You are on page 1of 7

Kişilik Kuramları Vize Ödevi

1) Freud’cu bir psikoloğun bilinçdışı malzemeye ulaşmak için kullanabileceği teknikler


nelerdir?
Freud'a göre dürtülerimiz benlik tarafından bastırılsa bile çoğu zaman kılık veya biçim değiştirmiş
olarak dışa vurulur. Psikologlar Freud sayesinde

Rorschach
Rüyalar Mürekkep Lekesi
Testi
Bilinçdışı m alzem eye

kullanılan teknikler:

Yansıtı Testler Tematik Algı Testi


ulaşm ak için

Freud İnsan Şekli Çizme


Sürçmeleri Testi

Hipnoz
Serbest
Çağrışım
Kazalar
Simgesel
Davranış

Rüyalar

 Freud rüyaları, bilinçdışına giden anayol olarak tanımlar.


 Rüya bir dilek gerçekleştirme türüdür. Dürtülerimizle ortaya çıkan arzularımız, isteklerimiz ve
yaşadığımız olayların dışavurumudur. Yani rüyada alt benliğimiz sergilenir.
 Rüyaların yorumlanmasında bilinçdışı düşüncelerimiz ve arzularımız simgesel olarak temsil
edilir.
 Rüyaların iki içeriği vardır. Bunlar; görünür içerik ve gizli içeriktir.
 Görünür içerik; kişinin rüyada gördüğü ve hatırladığı kısımdır.
 Gizli içerik; rüyanın aslında bize ne anlattığı ile ilgilidir.
 Freud'un bakış açısıyla değerlendirdiğimizde neredeyse cinsellikle
ilişkili olmayan bir nesne ya da durum söz konusu değildir. Bu
nedenle Freud rüyalarımızda görmüş olduğumuz simgelerimizin
büyük bir kısmı cinsellikle ilgili olduğunu söylüyor.
 Freud'a göre rüyada görülen simgeler ve anlamları:
 Erkek cinsel organı: bıçak, ağaç, şemsiye, çubuk, kalem
 Kadın cinsel organı: şişe, oda, kutu, gemi
 Cinsel ilişki: tırmanma, dans etme, bisiklete binme
 Freud, iyi bir psikanalistin rüyalarımızda gördüğümüz simgelerin ne anlama geldiğini bilip
anlayabildiğini söyler.
 Örneğin penis veya vajina görmek bizi rahatsız edeceği için onların yerine onları simgeleyen
farklı şeyler görüyoruz. Gördüklerimiz simgesel bir biçimde rüyalar ile birlikte ortaya
çıktığından kendi benliğimizi tehdit etmez. Dolayısıyla rüyalar bilinçdışına hızla giden ve
yorumlanması gereken bir tekniktir.

Yansıtıcı testler
 Bu testlerde hastanın ya da o teste katılanın belirsiz bir uyarıcıya dönük hikâye anlatması,
nesne tanımlama olabilir veya çizim yapması istenebilir. Sorulan bu belirsiz uyarıcıya dönük
bireylerin ortaya koydukları şeyler onların günlük yaşamlarındaki ya da içerisinde
bulundukları psikolojik durumla ilgili bize bilgiler sunar.
 Örneğin; hepimiz bulutları bir şeylere benzetiyoruz. Benzetmemizin nedeni; Freud'cu bakış
açısına göre, bulutları benzettiğimiz şeyler zihnimizden kaynaklanır ve gördüklerimiz dışa
vurmadıklarımızı yansıtır. Belirsizlik betimleme tarzlarımız, bilinçdışı malzemeye ulaşmanın bir
yoludur.
 Burada doğru ya yanlış yanıt yoktur. Yanıtlar kişiseldir ve zihnimizde ne olduğunu ifade eder.
 Psikologlar tarafından kullanılan bazı yansıtma testleri aşağıda verilmiştir.

Rorschach Mürekkep Lekesi Testi:

 10 adet mürekkep testidir.


 Terapist testi uyguladığı kişilere mürekkep lekesinde ne gördüğünü sorar, test yapılan kişi de
ne gördüğünü söyler.
 Buna ilişkin olarak terapist kişinin verdiği
cevaplardan çeşitli notlar alarak bunun
üzerinden bir değerlendirme yapar.
 Bu testle birlikte testi yaptıran kişinin ruhsal
yapısı, kendiyle yaşadığı ruhsal çatışmaları,
kullandığı savunma mekanizmaları, bilinçdışı
süreçleri, kişilik özellikleri, ego fonksiyonları ve
temel bireysel ihtiyaçları hakkında detaylı bilgi
edinilir.

Tematik Algı Testi:

 Henry Murray tasarlamıştır.


 Bir grup belirsiz resimden oluşur. Psikolog resimler gösterir.
Testi yapan insanlarda her resim hakkında bir öykü anlatır.
 Kişinin resimlerde ne gördüğü onun kişiliğine dönük ipuçları
verir.

İnsan Şekli Çizme Testi:


 Zeka testi olarak geliştirilmekle birlikte daha sonra kişilik yapılarının ölçümü için
kullanılmıştır.
 Özellikle çocukların üzerinde uygulanır ve değerlendirilmesi önemidir.
 Çocukların çizimleri onların duygularının dışavurumudur.
 Örneğin; ailesinden birinin ellerini çizmediyse o kişiden şiddet görüyor olabilir ve bunu resme
aktarmış olabilir. Ya da bir aile resminde birini uzağa çiziyorsa onunla ilgili bir sıkıntı olduğunu
ifade ediyor olabilir.
 Dolayısıyla bizler bu insan şekli çizme testi ile birlikte özellikle çocukların karşılaşmış oldukları
problemler ve onların duygu durumlarını dışa vurumu kabul ederek belli değerlendirme
yapabiliriz.

Freud Sürçmesi

 Dil sürçmesi olarak da tanımlanabilir.


 Çoğu insanın zaman zaman dili sürçebilir. Bireyler bu dil sürçmeleriyle komik duruma
düşebilirler. Ancak masum ve komik gibi görünen
bir sürçmenin pek çok ya da farklı duyguyla
yüklüdür ve Freud bunu aydınlatıcı bulur.
 Eşine onun kızlık soyadıyla hitap eden adam,
bilinçaltında onunla evlenmemeyi dilemiş olabilir
der.
 Örneğin bir şey söylediğimizde, onu demek
istememiştim diyoruz ama belki de gerçekte onu
istiyor olabiliriz. Bu nedenle dil sürçmeleri bize
önemli bilgiler sunar.

Hipnoz

 Freud, hipnozu bilinçdışına giden bir boru hattı olarak tanımlıyor. Benliğin denetim sürecinin
engelleyerek doğrudan bilinçdışı malzemeye ulaşmayı hedefleyen bir durumdur.
 Psikoanalizi oluştururken Freud’un kullandığı yöntemlerdendir.
 Hipnoz, gerçekte patolojiye neden olan bir durumu ortaya çıkarmaya çalışsa da belli
dezavantajları vardır.
 Hipnoz etkili bir yöntemdir.
 Hipnozun o dönemlerde kullanılan vakalarda başarılı bir şekilde sonuçlanması ile bu yöntemin
önemli olduğunu göstermektedir.

Hipnozun işe yaramadığı durumlar;

 Nevrozlu hastaların çoğunluğu hiçbir şekilde hipnotize edilememektedir.


 Ayrıca hipnotize edilen bazı hastalarda, hipnotize edilmeyi bir alışkanlık ve hipnozu uygulayan
hekime karşı da bir bağımlı hale gelebiliyorlar.
 Freud, hasta üzerinde hipnotizmanın sürekli uygulanmasını zorunlu kılan durumlarda,
olumsuz sonuçların ortaya çıktığını görmüş ve “ basınç tekniğini ” geliştirmiştir.

Serbest Çağrışım

 Freud önceleri basınç tekniği adını verdiği bir teknik kullanırken bu tekniğin başarısız
olduğuna karar verip “serbest çağrışım tekniğini” kullanmaya başlamıştır.
 Psikanalizin temel kurallarından biridir.
 Burada benliğin uyguladığı sansür mekanizmasının geçici olarak belirli bir süre devre dışı
bırakılmasıdır. Peki, bunu nasıl yaparız? Beynimizi birkaç dakikalığına düşüncelerden
uzaklaştıralım. Sonra her türlü düşüncenin beynimize akmasına izin verelim. Ve içimizden ne
geliyorsa söyleyelim. Eğer bu düşüncelerin bilincimize ulaşmasına izin verirsek serbest
çağrışım tekniğini kendimizde uygulamış oluyoruz. Yani bize saçma gelen düşünceler
çoğunlukla bilinç düzeyimizden dışlandığı için, serbest çağrışım tekniği beynimizin günlük
konuşmalarımızla sansürlenen kısmına ulaşabilmek konusunda bize çok yardımcı olur.
 Psikoanalatik anlamda bunu uygulayan bireylerin yetkinliği çok önemlidir. Eğer hasta, serbest
çağrışım süreci içerisinde kendi bilincine ulaşan gerçek düşüncelerini duygularını dışa
vurabilirse bu terapi amacına ulaşmış olur.
 Burada hastalar hipnoz altında olmadan sansür mekanizmasını ortadan kaldırır ve kendilerini
ifade ederler.
 Bazen serbest çağrışım gerçekleşmeyebilir. Benlik bazı düşünceleri bastırmak için çok enerji
harcadığı zaman bu malzemenin bilincine ulaşması her zaman kolay olmaz. Bu yüzden
uygulanması zor bir süreç diyebiliriz.

Kazalar
 Freud'a göre kaza gibi görünen pek çok olay aslında bilinçdışı dürtülerimizden kaynaklanan
kasıtlı eylemler olarak tanımlayabiliriz.
 Yaşanan şanssız olaylar, bilinçli yapılmadıkları için kaza olarak adlandırılabilir. Ancak bu kasıtlı
olmadıkları anlamına gelmez.

 Örneğin; terapistiyle olan seanslarını unutmalarından şikayetçi olan hastalar, aslında


Freud'un direnme adını verdiği bir davranışı sergilemektedir. Başka bir örnek verecek olursak;
bir arkadaşınızın eşyasına zarar verdiğiniz ve yanlışlıkla olduğunu söylediniz. Ama gerçekte
durum bu şekilde olmayabilir. Sizin ona zarar vermeye dönük durumunuz yön değiştirip onun
en sevdiği ya da en değer verdiği bir eşyaya zarar vermenize sebep olmuş olabilir. Ve bu
şekilde içgüdüsel dürtülerinizi doyurmuş olursunuz.
 Dolayısıyla bilmeyerek ya da istemeyerek yapmadığınızdan bahsetmiş olduğumuz olayların
temelinde bu tür kazalar olabilir.

Simgesel Davranış

 Günlük davranışlarımızın çoğu bilinçdışı düşüncelerimizin simgesel hareketleri olarak


görülebilir.
 Freud'un temel görüşlerinden birisi de bizim davranışlarımızın çoğu bilinçdışı süreçler
tarafından yönlendiriliyor olmasıdır. Yani davranışlarımızın çoğu bilinçdışımızın simgesel
hareketleri olabilir.
 Simgesel olarak gösterilen davranışlar benliğe bir tehdit oluşturmaz; çünkü gerçekte oldukları
gibi algılanmazlar. Bu eylemler arzuların ifade edilmesini sağlar.
 Örneğin bir çocuğun annesi papatyaları çok seviyor. Duvarlarında asılı papatya resimleri
vardır, papatyalı yemek takımı vardır, çocuğu da annesinin doğum gününde papatyalı bir
paspas satın alır hediye olarak. Görünüşte baktığımızda masumane görünür. Çünkü sonuç
itibariyle annesi papatyaları çok seviyor. Ama acaba çocuğun annesine papatya desenli bir
paspas almasının nedeni; içten içe var olan annesine karşı bir düşmanlığın dışavurumu yani
bunu kendisine kabul ettiremediği ve dışa vuramadığı için papatya desenli paspas alarak her
gün onun üstüne basarak, ezerek annesine var olan öfkesini gidermeye yönelik bir davranış
olabilir.
 Bizler de kendi benliğimizi korumak için simgesel davranışlar ortaya koyabiliyoruz.
 Sonuç olarak, başlangıçta çok masum görünen davranışlarımızın, eylemlerimizin arkasında
bizim gerçekte dışa vuramadığımız duygularımızın, düşüncelerimizin bir göstergesi olabilir.

2) Horney’e göre nevrozlu insanların kaygı arttırıcı deneyimlerinden kaçınma tarzları


nedir?

Nevroz Nedir?

Nevroz, bazı psikolojik hastalıklara verilen genel bir addır. Bu hastalığı yaşayan kişilere nevrotik
denir. Nevroz hastalığı, kişilerde farklı nedenlerden dolayı meydana gelebilmektedir. Horney’in
nevrotik olarak isimlendirdiği insanları mutlaka hepimiz tanırız. Bunlara örnek verecek olursak;

 İlk başta; sevecen, güler yüzlü, arkadaş canlısı, sosyal hayatı hareketli olan bir kadın. Ancak
bir süre sonra bu kadın yalnız kalmaya dayanamıyor, arkadaşlarının o olmadan plan
yapabileceklerini kabul edemiyor, tanıştığı il erkeğe aşık olabilen bir kadın düşünelim.
 Hemen hemen hepimizin okulda karşılaştığımız, hiç arkadaşı olmayan sevilmeyen biri.
Tanıştığı herkesi küçümseyen ve onlardan nefret eden, acımasız bir erkek düşünelim.
 Çalıştığı yerde oradaki insanlardan uzak duran, nadiren bir araya gelen, genellikle yanız vakit
geçiren bir kadın düşünelim.

Verilen bu 3 örnekte nevrotik insanları görebiliyoruz. Horney’e göre örnekte de verilen ve nevrotik
insanların ortak noktaları vardır. Bunlar; yetersizlik ve güvensizlik duygularıyla başa çıkmaya
çalışmalarıdır. Nevrotik insanlar kendilerini diğer insanlardan uzaklaştırsalar da içlerinde korku, kaygı
ve acınacak durumda olduğunu hissederler. Kurama göre Nevrotik hastaların ana özelliği; kişilerle
aralarındaki ilişkilerde benimsedikleri, kendilerine zarar veren bir tarzın içine sıkışmış olmalarıdır.

Nevrotik insanlar başkalarıyla iletişimlerinde kullandıkları yöntem onların çok istedikleri bu sosyal
ilişkilerinden uzak tutuyor. Bu yüzden ilişkilerinde kullandıkları yıkıcı tarzda kendi kaygılarını azaltmak
için oluşturdukları bir savunma mekanizmasını oluşturuyor.

Horney bu durumları çocuklukta yaşadıkları kişiler arası uygun olmayan ya da bozuk ilişkilere ve
ailelerinde kaygıyla büyüyen çocuklar üzerinde durur. Yani anne ve babanın çocuklarına karşı
tutumları çocukların belli kişilik özelliklerini oluşmasına neden olmaktadır. Küçükken korkak ve kaygılı
bir çocukluk geçiren birey sosyal ilişkilerine yansıyor ve kaygılı ve korkak bir çocuk oluyor. Çocuklar bu
korkularından ve kaygılarından kurtulmak için Nevrotik etkileşim tarzları geliştiriyor.

Horney, nevrotik insanların kaygı arttırıcı deneyimlerden kaçınma tarzlarını 3 ana başlık altında
inceliyor; insanlara yönelme, insanlara karşı olma ve insanlardan uzaklaşma temel kaygıyla mücadele
stratejileridir.

1.İnsanlara Yaklaşma/ İnsanlara Doğru Yönelen (Uysal Tip):

 Bazı çocuklar çaresiz oluşunu ve aciz oluşunu kabullenir. Yabancılaşmaya ve korkulara karşı
öteki insanların (aile, arkadaş…) hem sevgisini hem de desteğini kazanmak ister. Sadece
başkalarıyla birlikteyken kendini güvende hisseder bir bakıma çevresindekilere bağımlıdır. Bu
şekilde güçsüzlük ve yalnızlık duygusunu daha az hissederler. Eğer bahsettiğimiz ihtiyaçları
karşılanmazsa umutsuzluk ve endişeli olurlar. Onlar olmayınca çaresizlik ve güçsüzlük
hissederler.
 Özellikle duygusal ilişki bağlamında da aşkı buldukları an her şeyin hallolacağını zannederler.
Yetişkin olduklarında da sevilmek, takdir edilmek vs. isterler. Herhangi bir ilişkinin yalnızlıktan
daha iyi olduğunu düşünerek her önüne gelenlere bağlanma ve aşık olmaya hazırdırlar.
Kendilerine destek olacak sorumluluğuna azaltacak bir eşe çok bağlanırlar.
 Bu tür insanlar karşılarındakini sevmezler, sevgiyi paylaşmazlar sadece karşılarındakinden
kendileri için gerekli olan takdiri ve kabulü isterler. Bu nevrotik tarzlarından dolayı da
başladıkları tüm ilişkileri bitirmek zorunda kalırlar.
 Uysal tipte aşırı güçsüzlük, çaresizlik, zavallı olma gibi bazı tipik davranışlar vardır. Örneğin;
“Beni sevmelisin, korumalısın, affetmelisin ve terk etmemelisin; çünkü çok güçsüz ve
çaresizim.”
 Bağımlılık bu tipin karakteristik bir özelliğidir.
 İnsanların kendisinden daha iyi ve daha nitelikli olduğuna odaklanırlar. Bu duyguya birlikte,
başarılı olduğu dallarda dahi kendine az güven duyması diğerlerinin çok üstün olduğunu
düşünmesine yol açar. Diğer bireylerin onu onaylaması kendine olan güvenini yükseltir, ancak
onaylama biterse güvende geri gider.

2.İnsanların Aksine Gitme/ İnsanlara karşı (Saldırgan Tip):

 İnsanlara yapışmaktansa insanların tersine gitmeyi tercih ederler.


 Bazı çocuklar ailesinin kendisine düşmanca hisler beslemesinin kötü aile ortamıyla başa
çıkmasının en iyi yol olduğunu düşünürler. Ve bu durumlarla bilinçli veya bilinçdışı bir biçimde
mücadele etmeye hazır haldedirler. Sonraki süreçlerde hem çocukta hem de yetişkinlik
döneminde diğer insanları sürekli olarak bir sömürme isteğinin ortaya çıkar.
 Bu tip insanların intikam ve düşmanlık duyguları belirgin biçimde ortaya çıkmaktadır.
 Yaşamda var olabilmek için bireyin öteki insanları önemsemeden sadece kendini düşünmesi
en önemli kuraldır. Bundan ötürü bireyin asıl gereksinim duyduğu şey diğer insanlar üzerinde
kuracağı denetimdir.
 Bu bireyler başkalarını geçmeyi ve ne pahasına olursa olsun kazanma eğilimi gösterirler.
 Horney bu Nevrotik tarzın, Freud’un “yansıtma” kavramıyla benzer olduğunu söyler.
 Bu tip insanlar, birisi ile ancak bir kazanç elde edeceklerse bir ilişki içerisinde bulunurlar.
 İnsanlarla yaşadıkları ilişkileri sığ, tatmin etmeyen son derece acı verici, can sıkıcı bir nitelik
taşır. Bu neden kalitesiz bir sosyal ilişkileri vardır.
3.İnsanlardan Uzaklaşma (Kopuk Tip):

 Bazı çocuklar da kaygılarıyla başa çıkmak için ve yalnız kalma isteğinden dolayı diğer insanlarla
ilişkisinde çok zorlanmasından ve yalnız kalmanın da tek kaçış yolu olarak görüyorlar.
 Düşmanca olmaktansa hiç kimse ile iletişim kurmazlar.
 Bu Nevrotik kişiler yetişkin olduklarında kendilerini diğer insanlardan izole ederler. Eğer
duygusal bağlılık kurarlarsa, çocukluklarında yaşadıkları acıya benzer acılara neden
olabileceğini düşündüklerinden duygusal ilişkilere karşı bir duvar örüyorlar. Duygusal ilişkileri
olsa bile sevgiye karşılık veremezler. Eğer bu tür bir kişi ile beraber olunursa; ilişki hem sığ olur
hem de renk vermez.
 Genelde insanlara yabancılaşırlar. Bu bireyler yalnızca ötekilerden uzaklaşmaz, bununla birlikte
kendi duygulardan uzaklaşır, deneyimleri önemsemez, sevdiği ya da sevmediği şeyleri
tanımlayamaz, korku ve kaygılarını bilmez ya da bunları açıklayamaz yani birey kendine de
yabancılaşmaya başlar. Bu durumlar, bu tip nevrotiklerin ortak özelliğidir.
 Mesafeli tip diye adlandırılan bu bireyler de aidiyet duygusu veya savaşma arzusu bulunmaz.
 Kimsenin onların varlığına ihtiyaç duymadığını düşünürler.

Kaynakça:
 Kavut, S. (2018). Karen horney ve nevrotik kişilik üzerine bir araştırma: Blue Jasmine örneği.
 Kılıç, A. (2019). Farklı anne-baba tutum bileşenlerinin Horney'in nevrotik kişilik tiplerini
yordayıcı etkisi (Master's thesis, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Aile Danışmanlığı ve Eğitimi Anabilim Dalı).
 Burger, J.M. (2021). Kişilik Psikolojisi Biliminin İnsan Doğasına Dair Söyledikleri. (s.90-95) ve
(s.170-175). İstanbul: Kaktüs Psikolojisi
 Deniz, M. (2021) Kişilik Kuramları Asenkron Ders Videoları.
 Deniz, M. (2021) Kişilik Kuramları Ders Slaytları.
 Cervone,D. Ve Pervin, L. A. (2016). Kişilik Psikolojisi Kuram ve Araştırma.(s.79-85) ve (s.141-
143). Ankara: Nobel Akademi Yayınları

Bilge CEYLAN

19010517007

Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik- 2. Sınıf

You might also like