You are on page 1of 8

SOSYALLEŞME VE SOSYAL GELİŞİM

Sosyalleşme, Saldırganlık ve Olumlu Sosyal Davranış


Sosyalleşme, insan yavrusunun toplumun bir üyesi haline gelmesidir. Çeşitli sosyalleşme konularını
iki grupta toplayabiliriz:

Birinci grup kişilik ya da benlik gelişimidir. (cinsiyetle ilgili rollerin öğrenilmesi, bağımlılık, bağımsızlık,
saldırganlık, başarı güdüsü...)

İkinci grup ise bilişsel gelişimdir.(öğrenme, zekâ gelişimi, düşünme ve algı gelişimi...)

Ahlak Gelişimi:
Ahlak gelişimine duygusal-güdüsel yaklaşım : Freud
Freud, ahlak ve kişilik gelişimini duygusal-güdüsel bir süreç olarak ele almış. Duygusal-güdüsel ahlak
gelişimi, id, ego ve süperego ilişkilerindeki denge kavramına bağlı.

İd , kişiliğin bilinçaltı kısmıdır; temel olarak cinsiyet ve saldırganlık güdülerinden oluşur ve isteklerine
doyum arar. Ego, kişiliğin gerçekçi ve ussal öğesidir. Ego bilinçlidir ve id’in isteklerinden toplumca
kabul edilenlerin bilinç düzeyine çıkmasına izin verir. Ego'nun hangi isteklerin bilinç düzeyine
çıkmasına izin vereceğini, hangilerini ise bilinçaltında tutması gerektiğini belirleyen, süperego’dur.
Süperego çocukluk evresinde çocuğun büyükleri ile olan etkileşimi sonucu gelişir ve toplumsal
yasakları içerir. Toplumun kuralları süperego yoluyla kişiliğin bir parçası haline gelir. Süper-ego ağır
basarsa, kişi suçluluk duyguları içinde bunalır; eğer id ağır basarsa, kontrolsüz, taşkın davranışlar
görülebilir.

2. Ahlak gelişimine bilişsel yaklaşımlar: Piaget ve Kohlberg


Piaget: dışa bağlı ahlak evresi ve özerk ahlak evresi
Ahlak gelişimini, kural, yasa ve daha yüksek ilkelerin öğrenilmesini içeren bilişsel bir yaklaşımla
incelemişler. Piaget tarafından bilişsel gelişmeye paralel olarak ortaya çıktığı belirtilen ahlak gelişimi
evreleri ise iki tane olarak kavramlaştırılmıştır: Dışa bağlı ahlak evresi ve özerk ahlak evresi. Dışa bağlı
evrede, ahlaki gerçekçilik söz konusudur ve çocuk, büyüklerin kurallarını mutlak olarak kabul eder.
Özerk ahlak evresinde ise birey, kuralların durumsal gereksinmelere bağlı olarak değiştirilebileceğini
kavrar.

Kohlberg: 3 düzeyli ve 6 evreli model

Kohlberg, Piaget'nin ikili evresinin ötesine geçerek altı evreli, ergenlik ve yetişkinliğe uzanan ahlak
gelişimi aşamaları bulmuştur. (yetişkenlerin çoğu 4.evrede kalır)

Kohlberg’e Yönelik Eleştiriler


1. Düşünce-davranış tutarsızlığını dikkate almıyor.

2. Kuramda ortaya konulan ahlaki ilkeler bireyci kültür değerlerine dayanıyor.

3. Evrensellik iddiası geçersiz. Kültürlerarası çalışmalar ahlak gelişiminin kültüre özgü olduğunu
gösteriyor.
4. Toplumsal cinsiyet yapısını dikkate almıyor. Oysa bireylerin ahlak anlayışı toplumsal cinsiyet
rollerine göre farklılaşabilmektedir.

3. Cezalandırma türünün vicdan gelişmesine etkisi


Fiziksel ceza çocuğa vicdanlı olmayı değil, saldırgan olmayı öğretir. Uzun vadede fiziksel ceza kendi
çıkarları için saldırganlık ve şiddeti kullanan bireyler ortaya çıkarır. (ceza-içselleştirmeyi engeller.)

Fiziksel cezanın yanında psikolojik cezadan da bahsedebiliriz. Hoffman ve Saltzstein (1967) fiziksel
olmayan psikolojik disiplini ikiye ayırmışlardır. 1- sevgiyi esirgeme. 2- kanıt göstererek inandırma

Kanıt göstermede zarara dikkat çekilir. Empati duygusunu, iç kontrol(vicdan)geliştirir.

Çocukta vicdan gelişimi için önemli olan şey, çocuğun yaptığı kötülük karşılığı ceza çekmesi değil,
kötülük yaptığı kişiye empati kurması ve yaptığından pişmanlık duymasıdır. Bir başkasının durumunu
anlamak bilişsel bir süreçtir.

Sık ve ağır cezalandırma vicdan gelişimini olumsuz etkiler. Çünkü:

- Davranış üzerine düşünme imkanı sağlamaz.

- Kızgınlık, öfke ve haksızlık duygularına yol açar.

- Başkalarına zarar vermenin kabul edilebilir olduğu fikrine yol açar.

- Sonuç olarak çocuğa vicdanlı olmayı değil saldırgan olmayı öğretir.

Sosyalleşmenin Kültür Bütünleşmesi İçindeki Rolü


Bir toplum, çocuk yetiştirme yollanyla kültürünü yeni nesle öğretir. Çocuk yetiştirme, kültürün çok
önemli bir öğesi.

Genel hipotez şudur: Bir toplumun yerleşme düzeni, yani ekonomik, politik ve sosyal organizasyonu,
toplumun çocuk yetiştirme tarzım etkiler. Çocuk yetiştirme ise kişiliği etkiler. Kişilik özellikleri de din,
batıl inançlar, vb. gibi çeşitli inanç sistemlerine yansır. (aşağıda)
Sosyalleşmeyi başlı başına önemli bir konu olarak inceleyen antropolojik araştırmalarda iki farklı
yöntem: birincisi bir toplumu derinlemesine inceleyen alan araştırması, İkincisi ise karşılaştırmalı
kültürlerarası araştırma yöntemi (sayısal analiz)

SOSYALLEŞME
İnsan yavrusunun biyolojik bir varlıktan toplumsal bir birey haline dönüşmesi → sosyalleşme ve
sosyal gelişim süreci

Saldırganlık (Aggression)
Saldırganlık, birine ya da bir şeye zarar veya acı vermek amacıyla yapılan davranıştır. Bir davranışın
saldırgan bir davranış olup olmadığını anlamak için davranışı gerçekleştirenin niyetine bakmak
gerekir. NİYET ÖNEMLİ!!

İki tür saldırganlık:

- Araç olarak saldırganlık (kendini korumak amacıyla (hedefe ulaşmak için) başkasına zarar vermek)

- Amaç olarak saldırganlık (düşmanca saldırganlık)

Saldırganlığın Sebepleri
Üç farklı ana görüş var:

1- Saldırganlık doğuştandır (Freud, sosyobiyolojik ve evrimsel yaklaşımlar)

2- Saldırganlık öğrenilir (sosyal öğrenme kuramı ve sosyalleşmeye vurgu yapan yaklaşımlar)

3- Saldırganlık engellenme sonucu ortaya çıkar (durumsal koşullara vurgu)

1. Freud, saldırganlığın yararlı olduğunu ve belki de gerekli bir işlevi yerine getirdiğini öne sürmüştür.
Freud’a göre eğer insanlar saldırgan davranışlarda bulunamazlarsa, saldırgan enerji birikir, kendine
bir çıkış arar ve bir şekilde davranışa yansımazsa, sonuçta ruhsal rahatsızlık şeklinde kendini gösterir.
Bu görüşe psikoanalitik kuramda katarsis denir. İnsanların saldırgan davranışlarda bulundukça daha
sonra tekrar saldırgan davranma olasılıklarının arttığı görülmüştür. Eldeki bulgular, Freud’un katarsis
kavramını desteklememektedir.

Birine zarar verdiğimiz zaman, bilişsel bir tutarsızlık yaşarız. Çünkü bir kimseye zarar vermek, “ben
mantıklı ve iyi bir insanım” fikriyle ters düşer. Bu tutarsızlıktan kurtulmanın bir yolu, zarar verdiğimiz
kişinin bunu hak ettiğine kendimizi inandırmaktır.

2. Saldırganlığın öğrenilmesi: Saldırganlığın öğrenilir olduğuna dair delil; Bandura’nın araştırması.


Çocuklara, bir bebek balona vuran ve bağıran bir yetişkinin filmi izletilmiş ve sonra bu bebekle
oynama şansı verilmiş. Saldırganlık olmuş. İzlemeyen kontrol grubu ise bebekle saldırganlık olmadan
oynamış.

3.Saldırganlık engellenme sonucu ortaya çıkar: Hayal kırıklığı/engellenme saldırganlığı tetikler. Amaca
ulaşma yolunda bir engel varsa saldırganlık artar. Barker, Dembo ve Lewin (1941) araştırması;
oyuncak dolu odanın çocuklara izletilmesi. Bu görüşün ilk eleştirisi: Kişinin niyetine göre saldırganlığın
değişmesi (trafik,geç kalma). 2.eleştiri: Bandura’nın araştırmasında çocuklar engellenmedi ama
saldırgandı. Engellenme tek başına yeterli bir sebep değildir.

Saldırganlığa İlişkin Sosyal Öğrenme Modeli


Bandura(1973) bu araştırmalara dayanarak ‘’sosyal öğrenme modeli’’ni oluşturmuştur. Bu görüşte
iddia edilen, saldırganlığın, diğer karmaşık sosyal davranışlar gibi öğrenildiğidir.

Doğrudan veya dolaylı yollarla:

- Hangi kişilere veya gruplara daha kolay saldırganca davranılabileceği;

- Başkalarının ne tür davranışlarının saldırgan tepki gerektirdiği;

- Hangi durum veya bağlamların saldırganlık için uygun veya uygunsuz olacağı öğrenilir.

Bir kişinin, belli bir durumda saldırganca davranışlarda bulunup bulunmayacağı birçok etkene
bağlıdır. Kişinin geçmiş deneyimleri, durumsal pekiştirici etkenler (engellenme, silah vs., saldırganlığı
uyaran etkenler), kişinin saldırganlıkla ilgili düşünceleri ve algısı, sosyal ve çevresel birtakım
değişkenler bu etkenlerdir.

SALDIRGANLIK NASIL AZALTILABİLİR?


1. Saldırgan davranışların cezalandırılması ve alternatif davranışları ödüllendirme:

Saldırgan davranışların cezalandırılması ya da ciddi düzeyde değilse göz ardı edilmesi; saldırgan
olmayan, yapıcı, uyumlu davranışların ise ödüllendirilmesi. Cezanın altında yatan temel mantık,
kişinin cezadan bir şeyler öğreneceği ve bu davranışı tekrarlamayacağıdır. Ağır cezalar geçici olarak
etkili. Uzun vadede tam tersi bir etki olabilir. (evde dayak yiyen çocuklar ileride saldırgan olur.)

Buradaki sorun şudur: Ceza, kişiyi yalnızca tekrar cezalandırılmamak için itaate yöneltir. Kişinin
yaptığının neden yanlış olduğunu benimsemesini sağlamaz. İnsanlar ağır bir ceza çektiklerinde
kendilerini suçun bedelini ödemiş gibi hissederler; cezanın sebebini oluşturan doğru değerleri
içselleştirmezler. Oysaki kişilere, davranışını engellemeye ancak yetecek kadar hafif ceza verildiğinde,
kişi bilişsel çelişki yaşamakta ve yanlış davranışı tekrarlamaması için güçlü bir sebep (ağır ceza) söz
konusu olmadığından, bu kötü davranışı gerçekten yapmak istemediğini düşünmektedir. Dolayısıyla,
davranışın yanlışlığını kabul etmekte, doğruyu benimsemektedir.

2. Saldırgan olmayan modeller sunma ve saldırgan modelleri cezalandırma: Toplumun her alanında
uygulanması gerekir. Nasıl davranılması gerektiğinin net olmadığı durumlarda ne yapacağımıza sosyal
ortamdan etkilenerek karar veriyoruz. ABD kaynaklarına göre, idam cezası öldürme davranışını
azaltmamaktadır.

3.Empati becerisini geliştirme: Aronson (2004), empati ve saldırganlıkla ilgili bir deneyde trafik
ışıklan kırmızıya döndüğünde bir yaya geçtiğinde sürücülerden % 90’ ının agresif bir şekilde kornaya
bastıklarını rapor etmiştir. Yalnız geçen yaya, koltuk değnekleri kullanan biriyse korna çalanların
sayısı fark edilir şekilde azalmıştır. Bunun sebebi bu durumda karşıdan karşıya geçen kişiyle empati
kurmamızdır. İşe yaraması için düşmanlaştırıcı ve ayrımcı söylemlerin ve uygulamaların ortadan
kaldırılması gerekir.

Olumlu Sosyal Davranış (Prosocial Behavior)


Yardım etme, paylaşma, dayanışma, fedakârlık, teselli etme, işbirliği, vb. Davranışlar. 1960’ların
sonlarına doğru, özellikle Yurttaş Haklan Hareketi (Civil Rights Movement) ve Kitty Genovese vakası
ile sosyal psikologlar yardımlaşma davranışına eğilmişlerdir.

1964 yılında New York’da Kitty Genovese adlı genç kadın, evinde bir adamın saldırısına uğrar. Çevre
apartmanlarda yaşayan en az 38 kişi çığlıkları duymasına ve olaya şahit olmasına rağmen hiç birisi
kadına yardım etmemiş hatta polisi bile aramamışlardır. Bu durum sosyal psikolojide “seyirci etkisi
(bystander effect)” olarak geçer. Başkalarının varlığında, insanların yardım etme davranışı
engellenir. Acil bir durumda, olaya tanıklık edenlerin sayısı ne kadar fazlaysa, acil ihtiyacı olan
kişiye yardım etme ihtimali de o kadar düşüktür; çünkü yardıma ihtiyacı olan kişiye karşı duyulan
sorumluluk seyirciler arasında dağılır.

Altta yatan motivasyona göre iki biçimi var:

→ özgeci (altruistic) davranış

→ bencil (egoistic) davranış

Neden yardım ederiz?


- Evrimsel bakış açısı
- Sosyal öğrenme kuramı
- Maliyet-ödül değerlendirmesi modeli (- acil durumu görenin yardım etmesinin sonuçları ?
- acil durumdaki kişinin yardım almamasının sonuçları ?

- diğer faktörler (her iki kişinin özellikleri, empati, vb.)

- Sosyal kimlik kuramı → “içgrup kimliği”

1. Evrimsel Bakış ve Sosyal Öğrenme Teorisi

Bandura (1977) sosyal öğrenme teorisinde sosyal davranışının doğuştan değil, rol modelleri
gözlemleyerek edinildiğini öne sürmüştür.

2. Maliyet - Ödül Değerlendirmesi

Uyarılma: maliyet-ödül değerlendirmesi. Maliyet ve ödüllerin değerlendirilmesi olayı seyredenin


yardım etmesinin sonuçları ve acil durumdaki kişinin yardım almamasının sonuçları üzerinden yapılır.
Olayı seyredenin yardım etmesinin maliyeti zaman ve efor kaybı ve kendini tehlikeye atmak. Ödülleri:
yükselmiş bir özgüven, yardım isteyenin teşekkürü ve övgüler. Yardım isteyen kişinin yardım
almamasının maliyeti devam eden huzursuzluk, kendini suçlama ve yardım durumunda kazanılacak
ödüllerin kaybı. Maliyet ve ödüllerin değerlendirilmesi sonucunda kişi doğrudan ya da dolaylı bir
şekilde duruma müdahale edebilir, kaçabilir ya da durumu yeniden yorumlayabilir.

3. Sosyal Kimlik, Gruplar ve Yardım Etme Davranışı

Sosyal Kimlik Kuramı (Tajfel, 1978) insanların grup ya da sosyal kimlikleri belirgin olduğunda,
davranışlarının grup değerleri ve normları tarafından şekillendiğini ileri sürer. Kişinin sosyal kimliği
grubun değer ve normlarına bağlı olarak kişiyi olumlu sosyal davranışa yönlendirebilir.

İç grup kimliği modeli (Gaertner ve Dovidio, 2000, 2008): aynı gruptan, takımdan kişiler birbirlerine
yardım eder, düşmanlık azalır, olumlu sosyal davranış artar. Yardımın, yardım isteyen kişi iç gruptan
olduğu için mi yoksa iç grubun normlarından dolayı mı gerçekleştiğini ayırt etmek önemlidir. Eğer iç
grubun normlarından biri yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmekse dış gruptan biri dahi olsa kişi
yardım etme davranışında bulunacaktır.

Acil Durumlarda Yardım Etme Süreci: (Seyirci etkisindeki 5 aşamalı karar verme modeli)
Acil durumlarda yardım etmeye nasıl karar veriyoruz? (Latane ve Darley, 1970)

1. olayı fark etme

2. acil bir durum olup olmadığına karar verme

3. kişisel sorumluluk alma

4. yardım edilip edilemeyeceğine karar verme

5. müdahalede bulunma

Beş basamaktan herhangi birinde negatif bir değerlendirme yapılırsa, insanlar olaya müdahale
etmezler. İnsanların acil durumlarda yardım edip etmeme davranışını olay yerinde başkalarının olup
olmaması büyük ölçüde etkiler. Olay yerinde başkalarının olması, sorumluluğun kişiler arasında
dağılması, toplu yok sayma ve izleyicilerin ket vurması gibi sosyal psikolojik süreçlere yol açar.
Seyirci Etkisi (Bystander Effect)
*Kitty Genovese cinayeti (1964) ve “seyirci etkisi” (Latane ve Darley, 1970)

*Başkalarının varlığı yardım etme davranışını nasıl etkiler?

- Sorumluluğun kişiler arasında dağılması

- Toplu yok sayma - İzleyicilerin ket vurması

Olumlu Sosyal Davranış, Yardım Davranışı ve Özgecilik (Altruism) :


Olumlu sosyal davranış, yardım davranışını ve özgeciliği de içinde barındıran, gönüllük esasına dayalı,
başka bir insanın fiziksel ve ruhsal sağlığına pozitif katkıda bulunmaya yönelik davranışlardan oluşan
en genel kategoridir. Hayırseverlik, dayanışma, paylaşma, bir insanı zor bir durumdan kurtarma, acil
bir durumda bir insana yardım etme davranışları olumlu sosyal davranışa örnek.

Bir kimseye yarar sağlamak adına yapılan davranış yardım davranışıdır.

Örn: Zor durumdaki bir arkadaşınıza 100 TL borç verdiniz; bu durumda arkadaşınıza yardım etmiş
oluyorsunuz. Diğer bir yandan, bu davranışı eli açık, cömert görünmek amacıyla sergilemiş olsaydınız
o zaman bu davranışa yardım etme diyemezdik. Aynı şekilde, bu davranışı kendinizi iyi, erdemli
hissettirdiği için yapıyorsanız, bu davranış özgecil değil tamamen bencildir (egoistic). Özgecilik,
kendini hiçbir şekilde düşünmeden, sadece ve sadece başkalarına yarar sağlamak arzusuyla yapılan
davranışlardır. Kişisel çıkar ve kazançlar düşünülmez; kişi sadece empati kurar ve yardım etmeye
karar verir. Özgecilik davranışını yardım etmeden ayırmak çok zordur; çünkü özgecilikte önemli olan
şey kişinin yardım etme davranışının altında yatan motivasyonudur.
BÖLÜM 8 : BENLİK
Benlik (self): bir kimsenin kendisini kendisi yapan, onu diğerlerinden ayıran özellikler bütünü.

You might also like