Professional Documents
Culture Documents
Modül I
Hazırlayan:
www.aknetakademi.com.tr
DERYA OĞUZ SARIALP
Uzman Klinik Psikolog
www.aknetakademi.com.tr
İçindekiler
- ÇOCUK GELİŞİMİNDE OYUN (OYUN TERAPİSİ) EĞİTİMİ
• Oyun ve Tanımı
• Oyun İle İlişkili Kavramlar
• Oyun İle İlgili Tarihî Kaynaklar
• Oyunun Çocuğun Gelişimine Olan Etkileri
• Oyunun Çocuğun Fiziksel ve Motor Gelişimine Olan Etkileri
• Oyunun Çocuğun Duygusal ve Sosyal Gelişimine Olan Etkileri
• Oyunun Çocuğun Zihinsel Gelişimine Olan Etkileri
• Oyunun Çocuğun Dil Gelişimine Olan Etkileri
• Klasik Oyun Kuramları
Fazla Enerji Tüketimi Kuramı
Rahatlama ve Dinlenme Kuramı
Öncül Deneme (Yetişkin Hayatına Hazırlık, Alıştırma) Kuramı
Tekrarlama (Rekapitülasyon) Kuramı
• Dinamik Oyun Kuramları
Sigmund Freud’un Oyun Kuramı
Jean Piaget’nin Oyun Kuramı
• Diğer Oyun Kuramları
Vygotsky’nin Oyun Kuramı
Bateson Oyun Kuramı
Sutton-Simith Oyun Kuramı
Helanko Sistem Kuramı
Berylne Modeli (İçten Uyarılma)
• Güvenli Bağlanma ve Oyun Davranışı
Çocukla Oyun Oynama
Ainsworth ve Arkadaşları (1978)
Main ve Solomon (1986)
Bartholomew ve Horowitz (1991)
Doğum Öncesi Dönem
• Terapide Bağlanma Kuramı
• Zihin Kuramı
• Oyun Evreleri
Tek Başına Oyun
Paralel Oyun
Birlikte Oyun
Kooperatif Oyun
• Gelişim İlkeleri
• Gelişim Dönemleri ve Özellikleri
• Erik Erikson ve İnsanın Sekiz Çağı
• Bebeklik Dönemi (0- 2 Yaş)
www.aknetakademi.com.tr
Oyun ve Tanımı
Oyun, farklı disiplinler hatta aynı disiplin içinde farklı bakış açılarıyla tanımlanabilecek
bir etkinlik ve yöntemdir. Ancak bu çalışmanın kapsamı gereği oyunun eğitim bilimleri
ve psikoloji ile ilgili yönlerine daha çok yer verilecektir. Geçmişten bugüne çeşitli
bakış açılarına göz atmak oyunun birçok yönünü fark etmeye yardımcı olacaktır.
İbn-i Sina (980-1037), oyunu çocuk için bir ihtiyaç olarak tanımlamış ve bu ihtiyacın
en iyi şekilde karşılanması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca çocuğun sosyalleşmesi
için oyunu önemli bir araç olarak görmüştür. Gazali (1058-1111), oyunu çocukların
çalışmalardan bıkmaması, eski dinçliğini kazanması, enerjisini yenilemesi ve belleğini
tazelemesi için kullanabileceği çok önemli bir araç olarak tanımlamıştır. Montaigne
(1533-1592) ise oyunu, çocukların en gerçek uğraşı alanı olarak tanımlamıştır.
Locke (1632-1704), oyunu içgüdüsel bir etkinlik olarak tanımlayarak derslerin daha
çekici hâle getirilebilmesi için çocukluk yıllarında oyundan faydalanılması gerektiğini
belirtmiştir. Rousseau (1712-1778), oyunu çocuğun doğal bir yöntemi ve hakkı olarak
tanımlayarak çocuklara sevgi ile yaklaşılmasını, oyun oynamalarına ve eğlenmelerine
izin verilmesini öğütlemiştir.
Yakın çağlarda oyun ile ilgili düşüncelerdeki değişim göze çarpmaktadır. Frobel
(1782- 1852), oyunu yaşamın çekirdeği olarak niteleyerek bireyin en güzel ve en
olumlu yönlerini ortaya çıkaran etkinlikler olarak tanımlamıştır. Lazarus (1849-1887),
oyunu kendiliğinden ortaya çıkan, hedefi olmayan, mutluluk getiren serbest etkinlik
olarak ifade etmiştir. Freud (1856-1939), oyuna işlevsel bir anlam yükleyerek; bireyin
korkuları ve sosyal çatışmaları ile baş etmesine yardımcı olan, olgunlaşmasını ve öz
benliğini bulmasını sağlayan etkinlikler olarak görmüştür. Montessori (1870-1952),
www.aknetakademi.com.tr
► Bebekler veya çocukların oyun yoluyla tüm gelişim alanları doğrudan veya
dolaylı olarak desteklenir.
► Oyunda mantıklı bir amaç olduğu gibi sadece oynayanın ifade edebildiği bir
durum da olabilir.
► Oyun sonuçtan çok sürece odaklanan faaliyetlerden oluşur.
► Bebekler veya çocuklar istekleri doğrultusunda oyun kurar veya oyuna dahil
olurlar ve devam ederler.
► Oyunda kullanılan tüm nesne, durum, duygu, olay ve algılar kişiseldir; bunlar
gerçek veya gerçeküstü olabilir, sınırlandırılamaz.
► Oyunda her şartta haz ve doyum esastır ayrıca hem eğlencenin hem de
öğrenmenin gerçekleştiği oyun eğitim açısından çok önemlidir.
Bir etkinliğin oyun olarak tanımlanabilmesi için; içsel güdülenme, serbest seçim,
eğlence ve olumlu duygulanım, gerçeğe uygunsuzluk ve ürün yerine süreç gibi
özelliklere sahip olması gerektiği belirtilmiştir (Driscoll & Nagel, 2008; Johnson,
Christie & Yawkey, 1999).
Burada çocuklar ile oyun arasındaki ilişkinin idealize edildiği söylenebilir. Oysa
çocuklara sunulan ortamların kalites(izliğ)inin oyunun haz ve gelişime katkı düzeyini
her zaman farklılaştırdığı söylenebilir. Örneğin ailenin çocukla geçirdiği kaliteli
vakit, çocuğun oyun yoluyla elde ettiği doyumu ve gelişim alanlarına katkı düzeyini
arttırabilir (Bardak, Topaç, Kirişci, Mertoğlu & Akyüz, 2018).
● Keşif
Birey tarafından var olduğu bilinmeyen bir şeyin ortaya çıkarılması durumudur.
Çocuklar bebeklikten itibaren her şeyine yabancı oldukları dünyada canlı-cansız
tüm varlıkları oyun yoluyla keşfederler. Çocuklar yetişkinlerin çok basit olarak
gördükleri birçok şeyi saatlerce gözlemleyerek ayrıntılı bir şekilde keşfedebilirler.
Çocukların keşfetme özelliği öylesine hayret uyandırıcıdır ki; “Şuraya bakınca ne
görüyorsun?” sorusuna birçok yetişkinin vereceği cevap sınırlı iken bir çocuğun
oradaki en ince ayrıntıları fark edip tanımlaması mümkündür. Çocukların bu özelliği
desteklenmediği takdirde zamanla körelebilmekte hatta kaybolabilmektedir. Oyun
bu desteğin en kuvvetli biçimde verilebileceği çok zengin bir yöntemdir.
● Taklit
Taklit, canlı veya cansız belli bir örneğe benzemeye veya benzetmeye çalışma,
öykünme anlamlarına gelen durumsal bir kavramdır. Çocuklar belirli yaşlarda
● Gelişim
Bireyin zaman içinde olgunlaşma, büyüme ve öğrenme ile yaşadığı değişim süreci
olarak tanımlanabilecek gelişim, oyun ile doğrudan ilgili ve karşılıklı etkileşime
sahip bir kavramdır. Oyun tüm gelişim alanlarına bütüncül bir şekilde etki eden bir
faaliyettir. Bilişsel, dil, motor, sosyal, duygusal gibi tüm gelişim alanlarına yönelik
gerçekleştirilen özellikle tekrar hâlindeki hareketler oyun sürecinde sıklıkla ortaya
çıkar.
Çocuğun oyun sürecinde yaptığı basit hareketlerden olan adım atışı, hoplaması,
zıplaması motor gelişime; konuşması, şarkı söylemesi, sayışması dil gelişimine; soru
sorması, sorun çözmesi, düşünmesi bilişsel gelişime; üzülmesi, sevinmesi, kızması
duygusal gelişime; iletişim kurması, sürdürmesi ve bitirmesi sosyal gelişime büyük
ölçüde katkı sağlamaktadır.
● Devinim
● Öğrenme
www.aknetakademi.com.tr
bedensel olarak gerçekleştirildiğinde öğrenmenin hızlanması sağlanır.
Oyun içinde yapılan hem bedensel hem zihinsel egzersizler çocukların yeni
öğrenmeler gerçekleştirmesinin yanında, eski öğrenmelerini de pekiştirmesini sağlar.
Bu sebeple oyun aracılığı ile çocukların öğrenme yaşantılarını kolaylaştırılmalı,
zenginleştirilmeli ve öğrenmeye karşı motivasyonları arttırılmalıdır.
● Yaratıcılık
Yaratıcılık bilinenlerden yeni bir şey ortaya çıkarma, yeni ve özgün bir senteze
varma, sorunlara yeni çözüm yolları bulma, daha önceden kurulamamış ilişkiler
kurma, yeni bir düşünce şeması içinde yeni yaşantı, deneyim, fikir ve ürünler ortaya
koyabilme şeklinde tanımlanabilir (Argun, 2004). Oyunun özellikle serbest ve özgür
bir ortama dayanması bireyde yaratıcılığı artıracak etkiler oluşturur.
Günümüzde üzerinde bir hayli araştırma yapılan bir kavram olan yaratıcılık,
kendisini etkileyen birçok faktörle birlikte ele alınmakta ve değerlendirilmektedir. Bu
kavramın oyun ile ilişkisinde üzerinde mutabık kalınan bir sonuca ulaşmak bireysel
farklılıklar nedeniyle neredeyse imkânsızdır. Ancak oyunun yaratıcılığı desteklediği
sonucuna ulaşan araştırmalar bulunmaktadır.
● Manipülasyon
www.aknetakademi.com.tr 11
Oyunun Çocuğun Fiziksel ve Motor Gelişimine Olan Etkileri
Oyun sırasında çocuğun bütün bedeni hareket eder. Oyun sırasında çocuğun
büyük ve küçük kasları kasılma, gevşeme ve esnemelerle sürekli çalışma halindedir.
Özellikle hareketli oyunlarda kalp atışı, kan dolaşım hızı ve solunum normalin üzerine
çıkar. Bu sayede kana bol oksijen geçer ve kan akışı yoluyla dokulara daha çok oksijen
ve besin taşınır. Vücut, oyunda terler. Böylece bedendeki zehirli atıklar dışarı atılır
Oyun yoluyla enerjisini boşaltan çocuğun uykusu düzene girer ve iştahı açılır.
Ayrıca açık havada oynanan oyunlar, güneşten ve temiz havadan yararlanmasını
sağlayarak bedensel gelişimini hızlandırır.
Çocuktaki motor gelişim, öğrenmesi, büyümesi ve gelişmesiyle ilgilidir. Oyun,
başlıca motor yetenekler olan güç, hız, dikkat, eş güdüm (koordinasyon) ve esnekliğin
gelişmesi için ideal bir ortamdır
Oyun yoluyla çocuğun hareketlerini kontrol altına alma becerisi geliştirir. Oyunda
hareketlerin ardı ardına sıralanması ve tekrarı, vücut performansını artırır. Kaslar,
tekrarlanan hareketleri ezberler. Bu da günlük hayatta çocuğun hareketlerine serilik
ve çeviklik katar. Oyunlarında farklı birçok araç, gereç ve eşyayı kullanarak becerilerini
geliştirir ve gücü artar. Yoğurma maddeleri ile oynayarak el-göz koordinasyonunu
geliştirir.
Atlama, koşma, yürüme hareketlerini yaparak denge ve hız kazanır, organları
arasında uyum gelişir. Dikkat süresi uzar. Sürekli yaptığı hareketler de vücuduna
esneklik kazandırır.
www.aknetakademi.com.tr 13
konusunda varsayımlar geliştirmiştir. Gross’a göre geçmişte edinilen içgüdüsel
alışkanlıklar, gelecekteki içgüdüsel alışkanlıkların oluşmasında rol oynar. Oyunun
bunun oluşmasında önemli rolü vardır. Oyun, gelecekteki çalışma ve yaşantıların bir
ön hazırlığıdır. Ayrıca Gross, oyunun anti sosyal eğilimlerden arındırma özelliğinin de
olduğunu ileri sürer.
▪ Kurallı oyun (7–12 yaş): Bu evrenin daha ileri bir bilişsel düzeyi gerektirdiğini
düşünen Piaget’e göre mantıklı düşünme, çocukların sadece nesnelerle ilgilenmeleri
ile olmaz. Mantıklı düşünme, çocukların diğer çocuklarla oynamaları ile gelişir.
Kurallı oyun evresinde devam etmekte olan dramatik oyunlarda kurallar vardır.
Gerçekçi ayrıntılara dikkat edilmektedir. Bu evrede, oyunun kuralları ve kurallara
uymayanlara verilecek ceza önem taşır. Oyunda kurallara uyarak sosyal normlara
uygun davranmaya da başlar. 11–12 yaş döneminden sonra ergenlik ve yetişkinlikte
de kurallı oyun özellikleri görülür.
www.aknetakademi.com.tr 15
■ Vygotsky’nin Oyun Kuramı
Bu kuram, oyunun kökeni ve rolüne ilişkin analizlere dayanır. Vygotsky’e göre oyun,
bilişsel mekanizmaların işlemesine en uygun ortamı sağlar ve çocuğun hayalî bir
çözüm yaratmasıdır. Oyun, keşiftir ve yeni bir oluşumdur. Oyun ve iletişim arasında
bir ilişki vardır.
Çocuk oyunda gerçek yaşam deneyimlerinden hatırladığı sebep-sonuç ilişkilerini
kullanarak yeni davranışlar üretir. Böylece olumsuz dürtülerinden arınır.
www.aknetakademi.com.tr 17
olacaklarından emin olan çocuklardır Anne ayrıldığında tepki göstermelerine karşın
döndüğünde kolaylıkla yatışırlar.
– Birinci Görev:
Danışanlara acı veren anıları ve duyguları, karakteristik ama yıkıcı savunmaları
ve uygun olmayan inanç ve davranışları keşfetmeye başlayabilecekleri güvenli bir
cennet ve güvenli bir yer sağlamaktır.
– Dördüncü görev:
– Mevcut algı ve beklentilerinin ortaya çıkardığı duygu ve eylemlerin, çocukluğunda
www.aknetakademi.com.tr 19
ve ergenlik döneminde karşılaştığı olayların ve durumların bir ürünü olabileceğini
düşünmesini sağlamaktır.
– Beşinci görev:
Danışanın önceki düşünme biçimleri ve davranış yollarının mevcut yaşamları için
uygun olmadığını anlamalarını sağlamaya yardımcı olmak, alternatif ve daha sağlıklı
başa çıkma ve ilişki yolları hayal etmek ve uygulamasını sağlamaktır.
Sonuç olarak; Terapist, danışanın eski ve bilinçdışı kalıplaşmışlıklara köle olmaktan
vazgeçmesini, hissetmesini, düşünmesini ve yeni yollarla hareket etmesini sağlamayı
amaçlamalıdır.
Zihin Kuramı
► Sosyal varlıklar olarak çocukların diğer kişilerle etkileşimde bulunması, iletişim
becerilerini geliştirmeleri açısından önemlidir.
► Sosyal yaşamda bilinçli veya bilinçsiz olarak başkalarının duygularını, isteklerini,
görüşlerini, niyetlerini ve motivasyonlarını zihin kuramı yoluyla dikkate almak ve
anlamak çocuğun bilişsel gelişimi açısından önemlidir (Flavell ve Miller, 1998).
► Zihin kuramı başkalarının davranışlarını açıklamada ve tahmin etmede ve
ilişkilerde uygun tepkilerde bulunulmada rol oynar.
► Premack ve Woodruff (1978), zihin kuramını ilk olarak şempanzelerle yaptıkları
çalışmalar sonucu geliştiren bilim adamlarıdır. Daha sonraları Wimmer ve Perner
(1983) aynı çalışmaları çocuklarla gerçekleştirmişlerdir.
► Bu kurama göre çocuklar, akıl hakkında birçok olguyu kurama benzer bilgi
dağarcığı ile açıklama getirmek üzere yapılandırırlar. Zihin kuramı insanların düşünce,
görüş ve isteklerini içeren zihinsel duruma sahip olduğu anlayışını taşımaktadır
(Wellman, 1990).
► Başka bir deyişle zihin kuramı kendine ve başkalarına düşünce ve inançların
atfedilmesi, zihinsel durumlarla davranışların arasındaki ilişkinin tanımlanmasıdır.
► Zihinsel kuramı geliştirmek, çocukların başkalarıyla uygun etkileşimde
bulunmaları için önemlidir. Bu etkileşim bilişsel, dilsel, sosyal ve duygusal gelişim
alanlarını da etkisi altına almaktadır.
► Yapılan araştırmalar çocukların çoğunun zihinsel içeriği anlama becerisini dört
yaş civarında kazanmakta olduğunu göstermektedir (Astington, 1993).
► Çocuklar zihin kuramını sosyal bağlam içinde gözlem yolu ile diğer çocuklarla
birlikte olduklarında geliştirirler.
► Yine kendileri için önemli olan kişiler, anne baba ve aileye yakın bireylerin zihinsel
durumları hakkında geliştirdikleri zihinsel bilgiler, paylaşılmış olma ve geçmişteki
anlamlı yaşantılardan dolayı daha önce gelişmektedir.
■ Anlam Verme
► Çocuklar değişik bağlamlarda yaşamlarına nasıl anlam verirler?
► Çocuklar sosyal yaşam hakkında bilgiyi nasıl kazanırlar?
► Çocukların dünyayı anlaşılır kılmalarında oyunun bir araç olarak işlevi çeşitli
araştırmalarda incelenmiştir
► (Rubin, Fein ve Vanderberg, 1983; Pellegrini ve Galda, 1991).
► Piaget ve Vygotsky oyunun bilişsel gelişimde önemli bir araç olduğu
düşüncesinde birleşmektedirler.
► Bruner (1972), oyunun araç kullanma ve problem çözmede etkin bir güç olduğu
görüşündedir. Toplumsal yaşantıda önemli olan kurallar oyun içinde öğrenilir.
► Vygotsky (1967, 1978), oyunu oldukça yüksek motivasyonlu davranışı
şekillendiren ve okul öncesi dönemde bilişsel gelişimi destekleyen uyum
mekanizması olarak görmüştür.
► Çocukların kendilerinden daha çok beceri sahibi kişilerle etkileşimi
onların düşünme becerilerini, nesne, kişi ve olaylar üzerinde konuşmalarını
kolaylaştırmaktadır.
www.aknetakademi.com.tr 21
► Bu oyunlarda çocuklar çeşitli karakterleri belirleyerek hayali bir senaryoyu
canlandırmak üzere ortak amaca yönelik fikir birliğine varmalıdırlar. İşbirliğine
dayanan bu oyunda katılımcıların ortak anlamlar yapılandırmaları eşgüdüm içinde
çalışmaları için gereklidir.
► Çocuklar oyun sırasında “oyun içi” ve “oyun dışı” olmak üzere iki farklı çerçevede
davranışlarını sürdürürler (Lilliard, 2000). Oyundaki konuşma dilli bu iki çerçeveye
uyum sağlayacak şekilde farklılaşma gösterir. Bu biliş düzeyi bu yaştaki çocuklarda
bilişüstü düşünme kapasitesinin gelişmiş olduğumu gösterir.
► Çocukların sembol kullanma becerileri onların yetişkinlerle etkileşiminden
edindikleri bazı davranışların amaca yönelik, bazılarının ise gelişigüzel olduğunu
kavramaları ile ilişkili olabilir (Lilliard, 1996).
► İletişim ötesi davranışlar çocuğun akranlarıyla oyun oynarken katılımcılarla
iletişim kurmasına ve senaryoya ilişkin karmaşık ayrıntıları ve oyunda hangi
davranışların birbiri ardından gelmesi gerektiği hakkında konuşmasına olanak verir
(Giffin, 1984 s. 74).
► Riggs ve Peterson (2000)’a göre “sanki” öyleymiş gibi etkileşimlerin başarılı
olabilmesi, çocuğun farklı katılımcıların isteklerine eşgüdüm sağlaması ve uzlaşmacı
davranışlarına bağlıdır. Uzlaşma ve eşgüdüm sağlayabilmesi ise zihin kuramını
anlamayla ilişkilidir.
Oyun Evreleri
Çocukların, yaşlarına ve gelişim özelliklerine göre farklılık gösteren oyun evreleri
birçok araştırmacı tarafından incelenerek farklı şekillerde açıklanmıştır.
Piaget, oyun ile bilişsel gelişim arasında bir bağ olduğunu düşünerek oyunun
bilişsel gelişime dayalı evrelerini incelemiştir. Ericson, oyunu psikososyal açıdan
değerlendirmiştir. Freud ise oyunun ruhsal, kişilik ve cinsiyet gelişimi üzerindeki
etkilerine değinerek oyunu bu açıdan değerlendirmiştir.
Bütün bu araştırmacıların bilgileri ışığında oyunu üç evrede incelemek mümkündür.
Bunlar tek başına oyun, paralel oyun ve kurallı oyundur.
■ Birlikte Oyun
Çevreye olan ilgisi artmıştır. Diğer çocuklarla birlikte oynar, gruba katılır, aynı
oyunda yer alır. Ancak yine kendi oyununu oynar. Piaget’e göre erken çocukluk
döneminde kural kavramı yoktur. Kesin bir kural olmamakla birlikte, gelişim düzeyi
birbirine yakın olan çocuklar aynı grupta yer alır. 2–6 yaşlar arasındaki çocuklar
kuralları bilir. Fakat kuralların neden konduğunu ve neden uyulması gerektiğini
anlayamaz.
■ Kooperatif Oyun
Bu evrede çocukların oyun içinde birbirlerine ihtiyaçları vardır. Oyun birlikte
oynanıp iş birliği yapılınca amacına ulaşır. Oyunun amacı vardır, amaca uygun roller
paylaşılır ve oyun ortak oynanır. Oyun materyalleri de oyunun amacına uygun
paylaşılır. Bu oyunun en belirgin özelliği çocukların hareketlerinde ve düşüncelerinde
yalnız olmadıklarını kabul etmeleri ve oyuncaklarını duygularını, düşüncelerini,
rollerini paylaşmalarıdır.
6–12 yaşlar arasındaki çocuklar kuralları bilir ve yüksek bir otorite tarafından
konulduğunu düşündükleri kuralların değişemeyeceğine inanır. Kurallara uymayanın
cezalandırılacağını düşünür.
10–12 yaşlarından itibaren artık kurallı oyuna tam olarak yönelir. Kuralların oyuna
yön vermek, oyunda karşılaşılabilecek sorunları en aza indirmek için konulduğunu
anlayabilir. Bireylerin, aralarında anlaşarak kuralları değiştirebileceğini kavrar.
Kurallar, oyuna başlamadan önce belirlenir ve oyunun ortasında değiştirilemez.
Kurallara uymayana ya da oyunda yenilene verilecek ceza, oyuna katılanların ortak
kararı ile belirlenir.
www.aknetakademi.com.tr 23
Gelişim İlkeleri
Gelişim alanında yapılan araştırmalar ve gözlemler gelişimin belli kurallara göre
oluştuğunu göstermektedir. Eğitimle uğraşan kişiler bu ilişkileri bilirlerse amaçlarını
gerçekleştirmede daha başarılı olurlar. İnsanın gelişiminde herkes için geçerli olan
bu ilkeleri şöyle sıralamak mümkündür.
Gelişim Belli Bir Sıra İzler, Gelişim Aşamaları Basitten Karmaşığa Doğru Bir
İlerleme Gösterir:
► Gelişim süreklilik gösteren bir olgudur. Bu süreklilik içinde değişmeler, belli bir
sıra içinde oluşur. Çocuklar belli zamanlarda belli değişimler geçirir, ortak gelişim
davranışları gösterirler. Bu nedenle gelişmeyi dönemlere ayırarak incelemek mümkün
olmaktadır. Her gelişim dönemi bir sonraki dönemin öncüsü ve hazırlayıcısıdır.
Gelişimin Hızlı Olduğu Dönemlerde Çevre Etkisi Büyük, Yavaş Olduğu Dönemlerde
Çevre Etkisi Azdır:
► Çocuk doğumdan sonra hızlı bir gelişim içindedir. Bu hızlılık 6 yaşına kadar
sürer, sonra bu aşırı hızda bir düşme olur. Buluğ çağında büyüme ve gelişmede
tekrar büyük bir hızlılık göze çarpar. İşte bu hızlılık dönemlerinde çocuğun çevresinde
meydana gelen olaylar onları yoğun bir şekilde etkiler. Bu dönemlerde aldığı olumlu
uyarıcılar çocukların gelişimine büyük katkılarda bulunur. Çocuklar öğrendikleri
becerilerin % 70’ine yakın bir bölümünü 0-6 yaşları arasında kazanırlar. İlk
yaşlardaki bu hızlı gelişmede öğrenmenin payı çok büyüktür. Çünkü çocuk bu çağda
hızlı bir öğrenme içindedir. Kendi çevresini tanımak için yaptığı çabalar ona pek çok
şey öğretmektedir. Okul çağına kadar birçok kişilik özellikleri çocukta yerleşmeye
ve kökleşmeye başlar. Bu etkiler yetişkinlik çağında da kendini göstermektedir.
Bu nedenle gelişimin hızlı olduğu dönemlerde çocuklar ve gençler kötü çevre
koşullarından uzak tutulmalıdır.
www.aknetakademi.com.tr 25
Kısaca Kişilik Özellikleri:
► Değişik hızda,
► Bir bütünlük içinde bir arada,
► Derece derece ve devamlı olan bir gelişim içinde bulunurlar.
► Çocuklara uygulanan eğitim seviyesi gelişimin seviyesine uygun olmalıdır.
Okul programına göre çocuğa öğretilecek bilgi, beceri ve tavırların gerektiği gelişim
seviyesinin çocuk tarafından kazanılmış olması şarttır. Çocuğun öğrenmeye hazır
bulunması halinde yapılacak öğretim çabaları olumlu neticeler verecektir.
■ Oral Dönem:
► Gelişimin ilk basamağıdır, yaşamın ilk 1 ya da 1- 1,5 yılı boyunca sürer. Bebeğin
gereksinimleri, algılamaları ve kendini anlatım yolları daha çok ağız bölgesinde
odaklaşmıştır. Ağız bölgesinde alınan duyuların başlıcaları açlık, susuzluk, anne
memesi ya da onun yerine geçen nesnelerin oluşturduğu ve hoşlanma duygusu
yaratan dokunma uyarımlarıdır. Yaşamın ilk aylarında insan yavrusu diğer
memelilere oranla daha çaresiz bir varlıktır. Bakımı sağlanmazsa yaşayamaz ve
fizyolojik dengesi bozulduğunda bir diğer insanın yardımı olmaksızın durumunu
düzeltemez. Bebek başlangıçta kendi dudaklarıyla anne memesini birbirinden
ayırt edemez ve açlık ağrılarıyla bu duyguyu gideren dış nesne arasındaki ilişkiyi
fark edemez. Ancak açlığın giderilmediği durumların sayısı arttıkça giderek bu
ilişkiyi görmeye ve daha önce acıktığı zamanlarda bu duygusunu ortadan kaldıran
nesneyi aramaya başlar. Böylece bebek açlık duygusu nedeniyle dış dünyayla ilişki
kurmaya başlar. Dış dünyayı oral duyumuna ve içsel gerilimlerinin giderilmesine
göre algılandığından, dış çevredeki nesnelere karşı ilk tepkisi onları ağzına koyma
biçiminde olur.
► Bu dönemde annenin rolü çok önemlidir. Anne sezgileriyle çocuğun
gereksinimlerini, bebekle ortaklaşa geliştirdikleri bir düzen içinde karşılar. Bu
düzen sayesinde bebek fizyolojik dengeleşimini belirli sınırlar içerisinde koruyabilir.
Gereksinimlerini düzenli bir biçimde karşıladıkça, bebekte dış dünyaya karşı
güven duygusu güven duygusu oluşmaya başlar. Oral gereksinimlerin yeterince
karşılanmaması ya da aşırı oranlarda doyurulması normal dışı kişilik özelliklerinin
yerleşmesine neden olabilir. Bunlar arasında abartılmış iyimserlik, özseverlik,
arada bir yaşanan yoğun karamsarlık ve diğer insanlardan çok şey bekleme eğilimi
■ Anal Dönem:
► Üçüncü yaşın sonuna dek süren bu dönemde çocuk, anüsü büzen kaslara giden
sinirlerin olgunlaşmaları sonucu, dışkının tutulması ya da boşaltılması işlevleri
üzerinde denetim kurmayı öğrenir.
► Anüs kasları üzerinde denetim kazanma, oral dönemin edilgin var oluşu
biçiminden etkinliğe doğal geçişi de içerir. Bu dönemde yer alan tuvalet eğitimi
sırasında, dışkıyı tutma ya da boşaltım konusunda anne ile ortaya çıkan çatışmalar
sonucu çocuk bir yandan bağımlılık duyguları, öte yandan ayrılma, birleşme ve
bağımsızlaşma isteklerini içeren karşıt duyguları birlikte yaşar. Anal dönemde,
annenin denetiminden bağımsızlaşma eğilimlerinin ilk belirtileri gözlenir. Dışkıyı
denetleyebilme (tutma) ya da denetimi yitirme (altını kirletme) çocuğun denetimini
yitirme durumlarında kendine karşı kuşku geliştirmeden ve aşırı utanç duygularına
kapılmadan yaşama ve özerklik kazanma yolundaki ilk denemelerdir.
► Anal dönemde tuvalet eğitiminin barışçı yollardan tamamlanmaması durumunda
çeşitli uyumsuz karakter özellikleri geliştirilir. Dışkı boşaltmaya karşı korku geliştiren
çocuklarda yaşam boyu izlerini sürdüren aşırı düzenlilik, katı görüşlülük, inatçılık, dik
kafalılık, para harcamaktan çekinme ve cimrilik eğilimleri gözlemlenir.
► Anal dönemin anne ve çocuk arasındaki uyumlu ilişkilerle sürdürebildiği
durumlarda ise özerk bir birey olarak özgürce seçim yapabilme, bağımsızlığını
sürdürebilme, suçluluk duymaksızın girişimde bulunabilme, olaylar karşısında
kararsızlığa kapılmadan eyleme geçme ve bu eylemlerin sonuçlarını olduğu gibi
kabullenebilme, dik kafalı olmadan ya da aşırı ödünler vermeden diğer insanlarla
işbirliği yapabilme yetenekleri kazanılır.
■ Fallik Dönem:
► Cinsel bölgelerin uyarılmasında heyecan duyma ve cinselliğe karşı aşırı ilgi
biçiminde davranışlarla belirlenen bu dönem üçüncü yaşın sonlarına doğru başlar
ve yaklaşık olarak beşinci yaşın bitiminde son bulur.
► Fallik dönemin amacı erotik ilgi ve dürtüleri cinsel organlara ve işlevlere
odaklaştırma olarak açıklanabilir. Fallik dönemde çaba bir sevgi nesnesi bulmaya
yönelmiştir. Ayrıca kadın ve erkeğin cinsel organlarının anatomik farklılığı da
bu dönemde ilgi ve araştırma konusu olur ve çocuk kendi bedensel özelliklerini
cinsiyetiyle özdeşleştirir. Bu dönemde ana-baba ve çocuk ilişkilerindeki aksaklıklar
ileriki yaşamın nevrotik belirtilerine temel oluşturur. Bu dönemde çocukla ana-
www.aknetakademi.com.tr 27
babası arasında yoğun sevgi ilişkileri gözlenir.
►Sağlıklı koşullarda fallik dönem çocuğun kendi cinsiyetini benimsemesine,
utanç duygusuna kapılmadan meraklarını giderebilmeyi öğrenmesine, çevredeki
durumların ve kişilerin yanı sıra kendi içsel dürtüleri üzerinde de egemen olabilme
çabalarını geliştirmesine, bir başka deyişle gerek dış ilişkilerine ve gerekse iç
dünyasına bir düzen getirebilmesine yardımcı olur. Bu dönemin başlıca amacı, fallik
dönemin sonunda çocuğun kendi cinsinden olan ebeveyniyle yaptığı özdeşimi ve
kendi cinsiyetine ilişkin toplumsal rolünü güçlendirmektir.
■ Genital Dönem
► Bu dönem erinliğin başlangıcı olan 11- 13 yaşlarından, ergenin genç yetişkinlik
dönemine ulaştığı yıllara değin sürer. Günümüzde bu dönemi ergenlik öncesi, orta
ergenlik, son ergenlik ve ergenlik sonrası olarak gruplama eğilimi oldukça yaygındır.
Bu dönemde çocuğun fizyolojik olgunluğa erişmesi ve bazı hormonların etkinliklerinin
artmasıyla, cinsel nitelikli olanlar başta olmak üzere çeşitli dürtülerin gücü artar.
Bu yoğunlaşma, önceki gelişim dönemlerindeki çatışmaların yeniden canlanmasına
neden olur. Genital dönem, bu çatışmalara yeni çözüm yolları aranmasına olanak
sağlar ve bu çözümler bulunabildiğinde yetişkin bir insan kimliği kazanılmış olur.
► Bu dönemin amacı, ergenin ana-babasına olan bağımlılığından koparak aile
dışındaki karşı cinsten kişilerle olgun ilişkiler kurabilmeyi öğrenmesine yöneliktir. Bir
başka deyişle bu dönemde özsever duygular gerçek kişilere yönelmeye başlar. Karşı
cinse ilginin yanı sıra toplumsallaşma, grup etkinliklerine katılma, meslek seçimine
www.aknetakademi.com.tr 29
sürekli kuşkuya kapılıp haklarını savunamaz.
■ Motor Gelişim:
► Motor becerilerinde baştan aşağıya ve bedenin merkezden dışa doğru bir
gelişim seyri görülür.
► Refleksler: Bebekler geniş refleksler topluluğuyla dünyaya gelirler. Emmeye
başlama refleksi, arama refleksi, yutma refleksi, moro refleksi, babinksi refleksi,
yakalama refleksi, adım atma refleksi bunlardan bazılarıdır. Bu reflekslerden çoğu
doğumdan sonraki 3-5 ay içinde giderek azalır.
www.aknetakademi.com.tr 31
► 12. ay bir eşyayı tutup kendine çekerek ayağa kalkabilir.
► 13. ay dört ayak üzerinde merdiven çıkabilir.
► 14. ay kendi başına ayakta durabilir.
► 15. ay kendi başına yürüyebilir.
■ Algısal Gelişim:
► Görme keskinliği: Doğumdan hemen sonra parlaklıktaki değişime duyarlıdırlar
ve bu duyarlılık iki ay içerisinde hızla gelişir. Yeni doğan bebekler 19 cm uzaklıktaki
nesneleri net görebilirler. Dört aylıkken normal bir yetişkin gibi görebilirler.
► Şekil algısı: 5- 7 hafta arasındaki bebeklerin daha çok gözlere baktığı
belirlenmiştir. Bu nedenle bebekle sağlanan göz teması, bebekle bakıcısı arasında
sosyal bağın gelişmesinde önemli rol oynar.
► Algısal değişmezlik: İki aylık bebeklerin şeklin değişmezliğinin algısına, dört
aylık bebeklerin ise rengin değişmezlik algısına ulaşmış oldukları görülmüştür.
► Derinlik algısının bebeklerde 1- 1,5 ay sonra geliştiği düşünülmektedir. Nesne
kavramı, nesnenin sürekliliğine ilişkin ilk kanıt iki ay dolaylarında kendini gösterir.
Bebeğe gösterilen oyuncak saklanınca şaşırdığı görülür.
► Ancak arama davranışı 6 ay dolaylarında görülür. Tamamen görüş alanından
çıkan nesnelerin aranması ise 8 -12 aylar arsında gelişir.
► Yeni doğmuş bebeklerin yetişkinlere yakın bir keskinlikle duyabildikleri
belirlenmiştir.
► Konuşma algısı: Çok küçük bebekler konuşma seslerini algılayabilir ve onları
seslerinden ayırt edilebilirler. Gerçekten de bebekler anne babalarının yüzlerini daha
henüz tanımadan önce, onları seslerinden ayırt edebilir gibidirler.
► Yeni doğmuş bebekler kokuları ayırt edebilirler ancak koku duyusu 6 yaşına
kadar tamamlanır. Yeni doğmuş bebekler hem tatlı hem de ekşi ve biberli gibi tatlara
duyarlıdırlar aralarında ayırım yapabilirler.
■ Bilişsel Gelişim:
► Çocuğun dünya hakkındaki bilgisi şekillendikçe birbirine bağlı zihinsel gelişim
evrelerinden geçtiği savunulur. Yaşamın ilk 18 ayında bebeğin öğrenmesi, algı
ve hareketlerini organize etme şeması biçiminde düzenleme ve geliştirmekten
ibarettir.
Okul çağında,
- Büyük ve küçük kaslarını kullanmayı öğrenir.
- Kurumsal kurallara uyarak yaşamayı öğrenir.
- Yaşıtlarıyla birlikte oynamayı öğrenir.
- Ev dışında diğer yetişkinlerle ilişki kurabilir.
- Bedenine bakma ve temizlik alışkanlığı kazanır.
- Kendi davranışlarının sorumluluğunu yüklenebilir. Somuttan soyuta doğru
düşünme yeteneği kazanır.
Ergenlik
► Bu yaşlarda ergen temel eğitimi bitirip orta öğretime geçer. Ergenin erinlik
çağındaki hızlı beden büyümesi giderek yavaşlar ve azalır. Ön ergenlik çağındaki
güçsüzlüğünü yenerek güçlenmeye başlar. Bu güçlenme gençlik çağının sonuna
kadar sürer. Soyut düşünme basamağına geçtiği için ergen artık soyut kavramları
rahatlıkla anlayabilmektedir. Cinsel konulardaki sorunlarının büyük bir kısmını henüz
çözememiştir. Bu yüzden zaman, zaman bunalıma düşer.
► Ergenlik çağında;
► Soyut düşünce yeteneğine sahiptir.
► Semboller yoluyla kavrayabilme yeteneği gelişir.
► Genel ilkeleri soyut durumlara uygulayabilir. Küçük kas gelişimine dayalı işlerde
başarılıdır.
► Kendine özgü değerler sistemi gelişir.
Son Ergenlik
► Bu çağda ergenin orta öğrenimi bitirip yüksek öğretime geçmesi beklenir. Ergen
bedensel yönden en güçlü dönemine yaklaşmaktadır. Bir işin ve mesleğin gerektirdiği
tüm becerileri yapabilecek düzeyde hareket gelişimini tamamlamıştır. Dünyayı ve
yaşadığı çevreyi daha akıllıca eleştirdiği için bunalımlarında azalma görülür. Son
ergenlik çağında;
► Hızla gelişen bedensel değişikliklere uyum sağlar.
► Yaşıtları arasında yer edinmeye başlamıştır.
► Meslek seçme ve buna hazırlanma çabaları içindedir.
► Yetişkinlerin sosyal statüsüne erişmeye başlamıştır.
► Ekonomik özgürlük kazanma çabasını gösterir.
www.aknetakademi.com.tr 35
Oyun Terapistinin Temel Özellikleri
► Empatik
► Koşulsuz olumlu kabul gören,
► Çocuk ile sıcak ilişki ve iletişim kurabilen
► Çocuğun duygularını kolay ifade edebilmesine olanak sağlayan
► Çocuğun problem çözme becerisine ve seçimlerine saygı duyan
► Çocuğun seçimlerinde sorumluluğu ve tercihleri çocuğa verebilen
► Çocuğu yönlendirmeden, çocuğun çizdiği yolu sabırla takip eden,
► Rehberdir.
www.aknetakademi.com.tr 37
Oyun Terapisi Kimlere Uygulanır?
● Özellikle 3-12 yaş çocuklarına olmak üzere ergenler ve yetişkinlere de oyun
terapisi uygulanır.
● Son zamanlarda 0-2 yaş çocuklarına da uygulanmaya başlanmıştır.
Oyun terapisi, dört dörtlük donatılmış bir oyun odasında ya da bir çanta dolusu
malzemeyle gerçekleştirilebilir.
Oyun terapisi sadece terapistin esnekliği ve yaratıcılığı ölçüsünde sınırlıdır.
www.aknetakademi.com.tr 39
Oyun Terapisinde Kullanılan Oyuncaklar
► Bebek (biberon, yatak, üstünü örtebilecekleri minik örtü, ve giysiler)
► Aileyi oluşturan bebekler (anne, baba, kız çocuğu, erkek çocuğu, büyükanne,
büyükbaba, vs.)
► Otorite sembolü figürler - polis, asker, vs.
► Oyun evi ve ev eşyaları (mutfak, masa sandalyeler, banyo ve tuvalet, yatak
odası, tv, koltuk, vs.). 2 ev oda da olması tercih edilir.
► Mutfak malzemeleri (çatal, kaşık, bıçak, tabak, bardak, tencere, vs.) ve
yiyecekler
► Karşılıklı konuşmak için iki telefon
► Kuklalar (hayvanlar, insan figürleri)
► Hayvanlar (evcil ve vahşi hayvanlar)- mümkünse aile olabilecek şekilde
► Trenler (vagonlar, raylar) ve uçaklar
► Arabalar ( itfaiye, polis arabaları, içine figürlerin konabileceği taşıtlar)
► Hacıyatmaz
► Doktor malzemeleri (steteskop, iğne, termometre, vs.)
► Yumuşak top
► Giysiler ve aletler (polis şapkası, tamir aletleri, vs)
► Kule yapılabilecek küpler
► Boyama ve çizme aktiviteleri için gerekli olan kalemler, boya ve kağıtlar
► Oyun hamuru ve parmak boyaları
► Yapıştırma ve kesme için yaşa uygun malzemeler
► Masa oyunları
► Kum ve su
Ø Oyun terapisinin bir süresi yoktur, çocuk sıkılana kadar devam edebilir.
√ Süre vardır ve bu sürenin bilgisi çocukla paylaşılmalıdır.
Saldırganlık-Kurban Oyunu
www.aknetakademi.com.tr 41
olan zayıf olanı yener.
● Kendisi günlük hayatta aşağılanan, zayıf, değersiz hissediyordur. Güçlü olmak
istiyordur. Zorbaca davranışlara maruz kalıyordur.
● Girişimciliğe, bireyselleşme çabasına karşı suçluluk hissediyor olabilir.
Ölüm Oyunu
Yeme-Yutma-Parçalama
Ayrılık Oyunu
● Ben anneyim sen çocuksun. Evde uslu uslu otur ben pazara gidip gelicem.’
● Ayrışma ve bireyselleşme ile ilgili ihtiyaçlar duyuyorsa bu oyunu oynayabilir.
● Sarsıcı bir ayrılık yaşadıysa,
● Hayatında önemli bir figür kaybolduysa bununla da baş etmeye çalışabilir.
● Kaygılı bağlanma türünde bu oyun çokça görülür.
● Bazen kötü durumlardan kurtulabilmek içinde bu oyunu oynayabilir.
● Ayrı kalmayı bir ceza gibi de algılayabilir. Annesinin kendisini cezalandırdığını
düşünebilir.
Birleşme Oyunu
● Ayrılma, bireyselleşme ile ilgili bir sorunu varsa önce ayrılığı sonra birleşmeyi
çalışır.
● ‘Okula gidicem derslerim bitince sen gel beni al.’
● Kendisi için önemli biriyle tekrar bir araya gelme arzusundadır.
Beslenme oyunu
www.aknetakademi.com.tr 43
duyguları vardır, kendini güvenilir olarak görmez.
● Altında yatan sebep genelde fiziksel ve ruhsal istismardır. Eğer iyi biri olsaydı
bunlar başına gelmezdi.
Mağaza-Alışveriş Oyunu
Kontrol-Güvenlik Temaları
Gömmek-Boğmak Oyunları
Kırılma-Bozulma Oyunu
Onarma Oyunu
www.aknetakademi.com.tr 45
● Ayrılma-bireyleşme oyununda
● Trenle oynar vagonlar birbirine birleşir ve ayrılır.
● Taşınma,
● Ayrılma,
● Hayatından önemli biri çıktıysa
Temizleme
Dağıtma Oyunu
Güvenlik Oyunları
Kaçış Oyunu
● Yanan bir orman, çocuk yanan ormanda kendi başına yolunu bulmak
zorundadır.
● Çocuk sorunun çözümünde kimsenin ona yardım edemeyeceğini düşünüyor
olabilir.
● Güvenlik tamamen kendisine bağlı.
● Nasıl kaçıp nasıl kurtulduğu terapist için ipucu olabilir.
● Dış dünya ne kadar güvensiz.
Keşif Oyunu
Uzmanlık Oyunları
www.aknetakademi.com.tr 47
Cinsel İçerikli Aktiviteler
www.aknetakademi.com.tr 49
• Güneş, M. ve Güneş, H. (2008). Öğretmen ve öğrenciler için yaşayan çocuk
oyunları. Ankara: Anı Yayıncılık.
• Hazar M. (1996). Beden eğitimi ve sporda oyunla eğitim. Ankara: Tubitay
Yayınları.
• Hurwitz S. C. (2002) For Parents Particularly: To Be Successful—Let Them
Play!, Childhood Education, 79:2, 101-102
• Isenberg, J. P., Jalongo, M.R. (2001). Creative expression and play in the early
childhood curriculum. New York: Macmillan Publishing Company.
• Johnson, J. E., Christie, J. E., & Yawkey, T. D. (1999). Play and early childhood
development. (2nd Ed.) New York: Addison Wesley Longman.
• Jones, M. (2001). Oyun ve çocuk. (A. Çayır Çev.) İstanbul: Kaknüs Yayıncılık.
• Kasap Süslü, N. E. (2014). Çocuk eğitiminde oyun dili. İstanbul: HayyKitap.
• Manning, K. and Sharp, A.(1977). Structuring play in the early years at school.
London: Ward Lock Educational.
• Nicolopoulou, A. (1993). Play, Cognitive Development, and the Social World:
Piaget, Vygotsky, and Beyond. (M. T. Bağlı Çev.) Human Development, 36(1), 1-23.
• Oktay, A. (2013). Oyuna Kuramsal Yaklaşım. U. Tüfekçioğlu içinde, Çocukta
Oyun Gelişimi (2. b.) (s. 37-54). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
• Öztürk, A. (2001). Okul öncesi eğitimde oyun. Ankara: Esin Yayınevi.
• Poyraz, H. (2012). Okul öncesinde oyun ve oyun örnekleri (4. b.). Ankara: Anı
Yayıncılık.
• Poyraz, H. (1999). Okul öncesi dönemde oyun ve oyuncak. Ankara: Anı
Yayıncılık.
• Sel R. (1995). Okul öncesi çocuklarına oyunlar-rondlar. İstanbul: Ya-Pa
Yayınları. 25
• Sevinç M. (2004). Erken çocukluk gelişimi ve eğitiminde oyun. İstanbul: Morpa
Kültür Yayınları.
• Seyrek, H., & Sun, M. (1999). Çocuk oyunları. İzmir: Mey Yayınları.
• Şahin, F.T. (2001). Okul Öncesi Eğitimde Oyun Etkinlikleri, Gazi Üniversitesi
Anaokulu/Anasınıfı Öğretmeni El Kitabı. İstanbul: Ya-Pa Yayınları.
• Tuğrul, B. (2010). Oyun Temelli Öğrenme. R. Zembat (Eds) içinde, Okulöncesinde
Özel Öğretim Yöntemleri (s. 187-220). Ankara: Anı Yayıncılık.
• Ulutaş, A. (2016). Okul öncesi eğitim’de oyun. Ankara: Eğiten Kitap.
• Warner, P. (2011). Okulöncesinde oynayarak öğrenme. (A. Dülger Çev.) İstanbul:
Platform.
• Vural, M. (2002). Ev ve sınıf etkinlikleri antolojisi. Erzurum: Yakutiye
Yayıncılık.
• Yavuzer, H. (1984). Çocuk psikolojisi. İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi.
• Yavuzer, H. (2000). Çocuğunuzun ilk 6 yılı. İstanbul: Remzi Kitabevi.
• Yılmaz, T. (1990). Okul öncesi çocuklarda oyun. İzmir: Bilyay Yayınları,
• AKANDERE Mehibe, Eğitici Okul Oyunları, Nobel Yayınları, Ankara, 2004.
• AKARSU Füsun, Üstün Yetenekli Çocuklar, Eduser Yayınları, Ankara, 2001.
• ARAL Neriman, Figen GÜRSOY, Aysel KÖKSAL, Okul Öncesi Eğitimde Oyun, Ya-
Pa Yayınları, İstanbul, 2001.
• DÖNMEZ Necate Baykoç, Oyun Kitabı, Esin Yayınları, İstanbul, 1992.
www.aknetakademi.com.tr 51
Notlar:
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
Copyright: Bu eserin tüm hakları saklıdır. İzinsiz, kısmen ya da tamamen hiçbir şekilde
kopya edilemez, çoğaltılamaz, dağıtılamaz. (2016)
Merkez Ofis:
www.aknetakademi.com.tr