Professional Documents
Culture Documents
[...SCALAR WAVES/WOODPECKER
IONOSPHERIC HEATERS
HAARP-HIPAS-SURA-HISCAT-EISCAT-HLMS-POKER FLAT
LOFAR/LOIS/GWEN-ELATE
MHD GENERATORS
STAR WARS...]
2
Hasan KARACIK
(Elektrik-Elektronik Mühendisi)
TSE_Kalite Kampüsü
ELEKTRONİK (EMC ) laboratuvarı
(2001)
hkaracik@tse.org.tr
İÇİNDEKİLER
MUKADDİME
Elektrodinamik teorideki bazı hatalar/eksikler, yeni bir elektromanyetik dalga tipinin ortaya
çıkması ve özellikle Sovyetlerin dağılmasından sonra Batı ya göç eden Rus fizikçilerden elde
edilen bilgiler ABD’ni dehşete düşürmüştür. Bu sebeple ABD şu an 3. Aşamasında
olduğumuz bir programı tatbik etmeye başlamıştır.
Dünya küre şeklinde bir mıknatıs gibidir. Bu yüzden etrafında bir manyetik alan vardır.
Dünya'nın manyetik alanı, Dünya'nın merkezine konmuş çubuk bir mıknatısın (dipol)
oluşturduğu manyetik alana benzer. Bu dipolün ekseni, Dünyanın dönme ekseniyle 11
derecelik bir açı yapar. Bu da coğrafik kuzey ve güney kutuplarının, manyetik kuzey ve güney
kutuplarından farklı yerlerde olduğunu gösterir. Dünya'nın manyetik alanı vektörel bir
büyüklüktür. Dünya üzerinde herhangi bir yerdeki manyetik alan bu vektörün yönü ve
şiddetiyle tanımlanır[1]
79 K ve 105.1 B derece,
64.7 G ve 138.6 D derecedir.
Dolayısı ile Manyetik kutup, Cografi kutup ve Geomanyetik kutup farklı şeylerdir.
Bundan sonra bahsedilen Geomanyetik kutup ve alan olacaktır.
Dünyanın manyetik alanı değiştiği için Geomanyetik kutup zaman içinde
değişikmektedir.
Geomanyetik Kutup
Peleomanyetik kayıtlar göstermiştir ki, Güneş kendi manyetik alanını her 11 senede bir güneş
lekesi döngüleri ile değiştirmektedir. Dünyanın manyetik alanı her 5000 yılda bir
değişmektedir. Bunu ispatlayan kayıtlar arasında :
Genellikle okyanus dibi sırtlarında bulunan manyetik şeritli lav-kaya manyetizasyon yönde
değişir.Diğer kayalar, mesela dünyanın dört bir yanındaki insan eserlerinin bulunduğu bazı
kayalar manyetik güney kutbu yerine kuzey kutbuna işarette bulunmaktadır.
Okyanus tabanı üzerindeki manyetik şeritler, lav yayılan merkeze yakın açık bölgeler güneyi,
koyu bölge ise kuzeyi işaret etmektedir.Manyetik şeritler 3 boyutlu bantlardır.Bu manyetik
bantlar hızlı yayılan ve hızlı alan değişiklikleri manasına gelir[2]
Manyetik şeritlerin , okyanus tabanında milyonlarca yıl boyunca yayılması ile levha
tektoniğini oluşturduğu mevzuu tartışma konusudur.
Matkapla alınan numunelerdeki bölgeleri değil, Milyonlarca yıl boyunca yavaş yavaş yayılan
aynı polariteyi gösteren sürekli katmanlar üretecektir.
Manyetik bölgelerin boyutları, yayılma hızı ve Dünya'nın manyetik alanının değişme oranı
ile ilişkilidir.
Hızlı alan değişikliklerle birleşen hızlı yayılmalar karmaşık 3D bölgeleri açıklar.
TABLO-XX:3-D BANTLAR
1838’de Carl Friedrich Gauss, Dünyanın manyetik alanının %95’ nin dahili (internal), % 5’
inin de harici (external) olduğunu ispat etmiştir.
bulunmaktadır.
Dünyanın manyetik alanı; bir vektörel değer olup ( B) bir konumu( r) ve zaman (t)’a
bağımlı üç ana kaynaktan gelen katkıların vektörel toplamı olarak ifade edilebilir:
Bm , Yeryüzündeki alan şiddetinin (field strength) % 95’nden fazlasını açıklar ,ve zamanla
yavaş yavaş değişir.
Dünya Manyetik Model olarak temsil edilen bu alan, hava ve deniz navigasyon sistemlerinde
kullanılmak üzere tasarlanmış küresel harmonik bir dizi modellerden oluşur.
Manyetize kabuk kayalardan kaynaklanan alan olan Bc, metreden binlerce kilometreye
değişen dalga boyları ile mekansal varyasyonları vardır. ancak ana alanın büyüklüğü
(magnitude) den çok daha küçüktür.
Kararsız (disturbance ) alan, hem düzenli olarak değişebilir- ki periyodu 1 gündür- hemde
düzensiz değişebilir.- periyodu saniyelerden günlere kadar farklıdır-
Düzenli değişikliklere günlük değişiklikler denir. Böylece bir dinamoyu çalıştırmak için
gerekli koşulları (bir manyetik alandaki iletkenin hareketi ) üreterek rüzgar ve gelgit
tarafından dünyanın ana alanında taşınan,güneş radyasyonu tarafından ionize edilen bölgede,
-100-130 km arasındaki bölge- gün ışığı atmosferi tarafından oluşturulan temel bir alandır.
Ana faz’a esas olarak ekvator düzlemi içinde uzanan halka akımları ile sonuçlanan
magnetosphere içindeki plazma neden olur.
Manyetik fırtına, yüksek jeomanyetik enlemlerde genellikle daha şiddetli olur. Bu bölge
üst atmosferin iyonize bölgesi , yani iyonosfer olup saha hizalı akımlar tarafından
manyetosfere bağlanmıştır ve bu nedenle magnetotail’deki gezegenler arası manyetik alan
ve akım sistemleri tarafınan güçlü bir şekilde etkilenir.
Kararsız alana sıklıkla dış alan denir ve onun ana kaynağı ionosfer, en çok jeomanyetik
ölçümlerin yapıldığı dünya yüzeyinin haricindedir.
Bir bölgenin manyetik alanını tanımak için, belli aralıklarda sürekli ölçüm yapmak gerekir.
Bu ölçümler Dünya yüzeyine yayılmış 200 kadar GEOMANYETİK RASATHANE
tarafından yapılmaktadır. Bir gözlemevinde üç çeşit cihaz kategorisi vardır.
İlk kategori:
sürekli jeomanyetik alan vektörü
elemanlarının ölçümleri yapan
varyometrelerden oluşur. Hem analog ve
dijital varyometreler sıcaklık kontrollü
ortamlarda ve genellikle elle müdahale
olmadan çalışabilir. Aynı zamanda son
derece kararlı platformlara monte edilmiş
olması gerekmektedir. günümüzde en
yaygın Variometer türü üç eksenli
manyetik alan manyetometre’sidir.
İkinci kategori:
İkinci kategori mutlak fiziksel temel birimleri ya da evrensel fiziksel sabitleri açısından
manyetik alan ölçümleri yapabilen mutlak enstrümanlardan oluşur.
Mutlak enstrümanın en yaygın türleri, D ve I ölçmek için manyetik alan teodolit ve Eski
temel birimi bir açı olan F ölçüm için proton devinimli manyetometre’dir.
Manyetik olmayan bir teodolitin teleskopu üzerine monte edilmiş manyetik alan sensörü,
manyetik bir alan vektörüne dik olduğu zamanı tespit etmek için kullanılır.
manyetik alan sensörünün boş alan modunda çalışması ile sensörün ve elektronik devrelerin
kararlılığı maksimize edilir.
Gerçek kuzey bilinen azimut sabit bir işareti referans alınarak belirlenir. Bir proton devinim
manyetometre kullanılmasıyla; evrensel fiziksel sabiti , protonun dönermıknatıslık oranı
olarak tepit edilir.
Bir manyetik alan teodoliti ile ölçümler sadece manuel olarak yapılırken , bir proton
magnetometer ile otomatik olarak yapılabilir.
Üçüncü kategori :
Geospace tek doğal ortam olup orada magnetosferin ayrılıp tekrar birleşmesi iki yolla
algınabilir: -yerinden (lokal)/ Uzayaraçları vasıtası ile
-uzaktan Algılama (lokal-küresel)/ Dünya üzerindeki cihazlarla
/Lens olarak kullanılan dipole elektromanyetik alan
NİÇİN UZAKTAN-ALGILAMA?
Yerinden (lokal) Uzay araçları vasıtası ile yapılan gözlemler direk olmasına rağmen uzay-
zaman da sınırlıdır.Uzaktan algılamada ise, dolaylı fakat geniş ölçekli bir bölgenin sürekli
gözlemlenmesine imkan sağlar.
Cevap aranan sorular ise magnetosferin ayrılıp tekrar birleşmesinin sürekli veya fasılalı;
Spontane veya sürücülü; Antiparalel veya bileşen birleşmesi; Homojen veya yarım yamalak
birleşme vs. olup olmadığı dır.
Dünya üzerine mevkiilendirilmiş uzaktan algılamada prensip olarak magnetosferin tekrar
birleşme oranı maruz kalan plasma hareketinin E X B ölçümü ile tahmin edilebilir.
Süper Çiftli AuroŞebekeli (SuperDARN) HF radarlarını kullanarak magnetosferin ayrılan
parçalarının tanımlanması ve E x B hızın ölçülmesi mümkündür.Bunun için 8 radar kuzey
yarımküreye, 6 radar da güney yarımküreye yerleştirilmiş olup bu sayı arttırılacaktır.
Halley Hf Radarları
Sq akım sistemi: gelgit rüzgarları küresel akım sistemini sürer. Güneşten bakıldığında
sabittir.
Ekvatoryal elektrojet: Sq akım sistemimin bir parçasıdır.Ekvator civarında akım yoğunlaşır.
Auroral elektrojet: Magnetosfer deki saha hizalı akımlar tarafından beslenen hall
akımları.Auro aktiviteleri ile ilgilidir.
1st STAGE
USA NATIONAL GEOMAGNETIC INITIATIVE
1.AŞAMA
ABD ULUSAL GEOMANYETİK İNSİYATİFİ
Değişik bir electromanyetik dalga varlığını ve bunu kullanan Sovyetlerin Woodpecker sistemini [4]
öğrenen Amerikan Devleti, NATIONAL ACADEMY PRESS’in 1993 yılında neşrettiği “The
NATIONAL GEOMAGNETIC INITIATIVE” isimli yayında belirtildiği üzere topyekün bir
çalışma başlatarak aşağıdaki kuruluşlarla;
CONTENTS
1 EXECUTIVE SUMMARY
INTRODUCTION
SCIENTIFIC AND SOCIETAL ISSUES
OVERVIEW OF RECOMMENDATIONS
2 SCIENTIFIC FRAMEWORK
THE GLOBAL PERSPECTIVE
THE DYNAMICS OF THE GLOBAL GEOMAGNETIC ENVIRONMENTS
RECOMMENDATIONS
5 DATA MANAGEMENT
DATA METADATA, DATA QUALITY AND FORMATS
DATA CENTERS
DATA AVAILABILITY
DERIVED PRODUCTS
RECOMMANDATIONS
CONTENTS
I LIGHTNING
LIGHTNING PHENOMENOLOGY
PHYSICS OF LIGHTNING
POSITIVE CLOUD-TO-GROUND LIGHTNING
ACOUSTIC RADIATIONS FROM THUNDERSTORMS
APPLICATIONS OF ADVANCES IN LIGHTNING RESEARCH TO LIGHTNING PROTECTION
THE ROLE OF LIGHTNING IN THE CHEMISTRY OF THE ATMOSPHERE
II CLOUD AND THUNDERSTORM ELECTRICITY
THUNDERSTORM ORIGINS, MORPHOLOGY AND DYNAMICS
THE ELECTRICAL STRUCTURE OF THUNDESTORMS
CHARGING MECHANISM IN CLOUDS AND THUNDERSTORMS
MODELS OF THE DEVELOPMENT OF THE ELECTRICAL STRUCTURE OF CLOUDS
Birbirinden bağımsız gibi görünen yüzlerce araştırma komitelerinde her bölüm ancak kendi konusu
hakkında bir malumata sahiptir.
ABD, Dünyanın geomanyetik alanını sürekli izlemeye alarak bu sahada meydana elen
anormallikleri kaydetmeye başlamış, kendi fizikçilerinin tabiriyle Core (çekirdek ) ile magnetosfer
arasını laboratuvar olarak kabul etmiştir.
Manyetik alanın sürekli ölçülmesi, zaman içinde bu ölçümlerin nasıl değiştiğini gözlemlemek;
Dünyanın ana manyetik alanının matematiksel formulasyonu yapmada esas olmuştur. Bu formulü
kullanarak bu manyetik alanı değiştirmek mümkündür.
Manyetik araştırmalar Dünyanın Litosfer tabakasının Tektonik, Jeolojik, ve Termal durumu ile ilgili
ve gerekli anahtar bilgileri ihtiva eder. Her 5000 yılda bir Dünyanın geomagnetik kutuplarının
tersine çevrilmesi gibi.
Magnetosfer, güneş rüzgarlarından (fırtınalar) aldığı enerjiyi biriktirir. Düzensiz olarak meydana
gelen geomanyetik fırtınalarla yayar. Dışarı salar. Bu fırtınalar İyonosferdeki enerji yüklü
parçacıklarını geniş bir akış halinde ivmelendirerek, İyonosfer içine doğru yönlendirilmiş iyonosfer
elektrik akım sistemlerini sürer. İlave olarak Dünyanın sahip olduğu açı sayesinde dönmesini
sağlar.
Dünyadaki belli başlı ülkeler yeni enerji kaynakları adı altında İyonosferde mevcut bu potensiyel
enerjiyi ortaya çıkarmaya, kullanılır hale getirmeye ve gerektiğinde de silah olarak kullanmaya
çalışmakta; bilimsel ad olarak SOLAR-TERRESTRIAL PHYSICS’i kullanmaktadır.
Dünyanın Elektriksel Çevresi adı altında yapılan bir çalışma da ise Telluric ( karasal ) akımların
insan eliyle interaktif hale getirilmesidir.
ABD’de mevcut 16 istihbarat teşkilatından birisi de eski adıyla NIMA ( National Imaginary &
Mapping Agency ) yeni ismiyle NGIA (National Geospatial Intelligence Agency ) olup her ikisinin
de müdürü emekli bir generaldir. İlginç olan bu kuruluşun Dünyadaki gözlem istasyonu sayısı
Uluslararası bir kuruluş olan IGS (International Geodesy System) den daha fazladır. İlgilendikleri
başlıca konu kırılmayan fay hatlarıdır.
NIMA/NGO
Global topografya
Elevation Data
Her zaman uzayın ya da etrafımızı saran boşluğun bir boşluk olduğunu düşünülmüştür.
Ancak Kuantum kuramına göre, boşluğun aslında boşluk olmadığı kabul edilmiştir. Bu boşluk
önceleri Esir Madde (Ether) daha sonrada Süper Sicimler ile doldurulur ve boş sanılan uzay bir
‘etkinlikler bölgesi’dir. Potensiyeller, Alanlar vardır, titreşir, dalgalanır. Boşluğun bu dalgalanmaları,
enerji demektir. Heisenberg’in ünlü “Belirsizlik” ilkesi “Mutlak Sıfır” enerjisinin var olabileceğini
tahmin etmektedir. Richard Feynman ve John Wheeler, bir elektrik ampulünün içindeki boşluğu
incelemiş ve böyle bir boşluk enerjisinin gezegenimizin tüm okyanuslarını kaynatıp
buharlaştırabilecek bir güce sahip olduğunu göstermişlerdir.
Bütün bu gelişmelere rağmen, varlığı bilinmesine rağmen “boşluk enerjisi”nin tam olarak ne
olduğu, fizik bilimi içinde henüz anlaşılabilmiş değildir.
Tüm daireler aynı boyuttadır. Uzayda her koordinat aynı manyetik akı (flux) değerine sahiptir. Elektrik, yer çekimi veya
manyetik kuvvet alanı yoktur, sadece uniform bir superpotensiyel.
Bu gradyan, manyetik vektör potansiyeline oluşmasına sebep olur. Vektör potansiyeli ile doğrudan bir deneyime sahip
değiliz çünkü yerçekiminin aksine, elektrik ya da manyetizma, bozulmamış biçimde hiçbir kuvvet üretmez Ancak yine
de vardır ve kuantum mekaniksel prensiplerle çalışan özel instrumanlar ile ölçülebilir. Elektromanyetik teorinin
yaratıcısı James Clerk Maxwell, vektör potansiyelinin elektromanyetizmanın en önemli ve temel alanı olduğunu ve
manyetik momentuma benzediğini söylemiştir.
Manyetik Alan
Manyetik güç alanı sadece vektör potansiyelinin döngüsel distorsiyonunda ortaya çıkar:
Döngüsel distorsiyonu curl olarak da bilinir. Vektör potansiyelinde curl meydana geldiğinde, Bir manyetik kuvvet alanı
bu curl’e dik açılarda ortaya çıkar. Başparmağınızı sabitleyin ve süperpotensiyelde artan eğim boyunca parmaklarınızı
döndürün. Başparmağınız manyetik kuvvet çizgi yönünü gösterecektir. Vektör potansiyelini dolaşan hava akımları ve
manyetik alan çizgisini de bir kasırga ekseni olarak resimliyebilirsiniz.
Bu, mıknatısların neden birbirlerini çekip ittiğini açıklar. İşte manyetik alanların geleneksel görünümü:
Orada bir kutuptan çıkan ve diğerine giren manyetik kuvvet alanını görüyorsunuz. Bir kutuptan çıkan alan çizgileri
başka bir mıknatısın direğine girdiğinde, iki kutup birbiniçekmektedir.
Ama bunu anlamanın başka bir yolu var. Silindirik bir mıknatıs, bir süper potansiyelden yapılmış bir girdap (vortex) ile
çevrelenir:
Bir mıknatısın kuzey kutbu, bir diğerinin güney kutbuna yakın olduğunda, her ikisinin alanı aynı yönde dolanır ve
böylece birbirleri için bir birleşme eğimi vardır ve böylece çekerler. Ancak aynı kutuplar bir araya getirildiğinde,
girdabın biri yukarı bakarken diğeri aşağı dönük olduğu için, dolaşımları karşıt olarak yönlendirilir ve bu sayede
itilirler.
Elektrik Skalar Potensiyel (Voltaj)
Süper potansiyeldeki bir başka distorsiyon, değerin zamanla değiştiği yerdir:
Bu, yaygın olarak voltaj diye bilinen bir elektrik skaler potansiyeli oluşturur. Uniform bir voltaj veya skaler potansiyel
alan, süper potansiyelin her yerde aynı oranda değiştiği bir alandır:
Bozulmamış(distorsiyona uğramamış) bir skalar potansiyel alanla doğrudan bir deneyime sahip değiliz, çünkü herhangi
bir güç üretmiyorlar. Voltaj her yerde aynıysa, onu tespit edemeyiz.
Elektriksel Alan
Elektrik skaler potansiyelinde bir gradyan (eğim) oluşup voltaj mesafeye göre değiştiğinde bir elektriksel güç alanı
ortaya çıkar. Bir elektrik alanı oluşturmanın bir yolu, zamanla değişen bir süperpotensiyelde bir degrade (azalma)
anlamına gelen bir voltaj gradyanı yaratmaktır.
Diğer bir yol ise, zaman içindeki vektör potansiyelini değiştirerek, superpotensiyelde zamanla değişen bir gradyan
oluşturmaktır:
Her iki yöntem de aynı şeydir, çünkü her ikisi de hem alan hem de zaman üzerinde değişen bir skaler superpotensiyel
içerir.
Gravitational Potensiyel
Vektör potansiyeli bir gradyandan (eğim) , manyetizma bir curl (girdap) ve elektrik zaman içindeki değişimden
kaynaklanır. Geriye sadece bir ana alan ve bir ana distorsiyon (bozulma) kaldı: Yerçekim potansiyeli ve divergens
(ıraksama)
Yerçekimi potansiyelinin, manyetik vektör potansiyelindeki divergens’den (ıraksama) , esir madde de bir sıkıştırma
veya genişleme den ortaya çıkması mükemmel bir anlam ifade eder. Çok yararlı postula (şart).
Orada merkezi bir noktadan (nötr merkez) dışa doğru artan veya azalan veya doğrusal (linear) bir yönde sıkıştıılan
skaler süperpotensiyel görürsünüz. Her ikisi de eşdeğerdir. Manyetik vektör potansiyelinde doğrusal veya radyal
ıraksama (divergence) vea yakınsaklık (convergence ) olduğunda, bir yerçekimi potansiyeli ortaya çıkar. Esir madde
basıncına veya yoğunluğuna eşdeğerdir.
Bir kez daha, uniforrm gravitational (yerçekimsel) potansiyel alanın ilişkili kuvvetleri yoktur. Yani yerçekimi
potansiyelinin kendisi ile doğrudan bir deneyime sahip değiliz.
Yerçekimi olarak bildiğimiz budur. Yer çekimi, manyetik vektör potansiyelinin ıraklaşmasında (divergence) bir
gradyandır (eğim). Başka bir deyişle, esir maddesinin çifte sıkıştırma veya genişlemesinden kaynaklanır.
Kütleler, esir maddesinin içinde; merkeze uzaklık ile değişen, içe doğru yönelen bir gradyan (eğim) oluşturarak esir
maddesini kendi içlerine doğru emer, Bu da kütlenin merkezine doğru yönelen bir yerçekimi kuvveti oluşturur.
Not: bir önceki diyagramda olduğu gibi "kar taneciklerini" küçültmek yerine, burada benzer tasviri olarak radyal olarak daralan daireleri
kullanıyorum. Matematiksel olarak, her ikisi de ıraklaşmada bir degrade (azalma) gösterir.
Her iki alan da radyal olarak simetriktir, ancak sadece elektrik yükü zamanla değişen-dinamik bir alanla çevrilidir. Bu,
Yük ile kütle arasındaki tek gerçek farktır, biri zamanla değişirken diğeri zamanla sabittir. En sevdiğim kaynaklardan
biri 'Bir graviton, zaman-boşlukta bir elektrondur' Ifadesini kullandı. Eğer bir elektronun zaman bileşenini radyal
elektrik alanıyla kaldırırsanız, bir radyal vektör potansiyeli yayan bir kütle sonucunu alırsınız.
İlk uzunlamasına dalga denklemi zamanla değişen uniform voltaj alanlarına uygulanır:
Zamana göre değişen uniform voltaj alanı, uniform bir yerçekimi potansiyeli alanı oluşturur. Her ikisini de henüz
kolayca tespit edemeyiz, ancak mevcut, ince ve beklenmedik etkilere sahipler. Bir etkisi titreşimli bir zaman alanıdır
(time field). Diğer bir etkisi de duygusal ve biyolojik sağlığımızın değişmesidir. Skaler teknolojisi ve silahlar bu özelliği
mümkün olan en geniş ölçüde kullanır (örnek: nüfuslu alanlarda elektriksel olarak darbeli iletken kimasal izli
tabakalar).
İkinci uzunlamasına dalga denklemi, zaman içinde hızlandırıcı bir şekilde değişen vektör potansiyellerine uygulanır:
Vektör potansiyeli güçlü ve doğrusal olmayan ( non-linear) darbeli olduğunda, esir madde çifte sıkıştırılmış olduğundan
kaşılık olarak bir yerçekimi darbesi oluşturur. Bu, Tesla'nın radyant enerjiyle yaptığı deneylerinde gözlemlediği şeydir;
bir telden güçlü bir pals akımı gönderdiğinde, metal bir kalkanın arkasında dursa bile, vücuduna keskin bir tokat
hisseder. Sabit (DC) bir elektrik akımı taşıyan bir telin etrafındaki skaler süper potansiyel şöyle bir şeye benziyor:
Akım darbeli olduğunda, telin içinde ve etrafında bir yerçekimsel şok dalgası oluşturur. Elektronlar, esir maddesini
yanlarına sürüklerler ve elektron yoğunluğu hızla değiştiğinde, esir maddesinin yoğunluğu da artar. Bu nedenle güçlü
akım darbeleri verilen kablolar, dâhili boyuna uzunlamasına kuvvetler (longitudinal forces) tarafından parçalanmış gibi
gizemli bir şekilde parçalara ayrılır.
Salınımlı bir akım verilen ince bir metal anten, enine dalgaları üretecektir. Antende, vektör potansiyeli ilk önce yukarı-
aşağıya doğru işaret eder ve böylece yayılan dalgalar dikey yönlü elektrik ve manyetik vektör potansiyel bileşenlerine
sahiptir. Değişen elektrik alanı, ona doğru açılarda değişen bir manyetik alan oluşturur bu yüzden sonuç bir elektro-
manyetik dalgadır.
Ancak manyetik alan bastırılırsa, bunun yerine değişen bir yerçekim alanı ortaya çıkar. Bunun nedeni, vektör
potansiyeli normal olarak dalgalı bir manyetik alan yaratmak için ileri ve geri döner olmasıdır, fakat eğer döngü
önlenirse, o zaman vektör potansiyeli bunun yerine ıraksar (diverge) ve yakınsar (converge).
Bunu yapmanın bir yolu, büyük bir metal küre içine salınımlı bir voltaj göndermek. Küresel simetri, üretilen manyetik
alanın, sadece bir dalgalı elektrik alanı ve onun dalgalı vektör manyetik bileşenini bırakarak, kürenin hemen hemen her
yerinden iptal edilmesine neden olur. Vektör potansiyeli zamanla hızlandırıcı bir şekilde değişirse, yerçekimi dalgaları
oluşturulur. Süperpotensiyel şu şekilde görünürdü:
Bu dalgalar, alışılagelmiş radyo alıcıları ile algılanamaz, çünkü alıcı antende elektronların, ileri geri hareket etmesine
neden olmak yerine, bu dalgalar, elektronların bir araya toplanmasına ve antende sıfır bir net akıma eşit olana dek
genişlemesine sebep olur. Daha ziyade, uzunlamasına dalgaları (longitudinal waves) yeterince alabilmek için büyük
bir metal plaka veya büyük bir metal küre şeklinde bir an
Orada yüksek frekans sinyali verilen bir metal çubuktan (anten) dışarı doğru yayılan bir EM dalgası görüyorsunuz.
Elektrik alanı ve akım dikey olarak polarize bir elektrik alanından yayılan anten içinde dikey olarak salınım yapar.
Dalgalı elektrik alanları, dik açılı dalgalı manyetik alanları oluşturur.
Elektromanyetik dalgalar her ikisinin de birbirine bağlı oluşu ile vardır.
Bu dalgaları anlamanın daha kolay bir yolu onları manyetik veya elektrik alanından ziyade vektör potansiyeli
açısından görselleştirmektir. Vektör potansiyeli, akan su tarafından taşınan momentuma benzeyen daha temel bir
alandır. Kalın bir ip su ile sürüklenirse, onu çevreleyen suyun bir kısmı sürüklenecektir. Aynı şekilde akımın aktığı bir
tel veya anten gibi Akım (I), onunla birlikte bazı “esir maddeyi sürükler ve bu akış vektör potansiyelidir (A).
Bu akış her hızlandığında veya yavaşladığında, akış yönünde bir elektrik alanı meydana getirir. Akış her ne
aman bir miktar girdap içerdiğinde, girdabın dönme ekseni boyunca manyetik bir alan yaratır, bu da akış yönüne
mutlaka dik olan bir eksen oluşturur. Bu, matematiğin söylediği şeydir, ancak diyagramlar çok daha fazla şey ifade
eder.
Akışın telin yakınında daha güçlü olması nedeniyle, yakın ve uzak alanlar arasında bir eşitsizlik vardır ve bu da bazı
anaforlara sebep olur.
Bu nedenle manyetik alan, bu anaforun (girdabın) ekseni boyunca ilerler ve telin etrafına sarılır:
Daha önce gösterilen anten, sabit akımdan ziyade salınımlı bir dikey teldir. Şimdi antenin etrafındaki vektör potansiyel
alanına bakalım:
Bu şemada, alanın sağ tarafındaki bir dilim gösterilmiştir. Burada, mesafe ile değişen vektör potansiyellerini
görüyorsunuz. Eğer bu animasyon olsaydı, her bir ok dikey olarak salınacak ve bu dizin antenden uzaklaşacaktı.
Elektrik alanı böylece, vektör potansiyelindeki değişikliklerden, fakat 90 derecelik bir faz gecikmesi ile dikey olarak
oluşur.
Daha önce de belirtildiği gibi, akım taşıyan bir tel, girdabı oluşturan vektör potansiyel alanının bitişik parçaları
arasındaki farklar nedeniyle dairesel bir manyetik alanla çevrelenmiştir. Aynısı Anten için de geçerlidir:
Sadece bu durumda girdapların dönüşü, mesafe ve zamana göre değişir, yani manyetik alan beklenildiği gibi dalgalanır:
Şimdi, elektromanyetik dalgaların nasıl üretildiğini ve elektrik ve manyetik bileşenlerin, tek ve daha temel bir
alanın, vektör potansiyelin, basitçe farklı yönleri olduğunu daha iyi anlamış olmanız gerekir. Aslında, vektör
potansiyeli, vektör potansiyelindeki farklı distorsionların ölçülebilir yorumları olan elektrik veya manyetik alanlardan
daha “gerçek” dir.
Bu ilginç bir soru ortaya çıkarır. Modern fizik esir madde fikrini ortadan kaldırıyor çünkü konseptin
elektromanyetizmi açıklamakta gereksiz olduğunu iddia ediyor. İddia ettiği mantık ise, bir elektromanyetik dalganın, bir
fotonun içinde hareket edeceği ortama ihtiyaç duymayan, kendi kendine yeten bir varlık olduğu için, elektriksel ve
manyetik alanların her ikisi de birbirini ürettiğinden vakumda kolaylıkla hareket edebilmesidir. Fakat eğer vektör
potansiyeli aslında dalgalanan şey ise, o zaman başka bir alan bileşeni yoktur ve bu mantık başarısız olur, yani dalgayı
desteklemek için bir ortam olmalıdır. Bazıları buna cevap olarak, vektör potansiyelinin sadece matematiksel bir
kolaylık, kendi başına somut bir varoluşu olmayan keyfi bir kavram olduğunu söyleyebilir. Ancak gerçek bundan daha
fazla olamazdı.
Manyetik alan bu şemada gösterilmemiştir ancak dikey yerine yatay dışında benzer görünecektir. Elektrik alanı, vektör
potansiyelindeki değişikliklerden (A) kaynaklandığından, dalga, daha temel olan A-alan konfigürasyonun da
gösterilebilir:
A-alanı, E- alanıyla aynı yönde, ancak bir faz farkı ile gösterilmiştir. Gösterilen sadece bir alan olup bu alanın
kendi içinde tamamlandığına dikkat edin. Birbirine dik açılarda ayrı elektrik ve manyetik alanlar çizmeye gerek yoktur,
çünkü bu sonraki iki alan, bu tek A-alanından kaynaklanan iki türevsel olaydır.
Enine dalgaların aksine, uzunlamasına dalgalar yayılma yönünde dalgalanır. Yaygın bir örnek, sesin hareket ettiği
yönde yer değiştirdiği havada değişen yer değiştirmelerden oluşan ses dalgalarıdır. Bu nedenle, uzunlamasına EM
dalgaları için, vektör potansiyeli, ona dik olmak yerine, hareket yönünde dalgalanır.
Boyuna EM dalgaları üretmek için çeşitli yöntemler vardır, ancak burada sadece bir tane tartışılacaktır. Sabit
(DC) yüksek voltaja maruz kalmış büyük bir düz metal levha düşünün.
Bu, plakanın dışına doğru ve uzağa bakan sabit bir elektrik alanının oluşmasına neden olur. Eğer gerilim DC
yerine AC olsa, elektrik alanı da benzer şekilde salınım yapar ve yayılır. Fakat alan zaten radyasyon yönüne işaret
ettiğinden, ortaya çıkan dalga boyuna olacaktır. Vektör potansiyel diyagramı şöyle görünecekti:
Akımın olmasından başka, değişen bir voltaj alanı da vektör potansiyellerini artırabilir. Metal plakadaki voltaj
salındıkça, vektör potansiyelinin sarsıcı dalgaları yayılır. Bu diyagramdaki dalgalanmalar, enine değil uzunlamasınadır.
Ayrıca bu alanda herhangi bir anaforun (girdabın) olmadığı ve dolayısıyla manyetik alan olmadığı dikkat edin. Bazıları
buna 'döngüsüz vektör potansiyeli' der. Bu, elektrik alanındaki her değişiklik için indüklenmiş bir manyetik alan olması
gerektiğini belirten Maxwell denklemlerinin doğrudan ihlal edildiği grüntüsü vermektedir. Bu aslında öyle değildir. Bu
ihlal tüm uzunlamasına “E / M” dalgaları için bir sandart/norm olduğu ortaya çıkmıştır. Çünkü uzunlamasına bir dalga
için hem elektrik hem de manyetik bileşenlerin aynı anda olması matematiksel ve geometrik olarak imkânsız olduğu
için birini veya diğerini belirtmek için E ve M arasında bir (/) çizdim.
Gerçekte, longitudinal dalgalar Maxwell denklemlerini ihlal etmezler, gerçekte yerine Maxwell'in yer
değiştirme akımı dediği şeydir. Genellikle akım, bir yük akışı olarak tanımlanır. Ancak, herhangi bir yükün geçmesine
izin vermeyen bir yalıtkan tarafından ayrılan iki iletkenden oluşan bir kapasitörde, salınan enerji hala transfer edilebilir.
Fizikçiler, bir iletkenden gelen değişen elektrik alanın, ikinci iletken üzerinde başka bir elektrik alanı oluşturan bir
manyetik alan oluşturduğundan başka, yer değiştirme akımını nasıl açıklayacağından tam olarak emin değiller. Ancak,
iletkenler bir diğerinin içinde bir küresel elektrottan oluşuyorsa, tüm manyetik alanlar iptal eder ve yine bir yer
değiştirme akımı vardır. Bu, yer değiştirme akımının, bazı durumlarda uzunlamasına bir E / M dalgasından başka bir
şey olmadığını kanıtlar. Diğer durumlarda, bir manyetik alan gerçekten bir rol oynayabilir, ancak Maxwell denklemleri
esir maddesinin ihtimaline izin verir.
Boyuna E/M dalgaları, enine EM dalgaları kadar gerçek olmakla birlikte, tespit edilmesi daha zordur. Modern
ana akım teknolojisi, yalnızca enine dalgalarla işlem yapmak için optimize edilmiştir ve bu yüzden çoğunlukla
uzunlamasına dalgaları algılamayı, ölçmeyi başaramamaktadır. Bu nedenle fizikçiler, E/M dalgaları olasılığını
reddederler; objektifliği somutlukla karıştırırlar. 'Ölçülemeyenin var olmadığı' varsayımı, eksikliğin gerçeklikten ziyade
teknolojide olabileceğini hesaba katmaz.
Bazı uygulamalarda, dalga yönünde işaret eden ve enine kesit alanını maksimize eden, uzunlamasına dalgaları
yakalamak için özel antenler gerektirir. Doğada bunlar, gözümüzün retinasını dolduran çubuk hücreler dizisi olarak
ortaya çıkar. Bunlar, düşük ışık koşullarında görmek için uygun olan biçimin yanı sıra fonksiyonel olarak boyuna
emisyonları saptayabilecek şekilde yapılandırılmıştır. Görebildiğimiz her bir rengin, sinir sistemlerimizin yorumlamak
için eğitilmediği uzunlamasına bir karşılığa sahip olduğu fikirini düşünün.
İlk olarak, hem verici hem de alıcının ideal olarak küresel metal terminalleri (anten) kullandığına dikkat edin.
Neden geleneksel antenler gibi ince metal çubuklar yerine küreler? Çünkü yayınlanmak istenen enine EM dalgaları
değil, uzunlamasına EM dalgalarıdır. Tesla, küresel terminallerin salınan ikincil bobinden zeminden elektronları verip-
alabilen yük rezervleri olarak işlev gördüğünü düşündü.
Böylece yaparak, dünya üzerinde elektrik titreşimleri tüm gezegeni rezonans ederek ve ayrıca alıcıyı da etkiler.
Vericinin terminali sadece bir elektron haznesi olarak hizmet veriyorsa, o zaman bu terminalin (anten) küresel olması
çevresel atmosfere elektrik kaçağını en aza indirmek içindir.
Ama gerçekte bu küreler uzunlamasına dalgalar için yayıncılar(anten) olarak işlev görür ve bu dalgalar
Uzak alıcıyı rezonansa getirerek salınıma geçmesinden de kısmen sorumlu olacaktır.
Boyuna dalgalar, dalgalanma noktalarının seyahati yönünden ve Manyetik alan bileşenin olmaması
bakımından enine dalgalardan farklıdır. Bu nasıl mümkün olabilir?
Çünkü küresel bir terminalin simetrisi nedeniyle, dinamik elektrik alanından kaynaklanan manyetik alan
vektörlerinin çoğu birbirini iptal eder. Yayılanlar, vektör potansiyellerinin ıraksamasından uzunlamasına elektrik
dalgaları) oluşan sarsıcı dalgalardır. Vektör potansiyelleri, o esnada, safi bir skalar süper potansiyel alanın
gradyanlarıdır. (esir madde)
Dolayısıyla küresel terminal, esasen “ses dalgalarını”, esir maddesine yayabilir; Tesla'nın beklediği gibi.
İlginçtir, manyetik alan bileşenleri olmadığı için Poynting vektörü (E x B) sıfırdır ve bu nedenle böyle bir anten aslında
enerji yaymaz, sadece bir bilgi sinyali verir. Bilgi alıcıya salınmaya (osilasyon) başlama zamanı geldiğini bildirir. Bu
güzel bir fizik denkleminden dolayı mümkündür. Şöyleki: vektör potansiyelindeki diverengence (ıraksama) elektron
yoğunluğundaki değişiklikleri etkiler.
Yani eğer alıcının terminali kendi ölçüsünde X miktarı elektron tutarsa ve Vektör potansiyelinin yerel
ıraksamasında (diverengence ) bir değişim yaşarsa, eskisinden daha fazla ya da daha az elektron tutmaya başlayacaktır.
Ve eğer toprak zemine bağlı ikincil bobin gibi bir devreye bağlıysa, o zaman bu ekstra elektronlar salınan bir
tarzda terminale girecek / çıkacaktır. Burda tüm cihazda bir AC akımı oluştur ki bunun enerjisi çıkışta birincil bobinden
alınabilir. Ama bunu sadece zeminin kendisi gibi elektronların gidecek ya da gelebilecek bir yeri varsa yapabilir. Dünya
muazzam bir elektron rezervuarıdır. Verici ve alıcı her ikisi de küresel antenlerine gelen/giden elektronları
almak/vermek için toprağı kullanır. Tüm bunları harekete geçiren vektör potansiyelindeki salınan ıraksamadır.
Bir ek not olarak, denklem aynı zamanda Tesla'nın “radyant enerji” nin (parlaklıktan ziyade yarıçap)
elektriklenmiş havadaki ses dalgaları olarak ne ifade ettiğini gösterir.
“Elektriklenmiş havadaki ses dalgaları”, bugün günümüzde iyon akustik dalgaları olarak tanınır.
Bunlar yüklü plazmada sıkıştımış dalgalarıdır. Esir maddeye bağlanması nedeniyle uzunlamasına dalgalar üretir.
Plazma / iyon / elektronlar boyuna dalgalara cevap verebilirken onları üretebilir de.
İlave olarak, Uzunlamasına dalgaların yoğun doğrusal olmayan (non-linear darbeleri yerçekimi dalgaları
oluşturur, Tesla, bu darbeleri metal kalkandan bile geçen hava tokatları gibi hissetmesi üzerine yorumlamalar yaptı.
Kendisi bilmese de bunlar Yerçekimi dalgalarıydılar. Yaptığı deney;
Keskin bir darbe (pals)) akım bir telden gönderildiğinde, su darbesinin elektriksel eşdeğerini yaratır.
Teldeki elektron yoğunluğunun (su basıncı gibi) aniden sıçramasına neden olur. Buda telden uzak bir yere radyal
uzunlamasına şok dalgası gönderir.
Gezegeni Titreştirmek
Yinede Tesla Tüm gezegeni küresel bir anten olarak kullanabileceğini farkettiğinde kendini aştı. Bu önemli
çünkü başka bir fizik denklemi var. Zamanla değişen voltaj alanı vektör potansiyelinin ıraksaması ile ilgilidir.
Bu denklem, şunu gösteriyor ki uniform bir voltaj alanınız olsa bile, elektrik alanın bulunmadığı bir alan demektir
(elektrik alanı voltajın negatif gradyan olup üniform bir skaler alanın gradyan içermemesidir)
Zaman gerilim zaman içinde salındığı sürece ki bu üniform alanı o ıraksamalı vektör potansiyeli üretecek,
Ve bu da elektron yoğunluğunu salınıma geçirecek. Tesla’nın sistemi tüm gezegeni elektriksel olarak titreştirebilirdi.
Ve bu olduğunda bir voltaj alanı elde edersiniz.
Bu, tüm pratik amaçlar için, zaman içinde hızla değişen, dünyanın herhangi bir çevresi boyunca yerel olarak muntazam
her yerdeki vektör potansiyelinde salınan bir ıraksama yaratır
Bu nedenle alıcının nerede olduğu önemli değildir, gezegendeki her yerde vektör potansiyelindeki ıraksamada
aynı salınımı yaşayacak ve böylece terminaline elektronlar girer ve gerekli akımı üretmek için tahliye edecektir.
Toprak Akımları
Tesla, üst terminallerden yayılan dalgalardan daha fazla dünyaya pompalanan akımlarla yeraltında neler olduğuna daha
fazla önem veriyor. Ona göre; Verici, sinyal periyodunun yarısı boyunca elektronları yere doğru iterken, gezegendeki
elektron dağılımını bozar, basit olarak alıcının terminaline doğru iter.
Bu durumda, Verici tarafından aşağı itmek için gereken enerji alıcının yukarı çekmek üretilen enerji tarafından geri
kazanılır ve böylece enerji korunur. Daha büyük olasılıkla her iki süreç de bir aradadır:
Vericinin üst terminali, taban toprak bağlantısından gelen voltajın tersi olduğundan, her biri karşıt polariteli
uzunlamasına (longitudinal wave ) bir dalga gönderir. Bunlar alıcıya çarptığında, bir akımı indüklemek için gerekli
potansiyel farkı sağlar.
Ancak, uzunlamasına dalgaların (vektör potansiyelindeki salınan ıraksamalar) elektron yoğunluğunu etkilediğini
hatırlayalım. Dünyanın içindeki elektronlar verici ve alıcı arasında hem verici hem de aktif alıcının alt terminallerinden
yeraltında yayılan boyuna dalgaların hızla etkisi altına girer
Bu nedenle, bu elektron dağılım süreci boyunca yardımcı olacak bir basınç dalgası ortaya çıkacaktır.
Küresel anten yerine düz metal çubuklar kullanan kablosuz vericiler ve alıcıların işlerini nasıl hala başardığını
açıklamaktadır.
Soğuk Elektrik
Anahtar şudur: DC akımları tek yönde elektronların ortak hareketini, AC akımları ileri-geri kollektif bir hareket ihtiva
ederken, Tesla’nın sistemi, elektronların kollektif bir sıkıştırma ve genişlemesiydi. Bu olay ıraksak vektör potansiyelleri
ve elektron yoğunluğu arasındaki bağlantıdan oluşur. Bu eşsizdir çünkü böyle bir “akımı” taşıyan bir telin her iki ucu da
elektronları aynı anda çeker veya iter.
DC ile bir uç elektron alırken diğeri iter. AC ile her salınım döngüsü ile anahtar rollerini sonlandırması hariç aynıdır.
Fakat Tesla’nın soğuk elektriği ile her ikisi de eşzamanlı olarak verilir ve alınır
(AC kaynaklı duran dalgalar benzerini yapsa da sadece soğuk elektrik bunu düşük frekanslarda yapabilir,
ve kablosuz iletim için Tesla düşük frekansın daha iyi olduğunu söylemiştir).
Bu, telden akanın sıfır net akım olduğu anlamına gelir. Ve akım olmadan Direncin hiçbir etkisi yoktur.
Bu durumda elektronlar gerçek bir akım oluşturmaz. Daha ziyade Zamandan serbest (free) enerji prensibi ile vektör
potansiyeline bağlanır (kuplaj) ve yol boyunca değeri yükselir.
Where: uo = inductive permeability in henry/meter and lq = classic radius of the electron in meters, (S.I.
units.). The delta Rx is the variable distance between the respective systems.
here :
KLASİK GÖRÜŞ
Klasik görüşte; potansiyeller, sadece matematiksel kolaylıklar için vardır fiziksel olarak yoktur. Gerçek etken, kuvvet
alanlarıdır ve kuvvet alanları sıfıra indirgenmiş ise artık devam eden herhangi bir elektromanyetik olay yoktur.
Ayrıca, "yük" ve "yüklü kütle" fikir olarak yanlışlıkla eşanlamlı yapılmıştır. Tabii ki klasik görüş, -elektron keşfinden
çok önce, elektriğin ince bir sıvı olarak- ince bir esir malzeme fikrinden kuruldu.
Önceki bilim adamları sicim (string) dalgaları çalıştığı için ve bunlar da tranverse (enine) olduğundan dolayı, EM
dalga enine bir dalga olarak modellenmiştir. Ayrıca, algılama cihazları aslında enine dalgaları tespit eder. Vakumda
(boşlukta) güç-alanının sebep olduğu EM dalgalar sadece boyuna (longitudinal) dalgalar olup bunu yaratan Elektron
spin ve sürüklenme hızı ( drift velocty) nin rolü henüz keşfedilmemişti. Maxwell denklemleri ve klasik yaklaşım o
kadar çok kökleşmiş olduğundan temel çıkarımlar (basic derivation ) sonraki modern keşifler için asla düzeltilmedi.
Bir vektörel sıfıra toplanan EM güçlerin yapısı incelenmediği için QM görüşü de kusursuz değildir. Böyle bir sistem,
stes üretir ve -toplama vakumun içinde ise- vakum / uzay-zamanın stresini üretir. Titizlikle baktığımızda , Bu bir
yerçekimi etkisidir ve lokal alandaki çeşitli EM bileşenlerin enerjileri suni bir potansiyel içine kilitlenir. Genel
röletivite kuramından hareketle , Bu tür potansiyel -vakumun enerji yoğunluğu değiştirilmiş olduğuiçin-bir yerçekimi
potansiyelidir. Kaluza-Klein birleşik teorisinden, en az 5 boyutlu bir yerçekimi potansiyelidir. Eğer vektör sıfırın ,
bireysel kuvvet vektörü bileşenleri büyüklük (magnitude) olarak değişmekte ise-mesela hepsi fazda- bir yerçekimi
dalgası üretirler. lokal vakum enerji yoğunluğu ritmik olarak değişmektedir. Böyle bir skaler EM dalga diye
adlandırdığımızda skaler dalga, harici bir gözlemciye göre , EM kuvvet vektörü bileşkeleri özdeş olarak sıfırdır, ama
dalganın lokal yerçekimi (gravity) potansiyeli değişmektedir.Bu nedenle, bu bir electrogravitational dalgadır ve EM
kuvvet alanlarınının vektör sıfırlaması, EM alan enerjisini G-alan enerjisine değiştirmek için bir yol teşkil eder.
Öte yandan, EM güçlerin sıfır-vektör toplamı bağlarını parçalayarak, yerçekimi enerjisini EM enerjiye değişimi
oluşturan sıfır olmayan EM bileşkeleri tekrar toparlanır.Sıfıra toplanmış bağlılığı kırmak için basit bir araç, iki ya da
daha fazla bu tür sıfır-vektör dalgaların girişimidir (interference). EM dalga teorisindeki bu üçüncü görüşte, uzak bir
mesafede eylem kolayca mümkündür ve istisna değil kuraldır.Buna ek olarak, yeni bir tür rezonans - skaler rezonans
– var olur.Skaler EM dalga, yörünge elektronları ile etkileşime girmez.Daha çok atom çekirdeğinin iç kısmı ile
etkileşime girer. Böylece yeni skaler EM rezonans, çekirdek ve çekirdeğin içindekilerin arasındadır.
Avıatıon Week & Space Technology July 28,1980 Dergisinde Çıkan Sovyetler Üzerinde Çekilmiş
Bir Uydu Fotografı
1985 Nisan sonlarında, Frank Golden, alarm durumunda derhal aktif hale geçirilecek toprağa
iletilen 54 güçlü skalar EM frekansları ve yerküreyi uyararak zorla electrogravitational rezonansa
getiren Sovyet aktivasyon EM frekansları (27 çift, her çift 12 kilohertz aralıklarla) keşfetti.
Bu toprağa bağlanmış 27 dev enerji musluğu olup, her musluk dünyanın kendisinin erimiş
çekirdeğindeki muazzam enerjiyi çıkararak sıradan elektrik dönüştürmektedir.
Her dev musluk EM Sovyetler Birliğinin sahip olduğu 4-6 arasındaki Scalar EM howitzeri
(gigantic strategic scalar Tesla howitzers) besleme güç kapasitesine sahiptir.
Yirmi yedi dev "güç musluklar"ı (27 çift, 12 kHz aralıklarla) toprağı bu 54 frekansta
electrogravitationally rezonansa getirecek şekilde kurulmuştur.
İkili olarak eşleştirilmiş bu vericilerin herbirinin yükleri ve potensiyellerinin değiştirilmesiyle
büyük mikardaki elektrik enerjisi, dev bir katot görevi görerek erimiş çekirdekten beslenen
toprağın kendisinden elde edilebilir.Sovyetlerin bu sistemleri- Sualtında ki denizaltı ile yüksek
veri hızı iletişim de dahil olmak üzere Skaler EM kumanda ve kontrol sistemleri, en geniş ve en
etkili olarak aktive edildi.
Güç musluklarının açılıp-kapatılması, Kumanda ve kontrol sistemlerinin gelip gitmesi gibi testler
birkaç gün boyunca devam etti.
Dünyanın erimiş çekirdeğindeki muazzam elektromanyetik enerjiyi elde eden bir Sovyet metodunu
ifade eder ki bu devasa güç ile “stratejik skaler Tesla howitzer” ler beslenir.
Golden tarafından yapılan ölçümlere göre, sürekli iki sinyal yaklaşık 12 kilohertz lik aralıklarla
toprağa iletilir ve yerin kendisi bu iki frekansla skaler rezonansa getirilir.
Dünyanın çekirdeği bir faz eşlenik ayna (phase conjugate mirror) pompası olarak- son derece
güçlendirilmiş faz eşlenik kopyaları oluşturarak -yanıt verir ki verici / alıcıların tüm enerjilerine
yoğunlaşarak geri besleme olarak döner.
Alıcılar güç için kullanmak maksadıyla darbe-ritim frekans ( 12 kHz ) olan bu büyük enerjiyi alır.
Böylece endotermik modda dünyanın çekirdeğinde çalışan skaler bir interferometre kanalınız olur.
Besleme kutuplarına bağlı olarak, interferometre alıcıları ile 12 kilohertz bandında sıradan EM
enerji veya negatif EM enerji yakalanır .
Kutupların yerini değiştirmek, çıkarılan enerji miktarını kontrol etmek için bir valf görevi görür.
1 Mayıs 1985 kutlamalarından hemen önce, Sovyetler, yeryüzünde 27 adet dev gibi enerji
musluklarını ve aynı zamanda çok sayıda kumanda- kontrol ve skalar iletim frekanslarını aktif hale
getirdi.
Her musluk 6 ila 8 dev Tesla howitzer’ine güç sağladığı düşünülürse Sovyetler Birliği için önemli
olan İkinci Dünya Savaşının 40. yıldönümü için 100'den fazla büyük howitzer (obüs)’ i aktif hale
getirmiş demektir.
Diğer bir deyişle, Sovyetler Birliği'nin “stratejik skaler obüs silah kompleksinin” tamamı büyük
bir tatbikat gösterisi olarak, toplantı zamanını belirlemek ve anlaşma imzalamaya (1972 yılında
Brejnev tarafından belirlenen gündem ile ) hazır olduklarını göstermek için Gorbaçov tarafından
1945’in 40. yıldönümünde yapıldı. Birkaç gün süren tatbikat bitiminde, Sovyetler, tatbikat öncesi
tek olan skaler enerji musluklarından ikisini mevcut konumunda bırakarak diğer bir deyişle, ek
stratejik silahların “alarma hazır” haline getirildildiği mesajını verdi.
T.E.Bearden, Fer-De-Lance
T.E.Bearden, Fer-De-Lance
T.E.Bearden, Fer-De-Lance
T.E.Bearden, Fer-De-Lance
WOODPECKER SYSTEM
Ağaçkakan, 1976 - 1989 yılları arasında dünya çapında kısa dalga radyo bantlarında adını
duyurmuş ünlü Sovyet radyo sinyali oldu .
Bu" Ağaçkakan " adı , 10 Hz , keskin , tekrarlayan dokunarak yaptığı gürültü gibi sesten dolayı
geliyordu .
Amatör radyo, faydalı ve programlı yayınlar gibi meşru yayınların frekanslarının rastgele
kesilmesiyle dünya çapında birçok ülke tarafından şikayet konusu oldu.
Sinyalin uzun bir “ over-the-horizon” radar (OTH-ufuk ötesi) sistemi olduğuna inanılıyordu.
Bu teori Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından sonra doğrulandı ve şimdi Duga-3 sisteminin (kaçtane
olduğu bilinmemektedir) Sovyet ABM erken uyarı ağının bir parçası olduğu bilinmektedir.
NATO askeri istihbarat sistemi tarafından fotoğraflandı ve NATO tarafından rapor adı olarak Çelik
Yarda verildi. Sovyetlerin OTH-RADAR diye nitelemesi NATO’nun benzer görevi ifa
eden radar fonksiyonu ile gerçek kapasitesinin gizlenmesi amaçlanmıştır.
Bu kılavuz/grid kolayca, havayı etkilemek ve kontrol etmek için kullanılabilir. On yıllar boyunca
Sovyetler, ABD'nin ve dünyanın diğer bölgelerinde hava manipülasyonları yapmıştır.
Woddpecker radar sinyallerine bindirilmiş olarak skalar interferometri ekzotermik modunda,
çalıştığında, woodpecker grid girişim hücrelerinin her biri küçük bir "sanal verici" Olarak
davranabilir. Bu Sovyetlerin ABD’ ye girişi ve ülke çapında düzenli aralıklarla çalışan binlerce
EM vericisi demekti.
Daha da kötüsü Endotermik modunda ise Sovyetler, ABD’ye girerek her taraf binlerce "soğuk
jeneratör" oluşturmak imkanı demektir.
Bu her bir "verici" ile aslında elektromanyetik enerjiyi elde etmek ordan çıkartmak demektir.
Exotermıc Mode
Endothermıc Mode
Bir veya daha fazla grid/ızgara hücreleri seçerek ve sürekli skalar egzotermik modda kullanarak, -
lokal ısıtarak- havayı genişleterek bir yüksek basınç alanı ortaya çıkar.
Bir noktada girişimde olan iki skalar dalga demetini elektromanyetik olarak rotasyonu ile
sıcak ve soğuk moktalar istenen bir yol boyunca ve istenilen hızda hareket ettirilebilir.
Bu yöntemlerle ABD genelinde tüm rüzgar kanalları (jetstream) sapmış ve büyük ölçüde kontrol
edilmiş olabilir. Nem, Güney Kaliforniya ve Meksika ötesindeki Pasifikten çekilebilir.
Kanada’dan alaşağı edilen Aşırı soğuk hava ile ABD’n in bu güneyi çarpıştırılır ve buz fırtınaları
üretilir. (1 şubat 1985 te olduğu gibi) Şiddetli bir fırtına indüklenebilir ve yönlendirilebilir.
"Spin" hareketi ekleyerek, bu fırtınalar geniş kasırga oluşturmak için kullanılabilir.
Eğer Izgara yerküreye yerleştirilir ise aynı operasyonlar karada da yapılabilir.
Woodpecker sistemini insanların üzerinde de uygulayabilirsiniz.
10 Hz faz-kilitlemeli ELF modülasyon sinyalleri ve daha az sıklıkla aynı anda birden fazla
woodpecker frekanslar hedef alana yoğunlaştırılır. Bu modülasyon, Dünyanın manyetik alanının
Schuman rezonansından daha güçlü ise belli bir oranda beynin içine zorla giriş yapabilecek ve
woodpecker sinyalleri ile senkronize olacak böylece bir çok uygun frekanslar beyin ile faz-
kilitlemeli olarak kalacaktır..
Bu, çoklu uygun EM kanalların direk olarak girmiş olan beynin sürüklenmekte olduğu gerçeği
demektir. Bu noktada, Fourier açılımları geometrik beynin belirli kısımlarına saldırmak için
kullanılabilir.
Launch Phase Abm System And Sovıet Command And Control Concept
Yeni gösterimde, manyetik potansiyel alan Ω ve manyetik kütle m burada ilk kez söz edilmiştir. Bu manyetik potansiyel
alanın gradyanını hesaplayarak manyetik alanı elde etmek mümkün (ya da benzer magnetostatic alan. Maxwell bu iki yeni
alan değişkenleri kuvvet denklemi (1.11) içinde tanıttı.
Okuyucu süreklilik denklemi (1.8) haricinde daha önce yayınlanmış denklemler (1.1) den (1.7) kadar yukarıdaki
eşitliklerin özdeşliklerini kontrol edebilir. Yukarıdaki gösterime bakıldığında, Prf. Peter Guthrie’nin quternionların girift
bağlamından dolayı neden başarısız olduğunu buna mukabil Oliver Heaviside ve J. Willard Gibbs tarafından tanıtılan
vektör notasyonu başarılı olup daha kolay ve çoğu uygulama için kullanışlı olduğunu görebilir.
Burada çok ilginç olan, Maxwell'in ilk formülasyonda tanıttığı manyetik yük yoğunluğu ve ilgili muhtemel manyetik
monopollerin varlığı, 1931 yılında Paul André Maurice DIRAC’in manyetik kutuplar ilgili ve ispatladığı çalışmalarına
kadar bir yarım yüzyıldan fazla süre için unutulmuş olmasıdır.
Dr. Eng. Roberto Handwerker, Milano- Italya’da -2010 yılında yaptığı TESLA & COLD
ELECTRICITY isimli sunumda Maxwell denklemlerinin eksik çözüldüğünü söyler.
19. yüzyılda, bilim adamları Dr Heinrich Hertz tarafından keşfedilen elektrik dalga
fevkaladeliğini anlamaya çalışıyorlardı.
Dr. Nikola Tesla tarafından iddia edilen elektrik dalga fenomeni, Dr Hertz tarafından sahip
çıkılan elektrik dalgası özelliklerininden tamamen farklı idi ve bu rakip bakış açıları
arasındaki çekişmeye yol açmıştı.
Bu tartışma yüzünden seçkin bilim adamı, Glasgow-İskoçya Üniversitesi, Profesörü William
Thomson (aynı zamanda Lord Kelvin olarak da bilinir) 1897 yılında Tesla'nın deneylerini
görmek için New York'a gitti ve sonuç olarak, hem Tesla’nın hemde Hertz’in doğru-haklı
olduğu sonucuna vardı.
Açıklaması ise, Hertz transvers dalgalar , Tesla ise longitudinal dalgalarla deney yapmıştı.
Hertz’in bulduğu dalgalar transverse (enine) , Tesla’nın bulduğu ise
Longitudinal(boyuna) dalgalardır. Her ikisinin dalga hızları farklıdır. Hakem olarak
Lord Kelvin hem Tesla’ yı hem de Hertz’i haklı bulmuştur.
Hertz, Keşfettiği enine elektrik dalgaların Dr James Clerk Maxwell’in elektrodinamik denklemleri
ile hesaplanabileceğini iddie etmekteydi.
ve o zaman bilim adamları ; matematiksel hesaplamalar ile deney sonuçlarını kabul ederek
Hertz’in ispatının doğru olduğuna karar vermişlerdi.
Ancak, yeni NASA CR bültenlerinde açıklanmıştır ki; [6]
Neredeyse hiç bir bilim adamı ya da mühendis hatta bugün bile, 1865 yılında yayınlanan,
Dr James Clerk Maxwell’in orijinal elektrodinamik denklemleri (daha az anlaşılır) görmüştür.
Halbuki orada boyuna dalgalar, enine dalgalar, ve çok daha fazlası düşünülmüş , öngörülmüştü.
Bilim adamları ve mühendislerin bugün referans olarak aldıkları
"Maxwell denklemleri" elektrodinamik denklem kümesi olarak basitleştirilmiş ve yayınlanmış
olandan oldukça farklıdır.
Öğretilenden ziyade daha doğru adı Bugün, Maxwell-Heaviside denklemleri olmalıdır.
Maxwell’in en önemli muhalifi olarak Oliver Heaviside; kolaylaştırmak adına Maxwell orijinal
denklemlerinden boyuna (longitudinal ) elektrik dalgaları ve elektrik potansiyelleri hesaplamak
yeteneğini kaldırdı:
Dr Thomas Valone , yaklaşık 25 yıldır enerji geliştirmesi, itici güç tekamülü ve gelişmiş fizik
konuları hakkında yazılar yazmış dersler vermiştir. Dr Thomas Valone’nun Skaler Dalgalar üzerine
Yazdıklarında:
Longitudinal Dalga- bir basınç tipi Dalga, hareket yönü boyunca titreşimler olan ses benzeri
bir dizi sıkıştırma ve nadir kesintiler vardır.
Skaler Dalga- EM 'Hertz' dalgalarındaki enine salınımların tersine, boyuna olan
Longitudinal dalgalardır. sonuç olarak Hertz olmayan ve Tesla’nın birçok kez söylediği gibi
büyütücü verici ile ilgilidir.
Skaler Alan-Fizikte, uzayda her bir nokta belirli bir potansiyel bir büyüklük için tahsis edilir.
ama yönü yoktur. Skaler potansiyel bir yük yoğunluğu nedeniyle sadece Coulomb potansiyelidir
EM (elektromanyetik) dalgaları ışık hızında seyahat ederken, '”skaler potansiyel uzayda her
yerde anında yayılır .
Skaler Dalga-(Boyuna Dalga bakın.) Ayrıca Tesla Dalga ya bak.
E ve B (elektrik ve manyetik) alanları olmadan saf potansiyel bir salınan alanı. X , zaman
içinde armonik değişen bir skaler dalga ama sadece boyuna alanlar var .
Kuantum mekaniği (örneğin, Aharonov-Bohm deney) içinde elektron dalga fonksiyonuna
gerçek etkileri vardır.
Hiçbir enerji veya momentum transferi olmaması sebebiyle , X alanlar, tüm nesnelere nüfuz
edebilir ve aslında tüm evreni geçebilir.
hiçbir c-sınırlı alanlar olmadığı için . Skaler dalgalar, ışık hızı c den daha hızlı seyahat edebilir
Transvers Dalga - boyuna titreşim yapan bir Tesla elektrostatik skaler dalganın tersine
Yanal salınım yapan standart bir Hertz EM dalgası.
Bugüne kadar, hemen hemen tüm dünyada bütün elektrik ve elektromanyetik (EM) teknolojisi
enine EM dalgalara dayanır.
Boyuna dalga teknolojisi ve eşsiz kanıtlanmış yetenekleri bilinmez ve yaygın değildir.
The vectorial part of the wave equation (derived from the Maxwell equations)
The scalar part of the wave equation describes longitudinal electric waves (derivation of plasma waves).
Transverse Longıtudınal
ABD’ni bu derece ürküterek nerdeyse ülkenin bütün kaynaklarını bu projeye tahsis eden faktörlerin
başında hiç şüphesiz ABD Başkanının, Bilim danışmanından [5] almış olduğu Sovyetlerin bu konuda
yaptığı -testler/deneyler/ saldırılar- hakkındaki bilgilerdir.
Buna göre:
Burada bizi ilgilendiren husus ABD’nin başına gelen bu sabotajlardan 3 tanesinin yakın tarihimizde
bizim de (Türkiye) başımıza gelmiş olmasıdır.
Türkiye’deki tartışmalara bir nebze ışık tutabilecek olan sebep ve somut kayıtlar kendisine müteşekkir
olduğum T.E.BEARDEN tarafından sunumlarında açıkca izah edilmiştir.
Tek farkı BEARDEN’in bahsettiği hadiselerde kurbanlar Türk değil, Amerikalıdır. Burada verilecek
emsaller tarihi bir hakikat olup, Türkiye’deki benzer durumla eşleştirilecektir.
Benzer durum Org.Eşref BİTLİS’in uçağıdır. Kamuoyunu günlerce meşgul eden konu o günkü
hava şartlarında ve donanımlı bir uçakta nasıl buzlanma olduğu idi. Ayrıca motor takatinin
düşmesinin sebebi belli değildi. Exotermik mod olduğu aşikardır.
EMSAL-2: 10 Hz faz-kilitlemeli ELF modülasyon sinyalleri ( beyin algılamayı ters yüz eder )
Benzer durum mükemmel bir şekilde yetişmiş olan pilotların kontrolündeki Türk F-16’ların ve
CERN’DE çalışan 5 Türk Bilim insanının da yolcu olduğu ISPARTA uçağının anlaşılamayan bir
şekilde yere çakılmalarıydı. Resmi raporda VERTIGO denmektedir. Yani Algılamadaki denge
kaybı Tıbbi sebep olarak belirtilmiştiir.
Benzer durum Türk Silahlı Kuvvetlerinin envarinte bulunan CASA uçaklarının adeta
şaka gibi sebeplerle düşmeleridir.
EMSAL-4: EM Missile
Benzer durum 17 ağustos gölcük depreminden önce portakal renkli ateş toplarının
görülmeleridir. İlerleyen bölümlerde 17 Ağustos depremi ayrıca tetkik edilecektir.
13 Haziran 1975 yılında Brezhnev, “Dünyanın şimdiye kadar bildiğinden daha korkunç” dediği bu tarz
yeni silahların araştırılmasının ve geliştirilmesinin yasaklanması için anlaşma yapmayı ABD’ye teklif
etti.
2 Temmuz 1975 yılında Brezhnev, bir grup ABD’li senatöre bu ürkütücü silahların araştırılmasının ve
geliştirilmesinin yasaklanması için yaptığı teklifi tekrarladı.
Ağustos 1975 yılında Ponomarev, bu ürkütücü kitle imha silahlarının yasaklanmasını istedi.
23 Eylül 1975 yılında Gromyko, bu tarz yeni silahların araştırılmasının ve geliştirilmesinin
yasaklanması için hazırladığı anlaşma taslağını BM Genel Kurulunun 30. oturumda sundu.
Ancak 1975 yılında Prag’da Kominist liderlere hitap eden Leonid Brezhnev “ 1985’e kadar gücümüz o
kadar karşı konulmaz olacak ki, Dünyanın neresinde ne istersek yapabileceğiz” demiştir.
1978 yılında Kosygin, Imelda Marcos’a “1980’lerde biz ve müttefiklerimiz açık denizleri, Uzayı ve
Dünya kara alanlarının çoğunu kontrol edebileceğiz” demiştir.
1985-1987 yıllarında Sovyetler harekete geçmesine rağmen, ABD’lierin Ölü Adam Sigortası ( Dead
Man Fuzing) dedikleri çılgın sistemini (in sane ) test etmeye cesaret edememiştir.
Bu sistemde sürekli aktif haldeki Amerikan nükleer silahlar periyodik bir süre sonunda manuel olarak
durduruluyordu. Eğer bu kişi/ler ölürse silahlar otomatik olarak Sovyetleri vuracaktı.
2nd STAGE
U.S
STRATEGIC DEFENCE INITIATIVE
(STAR WARS)
2. AŞAMA
ABD
STRATEJİK SAVUNMA İNSİYATİFİ
YILDIZ SAVAŞLARI)
Harry MASON Temmuz 1997 yılında yazmış olduğu yazısında Avustralya’da daha önce
görülmedik hadiselerden bahsetmektedir.
Batı Avustralya’nın Pilbara semalarında daha önce hiç kaydedilmemiş ve hatta kıtanın yerlisi
Aborjinlerin bile hatıra/hafızalarında olmayan kırmızı portakal renkli, uçak hızında, alçak irtifada uçan
ateş topları, ve bu topların yerde yapmış olduğu izdüşümlerde depremler görülmeye başlandı[7]
Bir çok bölge sakini bu ateş toplarının Exmouth yarımadasındaki ABD Radyo haberleşme
üssünden geldiğine dikkat etmişti. Bu bölgede yaşayanlar içinde bu üssün yeraltında gizli bir
olağan dışı hava sistemlerine sahip olduğu gibi bir şüphe de vardı.
Daha sonra tespit edilmiştir ki bu ateştopların güzergahındaki Dampier güç istasyonunun iletişim
hatları ortamdaki aşırı gerilim darbesi sebebiyle devre dışı kalmıştır.
Ateş topları 1973-1994 arası Exmouth yarımadasından Great Sandy Desert (çölünün) doğusuna
doğru defalarca görülmüştür. Daha da ilginç olanı kıtada seri depremler başlamıştır.
Bir dünya üzerinde Exmouth yarımadasından geçen büyük coğrafi kutup dairesi aşağıdaki
güzergahtaki istasyonladan geçerek bütün gezegeni kaplayabilecektir.
Hong Kong,
Thule (Grönland ABD Hava Üssü),
Cutler - Ana = bilinen VLF Tx, ( VLF vericisi)
Arecibo - Porto Riko = bilinen VLF Tx, ( VLF vericisi)
Tucuman - Arjantin = bilinen VLF Tx, ( VLF vericisi)
Amerikalılar daha önce Fransızların 1966’da beri yapmış olduğu ELF (Extra Low Frequency )
deneylerini devralarak adeta kıtanın hakimi gibi davranmaya başladılar.
Avustralya Başbakanı Harolt E. Holt bu durumu endişe ile izliyordu.
Ailesine ve kabinede bazı meslektaşlarına ABD’ nin testleri ile ilgili önemli bir şey bulduğunu ve
Kabinede aleyhte yapacağı konuşmadan bir gün önce yüzmek için girdiği denizden bir daha dönmedi.
Amerikalılar denizde kaybolan Avustralya Başbakanın ismini bir deniz üssüne verdiler[8] Neden?
Bu tarz bir sistemin, şiddetli hava fırtınaları ile Kuzey Kore’yi teslim alıp tarım alanlarının % 50’i
yok ederek açlığa mahkum etmek ve Rusya, Japonya, Çin, İranın çeşitli yerlerinde deprem
oluşturmak için kullanıldığı anlaşılmaktadır.
23 Aralık 1996 Rusya’nın sesi radyo yayınında modern Rus mikro-dalga plazma ve E/M silahları
uzmanı olan Boris Belitzky verdiği cevaplarla Rusyanın da bu tip silahlara sahip olduğunu itiraf
etmiştir.
Burada, sistemli bir füze saldırısını püskürtmek için kullanılacak ve ABD’nin Stratejik Savunma
Girişimi-SDI’e alternatif olarak Güven-TRUST kod adlı bu proje önerilmiştir.
Bu şekilde Rusya, dünyanın soğuk savaş sonrası güvenliği için yeni iklimi güçlendirmeyi ümit
etmektedir
1962-1965 yılları arasında ABD’li jeolojistler, atık suların dünyanın içine enjekte edildiğinde bir dizi
deprem oluştuğunu keşfetmişlerdi. Enjekte edilen atık suyun miktarı ve periyodu, depremlerin frekansı
ve magnitudu ile uyuşuyordu. [9]
Çok yüksek basınç altında enjekte edilen sıvı yüzünden kayalarda depolanan enerji serbest kalarak
deprem oluşturmaktadır.
Kurulan uyum GRID sinyal için yükseltme faktörü olarak hizmet eder. Ve şimdi yeryüzünden gelen
küçük miktardaki beslemeden daha fazla enerji duran dalgada mevcuttur.
Interferometre tip teknikleri ile bu tarz çoklu dev rezonans dalgaları birleştirilebilir. Böylece
Dünyanın içinde çok büyük enerjili ışın veya yoğunlaştırılmış etki oluşur.
Frekansa, odaklamaya, dalga şekline bağlı olarak biri, çeşitli etkileri indükleyebilir.
Hedef alan üzerinde orta ve üst atmosferde ciddi bozukluklarla, uzak bir hedef noktasına bağlı
olarak Depremler ve anormal hava efektleri gibi. Buna TESLA ETKİSİ denir. "
Tesla Etkisi
1981 yılında ABD Psychotronics Derneği (USPA) bir Sempozyumu'nda Yarbay Thomas Bearden,
şunları söylemiştir:
Tesla’nın bulduğu duran dalgaları erimiş çekirdekte (core) ya da sadece kayaların üzeride
kurabilirsiniz. Kayalardaki bu tellürik faaliyet bu dalgaların faaliyetini arttırarak daha fazla
potansiyel enerji alabilirsiniz. Bu olaya Tesla Büyütücü Vericisi (Tesla Magnifying Transmitter-
TMT ) adı verilir.
Bearden TMT’nin nasıl çalıştığını açıklamaya devam ediyor
Yapmanız gereken şey, Eğer yerkürenin içine bir duran dalga gönderirseniz dünyanın erimiş
çekirdeği dalgayı beslemeye başlar. (şimdi Tesla etkisinden bahsediyoruz).
Böyle bir duran dalganız varsa bir triode (tüp) kurdunuz demektir.
Burda yapılan şey; dünyanın erimiş çekirdeğinin enerji beslemesi, sizin triodun grid kapısına sizin
gönderdiğiniz sinyal gibidir.
Bundan sonra yapmanız gereken frekansı değiştirmek olacaktır.
Eğer frekansı tek yönde değiştirirseniz ( start to dephase ) , üzerinde yoğunlaştığınız yeryüzündeki
noktanın diğer tarafındaki atmosfere enerji yüklersiniz. Havayı iyonize etmeyle başlarsınız. Hava
rüzgar kanallarını (jetstream) değiştirebilirsiniz.
Eğer yavaş yavaş azaltırsanız herşeyi değiştirebilirsiniz.Havaya tamamen tesir edebilirsiniz. Bu harika
bir hava makinasıdır.
Eğer keskin bir şekilde azaltırsanız, ionize elde edemezsiniz. Onun yerine yeryüzüne inecek olan
ateştopları (plazma) ve şimşekler elde edersiniz.
Frekansları ileri geri oynayarak tüm bölgeler üzerinde büyük hava değişikliklerine sebep olabilirsiniz.
Bir ışın interferometre oluşturmak için gerekli mesafeyle ayrılmış İki skaler potansiyel ışın vericileri
alın . Belli bir mesafede iki ışını çakıştıralım. Şimdi uzak girişim bölgesine (Interference zone )
olarak IZ, bir ortam vakum potansiyel ortamı (uzay-zaman potansiyel veya uzay-zaman stresi)
oluşmuştur.
Eğer , Interferometre vericisinin elektrik devrelerinin toprağı , IZ ‘deki ortam potansiyelinden
yukarda ise, o zaman, saçılan EM enerji (ısıtma) IZ’de ortaya çıkar.Bu işlem egzotermik çalışma
modudur.
Eğer , Interferometre vericisinin elektrik devrelerinin toprağı , IZ ‘deki ortam potansiyelinden
aşağıda ise, o zaman yakınsak EM enerji (soğutma) IZ’de ortaya çıkmaktadır.
Bu işlem, en endotermik çalışma modudur.
Yani sadece bir skaler potansiyel interferometrenin elektriksel toprağın beslemesi ile oynadığınızda
uzak IZ’de ısıtma ya da soğutma üretebilirsiniz.
Sadece yayın yaptığınızda (radiates) uzak, sabit, sürekli ısıtma veya soğutma elde edersiniz.
Eğer interferometreyi PULSE (darbe-vurum) olarak çalıştırırsanız, uzak bir sıcak patlama ya da
soğuk patlama üretirsiniz.
Dünyanın diğer tarafında Çakışma alanını - (IZ) atmosferde belli bir bölgeye Odaklandır.
(toprak ve okyanus üzerinden ışınlama).Vericileri positive beslemeye al. IZ’ de havada atmosferik
ısınma elde edersiniz. Böylece hava genişler ve alçak başınçlı bölge oluşur.
İkinci bir vericiyi de negatif beslemeye alarak uzak bir bölgede ikinci IZ’ yi oluşturursunuz. Bu IZ’
de hava soğur ve büzüşür,yoğunlaşır. Ve yüksek basınçlı bölge oluşur.
Böylece çeşitli IZ’ leri (alçak-yüksek basınçlı) rüzgar kanallarının (jetstream) yakınına yerleştir.
Bu jetstream’ler (rüzgar kanalları) aşağıya ve yere doğru yukardan sapmaya başlar.
Vericilerdeki enerjiyi ve IZ konumlarını (sadece yavaş yavaş birlikte hareket) değiştirerek,
jetstream’leri (rüzgar kanalları) sürükleyerek yönlendirebilirsiniz. Ve böylece nihai havayı
yönlendirebilirsiniz.
Tornado (kasırga ) yumurtlamak istermisiniz?
Sadece, jet akışlarında (jetstream) birkaç keskin viraj yapmak ve biraz onları hızlandırmak yeterlidir.
Hava kitlelere kazandırılan ilave açısal momentum küçük tornadoları doğuracaktır.
Okyanus altında bir yere, belli bir süre, IZ odaklandığında , o bölgedeki su ısınır veya soğur.
Mesela orayı kötüleştirebilir veya iyileştirebilir. El Nino gibi..
Eğer bu oyuncaklarla uyuyan bir volkan etrafında oynarsanız ne olcağını tahmin edebilirsiniz.
Endişe verici olan, HAARP teknolojisi Yeni Dünya Düzeni'nin baskıcı hedefleri ve gündemlerini
uygulamak için uygundur.
HAARP: The Ultimate Weapon of the Conspiracy isimli kitabında Jerry Smith;
1966 yılında Professor Gordon J. F. MacDonald’ın Unless Peace Comes isimli kitabında şaka
yapmadığını, gezegenin enerji alanları kullanarak hava manipülasyonu, iklim değişikliği, kutup buz
kap erimesi veya istikrarsızlaştırma, ozon tabakasının inceltilmesi teknikleri, deprem mühendisliği,
beyin dalgası manipülasyon ve okyanus dalga kontrolünün nasıl yapıldığını açıklar
1997 yılında ABD Savunma Bakanı William S. Cohen, diğerleri dediği (terörist-ülkeler)
elektromanyetik dalgaları kullanarak deprem yaratabileceklerini, volkanları patlatabileceklerini, iklimi
değiştirebileceklerini dolayısı ile kendilerinin de bu konularda yoğun mesai içinde olduklaını söyler.
Muhtemel Hedefler
ABD’ nin imza koyduğu NAIRABI konvensiyonun’a göre barışta bağımsız herhangi
bir ülkeye izinsiz olarak elektronik sinyal yayını yapmak yasaktır.
KYOTO vodvili denen tiyatro da, ozon tabakasını delen fluorakarbon moleküllerinden
ziyade bu EM silahların yoğun bir şekilde kullanıldığı gerçeği gözlerden gizlenmiştir.
Plazma Güç:
Daha yüksek bir sıcaklık, bir plazma jet motorunun egsozundan çıkar.
Bu, zayıf iyonlanmış bir plazma, ancak küçük miktarlarda potasyum ya da sezyum metal ilave
edilirdiği zaman çok iyi bir iletken haline gelir. Bir mıknatıs yönlendirildiği zaman, elektrik
üretilir. Bu MHD gücüdür . Yani bir plazma ve bir manyetik alan arasındaki manyetohidrodinamik
bir etkileşimdir.
Silahlar:
MHD’ nin etkili bir savunma sistemi ile silah olarak kullanımı sonsuzdur.
sadece hava gücünü kullanarak mıknatıslar kullanmak, savunma için (8-10) Tesla değerinde
bobinler kullanarak Büyük elektrik kuvvetleri yaratmak mümkün olacaktır
Böylece Yüksek Sıcaklık Süperiletkenlik (HTSC) elde edilebilir.
V 1 1
(V )V p 2V g j B
t
– For liquid metal coolant, this body force can have dramatic impact
on the flow: e.g. enormous MHD drag, highly distorted velocity
profiles, non-uniform flow distribution, modified or suppressed
turbulent fluctuations
MHD
MHD jeneratör (manyeto-hidrodinamik jeneratör) Bir füze motorunun katı yakıt itici gücü
esasına dayanan bir kompleks fiziksel donanımdır.
Dünya'nın derinlik sondajında kullanılan MHD jeneratör, kısa bir yüksek güçlü
elektromanyetik pals oluşturur.
Bunun yanı sıra, kilometrelerce boyunca çok sayıda jeofizik ölçüm istasyonları üzerinden gerçek
zamanlı kontrolü sağlamak gereklidir.
1999 Gölcük depremi öncesinde olaylar, 1976 Tienshan–Çin depremi öncesi olaylarla örtüşmektedir.
Bugün artık biliyoruz ki 650.000 kişiyi öldüren bu deprem bir Sovyet testi idi. Gölcük depremi
öncesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin NATO şemsiyesi altında Marmara Denizinde “Electro-Sismic
Tests Under Night Vision Conditions” isimli tatbikata katıldığı, Özel tertibatlı ABD denizaltılarının da
bu tatbikatta yer aldığı Gn. Kr.Bşk.’lığı tarafından halen yalanlanmamıştır.
Chalidze’ye göre; Sisimik hareketlere önceden önemsiz kabul edilen veya Güçlü uzak depremler,
Nükleer patlamalar, toprak gelgitleri, dünyanın dönme hızındaki değişiklikler gibi tamamen
gözardı edilen dış kaynaklı faktörler tarafından tesir (modülasyon) edilmektedir.
Ortam stres alanın (küçük) değişikliklerinin ortama tepkisini ifade etmek için , Yukarıdaki (mekanik)
türden zorlamalara Jeofizik ortamın sismik ve sismik (sürünme) tepkisi olarak
tenso duyarlılık olarak tanımlanmıştır.
Depremler (en azından şu anda) tahmin edilemiyorsa, o zaman belki oluşumu bir şekilde
kontrol edilebilir?
Deprem Tetikleme ile ilgili yukarıda bahsedilen örnekler böyle bir olasılığı göstermektedir.
Yeni bir tetikleyici, Farklı fiziksel kökenli , NIS (Russian) grubun üyeleri tarafından
kısa zaman önce keşfedilmiştir.
Orta Asya bölgelerinde - Güney Tien Shan ve Tadjik Depresyon (1976-1978) ve Kuzey Tien Shan
ve Chu Vadisi (1983-1989) - Deprem tahmin deneyleri esnasında , düzenli elektromanyetik sondaj
tarafından bir manyeto-hidrodinamik (MHD) jeneratörün yardımıyla kabuk elektriksel iletkenliği
ölçülmüştür.
1. Sobolev G.A., Ponomarev A.V., Avagimov A.A., Zeigarnik V.A.. Initiating Acoustic Emission
with Electric Actions // In: Proc. XXVII General Assembly of the European Seismological
Commission (ESC), Lisbon University, Lisbon, Portugal, September 10-15, 2000, SSE-2-06-0,
P.277-281.
2. Sobolev G.A., Zakrzhevskaya N.A., Kharin E.P. On a relationship between seismicity and
magnetic storms // Physics of the Earth, 2001, No.11, P.P.66-72
ABD 1945’te Nazi Bilim adamlarını devşirerek Uzay yarışına bir adım önde başlamıştı.
Demirperde yıkıldıktan sonra bizzat rakibin ( Sovyet ) en iyi oyuncularını takımına katmıştı.
Batıya göç eden Sovyet bilim adamları nezaretinde, NATO’ nun Barış için Bilim programları
bile nedense hep Barış ile başlamasına rağmen ilgili ülkelerdeki Sismik, Tektonik riskler üzerine
projelerle doldurulmuştur:
Seismic Risk in large Cities of Caucasus, Tools for Risk Management (SeRiCiCau)
(SfP-Seis-Caucasus)
1995 yılında Amerikan senatosunda kitle imha silahlarının yayılması ile ilgili oturumda
mevzu bir Japon tarikatı olan AUM SHİNRİKYU idi. Tehlikeli bir kült olarak takdim edilmişti.
Yakuza ile müttefik olan bu tarikatı tehlikeli kılan Ruslarla beraber icra eyledikleri Scalar EM
enerjili silah çalışmaları idi.
1990 yılında Batı Avustralya’ da (BANJAWARN) çalışmalara başlayan grup 1992-1993
yıllarını Rusya’ da eğitim almakla geçirdi.
Aum’un başkan yardımcısı Kiyohide HAYAKAWA, master tezini OSAKA Üniversitesi
Çevre Mühendisliği bölümü landscape (yeşillendirme) bölümünde tamamlamıştı.
Tez, top secret olarak etiketlenip japon bilim çevrelerine bile yasaktı.
Hayakawa’ının sağ kolu ve aynı zamanda tarikatın bilim bakanı olan Hideo MURAİ , yaşayan
en akıllı japon ünvanına sahip bir nükleer fizikçi idi. Kobe’deki laboratuvarların başkanıydı.
1995 KOBE depreminde depremin merkez üssü bu laboratuvarlar olacaktı.
Tarikatın manevi lideri Asahara Kobe depremini 9 gün öncesinden, Tokyo radyosunda
yaptığı bir konuşmada ; bir yabancı gücün Kobe’de E/M silah sistemlerini kullanarak
deprem tetikleyeceğini bildirdi. Muhtemelen KGB tarafından bilgilendirilmişti.
Hideo MURAİ depremden hemen sonra Yakuza süsü verilmiş suikast timiyle öldürülürken
son sözü “Jewish got me” olacaktı.
Japonya’da olanlar süpriz değildi. Teknolojiyle gelen utanç verici mağlubiyet, yine teknoloji
ile zafere çevrilebilirdi.
1989 yılında “ Japan That Can Say No ” kitabının yazarı , Sony’in efsanevi başkanı ve bir
dönem de başbakanlık yapmış olan AKİO MORİTA ; kitabında geleceğe dair işaretler vermekteydi.
Ona gore Japonya Rusya ile işbirliği içinde olmalı, Japon elektronik teknolojisi ile
Rus super E/M silah sistemleri modernize edilerek ABD’ ye dur denmeliydi.
E/M deprem tetikleyen silah teknolojisinin Japon sismologlarca keşferdilen ilk ipucu
1988 büyük Ermenistan Depremden sonra Sovyet sismologları ile yapılan ortak bir toplantıda
geldi.Bu silahlar hakkındaki bilgileri kuvvetle destekleyen kanıtlar Japon araştırmacı
gazetecilere Moskova’lı bir kaynaktan geldi.
Dışişleri Bakanı Shintaro Abe liderliğindeki bir üst Japon heyeti SSCB Devlet Başkanı Gorbaçov
ve onun yardımcısı ve Politbüro üyesi Alexander Yakovlev ile tanıştığında bu kişi Moskova'da bir
konferansta (Ocak 1990) sırasında mevcut idi.
SSCB ve Japonların niyeti "ikili işbirliğini kurmak idi ve byda gerçekleşti.
1991 yılındaki da toplantılarda Gorbaçov Yakovlev aracılığıyla Japon hükümetine SSCB'nin
süper-gizli kıtalararası menzilli E / M silah teknolojisi sundu. Bu silah - Deprem üretme
kapasitesine –sahip olup maliyeti 900 milyon $ idi.
Bu E/M silah sistemi 1960'lardan itibaren SSCB ‘ de aktif hizmette bulunmuştur.
4 Mayıs 1991’de Yomiuri Shimbun "Gelişmişlikte Son Perde- Deprem Silahları” başlıklı bir
makalede Rus basınında çıkan haberlere istinaden; Rusya'nın yerkabuğunun hareketinden
yararlanarak düşman topraklarında büyük SUNİ deprem tetikleyen, bir deprem uyaran silah
üretme eşiğinde olduğunu Ve böyle bir silah sistemi Japonya'ya satışa sunulduğunu belirtmiştir.
Bu gelişmiş Rus silah gelişmiş teknolojisinin belirli bir derece stresli plaka sınırında küçük bir
nükleer bomba patlatarak binlerce kilometre uzakta istenen hedefe konuşlanmış güçlü bir deprem
başlatabilecği iddia edildi.
Bu açıklama muhtemelen halktan E/M silah mekanizmasının gerçek doğası hakkındaki bilgiyi
gizlemek için söylenmiş makul bir yalandı. Bu nükleer patlama plaka sınır yerlerde deprem
başlatmak için bilinen belgeli ve gizli olmayan bir gerçektir.
Malezya'nın niyeti, Büyük Endonezya ve Borneo Orman Yangınları tarafından oluşturulan son
büyük çevre felaketinin sis-pus ve kesif dumanlarının Rus Uydu teknolojilerini kullanarak büyük
fırtınalar,siklonlar ile dağıtılması ve uzağa gönderilmesi idi.
Bu Rus şirketi - gezegenin her yerinde - bir multi-milyon dolarlık bir fiyat mukabilinde verilen
hava sipariş lerini temin eder.
Tarihi bir gerçektir ki, 1987 yılında Dünya borsaları çökerken, Biskay körfezinde üretilen dev fırtına
hücresi İngiltere’yi vurdu.Siklon rüzgarları bütün ormanlık alanları tahrip ettiğinden,Güney
İngilterenin telefon sistemini nakavt etti. Böylece bir çok İngiliz kilitli kalarak hisselerini satamadı.
Borsadan ilk çıkan çok büyük para kazandı ve aynı zamanda British Finansal sistemine ağır darbe
vurdu.
Ruslar Kapitalizmi teknik olarak öğrenmişlerdi.
8 Şubat 1995’te 3 yıldızlı bir Rus generali Kirtland-New Mexico’daki Amerikan üssünü ziyaret eder.
Rich Garcia’nın yazdıklarına göre bu Rus Tümgeneral Vladimir M. Loborev, Rusya Federasyonu
Savunma Bakanlığı Fizik ve Teknoloji Merkez Enstitüsü başkanıdır. Rusyadaki hava kuvvetlerine ait
Phillips Laboratuvarınında Yöneticisidir. Yanındaki Dr. Valery M. Kondratev, Enstitüde kıdemli bir
Bilim adamıdır. Rus heyetinin ziyaret ettiği tesisler arasında Los Alamos (NM) Ulusal Laboratuvarı
ve Lawrence Livermore (CA) Ulusal Laboratuvarları da vardır.Rusyadaki Phillips ve Amerikadaki
Kirtland Labortuvarının temel çalışma faaliyeti Electromanyetik Pals araştırmalarıdır.
Michel Chossudovsky “Washington's New World Order Weapons Have the Ability to Trigger
Climate Change” isimli eserinde Amerikalılar ve Ruslar Dünya iklimini manipüle edebilme
yeteneğine sahip demektedir[11]
Dünyanın iklimi şimdi öldürücü olmayan sofistike silahların yeni nesil bir parçası olarak
değiştirilebilir.
ABD'de, bu teknoloji (Star Wars) Stratejik Savunma Girişimi (SDI) nin bir parçası olarak Yüksek
Frekanslı Aktif Aura Araştırma Programı (HAARP) ad altında icra edilmektedir.
Son bilimsel kanıtlar HAARP’in tam operasyonel ve potansiyel olarak sel tetikleyici, kuraklık,
kasırga ve deprem tetikleme kapasitesine sahip olduğunu göstermektedir.
Askeri açıdan, HAARP bir kitle imha silahıdır. Potansiyel olarak seçilen tüm bölgelerde tarım ve
ekolojik sistemlerin istikrarı bozucu yeteneğine sahip bir enstrüman olmaktadır.
HAARP Stratejik Savunma Girişimi (SDI) kapsamında Yeni Dünya Düzeninin silahı ve
cephanesidir. Askeri açıdan tüm ulusal ekonomileri potansiyel iklim manipülasyon yoluyla
destabilize edebilir. Daha da önemlisi, az maliyetle düşmanın bilgisi ve konvansiyonel bir savaş
olarak askeri personel ve ekipman çekici olmadan uygulanabilir.
HAARP yoğun yüksek frekanslı ışınları ile atmosferi bombardıman ederek iklim değişikliğine katkıda
bulunabilir . Yüksek şiddette, düşük frekanslı dönen-yansıyan dalgalar zamanla insanların beynini
etkileyebilir , ayrıca tektonik hareketler üzerindeki etkileri göz ardı edilemez.
Daha genel olarak, HAARP Dünyanın elektro-manyetik alanını modifiye etme yeteneğine sahiptir.
Bu ABD askeri araştırmacıların düşündüğü -yumuşak, kibar, nazik- bir elektronik silahtır.
WEATHER MODIFICATION
PHILIP L. HOAG
II.dünya savaşı öncesinde Ukrayna, Sovyetlerin iklimle oynaması neticesinde açlığa mahkum olmuştu.
Yiyecekleri kontrol eden İnsanlarıda kontrol eder diyen Philip L. Hoag “Weather Modification” adlı
yazısında bu konuyu öncesi ve sonrası ile teferruatlı bir şekilde anlatır.
1971 yılında ABD ve Sovyetlerin aşağıdaki gizli hava modifikasyonu projelerinde işbirliği yaptığı
iddia edildi:
Burada ilginç nokta Amerika’nın bu tür operasyonlara karşı GWEN (Ground Wave Emergency
Network) programını devreye sokmuş olmasıdır. Nükleer savaşta muhtemel radyasyon yüzünden
kesilecek iletişimi sağlamak amacıyla kurulduğu söylense de; gerçekte GWEN anten kuleleri ile 200-
250 mil çapında bir saha içinde manyetik alanın değiştirilmesi mümkündür. Program müdürü Albay
Paul Hanson, GWEN’in nükleer savaşa yardımcı olamıyacağını çünkü büyük bir ihtimalle yıkılmış
olacağını söylemektedir. Asker ağzıyla:
Her bir birimde 300 foot uzunluğunda bir kule vardır. Radyo dalgaları iletmek için her biri 300 feet
olan yüzlerce çıplak bakır teller vardır. Bu teller kulenin tabanından dışarı yayılan bir kollu desen
şeklinde toprağa gömülür. Teller zemin üzerinden çok uzun mesafeler için radyo dalgası enerjisini
yayarak ince izalatörlü kablo gibi toprakla kesişir.
Karanlık bir ışın kullanılarak ( görünmez) , görünür ışık ile oluşturulan Sistem altı radyo alt sistemler
içerir ve radyo ve televizyon tarafından yaşanan aksaklıklara karşı dayanıklıdır.
Karanlık ışınlar atmosferde enerjik plazmanın oluşumuna katkıda bulunur. Bu plazma, doğal sis ya
da sanayi sisi gibi görülebilir hale gelebilir. Bazıları Güneş enerjisinden ayrı bir yüke sahiptir. kışın
kutup bölgeleri gibi güneş enerjisinin olmadığı yerlerde birikir.
Kutup baharı oluştuğunda, Güneş, görünür ve bu plazmayı iterek ozon tabakasında delikler yapar.
Bu askeri bir sistemdir. Bu yeni harika haberleşme sistemi sadece kuzey Amerika’da olup
Avrupa’da yoktur.
Şu anda 54 GWEN istayonu faaliyette olup 29 tane daha yapılması planlanmıştır. Her birinin fiyatı 11
milyon USD .dir. Bu İstasyonlar; Texas, Nevada, Maine, North Carolina, Maryland, Georgia, Oregon,
Washington, California, Iowa, Wisconsin, Minnesota, Missouri, North Dakota, South Dakota,
Pennsylvania, Mississippi, New York, Alabama, Virginia, Kansas, Nebraska, New Jersey, Arkansas,
Massachusetts, Oklahoma, Colorado ve Montana’da dır.
Oldukça önemli kanıtlar vardır ki, Sovyet Ağaçkakan ile birlikte bu GWEN birimleri 1993 yılında
Orta Batıda büyük seller oluşturmak için önemli bir katkı yapmıştır.
11 Ağustos 1987 tarih ve 4,686,605 patent numaralı bu icadın sahibi Dr. Bernard J. Eastlund, bir
fizikçi olup ABD hükümetine dev bir elektromanyetik hava mühendisliği sistemi kurmayı taahhüt
etmiştir. Bu istasyonlar ABD’yi kuşatarak elektromanyetik bir saldırıya karşı koruma amaçlıdır.
Ruslarda “elate” isimli benzer bir anten sistemi ile Moskova Bykova hava alanını korumaktadır.
ABD’nin yeni silahlarını yeni dünya düzeninin (NWO) silahlı gücü olarak görenlerde vardı[12]
Bu yeni silahlar iklimleri değiştirebilir, ülkelerin altyapılarını çökertebilir, nufus planlaması
yapabilirdi.[10] Bu E/M silah sistemleri araştırmalarının daha fazla ileri gidilmeden ,dünyanın sonunu
getirmeden durdurulması lazımdı. Breznev 1977 de bunu bizzat kendisi “Elimizde öyle bir silah varki
asla durdurulamaz, dünyayı silip süpürür” diye açıklamıştı.
Ancak çılgın Texas’lı Dr. Bernard Eastlund “Uzaya Konuşlandırılmış Hava Kontrol
Sistemlerinden/Silahlardan bahsederek asla durmayacağını açıkca gösteriyordu[13]
Hava / İklim kontrolünün bir Ulusal Güvenlik meselesi olduğu dolayısı ile 2025 yılına kadar Hava
/İklim kontrolünün mutlaka ele geçirilmesi gerektiğini izah eden bir rapor sunuldu[14]
Gerekçe olarak;
Önümüzdeki 30 yıl içinde olgunlaşacak güncel teknolojiler, hava kalıplarını değiştirme veya en
azından yerel ölçekte bunların uygun etkileri yeteneğine sahip gerekli kaynakları sunacaktır.
Mevcut demografik, ekonomik ve çevresel eğilimler küresel gerilimleri yaratacaktır ki buda birçok
ülke yada gruplara için kapasiteleri içine bu hava-modifikasyon yeteneğinide katmak için gerekli ivme
sağlayacaktır.
Amerika Birleşik Devletleri'nde, Hava-modifikasyonu muhtemel yurtiçi ve yurtdışı uygulamaları ile
Ulusal Güvenlik politikasının bir parçası haline gelecektir.
Bizim hükümet çeşitli seviyelerde, kendi çıkarlarına bağlı böyle bir politika takip edecektir.
Bu seviyeler tek taraflı eylemleri , NATO gibi bir güvenlik çerçevesi katılımı, BM gibi uluslararası
bir örgüt üyeliği, veya bir koalisyona katılım olarak gerçekleşebilir.
Amerikan Ordusuna en büyük destek yine Üniversitelerden gelmektedir.
1998 yılında İtalya’da yapılan “Uzayın keşfi ve Uzay kaynaklarının işletilmesi” seminerinde
Dr. Bernard J. Eastlund “Yüksek Güçlü Elektromanyetik Radyasyon kullanılarak hava
Modifikasyon deneyleri” ile ilgili sistem çalışmasını bildiri olarak sundu.
Bu bildiriye göre :
Yine Dr. Bernard J. EASTLUND “Afet Yönetimi için Geographic Information Systemler (GIS)
Ve Uzaktan Kontrol uygulamaları” konferansında “ Mesocylone Diagnostic Requirements for the
Thunderstorm Solar Power Satellite Concept” ile ilgili çalışmasını sunmuştur.
Bu çalışmada: Mezosiklon Seviyesindeki Soğuk hava akımlarının yeryüzüne doğru aktığı bölgeler
Solar Power Satellite-Güneş Enerjili Uydu- (SPS) tarafından ısıtılıp Kasırga oluşması engellenebilir.
Gerekli Enerji ise 5x10E+11 Watt yeterli olacaktır.
Dr. Bernard J. Eastlund “Uzay konumlu Hava Kontrolünde Güneş Enerjili Uydu” projesini
anlatırken bize şu bilgileri verir ve bazı itiraflarda da bulunur :
Güneş'ten gelen radyasyon atmosfere 1370 W/m² veya 0,137 W/ cm² yoğunluğunda bir güç ile
çarpar ki bu rakam Güneş sabiti olarak da bilinir.
HAARP 3.6 MegaWatt’ lık tam güç potansiyeli ile çlıştığında bile HF sinyal yoğunluğu 3 uW / cm2
den az olacaktır. Buda Yeryüzüne ulaşan Güneş'in doğal elektromanyetik radyasyondan onbinlerce
kez daha az demektir.
Ancak, bu yeni uydu sistemleri, eğer gerçektenbu, önerilen güç oluşturabilirse kesinlikle bu sorunu
çözecektir.
Bu uydulardan oluşan bir filo ile, sistem gerçekten çalıştığında herhangi bir coğrafi konumu üzerinde
hava modifiye edilebilir.
Anladığım kadarı ile HAARP için planlanan güç bu yıl 980 KW olup nihai hedef 3.6 MW olacaktır.
Troposferik hava kalıpları ile doğrudan anlamlı etkileşimler için 100 MW veya daha fazla güç
seviyeleri gerektirir. Ancak, 3,6 MW ile de önemli deneyler yapılabilir.
Geçenlerde Avrupa Uzay Ajansı (ESA) desteği ile elektromanyetik dalgalar ile yaptığım hava
modifikasyon çalışmalarında bazı revizyonlar yaptım.
Avrupa Uzay Ajansı, Potensiyel Güneş Enerjili Uydu uygulamalarını araştırmak için bana rica
ettiler.
Onların istediği enerji 1.000 MW civarı idi. (Keban Santralinin gücü 1330 MW)
Yani:
ERP : 10 Gigawatts !!! olacaktı.
Resmi bilgilere göre HAARP: (Yüksek Frekanslı Aktif Aura Araştırma Programı)
Üst atmosfer ve Solar-Terrestrial araştırma için önemli bir Arctic tesistir.
HAARP, Savunma Bakanlığı’na ( DoD) ait Gakona, Alaska yakınlarındaki bir yerde kurulmuştur.
Ana cihazlar olarak:
İyonosferin küçük , iyi hedeflenmiş bölümlerini uyarmak için kullanılan Yüksek güç, yüksek frekans
(HF) phased-Array radyo vericisi-İyonosferik Araştırma Cihazı- (IRI),
Alaska Üniversitesi,
University of Massachusetts,
UCLA,
MIT,
Stanford Üniversitesi,
Dartmouth Üniversitesi,
Clemson University,
Penn State University,
University of Tulsa,
Maryland Üniversitesi,
Cornell University,
SRI Uluslararası,
Kuzeybatı Research Associates, Inc,
Geospace, Inc .
Uçak Sahipleri ve Pilotlar Derneği (AOPA),
ALASCOM,
Çevre Koruma Alaska Bölümü,
Alyeska Pipeline Service Co,
Amerikan Radyo Röle Ligi (ARRL),
Sahil Güvenlik,
Federal Havacılık İdaresi (FAA),
Balık ve Yaban Hayatı (Federal),
Balık ve Oyun (Devlet),
National Park Service,
HAARP Çevre İrtibat Görevlisi,
Vardır.
Güçlü 2,8-10 MHz’lik Işılarla İyonosferde bir bölgeyi ısıtarak gökyüzünde suni bir mercek
oluşturmak ve Elan başka teknolojilerle yapılamayan daha yüksek irtifaya " Büyük elektromanyetik
enerji patlamaları odaklamak mümkündür.
Isıtılacak minimum alanın çapı 50 km (31 mil )olacaktır .
Yüksek rakımlarda iyonosferik bozukluklar, yerdeki elektrik enerji şebekelerini büyük akımlarla
indükler, Buda büyük güç kesintilerine sebep olur.
1990 Hava Kuvvetleri-Deniz Kuvvetleri belgelerine göre, bir gigawatt ve yukarıdaki güç seviyeleri
İyonosferin büyük ölçüde termal,refraktif, saçılma ve emisyon karakterini değiştirebilir,
Porto Riko’da hükümetin sahip olduğu daha küçük HF verici üzerindeki iyonosfer göreceli olarak
kararlı iken, Dokümanlara göre Alaska’daki iyonosfer ilave Elektromanyetik enerji ile abartılı tesirleri
tetikleyebilen dinamik bir varlıktır.
Bu 10 Milyar Watt’ lık çıkış gücü , 1 saat sürekli çalıştırdığınızda Hiroşima’ya atılan atom
bombasının enerjisini elde edersiniz.
“Angels Don’t Play this HAARP” isimli eserinde Dr. Nick BEGICH resmi açıklamaların dışında şu
ilaveleri de yapmaktadır:
Bilindiği üzere bu teknoloji ile Jet-stream’leri, dolayısı ile iyonosferi, sonunda da ülke üzerindeki
havayı kontrol mümkündür. İyonosferic akımlar normal durumda DC (direct current) akımdır.
Bu yüksek güçlü vericilerle (Haarp transmitters) Atmosferik bölgeyi, modüle ettiğinizde, küçük hacim
halinde bu elektrojet ( elektrik nehri) akımını alternatif akıma dönüştürebiliriz. Alternatif akım taşıyan
bir kablo aynı zamanda bir antendir. Şimdi, bu akımlar kabloya değil, uzaya akmaktadır. Fakat prensip
aynıdır.Biz küçük bir anten oluşturabiliriz. Onların ilk hedefi elektrojetlerdir. Bu elektrojetler ( river of
electricity) binlerce mil boyunca uzaya ve kutup buzuna akmaktadır. Bu elektrojet titreşen suni bir
anten haline gelerek, yeryüzüne doğru elektromanyetik radyasyon yağmuru gönderecektir. Dolayısı ile
ABD ordusu yeryüzünü X-ray gibi tarayarak denizaltıları ile haberleşebilecektir. İyonosferdeki
elektrik akımları, dünya üzerine düşen yıldırımlardan 100 misli daha büyüktür.
Güneşten gelen püsküren güneş rüzgarları ve yüklü parçacık fırtınalar dahil olmak üzere yoğun güneş
ışınlarını absorbe ederek Dünya'nın yüzeyini kalkan gibi koruyan ionospheres çok tabakalı
katmanlarının ince elektrik zar kabuklarına göreceli olarak Dünyaya döner.
Dünya'nın eksenel dönüş esnasında bir kaç dakika süren bir HAARP patlaması ile İyonosfer bir
mikrodalga bıçakla dilimlenmiş gibi olacakır.
Bu bir delik değil ince kesilmiş bir yarık olacaktır.
İyonosferdeki elektrik akımları , Dünyadaki Fırtınaların ürettiği elektrik akımlarından 100 kat daha
büyük olduğu bilinir.
Elektrik kuvvetleri termodinamik, yerçekimi dalgaları ve hava şartlarında varyasyonlara sebep olduğu
kadar dünyanın dönme etkilerine dahil edilmelidir
Deneyler ve analizlere göre; iyonosferik akımlar ve iyonosferde değişen manyetik alanlar
Küresel salınan geçişlerini üretmelidir ki bu toprak hattı olarak aşağı-yeryüzüne doğru gidebilsin.
Büyük ölçekli yatay elektrik alanları Magnetosfer ve İyonosferden yeryüznden yaklaşık on kilometre
aşağıya kadar az kayıplı amplitüdü ile hareket eder.
“The global atmospheric electric circuit, solar activity and climate change” isimli eserde ;
M.J. Rycroft- International Space University, Boul. Gonthier d'Andernach, 67400 Illkirch, France
S. Israelsson- Department of Earth Sciences, Uppsala University, Villav agen 16, SE-752 36 Uppsala, Sweden
C. Price- Department of Geophysics and Planetary Sciences, Tel Aviv University, Ramat Aviv 69978, Israel
HAARP aynı zamanda, 80000 feet irtifada-10000 saat Güç ışınlama ile bir mikrodalga güç
sistemi olarak havadaki uçaklara yakıt/enerji nakli yapılabilir.
“Angel’s Don’t play this HAARP” isimli kitabında Dr. Nick Begich HAARP projesinde
kullanılan ve ulaşılması oldukça zor olan gizli patentlerin listesini yayınlamıştır. Patentlerde öne
çıkan isim yine Dr. Bernard J. Eastlund’ dır.
U.S. Patent 4686605: Method And Apparatus For Altering A Region In The Earth's
Atmosphere, Ionosphere, And/Or Magnetosphere; Inventors: Eastlund; Bernard J., Aug.
11, 1987 Filed: Jan. 10, 1985
U.S. Patent 5038664:Method For Producing A Shell Of Relativistic Particles At An
Altitude Above The Earth's Surface; Inventors: Eastlund; Bernard J., Aug. 13, 1991
Filed: Jan. 10, 1985
U.S. Patent 4712155:Method And Apparatus For Creating An Artificial Electron Cyclotron
Heating Region Of Plasma ; Inventors: Eastlund; Bernard J., Dec. 8, 1987 Filed: Jan.
28, 1985
U.S. Patent 5068669:Power Beaming System; Inventors: Koert; Peter, James T., Nov. 26,
1991 Filed: Sep. 1, 1988
U.S. Patent 5218374:Power Beaming System With Printer Circuit Radiating Elements
Having Resonating Cavities ; Inventors: Koert; Peter, James T., June 8, 1993 Filed:
Oct. 10, 1989
U.S. Patent 5293176: Folded Cross Grid Dipole Antenna Element ; Inventors: Elliot; Paul
G., Mar. 8, 1994 Filed: Nov. 18, 1991
U.S. Patent 5202689: Lightweight Focusing Reflector For Space; Inventors: Bussard;
Robert W., Thomas H., Gainesville Apr. 13, 1993 Filed: Aug. 23, 1991
U.S. Patent 5041834: Artificial Ionospheric Mirror Composed Of A Plasma Layer Which
Can Be Tilted ; Inventors: Koert; Peter, Aug. 20, 1991 Filed: May. 17, 1990
U.S. Patent 4999637: Creation Of Artificial Ionization Clouds Above The Earth;
Inventors: Bass; Ronald M., Mar. 12, 1991 Filed: May. 14, 1987
U.S. Patent 4954709:High Resolution Directional Gamma Ray Detector; Inventors: Zigler;
Arie, Rishon Le Zion, Israel Eisen; Yosset, Rishon Le Zion, , Sep. 4, 1990 Filed: Aug.
16, 1989
U.S. Patent 4817495: Defense System For Discriminating Between Objects In Space;
Inventors: Drobot; Adam T., , Apr. 4, 1989 Filed: Jul. 7, 1986
U.S. Patent 4873928: Nuclear-Sized Explosions Without Radiation; Inventors: Lowther;
Frank E., Plano, , Oct. 17, 1989 Filed: June 15, 1987
4686605 patent no’lu ve Ağustos 2011 tarihli patent bilgilerinde Dr. Bernard J.Eastlund bize
MHD jeneratörlerini takdim ederken, daha önceleri 10E-06 W/ cm³ iken patenti alınan bu buluş
ile 1W/ cm³ olmuştur.Bu buluş, stratejik yerlerde Dünya'nın atmosferine daha önce tahmin
bile edilemeyecek miktarda güç pompalamak ve Güç enjeksiyon seviyesini korumak, daha
önceki teknik ile gerçekleştirilen farklı yüksekliklerde çeşitli büyüklükteki nükleer
patlamadan bilhassa rasgele darbe kullanıldığı takdirde, çok daha kesin bir şekilde, ve daha iyi
kontrol etmek imkanı sağlamaktadır. Ayrıca 1000 MW’ lık bir MHD jeneratörün (Keban 1330
MW) süper iletken magnetler kullanılarak kolaylıkla yapılabileceğini, 42,000 pound (~15-20
Ton) ağırlığındaki bu jeneratörün rahatlıkla havadan veya Denizaltılarla taşınabileceğini
bildirmektedir.
Bobin yerine iletken bir plazmanın kullanıldığı, hareket eden hiçbir parçanın olmadığı bu
MHD jeneratörleri için 1998 yılında “Conceptual Physics” te Paul Hewitt şunları yazmıştır:
U.S. Patent 4686605: Method And Apparatus For Altering A Region In The Earth's Atmosphere,
Ionosphere, And/Or Magnetosphere; Inventors: Eastlund; Bernard J., Aug. 11,
987 Filed: Jan. 10, 1985
U.S. Patent 5068669 : Bouncing ELF Waves Through the Earth and Atmosphere.:Power Beaming
System Inventors: Koert; Peter, James T., Nov. 26, 1991 Filed: Sep. 1, 1988
Dünyada Bu atmosferic ilk nesil ısıtıcılardan 2 adet ABD, 2 adet Rusya ve birer tanede
Ingiltere ve Fransa’da olmak üzere 6 adet vardır[15]
NOT: Çin üzerinde yeni alınan uydu resimlerine göre bu ülkede de bu tarz ısıtıcıların kurulmuş
olduğu tespit edilmiştir.
Yeni nesil ısıtıcılar HISCAT (350MW-İsveç), HAARP (110 MW-ABD), EISCAT (48 MW-
Norveç), HIPAS (17 MW- ABD ) olmak üzere 4 tanedir.
ALASKA’DAN SEVGİLERLE..
Herkes sadece HAARP tesislerini bilir. Oysa POKER FLAT , HIPAS, HLMS
tesisleri de buradadır.
İonosfere yapılan Yüksek Güçlü Radio yayınları ile ilgili çalışmalar yapar.
ELF/VLF (Extremely Low and Very Low Frequency) electromagnetic (EM) generation by
the absorption of Radio Frequency (RF) power in the arctic ionosphere including ion cyclotron
excitation.
LIDAR active NA layer flourescence and monitoring modified by RF ionosphere heating as
new communication scheme.
Laser breakdown studies - New project
Plasma Torch.
Incoherent Scatter Radar - New project using 88 ft. diameter antenna at NOAA Gilmore Creek
site 34 km SW of HIPAS as the recieving antenna with transmitter at HIPAS.
Remote Sensing.
Radio Frequency Ionospheric Heater.
Diagnostics
ULF/ELF/VLF detectors at two off-site locations
30 MHz imaging riometer
Doppler diagnostic
Ionosonde, 1 kW, 2 - 19 MHz
HF receivers, offsite 2.85 MHz coaxial-colinear antenna
System Parameters
Eight 150 kW transmitters
Eight element circular crossed-dipole antenna array
Operates at 2.85 and 4.53 MHz
84 MW ERP at 2.85 MHz
X- and O-mode operation
Access to Alaska Magnetometer Chain and HLMS coherent backscatter radar
Optical photometer at 428, 357 nm (molecular Nitrogen ion) and 557, 630 nm (atomic Oxygen)
LIDAR
Excimer dye laser - 40 mJ/pulse
Doubled Ti Sapphire Laser - 200 mJ/pulse
2.7 meter diameter spinning mercury mirror telescope collector
Poker Flat Research Range aşağıdaki kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan çok sayıdaki Kutup Atmosfer alanı ve
çevre araştırmalarına ev sahipliği yapmaktadır:
1.500 'den fazla meteorolojik füzeler ve 236 büyük yüksek irtifa sondaj roket deneyleri ,Tohumlama deneyleri
Federal kurumlar ve Dünya üniversitelerinden,
çeşitli bilim adamları ve teknisyenler tarafından aurora üzerinde çalışmalar dahil ozon tabakası,
güneş protonlar, Elektrik ve manyetik alanlar, ve morötesi ışınım gibi atmosferik araştırma yapmak için fırlatılmıştır.
PFRR, 5 adet fırlatma rampasına sahiptir.
Avrupa ise LOFAR / LOIS (Isveç) projeleri ile cevap vermeye çalışmaktadır.
LOFAR/LOIS sites
SW Europe and S Scandinavia and the 57o N latitude
Avrupa’nın ABD ve Rusya’ya cevabı ise EISCAT olup daha geniş ölçekte ise LOFAR ve
LOIS projeleri ile olacaktır.
Çok amaçlı, çok hüzmeli, Eşzamanlı çalışan interferometrik dizi. (İskandinavya boyunca)
FOUNDATIONS
ACADEMIA
HAARP projesinin bu kadar etkin hale gelmesinde ABD’nin bu ve benzer sahalarda yapmış
olduğu testler ve takriben 100 yıllık bir çalışma yatmaktadır[16]
1886-8: Nikola Tesla , Alternating current (AC) power source and transmission systemlerini icat etti.
As 60 (hertz) lik AC power grids karada yayıldığı için, Dünya 7,83 Hz lik alışılagelmiş
frekanstan başkası ile dans edebilir.
1900: Tesla “Transmit Electrical Energy through the Natural Mediums” patent başvurusu yaptı.
1938: Bilimadamları güçlü bir vericiden Elektron Gyrotron ısıtılarak geceleri gökyüzünü
aydınlatmayı teklif etti.
1952: W.O. Schumann Dünyanın rezonan ferkansının 7.83 Hz. Olduğunu ilan etti.
1958: Project Argus ile , U.S. Donanması 3 nukleer bombayı Van Allen kuşağında patlattı.
1961: Bilim adamları suni iyon bulut deneyleri yapılmasını teklif etti. 1960’dan
itibaren bazı kimyasallar (barium powder etc.) uydulardan, roketlerden iyonosfere dökülmeye
başlandı.
1961-62: U.S.S.R. ve U.S.A. Atmosferde EMP (Elektro manyetik Pals) deneylerine başladı.
300 megatonluk nukleer patlamalar Ozon tabakasını %4 nispetinde inceltti.
1968: Moscow Bilim adamları, Hangi darbeli manyetik alan frekansların zihinsel ve fizyolojik
fonksiyonlarına yardımcı ve hangi frekansların zararlı olduklarını kesinkes
belirleyebildiklerini Batıya söyledi.
1968: US Askeri makamları Güneş Enerjili Uydu Projesi ile güneş ışınlarının Dünyanın 1980 km
mesafesine kadar iletilmesini ve Poker Flat Roket Fırlatma istasyonlarından atmosferdeki
kimyasal reaksiyonlar ile Küresel iklim değişikliğini anlamak için deneylerin yapılmasını
önerdi.
1972: Arecibo’da Yüksek frekanslı radyo dalgaları ile yapılan “Ionospheric heater” ile ilk raporlar
yayınlandı. Norveç’te on yıl içinde auroral iyonosfer iletkenliğini değiştirebilecek 1
Gigawatt’lık Isıtıcı Max Planck Enstitüsü tarafından inşa edildi.
1973: SKYLAB’ın fırlatma dokümanlarına göre Roket egzos gazları yüzünden iyonosferdeki toplam
elektron miktarı 3 saat boyunca yarı seviyeye düştü.
1974: Plattesville-Colorado; Arecibo-Puerto Rico; Armidale-New South Wales’ deki İyonosferin Alt
tarafının HF ile ısıtma deneylerine başlandı.
1974: Hızlandırılmış elektronlarla iyonosferdeki oksijen atomlarına vurarak parıltılı Hava topları
deneylerine başlandı.
1975: Stanford Unv. Prof. Robert Heliwell , Güç hatlarından yayılan VLF’ nin iyonosferi değiştirdiğini
rapor etti.
1975: U.S. Senator Gaylord Nelson, Donanmayı ELF yayınlarının insan kanının kimyasını
değiştirdiğini açıklayan gizli araştırmaları serbest bırakmaya zorladı.
1975: Penn. Senato Altkomitesi İklim ve hava modifikasyon çalışmalarının sivil kuruluşlar tarafından
devralınmasında ısrar etti. Asla gerçekleşmedi.
1975: Saturn V Rocket yandı. Büyük iyonosfer deliği (1000 km’ye tesir etti, % 60 nispetinde toplam
elektron sayısında azalma ve saatlerce iletişimin kesilmesi) oluştu.
1975: Sovietler Woodpecker sistemini pals modunda ve ELF waves çalıştırmaya başladı.
Eugene , Oregon, ve bir çok yerde beyin dalga ritimlerinde bozukluklar oluştu.
1976: Dr. S. Bawin & W. Ross Adey, ELF alanlarının sinir hücrelerine tesir ettiğini gösterdi.
1978: SPS Askeri uygulamalar-Energy programı olarak teklif edilmesine rağmen,öneml askeri
uygulamalara kapı açtı. Michel J.Ozeroff tarafından işaret edildiği gibi En mühim olanı Anti-
Ballistik Füzeler için Uydudan ışınlama ile müdahele etme fikri idi.
1979: NASA’nın 3.ncü Yüksek Enerjili Astrofizik Gözlemler projesinin hayata geçirildi.Bu büyük
mikyasta ,suni indüklenmiş ionesfer deliklerine sebep olmuştur.Bu Plasma delikleri roket
çıkışları ve ozon tabakaları arasındaki hızlı kimyasal reaksiyonların nticesidir. Ionosphere
saatlerce süren ve yatay 300 km’ye varan önemli incelmelere maruz kalmıştır.
1980: U.S., Savunma amaçlı olarak her biri VLF dalgaları üretecek GWEN kulelerini şebeke haline
getirmeye başladı.
1981: (OMS). Yörünge Manevra Sistemi. SPS uzay platformları Inşa planının bir parçası olarak
yeniden kullanılabilir uzay mekikleri idi.Çünkü roketleri kullandıktan atmak ekonomik
değildi.
1985: Yeniliçi Mekik Deneyleri.her bir sefer için 75 ton ozone düşmanı Chlorine kullanıldı.
1985: Bernard J. Eastlund “Method and Apparatus for altering a region in the Earth’s Atmosphere,
Ionosphere and/or magnetosphere” için patent başvurusu yaptı.
( Eastlund’ ın 3 patentin ilki ARCO Power Tech. INc.’ e devredildi.)
1987-92: Diğer patentleri ARCO Power Tech. Inc.(APTI)’ e ait bilim adamları tarafından silleh
yapmak için kullandılar.
1991: 1.Çöl Fırtınası: EMP silahı-saniyenin 20-25 milyonda biri kadar süren 20 Trilyon Watt.
1994: Askeri Müteahhitlik firması E-Systems APTI firmasını ve patentleri satın aldı. Ve Dünyanın en
büyük “ionospheric heater” ı yaptı.(HAARP)
1994: Kongre HAARP projesinin ödenekelerini, proje tasarımcılarının nükleer yayılma karşıtı çabaları
denetleyebilmek için yeryüzünün derinliklerine nüfuz eden tomografi cihazının etkinliğini
arttırana kadar durdurdu.
1995: Raytheon E-Systems ve eski APTI patentlerini satın aldı. Bu teknoloji şimdi binlerce gizli
patentlerden biri olarak Dünyanın en büyük savunma Şirketinin portfüyünde kaldı.
1995: Kongre 1996 yılı için 10 Milyon $ Nuclear yayılmaya karşı tedbir olarak HAARP projesine
bütçe ayırdı.
1994-96: HAARP projesinin ilk adımında fonlar dondurulmasına rağmen deneyler yapıldı.
1996: HAARP tasarımcıları yeryüzünün derinliklerine nüfuz eden tomography uygulamalarına ELF
Kullanarak elektrojetleri bombardıman ederek başladı.
Aslında bütün bu çalışmalar Nükleer Fizik ile başlamıştır. Bu konuda çalışmalar yapan ülkeler adeta
Şampiyonlar liginde sayılmaktadır. Çikolata üreticilerinden Barış havarilerine , Turizmcilerden fakir
ülkelere kadar herkes Nükleer reaktör peşindedir.
ŞAMPİYONLAR LİGİ
ALMANYA 19
AMERİKA 104
ARJANTİN 2+1
BELÇİKA 7
BREZİLYA 2
BULGARİSTAN 6
ÇEK C. 5+1
ÇIN 3+8
ERMENİSTAN 1
FİNLANDİYA 4
FRANSA 59
GÜNEY AFR. 2
JAPONYA 53+3
İSVEÇ 11
HİNDİSTAN 14
HOLLANDA 1
İNGİLTERE 35
İRAN +2
LİTVANYA 2
MACARİSTAN 4
MEKSİKA 2
PAKİSTAN 2
ROMANYA 1+1
RUSYA 29+3
SLOVAKYA 6+2
SLOVENYA 1
UKRAYNA 13+4
G. KORE 16+4
KANADA 14
İSVİÇRE 5
İSPANYA 9
Bu rakamlar 2001 yılına ait olup (+) ile gösterilen inşa aşamasındadır. ABD açık ara öndedir.
Ayrıca Uzay yarışıında geri kalmak istemeyen Ülkeler imkanları nispetinde bu faaliyetlere iştirak
etmektedirler.
Dr. Ira W. Merritt Chief, Concepts Identification and Applications Analysis Division
Advanced Technology, Directorate
Missile Defense and Space Technology Center
U. S. Army Space and Missile Defense Command
Her ülkenin merkez komutanlığı sınırları içinde iken ABD merkez komutanlığı dışardadır.
Kazakistan’dan Kenya’ya uzanan saha (22 ülke) ve ilave olarak
Güneydoğu Anadolu Bölgesini de kapsamaktadır.
OVERVIEW
Guidance & Focus
Millennium Challenge 2002 (MC 02)
JEFX 02 Network
JEFX 02 Initiative Selection Process
JEFX 02 / MC 02 Timeline
MC 02 Senaryo Takvimi
Krize giden yol
21. yüzyılın Stratejileri ve Ulusal Güçten söze ederken E/M silah sistemlerini kastederek
tesir-bazlı operasyonlardan söz eder. Amerika’da artık yepyeni kavram ve çalışmalar başlatılarak
nihai aşamaya geçilecektir.Ona göre kinetik silahlar, tanımlandığı gibi, bir mermi, bir şok dalgası veya
ısı gibi etkileri maddelerin hareketi tarafından iletilen silahlardır.
Bu klasik tanımdan hareketle kinetik olmayan silahlara (anlaşmalara dahil olmayan ) :
yapışkan köpükler
grafit bombalar
siber silah
mikrodalgalar
yönlendirilmiş enerji
yüksek enerjili radyo frekans çarpışmaları
yatıştırıcılar
akustik silah
koku bombaları
anti-çekiş ve anti tepki kimyasalları
dahildir.
3rd STAGE
U.S
SPACE LAUNCH INITIATIVE
3. AŞAMA
ABD
UZAY’A KONUŞLANMA İNSİYATİFİ
Basic Principles,
Lasers,
Microwaves,
Particle Beams
Hava Kuvvetlerinin Araştırma Laboratuvarı “ Yönlendirilmiş Enerji Bölümü” nü kurarak “Işık Hızlı
Silahlar” ın geliştirildiğini açıklar.
UZAY SİLAHLARI
Alt başlıklarla, Uzayda Askeri/ Sivil metodlarla Ticari/kamu yararı işlemlerin nasıl yürütüleceği
anlatılmaktadır[21]
Nihayet ABD Savunma Bakanlığı 2001 yılında “SPACE TECHNOLOGY GUIDE” ı yayınlayarak
resmi mevzuat da tamamlamış oldu.
1997 yılında Amerikan Hava Kuvvetleri Bilim Danışma Kurulunun hazırladığı “Space Survillance,
Asteroids and Comets and Space Debris” rapordan sonra 1998 yılında “A Space Roadmap for the
21 st Century AeroSpace Forces” ile Uzay Komutanlığı kurduğunu ilan etmişti[22]
ABD Savunma Bakanlığı 2003 yılında “Acquisition of National Securty Space Programs” ile hem
Uzay programlarının artık Ulusal Güvenlik sahası içinde olduğunu hem de bunun kazançlarını
açıklıyordu[23]
ABD’nin “General Accounting Office” in Kongre’ye sunmuş olduğu “Defense Space Activities”
raporu ile üyelere işin maliyeti hakkında bilgi vermektedir[24]
1957 yılında General Thomas D.White’ın (US General Staff-USAF ) söylemiş olduğu “Kim havayı
kontrol ederse toprakları ve denizi ile onun altındakilerini; gelecektede kim uzayı kontrol ederse bütün
yeryüzünü kontrol edecektir” sözü artık gerçekleşmek üzeredir.
ABD Harp Akademilerinde “The Concept of Space Combat; Space Control, Why?; Counterspace
Operations for Information Dominance” konuları ders olarak işlenmektedir.
“Star Tek-Exploiting the Final Frontier” projesi ile 2025 yılına kadar yapılacaklar daha 1996 yılında
hazırlanan ( Counter Space operations ) programlar aşağıda verilmiştir. [25]
Görüleceği gibi Ağırlık Elektromanyetik Dalgalarla ilgilidir.
Gravity gradiometer
Anti ASAT system
Space detection and targeting
Space interdiction net
Miniaturization
Satellite bodyguards
Robo-bug
Space stealth
Satellite cloaking
Kinetik energy weapons
Satellite multiple Atack and kill system
Alpha strike star transatmospheric vehicle
Space-Based High-Power Microwave Weapon
Directed energy weapons (DEW)
High energy laser attack station (HELAS )
Uses a constellation of space-based KEWs and hybrid (ground-based) high-energy lasers to provide precision global
engagement of ground, space and airborne targets, with variable lethality,Provides extensive surveillance capability
using TAVs and ground-based laser sites , Rapid deployment from ground to LEO using TAV fleet,
Limited weather modification uses .
Space-based solar "flashlight" ,Illuminates air, ground, and space targets with focused solar radiation ,Engage
space-based targets with variable lethality (heating caused by focused solar radiation) , Focuses solar energy on
ground-based collectors , Could potentially be used for weather modification.
Worldwide coverage provided by constellation of 15-20 chemical HELs , Provides optical surveillance of air,
space, and ground objects using active or passive imaging , Provides precision strike of air, space, and ground
targets with variable lethality , Provides limited weather modification capability .
Precision global engagement of space, air, and ground targets using a constellation of space-based KEW platforms
,Micro and larger space-delivered kinetic energy munitions , Provide concentrated or dispersed target coverage .
Engage ground, space and airborne targets containing sensitive electrical components ,
Variable lethality, from disrupt to destroy ,Provides limited weather modifica-tion capability .
Aviation Week & Space technology dergisi January, 2007 sayısında Yüksek Güçlü
Mikrodalgalardan bahsederek Elektronik Savaşın geleceğinden bahseder.
Bütün bu eşsiz ve mükemmel hazırlıklar tek bir AMAÇ için yapılmaktadır. Kendi ifadeleri ile
Amerika artık bir Uzay Milletidir. Hava Kuvvetleri ömrünü tamamlamıştır. [26]
1996 yılında hazırlanarak ABD Hava Kuvvetlerine sunulan “Paths to Extinction” rapora göre
aşağıdaki projeler 2025 yılına kadar tamamlanarak Hava Kuvvetleri nihayete erecektir.
Yerini Uzay Milleti olan ABD’nin Uzay Komutanlığına ait Askeri Güçleri alacaktır.
Yukardaki projeler uçuk olarak telakki edilse de çoğu zaten gerçekleşme aşamasındadır.
Amerika ve tabii ki onun rakipleri bu yola çıkarken elbette Elektromanyetik Dalgaların gücünü
hesaplamışlardır.
Herhangi bir cihaz EMC den kaldığında yapılan modifikasyonlarla testten geçebilir.
Ancak İnsanlık EMC testinden kalırsa testi bir daha deneme fırsatı olmayacaktır.
1. DERECE REFERANSLAR
1. Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü 1995-2000, 81220, Çengelköy-
ISTANBUL
2. NATIONAL GEOGRAPHIC VIDEO
3. www.antartica.ac.uk/BAS_Science/Programmes/MRS/mrproject/index.html
4. The 1/78 Specula Magazine
5. Thomas BEARDEN Emekli. Yarbay, Nükleer Müh., Matematik Ph. D, ABD Başkan Bilim danışmanı
6. NASA/CR-2005-213749:Advanced Energetics for Aeronautical Applications: Volume II, David S. Alexander ,
MSE Technology Applications, Inc., Butte, Montana April 2005
7. Bright Skies by Harry Mason April - May 1997
8. SILENT FIREBALLS BY HARRY MASON
9. Natural or Man-Made? EARTHQUAKES By Jason Jeffrey
10. EFFECTSOFMHD-GENERATED LECTROMAGNETIC DISCHARGES ON THE SEISMIC REGIME (EM-
QUAKE) Project INTAS 99-064
http://www.ingv.it/ing/ing712/INTAS99www/intas99.html
11. TREASON: THE NEW WORLD ORDER By Author Gurudas
12. WASHINGTON'S NEW WORLD ORDER WEAPONS HAVE THE ABILITY TO TRIGGER CLIMATE
CHANGE by Michel Chossudovsky
13. Mesocylone Diagnostic requirements fort he Thunderstorm Solar POwer Satellite Concept by Dr. Bernard
Eastlund,1999
14. Weather as a Force Multiplier ,Owning the Weather in 2025 A Research Paper Presented To Air Force 2025 by
Col Tamzy J. House,Lt Col James B. Near, Jr.LTC William B. Shields (USA),Maj Ronald J. Celentano,Maj
David.M.Husband.Maj Ann E. Mercer ,Maj James E. Pugh ,August 1996
15. MarshallD.Smith President ,Teddy Speaks Foundation, Inc
16. Background of the HAARP Project:Prepared by Rosalie Bertell, Ph.D., GNSH
17. 28 February 1998 :http://www.house.gov/jec/hearings/02-25-8h.htm
18. http://www.defense.gov/home/features/2009/0109_unifiedcommand/
19. Joint Expeditionary Force eXperiment 2002 (JEFX 02)
20. EFFECTS OF DIRECTED ENERGY WEAPONS
Philip E. Nielsen ;Library of Congress Cataloging-in-Publication DataISBN 0–945274–24–6
21. FUTURE SECURITY IN SPACE: COMMERCIAL, MILITARY,AND ARMS CONTROL TRADES OFF,James
C. Moltz , 1.MONTERAY INSTITUTE /UNIVERSITYOFSOUTHAMPTON; 2.CENTER FOR NON –
PROLIFERATION STUDIES
22. A Space Roadmap fort he 21.st century Aerospace Forces;
SAB-TR-98-01,United States Air force Scientific Advisory Board
23. Acquisition of National Securty Space Programs; May,2003, Washington, D.C. 20301-3140
24. Defense Space Activities; GAO-03-379
25. Star Tek-Exploiting the Final Frontier;Counterspace Operations in 2025, A Research Paper Presented To Air
Force 2025 by Lt Col Robert H. Zielinski ,Lt Col Robert M. Worley II ,Maj Douglas S. Black ,Maj Scott A.
Henderson ,Maj David C. Johnson,August 1996
26. The United States as an Aerospace Nation ? Paths to Extinction: The US Air Force in 2025 ; A Research Paper
Presented To Air Force 2025 by Dr. Grant T. Hammond August 1996
27. On the Notation of MAXWELL’s Field Equations ; André Waser_ Issued: 28.06.2000
28. https://montalk.net/notes/the-etheric-origins-of-gravity-electricity-and-magnetism
2. DERECE REFERANSLAR
Alexander M.MISHIN
74. Symmetrisation of Maxwell-Lorentz Equations
Prf.Dr.Kiril P. BUTUSOV
75. The Palnet Earth is a Natural Elecrical Motor-Generator
V.D.DUTYSHEV
76. Onthe Notations of Field Equations of Electromagnetics
Andre WASER
77. Radio Waves in the Ionosphere, Propagation, Generation, and Detection
T.D.CAROZZI, Sweedish Institute, Space Physics, Uppsala-SWEEDEN
78. EM Phenomena Not Explained by Maxwell!s Equaitions
Terence W. BARRET
79. Method ,System and Apparatus for Conditioning EM Potentials,Fields, and Waves to Treat
And Alter the Matter,T.E.BEARDEN
80. Scalar EM Weapons and Their Terrorist Use: Immediate Strategic Aspects of the Asymmetric
War on the U.S,T.E.BEARDEN
81. NOTHING IS SOMETHING
The Theory and Operation of a Phase-Conjugated Vacuum Triode
Floyd A. "Sparky" Sweet - June 24th, 1988
82. Grand Challenges In Earthquake Engıneerıng Research
Committee on Seismology and Geodynamics
Board on Earth Sciences and Resources
Division on Earth and Life Studies
National Research Council
83. Severe Space Weather Events
Committee on the Societal and Economic Impacts of Severe Space Weather Events
Space Studies Board Division on Engineering and Physical Sciences
National Research Council
84. Lift-Off For Space Weapons?
Implications of the Department of Defense’s 2004 Budget Request for Space Weaponization
Jeffrey Lewis- July 21, 2003
Graduate Research Fellow
Center for International And Security Studies at Maryland (CISSM)
85. Developments in Military Space: Movement toward space weapons?
Theresa Hitchens, Vice President, Center for Defense Information
86. U.S. Weaponization of Space: Implications for International Security
Theresa HitchensVice President, Center for Defense Information
87. U.S- U.S.S.R. Joınt Meetıng On Earthquake Hazards Mıtıgatıon
September 9-13, 1991, Moscow, U.S.S.R
88. An Assessment of Non-Lethal Weapon Weapons Science and Technology (2003)
89. Critical Issues in Weather Modification Research (2003 )
90. Time Dependent Radiation- Belt, Space Weather Modelling
Kruglanski M. Hynderickx D-Belgium
Boscher D-France
Bühler P-Switzerland
91. Electromagnetic Formation Flight
National Reconnaissance Office, Headquarters, Chantilly, VA
92. Spacecraft Power Systems
David W. Miller, John Keesee
93. The Envıronment Of Space
Col. John Keesee
94. Spacecraft Computer Systems
Col. John Keesee
95. The Future of Space Imaging
Report of a Community-Based Study of an Advanced Camera for the Hubble Space Telescope
96. UK Space Strategy
2003 – 2006 and beyond space for science, enterprise and environment
97. New Challenges in Missile Proliferation,Missile Defense, and Space Security
98. James Clay Moltz
99. A New Science Strategy for Space Astronomy and Astrophysics
National Research Council's (NRC's) Astronomy and Astrophysics Survey Committee, John Bahcall
1980’lerde biz ve müttefiklerimiz açık denizleri, Uzayı ve Dünya kara alanlarının çoğunu
kontrol edebileceğiz -Kosygin
1985’e kadar gücümüz o kadar karşı konulmaz olacak ki, Dünyanın neresinde ne istersek
yapabileceğiz -Brejnev.