You are on page 1of 217

AÖF Kitapları Öğrenci Kullanım Kılavuzu

Öğrenme çıktıları
Bölüm içinde hangi bilgi, beceri ve yeterlikleri
kazanacağınızı ifade eder.

Tanım
Bölüm içinde geçen
önemli kavramların
Bölüm Özeti tanımları verilir.
Bölümün kısa özetini gösterir.

Dikkat
Konuya ilişkin önemli
Sözlük uyarıları gösterir.
Bölüm içinde geçen önemli
kavramlardan oluşan sözlük
ünite sonunda paylaşılır.

Karekod
Bölüm içinde verilen
Neler Öğrendik ve Yanıt Anahtarı
karekodlar, mobil
Bölüm içeriğine ilişkin 10 adet
cihazlarınız aracılığıyla
çoktan seçmeli soru ve cevapları
sizi ek kaynaklara,
paylaşılır.
videolara veya web
adreslerine ulaştırır.

Öğrenme Çıktısı Tablosu


Araştır/İlişkilendir/Anlat-Paylaş
İlgili konuların altında cevaplayacağınız soruları, okuyabileceğiniz
ek kaynakları ve konuyla ilgili yapabileceğiniz ekstra etkinlikleri gösterir.
Yaşamla İlişkilendir
Bölümün içeriğine uygun paylaşılan yaşama dair gerçek kesitler
veya örnekleri gösterir.
Araştırmalarla İlişkilendir
Bölüm içeriği ile ilişkili araştırmaların ve bilimsel çalışmaları gösterir.
Çevre Sosyolojisi

Editör

Dr.Öğr.Üyesi Oya Beklan ÇETİN

Yazarlar

BÖLÜM 1 Dr.Öğr.Üyesi Havva Ezgi DOĞRU


BÖLÜM 2 Dr.Öğr.Üyesi Duygu KAŞDOĞAN

BÖLÜM 3 Dr.Öğr.Üyesi Müjgan HACIOĞLU DENİZ

BÖLÜM 4 Dr.Öğr.Üyesi Esin Candan DEMİRKOL

BÖLÜM 5 Dr.Öğr.Üyesi Oya Beklan ÇETİN

BÖLÜM 6 Dr.Öğr.Üyesi Ferda UZUNYAYLA

BÖLÜM 7 Prof.Dr. Fuat GÜLLÜPINAR

BÖLÜM 8 Doç.Dr. Sibel GÜRBÜZOĞLU YALMANCI


T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 4026
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2808

Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir.


“Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.
İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt
veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.

Copyright © 2020 by Anadolu University


All rights reserved
No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted
in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without
permission in writing from the University.

Öğretim Tasarımcısı
Doç.Dr. Nuray İslatince

Grafik Tasarım ve Kapak Düzeni


Prof.Dr. Halit Turgay Ünalan

Dil ve Yazım Danışmanı


Öğr.Gör.Dr. Sevgi Çalışır Zenci

Ölçme Değerlendirme Sorumlusu


Ayhan Tufan

Grafikerler
Ayşegül Dibek
Gülşah Karabulut

Dizgi ve Yayıma Hazırlama


Arzu Ercanlar
Beyhan Demircioğlu
Gözde Soysever
Yasin Narin
Halil Kaya
Nihal Sürücü
Handan Atman
Dilek Özbek

ÇEVRE SOSYOLOJİSİ

E-ISBN
978-975-06-3815-2

Bu kitabın tüm hakları Anadolu Üniversitesi’ne aittir.


ESKİŞEHİR, Temmuz 2020
2395-0-0-0-2109-V01
İçindekiler

Modern Çevre Modern Bilim ve


BÖLÜM 1 BÖLÜM 2
Kuramları Doğa

Giriş ................................................................. 3 Giriş ................................................................. 29
Çevre Sosyolojisinin Ortaya Çıkışı: Doğa Tanımları ve İnsan-Doğa İlişkileri ...... 31
Yeni Ekolojik Paradigma ............................... 3 Kültürel Ekoloji ..................................... 32
İnsanın İstisnailiği Paradigması ........... 4 Doğanın Üretimi ................................... 32
Yeni Ekolojik Paradigma . ..................... 5
Yeni Materyalizm . ................................ 34
Ekolojik Modernleşme ve Sürdürülebilir
Modern Bilimin Ortaya Çıkışı ve Otoritesi .. 36
Kalkınma ........................................................ 6
Modern Bilimin Bilgisi .......................... 37
Ekolojik Modernleşme Teorisi ............. 8
Ekolojik Modernleşme Teorisine Modern Bilimde Doğa .......................... 39
Yöneltilen Eleştiriler ............................. 9 Modern Bilimin Eleştirel İncelemeleri ......... 40
Derin Ekoloji .................................................. 10 “İki Kültür”ün Tanımı . .......................... 42
Derin Ekolojinin Eleştirisi . ................... 11 Bilimin Dili ............................................. 42
Ekolojiye Politik İktisat Yaklaşımı . .............. 12 Antroposen ve Bilim . .................................... 43
Metabolik Yarık Teorisi ........................ 13
Koşu Bandı Üretim Teorisi ................... 14
Ekolojik Krizlere Dünya Sistemi
Yaklaşımı ................................................ 15
Ekofeminizm . ................................................ 17
Ekofeminizm İçindeki Farklı Yaklaşımlar.... 18

Kentleşme,
BÖLÜM 3 Sanayileşme ve BÖLÜM 4 Tarım ve Çevre
Çevre

Giriş ................................................................. 53 Giriş ................................................................. 75
Kentleşmenin Tanımı ve Tarihçesi ............... 53 Geleneksel Tarımdan Modern Tarıma:
Kentleşmenin Nedenleri . ..................... 55 Tarım Tarihi . .................................................. 76
Tarihsel Süreçte Sanayileşme ....................... 56 Tarımda Yeşil Devrim ........................... 78
Kentleşme Sanayileşme ve Çevre Tarım ve Monokültür ........................... 78
Etkileşimi . ...................................................... 58 Tarım ve Çevre Sorunları .............................. 79
Kentleşmenin Ortaya Çıkardığı İklim Değişikliği . ................................... 81
Sorunlar ................................................. 59 Toprak Kirliliği ....................................... 81
Kentleşme ve Çevre Sorunlarının Sürdürülebilir Kalkınma, Sürdürülebilir
İklim Değişikliği İlişkisi ......................... 60 Tarım ve Biyoçeşitlilik ................................... 83
Kentleşme ve Küresel Isınma Sürdürülebilir Tarım . ............................ 85
Tehdidi ................................................... 62 Biyoçeşitlilik .......................................... 86
Tarımda Biyoçeşitliliğin Önemi ........... 88
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (Gdo)....  88
Organik Tarım . .............................................. 91

iii
Hayvan Hakları
BÖLÜM 5 ve Hayvan Refahı BÖLÜM 6 Çevre Hareketleri
Kuramları
Giriş ................................................................. 105 Giriş . .............................................................. 129
Hayvan Hakları Kuramı ................................ 105 Çevre Hareketinin Kavramsal Olarak
Hayvan Özgürleşmesi ve Faydacılık . . 105 İncelenmesi ................................................... 129
Hayvan Özgürleşmesi ve Doğal Haklar .. 107 Kolektif Eylem ve Çevre Hareketi ....... 129
Yeni Toplumsal Hareketler
Hayvan Refahı Kuramı . ................................ 110
Bağlamında Çevre Hareketi ................. 130
Hayvanların Duyguları ......................... 110 Çevre Hareketinin Tarihsel Süreçte İlk
Biyolojik İşlevler . ................................. 111 Gelişimi ........................................................... 132
Doğallık ve Doğal Davranış .................. 111 Korumacı Hareketin Ortaya Çıkışı
Hayvan Hakları Kuramını Savunanlara ve Gelişimi ............................................ 132
Yöneltilen Eleştiriler . .................................... 112 Modern Çevre Hareketinin Oluşumu ve
Hayvan Hakları .................................... 112 Gelişimi ........................................................... 134
Canlı Hayvanlar Üzerinde Yapılan Modern Çevre Hareketinin
Deneyler ................................................ 114 Düşünsel Gelişimi . ................................ 136
Hayvanların Yiyecek ve Meta Uluslararası Çevre Örgütleri ................ 138
Olarak Kullanılması . ............................. 115 Çevre Hareketinin Dayandığı Farklı
Düşünsel Temeller ......................................... 144
Vahşi Yaşamın Korunması ................... 116
Derin Ekoloji . ........................................ 144
Hayvan Hakları Hareketi İçindeki Toplumsal Ekoloji ................................. 144
Düşünce Ayrılıkları ........................................ 117 Ekososyalizm ......................................... 144
Ekofeminizm ........................................ 144

BÖLÜM 7 Ekolojik Vatandaşlık BÖLÜM 8 Çevre Eğitimi

Giriş ................................................................. 155 Giriş ................................................................. 191


Ekolojik Kriz ve Krizden Çıkış Yolları ........... 155 Çevre Eğitiminin Gelişimi, Hedef ve
Ekolojik Kriz ve Sonuçları . ................... 155
Amaçları ......................................................... 192
Ekolojik Toplumun Temelleri . ............. 157
Ekolojik Vatandaşlık Siyasetinin Temel Çevre Eğitiminde, Sürdürülebilir Çevre
Parametreleri ................................................. 159 Eğitimi, Ekolojı Temelli Çevre Eğitimi
Ekolojik Vatandaşlık ve Çevre ve Ekopedagojı Yaklaşımları . ....................... 194
Siyaseti.................................................... 159 Sürdürülebilir Çevre Eğitimi . ............... 194
Ekolojik Vatandaşlığın Özgünlüğü ...... 160 Ekoloji Temelli Çevre Eğitimi . ............ 196
Klasik Vatandaşlık Karşısında Ekolojik
Ekopedagoji Yaklaşımı . ........................ 196
Vatandaşlık .................................................... 162
Klasik Vatandaşlığın Sınırları ............... 162 Öğretim Programlarında Çevre Eğitimi ...... 197
Ekolojik Vatandaşlık ve Çevresel Okul Öncesi Kademesinde Çevre
Yükümlülükler ....................................... 163 Eğitimi . .................................................. 197
Ekolojik Vatandaşlık ve Sürdürülebilir İlköğretim Kademesinde Çevre Eğitimi ... 198
Tüketim Yaklaşımının Eleştirileri . ....... 166 Ortaöğretim Kademesinde Çevre
Liberal Vatandaşlığın Revizyonu Olarak
Eğitimi . .................................................. 199
Ekolojik Vatandaşlık . .................................... 168
Liberal Demokrasinin İmkanları .......... 168 Çevre Okuryazarlığı . ..................................... 200
Liberalizmin ve Yeşil Siyasetin Çevre Eğitiminde Uygulanabilecek
Eklemlenmesi ........................................ 169 Yöntem ve Teknikler .................................... 202
Andrew Dobson’un Ekolojik Vatandaşlık
Teorisi ve Eleştirileri . .................................... 172
Dobson’nun Ekolojik Vatandaşlık
Anlayışının Temelleri ............................ 172
Ekolojik Vatandaşlığa Yönelik Eleştiriler ... 177

iv
Önsöz

Sevgili öğrenciler,
Çevre Sosyolojisi toplumsal yaşamla doğal Çevre Sosyolojisi kitabı sosyal bilimler lisans
çevre arasındaki ilişkiye odaklanır. Doğal çev- öğrencileri için kaynak kitap olarak hazır-
reyi yiyecek, giyecek, yakacak, barınma, has- lanmıştır. Kitap iki bölümden oluşmaktadır.
talıkların tedavisi gibi temel ihtiyaçları karşıla- Birinci bölümde Çevre Sosyolojisinin temel
manın yanı sıra hayvanlar ve bitkiler gibi doğal kavramları, toplumsal yapıların doğal çevre
elementleri kültürel yaşamın nesnel sembolle- ile olan ilişkisini ele alan modern çevre teori-
ri haline getirdiğimiz dikkate alındığında doğal leri, modern bilimin doğaya bakış açısı, tarım,
dünyanın toplumsal yaşamın maddi temelleri- sanayi ve kentleşmenin doğal çevre üzerin-
ni oluşturduğunu söyleyebiliriz. deki etkilerini ele alan, hangi toplumsal yapı-
lar ve insan aktivitelerinin çevre sorunlarını
Doğada doğal dünyanın yenilenmesine katkı yarattığını analiz etmeye yönelik bölümler
sağlamak bağlamında ürettiğinden daha çok yer almaktadır. İkinci bölümde, hayvan hak-
tüketen ve yok eden insanın neden olduğu ları, çevre hareketleri, ekolojik vatandaşlık
çevresel yıkımlar çok eski dönemlere dayan- ve çevre eğitimiyle ilgili toplumsal yapıda ve
maktadır. Sanayi devrimine kadar geçen sü- insan aktivitelerinde ne tür değişimlerin ger-
rede söz konusu çevre yıkımları yerel düzeyde çekleştirilmesi gerektiğine yönelik bölümler
kalmıştır. O dönemlerde aktiviteleriyle tah- bulunmaktadır.
ribata neden olan insan topluluklarının baş-
ka yerlere göç ederek terk ettikleri alanların Çevre Sosyolojisi kitabına bölümleriyle katkı-
zaman içinde doğanın kendini yenileyebilme da bulunan tüm akademisyenlerimize teşek-
özelliği sayesinde yeniden kullanıma hazır kürlerimi sunarım. Öğrencilerimize başarılar
hale gelebilmesi çevresel yıkımın insan top- dilerim.
lumlarının varlığını tehdit edecek seviyeye
ulaşmasını engellemiştir. Sanayi Devrimini ta-
kip eden iki büyük dünya savaşının toplumsal
yaşamın maddi temellerini oluşturan doğal
çevre üzerinde yarattığı yıkım ve savaş sonrası
Editör
dönemde doğal çevreden geriye kalanların ar-
tan biçimde tüketimi çevresel yıkımın küresel Dr.Öğr.Üyesi Oya Beklan ÇETİN
düzeyde toplumların var oluşunu tehdit eden
boyutlara ulaşmasına neden olmuştur. Bu
noktada doğal ve insan yapımı çevrenin insan
toplumlarıyla ilişkisi Çevre Sosyolojisinin ko-
nusu haline gelmiştir. Çevre sorunları ve çev-
resel yıkıma hangi toplumsal yapılar ve insan
aktiviteleri neden olmaktadır? Çevresel yıkım
durdurulabilir mi? Çevresel yıkımı önlemek
için toplumsal yapıda ve insan aktivitelerin-
de ne tür değişimler gerçekleştirilmelidir? Bu
sorular Çevre Sosyolojisinin temel ilgi alanını
oluşturur.

v
Bölüm 1
Modern Çevre Kuramları
Çevre Sosyolojisinin Ortaya Çıkışı: Yeni Ekolojik Modernleşme ve Sürdürülebilir
Ekolojik Paradigma Kalkınma

1 2
öğrenme çıktıları

1 Çevre sosyolojisinin ortaya çıktığı ekolojik 2 Ekolojik modernleşme teorisi ve


krizler, insanın istisnailiği paradigması ve yeni sürdürülebilirlik kavramı hakkında bilgi
ekolojik paradigma hakkında bilgi edinme edinme

Ekolojiye Politik İktisat Yaklaşımı

3 4
4 Ekolojiye ekonomi politik yaklaşımı,
Derin Ekoloji metabolik yarık teorisi, koşu bandı üretim
3 Derin ekolojik yaklaşım hakkında bilgi teorisi ve ekolojik krizlere dünya sistemi
edinme yaklaşımı hakkında bilgi edinme

5
Ekofeminizm
5 Ekofeminist yaklaşım hakkında bilgi edinme
ve farklı ekofeminizmleri tanımlayabilme

Anahtar Sözcükler: • Ekolojik Kriz • Yeni Ekolojik Paradigma • Ekolojik Modernleşme


• Derin Ekoloji • Metabolik Yarık • Koşu Bandı Üretimi • Eşitsiz Ekolojik Mübadele • Ekofeminizm

2
Çevre Sosyolojisi

GİRİŞ Okuduğunuz bölüm dünyadaki tüm ekosis-


İnsan yapımı çevre felaketleri kapitalizmin, en- temleri tehdit eden, kapitalist üretim sisteminin sı-
düstrileşmenin ve uygarlığın tarihinden bağımsız nırlarının tartışılmasını ivedilikle gündemimize ge-
düşünülemez. Bu durumu anlayabilmek için dün- tiren, sürdürülebilir bir yaşamı nasıl sağlayacağımız
yadaki yaşamı tehdit eden insan yapımı en büyük üzerine bizleri düşünmeye çağıran günümüz ekolo-
çevre felaketlerinin birkaçını anımsayalım. 1952 jik krizinin nasıl sosyolojinin konusu olduğu üzeri-
yılında Londra’da meydana gelen Öldüren Sis Ola- nedir. Bölüm çevre sorunlarına yaklaşımları tasnif
yı, çevre sosyolojisine hava kirliliği kavramını so- ederek her birinin ekolojik krizleri nasıl tanımla-
kan en büyük çevre felaketlerinden biri olarak ta- dığına ve dünyadaki tüm canlı yaşamlarını tehdit
rihe geçmiştir. 19. yüzyıl boyunca sanayi devrimi eden ekolojik krizle başa çıkmak için sunulan farklı
ve kentsel büyümenin aşamalı olarak gerçekleştir- alternatifleri değerlendirmektedir. İlk kısımda çev-
diği hava kirliliği 5-9 Aralık 1952 yılında Londra re sosyolojisinin nasıl ortaya çıktığı, hangi teorileri
semalarında gözün gözü göremeyeceği boyutlara eleştirdiği ve yeni ekolojik paradigmanın düşüncel
ulaşmış, atmosfer emilimi gerçekleşemeyen kirli kaynakları üzerinde durulacaktır. İkinci kısım ise,
havanın kent üzerinde kalması ile 4000 kişi birkaç yeni ekolojik paradigmanın kurumsallaşmış politi-
gün içine, 8000 kişi ise ilerleyen aylarda hayatını kalara dönüşmesi bağlamında değerlendirilebilecek
kaybetmiştir (Keleş, Hamamcı ve Çoban, 2015: ekolojik modernleşme kuramı ve sürdürülebilirlik
116). Literatürde su kirliliğinin canlılar üzerin- tartışılmaktadır. İzleyen bölümde önceki iki para-
de yaratabileceği temel felaketlerden biri olarak digmanın eleştirisi niteliğinde okunabilecek derin
geçmiş olan Minamata Hastalığı ise, 1956 yılında ekoloji yaklaşımı mercek altına alınacak ve derin
kimyasal gübre, korbit ve vinil klorür gibi kim- ekolojinin çıkmazları tartışılacaktır. Beşinci bö-
yasal maddeleri üreten Japonya’nın en büyük şir- lümde ekolojiye politik iktisat yaklaşımı değerlen-
ketlerinden biri olan Chisso Şirketi’nin kimyasal dirilecek ve farklı ekollerin Marksizmi ve üretim
atıklarını 1932 yılından itibaren Minamata körfe- ilişkilerini nasıl ekolojik olarak yeniden ele aldığı
zine dökmesiyle gerçekleşmiştir. Önce balıkların üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda metabolik
ve sonra onları tüketen canlıların vücutlarında yarık teorisi, koşu bandı üretimi ve dünya sistemi
biriken cıvayla ciddi bir nörolojik hastalığa neden yaklaşımları tartışılacaktır. Son aşamada ise ekofe-
olan su kirliliği hastaların kas bozuklukları, görme minizm ve farklı ekofeminist okulların çevreye ba-
ve işitme kaybı, konuşma ve tat alma duyularını kışları tartışılacaktır.
yitirmeleri gibi sonuçlar doğurmuştur. 1984 yı-
lında literatüre Bhopal Endüstriyel Felaketi olarak
geçen vaka ise, Union Carbide isimli Amerikan
ÇEVRE SOSYOLOJİSİNİN
şirketinin Hindistan’ın Bhopal kentinde böcek ORTAYA ÇIKIŞI: YENİ EKOLOJİK
ilacı olarak kullanılan pestisit üretim tesisinden PARADİGMA
46.3 ton metil isosiyanat gazının sızmasıyla ger- Çevre sosyolojisinin bir disiplin olarak ortaya
çekleşmiştir (Kovel, 2017: 51). Neredeyse 8000 çıkışı dünyadaki ekolojik dengenin bozulmasının
kişi olayın hemen akabinde ölmüş ve 500000 kişi semptomlarının ortaya çıkması ve küresel ekoloji-
de yaralanmıştır. Öldüren Sis Olayı, Minamata leri tehdit etmeye başlaması ile yakından ilişkilidir.
Hastalığı ve Bhopal Felaketi, başka coğrafyalarda İkinci Dünya Savaşı sonrası uluslararası sistemde
ve farkı sebeplerle açığa çıkmıştır, ancak birbirle- kabul gören endüstrileşme, üretim ve kalkınma
rinden bağımsız değillerdir. Bu felaketlere mün- söyleminin tüm insanlık için zenginlik getireceği-
ferit vakalar olarak bakmak, bir insanın ya da şir- ne dair iyimserlik 1970’lere gelindiğinde öngörü-
ketin ihmali olarak düşünmek, basitçe normalde lemeyen ekolojik tehditlerle sarsılmaya başlamıştır.
olmayacak olan ‘kazalar’ olarak bakmak mümkün Ekolojik krizlerin baş göstermeye başladığı yıllara
müdür? Bu felaketlerin teknik bir takım önlem- kadar geçen bu süreci Catton ve Dunlap Bolluklar
lerle önüne geçilebilir mi yoksa büyük bir top- Çağı olarak tanımlamışlardır (1980: 17). Sanayileş-
lumsal dönüşüme mi ihtiyaç vardır? me paradigmasının yeni teknolojilerin uygulanma-

3
Modern Çevre Kuramları

sıyla dünyaya sonsuz bir hammadde kaynağı olarak miştir. İnsanı merkeze alarak yapılan tüm bu araş-
gördüğü bu dönemde gelişmiş kapitalist ülkelerde tırmalar, insanın da bir parçası olduğu ekolojik
birbiriyle alakalı iki önemli tarihsel gelişme yaşan- düzlemdeki eşitsizliklerle ilgilenmemiş ve insan-
mıştır: Kolonileştirilebilecek diğer yarım kürenin ekosistem arasındaki iktidar ilişkilerini görmezden
keşfi ve fosil yakıtları kullanan teknolojilerin keşfi gelmişlerdir. Bu bağlamda çevre sosyolojisinin vaa-
(27). Büyümenin sonsuz bir potansiyel olduğuna di sosyolojinin topluma bakış açısını ekosistemle-
dair Bolluklar Çağı iyimserliği 1970’lerin başında ri, canlıları ve cansız varlıkları da araştırma konu-
artan çevre kirliliği, enerji kıtlıkları ve ardı arkasına su olarak gündeme taşımaktır (Pellow ve Brehm,
gerçekleşen bir dizi ekolojik krizle sarsılmış, ekosis- 2013: 231). Çevre sosyolojisinin kurucuları olarak
temsel devamlılığın sonuna gelindiğine dair gerçek kabul edilen Catton ve Dunlap sosyolojinin ant-
su yüzüne çıkmıştır. roposentrik (insan-merkezci) geleneğinin inşa ettiği
Gelişmiş Batı ve Kuzey Amerika ülkelerin- bilgi kuramları ve çalışma alanlarının “kavramsal
de endüstriyel üretimin kaynağı olan fosil yakıtın at gözlükleri” oluşturduğunu iddia etmiştir (1980:
dünyadaki miktarına dair yapılan bilimsel öngörü- 22). Hakim bilimsel paradigmanın nasıl kavramsal
ler Bolluk Sonrası Çağın yani Ekolojik Kıtlık Çağı- at gözlükleri oluşturduğunu anlamak için aşağıdaki
nın gelmekte olduğunun en açık sinyali olmuştur. alt başlıkta anlatılan insanın istisnailiği paradigma-
1973’deki petrol krizi ile belirginleşen ekolojik kriz sını inceleyelim.
birçok bilim insanını genelde hammadde kıtlığı
ve özelde enerji kıtlığını araştırmaya sevk etmiştir
(Catton ve Dunlap, 1978: 44). 1970’lerde çevre ha- Antroposentrik yaklaşım insanı dünyanın
reketlerinin ivme kazanması, kurumların ekolojik merkezinde konumlandırarak, doğayı ya-
sorunlarla başa çıkabilecek kapasitelere sahip olma- rarlanılacak, dönüştürülecek, ehlileştirile-
maları, ekolojik krizlerinin kapitalist üretimle ilişki- cek bir kaynak deposuna indirger. Doğa
leri ve insan-doğa ilişkisinin eşitsiz yapısı sosyolojik ancak insanın amaçları için kullanıldığın-
çalışmalarda araştırma konuları olmaya başlamıştır da anlamlı olduğu için doğayı araçsallaştı-
(Mol 2010: 63). Dunlap’ın ifade ettiği gibi çevre ran bir bakış açısıdır (Keleş, Hamamcı ve
sosyolojisi tam da modernizmin entelektüel, iktisa- Çoban, 2015: 50-51).
di ve politik sonuçlarının sorgulandığı ve sosyolog-
ların modernizm sonrası toplumlar üzerine çalışma-
lar yaptığı bir süreçte açığa çıkmıştır (2010: 15). İnsanın İstisnailiği Paradigması
Çevre sosyolojisinin kurucu yaklaşımı olan Yeni Kapitalizmin ve modern toplumun tarihi insan-
Ekolojik Paradigma (YEP), sanayileşme ve kentleş- ların doğadan ayrılması ve doğa üzerinde hakimiyet
menin yarattığı ekolojik tehditlere bir karşı duruş kurmalarının tarihidir. Moderniteye göre uygarlı-
olarak 1960’larda Amerika ve Avrupa’da ortaya çık- ğın ilerlemesi doğanın tahakkümünün kazandığı
mıştır (Pellow ve Brehm, 2013: 230). Dünyanın ivme ve ölçeğe bağlıdır. Doğanın tahakkümünü
karşı karşıya olduğu ekolojik kıtlık bir enerji kayna- derinleştiren, geliştiren, sanayileşen Batı toplumla-
ğının tükenmesiyle diğerine geçmenin başka krizler rı modern iken, bunu başaramamış toplumlar pre-
yaratacağını ve yapılması gerekenin dünya ekosiste- modern ya da geri kalmıştır. İnsanların doğanın
minin sonlu olduğunu kabul etmemiz gerektiğini bir parçası olduğu, doğa ve insan arasında organik
anlatmaktadır. Dolayısıyla teknik bir çözümden bir ilişkinin olduğu, insanların doğa ile karşılıklı-
ziyade, toplumsal bir çözüme ihtiyaç vardır. Her ne lık içinde yaşadığı kapitalizm öncesi toplumlardan
kadar farklı farklı paradigmalardan oluşsa da, çevre doğanın tahakkümünün ilerlemenin yegane ölçütü
sosyolojisinin genel problematiği insanlar ve doğa olduğu modern toplumlara nasıl geçilmiştir?
arasındaki sürdürülebilir ve sağlıklı dengenin nasıl Tarihsel olarak 16. ve 17. yüzyılda insan-do-
bulunabileceğidir. ğa ilişkisini entelektüel düzlemde dönüştüren iki
Şayet sosyoloji toplumsal eşitsizliği merkezi- önemli gelişme yaşanmıştır. Bunlardan ilki yeni
ne alan ve iktidar ilişkilerini çalışan bir bilim da- gelişen fizik, astronomi, matematik gibi bilimlerin
lıysa 1970’lere kadar bunu insanı merkeze alarak ortaya çıkmasıyla doğanın bir araştırma nesnesi
toplumsal ilişkileri ekonomik, politik, kurumsal, olması ve doğaya içkin kuralların keşfedilmesidir.
etnik, toplumsal cinsiyet gibi bağlamlarda incele- Doğa insandan soyutlanabilen, keşfedilebilen ve

4
Çevre Sosyolojisi

kendine içkin kanunları olan bir varlığa dönüş- ve Dunlap, 1980: 22). Her ne kadar Karl Marks’ın
müştür (Macnaghten ve Urry, 1995: 205). İkinci düşünceleri (ileride de anlatıldığı gibi) diğer klasik
gelişme ise doğa durumu olarak adlandırılan ha- sosyologlara nazaran ekolojik tartışmalara daha aşi-
lin, insanlığın uygarlığı geliştirmeden önceki ‘geri’ na olsa da, insan emeğinin doğayı dönüştürmesine
aşama olarak düşünülmeye başlanmasıdır. Bu du- yaptığı vurgu ve teknoloji yanlısı görüşleri nede-
rumun en açık örneği siyaset felsefesinin devlet niyle Catton ve Dunlap tarafından anti-ekolojist
üzerine ilk metinlerinden olan Thomas Hobbes’un bulunmaktadır.
1651 yılında yayınlanan Leviathan kitabında, mo- Klasik sosyolojinin temel figürleri olan Emile
dern devlet öncesi olan doğa durumundaki insan Durkheim, Max Weber ve Karl Marx’ın çalışmala-
hayatını yalnız, yoksul, kötü, vahşi ve kısa süreli rını antroposentrik (insan-merkezci) olarak tanım-
olarak tanımlamasıdır (206). Doğanın toplumdan layan çevre sosyologları klasik sosyolojinin kavram
ayrılması doğayı araçsal bir akılla tahakküm etme- setleriyle ekolojik krizin açıklanamayacağını savun-
nin en biricik koşuludur çünkü artık doğa aktif bir muşlardır (Catton ve Dunlap, 1978: 42). Bu bağ-
özne değil ya içkin kuralarının keşfedileceği ya da lamda hem klasik sosyolojinin ve hem de onu takip
modern toplumlara ulaşmak için ehlileştirilecek eden sosyologların İnsanın İstisnailiği Paradigması-
pasif bir nesnedir. Bu bağlamda modernleşmeyle na sahip oldukları iddia edilmektedir. İnsanın İstis-
kurumsallaşan aydınlanma düşüncesi insanı doğa- nailiği Paradigması şu dört temel ön-kabul üzerine
yı kontrol edecek yegane özne olarak kurduğu için bina edilmiştir: (1) İnsanların genetik miraslarının
hem antroposentrik hem de anti-ekolojiktir (Cat- yanında kültürel mirasları vardır ve bu durum
ton ve Dunlap, 1980: 18). insanları tüm diğer canlılardan farklılaştırır. (2)
Sosyolojinin bir bilim olarak kurumsallaşması Toplumsal ve kültürel faktörler (teknoloji de dahil
modern toplumun ve kapitalizmin inşasıyla ya- olmak üzere) insan davranışlarının temel belirleyi-
kından ilişkilidir. Sosyoloji fen alanındaki bilimler cileridir. (3) Sosyal ve kültürel çevre insan davranış-
kadar kıymetli bir bilim olduğunu ispatlamak için larının temel bağlamını oluşturur ve biyolojik çevre
modern toplumu doğadan kati suretle kopartmış bu durumdan bağımsızdır. (4) Kültür birikimlidir,
ve toplumun kendi yasalarını oluşturacak meşru dolayısıyla teknolojik ve toplumsal ilerlemeyle tüm
bir zemin çizmiştir. Özellikle Aydınlanma gelene- sorunlar son kertede çözülecektir (Catton ve Dun-
ğinin etkisiyle doğa özerk, kendi kuralları olan ve lap 1980: 24). Tüm bu varsayımlar insanların diğer
insandan bağımsız bir yapı olarak tanımlanmış- türlerden istisnai bir varlık olarak ayrılığını ve diğer
tır (Goldman ve Schurman, 2000: 565). Emile türlerden farklı olarak ekolojik yasalara, çevresel et-
Durkheim’in sosyolojisinde toplumsal gerçekler kilere, çevresel kısıtlamalara maruz kalmadığı ön
ne biyolojide ne de bireysel psikolojilere referansla kabulünden hareket etmektedirler.
açıklanabilir. Aksine, toplumsal gerçekler yalnızca Günümüzde yaşanan ekolojik kriz ise İnsan
diğer toplumsal gerçeklerle ilişkilendirilerek açığa İstisnailiği Paradigmasının tersine insanların diğer
çıkabilir (Catton ve Dunlap, 1978: 42). Durkhe- türler arasında ‘özel’ bir varlık olmadığını defalarca
im, kendi özerk alanı olan toplumun yasalarını ispatlamıştır. İnsanlık ne sera gazı salınımın artma-
biyolojiye bakıp modellemiş, sosyolojinin kendi sıyla oluşan iklim krizinden ne de ekolojik dengenin
eğilimlerini ortaya çıkarmaktadır (Macnaghten ve bozulmasından kaynaklanan salgın hastalıklardan
Urry, 1995 : 204). Tam da bu sebepten modern muaftır. 1970’lerde ortaya çıkan çevre sosyolojisi-
toplum gerçekliğini açıklamak için kullandığı ‘or- nin temel konusu ise insanın ekoloji içindeki yerini
ganik iş bölümü’ kavramı son derece karmaşıklaş- kavramsallaştırmak için yeni bir paradigma geliştir-
mış toplumsal yapıların sonucudur. Sosyoloji disip- mek gerekliliğini açıkça dile getirmiştir.
lininin bir diğer kurucu figürü olan Max Weber’in
‘formel’ olarak kavramsallaştırdığı ‘akıl’ ise bilimsel
ve teknik bilgiyle doğayı kontrol edebilen akıldır Yeni Ekolojik Paradigma
(Hannigan, 2006: 7). Gelişen piyasa ekonomisi İnsanın İstisnailiği Paradigmasının antroposent-
ancak böyle bir aklın yarattığı verimlilik ve üretim rik bakış açısını reddeden Yeni Ekolojik Paradigma
yönetilebilmektedir. Klasik sosyologlar bağlamında merkezine insanların ekosisteme bağımlılığını al-
‘çevre’ toplumsal olayları etkileyen kurumlar, ilişki- maktadır. Çevre terimi yerine ekosistem teriminin
ler, kültürel etkiler olarak tanımlanmıştır (Catton kullanılması bilinçli bir tercihtir çünkü ekosistem

5
Modern Çevre Kuramları

insanlar için üç temel fonksiyona sahiptir. Ekosis- değil, doğal dengeden ve ekosistemsel ilişkilerden
temler hem insanların maddi ihtiyaç ve isteklerini de etkilenmektedir. Dolayısıyla insan eylemlerinin
sağlayan kaynak depoları, hem üretimin sonucunda doğa üzerinde öngörülemeyen sonuçları vardır. (3)
açığa çıkan atıkları öğüten bir atık deposu, hem de İnsan yaşamı sınırlı bir biyofiziksel çevreye bağlı-
insanların yaşam alanıdır (Dunlap, 2010: 17). İn- dır ve bu sınırlılık insan eylemlerinin önüne bi-
sanların daha fazla yaşam alanına, kaynak deposuna yolojik ve fiziksel engeller çıkarmaktadır. (4) Her
ve atık havuzuna olan ihtiyaçları ise ekosistemlerin ne kadar insanlar çeşitli buluşlarla üretim kapasi-
uzun vadede krize gireceğinin açık bir göstergesi- telerini arttırsalar da doğa kanunları yürürlükten
dir. Gittikçe azalan doğal kaynakların her gün daha kaldırılamaz (Catton ve Dunlap, 1978: 44). Mo-
fazla kullanılması ve biten kaynakların bir diğeriyle dernizmin insanı merkeze alan söylemine eleştiri
değiştirilmesi olarak tanımlanan ekolojik kriz gün olarak çıkan Yeni Ekolojik Paradigma, günümüz
geçtikçe derinleşme eğilimindedir (1980: 30). dünyasında insanın merkezdeki yerinin sorgulan-
İnsan İstisnailiği Paradigmasının günümüz eko- ması ve insan-doğa arasındaki ilişkinin yeniden
lojik krizini öngöremeyişinin ilk nedeni insanların kavramsallaştırması gerektiğini iddia etmektedir.
yaşamlarının biyofiziksel yapısını reddederek, top- Her ne kadar insan diğer türler içerisinde farklı
lumsal yapının ekosistemlerden bağımsız olduğunu olsa da ekosistemlerin içine gömülü ve onlar ta-
varsayar. İkinci olarak insanların inşa ettikleri ku- rafından sınırlandırılan bir türdür. Yeni Ekolojik
rumlara duyulan sarsılmaz güvenle maddi büyü- Paradigmanın bizlere göstermek istediği uzun
menin, gelişmenin ve genişlemenin sonsuz olduğu vadede sürdürülebilir bir toplum için insanların
düşünülmektedir. Ancak modern toplumlar insan sonlu ekosistemlere adaptasyonunun sağlanması
merkezli bu paradigmanın iflah olmaz iyimser- gerekliliğidir. Sosyolojiye düşen görev ise insan-
liğinin aksine ekosistemlerin üç fonksiyonunun ekosistem ilişkisini yeniden formüle ederek daha
devamlılığına bağlıdır ve maalesef insanların eko- sürdürülebilir toplumsal ilişkilerin sağlanabileceği
sistemleri tüketme hızı ekosistemlerin kendilerini zemin için ihtiyaç olan bakışı bize sağlamaktır.
yenileyebilme kapasitelerinden çok daha fazladır. Yeni Ekolojik Paradigmanın toplum ve çevre
Modern toplumların istikrarsızlığı, İnsan İstisnaili- arasında kurduğu karşılıklı ilişki ekolojik krizlerin
ği Paradigmasının öngöremediği bir sebepten yani öngörülebilmesi ve çözülmesi bağlamında önemli
ekosistemle kurdukları tahakküm ilişkiden kaynak- bir sıçrama yaratmıştır. Catton ve Dunlap’a göre
lanmaktadır. Bilimsel araştırmaların farklı alanlar- ekolojik kıtlık farklı sosyal sınıflar arasında bir ça-
da ve zamanlarda birçok defa ifade ettiği gibi çev- tışma yaratacak ve daha da vahimi kuşaklar arası
resel krizler insanlığın kapısına dayanmıştır ve bu diyakronik rekabet başlatacaktır (35-36). Sosyal bi-
krizlerden çıkabilmenin yegane yolu ekosistemlere limlerin ekolojik krizin toplumsal sebepleri ve so-
yaklaşımdaki paradigmanın değiştirilmesinden geç- nuçlarını kavramsallaştırabileceği bir ekolojik para-
mektedir. Toplumu anlamayı merkezine alan sosyo- digmaya ihtiyacı vardır. Yeni Ekolojik Paradigmayı
loji disiplininde ise bu paradigmatik değişim ancak operasyonel hâle getiren ve derinleştiren Ekolojik
İnsan İstisnailiği Paradigmasına alternatif bir episte- Modernleşme Yaklaşımına bakalım.
moloji kurmakla mümkündür (Buttel, 2010: 37).
Catton ve Dunlap’ın geliştirdiği Yeni Ekolojik
Paradigma insan ve çevre arasındaki ilişkiye bakışı ‘Ekosistem, canlı varlıkları birbirlerine ve
radikal bir şekilde değiştirme iddiasındadır. İnsan bulundukları ortama bağlayan, göreli ola-
İstisnailiği Paradigmasına alternatif olarak şu var- rak türdeş (homojen) ve örgütlenmiş kar-
sayımlar üzerine inşa edilmiştir: (1) Her ne kadar şılıklı ilişkilerin tümü olarak tanımlanır.
kültürel ve teknolojik ilerlemeler bağlamında in- Ekosistem yüzölçümü ne olursa olsun to-
sanlar özel türler olsalar da bu durum onların diğer pografik bir birimdir. Bir göl, bir orman,
türler içinde bir tür olarak küresel ekosisteme gö- ekosistem örneği olarak gösterilebilir’
mülü olduğu gerçeğini değiştirmez. (2) İnsan iliş- (Keleş, Hamamcı ve Çoban, 2015: 31).
kileri yalnızca toplumsal ve kültürel faktörlerden

6
Çevre Sosyolojisi

Öğrenme Çıktısı
1 Çevre sosyolojisinin ortaya çıktığı ekolojik krizler, insanın istisnailiği paradigması ve yeni
ekolojik paradigma hakkında bilgi edinme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Bireyin hayatı ekosistemin Türkiye’de yaşadığınız ya


Günümüz toplumsal sis- bir parçası mıdır yoksa eko- da şahit olduğunuz büyük
temlerinde İnsan İstisnailiği sistemin üstündeki bir güç çevresel felaketler var mı?
Paradigmasının devam et- müdür? E. Callenbach’ın Nedenlerini ya da nasıl başa
mekte midir? (2011) Ekotopya kitabını çıktığınızı arkadaşlarınızla
inceleyiniz. paylaşınız.

EKOLOJİK MODERNLEŞME VE 1980’lerin ortasından itibaren doğal kaynakla-


SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA rın daha az kullanılması ve zararlı atıkların daha az
salınımı üzerine farklı ölçeklerde -bireysel üreticiler-
Ekolojik Modernleşme Teorisi’ne göre
den hane halklarına, sanayi sektörlerinden üretim
1970’lerde ortaya çıkan çevreci sosyal bilim akım-
zincirlerine, yerel yönetimlerden küresel boyutlara
larının çevre dostu reformlardan ya da teknolo-
kadar- çalışmalar yürütülmüştür. Bu çalışmaların
jilerden bahsetmek yerine sadece çevresel bozul-
amacı ise ekonomik büyümeyle çelişmeyecek yeni
manın sebepleri ve devamlılığı üzerine çalışmalar
teknolojilerin bulunmasıyla ekosistem dengelerinin
üretmiştir (Mol, 2010: 65). Sivil toplum, hükü-
bozulmadığı modern kurumsal altyapıların kurula-
metler, kurumlar ve şirketlerin çevre bozulmala-
bileceğini göstermektir (Mol, 2010: 66). Günümüz
rına karşı nasıl önlemler alabileceği ya da kendi-
dünyasında modern toplumların temel kurumları
lerini nasıl yeniden yapılandırılabileceği alanında
(hükümetler, devletler, yerel yönetimler, hane halkla-
çalışmalar yapılmamıştır. Ekolojik Modernleşme
rı, şirketler) ekolojik çıkarlar ve düşünceler etrafında
Teorisi’nin temel savı modernleşmenin yarattığı
yeniden şekillenmektedir. Diğer bir ifadeyle gittikçe
çevresel tahribatın ancak modernleşmeyi ekolojik
tekil çıkarlardan bağımsızlaşan ekolojik akıl modern
bağlamda daha ileriye götürerek çözülebileceğini
yaşama hakim olmaya başlamıştır (67). Ekolojik akıl
iddia etmektedir. Diğer bir ifadeyle çevresel kri-
artık üretim ve tüketim süreçlerinin örgütlenme-
zin çözülmesi halihazırda bulunan modern ku-
si ve değerlendirilmesinin ekonomik olduğu kadar
rumları yeniden yapılandırmaktan geçmektedir
ekolojik saiklerle de yapıldığı anlamına gelmektedir.
(Rosa ve Dietz, 2010: 77-78). Sanayi toplumla-
Toplumsal hareketler, sivil toplum kuruluşları, hü-
rı 1980’lerin başından itibaren çevre dostu yeni
kümetler, iş insanları ve şirketler, bilimsel kurullar
teknolojilerin bulunmasıyla birlikte yeni bir aşa-
kendi kendilerini eleştirebilmiş ve ortak bir ekolojik
maya geçmişlerdir ve kendilerine sürdürülebilir
akla ulaşmışlardır (Rosa ve Dietz 2010: 78) Örne-
bir gelecek kurabilme kapasiteleri vardır (Pellow
ğin, ekolojik aklın modern toplumlardaki etkisini
ve Brehm, 201: 232). Bu bağlamda yeni Ekolojik
şirketlerde kullanılan çevreci yönetim sistemlerinin
Paradigmanın açtığı yolda ilerleyen Ekolojik Mo-
artışında; çevresel sigortaların ortaya çıkışında; doğal
dernleşme Kuramı, modernizmin insan-merkezci
rezervleri koruma ve atıkların geri dönüşümünün
ilerleme anlayışına yine modernizm içinden bir
önemli amaçlar haline gelmesinde; çevre dostu üre-
alternatif geliştirme iddiasındadır.
tim ve tüketim politikalarının izlenmesinde gözlem-
lemek mümkündür (Mol, 2010: 68).

7
Modern Çevre Kuramları

karar alma mekanizmalarında temsil edebilmekte-


dirler. (5) Ekolojik modernleşme çalışmaları, eko-
lojik sürdürülebilirlik için kuşaklar arası dayanış-
manın açığa çıktığını gözlemlemişlerdir. Kuşaklar
arası dayanışma çevreci kurumların ve ekonomile-
rin devamlılığı için elzemdir (Mol, 2010: 66-69).
Ekolojik modernleşme teorisyenlerinin en bü-
yük ilgi alanı ulusal ve yerel yönetimlerde yapılacak
olan çevreci reformların alt yapısını hazırlamaktır.
Ekolojik-verimlilik kavramıyla (ekonomik üretimin
-gayri safi milli hasılaya referansla- ne kadar kay-
nak tüketimi yaptığının -özellikle enerji tüketimi
Resim 1.1 Yeşil Tepelerde Güneş Panelleri Alanları. bağlamında- hesaplanması) yönetilmesi gereken
Fosil yakıtların kullanılmasıyla oluşan enerjinin hem iktisadi projelerin nasıl gerçekleştirilebileceğine
sera gazı salınımı ile iklim değişikliğine sebep olması dair araştırmalar ve çalışmalar yapılmaktadır (Rosa
hem de biyoçeşitliliğe zarar vermesi, yenilenebilir ve Dietz 2010: 84). Sadece yeşil üretim değil, ye-
enerji teknolojilerinin gündeme gelmesine sebep şil tüketimi de savunan ekolojik modernizm teo-
olmuştur. Güneş panellerinin kullanımıyla elde edilen risyenleri, tüketicilerin çevre dostu tüketime ve
enerji elektrik üretimi, ısı üretimi, ulaşım gibi alanlarda atıkların yeniden doğaya kazandırılmasına dair
kullanılarak fosil yakıtlara alternatif üretmektedir. vatandaşların bilinçlendirilmesi üzerine çalışmalar
gerçekleştirmektedir (Mol, 2010: 69). Ekolojik
Ekolojik Modernleşme Teorisi modernleşmenin nihai amacı sürdürülebilir kal-
Ekolojik Modernleşme Teorisi, modern top- kınmanın sağlanabileceği toplumsal, ekonomik ve
lumların ekolojik rasyonalitenin hüküm sürdüğü politik kurumların merkezlerine çevreciliği alarak
bir modernlik evresine geçtiğini beş temel sav üze- sürdürülebilir kalkınmanın kalıcılığını sağlamaktır.
rinden tartışmaktadır: (1) Yeni bilim ve teknoloji
çalışmaları çevreci reformların gerçekleşmesi için
çığır açıcı çalışmalar ortaya koymuştur. Artık bi-
lim ve teknoloji çevresel bozulmaların sebebi değil, Sürdürülebilir kalkınma hem kuşaklar içi
aksine ekolojik krizlerin engellenmesinde önemli hem de kuşaklar arası kaynak kullanımın-
bir araç hâline gelmiştir. (2) Yeni çalışmalar gös- daki adaleti tanımlamak için kullanılan,
termektedir ki ekonomi ve piyasa ilişkileri çevreci çevre ve ekonomi arasındaki ilişkiyi yeni-
yönetişimin sağlanmasında çok önemli işlevlere sa- den düzenleyen bir kavramdır. Buradaki
hiptir. Malların üretiminde, fiyatlandırılmasında, temel politika ‘kaynakların kullanımı,
tüketiminde ve dolaşımında çevreciliği ön plana yatırımların yönlendirilmesi, teknolojik
çıkartan yeşil-ekonomiler sistemin devamlılığı için gelişimin yönünün seçilmesi, kurumsal
elzemdir. (3) Geleneksel ve merkezî ulus devletler- değişikliklerin’ insan ve çevre arasında sür-
den, çevreci ve adem-i merkeziyetçi devletlere bir dürülebilir bir denge kurulması yönünde
geçiş olduğu gözlemlenmektedir. Hiyerarşik bir adımlar atılmasıdır (Keleş, Hamamcı ve
emir komuta zincirinden ziyade, kararların çok- Çoban, 2015: 177). 1980’lerde çeşitli po-
merkezli şekilde alındığı yeni yönetişim teknik- litika yapıcı çevrelerde kullanılan kavram
leri gelişmesiyle çevre yönetimine sivil toplumun kalkınmanın hem gelişmiş hem de geliş-
katılmasının önü açılmıştır. Uluslararası ölçekteki mekte olan ülkelere çevresel yararlar sağla-
çevre kuruluşları ve politikaları da ulus devletlerin yacağı ön kabulü üzerinden şekillenmiştir.
çevreci olması yönünde baskılar yapabilmektedir. Özellikle gelişmiş kapitalist ülkelerdeki
(4) Ekolojik modernleşmenin en aktif aktörleri sos- araştırmalar ekonomik kalkınmanın çevre
yal hareketler ve onların somutlaştığı sivil toplum dostu, çevresel yönetişimin de ekonomi
kuruluşlarıdır. Ekolojik toplumsal hareketler artık dostu olduğuna dair teoriler üretmiştir
sadece politik süreçlerle değil, ekonomik süreçlerle (Buttel, 2010: 37).
de ilgilenmekte ve kendilerini farklı ölçeklerdeki

8
Çevre Sosyolojisi

Ekolojik Modernleşme Teorisine rin, doğaya en çok zarar veren faaliyetlerini geç
Yöneltilen Eleştiriler kapitalistleşmiş ülkelere ihraç etmesi sayesinde
Ekolojik modernleşme teorisine yöneltilen en gerçekleşebilmektedir.
temel eleştirilerden biri ekolojik modernleşme Bir diğer önemli nokta ekolojik-verimliliği öl-
eğilimini kanıtlamak ve analiz etmek için yaptığı çerken minimum ekolojik zararla maksimum eko-
vaka incelemelerinde ve alan araştırmalarında son nomik verimlilik sağlanmaya çalışılmaktadır. Ancak
derece seçici davranmasıdır. İzlenilen bu metot bu durum ekonomik yatırımların ölçeği arttıkça
sadece belli başlı vakalara odaklandığı için küre- ortaya çıkan ekolojik bozulmanın hacmini önce-
sel bir ekolojik modernleşme eğilimi olduğunu lememekte dolayısıyla sermaye birikiminin sürekli
ispatlayamamaktadır (Rosa ve Dietz, 2010: 80). artan ölçüde yatırım yapma gerekliliğini eleştirme-
Metodolojik eleştirinin devamı niteliğinde olan mektedir. Yeni çıkan yeşil ekonomiler de bu duru-
diğer önemli nokta ise toplumsal, iktisadi ve si- mu destekler niteliktedir keza daha önce keşfedil-
yasal kurumların ekolojik duyarlılıkla yeniden memiş olan alanlar (ekoturizm ya da geri dönüşüm
yapılandırılması ekolojik modernleşme teoris- piyasası gibi) yeni yatırım ve kar olanakları olarak
yenleri için adeta başlı başına bir amaca dönüş- düşünülmüştür (Rosa ve Dietz, 2010: 83-84). Son
mesidir. Neticede yapılması hedeflenen tüm bu olarak, ekolojik modernleşme yeni bir modern-
kurumsal dönüşümler sembolik olmanın ötesine leşme projesi olarak insanı merkeze aldığı ve bir
geçip insan ve doğa arasındaki ilişkiyi hakiki bağ- ‘toplum mühendisliği’ yaptığı gerekçesiyle birçok
lamda dönüştürmedikleri noktada teori boşluğa eleştiriye maruz kalmıştır. Özellikle sürdürülebilir
düşmektedir (Rosa ve Dietz, 2010: 82). Şayet kalkınma meselesine yaptığı vurgu, antroposentrik
ekolojik modernleşme ekoloji bozulmayı engel- bakış açısıyla doğayı toplumların devamlılığındaki
leyebilseydi, küresel iklim krizine giden yolda en dışsal bir sınır ve tehdit olarak görmesi anlamına
çok sera gazı salınımı yapan ülkeler dünyanın en gelmektedir (Macnaghten ve Urry, 1995: 204). Do-
gelişmiş ve ekolojik olarak en çok modernleşmiş ğal kaynakların sınırlılığına yapılan vurgu insan ve
olan ABD ve Avrupa Birliği üyeleri olur muydu? doğa arasındaki ilişkiyi değiştirmekten ziyade, insa-
Ekolojik modernleşme kuramı ilerleyen bö- nın doğayı daha ‘sürdürülebilir’ şekilde tahakkümü
lümlerde detaylı bir şekilde tartışılacağı gibi Batı altına alması ile ilgilidir. Bir sonraki bölümde detay-
merkezci geleneği devam ettirmekte ve ülkeler lı olarak incelendiği gibi, derin ekoloji yaklaşımının
arasındaki güç ilişkilerini görünmez kılmaktadır. savunucuları ekolojik modernleşme reformlarının,
Ülkeler arasındaki ekonomik eşitsizlik, ekolojik ekolojik krizden çıkabilmek için köklü değişiklikle-
modernleşmeyle yeşil ekonomilere geçen ülkele- rin gerekliliğini göz ardı ettiklerini iddia etmektedir.

Öğrenme Çıktısı
2 Ekolojik modernleşme teorisi ve sürdürülebilirlik kavramı hakkında bilgi edinme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Türkiye’de yeşil teknolojilerin


kullanıldığı alanlarla Ekolo- Günlük hayatınızda çevre
Ekolojik Modernleşme Ku- jik Modernleşme Teorisini dostu üretim ve tüketim
ramı antroposentrik (insan- ilişkilendiriniz. J.Manning tekniklerinin hangilerini
merkezci) mi yoksa ekosent- ve J.Garbon’un (2013) Yeşil kullanıyorsunuz? Avantaj ve
rik (çevre-merkezci) midir? Enerji Yeni Enerji Buluşları dezavantajlarını arkadaşları-
Dünyamızı nasıl değiştirir ki- nızla tartışınız.
tabını inceleyiniz.

9
Modern Çevre Kuramları

DERİN EKOLOJİ sahiptir. Ancak bu görece daha basit varlık-


Derin Ekoloji, Arne Naess tarafından 1973 yı- lar, evrimsel zamanda basitçe bir basamak
lında kaleme alınan Sığ ve Derin, Uzun Erimli değil, kendi başlarına bir değerdir.
Ekolojik Hareket: Özet başlıklı makalede ilk defa 3. İnsanlar ‘yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak
kullanılmıştır. Makalenin temel iddiası sığ ve derin saikı dışında yaşam formundaki çeşitlilik ve
ekoloji arasındaki ayrımı net bir şekilde koymak ve zenginliği bozma hakkına sahip değillerdir.
derin ekolojinin temel savlarını oluşturmaktır. Re- Burada ‘hayati ihtiyaç’ tanımı coğrafi ve
formist çevreci hareketlerin (ekolojik modernizm toplumsal şartlara göre farklılık gösterebil-
bölümünde tartışıldığı gibi) sığ ekolojik olduğu- mektedir.
nu iddia eden Naess, bu hareketlerde hâlâ antro- 4. Hem insan yaşamının ve kültürünün ge-
posentrik bir tutumla insanın doğanın dışında ve lişebilmesi hem de insan-dışı yaşam form-
üstünde konumlandırıldığını ve doğaya araçsalcı larının devamlılığı ancak daha az bir insan
bir bakışın devam ettiğini ifade eder (Capra, 1995: nüfusuyla sağlanabilir. İnsan nüfusunun
27). Sığ ekolojik yaklaşımlarda çevre birbirlerinden azalması yüzyıllar sürecek olsa da böyle bir
bağımsız şekilde var olan birçok varlığın toplamın- ihtiyaç elzemdir ve bunun için gerekli ön-
dan ibarettir. Diğer bir ifadeyle çevreyi bir araya lemlerin alınması gerekmektedir.
getiren değişkenler arasında içsel bir ilişki yoktur. 5. Günümüzde insanın, insan-dışı yaşam
Derin ekolojik yaklaşım insan-merkezciliği ta- formlarına müdahalesi çok fazladır ve bu
mamen reddederek radikal bir ekosentrik (çevre- durum gittikçe kötüleşmektedir. İnsanlar
merkezcilik) bakış açısının savunusu yapmaktadır. tarih boyunca doğayla müdahale etmişlerdir
Çevre merkezcilikte insan türler içinde bir tür ola- ve etmeye devam edeceklerdir ancak bu mü-
rak, diğer canlı ya da cansız varlıklardan daha de- dahalenin şekli ve kapsamı çok önemlidir.
ğerli değildir. Diğer bir deyişle insan hiçbir ayrıcalı-
6. İnsanın doğaya müdahalesini dizginleyebil-
ğa sahip olmamakla birlikte doğanın bir parçasıdır
mek için var olan politikaların değiştirilme-
(Keleş, Hamamcı ve Çoban, 2015: 51). Günümüz
si zorunludur. Temel ekonomik, teknolojik
toplumlarında karşılaşılan ekolojik krizlerin insan
ve ideolojik yapıları değiştirecek kurumsal
yaşamını tehdit ettiği düşünülürse, insanın doğa-
yapılandırmalara ihtiyaç vardır. Günümüz
nın dışında ya da üstünde olduğunu düşünmek
ideolojisi insan-dışı varlıklara sadece meta
mümkün değildir. Derin ekoloji bu bağlamda biz-
değeri olduğu için ya da sınırlı sayıda oldu-
leri doğadaki içkin değeri anlamaya çağırmaktadır.
ğu için değer vermektedir.
İnsan-merkezci yaklaşımın doğaya karşı geliştirdiği
araçsal aklın tersine, doğadaki varlıkların bizim işi- 7. İdeolojik değişiklik artık yaşam kalitesinin
mize yarayıp yaramamasından bağımsız bir iç de- yaşam standartlarından daha önemli ol-
ğerleri vardır. Derin ekolojiye göre doğal varlıklar duğunun kavranmasıyla gerçekleşecektir.
bir kullanım değerine indirgenemez. Naess’e göre Mesele niceliksel olarak ölçülebilecek bir
derin ekoloji sekiz temel ilkeden oluşmaktadır (Na- zenginlikten ziyade, niteliksel olarak anla-
ess, 1995: 68-70): şılabilecek bir yaşam kalitesiyle ilgilidir.
1. İnsan ve insan dışındaki varlıkların hayat- 8. Yukarıda sayılan yedi ilkeyi haklı bulan her-
ları ve bu hayatlarına iyi şartlarda devam kesin gerekli mücadeleyi vermek için çeşitli
etmeleri kendi başına bir içkin değere sa- görevler üstlenmesi gerekmektedir. Nere-
hiptir. Varlıkların içkin değeri bizim amaç- den başlanmalı, hangisi daha önemli, neyin
larımız için araç olmalarından bağımsız yapılması elzem gibi sorulardan ziyade he-
olarak vardır. Örneğin herhangi bir kuş tü- men harekete geçmek gerekmektedir.
rünün, ağaç türünün, okyanustaki canlının, Yukarıdaki sekiz ilkeden de anlaşılacağı üzere
bir sürüngenin ya da çiçeğin değeri bizler derin ekoloji günümüz toplumunda ekolojik ola-
tarafından belirlenemez. rak modernleştirecek reformlardan ziyade kökten
2. İçkin değer, yaşam formlarının zenginliği ve dönüşümler yapılması gerektiğini iddia etmek-
çeşitliliğinden açığa çıkar. Sözde basit ve ge- tedir. Derin ekoloji ilkelerini oluşturabilmek için
lişmemiş canlılar, daha zengin ve karmaşık iki temel prensipten yola çıkmıştır: biyo-merkezci
bir yaşamın açığa çıkmasında hayati bir role eşitçilik (biocentric egalitarianism) ve varoluşsal bü-

10
Çevre Sosyolojisi

tünlük (ontology of metaphysical holism) (Keller, rak kullanılabilir. Derin ekolojik düşünce ise ‘insan
2008: 206). İlk prensip esasen içkin değerin üzeri- nüfusu’ artışına son derece imtinayla yaklaşmakta
ne inşa edildiği prensiptir. Tüm varlıklar biyolojik ve ‘optimum’ insan nüfusunun diğer yaşam formla-
olarak eşittirler ve aralarında türevsel bir değerlen- rının ‘optimum’ nüfusu ile değerlendirilerek karar
dirme yapmak mümkün değildir. Bu bağlamda verilecek bir kavram olduğunu iddia etmektedir.
derin ekoloji anti-antroposentriktir. İkinci prensip Bu bağlamda insan nüfusunu azaltacak politikala-
ise insan ve insan-dışı varlıklar arasında ontolojik ra öncelik verilmelidir (73). Son olarak ise çevreci
(varoluşsal) bir sınırın çizilemeyeceğini ifade eder. politikaların toprak ve deniz gibi doğal varlıklara
“Dünya senin bedenindir” anlayışına dayanan va- yaklaşımının eleştirisine değinelim. Sığ ekoloji tüm
roluşsal bütünlük felsefesi “şayet diğer varlıklara doğal varlıkları parçalara ayırarak değerlendirir ve
zarar verirsek kendimize de zarar vermiş oluruz” onlara potansiyel kaynak olarak bakar. Doğal var-
önermesinden hareket eder (208). İnsan burada lıkları korumak demek onların çok amaçlı kullanıl-
kendisini bütünün bir parçası olarak görmekte, ması ya da fayda-maliyet analizlerinden geçirilmesi
bütünle özdeşlik kurmakta ve kendisini bütün bir demektir. Temel der ise ‘gelecek insan nesillerine’
yaşamın bir parçası olarak hissetmektedir (Keleş, bu kaynakların aktarılması için gerekli kullanım
Hamamcı ve Çoban, 2015: 194). Başka bir ifa- koşullarının sağlanmasıdır. Halbuki derin ekoloji
deyle insanların çıkarları ve kendini gerçekleştirme için bir doğal varlığın (deniz, nehir, okyanus ya da
çabası, insan dışı varlıklara rağmen değil, ancak on- toprak parçası) bir ülkenin sınırları içinde olması,
larla birlikte olur. onların o ülkenin mülkiyeti altında kullanılacak
Derin ekoloji çevre hareketlerinin temel slogan- kaynaklar olduğu anlamına gelmez.
ları ve terimleri üzerinden eleştiriler geliştirerek sığ
ekolojinin karşısında nasıl alternatifler sunduğu Derin Ekolojinin Eleştirisi
üzerine yoğunlaşmıştır. Bunlardan bir kaçını ör- Derin ekoloji hem yeni ekolojik paradigmanın
nekleyerek derin ekolojinin nasıl bir politik projek- hem de ekolojik modernleşme teorisinin kökten
siyon sunduğuna bakalım. Örneğin ‘kirlilik’ teması eleştirisini yaparken, insanı doğanın merkezindeki
neredeyse tüm çevre hareketleri ve politikalarının üstün rolünü radikal bir şekilde al aşağı eder. Her
merkezinde durmaktadır. Sığ ekolojik yaklaşımlar- ne kadar tam aksini iddia etse de derin ekoloji-
la yeni teknolojilerle kirliliği azaltmaya çalışmakta nin insanın olumsuz davranışlarına yaptığı vurgu
ve hatta kirli sanayileri üçüncü dünya ülkelerine onun biyo-merkezci eşitlik ilkesinden uzaklaşma-
ihraç etmektedirler (Naess, 1995: 71). Oysaki de- sına sebep olur. Nasıl ki antroposentrik yaklaşım-
rin ekoloji ‘kirlilik’ meselesini sadece insan sağlı- larda insan doğanın üstüne çıkan bir varlık olarak
ğını tehdit ettiği için değil tüm ekosistemi tehdit belirmişse, derin ekolojide insan doğanın dışında
ettiği için bir problem olarak ele alır. Burada amaç ve ona karşıt bir varlık olarak belirmiştir (Keleş,
kısa-erimli ve günü kurtaran çözümler bulmaktan Hamamcı ve Çoban, 2015: 53). İnsan ve doğa
ziyade kirliliğin nedenlerini ortadan kaldıracak ra- arasındaki karşıt ilişki tersinden yeniden üretildiği
dikal çözümler bulmaktır. Bir diğer ana tema olan için, derin ekoloji insan ve doğa arasında diyalektik
‘kaynaklar’a, sığ ekoloji teknolojiyle sömürülebilen bir ilişki kurmayı başaramamıştır. Derin ekolojiye
hayvanlar, bitkiler ve diğer doğal canlıların topla- yöneltilebilecek ikinci eleştiri ise doğayı ‘gizemli’
mı olarak bakmaktadır. Market mekanizmalarının (mystification) ve otantik bir şekilde kavramsallaş-
fiyatlarını belirlediği kaynaklar, talebin artması tırmasıdır (Bookchin, 1988). Doğa ile ilgili yeterli
durumunda fiyatın da artmasıyla kendilerini koru- bir soyutlama sunamayan derin ekoloji, insan ve
yabilir ya da yeni teknolojilerle yok olan kaynak- doğa arasındaki ilişkiyi anlamak için de yeterli bir
ların yerine yenileri konulabilir. Derin ekoloji için bakış sağlayamamaktadır. İnsan ve doğa arasındaki
hiçbir yaşam formu sadece kaynak olarak düşünü- ontolojik ayrım kavramsallaştırılmadığında ve in-
lemez çünkü tüm varlıkların kendi içkin değerleri san varoluşsal bütünlük içinde eritildiğinde, hangi
vardır. Diğer bir ifadeyle, derin ekoloji ‘kaynak’ toplumsal şartlarda doğanın kaynak olarak görül-
kavramının kendisine karşıdır (72). Naess’in ver- meye başlandığına dair sorumuz havada kalacaktır.
diği bir diğer ilgi çekici örnek ise ‘nüfus’ terimidir. İnsan ve doğa arasındaki ontolojik ayrım gerçek-
Sığ ekoloji için insan nüfusunun artışı işgücü ya da tir ve bunun tarihsel ve toplumsal sebepleri vardır
askeri gücün karşılanması için bir politik araç ola- (Humphrey, 2000: 251-253).

11
Modern Çevre Kuramları

Doğayı bir bütün olarak alan derin ekoloji, in- havuzu olarak görülmeye başlandı? Ancak bu soruyu
sanları da bir bütün olarak almaktadır. Tarihsel ve sorarak doğa ve insan arasındaki eşitsiz ilişkinin han-
ekonomik olarak açığa çıkmış toplumsal eşitsizlikle gi maddi koşullarda ortaya çıktığı ve hangi maddi
ve güç ilişkileri görünmez hale gelmektedir. Özel- koşulları değiştirerek bu durumun üstesinden geli-
likle feministler tarafından androsentrik (erkek ege- nebileceği üzerine düşünmek mümkündür. Diğer
men) olarak eleştirilen derin ekoloji yaklaşımı, in- bir ifadeyle Günümüz iktisadi sisteminin doğaya
sanlar arasında soyut bir eşitlik varsayımdan hareket bakışını radikal bir şekilde değiştirmek istiyorsak,
ettikleri için kadınların uğradıkları sistematik baskı- ‘ilişkisel’ bir toplumsal, ekonomik ve politik analiz
yı görünmez kılmaktadır (Sessions, 1991: 86). Bir yapılması gerekmektedir. Bu bağlamda politik eko-
diğer eleştiri noktası ise dünyada nüfusun azalması nomi yaklaşımı insan ve doğa arasındaki tahakküm
gerektiğine dair evrensel iddianın, geç kapitalistleş- ilişkisini kapitalist üretim ilişkileri içinde değerlen-
miş ve tarım toplumu özellikleri taşıyan ülkelerin direrek, kavramsal bir açılım yaratma iddiasındadır.
ihtiyaç duyduğu emek gücünü görmezden gelme-
sidir. Nüfus politikalarına içkin olan güç ilişkilerini
ve toplumsal cinsiyet ilişkilerini gündeme almadan İçkin değer doğadaki varlıkların insanlara
insan nüfusunun azalması en temel çevre politikası yararlı yada zararlı olmalarından bağımsız
olarak sunmak ciddi problemler yaratmaktadır. bir şekilde değerli oldukları görüşüdür.
Derin ekolojini ekolojik krizin sebeplerini kav- Diğer bir ifadeyle, bizim verdiğimiz araç-
ramsallaştırabilecek bir tarihsel ve sosyolojik analiz- sal değerden bağımsız olarak doğadaki
den yoksundur. Burada sorulması gereken soru han- her varlığın kendi içinde bir değeri vardır.
gi toplumsal şartlar altında doğa kaynak ya da atık

Öğrenme Çıktısı
3 Derin ekolojik yaklaşım hakkında bilgi edinme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Doğa yürüyüşleri yaptığınız-


İçkin değer kavramını pagan
Ekosentrik (çevre-merkezci) da derin ekoloji düşüncesi-
dinlerdeki doğa anlayışıyla
yaklaşımın ekolojik krizlere nin iddia ettiği gibi kendi-
ilişkilendiriniz. Yeryüzü Kri-
çözüm üretme konusunda nizi evrenin bir parçası gibi
zi, Dönüşen İnsan, Cogito
pratik/uygulanabilir iddia- hissediyor musunuz? Dü-
Dergisi 93. sayısında yer alan
ları var mıdır? şüncelerinizi ve duygularını-
makaleleri inceleyebilirsiniz.
zı arkadaşlarınızla paylaşınız.

EKOLOJİYE POLİTİK İKTİSAT YAKLAŞIMI


Ekolojiye politik iktisat yaklaşımı Marksizmi ekolojik olarak yeniden yorumlama çabası olarak adlandırı-
labilir. Birçok düşünür Marx’ın çalışmalarının ekolojik bir bakış açısına yer bırakmayacak kadar ‘prometanist’
-sanayileşme ve teknolojinin ne pahasına olursa olsun desteklenmesi gerektiği düşüncesi- olduğunu iddia
etmiştir (Foster, 2010: 106). Ancak 1980’lerin sonunda ortaya çıkan Ekolojik Marksizm ile birlikte soru artık
Marx’ın yazdıklarının kendisinin ekolojik olup olmadığı değil, doğa ve toplum arasındaki ilişkiyi diyalektik
bir şekilde ele alıp günümüzdeki ekolojik krizi anlayabilecek metodu araştırmacılara sağlayıp sağlayamadı-
ğıdır (O’Connor, 1988; Benton, 1999; Foster, 2010; Kovel, 2017). Eko-Marksizmin amacı ekolojik krizin
toplumsal düzenle ilişkisini kurmak, çevre sorunlarına teknik ve tekil çözümlerle yaklaşmak yerine bütüncül
bir şekilde yaklaşmak ve bu sorunlara toplumsal çözümler bulmaktır (Keleş, Hamamcı ve Çoban, 2015: 246)

12
Çevre Sosyolojisi

Ekolojik Marksizm bir soyutlama olarak çevre Metabolik Yarık Teorisi


problemleri yerine ‘ekolojik kriz’ kavramını kullan- John Bellamy Foster’in Marx’a referansla ge-
maktadır, çünkü birbirlerinden farklı gibi görünen liştirmiş olduğu metabolik yarık kavramı Marx’ın
birçok ‘çevresel’ sorun (örneğin küresel ısınma, tür- kapitalizmin gelişmesiyle birlikte kır ve kentin ay-
sel çeşitliliğin azalması, biyosfere salınan yeni kim- rılması ve kırda kapitalist tarımsal üretimin hakim
yasalların sebep olduğu zehirlenmeler, kaynakların olmasına dair yazdıklarından devşirilmiştir (Foster,
azalması) tek başlarına değil bir arada ekolojik krizi 2010: 108). Metabolizma kavramı insan türleri ve
oluşturmaktadırlar (Kovel, 2017: 36-40). Birbirini insan-dışı ekosistemler arasındaki bütünlüklü iliş-
tetikleyerek bir dizi çöküşü başlatan süreç esasen kiyi göstermekte, metabolik yarık kavramı ise genel
insani ekosistemler ve diğer ekosistemlerin parça- olarak kapitalizm özel olarak insan tarafından eko-
lanmasıyla sonlanan yapısal bir sürecin sonucudur. sistemsel mekanizmalarda yaratılan telafisi zor ak-
Ekolojik kriz evresi yalnızca insani ekosistemleri de- saklıkları anlatmaktadır (Pellow ve Brehm, 2013:
ğil, diğer ekosistemleri de parçalamaktadır. Mark- 232). Bu bağlamda metabolik yarık kavramı bize
sist ekolojistlerin amacı ekolojik krizin toplumsal insan ve doğa arasındaki ilişkinin nasıl bozulduğu-
dinamiklerini anlamak için ekosistemsel bir bakış nun tarihsel ve toplumsal koşullarını inceleyebile-
geliştirmektir (43). Ekolojik Marksizm birbirinden ceğimiz kavram setini sunmaktadır. Foster’a göre
farklı teoriler üzerine inşa edilmiş ve her bir teori Marks’ın Kapital’in birinci cildinde kapitalizmin
Marksist yöntemi başka bir ölçekte kullanmıştır. yarattığı toplumsal ve üretimsel değişikliklere dair
İlk olarak ele alınan metabolik yarık teorisi kapita- yaptığı şu vurgular, sermaye birikiminin insan ve
list üretim ilişkilerinin doğayı nasıl kullanım değe- doğa arasında tamiri mümkün olmayan bir yarı-
rinden değişim değerine dönüştürdüğünü Marx’ın ğı nasıl oluştuğunu anlamamızı sağlamaktadır: İlk
metinlerine referansla tartışmaktadır. John Bellamy olarak kapitalist üretim koşullarının yarattığı emek
Foster tarafından kavramsallaştırma, kapitalizme rejimi insan türü ve doğa arasında tamir edilemez
içkin doğa anlayışını tarihselleştirmektedir. İkinci bir yarık oluşturmaktadır. İnsan türü ve doğa ara-
yaklaşım ise koşu bandı üretimi teorisidir. Bu yakla- sındaki bozulan metabolik ilişkinin yeniden ku-
şım kapitalizmin artan ölçekte devam eden üretimi rulması gerektiği hâlde, süreklilikle artan ölçekteki
arttırma eğiliminin, içsel olarak ekolojik tahribatı tarımsal üretim ve uzun mesafeli ticaret metabolik
arttırdığını iddia etmekte ve devlet politikalarının yarığı genişletir ve yoğunlaştırır. Toprağın yapısını
da yapısal olarak kapitalist üretimi desteklemek dı- bozan kapitalist tarımsal üretim bir taraftan topra-
şında bir alternatifi olmadığını öner sürmektedir. ğın verimliliğini azaltmakta diğer taraftan ise insan
Ekolojiye dünya sistemi yaklaşımı ise ekolojik mo- atıklarının kent merkezlerde yoğunlaşmasına sebep
dernleşmeyi eleştirerek dünya sistemindeki hiyerar- olmaktadır (Foster, 2010: 108).
şik iş bölümünün ülkeler arasında yarattığı eşitsiz
Metabolik yarık kavramının daha iyi anlaşıla-
ekolojik ilişkilere odaklanmaktadır.
bilmesi için kapitalizmin içsel işleyişine dair bir
kaç kavramsal açıklama yapmak gerekiyor. Ön-
celikle kapitalizm kullanım değerindense değişim
Ekoloji, Yunanca yaşanılan yer anlamına gelen değerinin egemenliği altında örgütlenmiş bir ikti-
‘oikos’ ve bilim anlamına gelen ‘logos’ sözcükle- sadi sistemdir. Kullanım değeri, ihtiyacımız olan
rinden türetilmiş bir kavramdır ve köken olarak bir eşyanın somut özellikleriyle ilgilidir. Somut
yerleşme bilimi anlamına gelmektedir (Keleş, olduğu için, tıpkı kullanılmış bir eşyanın tamir
Hamamcı ve Çoban, 2015: 30). Ancak burada edildiği gibi yenilenebilir. Kapitalizm öncesi top-
çevre ve ekoloji arasındaki farkı ortaya koyma- lumlarda doğayla kullanım değeri bağlamında
mız gerekmektedir. Çevre tanımı gereği bizim ilişki kurulduğu için toplumlar ve doğa arasında
dışımızda kalan, bizi çevreleyen anlamına gelir- organik bir ilişki vardı (Kovel, 2017: 168). Deği-
ken, ekoloji bizim de bir parçası olduğumuz iç şim değeri ise metanın parasal olarak bir karşılığı-
ilişkilerle tanımlanan bir bütündür (Kovel, 2017: nın olmasını ve metanın değerinin para cinsinden
26). Başka bir ifadeyle ekoloji bizim de bir parça- soyutlanabilmesini ifade etmektedir (63). Müba-
sı olduğumuz, içerisi ve dışarısı ayrımı yapama- dele değerinin hakim olduğu kapitalist sistemde
yacağımız bir yuvadır. bu sebepten her şeyin bir fiyatı vardır. “Kullanım
değeri doğanın katılımını talep eder ama mübade-

13
Modern Çevre Kuramları

le değeri doğayı nicelleştirerek oluşturur”, doğayı ri vardır (2008: 12). Tam da bu sebepten küçük
somut bir varlık olarak değil para karşılığında so- teknolojik yeniliklerle çözülecek bir krizden ziyade
yutlanabilir bir varlık olarak kurar (169). Bu bağ- büyük toplumsal temelleri değiştirmenin gerekli
lamda doğa artık somut ve sınırları olan bir varlık olduğu bir krizden bahsedilmektedir.
değil, soyut bir kaynak havuzudur.
Doğanın neden tüm özelliklerinden ve zengin- Koşu Bandı Üretim Teorisi
liğinden soyutlanarak para formuna indirgendiği-
Koşu Bandı Üretim Teorisi, 1970’lerin sonunda
ni anlayabilmek için sermaye birikimi kavramı-
Kuzey Amerika ve Kıta Avrupa’da çıkmış bir çevre
na daha yakından bakmamız gerekiyor. Sermaye
sosyolojisi yaklaşımıdır. 1970’lerdeki ana akım (ya
birikiminin ekoloji karşıtı iki temel eğilimi şu
da yeni Ekolojik Paradigmanın eleştirdiği gibi İn-
şekildedir: sermaye birikimi kendi üretim ko-
sanın İstisnailiği Yaklaşımı) sosyolojisinin tersine,
şullarını bozmaya meyillidir ve sermaye varlığını
Koşu Bandı Üretim yaklaşımı biyolojik çevreyi ça-
sürdürmek için sınırsız büyümek zorundadır (Ko-
lışmasının merkezine yerleştirmektedir. Yaklaşımın
vel 2017: 62). Meta üretiminin kar için yapılıyor
temel argümanı ise, sermaye-yoğun ekonomik ge-
olması, üretim maliyetlerini sürekli olarak düşük
lişme (ya da teknolojik gelişme) sınırlı olan biyofi-
tutmak zorunluluğunu beraberinde getirir. Meta
ziksel çevrenin devamlılığı için en büyük tehdittir
şeklinde üretilmedikleri hâlde meta muamelesi
(Buttel, 2004: 323).
gören emek gücü ve doğa basitçe maliyetleri dü-
şürülmesi gereken üretim girdilerine dönüşmüş- “Ekolojik Modernleşme Teorisi”ne taban taba-
tür. Sermaye birikimi doğayı değişim değerine na zıt olan bu yaklaşım, kapitalizmin yapısı gereği
indirgeme eğilimi gösterdiği için, ekositemlerin firmalar ya da devlet tarafından alınan üretim ve tü-
iç ilişkileri bozulmakta ve sermaye birikimi kendi ketimle ilgili hiçbir kararının ekolojik amaçlar için
üretim koşullarını sebep olduğu ekolojik krizlerle hizmet edemeyeceğini iddia etmektedir (David,
bozmaktadırlar (64). Sermayenin sürekli genişle- Pellow ve Weinberg, 2002: 15). Özellikle 2. Dünya
me eğilimi ise sermaye birikiminin başlaması için Savaşı sonrasında artan sanayi üretimi hem serma-
yatırılan 10 birim paranın yarattığı 100 birimlik yedarlar hem de işçi sınıfı için bir bolluk dönemi ya-
değerin tekrardan yatırım için kullanılarak 1000 ratmış, ancak üretimin artması iki önemli değişik-
birimlik değer yaratma eğiliminde olması ile il- liği beraberinde getirmişti. Modern fabrikalar daha
gilidir. Sermaye birikiminin devamlılığı paradan fazla girdiye ihtiyaç duyduğu için ekosistemden
para elde etmeyi gerekli kılar. Kârını tekrar de- daha fazla kaynak ‘sökülüp alınmış’ ve bu durum
ğerlendirmeyen sermayedarlar bu sebepten ha- ardı ardına tetiklenen ekolojik krizlerin başlangıcı
yatta kalamazlar ve yine bu sebepten sermayenin olmuştur. İkinci değişiklik ise, yeni teknolojilerin
merkezileşmesi ya da büyük balığın küçük balığı gerektirdiği yeni enerji kaynaklarının bulunmasıyla
yeme eğilimi vardır. Kapitalist üretimde açığa çı- ilgilidir. Özellikle yoğun kimyasal kullanımıyla açı-
kan artı değer yeni yatırımın alt limitini belirledi- ğa çıkan enerji, ekosistemlere artan oranda zehirli
ği için, üretim sonucunda gerçekleşen nicel artış atıkları ‘eklemiştir’ (Dunlap, 2010: 38).
bir sonraki kapitalist üretim döngüsü için bir en- 2. Dünya Savaşı sonrasındaki dönemde üretim
gel teşkil eder (69). Kapitalizmin sınırsız büyüme teknolojilerinin değişen yapısı devlet, sermayedar-
eğilimi ile ilgili en ilgi çekici örnekler kirlilikten lar ve işçiler arasında yeni tip koalisyonlar geliştirdi.
yararlanarak bunun ticaretinin yapılması (karbon Ekonomik gelişme devletler tarafında üç ana düz-
ticareti gibi) ya da ekolojik dengesizliklerin sebep lemde değerlendirilmekte ve desteklenmekteydi:
olduğu kanser hastalıkları için milyar dolarlık ilaç sermayedarlar için daha fazla yatırımı teşvik et-
sanayiler yaratmasıdır (66). Ekolojik Marksistlere mek; işçilerin maaşlarını piyasadaki talep dengesini
göre sermaye yapısı gereği ekoloji karşıtıdır. bozmayacak düzeyde tutmak; devletin bütçesini
Metabolik yarık teorisine göre ekolojik krizin oluşturan vergilerin artan oranda devamlılığını
kaynağı bireysel birtakım faaliyetlerden ziyade, sağlamak (David, Pellow ve Weinberg, 2002: 17).
kapitalizmin doğayı değişim değerine indirgeye- Üretken teknolojilerin artmasının bir diğer sonucu
rek üretim zincirine dahil etmesidir. Foster’a göre da tüketimin toplumsal ölçekte artmasıdır çün-
günümüz krizi bir doğa krizinden ziyade toplum kü kapitalizm krize girmemek için üretilen tüm
krizidir ve bunun toplumsal ve tarihsel nedenle- malların satılmasını gerektiren bir iktisadi denge-

14
Çevre Sosyolojisi

ye ihtiyaç duyar. Üretim bandının hızlanması son Ekolojik Krizlere Dünya Sistemi
kertede hem işsizlik ve yoksulluğa çözüm hem de Yaklaşımı
teknolojik gelişme (yeşil teknolojilerin icadı) için Ekolojik Marksizmin hem devamlılığı hem de
gerekli kaynağın sağlanması bağlamında sürekli eleştirisi olarak değerlendirebileceğimiz ekolojik
desteklenen bir politika hâlini almıştır (21). Ekolo- dünya sistemi yaklaşımı sermaye birikiminin yapı-
jik modernleşme teorisyenlerinin iddia ettiklerinin sı gereği anti-ekolojik olduğu vurgusunun ötesine
aksine devlet ekolojiyi destekleyen politikalar yapa- geçerek uluslararası ilişkiler bağlamında çevresel
maz çünkü devlet bütçe krizine girmemek için ka- bozulmanın nasıl gerçekleştiğine bakmaktadırlar.
pitalist üretimin genişleyen birikimini desteklemek Dünya sistemi yaklaşımı ekolojik modernleşme
zorundadır. Diğer bir ifadeyle devletin devamlılığı teorisinin tersine, ülkelerin kendi başlarına ger-
bu sistemde üretilen toplumsal artıktan vergi for- çekleştirdiği ‘çevre dostu’ politikalara değil, ülkele-
munda aldığı paya bağlıdır (O’Connor, 1973). rin birbirleriyle olan eşitsiz ve birleşik ilişkilerine
O’Connor’ın ifade ettiği üzere, kapitalizmin odaklanmaktadır. Ekolojik modernleşme teorisi-
ilk çelişkisi sermaye ve emek arasındaki uzlaşmaz nin temel argümanı bilim ve teknoloji sayesinde
çatışma ise, ikinci temel çelişkisi sermaye ve doğa bulunacak ‘yeşil’ üretim tekniklerinin sadece belli
arasındaki uzlaşmaz karşıtlıktır. Kapitalizmin bu- başlı ülkeleri değil, tüm dünyayı ekolojik krizden
gün geldiği aşamada ekosistemler daha çok kirle- kurtarma kapasitesi olduğudur. Dünya Sistemi
tilip sömürüldükçe sistem kendi üretim koşullarını Teorisi’nin açıkça gösterdiği gibi ‘yeşil’ teknolojiler
bizatihi ortadan kaldırmaktadır. Kapitalist sistem başlı başına metalar ürettiği için, kapitalizme içkin
bu krizin üstesinden gelmek ve birikimin devam- meta üretiminin eşitsiz yapısını ve sömürü ilişkile-
lılığını sağlamak için üretim koşullarını yeniden rini devam ettirmektedir (Bonds ve Downey, 2012:
yapılandırmak yani yeni teknolojiler bulmak zo- 168). Merkez ülkelerin deneyimlediği ekolojik mo-
rundadır (Goldman ve Schurman, 2000: 565). dernleşme, çevre ülkelerde ekolojik dengenin daha
Örneğin genetik mühendisliği, toksinleri yiyen çok bozulması anlamına gelebilmektedir. Bu bağ-
mikroorganizmaların üretilmesi ya da yosundan lamda yeşil teknolojiler ne evrensel ölçekte herkes
enerji üretme çabaları ekolojik krize karşı gelişti- için yararlı ne de politikadan bağımsız teknik bir
rilmiş teknolojik yeniliklerdir. Ekolojik kriz, daha ilerlemedir (169). Aksine ekolojik modernleşme
önceki birikim krizlerinden farklı olarak doğanın iktidar, eşitsizlik ve güç kavramlarıyla birlikte dü-
daha fazla tahakkümüyle değil, doğayı biyolojik ve şünülmelidir. Keza, merkez ülkedeki çevre dostu
fiziksel olarak yeniden üreten teknolojilerin bulun- politikalar, çevre ülkelerde ekolojik krize yol açan
masıyla çözülebilmektedir (O’Connor, 1994: 158). politikaların bizatihi sebebi olabilmektedir.
Diğer bir ifadeyle doğanın hammadde musluğu ve Immanuel Wallerstein’ın 1970’lerin ortasında
atık havuzu işlevi devam etmekte, ancak kapitalizm formüle ettiği Dünya Sistemi Teorisi, ülkeler arası
kendi ‘doğa’sını yaratmaktadır (Keleş, Hamamcı ve iş bölümündeki hiyerarşiyi ve eşitsizliği gösterir.
Çoban, 2015: 247). Daha önce sermayenin üre- Bu bağlamda dünya sistemi, merkez (gelişmiş ka-
tim ve dolaşım girmeyen alanlar hızla metalaşma pitalist ülkeler), çevre (az gelişmiş kapitalist ülke-
eğilimindedir ve bu sürek ‘ekolojik yönetim’ ya da ler) ve yarı-çevre (orta gelişmişlikte olup çevre ve
‘ekolojik rasyonalite’ gibi kavramlarla meşrulaştırıl- merkez arasındaki dengede işlevsel göreve sahip
maktadır (Goldman ve Schurman, 2000: 565). olan) ülkelerden oluşmaktadır. Merkez ülkelerin
Koşu bandı üretimi teorisi, her bir ülkede ka- zenginliğinin kaynağı çevre ülkelerden satın aldı-
pitalist üretim kurumsallaştıkça öne geçilemez bir ğı ucuz hammadde ve emek gücüdür (McKinney,
ekolojik kriz eğilimi görmektedir. Krizin sebebi de 2012: 299). Merkez ve çevre ülkeler arasındaki
bizatihi üretim mekanizmasının kendisinde giz- eşitsiz ilişkiyi, ekolojik bağlamda değerlendirme-
lidir. Her ne kadar metabolik yarık teorisinin öl- ye alan yeni çalışmalar 2000 sonrası ciddi bir ar-
çeğini genişleten bir yaklaşım olsa da koşu bandı tış göstermiştir. Dünya sistemi yaklaşımı ülkeler
teorisi kapitalist dünya sistemi içindeki uluslararası arasındaki eşitsiz ekolojik mübadeleyi ekosiste-
ilişkilerin yarattığı ekolojik tahribata ışık tutama- min üç temel işlevi üzerinden kavramsallaştıracak
maktadır. Bu noktayı inceleyen siyasal iktisat okulu modeller geliştirmiştir (Dunlap, 2010: 18). İlk
ise dünya sistemi yaklaşımıdır. olarak zengin kapitalist ülkeler, çevre ülkeleri kay-

15
Modern Çevre Kuramları

nak deposu olarak kullanıp onlara ait olan doğal gelmekte ve bu durum çevre ülkelerdeki ekolojik
kaynakları tüketmektedir. Çevre ülkeler aynı za- dengenin bozulmasına, orada yaşayan insanların
manda bir atık havuzu olarak işlev görmekte, bir hayatlarının kötüleşmesine sebep olmaktadır. Ör-
yandan zehirli atıklar bu ülkelere taşınmakta diğer neğin Avrupa ve Amerika’daki elektrik-elektronik
taraftan da ekosistemi bozan üretim faaliyetlerine şirketleri her yıl milyonlarca kullanılmış elektronik
ev sahipliği yapmaktadırlar. Hem kaynak havuzu ürünü Afrika’daki çeşitli ülkeler ihraç etmektedir,
hem de atık deposu olarak işlev gören geri kalmış bu durum muazzam miktardaki zehirli atığın zen-
ülkeler, kendi insanları için yaşam alanı sağlayan gin ülkelerden yoksul ülkelere transfer edildiğinin
ekosistemlerin sistematik olarak bozulduğu bir kanıtıdır (Pellow, 2007). Bir başka çalışma ise dün-
süreci yaşamak zorunda kalmaktadırlar. yadaki ormansızlaşma eğiliminin gayri safi milli ha-
Ekolojik olarak eşitsiz mübadele (ecologically sılası yüksek olan gelişmiş kapitalist ülkelerde daha
uneven exchange) kavramını merkeze alan bu yeni az, çevre ülkelerde ise gittikçe artan oranda oldu-
literatür, ekonomik, politik ve askeri olarak güçlü ğunu göstermektedir (Burns, Kick ve Davis, 2003).
olan merkez ülkelerin sermaye birikiminden kay- Ekolojik duyarlılıklarla genişletilen Dünya Sis-
naklanan kirlilikleri çevre ve yarı çevre ülkelere ihraç temi yaklaşımı her ne kadar ulus devlet arasındaki
ettiğini iddia etmektedir (Bonds ve Downey, 2010: iktidar ilişkilerini gösterse de, her devletin kendi
171). Özellikle ekolojik modernleşmenin iddia et- içerisinde devam eden güç ilişkilerini görünmez
tiği gibi merkez ülkelerdeki ekolojik rasyonalitenin hâle getirmektedir. Bu bağlamda ulus devletler iç-
kurumsallaşması, bu ülkelerdeki çevreye zararlı faa- lerinde çatışma barındırmayan analiz nesnelerine
liyetlerin başka coğrafyalara kaymasını zorunlu hâle indirgenmekte ve özellikle çevre ülkeler merkezle-
getirmektedir. Merkez ülkelerde kullanılan birçok rin yörüngesindeki pasif gezegenler gibi kavramsal-
‘yeşil teknoloji’nin hammaddesi çevre ülkelerden laştırılmaktadır (Pellow ve Brehm, 2013: 235).

Öğrenme Çıktısı
4 Ekolojiye ekonomi politik yaklaşımı, metabolik yarık teorisi, koşu bandı üretim teorisi ve
ekolojik krizlere dünya sistemi yaklaşımı hakkında bilgi edinme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Ekolojiye dünya sistemi


yaklaşımından bakıldığında
Türkiye’deki üretim ve tü-
John Bellamy Foster’ın Sa- ketim sistemlerinin hangi Size göre çevremizdeki hangi
vunmasız Gezegen kitabında bağlamlarda ekolojik eşitsiz doğal varlıkları değişim de-
kapitalizmi neden ‘yaratıcı mübadeleye konu olmakta- ğeri bağlamında satın alma-
yıkıcılık’ sistemi olarak ta- dır? Konuyla ilgili olarak M. nız gerekiyor? Nedenlerini
nımlamaktadır? Hulme’nin (2016), İklim arkadaşlarınızla tartışınız.
Değişikliği Konusunda Ne-
den Anlaşamıyoruz kitabını
inceleyebilirsiniz.

16
Çevre Sosyolojisi

EKOFEMİNİZM yere yerleştirmiştir. Ekoloji karşıtı Aydınlanma ge-


Ekolojik feminizm 1970’lerdeki çevreci ve femi- leneği kültür/insan ve doğayı birbirlerine varoluş-
nist toplumsal hareketlerin açığa çıkardığı, birbirin- sal olarak tezat kabul eder (Plumwood, 2004: 44).
den farklı feminist ekollerinin oluşturduğu ancak Hiyerarşinin güçlü tarafında olan erkek aklı, ras-
ekoloji ve bilime eleştirel feminist bir perspektiften yonaliteyi ve ilerlemeyi temsil ederken, kadın be-
bakan yaklaşımdır. Ekolojik feminizm (eko-femi- den, duygusallık ve akıl-dışılığı temsil eder. İnsan
nizm) terim olarak ilk defa 1974 yılında Fransız ve doğa karşıtlığı insanı yalnızca doğanın üstünde
feminist yazar Françoise d’Eaubonne tarafından konumlandırmakla kalmaz, insan-dışı ekosistemle-
Feminizm veya Ölüm isimli nüfus artışı, kirlilik ve rin de ilerleme için sömürülebileceği ideolojik bir
çevresel bozulmanın erkek egemen kültür ile ilişki- düzlem oluşturur (47). Ancak bu yapay ayrım in-
lendirdiği çalışmasında kullanılmıştır (Birkeland, sanların ekosistemlerin içine gömülü olduğu gerçe-
1993: 18). Yukarıda detaylıca ifade edilen farklı ğini değiştirmez. Ekofeminizm tam da bu noktada
ekolojik okulların tersine, ekofeministler kurum- erkek egemen bir ayrım olan doğa ve insan ayrı-
lara, politikalara, toplumsal hareketlere bakarken mına şu soruyu yöneltir: ‘Neyin rasyonel, ilerici,
kadınların yaşadığı tahakküm mekanizmalarını akılcı olduğuna hangi kriterlerle karar verilmekte-
açığa çıkarmayı analizlerinin merkezine almışlardır dir?’. Bu soruya cevap verebilmek için toplumdaki
(Allison, 2017: 8). Bu bağlamda erkek egemen eko- iktidar mekanizmalarına bakmak gerekmektedir
lojik okulların ‘cinsiyet körü’ analizleri, toplumdaki (Goldman ve Schurman, 2000: 571).
temel tahakküm mekanizması olan toplumsal cin- İlerideki paragraflarda anlatılacağı gibi ekofe-
siyet eşitsizliğini görünmez kılmaları bağlamında minizm her ne kadar farklı ekollerden beslense de
eleştirmektedirler (Birkeland, 1993: 25). şu noktalarda benzer bir bakış açısına sahiptir: (1)
Tıpkı Yeni Ekolojik Paradigma gibi, eko-feminist Eşitliğin, şiddet karşıtlığının, kültürel farklılıkların,
yaklaşım da batı merkezci aydınlanma düşüncesini katılımın ön plana çıktığı köklü bir toplumsal dö-
eleştirmekte ancak bu düşünceyi yalnızca insan-mer- nüşüme ihtiyaç vardır. (2) Doğadaki her şeyin içkin
kezci olmakla değil, erkek-egemen olmakla da suçla- bir değeri vardır. (3) Mekanik doğa anlayışı, araçsal
maktadır. Aydınlanma düşünürleri ‘erkek’ egemen akıl ve insan-merkezci değerler, ekosistemleri mer-
bir bakış açısıyla, aklı, rasyonel düşünmeyi, bilimi, keze alacak bütünlüklü bir bakış açısıyla değiştiril-
özgürlüğü ve ilerlemeyi erkeklik ile eşdeğer tutmuş- melidir. (4) Doğa basitçe yönetilecek bir kaynak
lardır (Birkeland, 1993: 24). Erkek egemen ideolo- deposu olarak değil, karşılıklı ilişki kurulacak bir
ji şu şekilde işlemektedir: (1) Erkeklik ve kadınlık varlık olarak görülmelidir. (5) İktidar ilişkilerin el
stereotipleri inşa edilmektedir. Kadınlık anaçlık, değiştirmesinden ziyade, bizzat iktidarın ve hiyerar-
şefkatli olmak, yumuşak başlı olmak gibi değerlerle şilerin ortadan kalkması gerekmektedir. (6) Kadın
tanımlanırken, erkeklik rekabetçi, hesapçı ve baskın ve erkek, insan ve doğa gibi yapay karşıtlıkları gün-
olarak tanımlanır. (2) Tarihsel olarak kadınlar doğa lük pratiklerimizde ortadan kaldırmalıyız. (7) Sü-
ve tabiatla eşdeğer düşünülmüştür ve bu bağlamda reçler en az sonuç kadar önemlidir, sonuçlar kadar
doğa erkeklerin fiziksel ihtiyaçlarına karşılık vermek süreçlere de odaklanılmalı (8) Kişisel olan politiktir.
için vardır. Doğaya araçsal olarak yaklaşan erkek ege- Kadınların doğaları gereği dışarıda tutulduğu bi-
men zihniyet, doğaya ancak işe yarar olduğu zaman limsel, politik ve endüstriyel alanlardaki erkek ege-
kıymet vermektedir. (3) Erkeğin varlığı doğadan men ideolojiye son verilmeli. (9) Ataerkil düzenin
bağımsız, girişken ve özerk olarak kavramsallaştırı- iktidarını elinden alarak ekolojik dönüşümler ger-
lır. (4) Erkeklerin kendilerini gerçekleştirmesi onları çekleştirilmelidir (Birkeland, 1993: 30-33).
baskılayan doğadan ve toplumdan bağımsızlaşmala- Yukarıdaki maddelerden de anlaşılacağı gibi
rı ile mümkündür. Bu bakış açısında erkek-egemen eko-feminizm en genel hattıyla erkek-egemen
deneyimin ve değerlerin tüm insanlığın deneyimi ve düşünce sistemi ve ekolojik kriz arasındaki poli-
değeri olduğu ön kabulü vardır. (5) Erkeklik ve ik- tik, teorik ve pratik ilişkiyi kurma iddiasındadır.
tidar arasındaki ilişki, kadınlıktan uzaklaştıkça güç- Doğanın tahakkümü üzerine kurulu olan ataerkil
lenmektedir (Birkeland, 1993: 24-25). ideolojiyle kadının tahakkümü arasında içsel bir
Batı merkezli ve erkek egemen aydınlanma dü- ilişki kurarak ekolojik mücadelenin bu karşıtlığı
şüncesi kadınları tarihsel olarak kültürün ve aklın yok etme meselesini merkezine alması gerektiğini
karşısında, hayvansılığa ve doğaya daha yakın bir savunur. Her ne kadar eko-feministlerin paylaştığı

17
Modern Çevre Kuramları

genel bir zemin olsa da birbirlerinden farklı dört mın bir diğer problemi ise, kadınları evrensel olarak
temel eko-feminist gelenekten -liberal, kültürel ve aynı sınıfa yerleştirmesi ve farklı sınıflardan, etnik
sosyalist ve post-modern- bahsetmek mümkündür. kimliklerden ve cinsel kimliklerden gelen kadınların
yaşadıkları tahakküm mekanizmalarını görünmez
Ekofeminizm İçindeki Farklı hâle getirmesidir (11).
Yaklaşımlar Sosyalist ekofeminizm ise kültürel ekofeminizmin
tersine materyalist bir analiz yaparak ekolojik bozul-
Liberal ekofeministler, verili şartlardaki hükümet
manın ve ataerkil yapının ilişkisini kapitalist üretim
politikaları, kurumsal yapılar ve üretim teknolojile-
ilişkilerinin iç çelişkileriyle bağlantılandırarak analiz
rinin iyi yönetilmesi halinde insanların ekosistem-
eder. Hem bilginin hem de doğanın tarihsel ve top-
leri kontrol edebileceklerini ve çevresel kötüleşmeyi
lumsal ilişkiler sonucunda inşa edildiğini iddia eden
önleyebileceklerini iddia etmektedirler. Kadınların
yaklaşım, herhangi bir özcülüğe karşı çıkmaktadır
eğitim ve ekonomiye katılımları arttıkça, ekolojik
(Allison, 2017: 12). Ancak Ekolojik Marksizm’den
mücadelede de söz sahibi olacakları ve kadınları
farklı olarak, toplumsal eşitsizliklerin tek kaynağı-
önceleyen ekolojik politikaların uygulanacağını id-
nın üretim ilişkilerindeki eşitsizlik ve kapitalist doğa
dia etmektedirler (Allison, 2017: 8). Ancak liberal
anlayışından kaynaklanmadığını, sosyal ve biyolojik
eko-feministlerin hükümet politikalarına, kurum-
yeniden üretim alanındaki çelişkilerin de bir o kadar
sal ve yasal değişikliklere olan inancı ekolojik kriz-
önemli olduğu öne sürülür (Carlassare, 2000: 93).
lerin temelinde yatan problemleri görünmez kıldı-
Dolayısıyla üretim ilişkileri ve toplumsal yeniden
ğı için eleştirilmektedir.
üretim ilişkileri doğa ve çevre arasındaki ilişkiyi an-
Kültürel ekofeminizm, liberal geleneğin tersine lamakta merkezi öneme sahiptir. Toplumsal olarak
kadınların doğayla olan ilişkilerine daha yakından üretilen ekolojik kriz ancak üretim ve yeniden üre-
bakmış ve erkek-egemen doğa anlayışını tersine çe- tim ilişkilerindeki radikal değişikliklerle çözülebilir.
virmiştir. Kültürel eko-feministler için kadınların bi- Postmodern eko-feminizm ise diğer ekofeminizmlerin
yolojik ve kültürel olarak doğaya daha yakın olması paylaştığı ortak zemin olan ‘kadın’ kavramsallaşma-
onları erkeklerden ayırmaktadır. Kadınların tarihsel sına karşı çıkmaktadır. Kadın kimliğinin bir mit ol-
olarak doğaya daha yakın olması hamilelik, çocuk duğunu iddia ederek evrensel bir kadın kategorisinin
dünyaya getirme ve yetiştirme gibi özelliklerinden beyaz, siyah, orta-sınıf, işçi sınıfı, farklı cinsel yöne-
kaynaklanmaktadır (Allison, 2017: 9). Kadınların lime sahip kadınların hepsini kapsayamayacağını
biyolojik ve toplumsal yeniden üretim işlevleri, do- iddia etmektedirler (Allison, 2017: 20). Bu bağlam-
ğaya daha yakın olmalarına, bireysel güçlenmeleri- da postmodern ekofeministler kimliklerin çoğulcu,
ne, toplumsal kimlik inşa etmelerine ve çevreci hare- farklı coğrafyalarda ve tarihlerde değişen ve istikrar-
kette ön saflarda durmalarına yol açmıştır. Kültürel sız yapılar olduğunu iddia etmektedirler.
ekofeminizm sezgi, özveri, bakım, duygular ve beden
Farklı ekofeminizmler, ekolojik krize ve krizin
gibi tarihsel olarak kadınla özdeşleştirilmiş kavram-
çözümüne kendi sınırları içinde yaklaşmış olsalar
lara değer verir. Uygarlıklar tarihini kadını merkeze
da hepsinin paylaştığı ortak zemin doğa tahakkümü
alarak yeniden yazar ve modern dönem öncesi ana-
ve kadınların sistematik olarak ezilmesi ataerkil top-
erkil toplumlarda, ataerkil toplumların tersine barış-
lumsal düzenden kaynaklanmaktadır. Ekolojik krizi
çıl ve doğayla bütünleşik bir sosyal evren olduğunu
çözüm getirmek için ise erkek egemen düşünce ve ey-
iddia eder (Carlassare, 2000: 93-94). Kültürel eko-
lem kalıplarından kurtulmak gerekmekte, toplumsal
feministlerin, erkek-egemen doğa anlayışını tersine
cinsiyet eşitliği için mücadele etmek gerekmektedir.
çevirerek doğa ve kadın ilişkisine dair önkabulleri
onları benzer bir ‘özcülüğü’ yeniden üretme hatası-
na sürüklemiştir. Kadınların ‘öz’leri gereği doğurgan
olmaları onların eşyanın tabiatı gereği doğaya yakın Erkek-egemen kültür (androcentrism)
olmak zorunda oldukları anlamına gelmemektedir. kadınları doğaları gereği erkeklerin aşağı-
Kültürel eko-feministlerin kadınların özüne dair sında ve erkeklerden farklı gören, erkekli-
evrensel iddiası onları özel alana yani eve ve aileye ğin imtiyazlarını doğallaştıran ve savunan
daha yakın hale getirmekte ve dolayısıyla ataerkil bakış açısıdır (Plumwood, 2014: 58)
ideolojiyi yeniden üretmektedir. Kültürelci yaklaşı-

18
Çevre Sosyolojisi

Ataerki, erkek egemen sosyal ilişkiler ve toplumsal değerlerin organize bir şekilde kadınları erkeklerden aşa-
ğıda gösteren ideolojidir. Temel olarak altı tane ataerkil yapı üzerinden bu ideolojinin devamlılığı sağlanır:
ücretli emek piyasasındaki ilişkiler, ev içi iş bölümü, erkek egemen devlet politikaları, erkek şiddeti, erkek
egemen kültür ve cinsellik (Walby, 1989:214).

Yaşamla İlişkilendir

Çernobil nükleer felaketi: 34 yıl önce neler anda santralde görevli 31 kişinin hayatını kay-
yaşandı, riskler sürüyor mu? betmesine neden oldu. Ancak kazanın asıl yıkıcı
34 yıl önce bugün, 26 Nisan 1986’da o dönem etkileri daha sonra ortaya çıktı. Çernobil faciası
Sovyetler Birliği’ne bağlı olan Ukrayna’nın baş- bazı bağımsız araştırmalara göre yaklaşık 200 bin
kenti Kiev’in 130 kilometre kuzeyindeki Çernobil kişinin doğrudan ya da dolaylı olarak ölümüne
kenti, insanlık tarihinin en korkunç çevre felaket- sebep oldu. Farklı verilere göre, facianın etkilerini
lerinden birine sahne oldu. Pripyat şehri yakınla- ortadan kaldırmak için yapılan çalışmalara Sov-
rındaki Çernobil Nükleer Santrali’nin dördüncü yetler Birliği’nde 600 bin ile 800 bin arasında gö-
reaktöründe yaşanan patlama sonucu çevreye, revli katıldı. Bu kişilerin 70 binden fazlası kalıcı
1945’te Hiroşima’ya atılan atom bombasının 50 olarak sakat kaldı. Facianın Türkiye’ye etkileriyle
katına eşit miktarda radyasyon yayıldı. Patlamanın ilgili de farklı iddialar ortaya atılmıştı. Türk Ta-
ardından radyoaktif madde yüklü bulutlar Türkiye bipleri Birliği, facianın Türkiye’de özellikle Doğu
dahil birçok ülkeyi etkiledi. Çernobil nükleer faci- Karadeniz bölgesini etkilediğine ve bölgedeki
ası bazı bağımsız araştırmalara göre yaklaşık 200 kanser vakalarıyla facia arasındaki ilişki olabilece-
bin kişinin doğrudan ya da dolaylı olarak ölümüne ğine dikkati çekmişti.
sebep oldu. Facianın etkileri nedeniyle yüz binler- Çernobil günümüzde ne durumda?
ce çocuk sakat dünyaya geldi, kanser vakalarının 1986’da Çernobil Nükleer Santrali’ndeki
arttığı iddia edildi. Kazanın olumsuz etkilerinin patlamadan bu yana yaklaşık 4 bin kilometreka-
nesiller boyunca sürmesi bekleniyor. relik bir alan terk edilmiş durumda. Yasak bölge
Çernobil’de 4 Nisan 2020’de başlayan ve Ukrayna ve Belarus topraklarını kapsıyor. Sant-
yaklaşık iki hafta sonra ancak kontrol altına alı- ralin yakınlarındaki Pripyat kenti ise “hayalet
nabilen orman yangını, nükleer facianın izlerinin şehre” dönüştü. Radyoaktif kirliliğin bulunduğu
günümüzde ne derece risk oluşturduğu konusu- bölgede tarım yasak ve yeni yapılaşmaya izin ve-
nu da bir kez daha gündeme getirdi. rilmiyor. Yasak bölgeye 30 kilometre mesafede
polis kontrol noktaları bulunuyor. Ancak buna
... rağmen şehir bugüne kadar birçok kez soygun
Nükleer facianın sonuçları ne oldu? ve yağmalama eylemlerine sahne oldu. “Hayalet
şehir”de değerli eşyaların çalınmadığı neredey-
Nükleer faciadan bir süre sonra Pripyat şeh- se tek bir daire kalmadığı belirtiliyor. Çernobil
rinde ve Çernobil nükleer santralinin çevresinde- Nükleer Santrali’nin işleyen son reaktörü 15 Ara-
ki 10 kilometrelik alanda yaşayanlar tahliye edil- lık 2000 tarihinde kapatıldı. Nükleer facianın
di. 1986 Mayıs ayında 30 kilometrelik bölgeden yaşandığı reaktörün enkazı, radyoaktif sızıntıyı
tahliye edilen kişilerin sayısı farklı verilerde 116 engellemek için 2016 yılında dev bir çelik kal-
bin ile 350 bin arasında gösteriliyor. Kazanın yol kanla örtüldü. Günümüzde devre dışı olan Çer-
açtığı yangın 10 gün sürdü. Patlamanın etkisiyle nobil Nükleer Santrali’nde, nükleer tesislerin ve
çevreye yaklaşık 380 milyon curie (radyoaktivi- radyoaktif atıkların güvenliğinden, çevre deneti-
te birimi) radyasyon yayıldı. Yüzde 70’i Belarus, minden ve bilimsel çalışmalardan sorumlu devlet
Ukrayna ve Rusya topraklarında yer alan 200 bin işletmesi faaliyet yürütüyor.
kilometrekarelik bir alan radyasyonun etkisi al-
tında kaldı. Kaza sonrası radyoaktif madde yüklü Kaynak: Sonat Kerem BBC Türkçe Haber
bulutlar Avrupa’da birçok ülkeye yayıldı. Facia Sitesi’nden kısaltıldı. (8 Nisan 2020) https://
nedeniyle kaç kişinin hayatını kaybettiği günü- www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-52215620
müzde de tartışma konusu. Nükleer felaket, ilk Erişim tarihi 03/05/2020

19
Modern Çevre Kuramları

Öğrenme Çıktısı
5 Ekofeminist yaklaşım hakkında bilgi edinme ve farklı ekofeminizmleri tanımlayabilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Eko-feminizmin çevre ha- Kültürümüzde kadınların


reketlerinde nasıl bir fark doğaya benzetilerek tanım-
Eko-feminizm ve post-
yaratır? Konuyla ilgili ola- landığı örnekleri ve cümle
kolonyal teori arasında
rak V .Shiva ve M. Mies’in kalıpları var mı? Çevreniz-
nasıl bir ilişki vardır?
(2019), Ekofeminizm kita- den öğrendiğiniz tanımları
bını inceleyiniz. arkadaşlarınızla paylaşınız.

20
Çevre Sosyolojisi

Çevre sosyolojisinin ortaya çıktığı


ekolojik krizler, insanın istisnailiği
1 paradigması ve yeni ekolojik

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


paradigma hakkında bilgi edinme

Çevre Sosyolojisinin Ortaya


Çıkışı:Yeni Ekolojik Paradigma

Çevre sosyolojisinin bir disiplin olarak ortaya çıkması dünyadaki ekolojik dengenin bozulmasının
belirgin hâle gelmesiyle ilgilidir. 1970’lerde çevre hareketlerinin ivme kazanması, kurumların ekolo-
jik sorunlarla başa çıkabilecek kapasitelere sahip olmamaları, ekolojik krizlerinin kapitalist üretimle
ilişkileri ve insan-doğa ilişkisinin eşitsiz yapısı sosyolojik çalışmalarda araştırma konuları olmaya
başlamıştır. Çevre sosyolojisinin kurucu yaklaşımı olan Yeni Ekolojik Paradigma (YEP), sanayileşme
ve kentleşmenin yarattığı ekolojik tehditlere bir karşı duruş olarak 1960’larda Amerika ve Avrupa’da
ortaya çıkmıştır. Ancak hem klasik sosyolojinin ve hem de onu takip eden sosyologların ekolojik
krizi anlamaları mümkün değildir çünkü İnsanın İstisnailiği Paradigmasının varsayımlarıyla hareket
ederler: (1) İnsanların genetik miraslarının yanında kültürel mirasları vardır ve bu durum insanları
tüm diğer canlılardan farklılaştırır. (2) Toplumsal ve kültürel faktörler (teknoloji de dahil olmak
üzere) insan davranışlarının temel belirleyenleridir. (3) Sosyal ve kültürel çevre insan davranışlarının
temel bağlamını oluşturur ve biyolojik çevre bu durumdan bağımsızdır. (4) Kültür birikimlidir,
dolayısıyla teknolojik ve toplumsal ilerlemeyle tüm sorunlar son kertede çözülecektir. Günümüz-
de yaşanan ekolojik kriz ise insanların diğer türler arasında ‘özel’ bir varlık olmadığını defalarca
ispatlamıştır. Catton ve Dunlap’ın geliştirdiği Yeni Ekolojik Paradigma insan ve çevre arasındaki
ilişkiye bakışı radikal bir şekilde değiştirme iddiasındadır. İnsan İstisnailiği Paradigmasına alternatif
olarak şu varsayımlar üzerine inşa edilmiştir: (1) Her ne kadar kültürel ve teknolojik ilerlemeler
bağlamında insanlar özel türler olsalar da, bu durum onların diğer türler içinde bir tür olarak
küresel ekosisteme gömülü olduğu gerçeğini değiştirmez. (2) İnsan ilişkileri yalnızca toplumsal ve
kültürel faktörlerden değil, doğal dengeden ve ekosistemsel ilişkilerden de etkilenmektedir. Dolayı-
sıyla insan eylemlerinin doğa üzerinde öngörülemeyen sonuçları vardır. (3) İnsan yaşamı sınırlı bir
biyofiziksel çevreye bağlıdır ve bu sınırlılık insan eylemlerinin önüne biyolojik ve fiziksel engeller
çıkarmaktadır. (4) Her ne kadar insanlar çeşitli buluşlarla üretim kapasitelerini arttırsalar da doğa
kanunları yürürlükten kaldırılamaz.

21
Modern Çevre Kuramları

Ekolojik modernleşme teorisi


2 ve sürdürülebilirlik kavramı
hakkında bilgi edinme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Ekolojik Modernleşme ve
Sürdürülebilir Kalkınma

Ekolojik Modernleşme Teorisi, modern toplumların ekolojik rasyonalitenin hüküm sürdüğü bir
modernlik evresine geçtiğini beş temel sav üzerinden tartışmaktadır: (1) Yeni bilim ve teknoloji ça-
lışmaları çevreci reformların gerçekleşmesi için çığır açıcı çalışmalar ortaya koymuştur. Artık bilim
ve teknoloji çevresel bozulmaların sebebi değil, aksine ekolojik krizlerin engellenmesinde önemli
bir araç hâline gelmiştir. (2) Yeni çalışmalar göstermektedir ki ekonomi ve piyasa ilişkileri çevreci
yönetişimin sağlanmasında çok önemli işlevlere sahiptir. Malların üretiminde, fiyatlandırılmasında,
tüketiminde ve dolaşımında çevreciliği ön plana çıkartan yeşil-ekonomiler sistemin devamlılığı için
elzemdir. (3) Geleneksel ve merkezi ulus devletlerden, çevreci ve âdem-i merkeziyetçi devletlere bir
geçiş olduğu gözlemlenmektedir. Hiyerarşik bir emir komuta zincirinden ziyade, kararların çok-
merkezli şekilde alındığı yeni yönetişim teknikleri gelişmesiyle çevre yönetimine sivil toplumun ka-
tılmasının önü açılmıştır. Uluslararası ölçekteki çevre kuruluşları ve politikaları da ulus devletlerin
çevreci olması yönünde baskılar yapabilmektedir. (4) Ekolojik modernleşmenin en aktif aktörleri
sosyal hareketler ve onların somutlaştığı sivil toplum kuruluşlarıdır. Ekolojik toplumsal hareketler
artık sadece politik süreçlerle değil, ekonomik süreçlerle de ilgilenmekte ve kendilerini farklı ölçek-
lerdeki karar alma mekanizmalarında temsil edebilmektedirler. (5) Ekolojik modernleşme çalışma-
ları, ekolojik sürdürülebilirlik için kuşaklar arası dayanışmanın açığa çıktığını gözlemlemişlerdir.
Kuşaklar arası dayanışma çevreci kurumların ve ekonomilerin devamlılığı için elzemdir. Ekolojik
modernleşmenin nihai amacı sürdürülebilir kalkınmaya ulaşmaktır.

Derin ekolojik yaklaşım hakkında


3 bilgi edinme

Derin Ekoloji

Derin ekolojik yaklaşım insan-merkezciliği tamamen reddederek radikal bir ekosentrik (çevre mer-
kezcilik) bakış açısının savunusu yapmaktadır. Çevre merkezcilikte insan türler içinde bir tür olarak,
diğer canlı ya da cansız varlıklardan daha değerli değildir. Diğer bir deyişle insan hiçbir ayrıcalığa
sahip olmamakla birlikte doğanın bir parçasıdır. İnsan-merkezci yaklaşımın doğaya karşı geliştirdiği
araçsal aklın tersine, doğadaki varlıkların bizim işimize yarayıp yaramamasından bağımsız bir iç
değeri vardır. Derin ekolojiye göre doğal varlıklar bir kullanım değerine indirgenemez.

22
Çevre Sosyolojisi

Ekolojiye ekonomi politik


yaklaşımı, metabolik yarık
4 teorisi, koşu bandı üretim teorisi

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


ve ekolojik krizlere dünya sistemi
yaklaşımı hakkında bilgi edinme

Ekolojiye Politik İktisat


Yaklaşımı

Ekolojik Marksizm birbirinden farklı teoriler üzerine inşa edilmiş ve her bir teori Marksist yöntemi
başka bir ölçekte kullanmıştır. İlk olarak ele alınan metabolik yarık teorisi kapitalist üretim ilişki-
lerinin doğayı nasıl kullanım değerinden değişim değerine dönüştürdüğünü Marx’ın metinlerine
referansla tartışmaktadır. John Bellamy Foster tarafından kavramsallaştırma, kapitalizme içkin doğa
anlayışını tarihselleştirmektedir. İkinci yaklaşım ise koşu bandı üretimi teorisidir. Bu yaklaşım kapita-
lizmin artan ölçekte devam eden üretimi arttırma eğiliminin, içsel olarak ekolojik tahribatı arttırdığı-
nı iddia etmekte ve devlet politikalarının da yapısal olarak kapitalist üretimi desteklemek dışında bir
alternatifi olmadığını öner sürmektedir. Ekolojiye dünya sistemi yaklaşımı ise ekolojik modernleşmeyi
eleştirerek, dünya sistemindeki hiyerarşik iş bölümünün ülkeler arasında yarattığı eşitsiz ekolojik iliş-
kilere odaklanmaktadır. John Bellamy Foster’in Marx’a referansla geliştirmiş olduğu metabolik yarık
kavramı Marx’ın kapitalizmin gelişmesiyle birlikte kır ve kentin ayrılması ve kırda kapitalist tarımsal
üretimin hâkim olmasına dair yazdıklarından devşirilmiştir. Metabolik yarık kavramı genel olarak
kapitalizm özel olarak insan tarafından ekosistemsel mekanizmalarda yaratılan telafisi zor aksaklıkları
anlatmaktadır. Koşu Bandı Üretim yaklaşımı biyolojik çevreyi çalışmasının merkezine yerleştirmek-
tedir. Yaklaşımın temel argümanı ise, sermaye-yoğun ekonomik gelişme (ya da teknolojik gelişme)
sınırlı olan biyofiziksel çevrenin devamlılığı için en büyük tehdittir. Dünya sistemi yaklaşımı ekolojik
modernleşme teorisinin tersine, ülkelerin kendi başlarına gerçekleştirdiği ‘çevre dostu’ politikalara
değil, ülkelerin birbirleriyle olan eşitsiz ve birleşik ilişkilerine odaklanmaktadır.

Ekofeminist yaklaşım
5 hakkında bilgi edinme ve farklı
ekofeminizmleri tanımlayabilme

Ekofeminizm

Eko-feminizm en genel hattıyla erkek-egemen düşünce sistemi ve ekolojik kriz arasındaki politik,
teorik ve pratik ilişkiyi kurma iddiasındadır. Doğanın tahakkümü üzerine kurulu olan ataerkil
ideolojiyle kadının tahakkümü arasında içsel bir ilişki kurarak ekolojik mücadelenin bu karşıtlığı
yok etme meselesini merkezine alması gerektiğini savunur. Dört temel eko-feminist gelenek vardır:
Liberal, kültürel ve sosyalist ve post-modern.

23
Modern Çevre Kuramları

1 Aşağıdakilerden hangisi İnsanın İstisnailiği 6 Aşağıdakilerden hangisi derin ekoloji yaklaşı-


paradigmasının varsayımlarından biri değildir? mın ilkelerinden biri değildir?
neler öğrendik?

A. İnsanın kültürel mirasının onu tüm diğer canlı- A. Doğadaki her canlı ve cansız varlığın içkin de-
lardan farklılaştırması ğerinin olması
B. İnsan eylemlerinin toplum ve kültür tarafından B. Her canlının bir diğer canlının hayatı için basa-
belirlenmesi mak olması
C. Biyolojik çevrenin insan davranışlarının belir- C. İnsan nüfusunun kontrol altına alınması
lenmesindeki önemi D. Günümüzdeki iktisadi ve siyasi politikaların
D. Sosyal ve kültürel çevrenin insan davranışları- değiştirilmesi
nın temel bağlamı olması E. Yaşam kalitesinin yaşam standartlarından daha
E. Teknoloji ve toplumsal ilerlemeyle tüm sorun- önemli olması
ların çözülebilmesi
7 Metabolik yarık teorisi aşağıdaki düşünürler-
2Yeni Ekolojik Paradigma aşağıdakilerden den hangisine aittir?
hangisini savunur?
A. Max Weber
A. İnsan-merkezcilik B. Emile Durkheim
B. Bolluklar çağı C. Immanuel Wallerstein
C. Ekosistemsel devamlılık D. John Bellamy Foster
D. Modernizm E. Joel Kovel
E. Ekolojik kriz
8 Aşağıdakilerden hangisi ekolojiye dünya sis-
3Aşağıdakilerden hangisi ekolojik modernleş- temi yaklaşımının argümanlarından biri değildir?
me teorisinin iddialarından biri değildir? A. Dünya kapitalist sistemi merkez, çevre ve yarı-
A. Bilim ve teknoloji ile çevresel zararlar minimu- çevre ülkelerden oluşur.
ma indirilebilir. B. Zengin kapitalist ülkeler, çevre ülkeleri kaynak
B. Yeşil ekonomiler desteklenmelidir. deposu olarak kullanır.
C. Adem-i merkeziyetçilik çevresel kararların alın- C. Çevre ülkeler bir atık havuzu olarak işlev görür.
masında önemlidir. D. Merkez ülkelerden çevre ülkelere yeşil teknoloji
D. Ulus devletler çevreci politikaların merkezidir. ihracı olur.
E. Ekosistemin devamlılığı için kuşaklararası da- E. Çevre ülkelerin ekosistemleri daha çok tahrip olur.
yanışma gereklidir.
9 Aşağıdakilerden hangisi eko-feministlerin
4 Aşağıdakilerden hangisi ekolojik modernleş- düşüncelerini en doğru şekilde yansıtır?
me teorisine yöneltilen eleştirilerden biridir? A. Kapitalizm doğayı değişim değerine indirgemiştir.
A. Dünya sistemindeki ulus devletler arasındaki B. Doğa ve insan arasındaki hiyerarşik ilişki erkek
eşitsizliği görmemektedir. egemendir
B. Yeşil tüketim teknolojilerini desteklememektedir. C. Merkez ve çevre ülkeler arasında eşitsiz ekolojik
C. Hükümetlere yeşil politikaların uygulanması mübadele vardır
için yol göstermemektedir. D. Çevre-merkezci bir bakış açısıyla ekolojik kriz
D. Sürdürülebilir kalkınma için yol haritası sun- çözülür
mamaktadır. E. Ekolojik krizi önlemek için nüfus politikası iz-
E. Ekolojik rasyonaliteyi ön plana çıkartmaktadır. lenmelidir
10 Kadınların biyolojik ve toplumsal yeniden
5 Aşağıdakilerden hangisi içkin değere örnektir? üretim işlevlerinin çevreci harekette ön saflarda
durmalarına yol açtığını iddia eden eko-feminist
A. Doğayı kaynak deposu olarak görmek gelenek aşağıdakilerden hangisidir?
B. Doğanın içindeki her varlığın yaşam hakkını
savunmak A. Radikal ekofeminizm
C. Doğayı atık havuzu olarak görmek B. Liberal ekofeminizm
D. Doğaya araçsal şekilde yaklaşmak C. Sosyalist ekofeminizm
E. İnsanları diğer türler arasında özel bir tür olarak D. Postmodern ekofeminizm
görmek E. Kültürel ekofeminizm

24
Çevre Sosyolojisi

Yanıtınız yanlış ise “Çevre Sosyolojisinin Or-


1. C 6. B Yanıtınız yanlış ise “Derin Ekoloji” konusu-
taya Çıkışı: Yeni Ekolojik Paradigma” konu-
nu yeniden gözden geçiriniz.
sunu yeniden gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


Yanıtınız yanlış ise “Çevre Sosyolojisinin Or- Yanıtınız yanlış ise “Ekolojiye Politik İkti-
2. D 7. D
taya Çıkışı: Yeni Ekolojik Paradigma” konu- sat Yaklaşımı” konusunu yeniden gözden
sunu yeniden gözden geçiriniz. geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Ekolojik Modernleşme Yanıtınız yanlış ise “Ekolojiye Politik İkti-
3. D 8. D
ve Sürdürülebilirlik” konusunu yeniden göz- sat Yaklaşımı” konusunu yeniden gözden
den geçiriniz. geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Ekolojik Modernleşme


4. A 9. B Yanıtınız yanlış ise “Ekofeminizm” konusu-
ve Sürdürülebilirlik” konusunu yeniden göz-
nu yeniden gözden geçiriniz.
den geçiriniz.

5. B Yanıtınız yanlış ise “Derin Ekoloji” konusu- 10. E Yanıtınız yanlış ise “Ekofeminizm” konusu-
nu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
1 Anahtarı

Günümüz toplumlarında İnsanın İstisnailiği Paradigmasının güçlü bir şekil-


de devam ettiğini ispatlayan bir sürü üretim ve tüketim alanı vardır. Bunları
anlayabilmek için savaş endüstrisine, gıda rejimlerine ya da tüketim kültürü-
ne bakabiliriz. Savaşlar kullanılan kimyasal ve nükleer silahlar sebebiyle eko-
sistemlere ve çevreye geriye döndürülmesi çok zor olan zararlar vermektedir.
Toprak, su ve hava kirliliğine yol açan silah kullanımı aynı zamanda tarımsal
Araştır 1 arazilerin ve ormanların yok olması anlamına da gelmektedir. Genetiği De-
ğiştirilmiş Organizmalar üzerine yükselen yeni gıda üretim teknolojileri ise,
bitkilerin etkileşime girdiği hayvanlar üzerinde kalıcı etkiler yaratarak biyoçe-
şitliliği azaltmakta ve bazı hayvan türlerinin yok olmasına sebep vermektedir.
Günümüzdeki hakim tüketim kültürü elektronikten tekstile kadar kullanılıp
atılan metalar üzerinden işleyişine devam ettiği ölçüde çevresel kirlenmenin
boyutları ekosistemsel döngünün başa çıkamayacağı seviyeye ulaşmıştır.

Antroposentrik (insan-merkezci) yaklaşım insanı dünyanın merkezinde ko-


numlandırarak doğayı yararlanılacak, dönüştürülecek, ehlileştirilecek bir kay-
nak deposuna indirger. Doğa araçsallaştırılarak, insanların amaçlarına hizmet
ettiği noktada anlam kazanır. Ekosentrik (çevre merkezci) yaklaşımda ise insan
türler içinde bir tür olarak, diğer canlı ya da cansız varlıklardan daha değerli
değildir. Her canlı ve cansız varlığın, insanın işine yarayıp yaramamasından ba-
ğımsız kendi içinde bir değeri vardır. Ekolojik Modernleşme teorisi için toplum-
Araştır 2 sal, iktisadi ve siyasal kurumların ekolojik duyarlılıkla yeniden yapılandırılması
en önemli amaçtır. Yapılması hedeflenen tüm bu kurumsal dönüşümler insan
ve doğa arasındaki eşitsiz ilişkiyi analiz etmeden teknik bir şekilde gerçekleştiril-
mektedir. Diğer bir ifadeyle sürdürülebilir kalkınma insan türünün devamı için
teknik bir meseleye indirgenmektedir. Ayrıca, ekolojik modernleşmenin arzu
edilen ekosistemsel dengeyi sağlayıp sağlayamadığı da şüphelidir. Şayet ekolojik
modernleşme ekoloji bozulmayı engelleyebilseydi, küresel iklim krizine giden
yolda en çok sera gazı salınımı yapan ülkeler dünyanın en gelişmiş ve ekolojik
olarak en çok modernleşmiş olan ABD ve Avrupa Birliği üyeleri olur muydu?

25
Modern Çevre Kuramları

Araştır Yanıt
1 Anahtarı

Derin ekolojinin çevre-merkezci yaklaşımı, insana bir özne statüsü vermemesi


ve hatta insanın olumsuz davranışlarına yaptığı vurgu, modernizmin insan
ve doğa arasında çizmiş olduğu ayrımı tersinden dahi olsa yeniden üretmek-
tedir. Bu bağlamda insanın diğer türlerden ayrılmaması ve diğer türler gibi
yaşaması zorunluluğu, insanı özne olarak kavramsallaştırmamayı beraberin-
de getirmektedir. Derin ekoloji yaklaşımı her ne kadar Ekolojik Modernizm
eleştirisini gerçekleştirebilmiş olsa da, bir alternatif sunamamaktadır. Örneğin
Araştır 3 ‘kirlilik’ teması ekolojik modernizmde teknolojik yaklaşımlarla azaltılmaya ça-
lışılmakta ve hatta kirli sanayileri üçüncü dünya ülkelerine ihraç edilmektedir.
Ekolojik modernizmin çevresel kirliliğin özüne dair bir iddiada bulunmadığı
ve sadece semptomları ortadan kaldırmaya yoğunlaştığı doğru bir tespittir.
Ancak derin ekoloji üretime devam etmek zorunda olan insan türünün nasıl
çevreyi bir atık havuzu olmaktan çıkartabileceğine dair bir öngörüsü yoktur.
Bu bağlamda derin ekoloji romantik bir çevre etiği ya da öğretisi olarak kal-
manın dışına çıkamamasıyla eleştirilmiştir.

John Bellamy Foster kapitalizmi “tek amacı, kendi çıkarları peşinde koşmak
olan bireylerin ve küçük grupların güçlü enerjisi tarafından iteklenen, hareketi
sadece bu kişi ve grupların karşılıklı rekabeti tarafından sınırlanan, kısa vade-
de piyasanın kişisel olmayan güçleri tarafından, uzun vadede, piyasa başarısız
olunca, yıkıcı krizler tarafından kontrol edilen kocaman bir kamyon” olarak
tanımlar (2008: 34). Peki bu kamyon uzun yolda giderken neden frenleri pat-
Araştır 4 lamaktadır? Kamyon içinde kimleri ve neleri taşımaktadır? Kamyonu kim kul-
lanmaktadır? Foster bu soruların cevabını verirken kamyonu sermayenin kul-
landığını ve sürekli hız yapması gerektiğini ifade eder. Kamyonun hem uzun
yol yapabilecek ve bizleri taşıyabilecek kapasitesi varken hem de göz göre göre
kaza yapacak olması ise, kapitalizmin ‘yaratıcı yıkıcılık’ sistemi olması ile ilgili-
dir. Yaratıcılık doğal varlıkları ve emeğin birleşmesiyle yeni mallar üretmek ile
ilgilidir. Yıkıcılık ise bu üretim sürecine giren tüm varlıklara meta muamelesi
göstererek onları kötüleştirmesi, dönüştürmesi ve soğurmasıyla ilgilidir.

Post-kolonyal teori, eko-feministlere benzer bir noktadan Batı merkezli ta-


hakküm söylemlerini incelemiştir. Nasıl ki kadınlar aydınlanma düşüncesin-
de, akıldan uzak ve doğaya daha yakın tarif ediliyorsa kolonici Batı ülkeleri
Araştır 5 oradaki yerli halkı barbar ve ilkel olarak tanımlamışlardır (Kovel 2017: 162).
Uygarlığın bu bölgelere eğitim yoluyla taşınacağı iddia edilmiştir. Kadınlar ve
yerli halklar bu bağlamda ortak bir kaderi paylaşmakta, tam da bu sebepten
eko-feminist toplumsal hareketler anti-kolonyal toplumsal hareketlere destek
vermektedir (Plumwood 2004: 47).

26
Çevre Sosyolojisi

Kaynakça
Allison, J. E. (2017). Ecofeminism and Global Humphrey, M. (2000). Nature In Deep Ecology And
Environmental Politics. Oxford Research Social Ecology: Contesting the Core. Journal of
Encyclopedia of International Studies. Political Ideologies, 5(2), 247-268.
Birkeland, J. (1993). Ecofeminism: Linking theory Keleş, R., Hamamcı, C., & Çoban, A. (2015). Çevre
and Practice. Ecofeminism: Women, Animals, Politikası. İmge Kitabevi.
Nature, 13-59. Keller, D. R. (2008). Deep Ecology. Encyclopedia of
Bonds, E., & Downey, L. (2012). Green Technology and Environmental Ethics and Philosophy
Ecologically Unequal Exchange: The Environmental Kovel, J. (2017). Doğanın Düşmanı,(çev.) Gürol
and Social Consequences of Ecological Koca. Metis Yayınları.
Modernization, içinde World-System. Journal of
World-Systems Research, 18(2), 167-186. Macnaghten, P., & Urry, J. (1995). Towards a
Sociology of Nature. Sociology, 29(2), 203-220.
Bookchin, M. (1988). The crisis in the ecology
movement. Newsletter of the Green Program Project, 6. Manning, J ve Garbon, J. (2013). Yeşil Enerji Yeni
Enerji Buluşları Dünyamızı Nasıl Değiştirir. Sistem
Burns, T. J., Kick, E. L., & Davis, B. L. (2003). Yayıncılık
Theorizing and rethinking linkages between the
natural environment and the modern world- Mol, A. P. (2010). Ecological Modernization as a Social
system: Deforestation in the late 20th century. Theory of Environmental Reform. The International
İçinde Journal of World-Systems Research, 357-390. Handbook of Environmental Sociology, 63-76.
Buttel, F. H. (2004). The treadmill of production: Moore, J. W. (2011). Transcending the Metabolic
an appreciation, assessment, and agenda for Rift: A Theory of Crises in the Capitalist World-
research. Organization & Environment, 17(3), 323-336. Ecology. The Journal of Peasant Studies, 38(1), 1-46.
Naess, A (1995). The Deep Ecological Movement:
Buttel, F. H. (2010). Social institutions and Some Philosophical Aspects. Deep ecology for the
environmental change. The international handbook twenty-first century. Boston: Shambhala, 64-85
of environmental sociology, 33-48.
O’Connor, J. (1973). The Fiscal Crisis of the
Callenbach, E. (2011). Ekotopya. (Çev. O.Akınhay). State. New York.
Agora Kitaplığı
O’Connor, Martin, ed. Is Capitalism Sustainable?:
Capra, F. (1995) Deep Ecology: A New Paradigm. Political Economy and the Politics of Ecology.
Deep ecology for the twenty-first century. Boston: Guilford Press, 1994.
Shambhala, 19-26.
Pellow, D. N. (2007). Resisting Global Toxics: Transnational
Carlassare, E. (2000). Socialist and cultural Movements for Environmental Justice. MIT Press.
ecofeminism: Allies in resistance. Ethics and the
Environment, 5(1), 89-106. Pellow, D. N., & Nyseth Brehm, H. (2013). An
Environmental Sociology for the Twenty-First
Catton Jr, W. R., & Dunlap, R. E. (1978). Century. Annual Review of Sociology, 39, 229-250.
Environmental sociology: A new paradigm. The Plumwood, V. (2004). Gender, Eco-feminism and
American Sociologist, 41-49. the Environment. Controversies in Environmental
Catton Jr, W. R., & Dunlap, R. E. (1980). A new ecological Sociology, 43-60.
paradigm for post-exuberant sociology. American Schnaiberg, A., Pellow, D. N., & Weinberg, A.
Behavioral Scientist, 24(1), 15-47. (2002). The Treadmill of Production and the
Dunlap, R. E. (2010). The maturation and Environmental State. The Environmental State
diversification of environmental sociology: from under Pressure, 10, 15-32.
constructivism and realism to agnosticism and Schneider, M., & McMichael, P. (2010). Deepening,
pragmatism. The International Handbook of and Repairing, The Metabolic Rift. The Journal of
Environmental Sociology, 2nd edn. Cheltenham: Peasant Studies, 37(3), 461-484.
Edward Elgar, 15-32.
Sessions, R. (1991). Deep Ecology Versus Ecofeminism:
Foster, J. B. (2010). Marx’s ecology and its historical Healthy Differences or İncompatible Philosophies?
significance. The International Handbook of Hypatia, 6(1), 90-107.
Environmental Sociology, 2nd edn. Cheltenham:
Edward Elgar, 106-120. Shiva, V., Mies, M. (2019). Ekofeminizm, (Çev.) İ.
Ürkün Kelso. Sinek Sekiz Yayınevi
Foster, J. B., & Ünder, H. (2008). Savunmasız Gezegen: Walby, S. (1989). Theorising Patriarchy. Sociology, 23(2),
Çevrenin Kısa Ekonomik Tarihi. Epos Yayınları. 213-234.
Goldman, M., & A. Schurman, R. (2000). Closing the Yeryüzü Krizi, Dönüşen İnsan (Bahar 2019). Cogito, No: 93
“Great Divide”: New Social Theory on Society and
Nature. Annual Review of Sociology, 26(1), 563-584. York, R., Rosa, E. A., & Dietz, T. (2010). Ecological
Modernization Theory: Theoretical and Empirical
Hulme, M. (2016). İklim Değişikliği Konusunda Neden Challenges. The İnternational Handbook of
Anlaşamıyoruz, (Çev.) M. Özenç. Alfa Yayınları Environmental Sociology, 77-90.

27
Bölüm 2
Modern Bilim ve Doğa
öğrenme çıktıları

Doğa Tanımları ve İnsan-Doğa İlişkileri

1 2
1 Farklı doğa tanımlarını insan-doğa Modern Bilimin Ortaya Çıkışı ve Otoritesi
ilişkilerinin analizleri çerçevesinde 2 Modern bilimi ve bilimsel bilgiyi açıklayarak
açıklayabilme bilim-doğa ilişkilerini tartışabilme

3 4
Antroposen ve Bilim
Modern Bilimin Eleştirel İncelemeleri 4 Farklı bilim yaklaşımlarını güncel durumlar
3 Modern bilimin eleştirisini aktarabilme üzerinden değerlendirebilme

Anahtar Sözcükler: • Modern bilim • Doğa • İkicilik • İnsan istisnacılığı • İnsan olmayan varlıklar
• İki kültür • Antroposen • Post-normal bilim

28
Çevre Sosyolojisi

GİRİŞ uyarı işlevi de görüyor. Diğer yandan, bilim inkar-


“Profesör Muller, organizmaları radyasyona cılığı –bilimsel gerçeklerin reddi– ile de karşı karşı-
maruz bırakarak kalıtsal niteliklerde biyologların yayız. Günlük sohbetlerimizde, çeşitli yazılı ve gör-
mutasyon dedikleri ani değişimler yaratabileceğini sel medyada tanık olduğumuz benzeri tartışmaları
keşfetmişti. Bundan önce üreme hücrelerinin de- anlama, yorumlama ve müdahale etme konusunda
ğişmez olduğu... düşünülüyordu... Çok sonraları sosyologlar nasıl bir rol oynayabilir? Diğer bir de-
iki İskoç araştırmacı belli kimyasalların da mutas- yişle, sosyologlar neden “modern bilim ve doğa”
yonlar yaratacak ve başka yollarla radyasyonu taklit konusunu inceler? Bu sorunun tek bir cevabı olma-
edebilecek benzer bir güce sahip olduğunu keşfet- dığı aşikâr ve bu ünitede bilim ve doğa hakkında
tiler. Bu, modern sentetik böcek zehirlerinin çık- bir düşünce zinciri oluştururken farklı cevapların
masından önceydi... Ama yıllar içinde öğrenildi ki, belirdiğini göreceğiz. Böylesine bir düşünce zinciri-
böcek ya da yabani otlara karşı kullanılan kimyasal- ne, çevre çalışmaları yürüten sosyologların bugüne
lar da organizmalarda mutasyonlara yol açma veya kadar bizlere öğrettiklerinden ziyade doğa bilimleri
bir şekilde kromozom yapısını değiştirme ve mah- alanında çalışmalar yürütmüş bilim insanlarının
vetme gücüne sahiptir” (Rachel Carson, 1999). alıntılarıyla başlamak rastgele bir seçim değil: Üni-
te boyunca, doğa bilimleri ve sosyal bilimler ayrılı-
“Bilim tarihini bilmek evrensel hakikat iddiala-
ğını –en basit anlamda, doğa bilimlerinin doğanın
rının ölümlü olduğunu kabul etmektir. Geçmişteki
bilgisini, sosyal bilimlerin toplumsal (sosyal, ikti-
her bilimsel doğru anlayışının, doğal fenomenlere
sadi, kültürel vb.) olanın bilgisini ürettiği üzerin-
ilişkin her modelin takipçilerinin iddia ettiğinden
den kurgulanan ayrımı– sorgulayarak toplumsal ve
daha sınırlı olduğu zaman içerisinde ortaya çıkmış-
doğal olanın birbiriyle ilişkili olduğunu göreceğiz.
tır. Bilimde üretken farklılığın yaşaması için, dü-
şünsel hegemonya yanlısı tüm iddiaları hak ettiği
yere koymamız, yani bu tür iddiaların doğaları ge-
reği bilimsel olmaktan çok siyasal olduklarını anla-
dikkat
mamız şart” (Evelyn Fox Keller, 2007 [1985]:213). “Modern bilim” kavramı modern dünya sisteminde
“Bizim için bilim ile tarih arasında, öğrencile- fen bilimlerine gönderme yapmaktadır. Bilim kavra-
re aktarmamız beklenen katışıksızlık ve koruyucu mını kullanırken sosyal ve beşerî bilimleri de içeriyor.
ayrım alegorisinden çok daha çelişkili ve ilginç bir
doku bulunmaktaydı... Dikkatimizi çeken, bilim
Yukarıdaki her üç alıntı kadın biyologların ko-
ile kültürel-tarihsel özgüllük arasındaki epistemo-
nuşmaları ve yazılarından kesitler sunuyor. Türk-
lojik, göstergesel, teknik, politik ve maddi bağlan-
çe yazında Sessiz Bahar isimli kitabıyla da bilinen
tıydı, ayrım değil. Biyoloji ilgimizi çekiyorsa bu,
Rachel Carson, modern ekoloji hareketinin kuru-
biyolojinin bir tür pozitivist epistemolojik roketle
cu figürlerinden olarak sosyal bilimcilerin sadece
dünyadan kopup tarihsel pratiğin ötesine geçmesi
araştırmalarına konu olmamış, fikirlerinden yarar-
değil, doğa bilimlerinin yerdeki hayat dolu hare-
landıkları bir bilim insanıdır aynı zamanda. Kim-
ketliliğinin bir parçası olmasındandır” (Donna Ha-
ya sanayisinin tarımda böceklerle ve yabani otlarla
raway, 2010 [2000]:201).
mücadele için ürettiği sentetik zehirlerin insan ve
Bu ünitenin konusunu oluşturan “modern bi- çevre sağlığına yönelik oluşturduğu tehditleri ka-
lim” ve “doğa” arasında nasıl bir ilişki olduğunu nıtlamaya ve anlatmaya yaşamını vakfeden Carson,
düşünmenin ve öğrenmenin çıkış noktası neresi- 1960’lar dünyasında bu konuda toplumsal bir bi-
dir? Ampirik örneklerle başlanabilir: İklim krizini linç oluşturulmasında önemli bir rol oynamıştır.
ele alalım örneğin. Bilimsel araştırmalar bizlere Ekim 1962’de ABD Ulusal Kadın Konseyi’nde
mevcut ortalama sıcaklığın 1,5 santigrat dereceden yaptığı bir konuşmada, söz konusu kimyasalların
fazla artması durumunda dünyanın geri dönüşü organizmalarda mutasyona yol açtığını anlatırken,
olmayan tehlikelerle karşılaşacağını söylüyor; ku- bilimsel bilgi üretim süreçlerini anlamamıza yöne-
raklık ve seller gibi aşırı hava olaylarının artacağını lik ipuçları da sunar. “Üreme hücrelerinin değiş-
gösteriyor. Bilim insanları doğadaki dönüşümü ka- mez olduğu” söylenirken yeni bilimsel çalışmaların
nıta dayalı verilerle açıklıyor, bu veriler gelecekte bu bilgiyi yanlışladığından bahseder.
neyle karşı karşıya kalabileceğimiz konusunda bir

29
Modern Bilim ve Doğa

Bilimsel bilginin ne olduğu ve/veya modern bilimin nasıl yapıldığı felsefecilerin, tarihçilerin, sosyolog-
ların uzun yıllardır araştırma konularından biri olmuştur. Evelyn Fox Keller ve Donna Haraway de biyoloji
eğitimi almış, bilim araştırmaları yürüten iki önemli düşünür. Bu yazarlardan yukarıda verilen alıntılar,
bilimin toplumsal olarak değerlendirilen tarih, siyaset ve kültür gibi diğer alanlardan ayrı ele alınamayaca-
ğını önerir. Bu öneriler bilimin de toplumsal bir olgu olduğu ve/veya bilimin diğer alanlarla her daim ilişki
içinde olduğuna yönelik bir anlayış geliştirmemize yardımcı olur.
Bu ünitede, bilim ve doğanın basit tanımları olmadığını, belirli tanımların zaman içinde değiştiğini
göreceğiz ve bilim ve doğa arasındaki ilişkiselliği araştıracağız. İlk bölümde, “doğa” kavramının farklı ta-
nımlamalarına değinerek, sosyal bilimcilerin insan-doğa ilişkisini anlamaya yönelik geliştirdiği birtakım
kavramları ve teorik yaklaşımları inceleyeceğiz. İkinci bölümde, modern bilimin nasıl ortaya çıktığını öğre-
necek ve modern bilimle beraber doğanın nasıl tanımlanmaya başladığını tartışacağız. Takip eden bölüm-
de, modern bilime eleştirel bir yaklaşım geliştireceğiz. Son olarak, günümüzdeki Antroposen tartışmaları
ışığında bilimin ne olduğunun yeniden tanımlanmaya başladığından bahsedeceğiz.

Resim 2.1 Araştırma yapan genç bilim insanı.

Resim 2.2 Atlantik Ormanı-Brezilya. Doğa insandan ayrı bir alan oluşturur.

30
Çevre Sosyolojisi

DOĞA TANIMLARI VE İNSAN liğe dayanan düşünce biçiminde, “doğa” ve “top-


DOĞA İLİŞKİLERİ lum” iki ayrı dünya olarak ele alınmaktadır. Doğa
ve toplumu birbirinden bağımsız dünyalar olarak
Doğa, her ne kadar günlük yaşamımızda sıklık-
düşünmek basit bir yaklaşım meselesi değildir. İki-
la kullandığımız ve aşina olduğumuz kelimelerden
li yaklaşım insanları doğanın üzerinde kontrol sa-
biri olsa da tanımlanması kolay olmayan bir kav-
hibi olan bir güç olarak konumlandırır. İlerleyen
ramdır. Doğanın tanımı çeşitli felsefi ve teolojik
bölümlerde detaylı açıklayacağımız gibi, insanla-
tartışmaların konusu olmuş, zaman içinde fark-
rın böylesine bir kontrol gücüne sahip olarak ko-
lılaşmıştır. Günümüzde bu kavramın dört temel
numlanması “modern bilim”in otoritesini kurma
farklı anlamda kullanıldığını söyleyebiliriz (Cast-
sürecinin bir etkisidir. Özellikle modern bilimin
ree, 2017):
doğuşuyla beraber insanlar doğayı kontrol eden
1. Şeylerin özsel niteliğini belirtmek için doğa özneler olarak doğa tarihi sahnesinde öne çıkmaya
kavramının kullanılması. Örneğin, kuşlar başlamışlardır. Günümüzde “Antroposen” başlığı
için uçmak doğal bir şeydir: uçmak, kuş- altında yürütülen tartışmalar da İnsan İstisnacılığı,
ların doğasına içkindir ve bu canlıların bir yani insanların maddi dünyadaki diğer yaşam tür-
özelliğidir. lerinden farklı ve üstün olduğu, anlayışını sorgulat-
2. Yaşamı düzenleyen bir güç olarak doğa. Bu maya başlamıştır.
güç soyut, gizli, ezoterik olabileceği gibi bi-
limin konusunu oluşturan yer çekimi gibi
bir güç de olabilir. İnsan istisnacılığı, insanların kategorik
3. İnsanları içermeyen maddi dünya olarak olarak farklı olduğunu ve diğer canlılar-
doğa. Özellikle yeryüzünde insanların etkisi dan daha iyi olduğunu vurgular. Her ne
olmayan, yani insan yapımı dünyadan ayrı kadar bu yaklaşım bir türcülük –canlı var-
olarak düşünülen maddi dünyayı tanımlar. lıklara yalnızca ait oldukları türden ötürü
“Vahşi doğa” söylemi böylesi bir doğa anla- değer atfetmek– biçimi olarak eleştirilse
yışının parçasıdır. de toplumda halen yaygın olarak benim-
senmektedir.
İnsanları da içeren maddi dünyanın bütününü
tanımlamak için doğa kavramının kullanılması.
Doğanın böylesi bir tanımında insanlar toplumsal Özetle, insanlığın doğadan nasıl farklılaştığı
değil biyolojik canlılar olarak düşünülür. Aristotle’dan teologlara, aydınlanma filozoflarına
Yukarıda özetlediğimiz doğanın farklı tanımla- kadar düşünce tarihinde öne çıkan tartışma ko-
rının da bizlere gösterdiği gibi, doğa bizlerin fikir- nularından biri olmuştur. Burada altını çizmemiz
lerinden ve ürettiğimiz temsillerden bağımsız bir gereken nokta, bu tartışmaların Batı düşüncesi ta-
olgu değildir. Joel Kovel (2005) bu durumu şöy- rihi içinde şekillenmiş olmasıdır. Örneğin, antro-
le ifade eder: “Doğa onun hakkında söyledikleri- polog Tim Ingold’un (1996) çalışmasında detaylı
mizden bağımsız olarak varlığını sürdürür sürdür- bir biçimde yer verdiği gibi, aborjinlerde “doğa”
mesine, ama bizim için ancak onun hakkında bir kavramının bir karşılığı olmadığı gibi yukarıda sı-
şeyler söylediğimiz sürece vardır.” (s. 121). Diğer raladığımız farklı anlamların da mevcut olmadığı-
bir deyişle, doğa biz hakkında konuşmadıkça veya nı görüyoruz. Bu nedenle, “doğa”yı tanımlama ve
tanımlamadıkça da var olan bir gerçeklik olsa da anlamlandırma çabalarının Batı düşüncesi tarihi
doğayı kimin, nasıl ve niçin tanımladığı doğanın içinde başladığını belirtmemiz önemli.
anlamını oluştururken onun hakkındaki fikirleri- İnsanın doğadan farklılığını tartışan yaklaşımlar
mizi ve doğayla kurduğumuz ilişki biçimlerini de zaman içinde çeşitli biçimlerde sorgulanmaya baş-
şekillendirmektedir. lanmıştır. Bu bölümde, özellikle 1960’lardan itiba-
Doğayı anlama ve anlamlandırma çabaları te- ren sosyal bilimler içerisinde süregiden belli başlı
mel olarak insan, toplum, kültür olarak alanlarıyla tartışmaları inceleyerek, “doğa”yı nasıl tanımladı-
nasıl bir ilişki içinde olduğuna yönelik tartışmalarla ğımızın toplumsal (sosyal, kültürel, siyasi, iktisadi)
biçimlenmektedir. Batı felsefesinde Kartezyen iki- olanı nasıl tahayyül ettiğimiz ve tasarladığımızdan
bağımsız olmadığını göreceğiz.

31
Modern Bilim ve Doğa

Kültürel Ekoloji ırkları” arasında, aslında toplumsal olarak yaratılan


1960’ların sonu ve 1970’lerde, kültürel coğraf- eşitsizliğin, doğallaştırılması ve böylece meşrulaştı-
ya ve kültürel antropoloji alanlarında disiplinle- rılmasında rol oynamıştır.
rin kolonyal köklerine yönelik sistematik eleştirel Kültürel ekoloji alanında 1960’lar ve 1970’ler-
sorgulama başlamış ve her iki alanda hâkim olan de yürütülen çalışmalar, çevresel determinist yak-
çevresel determinist yaklaşımı aşmaya yönelik ça- laşımı reddederek, kültür ve ekoloji arasındaki iliş-
lışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar, kültürel ekoloji kinin nasıl biçimlendiğini farklı yerel topluluklar
yaklaşımını biçimlendirmiştir. En basit anlamda, üzerine araştırma yürüterek incelemişlerdir: Kar-
kültür ve ekolojinin birbiriyle ilişki içinde şekil- tezyen ikiliğe dayalı herhangi bir hiyerarşik ilişki
lenen alanlar olduğunu savunan bu yeni yaklaşım kurmadan kültürel düşünce ve pratiklerin yerel
kültürel düşünce ve pratiklerin yerel ekolojik ko- ekolojilere işlevsel bir uyumlanma sürecinde nasıl
şullara uyum sürecinde nasıl şekillendiğini araştı- farklılaştığını göstermeye çalışmışlardır.
ran çalışmalarla geliştirilmiştir. Böylesine bir yakla-
şım her ne kadar kültür ve ekolojiyi (ya da toplum
Doğanın Üretimi
ve doğayı) hâlen ayrı alanlar olarak değerlendiriyor
olsa da o dönemde antropoloji ve coğrafya disiplin- Marksist coğrafyacı Neil Smith (2017[1984]),
leri içinde, çevresel determinizmi eleştirerek, ilişki- doğanın zamansız ve sonsuz bir olgu olmasından
sel analizlerin gerekliliğini ve önemini göstermiştir. ziyade doğanın üretildiğini öne sürerken, top-
Çevresel determinizm nedir ve ilişkisel analiz ne- lumsal bir süreç olarak düşünülen tarihin dışında
den önemlidir? kalmadığını vurguluyordu. Karl Marx’ın üretimi
doğanın formunu değiştiren bir süreç olarak ta-
nımlamasından yola çıkan Smith, odağı insan ile
Determinizm, belirlenimcilik, örneğin ev- doğa arasında kurulan maddi bir ilişkiye, üretime,
rende gerçekleşen olayların fizik yasalarıy- yönlendirir. Smith için genel olarak üretim, doğa-
la belirlenmiş olduğunu, bu nedenle olay- nın üretimidir. Smith’in geliştirdiği şekliyle “doğa-
ların gerçekleşmesinin zorunlu olduğunu nın üretimi” kavramı doğa ve toplum ilişkilerini
vurgulayan bir yaklaşımdır. Nedensellik anlamada yeni bir çerçeve sunmaktadır.
ilkesine dayanır. Çevresel determinizm Özellikle, 1970’ler ve 1980’ler Kuzey Amerika
dediğimizde de ifade edilen insan toplu- çevreci hareketi içinde yükselen doğa koruma yak-
luklarının oluşumunda çevresel faktörle- laşımlarına karşı ekolojik politikanın artık doğayı
rin belirleyici olduğudur. insanlardan korumayla sınırlı kalamayacağını, doğa
korumanın nasıl ve hangi toplumsal araçlarla orga-
Erken dönem Amerikalı coğrafyacıların çalış- nize edilmesi gerektiğini sorgulamaya davet eden
malarına baktığımızda çevresel determinist yaklaşı- Smith, insanların doğayla olan ilişkisinin toplumsal
mın hakim olduğunu görüyoruz. Örneğin, maddi kurumlar üzerinden dolayımlandığını söyler. Diğer
çevresel koşulların “insan ırkları”nın entelektüel ve bir deyişle, doğa ve insanlık iki ayrı dünya değil,
fiziksel kapasitesini şekillendirdiğini öne süren bir- toplumsal olanın aracılığıyla ilişki içindedir. Yine de
takım çalışmalar Avrupalıların üstünlüğünü ve ta- doğadan belirgin bir biçimde ayırt edilebilen toplu-
biki kolonyalizmi meşrulaştırmak için kullanılmış- mun ortaya çıkışı ise piyasa, devlet, aile gibi toplum-
tır (Castree, 2017). Diğer bir deyişle, maddi çevre sal kurumların ortaya çıkışıyla, mübadele için üre-
ile insan ırkları arasında bu türden belirleyici bir timin başlamasıyla, mümkün hâle gelmiştir. İkinci
ilişki kurmak doğallaştırma edimi üzerinden ırkçı- doğa olarak tanımlanan toplumsal kurumlar ile
lığın kurulmasını ve yeniden üretilmesini mümkün birinci doğa arasında bir yarılma oluşur: “Kapitaliz-
hâle getirmektedir. Daha basit ifade edecek olur- min gelişmesi doğayla kurulan ilişkide yalnızca nice-
sak, çevresel determinist yaklaşıma göre, insan te- liksel değil, niteliksel gelişimi de beraberinde getirir.
ninin rengi üzerinden tanımlanan “siyah ırk” belirli Söz konusu olan yalnızca insanın doğa üzerindeki
maddi çevresel koşullar sonucunda oluşmuştur ve denetiminin doğrusal genişlemesi, ikinci doğanın
bu koşullarda gelişen entelektüel ve fiziksel kapasi- alanının birinci doğanın aleyhine büyümesi değil-
te Avrupalı, “beyaz ırk” a göre daha alt bir seviye- dir. Doğanın dünya ölçeğinde üretilmesiyle birlikte,
dedir. Özetle, çevresel determinist yaklaşım “insan doğa gitgide ikinci doğanın içinde ve onun bir par-

32
Çevre Sosyolojisi

çası olarak üretilir. Birinci doğa birinciliğinden, özgürlüğün-


den yoksun bırakılır. Doğayla ilişkideki bu niteliksel değişi-
İkinci doğa, ilk kez Aristoteles tarafından
min kaynağı kullanım değeriyle mübadele değeri arasındaki
kullanmış, tarihsel süreç içinde farklı an-
ilişkinin değişmesidir” (Smith, 2017 [1984]:94).
lamlar kazanmıştır. Neil Smith, ikinci
Doğanın üretimi kavramı doğanın sonunun geldiğini ve doğayı insan eliyle değiştirilmiş doğa an-
bu nedenle insanları doğadan uzaklaştırmanın tek çözüm lamında kullanır.
olduğunu savunan veya insan-doğa ilişkisini salt tahakküm
üzerinden açıklayan yaklaşımlardan farklı olarak bizleri sü-
rekli olarak doğanın kimler tarafından ve nasıl üretildiğini sorgulamaya yöneltir. Örneğin, palm yağı üretimi
için yaygın olarak Malezya ve Endonezya’da endüstriyel üretimi yapılan palmiye meyvelerini el alalım. Bu
meyvelerin üretimi için yağmur ormanları katledilmekte ve orangutan gibi birçok hayvan türünün neslinin
tükenmesi sorunu ile karşı karşıyayız. Doğa koruma perspektifinden yaklaştığımızda hayvanların neslinin
tüketilmesi ve ormansızlaşma sorunlarına değiniriz. Doğanın üretimi çerçevesinde konuyu ele aldığımızda
ise, bu sorunlara yol açan üretim sürecinin kendisini sorgulamaya ve palm yağının kimler tarafından ne için
üretildiğini düşünmeye başlarız. Tam da burada soru, Smith’in de öne sürdüğü gibi, neyin değer olup olma-
dığına karar vermekle ilişkilidir. Orangutanların hayatının insan sağlığı açısından da epey sorunlu olan palm
yağının tüketimiyle şirketlere sağlayacağı kardan daha az değerli olduğuna kim nasıl karar vermektedir?

Resim 2.3 Palm Yağı Plantasyonu. Malezya’da Palm Yağı plantasyonları için tropik ormanlar yok edilmektedir.

David Harvey gibi birçok Marksist coğrafyacı, benzer sorulara cevap ararken sermaye-doğa ilişkisi çer-
çevesinde düşünmeyi önerir. Yalnız, bu minvalde bir düşünce zinciri kurarken, Kartezyen düşünceden
hareket edilmemelidir: “Kartezyen düşünce yanlış bir yaklaşımla sermaye ve doğayı birbiriyle nedensel
etkileşim halinde iki ayrı varlık olarak kurgular ve sona birinin diğerine egemen olduğunu (veya doğanın
‘intikam aldığını’) hayal ederek bu yanlışı katmerlendirir” (Harvey, 2015 [2014]: 251). Sermaye, işleyen ve
evrilen bir ekosistemdir; bu sistem tam da sermaye ve doğanın çelişkili birliğinden inşa edilir ve hem doğa
hem de sermaye bu sistem içinde sürekli üretilmekte ve yeniden üretilmektedir.
Doğanın sınırları, örneğin bir palmiye ağacının belirli sürede verdiği meyve miktarı, eşzamanlı olarak
bilim aracılığıyla da aşılmaya çalışılır. Biyoteknolojik müdahaleler ile günümüzde neyin doğal veya sentetik
olduğu daha da karmaşık hâle gelmektedir. Doğanın biyolojik ve fiziksel kapasitelerinin sürekli ve sürekli
nasıl yeniden biçimlendirildiğini vurgulamak doğal ve yapay ikiliği üzerinden bir düşünme alanı kurmak

33
Modern Bilim ve Doğa

yerine yapılan müdahalelerin kim tarafından, nasıl, edilebilecek bir özdür. Doğa gizlenmiş değildir ve
hangi saikle yapıldığını ve nasıl etkiler doğurduğu- bu yüzden peçesinin kaldırılmasına ihtiyaç duymaz.
nu sorgulamaya davet eder. Örneğin, kır sosyoloğu Doğa, matematik ve biyotıp kodlarınca okunacak
Jack Kloppenburg (1988), tohum ıslahı pratikleri- bir metin değildir. Köken, ikmal ve hizmet sağlayan
nin tarımsal biyoteknoloji endüstrisinin gelişimin- “öteki” de değildir. Ne annedir doğa ne bakıcı, ne
de oynadığı rolü tarihsel olarak incelerken bilimin de köle; insanoğlunun üremesinin/kendini yeniden
gıda şirketleri tarafından karlılığı arttırmanın bir üretmesinin matrisi/rahmi, kaynağı ya da aracı da
aracı olarak nasıl kullanıldığını tartışır. değildir... Dünya bizim için ‘doğa’ olarak var olabil-
Biyoteknoloji üzerine yürütülen benzer çalış- mişse doğa burada, hepsi insan olmayan, hepsi or-
malar bizlere doğanın iktisadileşme süreçlerini an- ganik olmayan, hepsi teknolojik olmayan pek çok
lamak için detaylı incelemeler ve analizler sunarken aktör arasındaki bir tür ilişki, bir kazanım anlamına
(Kaşdoğan, 2018), diğer yandan birtakım araştır- gelir. Bilimsel olarak vücuda geldiğinde de başka bi-
malar da doğanın sermaye birikim süreçlerini nasıl çimlerinde de doğa yaratılan bir şeydir, ama sadece
şekillendirdiğini göstermekte. “Doğanın failliği” insanlar tarafından değil; insanlarla insan olmayan-
başlığı altında ele alınan, aslında belirli maddi, lar arasındaki bir ortak inşadır” (123-128).
fiziksel unsur ve süreçlerin piyasaların şekillenme-
sindeki etkisini inceleyen çalışmalar sosyal bilimler
içinde gittikçe artmaktadır. Örneğin, Karen Bakker İnsan sonrası (hümanizm sonrası) kura-
(2003), İngiltere ve Galler’de suyun özelleştirilme mına ilişkin çeşitli tartışmalar mevcuttur.
süreçlerini tartıştığı kitabında, suyun fiziksel özel- Rosi Bradiotti (2014 [2013]) insan son-
liklerinin bu süreçte etkili olduğundan bahseder. rası durumdan bahsederken, insanmer-
kezciliğine ve insan istisnacılığına bir karşı
duruş sergiler ve insandan sonra gelene
Yeni Materyalizm yönelebilmek için izlenebilecek entelektü-
Sosyal ve beşerî bilimler içinde doğanın nasıl el ve tarihi güzergahları soruşturur.
kavramsallaştırılacağına yönelik tartışmalarda yakın
zamanda “yeni materyalizm” (ve/veya “insan sonra- Haraway’in yukarıdaki cümleleri bir yandan aşi-
sı”) başlığı altında süregiden farklı yaklaşımlar öne na olduğumuz doğa tanımlarımızı öne çıkarırken di-
çıkmaktadır. Kıta Avrupa felsefesi ve Bilim ve Tek- ğer yanlardan bu tanımların ötesine geçerek yaşamla
noloji Çalışmaları alanlarında yürütülen, örneğin yeniden farklı biçimlerde ilişkilenmenin mümkün
Isabelle Stengers, Bruno Latour, Donna Haraway olduğunu, doğanın genel anlamda insanlarla insan
gibi düşünürlerin çalışmalarıyla şekillenen bu tartış- olmayanlar arasında yaratılan bir kurgu ve olgu ol-
malar birbirinden farklı yaklaşımlar içerse de temel duğuna işaret ediyor. Örneğin, doğa olarak tanımla-
olarak (düalist veya ilişkisel olarak kurgulanan) doğa dığımız parklar salt fiziksel mekanlar değildir parkta
ve toplumun farklı ontolojik alanlar olduğu düşün- insan olarak insan olmayan canlı ve cansız birçok
cesini reddeder. Örneğin, Haraway (2000), bu yak- şeyle ilişkilendiririz; doğa bu ilişkilenme süreçleriyle
laşımı “doğakültürler” ifadesini kullanarak pekişti- yaratılır. Ya da doğa insanların yaşamının devamını
rir; tek bir gerçekliğin içinde yaşadığımızı, dünyayı mümkün kılan bir kaynak deposu değildir, tahrip
anlamada toplumsal olan ve doğal olan şeklinde ka- edilen bir şey değildir; “insanlarla insan olmayanlar
tegorik ayrımlardan kaçınmamız gerektiğini önerir. arasındaki bir ortak inşadır” söz konusu olan: bir
Böylesine bir yaklaşım, doğanın toplumsal yaşamın arada dünyaların kurulmasıdır Haraway’in ilgilen-
bir ürünü olduğunu söyleyen toplumsal inşacı yak- diği. Yine de “sömürgecilik, ırkçılık, cinsiyet ayrım-
laşımdan farklılaştığı gibi, gerçekçilik yaklaşımının cılığı ve sınıf tahakkümü tarihlerinde... söylemsel
benimsediği doğanın toplumla ilişki içinde yine de olarak ‘öteki’ diye” kurulan doğa, günümüzde halen
toplumdan bağımsız maddi gerçekliğe sahip oldu- “öteki”dir; insanlardan, kültürlerden, toplumlardan
ğu düşüncesinden de uzaklaşır. Haraway’e (2010 ayrı bir epistemolojik ve ontolojik kategori olarak
[1992]) göre doğayı görme biçimlerimizin değişmesi düşünce ve pratik dünyalarımızda yer almaktadır.
gerekmektedir: “Doğa ne [parklar gibi] gidilebilecek Yine de yeni dünyalar yaratabilmek için, insanlarla
fiziksel bir yer, ne etrafı çitle çevrilecek ya da depo- insan olmayan varlıklar arasındaki ilişkilenmeye dik-
lanacak bir hazine, ne de korunabilecek ya da tahrip katimizi yöneltmemizi önerir.

34
Çevre Sosyolojisi

Araştırmalarla
İlişkilendir
İnsanlar ve insan olmayan varlıklar ları olan ‘öteki’ni temsil etme, yansıtma, aksettir-
Makineler dışındaki diğer insan olmayan me, onun vantriloğlu olma buyruğuna direnme-
varlıklara yeteri kadar önem vermediği için eleş- miz gerekir” (153). Kimin temsil etme yetkisini
tirdiği Latour’dan hareketle Haraway, insanlar- nasıl aldığı, neler ya da kimler adına konuştuğu
la insan olmayan varlıkların, faillik üzerindeki ve neleri ya da kimleri bu temsiliyet dramasının
insan tekelinin kırıldığı bu tür birlikteliklerine dışında bıraktığı, Haraway’in “Ucubelerin Vaat-
“kolektif ” ismini verir. Bu kolektifler dahilin- leri” metninde Dünya Gezegeni, Amazon, cenin
deki aktörler “bir şeyler yapan, etki eden, onlara gibi örneklerde gösterdiği gibi, liberal temsiliyet
benzemeyen başka aktörlerle bir arada dünyalar mantığının içinden görünür olmayan, yaşam
kuran varlıklardır” (158). İnsan biçimli olmayan ve ölüm üzerindeki iktidarla ilgili bir meseledir.
faillerin serpilmesine izin verildiğinde “yapay”, Haraway’in temsilin yerine önerdiği pratikse ek-
“insan elinden çıkma” anlamına gelmez olur: El lemlenmedir (articulation). Eklemlenme, insan-
artık, özünü gözlerden sakınan doğanın peçesini lardan, diğer organizmalardan ve insan olmayan
kaldırmaya da doğayı üretimci projelerin kaynağı faillerden toplumsal kolektif varlıklar oluştur-
olarak kullanmaya da yaramayacaktır. maya yönelik bir etkinliktir; korunması ve adına
konuşulması beklenenle, ortak yaşam ve gelecek
Haraway’in Kuzey Amerika yerlilerinin mi-
şanslarının mevzubahis olduğu başka bağlantı
tolojisinden aldığı Çakal figürü, edilgin ham-
kiplerine işaret eder... Eklemlenme, umulma-
madde olarak kodlanamayan, failliğin kendi-
dık bir açıdan “biz” sorusunu gündeme getiren,
sinden esirgenmediği böyle bir dünyaya dikkat
politik birlikteliğin ve dayanışmanın ufkunu,
çeker. Haraway’in ekofeminizmle konuşma nok-
özellikle ekolojik kriz bağlamında genişletme
talarından da olan Çakal, kurnaz, nüktedan, hi-
potansiyeli taşıyan bir eylemdir. Soyu tükenme
lebaz bir figürdür. Dünyanın insanların kontrolü
tehlikesi altında olan bir canlı türüyle, örneğin,
altında olmayan biçimlerde etkin olabileceğini,
ya da kurumakta olan milyonlarca yıllık bir göl-
içinde beklenmedik şeylerin vuku bulabileceğini
le, temsil etme ya da koruma ilişkisi kurmadan
hatırlatır; Haraway’in ifadesiyle “kendi mizah an-
“dayanışma” içine girmek ne demektir? İlk anda
layışına sahip” bir dünyayı ön plana çıkarır. Böy-
anlamlı bir soru gibi durmasa da dünyanın için-
lelikle insanbiçimciliğe karşı bir uyarı işlevi de
de yaşanırlığının Yeni Dünya Düzeni’nin tehdidi
görmüş olan Çakal aynı zamanda doğayla kültü-
altında olduğu bir zamanda can alıcı bir mese-
rün kategorik ayrımına dayanan epistemolojileri
leyi görünür kılar bu soru... [Y]aşam sorusunu
ve ontolojileri rahatsız eden bir figürdür. Zaten
maddiyatla anlamın ilişkisi bağlamında, insanla
Haraway’in epistemolojik anlamda çıkış noktası
hayvan, organikle makinesel ve canlıyla cansız
her daim, doğayla kültürün kategorik olarak ayrı-
arasındaki metafizik ayrımları tartışma konusu
lamayacağı iç içe geçmişliğe işaret etmeyi ve “do-
yapacak şekilde açmak. Böylelikle, daha adil ve
ğanın ve kültürün söylemsel alanlarının birbiri
barışçıl bir dünya düzeninin önünü açacak bir-
içine göçtüğü”ne dikkat çekmeyi amaçlar.
likteliklere dair politik tahayyülün ufkunu çizen
Doğalarla kültürlerin bu üretken karışımı ancak sorunsallaştırılmadan kalan insan ve yaşam
dâhilinde, Boyle’un laboratuvarlarında geçerli figürlerini açığa çıkarmaya yardımcı olacak bir
olan ve özne-nesne ayrımına dayanan temsiliyet yaklaşım da gündeme gelmiş olur.
epistemolojisi ve politikası artık işe yaramaz olur;
doğa ya da bilgi nesnesi, edilgin ve âtıl görülme- Kaynak: Pusar, G. (2010). Sunuş. Başka Yer:
diğinden, adına konuşulacak bir şey de kalmaz. Donna Haraway’den Seçme Yazılar içinde, (ss. 36-
Haraway bu konuda oldukça nettir: “Doğaya da 38). Metis Yayınları
topluma da itimat etmememiz ve ortak buyruk-

35
Modern Bilim ve Doğa

Öğrenme Çıktısı

1 Farklı doğa tanımlarını insan-doğa ilişkilerinin analizleri çerçevesinde açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Doğa korumanın sizin için


Doğa koruma tartışmala- ne ifade ettiğini tartışınız. Doğa ile kurduğunuz ilişki-
Konuyla ilgili olarak Aldo
rında yaygın olarak kullanı- yi iki örnek üzerinden arka-
Leopold’ün (2013) Bir
lan doğa tanımı nedir? Kum Yöresi Almanağı kita- daşlarınızla paylaşınız.
bını inceleyiniz.

MODERN BİLİMİN ORTAYA ÇIKIŞI VE OTORİTESİ


“Modern Bilim”in nasıl ortaya çıktığı bilim tarihçilerinin temel araştırma konularından birini oluştur-
makla birlikte tartışmaya açık konulardan biridir. Yine de modern bilim kavramının kendisi 15. yüzyılın or-
talarından başlayarak 17. yüzyıl sonuna kadar Avrupa’da farklı ve ilişkili bilimsel alanlarda köklü dönüşümleri
imleyen Bilimsel Devrim’e açılan bir penceredir. Bilim tarihçisi John Desmond Bernal (2009), neyin nasıl
bilinebileceğine dair bir sorgulama çerçevesinde bilgi üretiminde yaşanan köklü düşünce değişikliklerinin
gerçekleştiği bu bilimsel devrim dönemini üç evreye ayrıştırarak araştırmayı önerir (s.328- 330): Rönesans
evresi (1440-1540); Din Savaşları evresi (1540-1650) ve Restorasyon evresi (1650-1690). Rönesans evre-
sinde, Aristo ile beraber yüzyıllardır benimsenen dünyanın merkezde yer aldığı evren anlayışının Kopernik
tarafından alaşağı edilerek yerine dünyanın da diğer gezegenler gibi güneş etrafında döndüğü, günümüzde de
hâlen kabul gören güneş sistemi anlayışı getirilmiştir. Din savaşları evresinde ise engizisyon mahkemelerinin
baskısı altında güneş merkezli evren anlayışı Galileo ve Kepler tarafından sürdürülmüş ve Bacon ve Descartes
ise modern bilimin kavramsallaştırılmasında öncü rol oynamışlardır. Restorasyon evresinde bilim topluluklar
halinde yapılan, kurumsallaşmaya başlayan, bir edime dönüşerek yaşamın farklı alanlarına hızla yayılmaya
başlamıştır. Boyle, Hooke ve Huygens bu evrede bilimsel devrimin yaratıcıları olarak öne çıkarken, 17. yüzyı-
lın sonunda doğa yasalarının matematiksel-mekanik bir felsefi yaklaşımla anlamanın önemi doğanının insan
hizmetine sunulması çerçevesinde artık meşruluk kazanmış ve modern bilim otoritesini kurmaya başlamıştı.
Modern bilimle beraber bilgi ve doğanın tanımları da değişiyordu.

Resim 2.4 Nicolaus Copernicus. Kopernik, dünyanın ve diğer gezegenlerin güneş etrafında döndüğü evren anlayışını
geliştirmiştir.

36
Çevre Sosyolojisi

İlerleyen yüzyıllarda, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında


bilim ve bilimciliğin hızla yayılması bu dönemde endüstrinin
Bilimcilik, toplumun normatif ve epis-
büyümesiyle mümkün hale gelmiştir. “Teknolojik yenilikler
temolojik değerler inşa etmesinde en iyi
(1851’deki Great Exhibition – Büyük Sergi ve sonrasında bu
yöntemin bilim olduğuna yönelik bir sa-
yenilikler her yerde yankı bulmuştu), bilimin gücünün insa-
vunmadır.
nı doğal sınırların ötesine taşıyabileceğini doğrulamaktaydı...
1901’de ilk Nobel ödüllerinin verilmesiyle birlikte, büyük sa-
nayicilerin bilimi yararlı icatlar ve keşifler kaynağı olarak değerlendirmeleri halk arasında da meşruiyet kazanmış-
tı” (Stremlin, 2007:42). Bilim, modern dünya sisteminin tanımlayıcı kültürü olmuştu.

Modern Bilimin Bilgisi


Modern bilimi önceki dönemlerdeki farklı bilme biçimlerinden ayıran temel hat, bilginin kendisine
yönelik bir tartışmanın gelişmesi, diğer bir deyişle, bir olgunun nasıl bilindiğinin kendi başına bir sor-
gulamaya dönüşmesi olmuştur. Modern bilimin evrildiği dönemin düşünce tarihi temel olarak iki felsefi
yaklaşımın mücadelesiyle şekillenmekteydi: hermetik felsefe ve mekanik felsefe. Feminist düşünür ve
bilimci Evelyn Fox Keller bu iki felsefi yaklaşım arasındaki ayrımı şu şekilde tanımlar: “Hermetik gele-
nekte, maddi doğa tin ile yoğrulmuştu, onu anlamak için kalbin, elin ve aklın ortak ve bütünleşmiş çabası
gerekiyordu. Mekanik filozoflar ise aksine, maddeyi tinden, el ve aklı da kalpten ayırmaya çalışmışlardı”
(Keller, 2007[1985]:69). René Descartes ve Francis Bacon’ın mekanik felsefe yaklaşımları bilimsel bilginin
meşruluğunu tesis etmede önemli bir rol oynamışlardır.
Hermetik felsefe ve Hristiyanlık karşısında bilimin önemini vurgulayan Francis Bacon (1561 – 1626)
için bilimin asıl amacı doğayı denetim altına alarak insan hayatını zenginleştirmekti. Akıl teolojik sınırla-
malardan kurtularak gözlem ve deneyle doğanın bilgisini üretmeliydi. Bilimsel bilgiye ancak tümevarımla,
yani doğadaki olayların dikkatli bir biçimde gözlemlenmesine, deneye dayalı ampirik çalışmalarla erişile-
bilirdi. Diğer bir deyişle, bilimin bir yöntemi olmalıydı. Bacon’ın New Atlantis çalışmasında yaptığı “yeni
bilim” savunusu, örneğin Londra’daki Gresham College bünyesinde çalışan bir grup doğa filozofları ve
hekimler tarafından benimsenmiş ve bu grupların bir araya gelerek yaptıkları çalışmalar 1660 yılında The
Royal Society’nin (Kraliyet Bilimler Akademisi) kurulmasında etkili olmuştur.
Doğanın ancak deneyler aracılığıyla sistematik bilgisinin üretilebileceği her ne kadar günümüzde olma-
sı gereken, doğru olan, bilim yöntemi olarak normalleşmiş olsa da deneylerin bilimin yöntemi olarak kabul
görmesi bir seri tartışma ve pratik ile mümkün hâle gelmiştir. Örneğin, bilim tarihçileri Steven Shapin
ve Simon Schaffer Leviathan and the Air-Pump (1985) kitabında, deneysel pratiklerin güvenilir bilginin
üretilmesinde nasıl uygun yöntem olarak kabul edildiğini The Royal Society’de vakum pompası deneyleri
yapan Robert Boyle (1627 – 1691) üzerine bir incelemeyle araştırır. Deneylerin bilimde diğer alternatif
yöntemlere göre geçerli yöntem olarak kabul edilmesinde teknik, yazınsal ve toplumsal pratiklerin etkili
olduğundan bahsederler. Diğer bir deyişle, Boyle, sadece bilimsel bir araç olarak vakum pompası aracılı-
ğıyla bilgiyi üretmiyordu; gözlemlerinin raporlanmasında birçok bilim insanı tarafından da kamusal bir
alanda sürecin gözlemlendiğini belirtmesi üretilen bilginin öznel değil nesnel olduğunu imlemiş oluyordu.
The Royal Society gibi bir kurumda yürütülen deneylerle bilginin “kamusal” inşası ve onayı ile bilimsel
bilgiyi nesnel kılmıştır.
Bugün bilimin herhangi bir sözlük tanımına baktığımızda bilimsel bilginin hangi tarihsel süreçler için-
de mevcut kabul gören anlamını edindiğini pek tabii ki göremiyoruz. Örneğin, Türk Dil Kurumu bilimi
aşağıdaki şekilde tanımlıyor:
1. Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten
yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim.
2. Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi.
3. Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli
araştırma süreci.

37
Modern Bilim ve Doğa

Resim 2.5 Fen bilimlerinde bilimsel yöntem, belirli bir konuyu deney-gözlemle kanıtlamaya çalışan ve akıl
yürütmeye dayanan sistemli araştırmalar ve bilgiye ulaşma metodu olarak tanımlanır.

Bilimin bu sözlük tanımlarının işaret ettiği, bir şeyin bilim olabilmesi için yöntemli bir araştırma süreci
ile bilginin elde edilmesi gerektiği. Böylesi bir tanımlamada, bilimin bilim insanları tarafından yapılan bir
edim olduğu vurgulanmamış oluyor. Diğer bir deyişle, bilim özne veya edim üzerinden değil üretilen bilgi
üzerinden tanımlanmış oluyor. Shapin ve Schaffer bu durumu modern bilim öncesi bilim insanlarının
yazma biçimleri ve sonrasında gelişen yazma biçimleri arasındaki farka değinerek de görünür kılar: Birincil
tekil şahıs diliyle yazılan raporlar yerini üçüncü tekil şahıs kullanımına bırakmıştır. Örneğin, “Yaptığım
gözlemden xxx sonuçlarını çıkarıyorum.” yerine “Yapılan gözlem sonrasında xxx bulunmuştur.” şeklinde
bir yazım biçimi kullanılmaya başlanır.
Evelyn Fox Keller (2007[1985]), her türlü bilim anlayışının ilk sorduğu sorunun “nasıl bilebileceğimiz”
olduğunu söyler: “Bu soru iki şekilde karşımıza çıkar: birincisi kuramsal – bilgiyi mümkün kılan nedir? –
ikincisi ise pratik – biz bu bilgiyi nasıl elde ederiz?” (s. 42). 17. yüzyıl sonunda bu soruların cevabı modern
bilim dünyasında netleşmişti: deneylerle yapılan nesnel gözlemler. 18. yüzyılın sonlarına gelindiğinde ise,
Mielants’ın (2007) ifade ettiği biçimde, “bilim açık bir şekilde, determinist ve ampirik olarak anlaşılabi-
lecek bir dünyada, dolayısıyla–uygun yasalar ve mahut başlangıç koşulları bilindiği takdirde–geçmişi ve
geleceği de kesin olarak tanımlanabilecek bir dünyada evrensel yasalar arayışı olarak tanımlanmaya başla-
mıştı. Doğa bilimlerinde buna ‘Newtoncu dünya görüşü’ adı verilmişti. Auguste Comte bu dünya görü-
şünü doğa bilimlerinin ötesine taşıyarak genelleştirmek istemiş ve ‘pozitivizm’ olarak adlandırmıştı. Bilim
ethosunun merkezinde doğanın büyüsünü bozmak vardı ve bu görüş insanın doğaya hükmedebildiği ve
hükmetmesi gerektiği sonucunu haklı çıkarıyordu. Neticede, on yedinci yüzyıldan itibaren bilim yalnızca
teolojiden kopmakla kalmamış, insanın doğa ile girdiği ilişkide kendisine tanrı gibi bakmasını da makul
kılar olmuştu” (s. 51).

38
Çevre Sosyolojisi

Araştırmalarla
İlişkilendir
İkicilik ve Farklılık arasında ayrım yapılması değildir; hatta ikicilik-
ler listesindeki ayrımların en azından bazılarını
Batı düşüncesindeki ikili yapının temel öğe- yapmadan geçmek tahayyül edilmesi zor bir şey-
leri şu karşıt çift kümeleridir: dir. Söz konusu ilişkileri ikici kılan, bu ayrımların
nasıl işlendiği, bunlara ilişkin başka varsayımlar
kültür / doğa ve her iki tarafa da dayatılan ilişkidir. Dolayısıyla
akıl / doğa her ikilik, ille de ikicilikle sonuçlanmaz.
erkek / kadın Bir ikicilik herhangi bir ikilik, farklılık, özdeş
zihin / beden olmama ilişkisinin ya da basit bir hiyerarşik iliş-
kinin ötesindedir. Hiyerarşide olduğu gibi ikici
efendi / köle
yapıda da ikicil ötekiyle bağdaştırılan (gerçek ya
akıl / madde (fiziksellik) da varsayımsal) özellikler, kültür, değerler ve ya-
rasyonalite / hayvanlık (doğa) şam alanları sistemli ve yaygın bir şekilde “aşağı”
akıl / duygu (doğa) olarak inşa ve tasvir edilir. Bununla beraber hiye-
zihin, tin / doğa rarşiler değişime açık, olumsal ve değişken şeyler
olarak görülebilir. Fakat tahakküm süreci kültürü
özgürlük / zorunluluk
oluşturup kimliği inşa ettiğinde aşağısanan toplu-
evrensel / tikel luk...bu aşağısanmayı kendi kimliğinde içselleşti-
insan / doğa (insan dışı) rip aşağı olarak değerlendirilmesinin ortağı ol-
medeni / ilkel (doğa) malı, egemen toplumsal değerleri biçimlendiren
üretim / üreme (doğa) merkezin değerlerine hürmet etmelidir... İkicilik
böyle bir hiyerarşik ilişkinin yoğun, oturmuş ve
kamusal / özel
gelişmiş bir kültürel ifadesidir; eşitliği ve karşı-
özne / nesne lıklığı gerçek anlamıyla düşünülmez hâle getiren
benlik / öteki merkezi kültürel kavram ve kimlikleri inşa eder.
İkicilik kültürde kazılı olan ve doğallaştırılan bir
Birbirine karşıt kavramlardan oluşan bir çif- ayırma ve tahakküm ilişkisidir.
tin ilişkisinde sadece bir “ayrım” ya da “ikilik”ten
çok “ikicilik” demenin uygun düştüğü birkaç Kaynak: Plumwood, V. (2004[1993]). Feminizm
önemli özellik vardır. İkici bir ilişki kurmanın ve Doğaya Hükmetmek içinde, (ss. 65-71).
esası sadece ortada bir ikilik olması, iki tür şey
(Çev.) B. Ertür. Metis Yayınları.
Modern Bilimde Doğa
Modern bilim kurulurken doğaya yaklaşımın nasıl yeniden şekillendirildiğini anlamak için Robert
Boyle’un (1744) yazdıkları bizlere bir fikir verir: “insanların doğa dedikleri şeye duydukları hürmet,
Tanrı’nın düşük yaratılarına hükmedecek insan imparatorluğu açısından cesaret kırıcı bir engel olmuştur.
Çünkü çoğu insan [denetimi] ulaşılması imkânsız bir şey olarak görmekle kalmayıp buna yeltenmeyi din-
sizlik addetmiştir” (aktaran Plumwood, 2004[1993]:151). Bacon, bilimsel bilginin amacının doğayı dene-
tim altına almak olduğunu söyleyerek geliştirdiği modern bilim anlayışının izlerini Boyle’un cümlelerinde
de görürüz. Plumwood (2004[1993]) bu anlayışın “doğa”ya yaklaşımını iyi bir biçimde özetlemektedir:
“Bilimsel mekanizma paradigmasında doğa sıfırlanır ve bir eksiklik olarak tanımlanır. Edilgen, yaratıcılık-
tan yoksun ve süredurum halinde sayılır, failliği yadsınır; burada eylem doğaya bir dış kuvvet tarafından
dışarıdan dayatılır. Zihnin ya da düşüncenin herhangi bir
özelliğinden yoksun, salt şey, salt madde olarak zihinsizdir.
Doğanın araçsallaştırılması, doğanın insan
Kendine ait hiçbir hedefi ya da maksadı yoktur (teleolo-
yararı için faydalanılan, edilgen bir kaynak
jik veya iradi [cogantive] değildir). Ortadaki tüm hedef ve
deposu olarak görülmesi olarak düşünülebilir.
doğrultular insan bilinci tarafından dışarıdan dayatılır. İn-

39
Modern Bilim ve Doğa

san alemi özgürlük alemidir, doğa alemi ise sabit Plumwood gibi eleştirel düşünürler doğaya bu
ve deterministtir, seçme yetkisi yoktur. Doğa nötr- şekilde bir mekanizmacı yaklaşımın salt bir bakış açı-
dür, kayıtsız ve anlamsızdır, kendine ait bir çıkarı sı olmadığı, güçlü bir temsil olarak insanlığın doğa-
ya da önemi yoktur, zerrelerin bitimsiz telaşından ya ilişkilenmesini nasıl biçimlendirdiğini tartışırlar.
ibarettir; insanlar için taşıyacağı herhangi bir önem Örneğin, günümüzde, çevre koruma veya sürdürü-
ya da değer ise insan bilincinin keyfi bir ürünüdür. lebilirlik tartışmalarında dahi hâkim olan, doğanın
Burada doğaya atfedilen çoğu özellik ikili kurguya insan gereksinimlerinin karşılandığı kaynak olarak
uygun şekilde, asli terim olan insana göre bir eksik- görülmesinin kökeni doğaya böylesine bir mekaniz-
lik ya da yetersizlik olarak tanımlanır. Bu özellik- macı yaklaşıma uzanır. Diğer bir deyişle, 17. yüzyıl
lerin bileşimi doğa alanını...insan bilincinin, insan sonunda modern bilim otoritesini doğanın araçsal-
rasyonalitesinin, insan yaratıcılığının ve özgürlüğü- laştırılarak üzerinde tahakküm kurulması gereken
nün üstünlüğüyle karşılaştırıldığında noksan kalan bir alan olarak kavranmasıyla kurmuştur.
homojen bir boşluk olarak resmeder” (150).

Öğrenme Çıktısı

2 Modern bilimi ve bilimsel bilgiyi açıklayarak bilim-doğa ilişkilerini tartışabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Bilimsel ilerleme ile sürdü-


rülebilirlik arasında bir ilişki
Bilimsel ilerleme sizce ne-
Bilimsel ilerleme nasıl ger- var mı? Konuyla ilgili olarak
den önemli olduğunu arka-
çekleşmektedir? Z. B. Öğel’in (2018), Gıda
daşlarınızla tartışınız.
Bilimi ve Sürdürülebilir Ya-
şam kitabını inceleyiniz.

MODERN BİLİMİN ELEŞTİREL İNCELEMELERİ


“Modern bilim” üzerine yürütülen eleştirel incelemeler bilim çalışmaları alanının önemli bir bileşeni-
dir. Bilimi eleştirel bir analize tabi kılmak, bu alandaki araştırmacılar nezdinde bilimin mevcut toplumsal
eşitsizlikleri ve ikicilik kültürünü yaratmadan nasıl yapılabileceğine yönelik bir tartışmasıdır. Bilimsel bil-
ginin sağlıklı, adil ve iyi yaşamın kurulmasında ve insanlığın karşı karşıya kaldığı sorunların çözümünde
oynadığı rolün önemi ve değeri tartışmasız bir gerçekliktir. Diğer bir deyişle, bilimsel yaklaşım tartışmaya
ve eleştiriye konu olmamakta, bilimin kim tarafından, nasıl ve hangi sonuçlar doğurarak yapıldığı ince-
lenmektedir. Bu incelemeler, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında, bilim ve teknolojideki gelişmelerin
toplumsal etkilerinin araştırılmasına yönelik çıkan ihtiyaçla biçimlenmeye başlamıştır: “Ne savaşın sonlan-
masını zoraki olarak garanti altına alan atom bombası, ne de aynı sürecin ürünü olarak yaygınlaşan nükleer
teknolojilerin etkin rolü yadsınabilecek kuvvetteydi” (Ansal vd. 2018: 14). Nazi Almanya’sındaki bilimsel
araştırmaların ve teknolojilerin yıkıcı etkisi ve/veya kimya endüstrisinin insan ve çevre sağlığına yönelik
yarattığı tehditler, riskler karşısında toplumsal muhalefet artarken eş zamanlı olarak da bilim eleştirel sosyal
bilimlerin sistematik bir araştırma konusu olmuştu.
1960’larda pozitivist ve yapısalcı-işlevselci bilim anlayışının hakimiyeti karşısında bilimin içeriğinin tarihsel
ve sosyal inceleme alanına dönüştürülmesi Thomas S. Kuhn’un Bilimsel Devrimlerin Yapısı (1962) başlıklı çalış-
masıyla yaygınlaşmaya başladı ve ilerleyen yıllarda “bilimsel bilgi sosyolojisi”, “laboratuvar çalışmaları”, “aktör-
ağ teorisi”, “feminist bilim ve teknoloji çalışmaları” gibi sosyal bilimlerde yeni araştırma alanları ve yaklaşımlar
gelişti. Zaman içinde çeşitlenen yeni yaklaşımlarla bilim temel toplumsal araştırma konularından biri hâline
gelmiş ve “Bilim ve Teknoloji Çalışmaları” adı altında interdisipliner bir çalışma alanı olarak kurumsallaşmıştır.

40
Çevre Sosyolojisi

Eş zamanlı olarak, modern dünya sisteminde fen,


beşerî, sosyal bilimler arasındaki ayrım daha fazla
Aktör-ağ teorisi, bilimsel ve teknolojik sü-
sorgulanır olmuştu. C. P. Snow’un “iki kültür” ola-
reçleri insan ve insan olmayan varlıkların
rak tabir ettiği bu ayrımın izleğinde birçok çalışma
bir araya gelerek oluşturduğu öbekleşme-
yürütülmüş, bilimsel alanın içinde yaratılmış olan
ler yoluyla betimler (Ansal vd., 2018:19):
hiyerarşinin, ikiciliğin, üzerine tarihsel araştırmalar
Örneğin, Louis Pasteur ile üzerine çalıştığı
yayınlanmıştır (örneğin, Lee ve Wallerstein’ın derle-
bakteri kolonileri (Latour, 1984), Fransa
diği, Türkçe yazına da 2007 yılında kazandırılan İki
sahillerinde midye avcılığı yapan insanlar
Kültürü Aşmak başlıklı çalışma). Günümüzde, her
ile avlanan midyeler (Callon, 1984), aynı
ne kadar interdisipliner araştırmalar değer kazanmış
analitik düzlemde incelenmelidir.
olsa da iki kültür ayrımının bilimsel dünyada hâkim
olduğunu görüyoruz.

Araştırmalarla
İlişkilendir
Bilim Sosyolojisi lulukları etkinliğe yönelten gerçek motivasyonla-
Bourdieu’nun bilim sosyolojisinin tahlil açı- rın araştırılması için değil de tarafsızlık söylemine
sından en vurucu yönü... alan içerisinde olup bi- merkezi rol biçen resmi ideolojiyle hesaplaşmak
teni, çeşitli stratejileri, bütüncül bir düzeyde, di- için kullanılmıştır...Batı’da 60’larla birlikte ye-
ğer alanlarla olan ilişki düzeylerini de kaçırmadan şeren konvansiyonalizm, sosyologları yoğun bir
konum bağımlı bir çerçevede birbiriyle ilişkilen- araştırma gündemine sevk ederken, Türkiye’de
dirilerek tahlil etmesidir. Örneğin bir sosyoloğun tam tersine, yorumcu gelenekte klasik anlamıyla
belli bir “araştırma programına” diğerinin ise tam içkin olan teorik-elitist tavrın da etkisiyle, ampi-
zıddına yakın durması bir “tercih” meselesi ola- rik çalışmaya yönelik bir karşıtlık (ve hatta kimi
mayabilir. Veya bu “tercih”, çatışma ve eşitsizlik örneklerde bir düşmanlık) yaratmıştır. Bu de-
içeren konumlarıyla alanın bütün tarihinin sos- mektir ki bilim sosyolojisi, Türkiye akademileri
yoloğun bedeninde, zihninde, yatkınlıklarında açısından varlığıyla değil yokluğuyla bir semp-
tecessüm etmesi olarak da tahlil edilebilir. tom haline gelmiştir”
...Türkiye sosyolojik alanı içinde... Alman ... [M]evzu bahis olan bilimin mutfağına in-
kökenli kültür bilimleri anlayışının veya yorum- mek, mahremine girmektir. Bilim insanlarının
cu vurgusunun alana girmesi ve taraftar bulması yaptıklarını söyleyip yapmadıkları şeyleri veya
pozitivist-Kemalist tahakküm göz önünde tu- yaptıkları ancak söylemedikleri şeyleri ifşa etmek-
tulmadan bağımsız biçimde kavranamaz. Röla- tir biraz da söz konusu olan. Dolayısıyla “ezber
tivist ilginin, Avrupa’daki örneklerinin tersine, bozucu”, “yıkıcı”, hatta “yediği kaba tükürme”
Türkiye’de ampirik çalışmalar üzerinden ken- izlenimi verir bilim sosyolojisi.
disini ortaya koyamamış olması ve yorumcu ... Oysa Weber’in dediği gibi “özel bir bi-
vurgunun sadece hâkim pozitivist paradigmayı limsellik rejimine” sahip olması, yani tarihsellik
“ideolojik” olmakla eleştirmek noktasında araç- içermesi sebebiyle, özellikle sosyolojinin bu sor-
sallaştırılmış olması manidardır. Balkız ve Öğütle gulamayı yapması, kendi üzerine, kendi ürettiği
(2010) aynı tespiti kendi ifadeleriyle çok daha bilgi üzerine, bu bilginin oluşum şartları üzerine
gelişkin biçimde şu şekilde yaparlar: “Öte yan- sürekli bir refleksif ihtiyaç içerisinde bulunması
dan, 1990’larla birlikte teorik olarak boy vermeye elzemdir. Ürettiği bilginin bizatihi geçerlilik şartı
başlayan konvansiyonalist bilim sosyolojisi anla- bu ön koşula sıkı sıkıya bağlıdır.
yışı da savunulduğu andan itibaren sözcüğün dar
anlamıyla politize olduğu ve hatta aslında bu tür- Kaynak: Ünsaldı, L. (2013). Takdim, Bourdieu, P.
den motivasyonlarla gündeme geldiği için, yine Bilimin Toplumsal Kullanımları: Bilimsel Alanın
pratik olarak mümkün olmamıştır. Zira bilim Klinik Bir Sosyolojisi içinde, (ss. 27-28). Heretik
topluluklarının aslında tarafsız, değerden-arınık Yayınları
olmadığı argümanı, bu cenah tarafından, o top-

41
Modern Bilim ve Doğa

“İki Kültür”ün Tanımı kalitatif yorumların, doğruluğu daha sınırlı görü-


C. P. Snow’un “iki kültür” kavramını nasıl üret- nün kantitatif ölçümlerden daha üstün olduğu”
tiğini sunarken, Lee ve Wallerstein (2007) Snow’un gibi görüşlerin yaygınlaşmasıyla beraber, doğa bi-
Cambridge’de bir yüksek öğretim kurumunun başın- limleri ve sosyal bilimler arasında çizilmiş olan güç-
dayken farklı alanlardan öğretim üyelerinin yer aldığı lü ayrımın sarsılmaya başladığını not eder: “eskiden
bir toplantıdaki gözlemini aktarır: “Sürekli olarak iki insanlığı makina gibi gören anlayışın yerine, doğayı
ayrı gruba girip çıktığım duygusuna kapılıyordum; etkin ve yaratıcı olarak gören anlayış” benimsen-
zekaca birbirlerine denk, aynı ırktan, toplumsal kö- meye başlanmıştır (60-61). Doğa bilimlerinde,
kenleri büyük farklılıklar olmayan, gelirleri hemen özellikle, karmaşıklık yaklaşımı her geçen gün daha
hemen aynı olan bu iki grup arasındaki iletişim ne- çok kabul görse de bu yaklaşımın iki kültürü aşma-
redeyse tamamen kopmuştu; bu grupların içinde da ne kadar etkili olduğu ise tartışmalıdır.
bulundukları entelektüel, ahlaki ve psikolojik iklim
arasındaki ortak noktalar o kadar azdı ki, Burlington Bilimin Dili
House’dan ya da South Kensington’dan Chelsea’ye git-
İki kültürü aşabilmek için eleştirel bilim ince-
mek, okyanus aşırı bir yolculuğa çıkmak gibi oluyor-
lemeleri yürüten, özellikle feminist biyologların
du” (10). Snow’un bu iki kültürü birbirine anlatarak
katkılarını değerlendirmeye almamız gerekmek-
aradaki boşluğu doldurmaya çalıştığından bahsedip
tedir. Nitekim, bu düşünürlerin çalışmaları bili-
iki kültür’den ne kastedildiğini açıklarlar: “Bunun ce-
min yeniden tanımlanmasında, doğayla kurduğu
vabı o kadar basit değil. Bu kültürlerden biri genellik-
ilişkinin sorgulanarak nesnelliğin yeni bir biçim-
le bilim kültürü olarak adlandırılır. Diğerinin ise pek
de kurgulanmasında öncü rol oynamaktadır. Ör-
çok ismi vardır: edebi, felsefi, beşerî kültür... Diğer
neğin, Evelyn Fox Keller (2007[1985]), “doğa
pek çok kişi gibi Snow’a göre de bu iki kültür simetrik
yasaları”nın bilimsel soruşturmanın başlıca nesnesi
değildir: Önem ve/veya liyakat açısından bir hiyerarşi
olduğuna ilişkin inancı tartışmaya açar: “Modern
içinde var olurlar, ama hangisinin daha yukarıda ol-
kullanımda ‘doğa yasaları’ kavramının varlığı, ken-
duğu hala tartışmalı bir konudur. İki kültürün yaşam
di üzerine düşünme yokluğunun hem bir ürünü
süreleri de farklıdır: Beşerî kültür ‘geleneksel’ ve iki
hem de bir ifadesidir,” der. Keller burada bilim in-
kültürün daha eski olanı sayılırken bilim kültürünün
sanlarının kendi ürettikleri bilgi, kullandıkları dil,
genellikle daha yeni, daha ‘modern’ olduğu söylenir”
üzerine düşünmediklerini vurgular. Şöyle ki doğa
(11). Lee ve Wallerstein tam da iki kültür arasındaki
yasaları tabiri doğa bilimlerine siyasal kökenle-
kronolojiyi sorgulayarak araştırmaya başlarlar ve mo-
rinin izlerini taşıyan bir metafor olarak girmiştir:
dern dünya sisteminde beşerî kültürün bilim kültürü
“Kuşkusuz, betimleyici yasalar ile kural koyucu
yaratıldıktan sonra ortaya çıktığını belirtirler. Diğer
yasalar arasında bariz ve büyük farklılıklar vardır...
bir deyişle, modern dünya sisteminde bilgi yapısının
Ancak sürdürdüğümüz faaliyet üzere düşünmek...
öncesinden farklı olduğunu vurgulayarak, bilimin
[y]asadan daha geniş ve onun zorlayıcı, hiyerarşik
farklı disiplinlere ayrışarak kurumsallaşma hikayesini
ve merkezileştirici anlamlarından azade olan düzen
dinlemeye davet ederler.
kavramı, bilim anlayışımızı genişletecek bir potan-
19. yüzyılda bilim alanının disiplinlere ayrılma- siyele sahiptir. Düzen, kendiliğinden, kendi kendi-
sı, sosyal bilimciler tarafından bir problem olarak ni yaratmış ya da dışarıdan dayatılmış örgütlenme
Gulbenkian Komisyonu’nun Sosyal Bilimleri Açın örüntülerini kapsayan bir kategoridir; yasa tam da
(1996) başlıklı raporunda ele alınmıştı. Immanuel dış bir dizginlenme ima ettiği oranda düzenden
Wallerstein’in başkanlığında 1993 yılında oluştu- daha dar bir kategoridir... Yasadan ziyade düzene
rulan “Sosyal Bilimlerin Yeniden Yapılandırılması ilgi gösterilmesi bilim anlayışımızda geniş çaplı de-
için Gulbenkian Komisyonu” sosyal bilimlerin ro- ğişiklikler anlamına gelebilir. En doğrudan sonuç
lünü, kendi disiplinleri arasındaki ilişkileri incele- olarak bu, bilimsel araştırmanın odağında bir deği-
miş, bir yanda da beşerî ve doğa bilimleriyle kurdu- şiklik —birleşik doğa yasaları arayışından, gerçekte
ğu ilişkileri değerlendirmiştir. Yayınlanan raporda, doğada ifadesini bulan çok çeşitli düzen türlerine
1960’lardan sonra doğa bilimlerinde “doğrusal ol- duyulan ilgiye doğru bir kayma— anlamına gele-
mayan gelişmelerin doğrusal gelişmeye, karmaşık- cektir” (164,166). Keller’in önerdiği gibi bilimin
lığın basitliğe üstünlüğünü, ölçeni ölçenden ayır- dilinde yapılacak değişiklikler bilimin doğayla kur-
manın olanaksızlığı ve bazı matematikçilere göre duğu hiyerarşik ilişkiyi de değiştirecektir.

42
Çevre Sosyolojisi

Haraway (2010), bilimdeki metafor değişimlerini (“mütevazi dönüşler”) bilimin kültürel çalışmalarla
eklenmesi çerçevesinde değerlendirir. Böyle bir eklenmenin, kültür, toplum ve siyaset nosyonlarını da
etkileyeceğini söyler: “Özellikle, bilimi ve bilimin doğa inşalarını, kültüre ya da topluma inanmaya devam
ederek eleştirmenin mümkün olmadığını belirtmek gerek... Bilime, sanki kültür ve toplum, doğadan ya
da nesneden daha aşkın kategorilermiş gibi, kültürel ya da toplumsal inşa olarak yaklaşmak işimizi gör-
meyecektir. Aydınlanmanın —yani, modern olanın— öncülleri dışında, kültür ile doğa, bilim ile toplum,
teknik ile toplumsal gibi ikilikler karşılıklı olarak birbirlerini kurma, zıtlaşma niteliğini kaybederler. Hiç-
biri bir diğerini açıklayamaz” (s. 125-126). Haraway burada aşkın kategoriler olarak Doğa ve Toplum’un
“modern olana sofuca inançtan kurtulunca” kaybolacağını söyler.
Öğrenme Çıktısı

3 Modern bilimin eleştirisini sunabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Modern bilimin eril karakte-


rini ile doğa imgeleri arasın- Toplumsal cinsiyet eşitsiz-
Bilimin kullandığı dilin daki ilişkiyi tartışınız. Konuy- liği bilimsel pratikler aracı-
toplumsal cinsiyetle ilişkisi la ilgili olarak E. F. Keller’in lığıyla yeniden üretilmekte
var mıdır? (2007), Toplumsal Cinsiyet midir? Nasıl? Arkadaşları-
ve Bilim Üzerine Düşünceler nızla tartışınız.
kitabını inceleyiniz.

ANTROPOSEN VE BİLİM
Jeolojik bir terim olarak “Antroposen,” Nobel ödüllü Paul Crutzen’in E.F. Stoermer ile 2000 yılında
yazdıkları bilgi notunu ve 2002’de Nature dergisinde yayınladıkları bir makale ile öne çıktıktan sonra,
sosyal bilimciler tarafından analitik bir kavram olarak kullanılmaya ve eleştirilmeye de başlanmıştır. Bu
terimin önerdiği, dünyanın içinde olduğu Holosen döneminden insan etkileriyle çıkmakta olduğudur.
Diğer bir deyişle, “İnsan Çağı” olarak da kullanılan antroposen kavramı, insanlığın küresel çapta jeolojik
etki yaratan bir aktör hâline gelmesidir.
Holosen döneminin kapanıp Antroposen döneminin ne zaman başladığına yönelik tartışmalar halen
devam etmektedir. Yaygın olarak Sanayi Devrimi başlangıç noktası olarak önerilirse de bazıları tarımın
başlangıcını bu yeni jeolojik dönemin başlangıcı olarak alınması gerektiğini söylüyor. 1940’lardaki nükleer
çağı da bu tartışmalarda bir referans noktası olarak görüyoruz. Bu tartışmalar sürerken, sosyal bilimciler de
eş zamanlı “antroposen çalışmaları” yürütüyor; insan faaliyetlerinin doğanın üzerindeki etkilerini tartışıyor-
lar. Antroposen kavramının kendisini sorunsallaştıran araştırmacılar, “kapitalosen” (Moore 2017[2015])
gibi yeni kavramlar üreterek insanları tek bir kategori olarak ele alamayacağımızı, farklı insan gruplarının
dünya üzerindeki etkilerinin farklılaştığını, jeolojik dönüşümü yaratanın insanlık değil kapitalist üretim
sistemi olduğuna dikkat çekiyorlar.
Jeolojik bir terim ve/veya sosyal bilimlerde analitik bir kavram olarak Antroposen’in kullanılıp kullanı-
lamayacağına yönelik tartışmaların kendisinin bilimsel bilginin amacını yeniden sorgulayacağımız önemli
bir alan açtığı yadsınamaz. Öyle görünüyor ki, Bacon’ın tasvir ettiği doğayı kontrol etme amacı farklı
bilimsel alanlarda geçerliliğini yitirmeye başlıyor yahut bilimin salt amacının bu olmadığı, sosyal, iktisadi
ve ekolojik anlamda sürdürülebilir bir dünyanın hizmetinde olduğu görüşü yaygınlaşmaya başlıyor diyebi-
liriz. Diğer bir deyişle, insanlığın/toplumların/kültürlerin doğayla ilişkilenme biçiminin sonuçları bilimin
amacını ve değerini yeniden düşündürtüyor. 1990’larda başlayan ve yakın zamanda birçok bilim alanında
yaygınlaşan “post-normal bilim” tartışmaları da bu durumu yansıtıyor.

43
Modern Bilim ve Doğa

Bilim ve teknoloji felsefecileri Silvio Funtowicz ve Je-


rome Ravetz (1993) tarafından ilk kez kullanılan “post-
Yurttaş bilimi (citizen science) yurttaşları
normal bilim” kavramı, özellikle iklim değişikliği problemi
veri toplama süreçlerine katarak daha ge-
karşısında birçok bilim insanı ve siyasa yapıcılar tarafından
niş ölçekte verinin toplanmasına olanak
da yaklaşım olarak benimsenmektedir. İklim değişikliğinin
sağlar (Irwin, 2018).
küresel ve/veya gezegensel ölçekte belirsizliklerle bezeli bir
sorun olduğu göz önüne alınınca gözlem ve deneylerle kes-
kin sonuçlara, bilimsel yasalara ulaşmayı hedefleyen bilim anlayışının bu sorunun çözümünde yetersiz kal-
dığı vurgulanmakta. Laboratuvarda yapılan bilimin ötesine geçerek ilgili farklı aktörlerin de bilimsel bilgi
üretim süreçlerine katılımının neden gerekli olduğu tartışılmakta. Benzeri tartışmalar “yurttaş bilimi”
gibi yeni bilimsel edimleri ve yaklaşımları öne çıkarırken, “sürdürülebilirlik bilimi” gibi yeni disiplinler
ötesi bilimsel alanların kurulduğuna da tanıklık ediyoruz. Bilim dünyasında disipliner sınırlar bir yandan
korunmaya çalışılırken diğer yandan disiplinler ötesi bilim tartışmaları ve pratikleri öne çıkmaya başlıyor.
Görünen o ki “bilimin” ne olduğunu yeniden tanımlama süreci içindeyiz ve bu sürecin toplumların “doğa”
ile bildiğimiz ve/veya yeni ilişkilenme biçimlerinden etkilendiği ve eş zamanlı olarak bu ilişkileri de şekil-
lendirmekte olduğu aşikâr. Bu bağlamda da sosyologlara büyük bir sorumluluk düşüyor; değişimin farklı
toplumsal boyutlarının ve etkilerinin araştırılmasının yanında, sosyal adaleti temel alan ekolojik olarak
sürdürülebilir toplum tahayyülleri geliştirmek de elzem.

Öğrenme Çıktısı

4 Farklı bilim yaklaşımlarını güncel durumlar üzerinden değerlendirebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İklim krizi ile bilimsel


edimler arasında nasıl bir
İklim krizini çözmede bilim
Bilim iklim krizini anlama- ilişki vardır tartışınız. L.
öncü bir rol oynayabilir mi?
mızda nasıl yardımcı olur? Howell’in (2007), Hava
Arkadaşlarınızla tartışınız.
Durumu ve İklim Değişik-
liği kitabını inceleyiniz.

44
Çevre Sosyolojisi

Araştırmalarla
İlişkilendir
Antroposen veya Kapitalosen de mi yaşıyoruz? Yoksa sermayenin sonsuz biri-
kimini ayrıcalıklı kılan ilişkilerce şekillendirilmiş
Antroposenin öyküsü basitti. Basit, çünkü
bir tarihsel dönemde, yani Kapitalosen içinde mi
doğuştan gelen eşitsizliklere, yabancılaşmaya ve
yaşıyoruz?
modernitenin içindeki iktidar ve üretimin strate-
jik ilişkilerine kazınmış şiddete meydan okumaz. ...1800’lerin kapitalizmi, karbondan oluş-
Bu anlatması basit bir öyküdür, çünkü bu stra- muş Zeus’un kafasından zırhı ve kalkanıyla iyice
tejik ilişkileri düşünmemize hiç gerek duymaz. büyümüş bir şekilde çıkan Athena değildi. Uy-
Hayatın dokusu içinde insan faaliyeti soyut bir garlıklar, Büyük Patlamaya benzer olaylar sonucu
İnsanlık’a indirgenir, bu homojen işleyen bir bi- aniden ortaya çıkmaz. Hayatın dokusu içindeki
rimdir. Eşitsizlik, metalaşma, emperyalizm, pat- insan faaliyetinin sürekli açtığı yollar ve neden ol-
riarki, ırksal biçimlendirmeler ve daha pek çoğu duğu dönüşümler yoluyla ortaya çıkar. Bu sürecin
bu değerlendirmenin dışında kalmıştır. kökenleri, Kara Ölüm’ün (1347-1353) peşinden
feodal uygarlığın çığır açıcı krizinin kaosunda ve
...Bugün antroposen tartışmasının iki ana
onu, uzun on altıncı yüzyıl boyunca takip eden
boyutu vardır. Biri, atmosferik ve jeolojik de-
“büyük ama zayıf ” kapitalizmin ortaya çıkışında
ğişim ve onun itici güçlerine yapılan güçlü bir
bulunabilir. Eğer insanın doğanın geri kalanıyla
vurgu. Diğeri de tarih hakkında, dolayısıyla bu-
ilişkilerinin yeni bir çağını arıyorsak yanıtı bu
günkü kriz üzerine bir tartışmadır...Antroposen,
yüzyıllardır. Bunlar, coğrafi merkezli olarak erken
biyojeolojik soruları ve gerçekleri...tarihsel dö-
modern Atlantik’in geniş meta-merkezli genişle-
nemselleştirme için uygun bir temel kabul eder...
yen ilişkileri çerçevesinde, insanın çevre-üreti-
İnsanlık’ın dünya üzerindeki egemenliği iddia-
minde bağlattığı olağanüstü devrim yüzyıllarıydı.
sının savunusu neredeyse tamamen biyosferdeki
1450’den sonra kapitalizmin yükselişi, insanlığın
değişikliklerin itici güçlerinin kategorileri: sana-
doğanın geri kalanı ile ilişkisinin tarihi bağla-
yileşme, şehirleşme, nüfus gibi kapsamları genel-
mında, tarımın ve ilk kentlerin yükselişinden
de çok geniş tutulmuş “kara kutular”dan oluşur.
ve ilişkisel anlamda, buhar makinesinin ortaya
İkinci yöntemsel tercihte insanlık “kolektif ” çıkmasından bile daha büyük bir dönüm noktası
bir aktör olarak tanımlanmaktadır. Burada farklı- olmuştur. Yeni ve çığır açıcı ilişkilerin ortaya çık-
laşma ve uyumun tarihsel-coğrafi kalıpları anlatı- masını, eninde sonunda dikkate değer dolaysız
yı basit tutmak adına silinmiştir. sonuçlar ve nicel genişlemeler izler.
...Antroposen bakış açısı Yeşil Aritmetiğin te- 1450’den sonra kapitalizmin yükselişi, At-
mel mantığını kullanır: “Toplum artı Doğa eşittir lantik dünyasında ve ötesindeki yeryüzü dönü-
çevre çalışmaları.” şümünün ölçeği, hızı ve kapsamındaki çığır açıcı
Bunlar bir noktaya kadar mantıklı gelebilir. kaymayla olanaklı oldu... Feodal Avrupa’nın, batı
Fakat parçaların toplamı bütüne eşit değildir. İn- ve orta Avrupa’nın geniş coğrafyalarını orman-
san faaliyeti biyosferdeki değişiklikleri üretirken sızlaştırması yüzyıllar sürmüştü. 1450’den sonra,
insanlar arasındaki ilişkiler de doğa tarafından benzer ormansızlaşmalar yüzyıllar değil, onlarca
üretilir. Buradaki doğa “kaynak olarak doğa” de- yıl sürdü…
ğil “matris olarak doğa”dır.
...Gerçekten, insanlığa Avrupa merkezli ba- Kaynak: Moore, J. V. (2017[2015]). Hayatın Do-
kan ve kaynak -ve teknoloji- belirlenimciliğinin kusundaki Kapitalizm: Sermaye Birikimi ve Ekolo-
aşınmış kavramlarına dayanan Antroposen için- ji, Epos Yayınları. (ss. 240-257).

45
Modern Bilim ve Doğa

Farklı doğa tanımlarını insan-


1 doğa ilişkilerinin analizleri
çerçevesinde açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Düşünce tarihi içinde doğa farklı anlamlarda kullanılmıştır.


Doğa Tanımları ve İnsan-Doğa
İlişkileri Günümüz dünyasında doğa kavramının dört temel anlamda
kullanıldığını söyleyebilir: 1) Şeylerin özsel niteliğini belirtir; 2)
Yaşamı düzenleyen bir güçtür; 3) İnsanları içermeyen maddi dün-
yadır; 4) İnsanları da içeren maddi dünyanın bütünüdür. Doğayı
tanımlama çabaları genel olarak insan/toplum/kültür ile ilişkisi
üzerinden ilerler. Kartezyen ikiliğe dayanan düşünce biçiminde,
doğa toplumdan ayrı bir alan olarak ele alınır. Kartezyen düşünce
insan istisnacılığını savunur; tür olarak insan diğer canlı varlıklar-
dan farklı ve daha iyidir. Doğaya böylesi bir yaklaşım modern bi-
limin de kurucu unsurlarındandır. Zaman içinde, özellikle beşerî
bilimler ve sosyal bilimler alanında yürütülen çalışmalarla, doğa
toplumla ilişkili olarak incelenmeye başlanmıştır. Örneğin, kül-
türel ekolojistler, kültürel düşünce ve pratiklerin yerel ekolojilere
işlevsel bir uyumlanma sürecinde nasıl şekillendiğini incelemiş-
lerdir. Marksist coğrafyacılar, üretim aracılığıyla insan ve doğa
arasında maddi bir ilişki kurulduğunu vurgulamışlardır. Yakın
dönemde “yeni materyalizm” başlığı altında toplanan birçok ça-
lışma ise, doğa ve toplum olarak iki ayrı epistemoloji ve ontoloji
olmadığının altını çizerek insanlar ve insan olmayan canlılar ara-
sındaki ilişkilenmeleri incelemeye başlamışlardır. Özetle, insan ve
doğa ilişkisini açıklayan basit bir tanım olmadığı gibi hem bu
kategorilerin kendisi hem de kategoriler arasındaki ilişkiler farklı
yaklaşımlar çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu farklı epistemolojik
yaklaşımlar düşünürlerin etik ve politik duruşlarının, kaygıları-
nın, birer izdüşümüdür.

Modern bilimi ve bilimsel bilgiyi


2 açıklayarak bilim-doğa ilişkilerini
tartışabilme

15. yüzyılın ortalarından başlayarak 17. yüzyıl sonuna kadar-


Modern Bilimin Ortaya Çıkışı
ve Otoritesi ki dönemde bilimsel alanlarda köklü dönüşümler yaşanmış
ve bu süreçte bilim yeniden tanımlanmıştır. Bilim yeniliğini,
modernliğini, mekanik felsefeyle şekillenen deneye dayalı yön-
temini geliştirmesi ve eş zamanlı olarak kurumsallaşmasından
almıştır. 19. yüzyıl sonuna gelindiğinde ise, bilim modern dün-
ya sisteminin tanımlayıcı kültürü olarak otoritesini kurmuştu.
Modern bilimin ethosu insanın doğaya hükmedebileceği ve
doğayı kontrol altında tutması gerekliliğine dayanıyordu. Doğa
evrensel yasalarının keşfedildiği, failliği olmayan, nötr, insan-
lığın yararı için faydalanılan bir kaynak deposundan ibaretti.
Doğanın bilgisinin üretilmesini de mümkün kılan gözleme
dayalı deneyler ile yürütülen sistematik, nesnel bilimsel yön-
temdi. Modern bilim hakikate ulaşmanın yegane aktörü olarak
dünya sahnesinde yerini alırken, doğa artık salt gözlemlenen ve
deneye tabii olan bir nesneydi. Bilim ile doğa arasında kurulan
böylesine bir hiyerarşik ilişki her ne kadar günümüzde bilimin
tanımlamalarında açık veya gizli olarak yer alsa da özellikle 20.
yüzyılın ikinci yarısından itibaren bilimin otoritesi eleştiri ko-
nusu olarak öne çıkmaya başladı.

46
Çevre Sosyolojisi

3 Modern bilimin eleştirisini


sunabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyada bilimin, militarist ve
Modern Bilimin Eleştirel
İncelemeleri ırkçı politikaların, insan ve çevre sağlığını tehdit eden endüst-
rilerin bir aracı hâline geldiğine tanık olunmaya başlandıkça,
özellikle 1960’lardaki toplumsal hareketlerle eş zamanlı olarak
sosyal bilimler içerisinde de bilim üzerine eleştirel çalışmalar
ve tartışmalar yaygınlaştı. İnsan ve doğa ilişkilerinin mevcut
durumunun oluşmasında bilimin nasıl bir rol oynadığı detaylı
olarak incelenmeye başlandı, Kartezyen ikiciliğe yaslanan bilim
anlayışı yerine nasıl bir bilim sorusu toplumsal araştırmaların
gündemine girdi. Sosyoloji alanında bilimsel bilgi sosyolojisi
bir çalışma alanı olarak öne çıktı ve ilerleyen yıllarda bu araş-
tırmalar çeşitlenip farklılaştı, “Bilim ve Teknoloji Çalışmaları”
başlığı altında bir araya gelerek kurumsallaştı. Sosyal bilimciler,
modern bilimi bir araştırma nesnesine dönüştürürken, eş za-
manlı olarak da “iki kültür” olarak ifade edilen fen bilimleri ile
çizilmiş olan disipliner sınırlar sorgulanıyordu. 1960’lar dün-
yasında öne çıkmaya başlayan, bugün derinlemesine araştırma-
ları ve tartışmaları içeren bilimin eleştirel çalışmaları bilimin
otoritesini sorgulamada yardımcı olduğu gibi bilimin mevcut
yapısal eşitsizlikleri yeniden üretmeden nasıl daha iyi yapılabi-
leceğine dair de öneriler sunmakta. Örneğin, Evelyn Fox Keller
gibi bir çok araştırmacı bilimin bilim insanlarının söylemleri
ve pratikleriyle şekillendiğinden hareket ederek dikkati bilimin
diline, kullanılan metaforlara çevirir ve bunların insan-doğa
ilişkisinin kurulmasında oynadığı rolü inceler.

Farklı bilim yaklaşımlarını


4 güncel durumlar üzerinden
değerlendirebilme

Jeolojik bir terim olan Antroposen, dünyanın içinde olduğu


Antroposen ve Bilim Holosen döneminden çıkmakta olduğunu vurgulayarak yeni
dönemi tanımlamak için 2000’lerin başında önerilmiştir. Sos-
yal bilimler alanında da yaygınlaşarak kullanılan bu kavram,
temel olarak, insanlığın küresel çapta jeolojik etki yaratan bir
aktör olduğunun altını çizer. Bu kavram, insanlığı soyut bir ka-
tegoriye indirgediği konusunda eleştirilere tabii olsa da bilim
dünyasında insan faaliyetlerinin jeolojik zaman ölçeğinde dün-
yada yarattığı değişimi imlemesi açısından yaygın olarak kulla-
nılmaya devam ediyor. Antroposen tartışmaları, iklim krizinin
belirsizlikleriyle paralel olarak, bir yandan da bilimi pratiklerini
yeniden düşündürüyor. “Post-normal bilim” başlığı altında bir-
çok bilim insanı yeni bir bilim anlayışına ihtiyacımız olduğunu
savunuyor, laboratuvarlarda yapılan çalışmaların ötesinde ilgili
farklı aktörlerin bilgi üretim sürecine dâhil olacağı disiplinler
ötesi bir yaklaşımın geliştirilmesinin öneminin altını çiziyorlar.
Benzeri tartışmaların bilim alanında yapısal bir dönüşüm geti-
rip getirmeyeceği ise tartışmaya açık bir konu.

47
Modern Bilim ve Doğa

1 Aşağıdakilerden hangisi günümüzde kullanı- 6 Aşağıdakilerden hangisi modern bilimin


lan temel doğa tanımlarından biri değildir? yöntemini tanımlamaz?
neler öğrendik?

A. Şeylerin özsel niteliğini belirtir. A. Belirli bir konuyu deney-gözlemle kanıtlar.


B. İnsanları içermeyen maddi dünyadır. B. Sistemli bir araştırma metodudur.
C. İnsanları da içeren maddi dünyanın bütünüdür. C. Akıl yürütmeye dayalıdır.
D. Canlı yaşamın bütünüdür. D. Nesnel sonuçlar üretir.
E. Yaşamı düzenleyen bir güçtür. E. Sezgiseldir.

2 Kartezyen ikicilik yaklaşımına göre, aşağıda- 7 Aşağıdakilerden hangisi modern bilimin do-
kilerden hangisi doğrudur? ğaya yaklaşımını anlatmaz?
A. Doğa toplumu içeren bir alandır. A. Doğa edilgendir.
B. Toplum doğayı içeren bir alandır. B. İnsan doğayı kontrol etmelidir.
C. Toplum ve doğa karşılıklı olarak birbirini üretir. C. İnsan doğadan üstündür.
D. İnsan doğanın bir parçasıdır. D. Doğa bir kaynak deposudur.
E. İnsan diğer canlı varlıklardan farklı ve üstündür. E. Doğa insanların da parçası olduğu bir dünyadır.

3 Bir araştırma alanı olan kültürel ekolojiyle il- 8 Modern bilimin eleştirilerini sunan araştırma-
gili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? cılar ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A. Çevresel deterministtir. A. Pozitivist bilim anlayışını eleştirirler.
B. Kültürel coğrafya ve kültürel antropoloji alanla- B. Bilim karşıtıdırlar.
rında yürütülen çalışmalarla oluşturulmuştur. C. Bilimsel pratiklerin toplumsal etkilerini araştı-
C. Yerel ekolojik koşulları inceler. rırlar.
D. Kültürlerin adaptasyon süreçlerini inceler. D. Bilimde kullanılan metaforları incelerler.
E. Toplum ve doğaya ayrı ontolojik kategoriler E. Disiplinlerarası çalışmalar yürütürler.
olarak yaklaşır.

9 “İki kültür” kavramının kullanımı ile ilgili


4 Aşağıdaki düşünürlerden hangisi “doğanın aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
üretimi” kavramını analitik olarak geliştirmiştir?
A. Modern kültür ve geleneksel kültür ayrımına
A. David Harvey işaret eder.
B. Donna Haraway B. Fen bilimleri ile beşerî bilimler arasındaki ayrı-
C. Evelyn Fox Keller ma işaret eder.
D. Neil Smith C. Disipliner sınırlara işaret eder.
E. Robert Boyle D. Farklı disiplinlerden bilim insanların iletişim
kopukluğunu vurgular.
5 Aşağıdakilerden hangisi “bilimcilik” kavramı- E. Kavramı ilk kez C. P. Snow kullanmıştır.
nı en iyi şekilde ifade etmektedir?
A. Bilim sevgisi 10 Antroposen nedir?
B. Fen bilimlerinin beşerî bilimlerden üstün olması A. İçinde bulunduğumuz yeni jeolojik çağın ismidir.
C. Bilimin otoritesi B. İnsan istisnacılığıdır.
D. Bilimin toplumsal inşasında en iyi yöntem ol- C. Holosen döneminde insan etkileriyle çıkmakta
ması olduğumuzu öneren jeolojik terimdir.
E. Sözde bilim D. İnsan merkezci yaklaşımdır.
E. İnsan olmayan varlıklardır.

48
Çevre Sosyolojisi

Yanıtınız yanlış ise “Doğa Tanımları ve İn- Yanıtınız yanlış ise “Modern Bilimin Ortaya
1. D 6. E
san-Doğa İlişkileri” konusunu yeniden göz- Çıkışı ve Otoritesi” konusunu yeniden göz-
den geçiriniz. den geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


Yanıtınız yanlış ise “Doğa Tanımları ve İn- Yanıtınız yanlış ise “Modern Bilimin Ortaya
2. E 7. E
san-Doğa İlişkileri” konusunu yeniden göz- Çıkışı ve Otoritesi” konusunu yeniden göz-
den geçiriniz. den geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Doğa Tanımları ve İn- Yanıtınız yanlış ise “Modern Bilimin Eleşti-
3. A 8. B
san-Doğa İlişkileri” konusunu yeniden göz- rel İncelemeleri” konusunu yeniden gözden
den geçiriniz. geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Doğa Tanımları ve İn- Yanıtınız yanlış ise “Modern Bilimin Eleşti-
4. D 9. A
san-Doğa İlişkileri” konusunu yeniden göz- rel İncelemeleri” konusunu yeniden gözden
den geçiriniz. geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Modern Bilimin Ortaya


5. D 10. C Yanıtınız yanlış ise “Antroposen ve Bilim”
Çıkışı ve Otoritesi” konusunu yeniden göz-
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
den geçiriniz.

49
Modern Bilim ve Doğa

Araştır Yanıt
2 Anahtarı

Doğa koruma konusunda faaliyet gösteren aktörlerin doğa tanımları her ne


Araştır 1 kadar farklılık gösterecek olsa da doğa koruma söylemlerinde yaygın olarak
insanları içermeyen maddi dünya olarak doğa tanımı öne çıkmaktadır.

Filozoflar bilimsel ilerlemenin nasıl gerçekleştiğine yönelik birtakım farklı


yaklaşımlar geliştirmişlerdir. Örneğin, Viyana Çevresi olarak adlandırılan filo-
zofların benimsediği mantıksal pozitivist düşünüş çerçevesinde, teoriyi destek-
leyen gözlemlerin sayısının ve doğruluğunun artması ile bilimsel ilerlemenin
Araştır 2 gerçekleştiği söylenir. Karl Popper’ın yanlışlanabilirlik ilkesine göre bilimsel
ilerleme artan verileri kapsayacak şekilde teorilerin başarılı bir biçimde gelişti-
rilmesiyle sağlanır. Bilim tarihçisi Thomas Kuhn ise, bilimsel ilerlemenin pa-
radigma değişimleri ile sağlandığını söyler. Tüm bu yaklaşımlar bilimin içinde
yapılan incelemelerdir. Toplumsal bağlamda düşünecek olursak, örneğin, sa-
vaşların, salgınların bilimsel çalışmaları sunulan maddi desteklerle şekillendir-
diğini, bilimsel ilerlemenin koşullarını oluşturduğunu söyleyebiliriz.

Bilimin feminist eleştirilerini sunan araştırmacılar, metaforların, söylemlerin


ve imajların bilimsel bilgi üretiminde nasıl da güçlü bir rol oynadığını vur-
gular (Martin, 1991; Keller, 1985; Haraway, 1992). Örneğin, Emily Mar-
Araştır 3 tin(1991), biyolojinin bilimsel dili içerisindeki basmakalıp toplumsal cinsiyet
rollerinin olduğunu, spermin yumurtayı dölleyen aktif eril bir özne olarak
tasvir edilirken, yumurtanın hareket etmeyen, oradan oraya sürüklenen pasif,
kadınsı bir nesne olarak anlatılmasına dikkat çeker.

Bilimsel araştırmalar, iklim krizinin etkilerini görmemize yardımcı oluyor.


Küresel sıcaklık artışının ve kutup denizindeki buzulların erimesinin moni-
tör edilmesinden sera gazı ölçümlerine birçok yaşamsal alandaki değişimlere
yönelik kanıtlar sunarak bizlere krizi görünür kılmaktadırlar. Ayrıca, sosyal
Araştır 4 bilim araştırmacıları tarafından yürütülen, örneğin iklim kriziyle göç edenlere
yönelik yapılan çalışmalar, krizin toplumsal boyutlarını da anlamamıza yar-
dımcı oluyor. Bilim insanları krizin etkilerini anlamamıza yardımcı olmanın
yanında, örneğin, kentlerin krizi nasıl yönetebileceklerine dair yerel yönetim-
lerle beraber de çalışmaktadırlar.

50
Çevre Sosyolojisi

Kaynakça
Ansal, H., Ekinci, M. ve Kaşdoğan, D. (2018). Bilim, Irwin, A. (2018). Citizen Science Comes of Age.
Teknoloji ve Toplum Çalışmalarına Bir Giriş. Nature. 562 (25 Ekim 2018),480-482.
Toplum ve Bilim. 144,9-37.
Kaşdoğan, D. (2018). Biyoekonomi: “Yaşamın
Bakker, K. (2003). An Uncooperative Commodity: Ekonomi Politiği” Üzerine Bir Düşünce Deneyi.
Privatizing Water in England and Wales. Oxford Toplum ve Bilim. 144,194-217.
University Press.
Keller, E. F. (2007 [1985]). Toplumsal Cinsiyet ve
Balkız, B. ve Öğütle, V.S. (2010). Bilim Sosyolojisi Bilim Üzerine Düşünceler. Metis Yayınları.
Üzerine Bazı Tespitler ve Gündem Önerileri.
Kloppenburg, J.R. (1988). First the Seed: The Political
B. Balkız ve V.S. Öğütle (Ed) Bilim Sosyolojisi
Economy of Plant Biotechnology. University of
İncelemeleri: Temel Yaklaşımlar, Kavramlar ve
Wisconsin Press.
Tartışmalar içinde. Doğu Batı Yayınları.
Kovel, J. (2005). Doğanın Düşmanı: Kapitalizmin
Bradiotti, R. (2014 [2013]). İnsan Sonrası. Kolektif
Sonu mu, Dünyanın Sonu mu? Metis.
Kitap.
Kuhn, T. S. (2012 [1962]) The Structure of Scientific
Bernal, J. D. (2009). Tarihte Bilim-1. Evrensel Basım
Revolutions: 50th Anniversary Edition, University
Yayın.
of Chicago Press.
Callon, M. (1984). Some elements of a sociology of
Latour, B. (1984). The Pasteurization of France.
translation: domestication of the scallops and
Harvard University Press.
the fishermen of St Brieuc Bay. The Sociological
Review. 32,196-233. Leopold, A. (2013). Bir Kum Yöresi Almanağı, (Çev.)
U. Özdağ. Hacettepe Üniversitesi Yayınları
Carson, R. (1999). Lost Woods: The Discovered Writing
of Rachel Carson. Beacon Press. Martin, E. (1991). The Egg and the Sperm: How
Science Has Constructed a Romance Based
Carson, R. (2011[1962]). Sessiz Bahar. Palme Yayınları.
on Stereotypical Male-Female Roles. Signs. 16
Castree, N. (2017). Nature. The International (3),485-501.
Encyclopedia of Geography, D. Richardson et al.
Mielants, E. (2007). Tepki ve Direniş: Doğa Bilimleri
(eds.) içinde, (ss. 4649-4674). Wiley-Blackwell.
ve Beşerî Bilimler, 1789-1945. İki Kültürü Aşmak
Funtowicz, S. ve Ravetz, J. (1993). Science for the içinde, (ss. 50-76). Metis Yayınları.
Post-normal Age. Futures. 25(7),739-755.
Moore, J. V. (2017 [2015]). Hayatın Dokusundaki
Haraway, D. J. (2000). How Like a Leaf: An Interview Kapitalizm: Sermaye Birikimi ve Ekoloji. Epos
with Thyrza Nichols Goodeve. Routledge. Yayınları.
Haraway, D. J. (2010). Başka Yer: Donna Haraway’den Öğel, Z. B. (2018). Gıda Bilimi ve Sürdürülebilir
Seçme Yazılar. Metis Yayınları. Yaşam. Papatya Bilim.
Haraway, D. J. (2010 [2000]). Düzende Dönüşüm: Plumwood, V. (2004[1993]). Feminizm ve Doğaya
Esnek Stratejiler, Feminist Bilim Çalışmaları ve Hükmetmek. (Çev.) B. Ertür. Metis Yayınları.
Primat Revizyonları. Başka Yer içinde, (ss. 196-
Pusar, G. (2010). “Sunuş”, Başka Yer: Donna
224). Metis Yayınları.
Haraway’den Seçme Yazılar içinde, (ss. 7-42).
Haraway, D. J. (2010 [1992]). Ucubelerin Vaatleri: Metis Yayınları.
Uygunsuz/laşmış Ötekiler İçin Bir Yenilenme
Shapin, S. ve Schaffer, S. (1985). Leviathan and the
Politikası. Başka Yer içinde,(ss. 120-195). Metis
Air-Pump. Princeton University Press.
Yayınları.
Smith, N. (2017 [1984]). Eşitsiz Gelişim: Doğa,
Harvey, D. (2015 [2014]). On Yedi Çelişki ve
Sermaye ve Mekanın Üretimi. Sel Yayıncılık.
Kapitalizmin Sonu. Sel Yayıncılık.
Stremlin, B. (2007). Otoritenin Kuruluşu: Modern
Howell, L. (2007). Hava Durumu ve İklim Değişikliği.
Dünyada Bilimin Yükselişi. İki Kültürü Aşmak
İletişim Yayınları.
içinde, (ss. 17-49). Metis Yayınları.
Gulbenkian Komisyonu. (1996) Sosyal Bilimleri Açın:
Ünsaldı, L. (2013). Takdim. Bourdieu, P. Bilimin
Sosyal Bilimlerin Yeniden Yapılanması Üzerine
Toplumsal Kullanımları: Bilimsel Alanın Klinik Bir
Rapor. Metis Yayınları.
Sosyolojisi içinde, (ss. 11-51). Heretik Yayıncılık.
Ingold, T. (1996). Hunting and Gathering as Ways of
Wallerstein, I. ve Lee, R. E. der. (2007). İki Kültürü
Perceiving the Environment. R. Ellen ve K. Fukui
Aşmak: Modern Dünya Sisteminde Fen Bilimleri ile
(Ed). Redefining Nature: Ecology, Culture and
Beşeri Bilimler Ayrılığı. Metis Yayınları.
Domestication içinde, (ss.117-155). Berg.

51
Bölüm 3
Kentleşme, Sanayileşme ve Çevre
öğrenme çıktıları

Kentleşmenin Tanımı ve Tarihçesi Tarihsel Süreçte Sanayileşme

1 2
1 Kentlerin nasıl ortaya çıktığını 2 Sanayileşme ve kalkınma kavramlarının
açıklayabilme, kent ve kentleşmenin tanımını yapabilme ve sanayileşmenin
tanımını yapabilme etkilerini açıklayabilme

Kentleşme Sanayileşme ve Çevre

3
Etkileşimi
3 Sanayileşme sürecinin kent ve kentsel
yaşam üzerindeki etkilerini sıralayabilme

Anahtar Sözcükler: • Kentleşme • Sanayileşme • Göç • Nüfus Yoğunluğu • Yaşam Kalitesi


• Çevre Kirliliği

52
Çevre Sosyolojisi

GİRİŞ sistemin bir parçası olan olan insanı da tehlikeli bir


Sanayileşmiş ve sanayileşmekte olan ülkelerde geleceğe itmektedir. İnsan çevre dengesinin bozul-
yaşanan ve hâlen yaşanmakta olan hızlı ve kont- masına yol açan bir hızla büyüyen çevre kirliliğinin
rolsüz ekonomik büyüme kentleşmenin çevresel temel nedeni hiç şüphesiz 19. yüzyılda başlayan ve
etkilerini de beraberinde getirmiştir. Birçok ülke- hızla gelişen sanayileşme ve beraberinde getirdiği
de kentsel sorunlar endüstriyel gelişmenin uygun kentleşme olgusudur.
olmayan yapısı ile tarımsal ve kentsel gelişme stra-
tejileri arasındaki tutarsızlıklarla ilişkilidir. Bu bağ- KENTLEŞMENİN TANIMI VE
lamda fiziki ve beşeri çevre ile ekonomi arasındaki TARİHÇESİ
ilişki sanayileşme perspektifinde hızlı kentleşmenin
Kent olgusu tarihi süreç içerisinde her dönem
doğurduğu sonuçlar olarak ele alınmalıdır. Sana-
farklı anlamlara sahip olmuş dinamik bir kavram
yileşme ve kentleşmenin meydana getirdiği çevre
özelliği göstermektedir. Nitekim, gerek literatürde
sorunlarında görülen ortak nokta, geçmişte eko-
gerekse mevzuat düzenlemelerinde her ülke ve her
lojik unsurların göz ardı edilmiş olmaları sebebiy-
dönem için geçerli olabilecek bir kent tanımı yapı-
le kentlerin belirli bir büyüklüğe ulaşmalarından
lamadığı görülmektedir (Karaman, 1998: 5). Kent
sonra ve çok kısa bir zaman süresi içerisinde ortaya
kavramının içeriğinde sosyo-ekonomik gelişmele-
çıkmalarıdır (Tuncel vd., 1995: 35). İnsanın yaşa-
re bağlı olarak zaman içerisinde önemli değişimler
mını varoluşundan bu yana çevresini değiştirerek
yaşanmıştır. Örneğin, eski dönemlerde “kale” veya
sürdürdüğü bir gerçektir. Nitekim insanlık tarihi
“surkent” kavramının tanımlanmasında önem-
boyunca İnsanlık tarihi çevre kirlenmesi olgusunu
li bir ayırt edici faktör olarak kullanılmıştır. Öyle
ilk defa insan ve ekolojik denge ilişkisinin bozul-
ki Marver’in Ortaçağ kentlerine dair: “Duvarlarla
masına yol açacak bir yoğunlukta yaşamaktadır.
çevrili insan yerleşimleri” ifadesi o dönemdeki en
Kentleşmenin kontrolsüzce yayılması ve geri dön-
önemli kent tanımı sayılmaktadır (Topal, 2004:
dürülemez bir boyut kazanması kentte yaşamak
277). Diğer taraftan, günümüz kent kavramının
zorunda olan insanlar kadar o ülke ekonomisi üze-
tanımlanmasında ise istihdam yapısı, ekonomik
rinde de tahrib edici etkiler bırakmaktadır. İnsanlık
düzen ve faaliyetler, nüfus yoğunluğu gibi farklı
tarihi çevre kirlenmesi olgusunu ilk defa insan ve
kriterler kullanılmaktadır.
ekolojik denge ilişkisinin bozulmasına yol açacak
bir yoğunlukta yaşamaktadır. Bu durum ekolojik

Resim 3.1 Bir Ortaçağ kenti, Nuremberg.

53
Kentleşme, Sanayileşme ve Çevre

Kentlerin tarihte ilk olarak ortaya çıktığı dö- Avrupa Kentsel Şartı’nda kent, “etimolojik ola-
nemi saptamanın güç olduğu ifade edilmektedir. rak, “citta” “cite” ve “ciudad” (latince kökü “civitas”)
Kentlerin ilk olarak MÖ 6000 yıllarında belirmeye, sözcüklerini içerir. Yapısal, arkeolojik, topografik ve
MÖ 400 dolaylarında da tam olarak kendisini gös- kent planlaması açısından ise kent kavramı insan
termeye başladığı söylenebilir (Hatt, Reiss, 2002: topluluklarının buluştuğu bir mekan olarak tanım-
28-29). Antik kentler doğal olarak küçük ölçekli lanır. Treccani İtalien Ansiklopedisi’ne göre ise kent:
ve yerleşik köy ve kasabalardan çok az farklılık gös- “toplum hayatının temel çekirdeği ve karakteristi-
teren yapılardı. Bu kentlerin boyutlarının küçük ğini oluşturan tarihi ve yasal bir oluşum” olarak ta-
olmasının görünür nedeni, tarımın veriminin dü- nımlanmıştır (Avrupa Kentsel Şartı, 1996: 6).
şük, uzun mesafeli ulaşımın maliyetinin de yüksek Kentlerin dünyanın farklı bölgelerinde farklı
olmasıydı. Tarımda verimlilik artışının daha çok biçimlerde ortaya çıkışı üretim biçimleri ile doğ-
nüfusun bir arada toplanmasına olanak tanıması, rudan ilintilidir. Bu durum kentlerin sadece ortaya
demir alanındaki metalurjik buluşların, tarımsal çıkış dönemlerinde değil kentlerin gelişme süre-
makine teknolojisinin ve bu alandaki gelişmelere cinde ve değişme dönemlerinde de etkili olmuştur.
bağımlı olan ulaştırma teknolojisinin ilerlemesini Öyle ki Ortaçağın ilk dönemlerinde feodal toplum
gerekli kılmıştır (Hatt ve Reiss, 2002: 29). Tarihsel yapısı nedeniyle kentler zayıflamıştır. Üretim yapısı
anlamda bilinen ilk kentler, MÖ 3000’in biraz ön- işgücü olarak toprağa bağlı bulunan serfler nede-
cesinde Nil vadisi çevresinde ve Mezopotamya’nın niyle toplumsal yapı daha çok kırsal alanda örgüt-
verimli topraklarında doğmuş ve kentleşme daha lenmiştir. Daha sonra onuncu yüzyıldan itibaren
sonra bugünkü Filistin, Suriye toprakları ile Ana- zanaat ve ticaretin gelişerek önem kazanması ile
dolu, İran, Orta Asya coğrafyası ve İndus vadisine toplumsal yapı sadece toprağa bağlı olmaktan çıkıp
yayılmıştır. (Hout, Thalman, Valbelle, 2000:13). kentlerin gelişme süreci başlamıştır. Değişen üre-
Kent kavramı sadece fiziki bir mekân ve nüfus tim biçimleri ve buna bağlı olarak dönüşen toplum
tanımı olmanın ötesinde bir anlama sahiptir. Kent- yapısı ile beraber kentler hem Avrupa kıtasında
leşme olgusu özellikle sanayi devriminden sonra hem hem de İslam dünyasında yeniden büyümeye baş-
nitelik hem de nicelik olarak daha belirgin hâle gel- lamışlardır. Coğrafi keşifler ile birlikte yeni ticaret
miştir. Tarihsel süreçte geçirmiş olduğu değişimler yollarının gelişmesi yeni kentlerin ortaya çıkması-
göz önünde bulundurularak sanayileşme ve berabe- na sebep olmuştur. Ancak, kentlerin tarihsel süreci
rinde getirdiği kentleşme olgusunun doğru anlaşıla- incelendiğinde, günümüzdeki anlamıyla modern
bilmesi için kentleşme ve kentsel yaşam ifadelerinin kentin ortaya çıkışının sanayi devrimi sonrasında
ekonomik, siyasi ve sosyo-kültürel etkilerinin doğru olduğu görülür.
okunabilmesi önem arz etmektedir. Kesin tarihler ile İnsan topluluklarının kentlerde toplanmasının
belirlenememekle birlikte kentleşme ve sanayileşme temel amacı bireysel olarak yapılması imkânsız
sürecinin aynı dönemlerde birbirlerinden etkilenerek olan bazı zorunlu faaliyetleri bir araya gelerek ve
ve birbirlerini etkileyerek tarih sahnesine çıktıklarını belirli bir işbölümü ve uzmanlaşma hâlinde çöz-
söyleyebiliriz. Kentleşme belirli bir mekânda nüfus me isteği olarak söylenebilir. Kentlerin işleyişi ve
yoğunluğunu ifade ederken aynı zamanda yerel örgüt- kentleşme ile sanayileşme süreçlerinin aynı döne-
lenme, toplumsal tabakalaşma, üretimde farklılaşma, me denk gelmesi de bu sebep-sonuç ilişkisine bir
uzmanlaşma ve yeni yerleşim biçimlerinin oluşması kanıt olarak öne sürülebilir. Bu durumu biraz daha
ile de ilişkili bir kavramdır. Kısaca kentleşme olgusu açarsak kent kavramının ortaya çıkışı, kentleşme
toplumsal, ekonomik, siyasi ve kültürel değişime yol ve sanayileşme, insanların bir arada daha iyi yaşam
açan bir nüfus toplanma sürecidir. kalitesine ulaşma arayışı ve çabalarının bir sonu-
cu olarak gerçekleşmiştir. Daha müreffeh ve daha
konforlu bir yaşam amacı içerisinde ortaya çıkan
“Kent, Latince “kent” anlamına gelen “civitas” sanayileşme ve kentleşme süreçlerinin ekonomik,
kelimesinden türetilmiş olup uygarlık anlamına sosyal, kültürel, siyasi ve diğer birçok alana etki
gelen civilization ile özdeş sayılmaktadır (Demir- ettiği düşünüldüğünde toplumun yaşam kalitesi
kan, 1996: 18). Kent; toplumsal, siyasal, yönetsel üzerinde doğrudan etkisi olduğu görülmektedir.
ve ekonomik alanların bütün vatandaşlar için var Modernleşme süreci ve sanayileşme ile doğrudan
olduğu yaşam alanıdır. ilişkili olan çağdaş kentlerin doğuşu, meydana

54
Çevre Sosyolojisi

geldiği toplumun ekonomik, siyasal ve kültürel


yapısında anlamlı değişimler meydana getirirken,
çevresel anlamda meydana getirdiği değişime pa- Kentleşme ise ekonomik gelişmeye paralel olarak
ralel olarak önemli çevre sorunlarına da sebebiyet nüfusun kentlerde toplanması ve kentsel alanla-
vermiştir. rın gelişmesi sürecini ifade eder. Kısaca, kent sa-
yısının ve kentlerde yaşayan nüfusun artmasına
kentleşme denir.
Kentleşmenin Nedenleri
Kentler genel itibariyle üretim biçimlerinde-
Kentleşme olgusu tarihsel süreç içerisinde özel-
ki değişimle ortaya çıkmış ve üretim güçlerindeki
likle sanayi devriminden sonra hem nitelik hem
gelişme ve dönüşüm ile de sürekli değişmektedir
de nicelik olarak belirgin hale gelmiştir. Kentleş-
(Erkan, 2010: 40). Kısaca kent insanların ihtiyaçla-
me, sanayileşmeye ve ekonomik gelişmeye koşut
rına paralel olarak ortaya çıkan yeni bir yaşam alanı
olarak kent sayısının artmasını ve günümüzdeki
olmuştur. İnsanlık tarihi göz önünde bulundurul-
kentlerin ortaya çıkmasını sağlayan toplum yapı-
duğunda diyebiliriz ki; insanlar ilk baştan itibaren
sında, artan oranda örgütlenme, işbölümü ve uz-
kentlerde bulunmamaktaydı ve insanların ilk var
manlaşma yaratan, insan davranış ve ilişkilerinde
oldukları zamanlarda kent olgusu henüz gelişme-
kentlere has değişikliklere neden olan bir nüfus bi-
mişti. İlk çağlarda insanlar daha çok göçebe hayatı
rikimi sürecidir (Keleş, 2002: 21-22). Sanayileşme,
sürmekte ve doğada var olan gıdaları toplayarak tü-
ekonomik gelişme ve kalkınma ile doğrudan ilişkisi
ketmekteydiler. Tarım ve hayvancılıkla uğraşmayan
olan kentleşme süreci meydana geldiği toplumun,
avcı ve toplayıcı insan toplulukları yerkürenin fark-
ekonomik ve sosyo-kültürel alanında değişimler
lı bölgelerinde mevcuttu ve henüz toprağı işleyerek
meydana getirmektedir. Dünya çapında kentleşme
kendi yiyeceklerini yetiştirmeye başlamamışlardı.
olgusu hızlı bir şekilde gerçekleşmiş ve halen de
Bu açıdan bakıldığında insanoğlu kentleri hazır
kentleşme hızı artarak devam etmektedir. Türkiye
kurulu bulmamış; aksine uzun bir sürecin sonunda
ve diğer gelişmekte olan ülkeler de bu hızlı deği-
kendi ihtiyaçları, birbiriyle ilişkileri ve yaşam tarz-
şime dahil olmuştur. Türkiye de 1950’li yılların
ları doğrultusunda sıfırdan oluşturmuşlardır.
başından itibaren artan bir kentleşme süreci içinde
Kentleşmeyi doğuran ve birbirinden etkilenen bulunmaktadır. Nitekim kırsal alanlardan ve orta
nedenleri, genel itibariyle ekonomik, teknolojik, büyüklükteki kentlerden büyük metropollere hız-
siyasal ve psiko-sosyolojik nedenler olarak sınıf- lı bir göç başlamış ve kırsaldaki nüfusu azaltarak,
landırmak mümkündür. Kırsal alandaki verimin kentleri daha da kalabalık hâle getiren iç göç sü-
düşük olması, tarım arazilerinin parçalı yapısı, gizli reci halen devam etmektedir. Dolayısıyla iç göçler
işsizlik ve tarımsal mallardan elde edilen gelirin aile ve sanayileşme gibi nedenlerle köy ve kent nüfusu
bireylerinin geçimini sağlamadaki yetersizliği gibi arasındaki denge de köy nüfusu ve kırsal yaşam
ekonomik tabanlı nedenler köyden kente göçü te- aleyhine günden güne bozulmaktadır.
tikleyen nedenlerdir. Nitekim, Türkiye’de de sözü
Kentleşme basit bir şekilde sadece bir nüfus
edilen koşulların kentleşme hızını geniş ölçüde et-
hareketi olmayıp, genel itibariyle toplumun eko-
kilediği görülmektedir. Sanayi devriminin getirdi-
nomik, sosyal, siyasal ve kültürel alanlarında da
ği değişikliklerle beraber kentleşmenin hızlanması
büyük değişimler meydana getirmektedir. Bundan
teknolojik gelişmelerle mümkün olmaktadır. Bu-
dolayıdır ki kentleşme sonucu meydana gelen de-
har gücü nüfusun fabrikaların yakın alanlarında bi-
ğişim ve dönüşümün büyüklüğü, direk ve dolay-
rikmesine yol açarken, elektrik enerjisinin sanayide
lı etkileri ve olası sonuçlarının çok boyutlu oluşu
artan oranda kullanılması fabrikaların büyümesine
konunun önemini ortaya koymaktadır. Sanayileş-
ve çoğalmasına sebebiyet vererek hızla gelişen sa-
me ve beraberinde getirdiği kentleşme sürecinin
nayi sektöründe işgücü ihtiyacını tetiklemiş ve bu
ekonomik, sosyal, kültürel ve diğer birçok alana
gelişmeler de kentlerde hızlı biçimde nüfusun yo-
etki ettiği düşünüldüğünde toplumun yaşam kali-
ğunlaşmasına etkide bulunmuştur.
tesi üzerinde doğrudan ve dolaylı etkileri olduğu
görülmektedir. Zaman içerisinde daha iyi yaşam
kalitesine ulaşma çabasında kentleşme ve sanayileş-
me olgularının nasıl şekillenebileceği ve bu süreçte

55
Kentleşme, Sanayileşme ve Çevre

ortaya çıkabilecek istenmeyen etkilerin ve çevresel ülkelerde ise öncelikle hizmet sektörü gelişmekte
sorunların giderilmesi için neler yapılabileceği ka- ve kentler yalnız nüfus bakımından kentleşme ta-
muoyu nezdinde önem kazanmıştır. nımına uygun düşmektedir.
Son yüzyıllarda özellikle 19. ve 20. yüzyılda Gelişmiş ülkelerde kentleşme ile eş anlamlı ola-
meydana gelen kentleşme olgusu gelişmiş ve azge- rak kullanılan kalkınmanın gelişmekte olan ülke-
lişmiş ülkelerde farklı biçimlerde ortaya çıkmıştır. lerde kentleşme olayını açıklamakta yetersiz kaldığı
Gelişmiş ülkelerdeki kentleşme; üretimdeki, tica- söylenebilir (Erkan, 2010: 68). Kentleşmenin te-
retteki ve hizmetlerdeki sürekli büyümeyi gerçek- melinde öncelikle ekonomik nedenler yatmaktadır
leştiren teknolojik yeniliklere paralel olarak ortaya ve kentleşmenin ekonomik nedenlerinden sıklıkla
çıkmış ve sanayi devrimi ile birlikte tarımda başla- kentlerin sunduğu ekonomik üstünlüklerin fazla
yan yapısal değişim ve üretim artışı insan topluluk- oluşu karşımıza çıkmaktadır. Biri diğerinden et-
larının kentlerde toplanmasına yol açmıştır. Diğer kilenen nedenler zinciri olarak, üretim araçlarının
taraftan, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülke- gelişmesi, belli yerleşim birimlerinde daha çok is-
lerde kentleşme olgusu demografik, ekonomik ve tihdam imkânının doğması ve işgücü için çekim
toplumsal karakteristiği açısından farklı özelliklere merkezi oluşturması, emek arz etmeye hazır insan
sahiptir. Bu ülkelerdeki kentleşme, sanayileşmeden topluluklarının buralara gelmesini tetiklemiş ve
daha hızlı bir tempo ile ilerlemektedir. Bunun yanı kentler yeni cazibe merkezleri olarak modern dün-
sıra üretim sanayisinden çok hizmet sektörüne da- yada yerini almıştır.
yalı bir ekonomik yapıya sahiptir. Gelişmekte olan

Öğrenme Çıktısı
1 Kentlerin nasıl ortaya çıktığını açıklayabilme, kent ve kentleşmenin tanımını yapabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

21. yüzyılda kent kavramı


size ne ifade ediyor ve sanayi
Kentleşmenin getirdiği yeni
Teknolojik gelişmelerin ve sonrası toplumda kentleşme
yaşam tarzını ve toplumsal
tarihsel süreçte üretim bi- olgusunun ne yönde geliş-
değişimi/dönüşüm konu-
çimlerinde meydana gelen mesini bekliyorsunuz tartı-
sundaki düşüncelerinizi ve
değişimlerin kentleşme üze- şınız. Ş. Kaypak’ın (2013,
deneyimleriniz arkadaşları-
rindeki etkileri sizce nedir? Modernizmden Posmoder-
nızla paylaşınız.
nizme Değişen Kentleşme
makalesini inceleyiniz.

TARİHSEL SÜREÇTE SANAYİLEŞME


Sanayileşme mal üretiminde makineleşmeyi, milli gelir içinde sanayinin payının artmasını ifade eder.
Nitekim gelişmiş ülkelerde sanayi üretiminden elde edilen gelir oran olarak ulusal gelir içinde önemli
bir yer tutarken, diğer taraftan tarımsal gelirin ulusal gelir içindeki payı ise görece düşüktür. Dış ticaret
ilişkileri bakımından ise sanayileşmiş ülkelerin ihracatı, yani dışarıya sattığı ürünler büyük oranda sanayi
mallarından oluşurken; ithal ettiği ürünler yani dış alımları ise az gelişmiş ülkelerden satın alınan tarımsal
ürünler ve ham maddelerden oluşur.

56
Çevre Sosyolojisi

Sanayileşme, mal üretiminde makineleşmeyi, milli gelir içinde sanayinin payının artmasını ifade eder. Geniş
anlamda, üretim tekniklerinde yeni tekniklerin uygulanması, üretilen malların kalitesinin yükseltilmesi, üre-
tim maliyetlerinin azaltılması ile ülkede ekonomik, siyasal ve sosyal değişikliklerin oluşmasıdır.

Resim 3.2 Sanayi bölgesi petrol rafinerisi.

Kentleşme kavramını ele alan ve irdeleyen aka- ya çıkışlarından sanayi devrimine kadar çoğunlukla
demik çalışmaların genelinde “Kentleşme” olgusu- bir azınlık deneyimi olarak kalmış, sanayileşmeye
nun “Sanayi Devrimi Öncesi Kentleşme” ve “Sanayi kadar işlevsel ve yapı açısından çok az bir dönüşüm
Devrimi Sonrası Kentleşme” şeklinde ikiye ayrılma- geçirmişlerdir. Sanayileşme ise, kentlerin hızla bü-
sı da sanayi devriminin kentleşme süreci açısından yümesine ve bir olgu olarak kentleşmenin ortaya
bir dönüm noktası olduğunu göstermektedir. Sana- çıkmasına neden olmuştur. Yani çağdaş anlamda
yi üretimi ve üretilen malların ticaretinin getirdiği kentleşme, nüfus hareketleri ile birlikte ortaya çık-
zenginlik ve ülkelerin milli gelirlerinde meydana mıştır” (Yılmaz, 2004: 252). Bu nüfus hareketleri-
gelen yüksek artış oranları kentlerin hızla gelişme- nin temelinde de ileri sanayileşme ile ortaya çıkan
sini ve büyümesini tetiklemiştir. Sanayi Devriminin yeni üretim faktörleri, bunların etkinliğinin artması
getirdiği değişikliklerle beraber kentleşmenin hız- ve dolayısı ile iş gücüne duyulan ihtiyacın artması
lanması teknolojik gelişmelerle mümkün olmak- yatmaktadır. Bununla birlikte kentlerde ortaya çı-
tadır. Öyle ki buhar gücü nüfusun fabrikalar yakı- kan farklı iş kolları da kırsal alanda yaşayan bireyler
nında birikmesine yol açarken elektrik enerjisinin için cazip iş imkanları meydana getirmiştir. Yalın
sanayide artan oranda kullanılması kentlerde hızlı anlamı ile Sanayi Devrimi, küçük zanaat, tezgâh
biçimde nüfusun yoğunlaşmasına neden olmuştur. ve atölye üretimlerinin yerine yeni teknik buluş ve
Otomasyon tekniklerinin ve montaj sistemlerinin makinelerde yeni enerji kaynağı buhar gücünün
yaygınlaşması da kentlerin gelişmesinde rol oyna- harekete geçirdiği, buharlı gemilerin ve makinenin
mıştır. Son yıllarda hızla gelişen ve toplum hayatı- insan, rüzgâr, su, hayvan enerjisinin yerini alması-
nın hemen her alanında yoğun olarak kullanılmaya dır (Talas, 1981: 29). Bu teknik ve toplumsal değiş-
başlayan bilgi ve iletişim teknolojilerin (BİT) kent- melerin sonucu olarak “işçi” sınıfı ortaya çıkmış ve
leşmeyi nasıl etkileyeceğini zaman gösterecektir. yığınsal üretimin oluşturduğu işbölümü ve uzman-
Nitekim Sanayi Devrimi ve sonraki dönemde laşma daha fazla işçiye ihtiyacı ortaya çıkarmıştır.
kentlerin yapısal ve işlevsel olarak çok hızlı bir şekil- Bunun sonucu olarak da kentlerin nüfusu hızlı bir
de dönüşmesi de bu olguyu desteklemektedir. Yıl- şekilde artmıştır. Çalışmak için kente gelen nüfu-
maz (2004)’ın da ifade ettiği gibi: “Kentler, ilk orta- sun barınma ihtiyacını karşılayacak alanlar yetersiz

57
Kentleşme, Sanayileşme ve Çevre

kalınca kent dışında yeni yerleşme alanları işçi mahalleleri oluşmuştur. Kentlerdeki konut stoğu ve mevcut
mekanizmalar artan isteği karşılayamayınca konut birimleri bölünerek kiralanmaya başlamış, bu da aşırı
yoğunlukla birlikte sağlıksız yaşam koşullarını beraberinde getirmiştir (Uğurlu, 2010: 60-61).

Öğrenme Çıktısı
2 Sanayileşme ve kalkınma kavramlarının tanımını yapabilme ve sanayileşmenin etkilerini
açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Sanayileşme olmasaydı gü-


nümüzde kentleşme ne dü-
Kentlerin belirgin özel-
zeyde olurdu, sanayileşme
Sanayi devrimi öncesi ve liklerini ve kırsal yerleşim
öncesi ve sonrası kentlerin
sonrası kentlerin gelişimini birimlerinden ayırt edici
durumunu tartışınız. R.
nasıl olmuştur? özelliklerini arkadaşlarınızla
Fishman (2017), Yirminci
tartışınız.
Yüzyılda Kent Ütopyaları ki-
tabını inceleyiniz.

KENTLEŞME SANAYİLEŞME VE ÇEVRE ETKİLEŞİMİ


Sanayileşmiş ve sanayileşmekte olan ülkelerde yaşanan ve hâlen yaşanmakta olan hızlı ve kontrolsüz
ekonomik büyüme kentleşmenin çevresel etkilerini de beraberinde getirmektedir. Yirminci yüzyılda sa-
nayileşme doğal çevrenin hızla değişmesine ve yeni bir sosyal çevrenin doğmasına neden olmuştur çünkü
sanayileşme planlı olmamış bu süreçte sadece sanayileşme hedef alınmış, çevre faktörü göz ardı edilmiştir.
Tarım toplumundan sanayi toplumuna ve kentleşmeye geçiş ile birlikte kitle üretim metotlarının işlerlik
kazanması ve bunun sonucunda doğal kaynakların daha yoğun kullanılması çevresel sorunların ilk aşama-
sını oluşturmaktadır. Ayrıca, üretim sırasında çevreye arz edilen atıklar ise ikinci aşamayı oluşturmaktadır.

Resim 3.3 Kentte çevre kirliliği.

58
Çevre Sosyolojisi

Dünya çapında kentleşme olgusu hızlı bir şe- olan ülkelerde her sene ortalama olarak 476.000
kilde gerçekleşmiş ve hâlen de kentleşme hızı ar- hektar ekilebilir tarım arazisi yerleşim alanına
tarak devam etmektedir. Yirmibirinci yüzyıl dün- dönüştürülerek şehir kullanımına sunulmaktadır
yasının ekonomik sistemi de hızla gelişen iletişim, (Özdemir ve Özekicioğlu, 2006: 17-30).
ulaşım ve üretim araçları ve küresel ticaret ağları Dünyada kentlerin ortaya çıkışından itibaren
ile kent tabanlı bir ekonomik sisteme dönüşmeye kentleşme serüveninde en büyük dönüşüm süreci
başlamıştır. Türkiye ve diğer gelişmekte olan ülke- yaşanmaktadır diyebiliriz. Öyle ki bilinen insan-
ler de bu hızlı değişime dahil olmuştur. Kentleşme lık tarihi boyunca neredeyse günümüzdeki kadar
basit bir şekilde sadece bir nüfus hareketi olma- yoğunluğa sahip kent nüfusu hiçbir dönem ol-
yıp, genel itibariyle toplumun ekonomik, sosyal, mamıştır. Son iki yüzyıldır sanayileşmeyle birlikte
siyasal ve kültürel alanlarında da büyük değişimler kentin çekici gücüne kapılan bireyler kırsal alanları
meydana getirmektedir. Bundan dolayıdır ki kent- boşaltmaktadırlar. Ancak yirmi birinci yüzyıla ge-
leşme sonucu meydana gelen değişim ve dönüşü- lindiğinde kırsal alandan kent merkezlerine yoğun
mün büyüklüğü, direk ve dolaylı etkileri ve olası bir şekilde yaşanan göç ciddi çevresel sorunları da
sonuçlarının çok boyutlu oluşu konunun önemini beraberinde getirmiştir. Kentlerde yaşayan insan
ortaya koymaktadır. topluluklar ne yazık ki hem çevresel bozulmalara
Bölgesel ekonomik koşulların gelişimi, üre- neden olan hem de ondan olumsuz etkilenen kit-
tim kapasitelerindeki olumlu değişim ve nüfus lelere dönüşmüştür. Bu süreç sonucunda kentlerde
artışı nedeniyle gelişen kentleşme ve sanayileşme, çevresel bozulmalar yaşanmaktadır ve bozulmalar
mevcut alanların kullanım yapısının doğal yapı- çeşitli şekillerde görülebilmektedir, bunlar arasın-
larına ve potansiyellerine uygun olmayan şekilde da en çok dikkat çekenler; hava kirliliği, gürültü,
dönüşmesine sebep olmaktadır. Ayrıca kentleşme- trafik yoğunluğu, yeşil alanların daralması, gece-
nin yalnızca kentsel alanlarda meydana gelen bir kondulaşma, beton yığınları, şekilsiz yapılar vb.
değişim ve gelişim olmadığını, bu olgunun aynı çevresel deformasyonlardır. Tüm bu durumların
zamanda kentlerin kırsal hinterlandını da etkile- oluşumunu tek başına kırsal alandan gelen bireyle-
diğini, başka bir ifadeyle, kentsel yığılmalar sonu- re ve göç olgusuna yüklemek doğru değildir. Lakin
cu oluşan etkilerin kentin sınırlarını aştığını be- sanayileşmeyle gelişen kentleşme sürecinin doğru
lirtmek gerekir. Solunan havanın ve içilen suyun yönetilmesi ve olumsuz sonuçların bertaraf edil-
kirlenmemiş olması, gürültüden ve diğer kentsel mesi adına gerekli önlemlerin alınması bahsi geçen
atıklardan uzak, yeşil sağlıklı, bir çevrede yaşamak çevresel bozulmalara zamanında engel olabilirdi.
kentte yaşayan insanlar açısından öncelikli bir Mevcut sosyal ve kültürel yapıyı bozarak ve ye-
konu haline gelmiştir. Kısaca, kent yapısının ka- niden şekillendirerek gerçekleşen sanayi devrimi
litesi insan sağlığı için temel teşkil ettiği gerekçesi sonrasında gelişen sanayi toplumunun önemli bir
ön plana çıkmıştır. sonucu olarak kentleşme artık neden olduğu çevre
sorunları ile beraber anılmaya başlanmıştır. Çevre
Kentleşmenin Ortaya Çıkardığı problemleri çok çeşitli olsa da en önemli ve ince-
lemelerde sıkça üzerinde durulmuş olanları hava
Sorunlar
kirliliği, su kirliliği, kimyasal atıklar, küresel ısın-
Kentleşme olgusu çevreyi, toprakların şehir ma ve ozon tabakasının delinmesi problemleridir
kullanımında yerleşim bölgelerine dönüştürülmesi (Deniz, 2009: 98). Kirlilik türleri arasında hava
şeklinde, doğal kaynakların daha hızlı tüketilmesi kirliliği özellikle insan sağlığı üzerindeki olumsuz
şeklinde ve kent atıklarının oluşması şeklinde üç etkileri düşünüldüğünde kentlerdeki en ciddi ve
yönden etkilemektedir (Deniz, 2009: 102). Geliş- acil çözüm bekleyen çevre sorunlarından birini teş-
mekte olan ülke kentlerinde kentleşme ve sanayi- kil etmektedir.
leşmenin ilk safhalarında kent geliri yükselirken di-
Çevre kirliliğinin tüm insanlığı içeren küresel
ğer yandan, çevre şartlarının bozulduğu ve kentsel
düzeyde yoğunlaştığı 21. yüzyılda, çevre kirliliğinin
yaşam kalitesinin düştüğü görülmüştür. Göçlerden
en önemli nedeni olarak sanayileşme ve onun bir
dolayı hızla artan nüfus kentlerdeki arazi talebini
sonucu olan kentleşme olgusu gelmektedir (Deniz,
arttırmakta ve bunun sonucu olarak toprak üzerin-
2009: 95). Sanayileşmenin yaygınlaşması ve dünya
deki baskının arttığı gözlenmektedir. Gelişmekte
genelinde kentli nüfus oranının hızla artması esa-

59
Kentleşme, Sanayileşme ve Çevre

sen çevresel anlamda bozulmaları da beraberinde sağlık hizmetlerine erişimde karşılaşılan zorluklar,
getirmiştir. Çevresel sorunlar ciddi boyutlara ulaş- yeşil alanların eksikliği, konutlardaki düşük kalite
tıkça kentleşme olgusu ve kent nüfusunun sebep ve suç oranlarındaki artış şeklinde sıralanabilir. Bir-
olduğu sorunlar da zaman içerisinde daha fazla sor- çok kentte ortaya çıkan en önemli sorun sanayileş-
gulanır hâle gelmiştir. Yirmibirinci yüzyılda farklı menin uygun olmayan bir kentsel yapıda gerçek-
boyutlara ulaşan sanayileşme süreci ve kentlerin ge- leşmesi sonucu alt yapısının hızlı bir dönüşümü ve
leceği artık ekolojik denge ve çevre ile olan ilişkileri değişimi kaldıramamasıdır. Şöyle ki kentsel büyü-
bağlamında değerlendirilmeye başlanmıştır. me çoğu zaman konutlara altyapı ve istihdam sağ-
Toplumların ekonomik, siyasi, kültürel ve sos- layacak sağlam bir ekonomik tabanın ortaya çık-
yal yaşamlarında ortaya çıkan ve köklü değişimleri masından önce gerçekleşmektedir. Sanayileşmenin
içeren kentleşmeye paralel olarak ekonominin kay- getirdiği süreçte daha düne kadar küçük bir kasaba
nak dağılımında bir değişim, gelişme, sanayileşme, olan bazı yerleşim alanları sanayinin girmesi ve üre-
ekonomik büyüme ve benzeri olgularda karşılıklı tim yapısının değişmesiyle hızla bir kentleşme süre-
etkileşim gözlenmektedir. Bu süreçte kırsal alanda cine girmişler ancak, ne insan kaynağı ne de fiziki
çözülme gerçekleşirken kentlerde yoğunlaşma or- altyapıları bu süreci gereği gibi kaldırabilecek ka-
taya çıkmaktadır. Kentleşme süreci ile birlikte ön pasitede olamamış ve birçok sorun baş göstermiştir
plana çıkan toplumsal ve ekonomik yaşama ilişkin (Deniz, 2009: 101).
kaynak kullanımı ve büyüme sorunlarının mekan- Büyük kentlere yoğun nüfus akışı ilk etapta
sal boyutu günümüzde merkezi ve yerel yönetim- yetersiz konut ve barınma imkanlarından dola-
lerin gündeminde ön sıralarda yer almaya adaydır. yı gecekondulaşmaya ve çarpık kentleşmeye yol
Yeryüzünde giderek daha fazla sayıda insan açmıştır. Nitekim, kentlere gelen nüfus hızlı bir
kentlere taşınmakta, hatta mega kentler ortaya çık- şekilde kentin dış mahallelerinde daha ucuz olan
makta ve bunun kentleşme dolayısıyla çevre üze- yeni yerleşim alanlarına yönelmekte, bu da kalite-
rinde çok çeşitli etkileri olmaktadır: siz ve sağlıksız konut yapımını arttırarak kentlerin
plansız ve altyapısız bir şekilde çevre alanlara doğru
• Trafik yoğunluğundan dolayı artan kirlilik,
genişlemesine sebep olmaktadır. Böylece köyden
• Yoğunlaşan nüfusun enerji tüketimini hız- kente göçün süratli ve plansız bir şekilde yaşanma-
landırması, sı kentlerde banliyölerin oluşmasını tetiklemiş ve
• Ayrıca kentleşmenin kendisi enerji talebini buradaki nüfusa hizmet etmekte belediye ve kamu
arttırıcı ana faktörlerden birisidir. kuruluşlarının yetişmekte zorlanmasına sebep ol-
• Kentlerde toplanan insanların ürettiği atık muştur. Kentin banliyö ve kenar mahallelerindeki
ve çöp yığınları, olumsuz şartlar ve kötü yaşam koşulları belli bir
• Tarım arazilerinin üzerine yapılaşmanın süre sonra kentin diğer kesimlerini ve merkezini de
artması sonucu tarıma elverişli toprakların olumsuz etkilemeye başlamaktadır. Kentin gene-
gıda üretimi dışında kalması, li açısından yetersiz belediye hizmetleri ve altyapı
sorunları, toplu taşıma ulaşımında yetersiz kalma,
• Şehirler ve yollar inşa edildikçe doğal yaşam
yeşil alanların azalması ve yoğun nüfusun ürettiği
alanlarının kaybolması,
çöp ve atık sorunları gibi problemler kent halkı açı-
• İnsanların kentsel bölgelerde yaşamak için sından yaşamı zorlaştırmaktadır. Bu problemlerin
ayrılmasıyla kırsal toplulukların ve kültür- birçoğu acil çözüm beklemekte ve bu sorunlara yö-
lerin dağılması. nelik etkin ve kapsayıcı bir yaklaşımla çözüm üre-
Endüstrilerin gelişmesinin çevresel etkileri: tilmesi elzem hâle gelmiştir.
• Yenilenebilir olmayan fosil yakıtların enerji
amacıyla kullanımı, Kentleşme ve Çevre Sorunlarının
• Sera gazlarının salınımı küresel ısınmayı İklim Değişikliği İlişkisi
hızlandırması.
Yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren
Dünya genelinde bugünün şehirlerindeki prob- dünya genelinde yaşanan ekonomik büyüme, sa-
lemler çarpık kentleşme, gürültü ve çevre kirliliği, nayileşmenin gelişmekte olan ülkeler ve özellikle
toplu taşıma ve ulaşım hizmetlerinin yetersizliği, güneydoğu-asya ve uzakdoğu ülkelerinde de hızla

60
Çevre Sosyolojisi

yaygınlaşması sonucu nüfus hareketlerinin, çev- Ancak birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ül-
re sorunları üzerindeki ağırlıklarının ciddi şekilde kenin kalkınma ve sanayileşme uğruna çevresel
arttığı dikkati çekmektedir. Çevresel faktörlerin ve kaygıları göz ardı etmesi, Stockholm’de ortaya ko-
çevre sorunlarının neden olduğu doğal afetlerin nan ve çevreyi gözeten ortak duruşun sonuç ver-
dünyada meydana getirdiği kayıp ve hasarlar ne ya- mesini engellemiştir. Dolayısıyla 1992’de Rio da
zık ki 2000’li yıllarda çok ciddi boyutlara ulaşmaya toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma
başlamıştır. En önemlisi de doğal ve insan kaynak- Konferansı’nda toplanan devletler çevre sorunla-
lı iklim değişikliği sebebi ile meydana gelen sel, rının kronikleşmesini engelleyememiştir. Burada
kasırga, hortum, orman yangınları, kuraklık gibi devletlerin tek aktör olmadığı ve sivil toplum ile
afetlerin sayısı ve bunların sebep olduğu etkiler de birlikte özel sektörün de sorumluluklarının olduğu
gittikçe artmaktadır. Hızlı sanayileşmenin getirdiği düşüncesi ağırlık kazanmıştır. Çünkü çevre sorun-
kentleşme, çarpık yapılaşma, doğanın insan eliyle larını görmezden gelmek ya da çevre ile ilgili alınan
tahribata uğraması ve artan çevre sorunları gibi kararlara kayıtsız kalmak çevre sorunlarının daha
beşeri etkiler, bu tür afetlerin etkilerinin artmasına da derinleşmesine neden olmaktadır. Denebilir
veya başka afet risklerinin ortaya çıkmasına sebep ki çevre sorunlarının içerisinde iklim değişikliği
olmaktadır (Kadıoğlu, 2012: 7). farkındalığa en çok gereksinim duyulan alandır.
Küresel çapta iklim değişikliğinin sebep olduğu
olumsuz etkileri azaltmak, başa çıkabilmek ve
Çevre; insanların ve diğer canlıların yaşamları bo- gerekli düzenlemeler ile olumlu etkilerini de art-
yunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak tırmak amacı ile uluslararası düzeyde küresel bir-
etkileşim içinde bulundukları fiziki, biyolojik, çok uyum çalışması başlatılmıştır. Küresel iklim
sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır. değişikliğine dair toplum bilincinin bu konuda
geliştirilmesi ve toplumun zarar görebilirlik düze-
yinin azaltılması uyum çalışmalarından bazılarıdır
“İnsan etkinlikleri ve canlı varlıklar üzerinde (UNFCCC, 2007: 29). Küresel iklim değişikliği ve
hemen ya da uzunca bir süre içinde dolaylı ya da çevre sorunları konusunda yapıcı çözümler ürete-
dolaysız bir etkide bulunabilecek fiziksel, kimyasal, bilmek için öncelikle bu konudaki toplumsal algı,
biyolojik ve toplumsal etkilerin belli bir zamandaki tutum ve düşüncelerin belirlenmesi gerekmektedir.
toplamıdır.” (Keleş vd., 2012: 51). Çevreyi gözeten ve koruyan kapsayıcı politikalar-
da hem yerel hem de merkezi yöneticilere büyük
Genel kabul gören yukarıdaki tanımdan da
sorumluluklar düşmektedir. Zaman içerisinde ya-
anlaşılabileceğı gibi çevrenin tek öğesi insan
pılan uluslararası konferans ve paneller sonucunda
değildir, bilakis yeryüzünde yaşayan tüm canlılar-
farklı gelişmişlik ya da farklı siyasal rejimlerdeki ül-
dır. Yaşanan ve insanoğlunun neden olduğu fela-
kelerin evrensel çevre sorunları karşısında ortak so-
ketler küresel çapta arttıkça, son yıllarda çevre söz
rumlu olduğu kabul edilmiştir (Toprak, 2012: 94).
konusu olduğunda insan merkezli düşünce tarzı da
zaman içerisinde sorgulanmaya ve değişmeye başla- Sanayileşme ve bu doğrultuda insanların kay-
mıştır. Çevre sorunlarını ortaya çıkaran esasen in- nakları bilinçsizce ve hızla tüketmesi ile günümüz-
sanların kendisi iken sonuçlarını yaşamak zorunda de iklim değişikliği tüm dünyanın ortak bir sorunu
kalan insanlarla birlikte tüm diğer canlılardır. Fakat haline gelmiştir. Sanayide fosil yakıtların yakılması,
insan ve toplum çevre sorunlarını ortaya çıkaran arazi kullanımı değişikliği, doğru atık yönetiminin
taraf olurken aynı zamanda bu sorunun çözümü yapılamaması, yanlış uygulanan tarımsal etkinlik-
üzerinde uğraş vermektedir. Özellikle 1972 yılında ler, su kaynaklarının yönetilememesi gibi sebepler-
Stockholm’de toplanan Birleşmiş Milletler Çevre le meydana gelen insan kaynaklı iklim değişikliği
Konferansı akabinde çevre ile ilgili tartışmalar ve beraberinde küresel ısınma, kuraklık ve çölleşmeye
farkındalık hızla artmıştır. Nitekim, çevre bahsi- sebep olarak afet risklerini de arttırmaktadır ve di-
nin ülkelerin siyasi yapılarının ya da çıkarlarının ğer bir ifade ile yerkürede klimatolojik afetler daha
üzerinde tüm dünya ülkeleri için ortak bir değer fazla meydana gelmektedir. Küresel ısınma ve iklim
olarak görülmesi gerektiğine dair düşünce çevre ile değişikliği, buzulların erimesi, ozon tabakasının
ilgili tartışmalar açısından bir milat olmuştur (Şen incelmesi gibi ciddi sorunlara yol açarken aynı za-
ve Özer, 2018: 669). manda dünya üzerinde yeni sorun alanlarının da

61
Kentleşme, Sanayileşme ve Çevre

ortaya çıkmasına sebep olmaktadır (Şen ve Özer, yangınları, sağlık problemleri gibi birçok problemi
2018: 670). Kısaca, küresel iklim değişikliğinin de beraberinde getirmektedir.
sonuçlarına yönelik etkileri şöyle sıralayabiliriz; Kısaca, iklim değişikliğinin sonuçları arasında;
“Sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde sey- dünya genelinde bulaşıcı hastalıkların, kuraklığın ve
retmesi, kuraklık ve çölleşmenin artması, buzulla- çölleşmenin artması, deniz seviyesinin yükselmesi,
rın erimesi, şiddetli yağışların sıklığının artması, su tarımsal verimliliğin azalması, ve orman alanlarının
kaynaklarının azalması, deniz seviyesinin yüksel- azalması sayılabilir. Bu sonuçlar sanayi devrimin-
mesi, bioçeşitliliğe ilişkin sorunların artması, sağ- den günümüze kadar görülen olumsuz sonuçlardır.
lık problemlerinin artması, mevsim değişikliğinin Bazı biliminsanları yaptıkları iklim tahminlerinde,
meydana gelmesi, afetlerin artması. 2100 yılı için küresel sıcaklık artışının 1990 sevi-
Devamlı büyüme ve ekonomik refah arayışları yesinin 1.4 ila 5.8 °C üzerinde gerçekleşebileceğini
yani insanoğlunun daha fazla üretme ve bu doğrul- söylemektedirler (Akalın, 2013: 30). Hükümetle-
tuda daha fazla tüketebilme isteği dünya genelinde rarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC), 2015
çevre konusundaki duyarlılığı köreltmiş, kalkınma Paris İklim Anlaşması görüşmelerinde mutabık ka-
yarışın içindeki ülkelerin doğal yaşam ve ekolojik lındığı gibi küresel ortalama sıcaklık artış limitinin
dengeyi gözeten politikaları bir tarafa bırakmaları- yüzyılın sonuna kadar 2 santigratta sınırlandırması
na sebep olmuştur. Bu bağlamda, son yıllarda, kal- yerine bu hedefin 1.5 santigrat derecenin altında
kınmanın insan kaynaklı bir şekilde sürmesi olarak sınırlandırılmasının ‘insanlar ve doğal ekosistemler
öne çıkarılan “sürdürülebilir kalkınma” olgusu da, için açık yararları olduğu’ vurgulandı.
çevre için girişilen uluslararası boyuttaki çabaların Ancak bu tahmin bilim insanlarına göre çok
üzerinde yoğunlaştığı alan olarak dikkat çekmekte- hızlı bir şekilde aşıldı ve dünya yüzeyi 1°C ısındı.
dir. Kısacası hızlı nüfus artışının yarattığı kentleş- Meteoroloji profesörü Kadıoğlu’na göre: “iklim
me, tüketim gibi olguların çevre değerleri ile çevre değişikliğinin dünyanın var olduğu günden beri
üzerindeki büyük ve yıkıcı etkileri olarak dikkat olduğunu ancak dünya son 150 yılda bir derece
çekmektedir. ısındı, eskiden bu olay 150 bin yılda bir derecey-
le oluyordu. Şu anda bin kat hızlı ısındık. Bu ani
Kentleşme ve Küresel Isınma Tehdidi iklim değişikliği asıl problem. Yoksa normal iklim
değişikliği problem değil. Dünya ekolojik sistem-
Çevre sorunları deyince genelde ilk akla gelen-
lere ayak uydurabiliyordu. Kim bin kat ısıttı dün-
ler küresel ısınma ile iklim değişikliği olmaktadır.
yayı, insan. Doğal etkenlerin yanı sıra iklimi bin
Bu kavramlar aynı anlamda kullanılsa da esasen iki
kat hızlı değiştirdik, ısıttık.” IPCC raporuna göre
kavram arasında fark vardır. Nitekim, küresel ısın-
şu andaki sera gazı emisyonu düzeyi ile 1.5 santig-
ma tüm canlıları etkileyen ve çevresel değişikliklere
rat limiti 2030 gibi erken bir tarihte ve 2050’den
neden olan, sera gazlarının atmosferdeki birikim-
geç olmamak üzere aşılabilir, dünya yaşanmaz bir
lerindeki hızlı artışa bağlı olarak yeryüzündeki
düzey olan 3-4 santigrat derecelik bir ısınma yo-
ortalama sıcaklık değerlerinin artmasıdır. Dola-
lunda ilerliyor. Bununla birlikte büyük kentler ve
yısıyla bu sıcaklık artışı iklim sisteminde önemli
burada yaşayan milyonlarca insan hızlı bir şekilde
değişikliklere sebep olabilmektedir (Karaman ve
tüketmeye ve modern şehir hayatında insan kay-
Gökalp, 2010: 60). Nitekim, iklim değişikliği in-
naklı sera gazı emisyonlarının salınımını arttırmaya
san faaliyetleri sonucunda sera gazı salınımının
devam etmektedirler.
artarak atmosferde birikmesi ve atmosferin yapısı-
nın bozulması sonucunda, iklimlerin normal sey- Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin
rinin bozulması ve öngörülemeyen iklimsel olay- (IPCC) 6000’in üzerinde bilimsel çalışmayı incele-
ların meydana gelmesi durumudur (Şen ve Özer, yerek hazırladığı 1,5 °C Küresel Isınma Özel Ra-
2018: 683). Özetle, küresel ısınma sera gazlarının poru, hükümetler tarafından Kore’de onaylandı.
potansiyel olumsuz etkilerinden yalnızca birini Raporda öne çıkan başlıklar şu şekildedir:
ifade etmektedir. Küresel ısınma ile birlikte iklim • “İnsanlar, dünyanın sanayileşme öncesi dö-
değişikliği birbirini tetikleyerek, kutuplardaki bu- neme göre yaklaşık 1,0°C ısınmasına sebep
zulların erimesi, ortalama deniz suyunun yüksel- oldu,
mesi, sık sık görülen seller, durdurulamayan orman

62
Çevre Sosyolojisi

• Küresel ısınma şimdiden kuraklık ve seller zulmasına ve sera gazı emisyonlarının artmasına da
gibi aşırı hava olayları, deniz seviyesinde yol açmaktadır (Çolakoğlu, 2019: 3). Yoğun göç
yükselme ve Arktik denizinin erimesi olarak alan büyük kentler nüfus yoğunluğundan dolayı,
etkilerini göstermeye başladı. günümüzde birçok çevre problemi ile karşı karşıya
• Sera gazı emisyonları mevcut şekilde devam kalmaktadır. Bu bölgelerde çevreye zarar veren
ederse, küresel ısınma 2030 ile 2052 yılları enerji ile çalışan fabrikaların çok olması da çevre
arasında 1,5°C sınırını geçecek. kirliliğini tetikleyen faktör olarak dikkat çekmekte-
dir. Söz konusu sorunların çözümü için ilk olarak
• Bu eşik sürdürülebilir kalkınma ve yoksul-
yasal düzenlemelerin yapılması ve denetimin artı-
luğun önlenmesi için kritik öneme sahip.
rılması önem arz etmektedir.
• Küresel ısınmayı sınırlandırmak ekolojik
Bu doğrultuda, iklim değişikliğine yol açan
sistemler ve yaşam alanları üzerindeki bir-
sera gazlarının yerleşim alanlarında iklim siste-
çok kalıcı etkinin önlenmesi anlamına geli-
minin düzgün biçimde işlemesine olanak verecek
yor. (https://tr.sputniknews.com/cevre/)
düzeyde tutulması için kentlerde seragazı envante-
Bu veriler ve küresel çapta yaşanan doğal fela- rinin çıkartılıp, belirlenen oranda azaltım hedefleri
ketler göz önüne alındığında, hükümetlerarası di- amacıyla enerji, tarım ve su kaynaklarının yöne-
yaloglarda ve uluslararası alanda acilen ‘iklim eyle- timinin ve planlamasının yeniden oluşturulması
mine geçmek’ gerekliliği ve küresel ısınmayı 1,5°C gerekmektedir. Kritik sınır olan 1,5°C’yi geçme-
tutmak konusundaki zaruret genel kabul görmüş- mek için küresel emisyonları 2030 yılında 2010
tür. IPCC raporu, 2015 Paris İklim Anlaşması’nın yılı değerlerine göre % 45 oranında azaltmak ve
nasıl uygulanacağı konusunda hükümetlere bilim- 2050 yılında ise net sıfır emisyon oranına ulaşmak
sel bir yol haritası niteliği taşıyor. Benzer şekilde, 8 gerektiği dünya genelinde uluslararası platformlar-
Ağustos 2019’da yayımlanan IPCC iklim değişikli- da sıkça vurgulanmaktadır. İşte bu sebeple, tarım,
ği ve Arazi Raporu ise şimdiye kadar iklim değişik- enerji, sanayi, inşaat, ulaşım ve şehir hayatında
liğinin karasal sistemler üzerindeki etkisini en geniş “hızlı ve geniş kapsamlı” dönüşümlerin gerçekleş-
kapsamlı inceleyen rapor olarak ön plana çıkıyor. tirilmesi gerekiyor.
195 ülke hükümeti tarafından onaylanan raporda,
2020 yılı itibariyle Paris Antlaşması kapsamında
tarım ormancılık ve diğer toprak kullanım biçimle-
verilen taahhütler, küresel ısınmayı 1,5°C’de sınır-
rinin küresel insan kaynaklı seragazı emisyonlarının
landırmaya yetmiyor. Küresel sıcaklık artışının Sa-
%23’ünden sorumlu olduğunu gözler önüne seri-
nayi Devrimi öncesine göre 2°C ile sınırlanmasını
yor. Topraklar, zaten insanların büyüyen baskısı ile
hatta 1.5°C civarında tutulması için kentlerin daha
karşı karşıya ve iklim değişikliği de bu baskıyı daha
da büyümesinin önüne geçilmeli, özellikle çarpık,
da artırıyor
plansız ve dengesiz kentleşmeye engel olunmalıdır.
Yaşam alanlarımız üzerinde olumsuz etkilere se- Planlı programlı ve öngörülebilir bir kent gelişimi
bep olan bu sorun esnasında, kentlerin kapasiteleri- için politikalar geliştirilmelidir. Ülkelerin, en kısa
ni aşan aşırı nüfusun yanı sıra bu nüfusun etkinlik- zamanda çevre duyarlılığı ve ekosistemi korumaya
leri gösterilmektedir. Artık kentler, geçmiş yüzyılın yönelik taahhütlerini yenilemeleri gerektiği hükü-
sonlarından itibaren dünya nüfusunun yarısından metlerarası görüşmelerde ve uluslararası toplantı-
fazlasını barındırmaya başlamış; iklimin doğal de- larda sıkça dile getirilmektedir. Tam da bu yüzden,
ğişkenliğine ek olarak, fosil yakıtların aşırı kullanı- sanayi üretiminde, inşaat sektöründe, ulaştırma
mı, arazi kullanım değişiklikleri diğer bir ifade ile hizmetleri ve dolayısıyla kentlerde ve kent yaşa-
ormansızlaşma gibi hız kazanan insan faaliyetleri mında yeni politikalarının geliştirilmesi ve çevreci
etkisiyle birlikte, atmosferdeki doğal dengenin bo- bir yaklaşım benimsenmesi gerekiyor.

63
Kentleşme, Sanayileşme ve Çevre

Yaşamla İlişkilendir

Küresel Isınmaya Karşı Kent Yönetimlerinden İklim ve Enerji İçin Başkanlar Sözleşmesi (The
Ortak Bir Yaklaşım: Belediye Başkanları Küresel Covenant of Mayors for Climate and Energy, July
İklim ve Enerji Sözleşmesi 2016) gönüllü olarak kendi bölgelerinde (yönetim
Dünya genelinde önemli bir adım; Birleşmiş alanlarında) Avrupa Birliği (AB)’nin iklim ve enerji
Kentler ve Yerel Yönetimler (United Cities and hedeflerini uygulamayı taahhüt eden yerel ve böl-
Local Governments, UCLG), United Nations gesel otoriteleri bir araya getirmeyi hedefler. Bele-
(UN/Birleşmiş Milletler) Habitat, Avrupa Ko- diye Başkanları Sözleşmesi yerel otoritelere sera gazı
misyonu, AB Bölgeler Komitesi, İklim İttifakı emisyon oranlarını azaltma isteklerini, yeryüzünde-
(Climate Alliance), Avrupa Belediyeler ve Böl- ki muazzam çeşitliliği de göz önünde bulundurarak,
geler Konseyi (Council of European Municipa- gerçeğe dönüştürme konusunda yardımcı olmayı
lities and Regions) Eurocities ve Enerji Kentle- amaçlamaktadır. Bu sözleşme imzacı yerel yönetim-
ri (Energy Cities) ile birlikte, bu iki girişimin lere uyumlulaştırılmış veri derleme ve AB’ne özgü
– ICLEI ve C40 – ortak çalışmaları sonucunda bir raporlama çerçevesi sunmaktadır. Bu sayede
Belediye Başkanları Küresel İklim ve Enerji Sözleş- sistemik bir iklim ve enerji planlaması yapmalarına
mesi (Global Covenant of Mayors for Climate & yardımcı olur. Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem
Energy) yürürlüğe girmiştir. (Çolakoğlu, 2019: Planı (SECAP) şablonu da bireysel eylem planları
31) Böylece, iklim değişikliği üzerinde çalışan iki için bir model, ana iskelet oluşturmaktadır. Diğer
başlıca kent girişimi, 2014 yılında faaliyete geçen yandan mı?, Temel Emisyon Envanteri (BEI) ve
Belediye Başkanları İklim Sözleşmesi (Compact of İklim Riski ve Güvenlik Açığı Değerlendirmeleri
Mayors) ve 2008 yılında faaliyete geçen AB Bele- (RVAs)’ne dayanan SECAP katılımcılara mevcut
diye Başkanları Sözleşmesi (Covenant of Mayors) durumun bir analizini sunmaktadır. Bu unsurlar,
küresel çapta imzalanan sözleşmeyle bir araya ge- iklim etkilerini azaltma ve uyum hedeflerine ulaş-
lerek tek bir küresel koalisyon oluşturmuşlardır. mak yerel yönetimlerin planladığı kapsamlı bir
Bu vesileyle, uluslararası uygulamalarla uyumlu dizi eylemin tanımlanması için temel teşkil ederler.
ve yeni standardize edilmiş bir ölçüm sisteminin Ayrıca bu kapsamda, sözleşme imzalayan belediye
kullanıldığı bu iklim sözleşmesinde dikkate değer başkanları iki yılda bir ilerleme raporu sunmayı ta-
olan nokta; sera gazı emisyonu azaltımını kamu- ahhüt etmektedirler.
oyuna taahhüt eden belediye başkanları ve diğer
kent yöneticilerinin imzaladığı ortak bir mutaba- Kaynak: http://www.covenantofmayors.eu/
kat olmasıdır. IMG/pdf/Covenant_ReportingGuidelines.pdf

22 Haziran 2016 tarihinde imzalanan Belediye Sözleşmeye imza koyan kentler ayrıntılı olarak aşa-
Başkanları Küresel İklim ve Enerji Sözleşmesi (Glo- ğıda belirtilen hedefleri taahhüt etmektedirler:
bal Covenant of Mayors for Climate & Energy) ye- • Sera gazı emisyonlarını azaltmak amacıyla
rel yönetimler ve kent idarecilerinin küresel ısınma enerji tasarruflu aydınlatma tesisatı kurmayı,
ile mücadelesinde bir mihenk taşı olmuştur. Dün-
• Enerji tasarruflu tasarımları içeren bina
ya genelinde sözleşmeye imza koyan 7.441 kent,
kodlarını geliştirip uygulamayı,
2030 yılına kadar en az %40’a kadar bir oranda
CO2 emisyonlarını azaltmayı ve iklim değişikli- • Toplu taşımacılık, araç ve bisiklet kullanma
ğine uyum için entegre bir yaklaşım benimsemeyi programlarına yatırım yapmayı,
taahhüt etmişlerdir. “Bu kentler, herkes için sürdü- • Daha az enerji kullanan katı atık yönetimi
rülebilir ve düşük maliyetli enerji sağlayan, karbon- programlarına geçiş sağlamayı ve gazı depo-
suz ve dirençli bölgeler sağlamak için uzun vadeli bir layarak geri kazanımla dönüştürmeyi,
vizyonu paylaşmaktadırlar” (Çolakoğlu, 2019: 32).

64
Çevre Sosyolojisi

• Bir emisyon envanteri oluşturarak ve iklim İklim değişikliği ile mücadele amacıyla kuru-
değişikliği ile mücadele etmek için etkin bir lan büyük kentler liderlik grubu yani C40 Kentleri
eylem planı geliştirerek programlar kurmayı. platformu mega kentlerin enerji verimliliği, finans
Aynı yaklaşım doğrultusunda imzalanan ve ve ekonomik kalkınması, ölçüm ve planlama, sür-
uygulamaya konulan Monreal Mutabakatı ve Stra- dürülebilir topluluklar, ulaşım, katı atık yönetimi,
tejik Vizyonu (ICLEI Montréal Commitment and su ve adaptasyon gibi yedi temel alanda birlikte ça-
Strategic Vision) ile ICLEI Monreal Eylem Planı da lışmaları için fırsatlar sunmaktadır. Grup özellikle
yerel yönetimlerin kentlerde sürdürülebilir kalkın- üyesi olan kentleri sera gazı emisyonlarını ve iklim
ma anlayışı doğrultusunda çalışmasını hedeflemek- risklerini azaltan kentsel eylemlere yönlendirmek-
tedir. ICLEI Eylem planı kapsamında kentlerin tedir. Böylece bu mega kentler, sera gazı emisyon-
değişen iklimle mücadelesinde önemli rehberlik larını ve iklim risklerini azaltmaya yönelik iklim
sağlayacak strateji ve politikalar sunmakla birlikte, eylemlerini; daha düşük maliyetle, fakat daha et-
ICLEI ağının dünya çapında sürdürülebilir kentsel kili ve hızlı gerçekleştirebilmektedirler (C40 Cities,
gelişmeyi nasıl ilerleteceği konusundaki yeni vizyo- 2018a).
nunu ana hatlarıyla açıklamaktadır. Gelişim düzeylerine göre farklı dinamikleri ve
Monreal Mutabakatı ve Stratejik Vizyonu’nda; kendilerine has özellikleri bulunan sanayi devrimi-
2024 yılına kadar düşük emisyonlu, doğa temelli, nin doğurduğu kentler, yüksek teknoloji ve dijital-
döngüsel, esnek ve eşitlikçi ve insan merkezli kal- leşmenin ön plana çıktığı yeni bir yüzyılda farklı
kınmaya dayalı bir değişime yönelik birbiriyle bağ- kent yaklaşımlarını ve kent politikalarına dair kü-
lantılı beş yol izleneceği yerel yönetimler tarafından resel oluşumları da beraberinde getirmiş, bu doğ-
taahhüt edilmiştir. Şöyle ki, düşük emisyonlu bir rultuda artık sürdürülebilirliğin bir parçası olarak
kalkınmanın gerçekleştirilmesi amacı doğrultu- kabul edilir olmuşlardır. Dolayısıyla küresel ısınma
sunda; sözkonusu kentlerde gürültünün yanı sıra, ve iklim değişikliği ile mücadelenin önemli ve vaz-
ısıtma, soğutma, aydınlatma ve gıda sistemlerinden geçilmez aktörleri olarak çağdaş kentler, karşımıza
yayılan ve çevreye zararlı olan tüm kirleticilerin ve yeni bir rol ve dönüşüm hedefi ile çıkmaktadırlar.
emisyonların (özellikle ulaşım, atık ve inşaat sek- Sonuç olarak, kentleşme tüm olumsuzluklarına
törlerinde) önemli ölçüde azaltılması yönünde ye- rağmen gelişme ve ilerleme açısından yaşanması
rel yönetimler tarafından taahhütte bulunmuştur. gereken doğal bir süreç olarak karşımıza çıkmakta-
(ICLEI - Local Governments for Sustainability, dır. Önemli olan kentleşmenin olumsuz etkilerini
(2018b). Kent yaşamında sürdürülebilir yük ve yol- ve sorunlarını en aza indirerek yaşanabilir bir kent
cu taşımacılığının teşvikinin yanı sıra, temiz yakıt oluşturmak için çaba göstermektir. Şehir yapısının
politikalarına ve yenilenebilir enerjilerin mümkün kalitesi, insan sağlığı için temeldir. Birleşmiş Mil-
olduğu yerlerde elektrikli araçlara ve elbette insan letler tarafından 1996 yılında İstanbul’da düzenle-
merkezli çözümlerin bir parçası olarak yürüyüş, bi- nen İnsan Yerleşimleri Konferansı ya da diğer adıy-
siklet ve paylaşımlı hareketliliğe öncelik verileceği la Habitat II Kent Zirvesi’nde de kırsal ve kentsel
taahhüt edilmiştir (Çolakoğlu, 2019: 27). kalkınmanın birbiriyle ilişkili olduğu belirtilmiştir.
Kent idarecisi ve yerel yönetimlerin uluslararası Kentsel alanı iyileştirmenin yanı sıra kırsal alanda-
düzeyde iklim değişikliğiyle mücadelede işbirliğine ki altyapı, diğer kamu hizmetleri ve istihdam ola-
dönük oluşturdukları ortak girişim ve platform- naklarının artırılması, böylece kırdan kente göçün
lardan bir diğer önemli oluşum ise Büyük Kentler minimize edilmesi gerektiği üzerinde durulmuş,
İklim Liderlik Grubu (The Large Cities Climate Le- bunun için de orta ve küçük ölçekli kentlere önem
adership Group)’dur ve 40 büyük kentten oluşan verilmesi gerektiği vurgulanmıştır (Ertürk, 1998:
grup üyeleri arasında İstanbul da bulunmaktadır. 233).
C40 Kentleri olarak da bilinen bu oluşum iklim Günümüzde artan insan faaliyetlerinin etki-
değişikliğiyle mücadele etmeyi taahhüt eden dün- siyle sera gazı etkisinin kentlerde daha çok hisse-
yanın mega kentlerinden oluşan bir ağdır. Temsil dildiği görülmekte ve küresel ısınmayı arttırarak
ettiği bölgede 600 milyondan fazla insan yaşamak- insanlık için bir güvenlik sorununa dönüşmekte-
ta ve dünya ekonomisinin dörtte birinden fazlasını dir. Bundan dolayı, kent yönetimlerinin iklim de-
da bu kentler üretmektedir (C40 Cities, 2017a). ğişikliğiyle mücadelesi daha da önem kazanmakta
ve her bir yerleşim biriminin karbon emisyon de-

65
Kentleşme, Sanayileşme ve Çevre

ğerlerinin optimum seviyeye düşürülmesine ilişkin rilmesi açısından kentleşme ve sanayileşme süreçle-
önlemlerin belirlenmesi ve uygulanması aciliyet rinin yönlendirilmesi, önem arz etmektedir. Kısaca
arz etmektedir. Küresel iklim değişikliğinin so- bu süreçlerin olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi
nuçlarına yönelik etkileri şöyle sıralayabiliriz; “Sı- insanların daha iyi bir yaşam kalitesine sahip ol-
caklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyret- ması için zaruridir. Başvurulacak temel araçların
mesi, kuraklık ve çölleşmenin artması, buzulların tespiti ve doğru politikaların geliştirilmesi için de
erimesi, şiddetli yağışların sıklığının artması, su öncelikle kentleşme ve kalkınma planlamalarının
kaynaklarının azalması, deniz seviyesinin yüksel- etkin bir şekilde oluşturulması gerekir.
mesi, bioçeşitliliğe ilişkin sorunların artması, sağ- Sağlıklı bir kentsel yaşam ortamını geliştirebil-
lık problemlerinin artması, mevsim değişikliğinin mek yani hava ve su kalitesini iyileştirmek, güvenli,
meydana gelmesi, afetlerin artması”. Bu doğrultu- konforlu ve kaliteli konut olanakları sunabilmek,
da ortaya çıkan kentsel ve çevresel sorunlara kar- gürültü ve trafik sorununu en aza indirmek gibi he-
şı kamuoyunda 1990’lı yılların başından itibaren, defler yerel yönetimlerin, politikacıların ve kamu
“sürdürülebilir kentler”, “ekolojik kentler”, “akıllı görevlilerinin öncelik verdiği konular hâline gel-
kentler”, “yavaş kentler”, “düşük karbon kentler”, miştir. Önemli bir diğer husus, yirmi birinci yüz-
“yaşanabilir kentler”, dijital kentler” ve “akıllı kent yılın modern kent tasarımlarında güvenli ve kulla-
girişimleri” adı altında geliştirilen farklı yaklaşım- nışlı çevrelerin oluşturularak insanların işyerlerine,
lar öne çıkmaya başlamıştır. Bu yaklaşımlar ile kent okullara, alışveriş mekânlarına ve diğer lokal yerlere
sorunlarına yönelik çözüm geliştirilmesi hedeflen- araç kullanmadan yürüyerek veya bisikletle gide-
mektedir. bilmeleri teşvik edilmektedir. Kent yaşamının eko-
Daha verimli, daha sürdürülebilir yaşam alanla- lojik dengeyi bozucu etkilerini azaltan, kentlerin
rı oluşturmak insanlığın ortak hedefi haline gelmiş- bulunduğu çevre ile uyumlu ve doğal hayatı sürdü-
tir. İnsanoğlu daha iyi yaşam kalitesine ulaşma ça- rülebilir kılan özelliklerini geliştiren kent planları
basında kentleşme ve sanayileşme olgularının nasıl ve endüstri tasarımları ön plana çıkmaktadır. Özet-
şekilleneceği veya bu süreçte ortaya çıkan istenme- le, sanayileşme perspektifinde kentleşme ve kent
yen sorunların ve çevre problemlerinin giderilme- sorunlarının çözümüne odaklanırken kentlerin
sini ise sürdürülebilir kalkınma ve planlı kentleşme planlamasını yeniden insan sağlığı, çevre ve hayat
ile giderilebilir. Diyebiliriz ki gelinen noktada sa- kalitesinin arttırılması prensibine dayandırmalıyız.
nayi toplumlarında ortaya çıkaran sorunların gide-

Öğrenme Çıktısı
3 Sanayileşme sürecinin kent ve kentsel yaşam üzerindeki etkilerini sıralayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Büyük kentlerin son yüzyılda


Dünya genelinde belli başlı
hızla gelişmesinin ardındaki
Kentleşme ve sanayi üretimi- metropol kentlerin karşılaş-
nedenleri ve son dönem-
nin çevre sorunlarının ortaya tığı çevre sorunlarını daha
de ortaya çıkan kentleşme
çıkışı üzerindeki etkileriyle küçük ölçekli kentlerin sa-
sorunlarını çevre açısından
çevre deformasyonu arasında hip olduğu çevresel sorun-
yorumlayın. C. Karaca’nın
nasıl bir ilişki vardır? larla karşılaştırarak arkadaş-
(2019), Çevre ve Kentleşme
larınızla paylaşınız.
Politikası kitabını inceleyiniz.

66
Çevre Sosyolojisi

Kentlerin nasıl ortaya çıktığını


1 açıklayabilme, kent ve
kentleşmenin tanımını yapabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Kentleşmenin Tanımı ve
Tarihçesi

Kentler sanayileşme ile birlikte hızla gelişme göstermiş, sanayileşmenin iş bölümü, uzmanlaşma ve tekno-
lojik gelişmeyle meydana getirdiği refah artışı daha fazla işgücünü kentlere çekmiş ve kırsaldan kente göçü
hızlandırılmıştır. Dolayısıyla, kentler insanların ihtiyaçlarına paralel olarak ortaya çıkan yeni bir yaşam alanı
olarak gelişmişlerdir. Kentleşme ise sanayileşmeye ve ekonomik gelişmeye koşut olarak kent sayısının ve
kentlerde yaşayan nüfusun artması olarak tanımlanırken, kentleşme yalnızca nüfus hareketi bağlamında
düşünülmemelidir. Nitekim, kentleşme beraberinde toplum yapısında artan oranda örgütleşme, iş bölümü
ve uzmanlaşma getiren, insan davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü değişikliklere yol açan toplumsal bir
dönüşüm sürecidir de aynı zamanda.

Sanayileşme ve kalkınma kavramlarının


2 tanımını yapabilme ve sanayileşmenin
etkilerini açıklayabilme

Tarihsel Süreçte Sanayileşme

Sanayileşme mal üretiminde makineleşmeyi, milli gelir içinde sanayinin payının artmasını ifade eder. Nitekim
gelişmiş ülkelerde sanayi üretiminden elde edilen gelir oran olarak ulusal gelir içinde önemli bir yer tutarken,
diğer taraftan tarımsal gelirin ulusal gelir içindeki payı ise görece düşüktür. Sanayileşme sürecine ile beraber,
sanayi mallarının üretimi artarken ülkelerin milli gelirleri içerisindeki sanayi sektörünün oranı da artış gösterir,
diğer tarartan verimlilik ve kâr artışıyla sağlanan toplam milli gelir de hızla artar. Artan verimlilik ve kâr oranları
yeni üretim tekniklerinin geliştirilmesi için uygun ortam oluşturur ve yeni teknoloji yatırımlarını tetikler. Bu
süreç son yüzyılda hızla gelişerek bilgi ve iletişim teknolojilerinin ortaya çıkmasını ve dijital üretim teknikleri-
nin gelişmesini sağlamıştır. Dolayısıyla, sanayileşmenin ilk ortaya çıkışı ile birlikte üretim biçimleri ve berabe-
rinde toplum yapısında halen devam eden bir değişim, dönüşüm süreci başlamıştır.

Sanayileşme sürecinin kent


3 ve kentsel yaşam üzerindeki
etkilerini sıralayabilme

Kentleşme Sanayileşme ve
Çevre Etkileşimi

Dünya nüfusunun hızla artması ve bu artan nüfusun genelde kentlerde yoğunlaşması, enerji ihtiyacının her
geçen gün artmasına, yeni konutlara ve ulaşım araçlarına olan ihtiyacı da özellikle büyük kentlerde hızla
arttırmıştır. Küresel ekonomiye dayalı rekabet koşullarının şiddetlenerek kentlerin yapısını da bu doğrultuda
şekillendirmesi, kentlerde yoğunlaşan insan topluluklarının çevresel deformasyonunu da o ölçüde şiddetlen-
dirmiştir. Kent sınırları içinde konut yapımının artarak devam etmesi, arazi kaynaklarının savurganca kul-
lanımını, yeşil alanların giderek daralması ve alt yapı sorunlarını doğurmuştur. Hızlı kentleşmenin getirdiği
diğer çevre sorunları ise sanayi üretiminin yerleşim alanları içinde kalması ve yeterli koruyucu önlemlerin
alınmaması sonucu yoğun hava kirliliğinin yaşanması, yine trafik sıkışıklığının da hava kirliliğine katkı yap-
masının yanı sıra gürültü seviyesini artırması ve kentsel atık sorunlarıdır. Toplumun tüm kesimlerinin yarar-
lanabileceği çok amaçlı park ve bahçe ve sosyal alanların yetersizliği de diğer bir sorun olarak görülmektedir.
Ayrıca büyük kentlerde yaşayan insanlar arasında artan sosyo-ekonomik denge farklılıklarının toplumsal
şiddet ve suç unsurlarını tetiklemesi gibi sorunlar da dikkat çekmektedir.

67
Kentleşme, Sanayileşme ve Çevre

1 Tarihte kendilerini göstermeye başlayan ilk 5 Kentleşme kavramını aşağıdakilerden hangisi


kentler aşağıdaki yüzyıllardan hangisinde ortaya açıklar?
çıkmıştır?
neler öğrendik?

A. Kentleşme, “sanayileşmeye ve ekonomik ge-


A. M.Ö. 10.000 B. M.Ö. 1000 lişmeye koşut olarak kent sayısının artması ve
C. M.Ö. 400 D. M.Ö. 200 kentlerin büyümesi sonucunu doğuran nüfus
E. M.Ö. 100 birikim süreci”dir.
B. Kentleşme dar anlamda, köy sayısının ve kırsal-
2 Aşağıdakilerden hangisi tarihte ortaya çıkan da yaşayan nüfusun artması demektir.
ilk kentlerin yapısını tanımlar? C. Üretim yapısının toptan değişmesi sürecidir.
D. Herkesin köyden kente göç ederek kentlerde
A. Büyük ölçekli ve gelişmiş yapıdaydı. yaşamaya başlamasıdır.
B. Orta ölçekli ve hızla değişen yapıdaydı. E. Tüketim tarzının değişim sürecidir.
C. Küçük ölçekli, yerleşik köy ve kasabalardan çok
az farklılık gösteren yapıdaydı.
D. Az gelişmiş ve değişken yapıdaydı. 6 Sanayileşme kavramını aşağıdakilerden han-
E. Orta ölçekli ve gelişmiş yapıdaydı. gisi açıklar?
A. Sanayi üretiminden elde edilen gelirin oran
olarak ulusal gelir içinde önemsiz bir yer tut-
3 Kent kavramı mekânsal bir kavram olmanın ması diğer taraftan tarımsal gelirin ulusal gelir
ötesinde aşağıdakilerden hangisini ifade eder?
içindeki payı ise görece fazla olmasıdır.
A. Kalabalık caddelerin, yüksek binaların olduğu B. Tarım ürünlerinin makineleşme ile daha seri ve
fiziki çevreyi yetkin mi bir şekilde ve kısa sürede büyük mik-
B. Güzel organizasyonların, kültürel aktivitelerin tarlarda üretilebilir hale gelmesidir.
yapıldığı merkezi alanları C. Sanayileşme, mal üretiminde makineleşmeyi,
C. Kırsal olmayan ve çok sayıda insanın yaşadığı milli gelir içinde sanayinin payının artmasını
büyük bölgeleri ifade eder.
D. Aynı zamanda yerel örgütlenme, toplumsal ta- D. Sanayileşme herşeyin en ucuza üretildiği üre-
bakalaşma, üretimde farklılaşma, uzmanlaşma tim sistemdir.
ve yeni yerleşim biçimlerinin oluşması ile de E. Sanayileşme kitle tüketimin artmasını ifade
ilişkili bir kavramı eder.
E. İnsanlar tarafından düzenlenen bitkileri ve
parkları
7 Sanayileşmenin tarihsel süreçte kentleşmeye
etkisi aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir?
4 Kent kavramını aşağıdakilerden hangisi açıklar?
A. Kentlerin hızla gelişmesini ve büyümesini te-
A. Daha çok nüfusun bir arada toplanmasına ola- tiklemiştir.
nak tanıyan fiziki mekândır. B. Hızla kent nüfusunun kırsal bölgelere dağıl-
B. Belirli bir alanda nüfus yoğunluğunu ifade eden masına ve kent nüfusunun azalmasına neden
barınma alanlarıdır. olmuştur.
C. Toplumsal, siyasal, yönetsel ve ekonomik alan- C. Çevresel sorunlara yönelik çözüm sanayileşme-
ların bütün vatandaşlar için var olduğu yaşam nin getirdiği refah artışı ile sağlanmıştır.
alanıdır. D. Sanayileşen toplumlarda eğitim oranı da arta-
D. Köyden daha gelişmiş, kendine ait belediye yö- rak teknolojik gelişmeyi tetiklemiştir.
netim alanı olan yerleşim birimidir. E. Sahipsiz hayvanların itlafına yol açmıştır.
E. Yalnızca insanlara ait yerleşim birimidir.

68
Çevre Sosyolojisi

8 Kentleşmenin çevresel etkileri aşağıdakiler- 10 Sağlıklı bir kentsel yaşam ortamını geliştire-
den hangisinde verilmiştir? bilmek adına kamu görevlileri, idareciler ve yerel

neler öğrendik?
A. Hızla kent nüfusunun ve buna bağlı olarak eğ- yönetimlerin aşağıdaki konulardan hangilerine ön-
lence ve alışveriş mekanlarının artmasıdır. celik vermeleri gerekir?
B. Kentlerdeki evcil hayvan sayısının artması ve A. Yeni konut alanlarının açılması
bunların çevreyi rahatsız etmesidir. B. Hava ve su kalitesinin iyileştirilmesi
C. Kentlerde okul ve yüksekokul, üniversite sa- C. Organize sanayi bölgelerinin çoğalması
yılarının küçük yerleşim alanları ve kasabalara D. Plazaların sayısının artması
oranla çok daha fazla olmasıdır.
E. İş olanaklarını artırılması
D. Doğal yaşam alanlarının kaybolması ve kent-
lerde toplanan insanların ürettiği atık ve çöp
yığınlarıdır.
E. Toplumsal tabakalaşmada yukarı doğru hare-
ketliliğin artmasıdır.

9 Ortaya çıkan kentsel ve çevresel sorunlara


karşı kamuoyunda 1990’lı yılların başından itiba-
ren aşağıdaki kent yaklaşımlarından hangisi geliş-
miştir?
A. “Sürdürülebilir Kentler”, “Ekolojik Kentler”
yaklaşımları gelişmiştir.
B. “Teknolojik kentler”, “Sanayi Kentleri” ve yak-
laşımları gelişmiştir.
C. “Hızlı Kentler” ve “İleri Teknoloji Kentleri”
yaklaşımları gelişmiştir.
D. “Doğal Kentler” ve “Serbest Kent Bölgeleri”
gibi yaklaşımlar gelişmiştir.
E. “Markalaşmış Kentler”, “Tüketim Bölgeleri”
yaklaşımları gelişmiştir.

69
Kentleşme, Sanayileşme ve Çevre

1. C Yanıtınız yanlış ise “Kentleşmenin Tanımı ve 6. C Yanıtınız yanlış ise “Kentleşmenin Nedenle-
Tarihçesi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. ri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

2. C Yanıtınız yanlış ise “Kentleşmenin Tanımı ve 7. A Yanıtınız yanlış ise “Kentleşmenin Nedenle-
Tarihçesi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. ri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Kentleşme Sanayileşme


3. D Yanıtınız yanlış ise “Kentleşmenin Tanımı ve 8. D
ve Çevre Etkileşimi” konusunu yeniden göz-
Tarihçesi” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
den geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Kentleşme Sanayileşme


4. C Yanıtınız yanlış ise “Kentleşmenin Tanımı ve 9. A
ve Çevre Etkileşimi” konusunu yeniden göz-
Tarihçesi” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
den geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Kentleşme Sanayileşme


5. A Yanıtınız yanlış ise “Kentleşmenin Nedenle- 10. B
ve Çevre Etkileşimi” konusunu yeniden göz-
ri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
den geçiriniz.

Araştır Yanıt
3 Anahtarı

Kentler genel itibariyle üretim biçimlerindeki değişimle ortaya çıkmış ve


üretim güçlerindeki gelişme ve dönüşüm ile de sürekli değişmektedir. Bu-
har gücünden faydalanılması ve daha sonra elektriğin bulunmasıyla üretimde
makineleşmenin ve seri üretimin sağlanması kentlerin gelişmesinde belirle-
yici aşamalar olmuştur. Yirminci yüzyılın başında otomasyon sistemlerinin
Araştır 1 gelişmesi gibi ilerlemeler seri üretimi ve verimliliği yüksek oranlarda arttırmış
ve ardından sanayi toplumunu geliştirmiş, bu süreç de sanayileşmekte olan
ülkelerde kentleşmeye hız kazandırmıştır. Kısaca insanların toprağa bağlı üre-
tim yapısından çıkarak, zanaat ve ticaretin gelişmesi sayesinde ve teknolojik
buluşların önem kazanması ile toplumsal yapı sadece toprağa bağlı olmaktan
çıkmış, kentlerin gelişme süreci başlamıştır.

Sanayi devrimi öncesi toprağa bağlı üretim tarzını ifade eden feodal düzenin
hakim olduğu bir toplum yapısı mevcuttu. Batı dünyasında Sanayi Devri-
mi ile birlikte üretim yapısı tamamen değişmiş, makineleşme ile seri ve etkin
üretim modelleri geliştirilmiş ve verimlilik artışıyla ve refah seviyesinin yük-
Araştır 2 selmesiyle insanlar kitleler hâlinde sanayide çalışmak ve gelir düzeylerini artır-
mak için işgücü arz edebilecekleri kentlere akın etmeye başlamışlardır. Sanayi
devrimi ile beraber büyük kentlerde kalabalıklar hâlinde yaşamaya başlayan
insanlar yeni üretim ve tüketim kalıpları geliştirerek yeni bir toplum yapısı
meydana getirmişlerdir.

Sanayileşme perspektifinde kentleşme ve çevre ilişkisini ele aldığımızda, hızlı


ve çarpık kentleşme ile birlikte çevre sorunlarının baş gösterdiğini ve çevredeki
bozulmaların arttığını görmekteyiz. Kentlerin gelişirken sanayi bölgelerine ya-
Araştır 3 kın yerlere doğru gelişmesi ve insanların sanayi üretim tesisleri ile aynı bölge-
lerde yaşaması birçok problemi de beraberinde getirmiştir. Bu gelişmeler çevre
ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini arttırmıştır.

70
Çevre Sosyolojisi

Kaynakça
Akalın, M. (2013). Küresel Isınma ve İklim Değişikliği Erkan, R. (2010). Kentleşme ve Sosyal Değişme,
Nedeniyle Oluşan Doğal Felaketlerin İnsan Sağlığı Bilimadamı Yayınları
Üzerine Etkileri. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler
Ertan-Akkoyunlu, K. (2007). Sürdürülebilir Kent,
Enstitüsü Dergisi. (2),29-43.
Ayşegül Mengi (ed.), Kent ve Politika: Antik
Avrupa Kentsel Şartı (1996). Mahalli İdareler Genel Kentten Dünya Kentine içinde, (ss. 11-26). İmge
Müdürlüğü Yayınları, No:10, Ankara. Kitabevi.
Bal, H. (1999). Kent Sosyolojisi, Turhan Kitabevi. Ertürk, Hasan (1998). Çevre Bilimlerine Giriş, Uludağ
Üniversitesi Güçlendirme Vakfı Yayını, No: 10,
Childe, G. (1983). Tarihte Neler Oldu, Alan Yayıncılık.
Bursa.
C40 Cities, (2017a). About C40. http://www.c40.
Hatt, P. K., Reiss, A. J. (2002). Kentsel Yerleşmelerin
org/about, (Erişim Tarihi: 13.03.2020).
Tarihi, Der. Ve Çev. Bülent Duru - Ayten Alkan
C40 Cities (2017b). C40 Blog: Climate Summit for içinde, 20. Yüzyıl Kenti, (s.29-), İmge Kitabevi
Local Leaders Gives Cities a Strong. http://www. Yayınları.
c40.org, (Erişim Tarihi: 13.03.202)
Holton, R. J. (1999). Kentler Kapitalizm ve Uygarlık
Platform at COP21. http://www.c40.org/blog_ (Çev. Ruşen Keleş), İmge Kitabevi.
posts/climatesummit-for-local-leaders-gives-
Hout, J., Thalman, J., Valbelle, D. (2000). Kentlerin
cities-a-strongplatform-at-cop21 (Erişim Tarihi:
Doğuşu, İmge Kitabevi.
13.03.2020).
ICLEI - Local Governments for Sustainability, (2018a).
Covenant of Mayors for Climate & Energy, (July
ICLEI – Local Governments for Sustainability.
2016). The Covenant of Mayors for Climate and
http://www.iclei.org/ (Erişim Tarihi: 14.03.2020)
Energy Reporting Guidelines-Version 1.0, http://
www.covenantofmayors.eu/IMG/pdf/Covenant_ ICLEI - Local Governments for Sustainability,
ReportingGuidelines.pdf (Erişim Tarihi: (2018b). The ICLEI Montréal Commitment and
05.03.2020) Strategic Vision 2018 – 2024: Building A Sustainable
Urban World. https://worldcongress2018.iclei.
Çan, M.F. (2011). Kentleşme, Sanayileşme ve
org/wpcontent/uploads/The%20ICLEI%20
Kalkınma Etkileşimi, Kentleşme Sempozyumu
Montr%C3 %A9al%20Commitment.pdf
Bildirisi, Fırat Kalkınma Ajansı.
(Erişim Tarihi: 14.03.2020).
Çetinsoy, F.F. (2010). Küresel İklim Değişikliği: Avrupa
Kadıoğlu, M. (2012). Türkiye’de İklim Değişikliği
Birliği ve Türk Tarımı (Yayınlanmış Yükseklisans
Risk Yönetimi. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler
Tezi). İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne İlişkin
Enstitüsü.
İkinci Ulusal Bildirimi Hazırlık Faaliyetlerinin
Çolakoğlu, E. (2019). İklim Değişikliği, Sürdürülebilir Desteklenmesi Projesi: Türkiye’nin İklim
Kentler ve Kentsel Planlama Etkileşimi, İklim Değişikliği II. Ulusal Bildiriminin Hazırlanması
Değişikliği Eğitim Modülleri Serisi 11, İklim Projesi Yayını, Ankara.
Değişikliği Alanında Ortak Çabaların Desteklenmesi
Karaca, C. (2019). Çevre ve Kentleşme Politikası. Ekin
Projesi (iklimİN), Ankara.
Basım Yayın
Deniz-Hacıoğlu, M. (2009). Sanayileşme
Karaman, S., Toprak, Z. (1988). Kent Yönetimi ve
Perspektifinde Kentleşme ve Çevre İlişkisi.
Politikası. Anadolu Matbaacılık.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya
Bölümü Coğrafya Dergisi. 19,95-105. Karaman, S., & Gökalp, Z. (2010). Küresel Isınma
ve İklim Değişikliğinin Su Kaynakları Üzerine
Fishman, R. (2017), Yirminci Yüzyılda Kent
Etkileri. Tarım Bilimleri Araştırma Dergisi, 3 (1),
Ütopyaları. (Çev.) D. Toprak. Daimon
59- 66.
Engel, K.H. & Orbach, B. (2008). MicroMotives
Kaypak, Ş. (2013). Modernizmden Postmodernizme
for State and Local Climate Change Initiatives.
Değişen Kentleşme. Küresel iktisat ve İşletme
Harvard Law & Policy Review. 2, 119-137.
Çalışmaları Dergisi, 2(4), 80-95.
Es, M. & Ateş, H. (2004). Kent Yönetimi, Kentlileşme
Keleş, R. (2002). Kentleşme Politikası, İmge Kitabevi
ve Göç: Sorunlar ve Çözüm Önerileri. Sosyal
Yayınları.
Siyaset Konferansları Dergisi 48, 206-248.

71
Kentleşme, Sanayileşme ve Çevre

Keleş, R., Hamamcı C., & Çoban A. (2012). Çevre Topal, A. K. (2004). Kavramsal Olarak Kent Nedir
Politikası. İmge Kitabevi. ve Türkiye’de Kent Neresidir? Dokuz Eylül
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 6(1),
Özdemir, Z. ve Özekicioğlu, H. (2006). Kentleşme
276-294.
ve Çevre Sorunları, Süleyman Demirel Üniversitesi
İİBF Dergisi, 11(1), 17-30. Toprak, Z. (2012). Çevre Yönetimi ve Politikası. Albi
Yayınları.
Şen, G ve Özer, Y.E. (2018). Üniversite Öğrencilerinin
İklim Değişikliği ve Çevre Sorunları Konusundaki Tütengil, C. Orhan (1984). Azgelişmenin Sosyolojisi,
Farkındalıklarının Değerlendirilmesi: Dokuz Belge Yayınları.
Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi Örneği, BEÜ
Uğurlu, Ö. (2010). Kentlerin Tarihsel Gelişimi. Ö.
SBE Dergisi, 7 (1), 667-688.
Uğurlu, N.Ş. Pınarcıoğlu, A. Kanbak, M. Şiriner
T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı (2007). Kentleşme (Ed.), Türkiye Perspektifinden Kent Sosyolojisi
Alanında Sürdürülebilirlik Çözümlemesi: Çalışmaları içinde (ss. 60-61). Örgün Yayınevi.
Yaklaşımlar, Modeller, Temel Alanlar, Göstergeler,
UNFCCC (2007). Climate Change: Impacts,
Uygulama Örnekleri, Sürdürülebilir Kalkınmanın
Vulnerabilities and Adaptation in Developing
Sektörel Politikalara Entegrasyonu Projesi,
Countries. Boon: UNFCCC.
Kentleşme Tematik Grubu 2. Raporu, Ankara.
United Nations Environment Programme,
Talas, C. (1981). Toplumsal Politikaya Giriş, S
(2015b). Promoting Sustainable Human
Yayınları.
Settlement Development. http://www.unep.
Tekeli, İ. (2001). Modernite Aşılırken Kent Planlaması, org/Documents.Multilingual/ Default.asp?
İmge Kitabevi. DocumentID=52&ArticleID=55 (Erişim Tarihi:
10.03.2020).
Tekeli, İ. (2011). Kent, Kentli Hakları, Kentleşme ve
Kentsel Dönüşüm. İlhan Tekeli Toplu Eserleri-20, World Economic Forum (2018). The Global Risks
Tarih Vakfı Yurt Yayınları. Report, 13th Edition. (Erişim Tarihi: 13.03.2020)
http://www3.weforum.org/docs/WEF_GRR18_
Tetik, N., & Acun, A. (2015). Turizm Öğrencilerinin
Report.pdf.
Küresel Isınma ve İklim Değişikliği Algısı ve
Görüşleri. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yılmaz, N. (2004). Farklılaştıran ve Ayrıştıran Bir
8 (41),1459- 1476. Mekanizma Olarak Kentleşme. Sosyal Siyaset
Konferansları Dergisi, 48, 250-267.

72
Bölüm 4
Tarım ve Çevre

Geleneksel Tarımdan Modern Tarıma:


Tarım Tarihi Tarım ve Çevre Sorunları

1
öğrenme çıktıları

2
1 Tarımın gelişimi ve tarım tarihsel ilerlemesi, 2 Çevre kirliliğinin tarım üzerinde yaptığı
yeşil devrim ve tarımın çevre ile kurduğu etkiyi ve tarımın çevre kirliliği üzerine
ilişki hakkında bilgi edinme yaptığı etkileri açıklayabilme

Sürdürülebilir Kalkınma, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar

3 4
Sürdürülebilir Tarım ve Biyoçeşitlilik (GDO)
3 Sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir tarım 4 Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar
kavramları hakkında bilgi edinme hakkında bilgi edinme

5 Organik Tarım
5 Organik tarım hakkında bilgi edinme

Anahtar Sözcükler: • Çevre • Tarım • Yeşil devrim • Sürdürülebilir Tarım • Biyoçeşitlilik • Monokültür
• Organik Tarım • Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO)

74
Çevre Sosyolojisi

GİRİŞ risinde binlerce kişi kirli hava nedeniyle yaşamını


İnsan yerleşik hayata geçtiği günden itibaren yitirmesi ölümcül çevre olaylarının ilk örneklerin-
doğayı kendi istek ve ihtiyaçları doğrultusunda dö- dendir. Literatüre “Öldüren Sis” (The Killer Fog)
nüştürme çabasına girmiştir. Günümüze gelinceye olarak geçen bu olay, kömür tozu ve toksik karı-
kadar yaşanılan bu doğa tahribatı ve çevre sorunları, şımından oluşan yoğun bir sis yüzünden meyda-
insanın doğayı dönüştürme mücadelesinin bir sonu- na gelmiştir. Dört gün içerisinde binlerce kişinin
cudur. Özellikle sanayi devrimi ve endüstrileşmenin ölümüne neden olmuştur. Bu olaydan önce şehirde
yaygınlaşması ile birlikte sınai üretimi küresel ölçek- yaşayan insanlar, hava kirliliğini şehir hayatının bir
te artmasıyla ortaya çıkan çevre sorunları artık yok parçası olarak görme eğiliminde iken hava kirliliği
sayılamayacak boyutlara ulaşmıştır. Bu sebeple gü- gibi çevre sorunlarının insan sağlığına olan zararla-
nümüz toplumlarının çözüm bekleyen sorun alanla- rının farkına varılmış ve buna neden olan endüstri-
rı arasında en başta çevre sorunları gelmektedir. yel etkenleri sınırlamak ve yaşanabilir bir çevre için
mücadele etmek zorunda kalınmıştır.
Karşılaşılan çevre sorunları ekonomik, sosyal ve
siyasi boyutlu, sonuçları itibariyle çoklu ve etkile-
şimlidir. Toplumlar, karşılaştıkları çevre sorunları-
nı başlarda önemsememekte, maalesef sorunların
önemini ancak zorluklarla karşılaştıklarında kav- internet
rayabilmektedir. Sanayi üretiminin yoğun olduğu (https://www.britannica.com/event/Great-
Londra’da, 1952 yılının Aralık ayında bir hafta içe- Smog-of-London)

Resim 4.1 Ekolojik Kentler ve Yeşil Enerji

Çevre sorunlarının bir boyutu da tarımsal faaliyetlerde yaşanan değişikliklerden da yaşanan gelişmelerden
kaynaklanmaktadır. Dünyadaki açlıkla mücadele ve artan dünya nüfusuna yeterli gıda üretimi iddiasıyla,
İkinci Dünya Savaşı sonrasında kimyasal gübre, yabani ot ve haşere öldürücü ilaç kullanımı, tarımda makine-
leşme ve aşırı sulama ile birlikte daha sonraları “Yeşil Devrim” olarak adlandırılacak bir tarımsal üretim artışı
dönemi yaşanmıştır. Üretimi arttırabilmek için kullanılan kimyasal gübre oranı artmış ve 1970’lerin başında
dünya tarımsal üretiminin dörtte birinin kimyasal gübre kullanımından kaynaklandığı hesaplanmıştır. Kent-
lerdeki yoğunlaşmanın artması besin maddelerinin üretimi dünya nüfusunu besleyemez düzeyde kalması
olasılığını gidermek amacıyla tarımda makineleşme sonucu geleneksel tarımdan modern tarıma geçilmiştir
(Fotourechi ve Şahinöz, 2016: 31-33).
Bu bölümde çevre ve tarımın birbirleri üzerinde yarattıkları karşılıklı etkiler incelenecektir. Tarımsal
faaliyetlerin çevre bağlamında yarattığı sorunlar ve bu sorunların tarımdaki yansımaları ele alınacaktır.

75
Tarım ve Çevre

Tarım ve çevre konusu beş ana başlık altında ir- üstünde asalaklık yerine, doğayla etkin bir ortaklık
delenecektir. İlk bölümde tarımın tarihsel süreçte yapan bir devrim olarak adlandırır. (Childe, 2014:
gelişimi ve tarımda önemli dönüm noktaları ele 63) Bir başka deyişle tarıma geçiş; “insanın peşin-
alınacaktır. İkinci bölümde tarımsal üretimin hem den koştuğu yiyeceği artık bizzat kendisinin üretmesi”
etkilediği hem de etkilendiği çevre kirlilik çeşit- eylemi olarak tanımlanabilmektedir (Fotourehchi
leri incelenecektir. Sonraki bölümde ise yaşanan ve Şahinöz, 2016:15-16).
bu çevre sorunlarıyla başa çıkmak için sürdürü-
lebilirlik perspektifini tarım başlığı ile ele almak
için sürdürülebilir kalkınma ve tarım konusu tar- Tarım insanın doğal çevreye karşı gerçekleştir-
tışılacaktır. Sürdürülebilirlik bugün için oldukça diği üretken bir müdahaledir. Doğa ile insan
popülerleşen yaygın bir kullanım alanına sahiptir. arasındaki ilk bağı kuran ve ilişkinin yönünü
“Sürdürülebilirlik ve biyoçeşitlilik acaba kapitaliz- belirleyen beslenme kaygısıdır. İnsan, neolitik
min yol açtığı doğa tahribatlarını giderebilecek ve devrim ile toprağı ekip biçerek ve evcilleştir-
kapitalizmin günümüzdeki durumu kurtarıcı bir diği hayvanları yetiştirerek üretken yeteneğini
kavram mıdır?” sorusuna cevap aranarak sürdürü- ortaya koymuştur.
lebilirliğin çok boyutluluğuna değinilecektir. Dör-
düncü bölümde tarım mikrobiyoloji, biyokimya
ve genetiğin birlikte ortaya çıkardığı biyoteknolo- Tarımsal verimlilik ve üretim üzerine doğrudan
jik devrim ile beslenen yeni bir teknolojik üretimi etkisi bulunan sulama, tarımda teknolojik gelişme-
yani Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) nin ilk adımlarından birisi olmuştur. Yaygın ve sü-
konusunu ele almaktadır. Son bölümde ise bütün rekli sulama yerleşik yaşamı özendirirken, tarımsal
bu teknolojik ve genetik ilerlemelerin yarattığı baş üretim miktarında çok önemli artışlara yol açmış-
döndürücü etkiden uzaklaşılarak özellikle gelişmiş tır. Sulamadaki bu gelişme evrelerinin her biri geniş
ülkelerde artan sağlıklı gıda talebi ile birlikte “mo- ve daha çeşitli topraklara ve iklimlere yayılmasına,
dern tarımdan-geleneksel tarıma” yönelerek “orga- kültür mevsimlerinin uzamasına ve hasat dönemle-
nik-ekolojik” tarım ve iyi tarım uygulamaları kav- rinin artmasına yol açmıştır (Childe, 2014:63-65;
ramları konularımız arasında yer alacaktır. Fotourehchi ve Şahinöz, 2016:16-18; Mazoyer ve
Roudar, 2009:159).
GELENEKSEL TARIMDAN 16. yüzyıldan itibaren deniz aşırı ülkeler ve
MODERN TARIMA: TARIM TARİHİ Avrupa’nın pek çok bölgesinde uygulanmaya baş-
lanılan nadassız tarım ile birlikte, 16 ve 18.yüzyıl
İnsanlık varoluşundan bu yana yaşamını sür-
arasında tarımsal üretim ve verimlilik iki kat art-
dürdüğü doğayla çok boyutlu bir ilişki sürdürmek-
mıştır. (Mazoyer ve Roudar, 2009: 411) Kapitalist
tedir. Tarım insanın doğal çevreye karşı gerçek-
sistemin yaygınlaşması ile birlikte, tarımsal uğraşıda
leştirdiği üretken bir müdahaledir. Doğa ile insan
temel amacın öz tüketimden kar maksimizasyonu-
arasındaki ilk bağı kuran ve ilişkinin yönünü be-
na evrilmesiyle doğal kaynaklar tahripkâr bir şekilde
lirleyen beslenme kaygısıdır. İnsan, neolitik devrim
kullanılmaya başlanmıştır. Sanayi devrimi sonrası
ile toprağı ekip biçerek ve evcilleştirdiği hayvanları
kapitalizmin yaygınlaşması birlikte üretimde kar
yetiştirerek üretken yeteneğini ortaya koymuştur
motivasyonunun ön plana çıkmaya başlamıştır. Es-
(Şenel 1995:141.) Tarımsal uğraşı yaygınlaşıp yi-
kiden geçimlik tarım faaliyeti yapılmaktayken top-
yecek sağlayan kaynaklar güvence altına alındıkça
rak artık “geçimlik ürün için değil de bir sermaye aracı
avcı ve toplayıcılığın göreli önemi giderek azalmış-
olarak satışından kar sağlanan üretim” aracı hâline
tır. Tarımla ilgili ilk köklü teknolojik ilerleme sayı-
gelmiştir. (Fotourehchi ve Şahinöz, 2016:23).
lan karasaban, Cippola (1965:48)’ya göre tarımsal
alanları işlemek için önce öküz sonra atın koşum Bir yandan toplumların yaşadığı zorluklara göre
kayışının kullanılmaya başlanması tarım teknikle- şekillenen tarımsal ilerlemelerin devam edeceği
ri için öncü gelişmelerdir. Karasabanın bulunması fikri savunulurken, diğer yandan da beslenme aç-
ardından binek hayvanının çekiş gücünden ya- lık gibi konularda geleceğe dair karamsar görüşler
rarlanılmasıyla insanlar daha geniş alanları işleme bulunmaktadır. Günümüze kadar çokça tartışılan
olanağına kavuşmuştur. (Aktaran: Fotourehchi ve kötümser görüşler Thomas Robert Malthus’a aittir.
Şahinöz, 2016:15-16) Childe tarıma geçişi doğa 1789 yılında, nüfus bilimi için çok önemli kuralla-
ra imza atan çalışması, büyük yankılar uyandırmış

76
Çevre Sosyolojisi

ve birçok yeni tartışmaya neden olmuştur. Artan döngü tekrar ortaya çıkacaktır Malthus’un bu tutu-
nüfusun yeterli beslenme olanaklarının buluna- mu oldukça kötümser bulunmuş ve hatta, kendisi
mayacağını öne süren Malthus’dan bu yana doğal felaketçi ekonomist ya da felaket tellalı gibi isim-
kaynakların yetersizliği ve tükenebileceğine ilişkin lerle anılmıştır. Malthus’un çağdaşı olan Ricardo’da
kötümser yaklaşımlar günümüze çevre sorunları (1817) ‘azalan marjinal verimlilik’ kavramını Malt-
başlığında tartışılmaktadır. husçu bakış açısıyla birleştirmiş ve tarımla uğraşan
Malthus Nüfus İlkesi Üzerine Bir Deneme (An kişilerin nüfus artışı sebebiyle daha sınırlı mekan-
Essay on Thes Principle of Population) kitabı ilk kez larda yoğun yöntemlerle tarım yapmak zorunda
1978’de anonim olarak yayımlandı. Malthus ki- kalacağını ve daha fazla ürün elde etmek istedikleri
tapta ekonomik sürdürülebilirliğe ilişkin modern halde bunun artan nüfus oranı karşısında pek de
tartışmaların temelini oluşturacak düşünceleri ile- bir anlamı olmayacağını savunmuştur. Üretim art-
ri sürmüştür. Malthus’a göre nüfus geometrik bir sa bile, tüketimin ya da nüfusun katlanarak artması
oranda artmakta iken tarımsal üretim aritmetik bir bu artışı etkisiz hâle getirmekte ve bazı ekonomist-
oranda artmaktadır. Nüfus ve tarımsal üretim artışı ler bu durumu Malthusçu felaket olarak adlandır-
arasındaki farklılık, üretim ve tüketim arasında git maktadırlar (Mazı ve Tan, 2009).
gide artan bir fark yaratmakta ve toplumların bes-
lenebilirliğine zarar vermektedir (Malthus, 1798).
Malthus, tarımsal üretim ve nüfus artışı arasın- Malthus’a göre dünya nüfusu geometrik bir
daki dengesizliğin önüne geçebilecek ‘Koruyucu’ şekilde(2,4,8,16…) artarken; besin madde-
(Preventive) ve ‘Sınırlayıcı’ (Positive) olmak üzere lerinin üretimi ancak aritmetik bir biçimde
iki tür kontrol mekanizmasından söz etmektedir. (2,3,4,…) artmaktadır. İşte bu artışlar arasın-
Koruyucu kontrol, günümüzdeki aile planlaması daki fark nedeniyle yüzyıl sonunda nüfus ar-
gibi düşünülebilir. Doğum oranlarına sınırlama tışı ile besin maddelerinin üretimi arasındaki
getirmek, geç yaşta evlenmek ve dinsel nedenlerle dengeyi tartışarak dünyada er ya da geç açlık
cinsellikten kaçınma ile nüfus artış hızının kontrol sorunun ortaya çıkacağını öne sürer.
edilebileceğini ileri sürmektedir. Nüfus artışını en-
gelleyebilecek sınırlayıcı etkenler ise kıtlık, hasta-
lıklar ve savaşlardır. Yukarıda sözü edilen tüketim Malthus’un yaklaşık 200 yüzyıl önce ortaya at-
ve mevcut kaynaklar arasındaki dengesizlik olağa- tığı “tarımsal üretim artış hızının nüfus artış hızının
nüstü arttığında her iki kontrol sistemi de devreye gerisinde kalacağı” öngörüsüne dayalı “kötümser”
girer ve tüketici oranı kaynak oranının gerisinde görüş tarımda sağlanan verimlilik artışlarıyla boşa
kalana kadar bu sistemler işlev görmeye devam çıkarılmıştır. Ancak bu başarı insanlığın önüne gü-
etmektedir. Ama tüketici ya da nüfus, sayısı kat- nümüzde “çevre sorunu” gibi çok büyük bir mali-
lanarak artacağından belirli bir dönem sonra aynı yet koymuştur (Fotourehchi ve Şahinöz, 2016: 24).

Resim 4.2 Tarım alanı

77
Tarım ve Çevre

Tarımda Yeşil Devrim raltı ve yerüstü sularında, bitkiler ve havada kalıcı


Sanayileşmenin 19. yüzyılın sonlarından itiba- kirlilik ve tahribata yol açması, çevresel kirliliklerin
ren yaygınlaşması ve teknolojik ilerlemeler ile bir- boy göstermesi, sağlıklı ve nitelikli gıdanın zarar
likte tarım aletlerinde yenilikler ve makineleşmede görmesi, üretimlerin aşırı yoğunlaşması, toprakla-
bir artış gerçekleşmiştir. Birinci Dünya Savaşı son- rın bozulması, aşırı sulama pratikleri insan, hayvan
rasında kimyasal gübrelerin ortaya çıkışı ve tarımda ve çevre sağlığını ciddi biçimde tehdit etmeye baş-
kullanılmaya başlanılması ile birlikte tarımsal üre- lamıştır. Mazoyer ve Roudar’a (2009:19) göre bu
timde hafif bir artış yaşanmıştır. Ancak bu artış ye- koşullarda çevrenin ve tarımın dolayısıyla gıdanın
rel ölçekte kalmış ve dünya geneline yansımamıştır. niteliğini korumak için yeni verimlilik artışı anla-
mında ilerleyen bu üretim araçlarının kullanımına
1960’lı yıllardan itibaren Modern Tarım Dev- kısıtlama getirmek gerekmektedir.
riminin geniş çaplı modernleşme-makineleşmesi
Yeşil Devrim olarak tanımlanmaktadır. Pirinç, mı-
sır, buğday soya gibi güçlü randıman potansiyeline
sahip bazı çeşitlerin ve bazı büyük ihracat ekimle- Tarımda makineleşmenin artması, kimyasal
rinin seleksiyonuna, kimyasal gübrelere, iyileştirme gübre ve haşere öldürücü ilaçlar kullanımı,
ürünlerine sulama suyundan drenajdan yararlan- yüksek verimli tohum çeşitlerinin kullanıl-
maya dayanan Yeşil devrim, bazı elverişli bölge- ması, daha fazla sulama yapılması ile birlikte
lerde, bu yeni üretim araçlarına sahip olabilecek gelişmekte olan ülkelerde tohum ve mahsul
durumda olan tarımcılar tarafından benimsendi.
miktarlarında gerçekleşen bu artışa Yeşil Dev-
Birçok ülkede devletin tarım fiyat destekleri, girdi
rim denmektedir (Tauger, 2011:152).
sübvansiyonları, tarım kredileri ve sulama, drenaj
ve ulaşım alt yapılarına yatırım politikalarıyla bu
devrimin yayılmasını büyük ölçüde kolaylaştırmış-
tır (Mazoyer ve Roudar, 2009: 15). Tarım ve Monokültür
İkinci Dünya Savaşından sonra, Ford ve Roc- Yeşil Devrim ile birlikte makineleşmenin art-
kefeller Vakıfları gibi Amerikan vakıflarınca finans ması, mahsul çeşidindeki iyileştirmeler, sulamanın
desteği sağlanan uluslararası tarım araştırma mer- artması, gübre, yabani ot ve zararlı böceklerle mü-
kezleri, yüksek verimliliğe sahip pirinç, buğday, cadelede kullanılan tarım kimyasallarındaki geliş-
mısır ve soya çeşitlerini seçerek bunları yüksek meler ile birlikte artan tarımsal üretim, tek tip ürün
içerikli gübre ve işlem ürünleri ile birlikte kulla- ekiminin (monokültür) yaygınlaşmasına neden
narak deneysel tarım istasyonlarında uygun ekim olmuştur. Aynı arazide her yıl aynı bitki türünün
metotları geliştirdiler. 1960 ve 1970’li yıllarda, bu üretilmesi anlamına gelen tek tip ürün ekiminin
çeşitlerin ve ekim metotlarının Asya, Latin Ame- yaygınlaşması ile birlikte ürün çeşitliliği azalma
rika ve Afrika’ya kullanılması ile bu ülkelerde elde eğilimi göstermektedir. Çiftlikler günümüzde sayı-
edilen tohum ve mahsul miktarlarında önemli ar- ca daha az, daha geniş arazilere sahip, uzmanlaşmış
tışlar gerçekleşti. Tarımda makineleşmenin artması, ve sermaye yoğun hâle gelmiştir.
kimyasal gübre ve haşere öldürücü ilaçlar kullanımı, Besin, enerji, su ve atık döngüleri doğal bir eko-
yüksek verimli tohum çeşitlerinin kullanılması, daha sistemde olduğu gibi kapalı olmaktan ziyade daha
fazla sulama yapılması ile birlikte gelişmekte olan açık hâle gelmiştir. Çiftliklerde üretilen önemli
ülkelerde tohum ve mahsul miktarlarında gerçekle- miktarda ürün kalıntısı ve gübre olmasına rağmen,
şen bu artışa Yeşil Devrim denilmektedir (Tauger, besin maddelerinin geri dönüşümü gittikçe zorlaş-
2011: 152). Yeşil Devrim ile birlikte, 1960-1985 maktadır. Hayvansal atıklar, besin geri dönüşüm
yılları arasında gelişmekte olan ülkelerde toplam sürecinde ekonomik olarak toprağa geri verilemez,
gıda üretimi iki kat artmıştır (Patel, 2013). çünkü üretim sistemleri coğrafi olarak döngüyü
Yeşil devrim ile birlikte, yukarıda belirtilen ta- tamamlayacak diğer sistemlerden uzaktır. Birçok
rım ürünlerinde bir artış olmuş olsa da bu devrim- alanda tarımsal atık bir kaynak olmaktan ziyade bir
lerin kullanıldığı bölgelerde konvansiyonel üretim yükümlülük hâline gelmiştir.
araçlarının yoğun kullanımıyla verimlilik artışının Tarımsal ekosistemlerin zararlılarına karşı is-
daha fazla artırılması zor gözükmektedir. Aslında tikrarsızlık ve duyarlılığın bir kısmı, uzman bitki
birçok yerde toplum, sağlık ve ekoloji için ciddi otçulları için yoğun kaynaklara sahip olan ve zarar-
sakıncalar yaratan kullanım yanlışlıkları ortaya çık- lıların göç edebileceği alanları arttıran geniş ürün
mıştır. Kimyasal mücadele ilaçlarının toprakta, ye- mono kültürlerinin benimsenmesi ile bağlantılı

78
Çevre Sosyolojisi

olabilir. Bu basitleştirme doğal düşmanlar için çev- yeniden tasarlanması gerektiğini vurgular. Tarımın
resel fırsatları da azaltmıştır. Sonuç olarak, zararlı ekoloji üzerindeki etkisini inceleyen agro ekolojist-
salgınlar sıklıkla çok sayıda göçmen zararlı, inhibe ler ise, dengelenmenin tarımın üretken tabanının
edilmiş yararlı böcek popülasyonları, uygun hava sürdürülemez uygulamalar yoluyla sürekli erozyo-
koşulları ve hassas ekin aşamaları eşzamanlı olarak na uğraması nedeniyle olduğuna inanmaktadır (Al-
meydana geldiğinde ortaya çıkar. tieri ve Rosset, 1996).
Mono Kültürleri sübvanse etme ihtiyacı, pestisit
ve gübre kullanımında artış gerektirir. Ancak uygu-
lanan girdilerin kullanım verimliliği azalır ve çoğu Aynı arazide her yıl aynı bitki türünün üre-
kilit üründe mahsul verimleri dengelenir, hatta tilmesi anlamına gelen tek tip ürün ekiminin
bazı yerlerde verimler aslında düşüştedir. Bazıları, yaygınlaşması ile birlikte ürün çeşitliliği azal-
mevcut çeşitlerin maksimum verim potansiyeline ma eğilimi göstermesine Monokültür denir.
yaklaşıldığından verimlerin dengelendiğine, bu ne-
denle genetik mühendisliği uygulanarak mahsulün

Öğrenme Çıktısı
1 Tarımın ortaya çıkışı ve tarım tarihindeki önemli dönemleri ve tarımda yeşil devrim ve
sonrasında tarımda yaşananları açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Kendi hayatınızla bugünkü


tarımsal üretimin arasında
bir ilişki kurabileceğiniz alan-
Tarımda modern uygulama-
lar bulunmakta mıdır, ya da
lar olarak tanımlanan bir dizi Sizce Türkiye’de tarımsal
tarımsal üretimin bir süre-
çalışmanın sonucunda günü- üretimin yapısı nasıldır? Ar-
cinde bulunmanın önemini
müzde ürün çeşitliliği nasıl kadaşlarınızla tartışınız.
size nedir? E. Güreşçi (2014).
bir değişim göstermiştir?
Kırsal Göç, Tarım ve Toplum
Üzerine Köşede Kalan Yazılar
kitabını inceleyiniz.

TARIM VE ÇEVRE SORUNLARI


Çevre sorunlarının büyük bölümü, doğanın yanlış ve kötü kullanılması sonucu doğal dengenin bozulması
ile ilgilidir. Tarımsal üretimde kullanılan toprak ve su faktörlerinden dolayı çevreyle doğrudan bağlantılıdır.
Çevre kirliliğinin tarım üzerinde olumsuz etkilerinin yanında tarımın da çevre üzerinde olumsuz etkileri bulun-
maktadır. Çevre sorunları; İnsanların sonradan oluşturduğu çevrenin, doğal çevreye etkileri ile yapay çevrede var
olan olumsuzluklar ve her iki çevrede de görülen sorunlar olarak tanımlanmaktadır (İnançlı, 2018:34).
Tarımın 1950’li yıllardan sonra mekanizasyonu ve gübre kullanımının yaygınlaşması üretim fazlası
yaratmaktadır. Bu durum tarımın endüstrileşmesi olarak tanımlanmaktadır. Artan kimyasal kullanımı
toprak, hava, su kirliliği gibi yeni çevre kirliliklerine neden olmaktadır. Çevre sorunları birdenbire ortaya
çıkmamış, zaman içerisinde birikerek varlığını duyurmuştur. Önceleri doğanın kendini yenileyeceği kanısı
hâkim iken görülmüştür ki doğa tamamen kendini yenileyememekte ve çevre sorunları günden güne arta-
rak tehlikeli boyuta gelmektedir. Sanayileşmenin yarattığı endüstriyel kirlilik, hızla artan nüfus, göç ve çar-
pık kentleşme bir taraftan devam ederken diğer taraftan toprak su ve hava kirliliği, sera gazı emisyonlarının
yükselmesine, ozon tabakasının incelmesine, küresel ısınma ve iklim sorunları, doğal bitki örtüsünün ve

79
Tarım ve Çevre

canlıların yok olmasına neden olmaktadır. Tarım kesimi ile ilgili çevre sorunları endüstriyel tarıma geçişle
yani üretimde kar amacının ön plana çıkıp piyasaya yönelik ürün üretiminin teşvik edilmesiyle beraber
ortaya çıkmaya başlamıştır. Ticari gelişme, sanayileşme çabaları ve kentleşme gibi dış etkilerle tarımda
geçimlik üretimden pazar için üretime geçiş söz konusu olmuştur. Tarımda suni gübre ve tarım ilacı gibi
yüksek girdi kullanımı içeren konvansiyonel/ekstansif tarım uygulamaları mevcut dünya tarımının sürdü-
rülemezliğine katkıda bulunmuştur (Reijntjes ve diğerleri, 1992).
Tarımda endüstrileşme ile birlikte artan yoğun tarım uygulamaları, artan suni gübre ve haşere öldürücü
kimyasalların kullanımı, makineleşmenin artması beraberinde çevresel birtakım sorunlar getirmiştir. Tarım-
da kullanılan sentetik haşere öldürücü tarım ilaçları pestisitler topraktan yer altı sularına sızmak ya da gıda
maddelerinde bulunmak suretiyle insanların ve tabiattaki
diğer canlıların ölümüne neden olabilmektedir. Toprağın
üst katmanında biriken kimyasal kalıntıları, erozyon yoluy- Çevre sorunları; İnsanların sonradan oluş-
la dağılabilmektedir. Tarım, dünyada en fazla su tüketimi- turduğu çevrenin, doğal çevreye etkileri ile
ne neden olan faaliyettir. Aynı zamanda yeraltı ve yerüstü yapay çevrede var olan olumsuzluklar ve
su kaynaklarında nitrat ve amonyak kirliliği oluşması gibi su her iki çevrede de görülen sorunlar olarak
kaynaklarında kirliliğe ve atmosfere sera gazı, metan ve nitröz tanımlanmaktadır (İnançlı, 2018:34).
oksit (azot oksit) salınımına neden olmaktadır (FAO, 2003).

Tablo 4.1 Tarımın Küresel Sera Gazı ve Diğer Emisyonlardaki Payı


GAZ Karbondioksit Metan Azot Oksit Nitrik Oksit Amonyak
Temel Etkisi İklim İklim İklim Asitlendirme Asitlendirme
Değişikliği Değişikliği Değişikliği Sudaki Azot ve
Fosfatın Artması
Tarımsal Sebep Arazi Kullanımı Geviş getiren Besicilik Biyokütle/ Besicilik (Toprağa
Değişikliği, Hayvanlar (15) (Toprağa atılan Canlı Kütle atılan hayvan
Özellikle hayvan gübresi Yakmak (13) gübresi dahil) (44)
(Küresel toplam
Ormansızlaştırma dahil) (17)
emisyona etkisi %)

Pirinç Mineral Suni Hayvansal Mineral Gübreler


Üretimi (11) Gübreler (8) ve Mineral (17)
Gübreler (2)

Biyokütle/Canlı Biyokütle/Canlı Biyokütle/ Canlı


Kütle Yakmak (7) Kütle Yakmak (3) Kütle Yakmak (11)
Tarımsal Emisyonun
İnsan Kaynaklı
15 49 66 27 93
Toplam Emisyona
Etkisi
Tarımsal Emisyon Sabit ya da Pirinç 35-60% Hayvancılık: %60
Değerinde 2030 Düşme Üretiminden Artış Yükselme Beklentisi
yılına kadar Beklentisi Kaynakalan:Sabit
Beklenen Değişiklik ya da Düşme
Beklentisi

Hayvancılık:%60
Yükselme
Beklentisi
Kaynak: FAO (2003)

80
Çevre Sosyolojisi

İklim Değişikliği karbondioksiti emer. Ağaçların çıkarılması atmosfe-


İklim değişikliği ve tarım, her ikisi de dünya re karbondioksit salar ve havada artan karbondioksit
çapında gerçekleşen ve birbiriyle ilişkili süreçlerdir. miktarını emmek için daha az ağaç bırakır. Ağaçlar
Küresel ısınmanın, sıcaklık, yağış ve buzul akıntısı ormanlardan çıkarıldığında, artık gölge olmadığı
dâhil olmak üzere tarımı etkileyen koşullar üze- için topraklar kuruma eğilimindedir ve su buharı-
rinde önemli etkileri olacağı öngörülmektedir. Bu nı çevreye geri döndürerek su döngüsüne yardımcı
koşullar, biyosferin insan nüfusu ve evcil hayvanlar olacak yeterli ağaç yoktur. Hiçbir ağaç olmadan, bir
için yeterli gıda üretme kapasitesini belirler. Artan zamanlar orman olan manzaralar potansiyel olarak
karbondioksit seviyelerinin mahsul verimi üzerin- çorak çöller hâline gelebilir. Ağaçların çıkarılması da
de hem faydalı ve hem de zararlı etkileri olacaktır. sıcaklıkta aşırı dalgalanmalara neden olur.
Küresel iklim değişikliklerinin tarım üzerindeki
etkilerinin değerlendirilmesi, tarımsal üretimi en Toprak Kirliliği
üst düzeye çıkarmak için çiftçiliği doğru bir şekilde Toprak kalitesinin farklı sebeplerle düşmesine
tahmin etmeye ve adapte etmeye yardımcı olabilir. toprak dejenerasyonu/ toprak bozunumu adı verilir.
İklim değişikliğinin tarımsal üretim üzerindeki net Topraklar dünyanın biyolojik çeşitliliğinin büyük bir
etkisi belirsiz olmasına rağmen, tek tek ürünler için çoğunluğunu barındırmaktadır. Sağlıklı toprak, gıda
uygun büyüme bölgelerini değiştirmesi muhtemel- üretimi ve yeterli su temini için gereklidir. Toprak
dir. Bu coğrafi kaymaya uyum, önemli ekonomik bozulmasının ortak özellikleri tuzlama, su basması,
maliyetler ve sosyal etkiler içerecektir. sıkıştırma, pestisit kontaminasyonu, toprak yapı ka-
Aynı zamanda, tarımın öncelikle karbondiok- litesinde azalma, doğurganlık kaybı, toprak asitliği,
sit, metan ve azot oksit gibi sera gazlarının üreti- alkalinite, tuzluluk ve erozyon olabilir. Toprak eroz-
mi ve salınması yoluyla iklim değişikliği üzerinde yonu üst toprağın su, rüzgâr veya tarım faaliyetleri
önemli etkiler yarattığı gösterilmiştir. Ayrıca, top- tarafından yıpranmasıdır. Toprağın üst katmanı çok
rak işleme, gübreleme ve böcek ilacı uygulamaları- verimlidir, bu da ürün yetiştiren çiftçiler için değerli
nı uygulayan tarım, hava, su ve toprak kalitesini ve kılar. Toprağın bozulmasının, toprağın mikrobiyal
biyolojik çeşitliliği etkileyen amonyak, nitrat, fos- topluluğunu etkileyen ve besin döngüsünü, haşere
for ve diğer birçok pestisidi de serbest bırakır. (Petit ve hastalık kontrolünü ve toprağın kimyasal dönü-
ve Van der Warf, 2002) şüm özelliklerini değiştirebilen biyolojik bozulma
Tarım ayrıca Dünya’nın toprak örtüsünü de üzerinde büyük bir etkisi vardır.
değiştirir, bu da ısıyı ve ışığı emme veya yansıt- Toprak ekolojik sistemin temelidir. Artan nüfus
ma yeteneğini değiştirerek radyasyona zorlamaya ile besin ihtiyacı artmıştır. Nüfusun artması ile bir-
katkıda bulunur. Ormansızlaşma ve çölleşme gibi likte kentler plansız bir şekilde genişlemiştir. Kent-
arazi kullanım değişikliği, fosil yakıtların kullanı- sel atıklar ve plansız kentleşme, tarımda aşırı ilaç
mıyla birlikte, başlıca antropojenik karbondioksit kullanımı, hayvancılık atıkları, sanayi ve madencilik
kaynaklarıdır; tarımın kendisi, dünya atmosferinde atıkları ve arıtılmamış kirli suların tarım arazisin-
artan metan ve azot oksit konsantrasyonlarına bü- de sulama suyu olarak kullanılması sonucu oluşan
yük katkıda bulunmaktadır. (Monteny ve diğerle- kirlilik gibi birçok sebepten dolayı toprak kirliliği
ri, 2006) Metan emisyonlarının çoğu hayvancılık, oluşmaktadır. Toprağın kirlenmesi ile toprağın ve-
özellikle de sığır ve domuz gibi geviş getiren hay- rimi, arazi kaybı, ürünler ve insan sağlığı olumsuz
vanların kullanımından kaynaklanmaktadır. etkilenmektedir. Artan nüfus artışıyla birlikte tarı-
İklim değişikliğinin tarımı etkileyen bir başka ma daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır; ancak plan-
boyutu da orman alanlarının tarım arazisi olarak sız kentleşme ile tarım arazilerine yerleşim yerleri
mera veya ekin arazisi açmak için ormanların kesil- kurulmaya başlanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü, her
mesi anlamında kullanılan ormansızlaştırmadır. Or- yıl üç milyondan fazla kişinin pestisit zehirlenme-
mansızlaşma, dünyadaki ormanları dünya çapında sinden dolayı hastaneye kaldırıldığı tahmin etmekte
geniş çapta temizliyor ve birçok arazi hasarına neden ve milyonlarca kişinin erken ölümü ile sonuçlan-
oluyor. Ormansızlaşma milyonlarca tür için habitat dığını belirtmektedir (UN Environment, 2017).
kaybına neden olur ve aynı zamanda iklim değişik- Türkiye’de ise satılan pestisit miktarı bilinmesine
liğinin itici gücüdür. Ağaçlar karbon lavabosu gibi rağmen hangi arazide ne kadar kullanıldığına dair
davranır: atmosferden istenmeyen bir sera gazı olan veri bulunmamaktadır (TMMOB, 2018).

81
Tarım ve Çevre

Tablo 4.2 Türkiye’de toprak kirliliğine neden olan etkenler ve en çok etkilenen bölgeler
Vahşi Depolanan Evsel Atıklar Türkiye Geneli
Plansız Kentleşme Trabzon, Zonguldak, Niğde
Tarımda Aşırı İlaç Kullanımı Kahramanmaraş, Malatya, Isparta
Aşırı Gübre Kullanımı Malatya, Amasya
Sanayi Atıkları Bursa, Kocaeli, Tekirdağ
Madencilik Atıkları Zonguldak, Eskişehir
Arıtılmamış Kirli Suların Tarım Arazisinde Türkiye Geneli
Kaynak: http://www.cmo.org.tr/resimler/ekler/0d4a5b926c005a6_ek.pdf

Çevre Mühendisleri Odasının 2018 Dünya Çevre Günü Türkiye Raporu’na göre Türkiye’de toprak
kirliliğinin neden olan etkenler;
• Sanayi kaynaklı atıklar
• Madencilik atıklar
• Evsel atıklar
• Plansız kentleşme
• Aşırı gübre kullanımı
• Aşırı tarım ilacı kullanımı
• Hayvancılık atıkları
Ayrıca tarımda sulamanın yol açtığı sorunlar arasında, yeraltı sularının aşırı kullanımı nedeniyle
tükenmesi yer almaktadır. Ayrıca, tarım arazilerinin aşırı sulanması sonucunda çoraklaşma/tuzlanma
ve erozyon nedeniyle toprak yapısının bozulması meydana gelmekte, bu durum da verim kaybına
neden olmaktadır.
Çevreye dair bir taraftan yaşanan kirlilikler ve doğanın tahribatı ele alınırken diğer taraftan geli-
şen teknoloji yeni bir dönem başlatmıştır, ilk kez 1995 yılında mısır ekiminde Genetiği Değiştirilmiş
Organizmalar kısaca GDO’lu üretime başlanmıştır. Bu dönemde alternatif üretim yöntemleri de gün-
deme alınmış ve organik tarım üretimi ve tüketimi dünya genelinde ilgilenilen bir konu olmuştur.
Bu karşılaşılan sorunların kabul edildiği insan-doğal çevre
ilişkilerinde bir uzlaşı döneminin kapılarını aralamak pek
de kolay olmamış ve tüm bunları kapsayan “sürdürüle- Toprak kalitesinin farklı sebeplerle düş-
bilirlik” kavramı literatürde yerini almış ve yaygınlaşmış- mesine toprak dejenerasyonu / toprak bo-
tır. Sürdürülebilirliğin tüm boyutları sosyal, ekonomik ve zunumu adı verilir.
çevresel etkileri de ülkelerin gündeminde yer almış ve hâlâ
devam etmektedir.

82
Çevre Sosyolojisi

Öğrenme Çıktısı
2 Çevre kirliliğinin tarım üzerinde yaptığı etkiyi ve tarımın çevre kirliliği üzerine yaptığı
etkileri açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Çevre kirliliğinin tarımsal


üretimi etkileyecek boyutta
Günümüzde görülen çevre
olduğunda bugün kentler- Çevre kirliliğinin yarattığı
kirliliklerinin iklim deği-
de beslenme ve gıda ihti- etkilerin gündelik hayatını-
şikliği ve toprak kirlenmesi
yacı nasıl temin edilir? S. zı nasıl etkilediğini arkadaş-
tarım üzerinde nasıl etkiler
Kunt’un (2015), Küba’da larınızla paylaşınız.
yaratır?
Sürdürülebilir Kent Tarımı
kitabını inceleyiniz.

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA, ihtiyaçlarını karşılayan gelişme” olarak tanımlan-


SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE mıştır (WCED, 1987). Brundtland Raporu ile bir-
BİYOÇEŞİTLİLİK likte sürdürülebilir kalkınma kavramı, uluslararası
kalkınma düşünce siyasi arenasına ciddi bir şekilde
Sürdürülebilir kalkınma, çevre sorunlarının en eklenmiştir. Dünyada geniş yankılar uyandıran ra-
önemli kavramlarından biri olarak karşımıza çıkmak- porda, karar vermede ekonomik ve ekolojik düşün-
tadır. Kavramın tanımı tarih içerisinde değişmekle celeri bütünleştirmenin sürdürülebilir kalkınma
birlikte kullanımı Ricardo ve Malthus gibi klasik ik- stratejisinin ana teması olduğu vurgulamaktadır.
tisatçılara kadar gitmektedir. Ricardo, toprak ve do-
ğal kaynakların sınırlılığından bahsetmekte, Malthus
ise hızlı nüfus artışından yola çıkarak büyümenin Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını kar-
bir sınırı olduğunu ve bu sınırlara ulaşıldıktan son- şılama yeteneğinden ödün vermeden gü-
ra büyümenin mümkün olmayacağını belirtmekte- nümüzün ihtiyaçlarını karşılayan gelişme-
dir. Sürdürülebilir Kalkınma, gelişimin korunması ye Sürdürülebilir Kalkınma denir.
ve devamlılığının sağlanması anlamına gelmektedir.
90’lı yıllardan itibaren, sürdürülebilir kalkınma ile il-
gili yetmişin üzerinde tanımlama bulunduğu tahmin Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafın-
edilmektedir (Holmberg ve Sandbrook, 1992:19-38). dan ortaya konulan kritik hedefler ile gelecekte sür-
Zaman içerisinde farklı tanım ve yorum kaza- dürülebilir kalkınma için sağlanması gereken, bü-
nan sürdürülebilir kalkınma kavramı, 1984 yılın- yük bir genişlik ve aktivite ölçeği kapsayan koşullar
da Birleşmiş Milletler tarafından uzun vadeli çevre aşağıdaki özetlenmiştir:
stratejileri belirlemek amacıyla oluşturulan Dünya Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tara-
Çevre ve Kalkınma Komisyonu (World Commisi- fından Sürdürülebilir Kalkınma için tanımla-
on on Environment and. Development) tarafından nan kritik hedefler ve gerekli koşullar: Kaynak:
yayımlanan Ortak Geleceğimiz (WCED, 1987) (WCED, 1987)
isimli raporda geniş kullanım alanı bulmuştur. Kritik Hedefler
Norveç Eski Başbakanı Harlem Brundtland’ın ko- • Büyümeyi Canlandırmak
misyon başkanı olması sıfatıyla daha çok Brund-
tland Raporu olarak bilinen raporda sürdürülebi- • Büyümenin Kalitesini Değiştirmek
lir kalkınma; “Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını • İş, yiyecek, enerji, su ve sanitasyon için te-
karşılama yeteneğinden ödün vermeden günümüzün mel ihtiyaçların karşılanması

83
Tarım ve Çevre

• Kaynak tabanını koruma ve geliştirme olarak Deklarasyon’da yer alan ilkeler aşağıda özet-
• Sürdürülebilir bir nüfus seviyesinin sağlanması lenmiştir (Rio Declaration, 1992):
• Teknolojiyi ve risk yönetimini yeniden yön- • Sürdürülebilir kalkınma ilkesinin odak
lendirmek noktasını oluşturan insanlar doğa ile uyum-
lu, sağlıklı ve üretken bir yaşam hakkında
• Karar verme sürecinde çevre ve ekonomiyi
sahiptir.
birleştirmek
• Devletler egemenlik haklarını kullandıkları
Sürdürülebilir Kalkınma için Gerekli Koşullar
alanın dışına çevresel zarar vermemeye dik-
• Karar verme sürecine vatandaşların etkili kat etmelidir.
katılımını sağlayan politik bir sistem,
• Kalkınma hakkı, bugünkü ve gelecek kuşak-
• Uyumsuz büyümeden kaynaklanan gerilim- ların kalkınma ve çevre gereksinimleri ara-
lere çözüm sağlayan ekonomik bir sistem sında denge kurularak gerçekleştirilmelidir.
• Kalkınma için ekolojik temelli koruma yü- • Sürdürülebilir kalkınma gerçekleştirilirken,
kümlülüğüne saygı duyan bir üretim sistemi çevrenin korunması bağımsız olarak ele
• Sürdürülebilir ticaret ve finans modellerini alınmamalı, kalkınma süreciyle bütünleşti-
destekleyen teknolojik bir sistem rilmelidir.
• Sürdürülebilir ticaret ve finans modellerini • Çevre sorunlarının çözümü tüm tarafların
destekleyen uluslararası bir sistem katılımıyla olacağından, katılımcı yöntem-
• Esnek ve kendi kendini düzeltme kapasite- ler tercih edilmelidir.
sine sahip bir idari sistem • Tüm dünyada sürdürülebilir kalkınmayı
Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafın- gerçekleştirecek ekonomik büyümeyi sağ-
dan tanımlanan kritik hedefler ve koşullar incelen- lamak için, devletler uluslararası ekonomik
diğinde, ekonomik kalkınmaya öncelik verilmekle sistemi harekete geçirmelidir.
birlikte çevre sorunlarının genel kabul gördüğü ve • Barış, kalkınma ve çevre koruma birbirine
küresel ölçekte bu sorunların çözümü amacıyla ku- içten bağlıdır ve ayrılmamalıdır.
rulması gerekli görülen sistemlerin tanımlandığı Rio Deklarasyonu, Dünya Çevre ve Kalkınma
görülmektedir. Komisyonu raporu ile paralel bir şekilde, ekono-
Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu Rapo- mik kalkınma ve büyümenin sürdürülebilirliğini,
runu takip eden 1992 yılında Rio de Janerio’da çevre ile uyumlu politikalar izlenmesi şartına bağ-
gerçekleşen, Rio Konferansı ya da Dünya Zirvesi lamaktadır. Politikaların oluşturulması sürecinde
(Earth Summit) olarak da bilinen Birleşmiş Millet- tüm aktörlerin katılımı öngörülmektedir.
ler Çevre ve Kalkınma Konferansı (United Nations Gündem 21, Dünya Zirvesi sonunda küresel bir
Conference on Environment and Development), sürdürülebilir kalkınma hedefine ulaşabilmek için
gelecekte sürdürülebilir kalkınmaya yönelik eylem hazırlanan bağlayıcılığı bulunmayan, dört temel
gündeminin ilkelerini tanımlamak temel amacıy- bölümden oluşan bir eylem planıdır (Keleş, Ha-
la üye ülkeler temsilcileri ve sivil toplum örgütleri mamcı ve Çoban, 2012:456). Sosyal ve Ekonomik
temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Kon- Boyutlar başlıklı birinci bölümde, karar verme süre-
ferans çalışmaları sonucunda beş temel belge ortaya cinin, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki yoksul-
çıkmıştır; lukla mücadele, tüketim alışkanlıkların değiştiril-
• Rio Deklarasyonu, mesi, sağlık koşullarının geliştirilmesi, demografik
• Gündem 21, hareketler ve sürdürülebilirlik, sürdürülebilir insan
• Orman İlkeleri, yerleşimlerinin oluşturulmasına yönelik olması ge-
rektiği belirtilmektedir. Kalkınma İçin Kaynakların
• İklim Değişikliği Sözleşmesi ve
Korunması ve Yönetimi başlıklı ikinci bölümü, at-
• Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi. mosferin korunması, ormansızlaşma ile mücadele,
Rio Deklarasyonunun başlangıç kısmında, hassas çevrelerin korunması, biyolojik çeşitliliğin
dünyayı ve herkesin ortak çıkarını koruyacak bir korunması, biyoteknolojinin kirlilik ve radyoaktif
çevre-kalkınma sistemi üzerinde uzlaşılması gereği atıklar açısından duyarlı yönetilmesi gibi amaçlar
vurgulanmıştır. Sürdürülebilir Kalkınma ile ilgili ortaya koymaktadır. Üçüncü bölüm Etkin Grup-

84
Çevre Sosyolojisi

ların Rollerinin Güçlendirilmesi, gençlerin, kadınların, Sivil Toplum Örgütlerinin, Yerel Yönetimlerin,
İşçilerin, Yerel Halk Topluluklarının, Köylülerin rollerinin güçlendirilmesini hedeflemektedir. Uygulama
Yöntemleri başlıklı dördüncü bölüm ise, konferansta ele alınan sürdürülebilir kalkınma politikaların uygu-
lanabilirliği için bilim, teknoloji transferi, eğitimin geliştirilmesi, finansman mekanizmaları oluşturulması
ve uluslararası iş birliğinin geliştirilmesini kapsamaktadır (Agenda 21, 1992).
Sürdürülebilir Kalkınma ile ilgili çoğu tanımlamada karşılıklı bağımlı(interdependent) Çevresel, Eko-
nomik ve Sosyal olmak üzere üç boyutundan bahsedilmektedir. (Elliott, 2006:11) Sürdürülebilir kalkın-
manın amacı, çevresel, ekonomik ve sosyal hedeflerin maksimizasyonunu bir arada sağlayarak kalkınma-
nın devamlılığını elde etmektir (Bakınız Şekil 1).

Yaşanabilir
Şehir ve
Topluluklar:
• Çevresel
ÇEVRESEL SOSYAL
Adalet
- Doğal Kaynak Kullanımı Sosyo- - Yaşam Standardının
• Doğal
- Çevresel Yönetim Çevresel Geliştirilmesi
Kaynakların
- Kirlilikle Mücedele - Eğitim
Gelecek
- Toplum Bilinci
Nesilleri Sürdürebilir - Eşit Fırsat
Kapsar Kalkınma
Şekilde
Yönetimi Çevresel- Sosyo-
Ekonomik Ekonomik

Doğa Üzerinde Etkisi EKONOMİK Ekonomik Refah


Azaltılmış Ticari - Kar Getiren Sosyal
Faaliyetler: - Tasarruf İçermeler:
• Enerjinin Etkin - Ekonomik Büyüme • Ticari Etik
Kullanımı - Araştırma-Geliştirme • Adil Ticaret
• Yenilebilir Enerji • İşçi Hakları
Kullanımının
Özendirilmesi

Şekil 4.1 Sürdürülebilir Kalkınma ve Çevresel, Sosyal ve Ekonomik Hedef İlişkisi


Kaynak: Elliott, J.A. (2006). An Introduction to Sustainable Development. Routledge. s.11

Sürdürülebilir Tarım kaygılar, çevre üzerinde olumsuz etkileri olmayan,


Bir önceki bölümde sürdürülebilir kalkınmayı çiftçiler için ulaşılabilir ve etkili olan gerek gıda üre-
açıklamıştık. Bu bölümde ise, sürdürülebilirlik kav- timini geliştiren gerekse çevresel mal ve hizmetlerde
ramı biraz daha daraltarak sürdürülebilir tarımı ele olumlu etkileri olan tarımsal teknoloji ve uygulama-
alacağız. Sürdürülebilir tarım kavramı, tarımsal üre- ların geliştirilmesi üzerinde odaklanmıştır. Tarımda
timde agronomik, çevresel, sosyal ve ekonomik bo- sürdürülebilirliğin temel ilkeler aşağıdaki gibi dört
yutları dengelemeyi hedefleyen bir yaklaşım şeklidir. başlık altında toplanmaktadır (Pretty,2008:451).
Amaçları, bir yandan tarımda verimliliği korurken a. Besin döngüsü, toprak rejenerasyonu ve
diğer yandan da çevreye verilen zararı azaltarak, kısa azot fiksasyonu gibi biyolojik ve ekolojik
ve uzun dönemde ekonomiyi canlı tutmak, tarımla süreçlerin tarım ve gıda üretim uygulamala-
uğraşanların yaşam kalitesini yükseltmektir. rına dâhil edilmesi,
Tarım ve gıda sistemlerinin sürdürülebilirliğine b. Özellikle çevreye zararlı olanlar için yenile-
olan ilgi, 1950-1960’lı yıllarda ortaya çıkan çev- nemeyen ve sürdürülemeyen girdilerin daha
resel kaygılar ile birlikte ortaya çıkmıştır (Pretty, az kullanılması,
2008:448). Günümüzde sürdürülebilirlik ile ilgili

85
Tarım ve Çevre

c. Hem araziyi verimli bir şekilde işlemek hem biyolojik olarak elde edilen organik maddelerden
de çiftçilerin kendine güvenini ve kendi ken- veya toprak rezervlerinden salınan sabit azot ve di-
dine yeterliliğini teşvik etmek için çiftçilerin ğer besinler yer alır.
sahip oldukları uzmanlığın kullanılması,
d. Farklı becerilere sahip insanların ortak ça-
lışması ve iş birliği yoluyla tarımsal ve doğal Sürdürülebilir tarım kavramı, tarımsal
kaynak problemlerin (haşere yönetimi, su- üretimde agronomik, çevresel, sosyal ve
lama gibi) çözülmesi. ekonomik boyutları dengelemeyi hedef-
Sürdürülebilir bir tarım için doğal kaynakların leyen bir yaklaşım şeklidir. Amaçları, bir
korunması zorunluluktur. Doğal kaynakların kendi- yandan tarımda verimliliği korurken diğer
sini yenilemesine fırsat verilmeden gerçekleştirilecek yandan da çevreye verilen zararı azaltarak,
aşırı etkinlikler, gelecek nesillerin güçlüklerle karşı- kısa ve uzun dönemde ekonomiyi canlı
laşmasına neden olacaktır. Bu nedenle öncelikle bu tutmak, tarımla uğraşanların yaşam kali-
konudaki hedefler iyi belirlenmeli ve açıkça ortaya tesini yükseltmektir.
konulmalı, sürdürülebilir olmayan tarımsal etkinlik-
lere destek verilmemelidir. Toprağın aşırı sulanması,
fazla gübre kullanımı, yanlış ilaçlama gibi çevreye Biyoçeşitlilik
zarar verebilecek uygulamalara karşı hükümetler ve 1992 yılında Rio de Janerio’da gerçekleşen Rio
sivil toplum örgütleri eğitim ve kontrol önlemleri Konferansında imzaya açılan Birleşmiş Milletler
almalıdır. Bu açıdan değerlendirecek olursak sür- Biyoçeşitlilik Konvansiyonunda biyoçeşitlilik kav-
dürülebilir tarım için bir veri tabanı oluşturulmalı, ramı; “kara, deniz ve diğer su ekosistemlerinde ve
bunun için gerekli teknik, sosyal ve ekonomik veri bu ekosistemlerin parçası olduğu ekolojik yapılar
bankası uygulamaları geliştirilmelidir. içerisinde bulunan canlı organizma çeşitliliği” ola-
Sürdürülebilir tarım kavramı, modern tarım- rak tanımlanmıştır (BM Biyoçeşitlilik Konvansi-
la birlikte doğal kaynak tabanının kalitesindeki yonu, 1992: 3). Dünya üzerinde bulunan yaşam
düşüşe nispeten yeni bir yanıttır. Sürdürülebilir çeşitliliğini tamamlayan açıklamada üç temel un-
tarım kavramı aslında endüstriyel tarımın yarattı- sur göz önünde bulundurulur; genetik çeşitlilik,
ğı sorunları çözebilmek için ortaya atılmış çözüm organizma çeşitliliği ve ekolojik çeşitlilik. (Gaston
önerilerinin altında toplandığı bir başlık olarak ve Spicer, 2004:5) (Bakınız Şekil-2)
düşünülebilir. Burada öncelikle kabul edilmesi ge- • Genetik çeşitlilik, popülasyonlar içindeki
reken temel kurallar; tarımsal üretim için dünyada ve arasındaki bireyler arasındaki genetik
gerekli olan kaynakların sınırsız olmadığı ve doğal bilgi çeşitliliğini ele alır. Organizmaları ya-
dengeyi bozarak istenilen ölçüde ve sürekli bir ge- pılandıran genetik kodlamanın bileşenleri
lişmenin sağlanamayacağıdır. (Popülasyon, birey, nükleotid, gen, kromo-
Sürdürülebilir tarım, sanayi devrimi öncesi yön- zom gibi) ile popülasyondaki bireyler ve
temlerine bir dönüşü temsil etmemektedir. Aksine, popülasyonlar arasındaki genetik yapıdaki
geleneksel koruma amaçlı tarım tekniklerinin mo- değişimlerini kapsar.
dern teknolojilerle birleştirilmesini öngörmektedir. • Organizma çeşitliliği, diğer adıyla taksono-
Sürdürülebilir sistemler, modern ekipmanı, sertifi- mi, hiyerarşiyi ve bileşenlerini, bireylerden
kalı tohum, toprak ve su koruma uygulamalarını yukarı doğru türlere, nesillere ve ötesine ka-
ve çiftlik hayvanlarının beslenmesinde ve işlenme- dar kapsar (Etki Alanı/Krallık, Soy/ Şube/
sinde en son yenilikleri kullanmaktadır. Nöbetleşe Filum, aile, cins, tür, alt tür, popülasyon,
ürün ekimine, toprağın doğal yollarla zenginleşti- birey). Türler ile daha yüksek taksonomik
rilmesine, oluşturulmasına, ekinlerin ve hayvanla- kategoriler arasındaki farklılıkları ele alır.
rın çeşitlendirilmesine ve zararlıların doğal olarak • Ekolojik çeşitlilik, ekosistem türleri arasında-
kontrol edilmesine önem verilmektedir. Mümkün ki geniş farklılıkları ve her bir ekosistem türü
oldukça, ticari olarak satın alınan kimyasallar ve içinde meydana gelen habitatların ve ekolojik
yakıtlar gibi harici kaynaklar yerine doğal kaynak- süreçlerin çeşitliliğini kapsar. (Canlı Toplulu-
lar tercih edilmektedir. Bu kaynaklar arasında gü- ğu/Biome, biyolojik Bölge, tabiat, ekosistem,
neş veya rüzgâr enerjisi, biyolojik haşere kontrolü, habitat, ekolojik Konum/Niş, popülasyon)

86
Çevre Sosyolojisi

Resim 4.3 Yaban hayatı

Popülasyon
Genetik Birey
Çeşitlilik Kromozom
Gen
Nükleotid

Etki Alanı/Krallık
Soy/Şube/Filum
Aile
Organizma Cins
Çeşitliliği Tür
Alt Tür
Popülasyon
Birey

Canlı Topluluğu/Biome
Biyolojik Bölge
Ekolojik Tabiat
Çeşitlilik Ekosistem
Habitat
Ekolojik Konum/Niş
Popülasyon

Şekil 4.2 Biyoçeşitlilik Unsurları


Kaynak: Gaston K, Spicer J (2004) Biodiversity: An Introduction. Blackwell Publishing. s.5.

87
Tarım ve Çevre

Tarımda Biyoçeşitliliğin Önemi bağlı biyoçeşitliliğin azalmasına ve toprak biyoçe-


Yoğun tarım (Entansif/Konvansiyonel tarım) şitliliğinin yok olmasına neden olmaktadır (Tsia-
uygulamaları, biyoçeşitlilik kaybı, iklim değişikliği, fouli ve diğerleri, 2015). Ayrıca konvansiyonel ta-
erozyon, su ve hava kirliliği gibi güçlüklere neden rım uygulamaları sonucunda; tarımda kullanılan
olmuştur. Potansiyel bir çözüm, toprak verimliliği su miktarının ekolojik olarak düzenlenmesinde
ve biyolojik düzenleme gibi ekosistem hizmetleri- düşüşler meydana gelmiş, su ve hava kalitesinin
nin sunum seviyesini artıran yönetim uygulamala- azalmasına neden olmuş, iklim, erozyon, zararlı
rını uygulamaktır. böcekler ve hastalıklar meydana gelmiştir (Foley
v.d., 2005; Kremen ve Miles, 2012).
Kutup bölgeleri, çöller, kayalık alanlar, bu-
zullar dışında kalan yeryüzünün %50’si çiftçiler
tarafından işlenmektedir. Artan gübre ve tarım
ilacı kullanımı ve aşırı sulama nedeniyle, 1960- Biyoçeşitlilik kavramı; “kara, deniz ve di-
2000 yılları arasında küresel gıda üretimi 2,5 kat ğer su ekosistemlerinde ve bu ekosistem-
artmıştır. (Foley ve diğerleri, 2005) Ancak azotlu lerin parçası olduğu ekolojik yapılar içeri-
gübre kullanımı, çevrede aktif azot birikimine ne- sinde bulunan canlı organizma çeşitliliği”
den olmaktadır. Yoğun tarım tekniklerinin artarak olarak tanımlanmıştır (BM Biyoçeşitlilik
uygulanması, tarım arazilerinin homojenleşme- Konvansiyonu; 1992; 3).
sine/benzeşmesine, doğal ve yarı doğal alanların
giderek kaybolmasına, dolayısıyla doğal ortama

Öğrenme Çıktısı
3 Sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir tarım kavramları hakkında bilgi edinme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Tarımda biyoçeşitlilik kav-


Sürdürülebilir tarım, en-
ramının sürdürülebilir ta- Günlük yaşamınızda sür-
düstriyel tarım uygulama-
rımla ilişkilendiriniz. S. dürülebilirlik çerçevesinde
larının yarattığı sorunları
Yılmaz’ın (2015), Sürdürü- neler yapılabilir? Arkadaşla-
çözmek için hangi hedefleri
lebilir Tarım Mümkün Mü? rınızla tartışınız.
ve uygulamaları üretmiştir?
kitabını inceleyiniz.

GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR (GDO)


Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO), farklı kaynaklardan çıkan ve kimyasal olarak birleşen
DNI (Rekombinant-DNA) transferi ile genetiği oynanmış organizmalardır. GDO geliştiricileri, normal
şartlarda sahip olamayacağı diğer organizmalardan aldıkları genetik ve diğer özellikleri aktararak bitkilerde
önemli değişiklikler meydana getirmeye çalışmışlardır. Gen aktarılmış bitkisel ürünlerin (transgenetik) ti-
cari amaçlı yetiştirilmesi 1990’ların başına rastlar. Yetiştirilmelerindeki amaç, haşerelere dayanıklı ve zararlı
ot öldürücü ilaçlara toleranslı ürün elde edebilmektir. Bunların başlıcaları soya, mısır, kanola ve pamuktur.
ABD, Arjantin, Brezilya, Kanada, Hindistan ve Çin başta olmak üzere 1996 yılında 1,7 milyon hektar
tarım alanında başlayan GDO’lu ekim, 2013 yılında toplam 175 hektara yükselmiştir (James, 2013).
Üretilen genetiği değiştirilmiş (GD) bitki tercihi, gelişmekte olan ülkelerde farklılık göstermektedir.
Haşereye dayanıklı pamuk Asya ve Afrika ülkelerinde üretimi en fazla yapılan transgenetik bitki çeşidi-
dir. Latin Amerika’da zararlı ot öldürücü ilaçlara dayanıklı soya fasulyesi en çok üretilen GD bitki tercihi

88
Çevre Sosyolojisi

olurken, haşereye dayanıklı GD mısır ekimi ikin- kullanılmaktadır. Bu genin bulunduğu bitkilerin
ci sırada yer almaktadır. GDO’lu tarım ürünleri, hayvan yemi olarak kullanılması halinde hayvan-
ileri teknolojili endüstrinin tarımdaki karşılığıdır. larda antibiyotiğe direnç gelişebilir. Bitki veya
Endüstrideki yüksek teknoloji ile aynı şekilde, tek- hayvan ürünleri aracılığıyla insanlarda antibiyo-
nolojinin bu dalının gelişimi teknolojiyi elinde bu- tik direnci oluşabilir. Bu risk nedeniyle Britanya,
lunduran güçlü sermaye gruplarının tarım sektörü antibiyotik direnç geni içeren, genetiği değiştiril-
üzerindeki etkisi, özellikle yoksul ülkelerde tarım miş bir mısır türüne izin vermemiştir (McGiffen,
egemenliği konusunu gündeme getirmiştir. 2005: 15; Lappé ve Bailey, 1999: 122).
Genetiği değiştirilmiş tarım ürünlerinin artan GDO teknolojileri, genetik kaynaklara ve yeni
bir şekilde ekiminin yapılıyor olması, gıda güven- teknolojilere ulaşımın kısıtlanması, tohum sakla-
liği, çevresel etkiler ve sosyo-ekonomi gibi konu- ma gibi geleneklerin ortadan kalkmasına neden
larda geniş bir kaygı uyandırmaktadır. GDO’lu olması, özel sektörün tekel oluşturması ve küçük
tarımsal üretim, toksik etki yarattığı, insan dâhil köylünün gelirinde düşüşe neden olması gibi farklı
olmak üzere çevredeki tüm canlıları ve doğal tarı- sebeplerle sosyal ve etik kaygılara neden olmaktadır
mı tehdit ettiği, suları kirlettiği, alerjik reaksiyonu (FAO, GMO Raporu).
tetiklediği, hayvanlarda bağışıklık sistemini zayıf-
lattığı, hatta kısırlığa yol açtığı iddiası ile gıda ve
sağlık açısından kaygı uyandırmaktadır. Bitkilerin Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar
hastalık ve kimyasallara karşı direncini arttıran (GDO), farklı kaynaklardan çıkan ve
gen aktarımları, zararlı bitkilere karşı daha fazla kimyasal olarak birleşen transferi ile ge-
kimyasal mücadele ilacı kullanmayı zorunlu hale netiği oynanmış organizmalardır. GDO
getirmektedir. Ayrıca, GD ürünlerden yerel ürün- geliştiricileri, normal şartlarda sahip ola-
lere gen aktarımı olasılığı nedeniyle yerel türlerin mayacağı diğer organizmalardan aldıkları
yok olmasına neden olabileceği belirtilmektedir. genetik ve diğer özellikleri aktararak bitki-
Transgenetik bitkilerde, istenen özelliği bitkiye lerde önemli değişiklikler meydana getir-
kazandıracak olan yeni genin aktarılma sürecinin meye çalışmışlardır.
başarısını izlemek için, antibiyotiğe direnç geni

Resim 4.4 Gıda genetik değişikliği

89
Tarım ve Çevre

Yaşamla İlişkilendir

GDO’lu ürünler insan sağlığını nasıl etkiler? bunu pratik olarak takip etme şansınız kalmıyor”
Adana’da ekmekte GDO’lu katkı maddesi diye konuştu.
bulunduğu iddiası gündemde. GDO’nun zararı Peki GDO’lu yemler de insan sağlı-
var mı? Hangi GDO’lu ürünlerin ithaline izin ğını tehdit eder mi? Dr. Dizdar’a göre ta-
veriliyor? Nelere dikkat etmemiz gerekiyor? vuk tüketimine dikkat etmek gerekiyor:
Genetiği değiştirilmiş organiz- “Yeme dayalı ürünler dediğimiz zaman birinci sı-
malı ürünlerin sağlığa zararlı olduğu- rada beyaz et gelir. Çünkü bu endüstri doğrudan
nu savunan bilimsel çalışmalar var. soyaya bağlıdır. Soya neredeyse bu endüstri için
Karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları ile kısır- gelmektedir”.
lık GDO’lu ürünlerin zararları arasında. İthal edilen ürünler konusunda da seçici
“Münferit olaylarda biz bunu vurguluyoruz, vur- olunması gerektiğini vurgulayan Dizdan, özellik-
gulamaya da devam edeceğiz. GDO, kanunen le bakliyata vurgu yaparak şunları söyledi:
engellenmesi gereken bir şey” diye konuşan Rad- “Paketlerin üstünde nerede üretildiği ya-
yasyon Onkoloğu Dr. Yavuz Dizdar, “Siz içeri- zar. Yurtdışından geliyorsa iki adım geri dur-
ği ile genetik olarak oynadığınız zaman sistemin sunlar. Çünkü yurtdışından buraya gelene
bütününe müdahale etmiş oluyorsunuz. Biz bunu kadar yolda bozulmasın diye birtakım işlem-
tükettiğimiz zaman ne olacağını bilmiyoruz. O lerden geçiriliyor. Geçtim GDO’sunu, ilaçla-
yüzden uzak durulması dışında genel söylem dışı- mak zorundalar, aksi takdirde o kadar tanker-
na çıkamıyoruz” dedi. le buraya gelene kadar bozulmadan kalmaz.”
Türkiye’de GDO’lu mısır ve soyaya, sadece
yem olarak kullanmak kaydıyla ithalat izni oldu- Kaynak: NTV Haber 23.03.2017- 09:55
ğunu belirten Dr. Dizdar, “Bu ürünler Türkiye’ye
h t t p s : / / w w w. n t v. c o m . t r / s a g l i k / g d o l u -
bir şekilde hayvan yemi olarak giriyor. Giren
u r u n l e r - i n s a n - s a g l i g i n i - n a s i l - e t k i l e r, -
yemin daha sonrasında ne olduğunu hiç kimse
T9fPAerMkG75uNzFzCmsg
bilmiyor. Defalarca el değiştirdikten sonra sizin

Öğrenme Çıktısı
4 Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) hakkında bilgi edinme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Malthus’un nüfus teorisi


sonucu ortaya çıkabilecek
karamsar tabloya göre açlık
GDO’lu üretim gibi ileri
Son dönemde tartışmalara konusuyla mücadele de ileri
teknolojilerle elde edilen
konu olan GDO’lu ürün- teknoloji kullanılarak üreti-
ürünlerin ileride neden ola-
lerin yaratabileceği neler lebilecek tarımsal üretim ko-
bileceği etkileri arkadaşları-
olabilir? nusunu ilişkilendiriniz. M.
nızla tartışınız.
Keskin ve S. Görücü (2012),
Hassas Tarım Teknolojileri
kitabını inceleyiniz.

90
Çevre Sosyolojisi

ORGANİK TARIM 2008 yılında Uluslararası Organik Tarım Hareketi


İnsanlık tarihinde tarımsal üretim uzunca bir Federasyonu (IFOAM) tarafından “toprak, eko-
süre geleneksel yöntemlerle yani organik tarım sistem ve insan sağlığını devam ettiren, sağlıklı
şeklinde gerçekleştirilmiştir. Bunun nedeni 19.yy’a olmasını sağlayan bir üretim sistemidir” olarak
kadar suni gübrelerin olmaması ve 20.yy’a kadar kabul edilmiştir. Sistem, olumsuz etkisi olan girdi
haşere öldürücülerin kullanılmamasıdır. Kavram kullanımı yerine; ekolojik süreçler, biyolojik çeşit-
olarak organik tarım, 20.yy’ın başlarında Avrupa lilik ve yerel koşullara uyum sağlamış döngüle-
ve Amerika Birleşik Devletlerinde ortaya çıkmıştır. re dayanır. Organik tarım, içinde bulunduğumuz
Organik tarım fikri, erozyon, toprağın fakirleşme- çevreye fayda sağlamak, adil ilişkiyi ve tüm ilgili
si, ürün çeşitliliğinin azalması, gıda ve hayvansal taraflar için iyi bir yaşam kalitesini yaygınlaştırmak
ürünlerin düşük kaliteli olması ve kırsal fakirlik için gelenek, yenilikler ve bilimi bir araya getirir”
gibi tarımda süreklilik arz eden sorunların çözümü (IFOAM, 2009) Organik tarımın temel ilkeleri;
amacıyla ortaya çıkmıştır. İki dünya savaşı arasında sağlık, ekoloji, hakkaniyet, özen gösterme olarak
‘modern’, kimyasal-yoğun, teknik olarak gelişmiş tanımlanabilir.
tarım, toprak bozulması, kötü gıda kalitesi ve kırsal Sağlık ilkesi, yekpare bir birlik içinde olan top-
sosyal yaşam ve geleneklerin bozulması şeklinde bir rağın, bitkilerin, hayvanların, insanoğlunun ve yer-
krizle karşı karşıya kaldı. Bu krize bir çözüm ola- kürenin sağlığının korunarak ileriye taşınmasıdır.
rak, organik tarım öncüleri 1920’lerde ve 1930’lar- Ekoloji ilkesi, organik tarımın canlı ekolojik
da, 1930’larda ve 1940’larda başarılı bir tarım sis- sistem ve döngüleri temel almasını, onların devam-
temi haline gelen ikna edici, bilime dayalı bir teori lılığına katkıda bulunmasını amaçlar.
önerdiler. Ancak, 1970’lere kadar, çevre krizi ko- Hakkaniyet ilkesine göre organik tarım, ortak
nusundaki farkındalığın artmasıyla, organik tarım, çevreyi ve yaşamsal olanaklar açısından hakkaniyeti
daha geniş tarım, toplum ve politika dünyalarına gözeten ilişkiler üzerine kurulmalıdır.
ilgi çekmedi.
Özen ilkesinin prensibi ise organik tarımın,
Konvansiyonel tarım ve tarım ürünlerinin artan günümüz ve gelecek kuşaklar ve çevrelerinin sağlığı
olumsuz etkileri karşısında, organik tarıma geçiş ile esenliğini korumak üzere sorumlu bir yaklaşım-
büyük önem kazanmıştır. Organik tarım hakkında la yönetilmesidir.
bir sürü farklı tanımlar bulunmaktadır fakat bu ta-
Demiryürek’in (2011) organik tarım üzerine
nımlamalarının çoğunda sürdürülebilirlik kavramı
yaptığı çalışmalarında organik tarımla ilgili tanım-
ön plana çıkmaktadır. Organik tarım, sürdürüle-
lar genelde dört unsurda özetlemektedir; Birincisi,
bilir tarım sistemlerinden biridir. Ancak, organik
tanımlamalar ilaç, gübre, büyüme düzenleyiciler
tarımın tarlada ürünlerin üretimden pazarlamasına
ve hayvan hormonları gibi kimyasal, çözülebilir ve
kadar geçen süreçte kendine özgü prensip ve uy-
inorganik maddelerin kullanımının yasaklanması-
gulamaları bulunmaktadır. Organik tarım dil fark-
nı veya mümkün olduğu ölçüde sınırlandırılması-
lılıkları nedeniyle farklı ülkelerde farklı isimlerle
nı vurgulamaktadır. İkincisi, organik tarım bitki
anılmaktadır. Örneğin, İngiltere’de organik (orga-
münavebesi, bitki artıkları, hayvan gübresi ile bi-
nic), Almanya’da ekolojik (ökologish) ve Fransa’da
yolojik ve mekanik zararlı, hastalık ve yabancı ot
biyolojik (bioloque) kelimeleri kullanılmaktadır.
kontrolü gibi belirli üretim tekniklerine dayalıdır.
Ancak bunlar genel olarak birbirleriyle eş anlamlı
Üçüncüsü, organik tarımın amacının tüketici sağ-
olarak kullanılmaktadır (Demiryürek, 2011).
lığını koruma, onların tercihlerini dikkate alma,
Artan nüfus sonucu tarım ürünleri ihtiyacı, toprak verimliliğini koruma, toprak, bitki, hayvan
yoğun kimyasal girdi uygulamalarıyla verimde ve çiftlik sistemleri arasındaki bitki besin zincirini
artış sağlanarak karşılanmaya çalışılmıştır. Ancak düzenleme gibi unsurları içerdiği belirtilmektedir.
tarımsal faaliyetlerde gereğinden fazla kullanılan Son olarak, organik tarımsal üretim ve pazarlama-
girdilerin, insan sağlığı ve çevre üzerindeki olum- sı, kendine özgü uluslararası kuralları olan, izlene-
suz etkileri zamanla artan oranda hissedilmeye bilir, kayıtlı ve şeffaf bir süreçtir ve organik ürünler
başlanmıştır. Bunun sonucu olarak, sadece verim bu sürecin tüm aşamalarında bağımsız sertifikas-
artışını değil, aynı zamanda insan sağlığını ve çev- yon kuruluşları ve müfettişleri tarafından kontrol
reyi korumayı esas alan sürdürülebilir tarım sistem- edilir ve sertifikalandırılır (Demiryürek, 2011).
leri önem kazanmıştır. Organik tarımın tanımı,

91
Tarım ve Çevre

Özellikle 1980’li yıllardan sonra tüketicilerin artan talebiyle aile tarımı konumundan çıkıp ticari bir
boyut kazanan organik tarım, başta Amerika ve Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere birçok ülkede uygu-
lanmaya başlamıştır. Aşağıda yer alan Tablo 3 Organik Tarım Araştırma Enstitüsü (FIBL) ve Uluslararası
Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM) tarafından ortak yapılan çalışmalarla elde edilmiştir.
Aşağıda yer alan tabloya göre 2017 yılında organik tarımın en fazla uygulandığı yer %51 ile Okyanusya
kıtasıdır. Okyanusya’yı %21 ile Avrupa, %11 ile Latin Amerika takip etmektedir (FIBL & IFOAM – Or-
ganics International, 2019).

Resim 4.5 Organik gıdalar

Tablo 4.3 Organik Tarım Arazileri ve Bölgeler (2017)


Bölge Organik Tarım Arazisi (Hektar) Bölgelerin Küresel Organik Tarım
Arazisi Payları (Yüzde)
Afrika 2.056.571 %3
Asya 6.116.834 %9
Avrupa 14.558.246 % 21
Latin Amerika 8.000.888 % 11
Kuzey Amerika 3.223.057 %5
Okyanusya 35.894.365 % 51
Dünya 69.845.243 % 100
Kaynak: Organik Tarım Araştırma Enstitüsü, 2019

Organik günümüzde en yaygın sürdürülebilir tarım sistemleri olarak kabul edilmekle beraber iyi tarım uy-
gulamaları kavramı da son dönemde kullanılmaktadır. İyi tarım uygulamalarında dünyada çevresel sorunların
önlenmesi ve sürdürülebilir tarım sisteminin devamı için insana ve ekolojiye zarar vermeyen uygulamaları içerir.
İyi tarım uygulamalarında, kimyasal gübre ve ilaç kullanımı belirli bir program dâhilinde azaltılarak, tarımsal
faaliyetlerden kaynaklanan çevresel zararın en aza indirilmesi hedeflemektedir (Eryılmaz vd, 2019).
Türkiye’de organik tarım, 1980’li yılların ortasında Avrupalı ithalatçıların talepleri doğrultusunda Ege
Bölgesi’nde başlamış, daha sonra diğer illere yayılmıştır. Gelişmiş ülkelerde organik tarım hareketine çift-
çiler öncülük etmiş olmasına karşın, Türkiye’de organik tarımın benimsetilmesinde Avrupalı özel organik
tarım şirketleri aktif rol oynamıştır (Demiryürek, 2011).

92
Çevre Sosyolojisi

Türkiye’de iyi tarım uygulamaları, 2000’li tarım ürünlerinin uluslararası ticaretine imkân
yılların sonuna doğru hayata geçirilen sürdürü- tanınmaktadır (Eryılmaz vd., 2019).
lebilir tarım sistemlerinden biridir. İyi tarım uy-
gulamalarına ilişkin yasal düzenlemeler, ilk defa
08.09.2004’te yayınlanan “İyi Tarım Uygulama-
larına İlişkin Yönetmelik”le başlamıştır. Yönetme- Organik tarımın tanımı, 2008 yılında
liğe göre iyi tarım uygulamalarının amacı; insan Uluslararası Organik Tarım Hareketi Fe-
ve hayvan sağlığına zarar vermeyen, çevre dostu derasyonu (IFOAM) tarafından “toprak,
tarımsal bir üretimin benimsendiği, tarımda izle- ekosistem ve insan sağlığını devam ettiren,
nebilirlik ve sürdürülebilirliğin sağlandığı, doğal sağlıklı olmasını sağlayan bir üretim siste-
kaynakların korunmasının ve gıda güvenliğinin midir” olarak kabul edilmiştir.
amaçlandığı bir üretim modelinin gerçekleştiril-
mesidir (Resmî Gazete, 2004). Yönetmelik, iyi
tarım uygulamalarına ilişkin standartların kural
ve koşullarını, belgelendirme işlemlerinin şeklini, Organik tarımda kimyasal gübre ve ilaç
kişi ve kuruluşların görev ve sorumluluklarını be- kullanılmazken iyi tarım uygulamalarında
lirlemektedir. İyi tarım uygulamaları için gerekli kimyasal girdi kullanımına, insan sağlığı-
standartların sertifikasyonuna ilişkin GLOBAL- na ve çevreye zarar vermeyecek düzeyde
GAP (GAP: Good Agricultural Practices) proto- izin verilmektedir.
kolüyle, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde iyi

Öğrenme Çıktısı
5 Organik tarım hakkında bilgi edinme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Organik tarım ile gele- Kendi geleneksel tarım


neksel tarım uygulamaları üretim yöntemleri üzerine
Organik tarımın ekosistem arasında benzerliklerin ne- düşünüldüğünde organik
için önemli midir, ilkeleri ler olabileceğini ilişkilen- tarım çerçevesinde ele alı-
nelerdir? diriniz. H.O. Erzincanlı nacak uygulamaları sizce
(2013), Organik Ötesi Ta- neler olmalı? Arkadaşları-
rım kitabını inceleyiniz. nızla tartışınız.

93
Tarım ve Çevre

Tarımın gelişimi ve tarım tarihsel


1 ilerlemesi, yeşil devrim ve tarımın çevre
ile kurduğu ilişki hakkında bilgi edinme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Geleneksel Tarımdan Modern


Tarıma: Tarım Tarihi

Tarım insanın doğal çevreye karşı gerçekleştirdiği üretken bir müdahaledir. İnsan, neolitik devrim ile top-
rağı ekip biçerek ve evcilleştirdiği hayvanları yetiştirerek üretken yeteneğini ortaya koymuştur. Tarımda
teknolojik gelişmenin ilk adımlarından biri olan sulama aynı zamanda hem yerleşik yaşama özendirmiş
hem tarımsal üretimde miktar açısından önemli artışlara neden olmuştur. 1960’lı yıllardan itibaren Modern
Tarım Devriminin geniş çaplı modernleşme-makineleşmesi Yeşil Devrim olarak tanımlanmaktadır. Yeşil
Devrim, uygun tarım alanlarında yeni üretim araçlarına sahip olabilecek güce sahip tarımcılar tarafından
benimsenirken birçok ülkede devletin tarımı destekleme politikaları Yeşil Devrimin yayılmasını kolaylaştır-
mıştır (Mazoyer, Roudar, 2009:15). Diğer taraftan, bu bölgelerde aynı zamanda konvansiyonel üretim araç-
larının yoğun kullanımı ve yanlış kullanımı toplum sağlığı ve ekoloji açısından ciddi sakıncalar yaratmıştır.

Çevre kirliliğinin tarım üzerinde


2 yaptığı etkiyi ve tarımın çevre kirliliği
üzerine yaptığı etkileri açıklayabilme

Tarım ve Çevre Sorunları

Çevre sorunları; İnsanların sonradan oluşturduğu çevrenin, doğal çevreye etkileri ile yapay çevrede var olan
olumsuzluklar ve her iki çevrede de görülen sorunlar olarak tanımlanmaktadır (İnançlı, 2018:34). 1950’ler-
den sonra tarımın endüstrileşmesiyle yeni çevre kirlilikleri ortaya çıkmıştır. Doğanın kendini yenileme ka-
pasitesinin üstüne çıkan çevre sorunları tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Tarım kesimi ile ilgili çevre sorunları
endüstriyel tarıma geçişle yani üretimde kâr amacının ön plana çıkıp piyasaya yönelik ürün üretiminin
teşvik edilmesiyle beraber ortaya çıkmaya başlamıştır. Geçimlik üretimden pazar üretimine geçiş ve girdi
maliyetlerinin yüksekliği tarımın sürdürülemez duruma gelmesine neden olmuştur. Sentetik tarım ilaçları
gıda maddelerine bulaşarak ve yer altı sularına sızarak hem insan sağlığı için hem diğer canlılar için ölümlere
neden olmaktadır.

Sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir
3 tarım kavramları hakkında bilgi
edinme

Sürdürülebilir kalkınma,
Sürdürülebilir Tarım ve
Biyoçeşitlilik

Sürdürülebilir (kalkınma) kavramı “Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün ver-
meden günümüzün ihtiyaçlarını karşılayan gelişme” olarak tanımlanmıştır. Sürdürülebilir tarım kavramı ise,
tarımsal üretimde agronomik, çevresel, sosyal ve ekonomik boyutları dengelemeyi hedefleyen bir yaklaşım
şeklidir. Amaçları, bir yandan tarımda verimliliği korurken diğer yandan da çevreye verilen zararı azaltarak
kısa ve uzun dönemde ekonomiyi canlı tutmak, tarımla uğraşanların yaşam kalitesini yükseltmektir.

94
Çevre Sosyolojisi

4 Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar


hakkında bilgi edinme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Genetiği Değiştirilmiş
Organizmalar (GDO)

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO), farklı kaynaklardan çıkan ve kimyasal olarak birleşen DNA
(Rekombinant-DNA) transferi ile genetiği oynanmış organizmalardır. GDO geliştiricileri, normal şartlarda
sahip olamayacağı diğer organizmalardan aldıkları genetik ve diğer özellikleri aktararak bitkilerde önemli
değişiklikler meydana getirmeye çalışmışlardır. Yetiştirilmelerindeki amaç, haşerelere dayanıklı ve zararlı ot
öldürücü ilaçlara toleranslı ürün elde edebilmek olan bitkisel ürünlerin ticari amaçla yetiştirilmesine 1990’lı
yıllarda başlanmıştır. İleri teknoloji gerektiren GDO’lu tarım ürünleri, bu teknolojiyi elinde tutan güçlü
sermaye gruplarının özellikle yoksul ülkelerdeki tarım egemenliği konusunu gündeme getirmektedir.

5 Organik tarım hakkında bilgi edinme

Organik Tarım

Organik tarım, sürdürülebilir tarım sistemlerinden biridir. Artan nüfusun ihtiyacı karşılayabilmek için yo-
ğun kimyasal girdi uygulamaları insan sağlığı ve çevre üzerinde artan biçimde olumsuz etkiler yaratmaya
başladığından sürdürülebilir tarım sistemleri önem kazanmıştır. Organik tarımın ekolojik süreçler, biyolojik
çeşitlilik ve yerel koşullara uyum sağlamış döngülere dayanır. Tarlada ürünlerin üretimden pazarlamasına
kadar geçen süreçte kendine özgü prensip ve uygulamaları bulunmaktadır.

95
Tarım ve Çevre

1 Aynı arazide her yıl aynı bitki türünün üre- 5 Aşağıdakilerden hangisi Dünya Çevre ve Kal-
tilmesi anlamına gelen tek tip ürün ekiminin yay- kınma Komisyonu tarafından Sürdürülebilir Kal-
gınlaşması ile birlikte ürün çeşitliliği azalma eğilimi
neler öğrendik?

kınma için tanımlanan gerekli koşullar arasında


göstermesine ne ad verilir? yer almaz?
A. Yeşil Devrim A. Karar verme sürecine vatandaşların etkili katılı-
B. Monokültür mını sağlayan politik bir sistem
C. Yoğun tarım B. Uyumsuz büyümeden kaynaklanan gerilimlere
D. Entansif tarım çözüm sağlayan ekonomik bir sistem
E. Norfolk tarımı C. Kalkınma için ekolojik temelli koruma yü-
kümlülüğüne saygı duyan bir üretim sistemi
2 Yeşil Devrim ile birlikte makineleşmenin art- D. Sürdürülebilir ticaret ve finans modellerini des-
ması aşağıdaki etkilerin hangisinin ortaya çıkması- tekleyen ulusal bir sistem
na neden olmaz? E. Sürdürülebilir ticaret ve finans modellerini des-
A. Mahsul çeşidindeki iyileştirmeler tekleyen teknolojik bir sistem
B. Sulamanın artması, gübre
C. Yabani ot ve zararlı böceklerle mücadelede kul-
6 Aşağıdakilerden hangisi tarımda sürdürülebi-
lanılan tarım kimyasallarındaki gelişmeler lirliğin temel ilkelerinden biri değildir?
D. Birlikte artan tarımsal üretim A. Besin döngüsü, toprak rejenerasyonu ve azot
E. Tek tip ürün ekiminin ortadan kaldırılması fiksasyonu gibi biyolojik ve ekolojik süreçlerin
tarım ve gıda üretim uygulamalarının dışında
3 2018 Dünya Çevre Günü Türkiye Raporu’na bırakılması
göre aşağıdakilerden hangisi Türkiye’de toprak kir- B. Çevreye zararlı olanlar için yenilenemeyen ve
liliğinin neden olan etkenlerden biri değildir? sürdürülemeyen girdilerin daha az kullanılması
C. Çiftçilerin kendine güvenini ve kendi kendine
A. Toprağın nadasa bırakılması yeterliliğini teşvik etmek için çiftçilerin sahip
B. Plansız kentleşme oldukları uzmanlığın kullanılması
C. Aşırı gübre kullanımı D. Farklı becerilere sahip insanların ortak çalışma-
D. Aşırı tarım ilacı kullanımı sı ve işbirliği yoluyla tarımsal ve doğal kaynak
E. Hayvancılık atıkları problemlerin (haşere yönetimi, sulama gibi)
çözülmesi
4 Aşağıdakilerden hangisi iklim değişikliğinin E. Tarım arazisinin verimli bir şekilde işlenmesi
yarattığı etkilerden biri değildir?
A. Küresel ısınma 7 I. Biyoçeşitlilik artışı
B. İnsan ve hayvan için yeterli gıda bulunamaması II. İklim değişikliği
C. Toprak Bozunumu III. Su ve hava kirliliği
D. Sıcaklık artışı
E. Yağış ve buzul akıntısı IV. Erozyon
Yukarıdakilerden hangileri yoğun tarım (Konvan-
siyonel ) uygulamalarına neden olmuştur?
A. I ve II
B. II ve III
C. I, II ve III
D. I, II ve IV
E. II, III ve IV

96
Çevre Sosyolojisi

8 Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) 10 Organik Tarım Araştırma Enstitüsü (FIBL)


ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır? ve Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Fede-
A. GDO farklı kaynaklardan çıkan ve kimyasal rasyonu (IFOAM) tarafından ortak yapılan çalış-
olarak birleşen DNA transferi ile genetiği oy- malara göre 2017 yılında organik tarımın en fazla

neler öğrendik?
nanmış organizmalardır. uygulandığı bölge aşağıdakilerden hangisidir?
B. GD ürünlerden yerel ürünlere gen aktarımı ola- A. Kuzey Amerika
sılığı nedeniyle yerel türlerin korumaktadır. B. Latin Amerika
C. ABD, Arjantin, Brezilya, Kanada, Hindistan ve C. Uzak Asya
Çin en yoğun GDO’lu üretim yapan ülkelerin D. Avrupa
başında gelir. E. Okyanusya
D. Latin Amerika’da zararlı ot öldürücü ilaçlara da-
yanıklı soya fasulyesi en çok üretilen GD bitki
tercihidir.
E. Haşereye dayanıklı pamuk Asya ve Afrika ül-
kelerinde üretimi en fazla yapılan trans genetik
bitki çeşididir.

9 GDO’lu teknolojilerinin kullanımı sosyal ve


etik kaygılar yaratmaktadır. Buna göre, aşağıdaki-
lerden hangisi bu etik kaygıları kapsamaz?
A. Tarımsal üretim ağlarının gelişmesine katkı sağ-
laması
B. Genetik kaynaklara ve yeni teknolojilere ulaşı-
mın kısıtlanması
C. Tohum saklama gibi geleneklerin ortadan kalk-
masına neden olması
D. Özel sektörün tekel oluşturması
E. Küçük köylünün gelirinde düşüşe neden olması

97
Tarım ve Çevre

Yanıtınız yanlış ise “Geleneksel Tarımdan Yanıtınız yanlış ise “Sürdürülebilir kalkınma
1. B 6. A
Modern Tarıma: Tarım Tarihi” konusunu ve Sürdürülebilir Tarım ve Biyoçeşitlilik” ko-
yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “Geleneksel Tarımdan Yanıtınız yanlış ise “Sürdürülebilir kalkınma
2. E 7. E
Modern Tarıma: Tarım Tarihi” konusunu ve Sürdürülebilir Tarım ve Biyoçeşitlilik” ko-
yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Tarım ve Çevre ilişkisin- Yanıtınız yanlış ise “Genetiği Değiştirilmiş
3. A 8. B
de Ortaya Çıkan Kirlilikler” konusunu yeni- Organizmalar (GDO)” konusunu yeniden
den gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Tarım ve Çevre ilişkisin- Yanıtınız yanlış ise “Genetiği Değiştirilmiş
4. C 9. A
de Ortaya Çıkan Kirlilikler” konusunu yeni- Organizmalar (GDO)” konusunu yeniden
den gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Sürdürülebilir kalkınma


5. D 10. E Yanıtınız yanlış ise “Organik Tarım” konusu-
ve Sürdürülebilir Tarım ve Biyoçeşitlilik” ko-
nu yeniden gözden geçiriniz.
nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
4 Anahtarı

Yeşil Devrim ile birlikte makineleşmenin artması, mahsul çeşidindeki iyileş-


tirmeler, sulamanın artması, gübre, yabani ot ve zararlı böceklerle mücadelede
kullanılan tarım kimyasallarındaki gelişmeler ile birlikte artan tarımsal üre-
tim, tek tip ürün ekiminin (monokültür) yaygınlaşmasına neden olmuştur.
Aynı arazide her yıl aynı bitki türünün üretilmesi anlamına gelen tek tip ürün
ekiminin yaygınlaşması ile birlikte ürün çeşitliliği azalma eğilimi göstermek-
tedir. Besin, enerji, su ve atık döngüleri doğal bir ekosistemde olduğu gibi
kapalı olmaktan ziyade daha açık hâle gelmiştir. Çiftliklerde üretilen önemli
miktarda ürün kalıntısı ve gübre olmasına rağmen, besin maddelerinin geri
dönüşümü gittikçe zorlaşmaktadır. Hayvansal atıklar, besin geri dönüşüm sü-
recinde ekonomik olarak toprağa geri verilemez, çünkü üretim sistemleri coğ-
Araştır 1
rafi olarak döngüyü tamamlayacak diğer sistemlerden uzaktır. Birçok alanda
tarımsal atık bir kaynak olmaktan ziyade bir yükümlülük haline gelmiştir. Tek
kültürleri sübvanse etme ihtiyacı, pestisit ve gübre kullanımında artış gerekti-
rir. Ancak uygulanan girdilerin kullanım verimliliği azalır ve çoğu kilit üründe
mahsul verimleri dengelenir, hatta bazı yerlerde verimler aslında düşüştedir.
Bazıları, mevcut çeşitlerin maksimum verim potansiyeline yaklaşıldığından
verimlerin dengelendiğine, 4bu nedenle genetik mühendisliği uygulanarak
mahsulün yeniden tasarlanması gerektiğini vurgular. Tarımın ekoloji üzerin-
deki etkisini inceleyen agroekolojistler ise, dengelenmenin tarımın üretken
tabanının sürdürülemez uygulamalar yoluyla sürekli erozyona uğraması nede-
niyle olduğuna inanmaktadır (Altieri ve Rosset, 1996: 3-4).

98
Çevre Sosyolojisi

Araştır Yanıt
4 Anahtarı

İklim değişikliği ve tarım, her ikisi de dünya çapında gerçekleşen birbiriyle


ilişkili süreçlerdir. Küresel ısınmanın, sıcaklık, yağış ve buzul akıntısı dahil
olmak üzere tarımı etkileyen koşullar üzerinde önemli etkileri olacağı öngö-
rülmektedir. Bu koşullar, biyosferin insan nüfusu ve evcil hayvanlar için yeter-
li gıda üretme kapasitesini belirler. Artan karbondioksit seviyelerinin mahsul
verimi üzerinde hem faydalı ve hem de zararlı etkileri olacaktır. Küresel iklim
değişikliklerinin tarım üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi, tarımsal üre-
timi en üst düzeye çıkarmak için çiftçiliği doğru bir şekilde tahmin etmeye ve
adapte etmeye yardımcı olabilir. İklim değişikliğinin tarımsal üretim üzerin-
deki net etkisi belirsiz olmasına rağmen, tek tek ürünler için uygun büyüme
bölgelerini değiştirmesi muhtemeldir. Bu coğrafi kaymaya uyum, önemli eko-
nomik maliyetler ve sosyal etkiler içerecektir. Aynı zamanda, tarımın öncelikle
karbondioksit, metan ve azot oksit gibi sera gazlarının üretimi ve salınması
yoluyla iklim değişikliği üzerinde önemli etkiler yarattığı gösterilmiştir. Ayrı-
ca, toprak işleme, gübreleme ve böcek ilacı uygulamalarını uygulayan tarım,
hava, su ve toprak kalitesini ve biyolojik çeşitliliği etkileyen amonyak, nitrat,
fosfor ve diğer birçok pestisidi de serbest bırakır (Petit ve Van der Warf, 2002).
Tarım ayrıca Dünya’nın toprak örtüsünü de değiştirir, bu da ısıyı ve ışığı emme
Araştır 2 veya yansıtma yeteneğini değiştirerek radyasyona zorlamaya katkıda bulunur.
Ormansızlaşma ve çölleşme gibi arazi kullanım değişikliği, fosil yakıtların kul-
lanımıyla birlikte, başlıca antropojenik karbondioksit kaynaklarıdır; tarımın
kendisi, dünya atmosferinde artan metan ve azot oksit konsantrasyonlarına
büyük katkıda bulunmaktadır (Monteny ve diğerleri, 2006). Metan emisyon-
larının çoğu hayvancılık, özellikle de sığır ve domuz gibi geviş getiren hayvan-
ların kullanımından kaynaklanmaktadır.
Toprak kalitesinin farklı sebeplerle düşmesine toprak dejenerasyonu/ toprak
bozunumu adı verilir. Topraklar dünyanın biyolojik çeşitliliğinin büyük bir
çoğunluğunu barındırmaktadır. Sağlıklı toprak, gıda üretimi ve yeterli su te-
mini için gereklidir. Toprak bozulmasının ortak özellikleri tuzlama, su basma-
sı, sıkıştırma, pestisit kontaminasyonu, toprak yapı kalitesinde azalma, doğur-
ganlık kaybı, toprak asitliği, alkalinite, tuzluluk ve erozyon olabilir. Toprak
erozyonu üst toprağın su, rüzgâr veya tarım faaliyetleri tarafından yıpranma-
sıdır. Toprağın üst katmanı çok verimlidir, bu da ürün yetiştiren çiftçiler için
değerli kılar. Toprağın bozulmasının, toprağın mikrobiyal topluluğunu etkile-
yen ve besin döngüsünü, haşere ve hastalık kontrolünü ve toprağın kimyasal
dönüşüm özelliklerini değiştirebilen biyolojik bozulma üzerinde büyük bir
etkisi vardır.

99
Tarım ve Çevre

Araştır Yanıt
4 Anahtarı

Sürdürülebilir tarım kavramı, tarımsal üretimde agronomik, çevresel, sosyal


ve ekonomik boyutları dengelemeyi hedefleyen bir yaklaşım şeklidir. Amaç-
ları, bir yandan tarımda verimliliği korurken diğer yandan da çevreye verilen
zararı azaltarak, kısa ve uzun dönemde ekonomiyi canlı tutmak, tarımla uğra-
şanların yaşam kalitesini yükseltmektir. Günümüzde sürdürülebilirlik ile ilgili
kaygılar, çevre üzerinde olumsuz etkileri olmayan, çiftçiler için ulaşılabilir ve
etkili olan gerek gıda üretimini geliştiren gerekse çevresel mal ve hizmetlerde
olumlu etkileri olan tarımsal teknoloji ve uygulamaların geliştirilmesi üzerin-
de odaklanmıştır (Pretty, 2008:448).
Tarımda sürdürülebilirliğin temel ilkeleri,
a. Besin döngüsü, toprak rejenerasyonu ve azot fiksasyonu gibi biyolojik ve eko-
lojik süreçlerin tarım ve gıda üretim uygulamalarına dahil edilmesi,
b. Özellikle çevreye zararlı olanlar için yenilenemeyen ve sürdürülemeyen girdi-
lerin daha az kullanılması c) Hem araziyi verimli bir şekilde işlemek hem de
çiftçilerin kendine güvenini ve kendi kendine yeterliliğini teşvik etmek için
Araştır 3
çiftçilerin sahip oldukları uzmanlığın kullanılması d) Farklı becerilere sahip
insanların ortak çalışması ve işbirliği yoluyla tarımsal ve doğal kaynak prob-
lemlerin (haşere yönetimi, sulama gibi) çözülmesi olarak tanımlanabilir.
Sürdürülebilir tarım kavramı, modern tarımla birlikte doğal kaynak tabanının
kalitesindeki düşüşe nispeten yeni bir yanıttır. Sürdürülebilir tarım kavramı
aslında endüstriyel tarımın yarattığı sorunları çözebilmek için ortaya atılmış
çözüm önerilerinin altında toplandığı bir başlık olarak düşünülebilir. Burada
öncelikle kabul edilmesi gereken temel kurallar; tarımsal üretim için dünyada
gerekli olan kaynakların sınırsız olmadığı ve doğal dengeyi bozarak istenilen
ölçüde ve sürekli bir gelişmenin sağlanamayacağıdır. Sürdürülebilir tarım,
mümkün oldukça, ticari olarak satın alınan kimyasallar ve yakıtlar gibi harici
kaynaklar yerine doğal kaynaklar tercih edilmektedir. Bu kaynaklar arasında
güneş veya rüzgâr enerjisi, biyolojik haşere kontrolü, biyolojik olarak elde edi-
len organik maddelerden veya toprak rezervlerinden salınan sabit azot ve diğer
besinler yer alır.

100
Çevre Sosyolojisi

Araştır Yanıt
4 Anahtarı

Genetiği değiştirilmiş tarım ürünlerinin artan bir şekilde ekiminin yapılıyor


olması, gıda güvenliği, çevresel etkiler ve sosyo-ekonomik gibi konularda ge-
niş bir kaygı uyandırmaktadır. GDO’lu tarımsal üretim, toksik etki yarattığı,
insan dâhil olmak üzere çevredeki tüm canlıları ve doğal tarımı tehdit ettiği,
suları kirlettiği, alerjik reaksiyonu tetiklediği, hayvanlarda bağışıklık sistemini
zayıflattığı, hatta kısırlığa yol açtığı iddiası ile gıda ve sağlık açısından kaygı
uyandırmaktadır. Bitkilerin hastalıklı ve kimyasallara karşı direncini arttıran
gen aktarımları, zararlı bitkilere karşı daha fazla kimyasal mücadele ilacı kul-
lanmayı zorunlu hâle getirmektedir. Ayrıca, GD ürünlerden yerel ürünlere
gen aktarımı olasılığı nedeniyle yerel türlerin yok olmasına neden olabileceği
Araştır 4 belirtilmektedir. Transgenik bitkilerde, istenen özelliği bitkiye kazandıracak
olan yeni genin aktarılma sürecinin başarısını izlemek için, antibiyotiğe direnç
geni kullanılmaktadır. Bu genin bulunduğu bitkilerin hayvan yemi olarak kul-
lanılması hâlinde hayvanlarda antibiyotiğe direnç gelişebilir. Bitki veya hayvan
ürünleri aracılığıyla insanlarda antibiyotik direnci oluşabilir. Bu risk nedeniyle
Britanya, antibiyotik direnç geni içeren, genetiği değiştirilmiş bir mısır türüne
izin vermemiştir (McGiffen, 2005: 15; Lappé ve Bailey, 1999: 122). GDO
teknolojileri, genetik kaynaklara ve yeni teknolojilere ulaşımın kısıtlanması,
tohum saklama gibi geleneklerin ortadan kalkmasına neden olması, özel sek-
törün tekel oluşturması ve küçük köylünün gelirinde düşüşe neden olması
gibi farklı sebeplerle sosyal ve etik kaygılara neden olmaktadır.

Araştır Yanıt
4 Anahtarı

Organik Tarım; toprak, ekosistem ve insan sağlığını devam ettiren, sağlıklı


olmasını sağlayan bir üretim sistemidir. Sistem, olumsuz etkisi olan girdilerin
kullanımı yerine ekolojik işleme süreçlerine, biyolojik çeşitlilik ve yerel koşul-
lara uyum sağlamış döngülere dayanır. Organik tarım, içinde bulunduğumuz
çevreye fayda sağlamak, adil ilişkiyi ve tüm ilgili taraflar için iyi bir yaşam
kalitesini yaygınlaştırmak adına gelenek, yeni buluşlar ve bilimi bir araya geti-
rir. Organik tarımın temel ilkeleri; sağlık, ekoloji, hakkaniyet, özen gösterme
olarak tanımlanabilir. Sağlık ilkesi, yekpare bir birlik içinde olan toprağın, bit-
kilerin, hayvanların, insanoğlunun ve yerkürenin sağlığının korunarak ileriye
Araştır 5 taşınmasıdır. Ekoloji ilkesi, organik tarımın canlı ekolojik sistem ve döngüleri
temel almasını, onların devamlılığına katkıda bulunmasını amaçlar. Hakkani-
yet ilkesine göre organik tarım, ortak çevreyi ve yaşamsal olanaklar açısından
hakkaniyeti gözeten ilişkiler üzerine kurulmalıdır. Organik tarımın, günü-
müz ve gelecek kuşaklar ve çevrelerinin sağlığı ile esenliğini korumak üzere
sorumlu bir yaklaşımla yönetilmesi özen ilkesinin temel prensibidir. Özellikle
1980’li yıllardan sonra tüketicilerin artan talebiyle aile tarımı konumundan
çıkıp ticari bir boyut kazanan organik tarım, başta Amerika ve Avrupa Birliği
ülkeleri olmak üzere birçok ülkede uygulanmaya başlamıştır.

101
Tarım ve Çevre

Kaynakça
Altieri M.A.& Rosset, P. (1996) Agroecology And The Gaston K, Spicer J (2004) Biodiversity: An Introduction.
Conversion Of Lárge‐Scale Conventional Systems Blackwell Publishing
To Sustainable Management, International Journal
Gökdayı İ. (1997). Çevrenin Geleceği Yaklaşımlar ve
of Environmental Studies, 50:3-4, 165-185
Politikalar. Türkiye Çevre Vakfı Yayını, Yayın
Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Sözleşmesi (1992) No:115, Ankara
(https://www.cbd.int/doc/legal/cbd-en.pdf
Gupta A. (1993). Üçüncü Dünya Ülkelerinde Çevre ve
(Erişim Tarihi:06.04.2020)
Kalkınma. Kabalcı Yayınları.
Britannica Ansiklopedisi (n.d). Great Smog of
Güreşçi, E. (2014). Kırsal Göç, Tarım ve Toplum
London. Britannica Ansiklopedisi içinde. (Erişim
Üzerine Köşede Kalan Yazılar. Semerci Yayınları
Tarihi: 20.04.2020) https://www.britannica.com/
event/Great-Smog-of-London Holmberg, J. and Sandbrook, R. (1992) Sustainable
development: what is to be done? Holmberg, J.
Childe V. G. (2014) Tarihte Neler Oldu? Kırmızı
(ed.) Policies for a Small Planet içinde (ss.19-38),
Yayınları.
Earthscan.
Demiryürek, K. (2011). Organik Tarım Kavramı ve
İnançlı S. (2018), Ulusal ve Uluslararası Boyutta Çevre
Organik Tarımın Dünya ve Türkiye’deki Durumu.
Ekonomisi, Seçkin Yayınları.
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Dergisi, 28(1), 27-36. James, C. (2013). International Services for the
Acquisition of Agri-Biotech Application, Global
Dünya Tarım Örgütü (FAO). GDO Raporu, (Erişim
Status of Commercialized Biotech/GM Crops:
Tarihi: 03.04.2020), www.fao.org/3/i2490e/
2013 Brief No:46
i2490e04d.pdf
Keleş R. ve Hamamcı C. (2002). Çevrebilim, İmge
Elliott, J.A. (2006). An Introduction to Sustainable
Yayınları.
Development. Routledge
Keleş R., Hamamcı C.& Çoban A. (2012). Çevre
Eryılmaz G.A, Kılıç O., Boz İ. (2019) Türkiye’de
Politikası. 7. Basım, İmge Yayınları.
Organik Tarım ve İyi Tarım Uygulamalarının
Ekonomik, Sosyal ve Çevresel Sürdürülebilirlik Keskin, M., Görücü, S. (2012). Hassas Tarım
Açısından Değerlendirilmesi. Yüzüncü Yıl Teknolojileri. Mustafa Kemal Üniversitesi Yay.
Üniversitesi Tarım Bilimleri Dergisi, 29(2), 352- Kremen C.,Miles A. (2012). Ecosystem Services in
361. https://doi.org/10.29133/yyutbd.446002 Biologically Diversified Versus Conventional
Erzincanlı, H.O. (2013). Organik Ötesi Tarım. Yeni Farming Systems: Benefits , Externalities , and
İnsan Yayınevi. Trade-offs. Ecological and Society (17), 40
FAO (2019). Gıda ve Tarım İçin Biyoçeşitliliğin Gıda Kunt, S. (2015). Küba’da Sürdürülebilir Kent Tarımı.
ve Tarım İçin Biyoçeşitliliğin Küresel Durumu (Çev.) C. Yücel, Yeni İnsan Yayınevi.
Raporu. (Erişim: 20.04.2020). http://www.fao. Lappé, M.& Britt B. (1999). Against the Grain: The
org/3/ca3229tr/CA3229TR.pdf Genetic Transformation of Global Agriculture,
FAO (2003) World Agriculture: Towards 2015/2030 Earthscan.
An FAO Perspective. Earthscan, London. Malthus, T.R. (1872). An Essay on the Principle
FIBL & IFOAM (2019) Organics International of Population, London (Electronic Scholarly
(2019): The World of Organic Agriculture. Frick Publishing Project http://www.esp.org, erişim
and Bonn tarihi 20.04.2020)
Foley JA, Defries R, Asner GP, Barford C, Bonan G, Mazı, F., Tan, M. (2009), Nüfus Artışı Kaynak Tüketimi
Carpenter SR,Chapin FS, Coe MT, Daily GC, ve Çevre, Mevzuat Dergisi, 12(136). https://www.
Gibbs HK, Helkowski JH,Holloway T, Howard mevzuatdergisi.com/2009/04a/02.htm
EA, Kucharik CJ, Monfreda C, Patz JA,Prentice Mazoyer, M., Roudar, L. (2009). Dünya Tarım Tarihi
IC, Ramankutty N, Snyder PK (2005) Global Neolitik Çağdan Günümüz Krize, Epos Yayınları.
Consequences Of Land Use. Science NY 309, 570–
574. https://doi.org/10.1126/science.1111772 McGiffen, S. P. (2005), Biotechnology: Corporate Power
versus the Public Interest. Pluto,

102
Çevre Sosyolojisi

Monteny, G., Bannink, A. Chadwick, D.(2006). TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (2018) Dünya
Greenhouse Gas Abatement Strategies for Çevre Günü Türkiye Raporu, (http://www.cmo.
Animal Husbandry, Agriculture, Ecosystems org.tr/resimler/ekler/0d4a5b926c005a6_ek.pdf,
& Environment. Agriculture, Ecosystems & erişim tarihi: 05.04.2020).
Environment. 112 (2–3), 163–70.
Tsiafouli MA, Thébault E, Sgardelis SP ve diğerleri
OECD (2001). OECD Environmental Outlook to (2015) Intensive Agriculture Reduces Soil
2020. Paris, OECD. Biodiversity Across Europe. Global Change Biology
21:973–985. doi:10.1111/gcb.12752
Patel, R. (2013). The Long Green Revolution. The
Journal of Peasant Studies. 40(1), 1-63. Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu,
https://www.ifoam.bio/sites/default/files/poa_
Pretty, J. N. (2008). Agricultural Sustainability:
english_web.pdf (Erişim:01.04.2020)
Concepts, Principles and Evidence, Philosophical
Transactions of the Royal Society of London B: United Nations Conference OnEnvironment
Biological Sciences.363(1491), 447–465. and Development (1992) https://
sustainabledevelopment.un.org/content/
Reijntjes C, Haverkart B, Waters-Bayer A. (1992).
documents/Agenda21.pdf
Farming for the future: An introduction to Low-
External-Input and Sustainable Agriculture. Van der Warf, H.& Petit, J. (2002). Evaluation of the
Macmillan. environmental impact of agriculture at the farm
level: a comparison and analysis of 12 indicator-
Resmî Gazete (2004). İyi Tarım Uygulamalarına
based methods. Agriculture, Ecosystems and
İlişkin Yönetmelik. Sayı: 25577
Environment.93(1–3), 131–145.
Rio Declaration On Environment And Development
World Commission on Environment and
(1992) https://www.un.org/en/development/
Development (1987) Our Common Future,
desa/population/migration/generalassembly/
Oxford University Press
docs/globalcompact/A_CONF.151_26_Vol.I_
Declaration.pdf , erişim tarihi:06.04.2020) (https://sustainabledevelopment.un.org/content/
documents/5987our-common-future.pdf. erişim
Şahinöz, A. (2011), Neolitikten Günümüze Tarım
tarihi 03.04.2020)
Ekonomi ve Politikaları, Turhan Kitabevi.
Yılmaz, S. (2015). Sürdürülebilir Tarım Mümkün
Şenel A. (1995). İlkel Topluluktan Uygar Topluma, 4.
Mü?.Yeni İnsan Yayınları
Basım, Bilim ve Sanat Yayınları.
Tauger M., (2011). Agriculture In World History.
Routledge.
TEMA Vakfı (14.11.2016). TEMA Vakfı toprak
bozulmalarına karşı önlem almaya çağırıyor. http://
www.tema.org.tr/web_14966-2_1/entitialfocus.
aspx?primary_id=1649&target=categorial1&type
=2&detail=single

103
Bölüm 5
Hayvan Hakları ve Hayvan Refahı Kuramları

Hayvan Hakları Kuramı

1 2
1 Hayvan Hakları Hareketi’nin düşünsel Hayvan Refahı Kuramı
öğrenme çıktıları

temelini oluşturan Hayvan Hakları Kuramı 2 Hayvan Refahı Kuramı hakkında bilgi
hakkında bilgi edinebilme edinebilme

Hayvan Hakları Kuramını Savunanlara


Yöneltilen Eleştiriler Hayvan Hakları Hareketi İçindeki

3 4
3 Hayvan Hakları Kuramını ve Hayvan Hakları Düşünce Ayrılıkları
Hareketi’nin karşı olduğu uygulamaları 4 Hayvan Hakları Hareketi içinde yer alan
eleştirebilme düşünce farklılıklarına bakışı eleştirebilme

Anahtar Sözcükler: • Hayvan Özgürleşmesi • Faydacılık • Doğal Değer • Hayvanların Refahı


• Vejetaryenizm • Eşit Menfaatler Gözetme • Yaşamın Özneleri

104
Çevre Sosyolojisi

GİRİŞ Hayvan Özgürleşmesi ve Faydacılık


Her çağda hayvanların insan türünün toplumsal Hayvan Özgürleşmesi kuramının öncüsü Peter
yaşamının ekseninde yer aldığı gözlenir. Mağara du- Singer’dır. Hayvan Özgürleşmesinin amacı, insan-
varlarındaki hayvan resimlerinden yazının bulunu- ların hayvanlar üzerindeki baskı ve sömürüsüne son
şuna kadar geçen sürede insanların hayvanları nasıl vermektir. Bu sömürünün hayvanlar üzerinde yol
gördükleri, hayvanların toplumsal yaşamdaki yeri sa- açtığı fiziksel ve psikolojik acının ancak yüzyıllar bo-
dece tahminlerle sınırlı kalır. Buna karşılık Antik dö- yunca beyazların renkli ırklar üzerinde yarattığı acı-
nemden günümüze ulaşan belgelere göre insanların larla karşılaştırılabilir. Hayvanlar üzerindeki baskı ve
hayvanlarla olan ilişkisinin iki düzeyde gerçekleştiği sömürüye karşı verilen mücadele yıllardır mücadele
gözlenir: Düşünsel düzey ve Uygulamalar. Özellikle edilen ahlaki ve toplumsal konular kadar önemlidir.
Antik Yunan ve Roma’da oluşan düşünsel düzeydeki İster kendi türümüzün üyelerine yapılsın ister hay-
zenginliğin uygulamalara fazlaca yansımadığı görü- vanlara yapılsın acımasızca sömürü ve zalimlik yanlış-
lür. Örneğin, uygulamada Et yemezlik (Vejetaryen- tır ve değişmelidir. Hayvan Özgürleşmesi hareketinin
lik) Antik Yunan’da Orfizm gibi dini nedenlerle ya hayvanları sevmekle bir ilişkisi yoktur. Üstelik hayvan
da et çok nadir ve pahalı bir besin maddesi olduğu severlerin aşırı duygusallıkları ve hassasiyetleri, tüm
için halkın çoğunluğunun sebze ve meyve ile beslen- hayvanların yararına olabilecek olan bu konunun cid-
meyi tercih etmesi sonucu olduğu gözlenir. di siyasi ve ahlaki tartışmaların dışında kalmasına ne-
Buna karşılık düşünsel düzeyde Empedocles’in den olmaktadır. Örneğin, canlı hayvanlar üzerindeki
hayvanların bazı yönlerden insanlardan daha üstün deneylerden söz ederken hoş olmayan şeyleri yansız
olduğunu savunan düşüncesinden Aristoteles’in biçimde tanımlamak, işlemin hoş olmayan durumu-
doğanın amaca yönelik ve hiyerarşik olarak gör- nu gizler. Canlı hayvan deneylerine karşı çıkma nede-
düğü yapısında insanların hayvanlardan üstün ol- ni duygusal değildir. Tamamen kabul edilen en temel
duğu düşüncesine kadar olan geniş bir yelpazede ahlaki ilkelere dayanır. Bu ilkelerin kurbanlara uygu-
insan-hayvan ilişkilerinin tartışıldığı görülür. Ayrı lanmasını istemek duygusallıktan kaynaklanmaz. Akıl
ayrı gelişen söz konusu iki farklı düzeyin birleşmesi tarafından talep edilir. Hayvanlara insanların amaçları
günümüz Hayvan Hakları Hareketi ile mümkün için araç olarak bakılmasını kabul etmez. Hayvanlara
olmuştur. Örneğin, Etik Vejetaryenizm Hayvan bağımsız, hissedebilen varlıklar olarak davranılmalıdır
Haklarının düşünsel temeline dayanan, yalnızca (Singer, 2015[2009] [1975]).
Hayvan Hakları ve Yararları gözetilerek benimse- Hayvan Özgürleşmesi, en temel ahlaki ilke olan
nen bir eylemdir. Diğer bir deyişle, dini ve ekono- ‘Eşit menfaatler gözetme’ ilkesinin yalnızca kendi
mik nedenlerle ya da hayvan sevgisinden kaynakla- türümüzle sınırlı olmadığını düşünen insanlar için-
nan bir tutum değildir. dir (Singer, 2015[2009] [1975]:21).
Hayvan Hakları Hareketi’nin bu özelliği, hay-
vanlarla ilgili olarak Dünya’da ve Türkiye’de çı-
karılan yasaların ve hayvanları korumaya yönelik Eşit menfaatler gözetme ilkesi, en temel
sivil toplum kuruluşlarının tarihçesinden bağım- ahlaki ilkedir. Bir eylemin doğruluğunu
sız kılar. Bu nedenden dolayı, elinizdeki bölümde hesaplarken etkilenen tüm menfaatlerin
Hayvan Hakları Hareketi’nin temel kuramları, eşit önemde kabul edilmesi ve hesaplama-
harekete yöneltilen eleştiriler ve kendi içlerindeki ya katılmasıdır.
tartışmalar yer almaktadır.

HAYVAN HAKLARI KURAMI Bir özgürleşme hareketi olarak hayvan özgürleş-


Hayvan Hakları Hareketinin kuramsal yapısı, mesi çok sayıda engelle karşılaşmaktadır. Öncelikle
1970’lerden sonra Peter Singer ve Tom Regan’ın sömürülen grubun kendilerine yapılan davranışı or-
başlattığı Hayvan Özgürleşmesi felsefesine dayanır. ganize biçimde protesto etme imkânı yoktur. Bizler
Hayvan Özgürleşmesi, insanların hayvanlara karşı onların adına konuşmak zorundayız. Bir grubun
tutumlarını, hayvanların hakları olup olmadığını baskıya karşı ayağa kalkarak organize olma imkânı
tartışmaya açmıştır. ne kadar az ise, o kadar çok sömürülür. Hayvan Öz-
gürleşmesindeki ikinci engel, sömüren grupların bu

105
Hayvan Hakları ve Hayvan Refahı Kuramları

sömürüden çıkarının olmasıdır. Diğer bir deyişle, Bir varlığın eşit menfaatler gözetme ilkesi hak-
her gün mezbahada kesilmiş hayvan eti yiyenlerin kına sahip olabilmesi için en önemli özellik acı
hatalı olduklarına inanmaları zordur. Gerçekte, be- çekme, zevk ya da mutluluk hissedebilme kapasi-
lirli durumlarda et yeme isteğinin ardında yıllardır tesidir. Acı çekme ve zevk alma kapasitesi menfa-
var olan et yeme alışkanlığı yatar. Bu alışkanlık bi- atlere sahip olduğunun kabulü için bir zorunluluk
zim hayvanlara karşı tutumumuzu belirler. Bu ne- ve yeter şarttır. Örneğin, bir sokak hayvanının tek-
denle Hayvan Özgürleşmesinin önündeki üçüncü me yemekten kaçması onun menfaatinedir çünkü
engel alışkanlıktır. Hayvan Özgürleşmesi için yal- tekme ona acı verir. Eğer bir varlık acı çekiyorsa,
nızca beslenme türünde değil, düşüncede ve dilde bu varlığın doğası ne olursa olsun, eşitlik ilkesine
de alışkanlıkları değiştirmek gerekir. Hayvanlara göre onun acısını dikkate almamanın ahlaki açıdan
yapılan işkencenin yalnızca hayvan severleri ilgilen- hiçbir mazereti yoktur. Bu nedenle eşitlik ilkesinin
dirdiğini düşünmek, hassas olmayan insanların bu sınırlarının çizilmesi ve menfaatlerin kabulünde öl-
duruma zaman ve çaba harcamayacağını düşünmek çüt, duyuları ve sezgileri olan, acı ve zevk kapasitesi
bir önyargı ve bir düşünce alışkanlığından ibarettir. olan varlıklardır. Hayvanların acı çekmediği ya da
Benzer biçimde dil alışkanlıkları da ön yargı ve en- insanlara göre daha az acı hissettikleri doğru de-
gel oluşturur. Singer, (2015[2009] [1975]) “hayvan” ğildir. Acı hissettiğimiz bir durumdur. Başkalarının
kelimesinin insanın dışındaki varlıkları tanımlamak acı çektiğimizi anlaması ancak dışsal göstergelere
için kullanılan bir kelime olduğunu, bu kullanımın dayanır. Acı çekmenin tüm dış göstergeleri diğer
insanların diğer hayvanlardan ayrı olduğu düşünce- türlerde de özellikle memeliler ve kuşlarda görü-
sini pekiştirdiğini söyler. Oysaki biyoloji dersi almış lür. Ayrıca bu hayvanların sinir sistemleri vardır ve
herkesin bunun yanlış olduğunu bildiğini belirterek fizyolojik olarak acı hissettiğimizde meydana gelen
insan olmayan hayvanları tanımlamak için daha kısa kan basıncının artması, göz bebeklerinin büyümesi
bir terim olmadığından dolayı etkili bir iletişim açı- gibi tepkiler verirler. Sonuç olarak bilimsel ve fel-
sından “hayvan” kelimesini kullanmaya devam eder. sefi açıdan hayvanların acı çektiğini inkâr etmek
için iyi bir neden yoktur. Eğer insanların acı his-
settiklerinden şüphe etmiyorsak diğer hayvanların
Tüm Hayvanlar Eşittir da acı çektiğinden şüphe etmememiz gerekir. Acı
Temel eşitlik ilkesi, eşit ya da özdeş muamele çekme ve acıyı hissetmenin kendisi kötüdür. Irk,
gerektirmez; eşit gözetme gerektirir. Farklı varlıklar cins ya da tür ayrımı yapmadan acının önlenmesi
için eşit gözetme farklı muamele ve farklı hakla- ya da en aza indirilmesi gerekir. Acının ne kadar
ra yol açabilir. Örneğin, insanlar için eşitlik ilke- kötü olduğu yoğunluğuna ve süresine bağlıdır. İster
si insanlar arasındaki gerçek eşitliği tanımlamaz; insan olsun ister hayvan aynı yoğunluk ve sürede
İnsanlara nasıl davranmamız gerektiğiyle ilgili bir yaşanan acılar eşit biçimde kötüdür. Yaşama hakkı
kuraldır. Ahlak felsefesinde Faydacı Okulun ku- için yüksek derecede kendi varlığının farkında ol-
rucusu reformcu Jeremy Bentham’a göre herhan- mak ve diğerleriyle anlamlı ilişkiler kurabilmek bir
gi bir eylemden etkilenen herkesin menfaatlerinin ölçüt olarak kabul ediliyorsa, bir şempanze, köpek
dikkate alınması ve bunların dışında yer alan di- ya da domuz, ağır zihinsel engelli bir bebekten ya
ğerlerinin menfaatleriyle aynı ağırlığa sahip olması da ilerlemiş bir bunamadan daha yüksek derecede
gerekir. Singer (2015[2009] [1975]) bu ilkeye Eşit söz konusu ölçütlere uygun davranmaktadır (Sin-
Menfaatler Gözetme İlkesi adını verir. Temel eşitlik ger, 2015[2009] [1975]).
ilkesine göre varlıkların menfaatlerinin gözetilmesi
ister hayvan ister insan olsun tüm varlıkları içine
alacak biçimde genişletilmelidir. Bu yaklaşım ırkçı- Canlı Hayvan Deneyleri Türcülüğün
lığı, cinsiyetçiliği dışladığı gibi türcülüğü de dışlar. Sonucudur
Canlı hayvan deneyleri hayvanlara yoğun bi-
çimde acı çektirilen deneylerdir. İnsan olmayan
hayvanlar üzerindeki deneyler dünyanın her tara-
Türcülük, bir türün üyesinin ait olduğu
fında yapılmaktadır. Bu durum aslında Türcülü-
türün menfaatlerinin diğer türlerin üye-
ğün bir sonucudur. Deneylerin çoğu insanlara ya
lerinin menfaatlerinden üstün olduğuna
da diğer hayvanlara anlamlı yarar sağlamaktan uzak
dair önyargısı ve tutumudur.

106
Çevre Sosyolojisi

biçimde hayvanlara acı vermeye devam etmektedir. tacaksa herhangi bir yenilik uygulanmaya hazırdır.
Bu tür deneyler başlı başına bir endüstridir. Geniş Bu yöntemler altında hayvanlar doğumlarından
çaplı bir endüstri olarak hayvan deneylerinin do- kesimlerine kadar mutsuz, zavallı bir hayat sürerler.
ğasını anlamak için ticari ürünlere bakmak yeter- Hayvanlara bu işi yapanlar elbette zalim canavarlar
lidir. Hayvan deneylerinin kendisi deneylerde kul- değildir. Aksine tüketicilerin tutumlarıyla üreticiler
lanılan özel aletler için pazar yaratmıştır. Yapılan arasında büyük farklılıklar yoktur. Bütün bunların
milyonlarca deneyden sadece az sayıda deney tıbbi nedeni Türcülüğün doğasından kaynaklanır. Buna
araştırmalara önemli katkıda bulunur. Çok sayıda karşılık yapabileceğimiz tek şey yaşamlarımızın so-
hayvan üniversitelerin ormancılık ve psikoloji bö- rumluluğunu almak ve onları bu zulümden azat
lümlerinde kullanılır. Bunlardan pek çoğu şam- etmektir. İlk adım olarak et yemeyi bırakabiliriz.
puan, kozmetik, yiyecek boyası ve diğer gereksiz Hayvanlara yapılan zulme karşı olan çoğu insan ve-
maddeler için ticari amaçlı olarak yapılan canlı hay- jetaryen olur. Bu çiftlikler hayvanları amaçlarımıza
van deneyleridir. Söz konusu durumun asıl nedeni ulaşmak için araçlar olarak gören düşünceye tek-
kendi türümüzün bir üyesi değilse, bir varlığın acı nolojinin uygulanmasıdır. Yeme alışkanlıklarımız
çekmesiyle ilgili ön yargılarımızdır. Deney savunu- kolaylıkla değişmez ancak hayvanlar için gerçekten
cuları hayvanların acı çektiğini inkâr edemez çünkü endişeleniyorsak onları yemekten vazgeçmeliyiz
deneylerinin insan amaçlarına uygun olduğunu söy- (Singer, 2015[2009] [1975]).
leyebilmek için insanlarla diğer hayvanlar arasındaki
benzerlikleri göstermeye ihtiyaçları vardır. Deney
yapan kişinin amacı sadistlik göstermek değildir
ama kullandıkları hayvanların menfaatlerini dik- Vejetaryenlik et yemezlik olarak da adlandı-
kate almadan deney yapabilmelerine imkân veren rılır. Beslenme tarzı olarak canlı hayvanların
kurumsallaşmış Türcülük anlayışına sahiplerdir. Bu öldürülmesiyle elde edilen her tür et ve et
deneylerde çoğu hayvan önce bir kuramı ispat etmek ürününü yiyecek olarak kullanmamaktır.
sonra da aksini ispat etmek, en sonunda orijinal ku-
ramın düzeltilmiş bir versiyonunu desteklemek için
Vejetaryen olmak sembolik bir tavır değildir.
uzun ve şiddetli, keskin bir acıyı yaşamak zorunda
Kendimizi dünyanın çirkin realitesinden ve bunun
kalır. Türcülük zihniyeti canlı hayvan deneyleri ya-
sorumluluğundan uzak tutmak için bir çaba olarak
pan araştırmacıların hayvanları canlı ve acı çeken
da görülemez. Vejetaryen olmak hayvanların öldü-
varlıklar olarak değil, laboratuvar malzemesi olarak
rülmesine ve acı çekmelerine son verecek oldukça
görmelerini sağlar. Hayvanlar deney tüpleri ve diğer
pratik ve etkili bir adımdır. Bir boykot türü olarak
malzemelerle birlikte tedarik listesinde yer alır.
vejetaryenlik et yeme alışkanlığından vazgeçerek
hayvanların yemek için öldürülmesini boykot et-
Vejetaryenlik Bir Protestodur mektir. Tüm et ve et ürünleri boykot etmediğimiz
Modern kentlerde çoğu insan için hayvanlarla sürece yiyecek olarak yetiştirilen hayvanlar üzerin-
doğrudan temas yemek masasında sağlanır. Hay- de uygulanan acımasız yöntemlerin varlığı devam
van etinin yenmesi gerçeği bizim hayvanlara kar- edecektir (Singer, 2015[2009] [1975]).
şı tutumumuzun anahtarıdır. Genellikle yiyecek
olarak satın aldığımız hayvan etlerinin soframıza Hayvan Özgürleşmesi ve Doğal Haklar
gelinceye kadar geçirdiği uzun süreç gözlerden
Tom Regan, Hayvan Özgürleşmesi Hareketinin
uzakta gerçekleşir. Günümüzde küçük çiftliklerin
diğer önemli ismidir. Regan, hayvanların insanlar
yerini büyük şirketler ve bant üretim yöntemleri
karşısında ahlak felsefesi açısından doğal hakları ol-
alarak tarımı büyük bir endüstri hâline getirmiştir.
duğunu savunur. Hayvanların doğal haklarının üç
Büyük şirketler bitkiler, hayvanlar ve doğa arasın-
temel nedeni vardır:
daki uyumla ilgilenmez. Tarım yarışmacı bir iştir
ve üretimi arttırıp maliyeti azaltacak yöntemleri • Hayvanlar ‘doğa’ gereği ahlaki haklara sahip-
kullanır. Böylece tarım, endüstriyel tarımcılığa tir çünkü Hayvanlar ‘Yaşamın Özneleri’dir.
dönüşür. Hayvanlar düşük maliyetli yemi yüksek • Hayvanların doğuştan gelen, asli, ‘doğal
fiyatlı ete dönüştüren makineler olarak görülürler. değer’i vardır. Doğal değer, nesnel ve ahlaki
Eğer sonuçları dönüştürme oranını daha da ucuzla- bir özellik olup, herhangi bir şeyin başkaları

107
Hayvan Hakları ve Hayvan Refahı Kuramları

tarafından değerli görülüp görülmemesinden Doğal Değer: Yaşamın özneleri olan tüm varlıkla-
bağımsız olarak, var oluşuna içkin bir değer- rın doğal değerleri vardır. Diğer bir söyleyişle, yaşa-
dir. Bu açıdan başkaları hak olarak değerlen- mın öznesi olma ölçütlerine sahip her varlık yalnızca
dirmese bile, hayvanlar ahlaki hak sahibidir. var olduğundan dolayı doğal değer sahiptir. Bir var-
• Bu haklar bireylerin ya da varlıkların di- lık yaşamın öznesi ise doğal değere sahiptir. Ancak
ğerleriyle yaptığı anlaşmalardan değil, va- bu durum yaşamın öznesi olmayan insan ve hayvan-
roluşlarının doğasından kaynaklandığı için ların doğal değeri olmadığı anlamına gelmez.
her türlü anlaşmadan önce gelir (Rowlands Doğal değer kavramının dört önemli ögesi vardır:
2009[1998]:58). • Birey bir başkasının isteği ya da çıkarından
Yaşamın Öznesi: İnançları ve arzuları olan tüm bağımsız olarak bu değere sahiptir. Kişinin
bireyler yaşamın özneleridir. Algılama, hafıza, kendi sevilip sevilmediği ya da başkaları tarafın-
geleceği de dahil olmak üzere gelecek hissi, acı ve zevk dan değer verilip verilmediğine bağlı de-
hissedebilme kapasitesi, tercihleri, iyilik hissini dene- ğildir. Toplumsal şartlarda hiç istenmeyen,
yimleme, arzu ve amaçlarını gerçekleştirmek için ey- sevilmeyen, yalnız olanlar bile diğerleriyle
lem başlatma kabiliyeti, deneyimlediği yaşamın iyi ya aynı doğal değere sahiptir.
da kötü olduğunu hissetme anlamında bireysel rahat- • Kişinin doğal değeri, diğerlerine çıkarları-
lık arayışı olan, herhangi bir kişinin çıkarları dışında na ya da yararına ne kadar hizmet ettiğine
bağımsız bir varlığı olan tüm bireyler yaşamın özne- bağlı değildir. Örneğin kimsenin hoşlan-
leridir. Tüm insanlar yaşamın özneleridir ve eşit doğal mayacağı ya da yapmak istemeyeceği işleri
değerleri vardır. Çünkü yaşamın öznesi olmak sadece yapanların doğal değeri toplum içinde en
canlı olmaktan daha fazlasıdır. Yaşamın özneleri ya- çok saygı gören ya da en fazla yararlı olan
şamlarını iyi ya da kötü olarak deneyimler ve bunun meslekleri yapanlardan daha az değildir.
farkındadır. Bu özellikleri ve sahip oldukları doğal
• Doğal değer elde edilemez ve kaybedilemez.
değer onların ne kadar çok ya da az şey bildiğine, ne
Kişinin kazanabileceği ya da başkalarının
kadar yetenekli ya da yeteneksiz olduğuna, ne kadar
yardımıyla geliştirebileceği bir şey değildir.
zengin ya da fakir olduğuna bağlı değildir. Hayvanla-
Kişi ne yaparsa yapsın doğal değeri kaybol-
rın da yaşamın özneleri olduğunu ve doğal değerleri
maz. Örneğin suç işleyen biri suçun mahi-
olduğunu söylememize engel olan şey türcülüktür.
yetinden bağımsız olarak bir ermişle aynı
İnsan türü hayvanlardan daha yüksek, daha üstün de-
doğal değere sahiptir.
ğildir. Hayvanlar da daha aşağı bir tür değildir. Doğal
değer nedeniyle eşitiz. Yaşamın öznesi olma, zihin- • Doğal değer, bireylerin deneyimlerine yük-
sel kapasite ve yaşamı deneyimleme sadece insanlara lenen değerlerden farklıdır. Doğal değer de-
özgü değildir. Zihinsel kapasite ve yaşamı deneyim- neyimlere verilen değerlere indirgenemez.
leme bazı hayvanlarda da görülür. Bu açıdan yaşamın Örneğin mutlu bir hayat yaşamanın böyle
öznesi olma insanlarla hayvanların kesiştiği noktadır. bir deneyimden kaynaklanan yüksek öz de-
Bazı hayvanlar ve bitkiler canlı olmalarına rağmen ya- ğeri vardır. Ancak doğal değer ve öz değer
şamın öznesi değildir (Regan, 2003[2001]). aynı değildir. Mutlu hayat sürenlerin doğal
değerleri ile mutsuz deneyimler yaşayanla-
rın doğal değerleri aynıdır.

Yaşamın özneleri, algılama, hafıza, kendi


geleceği de dâhil olmak üzere gelecek his-
si, acı ve zevk hissedebilme kapasitesi, ter- Doğal değer, yaşamın özneleri olan tüm
cihleri, iyilik hissini deneyimleme, arzu ve varlıkların, yalnızca var olmuş olmalarının
amaçlarını gerçekleştirmek için eylem baş- getirdiği ya da var olmalarından kaynakla-
latma kabiliyeti, deneyimlediği yaşamın iyi nan değerdir.
ya da kötü olduğunu hissetme anlamında
bireysel rahatlık arayışı olan, herhangi bir
kişinin çıkarları dışında bağımsız bir varlığı
olan tüm bireysel varlıklardır.

108
Çevre Sosyolojisi

Doğal değer kavramı Regan’ın yaklaşımını Vejetaryenlik ahlaki açıdan bir zorunluluktur.
Faydacı yaklaşımdan ayıran en önemli noktadır. Yaşamın öznesi olma ölçütlerini sağlayan memeli-
Faydacılara göre herhangi bir kabın kendi başına ler doğal değere sahip olduklarından, saygı ve za-
bir değeri yoktur. İçine değerli şeyler konduğunda rar vermeme ilkesine göre yetiştirilip, öldürülüp,
değer kazanır. Doğal değerde ise kabın kendisi do- yiyecek olarak kullanılmamalıdır. Buna dayana-
ğal değere sahiptir. Kabın değeri içinin boş olup rak, benzer biçimde hayvanların tuzakla yakala-
olmaması ya da içine konulan şeylerin değeriyle ması, avlanma ve canlı hayvan deneyleri ahlaki
bağlantılı değildir (Rowlands 2009[1998]:63). açıdan yanlıştır (Rowlands 2009[1998]).
Hangi hayvanların yaşamın öznesi olduğunu
nasıl karar verilecek? Sınır ne olacak? Regan’a
(2003[2001]:101) göre, sınırın tam olarak nerede
dikkat çizileceğini bilmiyoruz. Yaşamın öznesi olanların
Doğal değer ve öz değer ortak noktası olan bilinç, kişinin yaşamındaki en
aynı değildir. Birbirlerine büyük gizemlerden biridir. Zihinsel durumların
indirgenemez ve birbirleri- beyin fonksiyonlarına bağlı durumlar olduğuna
nin yerine kullanılamaz. dair çok sayıda bulgu bulunmaktadır. Bilincin bu
fizyolojik temelinin evrimsel soyun hangi nokta-
sında ortaya çıktığını, gerçekte nerede görünmez
Yaşamın öznesi olan tüm varlıkların doğal olduğunu hiç kimse tam olarak bilemez. Bizi il-
değerleri olduğunun kabulü beraberinde onlara gilendiren nokta hayvanların, özellikle memeliler
nasıl davranılması gerektiğiyle ilgili ahlaki ilke- ve kanatlıların yiyecek olarak kullanılmak üzere
lere varılmasına yol açar. Bu ilkelerden birincisi yetiştirilmesi, kürk elde etmek için tuzaklar ku-
Saygı İlkesidir. Saygı ilkesi, doğal değere sahip bi- rulması, insan hastalıkları için deneylerde kulla-
reylere bu değerden ötürü saygıyla davranılması nılıyor olmasıdır. Bu hayvanların tamamı yaşamın
gerektiğidir. Yaşamın özneleri olan tüm bireyler özneleridir (Regan, 2003 [2001]).
doğal değere sahip oldukları için, adalet gereği
İnsan-hayvan ilişkileriyle ilgili başka kuram-
tümüne saygı gösterilmelidir. Bu anlamda saygı
lar da bulunmaktadır. Ekofeminizm içinde yer
ilkesi, adaletin eşitlikçi ve mükemmeliyetçi ol-
alan Feminist İlgi/Bakım Etiği, Marksist ve Fe-
mayan yorumuna dayanır. Bir bireye doğal değeri
nomenolojik Yaklaşımlar açısından insan-hayvan
olduğu için saygı göstermek adalet gereğidir. Aksi
ilişkilerini yeniden ele alan çalışmalar bunlardan
tutum adaletsizliktir (Rowlands 2009[1998]). Bu
bazılarını oluşturur. Bu yaklaşımların Hayvan
bağlamda hayvanlar da yaşamın özneleri oldukları
Hakları kuramları içinde yer almamasının ne-
için doğal değere sahiptir. Doğal değere gösterilen
deni, analizlerinin doğrudan hayvanlarla ilişkili
saygı, adalet gereği doğal değere sahip hayvanlara
olmamasıdır. Kendi kuramsal çerçevelerinden
da gösterilmelidir.
insan-hayvan ilişkilerine ve hayvanların yaşadığı
Zarar ilkesi gereği bireylere zarar vermemek şartlara odaklanırlar.
görevimizdir. Çıkış noktası saygı ilkesidir. Yaşa-
mın özneleri olan tüm bireylere (insan, hayvan)
sahip oldukları doğal değerler nedeniyle ve adalet
gereği eşit biçimde saygı duymak ve onlara zarar
vermemek görevimizdir.

109
Hayvan Hakları ve Hayvan Refahı Kuramları

Öğrenme Çıktısı

1 Hayvan Hakları Hareketi’nin düşünsel temelini oluşturan Hayvan Hakları Kuramı


hakkında bilgi edinebilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Türkiye’de HAYTAP’ın ça-


lışmalarıyla Hayvan Hak- Yaralı bir sokak hayvanı
ları Kuramını ilişkilendi- ile karşılaştığınızda ya da
Feminist İlgi/Bakım Etiği
rin. Konuyla ilgili olarak fotoğrafını gördüğünüzde
kuramının temel bakış açısı
HAYTAP’ın Manifestomuz hissettiklerinizi ve düşün-
nedir?
web sayfasını okuyabilirsiniz. celerinizi arkadaşlarınızla
https://www.haytap.org/tr/ paylaşınız.
kurumsal/manifestomuz

HAYVAN REFAHI KURAMI 2. Hayvanların yaşam kalitesi biyolojik işlevle-


Hayvan Hakları savunucuları ile Hayvan Refahı riyle ölçülür. Hayvanların normal büyüme
yaklaşımını benimseyenler arasında insan-hayvan ve üreme yetisine sahip olmaları, hastalık,
ilişkilerine bakış açısından önemli farklılıklar bu- incinme, kötü beslenme, fizyolojik ve dav-
lunmaktadır. Hayvan Haklarını savunanlara göre ranışsal bozukluklarının olmaması onların
hayvanların varlık nedeni insanlar için yiyecek, yaşam kalitesinin yüksek olduğu gösterir.
giyecek, eğlence aracı ve deney malzemesi olmak 3. Doğallık ve doğal davranış hayvanlar için
değildir. Onların da insanlar gibi başkalarının ya- yaşam kalitesinin göstergelerinden biridir.
rarına feda edilemez, vazgeçilemez çıkarları bulun- Hayvanların doğal çevrelerinde tutulmaları,
maktadır. Hayvan Refahı kuramı ise hayvanların doğal uyum sağlama ve doğal yetenekleri-
bazı menfaatleri olduğunu ama insan menfaatleriy- nin gelişmesine izin verilmesi yaşam kalitesi
le çatıştığında hayvan menfaatlerinin feda edilebi- açısından önemlidir.
leceğini ve hayvanların kullanılabileceğini savunur.
Hayvan Refahı/İyiliği hayvanların yaşam kalite- Hayvanların Duyguları
siyle ilgilidir. Hayvanların yaşam kalitesinin iyi ol- Hayvanlar hissedebilen varlıklar olarak korku,
ması için önemli olanın ne olduğu sorusuna cevap acı, hayal kırıklığı gibi duyguları deneyimleyebi-
bulmaya çalışır. Fraser’a (1998) göre, Hayvan Re- lir. Korku hayvanların sosyal ve fiziksel çevresini
fahı Kuramı hayvanların yaşam kalitesini arttırmak nasıl algıladığını ve tepki verdiğini belirleyen duy-
için temel olarak üç konuya odaklanır: gudur. Hayvanların deneyimleyebileceği duygula-
1. Hayvanların yaşam kalitesi nasıl hissettikle- rın derinliği ve genişliği konusundaki bilgilerimiz
riyle (duygularıyla) ölçülür. Hayvanların re- onların refahıyla ilgili etkili önlemler alabilmemiz
fah seviyesinin yüksek olması demek halle- açısından önemlidir. Hayvanların deneyimlediği
rinden memnun olmaları, yaşamın normal duygular arasında korku, en iyi anladığımız ve po-
zevklerini deneyimlemeleri, uzun süreli ve tansiyel olarak en fazla zarar veren duygudur. Hay-
yoğun acıdan, korkudan, açlıktan ve diğer vanların hissettiği ani, tahmin edilemez, yoğun ve
hoş olmayan duygu durumlarında uzak ol- uzun süreli korku onların zihinsel ve fiziksel sağlı-
maları anlamına gelmektedir. ğına, büyümelerine ve laboratuvarlarda, hayvanat
bahçelerinde ya da hayvan çiftliklerindeki üreme

110
Çevre Sosyolojisi

performanslarına ciddi zararlar verir. Hissedilen sek verimlilik için yapılanlar hem hayvan sağlığını
korku duygusuyla kaygı arasında önemli bir fark hem hayvan refahını olumsuz yönde etkiler. Ör-
vardır: Korku, gerçek tehlike karşısında hissedilir. neğin, çok süt üreten hayvanlarda ya da hızlı bü-
Kaygı ise potansiyel tehlikeye gösterilen tepkidir. yüyen civcivlerde hayvan sağlığı ve hayvan refahı
Korkuya bağlı reaksiyonlar hayvanı gerçek tehlike olumsuz etkilenir. Hayvanların sağlığı ile biyolo-
ile başa çıkmak için hazırlayan fiziksel ve davra- jik işlevleri arasında net bir ilişki bulunmaktadır.
nışsal tepkilerdir. Evrimci bakış açısından bu tür Bunun anlamı hayvan sağlığının biyolojik işlevler
savunmaya yönelik reaksiyonlar hayvanın yırtıcı yaklaşımının bir parçası olduğudur ama hayvan
düşmanları karşısında var olma şansını arttırır. sağlığı aynı zamanda hayvanların hissettikleriyle
Diğer taraftan tutsak hayvanların ve evcilleştiril- de ilişkilidir. Hayvanların hissettikleri hastalık
miş hayvanların çok az düşmanı olmasına rağmen hali, acı ve stres biyolojik işlevlerini de olumsuz
aynı mekanizmalar, duygular ve davranışsal tep- yönde etkiler.
kiler görülür. Evcilleştirmenin esas amacı hayvan-
lardaki insandan korkma tepkisinin azaltılmasıdır
Doğallık ve Doğal Davranış
ancak insanlarla bağlantı kurduklarında düşman-
dan kaçınmak için gösterilen tepkilerin aynısı Hayvanların Refahı açısından doğallık ve doğal
görülür. Bunun nedeni rutin işlerden olan kısır- davranışın önemi vurgulanırken doğal davranış na-
laştırma, gaga kesme, boynuz kesme, ulaşım gibi sıl tanımlanmaktadır?
durumların ve işlemlerin sığırlarda, koyunlarda ve Bu konuda yapılan araştırmalarda doğal
kümes hayvanlarında korku, kaygı ve acı çekme davranışın ne olduğuyla ilgili farklı tanımla-
duygusu yaratmasıdır (Boissy, Dwyer ve Jones, malar bulunmaktadır ama hayvan refahı açı-
2018[2011]:92-93). sından önemli bir durumdur. Örneğin, Bracke
Kümes hayvanları üzerinde yapılan bir araştır- ve Hopster’a (2006) göre, hayvanların refahı
maya göre korku tepkilerinin, kronik korku durum- açısından hissettikleri acılar en aza indirilirken
larının hayvanların refahı ve yetiştiriciler açısından aynı zamanda olumlu deneyimler yaşamaya da
yarattığı olumsuz sonuçlar şöyle sıralanabilir: ihtiyaçları vardır. Doğal davranışlar hayvanların
biyolojik işlevlerini arttıracak ve onlara zevk ve-
• İncinmeler, fiziksel acı ve ölüm,
recek davranışlar olduğundan doğal şartlar altın-
• Tüy dökme, kendi tüyünü yolma, da gösterme eğiliminde oldukları davranış olarak
• Değişim ve yeni kaynaklara adaptasyon ye- tanımlanabilir. Hayvan refahı için yalnızca yiye-
teneğinin azalması, cek, içecek vermek gerekli ısı şartlarını sağlamak
• Üreticilerin hayvanlarla başa çıkma ve idare yeterli değildir. Bazı doğal davranışlarını gös-
edebilme konusunda yaşadıkları güçlükler, terebilmek için aynı zamanda başka ortamlara
da ihtiyaçları vardır. Örneğin hayvanların oyun
• Büyümenin yavaşlaması, üreme performan-
oynayabilecekleri, keşif yapabilecekleri, yem ara-
sında ve yumurta üretiminde düşüş,
yabilecekleri, tımar olabilecekleri ortamlar hoş-
• Yumurta kabuğunda anormallikler, kuluç- larına giden ortamlar olduğu için hayvanların
kaya yatma sorunları, yumurtaların kalite- biyolojik işlevlerini arttıracaktır. Olumlu refah
sinde düşüş, değeri hayvanların doğal şartlardaki davranışları-
• Üreticiler açısından yaşanan ciddi fi- nı göstermesidir. Olumsuz refah değeri ise stres,
nansal sorunlar (Boissy, Dwyer ve Jones, anormal davranışlar, saldırganlıkla bağlantılıdır.
2018[2011]:102). Doğal davranışlar, hayvanların refah düzeyini
gösteren bir ölçüttür. Doğal davranışa işlerlik
Biyolojik İşlevler kazandırılması için etik ve politik karar verme
sürecinde hayvan refahının önemi diğer hayvan
Sağlık ve Hastalık, Hayvan Refahı kavramının
ve insan menfaatlerinden daha fazla ağırlık ka-
önemli bir parçasını oluşturur. Sağlık durumunun
zanmalıdır.
güçlendirilmesi biyolojik işlevler olan büyümeyi,
üremeyi ve verimliliği arttırır. Diğer taraftan yük-

111
Hayvan Hakları ve Hayvan Refahı Kuramları

Öğrenme Çıktısı

2 Hayvan Refahı Kuramı hakkında bilgi edinebilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Hayvanların gösterdikleri Sosyal medyada hayvan


duygusal tepkilerle sağlık sever grupların tartışma-
Hayvanlarda doğallık ve
durumları arasında na- larında hayvanların hangi
doğal davranışın farklı ta-
sıl bir ilişki vardır? M. S. özelliklerinin ön plana çı-
nımlarını nelerdir? Bunlar-
Dawkins’in (2013), Hay- kartıldığını, sizce nelerin
dan birini anlatınız.
vanlar Ne İster? kitabını in- konuşulması gerektiğini ar-
celeyiniz. kadaşlarınızla tartışınız.

HAYVAN HAKLARI KURAMINI Hayvan Hakları


SAVUNANLARA YÖNELTİLEN Hayvan Özgürleşmesi ve Hayvan Haklarının
ELEŞTİRİLER kurucusu olan ahlak filozofu Peter Singer, Fayda-
Hayvan haklarına karşı çıkanların hayvan hakları cılık kuramını Hayvan Haklarına uygulayarak tüm
savunucuları hakkında yarattığı imaj, genellikle bu hayvanların (insan ve insan olmayanlar) eşit ol-
harekete katılan insanların aşırı duygusal tepkiler duğunu savunmuştur. Ahlak felsefesinin en temel
veren, toplumda hayvanlara karşı sempati ve onlara ilkesi olan eşitlik, hayvanların da insanlar gibi acı
acı çektirenlere karşı öfke yaratmak için çiftliklerde, çekme ve zevk alma kapasitesine sahip olduğunu,
laboratuvarlarda hayvanlara yapılan eziyeti, kötü bu nedenle herhangi bir eylemde hayvanların men-
muameleyi anlatan yazılar yazan, grafikler çizen, faatlerinin de hesaba katılması gerektiğini, eşitliğin
hayvanlara kötü muamele yapıldığını düşündükleri reddinin Türcülük olduğu söyler. Kendisi gibi fi-
yere terörist saldırılar düzenleyen fanatikler olduğu lozof olan Raymond Frey ise yine Faydacılık ku-
yönündedir. Hayvan Haklarını savunanların karika- ramından yola çıkarak Hayvan Hakları ve Hayvan
türize edilmiş tepkilerini eleştiri olarak kabul etmek Özgürleşmesi aleyhine yazılar yazmıştır. Tüm hay-
hem savunucuların hem karşı çıkanların tartışmala- vanlar eşit değildir.
rının altında yatan insan-hayvan ilişkileri ve insanla- Frey’e (1996) göre, bir türün yaşamı diğer tür-
rın hayvanlara karşı sorumluluğu konusundaki kar- lerden daha zengin ve gelişmişse o tür diğerlerinden
maşık felsefi soruları görmezden gelmek anlamına daha değerlidir. Bundan dolayı insanların hayvan-
gelir. Bu bölümde Hayvan Hakları ve Hayvan Öz- ları insan yaşamına daha yüksek değer kazandırmak
gürleşmesi hareketini savunanların temel aldıkları için tıbbi ve bilimsel deneylerde kullanması meşru
ahlak felsefesine karşı çıkanların görüşlerine yer ve- kabul edilebilir. Ancak bu düşünce hayvanların ah-
rilecektir. Anlaşmazlık 4 temel noktada ortaya çıkar: laki olarak dikkate alınmaması, hesaba katılmaması
1. Hayvanların hakları olabilir mi? anlamına gelmez.
2. Canlı hayvanlar üzerinde deneyler mazur Frey, çalışmalarında hayvanları göz ardı etme-
görülebilir mi? diğini, acı çekmek söz konusu olduğunda hay-
3. Hayvanlar yiyecek ve meta olarak kullanıla- vanların öz-bilince, inançlara, dile, gelecekle ilgili
bilir mi? arzulara sahip olmamasının, kendi davranışlarına
4. Vahşi yaşamın korunmaya ihtiyacı var mı? karşı öz eleştiri yapabilecek durumda olmamaları-

112
Çevre Sosyolojisi

nın önemli olmadığı, hayvanların bu açıdan ahla-


ki olarak hesaba katılmaları ve dikkate alınmaları
gerektiğini savunur. Et yeme, canlı hayvanlar üze- Özerklik, bir kişinin bir başkasından ya da
rinde deneyler ve genel olarak hayvanların kulla- bir durumdan bağımsız olarak karar vere-
nımı konusunda reformist bir tavır gösterir. Be- bilmesi, kendi hayatını yönetebilmesidir.
lirli sınırlar içinde canlı hayvanlar üzerinde deney
yapılmasından yana olmasının nedeni hayvanları
ahlaki topluluktan dışlamak değildir. İnsan ve hay- Sıradan bir yetişkin insanın kendi yaşamıyla
van hayatının değeri konusundaki önermelerinden ilgili olarak bir başkasının ya da bir durumun ge-
kaynaklanmaktadır. Hayvan hayatının bir değeri rektirdiği kararlara uymak yerine kendi kararlarını
vardır; Tüm hayvanların hayatı aynı değere sahip verebilmesi, diğer bir deyişle özerkliğini kullanması
değildir; Hayvan hayatı insan hayatından daha az ve böylece yaşam kalitesini artırma potansiyeline
değerlidir. Acı kötüdür. Acı acıdır. Hayvanlara uy- işlerlik kazandırması, insan yaşamını hayvan yaşa-
gulanan eziyete, işkenceye karşı olmak hayvan ve mından değerli kılar. Tavşanlarla belirli aktiviteleri
insan hayatının aynı değere sahip olduğu anlamına paylaşıyor olmamız, onların yaşamlarının zengin-
gelmez. Tüm hissedebilen varlıklara uygulanan fi- leşme potansiyeli olduğu anlamına gelmez. Frey,
ziksel ve zihinsel acı veren eziyete, işkenceye karşı böyle bir durumdan söz edenlerin gözlemlerimizin
durmak, bu varlıkların tümünün yaşamlarının eşit ötesinde önermelerde bulunduğunu, bunların şüp-
değerde olduğu anlamına da gelmez. Kozmetik en- heyle karşılanması gerektiğini söyler.
düstrisinde hayvanlar üzerindeki deneylere karşı Hayvan Özgürleşmesi hareketinin diğer felsefi
çıkmakla birlikte, Tıp alanında, insanların denek ayağını oluşturan Tom Regan’ın Doğal Haklar ku-
olarak kullanımının yasaklandığı deneylerde hay- ramıdır. Regan, bir yaşından büyük tüm normal
vanların kullanımını ya da hayvan organlarından memelilerin aynı temel ahlaki haklara sahip oldu-
yapılan plantasyonların insan yaşamının yararına ğunu savunur. İnsan olmayan hayvanların da bizler
olduğu durumlarda hayvanların acı çekmesinin gibi zarar görmeme ve öldürülmeme hakkı vardır.
mazur görülebileceğini savunur. Bu hakkın temelinde hayvanların yaşamın özneleri
İnsan yaşamını hayvan yaşamından değerli kı- olmalarından dolayı doğal değere sahip olmaları bu-
lan şey insan yaşamının zenginliğidir. Bir yaşamın lunur. Yaşamın özneleri oldukları için doğal değere
zenginliği kalitesinin göstergesidir. Hayvan yaşa- sahip olan tüm hayvanlar eşit ahlaki haklara sahiptir.
mıyla ortak olan aktivitelerimizin yaşamın zengin- Regan’ın görüşlerine bir başka filozof, Mary Anne
liği ya da yokluk içinde olmasıyla bir ilişkisi yoktur. Warren karşı çıkar. Warren’a (1996) göre, Regan’ın
Örneğin, âşık olmak, evlenmek, çocuklarını eğit- güçlü hayvan hakları olarak adlandırdığı bu durum
mek, iş sahibi olmak, hobileri olmak, sporla ilgilen- aslında zayıf hayvan haklarıdır çünkü yalnızca bazı
mek, sanatla ilgilenmek, entelektüel gelişim yaşamı hissedebilen hayvanları içine alır.
zenginleştiren, kalitesini ve değerini arttıran akti- Regan’ın doğal değer anlayışı hissedebilme ka-
vitelerdir. Yaşamı fakirleştiren şeyler fiziksel yok- pasitesi ya da zihinsel kapasiteye dayanmamaktadır.
sunluk değildir. Tüm ihtiyaçlar karşılandığı halde Bu anlayışa göre hissetme kapasitesine sahip olma-
yaşamının diğer boyutlarına değer verilmemesi ya yan nehirlerin taşların bile doğal değeri olması ge-
da en alt düzeyde ilgilenilmesi yaşamı fakirleştiren rekir. Böylece herhangi bir varlığın doğal değere ve
durumlardır. İnsan yaşamını diğer yaşam türlerin- ahlaki haklara sahip olup olmadığına karar vermek
den daha değerli kılan şey, yaşamı zenginleştirme, zorlaşmaktadır. Doğal değer bazı doğal özelliklere
kalitesini arttırma potansiyelidir. dayanıyorsa, söz konusu özelliklerin açıklanması
Yaşamın zenginliği ile yaşam kalitesinin artma- gerekir. Doğal değerin temelinde herhangi bir do-
sında en önemli nokta “özerklik”tir. Özerklik, sı- ğal özellik bulunmuyorsa böyle bir özelliğin varlığı-
radan yetişkin bir insanın hayatına değer katan çok nı kabullenmek için bir neden bulunmamaktadır.
önemli bir özelliktir. Özerkliğin kullanılması iyi bir Warren’a (1996:46) göre, insan olan ve olma-
yaşam için verdiğimiz kararlardır. Bu kararlar doğ- yan doğayı ayıran ve ahlaki anlamı olan şey akıl-
rultusunda başarı duygusu, kendini gerçekleştirme dır. Akla dayalı muhakeme sonucu bazı eylemleri
ve tatmin duygusu yaşanır. yapma ya da yapmama kapasitesine sahibiz. Akıl

113
Hayvan Hakları ve Hayvan Refahı Kuramları

bizi diğer hayvanlardan daha iyi, daha mükemmel Hayvanlar üzerindeki psikolojik deneyleri des-
ya da daha zeki yapmaz ama ahlaki olarak bazı so- tekleyen Baldwin (1996), hayvan deneyleriyle ilgili
runlara şiddet içermeyen çözümler sunma ya da iş olarak tepki veren Hayvan Hakları savunucuları-
birliği yapma potansiyeli kazandırır. İnsanlar vahşi nın kendi içlerinde ikiye ayrıldığını, azınlık olan
hayvanlardan daha fazla tehlikelidir. Davranışları hay- Hayvan Hakları savunucularının bu tür deneyleri
vanlara göre daha zor tahmin edilebilir. Bu nedenden tamamen kaldırmak istemesine rağmen, çoğunlu-
dolayı ilişkilerimizi düzenleyebilmek için ahlak siste- ğu oluşturanların isteğinin deneylerde kullanılan
mine ihtiyacımız vardır. Ahlak sistemi hayvanları da hayvan sayısının azaltılması ve hayvanlara daha iyi
içine alacak şekilde genişletildiğinde, insan olmayan bakılması olduğunu söyler. Kişisel olarak hayvanla-
hayvanlarla herhangi bir sorunu akla dayalı olarak çö- rın insanlar gibi haklarının olamayacağını, insan-
zemeyiz. Örneğin, vahşi kedileri ya da tilkileri nesli ların yalnızca bakımını üstlendikleri hayvanlara iyi
tükenmekte olan yerli türleri avlamaktan vazgeçirmek davranmak gibi bir sorumluluklarını olduğu savu-
için müzakereye dayalı bir anlaşma yapamayız. Fare- nur. İnsan yaşamını güçlendirmek için hayvanlar
ler evimizi istila ettiğinde onları bize karşı haksızlık üzerindeki deneyler önemlidir. Bunun karşılığında
ettiklerine ikna edemeyiz. Akıl yürütme kapasitesi en insanlar da hayvanlara iyi davranmalıdır.
temel ahlaki haklara sahip olmak için gereken bir du- Baldwin (1196), 1980’lerde hayvanları psikolo-
rumsa yeni doğmuş insan bebekler ve zihinsel olarak ji deneylerinde kullanan araştırmacıların kurumlar
sorun yaşayan yaşlıların durumunu nasıl değerlendir- tarafından korunmadığını, Hayvan Hakları savu-
meliyiz? Bebeklik dönemi hepimizin yaşadığı, yaşlı- nucularının suçlamalarına karşılık konunun ba-
lıktaki zihinsel sorunlar da bazılarımızın yaşayabilece- sında yer alarak büyümemesi için araştırmacıların
ği durumlardır. Onları koruruz çünkü onları severiz. kendilerini savunmaya yönelik olarak fazla çaba
Evde beslediğimiz hayvanlara da aramızdaki ilişkiden sarf etmeyerek aktivistlerin kendiliklerinden git-
dolayı diğer hayvanlara davranmadığımız şekilde on- mesini beklediklerini, ancak aktivistler gitmediğini
lara koruma ve ihtimamla yaklaşırız. anlatır. Ayrıca araştırma topluluğu kamuoyunda
Warren (1996:49), ahlaki hakların ancak hisset- yaptıkları araştırmalarının sonuçlarının bir işe ya-
me kapasitesi olan bazı türlere genişletmenin daha ramadığı, hayvanlara boşuna acı çektirdikleri suç-
anlamlı olacağını söyler. Çünkü ahlaki haklar, hak lamasıyla karşılaşmışlardır. Sonunda araştırmacılar
sahiplerini zarar görmekten korur ve onları ilgilen- ve araştırma kuruluşları suçlamalara cevap vermeye
diren konularda fayda sağlamalarına yardım eder. karar verir. Halka bilgi verirken, öncelikle aktivist-
Yalnızca böyle varlıklar kendilerine yapılanlardan lerin kendi içlerindeki bölünmeye dikkat çekerler.
hoşlanabilir ya da hoşlanmayabilir; bazı şartları di- Daha sonra halka hayvan deneylerinin önemini an-
ğerlerine tercih edebilir. Bu nedenle hissetme kapa- latan konuşmalar düzenlenir.
sitesi olan hayvanlar mantıksal olarak ahlaki haklar Araştırmacıların ve araştırma kurumlarının
için olası adaylardır. Gerçekte, hayvanların bilimsel bilgilendirme toplantılarında ele alınan başlıklar
deneylerde ve yoğun olarak çiftliklerde kötüye kul- temel olarak yanlış bilgilendirmenin giderilmesi-
lanımının son bulması, hayvan haklarından konu- ni sağlamak, hayvanların bu araştırmalardan sağ-
şabilmek için anlamlı bir durum yaratır. ladıkları faydaları anlatmak ve araştırmalarla ilgili
düzenleme ve yönetmelikler hakkında bilgi vermek
Canlı Hayvanlar Üzerinde Yapılan amacını taşır.
Deneyler Baldwin’e (1996:93) göre, en yanlış bilgilen-
dirme hayvanlara verilen elektrik şoku ile ilgilidir.
Canlı hayvan deneyleri yalnızca tıbbi amaçlarla
Aktivistlere göre hayvanlara sürekli yüksek mik-
yapılmamaktadır. Askeri amaçlarla, ticari amaçlarla
tarda elektrik şoku verilmektedir. Elektrik şoku-
hayvanlar üzerinde deneyler yapıldığı gibi psikolo-
nu reddetmeyen Baldwin, yanlış bilgilendirmenin
jik araştırmalarda da hayvanlar kullanılmaktadır.
kullanım miktarında olduğunu söyler. Verilen şok
Deneyleri savunanlar Deneysel Psikolojinin hay-
orta şiddette olmaktadır. Yüksek şoklar epilepsi gibi
van araştırmalarının hem hayvanların hem insanla-
tıbbi sorunları çalışmak amacıyla kullanılır. Ayrı-
rın yararına olduğunu, araştırmalar için kullanılan
ca bu tür hastalıkları kontrol altına alabilmek için
mevcut yönetmeliklerin hayvanların refahını ga-
kullanılan ilaçların etkileri ve yan etkilerini görmek
ranti altına aldığını savunurlar.
için de hayvanlar üzerinde deney yapılır.

114
Çevre Sosyolojisi

Hayvan Hakları savunucuları hayvanlar üze- sağlayanlara üç temel öneride bulunur: 1. Hay-
rinde yapılan psikolojik deneylerin hayvanlara van Hakları hareketiyle uzlaşma arama; 2. Üretim
katkısını görmezden gelirler. Davranış deneyleri uygulamalarını güçlendirecek araştırmalar yap; 3.
hem araştırmalarda kullanılan hayvanların hem Hayvancılık konusunda halkın yanlış bilgilendiril-
hayvanat bahçelerinde tutulan hayvanların çevre- mesini önleyecek bilgileri edin.
lerinin güçlendirilmesine katkıda bulunur. Üreme Hayvan Hakları hareketinin hayvan yetiştiricili-
biyolojisi ve kafeslerde tutulan hayvanlara yönelik ğiyle uğraşanlara tek katkısı üretim uygulamaları ve
programlar bazı hayvanların türlerinin yok olmak- satılan ürünlerin halk tarafından dikkatli biçimde
tan kurtulması için bir umuttur. Psikolojik araştır- takip edildiğinin farkına varmalarını sağlamasıdır.
malarda kullanılan hayvanlardan elde edilen bul- Bunun dışında Hayvan Hakları Savunucuları doğ-
guların Alzheimer hastalarının, omurga incinmesi rudan hayvan yetiştiricilerini işinden etmeye çalıştı-
yaşayanların, başından yaralananların, kalp krizi ğından dolayı onlarla uzlaşma aramak anlamsızdır.
geçirmiş olanların rehabilitasyonunda ve daha bir-
Üretim pratikleri konusunda yetiştiricilerin
çok hastalıkla ilgili olarak insanlara yarar sağlayıcı
geleneksel olandan kopmayı öğrenmeleri gerekir.
sonuçları bulunmaktadır.
Yeni yöntemlere uyum sağlamaları hem hayvanla-
Araştırmalarda kullanılan hayvanların kullanımı rın yararına olur hem verimlilik ve kar artar. Bu
ve bakımıyla ilgili federal düzenlemeler bulunmak- endüstrinin en temel doğası “hayvanların durumu
tadır. Araştırma topluluğu hayvan araştırmalarını iyi ise, çiftçinin durumu da iyidir”. Çiftçilikte ve
kendilerine göre düzenlemezler. Düzenlemelerin hayvancılıkta da diğer iş dallarında olduğu gibi çü-
bazı maddeleri araştırmacılara hareket alanı sağlı- rük elmalar bulunmaktadır. Bütün suçu endüstri-
yorsa da işleyen bir sistemin kendi deneyimlerini nin üzerine yıkmak haksızlıktır. İyi çiftçiler ya kötü
kullanamadığını düşünmek zordur. Aktivistlerin olanların düzelmesine yardım etmeli ya da onları
araştırma hayvanlarının bakımı konusunda araştır- endüstriden uzaklaştırmalıdır. Çiftçilerin anlaması
macılara güvenmemesi sorununa gelince, Baldwin gereken şey, eğer hayvanlarını kötü bir çevrede ye-
iyi bilim yapabilmek için laboratuvarın hayvanları- tiştirir ya da onları istismar ederlerse üretilen hay-
na iyi bakılması gerektiğini, hayvanlara iyi bakma- vanların ölüm oranı astronomik boyutlara ulaşır ve
sının araştırmacının yararına olduğunu söyler. pek çok çiftçi ekonomik olarak batar.
Deneysel psikoloji araştırmalarında hayvanlar Genellikle iki, üç kuşak önce çiftlikten ayrılan
yerine bilgisayar programlarının kullanımının bazı ortalama kentli tüketicilerin çiftlik hayatıyla bir
davranış araştırmaları için veri tabanı sağlayacağını bağlantısı kalmamıştır. Bağlantı kurmaya çalışanlar
ama kimyasal ve fiziksel sistemle ilgili araştırmalar- ise daha çok kırsal yaşama romantik biçimde yakla-
da bu programların ve modellemelerin yararlı ol- şırlar. Bu nedenden dolayı çiftçiler kent yaşamının
mayacağını söyler. kalitesine katkılarını anlatmalı ve ürünlerinin kali-
tesi konusunda kendilerini tüketicilere pazarlama-
Hayvanların Yiyecek ve Meta Olarak ya başlamalıdır. Tüketicilerin çiftçilere, besicilere
Kullanılması ve ürettikleri ürünlere olan güvenin kazanıldığın-
Büyük besi çiftliklerinde hayvanlar yetiştirme, dan emin olunması gerekir.
mezbahaya ulaştırma ve burada öldürülme sırasında Çiftçilerin ve besicilerin yiyecek güvenliği ko-
ciddi biçimde acı çekmekte ve sömürülmektedir. Ve- nusunda da bilgi sahibi olması gerekir. Kendilerini
jetaryenler ve Hayvan Refahı aktivistleri çevrecilerle çevre ve yiyecek güvenliğine önem vermemekle ve
ve gelişimci çiftçilerle birlikte çalışarak halka fabrika hayvanları istismar etmekle suçlayan aktivistlere
çiftlikler yerine daha insancıl ve çevre dostu alter- cevap verebilmeleri gerekir. Örneğin, aktivistler sü-
natifler sunarak eğitmektedir. Örneğin, tüketicile- rekli olarak Salmonella ve E.coli gibi mikrobik has-
rin görevi fabrika tarzı çiftliklerde yetişen hayvanlar talıklardan söz ederler ama Salmonella’nın sebze ve
yerine geleneksel yöntemlerle küçük çaplı hayvan meyve dahil tüm yiyeceklerde bulunabileceğinden,
çiftliklerinde yetişen ve sağlıklı yaşam marketlerinde E.colinin ette olduğundan çok daha fazla oranda
satılan ürünleri tercih etmeleri önerilmektedir. suda görüldüğünden söz etmezler.
Besi endüstrisi adına konuşan Kopperud Hayvan sömürüsünün hiçbir ahlaki mazereti
(1996:126), geçimini hayvan yetiştiriciliğinden olmadığına inanan, bu doğrultuda sadece et değil,

115
Hayvan Hakları ve Hayvan Refahı Kuramları

hiçbir hayvansal gıdayı kullanmayan Veganlar da doğru olabilir ama bu durum bütün insanlara ge-
bulunmaktadır. Samimi olarak inandıkları felsefe nelleme yapılamaz.
doğrultusunda yaşamayı tercih edebilirler ama bu Ekonomik nedenler: Geçmişte çok sayıda insan
hareketin kendisi büyük bir iş koludur. Bu konu- avlanma yoluyla vahşi hayvanların bedenini yiyecek
da milyonlarca dolarlık organizasyonlar, halka sa- ve giyecek olarak kullanmıştır. Bugün kırsal kesimde
tılmak üzere sayısız yayınlar hazırlar, özel ürünler yaşayan bazı insanlar için de bu durum geçerli olabi-
üretir. Daha önce tanınmayan çok sayıda aktivist lir ancak günümüzün modern avcıları avlanabilmek
eğlence programlarında yer alır. Bu durum uzak için ciddi paralar ödemek zorundadır.
durması zor olan bir tür bağımlılık yaratır. Çiftçile-
Hayvan nüfusunun kontrol altına alınması: Avcı-
rin ve besicilerin kendilerini savunabilmek için bu
lık yapanların savunduğu nedenlerden biri de hay-
tür konularda bilgi sahibi olması gerekir.
van nüfusunun kontrol altına alınmasıdır. Onlara
göre, avcılık olmasa fazlaca üreyen bu hayvanlar ya
hastalıktan ya açlıktan ya da donarak zaten ölecek-
Vegan, vejetaryenlikten farklı olarak hiç- lerdir. Cartmill (1996:177), avcıların böyle insanca
bir hayvan kökenli gıdayı ya da hayvansal bir görev duygusuyla hareket ederek yalnızca ye-
ürünü tüketmeyen, yalnızca bitkisel ürün- rel olarak açlık çeken hayvanları avlamadıklarını,
ler tüketmeyi tercih eden kişilerdir. Katı hayvan nüfusunun kontrolü için başka bölgelere
vejetaryenizm olarak da adlandırılır. Pes- nakledildiklerinde durumu protesto eden ilk kişiler
ketaryenden farkı, pesketaryenler balık ve olduğunu söyler.
su ürünleri hariç diğer et ve süt ürünlerini Doğanın bir parçası olduğunu hissetmek: Doğada
tüketmezler. yapılan aktivitelerden biri olan avcılık, bazıları için
dağlara gitmek, kentin gürültü ve kalabalığından
kaçmak için bir bahanedir. Böylece toprakla olan
Vahşi Yaşamın Korunması bağlarını güçlendirdikleri, doğal dünyadan yalıtıl-
İnsanlar neden avlanır? Avlanmak için gerçek- mış olmaktan kurtuldukları bir alandır.
ten iyi bir neden var mıdır? Cartmill’e (1996:180) Sosyal nedenler: Avrupa ve Amerika’da avcıların
göre, bu sorunun kesin bir cevabı yoktur. En azın- çoğu sosyal nedenlerden dolayı avlanır. Avrupa’da
dan yapılanın doğru olup olmadığına, inandığı- yönetici sınıfın aktivitesi olan avcılık, Amerikan
mız diğer şeylerle karşılaştırarak cevap verebiliriz. kırsal kesiminde işçi sınıfından olanların arkadaş-
Gelişmiş ülkelerde hayvanların acı çekmelerine ları, akrabaları ve atalarından miras olarak kalan
neden olacak aktiviteler, eğer çektirilen acı daha topraklarla bağlarını pekiştirdikleri bir tür sınıf da-
üstün bir amaca hizmet etmiyorsa, istenmeyen bir yanışmasıdır.
durumdur. Hayvanlara yapılan eziyet ve işkence- Diğer bir neden, avcıların “erkeklik” ve “avcılık”
ye karşı gelen kanunlar varsa, hayvan dövüşleri arasında kurdukları bağdır. Erkeklere oranla çok az
yasaklanıyorsa neden spor amaçlı avcılığa izin ve- sayıda kadın, erkeklere eşlik etmek için avlamakta-
riliyor? Avcılık yapanlar bu sorunun konuyla bir dır. Çoğu erkek avcı için avlanmak erkek kimliği-
ilgisi olmadığını söylemeyi tercih ederler. Avcılık- nin bir parçasıdır. Erkek çocuk avlanarak diğer er-
la uğraşanlara göre spor için avlanmanın altında keklerle olan bağını güçlendirir. Bazı avcılara göre
yatan nedenler: avlanmak erkek kimliği ve cinsel iktidarın onaylan-
Öldürme içgüdüsü: Avcıların bazılarına göre masıdır. Cartmill’e (1996:179) göre, avlanmak bir
insanoğlunda doğuştan gelen öldürme içgüdüsü erkeklik göstergesi olduğu için avcılıkla ilgili tartış-
vardır. İnsan doğada yırtıcılar sınıfına girer. Kan malarda avcılıktan yana olanlar ve karşı olanlar bir-
tutkusu insanlara katil maymun atalarından miras- birlerinin cinsel kimliği hakkında şüpheye düşerler.
tır. Avcılıktan hoşlanmamak içgüdülerimize aykırı Modern dünyada avcılık ve avlanma ile ilgili
bir davranıştır. Cartmill (1996:176), öldürme ve her iki tarafın da eşit derecede iyi ve kötü nedenleri
avlanma bir içgüdüyse ciddi biçimde kısıtlı bir iç- bulunmaktadır.
güdü olduğunu söyler çünkü Amerikan nüfusunun Vahşi yaşamın korunmasıyla ilgili olarak tar-
sadece %12’si avlanmaktadır. Bazı insanların hay- tışılan konulardan biri de nesli tükenmekte olan
vanları öldürmekten doğuştan gelen bir zevk aldığı türlerin ulusal vahşi yaşam parklarında mı yoksa

116
Çevre Sosyolojisi

hayvanat bahçelerinde mi korunmasıyla ilgilidir. Hayvan Hakları savunucuları, hayvanat bahçelerinin


hayvanların refahını olumsuz yönde etkilediğini savunmaktadır. Örneğin, Uluslararası Hayvan Hakları
Topluluğu’na (2008) göre (ISAR-International Society for Animal Rights), hayvanat bahçelerinde yaşayan
hayvanların çoğu vahşi yöntemler kullanan satıcılardan para karşılığı alınır. Doğal ortamlardan çok uzak
yerlere, ilkel şartlarda nakledilirler. Hayvanat bahçelerinde steril hücrelerde ya da kafeslerde, kötü ve ye-
tersiz beslenme, ilgisizlik, yetersiz tıbbi bakım nedeniyle hastalıklarla boğuşurlar. Genleri ve doğalarının
gerektirdiği yaşamdan uzak olarak laboratuvarlarda çapraz üreme ile yeni garip türler yaratılır.
Hayvanat bahçelerinin yerine ulusal vahşi yaşam parklarının nesli tükenme tehlikesiyle karşılaşılan
hayvanlar için uygun olduğu düşüncesine karşı çıkanlar için hayvanat bahçeleri üreme programları saye-
sinde türlerin yok olma tehlikesini ortadan kaldırır. Hem kısa hem uzun vadede habitat koruma için bir
çeşit hayati yedekleme sağlar. Hayvanat bahçeleri yakalanmış türlerin üremesi için en uygun merkezler
olmamasına rağmen en azından gelecek 500 yıl için türlerin korunmasında önemli bir rol oynar. Diğer
taraftan ulusal parklar da Asya filleri gibi türlerin ve büyük yırtıcıların yaşaması için geniş alanlara ihtiyaç
duyan türlere kısa vadede ideal bir ortam sağlamaz. Bazı parklarda ağaç bile yoktur. Ayrıca salgın hastalık-
ların parklarda çalışanların tüm çabalarına rağmen türler arasında yayılmasına engel olunamaz. Parkların
yer aldığı ülkelerin siyasi durumları ve savaş türlerin doğal ortamlarda çoğalmasını yerine daha hızlı yok
olmasına neden olur. Bu açıdan ele alındığında hayvanat bahçelerinde hayvanların yakalanarak üremesinin
sağlanması habitat koruma için bir alternatif olmasa bile yaşamsal bir yedekleme sağlar. (Tudge, 1996)

Öğrenme Çıktısı
3 Hayvan Hakları Kuramını ve Hayvan Hakları Hareketi’nin karşı olduğu uygulamaları
eleştirebilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Çiftlik hayvanlarının ge-


netik yapılarının değiştiril-
Hayvan Hakları savunucu- mesini ekonomik yapı ile Hayvan Hakları savunucu-
larına göre insanlar neden ilişkilendiriniz. Konuyla il- ları size göre başka hangi
Vejetaryenliği seçmelidir? gili olarak Ş. İnal, A.Akmaz konularda eleştirilebilir? Ar-
Araştırınız. ve M. Garip’in (2016), Zo- kadaşlarınızla tartışınız.
otekni 1 kitabını inceleye-
bilirsiniz.

HAYVAN HAKLARI HAREKETİ İÇİNDEKİ DÜŞÜNCE AYRILIKLARI


Hayvan Hakları Hareketinin kendi içlerinde de eleştirdikleri ve anlaşmazlık yaşadıkları konular vardır.
Bunlardan en önemlileri radikal hayvan özgürlüğü savunucularının ılımlılık yanlısı Hayvan Refahı yakla-
şımına gösterdikleri tutumlar ve bununla bağlantılı olarak benimsenmesi gereken politikalardır.
Regan ve Francione’ye (1996: 194) göre, Hayvan Hakları ve Hayvanların Refahı yaklaşımlarının felse-
feleri arasında büyük farklılıklar vardır. Bu nedenle hayvan hakları savunucuları hayvanların refahı yakla-
şımını benimseyenleri içlerine almamalıdır. Hayvanların refahı yaklaşımı hayvanların en önemli yararının
aleyhine işler. Güçlü bir hayvan hakları felsefesinin gelişmesi hayvanların elde edeceği yararlar konusunda
hem uzun hem kısa vadede daha iyi hizmet edecektir. Bu nedenle hayvan hakları hareketi, hayvan hakları

117
Hayvan Hakları ve Hayvan Refahı Kuramları

savunucuları tarafından yönlendirilmelidir. Yönel- değer sonuçlara yol açmaz. Hatta hedeflenenlerin
tilen eleştiriler geçmişte hayvanların refahı savu- aksine sonuçlara da yol açabilir. Hayvanların in-
nucularının çabalarını görmezden gelmek değildir. sanca sömürüsüne devam edilmesi, sömürünün
Burada yapılan tartışma hareketin geleceği, benim- belirsiz bir süre için devamına yol açabilir. Farklı
senecek politikalar ve politikalarla ilgili yapılacak bir örnekle ele almak gerekirse, insanca davranılan
kampanyaların seçimiyle ilgilidir. kölelik anlayışı, köleliğin ortadan kaldırılmasına
Hayvan Hakları ile Hayvanların Refahı yakla- yol açar mı? Gelecekle ilgili olarak akıl yürütme
şımları arasındaki felsefesi açıdan, ahlaki anlayış yaptığımızda, deneysel çalışmalardan daha fazla-
açısından, uygulamaya açısından ve Hayvan Hak- sına ihtiyacımız olduğu ortaya çıkar. Hayvanların
ları Aktivizmine yönelik olarak farklılıklar bulun- refahı savunucularının reformist araçlarının kabu-
maktadır. lü, amaca ulaşmak için ihtiyacımız olan yöntem
ve destekten yoksun bırakır. Hayvanların refahı
Felsefi Açıdan Farklılıklar: Hayvan hakları felse-
yaklaşımının reformist felsefesi ve sonucun aracı
fesi hem insanların hem hayvanların bireyler olarak
mazur kıldığı düşüncesi hayvan hakları felsefesini
ahlaki dokunulmazlıklarına dayanır. Nasıl ki renkli
savunanlar tarafından reddedilmelidir. İstediği ka-
insanlar beyazlar için var olmamışsa, hayvanlar da
dar insancıl olsun hayvanların kurumsallaşmış sö-
insanlar için var olmamıştır. Hayvan hakları hare-
mürüsü kabul edilemez.
ketinin amacı tüm hayvanları insanların tiranlığın-
dan bütünüyle özgürleştirmektir. Hayvan hakları Uygulama Açısında Farklılıklar: Hayvan sömü-
felsefesini benimseyen hiç kimse çiftlik hayvanları- rüsünü ‘insanca’ hâle getirmek için yasa çıkarma-
nın ekolojik olarak sürdürülebilirlik modasına göre nın sonuca ulaşmaya yardım edeceğini düşünmek
yetiştirilmesini ve ‘insanca’ nakledilerek katledilse başka bir yanılsamadır. 1985’te imzalanan Federal
bile aşırı biçimde tüketilmesini kabul etmez. Hay- Hayvan Hakları sözleşmesi ilk başka canlı hayvan-
vanların Refahı’nı savunanların hayvanların “yu- lar üzerindeki deneylerin son bulması için bir adım
muşak kullanım” anlayışını karşı çıkar. Diğer bir olarak kabul edilmişti. Ancak bu sözleşmede yer
deyişle, hayvanların insanların yararına kullanılma- alan ‘gereksiz’ yere hayvanın acı çekmesi tanımında
sını ahlaki olarak kabul edilebilir görüp, çektikleri neyin ‘gerekli’ olduğu konusuna açıklık getirmediği
acıyı en aza indirmeye çalışma anlayışını kabul et- için sonuçta biyomedikal endüstrinin halkla ilişki-
mez. Hayvan hakları felsefesinin amacı hayvanların ler kandırmacasının bir parçası hâline geldi. Şimdi
çektikleri acının tamamen ortadan kaldırılmasıdır. hayvanların refahı destekleyicileri ve biyomedikal
Hayvanların refahı anlayışının sömürüyü kabul- endüstrinin hayvan hakları savunucularını ‘samimi’
lenen reformist tutumu kabul edilemez. Hayvan olmamakla suçlaması için bir araç haline geldi.
hakları hareketinin hedeflediği noktaya ulaşması Hayvanların refahı reformlarının hayvan hak-
ancak hayvanların bireyler olarak ahlaki dokunul- larının gelişmesine yardımcı olacağı düşüncesi
mazlıklarının kabulü ile gerçekleşebilir. (Regan ve kavramsal olarak da yanlıştır. İnsanların hakları ol-
Francione, 1996:196) duğu, hayvanların hakları olmadığı sürece çıkarlar
çatıştığında kaybeden daima hayvanlar olacaktır.
Refahçıların reformları doğası gereği hayvan hak-
larının amaçlarına erişmesini geciktirmeye hizmet
Yumuşak kullanım, insan olmayanların edecektir. Konuyu açıklayabilmek için hakların do-
hayvanların insanların yararına kullanılır- ğasına bakmak gerekir. Sıradan bir durumda hak-
ken çektikleri acının en aza indirilmesidir. lar sırf birileri yarar sağlayacak diye ihlal edilemez.
İhlal edilemezlik kuralının amacı hak sahipleriyle
diğerleri arasına bir bariyer kurmaktır.
Hayvan sömürüsünün tamamen ortadan kaldı-
rılması için her iki tarafın benimsediği ahlaki araçla- Refahçıların bakış açısına göre toplumumuzda
rın eklemlenmesinin önemli olduğunun söylenmesi sadece insanların yasalarla korunan hakları vardır.
hem ahlaki açıdan hem de uygulama ve kavramsal Hayvanlar hak sahipleri olarak değil, insanların mal
nedenlerden dolayı hatalı bir bakış açısıdır. olarak edindikleri nesneler olarak kabul edilirler.
Ahlaki Açıdan Farklılıklar: Hayvanların refahı İnsan çıkarlarıyla hayvan çıkarları arasında den-
yaklaşımının reformist araçları gelecek için dikkate ge kurulması gerekir ama Hayvan Refahı taraftar-

118
Çevre Sosyolojisi

ları birbirine denk olmayan çıkarlar arasında denge Hayvan hakları felsefesi, hayvanların sistema-
kurmaya çalışır: Mal olarak kabul edilen hayvan tik sömürüsünü toplumsal bir belirti olarak görür.
çıkarlarına karşılık insanların mülkiyet hakkının Böyle bir toplumda insanlar da dâhil olmak üze-
kullanılması. Hayvanlar her zaman kaybeden ta- re tüm ‘ötekileştirilenler’, sömürüye karşı koyacak
raftır çünkü sömürünün yaratılmasından yana ekonomik güçleri ve diğer araçları olmadığı için
olan insan haklarının ağırlığı çok fazladır. Böylece sistematik olarak sömürülürler. Bu nedenle hayvan
hayvanların refahı felsefesinin temelini oluşturan hakları felsefesi sadece hayvanların değil insanların
ahlaki anlayışı hayvanların her zaman çıkarlarının da özgürleşmesi için gereklidir. Oysaki hayvanların
insan hakları karşısında sağlanan dengede kaybe- refahı felsefesi hem hayvanlar hem insanlar için ada-
deceklerini garantileyerek Hayvan Haklarının en- letin neden ve nasıl sağlanacağı konusuyla ilgilen-
gellenmesine hizmet eder. (Regan ve Francione, mez. Hayvan hakları felsefesi toplumsal bir değişim
1996:197-198) öngörür. Hayvanların özgürleşmesi insanların öz-
Hayvan Hakları Hareketi Açısından: Hayvanla- gürleşmesidir. Hayvan özgürleşmesi felsefesi bunun
rı savunanların çoğu şuna benzer şeyler söyler: Bir niçin böyle olduğunu gösterir. Bu felsefeyi benimse-
gecede hayvan sömürüsünü ortadan kaldıramayız. mek demek, kürk, tüy ve kanat için sömürülen kız
Her seferinde bir adım atmalıyız ve reform siste- ve erkek kardeşlerimiz için çalışmanın aynı zamanda
minden memnun olmalıyız. Hayvan sömürüsünü insan bedenindeki sömürülen kız ve erkek kardeşle-
tamamen ortadan kaldırmayı hedefleyen ilga felse- rimiz için çalışmak anlamına geldiğine inanmaktır
fesi bizim için hiçbir şey yapmaz. Bizim bir şeyler (Regan ve Francione, 1996:200-201).
yapmamız lazım. Bu söylem bir yanlış anlaşılmaya Diğer taraftan Hayvanların Refahı savunucu-
dayanır. Aşamalı olarak hayvan sömürüsüne son larından olan Ingrid Newkirk, Hayvan Hakları
verme anlayışı hayvan hakları felsefesiyle mükem- Hareketinin hayvanların iyiliğine yönelik çalışma-
mel olarak uyumludur. Önemli olan bu adımların lar yapanları hareketten dışlamamaları gerektiğini
doğasının ilga olmaması yani hayvanların sömürü- savunur. Hayvanların Refahı için çalışanlar hay-
süne tamamen son verme anlayışını içermemesidir. vanların çektikleri acıyı azaltmak için çok fazla şey
Örneğin fillerin, gergedanların av sporu için ya da yapmıştır ve yaptıkları çalışmalar Hayvan Hakları
bazı hayvanların kürk ticareti için öldürülmesinin, savunucuları tarafından yetersiz görülse bile, özün-
hayvanların askeri deneylerde ya da ilaç bağımlılığı de hayvanların yaşam kalitesini artırmaya yönelik
deneylerinde kullanılmasının tamamen önlenmesi- değerli çalışmalardır (Newkirk: 1996).
ni hedeflemez. Hayvanların Özgürleşmesi kuramını gerçekleş-
Hayvanların yiyecek olarak kullanılmasına son mesi imkânsız bir ütopya olarak gören Newkirk,
verilmesinin yolu eğitimdir. Hayvan haklarını sa- eğer hayvanların refahı için yapılan çalışmalarda
vunanlar vejetaryen beslenmeyi seçmeli ve çeşit- ısrarcı olunursa hayvan köleliğinin pek çok biçi-
li fırsatlarda kendilerini halka anlatmalıdır. Eğer minin ortadan kalkacağını savunur. Hatırlanması
hayvan hakları savunucuları zamanlarını ve çabala- gereken şey, tek hareketle böyle bir sonuca ulaşıla-
rını eğitim ve ikna yolu ile halkı et yemekten vaz- mayacağıdır (Newkirk, 1996:203).
geçirme konusuna harcarsa tahmin edilenden çok Hayvan hakları savunucularının ya hep ya hiç
daha fazla sayıda insanın et ve et ürünlerinden vaz- anlayışının yıkıcı bir tutum olduğunu, hayvan
geçmeye hazır olduğunu görecektir. hakları hareketinin yapıcı eleştiriye ihtiyacı oldu-
Bazı aktivistler Hayvan Hakları savunucuları- ğunu savunan Newkirk, (1996:203) kendi yolla-
nın hayvan sömürüsüne tamamen son verme ko- rıyla kendi tarzlarında hayvanlara yardım etmek
nusundaki katı tutumlarının hareketi böldüğünü için gelenlerle tüm konularda aynı fikirde olmasak
ve hareketin ilerlemesini yavaşlattığını söylemekte- bile onlara hoş geldin dememiz gerektiğini söyler.
dir. Bu söylem dikkatlice geliştirilmiş iyi bir felsefe- Hayvan Hakları hareketinde yer alan herkesin aynı
ye haksızlık yapmaktır. Hem Hayvan Hakları hem düşünceleri paylaşması ve aynı yöntemleri benim-
Hayvanların Refahı felsefelerinin iyice anlaşılarak semesi yönünde yapılan zorlamaların anlamsız ol-
her iki grubun da sömürüye tamamen son verme duğunu; doğru yönde atılan her adımın bizi nihai
amacına ulaşmak için geliştirilen araçlarla çalışırsa amaca yaklaştıracağını savunur. Bazen felsefe acı
Hayvan Hakları Hareketinde bölünme olmaz. çeken hayvanların acılarını azaltmak yolunda yapı-
lacak girişimlere engel teşkil edebilir.

119
Hayvan Hakları ve Hayvan Refahı Kuramları

Hayvanlar hiç zarar görmesin demek gerçeğe aykırı bir durumdur çünkü diğer tarafa zarar vermeden ve
sömürmeden nefes almak bile imkânsızdır. İhtiyacımız olan şey sadece eski alışkanlıklarımızı değiştirmek
ve ilerleme kaydetmeye devam etmektir. Hayvan hakları savunucuları arasındaki farklılıklar normdur. Ör-
neğin, Vegan beslenerek hiçbir hayvani gıda almayan bazı savunucular canlı hayvanlar üzerindeki deneyleri
destekleyebilir. Önemli olan hangi konularda aynı fikri paylaştığımızdır. Hepimiz doğru bildiğimiz her şey
konusunda diğerleriyle fikir birliği içinde olmamız imkânsızdır.

Yaşamla İlişkilendir

28.01.2020
İBB Önünde Atlar için 41 Gün Önce Başlatılan “Yaşam Nöbeti” Sona Erdi
ADALAR’da 105 atın ruam hastalığı nedeniyle itlaf edilmesinin ardından, 19 Aralık Perşembe
günü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)’nin Saraçhane’deki binası önünde başlatılan “Yaşam Nö-
beti”, atların İBB tarafından satın alınarak, kurulacak olan rehabilitasyon merkezinde tutulması kararı
üzerine sona erdirildi.
Hayvanseverlerden Fundagül Özdem, “Yaşam Nöbeti” boyunca kullandıkları çadır, battaniye ve
uyku tulumu gibi malzemeleri toplayarak, depremzedelerin kullanımına sunmak üzere Elazığ’a gönde-
receklerini belirtti.

Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/gundem/ibb-onunde-atlar-icin-41-gun-once-baslatilan-
yasam-nobeti-sona-erdi-41431420

Öğrenme Çıktısı

4 Hayvan Hakları Hareketi içinde yer alan düşünce farklılıklarına bakışı eleştirebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Türkiye’de Hayvanları Ko-


Canlı hayvan pazarlarında-
ruma ile ilgili yasalar in-
ki hayvanların durumunu
Hayvan Hakları ile Çevre san-hayvan ilişkisine hangi
gözlemleyiniz ve bu pazar-
Merkezli Etik anlayış ara- açıdan yaklaşmaktadır? E.
lara gitmiş arkadaşlarınızın
sındaki farklar nelerdir? Arıkan’ın (2016), Hayvan
varsa gözlemlerinizi arka-
Hakları İnsan Hukuku kita-
daşlarınızla paylaşınız.
bını inceleyiniz.

120
Çevre Sosyolojisi

Hayvan Hakları Hareketi’nin

1 düşünsel temelini oluşturan


Hayvan Hakları Kuramı hakkında

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


bilgi edinebilme

Hayvan Hakları Kuramı

Hayvan Özgürleşmesi kuramı Peter Singer ve Tom Regan tarafından geliştirilmiştir. Singer’ın kuramının temeli
faydacılık anlayışına dayanır. Jeremy Bentham’ın Temel Eşitlik ilkesinden yola çıkarak “herhangi bir eylemden
etkilenen herkesin menfaatlerinin dikkate alınması ve diğer menfaatlerle aynı ağırlıkta olması gerektiği” yö-
nündeki düşüncesini hayvan haklarına uygular. Hayvanlarla insanlar arasında eşitliği sağlayan şey acı ve zevk
hissetme kapasitesidir. Eşit Menfaatler Gözetme İlkesi adını verdiği bu ilkeye göre ister insan ister hayvan olsun
tüm varlıkların menfaatleri eşit ağırlıkta kabul edilmeli ve dikkate alınmalıdır. Bu yaklaşım ırkçılığı, cinsiyetçiliği
ve türcülüğü dışlar.
Hayvan Özgürleşmesi içindeki diğer bir görüş, Tom Regan’ın Doğal Değer kavramından yola çıkarak geliş-
tirdiği Doğal Haklar kuramıdır. Hayvanlar ve insanlar Yaşamın Özneleridir. Bu nedenle doğuştan gelen, yal-
nızca var olmalarından kaynaklanan ‘Doğal Değer’e sahiplerdir. Doğal Değer, hayvanları insanlar karşısında
ahlaki açıdan eşit hak sahibi yapar.

2 Hayvan Refahı Kuramı hakkında


bilgi edinebilme

Hayvan Refahı Kuramı

Hayvan Refahı Kuramı hayvanların da bazı menfaatleri olduğunu ama insan menfaatleriyle çatıştığında hay-
van menfaatlerinin feda edilebileceğini savunur. Hayvanların yaşam kalitesine odaklanır. Yaşam kalitesini
arttırmak için neyin önemli olduğu sorusuna cevap verebilmek amacıyla temel olarak 3 konuya odaklanır. Bu
konular hayvanların nasıl hissettikleri, biyolojik işlevlerini yerine getirip getiremedikleri ve davranışlarının
doğallık derecesini sorgulayan çalışmalardır. Konular birbirinden farklı gibi görünse de toplamda hayvanların
yaşam kalitesi açısından aralarında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır.

121
Hayvan Hakları ve Hayvan Refahı Kuramları

Hayvan Hakları Kuramını ve

3 Hayvan Hakları Hareketi’nin


karşı olduğu uygulamaları
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

eleştirebilme

Hayvan Hakları Kuramını


Savunanlara Yöneltilen
Eleştiriler

Hayvan Hakları ve Hayvan Özgürleşmesi savunucularının temel aldıkları ahlaki felsefe ve uygulama eleştirilerine karşı
çıkışlar 4 ana başlık altında verilebilir. 1. Hayvanların ahlak felsefesi açısından insanlarla eşit hakları olabilir mi? Peter
Singer’ın yaklaşımını eleştiren Frey’e göre insan yaşamı hayvan yaşamından daha yüksek değere sahiptir. İnsan yaşamını
tüm öteki türlerin yaşamından daha değerli kılan şey insan yaşamının kalitesinin artma potansiyelidir. İnsanlar özerk
varlıklar olarak kendi yaşamlarını yönlendirme ve böylece zenginleştirme potansiyeline sahiptir. Maddi zenginlikle ilgisi
olmayan bu zenginlik insanların temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra yaşamlarına renk katan zihinsel olarak besleyen
aktivitelerle uğraşabilmesidir. Hayvan yaşamında böyle bir potansiyel yoktur. Bu nedenden dolayı insan yaşamı hayvan
yaşamından değerlidir. Tom Regan’ın doğal değer nedeniyle hayvanların insanlarla eşit ahlaki haklara sahip olduğu dü-
şüncesine karşı çıkan Warren’a göre, insanı hayvandan daha değerli kılan şey akıldır. Akıl yürüterek insanlar sorunlarını
şiddete başvurmadan çözebilirler. Hayvanları ise akıl yürüterek ikna etmenin yolu yoktur. Bu nedenle hayvanlar insan-
larla eşit ahlaki haklara sahip olamazlar. 2. Canlı hayvanlar üzerinde yapılan psikolojik deneyler. Psikoloji deneylerinin
de en az diğer tıbbi deneyler kadar insanlara ve hayvanlara yararı olduğunu savunan Baldwin, canlı hayvanlar üzerinde
deney yapılmasını tamamen engellemek isteyenlerin küçük bir azınlık olan Hayvan Hakları savunucuları olduğunu
söyler.3. Hayvanların yiyecek ve meta olarak kullanımına karşı çıkan savunucuların bir kısmının inandığı biçimde ya-
şamak isteyen Veganlardan oluşmasına rağmen, etyemezliğin kendisinin büyük bir endüstri olduğunu, Hayvan Hak-
ları savunucuların hayvanlara kötü muamele yapıldığına dair iddialarının aralarındaki kötü besicilerin diğer besiciler
tarafından düzeltilmesi ya da endüstrinin dışında bırakılması gerektiğini, ayrıca Hayvan Hakları savunucularının halkı
yanlış ve eksik bilgilendirmesinin önüne geçmek için besicilerin yiyecek güvenliği ve diğer konularda bilgi sahibi olması
gerektiği savunulur. 4. Vahşi yaşamın korunması konusunda Hayvan Hakları savunucuları spor amaçlı avcılığın yasak-
lanması ve vahşi hayvanların ulusal doğal parklarda doğal çevrelerinde korunması gerektiğini savunurlar. Spor amaçlı
avcılığın devamı yönünde gösterilen nedenler daha çok kişisel nedenler olmaktan öteye gidememektedir. Hayvanlar
için kurulan ulusal parklar konusunda ise hayvanat bahçelerinin mükemmel olmamakla birlikte ulusal parklardan daha
güvenli olduğu ve türlerin devamı açısından hayati öneme sahip olduğu ileri sürülür.

Hayvan Hakları Hareketi içinde


4 yer alan düşünce farklılıklarına
bakışı eleştirebilme

Hayvan Hakları Hareketi


İçindeki Düşünce Ayrılıkları

Hayvan Hakları savunucuları göre hareketin geleceği açısından önemli farklılıklar içeren Hayvan Refahı savu-
nucuları içlerine alınmamalıdır. Felsefi açıdan Hayvan Hakları hayvan köleliğini tamamen ortadan kaldırmak
isterken, Hayvan Refahı sadece hayvanların durumunu iyileştirmeye çalışır. Ahlak felsefesi açısından Hayvan
Hakları hayvanların insanlarla eşit hakları olduğunu savunurken, Hayvan Refahı hayvanların ahlaki açıdan
insanlarla eşit hakları olduğunu kabul etmez. Uygulamalar konusunda Hayvan Hakları sömürünün tamamen
kaldırılmasına yönelik uygulamaların yapılmasını isterken, Hayvan Refahı savunucuları sömürünün tama-
men ortadan kalkmasının bir ütopya olduğunu, hayvanların içinde bulunduğu şartları iyileştirmeye yönelik
yasaların çıkarılmasına ağırlık verir. Hayvan Hakları savunucuları hareketin geleceği ile ilgili olarak sömü-
rünün tamamen ortadan kaldırılması hedeflerine kendi belirledikleri araçlarla ulaşmayı kabul eden Hayvan
Refahı savunucularının hareket içinde yer almasını kabul ederken Hayvan Refahı savunucuları hayvanları
koruma adına hareket eden herkesin çabasının değerli olduğunu, bu hareket içinde herkesin her konuda fikir
birliği sağlamak zorunda olmadığını savunur.

122
Çevre Sosyolojisi

1 Bir eylemin doğruluğunu hesaplarken etkilenen 6 Hayvanlarda doğallık ve doğal davranışı canlı-
tüm menfaatlerin eşit önemde olduğunun kabul edil- ların sahip oldukları gerçek bir özellik, bir dizi dav-
mesi ve hesaplamaya katılmasına ne ad verilir? ranış ve derecelendirilebilir bir durum olarak tanım-

neler öğrendik?
layan bilim insanı aşağıdakilerden hangisidir?
A. Eşit Menfaatler Gözetme İlkesi
B. Yaşamın Öznesi A. Regan
C. Doğal değer B. Warren
D. Doğal Haklar C. Cartmill
E. Yumuşak kullanım D. Yeates
E. Bracke
2 Bir türün üyesinin ait olduğu türün menfa-
atlerinin diğer türlerin üyelerinin menfaatlerinden 7 Aşağıdaki bilim insanlarından hangisi insan
üstün olduğuna dair önyargısı ve tutumu aşağıda- yaşamının zenginleşme potansiyelinden dolayı hay-
kilerden hangisidir? van yaşamından daha değerli olduğunu savunur?
A. Vejetaryenlik A. Frey
B. Türcülük B. Warren
C. Faydacılık C. Baldwin
D. Temel Eşitlik D. Singer
E. Doğal Hak E. Regan

3 Yaşamın özneleri olan tüm varlıkların, yalnız- 8 Bir kişinin bir başkasından ya da bir durum-
ca var olmuş olmalarının getirdiği ya da var olma- dan bağımsız olarak karar verebilme ve kendi yaşa-
larından kaynaklanan değer türü aşağıdakilerden mını yönetebilme durumuna ne ad verilir?
hangisidir? A. Eşit menfaatler
A. Öz değer B. Temel eşitlik
B. Ahlaki değer C. Özerklik
C. Doğal değer D. Bağımsızlık
D. Ekonomik değer E. Öz değer
E. Araçsal değer
9 Aşağıdakilerden hangisi hayvan kökenli gıda-
4 Carol Gilligan’ın kadın ve erkeklerin ahlak ların ve hayvansal ürün içeren tüm gıdaların tüke-
kavramsallaştırmasındaki farklılıkları anlatan ça- timini reddeder?
lışmasından geliştirilen, acı çeken hayvanların du- A. Vegan
rumlarının politik ve ekonomik sistemle bağlantı- B. Vejetaryen
sını kurarak Feminist bakış açısından analiz eden
C. Etçil
yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
D. Hepçil
A. Hayvan Hakları Kuramı E. Pesketaryen
B. Hayvan Refahı Kuramı
C. İlgi/Bakım Etiği 10 Deney hayvanlarının durumlarının iyileşti-
D. Çevre Merkezli Etik rilmesine yönelik olarak hazırlanan Federal Hay-
E. Fenomenolojik Yaklaşım van Hakları Sözleşmesi aşağıdaki tarihlerden han-
gisinde imzalanmıştır?
5 Hayvanların biyolojik işlevlerini en olumsuz A. 1975
yönde etkileyen duygu aşağıdakilerden hangisidir? B. 1980
A. Korku C. 1985
B. Kaygı D. 1990
C. Öfke E. 2015
D. Merak
E. Rahatlık

123
Hayvan Hakları ve Hayvan Refahı Kuramları

1. A Yanıtınız yanlış ise “Hayvan Hakları Kura- 6. D Yanıtınız yanlış ise “Araştır Yanıt Anahtarı”
mı” konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “Hayvan Hakları Kura-


2. B Yanıtınız yanlış ise “Hayvan Hakları Kura- 7. A
mını Savunanlara Yöneltilen Eleştiriler” ko-
mı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Hayvan Hakları Kura-


3. C Yanıtınız yanlış ise “Hayvan Hakları Kura- 8. C
mını Savunanlara Yöneltilen Eleştiriler” ko-
mı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Hayvan Hakları Kura-


4. C Yanıtınız yanlış ise “Araştır Yanıt Anahtarı” 9. A
mını Savunanlara Yöneltilen Eleştiriler” ko-
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Hayvan Hakları Hare-


5. A Yanıtınız yanlış ise “Hayvan Refahı Kuramı” 10. C
keti İçindeki Düşünce Ayrılıkları” konusunu
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
yeniden gözden geçiriniz.

124
Çevre Sosyolojisi

Araştır Yanıt
5 Anahtarı

Feminist İlgi/Bakım Etiği kuramı Carol Gilligan’ın kadınlar ve erkeklerin


ahlak kavramsallaştırmasındaki farklılıklarını anlatan çalışmasında geliştiril-
miştir. Kadınlar ahlakı sorumluluk ve ‘adil davranma’ üzerinden kavramsal-
laştırırken erkekler ahlakı haklar ve kurallar üzerinden tanımlar. Feminist İlgi/
Bakım Etiği, erkeklerin soyut ve kurallara dayalı ilkeleri yerine belli bir duru-
mun ya da olayın bütün içindeki yerini dikkate alarak durumsal ve bağlamsal
etiği tercih ederler. Hayvanların duyguları vardır. Bu duygular yoluyla iletişim
kurarlar. Bu nedenle insanların hayvanlara karşı ahlaki sorumluluğu bulun-
maktadır. İlgi/Bakım Etiği hayvanlar arasındaki farklılıkları dikkate alır. Her
Araştır 1 hayvanın ayrı bir hikayesi ve özelliği vardır. Hayvanlar hakkında etik kararlar
verirken bu özelliklere dikkatini yöneltir. “Dikkatini yöneltmek”, Feminist
İlgi/Bakım Etiği’ni Hayvanların Refahı yaklaşımından ayıran noktadır. Acı
çeken hayvanların durumunu dikkate almak aynı zamanda acı çeken hay-
vanların durumunun politik analizinin yapılması anlamına gelir. Hayvanların
Refahı kuramından farklı olarak hayvanların acı çekmesine neden olan poli-
tik ve ekonomik sisteme dikkatini yöneltir. Hayvanların istismar edilmesinin
politik analizini yaptıktan sonra Feminist bakış açısından durumun kadınlar-
la olan bağlantısını inceler.

Doğallık ve Hayvanlarda Doğal Davranışla ilgili araştırmalar yapan Yeates’e


(2018) göre, doğallık, canlıların sahip oldukları gerçek bir özelliktir. Bir dizi
davranışı içerir. Doğallık konusunda derecelendirme yapılabilir (örneğin,
daha az doğal, doğal olmayan ya da mükemmel biçimde doğal davranışlar
Araştır 2 gibi). Bu tanımın bize tutsak hayvanlarla birlikte evcilleştirilmiş hayvanlarda
da doğallık konusunda yargıda bulunmamıza ve doğal davranışın mükem-
mellik derecesini sorgulamaktan kaçınmamıza yardım ettiğini savunur. Ay-
rıca evcilleştirerek ürettiğimiz hayvanlarda insanların etkilediği davranışları
çalışabilmemize de imkân sağlar. Böylece bir hayvanın doğallığını vahşi hay-
vanlarla karşılaştırarak çalışabiliriz.

125
Hayvan Hakları ve Hayvan Refahı Kuramları

Araştır Yanıt
5 Anahtarı

Vejetaryen beslenmeyi savunanlar insanların gerekli gıdayı alabilmek için et


ürünlerine ihtiyacı olmadığını söyler. Evrim sürecinde primat atalarımızın ve-
jetaryen olduğunu, insan diş ve bağırsak yapısının bitki yemek üzerine düzen-
lendiğini, et tüketiminin başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere, kanser,
romatizma, kemik erimesi, diyabet ve kolesterol gibi hastalıklara neden oldu-
ğunu savunurlar. Bunun yanında et ve süt ürünlerinde bulunan böcek ilaçları
bitkilerde rastlanandan daha fazla miktarda bulunmaktadır. Diğer taraftan
tüm hayvanların acı çekme kapasitesi vardır ve hepsi ekosisteme katkıda bu-
Araştır 3 lunur. Et yemeğe süt ve süt ürünleri kullanmaya ihtiyacımız olmadığı halde
bunları kullanmakta ısrar etmemiz, bu ürünleri sağlayan milyonlarca hayva-
nın acı çekmesine ve ölmesine neden olmaktadır. Bunun yanında insanlara
et sağlamak için yetiştirilen hayvanlara yiyecek sağlamak amacıyla ormanlar
tahrip edilmekte, aşırı otlatma nedeniyle toprak besleyici gücünü kaybetmek-
tedir. Et sağlayacak olan hayvanları beslemek için kullanılan hububat miktarı
her yıl açlıktan ölen milyonlarca insanı kurtarmak için kullanılabilir. Bu ne-
denlerden dolayı Hayvan Hakları savunucuları vejetaryen beslenmenin hem
insanlar hem hayvanlar açısından en iyi tercih olduğunu söyler.

Hayvan Hakları felsefesiyle Çevre Merkezli Etik anlayış arasında 4 temel fark-
lılık vardır: 1. Hayvan Hakları felsefesi, tarımda, eğitim alanında ve eğlen-
ce amaçlı olarak kullanılan hayvanların şartlarına odaklanır. Diğer taraftan,
insanların ürettiği hayvanlar doğal çevrenin bir parçası değildir. Bu nedenle
geniş çaplı besiciliğin çevreye verdiği zararlar dışında hayvanların sağlığı ve
iyiliği Çevre Merkezli Etiğin ilgi alanına girmez. 2. Hayvan Hakları ilkele-
ri doğrudan acı çekme ve zevk alma kapasitesi olan, hissedebilen varlıklara
odaklanır. Çevre Merkezli Etik ise ağaçlar, nehirler, atmosfer, türler ve ekosis-
temlere odaklanır. Eğer hayvanlar korunması gereken bitki türlerini yiyorsa,
Araştır 4 öldürülmelerine karşı çıkmaz. 3. Hayvan Hakları ahlaki açıdan kötü olarak
kabul ettiği acı ve ölüme odaklanır. Bunlardan kaçınılamıyorsa ertelenmesi
yada en aza indirilmesine çalışır. Çevre Merkezli Etik açıdan acı ve ölüm yaşam
sürecinin ve doğanın düzeninin bir parçasıdır. Ahlaki açıdan kötü olarak kabul
ettikleri şeyler türlerin yok olması ve doğal sistemlerin yıkımıdır. 4. Hayvan
Hakları ilkeleri bireyler olarak hayvanların sağlığına ve iyilik durumuna odak-
lanır. Çevre Merkezli Etik ise sistemin içindeki bireysel varlıklara değil, sisteme
bütüncül bir yaklaşım benimser. Hayvan Hakları savunucuları Çevre Merkezli
Etik yaklaşımı benimseyenleri bir türün ya da ekosistemin korunması adına
bireysel olarak varlıkların feda edilmesi taraftarı olmalarını eleştirir.

126
Çevre Sosyolojisi

Kaynakça
Appleby, M.C., Olsson, I.A.S., Galindo, F. (Eds.). Kopperud, S. (1996). Modern Farming Is Humane. A.
(2018[2011]). Animal Welfare, (3rd ed.). CABI Harnack (Ed.,) Animal Rights Opposing Viewpoints
içinde, (ss.126-131). Greenhaven Press, Inc.
Arıkan, E. (2016). Hayvan Hakları İnsan Hukuku.
Ekin Basım Yayın Newkirk, I. (1996). The Animal Rights Movement
Must Embrace Animal Welfarism. A. Harnack
Baldwin, E. (1996). The Case For Animal Research
(Ed.,) Animal Rights Opposing Viewpoints içinde,
in Psychology. Animal Rights Opposing Viewpoints
(ss.202-206). Greenhaven Press, Inc.
içinde, (ss.90-97). Greenhaven Press, Inc.
Regan, T. ve Francione, G. (1996). The Animal Rights
Boissy, A., Dwyer, C.M., Jones, R.B. (2018[2011]).
Movement Must Reject Animal Welfarism. A.
Fear and Other Negative Emotions. M.C.
Harnack (Ed.,) Animal Rights Opposing Viewpoints
Appleby, I.A.S. Olsson, F.Galindo (Eds). Animal
içinde, (ss.194-201). Greenhaven Press, Inc.
Welfare içinde, (3rd ed., ss.92-113). CABI
Regan, T. (2003[2001]). Animal Rights, Human
Bracke, M.B.M., H. Hopster (2006), Assessing The
Wrongs An Introduction to Moral Philosophy.
Importance of Natural Behavior For Animal Welfare,
Rowman & Littlefield Publishers. Inc.
Journal of Agricultural and Environmental Ethics, 19,
77-89. DOI 10.1007/s10806-005-4493-7 Rowlands, M. (2009[1998]). Animal Rights Moral
Theory and Practice. (2nd ed.). University of
Cartmill, M. Hunting Animals Is Morally
Miami
Objectionable. A. Harnack (Ed.,) Animal Rights
Opposing Viewpoints içinde, (ss.173-181). Singer, P (2015[2009] [1975]). Animal Liberation The
Greenhaven Press, Inc. Definitive Classic of the Animal Movement (40th
Anniversary Edition). Open Road Integrated
Dawkins, M. S. (2013). Hayvanlar Ne İster? (Çev.) Ç.
Media
Tarhan. Alfa Yayınları.
Tudge, C. (1996). Zoos Help Preserve Endangered
Fraser, D. (1998). Animal Welfare. M. Bekoff & C.A.
Species. A. Harnack (Ed.,) Animal Rights Opposing
Meaney (Edt) içinde Encyclopedia of Animal Rights
Viewpoints içinde, (ss.182-191). Greenhaven
and Animal Welfare (s.55-61). Greenwood Press
Press, Inc.
Frey, R.G. (1996). All Animals Are Not Equal. A.
Warren, M.A. (1996). The Case for Weak Animal
Harnack (Ed.), Animal Rights Opposing Viewpoints
Rights. A. Harnack (Ed.,) Animal Rights Opposing
içinde, (ss.25-33). Greenhaven Press, Inc.
Viewpoints içinde, (ss.41-50). Greenhaven Press, Inc.
Harnack, A. (Ed.). (1996). Animal Rights Opposing
Yeates, J. (2018). Naturalness and Animal
Viewpoints. Greenhaven Press, Inc.
Welfare. Animals (Basel). 8(4), 53-. (Online
International Society for Animal Rights-ISAR. (2008, Yay. Tarihi: 5 Nisan 2018). https://dx.doi.
July 7). The Case Against Zoos. https://isaronline. org/10.3390%2Fani8040053
org/the-case-against-zoos/.
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/
İnal, Ş., Akmaz, A. ve Garip, M. (2016). Zootekni 1. PMC5946137/
Atlas Akademi

127
Bölüm 6
Çevre Hareketleri

Çevre Hareketinin Tarihsel Süreçte İlk


öğrenme çıktıları

Çevre Hareketinin Kavramsal Olarak Gelişimi

1 2
İncelenmesi 2 Tarihsel süreçte çevre hareketinin nasıl
1 Çevre hareketini tanımlayabilme ve taşıdığı açığa çıktığını ve ilk çevresel hareketleri
özellikleri anlayabilme açıklayabilme

Modern Çevre Hareketinin Oluşumu ve


Gelişimi Çevre Hareketinin Dayandığı Farklı

3 4
3 Modern çevre hareketini açıklayabilme ve Düşünsel Temeller
uluslararası çevre örgütlerine ilişkin bilgi 4 Çevre hareketinin beslendiği farklı
edinme düşünsel yaklaşımları anlayabilme

Anahtar Sözcükler: • Korumacı Hareket • Modern Çevre Hareketi • Çevresel Adalet Hareketi
• Küçülme Hareketi • Toplumsal Ekoloji • Derin Ekoloji • Ekososyalizm • Ekofeminizm

128
Çevre Sosyolojisi

GİRİŞ inanan gruplar ortaya çıkmıştır. Sosyal bilimlerin


Tarihsel ve arkeolojik kanıtlar, ekolojik tahriba- önemli isimleri Karl Marx, Max Weber ve Emile
tın ilk uygarlıkların gelişimine kadar geri götürü- Durkheim, toplumsal hareket teorilerini, çatışma
lebileceğini göstermesine rağmen, kapitalist sana- teorisi ve kolektif kimlik paradigması üzerine inşa
yileşmeyle birlikte tahribatın boyutu gün geçtikçe etmiştir (Neves, 2019:257). 20. yüzyılda toplumsal
artmış ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hava hareket teorilerine ilişkin çalışmalara öncülük et-
kirliliğinden biyoçeşitliliğin tahribatına, ormanla- miş ve önemli katkılar sağlamışlardır.
rın yok olmasından çölleşmeye ekolojik sorunların,
kümülatif biçimde dünya ölçeğine yayılmasıyla,
ekolojik tahribat kriz boyutuyla dünya gündemi-
ne girmiştir (Sweezy, 2004; Foster, 2002; Burkett,
2006). Ekolojik tahribatın uluslararası ölçekte yo-
ğunlaşması, beraberinde tepki ve mücadeleleri de
doğurmuş ve özellikle 1960’lardan sonra çevre ha-
reketinin oluşumu ve gelişiminde önemli bir faktör
olmuştur. Çevre hareketlerinin gelişimiyle, kalkın-
ma, sanayileşme, büyüme gibi iktisadi açıdan do-
kunulmaz kavramlar sorgulanır hâle gelmiş, eko-
lojik sorunlar uluslararası kuruluşlar ve devletlerin
gündemine girmiş, çevre bakanlıklarının kurulma-
sından, yeşil partilerin ortaya çıkmasına, ekolojinin
akademik bir disiplin hâline gelmesinden, ekolojik
tahribatın okul müfredatlarına girmesine bir dizi
önemli gelişme kaydedilmiştir. Çevre hareketleri,
kurumsal düzey, mücadele biçimi, düşünsel kö-
ken açısından farklılıklar içermekle birlikte, insan Resim 6.1 Ağaçlar.
ve doğa arasında kurulan ilişkiyi sorgulayarak dö-
nüştürülmesi için çaba göstermekte hem ekolojik Kolektif Eylem ve Çevre Hareketi
sorunların dünya gündemine taşınması hem de
ekolojik tahribatın durdurulması için mücadele et- Sosyoloji, siyaset bilimi ve antropoloji disipli-
mektedir. Bu mücadelelerin merkezinde yok olan nin kesişiminde incelenen toplumsal hareketler
doğal varlıkları ve türleri korumak, havayı, suyu, şöyle tanımlanmaktadır: Kolektif eylemde bulu-
toprağı kirleten unsurlara karşı durmak vardır. Ça- nan aktörlerin oluşturduğu, açıkça tanımlanmış
baları yalnız şimdiki nesiller için değil, aynı zaman- bir karşıt tarafın olduğu ve dolayısıyla çatışmalı
da gelecek nesiller içindir. ilişkiler ve kolektif bir kimliğin var olduğu, yoğun
enformel ağlar içeren bir toplumsal süreçtir (Della
Porta ve Diani, 2006:20). Aktör, değerleri istila ya
ÇEVRE HAREKETİNİN da yıkım tehdidi altında olan bir topluluk olarak
KAVRAMSAL OLARAK tanımlanmaktadır. Rakip aktörlerin kaynakları
İNCELENMESİ kontrol etmek için çatıştığı, bir toplumsal çatış-
Toplumsal hareketlerin bir parçası olan çevre ma türü olarak toplumsal hareketlerin kavranması
hareketi, toplumsal gruplar tarafından gerçekleşti- gerektiği konusunda genel bir uzlaşı vardır (Tou-
rilen kolektif eylemin ortaya çıkışı, örgütlenmesi ve raine, 1985:750-752). Çatışmalı eylemle, politik,
etkilerini inceleyen toplumsal hareket teorileriyle ekonomik veya kültürel gücü elinde tutanlara karşı
ilişkili olarak incelenmektedir (O’Neill, 2012:116; bir toplumsal değişimi sağlamak veya durdurmak
Rootes, 2009:819; Doyle, 2005:165). Toplumsal için geliştirilen karşıt ilişkiler; kolektif eylemle,
hareketler, kapitalizmin yükselişine bir tepki ola- politik ve toplumsal hedefler doğrultusunda gös-
rak doğmuş, ulus-devletlerin kurulmasıyla, bilinçli terilen kolektif çaba kastedilmektedir. Toplumsal
olarak toplumsal değişime yönelen ve değişimin hareketler, ancak kolektif kimlikler kurulduğunda,
iş birliğine dayalı eylem yoluyla gerçekleşeceğine yani aktörler arasında karşılıklı tanıma ve bağlılı-

129
Çevre Hareketleri

ğın yaratılmasıyla gelişmektedir (Della Porta ve samında ele alınamayacaklardır. Toplumsal hare-
Diani, 2006:21; Diani ve Rambaldo, 2007:768). ketler içinde, sürekli yeni siyasi eylem biçimleri
Dolayısıyla çeşitli gruplar tarafından gerçekleştiri- doğmakta ve icat edilmektedir. Bu açıdan çevre
len protestoların, bir toplumsal hareket oluşturup hareketleri de canlı, yeni düşüncelere açık, yapısal
oluşturmadığı, kolektif bir kimlik etrafında kolek- olmayan politik biçimlere sahiptir.
tif bir eylemin gerçekleştirilmesine dayalı olup ol-
madığına bakılarak belirlenir hâle gelmektedir.
Yeni Toplumsal Hareketler
Bu bağlamda çevre hareketi, çevresel fayda sağ- Bağlamında Çevre Hareketi
lamak için kolektif eylemde bulunan kişi ve örgüt-
Çevre hareketi, taşıdığı özellikler nedeniy-
lerden oluşan geniş ağlar olarak tanımlanmaktadır
le, ABD ve Batı Avrupa ülkelerinde 1960’larda
(Rootes, 1999; Diani ve Rambaldo, 2007). Birçok
gelişen “yeni toplumsal hareketlerin” (barış ha-
çevre örgütü ve çevre protestosu olsa da bir çevre
reketi, nükleer karşıtı hareket, feminist hareket,
hareketi, herhangi bir çevre örgütüyle ya da çevresel
öğrenci hareketi, vd.) önemli bir parçası olarak
protesto olaylarıyla aynı değildir. Çevre sorunlarıy-
görülmüş, dolayısıyla bu yeni toplumsal hareket-
la ilgilenen örgütlerin varlığı, bir çevresel mücadele
lere ilişkin teoriler bağlamında da incelenmiştir
etrafında bir araya gelen aktörlerin olduğu çevresel
(Buttel ve Taylor, 2003; Doyle, 2005; Mertig ve
hareket süreçlerini işaret etmemektedir (Rootes,
Dunlap, 2001; O’Neill, 2012). Yeni toplumsal
2004:610; Diani ve Rambaldo, 2007:67). Bu ör-
hareketler, kapitalist toplumlardaki ana çelişkiyi
gütler ve aktörlerin birbirine ağlar ile bağlanmasıy-
yaratan emek-sermaye çatışması ve iktisadi so-
la, çevresel sorunlara ilişkin duyulan ortak endişe
runlar yerine kültürel ve etik sorunlarla uğraşan,
ve kolektif kimlik etrafında harekete geçilmesiyle
dolayısıyla yalnızca üretim araçlarının kontrolü
çevre hareketi oluşmaktadır.
için mücadele eden değil, sembollerin, imgele-
Bu noktada Rootes (2004:611), çevresel hare- rin ve kültürün yeniden üretimine de meydan
ketleri tanımlamak açısından önemli bir sorunun okuyan ve bu nedenle önceki toplumsal hareket-
da açığa çıktığına işaret etmiştir: Ağlar, kolektif lerden ayrılarak yeni sıfatını alan hareketlerdir
eylem ve kolektif kimlik açısından bakıldığında, (Touraine, 1985:774). Yeni toplumsal hareket-
çevreciliğin bir hareket oluşturması ampirik bir lerde, sınıfsal çelişki ve örgütlenmelerin yerini
soruna dönüştürülmekte, ancak bu unsurlar tüm gençlik, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim gibi
ülkelerde aynı olmaya bilmekte, aktörler ve örgüt- farklı toplumsal kimlikler etrafında örgütlenme-
ler arasındaki bağlantılar her zaman kolayca görül- ler almış, işçi sınıfını mobilize eden ekonomik
meye bilmektedir. Çevre hareketinin eylem biçimi, sorunlardan ziyade simge, değer ve anlamlara
görünür bir protestodan kamuoyunda açıkça gö- odaklanılmış, sivil itaatsizlik ve şiddet içermeyen
rülmeyen lobi faaliyetlerine kaymış olabilir. Ay- eylem biçimleri kullanılmış, bireysel ve kolektif
rıca daha kurumsallaşmış çevre örgütleri ile daha olan arasındaki ilişki bulanıklaşarak bireysel ve
enformel örgütlenmiş yerel gruplar arasında birçok kolektif kimlikler bir arada bulunmuştur (Ne-
görünmeyen, enformel bağlantı olabilir. Örneğin, ves, 2019:4). Yeni toplumsal hareketler, sınıfsal
ABD gibi coğrafi olarak geniş ve politik olarak kompozisyon açısından da farklılıklar taşımakta,
ademi merkezi bir siyasi yapılanmanın olduğu bir harekete katılanlar, yüksek eğitim düzeyine sahip
yerde, ağlar ve kolektif kimlik oluşturmak zorluklar kişilerden hizmet sektöründeki beyaz yakalılara,
içerebilir. Ancak ABD’de olgun bir çevre hareketi sosyal bilimcilerden, gazetecilere, öğretmenler-
oluşmuştur. Batı Avrupa’da da 1990’larda, kolektif den sanatçılara çeşitlilik içermektedir (Mertig
eylemin daha az görünür olduğu durumlarda bile ve Dunlap, 2001:118). Bu bağlamda çevre hare-
çevre örgütleri arasındaki iş birliği yükselmiştir. ketleri, siyasi hedefleri sınıfsal hedefleri aşan bir
Doyle (2005:3), toplumsal hareketlerin, hızlı yapıya sahip olması, harekete katılımın daha çok
değişimler geçiren politik formlar olduğuna dikkat eğitim düzeyi yüksek kesimlerden olması, mü-
çekmiştir. Toplumsal hareketler, politik kolektif cadele biçimlerinin çeşitlilik içermesi açısından
kimlikler olarak yaşadığından, resmi ve kurumsal- yeni toplumsal hareketlerin bir parçası olarak
laşmış bir siyasi tarihin hüküm ve koşulları kap- kabul edilmektedir.

130
Çevre Sosyolojisi

Bununla birlikte, Rootes (2004:617) araştırma- mücadelelerin “müşterekler” üzerine kurulmasıdır.


ların birçoğunda çevre aktivisti ve üyelerinin, yük- Örneğin, okyanuslar, Antarktika, karasuları dışın-
sek eğitimli ve ayrıca bakım, eğitim ve yaratıcı sek- daki denizler tüm gezegenin ortak mirası kabul
törlerde çalışanlardan oluştuğunun belirtilmesine edilmekte ve bu uluslararası bir dayanışma ve mü-
rağmen, taban örgütlenmesine dayalı çevresel ha- zakere sürecini gerektirmektedir. Üçüncü neden
reketlerin (grassroots environmental movement), ise, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği gibi ulus-
ulusal çevre örgütlerine göre toplumun daha ge- lararası organların çevre meselelerinde etkilerini
niş bir kesitini içerdiğine dikkat çekmiştir. Bunun arttırmak için, hareketin uluslararası hâle gelmesi-
nedeninin, yerel düzeyde varlıklı olanlara kıyasla ni desteklemesinden kaynaklanmaktadır (Yearley,
yoksul kesimin, daha fazla sorunla karşı karşıya 2003:158-160). Yearley, çevre hareketinin diğer
kalmasından ve sonuç olarak bu kesiminin direniş önemli özelliğinin ise, kapitalist sistemi eleştirerek
göstermesinden kaynaklandığını belirtmiştir. alternatif bir değer sistemi sunması ve dolayısıyla
Diğer taraftan, çevre hareketlerinin, yeni top- Touraine’nin belirttiği gibi kültürel eğilimlerimi-
lumsal hareketlerin bir parçası olarak incelenme- ze meydan okuması olduğunu belirtmiştir. Ancak
sinin, çevresel siyaseti yönlendirme açısından bir- çevre hareketinin, ekonomiye ilişkin eleştirilerin-
takım sınırlamalar yarattığı da öne sürülmüştür. de farklı görüşler sergilediğine dikkat çekmiştir:
Buttel ve Taylor’a (2003:232-233) göre; yeni top- Örneğin, radikal bir çevre örgütü olarak bilinen
lumsal hareketler, ekolojik sorunları, bilimsel ve Greenpeace’in hava, toprak ve suyu kirleten mad-
teknolojik değişimin (böcek ilaçlarının, endüstriyel delere karşı mücadelesi, batılı yaşam standartları-
zehirli atıkların yarattığı kirliliğin vb.) bir sonucu na ilişkin ya da dünya genelinde gelir dağılımına
olarak ele almakta ve çevre hareketlerinin bilim ve ilişkin açık bir göndermeyi içermezken; diğer bir
teknoloji karşıtı yönlerine vurgu yaparak kültürel çevre örgütü “Friends of the Earth”ün 1984-1993
bir varyantta meseleyi incelemektedir. Ancak çevre yılları arasında yöneticiliğini yapmış Jonathan Por-
hareketinin yükselmesi ve ikna ediciliğinin artma- ritt ise yaşam standartlarının azaltılması gerektiğini
sında, son otuz yılda çevre bilimlerinin elde etti- öne sürmüştür (Yearley, 2003:160-161). Çevre ha-
ği ekolojik ve çevresel data ve bilginin önemli bir reketlerinin, ekolojik dengeleri bozacak ya da za-
katkısı vardır. Sınırlamalar açısından ikinci boyutu rar verecek bir ekonomik anlayışı eleştirileri ortak
ise, çevre politikasının ulusal ve ulus altı siyasetten, özellikleri olsa da bunun kapitalist sistemin bütün-
uluslararası kalkınma, finans ve yardım kuruluşları- sel işleyişine ilişkin eleştirel bir boyuta taşınması
nın bulunduğu jeopolitik alana kayması ve bunun noktasında ve ayrıca uyguladıkları strateji ve eylem
ekolojik konuların çerçevesini ve politik kararların biçimlerinde farklılıklar vardır.
sonucunu etkilemesidir. Çevre hareketleri, örgütsel olarak son derece
Toplumsal hareketler arasında, çevre hareketi- kurumsallaşmış bir formdan enformel biçime;
nin önemli bir özelliği, çeşitli nedenlerden dolayı mekânsal açıdan yerelden küresele, mücadele etti-
uluslararası bir nitelik taşımasıdır. Bunun ilk nede- ği sorunlar açısından yerel düzeydeki çevre sorun-
ni, çevresel sorunların ulusal sınırları aşarak farklı larından küresel çevre sorunlarına çeşitlilik içeren
örneklerle görülebileceği üzere, kloroflorokarbon bir yapıya sahiptir. Çevre hareketinin, çeşitli top-
artışının ozon tabakasına zarar vermesi, küresel lumsal hareketler arasında aldığı toplumsal destek
ısınma, deniz kirliliği, ülkelerin ortak paylaştığı ne- ve hızla küresel bir hareket hâline gelmesi açısın-
hir ve su kaynaklarının kirlenmesi gibi uluslarara- dan göreli olarak başarılı bir konuma sahip oldu-
sı bir boyut taşımasıdır. İkinci nedeni ise, çevresel ğu kabul edilmektedir.

131
Çevre Hareketleri

Öğrenme Çıktısı

1 Çevre hareketini tanımlayabilme ve taşıdığı özellikleri anlayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Çevrenizde yerel düzeyde


tanık olduğunuz çevre pro-
testoları bir çevre hareketi
niteliği taşımakta mıdır?H. Tanık olduğunuz ya da ka-
Çevre hareketlerinin bir ül-
Pehlevan ve B.K. Şakacı’nın tıldığınız bir çevre hareketi-
kede gelişimini sağlayan po-
(2018), Cerrahtepe Çevre nin ekolojik kazanımlarını
litik koşullar nedir?
Hareketi Zenginlerin, Fakir- tartışınız.
lerin ve Huzursuzların Çev-
reciliği Kapsamında. kitabı-
nı inceleyiniz.

ÇEVRE HAREKETİNİN TARİHSEL SÜREÇTE İLK GELİŞİMİ


Çevre hareketleri, çoğunlukla, korumacılık (conservationism), çevrecilik (environmentalism) ve eko-
lojizm (ecologism) biçiminde bir gelişim seyri üzerinden incelenmektedir (Rootes, 2004:612; Albrecht,
1976; Szasz, 1999; Mertig ve Dunlap, 2001). Bu gelişim seyrinde, çevre hareketlerinin açığa çıkmasındaki
itici güç, özellikle sanayi devriminden sonra sanayi-
leşmenin getirdiği olumsuz çevresel sonuçların an-
laşılması, bireylerin çevresel tahribatı kişisel olarak
deneyimlemesi ve buna karşı oluşturdukları tepki
olmuştur (O’Neill, 2012:119; Rootes, 2004:613).
Tarihsel ve mekânsal açıdan çevre hareketinin ne-
rede ve ne zaman ilk açığa çıktığına ilişkin farklı
açıklamalar bulunmakla birlikte, sanayileşmenin
ilk geliştiği Avrupa ülkeleri ile Amerika Birleşik
Devletleri’nde, 18. ve 19. yüzyıllarda oluştuğu ge-
nel kabul görmektedir (Duru, 1995:19). Tarihsel
süreçte, çevre hareketi hem ilgilendiği sorunların
kapsamı açısından hem de kurumsallaşma açısından
sürekli değişim göstermiştir.
Resim 6.2 Biz Dünyayız.

Korumacı Hareketin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi


İlk çevresel hareketler, korumacı hareketler (conservation movement) olarak karşımıza çıkmaktadır.
Korumacılık hareketinin açığa çıkışına avcılık faaliyetleri neden olmuştur. Avcılar, avladıkları hayvan po-
pülasyonlarının tükenebileceğinin bilincine varmış ve türlerin korunabileceği alanların oluşturulması için
mücadele etmiştir. Avcıların faydacı bir temele dayanan kaygıları, ormanların da korunması gereken alan-
lar olduğuna ilişkin düşünceyi açığa çıkarmış ve korumacı hareketin gelişmesine yol açmıştır (Rootes,
2004:612). Bu erken dönem korumacı hareketlerin amacı, insanların doğal kaynaklardan en iyi şekilde
faydalanması ya da etkin biçimde kullanması için onları korumasıdır (Albrecht, 1976:150). Diğer amaçları
yaban yaşamının ve doğanın sağladığı estetik ortamın korunmasıdır (Szasz, 1999:115). Korumacı hareke-

132
Çevre Sosyolojisi

tin, yaban yaşamının korunmasındaki gayesi, insan faydacılar (utilitarians) yer almıştır (Sills, 1975:2-
müdahalesinden korumak değil ender bulunan av 3). İlk gruptakiler doğal çevrenin tahribatı, doğal
hayvanlarının soyunun tükenmemesini sağlamak- kaynakların kötü kullanımı ve yaban yaşamının
tır (Duru, 1995:21). ihmal edilmesine vurgu yaparken ikinci grup ko-
Korumacı hareket, ilk geliştiği erken dönemde rumacılar kaynakların insan faydası için etkin kul-
kendi içinde bir ayrışma yaşamıştır. 1897 yılında lanımına odaklanmıştır (Albrecht, 1976:150). İlk
hareketin kurucuları ve yakın arkadaş olan John gruptaki korumacılar “Sierra Club”, “Wilderness
Muir ve Gifford Pinchot arasında, federal orman- Society” ve “National Audubon Society” gibi gö-
larda koyunların otlamasına izin verilip verilmesi nüllü çevre örgütlerine; ikinci gruptakiler Natio-
konusunda bir ayrılık doğmuş ve hareket ikiye bö- nal Park Service, Forest Service, Soil Conservation
lünmüştür. Bu ayrışmanın bir tarafında, amaçları Service gibi milli park, orman ve toprakları koru-
doğal çevrenin insan tarafından dönüştürülmesini ma amacı taşıyan kuruluşlar ile bunların devlet ve
engellemek isteyen korumacılar (preservationists); yerel düzeydeki temsilciliklerine, dolayısıyla daha
diğer tarafında doğal çevrenin akla uygun biçimde kurumsal yapılara katılmıştır (Sills, 1975:3). Bu
kullanımını, yönetimini ve yenilenmesini isteyen ayrışma günümüze kadar devam etmiştir.

Yaşamla İlişkilendir

John Muir, yaban hayatı (wilderness) kavramının popüler hale gelmesinde önemli rol oynamıştır.
Yalnızca küçük bir entelektüel grup tarafından yaban hayatına verilen önem, Amerika’da giderek halk
arasında yaygınlaşmıştır (Albrecht, 1976:151). Yaban yaşamının göz ardı edilmesine tepkiler sonucu
Muir tarafından 1892 yılında Sierra Club kurulmuştur. Bu örgüt, etkinliklerini günümüze kadar devam
ettiren en uzun varlığını sürdüren gönüllü çevre kuruluşlarından biridir. Günümüzde 3,8 milyon üye ve
destekçisi bulunmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde 439 park ve anıtın korunması, Temiz Hava
ve Nesli Tükenmekte Olan Türler Yasalarının yürürlüğe girmesi, 281’den fazla kömür santralinin yerine
temiz enerji kaynaklarının devreye sokulması gibi önemli çevresel kazanımlarda rol almıştır.

Kaynak: https://www.sierraclub.org/about-sierra-club. Erişim Tarihi: 10/03/2020


Albrecht, S. (1976). Legacy of the environmental movement. Environment and Behavior, 8(2), 47-168.

Bu dönemde, İngiltere’de kuşların soyunun tükenme tehlikesi, aşırı kereste kullanımı sonucu oluşan
orman tahribatı gibi çevresel sorunlar, çevre hareketlerinin ilgilendiği ve mücadele ettiği konular olurken;
Almanya’da da benzer biçimde kuşların ve ormanların korunması, akarsu kirliliğinin önlenmesi başlıca
mücadele alanları olmuştur. (Duru, 1995). ABD’de ise bu dönemde halkın çevre konularına ilgisini artıran
başlıca ihtilaf, San Francisco’da su arzını artırmak için Yosemite Parkı’nın bir parçası olan Hetchy Hetchy
vadisinde kurulmak istenen baraj olmuştur (Albrecht, 1976:151). Sierra Club, baraj yapımını kabul etme-
yerek, milli parkların korunması için kampanya yürütmüştür. Baraja karşı mücadele çevre hareketlerine
desteği artırmıştır. Bu günümüzde de mücadelesi verilen önemli çevresel anlaşmazlıklardan biridir. Bu
dönemin çevre hareketi açısından önemli mücadele alanlarından bir diğeri de doğal kaynaklara “bırakınız
yapsınlar” ilkesi doğrultusundaki bir yaklaşımın değiştirilmesidir. Devletin kamusal kaynaklara müdahale
ederek, bunları özel sektörün sömürüsünden çekmesi ve toplumsal fayda doğrultusunda yönetmesi isten-
miştir. Bu doğrultuda, korumacılar, 1890 yılında federal hükümete katılarak doğal kaynakları korumak
için hükümetinin gücünün nerede başladığını sorgulamıştır (Albrecht, 1976:152). Korumacı hareketin
bu mücadeleleri sonucunda kazanımları; 1891 yılında Orman Yasası çıkarılarak başkana kamusal toprak-

133
Çevre Hareketleri

ları orman alanı olarak bırakma hakkının verilmesi ğal alanların korunmasını sağlayacak daha geniş
ve 1907 yılında “orman rezervleri” yerine “ulusal kapsamlı bir toplumsal değişim arayışında olma-
ormanlar” ifadesi getirilerek ormanların Amerikan mıştır. Bunun sonucu ise, kendilerini kısa vadeli
halkının mirası olarak kabul edilmesi olmuştur. pragmatik politikalarla sınırlamak olmuştur (Ro-
Korumacı hareket, yaban yaşam alanlarının otes, 2004:612). Kısacası, söylem, politika ve stra-
korunmasına yönelik bir söylem ve mücadele- tejilerini dar bir kapsamda tutmaları üzerinden
nin geliştirilmesinde etkili olmakla birlikte, do- eleştiri almışlardır.

Öğrenme Çıktısı

2 Tarihsel süreçte çevre hareketinin nasıl açığa çıktığını ve ilk çevresel hareketleri
açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Korumacı hareket ve derin


ekoloji arasında nasıl bir
Korumacı hareketin günü- ilişki vardır? Daha geniş bil- Çevrenizde var olan yaban
müz çevreciliğinden farkı gi için Ö. Sezer’in (2006) yaşamı koruma alanlarının
nedir? Çevre Korumacılıktan Ra- işlevlerini tartışınız.
dikal Ekolojiye adlı makale-
sini inceleyebilirsiniz.

MODERN ÇEVRE HAREKETİNİN OLUŞUMU VE GELİŞİMİ


1960’ların sonu ve 1970’lerin başında korumacı hareketten farklı olarak yeni bir çevre hareketi dalgası
başlamış ve modern çevre hareketi olarak adlandırılmıştır. Korumacı hareket, çevreyi korunması gereken
bir “şey”e indirgemesi, doğanın kendi dinamikleri olduğunu göz ardı etmesi ve kirliliği ekonomik, sosyal
ve kültürel bağlamı dışında ele alması nedeniyle eleştirilmeye başlanmıştır (Gauna, 2008:465). Korumacı
hareket, doğal alanların kirlenmesine ve yaban yaşamının korunmasına odaklanırken, yeni gelişen hareket
endüstriyel faaliyetlerin her ortamı kirlettiğine vurgu yapmış, insanların yaşam kalitesi ve sağlığını tehdit
ettiğine dikkat çekmiştir (Szasz, 1999:38). Korumacı hareketin, sanayileşme ve şehirleşmenin doğal çevre,
tarımsal ve pastoral faaliyetler üzerindeki etkilerine ilişkin güttüğü kaygı, ancak 1960’ların sonunda insan
sağlığı üzerinde yarattığı etkilere doğru kaymıştır (Rootes, 2009:817-818). Modern çevre hareketi, çevresel
kaygıların yalnızca maddi ihtiyaçlarla (gıda, barınma, iş) ilişkili olarak ele alınmasına karşı çıkmış ve çevre-
sel olguları sınıf, ırk ve etnik ayrım boyutunu kapsayacak şekilde ele almıştır (O’Neill, 2012:119). Çevreyi
korumaya yönelik ilk hareketler, daha çok “doğa sevgisi ve/veya ekonomik çıkar” ekseninde eyleme geçmiş
ve toplumun üst sınıflarından katılımcılardan oluşmuş, sistemli olmak veya süreklilik içermekten ziya-
de çoğunlukla kendiliğinden gelişen ve birbirinden kopuk eylemlilikler sergilemiştir (Duru, 1995, s.24).
Ancak modern çevre hareketi, örgütsel gelişim ve bileşenleri arasındaki iş birliği nedeniyle daha olgun
bir düzeye erişmiş ve çevresel krizler ya da kamuoyu ilgisi olmadığı durumlarda bile çevre sorunlarının
görünürlüğünü sağlamıştır (Rootes, 2004:633). Dolayısıyla, odaklandıkları çevresel sorunların kapsamı,
örgütsel düzey ve katılımcıları açısından ilk çevresel hareketler ile 1960’lardan sonra gelişen modern hare-
ket birbirinden niceliksel ve niteliksel düzeyde farklılaşmıştır.

134
Çevre Sosyolojisi

Resim 6.3 Eko kavramı.

Araştırmalarla
İlişkilendir
1960’larda gelişen yeni toplumsal hareketler Almanya’nın bağışçı sayısı 530.000 olmuştur (Ro-
arasında çevre hareketi, siyaset üzerinde en etkili- otes, 2004:626-628). Ana akım medyanın çevre
lerinden biri olmuş ve geniş bir toplumsal destek sorunlarına ilgisi artarken, yalnızca 1972 yılında
bulmuştur. Amerika Birleşik Devletleri’nde 22 ABD’de çevre, ekoloji ve kirlilik üzerine 300 ki-
Nisan 1970’te ilk “Earth Day” etkinliklerine yir- tap yayınlanmıştır (Sills, 1975). Çevre örgütlerine
mi milyon kişi katılmıştır (Szasz, 1999:38). 1995 destek ve güven artmış, kamuoyunda çevre hare-
yılında, ABD’de 10.000’in üzerinde çevre örgütü, keti örgütlerinin rapor ve söylemleri hükümet ve
41 milyon üyesi, 2,7 milyar dolar yıllık geliri ve şirketlerden daha fazla güven yaratmıştır.
5,8 milyar dolarlık varlığıyla tescil edilmiştir (Ro-
otes, 2004:609). Britanya’da 1990’ların sonunda Kaynak: Sills, D.L. (1975). The Environmental
ulusal çevre örgütlerinin üye sayısı 5 milyonu aş- Movement and Its Critics. Human Ecology, 3(1),
mış; 16 milyonluk nüfusu olan Hollanda’da 2001 1-41.
yılında ulusal çevre örgütlerine üye sayısı 3.7 mil- Szasz, A. (1999). EcoPopulism: Toxic Waste and
yona, Greenpeace, Dünya Doğayı Koruma Vakfı the Movement for Environmental Justice. Univer-
(World Wide Fund for Nature) gibi uluslararası sity of Minessota Press.
çevre örgütlerine üye sayısı ise 1.5 milyona ulaş- Rootes, C. (2004). Environmental Movements.
mış; Almanya’da ise 1990’ların sonunda 120 ulu- D. A. Snow, S. A. Soule, H. Kriesi (ed.) The
sal çevre örgütü ve 9000’den fazla yerel gruptan Blackwell Companion to Social Movements içinde,
oluşan bir çevre hareketi gelişirken, Greenpeace (ss.608-640). Blackwell Publishing.

135
Çevre Hareketleri

Modern Çevre Hareketinin Düşünsel kerden 875 bin varillik petrol sızıntısı oluşması ve
Gelişimi petrolü dağıtmak amacıyla kullanılan deterjanların
kirliliği daha da artırması gibi çevresel felaketler,
Çevre tarihçileri, 1960’lara kadar güçlü bir çev-
kitle iletişim araçlarının yaptığı haberlerle duyurul-
re hareketinin ortaya çıkmayışını ve çevre hareke-
dukça çevre bilincinin artmasına katkı sağlamıştır
tinin aslında savaş sonrasına ait bir olgu olduğunu
(Roussopoulos, 2017:33-34). 1969 yılındaki Santa
üç önemli değişim üzerinden açıklamıştır: İlki; 2.
Barbara Körfezi’ndeki petrol sızıntısının yarattığı
Dünya Savaşı sonrası açığa çıkan zenginliğin, eko-
kirlilik de medyada büyük yer almıştı. Haberlerde
nomik gelişmenin bedelinin kirlenme olduğu ar-
petrol kaplı plajların fotoğraf ve televizyon görün-
gümanını arka plana itmesidir. İkincisi; tarımda
tüleri insanları çevre konusunda daha fazla düşün-
kimyasal devrim, atom enerjisi, sentetik madde
meye teşvik etmiş ve öfkelendirmiştir. Bazı üniver-
kullanımı, doğal kaynakların çıkarılmasında kul-
site öğrencileri, kirliliği yaratan petrol şirketinin
lanılan teknolojilerdeki gelişmenin yeni çevresel
sahip olduğu benzin istasyonlarına saldırıda bulun-
tahribatlara yol açmasıdır. Üçüncüsü; doğanın dö-
muştur (Rome, 2003:545). On gün süren ve yüz
nüşümünün yarattığı risklere karşı oluşan ekolojik
bin varil petrolün okyanusa sızdığı bu olay sonu-
anlayıştır (Rome, 2003:526). Çevresel tahribatın
cunda on bin kuş yaşamını yitirmiştir. Medya, bu
bilimsel açıdan anlaşılır hale gelmesi ve yüksek öğ-
gibi haberlerin görüntü ve bilgilerinin ulusal çapta
retimin yaygınlaşması da çevre bilincinin gelişimi-
yayılmasına katkı sunmuştur. Bu gibi medyanın
ne neden olmuş ve çevresel sorunlara farkındalığı
ilettiği çevre haberleri, çevre hareketinin, dizginsiz
attırmıştır.
bir şekilde süren endüstriyel faaliyetlerin, korkunç
Modern çevre hareketinin 1960’ların sonunda çevresel sonuçlar doğurduğu yönündeki iddialarına
hem ulusal hem de uluslararası düzeyde önemli bir güçlü kanıtlar sunmuş ve bu hareketlere olan ilgiyi
başlık hâline gelişinde birçok etkenin rolü bulun- artırmıştır.
maktadır. Hareketin yükselişi, 1960’lı yıllardaki Çevre sorunları üzerine 1960’lı yıllarda geli-
olaylarla etkileşimler içinde gerçekleşmiştir. 1969 şen literatürün de çevre hareketinin yükselişine
yılında Michigan Üniversitesi’nde Çevresel Ey- önemli katkıları olmuştur. Bunlar içinde ses geti-
lem Komitesi (Environmental Action for Survival ren önemli çalışmalardan biri Rachel Carson’un
Committee) Vietnam Savaşı’na karşı “Barışa Şans “Silent Spring” (Sessiz Bahar) kitabıdır. Kitap,
Ver (Give Peace a Chance)” sloganını protestolar- etkili bir böcek ilacının (DDT) çevre üzerinde-
da kullanmıştı. Amerikalılar tarafından bu slogan, ki etkilerini milyonlarca insana tanıtmıştır (Sills,
“Dünyaya Şans Ver (Give Earth a Chance)”e dö- 1975:5). Kitap 1962 yılında basıldıktan sonra çok
nüştürülmüş ve 1970 yılının ilkbaharında, binlerce satanlar listesinde yer almış, 1963 yılında 15 dilde
insanın katıldığı ilk “Earth Day” yürüyüşlerinde yayımlanmıştır. Aslında tarımsal ilaçların çevresel
yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır (Rome, etkilerine dair çalışmalar, 1945 yılına kadar geriye
2003:525). Dünyaya Şans Ver sloganın popüler götürülmektedir. Hatta Murray Bookchin, bir tak-
hâle gelmesi ve bu yürüyüşler çevre hareketinin ma isimle, Carson’un kitabının yayımlanmasından
yükselişinde sembolik açıdan kilit olaylardan biri altı ay önce yazdığı “Our Synthetic Environment”
olarak kabul edilmektedir. (Sentetik Dünyamız) kitabında endüstriyel gelişim,
1960’lı yıllarda medyanın çevre sorunlarına teknoloji ve zirai ilaçların doğada yarattığı kirliliği
artan ilgisi, çevre hareketlerinin yükselişe geçme- detaylı biçimde incelemiştir. Ancak kamuoyunun
sindeki bir başka faktördür. Medyanın ilgisi 1970 bu konuya ilgisi Carson’un kitabıyla oluşmuştur
yılında zirve yapmış, anketler de bunun kamuoyu (Roussopoulos, 2017:30-31). Amerikan başkanı
üzerindeki etkisini göstermiştir (Szasz, 1999:38). Kennedy, kitabın yayımlanmasından sonra bilim
Örneğin, 1966 yılında Güney Galler’de kömür danışmanlarından pestisit kullanımına ilişkin ra-
madenlerinden çıkan atık yığınlarının yağış so- por istemiş ve Kennedy yönetiminden sonra gelen
nucu kaymasıyla 116’sı çocuk 144 kişinin öldüğü Demokratların da çevre meselelerine ilgisi artmıştır
Aberfan Faciası olayı, 1953-1961 yılları arasında (Rome, 2003:532). Bu dönemin diğer bir simgesel
Japonya’nın Minamata şehrinde kimyasal üretim çalışması Ralph Nader’in “Unsafe at Any Speed”
sonucu oluşan cıva kirliliğinden 857 insanın ya- kitabıdır. Hem Nader’in hem de Carson’un kitabı
şamını yitirmesi, 1967 yılında İngiltere’de bir tan- modern üretimin kimyasal etkilerinin çevre üze-

136
Çevre Sosyolojisi

rindeki ölümcül sonuçlarını ve büyük şirketlerin noktasında yapılmıştır (Çoban, 2017:463). Bu açı-
sosyal refah yerine kendi karlılığına odaklandığını dan rapor aldığı tüm eleştirilere rağmen büyüme-
ikna edici bir dille göstermiştir (Szasz, 1999:38). nin önündeki biyofiziksel sınırları ortaya koyması
John Kenneth Galbraith’in “The Affluent Society” açısından büyük ilgi görmüş ve 1970’lerin sonunda
(Bolluk Toplumu) kitabı da bu alandaki önemli 30 ülkede yaklaşık üç milyon alıcı bulmuştur.
çalışmalardan biri olarak kabul edilmektedir. Ki- Bu dönemde çevreciliğin gelişmesinde önem-
tapta Galbraith, çok sayıda ailenin kirlilikle yüz li kabul edilen diğer bir yapıt ise 1973 yılında
yüze gelmesinden bahsetmiştir. Kitabın yayın- Ernst Friedrich Schumacher tarafından yazılan
landığı dönemde, Amerikalılar nükleer testlerden “Small is Beautiful” (Küçük Güzeldir) kitabıdır.
yayılan radyoaktif maddelerin meraları kirletmesi Çalışmada, denetime açık, merkeziyetçi olmayan,
nedeniyle sağlıklı süte ulaşamama, Kaliforniya’da- ekosistem döngülerine zarar vermeyen “insan yüzlü
ki hava kirliliği gibi önemli çevre sorunlarıyla karşı teknoloji”nin kullanıldığı, küçük ölçekli işletmele-
karşıyadır. Bu kitap da çok satanlar arasında yer al- rin olduğu bir ekonomik yapının benimsenmesi
mış ve kitapta uyarıcı bir dil kullanılmıştır (Rome, ve yeni bir yaşam biçimi ile tüketim alışkanlığının
2003:529). geliştirilmesi önerilmiştir (Çoban, 2017:464; Keleş
Bu dönemde, çevre literatürü açısından önem ve Hamamcı, 1993:179). Çevre bilinci ve çevreci
taşıyan bir başka çalışma, bilim insanları, iktisat- düşünce açısından Birleşmiş Milletler sponsorlu-
çılar, siyasetçiler, sanayiciler, teknokratların oluş- ğunda Brundtland Komisyonu tarafından 1987 yı-
turduğu uluslararası bir kuruluş olan Roma Kulü- lında yayımlanan “Our Common Future” (Ortak
bünün, “Limits to Growth” (Büyümenin Sınırları) Geleceğimiz) raporu da çevre literatüründe önem
adıyla 1972 yılında yayımladığı raporudur. Rapor- teşkil eden çalışmalar arasındadır. Raporda, çevre
da, ekonomik büyüme sonucunda doğal kaynakla- ve kalkınma arasındaki uyumsuzluğun giderilmesi
rın tükenmesi, gıda sıkıntısı ve kirlilik tehlikesinin için “sürdürülebilir kalkınma” fikri öne sürülmüş-
yol açacağı bir çevresel felaket tahmininde bulu- tür. Sürdürülebilir kalkınmanın amacı olarak, bu-
nulmuş, çözüm olarak ise sanayi yatırımlarının günün ihtiyaçları karşılanırken geleceğin ihtiyaç ve
%40, tarımsal üretimin %20 oranında azaltılması beklentilerinin de gözetilmesi gerektiği ifade edil-
ve zengin ülkelerden yoksul ülkelere servet aktarı- miştir (67). Doğal kaynakların kuşaklar arası adalet
mı önerilmiştir (Roussopoulos, 2017:32). Ancak ilkesi temelinde kullanımı vurgulanmıştır. Sürdü-
rapor birçok eleştiri almıştır. Özellikle raporun rülebilir kalkınma fikri, büyümeye dayalı bir yakla-
“sıfır büyüme” önerisine azgelişmiş ülkelerden, şımı halen içinde barındırdığı için önemli eleştiriler
kalkınma süreçlerine zarar vereceği endişesiyle almış, ancak politik bir slogan haline gelerek eko-
tepki gelmiş, raporun büyük sermaye çevrelerinin lojik sorunların ulusal ve uluslararası platformlarda
çıkarına olduğu savunulmuştur (Duru, 1995:32). tartışılmasına katkı sağlamıştır.
İngiltere’de Sussex Üniversitesi’ndeki araştırmacı- Modern çevre hareketinin gelişiminde, döne-
lar, raporun içerdiği ideolojik değeri eleştirmiştir. min diğer toplumsal hareketleriyle etkileşimin de
Raporun sunduğu sonuca göre, büyümeyi durdur- önemli bir payı vardır. Bu bağlamda, çevre hare-
mak yerine kalkınma anlayışının nasıl bir niteliğe ketinin gelişiminde 1960’lardaki öğrenci hareket-
sahip olduğuna dikkat çekmek gerektiğini ve asıl lerinin rolü yadsınamaz düzeydedir. Sosyal bilim-
çözümün zenginliğin ve kaynakların eşit dağıtımını ler alanındaki öğrenciler kapitalizmi sorgularken,
güvenceye almaktan geçtiğini belirtmişlerdir (Ro- doğa bilimlerindeki öğrencilerse çevre hareketinin
ussopoulos, 2017:32). Diğer eleştiriler ise, kurulan gelişimine katkı sunmuştur (Rootes, 2004:614).
modelin az sayıda değişkene dayalı olması, çevre so- Genç aktivistler yüzlerce şehirde ekolojik örgütler
runlarının çözümü için teknolojik gelişmelere yete- kurmuş ve “Earth Day” faaliyetlerinin aktif örgüt-
rince yer vermemiş olması gibi hususlar üzerinden leyicisi olmuştur. Çevre hareketi geniş bir ideolo-
yapılmıştır (Keleş ve Hamamcı, 1993:177). Ancak jik yelpazeden gençleri çekse de yeni protestolar,
raporun ekonomik büyümenin doğal sınırlarına kültürel ve siyasi kurumların eleştirisi, tüketici
yönelik uyarısı, çevreciliğin ayırt edici özelliği ola- kültürün ruh sağlığı üzerine etkileri etrafında şekil-
rak varlığını korumuş ve hem çevreye ilişkin eser- lenmiştir. Çevre hareketi ve öğrenci hareketi arasın-
lerde hem de yeşil parti programlarında doğal çevre daki ilişkiye dair bir örnek, 1969 yılında Kaliforni-
açısından temel vurgu toplam üretimin azaltılması ya Üniversitesi’ne ait boş bir alana bir grup öğrenci

137
Çevre Hareketleri

tarafından çiçek ve ağaç dikilmeye başlamasıyla Dolayısıyla savaşı sonlandırmaya karşı mücadele
gelişen mücadele verilebilir. Öğrenciler bu alanı, eden hareketlerle çevreyi korumaya çalışan hare-
var olan özel mülkiyet ilişkilerine alternatif bir ketlerin mücadelesi ortak bir yöne doğru kaydı.
alan olarak inşa etmeye çalışmış, insan dışı doğay- Modern çevre hareketi, 1970’lerin sonunda
la (nonhuman world) yeni ilişkiler kurmak umut gelişen barış hareketiyle de (peace movement) et-
edilmiştir. Ancak Amerikan devleti çevresel değer- kileşim içinde olmuştur. Barış hareketi, nükle-
leri geliştirmeye çalışan bu insanlara saldırmıştır. er silahların kullanımına karşı mücadele eden ve
Bu nedenle bir arazinin mülkiyetini, insan yaşamı- kampanyalar yürüten bir örgütlenmeydi. ABD’de
nın üzerine koyan bir sistemin anlamsızlığı ve mül- nükleer karşıtı kampanyalar zamanla tehlikeli en-
kiyet ilişkileri sorgulanmıştır (Rome, 2003:542- düstriyel atıklara karşı kampanyalarla birleşmiştir.
546). 1960’lı yıllarda öğrenci hareketi yanında Barış hareketi, Almanya ve Avustralya’da ise politik
kadın örgütleri de çevrenin korunması için baskı yapılanma sürecinde etkin olarak Yeşil partilerin
oluşturmuş, kirliliğin durdurulması, ortak alanlar oluşumuna katkı sağlamıştır. Aynı zamanda bu
ve yaban yaşamının korunması için faaliyete geç- hareket daha sonra çevre adaleti hareketine (en-
miş, 1960’ların başında başlıca kadın dergileri su vironmental justice movement) doğru evrilmiştir
kirliliğine ilişkin makaleler yayımlamıştır (Rome, (Rootes, 2004:614). Avrupa’da bu dönemde çev-
2003:534). Çevre hareketi hem düşünsel açıdan reciliğin yükselişi, pür bir çevre hareketi içindeki
hem de kampanyalar itibariyle 1960’larda gelişen örgütlenmeye dayalı olmaktan ziyade öğrenci ha-
yeni sol (New Left) hareketten de önemli ölçüde reketi, nükleer karşıtı hareket (anti-nuclear mo-
etkilenmiştir. Yeni sol hareketlerin, kapitalist sis- vement) gibi farklı bileşenlerin olduğu daha geniş
temde tüketime yönelik eleştirileri, doğal çevrenin sosyal platformların bir parçası olarak gelişmiştir
tahribatına yönelik eleştirileri de kapsıyordu. Yeni (O’Neill, 2012:119).
sol hareketin üyeleri, çevreyi kapitalist sömürünün
Modern çevre hareketi, diğer toplumsal ha-
bir sembolü olarak görüyorlardı. Çevre sorunları-
reketlerden etkilenmekle birlikte, kendisi de yeni
nın kaynağını bireysel bir sorumlulukta görmek
gelişen hareketleri etkilemiştir. 1999 yılı sonunda
yerine sistemsel boyutunu vurguluyorlardı. Bu gö-
Seattle’da Dünya Ticaret Örgütü’ne karşı eylemler-
rüş, reformcu bir çevreciliğin eleştirisini ve doğanın
le başlayan küreselleşme karşıtı hareketin (anti-glo-
toplumsal sorunlardan ayrı ele alınamayacağı bir
balization movement) kökeni çevre hareketi ve in-
çevre politikasına geçişi sağladı. Böylece modern
san hakları hareketine dayanmaktadır. Seattle’daki
çevre hareketi, yeni sol hareketlerden doğmasa da
eylemler, feministler, anarşistler, sendikacılar gibi
onun fikir ve kampanyalarından etkilendi (Rootes,
farklı bileşenlerin yanında çevrecileri de içeren bir
2004:613-614). Çevre hareketi mülkiyet ilişkileri-
buluşmaydı. Çevreci hareket, küreselleşme karşıtı
ne, şirketlerin imtiyazlarına, kapitalist sanayileşme-
hareketin bir parçasını oluşturmuş, iletişim ağlarını
nin getirdiği kirliliğe dikkat çektiği ölçüde yeni sol
paylaşmış ve piyasaya dayalı bir küresel ideoloji-
hareketlerle kesişen bir noktada duruyordu.
ye karşı birlikte mücadeleyi öngörmüştür (Doyle,
Bu dönemde Vietnam Savaşı da savaş ve doğa 2005:163-64). Toplumsal hareketlerle karşılıklı et-
tahribatı arasındaki ilişkinin sorgulanmasına yol kileşim içinde gelişen çevre hareketi, kendine özgü
açmış ve Vietnam Savaşına karşı gelişen protestolar örgütlenme biçimleri ve örgüt yapıları oluşturarak
dolaylı olarak çevre protestolarının yükselmesine günümüze kadar gelmiştir.
katkı sağlamıştır. Amerikan askerlerinin kullandığı
kimyasallar ormanları ve pirinç tarlalarını hedef al-
mıştı. Dolayısıyla 1960’ların sonuna doğru medya, Uluslararası Çevre Örgütleri
ABD kuvvetlerinin insanlar yanında doğaya karşı Çevreciler, belirledikleri hedeflere ulaşmak ve
da bir savaş yürüttüğünü yayınlamaya başladı. Bu birlikte çalışabilmek amacıyla çeşitli çevre örgütleri
beraberinde birçok eleştiriyi getirdi. Vietnam’da kurmuştur. Çevre hareketi güçlendikçe kurdukları
kullanılan kimyasalları üreten şirketlerin, aynı za- örgütlerin üye sayısı ve destekçileri hızla artmıştır.
manda ABD’de de zehirli kimyasalların kullanı- Bu çevre örgütleri, ulusal ve uluslararası düzeyde
mından kar sağladığına dikkat çekilerek, şirketlerin çevre sorunlarına ilişkin kamuoyu yaratılmasında
hem yurtiçi hem yurt dışındaki çevresel yıkımdaki önemli bir baskı grubu oluşturmuş, zamanla siya-
suç ortaklığı vurgulandı (Rome, 2003:546-47). sal karar alma süreçlerinde de etkin bir güç haline

138
Çevre Sosyolojisi

gelmişlerdir. Bazen ise kurdukları partiler yoluyla Bu bağlamda, Dünya Doğayı Koruma Vakfı
doğrudan siyasal sürece katılmışlardır. Bu çevre ör- ABD örgütünün (WWF-US) ticari amaçlı faali-
gütlerinden başlıca olanları şöyledir: yetleri göze çarpmakta ve eko-kolonyalist faaliyet-
World Wild Fund for Nature (WWF, Dün- ler olarak değerlendirilmektedir. Yeşil yönetişim
ya Doğayı Koruma Vakfı): Daha önce “World söylemiyle, dünyanın bazı bölgelerindeki biyo-
Wildlife Fund” adını taşıyan bu küresel örgüt, çeşitliliği koruyarak şimdiki ve gelecek nesiller
dünyaca ünlü panda bayrağı altında kendisine için doğal kaynaklardan sürdürülebilir gelir akışı
bağlı ancak önemli ölçüde özerkliğe sahip ulusal sağlayacağını belirtmektedir. Bu doğrultuda meta
örgütlerden oluşmaktadır (Luke, 1997:33). 1961 üretimi amacıyla kullanılan çeşitli bitki türlerinin
yılında dünyada sınırlı sayıda kuruluş, doğal ya- ve eko-turizm amacıyla kullanılan yaban yaşam
şamı korumaya yönelik mücadele etmekteydi ve alanlarının korunması için kâr amaçlı projeler
ellerindeki finansal kaynaklar da yetersiz düzey- yapmaktadır. Bunun sonucunda WWF-US, ya-
deydi. Bu nedenle dünyanın önde gelen 16 doğal ban yaşam alanlarını kendi içkin değerleri için
yaşamı koruma uzmanı, doğal dünyayı koruyacak korumak yerine onları pazarlanabilir bir varlığa
uzmanların varlığına rağmen, koruma için ge- dönüştürmektedir (Luke, 1997:32). Nesli tüken-
rekli finansal desteğin olmadığını belirten Mor- mekte olan hayvanların gezindiği WWF parkla-
ges Manifestosu’nu imzaladı. Bunun sonucunda, rının etrafında yaşayan Afrikalı ve Asyalılar bu
uluslararası bağış toplayan ve koruma hareketine tip ekolojik korumadan rahatsızlık duymakta
finansal destek sağlayan bir kuruluş olarak Dün- ve WWF’yi şöyle görmektedir: “Beyaz insanlar,
ya Doğayı Koruma Vakfı kuruldu. Resmi olarak beyaz insanların ziyaret ettiği parklarda beyaz
1961 yılının Eylül ayında İsviçre’de oluşan bu ku- insanların görmek istediği hayvanları korumak
ruluşa, Londra’da yayımlanan Daily Mirror gaze- için kurallar koyuyorlar”. Yaban yaşamı koruma
tesinden sağlanan 45.000 Pound ile uluslararası programlarının beyaz, batılı uzmanlardan oluşan
ofis açıldı. Nesli tükenmekte olan panda türleri ve küçük komiteler tarafından gerçekleştirilmesi-
onların egzotik yaşam ortamları, grubun hedefle- ni eleştirmişlerdir (Luke, 1997:38). Bu nedenle
rinin bir temsili olarak kabul edildi. Edinburgh WWF-US, 1960’lardan 1990’lara av hayvanları-
Dükü Prens Philip Britanya grubunun ilk başkanı nın korunmasından, fildişi yasağı kampanyalarına
olurken, Hollanda Prensi Bernhard uluslararası kadar uyguladığı farklı projelerle dünyanın en sis-
WWF’nin başkanı oldu. (Luke, 1997:34). temli eko-sömürgecisi olarak görülmektedir.
Friends of the Earth (FoE; Dünyanın Dost-
ları): David Brower tarafından 1969 yılında San
Francisco’da kurulmuştur. Brower, Sierra Club’ın
internet yöneticisi iken bu örgütün bir nükleer santral in-
WWF, Dünya Doğayı Koruma Vakfı’na şasını onaylaması üzerine istifa etmiş ve çevresel
http://www.worldwildlife.org adresinden sorunların çözümü için uluslararası bir örgüte ih-
ulaşabilirsiniz. tiyaç olduğunu belirtmiştir. Ardından Amerika’da
kurduğu FoE ile nükleer enerjiye karşı mücadele-
Dünya Doğayı Koruma Vakfı, ticari faaliyetler- ye etmeye başlamış ve örgütü uluslararası hale ge-
le ilgilenen bir kuruluştur. Panda logosunun tica- tirmek için Avrupa turuna çıkmıştır. 1971 yılının
retini yapmakta ve Kuzey Amerika Serbest Ticaret Haziran ayında İsveç’te bir toplantıda FoE Inter-
Anlaşması’nı (NAFTA) desteklemektedir. Dünya national (FoEI) kurulmuştur (Rootes, 2015:418).
Bankası ve Uluslararası Para Fonu ile dünyadaki FoEI, ilk olarak ABD, Fransa, İngiltere ve İsveç’de
en zengin maden, nükleer, ormancılık ve kimya bulunan ulusal FoE gruplarının birleşimiyle ku-
şirketleriyle çalışmaktadır. 1991 yılında Chevron rulmuştur. Kuruluşundan sonra Asya, Avrupa,
ve Exxon petrol şirketlerinin her birinden 50.000 Afrika ve Latin Amerika’dan 74 ulusal FoE örgütü
dolar alan, Du Pont, Monsanto gibi dev kimya şir- ve bunların istihdam ettiği 2000’den fazla perso-
ketleri için 10.000 dolar üyelik ücreti karşılığında neli çatısı altında toplayarak en büyük çevre örgü-
çevre seminerleri düzenleyen bir örgüttür (Doyle, tü hâline gelmiştir (Doherty ve Doyle, 2013:4).
2005:31). Bu nedenle insan hakları, yerli hakları 70’in üzerinde ülkeden üyesi bulunmasına rağ-
ve çevre hareketleri arasında muğlak bir yeri vardır. men finansal kaynaklar açısından karşılaştırıldı-

139
Çevre Hareketleri

ğında Greenpeace, WWF gibi uluslararası çevre giderken kendilerini Greenpeace olarak adlan-
örgütlerine göre göreli olarak küçüktür (Doherty dırmışlardır (Eden, 2004:595). Kuzey Pasifik’teki
ve Doyle, 2006:698). FoEI, şirketlerden finansal Aleutian Adası’na ABD donanmasının nükleer
kaynak almayı reddetmektedir. Bu nedenle finan- denemelerini durdurmak amacıyla gitmişlerdir
sal açıdan zayıftır ve yardım kuruluşlarının para- (Zelko, 2004:129). Kuzey kutbunda denizde ger-
sal desteğine bağlı durumdadır. çekleştirdikleri ilk protestoları hedefine ulaşama-
FoE kampanyalarının odak noktası, enerji üre- mıştır. 1972-1974 yılları arasında bu defa Güney
timi, tarım ve ulaşım üzerine politikalar geliştirmek Pasifik’de Fransa’nın nükleer denemelerine karşı
olmuştur. Yaşam standardını koruyarak, kirlilik ve harekete geçmiş ve tekneleriyle iki kez başarılı bir
kaynak tüketimini azaltmayı hedeflemişlerdir (Ye- şekilde hedeflerine ulaşmışlardır. Bunun sonucun-
arley, 2003:161). “Küresel Düşün, Yerel Hareket da Kanada dışında ilk defa Yeni Zelanda’da Green-
Et” FoEI’nın kullandığı en tanınmış slogan olmuş- peace kurulmuş ve böylece örgütün uluslararasılaş-
tur. Bu bağlamda FoEI’nın, Greenpeace, Worldwi- masına doğru adım atılmıştır (Zelko, 2004:130).
de Fund for Nature gibi diğer uluslararası çevre Bugün Greenpeace International, Avrupa, Ameri-
örgütlerinden temel farklılığını oluşturan, merkezi ka, Afrika, Asya ve Pasifiklerde 55’ten fazla ülkede
olmayan bir örgütlenme yapısına sahip olması do- bağımsız 27 ulusal ve bölgesel örgüte sahiptir.
layısıyla ulusal örgütlerinin önemli bir otonomiye
sahip olmasıdır (Doherty ve Doyle, 2013:8). Dola-
yısıyla uluslararası bir örgütlenmeye sahip olmasına
rağmen yerel düzeyde, ulus devlet sınırları içinde internet
politikalarını şekillendirmiştir. Greenpeace, https://www.greenpeace.org/in-
Ancak ironik bir biçimde, FoEI merkezi olma- ternational/ adresinden ulaşabilirsiniz.
yan, saha temsilcileri ve gönüllülere önem veren
bir örgüt yapısını savunan bir anlayışa sahip olsa da
ABD’deki FoE, Brower’in örgüt üzerindeki kontro- Greenpeace, nükleer karşıtı kampanyalarına de-
lü nedeniyle içsel bir ayrışma yaşamış ve sonrasın- vam etmekle birlikte, 1973 yılından sonra kampan-
da yaşanan süreç örgütün gücüne zarar vermiştir. yalarını balina avcılığı karşıtlığına doğru genişlet-
1980 yılında Brower’in, başkanlıktan istifaya zor- miştir. Bu protestolarda da şişme botlar kullanarak
lanması ve ardından 1986 yılında istifa etmesiyle balina avlayan teknelerle karşı karşıya gelmişlerdir
Amerika’daki örgütün üye sayısı hızla azalmıştır. (Eden, 2004:596). 1976’da ise fok yavrularının
1986 yılında yaklaşık 30.000 olan üye sayısı 1986 avlanmasına karşı kampanya yapmışlardır. Zehir-
yılında 17.000’e düşmüştür (Rootes, 2015:418). li madde ve kirliliğe karşı kampanyaları 1970’lerin
Uluslararası ölçekte FoE’ler ortak bir düşünsel te- ortasında başlamış ve bu kampanyaların kapsamına
mele sahip olsa da ulusal ölçekte farklılıklara sahip 1990’da asit yağmurları, hava kirliliği, ozon tabaka-
olmuşlar, bazıları diğerlerine göre daha merkezi bir sının incelmesi ve küresel ısınma gibi ekolojik so-
yapılanma içine girmiş (örneğin İngiltere FoE), runlar dâhil edilmiştir (Eden, 2004:597). 1980’lerin
bazıları ise özerk taban örgütlenmeleri ve bunlar sonuna doğru ekolojik sorunlara ilişkin farkındalı-
arasında kurulan ağlara dayalı bir yapılanma (örne- ğın artmasıyla, Greenpeace’in bu kampanyalarına
ğin Avustralya FoE) sergilemiştir. Neticede, FoEI, destek dünya ölçeğinde üç milyona ulaşmıştır.
çevre örgütlenmelerini yalnızca kuzey ülkeleriyle Greenpeace misyonunu, biyoçeşitliliği koru-
sınırlamayıp, güney ülkelerini de sürece katması mak; toprak, hava, tatlı su ve okyanusların kir-
ve daha çok kuzey ülkelerinin egemenliğinde olan lenmesi ve kötü kullanımını engellemek; nükleer
çevre politikalarına meydan okuması açısından tehdidi durdurmak, barış ve küresel silahsızlanmayı
önemli bir örnek teşkil etmektedir. sağlamak olarak açıklamaktadır. Temel değerlerini
Greenpeace: 1969 yılında Kanada’da Sier- ise şiddet içermeyen eylemlilik, hükümet, şirket ve
ra Club’dan ayrılan nükleer karşıtı bir grubun, siyasi partilerden paranın kabul edilmediği ve bi-
ABD’nin nükleer testlerine tepkilerinden doğmuş reysel katkı ve vakıflardan bağışa dayalı bir finansal
ve bu grup 1971 yılında Vancouver’dan Alaska’ya bağımsızlık, yeşil ve barışçıl bir geleceğin inşası ola-
iki tekneyle ilk eylemlerini gerçekleştirmek için rak sıralamaktadır (Greenpeace.org).

140
Çevre Sosyolojisi

Hızlı bir bilimsel ve teknolojik gelişimden (en muştur. Bunlarla çevreci hareketin siyasi alandaki
çarpıcı örneği olarak atom bombası), tüketimcilik konumu ve görünürlüğü pekişmiştir. 1972 yılında
ve bunun yarattığı materyalist kültürden, ABD’nin ilk yeşil parti Yeni Zelanda’da kurulmuş ve 1979
emperyalist ve militarist dış politikasından kaygı yılında ise parlamentoya ilk yeşil üye İsviçre’de se-
ve korku duymuşlardır. Greenpeace kurucuları, çilmiştir. 1980’lerde ise Batı Avrupa’daki yeşil par-
ABD’deki barış hareketiyle kökensel olarak ilişkili- tilerin çoğu kurulmuştur. Yeşiller günümüzde Av-
dir. Savaş sonrası dönemde ABD’de gelişen radikal rupa çapında hem ulusal hem de yerel düzeydeki
pasifizm ve karşı kültürden etkilenmişlerdir (Zelko, meclislerde yer almaktadır (Richardson, 1995:3).
2004:129). Kendi kameraları ya da eylemlere eşlik Ancak yeşil partiler çevre hareketinin parlamen-
eden gazetecilerin ilk elden haberlerini kullanarak todaki basit bir uzantısı olarak görülmemelidir. Ye-
filmler yapan, medyayı etkin ve başarılı biçimde şil partilerin kuruluşu, yerleşik çevre örgütlerinin
kullanan bir örgüttür. Ayrıca protestolarında tek- liderleri tarafından şüpheyle karşılanmış ve par-
neleri kullanmanın yanında bedensel protestolar da tileşme sürecinin kendi etkilerini azaltacağından
kullanmaktadırlar (Eden, 2004:603). korkmuşlardır. Ancak çevre örgütlerinin üye sa-
Hem Greenpeace hem de Friends of the Earth yısı, her yerde yeşil partilere oy kullanan seçmen
çevre sorunlarına karşı harekete geçmek ve tanıklık sayısını aşmıştır. Aralarındaki bu mesafeli duruşa
etmek için kurulmuş, korumacı hareketin yetersiz- rağmen, yeşil partiler parlamentoda siyasi temsiller
liklerine bir cevap olarak doğmuştur. Ancak arala- elde ettiğinde, çevrecilerin, politikaları etkilemek-
rındaki fark, Greenpeace’in, yeni sol hareketin mira- te kullandığı bir araç işlevi görmüşlerdir. Örneğin,
sından beslenmek yerine (ABD hariç), kitle iletişim Almanya’da yeşiller, çevre hareketi içinde öne çıkan
araçlarını kullanarak profesyonel kampanyalar dü- aktörler olmamasına rağmen önde gelen çevre ör-
zenleyen bir örgüt oluşudur. Her iki örgüt de daha gütleriyle iletişim kurmuş; İngiltere’de ise yeşiller
eski çevre örgütleriyle kıyaslandığında daha radikal siyasal sistem içinde marjinal olarak kaldığından
bir imaj sergilese de genellikle taktikleri, stratejileri kendilerini çevre hareketinin bir parçası olarak gör-
ve gündemleri açısından ılımlı bir yapıya sahip ol- meyi tercih etmiştir (Rootes, 2004:623-24). Arala-
muşlardır. Toplumsal sistemde temel değişimler iste- rındaki etkileşim her zaman var olmuş, hatta çevre
mek yerine var olan sosyal ve politik düzenlemeleri hareketindeki bazı önemli isimler daha sonra bu
eleştirmekle yetinmişlerdir (Rootes, 2004:615). partilerin üyesi olmuştur.
Yukarıda incelenen üç örgütün (WWF, FoE Yeşil partileri diğer sağ, sol veya merkez parti-
ve Greenpeace) stratejik seçimlerinde farklı yollar lerden ayıran, ekonomik büyümeye dayalı bir top-
izlediği görülmektedir. Ancak onların bu seçimle- lumsal yapıyı benimsememeleridir. Sınırlı doğal
rini belirleyen ise kurumsal yapı, toplumsal yapı, kaynakların sürekli bir büyümeyi imkânsız kıldı-
ulus ötesi kültürel yapı ve kendi geleneksel örgüt ğını savunmaktadırlar. Tüketim toplumuna karşı
yapılarıdır (Doherty ve Doyle 2013:8). Bu çerçe- gezegenin sürdürülebilirlik kapasitesini baz alan
vede Greenpeace oldukça merkezi bir yapıya sahip, koruma toplumunu önermektedirler (Richardson,
kampanyalarını ideolojik değil ahlaki temeller üze- 1995:8). Yeşiller, çevre politikaları yanında sağlık,
rine kuran kuzey merkezli bir örgüt iken, Dünya gıda, denizaşırı ülkelere yardım ve kalkınma konu-
Doğayı Koruma Vakfı politik yapıyla mücadele ve larıyla da ilgilenmiştir.
protestolarında radikal olmayan, sürdürülebilir kal- Çevre hareketinin bu örgüt ve partiler içinde
kınmayı destekleyen, doğayı korumayı yoksullukla giderek kurumsallaşan bir yapıya bürünmesi, be-
mücadelenin bir aracı olarak gören bir kuruluş raberinde bürokratik merkezi bir yapının oluşumu
olarak, FoE ise neoliberalizmi eleştiren ve küresel ve taban hareketleriyle etkileşimin azalması gibi
adalet hareketiyle ilişkilenen bir örgüt olarak kar- birtakım kaygıları doğurmuş ve birçok çevreci ve
şımıza çıkmaktadır (Doherty ve Doyle, 2006:698). ekolojist tarafından bu durum eleştirilmiştir. Bu-
Bu üç çevre örgütü, ekolojik sorunlara karşı çevre nun sonucunda farklı amaç ve örgütsel yapıda yeni
bilincinin oluşturulması açısından farklı düzey ve çevresel hareketler ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında
biçimlerde katkı koymuşlardır. “Earth First!”, “Çevresel Adalet Hareketi (Environ-
Yeşil Partiler (Green Parties): Çevreci hare- mental Justice Movement)” ve “Küçülme Hareketi
ketin kurumsallaşmasının önemli parçalarından (Degrowth Movement) sıralanabilir. Şimdi sırasıy-
birini Batılı ülkelerde gelişen yeşil partiler oluştur- la bunlar incelenecektir.

141
Çevre Hareketleri

Earth First!: 1980 yılında, Greenpeace, FoE letilmesi siyahilerin protestolarına neden olmuş ve
gibi daha yerleşik çevre örgütlerinin ılımlı politi- engelleme girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmışsa
kaları ve kurumsallaşmalarına karşı oluşan hoş- da ırkçılık karşıtlığı ve çevreci duyarlılığı birleştiren
nutsuzluklar sonucunda ABD’de kurulmuş daha bir hareketin başlangıç noktasını oluşturmuştur.
radikal bir çevre örgütüdür. Formel bir örgütlenme 1991 yılında “First National People of Color En-
yerine ağ biçiminde örgütlenmeye dayalı olarak vironmental Leadership Summit” adıyla gerçekleş-
kurulmuştur. 1977 yılında ABD’de yaban yaşamı- tirilen zirve, hareketin tarihinde, on yedi çevresel
nın ticari sömürüsüne karşı küçük bir grup erkeğin adalet ilkesinin belirlendiği önemli bir etkinlik ola-
harekete geçmesiyle filizlenmiş ve adı, sloganı ve rak geçmektedir. Zirvede, yalnızca zehirli madde-
logosu 1980 yılında grubun Meksika’dan bir dö- lerin üretiminin durdurulması ve kirliliğe karşı bir
nüş yolculuğu sırasında açığa çıkmıştır (Rootes, koruma sağlanmasına yönelik politikalar değil aynı
2015:422). 1980 Temmuz’unda “Nature More. The zamanda ayrımcılığa karşı, karşılıklı saygı, katılım
Newsletter of Earth First” adıyla kendi dergilerini hakkı ve kendi kaderini tayin hakkı içeren çevre
yayınlamışlardır. 1981 yılının Mart ayında yayın- politikaları benimsenmiştir. Bu on yedi ilke, kültü-
ları aracılığıyla, bu grubun dünyanın savunusu rel bütünlüğü çevresel sürdürülebilirlikle ilişkilen-
için, militan eylemlere ve cesur davranışlara ina- dirmiştir (Schlosberg, 2007:49). Dolayısıyla zirve-
nan, radikallerden oluşan, anayasası, tüzüğü ve ofis de belirlenen ilkeler, halk sağlığı, ulaşım, barınma,
memurları olmayan bir grup olduğu deklare edil- kaynakların dağılımı, toplumun güçlendirilmesi
miştir. Ardından 1982 yılında dergilerine abone gibi daha geniş bir perspektife sahip olmuştur.
olanların sayısı 1500’ün üzerine çıkmıştır (Rootes,
Çevresel adalet hareketinin mücadelesiyle, “çev-
2015:423).
resel adalet” kavramı ABD’de yaygınlaşmış, ABD
Bu grup strateji, taktik ve hedefleri açısından dışında da küresel güneydeki birçok hareket tara-
bakıldığında, Greenpeace gibi profesyonelleşmiş bir fından hızla benimsenmiştir. ABD’de olduğu gibi
örgüt yapısıyla medyanın ilgisini çekecek kampan- küresel çapta da çevresel adaletsizliğin en açık gös-
yalar düzenleyen, reformist bir çevreciliği benimse- tergesi olarak yerli topluluklar, yoksul toplumlar
mek yerine karşı oldukları faaliyetler için doğrudan ve siyahi topluluklar arasında çevresel hastalıkların
bozucu eylemleri tercih etmiştir (Rootes, 2004:619). eşitsiz dağılımı gösterilmektedir. Çevresel adalet
İlk Earth First! üyeleri yaban yaşamını korumak için çağrısı, çevresel risklerin dağılımının nasıl sosyoe-
sabotaj yapmanın da dahil olduğu radikal eylem bi- konomik ve kültürel statüdeki eşitsizliği yansıttığı-
çimlerini benimsemiştir. Ancak sonrasında grubun nı göstermek için yapılmaktadır. Dağılım adalet-
üyeleri arasında, daha etkin protestolar yapabilmek sizliği, çevresel adalet tanımının önemli bir bileşeni
amacıyla eylemlerin şiddet/şiddetsizlik içerip içer- olmakla birlikte, bireyler ve toplulukların katılım
mediği üzerine tartışmalar yaşanmış, sivil itaatsiz- ve tanınma talepleri de bu tanımın diğer önemli bi-
liğin bir eylem biçimi olarak etkinliği tartışılmıştır leşenlerini oluşturmaktadır (Schlosberg, 2007:79).
(Rootes, 2015:423). Bu tartışma grubun ilk kuru- Burada tanınma talebi, kültürlerin, geleneklerin,
cularından David Foreman ve bazı grup üyelerinin ekonomik, sosyal ve dini yaşam biçimlerinin ta-
sivil itaatsizlik eylemlerini etkisiz bulması nedeniyle nınmasını içermekte ve dışlanma ve eşitsizliği yok
gruptan ayrılmasıyla sonuçlanmıştır. etmek açısından önem taşımaktadır.
Çevresel Adalet Hareketi (Environmen- Çevre hareketlerinin gelişiminde, korumacı ha-
tal Justice Movement): Çevresel adalet hareketi, reketin yetersizliklerine yönelik eleştiriler, Green-
1982 yılında ağırlıklı olarak siyahilerin yaşadığı peace ve FoE gibi çevre örgütlerini açığa çıkarken
ABD’nin Kuzey Carolina eyaletindeki Warren il- çevre adaleti hareketi ise giderek kurumsallaşan bir
çesinde 32.000 yardalık toprağın mezar yeri olarak reformist çevreciliğe duyulan memnuniyetsizlikten
seçilmesi ve PCB’lerle (poliklorinat binefil) kirle- doğmuştur (Rootes 2004:616). Çok uluslu ve çok
tilmesiyle ortaya çıkmış bir harekettir. Bu alan çev- kültürlü bir yapıyı içeren çevresel adalet hareketi,
resel açıdan uygun olmasından değil, yoksul, siyah yerel örgütlerin ademi merkezi biçimde bir araya
ve güçsüz bir topluluğun yaşadığı bir alan olduğu gelmesiyle oluşmuştur (Gauna, 2008:470). Çevre-
için seçilmişti (Doyle, 2005:25). Eyaletteki Afri- ciliği, ekonomik ve sosyal adaletle birleştirmiş, çev-
kalı Amerikalıların yaşadığı bir yerin seçilmesi ve resel kirlilik, risk ve kaynak dağılımının ekonomik
buranın sağlık açısından zararlı bir kimyasalla kir- ve kültürel boyutuyla ele alınmasını sağlamıştır.

142
Çevre Sosyolojisi

Küçülme Hareketi (Degrowth Movement): “Degrowth (küçülme)” kelimesi ilk kez 1972 yılında top-
lumsal bir eğilimin tanımı olarak ortaya çıkmış ve Roma Klubü’nün “Büyümenin Sınırları” raporunda
defalarca kullanılmıştır. 2001’de Fransa’da, 2004’de İtalya’da ve 2006’da İspanya’da aktivistlerin bir slo-
ganı hâline gelmiştir. İlk olarak Fransa’nın Lyon kentinde, araçsız şehirler, gıda kooperatifleri ve reklam
karşıtı protestoların ardından bir toplumsal hareket olarak açığa çıkmıştır. Ardından hareket, Belçika’dan
İsviçre’ye, Finlandiya’dan Polonya’ya, Portekiz’den Norveç’e, Meksika’dan Brezilya’ya vd. geniş bir coğraf-
yaya yayılmıştır (Demaria v.d., 2013:195).
Küçülme hareketi, bir yandan ekolojik kriz diğer yandan teknoloji ve kalkınmaya dair öğretiye eleş-
tirilerden doğmuştur. Amacı, çevresel felaketlere yol açan, kapitalistlerin sınırsız kar arayışının harekete
geçirdiği büyüme için büyüme hedefinin terk edilmesidir. Küçülmeye dayalı bir toplumun, gayrisafi yur-
tiçi hasıla gibi fetiş göstergelerden kurtularak ve büyümenin yarattığı negatif dışsallıklara karşı mücadele
edilerek yaratılacağı öne sürülmektedir (Latouche 2010:519-521). Bireysel tüketim düzeyinin azaltılması
ve daha basit yaşam biçiminin benimsenmesiyle toplumsal refah düzeyi yüksek bir toplumun oluşacağını
savunmuşlardır. Ekolojik krizlerin teknolojik gelişmeyle çözülebileceğine karşı çıkmışlardır.
Taban örgütlenmesine dayalı olarak gelişen küçülme hareketi, gösteri, boykot, sivil itaatsizlik gibi farklı
eylem biçimlerini benimsemiş, otoyollar, havalimanları, yüksek hızlı tren hatlarını engellemek için doğru-
dan eylemler gerçekleştirmiştir. Bisiklet, geri dönüşüm, yenilenebilir enerji, vejetaryenlik, ekolojik köyler,
tüketici kooperatifleri, dayanışma ekonomileri gibi alternatifleri önererek yerel, ademi merkezi ve küçük
ölçekli bir yaşam biçimini savunmuşlardır (Demaria v.d., 2013:201-202). Alternatif yaşam biçimlerinde,
daha az çalışma ve daha az tüketimin olduğu, sosyal ilişkiler, siyasi katılım, fiziksel egzersiz gibi faaliyetlere
daha fazla zaman ayrıldığı ve böylece çevresel açıdan daha az zararlı bir toplumsal yapı vardır.
Şimdiye kadar incelenen çevresel hareketler ve bunlar içinde gelişen çevre örgütleri uluslararası düzeyde
organizasyon kabiliyetine sahipti. Ancak bunlar dışında daha yerel düzeyde örgütlenen, ABD’deki Quincy
Kütüphane Grubu veya Hindistan’daki Chipko Hareketi gibi gruplar vardır. Örneğin, Chipko Hareketi,
Uttar Pradesh eyaletinde yaşayan halkın, orman kaynaklarını müteahhitlerin sömürüsünden kurtarmak
için başlattığı ve ağaca sarılma anlamı taşıyan dünyanın en bilinen yerel çevre hareketlerinden biridir. Daha
sonra Hindistan’da nehir havzalarını korumayı amaçlayan ekolojik bir harekete doğru evrilmiştir (Bandyo-
padhyay ve Shiva, 1988:1224). Uluslararası ve yerel çevre hareketlerinin yanında ortak bir çevresel konu
etrafında birleşen grupların oluşturduğu iklim değişikliği hareketi, yağmur ormanları hareketi (rainforest
movement) gibi çevresel hareketler de vardır.

Öğrenme Çıktısı

3 Modern çevre hareketini açıklayabilme ve uluslararası çevre örgütlerine ilişkin bilgi


edinme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Türkiye’de 1970’li yıllarda


Türkiye’de 2000’li yıllarda
Çevre hareketlerinin mü- çevre hareketini simgeleyen
çevre hareketi hangi ekolo-
cadele ettiği sorunlar sınıf- örnekler nelerdir? Detaylı bilgi
jik sorunlarla mücadele et-
sal mı yoksa tüm gezegeni için Türkiye Çevre Sorunları
mektedir? Çevrenizde gör-
tehdit edecek bir nitelik mi Vakfı’nın (1981), Türkiye’nin
düğünüz ekolojik sorunları
taşımaktadır? Çevre Sorunları ‘81 yayınını
arkadaşlarınızla tartışınız.
inceleyiniz.

143
Çevre Hareketleri

ÇEVRE HAREKETİNİN DAYANDIĞI layan, toplumsal yapıdaki rekabetçi pazar ekono-


FARKLI DÜŞÜNSEL TEMELLER misinin, sınıfsal ilişkiler ve mülkiyet ilişkilerinin
insan ve doğa üzerinde nasıl tahakküm yarattığını
Modern çevre hareketi, birbirinden farklı ekolojik
açıklayan ve bu nedenle ekolojik sorunların kayna-
yaklaşımlardan düşünsel olarak beslenmiştir. Bu dü-
ğı olarak yalnızca insanı gösteren yaklaşımlara eleş-
şünsel yaklaşımlardan bazısı ekolojik sorunların kay- tirel yaklaşan, dolayısıyla ekolojik olanın toplumsal
nağı olarak insanı bazısı toplumsal sistemdeki ilişkileri olandan ayrı olarak incelenemeyeceğine inanan bir
göstermiş, bazısı çözüm olarak toplumsal sistemde ta- ekolojik yaklaşımdır (Bookchin, 1999). Sınıfsal,
mamen bir dönüşümü önerirken, bazısı hem sorunla- etnik ve cinsiyet temelindeki farklılıklara bakılma-
rın kaynağının hem de çözümün cinsiyetçi boyutuna dan soyut bir insanlık kavramıyla ekolojik sorun-
odaklanmıştır. Bu çerçevede dört ekolojik yaklaşım ların açıklanamayacağını ve toplumsal sistemdeki
olarak sırasıyla derin ekoloji, toplumsal ekoloji, eko- büyüme merkezli politikalar, tahakküm ilişkileri
sosyalizm ve ekofeminizm incelenecektir. gibi bozukluklar yok edilmedikçe de ekolojik kri-
zin çözüme kavuşamayacağını savunmaktadır.

Ekososyalizm
Ekososyalizm; sosyalizm ve ekoloji arasındaki
bağlantıları güçlendirmeye dayalı, ekolojik sorun-
ların kapitalist bir sisteme ya da çevresel duyarlı-
lığı olmayan bir sosyalist sisteme meydan okuma-
dan çözülemeyeceğini öneren bir düşünsel yapıya
sahiptir. Yeşil partiler, yerli gruplar ve toplumsal
hareketler arasında yaygınlığı olan bir düşüncedir
(Wall, 2010:2). Ekososyalizm, toplumsal adalet ve
ekolojik dengenin kurulduğu, niceliksel değil nite-
liksel ekonomik kriterlerin baz alındığı dolayısıyla
Resim 6.4 Kadın ve Doğa.
değişim değeri yerine kullanım değerinin hâkim
olduğu bir ekonomik yapının inşasını savunmak-
Derin Ekoloji tadır. Bu bağlamda temiz hava, su ve toprağa eri-
Derin Ekoloji; doğal kaynaklar ve tüm yaşam şimin sağlanmasını, kirletmeyen ve yenilenebilir
biçimlerinin yalnızca insanlara faydası olan bir kay- enerji kaynaklarının kullanılmasını, temel insan
nak olarak değil kendi başına içsel bir değere sahip ve doğa hakları olarak görmektedir. Kapitalizm
hem toplumsal hem de ekolojik açıdan sömürücü
olduğuna inanan, kirliliğin yalnızca insan sağlığı
ve kirletici bir sistem olduğundan, işçiler, çiftçiler,
değil, tüm tür ve ekosistemler üzerindeki etkisinin
topraksızlar ve işsizler için verilen toplumsal ada-
göz önüne alınması gerektiğini savunan ve ekolojik
let mücadelesini, çevresel adalet mücadelesinden
sorunların teknolojiyle çözüleceğine inanmayan,
ayırmamaktadır (Wall, 2010:165-66). Bu nedenle
felsefi temelleri Arne Naess tarafından kurulan bir ekolojik ve toplumsal mücadeleyi birleştirmekte,
düşünsel yaklaşımdır (Naess, 1995:71-74). İnsan- nükleer enerji ve savaşa ayrılan bütçenin azaltılma-
merkezci yerine eko-merkezci bir bakış açısını ge- sı, özel araçların yerine ücretsiz ve etkin bir toplu
liştiren bu yaklaşım, ancak tüketime dayalı yaşam taşıma sisteminin kurulması, yerel düzeydeki tarım
biçimlerinin değişmesi, endüstriyel faaliyetlerin üreticileri korunarak endüstriyel tarım işletmeleri-
azaltılması ve nüfusun dengelenmesiyle hem geze- nin tasfiye edilmesi, karbona dayalı olmayan temiz
genin hem de insanların sağlıklı bir yaşama kavuşa- bir enerji sisteminin kurulması hedeflerini içeren
bileceğini savunmaktadır. bir toplumsal dönüşümü önermektedir.

Toplumsal Ekoloji Ekofeminizm


Toplumsal Ekoloji; Murray Bookchin’in düşün- Ekofeminizm; kapitalist ataerkil bir sistemde
sel temelini oluşturduğu, insan ve doğa arasında hem kadınların hem de doğanın maddi bir kaynak
kurulan hiyerarşik ve tahakküm ilişkilerini sorgu- olarak görülmesini eleştiren ve bunların birbirini

144
Çevre Sosyolojisi

besleyen unsurlar olduğuna işaret eden bir düşünsel temele dayanmaktadır. Kapitalist ataerkil modelde,
kadınların geçim aracı olarak kullandığı, toprak, su, orman, biyoçeşitlilik gibi doğal kaynaklardan kopa-
rılmasının onları hem ekonomik açıdan hem de şiddet karşısında savunmasız hâle getirdiğini öne sürmek-
tedir. Ekofeminist düşünceye göre, böyle bir ekonomik model toprağı, tohumu metalaştırmanın yanında
kadını da metalaştırmakta ve böylece ataerki ve kadına karşı şiddeti yoğunlaştırmaktadır (Shiva ve Mies,
2018:19-20). Bu nedenle kadınlar ve doğayı ataerkil yıkımdan kurtarma amacı etrafında örülü bir müca-
deleyi savunmaktadır.

Öğrenme Çıktısı

4 Çevre hareketinin beslendiği farklı düşünsel yaklaşımları anlayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Toplumsal ekoloji ve derin


ekolojinin yöntemsel fark-
lılıkları, çevre ve nüfus iliş-
kisine bakışlarında nasıl bir
fark yaratmaktadır? Detaylı
bilgi için M. Bookchin’in
(1996)Toplumsal Ekolojinin
Çevreyi korumak açısından
Derin ekoloji yaklaşımı Felsefesi Diyalektik Doğal-
hangi ekolojik yaklaşımı
ekolojik sorunlarla nüfus cılık Üzerine Denemeler ki-
benimserdiniz? Nedenlerini
ilişkisini nasıl kurmaktadır? tabına ve F. Uzunyayla’nın
arkadaşlarınızla tartışınız.
(2020), Makro İktisadi
Denge Tartışmalarında-
ki Üretim, Nüfus ve Doğa
İlişkisinin Biyomerkezci ve
Toplumsal Temelli Ekolojik
Tartışmalara Yansıması ma-
kalesine bakınız.

145
Çevre Hareketleri

1 Çevre hareketini tanımlayabilme ve


taşıdığı özellikleri anlayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Çevre Hareketinin Kavramsal


Olarak İncelenmesi

Çevre hareketleri toplumsal hareketlerin bir parçasıdır. Bu nedenle toplumsal hareketlerin tanımından hareketle
açıklanmaktadırlar. Toplumsal hareketler, açıkça tanımlanmış bir karşıt tarafın olduğu çatışmalı bir ilişkinin
varlığında, kolektif bir kimlik etrafında, kolektif bir eylem gerçekleştirmek amacıyla kurulan enformel ağlar
olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımdan hareketle çevresel fayda sağlamak amacıyla kolektif eylemde bulunan kişi
ve örgütlerden oluşan geniş ağlar da çevre hareketi olarak tanımlanmaktadır. Çevre hareketleri, siyasi hedefleri
sınıfsal hedefleri aşan bir yapıya sahip olması, harekete katılımın daha çok eğitim düzeyi yüksek kesimlerden
olması, mücadele biçimlerinin çeşitlilik içermesi açısından 1960’larda gelişen yeni toplumsal hareketlerin bir
parçası olarak kabul edilmektedir. Çevre hareketinin önemli bir özelliği, çevresel sorunların ulusal sınırları aş-
ması ve ortak ekolojik varlıkların korunmasının uluslararası bir dayanışma ve müzakere sürecini gerektirmesi
nedeniyle uluslararası bir nitelik taşımasıdır. Diğer önemli bir özelliği ise, kapitalist sistemi eleştirerek alternatif
toplumsal yapılanmalar sunmasıdır. Çevre hareketi büyük bir toplumsal destek alarak hızla küresel bir hareket
hâline gelmiştir.

Tarihsel süreçte çevre hareketinin nasıl


2 açığa çıktığını ve ilk çevresel hareketleri
açıklayabilme

Çevre Hareketinin Tarihsel


Süreçte İlk Gelişimi

Sanayi devriminden sonra sanayileşmenin getirdiği olumsuz çevresel sonuçları ve buna karşı oluşan tepkiler 18.
ve 19. yüzyılda çevre hareketinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Tarihsel süreçte karşımıza çıkan ilk çevreci hare-
ketler korumacı hareketlerdir. Korumacı hareketlerin amacı, insanların doğal kaynaklardan en iyi şekilde fayda-
lanması için onları koruması, yaban yaşamının ve doğanın sağladığı estetik ortamın korunmasıdır. Dolayısıyla
bu hareketlerin, doğal varlıkları koruması faydacı bir temele dayanmaktadır. Korumacı hareket 1897 yılında
ikiye bölünmüştür. Bu ayrışmanın bir tarafında, doğal çevrenin tahribatı, doğal kaynakların kötü kullanımı ve
yaban yaşamının ihmal edilmesine vurgu yapan ve amaçları doğal çevrenin insan tarafından dönüştürülmesini
engellemek isteyen korumacılar yer almıştır. Diğer tarafında kaynakların insan faydası için etkin kullanımına
odaklanan ve bu nedenle doğal çevrenin akla uygun biçimde kullanımını ve yönetimini isteyen faydacılar yer
almıştır. Bu dönemde çevre hareketleri, kuşların soyunun tükenme tehlikesi, orman tahribatı, baraj yapımı gibi
çevresel sorunlar için mücadele etmiştir.

146
Çevre Sosyolojisi

Modern çevre hareketini açıklayabilme ve


3 uluslararası çevre örgütlerine ilişkin bilgi
edinme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Modern Çevre Hareketinin
Oluşumu ve Gelişimi

Modern çevre hareketi, ekolojik sorunları yalnızca maddi ihtiyaçlar etrafında ele alan bir anlayış yerine, sınıf, ırk
ve etnik ayrım boyutunu kapsayacak şekilde ele alan, kirliliği ekonomik, sosyal ve kültürel bağlamıyla inceleyen
yeni bir çevre hareketi dalgasının 1960’ların sonu ve 70’lerin başında gelişmesiyle açığa çıkmıştır. Bu dönemde
çevre hareketi, örgütsel açıdan ve bileşenleri arasındaki işbirliği açısından daha olgun ve güçlü bir düzeye erişmiş
ve çevre sorunlarının görünürlüğünü sağlamıştır. 1960’lara kadar güçlü bir çevre hareketinin ortaya çıkmayı-
şının nedenleri; İkinci Dünya Savaşı sonrası açığa çıkan zenginliğin ekolojik sorunları geri plana itmesi, ancak
1960’lı yıllarda tarımda kimyasalların ve sentetik madde kullanımının yaygınlaşması ve doğadaki hızlı dönüşü-
mün yarattığı riskler karşısında ekolojik bir duyarlılığın hızla yükselişi, yükseköğretimin yaygınlaşmasıyla çevre
bilincinin gelişmesi gibi faktörler üzerinden açıklanmıştır. Modern çevre hareketinin 1960’ların sonunda hem
ulusal hem de uluslararası düzeyde önemli bir başlık haline gelişi ise; medyanın çevre sorunlarına artan ilgisi,
çevre sorunları üzerine bir literatürün oluşması, dönemin diğer toplumsal hareketleriyle (öğrenci hareketi, nük-
leer karşıtı hareket, barış hareketi vd.) etkileşime girmesi şeklindeki unsurlar sonucunda olmuştur. Çevreciler,
çevre sorunlarına kamuoyu yaratmak, siyasal karar alma süreçlerinde bir güç haline gelmek, ekolojik hedeflerine
ulaşmak amacıyla birçok ulusal ve uluslararası çevre örgütü kurmuşlardır.

4 Çevre hareketinin beslendiği farklı


düşünsel yaklaşımları anlayabilme

Çevre Hareketinin Dayandığı


Farklı Düşünsel Temeller

Modern çevre hareketinin düşünsel temellerinin şekillenmesinde birbirinden farklı ekolojik yaklaşımlar vardır.
Bu yaklaşımlar içinde Derin Ekoloji, doğanın içsel bir değere sahip olduğunu ve insan yanında tüm ekolojik
varlıkların sağlıklı bir ortamda var olmaları gerektiğini savunan eko-merkezci bakış açısına sahip bir yaklaşımdır.
Toplumsal Ekoloji, ekolojik sorunların kaynağı ve çözümünün, toplumsal yapıdaki ilişkiler bütünü sorgulan-
madan mümkün olmayacağına inanan bir ekolojik yaklaşımdır. Ekososyalizm, kapitalizmin hem ekolojik hem
de toplumsal açıdan sömürücü yapısını sorgulayan ve bunun dönüştürülmesi için ekolojik ve toplumsal adalet
mücadelesinin birleştirilmesini öneren bir yaklaşımdır. Ekofeminizm, kapitalist ataerkil bir sistemde hem kadın-
ların hem de doğanın meta ilişkileri içine çekildiğini ve bu nedenle kadın ve doğa mücadelesinin birleştirilmesi
gerektiğini savunan bir yaklaşımdır.

147
Çevre Hareketleri

1 Aşağıdakilerden hangisi bir çevresel protesto 5 Aşağıdakilerden hangisi uluslararası çevre


ya da çevre örgütünün, çevre hareketi olarak ta- örgütlerinin giderek kurumsallaşmasına yönelik
nımlanabilmesi için gerekli olan koşullardan biri eleştiriler getirerek açığa çıkan çevre örgütlenme-
neler öğrendik?

değildir? lerinden biridir?


A. Kolektif eylemde bulunan kişi ve örgütlerin A. Yeşil partiler
varlığı
B. Greenpeace
B. Örgüt ve aktörlerin birbirine ağlar ile bağlanması
C. Friends of the Earth
C. Ortak bir çevresel mücadele etrafında kurulması
D. Earth First!
D. Kolektif kimliğin oluşması
E. Dünya Doğayı Koruma Vakfı
E. Formel bir yapı altında kurumsallaşması

2 Aşağıdakilerden hangisi çevre hareketinin


6 Greenpeace çevre örgütü ile ilgili aşağıdaki
bilgilerden hangisi yanlıştır?
yeni toplumsal hareketlerin bir parçası olarak gö-
rülmesini sağlayan unsurlardan biri değildir? A. Nükleer karşıtı bir grubun ABD’nin Kuzey
Pasifik’teki nükleer denemelerini protestodan
A. Siyasi hedeflerinin sınıfsal hedefleri aşan bir ya-
doğmuştur.
pıya sahip olması
B. Nükleer karşıtı kampanyaların yanında balina av-
B. Katılımcılarının çoğunlukla eğitim düzeyi yük-
cılığına karşı kampanyalar da düzenlemişlerdir.
sek kesimlerden oluşması
C. Ana çelişkiyi emek-sermaye çatışması olarak ele C. Protestolarında tekneleri ve kitle iletişim araç-
alması larını etkin biçimde kullanmışlardır.
D. Mücadele biçiminin çeşitlilik içermesi D. Çevresel mücadelelerinde, toplumsal sistemin
bütünüyle temelden değişimini talep ederler.
E. Çevresel sorunları kültürel bir temelde incelemesi
E. Misyonları arasında barış ve küresel silahsızlan-
mayı sağlamak vardır.
3 Aşağıdakilerden hangisi tarihsel süreçte geli-
şen ilk çevreci harekettir?
7 Çevresel adalet hareketi ile ilgili aşağıdaki bil-
A. Çevresel adalet hareketi gilerden hangisi yanlıştır?
B. Korumacı hareket
A. Irkçılık karşıtlığı ve çevreci duyarlığı birleştiren
C. Küçülme hareketi
bir harekettir.
D. Nükleer karşıtı hareket
B. Çevresel risklerin dağılımının, sosyoekono-
E. İklim değişikliği hareketi mik ve kültürel statüdeki eşitsizliği yansıttığı-
nı gösterirler.
4 Aşağıdakilerden hangisi modern çevre hare- C. Çevresel adalet tanımlarında toplulukların ka-
ketinin 1960’larda güçlenmesini sağlayan faktör- tılım ve tanınma talepleri vardır.
lerden biri değildir? D. Yoksul ve siyahi toplumların yaşadığı çevresel
A. Medyanın çevre sorunlarına artan ilgisi adaletsizliklere karşı mücadele ederler.
B. “Sessiz Bahar”, “Bolluk Toplumu” gibi çevre so- E. Kurumsallaşan bir reformist çevreciliği benim-
runlarıyla ilgilenen kitapların yazılması semişlerdir.
C. Yeni sol hareketlerle etkileşime girmesi
D. Savaş karşıtı mücadelelerle ortak bir zeminin
yakalanması
E. Pür bir çevre hareketi oluşturmaya odaklanması

148
Çevre Sosyolojisi

8 Küçülme hareketi aşağıdaki hangi temel 10 Aşağıdaki ekolojik yaklaşımlardan hangisi,


amaçla açığa çıkmıştır? ekolojik sorunların kaynağını toplumsal yapıdaki
hiyerarşi, tahakküm, mülkiyet ilişkilerinden hare-

neler öğrendik?
A. Yaban yaşam alanlarının korunması için
B. Kadın ve ekoloji mücadelesini birleştirmek için ketle incelemektedir?
C. Kapitalistlerin sınırsız kar arayışının harekete A. Ekofeminizm
geçirdiği büyüme hedefinin terk edilmesi için B. Derin Ekoloji
D. Nükleer karşıtı mücadele vermek için C. Toplumsal Ekoloji
E. Çevrecilerin parlamentoda temsilini güçlendir- D. Korumacı hareket
mek için E. Ekososyalizm

9 Aşağıdakilerden hangisi yerel düzeyde bir


çevre örgütlenmesidir?
A. Küçülme hareketi
B. Korumacı hareket
C. İklim değişikliği hareketi
D. Chipko hareketi
E. Çevresel adalet hareketi

149
Çevre Hareketleri

Yanıtınız yanlış ise “Çevre Hareketinin Kav- Yanıtınız yanlış ise “Modern Çevre Hareke-
1. E 6. D
ramsal Olarak İncelenmesi” konusunu yeni- tinin Oluşumu ve Gelişimi” konusunu yeni-
den gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “Çevre Hareketinin Kav- Yanıtınız yanlış ise “Modern Çevre Hareke-
2. C 7. A
ramsal Olarak İncelenmesi” konusunu yeni- tinin Oluşumu ve Gelişimi” konusunu yeni-
den gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Çevre Hareketinin Ta- Yanıtınız yanlış ise “Modern Çevre Hareke-
3. B 8. C
rihsel Süreçte İlk Gelişimi” konusunu yeni- tinin Oluşumu ve Gelişimi” konusunu yeni-
den gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Modern Çevre Hareke- Yanıtınız yanlış ise “Modern Çevre Hareke-
4. E 9. D
tinin Oluşumu ve Gelişimi” konusunu yeni- tinin Oluşumu ve Gelişimi” konusunu yeni-
den gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Modern Çevre Hareke- Yanıtınız yanlış ise “Çevre Hareketinin Da-
5. D 10. C
tinin Oluşumu ve Gelişimi” konusunu yeni- yandığı Farklı Düşünsel Temeller” konusunu
den gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
6 Anahtarı

Bir ülkedeki politik rejimin toplumsal taleplere açık ya da kapalı olması, de-
Araştır 1 mokratik ya da otoriter bir kurumsal yapının varlığı, merkezi veya ademi mer-
kezi bir yönetsel yapı çevre hareketlerinin gelişimini etkilemektedir.

İlk gelişen korumacı hareketler, doğanın içsel bir değer taşıdığını gözetmeyen,
ekonomik çıkar veya doğa sevgisiyle hareket eden ve liderliğin önemli olduğu
toplumun üst sınıflarından meydana gelen gruplardır. Günümüz çevreci ha-
Araştır 2 reketleri ise farklı sınıfsal kompozisyondan insanları içermekte hem ekolojik
varlıkların içsel değerini hem de ekolojik sorunların insan sağlığı üzerindeki
etkilerini dikkate alan gruplardır. Derin ekoloji tüm tür ve ekosistemlerin içsel
değere sahip olduğunu vurgulamıştır.

Ekolojik sorunlar, etkileme düzeyi ve mekânsal açısından eşitsizlikler içer-


mektedir. Örneğin gelir düzeyi düşük kesimlerin temiz suya erişimi önün-
deki sıkıntılar, evlerinin geri dönüşüm alanlarının yanında ya da su baskını
ve toprak kaymasına açık alanlarda olması gibi. Ekolojik sorunlar uzun dö-
nemde tüm gezegeni tehdit edecek bir nitelik taşısa da kısa dönemde sınıf-
Araştır 3 sal bir nitelik taşımaktadır. 1975’de Murgul’da Etibank Bakır İşletmeleri’nin,
1975’de Samsun’da Bakır İzale Tesisleri’nin, 1977’de Ankara Elmadağ’da barut
ve çimento fabrikalarının tarım alanlarına zarar verici faaliyetlerine yönelik
tepkiler Türkiye’de çevre hareketi açısından ilk simgesel örneklerdir. Bu ko-
nuda bakınız; Bülent Duru, “Çevre Bilincinin Gelişim Sürecinde Türkiye’de
Gönüllü Çevre Kuruluşları”, 1995.

150
Çevre Sosyolojisi

Araştır Yanıt
6 Anahtarı

Derin ekoloji yaklaşımına göre nüfus artışı ekolojik sorunların temel neden-
lerinden biridir ve dengelenmesi gerekmektedir. Dengelemede, yalnızca var
olan doğal kaynaklara göre yaşayabilecek insan sayısı değil aynı zamanda buna
bağlı yaşayacak diğer canlı türleri de dikkate alınmalıdır. Toplumsal ekoloji ise,
yöntemsel olarak sorunların kaynağını bireysel değil toplumsal bir düzeyde ele
Araştır 4 aldığı için, nüfusun sosyo-ekonomik düzeydeki farklar dolayısıyla tüketim ve
atık üretme kapasitesindeki farklar dikkate alınmadan yapılan bir incelemenin
anlamsız olduğunu, toplumsal sistemdeki kar mantığı üzerine kurulu üretim
ilişkileri ve üretilenleri tüketmeye yönelten ilişkilerin sorgulanması gerektiğini
savunmaktadır. Bu konuda bakınız; Ferda Uzunyayla, “Makro İktisadi Denge
Tartışmalarındaki Üretim, Nüfus ve Doğa İlişkisinin Biyomerkezci ve Top-
lumsal Temelli Ekolojik Tartışmalara Yansıması”, 2020.

Kaynakça
Albrecht, S. (1976). Legacy of the environmental Demaria, F., Schneider, F., Sekulova, F., Martinez-
movement. Environment and Behavior, 8(2), 147- Alier, J. (2013). What is degrowth? From an activist
168. slogan to a social movement. Environmental
Values, 22(2), 191-215.
Bandyopadhyay, J., Shiva, V. (1988). Political
economy of ecology movements. Economic and Diani, M., Rambaldo, E. (2007). Still the time of
Political Weekly, 23(24), 1223-1232 environmental movements? A local perspective.
Environmental Politics, 16(5), 765-784.
Bookchin, M. (1996). Toplumsal Ekolojinin Felsefesi
Diyalektik Doğalcılık Üzerine Denemeler. (Çev. Doherty, B., Doyle, T. (2006). Beyond borders:
R.G. Öğdül). Kabalcı Transnational politics, social movements and
modern environmentalisms. Environmental
Bookchin, M. (1999). Toplumu Yeniden Kurmak. K.
Politics, 15(5), 697-712.
Şahin (çev.), Metis Yayınları.
Doherty, B., Doyle, T. (2013). Environmentalism,
Burkett, P. (2006). Kapitalizm, doğa ve sınıf
Resistance and Solidarity: The Politics of Friends of
mücadelesi. A. S. Filho (ed.), Kapitalizme Reddiye:
the Earth International. Palgrave Macmillan.
Marksist Bir Giriş içinde, (s.130-142). Yordam
Kitap. Doyle, T. (2005). Environmental Movements in
Majority and Minority Worlds: A Global Perspective.
Buttel, F., Taylor, P. (2003). Environmental sociology
Rutgers University Press.
and global environmental change: A critical
assessment. M.Redclift, T.Benton (ed.) Social Duru, B. (1995). Çevre Bilincinin Gelişim
Theory and the Global Environment içinde (s.228- Sürecinde Türkiye’de Gönüllü Çevre Kuruluşları.
256). Taylor & Francis. [Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi], Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Çoban, A. (2017). Çevrecilik. G.Atılgan, E.A.
Aytekin (ed.) Siyaset Bilimi: Kavramlar, İdeolojiler; Eden, S. (2004). Greenpeace. New Political Economy,
Disiplinler Arası İlişkiler içinde, (s. 455-473). 9(4), 595-610.
Yordam Yayınları.
Foster, J.B. (2002). Savunmasız Gezegen: Çevrenin Kısa
Della Porta, D., Diani, M. (2006). Social Movements: Ekonomik Tarihi. H. Ünder (çev.) Epos Yayınları.
An Introduction. Blackwell Publishing.

151
Çevre Hareketleri

Gauna, E (2008). The Death and Rebirth of the Rootes, C. (2009). Environmental movements,
Environment Movement. Environmental waste and waste infrastructure: an introduction.
Law, 38(2). 457-493. https://www.jstor.org/ Environmental Politics, 18(6), 817-834.
stable/43267206
Rootes, C. (2015). Exemplars and influences:
Keleş, R., Hamamcı, C. (1993). Çevrebilim. İmge Transnational flows in the environmental
Yayınları, movement. Australian Journal of Politics and
History. 61(3), s.414-431.
Latouche, S. (2010). Degrowth. Journal of Cleaner
Production, 18, 519-522. Roussopoulos, D. (2017). Politik Ekoloji: İklim Krizi
ve Yeni Toplumsal Gündem. F.D. Elhüseyni (çev.),
Luke, T.W. (1997). The world wildlife fund: Eco
Sümer Yayıncılık.
Colonialism as funding the worldwide “wise use”;
of nature. Capitalism Nature Socialism, 8(2), 31- Schlosberg, D. (2007). Defining Environmental
61. Justice: Theories, Movements, and Nature. Oxford
University Press.
Mertig, A.G., Dunlap, R.E. (2001). Environmentalism,
new social movements, and the new class: A cross- Sezer, Ö. (2006) Çevre Korumacılıktan Radikal
national investigation. Rural Sociology, 66(1), Ekolojiye. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler
113–136. Enstitüsü Dergisi, 5(3), 1-25 ISSN: 1304-8287
Naess, A. (1995). The deep ecological movement: Shiva, V., Mies, M. (2018). Ekofeminizm. İ. Urkun
Some philosophical aspects. G. Sessions (ed.) Kelso (çev), Sinek Sekiz Yayınları.
Deep Ecology for the Twenty-First Century içinde,
Sills, D.L. (1975). The Environmental Movement
(ss.64-84). Shambhala Publications.
and Its Critics. Human Ecology, 3(1), 1-41.
Neves, K. (2019). Tackling the invisibility of abeyant
Sweezy, P. (2004). Capitalism and the environment.
resistance to mainstream biodiversity conservation:
Monthly Review, 56(5).
Social movement theory and botanic garden
agency. Geoforum, 98, 254-263. Szasz, A. (1999). EcoPopulism: Toxic Waste and the
Movement for Environmental Justice. University of
O’Neill, K. (2012). The comparative study of
Minnesota Press.
environmental movements. P. F. Steinberg, S.
D. VanDeveer (ed.) Comparative Environmental Touraine, A. (1985). An introduction to the study of
Politics: Theory, Practice, and Prospects içinde, social movements. Social Research, 52(4),749-787.
(ss.115-142). The MIT Press. Türkiye Çevre Sorunları Vakfı (1981). Türkiye’nin
Pehlevan, H., Şakacı, B.K. (2018). Cerrahtepe Çevre Çevre Sorunları ‘81. Türkiye Çevre Sorunları Vakfı
Hareketi Zenginlerin, Fakirlerin ve Huzursuzların Yayınları, Ankara
Çevreciliği Kapsamında. Ekin Basım Yayın. Uzunyayla, F. (2020). Makro İktisadi Denge
Richardson, D. (1995). The Green Challenge: Tartışmalarındaki Üretim, Nüfus ve Doğa
Philosophical, programmatic and electoral İlişkisinin Biyomerkezci ve Toplumsal Temelli
considerations. D. Richardson, C. Rootes (ed.) Ekolojik Tartışmalara Yansıması. Fiscaeconomia,
The Green Challenge: The development of Green 4(1), 1-25
parties in Europe içinde (ss.3-16), Routledge. Wall, D. (2010). The Rise of the Green Left. Pluto Press.
Rome, A. (2003). Give Earth a Chance: The Yearley, S. (2003). Social movements and
environmental movement and the sixties. The environmental change. M.Redclift, T.Benton
Journal of American History, 90(2), 525-554. (ed.) Social Theory and the Global Environment
Rootes, C. (1999). Environmental movements: From içinde (ss.150-169). Taylor & Francis,
the local to the global. Environmental Politics, Zelko, F. (2004). Make it a greenpeace: The history
8(1), 1-12. of an international environmental organization.
Rootes, C. (2004). Environmental Movements. D. A. GHI Bulletin, No: 34. https://www.ghi-dc.org/
Snow, S. A. Soule, H. Kriesi (ed.) The Blackwell publications/publication/publication/bulletin-
Companion to Social Movements içinde (ss.608- 34-spring-2004
640). Blackwell Publishing.

152
Bölüm 7
Ekolojik Vatandaşlık
Ekolojik Vatandaşlık Siyasetinin Temel

1 2
Parametreleri
Ekolojik Kriz ve Krizden Çıkış Yolları 2 Ekolojik vatandaşlık siyasetinin temel
1 Ekolojik krizin kaynaklarını açıklayabilme parametrelerini açıklayabilme
öğrenme çıktıları

Klasik Vatandaşlık Karşısında Ekolojik


Vatandaşlık
3 Ekolojik vatandaşlığın klasik vatandaşlıktan Liberal Vatandaşlığın Revizyonu Olarak
farklı özelliklerini açıklayabilme Ekolojik Vatandaşlık

3 4
4 Ekolojik vatandaşlık teorisinin 5 Liberal vatandaşlık yaklaşımının çevreci
“sürdürülebilir tüketim” anlayışına yönelik vatandaşlık perspektifini ayrıntılı olarak
eleştirilerini aktarabilme açıklayabilme

Andrew Dobson’un Ekolojik Vatandaşlık


Teorisi ve Eleştirileri
6 Andrew Dobson’un ekolojik vatandaşlık

5
teorisini açıklayabilme
7 Ekolojik vatandaşlık teorisine yöneltilen
eleştirileri sıralayabilme

Anahtar Sözcükler: • Ekolojik Vatandaşlık • Sürdürülebilir Tüketim • Toplumsal Ekoloji • Liberalizm


• Ulus-Devlet • Küreselleşme • Tüketim • Çevre Politikaları

154
Çevre Sosyolojisi

GİRİŞ nımaz girişimciliğini ve tüketimini önceleyen he-


Bu bölümde öncelikle günümüzde yaşanan donist bireyine karşılık, ekolojik yurttaşlık kapita-
ekolojik krizin kaynakları ve bu krizin aşılmasına lizmin çevresel felaketlerini dengeleyici yenilebilir
yönelik öneriler ele alınmıştır. Bir sonraki alt baş- unsurları hayatının merkezine alan ve azla yetinen
lıkta ekolojik vatandaşlık siyasetinin temel unsur- bir bireyi ön plana çıkarma gayretindedir. Ekolojik
ları ve özgün parametreleri incelenmiş ve sonraki vatandaşlık perspektifine göre, günümüzde en zor-
bölümde klasik vatandaşlık ile ekolojik vatandaş- lu çevre sorunlarının coğrafi ve siyasi olarak tanım-
lık arasındaki önemli farklılıklar analiz edilmiştir. lanmış ulusal sınırlardan bağımsız olması nedeniyle
İlerleyen bölümde sürdürülebilir tüketim yakla- çevre odaklı siyaset küresel bir mücadele olarak bi-
şımının iktisadi indirgemeci ve neo-liberal pers- çimlenmiştir. Bu yüzden küresel düzeyde kolektif
pektifi ekolojik bakış açısıyla ele alındıktan sonra girişimler olmaksızın demokratik olsun olmasın sa-
ekolojik vatandaşlığı liberal vatandaşlığın yeniden dece bir ülke çapında yapılacak bir iklim değişikliği
gözden geçirilmesi süreci olarak değerlendiren li- mücadelesi başarılı olmayacaktır.
beral yaklaşım incelenmiştir. Sonraki bölüm ekolo-
jik vatandaşlık teorisinde çığır açmış olan Andrew Ekolojik Kriz ve Sonuçları
Dobson’un ekolojik vatandaşlık değerlendirmeleri- 21. yüzyılın ekolojik kriz çağı olacağını tahmin
ne ayrılmıştır. Son bölümde, ekolojik vatandaşlık etmek zor değil ve bu krizin artık insanların kapita-
teorisinin teorik ve pratik sorunlarına odaklanan list üretim ve tüketim zincirleri üzerinden doğayla
eleştirilere yer verilmiştir. ilişkisinde kurduğu tahakkümün bir krizi olduğu
ve bu hâliyle sürdürülebilir olmadığı çok açıktır.
EKOLOJİK KRİZ VE KRİZDEN Çevre sorunları, 1960’lı yıllardan itibaren si-
ÇIKIŞ YOLLARI yasi bir sorun hâline gelmiştir ve çevresel bozul-
Vatandaşların küreselleşme sürecinde hızlanan manın nasıl çözülüp azaltılacağı meselesi gittikçe
ekolojik felaketler karşısında yükümlülük ve hakla- siyasallaşmıştır. Sanayileşme ve teknolojik dev-
rına vurgu yapan ekolojik vatandaşlık anlayışı, ka- rimlerin, kapitalizmin üretim ve tüketim zincir-
pitalizmin yarattığı tahribatları azaltmak için daha leriyle birleşerek karbon salınımının atmosferi et-
az tüketme, daha bilinçli bir elektrik ve taşıt kulla- kilediği dinamiklerle birlikte ortaya çıkan küresel
nımı, özel tüketimin yarattığı israfları ve zararları ısınmanın sonuçlarını olanca şiddetiyle hissettir-
azaltma, yenilenebilirliği esas alan bir verimli enerji diği bir çağda yaşıyoruz. Küresel ısınmanın etkile-
kullanımını esas alan bir yaşamı örgütleme çağrısı ri dünyayı ve ekosistemi her geçen gün yaşanmaz
yapmaktadır. Tabii bu çağrı aynı zamanda çevreye bir hale getiriyor: Çölleşme, kuraklık ve ona eşlik
zarar veren şirketleri boykot etme, ürünlerini kul- eden susuzluk ve kıtlık, iklim değişikliklerine bağ-
lanmama, üretiminde çevreye zarar veren ürünleri lı salgın hastalıklar, buzulların erimesi ve deniz-
satın almama gibi kamusal sorumluluğu ve ortak lerin ısınmasıyla ekosistemin dengesinin tümüy-
yaşamı içselleştirmiş bir vatandaşlık anlayışına geç- le bozulduğu bir dünyada daha fazla yoksulluk,
meyi öngörmektedir. Doğa üzerinde yaygın etki- sosyal adaletsizlik, savaşlar ve çatışma toplumları
si olabilecek tüm üretim ve tüketim unsurlarının bekleyen büyük riskler olarak insanlığın geleceği-
güçlü bir demokratik denetime tabii olması gerek- ni karartıyor. Sonuç olarak, sorun sadece üretim
tiğini öngören bu anlayış, ekolojik yurttaşlığı da ve tüketim zincirlerinin aktörleri olan devletlerin
doğanın sorumlu bir aktörü olarak aktifleştiren bir ve çok uluslu şirketlerin çevreye yönelik faaliyet-
anlayışı ortaya koymaktadır. Liberalizm, doğanın lerinin demokratik denetime açılmasıyla halledi-
kapitalist işleyiş karşısındaki özerkliğini tanımadığı lebilecek boyutun ötesine geçmiş görünmektedir.
gibi ve doğaya yönelik üretim ve tüketim zinciri- İnsan-doğa ilişkilerini ticari kâr mantığından ve
ni demokratik denetimden kaçıran bir girişimcilik tüketim çılgınlığından koparılmış yeni bir man-
ahlakına sahiptir. Bu yönüyle, ekolojik yurttaşlık tıkla ve örgütleyici pratikle yeniden yapılandırma-
fikri, doğayı işleyen üretim ve tüketim zincirindeki mız gerektiği dile getirilmektedir.
tüm unsurların güçlü bir şekilde demokratik de- Çevresel bozulmanın, küreselleşmenin, neo-
netime açılması çağrısında bulunan bir perspektife liberalizmin mantığının ve kitlesel göçün uluslar
sahiptir. Dahası liberalizmin özel alandaki sınır ta- ötesi karakteri çağdaş yurttaşlık koşullarını değiş-

155
Ekolojik Vatandaşlık

tiren en önemli faktörlerden bazılarıdır. Feminist, çok kültürlü, ulusötesi, küresel ve ekolojik gibi vatan-
daşlık la ilgili yeni çalışmaların çoğu, hem çağdaş siyasi uygulamalarda geleneksel vatandaşlık idealinin
çözülmesini hem de alternatif mekânsal temellere sahip vatandaşlık kavramlarının teorik zenginliğini ele
alıyor (Gabrielson, 2008).
Bu küresel sorunlar son derece karmaşık, birbiriyle ilişkili ve birbirine bağımlı olduğundan, insanların
doğal çevreyi anlama, yönetme ve tasavvur etme eğilimlerinde çığır açıcı yaklaşımlar gerektiği de ortadadır.
Çevre eğitimi alanında önemli katkılarda bulunan David Orr, etrafımızda gördüğümüz asıl sorunun her
şeyi kontrol etme ve tüm dünyayı fethetme eğilimindeki “insan hakimiyeti paradigması” olduğunu tespit
eder ve ekolojik okur yazar bir toplum oluşturmak için de bir çözüm önerir: İnsan hakimiyeti paradigma-
sının yerini insanları doğal yaşam ağına yerleştiren “biyotik toplumun vatandaşları” paradigması almalıdır.
Bu paradigmada insan doğadan izole edilmiş ve kendini en üst mertebeye koymuş bir canlı değildir artık,
adeta dünyaya ve doğaya bulaşmış biyotik bir unsurdur, onun ayrılmaz bir parçasıdır (Schild, 2016: 19).
Öte yandan ekolojik krizin tüm sorumluluğunu insanlık gibi genel bir kategoriye yüklemek yerine so-
rumlu özneleri ayrıştırmak ve deşifre etmek gerekliliği de güçlü bir şekilde ifade edilmiştir. Ekolojik krizin
nedenlerini ne tüm insanlıkta ne nüfus büyümesinde ne de teknolojide aramalıyız. O halde ekolojik krizin
sebebi tüm insanlık değil, “büyü ya da yok ol” mantığıyla insanların emeğini sömürürken doğayı da bir
meta olarak gören “tahakkümcü hiyerarşik sistemdir.” Mevcut ekolojik krizden çıkış yollarını felsefi, bi-
limsel ve etik temellere dayandırarak çözmeyi amaçlayan ekolojik toplum paradigması sorunun kaynağını
tespit ederek çözüm yolları sunmaktadır (Çelik ve Gülersoy, 2016).

Resim 7.1 Yeşil Enerji.

Bookchin’e (1998:15) göre, çevre sorunlarının zamanla daha da ağırlaşacağı açıktır. Ozon tabakası git-
tikçe incelmekte, yeryüzü sera etkisinin bir sonucu olarak ısınmakta ve kapitalizm biyosferin bütünselliğini
parçalama işini en iyi biçimde yerine getirmektedir. Ağır ekonomik istikrar konuları ve birinci dünyadaki
refah toplumlarının bile nüfusu aşırı fazlalığı hâlâ güncel sorunlar olmaya devam etmektedir. Kentler, de-
netimsiz bir biçimde büyürken, büyük ya da küçük suçlar bir “endüstri” ve kendi çapında bir “ekonomi”
hâline gelmektedir. Nükleer yığınak önümüzdeki yıllarda görece endüstrileşmemiş ülkeler arasında bile
feci savaşlar ihtimalinin kapısını açmıştır. Murray Bookchin, bugün karşı karşıya olduğumuz ekolojik
sorunların özünü toplumsal ilişkilerdeki tahakküm ve ekonomik ilişkilerdeki rekabetin oluşturduğunu
öne sürer. Ona göre, ekolojik sorunlara yapılacak müdahaleler anti kapitalist olması gerektiği kadar anti-
hiyerarşik de olmalıdır. Bu açıdan doğayı tahakküm altına alıcı her türlü eğilim ve ideoloji kadar, toplumu
“düzene koyan” toplumsal hiyerarşik yapıların da ortadan kaldırılması gerekir. Bookchin, ekolojik kentler
eğer kültürün, insan toplumsallığının ve özgürlüğün uygulama merkezleri olacaksa toplumun yapısında
radikal değişiklikler yapılması ihtiyacı üzerinde durur.

156
Çevre Sosyolojisi

Ekolojik vatandaşlık bireyleri, toplulukları ve Ekolojik Toplumun Temelleri


kurumları kapitalizmin yarattığı çevresel felaketle- Ekolojik vatandaşlık, vatandaşların yaşamlarını
ri, üretim ve tüketim zincirlerinin doğaya yönelik nasıl yürütmeleri gerektiğine ilişkin olarak çevreye
zararlarını ortadan kaldırmaya yönelik olarak çev- olumsuz etkileri azaltacak normatif bir açıklama
resel hakları ve sorumlulukları tüm canlılar ve eko- çerçevesi oluşturmaya çalışır. Çalışmaların çoğu
sistem açısından yeniden düşünmeye çağıran yeni ekolojik vatandaşlık anlayışının teorik temelleri ve
tip bir vatandaşlık anlayışıdır. yol haritası üzerine odaklanmıştır. Bunun yanı sıra,
Ekolojik vatandaşlık hala tartışılmaya devam çok az araştırma, ekolojik vatandaşlığı pratikte na-
eden bir kavramdır. Bu kavramı oluşturan birçok sıl işleyeceği konusunda ve iklim değişikliği bağla-
unsur vardır. Bireyin çevreye karşı bilgi ve tutu- mında analiz etmiştir.
mu ve çevreye ilişkin okuryazarlık düzeyi bunlar- Ekolojik vatandaşlık formülü üzerinden vatan-
dan bir kaçıdır ancak yeterli değildir. Alanyazın daşlık teorisinin bu evriminin nedeni, çevre sorun-
incelendiğinde, dört unsurun en çok vurgulanan larının ve siyasetin küreselleşmesi karşısında ulus
boyutlar olduğu göze çarpmaktadır: Bunlar so- devletin vatandaşlığı şekillendirmedeki geleneksel
rumluluk, sürdürülebilirlik, haklar, adalet ve katı- rolünün erozyona uğradığı iddiasıdır (Sáiz, 2005).
lımdır. Esasında, ekolojik vatandaşlık, her şeyden Ekolojik vatandaşlığı geliştirmeye yönelik bu teorik
sorumlu olan bir vatandaş anlayışına dayanır ve evrim, yeni bir demokrasi ve vatandaşlık anlayışına
ekosistemi paylaşan ve paylaşacak olan her bir bi- duyulan ihtiyacı savunan yeni bir kozmopolitliği
reyi kapsar. Bu sorumluluğu gerçekleştirirken, o desteklemeyi amaçlamıştır.
haklar ve adaleti içselleştirecek bir biçimde dav-
ranacaktır. Sürdürülebilir bir çevre ve toplum
için ekolojik ayak izinin bilincinde olarak ekolo-
jik problemlerin çözümünde bireysel, toplumsal Normatif kavramı, ideal bir durum için
ve siyasal eylemlerle rol alır (Karatekin ve Uysal, uyulması gereken kuralların olduğuna işa-
2018: 86). ret eder.
Ekolojik vatandaşlık perspektifine göre, etik
anlayışımız bir dönüşüm geçirmelidir. Kişisel Ekolojik vatandaşlık hızla çevre çalışmaları-
düzeyde, yaşamımızın ekosistemin hızlı ve geriye nın önemli bir merkezi hâline gelmektedir. Eko-
dönüşü olmayan tahribatıyla ilişkisini görmemiz lojik vatandaşlık tartışmaları Van Steenbergen
oldukça zor ancak kesinlikle elzemdir. Gottlieb (1996[1994]), Barry (1999) ve Curtin’in (1999)
(1999), şu anda doğayla kurduğumuz ilişkinin bir çalışmalarıyla başlar. Sonrasında ise Dobson, Saiz
yadsıma ilişkisi olduğunu, doğayla barış içinde, ve Bell’in çalışmalarının 2000’li yıllarda yayın-
onu olduğu gibi kabul eden ve evrenin bütünlü- lanmasıyla ekolojik vatandaşlık ve çevreci siyaset
ğünü içselleştirmiş bir etik kimlik geliştirmemiz etrafında tartışmalar güçlenmeye ve şekillenmeye
gerektiği konusunda ısrarcıdır (aktaran, Curtin, başlamıştır. Vatandaşlık konusuna ilginin sosyal ve
2002: 302). siyasi analiz düzeyinde birçok alanda yaygınlaşma-
Ekolojik vatandaşlığı bildiğimiz vatandaşlık- sına paralel olarak ekolojik vatandaşlık görece geç
tan farklılaştıran önünde üç temel zorluk bu- bir dönemde olgunlaşmıştır.
lunmaktadır: Birincisi, ekolojik vatandaşlık bir
ulus-devlete veya devlete bağlı değildir ve belli
bir fiziksel mekanla veya ekolojik çevreyle ilişkili
bir kimlik ve statüdür. İkincisi, ekolojik vatan- Ekolojik vatandaşlar, çevre ve yoksulluğun
daşlık liberal veya cumhuriyetçi vatandaşlığın azaltılması yararına fedakârlık yapmaya is-
modern araçları üzerine inşa edilen çevre hakları- tekli olan bireyler olarak kabul edilir.
na veya ortak iyiye odaklanmış bir vatandaşlıktır.
Üçüncüsü, vatandaşlığı tümüyle yeni bir temel
Ekolojik vatandaşlık, vatandaşlığın klasik bi-
üzerine inşa etme arayışında olan mekânsız bir
çimine ve içeriğine ekler yapmamız gerektiğini
vatandaşlık anlayışıdır (Crane, Matten ve Moon,
öne sürer; klasik vatandaşlık tanımında birey ve
2008: 374).
devlet arasındaki hukuki, siyasal ve sosyal ilişkileri

157
Ekolojik Vatandaşlık

ve bağı ifade eden yurttaşlığı, doğaya, ekosisteme kopuşa da işaret etmektedir. Modern yurttaşlık fik-
ve canlıları da kapsayacak şekilde yeniden tanım- ri, 1776 Amerikan Halk Bildirgesi ve 1789 Fransız
lamamız gerektiği konusunda güçlü bir çağrıdır. Devriminin siyasal, hukuksal ve sivil haklar alanın-
Ekolojik vatandaşlık, vatandaşlığın insan-mer- da bireylere sağladığı ayrıcalıklar ve statü olarak
kezli (antroposentrik) ve devlet merkezli yapısına tarih sahnesine çıkmıştır. Bu büyük ölçüde insanı
itiraz ederler. Bu açıdan bakıldığında, ekonomik, merkeze alan (antroposentrik) bir vatandaşlık biçi-
siyasal ve sosyal hakların ve sorumlulukların kap- midir. Ekolojik vatandaşlık, siyasal, sosyal ve hu-
samına, ekosistemdeki diğer canlıların ve bitkile- kuksal bir statü olarak en iyi ifadesini ulus-devlet
rin (doğanın) ve hakları ve bizim doğaya yönelik vatandaşlığında bulan insan merkezli modern yurt-
sorumluluklarımızı da vatandaşlığın merkezine taş tanımına tepki olarak, doğa merkezli bir yurttaş
yerleştirmemiz gerektiği öne sürülmektedir. Eko- tanımı önerir.
lojik vatandaşlık, içindeki canlı ekosistemlerle
Ekolojik vatandaşlık kavramı henüz çok yeni
birlikte doğanın tüm unsurlarının toplumsal ve
olduğu için kavramla ilgili bazı belirsizlikler söz
kamusal hayata dahil edilmesini ve haklarının
konusudur. Örneğin vatandaşlığın çevre ile ilişki-
tanınmasını hedeflemektedir. Bu yönüyle ekolo-
sini kurmaya çalışan “ekolojik vatandaşlık,” “yeşil
jik vatandaşlık kamusal ve siyasal hayatın içinde
vatandaşlık,” “çevre vatandaşlığı,” “sürdürülebilir
uzun yüzyıllardır hesaba katılmayan doğa ilişkile-
rini ve insanların hak ve sorumluluklarını tekrar vatandaşlık,” “çevreye duyarlı vatandaşlık,” “ekolo-
gündeme alma gayretindedir. jik yönetim” gibi farklı birtakım kavramlar öneril-
miştir. Bu kavramsal çeşitlilik aslında terminolojik
Ekolojik yurttaşlığı sorumluluk ve haklar açı-
bir konu olmaktan çok, vatandaşlık ve çevre so-
sından klasik yurttaşlık anlayışının topluluğu salt
rununun karmaşıklığını yansıtmaktadır. Örneğin,
insana indirgeyen ve vatandaşlığın yaşam alanını
Dobson (2003) ve Barry (1999) gibi bazı yazarlar
da sadece ulus-devletin siyasal-kültürel ve coğrafi
için geri dönüşüm ve sürdürülebilir tüketim gibi
sınırları içerisine hapseden teritoryal yapısından
eylemleri ekolojik vatandaşların görevleri arasında
kurtarmak gerekmektedir. Vatandaşlığın, sadece
sayarken, Bell (2005) için ise bunlar özel seçimler-
insana özgü ve ulus-devletin siyasi sınırlarıyla sabit-
lenmiş doğasına itiraz ederler. Bu yönüyle, ekolojik dir ve yeşil bir hayat hakkı olarak kabul edilir (Me-
vatandaşlık, atomize olmuş ve bireyselleşmiş bir li- lo-Escrihuela, 2008: 114).
beral vatandaşlığın yerini, ekosistemin sorunlarını Mevcut literatür, ekolojik vatandaşlığın tek
kamusal hayatın parçası haline getirmiş toplumsal- başına özel bir vatandaşlık mı yoksa mevcut va-
laşmış bir yurttaşlığın alması yönünde çaba göster- tandaşlık teorilerinin içinde bir vatandaşlık türü
mektedir. Bireyin kaderini ekosistemin kaderinden olup olmadığı üzerine odaklanmıştır. Ekolojik
ve özgürleşmesinden ayrı tutmayan bir kamusal vatandaşlığın pratik etkilerine çok az önem ve-
vatandaşlık fikridir bu. rilmiştir. Ancak, özellikle 2005 yılından bu yana
Ekolojik yurttaşlık sadece bugüne dair hak- yapılan çalışmalarda, neo liberal demokrasilerin
lar ve sorumluluklardan değil gelecek kuşaklara ve kapitalist ekonomilerin ekolojik vatandaşlık
miras bırakılacak ekosistemi de içeren haklar ve için yarattığı engeller ve sunduğu fırsatlara ilişkin
sorumluluklardan bahsetmektedir. Dolayısıyla za- yoğun bir ilgi söz konusudur. Ekolojik vatandaş-
mansal olarak da ileriye doğru bir genişlemeden lığın ekolojik modernizasyon, sosyal ekonomi,
söz edilebilir. Dolayısıyla ekosistemin sorunlarını sürdürülebilir tüketim veya etik yatırım gibi ey-
merkeze alan bir vatandaşlık anlayışı yalnızca bu- lemler üzerinden ekonomik alanda yeniden can-
günü kurtarmayı değil, geleceğin kuşaklarının da landırabileceği ileri sürülmüştür. Çevre eğitimi
siyasal, sosyal, sivil ve hukuki yaşam haklarını da ve aktivizm de vatandaşlığın ekolojik anlayışını
hesaba katan geniş bir zaman anlayışına sahiptir. geliştirebilir. Ancak, bu girişimlerin hiçbiri eko-
Bu yönüyle de vatandaşların haklarını ve sorum- nomi, eğitim sistemi ve aktivizm üzerinden güç-
luluklarını sadece ulus-devletin uhdesinde şimdiki lendirilen ekolojik vatandaşlığı sistematik olarak
zamanla sınırlayan klasik vatandaşlık anlayışından ele almamıştır. Ekolojik vatandaşlık tartışmaları
ayrılmaktadır. genellikle demokratik süreçlere, haklara ve birey-
Ekolojik vatandaşlık yukarıda anlatılan özel- sel sorumluluklara odaklanmıştır (Melo-Escrihu-
likleri açısından modern liberal vatandaşlıktan bir ela, 2008:115).

158
Çevre Sosyolojisi

Öğrenme Çıktısı
1 Ekolojik krizin kaynaklarını açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Günümüzde ekolojik kri-


Ekolojik vatandaşlık fikrini zin boyutlarını incelemek Küresel vatandaşlık fikrinin
ilk ortaya atan düşünürler- için Murray Bookchin’in temelleri olan kozmopolita-
den Bart van Steenbergen’in Ekolojik Bir Topluma nizm kavramının tarihsel ve
ekolojik vatandaşlık ile ilgili Doğru (2008, İstanbul: felsefi arka planını arkadaş-
görüşlerini nelerdir? Ayrıntı yayınları kitabını larınızla tartışınız.
okuyabilirsiniz.

EKOLOJİK VATANDAŞLIK Ekolojik Vatandaşlık ve Çevre


SİYASETİNİN TEMEL Siyaseti
PARAMETRELERİ Literatür incelendiğinde, ekolojik vatan-
Ekolojik vatandaşlık kavramını ilk kez ortaya daşlık için kabul edilen en yaygın tanımlama-
atan Bart van Steenbergen’e göre, mevcut tartış- nın Dobson’dan geldiği söylenebilir. Dobson’a
malar, vatandaşlık problemlerini ayrı çevre prob- (2003) göre, ekolojik vatandaşlık, liberal ve sivil
cumhuriyetçi yaklaşımların ötesinde dört şekil-
lemlerini ayrı olmak üzere iki kültürü ayrı ayrı ele
de incelenebilir: Birincisi, vatandaşların dilini
almaktadır ve bunlar hiçbir şekilde yan yana gele-
sivil cumhuriyetçi vatandaşlıkla paylaşır ve buna
memektedir. Van Steenbergen oldukça erken sayıla- göre haklar üzerindeki sorumlulukları vurgular.
bilecek yayınlarında vatandaşlık ve çevre olgusunu İkincisi, sorumluluk alma açısından kişiler kar-
ve bu iki kültürü birbiriyle entegre etmek niyetinde şılık beklemez. Üçüncüsü, ekolojik vatandaşlık
olduğunu ve ekolojik vatandaşlığın potansiyel anla- kavramı sadece halkı değil kişisel alanı da içerir.
mını açıklamıştır (Gabrielson, 2008:430). Dördüncüsü, ekolojik vatandaşlık devletin sı-
1990’lı yıllar ekolojik vatandaşlık literatüründe nırlarının ötesine uzanır ve bu nedenle bölgesel
muazzam gelişmelere tanıklık etmiştir. Bu yıllardan değildir. Ekolojik vatandaşlık kavramını Dobson
itibaren ekolojik vatandaşlık, politika belgelerinde, yeşil politika çerçevesinde değerlendirir. Ekolojik
vatandaşlığın özünde, liberal vatandaşlık düşün-
vatandaşlık tartışmalarında ve sosyal bilimler ala-
cesindeki haklardan ziyade, sorumlulukların mer-
nında oldukça yoğun olarak tartışılmaktadır. Ge-
kezi ilkeler olarak tanınmasıdır (aktaran, Bostancı
leneksel vatandaşlık anlayışını aşarak ve hem çevre ve Yıldırım, 2019: 212).
meseleleri hem de modern vatandaşlık fikirlerini
Ekolojik vatandaşlık teorisi kişilerarası politik
derinleştirmeyi ve birbirlerine eklemlemeyi başar-
ilişkilere dayanan bireysel bir çevresel sorumluluk
mıştır. Ekolojik vatandaşlık anlayışı temelde, insan savını önermektedir. Bu sorumluluk, hem sosyal-
yapımı iklim değişikliklerine dikkat çekerek de- çevresel ilişkilerin temel olarak yeniden şekillen-
mokratik eylemler ve doğayla insan ilişkisini vatan- dirilmesini hedefleyen ve tek bir faaliyetten ziyade
daşlık üzerinden yeniden düşünmek gerekliliğine yaşam tarzlarını hedef alan, ahlaki düşüncelerle
vurgu yaparak vatandaşlık için başka bir fırsat pen- davranışsal değişimi motive eden bir vatandaşlık
ceresi daha açmıştır. anlayışıdır ve bu yönüyle geleneksel vatandaşlık

159
Ekolojik Vatandaşlık

anlayışlarından daha geniş kapsamlıdır (Bostancı siyasi planları belirlemeye yönelik projelerin kar-
ve Yıldırım, 2019: 213). şısındaymış gibi algılanmaktadır. Benzer şekilde,
Bu açıdan bakıldığında ekolojik vatandaşlık insanların çevresel sorunlara pratik olarak taban-
anlayışının insanlar ve devletler açısından yaşam dan katılımlarının, verimli (ve kolektif ) siyasi
tarzlarının değiştirilmesi çağrısı yapan ve etik kod- örgütlenmelerin oluşturulmasını engellediği ileri
lar inşa etmeye çalışan etik temelli ve normatif bir sürülmüştür. Bu uzlaşmazlıklar çok sayıda çözüm
anlayış olduğu tespiti yapılabilir. Bu sadece çevreye yolu önerilmesine yol açmıştır. Birçok teorisyen,
duyarlı olalım çağrısı değildir, bu çağrıyı aşacak şe- çevre siyasetinin “demokratik ve pragmatik bo-
kilde devletlerin ve şirketlerin doğayla ilişkilerinde yutlarını” uzlaştırmaya çalışmıştır (Latta, 2007).
önceliklerini değiştirmesi gerektiğini teklif eden ve
insanların yaşam tarzını dönüştürmeyi hedefleyen
bir anlayıştır.
Bugüne kadar, ekolojik vatandaşlık büyük ölçü-
de siyasi örgütlenmenin “daha yeşil” biçimlerinin
nasıl teşvik edileceği veya yapılandırılacağı konusun-
da normatif bir teori inşa etmek için bir araç olarak
ele alınmıştır. Vatandaşlığın ekoloji üzerinden nor-
matif bir inşasına odaklanmak, vatandaşlığın ekolo-
jik düşüncede demokratik siyaseti nasıl canlandıra-
bileceği ile ilgilenmemektedir. Ekolojik vatandaşlık
literatüründe demokratik unsurlar çevre vatandaşlığı
konusuna dahil edilirken, alt sınıftaki insanların ses-
lerinin duyulması, onların ekolojik düzenin siyasal-
laştırılması yoluyla demokratik katılım olanakları Resim 7.2 Yeşil Dünya.
tanınması ve dâhil edilmesi noktasında bir başarısız-
lık söz konusudur. Bu başarısızlık kısmen ekolojik Ekolojik Vatandaşlığın Özgünlüğü
vatandaşlık ve çevresel adalet arayışı arasında bağlan- Ekolojik bir siyasetin sosyolojik ve siyasal ça-
tılar kurularak giderilebilir (Latta, 2007). lışmaları, çevresel eylemin tekil bireyler düzeyinde
Latta (2007) gibi bir kısım teorisyenler, eko- sürdürülebilir tüketim eylemleri olarak anlaşılma-
lojik vatandaşlığı normatif teori olmaktan uzak- sından daha ziyade, yaşam tarzlarını hedefleyen
laştırmak amacındadır ve çevreciliğin ayırt edici ve dışarıdan motivasyon yerine içsel ahlaki kaygı-
özelliklerinden biri olan demokratik potansiyeli- larla davranış değişikliğini teşvik eden çevresel bir
ni ilerletmek için vatandaşlıkla zorlayıcı bir iliş- sorumluluk için önerilerde bulunmuştur. Ekolojik
kiye girmesini ve bir sıçrayış gerçekleştirmesini vatandaşlık siyasetini önerenler, özellikle kişisel çev-
hedeflemektedir. re yükümlülükleri ile ilgili dört ayırt edici sorumlu-
Torgerson’a (1999) göre, çevrecilik hareketleri luktan söz eder (Jagers, Martinsson ve Matti, 2009):
iki zıt yaklaşım arasındaki tezatlık ile şekillenmiş- 1. Sosyal Adalet / hakkaniyet duygusu. Gele-
tir. Bir yandan, yeşil siyasetin temelde demokra- neksel siyasi vatandaşlığın aksine, ekolojik
tik sürece bağlı olması gerektiğine dair yaygın bir vatandaşlık savunucularından bazıları ge-
inanç söz konusudur. Öte yandan, hızla ilerleyen nellikle ekolojik ayak izi (örneğin Wacker-
ekolojik bozulmanın kanıtları, somut amaçlara nagel ve Rees, 1996) metaforunu, sivil hak
ulaşmak için acil pratik çözümlere odaklanan bir ve görev dengesinin yayıldığı bir başlangıç
endişeye yol açmıştır. Demokratik sürecin olası noktası olarak kullanırlar. Böylece, ekolo-
mücadelelerine ağırlık verildiği ölçüde, önemli jik ayak izi, dünyanın belli bölgelerindeki
pratik çözüm bekleyen sorunlar potansiyel olarak bireylerin, kaynakların eşit dağıtılması için
tehlikeye girmektedir, ya da tam tersi. Kuramsal eylemlerini yaygınlaştırmalarının önemini
çevrelerde çifte bir miyopluk söz konusudur; de- ortaya çıkarır ve bir değer ve erdem olarak
mokratik gündemi güçlendirme çabaları, doğayla ekolojik vatandaşlığın sosyal adalet fikrinin
yeni bir insan ilişkisi için temel etik ilkeleri veya temelini atar. Ekolojik vatandaşlık, sür-

160
Çevre Sosyolojisi

dürülebilir tüketim anlayışından radikal larından (örneğin bireycilik ve kolektivizm)


olarak farklı bir pozisyondur. Her ne ka- farklı olarak, başkalarına saygıyı ve bireysel
dar sürdürülebilir tüketim fikri bireylerin özsaygıyı yücelten değerler aralığındaki de-
ekolojik ayak izlerini azaltma arzusunun ğerlere yönelişi daha fazla teşvik eden bir
önemli bir aracı olarak ve dolayısıyla bir harekettir. Ekolojik vatandaşlığı karakterize
tür ekolojik vatandaşlık pratiği olarak yo- eden değerlerin ve tutumların bu yeni de-
rumlanabilse de sürdürülebilir tüketiciler, ğerler setine karşılık geldiği söylenebilir.
hem bu eylemlerini motive eden değerler ve 3. Sınırsız sorumluluk. Kişilerarası ilişkilerin
motivasyon hem de eylemlerinin içeriği açı- merkeziliği, ekolojik vatandaş için haklar-
sından bakıldığında zorunlu olarak ekolojik dan ziyade, sorumlulukların temel ilkeler
vatandaşlar değillerdir. Çünkü çevre yanlısı olduğunu gösterir. Dahası, ekolojik vatan-
faaliyetler, ekonomik bir motivasyondan daşlık, bu vatandaşlık görevlerinin toprak/
ziyade içsel bir ahlaki motivasyonla yönlen- mekân kapsamını genişletmektedir. Vatan-
dirildiğinde ekolojik vatandaşlık eylemi sa- daşlık, bir ulus-devlet içinde hapsedilmiş
yılabilir. Sonuç olarak, ekolojik vatandaşlık olmaktan daha çok artık küresel veya evren-
sadece çevreyle ilgili duyarlı bir şeyler yap- sel bir karakterde düşünülmektedir. Ekolo-
ma meselesi değildir, bütün bu demokratik jik vatandaşlık alanı, eylemlerimizin baş-
girişimleri yaparken ekolojik olmayı hedef- kaları için sahip olduğu olumsuz etkilerin
leyen bir pratiktir. Bell’e (2005:182) göre, yayılmasıyla eş anlamlıdır, yani vatandaşlık
sürdürülebilir tüketim politikasının temel görevlerinin kapsamı hem nesiller boyunca
amacı, bireylerin piyasa ve tüketim davra- hem de toprak sınırları boyunca genişleti-
nışlarını değiştirmeyi amaçlarken, bunun lebilir. Kirlilik ulusal sınırlarda durmaz ve
aksine, ekolojik vatandaşlığın arkasında- sonuç olarak ekolojik vatandaşın görevleri
ki en önemli fikir, insan/doğa ilişkilerinin de ulusal sınırlar içerisine hapsedilemez.
yanı sıra, devlet/birey kavramına da hâkim
4. Karşılıksız sorumluluk. Sosyal adalet veri-
olan değer ve inançların kapsamlı bir şekil-
len önceliğinin bir sonucu olarak, ekolojik
de yeniden gözden geçirilmesinin gerekli
vatandaşın görevleri nitelik olarak karşılıklı
olduğudur. Bu nedenle ekolojik vatandaş-
değildir. Bu nedenle bireylerden, karşılı-
lık, örneğin hem genel olarak topluma hem
ğında kişisel olarak bir çıkar kazanacakları
de özellikle politika oluşturmada rehberlik
ve karşılığında bir hak veya menfaat talep
etmesi gereken değerler üzerinde yapılan
edebildikleri yeni görevler üstlenmeleri is-
görüşmelere aktif katılım yoluyla, yapısal
tenmemelidir. Bunun yerine, ekolojik va-
değişiklikleri desteklemeleri için vatandaş-
tandaşlığın görevleri, zaten her zaman baş-
lara siyasi bir sorumluluk da yüklemektedir.
kalarını etkileyen tüm kişisel eylemler için
2. Kamu ve özel arasındaki ayrımın ortadan vatandaşların sorumluluk alması olarak ta-
kalkması. Feminist siyasi teoriden esinle- nımlanır. Bu nedenle ekolojik vatandaşlığın
nen ekolojik vatandaşlık, geleneksel olarak sivil sorumluluğu, bu etkilerin mümkün
özel alan olarak kabul edilen ve kamusal olduğunca sürdürülebilir hale getirilmesi ve
alandan dışlanan faaliyetleri de içermekte- başkalarına kıyasla çevresel hizmetlerden,
dir (Dobson, 2003). Bu, her şeyden önce sermayeden veya mekândan eşitsiz bir mik-
vatandaşlığı devlet/birey bir arasındaki si- tarda yararlanmamaktır. Daha önce de ima
yasi ilişki çerçevesinin ötesine taşıyarak, edildiği gibi, ekolojik vatandaşlıkta çevresel
özel ilişkilerin ve eylemlerin kamu üzerinde yükümlülükleri üstlenmek için temel (veya
(çevreye zarar verici) bir etkiye sahip olması tek) motivasyon, sosyal adalet duygusu üze-
nedeniyle vatandaşlık yükümlülüklerine yol rinden kurulmuştur; bu sosyal adalet, kay-
açtığını iddia ederek, vatandaşlar arasındaki nakların eşitsiz bir dağılımını onaylamamak
siyasal sözleşme dışı ilişkileri kapsamaktadır. ve başkalarının refah içinde bir yaşam sür-
Bu özellik, geleneksel vatandaşlık kuramı- me yeteneğinden ödün verilmesinin doğru
nın devlet/bireysel ilişkilerindeki ana sınır olmadığını kabul etmektir (Jagers, Martins-
çizgisini oluşturan motivasyonel etki alan- son ve Matti, 2009: 6).

161
Ekolojik Vatandaşlık

Öğrenme Çıktısı
2 Ekolojik vatandaşlık siyasetinin temel parametrelerini açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Ekoloji ve çevre duyarlılığı


arasındaki temel farklılık- Marksist paradigmanın
Ekofeminizmin görüşleri ları öğrenmek için Andrew ekolojik sorunları nasıl ele
nelerdir? Dobson’un Ekolojizm (2016, aldığını arkadaşlarınızla tar-
İstanbul: Yeniinsan yayınları) tışınız.
kitabını inceleyiniz.

KLASİK VATANDAŞLIK Klasik Vatandaşlığın Sınırları


KARŞISINDA EKOLOJİK Öte yandan, Eckersly gibi bu alandaki araştır-
VATANDAŞLIK macıların bir bölümü de mevcut demokratik siya-
Çevreci siyasal düşünce alanında çoğu bilim in- sal sistemin derinleştirilmesini ve vatandaşlık kav-
sanı, ekolojik sürdürülebilirlik ile çağdaş (liberal) ramının çevresel açıdan sürdürülebilir kalkınmanın
demokrasi arasındaki ilişkinin biraz gerilimli oldu- bir gereği olarak yeniden düşünülmesini savunur;
ğunu kabul ederler. Baskın görüş, liberal demokra- Eckersly liberal demokratik gemi hala denizdeyken
tik sistemin, özellikle kapitalist ekonomiyle güçlü çevresel sorunları da hesaba katarak rotasının ve
bağları nedeniyle ile, gelecekteki bir ekolojik krizi inşasının yeniden düşünülmesi gerektiğine vurgu
önlemek için gereken toplumsal değişimlerle başa yapar. Görüldüğü üzere, Eckersley, liberal demok-
çıkamamaktadır. Bu nedenle, liberal demokrasinin ratik sistemin ve vatandaşlığın çevresel sorunların
kapsamlı bir şekilde revize edilmesi gerektiği öne çözümünde hala bir umut ışığı olabileceğine büyük
sürülmektedir. Bu argümanı aşırılıklara taşıyan, bir inanç beslemektedir. Mevcut siyasal kurumları
radikal çevreci aktivistler ve Hayatta Kalma Oku- demokratikleştirmek için müzakereci bir demok-
lu gibi yaklaşımlar, çağdaş liberal demokrasilerin rasi modelinin yardımıyla değiştirmek ve böylece
günümüzün acil çevre sorunlarını çözmek için hem çevresel karar alma hem de diğer çevresel ko-
özellikle yetersiz donanıma sahip olduğunu bile ruyucu faaliyetlere vatandaşların katılımını artıra-
savunurlar. Bu söylem, öncelikle 1970’lerde Roma rak liberal demokrasiyi revize etmek mümkündür
Kulübü’nün “Büyümenin Sınırları” adlı raporuy- (Matti, 2006: 56).
la merkezi bir ideolojik platform olarak gelişti. Bununla birlikte, ekolojik sürdürülebilirliği teş-
Eckersly’ye (1992: 24) göre, liberal demokrasile- vik eden resmi bir hükümet politikası fikri, mevcut
rin sınırsız özgürlüğünün çevre üzerindeki yıkıcı liberal demokratik geleneğe ve beraberindeki va-
etkisinin bir örneği olduğunu dile getiren Hayatta tandaşlık kavramında belirgin olan bireysel özgür-
Kalma Okulu (Survivalist School), çevre sorunlarına lük ilkesine önemli bir meydan okuma olarak yo-
yönelik olarak “aşağıdan insanların kendini sınır- rumlanabilir. Örneğin, Dobson (2003:142) birçok
lamasının” liberal çözümü yerine, “yukarıdan bir siyasi teorisyenin “liberal devlet sürdürülebilirliği
eko-otoriterlik” gerektiğini önermektedir. Ancak bir kolu arkadan bağlı olarak sağlamak zorunda ise
yeşil teoriye yönelik bu eko-otoriter bakış açısı, sürdürülebilirliği nasıl sağlayabilir?” diye sorarken
görünen demokratik sorunlarının yanı sıra otori- bu potansiyel sorunu vurgulamaktadır. En önem-
ter devletin ekolojist-krallar tarafından yönetileceği lisi sürdürülebilirlik politikalarının, tarafsız bir
varsayımına dayandığı için sadece çok az kişiyi cez- devletin özgürlük kavramıyla, yani belirli yaşam
betmiştir (Matti, 2006:56). biçimlerini desteklemeyen ancak her bir bireye ba-

162
Çevre Sosyolojisi

ğımsız ve tek başına bireysel yaşam projelerini seç- gümanlar eko-anarşizm veya eko-sosyalizmin biraz
me ve sürdürme özgürlüğünü veren liberal anlayı- daha radikal çizgileri boyunca gelişmiştir. Hak ve
şıyla uyuşmadığı düşünülmüştür. Politik bir hedef hak, yetki veya görev ve sorumluluklarla ilgili soru-
olarak, ekolojik sürdürülebilirliğin ekolojik devlete lar hem geleneksel vatandaşlık kuramı içinde hem
ilişkin arzulanan nihai amaçları, liberal demok- de sürdürülebilir kalkınma ile ilgili nispeten yeni
rasinin araçsalcı siyasetine taban tabana zıttır. Bu söylemler ve çevreye duyarlı ekolojik vatandaşlık
nedenle, ekolojik vatandaşlık ve liberal devlet kav- umudu içinde merkezi bir tema teşkil etmektedir.
ramlarının, biri diğerini ciddi şekilde çarpıtmadan Bu, öncelikle, sürdürülebilirlik siyasetinin liberal
başarılı bir şekilde birleştirilmesi imkânsız olarak demokratik vatandaşlıkla kurulan egemen siyasal
görülmektedir. Bu yönüyle ekolojik vatandaşlığın sisteme bir meydan okumadır ve yurttaşlık görev-
sürdürülebilirlik ilkelerinin liberal devlet anlayı- leri ve artan vatandaş katılımı konusundaki güçlü
şı ile uyumlu olmadığı vurgulanmaktadır. Ancak, vurgularından kaynaklanmaktadır. Bu argümanlar
Jagers gibi bazı düşünürler tarafından, ekolojik va- göz önünde bulundurulduğunda, ekolojik vatan-
tandaşlığın çevreyle ilgili sürdürülebilirlik siyaseti, daşlığın bireylerin çevreye karşı tutumlarında ba-
devletin tarafsızlık ilkesini vatandaşlarını ortak bir zen oldukça kapsamlı yaşam tarzı değişikliklerini
iyiliğe (ya da gelecek nesillere ve doğanın kendisine teşvik ederek, devlet-bireysel ilişkisini yeniden dü-
saygılı kabul edilebilir bir yaşam biçimine) yönlen- zenleme arzusunda olduğu söylenebilir.
dirmek amacıyla bir kenara bıraktığı bir sivil-cum-
huriyetçi vatandaşlığı destekleyen ilkelerle daha Ekolojik Vatandaşlık ve Çevresel
uyumlu olarak tanımlanmıştır (Matti, 2006:57).
Yükümlülükler
Aktif olarak katılımcı ve itaatkâr bir vatandaş
Özellikle, çevresel yükümlülüklerle ilgili üç hu-
vizyonu hem sivil-cumhuriyetçilik hem de çevre-
sus ekolojik vatandaşlığı geleneksel vatandaşlıktan
cilik içinde belirgin olduğundan, cumhuriyetçi an-
farklılaştırmaktadır. İlk olarak, ekolojik vatandaşlık,
layışın sürdürülebilirliği teşvik eden politikalarının
vatandaşlık faaliyetlerinin sadece dar bir çerçevede
siyasi-ideolojik sonuçları için önemli bir destek
kamusal alanda yer aldığı düşünülen geleneksel va-
bulması beklenebilir. Bu nedenle, Doherty ve De
tandaşlıktan farklı olarak, daha önce özel alan ola-
Geus’a (1996) göre, çoğu yeşil parti ve hareket ara-
rak kabul edilen (aile, ev veya toplum içinde olanın
sında, ideolojik toplumculuk ya da sivil-cumhuri-
kamu veya siyasi kurumların dışında kabul edilmesi)
yetçilik anlayışında demokratik değişime duyulan
faaliyetleri vatandaşlık niteliği olarak kabul etmeye
ihtiyaç açıkça vurgulanmaktadır. Bu bağlamda,
kadar genişletmektedir (Dobson, 2003). Bu her şey-
devlet-birey ilişkisinde farklı normatif idealler ara-
den önce, vatandaşlığı hukuk ve resmi sözleşmeler
sındaki çatışma açıkça odak noktası haline getiril-
çerçevesinde sadece devlet-birey ilişkisi olarak tarif
miştir: Bu cumhuriyetçilik ile ekolojik vatandaşlığı
eden vatandaşlık ilişkilerini hukuk ve sözleşme dışı
entegre etmeye çalışan bakış açısına göre, bireysel
ilişkilere de açan ve ciddi bir odak değişimini içe-
tüketicilerin atomize olmuş öz çıkarlarının üste-
ren bir bakış açısıdır. Dolayısıyla, özel olanın aynı
sinden gelecek kadar güçlü yeni bir toplulukçuluk
zamanda siyasi olduğu ilkesinden hareket eden eko-
ancak ve ancak maddi eşitsizlikler ve bürokratik
lojik vatandaşlık, vatandaşlık pratiklerini sadece ka-
hiyerarşilere meydan okuyarak ortaya çıkacaktır
musal alan üzerinden tarif etmez, gündelik hayatın
(Matti, 2006: 58).
tüm özel pratiklerine kadar genişletir. Çünkü birey-
Bu nedenle, son on yılların eko-felsefi tartış- lerin özel alandaki tüm faaliyetlerinin kamu alanına
malarının temel konusu şunlar olmuştur: Ekolojik etkisi olduğunu öne sürer. Ekolojik vatandaşlığın
meselelerin çözümü, kural olarak, katı bir devlet sınırlarını yeniden düşünmenin doğrudan bir sonu-
tarafsızlığı öngören ve sadece bireysel hak ve özgür- cu olarak, yeni bir dizi değer de temel yurttaşlık er-
lüklerin korunmasına odaklanan liberal ilkelerin re- demleri olarak kabul edilmektedir. Dobson’a (2003)
formuyla mı, bir yurttaşlar topluluğunun kontrolü göre, klasik vatandaşlık anlayışı ağırlıklı olarak sivil
altında mı, yoksa (devlet benzeri) bir siyasi otorite hizmeti ve toplumun korunmasını destekleyen Mak-
tarafından mı yürütülmesi gerekir? Açıkça söyle- yavelci değerlere (cesaret, güç ve itaat) dayanırken,
mek gerekirse, ekolojik vatandaşlık ve çevreci siya- ekolojik vatandaşlık aynı zamanda kişisel ilişkilerden
set teorisyenleri nadiren liberal siyasi düşüncenin (örneğin sosyal adalet, sorumluluk, bakım ve şefkat)
çizgisini takip etmişlerdir; bunun yerine, baskın ar- yararlanan motivasyonel değerleri de kabul eder.

163
Ekolojik Vatandaşlık

etkilerin yayıldığı alanlar ile eş anlamlıdır ve çoğu


çevre sorunları hem coğrafi hem de zaman içinde
Ekolojik vatandaşlık anlayışına göre, özel
yayılma kapasitesine sahip olduğundan, vatandaş-
olan politiktir. Buna göre, bireylerin (özellik-
lık görevlerinin kapsamı hem bir nesilden diğeri-
le çevre ile ilgili olarak) özel gündelik hayat-
ne hem de toprak sınırları boyunca genişletilebilir.
larında yapıp ettikleri de kamusal alanı doğ-
Kirlilik ulusal sınırlarda durmaz ve sonuncusu eko-
rudan etkilemektedir. Kamusal alan devletle
lojik vatandaşın sorumlulukları da ulusal sınırlar-
eşitlenemez, kamusal alan özel alanı da içeren
la çizilemez (Dobson, 2003). Bu açıdan, vatandaş
ve devletin ötesinde bir alandır.
ve ulus-devlet arasındaki ilişki mekânsal, kültürel
ve siyasal düzlemlerde radikal olarak genişleme
Ekolojik vatandaşlığı geleneksel vatandaşlıktan eğilimindedir ve çevresel sorunların zamansal ve
ayıran ikinci özellik ise vatandaşlık görevlerinin mekânsal sınırları aşan tarzdaki nesiller arası ve
kapsamının genişletilmesidir; geleneksel vatandaş- mekânsızlık özellikleri düşünüldüğünde, ekolojik
lık bir ulus-devlet içine hapsedilmişken, ekolojik vatandaşlık zorunlu bir sorumluluktur.
vatandaşlık artık nitelik olarak küresel veya evren-
Ekolojik vatandaşlık sadece kamusal bir mesele
sel olarak düşünülmektedir. Vatandaşlık ve haklar
değildir. Tıpkı feminizm gibi ekolojik vatandaşlık
hakkındaki fikirler modern ulus-devlet kavramına
teorisi de özel alanı siyasal alanın içinde tarif etmek-
dayanılmış olsa da bunun böyle olması içsel bir
tedir. Bu özel eylemlerin kamusal sonuçlar doğura-
gereklilik değildir: kamusal alan devletten ‘daha
bileceğinin kabul edilmesi, özellikle birçok “özel”
küçük’ veya ‘daha büyük’ olabilir, hatta farklı ola-
çevresel davranış türü için geçerlidir. Devlet-birey
bilir”. Ekolojik vatandaşlığın sadece birey ve devlet
ilişkisi, ya itaat ve cesaret göstererek toplumu koru-
arasındaki ilişkiler açısından tanımlanmadığını,
mak gibi sivil erdemlere dayalı olarak (cumhuriyetçi
daha çok vatandaşların birbirleri arasındaki özel
vatandaşlık) veya vatandaşlık haklarına (liberal va-
alan ilişkilerini de kapsayacak şekilde genişletildi-
tandaşlık) dayalı bir şekilde inşa edilirken ekolojik
ğini hatırlayacak olursak, ekolojik vatandaşlık her-
vatandaşlık yabancılar arasında kişiler arası ilişki
hangi bir siyasi alanla sınırlı değildir ve vatandaşlı-
(tüm vatandaşlık gibi) çerçevesinde sorumluluk,
ğın, vatandaşların yükümlülük içinde olduğu veya
şefkat ve sosyal adalet üzerine kurulmuştur. Ekolo-
hak talep edebileceği bir siyasi otoriteyle özdeşleş-
jik vatandaşlığın en önemli prensibi ise şudur: Ha-
mesine gerek olmadığını gösterir (Matti, 2006).
yatımı yaşarken başkalarını da etkilerim ve benim
Bunun yerine, ekolojik vatandaşlık alanı, ey- diğerlerine yükümlülüklerim (ben bunları biliyor
lemlerimizin başkaları için sahip olduğu olumsuz olsam da olmasam da) vardır (Jagers, 2009:20).

Resim 7.3 Modern Kentler.

164
Çevre Sosyolojisi

Cumhuriyetçi vatandaşlık anlayışına inanan yasal topluluğa gerekli bir atıfta bulunulmaksızın
teorisyenler, çevrenin kolektif iyinin bir parçası ol- vatandaşlığın anlaşılır bir şekilde var olup olama-
duğunu ve ekolojik vatandaşların görev ve yüküm- yacağıdır. Dobson, vatandaşlığın özünde ulus-
lülüklerini daha fazla önemsediklerini belirtebiliriz. devlete bağlı olduğunu reddederek, küreselleşme
Ancak sadece sorumluluklara yaptığı aşırı vurgular sürecinde ulus-devletin siyasi egemenliğin merkezi
nedeniyle, şu anda bu tür fikirler günümüzün libe- üstünlüğünün çeşitli şekillerde baltalandığını belir-
ral dünyasını karakterize eden ideallerle bağdaşmaz tiyor. Vatandaşlığın tarihselliğini ve özelliklerini de
görünmektedir. Liberal teorisyenler ise bunun ye- vurgulayarak, modern ulus-devletlerin varlığından
rine umutlarını insan haklarının genişletilmesinin önce vatandaşlığın var olduğunu, giderek daha çö-
de sağlıklı bir çevre hakkını kapsaması gerektiğini zülmüş biçimde olsa bile vatandaşlığın gelecekte
iddia ederek hak kavramına ağırlık vermektedir. de olacağını ileri sürmektedir. Dobson’a göre, bir
Ancak bu liberal tutum bile, örneğin çevre değer- devletin temel özelliklerine sahip bir siyasal top-
lerinin ve ekosistemlerin savunmasızlığını uygun luluğun varlığı vatandaşlık için gerekli değildir.
şekilde göz önünde bulundurmamakla ve vatandaş Dobson vatandaşlığın kullanılması için koşulları
haklarının tarihsel olarak ulus devletle bağlantılı ve sağlayan hem devletin hem de onun benzerlerinin
sınırlandırılmış olduğundan dolayı sınır aşan ve kü- gerekli olduğu fikrini reddeder. Bunun için, ulus-
resel çevre sorunlarını çözemediği için eleştiriliyor. devletin sahip olduğunda daha az özelliklere sahip
‘Ekolojik vatandaşlık’ hem cumhuriyetçi hem bir siyasi topluluğun varlığı yeterlidir. Söz konusu
de liberal vatandaşlık ideallerini aşacak şekilde iki- siyasi topluluk için Dobson, küresel sivil toplumda
sinin bazı ilkelerini bir araya getirir. Ancak, vatan- oluşturulacak bir siyasi topluluk öneriyor. Küresel
daşlığın yükümlülüklerine küresel ve zamansal bir sivil toplum, bu bağlamda, uluslararası sivil toplum
boyut katmaktadır. Bu yaklaşım, küresel ve uzun örgütleri (STK’lar), üyeleri ve sempatizanlarının
vadeli perspektiften iklim değişikliği gibi çevre so- somut kampanya bağlantıları ve bazı ortak hedef-
runlarını dikkate alarak kozmopolitan bir yaklaşım leri olduğu için mevcut bir siyasi topluluk olarak
olarak öne çıkmaktadır. kabul edilmeye adaydır. Tabii ki siyasal iktidar üze-
rinde bir etkiye sahip değiller; bir miktar etkileri
Öte yandan, klasik vatandaşlığın fiziksel bir
olsa bile en azından egemen güç ya da otoriteyi
yere bağlı olduğu fikri büyük ölçüde ulus devletle
ima eden herhangi bir anlamda bir siyasi bir top-
ilişkilendirilmiştir. Sadece ulusal sınırlar içerisinde-
luluk teşkil ettikleri düşünülemez. Dobson, ulus
ki değerler üzerinden oluşturulan bağlılığa yönelik
devletlerin mutlak egemen güce sahip olmalarının
olarak geliştirilen siyasi haklar, liberalizmin dar bi-
sakıncalarına değinerek, siyasi organların çokluğu
reyci aydınlanmacı projesine dayanmaktadır. Hat-
üzerinden egemenliğin hem yukarı hem de aşağı
ta bu mekânsal bağlılık, farklı ve yerli toplulukları
doğru dağıtılması gerektiğini ileri sürmektedir.
da klasik vatandaşlığın geleneksel aidiyet dairesine
Uluslararası siyasetin daha geniş bağlamında, sivil
dahil etmekte oldukça cimri bir tutuma sahiptir.
toplum öznelerinin ve derneklerinin nispeten kü-
Oysa, ekolojik vatandaşlık, yeni bir mekân ve so-
çük partizanca farklılıklarının küreselleşmeye kar-
rumluluk etiği geliştirme peşine düşmüştür. Ekolo-
şı eleştirel birliği konusunda güç sahibi oldukları
jik vatandaşlık, vatandaşlığın mekânsal dayatmala-
takdirde tolere edilebileceğini ifade eder. Dobson,
rının sınırlarına işaret etmektedir.
küreselleşme karşıtı aktivistleri küresel vatandaş-
Vatandaşlığı modern-ulus devlet ile birlikte ele lık faaliyetleri açısından buzdağının görünen yüzü
alan geleneksel vatandaşlık anlayışında, vatandaşlık olarak değerlendiriyor; ancak bu tür bireylerin ve
bir siyasal topluluğun üyesi olmaktan dolayı kaza- grupların birbirinden farklı ve bazen de karşılıklı
nılan bir statüdür. Ancak, özellikle cumhuriyetçi çelişkili amaçlarının dışında, faaliyetlerinin neden
bakış açısı için vatandaşlık sadece bir statü değil, vatandaşlık olarak tasarlanması gerektiği sorusu
aynı zamanda, daha da önemlisi, bir uygulamadır. hala devam etmektedir (Hayward, 2006: 436).
Ancak Dobson bir adım daha ileri giderek vatan-
Ekolojik vatandaşlık kuramcıları arasında, eko-
daşlığı hiçbir şekilde statü olarak kabul etmez ve
lojik vatandaşlığın, vatandaşlığın resmi tanımları
hatta vatandaşlığın herhangi bir siyasal topluluğa
ile ilişkisi konusunda bir fikir birliği yoktur. Bu ne-
üyelik gerektirmeyen bir biçimini formüle etmeye
denle ekolojik vatandaşlık hala “oluşum aşamasın-
çalışır. Buradaki temel sorun, Dobson’ın inandığı
da” olduğu kabul edilmelidir. Ekolojik vatandaşlı-
gibi, söz konusu vatandaşların ait olduğu bir si-

165
Ekolojik Vatandaşlık

ğın kavramsal gelişimin iki aşamasından söz edilebilir: Birincisi, bu kavramın liberal geleneğin eleştirel
bir yeniden inşası üzerinden yeşil demokratik bir model tanımına başka bir katkıyı oluşturduğu aşama.
İkincisi, çevre sorunlarının uluslar ötesiliğinin hem yükümlülükler hem de kolektif sorumluluk için teorik
bir çerçeve gerektirdiği “küresel çağ” aşaması. Böylece ekolojik vatandaşlık kavramı sadece demokrasiyle
değil, siyasi küreselleşmeyle de ilişkilendirilebilir. Öte yandan, ekolojik vatandaşlık, hem yeşil demokratik
model içinde hem de Dobson’ın (2003)deyimiyle yurttaşlık kavramsal mimarisi açısından kendi alanını
tanımlamayı amaçlayan bir kavramdır (Saiz, 2005:170).

Ekolojik Vatandaşlık ve Sürdürülebilir Tüketim Yaklaşımının Eleştirileri


Ekolojik vatandaşlık tartışmalarında sürdürülebilir tüketim yaklaşımının sınırlarına işaret edilmiş
ve eleştirilmiştir. Bazı akademisyenler ekolojik vatandaşlık terimini ekolojik sorunların farkında olan
bireylerin sorumluluklarını ifade etmek için ancak Seyfang (2006) gibi başka akademisyenler ise bu te-
rimi vatandaşları neredeyse bilinçli tüketici olarak tanımlamak için kullanmışlardır. Ekolojik vatandaş-
lık kavramını derinleştiren Dobson ise, vatandaşların davranışlarının ekonomik tedbirler veya reklam
kampanyaları yoluyla yönlendirildiği türden uygulamaları reddederek, çevre meselesinin sadece iktisadi
bir davranışa indirgenmesine itiraz etmiştir. Dobson ve Sáiz’in (2005) ekolojik vatandaşlığın ekono-
mik önlemlerin ve tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesinin iktisadi aklının ötesinde daha derin bir
düzeyde tutum değişimi gerektirdiğini öne sürmüştür. Bu kişinin bireysel davranışını değiştirmek için
bilinçli bir seçim anlamına gelir ancak buradaki amaç çevresel eylemin altında yatan teşvik edici temeli
değiştirmektir. Dobson bu bağlamda ekolojik ayak izi kavramına atıfta bulunur ve bu da vatandaşların
kararlarını almada yardımcı olabilir.
Bu açılardan bakıldığında, sürdürülebilir tüketim yaklaşımı giderek daha fazla sorgulanır hâle gel-
miştir. Birçok düşünüre göre, sürdürülebilir tüketime odaklanan iktisat temelli araçsalcı anlayış, mevcut
çevre sorunlarının karmaşıklığını ve toplumdaki yapısal dayanaklarını ve yaşam biçimlerine olan etkisini
görmekten uzaktır. Ayrıca sürdürülebilir tüketim anlayışı, çevresel eylemlerin özelleştirilmesine ya da bi-
reyselleştirilmesine öncülük etmekle de eleştirilmektedir. Sürdürülebilir tüketim anlayışı, insanların çev-
resel sorunlara katılımını sadece satın alma güçlerine bağlı hale getirmekte ve bireylere değişimin potan-
siyel öznesi olarak değil, nesne olarak yaklaşmaktadır. Bu yaklaşım genellikle insanları bilinçli vatandaş
olarak kabul etmeyen bir tür davranışçılıktan beslenmektedir. En iyi ihtimalle, insanları bilinçli tüke-
ticiler olarak tüketici veya malların alıcısı
olarak ele almak ve inşa etmekle kalmıyor,
aynı zamanda yeni bir kontrol ve disiplin
biçimini de öngörmektedir. Bireyselci,
ekonomik, ahlaki ve hatta psikolojik bir
söylem, çevresel eylem üzerindeki politik
olan şeyleri gizler. Gerçekten de sürdü-
rülebilir tüketime odaklanmak sadece şu
anda baskın olan neo-liberal paradigma-
nın bir ürünü değil, aynı zamanda çevre
sorunlarını tamamen pazar ve/veya ahlaki
terimlerle betimleyerek bu paradigmayı
güçlendirmektedir. Bu yaklaşımın önemli
bir boyutu, insanları vatandaş olarak dav-
Resim 7.4 İş, Tarım ve Çevre Koruma. ranmaya çağırmak yerine tüketicilere in-
dirgemektir (Kenis, 2016: 951).
Bu nihai olarak neo-liberal bakış açısının zaferinin bir işaretidir zira buna göre vatandaş-tüketicilerin ik-
lim değişikliği ile mücadelesinin en iyi yolunun yaşam tarzı değişikliği olduğu fikrini empoze etmektedir. İk-
lim değişikliğiyle ilgili siyaset dışı yaklaşımların ortak özelliği, değişimi var olan tüketim parametreleri içinde
gerçekleştirmeye çalışmalarıdır. Bu fikir en güçlü hâliyle, sadece teknolojik değişikliklerin yeterli olacağını ve

166
Çevre Sosyolojisi

daha fazla sosyal değişime ihtiyaç duyulmadığı fik- ler, ekonomik bir motivasyondan ziyade içsel bir
rini savunur. Toplumun bireylerin basit toplamına ahlaki motivasyonla yönlendirildiğinde ekolojik
indirgenmesi, bireylerin sadece tüketici olarak ta- vatandaşlık eylemi sayılabilir. Sonuç olarak, ekolo-
nımlanması ve çevresel dönüşümün değişen bireysel jik vatandaşlık sadece çevreyle ilgili duyarlı bir şey-
satın alma eylemlerine indirgenmesi, çevre alanında ler yapma meselesi değildir, bütün bu demokratik
mevcut olan siyaset dışı yaklaşımlarda çok belirgin- girişimleri yaparken ekolojik olmayı hedefleyen bir
dir. Çevre duyarlılığına yönelik eylemler yaparken pratiktir (Jagers, Martinsson ve Matti, 2009).
ne tür bir sosyo-çevresel gelecek için çaba gösterdi- Son olarak, Dobson (2003: 89) ekolojik vatan-
ğimiz, oraya nasıl ulaşabileceğimiz ve bu çabada ola- daşlık ve çevreci vatandaşlık kavramları arasında
sı eylemlerimizin ne olduğu sürdürülebilir tüketim bir ayrım yapmasına rağmen, bu kavramlar birçok
anlayışında cevaplanmaz (Kenis, 2016: 952). vatandaşlık teorisyeni tarafından birbirinin yerine
Ekolojik vatandaşlık, sürdürülebilir tüketim kullanılmaktadır. Dobson bu iki kavram arasında
anlayışından radikal olarak farklı bir pozisyondur. ayrım yapmak gerektiğini düşünür. Dobson’a göre,
Her ne kadar sürdürülebilir tüketim fikri bireylerin sürdürülebilir vatandaşlık ifadesi liberal bir uyar-
ekolojik ayak izlerini azaltma arzusunun önemli bir lama iken ekolojik vatandaşlık kendisinin kozmo-
aracı olarak ve dolayısıyla bir tür ekolojik vatan- politan-sonrası dediği formülasyonuna işaret et-
daşlık pratiği olarak yorumlanabilse de sürdürüle- mektedir. “Sürdürülebilir” ve “yeşil” vatandaşlık da
bilir tüketiciler, hem bu eylemlerini motive eden yaygın olarak kullanılan diğer sıfatlardır. Bu kav-
değerler ve motivasyon hem de eylemlerinin içeriği ram bolluğu, ekolojik vatandaşlık çalışmalarının
açısından bakıldığında zorunlu olarak ekolojik va- ne kadar farklı (heterodoks) yaklaşımlar ve bakış
tandaşlar değillerdir. Çünkü çevre yanlısı faaliyet- açıları benimsediğine işaret etmektedir.

Öğrenme Çıktısı
3 Ekolojik vatandaşlığın klasik vatandaşlıktan farklı özelliklerini açıklayabilme
4 Ekolojik vatandaşlık teorisinin “sürdürülebilir tüketim” anlayışına yönelik eleştirilerini
aktarabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Yeni vatandaşlık tiplerinin


kısa bir analizi için Şerif
Esendemir’in Türkiye’de ve
Dünyada Vatandaşlık: Eski
Sorular Yeni Arayışlar (2008, Yeni vatandaşlık tiplerin-
Ankara: Birleşik Yayınları) den Will Kymlicka’nın
Richard Falk’un küresel
kitabını inceleyebilirsiniz. çok-kültürlü vatandaşlık
vatandaşlık teorisi nasıl ta-
olgusunu arkadaşlarınızla
nımlanır? Toplumsal ekoloji mesele- tartışınız.
sinin ne olup olmadığının
Derin ekoloji ve sığ ekoloji
analizi için aşağıdaki link- Dünyadaki ve Türkiye’deki
kavramları arasındaki fark-
ten Şadi İdem’in Toplumsal farklı ekolojik hareketlerin
lılıklar nelerdir?
Ekoloji dergisindeki “Top- siyaset yapma anlayışlarını
lumsal Ekoloji Nedir, Ne arkadaşlarınızla tartışınız.
Değildir?” adlı makaleyi
inceleyiniz: https://ekoloji.
org/toplumsal-ekoloji-dergi-
si-sayi-1

167
Ekolojik Vatandaşlık

LİBERAL VATANDAŞLIĞIN Liberal Demokrasinin İmkanları


REVİZYONU OLARAK EKOLOJİK Liberalizmin yeşil teorisyenleri, liberal düşün-
VATANDAŞLIK cenin daha az mülk ve pazara yönelmesi gerekti-
Andrew Dobson ve Valencia Saiz ekolojik va- ğine işaret ederler. Liberal demokrasilerin, devletin
tarafsızlığına olan bağlılıklarını bozmadan doğaya
tandaşlığın tümüyle yeni ve özgün bir vatandaşlık
saygı gösterebildiklerini iddia ederler (Hailwood,
türü olduğunu iddia ederler. Öte yandan, Derek
2005). Derek Bell (2005) liberal yaklaşımın temel
Bell ve Simon Hailwood ise liberal vatandaşlığın sorununun, doğayı sadece mülkiyet olarak kavra-
değerlerinin ekolojik vatandaşlığa uygun olacak bir ması olduğuna dikkat çekiyor. Ona göre bu bakış
biçimde dönüştürülmesinin yeterli olacağına inan- açısının alternatifi ise, liberal vatandaşların doğayı
maktadır. Buna karşılık, John Barry ve Andrew temel ihtiyaçların bir sağlayıcısı ve üzerinde anlaş-
Light ise ekolojik cumhuriyetçilerin yaptığı gibi, maya varılması gereken bir konu olarak görmele-
cumhuriyetçi vatandaşlığı ilerletmek için erdem ridir (Bell, 2005:185). Temel ihtiyaçların sağla-
ve ortak iyi gibi cumhuriyetçi kavramlarla çevresel yıcısı olarak düşünülen çevre anlayışından iki tür
sorunlar arasında güçlü bir bağ kurmaya çalışırlar hak çıkarılmasının mümkün olduğunu iddia eder.
(Melo-Escrihuela, 2008: 115). Bunlardan birincisi, temiz su hakkı gibi önemli
çevresel haklardır. İkincisi, mevcut maddi hakları
İlk olarak ekolojik vatandaşlığı klasik vatandaş-
savunmak ve yeni haklar oluşturmaya yönelik ola-
lığın sınırlarını genişleterek ve liberal demokrasiyi rak kampanya yapmak için sahip olunması gereken
yeniden gözden geçirerek ekolojik vatandaşlık ve li- çevresel haklardır. Bell’e göre, her iki hak türü de
beral vatandaşlığı entegre etmeye çalışan yaklaşıma anayasalarda düzenlenebilir ve dokunulmaz haklar
yakından bakalım. Derek Bell ve Simon Hailwood hâline getirilebilir.
gibi düşünürler, vatandaşların çevresel karar alma
süreçlerine katılımlarının hayati önem taşıdığını
ve liberal kurumların bu açıdan gözden geçirilmesi
Bell, liberal ekolojik vatandaşlık fikrini ge-
gerektiğini öne sürmektedir. Ekoloji hareketlerinin
liştirirken, liberal çevre vatandaşının genel
siyasal amaçlarına ulaşması için demokratikleş- hak ve görevleri belirlemiştir.
me süreci gerektiği ileri sürülmüştür. Bu yönüyle,
yeşiller, ekonomik reformlar, bilimsel-teknolojik
ilerlemeler ve yaşam tarzı değişikliklerinin yeterli Derek Bell (2005:192) “Liberal Çevre Vatan-
olmayacağını savunuyor. daşlığı” adlı makalesinde ekolojik vatandaşlık fikri-
Bu projenin merkezinde, liberalizm ve yeşil si- ni anlamanın ilginç ve akla yatkın bir yolunun onu
yaseti bir araya getirme girişimi yatmaktadır ve bu liberal siyasi teoride, özellikle de çağdaş kozmopo-
girişim genellikle liberalizmin içerden bir eleştirisi lit siyasi liberalizmde bulmak olduğunu ileri sür-
yoluyla olmuştur. Liberalizmi ve yeşil siyaseti bir müştür. Ona göre, eğer liberal vatandaşlar ‘ekolojik
araya getirmeye çalışan bu yaklaşıma göre, ekolo- vatandaşlar’ olarak tasavvur edilecekse, sadece libe-
jik vatandaşlık, mevzuat ve siyasi süreçlerde reform ral bir çevre vatandaşlığı anlayışı geliştirmek değil,
aynı zamanda liberal teorideki iç sorunlarla da başa
yaparak kurumsallaştırılabilir. Bu tür reformların
çıkmak mümkündür. Özellikle liberal vatandaşlı-
amacı, mevcut sivil, siyasi ve sosyal haklara çev-
ğın bu kapsamdaki en önemli görevinin, diğer eko-
resel bir boyut kazandırmak amacıyla vatandaşlık lojik vatandaşlık teorilerinin kavramlarıyla eleştirel
haklarının genişletilmesidir (Bell, 2005; Hailwood, bir diyalog yoluyla liberal vatandaşların çevre hak
2005) ve daha katılımcı demokratik kurumların ta- ve görevlerinin daha somut ve pratik bir biçimini
sarlanmasıdır. Liberal yurttaşlık ve demokrasi kav- ortaya çıkarmak olduğunu öne sürmüştür.
ramlarının yeniden tanımlanması, liberal devletin Çevre haklarına yönelik liberal yaklaşımlar
sözde tarafsızlığı ile hem ekolojik vatandaşlık hem genellikle temiz hava ve su gibi belirli çevre mal-
de sürdürülebilirliğin desteklenmesi arasındaki larının haklarına odaklanmıştır. Bu argümanlar,
uyumluluğu göstermeyi amaçlayan daha geniş bir çevrenin temel ihtiyaçların sağlayıcı olduğunun
projenin parçasıdır. kabul edilmesine bağlıdır. Liberal çevre vatandaş-

168
Çevre Sosyolojisi

lığının bu açıklamasında maddi çevresel hakları- tür hakka sahiptir. İlk olarak, çevre hakkında po-
mız, temel insan ihtiyaçları çerçevesinden çıkar- litika oluşturma ve karar verme çalışmalarına ka-
sanmıştır. Ancak, bu çevresel hakların ayrıntıları tılma hakları vardır. Liberal bir toplumun, temel
büyük olasılıkla ciddi bir anlaşmazlık konusu ola- insan ihtiyaçlarını karşılaması gereği tam olarak
caktır. Örneğin, hava temizleme hakkı yeterince belirlenmemiş çevresel kararlar alması durumun-
açık veya özel gibi görünmese de daha ayrıntılı bir da, liberal çevre yurttaşlarının (demokratik) ka-
özelliklerde (havanın kimyasal içeriği veya nefes rar alma sürecine katılma hakkına sahip olması
almanın insan sağlığı üzerindeki etkileri açısın- gerekir. Liberal çevreci vatandaşlar, demokratik
dan) makul bir anlaşmazlık konusu olabilir. Bu süreç yoluyla kendi ‘iyi çevre’ anlayışını destek-
açıdan, vatandaşların maddi çevre haklarının ay- lemeye çalışma hakkına sahiptir. Bu noktada Bell
rıntılı özellikleri konusunda anlaşmazlık yaşansa (2005:186-187) ilginç fikir ortaya koyar; liberal
bile, temel ihtiyaçların karşılanması olarak çevre- çevre vatandaşlarının manzarayı veya ‘yeşil’ alan-
nin önemi konusunda anlaşma olabilir. Bu anlaş-
ları korumak istemeyebileceğini söylüyor. İnsan-
ma, vatandaşların temel ihtiyaçlarını karşılamak
lar beton ve asfalt gibi alanları koruma istiyor
için gerekli çevresel hakların yasal haklarını da
olabileceğini ya da sadece kendi uygun gördükleri
garanti altına almaktadır (Bell, 2005).
gibi çevreyi kullanmak için özgür olması gerek-
tiğine inanabileceklerini öne sürer (vatandaşların
Liberalizmin ve Yeşil Siyasetin temel ihtiyaçlarını karşılamak için doğanın genel
Eklemlenmesi kapasitesine tehlike oluşturmadığı sürece). Bu
Doğrudan elde edilen bu çevresel haklara ek anlamda, liberal çevre vatandaşlığı mutlak olarak
olarak, çevrenin temel ihtiyaçların sağlayıcısı ola- ‘yeşil’ olmak zorunda değildir.
rak anlaşılması da çevre haklarının korunmasının İkinci olarak, liberal çevreci vatandaşlar, günlük
yasal kaynağı olabilir. Liberal demokrasinin bir yaşamlarında çevreyi nasıl etkileyecekleri konusun-
özelliği, vatandaşların somut bir hakka sahip ol- da seçimler yapmalarını sağlayan “kişisel haklara”
maları halinde, aynı zamanda ilgili bir usul hakkı- sahip olacaklar. Devletin eylem öngördüğü bu
na, yani bu somut hakkı savunma hakkına da sa- alanlarda bireysel vatandaşlar, eylemlerinin çevre-
hip olmalarıdır. Bu iki şekilde olabilir. İlk olarak, sel etkilerini hesaba katma hakkına ve özgürlüğüne
zaten var olan bir yasal hakkı savunma hakkı var- sahiptir. Onlar ahlaki olarak gezegeni kirletmenin
dır. Örneğin, sosyal yardımlar için yasal bir hak yanlış olduğuna inanırlarsa kendi atıkları için geri
varsa, bu faydaları talep etme hakkı, alınmadığı dönüşümü kullanmayı ya da bir araba sahibi olma-
takdirde şikâyet etme hakkı ve hatta bunları gü- mayı seçebilir. Dahası, kendi toplumlarında veya
vence altına almak için yasal işlem başlatma hakkı dünyanın başka bir yerinde gönüllü koruma çalış-
vardır. Benzer şekilde, belirli hava kalitesi stan- maları yapmayı seçebilirler. Dünya Dostları gibi
dartlarını karşılayan havayı solumak için yasal bir çevresel bir sivil toplum örgütüne katılmayı seçe-
hak varsa, bölgedeki hava bu standartları karşıla- bilir ve kampanya çalışmalarına ekonomik katkıda
mazsa ve gerektiğinde iyileştirmeleri (ve belki de bulunmayı seçebilirler. Ancak bunların hiçbirini
tazminatı) güvence altına almak için yasal işlem yapmamayı seçebilirler (Bell, 2005:187-188).
başlatma ve şikâyette bulunma hakkına da sahip
olmalıdır. Maddi çevre haklarının haklı olması
şartı, vatandaşların çevresel kalite hakkında bilgi
Bell, liberal çevre vatandaşlığı meselesin-
edinme hakkına sahip olması gerektiği anlamına
de en önemli hususun bireylerin çevreyle
gelir. İkinci olarak, yasal hak yoksa, bunun için
ilgili katılım haklarının olması, çevre du-
kampanya yapma hakkı olmalıdır. Başka bir de-
yarlılıklarını göstererek kendi “iyi çevre”
yişle, vatandaşların çevresel haklarını tanımlayan ideallerini savunma haklarının olması ve
çevre yasalarının yapımına (erişilebilir bir siyasi çevreyle ilgili etkinlikleri seçme veya seç-
süreç yoluyla) katılma hakkı olmalıdır. Liberal meme özgürlüklerinin olması olduğunun
ekolojik yurttaşlar da çevrenin bir anlaşmazlık altını çizmektedir.
konusu olarak anlaşılmasından kaynaklanan iki

169
Ekolojik Vatandaşlık

Liberal anlayışa göre, genellikle tüm hakların çevre hakları tartışmasına dayanarak, çevre yasa-
görevler ile birlikte var olduğu ve bütün önemli sının iki meşru ya da adil kaynağı tespit edilebilir.
görevlerin haklara göre düzenlendiği düşünülmek- Birincisi, demokratik olarak yapılan ve çevresel
tedir. Ancak, pozitif haklar söz konusu olduğunda haklarımızı koruyan yasalar sadece çevre yasaları
işler karmaşıklaşabilmektedir. Örneğin, belirli bir olacaktır. İkinci olarak, iyi çevre ideallerimizle il-
hava kalitesi standartlarında yaşama hakkınız var- gili yasalar sadece seçmenler tarafından özgürleş-
sa, bu standartların karşılandığından emin olmak tirici bir demokraside yapılmışsa yasalar olacak-
için birinin aracılık görevi olmalıdır. Bu durum- tır. Tabii ki bir çevre yasasının (veya çevreyle ilgili
da, bu hava kalitesi standartlarının karşılandı- yasanın) bu kriterleri karşılayıp karşılamadığı ko-
ğından emin olmanın herkesin görevi olduğunu nusunda anlaşmazlıklar olabilir ancak bu durum
söylemek durumun anlaşılmasına yardımcı olmaz çevre yasalarına uyma zorunluluğunu sarsmaz
ve yanıltıcıdır. Bunun yerine, göreve daha yakın- (Bell, 2005: 190).
dan bakmak ve farklı görevlerin bireyler/aracılar Liberal çevre vatandaşlığı genellikle ekolojik
arasında nasıl paylaştırılabileceğini göz önünde vatandaşlıkta yer alan iki önemli eylem katego-
bulundurmak gerekir. Liberaller için devlet, ver- risini dışarıda bırakır. İlk olarak, liberal çevreci
gi sahiplerini belirlemede, vatandaşlar arasında vatandaşlık, yeşil alanları veya doğal manzaraları
görevleri tasnif etmede ve arabuluculuk yapmada korumak için vatandaşlara bir sorumluluk yük-
kilit rol oynar. Liberal modelde, bazı durumlarda lemez. Aynı zamanda, vatandaşların çevrenin
devlet birincil sorumlululuk rolünü üstlenir. Ör- korunması için kampanya yapma, koruma çalış-
neğin, hava kalitesini izlemek ve potansiyel kirle- malarına katılma veya koruma çalışmalarını eko-
ticileri düzenlemek için insanları istihdam eden nomik olarak destekleme zorunlulukları da yok-
devlettir. Benzer şekilde, hava kalitesini artırmaya tur. Daha önce de görüldüğü gibi, liberal çevre
yönelik planlar uygulamak için insanları istihdam vatandaşlığının illa da “çevreci” olması gerekmez.
eden de devlettir. Ancak devlet, bazı görevlerini Yeşillerin özellikle iyi çevre anlayışı ile liberaliz-
devlet dışı aktörlere de devredebilmektedir. Örne- min çevreyi temel ihtiyaçların sağlayıcısı olarak
ğin, devlet ticari işletmelerin emisyonlarını izle- düşünen anlayışı arasında bir uzlaşmazlık vardır.
melerini ve rapor etmelerini gerektiren veya belir- Örneğin, liberal çevreci anlayışa göre, liberal çev-
li kirletici teknolojileri kullanmalarını yasaklayan reci vatandaşların arabalarından vazgeçmelerini
bir yasa çıkarabilir. Benzer şekilde, çevreyi kirlete- gerektiren bir yasa olmadığı sürece arabalarından
nin kirliliği temizleme masraflarının bir kısmını vazgeçmek gibi bir görevi yoktur. Arabalarından
veya tamamını ödemesini zorunlu hâle getirebilir vazgeçerek yerel hava kirliliğini veya küresel iklim
(Bell, 2005:188). değişikliğini önlemeye olumlu katkıda bulunacak-
Liberal çevreci vatandaşının (tüm liberal va- larına ve böylelikle birinin maddi çevre haklarının
tandaşlar gibi) en belirgin görevi, var olan ku- güvence altına alınmasına yardımcı olacaklarına
rallara ve kurumlara uymaktır. Yasalara itaat inanabilirler. Ama bu doğru olsa bile, arabaların-
etme görevi, çevre yasalarına uymak için de bir dan vazgeçmek gibi bir görevleri olamaz. Liberal
sorumluluk içerir. Örneğin, araç emisyonlarına vatandaşlığın özel çevre sorumluluklarına yönelik
sınırlama getiren adil bir yasa varsa liberal çev- bu açık itirazı, liberal vatandaşlıkla ekolojik va-
reci vatandaşın bu yasaya uymak gibi bir görevi tandaşlık arasındaki en temel uyuşmazlığı göster-
vardır. Benzer şekilde, petrole eko-vergi uygula- mektedir (Bell, 2005:190).
yan adil bir yasa varsa liberal çevre vatandaşının Öte yandan, liberal bir devletin desteklemesi
da bu vergiyi ödeme yükümlülüğü vardır. Ancak ve teşvik etmesi gereken ancak yasalaştırma ge-
liberal çevreci vatandaşların çevre yasalarına itaat rektirmeyen bazı özel çevre dostu eylemler ola-
etmeleri için temel sorumluluğu, yasanın adil bir bilir. Örneğin, zorunlu geri dönüşümde oldu-
yasa olmasına bağlıdır. Peki bir çevre yasasının ğu gibi, bir yasanın uygulanması, vatandaşların
adil bir yasa olduğu nasıl anlaşılır? Bell’e göre, mahremiyetine ciddi bir şekilde zarar verecekse

170
Çevre Sosyolojisi

yasa yapımı desteklenmeyebilir. Liberal bir dev- tasarlandığı sürece, ilk sorumluluklarının çevresel
letin evde geri dönüşümü teşvik etmek için yap- küresel adaleti desteklemek olması gerektiğini sa-
ması gereken pek çok şey olabilir; yerel makam- vunmaktadır. Ancak ona göre bu çok zor ve aşırı
ların atıkların toplanmasını ücretlendirmesinden talepkâr bir sorumluluktur zira vatandaşlar hayat-
(örneğin, toplam hacim olarak) geri dönüşümü larının her saatini adaletsizliği ortadan kaldırmak-
teşvik eden eğitim programlarının uygulanma- sızın bu adaletsizlikle mücadeleyle geçirebilecekler.
sına kadar. Ancak Bell’e (2005) göre, liberal bir Bell’e göre, vatandaşlar, yasa onlara öyle söyleme-
devletin yapmaması gereken bazı şeyler vardır; diği süre adaleti sağlamak zorunda değildir (Melo-
örneğin kimseye insanların geri dönüştürülebilir Escrihuela, 2008:116).
materyallerinin tümünü ayırıp ayırmadıklarını Ekolojik vatandaşlığı liberal çevre vatandaşlığı
kontrol etme hakkı verilmemelidir. Bu mahremi- üzerinden geliştirmeyi teklif eden Derek Bell’in
yetin ihlali olabilecek türden “özel alan” liberaller liberal teorisi çok fazla sayıda eleştiri almıştır.
için güçlü bir endişe kaynağı olabilir. Başka bir Örneğin, sanayileşme ve kapitalizmin (liberaliz-
deyişle, yasa yapımının sınırları olabilir. Liberal min) tüm ekolojik bozulmanın önemli bir parçası
bir devlet başarıyla geri dönüşüm teşvik yasalar olduğu kabul edildiğinden, liberal demokrasi de
yapabilir ama her bireyin geri dönüşüm gerek- sorunun bir parçası olmakla suçlanmıştır. Siyasi
tiren faaliyetlerini izlemek için bir yasa yapmak açıdan vatandaşları çevreye daha az zarar veren
liberal haklar ilkesine aykırıdır. Ancak, vatandaş- bir hayat yaşamaya zorlama konusunda liberal
ların görevleri gerçek bir demokratik müzakere- demokrasi ve onun klasik vatandaşlık anlayışının
nin ve meşru bir karar verme prosedürünün so- oldukça zayıf kaldığı öne sürülmektedir. Dryzek
nucunda belirlenirse (bir yasanın olması gerektiği (1992) çevre sorunlarının kökeninde liberal de-
gibi) liberal çevreci vatandaşlar için görevlerini mokrasinin mevcut güçlü, dar görüşlü ve kâr
yapma motivasyonuna sahip olması beklenebi- odaklı üretim rejiminin olduğunu ve liberal de-
lir. Zorlayıcı olmayan siyasal sorumluluklar fik- mokrasinin ekolojik zararlarının telafisinin ancak
ri, haksız eylemler için ceza tehdidi olmasa bile, liberal demokratik vatandaşlığın dışında başka
vatandaşların adil davranma kapasitesi olduğunu vatandaşlık biçimlerinde aranması gerektiğini ile-
kabul eder. Gerçekten de yasa yapmak yerine ri sürmüştür. Böylece liberal demokrasinin yerini
sorumluluk tarif etmek vatandaşları kendi dav- daha fazla demokrasiye bırakacağını iddia etmiştir
ranışlarının sorumluluğunu kabul etmeye daha (Jagers, 2009:19).
istekli hâle getirebilir.
Ekolojik vatandaşlık konusunda iki ana eğilim-
Sonuç olarak, Bell liberal çevreci vatandaşların den söz edilebilir: Katılımcı haklar yaklaşımı ve
çevre politikasının yapımında yer alma, çevreyi ko- bireysel sorumluluk yaklaşımı. Her iki yaklaşımda
ruma, yeşil olma ve çevre örgütlerine katılma gibi da sınırlamalar vurgulanır, asıl sorun her iki yakla-
kişisel haklara sahip olması gerektiğini ileri sür- şımda vatandaşlığın bireysel yönüne ağırlık verir ve
mektedir. Ama ona göre çevreci vatandaşlar da yeşil teşvik eder. Siyasal bir aktör olarak vatandaşlığın
(çevreci) olmamak hakkına sahiptir, çünkü çevreci dönüşümünde devlet-dışı sivil toplum aktörleri-
bir vatandaş olmak bireylerin çevreyi korumaya nin rolleri oldukça önemlidir. Ekolojik vatandaşlık
yönelik faaliyetlere katılmasını gerektirmez. Hak- devlet-dışı aktörler olan sivil toplum tarafından in-
lara verdiği öneme rağmen, Bell’in “liberal çevreci şası ekolojik vatandaşlık çalışan teorisyenlerin pek
vatandaşlarının” haklarıyla uyumlu olması gereken ilgisini çekmemiştir. Melo-Escrihuela’ya (2008)
sorumlulukları vardır. Bu vatandaşların başlıca so- göre, bu sivil toplum perspektifi, katılım hakları
rumlulukları, doğrudan seçmenler tarafından veya ve sorumluluk temelli modellerin her ikisinin de
dolaylı olarak parlamento aracılığıyla demokratik bireyselliğinin üstesinden gelinmesine yardımcı
olarak yapılan yasalara uymaktır. Bell, çevreci va- olabilecek ve ekolojik vatandaşlığın kolektif bir şe-
tandaşlar dünya gezegeninin vatandaşları olarak kilde anlaşılmasına yol açacaktır.

171
Ekolojik Vatandaşlık

Öğrenme Çıktısı
5 Liberal vatandaşlık yaklaşımının çevreci vatandaşlık perspektifini ayrıntılı olarak
açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Liberal vatandaşlığın kla-


Liberalizmin insan hakları
sik biçimini detaylı ola-
söylemiyle ekolojik yaklaşı-
Andrew Linklater’ın koz- rak incelemek için Ayşe
mın ulus-ötesi küresel bakış
mopolitan vatandaşlık anla- Kadıoğlu’nun Vatandaşlığın
açısının uzlaştırılıp uzlaştı-
yışın nedir? Dönüşümü: Üyelikten Hak-
rılamayacağını arkadaşları-
lara (2008, İstanbul: Metis)
nızla tartışınız.
adlı eserini inceleyiniz.

ANDREW DOBSON’UN EKOLOJİK bir şekilde ortaya attığı politik-kuramsal çerçeveye


VATANDAŞLIK TEORİSİ VE göre, ekolojik vatandaşın çevresel davranış norm-
ELEŞTİRİLERİ ları oluşturmaya yatkınlığı, onun motivasyonel
değerlere verdiği önceliklerden kaynaklanmaktadır.
Andrew Dobson 2003 yılında yazdığı Vatan-
daşlık ve Çevre adlı kitabında ekolojik vatandaş-
lığın yeni bir vatandaşlık biçimi olarak hangi özel-
Dobson’nun Ekolojik Vatandaşlık
liklere sahip olması gerektiğini bütün ayrıntılarıyla Anlayışının Temelleri
ele almıştır. Dobson’un ekolojik vatandaşlık anla- Dobson (2003:88-90) çevreci vatandaşlık ve
yışı liberal ve cumhuriyetçi modellerin tarihsel ve ekolojik vatandaşlık arasında ilginç bir ayrım yapar.
maddi koşullara dayanan sözleşmeci sorumluluk Dobson çevreci yurttaşlık teriminin vatandaşlık ve
anlayışını reddeder. Dobson, eşitsiz ve asimetrik bir sürdürülebilirlik arasında kurduğu bağlantıyla iliş-
şekilde küreselleşen dünyada siyasal sorumluluğun kili olarak liberal bir bakış açısını yansıttığını ileri
mekânsal bir anlayışını temsil eden bir ulusaşırı va- sürer. Bu bağlamda, liberallerin ekolojik vatandaş-
tandaşlığı savunur. Sorumluluğun klasik tanımını lık yerine çevreci vatandaşlık kavramını kullanmayı
değiştiren Dobson, vatandaşlığın siyasal alanını yeğlediklerini vurgular. Böylece, çevre vatandaşlığı
da küreselleşen ulusların sakinlerinin tanımadık- liberal vatandaşlığın bir uzantısı olarak tasavvur edi-
ları yabancılara karşı girişimci eylemler, uzlaşma, lir. Çevresel insan hakları ve katılım haklarını anaya-
ilişki vb. öncü eylemler gerçekleştirmesine kadar sal bir çerçeveye indirgeyen bu yaklaşım için çevre
genişletmiştir. Böylece, sürdürülebilirlik yaşamın sadece vatandaşlık statüsüne eklenecek bir boyuttur.
sorumluluğu kamusal ve özel alanlara kadar ge- Çevre vatandaşlığı ulus-devlet sınırlarına bağlıdır ve
nişletilmiş olur ve ekolojik vatandaşlık özenlilik ve sadece kamusal alanda uygulanmaktadır. Alternatif
şefkat değerleri üzerinden sürdürülebilirliğe odak- olarak, ekolojik vatandaşlık ise vatandaşlığın erdem
lanmış olan sosyal ağlara bireylerin aktif katılımı temelli bir algılanışıdır. Ekolojik vatandaşlığın teme-
çağrısı yapar. Dobson’ın sözleşmeci olmayan (ana- li, adaletsiz ilişkilere dayanır ve kişinin sosyo-çevre-
yasaya dayanmayan) sorumluluk anlayışı, sınırları sel eylemlerinin etkisiyle tetiklenen sözleşme dışı ve
aşan ekolojik zararların maddi sonuçlarına dayalı- karşılıklı olmayan sorumlulukları olduğuna inanır.
dır. Dobson’ın çalışması küreselleşmenin yarattığı Ekolojik vatandaşlık ulus-devletin toprak sınırları-
ve sürdürdüğü-ve küresel iklim değişikliklerinin nın ötesine geçmektedir ve hem özel hem de kamu-
keskinleştirdiği-geniş ve çok boyutlu eşitsizliklere sal alanların ekolojik vatandaşlığın küresel ve çevre-
dikkat çekmesi ve bu endüstriyel liberal demok- sel sorunlarının odağında yer almaktadır. Ekolojik
rasiler için de gerekli olan adalet talebi açısından vatandaşlık küresel ve çevresel adaleti desteklemeyi
hayranlık uyandırıcıdır. Dobson’ın (2003) ayrıntılı amaçlasa da çevre vatandaşlığı ekolojik krizin sos-

172
Çevre Sosyolojisi

yo-politik ve ekonomik yönlerini hesaba katmadan


sadece çevreye odaklanmaktadır (Hailwood, 2005).
Ekolojik vatandaşlık özellikle küreselleş-
Ekolojik vatandaşlık, sadece sürdürülebilir değil,
me gibi dinamiklerin etkisiyle ve söz ko-
aynı zamanda adil bir alternatif toplum öngören ve
nusu tüm yer küreyi korumak olduğunda
adaleti sağlamak için vatandaşlara siyasi sorumluluk
vatandaşlığın mekânsızlık özelliğinin ön
hedefleri göstererek alternatif bir toplum inşa etme-
plana çıktığını vurgulamaktadır.
yi amaçlaması açısından çevre vatandaşlığı anlayı-
şından çok farklıdır Liberalizmin çevre vatandaşlığı
anlayışı, esas olarak sürdürülebilir bir tüketim anla-
Sonuç olarak, Dobson (2003:47) ekolojik va-
yışının egemen olduğu bir tür ehlileştirilmiş pazar
tandaşlığın bu nedenle bugün dünyada meydana
anlayışıdır (Melo-Escrihuela, 2008:121).
gelen ideolojik ve maddi değişikliklerle başa çıkmak
Ne liberal ne de cumhuriyetçi vatandaşlık için gerekli olan yeni bir vatandaşlık tanımını sağ-
söylemleri ve politika yapma biçimlerini payla- layan bir tür “kozmopolitizm sonrası” vatandaşlık
şan Dobson’ın (2003) Vatandaşlık ve Çevre adlı olduğunu ileri sürmektedir. Ekolojik vatandaşlığın
eserinde önerdiği vatandaşlık anlayışı, sadece temel erdemi adalettir. Ekolojik vatandaşlığın en
vatandaşlığın liberal biçiminin revize edilmesi önemli erdemi olarak adaleti ima ederek ve sorum-
fikrine meydan okumaz, aynı zamanda yeni bir luluk ve şefkat gibi başka erdemleri göz önünde bu-
çerçeveyi gündeme getirir. Dobson (2003) tara- lundurarak, ideal vatandaşlık biçimini daha önce
fından önerildiği biçimiyle ekolojik vatandaşlık, olduğu gibi “iyi vatandaşa” değil, “sorumlu vatan-
normatif bir yeşil siyasi teoridir. O, Ekolojik va- daşa” doğru genişletir. Ancak erdemlerin kökeni,
tandaşlığın sürdürülebilir yaşam tarzları ve yaşam ilk etapta vatandaşlığın sorumluluğunu doğuran
standartları için motive edici bir güç olabileceği ilişkilerdir ve vatandaşlık sorumluluğunu doğuran
fikrini geliştirir. Dobson’a göre, ekolojik vatan- erdemlerin kendileri değil, ilişkilerdir. Tabii, bu so-
daşlık, liberal ve sivil cumhuriyetçi vatandaşlık rumluluğun kime borçlu olduğu sorusu da önem-
anlayışlarından 4 farklı özelliğiyle ayrılmaktadır: li bir soru olarak ortada durmaktadır. Daha önce
İlk olarak, ekolojik yurttaşlık, cumhuriyetçi va- bireylerin sorumluluklarının ve eylemlerinin so-
tandaşlığın erdemler üzerine söylemini paylaşır nuçlarını sınırlandıran zamansal ve coğrafi sınırlar,
ancak sorumluluklara haklardan daha fazla vurgu küreselleşmenin etkileriyle birlikte ortadan kalkmış
yapar. İkinci olarak, vatandaşa öngördüğü sorum- ve özel alanların küresel erişimini artırmıştır (Wolf,
luluklar karşılıklılık ilkesine dayanmaz. Üçüncü Brown ve Conway, 2009:504).
olarak, ekolojik vatandaşlığın etki alanı sadece ka-
musal alanla sınırlı değildir, vatandaşlık pratikleri
aynı zamanda bireylerin özel alan faaliyetlerini de
kapsar. Dördüncüsü, ekolojik vatandaşlık ulus- Dobson, ekolojik vatandaşlığın özünde,
devlet sınırlarının ötesine uzanır ve bu nedenle liberal vatandaşlık düşüncesinde olduğu
mekânsızdır (Dobson, 2003:82). Bu özelliklerden gibi haklardan daha ziyade sorumlulukla-
en az üçü, klasik vatandaşlık kavramını alışılma- rın temel ilkeler olarak belirlenmesi gerek-
dık şekillerde genişletmektedir. Ekolojik vatan- tiğini ileri sürmüştür.
daşlıkta bulunan hak ve sorumluluklar açısından
karşılıksızlılık ilkesi ne liberal ne de sivil cumhuri-
yetçi vatandaşlıkta söz konusu olabilir. Geleneksel Dobson ekolojik vatandaşlık hakkındaki fikirle-
olarak, vatandaşlığın faaliyet ve etki alanı kamusal rini Wackernagel ve Rees’in (1996) ekolojik ayak izi
alandır ancak ekolojik vatandaşlık bireylerin özel kavramına dayandırmıştır. Ekolojik ayak izi açısın-
alandaki yer alan faaliyetlerinin de kamusal alanı dan belirli bir insan nüfusunu sürdürmek için ge-
etkilediğini iddia etmiştir. Liberal vatandaşlığın rekli olan verimli arazi miktarını tahmin etmek için
ulus-devlet sınırları, ilgili vatandaşlık toprakların- artık oldukça iyi bilinen bir araçtır. Ekolojik ayak
dan doğan hak ve sorumlulukları ifade eder. Sivil- izi, kaynak tüketimi ve atıkların absorbe edilmesi
cumhuriyetçi vatandaşlık için ulus-devletin sınır- açısından belirli bir insan nüfusunu sürdürmek için
ları bir vatandaşın ilgili topraklarda sahip olduğu gerekli olan verimli arazi alanının miktarını tah-
sorumlulukları da belirlemektedir. min etmek için artık oldukça iyi bilinen bir araçtır.

173
Ekolojik Vatandaşlık

Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nin ekolojik Ekolojik vatandaşlığın, bireylerin gündelik yaşam
ayak izinin kişi başına 9,57 hektar, Brezilya’nın ise pratikleri üzerinden insanları birbirine bağlayan
2,39 hektar, Bangladeş’in ise 0,5 hektar olduğu tah- özel bağlantılara odaklanması, sorumluluk ve gü-
min edilmektedir. Ekolojik ayak izi hesaplamaları, cün dikey ilişkileri arasındaki bağlantıyı koparmayı
insanların yerleştiği mevcut olan doğa miktarının amaçlamaktadır. Bunu, örneğin çevre konusunda
sınırlı olduğu ve bazı insanların ekolojik alanı sür- sorumluluğu sadece siyasi kurumlara değil, duygu-
dürülemez bir şekilde aşırı işgal edebileceği düşü- sal, kültürel ve ruhsal bağlantılara bağlayarak ya-
nüldüğünde çok önemlidir. Bu nedenle, vatandaş- par. Bu açıdan bakıldığında, ekolojik vatandaşlık,
lık açısından, Dobson ekolojik ayak izi kavramının statüye ve topluma kültürel/siyasal üyeliğe öncelik
toplumlara zorunlu bir sorumluluk yüklediğini ileri veren anlayışına meydan okumaktadır. Bu meydan
sürmektedir. Kendi varlığımızı korumak için ayak okumayı, insan topluluklarını insan dışı türleri ve
izinin üretken alanına güvenebileceğimiz için, va- gelecek nesilleri kapsayarak sınırlarını genişletmek
tandaşlık ilişkilerimizi sınırlandıran şey de tam da için yapar (Crane, Matten ve Moon, 2008: 378).
işte bu ekolojik ayak izi ile etkilediğimiz kişilerdir Dobson’ın ekolojik vatandaşlık teorisi, vatan-
(Crane, Matten ve Moon, 2008:374). daşlığın anlamı hakkındaki düşüncelerimizi olduk-
ça güçlü bir biçimde genişletir ve yeniden düzenler.
Vatandaşlığa mekansızlaştırılmış bir sorumluluk
Ekolojik ayak izi, kaynakları (gıda, enerji fikrini aşılaması, ekolojik vatandaşlığı geçmişten
ve malzeme) üretmek için bir bireyin, şeh- radikal olarak bir kopuş arayışına itmiştir, bu nok-
rin, bölgenin veya ülkenin atıklarını absor- tada şüphesiz sorumluluğun ve güç ilişkilerinin ya-
be edilmesi için gerekli nicel bir değerlen- tay ilişkiler düzleminde ve siyasal topluluğun yeni
dirmedir (Crane, Matten ve Moon, 2008). bir tarzda düşünülmesi söz konusudur.
Mekânsızlık ekolojik vatandaşlığın önemli bir
boyutudur ve bu vatandaşlığı iklim değişikliği so-
En önemlisi, Dobson’ın ekolojik vatandaşlık rununa (ve hatta diğer küresel çevre sorunlarına)
ilişkileri bildiğimiz geleneksel vatandaşlık model- bağlayan önemli bir özelliktir. İklim değişikliğinin
lerinden farklıdır. Birincisi, ekolojik vatandaşlıkta küresel bir sorun olduğu, çünkü çok sayıda küre-
temel olan, vatandaşların siyasi otorite ile arasın- sel aktörün katılımının neden olduğu, etkilediği ve
daki dikey ilişkilerden ziyade, vatandaşların kendi ulusal sınırlar içinde çözülemeyeceği genel olarak
arasındaki yatay ilişkilerdir. İkinci olarak, ekolojik kabul edilmektedir. İklim değişikliğinin küresel do-
vatandaşlıkta statü ve üyelik konuları küçümsen- ğası da sorunun çözümünde etkili eylem için ulu-
mektedir çünkü vatandaşlık toplumu verilenden sal sınırların sadece başka bir engel olduğunu ima
çok bir süreçtir, yani vatandaşlara belirli bir top- eder. İklim değişikliğinin etkileri coğrafi mekânda
luluğa sabit bir üyelik tahsis edilmez, ancak va- ve zaman içinde eşit olmayan bir şekilde dağıtılır ve
tandaşlık maddi koşulların etkisiyle sürekli ola- ulusal sınırları aşar ve en savunmasız olanları etki-
rak görev (yükümlülük) topluluklarından oluşur. ler. Benzer şekilde, ekolojik vatandaşlığın sorumlu-
Üçüncü olarak, ayak izlerinin farklı hacimleri her luğu, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki
bir vatandaşın diğer vatandaşlar üzerindeki etkile- (ve arasında) güç ve etkilerin asimetrik dağılımın-
rin asimetrik olduğunu ve bu nedenle kişinin ilgili dan kaynaklanmaktadır (Wolf vd., 2009: 505).
yükümlülüklerinin de asimetrik olduğunu göster- Ekolojik yaklaşım, yerel düzeyde kalan çevre
mektedir. Bu yine, karşılıklı simetrik ilişkilerini de- eylemlerinin çok sınırlı düzeyde sonuç getireceğini
ğerli bulan geleneksel vatandaşlık anlayışının tam düşünür. Ekolojik vatandaşlığa göre, iklim deği-
zıttı bit anlayıştır. Farklı vatandaşlar ayak izlerinin şikliğine katkıda bulunan faaliyetlere katılan tüm
büyüklüğüne bağlı olarak farklı yükümlülük yük- vatandaşlar, soruna yol açan paylarını azaltmak
lerine sahip olurken, ekolojik alan kotalarından için sorumluluk taşımaktadır. Teorik olarak, herkes
daha azını işgal edenlerin böyle bir yükümlülüğü iklim değişikliğinin etkilerinden kaynaklanan ha-
olmayabilir. Dobson’ın ekolojik vatandaşlık pers- sarlar karşısında sorumluluk taşımaktadır. Dobson
pektifi, devletler ve onların siyasi/coğrafi sınırları (2003:118), ekolojik vatandaşlığın görev ve sorum-
arasındaki güç ve yargı ilişkilerinin haritasını ye- luluklarının, bireysel vatandaşların faaliyetlerinin
niden çıkarmak için yeni bir bakış açısı getiriyor. aynı ülke içinde veya dışında diğer vatandaşların

174
Çevre Sosyolojisi

fırsatları üzerindeki etkisinden kaynaklandığını alanın adil bir şekilde dağıtılmasını ve bakımın et-
ileri sürmektedir. Dobson, ekolojik vatandaşın en kili bir şekilde uygulanmasını sağlamak için gerek-
önemli sorumluluğunun, kendi ihtiyaçlarını kar- lidir. Son olarak, ekolojik vatandaşlık, özellikle eko-
şılarken başkalarının şimdi ve gelecekteki ihtiyaç- lojik ayak izlerinin sürdürülebilir olmasını sağlamak
larını ve fırsatlarını engellememek olduğunu ileri için yakın ve uzak (gelecek nesiller dahil) yabancı-
sürmektedir. Ekolojik vatandaşlık, belli bir mekân lara karşı bir dizi karşılıksız ve sözleşme dışı sorum-
ile sınırlı olmayan eylemlerin sonuçlarını takip luluklar içermektedir (Carter ve Huby, 2005:256).
eder ve çevresel sürdürülebilirlik pratiklerine odak- Dobson’ın ekolojik vatandaşlık anlayışı
lanır. Ekolojik vatandaşlığın iklim değişikliği ile bazı önemli eleştirilerle karşılaşmıştır. Örneğin,
olan ilişkisi basittir: Gelişmiş ülkede refah içinde- Dobson’un (ekolojik felaketlerde sorumlu olan ol-
ki bireylerin tüketim alışkanlıkları sera gazlarının mayan herkesi sorumlu kılan) asimetrik sorumluluk
artmasında rolü olabilir ve bu dünyanın gelişme- anlayışı, vatandaşlığın eşitlik fikrini gereksiz yere
miş küresel Güneydeki insanlarını daha olumsuz ihlal eder ve vatandaşlık sorumluluğunu büyük öl-
etkilemektedir. Bu durum ekolojik vatandaşlığın çüde bireysel ve elitist bir pratiğe dönüştürür (Gab-
yabancı insanlara karşı birinci dereceden sorumlu rielson, 2008:439). Daha önce de belirtildiği üzere,
olduğu iddiasının bir kanıtıdır. Gündelik yaşam- Dobson, uluslararası siyasetin daha geniş bağlamın-
daki tüm alışkanlıklarımızın ve özel faaliyetlerimi- da, sivil toplum öznelerinin ve derneklerin üyeleri-
zin küresel sonuçları vardır ve ekolojik vatandaş- nin küreselleşmeye karşı eleştirel birliği konusunda
lık anlayışı vatandaşlığın sınırlarını özel yaşamın güç sahibi olduklarını ifade eder (Hayward, 2006).
içine kadar genişletmiştir. Özel olan eylemlerimiz Dobson, küreselleşme karşıtı aktivistleri küresel
çevresel etkileri nedeniyle hem kamusaldır hem vatandaşlık faaliyetleri çok önemli aktörler olarak
de küreseldir. Örneğin günlük hayatımızda araba değerlendirmektedir ancak bu tür bireylerin ve
veya bisiklet kullanmaya ilişkin “özel” tercihimizin grupların birbirinden farklı ve bazen de karşılıklı
kamusal ve küresel düzeyde çevresel sonuçlarının çelişkili amaçlarının dışında, faaliyetlerinin neden
olması ekolojik vatandaşları küresel düzeyde birbir- vatandaşlık olarak tasarlanması gerektiği sorusuna
lerine bağımlı ve sorumlu yapmaktadır. çok doyurucu bir yanıt verdiği söylenemez.
Özetleyecek olursak, Dobson’a göre, ekolojik Ayrıca, Machin’e göre (2012:853) Dobson için,
vatandaşlık, haklardan çok sorumlulukları vurgu- ekolojik ayak izinden kaynaklanan yükümlülükler
layan ve bu sorumlulukları sözleşmeden çok kar- toplum için değil, birey için geçerlidir. Bu eleştiri
şılıksız sorumluluklar olarak gören ve bu nedenle kapsamında Machin, ekolojik vatandaşlığın, eko-
geleneksel liberal ve sivil cumhuriyetçi vatandaşlık lojik sorunları karakterize eden sosyal-ekonomik
kavramlarıyla çelişen ve kozmopolit olmayan bir yapılara ve güç mekanizmalarına ve dolayısıyla
vatandaşlık biçimidir. Dobson ekolojik vatandaş- katılımın kolektif tarafına dikkat etmeyi gerektir-
lığın dört belirleyici özelliğini ayırt eder. Birincisi, diği vurgusu yapmaktadır. Ona göre, dünyanın ve
ekolojik vatandaşlık belli bir bölgeye/mekâna bağlı toplumların ekolojik eğilimlerinde yapısal değişi-
değildir. Klasik yurttaşlık ulus-devlet sınırlarına sıkı min gerçekleşmesi, çevre alanının bireyselleştirici
sıkıya bağlıdır ancak birçok çevre sorunu uluslara- bir temsilinin sınırları içinde kalırsa zor olacaktır.
rası olduğundan ekolojik vatandaşlar hem devlet Mouffe’un (1992) da belirttiği gibi, gerçek politik
içinde hem de ötesinde faaliyet göstermek zorun- eylem, insanlar radikal değişimi gerçekleştirmek
dadır. İkinci olarak, ekolojik vatandaşlık faaliyetleri için ortak eylemlerde başkalarıyla birlikte hareket
hem kamu hem de özel alanlarda gerçekleşir. Kla- ettiklerinde gerçekleşir. Onun savunduğu gibi, va-
sik vatandaşlık geleneksel olarak bireylerin kamusal tandaşlık siyasi ve demokratik kamusal alanla iliş-
alanda nasıl davrandığıyla ilgilidir ancak ekolojik kisi dışında düşünülemez: vatandaşlık aslında tam
vatandaşlık anlayışına göre, günlük yaşam tarzla- olarak demokratik siyasal kimliktir. Mouffe, vatan-
rıyla ilişkili özel eylemlerimizin çevresel bozulmaya daşlık kavramına demokratiklik ve kolektiflik gibi
neden olabilecek kamusal etkileri vardır; bu ne- çok önemli ekler yapar. Bu nedenle Mouffe’a göre
denle ekolojik vatandaşlık özel alanı kapsamalıdır. daha önemli bir soru, çevresel hareketlerin kolek-
Üçüncü olarak, ekolojik vatandaşlık vatandaşların tif kimlikleri nasıl inşa ettiği ve bunların temelini
yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlayan er- oluşturan vatandaşlık kavramlarını nasıl tanımlaya-
demlerle ilişkilidir; özellikle sosyal adalet, ekolojik bileceğimizdir (aktaran, Kenis, 2016:953).

175
Ekolojik Vatandaşlık

Araştırmalarla
İlişkilendir
Ekolojik Yurttaş tanımlamasının amacı; salt literatüre terminolojik bir katkı ve “ekoloji” ve “yurt-
taş” sözcüklerinin yan yana gelmesinden elde edilmiş bir tanımlama değilse ya da var olan yurttaş
algısına yeni ve daha belirgin çevreci bir nitelik katmaktan öte yepyeni bir yurttaş anlayışı ortaya
koymaksa tartışmanın insan-doğa ilişkisi anlamında felsefi ve toplum devlet sistemleri açısından siya-
sal-ideolojik yönünü dikkate almalıyız.
Ruşen Keleş, “’Acaba bir ekolojik yurttaş tanımının yapılmasına mı ihtiyaç var?’ sorusunu” ortaya
atarak var olan yurttaş tanımlarına kapsayıcı olduğunu düşündüğü bir yenisini eklemeye çalışır:
“Bu, vatandaşın doğayla ilişkilerinde, çevreyle olan ilişkilerinde davranışlarına yön vermesi gereken bir
takım etik kuralları duyan, çevresel güvenlik konularına ilgi duyan yeni bir yurttaşlık anlayışı. Tabii yalnız
bir ülkenin kendi sınırları içerisinde kişiler arasındaki ilişkiler anlamında, aynı zamanda uluslararası plat-
formlarda zengin ülkelerin yoksul ülkelerle ilişkilerine de hakim olabilecek; bugünkü kuşakların haklarıyla
yetinmeyip, gelecek kuşakların hakları konusunda da dikkatli olacak bir yeni yurttaşlık anlayışına ihtiyaç
var gibi görünmektedir.”(Keleş, 2005:18) diyerek “ekolojik yurttaş” tanımı konusunda son derece tem-
kinli bir öneride bulunur. Keleş’in bir bilim insanı titizliği ile giriştiği “ekolojik yurttaş” tanımı denemesi,
“yurttaş” a ekolojik sorunlara duyarlılık göstermek yönünde tavsiyelerde bulunmakla sınırlıdır. Bu sınırı,
yurttaşın klasik çerçevesi içinde ekolojik tanımının sınırı olarak da değerlendirmek gerekir. Yine de öneri-
sini bir anlayış değişikliği ekseninde sunarak, sorunun köklü bir kopuşla çözülebileceğinin sinyalini verir.
Ancak “ekolojik yurttaş” tanımında en başta etimolojik sorunlar vardır. Çünkü bu tanımlamada
yurttaş hakkın öznesi değil nesnesidir. Dolayısıyla yurttaşın ekolojik kriz karşısında daha etkin bir rol
alması bir yana pasifleşmesine yol açar. İnsan-doğa ilişkisinin dinamik yönünü görmez. Siyasal, sosyal
ve hukuksal bir statü olarak en iyi ifadesini 1776 Amerikan ve 1789 Fransız Hak Bildirgelerinde bulan
insan merkezli modern yurttaş tanımına tepki olarak, doğa merkezli bir yurttaş tanımı önerir.
Ekoloji etimolojik olarak yurt (yaşanılan yer) anlamı ile yurttaş kavramı örtüşebilir görünse de eko-
lojinin yurdu ekosferdir. Bu tanımla yurttaş birinci kuşak hakların atomize yurttaşı düzeyine yeniden çe-
kilmekle kalmaz, toplumsallığını yitirmiş birey-yurttaş, doğa karşısında da atomize olarak ekolojik kriz
karşısında edilgenleştirilir. Dolayısıyla yurttaş tanımında ileriye dönük bir sıçramayı değil, toplumsallı-
ğını yitirmiş bir yurttaş tanımıyla ekolojik krizin muhatabı olarak kapitalizmle hesaplaşma olanağını da
yitirir. Çevre hakkına diğer yurttaş haklarını geliştirip derinleştirme ve bütünleştirme imkanını vermez.
Aksine yurttaşın toplumsal gerçeklik içinde parçalanmasına yol açar. Ekolojik krizin insanlığın geleceği
açısından oluşturduğu başat tehlikeyi bir kenara bırakarak; tüketici yurttaş, engelli yurttaş, sporcu yurt-
taş, kadın yurttaş, hayırsever yurttaş, depremzede yurttaş tanımlarında olduğu gibi yurttaşın toplumsal
gerçeklik içindeki bir görünümüne dönüşür: Ekolojik sorunlara duyarlı yurttaşa, ekolojik yurttaş denir.
Ekolojik kriz, yurttaşı tarih sahnesine her zamankinden etkin ve donanımlı çıkmaya davet ederken;
karşımıza çıkacak olan yurttaş tanımlarının yeni bir alt türü değil, yurttaş tanımının bizzat kendisinde
bir başkalaşma ve yenilenmedir. Ancak bu şekilde yorumlandığında; birinci kuşak hakların üçüncü
kuşak haklara gelinceye kadar geçirdikleri bir evrimden değil, modern yurttaş tanımından radikal bir
kopuşu ortaya çıkarmış oluruz. Yurttaş, toplumun özgür üyesi olarak başladığı tarih yolculuğuna daha
sonra mülk sahibi olarak, devamla kendisi ile ilgili alınan her türlü kararın öznesi olarak devam etmiştir.
Bireyin özgürlüğü ile toplumun özgürlüğünü örtüştüren, toplumsallığı içinde yeni bir insan-yurttaş
tanımına ulaşmıştır. Toplumsallaşmış bu yurttaş-insan, modern ulus devletin atomize birey-yurttaşın
yerini almaya adaydır. “Ekolojik Yurttaş” tanımı, bu toplumsallaşmış insanın olsa olsa habercisidir.
Mehmet Horuş

Kaynak: https://m.bianet.org/bianet/cevre/89877-ekolojik-yurttas

176
Çevre Sosyolojisi

Ekolojik Vatandaşlığa Yönelik Ekolojik vatandaşlığın pratik olarak uygulan-


Eleştiriler ması epeyce tartışmalı bulunmuştur. Şimdiye ka-
Ekolojik vatandaşlığın pratik sonuçları hak- dar yapılan hiçbir çalışma, iklim değişikliği konu-
kında düşünmek sadece vatandaşların çevre hak- sunda sorumluluk tutumları ve algılarının ekolojik
kında aydınlatılmasıyla sınırlı bir faaliyet olamaz. vatandaşlık pratiğini nasıl ve ne şekilde karakterize
Örneğin, katılım hakları, demokratik müzakere edebileceği ve bunu nasıl pratiğe dönüştüreceği
veya insan dışı dünyaya yönelik görevlerin pratik üzerinde durmamıştır. Ekolojik vatandaşlığın teo-
adımları, faaliyetleri ve araçları da yaratılmalıdır. rik önermeleri hakkında altı önemli eleştiri yapıl-
Bu açıdan ekolojik vatandaşlık teorisinin katılım mıştır. İlk olarak, ekolojik vatandaşlığın siyasi güce,
hakları, demokratik müzakere ve küresel eylem otoriteye ve kurumlara sahip bir siyaseti olmadığı
adımları konusunda çok güçlü araçlar yarattığı şim- ileri sürülmüştür. Bu, insanların eylemlerini yön-
dilik söylenemez. Bu açıdan bakıldığında, insanlar lendirilebilecekleri kurumsal yapıları net bir şekilde
kendiliğinden doğal bir akış içinde ekolojik duyar- belirleyemedikçe bu tür sorumlulukları almayacak-
lılık sahibi olarak ekolojik vatandaşlığın gereklerine ları anlamına gelir. Ancak iklim değişikliği bağla-
odaklanmaz. Ekolojik vatandaşlar kendiliğinden mında, emisyonların neden-sonuç ilişkileri tartış-
ortaya çıkmaz; siyaseten (veya kültürel) olarak yara- malı bir şekilde siyasi sorumluluklara yol açmıştır.
tılmak zorundalar. Bu da klasik vatandaşlığın eko- İkinci olarak, bazı eleştirmenler Dobson’ın ahlaki
lojik vatandaşlığa dönüştürülmesi için olası özneler sorumluluk ve vatandaşlık sorumluluğu arasında
hakkında bir arayış içeren siyasi bir özne sorununa çizdiği ayrımın belli bir temele dayanmadığını ileri
yol açmaktadır. Bu noktada ekolojik vatandaşlığı sürmektedir. Çevresel sorunlara ilişkin siyasi ada-
teşvik etme ve geliştirme noktasında devletin rolü let söyleminden ziyade ahlaki sorumluluk dilinin
üzerine yapılan araştırmalar tartışmalar yapılmıştır benimsenmesi yarardan çok zararlar getirmektedir.
ancak burada asıl soru, çağdaş devletlerin ekolojik Üçüncü olarak, ekolojik vatandaşlık üyeliğinin ne
vatandaşlığı teşvik etmeye ne kadar hazır olduğu ve olduğuna ve bu üyeliği elde etmek için gerekli-
bunu nasıl yapacağıdır. Bu bağlamda ekolojik va- liklerin ne olduğuna dair net bir gösterge yoktur.
tandaşlığı teşvik etme hatta ona yasal bir statü ka- Dördüncü olarak, ekolojik alanın asimetrik kul-
zandırma konularında devletin rolünün ne olacağı lanımından kaynaklanan sorumluluğun, yeterli
ve bu rolü nasıl oynayacağı hala belirsizliğini koru- ekolojik alan hakkı doğurup doğurmaması gerek-
maktadır. Benzer şekilde, örneğin, ekolojik vatan- tiği belirsizdir. Beşinci olarak, çok sayıda düşünür,
daşlığın ortaya çıkması için önce devlet kurumları- bireylerin eylemlerinin etkinliğini ve ekolojik veya
nın mı dönüşmesi ve devletin çevreci bir pozisyona yeşil vatandaşlığın yürürlüğe konmasını neyin sağ-
evrilmesi gerekmektedir? sorusu da henüz güçlü bir ladığını sorgular. Dobson’ın bireysel siyasal özne-
cevap bulmuş görünmüyor. Ekolojik vatandaşlığın nin etkinliği konusundaki ısrarı kritik bir zayıflık
inşasında sivil toplumun ve devletin bu rol paylaşı- noktasıdır, çünkü bireylerin daha iyi vatandaşlar
mını nasıl yapacağı çok net cevaplanmamıştır. olmak için durmaksızın çaba gösterdiklerini ima
eder. Bu bakış açısı, bireylerin veya vatandaşların
Bu soruların bir kısmını sivil toplumcu bir belirli şekillerde hareket etme yeteneğini şekillen-
perspektiften cevaplamaya çalışan Melo-Escrihuela diren ve kısıtlayan sosyal, ekonomik, kültürel ve
(2008:128) ana akım yaklaşımların ötesine geçme- kurumsal koşulların içinde hareket ettiğini göz ardı
ye yönelik bir girişim olarak, sivil toplumun eko- eder. Altıncısı, bazı düşünürler, bireyin etkinlikleri-
lojik vatandaşlığın dönüşümünde bir aracı olarak nin kısıtlanmasının çevre sorunlarının çözümünde
çevreci devletle birlikte düşünülmesi gerektiğini sa- yeterli olmayabileceğini savunmaktadır. Örneğin,
vunmaktadır. Ona göre, vatandaşlığa ve çevre poli- Valdivielso (2005:244) birçok ekolojik aktivistin
tikasına yönelik devlet temelli bakış açısı, vatandaş- sürdürülebilir tüketim yapma fırsatına sahip ol-
ların içinde bulunduğu sosyo-ekonomik koşulları madığını ve bunun sonucunda da genellikle arzu
göz ardı ederek bireyleri odağa alır. Ona göre, sivil edilen etkiden çok daha az etkinin çıktığını ileri
toplum perspektifi de aynı zamanda bireyci ve eko- sürmektedir (Hayward, 2006).
lojik olmayan bir alan olsa da daha toplum odaklı,
Ekolojik vatandaşlık perspektifi birçok eleş-
muhalif ve eşit ekolojik vatandaşlık uygulamala-
tiriyle karşılaşmıştır. Birincisi, vatandaşlık yeşil
rının denenip test edilebileceği keşfedilmemiş bir
çevre ve ekolojik talepler için araçsallaştırılmıştır
alandır.

177
Ekolojik Vatandaşlık

ve bu durum vatandaşlığın demokratik potansi- tandaşlık anlayışı vatandaşlık çalışmalarının bünye-


yelini körelten ve söylemsel genişliğini daraltan sine çok önemli katkılarda bulunmuş ve hakların
bir etkiye yol açmaktadır. Kısacası, vatandaşlığın genişlemesini sağlamıştır.
sadece çevre sorunları için araçsallaştırılması, va- Ayrıca, daha spesifik olarak, ekolojik vatandaş-
tandaşlığın önemsizleşmesi ve araçsallaşmasını lığın katılımcıların özel alandaki çevresel sorumlu-
sonucunu doğurmaktadır. Başka bir deyişle, bu lukları üstlenmeye isteklilikleri, herkes için daha iyi
eğilim vatandaşlığın insanlık ve doğayla uygun bir bir çevre arayışında kişisel (ekonomik veya diğer)
ilişki kurması açısından siyasal müzakere sürecini fedakârlık yapmayı kabul etmesi, sosyal adaletin
belli bir alanla sınırlandırmaktadır. Vatandaşlığa tutumsal ve davranışsal kararlar için bir rehber ola-
araçsalcı bakış eğilimi, dışlayıcı ve elitist çevrelerin rak uygulanması ve ulus-devlet sınırlarının ötesine
elinde vatandaşlık haklarının diğer alanlarına iliş- geçen motivasyonların harekete geçirilmesi ve baş-
kin ilginin azalmasına yol açmaktadır (Gabrielson, kaları için evrensel bir sorumluluk alma konularına
2008:441). Ancak, her şeye rağmen, ekolojik va- açıklık getirmek gerekmektedir.

Öğrenme Çıktısı
6 Andrew Dobson’un ekolojik vatandaşlık teorisini açıklayabilme
7 Ekolojik vatandaşlık teorisine yöneltilen eleştirileri sıralayabilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Ekoloji üzerine geliştirilen


siyasetlerin geçmişi ve bu-
gününe ilişkin olarak detaylı
bir bilgi için aşağıdaki link-
teki Yeşil Düşünce ve Ekolo- Yeşil siyaset olarak da bili-
Nussbaum’um kozmopoli- jizm adlı vidyoyu izleyiniz: nen çevreci siyasi partilerin
tan vatandaşlık hakkındaki https://www.youtube.com/ tarihsel gelişim süreçlerini
önerileri nelerdir? watch?v=S1MChXVKgGw arkadaşlarınızla tartışınız.

Ekolojik vatandaşlığı, mü- Ekolojinin sosyal, çevresel Felix Guattari’nin eserinin


zakereci demokrasi yaklaşı- ve ekonomik sonuçları üze- de adı olan Üç ekoloji kav-
mıyla birleştirmeye çalışan rine detaylı bir analiz için ramının hangi sosyolojik
yaklaşım hangisidir? Ali Akay’ın “Ortak Yaşam olguları içerdiğini arkadaş-
Üzerine Araştırmalar adlı larınızla tartışınız.
konuşmasının aşağıdaki
linkteki videosunu izleyiniz.
https://www.youtube.com/
watch?v=XHqFOc6ocjc

178
Çevre Sosyolojisi

1 Ekolojik krizin kaynaklarını


açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Ekolojik Kriz ve Krizden Çıkış
Yolları

1 21. yüzyılda yaşanan ekolojik krizin nedeni kapitalist üretim ve tüketim üzerinden doğa ile kurduğumuz,
doğanın sömürüsüne dayanan ilişkidir. Ekolojik krizin ulaştığı boyutlar kirlilik yaratan faaliyetlerin kısıtlı
denetimleriyle aşılabilecek seviyeyi geçmiştir. Diğer taraftan ekolojik kriz toplumsal boyutta da yoksul-
luk, sosyal adaletsizlik, savaşlar ve toplumlar arası çatışmalara da yol açmaktadır. Ekolojik krizin çözümü
Bookchin’e göre toplumsal ilişkilerdeki tahakküm ve ekonomik ilişkilerdeki rekabetin ortadan kaldırılması-
dır. Anti-hiyerarşik ve anti-kapitalist bir toplum anlayışı ekolojik krizin çözümü olacaktır.

Ekolojik vatandaşlık siyasetinin


2 temel parametrelerini
açıklayabilmeva

Ekolojik Vatandaşlık Siyasetinin


Temel Parametreleri

2 Ekolojik vatandaşlık siyasetinin dört temel parametresi/ayırt edici özelliği vardır: 1. Sosyal Adalet/hak-
kaniyet duygusu, dünyanın çeşitli bölgelerindeki kaynakların eşit olarak dağıtılması ve sosyal adalet için
eylemlerin yaygınlaştırılmasının önemini vurgular. 2. Kamu ve özel arasındaki ayrımın ortadan kalkması,
ile özel ilişkilerin çevreye ve kamuya zarar verenlerinin vatandaşlık yükümlülükleri kapsamına alınmasını
anlatır. 3. Sınırsız sorumluluk, vatandaşlık görevlerinin gelecek nesillerin ve ulusal sınırlar dışındaki toprak-
larda yaşayanların haklarını da dikkate alarak genişletilmesidir.4. Karşılıksız sorumluluk özelliği, tüm kişisel
eylemlerin karşılık beklemeden vatandaşların sorumluluğu olarak tanımlanmasıdır (Jagers, Martinsson ve
Matti, 2009:6).

179
Ekolojik Vatandaşlık

Ekolojik vatandaşlığın klasik


3 vatandaşlıktan farklı özelliklerini
açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Ekolojik vatandaşlık teorisinin


4 “sürdürülebilir tüketim” anlayışına
yönelik eleştirilerini aktarabilme

Klasik Vatandaşlık Karşısında


Ekolojik Vatandaşlık

3 Ekolojik vatandaşlık klasik vatandaşlıktan üç noktada ayrılmaktadır. 1. Kamu ve özel alan ayrımının or-
tadan kalkması ile özel alan faaliyetlerinin vatandaşlık pratikleri içine dahil edilmesiyle Makyavelci değerler
yerine sosyal adalet, sorumluluk, bakım ve şefkat gibi değerlerin kabul edilmesi, 2. Vatandaşlık görevlerinin
kapsamı genişletilerek modern ulus-devlet yerine küresel ve evrensel düzeyde ele alınması, 3. Hem cumhu-
riyetçi hem liberal vatandaşlık ideallerinin bazı ilkelerini kabul ederek kozmopolitan bir yaklaşım sergileme-
si ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da dikkate alan vatandaşlık yükümlülüklerini önermesidir.

4 Ekolojik vatandaşlığın sürdürülebilir tüketimi yönelttiği başlıca eleştiriler şunlardır: 1.Çevreye iktisadi
temelli, araçsal bir anlayışla yaklaşır. Çevre sorunlarının karmaşık yapısını, toplumsal dayanaklarını ve ya-
şam biçimlerine olan etkisini görmez. 2. Çevre hareketlerinin özelleştirilmesi ve bireyselleştirilmesine öncü-
lük eder. İnsanları bilinçli tüketiciler olarak ele alıp, çevresel eylemin politik yanını gizler. 3. Mevcut çevre
sorunlarının çözümü için teknolojik değişikliklerin yeterli olacağını, sosyal değişime ihtiyaç duyulmadığı
fikrini savunur.

Liberal vatandaşlık yaklaşımının


5 çevreci vatandaşlık perspektifini
ayrıntılı olarak açıklayabilme

Liberal Vatandaşlığın
Revizyonu Olarak Ekolojik
Vatandaşlık

5 Liberalizmi ve yeşil siyaseti bir araya getirmeye çalışan bu yaklaşıma göre, ekolojik vatandaşlık, mevzuat
ve siyasi süreçlerde reform yaparak kurumsallaştırılabilir. Bu tür reformların amacı, mevcut sivil, siyasi ve
sosyal haklara çevresel bir boyut kazandırmak amacıyla vatandaşlık haklarının genişletilmesidir. Liberal yak-
laşım yalnızca doğayı mülkiyet olarak görmek yerine temel ihtiyaçların sağlayıcısı olarak görerek iki tür hak
oluşturabilir: Temiz su hakkı gibi temel çevresel haklar ve mevcut maddi hakları savunan çevresel haklar.
Her ikisi de anayasalarla düzenlenebilir.

180
Çevre Sosyolojisi

6 Andrew Dobson’un ekolojik


vatandaşlık teorisini açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


7 Ekolojik vatandaşlık teorisine
yöneltilen eleştirileri sıralayabilme

Andrew Dobson’un Ekolojik


Vatandaşlık Teorisi ve
Eleştirileri

6 Dobson ekolojik vatandaşlığın dört belirleyici özelliğini ayırt eder. Birincisi, ekolojik vatandaşlık belli
bir bölgeye/mekâna bağlı değildir. İkinci olarak, ekolojik vatandaşlık faaliyetleri hem kamu hem de özel
alanlarda gerçekleşir. Üçüncü olarak, ekolojik vatandaşlık vatandaşların yükümlülüklerini yerine getirme-
sini sağlayan erdemlerle ilişkilidir; özellikle sosyal adalet, ekolojik alanın adil bir şekilde dağıtılmasını ve
bakımın etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamak için gereklidir. Son olarak, ekolojik vatandaşlık, yakın ve
uzak gelecek nesiller dahil yabancılara karşı bir dizi karşılıksız ve sözleşme dışı sorumluluklar içermektedir.

7 Ekolojik vatandaşlıkla ilgili eleştiriler: 1. Ekolojik vatandaşlığın siyasi güce, otoriteye ve kurumlara
sahip bir siyaseti yoktur. 2. Ahlaki sorumluluk ve vatandaşlık sorumluluğu arasında çizdiği ayrımın belli
bir temele dayanmamaktadır. 3. Ekolojik vatandaşlık üyeliğinin ne olduğuna ve bu üyeliği elde etmek
için gerekliliklerin ne olduğuna dair net bir gösterge yoktur. 4. Ekolojik alanın asimetrik kullanımından
kaynaklanan sorumluluğun, yeterli ekolojik alan hakkı doğurup doğurmaması gerektiği belirsizdir. 5.
Dobson’un bireysel siyasal öznenin etkinliği konusundaki vurgusu bireylerin veya vatandaşların belirli
şekillerde hareket etme yeteneğini şekillendiren ve kısıtlayan sosyal, ekonomik, kültürel ve kurumsal ko-
şulların içinde hareket ettiğini göz ardı eder. 6. Bireyin etkinliklerinin kısıtlanmasının çevre sorunlarının
çözümünde yeterli olmayabilir.

181
Ekolojik Vatandaşlık

1 “İnsan hakimiyeti paradigmasının” yerini 5 Liberal çevre vatandaşlığı ile ekolojik sorun-
insanları doğal yaşam ağına yerleştiren “biyotik ların ele alınabileceğini önererek bu modelde en
toplumun vatandaşları” paradigmasının alması önemli hususun bireylerin çevreyle ilgili katılım
neler öğrendik?

gerektiğini öneren bilim insanı aşağıdakilerden haklarının olması, çevre duyarlılıklarını göstere-
hangisidir? rek kendi “iyi çevre” ideallerini savunma hakları-
nın olması ve çevreyle ilgili etkinlikleri seçme veya
A. A. Dobson B. Van Steenbergen seçmeme özgürlüklerinin olması olduğunun altını
C. A. Bell D D. Orr çizen bilim insanı aşağıdakilerden hangisidir?
E. U. Beck
A. D. Bell B. A. Dobson
C. A. Saiz D. B. Turner
2 Aşağıdakilerden hangisi ekolojik yurttaşlığı
klasik yurttaşlıktan ayıran temel unsurlardan biridir? E. J. Barry

A. Vatandaşlığı ulus-devletin siyasal kültürel ve 6 Liberal ve cumhuriyetçi modellerin tarihsel


coğrafi sınırlarından kurtarmak ister. ve maddi koşullara dayanan sözleşmeci sorumlu-
B. Vatandaşlığı çok-kültürlü doğasını yeniden luk anlayışını reddederek, eşitsiz ve asimetrik bir
gündeme getirmek gerektiğine inanır. şekilde küreselleşen dünyada siyasal sorumluluğun
C. Vatandaşlığı kültürel değil sivil ilkelerle inşa et- ulus-aşırı bir çapta olması gerektiğini savunarak
mek gerektiğini öne sürer. farklı bir ekolojik vatandaşlık yaklaşımı geliştiren
D. Vatandaşlığın Avrupa Birliği ölçüsünde geniş- bilim insanı aşağıdakilerden hangisidir?
letme iddiasındadır.
A. T. H. Marshall
E. Vatandaşlığı insan hakları kapsamında düşün-
B. Turner
mek gerektiğini ileri sürer.
C. A. Dobson
D. W. Kymlicka
3 Bugün karşı karşıya olduğumuz ekolojik so-
runların özünü toplumsal ilişkilerdeki tahakküm E. N. Geras
ve ekonomik ilişkilerdeki rekabetin oluşturduğunu
öne süren ve ekolojik sorunlara yapılacak müdaha- 7 Çevre sorunlarını tamamen pazar ve/veya
lelerin anti kapitalist olması gerektiği kadar anti-hi- ahlaki terimlerle betimleyerek, insanları vatandaş
yerarşik de olmasının zorunluluğuna vurgu yapan olarak davranmaya çağırmak yerine tüketicilere
bilim insanı aşağıdakilerden hangisidir? indirgeyen ve ekonomik önlemlerin ve tüketim
alışkanlıklarının değiştirilmesinin iktisadi aklın bir
A. A. Dobson B. Van Steenberger gereği olduğunu öne süren yaklaşım aşağıdakiler-
C. M. Bookchin D. A. Touraine den hangisidir?
E. M. Barry
A. Kozmopolitan yaklaşım
B. Postmodern yaklaşım
4 Çevre sorunlarının kökeninde liberal demok-
rasinin mevcut güçlü, dar görüşlü ve kâr odaklı C. Küresel vatandaşlık yaklaşımı
üretim rejiminin olduğunu ve liberal demokrasinin D. Ulus-sonrası yaklaşım
ekolojik zararlarının telafisinin ancak liberal de- E. Sürdürülebilir tüketim yaklaşımı
mokratik vatandaşlığın dışında başka vatandaşlık
biçimlerinde aranması gerektiğini ileri süren bilim 8 Aşağıdakilerden hangisi, ekolojik vatandaşlı-
insanı aşağıdakilerden hangisidir? ğın ayırt edici özelliklerinden biridir?
A. A. Dobson A. Karşılıksız sorumluluk ilkesi
B. B. Van Steenbergen B. Ulus-devlete bağlılık ilkesi
C. D. Bell C. Haklara öncelik verme ilkesi
D. A. Dryzek D. Yerel sosyal adalet ilkesi
E. B. Turner E. Çokkültürlü ekonomi ilkesi

182
Çevre Sosyolojisi

9 İlk kez küresel çapta bir ekolojik vatandaş-


lık fikrini ortaya atan bilim insanı aşağıdakilerden 10 Ekolojik vatandaşlığın en önemli erdemi ola-
hangisidir? rak adaleti ima ederek ve sorumluluk ve şefkat gibi

neler öğrendik?
başka erdemleri göz önünde bulundurarak, ideal
A. Dobson vatandaşlık biçimini daha önce olduğu gibi “iyi va-
B. Van Steenbergen tandaşa” değil, “sorumlu vatandaşa” doğru genişle-
C. Giddens ten bilim insanı aşağıdakilerden hangisidir?
D. Hailwood A. D. Bell
E. Hayward B. A. Dobson
C. A. Saiz
D. B. Turner
E. J. Barry

183
Ekolojik Vatandaşlık

Yanıtınız yanlış ise “Ekolojik Kriz ve Kriz- Yanıtınız yanlış ise “Andrew Dobson’ın Eko-
1. D 6. C
den Çıkış Yolları” konusunu yeniden gözden lojik Vatandaşlık Teorisi ve Eleştirileri” ko-
geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “Klasik Vatandaşlık Kar- Yanıtınız yanlış ise “Ekolojik Vatandaşlık ve
2. A 7. E
şısında Ekolojik Vatandaşlık” konusunu ye- Sürdürülebilir Tüketim Yaklaşımının Eleşti-
niden gözden geçiriniz. rileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Ekolojik Kriz ve Kriz- Yanıtınız yanlış ise “Ekolojik Vatandaşlık
3. C 8. A
den Çıkış Yolları” konusunu yeniden gözden Siyasetinin Temel Parametreleri” konusunu
geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Liberal Vatandaşlığın Yanıtınız yanlış ise “Ekolojik Vatandaşlık
4. D 9. B
Revizyonu Olarak Ekolojik Vatandaşlık” ko- Siyasetinin Temel Parametreleri” konusunu
nusunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Liberal Vatandaşlığın Yanıtınız yanlış ise “Andrew Dobson’ın Eko-
5. A 10. B
Revizyonu Olarak Ekolojik Vatandaşlık” ko- lojik Vatandaşlık Teorisi ve Eleştirileri” ko-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

Van Steenbergen, ekolojik vatandaşlığın çerçevesini şu üç noktayla belirlemiş-


tir: Birincisi, ekolojik vatandaşlık tüm ekosistemdeki canlıları kapsayıcıdır.
Bu anlamda sadece insan haklarını merkeze alan bir vatandaşlık anlayışından
farklıdır. İkincisi, ekolojik vatandaşlık doğaya karşı insanın sorumlulukla-
rı üzerinde durmaktadır. Van Steenbergen’e göre, günümüzde birçok çevre
örgütünün bulunması ekolojik vatandaşlıkta insanların sadece topluma karşı
görevlerinin değil, aynı zamanda doğaya karşı sorumluluklarının da olduğu-
nu göstermektedir. Ekolojik vatandaşlık, küresel ekolojik hakları tanımlar ve
yerküreyi habitat/yaşama alanı olarak görmektedir (Esendemir, 2008:46-47).
Araştır 1 Ekolojik vatandaşlık, sorumlulukların daha verimli sonuçlarının olduğu ala-
na doğru evriliyormuş gibi görünüyor. Bu aynı zamanda katılım temelinde
doğa ile yeni bir ilişki anlamına gelmektedir. Böyle bir katılım kavramı an-
cak beslendiğimiz alan olarak yeryüzünün giderek artan farkındalığa eşlik
ederse uygulanabilir bir seçenek haline gelebilir. Modern küresel vatandaşın
gelişimiyle birlikte yeryüzü ile herhangi bir özel ve içsel ilişki, bugünkü va-
tandaşlık pratikleriyle ters yönde gitmek gibi görünüyor. Bu nedenle ekolojik
vatandaşlık yeni bir vatandaşlık olarak adlandırılmaktadır (Van Steenbergen,
1996[1994]:151).

184
Çevre Sosyolojisi

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

C. Merchant gibi feministler modern bilimi, ataerkilliği ve ekolojik yıkımı


birbiriyle ilişkilendirerek ayrı bir eko-feminizm hareketi yaratmıştır (Outh-
waite, 2008). Eko-feminizmin birçok temel amacı vardır. Ynestra King’in
(aktaran Plumwood, 2004) sözleriyle eko-feminizmin amacı, feminist ve eko-
lojik bakış açılarını, düşünce ve hareketleri birbirine bağlamak ve ekolojik bir
feminizm ve feminist bir ekoloji geliştirmektir. Eko-feminist düşünce, yeşil
hareketteki cinsiyetçiliğe yönelik eleştirilerden ve kadın hareketinde ekolojik
bilinç eksikliğinden, her türlü baskıya karşı bir eleştiriye dönüşerek büyüdü.
Araştır 2 Eko-feminist düşünürler aynı zamanda kadınlar ve doğa arasındaki kavramsal
ve kültürel bağlantıları araştırmış ve çevre felsefesindeki sorunlara feminist
iktidar analizleri uygulamışlardır. Çağdaş ekolojik feminizm genellikle zihin/
beden, ruh/madde ve erkek/kadın ikiliklerinin kadınlara yönelik cinsiyetçilik
ve ekonomik rasyonalitenin gelişiminde oynadığı rolün hem ekoloji hem de
toplumsal cinsiyet açısından analiz edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür (Plum-
wood, 2004). Bu açıdan bakıldığında, eko-feministlere göre, kadınları tahak-
küm altına alan ataerkil bakış açısı ile doğayı tahakküm altına alan tahripkar
anlayışla doğrudan paralellikler söz konusudur.

Richard Falk’a (1996:131-132) göre vatandaşlığın ulus ve devletin geleneksel


sınırlarının ötesine uzandığını gösteren en az dört aşama vardır. Her şeyden
önce, vatandaşlığın küresel çapta yayılma arzusunu gösteren bir düşünce eği-
limi vardır. İnsan deneyiminin nihai birliği hakkında uzun bir düşünce ve
duygu geleneğinden yararlanarak, bir bütün olarak gezegen için barış, adalet
ve sürdürülebilirlik koşullarını inşa etmek bir bütün olarak öne çıkan küresel
bir arzu siyasetinden söz edilebilir. Küresel vatandaşlık daha iyi bir dünya ya-
ratmak için ne olması gerektiği konusunda normatif bir bakış açısına bağlıdır.
İkinci olarak, böyle bir arzulu yönelimin yanı sıra çok daha yeni bir gelişme
olarak, küresel bütünleşme eğilimini özellikle de ekonomik olarak oluşturan
güçlü bir eğilim kümesi söz konusudur. Finans piyasaları birbirine bağlı hale
geliyor, küresel olarak hızlı bir şekilde hareket ediyor. Sermaye oluşumu küre-
sel güçlere tepki olarak daha fazla yoğunlaşan bir hale gelmiştir ve önde gelen
Araştır 3 yedi sanayi ülkesinde devlet başkanları yıllık ekonomik zirvesinde (G7) bir
araya gelmektedir. Bu açıdan, küreselleşmenin bugünkü aşamasında bu tür
birliktelikler dünya sisteminin özgünlük bir ifadesi haline gelmektedir. Başka
bir deyişle, siyasi yaşamın hatları da dahil olmak üzere bakış açımızı hızla kü-
reselleştiren bir dizi pratik olay yaşanıyor. Dahası, üçüncü bir unsur daha söz
konusudur: Dünya çapında, özellikle enerji, kaynaklar ve çevre konusunda,
küresel düzeyde tüketim kalıplarında belirli ayarlamalar yapılmadığı takdirde
insan türünün yok olmaya doğru ilerleyeceği konusunda genişleyen bir fikir
birliği vardır. Son olarak, bu ekolojik zorunlulukta, uluslar ötesi militanlık ta-
rafından ifade edilen bir seferberlik politikası örtük olarak vardır. Her şeyden
önce, küresel vatandaş, bir tür küresel reformcu olarak, entelektüel olarak ge-
zegenin siyasi yaşamını daha iyi bir şekilde algılayan ve pratik bir mekanizma
olarak sunulan ütopik bir şemayı tercih eden bir birey imajıdır.

185
Ekolojik Vatandaşlık

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

Çevresel ve sosyal felsefe alanında sığ ve derin ekoloji arasında bir ayrım yapıl-
mıştır. Sığ ekoloji, çevreye insanın geleceği açısından bakarak önemli bulunan
çevresel sorunlarla ilgilenirken, derin ekoloji ise, çevrenin esas değerini insa-
nın çıkarlarından tamamen bağımsız bir biçimde gözeten bir anlayıştır. Sığ
ekoloji doğa-merkezli değildir; doğayı edilgen bir yaşam ortamı, nasıl olursa
olsun insanların kullanımına hizmet edebilecek bir dışsal nesneler ve güç yı-
Araştır 4 ğını olarak görür. Tepkisel ya da insanlardan kaçan kişilere ait sosyal hare-
ketlerin derin ekoloji ile bağdaştırılabileceği ileri sürülmektedir (Outhwaite,
2008:204). Derin ekoloji kendisini doğa merkezli bir düşünüş olarak “insan-
merkezli” çevreciliğin tam tersi olarak tanımlar. Vahşi doğayı merkez alan bu
düşünüş, temelde idealist olup, doğa ile mistik bir birlik olarak bütünleşme
yolunu Budizm ve Taoizm vb. doğu düşüncelerinde bulur (İdem, 2002: 8).

Vatandaşlığı ulus-devletle birlikte ele alan geleneksel devletçi yaklaşımlar, bi-


reylerin sahip olduğu hakları ve sorumlulukları üyesi oldukları egemen dev-
letin sınırları içinde düşünürler. Bu yönüyle egemen ulus-devletten koparıl-
dığında vatandaşlığın bir anlamı olduğu fikrini reddederler. Kantçı geleneğe
dayanan teorisyenler ise, dünya vatandaşlığı fikrini kullanarak sorumluluk ve
hakları insanlığın geleceği için formüle etmeye çalışırlar. Linklater’ın kozmo-
politan yaklaşımı da Kantçı kozmopolitan vatandaşlık yaklaşımı genişleterek,
her bir ülkenin ve diğer aktörlerin uluslararası toplumun heterojen niteliğini
yansıtan evrensel bir iletişim toplumu fikrine kurumsal bir biçim verme yü-
kümlülüğüne sahip olduğu iddiasını ortaya atmaktadır (Linklater, 1998:23).
Araştır 5 Kozmopolitan vatandaşlığın temel işlevi, uluslararası toplumun heterojen
niteliğini yansıtan çeşitli küresel söylem topluluklarına katılarak, “sınırsız
iletişim”e normatif bağlılığı kurumsallaştırmaktır. Kozmopolitan vatandaşlık
çerçevesinde, ülkeler kendi bölgelerindeki vatandaşlık ve insanlık arasındaki
açmazların üstesinden gelmek için egemenliklerinin en azından bir kısmını
uluslar ötesi demokratik yapılara bırakmaya hazır olmalıdır. Kozmopolitan
dünya vatandaşlığı fikrini ciddiye alan toplumlar, bu farklı söylem toplulukla-
rı oluşturmak ve demokratik işleyişini bozan haksız dışlama biçimlerini azalt-
makla yükümlüdürler. Bu şekilde, küresel yönetimin ahlaki ilkesi olan insan
ırkının artan bir oranının rızasına dayanması gerektiği fikrini onurlandırabi-
lirler (Linklater, 1998: 37)

186
Çevre Sosyolojisi

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

Nussbaum, hararetli bir kozmopolitanizm savunucusudur. Kozmopolitan


vatandaşı, dünya çapındaki insanlık cemaatine bağlı kişi olarak tanımlıyor.
Ona göre nerede doğduğumuzun tamamen bir tesadüf olması gerçeği bile
başlı başına kozmopolitanizmi haklı çıkaran bir şeydir. Nussbaum’un somut
bir de önerisi vardır: kozmopolitan eğitim. Ulusal eğitim sisteminde temel
insan haklarına bağlılık yönünde eğitim vermenin yeterli olmadığını düşünen
Nussbaum, öğrencilerin kendi uluslarının tarihini diğer ulusların da tarihleri,
bugünleri ve sorunları ile tanıştırılması gerektiğini savunuyor. Ulusal eğitimin
demokratik veya ulusal vatandaşlık yerine dünya vatandaşlığını merkeze al-
ması için dört temel neden sıralıyor Nussbaum: 1) Kozmopolitan eğitim ile
kendimiz hakkında da daha çok şey öğreniriz; diğerlerinin gözleriyle kendi-
mize bakarsak, pratiklerimizde nelerin yerel ve sonradan edinilmiş ve nelerin
daha genel anlamda paylaşılan şeyler olduğunu görürüz. 2) Çevre kirliliği gibi
Araştır 6 uluslararası dayanışma gerektiren sorunların çözümünde ilerleriz. 3) Dünya-
nın geri kalanına olan ahlâki yükümlülüklerimizi fark ederiz. 4) Savunmaya
hazır olduğumuz farklılıklara dair daha bütünlüklü ve tutarlı bir argüman
geliştirebiliriz; ahlâki olarak keyfi ulus sınırlarını aşabileceklerini söylersek,
insanları diğer sınırları (etnisite, sınıf, cinsiyet ve ırk) da aşarak elele verme-
ye ikna edebiliriz. Nussbaum’a göre diğer aidiyetlerimizi bir kenara atmadan
ve onların yüzeysel olduklarını düşünmeden de pekâlâ kozmopolit olabiliriz.
Ancak kozmopolitanlık insanlığın adalete ve iyiliğe olan özlemlerini ve akıl
yürütme kapasitelerini ortaya çıkarır. Dünya vatandaşı olmak Diyojen’in de
belirttiği gibi bir çeşit sürgünlüktür, yalnızlıktır; insanı, bir ulusa ait hissetme-
nin sıcaklığından ve güvenliğinden mahrum bırakır. Fakat Nussbaum’a göre,
sadece kozmopolitanlık aklın, ahlâki açıdan iyi olanın ve insanlık sevgisinin
önünü açabilir (Günal, 1998:188).

John Barry için ekolojik vatandaşlık, yurttaşlar ve çevre için sorumluluğun ka-
bul edilmesi anlamına gelir, ancak onlara göre, bu sorumluluğu üstlenmenin
en iyi yolu çevresel karar alma süreçlerinde aktif rol almaktır. Barry (2002)
ekolojik bir vatandaşlık için liberal siyasi kurumlarda yapılacak reformun ye-
terli olmadığını savunur. Tüm ekonomik sistemin ve devlet mekanizmasının
yeniden düzenlenmesini içeren bir müzakereci bir demokrasi modeli öner-
mektedir. Müzakereci demokrasi “kamusal tartışma uygulaması” olarak ta-
Araştır 7 nımlanmıştır ve bu modelde katılımcılar önerilerde bulunur, başkalarını ikna
etmeye çalışır ve kamusal söylemde ortaya çıkan argümanlar ve nedenlerle en
iyi sonuçları ve politikaları belirlemeye çalışır. Müzakerenin ayırt edici özelliği,
katılımcılara eşit muamele, saygı ve fırsatlar verilen açık bir tartışma olmasıdır.
Müzakereci siyasetin vatandaşların tercihlerini dikkate aldığı ve bu tercihlerin
şekillenmesi ve oluşumuna odaklandığı göz önüne alındığında, müzakereci
kurumların ekolojik vatandaşlık için iyi bir çerçeve sağladığı savunulmuştur
(Gabrielson, 2008).

187
Ekolojik Vatandaşlık

Kaynakça
Barry, J. (1999). Rethinking Green Politics. Sage Falk, R. (1996). The Making of Global Citizenship.
B. Van Steenbergen (Ed.), The Condition of
Barry, J. (2002). Vulnerability and virtue: democracy,
Citizenship içinde, (ss.127-141). Sage Publication.
dependency, and ecological stewardship, B.
Minteer and Pepperman B. T. (eds.) içinde, Gabrielson, T. (2008) Green Citizenship: A Review
(ss.133-152). Democracy and the claims of nature. and Critique. Citizenship Studies, 12(4), 429-446.
Rowman and Littlefield.
Günal, A. (1998). Kozmopolitanizm ve Yurtseverlik.
Bell, D. (2005). Liberal Environmental Citizenship. Birikim Dergisi. (111-112), 188-191.Gottlieb,
Environmental Politics. 14(2), 179-194. R.S. (1999). The Transcendence Of Justice And
The Justice Of Transcendence: Mysticism, Deep
Bookchin, M. (1998). Ekolojik Bir Topluma Doğru.
Ecology, and Political Life. Journal of the American
Ayrıntı yayınları.
Academy of Religion, 67, 149-166
Bostancı, S. ve Yıldırım, S. (2019). Sürdürülebilir
Hailwood, S. (2005). Environmental Citizenship as
Topluluklar ve Ekolojik Vatandaşlık Üzerine
Reasonable Citizenship. Environmental Politics.
Kavramsal Bir İnceleme, Iğdır Üniversitesi Sosyal
14(2), 195-210.
Bilimler Dergisi, (Aralık, Ek sayı), 203-218.
Hayward, Y. (2006). Ecological Citizenship: Justice,
Carter, N and Huby, M (2005). Ecological Citizenship
Rights and the Virtue of Resourcefulness.
and Ethical Investment. Environmental Politics.
Environmental Politics, 15(3),435-446.
14(2), 255-272
İdem, Ş. (2002). Toplumsal Ekoloji Nedir, Ne
Crane, A., Matten, D. ve Moon, J. (2008). Ecological
Değildir? Toplumsal Ekoloji Dergisi. 1, 7-20.
Citizenship and the Corporation: Politicizing the
New Corporate Environmentalism. Organization https://ekoloji.org/toplumsal-ekoloji-dergisi-sayi-1
and Environment, 21(4), 371-389.
Jagers, S. (2009). In Search of the Ecological Citizen,
Curtin, D. (1999). Chinagounder’s Challenge: The Environmental Politics, 18(1),18-36.
Question of Ecological Citizenship. Indiana
Jagers, S., Martinsson, J. and Matti, S. (2009,
University Press
September 28). On How to Make the Theoretical
Curtin, D. (2002). Ecological Citizenship. E. Işın ve Concept of Ecological Citizenship Empirically
B. Turner (Ed.), Handbook of Citizenship Studies Operational, [Çalıştay sunumu]. Climate Change
içinde, (ss.293-305). SAGE. Politics and Political Theory Workshop, Uppsala
University, Sweden
Çelik, M. A. ve Gülersoy, A. E. (2016). Kaos
Ortamında (Çağında) Mekân İnsan Etkileşimine Kadıoğlu, A. (2008). Vatandaşlığın Dönüşümü:
Bütüncül Bir Bakış: Ekolojik Toplum Paradigması. Üyelikten Haklara. Metis Yayınları
Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, 22, 163-183.
Karatekin, K.,ve Uysal, C. (2018) Ecological
Dobson, A. (2003). Citizenship and the Environment. citizenship scale development study, International
Oxford University Press. Electronic Journal of Environmental Education,
8(2), 82-104. e-ISSN: 2146-0329
Dobson, A. ve Sáiz, V. (2005). Introduction.
Environmental Politics. 14(2), 157-162. Kenis, A. (2016). Ecological Citizenship and
Democracy: Communitarian versus Agonistic
Doherty, B. & de Geus, M. (1996). Democracy and
Perspectives. Environmental Politics. 25(6), 949-
green political thought: sustainability, rights and
970.
citizenship, Routledge.
Latta, P. A. (2007). Locating Democratic Politics in
Eckersly, R. (1992). Environmentalism and political
Ecological Citizenship. Environmental Politics,
theory: Towards an ecocentric approach. UCL Press.
16(3): 377-393.
Esendemir, Ş. (2008). Türkiye’de ve Dünyada
Linklater, A. (1998). Cosmopolitan Citizenship.
Vatandaşlık: Eski Sorular Yeni Arayışlar. Birleşik
Citizenship Studies. 2(1), 23-41.
Yayınları.

188
Çevre Sosyolojisi

Machin, A. (2012). Decisions, disagreement and Seyfang, G. (2006). Ecological Citizenship and
responsibility: towards an agonistic green Sustainable Consumption: Examining Local
citizenship. Environmental Politics, 21(6), 847-863 Organic Food Networks. Journal of Rural Studies.
22, 383–395.
Matti, S. (2006) The İmagined Environmental Citizen.
Exploring the State – İndividual Relationship in Torgerson, D. (1999). The promise of green politics:
Swedish Environmental Policy. [Unpublished environmentalism and the green public sphere, Duke
Licentiate thesis] University of Technology, Lulea˚ University Press.
Melo-Escrihuela, C. (2008). Promoting Ecological Valdivielso, J., (2005). Social citizenship and the
Citizenship: Rights, Duties and Political Agency. environment, Environmental Politics, 14(2), 239–
An International E-Journal for Critical Geographies, 254.
7 (2), 113-134.
Van Steenbergen, B. (1996[1994]). Towards a Global
https://acme-journal.org/index.php/acme/issue/ Ecological Citizenship. B. Van Steenbergen (Ed)
view/59 içinde, (ss.141-153). The Condition of Citizenship.
Sage Publication,
Mouffe, C. (1992). Dimensions of radical democracy:
Pluralism, citizenship, community, Verso. Van Steenbergen, B. (1996[1994]). The Condition of
Citizenship. Sage Publication.
Outhwaite, W. (2008). Modern Toplumsal Düşünce
Sözlüğü. İletişim yayınları. Wackernagel, M., & Rees, W. (1996). Our ecological
footprint: Reducing human impact on the Earth,
Plumwood, V. (2004). Gender, Eco-Feminism and
New Society.
the Environment. R. White (Ed.) Controversies
in Environmental Sociology içinde, (ss.43-61). Wolf, J. Brown, K. and Conway, D. (2009). Ecological
Cambridge University. Citizenship and Climate Change: Perceptions and
Practice. Environmental Politics. 18(4), 503-521.
Sáiz, A. V. (2005). Globalisation, Cosmopolitanism
and Ecological Citizenship. Environmental
Politics, 14(2), 163-178.
Schild, R. (2016). Environmental citizenship: What
can political theory contribute to environmental
education practice? The Journal of Environmental
Education, 47(1), 19-34.

189
Bölüm 8
Çevre Eğitimi

Çevre Eğitiminin Gelişimi, Hedef ve Çevre Eğtiminde, Sürdürülebilir Çevre

1 2
Amaçları Eğitimi, Ekoloji Temelli Çevre Eğitimi ve
öğrenme çıktıları

1 Çevre eğitiminin tarihsel gelişimini, hedef Ekopedagoji Yaklaşımları


ve amaçlarını açıklayabilme 2 Çevre eğitimi yaklaşımlarını açıklayabilme

3 4
Öğretim Programlarında Çevre Eğitimi Çevre Okuryazarlığı
3 Öğretim programında çevre eğitiminin 4 Çevre okuryazarlığı kavramını
yerini özetleyebilme açıklayabilme

Çevre Eğitiminde Uygulanabilecek

5
Yöntem ve Teknikler
5 Çevre eğitiminde uygulanabilecek yöntem
ve teknikleri örnekleyebilme

Anahtar Sözcükler: • Çevre Eğitimi • Çevre Eğitimi Yaklaşımları • Eğitim • Çevre Okur Yazarlığı

190
Çevre Sosyolojisi

GİRİŞ elde ettikleri bilgi ve becerilerin bütünüdür. Temel


Eğitim insanların yaşamı boyunca, var olan bir olarak bu yapı toplumların eğitim sistemini oluş-
olgudur. İnsanların bulundukları toplumlarda var turmaktadır Ertürk (1979: 12) eğitimle ilgili yapı-
olmasını sağlayan eğitim süreçleridir. Bu yüzden lan birçok tanımı birleştirerek eğitimi “bireyin dav-
insan hayatının önemli bir kısmını eğitim süreç- ranışında, kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak
leri oluşturur. İnsan sürekli olarak farklı grupların, istendik değişme meydana getirme süreci” olarak
kurumların içerisinde eğitim süreci geçirmektedir. tanımlamıştır.
Eğitim, ülkelerin de toplumsal olarak gelişme-
sinde ve bu şekilde varlığını koruması için önemli
bir faktördür. Toplumların gelişmesinde eğitimle Eğitim: Bir süreç içerisinde, insanların
doğrudan bağlantılı olan ekonomik, akademik, davranışlarında meydana gelen değişimdir.
politik ve küresel gelişmeler de önemli bir yere sa-
hiptir. Toplumlar varlıklarını sürdürebilmek için
elde ettikleri her türlü ürünü yeni nesillere aktar- Her toplumun kendine özgü bir eğitim sistemi
ma sorumluluğu daha çok eğitim sonucu oluşur. vardır. Türk eğitim sisteminin genel amaçları (Milli
Bir toplum yapısı içerisinde üretimin yeni nesillere Eğitim Bakanlığı [MEB], 2017) tüm bireyleri;
aktarılmasında aile çok önemli bir rol oynar. Daha 1. Atatürk inkılap ve ilkelerine bağlı, Türkiye
sonraki kısımlarda ise aktarma işlemi toplumun Cumhuriyeti Devletine karşı görev ve sorum-
belli kurumları tarafından yapılır. (Çağlar, 2010). luluğunu bilen bireyler olarak yetiştirmek;
Eğitim kurumsallaşmaya başladığında bunu ger- 2. Dengeli ve sağlıklı kişiliğe sahip, hür ve bi-
çekleştirecek en önemli kurumlar okullar olarak limsel düşünebilen insan haklarına saygılı
belirlenmiştir. Günümüzde, okullarda gerçekleşen bireyler olarak yetiştirmek;
eğitimden beklenenler, üretken insanları yetiştir- 3. Gerekli bilgi, beceri ve davranışları kazan-
mektir. Bunu gerçekleştirirken de insanların farklı dırarak toplumun ve kendilerinin mutlu
özelliklere sahip olduğunun ve her bireyin ken- olabileceği bir meslek sahibi olmalarını sağ-
dine özgü yetenekleri olduğunun kabul edilmesi lamak olarak belirlenmiştir.
de çok önemlidir. Bu kabul edişle eğitimin temel
Son yıllarda çevre sorunlarının artması ülke-
amacı, bireylerin ilgi ve yetenekleri doğrultusun-
lerin eğitim sistemlerine “çevre eğitimi” kavramı-
da yetiştirilmesi olarak ortaya çıkmaktadır. Aynı
nı eklemelerine neden olmuştur. Türkiye Eğitim
zamanda insanların mutlu olması, çevreye karşı
Sistemi’nde de 2004 yılında “yapılandırmacı yak-
duyarlılık göstermesi ve evrensel değerleri benim-
laşımın” yer almasıyla çevre eğitimi ülkemizde de
semesi, zihinsel, sosyal, psikolojik, ahlaki, duygu-
hız kazanmıştır.
sal yönlerden insanların bütün olarak yetiştirilmesi
de günümüz eğitiminin amaçları içinde sayılabilir
(Berkant, Efendioğlu ve Sürmeli, 2014).
Çevre Eğitimi: İnsanların çevreyi, bu çev-
İnsan çevresindeki varlıkların, olayların, ol-
redeki yerlerini ve ilgili konuları anlama-
guların bilgisini elde etmek için eğitime ihtiyaç
larına yardımcı olan bir süreçtir (Archie ve
duymaktadır. Eğitim toplumsal hayatla iç içedir.
McCrea, 1996).
Bu nedenle eğitimin, insanın toplumsal hayatının
başlamasıyla ortaya çıktığı söylenebilir. Insan birey-
sel öğrenme sonucu elde ettiği bilgileri diğerleriyle
Çevre eğitimi, insanların kendisini doğanın bir
paylaşma ve onlara aktarmaya ihtiyaç duymuştur.
parçası olarak görmesini ve doğa ile uyumlu yaşa-
Eğitim bu ihtiyaçla başlamıştır (Kızıloluk, 2002).
masını sağlayacak bilinçli ve ileri görüşlü kararlar
Yıllar süresince birçok eğitim tanımı yapılmıştır. vermesi için gerekli bilgi ve beceriyi geliştirebileceği
Genel anlamıyla eğitim insanları farklı amaçlarına ortam sunan yaşam boyu bir süreçtir. Çevre eğiti-
göre yetiştirme sürecidir (Fidan, 2012). Dewey’e mi güçlü, etkili, çevresel okuryazar olan bir toplum
(1938) göre bireylerin yaşantı ve deneyimleriyle öngörür ve teşvik eder (Archie ve McCrea, 1996).

191
Çevre Eğitimi

değinerek, çevre eğitimi ve farkındalık geliştirme


çağrısında bulunmuştur.1970 yılında UNESCO
ve IUCN tarafından yapılan toplantıda da çev-
re eğitimi insanların çevre ile olan ilişkilerini an-
lamada gerekli olan bilgi ve becerileri geliştiren
çevreyle ilgili değerleri ve kavramları açıklayan bir
süreç olarak tanımlanmıştır. Stocholm’de, 1972’de
“Birleşmiş Milletler İnsan Çevre Konferansı” ger-
çekleştirilmiş ve çevre eğitiminin gerekliliği bir kez
daha vurgulanmıştır. Bu konferansta Haziranın 5’i
“Dünya çevre günü” olarak kabul edilmiştir. Ayrı-
ca “uluslararası çevre eğitim programı” oluşturula-
Resim 8.1 Böcekleri inceleyen okul çocukları. rak , 1975’te Belgrat’ta bir çevre eğitimi toplantısı
yapma kararı alınmış ve toplantı sonucu “Belgrat
ÇEVRE EĞİTİMİNİN GELİŞİMİ, Şartı” ortaya çıkmıştır. “Belgrat Şartı’na” göre çevre
eğitiminin amacının, çevrenin ve ilgili sorunların
HEDEF VE AMAÇLARI
farkında olan, sorunların çözülmesinde ve önle-
Çevre sorunlarının giderek artması, tüm dün- nebilmesinde hem bireysel hem de toplu hareket
yada kendini göstermesi çevre eğitiminin bireyler, edebilen bireyler yetiştirmek olduğu belirtilmiştir.
toplumlar, ülkeler için ne kadar önemli olduğunu 1977’de Tiflis’te uluslararası düzeyde çevre eğiti-
göstermiştir. Çünkü çevre eğitimi güçlü olan top- minin hedefleri ve amaçları belirlenmiştir. 1987’de
lumlar ve ülkeler çevre sorunlarına çözüm bulma Moskova’da yapılan kongrede çevre-bilim program-
açısından diğer toplum ve ülkelerden önde olacak- larının çevre eğitimiyle ilişkisi ve çevre eğitiminde
lardır. Çevrede yaşanan bu olumsuzluklar dünya öğretmen yetiştirmenin de önemli olduğu vurgu-
genelinde çevre eğitimi açısından kararlar alınma, lanmıştır. Rio’da 1992 yılında yapılan konferansta
çeşitli kuruluşlar oluşturma, protokoller yapma gibi da “sürdürülebilir kalkınma için eğitim” göz önüne
doğal dengenin tekrar kurulmasına yönelik birçok alınmıştır (IUCN, 1970; UNESCO-UNEP, 1976;
oluşumun ortaya çıkmasına neden olmuştur. UNESCO-UNEP, 1978; Şahin, 2019).
İnsanların sahip olduğu dünya görüşleri so-
nucu uygarlıklar ve çevre zarar görmüştür. Ancak
zaman içerisinde bilim ve teknolojideki ilerleme-
lerle insanların yaşam standartlarında rahatlık ve dikkat
kolaylıklar meydana getirmiştir. Bunlar meydana Çevre eğitiminin uluslararasi boyutta ka-
gelirken sanayileşmenin gelişmesi ile ortaya çıkan bul edilmesinde önemli rol oynayan kon-
birçok çevre sorununun doğayı nasıl bozduğu göz ferans 1972’deki “Birleşmiş Milletler İn-
ardı edilmiştir. Ancak 1952 yılında Londra’daki san Çevresi Konferansı”’dır (Şahin, 2019).
hava kirliliği sebebiyle birçok insanın ölmesi artık
çevre sorunlarının farkına varılmasını sağlamıştır
(Ponting, C. (2000)’den aktaran Özdemir, 2017). Rio’dan sonra 2002 yılında “Johannesburg Sür-
Bu farkına varışla beraber dünya genelinde çevre ile dürülebilir Kalkınma Zirvesi” gerçekleştirilmiştir.
ilgili birçok toplantı düzenlenmiştir. Ancak ilk defa Bu zirvede; su ve sanitasyon, enerji, sağlık ve çevre,
“çevre eğitimi” kelimesinin kullanılmaya başlaması tarım ve biyolojik çeşitlilik ve ekosistem yöneti-
Pariste, 1948 yılında “Uluslararası Doğa ve Doğal mi olmak üzere beş madde üzerinde durulmuştur
Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından dü- (NAAE, 2016).
zenlenen toplantıda olmuştur. Bundan sonra, 1965 Çevre eğitimi adına yapılan bu toplantılarda
yılında bu kuruluş okullarda ve yükseköğretimde özellikle 1977 yılında yapılan Tiflis’teki toplantıda
çevre eğitiminin kullanılması gerektiğinden bah- çevre eğitiminin hedefleri, amaçları açısından ele
setmiştir (Şahin, 2019). alınan kararlar önem oluşturmuştur. Birçok ülke bu
1968 yılında UNESCO tarafından yapılan toplantıdaki çevre eğitiminin hedef ve amaçlarını
“Biyosfer Rezerv Konferansı” çevre müfredatına temel alarak öğretim programlarını düzenlemiştir.

192
Çevre Sosyolojisi

“Tiflis Bildirgesi”’ne göre çevre eğitiminin 3. Çevre eğitimi her bir disiplinin kendine
hedefleri, amaçları ve rehber ilkeleri (UNESCO- özgü içeriğini bütünsel ve dengeli bir bakış
UNEP, 1978: 3) aşağıda açıklanmaktadır: açısıyla incelemeyi mümkün kılan disiplin-
Çevre eğitiminin hedefleri bu bildirgeye göre üç ler arası bir yaklaşıma sahip olmalıdır.
maddede toplanmıştır: 4. Çevre eğitiminde öğrencilerin diğer coğrafi
1. Kentsel ve kırsal alanlarda ekonomik, sos- alanlardaki çevresel koşullara ilişkin bir an-
yal, politik ve ekolojik ilişki ve bağlılık ko- layış kazanabilmeleri için, öncelikle yerel,
nusunda farkındalığı arttırmak; ulusal, bölgesel ve uluslararası önemli çev-
resel sorunları incelemeleri gerekir.
2. Çevreyi korumak ve iyileştirmek için her
bireye ihtiyacı olan bilgi, değer yargıları, 5. Mevcut ve potansiyel çevre şartlarının üze-
tutum, sorumluluk ve becerileri kazanma rinde dururken tarihsel bakış açısını da göz
fırsatı sağlanmalıdır; önünde bulundurmak gerekir.
3. Bireylerin, grupların ve toplumun bir bü- 6. Çevre sorunlarının önlenebilmesi ve çözül-
tün olarak çevreye yönelik yeni davranış ka- mesinde yerel, ulusal ve uluslararası işbirli-
lıpları oluşturmasını sağlamak. ğinin değerini öne çıkarmak ve gerekliliğini
teşvik etmek gerekir.
Çevre eğitiminin amaçları beş kavram üzerinde
yoğunlaşmıştır. Bunlar: 7. Kalkınma ve büyüme planlarında çevresel
boyut göz önünde tutulmalıdır.
Farkındalık: Toplumların ve bireylerin tüm çev-
re ve ilgili sorunları hakkında farkındalık ve duyar- 8. Öğrencilerin öğrenme yaşantılarını planla-
lılık kazanmalarına yardımcı olmak. mada rol alması sağlanmalı ve aynı zaman-
da karar almaları ve kararlarının sonuçlarını
Bilgi: Toplumların ve bireylerin tüm çevre ve
kabul etmeleri için fırsat tanınmalıdır.
çevre ile ilgili ilgili sorunlar hakkında temel bir an-
layış edinmeleri ve deneyim kazanmaları için yar- 9. İlk yıllarda öğrencinin kendi toplumundaki
dımcı olmak. çevre duyarlılığı üzerinde özellikle durula-
rak, çevresel duyarlılık, bilgi, problem çöz-
Tutumlar: Toplumların ve bireylerin çevresel
me becerisi ve değer yargılarının açıklaması
iyileştirme ve çevrenin korunmasında aktif katılım
her yaşa göre ilişkilendirilmelidir.
isteğini ve çevre için duyarlılık ve bir dizi değer yar-
gıları kazanmalarına yardımcı olmak. 10. Öğrencilerin çevre sorunlarının gerçek ne-
denlerini ve belirtilerini keşfetmelerine yar-
Beceriler: Toplumların ve bireylerin çevre so-
dımcı olunmalıdır.
runlarını belirleme ve çözme becerilerini kazanma-
larına yardımcı olmak. 11. Çevre problemlerinin karmaşıklığı vurgu-
lanmalı ve bu nedenle kritik düşünme ve
Katılım: Çevre sorunlarının çözümünde top-
problem çözme becerilerinin geliştirilmesi-
lumlara ve bireylere her düzeyde aktif olarak yer
nin ihtiyacı belirtilmelidir.
alma fırsatı sunmak.
12. Uygulamalı etkinlik ve ilk elden deneyim-
Çevre eğitiminin rehber ilkeleri on iki madde
ler üzerinde durularak, çevre hakkında ve
şeklinde sıralanmıştır. Bunlar:
çevreden öğrenmek ve öğretmek için çeşitli
1. Çevre doğal ve yapay unsurlarla beraber, öğrenme ortamları ve öğrenme yaklaşımları
teknolojik ve sosyal (ekonomik, politik, kullanılmalıdır.
kültürel, tarihi, ahlaki ve estetik) öğelerden
Öğretim programları hazırlanırken, çevre eğiti-
oluşan bir bütün olarak düşünülmelidir.
minin hedef ve amaçları yazılırken yukarıda belir-
2. Çevre eğitimi okul öncesi düzeyde başlaya- tilen maddeler yardımcı olmuştur.
rak tüm formal (örgün) ve informal(yaygın)
Çevre eğitimi insanların doğayı bütün olarak
eğitim aşamalarında devam eden ve ömür
tanımasına, ilerleme adına yapılan insan faaliyet-
boyu süren bir eğitim olmalıdır.
lerinin yıkıcı etkilerinin farkına varmasına, in-

193
Çevre Eğitimi

sanların çevreye yönelik istenen tutum ve değerlere dayalı davranış göstermesine etki etmelidir. Çevre
eğitiminde bilişsel, duyuşsal ve davranışsal boyutlar söz konusudur. Bilişsel boyutta doğanın yapısını ve
işleyişini, insan doğa ilişkisini ve bu ilişkinin sonuçlarını bilme, tanıma, öngörüde bulunma şeklindeki
kazanımlardan bahsedilebilir. Duyuşsal boyut canlı cansız varlıklar arasında empati kurabilmeyi, duygusal
bağlar oluşturmayı, değer verme, koruma gibi davranışları gösterme becerilerini içerir. Buradan hareketle
çevre eğitimi karmaşık problemlerle baş edebilmeyi sağlayan davranışları edinme süreci olarak karşımıza
çıkar (Özdemir, 2017).
Doğa insan tarafından acımasızca tüketilmektedir, bunun sonucunda da çevre sorunları ortaya çık-
maktadır. Çevre sorunlarıyla baş edebilmek, doğa ile insanın dengesini sağlayabilmek için çevre eğitimi
gerekmektedir (Karataş ve Aslan, 2012). Çevre eğitimi hem çevreye yönelik tutum oluşturarak hem de
tutumların davranışa dönüşmesine yardımcı olarak bireylerin bilişsel, duyuşsal ve psikomotor becerilerinin
gelişimini destekler. Çevre eğitimiyle bireylerde kazandırılmaya çalışılan öğelerden biri de çevreye duyarlı,
bilinçli bireyler yetiştirilmesidir. Çevre bilinci “çevreye yönelik bilgileri, çevreye yönelik tutumları ve çevre
dostu davranışları” içerir. Çevre bilgisi çevrenin tanınmasında, doğadaki olayların anlaşılmasında, çevre
sorunları ve bunların çözümünde gerekli olan bilgileri içerir. Tutum bireylerin çevreye yönelik var olan
olumsuz veya olumlu duygularıdır, çevre dostu davranışlar çevreye yönelik yararlı davranış örnekleri ser-
gilemektir. Bu özellikleri edinmiş çevre bilincine sahip insanlar çevreye gösterecekleri eylemlerde bencilce
davranışlar göstermeyecek, kendi çıkarlarını çevrenin üstünde tutmayacak ve çevre sorunlarına duyarsız-
laşmayacaktır (Erten, 2004).

Öğrenme Çıktısı

1 Çevre eğitiminin tarihsel gelişimini, hedef ve amaçlarını açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Çevre eğitiminin amaçla- Çevre eğitiminin tarihsel


rını göz önüne aldığınızda, gelişimine baktığınızda,
Çevre eğitiminin hedefleri hayatınızı nasıl etkilediği- sizce günümüzde dünya
hangi alanlarda farkındalığı ni tartışınız. E. Atasoy’un genelinde çevre eğitimi ile
arttırmayı içerir? (2015), İnsan-Doğa Etkileşi- ilgili başka toplantılara ge-
mi ve Çevre İçin Eğitim kita- rek var mı? Arkadaşlarınız-
bını inceleyiniz. la tartışınız.

ÇEVRE EĞİTİMİNDE, SÜRDÜRÜLEBiLiR ÇEVRE EĞİTİMİ, EKOLOJİ


TEMELLİ ÇEVRE EĞİTİMİ VE EKOPEDAGOJİ YAKLAŞIMLARI
Çevre eğitiminin zaman içerisindeki gelişimi devam ettikçe insanların çevre üzerindeki düşüncelerinde
de gelişmeler, değişiklikler görülmeye başlamıştır. Bu değişimler çevre eğitimini de etkileyerek farklı hedef
ve amaçlara sahip olan yaklaşımların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu bölümde çevre eğitimi yakla-
şımları sürdürülebilir çevre eğitimi, ekoloji temelli çevre eğitimi ve ekopedagoji yaklaşımları ele alınmıştır.

Sürdürülebilir Çevre Eğitimi


“Sürdürülebilirlik” kavramı 1992’deki Rio’da yapılan “Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konfe-
rans’ında” özellikle üzerinde durulan konulardan biri olmuştur. Bu konferanstan sonraki dönemlerde ise
“sürdürülebilir kalkınma için eğitim” kavramı üzerinde tartışılan konulardan biri haline gelmiştir.

194
Çevre Sosyolojisi

Rio zirvesi sürdürülebilir kalkınma ve iklim de- Sürdürülebilir eğitimde Birleşmiş Milletler,
ğişikliği konusunda da önem oluşturmaktadır. Bu sürdürülebilir kalkınma ilke ve uygulamalarını
zirvede sürdürülebilir kalkınma ile ilgili olarak, eğitime entegre etmeyi bilgi, değer ve tutumlarda-
“kalkınmanın şimdiki ve gelecek nesillerin geli- ki değişiklikleri herkes için daha sürdürülebilir ve
şimsel ve çevresel ihtiyaçlarını eşit şekilde yerine adil bir toplum sağlama bakış açısıyla teşvik etmeyi
getirecek şekilde olması gerektiği belirtilmiştir. amaçlamıştır. Sürdürülebilir eğitimi, geleceğe yön-
Bununla beraber sürdürülebilir kalkınmanın sağ- lendirecek eğitim odaklı temel bulgular şunlardır
lanabilmesi için çevrenin korunması gerektiği de (UNESCO, 2014):
vurgulanmıştır (United Nations Conference on 1. Eğitim sistemleri sürdürülebilirlik konula-
Environment and Development, 1992). Sürdürü- rını ele almaktadır.
lebilir kalkınmada çevrenin korunması, ekonomik
2. Sürdürülebilir kalkınma ve eğitim gündem-
büyüme ve sosyal adalet kavramlarının her birinin
leri birbirine yakındır.
önemi vurgulanmış ve bunların ortak paydada bu-
luşturmanın öneminden söz edilmiştir. Bu üç un- 3. Sürdürülebilir eğitim, interaktif, öğrenen
sur eşit derecede önemlidir anlaşmazlıklarda çevre- güdümlü eğitime olanak tanır.
nin korunması, ekonomik büyüme ve sosyal adalet 4. Formal ve informal eğitimde sürdürülebi-
öğeleri uzlaştırıcı rol oynamalıdır (Çeken, 2017). lir eğitim artmakta ve programlara entegre
Çevrenin korunması çevreye zarar vermeden diğer edilmektedir.
unsurların yerine getirilmesini, taşıma kapasitesini 5. Teknik ve mesleki eğitim ve öğretim sürdü-
aşmamayı, ekonomik büyüme çevrenin korunma- rülebilir kalkınmayı geliştirir.
sının ve ekonomik faaliyetlerin beraber yol alma-
sını, sosyal adalet yaşam için gerekli kaynakların
hem dünyadaki farklı toplumlar tarafından hem Sürdürülebilir Çevre Eğitimi: Dünya
de şimdiki ve gelecek nesiller arasında paylaşılması üzerinde çevrenin korunması, ekono-
gereğini öngörür. mik büyüme ve sosyal adaletin sağlan-
masında gerekli olan bilgi, tutum ve
davranışların elde edilmesini sağlayan
Sürdürülebilir Kalkınma: Bugünkü ne- bir eğitim sürecidir.
sillerin gereksinimlerini karşılamalarının
gelecek nesillerin de kendi gereksinimle-
rini karşılamalarına fırsat verecek şekilde Sürdürülebilir çevre eğitiminin toplumların
olmasıdır (United Nations, 1987). sürdürülebilir kalkınmayı gerçekleştirmesinde et-
kili olabilmesi için eğitim sistemlerinin yeniden
planmasını gerektirir. Sürdürülebilir çevre eğitimi
1980’li yıllarda, çevreye yönelik kaygıların art- müfredatın dışında düşünülmemelidir, eğitim uy-
masıyla çevre eğitimine önem verilmiş ve okullar- gulamalarıyla beraber yürütülmelidir. Sürdürülebi-
da güçlü bir ivme kazanmıştır. Bu sıralarda çevre lir çevre eğitimi tüm eğitim düzeyleri için geçerli-
eğitiminde bütünsel yaklaşım görülmeye başlan- dir ve yaşam boyu öğrenmeyi gerektirecek şekilde
mıştır. Bu yaklaşım da bütünsel yaklaşımın etkileri okullardan mesleki eğitime, işyeri eğitimine yüksek
görülecek şekilde, çevre eğitiminin disiplinlerarası öğrenime, yetişkin öğrenimine kadar devam etme-
bir boyut almaya başlamasında ve yerel durum- lidir. Sürdürülebilir kalkınmayı içeren konular eği-
dan küresel boyutlara taşınmasında rol oynamış- tim programlarında iklim değişikliği, afet riskinin
tır (Tilbury, 1993). 1990’larda çevre ve kalkınma azaltılması, sürdürülebilir geçim kaynakları, sürdü-
sorunlarına duyulan endişe insanları sürdürülebilir rülebilir tüketim ve üretim, biyolojik çeşitlilik ve
çevre eğitimine yaklaştırmıştır. Çağdaş toplum so- yoksulluğun azaltılması gibi konulara birleştirilerek
runlarına net bir tutum alınmasında hem çevrenin verilmektedir. Öğrencilerin bunları anlayabilmesi
korunması hem de ekonomik kalkınmanın birlikte ve sürdürülebilir kalkınma için uygulamaları ya-
gerçekleşmesini ele alan sürdürülebilir eğitim yak- pabilmeleri için eğitim sistemlerinde işbirlikli öğ-
laşımı öne çıkmıştır (Tilbury, 1995). renme yöntemi gibi öğrenci katılımını gerektiren

195
Çevre Eğitimi

yöntemlerin uygulanması gereklidir. Sürdürülebilir duygusal bakış açılarını, çevresel duyarlılıklarını,


çevre eğitimi aynı zamanda eleştirel soru sormayı davranışlarını ve sosyal ilişkilerini geliştirmeyi, çev-
öğrenmeyi, kişilerin kendi değerlerini açıklamayı resel konular hakkında derinlemesine bilgi almayı,
öğrenmesini, gelecek için daha olumlu sürdürüle- kendilerine güven duymayı, doğaya yönelik sorum-
bilir bir gelecek öngörmeyi öğrenmek, sistematik luluk gerektiren faaliyetleri geliştirmeyi amaçlar. Bu
düşünmeyi öğrenmek, uygulamalı öğrenme yoluy- yaklaşımla öğrenciler doğayı ve doğayı korumak
la sorulara cevap vermeyi öğrenmek, gelenek ve ye- için stratejiler geliştirmeyi öğrenirler. Bu dene-
nilik arasındaki mantığı keşfetmeyi öğrenmek gibi yimlerle öğrenciler hem kendileri ve öğretmenleri
maddeleri de kapsar (UNESCO, 2014:20). arasında hem de doğa ile aralarında güçlü empatik
Dünya üzerindeki yaşamın sürdürülebilir ola- duygular geliştirebilirler (Palmberg ve Kuru, 2000).
bilmesi için çevre eğitimi önemli bir parçadır. Bu
parçada da sürdürülebilirliğin ekolojik, ekonomik, Ekopedagoji Yaklaşımı
sosyo kültürel ve katılım öğeleri devreye sokul-
Ekopedagoji toplumsal çatışmaların ve çevresel
malıdır. Çevre eğitimi sürdürülebilirliği ekolojik,
bozulmaların birbirine bağlı olduğunu vurgulayan
ekonomik ve sosyo kültürel açıdan sağlamaya çalı-
bir çevre eğitimi yaklaşımıdır. Çevre bozulmasın-
şırken buna uygun kavrayış, tutum ve değerleri de
kişilere kazandırmalıdır (Özdemir, 2017). daki sosyo-çevresel faktörler genellikle göz ardı
edilir. Ekopedagoji bu gözardı edilen sosyo çevresel
bağlantıları yapılandırarak ortaya birtakım çözüm-
Ekoloji Temelli Çevre Eğitimi lerin çıkmasına izin verir. Bu yaklaşım çok yönlü
Literatürde “doğa deneyimi, doğa temelli öğ- bakış açıları kullanarak çevresel problemlere yö-
renme, manzara yoluyla öğrenme, serbest çevre nelik çevresel ve toplumsal çözümler ortaya koyar
eğitimi” şeklinde çeşitli isimler alan “ekoloji temelli (Misiaczek, 2011).
çevre eğitimi” bireylerin doğayla doğrudan etkileşi- Ekopedagoji yaşam odaklıdır. İnsanların kül-
me girerek, canlıların cansızların birbirleriyle olan türleri, yaşam tarzları ve kimliklerinin farklılıkla-
ilişkilerini ve doğanın bütünlüğünü kavramalarına rına saygılıdır. Ekopedagoji sürdürülebilirlik ile ya-
fırsat veren bir yaklaşımdır (Özdemir 2010). kından ilgilidir. (Gadotti, 2008). Ekopedagojinin
Öğrenciler doğrudan katılabildikleri fen ve doğa felsefik temellerini oluşturan kişi Paulo Freire’dir.
etkinlikleriyle bilgi ve tutumları öğrenirler. Öğren- Freire öğrencilerin kendileri için anlamlı bağlama-
cilerin edindikleri bilgileri doğru anlamlandırma- sal bir çerçevede öğrenmeleri gerektiğini vurgula-
larında doğal ortamlarda gözlem yapabilmeleri ve mıştır. Sınıflar tartışan, özgürce eleştiri yapılabilen
doğrudan etkileşim içinde olabilecekleri uyarıcıla- öğrenme ortamları olmalıdır (Misiaczek, 2011).
rın var olması önemli bir unsurdur. Doğada gerçek- Freire’e göre eğitimin toplumsal ve politik ya-
leşen ilk elden deneyimler çevreye yönelik algıları pıyı dönüştürme gibi bir amacı olmalıdır. Bu ama-
da etkilemektedir. İlk elden deneyimler bireylerin cın olabilmesi için bireylerin bilgiyi kendilerinin
çevreyi doğru anlamasına ve sevmesine neden olur. yapılandırması gerekmektedir. Böylece kendile-
Bu açıdan öğrenme ortamlarının zenginleştirilmesi rine özgü politik düşünceleri de oluşur. Bilgi bir
bu ortamların öğrencilerin yaparak yaşayarak dene- bankaya depolanacak araçsal bir malzeme değildir.
yim kazanması ve gözlem yapmasına fırsat vermesi Bilgiye eleştirel yaklaşılarak yapılandırılması sağ-
gereklidir (Özdemir ve Uzun, 2006). lanmalıdır (Freire’den (1970) aktaran, Okur Berbe-
Sınıf dışı deneyimsel çevre eğitimi, çevresel ko- roğlu, 2015). Ekopedagojide doğa ile uyum içinde
nuların irdelenip çözümlerin araştırıldığı, yaratıcı yaşamayı gerçekleştirmek ve doğayı tanımak için
araştırıcı ve duygusal bir ortam olabilir (Prince, toplumsal iletişim ve etkileşimin de doğa ile uyum
1999). Saha gezileri, yürüyüş, kamp gibi etkinlik- içinde olacak şekilde bir dönüşüme girmesi gerekli-
ler öğrencilerin birebir deneyimleriyle çevreye olan liği vurgulanmaktadır (Özdemir, 2017).

196
Çevre Sosyolojisi

Öğrenme Çıktısı

2 Çevre eğitimi yaklaşımlarını açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Sürdürülebilir eğitim yak-


laşımı ve ekopedagojinin
benzerliklerini karşılaştı- Yaşantınızın sürdürülebilir
Ekoloji temelli çevre eğitimi
rarak tartışınız. Konuyla olabilmesi için çevre eğiti-
ile ekopedagoji yaklaşımını
ilgili olarak O. Özdemir’in minin size kattığı değerleri
hedefleri açısından karşılaş-
(2007), Yeni Bir Çevre Eği- var mı? Arkadaşlarınızla tar-
tırınız.
timi Perspektifi: “Sürdürüle- tışınız.
bilir Gelişme Amaçlı Eğitim”
makalesini inceleyiniz.

ÖĞRETİM PROGRAMLARINDA bu tür davranışların öğrenilmesi çok önemlidir.


ÇEVRE EĞİTİMİ Öğretim programlarının amaçları da bu doğrultu-
da okul öncesi çocuklarda çevre konusunda bilgi
Ülkemizde belirli amaçlarla hazırlanan program-
sahibi olmalarını sağlamak, farkındalıklarını geliş-
ların dikkate alınarak okullarda verilen düzenli eği-
tirmek ve duyarlılık sahibi olmalarını sağlamaktır
tim kademeleri, okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim
(Gülay, 2011).
ve yükseköğretim kademeleri şeklinde belirlenmiştir.
Bu dönemdeki çocuklar somut öğrenme aşama-
sındadır. Bu nedenle ilgilendikleri konuyu seçmek
Okul Öncesi Kademesinde Çevre kadar yapabileceği somut etkinlikleri de seçmek
Eğitimi önemlidir. Çocukların tutum oluşturmalarında bu
Bu dönemde bireylerde hızlı bir büyüme söz kademe önemli bir aşamadır bu nedenle çevre ile
konusudur. Hızlı büyümeyle beraber bu dönemde- bağlantı kurmaları olumlu tutum geliştirmelerini
ki çocuklar kısa sürede birçok beceri ve davranış sağlar. Bu dönemde çocuklar genellikle yaparak,
öğrenirler. Ortamda bulunan her etken onlar için tartışarak, oynayarak, şarkı söyleyerek, hikaye oku-
yeni bir deneyimdir, bilinmeyendir. Bu neden- yarak, dans ederek öğrenirler. (Smith, 2001).
le de onlara ilginç gelir. Bu dönemdeki çocuklar Okul öncesi dönem gelecek yıllar için de çocuk-
çevreyi tanımak için oyun oynayarak elde ettikle- ların çevreye yönelik olumlu tutum geliştirmeleri
ri kişisel deneyimlerini ve yetişkinlerle edindikleri açısından önemlidir. Bu aşamada doğa çocukların
iletişim faktörlerini kullanırlar. Çevre ile etkileşim eğlenebileceği bir ortam anlamına gelir. Öğret-
hâlinde olan çocuklar daha fazla bilgi sahibi olup menler çocukların ilgi ve meraklarından yararlana-
hayata daha iyi uyum sağlarlar. Çocuklarda çevre rak bu ortamı çevreye duyarlı çocuklar yetiştirmek
yanlısı davranışlar geliştirmek için onların sosyal için olumlu yönde kullanmalıdır. Bunu, ilgi çekici
gelişimlerini de desteklemek gereklidir. Çocuk- öğretim yöntemleri kullanarak, çevre gezileri dü-
larda özellikle empati kurma becerisinin geliştiril- zenleyerek, çevre ile ilgili kitaplar okuyarak, çevre
mesiyle çevrenin korunması arasında bir etkileşim konularını oyunlaştırarak, gözlem yeteneğini geliş-
olacaktır. Örneğin, sokak hayvanlarının ihtiyaçları tirerek, öğretmenin çevreye yönelik olumlu davra-
için hayvanlarla empati kurabilen bir çocuk bu ih- nışlar sergileyip çocuklara rol-model olmasıyla sağ-
tiyaçların karşılanmasını sağlayabilir. Bu dönemde layabilirler (Şahin, 2019).

197
Çevre Eğitimi

Bu dönemde çocuğun doğa ile empati kurması- 4. “Doğada ve yakın çevresinde meydana gelen
nın sağlanması çocuğun ileride çevre dostu davra- olaylara ilişkin ilgi ve merak uyandırmak tu-
nışlar sergilemesinde ve doğayı sevmesinde yardım- tum geliştirmek”,
cı olacaktır. Doğada vakit geçiren çocuk doğanın 5. “Sosyobilimsel konuları kullanarak muhake-
da bir değeri olduğunu anlar ve onu korumak için me yeteneği, bilimsel düşünme alışkanlıkları
çaba gösterir (Erten, 2004). ve karar verme becerileri geliştirmek.”
Burada görüldüğü üzere çevre eğitimi ile ilgili
İlköğretim Kademesinde Çevre olarak temel bilgilerin verilmesi, doğanın ve insan-
Eğitimi la olan ilişkisinin anlaşılmasında bilimsel süreç be-
İnsanların temel bilgi edinmesinde ve kişisel cerilerinin kullanılması, sürdürülebilir kalkınma-
gelişiminde ilköğretimin rolü büyüktür (Stanišić nın öneminin farkına varılması, doğadaki olaylara
ve Maksić, 2014). İlköğretimdeki çocuklara doğa- ilgi ve merak duymayı arttırarak tutum geliştiril-
nın canlı-cansız bütün öğeleriyle bir bütün oldu- mesinin sağlanması, öğrencilerin çevre sorunlarına
ğunun kavratılması, onların gelecekte çevreye daha yönelik bilimsel düşünme ve karar verme becerile-
çok duyarlı olmasını sağlarken değer vermesine de rinin geliştirilmesi temel amaçları oluşturmaktadır.
neden olacaktır ve ileriki yaşlarda kendisini doğanın Ülkemizde ilköğretim düzeyinde çevreyi temel alan
bir parçası olarak düşünebilecektir (Karataş ve As- konular fen bilgisi dersinde üçüncü sınıf düzeyinde
lan, 2012). İlköğretimin ilk yıllarında öğrencilerde, başlamaktadır. İlköğretim üçüncü sınıfta “canlılar
okul öncesi öğrencileri gibi somut etkinlikleri anla- dünyasına yolculuk” ünitesinde öğrencilerin canlı-
yabilme yetenekleri söz konusudur. Bununla bera- cansız varlıkları tanıyıp, yaşadıkları çevreyi tanıyıp,
ber çevre eğitiminin kalıcı olmasında aile katılımı koruyarak, temiz tutmaları ve sevmeleri, doğal ve
ve davranışları da önemlidir (Şahin, 2019). İlköğ- yapay çevreleri gözlemlemeleri, kaynak kullanımı
retim birinci ve sekizinci sınıf aralığında araştırma, konusunda bilinç kazanmaları ve sorumluluk al-
inceleme ve hatta matematik uygulamalarında sınıf maları amaçlanmıştır.
dışı alanlar kullanılabilir. Bu sayede öğrenciler farklı Dördüncü sınıfta “insan ve çevre” ünitesinde
yaşam ortamlarıyla etkileşim içerisine girerler. Bu et- öğrencilerin kaynak kullanımında tasarruflu olma-
kileşim ekolojik sistemlerin anlaşılmasını ve uygula- sı, geri dönüşüm kavramını bilmesi gibi öğelere yer
malarını destekler (Bodzin, Klein, ve Weaver, 2010). verilmiştir.
Ülkemizde ilköğretim programına baktığımız- Beşinci sınıfta yine aynı ünite başlığı içerisin-
da çevreye yönelik konuların yer aldığı kazanımla- de öğrencilerin çevresel sorunların nedenlerine ve
rın doğrudan “Fen Bilimleri Dersinde” ve “Hayat çözümüne sorgulayıcı bakış açısıyla yaklaşmaları,
Bilgisi Dersinde” bulunduğu görülmektedir. İlköğ- biyoçeşitliliğin ve nesli tükenen ve tükenme teh-
retim Fen Bilimleri Dersi programının amaçlarına likesi yaşayan türlerin korunması için yapılması
bakıldığında çevreye yönelik olarak şu amaçlar gö- gerekenlerin kazandırılması, çevre sorunlarına du-
rülmektedir (MEB, 2018:8): yarlılık gösterilmesinin sağlanması ve sorunların
1. “Astronomi, biyoloji, fizik, kimya yer ve çevre çözümü için gerekli bilgi ve becerilerin kazandırıl-
bilimleri ile fen ve mühendislik uygulamaları ması amaçlanmıştır.
hakkında temel bilgiler kazandırmak,” Altıncı sınıfta “canlılar dünyasına yolculuk”
2. “Doğanın keşfedilmesi ve insan-çevre arasın- ünitesinde doğal ve yapay çevreyi gözlemlemeleri,
daki ilişkinin anlaşılması, sürecinde bilimsel kaynak kullanımında tasarruf bilinci kazanmaları,
süreç becerileri ve bilimsel araştırma yakla- çevreyi temiz tutma koruma ve sevme bilinci ka-
şımını benimseyip bu alanlarda karşılaşılan zanmaları amaçlanmıştır.
sorunlara çözüm üretmek,” Sekizinci sınıfta da “enerji dönüşümleri ve çevre
3. “Birey, çevre ve toplum arasındaki karşılıklı bilinci” ünitesi içerisinde fotosentez, solunum gibi
etkileşimi fark ettirmek; toplum, ekonomi ve enerji dönüşümlerinin gerçekleştiği temel biyolo-
doğal kaynaklara ilişkin sürdürülebilir kal- jik olaylara ilişikin bilgilerin edinilmesinin yanısıra
kınma bilincini geliştirmek”, besin zinciri ve bu zincirdeki öğeler arası ilişkilerin

198
Çevre Sosyolojisi

ve doğadaki madde döngülerinin farkına varılma- katılım sağlayabilmek, özgün tasarımlar yapabilme,
sı, çevre sorunlarının bilinmesi ve çözüm önerileri canlılardan yararlanılarak üretilmiş teknolojilere
oluşturulması amaçlanmıştır (MEB, 2018). Prog- benzer ürünler üretmeye istekli olma, hem bilimsel
ram içerisinde farklı ünitelerde yine çevreye yöne- hem de toplumsal hayatta etik değerlere sahip olma,
lik kazanımları görmek mümkündür. sosyobilimsel konular hakkında değerlendirme ya-
Bu ünitelerde özellikle sürdürülebilirlik ve çevre pabilme, araştırma yapabilme, eleştirel düşünebilme,
sorunları konuları üzerinde durulduğu görülmek- problem çözebilme, işbirliği yapabilme, hayat boyu
tedir. Ayrıca kalıcı öğrenmenin gerçekleşmesi için öğrenme isteği taşıma yer almaktadır. Programın uy-
sınıf dışı etkinlikler, araştırma ve sorgulamaya da- gulanmasında çevreye yönelik olarak mutlaka göz-
yalı öğrenme stratejileri de programda yer almıştır. lem yapılması gerekliliği belirtilmiş ve doğa gezileri
düzenlenebileceği belirtilmiştir. “Canlılar Dünyası”,
İlköğretim programında “Hayat Bilgisi” dersine
“Ekosistem Ekolojisi ve Güncel Çevre Sorunları”,
bakıldığında birinci sınıfta “Doğada Hayat” ünite-
“Komünite ve Popülasyon Ekolojisi” ünitelerinde
si bulunmaktadır. Bu ünite içerisinde öğrencilerin
öğrencilerin araştırmaya, gözlem yapmaya yönlendi-
yakın çevrelerinde bulunan hayvanları gözlemleyip
rilmeleri ve uygulamalara yer verilmesi vurgulanmış-
onları korumaya özen göstermeleri, doğayı ve çev-
tır (MEB, 2018).
resini temiz tutma konusunda duyarlı olması gerek-
tiği üzerinde durulmuştur. İkinci sınıfta yine aynı Programda çevreyi temel alan konular biyoloji
ünite içerisinde bitki ve hayvanların yaşam şartlarını dersi içerisinde 10. sınıf düzeyinde başlamaktadır.
karşılaştırma, bitki yetiştirme ve hayvan beslemenin Burada “ekosistem ekolojisi ve güncel çevre sorun-
önemi üzerinde durma, doğal olayları tanıma, in- ları” ünitesi içerisinde temel ekolojik bilgilere yer
san yaşamına etkisini belirtme, doğal olaylara yö- verilirken aynı zamanda da “çevre sorunları, eko-
nelik alınabilecek önlemler ve geri dönüşüm gibi lojik ayak izi, karbon ayak izi, su ayak izi, biyoka-
konular esas alınmıştır. Üçüncü sınıfta aynı ünite çakçılık, endemik tür, doğal kaynak, gen bankası,
başlığı altında insan yaşamı için bitki ve hayvanların sürdürülebilirlik” kavramları üzerinde durulmakta-
önemi, insanların doğa üzerindeki etkisi, doğa ve dır. Bu kısımda ekolojik ayak izi, karbon ayak izi
çevreyi koruma, geri dönüşümün önemi konuları ve su ayak izinin küçültülmesi için çözüm önerileri
vurgulanmıştır. Bu derste çevreye yönelik olarak sunmaları ile ilgili uygulamalar yaptırılması, çevre
öğrencilerde kaynakları verimli kullanma becerisi- kirliliğinin tartışılması çözüm önerileri için diğer
ni geliştirmek, doğaya ve çevreye duyarlı olmalarını disiplinlerin ilişkilendirilmesi, doğal kaynakların
sağlamak amaçlanmıştır (MEB, 2018). Ülkemizde sürüdürülebilir kullanımı için farkındalığın arttı-
çevreye yönelik konular ilköğretim düzeyinde daha rılması, biyolojik zenginliğin öneminin sorgulan-
fazla yer bulmaktadır ve birinci sınıftan itibaren masının sağlanması, biyokaçakçılık için önerilen
çevreye yönelik dersler verilmektedir. çözüm önerilerinin tartışılması gibi uygulamalar
önem oluşturmaktadır. Ortaöğretim 11. sınıf dü-
zeyinde “Komünite ve popülasyon ekolojisi” üni-
Ortaöğretim Kademesinde Çevre tesi içerisinde bu kavramlara ilişkin genel bilgiler
Eğitimi verilmektedir. Bunu takip eden 12. sınıf düzeyinde
Uluslararası çevre eğitim programlarının belirt- “canlılar ve çevre” ünitesinde “adaptasyon, doğal
tiğine göre ortaöğretim seviyesi çevre eğitiminin seçilim, mutasyon, varyasyon, yapay seçilim” kav-
verimli bir şekilde verilebileceği bir öğretim kade- ramları üzerinde durulur.
mesidir. Bu seviyedeki öğrencilere temel bilgilerin Biyoloji dersi dışında orta öğretim düzeyinde
verilmesi ile? beraber çevre sorunlarının çözümüne coğrafya, sağlık bilgisi ve sosyal bilgiler derslerinde
aktif katılımları da sağlanmalıdır (Şahin, 2019). de çevre eğitimi ile ilgili konulara yer verilmiştir.
Ülkemizdeki ortaöğretim programlarında çevre- Çevre konuları sosyobilimsel bir özellik taşıdığı
ye yönelik konular özellikle “Biyoloji Dersinde” bu- için disiplinlerarası yaklaşımla birçok derste kaza-
lunmaktadır. Programda biyoloji dersinin amaçları nımlarıyla beraber karşımıza çıkmaktadır.
içerisinde, biyoloji ile ilgili genel bilgileri bilme, bu İlköğretimde fen bilimleri, orta öğretimde de
bilgileri günlük hayata uygulayabilme, biyoloji ala- biyoloji ve kimya öğretim programlarında çevre ve
nındaki bilim insanlarını tanıma, edindikleri bilgile- doğaya ilişkin doğrudan kazanımların olduğu gö-
ri kullanarak yeni fikirler üretme ve ilgili tartışmalara rülmektedir. Bu kazanımlarla beraber çeşitli etkin-

199
Çevre Eğitimi

liklere de yer verildiği görülmüştür. Bu derslerin dışında da diğer derslerde de çevreye ve doğaya yönelik
kazanımlardan bahsetmek mümkündür. Yani çevre eğitimi disiplinlerarası bir yaklaşımla verilmektedir. Bu
sayede ilköğretimi tamamlayan bir kişide belirli bir düzeyde çevre ve doğa bilinci elde etmesi sağlanabilir.
Yükseköğretimde de lisans ve ön lisans programlarında bireylerin isteği doğrultusunda çevre eğitimi alabi-
lecekleri bölümler mevcuttur (Duman, 2017).

Öğrenme Çıktısı

3 Öğretim programında çevre eğitiminin yerini özetleyebilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Tüm öğretim programlarını


karşılaştırarak uygulama
farklarını yorumlayın.
Örnek olarak I. Gelen ve Tüm öğrenim hayatınızı
Ülkemizde uygulanan İl-
N. Beyazıt’ın (2007), Eski değerlendirerek okul haya-
köğretim kademesindeki
ve Yeni İlköğretim Prog- tınızda yaptığınız çevreye
programda çevre eğitimi
ramları İle İlgili Çeşitli yönelik etkinliklerinizi ar-
ile ilgili olarak hangi genel
Görüşlerin Karşılaştırılması kadaşlarınızın etkinlikleriy-
amaçlar belirlenmiştir?
makalesini inceleyiniz. le karşılaştırınız.
https://www.pegem.net/
dosyalar/dokuman/4130-
20110604103437-5-gelen.pdf

ÇEVRE OKURYAZARLIĞI
Hem okuma hem de yazma becerilerinin ikisine de sahip olmaya okuryazarlık denmektedir ve birey-
lerin kendini ifade edebilmesinde önemli bir unsurdur (Özdemir, 2017). Çevre okuryazarlığı ise insan
ve doğa arasındaki ilişkileri her yönden ele almaktır. Çevre okuryazarı olan kişi insan faaliyetleri sonucu
doğada meydana gelen olayların insana nasıl etki edeceği konusunda tahmin yürütebilen ve uygun kararlar
alarak çevrenin sürdürülebilirliğini devam ettiren bireydir (Orr, 1990).
İnsanlar doğa üzerinde birçok etkiye sahiptir. Doğa da insan sistemleri tarafından birçok istekle karşı
karşıya gelmekte ve buna ayak uydurmaya çalışmaktadır. Burada önemli olan insanların çevrenin sürdürü-
lebilirliği için önemli olan bilgilere yeterince sahip olup olmadığı konusudur. Bu bilgiler çevrenin yapısı,
dinamikleri, sınırları ve potansiyeli ile ilgili olan bilgilerdir. Bu açıdan bakacak olursak çevre okuryazarlığı
çevreyi sistem olarak algılama bunun dinamiklerini ve potansiyelini bilme, yorumlama, değer verme ve
çevreyi daha da iyiye götürmek için gerekli önlemleri alabilme kapasitesidir (Scholz ve Binder, 2011). Çev-
re okuryazarlığı, kişileri çevreyle ilgili sorunları anlayıp, ele almaya hazırlar, çevre okuryazarı kişiler bu
sorunlar için çözümler oluşturabilir. Bu açıdan toplumda çevre okuryazarı bireylerin olması önemlidir.
Çevre okuryazarı olan kişi bireysel olarak ya da başkaları ile birlikte çevre hakkında bilinçli kararlar alabilir
ayrıca bu kişilerde aldıkları bu kararlar doğrultusunda hareket etme arzusu söz konusudur. Çevre okurya-
zarı olan kişiler farklı oranlarda çeşitli çevresel kavramların, problemlerin ve sorunların bilgisine, çevreye
yönelik bilişsel ve duygusal eğilimlere yine bir dizi bilişsel beceri ve yeteneğe ve sağlıklı kararlar vermede
sahip oldukları bilgi ve anlayışı uygulamak için uygun davranış stratejilerine sahiptirler (Hollweg, Taylor,
Bybee, Marcinkowski, McBeth, ve Zoido, 2011: 3).

200
Çevre Sosyolojisi

ve etik değerlerini işin içinde kullanırlar. Duygu-


larını ve bilgilerini başkalarıyla paylaşırlar. Kendi-
lerini ilgilendiren konularda sosyal ve teknolojik
değişimin başlatılmasında temel stratejik bilgilerini
kullanırlar. İşlevsel çevre okuryazarlığı, nominal
okuryazarlığın bilgisine ek olarak, bir dizi ekolojik,
ekonomik, coğrafi, dini, eğitimsel ve politik süreç
hakkında bilgi ve anlayışa sahiptir ve insanların
doğal sistemler üzerindeki etkilerini anlayabilirler.
Problemleri ve sorunları analiz edebilir, birincil ve
ikincil kaynakları kullanarak sorun ve konuların
araştırılmasında temel becerileri gösterirler. Çevre
Resim 8.2 Doğa kitabı. sorunlarını çeşitli açılardan inceleyebilir, alternatif
çözümleri değerlendirebilir, temel risklerin analizi-
ni yapabilirler. Bununla beraber yaratıcı ve kritik
Çevre Okuryazarlığı: Bireylerin çevreyle
düşünme becerileri ile diğer insanlarla iş birliği içe-
ilgili edindikleri bilgileri, kavramları, be- risinde çalışabilme becerilerine sahiptirler.
cerileri gözlemlenebilir davranışlar olarak Operasyonel (eylemsel) çevre okuryazarlığı,
göstermesidir (Roth, 1992). çevreye yönelik yapılan eylemlerin etkilerini ve so-
nuçlarını değerlendirebilen kişilerdir. Bunlar ilgili
bilgileri toplar, sentezler, alternatif bilgiler arasın-
İnsanlarda çevre okuryazarlığını belli bir dü- dan seçim yapar, sağlıklı bir ortamı devam ettirmek
zeye kadar geliştirmek çevre eğitiminin amacıdır. ve geliştirmek için faaliyette bulunur. Operasyonel
Çevre okuryazarlığı nominal (sözde), fonksiyonel çevre okuryazarı kişiler özellikle çevre sorunlarının
(işlevsel) ve operasyonel (eylemsel) olmak üzere üç önlenmesi ve giderilmesi için her türlü faaliyette
çalışma seviyesine ayrılır (Roth, 1992). bulunmaktan kaçınmazlar. Çevreye yönelik so-
Nominal (sözde) çevre okuryazarlığı, çevre hak- rumluluk duyguları yüksek düzeydedir. Çevresel
kındaki temel terimlerin birçoğunu anlayabilme ve sorunların çözümünde bilimsel araştırma süreç
karmaşık olmayan ifadeleri tanımlamayı içerir. No- becerilerini kullanırlar, çevresel konularda farklı
minal seviyedeki kişiler, insanların doğa üzerindeki inanç ve değerlerin oynadığı rolü bilirler, çevreye
etkisinden endişe duyar, doğal sistemlere yönelik yönelik farkındalık ve duyarlılıkları gelişmiştir.
saygı duygusunu geliştirirler. Bununla beraber bu Çevreyi korumak için aktif katılım gösterirler, ki-
kişilerde çevreye yönelik farkındalık ve duyarlılık şisel davranışlarının etkileri açısından çevreye karşı
gelişimi söz konusudur. Aynı zamanda bu bireyler sorumluluk hissederler, insanların öğrenme stilleri
doğal sistemlerin nasıl işlediği konusunda ve sosyal ve değer sistemlerine saygı duyarlar. İnsan faaliyet-
sistemlerle doğal sistemlerin nasıl etkileşime girdiği lerini yaşam kalitesi ve çevre üzerine olan etkisi açı-
ile ilgili temel düzeyde bilgilere de sahiptirler. Bu sından değerlendirirler.
kişiler doğa ve toplum arasındaki temel çatışma İnsanlar “farkındalık, kaygı, anlama ve eylem”
noktalarını algılayabilir. Çevre ile ilgili sorunları ta- içeren aşamalarda çevresel okuryazarlık seviyelerini
nımlama ve önerilen çözümleri takdir etme, onay- geliştirebilirler. Farkındalık, insan ve doğa etkile-
lama gibi özellikleri söz konusudur. şimlerinin ve bunun sonuçlarının duyuşsal, biliş-
Fonksiyonel (işlevsel) çevre okuryazarlığı, insan sel veya her iki yolla algılanmasıdır. Kaygı, insan
ve doğal sistemler arasındaki etkileşimler hakkında doğa etkileşimlerinin olumsuz sonuçlarının algıla-
daha geniş bilgi ve anlayışa sahip kişileri belirtir. narak bu etkileşimlerde bazı değişikliklerin yapıl-
Bu kişiler en az bir ya da daha fazla sistem arasın- ması gerektiğine olan istek anlamındadır. Anlama,
daki olumsuz etkileşimin farkındadırlar ve bunun insan ve doğa etkileşiminin şimdiki ve gelecekteki
için endişe duyarlar. Bu kişiler birincil ve ikincil sonuçları hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olmaktır.
kaynakları kullanarak bilgileri analiz etme, sentez- Eylem, insan doğa etkileşiminde olumsuz sonuçları
leme ve değerlendirme becerilerine sahiptirler. Bir azaltan veya gideren davranışlar göstermek şeklinde
sorun hakkında sağlam kanıtlar gösterebilir kişisel ifade edilmiştir (Roth, 1992).

201
Çevre Eğitimi

Son yıllarda çevre okuryazarlığı ile beraber melinde yaklaşarak ekolojik okur yazar olan kişinin
“ekolojik okuryazarlık” ve “eko-okuryazarlık” sistem dinamiklerini ve karmaşık olgu ve nesnele-
kavramları da kullanılmaya başlanmıştır. Çevre ri anlaması gerektiğini belirtir. Bunun için analiz
okuryazarlığı genel itibariyle çevreyi değerlerin ve ve sentez becerilerine sahip olması gerekmektedir.
eylemlerin aracılığı ile çözülmesi gereken konulara Bu kişiler ekolojik bilgi ve ilkeler hakkında bilgi-
sahip bir yapı olarak görür. Problem çözme beceri- ye sahiptir, gözlem ve deney yapma gibi bilimsel
lerinin gelişmesi ve çevreye karşı sorumlu davranış- yöntem becerileri gelişmiştir. Eko okuryazarlıkta,
lar gösterilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Ekolojik sürdürülebilir yaşam kavramı üzerinde durularak,
okuryazarlık ise çevre hakkında elde edinilmiş bil- sosyal eşitlik ve ekolojik sürdürülebilirlik etrafında
gilerin çevreye yönelik bilinçli karar vermeyi sağla- ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek gerektiğin-
dığı konusu üzerinde durmaktadır. Ekolojik okur den bahsedilir. Eko okuryazar bir kişi dünyayı or-
yazar bir birey çevresel olayları, bu olayların ne- ganik bir varlık olarak benimseyerek sürdürülebilir
denleri ve sonuçları arasındaki ilişkileri belirleyerek bir toplum yaratmaya çalışır (McBride, Brewer,
anlamaya çalışır. Bu okuryazarlık çevreye sistem te- Berkowitz, & Borrie, 2013).

Öğrenme Çıktısı

4 Çevre okuryazarlığı kavramını açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Çevre okuryazarlığı, eko-


lojik okuryazarlık ve eko
okuryazarlığını vurguladık- Kendinizi çevre okuryazarı
Çevre okuryazarlığının öne- ları konular açısından kar- olarak görüyor musunuz?
mi nedir? şılaştırın. O. Özdemir’in Nedenlerini arkadaşlarınız-
(2017), Ekolojik Okuryazar- la tartışınız.
lık ve Çevre Eğitimi kitabını
inceleyiniz.

ÇEVRE EĞİTİMİNDE UYGULANABİLECEK YÖNTEM VE TEKNİKLER


Çevre konusu insan yaşamını yakından ilgilendiren konular içermektedir. Özellikle çevre sorunlarının
son zamanlarda görünürlüğü ve tüm dünyayı etkilemesi insanlarda çevreyle ilgili bilgi, tutum, davranış
ve farkındalık geliştirmeleri gereğini ortaya koymuştur. Bu açıdan eğitime ihtiyaç duyularak çevre eğitimi
kavramı vurgulanmıştır. İnsanların çevre ile ilgili gerekli bilgileri edinebilmesi bu bilgileri kullanarak tu-
tum geliştirip davranışa dökmesi ve farkındalık elde edebilmesi için verilen eğitimin ve uygulamalarında
anlamlı olması gerekmektedir. Bunun için öğrencileri merkeze alan, onları aktif kılan, öğrencilerin ilgi
ve ihtiyaçlarını önemseyen farklı yöntem ve tekniklere ihtiyaç vardır. Bu yöntem ve tekniklerden birkaçı
aşağıda kısaca açıklanacaktır.
Çoklu Zekâ Kuramı: Gardner tarafından geliştirilmiştir. Her insanda sekiz tür zekâ olduğu ama bun-
ların gelişmişlik düzeylerinin farklılık gösterdiği üzerinde durur. Bu sekiz tür zekâ alanları; sözel-dilsel,
mantıksal-matematiksel, görsel-uzamsal, müziksel-ritmik, bedensel-kinestetik, sosyal-kişilerarası, içsel-öze
dönük ve doğacı zekâ alanları şeklindedir. Kula’ya (2005) göre, sözel-dilsel zeka alanına sahip kişiler ko-
nuşarak, okuyarak, yazarak; mantıksal-matematiksel zeka alanına sahip kişiler akıl yürüterek, soyut mo-
delleri tasarlayarak, sayılarla düşünüp ilişkileri hafızada canlandırma yoluyla; görsel-uzamsal zeka alanına
sahip olanlar görüntülerle, hayal ederek; müziksel-ritmik zeka alanına sahip olanlar melodi ve ritim yara-
tarak seslere duyarlılık göstererek; bedensel-kinestetik zeka alanına sahip olanlar dokunarak, dans ederek,

202
Çevre Sosyolojisi

üç boyutlu tasarımlar oluşturarak; sosyal-kişilerarası çıkarabilir, yeni kavramla ilişkilendirme sürecini


zeka alanına sahip olanlar işbirliği yaparak, iletişim oluşturabilirler (Yılmaz ve Sünbül, 2003). Çevre ile
kurarak; içsel-öze dönük zeka alanına sahip olanlar ilgili olarak öğretmen çevre sorunlarına çözüm öne-
duygu ve düşüncelerinin farkına vararak, düşüne- rilerini öğrencilerin sınıfta tartışmasını sağlayabilir.
rek, özgün bireysel etkinlikler yaparak; doğacı zeka Örnek olay yöntemi: Hedefler doğrultusunda
alanına sahip olanlar doğadaki olayları gözlemleye- sınıf içerisine gerçek yaşamda problem oluşturan
rek öğrenebilirler. durumların getirilmesini ve öğrencilerin bu prob-
Çevre ile ilgili olarak sözel zekâ için öğrencilere lemlerle yüz yüze gelmelerini sağlayan yöntemdir
çevrenin temiz tutulması ile ilgili kitaplar okutula- (Yılmaz ve Sünbül, 2003). Gazete, dergi, belgesel-
bilir. Daha sonra ne anladıklarını açıklamaları iste- ler, haberler, olayı yaşayan kişiler örnek olayı yön-
nebilir. Bedensel-kinestetik zekâ alanı için çevrenin temi içerisinde kullanılabilir. Öğretmen geri dönü-
nasıl temiz tutulacağı ile ilgili bir drama gerçekleş- şüm olayı için bir dergide gördüğü veya gazetede
tirmeleri sağlanabilir ya da görsel-uzamsal zeka alanı karşılaştığı durumu sınıf içerisine getirebilir. Geri
için bir duvar resmi oluşturmaları istenebilir. dönüşümün önemi hakkında örnek olaydan yola
Yapılandırmacı Yaklaşım: bireylerin ön bilgileri çıkarak öğrencilerin aralarında fikir alışverişinde
ile yeni edindiği bilgileri zihninde karşılaştırıp nasıl bulunmalarını sağlayabilir.
işlediğini, çelişen bilgileri nasıl yapılandırdığını ve Proje Tabanlı Öğrenme Yöntemi: Bu yöntemde
dengeye ulaştığını tanımlayan bir yaklaşımdır (Öz- öğrenciden araştırma yaparak bir ürün oluşturması
men, 2004). Bu kuramın sınıfta uygulama model- istenir. Öğrenciler hedefler doğrultusunda kendi is-
leri farklılık gösterir. Genellikle en fazla uygulanan tedikleri konu üzerinde çalışabilirler (Aydın, 2012).
5E modelidir. Bu modelde öğrencide merak uyan- Öğrencilerden çevrelerinde araştırma yaparak fark-
dırılarak derse başlanılır, sonraki aşamada öğrenci- lı ve gerçek materyalleri kullanarak besin piramidi
nin yeni kavramı deneylerle ya da farklı öğrenme oluşturmaları istenebilir.
ortamlarını kullanmayla keşfetmesi sağlanır. Daha Altı Şapka Tekniği: Farklı renklerde şapkalar var-
sonar yeni kavramla ilgili bilimsel açıklamalar yapı- dır. Her renk bir duyguyu ifade eder. Öğrenciler
lır, öğrenciler bu yeni kavramla ilgili düşüncelerini şapkaların renklerine göre bir problem bağlı olarak
açıklarlar, öğrenciler öğrendikleri bu bilgileri ko- görüşlerini söylerler. Beyaz şapka tarafsızlığı ifade
nuyla ilgili farklı durumlara da uygulayarak bilgi- eder, sayısal değerler verilir, kırmızı şapka duygusal-
lerini genişletme fırsatı bulurlar. En son kısımda ise lığı, siyah şapka kötümserliği, sarı şapka iyimserliği,
öğretmenin ve öğrencilerin kendilerini ve birbirleri- yeşil şapka yaratıcılığı, mavi şapka serinkanlılığı ifa-
ni değerlendirdikleri bir süreç değerlendirmesi söz de eder (De Bono, 2012). Sınıfta, öğretmen farklı
konusudur. renkte şapkaları sınıfa getirerek çevre kirliliğinin
Sınıfta nesli tükenen canlılarla ilgili ilginç bir çözümleri hakkında her şapkanın rengine göre öğ-
hikâye okutturularak öğrencide merak uyandırı- rencilerden görüş alabilir.
labilir. Öğrenciden sınıf dışında bu konuyla ilgili Balık Kılçığı Tekniği: Bir problem durumu çer-
araştırma yapması istenerek yeni konuyu keşfetmesi çevesinde bir balığın temel kemiğini oluşturacak
sağlanabilir. Sınıf ortamında öğrencilerin araştırdık- ana problem belirlenir, daha sonra balığın kılçık-
ları nesli tükenen canlılarla ilgili bilgi ve düşünce- larını oluşturacak ve ana problemin oluşmasında
lerini açıklamaları istenerek öğretmen rehberliğin- etken olan yan problemler belirlenir (Gürbüzoğlu
de yeni bilgi için bilişsel açıklamalarda bulunulur. Yalmancı, 2016). Böylelikle bir balık iskeletine ben-
Canlıların neslinin tükenmesinde insan faaliyetleri zeyen grafik oluşur. Öğretmen bu tekniği uygular-
dışında başka nelerin sebep olacağı sorularak öğren- ken temel problemi belirlemelidir. Örneğin karbon
cilerin bilgilerini genişletmeleri ve farklı bir prob- ayak izinin artması şeklinde bir problem durumu
lem uyarlamaları sağlanabilir. En sonda ise genel bir belirlendikten sonra öğrenciler buna neden olan
süreç değerlendirmesi söz konusudur. etkenleri yan problem olarak belirler.
Tartışma Yöntemi: Öğrencilerin hedefler doğ-
Gezi Tekniği: Doğal ortamda öğrenmeyi ve ilk
rultusunda birbirlerinden bilgi, düşünce ve tutum
kaynaktan bilgiye ulaşmayı sağlayan tekniktir (Gü-
alışverişinde bulundukları, aktif bir şekilde derse
lay ve Önder, 2011). Okullar, milli parklara gezi
katıldıkları bir yöntemdir. Burada öğretmenler ko-
nuların öğrenciler tarafından nasıl anlamlandırıldı- düzenleyebilir. Öğretmenler öğrencileri hayvan
ğını belirleyebilir, öğrencilerin önbilgilerini ortaya türlerini görmesi açısından hayvanat bahçelerine
götürebilirler.

203
Çevre Eğitimi

Araştırmalarla
İlişkilendir
“Çevre Eğitiminde Gazetelerden Yararlanma”
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde 88 öğretmen adayına gazetelerden nasıl yararlanılabileceği
konusunda bilgi verilmiştir. Öğretmen adaylarından bu etkinliğin yapılabilmesi için öncelikle grup oluş-
turmaları istenmiştir. Bu etkinlik hazırlık, sunum ve tartışma kısımlarını içermiştir. Hazırlık aşamasında
öğrenciler farklı gazetelerden çevre ile ilgili tüm haber, makale, resim ve karikatürleri sınıfa getirmiştir.
Bunları keserek fon kağıtlarına yapıştırmışlardır ve bu fon kağıtlarının altına haber, makale, resim ve kari-
katürle ilgili yorumlarını yazmışlardır. Hazırlık çalışması boyunca öğretmen, öğretmen adaylarını kontrol
etmiş ve onlara rehber olmaya çalışmıştır. Öğretmen adayları çalışmalarını sınıf ortamında sunmuş ve
konular hakkında fikir alışverişi yaparak tartışma aşamasını gerçekleştirmişlerdir. Ayrıca öğretmen adayla-
rının çalışmaları fakültenin bülten tahtasında da sergilenmiştir ve dönem sonuna kadar çevre derslerinde
gazetelerdeki makale, resim ve karikatürlerden yararlanılmıştır. Etkinlik sonunda öğretmen adaylarının
büyük oranı gazetelerden çevre ile ilgili güncel bilgilerin ayrıntılı bir şekilde alınabileceğini, çevre sorunla-
rına yönelik gelişmelerin takip edilebileceğini dile getirerek çevre eğitimi için gazetelerin önemli bir kaynak
olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmen adayları kendileri öğretmenlik mesleğini yapmaya başladıklarında
derslerinde gazetelerden yararlanmayı düşündüklerini dile getirmişlerdir.

Kaynak: Gökçe, N. (2009). Çevre eğitiminde gazetelerden yararlanma. The Journal of International
Social Research, 2(6), 251-265.

Öğrenme Çıktısı

5 Çevre eğitiminde uygulanabilecek yöntem ve teknikleri örnekleyebilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Çevre eğitiminde öğrenci


merkezli yaklaşımlarla ge-
lenekselci yaklaşımları kar- Kendinizi bir eğitimci ola-
şılaştırın. N.F. Şahin vd., rak gördüğünüzde size göre
(2004). Yüksek Öğretim- çevre eğitiminin en iyi şe-
Çevre eğitiminde uygulana-
de Öğrenci Merkezli Çevre kilde öğrenciye verilebile-
cak yöntem ve tekniklerin
Eğitimi Dersine Yönelik Bir ceği yöntem ve tekniklerin
temel özellikleri nelerdir?
Uygulama makalesini ince- özellikleri nasıl olmalıdır?
leyiniz. https://pdfs.seman- Diğer eğitimci adayı arka-
ticscholar.org/2adf/325d1a daşlarınızla paylaşınız.
c3374131219a71af1557d1
7ac9ae46.pdf

204
Çevre Sosyolojisi

1 Çevre eğitiminin tarihsel gelişimini, hedef


ve amaçlarını açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Çevre Eğitiminin Gelişimi,
Hedef ve Amaçları

Tüm dünyada çevre sorunları giderek artmaktadır. Bu sorunlara çözüm bulunmasında çevre eğitiminin rolü
çok önemlidir. Çevre eğitimi, çevreyi, çevreyle ilgili konuları ve insanların bu çevredeki etkilerini anlamalarını
sağlayan bir süreçtir. Çevre eğitiminin gelişiminde insanların çevre sorunlarını fark etmeleri önemlidir. Bu fark
edişten sonra çeşitli toplantılar düzenlenerek çevre eğitiminin önemi üzerinde durulmuştur. İlk defa “çevre eği-
timi” kavramı 1948 yılındaki IUCN tarafından gerçekleşen toplantıda kullanılmıştır. Bugünkü çevre eğitiminin
hedeflerinin ve amaçlarının temeli ise 1977 “Tiflis Bildirgesiyle” atılmıştır. Çevre eğitiminin hedeflerinde farkın-
dalık, sorumluluk ve beceri kazanma, yeni davranış kalıpları oluşturma söz konusudur. Çevre eğitiminde benim-
senen ilkeler, çevrenin bir bütün olarak ele alınması, çevre eğitimine okul öncesinden itibaren başlanması, çevre
eğitiminin disiplinler arası olduğu, çevre sorunlarına yönelik genel bir anlayış elde etmek için öncelikle yakın
çevreden başlanması, kalkınma planlarında çevre boyutunun göz önünde bulundurulması, öğrencilerin çevre
sorunlarının nedenlerini kendilerinin keşfetmesine yardım edilmesi ve bunun için kritik düşünme ve problem
çözme becerilerinin geliştirilmesi, çevre eğitiminde uygulamalı etkinliklerin yapılması gerekliliği vurgulanmıştır.

2 Çevre eğitimi yaklaşımlarını açıklayabilme

Çevre Eğitiminde,
Sürdürülebilir Çevre Eğitimi,
Ekoloji Temelli Çevre Eğitimi ve
Ekopedagoji Yaklaşımları

Çevre sorunlarının ve bununla beraber verilen çevre eğitiminin artmasıyla farklı görüşler, çevre eğitiminde farklı
hedef ve amaçları olan yaklaşımlar ortaya çıkarmıştır. Bunlardan biri olan sürdürülebilir çevre eğitimi yaklaşımı
sürdürülebilir kalkınmayı temel alan bir yaklaşım olarak ortaya çıkmıştır. Burada hem çevrenin korunması hem
de ekonomik kalkınmanın birlikte gerçekleşmesi amaçlanmaktadır. Eğitimde sürdürülebilirliğin önemli eleman-
ları olan ekoloji, ekonomi, sosyo-kültürel boyutlar ve katılım bir arada düşünülmelidir. Diğer bir yaklaşım eko-
loji temelli çevre eğitimidir. Bu yaklaşımda bireylerin birebir doğayla etkileşim halinde olmaları amaçlanmıştır.
Öğrencilerin doğada gözlem yapmaları, doğrudan uyarıcılarla etkileşim içinde kalmaları önemlidir. Ekopedagoji
yaklaşımı ise doğa ile uyumlu bir yaşam için toplumsal etkileşimin de doğa ile uyumlu hale dönüştürülmesi gerek-
tiğini vurgular. Toplumda meydana gelen çatışmaların ve çevre sorunlarının birbiriyle bağlantılı olduğunu belirtir.

205
Çevre Eğitimi

3 Öğretim programında çevre eğitiminin


yerini özetleyebilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Öğretim Programlarında Çevre


Eğitimi

Eğitim öğretim verilen okullarda belirli amaçları içeren programlar hazırlanmıştır. Bunlardan okul öncesi prog-
ramlarında çocukların çevreyi tanımalarının gerekli olduğu belirtilerek bu dönemdeki çocuklar için çeşitli etkin-
liklere yer verilmesi, empati kurma becerilerini geliştirici etkileşimler içerisinde olmalarını sağlayacak uygulamala-
rın olması önerilir.bu dönemdeki çocuklar somut olarak öğrenirler, bundan dolayı çocukların yaparak yaşayarak
gerçekleştirebilecekleri etkinlikleri seçmek gereklidir. İlköğretimin ilk kademesinde de öğrenciler somut etkin-
liklerle öğrenirler. Bu nedenle öğrencilerin doğrudan deneyim gerçekleştireceği sınıf dışı alanlar kullanılabilir.
Ülkemizde ilköğretim programında çevreye yönelik konuların kazanımlarının doğrudan “Fen bilimleri ve Hayat
bilgisi” derslerinde olduğu görülmektedir. Bu derslerde özellikle sürdürülebilirlik, çevre sorunları, çevreyi temiz
tutmak, doğadaki canlıları korumak, geri dönüşümün önemi gibi konular üzerinde durulmuştur. Ortaöğretim
kademesi çevre eğitiminin en verimli şekilde verilebileceği kademedir. Burada özellikle “Biyoloji dersinde” verilen
çevreye yönelik kazanımlar, disiplinlerarası yaklaşım esas alınarak birçok derste de yer almaktadır.

4 Çevre okuryazarlığı kavramını


açıklayabilme

Çevre Okuryazarlığı

Çevre sorunlarının ortaya çıkmasıyla beraber insanların çevrenin sürdürülebilirliği için gerekli olan, çevrenin
yapısı, dinamikleri, sınırları ve potansiyeli ile ilgili bilgilere sahip olup olmadığı konusu ön plana çıkmıştır. Bu
bilgiler ışığında bireyler çevreyi daha iyiye götürebilir ve sorunlar açısından önlemler alabilirler. Çevre okuryazarı
olan kişiler çevre sorunlarına çözüm önerileri sunabilirler. Bu açıdan toplumlarda çevre okuryazarı bireylerin
fazla olması önemlidir. Bu kişiler çevreyle ilgili sahip oldukları bilgileri davranışa dönüştürmüştür. Çevre okur-
yazarlığı üç seviyeye ayrılır: Nominal (sözde) çevre okuryazarlığı, çevre hakkındaki temel terimlerin çoğunu
anlamayı içerir. Fonksiyonel (İşlevsel) çevre okuryazarlığı insan ve doğa arasındaki etkileşim hakkında daha
geniş bilgiye ve anlayışa sahip olma anlamına gelir ve operasyonel (eylemsel) çevre okuryazarlığı çevreye yönelik
yapılan faaliyetlerin etkilerini ve sonuçlarını değerlendirebilen kişileri ifade eder. Bununla beraber son yıllarda
ekolojik okuryazarlık ve eko okuryazarlığı kavramları da ortaya çıkmıştır.

5 Çevre eğitiminde uygulanabilecek yöntem


ve teknikleri örnekleyebilme

Çevre Eğitiminde
Uygulanabilecek Yöntem ve
Teknikler

Çevre ile ilgili olan konuların daha iyi anlaşılmasında öğrenci merkezli yaklaşım, yöntem ve teknikler önemlidir.
Öğrencilerin çevre hakkında bilgiler öğrenmesi bu bilgilere dayanarak tutum geliştirmesi ve davranışlarında da
bu bilgi ve tutumu göstermesi için alınan eğitimin anlamlı olması gerekmektedir. Bu anlamlılığı da eğitim öğ-
retimin uygulanmasında kullanılan, öğrenci ilgi ve ihtiyaçlarını dikkate alan yaklaşımlar sağlayacaktır. Bölümde
ele alınan bazı yöntem ve teknikler şunlardır: Çoklu zeka kuramı, yapılandırmacı yaklaşım, tartışma yöntemi,
örnek olay yöntemi, proje tabanlı öğretim, altı şapka tekniği, balık kılçığı tekniği, gezi tekniği.

206
Çevre Sosyolojisi

1 Toplumların gelişmesinde doğrudan eğitimle bağ- 6 Aşağıdakilerden hangisi ekopedagoji yaklaşımı


lantısı olmayan unsur aşağıdakilerden hangisidir? ile ilgilidir?

neler öğrendik?
A. Ekonomik gelişim A. Toplumsal çatışma ve çevre sorunlarının oluşması
B. Güvenliğin gelişmesi birbirine bağlıdır
C.Akademik gelişim B. Bireyler doğrudan doğayla etkileşime girerek öğrenir
D. Politik gelişim C. Saha gezileri ve yürüyüş kampları sıklıkla düzenlenir
E. Küresel boyuttaki gelişmeler D. Sürdürülebilir kalkınma sağlanmalıdır
E. İlk elden deneyimler kazandırılır
2 Aşağıdakilerden hangisi çevre eğitimi kavramı
ile ilgili değildir? 7 Okul öncesi kademesindeki çevre eğitimi ile il-
A. Yaşam boyu süren bir süreç olması gili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
B. İnsanın kendini doğanın bir parçası olarak gör- A. Bu dönemde çocuklar genellikle yaparak, oynaya-
mesini sağlaması rak, şarkı söyleyerek, hikâye okuyarak öğrenir.
C. İnsanlara çevre ile ilgili bilgi ve beceri kazandır- B. Bu dönemde çocuklarda empati kurma becerisi
mayı amaçlaması geliştirilmelidir.
D. Çevre okuryazarı bir toplum oluşturulabilmesi C. Bu dönemde somut etkinliklere yer verilmelidir.
E. İnsanların çevreyi temizlenmesinin sağlanması D. Bu dönemde çocuklar çevreye yönelik özgün ta-
sarımlar yapabilirler.
3 Tiflis bildirgesine göre çevre eğitiminin amaç- E. Bu dönem çocukların çevreye yönelik tutum ge-
ları aşağıdakilerden hangisi birlikte ve doğru olarak liştirmelerinde önemlidir.
verilmiştir?
A. İşbirliği-Tutum-Sürdürülebilirlik-Keşfetmek 8 Çevre okuryazarlığı tanımında önemli olan iki
B. Farkındalık-Sorumluluk-Ekonomik büyüme-An- öge aşağıdakilerden hangisi?
layış geliştirmek A. Çevreyi koruma-Çevreye değer verme
C. Bilgi-Kalkınma-Sürdürülebilirlik-Problem çözmek B. Çevreyle ilgili bilgi edinme-Bu bilgileri davranışa
D. Farkındalık-Bilgi-Tutum-Beceri-Katılım sağlamak dönüştürme
E. İşbirliği-Kalkınma-Disiplin-Çevresel duyarlılık C. Bilişsel beceri kazandırma-Ekonomik büyümeyi
göstermek sağlama
D. İnsan merkezli düşüncelere sahip olma-Bu dü-
4 Çevre eğitiminin uluslararası boyutta kabul şünceleri davranışlarla gösterme
edilmesinde önemli rol oynayan konferans aşağıda- E. Doğaya bağlılık-İnsanları sevme
kilerden hangisidir?
A. 1972 “Birleşmiş Milletler İnsan Çevre Konfe- 9 Aşağıdakilerden hangisi ekolojik okuryazarlığı
ransı” belirtmez?
B. 1968 “Biyosfer Rezerv Konferansı” A. Problem çözme becerisi ve sorumlu davranışlar
C. 1948 “Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları gösterme üzerinde durur.
Koruma Konferansı” B. Ekolojik bilgiye sahip olma önemlidir, bilimsel
D. 1975 “Belgrat Şartı” yöntem becerileri kullanılır.
E. 1992 “Rio Konferansı” C. Çevre hakkındaki bilgiler, çevreye yönelik bilinçli
karar vermek için kullanılır.
5 Aşağıdakilerden hangisi sürdürülebilir çevre D. Çevresel olaylar neden sonuç ilişkisi içerisinde ele alınır.
eğitimi kavramı ile ilgili değildir? E. Çevreye sistem temelinde yaklaşılır.
A. Çevrenin korunması
B. Ekonomik büyüme 10 Aşağıdakilerden hangisi çevre eğitiminde uy-
C. Keşfedici yöntemler geliştirme gulanan örnek olay yönteminin temel özelliklerden
biridir?
D. Bilgi, tutum ve davranış elde etme
E. Sosyal adaletin sağlanması A. Öğrenciden bir ürün oluşturmasının istenmesi
B. Farklı renkteki şapkaların farklı duyguları ifade
etmesi
C. Temel ve yan problemlerin olması
D. Sınıf dışı gezilerin düzenlenmesi
E. Gerçek hayattaki problem durumunun sınıf içine
getirilmesi

207
Çevre Eğitimi

Yanıtınız yanlış ise “Çevre Eğitiminde, Sür-


1. B 6. A
Yanıtınız yanlış ise “Giriş” konusunu yeni- dürülebilir Çevre Eğitimi, Ekoloji Temelli
den gözden geçiriniz. Çevre Eğitimi ve Ekopedagoji Yaklaşımları”
neler öğrendik yanıt anahtarı

konusunu yeniden gözden geçiriniz.

2. E Yanıtınız yanlış ise “Öğretim Programlarında


Yanıtınız yanlış ise “Giriş” konusunu yeni- 7. D
den gözden geçiriniz. Çevre Eğitimi” konusunu yeniden gözden
geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Çevre Eğitiminin Geli-


3. D 8. B Yanıtınız yanlış ise “Çevre Okuryazarlığı”
şimi, Hedef ve Amaçları” konusunu yeniden
gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Çevre Eğitiminin Geli-


4. A 9. A Yanıtınız yanlış ise “Çevre Okuryazarlığı”
şimi, Hedef ve Amaçları” konusunu yeniden
gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Çevre Eğitiminde, Sür-


5. C 10. E Yanıtınız yanlış ise “Çevre Eğitiminde Uygu-
dürülebilir Çevre Eğitimi, Ekoloji Temelli
lanabilecek Yöntem ve Teknikler” konusunu
Çevre Eğitimi v e Ekopedagoji Yaklaşımları”
yeniden gözden geçiriniz.
konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
8 Anahtarı

Kentsel ve kırsal alanlarda ekonomik, sosyal, politik ve ekolojik ilişkiler göz


Araştır 1 önüne alınarak aralarındaki bağlılık konusunda farkındalığı arttırmak hedef-
lenmiştir.

Ekoloji temelli çevre eğitiminde insanların doğa ile ilgili temel bilgileri en
iyi şekilde öğrenmeleri için doğayla doğrudan etkileşime girmeleri hedefle-
nir. Böylece canlı-cansız varlık ilişkileri doğa bütünlüğü doğrudan etkileşim-
Araştır 2 le öğrenilir. Ekopedagojide toplum ve çevre birbirine bağlıdır birbirlerinden
etkilenirler. Çevrenin korunabilmesi ve doğayla uyum içinde yaşanması için
toplumunda bu yönde evrilmesi, dönüştürülmesi gereklidir.

Öncelikle çevre eğitimi ile ilgili olarak temel bilgilerin verilmesi, çevrenin in-
sanla olan ilişkisinin anlaşılmasında bilimsel yöntem becerilerinin kullanıl-
ması, sürdürülebilir kalkınmanın önemi hakkında bilinç geliştirme ve bunun
Araştır 3 farkına varılması, çevreye ve doğaya yönelik ilgiyi arttırmak, doğadaki olaylara
yönelik merak geliştirmek böylelikle bireylerde çevreye yönelik tutum oluştur-
mak, çevre sorunlarına yönelik öğrencilerde bilimsel düşünme ve karar verme
becerilerini geliştirmek temel amaçları oluşturmaktadır.

208
Çevre Sosyolojisi

Araştır Yanıt
8 Anahtarı

Çevre okuryazarı kişiler çevrenin yapısı ve sürdürülebilirliği hakkında yeterli


bilgiye sahiptirler. Bunlar çevre sorunlarını anlayıp bu sorunlara karşı çözüm
Araştır 4 oluşturabilirler. Günümüzde artan çevre sorunlarını önleyebilme fikirleri üre-
tebilirler. Doğanın sürdürülebilirliğini ellerindeki bilgi ile sağlayabilirler. Bu
açılardan toplumda çevre okuryazarı kişilerin olması önemlidir.

Öğrenci ilgi ve ihtiyaçlarını önemsemesi, öğrencilerin aktif katılımını destek-


Araştır 5 lemesi ve öğrenci merkezli olması gerekmektedir.

Kaynakça
Archie, M. & McCrea, E. (1996). Environmental Dewey, J. (1938). Experience and Education. New
education in the United States: Definition and York: The Macmillan Company
direction. M. Archive (Ed.) içinde, Environmental
Duman, M. Ş. (2017). Türkiye’de çevre eğitimi.
education in the United States – Past, present, and
Sürmeli, H., Dman, M. Ş.; Su Özenir, Ö.; Acı,
future. Collected papers of the 1996 National
E. ve Avcı, G TÜBİTAK 4004 Doğa Eğitimi ve
Environmental Education Summit. (s.1-8).
Bilim Okulları Projesi. Doğayla Çepeçevre içinde
Burlingame, CA.
(s.29-50). 117B015 Proje numarasıyla TÜBİTAK
Aydın, S. (2012). Proje Tabanlı Öğrenme Ortamlarının Tarafından Desteklenen “Doğayla Çepeçevre”
Biyoloji Öğretmen Adaylarının Öz-Düzenleme İsimli Projenin Çıktısıdır.
Seviyeleri ve Öz-Yeterlik İnançları Üzerine Etkisi.
Erten, S. (2004). Çevre Eğitimi ve Çevre Bilinci
Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara.
Nedir, Çevre Eğitimi Nasıl Olmalıdır? Çevre ve
Berkant, H. G., Efendioğlu, A. & Sürmeli, Z. (2014). İnsan Dergisi, Çevre ve Orman Bakanlığı Yayın
Değerler eğitimine yönelik öğretmen görüşlerinin Organı. Sayı 65/66. 2006/25 Ankara
incelenmesi. Turkish Studies -International
Fidan, N. (2012). Okulda Öğrenme ve Öğretme (3.
Periodical for the Languages, Literature and History
Baskı). Pegem.
of Turkish or Turkic, 9(5), 427-440. ISSN: 1308-
2140 Gadotti, M. (2008). Education for sustainability: A
critical contribution to the Decade of Education
Bodzin, A., Klein, B. S., & Weaver, S. (Ed.).
for Sustainable Development. Green theory &
(2010). The inclusion of environmental education
praxis: The journal of ecopedagogy, 4(1), 15-64.
in science teacher education. Springer Science &
Business Media. Gelen, I ve Beyazıt, N. (2007). Eski ve Yeni
İlköğretim Programları İle İlgili Çeşitli Görüşlerin
Çağlar, Ç. (2010). Türk eğitim sisteminin amaçları
Karşılaştırılması, Educational Administration:
yapısı ve sorunları, Silman F. & Ada, Ş. (Ed.)
Theory and Practice, (51), 457-476
içinde, Türk eğitim sistemi ve okul yönetimi (s. 23-
85). İstanbul: Lisans Gülay, H. (2011). Reliability and validity studies of
the Turkish version of the Children’s Attitudes
Çeken, G. (2017). Etik değerler açısından çevre
toward the Environment Scale-Preschool Version
sorunları. Sinop Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
(CATES-PV) and the analysis of children’s pro-
1(2), 345-358
environmental behaviors according to different
De Bono, E. (2012). Altı Ayakkabılı Uygulama variables. Asian Social Science, 7(10), 229.
Tekniği. İstanbul: Remzi Kitabevi.

209
Çevre Eğitimi

Gülay, H. & Önder, A. (2011). Sürdürülebilir Gelişim North American Association for Environmental
İçin Okulöncesi Dönemde Çevre Eğitimi. Nobel. Education (NAAEE). (2016). Foundations of
Environmental Education. https://cdn.naaee.org/
Gürbüzoğlu Yalmancı, S. (2016). Biyoloji öğretiminde
sites/default/files/acrossthespectrum_8-1-16.pdf.
kullanılan yöntem ve teknikler. Aydın S.ve
(Erişim tarihi: 19.02.2020)
Gürbüzoğlu Yalmancı S. (Edt). Biyoloji öğretimi
içinde (s.26-82). Pegem Akademi Yayıncılık. Okur-Berberoglu, E. (2015). The Effect of
ecopedagogy-based environmental education
Hollweg, K. S., Taylor, J. R., Bybee, R. W.,
on environmental attitude of in-service
Marcinkowski, T. J., McBeth, W. C., & Zoido,
teachers. International Electronic Journal
P. (2011). Developing a framework for assessing
of Environmental Education, 5(2). http://
environmental literacy. Washington, DC: North
static.dergipark.org.tr/article-download/
American Association for Environmental
imported/1087000141/5000135926.pdf?
Education. http://www.naaee.net. (Erişim tarihi:
https://doi.org/10.18497/iejee-green.09988
19.02.2020)
Orr, D. W. (1990). Environmental education and
IUCN, International Working Meeting on
ecological literacy. The Education Digest, 55(9),
Environmental Education in the School
49.
Curriculum: Final Report, 1970. http://www.iucn.
org/dbtw-wpd/edocs/Rep-1970-001.pdf. (Erişim Özdemir, O. (2007). Yeni Bir Çevre Eğitimi
tarihi: 19.02.2020) Perspektifi: “Sürdürülebilir Gelişme Amaçlı
Eğitim”, Eğitim ve Bilim, 32(145), 23-39
Karataş, A., & Aslan, G. (2012). İlköğretim
öğrencilerine çevre bilincinin kazandırılmasında Özdemir, O. (2010). Doğa deneyimine dayalı çevre
çevre eğitiminin rolü: Ekoloji temelli yaz kampı eğitiminin ilköğretim öğrencilerinin çevrelerine
projesi örneği. Zeitschrift für die Welt der Türken/ yönelik algı ve davranislarina etkisi. Pamukkale
Journal of World of Turks, 4(2), 259-276. Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2, 125-138.
Kızıloluk, H. (2002). Eğitimle ilgili temel kavramlar. Özdemir, O. (2017). Ekolojik okuryazarlık ve çevre
Türkoğlu, A. (Edt.) Öğretmenlik mesleğine giriş eğitimi (Genişletilmiş 2. Baskı). Pegem Akademi
içinde (s. 1-14). Mikro
Özdemir, O. ve Uzun, N. (2006). Yeşil Sınıf modeline
Kula, F. (2005). Çoklu Zekâ Kuramı İlköğretim Altıncı göre yürütülen fen ve doğa etkinliklerinin
Sınıf Öğrencilerinin Ondalık Sayılar Konusundaki anasınıfı öğrencilerinin çevre algılarına etkisi.
Başarılarına ve Bilgilerinin Kalıcılığına Etkisi. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Dergisi, 1(2), 12-20.
Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara.
Özmen, H. (2004). Fen öğretiminde öğrenme
McBride, B. B., Brewer, C. A., Berkowitz, A. R., & teorileri ve teknoloji destekli yapılandırmacı
Borrie, W. T. (2013). Environmental literacy, (constructivist) öğrenme. The Turkish Online
ecological literacy, ecoliteracy: What do we mean Journal of Educational Technology, 3(1), 14-27.
and how did we get here? Ecosphere, 4(5), 1-20.
Palmberg, I. E., & Kuru, J. (2000). Outdoor activities
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB). (2017). Milli Eğitim as a basis for environmental responsibility. The
Temel Kanunu. https://oygm.meb.gov.tr/meb_ Journal of Environmental Education, 31(4), 32-36.
iys_dosyalar/2017_11/08144011_KANUN.pdf.
Prince, H. (1999). Experiential environmental
(Erişim tarihi: 19.02.2020)
education for primary aged children. P. Higgins ve
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB). (2018). Öğretim B. Humberstone (Ed.) içinde, Outdoor education
Programları. http://mufredat.meb.gov.tr/ and experiential learning in the UK. (s.23-29).
Programlar.aspx. (Erişim tarihi: 19.02.2020) Lunerburg: Verlag Erlebnispädagogik.
Misiaszek, G. W. (2011). Ecopedagogy in The Roth, C. E. (1992). Environmental literacy: its roots,
Age of Globalization: Educators’ Perspectives of evolution and directions in the 1990s. Columbus,
Environmental Education Programs in The Americas OH: ERIC Clearinghouse for Science, Mathematics,
Which İncorporate Social justice models. Doctoral and Environmental Education, 2-44.
Thesis, University of California, Los Angeles.
Scholz, R. W., & Binder, C. R. (2011). Environmental
Literacy In Science And Society: From Knowledge To
Decisions. Cambridge University Press.

210
Çevre Sosyolojisi

Smith, A. (2001). Early childhood – a wonderful time UNESCO-UNEP (1976). “The Belgrade Charter:
for science learning. Australian Primary & Junior A Global Framework for Education,” in
Journal, 17(2), 52–55. Connect: UNEP Environmental Education
Newsletter 1(1), 1–2. http://unesdoc.unesco.org/
Stanišić, J., & Maksić, S. (2014). Environmental
images/0015/001533/153391eb.pdf. (Erişim
education in Serbian primary schools: Challenges
tarihi: 19.02.2020)
and changes in curriculum, pedagogy, and
teacher training. The Journal of Environmental UNESCO-UNEP (1978). Final Report:
Education, 45(2), 118-131. Intergovernmental Conference on Environmental
Education Organized by UNESCO in Co-
Şahin, N. F., Cerrah, L., Saka, A., Şahin, B. (2004).
operation with UNEP; Connect: UNESCO-
Yüksek Öğretimde Öğrenci Merkezli Çevre
UNEP Environmental Education Newsletter
Eğitimi Dersine Yönelik Bir Uygulama. GÜ Gazi
3(1), 1–8. http://unesdoc.unesco.org/
Eğitim Fakültesi Dergisi, 24(3), 113-128
images/0015/001563/156393eb.pdf. (Erişim
Şahin, B. (2019). Çevre Bilimi. Çevre İçin Eğitim (2. tarihi: 19.02.2020)
Baskı). Trabzon: Ra Kitabevi
United Nations General Assembly (1987). Report
Tilbury, D. (1993). Environmental Education: of the World Commission on Environment and
Developing A Model For Initial Teacher Education. Development: Our Common Future. http://www.
PhD thesis, University of Cambridge. un-documents.net/wced-ocf.htm.UN.World
Tilbury, D. (1995). Environmental education Charte For Nature. (Erişim tarihi: 19.02.2020)
for sustainability: Defining the new United Nations Conference on Environment
focus of environmental education in the and Development (1992). “Rio Declaration
1990s. Environmental Education Research, 1(2), on Environment and Development.” Rio
195-212. de Janeiro, June 3–14. At www.unep.org/
Unesco. (2014). Shaping the future we want D o c u m e n t s . Mu l t i l i n g u a l / D e f a u l t . a s p ?
UN Decade of Education for Sustainable documentid=78&articleid=1163. (Erişim tarihi:
Development (2005-2014). https://unesdoc. 19.02.2020)
unesco.org/ark:/48223/pf0000230171. (Erişim Yılmaz, H., ve Sünbül, A. M. (2003). Öğretimde
tarihi: 19.02.2020) Planlama ve Değerlendirme. Çizgi Kitabevi.

211

You might also like