Professional Documents
Culture Documents
Alper Gürbüz
Wegener’in Yapbozu
Güney Amerika ve Afrika kıtalarının Atlas Okyanusu’nu çevreleyen kıyıları arasındaki benzerlik 1600’lü yılların başında
Francis Bacon’dan itibaren birçok araştırmacının ilgisini çekmiştir. Alfred Wegener’in 1912 yılında önerdiği “kıtaların
kayması” kuramı ile, yerküre üzerinde diğer kıtaların ve adaların kıyılarının da dev bir yapbozun parçaları gibi birbirine
oturabileceğini göstermesiyle, bilimsel bir devrimin kapısı aralanmıştı.
İ
stanbul’dan Zonguldak’a kadar uzanan batı Kara- Peki bu kadar uzun zaman dilimlerine ait böylesi id-
deniz bölgesi, günümüzden 100 milyon yıl önce dialı bilgilere nasıl ulaşıyoruz? Yanıt günümüzde çağ-
iki büyük fay arasındaki hareket sonucunda, bü- daş yerbilimlerin en önemli kuramlarından olan lev-
tünleşik olduğu Bulgaristan ile Romanya’dan kopmuş, ha tektoniğinin temelini oluşturan “kıtaların kayma-
50 milyon yıl önce de bugünkü yerine (Türkiye’nin sı” kuramında saklı. Çünkü bu kuram yerbilimcilere,
kuzeybatısına) eklenmişti. Kuzey Anadolu ve Doğu geçmişte kalmış, görmediğimiz bir Dünya’nın coğraf-
Anadolu fayları arasındaki Anadolu levhası ise yak- yasını şekillendirme konusunda yardımcı olduğu gibi
laşık 50 milyon yıl sonra, bugün Ege Denizi’nin bu- yerküre üzerinde gelecekte gelişecek coğrafya hakkın-
lunduğu alanda ilerleyerek Yunanistan ile birleşecek. da fikir yürütme olanağı da veriyor.
68
Bilim ve Teknik Kasım 2011
>>>
Alman meteorolog Alfred Wegener Şimdi levha tektoniği kuramının bu lerini ve araştırmalarını yansıtmaktaydı.
1915 yılında yayımladığı “Kıtaların ve macera dolu yolculuğunda başına gelen- O nedenle de ancak yerel ölçekte doğru
Okyanusların Kökeni” adlı eserinin gi- lere, ortaya atılmasından ortadan kaldırıl- olabiliyor ve bazı yer şekillerinin oluşu-
rişinde, üzerinde yaşadığımız yerkü- mak istenmesine, oradan da ortalıkta ken- munu açıklayamıyorlardı. Örneğin bü-
renin canlılığı söz konusu olduğunda disinden başka tutarlı bir görüş bırakma- zülme-buruşma kuramı ergimiş malze-
çok sözü edilecek olan kıtaların kayma- masına kadar, şöyle bir göz atalım. meden meydana gelen dünyamızın sü-
sı kuramının, aslında ne kadar geniş bir rekli soğumakta ve büzüşmekte olduğu-
alanda araştırma ve uygulama konusu Kuramların çarpışması nu söyler. Bu kurama göre yerkürenin dış
olacağını işte böyle vurgulamıştı. Bu- kısmı iç kısmına göre daha çabuk soğur
gün elimizde, Wegener tarafından orta- Wegener’in kuramının yayımlandığı ve iç kısma uymak için kırılır ve büzüşür.
ya atıldığı dönemde çok olumsuz tepki- 1912 yılında aslında yerkürenin geçmiş Ancak bu kuram doğru olsaydı yerküre-
lerle karşılanan bu kuramı destekleyen çağlarına ait tartışmalı birçok öneri orta- nin her tarafında, birbirine benzer kıv-
birçok kanıt var. Kuramın çok sayıda ya atılmıştı. Ama o dönemde bir yandan rımlı sıradağlar oluşmuş olması gerekir-
bilim dalını ilgilendiriyor olması baş- da yerbilimlerinin tüm alt dallarının zaten di. Oysa kıvrımlı sıradağlar yeryüzünün
langıçta karşıtlarının sayısının gün geç- sağlam bilimsel temellere oturmuş oldu- belirli bölgelerinde, dar şeritler halin-
tikçe artmasına sebep olacak ve kıtala- ğu düşünülüyordu. Dolayısıyla o dönem- de oluşmuş ve gelişmiştir. Genişleme-bü-
rın kayması kuramının ortaya atıldığı de kabul gören bir görüşün aksini savu- yüme kuramında ise, büzülme-buruşma
1912’den 1960’lara kadar, levha tektoni- nan herhangi bir düşünce kolay kolay ka- kuramının aksine, yerkürenin hacminin
ği kuramının gelişmesini engelleyecek- bul edilmiyordu. sürekli büyüdüğü varsayımı ortaya atıl-
ti. Bu süreçten sonra ise art arda orta- Kıtaların kayması kuramından ön- mıştı. Kanıt olarak da kıtalar ve okyanus-
ya konan bulgularla çok hızlı ve sağlam ce gelen ve kabul edilmiş görüşleri or- lardaki açılma şekilleri örnek verilmişti.
adımlar atan levha tektoniği kuramı, bi- taya koyan kuramlar, aslında o kuram- Ancak sıkışma sonucu oluşan kıvrımla-
lim tarihinin en önemli kuramları ara- ları ortaya koyan yerbilimcilerin sadece rın yol açacağı kıtalardaki yanal daralma-
sında yerini alacaktı. kendi çalıştıkları bölgelerdeki gözlem- ları açıklamak bu kuramla tabii ki müm-
69
Wegener’in Yapbozu
gün var olan kıtalar, milyonlarca yıl önce, talarındaki kayaç istiflerinde bulunan bu-
Wegener’in Pangea adını verdiği tek ve zullaşma kanıtlarının farkına varmıştır.
büyük bir kara kütlesi halindeydi. Yak- Günümüzden yaklaşık 400 milyon yıl ön-
laşık 200 milyon yıl önce kıtalar bu bü- ce (Geç Paleozoyik) güney yarım kürede
PERMİYEN TRİYAS tünden ayrılarak yerkürenin yüzeyinde, geniş kıta alanları buzullarla kaplanmıştır.
225 milyon yıl önce 200 milyon yıl önce tıpkı denizdeki buzdağları gibi yüzmeye Buzulların depolandığı çökeller ve bunla-
başlamışlardı. Yani kıtalar, jeolojik devir- rın altındaki ana kayaçta gözlenen çentik-
ler boyunca defalarca yer değiştirmiş ve ler, bu buzullaşmanın başlıca kanıtlarıdır.
günümüzdeki konumlarına gelmişlerdi. Bu kanıtlar günümüzde ekvatora yakın
tropik-astropik iklim koşullarına sahip
JURA KRETASE Afrika, Hindistan ve Güney Amerika’yla
135 milyon yıl önce 65 milyon yıl önce Wegener’in yapbozu
beraber Antarktika ve Avustralya’da da
Levha tektoniği kuramı, özellikle jeo- görülmektedir. Bu da, milyonlarca yıl ön-
lojinin bütün alanlarında önemli ve çı- ce bu kara kütlelerinin bir arada bulundu-
ğır açıcı nitelikte sonuçlara ulaşılmasını ğunu açık bir şekilde gösterir.
GÜNÜMÜZ
sağlamıştır. Öncelikle, hareketsiz kabul . Suess’in fark ettiği bir diğer kanıt da
edilen yerkürenin sürekli hareket halin- şudur: Glossopteris bitki topluluğuna
Yaklaşık 250 milyon yıl önce, bugünkü kıtalar Pangea (Ulukıta) adı
verilen tek bir kara parçası halindeydi ve bu karaparçasının etrafı de olduğunu göstermiştir. Kuramın ka- ait fosiller ve Cynognathus ve Lytrosa-
Pantalassa olarak adlandırılan bir okyanusla çevriliydi. Daha sonra bul görmesi için ortaya konan kanıtlar urus gibi Triyas döneminde yaşamış ka-
Pangea’nın kuzey kısmının (Laurasia) ve güney kısmının (Gond-
wana) arasında da, yaklaşık doğu-batı uzanımlı, dar bir okyanus da, o dönemde cevabı merak edilen pek ra canlılarının fosilleri, bugün birbirin-
(Tetis) gelişmişti. Laurasia kıtası Kuzey Amerika ve Avrupa-Asya çok soruya yanıt niteliğindeydi: den okyanuslarla ayrılan Güney Ameri-
(Avrasya) kıtalarını, Gondwana ise Güney Amerika, Afrika, Hindis-
tan, Antarktika ve Avustralya kıtalarını içeren birer kara parçasıydı. . Wegener savını 1912’de açıkla- ka, Afrika, Hindistan, Avustralya ve An-
mış, 1915 yılında yayımladığı “Kıtala- tarktika kıtalarında bulunmaktadır.
kün olmamıştı. Yine o günlerde kabul gö- rın ve Okyanusların Kökeni” (The Ori-
ren bir diğer kuram da kabarma-çukur- gin of Continents and Oceans) isimli ese-
laşma (osilasyon) kuramıydı. Bu kuram, rinde de, kıtaların Pangea adını verdi-
Afrika
derinlerdeki magmanın, yoğunluk ve faz ği süperkıtadan ayrılarak hareketlerine Cynognathus Hindistan Lystrosaurus
farklılığı nedeniyle ayrımlaşıp büyük öl- başladığını öne sürmüştü. Kıtaların bu-
çüde yer değiştirdiğini ve bu nedenle bo- günkü konumu ve durumu buna bağ- Güney
Amerika Avustralya
zulan izostatik dengenin yeniden sağla- lıydı. Wegener kuramını ortaya atma-
Antarktika
nabilmesi için katı yer kabuğunda yer dan önce, kendinden önceki pek çok ki-
yer alçalıp yükselmeler (yani osilasyon) şi gibi (Francis Bacon, Abraham Orteli- Mesosaurus Glossopteris
meydana geldiği fikrini ileri sürüyordu. us, vd.), özellikle de Güney Amerika ve
Şekilde günümüzde birbirinden kilometrelerce uzakta olan kıtalar
Ancak bu kuram da kilometrelerce uza- Afrika olmak üzere, Atlas Okyanusu’nun üzerinde bulunan, aynı canlı türlerine ait fosillerin dağılımı görülüyor.
ğa taşınabilen kayaç birliklerini açıklaya- iki yakasındaki kıtaların kıyılarının bir-
mamaktadır. Bahsettiğimiz bütün bu ku- birine çok benzediğini görmüş ve kura-
ramların görüşleri birbirinden farklı ol- mına bunu temel almıştı.
sa da çok temel bir ortak noktaları vardı. . Kıtaların bir zamanlar bir arada bu-
Bu kuramlara göre, yerkabuğu parçaları lunduğu düşünülürse, bu dönemde oluş-
Afrika
tüm jeoloji tarihinde oldukları yerde kal- muş kaya gruplarının ve sıradağların
mışlardı ve kıta kabuğu üzerinde meyda- birbirleriyle çakışması gerekir. Benzer
Güney
na gelen hareketler daha çok düşey yön- çökel (sedimanter, tortul) kaya istifleri Amerika
70
Bilim ve Teknik Kasım 2011
<<<
71