegmental Analsis of
Compensatory Lengthening. Dordrecht: Foris.
________. (1978). Bileşik Sözcük ve Bileşik Sözcüklerde
Vurgu. TDAY Belleten. ________. (1981). On non-final stress in Turkish.
Journal of Turkish Studies. Cambridge: Harvard
________. (1976). Türk Dilinde Ek Vurgusu. Türk
University Publications.
Dili, 294.
________. (1981). The k/∅alternation in Turkish. G.
________. (1976). Türkiye yer adlarında vurgu. Türk
Clements (haz.), Harvard Studies in Phonology.
Dili, 300.
Cambridge: Harvard University Publications.
________. (1975). Türk Dilinde Vurgu, Sözcük
Swift, L. B. (1962). Some aspects of stress and pitch
Vurgu-su. Türk Dili, 284.
in Turkish syntactic patterns. American Studies in
Ergenç, İ. (1989). Türkiye Türkçesinin Görevsel Altaic Linguistics, 13, 331-341.
Sesbilimi. Ankara: Engin Yayınevi.
Van der Hulst, H. ve van de Weijer, J. (1991).
Kelepir, M. (2000). To be or not to be faithful. A. Topics in Turkish phonology. H. Boeschoten ve
Göksel ve C. Kerslake (haz.), Studies on Turkish L. Verhoeven (haz.), Turkish Linguistics Today.
and Turkic Languages. Harrasowitz: Wiesbaden. Leiden: Brill.
Konrod, A. (1981). Towards understanding Turkish Wetzels, L. ve Sezer, E. (1986). Studies in Compensatory
stress. Essex Üniversitesi, Doktora Tezi. Lengthening. Dordrecht: Foris.
Kopkallı-Yavuz, H. (2000). Acoustic analysis of Yavaş, M. (1980c). The vowel and consonant harmony
voicing contrast in Turkish stops. A. Göksel ve in Turkish. Glossa, XIV (2), 189-211.
C. Kerslake (haz.), Studies on Turkish and Turkic
Zimmer, K. E. ve Küntay, A. (2003). Turkish internal
Languages. Harrasowitz: Wiesbaden.
vowel harmony revisited. A. S. Özsoy, D. Akar,
_______. (2003). Interaction between syllable M. Nakipoğlu-Demiralp, E. E. Erguvanlı-Taylan,
structure and vowel length: Example from A. Aksu-Koç (haz.), Studies in Turkish Linguistics.
Turkish /a/. A. S. Özsoy, D. Akar, M. Nakipoğlu- İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi.
Demiralp, E. E. Erguvanlı-Taylan, A. Aksu-Koç
(haz.), Studies in Turkish Linguistics. İstanbul: _______. (1970). Some observations on non-final
Boğaziçi Üniversitesi. stress in Turkish. JAOS, 90 (1), 160-162.
74
Bölüm 4
Biçimbilim-I: Sözcük
Sözlükçe
öğrenme çıktıları
Sözcük
1
3 Sözlükçe, sözlükbirim ve sözcükbiçim
2
1 Anadili konuşucularının sözcüğe ilişkin kavramlarını ve bunların dilde
sezgisel bilgilerinin içeriğini betimleyebilme yapılanmalarını açıklayabilme ve
2 Sözcük tanıma ölçütlerini ayırt edebilme karşılaştırabilme
3
Biçimbilimsel Süreçler
4 Biçimbilimsel süreçleri tanıyıp, sözlükbirim
ve sözcükbiçimlerle ilişkilendirebilme
Anahtar Sözcükler: • Sözcük Tanıma • Sesbilimsel Ölçüt • Sözlükbirim • Çekim • Anlamsal Ölçüt
• Sözdizimsel Ölçüt • Sözcükbiçim • Türetim
76
Genel Dilbilim-I
77
Biçimbilim-I: Sözcük
78
Genel Dilbilim-I
Resim 4.2 Duyduğu dili bilmeyen bir konuşucu sözcük tanımada gerekli olan ses-anlam eşleştirmesini yapamaz ve
dolayısıyla da sözcük sınırlarını belirleyip bunları ayırt edemez.
Kaynak: Gary LARSON http://redd.it/3jn4a3
Bu durumda, dilin yapısal özelliğine dayalı olarak biçimbilimsel ve sözdizimsel ölçütleri içeren dilbil-
gisel ölçüt devreye girer. Biçimbilimsel ölçüt özellikle Türkçe gibi hemen her dilsel süreçte eklerin kul-
lanıldığı bağıntılı dillerde konuşuculara sözcük sınırları ve sınıfları konusunda ipuçları veren önemli bir
kaynaktır. Çoğu zaman zorunlu olarak taşınan bu ekleri üzerinde bulundurmayan sözcükler yapısal an-
lamda eksik kalır ve sınıflandırılamaz. Sözcüklerin nasıl sınıflandırıldığı ve hangi sözcüklerin, kendi türüne
uygun kategorileri ifade eden hangi belirticilerle tanımlandığı konusu, detaylı olarak Çekimsel Biçimbilim
ünitesinde ele alınacaktır.
Sözdizimsel ölçüt ise sözcüklerin sıralanması ve konumuna ilişkindir. Bu ölçütü etkili kullanmanın
bir koşulu, sözcüklerin oluşturduğu biçim düzenini fark etmektir. Eğer bir ses dizilimi bir dilde bağımsız
bir biçim, yani sözcük olarak sınıflandırılıyorsa, sistemli olarak türlü durumlarda tekrarlanabilir olmalı
ve görüldüğü her yerde de biçimini ve kavramsal içeriğini koruyabilmelidir (Bloomfield, 1926: 156; Blo-
omfield, 1935: 178; Harris, 1951: 325, Matthews, 1991: 104; Bauer, 2003: 11). Söz gelimi, Türkçede
iyi kibar düşkünü, bu iyi bir kitap, iyiler az, sen hep iyiyi bulursun, biliyoruz ki iyiden zarar gelmez, iyisi hiç
karışmamak, bu bana iyi gibi yapılar duyan bir dinleyici, bunların hepsinde de tekrarlanan iyi ses dizilimini
fark eder. Demek ki, iyi bağımsız hareket edebilen ve her tekrarlandığında da biçimini koruyarak sözcük
olmanın bir koşulunu yerine getiren bir yapıdır. Eğer her durumda anlamını da koruyorsa ikinci koşulu
da yerine getirmiş olur. Aşağıda inceleyelim:
79
Biçimbilim-I: Sözcük
Bu dizilimlerin tamamında ortak öge olarak iyi biçimini ve ortak kavramsal içerik olarak da ‘istenilen,
beğenilen nitelik’ anlamını görüyoruz. Öyleyse, iyi Türkçede bir sözcük olmalıdır. Aynı teknik kullanılarak
(d) den ulu ve (e) den arar ya da arge dizilimleri, ulu çınar,
seni arar, arge çalışması gibi yapılarda tekrarlanabildikleri
için sözcük olarak seçilebilir. Ancak bunlar çıktıktan sonra Bir ses diziliminin sözcük olarak sınıflan-
arta kalan dizilimler rs, rg ile başlayan ve nz ile biten bir söz- dırılabilmesi, anlamını ve biçimini koru-
cük bulmayı gerektireceğinden bu olasılıklar elenir. Konu- yarak bağımsız hareket edebilmesine ve
şucunun anadili bilgisi Türkçede bu hece yapısında sözcük tekrarlanabilir olmasına bağlıdır.
bulmanın mümkün olamayacağını söyleyecektir.
Sözcük tanımada kullanılan bir başka sözdizimsel yöntem de yerine koyma (Fries, 1952: 70-86;
Bauer, 2003: 11) işlemidir. Örneğin, yine iyi kibar düşkünü tümcesini ele alalım. Türkçenin anadili ko-
nuşucuları görürler ki, Türkçede iyi ve kibar sözcükleri yerine yapı bozulmaksızın başka sözcükler kul-
lanılabilir. İyi, kibar düşkünü olunabildiği gibi, kibar, iyi düşkünü; moda, alışveriş düşkünü ya da sinema,
tiyatro düşkünü de olunabilir. Düşkün olmak yerine meraklı ya da hayran da olunabilir: iyi, kibar merak-
lısı; moda, alışveriş meraklısı; sinema, tiyatro meraklısı; iyi, kibar hayranı; moda, alışveriş hayranı; sinema,
tiyatro hayranı gibi. Öyleyse, aynı konumda birbirlerinin
yerine kullanılarak bir karşıtsal ilişki oluşturan bu ya-
pılar, dilde bağımsız birimler olarak sınıflandırılabilirler. Sözcük olmanın bir ölçütü de dilde kulla-
Ancak, aynı tümce içinde örneğin bar, düş, ün dizilimleri nılan diğer bağımsız biçimlerle karşıtsallık
yerine başka dizilimler kullanılarak anlamlı bir tümce elde ilişkisi içinde bulunmaktır.
edilemez. Demek ki, bunlar verilen örneklerde bağımsız
yapılar olarak sınıflandırılamazlar.
Öğrenme Çıktısı
1 Anadili konuşucularının sözcüğe ilişkin sezgisel bilgilerinin içeriğini betimleyebilme
2 Sözcük tanıma ölçütlerini ayırt edebilme
80
Genel Dilbilim-I
SÖZLÜKÇE
Dilbilimde sözlük kavramı, dilde kullanılan sözcüklerle bunlara ilişkin özgün bilgileri listeleyen
ve sözlükçe olarak anılan soyut bir sistem olarak anlaşılmaktadır (Bloomfield, 1935: 274; Chomsky,
1965: 87). Sözlükçede, yani zihin sözlüğünde, kaydı
bulunan her girdi, kendi tanınabilirliğini sağlayacak ses-
letim, sözdizim ve anlam özelliklerine ilişkin bilgilerle Sözlükçe, dilin nedensizlik temelinde
barındırdığı ögeleri listeleyen soyut bir si-
donatılmıştır (Chomsky, 1965, Lyons 1977: 517). Bu
temdir. Girdileri, her maddeye ilişkin ses,
düzenlemenin bir örneği deniz sözcüğü üzerinden aşağı-
anlam ve ulam bilgisini içerir.
daki tabloda gösterilmiştir.
Tablo 4.2 DENİZ ve DENİZCİ Sözlükbirimlerinin Sözlük Kaydı
DENİZ DENİZCİ
Sesletim Deniz Denizci
Sözdizimsel ulam [X] cins adı [X] kılıcı ad
Anlam TUZLU SU KÜTLESİ DENIZLE UĞRAŞAN KİMSE
Her anadili kullanıcısı, sözlükçede kayıtlı olan bu tür bilgileri kullanarak hem hiç duymadığı sözcükleri
anlayabilir, hem de yeni sözcükler türetebilir ya da üretebilir.
Sözlükbirim
Sözlükçenin yapılanma düzeni, dil bilgisi derslerinde kullanılan kitap sözlüklerle benzerlikler gös-
terir. Okuduğunuz bir yazısında Hakkı Devrim’in “Sen, mesela nobranlardan hoşlanmazsın.” gibi bir
tümcesiyle karşılaştığınızı ve üçüncü sözcüğü bilmediğinizi var sayalım. Anlamını bulmak için söz-
lüğünüzde nasıl bir tarama yapardınız? Sözcüğü olduğu gibi koruyup nobranlardan diye mi, yoksa
nobran diye mi, arardınız? Birinci yolu seçerseniz, bu sözcüğün hiçbir sözlükte listelenmediğini göre-
ceksiniz. Bunun yerine, bütün sözlüklerde çekirdek yapıya indirgenmiş biçimi olan nobran sözcüğünü
bulacaksınız. Hem yer, hem de gereksiz yineleme sorunu yaratmamak için, kural işletilerek çözümle-
nebilecek bilgilerin sözlüklerde listelenme geleneği yoktur. Nobran sözcüğünün başkaca nobranlar ve
nobranlardan gibi biçimlerinin olabileceği, gerçek dilde kullanılan çocuk, çocuklar, çocuklardan gibi
benzerlerinden yola çıkarak kestirilebilir bir bilgidir. Oysa nobranın kendisinin anlamını bulmak için
böyle bir çıkarsama olası değildir; çünkü dilde sözcükler nedensizlik (Saussure, 1916: 67; Hockett
1958: 577) ilkesi temelinde oluşurlar. Bir sözcüğü oluşturan sesler çoğu zaman ifade ettikleri anlam-
dan bağımsızdır.
dikkat
Dilde nedensizliğin en güçlü kanıtı aynı
gerçekliğin farklı dillerde başka başka söz-
Nedensizlik, dilde ses ve anlam ara- cüklerle gösterilmesi durumudur: Türk-
sındaki bağın rastlantısal olduğunu çede ağaç sözcüğüyle ifade edilen nesne,
gösteren ilkedir. İngilizcede tree, Almancada Baum, Latin-
cede arbor, Fransızcada arbre ve Lazcada
mca sözcükleriyle gösterilmektedir.
81
Biçimbilim-I: Sözcük
SESLER VE İFADE
İNSAN DİLİNİN ANLAM
ETTİKLERİ KAVRAMLAR
DÜZENEĞİ NERDEYSE
ARASINDAKİ İLİŞKİ
TAMAMEN NEDENSİZDİR.
NEDENSİZDİR.
araştırmalarla
ilişkilendir
Hankamer, dilde kullanılan her sözcükbi- konuşucu için makul sayılan ortalama 20.000 ad
çimin sözlükçede kaydedilmesi halinde bunun kökü ve 10.000 eylem kökü olduğu varsayıldı-
özellikle eklemeli dillerde insan beyninin bellek ğında, bunların olası türevleri 200 milyar kadar
kapasitesinin zorlayacak bir depolama sorunu girdi depolama yükü getirecektir. Bu rakam, 125
yaratacağını belirtmekte ve Türkçe için aşağıdaki milyar girdi kapasitesi olan insan beyni düşünül-
hesaplamayı yapmaktadır: Bir Türkçe kullanı- düğünde, tam listelemenin mümkün olamayaca-
cısının zihin sözlüğünde (sözlükçe) eğitimli bir ğını göstermektedir. (Hankamer, 1989: 403)
82
Genel Dilbilim-I
sözcükbiçim nobran
SÖZLÜKBİRİM NOBRAN
83
Biçimbilim-I: Sözcük
Görüldüğü üzere, Türkçedeki isimler için sayı ve durum bilgisi veren on iki sözcükbiçim mevcuttur.
Şimdi de, İngilizce için söz konusu olan duruma bakalım:
Sözlükbirim Sözcükbiçim
Türkçe:
tamamen
TAMAMEN
İngilizce:
completely
COMPLETELY ‘tamamen’
Öğrenme Çıktısı
3 Sözlükçe, sözlükbirim ve sözcükbiçim kavramlarını ve bunların dilde yapılanmalarını
açıklayabilme ve karşılaştırabilme
84
Genel Dilbilim-I
BİÇİMBİLİMSEL SÜREÇLER
Biçimbilimsel süreçler, sözcük tabanlarını konumsal ve iletişimsel bağlamlarına uygun olarak değişime
uğratan araçlardır. Birçok eklemeli dilde sonekleme olarak kendini gösteren bu süreçlerle, bazen de içek-
leme ve önekleme olarak da karşılaşılabilir. Sözcüklerin bu şekilde işlemlenmesi çekimsel biçimbilim ve
sözlüksel biçimbilim başlıkları altında ele alınır.
Çekimsel Biçimbilim
Bir sözlükbirim kendisini oluşturan tüm sözcükbiçimleri içinde barındırır. Aynı sözlükbirimin farklı
sözcükbiçimler şeklinde ortaya çıkması, bulunduğu konumun dilbilgisel gereklerinden kaynaklanmakta-
dır. Bu durum DENİZ sözlükbirimi üzerinden Tablo 4.6’ da örneklendirilmiştir.
Görüldüğü üzere, deniz, denize, denizler sözcükbiçimlerinin kavramsal içeriği özdeş olup dilbigisel ko-
numları farklıdır. Sözcüklerin tümce içindeki konumlarından kaynaklanan böylesi değişken biçimlerini
düzenleyen dilbilgisel kurallar vardır. Bunlar sözcüklerin dizilimi gözetilerek uygulandığı için sözdizimsel
kurallar olarak anılırlar. Anadili konuşucularının dile ilişkin sezgisel bilgilerinin bir kısmını oluşturan bu
kurallar işletilerek bir sözlükbirimin gerçek dilde ortaya çıkabilecek olası biçimleri kestirilebilir. Böylece,
sözlükçe sınırlı sayıda kural işleterek sınırsız sayıda biçim üretmeye elverişli bir sistem olma özelliğini kaza-
nır. Aynı sözlükbirimin farklı biçimlerini ortaya çıkaran bu süreçler çekimsel biçimbilim adı altında ince-
lenir (Matthews, 1991: 38). Biçimbilim incelemelerinde temel ölçütün sözcük takımları arasındaki yapısal
farkları açıklamak olduğu düşünülürse Tablo 4.6’da takım oluşturan sözcükler olarak deniz ve denizler çifti
ele alınabilir. Bu iki sözcüğü ayıran (1) biçimsel fark, -ler ekinin bulunup bulunmaması; (2) anlamsal fark
ise bu ekin ifade ettiği ‘birden fazla’ kavramının yüklenip yüklenmemesidir. Deniz bir ad, -ler çoğul eki,
denizler de ‘DENİZin çoğul biçimi’ olan bir addır. Çoğul kavramı dilbilgisel ulamlardan olan SAYI altında
incelenir. Çekimsel biçimbilim de bu örnekte olduğu gibi hangi sözlükbirimin hangi dilbilgisel biçimlerle
bir araya gelerek nasıl sözcükbiçimler oluşturduğunu açıklar. Denizler ve deniz arasındaki seçimi belirleyen
dilbilgisel gereklilikler olduğundan bu biçimler farklı kavramları çağrıştırmaz.
Sözlüksel Biçimbilim
Yukarıda söylenenlerin yanı sıra, farklı sözlükbirimlerin ortak özelliklerini yansıtan biçimbilimsel sü-
reçler de vardır; bunlar da, amacı yeni sözcükler yapma olan sözlüksel biçimbilimin konusuna girer
(Matthews, 1991: 37). Denizci, denizcilik gibi türemiş sözcükler, daha basit yapılı deniz sözcüğünden farklı
kavramlara işaret ederler. Biçimsel olarak deniz-ci ve deniz-ci-lik parçalarına ayrılırlar. Anlamsal olarak de-
niz ‘yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan tuzlu su kütlesi’, -ci ‘AD ile uğraşan’ ve -lik ‘AD olma hali’
anlamlarını ifade eder. Bunlar gibi ekleme yoluyla yeni sözlükbirimler yapmaya türetme adı verilir. Deni-
zanası, denizaltı gibi bileşik sözcükler ise iki sözlükbirimi birleştirme yoluyla oluşturulurlar. Türemiş ve
85
Biçimbilim-I: Sözcük
bileşik sözcüklerin her biri farklı bir kavrama işaret ettiği için sözlüçede ayrı maddeler olarak listelenirler ve
kavramsal ortaklıkları sebebiyle bir sözcük ailesi oluştururlar (Orsman, 1979; Bauer, 1983: 277 içinde).
Aşağıda DENİZ sözlükbiriminin sözcük ailesi ve sözcükbiçimleri gösterilmektedir.
Özetle, çekimsel biçimbilim bir sözlükbirimin sözcükbiçimleri arasındaki ilişkiyi gösteren ve tabloda
yatay olarak gösterilen değişimleri inceler. Sözlüksel biçimbilim ise bir sözcük ailesinin sözlükbirimleri
arasındaki ilişkileri inceleyen ve tabloda dikey olarak gösterilen değişimleri içerir. Bu özet, yine deniz söz-
cüğünden yola çıkarak, aşağıdaki gibi görselleştirilebilir:
biçimbilimsel süreçler
çekimsel: çekim sözcük biçim yapma sözlüksel: sözcük yapma sözcükbirim yapma
türetme bileşme
86
Genel Dilbilim-I
yaşamla ilişkilendir
87
Biçimbilim-I: Sözcük
Öğrenme Çıktısı
4 Biçimbilimsel süreçleri tanıyıp, sözlükbirim ve sözcükbiçimlerle ilişkilendirebilme
Bu bölümde tartışılan
Jelibonya sözcüğünü daha
biçimbilimsel süreçleri
önce hiç duydunuz mu? An- Aşağıdaki tümcelerdeki
dikkate alarak İngilizce
lamını kestirebilir misiniz? boşlukları parantez içinde
WRITE ‘yazmak’ sözlükbi-
Bu sözcük, aşağıdaki bağ- verilen yapıları kullanarak
rimiyle bağdaştırabileceği-
lantıda izleyeceğiniz Jelibon doldurunuz ve yanıtlarınızı
niz biçimbilimsel süreçleri
reklamında kullanılmıştır. nasıl bulduğunuzu bu bö-
listeleyiniz.
Sözcüğün anlamını ve nasıl lümde anlatılanları dikkate
İpucu: Sözcüğün Türkçede- yapıldığını ve sözlükçedee
ki karşılığını ve onun geçti- alarak anlatınız:
listelenip listelenmediğini
ği biçimbilimsel süreçleri bu bölümde öğrendikleri- (a) _____ gören, yılana sarı-
düşününüz. İngilizcedeki nizle ilişkilendirerek açıkla- lır. (deniz);
çözümlemeniz için Red- yınız. (b) _____ düşen, yılana sa-
house Online Sözlük’ten rılır. (deniz)
https://www.izlesene.com/
yardım alabilirsiniz. http://
video/jelibon/3040597
www.redhouse.com.tr/
88
Genel Dilbilim-I
Sözcük
1 Tüm anadili kullanıcıları: (1) konuşmada akan ses zincirleri içinde sözcük sınırlarını belirleyebilir, (2)
sözcükleri sesletebilir, (3) sözcük düzeyinde ses anlam eşleşmeleri yapabilir, (4) sözcük türlerini ve (5) söz-
cüklerin sözdizimsel özelliklerini bilir. Örneğin, bir Türkçe konuşucusu, sözlükçedeki bütün bu bilgiler yar-
dımıyla dilbilimdilinbilimidir ses dizilimindeki dilbilim dilin bilimidir sözcüklerini tanıyabilir ancak kendi
sözlükçesi aynı bilgilerle donatılmamış olan bir başka dilin konuşucusu bu bölümlemeyi yapamaz.
2 Anlamsal ölçüt, dildeki anlam birimlerini ayırt etmeyi sağlar. Buna göre, bir anlam bütünlüğü gösteren
her ses dizilimi sözcük olarak sınıflandırılabilir. Ancak yalnızca sözcüklerin değil sözcük parçaları ve sözcük
öbeklerinin de anlamlı olabileceği unutulmamalıdır. Sesletimsel ölçüt, konuşmada kullanılan duraklamalara
bakarak sözcük sınırlarını belirler. Bir anadili konuşucusu her hangi bir sebeple duraklamak zorunda kalırsa,
genellikle sözcük ortasında değil sözcük aralarında duraklamayı tercih eder. Ancak bu durum istisnasız de-
ğildir. Çoklukla sözcüklerden daha büyük dil parçaları olan öbekler arasında duraklayanlar olabileceği gibi,
ö / bek diyenler de olabilir. Daha güvenilir bir ölçüt olan dilbilgisel ölçüt ise, biçimbilimsel ve sözdizimsel
özellikler etrafında biçimlenir. 6. Bölümde daha detaylı ele alınan biçimbilimsel süreçleri şimdilik bir kenara
bırakarak sözdizimsel ölçütü ele alalım. Buna göre, dilde bağımsız hareket ederek çeşitli konumlarda tekrar-
lanabilen ve yer değiştirme esnekliğine de sahip olabilen ses dizimleri sözcük olarak sınıflandırılır.
Sözlükçe
3 Sözlükçe, her anadili konuşucusunun zihninde bulunan; o dilde kullanılan sözcüklerin soyut kalıplarını ve
bunların sesletimsel, anlamsal, biçimbilimsel ve sözdizimsel özelliklerine ilişkin bilgileri içeren bir sistemdir.
Sözlükçede ancak anlamları kestirilemeyen ögeler listelenir. Bu ögeler, gerçek dilde kullanılan biçimlerin
zihindeki soyut kalıplarıdır ve sözlükbirim adını alırlar. Bunların somut gerçeklikleri ise sözcükbiçimlerdir.
Bir sözlükbirim kendisini gerçekleştiren tüm sözcükbiçimlerin toplamıdır. Örneğin, OKU sözlükbirimi,
okurum, okursun, okur, okuruz, okursunuz, okurlar, okuyorum, okuyorsun, okuyor, okuyoruz, okuyorsunuz, oku-
yorlar gibi eylemin tüm çekimsel biçimlerini içerir.
Biçimsel Süreçler
4 Çekimsel biçimbilim sözcüklerin tümce içinde tekil / çoğul, geçmiş / şimdi gibi dilbilgisel karşıtsallıkları
göstermek üzere geçirdikleri değişimleri açıklar. Bu yüzden de sözcükbiçimlerin oluşumuyla ilgilidir. Sözlük-
sel biçimbilim ise, sözcüklerin tümce içindeki dilbilgisel işlevine bakmaksızın yeni sözcük yapma kurallarını
inceler. Bu yüzden de, sözlükbirimlerin oluşumuyla ilgilidir.
89
Biçimbilim-I: Sözcük
1 Aşağıdakilerden hangisi KALEM sözlükbiri- 4 Tek insizyonluk mini kesinin vücudun ge
minin sözcükbiçimidir? lişmesi ile tamamen kaybolduğunu söyledi. Ame
liyatın özelliği göbekten tek bir trokarla yapılmış
neler öğrendik?
A. Kalemlik
B. Kalemli olması..
C. Kalemsiz Yukarıdaki metinde altı çizili sözcüklerin sözlükbi-
D. Kalemi rimleri hangileridir?
E. Kalemşor A. İNSİZYONLUK, KESİNİN, TROKARLA
B. İNSİZYON, KES, TROKAR
2. ve 3. soruları aşağıdaki konuşmaya göre yanıt- C. İNSİZYONLUK, KESİ, TROKAR
layınız. D. İNSİZYON, KESİNİN, TROKARLA
A: Kanguru bu mu? E. İNSİZYON, KESİ, TROKARLA
B: Ne kan gurubu?
A: Kan grubu değil. Kanguru, kanguru. 5 Aşağıdakilerden hangisi İngilizcedeki READ
‘oku’ sözlükbirimin sözcük ailesinden değildir?
2 Yukarıdaki konuşmada yanlış anlaşılmaya se- A. READ ‘oku-’
bep olan nedir? B. READER ‘okuyucu’
A. Dilde sesler aralıksız akar, sözcük bölüklerini C. REREAD ‘tekrar oku-’
dinleyiciler belirler. D. READABLE ‘okunabilir’
B. Sözdizimsel ölçüt sözcük tanımada yetersizdir. E. READS ‘O okur.’
C. Söyleyişte sözcükler duraklamalarla ayrılır.
D. Sözlükçede her sözcüğün kaydı yoktur. 6 Aşağıdakilerden hangisi/hangileri sözlükçe-
E. Dilde sözcük sınırları boşluklarla belirlenir. nin bir özelliğidir?
A. Sözcüklerin başka sözcüklerle olan dilbilgisel
3 Yukarıda verilen konuşmadaki belirsizlik aşa- bağlarını öngörür.
ğıdakilerden hangisinin bir kanıtıdır? B. Sözcüklerin soyut temsilcilerini listeler.
C. Sözcüklerin sözcük türünü listeler.
A. ses dizilimlerinin zihinde çözümlendiğinin
D. Sözcüklerin anlam özelliklerini listeler.
B. ses dizilimlerinin sözlükçede sözcük olarak de-
E. a, b, c, d
polandığının
C. ses dizilimlerinin sözlükçede sözcük parçaları
olarak depolandığının 7 Yeni sözlükbirimler aşağıdakilerden hangisi-
D. ses dizlimlerinin sözlükçede depolanmadığının nin çıktılarıdır?
E. sözcükbiçimlerin sözlükbirimleri temsil etti- A. Sözcük yapma sürecinin
ğinin B. Çekim sürecinin
C. Sözdizimsel kuralların
D. Çekimsel biçimbilimin
E. Biçimbilimsel süreçlerin
90
Genel Dilbilim-I
8 Düşkurdubirdüşkurdu tümcesinde düş dizili- 10 Aşağıdaki İspanyolca tümcelerde yer alan ses
min bir sözcük olduğu nasıl saptanabilir? dizilerinden hangisi ‘adam’ anlamına gelen bir söz-
cüktür?
neler öğrendik?
A. Elma, Alman, kıl, bilgisayar gibi dizilimlerle
karşıtsallık ilişkisi içindedir. unómbreestáaki ‘Bir adam buradadır’
B. Annemindüşü diziliminde tekrarlanabilir. elgátoestáenférmo ‘Kedi hastadır.’
C. Anlamlıdır.
elómbreestáenférmo ‘Adam hastadır.’
D. Bağımsızdır.
E. a, b, c, d. ungátoestáenférmo ‘Bir kedi hastadır.’
elgátoestáaki ‘Kedi buradadır.’
9 Sözcükbiçimler aşağıdakilerden hangisinin ungátoestáaki ‘Bir kedi buradadır.’
çıktılarıdır?
unómbreestáenférmo ‘Bir adam hastadır.’
A. Çekimsel biçimbilimin
elómbreestáaki ‘Adam buradadır.’
B. Sözlüksel biçimbilimin
C. Anlam kurallarının (Langacker, 1972: 38)
D. Sözcük yapma süreçlerinin A. ómbre
E. Sesbilgisel süreçlerin B. enférmo
C. gáto
D. esta
E. aki
91
Biçimbilim-I: Sözcük
1. D Yanıtınız yanlış ise “Sözcükbiçim” konusunu 6. E Yanıtınız yanlış ise “Sözlükçe” konusunu ye-
yeniden gözden geçiriniz. niden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
2. A Yanıtınız yanlış ise “Sözcük Tanıma” konu- 7. A Yanıtınız yanlış ise “Biçimbilimsel Süreçler”
sunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
3. A Yanıtınız yanlış ise “Sözcük Tanıma” konu- 8. E Yanıtınız yanlış ise “Sözcük Tanıma” konu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
4. C Yanıtınız yanlış ise “Sözlükbirim” konusunu 9. A Yanıtınız yanlış ise “Biçimbilimsel Süreçler”
yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
4 Anahtarı
WRITE sözlükbirim
Araştır 3
WRITE WRITER WRITABLE REWRITE sözcük ailesi
write writes writing wrote writer writers writable rewrite rewrites rewriting sözcükbiçimler
92
Genel Dilbilim-I
Kaynakça
Aitchison, J. (1990). Words in the mind (4th ed.). Hockett, C. F. (1958). A course in modern Linguistics.
Cambridge, Mass.: USA New York: Mc Millan.
Bauer, L. (1983). English word-formation. Cambridge: İmer, K., Kocaman, A. & Özsoy, A. S. (2011) Dilbilim
CUP. Sözlüğü. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi.
Bauer, L. (2003). Introducing linguistic morphology. Jakobson, R. ve Halle, M. (1956) Fundamentals of
Edinburg: Edinburg University Press. language. The Hague. Mouton.
Bloomfield, L. (1926). A set postulates for the science Langacker, R. W. (1972). Fundamentals of linguistic
of language. Language 2 (3), 153-164. analysis. New York: Harcourt Brace.
Bloomfield, L. (1935). Language. London: Allen Lyons, J. (1968) Introduction to theoretical Linguistics.
Unwin. Cambridge: CUP.
Bolinger, D. L. (1963). The uniqueness of the word. Lyons, J. (1977). Semantics. Cambridge: CUP.
Lingua 12, 113-136.
Matthews, P. (1991). Morphology. Cambridge: CUP.
Chomsky, N. (1965). Aspects of theory of syntax.
Sapir, E. (1921). Language. New York: Harcourt,
Cambridge, MA: MIT Press.
Brace & World.
Fries, C. C. (1952). The Structure of English. New
Saussure, F. D. (1959). Course in general Linguistics,
York: Harcourt, Brace&World.
(Wade Baskin, Çev.), New York: McGraw-Hill
Hankamer, J. (1989). Morphological parsing and Book Company.
the lexicon. In W. Marslen-Wilson (Ed.), Lexical
Vygotsky, L. (1986). Thought and language, (Alex
representations and process (392-409). Cambridge,
Kozulin, Çev.), Cambridge: MIT Press.
Mass.: MIT.
Harris, Z. (1951). Methods in structural Linguistics.
Chicago: Chicago University Press.
internet kaynakları
Günalp, D. B. (2016). Konuşma dilinde “durak”. http://www.freedigitalphotos.net/images/Other_
TRT TSR Türkiyenin Sesi Radyosu Türkçe Metaphors_and__g307-3D_Head_p79160.html
Konuşuyorum Programı Podcast Arşivi:
https://www.google.com.tr/imgres?imgurl=https://
http://85.111.24.208/aod/tsr/9c/49/9c495cfc4a3 pbs.twimg.com/media/BrIqtxgCEAAclSp.
f986f46b409462e4ded0ex.mp3: erişim tarihi jpg&imgrefurl=https://twitter.com/tdkbim/status
06.05.2017. /482495077839695873&h=813&w=599&tbnid
=r1io8rLLMWqFCM:&tbnh=160&tbnw=117&
https://redd.it/3jn4a3
usg=__HsVsp0O9IuNuY0YRI5-TDx_iR7M=&
https://www.izlesene.com/video/jelibon/3040597 vet=10ahUKEwjEheHIworUAhXBwxQKHZGJ
https://www.nap.edu/read/12042/chapter/9 DooQ_B0IzQEwEA..i&docid=GpVnlmxJT_Bf
uM&itg=1&sa=X&ved=0ahUKEwjEheHIworU
https://en.wikipedia.org/wiki/Ferdinand_de_ AhXBwxQKHZGJDooQ_B0IzQEwEA
Saussure
h t t p : / / w w w. t d k . g o v. t r / ? o p t i o n = c o m _
dlt&kategori1=kultur
93
Bölüm 5
Biçimbilim-II: Sözcük Yapısı
Biçimbirim
1 Sözcüklerin biçimbirim yapısını tanıma ve Altbiçimlik: Biçimbirimlerin Gerçeklik
öğrenme çıktıları
1
2 Biçimbirim çeşitlerini tanımlayıp ayırt
2
edebilme örneklendirerek açıklayabilme
3 Biçimbirimlerin aşamalı kullanımını 5 Altbiçimliğe neden olan süreçleri
örneklendirerek açıklayabilme örneklendirerek açıklayabilme
3
alaşım biçim kavramlarını tanıyabilme
7 Biçimbilimsel/biçimbirimsel çözümleme
yapabilme
94
Genel Dilbilim-I
BİÇİMBİRİM
Anadili konuşucularının sözcük tanımak için kullandıkları ve Bölüm 4’te tartışılan yerine koyma işlemi,
sözcüklerin içyapı çözümlemelerinde de işe yarar mı? Bunu anlamak için yine nobran sözcüğümüzü hatır-
layalım ve bu kez de aşağıdaki kullanımına bakalım: Ben de kolayca nobranlaşır, her seferinde bunun zara-
rına da katlanırım. Çoğu Türkçe konuşucusunun belki de ilk defa duyduğu bu sözcüğü bile, kendilerine
sorulduğunda rahatlıkla nobran-laş-mak şeklinde çözümleyebileceğine şüphe yoktur. Bunu yapabilmemiz,
sözlükçede yalnızca sözlükbirimlere değil, bunları oluşturan parçaların ayrılmasına ve bunların eklenmeleri-
ne ilişkin kurallara da erişimimiz olduğunu göstermektedir. Türkçede iyi-leş-mek, katı-laş-mak, taş-laş-mak,
uzak-laş-mak gibi yapılar varsa ve -laş her birinde tekrarlanıyorsa, nobran-laş-mak da olabilmelidir. İyi-leş-ir,
taş-laş-ır, uzak-laş-ır kurallı yapılarsa, nobranlaşmak da bunlardaki -ır dizilimini alarak nobran-laş-ır şeklinde
kurallı olabilir. Hatta iyileşti, taşlaştı, uzaklaştı örneklerine koşut olarak, içinde bu kez de -tı biçiminin tek-
rarlandığı nobranlaştı bile diyebilmeliyiz. Bu çıkarıma olanak sağlayan, yine yerine koyma işlemidir. Bu yön-
temi kullanarak, -laş, -tı ve -mış ses dizilimlerinin değişik bağlamlarda değişik sözcük parçalarıyla birleşerek
tekrarlanabilir olduğunu gördük. Ayrıca, yine bu yöntem sayesinde nobran diziliminin iyi, katı, taş, uzak ses
dizilimleriyle aynı konumda, -tı diziliminin de -mış dizilimiyle aynı konumda kullanılabildiğinin, böylece
bunların birbirleriyle karşıtsal dağılım ilişkisi içinde olduğunun ve benzer yapısal işlevleri yerine getirdi-
ğinin farkına vardık. Demek ki, yerine koyma işlemi, sözcüklerin içyapısını çözümlemede de kullanılabil-
mektedir. Bu yöntemle, nobranlaşır sözcüğünün nobranlaştı
ve nobranlaşmış gibi başka biçimlerinin olabileceğini tahmin
edebildik. İşte, Resim 5.1’de gösterildiği gibi, bir yapbozun Biçimbirimler, sözcüklerin karşıtsal dağı-
parçaları gibi takıp çıkardığımız, anlamlarını koruyarak tek- lımı olup tekrarlanabilen ama bölüneme-
rarlanabilir olan en küçük sözcük parçalarının her birine yen en küçük parçalarıdır.
dilbilimde biçimbirim denir.
95
Biçimbilim-II: Sözcük Yapısı
Sözcüklerin yapı taşlarını oluşturan bu biçim- rine benzeyen yapılarla karşıtsal dağılımda olmakla
birimlere sözcüğün atomları da denir. Bu paralellik kalmayıp, bir anlamın bazen de dilbilgisel işle-
atomun parçalanamaz özelliği sebebiyledir. Biçim- vin taşıyıcısı olma görevini de üstlenirler. Ancak
birimler de sözcüklerin anlam bakımından daha anlamlılık da bir sınırlılık gerektirir. Örneğin, sıra
küçük parçacıklara bölünemeyen yapısal çekirde- gibi bir sözcüğünün en küçük yapı taşı olarak sır
ğini oluştururlar (Bloomfield, 1935: 161; Lyons diziliminin düşünülmemesi, anlamsız olduğundan
1968: 181, Matthews 1991: 11-12). değil, taşıdığı anlamın, sıra sözcüğünün anlamıyla
Biçimbirimlerin tek özelliği, yukarıda örnek- bağdaşmamasından kaynaklanmaktadır. Biri ‘gizli
lendirdiğimiz, kendilerine benzeyen bölünemeyen şey’ diğeri ‘tahtadan oturak; dizi’ anlamına gelen
yapılarla yer değiştirebilir olmaları mıdır? Yani, bir- bu sözcükler birbirini türetmiş olamazlar. Öyleyse,
birleriyle karşıtsal ilişki içinde olan ve bu yüzden de sıra tek bir biçimbirimden oluşan bir sözcüktür.
yer değiştirdiklerinde yine kurallı yapılar oluşturan
her birim bir biçimbirim midir? Örneğin, yerine Biçimbirimler birbirlerinin yerine kulla-
koyma işlemi nobran sözcüğü içindeki nobr yerine nılabilen, bir anlam ya da dilbilgisel işleve
bac kullanılıp bacan sözcüğünün oluşturulmasını katkı sağlayan, birleştikleri diğer biçimbi-
sağlayabilir. Bu durumda nobr ve bac biçimbirim rimlerle anlam bağı bulunan ve daha kü-
midir? Böyle bir karşıtlık ilişkisi içinde olmaları bu çük parçalara ayrılamayan birimlerdir.
yapıları biçimbirim kılmaya yeterli değildir, çünkü
bunlar anlamlı değildir. Yine yerine koyma işlemi,
Türkçedeki dil sözcüğündeki ilk sesin yerine ken- Şimdi, nobran örneğimizi biçimbirimlerine
disiyle karşıtlık ilişkisi içinde olan b, p, k, s gibi ses- ayırmaya çalışalım: nobran-laş-ır-ım. Ayrıştırmanın
lerinin kullanılmasını mümkün kılar. Böylece, bil, bir dayanağı olarak yerine koyma işlemiyle iki yapı
pil, kil, sil gibi sözcükler üretilir. Yine aynı sözcük arasında paralellik sağlayacak iyileşirim diziliminin
içinde i yerine e, a, u, o seslerini kullanarak del, dal, iyi-leş-ir-im çözümlemesi kullanılabilir. Bu par-
dul, dol sözcükleri; l yerine k, p, n, z seslerinin kulla- çacıklar birbirlerinin yerine kullanıldığında yine
narak da dik, dip, din, diz sözcükleri elde edilebilir kurallı bir yapı oluşturdular. Ayrıştırmanın ikinci
(Bkz. Sesbilim Bölümleri). Bu sesler yerine koyma dayanağı olarak da daha küçük parçalara bölüne-
testini başarıyla geçtiklerine göre, biçimbirim mi- mez olmaları ve anlam içerikleri ele alınabilir. Bili-
dir? Bunlar tek başlarına anlamlı olmadıkları için yoruz ki iyi, ‘kötü karşıtı’ anlamına gelen kurallı bir
yalnızca kendileriyle birlikte kullanıldığında bir sözcük, -leş türetim eki, -ir görünüş ve -im kişi ve
anlama bürünen ses dizilerini ayırt etmek için kul- sayı anlamı taşıyan ektir. Nobranlaşırım içindeki bi-
lanılırlar. Bu yüzden de biçimbirim değil sesbirim çimbirimler de nobran hariç sırasıyla aynı anlam ve
olarak anılırlar. Demek ki, biçimbirimler kendile- işlevleri yerine getirmektedir. Nobran sözcüğünün
96
Genel Dilbilim-I
kendisinin oluşumu ise daha önce de belirttiğimiz (2) (a) Çocuk hakları, (b) çocuklar içindir. (c)
gibi nedensizlik ilkesi doğrultusunda gerçekleşmiş, *-Lar, (d) çocukluk sonrası bunlardan yararlana-
sözlükte anlamı ‘davranışı kaba, sert ve gönül kırıcı’ mazlar.
olarak listelenen kurallı bir biçimdir. Özetle, yuka- Görülüyor ki, çocuk hem (2a) da olduğu gibi
rıdaki çözümlememizde ayırdığımız tüm parçalar kendi başına, hem de (2b) ve (2d) de olduğu gibi
hem anlamlı, hem de parçalanamaz yapılar olduk- -lar ve -luk ile birleştirilerek kullanılabilmektedir.
larından hepsi birer biçimbirimdir. Varlıkları için başka yapılara ihtiyaç duymayan bu
Bu tür çözümlemelerde, seslem yapısı ve biçim- tür biçimbirimlere bağımsız biçimbirim diyoruz.
birim yapısı karıştırılmamalıdır. Seslem (yazı dilin- Bağımsız biçimbirimler anlamlarına göre sözlüksel
de heceye karşılık gelir) ve sesler sesbilim konusu ve dilbilgisel olmak üzere ikiye ayrılırlar. Sözlük-
altında incelenirler. Aşağıdaki çözümlemelerden sel biçimbirimler, adlarından da anlaşılacağı üzere
(2a ve 2c) verilen sözcüklerin seslemlerini, (2b ve sözlük anlamı taşıyan içerik sözcüklerinden oluşan
2d) de biçimbirimlerini göstermektedir: biçimleri içerir. En tipik örnekleri, ad, eylem, sıfat
(1) a. bü-yük-tün ve belirteçlerdir. Sözlüksel biçimbirimler sözcük
parçaları olarak da kendilerini gösterebilirler (bkz.
b. büyü-k-tü-n
türetim ekleri). Dilbilgisel biçimbirimler ise
c. ev-den kendi başlarına anlamları olmayan ama sözlüksel
d. ev-den biçimbirimler arasındaki ilişkileri gösteren yapı-
Görüldüğü üzere, seslem ve biçimbirim sayısın- lardır. En tipik örnekleri, işlevsel sözcük olarak da
da, bunları gösteren sınır çizgilerinde karşıtlık veya sınıflandırılan adıl, ilgeç, bağlaç ve belirleyicilerdir.
örtüşme olabilir. Özetle: Dilbilgisel biçimbirimler de sözcük parçaları olarak
• Aynı yapının seslem ve biçimbirim sayıları görülebilirler (bkz. Çekim ekleri).
farklı olabilir: (1a) ve (1b) Yukarıdaki (2c) örneğimizin dilbilgisidışı olma-
• Aynı yapının seslem ve biçimbirim sayıları sı, -lar biçiminin çocuk biçimi kadar özgür hareket
örtüşebilir: (1c) ve (1d) edemediğini göstermektedir. Bunun için çocuklar
sözcüğünde olduğu gibi çocuk sözcüğüne eklenmek
• Seslem ve biçimbirim sınırlarında örtüşme
bir zorunlulukken, bu durum çocuk sözcüğü için
olabilir: (1c) ve (1d)
seçime bağlıdır. Böyle yalnız başlarına bulunama-
• Seslem ve biçimbirim sınırlarında örtüşme yan biçimbirimler de bağımlı biçimbirimler adını
olmayabilir: (1a) ve (1b) alır. Bağımlı bir biçimbirimin bağımsız bir biçim-
• Biçimbirimler aynı zamanda seslem oluş- birime takılma sürecine ekleme ve eklenen bağımlı
turmak zorunda değildirler: (1b) biçimbirimlere de ek denir. Bağımlı biçimbirimler,
• Tek bir biçimbirim birden fazla seslem ba- yani ekler, eklendikleri konuma göre önek, içek ve
rındırabilir: (1b) deki büyü- sonek olarak adlandırılırlar. Bunlardan eklendikle-
• Tek bir seslem birden fazla biçimbirim ba- ri biçimlerden sonra gelenler sonek, önce gelenler
rındırabilir: (1a) daki -tü ve -n eklerinden önek, içine yerleştirilenler içek adını alırlar. Dil-
oluşan -tün seslemi lerin biçimbilimsel tiplendirmeleri, kullandıkları
bu gibi eklerin türü ve oranına göre yapılmaktadır.
Bu bağlamda, geleneksel olarak üç temel dil sını-
Biçimbirim Türleri fından söz edilir: yalınlayan (Vietnam Dili), ekle-
Biçimbirimler duruşlarına göre bağımlı-bağım- meli (Türkçe), bükümlü (Arapça). Yalınlayan dil-
sız, işlev ve anlamlarına göre ise çekimsel-türetim- lerde bir biçimbirim bir sözcüğe karşılık gelirken,
sel biçimbirim olarak sınıflandırılırlar. eklemeli dillerde bir sözcük çok sayıda biçimbirim
barındırabilir ve bu artarda sıralanmış biçimbirim-
lerin sınırları çok net çizilebilir. Bükümlü diller ise,
Bağımlı ve Bağımsız Biçimbirimler özellikle kökteki ünlünün değişmesiyle ve birtakım
Aşağıdaki metin üzerinden çocuklar ve çocukluk soneklerin eklenmesiyle durum, cinsiyet, kişi, za-
sözcüklerini oluşturan biçimbirimlerin nasıl bir man, kip, görünüş, çatı, sayı belirtebilir. Dünya
farklı duruş sergilediğine bakalım: dillerinde bu eklerin kullanım sıklığı sıralaması, so-
nekleme, önekleme, içekleme biçimindedir. Türkçe
97
Biçimbilim-II: Sözcük Yapısı
gibi eylem sonlu ve oldukça düzenli ekleme örün- başka bir biçimbirim gelmesi gerektiğini gösterir;
tüsü olan bir dilde önek ve içeklere rastlanmaz. yani, ek sonektir. Çizgi ekin sağında ise sağına baş-
İngilizce gibi çoğu bakımdan yalınlayan diller gibi ka bir biçimbirim gelir; ek önektir. Çizgi her iki
davranan ancak yanı sıra ekleme de kullanan ön yanında ise de buralarda başka biçimlerin olması
eylemli bir dilde hem önek hem de soneklere rast- gerektiğini gösterir; ek içektir. Tablo 5.2’de bu üç
lanabilir. Zaten, yalnızca sonekleme kullanan dil- tür ekin nasıl kullanıldığı görülmektedir.
lerin sayısı oldukça kabarıkken, yalnızca önekleme
kullanan dil sayısı yok denecek kadar azdır. İçekler-
le ise çok daha az sayıda dilde karşılaşılır. Eğer bir
Biçimbirimler duruşları bakımından ba-
dilde içekleme varsa, o dilde mutlaka sonekleme,
ğımlı ve bağımsız olmak üzere ikiye ayrılır-
önekleme veya her ikisi birden de kullanılmaktadır
lar. Bağımlı biçimbirimler ek, bağımsız bi-
(Greenberg, 1966: 92). Bir dilde ek alan sözcükler-
çimbirimler sözcük olarak ortaya çıkarlar.
de, ekler ekleşmenin yönünü gösteren kısa çizgiler-
le gösterilir. Bir ekin solundaki çizgi, o ekin soluna
98
Genel Dilbilim-I
gösterirler. Örneğimiz çekim ekleri ilavesiyle tekrar türünü değiştirmeksizin; örneğin adlar için durum,
ele alınırsa, aşağıdaki dört seçenek ortaya çıkar: sayı, cins ve iyelik; eylemler için de zaman, kişi,
(3) Zeynep haberi Ecem’den öğrenmiş. sayı, kip, görünüş ve uyum gibi bilgileri vermek-
tir. Haber, yine ‘bilgi’ anlamında bir ad, Zeynep ve
Zeynep’ten haberi Ecem öğrenmiş.
Ecem yine birer özel ad; öğren yine ‘bilgi edinmek’
Zeynep haberden Ecem’i öğrenmiş. anlamında bir eylemdir. Çekim ekleri bu özellikle-
Zeynep’i haberden Ecem öğrenmiş. riyle anlam ve/ya sözcüksel ulam değiştiren türetim
Böyle olduğunda ‘kim, kimden neyi, ne zaman eklerinden ayrılırlar. Aşağıdaki tabloda türetim ve
öğrenmiş’ bilgisi elde edilebilir hale gelmiştir. De- çekim eklerine dünya dillerinden örnekler veril-
mek ki, dilbilgisel çekim, bir sözlükbirimin dilbil- miştir.
gisel konumuna göre zorunlu olarak biçim değiştir-
mesine olanak veren bir süreçtir (Greenberg, 1960:
191; Lyons, 1977: 521-2; Anderson, 1982: 587; Bağımlı biçimbirimler işlevlerine göre
Matthews, 1991: 48). Bu işlevi yerine getiren çe- türetimsel ve çekimsel biçimbirim olarak
kim eklerinin görevi ise tabanlarının anlamını ve ikiye ayrılırlar.
Türkçe Türkçe
sonek
kitap-çı kitap-lar
Türetim ve çekim eklerini ayıran başkaca özellikleri de şöyle sıralayabiliriz: (1) Yukarıda da belirtildiği
gibi, çekim ekleri eklendikleri sözcüğün tümce içindeki konumu ve dilbilgisel görevine göre seçilirler.
Örneğin, bir ad için özne durumunda yalın, belirli nesne durumunda yükleme durumu seçilir. Türetim
ekleri ise dilbilgisel koşullara bağlı değildir. Evli ya da paralı sözcüklerini türetmek için tabanlarının tüm-
cede her hangi bir konumda olma ya da her hangi bir dilbilgisel görevi üstlenme zorunluluğu yoktur. (2)
Sözdizimsel kurallar yönetiminde belirlenen dilbilgisel ulamları gösteren çekim ekleri, her zaman ilgili
sözcük grubunun tüm üyeleriyle görülürler. Bu yüzden, çekim ekleri, türetim eklerinden işlek olarak
anılırlar. Örneğin, Türkçede tüm eylemler istisnasız zaman, kişi, sayı, çatı ve kip bilgisini; tüm adlar da,
sayı ve durum bilgisini taşırlar. Oysa bir türetim eki, birlikte görüneceği biçimler konusunda seçici dav-
ranabilir. Adlarla kullanılan bir ek eylemlerle, eylemlerle kullanılan bir ek
de adlarla kullanılamaz. Söz gelimi, Tablo 5.1’de Sütun A altında verilen
örneklerde -k türetim ekinin eylemlerden sıfat türettiği ancak sıfat ve/ya ad- dikkat
larla kullanıldığında ise Sütun B’ deki gibi dilbilgisi dışı yapılar oluşturduğu Bu tür oluşumların aslında
görülmektedir. Bu kullanım sınırlılığı, seçilen sözcük türünü temsil eden kurallı olup da dilde kulla-
üyeler kümesi için de geçerlidir. Eylemleri kendine taban olarak seçen -k eki, nılmayan yapılar olduğunu
eylem kümesi içinde de bir seçim yapar ve tüm eylemlere eklenmeyebilir. savunan görüşler de vardır
Bu ekin büyümek, çürümek, gevşemek gibi tabanlardan sırasıyla büyük, çürük, (Zimmer, 1964: 18).
99
Biçimbilim-II: Sözcük Yapısı
gevşek sözcüklerini türettiği gibi, aramak, koşmak, gelmez. (4) Çekim ekleri öğeleri sınırlı ya da değiş-
okumak gibi tabanlardan *arak, *koşuk, *okuk söz- mez olan kapalı küme, türetim ekleri ise kolaylıkla
cüklerini türetmemesi işlekliğinin sınırlı oluşun- yeni öğeler kabul eden açık küme üyeleridir. Yani,
dan kaynaklanmaktadır. Yine Tablo 5.1’de Sütun B bir dile kendi yapısını koruyarak yeni çekim ulam-
altında gösterildiği gibi, *çabalı, *acımalı ve *yaz- ları eklenme olasılığı, o dile yeni türetme yollarının
lı kuralsız yapıları, adlardan sıfat yapan -lı ekinin eklenme olasılığından çok daha düşüktür (Strang,
asla türetmediği biçimlerdir. Evli, paralı, yaralı di- 1968: 101). Bu yüzden de, dillerin birbirlerinden
yebilirken, *çabalı, *acımalı, *yazlı diyemiyoruz. türetim ekleri ödünç almaları, çekim ekleri almala-
Duygulu kurallı iken, *acımalı kuralsız olabiliyor. rından daha doğal bir süreçtir.
Demek ki, addan sıfat yapmak için kullanılan bu
türetim eki, Türkçenin söz varlığında listelenen bü-
tün adlarla kullanılamamaktadır. (3) Çekim ekleri Çekim ekleri değişmez anlamlar
her görüldükleri konumda aynı bilgiyi verirken, tü- taşıyan, işlek ama kapalı küme
retim eklerinde her zaman bu tutarlılık yoktur. Git- üyeleriyken türetim ekleri değişken
ti eylemindeki zaman çekim eki -ti daima ‘geçmiş anlamları olan, yarı işlek, açık küme
zaman’ bilgisini verir. Oysa evlilik ‘evli olma hali’ üyeleridir.
anlamındayken, kitaplık ‘kitap olma hali’ anlamına
biçimbirim
dilbilgisel sözlüksel
çekimsel: önek, içek, sonek işlevsel: adıl, ilgeç, bağlaç, belirleyici türetimsel: önek, içek, sonek içeriksel: ad, eylem, sıfat, belirteç
100
Genel Dilbilim-I
sıfat
ad sıfat
ad ad
ad
say -gı
Şekil 5.7 Şekil 5.4 & Şekil 5.6 Bireşimi
Şimdi, bir de, biçimbirimlerin buraya kadar yanıtı gerekir. Bu durumda, beyaz ok takip edi-
sözü edilen özelliklerinin nasıl kesiştiğini aşağıda- lerek, BAĞIMSIZ BİÇİMBİRİM bilgisine ulaşı-
ki Şekil 5.8’de verilen Biçimbirim Akış Şeması’nda lır. “Anlamlı mı?” sorusunun EVET yanıtı, akış
görelim. Her kutuda sorulan soru için yanıtınız şemasını kullananları bu defa da “Ek almış mı?”
EVET ise beyaz oku, HAYIR ise kırmızı oku takip sorusuna götürür. Bu aşamada, sözcüğün türetim
ediniz ve varış noktasında sonuç bilgiye ulaşınız. eki almış olması onun TABAN veya KÖK olarak
Örneğin, insanlık sözcüğünün içyapısını çözüm- tanımlandığını ortaya koyar. İnsanlık sözcüğü
lemeye çalışalım. Sözcüğü bütünüyle ele alırsak içinde en küçük ve anlamlı ikinci parça olan -lık
“Bölünemez en küçük parça mı?” sorusuna HA- ise, kendi başına duramadığı için bağımlı biçim-
YIR yanıtı vereceğimizden doğru bir başlangıç birim, somuttan soyuta bir anlam değişikliğine
yapmamış oluruz. Öyleyse, sözcük içindeki par- sebep olduğu için TÜRETİMSEL bir ek, kökün
çalanamayan ögeleri bulmakla işe başlamalıyız. arkasına eklendiği için de SONEK olarak tanım-
Bu sözcük içinde anlamlı olup daha küçük parça- lanır. Bu örnekler temelinde, bu akış şeması, söz-
lara bölünemeyen iki biçimbirim bulunmaktadır: cük çözümlemelerinde rahatlıkla bir yön bulma
insan ve –lık. İnsan biçimbirimi ele alındığında pusulası olarak kullanılabilir.
“Kendi başına durabiliyor mu?” sorusuna EVET
101
Biçimbilim-II: Sözcük Yapısı
EVET HAYIR
Bölünemez en
küçük parça mı?
TÜRETİMSEL İÇEK
Görevli mi? Ek almış mı?
Kökün önüne
Kökün arkasına mi ekleniyor?
mı ekleniyor? Kökün içine
mi ekleniyor? Türetim eki
TÜRETİMSEL ÖNEK ANLAMLI KÖK
mi almış?
/TABAN
Kökün içine Kökün önüne Kökün arkasına GÖREVLİ KÖK/TABAN
mi ekleniyor? mi ekleniyor? mı ekleniyor?
Çekim eki mi almış?
102
Genel Dilbilim-I
• türetim ekleri çoklukla çekim eklerinden Yukarıdaki şema koşucu sözcüğünün iki aşamalı
önce bir süreçten geçerek türetildiğini göstermektedir.
• ad çekimlerinde sayı ekleri durum eklerin- İlk aşamada bir eylem olan koş, -ucu sonekini alarak
den önce (Greenberg, 1966: 95) bir ada; ikinci aşamada ise birinci aşamanın çıktısı
olan koşucu, -luk sonekini alarak başka bir ada dö-
• eylem çekimlerinde çatı ekleri görünüş ek-
nüşmektedir. Sözcük parçalarının birbirleriyle olan
lerinden, görünüş ekleri zaman eklerinden,
bağları ve bu bağların hangi sırada oluştuğunu gös-
zaman ekleri kip eklerinden, kip ekleri kişi
termek için aşağıdaki gibi köşeli parantezler kulla-
ve sayı eklerinden önce (Bybee, 1985: 4)
nılarak ayraçlama yoluna da gidilebilir:
Türetim eklerinin sıralanmasında ise bazen ekin
hedeflenen konu kapsamı, bazen de yine ekin taban
seçimine ilişkin kurallar etkili olur (Lieber, 1992: Dizim ağacı ve ayraçlama, aşamalı yapı-
22; Booj, 2005: 71). Örneğin Türkçede gözlüksüz ve lanmayı gösterim teknikleridir. Daha fazla
gözsüzlük arasındaki tercihin belirleyicisi eklerin etki bilgi için bkz. sözdizim üniteleri.
alanıdır: -süz biçimi birincide gözlük tabanına ekle-
diğinden ‘gözlük olmama durumunu’ ikincide göz
(5) Birinci aşama : [koşucu] luk
tabanına eklendiğinden ‘göz olamama durumunu’
anlatır. Eklerin taban seçimini yöneten kurallar ise İkinci aşama : [[koşucu] luk]
addan ad, addan eylem, eylemden ad ve eylemden Bu verileri elde etmek için anadili konuşucuları
eylem yapan dört türetim eki türü ortaya çıkarır. Ör- tarafından işletilen kurallar aşağıdaki gibi formül-
neğin, Türkçenin anadili konuşucuları sözlükçeleri leştirilebilir:
yardımıyla - ucu ekinin eylemlerle bitişerek adlar, (6) Birinci aşama : Eylem + ucu→ Ad
-luk ekinin ise adlarla bitişerek başka adlar yaptığı
İkinci aşama :Ad + luk→ Ad
bilgisine sahiptir. Böylece, koş eyleminden sırasıyla
koşucu ve koşuculuk sözcüklerini türetebilirler: Şimdi de İngilizcedeki unsuccessful ‘başarısız’
sözcüğünün yapısını inceleyelim. İçinde olumsuz-
(4) koş
luk anlamı taşıyan un- önekini ve addan önad ya-
koşucu pan -ful sonekini barındıran bu sözcüğün yapılan-
koşuculuk masına ilişkin iki olasılık düşünülebilir:
Görüldüğü üzere, eylemden ad yapan türetim sıfat
eki -ucu önce bir ad türetmek üzere tabana ekle-
nir, daha sonra da ortaya çıkan bu adla yine adlara
ad sonek
eklenebilen -luk eki birleşir. Anadili konuşucuları-
nın *koşluk gibi bir sözcük türetmesini engelleyen -ful
sözlükçede kayıtlı olan -luk ekinin ancak ve ancak önek ad
adlara eklenebileceği bilgisidir. Böyle bir sözcüğün
oluşmasına meydan vermemek için -luk kullanıl- un- success
madan önce -ucu eki yardımıyla bir ad türetmek Şekil 5.10 (a) Unsuccessful sözcüğünün olası dizim
gerekmektedir. Bu aşamalı yapılanma aşağıdaki di- ağacı
zim ağacında gösterilmiştir: sıfat
ad
önek sıfat
ad türetim eki
un- ad sonek
-luk
eylem türetim eki success -ful
103
Biçimbilim-II: Sözcük Yapısı
104
Genel Dilbilim-I
Öğrenme Çıktısı
1 Sözcüklerin biçimbirim yapısını tanıma ve seslem yapısıyla karşılaştırabilme
2 Biçimbirim çeşitlerini tanımlayıp ayırt edebilme
3 Biçimbirimlerin aşamalı kullanımını örneklendirerek açıklayabilme
Üç ya da dört arkadaşınızla
bir takım oluşturunuz. İn-
gilizce bilen bir arkadaşınız-
İngilizcede cheer ‘neşe’ anla- dan da yardım alarak Birleşik
mına gelen bir sözcük oldu- Krallık Dilbilim Olimpiyat-
ları ve Uluslararası Dilbilim
ğuna göre, neşeli, neşesiz, Olimpiyatları
neşelilik (neşeli olma hali) sayfalarından,
ve neşesizlik anlamına ge- Türkçe de da-
len sözcüklerin hangi tür hil, daha önce
Yetinmezlik sözcüğünün sorulmuş ör-
biçimbirimlerle
aşamalı yapısını, dizim ağa- nek soruları
oluşturulduk-
cı ve ayraçlama teknikleriyle inceleyiniz. Bu
larını aşağıdaki yarışmalara
gösteriniz, türetim kuralla-
bağlantıda in- Türkçedeki ço-
rını yazınız.
celeyiniz: ğul ekinin kul-
Bunları Türçedeki neşe, ne- lanımına ilişkin bir soru ha-
şeli, neşesiz sözcüklerinin zırlamanız istenseydi nasıl
bir set hazırlardınız birlikte
biçimbirim ve seslem yapı- düşününüz ve gerekçeleriyle
larıyla karşılaştırınız. anlatınız.
https://visuwords.com/cheer http://www.uklo.org/
example-questions
http://www.ioling.org/
problems/
-Lar ve -ler farklı biçimleri olan ekler oldukları için, bunları ilk bakışta ayrı biçimbirimler olarak ta-
nımlamak mümkün gibi görünse de daha dikkatli ele alındığında, aralarında bir anlam karşıtlığı olmadığı
görülür. Yani, başlar ve eller arasındaki anlam farkı eklerin değil tabanların anlam farkından kaynaklan-
maktadır. Bu eklerin her ikisi de ‘birden fazla’ bilgisini vermektedir. Eklerdeki biçim farkı, beraberinde
bir anlam farkı getirmediğinden, bunlar ayrı biçimbirimler olamazlar. Bu durum (10) daki diğer örnekler
için de söz konusudur. Öyleyse, biçimbirim tanımının iyileştirilip bu değişkeleri de kapsar hale getirilmesi
105
Biçimbilim-II: Sözcük Yapısı
-lar
biçimcik -ler
biçimbirim {-lAr}
Biçimbirimler, ya yerine getirdikleri anlam veya işlevin adıyla ya da gerçek dilde kullanılan altbiçimler-
den biriyle küme ayracı içinde gösterilirler: {ÇOĞUL} ya da {-lAr} gibi. Biçimbirimler de sözlükbirimler
gibi soyut zihinsel simgelerdir (Resim 5.2). Bunları görmek duymak mümkün değildir. Biçimcikler ise
sözcükbiçimler gibi somut yapılardır ve köşeli ayraç içinde gösterilirler: [-lar], [-ler] gibi. Biçimbirimler ve
altbiçimleri arasındaki ilişki aşağıda gösterilmiştir:
Bu şema bir spor takımın üyelerinin dağılım şeması gibi düşünülebilir. Takımın oyuncuları birbirleri-
nin karşısında değil yanındadır, bu yüzden de birbirlerini tamamlayarak birlikte bir bütünü oluştururlar.
Biçimbirim altı parçalar da karşıtlık değil bütünlük ilişkisi içinde, yani bütünleyici dağılımdadırlar. Başka
bir deyişle, bunlar farklı anlamlar taşıyan farklı yapılar değil, aynı anlam veya işlev içeriğine sahip ve top-
106
Genel Dilbilim-I
lamda bir bütünü, yani temsil ettikleri biçimbiri- Altbiçimliğe Neden Olan Süreçler
mi, oluşturan yapılardır. Biçimbirim, biçimcik ve altbiçim (biçimbirim-
cik) kavramlarını tanıdıktan sonra, şu sorular akla
gelebilir: Aynı biçimbirim neden farklı biçimlerde
Bütünleyici dağılım, bir biçimin olduğu
sesletilir? Biçimbirimler yüzey yapıda neden farklı
konumda diğer biçimin kullanılmasını
biçimlerde ortaya çıkarlar? Bu çeşitliliğe, sesbilim-
yasaklayan dağılımdır.
sel, dilbilgisel/biçimbilimsel ve sözcükler koşullan-
malar neden olur.
Karşıtsal yapılar birbirlerinin yerine kullanıla-
bilirler, ancak altbiçimler gibi bütünleyici dağılım
ilişkisi içinde olan birimler için bu söz konusu de- Sesbilimsel Koşullanma
ğildir. Yani, -lar ve -ler birbirlerinin yerine kulla- Türkçe çoğul bilgisi taşıyan [-lar] ve [-ler] bi-
nılan değil birbirlerini tamamlayan biçimciklerdir:
çimlerindeki ünlü seçimi, ünlü uyumu kurallarına
-lar olmasaydı baş, kız, kol, kuş sözcüklerinin çoğu-
koşut olarak kendilerinden önce gelen ünlünün
lu, -ler olmasaydı da el, dil, göz, gül sözcüklerinin
çoğulu yapılamayacaktı. İkisi birlikte Türkçedeki özellikleri tarafından belirlenmektedir. Gerek bu
{ÇOĞUL} kavramını oluşturan bir takımdır. Bu eklerin (11) de gösterilen dağılımından, gerekse
yüzden, birinin kullanıldığı yerde diğeri kullanı- de sezgisel anadili bilgilerinden yola çıkarak, [-lar]
lamaz. El yerine diz, göz, gül kullanılıp anlamları biçiminin a, ı, o, u ve [-ler] biçiminin de e, i, ö,
farklı olan dilbilgisel yapılar elde edilebilirken, bu ü seslerinden sonra kullanıldığı görülebilir (Bkz.
sözcükler içinde -ler yerine -lar kullanılırsa *ellar, Sesbilim Ünitesi). Öyleyse, bunların dağılımı ses-
*dizlar, *gözlar, *güllar gibi, -lar yerine -ler kulla- bilimsel koşullanma yoluyla gerçekleşmektedir.
nılırsa da *başler, *kızler, *koller, *kuşler gibi dilbil- Bu işlem sesbilimin ve biçimbilimin kesiştiği ve ses
gisi dışı yapılar ortaya çıkar. Bu yüzden altbiçimler kurallarının eklerdeki ses değişimlerini yöneterek
(biçimbirimcikler) birbirlerinin dışlayanı olarak biçimbilimin alanıyla örtüştüğü bir süreçtir. Bir
anılırlar. Bu değişkenlik sadece eklerde değil taban- biçimbirimin değişkelerinde ortaya çıkan bu tür
larda da ortaya çıkabilir ve kök altbiçimliği olarak ses değişimleri biçimsel sesbilim adı altında ince-
anılır. Örneğin, Türkçede seslem başında ötümlü lenmekte ve bunları simgeleyen birimler de biçim-
olan b, d, g sesleri seslem sonunda ötümsüzleşir: sel sesbirim olarak anılmaktadır. Biçimbirimler,
değişen biçimler kümesi ise biçimsel sesbirimler
(11) ki-ta-bı kitap
de değişen sesler kümesi olarak tanımlanabilir ve
da-ma-dı damat
bu değişkenliğin göstergesi olarak da büyük harf-
u- ça-ğı uçak lerle yazılır (Harris, 1942: 170; Harris 1951: 219,
226; Lass, 1984: 57-8). Öyleyse, biçimbilim ça-
Kitap ve kitab, damat ve damad, uçak ve uçag
lışmalarında Türkçede çoğul bilgisi veren biçimbi-
çiftleri aynı anlamı taşıyan bağımsız biçimbirimin
farklı biçimleridir. rim, içerdiği sesbiçimbirim de gösterilerek {-lAr}
şeklinde yazılır. Biçimbirimi simgeleyen bu soyut
Değişkeleri olan bağımlı ve bağımsız biçimbi-
sembol, bulunduğu ortamın gerektirdiği biçimsel
rimler olduğu gibi, değişkeleri olmayanlar da vardır.
sesbilim süreçlerinden geçerek değişime uğrar ve
Örneğin, Türkçedeki düş ve iş bağımsız biçimbirim-
leri ve İngilizcedeki sıfatlardan ad yapan türetim eki dilde [-lar] ya da [-ler] biçiminde somutlaşarak or-
-ness ve süreklilik eki -ing bunlar arasındadır: taya çıkar.
107
Biçimbilim-II: Sözcük Yapısı
Dilbilgisel/Biçimbilimsel Koşullanma
Bir biçimbirimin değişkeleri arasındaki seçim bazen de
dilbilgisel bağlam tarafından belirlenir. Örneğin, İngiliz- Dilbilgisel koşullanma, altbiçimin dil-
cedeki take ‘almak’ ve shake ‘sallamak’ eylemlerinin took ve bilgisi kuralları tarafından yönetilmesi
shook biçimlerini gerekli kılan koşul, geçmiş zaman bilgisi durumudur
ile birleşme zorunluluğudur.
Sözcüksel Koşullanma
Bir biçimbirimin değişkeleri bazen de tabanın özellikleri ya da özelliksizliği tarafından belirlenir. Örne-
ğin, Farsçadaki çoğul eki [+İNSAN] ya da [-İNSAN] özellikleri taşıyan adlara göre sırasıyla [-an] ve [-ha]
olarak gerçekleşir:
(12)
geda ‘dilenci’ geday-an ‘dilenciler’
gorbe ‘kedi’ gorbe-ha ‘kediler’
(Haspelmath, 2002:28)
Öğrenme Çıktısı
4 Altbiçimlik sürecini ve altbiçim kavramını örneklendirerek açıklayabilme
5 Altbiçimliğe neden olan süreçleri örneklendirerek açıklayabilme
108
Genel Dilbilim-I
DİĞER BİÇİMBİLİMSEL
SÜREÇLER Sıfır biçim, söyleyişte sesletilmeyen ama
Genellikle biçimbirim sayısı ile bunları gerçek- karşıtsal anlam taşıdıkları için anadili ko-
leştiren biçimlerin sayısında bire bir eşleşme olsa nuşucuları tarafından varlığı bilinen bi-
da bunun söz konusu olmadığı durumlar da vardır. çimbirimdir.
Aşağıda bunları ele alacağız.
Boş Biçim
Ünlü Değişimi Boş biçimler, biçimbirim karşılığı olmayan bi-
Dilde bazı anlamlar biçimbirimlerin sıralan- rimlerdir. Örneğin, İngilizcedeki fact-u-al ‘olgu-sal’
masıyla değil biçimbilimsel süreçler yoluyla ifade sözcüğündeki [u] biçiminin karşıladığı bir anlam
edilirler (Nida, 1946: 54). Ünlü değişimi buna ya da görev olmamasına rağmen, adlardan sıfat ya-
bir örnek olarak gösterilebilir. Almancada anne pan [-al] ekinden önce kullanılmaktadır.
sözcüğünün çoğulu, ilk ünlünün [+ART] özelliği
[-ART] özelliğine dönüşerek gerçekleşir: Mutter
Boş biçim, söyleyişte sesletilen ancak bi-
‘anne’ / Mütter ‘anneler’.
çimbirim karşılığı olmayan biçimlerdir.
109
Biçimbilim-II: Sözcük Yapısı
Öğrenme Çıktısı
6 Ünlü değişimi, sıfır biçim, boş biçim ve alaşım biçim kavramlarını tanıma
7 Biçimbilimsel/biçimbirimsel çözümleme yapma
yaşamla ilişkilendir
110
Genel Dilbilim-I
her çocuk doğumdan başlayarak konuşan ve dil üçüncü kuşaklar tamamen farklı bir ifade kullan-
bilen insanlar tarafından yetiştirilir. Bu durumda dılar. Bu ifade tarzında yuvarlanma için farklı bir
dil yetisinin öğrenilmese de ortaya çıkıp çıkma- işaret, aşağı inme için ikinci bir işaret kullandılar.
yacağını tahmin etmek çok zor oldu. Bu demektir ki tümsel bilgiyi elemanlarına ayı-
İşte bu yüzden Nikaragua’da bir grup çocuk rıp her eleman için ayrı bir işaret kullanıyorlardı.
tarafından yaratılan işaret dili, bilimdeki bu tar- Daha sonra elemanları birbiri arkasına koyarak
tışmaya ışık tutuyor. Bu çocuklar, anne babaları bir cümle haline getirdiler. Bu da gösteriyor ki
hiçbir işaret dili bilmedikleri ve birbirleriyle ile- çocuklar doğuştan bilgiyi elemanlara ayırıp, bir
tişime geçmedikleri için doğumlarını takip eden araya getirme yetisine sahipler ve bu yeti etraf-
sürede hiç bir dil öğrenememişler, ancak bir araya larında tam oluşmuş bir dil olmasa da ortaya
geldikten 30 yıl sonra ve üç kuşakta kendi ara- çıkıyor. Bu bulgular bugün kullandığımız dilin
larında bir dil geliştirmeyi başarabilmişler. Bu temel elemanlarının, çocuklarda doğuştan oldu-
çalışma aracılığıyla, bilim tarihinde ilk defa dilin ğunu göstermesi bakımından çok önemli, çünkü
oluşumu, bütün basamaklarıyla ve doğal bir bi- kullandığımız dilin tamamen kültürel aktarımla
çimde nasıl geliştiği gözlemlenebildi. ve öğrenme yoluyla geçtiği varsayımına karşı bir
bulgu oluşturuyor. Doğduğumuzda tamamen bir
Pantomimden yeni dile
dile sahip olmasak da, etrafımızda konuşulan dili
1970’lerde Nikaragua’da işitme engelli do- duymasak da, bilgiyi en basit elemanlarına ayıra-
ğan çocuklar çoğunlukla evlerde kalıp birbirle- rak ifade etme yetisine sahibiz.
riyle ilişkiye geçemiyorlardı. Bu durumda sadece
600 yıllık Türk işaret dili
evdeki diğer aile fertleriyle oluşturdukları basit
bir pantomim sistemi kullanıyorlardı. 1980’lerde Harvard’ın önde gelen dilbilim profesörü
Nikaragua hükümeti bu çocuklar için bir okul Steven Pinker’a (“Language Instinct” kitabının
açtı ve işitme engelli çocuklar ilk defa bir araya da yazarı) göre bu çalışma çok önemli bir buluşu
gelip iletişim kurmaya başladılar ve yeni bir di- açığa çıkarıyor: “İşitme yetisine sahip çocuklar
lin temellerini attılar. İlk kuşakta bu sistem daha her zaman doğal olarak etraftaki dili öğrendik-
çok pantomim özelliklerini taşıyordu ve konuşan leri için, çocukların tam olarak dil öğrenme sü-
insanların jestlerine benziyordu. Ancak 10 yıl recine kendilerinden ne kattıklarını bulmak çok
sonra okula ikinci ve üçüncü kuşak işitme engel- zor. Ancak bu araştırmanın sonuçları çocukların
li çocuklar katıldı. Bu çocuklar hem bir önceki etraflarında öğrenebilecekleri bir dil olmadığı du-
kuşaktan bu sistemi öğrendiler hem de onlardan rumda bile bir dil yaratabileceklerini gösteriyor”.
öğrendiklerini aşarak bu sisteme dünyanın diğer Bu satırların yazarı, halen Türkiye’deki işitme
dillerinde bulunan özellikleri kattılar. Yeni gelen engellilerin kullandığı Türk İşaret Dili ile ilgili
çocukların oluşturdukları bu sistem diğerinden çalışmalar yapıyor. Türk İşaret Dili 600 yıllık bir
çok farklıydı, çünkü bu yeni sistemde bilgi küçük geçmişe sahip. Ne yazık ki bugün okullarda öğre-
elemanlara ayrılıyor ve sistematik bir şekilde yan tilmiyor. Bu durumda pek çok işitme engelli ço-
yana konuyordu. cuk, 1970’lerin Nikaragua’sındaki çocuklar gibi
sadece evlerinde aileleriyle bir pantomim sistemi
Doğuştan gelenler
kullanmakla kalıyorlar ve aileler çoğu kez çocuk-
Bu çalışmada Dr. Senghas, Dr. Kita ve Dr. larını diğer işitme engellilerle bir araya getirmi-
Özyürek, üç farklı kuşaktan oluşan gruplara bir yor. Hâlbuki bu araştırmanın sonuçlarına göre
çizgi film gösterip, işaret dillerini kullanarak gör- bu çocuklar diğer çocuklarla bir araya gelirse evde
düklerini anlatmalarını istediler. Filmin bir sah- aileleriyle oluşturamadıkları bir dil yaratabilirler.
nesinde bir kedi bir topu yutuyor ve yuvarlanarak
caddeden aşağı iniyordu. İlk kuşaktan çocuklar Kaynak: http://www.acarindex.com/dosyalar/
hem yuvarlanma hem de caddeden inmeyi tek makale/acarindex-1423873127.pdf
bir el hareketiyle ifade ettiler. Ancak ikinci ve
111
Biçimbilim-II: Sözcük Yapısı
Biçimbirim
2 Biçimbirimler duruşlarına göre bağımlı ve bağımsız olarak iki alt kümeye ayrılırlar. Dilbilim sözcüğünde
{DİL} ve {BİL} bağımsız, {-Im} bağımlı biçimbirimdir. Bağımlı biçimbirimler çekimsel ya da türetimsel
önek, içek ve sonek; bağımsız biçimbirimler ise sözcük olarak ortaya çıkarlar. Bu iki grup ögelerinden an-
lamsal içeriği olanlar sözlüksel, görevsel içeriği olanlar ise dilbilgisel biçimbirim olarak sınıflandırılırlar.
3 Anadili konuşucuları yalnızca sözcükleri değil bunların içyapılarına ilişkin kurallara da erişimleri vardır.
Bunlardan biri sözcük parçalarının sıralanmalarına ilişkindir. Sözcükleri oluşturan biçimbirimler hiyerarşik
bir düzen içinde sıralanırlar. Örneğin, türetim ekleri çekim eklerinden önce, sayı ekleri durum eklerinden
önce konumlanır. Eylem çekimlerindeki sıralama çatı, görünüş, zaman, kip, kişi ve sayı şeklinde ortaya çıkar.
Türetim eklerindeki sıralanmanın belirleyicisi olarak da eklerin konu kapsamı ve taban seçimi gösterilir.
*Dilbilimlerci, *biçimbilimcideler, *araşdıtır gibi sıralanmaların dilbilgisidışı olmaları bu örneklerde sırasıyla
çekim ekinin türetim ekinden, durum ekinin sayı ekinden ve zaman ekinin çatı ekinden önce konumlanma-
sından kaynaklanmaktadır. Qechua dilinde -sci-rpari-‘yardım-etki’ ve rpari-schi ‘etki-yardım’, sıralamaların-
daki tercih ise türetim ekinin konu kapsamıyla ilgilidir. ‘Çalışmaya yardım’ anlamı llank ‘çalışmak’ eylemiyle
llank’ a-schi-rpari, ‘unutmaya yardım’ anlamı ise qunqa ‘unutmak’ eylemiyle qunqa-rpari-schi şeklinde bir
sıralama gerektirir. (Booj, 2005: 72).
112
Genel Dilbilim-I
Altbiçimlik: Biçimbirimlerin
Gerçeklik Kazanması
4 Altbiçimlik, tek bir biçimbirimin türlü koşullanmalara bağlı olarak yüzey yapıda değişik biçimler alması
sürecidir. Türkçedeki {-sIz} biçimbiriminin sesbilimsel koşullanmayla [-sız], [-siz], [-suz], [-süz] biçim-
lerinde ortaya çıkması buna örnek olarak gösterilebilir: parasız, emeksiz, kurtsuz, çöpsüz. Bu sözcüklerde
kullanılan dört değişkeden her biri {-sIz} biçimbiriminin altbiçimidir. Altbiçimler biçimbirimlerden farklı
olarak karşıtsal değil bütünleyici dağılımdadırlar. Yani, bu örneklerde {-sIz} yerine {-lI} biçimbirimini kul-
lanılarak paralı, emekli, kurtlu, çöplü sözcükleri oluşturulabilir ancak birbirlerinin dışlayanı olan altbiçimler
karşıtsal olarak kullanılamazlar: *parasiz, *parasuz, *emeksız, *emeksüz, *kurtsüz, *kurtsız, *çöpsız, *çöpsiz.
Öyleyse, aşağıdaki gibi bir genelleme yapılabilir: X biçimi Y biçimbiriminin bir üyesiyse, X Y’ nin bütünleyici
dağılımda olan bir altbiçimidir.
5 Bir biçimbirim yüzey yapıya çıkarken sesbilimsel, dilbilgisel / biçimbilimsel ve sözlüksel koşul-lanmalar-
dan etkilenerek farklı şekiller alır:
• İngilizce a table ‘bir masa’ ve an apple ‘bir elma’ örneklerindeki a/an değişimi, önce gelen sesin ünlü ünsüz
olmasına bağlandığından sesbilimsel koşullanma;
• Almanca ein grosser Wagen ‘büyük bir araba’ (eril), ein grosse Schlange ‘büyük bir yılan’ (dişi) örneklerin-
deki -er/-e değişimi, cinsiyet ulamına bağlandığından dilbilgisel / biçimbilimsel koşullanma;
• İngilizce editoral ‘yayıncıyla ilgili’, doctoral ‘doktorlukla ilgili ‘örneklerideki-ial/-al değişimi taban sözcük-
lere bağlandığından sözcüksel koşullanma altında gerçekleşmektedir.
113
Biçimbilim-II: Sözcük Yapısı
7 Biçimbilimsel/biçimbirimsel
çözümleme yapabilme
6 • Ünlü değişimi: İngilizce adam sözcüğünün çoğulu, sözcükteki ünlünün daralmasıyla gerçekleşir: man
(tekil) → men (çoğul)
• Sıfır biçim: İngilizcede koyun sözcüğünün çoğulu sıfır biçimle yapıldığından söyleyişte tekil biçimiy-
le aynıdır: sheep (tekil) → sheep-ø (çoğul)
• Boş biçim: İngilizcedeki sensual sözcüğündeki u, sözcüğün sesletiminde bulunur ancak bir biçimbi-
rim karşılığı yoktur.
• Alaşım biçim: Türkçedeki geldim sözcüğündeki –m, hem kişi (birinci) hem de sayı (tekil) bilgisi
taşıyan bir alaşım biçimdir.
7 Bir biçimbirim ve bunun biçimciği arasında her zaman birebir eşleşme olmayabilir. Yani, biçimbirimler
farklı biçimlerde yüzeye çıkabilir. Bu yüzden, sözcüklerin yapısı biçimbilimsel ve biçimbirimsel olarak incele-
nir. Bu durum, dilde soyut anlam birimlerinin olduğu kabulünden kaynaklıdır. Biçimbirimsel çözümlemede,
sözcüklerdeki biçimcikler sayılır, biçimbirimsel çözümlemelerde ise sözcükler biçimbirinlerine ayrılır. Örne-
ğin, gel-di-ø sözcüğünde, 3 biçimbirim ama 2 biçimcik vardır.
114
Genel Dilbilim-I
neler öğrendik?
A. Sancı papa papawu ‘su’
B. Öncü pipi pipiwu ‘anne’
C. Falcı thuthu thuthuwu ‘köpek’
D. Oduncu kurtan kurtanku ‘çanta’
E. Kemancı majun majunku ‘kaplumbağa’
nyanyjil nyanyjilku ‘kadın’
2 Aşağıdaki dil örnekleri Macarcada yönelme
ekinin dağılımını göstermektedir. SIFATLAR
pika pikawu ‘hasta’
öröm ‘neşe’ örömnek ‘neşeye’
idö ‘zaman’ idönek ‘zamana’ nginthirn nginthirnku ‘soğuk’
tömeg ‘kalabalık’ tömegmeg ‘kalabalığa’ mangkurr mangkurrku ‘üç’
ház ‘ev’ háznak ‘eve’
varóz ‘şehir’ városnak ‘şehre’ (Bauer, 2003: 21)
mókus ‘sincap’ mókusnak ‘sincaba’
(Jensen, 1990: 163)
4 Tamlayan/yönelme ekinin altbiçimleri han-
gileridir?
Yönelme anlamını veren biçimbirim aşağıdakiler-
den hangisidir? A. -ngu, -wu
B. -wu, -ku
A. [-nek] C. -ngu, -wu, -ku
B. [-nak]
D. ngu-, wu-, ku-
C. [-nek] ve [-nak]
E. -ngu-, -wu-, -ku-
D. {-nEk}
E. {Ek} 5 Altbiçimler hangi koşullanma altında ortaya
3 çıkmaktadır?
Almancada das Kloster ‘dehliz’ sözcüğünün
çoğulu die Klöster ‘dehlizler’, İngilizcede man A. Sesbilimsel
‘adam’ sözcüğünün çoğulu men ‘adamlar’ ve Türk- B. Dilbilgisel
çede sen sözcüğünün yönelme hali sana biçiminde C. Sözcüksel
gerçekleşir. Bu örneklerde hangi biçimbilimsel sü- D. Dilbilgisel ve sesbilimsel
reç görülmektedir? E. Sesbilimsel ve sözcüksel
A. Boş biçim ekleme
B. Sıfır biçim ekleme 6 Purlijiman ‘polis’ sözcüğünün tamlayan/yö-
C. Alaşım biçim ekleme nelme durumu aşağıdakilerden hangisidir?
D. Ünlü değişimi
E. Kök altbiçimliği A. Purlijimanku
B. Purlimanwu
4 - 7. Soruları aşağıdaki veriye dayalı olarak yanıt- C. Kupurlijiman
layınız. D. Wupurlijiman
E. Purlikujiman
Batı Avustralya’da konuşulan Yingkarta dilinde tam-
layan / yönelme eki adı verilen bir biçimbirim adıl-
larla kullanıldığında -ngu şeklinde ortaya çıkarken
ad ve sıfatlarla kullanıldığında aşağıdaki biçimlerde
görülmektedir:
115
Biçimbilim-II: Sözcük Yapısı
A. Wukartu A. ad
B. Kartuwu
C. Kartungu ad sonek
D. Kartuku
E. Kukartu ad sonek -lık
-tıcı -lık
ad
E.
ad ad
ad sonek -ıcı
yara -t
116
Genel Dilbilim-I
1. A Yanıtınız yanlış ise “Biçibirim ve Altbiçim- 6. A Yanıtınız yanlış ise “Biçimbirim Türleri” ko-
lik” konusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
4. C Yanıtınız yanlış ise “Altbiçimlik” konusunu 9. D Yanıtınız yanlış ise “Biçimbirim Türleri” ko-
yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
5 Anahtarı
ad
yet -in
Biçimbilimsel biçimbirimsel
Araştır 3 süçü → 1 biçim 1 biçimbirim→{SÜÇÜ}
süçürek → 2 biçim 2 biçimbirim →{SÜÇÜ}+{rek}
ol → 1 biçim 2 biçimbirim→{1. şahıs}+{tekil}
117
Biçimbilim-II: Sözcük Yapısı
Kaynakça
Aksu-Koç, A & Slobin, D. I. (1985) The acquisition Harris, Z. (1951). Methods in structural Linguistics.
of Turkish. In D. I. Slobin (Ed.), The crosslinguistic Chicago: Chicago University Press.
study of language acquisition (Vol I) (pp. 839-879).
Haspelmath, M. (2002). Understanding morphology.
London: Lawrence Erlbaum.
London: Arnold.
Anderson, S. R. (1982). Where’s morphology?
Hockett, C. F. (1947). Problems of morphemic
Linguistic Inquiry, 13, 571-612.
analysis. Language, 23, (4), 321-343.
Aronoff (1976). Word Formation in Generative
İmer, K., Kocaman, A. & Özsoy, A. S. (2011) Dilbilim
Grammar. Cambridge, MA: MIT Press.
Sözlüğü. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi.
Bauer, L. (1983) English word-formation. Cambridge:
Lass, R. (1984). Phonology. Cambridge: CUP.
CUP.
Lieber, R. (1992). Deconstructing morphology.
Bauer, L. (2003) Introducing linguistic morphology.
Chicago: The University of Chicago Press.
Edinburg: Edinburg University Press.
Lyons, J. (1968). Introduction to theoretical Linguistics.
Bazell, C. E. (1953) Linguistic form. İstanbul: İstanbul
Cambridge: CUP.
Press.
Lyons, J. (1977) Semantics. Cambridge: CUP.
Bloomfield, L. (1926). A set of postulates for the
science of language, Language, 2 (3), 153-164. Matthews, P. (1991) Morphology. Cambridge: CUP.
Bloomfield, L. (1935). Language. London: Allen Nida, E. A. (1946). Morphology. Ann Arbor: The
Unwin. University of Michigan Press.
Booj, G. (2005). The grammar of words. Oxford: OUP. Nida, E. A. (1948). The identification of morpheme.
Language, 24 (4), 414-441.
Bybee, J. (1985). Morphology. Amsterdam: John
Benjamins. Robins, R. H. (1964). General Linguistics. London:
Longmans.
Gleason, H. A. (1955). Workbook in descriptive
Linguistics. New York: Holt, Rinehart & Winston Strang, B. M. H. (1969). Modern English structure.
Inc. London: Edward Arnold.
Greenberg, J. (1960). A Quantitative approach to the Yule, G. (1996) The study of language. Cambridge:
morphological typology of language. IJAL, 26. CUP.
178-194. Zellig, H. (1942). Morpheme alternants in linguistic
Greenberg, J. (1966). Some universals of grammar analysis. Language, 18, (3), 169-180.
with particular reference to the order of Zimmer, K. E. (1964). Affixal Negation in English
meaningful elements. In J. Greenberg (Ed.), and Other Languages: An Investigation of
Universals of language (pp.73-114). Cambridge, Restricted Productivity. (Supplement to WORD
MA: MIT Press. 20 (2): No. 5)
Halle, M. (1973). Prolegomena to a theory of word-
formation. Linguistic Inquiry 4, 3-16.
internet kaynakları
http://wals.info/ https://www.researchgate.net/
publication/289532186_Turk_Isaret_Dili_
http://www.mpi.nl/people/ozyurek-asli
Dilbilgisi_Kitabi
http://www.freedigitalphotos.net/images/agree-terms.
http://www.dnathan.com/language/turkish/tsd/
php?id=10079160
http://wikivisually.com/wiki/Longest_word_in_
https://visuwords.com/
Turkish
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_
dltvtb&view=dltvtb
118
Bölüm 6
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
1 2
Sözcük Sınıflandırma
Açık Küme Sözcükleri: Ad
öğrenme çıktıları
3 4
Açık Küme Sözcükleri: Sıfat ve Belirteç
Açık Küme Sözcükleri: Eylem
4 Sıfat ve belirteç ulamlarını listeleyip
3 Eylemcil ulamları listeleyip açıklayabilme
açıklayabilme
5
Kapalı Küme Sözcükleri
5 Kapalı küme ulamlarını listeleyip
açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Açık Küme • Çekim • Adsıl Çekim • Kapalı Küme • Sınıflandırma • Eylemcil Çekim
120
Genel Dilbilim-I
121
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
öbeklerinde kullanılan ağaç ve dayanıklı sözcükleri vımızı biraz daha netleştirmek için başka örnekler
birer niteleyicidir. Ancak niteleyicilerin derecelen- üzerinden devam edelim. Anlamsal sınıflandırma-
me ölçütüne göre, dayanıklı sözcüğü derecelen- larda adlar kişi, yer, ve nesnelere işaret eden söz-
dirilebildiği için sınıfın daha merkezi bir üyesidir. cükler olarak tanımlanmaktadır. Ancak biliyoruz
[Daha dayanıklı] eşya, [ne kadar dayanıklı] eşya, [çok ki bunlar ayrıca soyutlamalar yapmak (varlık, iyi-
dayanıklı] eşya kurallı iken *[daha ağaç] eşya, *[ne lik), gerçekte var olmayan unsurları (boşluk, yokluk,
kadar ağaç] eşya, *[çok ağaç] eşya kurallı değildir. kimse) adlandırmak, yanı sıra olayları (cenaze, bay-
Sözcük sınıflarına ilişkin bir diğer nokta ise kul- ram, düğün) adlandırmak için de kullanılmaktadır.
lanımlarına bağlı olarak aynı sözcüğün farklı sözcük Öyleyse, dış dünya ile sözcük sınıfları arasında her
sınıflarına atanabilir olmasıdır. Örneğin, Türkçedeki zaman birebir bir eşleşme aramak yersizdir. Zaten,
ara sözcüğü bağlam içinde sırasıyla ad, sıfat, zarf ve il- bunlar dış dünyadan bağımsız, tamamen dilbilim-
geç olarak sınıflandırılabilir: ara verelim, ara sokak, ara sel/dilbilgisel sınıflamalardır. Kaldı ki, anlamlarını
ara uğrarım, arkadaşlar arası. Öyleyse, sözcük sınıfla- bilmediğimiz sözcükleri bile sınıflandırabilmemiz,
rının geçirgen, sınıf üyeliğinin de dereceli olduğunu anlamsal ölçütün sınıflandırmanın belki gerekli
ama kesinlikle yetersiz olduğunun bir diğer gös-
unutmamak gerekir. Bu durumda, sınıflandırmalarda
tergesidir. Örneğin, Türkçe konuşucuları, alkıyor
bir sınıfın alt ulamlarını belirlemek için birden fazla
gibi uydurma bir sözcüğü rahatlıkla eylem olarak
sınıflandırma ölçütü kullanmak gerekebilir.
sınıflandırabilirler. Hatta, “Şu çocuk dün de aynı
şeyi yapmış. Çocuk dün ne yapmış?” sorusuna “Alk-
mış” cevabını bile verebilirler. Aynı sözcüğü Bugün
Her sözcük sınıfının ayırıcı özelliklerinin
yeni bir alk aldım örneğine bakarak ad olarak da
tümünü taşıyan üyesi, o sınıfı temsil etme
sınıflandırabilirler. Nasıl mı? Sözcükleri dilbilgisel
niteliği yüksek olan merkez üyedir. Merkez özelliklerinde göre sınıflandırdığı için anlamsal öl-
dışı üye ise temsil niteliği düşük olan üyedir. çütten daha nesnel ve güvenilir olan biçimbilimsel
ve dağılımsal ölçütleri kullanarak. Biçimbilimsel
ölçüt, sözcükleri aldıkları ekleri gözeterek sınıf-
Sınıflandırma Ölçütleri landırır. Öyleyse, alk fiil olmalıdır çünkü fiillerin
Sözcük sınıflandırmalarında üç ölçüte değinilir: taşıdığı bir eki taşımaktadır. Dağılımsal ölçüt ise,
Biçimbilimsel ölçüt, dağılımsal ölçüt ve anlamsal sözcükleri öbek ve tümce içindeki dağılımlarını
ölçüt. Geleneksel sınıflandırmalar, sözcüklerin an- gözeterek sınıflandırır. Öyleyse, yukarıdaki yeni bir
lam özelliklerine göre yani anlamsal ölçüte göre alk içinde kullanılan alk bir ad olmalıdır çünkü bir
yapılmaktaydı. Ancak bu ölçütün sorunsuz olma- tanımlıktan sonra kullanılmıştır. Şimdi bunları bi-
dığını (1) ve (2)’ deki örneklerde görmüştük. Sa- raz daha yakından ele alalım.
SÖZCÜKLER KONUŞUCUNUN
ELİNDE BİÇİMSEL İPUÇLARINA
GÖRE SINIFLANDIRIRLAR.
BULUNDUKLARI KONUMLARA GÖRE
ŞU YA DA BU STATÜYÜ ALIRLAR.
122
Genel Dilbilim-I
123
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
sözcüklerin oluşturduğu sınıflar, yeni üye katılımına elverişli olduğu için üretken açık kümelerdir. Tipik
örnekleri ad, eylem, sıfat ve belirteçlerdir. Bunların arasında, adlar ve eylemler bütün dillerde birincil
(major) sözlüksel sınıflardır. Sıfatlar dillerde bağımsız bir sözcük sınıfı olarak bulunabilir veya bulunma-
yabilirler, ancak belirteçlerin evrenselliği bütün bu sözcük sınıflarına göre daha düşüktür. İşlevsel (görev-
li) sözcükler sözcelere anlamsal katkılarda bulunmazlar ve
bu yüzden bir iletişimsel değer taşımazlar. Bunun yerine
tümce parçaları arasında ilişkiler kurarak bazı dilbilgisel
Açık küme, üye sayısı fazla olan ve kolay-
görevleri yerine getirirler. Çoğunluğu çekim almayan bu
lıkla yeni üyeler kabul eden, kapalı küme
sözcüklerin değişken biçimleri yoktur ve oluşturdukları sı-
ise çok nadiren yeni ögeler kabul eden ve
nıflar yeni üye katılımına elverişli olmadığı için kapalı kü-
üye sayısı sınırlı ya da değişmez olan bir
melerdir. İkincil (minor) sözcük sınıfları olarak da adlandı-
sözcük sınıfıdır.
rılırlar. Tipik örnekleri adıl, ilgeç, bağlaç ve belirleyicilerdir.
(Robins, 1964: 230).
Öğrenme Çıktısı
1 Sözcük sınıflandırma ölçütlerini tanıyıp açıklayabilme
124
Genel Dilbilim-I
Bu sıralamalar sağdaki ögelerin soldakileri kapsadığını göstermektedir. Yani, ikil ulamı olmayan bir
dilde üçül, tekil kavramı olmayan bir dilde sağdaki ulamların hiçbiri veya çoğul ulamı olmayan bir dilde
ikil, üçül ulamları da görülmez. Böylelikle, çok değerli sistemlerde çoğul algısı da değişir (Saussure, 1959:
116). Örneğin, Türkçe ve İngilizce gibi ikil kategorisi olmayan bir dillerde çoğul, ‘birden fazla’ anlamına
gelirken, ikil kategorisi olan bir dilde ‘ikiden fazla’, üçül kategorisi olan dilde ‘üçten fazla’ anlamına gele-
cektir. Aşağıda, ikil çekimi içeren bir dilden örnekler verilmiştir:
Kimi dillerde bir adın yalın biçimiyle kullanılması her zaman tekilliğin göstergesi olmayabilir. Genel
sayı terimiyle anlatılan bu duruma Etiyopya’da konuşulan Bayso dilinde rastlanmaktadır. Bu dilde adlar
ek almadığında sayı bilgisi vurgulanmadığından, bunların göndergeleri tekil ya da çoğul olarak algıla-
nabilmektedir. Bu adların ekli kullanımları ise tekliği ya da çokluğu öncelemek amacıyla seçilmektedir
(Corbett, 2001: 10-11).
Türkçede de tekil-çoğul karşıtlığının edimsel nedenlerle göz ardı edildiği durumlar vardır. Bu durumlarda
adlar yalın kullanılır ve bu yüzden de tekil ya da çoğul olarak algılanır (Corbett, 2001: 14; Schroeder, 1999).
Adlar sayı çekimine girip girmemelerine göre, sayılabilen ve sayılamayan olmak üzere ikiye ayrılırlar. Bu
kavramsal ayırım, adların biçimlerine de yansır:
(6) İngilizce
cat ‘kedi’ cats ‘kediler’
car ‘araba’ cars ‘arabalar
air ‘hava’ X X
X X measles ‘kızamık’
(6) da görüldüğü üzere, İngilizcede sayılabilen adlar her zaman tekil-çoğul karşıtlığını aktarmasına
karşılık, sayılamayan adlar ya yalnızca tekil ya da çoğul biçiminde kullanılmaktadır. Bu da bazı adlar için
sayı çekiminin sözlüksel olarak belirlendiğini göstermektedir. Türkçede ise sayılabilirliğe ilişkin İngiliz-
cedeki kadar kesin dilbilgisel ayırımlar yoktur (Göksel & Kerslake, 2005: 163). Her hangi bir biçimde
125
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
nicellik katılabilen hemen her ad, tekil-çoğul çekimine girebilmektedir: ev-evler, su-sular (bardak), yal-
nızlık-yalnızlıklar (zamanlar, günler), kum-kumlar (parçacıklar), haberler (haber akışı), paralar (deste,
bozukluk). Buna karşılık, Türkçedeki sayısal belirleyicilerle kullanılan adlara çoğul ekini yasaklayan ku-
ral, bu esnek kullanımlara bir sınırlık getirmektedir: *iki ağaçlar, *beş çocuklar, *on sorular. Yine de, bazı
kalıplaşmış özel kullanımlarda bu kuralın bile esnetildiği görülmektedir: yedi cüce (herhangi bir yedi
cüce), Yedi Cüceler (herkesin tanıdığı masal kahramanı
olan cüceler). Ancak bazı belirleyiciler de zorunlu olarak
çoğul ulamı gerektirir: bazı öğrenciler, *bazı öğrenci, bir
takım öğrenciler, *bir takım öğrenci. Sayı, adların niceliğini, tekil, çoğul, ikil,
üçül gibi karşıtlıklar etrafında kodlayan
Tablo 6.2. ‘de gösterildiği gibi, dillerde sayı bilgisi tipik dilbilgisel ulamdır.
olarak çekim ekleriyle kodlanmakla birlikte bundan sap-
malar da olabilir (Dryer, 2011):
wirr-iyikwayiwa
Anindilyakwa (Avusturalya) SAYI-çocuk önekle
'çocuklar'
a 'ma-re
Nagatman (Papua Yeni Gine) köpek SAYI sonekle
'köpekler'
humar 'çocuk'
Yuman (Güneybatı Amerika) ünlü değişimiyle
humaar 'çocuklar'
màlàyikà 'melek'
Ngiti (Kongo) vurguyla
màlàyiká 'melekler'
rumah 'ev'
Endonezya Dili ikilemeyle
rumah rumah 'evler'
lii-šaaluh
SAYI-çanak
'çanaklar'
Misantla Totonac (Meksika) hem önek hem de sonekle
miη-kam-án
İYELİK-yavru-SAYI
'yavruların'
žú?a xiná?a
Chalcatongo Mixtec (Meksika) ip SAYI bağımsız biçimbirimle
'ipler'
sheep
'koyun'
İngilizce sıfır biçimle
sheep-ø
koyun-SAYI
'koyunlar'
126
Genel Dilbilim-I
Cins
Cins, adları sınıflara ayıran ve birlikte kulla- Cins, adın eril-dişil-yansız, canlı-cansız,
nıldıkları sözcüklerle uyum ilişkisi gerektiren bir insan-hayvan gibi özellikleri temelin-
ulamdır (Hockett, 1958: 231; Anderson, 1985: de niteleyicileriyle uyum gerektiren bir
175). Yaygınlıkla kullanılan türleri, cinsiyete bağlı ulamdır. Uyum kodlamasını tipik olarak
olarak eril-dişil-yansız; canlı olup olmamalarına niteleyiciler taşır.
bağlı olarak canlı-cansız, insan-hayvan karşıt-
lıklarını kodlayan çekimdir. Bu sınıflandırmalar Türkçe ve İngilizcede doğal cinsi yansıtan söz-
bazen anlamsal temeller üzerinden açıklanabilir. lüksel biçimler (kadın-erkek, horoz-tavuk) ve cin-
Örneğin, Kuzey Kafkasya dillerinden Bagvalal, siyeti kodlayan türetim ekleriyle yapılan türemiş
göndergesi insan ve erkek olan adları eril, insan sözcükler (waiter ‘garson’, waitress ‘kadın garson,
ve kadın olan adları dişil, bunların dışında kalan- host ‘ev sahibi’, hostess ‘kadın ev sahibi’) dışında dil-
ları ise yansız olarak sınıflandırmaktadır (Kibort bilgisel cins ulamı yoktur.
& Corbett, 2008). Birçok Avrupa dilinde de canlı
varlıkların adları eril-dişil, cansız nesnelerin adları Durum
ise yansız olarak sınıflandırılır. Örneğin, Alman-
Durum, bir adın tümce içinde bağımlı olduğu
cada der Vater ‘baba’ eril, die Mutter ‘anne’ ise dişil baş işlevini üstlenmiş öğe ile ilişkisini gösteren bir
sınıfındandır. Ne var ki, bu tür örtüşmeler, cins çekimsel süreçtir. Tümce düzeyinde, adın eylemle,
sınıflandırmasının nedensizlik ilkesi temelinde öbek düzeyinde bir başka adla ya da ilgeçle ilişki-
gerçekleşen çekimlerini de yok sayamaz. Başka bir sini belirler (Blake, 2001: 1). Dilbilgisel durum,
deyişle, dilbilgisel cins denen bu ayırım her za- sözdizimsel özellikler taşır ve adın konumuna göre
man doğal cinsi yansıtmaz. Örneğin, İspanyolca, bağımlı olduğu ögeden aldığı çekim türünü göste-
Fransızca, İtalyanca, Portekizce gibi dillerde erkek rir. Eğik durum ise anlamsal özellikler taşır (Lyons,
adları eril, dişi adları dişil olarak çekilmekte ancak 1968; 295; Anderson, 1985: 180; Katamba 1993:
diğer adlardaki cins çekimi çoğunlukla nedensizlik 238; Blake 2001: 31; Stump, 2004: 27).
ilkesine göre gerçekleşmektedir (Hockett, 1958:
233). Almancada da insan adı olup yansız çekim
Dilbilgisel Durum
alan das Mɑ̈dchen ‘kız’, das Kind ‘çocuk’ örnekleri
vardır. Cansız varlık adları da eril ve dişil olarak Özne, nesne ve dolaylı tümleç olmak üzere te-
mel dilbilgisel işlevleri yerine getiren adları belir-
sınıflandırılır: sırasıyla der Tisch ‘masa’ ve die Tür
lemek üzere kullanılır. Dünya dillerinde özne ve
‘kapı’ örneklerinde olduğu gibi. Görüldüğü gibi
nesne belirleme biçimlerinden en yaygın olanları
dilbilgisel cins denen bu ayırım her zaman doğal
yalın-belirtme ve özegeçişli-yalın sistemleridir. Tablo
cinsi yansıtmaz.
6.3’te Türkçe ve İngilizce örnekleri inceleyelim:
Tablo 6.3 Yalın-Belirtme Ulamları
Nesne almayan geçişsiz eylemle Nesne alan geçişli eylemle
1. 1.
(a) Ayşe gitti. (c) Ayşe Meral’i gördü.
(b) O gitti. (d) O onu gördü.
2. 2
(a) (c)
Ayşe has gone. Ayşe saw Meral.
Ayşe git-Tİ ‘Ayşe Meral’i gördü.’
‘Ayşe gitti.’
(d)
(b) She saw her.
She has gone. O gördü onu
‘O gitti.’ ‘O onu gördü.’
127
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
Görüldüğü üzere Türkçede adlar ve adıllar özne konumunda yalın (Ayşe, o), nesne konumunda da
belirtme durumundadır (Meral’i, onu). Belirtme eki belirtili nesne durumunda zorunludur. İngilizcede
durum çekimi açık eklerle gösterilmediğinden, özne ya da nesne konumunda adlar aynı biçimde kalır,
yalnızca adıllar belirtme çekimi yüklenebilirler. Bu şekilde öznenin yalın, nesnenin belirtme durumunda
kaldığı diller, yalın-belirtme karşıtlığını çekimleyen diller olarak sınıflandırılır. Şimdi de Tablo 6.4'teki
Dyirbal dilindeki durum eklerine bakalım:
Bu sistemde, geçişsiz eylemin öznesi ile geçişli eylemin nesnesi sıfır biçim [-ø] alarak yalın, geçişli ey-
lemin öznesi ise -ŋɡu ekini alarak özegeçişli durum çekimine girmiştir. Öyleyse, Dyirbal özegeçişli-yalın
karşıtlığı kullanan bir dildir.
Temel dilbilgisel konumlardan üçüncüsünü oluşturan dolaylı tümleç konumundaki adlar, İngilizce
gibi dillerde ilgeçlerle, Türkçe gibi dillerde ise durum ekleriyle gösterilirler:
(7) İngilizce
I gave the book to Mary.
ben ver+GEÇMİŞ TANIMLIK kitap İLGEÇ Mary
‘Kitabı Mary’ye verdim.’
Türkçe
Kitabı Mary’ye verdim.
Dilbilgisel durumlardan bir diğeri tamlayan ad ise nitelenen baş addır: Pisigül’ün kuyruğu,
durumudur. İki ad arasında ilişki kurmak üzere sahibinin elbisesi, Mary’s car ‘Mary’nin arabası’.
kullanıldığında, temel işlevi iyelik bildirmek olan Tamlayan durumu Türkçede aynı zamanda bazı
bu ek, başka anlamsal ilişkileri de gösterebilir; an- ilgeçler ve bunların adıl tümleçleri arasında ilgi
cak bunlar Anlambilim ünitelerinde ele alınaca- kurar: senin için, onun gibi, benim kadar, senin(i)
ğından burada değinmeyeceğiz. Yapısal anlamda le, vb. Bu ilgeç öbeklerinde, durum ilgeç tarafın-
ise tamlayan eki, iki ad arasında niteleyen-nitele- dan adıl tümlece zorunlu olarak yüklenir (bkz.
nen ilişkisi kurar. Tamlayan ekini alan ve ‘sahip Sözdizim üniteleri).
olan’ ı gösteren ad niteleyen, ‘ait olan’ı gösteren
128
Genel Dilbilim-I
Uyum
Durum, adların tümcede değişen işlev- Uyum, tümcede iki ögenin taşıdığı yapısal ve
lerini gösteren dilbilgisel ulamdır. Eğik anlamsal özellikler arasındaki uyuşmayı gösteren
durum ise özne, nesne, dolaylı tümleç dı- bir ulamdır (Steel, 1978: 610). Adsıl uyum, adlar-
şındaki adların eylemle ilişkisini gösteren da sahiplik/iyelik ilişkisini gösteren iyelik ekleri
durum türüdür. biçiminde ortaya çıkar. Türkçenin de içinde ol-
duğu birçok dilde tamlayanın, yani ait olunanın,
sayı ve kişi bilgisini, ait olan üzerinde kodlar. Aşa-
Dilbilgisel durum ekleri, zaman zaman eğik ğıdaki tabloda Türkçede kullanılan iyelik ekleri
durum işlevini yerine getirmek üzere de kulla- listelenmiştir.
nılabilmektedir. Örneğin, Türkçede denize git-
tik tümcesindeki deniz adı üzerindeki -e durum
eki gitmek eyleminin gösterdiği oluşun hedefini
İyelik (adsıl uyum), tamlanan adın tam-
göstermektedir. Denizde yüzdük, denizden geldik layan adla kişi ve sayı uyumunu sağlayan
tümcelerindeki -de ve -den durum ekleri de ey- ulamdır.
lemlerinin gösterdiği hareketin yeri ve kaynağını
129
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
yaşamla ilişkilendir
Türkçeye yabancı
dillerden alıntılanan söz-
cüklerin, konuşucular
tarafından ad olarak sı-
nıflandırdıklarına, hem
de daima tekil çekiminde
olan bir ad olarak algılan-
dıklarına dair bir görüş
vardır (Haig, 2003). Ör-
neğin, Arapça eşya sözcü-
ğü kaynak dilde çoğul ol-
masına rağmen Türkçede
eşyalar denmektedir. İn-
gilizce fax sözcüğü kaynak
dilde I faxed you a message
biçiminde eylem olarak
kullanılırken Türkçede
sana bir mesaj *fakstım
gibi bir kullanımı hiç olmamış, bunun yerine hep ad olarak algılanmış ve addan eylem yapan türetim
ekini alarak fakslamak biçiminde kullanılmıştır. Bu genellemenin tutarlılığını sınamak için verilen
çizimlerde ve metin içi örneklerde kullanılan alıntı sözcüklerin durumunu inceleyiniz. Etrafınızda
konuşulan dilden örneklere dikkat ederek bunların bu görüşü destekleyip desteklemediklerini düşü-
nünüz. Girdikleri çekimsel süreçleri bulunuz.
“Uydurukçaya Son!”
Kampanyasına Piyale
Madra Dokunuşu
Eczacıbaşı Topluluğu
kuruluşları bünyesinde
başlatılan “Uydurukça’ya
Son!” kampanyası, kari-
katür dünyasının önem-
li isimlerinden Piyale
Madra’nın çizgileriyle
yeni bir boyut kazandı.
Madra’nın kampanya için
hazırladığı karikatürler,
Eczacıbaşı Topluluğu’nun
tüm sosyal medya hesapla-
rında paylaşılıyor.
Özellikle plaza çalı-
şanları arasında yaygın
olan ve Türkçe-İngilizce sözcüklerin karışık kullanıldığı uydurma dile karşı başlatılan “Uydurukça’ya
Son!” kampanyası, Eczacıbaşı Topluluğu dışında da büyük ilgi ve destek gördü. Başlangıçta 20 olan
uydurukça kelime sayısı, Topluluk içinden ve dışından gelen önerilerle 100’e ulaşırken, kampanyanın
bilinirliği de hızla artmaya başladı.
130
Genel Dilbilim-I
Kaynaklar: http://www.ikmagazin.com/n-1799-eczacibasi-plaza-turkcesine-savas-acti.html
http://www.eczacibasi.com.tr/tr/basin-odasi/haberler/uydurukcaya-son-kampanyasina-piyale-madra-dokunusu
Öğrenme Çıktısı
2 Adsıl ulamları listeleyip açıklayabilme
131
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
Ancak bu üçüz sınıflandırma evrensel değildir (Lyons, 1968: 306; Comrie, 1985: 3). İngilizce ve
Türkçe’yi de içine alan birçok dilde geçmiş-geçmiş dışı karşıtlığını kullanan iki değerli zaman sistemleri
görülmektedir (Yavaş, 1980: 9; Göksel & Kerslake, 2005: 326). Bu dillerde geçmiş ulamı ‘dünü’, geçmiş
dışı ulamı ‘bugün’ ve ‘yarını’ gösterecek biçimde kullanılır:
Bazı dillerde de bu ikili bölümleme gelecek-gelecek dışı karşıtlığını kullanır. Bu sistemlerde bugün ve
dün aynı belirticiyle, yarın ise farklı bir belirticiyle gösterilir. Birçok Amerika ve Avustralya yerli dilinde
kullanılan bu bölümleme gerçekle gerçek olmayanı ayırt etme işlevini yerine getiren kip bilgisini önceleyen
ve zamanı buna göre bölümleyen bir bakışı yansıtır. Buna göre ‘bugün’ ve ‘dün’ yaşanmıştır, bu yüzden
olgusaldır ve birlikte sınıflandırılmalıdır. Oysa ‘yarın’ daha yaşanmamıştır, olgusal değildir ve birinci grupla
karşıtlık ilişkisi içindedir.
132
Genel Dilbilim-I
wat-h-i was-ø-ik
Dani (Endonezya) öldür-GERÇEK-1. KİŞİ Kılıcı öldür-BELKI-1. KİŞİ Kılıcı
‘Onu öldürdüm’ ‘Onu öldüreceğim
Zamanın bölümlenmesi ister ikiz, isterse üçüz olsun bu sınıflandırmanın hep konuşma anına göre
yapıldığını gördük. Peki, bu her zaman işe yarar bir yöntem midir? Örneğin, Türkçenin anadili konuşucu-
larının çocuk uyumuştu seçimini yapabilmesi için konuşma anını dikkate almaları, gerekli ama yeterli bir
koşul değildir. Aşağıdaki örnekleri karşılaştıralım:
(8) a. ?Çocuk nihayet uyandı. Tüm gece boyunca uyudu. Gözlerini ovuşturdu, elbiselerini düzeltti.
Şaşkındı.
b. Çocuk nihayet uyandı. Tüm gece boyunca uyumuştu. Gözlerini ovuşturdu, elbiselerini düzeltti.
Şaşkındı.
(8a) ve (8b) de uyumak eylemi konuşma zamanından önce gerçekleşmiş olmasına rağmen, kurallı bir
tümce oluşturmak için anadili kullanıcılarının seçimi (8b)’ deki gibi uyumuştu olacaktır. Çocuğun uyuma
eylemi, uyanması, ovuşturması, düzeltmesi ve şaşkın olmasından önce, bunlar da konuşma zamanından önce
gerçekleşmiştir. Bu ilişkileri görselleştirirsek:
133
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
ma anından önce gerçekleştiği için geçmiştir ve bu arka plan oluşturacak şekilde kullanılmaktadır. Ko-
yüzden zamana yerleştirilme konusunda bir kar- nuşucu okumak eyleminin içinden bakarak gelmek
şıtlık göstermezler. Öyleyse, bir de eylemin konu- eyleminin bu noktada gerçekleştiği bilgisini verir.
şucular tarafından görüntülenmesini düşünelim.
Konuştu biçimini seçen bir konuşucu eylemi başı,
sonu ve ortasıyla bir bütün olarak algılayıp, bu- Görünüş, eylemlerin zamansal içyapısını,
nunla ilgili bir bilgi vermek, konuşuyordu biçimini nasıl gerçekleştiğini gösteren dilbilgisel
seçen ise eylemin bir bölümünü ele alarak bir başka ulamdır. Bitmişlik, eylemi zamansal iç-
eyleme arka plan oluşturmak istemektedir. Demek yapısına değinmeksizin bütün olarak ele
ki, bu biçimsel farklılık eylemin zamanı değil gö- alan, bitmemişlik eylemin zamansal iç-
rüntülenmesindeki değişikliği yansıtmak için kul- yapısının her hangi bir alt aralığını sunan
lanılmaktadır. Aynı eylemin iki farklı görüş nok- görünüş biçimidir.
tasından aktarılmasına olanak sağlayan bu ulam,
bitmişlik-bitmemişlik adı altında iki ana grupta
incelenen dilbilgisel görünüş ulamıdır (Comrie, Görünüşsel karşıtlıkları biçimbilimsel süreçlerle
1976: 4; Lyons, 1977: 703-18). Bitmişlik, durum
gösteren diller, genellikle her bir görünüş kavramı
ya da olayların bütünlüğünü, bir kez olduğunu ve
için bir biçimbirim kullanırlar: Çince -zhe (ilerle-
tamlığını; bitmemişlik ise durum ya da olayların
meli), Farsça mi- (bitmişlik), Slav ve Baltık dille-
parçalandığını ve yalnızca bir bölümünün devam
riyle Gürcücede bitmişlik gösteren önekler gibi
etmekte ya da sık sık yinelenmekte olduğunu
(Comrie 1976:88). Kimi dillerde böyle yalnızca
gösteren bakış açısının dilbilgisel karşılığıdır. Bit-
görünüş anlamlarını taşıyan ekler olmasına rağ-
memişlik görüntüsünün bu iki alt ulamı sırasıyla
men, aralarında Türkçenin de olduğu kimi diller-
ilerlemeli görünüş ve alışkanlık görünüşü olarak
de de bu iki ulamın çapraz sınıflandırılmasına izin
adlandırılır. Bu bağlamda, olayların ya da durum-
verilmektedir. Örneğin, bitmişlik görünüşünün
ların ele alınmasında başvurulan ve çoğu dilde ey-
geçmiş zamanla sınırlandırılması yaygındır. Böyle-
lem çekim ekleriyle gösterilen bu ayırımların nes-
nel bir dayanağı olmadığını da belirtmek gerekir likle tek bir ek hem zaman hem de görünüş bil-
(Comrie, 1976: 4). Aynı konuşucu aynı eylemi iki gisi verebilir. Aşağıda verilen Rendille örneğinde,
farklı şekilde görüntüleyebilir: John read that book bitmemişlik eki –a, geçmiş, şimdi, gelecek, geçmiş
yesterday; while he was reading it, the postman came alışkanlık, geçmiş sürerlik anlamlarını; bitmişlik
‘John bu kitabı dün okudu; okurken postacı geldi.’ eki -e ise yalnızca geçmiş bitmişlikle sınırlıdır. Bu
Birinci cümlede uç noktaları da içine alan bir bü- şekilde, bir ekin ayırıcı tek bir işlevle, diğerinin de
tün olarak görüntülenen aynı olay, ikinci cümlede arta kalan tüm anlamlarla kullanılması bu ayırımın
evrelerinden bir parçası alınarak birinci eylem için tipik özelliğidir (Dahl & Velupillai, 2011).
134
Genel Dilbilim-I
(10) a. O gün Zeynep Ecem’ i görmedi; çünkü miş, ama bu sabah ya da dün gece yazdım denirken
Ecem o saatte çoktan eve gitmişti. tamamlık görünüşü kullanılılır (Comrie, 1976:
b. O gün Zeynep Ecem’ i görmedi; çünkü 61). Türkçede de bu ulam, yeni, şimdi, yakında, he-
Ecem o saatte çoktan eve gitmişti. nüz gibi belirteçler eşliğinde -DI eki ile kullanım
alanı bulur: Yeni geldim, şimdi bitti, henüz çıktı.
(10a) da Ecem’in o gün eve gitmesinin sonucu, Olay ya da durumlar, görüntülenmelerine iliş-
o gün olay yerinde olmaması ve Zeynep’in onu gö- kin dilbilgisel olarak kodlanan bu görünüş ulamla-
rememesidir. (10b) de ise Ecemin o gün gitmesinin rının yanı sıra bir de gerçekleşme biçimlerini gös-
sonucu, olay zamanı orada bulunmayacak olması teren içsel özellikler taşırlar. Bu özellikler eylemin
ve Zeynep’in de onu görmeyecek olmasıdır. Bu tür sözlüksel görünüşünü oluşturur ve kılınış adını
tamamlık görünüşüne sonuçlu tamamlık denir. alır. Bu konuda daha detaylı bilgi için Anlambilim
Bu görünüşün Comrie (1976) temelli diğer türleri ünitelerine başvurunuz.
ise deneyimsel tamamlık, tümel tamamlık ve yakın
geçmiş tamamlıktır. Deneyimsel tamamlık geç-
mişten bu güne gelen zaman diliminde en az bir Kip
kez gerçekleşen durumları gösterir. Türkçede uy- Kip konuşucunun eylemin gerçekliği ya da
gun belirteçlerle birlikte -DI biçimbirimi bu işlevi gerçekleştirilmesine ilişkin düşünce ve tutumunu
yerine getirir: yansıtan bir dilbilgisel ulamdır. (Lyons, 1977: 452;
Palmer 1990: 15; Huddleston & Pullum, 2002:
(11) Sen hiç Amerika’ya git-ti-n mi? 172). Eylemin gerçekliğinin değerlendirilmesi, ey-
Sen hayatında fil gör-dü-n mü? lem dünyasının dış dünya ile karşılaştırılmasıyla
Sen ömründe böyle güzel şey yap-tı-n mı? gerçekleşir. Eylem dünyası dış dünya ile örtüştü-
ğünde eylem gerçek, başkalaştığında ise gerçek dışı
Tümel tamamlık, Türkçede -(I)yor biçimbirimi olarak sınıflandırılır. Kipler, bilgisellik kipi ve yü-
ve yine uygun belirteçler eşliğinde geçmişte başla- kümlülük kipi olarak iki ana anlamsal sınıfı kapsar.
yıp şimdiye kadar gelen durumları gösterir.
135
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
düşüncesini taşıyacak biçimde yansıtmaktadır. Bu dolaylı aktarım duyuma dayalı olarak da gerçekleşebi-
lirdi. Böyle olduğunda da konuşucu önermeyi “Doğrudan duymadım ama bir başka tanıktan duyduğumu
aktarıyorum” düşüncesiyle donatırdı. Her iki durumda da eylem gerçek olarak değerlendirilirken, gerçekli-
ğin onayı konusunda konuşucu sorumluluk almamakta, bunun için başka kaynaklar göstermektedir. Oysa
aynı eylem doğrudan gözlem sonucu aktarılsaydı, birinci el bilgi olarak verilecek ve bu kez de “Birebir
gördüm ve bu olayın tanığı olarak, doğru olduğunu bilerek söylüyorum” bilgisini taşıyacak şekilde -DI eki
ile kodlanacaktı: Zavallıcık ısınmak için bütün kibritlerini yaktı. Böylece hem olay gerçek olarak algılanacak
hem de konuşucu bu gerçekliğin onayı konusunda sorumluluk alacaktı. Bu durumlar, bilginin kaynağı,
bilgiyi edinmenin şekli ve bilgiyi aktarma biçimi arasında bir bağıntının olduğunu göstermektedir (Chafe,
1986: vii). -DI’ lı örnekte olduğu gibi görme, işitme, hissetme gibi duyusal yollarla doğrudan elde edilen
bilgi, -mIş’ lı örnekte olduğu gibi başka kaynaklardan dolaylı olarak çıkarım ya da duyum yoluyla elde edi-
len bilgiden daha güvenilir olarak algılanmaktadır. Böylelikle, konuşucunun bilginin doğruluğu konusun-
daki kesinlemesi -DI’ lı yapılarda daha yüksek olarak değerlendirilmektedir. İşte bu örneklerde görüldüğü
gibi, aktarılan olayların gerçekliğine ilişkin konuşmacıdaki kesinlik algısının derecesini aktaran bu kip
bilgisellik kipi olarak adlandırılır (Willet 1988: 52; Palmer, 1990). Olay ya da durumların gerçekliğinin
bir kaynağa göre değerlendirilmesi de bilgisellik kipinin alt ulamı olan kanıtlanabilirlik altında incelenir
(Bybee, 1985: 184, Chung & Timberlake 1985: 244; Palmer 1990). Doğrudan ve dolaylı kanıtlanabilirlik,
dile sırasıyla birinci el ve ikinci el bilgi aktarımı biçiminde yansır. Yukarıda de değinildiği üzere, değişik
duyusal kaynaklardan beslenen ikinci el bilgi aktarımı veriye dayalı çıkarım ve duyuma dayalı aktarım
olarak sınıflandırılır. Öyleyse yukarıdaki parçada yakmış örneğimizde ki -mış ekinin taşıdığı kipsel içerik,
bilgisellik kipinin kanıtlanabilirlik alt ulamlarından çıkarım bilgisini yansıtmaktadır. Aşağıda kanıtlanabi-
lirlik ulamının kodlandığı iki dilden örnekler bulacaksınız.
(14a) daki -shi ve (14b) deki -wi biçimleri, önermenin taşıdığı bilginin belli bir kaynaktan elde edildi-
ğini göstermektedir. Bu kaynak (14a) da bir başka kişi, (14b) de ise konuşucunun kendisi olarak kodlan-
mıştır. Demek ki, konuşucu onun Huancayo’ya gideceğini ikinci el (dolaylı aktarım), futbol oynayacağını
da birinci el (doğrudan gözlem) kaynaklarını kullanarak ifade etmiştir.
Bilgisellik kipi kaynağa dayalı olmayan aktarımlar yapmak için kullanıldığında mantıksal gereklilik ve
olasılık kiplerini dile yansıtır. Bu sınıflandırmada, mantıksal gereklilik X’i yapmak gerek gibi yaptırımsal
değil, deneyime dayalı çıkarımların ifadesini içermek üzere kullanılmaktadır (Palmer, 1990: 60). Örneğin,
Mars’ta hayat olmalı tümcesinde, olmak eylemine eklenerek kullanılan -mAlI biçimbirimi böyle bir işlev
üstlenmiştir (Korkmaz, 2003: 699). “Çoktan beridir biriktirdiğim bilgiler ve deneyimler doğrultusunda
bu sonucuna vardım” anlamını aktaran bu ifadeyle, “Akla gelebilecek bütün olasılıklar ve olası dünyalar ele
alındığında “Mars’ta hayat var” önermesi yansıtılmaktadır. Benzer bir işlevi Mars’ ta hayat vardır tümcesin-
deki -DIr biçimbirimi de yerine getirir (Tura, 1986:146). Bu ifadelerde, anlatılan olayların gerçek dünyaya
ait olmasa da bütün olası dünyalarda mevcut olduğu algısı yansıtılır.
Bazen de aktarılan önerme bütün olası dünyalardan yalnızca birine ait olabilir. Böyle durumlarda da
olasılık kipi ifadesini bulur. Mars’ta hayat ol-abil-ir tümcesindeki olasılık bildiren -(y)Abil ve beraberindeki
-(A/I)r eki konuşucunun önermenin doğruluğuna ilişkin tutumunun daha zayıflamış olduğunu göster-
136
Genel Dilbilim-I
mektedir (Savaşır, 1986: 137). Gereklilik ifade eden önermelerde olay gerçek dünyaya ait olmasa da bütün
olası dünyalar aittir; buradaki gibi olasılık önermelerinde ise bütün olası dünyalar arasında yalnızca bir ta-
nesine aittir (Chung & Timberlake, 1985: 242). Yukarıdaki Türkçe örneklerde görülen bu ayrım İngilizce
de karşılığını bulur:
Görüldüğü üzere Türkçede bağımlı biçimlerle ifade edilen bu anlamlar İngilizce de must ve may bağım-
sız biçimbirimleriyle taşınmaktadır. Demek ki, diğerlerinde de olduğu gibi bu ulamın kodlanma biçimin-
de de diller arasında sözdizimsel ve biçimbilimsel bir karşıtlık bulunmaktadır
Yükümlülük Kipi
Bilgisellik kipi önermelerin olasılığı ve gerekliliği ile, konuşmacı tarafından dinleyiciye yüklenen yü-
kümlülük kipi ise eylemlerin olasılığı ve gerekliliği ile ilgilidir. Yükümlülük kipi, yaptırım gücü olan bir
kaynaktan çıkışlıdır. Bir konuşucunun yaptırımını kabul ettiği bir kurum; kişi; yasal, ahlaki, sosyal bir ku-
ral; ya da daha öznel içsel bir itki sebebiyle belli bir biçimde tutum takındığı durumların dildeki ifadesidir.
Zorunluluk ve izin alt ulamlarının yanı sıra niyet, istek, gönüllükle de bağlantısı vardır (Lyons, 1977:
823-5; Palmer 1990).
Verilen örneklerin dikkatli bir incelemesi bilgisellik ve yükümlülük kipleri arasında bazı benzerliklerin
olduğunu ortaya çıkaracaktır. Her ikisi de olası dünyalar çerçevesinde tanımlanır ve her ikisi de bu dünya-
ları nicelendirerek paralel alt ulamlar oluşturur. Bilgisel gereklilik, yükümlü zorunluluk ulamıyla; bilgisel
olasılık yükümlü izin ulamıyla benzerlik gösterir. Bunun yansıması olarak da birçok dilde aynı yapılar her
iki görevi de yerine getirirler.
137
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
Kip ve Zaman
Anlamsal açıdan gelecek kavramı doğası gereği geçmiş ve şimdiyle karşılaştırıldığında bir belirsizlik
taşır. Tıpkı kipsel anlamlarda olduğu gibi, gelecek de henüz gerçekleşmemiş durum ve olayları ele alır.
Gelecek anlamı ve kip kavramı arasındaki bu bağ sebebiyle çoğu dilde gelecek zaman ve gerçek dışı kip
arasında dilbilgisel ayırıma gidilmez (Hudlleston, 1990: 81; Chung & Timberlake, 1985: 243). Örneğin
aşağıda İngilizce tümcelerde kullanılan will ve Türkçe karşılıklarında kullanılan -(y)AcAk biçimbirimleri
hem gelecek içeriği hem de kipsel içerik taşımaktadır:
Gelecek kavramı kiplik özelliği taşıdığı gibi kipler de gelecek anlamı içerir:
Çatı
Çatı, eylemin gerçekleşmesinde bir takım işlevleri bulunan katılımcıların eylemle ilişkisini belirleyen
bir süreçtir (Bybee, 1985: 20). Özne ve tümleç olarak sınıflandırılan bu katılımcılardan tümleçler dolaylı
ve dolaysız olarak ikiye ayrılırlar. Anlamsal rollerden, özneler genellikle EDEN, dolaysız tümleçler ET-
KİLENEN, dolaylı tümleçler de HEDEF rolünü yüklenirler ve eylemin temel üyelerini oluştururlar. Bu
özellikleriyle sözdizim ve anlambilimle de yakından ilişkili olan çatı kavramını biz bu ünitede eylem eki-iş-
lev bağlamında ele alacağız. Dünya dilleri yapılarının el verdiği eğilimlere göre bu anlamları biçimbilimsel
olarak ekler yoluyla veya sözdizimsel olarak yardımcı eylemler ve/veya sıralama yoluyla gerçekleştirirler. Bu
süreçlerden geçerek çatı anlamıyla donatılan eylemler, yalın biçimleriyle etken-edilgen, etken-işteş, etken-
dönüşlü ve etken-ettirgen karşıtlığını yansıtırlar (Givon, 1990: 629).
Etken-Edilgen
Yüklemin belirttiği işin özne tarafından yapıldığını gösteren, ek almamış, yalın eylemler, etken-edilgen
karşıtlığındaki etken çatıyı oluştururlar. Bir takım dilsel işaretleyicilerin (ekler, yardımcı eylemler vb.) kat-
kısıyla oluşturulan edilgen çatı ise eylemle özne arasındaki bu ilişkiyi değiştirir. Bu durumda etken yapının
öznesi EDEN/ALGILAYAN, edilgen yapının öznesi ise ETKİLENEN rolüne bürünür. Geleneksel olarak
138
Genel Dilbilim-I
edilgen çatı geçişli bir eylemin nesne görevindeki tümleç veya tümleçlerinin, özne konumuna geçmesi ve
bu işlemin de eylemin yapısı üzerinde bazı dilsel değişiklerle yol açmasıyla kendini gösteren bir süreçtir.
Örneğin, Türkçede bir ünlü veya [l] sesi ile biten geçişli eylemlerin {-(I)n}, bunlardan arta kalanların da
{-(I)l} eki ile donatılarak ortaya çıkan edilgen çatı aşağıdaki değişimleri olanaklı kılmaktadır:
(20) Zeynep köpeği Karabaş’ı çok iyi besliyor.
Karabaş (Zeynep tarafından) çok iyi besle-n-iyor.
Zeynep Karabaş’ı çok iyi eğitiyor.
Karabaş (Zeynep tarafından) çok iyi eğit-il-iyor.
Görüldüğü üzere, edilgen tümcede, etken tümcenin nesnesi özne konumuna geçmiş, etken tümcenin
öznesi bu görevini kaybetmiş ama gereken durumlarda ‘X tarafından’ ilgeç öbeğinin tümleci olmuş, eylem
edilgen çatı ekleriyle donatılmış durumdadır. Bu işlemler sonucunda eylemin temel üye sayısı ikiden bire
indirgenmiştir: Zeynep+Karabaş → Karabaş.
İlginçtir ki geçişsiz devinimli eylemlerinin edilgen çatıda kullanımı da dünya dillerinde yaygınlıkla rastla-
nan bir durumdur. Örneğin, Almancada Wir tanzen hier ‘burada dans ettik’ tümcesi rahatlıkla Es wurde hier
getanz ‘burada dans edildi’ biçiminde edilgen çatıda kullanılabilmektedir. Bu tümcede dilbilgisel özne, es ol-
masına rağmen bu öznenin bir göndergesi, yani dış dünyada gönderimde bulunduğu bir nesne, olgu, durum
vb. mevcut değildir. Bu tümcelerin çeviri metinlerinden de anlaşılacağı üzere, Türkçe de buna izin veren diller
arasındadır. Bu örnekler bizi edilgen çatının iki başlık altında sınıflandırıldığı sonucuna götürmektedir: geçişli
eylemlerle yapılan ve öznesinin bir göndergesi olan edenli edilgen, geçişsiz eylemlerle yapılan ancak öznesi-
nin göndergesi olmayan edensiz (kişisiz) edilgen. Edensiz edilgen dünya dillerinde yaygın olsa da, kullanı-
mında hem diller arası hem de dil içi daha fazla sınırlıklar vardır. Örneğin, Türkçedeki durumu ele alalım:
(22) (a)
i. Tavuklar burada gıdakladı ii. *Burada gıdaklandı.
iii. Atlar burada koştu. iv. *Burada koşuldu.
v. Su kovadan taştı. vi. *Kovadan taşıldı.
(b)
i. Yarışçılar burada koştu. ii. Burada koşuldu.
iii. *Burada yarışçılar tarafından koşuldu.
(c)
i. Burada yarışçılar koştu. ii. Burada koşuldu.
iii. Burada ben koştum. iv. *Burada koşuldum.
v. Burada sen koştun. vi. *Burada koşuldun.
vii. Burada biz koştuk. viii. *Burada koşulduk.
139
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
(a-ii), (a-iv) ve (a.vi)’ daki örneklerin kuralsız olması, kişisiz edilgenin insan özne gerektirdiğini; (b-iii)
ün kuralsız olması kişisiz edilgenin eden ilgeç öbeğiyle kullanılmadığını; (c-iv), (c-vi) ve (c- viii)’ deki
uyum eki almış ögelerin kuralsız olması ise yine bu yapıların her zaman üçüncü tekil kişi çekiminde bu-
lunması gerektiğini göstermektedir (Knecht, 1986: 32).
Genel olarak edilgen yapılarda kılıcının açık ifadesi dünya dillerinde değişik oranlarda sınırlığa ta-
bidir. Örneğin, Meksika’da konuşulan Yaqui dilinde buna hiç rastlanmazken, bazı dillerde de birinci ve
ikinci kişi kılıcılara (benim tarafımdan, senin tarafından) yer verilmez. Türkçede de birçok anadili konu-
şucusunun çoğunlukla kullanmayı seçmediği (Lewis, 1967, 2000; Underhill, 1976) bu yapının edensiz
edilgende daha da kısıtlı bir dağılımı vardır. Eden öbeği-
nin kullanımına ilişkin bu eğilimler aslında edilgen yapının
işlevi üzerine de bazı ipuçları vermektedir. Edilgen yapılar Edilgen çatı, eylemin temel üyelerini
çoğunlukla kılıcı bilinmediğinde, bariz olduğunda veya kılı- azaltan bir ulamdır. Geçişsiz eylemlerle
cıdan söz etmek yersiz olduğunda kullanılmakta ve böylece edensiz, geçişli eylemlerle edenli edilgeni
kılıcıyı odaksızlaştırmaktadır. Edilgen çatı, bu işleviyle aynı kurar.
öznenin tümceler arası devamlılığını sağlayarak metinsel
bağdaşıklık yaratır. (Shibatani, 1985: 830):
Edilgen yapının kullanıldığı (23a) konu devamlılığı bakımından (23b) den ayrılır.
Etken-İşteş
İşteşlik, geçişli bir eylemin ögelerinin birbirlerini etkilemesiyle bunlara hem eylemi yapan hem de ey-
leme maruz kalan özelliği yükleyen bir ulamdır. Eylem katılımcılarının aynı hareketi karşılıklı olarak biri
birlerine aktarması, etken tümcenin özne ve nesnesinin işteş yapıda tek bir özneye indirgenmesi biçiminde
dile yansır. Böylece eylem iki üyeliyken, tek üyeli, yani geçişliyken geçişsiz olur (Givon, 1990: 628).
Etken İşteş
140
Genel Dilbilim-I
Görüldüğü üzere etken yapıdaki nesne, işteş yapıda çoğul özne oluşturmak üzere etken yapı öznesiyle
aynı konumda kullanılmaktadır. İşteşlik anlamı Türkçe ve Rusçada olduğu gibi sırasıyla -(I)ş ve –s’ ekleri
yoluyla veya İngilizcede olduğu gibi sözdizimsel olarak kodlanabilir. Aynı işlev işteşlik adıllarıyla da yerine
getirilebilir.
(24)’te olduğu gibi, İngilizcede eylemde hiçbir değişiklik olmaksızın salt each other ‘birbiri’ işteş adılı
ile elde edilen bu anlam, Türkçede beraberinde işteşlik ekinin düşürülmesiyle eylem yapısında da bir deği-
şikliği gerektirmektedir. İşteşlik adılı birbiri ve işteşlik eki -(I)ş aynı işlevi yerine getirdiğinden birbirlerinin
dışlayanıdır. Bu yüzden, biri varken diğeri de kullanılırsa *Birbirlerini görüştüler gibi dilbilgisi dışı yapılar
ortaya çıkar; ancak adıl aynı konumda -(y)lA/ile biçimiyle birliktelik durumunda kullanıldığında yapı
kurallı olur: Birbirleriyle görüştüler. İşteş çatı, geçişsiz eylemlerle kurulduğunda, eylemin gösterdiği hareket
çoğul öznenin bütün katılımcılarının yer almasıyla toplu
olarak gerçekleştirilir: gülüş-, uçuş, bağrış-, kaçış -, koşuş.
Bu türdeki işteş yapılarda da adıl kullanıldığında anlam de- İşteş çatı, eylemin temel üyelerini azaltan,
ğişikliği ortaya çıkar. Çocuklar koşuşuyor toplu bir eylemi öznelerinin karşılıklı ya da toplu hareketi-
betimlerken, çocuklar birbirlerine koşuyor karşılıklı olarak ni kodlayan bir süreçtir.
gerçekleştirilen bir eylemi anlatır (Kuruoğlu, 1990: 134).
Etken-Dönüşlü
Tıpkı edilgen çatı gibi dönüşlü çatı da genellikle tümleç alan geçişli eylemlerle kullanılır. Dönüşlü çatı-
da özne ve nesne özdeştir. Eylem özne tarafından nesneye aktarılır (Givon, 1990: 628).
Etken Dönüşlü
Rebenok pomyl-sja
Mat pomyla rebenka
Rusça ‘Çocuk yıkandı.’
‘Anne çocuğu yıkadı’
(Comrie, 1985: 327)
141
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
Etken-Ettirgen
Ettirgen çatı diğer çatı ulamlarından farklı olarak eylemin temel üye sayısını artıran bir süreçtir. Tek
üyeli geçişsiz bir eylemden iki üyeli geçişli bir eylem, iki veya üç üyeli geçişli eylemlerden de sırasıyla üç ve
dört üyeli geçişli eylemler yaratır.
Türkçede -DIR, -t, -It, -Ir, -Ar biçimbirimleriyle kodlanan bu çatının işleyişini anlamak için aşağıdaki
örnekleri ele alalım:
Uyumak eylemi yalnızca özne alan (bebek) tek temel üyeli geçişsiz bir eylemdir. (b) de aynı eylem ek
alınca öznesi nesne olur ve farklı bir özne (annesi) devreye girer. Artık eylemin kılıcısı bu öznedir. (c) deki
örnekte ise özne ve dolaysız tümleç alan iki üyeli içmek eylemi kullanılmıştır. Bu eylem (d) de ek alınca,
etken yapıdaki öznesi (bebek), ettirgen yapıda dolaylı tümleç olmuş ve başka bir özne (anne) devreye gir-
miştir. Artık eylemin kılıcısına içmek işini yaptıran bu yeni özne olur. (e) de ise bir özne, bir dolaylı ve bir
de dolaysız tümleç olarak üç üye gerektiren bir eylem kullanılmıştır: vermek. (f ) deki ettirgen yapıda artık
anne, bebek ve oyuncağın yanı sıra bir aracı daha vardır ve bu aracı vermek eyleminin kılıcısı rolünü üstlen-
mektedir. Bu eylemler ve ettirgen çatı ekleriyle değişen eylem sayıları (26) da listelenmiştir.
(26) uyu bir üye: özne
uyu-t iki üye: özne, dolaysız tümleç
iç iki üye: özne dolaysız tümleç
iç-ir üç üye: özne, dolaylı tümleç, dolaysız tümleç
ver üç üye: özne, dolaylı tümleç, dolaysız tümleç
ver-dir dört üye: özne, dolaylı tümleç, dolaysız tümleç, aracı
142
Genel Dilbilim-I
İngilizce’yi de içeren, nadiren biçimbilimsel süreçleri kullanan ama daha çok yalınlayan dil özelliği
taşıyan dillerde, bu anlamlar eklerle kodlanmak yerine bağımsız biçimler ve sözdizimsel yollarla aktarılır:
(28)
Sam slid off the roof. ‘Sam çatıdan kaydı.’
Mary made Sam slide off the roof. ‘Mary Sam’i çatıdan kaydırdı.’
Mary caused Sam to slide off the roof. ‘Mary Sam’in çatıdan kaymasına
sebep oldu.’
Görüldüğü üzere cause ‘sebep olmak’ ve make ‘yapmak’ eylemleri, olağan özne-yüklem-nesne sıralaması
dışında özel bir sıralamada kullanılmış ve temel eylemlerin de uygun çekimleriyle birlikte ettirgen yapılar
oluşturulmuştur. Bu dillerde, ettirgen anlamlar bazen de sözlüksel olarak ifade edilir: die ‘öl’ ve kill ‘öl-
dür’ karşıtlığında olduğu gibi. Ettirgen çatıyı kodylayan sözdizimsel ve sözlüksel bu süreçler üretkenlikleri
bakımından birbirlerinden ayrılırlar. Yeni sözcüklere aktarılabilecek düzenli bir dizge taşımadıklarından
sözlüksel ettirgenlerin, oldukça üretken olan sözdizimsel ettirgenlere göre pek üretken olmadığı görülmek-
tedir. Biçimbilimsel süreçlerin üretkenliği ise dilden dile farklılık göstermektedir. İngilizcede lie ‘yatmak’/
lay ‘yatırmak’, sit ‘oturmak’/seat ‘oturtmak’ gibi çok sınırlı birkaç örnek görülürken, Türkçede ettirgen
eylemler de dahil hemen hemen her eylemle kullanılabilecek kadar üretkendir: ye-dir-t-tir. (Comrie, 1985:
332). Bunun gibi, çoklu ettirgen yapılarda, her ettirgen ek, bir aracı ekleme işlevini yerine getirirken, bazı
durumlarda üye sayısını artırmak yerine vurgu amaçlı da kullanılabilir. Fotoğraf çek-tir-t-tim tümcesi her
zaman ‘ben bir başkasınının fotoğrafçıya gidip fotoğraf çektirmesine sebep oldum’ anlamında değil daha
vurgulu ve etkili olarak ‘ben fotoğrafçının benim fotoğrafımı çekmesine sebep oldum’ anlamında da kul-
lanılabilir (Demircan, 2003: 84).
Ettirgen çatıda, çatının taşıdığı ‘sebep olma’ anlamının
yanı sıra ‘yardım’ ve ‘izin’ kavramlarını içeren yardımlı ve
izinli ettirgen anlamlar da ifade edilir. Buna göre bir ettirgen Ettirgen çatı, eylemin temel üyelerini ar-
yapı X’in olmasına sebep oldum, X’in olmasına izin verdim tıran, sebep olma, yardım etme ve izin ver-
ve X’in olmasına yardım ettim anlamlarını taşıyabilmektedir. me temel anlamlarını gerekirse yinelemeli
Zaten İngilizcede olduğu gibi bazı dillerde de bu anlamlar olarak kodlayan bir süreçtir.
ettirgen çatıda sözlüksel olarak kodlanmaktadır. Aşağıda sı-
rasıyla bu anlamları taşıyan Türkçe örnekler ve İngilizcedeki
karşılıkları verilmiştir.
143
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
-(I)yor
-mIş -DI,
-(I/A)r -sA,
-A Koşaç Buyurum
-(y)ACAK (y)DI,
-mAlI (y)sA
ile
Çekimsel ulamlar bakımından daha kısıtlı kodlamaları olan dillerden İngilizcede de eylemler özneleriy-
le benzer çekim ilişkisine girerler. Üçüncü tekil kişinin geniş zamandaki çekiminde eylemdeki -s sayı-kişi
eki, özne görevindeki adın sayı-kişi içeriğiyle uyumlu olmak zorundadır.
(33) I walk ‘Ben yürürüm’
You walk ‘Sen yürürsün’
She walk-s ‘O yürür.’
We walk ‘Biz yürürüz.’
You walk ‘Siz yürürsünüz.’
They walk ‘Onlar yürürler.’
Üçüncü tekil kişiyle sınırlı kalan bu uyum özelliği en fazla olmak eyleminin çekimlerinde görülür: I am
(ben çekimi), s/he / it is (o çekimi), we/you/they are (biz, siz/sen, onlar çekimi).
Kişi ulamı evrensel olarak kişi (konuşucu), ikinci kişi (dinleyici) ve üçüncü kişi (diğer) olmak üzere üçlü;
sayı ulamı ise çoğunlukta tekil-çoğul olarak ikili bölümlemeye uğrar. Bazı diller birinci çoğul çekiminde
dinleyiciyi de kapsayan konuşucu+dinleyici biçiminde iç-
leyici sayı eki ve dinleyiciyi dışlayan konuşucu+diğerleri
anlamını taşıyan dışlayıcı sayı eki taşırlar. Bazı dillerde de Uyum, bir ögenin dilbilgisel ulam özellik-
eylemler uyum ilişkisi içinde oldukları adların kişi sayı özel- lerinin bir başka ögeyi biçimbilimsel ola-
likleri yerine/veya bunların yanı sıra cins özellikleriyle de rak etkilemesi durumudur.
uyum bilgisini kodlarlar (Anderson, 1985: 197-8)
(34) Rusça
Tanja sidel -e u okna
Tanja otur ZAMAN-TEKİL-DİŞİL yanında pencere
‘Tanja pencerenin yanında oturuyordu.’
Görüldüğü üzere eylemdeki sidel-sidele karşıtlığı öznenin eril-dişi özelliğine koşut olarak kodlanmaktadır.
144
Genel Dilbilim-I
Eylem-özne uyumu gerektiren diller olduğu gibi, eylem-nesne uyumu gerektiren diller de vardır.
(35) Swahili
Ni -li ku- ona
Ben -ZAMAN sen- gör
‘Ben seni gördüm.’
Ni -li m- ona
Ben -ZAMAN onu- gör
‘Ben onu gördüm.’
(Givon, 1990: 68)
Olumsuzluk
Her dilde, işlevi olumlu düz tümcenin anlamını olumsuzlaştırmak olan belli süreçler kullanılmaktadır.
Bunlar tümce ve eylem öbeği düzleminde aşağıdaki yöntemlerden biriyle gerçekleştirilebilir:
Öğrenme Çıktısı
3 Eylemcil ulamları listeleyip açıklayabilme
145
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
Dilbilgisel ve dağılımsal ölçüte göre ise, ad öbekleri içinde adın niteleyicisi: [büyük] oda, [kare] oda,
[mavi] oda, [eski] oda, [acı] biber, [burcu] koku, [kalın] kumaş, [güzel] oda; eylem öbekleri içinde de yük-
lemcil olarak işlev görürler: oda [büyük], oda [kare], oda
[mavi], oda [eski], biber [acı], koku [burcu], kumaş [kalın],
oda [güzel]. Bunların eylemcil konumda koşaçlı (ekeylem) Sıfatlar bazı dillerde niteledikleri adlar-
kullanımları, Türkçedeki gibi seçime bağlıyken, İngilizce- la uyum ilişkisine giren, çoğu dilde de
deki gibi zorunlu The room is big ‘oda büyük-tür’, Filipin- derecelendirme çekimi alan açık küme
lerde konuşulan İlocano’da olduğu gibi zorunlu değildir sözcükleridir. Belirteçler de derecelenme
(Schachter, 1985: 13). Anlamsal ölçüte göre de sıfatlar, özellikleri bakımından sıfatlara benzeyen
boyut, şekil, renk, yaş, tat, koku, doku, nitelik gibi derece- açık küme sözcükleridir.
lendirilebilir özellikleri belirten sözcüklerdir.
Sıfatlar niteleyici konumundayken baş adın taşıdığı durum, cins, sayı bilgisiyle uyuma girerler. Örne-
ğin, Fransızcada petit garçon ‘küçük çocuk’ biçiminin çoğulu petits garçons ‘küçük çocuklar’ olarak gerçek-
leşir. Sayı, sıfatlara özgü bir özellik olmadığı halde, petit ‘küçük’ nitelediği çoğul baş adla garçon-s ‘çocuklar’
uyumlu olmak üzere -s ekini almıştır. Sıfatlar ayrıca yüklemcil öge durumundayken de eylemlerin girdiği
çekimlere girebilirler: büyük-tür, büyük-tü, büyük-müş, büyük-se. Türkçede sıfatlar ad olarak kullanılabildi-
ğinden adların aldığı çekimleri de alırlar: bü-yük-ler-den, büyük-ler-in gibi. Ayrıca, sıfır türetim sürecinden
geçip zarflaşarak eylemleri de niteleyebilirler: [hızlı] konuştu, [çabuk] yürüdü. Sıfatlar niteleyici işlevleri
bakımından belirteçlerle benzeşseler de sözdizimsel dağılımları bu iki sözcük sınıfını birbirinden ayırır
(bkz. Sözdizim üniteleri).
Belirteçler
Belirteçler de sıfatlar gibi yalnızca bazı dillerde ayrı bir dilbilgisel sınıf oluştururlar. Hiçbir öge ile
uyum ilişkisine girmedikleri için bu ekleri almazlar. Tümce, eylem, eylem öbeği, sıfat ve belirteçleri nite-
146
Genel Dilbilim-I
lerler. Anlamları niteledikleri kuruculara göre değişim gösterir. Tümceleri niteleyen belirteçler (maalesef,
iyi ki, belki, açıkçası), genellikle konuşucunun olay hakkında tutumunu yansıtır. Eylem ve eylem öbek-
lerini niteleyenler, zaman, yer, yön, tarz, vb. anlamlarını ifade eder. Sıfat ve belirteçleri niteleyenler ise
genellikle sıfatlar gibi derecelendirmeler yaparlar: talk [fast] ‘hızlı konuş, talk [faster] ‘daha hızlı konuş’.
Sıfat ve belirteçlerin taşıdığı bu ulam yalnızca derecelendirilebilir niteliklerin kodlanmasına izin verir.
Bu yüzden, aşağıdaki örneklerin derecelendirilmiş biçimleri kuralsızdır: hamile, *daha hamile, single ‘be-
kar’, *more single ‘*daha bekar’, totally ‘bütünüyle’, *more totally ‘*daha bütünüyle.’ Bir çok dilde tarz bil-
diren belirteçler, türetim ekleri yoluyla sıfatlardan türetilirler: Fransızca lente ‘yavaş’/lente-ment ‘yavaşça’,
Türkçe yavaş/yavaş-ça. Yine bir çok dilde, belirtecimsi anlamlar sadece belirteçlerle değil diğer sözcük
gruplarıyla da ifade edilir: Türkçede adlarla: yer (evde), yön (eve); İngilizcede adlarla: zaman (yesterday
‘dün,’ tomorrow ‘yarın’), ilgeç öbekleriyle: zaman (in the morning ‘sabahleyin’), yer (in school ‘okulda’),
yön (to school ‘okula’), tarz (with difficulty ‘zorlukla’). İçinde Türkçenin de olduğu bazı dillerde de tarz
belirteçlerinin ifade ettiği anlamlar hiçbir özel takı gerektirmeden yalın sıfatlarla gösterilir: [hızlı] yürü,
[çabuk] gel, [yavaş] konuş, [güzel] konuş.
Öğrenme Çıktısı
4 Sıfat ve belirteç ulamlarını listeleyip açıklayabilme
147
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
işlevi bağlaçların tekrarıyla gerçekleştirilir: evde de okuda da, hem Ali hem (de) Ayşe, both Ali and Ayşe. Diller
arasında sıralama bağlaçlarının hangi kurucuların bağlanmalarına elvermeleri bakımından farklılıklar var-
dır. İngilizce ve Türkçede adlar, eylemler, sıfatlar, belirteçler, tümceler, öbekler bağlanabilirken, Japoncada
yalnızca adlar ve ad öbekleri bağlanabilir. Bir çok dilde de ile ve ve bağlaçları aynı sözcükle ifade edilmek-
tedir (Schachter, 1985: 46-47):
(38) Japonca
(a) John To Bill ga kita
John Ve Bill ÖZNE geldi
‘John ve Bill geldi.’
İlgeçler
İlgeçler yalnız başlarına kullanılmayan, tümleç alan, tümleçleriyle eylem arasında ilgi kuran ve anlamla-
rı bu ilgiye göre belirlenen sözcüklerdir. Önilgeçler tümleçlerinin önünde: (İngilizce: for you, to you, from
you), sonilgeçler ise ardında yer alır: (Türkçe: senin için, sana göre, senin gibi). Bu örneklerin de gösterdiği
gibi, Türkçe sonilgeçli, İngilizce önilgeçli bir dildir. Eylem sonlu diller sonilgeçli, ön eylemli diller önilgeç-
li, orta eylemli diller genellikle önilgeçlidir (Greenberg, 1966: 110). İlgeçler, genellikle çekime girmezler
ancak Türkçede bunların bazıları adların oluşturduğu bir alt ulamında, adların aldığı çekimleri alırlar:
altında, önünde, üzerinde, karşısında vb.
Belirleyiciler
Belirleyiciler şu ulamları içerir: tanımlıklar (Türkçe bir, İngilizce a/n, the gibi), gösterimsel belirleyiciler
(Türkçe bu, şu, o, benim, senin onun; İngilizce this ‘bu’, that ‘şu’, my ‘benim’, your ‘senin’, his/her ‘onun’,
gibi), niceleyiciler (biraz, birkaç, bazı, her, bütün gibi.) Bunlardan bazıları sayı eki alarak çekime girerler:
this ‘bu’, these ‘bunlar’, that ‘şu’, those ‘şunlar’. Bazıları da uyum çekimine girerler: Türkçedeki belirleyici-
lerde sayı ve kişi: benim (1.Tekil), senin (2. Tekil), Almancadaki tanımlıklarda kişi, sayı ve cins: der Mann
‘adam’ (yalın, tekil, eril), die Frau ‘kadın’ (yalın, tekil, dişil).
148
Genel Dilbilim-I
Adıllar
En yalın tanımıyla ad yerine geçebilen sözcükler olan adıllar, ad gibi işlev gördüklerinden adsıl çekim-
lere girerler
dönüşlülük adılı: kendim, kendin, kendi, kendimiz, kendiniz, kendileri ve bunların İngilizce karşı-
uyum lıkları: myself, yourself, herself, himself, ourselves, yourselves, themselves. işteşlik adılı: birbirimiz,
birbiriniz, birbirleri.
İngilizce he ‘o-eril’, she ‘o-dişil’; Hausa (Nijerya) kai ‘2. tekil kişi-eril’, ke ‘ikinci tekil kişi dişil’ http://
cins
wals.info/chapter/44
Örneklerde yansıtıldığı gibi, adılların sınıflan- yorum olarak tanımlanır. İşte tümcenin bu anlamsal
dırılmasında dünya dillerinde genellikle konuşu- işlevi dile yansıyan temel sınıflandırmayı da göste-
cu, dinleyici ve bir üçüncü tarafı gösteren üçlü rir: ad-eylem. Diğer sözcük sınıfları böyle olmasa
bir ayırıma gidilir. Bu ayırımdan birinci, ikinci ve da, ad ve eylem ayırımı evrensel bir sınıflandırma-
üçüncü kişi adılları ortaya çıkar. Bunlardaki tekil- dır (Schachter, 1985: 7). Kabaca, adlar tümcelerin
çoğul karşıtlığını yansıtan sayı çekimi de eklendi- konularını, eylemler de bu konulara ilişkin yorum-
ğinde Türkçenin adıl dizgesinde olduğu gibi altı ları yansıtan parçalarıdır. Varlıkları göstermek için
çeşit karşıtlığı içeren bir çekim dizgesi oluşur: ben, kullanılan adlar, bunu yaparken de onların sayıları
sen, o, biz, siz, onlar. (tekil-çoğul), bir takım özellikleri (eril-dişil-yansız,
canlı-cansız, insan-hayvan) ve nasıl bir hareket için-
de oldukları (eylemi yapan, eylemden etkilenen, ey-
Kapalı küme, ögeleri sınırlı ya da değiş- lemi birisi için yapan, bir yere giden, bir yerden ge-
mez olan sözcük kümesidir. len vb) bilgisini de verir. İşte bütün bunlar sayı, cins,
durum olarak sınıflandırdığımız adsıl çekimlerle ya-
pılır ve bir sözcüğün ad olarak sınıflandırılmasının
Bütün bunlardan ne öğrendik? 6. Bölümde anla- biçimbilimsel ölçütlerini yansıtır. Yani bir sözcük
tılan bu bilgiler nerede ve nasıl işimize yarar? Tümce, ad ise bu ulamları da üzerinde taşımalıdır. Eylem-
en yalın biçimiyle bir konu ve bu konuya ilişkin bir ler konuşmanın konusunu oluşturan adlara ilişkin
149
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
bir yorum yapmak üzere kullanıldıklarından, adın derecelendirme bilgisi verirler. Demek ki, sıfat ve
hareketi ya da oluşuna dair bilgiler verir: zamanı belirteçlerin ayırıcı sınıfsal özelliği de derecelendir-
(zaman), nasıl gerçekleştiği (görünüş: hareketli mi, me çekimini taşımalarıdır.
durağan mı, bitti mi, ortasın da mı vb.), yalnız mı, İşte biçimbilimsel ulamlardan bütün bunları
başka kişiler ya da nesneler beraberinde mi (çatı: öğreniyor ve bu bilgileri sözcük sınıflandırmada et-
geçişli-geçişsiz), yorumun güvenilirliği (kip: olgu- kin bir biçimde kullanıyoruz. Peki, bütün dillerin
sal, tahmin, olasılık, vb.), eylemin kaç kişi ve hangi biçimbilimsel yapısı aynı mı? Bütün diller böyle
kişiler tarafından yapıldığı (uyum). Demek ki, bu zengin çekimsel esnekliğe elverişli mi? Ünite için-
bilgileri üzerinde taşıyan bir sözcük de eylem ola- deki tartışmamızda da yer yer değindiğimiz gibi
rak sınıflandırılacaktır. Ad ve eylemlerin ifade ettiği bazı diller bu bilgileri kodlamak için biçimbilimsel
konu ve yorumları çeşitli bakımlardan nitelendiren değil, sözdizimsel yöntemleri kullanırlar. Böyle dil-
sözcükler de sıfat ve belirteçlerdir. Bunlar göster- lerde ise, bu işlevleri, sözcükler arasında ilgi kurma-
dikleri niteliklerin ne oranda yansıtıldığından söz ya yarayan kapalı küme sözcükleri yerine getirirler
ederler ve çekimlerinde üstünlük, en üstünlük gibi (Schachter 1985: 24).
Öğrenme Çıktısı
5 Kapalı küme ulamlarını listeleyip açıklayabilme
150
Genel Dilbilim-I
151
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
Açık Küme Sözcükleri: Sıfat ve Sıfat ve belirteçler derecelendirme çekimine, sıfatlar ise bunun
Belirteç yanı sıra niteledikleri adlarla sayı ve cins uyumuna girerler.
152
Genel Dilbilim-I
1 Türkçede *kitaptanıyor gibi bir yapı neden 6 Aşağıdaki örnekte hangi ulam türü kullanılmıştır?
kuralsızdır?
Fransızca
neler öğrendik?
A. Uyum kuralına aykırıdır. le livre
B. Görünüş eylemcil bir ulamdır. BELİRLEYİCİ kitap
C. Kitap sayılabilir bir addır. ‘kitap’
D. Tümce bitmişlik kipi gerektirir. le-s livre-s
E. Durum ulamı görünüşten önce kullanılmıştır. BELİRLEYİCİ-ÇOĞ. kitap-ÇOĞ
‘kitaplar’
2 Aşağıdakilerden hangisi uyum ulamı alır? A. sayı B. uyum
A. birbiri C. sayı - uyum D. cins
B. göre E. cins - uyum
C. hızlıca
D. ile 7 Aşağıdakilerden hangisi adsıl sayı içerir?
E. rağmen
A. Solardı B. Soldular
C. Gözlere D. Uygular
3 Aşağıdakilerden hangisi dilbilgisel durum E. Gözlerler
ulamı taşır?
A. Çocuk kendini ısırdı. 8 Ettirgen çatı ulamı ile yapılan kopar-, kurut-,
B. Çocuk yatağından düştü. doldur-, kaynat- eylemlerinde ek nasıl bir etki ya-
C. Çocuk yatağına gitti. ratmıştır?
D. Çocuk kendine yer yaptı.
A. edensiz edilgen yapmıştır
E. Çocuk kendi kaldı.
B. geçişsiz eylem yapmıştır
C. temel üye sayısını azaltmıştır
4 Müdürle tanıştırılmış. D. temel üye sayısını artırmıştır
Hangisi yukarıdaki tümcenin görünüş ulamını verir? E. edenli edilgen yapmıştır
A. edilgen
B. bitmişlik 9 Aşağıdakilerden hangisi her zaman tekil-ço-
C. geçmiş ğul karşıtlığı taşımaz?
D. kanıtlanabilirlik A. Kısa sürede arkadaş edindi.
E. yükümlülük B. Kısa sürede bir arkadaş edindi.
C. Kısa sürede arkadaşlar edindi.
5 Bu kolye senin olmalı tümcesindeki anlam bu- D. Kısa sürede birçok arkadaş edindi.
lanıklığı aşağıdakilerden hangisinden kaynaklanır? E. Kısa sürede iki arkadaş edindi.
A. zaman
B. görünüş 10 bitirebilir
C. çatı Yukarıdakidaki eylem hangi ulamları taşımaktadır?
D. kip
A. çatı+kip+kip+uyum
E. uyum
B. çatı+zaman+kip+uyum
C. zaman+çatı+kip+uyum
D. kip+zaman+uyum
E. zaman+kip+zaman
153
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
1. B Yanıtınız yanlış ise “Görünüş konusunu ye- 6. C Yanıtınız yanlış ise “Sayı” konusunu yeniden
niden gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
2. A Yanıtınız yanlış ise “Kapalı Küme: Adıllar” 7. C Yanıtınız yanlış ise “Adsıl Uyum ve Eylemcil
konusunu yeniden gözden geçiriniz. Uyum” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
3. A Yanıtınız yanlış ise “Durum” konusunu yeni- 8. D Yanıtınız yanlış ise “Çatı” konusunu yeniden
den gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.
4. B Yanıtınız yanlış ise “Görünüş” konusunu ye- 9. A Yanıtınız yanlış ise “Sayı” konusunu yeniden
niden gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.
5. D Yanıtınız yanlış ise “Kip” konusunu yeniden 10. A Yanıtınız yanlış ise “Eylemcil Ulam” konusu-
gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
6 Anahtarı
Araştır 1 boya (ad) (eylem), ekşi (sıfat) (eylem), çok (sıfat) (belirteç), yardımsever (ad) (sıfat)
Türkçede adlar durum ve sayı çekimleri aldıklarına göre, bunların hepsine giren
sözcük daha tipik özellikler taşıyacağı için daha merkez üye olacaktır. Bakalım:
çiçek sağlık
SAYI çiçekler *sağlıklar
Araştır 2 çiçek, çiçeği, çiçeğe, çiçekte, sağlık, sağlığı, sağlığa,
DURUM
çiçekten, çiçeğin sağlıkta, sağlıktan, sağlığın
Sonuç: çiçek sözcüğü hem sayı hem de durum çekimlerine girdiği için ad
ulamının daha tipik bir üyesidir.
154
Genel Dilbilim-I
Araştır Yanıt
6 Anahtarı
Türkçede bunlar diğer açık küme üyeleri gibi çekime girmezler. Dünya dille-
Araştır 4 rinde görülen niteleyici çekimi olan derecelendirme, Türkçede bağımsız bi-
çimbirimler daha ve en ile gerçekleştirilir: hızlı-daha hızlı-en hızlı.
Kaynakça
Aksu-Koç, A. (2000). Some aspects of the acquisition Demircan, Ö. (2003). “Geçişlilik”in Türkçe yorumu.
of evidentials in Turkish. In L. Johanson, & B. Utas G. König, N. Büyükkantarcıoğlu, F. Karahan,
(Eds.). Evidentials: Turkic, Iranian and neighboring (Eds.). XVI. Dilbilim Kurultayı Bildirileri. Ankara:
Languages. Berlin: Mouton de Gruyter. Hacettepe Üniversitesi Yayınları.
Brinton, L., & Brinton, D.M. (2010). The Linguistic structure Givon, T. (1990) Syntax: A functional-typological
of modern English. Amsterdam: John Benjamins. introduction. Amsterdam: JB.
Anderson, S. R. (1985). Inflectional morphology. Göksel, A., & Kerslake, C.(2005). Turkish: A
T. Shopen (Ed.). Language typology and syntactic comprehensive grammar. New London: Routledge.
description III: Grammatical Categories and the
Lexicon. Cambridge: CUP. Güven, M. (2008). Görünüş terimlerininTürkçeleştirilmesi
üzerine bazı gözlem ve öneriler. Dilbilim Araştırmaları,
Blake, B. J. (2001). Case. Cambridge: CUP. 125-137.
Bybee, J. (1985). Morphology. Amsterdam: John Benjamins. Haig, G. (2003). From lexical class to syntactic
function: A sketch of Turkish word structure. In
Bybee, J., & Fleischman, S. (1995). Modality in A.S. Özsoy et al (Eds.), Proceedings of the Tenth
grammar and discourse. Amsterdam: JB International Conference in Turkish Linguistics,
Chafe, W. (1986). Introduction. W. Chafe, & J. İstanbul, August, 2000, (59 – 68). İstanbul:
Nichols (Eds.). Evidentiality: The Linguistic coding Boğaziçi University Press.
of epistemology. Norwood, NJ: Ablex. Haiman, J. (1983). Iconic and economic motivation,
Chung, S., & Timberlake, A. (1985). Tense, aspect, Language 59 (4), 781-819.
and mood. In T. Shopen (Ed.), Language typology Hockett, C. F. (1958). A Course in Modern Linguistics.
and syntactic description III: Grammatical Categories New York: Mc Millan.
and the Lexicon,(pp. 202-258). Cambridge:
Cambridge University Press. Hudlleston, R., & Pullum, G. K. (2002). The
Cambridge grammar of the English language.
Comrie, B. (1976) Aspect. Cambridge: CUP. Cambridge: CUP.
Comrie, B. (1981). Language universals and linguistic Huddleston, R. (1990). English Grammar. Cambridge: CUP
typology. Chicago: University of Chicago Press.
İmer, K., Kocaman, A., & Özsoy, A. S. (2011). Dilbilim
Comrie, B. (1985). Tense. Cambridge: CUP. Sözlüğü. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi.
Corbett, G. G. (2001) Number. Cambridge: CUP. Katamba, F. (1993). Morphology. London: Mc Millan.
Croft, W. (1990). Typology and universals. Cambridge: Knecht, L. E. (1985). Subject and object in Turkish.
Cambridge University Press. (Ph.D. Dissertation), MIT, USA.
Cruse, D. A. (1994). Number and number systems. In Korkmaz, Z. (2003). Türkiye Türkçesi grameri: şekil
R. E. Asher (Ed.). The encyclopedia of language and bilgisi. Ankara: TDK.
Linguistics, (pp. 2857-2861). Oxford: Pergamon
Press.
155
Biçimbilim-III: Çekimsel Biçimbilim
Kornfilt, J. (1997). Turkish. London: Routledge. Slobin, I. D., & Aksu-Koç, A. (1982). Tense, aspect
and modality in the use of the Turkish evidential.
Kuruoğlu, G. (1990). Reciprocal constructions in In P.J. Hopper (Ed.). Tense-aspect between sematics
Turkish. In B. Rona (Ed.). Current issues in Turkish and pragmatics. Amsterdam: JB.
linguistics. Ankara: Hitit Yayınevi.
Steel, S. (1978). Word order variation: A typological
Lewis, G. (2000). Turkish. Oxford: OUP. study. In J. H. Greenberg et al (Eds.). Universals of
Lyons, J. (1968). Introduction to theoretical linguistics. human language, IV: Syntax. Stanford, California:
Cambridge: CUP. Stanford University Press.
Lyons, J. (1977). Semantics. Cambridge: CUP. Stump, G. (2004). Inflection. In A. Spencer, & A. M.
Zwicky (Eds.). Handbook of morphology. Oxford:
Mushin, I. (2001). Evidentiality and epistemological Blackwell.
stance. narrative retelling. Philadelphia: JB.
Taylan, E. (1996). On the parameter of aspect in
Papafragou, A. (2000). Modality: issues in the semantics- Turkish. In A. Konrot (Ed.). Proceedings of the
pragmatics interface. Amsterdam: Elsevier. sixth international conference on Turkish linguistics.
Palmer, F. R. (1990). Mood and modality. Cambridge: Eskişehir: Anadolu Üniversitesi.
Cambridge University Press. Taylan, E. (1997). Türkçede görünüş, zaman ve kiplik
Payne, J. R. (1985). Negation. In T. Shopen (Ed.). Language ilişkisi: -DI biçimbirim. XI. Dilbilim Kurultayı
typology and syntactic description 1: Grammatical Bildirileri. Ankara: ODTÜ Eğitim Fak. Yabancı
categories and the lexicon. Cambridge: CUP. Diller Eğitimi Bölümü.
Saussure, F. D. (1959). Course in General Linguistics Trask, R.L., & Mayblin, B. (2000). Introducing
(W. Baskin, Trans.). New York: McGraw-Hill linguistics. Royston: Icon Books Ltd.
Book Company. Tura, S. (1984). -DIR in modern Turkish. In A. Aksu-
Savaşır, İ. (1986). Habits and abilities in Turkish. Koç, & E.E. Taylan (Eds.). Proceedings of the
In D.I. Slobin, & K. Zimmer (Eds.). Studies in Turkish Linguistics Conference. İstanbul: Boğaziçi
Turkish linguistics. Amsterdam: JB. University Publications.
Schachter, P. (1985). Parts-of-speech systems. In T. Underhill, R. (1976). Turkish grammar. Cambridge,
Shopen (Ed.). Language typology and syntactic Mass.: MIT Press.
description 1: Grammatical categories and the Willet, T. L. (1988). A cross-linguistic survey of
lexicon. Cambridge: CUP. the grammaticization of evidentiality. Studies in
Schroeder, C. (1999). The Turkish nominal phrase in Language, 12. 51-97.
spoken discourse. Wiesbaden: Harrossowitz. Yavaş, F. (1980). On the meaning of tense and aspect
Shibatani, M. (1985). Passives and related constructions: markers in Turkish. (Ph.D. Dissertation).
a prototype analysis Language, 61 (4), 821-848. University of Cansas, USA.
internet kaynakları
http://wals.info/chapter/44 Kibort, Anna & Greville G. Corbett. “Number.”
Grammatical Features. 25 January 2008. http://
http://wals.info/chapter/121 www.grammaticalfeatures.net/features/number.
Dahl, Ö. and Velupillai, V. Perfective/Imperfective html.
Aspect In: Dryer, Matthew S. & Smith, Carlota. 2005. Time with and without tense.
Haspelmath, Martin (eds.)The World Atlas of Language Pa-per presented at the International Round Table
Structures Online. Munich: Max Planck Digital on Tense and Modality, Paris, December 2005.
Library, chapter 1. Available online at http://wals. Availab-le at: http://uts.cc.utexas.edu/~carlota/
info/chapter/65 Accessed on 2011-06-11. papers/Pa-ris%20article%208-18-06.pdf
Dryer, M. S. 2011. Coding of Nominal Plurality. In: https://www.youtube.com/watch?v=ZJQJdf3vXLU
Dryer, Matthew S. & Haspelmath, https://www.youtube.com/watch?v=zAFjmAx4Imk
Martin (Eds.) The World Atlas of Language Structures h t t p : / / w w w. e l l o . u o s . d e / f i e l d . p h p /
Online. Munich: Max Planck Digital Library, TheoryModelMethod/CharlesCarpenterFries
chapter 33. Available online at http://wals.info/
chapter/33 Accessed on 2011-06-11. http://news.stanford.edu/news/2001/may16/
greenberg-516.html
Kibort, Anna & Greville G. Corbett. “Gender.” Gramma-
tical Features. 7 January 2008. http://www.gramma- http://aycasevinc.com/en/2017/04/25/cok-renkli-
ticalfeatures.net/features/gender.html. bir-sanatci-ayse-erkmen-2/
156
Bölüm 7
Biçimbilim-IV: Sözlüksel Biçimbilim
1 2
1 Sözcük yapma sürecinin niteliğini
açıklayabilme örneklendirebilme
2 Sözcük yapma sürecinin sınırlılıklarını 4 Bileşme sürecini açıklayıp
açıklayabilme örneklendirebilme
3
süreçlerini ayırt edebilme
6 Ödünçleme ve ödünçlemeli çeviri
süreçlerini örneklendirebilme
süre süreç
sürüm sürdür-
sürek sürt-
sürücü sürül-
sürme sürün-
158
Genel Dilbilim-I
160
Genel Dilbilim-I
1983: 86 içinde). Zira, bir sözcük yapma süreci olarak ekleme, yaygın olarak yalın ve genel anlamlar ifade etme
eğilimine sahiptir. Chomsky de dile kazandırılan sözcüklerin kabul edilebilirliğinden söz ederken, bütün diller-
de adlar zaman uzamsal durumları karşılayan nesneleri adlandırmalı, eşya yalnızca fiziksel özellikleri değil, amaç
gereklilik ve işlevi bakımından da tanımlanmalı gibi bazı genellemeler listelemektedir (1965: 29). Bu tür sınırlı-
lıklar bir filtre işlevi görmekte ve sözcük yapmada bazı evrenselleri oluşturmaktadır. Aşağıda bunları ele alacağız.
Öğrenme Çıktısı
1 Sözcük yapma sürecinin niteliği açıklayabilme
2 Sözcük yapma sürecinin sınırlılıklarını açıklayabilme
161
Biçimbilim-IV: Sözlüksel Biçimbilim
Bir dilde ortaya çıkan anlam ihtiyaçlarını kar- Türetme sürecinden geçen bir sözlükbirim al-
şılamak üzere yeniyapım sürecinden çok daha dığı türetim ekinin türüne göre türediği tabanla
sıklıkla, türetme ve bileştirme yollarına başvurul- aynı ulamda kalabilir veya farklı bir ulama geçe-
maktadır. Bu durumda, zaten kullanımda olan söz- bilir. Aşağıda Türkçede ulam değiştirmeyen {-lIK},
cük ve/ya eklerle yeni sıralamalar ve düzenlemeler {-AlA} ve {-CA} ekleri ve ulam değiştiren {-(I)m},
oluşturulur. Böylece, bunlara yeni kavramları kar- {-lA} ve {-Al} türetim ekleriyle türetilen sözcükler-
şılayacak yeni biçimler kazandırılır. Ana dili ko- den örnekler verilmiştir.
nuşucularının bu şekilde, yalnızca kendi dillerinin
Tablo 7.1 Türkçedeki Türetim Eklerinin Görevsel
olanaklarını kullanarak ihtiyaçları doğrultusunda
Dağılımı
ürettikleri sözcükler, öz kaynaklı sözcük yapma sü-
reçlerinin çıktıları olurlar. AD EYLEM
{-lIK} kitap-lık,
Türetme kalem-lik, tuz-luk, {-lA} av-la, belge-
Eklemeli ve eklemesiz olmak üzere iki grupta çöp-lük, kül-lük le, aşı-la, kutu-la,
ADDAN
incelenir. Eklemeli türetme süreçlerini önekleme, {-CA} kadın-ca, ütü-le
içekleme, sonekleme ve sıfır türetim; eklemesiz tü- çocuk-ça, hayvan- {-Al} dar-al, düz-el
retme süreçlerini tabanı büyüten ikileme, tabanı ca, erkek-çe
indirgeyen gerioluşum ve kısaltma başlıkları altın- {-(I)m} al-ım, giy-im, {-AlA} kov-ala,
EYLEMDEN
da ele alacağız. doğ-um, öl-üm eş-ele
162
Genel Dilbilim-I
163
Biçimbilim-IV: Sözlüksel Biçimbilim
Tablo 7.6 Yaygın Türetimsel Anlamlar: Addan-Eylem Türetim ekleri, türetme güçleri bakımından de-
recelendirilebilirler. İşlek olanlar, seçtiği sözlüksel
‘AD Gibi ‘AD İçine ‘AD ile
ulamın hemen her üyesiyle bir araya gelebilen ve
Davranmak’ Koymak’ Kaplamak’
yeni sözcükler türetmede de yaygınlıkla kullanıla-
İspanyolca bilen eklerdir. Yukarıda örneklendiği gibi, Türk-
pirat-a ‘korsan’ İngilizce Rusça çedeki {-lIK} ve {-lI} eki oldukça işlektir ve anlam
pirat-ear botttle ‘şişe’ sol ‘tuz’ gerektirirse bütün ad ve sıfatlarla kullanılarak yeni
‘korsanlık bottle ‘şişele-’ sol-it ‘tuz-la’ ad ve sıfatlar türetebilirler. Oysa ad ve sıfatlarla
yapmak’ birleşen {-cIl} eki daha az işlektir. Daha önce işlek
olmayan {-mAn} eki ise dil devriminde işleklik ka-
Kaynak: Haspelmath, 2002: 69-71
zandırılarak meslek adları türetmekte kullanılmış-
tır: eğitmen, okutman, öğretmen, sayman (Gencan,
Tablo 7.7 Yaygın Türetimsel Anlamlar: Sıfattan-Eylem 1966: 129-132).
Olgusal ‘X Olmak’
164
Genel Dilbilim-I
Burada her ekin yalnızca kök sözcüğü değil tabanın bütününü kapsamına aldığına dikkat edilmelidir.
Yani, ayraçlı gösterimin de açıkça gösterdiği gibi -ce ekinin tabanı düşün, -siz ekinin tabanı düşünce, ve -lik
ekinin tabanı ise düşüncesiz sözcükleridir. Aşağıda da Almanca’dan benzer bir örnek görülmektedir:
(2) Lehr ‘öğret’ (eylem)
Lehrer ‘öğretmen’ (ad)
Lehrerhaft ‘öğretmence’ (sıfat)
Lehrerhaftigkeit ‘öğretmencelik’ (ad)
(Aronoff & Fuhrhop, 2002: 488)
Türetim eklerinin bu ardışık sıralanması, türetimi son-
landırma işlevini yürüten bir kapatma eki devreye girene
kadar devam edebilir. Almancada soyut adlar türeten -igkeit Kapatma ekleri yinelemeyi durdurduğun-
eki bu işlevi yerine getirdiğinden, yukarıdaki sözcük başka dan, sınırsız türetme mümkün değildir.
türetim eki alamayacaktır. Demek ki, ekleme, bileştirme
kadar yinelemeli değildir (Aronoff, 2005: 113).
Bazen türetilen sözcükle tabanı arasında sesletimsel bir başkalaşma olmadığı durumlar da olabilir. Aşa-
ğıdaki İngilizce türetimleri ele alalım:
(3) TABAN TÜREV
a. to walk (e.) ‘yürü-’ a walk (a.) ‘yürüyüş’
to drink (e.) ‘iç-’ a drink (a.) ‘içki’
b. a cage (a.) ‘kafes’ to cage (e.) ‘kafesle-‘
water (a) ‘su’ to water (e.) ‘sula-‘
c. rich (s.) ‘zengin’ the rich (a.) ‘zenginler’
comic (s.) ‘komik’ comic (a.) ‘komedi/komedyen’
d. empty (s.) ‘boş’ to empty (e.) ‘boşalt-’
clear (s.) ‘temiz’ to clear (e.) ‘temizle-’
Bu örneklerde (3a) da eylemden ad, (3b) de ad- bir ifade bulmamalarına karşın derin yapıda var-
dan eylem, (3c) de sıfattan ad ve (3d) de sıfattan lıklarının devam etmesidir. Bu varsayımdan yola
eylemler türetildiği halde, taban sözcüklerin her çıkarak sıfır türetim aşağıdaki formülle gösterile-
hangi bir biçimsel değişikliğe uğramamış olduğu bilir: X + ø → Y. Yani, ø sıfır biçimi, X sözlüksel
görülmektedir. Bu durum, ‘türetimsel süreçlerin ulamından bir sözcüğe eklenebilir ve bunun sonu-
tamamı ekleme içerir’ görüşünden yola çıkarak, cunda da Y ulamından bir sözcük türetebilir. Böyle
sıfır biçim kullanımıyla sıfır türetim olarak açık- hayalet biçimbirimlerin varlığının bir başka kanıtı
lanır (Marchand, 1969: 361; Adams, 1973: 37). da diller arası karşılaştırmalarla ortaya çıkar. Dik-
Daha önce de değinildiği üzere, biçimbirimler katli okuyucuların çoktan fark etmiş olduğu gibi,
her zaman dilde somut bir yüzeysel karşılık bul- yukarıdaki İngilizce örneklerin anlamları Türkçe’
mayabilir. Bu ilk bakışta anlaşılması zor bir olay ye aktarılırken ancak bir ek kullanımıyla karşılık
gibi görünse de, aslında aşağıdakilere benzer bir bulmuştur. Demek ki, her iki dilde de bu anlam-
durumdur: Annemin keyfi yerinde, babamın da lar bir türetme süreciyle ifade edilmektedir. Arala-
tümcelerini duyan hiçbir anadili konuşucusu rındaki tek fark, Türkçede türetimin yüzey yapıya
ikinci tümcedeki eksiltili bilginin keyif sözcüğü çıkması İngilizcede ise derin yapıda kalmasıdır.
olduğunu anlamakta zorlanmaz. Gürkan kardeşine
araba almaya söz verdi gibi bir tümcede de almak
eyleminin öznesinin Gürkan olduğunu her anadili Sıfır türetim açık ek bulundurmayan tü-
konuşucusu bilir. Bunu mümkün kılan olgu, dilin retme biçimidir.
anlamlı ögelerinin belli durumlarda yüzey yapıda
165
Biçimbilim-IV: Sözlüksel Biçimbilim
166
Genel Dilbilim-I
167
Biçimbilim-IV: Sözlüksel Biçimbilim
labo ‘laboratuvar’. Başlık kısaltma ise birden çok sözcük içeren uzun adlandırmalarda yalnızca baş harfleri
alınarak sözcük oluşturma yöntemidir: Türkiye Büyük Millet Meclisi → TBMM, Yüksek Öğretim Kurumu →
YÖK, LCV → Lütfen Cevap Verin, Fransızca S’il vous plait→ SVP ‘lütfen’; Hollandaca Koninklijke Luchtvaart
Maatschappij → KLM ‘Kraliyet Hava Yolları’. Kimi zaman yalnızca harfler değil sözcük parçaları da kısaltılabi-
lir: Karadeniz, Teknik Üniversitesi → KATÜ. Bu sözcükler arasında harfleri sesletilerek söylenenler olduğu gibi,
hece yapısına uygunlukları dolayısıyla dildeki diğer sıradan sözcükler gibi sesletilenler de vardır. Örneğin, radar
hem İngilizcede hem de Türkçede açılımı radio detecting and ranging olan bir kısaltma olduğu çoktan unu-
tulmuş sıradan bir sözcük gibi algılanmaktadır. Bu yüzden de, her iki dilde de küçük harflerle yazılmaktadır.
Bir başka kısaltma türü olarak karma sürecinin çıktıları
olan sözcükler, genellikle iki sözcükten birincisinin ilk ve
Kırpma, başlık kısaltma ve karma tabanın ikincisinin son parçalarının bir araya getirilmesiyle oluştu-
yapısını büyüten değil indirgeyen süreçleridir. rulurlar. Anlam içerikleri bakımından taban sözcüklerden
ayrılırlar: breakfast ‘kahvaltı’ + lunch ‘öğle yemeği’ à brunch
‘sabah-öğle arası yemeği’. Karmalar teknolojik ve bilimsel gelişmelerin dilde yansımalarında yaygınlıkla
kullanılan türevlerdir (Stockwell & Minkova, 2001: 6): İngilizce acetic + alcohol--> acetal ‘aseton’, Türkçe
mekanik + elektronik --> mekatronik. Bu süreç, yeni sözlükbirimler türettiğinden, girdi ve çıktıları aynı
anlamsal içeriğe sahip olmayıp bunların ulamsal özelliklerinde de değişmeler olabilir.
Bileştirme
Bir dilde iki ya da daha fazla sözlükbirimin yeni bir kavramı karşılamak üzere yan yana gelmesiyle
kendini gösteren bir süreçtir. Kendi başlarına farklı anlamlar taşıyan bu bağımsız birimler, birlikteyken
aynı anlamın ortak taşıyıcısı olurlar ve artık bir bütün olarak hareket ederler (Bloomfield, 1935: 227, 233;
Bauer, 2001: 695). Bu yolla ortaya çıkan bileşik sözcükler, bazen aynı bazen de farklı sözcük sınıfından
gelen bileşenlerden oluşurlar:
(8) AD+AD → başrol, İngilizce door-knob ‘kapı tokmağı’
SIFAT+AD → büyükanne, İngilizce grand-mother ‘büyük anne’
EYLEM + AD → küstümotu, İngilizce pickpocket ‘yan kesici’
AD+SIFAT → sütbeyaz, İngilizce heart-breaking ‘kalp kırıcı’, blue-eyed ‘mavi gözlü’
SIFAT + SIFAT → yorgun argın, İngilizce bittersweet ‘acı tatlı’
AD + EYLEM → ateşkes, İngilizce sunset ‘gün batımı’
SIFAT + EYLEM → karabasan, İngilizce good-looking ‘yakışıklı’
EYLEM + EYLEM → gelgit, İngilizce make-believe ‘hayal’
Görüldüğü üzere birleşik ve ayrı yazılanları olduğu gibi;
başrol ve sunset gibi bileşenleri yalın, ya da küstümotu ve he- Bileştirme, bağımsız anlamları olan söz-
art-breaking gibi bileşenleri ek almış olanları da vardır. Türk- cükleri ortak bir anlama katkı sağlamak
çe ve İngilizcede olduğu kadar başka dünya dillerinde de sık- amacıyla bir araya getiren sözcük yapma
ça kullanılan bir sözcük yapma sürecidir (Bauer, 2001: 694): sürecidir. Çıktıları bileşik sözcük adını alır.
168
Genel Dilbilim-I
169
Biçimbilim-IV: Sözlüksel Biçimbilim
170
Genel Dilbilim-I
AD+AD+-(s)I biçimindeki tamlamalara diğer leyebilir: film festivali, taş köprü, tavuk şiş, ivory
Türk dillerinde de sıkça rastlanmaktadır: Türk- tower ‘fildişi kule’, fruit cake ‘meyveli kek’: (8) ni-
mence yōl hereketi, Kırgızca jōl qiy mï li ‘yol tra- teleyen baş ögesinin neye benzediğini gösterebilir:
fiği’, qir λiz tili ‘Kırgız dili’, Uygurca uy λur helqi tunç bilek, demir pençe, zebra crossing ‘(zebra gibi)
‘Uygur halkı’ (Johanson, 1998: 50). Niteleyen ve çizgili yaya geçidi’; (9) Niteleyen baş ögesinin ne
başlar arasına ilave ögeler almayan bu yapılarda iki hakkında olduğunu belirtebilir: kimlik krizi, ver-
tür niteleyen özellik görülür: çocuk işçi, kardeşim gi yasası, border dispute ‘sınır kavgası’. İçmerkezli
Kemal gibi örneklerde ‘özdeşlik’; çocuk yeleği, bebek bileşiklerde baş ile tamlayan arasında görülen bu
maması gibi örneklerde ise ‘tipleme/simgeleme’. tür anlamsal bağlar çok çeşitli olmakla birlikte
Eksiz tamlamaların bileşenleri de melek kadın gibi dünya dillerinde yaygınlıkla kullanılan en tipik
tamlamalarda ‘X gibi’, cam bardak gibi tamlamalar- örneklerinin (3), (4), (5), (6), ve (7) de gösteri-
da ‘X’ten yapılma’ anlamlarıyla bağlanırlar (Schaa- len anlam türleri olduğu belirtilmektedir (Bauer,
ik, 2002: 56). 2001: 703).
Çoğu zaman benzer bileşikler ve/ya tamla-
malar, elemanları arasında aynı anlamsal ilişkiyi Tamlamaların Yapısı
göstermeyebilirler. Elbise askısı ‘elbise asılan askı’ Tamlamaların da türemiş sözcükler gibi bir
anlamına gelirken, duvar askısı ‘duvar asılan askı’ içyapısı vardır. (Bloomfield, 1935: 227). [Sokak
anlamında değildir. Flower-seller ‘çiçek satıcısı’ hayvanları barınağı] yapısını oluşturan ögeler
çiçek satar ama street-seller ‘sokak satıcısı’ sokak [sokak], [hayvan] ve [barınak] olmak üzere üç
satmaz. Öyleyse, başlar ve onlara bağımlı parça- sözcük değildir. [Sokak] ve [hayvan barınağı] ol-
mak üzere bir sözcük ve bir birleşikten de oluş-
lar arasındaki anlamsal bağlar çeşitlendirilebilir.
maz. Bileşenleri [sokak hayvanları] ve [barınak]
Aşağıdaki sınıflandırma, benzerlerinin arasından ögeleridir. Bu yapılanma aşağıdaki gibi gösteri-
Adams (1973: 57-90) temel alınarak yapılmıştır: lebilir:
(1) Baş niteleyen için araç görevinde olabilir: gas (11)
mask ‘gaz maskesi’, traffic lights ‘trafik lambası’, ad
kağıt tutucu, çamaşır mandalı, konserve açacağı, el-
bise askısı, resim fırçası; (2) Niteleyen baş ögesinin
ad ad ad
işleyiş şeklini betimleyebilir: computer game ‘bil-
gisayar oyunu’, gaz lambası, elektrik ocağı, kömür barınağı
ad ad ad ad
sobası; (3) Baş yer tanımı yapabilir: yüzme havuzu,
elma bahçesi, amusement park ‘eğlence parkı’, batt-
sokak hayvanları sokak hayvanları
lefield ‘savaş alanı’, call box ‘telefon kulübesi’; (4)
sokak hayvanları sokak hayvanları barınağı
Niteleyen, başın geldiği ya da bulunabileceği yeri
gösterebilir: tarla faresi, land mine ‘kara mayını’,
Bu aşamalı yapılanma biçimi yinelemeli uygu-
polar bear ‘kutup ayısı’, sokak köpeği; (5) Nitele-
lanabildiği için iç içe geçmiş tamlamalar oluştur-
yen sebep gösterebilir: silah korkusu, lottary mii-
maya elverişlidir (Spencer, 1996: 310, Booj 2005:
lionaire ‘piyango milyoneri’, sunburn ‘güneş yanı-
76). Aşağıda İngilizceden White House travel office
ğı’; (6) Niteleyenin göstergesi ‘sahip olan’ anlamı
staff ‘Beyaz Saray seyahat bürosu çalışanları’ tamla-
taşıyabilir: çirkin şansı, çocuk masumiyeti, company
masının çözümlemesi görülmektedir:
policy ‘şirket politikası’, state archive ‘devlet arşi-
vi’, minority rights ‘azınlık hakları’; (7) Niteleyen
baş ögesinin içeriğini / yapılış malzemesini belir-
171
Biçimbilim-IV: Sözlüksel Biçimbilim
(12)
ad ad
sıfat ad ad ad
ad
ad ad
sıfat ad ad ad
ad
ad ad
ad ad staff ‘çalışanları’
sıfat ad ad ad
172
Genel Dilbilim-I
Öğrenme Çıktısı
3 Türetme sürecini açıklayıp örneklendirebilme
4 Bileştirme sürecini açıklayıp örneklendirebilme
YABANCI KAYNAKLI
SÜREÇLER caffe
Diller her zaman kendi kaynaklarını
kullanarak sözcük yaratmazlar. Farklı ‘
kofe
dillerin konuşucuları, türlü sebeplerle - -
kafei
temasa geçince, bunların dilleri de te-
masa geçer ve birbirlerini etkilemeye
başlarlar. Birçok dilde yabancı diller- caf’e
den alıntı sözcük sayısı neredeyse öz
kaynaklı sözcük sayısına eş değer, hat-
ta bazen daha fazla bile olabilmektedir.
Dünya Ödünç Sözcükler Veri Tabanı,
qahva
İngilizcenin, hem ithalatçı hem de ih-
racatçı olarak, uluslararası sözcük tica-
retinde zirveyi elinde bulundurduğunu
kahve
göstermektedir. David Crystal, İngiliz- qahwa
cenin 350 dilden sözcük ithal ettiğini
ve sözvarlığında bulunan sözcüklerin
dörtte üçünün Romans dilleri kökenli
olduğunu belirtmiştir (2003: 23). Bu
bölümde, böylesi yabancı kaynaklı sü- Resim 7.3 Sözcük İthalatı
reçlerin çıktılarını ele alacağız.
Dünya Ödünç Sözcükler Veri Tabanı (http://wold.clld.org/), bilimsel bir yayındır. İçinde Türkçe-
nin de bulunduğu dünya dillerinden 1000-2000 sözcük içeren küçük sözlükler listelemekte ve bunla-
rın içerdiği sözcüklerin ayrıntılı ödünç bilgilerini sağlamaktadır. 41 tanesi alıcı dil olan 395 dilden söz-
cüğe erişim sağlayan veri tabanı, ANLAM, DİL, YAZAR üzerinden aramaya olanak sağlamaktadır.
173
Biçimbilim-IV: Sözlüksel Biçimbilim
Ödünçleme
Diller arasında kopyalama biçiminde gerçekleşen alıntı-
lama süreci, dilbilimde ödünçleme olarak adlandırılmakta-
dır. Kuralcı yaklaşımda katı eleştirilere maruz kalan bu du- Ödünçleme, başka bir dilden kopyalama
rum, aslında bütün dillerin evrilirken içinden geçtiği doğal temelinde işleyen sözcük yapma sürecidir.
bir süreç olarak kabul edilir.
Bu bağlamda, Türkçeye sözcük
DİLLER DE, KÜLTÜRLER GİBİ YERYÜZÜNDE veren diller arasında Çince (inci,
ÇOK NADİREN KENDİ TEMASSIZ ARI DİL
KENDİLERİNE YETEBİLİRLER. YOKTUR.
ütü, denk, tuğ), Soğdca (kadın, borç,
kent), Turfan Pehlevicesi (katır, çorak,
kamu), Orta İranca (şeker, din), Mo-
ğolca (ağa, ceylan, kaburga, şakak, se-
rin, sicim), Rumca (körfez, liman, lo-
dos, temel, sınır), İtalyanca ( kaptan,
güverte, karyola, fırtına), Slav dilleri
(kral, kraliçe, kuluçka, folluk), Fran-
sızca (vapur, ten, istasyon, bagaj, sine-
ma, bilet), Macarca ( kadana, varoş),
İngilizce (lider, miting, spiker), Arap-
ça ve Farsça sayılabilir (Tekin, 2005:
233-234). (Türkçenin ödünç verdiği
Edward Sapir Talat Tekin sözcükler ve diller için bkz. Türkçe Ve-
(1884-1939) (1927-2015) rintiler Sözlüğü.)
Resim 7.4 ‘Arı Dil’ Görüşleri
Ödünçlemeli Çeviri
Bazen diller arası bu sözcük alışverişi ödünçlemeli çeviri şeklinde gerçekleşir (Bloomfield, 1935: 456).
Bu durumda, sözcükleri kaynak dilden alıcı dile olduğu gibi aktarmak yerine anadilde birebir çevirisi
yapılır: İngilizce natural gas → doğal gaz, dish antenna → çanak anten, information society → bilgi toplumu;
Almanca das Kabel-fensehen → kablolu televizyon, Fernsteuerung → uzaktan kumanda, Satelliten-programm →
uydu yayını (İmer, 1990: 82).
Bu bölümü kapatmadan önce, buraya kadar sözü edilen sözcük yapma süreçlerini (13) deki görselle
özetleyelim:
(13)
Sözlüksel Biçimbilim
Sözcük Yapma
önekleme içekleme sonekleme sıfır türetim büyütme indirgeme başı olunca başsız olunca
174
Genel Dilbilim-I
Öğrenme Çıktısı
5 Ödünçleme ve ödünçlemeli çeviri süreçlerini ayırt edebilme
6 Ödünçleme ve ödünçlemeli çeviri süreçlerini örneklendirebilme
yaşamla ilişkilendir
Sözcüklerin olmadığı bir dünya hayal ederek Prof. Dr. Aydın Köksal’la Söyleşi: Bilgisa-
biçimbilimin aslında hayatın ne kadar içinde ol- yarın “İsim Babası” (1993)
duğunu anlamak hiç de zor olmasa gerek. Sürekli Bilgisayar, bilgi işlem, yazılım, donanım ... Bu
ortaya çıkan anlam ihtiyaçlarını gidermek üzere terimleri kullanırken hiç zorlamıyoruz, muhatabı-
yeni sözcüklerin ortaya çıkması kaçınılmaz olup, mız da ne demek istediğimizi hemen anlıyor değil
sözcük yapma süreçleri her daim işletilmektedir. mi? Peki bu terimlerin isim babasını merak ediyor
Aşağıdaki söyleşi bu durumlardan birini örnek- musunuz? O halde, yılların bilişimcisi ve bugün
lendirmektedir. Oku- sektörümüzdeki bir çok bilgisayar mühendisinin
yunuz ve adı geçen söz- “hocası” olan Prof. Dr. Aydın Köksal’ la yaptığımız
cükler yapılırken hangi aşağıdaki söyleşiyi okumanızı öneririz...
türetme yollarının kul-
—- Aydın Bey, biz sizi bugün kullandığı-
lanıldığını düşününüz.
mız birçok tanımın, kavramın isim babası ola-
Buna göre sözcük yapma
rak biliyoruz. Bunu nasıl başlattınız?
yollarının işlekliğini ve
sözü edilen gelişmelerin dilbilimsel ölçütlere uy- Terim ‘uydurayım’ diye, ya da yeni bir kav-
gunluğunu tartışınız. ram gördüm, bunun hemen karşılığını üreteyim
175
Biçimbilim-IV: Sözlüksel Biçimbilim
diye bir düşüncem hiçbir zaman olmadı. O kav- sızcada ise bilgisayara ordinateur denir. Bu söz-
ram üzerinde kendim çalışmaya başlayınca olay cük kentlerde, kasabalarda festivaller, şenlikler
kendiliğinden oluşmaya başladı. Çünkü onun düzenleyen kişi anlamına gelirdi eskiden. Böy-
üzerinde çalışırken kavramı öğreniyorsunuz. lece, bu sözcüklerde bir anlam kayması olmuş-
Kavram üzerinde kafa yoruyorsunuz, derinleme- tur. Kavram olarak computer’den gidilirse, La-
sine zihinsel idman yapıyorsunuz. Dolayısıyla ne tincede computare saymak demek. Fransızcada
olduğunu ne olmadığını anlarken, başkalarına hesap kont okunur, compte diye yazılır, ‘u’ düşüp
anlatırken, bununla kurgular yaparken işin özel- ‘p’ sözlü dilde saklanmıştır. İngilizcedeki count,
likleri, felsefi boyutu gözünüze çarpıyor. Terim saymak anlamındadır. Aynı computare teriminin
üretmek güç iş. Birdenbire, Türkçeyi bilmekle Fransızcada compter ‘saymak’ olması gibi. Yani
yapılabilecek şey değil bence. Zaten bilişim ala- ‘p’ yazımdan da düşmüş. Fransızcada yazıda ‘p’
nındaki kavramlar dışında pek sözcük türetme- harfinin anısını korumuşlar. İngilizler ise ken-
dim diyebilirim. dilerine göre okumuşlar ve p’ yi düşürmüşler.
Mesleğe ilk girdiğimde bilgi işlem sözcüğü Araştırdığımda gördüm ki, hesap Arapçada say-
yoktu. Bu benim önerdiğim bir ad tamlaması- mak demek. Hesap yapmak Türkçede nasıl denir,
dır. Bilgi işleme malumat prosesingi dendiğini onu araştırdım. Hesap sözcüğünün, Arapçada
duydum. Böyle dememek gerektiği çok açık, saymak anlamına geldiğini, sayışmak anlamına
ne dendiği anlaşılamadığı için. Biz bilgi dedik. gelen muhasebe sözcüğünün ‘hesap yapmak’ an-
Herkes enformasyon demek istiyordu. Çok bü- lamına geldiğini öğrendim. Nitekim İngilizcede
yük tartışma çıktı. Sonra bilgi işlem değil, bil- counting sayma, accounting muhasebe anlamına
ginin işlenmesi denmesi gerektiği savunuldu. geliyor. Türkçede de sayışmak denince, köylüler
En azından Türkçeyi bozuyorsunuz dediler. ‘Ev bunu gel sayışalım diye, hesaplaşalım anlamına
bahçe’ deniyor mu, ‘evin bahçesi’ deniyor, de- kullanıyorlar. Sayıştay, Divan-ı Muhásebat ’ın
diler. Bence ‘bilgi işlemek’ diye bir eylem, bir yerine konmuş. Sayı-şım ‘ın muhasebe olma-
eylem adı vardır Türkçede. ‘Bilgi işlemek’ i yeni sı önerilmiş ve kullanılmış. Sonradan muhase-
bir eylem adı olarak düşünün. Onun doğrudan be sözcüğü tutmuş, sayışım tutulmamış. Başka
yapılmış adıdır bilgi işlem. Bana kalırsa bir mü- dillere baktım sonraki yıllarda, Japoncada key-
cevher gibi parlıyor. Bunu söylemeyi Türkçeye sanki sayan, sayar demek. Finliler bilgisayara
bir güzellik katmak gibi algılıyorum. Ayrıca bu yıllarca sonra tietekone (Türkçeden sanki kop-
türlü adlandırılmış olmaktan da çok mutluluk ya çeker gibi bilgisayar) diyorlar. Yugoslavlar,
duyuyorum. Başka türlü adlandırılamaz de- Sırplar raçunar diyorlar. Yirmi üç dilde saymak,
mek istemiyorum. Ama güzel olması insanın hesaplamak sözcüklerinin karşılığını araştırdım.
ruhunu okşar, mesleği sevimli kılar. Bilgisayar Bilgisayara nasıl yaklaşıyorlar? Örneğin İsrail-
sözcüğü de öyle. Listemde 1200 kadar sözcük liler mahşev diyorlar. Bunları ezbere bilmemin
var bu alanda kullanılan. Kütük, işletim sistemi, nedeni, bilgisayar sözcüğünü sık sık savunma
yazılım, donanım, bilişim, işletmen... Operatör durumunda kaldığımdan dolayıdır!
yerine işletmen dendiğinde ‘adam mı işletiliyor’ —- Türkiye’ye bilgi işlem teknolojisinin
diye herkes gülüyordu. Veri tabanı, yordam, alt- geldiği dönemde, bunun karşılığı hemen öne
yordam, bellek... Bellek aslında genel bir sözcük, sürüldüğü için yerleşmesi de kolay oldu dene-
ama bilgisayar belleğine Türkçe bellek dedik, bilir mi?
Arapça hafıza demedik. Evet, işi başlangıcından sahiplenmek, bu
—- Bilgisayar terimi, bir dönem sadece savaşımda başarı kazanmada bizden yana bir
‘bilginin sayılması’ olarak anlaşıldı. Siz bu te- durum yarattı. Buna karşın, terimleri çok bü-
rimi önerirken ne düşünmüştünüz? yük güçlüklerle yerleştirdik. Kimi sözcükler
İngilizcede computer, yüzyıl başına değin çok kolay, kimileri çok güç yerleşti. Örneğin
gemilerde hesap işlemleri yapan, hesap uzmanı 1966’da önerdiğim yazılım sözcüğü, hiç kar-
gibi bir adama verilen ad olarak kullanılıyordu. şı çıkan olmadan hemen benimsendi. O kadar
Yani computer kişinin yaptığı görevin adı. Fran- ki, kimi meslektaşlarımız ‘programın yazılımı-
176
Genel Dilbilim-I
nı bitirdin mi?’ diye soruyorlardı. Yazıdan yola lığını kısa sürede çok kısa sürede (yalnız geceleri
çıkarak yazılım dedik. Çağdaş bir söyleyiş gibi 75 günde!) IBM’e verdim. Duyarlık kazanmış
program yazmak kavramıyla birlikte benimsendi olduğum bir konuda hizmet vermek gerektiğini
gitti. Yirmi yıl sonra ayrımına vardım ki, dün- düşündüm, o yorgunluğu göze aldım. IBM gibi
yada software gibi bir sözcüğün kullanımından bir firma da bütün yazılımların altyapısını Türk-
sonra, 21. yüzyılın en büyük endüstrisinin adı çeleştirmeye yöneldiği gibi, Almanca, Fransızca
olarak Türkçede kullandığımız sözcük, herhangi ve İspanyolcanın arkasından Türkçeyi seçti.
bir ulusun kullandığı software ’den sonraki ilk —- Bu terimleri önerirken bu kadar yay-
sözcük. gınlaşa-cağını düşünmüş müydünüz?
—- Yeni terimler çıkıyor. Client/Server, Terimlerin yerleşmesi benim gözümde çok
Dounsizing, Application Systems, vb. Bunlara zor oldu. Ama başlarken yüzlerce terimin içinde
karşılık bul-mayı düşünüyor musunuz? yalnız ikisi, üçü tutsa bile razıydım. Derken 1200
Bana sorarsanız bu süreç bitmedi. Bundan tanesi tuttu!
3-4 yıl önceydi. IBM’in bazı sistem yazılımlarını
Türkçeleştirme kararı almasından hemen sonra, Kaynak: Çözüm, IBM Dergisi, yıl:21, sayı:2, Yaz
benden yardım istendi. Computer Dictionary of 1993, s.42-45. (Köksal, A. (2010) Adı Bilgisayar
IBM adlı kitabın kapsadığı 12 bin terimin karşı- Olsun. İstanbul: Cumhuriyet Kitapları)
177
Biçimbilim-IV: Sözlüksel Biçimbilim
Sözlüksel Biçimbilim
1 Sözcük yapma süreçleri öz ve yabancı olmak üzere iki kaynaktan beslenir. Diller kendi öz kaynakla-
rını kullanarak sözcük yaparken yeni kök yaratma yoluna gitmekten çok dilde zaten kullanımda olan
yapıları kullanma yoluna giderler. Böylece eski tabanlardan türlü sözcük yapma yollarıyla yeni türevler
üretirler. Kimi zaman da dil dışı etkenlere (siyasal, toplumsal, kültürel, ekonomik, vb.) dayalı olarak
başka dillerden ses, biçimbirim, sözcük ve sözdizim düzeylerinde öge alma yolunu benimserler.
2 İnsan dilinde sözcük türetme, rastlantısal veya kural bağımsız değildir. Anadili konuşucuları, yeni
sözcükler yaparken gereksinimleri doğrultusunda türlü sözcük yapma yollarına başvururlar. Ancak bunu
yaparken de bazı temel evrenseller doğrultusunda hareket ederler. Örneğin, diller tüm üretkenliklerine
rağmen yalnızca varlıkları hissedilebilen, bu varlığa gerek duyulan ve adlandırılabilen olguları etiketlerler.
Öz Kaynaklı Süreçler
3 Dilin öz kaynakları kullanılarak sözcük yapılırken sözlüksel biçimbilim süreçleri işletilir. Bu anlamda
anadili konuşucularına iki seçenek sunulur: türetme ve bileştirme. Her ikisi de oldukça üretken olan bu
iki süreçten, türetme seçilirse konuşucuların karşısına eklemeli ve eklemesiz olmak üzere iki yol çıkar.
Eklemeli türetme seçildiğinde önek, içek, sonek ve sıfır biçim gibi (a) bağımlı, (b) yeni sözlükbirimler
oluşturma gücü olan, (c) tabanın sözlüksel ulamını değiştirebilen, (d) görece olarak işlek olan, (e) ba-
zen dil bağımlı özellikler de içeren biçimbirimler kullanılarak yeni sözcük oluşturma olanağı bulunur:
Örneğin, İngilizcede önek olarak kullanılan be- adlara eklenir (dew ‘çiğ’ → bedew ‘çiğle-, nemle-’, witch
‘büyü’ → bewitch ‘büyülen’); yeni sözlükbirimler türetir (DEW biriminden BEDEW); adları eyleme
çevirir ancak bütün adlara eklenmez ve her kullanımda aynı anlamı vermez: *berain, *beday, *bewizard.
Eklemesiz türetme seçildiğinde ikilemeler yoluyla tabanı büyütme ya da kısaltmalar yoluyla tabanı in-
dirgeme yoluna gidilir: BÜYÜTME: hızlı → hızlı hızlı (taban %100 oranında büyür), hızlı → hıphızlı
(taban %50 oranında büyür); İNDİRGEME: editor → edit, doctor → doc, kapalı ılıca → kaplıca, Türki-
ye Cumhuriyeti → TC (tabanlar küçülür).
4 Dilin öz kaynakları kullanılarak sözcük yapılırken sözlüksel biçimbilim süreçleri işletilir. Bu anlamda
anadili konuşucularına iki seçenek sunulur: türetme ve bileştirme. Her ikisi de oldukça üretken olan bu
iki süreçten bileştirme seçildiğinde (a) aynı ya da farklı sözlüksel ulamdan gelen, (b) baş ögesi olan ya
da olmayan, (c) çok ögeli olmasına rağmen ortak bütünlüğü olan iki ya da daha fazla sözlükbirimi, ekli
ya da eksiz yan yana sıralama yoluyla yeni olgulara dilsel karşılıklar bulunur. Bu süreç basit yapılı değil,
bir içyapısı olan karmaşık biçimler oluşturur.
178
Genel Dilbilim-I
5 Sözcük yapımında dilin öz kaynakları seçilmediğinde de başka dillerden kopyalama veya ödünçleme
çeviri yoluna gidilir. Ödünçleme, birebir kopyalama, ödünçleme çeviri ise kaynak dildeki bir sözcüğün,
alıntılayan dile çevrilmesi yoluyla gerçekleşir. Bunlar, bilinçli, dilbilgisi dışı ve düzensiz süreçler olmala-
rına rağmen ‘yeryüzünde temassız, arı dil yoktur’ görüşünü oluşturacak kadar da yaygın uygulamalardır.
6 Kaos (Fransızca), kıral (sırpça), sardalya (İtalyanca) gibi sözcükler Türkçeye kaynak dillerden doğ-
rudan alıntılanma biçiminde geçtiği için ödünçleme; İngilizce superman (super ‘süper’+ man ‘adam’)
sözcüğü ise Almanca Ubermensch (über ‘üst’+ Mensh ‘insan’) sözcüğünün motamot çevirisi olduğu için
ödünçlemeli çeviri örnekleridir.
179
Biçimbilim-IV: Sözlüksel Biçimbilim
180
Genel Dilbilim-I
1. B Yanıtınız yanlış ise “Önekleme ve Sonekle- 6. B Yanıtınız yanlış ise “Karma ve Başlık Kısalt-
me” konusunu yeniden gözden geçiriniz. ma” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
3. E Yanıtınız yanlış ise “Sonekleme ve Geriolu- 8. C Yanıtınız yanlış ise “İkileme” konusunu yeni-
şum” konusunu yeniden gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
4. B Yanıtınız yanlış ise “Gerioluşum ve Sıfır Tü- 9. B Yanıtınız yanlış ise “Bileştirme” konusunu
retme” konusunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
5. A Yanıtınız yanlış ise Gerioluşum ve Kırpma” 10. A Yanıtınız yanlış ise “Sıfır Türetim” konusunu
konusunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
7 Anahtarı
181
Biçimbilim-IV: Sözlüksel Biçimbilim
Kaynakça
Adams, V. (1973). An Introduction to modern Gülensoy, T. (2007). Türkiye Türkçesindeki Türkçe
English word-formation. London: Longman. sözcüklerin köken bilgisi sözlüğü II (O-Z). Ankara:
TDK Yayınları.
Aronoff, M. (1976). Word formation in Generative
Grammar. Cambridge, MA: MIT Press. Hanser, O. (2003) Türkmence elkitabı, (Zühal Kargı
ÖLMEZ, Trans.). İstanbul: Kekibeç Yayınları.
Aronoff, M. & Fuhrhop, N. (2002) Restricting suffix
combinations in German and English: Closing Haspelmath, M. (2002). Understanding Morphology.
suffixes and the Monosuffix Constraint. Natural London: Arnold.
Language & Linguistic Theory, 20 (3) 20, 451-490.
Hatiboğlu, V. (1971). İkileme. Ankara: TDK Yayınları.
Bauer, L. (1983). English word-formation. Cambridge:
Heinlein, R.A. (1961). Stranger in a Strange Land.
CUP.
New York: Ace Books.
Bauer, L. (2001). Compounding, In M. Haspelmath
İmer, K. (1976). Türkiye Türkçesinde kökler. Ankara:
(Ed.), Language Typology and Language Universals
TDK Yayınları.
(pp. 695-707). Berlin: Mouton de Gruyter.
İmer, K. (1990). Neologisms in Turkish. In B. Rona
Bauer, L. (2002). What you can do with derivational
(Ed.), Current Issues in Turkish: Ankara: Hitit
morphology. In S. Bendjaballah; W. U. Dressler;
Yayınevi.
O. E. Pfeiffer and M. Voeikove (Eds.), Morphology
2000 . Amsterdam: JB. İmer, K., Kocaman, A. & Özsoy, A. S. (2011) Dilbilim
Sözlüğü. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi.
Bauer, L. (2003). Introducing linguistic morphology.
Washington: Georgetown University Press. Joyce, J. (1939). Finnegans Wake. New York: The
Bloomfield, L. (1935). Language. London: Allen Viking Press.
Unwin.
Korkmaz, Z. (2003). Türkiye Türkçesinde yazı diline
Booj, G. (2005). The grammar of words. Oxford: OUP. girmiş günlük yaşamla ilgili alıntı sözler ve ekler.
Türk Dili Dergisi, 620, 118-127.
Carstairs-McCarthy, A. (1992). Current morphology.
London: Routledge. Korkmaz, Z. (2003). Türkiye Türkçesi grameri. Ankara:
TDK Yayınları.
Chomsky, N. (1965). Aspects of theory of syntax.
Cambridge, MA: MIT Press. Kuruisinga, E. (1932). A Handbook of present-day
English. Groningen: F. Noordhoff.
Csató, E. A. & Johanson, L. (1998). Turkish. In
L. Johanson & É. Á. Csató (Eds.), The Turkic Langacker, R. W. (1972) Fundamentals of Linguistic
Languages. London: Routledge. analysis. New York: Harcourt Brace.
Crystal, D. (2003). English as a global language (2nd Lewis, G. (2000). Turkish. Oxford: OUP.
ed.). Cambridge: Cambridge University Press.
Marchand, H. (1969). The categories and types of
Çengel, H. K. (2005) Kırgız Türkçesi grameri. Ankara: present day English word formation. München:
Akçağ Yayınları. Beck’sche Verlagsbuchhandlug Scoberg.
Demircan, Ö. (2000) Türkçenin ezgisi. İstanbul: Yıldız Mel’čuk, I. (2002). Towards a formal concept ‘zero
Teknik Üniverstesi. linguistic sign’. In S. Bendjaballah, W. U. Dressler,
O. Pfeiffer and M. Voeikove (Eds.), Morphology
Dick, P.K. (1968). Do Androids Dream of Electric
2000. Amsterdam: JB.
Sheep. New York: Ballantine Books.
Menges, K. H. (1968). The Turkic languages and
Fabb, N. (1998). Compounding. In A. Spencer &
peoples, Wiesbaden: Harrasowitz.
A.M. Zwicky (Eds.), Handbook of Morphology.
Oxford: Blackwell, s. 66-83. Moravcsik, E. A. (1978). Reduplicative Constructions,
In J. H. Greenberg (Ed.), Universals of human
Gencan, T. N. (1966). Dilbilgisi. İstanbul: TDK
language (Vol. 3). Stanford, California: Stanford
Yayınları.
University Press.
Göksel, A. & C. Kerslake (2005). Turkish. London:
Özel, S. (1977). Sözcük türetme ve bileştirme. Ankara:
Routledge.
TDK Yayınları.
182
Genel Dilbilim-I
internet kaynakları
Özsoy, A. S ( 2004). Türkçenin yapısı I: Sesbilim. h t t p : / / w w w. e t y m o n l i n e . c o m / i n d e x .
İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi. php?search=cage&searchmode=none
Özsoy, A. S. (2004). Dışişleri eski bakanı ve http://www.natcorp.ox.ac.uk/
Türkçenin yeni yapısı. In Z. Toksa (Ed.). Kaf
http://tdkterim.gov.tr/bts/
Dağı’ nın ötesine varmak, Günay Kut Armağanı
(Vol. 3), Journal of Turkish Studies, Türklük Bilgisi http://aydinkoksal.gen.tr/en/
Araştırmaları 28/1. Harvard University. https://en.wikipedia.org/wiki/Charles_F._Hockett
Plag, I. (2003). Word-formation in English. https://en.wikipedia.org/wiki/Wilhelm_von_
Cambridge: CUP. Humboldt
Poppe, N. (1965). Introduction to Altaic Linguistics, https://en.wikipedia.org/wiki/Edward_Sapir
Wiesbaden: Harrasowitz.
https://en.wikipedia.org/wiki/Ferdinand_de_
Sayar, İ. (2010). Porof. Zihni Sinir: spor, sağlık, yemek Saussure
içmek proceleri. İstanbul: İletişim.
http://www.biyografya.com/biyografi/2575
Schaaik, G. (2002). The noun in Turkish. Wiesbaden:
Harrasowitz Verlag. http://www.zihnisinir.com/tr/#
Spencer, A. (1996). The Morphological Theory. https://archive.org/details/finneganswake00joycuoft
Oxford: Blackwell. https://archive.org/details/
Spencer, A. (2003). Morphology. In M. Aronoff & J. StrangerInAStrangeLandRobertAHeinlein
Rees-Miller (Eds.) The Handbook of Linguistics. http://www.popsci.com/article/science/database-
Oxford: Blackwell. loans-shows-english-worlds-top-borrower-and-
Stockwell, R. & Minkova, D. (2001) English Words: lender-words
History and Structure. Cambridge: CUP.
Strang, B. M. H. (1969). Modern English Structure.
Lon-don: Edward Arnold.
Tekin, T. (2005). Türk Dilbilimi ve yeni kelimeler.
In E. Yılmaz & N. Demir (Eds.) Makaleler III
Çağdaş Türk Dilleri. Ankara: Grafiker.
Trask, R.L., & Mayblin, B. (2000). Introducing
linguistics. Royston: Icon Books Ltd.
Tietze, A. (2002). Tarihi ve Etimolojik Türkiye
Türkçesi Lugatı, Cilt 1. İstanbul: Simurg.
Uzun, N. E. (2006) Biçimbilim. İstanbul: Papatya
Yayıncılık.
183
Bölüm 8
Sözdizimde Temel Kavramlar
öğrenme çıktıları
1 2
Sözdizim Dilbilgisi
1 Sözdizim ve bununla bağlantılı edinç ve 2 Dilbilgisi terimini ve dilbilgisi türlerini
edim kavramlarını tanımlayabilme açıklayabilme
3 4
Üretici Dilbilgisi Evrensel Dilbilgisi
3 Üretici Dilbilgisi ve ilgili kavramların ne 4 Evrensel Dilbilgisini (ED) açıklayabilme,
olduğunu açıklayabilme ilke ve değiştirgenlere örnekler verebilme
Anahtar Sözcükler: • Sözdizim • Dilbilgisi: Kural Koyucu ve Betimleyici Dilbilgisi • Üretici Dilbilgisi
• Evrensel Dilbilgisi: İlke ve Değiştirgenler • Edinç ve Edim
184
Genel Dilbilim-I
185
Sözdizimde Temel Kavramlar
Chomsky’ye (1965) göre dilbilim kuramı, öncelikle ideal ve tek değişkeli konuşucu toplumunun üyesi
olan bellek kısıtlılıkları, dikkat ve ilgi dağınıklığı gibi dil dışı unsurlardan arınmış ideal konuşucu ve din-
leyicinin zihnindeki dil yetisini açıklamalıdır. Chomsky insan dili ve onu üreten insan bilişi ile ilgilidir.
Dilbilimin farklı alt alanları ve farklı kuramları edinç ya da edimi incelemeyi amaçlamaktadır. Örne-
ğin, dilbilimin edimbilim, metin dilbilim, toplumdilbilim dilin kullanımına yönelik olarak edimsel veriyi
çözümlemeyi hedef alırlar. Daha önce sözünü ettiğimiz gibi, sözdizimin farklı kuramları ve özellikle bir
Chomsky’ci yaklaşım öncelikle bilişimizdeki dil yetisi yani edinçte yer alan dilbilgisini açıklamayı hedef-
lemektedir. İşte bu nedenle sözdizimsel inceleme yapmak aynı zamanda insan bilişinde yer alan edincin
ne şekilde çalıştığını modellemek ve çözümlemek anlamına gelir. Bilimsel araştırmalarda verileri incele-
yip, soyut genellemeler yapmamızı sağlayan kuramları, yeni veri çözümlemeleri sonucunda geliştirilip,
dönüştürülebilir. Chomsky’nin sözdizim kuramı da yıllar içinde yeni veri çözümlemeleri doğrultusunda
geliştirilip, değiştirilmiştir (Özsoy, 1997). Sözdizim kuramının bu tarihsel gelişiminden ayrıntılı olarak söz
edilmeyecektir. Aşağıdaki O.Ç.1, Araştır bölümü de Chomsky’nin sözdizim kuramının yıllar içinde gelişen
kuramlar zinciri olduğu konusunda farkındalık oluşması için hazırlanmıştır.
İnsan dilinin çok karmaşık ve örtük bir dizgeselliği olduğundan söz etmiştik. İlk bakışta hemen anla-
şılamayan bu örtük kurallar dizisini dilbilimciler bilimsel yöntem kullanarak ortaya çıkartmayı, genelle-
meler yaparak kuralları bilimsel yöntemlerle neden - sonuç ilişkileri çerçevesinde açıklamayı amaçlarlar.
Böylece dilin yapısı ile işleme biçimini ortaya koyarlar.
Sözdizim, dilbilgisi ile yakından ilişkilidir. Hatta bazı sözdizim kuramları dilbilgisi adıyla anılır; Üretici
Dilbilgisi, Evrensel Dilbilgisi, yapılandırmacı dilbilgisi, gibi. Bu kitapta Bölüm 1’de de dilbilgisi kavramı ve
farklı dilbilgisi anlayışları tanıtılmıştı. Burada bir kez daha sözdizimle bağlantılı olması nedeniyle dilbilgisi
terimi üzerinde duracağız.
186
Genel Dilbilim-I
Öğrenme Çıktısı
Dilbilgisel Dilbilgisidışı
(Kuralsız)
Türkçenin sözdizimi alanın-
da çalışan önemli araştırma- Yukarıdaki şekiller bir tümce-
cılardan biri de A Sumru nin ne ölçüde dilbilgisel ya da
Özsoy’dur. Yazarın Dilbilim dilbilgisidışı olduğunu gös-
Araştırmaları Dergisi’nde ya- termektedir. Ana dili Türkçe Yandaki tümcelerden han-
yınlanmış olan “Chomsky’nin olan bir kişi için aşağıdaki gisinin dilbilgisel hangisi-
Sözdizim Kuramına bir Ba- tümcelerin hangisi dilbilgisel, nin dilbilgisidışı olduğunu
kış” başlıklı yazısını okuyarak hangisi dilbilgisi dışıdır? belirlememizi sağlayan ne-
Chomsky’ci sözdizim kura- dir? Açıklayınız.
1. Eskişehir’de başlı başı-
mının nasıl değişimler göster- Sözdizim, edinç ve edim
na bir kültür alanı olan
diğinin farkına varabilirsiniz. kavramlarından hangisini
Odunpazarı’nda bulunan cam
http://dergipark.ulakbim.gov.tr/ sanatları müzesi, görülmesi ge- inceler?
dad/article/view/5000129450 reken alanlardan bir tanesi.
Yazara göre, Chomsky’nin 2. Odunpazarı’nda Eskişehir’de
kuramlarının evreleri içinde başlı başına bir kültür alanı
en farklı olan hangisidir? bulunan cam sanatları müzesi,
görülmesi gereken alanlardan
bir tanesi.
DİLBİLGİSİ
Bu kitapta Bölüm 1’de de belirtildiği gibi dilbilgisi terimi farklı kişiler için farklı anlamlarda kullanılır:
Anadili ya da yabancı dil öğretmenleri ile dil öğrencileri için farklı, dilbilimciler için farklı anlamlara gelir.
Aşağıda bu farkları kuralcı ve betimleyici dilbilgisi kavramları ile kısaca açıklayacağız.
Kuralcı Dilbilgisi
Dil öğretmenleri ve öğrenciler için dilbilgisi nasıl konuşmamız gerektiği konusunda bize yol gösteren
kurallardır. Kuralcı dilbilgisi bize kullandığımız dilin doğru ya da yanlış olduğunu ve belli bir ses, yapı ve
anlamı ne şekilde kullanmamız gerektiğini reçete halinde söyler. Örneğin, Türkçenin iyi ve düzgün kulla-
nılmadığına ilişkin yakınmalar, Türkçenin yabancı dillerin boyunduruğu altına girerek bozulduğuna değin
görüşler, bir yapının belli bir şekilde kullanılması gerektiği konusundaki ısrarlar, doğru /yanlış yargıları hep
kuralcı dilbilgisi yaklaşımına örnektir. Kuralcı dilbilgisi, iyi eğitim almış konuşucuların konuştukları dilin
özelliklerini savunur ve dilin bu şekilde konuşulması gerektiğini vurgular.
187
Sözdizimde Temel Kavramlar
Kuralcı dilbilgisi, konuşuculara neyin doğru ne- dilde ileri düzeyde ayrışmalara engel olabilir. An-
yin yanlış olduğunu söyler. Böylelikle daha doğru cak kural koyucu yaklaşım yargılayıcıdır, yargılama
konuşmanın / yazmanın mümkün olduğu görüşü- bilimsel bir yaklaşım değildir. Bilimsel yaklaşım
nü savunur. Örneğin Ömer Asım Aksoy, verdiği mümkün olduğunca nesnel ve var olanı betimle-
örnekteki tümcede hata olduğunu belirtmektedir: meye yöneliktir. Bu yüzden de dilbilim, betimleyici
1. “Bu istek, hiç şüphesiz başkan Eisenhower’in dilbilgisi yaklaşımını benimser. Aşağıda betimleyici
da kulağına erişmiş olmalıdır.” dilbilgisini açıklayacağız.
“Hiç şühesiz” kesinlik belirtecidir; eylemi
“erişmiştir” olacaktır ki kesinlik kavramı ta- Betimleyici Dilbilgisi
mamlansın. Oysa eylem “erişmiş olmalıdır” Dilbilgisi, dilbilim araştırmacıları için tümce ve
sözüyle olasılık gösteriyor. (Ömer Asım Ak- içindeki bileşkelerinin oluşturulma kuralları topla-
soy, 1991:130) mı ya da bunları çözümleme yöntemi olan bir ku-
Aksoy’un örneğinden de anlaşılacağı gibi, ku- ramdır. Bölüm 1’de belirtildiği gibi dilbilimde bir
ralcı dilbilgisi görüşüne göre ülküsel bir hedef doğ- dilin dilbilgisi, sesbilim, biçimbilim, sözdizim ve
rultusunda konuşulmalıdır. anlambilim kurallarının toplamından oluşur.
Kuralcı dilbilgisinin eğitimde önemli bir işlevi Betimleyici dilbilgisi, bir kişi ya da grubun
vardır. Her toplumda iyi eğitim almış insanların te- soyut ve ülküsel biçimde olması gerektiğini savun-
laffuz, tümce kurma ve ifade biçimleri örnek alınır ve dukları yargılayıcı dil kurallarını değil; dili kullanıl-
bu yaklaşım, toplumda dil açısından bütünleştirici bir dığı durumuyla incelemeyi hedefleyen yaklaşımdır.
rol oynar. Medyada görev yapan spikerler, gazete yazar Dil kullanımı üzerinde her hangi müdahale ve yargı
ve editörleri, romancılar, dil ve edebiyat öğretmenleri bildirmek bilimsel bir yaklaşım değildir. Bu yüzden
dil kullanımları ile insanlara örnek olurlar ve doğru bilimsel yaklaşımda asla “bir yapının olması gerek-
kullanımı savunurlar. Bu da aynı dilin gittikçe ayrık- tiği” yaklaşımı söz konusu değildir. Dilbilimde dil
laşan farklı kullanımlarının ortaya çıkmasına engel konuşucuların kullandığı şekliyle ve tamamen ol-
olur. Kimi durumlarda bir dilin o dili kullanan farklı duğu gibi incelenir. Bir başka ifadeyle dil kuralla-
konuşuculara bağlı olarak değişkeleri ortaya çıkar ve rı betimlenir; konuşuculara neyi nasıl söylemeleri
zaman içinde dil konuşucuları birbirleriyle anlaşama- gerektiği konusunda öneri ya da buyruk verilmez.
yacak düzeye gelirler. Örneğin Fransızca, İtalyanca, Konuşucuların bir yapıyı kullanma konusundaki
İspanyolca, Katalanca gibi diller Latinceden zaman eğilimleri değiştirilmeye çalışılmaz. Neden –sonuç
içinde farklılaşarak ayrışmışlardır. Kuralcı dilbilgisi bu ilişkisi içinde yapılar açıklanmaya çalışılır.
ayrışmanın belli oranda önüne geçen bir yaklaşımdır. Betimleyici dilbilgisi konuşucuların kullandıkla-
Toplumda bireyler arası anlaşmayı olası kılan kuralcı rı dili veri olarak inceler ve bu inceleme sonucu hem
dilbilgisinin bu yüzden birleştirici ve eğitsel rolü yad- özelde belli bir dilin kendine özgü tümce yapısını
sınamaz. Ancak aynı zamanda bu yargılayıcı yaklaşım ve kurallarını betimler; hem de Evrensel Dilbilgisi
bilimsel bir yaklaşım değildir. Bilimsel yaklaşımda açısından ortaya çıkan kısıtlılıkları ortaya koyar.
olması gereken değil, gerçekte var olan incelenir. Ay-
Betimleyici dilbilgisinde yargılama ve doğru
rıca dil kullanımında net biçimde kanıtlanmış belirli
ya da yanlış tümce anlayışı söz konusu olmadığını
bilimsel ölçütlere dayanan mutlak doğrular söz konu-
belirtmiştik. Ancak kurallı ve kuralsız yapı ayrımı
su olmayabilir. Öyleyse, kuralcı dilbilgisi, her zaman
vardır. Bu ayrımın nedeni de şudur: Dilbilimde
bilimsel ölçütlere dayalı olmayan; zaman zaman keyfi
ancak kurallı yapıları üretecek genellemeler ve bu
ve kural koyan kişilerin öznel fikirlerini yansıtan tek
genellemelerin kurallarının yazılması istenir. Bu
yönlü ve yanlı kurallar dayatabilir.
doğrultuda önerilen sözdizimsel çözümlemenin
Sonuç olarak, kuralcı dilbilgisi dilde doğru / ancak kurallı yapılar üretmesi beklenir ve çözüm-
yanlış belirlemesi yaparak dil kullanımını belli bir lemenin kuralsız yapıyı kapsam dışında bırakıp
standart doğrultusunda yargılar. Kuralcı dilbilgisi- bırakmadığını sınamak amacıyla kuralsız yapılara
nin eğitsel değeri vardır çünkü iyi eğitimli insan- da bakılır. İnsan bilişinde dilbilgisidışı tümcelerin
ların belirli bir biçimde konuşmasını sağlayarak neden üretilemeyeceği de sorgulanabilir, kuralla-
188
Genel Dilbilim-I
rın ve kuramların kısıtlılıkları sınanır. Öyleyse be- Yukarıdaki ölçütler çerçevesinde hangi tümcele-
timleyici dilbilgisinde dilbilbilgisel ve dilbilgisidışı rin kural dışı kalması gerektiği, anadili konuşucu-
yani kuralsız yapı ayrımı vardır ama bu yargılayıcı larının tümce yapısına ilişkin sezgileri açıklanmalı
değildir. Bunu açıklamak için aşağıdaki örneklere ve yapılan açıklamalar belli bir kuramda biliş duru-
bakalım. munu da yansıtacak nitelikte olmalıdır.
2. a. *Ayşe [Ali geldi] düşündü. Betimleyici dilbilgisinin bilimsel bir yaklaşım
b. Ayşe [Ali’nin geldiğini] düşündü. olduğundan söz ettik. Bilimsel yöntemde önce-
likle veri incelenir. Dilbilimde çeşitli yöntemlerle
Örnek (2a)’daki yıldız (*) işareti dilbilimde
toplanmış dil örnekleri veriyi oluşturur. Sözdizim
geleneksel olarak tümcenin kuralsız olduğunu
çalışan araştırmacılar ilgili dil verisine yani belli bir
gösterir. Kuralsız tümce, anadili konuşucuları ta-
tümce yapısı örneklerini inceleyerek veride bulu-
rafından üretilmesi mümkün olmayan ve dilin
nan yapısal örüntülere ilişkin genellemeler yapar-
kurallarına aykırı tümcedir. Betimleyici dilbilgisi,
lar. Daha sonra bir hipotez geliştirirler ya da ilgili
(2a) ve (2b)’deki tümcelerin arasındaki farkı açıkla-
kuramda var olan hipotez kapsamında inceledik-
mak zorundadır. Betimleyici dilbilgisi, (2a) gibi bir
leri veriyi ve genellemelerini değerlendirirler. Eğer
tümcenin neden üretilemeyeceği ve (2b) gibi bir
hipotez, gözlemlenen genellemeyi açıklamıyorsa,
tümcenin nasıl ve neden üretilebileceği sorularına
geliştirilmesi için öneriler sunarlar. Hipotezler, in-
yanıtlar arar. Aradaki farka baktığımızda düşün- ey-
celenen yapı hakkında öngörücü nitelikte olmak
leminin zaman çekimli eylemi olan bir yantümce
zorundadır. Bunun yanı sıra, hipotez her şeyi de-
seçemeyeceğini görebiliriz.
ğil, açıkladığı veri hakkındaki öngörüleri ortaya
Dilbilimsel çözümlemede en az kuralla en fazla koymalıdır. Bu nedenle, dilbilgisel ve dilbilgisidı-
veriyi açıklamak esastır. Bu durumda dilin dilbilgi- şı yapıları ayırt edici nitelikte olmak zorundadır.
sel yapısını açıklayabilen en basit ve en kısa kural Başka verilerin de önerilen hipotez doğrultusunda
tercih edilir. Chomsky’ye (1965) göre dilbilgisi ya- sınanması ve hipotezin doğrulanabilir / yanlışlana-
pılarının genellenmesi için şu ölçütler göz önünde bilir olması gereklidir. Yanlışlanamayan nitelikte
bulundurulmalıdır: bir hipotez, hipotez değildir. Sözdiziminde hipo-
• Gözlemsel yeterlilik: Sözdizimsel çözüm- tezler kural, bir grup hipotezin oluşturduğu kuram
leme bir dilde hangi tümcelerin kurallı ve ise dilbilgisi olarak bilinir (Carnie, 2013:8). Aşa-
hangilerinin kural dışı olduğunu doğru bi- ğıda değindiğimiz Üretici Dilbilgisi ve Evrensel
çimde göstermelidir. Gözlemsel yeterlilik, Dilbilgisi de kuramsal yaklaşımlardır. Bu yüzden
sadece tümcelerin yapısal kurallarını çö- de bazı sözdizim kuramlarının adı Sözcüksel İşlev-
zümlemeye ilişkindir. sel Dilbilgisi’nde de olduğu gibi dilbilgisi sözcüğü
• Betimsel Yeterlilik: Gözlemsel yeterlik var- le anılmaktadır. Dilbilimi, geleneksel filolojik dil
dır ve bu anadili konuşucularının dillerinin çalışmalarından ayıran da bu bilimsel yöntemdir.
yapısı hakkındaki sezgilerini açıklamaya ye- Genelleme ve hipotezlere, neden-sonuç ilişkilerini
terli olmalıdır. Tümcelerin kurallarının ana açıklamaya dayanmayan dil çalışmaları dilbilimsel
dilini konuşan insanların tümceler hakkın- çalışmalar sayılmazlar çünkü tek başına bir yapı
daki sezgilerini de açıklaması gereklidir. hakkında yapılan bir çözümlemenin ne ölçüde ge-
• Açıklayıcı yeterlilik: Gözlemsel ve betim- nellenebildiği, başka yapılarla nasıl örtüştüğü ve
sel yeterliliği de içeren bu ölçütte dilbilim- kuram içinde nerede yer aldığını öngörmek zor ya
sel çözümleme, bir kuram çerçevesinde bu da olanaksızdır. Oysa, bilim daha önce yapılmış
kuralların ana dili konuşucusunun zihnin- olan genellemeler, hipotezler ve kuramlar üzerine
de nasıl ortaya çıktığını açıklar. Tümcenin kurularak ya da bunlar yanlışlanıp düzeltilerek ge-
yapısal kurallarının kuramın öngörüleri lişebilir.
çerçevesinde açıklanmasıdır.
189
Sözdizimde Temel Kavramlar
Öğrenme Çıktısı
ÜRETİCİ DİLBİLGİSİ
Üretici dilbilgisi kuramsal dilbilimin bir alt dalıdır. Dilin sesbilim, sözdizim ve anlambilim birimleri
üretici olabilir. Üretici dilbilgisi sonsuz sayıda, üretilmesi olası, kurallı tümcenin sonlu sayıda kural ile üre-
tilmesini açıklamayı hedefler. Üretici dilbilgisi 1955 yılında Chomsky’nin Pennsylvania Üniversitesi’nde
yazdığı Logical Structure of Linguistic Theory (Dilbilim Kuramının Mantıksal Yapısı) adlı doktora tezini
ve onun kısaltılmış hali olan Syntactic Structures (Sözdizimsel Yapılar) adlı kitapları bastırmasıyla birlikte
yaygınlık kazanan kuramsal bir yaklaşımdır. Chomsky, 1950’lerde dil ve dil edinimi konusunda hâkim
olan dilbilimdeki yapısalcılık ve psikolojideki davranışçılık kuramlarını çürüten yenilikçi görüşleriyle biliş-
sel devrimi başlatan öncü araştırmacılardan biridir.
Üretici Dilbilgisi, konuşucunun anadiline ilişkin bil-
gisini ve dil kullanımını insan bilişinin bir yansıması ola-
rak görür. Dolayısıyla Üretici Dilbilgisi kuramında en üst Üretici Dilbilgisi: Alanındaki çalışmalar,
düzeydeki hedef insanların anadili bilgisi ve kullanımında bir dilin yapılarını belirleyen kuralları or-
ortaya çıkan bilişsel süreçleri modellemek ve açıklamaktır. taya çıkarmayı ve bu kuralların diğer in-
san dillerindeki yapı kurallarıyla ne ölçüde
Üretici dilbilgisinin yanıtlamayı hedeflediği sorular şunlardır:
benzeştiğini ya da ayrıştığını açıklamayı
• İnsanlar anadillerini nasıl öğrenirler? amaçlarlar.
• Anadilleri hakkındaki soyut bilgilerinin yani edinç-
lerinin kapsamı ve sınırlılıkları nedir?
• Bu soyut dil bilgisi nasıl kullanılır?
Daha sonraki sözdizim bölümlerinde göreceğimiz gibi, Üretici Dilbilgisi sonlu sayıda kural ile sonsuz
sayıda yapı üretmeyi hedeflerken sonlu sayıda simge kullanır (Örneğin, Eylem Öbeği için EÖ, Ad Öbeği
için AÖ, gibi) Bunlar da nihai simgelerin (Eylem (E), Ad (A)) üst yansımalarıdır. Bu simgeler kullanılarak
Öbek Kuralları yazılır. Üretici dilbilgisinin kuralları ancak ve ancak kurallı tümceler üretmeyi hedefler.
Yazılan bir kuralın dilbilgisel olmayan tümce üretmemesi için bazen dilbilgisidışı olan kuralsız tümceler
de incelenir ve bunların neden kuralsız oldukları tartışılarak, yazılan genelleme ve kurallar sınanarak, kap-
samları gözden geçirilir.
Chomsky’nin kuramı hem dilbilim hem de bilişsel bilimlerde bir çığır açmıştır, bunun yanı sıra
Chomsky kuramı çerçevesinde ve ona karşı geliştirilen kuramlar bile Chomsky’nin kuramlarını referans
noktası olarak alırlar. Chomsky’nin kuramına karşı ortaya atılan farklı sözdizim kuramlarından bazıla-
190
Genel Dilbilim-I
191
Sözdizimde Temel Kavramlar
Şekil 8. 4 Anadili farklı olan bebekler benzer bir anadili edinimi sürecinden geçerler.
Kaynak: http://lifesacomicstrip.blogspot.com.tr/2008/07/babies.html
Sonuç olarak, Chomsky’ye göre dil edinimi için uyaranın, yani çevrenin rolü vardır; ancak en belir-
leyici unsur değildir. Bir çiçek, açmak için su ve güneşe gereksinim duyar, bir insan yavrusu da dili edin-
mek için veri duymak zorundadır. Çiçekli bir bitki için çiçek açmak, çocuk için dil öğrenmek doğuştan,
doğasından gelen bir özelliktir. Öyleyse uyaranın ya da dil verisinin önemi bu doğuştancı yaklaşımda dil
düzeneğinin varlığına oranla daha az ölçüdedir. Öte yan-
dan işlevselci yaklaşımda deneyimin önemi büyüktür. Dil
edinimi ve dil kullanımı yetisinin bilişsel işlem olarak kabul
edilmekle birlikte dil yetisi diğer bilişsel süreçlerden ayrı internet
değildir. İşlevselci yaklaşımlarda dil yetisi, dünya bilgisi ve Chomsky: Dil Yapımız Doğuştan Evrensel Bir
diğer bilişsel işlemler birlikte ilerler. Dil ediniminde uyaran Gramer Özelliğine Sahip (Bu video İngilizce
yetersiz değildir. Çocuklar en sık duydukları yapıyı daha ama Türkçe altyazılıdır.) https://www.youtu-
kolay öğrenirler. Bu konudaki tartışmalar Pinker (1995) ve be.com/watch?v=TZQ5Dg0oQZk
ona karşı sav olarak yazılmış olan Sampson’ın (2005) eser-
lerinde de görülebilir.
araştırmalarla
ilişkilendir
Descartes’tan asırlar sonra Noam Chomsky, sel bir perspektiften de değerlendirilebilir. Küçük
onun düşüncelerinden esinlenerek meşhur “Kar- bir kütüphaneyi dolduracak kadar çok veri ortaya
tezyen dilbilim” teorisini geliştirmiştir. Tıpkı koymuş bu tür araştırmaların birkaçına işaret et-
Descartes gibi Chomsky de dilin yalnızca insana mekle yetinelim. Örneğin, konu hakkında psiko-
has bir meleke olduğunu ve insanda düşük zekâ loji sahasında yapılmış çalışmalar arasında adı sık
dereceleriyle marazî hallerde bile, problem çözme anılan Vygotsky, “konuşma”nın, çocuğun belirli
kapasitesi ve başka uyum davranışları sergilemekte bir gelişim aşamasındaki bir “keşif ” olduğunu ve
kıt zekâlı bir insanı geçen bir maymunun asla erişe- bu keşfi de düşünce olmaksızın yapamayacağını
meyeceği seviyede dil becerisi bulunduğunu savu- belirtir. Vygotsky çocukta düşüncenin gelişimin-
nur. Chomsky, dili “öğrenmenin” ve konuşmanın de bir “dil öncesi aşama” ve dilin gelişiminde de
yalın bir uyaran-tepki koşullanması ile açıklana- bir “düşünce öncesi aşamanın” bulunduğunu ve
mayacak bir zihinsel süreç olduğu üzerinde dura- bu ikisinin belirli bir dönemde kesişerek düşün-
rak davranışçı dilbilim teorilerine karşı çıkışında, cenin sözlü, konuşmanın da rasyonel hale geldi-
Kartezyen fıtrîlik [...] öğretisinden beslenir. ğini savunur. (Altınörs, 2010: 399)
Descartes’ın düşünce ile dil arasındaki ilişki
konusunda yapmış olduğu felsefî reşeksiyonlar Kaynak: (Atakan Altınörs (2010) “Düşünce ile
kuşkusuz, yirminci yüzyıl boyunca psikolengü- dil arasındaki ilişkiye Descartes’in yaklaşımı” Er-
istik, nörolengüistik, etoloji gibi çeşitli ampirik ciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
alanlarda yapılmış araştırmaların ışığında, bilim- 28(1): 389-401)
192
Genel Dilbilim-I
Öğrenme Çıktısı
193
Sözdizimde Temel Kavramlar
Hatırlanacağı gibi doğru / yanlış tümce kuralcı dilbilgisi kavramları, dilbilgisel (kurallı) / dilbilgiseidışı
(kuralsız) betimleyici dilbilgisi ve kabul edilebilir / kabul edilemez ise anlambilim kavramlarıdır.
194
Genel Dilbilim-I
195
Sözdizimde Temel Kavramlar
ra bağlıdır (Erguvanlı, 1984). Örneğin, sesbilimsel vurguyu alan odak eylemin hemen önünde yer alır. Di-
ğer kurallar Erguvanlı (1984), Erkü (1983), Hoffman (1995), gibi araştırmacılar tarafından açıklanmıştır.
Yüklemden sonra gelen hiçbir öğe vurgu almaz. Soru sözcükleri taşıyan öbekler yüklemden sonra gelmez.
Belirtisiz Ad Öbekleri yüklem sonrası yer almaz (Erguvanlı, 1984: 44). Yüklemden sonra gelen öğeler vur-
gu almayan ve daha önceki söylemden tahmin edilebilen öğelerdir. İlk kez söz konusu olan bir öğe yüklem
sonrası konumda yer almaz. Görüldüğü gibi söz dizilişindeki oynaklık da kurallara bağlıdır.
Burada saymış olduğumuz ilke ve değiştirgenler ED’nin önemli unsurlarıdır.
Öğrenme Çıktısı
196
Genel Dilbilim-I
197
Sözdizimde Temel Kavramlar
198
Genel Dilbilim-I
3. C Yanıtınız yanlış ise “Kuralcı Dilbilgisi” ko- 8. A Yanıtınız yanlış ise “Evrensel Dilbilgisi” ko-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. C Yanıtınız yanlış ise “Üretici Dilbilgisi” konu- 10. C Yanıtınız yanlış ise “Evrensel Dilbilgisi” ko-
sunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
8 Anahtarı
Özsoy (1997: 10) şöyle demektedir: “Üretici Dilbilgisi Kuramı ortaya atıldığı
1957 yılından bu yana evrensellik arayışı içinde bir çok evrelerden geçmiştir.”
Kuramın farklı evreleri şu şekildedir:
Araştır 1 Ölçünlü Kuram, Genişletilmiş Ölçünlü Kuram, İlkeler ve Parametreler (De-
ğiştirgenler), (Yönetim ve Bağlama Kuramı), Minimalist (Yetinmeci) Prog-
ram. Bu evreler arasında en farklı olan Minimalist Yaklaşımdır.
199
Sözdizimde Temel Kavramlar
Kaynakça
Altınörs, Atakan. (2010). “Düşünce ile dil arasındaki Hofman, Beryl (1995) The Computational Analysis of
ilişkiye Descartes’in yaklaşımı” Erciyes Üniversitesi the Syntax and Interpretation of “Free” Word Order
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 28(1): 389-401) in Turkish. Ph.D. Dissertation, University of
Pennsylvania.
Aydın, Özgür. “İkinci Dil olarak Türkçe öğretiminde
Türkçe dilbilgisi betimlerinin görünümü” Çağdaş Kaplan, Ronald M., ve Joan Bresnan (1982).
Türk Dili, sayı 137-138 (1999), 33-41) “Lexical-functional grammar: A formal system
for grammatical representation.” Formal Issues in
Bresnan, Joan (2001) Lexical-Functional Syntax.
Lexical-Functional Grammar 29-130.
Oxford: Blackwell Publishers.
Özsoy, Sumru A. (1997). “Chomsky’nin Sözdizim
Carnie, Andrew. (2013). Syntax: A Generative
Kuramına bir Bakış” Dilbilim Araştırmaları
Introduction. (3rd Edition) West-Sussex: Wiley-
Dergisi, 9-12.
Blackwell.
Pinker, Steven (1995) The Language Instinct: How
Chomsky, Noam (1955) Logical Structure of Linguistic
the Mind Creates Language. New York: Harper
Theory. MIT Humanities Library; Chicago:
Perennial Modern Classics.
University of Chicago Press, 1985.
Sampson, Geoffrey (2005) The Language ‘Instinct’
Chomsky, Noam (1955) Syntactic Structures. The
debate. New York: Continuum Press.
Hague: Mouton, 1957. Reprint. Berlin and New
York, 1985; Berlin and New York: Mouton de Taylan, Eser Erguvanlı. (1984). The function of word
Gruyter. order in Turkish grammar. Vol. 106. Univ of
California Press.
Erguvanlı, Eser (1984) The function of word order
in Turkish grammar. Berkeley: University of Van Valin, Robert D. & Randy J. LaPolla (1997)
California Press. Syntax: structure, meaning and Function.
Cambridge: Cambridge University Press.
Erkü, Feride (1983) Discourse pragmatics and word
order in Turkish,. Ph.D. Dissertation, University Uzun, Engin (2000) Anaçizgileriyle Evrensel Dilbilgisi
of Minnesota. ve Türkçe,. İstanbul: Multilingual.
Goldberg, Adele (2006) Constructions at Work: The Chomsky’nin tezi http://alpha-leonis.lids.mit.edu/
Nature of Generalization in Language. New York: chomsky/ web sitesinden indirilebilir.
Oxford University Press.
200