You are on page 1of 20

1.

Ders

İCRA VE İFLAS HUKUKU

Cebri İcra Hukuku Kavramı: Alacaklıların, Devlet gücünün yardımı ile alacakların nasıl kavuşacağını
düzenleyen hukuk dalına, icra-iflas hukuku veya cebri icra hukuku veya takip hukuku denir.

-Cebri İcra; maddi hukuktan kaynaklanan taleplerin devlet yardımıyla fiilen gerçekleştirilmesine hizmet
eden faaliyeti ifade eder.

Cebri İcranın Konusu ve Kapsamı:

1. Malvarlığı ile Sorumluluk İlkesi: Cebri icra tedbirleri, sadece borçlunun malvarlığı içindir.
Anayasa md. 17 ve md.38,f.8 gereğince malvarlığı ile sorumluluk esastır.
Dolayısıyla cebri icranın konusunu;
-Parayla ölçülebilen,
-Mirasçılara geçebilen,
-Devri mümkün olan bütün malvarlığı değerleri oluşturur.

Cebri icra organları, yalnızca malvarlığına hukuken el koyabilir, ancak bu el koyma mutlak bir el koyma
değildir. (İİK md.82-83 ‘haczi caiz olmayan haklar ve mallar)

2. Cebri İcranın Etkinliği Bakımından Bir Araç Olarak İcra Suç ve Cezaları: Cebri icrayı etkili
kılmak için bazı hallerde cezalar uygulanır. İİK bazı icra-iflas suçları kabul etmiştir (Md. 331-354).
-Amaç, kötüniyetli borçluların bu davranışının önüne geçmek olup bu hususta icra hukuku
bakımından tazyik hapsi, disiplin hapsi, hapis cezası, para ve adli para cezasına ilişkin
düzenlemeler yapılmıştır.

Temel Kavramlar:
- Mahkeme kararlarının icrası
- Para alacakları bakımından icra takibi yapılması
- Maddi hukuk kurumu olan ipotek de, alacaklının tatmini bakımından ipoteğin (rehnin) paraya çevrilmesi
düzenlemesinin İİK’nda yapılmış olması
Nedenlerden dolayı alacak-borç, alacaklı-borçlu terimleri borçlar hukukundan daha geniştir.

1. Alacak-Borç ve Alacaklı-Borçlu: İcra makamı ve iki taraf sistemi üzerine kurulmuş icra
hukukunda, takibin tarafları alacaklı ve borçludur. Bu terimlerle öncelikle borçlar hukuku anlamında
borç, borçlu ve alacaklı kastedilse de ayrıca ayni haklar alanındaki yükümlülükler ve bunların
yükümlüleri ve bu yükümlülüğe uyulmasını isteme hakkında sahip kişiler de sırasıyla borç, borçlu
ve alacaklı sayılır.

ÖRN: Aile hukukundaki yükümlülüklerde birer borçtur. Mahkeme kararı ile çocuğun teslim yükümlülüğü
borçtur, kendisine teslimine kara verilen ana/baba alacaklı, teslim etmekle yükümlü olan borçludur.

ÖRN: Bir başkasının taşınmazına tecavüz eden kişinin geri verme yükümlülüğü borçtur. Buna yükümlü
olan tecavüz eden borçlu, taşınmaz maliki ise alacaklıdır.

2. Kanunda Özel Olarak Kapsamı Belirtilen Terimler

-İİK md. 23:


1. “İpotek” tabiri ipotekleri, ipotekli borç senetlerini, irat senetlerini, eski hukuk hükümlerine göre tesis
edilmiş taşınmaz rehinlerini, taşınmaz mükellefiyetlerini, bazı taşınmazlar üzerindeki hususî imtiyazları ve
taşınmaz eklenti üzerine rehin muamelelerini,
2. “Taşınır rehni” tabiri, teslime bağlı rehinleri, Türk Medenî Kanununun 940. maddesinde öngörülen
rehinleri, ticarî işletme rehnini, hapis hakkını, alacak ve sair haklar üzerindeki rehinleri,
3. Sadece “Rehin” tabiri, “ipotek” ve “taşınır rehni” tabirlerine giren bütün taşınır ve taşınmaz rehinlerini,
ihtiva eder.
Açıkça öngörülen istisnalar dışında, bayrağına ve bir sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün
gemiler hakkında bu Kanunun taşınırlara ilişkin hükümleri uygulanır. Bu Kanun uyarınca gemi siciline
verilecek şerhler, TTK’nun 977. maddesi hükmüne tâbidir.
CEBRİ İCRA TÜRLERİ

A) İCRA YOLLARI
1. İlamlı İcra: Her çeşit alacak hakkındaki mahkeme ilamlarının nasıl icra edileceğini düzenleyen bir icra
yoludur.

-Alacaklının elinde borçlusuna karşı almış olduğu bir mahkeme vardır. Alacaklı, bu mahkeme ilamını icra
dairesine vererek ilamlı icra takibi yapar.

-Borçlu, kendisine icra dairesi tarafından verilen süre (genellikle 7 gün) içinde ilam konusu borcu rızası ile
yerine getirmezse, ilan icra dairesi tarafından zorla icra edilir.

 Alacak, bir mahkeme ilamı ile tespit edilmiş olduğundan borçlu, borcu olmadığı gerekçesiyle bir itirazda
bulunamaz ve böyle bir itiraz ile ilamlı icra takibi durmaz.
 Konusu para olmayan alacakların cebri icra yolu ile takip edilebilmesi için mahkeme ilamı alınmak
zorunludur. (Para alacakları için mahkemeden ilam alınması şart değildir.)

2. İlamsız İcra: İİK’nun, yalnız para (ve teminat) alacakları için kabul ettiği icra yoludur.

-Alacaklı, para alacağı hakkında daha önce mahkemede dava açıp bir ilam elde etme zorunda olmaksızın
doğruda icra dairesine başvurarak ilamsız icra takibi yapabilir.

 Alacağın bir senede (yazılı belgeye) bağlı olması da gerekli değildir.


Senet olmadan da bu yola gidilebilir. ANCAK başarıyla sonuçlanabilmesi için; borçlunun ödeme emrine
itiraz etmemesi gerekir. Ettiği takdirde alacaklı mahkemede dava açmak zorundadır.

 Para alacakları için ilamlı ve ilamsız takip yapılabilir.


 İlamsız icra yalnız para alacakları içindir.
İSTİSNA:
-Kira bedelinin ödenmesi
Hallerinde, İİK ilamsız icra yoluyla tahliyeyi kabul etmiştir.
 -Kira süresinin bitmesi

3. Rehnin Paraya Çevrilmesi Yoluyla Takip: Sadece rehinle teminat altına alınan alacaklar için
geçerlidir. (diğer teminatlar için değil) (II. DÖNEM KONUSU)

-Kanunda belirtilen istisnalar dışında rehinli alacaklı önce rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurmak
zorundadır. Doğrudan ilamlı veya ilamsız icra yoluna başvuramaz.

 İlamlı ve ilamsız takip olarak ikiye ayrılır.


 Borç vadesinde ödenmediğinde rehin alacaklısı ilamlı ve ilamsız icra yoluna başvurarak rehnin satılarak
alacağının ödenmesini isteyebilir.

B) İFLAS: Külli (toplu veya üniversal) icra iflas hukukunun konusudur. (II. DÖNEM KONUSU)

-Takipli iflas ve takipsiz (doğrudan doğruya) iflas olmak üzere iki tür iflas vardır.

 İcra yollarından farklı olarak borçlunun karşısında bütün alacaklıları vardır ve borçlunun
haczedilebilen bütün malvarlığı cebri icraya konu oluştururç
 Hem konu hem alacaklı bakımından toplu bir tasfiye biçimidir.
 İflas, kural olarak yalnızca tacirler veya tacirler hakkındaki hükümlere tabi olan kişiler hakkında söz
konusu olur. (Normalde her borçlu hakkında icra yolu geçerlidir.)

C) KAMU ALACAKLARININ TAHSİLİ: Kamu alacaklılarının tahsili örneğin devletin vergi alacağı İİK’na
göre değil 6183 sayılı kanuna göre yapılır. (II. DÖNEM KONUSU)
İCRA İFLAS HUKUKUNUN KAYNAKLARI

A) İCRA VE İFLAS KANUNU: 1929’da İsviçre Federal İcra ve İflas kanunundan tercüme edilmiş daha
sonra birçok değişiklik yapılmıştır.
B) İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği: İcra iflas daireleri ile icra mahkemelerinde tutulacak basılı
kağıtlara ilişkin hususlar, elektronik ortamda yapılacak işlemler, borç ödemeden aciz belgesi sicili,
icra dairelerinin teftiş ve denetimi, malvarlığının terki suretiyle konkordatoda alacaklılar kurulu ve
tasfiye memurlarına ilişkin işlemler düzenlenmiştir.
C) Yargıtay Kararları: Kanunun açık olmayan noktalarını aydınlatıp boşlukları doldurarak İİK’nun her
yerde aynı şekilde uygulanmasını sağlar.
D) Diğer Kanunlardaki İcra ve İflas Hukuku ile İlgili Hükümler: Başta TMK, TBK ve TTK olmak
üzere diğer kanunlarda da hükümler vardır.

2. Hafta Ders Notu

İcra Takip Muamelesi: İcra müdürü, yardımcısı yahut delege edilmiş icra memuru tarafından yapılır. Her
halükârda icra dairesi tarafından kamu gücünü kullanarak borçluya karşı, alacaklının alacağını tahsil etmek
amacıyla yapılır.

İcra Takibi;

1. İcra dairesinin işlemi olmalı


2. Bu işlem, kamu gücü kullanılarak tek taraflı yapılan işlem olmalı
3. Bu işlem, borçluya karşı yapılıyor olmalı
4. Alacaklıyı, alacağına kavuşma konusundan süreçte bir adım ileriye taşımalıdır.

 İcra takip işlemleri ne zaman yapılır?


Madde 51: Güneşin batmasından bir saat sonra ile güneşin doğmasından bir saat önceye kadarki
devrede (Gece vakti) ve tatil günlerinde takip muameleleri yapılamaz. Ancak, gece iş görülen yerlerde
gece vakti hasılat haczi mümkündür. Tatil günlerinde haciz ve tebligat yapılabileceği gibi muhafaza
tedbirleri de alınabilir. Borçlunun mal kaçırdığı anlaşılırsa gece vakti dahi haciz yapılması caizdir.
Bir borçlu hakkında kanunda gösterilen sebeplerden dolayı icra talik edilmiş veya konkordato için
mühlet verilmiş ise, o borçluya karşı takip muamelesi yapılamaz.

- Zaman dilimi bakımından gece vakti icra takip işlemi yapılamaz ancak taraf takip işlemi yapılır.
(Takip işlemi; 1. İcra Takip İşlemi, 2. Taraf Takip İşlemi olmak üzere ikiye ayrılır.)
- 51. Maddenin iki istisnası vardır;
1. Başlayan işlerin devamı söz konusu olabilecektir.
2. Gece iş görülen yerlerde yapılabilir. (Gece kulübü, benzin istasyonu vb.)
Bu iki istisna dışında hasılat haczi de yapılabilir.

 Tatil günlerinde icra takibi;


A. Resmi tatil günlerinde icra takip işlemi yapılamaz.
- Tebligat yapılabilir.
- Muhafaza tedbirleri alınabilir
- Haciz yapılabilir.
B. İdari tatil günlerinde yapılabilir.

İcra Ceza Hükümleri: (Kısa olarak; ‘Borç İçin Hapis Yasağı)


Özel hukuka ilişkin bir yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişiye hürriyeti bağlayıcı ceza verilemez. Ancak
İİK’nda sayısı hayli fazla cebri icra suçu düzenlenmiştir.
-Bu suçlarla korunmak istenen menfaat; özel hukuka ilişkin hakların icrasını sağlamak değil icra sisteminin
saygınlığını muhafaza etmektir.

ÖRN: İİK md.11 uyarınca alacaklı ile icra dairesinde taksit sözleşmesi yapılabilir. Bu sözleşmeye uymamak
(borcu ödememek değil, sözleşmeye uymamak) bir icra suçu teşkil eder.

 İcra ceza suçlarını yargılama görevi İcra Ceza Mahkemeleri’ne verilmiştir.


İcra Mahkemesi - 1. İcra Hukuk Mahkemesi 2. İcra Ceza Mahkemesi

 Bu yargılamalar şikayete bağlıdır. Fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 3 ay ve her hâlükârda 1 sene
geçmekle şikayet hakkı düşer.

-Borcun ödenmesi yahut şikayetçinin talebinden feragat etmesi halinde yargılama, ceza çekilmekte ise de
ceza sona erdirilir.
-Cezalandırma amacından çok cebri icranın başarıya ulaşması amacı vardır.

 Mahkeme kararına karşı bir üst numaralı mahkemeye itiraz yoluna gidilir. Mesela 6. İcra
Mahkemesinin verdiği karara itiraz 7. İcra Mahkemesine yapılır.
 İcra Mahkemeleri dar yetkilidir. Verdiği kararlar kesin hüküm teşkil etmezler.

İcra Mahkemesi kararları, takip konusu alacak bakımından, takip konusu alacaklının alacaklı, borçlunun
borçlu olduğunu tespit etmek bakımından kesin hüküm meydana getirmezler. O sebeple tahkikat yapılırken
de sınırlı bir tahkikat yapılır. Ancak belirli belge ve delilleri dikkate alarak hüküm koyarlar.

 İcra mahkemesinin verdiği kararlara karşı başka mahkemelere dava açılabilir.

İcra Mahkemesi Kararlarına Karşı Kanun Yolları:

1. 20 Temmuz 2016 tarihinden önce hükme bağlanmış olan icra mahkemesi kararlarına karşı sadece
temyiz kanun yoluna başvurulur.
2. 20 Temmuz 2016 tarihinden sonra karara bağlanmış icra mahkemesi uyuşmazlıklarında istinaf ve
temyizi birlikte öngören yeni kanun yolları hükümleri uygulanacaktır.

 İcra Mahkemesi kararlarının temyizi ile ilgili olarak İİK’nun öngördüğü sistem;
-İstinaftan önce (20 Temmuzdan önce hükme bağlanmış kararlar) tüm icra mahkemeleri kararlarına
karşı temyiz kanun yolu açık değildi. Hangilerinin temyiz edileceğini kanun liste olarak saymaktaydı. (İİK
e. 363.md)
-20 Temmuz 2016 tarihinden sonra verilen icra mahkemesi kararlarına karşı temyiz ve istinafı öngören
kanun yolu uygulanacak + m.363 hangi kararlara karşı istinaf kanun yolunun kapatıldığını belirtir.
İstinaf yoluna başvuru satış dışındaki icra takip işlemlerini durdurmaz.

2.Hafta Kitap Notu

İCRA ORGANLARI

A) ASIL ORGANLAR: Yalnızca icra işleri için kurulmuş organlardır.


1. İcra Dairesi: Birinci derecede görevlidir.

-İcra takip talebi icra dairesine yapılır. İcra dairesi ise borçluya ödeme emri veya icra emri gönderir
 Ödeme emri veya icra emri kesinleşince, icra müdürü para alacaklarında borçlunun mallarını haczeder,
satar ve alacaklının alacağını öder. Konusu paradan başka bir şey olan ilamları ise zorla icra eder.

 Yaptığı işlemlerden dolayı her daire ve makam ile doğrudan doğruya muhabere edebilir. Borçlunun
mevcuduna ilişkin istediği bilgilerin derhal verilmesi ve talep mevcutsa icra ve iflas dairesine teslim
mecburidir. (Bu emirleri yapmayanlar hakkında C. Savcılığınca kovuşturma yapılır.)
 İcra memuru, sorumlu amirdir ve her icra dairesinde bulunur. (Ayrıca yeterli sayıda yardımcı, icra katibi
ile mübaşir ve hizmetli bulunur)
NOT: Bu kişilerin izin gibi bir sebeple yokluğu halinde, adli yargı ilk derece mah. Adalet komisyonu yazı
işleri müdürü veya zabıt katibi görevlendirir, bu kişiler görev ve yetkileri yerine getirir.
 Bölgesi dışında yapılan işlemler bakımından başka yer icra dairelerini istinabe edebilir.
-İCRA DAİRELERİNİN;

A.GÖREVLERİ: (İcra müdürüne ilişkin açıklamalar, niteliğine aykırı düşmedikçe müdür yardımcıları ve
katipler için de geçerlidir.)

 İcra müdürünün takdir yetkisi sınırlıdır;


-Örneğin, bir malın haczedilip edilemeyeceğini takdir edebilir.
-Örneğin, takip talebi üzerine, ödeme emrini düzenleyip borçluya göndermek zorundadır.
Kendisine yapılan her talep hakkında olumlu veya olumsuz bir işlemde bulunmak (karar vermek)
zorundadır.
 İcra müdürü, zor kullanma yetkisine sahip olup zabıta (kolluk) memurlarına, köy muhtarlarına emir
verebilir.
 İcra Mahkemesi’ne bağlı bir organ değildir. İcra Mah. Hakiminin daimi gözetim ve denetimi altında
(İİKm.4) olsa dahi kanun vb. kendisine verilmiş olan görevleri mahkemeye danışmadan doğrudan
doğruya kendisi yapar, bu süreçte kanuna aykırı hareket ederse ilgililerin şikayeti üzerine İcra Mah.
Tarafından iptal edilir veya düzeltilir.

B. YÜKÜMLÜLÜKLERİ:

a. Olumlu Yükümlülükleri:

 İcra ve iflas dairelerince yapılacak her türlü icra ve iflas iş ve işlemlerinde bege ve karar UYAP
vasıtasıyla işlenir, kaydedilir ve saklanır. Dairenin bu işlemleri yapmasına dair usul ve esaslar
yönetmelikle düzenlenir.
 İcra ve iflas daireleri yaptıkları işlemler ile kendilerine yapılan taleple beyanlar hakkında bir tutanak
düzenler. Bu tutanaklar el ile veya yazı makinesi ile yazılabilir. Yazıların okunaklı ve temiz olması
gerekir. Tutanaklarda kazıntı ve silinti yapılmamalı, yanlış kısımlar çizildikten sonra doğrusu
yazılmalıdır. (Yön. m.22)
 İcra tutanakları elektronik ortamda düzenlenir ve gerekli olanlar ilgilileri tarafından güvenli elektronik
imza ile imzalanır.
 Sözlü olarak yapılan taleplerin, itirazların ve beyanların altları ilgililer ve icra müdürü tarafından
tarih belirtilerek imzalanır, sayılan memurlardan birinin imzasını taşımayan tutanaklar geçerli
değildir.
 İcra tutanaklarının iki önemli işlevi vardır, bunlar alenilik ve ispat kuvvetidir.

1- İcra Tutanaklarının Aleniliği (Açıklığı):


İcra tutanaklarının aleniliğinden maksat ilgililerin bu tutanakları görebilmeleri ve bunların bir örneğini
(suretini) alabilmelidir burada maksat sadece icra takibinin tarafları olan alacaklı ve borçlu ve onların
temsilcileri değildir m. 8,3 teki ilgililer deyimine takibin tarafları olan alacaklı ve borçludan başka istihkak
iddiasında bulunanlar (İİK m.96-99) hacze iştirak etmek isteyen diğer alacaklılar (İİK m.100-101) borçlunun
kefili, rehin alacaklıları gibi kişiler de dahildir.

-Avukat veya stajyeri, vekaletname olmaksızın, dava ve takip dosyalarını inceleyebilir. Fakat vekaletname
ibraz etmeyen avukata, dosyadaki kağıt ve belgelerin örneği veya fotokopisi verilmez. (Av. Kanuru m.46,2)

2- İcra Tutanaklarının İspat Gücü: İcra tutanakları kapsadıkları husus hakkında delil teşkil eder. Yani icra
tutanakları hilâf-ı sabit oluncaya kadar geçerlidir

3-Para ve Değerli Eşyanın Tevdi Edilmesi: Alacaklı borçlunun haczedilen mallarının aynından değil bu
malların satılmasından elde edilen para ile tatmin edilir, yani hacizli mallar alacağına karşılık olarak
alacaklıya aynen verilmez. Hacizli mallar satılır satış bedeli ile alacaklının alacağı ödenir. Bu nedenle icra
daireleri geniş ölçüde para işlemleri ve uğraşırlar.
-İcra ve iflas dairelerine yapılacak her türlü nakdi ödeme Adalet Bakanlığı tarafından uygun görülen
bankalarda (Yön. m.92) icra ve iflas dairesi adına açılan hesaba yapılır.
-Bu nedenle, borçlulara gönderilen ödeme ve icra emirlerinde borcun ve masrafların icra dairesinin banka
hesabına ödenmesi ihtar edilir.
4- İcra Dairesine Ödeme: İcra ve iflas dairelerine yapılacak her türlü nakdi ödeme, Adalet bakanlığı
tarafından uygun görülen bankalarda (Yön. m.92) icra ve iflas dairesi adına açılan hesaba yapılır. Haciz
sırasında, borçlu veya 3. kişiler tarafından yapılan ödeme nedeniyle tahsil edilen paralar, en geç tahsilatın
yapıldığı günü takip eden ilk iş günü çalışma saati sonuna kadar banka hesabına yatırılmak üzere icra
veya mahkeme kasalarında muhafaza edilir (İİK m.9,1)

 İcra ve iflas dairelerince yapılması gereken her türlü nakdi ödeme, ilgilisinin gösterdiği banka hesabına
aktarılmak üzere icra müdürü tarafından resen bankaya verilecek talimat gereği yapılır. Bu talimat
paranın icra ve iflas dairesi hesabına yatırılmasını takip eden en geç 3 iş günü sonuna kadar verilir
(İİK m.9,2)

b. Olumsuz Yükümlülükleri:

İİK, icra müdür ve müstahdemlerinin (yani çalışanlarının) bazı işlemleri yapmasını genel olarak ve belli
şartlar altında yasak etmiştir (İİK m.10-11) Bunlar şunlardır;

1) Kendilerini ve yakınlarının işlerini görmeye yasağı (m.10):

 İcra müdürü ve görevleri kendilerinin ve karı, koca, ana, baba, çocuk, kardeş, amca ve yenge gibi
yakınlarının menfaati olan işleri göremezler (İİK m.10)
 Bu hüküm, yalnız icra müdür ve müstahdemleri içindir. İcra hakimleri ve yardımcılarının iş görmelerinin
yasak olması genel hükümlere göre, yani HMK m.34 hükmüne tabidir. icra hakimleri ve yardımcılarının
reddi halinde de HMK m.36-44 hükümleri uygulanır.

2) İcra Organlarının kendi kendileriyle sözleşme yapmaları yasağı (İİK m.11)

 İcra organlarının, alacaklı ile borçlu arasındaki menfaat mücadelesinde, tamamen tarafsız bir şekilde
kanunları uygulamaları gerekir. İcra teşkilatında çalışan kişilerin kişisel ve ekonomik menfaatleri olan bir
işe bakmaları halinde, bu tarafsızlığın zarar görmesi ihtimali vardır. O nedenle İİK, icra organlarının
kendileri ile sözleşme yapmalarını yasaklamıştır (İİK m.11)
 İİK m. 11’deki yasağa aykırı olarak yapılan sözleşmeler mutlak olarak hükümsüzdür.

C. SORUMLULUĞU
a. Hukuki Sorumluluk (Tazminat Davası): İcra müdürü ve görevlilerinin hukuki sorumluluğu 5. maddede
düzenlenmiştir. İcra dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları ancak idareye yani Adalet
Bakanlığına karşı açılabilir, (İİK m.5 c1) kusurlu memura karşı açılamaz.

 Buna göre icra müdürü, görevini yaparken kişilere zarar verirse bu zarardan doğrudan doğruya
sorumlu olmayacaktır. İcra müdürüne karşı doğrudan doğruya tazminat davası açılamaz. Tazminat
davası ancak idare yani Adalet Bakanlığı aleyhine açılabilir.

İdarenin icra ve iflas dairesi görevlilerine verdiği zarardan sorumlu tutulabilmesi için, ilgili müdürün,
görevini yaparken kusurlu hareket etmiş olması gerekir. Bu kusur ağır kast veya hafif ihmal
olabilir. Kusurdan maksat normal niteliklere sahip bir icra müdüründen beklenmedik şekilde
işlem veya eylem yapılmış olmasıdır.

 İcra müdürünün kusurlu işlemi ve eylemi ile ilgili kişi, yani davacı bir zarara uğramış olmalıdır, bu zarar
manevi değil maddi bir zarar olmalıdır.

Uygun (İlliyet) Nedensellik Bağı: İcra müdürünün kusurlu işlemi ve eylemi ile ilgili uğradığı zarar
arasında, uygun illiyet bağı bulunmalıdır.
Tazminat davasına asliye hukuk mahkemelerinde bakılır (İİK m.5)
Yetkili mahkeme;
Zarara neden olan icra müdürünün hukuka aykırı işlem yapıldığı yer,
Zararın meydana geldiği veya gelme ihtimalinin bulunduğu yer veya
Zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir (HMK m.16) veya
Davalı Adalet Bakanlığının bulunduğu yer olan Ankara Mahkemesidir (HMK m.6)
Tazminat davası, zarar gören kişinin yani davacının zararı öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her halde
zararı doğuran işlemin yapıldığı tarihten itibaren on yıl geçmesi ile zamanaşımına uğrar (İİK m.7,1)
Zamanaşımının işlemeye başlaması için, zarar görenin zararı doğuran işlem veya eylemi öğrenmesi yeterli
olmayıp zararı da öğrenmiş olması gerekir.

b. Paranın Zimmete Geçirilmesi Halinde Sorumluluk: İcra dairesinde tebliğ veya dairece tahsil olunan
veya muhafaza altına paraların ilgili memur tarafından zimmete geçirilmesi halinde, devlete karşı tazminat
davası açılmasına gerek yoktur. Bu halde zimmete geçirilen miktar (para) cezai takibat sonucu
beklenmeden ve tazmin yolunda bir hükme hacet kalmaksızın hazine tarafından derhal icra
veznesine yatırılır (6) Devamında devlet, ödemek zorunda kaldığı zarar için kusuru bulunan memura rücu
edebilir (5,c2)

c. Ceza Sorumluluğu: İcra müdür ve görevlilerinin kusurlu hareketleri aynı zamanda bir suç (TCK m.257
vd) teşkil edebilir. Bu halde ilgili memura karşı ceza kovuşturması da yapılır.

d. Disiplin Sorumluğu: İcra müdür ve görevlerinin disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerinden dolayı
haklarında Devlet Memurları Kanunu Disiplin Cezalarına İlişkin Hükümleri (124) uygulanır (İİK m.13)

2. İcra Mahkemesi: İcra dairesinin üstünde kurulan ve işlemlerin kanuna uygunluğunu denetlemek ve
kanunun kendisine verdiği icra işlerine bakmak üzere kurulmuştur.
 Kuruluşu ve Yapısı: Her asliye mahkemesinin yargı çerçevesinde, bir icra mahkemesi bulunur. İcra
mahkemesi, bir icra hakimi ve buna bağlı yeteri kadar yazı işleri müdürü, katip ve mübaşirden kurulur.
 Görevleri: En önemli görevleri;
-icra dairelerinin işlemlerine karşı yapılacak şikayetler ve alacaklının itirazın
kaldırılması taleplerini inceleyip karara bağlamaktır.
-İcra mahkemesi icra dairesini disiplin bakımından denetler.
-Haciz ve iflastaki istihkak davalarına İcra Mahkemesi’nde bakılır.

 İİK m.331 ve sonraki maddelerindeki icra ve iflas suçlarından büyük bir kısmına bakmak ve bu
suçlar için ceza vermek, İcra Mahkemesi'nin görevi içindedir.
 İcra mahkemesi, bir hukuk mahkemesi olmayıp icra iflas işler için kurulmuş özel bir
 mahkemedir.
İcra mahkemesinde uygulanacak yargılama usûlü, basit yargılama usûlüdür. (İİK m.18, m.97,
 m.228, m.251, HMK m.316-322)

 İcra Mahkemesi Kararlarına Karşı Kanun Yolları


3. İstinaf (bölge adliye) Mahkemesi: 20 Temmuz 2016 tarihinden sonra verilen (istinaf edilebilen) icra
mah. Kararlarına karşı yapılan istinaf başvurularını inceleyip karara bağlar.
 20.07.2016 tarihinden önce verilmiş icra mah. kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulamaz.
4. Yargıtay: İstinaf Mah. Temyiz edilebilen kararlarına karşı yapılan temyiz başvurularını inceler ve karara
bağlar.
 20.07.2016 tarihinden önce verilmiş olan icra mah. Kararlarına karşı yapılan temyiz başvurularını da
inceleyip karara bağlar.

B) YARDIMCI ORGANLAR: Asıl görevlerinden başka icra işlerine de bakan organlardır.


1. Genel Mahkemeler: Hangi icra işlerinin genel mahkemelere bırakıldığı ve uygulanacak yargılama
usulü ilerde işlenecektir.
Ticaret mahkemesi – resmi iflas organıdır. Aynı zamanda konkordatonun tasdik talebini inceler.
2. Cumhuriyet Savcıları ve Adalet Müfettişleri: İcra ve iflas dairelerini denetime tabi tutarlar. C.
Savcıları yılda en az bir defa denetim yaparlar.
ŞİKAYET

Madde 16: Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin
yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra
mahkemesine şikayet olunabilir.
Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır. Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya
sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.

- İcra iflas dairesi, İ.İ hukukuna ilişkin hükümleri birinci derecede uygulamakla yükümlüdür. Bu görevini
yaparken;

-Kanunu yanlış uygular,


-Kanunun kendisine tanıdığı takdir yetkisini olaya uygun olarak kullanmaz,
-Bir hakkı yerine getirmez veya yerine getirilmesini sürüncemede bırakırsa usulsüz hareket etmiş olur.

 İcra dairesinin bunlar gibi yolsuz işlemlerine karşı, bundan zarar gören ilgililer, işlemlerin iptali veya
düzeltilmesini veya hakkın yerine getirilmesini sağlamak i.in icra mahkemesine şikayet yolu ile
başvurabilirler.
 Şikayet bir dava değildir, diğer kanun yollarına da benzemeyen İİ. Hukukunda kendine özgü bir kanun
yoludur.

TARAFLAR SÜRE
1.ŞİKAYET EDİLEN: Şikayet konusu işlemi 1.Kural olarak öğrenildiği tarihten itibaren 7
yapmış olan icra iflas dairesidir. gündür.
2.ŞİKAYETÇİ: Yapılan işlem sonucu menfaati 2. Ancak bir hakkın yerine getirilmemesi, hakkın
zedelenen, alacaklı borçlu veya 3. Kişi şikayet sürüncemede bırakılması ve kamu düzenine
edebilir. aykırılık hallerinde ilgililer her zaman şikayet
yoluna başvurabilir.

USUL SONUÇ
1. Şikayet yapan icra dairesinin bulunduğu 1. Mah. şikayet talebini yerinde görürse yapılan
yerdeki icra mahkemesine yapılır. işlemi iptal eder, düzeltir veya yapılmayan
2. Dilekçe verilerek yazılı yapılabileceği gibi, işlemin icra dairesinden yapılmasını ister.
şikayet beyanının tutanağa geçirilmesi şeklinde 2. İcra dairesi mah. gelen karar doğrultusunda
sözlü olarak da yapılabilir. işlem yapmak zorundadır.
3. Şikayet incelemesinde tanık dinlenebilir, 3. Şikayet, icrayı kendiliğinden durdurmaz,
keşif ve bilirkişi incelemesi yapılabilir. mahkeme talep üzerine veya kendiliğinden
icranın durdurulmasına karar verebilir.

A) ŞİKAYETİN KONUSU: İcra ve iflas dairelerinin yaptığı işlemlerdir. Yalnızca icra iflas dairelerine karşı
şikayet yoluna gidilir. Ancak iflas dairesi (m.227) ve konkordato komiseri (m.290) gibi organlara karşı da
kanun açıkça öngördüğü için şikayet yoluna gidilir.
- Bu işlemler malın haczedilmesi gibi olumlu davranış olabileceği gibi hacze gidilmemesi gibi olumsuz
davranış da olabilir. İkisi de şikayet konusu işlem olabilir.
-İcra müdürünün görüşünü bildirmiş olması, şikayete konu teşkil etmez.

B) ŞİKAYET SEBEPLERİ: Şikayet maddi hukuka değil, takip hukukuna ilişkin hükümlerin yanlış
uygulanması halinde söz konusu olur.
1. İşlemin Kanuna Aykırı Olması: Genel şikayet sebebidir, diğer sebeplerin özellikle 3 ve 4. Sebepler
bu genel şikayet sebebinin bazı özel halleridir.

Kanuna aykırılık, bir hükmün hiç uygulanmaması veya yanlış uygulanmasıdır. Örneğin icra dairesinin ilan
yapmadan hacizli taşınmazı satması gibi. (m.126)
2. İşlemin Somut Olaya Uygun Olmaması: Örneğin ücret haczinde icra müdürünün borçlu ve
ailesinin geçinmeleri için gerekli miktarı az takdir etmesi; borçlu avukatın haczi caiz olmayan hukuk
kitaplarının haczedilmesi örnek verilebilir.
3. Bir Hakkın Yerine Getirilmemesi: İcra dairesinin görevi dahilinde olan bir işi reddetmesi halinde
söz konusu olur. Örneğin kendisine yapılan takip talebini kabul etmemesi veya ihale i.in bütün
şartlar tam olduğu halde en çok arttırana ihaleyi yapmaması gibi. Bu hallerde şikayet kabul edilirse
mahkeme icra dairesine yapmadığı işlemi yapmasını emreder.

İcra dairesi bir işlemi yanlış da olsa yaptığı zaman, hakkın yerine getirilmemesi değil kanuna aykırılık
veya hadiseye uygun olmama sebeplerine dayanılarak şikayet yoluna gidilir.

4. Bir Hakkın Sebepsiz Olarak Sürüncemede Bırakılması: Kendiliğinden veya ilgilinin talebi üzerine
yapmak zorunda olduğu işlemi, kanunda öngörülen veya uygun bir süre içinde haklı bir nedeni
olmaksınız yapmaması durumunda söz konusu olur.Örneğin, takip talebinden iribaren 3 gün içinde
ödeme emri düzenleyip borçluya göndermemesi veya haciz talebinden itibaren 3 gün içerisinde
hacze başlanmaması.

C) ŞİKAYETİN TARAFLARI: Bir dava olmadığından dolayı taraflar davalı, davacı değil şikayet eden ve
şikayet olunandır.

1.Şikayet Eden: İcra dairesinin bir işlemini belirtilen 4 sebepten birine dayanarak iptal ettirmek veya
düzelttirmekte hukuki yararı bulunan herkes, şikayette bulunabilir.

-Hukuki yarardan bahsedebilmek için işlem, o kişinin doğrudan kendi hukuki durumuna ilişkin olmalı ve
zararı bulunmalıdır. Hukuki yararı bulunanlara; takip konusu alacağın alacaklısı, borçlusu ve bu kişilerin
halefleri ile rehin alacaklıları, istihkak iddiasında bulunanlar gibi üçüncü kişiler örnek verilebilir.
-Ayrıca geçim için haczedilmezliği kabul edilen mal ve haklar haczedilirse borçlunun aynı çatı altında
yaşayanların da şikayet hakkı vardır.

-Şikayet hakkı bulunan üçüncü kişiler, şikayet eden yanında fer’i müdahil olarak katılamaz, bizzat şikayet
eden konumundadır.

2. Şikayet Olunan ( karşı taraf): Şikayet konusu işlemi yapmış olan icra veya iflas dairesidir. Doktrinde ve
uygulamada icra dairesinin taraf olmadığı görüşü hakim olsa da icra mahkemesi icra dairesinin açıklama
yapmasına karar verebilir.
-Şikayete konu işlem lehine olan taraf da zorunlu olarak icra daire ile birlikte şikayet olunan durumundadır.
Örn: Haczedilebilen evinin haczedilemez olduğunu iddia eden borçlu şikayetini icra daire ile alacaklıya karşı
yapar.

D) ŞİKAYET SÜRESİ: Şikayet edenin, işlemi öğrendiği günden itibaren 7 gündür. Bu süre geçtikten osnra
yapılan şikayet dinlenmez, yapılan işlem kesinleşir.
İşlem; tebliğ,
-edilmişse şikayet süresi tebliğ tarihinden itibaren başlar.
-edilmemişse şikayet edenin öğrenme tarihi olarak bildirdiği tarih esas alınır, ispat zorunluluğu yoktur.
Ancak karşı taraf, işlemin daha önce öğrenildiğini ispat edebilir.

-Hak düşürücü niteliğinden dolayı, icra mah. süre içinde yapılıp yapılmadığın kendiliğinden araştırır. Ancak
şikayet edeninin işlemi ne zaman öğrendiği -karşı tarafın itirazı olmadıkça- araştırılmaz.

-Şikayet konusu icra doyasında işlemin daha önceden öğrenildiği anlaşılıyorsa ve buna göre şikayet süresi
geçtiyse mahkeme bunu kendiliğinden gözetir.

 Şikayetin süreye tabi olmadığı haller (süresiz şikayet):


1. Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman
şikayet olunabilir. (m.16)
2. Kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı da süresiz şikayet yoluna gidilir.
Borçlunun, üçüncü kişilerin ve ammenin menfaatini korumak için konulmuş amir hükümlere aykırı
olarak yapılmış olan işlemler, kamu düzenine aykırıdır. Kamu düzenine aykırı işlemlere karşı icra takibi
bitinceye kadar her zaman şikayet yoluna gidilebilir.
E) ŞİKAYET USULÜ: Şikayete konu işlemi yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesi yetkilidir,
şikayet bu mahkeme tarafından incelip karar bağlanır. İcra mahkemesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin
olup kesin bir yetkidir. Yetkisizlik varsa icra mah. bunu kendisi gözeterek yetkisizlik kararı vermelidir.

-İcra mah. arzedilen hususlar ivedi işlerden sayıldığından; Şikayet, adli tatillerde de görülür.
-Şikayet, mahkemeye verilecek dilekçe ile olabileceği gibi, beyanın icra mahkemesinde tutanağa geçirilmesi
suretiyle sözlü olarak da yapılabilir.
-Şikayet, basit yargılama usulüne göre incelenir ancak kanunda duruşmalı olarak incelenmesi gerektiğinin
yazılı olduğu durumlarda -bunun dışında icra mahkemesi kendisi karar verir - duruşmalı olarak incelenir.
-İcra mah. şikayeti incelerken; tanık dinleyebilir, bilirkişiye başvurabilir ve gerekli ise keşif yaptırabilir.

 Mahkeme şikayet sebebi ile bağlı değildir, işlemin tümünü inceleyip kanuna uygun olmayan tüm
kararları verme yetkisine sahiptir.
 Şikayet, icrayı kendliğinden durdurmaz. İcra mahkemesinin, şikayetin sonuçlanmasına kadar icranın
geri bırakılması kararı olmadıkça icra kendiliğinden geri bırakılmaz. (Örn: Satış durmaz, satış yapılır)

F) ŞİKAYETİN SONUÇLARI
 Şikayetin Reddi;
Süresi içinde yapılmamışsa usulden, sebepler yerinde görülmezse esastan reddedilir.
 Şikayetin Kabulü;
1.Şikayet Konusu İşlemin Bozulması (İptal Edilmesi): Yapıldığı andan itibaren, bu işleme
dayanılarak yapılan işlemler dahil olma üzere iptal edilir.
2. Şikayet Konusu İşlemin Düzeltilmesi
3. İcra müdürünün sebepsiz olarak yapmadığı veya geciktirdiği işlemlerin yapılmasını emretmek:

-İcra mah. red/kabul kararları sadece takip hukuku bakımından kesin hüküm teşkil eder.

-İİK m.363’de yazılı olanlar dışındaki icra mahkemesi kararları istinaf edilebilir.

İCRA HARÇ VE GİDERLERİ

A) İCRA HARÇLARI: Devletin, icra hukukundaki faaliyetine karşılık olarak aldığı paradır. Harçlar Kanuna
göre tayin edilir.

ÖRN:
İlamlı ve ilamsız icra ve iflas takibinde alacaklıdan alınan başvurma harcı,
İlamsız icrada alacak miktarının binde beşi oranında peşin harç
Konusu para veya para ilen değerlendirilmesi mümkün olan icra takiplerinin sonunda tahsil harcı alınır.
NOT: İlamlı icrada başvuru harcı dışında harç alınmaz.

B) İCRA GİDERLERİ: İcra takibine ilişkin iş veya hizmeti yapan kişilere verilir.

ÖRN: Malın muhafazası için verilen para, satış giderleri, posta giderleri, bilirkişi ücreti, icra hakimi ve
memurları için yol giderleri ve tazminatı.

-İcra işleminin yapılabilmesi için giderlerin alacaklı tarafından peşin verilmesi gerekir.

C) İCRA HARÇ VE GİDERLERİNDEN SORUMLULUK: Harç ve giderler, sonuçta haksız çıkan tarafa
yükletilir.
---İcra takibinin sonunda borçlu olduğu ileri sürülen kişinin borçlu olduğu anlaşılırsa icra harç ve
giderleri ona yükletilir.
-Ancak, alacaklı, satış ve paylaştırma aşamasına kadar götürmez, talebini geri alır ve takip etmezse o
zaman borçluyu harç ve giderlerden sorumlu tutmaya imkan yoktur.
İSTİSNA: %2 Cezaevleri harcı.

D) İCRADA VEKALET ÜCRETİ


1. Müvekkil ile Vekili Arasındaki Avukatlık Ücreti: Vekilin, takipteki vekalet hizmetine karşılık aldığı
paradır. Tamamen vekil ile vekalet veren arasındaki ücrettir, takip gideri olan vekalet ücretine esas
teşkil etmez.
2. İcra (Takip) Gideri Olan Vekalet Ücreti
 İcra Dairesindeki Hukuki Yardımdan Dolayı Vekalet Ücreti: Diğer icra giderleri gibi icra takibi
sonucunda haksız çıkan borçludan alınır.
-Hesaplanmasında, alacaklı ile borcu arasında yapılan sözleşmeye bakılmaz, Tarife’ye göre icra
müdürü tarafından hesaplanır.
-Takip sonunda, karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti, avukata aittir, bu vekalet ücreti vekalet
verenin borcu nedeniyle mahsup ve haczedilemez.

 İcra Mahkemesindeki Hukuki Yardımdan Dolayı Vekalet Ücreti: Bir icra takibi nedeniyle icra
mahkemesine başvurulursa, mesela şikayet yoluna gidilirse veya icra mahkemesinden itirazın
kaldırılması istenirse ve haklı çıkan taraf icra mahkemesinde avukat ile temsil edilmiş ise
mahkeme haklı çıkan taraf lehine ayrı bir vekalet ücreti takdir eder. Bu ücret icra dairesinin
hesaplayacağı vekalet ücretinden tamamen ayrıdır.
-Bu ücret de avukata aittir, bu vekalet ücreti vekalet verenin borcu nedeniyle mahsup ve
haczedilemez.
-Birden fazla vekille temsil halinde karşı tarafa bir avukatlık ücretinden fazlası yükletilemez.

3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi:


 İcra Dairesindeki Hukuki Yardımdan Dolayı Vekalet (Avukatlık) Ücreti:
a) Konusu para veya para ile değerlendirilmesi mümkün icra takiplerinde (ilamlı-ilamsız), alacak
veya şeyin değeri üzerinden nispi olarak hesaplanır.
b) Konusu para ile değerlendirilemeyen bir şey olan icra takiplerinde (ilamlı), maktu tarifeye göre
hesaplanır.

 İcra Mahkemesindeki Hukuki Yardımdan Dolayı Vekalet Ücreti: Tarife’ye göre takdir edilir.

E) ADLİ YARDIM: Genel hükümler icra işlerinde de uygulanır. Yalnız, icra işlerinde adli yardım kararı
genel mahkemeler tarafından değil, takibin yapılacağı yerdeki icra mahkemesi tarafından verilir.

İCRA İŞLERİNDE TEBLİGAT

A) Tebligatın Amacı ve Önemi: Birçok icra işleminin tamamlanıp hüküm ifade edebilmesi için tebliğ
edilmiş olması gerekir.
ÖRN: Ödeme emrindeki ödeme ve itiraz süresinin işlemeye başlaması borçluya tebliğ edilmesine
bağlıdır. Ödeme emri tebliğ edilmeden yapılan işlemler hakkında her aşamada süresiz şikayet
yoluyla iptal ettirilir.

B) İcra İşlerinde Tebligatın Yapılması:

-Resmi tatil günlerinde, adli tatilde, gece vakti tebligat yapılabilir.

-İcra dairelerinde ve mahkemelerde adli tatil hükümler uygulanmadığından dolayı, adli tatilden önce veya
adli tatil sırasında yapılan tebligat üzerine işlemeye başlayan İİK’ndaki bir sürenin bitmesi adli tatile
rastlarsa, süre adli tatil içindeki son günün tatil saatinde biter; bu sürenin adli tatil bitiminden itibaren 1 hafta
daha uzatılmış sayılmasına (HMK m.104) imkan yoktur.

 Tebligat yapılmasını isteyen kişi bu tebliğ için gerekli posta giderlerini ve borçlunun ödeme emrine karşı
yapabileceği itirazın kendisine tebliğ giderini peşin olarak ödemelidir, aksi halde tebligat yapılma
talebinden vazgeçmiş sayılır.
 Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde, tebligat mutlaka vekile yapılır, asile tebligat yapılmaz.
Ancak ödeme emri, hem borçluya hem de borçlunun davayı takip eden vekiline gönderilir.

C) Tebliğin Usulüne Aykırı Yapılmış Olması (Usulsüz Tebligat): Mutlaka geçersiz değildir.
Usulsüz tebliğin geçerli hale gelebilmesi, muhatabın tebliği öğrenmiş olduğunu beyan etmesine
bağlıdır. Usulsüz tebligata rağmen muhatabın öğrendiği tarih tebliğ tarihi sayılır.

ÖRN: Borçlunun oturduğu apartmanın kapıcısına bırakılan tebliğ, borçlu öğrenirse geçerli sayılır.

Muhatap tebligatı öğrendiği tarihten itibaen 7 gün içinde ödeme emrine itiraz edebilir.
D) TEBLİGAT SUÇLARI: Tebligat Kanununda düzenlenen başlıca suçlar şunlardır; ‘Yanlış adres
bildirme’, ‘Yapılan tebligatı almamak’, ‘Muhatap adına tebligat yapılan kimsenin evrakı muhataba
vermemesi’, ‘Yalan beyanda bulunarak tebliğ evrakını almak’.

SÜRELER

Taraflar İçin Konulmuş Süreler İcra Organları İçin Konmuş Sürelerin Hesaplanması
Süreler

+Kesin ve hak düşürücü + Hak düşürücü nitelikte değildir. +Sürelerin hesaplanmasında ilk
niteliktedir. gün hesaba katılmaz
+ Düzenleyici sürelerdir.
+Resen gözetilir. +Resmi tatil günleri hesaba
+İcra organlarının süresi katılır.
+Bu sürelerin söz. İle geçtikten sonra yaptığı içlemler
değiştirilmesi mümkün değildir. geçersiz değildir. +Süreni son günü resmi tatile
denk gelirse süre tatili takip eden
Örn: Ödeme emrini alan borçlu 7 +Süresince yapılmaması şikayet ilk iş günü tatil saatinde biter.
gün içinde itiraz eder. sebebidir.

A) GENEL OLARAK: İcra İflas hukukundaki sürelerin önemli bir bölümü yedi günlük sürelerdir.

-Fakat İİK’nda yedi günden daha kısa ve daha uzun süreler de bulunmaktadır.
ÖRN: m.61/Ödeme emrinin tebliği, m.79/Hacze başlama müddeti – 3 gün
- m.67,f.1/İtirazın iptali – 1 yıl, m.39/Zamanaşımı – 10 yıl

B) SÜRELERİN ÇEŞİTLERİ VE ÖZELLİKLERİ: İlgililer için konmuş süreler ve cebri icra organları için
konulmuş süreler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

-İcra takibinin tarafları ve bazen üçüncü kişiler için konulmuş süreler ilgililer için konmuş sürelerdir. İlgililer
bu süre içerisinde işlem yapabilir veya yapmalıdır.
İşlem bu sıra içerisinde yapılmazsa ilgili imkanını kaybeder.
ÖRN: Borçlu yedin gün içerisinde ödeme emrine itiraz etmezse, icra takibi kesinleşir.

-Cebri icra organları için konulmuş sürelerde, süresinden sonra yapılan işlemler de geçerlidir, hak düşürücü
nitelikte değildir. Ancak, süre içerisinde yapılmazsa; ilgililer, İcra mah. şikayet ederek işlemin yapılmasını
sağlayabilir veya icra müdürünün kusuru varsa disiplin cezası verilebilir veya şartlar varsa AB’na karşı
tazminat davası açılabilir.

C) SÜRELERİN BAŞLAMASI VE HESAPLANMASI:

-GÜN; olarak belirtilen sürelerde, ilk gün hesaba katılmaz.

Elektronik ortam; süre, gün sonunda biter. 00.00’a kadar tamamlanması zorunludur.

Fiziki ortam; süre, mesai saati sonunda biter.

-AY /YIL; olarak belirtilen süreler, ayrın veya yılın kaçıncı günü işlemeye başlamışsa aynı gününde biter.
(biteceği ayın sonunda böyle bir gün yoksa o ayın son günü tatil saatinde biter)

-RESMİ TATİL; günleri süreye dahildir, sürenin içinde kalan resmi tatil günlerinden dolayı süre uzamaz.
Sürenin başlamasına denk rastlayan tatil günleri de hesaba katılır ancak sürenin sonuncu günü resmi bir
tatile rastlarsa tatili takip eden ilk iş günü tatil saatinde biter. Öğleden sonra tatil olan günler iş günüdür, son
güne o güne denk gelirse saat 13’de sona erer.

-ADLİ TATİL; İcra daireleri, mahkemelerinde adli tatil hükümleri uygulanamaz.


 Sürelerin başlaması konusunda ise genel bir hüküm yoktur, örneğin şikayet süresi öğrenme tarihinden
itibaren başlarken ödeme süreleri, ödeme ve icra emirlerine itirazda tebliğ ile başlar ayrıca sürelerin tefhim
ve ilan tarihinden itibaren işlemeye başladığı durumlar da vardır.
Sürenin ne zaman işlemeye başlayacağı konusunda İİK’nda kesin hüküm yoksa tebliğ ile başlayacağı kabul
edilir.

D) SÜRELER KESİNDİR: İİK’ndaki süreler kesindir, ilgililer sözleşme ile süreleri değiştiremezler. Bu
doğrultuda yapılan sözleşmeler hükümsüzdür.
Süreleri değiştiren sözleşmeler cebri icra organları tarafından yok sayılır ve kanundaki süreler göre
işlem yapılır.
İSTİSNA: Herhangi bir sürenin geçmesinden istifade hakkı olan borçlu, bu hakkından vazgeçebilir.
 ÖRN: Alacaklı, ancak yedi günlük itiraz süresinin itirazsız geçmesi halinde haciz isteyebilir. Ancak
borçlu bu süre geçmeden icra dairesine itirazı olmadığını bildirerek borcu kabul ettiğini bildirir borcu
kabul ederse alacaklı günün geçmesini beklemeden haciz isteyebilir. (!Borçlunun vazgeçmesi, üçüncü
kişilere tesir etmez.)

TATİLLER VE ERTELEMELER

(Bu başlık ders notu)

Talik (Erteleme) Halleri İİK md. 52-55

Borçlunun ailesinden birinin ölümü halinde:


Madde 52 – Karısı yahut kocası ve kan ve sıhriyet itibariyle usul veya füruundan birisi ölen bir borçlu
aleyhindeki takip, ölüm günü ile beraber üç gün için talik olunur.

-Bu süre içerisinde borçlu aleyhine herhangi bir işlem başlatılmışsa 3 gün boyunca icra takip işlemi
yapılamayacaktır.

Terekenin borçlarında: (Not: Terekenin tüzel kişiliği yoktur.)


Madde 53 – Terekenin borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber üç gün içinde takip geri bırakılır. Mirasçı
mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta Kanunu Medenide muayyen müddetler geçinceye kadar takip
geri kalır.
İcra takibi sırasında borçlu öldüğünde tereke henüz taksim edilmemiş veya resmi tasfiyeye tabi tutulmamış
yahut mirasçılar arasında aile şirketi tesis olunmamışsa borçlu hayatta olsaydı hangi usul tatbik olunacak idi
ise terekeye karşı ona göre takip devam eder.
Bu takibin mirasçıya karşı devam edebilmesi ancak rehinin paraya çevrilmesi veya haciz yollariyle kabildir

-Mirasçı veya mirasçılardan biri mirası kabul ederse borçlunun ölüm günü ile beraber 3 gün geri bırakılır.
Hemen kabul etmezse 3 gün erteleme süresi ölüm gününden itibaren uygulanmalıdır.

- Bu sürenin bitiminden sonra 3 aylık mirası red süresinin sona ermesi beklenmelidir. Bu süre içerisinde
mirasçı mirası açıkça kabul etmediyse mirasçı aleyhine devam edilemeyecektir.

Tutukluluk ve hükümlülük halinde:


Madde 54 –Mümessili olmayan bir tutuklu veya hükümlü aleyhine takipte, mümessil tayini vesayet
makamına ait olmadıkça, icra memuru bir mümessil tayin etmesi için kendisine münasip bir mühlet verir ve
takibi bu sürenin bitmesine bırakır. Bu mühlet içinde temsilci tayin edip icra dairesine bildirmeyen tutuklu
veya hükümlü hakkında takibe devam olunur.
Mal kaçırılması ihtimali olan hallerde bu mühlet içinde de haciz yapılabilir.

-Bu durumda kanuni veya sözleşme ilişkisiyle oluşturmuş olduğu temsilci bulunmuyorsa hapis süresine göre
farklı işlemler yapılır;
A) Borçlu, 1 yıl veya daha uzun süreli hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkum olup hapsedildiyse icra
memuru bu kişiye vasi tayini için Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurur. Sulh Hukuk Mahkemesince vasi tayin
edilinceye kadar icra takibi duracak, vasi tayin edildikten sonra takibe devam edilecektir.

B) Borçlu, 1 yıl veya daha az süreli hapis cezası almış ve tutukluysa icra memuru kendisine bir temsilci tayin
etmesi için süre verecektir. Süresi içerisinde kendisine temsilci atarsa temsilci muhatap alınarak icra
işlemlerine devam edilir. Temsilci atamazsa borçluya karşı devam edilir.

Askerlik halinde:
Madde 54/a –Askerlik hizmetinin devamı müddetince erler, onbaşılar ve kıta çavuşları (Uzman veya
uzatmalı çavuş ve onbaşılar hariç) aleyhine takipte, icra memuru, bir mümessil tayin etmesi için kendisine
münasip bir mühlet verir ve takibi bu sürenin bitmesine bırakır. Bu müddet içinde temsilci tayin edip icra
dairesine bildirmiyenler hakkında takibe devam olunur.
Mal kaçırılması ihtimali olan hallerde bu mühlet içinde de haciz yapılabilir.

-Askerlik hizmetini yapıyor ise bu hizmetin devamı süresince kendisine temsilci tayin edilmesi için icra
memuru tarafından borçluya süre tayin edilmesi gereklidir. Bu süre içerisinde takip ertelenecektir.

Borçlunun ağır hastalığı halinde:


Madde 55 –Takip borçlunun mümessil tayin edemeyecek derecede ağır hastalığı halinde muayyen bir
zaman için icra memurluğunca talik olunabilir. Ağır hastalığın resmi belge ile tahakkuku lazımdır.
Mal kaçırılması ihtimali olan hallerde hastalığın devamı sırasında da haciz yapılabilir.

-Kendisine temsilci tayin edilemeyecek kadar ağır bir hastalık söz konusu, bu durumda icra memurundan
takibin ertelenmesi talep edilebilir. Kendisine iyileşebileceği kadar uzun bir süre verilerek icra memuru takibi
erteleyebilecektir.

-Burada borçlunun talebi gereklidir, borçlu ileri sürmezse icra memuru kendiliğinden yapamaz.
-Ağır hastalığın resmi bir rapor ile belgelendirilmesi gerekmektedir.

 52-55 maddelerinin icra takibine etkisi 56. Maddede düzenlenir.

Talikın müddetlerin cereyanına tesiri:


Madde 56 –Takip talikleri esnasında müddetlerin cerayanı durmaz. Müddetin nihayeti bir talik gününe
rastlarsa müddet talikin bitiminden sonra bir gün daha uzatılır.

-Takip talikleri sırasında sürelerin işlemesi durmaz.


-İcra takip işlemleri bakımından erteleme söz konusu anca süreleri işlemeye devam eder.
-Son gün talik gününe rastlarsa süre 1 gün daha uzatılacaktır.

Özel Talik Halleri: Konkordato müddeti (Bu konu sonra işlenecek)

 Süreler emredicidir. Taraflar aralarında süreleri değiştirecek anlaşma yapamaz.


 Süreden yararlanma hakkı olan kimse süre başladıktan sonra sürenin kalan kısmından vazgeçebilir.

ÖRN: Kendisine ödeme emri gönderilen borçlu, ödeme emrindeki borcu kabul ettiğini 7 günlük itiraz
süresinin 2. Günü beyan etmek suretiyle geri kalan 5 günden feragat etmesi geçerlidir.

 Tatil ve talik hallerinde yapılmaması gereken işlem yapılmışsa akıbeti ne olur?


Geçersiz mi olur? Yoksa şikayet yoluna mı gidilmeli?
-Bu konuda birlik yok. Ancak hakim görüş; geçerlidir, şikayet yoluyla iptali talep edilebilir.
3.Hafta Kitap Notu

İCRA TAKİBİNİN TARAFLARI

(Hoca çok üstünde durduğum bir konu değil dedi)


İcra ve iflas takibinin tarafları alacaklı (m.58,1) ile borçludur (m.58,2)

Üçüncü kişiler icra takibi sırasında aktif bir rol oynayabilirler.buna rağmen, bu üçüncü kişiler , ,cra takibi ve
takibin sonucu ile doğrudan doğruya ilgili değildirler.bu nedenle bu gibi üçüncü kişiler (rehin vermiş
olan,rızaları dışında mal ve hakları icra takibine dahil edilen kişiler) icra takibinin taraflarından sayılmaz.

TARAF EHLİYETİ

1)Taraf Ehliyeti Genel Bilgi:

Hukuk davalarındaki taraf ehliyetinde (HMK m.50) olduğu gibi icra takibinin taraflarından alacaklı ve
borçlunun da taraf ehliyetine sahip olması gerekir, hak ehliyeti bulunan her gerçek (MK m.8) ve tüzel kişi
(MK m.48) icra takibinde taraf ehliyetine sahiptir. Tüzel kişiliği bulunmayan toplulukların taraf ehliyetleri
yoktur. Mesela adi ortaklığın (BK m.620) taraf ehliyeti yoktur.

2)Miras ortaklığının taraf ehliyeti yoktur

MK m.640 gereği miras ortaklığının taraf ehliyetinin olmamasının özellikleri şunlardır.

1- Miras ortaklığının terekenin alacaklı olması halinde:

Miras ortaklığının bir alacağından dolayı takip yapılırken elbirliği müllkiyeti kuralları gereğince bütün
mirasçıların birlikte takip talebinde bulunmaları gerekir. Mirasçılardan biri yalnız kendi hissesine düşen
alacak kesimi için icra takibi yapamaz (bu miras paylaşılmadan öncedir , miras paylaşıldıktan sonra her
mirasçı paylaşımında kendisine düşen alacak için icra takibi yapabilir.). Miras ortaklığında bir temsilci (MK.
640,3) atanmış ise icra takibinin bu temsilci tarafından yapılması gerekir. Alacaklı kendisi icra takibi
yaptıktan sonra ölürse icra takibine alacaklının mirasçılarının hepsi tarafından devam edilir.

2) Miras ortaklığının terekenin borçlu olması durumunda:

Borçlunun sağlığında başlamış olan icra takipleri ve yeni yapılacak icra takipleri bakımından ayrı ayrı
incelemek gerekir.

AA) Başlamış Takiplere Devam Edilmesi:


Miras ortaklığına karşı: Borçlu takip sırasında ölürse, borçlu hayatta olsaydı hangi usul uygulanacak idi

ise, o usule gö re takibe, terekeye karşı devam edilir (53,2)

Borçlunun sağlığında başlamış olan takiplere terekeye karşı devam edilebilmesi için :

1) Miras ortaklığının henüz paylaşılmamış olması


2)Terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulmamış olması
3) Mirasçılar arasında aile malları ortaklığı kurulmamış bulunması gerekir.
Bu üç halden biri varsa takipleri miras ortaklığına karşı devam edilemez
Bu üç şarttan hiçbiri yoksa Borçlunun sağlığında ona karşı başlamış olan takiplere miras ortaklığına karşı
aynen kaldığı yerden devam edilir (53,2)

BB) Borçlunun sağlığında ona karşı başlamış olan takiplere karşı devam edilmesi
Borçluya karşı sağ lığ ında başlamış iflas takibine mirasçılara karşı devam edilemez.
Bu halde iflas takibi veya davasına yalnız miras ortaklığına karşı devam edilebilir
Buna karşılık borçluya karşı başlamış olan ilamsız veya ilamlı haciz yolu ile takipler,

Borçlunun mirasçılarına karşı devam edilebilir (53,3) alacaklı icra takibini mirasçıların hepsine karşı devam
ettirebilir, fakat buna mecbur değildir.

Miras bırakana karşı başlamış olan icra takiplerine mirasçılara karşı kaldığı yerden devam edilir.

Mirasbırakana karşı başlamış olan takiplerde,Miras bırakana ödeme emri tebliğ edilmemiş ise
ö deme emri mirasçılara tebliğ edilir.Ancak bö yle durumlarda mirasbırakana ödeme emri tebliğ edilmiş
ise mirasçıları yeni bir ö deme emri gö nderilmesine gerek yoktur. Borçlunun öldüğü anda ödeme emrine
itiraz süresi henüz geçmemişse, mirasçılar itiraz süresinin bitimine kadar ödeme emrine itiraz edebilirler.

Borçlu ölmeden önce ödeme emrine itiraz etmiş ise; bu hallerde yeni bir ödeme emri tebliğ edilmesine
gerek yoktur.

Borçlu ölmeden önce icra takibi kesinleşmiş durumda ise artık mirasçılara yeni bir ö deme emri tebliğ
edilmesine gerek yoktur, bu halde mirasçılara icra takibinin kendilerine karşı devam edildiği tebliğ edilir,
mirasçı bu tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde şahsi itiraz sebeplerini ileri sürebilir (53,3)

CC)başlamış takipleri hem miras ortaklığına hem de mirasçılara karşı devam edilmesi

Alacaklı miras bırakanın sağlığında ona karşı başlamış olduğu icra takiplerine aynı zamanda hem miras
ortaklarına (53,II) hem de mirasçılara (53,III) karşı devam edibilir ancak bu halde miras ortaklığı yalnız
terekedeki mallar ile sorumlu olduğu halde mirasçı kişisel mallar ile de sorumludur.

B)Borçlunun ölümünden sonra yeni takip yapılması:


Aa) Miras ortaklığına karşı yeni takip yapılamaz:
Yeni takipler bakımından, miras ortaklığına takip ehliyeti tanınmamıştır.

BB) Mirasçılara karşı yeni takip yapılabilir: Bu halde, tereke alacaklıları, yalnız mirası kabul etmiş olan
mirasçılara karşı yeni icra ve iflas takibi yapabilirler:

1)Tereke alacakları para alacağı için yeni takipleri mirasçıların hepsine karşı yapabilirler fakat buna
mecbur değildirler. Tereke alacaklısı, mirasçılardan yalnız birine veya bir kaçına karşı da takip
yapabilir.Çünkü mirasçılar mirasbırakanın borçlarından müteselsilen sorumludur.

2) Buna karşılık konusu paradan başka bir şey olan ilamlı takiplerin bü tü n mirasçılara karşı birlikte
yapılması zorunludur. Çünkü mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahiptprler ve elbirliği mülkiyetinde, tasarruf
işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermelri gerekir; mecburi takip arkadaşlığı.

c) En yakın mirasçıların hepsinin mirası reddetmiş olmaları halinde;


Miras, sulh hukuk mahkemesince icra iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. (MK m.612, I"I"K m.180)

yoksa 2. derece mirasçılara karşı icra takibi yapılamaz.

3) Yabancı gerçek ve tüzel kişilerin taraf ehliyeti: Hak ehliyeti bulunan yabancı gerçek ve tü zel kişilerin
Tü rkiye'de yapacakları takiplerde taraf ehliyeti vardır. Yalnız yabancı alacaklı icra takibi yaparken dö viz
olarak teminat gö stermek zorundadır.

4)Ölmüş bir kişinin taraf ehliyeti yoktur: Gerçek kişilerin kişiliğ i ve bununla hak ehliyeti ö lü mle son
bulduğ undan (MK m.29,I) ö lmü ş bir kişinin taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle, ölmüş bir kişiye karşı icra
takibi yapılamaz; yapılmış ise,borçlunun takipten önce ölmüş olduğunun anlaşılması üzerine,bu takibe
borçlunun terekesine veya mirasçılarına karşı devam edilemez.
5) Taraf ehliyeti icra ve iflas takibinin önemli bir şartıdır: Taraf ehliyeti olmayanların talebi ü zerine
başlamış veya devam edilmiş icra takipleri ve takip işlemleri geçersiz olacaktır bu işlemlerin geçerliliği her
zaman süresiz olarak şikayet yolu ile ileri sürülebilir.

TAKİP EHLİYETİ:

Tam Takip Ehliyetine Sahip Olanlar:

Bunlar fiil ehliyetine tam sahip olanlardır. Birincisi ayırt etme gücü ne sahip (MK m.13) ve kısıtlı
olmayan her ergin gerçek kişi tam takip ehliyetine sahiptir. (MK m.9 vd) İkincisi kanuna ve kuruluş
belgelerine gore gerekli organlara sahip olmakla, tüzel kişiler tam takip ehliyetine kavuşur (MK m.49 vd)

Sınırlı (mahdut) Takip Ehliyetine Sahip Olanlar:

Bunlar ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılardır. (bakınız MK m.16, 343, 359, 451, 453, 455, 462 ve
I"I"K m. 57)

TAKİP EHLİYETİ OLMAYANLAR - TAM EHLİYETSİZLER


Ayırt etme gücü olmayan kişilerin takip ehliyeti yoktur, bu gibi kişiler icra ve iflas takiplerinde yasal

temsilcileri tarafından temsil edilir.

SIFAT (HUSUMET)

Hukuk davalarında olduğu gibi icra ve iflas takibinin esas bakımından başarı elde edebilmesi için takip
talebinde alacaklı ve borçlu olarak gösterilen kişilerin (58,1-2a) takipte gerçekten alacaklı ve borçlu sıfatına
sahip olmaları şarttır, onların bu takipte gerçekten alacaklı ve borçlu olma sıfatları yoksa takip
borçlunun itirazı üzerine başarısızlığa uğrar.

D)İCRA TAKİBİNDE TARAFTARIN TEMSİLİ

1)Yasal temsil:

Tam ehliyetsizlerin takip ehliyeti yoktur, ayırt etme gücü ne sahip küçükler ve kısıtlıların da kanundaki
istisnalar dışında takip ehliyet yoktur. Takip ehliyeti olmayan bu kişiler icra takibinde ve davada yasal
temsilcileri tarafından temsil edilirler.

 - Takip ehliyeti bulunmayan alacaklı adına onu yasal temsilcisi tarafından icra takibi yapılır ve
yürütülür. (158,II,1) Takip ehliyeti olmayan borçluya karşı yapılan icra takibinde de borçlu yasal
temsilcisi tarafından temsil edilir.
 - yasal temsilcileri ise şunlardır: velayet hakkına sahip ana ve baba MK 335 vd , evlat edinen
MK 314, vasi Medeni kanun 448 ve kayyım MK 426

İRADİ TEMSİL (İCRADA VEKALET):

Takip ehliyeti bulunan kişi, dilerse kendisini bir temsilci ile temsil ettirebilir.

Fakat alacaklı veya borçlu icra ve iflas dairelerinde ve icra mahkemelerinde kendilerini vekille
temsil etmek isterlerse; yalnız bir tane avukatı vekil olarak atayabilirler, avukat olmayan kişiler
vekil olarak atanamaz. (Avukatlık K. m.35)

Alacaklı vekilinin haciz isteyebilmesi (78) için vekaletnamesinde özel bir haciz isteme yetkisini
bulunmasına gerek yoktur. Buna karşılık alacaklı vekilinin alacaklı lehine konulmuş olan bir
haczin kaldırılması talep edebilmesi için vekaletnamesinde ö zel bir haczin kaldırılması yani fekki
yetkisinin bulunması gerekir. (HMK m.74) Vekil ilamı icraya koyabilir.
E) TAKİP ARKADAŞLIĞI:
Medeni Usul Hukukundaki dava arkadaşlığı gibi icra takiplerinde de bazı hallerde takip arkadaşlığı

mümkündür, yani alacaklı veya borçlu tarafta birden fazla kişi olabilir.

1)Alacaklılar Arasında Takip Arkadaşlığı:

Birden fazla alacaklının takip yapabilmeleri imkanı I"I"K tarafından ö ngö rü lmemiştir. Bu nedenle bu
mümkün değildir. Buna karşılık maddi hukuka gö re alacaklılar arasında takip arkadaşlarının mümkün
olduğu haller vardır.

Alacaklılar arasında mecburi takip arkadaşlığı:

Birden fazla alacaklı borçluya karşı birlikte icra takibi yapmaya mecbur kalmakta ise mümkündür. Örnek
olarak kira sözleşmesinde birden fazla kiraya veren varsa ilamsız tahliye talebi takibinin (269 vd) kiraya
verenlerin tümü tarafından birlikte yapılması zorunludur, (yani mecburi takip arkadaşlığı)

Alacaklılar arasında ihtiyari takip arkadaşlığı:


Burada alacaklılar bir borçluya karşı ayrı ayrı icra takibi yapabilecekleri gibi birlikte de borçluyu takip

edebilirler, mesela müteselsil alacaklarda olduğu gibi (BK m.169)

2)Borçlular arasında takip arkadaşlığı: Borçlular arasında mecburi takip arkadaşlığı

Kira sözleşmesinde birden fazla kiracının bulunması halinde kiraya verenin kiracıların tümüne karşı
birlikte ilamsız tahliye takibi yapması zorunludur (269 vd)

Bazı hallerde tereke alacağından dolayı tü m mirasçılara karşı birlikte takip yapılması veya borçlunun
sağlığında başlamış olan takiplere bütün mirasçılara karşı devam edilmesi mecburidir. (53,II) bu durumda
borçlu mirasçılar mecburi takip arkadaşlarıdır.

Borçlular arasında ihtiyari takip arkadaşlığı

Alacaklı, müşterek borçlulardan (mesela müteselsil) her birine karşı ayrı ayrı takip yapabilir, fakat alacaklı
müşterek borçluları ayrı ayrı takip etmeyerek, müşterek borçluların hepsine birlikte takip yapabilir. Bu halde
müşterek borçlu arasında ihtiyari takip arkadaşlığı doğar, bu takiplerde her borçlunun adı soyadı
adresini ve her müşterek borçluya düşen borç miktarının açık bir şekilde gösterilmesi gerekir ve her
mü şterek borçlu ayrı ayrı ödeme emri gönderilir (61,II)

F)TAKİP SIRASINDA TARAFLARIN DEĞİŞMESİ: Takip sırasında alacaklıların değişmesi:

Alacaklı takip talebinde gö sterilir (M.58,1) ve takip talebinde gösterilen alacaklının adı ve soyadı
sonradan değiştirilemez ancak bazı özel (istisna) halleride takip sırasında alacaklıların değişmesi
mümkündür. Yeni alacaklı, eski alacaklıların hukuki durumuna geçer ve takibi kaldığı yerden devam eder.
Örneğin icra takibi devam ederken alacaklı alacağını bir başkasına devrederse (BK m.183) alacağı
devralan yeni alacaklı icra takibine kaldığı yerden devam eder. Alacaklının takip sırasında ölmesi
halinde alacaklının mirasçıları takibe kaldığı yerden devam ederler.

Takip sırasında borçlunun değişmesi:

Alacaklı, takip talebinde borçlu olarak göstermiş olduğu (M58,2) kişiyi tek taraflı olarak değiştirip yerine
yeni bir borçlu koyarak takibi bu yeni borçluya karşı devam edemez. Bunun gibi alacaklı müşterek
borçlulardan birine karşı başlamış olduğu bir icra takibini diğer müşterek borçlulara da tesmil edemez,
her iki halde de alacaklının yeni borçluya karşı ayrıca takip yapması gerekir. Ancak bazı özel durumlarda
takip sırasında borçlunun değişmesi mümkündür, bu istisna hallerinde yeni borçlu eski borçlunun hukuki
durumuna geçer ve takibi kaldığı yerden yeni borçluya karşı devam edilir.
Örneğin alacaklı ile borcu üstlenen kişi yeni borçlu arasında yapılan borç üstlenme sözleşmesi (BK
m.196) ile eski borçlu takip borçlusu borcundan kurtulur yeni borçlu eski borcunu yerine aldığından alacaklı,
icra takibine kaldığı yerden yeni borçluya karşı devam etmesi gerekir.

Borçlunun ölümü halinde icra takibine miras ortaklığına veya mirasçılara karşı devam edilir.

G)İCRA TAKİBİ YAPAN ALACAKLIDAN TEMINAT ALINMASI:

Kural olarak icra takibi yapan alacaklının teminat göstermesine gerek yoktur bu kuralının istisnaları ise
şunlardır;

TÜRK VATANDAŞI ALACAKLININ TEMİNAT GÖSTERMESİ:


Tü rk vatandaşı alacaklınrın aşağıdaki hallerde borçlunun muhtemel takip giderlerini karşılayarak uygun

bir teminat göstermesi gerekir (HMK m.84)

Teminat gösterilecek hâller : M.84-

(1) Aşağıdaki hâllerde davalı tarafın muhtemel yargılama giderlerini karşılayacak uygun bir teminat
gösterilir:

a) Türkiye’de mutad meskeni olmayan Türk vatandaşının dava açması, davacı yanında davaya mü dahil
olarak katılması veya takip yapması.

b) Davacının daha önceden iflasına karar verilmiş, hakkında konkordato veya uzlaşma suretiyle yeniden
yapılandırma işlemlerinin başlatılmış bulunması; borç ödemeden aciz belgesinin varlığı gibi sebeplerle,
ödeme güçlüğü içinde bulunduğunun belgelenmesi.

(2) Davanın görülmesi sırasında teminatı gerektiren durum ve koşulların ortaya çıkması hâlinde de
mahkeme teminat gösterilmesine karar verir.

(3) Mecburi dava ve takip arkadaşlığında teminat gösterme yükümlülüğü, bu yükümlülüğün tüm davacılar
bakımından mevcut olması hâlinde doğar.

İstisnalar teminat gerektirmeyen haller

Aşağıda sayılan hâllerde teminat istenemez:


a) Davacının adli yardımdan yararlanması.
b) Davacının, yurt içinde istenen teminatı karşılamaya yeterli taşınmaz malının veya ayni teminatla güvence
altına alınmış bir alacağının bulunması.
c) İlama bağlı alacak için ilamlı icra takibi yapılmış olması.

YABANCI ALACAKLININ TEMİNAT GÖSTERMESİ

Yukarda beliritildiği gibi, hak ehliyeti bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişilerin de Türkiye’de yapacakları
takiplerde taraf ehliyetleri vardır. Yalnız yabancı alacaklı, icra takibi yaparken teminat göstermek
zorundadır. (möhuk m.48)

HER BORÇLUYA KARŞI İCRA TAKİBİ YAPILABİLİR


İlamlı ilamsız her türlü icra takibi iflasa tabi olsun veya olmasın her borçluya karşı yapılabilir:
Konusu paradan başka bir şey olan alacaklar (24-31) için alacaklıların borçlusu iflasa tabi olsa bile
iflas yoluna başvurulamaz Alacaklar için ilamsız icra takibi ile yapılamaz, yalnızca ilamlı icra takibi
yapılabilir.

-Buna karşılık para alacakları için ilamlı veya ilamsız her çeşit icra takibi yapılabileceği gibi borçlu iflasa tabi
ise (43) borçluya karşı iflas yoluna da başvurulabilir. Yani iflasa tabi olan bir gerçek veya tüzel kişi (43)
alacaklının seçimine göre ilamlı veya ilamsız haciz yoluyla veya iflas yoluyla takip edilebilir. (43,I,c2)

İflasa tabi borçlusunu haciz veya iflas yolu ile takip etmek hususunda bir seçim hakkına sahip olan alacaklı
seçtiği takip yolunu değiştirebilir.(m.43,2):haciz veya iflas yollarından birini seçmiş ve bu yolda takibe
başlamış olan alacaklı bir defaya mahsus olmak üzere başlamış olduğu takip yolunu bırakıp harç
ödemeden diğer takip yoluna yeni baştan başvurabilirler.
Mesela iflasa tabi borçlusuna karşı genel haciz yolu ile takip yapan alacaklı bu haciz takibinden vazgeçerek
aynı dosya üzerinden borçlusunu iflas yolu ile takip edebilir.

Alacaklının başvurduğu takip yolunu değiştirme hakkı bir defaya mahsusutur. Mesela başladığı haciz
takibini bırakarak, iflas takibi yapan bir alacaklı bu iflas takibinden de vazgeçerek tekrar haciz yolu ile takip
yapamaz.

Bir defaya mahsus olmak üzere başvurduğu takip yolunu değiştiren alacaklıdan yeniden harç alınmaz
Başvurulan yeni takip yolunda, borçluya yeni bir ödeme emri gönderilir. Borçlu, önceki takipte ödeme
emrine itiraz etmemiş olsa bile, yeni gönderilen emrine itiraz edebilir

You might also like