Professional Documents
Culture Documents
v
o
Ea
f
z
F
v
P.D. OUSPENSKY
"irysANIN
BILIN EYHN
P§IKotOIISI
ıo
Cüneyt KUI{DOĞLU
ffi)
Ruh ı,t. Madde Yayuıları
kitobın oriiinol odı
Tü"ği'sYtl,, öıötv or MAN,S po ss ı B LE EvotuTıo N
O Bosım
Emre Mcıtboocılık
Dizdorive Medresesi Sok No:l5
Çembeİlitoş,/ lSTANBUL
Tel: (0 212)5lB2374
içiNnr«irEn
SUNUŞ 7
ciniş g
üçüNcu DERs . 51
nönuüNcu DERs _ .. 64
10
giniNci nEns
Psikolojinin araştrrmaları hakkında konuşacağım, fa-
kat sizi uyarmalıyım ki, bahsedeceğim psikoloji, bu ad al-
tında bildiğiniz her şeyden daha farkİıdır.
Başlangıç olarak söy}emeliyim ki, tarihte hiçbir zalnan
trr.
Psikoloji binlerce yıl boyunca, felsefe adı altında var
oldu. Hindistan'da temelde psikoloji olan yoganın tüm bi-
çimleri felsefenin alt sisteminden biri olarak tanrmlanrr.
Aslrnda psikolojik olan sufi öğretileri de kısmen dinsel,
11
iıvsarung aiıiıvı,rryrıv ps i«o t o 7 i si
72
BiRiNCiDERS
srndan sonra/ psikoloji bazen dönemin diniyle bağlantılı
olar,ak, bazen de bağırnsız o|arak, astroloji, simya, maji ve
daha.modern masonluk, okültizm ve teozofi gibi sembolik
öğretiler biçiminde varlığınr sürdürdü.
Açık bir biçimde yaşayan ve giz|i veya kılık değiştir-
miş bütün psikolojik sistemlerin ve doktrinlerin iki ana ka-
tegoriye bölünebileceğini burada belirtnrek gereklidir.
Birincisi; insanr bulduklari gibi veya olduğunu di,i-
şündükleri veya tasavvur ettikleri gibi inceleyen sistemler.
Modern bilimsel psikoloji veya bu ad altında tanrnan, bu
kategoriye aittir.
Ikincisi; insanı, rıe olduğu veya nasıl göründüğü gö-
rüş açısrndan değil de, insanrn ne olabileceği, yani müın-
kün evrimi görüş açrsrndan inceleyen sistemler.
Bır son sistemler gerçekten orijinal olanlardır veya ne
de ıılsa en eski sistemlerdir ve sadece bunlar psikolojinin
unutulnıuş kökenini ve anlamrnı açıklayabilirler.
Insanrn mümkün olan evrimi görüş açrsrndan insanr
incelernenin önemini anladığımızda, bu soruya verilebile-
cek ilk cevabr da anlayacağrz.
Psikoloji nedir? Fsikoloji; insanrn mümkün evrimi-
nin ilkelerini, yasalarlnı ve gerçeklerini araştrrmadrr.
Burada, bu derslerde, sadece bu görüş açısından ko-
nuşacağım.
Ilk sorumuz; insanrn evrimi ne anlarna gelivor?
Ikinci sorumuz; bunun için gerekli özel koşullar var
mıdir?
Xrrsanın kökeni ve bunu izleyen evrimi hakkında bili-
nen modeln görüşlerie iigili olarak hemen söylemeliyim
ki, bunlar kabul edilemez. Insanrn kökeni h,,kkında hiçbir
şey bilınediğimizi ve insanrn zihinsel ve fiziksel evriminin
hiçbir kanıtrna sahip olmadığımrzr anlamalryrz.
Aksine tarihsel insanr ele alacak olursak, ki bu, on beş
13.
n s r.r n- a jrA _ıfF) rı- pslKo Lo fi s I
74
Bini^/ciDERs
işe başlanr a|ıyız.
15
r,ı.s,üı,Lv n i riu utwv ı,s i ro ı o 7 is i
Eğer bunu istemiyorsa veya yeterince güçlü biçimde
istemiyorsa ve gerekli çabaları gösterıniyorsa, hiçbir za-
man gelişemeyecektir. Biı yüzden bunda bir adaletsizlik
yoktur. Insan istenrediği bir şeye niçin sahip olsun? Eğer
insan şimdiki duruından mernnunken farklı bir varlık ol-
maya zorlansaydr, bu adaletsizlik olurdu.
Şimdi kendimize farklı bir variığın ne anlama geldi-
ğini sormalıyız. Bu soruyla ilişkisi olan bulabileceğinriz
tüm materyalıi göz önüne alacak olursak, insan_rr, farklı bir
varlrk oiuİken şimdİ sahip olmadığı birçok yeni nitelikler
ve güçler edindiği iddiasrnr buluruz. Bu, insanrn psikolojik
,ıreya içsel gelişimini kabul eden değişik türde sisternlerde
bulunduğurnuz yay gLn bir iddiadır,
Fakat bu yeterli değild.i.r. Bu yeni güçlerin en aynntrlı
tanrmlarr bile, bunlarrn nasrl ortaya çıktıklanru r-e nereden
geldiklerini herhangi bir biçimde anlamamrza vardımcr ol-
mayacaktır.
Genelde bilinen kuramlarda, insanrn e rrirninin müm-
k ttiklerimde bile kayıp
ı, b
ü sinııli ,ahip olmaclığı
yeni yetenekleri veya güçleri elde etmeden cjnce, aslında
sahip olmadrğı fakat kendirıe atfettiği r-e tarudığrnı, kula-
nabileceğini ve denetieyebileceğini sandığı şetenekleri ve
güçleri edinmesi gerektiği gerçeğinde vatma]<taCu.
Kayıp halka budur ve bu en önemli konudur.
Daha önce tanrınlarran çaba ve r-ardima ,javalr eı,rim
y<ıluyla insan, şimdi sahip olduğunu -nd:gı tfai<at bu ko-
nuda kendini aldattığr) yeni niteliler e,linı,.eliciir.
Bunıı daha iyi anlamak, insanrn edinebiietegi hem ye-
ni hem de alışılrnadık ve zaten sahip oidugunu düşündü-
ğü.bıı yeteneklerin ve güçlerin neler olCu5unu bilmek için,
ins anrrı kendisi hakkrndaki gen el bii gısi vle'naşiam aiıv ız.
1.6
I
c4
RrRlNC/DE]?s
1.7
iıvsaıvrı* ririivwr rrııg psi«o r cı7rsi
;;;;;
, merkez, sürekli bir "benlik" veya ego yoktur.
18
BIRINCiDERS
19
irusaıvıv niriırırrwN ı" sixoıo isi
7
20
ı
siRi]vciorns
lltı nite]ik]eriır en öıreir,]isi ve en yanılticısı şuurdtır.
Insanda ıleğişim, şurrlun anlarnr kcırrı-ısundıki aniayışır..ın
değişnıesi ve b,rından sonra da bu şuur üzerins-le tedricen
_ryryg4i'
faaliyetleri
diğiıı 5tı ğerçck çok uz akat
btıırrın i_ıııeiııi, t-ıiıtiiııiiyiı: iriçbir :4a]Tı;i11 anJaşılnıadı, çünki
zihinsel i:i' sıir,:ç veva iiyeti, şuİ!4Ü]/ışıyla stL
rekli bağ]ant-ı hilindeliff. Farkın- vilrma anı rnsan şu-
- -üT!u
a varırsa v"] sonre bu fark edişi
unutursa _i,a da lratırlarsa bile, bu şuı,ır değildir. Bu yalnız
güçlü lıir farkında olı:şun hatrrasıdrr.
Şirndi, bütiin modern psikolojik okullar tarafır,.dan ka-
ç;rrlan bir başka geıçeğe dikkatinizi çekmek istiyorum,
Bu, insanda şuuntn, ne anlama gelirse gelsin, hiçbir
zaman aynr dururrıda kalmadığı gerçeğiciir. Ya oradadir y6
da deği Di-
ğer anl yamaz. Bu, insanda başka
27
r
iıvsaxrıv ri üw ıvtrwı,ı p s i xo t o 7i s i
herhangi bir şeyden daha faz|a sürekii şuurluluk veya sü-
rekli farkrnda oluş yarrrlgisrnr yaratrr.
Mo d ern p sikoloji okullarının . b azı|arı, şuuru bütünüy-
le reddederler, böyle terimin gerekliliğini bile reddederler,
fakat bu tamamıyla bir yanlış bir kavrayışın aşırrlığıdır,
du?
İtlnci olarak, ortaya çıkışınırı sıklığı: Insan, ne kadar
srkhkla şuıırlu oldu? .. r
Üçüncii olarak, kapsam ve nüfuz eclış: Insan, neyin
J'. ..
22
-
ninhrciorns
cağını. Bir saat alrn, kendinizin farkrııda tılınaya çalışarak
"Ben Peter Ouspensky'yim, şirndi buradayım." düşüncesi-
ne konsantre olarak yelkovaıra bak"ın. Başka bir şey düşün-
nreye çalrşmayin, yalnrzca yelkovanm hareketirıi izleyin ve
kendinizin, adInızın, varlığrnızrn ve olduğurıırz yerin far-
kında olun ve diğer biiı:hr düşünceleri keırdinizden uzak
tutun.
Eğer sabıri\ysan:ı:., tıunu iki alakika yapabileceksiniz.
Eu sizin şu,Jrunuzu.ır srnrrıdır. Eğer bir süre sünra cleıreyi
tekrarlamaya çalışırsanız, tJuıtun ilkiırclen daha zor o]du-
ğunu göreceksiniz,
Bu derıey, insanın doğal clurırrnunda büyük cabayla
bit konırrrun (kcncjiı"ıin) jki dakika veya daha azbir sürey-
le struri,ında alabileceğini gösternıektedir.
Uygun biçirnde t;u deneyi yaşıtıktan sollra hir jnsanrn
çıkarabileceği eır öı..ernli sonuç/ insartrn kendiniır şuurun-
cia olrrıadığıdr. Keı,ıdinirı şuurunda <ılduğu illtizyonu hafi-
za r.e.ciüşürrce süreçlerivle yaratrlır.
Orneğın, tıir acJam bir tiyatroy4 gider. Eğer oraya alr-
şrksa lrer şe}.i eijziemlemesine, görebilmesine, oyundan
hcişlarıınasırta veva lıoşlarımantasına/ rastladığı kişileri ha-
tır]arıasrna ve berrzeri şeylere rağınen, oradayken özellikle
oı,ada olduğuniıır şı.ıurıırıda değildir.
Eve geldığiırde, tiyatroda olduğtınu hatrrlar ve eibette
oradayken şuurlu cıiduğunu sanrr. Bu yüzdeıı şuuru hak-
kıırrla kuşkusu yoktur ve akıllrca l,ıareket ederken, diişü-
nürken, gözleınlerken şuurunun tümüyle yok olalıileceğini
fa.rk etrrıez.
Genel tanınrlama için, insanın dört şrıur dururnu
imkAnı vardr. Burılar uyku, uyanıklık durıımu, kendinin
şı.ruıunda olma ve objektif şuurdur.
Fakat insarı, bu dört şuurluluk durumu imkAnına sa-
}ıip olınasrrra rağmen, gc.rçekte yalııız iki durunrda yaşar.
23
r
,nejki
tıurııın ne ar,larne_ geleceğ;ini biiıneciiğiırcjen de bu ılu_
rı"inrı.ı t;ıninrazı]ı,. Eı_l şrıurluluk aııiaı,ı; enciei: zaııa,ılaı_cia,
24
-
i;I,;?Jr;". i ]]r{iS
Ara s tla ça Ğrışı nıİar ye,Va he]v ecanlı ı1 urı.ırıı la rrn li ;ıtriillarıy-
ia kaırtro! edil+:rek, ker,c-ii bış_!arına ,,,idt:r, geİİı:ler.
Bir sorı-ı oi-taya çikıyor; B,: geçici şı-:u: aıılaı,ı tizı:rjnde
iıjr denetim eiCe e .me}ı, burrlarr ,jal,,"a sık uyarıriulnak, da-
ha uiı.un süre rnul-ıafaza etmek ı,eya süıek-ii k,lnı;:,k lill;:t1*
kiiir miiCür? Diğer bir cleyişle şuıırlır olrnak ııriinıki,iıı. ;nü-
düş?
tsu çıık öı,.enıli bir konucl,:ı:. Çalışmanıjıztn t_,i! 1,ı;;5rntia,
btı nııkLanrır k:rrarn. oJ;,r;ık bile ıstisnasr bıit"rin rnodeı-r,
psikıiojik c;k:ıill;ı-r tşrai:ııdar". iauıaııı;Vla kaçırıiıiığı ıi:laş,l-
n,ıalıdıı,.
irısan cicğru -v,önte;,rri":rlt ve ıluğti;. caixılaı,ia şutıfu*
ııun krıntroiürıii e [de eilebii!r 1,€; bl"ittııı ii:r; ,,:iı-ı,ıç],ı isrr:diği
şr:1,}g11" t_ı:riil<tc ktr.j.irıin şıı.ııı,ııııd.":ı ,;.i;:l"-riiir. Şl":;,rıır. a_n-
jatrn;ı}i isteciikierirıi, şirı"ıdikı d urır-c.:urriızıin ;ıayal L;ile
eıJeınn:l,iz,
Saı;ieıce bu nııkt;ı anlas,ıldıktan 5ol1,ii1, iısikıı!ıjinin
ciddi i.ıir Lı i cıın ı]e aı-a ş tııriıniısı nrtıın k ı-i rı ı_ılı.ır.
Brr ıalrsnıır ker,diıııizçİe!:i şuı.ıra cİaır tıırl;elİi]ri]-ı .-,!fiıı]]t]-
riil'r,;,ısivi;r1ıı:iamajıı-i;ı,, cünki. cıı .l.r:ri,ıd;.,ri i-,11 enoell{",in l-ı;,i-
zılarr ka l.iı rı l ci ii1 ı :, ri ;ı, şuı;rlı-ıi ıık aıtr. ıa y:. i,ı:. 31u o.
Bı-ııı..r i,,:lı,../;:ıı Ct:ı,slr:ıiie. ı., büı.üğii kenıii tıilgisi;ıliği-
iı ıiz_ cia şı ı,,_ı c ıı gei. ııı,d cn bıılı,.; E.lci t c cğ irı-ı,
i
25
ixsa;vrr,ı nfriıvı,rryrııu ps i xoı.a iisi
karmaşrk bir rnakineyi incelediği gibi iırcelerneiidii, Kişi;
makineırin parçalarrnr, aıra işlevlerini, doğru çal ış;ıııası.nrn
ko-çullarrrıı, bozuk çalışması-nı.n ırederılerini ve rnakineyi
int-,elernek içiır de bilinmesi gerekli cılan özel bir dil kuilan-
madart t"arif edilrnesi zor olan pek çok diğer şeyi bilnıelidir.
akltle irrs;ırrrn ye,Ji değişik forıksiyonu varciır:
1
1 Düşünce (ya da zihin)
L
P*yg* (ya da l,ıeyecanlar)
J Içgtiıtrüsei f orıksiyon tor gar izıııanın t iim i ç f aaliyeti )
4 },[arei."et toı-ı ksiyıınu (ıı iekAnda h arek et ve henzerle-
ri ci ,gani;znıanın tüin dry {aaliv,eti)
iinsil,gt (erkek ve dişi iki pıensi_-iir tum scrulrı-lil,I"
Taaliyr:ii)
Erıniarın }ıan1 slre, günlük diide a<iı olmavan, sader_,e
vüksek şı.ı ı.ı r}uluk clı-ırurnla rrr,ı6l;1 ı-,;rt aya çık an iki f on k si-
yon ciahiı varclır" Bunları.n hiri, kendinin şuuruiıda cıinra
durı.ırııuıı<ia ortaya çıkaır yüksek drı;ıflusal fcnksil,crn, rii-
ğeri de ııbjektif şuurlııluk elıınrmun.Ja ortava çıkan yük-
se&. zihinsel .fonksi3,ondtır. Eu şuurluluk,juı,unıiarrtrı]a
olnıadığımrzd,irır, bu f cır,ıkı;iyonlaı,r incele-,,-gınelıi7 1ıgva
bunlarla denev yaparna1,ıız. S;ıdece, Lıı-ıniar hakk_ı;rda 1,.ıl-
nızca d aI ayh'tıiçirrı,Je bun l;ıı,ı cdinı-ıiş,ga,J a .i errevinriemiş
kişilercl er, bii gi edin ebiiiriz.
.Değişik ülkelerirı dinsei ve felsefi literafurlerinde yük-
sek şuurluluk durunılarrna ve yüksek fonksiyonlara dair
birçok imalar ı,ardrr. -Bu irrıalarr aı-ılamada {az|adan güçlük
yaratan şey, yiiksek şuurluluk durumları arasındaki avrrrri
eksikliğietir. Samadhi (rnedi tas_von, rr-ıu rakabe), vecd veya
aydrnlanrna ya da daha yeni çalrşmalarda kozmik şııurtru-
luk; bazen kendiniır suı-rrunda olır-ıa tecrübeleri, bazen cie
objektif şuurltrluk tecrübeleri gibi ayrı durumlar; işaret
eriiyor olabiiir"
trlginç görünmesirre rağmen, objektif şuuıluluk de-
26
!
rinrıvciorns
nilerı en yüksek durum hakkinda fikir edinebilmek için,
ara bir durum olan kendinin şutırunda olma dururnun-
dan daha faz|a rnateryale salribiz. Oysa ilk durum sadece
ı
irus,ının* piı iruırcıen ı,s i«or.oir
i:i{ını içerir:
l- Orgartizn,ıanın tünı iç faali3,eii, türıı fizvoloji; ya;ıi
viveceğin haz.ınr ve ij,zünrieıırnesi, nefes alıp verrıe, l:-an
,--i.t_ı].a5rmr, rç orgarriarın türn faaliveti, ı,eııi h,,icrelıeiiı-ı inşası,
.y
uııl,;ıreirr.
1- Ttinı fiziksel hei,$iır^ir., y,]ıııi hoş i,a iia iıahnş 1:ıi-
tiin fiziksel d;ıyu_rr"ılarrlu, }{er tür ırğri vern,,ı i,ıoş;ı :gıtnıeveır
tıt, k*kı: gibi nahoş duygıılerze lrer tıjr güze! tat, gii::el
kci<ıı ılitıi fizik"çel iiaz]ar.
4- Gujnıe i?e f]gli(:ı]ıp gil,ı, cı_,k k;trırıaşılı oi-,;:ı ıiir, tiirn
reilek;]t1r; gerçtLite iç retTeksli:r ııiarr tat, koh:ıı, .rğrı arı;.l;ırı
gii:i lıt_-ı, iür fızikse] i-ıafıza.
ın{arekct fcınksi,,rotıu }tenıiisiııde, yürünre :azriı a, },(]ü-
_t
28
BII{INCiDERS
29
iı,,/sa]vı]v ririırııaryriv ps i«o ı,o7 is i
dtrrumumrızda başka hiçbir şeye sahip olmadığımızdan,
ne yapabilirsek ondan yararlanrnalryu. Bu durumda yapı-
lan yanlrş gözlem-lerin, kuramlarrn/ sonuç çrkarmalarrn ve
kararlarrn miktarrnr bilseydik, kendimize bütünüyle inan-
maktan vazgeçerdik. Fakat insanlar kendi gözlem ve ku-
ramlarrnrn nasıi aldatıcı olabileceğini fark etmiyorlar ve
burrlara inanmaya devam ediyrıriar. Kendi kendinin şuu-
runda olma, yani üçüncü şuur durumunun anlarıyla bağ-
lantriı olarak bu fonksiyonlarrn kendi kenclilerini göster-
dikleri ender anlarr gözlemlemekten kişiyi alıkoyan, işte
budur.
Tüm bunlarrn hepsi, dört fonksiyonun her birinin, üç
şuurluluk dunrmunun her birinde kendisini gösterebilece-
ği anlamrna gelir. Bunlarrn sonuçlannı ve farklılrklarrnr
gözlemlemeyi öğrendiğimizde, fonksiyonlar ve şuurluluk
d urunıları arasrnd aki doğru ilişkiyi an|ay aca ğız.
Fakat şuur durumlarryla ilişkili olarak fon\siyonlar-
daki farklılıkları düşünmeden önce bile, insanrn şuurlulu-
ğunun ve fonksiyonlarmrn oldukça farklı olaylar oldukla-
rrnr ve farklı özelliklere sahip olduklarını anlamak gerekli-
dir. Değişik nedenlere bağımlı olarak, biri, diğeri olmadan
var o]abilir. Fonksiyonlar şuuı olmadan, şuur da fonksi-
ytınlar olmadan var olabilir.
30
ixinıci DERs
Insanı. incelememizi sürdürerek, şiındi değişik şuur
dururnlarrndan daha ayrıntılı söz etmeliyiz.
Evvelce söylediğim gibi, insan için mürrıkün olan dört
ştıuriuluk durumu vardrr: "uyanrklrk şuutru"r "kendinin
şrıurunda olma", "uykıı" ve "objektif şuurluluk''. Fakat
insan sadece kısnren uyku, kısrneır de "uyanrklık şı_ıuru"
olarak adlandırılan iki duruında yaşar. Dört kailı bir eve
sahipken, sanki alttaki iki katta yaşlyolmuş gibi bir du-
rumdur bu.
Birincisi, ya da şuurun en düşük durumu uyku'dıır.
Bu tamamen siibjektif r.e pasif bir durumdur. Insan rüya-
laı,la çevrelenmiştir. Tüm psişik fonksiyoı,ıları herhangi bir
yiinelime sahip olmadan çalışır. Rüyalarda rnantık, birbiri-
ni izleyiş, neden ve sonuç yoktur. Geçmiş tecrübelerin van-
srnıalarr olsun ya da aııın belirsiz algrlamalarrntn yansıma-
i;rrı olsun, uyuyan insana ulaşan sesier, bedenden gelen
cluyumlar, hafif ağrılar, kassal gerilimlerin duyumları gibi
durumlar, hafizada sadece hafif bir iz bırakarak, çoğu kez
de hi.çbir iz bırakmadan zihinden geçer giderler.
Ikinci şuur durumu, insan uyandığında gelir. Ç;riıştı-
ğırnız, konuştuğumtız, kendimizi şuurlu varlık olarak dü-
şündüğün,ıüz, şimdi içinde bulunduğumuz bu ikinci duru-
mu çoğu kez "uyanıklrk şuuru" ya da açık şuur olarak ad-
iandrrrrrz. Fakat gerçekte bu drırum, "uyanık durumda uy-
ktı" \,eya "izafi şuur" olarak adlandırılmalıdrr. Bu ikinci
31
ı
,.lri
32
ı
i«rNciorns
çünki çok güçlü biçimde rüyalar tarafırrdan etkilenir ve tıa-
kikateıı, gerçeklerclen çok rüyalarda yaşar. Insanlarrn uy-
kuda yaşadrklarrnr ve her şeyi uvkuda yaptıklarınr idrak
ettiğinrizde, kişilerin ve genelde iırsan yaşamrnrn tüm saç-
rnalrklarr ve çelişkileri açıklanmış olur.
Bunun, birçok eski doktrirıin içsel anlamr olduğunıı
hatırlamak fayda!ıdır. Kutsaj Kitap Öğretileri'ııde bu du-
ruin, gerektiği biçinıcte çok encler ani;ışrlrnıısına rağrnerr,
insanlarrn uykuda yaşadıkiarr vı: her treycien önce uyan-
rnaları gerektiği belirtilrniştir. Ama insaılar bunu sözel
olaı ak arılamrşlaıd ır.
Fakat sotrun/ insar,ıın nasri u.vanabileceğidir.
Iııcil öğretisi uyanrriayr eurretieı:, fakat nasıl uyanılaca-
ğıni söylenıez.
Fakat şuurun psikrılııjik incelenmesi, irrsanrn sadece,
uyuırıakta tıi,Juğurıu fark ettiği zaman/ uyanna ycıltında
oltJı:ğtını"ı söylemenirr nıümkürı olriuğunu gösteriyor, İlk
önce ıı-7kusııı_ıu. idrak etrneı-ien, iıısan hiçbir zaman uyana-
lnaZ.
Llylır ve uvanık dtıruındaki ul.ku, insanrn içinde ya-
şadığı iki şurrr dururnudı.ır. Bunlanır yanr srra/ insan için
ıniimkün çlan iki şrıı_rr dı.ırumu vardır, fakat insan bunlara,
sarler,e zorve rızuır bir rnücadeleden sonra ulaşabilir.
Bu iki yüksek şuur drırtımu "kendinin şuurunda ol-
Ina" ve "ı_ıbjektif şuı-ırlııliık" olarak adiandırılrr.
Geneliikle, keırdirnizin şuurunda olrnaya sahip otrdu-
ğurr,iızıı ya da ne de clsa istediğimiz herhangi bir anda
kendırnizin şuurunda olabiieceğimizi sanrrız. Fakat ger-
çekte "kendirrin şuurunda olrna" hakkrmız olmadan, ken-
dirnize atfettiğimiz bir duruındtrr. "Ohjektif şuurluiuk",
haki<rnd;ı hiçbir şey bilnıediğirniz bir rlurumdur.
I(enciinin şuurunda olrnak, insanrn kendisine karşr
objektif olclıığu bir durıımdur. Objektif şuurluluk ise, in-
33
iıvsaıvrıv ri ria ıreyr,w ı,sixotofisi
sanrn gerçek veya objektif Alemle teinasa geçtiği; ,vani du-
yun,.lara, rüyalara ve siıbjektif şuur lıAlleriıre kapısıirr ka-
padığı bir drrrumdur"
Kendinin şuurunda olmak, insaıırn kendisine karşı
olıjektif olduğu bir dururıciiır. Objektif şuurluiuk ise, insa-
run gerçek veya objektif Alemle ternasa geçtiği; yani du-
yumlara, rüyaiara ve subjektif şutır hillerine kap,.sı.nı ka-
padığı bir durumdur.
Dört şuur dtırumunun bir başk tanrını, hakikatin
kavranmasr imkAnr göı,üş açrsrnrlan yapılabilir.
ıik şuur durumunda 1,ani uykiırla, gerçek llakkıırda
hiçbir şey bilemeyiz.I}az,ı perçek algıiar veya duy5utrar tıi-
ze gelse biie, rüyalarla karrşır ve ııyku dıinımunıla rriy;ıla-
rr ve gerçeği ayrrt edemeyiz.
İkinci şuur dururnrıııda, yani uvanrk durumdaki uy-
kuda, yalnrzca izafi gerçeği bilebiliriz ve bundan da izafi
şuur kavramr çikar.
Kendiniir şrıu unda olıııa oları üçüırcü şuur ciururnurı-
da kendimiz hakkrnda tünı gerçeği bilebiliriz"
Dördüncü şuur durunrunda, vani objektif şuırrlrıluk
durumunda, her şey lıakkındaki tüm gerçeği bilelıilıyor
sayrlrrrz. "Keırdinde şeyieri" ve "düıryayı olduğu gitıi" ince-
leyebiliriz.
Bu, bizden öylesine uzaktir ki, bunrın hak_krrııia dçığru
biçimde düşünemeyiz bl|e. Objektif şuu riuluğtın parıitıla-
rrnrn bile, sadece kendinin şuurunda olma durumun,"ın tü-
müyle geliştiği durumda gelebileceğini anlarnaya çalışma-
|ryo.
Uyku dulırnund a iza{i şuurluluğun parrltılarrna sa-
hip olabiliriz.Izafi şuur durumunda, kendinin şuurunda
olma durumunun parıltılarını edinebiliriz. Fakat kendiırirr
şuurunda olmanrn sadece parıltrlarına değil, daha uzun
sürelerine sahip olmak istiyorsak, bunlarrn kendi kendirıe
34
i«nıciorn-ç
gelmeyeceğini, iradi eyleme ihtiyacımız olduğunu anla-
maiıyız. Bu, kendi kendinjn ştruruı-ıda olma anlarrnrn srklı-
ğırun ve süresiniı-ı, kişinin kendi ı.izerindeki denetimine
bağlı olduğu anlamına gelir. Bu nedenle bu şuur ve ilacle-
nin henıen hemen bir ve aynl şey olduğu ya da rnutiaka
aynı şeyirt farklı yönleri olduğıı anlanrrna gelir.
Bu n<ıktada, irısanın kendisiniıı şr.ıurunda olmasınrn
geliştirilmesi yoluırdaki ilk engelin, buniı zaten sahip oldu-
ğuı ya da her nasılsa. istediği zaman elde edebileceğine dair
inancr olduğtı anlaşılrnalıdır. Böyle Lıir insanr, şuu.rlu cılma-
dığına ve istediği zainan şuuriıı olamayacağııra ii<ııa etrnek
zorCtir. Bu özellikle zordur, 1ıınki cloğa burada acayip bir
Oyun oynar.
Bir insana şuurlu olup olrıradrğıni sorarsanrz ya da şu-
urlu rılnı.adığını söylerseniz, sizi işitip aıriaci ığınılan dt;layı
şu-urlu olduğunu ve şutrrlu oiıl-ıadığını soylenıeniziır gii-
lünç «ılduğu biçirnincle bir cevao verecektir,
Bunurrla beralıer, kaı,şınızdaki kişi çcık lrataiı olrr,asrna
rağrrıen pekalA harklı cılacaktır. Bu, dcığanın hilesidir. Soru-
nuz veya sözürrüz bir an için e_ınu belirsizce şutıriu yaptı-
ğından, haklı cılacaktır. Hemen sonra şuurlrılrrl< kaybola-
caktır. Fakat ııe stivleıliğiı,ıizi rıe r]e cevap irerdiğinı hatııla-
yacak ve kesinlikle l:cırdini şuurlu savacaktrr.
Gerçekte, kendi kenıjiirin şuurunda olmayı kazanmak
Lrzun ve sıkı bir çalışrnayı gerektirir. Uzun ve srkı bir çalış-
manln solıucu oiarak, kendisine söz veri]en bir şeye zaten
sahip olduğunu düşünüyorsa,lıir insan bu çalışmaya nasıl
razı a|ır? Dcığal olarak insan, bu çalışmaya başiaıııayacak
ve kendiırin şuurunda olma, tek oluş ya da bireyseilik, sü-
rekli benlik ve irade gibi bununla ilişkiii olan her şeye sa-
hip olmadığına ikı-ıa olana kadaı:, bunun gerekii olduğunu
düşünmeyecektir.
Bu bizi okullar sorununa getirecektir, çünki kendi-
35
l
iivsarvriv rrıiıvııryrıv ps i «o r o 7 i s i
sinin şuurunda olma, teklilç sürekli "benlik" ve iradenin
gelişimi yöntemleri; ancak bu konuyla ilgili özel okullarta-
İafindan verilebilir. Bu açıkça anlaşılmalıdır.Izafi şuur dü-
zeyindeki insanlar bu yöntemleri kendi başlarrna bula-
rnazlar ve farklr kişiler için farklr olduklarından, eşit bir bi-
çimde herkese uygulanabilir bır evrensel yöntem olmadı-
ğından, bu yöniemler kitapiarda tarif edilemez ve alelAde
okullarda öğretiiemezler.
Diğer bir deyişle, bu şııur dun.ınrrınu değiştirrnek jste-
yen insanlarrn, bir okuia ihtiyaci oldukları anlamına gel-
mektedir iiakat, ilk önce ihtiyaçlarını fark etmelidirler.
Kendi başlarına bir şeyler yapabileceklerini düşiindükleri
stirece, bulsalar biie okuldan yararlanamayacaklardır.
Okullar Valrrrzca onlara ilıtiyaç duyanlar ve onlara ihtiyacı
oldrıklarınr bilenler için vardr.
Okul fikri (yani var olahilen her türlü okulun inceien-
rrıesi, rrkul yönternlerinirr ve prensipleriirin iırcelennıesi),
evrirn fikriyle bağıntılı olan psikolojinirı araştırıLmasrn<ia
çok öneınii lıir yer işgal eder. Çünii oktıl cılmadaıı, evrinı-
leşnıe olınaz Nasd başlayacağını bilmeden, kişi başlaya-
maz. Başlasa bi]e ne devanr edeiıilir, ne de lrerha"ngi t,ıir şey
kazanabilir.
Salrip olabileceği lrer şeye zaten salrip olduğu iik ya-
ru}.gısrndan sonra/ kişinin kerıdi başma hiçbir seiı elde eıie-
meyeceği gelir. Bı-ı ı-tedenle, tek Lıaşına tıir şerıl,:r elde ede-
bileceği ikinci yanılgısrndan da krırttılmalrılrr.
Bu dersler bir okul veya bir okulun başlangıcı bile de-
ğilriir. Bir r:kui daha sıkı bir çaLşnra gerektirir, Fakat bu
derslerıJt:, dinlemek isteyenleı,e, okı;llarrn nasıl çalıştığı ve
nası l bı:lurıabileceği h.akkıııç{ a bazi fikirler verebilirim
-
36
lKitJCl DERS
37
I
iivsaıvrıv ririıvr.rryrıı ı,s iroto1 is i
na gelir. Bu yalan söyleyiş, yaşamda çok önemli rol oynar,
fakat yalan söylemenin daha kötü biçimleri vardır. Insan-
lar yalan söylediklerini bilmezier. Bir önceki clerste, şimdi-
ki durumumuzda gerçeği bilemeyeceğimizi ve gerçeği an-
cak objektif şuuriuluk dururnunda bilebileceğirnizi söyle-
miştim. O hAlde nasıl yalan söyleyebiliriz? Burada bir çe-
lişki varmış gibi görünüyor, fakat aslında bir çelişki yok-
tur. Gerçeği bilemeyiz, fakat biliyormuş gibi yapabiiiriz.
Ve bu, yalan söylemedir. Yalan, tüm hayatımızı doldurur.
Insanlar, her şeyi biliyormuş gibi yaparlar: 'Jlaıırı, gelecek
yaşarn/ evren/ insanrn kökeni, evrim ve her şey hakkında
yalan söylerler; fakat aslında kendileri hakkında bile hiçbir
şey bilmezler. Ve her zaman bir şey hakkında konuştukla-
rrnda, bilmedikleri bu şey hakkında biliyorlarmış gibi ko-
nuşurlar, yani yalan söylerler. Sonuç olarak yalanrrr ince-
lenmesi, psikoloji için çok büyük bir önem kazanır.
Bıı,bizi psikolojinin üçüncü tanrm_r olan yalanın ince-
lenmesine götürür.
Psikoloji, özellikle, bir insanın söylediği ve kendisi
hakkında düşündüğü yalanlarla ilgilidir. Bu yalanlar insa-
nrn incelenmesini çok güçleştirir. Insan olduğu biçinriyle,
gerçek bir sey değildir. Insan bir şeyin taklidiclir ve çok kö-
tü bil taklididir.
Uzak bir gezegende, dünyadan yapay çiçek örnekleri
alan fakat gerçek çiçekler hakkrnda hiçbir şey bilrneyen bir
bilim adamrnr hayal edin. Onun için bunlarr tarif etmek,
biçimini, rengini ve tel, yün, pamuk, renkli kAğıt olan mad-
desini açrklamak ve herhangi bir biçimde bunlarr sınrflan-
drrmak çok zor olacaktrr.
Psikoloji, insanla olan ilişkisinde, çok benzer bir du-
rumdadrr. Gerçek insanı bilmeden, yapay insanr incelemek
zorundadrr.
Açrkçasr, neyin gerçek, neyin hayali olduğunu kendisi
38
!
i«iıu,ci orns
47
I
iıısa^/ı^/ niriN,MEüElv vs i«o ıo 1 i:;i
42
ixiı,ıcrprts
trir.Btı vararlı ve zararlr otran şe1,1er, nrür;,ıktin olabilen ken-
dini tanıma/ uyanma ve gelişnre görüş açısındandrr. Ken-
disinin şuurlu olabilecek taraflarrnı, olarnayacak tarafla-
rtnı ve ortadan kaldııılmasr gereken yönlerini görecektir.
Kendini gözlemlerkerr, kendiıri inceiernenin, nrümkün ev-
rimine doğru ilk adım olduğunu her zaman lratrrlamalıdır.
Şimdi, insanrn kendisinde bulduğu bu zararlı özeliik-
lerin neler olduğunu görmeliyiz.
Genel olarak konuşuldı.ığunda, burılarrn tüınü meka-
nik olaylardır. İlki, daha önce de söylenildiği gitıi yalan
söylemedir. Yalan söylerne, mekanik yaşamda kaçınılmaz-
dır. Bundaıı lıiç kimse kaçaınaz. Yalan sövlemeden uzak
olduğunu kişi ne kadar düşünürse, o kaclar fazla yalanrn
içindedir. Yaşarn olduğu biçimiyle, yalart söyleıne olma-
dan var olarnaz. Fakat psikolojik yönderr, y;rlanrn ftarklı bir
anlamı vardır. Yalan, biliyormuş gibi veya bilebileceknıiş
gibi, kişinin bilmediği ve hatta bilemeyeceğİ şeyler hak-
krnda konuşmasr anlarnrna getrir.
Herhangi bir ahlAksal görüş açrsından konuşmadığımı
anlamalısrnız. Henüz, kendi başına neyin iyi olup, neyiır
kötü cılduğu sorunlarına gelmedik, sadece kendi kendini
incelerneye ve keırdiıri geliştirmeye neyin yararlr, r,ıeyirt za-
rarlı olduğu pratik görüş açrsırıdan konuşuyorum.
Bu yolla başlayarak insan, krsa zamanda kendisindeki
zarar|ı tezahiirlerin belirtilerini keşfetmeyi öğrenir. tsir te-
zahürü ne kadar kontrol edebilirse, o kadar az zarat|ı
olabileceğini keşfeder. Ne kadar az kontrol edebilirse, ya-
ni ne kadar çok mei<anikse, o kadar fazla zararlı olabilir.
Insan bunu anladığı zarr.a7ıt ahlAksal temeller üzerine
değil, fakat yalanrrır kontrol edemediği, yalanın onu ve
diğer işlevlerini koırtrol ettiği ten,ıeline dayanarak, yalan
söylemekten korkar.
Kişinin kendinde buiduğu ikinci tehlikeli özellik, ima-
43
iNsaNrü./ BiLiNMEıf N p si Ko Lo fi si
jinasyondur. Kenciini gözlemlemeye başlamasrndan krsa
tt ,r.." sonra/ gözleme olan başlıca engelin imajinasyon
olcluğu scnuctlna varır. Bir şeyi gözlemlemeyi arzu eder,
fakatİuntrn yerine, ayru konu üzerine kendinde imajinas-
yon başlar ve gözlemi unutur, Bir sü.re sonra/ insanlarrn
İmaji.,asyon soİctıgtine yaratrcr ve seçici yetenek 1|a_r.n1-
au <ılartça y.apay ,re haİ etmediği bir anlam yükledikleri-
ni fark eaer. İmujinasyonun yok edici bir yetenek olduğu-
nu/ onu hiçbiru u^uİ kontrol edemeyeceğini ve kendisini
daha şuurll kararlanncian ayrrar'ak daima gitmeye hiç n1
fark
vetinin olmadığı başka bir yöne doğru sürüklediğini
!der. İm.a1l.rory"oo hemeır hen en yalan soyleme kadar,kö-
tüdür; geİçekten keırdine yalan söylemedir, Insan kenciisi-
ni meĞırn etmek için bir şey talıayyül etmeye başlar ve
krsa bir süre soıı.ra hayal ettiği şeye ya da en azrndanrcnun
nmaya başlar.
ffi-d;Iir6önce kişi, negatif duy-
M
ixivcinrns
lunmazsa, bunları fark edemez.
Negatif duygularrn ifadesinden sOnra kişi, kerıdisin-
de veya diğer insaır]arrla bir başka ilginç mekanik özelliği
fark eder: Bu, konrrşmadrr. Kendi başına ele alındığıırcia
konuşmad a bir zarar ycıktıır. Fakat özellikle buntı en az
fark eden bazı insanlarda, ger,çekten kötü bir huy oitır. Ça-
lışıyorken, seyah;ıt ederken hatta tıyurkerı bile oldukları
her yerde siirek]i konuşurlar. Konuşacak biri varsaı bı-ı ki-
şiyle konuşmaktan hiçbir zarnaıı vaz1eçmezler, eğer kirr.se
yoksa kencli kendi]erine konrişurlar.
Bu da sadece gözlerıriemekle kalmamalr, buıra rnüm-
kün oldtığu kadar karşi koyulrnalıdır. Karşı kcır,ıulanrayarı
bir konuşırrayla, kişi hiçbir şey giiziemleyeınez ve kişiıiin
gözlerrılerinin bütiiır sontiçları kt;nuşınada hemeır buhar
ıılı,.ıp gidecektir.
Ki.şinin yalan söyleme, iırıajinasyon, negatif duygu-
ların ifadesi ve gereksiz konuşına şeklindeki bu,lört teza-
hürü gözlemlemede sahip olduğu güçlükler, insana tama-
mıyla mekanikliğini ve hatta vardıın ve yeı,ii b,ir bilgi olnıa-
dan L,ıu ırıekanikliğe karşı nücadele etnıenin iınkAnsızlığı-
nı gösterecektir. Bir insan belirli biı,bilgi almış ıılsa r]alıi,
brrıiu kulliennlayl ve kendini gözlcnılerııevi unutteı,; ciiğer
bir deııiqıle, tekrar rıyk:.ıya dalar r.e her zanran tt,yan-dirrl-
ı;iasr gerekir.
ihı "uykuya dalmanın", alelAde psikoiojiıle bilinme-
ven ya da en azrrıdan kayıt edilırıerrıiş ve zıdiandırıimarrıış
belirli kesin özellikleri vardır" Bu özeliıktrer, özei çaiışma
gerektirir. Bu özel]ikler iki tanedir. }Jirincisi, eşkoşma ııla-
rak adlaırdırrlrr. "Ozdeşleşme" \.eya "eşolına'n.. insanırı ha-
yatının varrsrnden iaziasınr geçirdiği tutıat' tıiı- dururndur.
l(endisini her şeyle; siiyledikieriyle. ılrıyduklarıyla,
irrandıkiarrytra, inannradıklarryla, arzıı ettih;ieri,yle, arzLt
etnredikleriyle, kentitsini çeken ve iten şeylerle cşkoşar.
45
iivsaıgııv g jriıırryrı* nsixo ro1isi
46
,!
jr;'n,ı.:j ıırns
ı-liii;erlerind en avrr olınaci iğını hat i ı,la malı.ciıı, I]u a n iarn da
lıcrkes cşiitir"
Şiır,rli cia]ra önce sö_vlcneıılere dönerek, insanın geiiş-
ıneEirıin iıasıl 1,ı.,ışlayaca ğını ve hangi l,ıiçirncie keıtdin i iirce-
jeınenin bı.ı b;ışlavışa yarciımcı olal-,iieceğini, daiıa açık bir
şekil J e anliırna ya çairşırı aI ıyız.
Eıı b;ışta dilimizdeki biı giiçiüğe rastlrvorıız. ()rneğirr,
evrirrısel giirüş ıç,ıı-1.3or., insan hakkıııda konrışınak isti-
ycruz. Fakat aie]Ade tlilde "iı,ısan" siizcüğü heıhang"i bir
cl,:ği şikliği ı/ cya delecelendirıneyi kajıul elrntı :z. HiçL-,ir za-
ı:narr şuurlu *]rrravan ve bunı.lan kı_ışkrı ılul,ıııayan insan,
sı:urlu olır,ak için ııriicadp]e eden iııFirıı, bı-itiinü}ılc: Sut:rlıı
olan iıısa:,: iıi-*l l_:unlarıır hepsi bjziın ,1i]j;rıiz içi,ı. ıı,,,ııiıiır,
iJeı dıırı.ıittd:ı, htır zrin,(an "insai,ı", insantlrr. Bı: 3iiçiiıktcrı
kı_trtula-,;ık ve vcrri fikiı,ieriııi sırrıf].ın,-iırırıacl;r ıığrerıcivr,
,yar,jırnı, ıılnrak iu;iı-o, sisteın, insanı yeCi katt,goriye ;:,1,ınr.
Ilk ı: ç ka tellcıri, Fır ;ı t; kte ;ı ynı .ı eviyecledi ı :
47
iııısalrılı ıfrllıuryrıv ı,s İ«o ıalıs i
48
ixrııci»rns
Alet y.a da vasıta verir.
Örneğin, din, sanat, bilirn ve felsefe genel kavramlarr-
nr ele alın. Dinle başlayacak olursak, fetişizmin iremen he-
men türrı biçimlerinin 1 no'lu insanrn dini olması gerektiği-
ni gönirüz. Bu
değildir. Dryg
run dini, bazen
leri ve inançları değişik olanlarrn işkence edilmesine dönü-
şür. 3 no'lu insanın dini herlrangi başka bir şeyden daha
önemli olan, sözcükler, biçimler, Ayinler hakkında tartış-
malarla dolu teorik ve skolAstik bir dindir. 4 no'lu insanrn
dini, kendini geliştirmeye çalışanın dinidir. 5 no'lu insanrn
dini, tekliğe ula,şmrş olanrn dinidir. Bu insan 1, 2, 3 no'lu
insanlarrn ne görebileceği, ne de bilebileceği birçok şeyi
görebilir ve kıilebilir. 6 no'lu ve 7 no'lu insanlarrn her ikisi-
nin de dinleri hakkında hiçbir şey bilemeyiz.
Aynı ayrım, sanat, bilim ve felsefe için de geçerlidir. 1
no'lu insanın Sanatı, 2 no'lu insanrn Sanatı, 3 no'lu insanın
sanatı; l no'lu insanrn bilimi, 2 no'lu insanrn bilimi,3 no'lu
insanrn bilimi, 4 no'lu insanın bilimi ve benzerleri olmalı-
dır. Kendiniz, bunlarla ilgili örnekler bulmaya çahşmalrsı-
n|z.
Kavramlarrn genişlemesi birçok problemlerimize doğ-
ru çözümler bulrna imkArumızı büyük ölçüde arttrrrr.
Bu; aslında birleşik olan değişik kategorilerin fikirleri-
ni bizim içirı birieştirecek ve gerçekte değişik olan görü-
nürdeki aynı kategorileri bölecek yeni bir dili. inceleme
irnkAnınr sistemin bize vereceği anlamına gelir. Insan söz-
cüğünün 7,2,3,4,5, 6 ve 7 no'lu insanlar biçirninde yedi
sözcüğe ayrrlmasr, bu yeni diiin bir örneğidir. Bu bize
psikolojinin, yeni bir dilin incelenrnesi oiarak dördüncü
tanımınr verir. Bu yeni dil, insanlarrn bazen bulmaya veya
icat etmeye çalıştıkları evrensel bir dildir-
49
iıısaıırıv eiriıvıreygru ps i«oro 1 isi
50
üçünıcü nnns
Insanrn makine olduğu fikri, yeni bir fikir değildir.
Gerçekte, mümkün olabilen tek bilimsel görüştür; vani de-
ney ve gözleme dayalı bir görüştür. İnsanrn mekanikliği-
nin çok iyi bir tanımı, 1.9. yıjzyıl.ın ikinci yarrsrnda psiko-
fizyolojide verilmiştir. Insan, dç etkiler almadan herhangi
bir harekette bulunamayan bir varlık sayrlmıştır. O zaman
bilim adamlarr, insanı.n doğuştan bütün dış ve iç etkilerden
yoksun bırakılması mürnkün olsaydı ve hAlA canlı tutula-
bilseydi, en küçük hareketi bile yapamayacağınr ileri sür-
müşlerdi.
Elbette, böyle bir deney bir hayvanla bile imkAnsızdır.
Çünki yaşamı sürdürme süreci; nefes alma, yeme ve ben-
zer|eri, önce farklr tepkisel hareketleri başlatacak ve sonra
hareket rnerkezini uyaracak, her türlü etkiyi doğuracaktır.
Fakat bu fikir ilginçtir, çünki makinenin faaliyetinin
dış etkilere dayandığını, bu etkilere.olan töpkilerle faaliye-
tini başlattığını açıkça göstermektedir.
Makinedeki merkezler, kendi türündeki her bir etkiyi
almak ve bunlara uygun bir biçimde tepkide bulunmak
için mükemmel biçimde ayarlanrr. Merkezler doğru çalıştı-
ğında makinenin çalşmasrru ayarlamak; bunları incelemek
ve hatta yönlendirmek kadar, makineyle ilgili gelecekteki
birçok olayr ve tepkileri önceden görmek mümkündür.
Fakat, rrıaalesef rnerkezler sağlıklı ve normal olarak
adlandrrrlan insanda bile çok ender olarak, gerektiği bi-
51
iıvsaıvrıv niüwııtwN ı"si«oro1 isi
çimde çalrşrr.
Bunun nedeni, merkezlerin belirli bir yolla birbirleri-
nin yerlerini alabilecek tarzda yapılmış olmalarrdrr, Doğa-
nrn orijinal plAnında bunun arnacr şüphesiz, merkezlerin
olabi-
çalışmasıru sürekli kılmak ve makinenin çalşmasrna
İecek mümkün müdahalelere karşı koruyucu bir önlem ya-
ratmaktı; çünki bazr durumlarda, bir müdahale ölümcül
olabilirdi.
Fakat merkezlerin birbirleri için çalışma kapasitesi,
eğitilmemiş ve gelişmemiş bir makinede (bizim makinele-
..i*i, gibi) aşırılaşrr ve sonuç olarak makine, her merkez
kendi İsıl çalışmasrnl yapacak biçimde çok ender çalışır,
Neredeyse her dakika bir merkez kendi çalışmasınr brrakır,
bir başka merkezin çalrşmasını yapnaya çalrşır, bu başka
merkez <le buna karşılık olarak, bir üçüncü merkezin çalış-
maslru yapmaya çahşır.
Merkezlerin belirli bir dereceye kadar birbirlerinin ye-
rini alabileceklerini söyledim, fakat tamamen alamazlar ve
kaçrnrlmaz.olarak böyle durumlarda daha az etkin biçimde
çalrşrrlar. Örneğin, hareket merkezi, bir noktaya
kadar zi-
hin merkezinin çalışmasını taklit edebilir, fakat sadece, ör-
neğin rüyalarda ve gündüz rüyalarnda (hülyalarda) oldu-
üretir, Bu-
ğu gibi, çok belirsiz ve bağlantrsrz düşünceler
İu., ka.ş,lrğrnda, zihin merkezi, hareket merkezi için çalı-
şabilir. Örneğin, yazacağınu her harfi ve nasıl yazacağınızı
düşünerek yazmay a çalışın. ]llerinizin veya bacaklannızın
yardrmsız olarak yapabileceği bir şeyi yapmak için zihnini-
zi kullanmaya çalışarak, bu türden deneyler yapabilirsiniz,
Örneğin, her harekete dikkat ederek merdivenden aşağıya
inin ya da her küçük hareketi zihninizle hesaplayarak, elle-
rinizİe alışageldiğiniz bir işi yapm. Çalrşmanın ne kadar
daha güç olduğunu, ne kadar daha yavaş olduğunu ve
zihnin merkezinin, hareket merkezinden ne kadar daha
52
üçüıucüorns
beceı:iksiz olduğunu hemen göreceksiniz. Bunu ayn| za-
manda yeni türden bir hareketi öğrendiğiniz zaman da gö-
rebilirsiniz; farz edelim ki, daktilo kullanmayı öğreniy-or-
sunuz veya herhangi bir türde yeni fiziksel bir işi öğİeni-
yorsunuz veya tüfek kullanmayı öğrenen bir askeri ele
alm. Bir süre için bütün hareketleriniz (ya da hareketleri)
zihin merkezine bağımlı olacaktrr, sadece bir süre sonra
hareket merkezine geçecektir.
Herkes, hareketlerin alışkanhk olduğu, bütün ayarla-
malarrn otomatikleştiği ve her zaman heİ hareketi düşün-
mek ve hesaplamak gereğinin olmadığı zamanki rahatı bi-
lir. Bu, hareketin normal dururnda ait olduğu hareket mer-
kezine geçtiği anlamına gelir.
Içgüdü merkezi, duygu merkezi için çalışabilir ve
duygu merkezi de ara sıra bütün diğer merkezleİ için
çalı-
şabilir. Bazı durumlarda, zihin nrerkezi nefes alma esnairn-
daki göğüs hareketi gibi görülebilir, hareketlerle bağıntılı
krsrnrn ve içgüdü merkezinin sadece çok küçük Uirİoiti-
münün işini yapabilmesine rağmen, zihin rnerkezibazen
içgüdü merkezi için çalışmak zorundadır. Bazen yoginin
nefes alışı olarak tanrmlanan ve yetenekti, cleneyimli bir
öğretmenin tavsiyesi, gözierrıi olmadan hiçbir zaman de-
nenmemesi gereken yapay nefes alıp verme örneğiırde ol-
duğu 8ibi, içgüdü merkezinin işlevlerine karışmak-çok teh-
likelidir.
Merkezlerin yanlış çalışmasrna dönciüğümüzde, bu-
1yn |tirn pratik yaşamımızr doldurduğunu söylemeliyim.
sönük izlenimlerimiz, belirsiz izlenimlerimiz, izlenim ek-
sikliklerimiz, birçok şeyi yavaş anlayışirnrz, çoğu kez eş-
koşnıamız, kaie almamrz, hatta yalİn söylemJmiz; tüm
bunlar, rnerkezlerin yanlış çalışmasına dayİnır.
Merkezlerin yanlrş çalışması fikri, alelAde düşüncemi-
ze ve dilirnize girmezvebize ne kadar
çok zarar verdiğini,
iıvsaıvrN ririırııaryrıv ps i«orolisi
bu biçimde ne kadar çok gereksiz enerji harcadrğrmızn ve
merkezlerin bu 1ran|ş çalrşrnasmrn bizleri sürüklediği zor-
54
üçüıvcüorns
Bu koşulların iiki, insanrn dururnunu, güçlerini ve
imk2nlarını hatrrlarnası, şirndiki durumurrdan kurtulmasr
için ya çok güçlü bir isteğe sahip olması ya da değişimle
gelrnesi gereken yeni ve bilinmeyerı lıir clurum içirı çok
büyük bir ilgiye sahip olnıası gerektiğidir. Kısaca söyler-
sek, ya ktıvvetli lıir biçimde şiındiki durumunu redriediyor
olnraiı ya da ulaşıtrabilecek geJ_ecekteki durum tarafirıdan
çekiliyor olnıahdır.
Bundan başka, kişinin ]ıelirli bir hazırlığr olmahdir.
I(şi, kendisine anlatıiaru anla1,alıilmelidir.
Ayn: zarn;ında, dışe_rrda da uygun k"oşuilar içinde oJ-
mahdır. Iriceieme için yeterii seıbesI zamanr olmalr ve in-
celemeyi miimkün kılacak koşııilaı:cia yaşanıalıdır.
Gerekli olan tı'irır koşulları sal,mak imkAnsızdır. Fakat
bu koşııilar cliğer şeylerin arasrnda bir ekolü de içerir"
Ekol, belirli bir ülkede bu ekolün var olabileceği sos.7al ve
politik kcşulları .fa belirtiı,, çtinki rastgele koşullar içinde
yaşayamaz ve az ya da çok düzenli bir yaşam, belirli sevi-
yede bir küjtür, kişisei iizgürlük bir ekoiün varolıı,ıası için
gereklidir. Zanrarrımız bu açııJa.ır özellik]e güçtür. f)oğu'
daki ekcller çabı;ık bir biçimde kaytıoluyorlar. Birçok ülkt:-
de ekol kurınak }<e"cinlikle imk6nsızdır.
"Evrerıirı Yeni Mndeli" adlr kitabım.da bı"ı konııyla il-
giJi "N4anıı Karıurrları"ndan bazr satrrlar a1,1ıın. "
55
iıvsıw ng niıiııııryr.ıv r s i «o t o 7 i s i
Bölüm VIil
22. Çoğunlukla sutralar tarafindan iskAn edilmiş, tan-
rısrz insanlarla dolu ve ikinci kez doğmuş kişilerden yok-
sun bir krallık, açlrk ve hastalığa uğrayarak bütünüyle yok
olacaktu.
Manu Kanunları'nın bu fikirleri çok ilginçtir çünki, bi-
ze farklr siyas;ıl ve sosyal koşullar üzerinde, ekol çalrşınasr
görüş açısındarı bir yargıda bulunabilrr.ernizi sağlayan bir
İemel vermektedir. Taraftarlarr bu koşulların ilerietici ol-
duğunu iddia etmelerine,ıe hatta aklı zayıf kişileri aldat-
mayı başarabilrneleıine rağmen bu kanunlar hangi kcışul-
larrn gerçekteşı ilerletici ve hangilerinin sadece biitün ger-
çek değerierin yıkımını getirdiklerini görmemize yardrrrrcr
olmaktacirr.
Fakat dış koşullarbize bağımlı değildir. Belirli bir de-
receye kadar, bazen de büyük bir zorlukla yaşanrayı tercih
ettiğimiz ülkeyi seçebiliriz, fakat yüzvılın istediğimiz dö-
nemini seçemeyiz; kaderin bizi yerleştirdiği ciönerrıde ne
istediğimizi bulnraya çalışmalıyız.
Bu nedenle, gelişim için hazırlığın başlangıcı bile sa-
dece ender olarak hepsi biraraya gelen iç ve dış koşulların
bir bileşimine ihtiyaç duyacaktır.
Fakat, a}rnl zamanda; en azrndan iç kcşulların ilgili ol-
drg" kadarıyla, insanrn bütünüyle rastlantr (kaza) yasasr-
na brralulmadığını anlamalıyız. Eğer ilgi duyarsa ve şans-
lıysa onun için.düzenlenmiş ve 1,olunu bulabileceği birçok
ışklar vardrr. İmkanlan o kadar azdır k| şans unsuru da
hariçte bırakrlarnaz.
Şimdi şu soruya cevap verneye çal-ışairm: Insana yeni
bilgi edinmeyi arzı,ılatan ve kendisinin değişmesini isteılen
nedir?
İrrsan yaşa. ıda iki tüılii tesir altında yaşar. Bu çok
iyi anlaşılmalıdr. ve iki tesir türü arasrndaki fark çok aç*
56
üçüvcünrns
oimairdir.
Birinci tür tesirler: Yaşarnrn kendisi tarafrndan yara-
tılan ilgiler ve çekici şeylerden oluşur: Insanrn sağlık, em,
niyet, zenginlik, zevkler, eğlenceler, güvenlik, kibir, kendi-
ni sevme, iin gibi ilgileri...
İkinci tür tesirler: Yaşam içerisinde yaratılnrayan, fa-
kat orijinal olarak ekollerden gelen fikirlerin uyandırdığı,
farkiı düzendeki iigilerderı oluşur. Bu tesirler irısana direkt
biçirnde ulaşmaz. Her zaman birinci türdeki tesirlerle.karı-
şrk olarak ve genelde başlangıçtaki duruırılarrna cok az
benzeyen bu tesirler, yaşamm genel döngüsü içine atıiırlar,
birçok farklı zihinlerden geçerek insana felsefe, bilirn, din
aracılığıyla ulaşırlar.
Birçok dururnda insanlar, ikinci türdeki tesirlerin de-
ğişik kaynağrrrı fark etmezler ve çoğu kez bunları birinci
türdeki tesirlerle aynı kaynağa sahip olarak açıklarlar.
Insan bu iki tür tesirin varlığını bilmernesine rağmen,
bunlarrn her ikisi de ona etkide bulunrnakta ve kendisi de,
o ya da bu şekilde cınlara tepkide bulunmaktadır.
İnsan, birinci tiirdeki tesirlerin biri veya bazrlanyla,
daha çok eşkoşar ve ikincı türclen tesirleri hıç duymaz; \re-
yahut ikinci türden tesirieri biri ya da bir başkasr tarafin-
dan cezbedi]ebilir ve etkilenebilir. Her iki durumda, sonlrç
farklrdrr.
Birinci türden tesirleri A tesirleri, ikinci türden tesirle-
ri B tesirleri cılarak adiandi;acağız.
Bir insan tamamen A tesirlerinin veya belirli bir A te-
sirinin etkisi altındaysa ve B tesirlerine çok ilgisizse, onda
hiçbir değişim olmaz. Gelişim imkAnı, yaşammın her yılıy-
ia birlikte azalır ve belirli bir yaşta, bazen oldukça erken
bir yaşta, tamamen kaybolur. Bu, insanrn fiziksel olarak
hAlA hayatta olmasrna rağmen filiz vermeyen ve bir bitki
üretemeyen bir tohum gibi öldüğü anlamma gelir.
iNs,ıNtnı Ri l-i Nıvtr,yrıç ı,si«aroİi s i
Fakat diğer taraftan insan,: bütünüyle A tesirleriniıı et-
kisi alhııda cleğiJ de, ts tesirleri onu cezbedivıır, duyguian-
drrryor ve <liişündtirüyorsa, bu tesirlerin ortaya çıkardığı
izleniıılerin sonuçtrarr onda biraraya gelerek, aynı türden
diğer tesirleri çeker. tstiylece" ziiıinde ve yaşamrnda daha
önenıli lıir yer işgal ederek büyür.
B tesirlerinin ori.alıa çıkarilığı etkileı yeterirıce gtiritiy-
se, birlikte kaynaşıriar ve insarıı{a rnanııetik ınerkez deni-
len şeyi olrıştuıurlar" F{emen anlaşılııalıdır ki, bu dı-ırum-
daki "rırerkez" sözaiftü, "öz" içerisinde birer rnerkez oları
"zihirı" ııeıra "hareket" rnerkezi gibi rnerkezlerle ilynr an-
!.aırıçla değildir. Manyetii< rnerkez kişiliktedir. Yeterince
güçtendiğinde, belirii }:ir ıl.:receye kadar yol şliisieı,ici ve
],;orıtrol edici tıir faktör Lıizinetini E;iırerı bir iigiler grubu-
ılıır. ivlanyetik rnerkez kişiıiin ilgilerini beliı]i lıir yörıe
döndürür ve ordan c.ıratja korııınasıruı" yardimcr clı:r. Aynı
zainanda, keırdi. başrna çok şey yapamaz. Bir ekol gerekli-
dir" Manyetik rnerke:ı bir ekolüıı vtrini alan,.az, fakat bjr
ekolün gerekiilığinin fark_ eciiilnesine yai,rlrrı edetıiiir, lıir
ekoiüıi aranrnaya başlanıırasına yarclrrr,cr ol,ı:r va da kişi
bir ekole rastlarrtrşsa, ekoIü tarıinıes-ına, kaybetrncmeye ça-
lişrrıasına yardrrncı olur. Çüıı.}ıi bir ekolü kaybetırıek, l-ier
şeizcit:n daha. konaydır,.
Manyetik bir nrerkeze sahip ohıak, çok açığa ı,uı-iıi-
maInasula rağ;nert biş ckolü gerektirir. Maırvetik rnerkeze
sahip tılmayaiı bir kişi, küçük ya ria zayıf bir manyetik
merkeze sahip kişi ya d_a Lıfu^birleriy,le çeiişen birkaç ;naı,i-
yetik nterk"ezi alan k-işi, yani ayıu zaffıanda i-ıirlıiri yie uy-
g,-lncuz i:irçnk şeyleııie ilgilencn illsan, tıir ekole rastla.;saj
brr ekolle ilgile;ırnez ya da hiçbir şey öğrenmedeıı önce he-
men eİeıştiı,i yapnraya Lıaşlar veya ekol çalrşr,ıası.rııır İlk
güçiükleri iie karşılaştiğrn_da, ilgisi çok çabuk karıbolrır. Bir
-burlur.
cko_iı";ri başlıca güvenilece}" şeyi Bı"ı olınasay<lr, ekcıl,
58
üçüıvcüırns
ekolün öğretisini hemen saptrraı:ak çesitten yarılış insanlar-
la doğacaktı. Doğru biı, rrıanyetik n,ıerkez, kişinin sactrece
bir ekolü tanrmasrna yardırncı olmaz; lr ve B tesirlerinden
farklı olaır C tesirleri diye adlaııdırilabiien ekol öğretisini
c]e hazmetınesirıe yarclımcr olur.
C tesirleri yalnızca ağızdan çıkan sözie, doğrudan öğ-
retirnle, açıklamayla ve gösternreyle iletilebiiiı.
Bir insan C tesirleri itre kaışılaştığında btınlarr hazrne-
deLıiliyorsa, rnanyetik rnerkezde rastiarrtr yasasrndarı. ba-
ğimsızlaştığı söylenebitir. Bu andan itibaren manyetik
nrr:rkez gerçekten rolünü oynamlş ıılur. Bir insaru tıir ekole
getirırıiştir ya da ona oradal.i ilk aclımlarrnda yardım et-
rniştir. Bundan sünra okultın fikirleri ve öğretisi rnartyetik
merkezin yerini alabilir, yavaşça kişiliğin farklı bölümleri-
ne ve zarnan_la da öze nüfuz etmeye başlayabiliı,.
K.işi, alelAıle lıiçimde okuyarak ve ekollerin daha be-
lirgi.n ve ulaşılabilir olcitığu tarihsei döıremleri inceleyerek;
ekollerin örgütlenrneleri, faaiiyetleri hakkında birçok şey
öğrenehilir. Fakat kişinin sadece ekı:lleı,jn kendiieriiıde öğ-
ıenebiieceği, ekollerle ilgili belirii şeyler vardr. Ekol ilkele-
riniır ı,e kı.rrallaruırn ;rcrk].anmasi, ekc*l öğret.isinde Çok
öneınji lıir ver işgal eder
Bu yolda kişinin tiğrendiği en önemli ;lkelerüien birı,
gerçek ekol çalışmas]nln üç hııtta aynr zainaiıda ılerlemesi
p;erektiğidir. Bir çahşmd ü,ol, ya cia ili çalışrııa yo]ı:, gerçek
"ekol çalıginası'' olarak ad landıı,ıiamaz.
tr3u üç hat nelerdir?
Biriııci derste, hu derelerin Lnir ekoi cılırıarlığırıı söyle-
ııiiştim, şimdi bunların ıreden bir ekoi clmadığinr açıkla-
rnaya çaiışacağım:
Bi.r kere,ıincie, Lıir derstr-, lıir" soru sorrılciıı: t]u sisteırıi
inceleyen kişiier sadece kendileri için ırıi çalışrlıçp|21yoksa
diğı-:r kişiier içiıı deı çahşıyorla.r rnı? Şiırıdi bıı soruya ıJa
59
iıvsaıırıv girrivıarrtN ps i«o ıo 7i s i
cevap vereceğim.
Biriııci hat; kişinin kendini incelemesi, sistemi ya da
"dili" incelemesidir. Bu hatta çalrşan kişi, elbette kendisi
için çalışır.
Ikinci hat; insanın diğer kişilerle ekolde birlikte çaiış-
rnasrdrr. Kişi sadece onlarla birlikte değil, ayrrca onlar için
de çalışır. Böylece ikinci hatta insan, insanlarla insanlar
için çalışmasınr öğrenir.
Bu nedeırle ikinci hat,bazı kişiler için özellikle zordur.
Uçüncü hatta kişi ekol için çalışır. Ekol için çalişrrken,
kişi ilk önce ekol faaliyetini, amaçlarrnı ve ihtiyaçlarr anla-
malrdrr" Kişi gerçekten iyi hazırlıklı olmadıkça, bu zaman
gerektirir, çünki bazı kişiler üçüncü hatta başlayabilir ya
da bunu herhangi bir yolla kolaylıkla bulabilir.
Btı derslerin bir ekol olmadığını sö1,Iediğimde, bu
dersleri.n, sistemin ve kendi kendini incelemenin sadece:
iek çalışma hattı imkAnı verdiğini kastetmiştim. Birlikte
öğrenerek bile kişilerin ikinci çalrşma yolunun başlartgıcını
inceledikleri ve en azrndan birbirlerine katlanmayı öğren-
dikleri doğrudur ve düşünceleri yeterince geniş, idrak
edişleri yeterince hızhysa ikinci ve üçüncü çalışma hatları
hakkında bile bir şeyler kavrayabilirler. Yine de kişi sadece
bu derslerden çok şey bekleyeınez.
Ikinci çalışnıa hattırıda, tam bir ekol örgütlenmesinde
irısanlar sadece birlikte konuşmamali, aynı zamanda bir-
likte çalışmalrdrrlar. Bu çalışma çok farklı olabilir, fakat o
veya bu biçimde ekol yararlr olmahdrr. 8ölı]969 bu, birinci
hatta çalışmakla, insanlarrn ikinci hattr inceledikleri; ikinci
hatta çalışarak da üçüncü hattr inceledikleri anlamma gelir.
Daha sonra niçin üç hattın gerekli olduğunu ve niçin sade-
ce üç çahşrna yoluırun başarılı bir biçimde belirli bir amaca
doğry ilerleyebileceğini öğreneceksiniz.
Insanrn uykuda olduğunu, hangi işe başlarsa başlasrn
60
\
üçüıvcüorns
hemen ilgisini kaybedeceğini ve mekanik olarak devam
edeceğini fark edersiniz. Uç çalışrna hattrrrrn ger.ekli oluşu-
nun ana nedenini, şimdi bile anlayabilirsiniz. Uç çalışma
hattı gereklidir; çünki her şeyden önce bir hat, diğer bir
hatta uykuya dalmış insanı uyandrrrr. Eğer kişi gerçekten
üç hat üzerinde çalrşrrsa, hiçbir zaman bütünüyle uykuya
dalmayabilir; her ne durumda olursa olsun, kişi, daha önce
olduğu kadar nrutlu biçinrde uyuyamaz; her zaman uya-
nacak ve çalışrnasrnrn durmuş olduğunu fark edecektir.
Uç çalışma arasrndaki çok karakteristik bir farkı da
gösterebilirim.
Birinci hatta kişi, başlıca sistemin etüdü ya da kendini
inceleme ve kendini gözlemleme üzerine çalışrr ve çalışma-
srnda, kendisine ilişkin olarak, belirli bir rniktarda kişisel
girişim yeteneğini göstermelidir.
Ikinci çalışma hattında kişi, belirli örgütlenmiş bir işle
bağlantilı olarak çalışır ve sadece kendisine söyleneni yap-
malrdır. [kinci hatta kişisel girişim istenmez ya da kabul
edilmez. Burada ana nokta disiplin ve verilenlerdeır daha
iyi gözükse bile, kendi fikirlerinin herhar,ıgi birini ortaya
atmadan, anlatılanr tam olarak izlemektir.
Uçüncü hatta, tekrar kişi daha çok kişisel girişim gös-
terebilir, fakat daima kendisini incelemeli, kurallara ve il-
kelere ya da kendisine anlatılanlara karşı kararlar almakta
kendine izin vermemelidir.
Daha önce çalışmanın, dilin incelmesiyle başladığını
söylemiştim. Bu noktada, şimdiden bu yeni dilin belirli sa-
yıda sözcüklerini artık bildiğinizi fark etmeye çalışmanız
çok yararlı oiacaktrr. Bu yeni sözcükleri saymanrz ve bir
yere birlikteyazrnan|z da çok yararlı olacaktır. Ancak, her-
hangi bir yorum olmadan yazılmalıdrr. Yorumlar, sizin an-
layışınrzda olmalıdır. Onları kAğıda dökemezsiniz. Bu
mümkün olsaydı, psikolojik öğretilerin incelenmesi çok
67
iıvsaıvıv ri riN yrewr,ı p si xo ro 7 is i
basit olurdu. Bir tür sözlük veya sözcük dizini yayınlamak
yeterli olurdu ve insanlar biunmesi gereken her şeyi bilir_
ierdi. Fakat maalesef bu imkAnsrzdrr ve insanlar bunlarrn
her birini öğrenmek ve her biri üzerinde kendileri için ça-
gözlemlememizle yaratrlrr.
62
üçüncü orns
Siiiırdirler üzeı,indeki tesirler veya izlenirnler, çağrı-
şınllarla birb.irine b,ağlıdır. Çağrışımlar/ ya aynl anda alı-
rran ya da herhangi bir biçimde biı,birine benzer izlenimleri
birbirine bağlar.
Ilk dersimde, hafizanrn şuuJa dayaiı cıldıığunu ve as-
lında sadece şuurluluk anlarınr lratırladrğımızr söylenriş-
tinr. Birbirleriyle bağlantılı, farkh, eş zarnanlı. izlenimlerin;
bağlantısz izlenimlerden daha uzun süre hafızada kalaca-
ğı cıidukça açıktır. Kendi kendinin şuurunda oi:na anrnda,
hatta buna yakın tıir durı"ımda, bu anın bütün izlenimleri
bıirbirine bağlanır ve bağlannrış bir biçimde hafrzada kaiır.
Içsel benzerlikleriyle bağlantılı olan izleninrier için cle ayn1
şey geçerlidir. Eğer kişi, izlerrirnleri ajrna arrrnda daha şu-
urluysa, yeiıi izlenimleri, eski birbirine benzer izlenirnlerle
daha belirgin bir biçimde Lıağlayacak ve burrlar hafizacla
bağlantıiı kalacakiır. Diğer laraftan, kisi eşkoşma duru-
munda izlenimler alryorsa, bunlarr fark etmez ve bunların
izleri, değerlendirilnıeden ve çağrışımlarla birleştirilmeden
önce kaybolur. Eskıışrna dururnunia kişi görrıez ve işit-
mez. Kişi tümüyle kendi clerdi, arzusu/ imajinasyonu için-
dedir. Keırdiııi ıresnelerden, duygı,ılardan veya anrlardan
ayrramaz ve çevresindeki bütün dünyalıla bağlarıtısını
kaybetmiştir.
63
pönnünşcü DERs
Bugün rnerkezlerin daha ayrrntilr bir incelerrıesiyJe
başlayaİağ u,. Bu, dört merkezin diyagrarrırdrr,
o
DUYGUIUERKEZI
HAREI(ET ve o
o
içcü»u
MERKEZLERI
»önoürucü orns
keırdinde, aleiAde bilimin ve hatta anatonrinin henüz bil-
rnediği birçok özellikler içerdiğinden dolayı, bu ifadeyi
doğrulayacak hiçbir aracınız yoktur. Bu tuhaf görünebilir,
fakat insan bedeninin anatornisinin, tarnarırlarrrnrş l-ıir bi-
lin,ı olmaktan ı"ızak olduğu bir gerçektir.
Bu yüzden, bizden saklı merkezlerin incelenrnesi,
aras trrrnanrıza açık olan, bu merkeztrerin fonksiycniarrnın
gözleıniyle başlamafu.drr.
Bu rıldukça bilinen bir yoldur. Fizik, kimya, astrono-
nri, fizyoioji gibi farklı biiimi*rde, incelemeyi arzu etiiği-
nriz gerçeklere, r-ıesnelere ya da korıulara ulaşamadığımız-
da, Lrunların sonuçlarllıın veya izieıinin araştrrrlrnasıyia
çalışrnaya başlanıalıyız. Bu ılururrıdiı merkezlerin direkt
fı,ınksiyoniarıı,ıa değiııeceğiz; iıu nedenle, fonksiyon]ar
hakkında biiiün belirlediklerinriz merkez]ere uygulanabi-
i;r.
Bütiiır nıerkezlerin ortak birçok yönleri vardrr ve aynr
zarnarrda her rnerkezin, zilıinele }ıer zamarr tutuimasr gere-
ken, ken_dirıe iizgü özeliikle,i vardrr.
Merkezierle ıigili olarak anlaşrlması geteken en önern-
li ilkelerden biri, hrzlarrndaki büyük, farklrlrktrr, yani
fonksiycı,,larıntn hız l a rındaki farklılı ktır.
En yavaşr zihin merkezidir. Daha h:ziı olmasına rağ-
men bundan sonra az ya da çok ayru hıza sahip, hareket ve
içgüdü nrer,kezieri gelir. Uyanrk durtımdaki uykuda, sade-
ce çok eırıler olarak gerçek tırzına yaklaşan ve genellikle iç-
güdü ve hareket ınerkezleriniri lızıyla calışrnasrna rağmen
bütüıı }ıunlarrn en h:.zlrsr duygu merkezidir.
Gözleırıler, fonksiyonlarin hızlarındaki büyük farklı-
liklarr belirlen-ıernize yarciımcı olabiiirler, fakat bize kesin
sonuçlar verernezier" Gerçekten, fark çok büyüktür. Aynı
organizmarun forıksiyonlarr arasındaki hız farkı, düşünebi-
leceğinizden daha büyüktür. Biraz önce söylediğim gibi
65
inısawrıv s iı iwIuIrı,EI,I nsi«o tolisi
alelAde araçlarrmrzla, merkezlerin hrzlarrndaki farktriiıkları
ölçemeyiz; fakat bunlar].n ne oldukları bize anlatıhlsa/ sayr-
laİın degil, büyük farklılıklarrn varlığrnr doğrulayacak bir-
- <ılay bulabiliriz.
çok
Bu nedenle, sayıları getirmeden önce, herhangi özel
bir bilgi olmadan yapılabilecek alelAde gözlenıler hakkm-
66
-l
DÖRDLİNCÜDERS
67
iıvsaıvni Biriıvuryrıv ps i«oıolisi
Farklılrk, ya içgüctü ve zihin merkezleri arasrnda ya
hareket ve zihin merkezleri arasrndadır. Fakat bu r_ılayiara
öyle alışığrz ki, nasrl ttıhaf ve kavranrlamaz olduklarını,
çok ender düşünürüz. Elbette, kendisi hakkında hiçbir za-
man düşiinmemiş ve kendini incelemeyi hiç denememiş
bir iırsan için, bunda ya da başka bir şeyde ilginç bir şey
yoktur. Fakat gerçekte, bilinen fizyolojinin görüş açrsrn-
daır, bu olaylar nerdeyse rnucizevi görünmektedir.
Bir fizyolog, içkiyi veya bir bardak suyu içme ve etki-
lerini duyrna arasındaki geçirilmesi gereken birçok karma-
şık sürecin nasıl olduğunu biJ.ir" Ağız yoluvla bedene gireıı
her rnadde birkaç değişik biçirnde analiz edilnreli, denen-
meli ve sadece bunlardan sonra kabul edilmeli ya da red-
dedilrnelidir. Bütün brınlarrn lrepsi lıir saniye içinde ya da
daha az bir sürede meydana gelir. Bu bir niucizeciir, fakat
aynr zamanda bir mucize değildir de. Merkezlerin hızla-
rındaki fark]ilıkları bilirsek ve bu işi -vapması gereken içgti-
dü ınerkezinin, bilirren zamaruInızr onunia ölçtiiğiimüz zi-
hin merkezinderr 30.00C kere ,lat,.a uzun bir zatnant oldıı-
ğunu hatırlarsak, bunun nasıi olabileceğini anlarrz. Eu, iç-
güdü merkezinin bir saniye ıleğil, bu iş için kendi zaına-
ruyla sekiz saat kadar bir zarnanr var demektir v,e sekiz sa-
atte bu iş, gereksiz bir telAş olmadan, bilinen bir lıiboratu-
arda elbette yapılabitir. Bu yüzderr, sahip c.iduğumuz, r:Ia,
ğanüstü hız fikrimiz tamamen bir aicianmadır. Çünki, bili-
nen zalnanrn ya da zilrin merkezi zanranrnın var olan tek
zaman olduğunu d iişünüyoruz.
Daha sonra yine merkezlerin h.ızındaki farkrrr incelen-
mesine döneceğiz.
Şiıııdi, ciaha sonra kendimizi gözleınlemenıiz ve kendi
üzerin,ıizde çalışmanrrz için bize çok iyi materyal verecek
merkezlerin bir diğer özelliğini arilarnaya çalışalrm.
'
Her rnerkezin pozitif ve negatif iki bölüme ayrıldığı
68
DÖRDÜNCÜDERS
var sayllr.
Bu ayırrm, özellikle zihin ve içgüdü merkezinde açrk-
tr.
Zlhin merkezinin büttin faaliveti iki bölüme ayrrlrr:
onaylarna ve reddetme; evet ve hayrr. Düşüncemizin her
anrnda ya biri diğerindeır ağır basar ya da kararsızlrk du-
rumunda, eşit güç durumuna ulaşırlar. Zihin merkezinin
negatif bölümü, pozitif bölümü kadar yararlıdır ve birinin
diğeriyle olan ilişkisinde herhangi bir güç azalması, zihin
bozukluklarryla sonuçlanrr.
Içgüdü merkezinin faaliyetinde de ayrlm oldukça
açıktır. Pozitif ve negatif olan her iki bölüm ya da hoş ve
nahoş ayırrmr/ hayatta doğru yönelim için eşit derecede
önemlidirler.
Tat, koku, dokunma, srcaklık, ılıklık, serinlik, teıııiz
havanrn hoş duyumlan, bütün bunların hepsi hayat için
yararlı koşulları işaret eder; kötü tat, kqku, dokunma du-
yumlarr, bunaltıcı sicaklrk ya da aşırı soğukiuk duygusu
gibi tüm bu hoş olmayan duyumlar, yaşam için çok zararlı
olan koşullarr belirtir.
Hem hoş, hem de hoş olmayan duyumlar olmadan,
yasamda gerçek yönelimin imkAnsız olduğu kesinlikle
söylenebilir. Dünyada bütün hayvan yaşamınrn gerçek
rehberi duyumlardrr ve bunlardaki herhangi bir hata; yö-
nelim eksikliği ve bunu izleyen hastalık ve ölümle sonuçla-
nlr.
Bir insan bütün tat ve koku duyumlarrnr yitirirse, ya
da doğal olmayan bir biçimde kendisinde hoş olmayan du-
yumlardan tiksinme duygusunu kaldırmışsa, bu insanrn
nasıl çabuk biçimde kendisini zehirleyebileceğini bir düşü-
nün.
Hareket merkezinde, negatif ve pozitif biçimindeki
ayrrrmrn hareketsizliğe karşı hareket olarak, sadece
69
iıvsaı.ırıv ri riw ııryrN psi«o rofi si
70
DöRDLi?VCüDERS
71
iıvsaıvrıv aiıiıvıagrçrv rsirorrıFsi
ilginç ve inanrlmaz gerçek, insanlarrn bu rluvgulara iaptr-
ğıdrr. Sanırım, alelAcle mekanik bir insan için fark edilmesi
en zor şey, kendi ve diğer insanlarıir negatif ıluygulannır"ı
hiçbir değeri olnıadığı ve rle aeil, güzel ve giiçlü hiçbir şe-
yi içermediğidir. Gerçekten negatif ıluygr:lar zayrflık ve
çoğu kez de histeri, deiilik ya da suçun Lıaşlangıcrndaı,ı
başka bir şey içerrrıezler. Btınlar lrakkrrrdaki tek iyi şey, çok
yararsLz ve yapav biçimde imajir,ıasyc;n ve eşkcışrrra tarafin-
dan yaratılmış olduklarrndan, hiçbir ka;ııu olmadan yı:k
edilebileceklericlir. Bu, insanrn sahip olduğu tek kaçış şan-
srdır.
Eğer negatif duygular yararlı ve en küçük lıir arnaç
için bite gerekli olsalard"., duygı.ı rnerkezinin gerçekterr var
olan bir bölünıünün işlevi olsaydı, insanrn hiçbir şansı oi-
mayacaktr; çünki insan neg;rtif duygularını mulrafaza etiiği
sürece, hiçbir iç gelişrne mürnkün değildir.
Ekol dilinde, negatif duvgularla mücadele konı-ısu
üzerine şöyle denir:
Insarr, nefisten gelen rstuabını feda etınelidir.
Herkes "Feda etmekten daha kolay ıre olabilir." diye-
cektir. Fakat aslında insan]ar nr:gatif duygularından başka
her şeyi feda ederler. Insanrn c,ldukça küçiik nedeiiler içiri
fedakArlıkta bulunmaması.rıda bir zevk ı,e hoşlanma yok-
tur, fakat hiçbir zaman ıstrrabrnr feda etrnel,ecektir. Bir aıı-
lamda bunun bir nedeni vardir.
Oldukça batrl inançsal biçinrde insan, zevkleriıri feda
ederek, bir şey kazanurayr bekier; fakat ıstırabını fcda ettiği
için hiçbir şey bekleyemez. HAli ıstirap hakkında insan
yanlry fikirlerle doludur. Istırabrn ona "fanrı veya tanrriar
tarafindan, cezalandırılmasr veya eğitilmesi için gönderil-
diğini düşünür ve böyle basit biçimde, ıstırabından kurtul-
ma imkAnınr duymaktan bile korkar. İnsanrn gerçckten
kurtulamayacağı birçok rstrraplarm varlığı ve adaletsizlik
72
DÖR üNCtiDf,iis
fikri, adaletsiz}iği ortadan kaidırnıa gibi r.azgeçemı:yeceği
ve tümüyle imajinasyona davalr birçok başka ıstırapların
varlığıl4a, bu fikir daha da zorlaştırılır.
Bunun yanr srraı birçok insanın negatif duygularrndan
başka bir şef ıırıktrrr,. Bütün "Ben"leri negatiftir. Negatif
duyguiarrnr onlı,dan alsaydıruz, çökerler ve mahvolurlar-
dr.
Negatif duygular olmadan bütün yaşarnrmga ne olur-
du? Sanat, tiyatro, oyun sanatl ve roman diye adlanclırdik-
larrmrza ne olurdu?
Maalesef negatif duyguiarın kaybolmasıırın hiçbir
imkAnı yoktur. Negatif duygular ancak, ekol bilgisinin yar-
drmı ve ekol metotlarıyla fethedilebilir ve kaybolabilir. Nı:-
gatif duygtıiara karşı mücaclele ekcıl eğitiminiı,ı bir paTçasü-
dlr ve tüm ekol çalişinasıyla yakından bağiantılıdır.
Eğer yapay, anormal ve 1ialarstz iseler, ııegatif drıygu-
ların kökeni nedir? trnsanrrı kökenini biimediğimiz için, bı.ı
soruyu tartışamayız; negatif duyaular ve kökeni hakkıırcla
ancak kendimizle ve vaşamlmızla ilişkili olarak konuşabili-
riz. Örneğin, çocukları seyrederken, negatif duyguların
nasıl öğretildiğini ve çocukların kendiierinin buırlarr, yetiş-
kinleri ve daha büvük çocukları takiit yoluyla nasrl öğren-
diklerini görebiliriz.
Bir çocuk, yaşanınm ilk günlerinden itibtıren, negatif
drıyguları olmayan insanlar arasrna konulabilseytli, belki
de hiç negatif duygusu olmayacaktı; va da doğru bir eği
timle kolaylıkla iıenilebilecek çok az negatif duyguya sahip
tılacaktr. Fakat gerçek yaşaında her şey çok farklı meydana
geliyor. Bütün örnek aldığı kisilerin, okumanrn, sinemanrn
ve benzerlerinin yardımryla, on )raşlarında bir çccuk, nega-
tif duyguların bütün derecelerini biliycır, onlarr hayal ede-
biliyor, kopya edebiliyor ve herhangi bir yetişkin kişi ka-
dar bu duyguları teşhis edebiliyor.
73
iıvsaN, N siriNn4ryEN pslKo L o iı51
74
DöIrDüNCüDER.s
75
irusaivrıv nirhıırrrrıv p s i«ato1 isi
76
nöırpüı;cü rırns
dığı gerçeği üzerine dayandığıırr fark ederse, kişi iremen
ne yapması gerektiğini bilir.
Kişi kendisini hatırlamaya çalrşrnahcirr.
Btınu yapabilnrek için, kişi mekanik düşünceierle ve
imajiırasycınla mücadele etnrelidir"
Eğer insan bunu ,likkatli ve sabıriı bir biçiıı,.de }/apar-
sa, r-ıispeten kısa bir zarnanda sonuçlaıını görecekiir. Fakat
kişi t,ıunun kolay olduğuıı;-ı ve L,u anla;:rıryı. hemeı,. öğrene-
bileccğini düşü rınreraeli dir,
Ad]airdı;rlıi ığı gibi ken di ni hatıri anaayr ı:ygı lamayı :i
ha tiılaıı aıl jgıni vc'1_ı ii l iin burı ların ı c ani.,ı :,niı eeld iğ;ini fark
ı
77
i ııs,,ı n-ı,t s iı il,ı.çrr yıru ı: s i ro ı, cı 7 i s i
gulamanir, yalnizca psikolojik bir arı]arr,r olduğıını.ı öğre-
neı:eksj.ıiiz, {akat lıu aynr zan-ıanda metaboiizmamlzın er,
irıct_- tarat'laı"inr da ıieğişiirir ç,e be]ir]i kimyasal },a cla daha
dtığrrısuriu söylernek gerekirse a!şinrik (sinr,",a iie ililili) et-
kilcri bedeninıizc{e oluştrırı:ı". Bu yüzde:ir bugün psikoiojı-
clen siınvayaı geldik; siınya, ka}ıa ınaddeierin incc ınadde-
lere dönüştiitütrnnesi riüşüııcesidir.
78
I
BEŞINCI DERS
İnsanrn mürnkün gelişimini incelenıeyle ilgiii birçc,k
önenrli noktayı be.lirtnıek istiyorum.
Insanın geli,ctirilmesi gereken iki ;ıöiıü ,:ardır. Bunlar
aynı anda i]erlerrıesi gereken iki münıkün gelişme },olu-
dur.
Insanrn bu iki yönü ya da iki mümkün gelişıı,ıtı yönii,
bilgi ve varlıktrr.
i]aha cınce tıirçok kez, bilinıin gelişmesinin gerekliliği
hakkrırda, özellikle de keırdirıi tanrrna konusunda konuş-
muştum. Çünki iırsanrn şu andaki durumı.rrıun en karakte-
ristik özeiliklerinden b,irisi kendini tan rmanra srd rr.
Geneilikle insanlar, farklı seviyelei,deki bilgi fikriiri,
bilginin rölatif'ıluşrr fikrini ı,e olclukça yeni bir biigi ihtiya-
crnı aırlıyorlar.
Birçok dururnlarda insaı^ıların anlamaclıkları, bilgiden
ayrı olarak vartrık fikridir. Diğcrleri ise, varlrğur rölitifliği
fikı,i, fark]ı seviyelerele varlıklarrn olmasr ve bilginin geliş-
rnesinden ayrr olarak, var{ığın gelişnresinin gerekliliğidir.
Bir Rus filcızofı-ı olan Vladimir Solovieff, o'varlrk" teri-
rnini 1,n7l|nnnda kuliarınuştr. Bir taşrn, bir bitkinin, bir hay-
vanln/ bir insanrrr varlrğından r.e IlAhi Varlık'tan söz etmiş-
ti.
Bu, alelAde bilinen kavramdan daha iyidir, çünki şim-
diki anlayışta; bir insanrn varlığı, bir taşın, bitkinin ya da
bir hayvanın varlığından herlrangi bir biçimde farklı sa-
79
iı,ıszıı",ıı, rjıjıvı,ısü,El,l ir si«o ro7 isi
B0
ı
BEŞİNCİDERS
82
BEşiNCi DERS
landıracakları belirli işaretler ya da semboller üzerinde an-
laşmalıdırlar. Belirli sözcüklerin, işaretlerin ya da sembol-
lerin anlamı hakkında anlaşamadığınız bir insanla konuş-
tuğunuzu farz edin, bu durumda yine birbirini anlama du-
racaktu.
Bundan, bir insanr lrem anlayrp hem de onunla aynr
fikirde olmamanrn imkinsrz olduğu iikesi çıkar. Alışagel-
dik konuşmada çoğu kez şöyle deriz: "Onu anlryorum, fa-
kat onunla aynı fikirde değilim." Incelediğimiz sistemin
görüş açrsrndan bu imkAnsızdır. Eğer bir insanr anlıyorsa-
nrz, onunla anlaşıyorsunuzdur; eğer onunla anlaşamryor-
sanız/ onu anlamryorsunuz demektir.
Bu fikri kabul etmek zordur ve bu, bu fikri anlamanrn
zor olduğu anlamına gelir.
Biraz önce söylediğim gibi, evrimin normal yolunda,
insanda gelişmesi gereken iki yön vardrr: bilgi ve varlık.
Fakat ne bilgi, ne de varlık hareketsiz veya aynı durumda
kalamaz. Bunlarrn herhangi biri gelişmiyor ve güçlenmi-
yorsa; küçülür ve zayıflar.
Anlama; bilgi ve varlık arasındaki aritmetik ortala-
mayla kıyaslanabilir. Bilginin ve varlığrn aynr anda geliş-
mesi gerekliliğini gösterir. Sadece birinin gelişmesi, diğeri-
nin azalmasr aritmetik ortalamayı.değiştirmeyecektir.
Bu, "anlamanrn" niçin anlaşma anlamrna geldiğini de
aç*lar. Birbirini anlayan kişilerin yallnızca eşit bilgileri de-
ğil, eşit varlrklarr da olmalıdrr. Sadece bu durumda karşı-
hklı anlayış mümkündür.
Insanlarrn sahip olduğu ya da özellikle zamanlmrza
ait bir başka yanlış fikir de, anlayışlarrn farkh olabileceği
ve kişilerin aynı şeyi farklı biçimde anlamaya haklarr olabi-
leceğidir.
Bu, ele aldığımrz sistemin görüş açısrndan oldukça
yanlıştır. Anlama farklı olamaz. Sadece tek anlama olabilir,
iNsaıvıv rir iN ıuırww psix o ıo 7i s i
gerisi anlamamadır ya da eksik anlamadır.
Fakat ayn| zamanda insanlar çoğu kez şeyleri farklı
biçimde anladıklarrnr sanryorlar. Bunun örneklerini her za-
man görebiliriz. Bu görünürdeki çelişkinin açıklamasrni
nasıl bulabi|iriz?
Gerçekte çelişki yoktur. Anlama, bir parçanrn biitün-
le olan ilişkisini anlama demektir. Fakat bütün fikri, bil-
gilerine ve varlıklarına göre insanlarda farklı olabilir. Bu
nedenle sistem yine gereklidir. Kişiler sistemi ve sistemle
ilgili başka her şeyi anlayarak, anlamayr öğrenirler.
Fakat bu ekol ya da sistem düşüncesi olmadan alışa-
geldiğirniz seviyede konuştuğumuzda, kişi, birçok insanlar
olduğu gibi birçok anlayrşların da olduğunu kabul etmeli-
dir. Herkes her şeyi kendi yoluyla veya bir ya da bir başka
terbiye ve alrşkanlığa göre anlar. Objektif anlayışa giden
yol, ekol sistemlerinde ve varlrğın değişiminde yatar.
Bunu açıklayabilmek iğn, insanrn yedi kategoriye ayı-
ruIuna dönmeliyim.
1 no'lu, 2 no'lu, 3 no'lu insanlar bir yanda, daha yük-
sek kategorilerin insanları diğer yanda olmak izere, bu in-
sanlar arasrnda büyük bir fark olduğunu fark etmelisiniz.
Gerçekte bu fark düşünebileceğimizden daha büyüktür.
Bu fark öyle büyüktür ki, bu görüş açısrndan bütün yaşam/
iki iç içe daireye bölünmüş kabul edilir. Bunlar, insanlığın
iç ve dış daireleridir.
Iç Daire
Dış Daire
u
BEşİNCiDERS
İç daireye 5,6,7 no'Iı insanlar dahildir. 1,2,3 no'lu in-
sanlar dış daireye dahildirler. 4 no'lu insan iç dairenin eşi-
ğinde veya iki dairenin arasrndadrr.
Iç daire de üç daireye bölünür. En içteki daireye 7
no'lu insan, ortadaki daireye 6 no'lu insan, iç dairenin en
dışndaki daireye 5 no'lu insan aittir.
ne olduğunu sorabilirsiniz.
Şimdi size cevap verebilirim.
6u, insanlarrn 6irbirlerini anlayabildikleri iç dairenin
dilidir.
iç
mel ilk
ilkeler
caktır.
lerler.
Bütiin bunlann hepsinin nasrl kanıtlanabileceğini ba-
na sorarsanız, sadece kişinin daha çok kendini inceleme-
86
BEşİNCiDERS
N
r-
(- ?
f Ll]
87
iıısaıırıv r iriivı,rryrıv ps i x o r o 7 i s i
Bu altı bölümün her biri de tekrar, üç alt bölüme ayrı-
lrr: mekanik, duygusal ve zihinsel. Fakat bu alt bölümleme
hakkında, bir bölüm hariç (mekanik bölüm) daha sonra
konuşacağız. Şimdi zihin merkezinin mekanik bölümün-
den bahsedeceğiz.
Merkezin üç bölüme ayrrlmasr çok basittir. Mekanik
bölüm hemen hemen otomatik çalışır. Hiç dikkat gerektir-
mez.
Fakat bu yüzden kendisini şartların değişimine ayar-
|ayamaz, düşünemez ve şartlar bütünüyle değiştiğinde de
başladığı biçimde çalışmaya devam eder.
Zlİin merkezindeki mekanik bölürnde izlenimlerin,
hatıraların ve çağrışımların kayrt işi vardır. Diğer bölümler
kendi işlerini yaparken, yapmasr gereken bütün iş budur,
Merkezin tümüne yöneltilmiş sorulara cevap vermemeli,
sorunlarrru çözmeye çalışmamalr ve asla hiçbir şeye karar
vermemelidir. Maalesef, gerçek durumda, her zaman karar
nün faaliyetidir.
Bu bölümün kendi adr vardrr: "Biçimlendirici Alet"
veya "biçimlendirici merkez" diye adlandırrlrr. Birçok in-
san, özellikle insanlrğrn çoğunu oluşturan 1 no'lu insanlar,
yaşamlarırun tümünü yalnızca biçimlendirici merkezle ya-
şarlar ve zihin merkezinin diğer bölümlerini çalıştırmaz|ar,
Yaşamrn bütün ihtiyaçları; A tesirlerini alma ve onlara ce-
vap verme, C tesirlerini saptırma veya reddetme için bi-
çimlendirici merkez bir hayli yeterlidir.
Biçimlendirici düşünceyi tanımak her zhman müm-
kündür. Örneğin biçimlendirici merkez sadece ikiye kadar
sayabilir. Her şeyi, her zaman ikiye böler. Bütün modern
88
-l
REş{,VCi DERs
B9
nısarvnv sitiwlvlryEN ı,si«otoy ısı
90
BEŞINC/ DERS
91.
jzu
-çg:ııiiı alılN,\{i_ 19&, psı' I( i]ı ül isi
92
lii:
]]a..].