Professional Documents
Culture Documents
• • •
GENERAL TRIKUPIS'IN
HATIRALARI
5
hakkak. Ö rneği n, Büyük Taarruz'da Türk k uvvetlerinin
Yunan kuvvetlerind en çok fazla olduğunu iddia ediyor.
Oysa bizimı bildiğimiz bunun aksidir. Fakat, gerek bu
noktada, gerekse ayrılık gö steren diğer noktalarda hük
·
6
alanlarında bırakmış, Ege'deki bütün dindaşla r ını,
Mustafa Kemal'in akıncıları karşısında kaçırmak zo
r unda kalmış ve bu hercümerç içinde de birçok zayiat
vererek binlerce kişiyi zaten dar olan topraklarına çek
mek zorunda kalmış bir millet, elbette ki bu acıyı ko
lay kolay unutamaz. Netekim unutmamıştır da! Nasıl
bi,z her yıl onlara karşı kazandığım ız zaferleri kutla
yorsak, onlar da yenilginin acısı içinde pek çok kitaplar
yazmışlar, bunlarda suçu biribirlerinin üzerine atmış
lar , ayni acı ile, hem bizi, hem kendikendilerini suçla
yarak teselli bulmağa çalışmışlardır. Bugün Yunanis
tan kütüphanelerinde «Küçük Asya Harek§.tı ıı ile il
gili her çeşitten kitap bulmak mümkündür. Bunlar
arasında işi askeri yönden incele yenle rden tutun da
şii.re kadar herşey var! Ve tabii en çok kitabı yazan
lar da Ege'de otururken, büyük yenilgi üzerine Yuna
nistan'a kaçmak zorunda kalanlar olmuştur. Bunların en
güzel örneğini ise eski Papagos hükumetinde Sosyal Yar
dım Bakanlığı yapmış olan Hristos Solomonidis teşkil
eder. Solomonidis'in babası İzmir'in istirdadına kadar,
orada Amaltia gazetesini çıkarıyormuş. Türk orduları
İzmir'e. girince kendisi ölmüş ve Hrıstos Solomonidis
nasılsa kaça rak Atina' ya gitmiş. Orada avukat olmuş
ve nihay et pol itikaya atılarak bakanlığa kadar yüksel
miş. Bir ara kendisiyle tanış tığ ım ız H. Solomonidis Ati
na'da Türkiye ile ilgili birçok kitap çıkarmış. Tabii bu
davranış baştan aşağı İzmir ve Ege hasretinden doğu
yor. Kıbrıs olaylarına kadar çıkardığı kitapla r dan birer
tane de bize gönderirdi. Bunların hepsi İzmir ve Ege ile
ilgili idi : «İzmir'e Methiye ve M ersiy e, İzmir'de Taba
bet, İzmir'de Ti yatro ıı , v.b.. Bu eserlerin hepsinde İzmir
hasreti buram buram tütüyordu. Öyle ki, eski bir Ege'li
olan yaşlı dostum gazeteci Ahileas Vafiadis, bana Ge
neral Trikupis'in hatıralarını yolladığı z a man okuyun
ca, ikisi arasındaki tezat karşısında hayrete düştüm.
General Trikupis'in anıları, Solomonidis'in kitaplarının
aksine olarak, histen uzak, tam askerce bir kitaptı.
Burada bunlardan bahsetmemizin nedeni, «Küçük
Asyaıı harekatı dolayısiyle Yunanistan' da da en az· bi-
7
zim kadar kitap yazılmış olduğunu belirtmektir . Gönül
ister ki, başkaları da bu konu ile ilgile nerek, mevcut
·
'
.
1 908 yılında Jön Türkler, Sultan Hamid'i kenara
iterek tekrar Anayasa rejimini getiriyorlardı.
Bu ve ondan önce Türkiye'de olup bitenlerin Yuna
nistan'da da etkiler yaratmaması imkansızdı. Netekim
Abdülhanıid'in ekarte edilmesi, Yunanistan'daki siyasi
çevrelerde olduğu gibi h.alk arasında da bir memnun
suzluk uyandırmıştı. Bu, Abdülhamid'e olan sevgiden
ileri gelmiyordu. Yalnız gayri memnunlar hem sarayı,
hem de hükumeti Türkiye'deki karışıklıklardan yarar
lanmayı bilmemekle suçluyorlardı.. Bulgaristan bun
dan yararlanıp, Ferdinand kendini Bulgar kıralı ilfuı
ederken, Makedonya ve Trakya'daki Yunan halkı ar�
sında hoşnutsuzluk başgöstermiş ve Girit Yunanistan
ile birleşme isteğini tekrarlamağa başlamıştı. Durumun
kritik bir hal alması üzerine «Büyükn devletler yine
müdahalede bulunmuş ve bir Türk-Yunan savaşım ön
lemişl erdi. Ama, Yunan k�ralmın bu durumda pasif
kalması da halk arasında kendisine karşı bir antipati
yaratıyordu. Bunun sonucu olarak ((ittihad-ı Terakkin
yi taklit edercesine, 1909 Mayısı'nda Yunanistan'da da
bir askeri birlik kurulmuştu. Bunlar, kara ordusu ile
bahriyenin yeniden örgütlenmesini kırallarla prensle
rin askeri komutanlıklardan uzaklaşmasını lstiyorlardı.
Politikacılar buna karşı gelince 1909-Ağustosu'nda bir
hükumet darbesi oldu. Bu darbe Kiriakulis Mavromi
halis hükumetiyle kıralı, asilerin isteklerinin çoğunu
kabul etmek zorunda bıraktı. Bu suretle Elef.therios Ve
ni.zelos, Yunanistan'a geliyor ve Yunan tarihinde yeni
bir çığır açılıyordu.
9
YUNANİSTAN'DA LİBERALiZM
B
·
u çı ğ ır, Yunanistan'da Batı liberalizmini örnek
alan bir modern Devlet'in kurulması ile başlar.
Aşırı bir ılımlılık g ö steren Venizelos siyasi ve sosyal bir
reform yapmaya kalkıştı. Yeni güçler bir Kurucu Mec
lis'i ve eski kastlarla kır aliyet sarayı otoritesinin yıkıl
masını isterken, Venizelos 191l'de revizyoncu bir Mec
lis'i kabul ettirdi ve 1864 Anayasası' nı n r eviz iyon u ndan
.b aşka bir ş ey ol mayan 1911 Anayasası'nı hazırlattı. Bu
yeni Anayasa, yönetim kuvvetile politikacıların müda
halesine karşı kişi özgürlüklerini ve memurların temi
natını garanti altına alıyordu. Böylece Eleftherios Ve
nizelos Yunanistan'da ilk hukuk Devletini kurmayı ba
şarmış oldu. Bu başarı, 1910-1920 yılları arasında geçen
sürekli savaş ve karışıklıklara rağmen yeni Yunanis
tan'ın ileri hamleler yapması sayesinde daha da sağ
lam laşmıştır. Bu işi için, önce Devlet kuruluşlarının ye
niden örgütlenmesi çalışmalarına girişildi. Ordu için
Fransa'dan, bahri ye için de in gi ltere'den birer heyet
getirildi. Adalet ve milli eğitim işleri ele alındı. Devlet
milli ekonorrıi bakımından önemli tedbirlere başvurdu
ve bilhassa tarım alanında tarım okulları ve teknik ku
ruluşları açmakla esaslı ilerlemeler kaydetti.
Fakat işin daha ilginç olan yönü, bütün bu yenilik
leri ele alanın Yunan burjuvazisi olması idi. Ayni bur
juvazi sosyal refonnları da ihmal etmedi. Köylülerle
işçiler arası nda başlangıçta zayıf olan, fakat gi ttikçe
güçlenen bir memnuniyetsizlik havası esmeğe başlamış
tı. Sosyal alandaki reformları zorunlu kılan da bu mem
mmiyetsizlikti. Çünkü gerek köylüler, gerekse işçiler,
memleketin si.yası hayatı üzerinde ağırlıklarını hissettir
meğe başlamışl ardı. Bu, biraz da bizim bugünkü du
rumumuzu andırıyordu. Bu baskının sonucu olarak ge
lir vergisi kond u, çiftçiler yararına birçok kanunlar çı
kanldı, Orta Çağ'dan kalma tarı m statüsü kaldırıldı,
Mill.1 Banka.'dan yardım gören tarım koopera tifleri ku
ruldu. Fakat, bundan da önemli olan şe y , eski Anaya -
10
.sa'nın ı 7 nci maddesinin değiştirilmesi idi. Bu madde
mülkiyet dokunulmazlığı prensibini yaşatan bir madde
idi. Yeni Anayasa ise, bu durumu tamamen değiştiri
yor, sosyal amaçlarla büyük toprak parçalarının istim
Iakini mümkün kılıyordu. Bundaki amaç, topraksız köy-
lüleri toprağa kavuşturmaktı. Fakat bunun uygulanma
sı işi ertelendi. Onun yarımda, işçi sınıfı da birtakım ye
ni haklar elde etti. Bunda iyi örgütlenmiş olan Sclanik
işçileri sosyalist Federasyonu'nun rolü büyük olmuştur.
1910 da Pire ve Atina'da işçi merkezleri kuruldu. Ayni
yıl içinde 231 sayılı kanunla patronların işçi örgütlerine
müdahalesi ve bunlara üye olması yasaklandı. Bu dav
ranış Yunanistan'da sendikalizmin başlangıcı sayılmak
tadır. Mamafih, araya Balkan ve I. Dünya Savaşı'nın gir
mesi bu gelişimi bir süre için durdurdu. Çünkü halkın
dikkatleri birden dış olaylara dönmüştü. Ancak 1914-
1918 savaşından sonra gözler yenidell' ve bu defa daha
kuvvetle sosyal alana dönecekti.
Bu duraklamanın daha iyi anlaşılması için, bir ara
biz de gözümüzü, bu dış olaylara çevirelim:
R4LKAN SAVAŞI :
1l
yordu. F'ransa ile Rusya da Almanların bu Doğu'ya
doğru , dönüşünden kuşkulanıyorlardı.
Onun için aralarındaki ufak tefek anlaşmazlıkları bir
tarafa bırakmaları kendi çıkarlarına idi. Zaten Osmanlı
İmparatorluğu iç olaylardan dolayı tam bir birlik gös�
termiyordu. Öyle ise Fransa, Rusya ve İngiltere, Osman
lıları bırak ıp , onların yerine Balkan ülkelerile işbirliği
yapabilirlerdi. Bunun sonucu olarak Balkan Birliği ku
ruldu. Yani Yunan-Sırp, Sırp-Bulgar ve Yunan-Bulgar
anlaşmaları imzalandı. Bu anlaşmalarda Rusya hakem-.
lik yapıyordu. Bulgaristan, Osmanlılara karşı ka zanıla
cak zaferden sonra Makedonya ile 'I'rakya'daki Yunan
Bulgar sınırlarının yeniden tes biti yolundaki Venizelos'
un teklifini kabul etmişti. Balkan ülkeleri arasındaki
birlik gerçekleşince, biribirile anlaşan Balkanlılar, Os
manlı Devleti'nden reform istediler. Bab-ı Ali, 17/Ekim/
1912'de Sırbistan' a savaş ilan etti. Ertesi günü, otonom
olan Girid'in milletvekillerini kendi Meclis'ine kabul
eden Yunanistan, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı sa
vaş açtı. Balkan Savaşı başlamıştı. Yunanlılar Selanik'i.
aldı, Epir'in kuzey bölgesinin başkenti sayılan Yanya'yı
işgal etti. Buna paralel olarak Yunan donanması da
Ege'deki Sakız, Sisam ve Midilli adalarına asker çıka
rıp buralarını işgal ediyordu . Bulgarlar ile Sırplar ise .
Makedonya ve Trakya'nın bir kısmını alıyor, Üsküp,
Manastır ve Edirne'ye giriyorlardı. Nihayet 30-Mayıs-
1913'de imzalanan Lo ndra Antlaşması ile birinci Bal
kan Savaşı sona erdi ve Osmanlı sınırları Meriçe kadar
daraltıldı. Böylece Meriç'in Batı'sında kalan bütün top
raklar Balkanlı müttefiklere bırakılıyor ve Girid'in Yu�
na.nistan'a ilhakı resmi bir hal alıyordu .
12
ribirlerile savaşa tutuştular.. Başta Almanya olmak üze
re, Orta Avrupa Devletleri'nin desteklediği Bulgaristan,
önce Sırbistan'a, sonra da Yunanistan'a saldırdı. Fakat
Yunanistan'a karşı başarı sağlıyamadı. Bu arada Os
manlı hükumeti ile Romanya Bulgaristan'a karşı savaş
.açarak onu yendiler ve 10-Ağustos-1913 Anlaşmasını im
zalamak zorunda bıraktılar. Bunun sonunda Sırbistan,
Manastır ile Vardar vadisi de dahil olmak üzere, Kuzey
Makedonya'nın Radoviça ve Strumiça'ya kadar olan ke
simlerini aldı. Yunanistan ise Halkidikya'yı, hemen bü
tün çevresi ile Kavala limanını ve Yanya ile birlikte
Epirin güneyini ve İtalyanların elinde kalan 12 Adalar
hariç olmak üzere, bütün Ege Adalarım alıyordu. Yal
nız İmroz ile Bozcaada Osmanlılara bırakılmıştı. Bul- .
garistan Lagos ile Dedeağaç arasında ki bir koridorla 1
Akdeniz'e bağlanıyor. Edirne ile Doğu Trakya Osmanlı
lara bırakılıyordu.
Bövlece Balkan Savası sona ermişti. Yunan halkı
nın dikkatlerini dışarıya doğru çevire n olayların birin
cisi bu idi. İkincisi ise, kendi inisiyatifinde olmadan pat
lak veren I. Dünya Savaşı oldu.
13
Kuzey Epir halkının hemen hemen yarısı Rum,.
protokol üzerine çeki lmek zorunda kalmışsa da oradaki
yarısı d a Arnavuttu. Bu bölge Aralık-1913'de Floransa
Protokolü ile Arnavutluk tarafından ilhak edilmişti.
1912'den itibaren burasını işgal eden Yunan ordusu, bu
protokol ü ze rin e çekilmek zorunda kalmışsa da oradaki
Rumlar ayakl anmıştı. Yu nan hükumeti as ilere yardım.
etti.. Bu nların karsısındaki Arnavutluk birliklerini de
İtalya destekliyord�. İtalya 1913'de B atılılara bu bölge
nin Arnavutluk egemenliği altına girmesini kabul et
ti rdi . Bun a paralel olarak Balkan Devletl eri de biribiri
peşisıra Avrupa hükümetlerile ittifaklar yap ıyordu. Sır
bfatan Müttefikler ile işbirliği yapmıştı. Bulgaristan ise,
kendisine Trakya, Makedonya ve Balkan üstünlüğünü
vaadeden Almanya ile Avusturya-Macaristan tarafını
tutmaktaydı. Yunanistan'ın durumu karışıktı. Çünkü
her iki kampın da bu ülke üzerinde nüfuzu vardı. Al
manya ile çevresi Saray ve Kıral Konstantin üzerinde
nüfuz sahibi i di , zira 18-Mart-1913'de Selfuıik'de katle
dilen babasının y erini alan Konstantin. II. Vilhelm'in
hem sir esi ile evli idi. Müttefiklere gelin ce , onlar da Ve
nizelos'un liberalist hareke tine day anıyorlardı.
Saray-Bosna komplosu üzerine 1914 Temmuzu'nda
Avusturya Sırb is tan'a taarruz ettiği sırada, Yunanis
tan tarafsız kalmıştı. Buna rağmen sefe rberlik il§n et
mis bulunuyordu. Fakat ortada Venizelos ile 1913'de
i mza lan an Sırı)-Yunan Antlaşması vardı. Bu antlaşma
nın ortak savunma faslına dayanan Venizelos, Bulga
ristan'ın sald ı rmas ı halinde Sırbistan'a yardın1 ed eceği
nj vaadetti. Bu arada Müttefikler Sırb istan, Bulgaris
tan ve Yu nanistan'ı barıştırmak için e linden geleni yap
m aktaydı . Müttefikler baskısile Venizelos Kavala bölge
sini BuJ.r· arlara bırakmayı kabul ediyordu. Buna kar$ı
lJk kendisine Küçük Asya'nın Batı kıyıları vaadedilmiş
ti. Birkaç av sonra Sı rbistan Bulgaristan'a bazı imtiyaz
lar tanıdı, fa!zat B alkan Antantı gerçekleşemedi. Veni
zelos'un teklifine ra ğm en Yunan kıralı ile çevresi, Yu
nanistan'm Ç ana kkale boğazına saldırmasını red detti
ve l9i5-Martı'nda iktidar, muhalefet lideii Gunaiis'e
verildi. Şüphesizbunda kıralın Alman taraftarı oluşu
nun rolü olmuş tu. Ama, tarafsız kalma yolunda güttü
ğü politlka d�. m esnetsiz değildi. Çfüıkü Müttefikler Yu
nanistan'a zaferden sonrası içi n her hangi bir garanti.
verı:niyordu. Yani ortada Yunanistan'ın sağlıyacağı
avantajlar ile Bulgarist an' a karşı durumu hakkında be
lirli birşey yoktu . Bunun yamnda Venizelos'un Kava
la'yı Bulgarlara b ırakma ğa razı olması, h asıml ar ı tara
f ından istismar kon usu olmuştu ve bu hal dur umu nu
zayıflamış bulunuyordu. Rusya, 6-Mar t-19 15 An tlaşma
16
_ya ve Batı Trakya sorunları kolayca bir sonuca bağlan
dı. Bununla Bulgaristan Ege kıyısındaki mahrecini Yu
nanis tan'a bırakmıştı. Fakat ((Geç kalmış müttefik» gö
zü ile bakılan Yunanistan'ın Kuzey Epir, Yunan Adala
rı ve Küçük Asya üzerindeki istekleri bir yandan İtal
-
yanların muhalefeti, bir yandan da İngilizler ile Fran
sızlar arasında çı kan anlaşmazlı�la karşılaştı. 10-Ağus
tos-1920 de imzalanan Sevr Antlaşması Doğu Trakya'yı
ve İmroz ile Bozcaada'yı Yunanistan'a bırakıyor, 1913'
denberi kendi işgalinde bulunan Ege Adaları üzerindeki
�
egemenliğini tanıyor, İzmi.r b ölges ni Yunanistan'a ve
riyordu. Yunanistan, beş yıl sonra Izmir bölgesinde ple
-bisit yapacak ve bunun sonunda bölgenin tam hı'.l.kimi
·olacaktı. Fakat, bu antlaşmada Kuzey Epir ile ilgili hiç
bir açıklama yoktu. Türkiye ise Oniki Ada'yı italya'ya
birakıyordu Kıbrıs da· Sevr Antlaşması ile İngiltere'ye
.
.ı:hrakılmıştı.
ANADOLU HAREKATI:
ı7
Trikupis F: 2
lerden sonra 3-Mayıs-1920'de Ankara'da ilk milli hükü-
met kurulmuştu. Bu hükümet Sevr Antlaşması'nı ta
nımıyordu. Şu halde Yunanistan, Antlaşma'yı uygula-·
mak için Mustafa Kemal'i yenmek zorunda idi. Fakat
bu işte Venizelos'u İngiltere'den başka destekleyen kim
se yoktu. Bu yüzden 15-Mayıs-1919'da Yunanlıların
cıİoniaı> adını verdikle:ti Ege'ye asker çıkarmaları, daha
başından itibaren Barış Konferansı Yüksek Konseyi'n
de bir takım tepkilere yol açmıştı. Yunanlılar İzm.ir böl-·
gesinden çıkıp Ankara'ya varmak ve Mustafa Kemal'i
yenmek üzere faaliyete geçince, İtalyanlar ile Fransız
lar'ıri tepkisi açıkça kendini gösterdi. İtalya 22-Tem
muz-1920' de 29-Ağustos-1919'da imzalanan Yunan-İtal
yan antlaşmasını bozdu ve 2'-Ağustos-1920'de Arnavut
luk ile imzaladığı bir antlaşma ile bu üll{enin bağımsız
lık ve toprak bütünlüğü.nü kabul etti. Bunun yanında.
Fransa da Ankara ile 20-Mayıs-1920 mütarekesini imza
lamış ve Kilikya'daki çarpışmalar durmuştu. Mustafa
Kemal ayni zamanda, 1920-Ağustos'unda Sovyetıer ile
imzaladığı anlaşma sı:'l.yesinde onların hem maddi, hem
manevi desteğini sağlamıştı. Artık, üç büyük Batılı Dev
let'in 'kendisile antlaşma imzalamaları sayesinde Yuna
nistan'a karşı Türk·· mukavemeti, resmen bir ·kurtuluş
savaşı halini alıyor ve Yunanistan bir fetih savaşına
girmiş durumda kalıyordu. Anadolu'ya çıkmış bulunan
Yunan askerlerinin durumu, zaten anavatanlarındaki
karışık siyasi durumdan dolayı, sağlam değildi. Kasım-
1920 seçimleri sonunda bu durum bir facia halini alma
ğa başladı. Bir taraftan Mustafa Kemal'in kuvvetleri
çete olmaktan çıkıp düzenli. bir ordu halini alıyor ve
Yunan kuvvetleri gitgide büyüyen bir mukavemetle
karşılaşıyor, bir yandan da Yunanistan'da Kıral ile Ve
nizelos arasındaki çekişme sürüp gidiyordu. Venizelos
siyasi balümdan sağlamdı ama, Kıral Konstantin de
h_alk ·tarafından seviliyordu. Bu ikisi arasındaki müca
dele ve· biri birine kar şı açtikları propaganda, Anadolu
seferini ikinci planda bırakmağa başlamıştt Zaten Yu
nan milleti 1912'denberi devam eden savaşlardan dola-·
yı yorgun. düşmüştü. Sosyal reformlar çözüm bekliyor-
ur
du. Halk, kıralcıların barışçı propagandasını benimse
meğe başlamıştı ve barışa gerçekten taraftardı. Bu at
mosfer içinde yapılan seçimleri Venizelos kaybetti ve
Kıra! tahtına dönerek (bir plebisit sonunda) iktidarı kı-
. rakılar ele geçirdi. Bu siyasi değişiklik ise, kıralın Al
man taraftarı olaral{ tanınmasının bir sonucu olarak
Yimanistan'ın Müttefikler tarafından terkedilmesi de
mekti. İngiltere Yunanistan'daki Alman taraftarı parti-.
ler ile lnraldan çekiniyordu. Fransa ise, Yakın Doğu'da
dengeyi kurmak için İngiliz ve Yunanlılara karşı Ke
malist hareketi destekleme yoluna girmişti. Buna rağ
men Anadolu'ya çıkmış olan Yunan ordusu savaşa de
vam ediyor ve kendi topraklarını savunan Türk ordu
sunu, haTekatın başlangıcında çekilmelc zorunda bıra
kıyordu. Yunan taarruzu Sakarya Savaşı'na kadar de
vam etti ve orada durdu. Artık gerileme devresi başla
mıştı. Ağustos-1922'de Türk Ordusu Yunan hatlarını
·
19
sının esas temelini bu dunıma bağlamaktadır. Bu
yenilginin Yunanistan'daki e·tkileri konumuzun dışında
kalıyor. Kısaca şunu söyliyebiliriz: Venizelistler, Lozan
barışından sonra, üllrnlerinin iç durumu ile ilgilenmek
zorunluğunu duydular. Bu cümleden olarak, önce vergi
reformu ele alındı, ·çıkarılan bir kanunla milli sanayiin
lmru.nması yoluna gidildi, işçi ve ücretliler için bir ta
kım tedbirler alındı, patronlarla işçiler �rasındaki iliş
kilerin düzeltilmesi yolunda bazı çabalar sarfedildi, gün
de sekiz saat çalışma usulü kabul edildi. Bütün bu ted
birler, sosyal olmaktan çok ekonomik karakterde idi ve.
du�_\mda bir değişiklik yapmağa yetmeyecekti.
Venizelos taraftarları bu işlerle uğraşırken, onun
dışında kalan siyasi gruplar da yeni yeni partiler kur:..
mağa başlamıştı. Buniarın en önemlilerinden biri, sos
yalist eğilimli Demokratik Birlik'ti. Onun yanında Sos
yalist İşçi Partisi (ki 1924 de Yunan Komünist Partisi
olmuştur) gibi partiler monarşi rejimini ekarte ederek
Cumhuriyet'in kurulmasına yol açtılar. Bu arada Go
natas-Plastiras'ın İhtilfil Komitesi Venizelosçular ile
Kıralcıları barıştınnağa çalışırken General Metaksas
kıralcı bir hükfunet darbesine teşebbüs etti, fakat bu,
cumhuriyetçi hareketi kuvvetlendirmekten başka bir
sonuç veremedi. 16-Aralık-1923 seçimlerinde çoğunluğu
Venizelosçular alınca durum yine karıştı. Cumhuriyet
çiler kırala hasım olan Ordu ile Bahriye'ye dayanıyor
du. Venizelos ise kırallık taraftarı idi. Fakat seçimleri
Venizelos'un kazanmasına rağmen Cumhuriyetçiler'in
dayatması sonunda Meclis 25-Mart-1924 de Cumhuri
yet ilfuı etti. Bu Cumhuriyet ancak 1936'ya kadar yaşa
yabildi. Bu süre içinde hükumet darbelerile hükumet
ler biribirini izledi. 1932'de Venizelos oldukça sağlam bir
hükı1met kurmayı başardı. Bu arada Yunanistan ile
Türkiye arasında mübadele olmuş ve İstanbul Patrik
hanesi'nin yalnız din işlerile ilgilenmesi konusu sonuca
bağlanmıştı. Venizelos bu olaylardan, Kemalist hareke
tin herşeyi değiştirme yoluna girdiğini anladı ve 1930'
da Ankara'yı ziyaret etti. 1931 'de bu ziyareti İsmet İnö
nü Atina'ya yaptığı bir seyahatle iade etti.
20
Böylece, Atatürk ve Venizelos'un gayretiyle Yu
nanistan-'lürkiye arasındaki ilişkiler düzelme yoluna
girdi ve bundan Türk-Yunan dostluğu doğdu.
Bu dostluk, 617 Eylül olaylarına kadar devam ede
cekti. Bu olaylardan sonra Türkiye'de de iç politikada
büyük' değişiklikler doğuracak olan olaylar biribirini iz
ledi.
. i·.
TÜR'K-YUNAN DOSTLUGUNUN BOZULMASI:
�
21
meti de iktisadi alanda başarısızlıklarla karşılaşın.ağa
başlamıştı. Menderes de, bir asker olan Papagos kadar
politik alandaki acemiliğini ispatta gecikmedi ve verdi
ği bir nutukla «Kıbrıs Türktür.ıı tezini ortaya attı. Bu
nu yaparken Birleşmiş Milletler Örgütü'nün ((keneli ka
derini tayin-self determtnation n p rensibin den habersiz
olduğunu g ös t ermiş oluyordu. Netekim bu hatası onu
6/'l Eylül olayları ile karşılaştırınca, bu defa .da «Ya
Taksim, ya ölüm ! ıı iddiasını öne sü rdü , Sokak miting
lerinde <<Kıbrıs Türktürıı ve «Ya, Taksim, ya ölüm ! ı> id
diaları biribirine karışmıştı. Yapılan mitingler, çekilen
nutuklar ve papaz mankenleri yal{ma gibi davranışlar
bir süre için halkı oyaladı. Fakat ekonomik durumu dü
zeltmekten çok uzak kaldı. 6/7 Eylfü olaylarından do
layı muhalefet o zaman M en deres hükfunetinin karşısı
na dikilmişti. Böylece Kıbrıs iç p oll tilrn alanında muha
lefetle iktidar için bir çekişme konusu oldu. Muhalefet
Men deres hükumetini tahrip olayl a rından dolayı suçlu
yor, Menderes ile etrafı is e, ana muhal efet partisi olan
C.I-I.P.'ni ve daha do ğrusu İsmet İnönü'yü İkinci Dün
ya Savaşı sonunda Oniki Ada'yı Yunanlılara kaptırmak
la itham ediyordu. -
.22
;tenkit ederken, iktidar saflarından bir ses yükseldi :
(< Trikupis'i İsmet Paşa esir almamıştır ! ))
O günlerde iktidar s inirlerini gittikçe bozduğu içi.n
durmadan gaf üstüne gaf yapıyordu. Bu gaflardan biri
.de gazete toplatmak v e neşir yasakları koymaktı. Biz o
sıralarda İzmir'deki bir muhalif gazetede çalışıyorduk.
İktldar gazeteleri General Trikupis'in ismet Paşa tara
fından esir edilmemiş olduğunu ortaya attığı zaman,
General Trikupis'in elinizdeki şu kitabın aslı kitaplığı
:mızda duruyordu. Tarihin tahrif edilmek istenmesi üze
rine, bu kitabın sonlarına doğru okuyacağınız kısmın
.dan General Tri1rnpis'in nasıl esir olduğunu anlatan kı
sımları al arak bi.r fıkra haline sokmuştuk. Amacımız ik
tidara «Sen böyle diyorsun ama bizzat esir olan Yunan
lı General, kitabının şu sayfasında senin dedi�;.inin aksi
ni söylüyorn diyerek yalanını yüzüne vurmaktı. Yazıyı
gazeteye verdik, fakat ertesi sabah o nüsha toplatıldı.
OndJu1 bu yana General Trikupis'in ((Savaş Anıla
rı>ını bir kitap haline sokma imkanını bulamamıştık.
Bu imkan şu anda elimize geçince, Yunanlı generalin
kim tarafından esir edildiği noldasını da hatırlatmayı
yararlı bulduk.
Tabii bundaki amacımız İsmet Paşa'nın savunmasını
yapmak değildi ve hala değildir. Çünkü Milli Kurtu
luş Savaşı 'na bizzat katılmış bir kişinin, tarih ortada
iken, herhangi bir savunmaya ihtiyacı olduğuna ina
nanlardan değiliz.
* * *
23
böyle bir suçlamasına rastlanmıyor. Hatt�, beklenenin
dışında olarak birçok noktalarda bizi doğrulayor da. .
Generalin hfüa yaşayıp yaşamadığım bilmiyoruz.
Iı,akat yaşıyorsa bile, şimdi hayli ihtiyardır. Başka bir
kitap yazıp yazmadığını da bilmiyoruz. Ama, bilhassa l
Türkiye'de geçirdiği esaret günlerini kaleme alması 11er
halde yararlı birşey olurdu.
Ancak şu kitabile General Trtkupis, Anadolu Hare
katı'nın devam ettiği sırada. kendi vatanındaki ikilik
leri doğrulamış bulunuyor. Gerçi bunu bütün Yunan ve
dünya efkarı da artık iyice bilmektedir ama, Anadolu
Harek§.tı'nın bizzat içinde ve Yunan saflarının en önün
de bulurı_muş . olan bir Generalin de söylemesi, tarihi ba-·
·
24
kan birtakım olaylar bu dostluğu kısa bir zaman için
de yıkıp yok etti. Bugün gönül ister ki, Atatürk ve Ve
nizelos gibi insanlar her iki tarafta da eksik olmasın
ve Hti k omşu ülke birbirile dost geçinmenin, düşman ol
maktan daha yararlı olacağını anlayarak, Kıbrıs mese
lesine en akıllıca çözüm yolunu bulsunlar.
«Sel gider kum kalırıı sözünün de ifade ettiği gibi,
aradaki olaylar gelip geçer ama, milletler daima yaşar.
Coğrafi ve tarihi zorunluklar da Türk ve Yunan millet
lerini biribirinin yanında yaşamak zorunda bıraktığına
göre, bizce en akıllıca davranış, yabancı çıkarlarına alet
olmaksızın iki milletin dostça geçi.nmesi ve Atatürk ile
Venizelos'un kurmuş ol dukları eski dostluğu tekrar
canlandırmağa çalışmalarıdır.
İSTANBUL: Temmuz-1967
AHMET ANGIN
G İ R İ Ş
B M:isolongi'den
en Misolongi'de doğdum ve orada büyüdüm. 14 yaşımda
ayrılarak 1881 - 1882 yılında Pire'deki as
ker'i okula girdim.
o devirde, askeri okuldaki öğrenim yedi yıl idi. Mektepten
.l888. yılında asteğmen olaralc çıktım ve topçuluğu tercih ettim.
Mümlcün olduğu kadar mükemmel ve tam bir formasyona
sahip olmak istediğim için, hemen 1889 şubatında tahsil mü
saadesi alarak Fransa'ya gittim. Orada da takriben yedi yıl kal
dım ve bir yıldan fazla bir zaman Le Man'daki 26 n cı Sahra
Topçu Alayı'nda bulundum. Ovur'da ve bilahare Orlean ci
varında serkoti'deki kampta topçululc eğitimi ve atış üze
rinde çalıştım.
. Bundan sonra ( 1 890- 1892) imtihana girdim ve müteakiben
de, öğrenci olarak: asteğmen rütbesile gelinip, teğmen rütbesi
le çıkılan Fontenblo'daki Topçu T atbikat Olmluna öğrenci-su
bay olarak yazıldım. Sonra, Somür'deki Süvari Tatbikat Okulu.,.
na girdim. Bundan sonra da (1893 - 1895) Paris•telü Yülcsek Harp
Okuluna yazıldım; orada yabancı subay olarak, hepimizi Fran
·sız üniforması giymeğe mecbur ettiler.
Bu tedbir, meşhur Fransız subayı Dreyfüs hadisesi dolayı
·siy le alınmıştı.
o zaman, benimle beraber Harp Okulu'nda bulunan Fran
sız sub aylarıyüzbaşı, bazıları da teğmen üniforması giymişler
di.. Yalnız
benim rütbem asteğmendi. Benim, yukarıda zikredi
len, Fransa'dakt tahsilimi bildikleri için, şalrn ederek: .sen, AV
rupa'nın en eski asteğmenisinıı diyorlardı.
Nihayet, 1 895 lrnsımmda. Yunanistan'a döndüm.
26
Şüphesiz şu anda amacım, ne otobiyografimi ve ne de Yu
nanistan'ın 1 897 den Hl22 ye t�adar biribiri arkasına girdiği sa
vaşları yaızmalı:: değildir. yani, yukarıda anlattıklarım ve ileride
anlatacaldarıın, sayesinde sadece kaçan ve kaçarken bizde yal-
. ruz hatıra tesellisi bırakan gençliğe ait olaylar, hatıra tabloları
ve simalarını idrak ettiğimiz daüssıla zevld anlaşılmamalıdır .
Gerçekten öyle ! . . Gençlik çağımızdan hafızamızda kalanlar,
ister sevinçli, ister. heyecanlı ve elemli veya ihtiyatsız ve baht
sız yıllar olsun, bunların. t atlı meiankolisi içinde, hafızamızda
kalan hadise ve hareketlerimize ve başarılarımızla bahtsızlık
larımıza aklen avdet ederek onları hatırlar ve kafamızda y e ni
·den teşkil ederiz.
Ben de, bu suretle geçmişe dönerek aşağıki h arp anılarımı
yaz1yonım.
Nikolaos 'rltİmlJPİS
SEFERBERLİK
1 397 yılında Türkiye ' ye karşı savaş ve buna paralel ola
rak seferberlik ilan edildiği valı;:it ben ve birçok topçw
subayları, o zaman Nauplion'da bulunan Mühimmat Deposu'n
da idik.
Nauplion'daki Mühinım �t Deposu'nda bulunan topçu su
bayları arasında bu kadar heyecanın, Yunan milletinin uzun
zamandanberi beslediği h ay al ve isteklerden mi, vazife d uy gu
sundan nıı, yoksa kuvvetli bir t ahrikten mi ileri g eldi ği ni an
lamak güç idi. :F'akat seferberlik, bunların ne birincisini, ne
de ikincisini tahrik etti ve bu, mümkün ·dahi değild i ; mamafih,
gerçekten öylesine bir heyecan vardı ki, Nauplion'u keyfi su
rette terketme ğe ve bütün talep ve çalışmalarımıza rağmen .
idare, Nauplion civ arın daki mühimmat deposunun kaldırılması
i şin i tatbik mevkiine sokmazsa, Larisa'ya gitmeğe kar ar ver
mi ştilc
Malum olduğu üzere L arisa, o zamanlü Türkiye hudutlar:ı
mı.za. yakındı ve olacaksa, taarruz orada olacaktı.
Bu arada ve bu s abırsızlık heyecanı içinde bir emir gelc!i.
ve bu emre göre ben, o sırada Larisa'da bulunan ve kumanda
nı General Nikolaos Makris olan Birinci Tümen erkıl.n-ı h ar
biyesin e t ayin e dili yordum.
LARt..�A
28
büyük kolaylık gösteıilmesi ve verdiği haberlerin efkar-1 wnn-
miyede büyük bir tesir icra ettiği bildirilmel{te idi. Hasılı, ona
rehberlik yapmam emredildi; kendisi hudutlarımızın muhtelif
lusımlarını ziyaret etmıeği azruladığından istedikl�rini yeline
getirdim.
o günlerden bir gün Tırnova'ya gittik ve oradaki yüksek
askeri kumandan bizi yemeğe davet etti.
Yemek salonunun duvarlarında, parça kınn aşlardan yapıl
nuş ve ü7..erinde şu halk sözünü taşıyan bir levha vardı: .Bu da
geçer ! ıı
İngiliz gazetecisi saf saf etrafına bakınırken bunu gördü .
'° andaki bakışından bunu tetkik mi ettiği, yoksa sadece bak
tığı mı anlaşılmıyordu. Bana bakarak sordu:
- Bunun anlamı nedir?
Ben cevap verdim:
- Anlamı şudur ki , • bu da geçecekdir ! •
FARSALA SAVAIŞI
23
·
' rusancta !"arsala savaşı başlamıştı . Daha önce hareket
eden düşman, demiryölu istasyonunu işgal etmişti. Şeh
rin şim aJ kesiminde bulunan Tümen komutanı, piyadenin dü
zensiz bir şekilde gerilediğini ve demiryolu istasyontmun işgal
edildiğini gördü. o zaman ( s aat öğleden sonra beş buçuktu)
derhal · bana, geri çekilen bölüklerden birinin komutasını ele
alarak demiryolu istasyonunu. geri almamı emretti.
,' Bunun . üzerine, bir bölüğün başına geçip demiryolu istas
yonu üzerine sevkettini . ve askerleri galeyana getirmek için
şöyle b ağırdım:
- İleri çocuklar ! Yaşasın vatanı Yaşasın millet !
Tabii bölük beni takip etti. Ben sağlam bir §ekilde ilerli·
yordum. Kurşunların vızıldıyarak bana doğru geldiğini. duy
dum ve aklıma tuhaf şeyler geldi.
Şüphesiz, az sonra öleceğim diye düşünüyordum. Ama, top
Çıi subayı oJ.mam a rağmen bir piyade bölüğünün b aşında öl
düğüm de söylenecekti. Fakat bu düşünce beni da çok heyecan
landırıyordu. ve atla ilerliyordum. insan budur işte ! . .
Dörtyüz metre ve b elki daha fazla ilerlemiştik ki, komutan
lık, demiryolu istasyonunun Türkler tarafından işgal edilmiş
olduğunu, · bunu bir bölüklük bir kuvvetle geri almağa kalkış
manın anlamsız ve kanlı bir hareketten ba.şlca bir şey olmıya
cağını anlamış ve çekilmemizi emretmişti.
31
DÖMEl{E
DÖMEKE SAVAŞI
32 : '
Bu klnnızı üni formalı süvari, Zakinthos'lu Aleksandros
:Romas adındaki Yunanlı idi.
Dömeke ve Derben-Furka savaşlarınd an sonra gayri mun
tazam bir ş ekild e çekilen ordumuz 7 mayısta Lamia' ya gelmişti.
Artçı kuvvetlerin yanında bulunan General Makris, çekilen tü
menlerin durmasını ve savaş vaziyeti alnıalarını emretti. F akat
bu gayret boştu. Bunun üzerine, gayri muntazam ııekilde çeki
len bu tümenleri durdurmak üzere kendisine yardım etmemi
istedi. Bunda muvaffak olmak i çi n emirler verdim ve askerlerin
vatani duygularını tahrik ederek b oş yere u ğraştım . sonunda
onları yerlerinde durdurabilmek için tabancamı çekmek zorun
-da kaldım.
Tümgen�ral Makris, benim bu hareketimi, hakkımda tanzim
ettiği r aporda şu kelimelerle anlatmıştır:
.Birinci Tümen komutanı Yarbay Zafiropulos'un yaptık
larını ve ayrıca t op çu asteğmeni Nikolaos 'I'rikupis'in Taratsa'da
ki Kamilovrisi'de k açanları durdurmak için tahrik ve tab ancasi
le tehdit ederek durdurmağa muvaffak olduğunu teyid ederim.
Ş ayet b aşk aları, manen taltif edilmek gerekirse, onun daha bü
yilk bir takdirle taltifi lazımdır .•
TARATSA SAVAŞI
33
Trikupis F: 3
- Siz isterseniz dedim, araya girip bunu karşıdaki Türkle
, -
re haber verebilirsiniz .
Cevabı şu oldu:
- Ben de onun için geldim.
Ben bunu Tümen komutanına haber verdim, o da ateşin ke
silmesini emretti ve biraz sonra b izlın hatlarda ateş kesildi.
Türkler, beyaz bayraklı bir arabanın kendilerine doğru git
tiğini görünce, onlar da ateşi • kestiler ve vali onların hattına
girdi.
Biraz sonra geri döndüğünü gördftk. Fakat bu arada, onun
gelişini beklerken nişancılarunızın yanında at üstünde duruyor
1912 .
TÜRKİYE1YE KAB.ŞI MtlTrEFiK SAVAŞI
·
GLİKOVO SAVAŞI
ı o Ekimde cereyan eden Glikovo savaşı esnasında Tfimen Ko
nmtaniyle ben kamış . bir çitin arkasından muharebeyi takip
ediyorduk; Benim yanımda Tümen Kurmayına mensup maki
BUR.GAZ SAVAŞI
35
- Adam sen de, ben hiçbirşey hissetmiyorum!
Fakat elimi yüzüme koyup balanca kan gördüm. Daha
sonra düşününce, bunların, arkasından yaralanan atımdan
ileri geldiğini anladım; yaralar kuyruğa yakındı ve kuyruk
sağa sola vurdukça kana bulanıyor, durduğu zaman ucundan
kan damlıyor ve sallandıkça kanlar yüzüme bulaşıyordu.
YENİCE SAVAŞI
GÖRiCE
örice'ye girdiğimiz 6 Ekimden takriben iki kü çük ay
G kadar sonra,
· ocak ayının bir gününde Göri�e eşrafı
karargaha gelerek bana şunu sord� :
36
- Görice, · Ytmanistan'a geçince, dilimizi konuşabilecek
miyiz?
LESKOVİKİ
III.
Tümen 22/Şubat'ta Leskoviki'yi işgal etti. işgalden
bir gün evvel, Leskoviki'ye doğru yola çıkan alay
lar, askerlerin istirahati için yolda bir saat durdular. Öncü
birliği ile beraber bulunan Komutanlık. duruş esnasında köye
yakın bir yerdeki büyük bir konağın yanında idi, bu köşk, asil
37
bir Arnavuda ait olup adam, kahve ikram etmek üzere komutan
ile kurmayını evine davet et:rnişti.
Ev'e gittik ve bir salonda oturdıuk. Biraz sonra bize, bir
tepsf içinde kahve getirdiler. Ben salonun dip tarafında bina
lrnpısının kaırşıslnda oturuyordum; salonun dışında, kaçak
gözlerle bize bakan ve gözetler gibi görünüp kaybolan birini
gördüm Aniden ortaya çık an bu adıam beni huylandırdı. Bi
raz sonra ilünci kahve geldi. Yine yukarılti olayın tekrarlan
dığını, yani, birisinin kapıdan ani olarak görünüp kayboldu
ğunu gördüm.
KLİSURA SAVAŞI
JJ
J
T ümen 3 M artta Premetis'in işgalinden sonra Klisu
• r::v mn ü;gali için Türkl ere karşı muharebeye giriş
miş ve Ç B;rpı�ma sabahın saat sekizinde başlayıp ö ğleden sonra
saat ı de Türklerin Berat' a çeldlmesiyle sona ermişti.
38
- Size doğrusunu söylememe müsaade eder mic;iniz'?
Ben şu c e vabı verdim:
� Nahoş da olsa, gerçeği daima severim.
o rla bunun üzerine şunları söyledi :
- Oyle ise dinleyin: Türkler kaçarken onlara yine görft
'§elim diyoruz. Siz gelince hoş geldiniz diyoruz. Doğrusu şu ki,
biz onlan da, sizi de istemiyoruz.
Kahvealtıdan sonra o zata, hatırladığıma göre 1906 se
nesinde, o zaman mevcut olan Avusturya-Macaristan gibi bir
Yunan-Arnaıvut klırallığını;n kurulmasını teklif amaciyle iki
kişinin Atina'ya geldiğini söyledim. Onlar Atina'ya gelince
d.ışi şleri bakanı kendilerini başbakana, başbakan da Kırala ve
sonra kıra! başbakana, başbakan da dışişleri bakanına gönder
mişti. Bunlar dört ay kadar Atina'da kaldı ve hiçbir sonuç ala
mıyarak oradan or aya gö nderildiler .
1913
RUL.GAR.iSTAN'A. KARŞI SAVAŞ
·B. ulgari-stan'a karşı yapılan sava.'jta ben top çu binbaşısı
rütbesiyle III. Tümen in Kurmayı idim ve şefim Tuğ
'
general Damianos'du.
IOLKİ..� SAVAŞI
T.{ jJkis savaşı sırasında III. Tftmen, Killı::is'in b atı sında idi.
l ı. i
Sabahleyin, saat 9.30 da ateş kesil nce 12 nci T abur şeh
re girm ek üzere yola çıktı. Saat 12.3 0 a gelmişti. Ya
nında Kurmaybaşkanı olarak bulunduğum ıo uncu Tabur Kil
kis'in hemen kuzeyindeki tepeleri işgal etmişti ve oradan Yan
nes'i ve daha üsrtteki tepeleri işgal ederel{ dü şmanın gerisini
kesecel(ti (IH . Tümen sahası) .
KELENDER SAVAŞI
K
ilkis savaşından sonra, 22 Temmuz'da ur. Tümen Bul
gar aslrnrini Kelender ve Doyran istikametinde takibe
devam etti.
öncü kuvvetler, süvari tugayının ve tümenin diğer kuv
vetleri himayesinde, sab ahın saat ll'inde Kelender'in bir ki-
lometre kuzeyinde iken Tümen'in bir alayı Kersova-Kelender
Doyran yolu boyunca, Kelenderin Kuzey-Batı yönünden gelen
bir topçu ateşinin baskınına maruz kaldı.
Bu topçu baskını Türnen'in yol boyunca ilerliyen alayı
arasında kargaşalık., itaatsizlik ve panik doğurmuştu. Hemen
dörtnala ilerliyerek, yanımda dağ topçu sunun bir kısmı olduğu
halde karışıklığın hüküm sürdüğü yola vardım. Hemen t op
çuları en yakına ve yolun doğusundaki tepelere yerleştirdim
ve ateşe başladım. Bu topçu ate şinin duyulması üzerine he
men panik durdu, birlikler t op landı ve atılan birk a ç gülleden
sonra düşman. topçusunun da sesi kesildi.
PETSOVO SAVAŞI
1916
SELANiK'TE DURUl\l
� ��:r�·
.ı
:"
Geceleyin, yarım takımlık kuvvet Değirmen'e doğru gi
derken asi devriyeleriyle k arşılaşmış ve asiler .ona ateş açµıış
lar. Bu, ordu ile asiler arasında ilk ç arpışma oldu ve sonunda
talmna mensup iki kişi öldü. Asilerden de yedi kişi ölmüştü .
44
Ben yine, sözü geçen teklifleri reddedince takrar General
Seraig'e gitti ve generalin arzularını taşıyan bir yazıyı getirdi.
General Seraig'e kat'i bir cevap vermeden evvel, bunun
isteklerini yerine getireyim mi, yoksa red mi edeyim diye dü
şündüm. Fakat, askerimizin Selanikteki Müttefik kuvvetleriyle
çarpışmasının boş yere kan döküp zayiat vermekten başka,
devletlerimiz arasında diplomatik gerginliğe sebebiyet ve
receğini ve neticede milli menfaatlerimizin zarar göreceğini,
buna mukabil Milli savunma B akanlığı'nın müttefiklerle her
hangi bir ç atışmaya sebebiyet verilmemesi hususunda emir
vermiş olduğunu hatırlayarak Makedonya Müttefik Kuvvetleri
B aşkomutanı olan Fransız generalinin dediğini yapmak zaru
retine kanaat getirdim ve bunun yüksek vataıı. menfaatlerine
hizmet ettiğine inanmak istedim.
1918 - 1919
BİRİNCİ :püNYA SAVAŞI
( I II . TÜMENİN SIRBİSTAN'DAKİ 'l'EŞEBBÜSÜ)
PATRAS
45
öğrenmek istiyordum. ve hepsi sızı tanıdığına göre, siz sık
sık geliyor ve eğitimi takip ediyorsunuz demektedir; buna çok
memnun oldum.
CİCİLER
S
eferberliğin başlamasından yinni gün kadar sonra, 15-
Mayıs'ta P�tras ve Mesolongi'den hareket ·başladı; vo
los'a kadar gemi ile gittik ve oradan da, karadan Ciciler
(Merkezi Makedonya) e geldik.
III. Tümen orada, Fransız noğlı Ordusu Komutanı Gene
ral Arni'nin emrine girdi ve -kendisiyle sıkı bir işbirliği yaptı.
General Arni 1893-95 senelerinde Paris'teJrJ. Yüksek Harp Oku
lu'ndan mektep arkadaşımdı. o zaman Afrika Avcıları süvari
,
FLORİNA
c iciler'dek:i Tümen, . .Flopna yııJonına nakletti ve ka.
uı. '
:rargt'ihını
Kladeron'da1·_kurdu; Tümen orada, Fransız
subaylarının jdaresi altında yeni siHihların kullanılışı ve
siper savaşını öğrenmek üzere talim gördü.
Bir gün General Arni bana şöyle dedi :
- Sizde, Şnayder-Dangli marka dağ topları var. Bizde ise
bu tip silah yok ve icabında size mühimmat veremeyiz, Fran
sız topları edinmeniz lil.zıın.
Ben şu cevabı verdim :
- Fransız toplarına ihtiyacımız olduğUnu kabul ediyorum
ve buna karşı hiç bir itirazım yok.
Fransız toplarını aldık ve 15 gün sonra generali, oağ Top
çu Alayının savaş atışlarında hazır bulunmak üzere da.vet et
tim. , Abşlarda, . Frari.sız Ordu$u Komutanı Al'Di'den başka Fran-
topçu Komutanı bir Albay ile General Monbelli'nin Komu
Sıt;
tasındaki 35 .İtalyan Tümeni, topçu komutanı da hazır bulun-·
muştu ve burada, Fransız ordusu yanından Yunan Tümeni de
temsil edilmekteydi. Askerlerin, Fransız toplarına intibakını
sağlayan eğitimin muvaffakıyet derecesini görmek için tatbi
katta hazır bulunan General Arni bana şunlan söyledi :
- Biz Fransızlar, 15 gün zarfında, topçu eğitimini dahi ta
.. hakkuk ettiremezdik, halbuki siz savaş eğitimini bile be cerdiniz.
Hayret ı Fakat siz ne imişsiniz! . .
. III. Tümen birliklerinin eğitimi 6-Ağustos' a kadar devam
etti; bu arada TO.men'in piyadeleri yerlerine gelmeğe başladı ve
siper savaşını öğrenmek i çin Fransız ordusunun yanında yer
alıp b aşlangıçta ihtiyat kuvveti olarak kullanıldılar.
I. SJrp ordusu ile (Doğuda) 35. İtalyan Tümeni. (Batıda)
arasında. yer alan 1 1 . Fransız Sömürge Tümeni, Erigonos
(Tseria) nehrin.in iki tarafında, Manastır'ın 25 J:r..ilometre Do
ğusunda savunma durumunda idi. Bu Fransız Tümenine pi
yade alayları iltihak etti.
3 1 -Ağustos'ta ıır. Tümen, Fransız birliklerind en ayrılarak
bu kesimde görev aldı. Prespa gölü bölgesini III. Tümen'e
bağlı 2/39. Evzon aJa.J'.1 işgal ediyordu.
TAARRUZ
Taarruz b aşladı ve bir gün bir gece, h att tı. daha fazla de-
· ·
48
VSK"OP
PRİŞTiNE
24.
-Eylı'.'ıl'de, 22. Fransız Karma Tugayı v e III. Yun an Tü -
Trikupis F: 4
- Benim için mühim değil. Ne olursa olsun, nöbetçilerin
gitmesini rica ediyorum.
Ben izah ettim:
- Şunu nazarı itibara almalısınız ki, nöbetçiler çekilirse,
bahçeye askerler girer ve büyük zararlar verebilirler.
1 ,..
Onun cevabı şu oldu : .
N İ Ş
50
dilmiş ve bu işe nı. Yun.an 'rümeni tayin olunmuştu. Hareket
ten bü· gün önce, akşam üzeri General Tranie'den gelen biT
emirle Tümen'in Bel.grad' a hareket etmeyip ikinci bir emre
.k.a.dar · Niş'te kalm ası bildiriliyordu.
PİROT (PRUT) .
B
irkaç gün sonra nı. Tümen, emir üzerine Pirot'a gitmek .
. için Niş'ten ayrıldı,. Yolda, Pirot'tan Niş'e otomobille
gelmekte olan Müttefik Orduları Başkomutanı Franse d'Es
pere ile karşılaştun. Durup otomobilinden indi; ben de
atımdan indim. Mutad selamlaşmadan sonra Tümen'in başa
nlı hareketlerinden dolayı beni tebrik etti.
1918-Ekiminin (6-Kasım) 24 ncü günü saat 14'de Tümen ka
rargahı pirot'a yerleşti. şehrin belediye başkanı ile halkı ka
rargahı karşılamak için büyük hazırlıklar yapmıştı; Bu su
retle fizerinde Sırpça ve .Fransızca şu ibareyi taşıyan koca
man takların altından geçtik:
51
liklerin civar ormanlardan ısınmak: için odun tedarik etmesi
müsaadesini almıştık. Bir gün, tanıdığım Sırp kale komuta-.
rarı yerinde tesbit için üçü Yunanlı, Hüsi Sırp olmak üzere beş
subaydan müte§ckkil bir heyet tesbit ettiğim cevabını verdim.
Kale Komutanı, Sırp ormanlarında .bulunduğumuz için heye
tin iki Yunanlı ve üç Sırp subayından teşekkül etmesi icap
ettiğini ve bu meseleyi vekalete bildirip alacağı cevabı bana da
bildireceğini yazdı. Ben de, bunun üzerine meseleyi yerinde
52
.. ÖZGÜRLÜ-GÜN ZULME K ARŞI S AVAŞINDA ÖLEN
m. . YUNAN TÜMENİNİN 358 EVLADI
BURADA YATMA K TADIR .•
1918
53
Sırp ile Yunanlının başında.
Ayni şerefin tacı vardır.
.. YUNANİSTAN :
SOFYA (BlULGAltİSTAN)
54
- Bulgaristan ile yapılacak olan mütarelrnyi imzalamak
ve ellerindeki topların teslimi işinde HL Tümen'e güveniyoruz.
Nitekim de öyle oldu, çünkü Bulgarlar zahiıi sebepler öne
sürülerek mütareke şartlarının tesbiti t arihini geciktiriyorlar
dı; nihayet bir gün, birbirini izleyen ertelemelerden hiddetle
nerek Bulgar hükumetine, üç saat zarfında t atminkar bir ce
vap vermediği t iı.kdirde, III. Yunan Tümeni'ne Sofya'yı işgal
emri vereceğimi bildirdim.
Yarım saat sonra, talebimize t atminkar bir cevap aldık .
ASVESTOHORi (MAKEDONYA)
GENEL EMİR
..ın. Yunan Tümeni Makedonya'ya gicliıı Fransız Doğu Or
dusunu terkederken Tümgeneral Trikupis 'e saygı ve memnu
niyetimi arzederim, zira Ill,/ Tümen, emrim altında, gerek
Komutanları ve gerekse askerleriyle en iyi başarılarını gös
termiııtir.
55
Onların gerçek değerlerini, güzel eğitimlerini, sava� kabi
liyetlerinin fedakarlıklarını takdir ett i m .
Yunan orduları Peristeri tepesinde, Çerna kıyılarında ve
Trcska vadisinde, dağ yamaçlarında görevlerini her tarafta.
hayret verici bir şekilde ba�ardılar ve Bulgarları kovdular.
Doğudaki Müttefik Or<luları'nın büyük taarruzunda Fran
sız tümenleriyle 3.5. İtal yan Tümcni'nin yarı mda, III. Yunan
Tümeni, Frnnsız Doğu Ordusuna 77 .000 esir er, L500 subay, 3
ge n eral ,450 top ve sayısız silah bırakan 11. Al m an Ordusu'nun
eslr alınmasına yardım etmiştir.
HI. Y unan 'fÜmeni'ne, F ransız Doğu Ordusundan ayrıl
dığı için tcessürüınü b ildiririm;
Ne�ir için
Erkan-ı Harbiye Reisi İmza :
(İmza) A nri
56
Evzonlar'ın Yunan horonu olan Camilrnn'u oynadıklarını
görünce, attan inip ben de oynadım.
Bu, evzonlar arasında tarif edilmez bir heyecan y arattı;
öyle ki, ben de horonun • arkasından .Tümgeneralin Horonu.
adlı aşağıdaki şiiri okudwn:
· TÜMGENERALİN HORONU
Evzonlarm kalbine,
Az olan horon
ve bol olan levcntliğinle,
Bol miktarda serptin.
Efsundan, sonsuz sevinçten,
Aşk ate�inclen .
Ve fazla gururundan
Sarhoş bir halde.
:.
Sağlam palikaryalarını doğuran,
Ve şerefli ocak olan,
Ölümsüz doğum
Mutlaka odur . . .
Hayretle, zaferle ve
İnsan üstü kudretteki
Çoeuklariyle şerefi fetheden
.Sağlam Mesolongi'miz.
6'1
Sağlam ka.lırama.nların
Vatanımclaki ahfattansın
imanlı n.umelililerin
İçine girelim.
•**
Yunan çocuklannı
Karşılamaya hazır
Kalpleri açıp
Gülüşünle kendine esir e dersin.
***
Cessur ruhunun
Sevincinden sarhoşsun,
,
Evzonlara benziyorsun
Ve s en asilsin.
***
Vatanın gururu
Ve küçüklerin tesellisi için.
FLORİNA
J ki
-
günlük bir yürüyü�ten so nra, 14 Mayıs'ta K arma Tu-
gay sınıra geldi ve Bigli.cis ile K ap e citis tepeleri arasın
da muhafız kuvveti olarak bir tabur bırakt.ı. Karargah
Smardesi'de kurulmuştu.
:.,r.. ..
59
oraya geldiğimizden y arını saat kadar sonra, hükf.ımet
b a�anından a şağıki telegrafı aldık :
.. Tekrar ediyorum ki. yeni bir emre kadar, askerimiz Gö-
rice'nin i'lgaline tevessül etmemelidir...
VENİZELOS
Saat 17 sıralarında, Görice Arnavutlarını temsilen bir he
yet g·eldi; bunlamn refakatinde, Görice metropolitinin, mek
tubunu ta�ıyan bir temsilcisi de vardı; bunlar, Yunan askeri
nin, bo; yere kan dökülmemesi için ve bu arada Yunan ve
Arnavut hükumetleri arasında bir anla�ınanın vu.l<uu ihtima
liyle Görice ükzerine ilerlememesini istiyorlardı.
Ben hükumetten, hududu geçmemelı:: üzere malılm emirleri
almış olduğum için, Arnavut heyetinin bu hareketinden istifa
de etmeğ'i faydalı buldum ve bu sebeple onlara, Görice•vi işgal
hususunda sarih emir almadığım için kendileriyle hiçbir anlaş
maya varamıyacağım ve ileri hareketimi durduramıyacağun
cevabını verdim.
Bunun üzerine, hiç olmazsa taleplerini Yunan hülı::u metine
bildirmemi rica ettiler, fakat ben buna da, böyle bir şeyin müm
kün olmadığı ve yapabileceğim yegane şeyin, kendilerine biz
zat Florina'ya gitme müsaadesi vermek v€ oradan hükumetle
temasa geçmeleri, o isterse . yeni bir emir verebileceği ol
duğunu bildirdim . Heyet üyelerinin Arnavut toprakların a dö
nü5.ü meselesine gelince, eğer o arada, bizim Görice ileri ha- .
reketimiz b�lamazsa, geçmelerine müsaade edeceğimi söyle
dim.
Söz konusu heyet saat 1 8'de Florina'ya hareket etti.
Hemen telefonla, Florina'da bulunan Genel Komutan B.
İLİAKİS'i buldum (ki heyet de oradan geçecekti) ve hükume
'
te, ileri hareketin durdurulması mukabilinde herhangi bir fay
da sağlıyabileceğini haber vermesini söyledim.
Ertesi günü, 15 Mayıs'ta, şafakla beraber (saat 4.3 0 da) he
yet Florina'dan smardes'iye geldi; elinde kendisine Genel Komu
tanlıktan verilmiş, Görice'ye geçme müsaadesi vardı.
Fakat saat ıo dan biraz önce Görice'den ayrılan ve Flori- ··
60
- Bende uyandırdıkları bu intiba sayesinde, mulrnvemete
hazırlanan Arnavut ordusuna, kan dökülmemesi için mukave
.. metten vazgeçmesini ve aslında kat'iyen muvaffak olmaları
ihtimali bulunmadığını bildirdim.
Saat ıoı a doğru Umum Kumandan Bay İliakis ile telefonda
konuştum ve Arnavut hükumeti temsilcileriyle yapılacak mü
zakerelerde onun ve bizim Yunan hükumetini temsil etmek
üzere tayin edildiğimizi öğrendim.
Saat 15 de Smardesi'ye Genel Komutan, yanında Florina
belediye b aşkanı ve Riza Mamca Hurşit olduğu halde geldi.
Bu zevatla birlikte Kapecici'deki karakollara kadar git
tik ve orada bize yazılı nizamı saHihiyetnamelerini veren Ar
n avut hükumetinin temsilcileriyle karşılaştık. Kısa bir mü
zakereyi müteakip, tercümesi aşağıda bulunan protolrnlün
metnini (Fransızca olarak) hazırladık :
.Aşağıda imzaları bulunan B atı Makedonya Genel Komu
tanı İ.Y. İliakis ile Tuğgeneral Nikolaos Trilrnpis Yunan hü-
. kumetinin mümessilleri olarak ve Tirana hükumeti B ayındır
lık genel müfettişi Eşref Frasari, A siller Meclisi başkanı Yeor
yios Racis, Arnavut bakanlarından Pandelis Çalis, Asiller
Meclisi üyesi Yikane Desnit, iktisat müfettişi Nikolaos Zoiz ve
yüzbaşı Selahaddin, 1 5 Mayıs 1920 de Kapecici'de toplanaralc
aşağıdaki kararları almışlardır :
Yunan ordusunun Görice'yi işgal etmek üzere ilerlemesi
melhuz iken, ikincilerin ricası üzerine birinciler Yunan ve
Arnavut hükumetleri arasındaki anla�mayı lrnlaylaştırmalc, iyi
kom�uluk münasebetlerini muhafaza etmek ve iki kardeş mil
let arasında kan dökülmesini önlemek için ileri hareketi dur
-durmayı kabul etmişlerdir.
Yunan ve Arnavut hükumetleri arasında bir hal çaresi
bulmak veya doğrudan doğruya anlaşmalc suretiyle mesele
halledilir edilmez, Arnavutlar özellikleri balnmından aşağılci
zorunlulcları üzerlerine alırlar:
İLK OLARAK : Yunan ordusu · tarafından ifigal edilmiş
topraklarda oturan Yunanlılardan tek bir fert dahi zarar gör
miyecektir.
İKİNCİ OLARAK : Bu topraklardaki Yunan okulları ile
Yunan kiliseleri serbestçe faaliyet göstereceklerdir.
ÜÇÜNCÜ OLARAK : vb
. ...•
61
Ertesi günü hükumet reisinden aşağıki tele grafı aldım:
genel sebeplerle Göriceyi işgal et
.Her nekaıdar bugün,
men'Jd:-:; isek de. K.a.rma TUgay'ın bu şehir sınırlarına .kadar iler'"'
lcnııes�.• Vatan için siyasi değer taşıyan bir h areket olmuştur. ·
Görevinizi yapmak hususunda. gösterd�ğiniz faaliyet ve ince-
u:ı.kt�n cfola.:yı sizi tebrik ederim.
VENİZELOS.•
ın. Tümen, 1920-Ternmuzu•nda izmire gitti ve Manisa'da
kara.rgah kurdu.
62
o devirde ve Gudi'deki .zorba,, hareketinden sonra, � za
man binbaşı rütbesini taşıyan Yoannu'dan, yüzbaşı rütbesin-·
de olan benden, üsteğmen rütbesinde olan zafirlos'dan müte
şekkil bir heyetin Epir ayaklanması meselesini tetkik etmek
üzere Arta'ya gitmesi kararlaştırılmıştı.
Heyet üyeleri, Arta'da kaldığımız otelde toplanmıştı ve
Yoannu görevimizi tesbit ettikten sonra arazinin öğrenilmesi
için ertesi ve daha ertesi gü nü atla takip edilecek yolu tayin
etti. Benim, bir keşif kolu değil de, bir heyet olduğumuzu ve
ve bir heyetin takip edeceği yolu günü gününe tesbit edece
ğini söylemem üzerine, b aşkanın kendisi olduğu ve t akip edi
lecek yolları kendisinin tesbit edeceği cevabını verdi.
Toplantı bittikten sonra, üsteğmen Z afirios ile ben, bin
başı Yoannu•nun karakterinin çetin olduğunu bilmemize ve
iddianın haklı olduğuna inanmamıza rağmen, ikinci derecede
olan esas mesele ile doğrudan doğruya ilgili bulunmayan sorular
üzerinde durmamağa karar verdik. Zaten benim iddiamı ger
çekleştireıniyeceğimizi de anlamıştık. Fakat anlaşılan yoann.u,
bizim · bu küçük meseleler üzerindeki fikir ayrılığımızı bir ruh
zaafı olarak kabul etmişti.
Ayni gün, öğle vakti Arta'nın meyd.arilık yerinde attan
ırup, Merkez Kahvesine gittik ve orada birçok adliyecilerle
subayların teşkil ettikleri grubun arasına oturduk. Araziyi tet
kikten döndüğümüz ve o sıralarda açık yerler emin olmadığı
için herkes.in yanında tabancası vardı.
ı o dakika kadar sonra Binbaşı Yoannu herkese hitaben
·
yüksek sesle şunları söyledi :
- Aramızda, bize kabadayılık taslıyan Trikupis de varı
Bunu duyunca hiddetlendim. ve kendimi tutamadım :
-:- Evet, sana kabadayılık taslıyorum, dedim, sıkı ise kah
v eden dışarı çıkıp tabancalarımızla boy ölçüşelim.
,
o zaman Yoannu :
·
· -Ulan Niko, dedi, ben şakadan söyledim, sen ciddiye al
dın!
General Papulas bu hikayeyi biliyordu ve Bursa'daki Ge
neral Yoannu'nun 3 ncü Ordu Komutasını t eslim etmiyecegi
hakkındaki sözlerini öğrenince, durumun açıklanması için
3 nc11 Ordu Komutasını bana vermeyi kararlaştırdığı anla
şılıyordu.
BURSA (KÜÇtiK ASYA)
sini anlattım.
Ertesi günü, akşam üzeri otelde, Tümen Komutanı Ge
neral Haralambos Çerulis ile birlikte yemek yediğim bir sıra
da, Komutanlıktan, benim teklifim üzere hazırlan mış b i r er
telegraf emri aldık. General Çerulis bu telegrafı ald ıl{ t an sonra
duruma üzüldüğ·ünü, gidip General Yoannu ile konuşacağını
söyledi ve bu arada benim hiçbir şey yapmamamı r ic a etti.
General Çerulis ayrıldığından yarım saat sonra döndü ve
Yoannu'nun maalesef inat ve Komutanlığı teslim etmemekte
ısrar ettiğini bildirdi.
Bunun üzerine, bir zamanlar benim alayda iken tanıdığ·ım,
Bursa kale komutanı, Topçu yarbayı ı. G arezos'a bir emir gön
dererek kale karargahında ertesi sabah 3 ncü Ordu Grubu
Komutanlığını kurmam için yer ayırmasını bildirdim.
Ertesi günü, sabah erkenden k aleye giderek ayrılan dai
reye yerleştim ve tümenlere gönderdiğim emirle, bundan böy
le, Komutanlığın emri üzerine, 3 ncü Ordu Grubu Komutasını
deruhte ettiğimi ve hiçbir birliğin, benim imzamı taşımıyan
bir emri tanımaması icap ettiğini bildirdim.
Kale komutanlığına d a bir emir göndererek, bundan böy
le 3 İıcü Grup Karargahı'n a nöbetçi göndermemesini. zira o
günden itibaren 3 ncü Ordu Grubu karargahının kale komu
tanlığında olduğunu h aber verdim.
Bundan sonra odama General Yoannu'nun yaveri gelerek
benden ordu grubu karargahına gitmemi rica ile Genenılin
komutayı devredeceğini bildirdi : Generalin, istediği te\{ şey
birinci daireyi birkaç gün için hususi bazı işlerini halletmek
için alakoymaktı.
Ben şu cevabı verdim :
- Bir başa ilti takke olmaz. Ya o, ya ben.
65
•rrikupis F: 5
Bunun üz.erine, bi r az sonra getireceği cevabı beklememi
rica etti.
Biraz sonra geri geierek komutanlığa kadar beraber git
memizi ve orada Generalin beni beklediğini söyledi
SUSURLUK (KORUMA)
ıti6
Hareket günü 4 Mart olarak. t e sbi t edilmişti, fakat çok
kar yağmış olduğundan, bu tarih ıo Mart olarak değiştir ildi.
3 p.cü Ordu Grubu'nun hareketi sırasın.da, HL Tüm en Bur
sa'yı korumak. üzere işgal ettiği mevki itibari yle, sağında X.
Tümen, solunda da vn. Tümen oJmak üzere iki tümeni n ara
sında . bulunuyordu.
67
Savaşın beşinci günü ıır. T ümen in sağında savaşa giren
'
gerilem e ğ e başladı.
68
İstisnasız bütün birliklerimiz z ayi at vermişti. Benim ko
muta merkezimde beş ölü vardı. orada, benimki öldüğü için
başım bir ata binmek zorunda kaldım� Tümen'in bütün kayıp
ları 105 i subay olmak üzere 2Qı0 0 idi. Piyade taburlarının ve
bilhassa 2/39. Evzon alayının Avgin savaşından önce normal
teşkilatın yansı kadar kuvvette oldukları da düşünülürse mev
cutları çok azalmış demektir.
Benim tarassut noktam, Türk h atlarından 1800 metre me
safedeki bir tepede bulunuyordu.
S avaşın 4 ncü günü bir ç alılığın arkasındaki tarassut yerine
sürünerek: gittim ve bizim taburlarla Türk hatları arasındaki
mesafeye ', bak:arken t aburlarımızdan birinin noksan olduğunu
gördüm. Yanımda bulunan kurmay subayı Yüzbaşı Spiridonos
Ruvalis'e taburun nerede olduğunu sordum. o şu cevabı verdi :
Haziran-Temmuz 1921
TÜMENLERİN KUZEYDE TOPLANMASI
(KÜTAHYA HAREKATI)
B U R S A
1 0 -Haziranda
şehir
Komutanlıktan alınan emir üzerine, Eslö
istikametinde girişilecek müstakbel teşebbüsler
için , , III . ve xı. Tümenlerden kurulu Kuzey Tümenler
69
Grubu teskil edildi ve bunun komutası b ana ve rildi . III. Tümen
19 Hazir �
'da Bmsa'nm Kl.ızey Doğusundaki Tepecik, Kestel
mevkiinde kon aklamıştı ; TUğ gen eral N. Kladas'ın komutasın
daki XI. Tümen ise, Askania ğölunün kuzeyinde Ermeni-Selus
bölgesinde idi.
komutanlıktan alınan genel emre göre, bu ' tümen, Türk
kuvvetlerinin başlıca savunma bölgesi olan Kütahya'ya gi
decekti.
Bu genel taarruzda, iki tümenden müteşekkil Kuzey Gru
bu, Türklerin Ayinegöl, Yeni şehir bölgesindeki taarruzu des·
tekliyecek ve ilk hedefi Nazif Paşa ve Köprü Hisar geçitleri.
olacaktı. Şimfil Grubunun taarruzdan gayesi, genel taarruz
planını desteklemekti . Kuzey Tümenler Grubu Nazif Paşa ve
Köp rü Hisar geçitlerini işgal ettikten sonra orada, Kuzeydeki
Türk kuvvetlerine karşı ilerlemesini bekliyecek ve mümkün ol
du ğu kadar çok Türk kuvvetini Kütahyadaki büyük savaşın.
dışında tutmağa çalışacaktı.
8-Temmuzda, birçok savaşlardan sonra, XI. Tüµıen, benim.
verdiğim emir üzerine Bilecik bölgesini temizlemeye gitti ve
III . Tümen, XI. Tümenin Bilecik'teki sevkülceyşi durumu te
mizlemesine kadar Bozhöyük'te kaldı.
Alcşamın .saat 1 8 inde ESkişehirdeki 3 üncü Ordu Grubu'n
dan bir telegraf aldım; bu emirde, sabahtanberi Eskişehir Ku. .
70
vardı ve orada iki saatlık bir mola verdL Bu molad a n istifade
ederek Tümen telsizinin kurulmasını emrettim ve 3 ncü Ordu
Grubu ile irtibat t esis etmek istedim fakat ınuvaffal< olaına·
,
dım.
Bütün iki saatlık mola müddetince 3 ncü Ordu Grubu ile
irtibat kurmaya muvaffak olamayınca , IIL Tümen' i çukur
Hisar istikametinde tekrar yola çıkardım. Telsize de 3 ncü
Ordu Grubu ile Tümen artçıları yola çıkıncaya kadar irtibat
aramakta devam etmesini ve artçılardan sonra yola çıkmasını
emrettim.
Bereket ki, biraz sonra 3 ncü ordu Grubundan, Türk kuv
vetlerinin bozulduğunu bildiren bir telegraf aldık. Derhal IH.
Tümen'in hareketini durdurdum ve b irliklere bulundukları yerde
istirahat etmelerini emrettim.
Bu arada, b aşkomutanlıktan bir telegraf emri geldi; bu
emirde, sırf Eskişehir taarruzu dolayıs.iyle kurulmuş oJan Kure:y
Tümenler Grubunun lağvedildiği ve !il. Tümen'in İnönü böl
gesinde konaklaması bild.iriliyordu.
ESKİŞEHİR (OORİ!LEA)
n
1913 senelerindeki harekattanberi karşılıklı bağlarla merbut
b ulunduğu m ve 1918 Şubatında komutasını aldığım kahraman
ve şerefli 111. Tü mc n'c muvakkaten olsa da veda ederim; 1918
yılmdaki o muzafferane hareketten Doııau ve Avgin savaş des
tanına kadar bu tümenin, subay ve erleı·inin kahramanlığı
Yunan ordusu için şetefin zirvesini teşkil eder.
Ben, Hl. Tümcn'den aynlıyorsam da, kalben daima onun
cessur sulıay ve askerleriyle beraber olacağım. Yalnız nı. Tü
men adını cluymam beni . hcyecanlanclırmağa kii.firlir.
Subaylar; assub ayla.r ve erler, gelecekteki harekatta ela�
sevgili 111. •rümen 'iroin bu kahramanca ve şerefli tarihini de
vam ettirrncsinj candan temenni ederi m.,.
-
Bundan b aşka, o zaman ( 1 921 de) 3 ncü Ordu Grubunun
Kurmaybaşkanı ve sonra Genel Kurmay Başkan vekili olan
General Spiropulos, genel askeri teftiş esnasında ( 1932 Nisanı)
III . Tümen'in ani hareketini tetkik ederken tehlikede buhuıaıı
72
3 ncü Grubun yardımına koşmak için geceleyin yola çıktığıım
görünce sonunda şöyle demişti :
- 3 ncü Ordu Grubu Tümen'e, vaziyetinin kritik ve ken
disinin yardıma koşmasının zaruri olduğunu bildirince III. Tü
rnen'in derhal Bozhöyük'ten yola çıktığını görüyorum. Bu tü
menin kumandanı Tuğgeneral Nikolaos Trikupis'in o durum
da gösterdiği metanet şayanı t akdirdir ve unutulmamağa
müstahaktır.
74
14
.
-Eylülde, Kuzey-Doğu yön ü n de y apılan hava lteşfin -
de, 15.000 ki15itlen fazla, muhtelif TÜrk alaylarının Af-
yonkarahisar istikametinde yola çıktığı tesbit edildi ;
ben derhal bun u komutanlığa bildirdim ve üç· uçağa, görülen
alayları bulup bombardıman etmeleri emrini verdim. Hava ke -
şifleri de, bomb ard ıman da t am b aş ar ı ile s onuçl andı.
II. T ümen, komutanlığın emri üzer in e beni takviye etmek
için vaktinde Afyonkarahisar'a geldi ve bu arada, lmmanda:n·
İıktan I. Türnen•in de Güney Tümenler Grubu'nun takviyesi
ne gelmek emrini aldığı bildirildi.
Bundan b aşka, muhtelif Türk alaylarının Afyonkarahisar·
yönü'nde yola çıktığının görüldüğünü hava keşifleriyle h aber
al arak ı . Ordu Grubu'nun geri kalan birliğine, y ani XII. Tümen
ile tümen dışı birliklere de, Güney Tümenler Grubu'nu t ak
viye için yola çıkmaları emredildi.
İ9"-Ey1Cı.l' de A f�onkarahisar' a 1 . Ordu Grubu Komutam
General Kor;ıtulis, kurmayı ile beraber geldi ; bunun I. , II. ve
:Xn. tümenleri daha önce Güney Tümenler Grubu'nun takvi-:
yesi için biribiri arkasına yola çıkarılmıştı; bu gönderilen bir·"
likler Komutanlığın Emriyle ı . Ordu Grubuna bağlanmışb.
Bana da, or adan ayrılan prens Andre o s 'un Komutasındaki,
Eskişehir'in Gün e y Batısında bulunan 2. Ordu Grubunun ko
mutası verilmişti .
L.a ğved ilen Gü ney Tümenler Grubu, ko mutanlığın tasa:r·
lanan harekatı için Ankara'ya müteveccihen toplanmıştı ve
maksadı savunma değil, işgal ve Türk yı ğınakları nı dağıtmak:
içi n sağ kanadı emniyete almaktı.
Hasılı, komutanlığ·ın, kuvvetlerin S ak ary a ' nın sol kıyısına
çelülmelerine dair olan Sakarya Bülteni'nden ve Türklerin
Afyonkarahisar'a karşı hareketini vaktin de haber alarak mü
nak alenin tahribine başlanmasından sonra takviye b irlilcleri.
ist emiştim ve bunlar vaktinde gelmişti .
19 Eylul 1 9 2 1 'de
tığım ve birllkleri
lağ·vedile n, Komutanlığını benim
ı . Ordu Grubu'na iltihak eden
yap
Af-
yonkarahisar'daki Kuzey Tümenler Grubu'ndan sonra bana,
karargahı Eskişehir'in 25 km . Kuzey-Doğusundaki nışviran'da
bulunan 2. Ordu Grubu'nun Iwmutası verildi.
DIŞVİRAN
�l�şamı
22 �·
ylıll Dı§viran'a vardım �e 2 . ordu Grubu'nun
ıdaresını aldım. varışımdan t akrıben yarım · saat son
ra Ordu Komutaıılığı'ndan acele bir emir aldım; bu emirde ,
rettim.
76
Yürüyüşün ikinci günü, 24 .Eylül vakti, solda ilerliyen V.
Tümen soldan t aarruza uğradı, Bordi boğazında Türkleri kar
şılamal{ üzere durdu ve irtibat subayı ile durumu bana bil
dirdi.
Ben, ı . Ordu Grubu ile savaşa tutuşan Türklerin, kuvvet
lerini orada toplamakta çıkarı olduğunu düşündüm. Muhak
kak ki v. Tümen ile karşılaşan kuvvet az olup maksadı, bizim
Bordi istikametindeki yürüyüşümüzü durdurmak, veya hiç
olmazsa, 1. ordu Grubu bertaraf edilinceye kadar geciktirmek
ti. sonuç itibariyle 2. Ordu Grubu, ne olursa olsun, ı . Grub'un
y ardımına gitmek istiyordu. Bu esas üzerine v. Tümen'e, daha
evvel verdiğim emir gereğince ileri h arelrntine devam etmesini
bildirdim ve Türkleri karşılamak ve boğazı emniyete almak
üzere topçu ile takviye edilmiş bir birlik ayırdım.
V. Tümen Komutanı General Trilivas, benim emrim üze
,rine, tehlikeye aldırmayarak dış gedik Türkler tarafından iş
gal edilmiş olmasına ve iç gediğin de i§gal edilme tehlikesine
maruz bulunmasına rağmen, Bordi bo ğazına girmekte acele
ediyordu. sonuç olarak, Tümenin tehlikeye doğru koşması bir
faciaya sebep olabilirdi.
V. Tümen, boğazın yanındaki tepelere topçu ile t akviye
edilmiş bir piyade taburunu bıraktıktan sonra ilerliyerek, ka
ranlık b asmadan boğaza girdi ve durdu.
Tümenin ilerleyişini ve boğaza girişini, Türk süvari bir
likleri önlemeğe çalıştıysa da kolayca tardedildiler.
Sağda ilerliyen XIII. Tümen Samanlı Dağ'ın batı yamaç
iarına devriyeler çıkardı ve ben de XIII. T ümen ile beraber
olduğumdan geceyi Ordu Grubu karargahında geçirdim.
Ertesi günü, 25 Eylülde, v. ve XIII. Tümenlerin ortak ça
baları sayesinde Türkler çekilmek mecburiyetinde kaldı ve ı.
ürdu Gurubu Türk baskısiyle içine düştüğü kritik durumdan
·
kurtuldu.
Böylece, 2. Ordu Grubu, Türklerin, karşısına fazla mil{tar
da kuvvet getirmek suretiyle tehlikeli duruma düşen Afyon
karahisar bölgiı..lindeki ı. Grubun acele olarak yardım�na koş
malda mükemmelen vazifesini yapı,nıştı.
1 924 E yllllü'nde, Dumlupınar'da bir gazeteci ile görüşen
Mustafa Kemal Pasa'nın Genel Kurmaybaşkanı Fevzi paşa,
bir ara şunları söylemişti:
77
- S akarya. muharebesinden sonra, ordu birliklerine sü:...
vari ile birlikte Afyonkarahisar'da yerleşen düŞmana taarruz
etmelerin i emrettik. Bu birlikler vazifelerini cesaret ve isa
betle yaptılar. Fa.kat Kuzeyden gelen bir düşman birliği on
Jarı, bu başarılı hareketlerini durdurmağa mecbur etti. ..
Bahis mevzuu birlik, benim 2. Grub'un'ı idi.
AFYONKARAHİSAR
K omutayı
Grupla.tı )
·
ele alın ca, Güney
Türklerin
Grubunun ( ı. ve 2.
harekatta bulunması
Ordu
ihtimaline
karşl! nasıl harek.et edeceğini d ü şündüm ve ı . ve 2 . Ordu grup
larına 23/12/ 1 92 1 tarih ve . 4.345/3 sayılı gizli emri ver
Oim. Aşağıdaki hususlara de ğinen bu emri Kuzey Grubu ile
Komutanlığa da. bilclirnüştim:
nı
Z) Türk hareket üsleri yakmn:ufakl kısımlar�
3) TÜrkJeriııı , Güney Gruıbu'na kaırşı harekette
bulunması muhtemel olan mu,iıtelif bölgeler,
4) Her birliğin. karşı taarruz ama.m ile yapacağı
savuııına.ıı
.ın .ıı tarzı,
5) Belirli k arşn taarruzlar hail.inde her tümenin ya
pacağı ha.zırbldar.
Yukarıda görülen gizli emirdeki 3 ncü madde hakkında
Türklerin muhtemel hareka.tı halinde muhtelif şıklan. düşüne
rek aşağı d aki izahatı verdim :
.Başlıca gayemizin en hassas tarafı, İzmir ile beJli b aşlı
irtibatı sağlayan demiryoludur. Türklerin faaliyet göstermesi
en muhtemel olan P aşaköy ve Banaz bölgesidir ve savaş düze
ninin en sol kan.adında. oyalama h areketi yapabilir . •
Sekiz aylık bir durgunluk.tan. sonra, 1922 Ağustosunda. gö
rÜlen Türk ordusunun tasarlanmış pianı da gerçekten bu idL
Ordu Komutanlığının General Hacıanesti tarafından de
ruhte edihnesinden önce cenup Grubunu teşkil eden ı. ve 2.
Ordu Grupları bir hat üzerinde toplamruştı. ikisini, Afyonk a
rahisar'dan Çay'a doğru giden Akar çayı ayırıyordu. ı. Grup
Çay'ın batısında idi. Her Grup ilk hatta ikişer tümen çıkar
mış, iki tümeni de i htiyatta. bırakmıştı.
Fakat Komutay ı son olarak ele alan General ııacianesti,
cepheyi teftiş edip i.zmir'e döndükten sonra, 1922 Temmuzun
da ordu ve tümen gruplarını lağvetti ve benim, Türklerin muh
temel bir taarruzunu düşünerek. Güney Grubuna verdiğim
emirleri bozdu. Ayni zamanda ı . ve 2. Ord.u gruplarının teş
kilil.tını da değiştirdi. Böylece, ı. Ordu Grubu birinci hatta
'bulunan I, JV, V ve XII tümenlerden teşekkül etti; halbuki
dl.aha önce I ve IV tümenler ı . Gruba ve v ve XII tüme nler de
2. Gruba dahil bulunuyordu.
Anlaşıldığına göre, Güney Grubunun. bu şekilde 1§.ğvedil
mesi veOrdu G rupları yerlerinin. değiştirilmesi , Hacianesti
nin cepheyi tesbit için izmi r'den ayrılışından önce kararlaş
tırılmıştı. Genera.l Hacianesti'nin şehirde bulunan ordu bir
liklerini te ftişinden. sonra, 23 M·ayıs 1922 de benim Afyonlta
rahisardaki dairemde vuku.bulan konuşmadan ela bu anlaşılı
yordu. De.ha sonra Kurmay Başka.mm Stilianos Gonatas' a
nakletti ğim bu konuşmamız sırasında şu sözler teati edildi:
79
Hacianestis :
- Rica ederim, söyler misiniz, ordu komutanı kimdir?
Siz mi, ben mi?
Trlımpis: (Bu sorudan dolayı hayret etmiş bir hald e) :
- Zannederim sizsiniz.
Hacianestis:
- Zahiren evet, fakat gerçekte hayır.
Trikupis:
- Anlamıyorum.
H acianestis:
- Gayet basit. Ben, tek bir 3 ncü birlikten ibaret olan
xuzey Grubuna komuta ediyorum, halbuki siz ı ci ve 2 ci
Gruplardan ibaret C enup Grubun a komuta edi yorsunuz. son
ra, ben bir ordu birliğine kumanda ediyorum, siz ise iki ta
nesine. şu halde, ordunun gerçek komutanı sizsiniz.
Tripukis:
- Siz de, iki birliğe komuta eden bana emrediyorsunuz;
·şu halde üç birliğe de komuta ediyorsunuz demektir.
Hacianestis :
- Hayırı Ordu birliklerinin başkalarına bağlı olmaması
ve do ğrudan doğruya benim mutlak emrim altına girmesi lil
zımdır.
İki birliği ayıran Akar çayının, Afyon cephesinin teşkil
ettiği kö§ede bulunduğunu ileri sürerek iki Ordu birliğinin
mevcudiyetinin haklı olduğuna onu inandırmağa ve fikrinden
vazgeçirmeğe ç alıştım . Bu fikrimi takviye amacile sonunda
o n a, dairemin penceresinden, Afyon'un y akınında ( sağda
Akar çayı) ve karşıda tepelere bakmasını söyledim. Bunu gös
terirken ı;ıöyle dedim:
- Bu tepeler, 2. Ordu Grubunun XII. Tümenine ait alanın
içindedir. Fakat ben, ı nci Grubun komutanı olarak dikkatimi
o t a r a fa da çevirmek mecburiyetindeyim ; zira bu tepeleri Türk
ler i0ızal ederse Afyon ve demiryolu üzerinde de harekfttta bu
lunabilir,
Benim bu sözlerime cevap vermedi, sadece ordu birlikleri
n i n b aşkalarına bağ'lı olmıy acağmı ve derhal kendi emrine
b a �;lanacaklarını söyledi.
Cepheyi teftişten sonra, izmir'e dönerken n. Tümen'in ko_.
mutasını, benim kurmayını olan Stilianos Gonatas'a verdi.
l
80
o.Onun ayrılması üzerine Birliğin topçu komutanı olan Topçu
.Alb ayı Aleksandros Meredinis'i davetle kendisinden birlik
.kurmaylığını almağa hazırlanmasını istedim, çünkil, Kurmayı
ın a bağlı yüksek rütbeli subaylara harita üzerinde izahat ve
Tirken onun kabiliyetli olduğUnu görmüştüm. Albay Meredinis
bana, göst erdiğim bu teve ccü ht en dolayı teşekkür ettikten son
.Ta, l\:endisinin bu . görevi alacak lrnbiliyette olmadığını söyledi.
Bu bü yük bir tevazu es eri idi. Fakat bilahare, benim israrnn
:üzerine bu görevi aldı ve muvaffakiyetle başardı.
Birgün, askerler sabah istirahati yap arken bir Türk uça
,
.ğı Afyon üzerine gelerek birkaç bomba attı ve bir hayli askerin
ölmesine sebeb oldu ve ben dikkat ettim, çoğu vücudunun üst
kısmından yaralanmıştı. Bunun üzerine erlerin, bombalar düş
tüğü zaman yaralanmamak için yüzü koyun yere yatmalarını
emrettim.
Mart ayında, ç oktanb eri et yememiş olduğumuz için, o za
manki Kurmayını olan Albay st. Gonatas ile beraber et yemek
ihtiyacını duyduk ve Gonatas bunları temin etme görevini üze
rine aldı. Ertesi günü yemekte kaynarruş otumuz vardı ve biz
·bunların yabani hindiba olduğunu sanıyorduk. Yemekten sonra
yazıhanemde kaldım ve her zamanki on dakikalık uykumu al
n'ı.ak istedim, fakat bu defa bir saat uyumuşum ve güçlükle
uyanabildim. Kurm ayım Albay Gonatas odama geldiği zaman
ona bu hadiseyi anlattım ve o da bana, gerek kendisinin gerek ,
ın
Trikupis F: G
12 Temmuz'da, şafakla beraber bir Türk uçağı hatlarıı:ruzm
üstünde uçmağa başladı. Bunun üzerine, başçavuş stauropu
los'un idaresindeki bir uçağımız bu Türk uçağını kaçırmak için
havalandı ve havada onunla muharebeye tutuştu, sonunda,,
içinde biri binbaşı, di'ğeri yüzbaşı olan iki Türk subayının bu
Junduğu Türk uçağı düşürüldü.
Uçak ate�ler içinde ve adı geçen subaylar kömlir . halinde.
Afyon yakınındaki hatlarımızın içine düştü. Derhal bunların
defnedilmesini ve bir taburumuzun ihtiram görevini ifa etme
sini emrettim.
Bu merasimçl e ben de hazır bulundum ve bu hareketimiz
Afyondaki Türkler arasında büyük memnuniyet uyandırdı.
Arkadaşlardan bazıları Türklere karşı gösterilen bu say
gıya hayret ettiler. Onlara, buraya bizim kendimizden geldi
ğimizi, ölülerle değil, canlı ve silahlı insanlarla savaştığımızı
ve onlarında, bizim gibi vatanları için ç3.Iışıp "görevlerini yap
tıklarını. anlattım.
- 1922 AGUSTOS -
TtlRK TAARRUZUNUN AREFESİNDE
A.
(ORDUNUN MANEVİYATI)
Y "
unan ordusu, zaferle biten 1 9 18 savaşından sonra. 19 19
Mayısında Küçük Asya'ya çıktığı zaman maneviyatı sağ
lamdı. Küçük Asya'da ordunun maneviyatı daha da Yük
selmişti, çünkü başlangıçta Türklerin ancak çeteleri, sonra da
düzensiz birlikleri karşısmda ilerleyişi kolay olmuş ve bu hal
demiryolu konvoylarının ele geçirilmesi için düşmanın tak.ip
edildiği 1920 Haziranına kadar devam etti.
Fakat, 1 920 . sonlarında düzensiz Türk birliklerinin düzenli
ordUhaline gelmesi ve kısa bir zamanda yeni silahlar, mitral
y_?zler, mak:inalı tüfekler, el ve tüfek bombaları, muhtelif çap
larda to lar, uçaklar, v.b. ile teçhiz edilince bizim ordu, 1921
Mart'ında Eski ehir ve Afyonkarahisar önlerindeki hare atta.
'J'ürlderin ciddi mukavemetile karşılaşmış ve bilhassa vgin
savaşında benim komut a ettıgım III. tümen ciddi bir imtihan
qeçırip 2.0001 ki§i zayıat vermıştı. Bu kuvvetler zaten çok hata
lı ve teşkil:lt b a.kımından yarımdı. Türkler bu savaşa .inönü
Savaşı . adım verirler ve bu ismi, Türkiye Cumhurbaşkanı is-
32
met inönü (o zaman İsmet Paşa) , soyadı olarak almıştı. Daha
önce de ( 1921 Haziran'ında) Eskişehir ve Kütahya harekatı
sırasında ordumuz, maneviyatını bozan kayıplar vermişti.
Bu harekattan sonra, Eskişehir'de bulunduğum ve III. ve
XI. tü..ıTienlerden kurulu kuZey tümenler grubuna komuta etti
f;r:im sırada Ordu Komutanı Tümgeneral Papulas'tan aldığım
gizli bir emirde .Ordunun Ankara•ya kadar ilerlemek isteğin
de olup olmadığı,. sorusu da vardı.
Ben buna, askerlerin yorgun olduğu ve dinlenmek istedik
leri ve fakat Ankara'ya kadar ilerlemeleri gerekiyorsa, asker
lerin bu - fedakarlığa da katlanabilecekleri ve bu suretle harbi
bitirerek dinlenebilecekleri cevabını verdim.
Bilahare, diğer ordu b irlikleri k.omutanlarının da ayni su
ale ayni cevabı 'verdiklerini öğrendim.
Askerler, uzayan vazifelerinde
_ niyetsr gı açıkça göstermeğe b asladılar . ve bunu. Eski§ehir'de
Kahramanlık Madalyası dağıtma töreninde Kıral Konstantin'e
5luyurmaktan da kaçınmadılar. rn2·1 haziran'ında yayınlanan
· resmi ordu tebliğinde şöyle deniliyordu:
. Kıraliyet arabası tören yerine giderken yol kenarında top
lanan askerlerin şöyle bağırdıkları işitiliyordu: TERHİS ! TER.-
.
HİS! ..
Ayni resmi ordu tebliğinin belirttiğine göre, o zamanın
Ba.<Jkumandanına kru-§ı .da ayni şekilde hareket edilmişti :
. Ba�bakan, refakatinde Milli savunma Bakanı olduğu hal
de Esldşehirden ayrılırken IX. Tümenin önünden geçmiş ve
bu türnendeki ru>kerler yaşa diye bağıracaklarına, Başbakanın
otomobili yavaş yavaş geçerken şöyle b ağırıyorlardı: TERHİS!
TERHİS!ıı ,
Sakarya harekatı sırasında da ordumuz ciddi kayıplar ver
İn:iş ve sefil vaziyete düşen ordunun maneviyatı bozulmuştu.
Cephede muharebe eden bölüklerden çoğu yedek asteğ
menlerin idaresinde idi; buna karşılık birçok yüzbaşı ve daha
a:Şağı Iiitbelerdeki muvazzaf subaylar memlekette görevlendi
riliyordu.
Milli Savunma Bakanhğı 1921 Mayıs'ında aşağıdaki 185.026
sayılı tamimi vermek gibi acıklı bir duruma düşmüştü:
.. Kfü,)Ük Asya Komutanlığında görev ala.o subayların acele
ola-rak ve hiçbir suretle gecikmeksizin yeni görevlerine gitme-
!eri hususunda birbirini izleyen ciddi emirler verdirdim. Fakat lbu
emirlerimden sonra da, eski durum devam etmektedir. Yani,
nakledilip de derhal yola çılonıyan, yahut da, nakledildiklerin
den başka garnizonlarda veya başka herhangi bir garnizonda.
sebepsiz olarak kalan ve sıhhi sebepler ileri sü ren, fa.kat nakle
clililikleri z amana kadar hiçbir şikayetleri olmayan ve Küçük
Asya Komutanlığ·ından başka bir birliğe nakledilmek istiyeııı.
subaylar mevcuttur. Kısacası, ne nakledilen subaylar daima.
emirlerime itaat etmiştir, ne de nizami şekilde gelenler yuka
n makam l arın arzusuna uyınuştur.u
Daha aşağıda da şöyle den iyordu :
.. subayın harekata iştiraki, onun için daima l>ir :pam:ns
meselesidir.,,
Bundan başka, 1 9 22 de Milli Savunma Bakanlığının ,çıkar
dığı 1 28.819/67 1 s ayılı emirde isimleri geçen 255 subayın 4 gün
zarfında :Küçük Asya Komutanlığına doğru yola çıkmaları em
rediliyordu ; bunlar memlekete izinli olarak gitmiş, fakat izin
leri bir buçuk aydanberi bittiği halde ·geri dönmek ist ememiş
lerdi .
'
·İzinle Yun anistan ' a gidip de Kü çük Asya ya, dönen subay
lar memleketteki durumu gayet kötümser bir şekilde anlatarak
ordu · arasına bedbinlik sokuyorlardı, zira Yunanistan'da buia
caklarını umdukları cesarete karşılık, aksine olarak:, KilçOk
Asya'nın derinliklerinde üç senedenberi yokluklar içinde ,dövü
şen orduya karşı nadir bir ilgisizlikle karşılaşıyor ve bu suret
le, cephedeki yoklukların, kötülük, tehlike ve fedakfu'lıklacın
akıldan bile geçirilmediğine kanaat getiriyorlardı .
Fakat bunlardan başka ve bunlara paralel olarak ayni sene
içinde bu bitmek bilmeyen durumdan dolayı sabırsızlık başla
mış ve askerler, daha önce, terhis edilmiş olarak evlerine dö
neceklerini um.arlarken, bu işin bir türlü bitmeyip aksine uza
dığını görüyorlardı,
84:
oturan subaylarla itaatsiz ve Asi askerlere sö:z. geçiremiyordu.
Buna paralel olarak, cephedeki. diğer askerler de, kendilerin
den önce memlekete gidenlerin geri dönmemeleri yüzünden
izin alamıyorlardı. seferberlik halinde bulunan memleketin
üzerindeki ağırlık da cephedeki ordunun kolunu kanadını kırı
yor ve ürkütüyordu.
Sakarya ve Afyonkara.hisar harekatından sonra, yüzde beş
oranında izin vermek emrini aldık . Fakat izin alıp Yune.nis
t.an'a giden ilk izjnJi k a file si geri dönmediği için izinl er de
kal)ınuştı.
Mektupların kontrolden geçmesi münasebetiyle buradaki
askerlerin memleketlerinden gelen mektuplarını okum ak fırsa
tını buldum; bu mektuplarda onların acıklı aile durumlarım
öğrenmiştim. Bunlar, okuyanın yüreğini burkacak nitelikte idi.
Bu mektupların içindekiler genellikle şöyle oluy ordu :
"Neden b izi unuttun? Senin kalb in yok mn? Bize acıını
yor · m usun ? Ha.yatımızı sürdürm ek için bütün h ayvanlarımızı
· ve mevcut bütün miicevheratımı sattım. Tarlalarımız siirii lme
mis. h a.i de duruyor. Bana, izin vermeclilderi için geleıniycceğini
yazıyorsun. Neden yalan söylüyorsun? Y.D ., ıK.P. v.b. uzun za
manıfaııbcri nasıl 1>luyor da köyd e bulunuyor ve kimse tarafın
dan rah atsız edilmeksizin t arlada çalı!'jıyı>rla.r? Fakat anla.şılan
'
sen orada başka. bir kadın buldun ve bizi uııuttnn. Biz burada
ölüyoruz, sen keyif �'apıyorsmı . Bu unutnşnndan dolayı Tanrı
seni cezalandıracaktır.•
Para sızlıktan c eph e deki subayların maaşları aylardanb eri
,
85
kaleleri ihtiva eden Ko nstantinop oleos adlı gazete de 8.Skerle
rirrtlz. arasına sokuluyordu.
Her ay, ordunun dununu hakkında Komutanhğa verdiği
miz raporlarla şunlardan bahsediyorduk:
..Ordu t aarruz yapacak durumda. değildir.a
·:BununaÇikÇafilaskersavaf-yap·aına:z··aeritiek i. Atina ga..-
�.���i����-�
� If�
�!ii� �li,3Şi�:ÇY:yö�!�:·�� .,-·.,·· ·-··---· ..-···· -----" ·-"' ......� �-·······: �-
Yukarıki olaylar hakkında ilgililere daiıni surette haber
veriyordum. ve bunu, ilk defa olarak 1921 Eylfil'ünde Afyonk.a
rahisar'da Güney Tümenler Grubuna Komuta ettiğim sırada
y apmıştım. o zaman Ordu Genel Kurmaybaşkanı Tuğgeneral
K. Pallis gelmiş ve bana ordunun maneviyatını sormuştu.
ona şu cevabı verdim:
1
- Harp halinin bu kararsızlığı ortadan kalkmalıdır, zira
askerler arasında ruhi ve bedeni bir bıkkınlık. görülmektedir ve
insan buna mukavemet e deme di ği nden cezalandırılması da dfı
şü nülemez.
Ö:
- Sizinle hemfikirim ve kıştan önce ( 1921 ) bu hal telafi
edilecektir, dedi.
Bilahare, 192'1 sonbaharında, yani ben. 2. Ordu Grubuna
Komuta ederken bu durumu o sıralarda cepheyi teftiş eden
Prens Yorgos'a da anlatımştım.
Ayni d evi r de , me�lekete gitmek üzere 15 günlük izin alan
2. Ordu Grubu topçu komutanı Yoannis Papayoannis'ten Ati
na'daki alfiltalılara, Küçük As yada'ki ordunun durumunu bil
dirmesini ve cephedeki iki ordlınun hareketsiz ve faaliyetsiz
bir halde kalamıyacakları nazarı itibara alınarak. kat'i bir ka
rara varılmasının zorunlu olduğunu söylemesini rica ettim. Bu
na ilave olarak da �aldığımız haberlere göre, Türklerin günden
güne kuvvetlenmesine karşılık, bizim aksine olarak azaldığum
zı,, bildirmesini istedim.
� B.
1. ORDU GRUBUNUN SAVUNMA TERTİBATI
87
muhtemel her türlü hareketlere karşı yerini işgal etmesi ge
rektiğini b ildirdim. Bu amaçla diyordum, bütün tabur ve diğer
birliklerin yerlerini tamamen işgal edip etmed1klerini anlamak:
·
için hatların arazi üzerindeki durumunu sık sık teftiş edece
ğim. iki silahın işbirliğini sağlamak için piyade ile topçunun
birbiıini desteklemesi lazım geliyordu..
mı
TüRK ORDUSU
K üçük As.y a' daki Türk hükum etinin bir tek gayesi vardı :
her ne suretle olursa olsun, cephedeki ordunun takviyesi.
Mustafa Kemal mutlak bir diktatörlük tatbik ettiğinden
her türlü muhalefeti, cesaretsizlik ve kork akhğı şiddetle takip.
memleketteki vatanseverliği takviye ediyordu. Personelin ta
sarruf edilmesi için dairelerin sayısı azaltılmış, dahili hizmet:.
ler kısılmış ve bu iş genel kurmay ile Milli Savunma Bakan
lığına bile tatbik edilmişti. Küçük Asya'nm para, yiyecek ve
malzeme olarak nesi vru.·sa hepsi cephedeki orduya tahsis edi
liyordu. Avans ile çifte maaşı ancak cephede canlarını teh
likeye atan subaylar alıyordu. Buna mukabil, cephe gerisin
de bulunanlar, yaralı dahi olsalar bir şey alamıyorlardı. Hat
ta, cephe g erisindeki subaylar, cephede kendi rütbelerini ta
şıyanların aldığı maaşın yarısını almakta idi. Yani, genellik
le idare şekli, Yunan hükumetinin kendi memleketinde tat
bik ettiğinin tamamen ak sin e bulunuyordu .
1 1922 �
A ustosu�daki ta arruzdan önce ismet Paşa (bila-
hare Ismet Inönü ve Türkiye Cumhurbaşkanı) nın
Komutasındaki Türk Ordusu, sayı b akımından Yu nan ordu
sundan çok Yüksekti ve bu hususu, o zaman Türk Kurmay
Başkanlığında Albay olan Cevdet Kerim de «Türk - Yunan
Harbi,, adlı es erin de şu şekilde teyid etmektedir:
"Anadolu ordusu, taarruz hazırlıklarına 25 Ağustos 1922
de başladı ve imkanları bir hayli tükenmiş olan dü şm an d an.
1 3 AGUS.TOS 1922
TÜRK GENEL TAARRUZU
(TAARRUZUN BİRiNCi GÜNtJ
AFYONKARAHİSAR'HA) .
gı
14 �GUS'fOS 1922
('l'AARR.U ZUN iKiNCİ GÜNÜ. AFYONKARAHİSAR
SAVAŞININ DEVAMI)
ÇEKİLİŞ:
9'2
na çekilme emri verirken, bir gün evvel ( 1 3 Ağustos ) lcomu
tanJığ·ın 22 . 000 sayılı emrinden 2. Grub ile 3 . Grubun Çay i&
tilrn.me tinde
mukabil taarruzda bulunacaklarını öğTenmiştim_
Ben zaten, Afyonkarahisar"dan fazla uzaldaşamazdım, çün
}{Ü artık ı . Ordu'dan kurtulan Türkler bütün kuvvetleri ile 2 .
Ordu Grubuna yüklenir ve bir felakete sebep olabilirdi.
Geceleyin, 2. Ordu Grubu Kurmay Başkanından aldığım
bir h abere göre, y eni taktik üzerine 2 . Ordu Grubu, bir mu
k abil taarruz y apmayı imkansız buluyordu; bu durumu Komu
tanlı?;a da bildirmişti; ben de bunun üzerine ı . Ordu Grubu
na saat 23.30 da, ert e si sab ah için Dwnlupmar'a, (Batıya) çe
kilme emri ni verdim.
16 AıGUSTOS 1922
. .
T üme nle rin çeki lmeleri için tesbit edilmiş olan s aat ı ı de,
topçu ateşi başladı, fakat bu ateş kesif olmadığı iç in Banaz is
tikamet i nd e yürüyüşe devam edilmesini emrettim. Aldığımız
haberlere göre açık olan tek yol burasıydı ve dağ topçumuz da
bur adan geçebilirdi.
Biraz sonra, Kuzeyden mitralyöz ve topçu ateşine tutul
duk ve bu arada ağır bir mermi, Karargah birinci daire su
baylarının da dahil bulunduğu bir alayın ortasına düştü . Ya
kında bulunanları p arçaladı, birçok beygiri öldürdü ve arala
rında piyade binbaşısı Yiotis ile Yardımcı Albay Petridis'in de
bulunduğu birkaç sub ayı yaraladı. 2. or du Grubu komutanı
General Diyenis de, kurmayı ile birlikte 2'00 metre arkad.ap
geliyordu. Bombanın patlayışını gören General bilahare · bize,
havaya taş ve topraktan ibaret bir bulutun yükseldiğini ve bi
zi gözden lrnybedince öldüğümüze kanaat getirdiğini söyledi.
Birden Doğu'dan gelen Türk ateşile karşılaştık: ve arka
sı n dan Türk birlikleri taarruza geçtiler.
Savaşı lrnbul etmelc mecburiyetinde kaldığımdan tümen
lere, Do ğu'dan, Kuzey•den ve Güney'den gelen Türklere karıµ
koymalarını emrettim ve mevkiimi topçumun yanıbaşında tes
bit ettim.
97
· Trikupis F: 7
a.l.akoyanıadım. Salköy ( Çalköy olacak) civarında bir yere git
r
tim. Bu ası, biraz · �wel düşman işgalinde idi. Oradan Uşağa..
doğm gideli :Geı1eraı Tıi.k'upis kuvvetıerlnin kıskaç ' içinde ol
duklarını ve 'Kızll Da� yanğını; :giineylerinde bırakarak Salköy'
ün batısında . Aydemir, Ada Tepe ve · Ağaç Köy mevkilerinde
t.oplandıklannı gördüm. ·
'
,
'
da bulunmaJ.c ist edi ğ'im · için '. _s�föest kalan y'oidan Batı istika
' ..
mişlerdi.
: ı , , r • 1 � , . ,. • .
·
·
.
.
. ·· .
' • • ı · ı . ı . . r , • ; ı
·
·
ıs AGUSTos' 1922.
, : ·. .
,
. . . 1 7 rehberınm·.
·
- ıi ��us.t�s ·-g�7es( hari'tarri.1Z0' olınasi ve
bulunmaması sebebıyle dağlık ve ormanlık
; yanlış bir
98
Alayı te§kil eden askerler, 1 6 Ağustos s ab ahı nd an 18 Ağus
tos al.cşamına kadar hiç istirahat etmemi ş hiç durmadan sa
,
sütunları sanmıştı.
Orm an içind e yaptığımız yürüyüş esnasında, yanımda bu
lunan 2. Ordu Grubu kornutarıı General · Diyenis güzel bir vil
laya geldiğini sanıyordu ve bunu bana bildirdi. Villa filan
görmediğim i çin itiraz edecek oldum. Fakat o i srar ettiği için
kendimden şüphelenmeğe b aşladım.
Biraz sonra. alay muvakkat bir duraklama yaptı; bu sıra
da Diyenis'in başı dönerek atından düştü ve öldü ; hemen bm
·
kesilmişti.
Onun kurmay ba.şkanı ölünün ceb i nden evrakını aldı. Fa
kat biraz sonra, öldü sandığımız general kendine gelmişti.
Biaş tabip müdahele etmiş ve onu bir tah tanın üzerine
yatırmıştı; fakat general villanın hayali kapısını açmak için
. bir hareket yaptı ve boşluğu kapı sandığı için uçuruma yu
varlandı.
19 AGUSTOS 1922
(TAARRUZUN YEDİNCİ GtJNü)
UŞAıGA DoGRU ÇEKİLİŞ
99
noksanlığı ile askerim.izin kötü durwnunu dfışündQğfiın için
Yunan kuvvetlerini bulmak ümidiyle istikamet değiştirerek
Uşak yolunu tuttum.
Saat 22 de, Kuzeydeki Çikli tepesine geldik Te bitkin olan
askerlerin dinlenmesi için mola verdim. Yürüyüş esnasında
Türk devriyeleri tarafından tak.ip ediliyorduk.
Ertesi günü, saat 4 de çikli-Karacahisar-Mes'udiye üze
rinden Uşak istikametinde yürüyüşe devam edilmesini emret
tim.
20 �GUSTOS: 1922
(TAARRUZUN SEKİZİNCİ GÖNÜ. •SON GÜN.,
UŞAK İSTİKAMETİNDE ÇEKİLİŞE DEVAM
100
Uşak'ın işgal edildiğine dair haber üzerine subaylarla as
kerlerin içinde bulundukları durumdan dolayı fazla birşey ya
pamazdım; bunun için ordunun şoseden ayrılarak, günün gerl
kalan kısmında oradaki mevcudiyetimizi gizlemek amacı ile
vMi içinde ve savunma durumunda kalmasına karar verdim.
Bu suretle askerler de karanlık basıncaya kadar istirahat et
miş olacaklardı. Gece olunca yola devam edecek ve Uşak ova
sından Güney'de, Karacahisar üzerinden Mesudiye'ye, oradan
Kapaklara ve yine Güneyde Salmanlara ve oradan Batıya gi
derek bu suretle mümkün olduğu kadar az enerji sarfedecek
tim. .
Bunun üzerine alay, I.155 metre yüksekteki köyün GQ.ne
yinden Karacahisar istikametinde yola çıktı; bu alan 1921 Ha- ·
ziranında Kütahya harekatının cereyan ettiği yerdi ve Uşak
·
1()1
Buna hiddetlenerek mezkur borozana doğru koştum ve
.ateşe ·'b�şlaıı borusunu çalmasını emrettim. Bu emrimi yerine
:
getirdi� sonra uzakla�masını söyledim. Derhal cepheye git
mek istemi yen bölüğün yanına . koştum ve vatan ve namus his
lerini okşayıp vatana karşı olan · vazifelerini hatırlatarak on
ları iknaa· çalıştım; bölüğün başına geçtim ve sonuna kadar
mukavemet etmelerini söyliyerek takip etmelerini istedim.
Fakat onlar reddederek mermileri. olmadığını ve bu se
beple ı Boş yere ve maksatsız olarak ölmeyeceklerini söylediler.
Daha l<:üçük birliklerin Komutanları da askerlerin Türk
lere karşı gitmek istemediklerini bildirdiler. Bazılan da, baş
langıçta işgal etmiş oldukları savunma mevkilerini terketmiş
lerdi. Bazıları ise, kendilerini boş yere telefedecekleri için, bu
na' 'devam ettikleri takdirde subaylarını bağlayıp Tiirklere tes
lim !edeceklerini söylüyordu.
Bu· vaziyetle karşılaşınca XII. Tümen topçu komutanı Yar
bay Manusos'u çağırarak Türklere tümenin toplari.yle ateş aç
masını söyledim. Bu işte mevcut mermileri kullanacaktı. Fa
kat topçu ateşi gecikiyordu.
Biraz sonra şu haberi aldım :
· Silahlı piyade askerleri topçulann etrafını sarmış ve Türk
lere ateş açıldığı takdirde kendilerinin de o e
E_e c .erı:rii söylemişlerdi. İleri sürdükleri sebep de su i di
· şayet
1 02
"
ESARET
·
YUNANİSTANA DÖNÜŞ
. '
·
·
u şak cıişında esir olup o z..amanki Türk ordusu kum andanı
İsmet Paşa'nın (bilcı.hare Türkiye Cttmhurbaşkanı ol
muştur) da�resine götürüldüm; o da beni Mustafa ; K.e- ·
mal'e götürdü.
Mustafa Kemal İ n oda.Sina girdiğim zaman o,
' aya ğ a kal
karak dostane bir şekilde beni karşıladı ve FransJZca hitap ede
rek şuhları söyledi :
- Unutmayın ki , Koca Napoleon da esir olmu�tu.
- Siz vazifenizi tam olarak ve sonuna lrndar yaptınız, biz
de sizi takdir ve size hürmet ediyoruz.
- Siz burada esir değil, misafirsiniz.
Sonra bana sordu :
- Küçük Asya Or duları Komutanlığına tc':l.yin edildiğinizi
biliyor musunuz?
Ben cevap verdim :
� H ayır ı
Malum olduğu üzere Türk ordusunda telsiz vardı ve taar
ruz es nasınd a dışardan haber alıyordu.
Ne olursa olsun, 23 Ağustos 1 922 tarihli Atina gazeteleri
şu haberi veriyordu :
da şöyle deniyordu :
� ·:r,F\l>i<'ı:'< ·'·.
1 03
savaş alanlarında gösterdiğim cesaret hakkındaki sözler·
ise bu emirde yoktu; zira, herhalde fel4k.et ve Küçük ASya'daki
ordumuzun dağıldığı öğrenilmişti.
Fakat sonraları, 1 927 yılında bu rütbeyi aldım. 9 Haziran
1927 de imzalanan tümgeneralliğe terfiim emri . ayni yıl ve·
ayın ı ı tarihli Resmi Gazetesinde yayınlanmıştı.
Uşak'tan Ankaraya ve oradan d a Ankara'nın Kuzey Doğu'- /
sunda ve Küçük Asya'nın ortasında bulunan KırŞehir'e gôtil
rüldüğüm; buraya diğer generaller (Diyenis, Dimaras ve K.la- ·
1 04
Ben . o zaman, şildi.yet yollu bütün müracaatlarımın redd�
dildiğini . ve fakat bunuri beni tatmin etmediğini söyledim.
General bana şu cevabı verdi :
- Yalnız bizim değil, size karşı Türklerin bile büyük bir
saygısı var. Sekiz gün önce Türk sefirini gördüm, bana Musta
fa Kemal'in kendisiyle Yunanistan hakkında yaptığı bir ko
nuşmada şunları söylediğini bildirdi : .Bütün Yunan general
leri arasında en çok korktuğwn Trikupis'tir .• Yani, görüyor
sunuz ki, yalnız bizim değil, Türklerin bile size karşı saygıları
var.
SAVAŞCILARIN DÖNÜŞÜ
105
Bu hatalı fikrin ectinilmesinin sebebi tecrübesizliktir. Fa
�kat 1897 den 1922 0:897, · 1912, 1913, 1918, 1919. 1920,
1921, 192'2 ) ye kadar cereyan eden savaşlara girmiş olanların
bu husustaki filrirleri başkadır ve h arekat alanlarından gelen -
ler hakkında başka türlü karar verilir.
1
Benim kanaatimce, yaralıya fevkaHl.de bir 'gözle b akmamalı.
J
fakat hangi sebeple yaralandığı incelenmelidir, çünkü yara·
Janmamış olanlar, savaşta çok iş görmüş demektir.
. .
Esirlere gelince, bunların da h angi sebeple esir olduklan
nazara alınmalıdır. Birçok subaylar görevleıini büyük bir fe-
ragat ve fedakarlıkla yaparlar. Hatta bunların birçokları sa
vaşırken yaralandıklarından özel b,ir değer ve takdire Ia.yık.
tırlar. Fakat bunlar arasında, yara;lanmamış olanlara da. öte
kilerden aşağı bir gözle b akılınamalıdır.
Her h alde mermi yalnız cessurlara atı lmaz ve onları diğer
lerinden ayırmaz.
Yaralanmamış cessur insanlar da, arkadaşları t arafından
takdir ve saygı
1
ile yadedilir ve bunlar genellikle kahraman ve
mütevazi olarak kabul · .edilip, muzafferler sırasına sokulur.
Çünkü bunların gerçek değerinin, kendi arkadaşları tarafın
dan talcdir edilmesi, onlar hakkında dostça harelcet edilse de,
imkansız değildir.
!t1
Çokları vardır ki ; savaş esnasında kayaların arasına sak
landıkları halde y aralanırlar, buna mukabil diğerleri de, kah-
. ramanca savaştıkları halde hiçbir yara almazlar.
Nasıl olursa olsun, yaralananların sevilmesine mulrabiL
canlarını dişlerine takarak mücadele etmelerine rağmen ya
ralanamadıkları için nazara alınmamaları hak mıdır?
B azı birlik komutanları vardır ki, savaş esnasında atla
siperlerin içinde' dolaşmak mecburiyetindedirler.
Bunların atları savaş esnasında ölür veya yaralanır, ken
dilerine ise, tesadüf eseri olarak birşey olmaz.
Yaralananları takdir ederken, diğerlerini, sırf yaralanma
dılüarı halde hiçe saymak hak mıdır?
Harpte esir olanlara gelince, Yunanistanda bunlar h ak
kında geçerli olan kanaat de yanhş ve haksızdır.
Kendilerini savunabilecek halde- olmalarına rağmen, gö
revlerini yapmayıp korkudan teslim olanlar, tabii kurşuna di
zilmeye veya idam edilmeye layıktırlar. Fakat, öyle sub ay, er
1 06
ve birlik komutanları vardır ki, savaştıkları esnada ellerindeki.
silahların V!erdiği b ütün imkanları kullandıkları halde bir an
gelir ki teslim olmak. zorunda kalırlar. zannetmem ki, bunlar
hiçbir suretle tel'in edilmek hakkını kazanmış olsunlar.
Bazı büyük birlik kumandanları var dır ki, kendilerinden
üstün düşman . kuvvetiyle karşıl aşıp sıkı bir savaş sonunda
çe«ilmek zorunda kalırlar.
Bunlar, askerlerine cesaret vermek için artçıların yanında.
kalmış ve savaşa katılmışlardır. çenber içine alınan birçokları,
gece vakti, yanlarında kalanlarla beraber düşman hatlarını yar_
ımşlardır. Yine çenber içinde !{alan bazıları cephaneleri kal
madığı veya günlerce süren savaşlar sonunda askerler bitkin
düştüğü halde bütün gün ve gece savaşır ve sonunda kendi
leri başa geçerek şu emri verirler: .SONUNA KADAR SAVAŞ ! •
Eğer b u çetin şartlar altında, geri kalan orduların büyük
birlikler komutanları sonuna kadar savaşarak esir düşerlerse,
kabahatli mi olurlar?
Bunların kabahat ve günahları nedir?
Bunun tek cevabı · vardır ve onu da Büyük Napoleon ver
miştir. :
- Waterloo, birçok zaferlerin hatırasını silecektir. son
hareket birincisini unutturur .•
S O N
10'7