Professional Documents
Culture Documents
Marmara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü
Özel Eğitim Anabilim Dalı
Zihinsel Engelliler Öğretmenliği Bilim Dalı
İstanbul – 2014
T.C.
Marmara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü
Özel Eğitim Anabilim Dalı
Zihinsel Engelliler Öğretmenliği Bilim Dalı
Danışman
Prof. Dr. Yıldız GÜVEN
İstanbul – 2014
Tüm kullanım hakları
M.Ü. Eğitim Bilimleri Enstitüsü’ne aittir.
© 2014
ÖZGEÇMİŞ
2008 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Okul
Öncesi Öğretmenliği
2009 Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Özel Eğitim Anabilim Dalı
Zihinsel Engelliler Öğretmenliği Bilim Dalı Yüksek Lisansa giriş
2009 Milli Eğitim Bakanlığı Şişli Hüseyin Avni Kurşun İlkokulu Okul Öncesi
Öğretmenliği
2013 Milli Eğitim Bakanlığı Beykoz Defterdar Mehmet Bey İlkokulu Okul Öncesi
Öğretmenliği
İLETİŞİM BİLGİLERİ
Görev Yaptığı Kurum : Milli Eğitim Bakanlığı Defterdar Mehmet Bey İlkokulu
E-Posta : aysearacikul@hotmail.com
ii
ÖNSÖZ
iii
ÖZET
Araştırmanın ikinci aşamasında test toplam puanı ile her bir alt testi için hesaplanmış
puanların, bebeklerle ilgili çeşitli değişkenlere göre anlamlı farklılık gösterip
göstermediği Mann Whitney U Testi ve Kruskal Wallis-H testleri ile çözümlenmiştir.
Yapılan analizler sonucunda; bebeklerin BDFT’den aldıkları toplam ve alt test
puanlarında; ay grupları arasında alınan toplam puanlara göre büyük yaş grupları lehine
anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Uyumsal motor fonksiyonlar alt testinde; büyük yaş
grupları lehine anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Görsel dokunsal entegrasyon alt
iv
testinde; 4-6 ay ile daha büyük yaş grupları arasında daha büyük yaş grupları lehine bir
farklılık bulunmuş, diğer yaş grupları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.
Oküler motor kontrol alt testinde; 4-6 ay ile daha büyük yaş grupları lehine ve 7-9 ay ile
13-18 ay arasında 13-18 ay grubu lehine anlamlı farklılık bulunmuştur. Vestibüler
uyarana tepki alt testinde; 4-6 ay ile daha büyük yaş grupları arasında büyük yaş
grupları lehine anlamlı farklılık bulunmuştur. Diğer yaş grupları arasında anlamlı
farklılık bulunmamıştır. Dokunsal derin basınca tepki alt testinde; anlamlı bir farklılık
göstermediği bulunmuştur.
v
SUMMARY
This study was conducted to adapt the scale, Test of Sensory Functions in Infants
(TSFI), developed to evaluate sensory functions in infants between 4-18 months, by
DeGangi and Greenspan at 1989. Accordingly, linguistic equivalence was studied, and
validity and reliability were tested. On second phase of the study, changes in infants’
sensory functions according to multiple variables (age groups, maturity state at birth,
normality of development, mild/moderate impairment of motor development, sex, and
delivery method being cesarean or normal) were investigated.
Study was conducted in accordance with relational screening model. Research group
was composed of 182 normally developed infants and 33 infants with mild or moderate
motor impairment; all within age group of 4-18 months, followed in community health
centers, research hospitals, private medical centers, and private therapy centers in
Istanbul between years of 2012-2014.
Once linguistic equivalence of TSFI was proved, both construct and content validity
scores were calculated for validity measures of total and subtests. Besides, mean of
squares, coefficients of internal consistency were calculated, and reliability of split half
was conducted. Cronbach’s alpha coefficients of scales were calculated as .875
following internal consistency analyses. Analyses revealed that, test as a whole and all
subtests are reliable and valid. A five-factor model (Response to Tactile Deep Pressure,
Adaptive Motor Functions, Visual-Tactile Integration, Ocular-Motor Control and
Response to Vestibular Stimulation) was found in accordance with the original form.
At second phase of the study, Mann Whitney U and Kruskal Wallis-H scores were used
to analyze the significance of effect of infants’ multiple variables on calculated total
scores and scores for every subtest. As a result of the analyses conducted, a significant
positive relationship was found toward older age groups within total scores of age
groups when total and subtest TSFI scores of infants were evaluated. A significant
positive relationship toward older age groups is found for Adaptive Motor Functions
subtest. A significant positive relationship toward older age groups was found for
subscale performance scores of visual tactile integration between age groups of 4-6
vi
month vs. older. For ocular motor control subtest, significant positive relationships
towards older age groups and 13-18 month olds were found; within age groups of 4-6
months vs. older and 7-9 months vs. 13-18 months, respectively. A significant positive
relationship toward older age groups was found when age groups of 4-6 month olds and
older were compared for response to vestibular stimulation. No significant differences
were revealed for other age groups. No significant differences were found for response
to tactile deep pressure subtest.
A significant positive relationship toward normally developed infants was found only
for subscale performance scores of response to tactile deep pressure and response to
vestibular stimulation when maturity state at birth is considered. A positive relationship
was found toward normally developed infants for the variables of having normal
development vs. mild/moderate impairment, when total and subtest test TSFI scores of
infants were evaluated. No significant differences were found for infants’ total and
subtest performance scores in terms of sex and delivery method.
vii
İÇİNDEKİLER
ONAY ................................................................................................................................ i
ÖZGEÇMİŞ ...................................................................................................................... ii
2.4.1.2.Yerçekimi Güvensizliği...................................................................... 19
viii
2.4.1.4.Az/Zayıf Tepkisellik .......................................................................... 20
ix
4.2.1. Bebeklerde Duyusal Fonksiyonlar Testi’nin Geçerliğine Yönelik Bulgular . 43
4.2.2. Bebeklerde Duyusal Fonksiyonlar Testi’nin Güvenirliğine Yönelik Bulgular
……………………………………………………………………………….47
4.3. BDFT’nin Toplam ve Alt Test Puanlarının Bebeklerin Ay Grubuna Göre
Farklılaşıp Farklılaşmadığına İlişkin Bulgular ............................................................... 51
4.4. BDFT Toplam ve Alt Test Puanlarının Zamanında Doğma ve Zamanından Erken
Doğma Durumuna Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığına İlişkin Bulgular ....................... 59
4.5. BDFT Toplam ve Alt Test Puanlarının Normal Gelişim Gösterme ve Hafif ve Orta
Düzeyde Motor Yetersizliği Olma Durumuna Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığına İlişkin
Bulgular .......................................................................................................................... 61
4.7. BDFT Toplam ve Alt Test Puanlarının Normal Doğum ve Sezeryan Doğum Olma
Durumuna Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığına İlişkin Bulgular .................................... 63
x
5.2.1. Uygulamacıya Öneriler .................................................................................. 76
5.2.2. Araştırmacıya Öneriler .................................................................................. 77
KAYNAKLAR ............................................................................................................... 78
EKLER............................................................................................................................ 84
EK 1: BİLGİLENDİRİLMİŞ GÖNÜLLÜ ONAY FORMU .......................................... 84
EK 6: SERTİFİKA-1 ...................................................................................................... 92
EK 7: SERTİFİKA-2 ...................................................................................................... 93
xi
TABLOLAR LİSTESİ
xii
Tablo 4. 13. BDFT Uyumsal Motor Fonksiyonlar Alt Testi Puanlarının Bebeklerin Ay
Grubu Değişkenine Göre Kruskal Wallis H Testi Sonuçları ....................... 53
Tablo 4. 14. BDFT Uyumsal Motor Fonksiyonlar Alt Testi Puanlarının Bebeklerin Ay
Grubu Değişkenine Göre Mann Whitney – U Testi Sonuçları .................... 54
Tablo 4. 15. BDFT Görsel-Dokunsal Entegrasyon Alt Testi Puanlarının Bebeklerin Ay
Grubu Değişkenine Göre Kruskal Wallis H Testi Sonuçları ....................... 55
Tablo 4. 16. BDFT Görsel-Dokunsal Entegrasyon Alt Testi Puanlarının Bebeklerin Ay
Grubu Değişkenine Göre Mann Whitney – U Testi Sonuçları .................... 56
Tablo 4. 17. Oküler-Motor Kontrol Alt Testi Puanlarının Bebeklerin Ay Grubu
Değişkenine Göre Kruskal Wallis H Testi Sonuçları .................................. 56
Tablo 4. 18. Oküler-Motor Kontrol Alt Testi Puanlarının Bebeklerin Ay Grubu
Değişkenine Göre Mann Whitney – U Testi Sonuçları ............................... 57
Tablo 4. 19. Vestibüler Uyarana Tepki Alt Testi Puanlarının Bebeklerin Ay Grubu
Değişkenine Göre Kruskal Wallis H Testi Sonuçları .................................. 58
Tablo 4. 20. Vestibüler Uyarana Tepki Alt Testi Puanlarının Bebeklerin Ay Grubu
Değişkenine Göre Mann Whitney – U Testi Sonuçları ............................... 59
Tablo 4. 21. BDFT ve Alt Testlerin Toplam Puanlarının Bebeklerin Doğum Haftası
Değişkenine Göre Mann Whitney – U Testi Sonuçları ............................... 60
Tablo 4. 22. BDFT ve Alt Testlerin Toplam Puanlarının Bebeklerin Gelişim Durumu
Değişkenine Göre Mann Whitney – U Testi Sonuçları ............................... 61
Tablo 4. 23. BDFT ve Alt Testlerin Toplam Puanlarının Bebeklerin Cinsiyet
Değişkenine Göre Mann Whitney – U Testi Sonuçları ............................... 62
Tablo 4. 24. BDFT ve Alt Testlerin Toplam Puanlarının Bebeklerin Doğum Şekli
Değişkenine Göre Mann Whitney – U Testi Sonuçları ............................... 63
xiii
ŞEKİLLER LİSTESİ
xiv
BÖLÜM I: GİRİŞ
Gelişim, doğum öncesi dönemden yaşamın sonuna kadar olan bir süreç olarak ele
alınabilir. Gelişimin bu denli geniş bir zaman yelpazesini içermesi, beraberinde pek çok
kavramın ve görüşün ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunlar arasında büyüme,
gelişme, olgunlaşma, öğrenme, hazırbulunuşluk, kritik dönemler gibi kavramlar
sayılabilir (Aral ve Baran, 2011, s.20).
Yaşamın ilk dönemlerinde; sinir sistemi önemli oranda gelişim gösterir ve bu gelişim
açısından oldukça önemlidir. Sinir hücrelerinin sayısı fazlalaşır, sinirlerin kılıflanması
(miyelizasyon) ilerler. Bu durum sinir iletim hızının artmasını sağlar. Bebeğin istemli
hareketler yapma, etrafıyla ilgilenme, istediklerini belirtme yetenekleri gelişir. İlk
yaştan sonra büyüme ve gelişme hızı yavaşlamaya başlar. Üçüncü yaştan sonra, ergenlik
dönemi öncesine kadar daha yavaş ve yaşa göre fazla değişmeyen bir hızla devam eder
(Nayzi ve Ertuğrul, 1989, s.61). Yaşamın ilk üç yılı, gelişimin en hızlı ve karmaşık
olduğu dönemdir. Bu dönemde önemli gelişimsel dönüşüm sürecini ve gelişimsel olarak
yeniden düzenlenme sürecini gözlemlemleyebiliriz (Öztop, Özcan, Uslu ve Erol, 2007,
s.167).
1
Beynimizde yer alan alıcı hücreler yani reseptörler, dış çevredeki duyusal uyaranları alır
ve bu uyaranları elektriksel enerjiye dönüştürür. Bu elektriksel enerji beyinde işlenir ve
ortaya algısal bir ürün çıkar. Yapılan bu işleme ‘algılama’, ortaya çıkan ürüne ‘algı’
denilir. Doğumdan itibaren insan tüm yaşamı boyunca duyularını kullanarak,
çevresindeki olup bitenleri anlamak, bunları yorumlamak ve yeni durumlara kendini
adapte edebilmek için algıyı kullanır. Algı, bir veya birden fazla duyusal uyaranın
beyinde kaydettiği uyarıcıların yorumlanması sonucu oluşur (Aral ve Baran, 2011,
s.103).
Duyusal uyaran; duyusal sistemler yolu ile bebeğin kendi bedeninden veya çevresinden
gelen duyusal bilgi olarak tanımlanabilir. Duyusal bilgiler beynimizde işlenir. Bu sinir
sistemimizle ilgili bir süreçtir. Duyusal girdi; duyusal reseptörlerden gelen duyusal
girdilerin beyin sapı ve beyne doğru olan akımıdır (Ayres, 2008, s.201). Duyusal
uyarının, türü, süresi, yeri ve yoğunluğu bulunmaktadır ve bunların tümü deneyimlenen
duyumsama ile niceliksel olarak ilişki halindedir (Greenstein, 2004, s.132).
Duyu hareket evresindeki bir bebeğin, tüm gelişim alanlarında uygun becerileri
kazanabilmesi için uygun ve yeterli uyaranları alması ve bunları uygun şekilde
işlemlemesi önemli bir nokta olarak görülmektedir. Duyusal uyaranların ve bunların
işlemlenmesinin önemini göz önüne aldığımızda; duyusal fonksiyonları ölçmenin,
bebeklerin yaşayabilecekleri bazı problemlerin nedenini anlamakta yardımcı olacağı
düşünülmektedir. Normal gelişim gösterdiği düşünülen bebeklerin, gelişimsel olarak
taranması önem taşımaktadır. Gelişimsel taramalar sonucu ileri bir değerlendirme için
yönlendirilen bebeklerin, çok yönlü bir ekip tarafından değerlendirilirken, duyusal
2
fonksiyonlarının da incelenmesinin ve bu bebeklerin duyusal açıdan nasıl
tanımlanabileceklerine ilişkin fikir edinilmesinin, değerlendirmenin işlevselliğine katkı
sağlayacağı düşünülmektedir.
1.2. Amaç
3
3. BDFT’nin toplam ve alt test puan ortalamaları, normal gelişim gösteren bebeklerde
ve hafif ve orta düzeyde motor yetersizlik gösteren bebeklerde farklılık göstermekte
midir?
4. BDFT’nin toplam ve alt test puan ortalamaları, bebeklerin zamanından önce doğma
ve zamanında doğma durumuna göre farklılık göstermekte midir?
5. BDFT’nin toplam ve alt test puan ortalamaları, bebeklerin cinsiyetine göre farklılık
göstermekte midir?
6. BDFT’nin toplam ve alt test puan ortalamaları, normal doğum ve sezeryan doğum
olma durumuna göre farklılık göstermekte midir?
1.3. Önem
4
* Gelişimsel gecikmesi ya da riski olan bebeklerin, terapi ve eğitim programları
düzenlenirken, bebeklerin duyusal fonksiyonlarının da değerlendirilmesine dikkat
çekeceği ve bu ölçeğin varlığının bilinmesiyle özellikle özel eğitimciler tarafından
bebeklerin duyusal fonksiyonlarını belirlemek için bu konuda deneyimli bir uzmana
yönlendirecek bilinci oluşturacağı,
1.4. Sınırlılıklar
5
BÖLÜM II: ALAN YAZIN/İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
Yapılan çalışma, duyusal fonksiyonlar üzerine olduğu için, ilgili alanyazında duyu
motor gelişime yer verilmiştir.
Duyu motor evrede, duyusal uyaranlar oldukça önemli bir yer kapsamaktadır. Duyusal
uyaranların, ilgili duyusal sistemlerden gelerek, beynimizde uygun şekilde işlenmesinin,
bebeğin çevresini keşfedebilmesi için önemli olduğu düşünülebilir. Beyne sürekli olarak
6
girdi verilmesi, bebek için deneyimlerini arttırmakta ve sürekli olarak uyarılma yoluyla,
beynin gelişmesini sağlamaktadır (Altmışdört, 2013, s.45).
Gelişim kuramları, beyin gelişiminde etkili olan durumların bebeğin doğası, biyolojisi,
genetik yapısı olduğu kadar içinde büyüdüğü yaşam koşullarını da kapsadığını
vurgulamaktadır (Ertem, 2011).
Gelişim alanlarına yönelik olarak pek çok araştırmacı farklı görüşler sunmuştur. Ancak
bebeklikte duyular ve gelişim üzerindeki etkileri üzerine, Piaget’nin bilişsel gelişim
kuramındaki duyu motor evre önemli görülmektedir. Duyu motor evrede yenidoğan,
belirli uyaranlar tarafından tetiklenen bir refleksler ya da hazır tepkiler ağıdır. Refleksler
bir süre tekrarlandıktan sonra yavaş yavaş değişmeye başlar. Bebek bunları farklı
durumlara uyum sağlamak üzere değiştirir. Bebek refleks olarak başlayan davranışları
güçlendirir, genelleştirir ve ayrıştırır. Döngüsel tepki denildiğinde; tekrar tekrar
gerçekleştirilen ve böylelikle döngüsel hale gelen davranış düşünülebilir. Bebek
rastlantısal bir davranışının ilginç bir sonuç verdiğini keşfeder ve bu sonucu yeniden
yakalamaya çalışır. Birincil döngüsel tepkiler bebeğin bedeni etrafında odaklanırken
ikincil döngüsel tepkiler dış dünyaya yönelimlidir. Ardından bebek, şemalarını
karmaşık şekillerde birleştirebilir. Özellikle planlama ve niyetlilik ortaya çıkar. Çevre
bebeklerin laboratuvarıdır. Bebek yaptığı bir eylemi bilerek çeşitlendirir ve bu
çeşitlendirmenin sonucu nasıl etkileyeceğini görmek için mini deneyler gerçekleştirir.
Zamanla düşünceler daha anlamlı bir yön alır. Dışsal fiziki araştırmalar, içsel zihinsel
araştırmaların önünü açmaya başlar (Miller, 2008,s.64-70).
Dünyamız zengin duyular arası uyarılma sağlamaktadır. Bu, birden fazla duyusal
sistemden aynı anda girdi alınması demektir. Duyular arası algıda gelen bilgileri
kaynaştırılmış bütünler halinde algılayarak beynimizde işlemlenen ışık, ses, dokunma
ve tat bilgileri akımını anlamlandırırız. Duyular arası duyarlılık algısal gelişim için
yaşamsal önemdedir. Duyular arası uyarılma bebeklerin çevrelerine seçici olarak dikkat
etmelerine ve onu anlamlandırmalarına yardım eder. Ayrıca bu durum bebeklerin
fiziksel dünyayı algılamalarını kolaylaştırır. Ayrıca toplumsal ve dil ilişkili işlemeyi de
kolaylaştırır (Berk, 2013, s.208-210).
7
Fiziksel dünyayı algılayabilmemiz için duyusal işlemleme önemli bir yer tutmaktadır.
Sinir sisteminin duyusal mesajları alıp, bunları cevaplara çevirme yolu duyusal
işlemleme (işleyiş) olarak tanımlanabilir.
Hepimiz devamlı olarak duyusal mesajlar alırız. Bilindik beşduyu olan görme, işitme,
dokunma, tat alma, koklama; arka plandaki saat tıkırdamasını duymamızı, pencerede
esen rüzgarı hissetmemizi, fırında pişen kurabiyenin kokusunu almamızı sağlar ve zihne
derhal gelir. Ancak sürekli olarak daha az bilinen iki duyusal mesaj tarafından
kontroledilir. Bu duyular bazen "saklı"duyular da denilen, bize hız, hareket, kas ve
eklemlerimizdeki basınç ve vücudumuzun pozisyon algısını veren vestibüler ve
propriosepsiyondur (Miller, 2006, s.4-5).
Gelişim evrelerinde etkin rol alan duyusal fonksiyonlar ve duyusal işlemleme aynı
zamanda bebeklerin gelişim durumu için bir ölçüt teşkil edebilir. Örneğin; zeka,
20.yüzyılın başlarına kadar duyusal fonksiyonlar yoluyla belirtilen sabit bir özellik
olarak görüldüğü için, zeka ölçümü, duyusal ve algısal yeteneklerin ölçümüyle
yapılmıştır (Ergin, 2003, s.41).
Çocukluk döneminde gelişimi ele aldığımızda, pek çok araştırmacı tarafından farklı
birçok evreye ayrıldığı görülmüştür. Gelişim dönemlerini kapsayan yaş dilimlerinin
başlangıç ve bitişleriyle ilgili olarak birkaç yıl farklılık gösteren sınıflandırmalar
yapıldığı görülmektedir. Genel olarak doğumdan sonraki ilk iki yıl bebeklik, üç-altı yaş
arası ilk çocukluk(oyun), ilkokul yıllarını kapsayan yedi-onbir yaş ikinci çocukluk,
oniki-onsekiz yaş arası ergenlik dönemi olarak kabul edilmektedir (Aral ve Baran, 2011,
s.25). Bu araştırmada; Günel ve Livanelioğlu (2009) tarafından yapılan çocukluk
dönemi evreleri sınıflamasına yer verilmiştir.
8
• Yenidoğan ( ilk 28 gün )
Araştırmada yer alan bebekler dört-onsekiz ay arasını kapsadığı için, süt çocukluğu
evresinde yer almaktadır. Bu nedenle aşağıda yalnızca normal gelişim gösteren
bebeklerde süt çocukluğu evresi ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
Süt çocukluğu evresi yirmisekiz gün ile iki yaşa kadar olan dönemi kapsamaktadır. Bu
evrede yer alan bebeklerde, normal gelişmeyi daha kapsamlı değerlendirebilmek
açısından, bu evre aylara bölünerek aşağıdakişekilde incelenmiştir.
Duyu sistemlerinin çoğu doğum öncesi dönemde anne karnında gelişmektedir. Doğumla
birlikte bunlar bir yetişkinin duyu sistemleriyle benzer seviyede fonksiyon görüyormuş
gibi görünür. Bunlar vestibüler, hareket, koku ve tattır. İşitme sisteminin anne
karnındaki cevapları oldukça araştırılmış bir konudur ve yirminci yüzyılın başlarından
bu yana, fetüsün değişik seslere cevap verdiği bilinmektedir. Yeni doğan bir bebekte,
dokunma duyusu iyi gelişmiştir ve özellikle ağrı, basınç ve ısı reseptörleri/almaçları
hazır durumdadır (Croix ve Korf, 2013, s.35). Almaçlar, değişik duyusal uyaranları alır
ve bunları özel sinir dallarıyla değişik hızlarda merkezi sinir sistemine iletmeye
yararlar. Dokunma, koku ve hareket duyuları yenidoğan bir bebek için çok önemlidir.
Yenidoğan bebekler bu duyuları bakım veren kişi ile sarılma beslenme ve sokulma
yoluyla temas kurmak için kullanırlar. Dokunma duyusu özellikle bakım veren kişi ile
birincil bağlanma ilişkisini kurmak ve bebeğin güvenlik hissinin oluşması ve
gelişmesini sağlamak için çok önemlidir. Duyu sistemleri içinde yer alan
propriosepsiyon, bebeğin bakım veren yetişkinin vücuduna sarılmasını sağlaması
yönüyle anne-bebek ilişkisinde önemli bir role sahiptir. Proprioseptif duyular vücudun
9
fiziksel konumu ile ilişkilidir, pozisyon duyusunu, kas, tendon ve ayak tabanından gelen
basınç duyularını hatta denge duyusunu da kapsar (Hall ve Guyton, 2011, s.571).
Örneğin bebeğin bir oyuncağa uzanırken uygun hızda ve doğru yönde uzanması,
nesneyi ne çok sıkı ne çok gevşek uygun kuvveti uygulayarak tutması uygun bir
propriosepsiyonu gerektirir. Yani vücut parçalarının birbirine göre hızı, yönü ve
konumuyla ilgili kas, eklem ve bağlardan gelen duyusal bilgidir. Propriosepsiyon
duyusunun da dokunma duyusu kadar ‘uygun bakım’ için gerekli olduğu düşünülebilir.
Yerçekimi yaptığımız her şeyi etkilediği ve sürekli olduğu için, duyu sistemleri içinde
bahsedeceğimiz vestibüler sistem, yirmi dört saat boyunca çalışmaktadır. Tüm süreçler
iyi bir işleyiş gösteriyorsa, vestibüler sistem duyusal girdilerin organize edicisidir (Biel
ve Pekse, 2009, s.35-36). Bakım verenlerin çoğu bebeklerini sallayarak vestibüler
uyarının uyanıklık üzerine etkisini kullanarak bebeğini sakinleştirmeye çalışırlar
(Parham ve Mailloux, 2010, s.329). Vestibüler uyarı; örneğin bir bebeğin salıncakta
sallanırken başını dik tutmasını ve başının zemine göre konumunu algılamasını,
düşmeden dengesini sağlayabilmesini sağlar. Bebeklik döneminin temel görevlerinin
kazanılması gelişimsel açıdan önem taşımaktadır. Bu görevlerin kazanılması için, uygun
ve yeterli uyarana ve bu uyaranların sinir sistemimizde uygun şekilde işlenmesi gerekir.
Bebek yaşamının ilk haftalarında, yeni bir ortamdaki güvenlik ihtiyacına odaklanmıştır
(Greenspan, 2000, s.27). Bir aylık yeni doğan, yeni yeni bazı vücut hislerinin farkına
varmaktadır ve bunlara refleks hareketlerle cevap verir. Bu aylarda dokunma duyusu,
duygusal tatmin için daha önemlidir. Bebek ve anne arasındaki dokunsal iletişim, beyin
gelişimi ve anne çocuk bağının gelişimi için temel oluşturur (Ayres, 2008, s.16).
2006’ da yapılan bir araştırmada, 4 haftalık bebek masajı uygulamasının, 2-6 aylık
bebekler ile anneleri arasındaki etkileşimi olumlu yönde arttırdığı görülmüştür (HK,
2006, s.9).
Yenidoğan bir bebekte; vestibüler sistem, boyun kontrolünün başlaması açısından önem
taşır (Blanche, Schaff ve Roley 2001, s.12). Vestibüler sistemin, içkulağımızdan gelen
bilgilerle çalıştığı göz önüne alındığında; bir yeni doğan, iç kulağındaki almaçlardan
gelen duyusal bilgilere de cevap verir. Bebeği kucaklayarak aniden aşağı doğru
indirirseniz; bebekte bir alarm durumu oluşacaktır. Bebek kolları ve bacaklarını dışa
10
doğru bir şeylere tutunmak üzere açacaktır. İçkulağından gelen mesajlar ona düştüğünü
iletecek; o da kendini korumak için bu davranışları gerçekleştirecektir (Ayres, 2008,
s.17).Yani bebeğin içkulağından gelen mesajlar, bebeğin vestibüler sisteminde uygun
şekilde işlenerek uyumsal bir cevap ortaya çıkartmıştır.
Bir aylık bir bebeğin, görme duyusu henüz iyi organize olamamıştır. Bazı görüntü ve
seslerin farkına varır. Bazı ses ve yüzlere kısmen ilgi duyar (Parham ve Mailloux, 2010,
s.330).Görsel gelişimindeki ilk basamak; hareket eden bir insanı veya nesneyi önce
gözleri daha sonra başı ile takip ederek izlemektir. Bu adaptif (uyumsal) cevap, gözü
çevreleyen kaslardan ve boyundaki kaslardan gelen duyusal bilgiyi ve iç kulaktan gelen
yerçekimi ve hareket duyularının birleşimini içerir (Ayres, 2008, s.17).
Yenidoğan bir bebek, annesinin sesini diğer seslerden ayırt edebilir ve annesinin sesine
tepki verir (Anlar ve diğ., 2008, s.38). Bir aylık bir bebek, bir çıngırak veya zilin ya
dainsanın sesine bir cevap oluşturacaktır ancak sesin anlamını algılamakta
zorlanacaktır. Başını çevirebilir veya gülebilir. Seslere basitçe cevap verme,
konuşmanın gelişimi için birinci yapı taşıdır (Ayres, 2008, s.17). Uyumsal cevap;
bireylerin çevresel gereksinimlere başarılı bir şekilde uygun hareketlerle cevap vermesi
şeklinde tanımlanabilir.
Bebek aynı zamanda iyi bir tat duyusuna sahiptir. Bu anlamda, emme; tat ve koku
duyusundan gelen uyumsal bir cevaptır ve genellikle bebek bu reflekse doğuştan
sahiptir (Ayres, 2008, s.18).
Görsel algı; bir şeye bakmaktan daha fazla durumu içerir; gözlerin bir nesnenin sabit bir
şekilde görüntüsünü tutabilmesi ve boynun da başın sabitliğini sağlaması gerekir. Aksi
halde; nesne, bulanık ve karışık görünür. Bunun için beyin; üç farklı duyuyu entegre
etmelidir. Bunlar; içkulaktan gelen yerçekimi ve hareket duyuları, göz kaslarından gelen
duyular ve boyun kaslarından gelen duyulardır. Bu entegrasyon süreci sayesinde; bebek,
başı veya tüm vücudu hareket ederken çevresiyle ilgili net bir resim oluşturmayı
11
öğrenir. Bu gelişim, yıllarca devam edecek olup, ilerleyen yaşlarda okuma becerileri
için temel oluşturacaktır (Ayres, 2008, s.18).
1-6 aylar arasındaki bir bebek; dokunsal ve görsel keşif konusunda gelişim
göstermektedir. Kendisi ve kendisi dışındakileri keşfetmeye başlar (Roley, Blanche ve
Schaff, 2001, s.12). Üçüncü ve dördüncü aylar arasında, dokunduğu, gördüğü ve işittiği
şeylere kontrolünü kaybetmeden odaklanabilmelidir. Bazı bebekler, seslere ve
görüntülere doğal olarak gülümseme ve agulama cevabı verir. Diğer bebekler-ve bunlar
oldukça fazla- bazı zorluklar yaşamaktadır. Bu bebekler, dokunmayı sevmezler ancak
dokunmayı belirli yollarla kabul etmektedirler. Bazı sesler, onları rahatsız eder. Parlak
ışıklar ağlamalarına neden olur. Bebeklerin öncelikle odaklanma, dikkat ve sakin
kalabilme becerileri, onların güven duygusu için ilk yapıtaşıdır. Eğer bu beceriler
yeterince yapılanamazsa; bebekler için dünya kafa karıştırıcı, öngörülemeyen, kaotik
veya basitçe ilgi uyandırmayan bir hal alır. Bebek dış dünyadan kaçabilir veya hiçbir
zaman dış dünyanın içine giremeyerek, bunun yerine kendi iç duyularına odaklanır.
Zorluk yaşayan bir bebek için devam eden; uyku-uyanıklık aralığı, yeme düzeni ve
sonunda kendi kendine düzenlemeyi öğrenebilmesi oldukça zordur (Greenspan, 2003,
s.45-46). Canlıların duygu ve davranışlarını kendi kendine düzenlemesi (self-regulation)
kavramı, değişen çevresel koşullarla baş edebilme ve uyum sağlama amacı ile
psikolojik ve fizyolojik olarak bütünlüğün korunduğu bir davranışsal yeniden yapılanma
olarak tanımlanabilir. Eğer bebekte düzenleme sorunu varsa, bebek uyaranları tolere
etmekte zorlanacaktır (Güvenir, 2012, s.73).
Bu aylarda ortaya çıkan en önemli gelişim parametrelerinden biri; çocuğun ellerini orta
hatta birleştirerek, ellerinin birbirine dokunmasıdır. Bu; vücudun her iki tarafının
koordinasyonunun başlangıcıdır. Bundan birkaç ay sonra ortaya çıkan bir başka gelişme
ise; bebeğin oyuncakları eline aldığında, onları birbirine vurmasıdır. Altıncı ayla birlikte
bebek el bileğini döndürebilir. Böylece elini çevirerek nesneleri eliyle hareket ettirerek,
nesnelerle birçok farklı şekilde oynar (Ayres, 2008, s.18). Subton (1971), yaşamın ilk
yıllarında bebeklerin, farklı duyu organlar ile yaşamı tanımaya çalıştıklarını ve çevreden
aldıkları uyaranlardan keyif aldıklarını belirtmektedir. Bebeğin ilk oyun davranışlarını
duyusal uyaran alma isteği ortayaçıkarmaktadır (akt: Çiftçibaşı, 2004). Erken oyun
12
deneyimleri 3 ay civarında bebeklerin mimik ve sesleri ile başlar (Slutsky ve Paris,
2005, s.35).
Bebeğin üçüncü ayında, bebek uzayda başını tüm pozisyonlarda kontrol etme becerisini
geliştirir, bununla birlikte baş kontrolü becerisi, aylar boyunca daha iyi olmaya devam
edecektir. Altı aylık olduğunda ise; üst gövde ve kolların kullanımı ile gelişmeler ön
plana çıkar ve ilerleyen dönemlerde daha iyi olmaya devam eder (Campbell, 2012,
s.55).
4-6 aylarda, duyusal sistemler daha çok gelişmiştir. Bu da bebeğin dünyaya olan
ilgisinin ve farkındalığının artması ile sonuçlanır ve vestibüler-propriosepif
bağlantıların artması postüral kontrolün, yani; vücut kısımlarının gövdeye göre
duruşunun başlangıcıdır (Parham ve Mauilloux, 2010, s.330). Postüral dengenin
sağlanmasında duyusal bilgilerin önemli bir role sahip olduğu bilinmektedir (Algra ve
Carlbeg, 2008, s.4).
6-12 aylar arasında bebek boşlukta hareket etmeye başlamıştır, hareketin yerçekimine
göre kontrolü gelişmiştir (Blanche, Roley ve Schaff, 2001, s.12). İlk yılın ikinci
ortasında ortalama bir çocuk bağımsız oturmaya başlamıştır ve bir eliyle nesneyi
tutarken diğer eliyle manipüle edebilir. Bununla birlikte bunlar halen onun için zor
olabilir (Champbell, 2012, s.57).
Tüm vücudun dahil olduğu oyun deneyimleri, çocukların duyuları organize etme ve
bunu daha kompleks çevresel etkileşim ile uyumsal cevap için kullanma becerilerini
geliştirir (Slutsky ve Paris, 2005, s.36). Çocuk çevresel alan ve vücudunun bu dışsal
13
alanla olan ilişkisini duyu-motor deneyimlerle öğrenir (Parham ve Maullioux, 2010,
s.330). Bebeğin ikinci 6 aylık döneminde dokunsal algı iyice rafinedir ve çocuğun el
becerilerinin gelişiminde önemli bir role sahiptir (Blanche, Roley ve Schaff, 2010,
s.12).
Birinci yıla doğru önemli bir diğer gelişim ise; bebeğin kendi kendini beslemeye
başlamasıdır. Bu ayrıntılı durum; çiğneme ve yutma için dudaklardan, çene ve ağız
içinden gelen iyi bir dokunma ve propriosepsiyon işlem bilgisiyle mümkün olmaktadır
(Parham ve Maullioux, 2010, s.331).
Bebek bu aylarda kendi ismini bilir ve kendisine seslenildiğinde sesin geldiği yöne
doğru döner (Anlar ve diğ, 2008, s.47). Birinci yılın sonlarına doğru işitsel algı, bebeğin
çevresel algısında, özellikle sosyal çevre algısında önemli bir rol oynar (Parham ve
Maullioux, 2010, s.331). 8 aylık bir bebek sesleri iyice duyabilmek için dinler (Ayres,
2008, s.21).
Bebek ikinci yıla doğru ilerledikçe erken dönemde başlayan basit vestibüler,
proprioseptif ve görsel bağlantılar gelişmeye devam eder, bu da dengede ustalaşma ve
dinamik postüral kontrolde akıcılık ile sonuçlanır. Yani; bebek hareket halindeyken
örneğin top atarken; bebeğin başını, kollarını ve bacaklarını vücuduna göre
ayarlayabilmesidir. Dokunsal ayırt etme ve dokunsal yer tespiti daha iyi hale gelmiştir.
Bu durum, ileride ince motor becerilerin daha kaliteli olmasını sağlar (Parham ve
Maullioux, 2010, s.331).
Bu dönemde çocuk yürüme, konuşma ve daha ayrıntılı aktiviteleri planlama ve etkili bir
şekilde yapmayı öğrenmiştir (Ayres, 2008, s.22). Bebek kendi vücuduyla ilgili bir şema
oluşturmuştur (Blanche, Roley ve Schaff, 2001, s.12).
İkinci yılda motor planlama becerisi artan bir şekilde ayrıntılı hale geldikçe, motor
planlamanın diğer bir görünümü olan “fikir yürütme” açığa çıkmaya başlar. Fikir
yürütme (ideation), herhangi bir durumda ne yapacağını kavramsallaştırma becerisidir.
Motor planlama (praksis), aktivite hakkında fikir yürütme, planlanma ve motor
14
aktivitenin açığa çıkarılması olarak tanımlanmıştır. Motor planlama, hareket sürecini ve
motor beceri gelişimini açıklayan teorik bir tanımlamadır (Benson ve Cernak, 2007).
İnsan yaşamının ilk üç yılı, yani bebeklik ve erken çocukluk dönemi gelişimsel açıdan
en önemli dönemdir. Gelişimin yönünü belirleyen bu dönemlerde, gelişimsel olarak
oluşan sapmaların veya gecikmelerin belirlenmesi önem taşımaktadır. Ayrıca bu dönem
oldukça karmaşıktır (Raymond, 2006, s.509; Anlar ve diğ., 2008, s.9; Sertgil, 2012,
s.161). Duyusal fonksiyonların gelişim üzerindeki önemli etkilerini göz önüne
aldığımızda, gelişimsel açıdan risk taşıyan bebeklerin duyusal fonksiyonlar açısından
değerlendirilmesinin önemli olduğu düşünülmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü, 20-37 hafta arasındaki doğumları erken doğum (prematüre
doğum); doğum ağırlığı 2500 gramın altında olan yeni doğanları düşük doğum ağırlıklı
(DDA); 1000-1499 gram arasında olanları çok düşük doğum ağırlıklı (ÇDDA); 1000
gramın altında olanları ise; aşırı düşük doğum ağırlıklı (ADDA) şeklinde
tanımlanmaktadır (Wen ve diğerleri, 2004, akt: Eras, Pekcici ve Atay, 2011).
Düşük doğum ağırlıklı olarak doğan prematüre bebekler, ya beynine yeterli oksijen
gidememesinden ya da sinir sistemlerinde olası bir incinmeden dolayı, gelişimi
güçleştiren biyolojik farklılıklar yaratabilirler. Bir bebek ya da çocuğun farklılığı,'özel'
ya da 'özel olmayan' nedenlerden kaynaklanabilir (Greenspan ve Wieder, 2004, s.54).
Bart ve arkadaşları (2011), yaptıkları araştırmada; aynı hastanede doğmuş 34-35 hafta
arası 124 prematüre bebeği çalışma grubu olarak kullanmıştır. Kontrol grubu
zamanında, aynı periyod ve bölgede doğmuş 33 bebekten oluşmuştur. 12. ayında
prematüre bebeklerin katılım ve duyusal modülasyonunu ölçmüşlerdir. Duyusal
modülasyon; dışarıdan ve içeriden gelen bilgilerin amaca ve duruma göre uyarlanması
olarak tanımlanabilir. Örneğin; annesi bebekle konuşurken, bebeğin annesinin sesine
odaklanabilmek için dışarıdaki diğer sesleri yok saymasıdır. Duyusal modülasyonu
ölçmek için BDFT ve bazı anketler kullanılmıştır. Zamanında doğan bebeklerin duyusal
modülasyonunun prematüre bebeklerden daha iyi olduğu bulunmuştur. 12 aylık
prematüre bebeklerde artmış duyusal modülasyon bozukluğu riski saptanmıştır.
15
Prematüre bebekler daha az katılım göstermiştir ve daha az aile memnuniyeti
saptanmıştır.
Riskli bebeklerin bir kısmında gelişimsel sorunlar çıkacak, bir kısmında çıkmayacak ya
da erken desteklendiği için gelişimlerinde düzelme görülecektir. Eğer bu konu ihmal
edilir ya da duyarsız kalınırsa bu bebeklerle normal bebeklerin arasındaki fark artar.
Alınabilecek önlemler ve girişimler arasında en erken dönemde ve en etkili olan
sayılabilecek anne-çocuk ilişkisine yönelik ve anne-çocuk iletişimi yolu ile
yapabileceğimiz girişimlerdir. Bunların başında ortamı uyaranlar açısından
zenginleştirmek; görsel, işitsel, dokunsal, motor (ritmik sallanma, bebek jimnastiği),
uyaranları bebeğe sunmak gelir. Prematüre bebekler için; örneğin günde 4 defa 3’er
dakika, konuşma ya da ninni eşliğinde masaj önerilebilir (Anlar ve diğ., 2008, s.88).
Son yıllarda yapılan çalışmalar, bebek ve çocuklarda masaj uygulamasının; anne bebek
iletişimini güçlendirdiğini, stres hormonlarının düzeylerini azalttığını, uykuyu
düzenlediğini, motor gelişimi ve koordinasyonu arttırdığını, tartı alımını desteklediğini
ve daha birçok olumlu etkileri olduğunu ortaya koymuştur (Gürol, 2010, s.549; Aly ve
diğ., 2004; Field ve diğ., 2008; Procianoy, Mendes ve Silveira, 2010).
Masaj, dokunsal uyaranın bir formudur (Gibb ve diğ,, 2010). Masajın nasıl olması
gerektiğiyle ilgili olarak; yapılan bir çalışmada, orta derece basınçlı masajın yüzeyel
masajdan daha etkili olduğunu bulunmuştur (Field, Diego ve Hernandez-Reif, 2010).
Risk grubu arasında yer alan bebeklerden bahsederken, erken doğan ve düşük doğum
ağırlıklı bebeklerin yanı sıra, çevresel koşullarından ötürü risk altında olan bebekleri de
bu gruba dahil etmenin uygun olacağı düşünülmektedir.
16
seçmiştir. Tüm katılımcılar 48 ayın altındadır. 144 çocuk katılmıştır. Çalışmanın
sonucuna göre; bu çocuklar yüksek risk grubundadır. Bu risk daha önce tanımlanan kötü
muameleden ve çoğunlukla birincil bağlanma figürünün günlük hayatında
olmamasından ortaya çıkmaktadır. Bebeklerde Duyusal Fonksiyonlar Testi ölçümlerine
göre bu çocukların %23’ü problemli aralıkta, %14’ü riskli aralıkta, %63’ü ise normal
aralıkta bulunmuştur. Derin dokunmaya karşı tepki ve uyumsal motor fonksiyonlar en
problemli alanlar olarak çıkmıştır.
Duyusal işlemleme (işleyiş) bozukluğu, bireylerin normal duyusal girdilere rutin bir
şekilde abartılı (kaçma ya da savunucu) veya uygun olmayan yanıtlar vermeleri
durumudur (Parush, Sohmer, Steinberg ve Kaitz, 2007, s.1).
17
Şekil 2. 1.Duyusal İşlemleme Bozukluğu
Bundy ve arkadaşları ise; duyusal işlemleme bozukluklarını dört temel tipe ayırmıştır.
Bunlar aşağıda yer almaktadır (Bundy ve diğ.,2002, s.9) :
Dokunsal ve diğer duyusal sistemlerde genel bir problemi açıklayan bir terimdir.
Olasılıkla toplumun %15’inden fazlasında, dokunsal savunuculuğu içeren duyusal
savunuculuk bulunmaktadır (Smith, Roux, Naidoo ve Venter, 2005). Genel belirtileri,
beklenmedik veya yüzeysel dokunmaya ya da ani harekete aşırı tepkisellik, ya da
dengesiz yüzeylere, yüksek frekanslı seslere, ses veya görsel uyarana ve bazı kokulara
aşırı tepki gösterme şeklindedir (Kinnealey, Oliver ve Wilbarger, 1995).
18
dağınıklığına sebep olabilir (Parham ve Mailloux, 2010, s.346,347). Yapılan bir
araştırmada; denge bozukluğu olan bireylerin, kontrol grubuna göre daha yüksek
anksiyete puanı ve daha düşük özsaygı puanına sahip olduğunu göstermiştir (Kogan,
Lidor, Bart, Haim ve Mintz, 2008).
Yapılan başka bir araştırmada; dokunsal savunuculuk ile uyku ve davranış problemleri
arasında önemli bir bağlantı olduğu bulunmuştur. Dokunsal savunucuğu olan çocukların
uyku ve davranış problemleri için kliniklerde uygun şekilde değerlendirilmesi
önerilmektedir (Shochat, Tzischinsky ve Engel-Yeger, 2008). Bebeklerinde uzun süreli
uyku bozukluğu tanımlanan ailelerde, özellikle bebeklerin annelerinde psikolojik
sorunlar görülmekte ve bunun yanı sıra aile bireylerinin yaşantıları olumsuz yönde
etkilenmektedir (Zuckerman ve diğ, 1987, Leeson ve diğ, 1994, akt: Özer ve diğ, 2003,
s.172).
2.4.1.2.Yerçekimi Güvensizliği
Yerçekimi güvensizliği; gerçek bir nedeni olmayan korku, anksiyete (kaygı) ve stresli
hissetmelerine neden olan ve harekete veya pozisyon değiştirmeye bağlı olarak gelişen
bir durumdur. Daha genel bir seviyede, sürekli korku veya anksiyete durumunda olmak,
19
istenilen etkileşimleri ve yeni seçenekleri keşfetmeyi sınırlar (Mailloux ve Burke, 2008,
s.268-269).
Yerçekimi güvensizliği olan çocuklar; boşlukta hareket ettirilmeye aşırı korku cevabı
gösterirler. Yerçekimi güvensizliği olan çocuklar tipik olarak dik durmayı tercih ederler,
rotasyonel hareket paternlerinden kaçınırlar (örneğin; yuvarlanma), yere yakın
pozisyonları tercih ederler. Vücut ve boyunlarını, hareket uyarımından kaçınmak için
katı bir postürde tutarlar ve hareket aktivitelerinden kaçınma eğilimindedirler (DeGangi,
2000, s.305). Yavaş ve dikkatli bir şekilde hareket ederler ve birçok kaba motor
aktiviteden kaçınırlar (Parham ve Maullioux, 2010, s.346).
Harekete aşırı/kaçınmalı tepki ise; bireylerin çoğu tarafından tehlikesiz olarak kabul
edilen harekete karşı oluşan aşırı tepkidir; otonom sinir sistemi cevapları ile
karakterizedir (Bundy, 2002, s.9). Harekete aşırı cevap gösteren çocuklar, en ufak bir
hareketten tedirgin olurlar, yüksekten ve düşmekten aşırı korkarlar. Başkaları tarafından
başlatılan hareketi sevmezler. Bu çocuklar dönme gibi tekrarlayan hareket aktiviteleri
sırasında tipik olarak baş dönmesi, mide bulantısı hissederler/yaşarlar (DeGangi,
2000,s.306). Harekete aşırı cevap, aktivite anı veya hemen sonrasında olmayabilir,
bireyler gelen duyusal bilgiyi iyi işleyemedikleri için olumsuz cevap saatler sonra bile
açığa çıkabilir (Bundy, 2002, s.119). Bazı harekete aşırı hassas bireyler, dönen bir
nesneyi veyabirini izlerken kendilerini kötü hissedebilirler, bunun nedeni göz
refleksinin uyarılmasının denge sistemini aktifleştirmesidir. Terapistlerin çoğu bu
durumun çocuklarda akademik hayatı etkilemediğini fakat özsaygı ve duygusal
gelişimlerini etkilediğini belirtmişlerdir (Ayres, 2008, s.84-85). Hareketten kaçınan
çocuk diğerleri ile geçinmekte zorluk yaşar. Çocuk nefes nefese kalıp çabucak
yorulabilir. Motor planlama becerileri ve koordinasyonu bundan etkilenebilir çünkü
çocuk motor aktiviteleri rahatlıkla deneyimleyemez (Kranowitz, 2005, s.118).
2.4.1.4.Az/Zayıf Tepkisellik
Az/ zayıf tepkisellik; duyusal durumlara yavaş cevap verme yani tipik bireylere göre;
daha az yoğunlukta cevaplar verme anlamı taşır. Duruma uygun cevap verebilmek için
20
daha yoğun bir uyarana ihtiyaç duyarlar (Miller, Cohen ve Nielsen, 2012, s.708).
Duyusal kayıt süreci, bireylerin hedefleri için gerekli uyarıya dikkatlerini verebilmeleri
için kritik bir süreçtir. Duyusal kayıtla ilgili sorunlar olduğunda çocuk, dokunma, ağrı,
hareket, koku, tat, ses veya görsel uyarana karşı ilgisiz/habersiz davranır (Parham ve
Maoullioux, 2010, s.344).
Vestibüler duyuya normalin altında cevap veren çocuk düşmeye karşı kendini
korumakta dikkatsiz olabilir. Düşerken kendini korumak için koruyucu kol uzatma
refleksini çıkaramayabilir (Kranowitz, 2005, s.120). Normalin altında cevap veren
çocuk vücudunun her iki tarafını koordineli kullanmak ile ilgili zorluklar yaşayacaktır
(Ayres, 2008, s.75). Duyusal zayıf kayıt yapan çocuklarda güvenlik kaygısı önemli bir
durumdur. Örneğin acıyı veya ağrıyı algılayamayan çocuk, bazı durumların ağrı gibi
21
olumsuz sonuçlar oluşturduğunu öğrenemeyip bu durumdan kendini koruyamayacaktır.
Zayıf duyusal kayıt yapan diğer çocuklar ise tehlikeli tat ve kokuların farkına
varamayacaktır (Parham ve Maullouix, 2010,s.345).
Erken belirtilerin daha sonraki teşhislerle yakın ilişkili bulunması, erken belirtileri tespit
etmenin; çocukların ilerleyen yaşamları için önemli olduğunu düşündürtmektedir.
Normal gelişim gösterdiği düşünülen çocukların gelişimsel olarak taranmasında ve ileri
değerlendirme için yönlendirilen çocukların çok yönlü ekip değerlendirmesinde,
duyusal fonksiyonlarının incelenmesi çocukların duyusal olarak nasıl
tanımlanabilecekleri üzerine fikir yürütmeye yardımcı olabilir.
Duyusal işlemleme (işleyiş) sorunları ve özel duyusal etkilenimler merkezi sinir sistemi
bozukluklarında sıkça görülen bir durumdur (Blanche, Boticelli ve Hallway, 1995,
22
s.114). Serebral palsili çocukların çoğu nöromotor etkilenimlerinin yanında duyusal
işlemleme (işleyiş) ve motor planlama ile ilgili zorluklar yaşarlar (Schaaf ve Roley,
2001, s. 136).
Dokunma uyaranına karşı savunmacı cevap, dokunsal uyarana verilen aşırı hassas
cevaptır. Genellikle zararlı olmayan dokunsal uyaranlara karşı tepki verilmesine neden
olur. Bu durum öğrenme güçlüğü olan çocukların bir kısmında karakteristiktir ve
öğrenme güçlüğü ve hiperaktivite ile ilişkilendirilebilir (Ayres 1964, Bauer 1977). Bu
aynı zamanda otistik çocuklarda (Ayres ve Tickle, 1980), gelişim bozukluğu olan bazı
çocuklarda (Larson, 1982) ve mental retardasyon durumlarında (McCracken, 1975)
görülmektedir (akt: Greenspan ve DeGangi, 1989).
Bilgi edinmenin ilk aşaması olan duyusal kayıt, çok kısa bir süre için uyaranların tam
bir kopyasını tutan bilgi deposu şeklinde tanımlanabilir. Duyusal kayıt, duyular
aracılığıyla çevredeki uyarıcılardan çeşitli bilgileri seçerek alır ve kapasitesi sonsuzdur.
Duyusal kayıt, bilişsel süreçler için oldukça önemlidir (Aral ve Baran, 2011, s.114).
Otizmli olan ve olmayan 3-6 yaş arası çocukların duyusal profilini inceleyen bir
çalışmada; 40 otizmli olan çocuğun ailesi ve 40 normal gelişim gösteren çocuğun
ailesinin doldurduğu anketlere göre; otizmli çocuklarda, normal gelişim gösteren
çocuklara oranla anlamlı derecede fark bulunmuştur. Farklılıklar daha çok uyaran
arayışı, duygusal tepkiler, düşük ton, oral hassasiyet, dikkat dağınıklığı ve zayıf duyusal
kayıttır (Watling, Deitz ve White, 2001).
23
Ben-Sasson ve arkadaşlarının (2007), yaptığı bir çalışmaya göre; otizmli çocuklar, tipik
olarak gelişen yaşıtlarına göre anlamlı ölçüde; zayıf duyusal kayıt ve duyusal
kaçınmada farklılık göstermişlerdir. Tomchek ve Dunn (2007), tarafından yapılan
çalışmaya göre ise; otizmli çocukların çoğunda (%95) duyusal girdiyi işleme ve duyusal
girdiye cevap vermek konusunda zorlandıkları görülmüştür.
24
yetenekleri, birincil ve ikincil bozuklukları, çocuğun ve ailenin beklentileri ve
katılımları hakkında detaylı bilgi vermelidir. Motor gelişim ve fonksiyonel seviyenin
değerlendirilmesi, normal motor fonksiyon gelişimin, doğal sürecine dayanmalıdır.
Motor fonksiyonların değerlendirilmesi karmaşıktır ve fizyoterapistlerin,
ergoterapistlerin motor gelişim, fonksiyonel bağımsızlık, duyu sistemi, bilişsel gelişim
gibi alanlar için bazı testleme araçlarından yararlanması gerekebilir (Livanelioğlu ve
Günel, 2009, s.45,48).
Eğitimciler için ele aldığımızda; gelişimsel gerilik tanısı almış veya alma riski taşıyan
çocukların tüm gelişim alanlarında (özellikle gerilik gösterdikleri gelişim alanlarında)
var olan performans düzeylerinin belirlenmesi gerekir. Bu durumun belirlenmesinin
ardından, çocuğun ailesinin de güçlü yönleri ve gereksinimlerinin değerlendirilmesi ve
hazırlanan Bireyselleştirilmiş Aile Eğitim Hizmet Planlarında (0-3 yaş) veya
Bireyselleştirilmiş Eğitim Planlarında (3 yaş ve üstü) bu öğelerin yer alması gereklidir
(Cavkaytar ve Diken, 2006, s.54).
25
ölçme araçlarını araştırmak için yaptıkları bir araştırmada, değerlendirme kriterlerine
uyan, belirledikleri üç adet ölçme aracıdır. Bunlar; Bebeklerde Duyusal Fonksiyonlar
Testi, Bebekler için Duyu Profili (Infant/Toddler Sensory Profile) ve Duyusal
Değerlendirme Ölçeği’dir (Sensory Rating Scale).
0-3 yaş aralığındaki bebeklerin duyusal tepkilerini değerlendiren bir aile ölçeğidir.
Ölçek duyusal hassasiyetle ilişkili davranışların gösterildiği ilk literatür derlemeleri ile
oluşturulmuştur. Ayırt edici bir ölçektir. Dokunma, hareket ve yerçekimi, işitme, görme,
tat, koku, mizaç ve hassasiyeti değerlendirir. Son versiyonu iki yaş grubu için farklı
form halindedir. A formu 88 maddeden oluşan ve doğumdan 8 aya olan kadar
dönemdeki duyusal işlemlemeyi değerlendirirken, B formu 9 ay 3 yaş arası dönemi
değerlendiren 136 madde içermektedir (Eeles ve diğ, 2012, s.317).
26
biyolojik yapı ve işleyişi) modeli kullanır. Test, hem teşhis hem de ayırt edici bir test
bataryasıdır. Test vestibüler, proprioseptif, kinestetik, taktil ve görsel sistemlerin
değişik duyusal işlemleme görünümlerini ve bu sistemlerden gelen duyusal bilgileri
entegre etmedeki bozukluklardan kaynaklanan temel davranışsal görünümleri
değerlendirmek için planlanmıştır. Test 4 yaş ile 8 yaş 11 ay arası çocuklarda
kullanılmaktadır ve 17 alt testten oluşmaktadır (Ayres, 2004, s.1-2).
27
duyusal işleyiş bozukluklarına ilişkili bilgi veren eğitsel bir materyaldir. Bir test değildir
ve standardize edilmemiştir. 2.5 yaş il 5 yaş arasındaki öğrenme ve davranışın
geliştirilmesi adına terapiden fayda görebilecek çocukların belirtilerini yakalamak için
kullanılmaktadır (Kranowitz, 2006, s.7).
2.6.8.Okul Çağı Çocukları için Dokunma Envanteri (The Touch Inventory For
Elementary)
28
BÖLÜM III: YÖNTEM
Genel tarama modelleri, çok sayıda elemandan oluşan bir evrende, evren hakkında
genel bir yargıya varmak amacı ile evrenin tümü ya da ondan alınacak bir grup, örnek
örneklem üzerinde yapılan tarama düzenlemeleridir. Genel tarama modelleri ile tekil ya
da ilişkisel taramalar yapılabilir. Çoğu araştırmada hem tekil hem ilişkisel taramalara
olanak verecek düzenlemelere gidilir. Değişkenlerin, tek tek, tür ya da miktar olarak
oluşumlarının belirlenmesi amacı ile yapılan araştırma modellerine tekil tarama
modelleri denir. Geçmiş ya da şimdiki zamanla sınırlı olabileceği gibi, zamanın bir
fonksiyonu olarak gelişimsel de olabilir (Karasar, 2010, s.79).
29
yetersizliği olan bebeklerin demografik özelliklerine yönelik frekans ve yüzde değerleri
verilmiştir.
Cinsiyet
Kız 91 50,0
Erkek 91 50,0
Bebeğin ay grubu
4-6 ay 59 32,4
7-9 ay 30 16,5
10-12 ay 44 24,2
13-18 ay 49 26,9
Doğum şekli
Normal 97 53,3
Sezaryen 85 46,7
Doğum ağırlığı
500-1000gr 1 ,5
1001-1500gr 1 ,5
1501-2000gr 4 2,2
2001-2500gr 18 9,9
2501-3000gr 39 21,4
3001-3500gr 62 34,1
3501-4000gr 53 29,1
4001-4500gr 4 2,2
Doğum haftası
37 haftadan az 26 14,3
37 haftadan çok 156 85,7
30
kilogram ve üzerinde doğum ağırlığına sahip oldukları, çok azının ise düşük doğum
ağırlığı (% 3,2) grubunda olduğu görülmektedir. Bebeklerin doğum haftaları
incelendiğinde % 14,3’ünün 37 haftadan az, % 85,7’sinin ise 37 haftadan fazla olduğu
belirlenmiştir. Ayrıca normal gelişim gösteren bebeklerin doğum haftası ortalaması
=39,23 hafta ve doğum ağırlık ortalaması =3186,95 gramdır.
Özellikler N %
Cinsiyet
Kız 14 42,4
Erkek 19 57,6
Bebeğin ay grubu
4-6 ay 1 3,0
7-9 ay 7 21,2
10-12 ay 15 45,5
13-18 ay 10 30,3
Doğum şekli
Normal 4 12,1
Sezaryen 29 87,9
Doğum ağırlığı
500-1000gr 1 3,0
1001-1500gr 5 15,2
1501-2000gr 2 6,1
2001-2500gr 9 27,3
2501-3000gr 6 18,2
3001-3500gr 6 18,2
3501-4000gr 1 3,0
4001-4500gr 3 9,1
Doğum haftası
37 haftadan az 20 60,6
37 haftadan çok 13 39,4
Toplam 33 100,0
31
bebeklerin % 3,0’ının 4-6 ay aralığında, % 21,2’sinin 7-9 ay aralığında, % 45,5’inin
10-12 ay aralığında ve % 30,3’ünün 13-18 ay aralığında olduğu görülmektedir. Bunlara
ek olarak bebeklerin % 12,1’i normal yollarla ve % 87,9’u ise sezaryen ile dünyaya
gelmiştir. Bebeklerin % 18,2’sinin 500-1500 kg arasında doğum ağırlığı ile dünyaya
geldiği, % 51,6’sının 1501-3000 kg arasında doğum ağırlığı ile dünyaya geldiği ve %
30,3’ünün 3001-4500 gr arasında doğum ağırlığı ile dünyaya görülmektedir. Bebeklerin
doğum haftaları incelendiğinde % 60,6’sının 37 haftadan az, % 39,4’ünün ise 37
haftadan fazla olduğu belirlenmiştir. Ayrıca normal gelişim gösteren bebeklerin doğum
haftası ortalaması =35,24 hafta ve doğum ağırlık ortalaması =2527,63 gramdır.
Testin orijinal uygulamasında BDFT ile beraber, Bayley Gelişim ölçekleri kullanıldığı
için, uygulamacı Ankara Gelişimsel Çocuk Nörolojisi ve Pearson tarafından ortaklaşa
gerçekleştirilen Bayley III Gelişim Ölçeği uygulamacı sertifikasını almıştır. Ancak
Bayley III Gelişim Ölçeği’nin ülkemizde standardizasyon çalışmaları halen devam
etmekte olduğu için, tez danışmanının önerisiyle ülkemizde standardizasyonu yapılmış
olan Denver II Gelişimsel Tarama Testi kullanılmıştır.
32
ve Dodds tarafından yeniden gözden geçirilmiş ve Denver II oluşturulmuştur. DGTT ile
deneyimlerden ortaya çıkan dört ana sorun: daha fazla dil maddesine gerek duyulması,
1967’deki normların 1990’da geçerliliğinin değerlendirilmesi, bazı maddelerin
uygulanması ve yorumlanmasındaki güçlükler ve yine bazı maddelerin çocuk grupları
için uygun olmayabileceği idi.
Türkiye’de de 1980 yılında DGTT, 1992 yılında Denver II, 2007 yılında Denver II
gözden geçirilmiş haliyle Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nörolojisi
Bölümü tarafından standardize edilmiştir. Denver II çocuğun işlevlerdeki becerisini
yaşıtları ile karşılaştırır. Zeka testi değil, gelişim testidir. Dört bölümde toplanmış olup
134 maddeden oluşmaktadır (Anlar ve Yalaz, 1996) :
Testin dokunsal derin basınca tepki alt testinde; bebeğin ellerine, kollarına, karnına,
ayak tabanına ve ağzına dokunmayı içeren maddeler ve omuzda tutmaya tepki maddesi
yer almaktadır. Bebeğin derin dokunma uyaranına çeşitli yerlere dokunarak tepkisi
ölçülmektedir. Uyumsal motor fonksiyonlar alt testinde; bebeğin eline yapıştırılan bant,
ayağına geçirilen tüylü eldiven, karnının üzerine konulan gıcırtılı oyuncak, yüze
konulan kağıt ve ellerinin etrafına dolanılan ip gibi maddelerle bebeğin bunlara uyumsal
cevaplar göstermesi beklenmektedir.
33
Görsel-dokunsal entegrasyon alt testinde; bebeğin uyumsal motor fonksiyonlar testinde
yer alan maddelerdeki uyaranlara karşı bebeğin tepkileri ölçülmektedir. Oküler-motor
kontrol alt testinde; bebeğin görsel takibi ve göz laterizasyonu (periferik görme)
ölçülmektedir. Vestibüler uyarana tepki alt testinde; bebeğin dikey düzlemde, sağa ve
sola doğru dairesel olarak, yüzüstü ve sırtüstü pozisyonlardaki harekete tepkisi ve
nistagmus ölçülmektedir.
Test, 2 yıllık bir dönemin kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesinin ürünüdür.
Çalışmada, kapsam geçerliği analizleri, yapı geçerliği ve gözlemciler arası güvenirliği
analizleri yapılmıştır. Bu sonuçlar, gelişimsel gecikmeleri olan ve zor mizaçlı olarak
tanımlanan bebeklerin tarama ve tanısı için faydalanılan BDFT’nin geçerlik ve
güvenirliği hakkında ön bir kanıt sağlamak amaçlıdır. En önemli bulgular altta
özetlenmiştir:
İlk olarak, içerik geçerliği açısından 8 uzmandan oluşan ekibe, ölçme için tasarlanan
test maddelerinin davranışları ölçüp ölçmediği ve her bir alt testi oluşturan test
maddelerinin tümünün alt alanın tanımladığı davranışları birer birer temsil edip
etmediği ile ilgili olarak değerlendirme yaptırılmıştır. Toplam test için orta ile yüksek
dereceli bir yapı geçerliği saptanmıştır.
İkinci olarak, yapı geçerliğine ait bulgular; madde ayrımı indekslerinin bir analizi,
sınıflandırma karar doğruluğu kestirimi ve değişik alt testler arasındaki karşılıklı
ilişkilerden elde edilmiştir. Toplam test puanlarının tarama testleri için %14 ila %45’lik
normal hata oranı ve %7 ila %19’lukgeç hata oranı ile kullanılabileceği anlaşılmıştır.
Seçilen kesme puanları testin gelişimsel gecikmesi olan bebekleri saptamaktan çok
normal gelişim gösteren çocukları duyusal açıdan belirlemede etkili olacağını
göstermektedir.
Tanısal açıdan bakıldığında ise; Dokunsal Derin Basınca Tepki ve Vestibüler Uyarana
Tepki alt testleri yaş sınırları boyunca %0 ile %59 arasında bir yanlış-normal hata
oranına sahip çıkmış olup, buna karşın diğer üç test için yanlış-normal hata oranı
%29’un üzerindedir. Diğer yandan yanlış-geç hata oranı yaş sınırları boyunca alt
testlerin hepsi için %1 ila %29 aralığındadır. En düşük geçerlik ise 4-6 aylık yaş için
yapılan Görsel-Dokunsal Entegrasyon, Uyumsal Motor Fonksiyonları ve Oküler-Motor
34
Kontrol alt testleri içindir. Toplam test için de yanlış-normal hata oranı %75
olduğundan BDFT, 7 ila 18 ay aralığındaki yaş grupları için en uygundur.
4-6 ay yaş grubu için sadece Dokunsal Derin Basınca Tepki ve Vestibüler Uyarana
Tepki alt testlerinin bir anlam ifade ettiği bulunmuştur. Sınıflandırma doğruluğu
kestirimlerine dayalı olarak iki geç örneklem için 10 ila 18 aya kadar kesin bir duyusal
bozukluğun ortaya çıkmadığı görünmektedir. Bu sebeple BDFT’nin, bebek 10 aya
varıncaya kadar gecikmeleri veya düzenleme bozuklukları olan bebeklerde
kullanılmaması önerilmektedir. Gözönünde bulundurulması gereken diğer bir kritik
nokta ise; madde analizinde göreceli olarak düşük ayrım indekslerinin gecikmeleri ve
düzenleme bozukluğu olan çocukların tümünün duyusal bozukluk göstermeyeceği
gerçeğini yansıttığıdır.
Duyusal fonksiyonların beş alt alanı olarak ifade edilen öncül bir alt test yapısı için
güçlü deneysel dayanak vardır. Ayrıca Uyumsal Motor Fonksiyonları ve Görsel-
Dokunsal Entegrasyon alt alanlarının Dokunsal Derin Basınca Tepki, Oküler-Motor
Kontrol ve Vestibüler Uyarana Tepki’den daha fazla bu yapıyı desteklediği yönünde
önemli ölçüde bulgular vardır. Ölçüt-bağlantılı geçerlik 9 aylık bir örneklem için
araştırılmıştır ve BDFT’deki toplam test puanlaması ile Bayley Çocuk Gelişimi Ölçeği
(Motor ve Mental Düzeyler), Bates’in Infant Karakteristikleri Anket Formu ve Fagan
Bebek Zeka Testi’ndeki puanlar arasında hiç bir bağ bulunmamıştır. Bu bulgular BDFT
ile ölçümlenen davranış alanlarının ayrı doğasına işaret etmektedir.
Üçüncü olarak, gözlemciler arası güvenirlik kestirimleri iki farklı terapistin uygulaması
ile hesaplanmıştır. Beş alt test ve toplam test için yapılan iç-korelasyon hesaplamaları
gözlemlerin çok güvenilir olduğunu göstermiştir. Tarama ve tanısal kararların
güvenirliği görüş uyuşmasını yansıtan po indeksi kullanılarak belirlenmiştir. Beş alt
testin hepsi ve toplam test için %81 ila %96 aralığında seyreden indeksler ile oldukça
yüksek sınıflama tutarlıkları bulunmuştur.
Test-tekrar test kararlılığı 1 ile 5 günde test tekrarının yapıldığı 4 ila 6 aylık bebeklerin
çok olduğu 26 bebekten oluşan bir örneklem için incelenmiştir. Kararlılık; Görsel-
Dokunsal Entegrasyon, Oküler-Motor Kontrol alt testleri için iyi, Dokunsal Derin
Basınca Tepki alt testi için ortadır. Örneklem sayıca ve yaş aralıkları ile sınırlı tutulduğu
35
halde, bu çalışmaya dayalı olarak, tekrarlanan test sonuçları normalliği ya da bozukluğu
doğrulamadıkça bebeğin vestibüler ve uyumsal-motor işlevi hakkında karar
verilmemesi gerekir. Yine de bu iki alt testten alınan sonuçlar toplam test kararlılığı iyi
olduğundan toplam test puanlamasına dahil edilebilir.
36
önceden testin içeriğini anlatarak imzalatılan ‘Gönüllü Onay Formu’nun da
uygulanması için gerekli olduğunu belirtmiştir. Bu doğrultuda izin veren kişinin aile
olduğu ve aileye ulaşmak için gönüllü hekimlerle çalışmak gerektiği bunun için de
hekimlerden yüz yüze görüşmelerle yardım istenmesi önerilmiştir.
Bunun üzerine bu bölgede yer alan özel tıp merkezlerinin sorumlu hekimi ile randevu
alınarak görüşülmüştür. Hekimlere testin uygulaması gösterilmiş ve bebeklere
uygulama yapabilmek için izin istenmiştir. Görüşülen iki tıp merkezinde de çalışma için
onay alınmıştır. Tıp merkezlerindeki uzman çocuk doktorları ile tanışılmıştır. Uzman
hekimler, bu konuda yardımcı olmak için hemşirelerine yönlendirme yapmış ve hekimin
odasına yakın bir boş oda test için verilmesini sağlamışlardır. Sağlam çocuk muayenesi
veya aşı için gelen 4-18 ay arasındaki bebekler muayene öncesi hemşireler tarafından
uygulamanın yapılacağı odaya yönlendirilmişlerdir.
Bebeği getiren anne ve yakınlarına testin amacı ve testin nasıl yapılacağı anlatılarak
yazılı onayı alındıktan sonra öncelikli olarak normal gelişim gösterdiğinin tespiti için
Denver II GTT yapılmıştır. Test sonucu normal çıkan bebeklerde, BDFT uygulanmış ve
kişisel bilgi formu doldurulmuştur. Aileye çocuğun genel gelişimi ile ilgili genel bir
bilgi verilmiştir. Denver II GTT testi sonucu anormal çıkan 7 bebek için hekime geri
bildirimde bulunulmuş ve test formuteslim edilmiştir.
Örnekleme alınacak bebeklere ulaşma zorluğu nedeniyle, Avrupa yakasında yer alan bir
eğitim araştırma hastanesinin yenidoğan alanında uzman bir hekimine çeşitli görüşmeler
sonucu ulaşılmıştır. Hekimle gerçekleştirilen birebir görüşme sonucu hastanenin çocuk
gelişim uzmanına yönlendirilme yapılmıştır. Hastanede yapılan ilk uygulamalarda,
uygulamacı çocuk gelişim uzmanın gözetimi altında uygulamayı gerçekleştirmiştir.
37
Uygulama süreciyle ilgili uzman hekime geri dönüt verilmiştir. Ayrıca ‘SağlamÇocuk
Polikliniği’nde yer alan hekimler ve hemşirelerden yardım alınmıştır. Hastanede yer
alan boş bir oda uygulama için kullanılmıştır. Aileler, hemşireler ve çocuk gelişim
uzmanı tarafından uygulama odasına yönlendirilmiştir.
Bebeğe testler uygulanmadan önce bebeğin ortama alışması için odada annesi ile biraz
zaman geçirmesi sağlanmış, bu arada anneye testin içeriği anlatılmıştır. Test odasında
sedye, ailenin oturması için sandalye ve küçük bir masa ve sandalye de bulunması
sağlanmıştır.
Ailenin uygulama ile ilgili merak ettiği soruların cevaplanmasına özen gösterilmiştir.
Pek çok aile uygulamadan memnuniyetini belirtmiş ve çocuklara uygulanan gelişim
testlerinin sağlam çocuk muayenesinde yer almasının onlar için önemli olduğunu
söylemiştir. Bu çalışmanın, rutin muayenede yer alan bir uygulama olmasını
önermişlerdir. Uygulamayla ilgili herhangi bir konuda sonrasında da soruları olursa
ulaşabilecekleri telefon numaraları verilmiştir.
Örneklemin farklı sağlık merkezlerinden toplanması adına; Avrupa Yakasında yer alan
ve aşı günleri birbirine uygun olan üç sağlık ocağı ile iletişime geçilmiştir.
38
Sağlık ocağındaki hekimlere ulaşılmış ve randevu alınmıştır. Hekimler uygulama için
uygulamanın yapılabileceği bir oda ve gereken yardımı sağlamıştır. Bir aile sağlığı
hekiminin önerisi üzerine, ailelerin beklemekten vazgeçip gitmelerini engellemek için,
test yapılan tüm bebeklere ve yanındaki kardeşlerine şeker verilmiştir. Bu uygulama
oldukça etkili olmuştur.
Gelişimsel gecikmesi olan gruba uygulama yapılabilmesi için; öncelikli olarak uzman
fizyoterapistlerden, bebeklerin tespiti ile ilgili yardım istenmiştir. Hafif ve orta motor
yetersizliği olan 4-18 ay arasındaki bebeklerin ailelerine telefonla ulaşılarak randevu
verilmiştir. Ailelerin terapi için seansa geldiği saatten önceki zaman dilimleri ailenin
gelebilmesini kolaylaştırmak adına seçilmiştir. Bebeklere fizyoterapistlerinin
gözetiminde uygulama yapılmıştır.
39
yapmıştır. Testleme sonrası, uzmanlar testin uygulanışı üzerine uygulamacıya
görüşlerini sunmuşlardır.
BDFT’ nin geçerli bir ölçme aracı olup olmadığını sınamak amacıyla açımlayıcı faktör
analizi yapılmıştır. Verilerin faktör analizi için yeterliğini belirlemek amacıyla
Örnekleme Yeterliği Testi (Kaiser-Meyer-Olkin-KMO) verilerin çok değişkenli normal
dağılımdan gelip gelmediğini belirlemek için ise Barlett Küresellik Testi (Barlett’s Test
of Sphericity) yapılmıştır. Faktör yapısını incelemek için test maddeleri faktör analizine
tabii tutulmuştur. Faktörleştirmede Temel Bileşenler Analizi yöntemi kullanılmıştır.
Daha sonra faktörleştirmede en sık kullanılan döndürme tekniği olan Varimax tekniği
kullanılmıştır.
BDFT’ nin güvenilir bir ölçme aracı olup olmadığını sınarken ölçekten elde edilen
puanlar arasındaki iç tutarlılık katsayısını belirlemek amacıyla her bir alt faktörün ve
ölçeğin tümünün Cronbach Alfa katsayıları ve madde bırakmalı Cronbach Alfa
katsayıları hesaplanmıştır. Bununla birlikte, ölçekte yer alan maddelerin bebekleri ne
derece ayırt ettiğini belirlemek amacıyla düzeltilmiş madde-toplam korelasyonları
hesaplanmıştır. Ayrıca, ölçekten alınan toplam puanlara göre oluşturulan alt %27 ve üst
%27’ lik grupların madde ortalama puanları arasındaki farkın anlamlı olup olmadığı
bağımsız gruplar t-testi ile incelenmiştir. İç tutarlılık katsayıları ve ilişkiler
incelenmiştir. Ayrıca testi yarılama güvenirliği tekniği kullanılmış, Pearson, Spearman-
Brown ve Guttman katsayıları hesaplanmıştır.
40
orta düzeyde motor yetersizliği olan bebeklerin toplam puan ortalamaları ve alt test
puan ortalamaları her grup için ayrı ayrı hesaplanmıştır.
41
BÖLÜM IV: BULGULAR
Ardından elde edilen iki çeviri arasındaki uyumu ve orijinal form arasındaki uyumu
incelemek üzere; çeviri yapılan formlar ve orijinal form, İngilizce ve Türkçe’yi iyi
bilen, iki uzman çocuk doktoru, duyusal fonksiyonlar ve işlemleme konusunda
deneyimi ve eğitimi olan üç uzman fizyoterapist ve bir gelişim psikoloğuna
gönderilmiştir.
Ölçekte sözel yönerge olmamasından ötürü; uzman görüşü alınması yeterli görülmüştür.
Görüşü alınan altı uzman da formu inceledikten sonra Türkçe formun uygun olduğunu
onaylamıştır. Bebekler İçin Duyusal Fonksiyonlar Testi’nin asıl ölçek formuna uygun
olarak Türkçe’ye çevrildiği kabul edilmiştir.
42
4.2. Bebekler İçin Duyusal Fonksiyonlar Testi’nin Geçerlik ve
Güvenirliğine İlişkin Bulgular
Aşağıda yer alan tablo 4.1.’de BDFT’nin KMO ve Barlett Testi sonuçları, tablo 4.2.’de
BDFT’nin faktör analizi sonuçları, tablo 4.3.’te BDFT’ye ait faktörlerin varyans
açıklama yüzdeleri ve tablo 4.4.’te BDFT’yi oluşturan faktörlerin ortalama ve standart
sapma değerleri ile faktörler arası korelasyonlar verilmiştir.
Tablo 4. 1. Bebekler İçin Duyusal Fonksiyonlar Testi’nin KMO ve Barlett Testi Sonuçları
Ki-kare Değeri 6101,843
Küresel
Serbestlik Derecesi 1076
Barlett testi
Önem Düzeyi ,000
KMO ,829
BDFT’nin faktör yapısını incelemek için testi oluşturan 24 madde faktör analizine tabii
tutulmuştur. Faktörleştirmede Temel Bileşenler Analizi yöntemi kullanılmış ve testin
orijinalinin 5 faktörlü bir yapıdan oluşması sebebi ile testin faktör sayısının
belirlenmesinde, testin orijinaline uygun olarak faktör sayısı 5 olarak girilmiştir (Kayış,
2005: 322). Ayrıca analiz sonucunda öz değeri (eigenvalue) 1 ve üzerinde olan 5
faktörün ortaya çıktığı da bulunmuştur. Daha sonra faktörleştirmede en sık kullanılan
döndürme tekniği olan Varimax tekniği sonucunda (Büyüköztürk, 2002), elde edilen
maddelerin faktör yük değerleri incelenmiş ve testin orijinal yapısında yer alan 24
maddenin hiçbirinin atılmasına gerek olmadığı görülmüştür. Faktör analizi sonucunda
elde edilen bulgular aşağıda Tablo 4.2.’de sunulmuştur.
43
Tablo 4.2. Bebekler İçin Duyusal Fonksiyonlar Testi’nin Faktör Analizi Sonuçları
(Döndürülmüş Temel Bileşenler Analizi)
Ortak Faktör Faktör Yük Değerleri
Madde No
Varyansı F1 F2 F3 F4 F5
M2 ,814 ,823 ,216 ,107
Derin
Dokunma M4 ,791 ,809 ,245
Basıncına M1 ,764 ,796 ,211
Tepki M5 ,778 ,793 ,271
M3 ,746 ,781 ,199 ,139
M10B ,839 ,185 ,885 ,132
Görsel- M7B ,822 ,263 ,761 ,101
Dokunsal ,802
Entegrasyon
M8B ,250 ,756
M9B ,812 ,276 ,745 ,108
M6B ,772 ,156 ,634 ,200
M15A ,809 ,106 ,861 ,210
Vestibüler M14A ,812 ,124 ,759 ,214
Uyarıya Tepki M17 ,682 ,718
M13 ,741 ,156 ,713 ,225
M16 ,664 ,604
M8A ,724 ,129 ,734
Uyumsal M6A ,634 ,689
Motor ,639
Fonksiyon
M9A ,159 ,118 ,669
M7A ,624 ,115 ,141 ,668
M10A ,667 ,298 ,650
M15B ,862 ,110 ,117 -,111 ,804
Oküler-Motor ,862
M14B ,110 ,117 -,111 ,804
Kontrol
M12 ,485 ,280 ,630
M11 ,405 ,106 ,427 ,457
Tablo 4.2’ye göre “Bebekler İçin Duyusal Fonksiyonlar Testi”nin 24 maddeden oluşan
ve 5 faktörlü bir yapı oluşturduğu bulunmuştur. Uygulanan varimax rotasyonu
sonucunda ölçekteki maddelerin ilk faktörde 5, ikinci faktörde 5, üçüncü faktörde 5,
dördüncü faktörde 5 ve beşinci faktörde 4 madde olarak dağıldığı belirlenmiştir. Birinci
faktörde (Derin Dokunma Basıncına Tepki) yer alan maddelerin yük değerlerinin ,781
ile ,823 arasında, ikinci faktörde (Görsel-Dokunsal Entegrasyon) yer alan maddelerin
yük değerlerinin ,634 ile ,885 arasında, üçüncü faktörde (Vestibüler Uyarıya Tepki) yer
alan maddelerin yük değerlerinin ,604 ile ,861 arasında, dördüncü faktörde (Uyumsal
Motor Fonksiyon) yer alan maddelerin yük değerlerinin ,650 ile ,734 arasında ve
beşinci faktörde (Vestibüler Uyarıya Tepki/ Oküler-Motor Kontrol) yer alan maddelerin
yük değerlerinin ,457ile ,862 arasında değiştiği bulunmuştur. Ayrıca testin ortak faktör
varyans değerlerinin ,405 ile ,804 arasında değiştiği bulunmuştur.
44
Burada “Bebekler İçin Duyusal Fonksiyonlar Testi”nin orijinal yapısında 4. Alt testi
oluşturan (Oküler-Motor Kontrol) maddeler olan M11 ve M12 ‘nin ve yine testin
orijinal yapısında 5. Alt testi içerisinde (Vestibüler Uyarıya Tepki) yer alan M14B ve
M15B maddelerinin bir araya geldiği bulunmuştur. Testin orjinal yapısında ortaya çıkan
bu farklılık nedeni ile araştırmada testin orjinal yapısı göz önüne alınarak analizler
gerçekleştirilmiştir.
Tablo 4.3. Bebekler İçin Duyusal Fonksiyonlar Testi’ne Ait Faktörlerin Varyans
Açıklama Yüzdeleri
Faktörlerin Açıkladıkları Varyans
F1 F2 F3 F4 F5
Özdeğerler 7,307 3,943 2,536 2,150 2,114
Açıklanan Varyans %30,44 %16,42 %10,56 %8,96 %8,80
Açıklanan Toplam Varyans %75,21
45
Tablo 4.4. Bebekler İçin Duyusal Fonksiyonlar Testi’ni Oluşturan Faktörlerin Ortalama
ve Standart Sapma Değerleri ile Faktörler Arası Korelasyonlar
Faktör
F1 F2 F3 F4 F5 Toplam Ss
No
r 1
F1 p 9,32 1,46
n 215
r ,310* 1
F2 p ,000 10,95 3,44
n 182 215
r ,521* ,421* 1
F3 p ,000 ,000 8,24 2,65
n 182 182 182
r ,256 ,458* ,276* 1
F4 p ,000 ,000 ,000 1,71 ,55
n 182 182 182 182
r ,326* ,386* ,348* ,442* 1
F5 p ,000 ,000 ,000 ,000 10,69 1,81
n 182 182 182 182 182
r ,635* ,814* ,775* ,552* ,658* 1
Toplam p ,000 ,000 ,000 ,000 ,000 40,88 7,29
n 182 182 182 182 182 182
*P<0.01
Tablo 4.4.’e göre den alınan ortalama puanlar incelendiğinde BDFT’nin birinci faktör
için 9,32 (s=1,46), ikinci faktör için 10,95 (s=3,44), üçüncü faktör için 8,24 (s=2,65),
dördüncü faktör için 1,71 (s=,55) ve beşinci faktör için 10,69 (s=1,81) olduğu, testin
tümü için ise ortalama puanın 40,88 (s=7,29) olduğu bulunmuştur. BDFT’nin alt
boyutlarının birbirleriyle olan ilişkileri incelendiğinde birinci faktör ile ikinci faktör
arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki (r=,310, p< .000), birinci faktör ile üçüncü
faktör arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki (r=,521, p< .000), birinci faktör ile
dördüncü faktör arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki (r=,256, p< .000), birinci faktör
ile beşinci faktör arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki (r=,326, p< .000) olduğu
bulunmuştur.
İkinci faktör ile üçüncü faktör arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki (r=,421, p< .000),
ikinci faktör ile dördüncü faktör arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki (r=,458, p<
.000), ikinci faktör ile beşinci faktör arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki (r=,386, p<
.000) olduğu bulunmuştur.
46
Üçüncü faktör ile dördüncü faktör arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki (r=,276, p<
.000), üçüncü faktör ile beşinci faktör arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki (r=,348,
p< .000) olduğu bulunmuştur. Ayrıca dördüncü faktör ile beşinci faktör arasında pozitif
yönde anlamlı bir ilişki (r=,442, p< .000) olduğu bulunmuştur. Bununla birlikte testin
alt boyutları ile toplam puan arasında ,552 ile ,814 arasında değişen pozitif yönlü
anlamlı ilişkiler olduğu bulunmuştur.
Aşağıda BDFT’nin güvenirliğine ilişkin bulgulara yer verilmiştir. Buna ilişkin olarak;
tablo 4.5.’te BDFT’nin düzeltilmiş madde-toplam korelasyonları ve üst%27 ve alt%27
puanları arası ilişkisiz t testi sonuçları, tablo 4.6.’da BDFT’nin iç tutarlılık katsayıları,
tablo 4.7.’de BDFT’nin testi yarılama güvenirliği, tablo 4.8.’de normal gelişim gösteren
bebeklerin testin orjinalinden ve BDFT’den aldıkları toplam puan ve alt test puan
ortalamalarının testin puanlama aralıklarına göre sonuçları ve tablo 4.9.’da BDFT’den
ve alt testlerden alınan puan ortalamalarının normallik testi sonuçları yer almıştır.
47
Tablo 4.5. Bebekler İçin Duyusal Fonksiyonlar Testi’nin Düzeltilmiş Madde-Toplam
Korelasyonları ve Üst %27, Alt %27 Puanları Arasındaki İlişkisiz T Testi Sonuçları
T
Madde DüzeltilmişMaddeToplamKorelasyonu
Faktör Adı (üst%27- P
No Rjx
alt%27)
S2 ,577 -13,438 ,000*
Dokunsal Derin S4 ,540 -12,059 ,000*
Basınca Tepki S1 ,538 -14,450 ,000*
S5 ,551 -8,619 ,000*
S3 ,567 -18,854 ,000*
S10B ,603 -31,028 ,000*
Görsel-
S7B ,610 -33,420 ,000*
Dokunsal
S8B ,589 -38,468 ,000*
Entegrasyon
S9B ,625 -24,315 ,000*
S6B ,639 -22,725 ,000*
S15A ,472 -8,206 ,000*
Vestibüler S14A ,482 -7,663 ,000*
Uyarıya Tepki S17 ,294 -23,433 ,000*
S13 ,441 -8,482 ,000*
S16 ,303 -24,088 ,000*
S8A ,514 -31,885 ,000*
Uyumsal Motor S6A ,398 -38,032 ,000*
Fonksiyon S9A ,540 -17,616 ,000*
S7A ,485 -20,858 ,000*
S10A ,557 -20,379 ,000*
S15B ,225 -5,902 ,000*
Oküler-Motor
S14B ,225 -4,660 ,000*
Kontrol
S12 ,217 -3,652 ,000*
S11 ,300 -7,294 ,000*
*P<0.01
Tablo 4.5.’e göre testte yer alan maddelerin bebekleri ne derece ayırt ettiğini incelemek
amacıyla düzeltilmiş madde toplam korelasyonları ve üst %27, alt %27 puanları
arasındaki ilişkisiz t testi sonuçları incelendiğinde testteki maddelerin düzeltilmiş
madde toplam korelasyonu değerlerinin ,217 ile ,639 arasında değiştiği görülmektedir.
Ayrıca üst %27’lik grup ile alt %27’lik grubun puanları arasında yapılan bağımsız
gruplar t testi sonucunda tüm maddeler için anlamlı bir farklılık olduğu bulunmuştur.
48
Tablo 4.6. Bebekler İçin Duyusal Fonksiyonlar Testi’nin İç Tutarlılık Katsayıları
Faktörler Cronbach Alfa KR20
Dokunsal Derin Basınca Tepki ,966
Görsel-Dokunsal Entegrasyon ,935
Tablo 4.6 incelendiğinde BDFT’nin ilk faktörünün (Dokunsal Derin Basınca Tepki) alfa
katsayısı ,966 ikinci faktörünün (Görsel-Dokunsal Entegrasyon)alfa katsayısı ,935,
üçüncü faktörünün (Vestibüler Uyarıya Tepki) alfa katsayısı ,887, dördüncü faktörünün
(Uyumsal Motor Fonksiyon) alfa katsayısı ,849 ve beşinci faktörünün (Oküler-Motor
Kontrol) KR20 değeri ,530 olarak bulunmuştur. Ayrıca testin toplamından elde edilen
alfa katsayısı ise ,875 olarak bulunmuştur.
Tablo 4.7.’ye göre BDFT’nin testi yarılama puanları incelenmiş ve Pearson Momentler
Çarpımı Korelasyon Katsayısı değeri ,613, Spearman-Brown katsayısı değeri ,760 ve
Guttman katsayısı değeri, ,711 olarak bulunmuştur.
49
Tablo 4.8. Normal Gelişim Gösteren Bebeklerin Testin Orjinalinden ve BDFT’den
Aldıkları Toplam Puan ve Alt Test Puanlarının Testin Puanlama Aralıklarına Göre
Sonuçları
Puan Özellikler
4-6 ay Normal Riskli Yetersiz
Tablo 4.8. incelendiğinde; 4-6 ay grubundaki bebeklerin toplam test ve alt test
puanlarında normal gelişim gösterdikleri, 7-9 ay grubundaki bebeklerin görsel dokunsal
entegrasyon ve oküler motor kontrol testinde normale çok yakın, toplam test ve diğer alt
testlerde normal gelişim gösterdikleri, 10-12 ay grubundaki bebeklerin uyumsal motor
50
fonksiyonlar alt testinde riskli, oküler-motor kontrol alt testinde normale çok yakın,
toplam test ve diğer alt testlerde normal gelişim gösterdikleri, 13-18 ay grubundaki
bebeklerin uyumsal motor fonksiyonlar alt testinde risk grubuna yakın, oküler-motor
kontrol alt testinde normale yakın, toplam test ve diğer alt testlerde normal gelişim
gösterdikleri bulunmuştur.
Tablo 4. 9. BDFT Toplam ve Alt Testlerden Alınan Puanlarının Normallik Testi Sonuçları
Kolmogorov-Smirnov Shapiro-Wilk
İstatistik Df P İstatistik df p
Dokunsal Derin Basınca Tepki ,402 215 ,000 ,443 215 ,000*
Uyumsal Motor Fonksiyonlar ,170 215 ,000 ,905 215 ,000*
Görsel-Dokunsal Entegrasyon ,302 215 ,000 ,692 215 ,000*
Oküler-Motor Kontrol ,508 215 ,000 ,436 215 ,000*
Vestibüler Uyarana Tepki ,331 215 ,000 ,671 215 ,000*
Toplam ,132 215 ,000 ,889 215 ,000*
*p < .01
Aşağıda BDFT toplam test puanlarının ve alt testlerinin puanlarının bebeğin içinde yer
aldığı ay grubuna göre farklılaşıp farklılaşmadığına ilişkin bulgulara yer verilmiştir.
51
Tablo 4. 10. BDFT Toplam Puanlarının Bebeklerin Ay Grubu Değişkenine Göre Kruskal
Wallis H Testi Sonuçları
Gruplar N SO X2 sd p
4-6 ay 59 38,31
7-9 ay 30 83,00
10-12 ay 44 115,19 111,102 3 ,000*
13-18 ay 49 139,47
Toplam 182
*p < .01
Tablo 4. 11. BDFT Toplam Puanlarının Bebeklerin Ay Grubu Değişkenine Göre Mann
Whitney – U Testi Sonuçları
Grup N KO KT U z p
4-6 ay 59 35,21 2077,50
7-9 ay 30 64,25 1927,50 307,500 -5,029 ,000*
Toplam 89
4-6 ay 59 43,31 2555,00
52
Tablo 4.11.’de; BDFT’den alınan toplam puanlarda oluşan farklılığın hangi gruplar
arasında olduğunu belirlemek için yapılan Mann Whitney-U Testi sonuçları
incelendiğinde,4-6 ay ile 7-9 ay arasında (U= 307,500, p< .01), 4-6 ay ile 10-12 ay
arasında (U= 154,500, p< .01), 4-6 ay ile 13-18 ay arasında (U= 28,500, p< .01), 7-9 ay
ile 10-12 ay arasında (U= 363,500, p< .05), 7-9 ay ile 13-18 ay arasında (U= 199,000,
p< .01), 10-12 ay ile 13-18 ay arasında (U= 680,500, p< .05) olarak büyük yaş grupları
lehine anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Bir başka deyişle; büyük yaş gruplarının
duyusal fonksiyonları daha küçük yaş gruplarına göre daha üst düzeydedir.
Tablo 4. 12. BDFT Dokunsal Derin BasıncaTepki Alt Testi Puanlarının Bebeklerin Ay
Grubu Değişkenine Göre Kruskal Wallis H Testi Sonuçları
Gruplar N SO X2 sd P
4-6 ay 59 94,65
7-9 ay 30 96,88
10-12 ay 44 84,95 2,110 3 ,550
13-18 ay 49 90,29
Toplam 182
Tablo 4.12. incelendiğinde, Dokunsal Derin Basınca Tepki alt testinden alınan toplam
puanların bebeklerin ay grubuna göre anlamlı bir farklılık göstermediği bulunmuştur
(X2= 2,110, p > .05). Başka bir ifade ile bebeklerin ay grupları Dokunsal Derin Basınca
Tepki alt testinden alınan toplam puanlarda farklılık oluşturmamıştır.
Tablo 4. 13. BDFT Uyumsal Motor Fonksiyonlar Alt Testi Puanlarının Bebeklerin Ay
Grubu Değişkenine Göre Kruskal Wallis H Testi Sonuçları
Gruplar N SO X2 sd P
4-6 ay 59 39,58
7-9 ay 30 84,83
10-12 ay 44 113,35 106,938 3 ,000*
13-18 ay 49 138,47
Toplam 182
*p < .01
53
Tablo 4.13. incelendiğinde, Uyumsal Motor Fonksiyonlar Alt Testi’nden alınan toplam
puanların bebeklerin ay grubuna göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur (X2=
106,938, p < .05). Başka bir ifade ile bebeklerin ay grupları, Uyumsal Motor
Fonksiyonlar Alt Testi’nden alınan toplam puanlarda farklılık oluşturmuştur. Bu
farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek için yapılan Mann Whitney-U
Testi sonuçları aşağıda sunulmuştur.
Tablo 4. 14. BDFT Uyumsal Motor Fonksiyonlar Alt Testi Puanlarının Bebeklerin Ay
Grubu Değişkenine Göre Mann Whitney – U Testi Sonuçları
Grup N KO KT U Z P
59 36,18 2134,50
4-6 ay
30 62,35 1870,50 364,500 -4,595 ,000*
7-9 ay
89
Toplam
4-6 ay 59 33,14 1955,50
Tablo 4.14. incelendiğinde, 4-6 ay ile 7-9 ay arasında (U= 364,500, p< .05), 4-6 ay ile
10-12 ay arasında (U= 185,500, p< .05), 4-6 ay ile 13-18 ay arasında (U= 15,500, p<
.05), 7-9 ay ile 10-12 ay arasında (U= 429,000, p< .05), 7-9 ay ile 13-18 ay arasında
(U= 245,500, p< .05), 10-12 ay ile 13-18 ay arasında (U= 696,000, p< .05) büyük yaş
54
grupları lehine anlamlı farklılık bulunmuştur. Başka bir deyişle, büyük yaş gruplarının
uyumsal motor fonksiyonları daha küçük yaş gruplarından daha üst düzeydedir.
*p < .01
55
Tablo 4. 16. BDFT Görsel-Dokunsal Entegrasyon Alt Testi Puanlarının Bebeklerin Ay
Grubu Değişkenine Göre Mann Whitney – U Testi Sonuçları
Grup N KO KT U z P
4-6 ay 59 41,24 2433,00
7-9 ay 30 52,40 1572,00 663,000 -2,054 ,040*
Toplam 89
4-6 ay 59 43,31 2555,00
10-12 ay 44 63,66 2801,00 785,000 -3,784 ,000*
Toplam 103
4-6 ay 59 45,84 2704,50
13-18 ay 49 64,93 3181,50 934,500 -3,364 ,001*
Toplam 108
7-9 ay 30 33,38 1001,50
10-12 ay 44 40,31 1773,50 536,500 -1,660 ,097
Toplam 74
7-9 ay 30 38,32 1149,50
13-18 ay 49 41,03 2010,50 684,500 -,572 ,568
Toplam 79
10-12 ay 44 51,50 2266,00
13-18 ay 49 42,96 2105,00 880,000 -1,798 ,072
Toplam 93
Tablo 4.16. incelendiğinde, 4-6 ay ile 7-9 ay arasında (U= 663,000, p< .05), 4-6 ay ile
10-12 ay arasında (U= 785,000, p< .05),4-6 ay ile 13-18 ay arasında (U= 934,500, p<
.05),7-9 ay ile 10-12 ay arasında (U= 536,500, p< .05),7-9 ay ile 13-18 ay arasında (U=
684,500, p< .05),10-12 ay ile 13-18 ay arasında (U= 880,000, p< .05) olarak 4-6 ay ile
daha büyük yaş grupları arasında daha büyük yaş grupları lehine bir farklılık
bulunmuştur. Diğer yaş grupları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.
*p < .01
56
Tablo 4.17. incelendiğinde, Oküler-Motor Kontrol Alt Testi’nden alınan toplam
puanların bebeklerin ay grubuna göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur (X2=
36,515, p < .05). Başka bir ifade ile bebeklerin ay gruplarıOküler-Motor Kontrol Alt
Testi’nden alınan toplam puanlarda farklılık oluşturmuştur. Bu farklılığın hangi gruplar
arasında olduğunu belirlemek için yapılan Mann Whitney-U Testi sonuçları aşağıda
sunulmuştur.
Grup N KO KT U z P
4-6 ay 59 41,03 2421,00
7-9 ay 30 52,80 1584,00 651,000 -2,412 ,016*
Toplam 89
4-6 ay 59 43,86 2588,00
10-12 ay 44 62,91 2768,00 818,000 -4,012 ,000*
Toplam 103
4-6 ay 59 43,77 2582,50
13-18 ay 49 67,42 3303,50 934,500 -5,131 ,000*
Toplam 108
7-9 ay 30 35,10 1053,00
10-12 ay 44 39,14 1722,00 588,000 -1,339 ,181
Toplam 74
7-9 ay 30 35,60 1068,00
13-18 ay 49 42,69 2092,00 603,000 -2,709 ,007*
Toplam 79
10-12 ay 44 45,27 1992,00
13-18 ay 49 48,55 2379,00 1002,000 -1,497 ,134
Toplam 93
*p < .05
Tablo 4.18. incelendiğinde,4-6 ay ile 7-9 ay arasında (U= 651,000, p< .05), 4-6 ay ile
10-12 ay arasında (U= 818,000, p< .05),4-6 ay ile 13-18 ay arasında (U= 934,500, p<
.05),7-9 ay ile 10-12 ay arasında (U= 588,000, p< .05),7-9 ay ile 13-18 ay arasında (U=
603,000, p< .05),10-12 ay ile 13-18 ay arasında (U= 1002,000, p< .05) olarak 4-6 ay ile
daha büyük yaş grupları arasında daha büyük yaş grupları lehine ve 7-9 ay ile 13-18 ay
57
arasında 13-18 ay grubu lehine anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Diğer yaş grupları
arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.
Tablo 4. 19. Vestibüler Uyarana Tepki Alt Testi Puanlarının Bebeklerin Ay Grubu
Değişkenine Göre Kruskal Wallis H Testi Sonuçları
Gruplar N SO X2 sd P
4-6 ay 59 71,46
7-9 ay 30 94,80
10-12 ay 44 102,88 16,920 3 ,001*
13-18 ay 49 103,40
Toplam 182
*p < .05
58
Tablo 4. 20. Vestibüler Uyarana Tepki Alt Testi Puanlarının Bebeklerin Ay Grubu
Değişkenine Göre Mann Whitney – U Testi Sonuçları
Grup N KO KT U z P
4-6 ay 59 41,13 2426,50
7-9 ay 30 52,62 1578,50 656,500 -2,145 ,032*
Toplam 89
4-6 ay 59 44,63 2633,00
10-12 ay 44 61,89 2723,00 863,000 -3,188 ,001*
Toplam 103
4-6 ay 59 45,70 2696,50
13-18 ay 49 65,09 3189,50 926,500 -3,513 ,000*
Toplam 108
7-9 ay 30 35,57 1067,00
10-12 ay 44 38,82 1708,00 602,000 -,772 ,440
Toplam 74
7-9 ay 30 37,62 1128,50
13-18 ay 49 41,46 2031,50 663,500 -,860 ,390
Toplam 79
10-12 ay 44 47,17 2075,50
13-18 ay 49 46,85 2295,50 1070,500 -,071 ,944
Toplam 93
Tablo 4.20. incelendiğinde,4-6 ay ile 7-9 ay arasında (U= 656,500, p< .05), 4-6 ay ile
10-12 ay arasında (U= 863,000, p< .05),4-6 ay ile 13-18 ay arasında (U= 926,500, p<
.05),7-9 ay ile 10-12 ay arasında (U= 602,000, p< .05),7-9 ay ile 13-18 ay arasında (U=
663,500, p< .05),10-12 ay ile 13-18 ay arasında (U= 1070,500, p< .05) olarak 4-6 ay ile
daha büyük yaş grupları arasında daha büyük yaş grupları lehine anlamlı bir farklılık
bulunmuştur. Diğer yaş grupları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.
Aşağıda BDFT toplam puanı ve alt test puanlarının bebeklerin zamanında doğma ve
zamanından erken doğma durumuna (prematüre) göre farklılaşıp farklılaşmadığına dair
bulgulara yer verilmiştir.
59
Tablo 4. 21. BDFT ve Alt Testlerin Toplam Puanlarının Bebeklerin Doğum Haftası
Değişkenine Göre Mann Whitney – U Testi Sonuçları
Grup N KO KT U z P
37 haftadan az 26 94,16 4331,50
BDFT
3250,500 -1,705 ,088
Toplam 111,77 18888,50
37 haftadan çok 156
Dokunsal 93,62 4306,50
37 haftadan az 26
Derin
3225,500 -2,130 ,033*
Basınca 111,91 18913,50
37 haftadan çok 156
Tepki
Uyumsal 37 haftadan az 26 99,13 4560,00
Motor 3479,000 -1,100 ,271
Fonksiyonlar 37 haftadan çok 156 110,41 18660,00
Toplam 182
*p < .05
60
4.5. BDFT Toplam ve Alt Test Puanlarının Normal Gelişim Gösterme ve
Hafif ve Orta Düzeyde Motor Yetersizliği Olma Durumuna Göre Farklılaşıp
Farklılaşmadığına İlişkin Bulgular
Aşağıda BDFT toplam test puanlarının ve alt testlerden alınan puanların bebeklerin
normal gelişim gösterme ve hafif ve orta düzeyde motor yetersizliği olma (HODMY)
durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığına ilişkin bulgulara yer verilmiştir.
Tablo 4. 22. BDFT ve Alt Testlerin Toplam Puanlarının Bebeklerin Gelişim Durumu
Değişkenine Göre Mann Whitney – U Testi Sonuçları
Grup N KO KT U z P
Normal 182 121,73 22155,50
BDFT
503,500 -7,617 ,000*
Toplam 33 32,26 1064,50
HODMY
Toplam 215
*p < .01
Tablo 4.22. incelendiğinde BDFT ve alt testlerden alınan toplam puanların bebeklerin
gelişim durumuna göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur (p < .05). Kareler
ortalamaları incelendiğinde bu farklılıkların normal gelişim gösteren bebeklerin lehine
olduğu bulunmuştur.
61
4.6. BDFT Toplam ve Alt Test Puanlarının Cinsiyete Göre Farklılaşıp
Farklılaşmadığına İlişkin Bulgular
Aşağıda BDFT toplam test puanı ve alt test puanlarının cinsiyete göre farklılaşıp
farklılaşmadığına ilişkin bulgulara yer verilmiştir.
Tablo 4. 23. BDFT ve Alt Testlerin Toplam Puanlarının Bebeklerin Cinsiyet Değişkenine
Göre Mann Whitney – U Testi Sonuçları
Grup N KO KT U z P
Kız 91 85,20 7753,00
BDFT Toplam 3567,000 -1,619 ,106
Erkek 91 97,80 8900,00
Toplam 182
Tablo 4.23. incelendiğinde BDFT ve alt testlerden alınan toplam puanların bebeklerin
cinsiyetine göre anlamlı bir farklılık göstermediği bulunmuştur (p > .05).
62
4.7. BDFT Toplam ve Alt Test Puanlarının Normal Doğum ve Sezeryan
Doğum Olma Durumuna Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığına İlişkin
Bulgular
Aşağıda BDFT toplam test puanlarının ve alt test puanlarının bebeklerin normal doğum
olma ve sezeryan doğum olma durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığına ilişkin
bulgulara yer verilmiştir.
Tablo 4. 24. BDFT ve Alt Testlerin Toplam Puanlarının Bebeklerin Doğum Şekli
Değişkenine Göre Mann Whitney – U Testi Sonuçları
Grup N KO KT U z P
Normal 97 112,30 11009,00
BDFT Toplam 5300,000 -,323 ,211
Sezaryen 85 107,10 11311,00
Toplam 182
Tablo 4.24. incelendiğinde BDFT ve alt testlerden alınan toplam puanların bebeklerin
doğum şekline göre anlamlı bir farklılık göstermediği bulunmuştur (p > .05).
63
BÖLÜM V: SONUÇ, TARTIŞMA VE ÖNERİLER
Bu bölümde, ilk olarak, araştırmadan elde edilen bulgular ışığında ulaşılan sonuçlar ve
bu sonuçların ilgili alanyazın çerçevesinde tartışılmasına yer verilmiştir. İkinci olarak
ise alanda çalışan araştırmacılar ve uygulayıcılar için bu araştırmanın bulguları
doğrultusunda öneriler sunulmuştur.
64
Meyer-Olkin Measure of Sampling Adequacy (K.M.O.) değerinin ,829 ve Küresel
Barlett testi değerinin 7101,843 olduğu, ayrıca bu değerlerin anlamlı ilişkiler olduğu
sonucuna ulaşılmıştır (Büyüköztürk, 2004).
“Bebekler İçin Duyusal Fonksiyonlar Testi”nin faktör yapısını incelemek için testi
oluşturan 24 madde faktör analizine tabii tutulmuştur. Faktörleştirmede Temel
Bileşenler Analizi yöntemi kullanılmış ve testin orijinalinin 5 faktörlü bir yapıdan
oluşması sebebi ile testin faktör sayısının belirlenmesinde araştırmacının kararı temele
alınmış ve testin orijinaline uygun olarak faktör sayısı 5 olarak girilmiştir (Kayış, 2005:
322). Daha sonra faktörleştirmede en sık kullanılandöndürme tekniği olan Varimax
tekniği sonucunda (Büyüköztürk, 2002), elde edilen maddelerin faktör yük değerleri
incelenmiş ve testin orijinal yapısında yer alan 24 maddenin hiçbirinin atılmasına gerek
olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Testin orjinalinde 5 alt boyut olduğu için yapılan uyarlama çalışmasında faktör analizi
yapılmıştır. “Bebekler İçin Duyusal Fonksiyonlar Testi”nin 24 maddeden oluşan ve 5
faktörlü bir yapı oluşturduğu sonucuna ulaşılmıştır. Uygulanan varimax rotasyonu
sonucunda ölçekteki maddelerin ilk faktörde 5, ikinci faktörde 5, üçüncü faktörde 5,
dördüncü faktörde 5 ve beşinci faktörde 4 madde olarak dağıldığı belirlenmiştir.
İkinci faktör ile üçüncü faktör arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki (r=,421, p< .000),
ikinci faktör ile dördüncü faktör arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki (r=,458, p<
.000), ikinci faktör ile beşinci faktör arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki (r=,386, p<
.000) olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Üçüncü faktör ile dördüncü faktör arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki (r=,276, p<
.000), üçüncü faktör ile beşinci faktör arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki (r=,348,
p< .000) olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca dördüncü faktör ile beşinci faktör
arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki (r=,442, p< .000) olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bununla birlikte testin alt boyutları ile toplam puan arasında ,552 ile ,814 arasında
değişen pozitif yönlü anlamlı ilişkiler olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
BDFT’de yer alan maddelerin bebekleri ne derece ayırt ettiğini incelemek amacıyla
düzeltilmiş madde toplam korelasyonları ve üst %27, alt %27 puanları arasındaki
ilişkisiz t testi sonuçları incelendiğinde testteki maddelerin düzeltilmiş madde toplam
korelasyonu değerlerinin ,217 ile ,639 arasında değiştiği görülmektedir. Ayrıca üst
%27’lik grup ile alt %27’lik grubun puanları arasında yapılan bağımsız gruplar t testi
sonucunda tüm maddeler için anlamlı bir farklılık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
66
(Vestibüler Uyarıya Tepki) alfa katsayısı ,887, dördüncü faktörünün (Uyumsal Motor
Fonksiyon) alfa katsayısı ,849 ve beşinci faktörünün (Oküler-Motor Kontrol) KR20
değeri ,530 olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca testin toplamından elde edilen alfa
katsayısı ise ,875 olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ölçeğin iç tutarlılık katsayılarının
yüksek bulunması iç tutarlılığının yeterli düzeyde olduğunu göstermektedir.
Araştırmalardakullanılabilecek ölçme araçları için öngörülen güvenirlik düzeyinin .70
olduğu (Tezbaşaran, 1996) dikkate alınırsa, ölçeğin tüm alt boyutlarına ilişkin
güvenirlik düzeyinin yeterli olduğu söylenebilir.
67
4-6 ay grubunda normal gelişim gösteren bebeklerin BDFT Dokunsal Derin Basınca
Tepki alt testinde normal, Uyumsal Motor Fonksiyonlar alt testinde normal, Görsel-
Dokunsal Entegrasyon alt testinde normal, Oküler-Motor Kontrol testinde normal,
Vestibüler Uyarana Tepki alt testinde normal ve testin tamamında normal gelişim
gösterdikleri yönünde bir sonuca ulaşılmıştır.
7-9 ay grubunda normal gelişim gösteren bebeklerin, Dokunsal Derin Basınca Tepki alt
testinde normal, Uyumsal Motor Fonksiyonlar alt testinde normal, Görsel-Dokunsal
Entegrasyon alt testinde normale yakın, Oküler-Motor Kontrol testinde normale yakın,
Vestibüler Uyarana Tepki alt testinde normal ve testin tamamında normal gelişim
gösterdikleri yönünde bir sonuca ulaşılmıştır.
10-12 ay grubunda normal gelişim gösteren bebeklerin, Dokunsal Derin Basınca Tepki
alt testinde normal, Uyumsal Motor Fonksiyonlar al testinde riskli, Görsel-Dokunsal
Entegrasyon alt testinde normal, Oküler-Motor Kontrol testinde normale yakın,
Vestibüler Uyarana Tepki alt testinde normal ve testin tamamında normal gelişim
gösterdikleri yönünde bir sonuca ulaşılmıştır.
13-18 ay grubunda normal gelişim gösteren bebeklerin Dokunsal Derin Basınca Tepki
alt testinde normal, Uyumsal Motor Fonksiyonlar alt testinde risk grubuna yakın,
Görsel-Dokunsal Entegrasyon alt testinde normal, Oküler-Motor Kontrol testinde
normale yakın, Vestibüler Uyarana Tepki alt testinde normal ve testin tamamında
normal gelişim BDFT’den alınan toplam puanların bebeklerin ay grubuna göre anlamlı
bir farklılık gösterdiği yönünde bir sonuca ulaşılmıştır (X2= 111,102, p < .05). Başka bir
ifade ile bebeklerin ay gruplarının, BDFT’den alınan toplam puanlarda farklılık
oluşturduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Dokunsal Derin Basınca Tepki Alt Testi’nden alınan toplam puanların bebeklerin ay
grubuna göre anlamlı bir farklılık oluşturmadığı yönünde bir sonuca ulaşılmıştır.
68
Uyumsal Motor Fonksiyonlar Alt Testi’nden alınan toplam puanların bebeklerin ay
grubuna göre anlamlı bir farklılık gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.
Vestibüler Uyarana Tepki Alt Testi’nden alınan toplam puanların bebeklerin ay grubuna
göre anlamlı bir farklılık gösterdiğiyönünde bir sonuca ulaşılmıştır.
69
5.1.3. BDFT Toplam ve Alt Test Puanlarının Bebeklerin Zamanında Doğan ve
Zamanından Önce Doğan Durumuna Göre Farklılaşıp Farklılaşmamasına İlişkin
Sonuçlar ve Tartışma
BDFT’den alınan toplam puanların bebeklerin doğum haftasına göre anlamlı bir
farklılık göstermediği bulunmuştur. Ancak; Dokunsal Derin Basınca Tepki Alt
Testi’nden alınan toplam puanların bebeklerin doğum haftasına göre anlamlı bir
farklılık gösterdiği bulunmuştur.
Bu durumda 37 haftadan daha fazla sürede dünyaya gelen bebeklerin derin dokunma
basıncına tepki ve vestibüler uyarana tepki alt boyutunda; 37 haftadan az sürede
dünyaya gelen bebeklere göre daha fazla olduğu söylenebilir.
Bart ve arkadaşları (2011), yaptıkları araştırmada; aynı hastanede doğmuş 34-35 hafta
arası 124 prematüre bebeği çalışma grubu olarak kullanmıştır. Kontrol grubu
zamanında, aynı periyod ve bölgede doğmuş 33 bebekten oluşmuştur. 12.ayında
prematüre bebeklerin katılım ve duyusal modülasyonunu ölçmüşlerdir. Duyusal
modülasyonu ölçmek için Bebekler İçin Duyusal Fonksiyonlar Testi, Infant/Toddler
Sensory Profile ve aile anketleri kullanılmıştır. Zamanında doğan bebeklerin duyusal
modülasyonunun prematüre bebeklerden daha iyi olduğu bulunmuştur. 12 aylık
prematüre bebeklerde artmış duyusal modülasyon bozukluğu riski saptanmıştır.
Prematüre bebekler daha az katılım göstermiştir ve daha az aile memnuniyeti
70
saptanmıştır. Bu araştırma, çalışmamıza benzer şekilde zamanından önce doğan
bebeklerin, zamanında doğan bebeklere göre problemli oldukları ortaya konulmuştur.
Erdem, Bakar, Yiğit ve Turanlı’nın 2006’da prematüreliğin yaşamın ilk iki yılında
büyüme ve nörolojik gelişme üzerine etkisini görmek için yaptıkları çalışma,
araştırmamızın sonuçlarına benzer olarak prematüre bebeklerin, zamanında doğan
bebeklere göre risk altında olduğunu belirtmektedir. Çalışmaya Hacettepe Üniversitesi
Hastanesi’nde 1996-1998 tarihleri arasında doğan doğum ağırlığı 2000 gramın altı,
gebelik yaşı 34 haftanın altında olan 62 bebek alınmıştır. Çalışmaya alınan bebeklere
izlem planına göre iki yıl boyunca belirli aralıklarla fiziki ve nörolojik muayenenin yanı
sıra Bayley motor ve mental gelişim testi uygulanmıştır. Nörolojik olarak 15 çocuk
anormaldi, bunlardan altısında hafif derecede, dokuzunda ise ağır derecede nörolojik
bozukluk saptanmıştır. Beş çocukta IQ skoru 80’in altında, iki çocuk ise test
edilemeyecek kadar ağır bozukluğa sahiptir. Sensorinöral işitme kaybı nörolojik
bozukluğu olan iki çocuk saptanmıştır.
71
5.1.4. BDFT Toplam ve Alt Test Puanlarının Normal Gelişim Gösteren Bebeklerde
ve Hafif Orta Motor Yetersizlik Gösteren Bebeklerde Farklılaşıp
Farklılaşmamasına İlişkin Sonuçlar ve Tartışma
BDFT’den alınan toplam puanların bebeklerin gelişim durumuna göre anlamlı bir
farklılık gösterdiği bulunmuştur. Puan ortalamalarına bakıldığında ortaya çıkan bu
farklılığın normal gelişim gösteren bebeklerin lehine olduğu bulunmuştur.
Dokunsal Derin Basınca Tepki Alt Testi’nden alınan toplam puanların bebeklerin
gelişim durumuna göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur. Puan
ortalamalarına bakıldığında ortaya çıkan bu farklılığın normal gelişim gösteren
bebeklerin lehine olduğu bulunmuştur.
Uyumsal Motor Fonksiyonlar Alt Testi’nden alınan toplam puanların bebeklerin gelişim
durumuna göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur. Puan ortalamalarına
bakıldığında ortaya çıkan bu farklılığın normal gelişim gösteren bebeklerin lehine
olduğu bulunmuştur.
72
Vestibüler Uyarana Tepki Alt Testi’nden alınan toplam puanların bebeklerin gelişim
durumuna göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur. Puan ortalamalarına
bakıldığında ortaya çıkan bu farklılığın normal gelişim gösteren bebeklerin lehine
olduğu bulunmuştur.
Ortaya çıkan bu farklılığın, testin toplam ve alt test puanlarında normal gelişim gösteren
bebeklerin lehine olduğu görülmektedir.
İlgili literatür incelendiğinde, çalışmamızla paralel sonuçlar olduğu yönünde bir kanı
oluşmuştur. Normal gelişim göstermeyen çocuklar çoğunlukla duyusal kaynaklı
problemler yaşamaktadır.
Otizmli olan ve olmayan 3-6 yaş arası çocukların duyusal profilini inceleyen bir
çalışmada; 40 otizmli olan çocuğun ailesi ve 40 normal gelişim gösteren çocuğun
ailesinin doldurduğu anketlere göre; otizmli çocuklarda, normal gelişim gösteren
çocuklara oranla anlamlı derecede fark bulunmuştur. Farklılıklar daha çok uyaran
arayışı, duygusal tepkiler, düşük ton, oral hassasiyet, dikkat dağınıklığı ve zayıf duyusal
kayıttır (Watling, Deitz ve White, 2001).
73
Tomchek ve Dunn (2007), tarafından yapılan çalışmaya göre ise; otizmli çocukların
çoğunda duyusal girdiyi işlemek ve duyusal girdiye cevap vermek konusunda
zorluklarının olduğu gösterilmiştir. Doldurulan ankete göre %95 lik bir kısmın duyusal
işleyişle ile ilgili bazı zorluklarının olduğu tespit edilmiştir.
Jasmin, Couture, Mckinley, Reid, Fombonne ve Gisel (2009), yaptıkları araştırmada 3-4
yaş arasındaki 35 otizmli çocukla yaptıkları araştırmada duyusal girdiye aşırı cevap
verme durumu ve kaçınma ile günlük yaşam becerileri arasında anlamı yönde bir ilişki
bulmuşlardır.
74
5.1.5. Bebeklerin BDFT Toplam ve Alt Test Puanlarının Bebeklerin Cinsiyetine
Göre Farklılaşıp Farklılaşmasına İlişkin Sonuçlar ve Tartışma
BDFT’den alınan toplam puanların bebeklerin doğum şekli değişkenine göre anlamlı bir
farklılık göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. Bebeklerin testin alt boyutlarında; Derin
Dokunsal Uyarana Tepki, Uyumsal Fonksiyonlar, Görsel- Dokunsal Entegrasyon,
Oküler Motor Kontrol ve Vestibüler Uyarana Tepki alt testlerinden aldıkları puanlarda
da doğum şekli değişkenine göre anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır.
Doğum travmatik bir şekilde gerçekleşmişse; bebekte sorunlar çıkabilir ancak doğum
şekli anlamlı bir farklılık yaratmayabilir. Duyusal fonksiyonların doğum şeklinden öte
doğum öncesi dönemde bebeğin gelişimi ile ilgili olduğu düşünülmektedir.
5.2. Öneriler
76
duyusal fonksiyonlarının belirlenmesi ve terapi programını geliştirirken
programın bu bağlamda ele alınması amacıyla kullanılabilir.
77
KAYNAKLAR
Ahn, R., Miller,L., Milberger & S., Mclntosh, D. (2004). Prevalence of parents'
perceptions of sensory processing disorders among kindergarten children. The
American Journal of Occupational Therapy, 58(3), 287-293.
Akın, L. (2011). Postnatal büyümenin izlenmesi. Türk Aile Hekimleri Dergisi, 15(3),
109-111.
Algra, M. & Carlberg, E. B. (2008). Postral Control: A Key Issue in Developmental
Disorders. London: Clinics in Developmental Medicine.
Altmışdört, G. (2013). Dil edinimi ve dil öğrenimi olgusuna beyin ve dil gelişimi
açısından bir bakış. Ege Eğitim Dergisi, 14(2), 41-62.
Aly, H., Moustafa, M., Hassanein, S., Massaro, A., Amer, H. & Patel, K. (2004).
Premature infants: a randomized trial. Journal of Prenatology, 24, 305-309.
Anlar, B., Serdaroğlu, A. & Yakut, A. (2008). Gelişimsel Çocuk Nörolojisi. Ankara:
Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Basımevi.
Anlar, B., & Yalaz, K. (1996). Denver II Gelişimsel Tarama Testi. Türk çocuklarına
uyarlanması ve standardizasyonu. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayınları.
Aral, N. & Baran, G. (2011). Çocuk Gelişimi. İstanbul: YA-PA Yayın Pazarlama.
Ayres, J. (2004). Sensory Integration and Praxis Tests SIPT Manual. United States of
America: Western Psychological Services.
Ayres, J. (2008). Sensory Integration and The Child. Los Angeles: Pediatric Theraphy
Network.
Bart, O., Shayevits, S., Gabis, L. V. & Morag, I. (2011). Prediction of participation and
sensory modulation of late preterm infants at 12 months: A prospective study.
Research in Developmental Disabilities, 32(6), 2732-2738.
Ben-Sasson, A., Cermak, S. A., Orsmond, G. I., Tager-Flusberg, H., Carter, A. S.,
Kadlec, M. B., & Dunn, W. (2007). Extreme sensory modulation behaviors in
toddlers with autism spectrum disorders. American Journal of Occupational
Therapy, 61(5), 584.
Benson, T. M. & Cernak, S. A. (2007). Development of an assesment for ideational
praxis. American Journal Of Occupational Theraphy, 61(2), 148-153.
Berk, E. L. (2013). Çocuk Gelişimi. (B. Onur, Çev.) Ankara: İmge Kitabevi.
Biel, L. & Pekse, N. (2009). Raising A Sensory Smart Child. New York: Penguin
Books.
Blanche, E., Botticelli, T. & Hallway, M. (1995). Combining Neuro-Developmental
Treatment and Sensory Integration Principles, Texas: Pro-ed.
78
Bundy, C. A., Lane, J. S. & Murray, A. E. (2002). Sensory Integration Theory and
Practice. Philadelphia: F. A. Davis Company.
Büyüköztürk, Ş. (2002). Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi El Kitabı: İstatistik,
Araştırma Deseni, SPSS Uygulamaları ve Yorum. Ankara: Pegema Yayıncılık.
79
Field, T., Diego, M., Hernandez-Rief, M., Deeds, S.O. & Figuereido, B. (2006).
Moderate versus light pressure massage therapy leads to greater weight gain in
preterm infants. Infant Behav. Dev. 29(4), 574-578.
Field, T., Diego, M., Hernandez-Rief, M., Dieter, J. N., Kumar, A. M., Schanberg, S. &
Kuhn, C. (2008). Insulin and insulin-like growth factor 1 (IGHF-1) increased in
preterm neonates. Early Human Development, 86, 7-11.
Greenspan, S. & Wieder, S. (2004). Özel Gereksinimli Çocuk. (İ. Ersevim, Çev.)
İstanbul: Özgür Yayınları.
Greenspan, S. (2000). Building Healthy Minds. New York: Da Capo Press.
Greenspan, S. (2003). The Secure Child. New York: Da Capo Press.
Greenstein, B. & Greenstein, A. (2004). Nörobilim. (M. Bozbuğa, Çev.) İstanbul: Nobel
Tıp Kitapları.
Gürol, P. A. (2010). Yenidoğan sağlığında masajın yeri. Taf Preventive Medicine
Bulletin, 9(5), 547-550.
Güvenir, T. (2012). Bebeklik ve Erken Çocukluk Döneminde Duygu ve Davranış
Düzenlemesi ve Bozuklukları. XXIV. Prof. Dr. Mualla Öztürk Çocuk Ruh
Sağlığı Sempozyumu. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi.
Hall, J. E. & Guyton, A. C. (2011). Guyton and Hall Medical Physiology. Philadelphia:
Saunders Elsevier.
HK, L. (2006). The effects of infant massage on weight, height and mother-infant
interaction. Taehan Kanho Hakhoe Chi. ,36(8), 1331-9
Jasmin, E., Quigney, C., & Huws, J. (2003). First-hand accounts of sensory perceptual
experience in autism: A qualitative analysis. Journal of Intellectual and
Developmental Disability, 28, 112-121.
Kandel, E. R., Schwartz, J. H., Jessell, T. M., Siegelbaum, S. A. & Hudspeth, A. J.
(2013). Principles of Neural Science, United States of America: Mc Graw Hill.
Karasar, N. (2010). Bilimsel Araştırma Yöntemi. Ankara: Nobel Yayınevi.
Kasım, D. (2010). Duyusal İşlemleme Ölçeği-Sınıf Formu’nun Türkiye Koşullarına
Uyarlanması. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü Zihinsel Engelliler Öğretmenliği Anabilim Dalı.
İstanbul.
Kayış, A. (2005). Faktör Analizi. Şeref Kalaycı (Ed.). SPSS Uygulamalı Çok Değişkenli
İstatistik Teknikleri. Ankara: Asil Yayın Dağıtım LTD.ŞTİ.
Kinnealey, M., Oliver, B., & Wilbarger, P. (1995). A phenomenological study of
sensory defensiveness in adults. The American Journal of Occupational
Therapy, 49(5), 444-451.
80
Kliegman, R.M., Marcdante, K. J., Jenson, H. B. & Behrman, R. E. (2008) Nelson
Pediatrinin Temelleri. (F. Ovalı, M. Altındiş, Çev.) İstanbul: Nobel Tıp
Kitabevleri.
Kogan, E., Lidor, R., Bart, O., Bar-Haim, Y., & Mintz, M. (2008). Comorbidity
between balance and anxiety disorders: verification in a normal population.
The Journal of psychology, 142(6), 601-614.
Kranowitz, C. S. (2005). Preschool Sensory Scan for Educators Preschool Sense. Las
Vegas: Sensory Resources.
Kranowitz, C. S. (2005). The Out-of- Sync Child. New York: Perigee Press.
Kurul, S. H. (2007). Nörolojik gelişme geriliği riski olan süt çocuklarının erken
belirlenmesinin önemi ve klinisyenin rolü. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp
Fakültesi Dergisi, 21(3), 195-204.
Livanelioğlu, A. & Günel., M. (2009). Serebral Palside Fizyoterapi. Ankara: Yeni
Özbek Matbaası.
MEGEP, (2007). Psikomotor Gelişim. Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin
Güçlendirilmesi Projesi. Ankara: T.C. Milli Eğitim Bakanlığı.
Miller, H. P. (2008). Gelişim Psikolojisi Kuramları. (B. Onur, Çev.) Ankara: İmge
Kitabevi.
Miller, L. J. (2006). Sensational Kids Hope and Help for Children with Sensory
Processing Disorders. New York: A Perigee Book.
Miller, L. J., Anzalone, M. E., Lane, S. J., Cermak, S. A., & Osten, E. T. (2007).
Concept evolution in sensory integration: A proposed nosology for diagnosis.
American Journal of Occupational Theraphy, 61(2), 135-140.
Miller, L. J., Cohen, S. A. & Nielsen, D. M. (2012). The New Handbook Multisensory
Processing. London: The Mit Press Cambridge.
Mulligan, S., & White, B. P. (2012). Sensory and motor behaviors of infant siblings of
children with and without autism. The American Journal of Occupational
Therapy, 66(5), 556-566.
O’Donnell, S., Deitz, J., Kartin, D., Nalty, T. & Dawson, G. (2012). Sensory
processing, problem behaviour and cognition in preschool children with autism
spectrum disorders. The American Journal of Occupational Theraphy, 66(5),
586-594.
Ok, Ş. & Conk, Z. (2001). Annelerin bebek beslenmesi hakkında bilgi durumlarının
bebeklerin büyüme ve gelişmelerine etkisi. Atatürk Ünv. Hemşirelik
Yüksekokulu Dergisi, 4(2), 42-51.
Özbakır, M. (2010). Duyusal İşlemleme Ölçeği-Ev Formu’nun Türkiye Koşullarına
Uyarlanması. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü Zihinsel Engelliler Öğretmenliği Bilim Dalı.
İstanbul.
81
Özer, E. A., İşeri, B., Aydın, Y., Tellioğlu, M., Sözen & Bakiler, A.R. (2003). Süt
çocukluğu döneminde uyku bozuklukları. Ssk Tepecik Hastanesi Dergisi,13(3),
171-175.
Öztop, D.B., Özcan, O.Ö., Uslu, R. & Erol, N. (2007). Bebeklik ve erken çocukluk
döneminin ruhsal-gelişimsel değerlendirmesi: bebek ruh sağlığı ünitesi işleyişi.
Çocuk ve Ruh Sağlığı Dergisi, 14(3), 167-176.
Öztürk Ertem, İ. (2012). Developmental Difficulties in Early Childhood: Prevention,
Early Identification, Assesment and Intervention in Low-and Middle- Income
Countries: A Rewiew. II. World Health Organization : WHO Library
Cataloguinin-Publication Data.
Parham, D., Ecker, C.. Kuhanek, H. M., Henry, D. A. & Glennon, T. J. (2010). Sensory
Processing Measure Manual. United States of America: Western
Psychological Services.
Parush, S., Sohmer, H., Steinberg, A., & Kaitz, M. (2007). Somatosensory function in
boys with ADHD and tactile defensiveness. Physiology & Behavior, 90(4),
553-558.
Parham, D. & Mailloux, Z. (2010). Occupational Theraphy For Children. Missouri:
Mosby Elsevier.
Procianoy, R. S., Mendes, E.W. & Silveira, R.C. (2010). Massage theraphy improves
neurodevelopment outcome at two years corrected age for very low birth
weight infants. Early Human Development, 86, 7-11.
Raymond, C.T. (2006). Identifying patterns of developmental delays can help diagnose
neurodevelopmental disorders. Clin Pediatr, 45, 509-517.
Reams, R. (1999). Children birth to three entering the state's custody. Infant Mental
Health Journal, 20(2), 166-174.
Roley, S. S., Blanche, E. I. & Shaff, R. C. (2001). Understanding The Nature Of
Sensory Integration With Diverse Populations. Texas: Pro-ed Publisher.
Savaşır, I. (1994). Ölçek uyarlamasındaki sorunlar ve bazı çözüm önerileri. Türk
Psikoloji Dergisi, 9(33), 27-32.
Saygılı, S. (2009). Çocuklarda Davranış Bozuklukları. İstanbul: Türdav Yayın Grubu
Sazak, E. (2006). Dünyada ve Türkiye’de erken çocukluk özel eğitiminin gelişimi ve
erken çocukluk özel eğitim uygulamaları. Ankara Üniversitesi Eğt. Bilimleri
Fak. Özel Eğt. Dergisi, 7(2), 71-83.
Schaaf, R. C., & Nightlinger, K. M. (2007). Occupational therapy using a sensory
integrative approach: A case study of effectiveness. The American Journal of
Occupational Therapy, 61(2), 239-246.
Schaff, R. C. & Roley, S. S. (2001). Sensory Integration: Applying Clinical Reasoning
to Practice with Diverse Populations. Texas: Pro-ed.
82
Sertgil, N. K. (2012). Bebeklik ve Erken Çocukluk Döneminde Gelişimsel Risk Tespiti
İçin Sosyal İletişim Alanı Tarama Testi (SİATT) Norm, Geçerlik ve Güvenirlik
Çalışması. XXIV. Prof. Dr. Mualla Öztürk Çocuk Ruh Sağlığı Sempozyumu.
Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi.
Shochat, T., Tzischinsky, O., & Engel-Yeger, B. (2008). Sensory hypersensitivity as a
contributing factor in the relation between sleep and behavioral disorders in
normal schoolchildren. Behavioral Sleep Medicine, 7(1), 53-62.
Siaperas, P., Ring, H. A., McAllister, C. J., Henderson, S., Barnett, A., Watson, P., &
Holland, A. J. (2012). Atypical movement performance and sensory integration
in asperger’s syndrome. Journal of autism and developmental disorders, 42(5),
718-725.
Slutsky, C. M. & Paris, B. (2005). Is It A Sensory or Is It A Behaviour. Texas: Hamill
Instıtute on Disabilities.
Smith, A. M., Roux, S., Naidoo, N. T., & Venter, D. J. (2005). Food choices of tactile
defensive children. Nutrition, 21(1), 14-19.
Spitzer, C. N., Squire, L. R., Berg, D., Bloom, F. E., Lac, S. & Ghosh, A. (2013).
Fundamental Neuroscience. China: Academic Press.
Tomchek, S. D.,& Dunn, W. (2007). Sensory processing in children with and without
autism: a comparative study using the short sensory profile. The American
Journal of Occupational Therapy, 61(2), 190-200.
Watling, R. L., Deitz, J. & White, O. (2001). Comparison of sensory profile scores of
young children with and without autism spectrum disorders. The American
Journal of Occupational Therapy, 55(4), 416-423.
Widmaier, E. P., Raff, H. & Strang, K.T. (2010). Vander İnsan Fizyolojisi. (S.
Demirgören, Çev.) İzmir: Güven Bilimsel Yayınları.
Yochman, A., Parush, S. & Ornoy, A. (2004). Responses of preschool children with and
without ADHD to sensory events in daily life. The American Journal of
Occupational Therapy, 58(3), 294-302.
Zeanah, C. H., Nelson, C. A., Fox, N. A., Smyke, A. T., Marshall, P., & Parker, S. W.
(2003). Designing research to study the effects of institutionalization on brain
and behavioral development: The Bucharest Early Intervention Project.
Development and Psychopathology, 15(4), 885-907.
83
EKLER
Bebekler İçin Duyusal Fonksiyonlar Testi’nin adaptasyon çalışması için 300 bebeğe
uygulama yapılacaktır. Çalışmanın Marmara Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü
tarafından yüksek lisans tezi olarak yapılması uygun görülmüştür. Araştırma Prof.Dr.
Yıldız GÜVEN danışmanlığında yüksek lisans öğrencisi Ayşe F. ARACIKÜL
tarafından yapılacak olup, bebeğinize herhangi bir müdahale olmaksızın yaşıtlarına göre
durumunu belirlemek için yapılacak testlerden ibarettir.
Çalışmada yer almanız, ölçeğin ülkemiz için değer aralıklarını ve geçerlik güvenirliğini
belirlemek açısından önem taşımaktadır. Bebeğinize testleri yapabilmek adına onayınız
gerekmektedir.
Yukarıdaki bilgiler doğrultusunda çalışmada yer almayı gönüllü olarak kabul ediyorum.
Ad-Soyad :
İmza :
Tarih :
84
EK 2: KİŞİSEL BİLGİ FORMU
Aşağıdaki bilgiler, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Özel Eğitim Ana
Bilim Dalı’nda yapılmakta olan ‘’Bebekler İçin Duyusal Fonksiyonlar Testinin
Uyarlanması’’ isimli tez çalışması için kullanılacaktır. Kimlik bilgileriniz tezde yer
almayacaktır.
Anne Adı-Soyadı :
Bebeğin Adı-Soyadı :
İletişim Bilgileri(Tel) :
85
EK 3: BEBEKLER İÇİN DUYUSAL FONKSİYONLAR TESTİ (BDFT)
86
87
EK 4: BEBEKLER İÇİN DUYUSAL FONKSİYONLAR TESTİ (BDFT)
(Orjinal)
88
89
EK 5: İZİN YAZISI
90
91
EK 6: SERTİFİKA-1
92
EK 7: SERTİFİKA-2
93