You are on page 1of 53

ÇOCUK GELİŞİMİNDE OYUN

(OYUN TERAPİSİ) EĞİTİMİ

Modül I

Hazırlayan:

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG DERYA OĞUZ SARIALP

www.aknetakademi.com.tr
DERYA OĞUZ SARIALP
Uzman Klinik Psikolog

2015 yılında İstanbul Esenyurt Üniversitesinde;


Klinik Psikoloji Yüksek Lisans (Master) eğitimini
tamamlayarak Uzman Klinik Psikolog unvanını almıştır.
Danışmanlıkta Psikanalitik (Bilinçaltı) Terapi, ve Bilişsel
Davranışçı Terapilerin karışımı ile yoğunlaştırılmış
pozitif danışmanlığı kullanan Uzman Psikolog Derya
OĞUZ SARIALP, çalışmalarıyla hızlı, köklü ve kalıcı
çözümlere imza atmaktadır.

Uzman Klinik Psikolog Derya OĞUZ SARIALP Türkiye


de ilk olan Engelli Dinlenme Evi Projesinde (2013)
proje kapsamda görev yapmıştır ve birçok konuda,
dershaneler, özel okullar ve şirketlerde seminerler
vermiştir.

2016 yılından itibaren Nuh Naci Yazgan


Üniversitesi’nde;
• Fen – Edebiyat Fakültesi: Psikoloji Bölümü:
Psikolojiye Giriş Dersi, Çocuk Değerlendirmede
Kullanılan Objektif Testler Dersi, Psikolojide Temel
Okumalar Dersi
• Sağlık Bilimleri Fakültesi: Hemşirelik Bölümü;
Psikoloji Dersi
• Sağlık Bilimleri Fakültesi: Fizyoterapi Bölümü;
İletişim Becerileri Dersi
• Güzel Sanatlar Fakültesi: İç Mimarlık Bölümü;
Psikoloji ve Mekan Dersi
gibi dersler vererek çalışmalarına hem alanda, hem
de akademik anlamda devam etmektedir.

Uzman Klinik Psikolog Derya OĞUZ SARIALP,


Türkiye’de çeşitli kurum ve kuruluşlarda,
üniversitelerde eğitimler ve dersler vererek çalışmış
(Özel okullar, Üniversiteler, Kreşler, Hastaneler,
Rehabilitasyon Merkezleri), 2013 yılında ALGI
PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK MERKEZİNİ kurarak 2018
yılına kadar Kayseri’de hizmet vermiştir ve Nuh
Naci Yazgan Üniversitesinde de öğretim görevliliği

 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


yapmıştır. 2018 yılından itibaren ise Ankara’nın Çankaya
Bölgesinde; çocuk, ergen ve yetişkinlere yönelik terapiler
vermeye devam etmektedir.

Almış Olduğu Eğitimler


• Aile Danışmanlığı
• Oyun Terapisi
• Kum Terapisi
• Çocuk Resimleri Analizi ve Testler
• Güncel Psikoterapi Teknikleri
• Bilişsel Davranışçı Terapi
• Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi Yaklaşımı
• Psikanaliz ve Psikanalitik Terapiler
• Kognitif Terapi ve Depresyon
• Psikolojik Travma ve Travmaya Müdahale Eğitimi
• Otistik Spektrum Bozukluklar
• Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
• Cinsel Bozukluklar Eğitimi
• Hipnoterapi Eğitimi
• Nefes Terapisi

Psikolojik Testler Eğitimi


• Qik Dikkat Ve Algılama Testi
• Catell 2-A Zekâ Testi
• Catell 3-A Zekâ Testi
• Gessel Gelişim Figürleri Testi
• Goodenough Harris Bir İnsan Çiz Testi
• Peabody Resim Kelime Eşleştirme Testi
• Metropolitan Okul Olgunluğu Testi
• Frostig Gelişimsel-Görsel Algı Testi
• Benton Görsel Bellek Testi
• Agte Ankara Gelişim Tarama Envanteri
• Porteus Labirentleri Testi
• Bender Gestalt Görsel Motor Algılama Testi
• Denver testi
• D2 Dikkat Testi
• Wisca-R Zekâ Testi
• Ve Mesleki Diğer Testler

www.aknetakademi.com.tr 
İçindekiler
- ÇOCUK GELİŞİMİNDE OYUN (OYUN TERAPİSİ) EĞİTİMİ

• Oyun ve Tanımı
• Oyun İle İlişkili Kavramlar
• Oyun İle İlgili Tarihî Kaynaklar
• Oyunun Çocuğun Gelişimine Olan Etkileri
• Oyunun Çocuğun Fiziksel ve Motor Gelişimine Olan Etkileri
• Oyunun Çocuğun Duygusal ve Sosyal Gelişimine Olan Etkileri
• Oyunun Çocuğun Zihinsel Gelişimine Olan Etkileri
• Oyunun Çocuğun Dil Gelişimine Olan Etkileri
• Klasik Oyun Kuramları
Fazla Enerji Tüketimi Kuramı
Rahatlama ve Dinlenme Kuramı
Öncül Deneme (Yetişkin Hayatına Hazırlık, Alıştırma) Kuramı
Tekrarlama (Rekapitülasyon) Kuramı
• Dinamik Oyun Kuramları
Sigmund Freud’un Oyun Kuramı
Jean Piaget’nin Oyun Kuramı
• Diğer Oyun Kuramları
Vygotsky’nin Oyun Kuramı
Bateson Oyun Kuramı
Sutton-Simith Oyun Kuramı
Helanko Sistem Kuramı
Berylne Modeli (İçten Uyarılma)
• Güvenli Bağlanma ve Oyun Davranışı
Çocukla Oyun Oynama
Ainsworth ve Arkadaşları (1978)
Main ve Solomon (1986)
Bartholomew ve Horowitz (1991)
Doğum Öncesi Dönem
• Terapide Bağlanma Kuramı
• Zihin Kuramı
• Oyun Evreleri
Tek Başına Oyun
Paralel Oyun
Birlikte Oyun
Kooperatif Oyun
• Gelişim İlkeleri
• Gelişim Dönemleri ve Özellikleri
• Erik Erikson ve İnsanın Sekiz Çağı
• Bebeklik Dönemi (0- 2 Yaş)

 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


• Okul Çağı (6- 12 Yaş)
• Ergenlik Çağı (13 -19 Yaş)
• Oyun Terapisi Nedir?
• Oyun Terapistinin Temel Özellikleri
• Oyun Terapisi Ne İşe Yarar?
Oyun Terapisinde Yarar Sağlayan Vakalar
• Oyun Odasında Terapistin Rolü
• Oyun Terapisindeki Çocuklar
• Oyun Terapisinde Sınır Koyma
• Oyun Terapisinde Amaç
• Oyun Terapisi Kimlere Uygulanır?
• Oyun Terapisi Yöntemleri
1. Yönlendiren
2. Yönlendirmeyen (çocuk odaklı)
• Oyun Terapisi Nasıl Yapılır?
• Oyun Terapisi Mekan
• Oyun Terapisinde Kullanılan Oyuncaklar
• Oyun Terapisi İle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar
• 22 Vakaya Özgü Oyun Terapisi
• Kaynakça

www.aknetakademi.com.tr 
Oyun ve Tanımı
Oyun, farklı disiplinler hatta aynı disiplin içinde farklı bakış açılarıyla tanımlanabilecek
bir etkinlik ve yöntemdir. Ancak bu çalışmanın kapsamı gereği oyunun eğitim bilimleri
ve psikoloji ile ilgili yönlerine daha çok yer verilecektir. Geçmişten bugüne çeşitli
bakış açılarına göz atmak oyunun birçok yönünü fark etmeye yardımcı olacaktır.
İbn-i Sina (980-1037), oyunu çocuk için bir ihtiyaç olarak tanımlamış ve bu ihtiyacın
en iyi şekilde karşılanması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca çocuğun sosyalleşmesi
için oyunu önemli bir araç olarak görmüştür. Gazali (1058-1111), oyunu çocukların
çalışmalardan bıkmaması, eski dinçliğini kazanması, enerjisini yenilemesi ve belleğini
tazelemesi için kullanabileceği çok önemli bir araç olarak tanımlamıştır. Montaigne
(1533-1592) ise oyunu, çocukların en gerçek uğraşı alanı olarak tanımlamıştır.
Locke (1632-1704), oyunu içgüdüsel bir etkinlik olarak tanımlayarak derslerin daha
çekici hâle getirilebilmesi için çocukluk yıllarında oyundan faydalanılması gerektiğini
belirtmiştir. Rousseau (1712-1778), oyunu çocuğun doğal bir yöntemi ve hakkı olarak
tanımlayarak çocuklara sevgi ile yaklaşılmasını, oyun oynamalarına ve eğlenmelerine
izin verilmesini öğütlemiştir.
Yakın çağlarda oyun ile ilgili düşüncelerdeki değişim göze çarpmaktadır. Frobel
(1782- 1852), oyunu yaşamın çekirdeği olarak niteleyerek bireyin en güzel ve en
olumlu yönlerini ortaya çıkaran etkinlikler olarak tanımlamıştır. Lazarus (1849-1887),
oyunu kendiliğinden ortaya çıkan, hedefi olmayan, mutluluk getiren serbest etkinlik
olarak ifade etmiştir. Freud (1856-1939), oyuna işlevsel bir anlam yükleyerek; bireyin
korkuları ve sosyal çatışmaları ile baş etmesine yardımcı olan, olgunlaşmasını ve öz
benliğini bulmasını sağlayan etkinlikler olarak görmüştür. Montessori (1870-1952),

 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


oyunu çocuğun işi olarak tanımlarken Vygotsky (1896-1934) ise oyunun toplumsal
karakteri üzerinde durarak her zaman toplumsal ve sembolik bir etkinlik olarak
tanımlamıştır. Piaget (1896-1980) ise bilişsel gelişimi odağa alarak yaptığı tanımda,
oyunu çevreden gelen uyaranları algılama ve özümleme yoluyla bilişsel dengeyi
tekrar sağlama süreci olarak görmüştür. Bu tanımlamalardan anlaşılabileceği gibi
oyuna bakışta çocuğun lehine bir eğilim söz konusudur.
Günümüzde yapılan birçok tanımda birbirini tekrar eden yönler olsa da farklı
bakış açıları öğrenme süreçlerine zenginlik katacaktır. Bunlardan birinde oyun, bir
veya birden fazla kişinin belli kurallar içinde zihnî, bedenî, ahlaki güçlerini geliştirmek
amacıyla yaptıkları eğlence türü hareketler olarak tanımlanmıştır (Özhan, 1990).
Başka bir tanımda oyun, yaşamın ihtiyaçlarının ötesinde hatta onu aşan ve eylemlere
anlam katan bağımsız bir unsur olarak ifade edilmiştir (Huizinga, 2010). Diğer bir
tanımda Çakmak ve Elibol (2011), oyunu belli bir amaca yönelik olan veya olmayan,
kurallı veya kuralsız olarak uygulanabilen, her durumda çocuğun isteyerek katıldığı
bilişsel, fiziksel, dil, sosyal-duygusal gelişimin temeli olan, çocuk için etkin bir
öğrenme durumu şeklinde ifade etmiştir.
Erken çocukluk eğitimi dikkate alındığında bütüncül bir oyun tanımı yapmak
oldukça zordur. Çünkü hedef kitlenin hayatında hem resmî hem de gayriresmî
olarak kullanılabilen ve tüm gelişim alanlarını destekleyen böylesine bir kavramın
tüm yönlerinin tek bir tanıma sığdırılması güçtür. Farklı söylemlere rağmen özellikle
erken çocukluk dönemi açısından oyun: “Çocuğun tüm gelişim alanlarına doğrudan
veya dolaylı olarak katkı sağlayan; amaçlı veya amaçsız, kurallı veya kuralsız, gerçek
veya model materyallerle olduğu gibi materyalsiz de gerçekleştirilebilen, serbest
veya yapılandırılmış bir ortam ve süreye sahip olabilecek her şartta gönüllü katılım
ve eğlencenin olduğu öğrenmeye dayalı yaşam biçimi” olarak tanımlanabilir.
Aşağıda farklı açılardan yapılmış tanımlamalarda oyunun çocuğun hayatı açısından
önemi vurgulanmıştır (Tuğrul, 2014).

Oyun, çocuğun uzmanlık alanıdır.


Oyun problem çözmek için fırsattır.
Oyun bir çocukluk ve insanlık hakkıdır.
Oyun sağlıktır; bedeni, zihni ve ruhu besler.
Oyun özgürlüklerin yaşandığı barış ortamıdır.
Oyun evrensel, bireysel ve bağlamsal bir süreçtir.
Oyun çocukların birbirinden, çevrelerinden yararlanma şansıdır.
Oyun çocuğun kendini keşfetme ve geliştirme süreci ve eylemidir.
Oyun yaratıcılığın kaynağı ve çocuğun seçimlerinin ve kararlarının somut
ifadesidir.
Oyun gelişimin kendisi aynı zamanda da gelişimin destekleyicisidir. Sarmal bir
güçtür.
Oyun; yaşamı güvenli, anlamlı ve keyifli kılmak için doğal ve yapılandırılmış
ortamlarda ortaya çıkan ciddi bir iş ve eylemdir.

Alanyazındaki birçok tanımın yanında bu tanımların içinde barındırdığı ortak


ifadelere de şu şekilde yer verilebilir.

www.aknetakademi.com.tr 
► Bebekler veya çocukların oyun yoluyla tüm gelişim alanları doğrudan veya
dolaylı olarak desteklenir.
► Oyunda mantıklı bir amaç olduğu gibi sadece oynayanın ifade edebildiği bir
durum da olabilir.
► Oyun sonuçtan çok sürece odaklanan faaliyetlerden oluşur.
► Bebekler veya çocuklar istekleri doğrultusunda oyun kurar veya oyuna dahil
olurlar ve devam ederler.
► Oyunda kullanılan tüm nesne, durum, duygu, olay ve algılar kişiseldir; bunlar
gerçek veya gerçeküstü olabilir, sınırlandırılamaz.
► Oyunda her şartta haz ve doyum esastır ayrıca hem eğlencenin hem de
öğrenmenin gerçekleştiği oyun eğitim açısından çok önemlidir.

Bir etkinliğin oyun olarak tanımlanabilmesi için; içsel güdülenme, serbest seçim,
eğlence ve olumlu duygulanım, gerçeğe uygunsuzluk ve ürün yerine süreç gibi
özelliklere sahip olması gerektiği belirtilmiştir (Driscoll & Nagel, 2008; Johnson,
Christie & Yawkey, 1999).
Burada çocuklar ile oyun arasındaki ilişkinin idealize edildiği söylenebilir. Oysa
çocuklara sunulan ortamların kalites(izliğ)inin oyunun haz ve gelişime katkı düzeyini
her zaman farklılaştırdığı söylenebilir. Örneğin ailenin çocukla geçirdiği kaliteli
vakit, çocuğun oyun yoluyla elde ettiği doyumu ve gelişim alanlarına katkı düzeyini
arttırabilir (Bardak, Topaç, Kirişci, Mertoğlu & Akyüz, 2018).

Oyun İle İlişkili Kavramlar


Oyun, pek çok disiplin ve kavramla doğrudan ve dolaylı olarak etkileşim
hâlindedir.
Bununla birlikte eğitim bilimleri ve psikoloji ile ilgili keşif, taklit, gelişim, devinim,
öğrenme, yaratıcılık ve manipülasyon kavramları bu kısımda ele alınacaktır.

● Keşif

Birey tarafından var olduğu bilinmeyen bir şeyin ortaya çıkarılması durumudur.
Çocuklar bebeklikten itibaren her şeyine yabancı oldukları dünyada canlı-cansız
tüm varlıkları oyun yoluyla keşfederler. Çocuklar yetişkinlerin çok basit olarak
gördükleri birçok şeyi saatlerce gözlemleyerek ayrıntılı bir şekilde keşfedebilirler.
Çocukların keşfetme özelliği öylesine hayret uyandırıcıdır ki; “Şuraya bakınca ne
görüyorsun?” sorusuna birçok yetişkinin vereceği cevap sınırlı iken bir çocuğun
oradaki en ince ayrıntıları fark edip tanımlaması mümkündür. Çocukların bu özelliği
desteklenmediği takdirde zamanla körelebilmekte hatta kaybolabilmektedir. Oyun
bu desteğin en kuvvetli biçimde verilebileceği çok zengin bir yöntemdir.

● Taklit

Taklit, canlı veya cansız belli bir örneğe benzemeye veya benzetmeye çalışma,
öykünme anlamlarına gelen durumsal bir kavramdır. Çocuklar belirli yaşlarda

 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


çevresinden başlayarak birçok şeyi taklit etme eğilimindedir. Bunu da genellikle
oyun aracılığı ile yaparlar.
Huizinga’nın (1872-1945) oyuna atfettiği değerden yola çıkılarak bireyin taklit
yoluyla hayatı ve dünyayı yorumlama biçimini oyunun içinden çıkardığı söylenebilir.
Taklidin çocuğun bütün gelişim alanlarına katkı sağladığı ve böylelikle hayata
hazırlanmasında önemli bir araç olduğu söylenebilir. Çocuk hayatın tüm yönleriyle
ilgili taklidî oyunlar oynayabilir. Örneğin evcilik oyununda hayattaki çeşitli rolleri
deneyimleyerek gerçek hayata hazırlanmaya adım attığı gibi bir tencere kapağını
direksiyon gibi kullanarak şoförlük için alıştırma yapabilir. En karakteristik oyun
tekniklerinden biri olan taklidin çocuğun hayatındaki yeri ve sıklığı, çevredeki herhangi
bir çocuktan rahatlıkla gözlenebilir.

● Gelişim

Bireyin zaman içinde olgunlaşma, büyüme ve öğrenme ile yaşadığı değişim süreci
olarak tanımlanabilecek gelişim, oyun ile doğrudan ilgili ve karşılıklı etkileşime
sahip bir kavramdır. Oyun tüm gelişim alanlarına bütüncül bir şekilde etki eden bir
faaliyettir. Bilişsel, dil, motor, sosyal, duygusal gibi tüm gelişim alanlarına yönelik
gerçekleştirilen özellikle tekrar hâlindeki hareketler oyun sürecinde sıklıkla ortaya
çıkar.
Çocuğun oyun sürecinde yaptığı basit hareketlerden olan adım atışı, hoplaması,
zıplaması motor gelişime; konuşması, şarkı söylemesi, sayışması dil gelişimine; soru
sorması, sorun çözmesi, düşünmesi bilişsel gelişime; üzülmesi, sevinmesi, kızması
duygusal gelişime; iletişim kurması, sürdürmesi ve bitirmesi sosyal gelişime büyük
ölçüde katkı sağlamaktadır.

● Devinim

Devinim, hareketlerde devamlı bir değişim gösterme durumu olarak


tanımlanabilir.
Çocuklar oyunda –sözel oyunlarda bile– her zaman devinim hâlindedir. Çocuğun,
fiziksel veya ruhsal bir rahatsızlık durumu dışında, devamlı devinim hâlinde olması
beklenir.
Çocuğun herhangi bir şeyi tekrar etmesi uzmanlaşmasına, bu uzmanlık ile diğer
hareketlerin veya yeni hareketlerin de entegre edilip birikimli bir şekilde başka
hareketleri de kapsayacak ve birbiriyle bütünleştirecek şekilde hayatına katacağı
söylenebilir. Bu döngünün sürekli tekrar etmesini sağlayan oyun, devinim açısından
son derece önemlidir.

● Öğrenme

Öğrenme, oyun ile ilişkilendirilebilecek kavramların başında gelir. Çocuklar oyun


esnasında bilişsel becerileri aktif bir biçimde kullanarak beyinde gerçekleşen bellek
ve kayıt işlemlerine katkı sağlar. Aynı zamanda teorik olarak bilinen bazı bilgiler,

www.aknetakademi.com.tr 
bedensel olarak gerçekleştirildiğinde öğrenmenin hızlanması sağlanır.
Oyun içinde yapılan hem bedensel hem zihinsel egzersizler çocukların yeni
öğrenmeler gerçekleştirmesinin yanında, eski öğrenmelerini de pekiştirmesini sağlar.
Bu sebeple oyun aracılığı ile çocukların öğrenme yaşantılarını kolaylaştırılmalı,
zenginleştirilmeli ve öğrenmeye karşı motivasyonları arttırılmalıdır.

● Yaratıcılık

Yaratıcılık bilinenlerden yeni bir şey ortaya çıkarma, yeni ve özgün bir senteze
varma, sorunlara yeni çözüm yolları bulma, daha önceden kurulamamış ilişkiler
kurma, yeni bir düşünce şeması içinde yeni yaşantı, deneyim, fikir ve ürünler ortaya
koyabilme şeklinde tanımlanabilir (Argun, 2004). Oyunun özellikle serbest ve özgür
bir ortama dayanması bireyde yaratıcılığı artıracak etkiler oluşturur.
Günümüzde üzerinde bir hayli araştırma yapılan bir kavram olan yaratıcılık,
kendisini etkileyen birçok faktörle birlikte ele alınmakta ve değerlendirilmektedir. Bu
kavramın oyun ile ilişkisinde üzerinde mutabık kalınan bir sonuca ulaşmak bireysel
farklılıklar nedeniyle neredeyse imkânsızdır. Ancak oyunun yaratıcılığı desteklediği
sonucuna ulaşan araştırmalar bulunmaktadır.

● Manipülasyon

Manipülasyon canlı veya cansız varlıkları farklı açılardan düzenleme ve


yönlendirebilme olarak tanımlanabilir. Çocuklar oyunda özellikle oyuncakları ve sözel
unsurları istediği gibi manipüle edebilir. Tüm çocuklar herhangi bir nesne üzerinde
hâkimiyet kurmak ve onu kullanmak amacıyla çeşitli denemeler gerçekleştirir.
Manipülasyon ile gerçekleştirilen denemelerin sonucunda çocuk, bazen amaçlı
bazen tesadüfi olarak yeni kazanımlar elde eder. Bu kazanımlara ulaşma sürecinde,
yaratıcılık süreçleri, taklit süreçleri, devinim süreçleri, keşif süreçleri ile öğrenme
ve gelişim etkileşim halindedir. Bir başka ifadeyle oyun ve manipülasyon birbirinden
ayrılmaz bir bütündür.

Oyun İle İlgili Tarihî Kaynaklar


Oyun insan hayatının doğal bir parçasıdır ve her zaman var olmuştur. Fakat
oturmak, kalkmak, temizlik yapmak, yemek, içmek vb. fiiler gibi kayda değer
görülmediğinden, yüzyıllarca yazılı kaynağı bulunmayan bir konu olmuştur. Genel
olarak oyun ile ilgili tarihî kaynaklar, arkeolojik kalıntılar ve yazınsal ürünler olmak
üzere ikiye ayrılabilir.
Dünyanın birçok yerinde yapılan arkeolojik kazılarda farklı oyun materyallerine
ait kalıntılara ve bazı oyuncaklara rastlanmıştır. Kazılarda farklı malzemelerden
bebekler, hayvan figürleri, oyun tahtaları, oyun masaları bulunmuştur. İnsanların
içinde bulunduğu coğrafi konum, yer şekilleri, iklim, bitki örtüsü gibi unsurlar
oyunların oynanmasını ve oyun materyallerinin oluşturulmasını etkilemiştir.
Yazının icadından itibaren doğrudan olmasa da dolaylı olarak birçok eserde
oyunlarla ilgili bilgiler günümüze taşınmaktadır. Mesela on ikinci yüzyılda Kaşgarlı
10 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi
Mahmut, müzik eşliğinde oynayan çocuk oyunlarından, on yedinci yüzyılda Evliya
Çelebi İstanbul Eyüp’te oyuncak dükkânlarından bahsetmiştir. On yedinci yüzyılda
Batı kaynaklarında belirtildiğine göre Dr. John Dee günlüğünde çocukların evcilik
oynadığını ve birbiriyle evliymiş gibi davrandıklarını ve konuştuklarını aktarmıştır. On
sekizinci yüzyılda Fransa ve İngiltere’de tarihî ve klasik olaylarla ilgili oyun kartları,
oyun tahtaları, yapbozlar, küçük alet çantaları, bilmeceler hazırlanmıştır.
Eski dönemlere ait yazılı kaynakların çok kısıtlı olduğu Türk tarihinde dilden dile
aktarılan önemli figürlerden olan Nasrettin Hoca gibi mizahi kişiliklerin, eğlenme
ve oyunun o dönemlerde halk nezdinde hayatın bir parçası olduğunu gösterdiği
söylenebilir. Ayrıca sadece birer orta oyunu karakteri olmayan Karagöz ve Hacivat’ın
tarihte yer edinmiş oyunları, öncelikle Türk sonra dünya kültürüne miras olarak
kalmıştır. Buradan Anadolu coğrafyasındaki insanların genel olarak eğlenme ve
oyun kültürüne önem verdikleri çıkarılabilir.
Tarihsel amaçlar doğrultusunda yapılan araştırmalar sonucunda bulunan birtakım
kalıntılar, alana oyun materyalleri konusunda ışık tutmaktadır. Bu buluntular arasında
topraktan, kumaştan, deriden yapılmış; içi saç, tüy, mantar, tahıl tanesi kullanılarak
doldurulmuş top olduğu düşünülen oyuncaklar vardır. Bu tür oyuncaklar ve modern
hâle getirilmiş benzerleri günümüzde hâlâ oynanmaktadır. Dünyanın farklı yerlerinde
modern oyun materyallerine ulaşamayan bazı çocuklar hala benzeri materyaller
üreterek onları oyunlarında kullanmaktadır.

Oyunun Çocuğun Gelişimine Olan Etkileri


Oyun, çocuğun eğlenmesinde ve eğitiminde olduğu kadar onun gelişmesinde
de önemli rol oynar. Çocuğun tüm gelişim alanlarına etkisi olan oyun, çocuğun
bedenini tanımasını da sağlar. Oyun oynayan çocuklar, oynamayan çocuklardan
daha sağlıklıdır ve daha çabuk gelişir.

www.aknetakademi.com.tr 11
Oyunun Çocuğun Fiziksel ve Motor Gelişimine Olan Etkileri
Oyun sırasında çocuğun bütün bedeni hareket eder. Oyun sırasında çocuğun
büyük ve küçük kasları kasılma, gevşeme ve esnemelerle sürekli çalışma halindedir.
Özellikle hareketli oyunlarda kalp atışı, kan dolaşım hızı ve solunum normalin üzerine
çıkar. Bu sayede kana bol oksijen geçer ve kan akışı yoluyla dokulara daha çok oksijen
ve besin taşınır. Vücut, oyunda terler. Böylece bedendeki zehirli atıklar dışarı atılır
Oyun yoluyla enerjisini boşaltan çocuğun uykusu düzene girer ve iştahı açılır.
Ayrıca açık havada oynanan oyunlar, güneşten ve temiz havadan yararlanmasını
sağlayarak bedensel gelişimini hızlandırır.
Çocuktaki motor gelişim, öğrenmesi, büyümesi ve gelişmesiyle ilgilidir. Oyun,
başlıca motor yetenekler olan güç, hız, dikkat, eş güdüm (koordinasyon) ve esnekliğin
gelişmesi için ideal bir ortamdır
Oyun yoluyla çocuğun hareketlerini kontrol altına alma becerisi geliştirir. Oyunda
hareketlerin ardı ardına sıralanması ve tekrarı, vücut performansını artırır. Kaslar,
tekrarlanan hareketleri ezberler. Bu da günlük hayatta çocuğun hareketlerine serilik
ve çeviklik katar. Oyunlarında farklı birçok araç, gereç ve eşyayı kullanarak becerilerini
geliştirir ve gücü artar. Yoğurma maddeleri ile oynayarak el-göz koordinasyonunu
geliştirir.
Atlama, koşma, yürüme hareketlerini yaparak denge ve hız kazanır, organları
arasında uyum gelişir. Dikkat süresi uzar. Sürekli yaptığı hareketler de vücuduna
esneklik kazandırır.

Oyunun Çocuğun Duygusal ve Sosyal Gelişimine Olan Etkileri


Çocuğun yaşantısında bir de iç dünyası vardır. Çocuğun duyguları ile oyun arasındaki
ilişkiyi “Çocuk oyunlarında bilinç dışı istek ve zorluklarını yaşar.” sözleriyle ilk kez
Freud ortaya koymuştur.
Çocuk, oyunla duygusal açıdan güvenli bir çevrede hayal etmenin zevkini yaşar ve
duygularını bu ortamda özgürce ifade eder.
Mutluluk, sevinç, acı, üzüntü, güven duyma gibi birçok duygusal tepkiyi oyun
yoluyla öğrenebilir. Duygusal tepkilerin dramatize edilmesi, oyunlaştırılması çocuğun
kendini tanımasına yardımcı olur. Çocuk, oynadığı oyun yoluyla benmerkezcilikten
ayrılır. Kendine olan güveni gelişir. Başkalarının duygularını anlar.
Çocuğun duygularındaki olumlu ya da olumsuz tüm gelişmeleri oyun esnasında
öğrenip onu doğru yönlendirebilmemiz oyunla mümkün olur.
Çocuk; doğru-yanlış, haklı-haksız, uyulması gerekli kurallar gibi birçok toplumsal
ve ahlaki kavramları oyun sırasında öğrenir ve benimser.

Oyunun Çocuğun Zihinsel Gelişimine Olan Etkileri


Çocuk, kendisini ve çevresini oyun yoluyla tanır. Sürekli sorular sorarak bilgiler
elde eder ve bilgilerini de çevresindekilere aktarır. Oyun, keşfederek öğrenmeyi
içerir. Çocuk birçok kavramı, olayı ve deneyimi oyun içinde öğrenir. Oyun;

► Nesneleri tanıyıp, isimlendirmeyi, onların işlevlerini,

12 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


► Mantık yürütmeyi, sebep-sonuç ilişkisi kurmayı, seçim yapmayı, dikkatini
toplamayı, kendini bir amaca yöneltmeyi,
► Düşünme, algılama, sıralama, sınıflama, analiz yapma, sentez yapma,
değerlendirme, problem çözme gibi zihinsel süreçlerin işleyişinin hızlanmasını,
► Ağırlık, renk, şekil, boyut, hacim, zaman, mekân, soğuk, sıcak gibi birçok
kavramların kazanılmasını sağlar.
► Ayrıca oyun yoluyla kazandığı bu deneyim ve bilgiler arasında ilişkiler kurarak,
bu bilgileri daha sonra karşılaştığı problemleri çözmede kullanabilme becerisi
kazanır.

Oyunun Çocuğun Dil Gelişimine Olan Etkileri


İletişimin en önemli sembollerinden biri olan dil; çocukta önce alıcı, sonra da ifade
edici şekilde gelişir.
Oyun çocuğun hayatının büyük bir bölümünü kaplar ve gerçek yaşamda olduğu gibi
oyun içinde de diğer insanlarla iletişim kurabilmek için dili kullanmak zorundadır.
Çocuk oyunlarının büyük kısmı dil gelişimini destekler. Özelikle sembolik oyunlar,
evcilik oyunları ve diğer dramatik oyunlar düzgün cümleler kurma, sesleri ve
tonlamaları doğru kullanma becerisi kazanmalarına yardım eder. Oyun yoluyla
kelime hazinesi genişler, anlatılanı daha iyi ve çabuk anlar, kendini daha iyi ifade
eder.

Klasik Oyun Kuramları


Klasik oyun kuramcıları çocuk oyunlarında gücün harcanmasına bakmışlar ve daha
çok oyunun fiziksel ve içgüdüsel yönlerine odaklanmışlardır. Dört grupta incelenir.

■ Fazla Enerji Tüketimi Kuramı


Bu kurama göre oyun, vücutta bulunan fazla enerjinin harcanmasıdır. Çok oynayan
çocuk bu nedenle sağlıklıdır. Bu kuramda oyunun içeriği önemli değildir. Bu kuramın
temsilcileri Friedrich Schiller ve Herbert Spencer’dir.

■ Rahatlama ve Dinlenme Kuramı


Bu kurama göre günlük hayattaki zorlayıcı etkinlikler, insanı bedenen ve zihnen
yıpratmaktadır. Bunun sonucunda ise dinlenme ve uyku ihtiyacı hissedilir. Gerçek
dinlenme ise insanın normal hayattaki yaşamsal görevleri dışında başka etkinliklerle
uğraşmasıyla olur. Kişi, kendini bu şekilde yeniler. Bu kuramın savunucusu olan Moritz
Lazarus, yorucu bir çalışmanın ardından vücudun belli bir dinlenme etkinliğine ihtiyacı
olduğunda oyun oynandığını belirtmiştir. Bu kurama göre, fazla enerji kullanımı
kuramının tersine, organizmanın az enerjiye sahip olduğunda enerjiyi artırmak
için oynanır. Fazla enerji kullanımı kuramında olduğu gibi rahatlama ve dinlenme
kuramında da oyunun şekli ve içeriği önemli değildir.

■ Öncül Deneme (Yetişkin Hayatına Hazırlık, Alıştırma) Kuramı


Bu kuramın kurucusu olan Karl Gross, çocukların neden oyun oynadıkları

www.aknetakademi.com.tr 13
konusunda varsayımlar geliştirmiştir. Gross’a göre geçmişte edinilen içgüdüsel
alışkanlıklar, gelecekteki içgüdüsel alışkanlıkların oluşmasında rol oynar. Oyunun
bunun oluşmasında önemli rolü vardır. Oyun, gelecekteki çalışma ve yaşantıların bir
ön hazırlığıdır. Ayrıca Gross, oyunun anti sosyal eğilimlerden arındırma özelliğinin de
olduğunu ileri sürer.

■ Tekrarlama (Rekapitülasyon) Kuramı


Bu kurama göre çocuk, kendi ırkına özgü yaşam deneyimlerini tekrarlamaktadır.
Stanley Hall’a ait olan tekrarlama kuramına göre birey; hayatı boyunca daha önce
kendi türünün, ırkının geçirmiş olduğu gelişme seyrinin aynısını geçirir. Bu kuram,
öncül deneme kuramına karşı bir kuramdır. Hall, bu kuramında evrim kuramından
yola çıkmıştır. Çocuk, oyunda insan ırkının evrim sürecinde geçirdiği devinimsel ve
ruhsal aşamaları tekrar yaşar.

Dinamik Oyun Kuramları


Dinamik Kuramlar, klasik kuramlardan farklı olarak çocuğun oyunu niçin oynadığını
değil, çocuğun oyununun içeriğini anlamaya çalışır. Dinamik oyun kuramcıları
Sigmund Freud ve Jean Piaget’tir

■ Sigmund Freud’un Oyun Kuramı


Freud’a göre çocukları, oyunları rastgele veya şans eseri değildir. Bireyin farkında
olduğu ya da olmadığı duygularını belirtir. İnsanların duyguları, istek ve arzuları
oyunda, düş ve fantezilerde ortaya çıkar. Çünkü oyun sırasında bir denetim ya da
eleştiri yoktur. Freud’a göre benliğin gelişmesiyle ilişkili olarak mantıksal düşünmenin
başlaması ile oyun son bulur.
Akılcılık ve eleştirel düşünce gelişimi sonucunda çocuk oyundan uzaklaşır. Çocuk,
oyunda yetişkin rolünü üstlenerek hayal içinde kazandığı duygularını gelecekte
kullanmak üzere saklar.

■ Jean Piaget’nin Oyun Kuramı


Piaget’nin oyun kuramı, bilişsel gelişime dayanır. Oyunu yapısal olarak ele alan
Piaget’e göre oyun, insan davranışında bulunan ve çocuğun bilişsel gelişimini
destekleyen bir unsurdur. Piaget, oyunu 3 evrede inceler. Bu evreler; alıştırmalı
oyun, sembolik oyun ve kurallı oyundur.

▪ Alıştırmalı oyun (0–2 yaş): Bu evrede motor faaliyetler, en belirgin özelliklerdir.


Emme, elleri açıp kapatma ve diğer bedensel hareketler motor faaliyetlerdir. Bu
faaliyetler, çocuk için adeta bir oyundur ve bu bedensel faaliyetlerin doyurulması
tekrarlanmasına neden olur. 4 aylıkken yakınında bulunan objeleri yakalar, sallar,
atar. Alıştırma oyunlarında çocuk neler yapabildiğini ispatlar. Yaptıklarından zevk
alır ve bu hareketleri tekrarlar.

▪ Sembolik oyun (2–7 yaş): Sembolik oyun, temsili düşünmenin temelini

14 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


oluşturmaktadır. Bu dönemde gerçekte olan önemli olayları oyunda kullanır. Ancak
oyunda gerçeğe uyma zorunluluğu olmadığından olaylar değişikliğe uğrayarak
oyuna yansıyabilir. Çocuk oyunlarındaki sembolleştirme iki şekilde görülmektedir:
Bir faaliyetin bir nesneden diğerine aktarılmasıdır. Yeme faaliyetini bebeğine mama
vermekte uygulaması, sopayı at yerine kullanması, tencere kapağını direksiyon
olarak kullanması, telefon kullanıyor gibi yapması vb.
► Çocuğun başka birinin rolünü üstlenmesidir. Otobüs şoförü, doktor, anne, baba
gibi rolleri üstlenmesi vb.
Sembolik oyun döneminde, özellikle de 2–4 yaş civarında hayali kişileri kattıkları
oyunlar oynandığı da görülmektedir. Kardeş istediği için hayali kardeşle oyun
oynama, yaramazlıkları onun yerine yapan hayali bir arkadaşla oynama vb.
Sembolleştirme yeteneği yaşla birlikte gelişir. Çocuğun oyunda bilişsel
faaliyetlerde bulunması sonucu zihin mantıklı düşünmeye geçer.

▪ Kurallı oyun (7–12 yaş): Bu evrenin daha ileri bir bilişsel düzeyi gerektirdiğini
düşünen Piaget’e göre mantıklı düşünme, çocukların sadece nesnelerle ilgilenmeleri
ile olmaz. Mantıklı düşünme, çocukların diğer çocuklarla oynamaları ile gelişir.
Kurallı oyun evresinde devam etmekte olan dramatik oyunlarda kurallar vardır.
Gerçekçi ayrıntılara dikkat edilmektedir. Bu evrede, oyunun kuralları ve kurallara
uymayanlara verilecek ceza önem taşır. Oyunda kurallara uyarak sosyal normlara
uygun davranmaya da başlar. 11–12 yaş döneminden sonra ergenlik ve yetişkinlikte
de kurallı oyun özellikleri görülür.

Diğer Oyun Kuramları


Bu grupta oyunun nedenlerinin önemini destekleyen Vygotsky, Bateson, Sutton-
Simith, Helanko ve Berlyne yer almaktadır.

www.aknetakademi.com.tr 15
■ Vygotsky’nin Oyun Kuramı
Bu kuram, oyunun kökeni ve rolüne ilişkin analizlere dayanır. Vygotsky’e göre oyun,
bilişsel mekanizmaların işlemesine en uygun ortamı sağlar ve çocuğun hayalî bir
çözüm yaratmasıdır. Oyun, keşiftir ve yeni bir oluşumdur. Oyun ve iletişim arasında
bir ilişki vardır.
Çocuk oyunda gerçek yaşam deneyimlerinden hatırladığı sebep-sonuç ilişkilerini
kullanarak yeni davranışlar üretir. Böylece olumsuz dürtülerinden arınır.

■ Bateson Oyun Kuramı


Bateson, Vygotsky gibi oyun ve iletişim arasında bir ilişki olduğunu savunur.
Ancak oyundaki iletişimin tam iletişim değil, yarı iletişim olduğu görüşündedir.
Sosyal oyunlarda kişiler, davranışlarının gerçek olmadığını, sadece oyun olduğunu
iletmek zorundadır. Bu iletimdeki başarısızlık, oyunun amacının yanlış anlaşılmasına
ve sosyal uyumsuzluğa neden olur.

■ Sutton-Simith Oyun Kuramı


Oyun ile ilgili birkaç kuram ortaya koyan Sutton- Simith, kurallı oyunlarda kültürün
etkisini inceleyen ilk kuramcılardandır. Oyunlarda tarihsel faktörlerin önemini
vurgulamıştır.
Daha sonra ise oyuncaklara dikkati çekerek oyuncakların oyun malzemeleri
olmalarının yanı sıra kültürel ürünler olduklarını da vurgulamıştır. Piaget’nin oyunda
yenilik üretmenin bozucu olduğu görüşüne karşı çıkan Sutton-Simith, yenilik
üretmenin, uyumu sağlamak için yönelmelere kaynak olduğunu savunur.

■ Helanko Sistem Kuramı


Helanko’ya göre birey, oyun ortamı oluşturarak dışarıdan gelen olumsuz etkileri
ortadan kaldırabilir. Çocuk, kendi kendine bir oyun ortamından diğerine geçerek
olumsuz etkileri ortadan kaldırır. Oyun oynamak, kişi ile çevresi arasındaki ilişkidir.
Oyunda nesne, kişi tarafından serbest olarak seçilmektedir.

■ Berylne Modeli (İçten Uyarılma)


Bu yaklaşıma göre oyun, keşfetme davranışlarına bağlıdır ve uyarılma
durumlarının dengelenmesidir. Berlyne’e göre hareketsiz durmak, organizmanın
doğal durumu değildir.
Oyunda görülen uyarılma mekanizması, organizma tarafından kontrol edilir
ve işlem sonunda haz duygusu yaşanır. Bu kuram, bize oyun süreci içinde çocuk
davranışlarının nedenini açıklar. Örneğin çocuk bisiklete binmekten tedirgin olabilir.
Fakat buna rağmen bisiklete binmeyi ister ve bu davranışı tekrarlar. Bu durum,
çocuğun içten gelen uyarılması durumudur.

16 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


Güvenli Bağlanma ve Oyun Davranışı:
► Okul öncesi dönemde anneye olan bağlılığın niteliği, çocuğun oyun ortamında
göstereceği tepkileri etkilemektedir. Güvenle bağlı olanların fiziksel çevrelerini
araştırmada, nesnelerin ne işe yaradıklarını keşfetmede, yaşıtlarıyla daha sosyal
olmada, hayal oyunlarında ve sanki öyleymiş gibi oyunlarda daha etkin oldukları
görülmüştür.
► Hughes (1999), annenin bebeği ile oyunsu davranışlarına girmesi (ce-eee oyunu,
çıngırağı sallama vb.) birinci yılın sonunda çocuğun anneye bağlılık derecesini işaret
etmektedir.
► Anne çocuk etkileşiminin kritik özellikleri; annenin çocuğuna verdiği sözsüz
mesajlar ve onların ihtiyaçlarına ne kadar duyarlı olduğu ve davranışını buna göre
ne ölçüde değiştirdiği ile değerlendirilebilir.

Bu kritik özellikler annede;

■ Çocukla Oyun Oynama


► Çocuğun ihtiyaçlarına duyarlı olup ona uyum sağlama şeklinde davranışa
dönüşür.
► Bağlanma sistemleri çocuğun kendini stres altında ve güvensiz hissettiği
durumlarda aktif hale gelir.
► Bu durumda çocuk çevresini keşfetme davranışından uzaklaşarak dikkatini
anneye yöneltecektir veya yokluğunun üzüntüsünü yaşayacaktır.
► Çocukta olumlu bellek algısı, başkalarını güvenilir, ulaşılır, tutarlı ve destekleyici
olarak algılaması sosyal oyunlarını da olumlu etkileyecektir.
►Doğa çocukların zayıflığını, anne ve babalara bağlılıkla dengeler; bu bağlılık
kendi aşırılığını, hatasını ve kötüye kullanımını içinde taşır...

■ Ainsworth ve Arkadaşları (1978);


► Çocuğa ihtiyacından fazlasını veren anne ve baba onun zayıflığını gidermeyip
arttırırlar.
► Üstelik, doğanın çocuktan çekip almadığını alarak bu zayıflığı daha da
arttırırlar.
► Çocuğun itaat etmesi değil, bağımlı olması zorunludur.
► Çocuğun emretmesi değil, istemesi zorunludur.
► Ancak bağımlılığın itaat şeklini alması zorunlu değildir.
► Karşılıklı ihtimam, işbirliği ve her birimizin diğerine ihtiyaç duyduğu bir ortam,
bir sınırlama değil bir gelişme fırsatıdır.
► Ainsworth yabancı durum testi…
• Güvenli
• Kaygılı
• Kaçıngan

■ Güvenli Bağlanma Gösteren Çocuklar:


► Annelerinin her zaman yanlarında olup, stres durumlarında yardımcı

www.aknetakademi.com.tr 17
olacaklarından emin olan çocuklardır Anne ayrıldığında tepki göstermelerine karşın
döndüğünde kolaylıkla yatışırlar.

■ Kaygılı bağlanma örüntüsü olan çocuklar:


► Çağırdıklarında annenin yanıt vereceğinden ya da yardımcı olacağından
emin olamayan çocuklardır Bu nedenle ayrılığa direnirler ve anne döndüğünde
yatışmazlar. Araştırıcı davranışlarda bulunmaya ilişkin kaygıları vardır.

■ Kaçıngan bağlanma örüntüsü olan çocuklar;


► Annelerinin yardımcı olacağına ilişkin hiç güveni olmayan çocuklardır.
Sürekli olarak çocuklarını geri çeviren ya da reddeden anneleri olan bu çocuklar
ayrılığa tepkisiz kalıp anne döndüğünde yakın durmazlar.

■ Main ve Solomon (1986):


► Dezorganize-dezoryante bağlanma örüntüsü:
► Yabancı durum testinde stereotipik, asimetrik ve zamansız hareketlerin varlığı
bakım verenden korkma.

■ Bartholomew ve Horowitz (1991);


► Benlik ve başkalarının içsel çalışma modelinden yola çıkarak;
• Güvenli
• Saplantılı
• Kayıtsız
• Korkulu bağlanma biçimlerini ortaya koymuşlardır.

► Bağlanmanın tam olarak biçimlenme süreci ise ikinci ve üçüncü yıla


yayılmaktadır.

■ Bu süreçte bağlanmayı etkileyen etmenler;


• Annenin sosyal desteği
• Anne-baba ilişkisi
• Babanın geleneksel rolü ve kültürel farklılıklardır (Bowlby, 1969).

■ Doğum Öncesi Dönem:


► Annenin bedeninde meydana gelen değişiklikleri benimsemesi, olumlu
duygularını henüz doğmamış olan bebeğine aktarabilmesi
► Bağlanma; İlk temel ilişki olan anne çocuk ilişkisi, sonraki yaşam dönemlerindeki
bağlanmalar için örnek olur. (Collins ve Laurson, 2003)
► Psikoterapi süreci sonunda,
► Terapistle kurulan yeni ve güvenli bir ilişki, beynin yeniden yapılanmasını
sağlar.
► Terapötik ilişki
► Güvenli ilişki özelliklerini taşımalıdır;
– Terapist çevre ve zaman açısından tutarlı olmalı

18 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


– Güvenilir olmalı
– Yansıtıcı olmalı
– Hastanın olumsuz duygu ve düşüncelerini tolere edebilmeli
– Hastayla ortak bir ritim tutturmalı

– Mallinckrodt’a (2010) göre;


– Her psikoterapi ilişkisinde bağlanma bağları bulunmaz, bu bağ tedavi sırasında
gelişebilir danışan ve terapist bağlanma bağları süreç içinde değişmiş olabilir.
– Terapinin büyük bir kısmı, zayıf bir bağ oluşturmanın, daha sonra ise oluşan bu
zayıf bağı güçlü bir bağlanma bağına dönüşme mücadelesi olarak düşünülebilir.

– Winnicott’a (1969) göre;


– Terapistin güvenli bir temel rolü alması
– Olumsuz duyguların ifade edilmesine
– Öfkeli bir olumsuz aktarımın yapılmasına

– Bowlby’ye göre bağlanma kuramının terapötik etkileri;


– Danışanın önceki deneyimleri aktarım ilişkisi üzerine etkilidir.
– Terapistin amacı;
• Danışanın bağlanma figürleriyle ilişkili kederlerinin etkisini azaltıp
• Şimdiki yakın ilişkilerini daha iyi tanımasını

Terapide Bağlanma Kuramı


– Yeniden yapılandırmasını sağlamaktır (Bowlby 1977).
– Bowlby’e göre;
– Terapi danışanın güven hissetmesiyle başlar
– Terapist danışanın duygu ve düşüncelerini keşfedip, ifade etmesi için güvenli bir
temel sağlar.
– Güvenli üs sağlayan anne rolü gibi.

● Bowlby’e göre terapistin görevi;

– Birinci Görev:
Danışanlara acı veren anıları ve duyguları, karakteristik ama yıkıcı savunmaları
ve uygun olmayan inanç ve davranışları keşfetmeye başlayabilecekleri güvenli bir
cennet ve güvenli bir yer sağlamaktır.

– İkinci ve Üçüncü Görev:


Danışanların, kendileri ve diğerleri hakkındaki inanç ve beklentilerin, terapötik ilişki
de dahil olmak üzere tüm ilişkilerde düşüncelerini, hissettiklerini ve hareketlerini
nasıl etkilediğini düşünmeye yöneltmektir.

– Dördüncü görev:
– Mevcut algı ve beklentilerinin ortaya çıkardığı duygu ve eylemlerin, çocukluğunda

www.aknetakademi.com.tr 19
ve ergenlik döneminde karşılaştığı olayların ve durumların bir ürünü olabileceğini
düşünmesini sağlamaktır.

– Beşinci görev:
Danışanın önceki düşünme biçimleri ve davranış yollarının mevcut yaşamları için
uygun olmadığını anlamalarını sağlamaya yardımcı olmak, alternatif ve daha sağlıklı
başa çıkma ve ilişki yolları hayal etmek ve uygulamasını sağlamaktır.
Sonuç olarak; Terapist, danışanın eski ve bilinçdışı kalıplaşmışlıklara köle olmaktan
vazgeçmesini, hissetmesini, düşünmesini ve yeni yollarla hareket etmesini sağlamayı
amaçlamalıdır.

PREMACK VE WOODRUFF (1975 - )

Zihin Kuramı
► Sosyal varlıklar olarak çocukların diğer kişilerle etkileşimde bulunması, iletişim
becerilerini geliştirmeleri açısından önemlidir.
► Sosyal yaşamda bilinçli veya bilinçsiz olarak başkalarının duygularını, isteklerini,
görüşlerini, niyetlerini ve motivasyonlarını zihin kuramı yoluyla dikkate almak ve
anlamak çocuğun bilişsel gelişimi açısından önemlidir (Flavell ve Miller, 1998).
► Zihin kuramı başkalarının davranışlarını açıklamada ve tahmin etmede ve
ilişkilerde uygun tepkilerde bulunulmada rol oynar.
► Premack ve Woodruff (1978), zihin kuramını ilk olarak şempanzelerle yaptıkları
çalışmalar sonucu geliştiren bilim adamlarıdır. Daha sonraları Wimmer ve Perner
(1983) aynı çalışmaları çocuklarla gerçekleştirmişlerdir.
► Bu kurama göre çocuklar, akıl hakkında birçok olguyu kurama benzer bilgi
dağarcığı ile açıklama getirmek üzere yapılandırırlar. Zihin kuramı insanların düşünce,
görüş ve isteklerini içeren zihinsel duruma sahip olduğu anlayışını taşımaktadır
(Wellman, 1990).
► Başka bir deyişle zihin kuramı kendine ve başkalarına düşünce ve inançların
atfedilmesi, zihinsel durumlarla davranışların arasındaki ilişkinin tanımlanmasıdır.
► Zihinsel kuramı geliştirmek, çocukların başkalarıyla uygun etkileşimde
bulunmaları için önemlidir. Bu etkileşim bilişsel, dilsel, sosyal ve duygusal gelişim
alanlarını da etkisi altına almaktadır.
► Yapılan araştırmalar çocukların çoğunun zihinsel içeriği anlama becerisini dört
yaş civarında kazanmakta olduğunu göstermektedir (Astington, 1993).
► Çocuklar zihin kuramını sosyal bağlam içinde gözlem yolu ile diğer çocuklarla
birlikte olduklarında geliştirirler.
► Yine kendileri için önemli olan kişiler, anne baba ve aileye yakın bireylerin zihinsel
durumları hakkında geliştirdikleri zihinsel bilgiler, paylaşılmış olma ve geçmişteki
anlamlı yaşantılardan dolayı daha önce gelişmektedir.

20 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


■ Farklı Yaşlardaki Çocuklar Aklı Ne Olarak ve Nasıl Algılıyorlar?
► Lesli (1987-1988), “sanki öyleymiş gibi” oyunlarda temsili kapasitenin
kazanılmasını zihin kuramının bir öncüsü olarak görmektedir.
► Bu kapasite 2-3 yaşlardan itibaren gelişmeye başlar. 4 yaşında oldukça
niteliksel bir gelişme gösterir.
► Bartsch ve Wellman (1995) çocuklarda zihin kuramının, isteklerin baskın
olduğu nedensellikten kaynaklanıp, inançların merkez olarak alındığı aşamaya geçiş
olduğunu öne sürmektedir.
► Zihin kuramı anlayışı çocukların bakış açısı alma, birlikte çalışma, tekrar
düşünme ve bilişüstü düşünme gibi daha karmaşık sosyobilişsel beceriler
geliştirmesine olanak verir.
► Yetişkinlerin, çocukların akıl hakkında ne bildiklerini ve bunları günlük öğrenme
davranışlarında nasıl uyguladıklarını bilmeleri önemlidir. Yetişkinlerin bu bilgisi
çocuklara gerekli yerde destek verme ve onlarla etkili iletişim kurmada yardımcı
olacaktır.
► Çocukların başkalarını anlamaları, insan ilişkilerinde daha ayrıntılı
değerlendirmeler yapabilmelerine izin verir. Bu beceriler ilişkilerin niteliğini de
etkilemektedir. Çocuğun anne ve babasının konuşmalarında inandıkları görüşleri ve
düşünceleri anlaması, çocuğun bunlara ilişkin kuramlar geliştirmesine yol açar.
► Anne babanın çocuk yetiştirme tutumları, çocuğun birlikte olduğu yaşıtları
ve formal eğitim gibi birçok unsur çocuğun kültürel gelişimi sürecinde etkili
olmaktadır.

■ Anlam Verme
► Çocuklar değişik bağlamlarda yaşamlarına nasıl anlam verirler?
► Çocuklar sosyal yaşam hakkında bilgiyi nasıl kazanırlar?
► Çocukların dünyayı anlaşılır kılmalarında oyunun bir araç olarak işlevi çeşitli
araştırmalarda incelenmiştir
► (Rubin, Fein ve Vanderberg, 1983; Pellegrini ve Galda, 1991).
► Piaget ve Vygotsky oyunun bilişsel gelişimde önemli bir araç olduğu
düşüncesinde birleşmektedirler.
► Bruner (1972), oyunun araç kullanma ve problem çözmede etkin bir güç olduğu
görüşündedir. Toplumsal yaşantıda önemli olan kurallar oyun içinde öğrenilir.
► Vygotsky (1967, 1978), oyunu oldukça yüksek motivasyonlu davranışı
şekillendiren ve okul öncesi dönemde bilişsel gelişimi destekleyen uyum
mekanizması olarak görmüştür.
► Çocukların kendilerinden daha çok beceri sahibi kişilerle etkileşimi
onların düşünme becerilerini, nesne, kişi ve olaylar üzerinde konuşmalarını
kolaylaştırmaktadır.

■ Zihin Kuramı ve “Sanki Öyleymiş gibi Oyunu”


► Bretherton’a (1984) göre sembolik oyun, bir davranışın veya nesnenin “sanki”
başka bir şeymiş gibi düşünülmesi, sosyo - dramatik oyun ise bir çocuğun birbirini
takip eden ve gerçek olaylara sıkı sıkıya bağlı olmayan davranışları, başka bir çocuğun
ortaya koyduğu davranışlarına tepki olarak vermesidir.

www.aknetakademi.com.tr 21
► Bu oyunlarda çocuklar çeşitli karakterleri belirleyerek hayali bir senaryoyu
canlandırmak üzere ortak amaca yönelik fikir birliğine varmalıdırlar. İşbirliğine
dayanan bu oyunda katılımcıların ortak anlamlar yapılandırmaları eşgüdüm içinde
çalışmaları için gereklidir.
► Çocuklar oyun sırasında “oyun içi” ve “oyun dışı” olmak üzere iki farklı çerçevede
davranışlarını sürdürürler (Lilliard, 2000). Oyundaki konuşma dilli bu iki çerçeveye
uyum sağlayacak şekilde farklılaşma gösterir. Bu biliş düzeyi bu yaştaki çocuklarda
bilişüstü düşünme kapasitesinin gelişmiş olduğumu gösterir.
► Çocukların sembol kullanma becerileri onların yetişkinlerle etkileşiminden
edindikleri bazı davranışların amaca yönelik, bazılarının ise gelişigüzel olduğunu
kavramaları ile ilişkili olabilir (Lilliard, 1996).
► İletişim ötesi davranışlar çocuğun akranlarıyla oyun oynarken katılımcılarla
iletişim kurmasına ve senaryoya ilişkin karmaşık ayrıntıları ve oyunda hangi
davranışların birbiri ardından gelmesi gerektiği hakkında konuşmasına olanak verir
(Giffin, 1984 s. 74).
► Riggs ve Peterson (2000)’a göre “sanki” öyleymiş gibi etkileşimlerin başarılı
olabilmesi, çocuğun farklı katılımcıların isteklerine eşgüdüm sağlaması ve uzlaşmacı
davranışlarına bağlıdır. Uzlaşma ve eşgüdüm sağlayabilmesi ise zihin kuramını
anlamayla ilişkilidir.

Oyun Evreleri
Çocukların, yaşlarına ve gelişim özelliklerine göre farklılık gösteren oyun evreleri
birçok araştırmacı tarafından incelenerek farklı şekillerde açıklanmıştır.
Piaget, oyun ile bilişsel gelişim arasında bir bağ olduğunu düşünerek oyunun
bilişsel gelişime dayalı evrelerini incelemiştir. Ericson, oyunu psikososyal açıdan
değerlendirmiştir. Freud ise oyunun ruhsal, kişilik ve cinsiyet gelişimi üzerindeki
etkilerine değinerek oyunu bu açıdan değerlendirmiştir.
Bütün bu araştırmacıların bilgileri ışığında oyunu üç evrede incelemek mümkündür.
Bunlar tek başına oyun, paralel oyun ve kurallı oyundur.

■ Tek Başına Oyun


İlk aylarda kendi organlarıyla ilgilenen çocuk, tek başına oynamaktan hoşlanır. Kas
gelişimi, denge, bilişsel ve dil gelişimi alanlarında yeterli olgunluğa ulaşmadığından
başka çocuklarla ilişki kurmaz
Nesneleri yakalamak, ağzına götürmek, çıngırağın sesini dinlemek onun için bir
oyundur. Bu dönemde canlı renkli, ses çıkaran, yumuşak ve dikkat çekici oyuncaklar
onun ilgisini çeker. Genellikle çevresindeki oyuncaklarla tek başına oynayan bu
dönem çocuğu için sosyal iletişim ve oyuncak paylaşımı söz konusu değildir. 0-2
yaşı kapsar.
Tek başına oyun dönemindeki en büyük özellik, çocuğun çevresindeki hiçbir şeyden
etkilenmeden kendi oyununa devam etmesidir. Toplarını yuvarlayıp küplerden kuleler
yapar. Yaptıklarına bakarak sevinir, kızar ve kendi kendine söylenir.
■ Paralel Oyun

22 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


Artık tek başına oynamaktan vazgeçmiştir. Aralarında çok iyi bir iletişim olmasa
da aynı ortamda birkaç çocuk birlikte oynarl. Ancak bu oyunda çoğunlukla
birbirlerinden bağımsızdır. Aynı oyun malzemelerini kullanan çocuklar, yan yana
oynamalarına rağmen aktivitelerini birbirlerinden bağımsız sürdürür. Hareket ve
konuşma düzeyi ilerlemiştir. Paralel oyunda, sosyal iletişim çok azdır. Bu dönemde
çocuğun oyuncağının gerçeğine tam benzemesi şart değildir. Elindeki nesneleri
oyuncak olarak kullanabilir (tencereler, sandalyeler vb) ya da kendisini oyuncak
olarak kullanabilir (Araba rolüne girebilir.). Hayal gücü çok geniştir ve oyunlarında
bunu özgürce sergiler. 2-4 yaş arasında görülmektedir.

■ Birlikte Oyun
Çevreye olan ilgisi artmıştır. Diğer çocuklarla birlikte oynar, gruba katılır, aynı
oyunda yer alır. Ancak yine kendi oyununu oynar. Piaget’e göre erken çocukluk
döneminde kural kavramı yoktur. Kesin bir kural olmamakla birlikte, gelişim düzeyi
birbirine yakın olan çocuklar aynı grupta yer alır. 2–6 yaşlar arasındaki çocuklar
kuralları bilir. Fakat kuralların neden konduğunu ve neden uyulması gerektiğini
anlayamaz.

■ Kooperatif Oyun
Bu evrede çocukların oyun içinde birbirlerine ihtiyaçları vardır. Oyun birlikte
oynanıp iş birliği yapılınca amacına ulaşır. Oyunun amacı vardır, amaca uygun roller
paylaşılır ve oyun ortak oynanır. Oyun materyalleri de oyunun amacına uygun
paylaşılır. Bu oyunun en belirgin özelliği çocukların hareketlerinde ve düşüncelerinde
yalnız olmadıklarını kabul etmeleri ve oyuncaklarını duygularını, düşüncelerini,
rollerini paylaşmalarıdır.
6–12 yaşlar arasındaki çocuklar kuralları bilir ve yüksek bir otorite tarafından
konulduğunu düşündükleri kuralların değişemeyeceğine inanır. Kurallara uymayanın
cezalandırılacağını düşünür.
10–12 yaşlarından itibaren artık kurallı oyuna tam olarak yönelir. Kuralların oyuna
yön vermek, oyunda karşılaşılabilecek sorunları en aza indirmek için konulduğunu
anlayabilir. Bireylerin, aralarında anlaşarak kuralları değiştirebileceğini kavrar.
Kurallar, oyuna başlamadan önce belirlenir ve oyunun ortasında değiştirilemez.
Kurallara uymayana ya da oyunda yenilene verilecek ceza, oyuna katılanların ortak
kararı ile belirlenir.

► Çocuk kaç yaşında olursa olsun oyunla öğrenir.


► Çocuğun dil-bilişsel, ruhsal, sosyal-duygusal, fiziksel ve iletişim kurma
becerisini kazanmada oyun önemlidir.
► Çocuk oyunla öğrenir.
► Oyun; çocuğu yetişkin hayata hazırlayan en etkin yoldur. Çocuğun en önemli
eğitim araçları oyuncaklarıdır.
► Oyun ile insan ilişkileri, yardımlaşma, konuşma, bilgi edinme, deneyim kazanma,
psiko-motor gelişimi, duygusal ve sosyal gelişimi etkilediği gibi, zihin ve dil gelişimini
de etkiler.

www.aknetakademi.com.tr 23
Gelişim İlkeleri
Gelişim alanında yapılan araştırmalar ve gözlemler gelişimin belli kurallara göre
oluştuğunu göstermektedir. Eğitimle uğraşan kişiler bu ilişkileri bilirlerse amaçlarını
gerçekleştirmede daha başarılı olurlar. İnsanın gelişiminde herkes için geçerli olan
bu ilkeleri şöyle sıralamak mümkündür.

Büyüme ve Gelişme Baştan Ayağa ve İçten Dışa Doğrudur:


► Çocukların bedensel gelişiminde kesin bir biçim vardır. Bebekler oturmasını
öğrenmeden önce başlarını dik tutmayı, emeklemeden önce oturmayı, yürümeden
önce emeklemeyi başarırlar. Her çocuk fiziksel gelişim aşamalarını hemen, hemen
aynı yaşta geçirir. Vücut ve motor yetenekleri baştan ayağa doğru gelişir. Yeni doğan
bir bebeğin başı vücudunun diğer kısımlarına göre daha büyüktür. Bebek başını dik
tutmayı diğer organlarını kullanmadan daha önce öğrenir. Hareket kontrolü önce
omuzlar ve kollar en sonunda da bacaklar ve ayaklarla olur. Büyüme, vücudun
merkezinden yanlara doğru gelişir. Gövde ve omuz hareketleri önce, ellerin ve
parmakların kullanılması daha sonra olan gelişmelerdir.

Gelişim Kalıtım ve Çevre Etkileşiminin Ürünüdür:


► Kalıtım; İnsanı meydana getiren ilk hücre, babadan gelen spermle anneden
gelen yumurtanın fallop borularında birleşmesiyle meydana gelir. Bu birleşmeye
döllenme diyoruz. Bu birleşme sırasında anne ve babadan pek çok özellik dölüte
geçmektedir. Kalıtım, bir insanın ana-babasından getirebildiği var kuvvetleri ifade
etmektir. İnsan birçok yönleriyle anne babasına veya soyuna çekmektedir. Diğer
yandan ana-babasından getirebildiği var kuvvetlerini, bir çevre içinde ve çevre ile
etkileşerek geliştirebilmektedir.
► Çevre: Geniş anlamı ile çevre, döllenme sırasında ve döllenmeden sonra
hücrenin çoğalıp bir organizma oluncaya kadar içinde yaşadığı bütün durumları içine
almaktadır. Organizmanın bir iç çevresi, bir de dış çevresi vardır. İnsan döllenmeden
doğuma, doğumdan ölüme kadar bir çevre içinde yaşamak zorundadır. Kalıtım
yoluyla gelen var kuvvetlerle, çevrenin kuvvetleri birbirleriyle etkileşim yaparak
gelişmeyi meydana getirir. Gelişimin bazı yönleri kalıtımın, bazı yönleri çevrenin daha
fazla etkisi altındadır. Beden gelişimi bunlardan birisidir.
► Çocuğun anne-babasına veya soyundan birisine vücutça çok benzemesi
kalıtımın baskınlığını gösterir. Fakat vücudun gelişmesinde çevreninde büyük etkiler
yaptığı denemelerle anlaşılmıştır. Kötü beslenme ve kötü çevre şartları beden
gelişiminde gerilemeler veya ilerlemeler meydana getirebilmektedir. Dilin ve sosyal
davranışların gelişiminde çevrenin etkisi kalıtımın etkisine üstün görülmektedir.

Gelişim Belli Bir Sıra İzler, Gelişim Aşamaları Basitten Karmaşığa Doğru Bir
İlerleme Gösterir:
► Gelişim süreklilik gösteren bir olgudur. Bu süreklilik içinde değişmeler, belli bir
sıra içinde oluşur. Çocuklar belli zamanlarda belli değişimler geçirir, ortak gelişim
davranışları gösterirler. Bu nedenle gelişmeyi dönemlere ayırarak incelemek mümkün
olmaktadır. Her gelişim dönemi bir sonraki dönemin öncüsü ve hazırlayıcısıdır.

24 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


Örneğin kaba motor beceriler (el, kol, bacak hareketleri) ince motor becerilerden
(parmak kaslarını kullanma ) daha önce olmaktadır. Bu nedenle çocuklar kollarını
ve ellerini parmaklarından önce kullanır. Yürüme eylemi, makas ve kalem tutma
becerilerinden önce gerçekleşir. Çocuk önce yürür, koşar. Makasla detaylı bir şekilde
kesebilmesi daha sonra gerçekleşir. Bu da bize gelişim aşamalarının basitten
karmaşığa gidişini açıklar. Gelişme dönemleri birbirleriyle ilişkilidir. Bir dönemdeki
gelişim özellikleri diğer döneme temel teşkil eder.

Gelişimin Hızlı Olduğu Dönemlerde Çevre Etkisi Büyük, Yavaş Olduğu Dönemlerde
Çevre Etkisi Azdır:
► Çocuk doğumdan sonra hızlı bir gelişim içindedir. Bu hızlılık 6 yaşına kadar
sürer, sonra bu aşırı hızda bir düşme olur. Buluğ çağında büyüme ve gelişmede
tekrar büyük bir hızlılık göze çarpar. İşte bu hızlılık dönemlerinde çocuğun çevresinde
meydana gelen olaylar onları yoğun bir şekilde etkiler. Bu dönemlerde aldığı olumlu
uyarıcılar çocukların gelişimine büyük katkılarda bulunur. Çocuklar öğrendikleri
becerilerin % 70’ine yakın bir bölümünü 0-6 yaşları arasında kazanırlar. İlk
yaşlardaki bu hızlı gelişmede öğrenmenin payı çok büyüktür. Çünkü çocuk bu çağda
hızlı bir öğrenme içindedir. Kendi çevresini tanımak için yaptığı çabalar ona pek çok
şey öğretmektedir. Okul çağına kadar birçok kişilik özellikleri çocukta yerleşmeye
ve kökleşmeye başlar. Bu etkiler yetişkinlik çağında da kendini göstermektedir.
Bu nedenle gelişimin hızlı olduğu dönemlerde çocuklar ve gençler kötü çevre
koşullarından uzak tutulmalıdır.

Gelişimde Geniş Bireysel Ayrıcalıklar Vardır:


► Her insanın kendine ait bir gelişim biçimi vardır. Başka bir ifadeyle gelişim
bireyseldir. Bedensel, zihinsel, duygusal gelişmelerinde her insan diğerlerinden
farklıdır. Aynı yaşta olan, örneğin yedi yaşındaki iki çocuk karşılaştırıldığında okuma
hızlarında farklılıklar mevcuttur. Resim yapma yeteneklerinde de farklılıklar görülür.
Eğitimle uğraşan kişiler insanların bireysel ayrılıkları olduğunu bilmeli ve herkesten
aynı başarıyı göstermesini beklememelidir. Öğrencilerin bireysel ayrıcalıkları olduğu
düşünülmeli ve eğitim programları bunlara göre düzenlenmelidir.

Gelişim Derece, Derece ve Devamlı Bir Süreçtir:


► İnsanın gelişimi, durma ve kesiklik göstermeden devamlı bir akış içindedir.
Ancak gelişimdeki devamlılık hep aynı hızda olmamaktadır. Gelişim daima ileriye
doğru fakat bazen hızlı bazen yavaş devam etmektedir.
► Eğitim sisteminin okul öncesi eğitimi, temel eğitim, orta öğretim, yüksek
öğretim gibi kademelere bölünmesinin dayanağı; öğrencilerin okul dönemlerine
rastlayan yaşlarla gelişim çağları arasında bir paralellik kurulması gerekliliğindendir.
Dolayısıyla çağların genel gelişim özelliklerine dayanarak bir okuldaki öğrencilerin
gelişimi hakkında genel tahminlerde bulunabiliriz. Bir insanın sahip olduğu özellikler
birbirinin ardı sıra gelişmezler. Bir alandaki gelişimi tamamladıktan sonra bir diğer
alanda gelişme başlamaz.

www.aknetakademi.com.tr 25
Kısaca Kişilik Özellikleri:

► Değişik hızda,
► Bir bütünlük içinde bir arada,
► Derece derece ve devamlı olan bir gelişim içinde bulunurlar.
► Çocuklara uygulanan eğitim seviyesi gelişimin seviyesine uygun olmalıdır.
Okul programına göre çocuğa öğretilecek bilgi, beceri ve tavırların gerektiği gelişim
seviyesinin çocuk tarafından kazanılmış olması şarttır. Çocuğun öğrenmeye hazır
bulunması halinde yapılacak öğretim çabaları olumlu neticeler verecektir.

Gelişim Dönemleri ve Özellikleri


Sigmund Freud, kişiliğin temel karakter yapısında bebeklik ve çocukluk yıllarının
önemini belirten ilk psikoloji kuramcıdır. Freud, beşinci yılın sonunda kişiliğin oldukça
biçimlendiği ve bu yaştan sonraki gelişimin, temel yapının işlenmesiyle sınırlandığı
inancındadır. Freud’a göre çocuk, yaşamın ilk beş yılında sayısız dinamik değişimlerden
geçer. Bunu izleyen ve altıncı yaşla başlayan gizlilik döneminde bu değişim oldukça
dengeli bir duruma gelir. Ergenliğin başlangıcıyla birlikte dinamizm yeniden artar
ve yetişkinliğe doğru giderek durulur. Yaşamın ilk beş yılındaki gelişim dönemleri,
bedenin belirli bir bölgesine karşı geliştirilen tepki biçimlerine göre tanımlanır.

■ Oral Dönem:
► Gelişimin ilk basamağıdır, yaşamın ilk 1 ya da 1- 1,5 yılı boyunca sürer. Bebeğin
gereksinimleri, algılamaları ve kendini anlatım yolları daha çok ağız bölgesinde
odaklaşmıştır. Ağız bölgesinde alınan duyuların başlıcaları açlık, susuzluk, anne
memesi ya da onun yerine geçen nesnelerin oluşturduğu ve hoşlanma duygusu
yaratan dokunma uyarımlarıdır. Yaşamın ilk aylarında insan yavrusu diğer
memelilere oranla daha çaresiz bir varlıktır. Bakımı sağlanmazsa yaşayamaz ve
fizyolojik dengesi bozulduğunda bir diğer insanın yardımı olmaksızın durumunu
düzeltemez. Bebek başlangıçta kendi dudaklarıyla anne memesini birbirinden
ayırt edemez ve açlık ağrılarıyla bu duyguyu gideren dış nesne arasındaki ilişkiyi
fark edemez. Ancak açlığın giderilmediği durumların sayısı arttıkça giderek bu
ilişkiyi görmeye ve daha önce acıktığı zamanlarda bu duygusunu ortadan kaldıran
nesneyi aramaya başlar. Böylece bebek açlık duygusu nedeniyle dış dünyayla ilişki
kurmaya başlar. Dış dünyayı oral duyumuna ve içsel gerilimlerinin giderilmesine
göre algılandığından, dış çevredeki nesnelere karşı ilk tepkisi onları ağzına koyma
biçiminde olur.
► Bu dönemde annenin rolü çok önemlidir. Anne sezgileriyle çocuğun
gereksinimlerini, bebekle ortaklaşa geliştirdikleri bir düzen içinde karşılar. Bu
düzen sayesinde bebek fizyolojik dengeleşimini belirli sınırlar içerisinde koruyabilir.
Gereksinimlerini düzenli bir biçimde karşıladıkça, bebekte dış dünyaya karşı
güven duygusu güven duygusu oluşmaya başlar. Oral gereksinimlerin yeterince
karşılanmaması ya da aşırı oranlarda doyurulması normal dışı kişilik özelliklerinin
yerleşmesine neden olabilir. Bunlar arasında abartılmış iyimserlik, özseverlik,
arada bir yaşanan yoğun karamsarlık ve diğer insanlardan çok şey bekleme eğilimi

26 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


sayılabilir. Oral karakterli kişiler aşırı bağımlıdır ve diğer insanların kendileriyle
ilgilenmelerini ve bakımlarını üstlenmelerini isterler. Arada bir diğer insanlara bir
şeyler verirlerse de aslında bunlar, karşılığında alabilmek beklentisiyle yapılan
davranışlardır.
► Bu tür insanların kendilerine olan saygıları diğer insanların yargılarına bağlıdır.
Oral dönemin başarılı bir biçimde tamamlandığı durumlarda kişilik özellikleri, aşırı
bağımlılık ya da kıskanma duyguları olmaksızın, diğer insanlara verebilme ve onlardan
alabilme niteliklerini içerir. Böyle kişiler kendilerine olduğu gibi diğer insanlara da
güvenir ve onlardan destek alabilirler.

■ Anal Dönem:
► Üçüncü yaşın sonuna dek süren bu dönemde çocuk, anüsü büzen kaslara giden
sinirlerin olgunlaşmaları sonucu, dışkının tutulması ya da boşaltılması işlevleri
üzerinde denetim kurmayı öğrenir.
► Anüs kasları üzerinde denetim kazanma, oral dönemin edilgin var oluşu
biçiminden etkinliğe doğal geçişi de içerir. Bu dönemde yer alan tuvalet eğitimi
sırasında, dışkıyı tutma ya da boşaltım konusunda anne ile ortaya çıkan çatışmalar
sonucu çocuk bir yandan bağımlılık duyguları, öte yandan ayrılma, birleşme ve
bağımsızlaşma isteklerini içeren karşıt duyguları birlikte yaşar. Anal dönemde,
annenin denetiminden bağımsızlaşma eğilimlerinin ilk belirtileri gözlenir. Dışkıyı
denetleyebilme (tutma) ya da denetimi yitirme (altını kirletme) çocuğun denetimini
yitirme durumlarında kendine karşı kuşku geliştirmeden ve aşırı utanç duygularına
kapılmadan yaşama ve özerklik kazanma yolundaki ilk denemelerdir.
► Anal dönemde tuvalet eğitiminin barışçı yollardan tamamlanmaması durumunda
çeşitli uyumsuz karakter özellikleri geliştirilir. Dışkı boşaltmaya karşı korku geliştiren
çocuklarda yaşam boyu izlerini sürdüren aşırı düzenlilik, katı görüşlülük, inatçılık, dik
kafalılık, para harcamaktan çekinme ve cimrilik eğilimleri gözlemlenir.
► Anal dönemin anne ve çocuk arasındaki uyumlu ilişkilerle sürdürebildiği
durumlarda ise özerk bir birey olarak özgürce seçim yapabilme, bağımsızlığını
sürdürebilme, suçluluk duymaksızın girişimde bulunabilme, olaylar karşısında
kararsızlığa kapılmadan eyleme geçme ve bu eylemlerin sonuçlarını olduğu gibi
kabullenebilme, dik kafalı olmadan ya da aşırı ödünler vermeden diğer insanlarla
işbirliği yapabilme yetenekleri kazanılır.

■ Fallik Dönem:
► Cinsel bölgelerin uyarılmasında heyecan duyma ve cinselliğe karşı aşırı ilgi
biçiminde davranışlarla belirlenen bu dönem üçüncü yaşın sonlarına doğru başlar
ve yaklaşık olarak beşinci yaşın bitiminde son bulur.
► Fallik dönemin amacı erotik ilgi ve dürtüleri cinsel organlara ve işlevlere
odaklaştırma olarak açıklanabilir. Fallik dönemde çaba bir sevgi nesnesi bulmaya
yönelmiştir. Ayrıca kadın ve erkeğin cinsel organlarının anatomik farklılığı da
bu dönemde ilgi ve araştırma konusu olur ve çocuk kendi bedensel özelliklerini
cinsiyetiyle özdeşleştirir. Bu dönemde ana-baba ve çocuk ilişkilerindeki aksaklıklar
ileriki yaşamın nevrotik belirtilerine temel oluşturur. Bu dönemde çocukla ana-

www.aknetakademi.com.tr 27
babası arasında yoğun sevgi ilişkileri gözlenir.
►Sağlıklı koşullarda fallik dönem çocuğun kendi cinsiyetini benimsemesine,
utanç duygusuna kapılmadan meraklarını giderebilmeyi öğrenmesine, çevredeki
durumların ve kişilerin yanı sıra kendi içsel dürtüleri üzerinde de egemen olabilme
çabalarını geliştirmesine, bir başka deyişle gerek dış ilişkilerine ve gerekse iç
dünyasına bir düzen getirebilmesine yardımcı olur. Bu dönemin başlıca amacı, fallik
dönemin sonunda çocuğun kendi cinsinden olan ebeveyniyle yaptığı özdeşimi ve
kendi cinsiyetine ilişkin toplumsal rolünü güçlendirmektir.

■ Gizil (Latent) Dönem


► Cinsel dürtülerin durgunluk dönemi olarak tanımlanabilecek olan bu gelişim
basamağı fallik dönemin sona erişinden erinliğin ilk belirtilerine (5-6 yaşlarından 11-
13 yaşlarına ) kadar sürer. Bu dönemde kız ve erkek çocuklar kendi hem cinslerine
yakınlaşırlar. Kız ve erkek çocukların oynadığı oyunların niteliği farklılaşır. Cinsel ve
saldırgan enerjilerini öğrenme, oyun, çevreyi araştırma ve diğer insanlarla daha
etkin ilişkiler kurmada kullanırlar. Bu dönemde önemli beceriler edinilir.
► Bu dönemin başlıca amacı fallik dönemin sonunda çocuğun kendi cinsinden
olan ebeveyniyle yaptığı özdeşimi ve kendi cinsiyetine ilişkin toplumsal rolünü
güçlendirmektedir. Ayrıca çocuklar bu dönemde anababa dışındaki yetişkinlerle,
örneğin öğretmenleriyle de özdeşleşmeye başlar.
► Gizil dönemin başarılı bir biçimde atlatılamadığı durumlarda iki tür aksaklık
ortaya çıkabilir.
► Çocuk içsel dürtülerin denetimini sağlayamazsa enerjisini öğrenme ve beceri
geliştirmeye yöneltemez.
► Aşırı bir denetim mekanizması geliştirerek kişiliğinin gelişim yolunu kapatır ve
obsesif karakter yapısının yerleşmesine neden olur.
► Bu dönemin sağlıklı bir biçimde yaşanması ise çocuğun, yenilgiye uğradığında
aşağılık duygusuna kapılmaktan korkmadan ve özerk bir varlık olarak girişimlerde
bulunmayı öğrenmesini sağlar. Böylece, olgun yetişkin yaşamın özü olan sevgiden
ve çalışmadan doyum sağlamasının temeli hazırlanır.

■ Genital Dönem
► Bu dönem erinliğin başlangıcı olan 11- 13 yaşlarından, ergenin genç yetişkinlik
dönemine ulaştığı yıllara değin sürer. Günümüzde bu dönemi ergenlik öncesi, orta
ergenlik, son ergenlik ve ergenlik sonrası olarak gruplama eğilimi oldukça yaygındır.
Bu dönemde çocuğun fizyolojik olgunluğa erişmesi ve bazı hormonların etkinliklerinin
artmasıyla, cinsel nitelikli olanlar başta olmak üzere çeşitli dürtülerin gücü artar.
Bu yoğunlaşma, önceki gelişim dönemlerindeki çatışmaların yeniden canlanmasına
neden olur. Genital dönem, bu çatışmalara yeni çözüm yolları aranmasına olanak
sağlar ve bu çözümler bulunabildiğinde yetişkin bir insan kimliği kazanılmış olur.
► Bu dönemin amacı, ergenin ana-babasına olan bağımlılığından koparak aile
dışındaki karşı cinsten kişilerle olgun ilişkiler kurabilmeyi öğrenmesine yöneliktir. Bir
başka deyişle bu dönemde özsever duygular gerçek kişilere yönelmeye başlar. Karşı
cinse ilginin yanı sıra toplumsallaşma, grup etkinliklerine katılma, meslek seçimine

28 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


ilişkin tasarılar ve yuva kurma isteği belirir. Kişi giderek, hoşlanım arayan özsever
çocuktan gerçeklere yönelik toplumsal yetişkine dönüşür.
► Genital dönemin sorunlarının başarılı bir biçimde çözümlenememesinin
yaratacağı normal dışı sapmalar karmaşık ve çok yönlüdür. Bu dönemde yeniden
üstü açılan ve önceki dönemlere ilişkin çatışmalara çözüm bulunamazsa bu durum
belirmekte olan yetişkin kişiliğinin üzerinde çok ciddi nitelikte ve kalıcı izler bırakır.
Bu dönemin doğal ve geçici bir olgusu olan “kimlik bunalımı” nın çözümlenememesi
kişinin toplum içindeki yerine ilişkin bir şaşkınlığa, kendi kimliğini saptayamamanın
umutsuzluğu ile bir grubun kimliğinin özümleyerek kendi kimlik boşluğundan
kurtulmaya çalışma biçiminde sapmalara neden o labilir.
► Bu dönemi başarıyla atlatan kişilerde, doyurucu cinsel etkinlikler ve tutarlı
bir kimlikle belirlenen olgun bir kişilik yerleşir. Böyle bir kişi kendi güçlerini
gerçekleştirebilir, anlamlı sevgi ilişkileri kurabilir ve kendisine doyum sağlayacak
amaçlara ulaşabilmek için çalışır, yaratıcı ve üretken bir insan olur.

Erik Erikson ve İnsanın Sekiz Çağı


Erik Erikson, yaşamı sekiz gelişim dönemine ayırır. Bir bölümü Freud’un gelişim
dönemlerine koşutluk gösteren ve olumlu ve olumsuz boyutları içeren bu dönemlerin
her biri, kendine özgü bunalımlarıyla belirlenir ve bireyin içinde yaşadığı toplumdan
ve kültürden önemli ölçüde etkilenir. Eriksona göre kişilik sekiz dönemin tümünde
gelişimini sürdürür ve bir dönemde olumsuz yaşanan denge sonraki bir dönemde
olumlu yöne çevrilebilir. Çevresine güvenmeyen bir bebeğe bir sonraki dönemde ilgi
ve bakım sağlanırsa çocuk insanlara karşı güven geliştirebilir.

■ Oral-Duyum Dönem (Güven ya da Güvensizlik)


► Bu dönem Freud’un oral döneminin karşılığıdır ve yaşamın ilk yılı boyunca s ürer
Bu dönemde bebeğin kendisine ve çevresine karşı güven geliştirip geliştiremeyeceği
belirlenir. Annenin çevrede bulunup gereksinimlerini karşılaması bebekte güven
duygusu oluşturur. Bu gereksinimlerin ne denli iyi karşılandığı ise güvensizlik oranını
belirler.

■ Anal-Kas Dönemi (Özerklik ya da Utanç ve Kararsızlık)


► Freud’un anal döneminin karşılığı olan ikinci ve üçüncü yıllarda çocuk kendi
başına yemeye, yürümeye ve konuşmaya başlar. Anüs kaslarını kendi istemine göre
denetleyebilmesi ise ikinci yaştan başlayarak gerçekleşir. Bu aşamada çocuk iki tür
tutumdan birini seçer: Tutmak ya da bırakmak
► Tutma bırakma çabaları dışkılama işlevleriyle sınırlanamaz. Eğer ana-baba
gerekli ortamı sağlar ve aşırı koruyucu tutumlardan kaçınırsa çocuk kendini
denetleme konusunda kendi gücüne dayanmayı öğrenmeye başlar. Sınırlı etkinlikler
içinde de olsa, neyi yapmayıp neyi yapacağının seçimini kendisi yapar. Böylece üç
yaşına ulaştığında özerkliklerine karşı güven duymaya başlar. Ancak eğer dışkısı kötü
karşılanır ve davranışları kısıtlanırsa, ezikliğin kızgınlığını ve utancını yaşamaya başlar.
Utanç duygusu yerleştikten sonra artık yaptığı seçimlerin doğruluğu konusunda

www.aknetakademi.com.tr 29
sürekli kuşkuya kapılıp haklarını savunamaz.

■ Cinsel Devinsel Dönem (Girişim ya da Suçluluk)


► Freud’un fallik döneminin karşılığı olan bu dönem beşinci yılın sonuna dek sürer.
Bu dönemde çocuk artık büyüklerinin arasındadır ve bahçe, sokak, anaokulu gibi
yeni yaşam alanlarına açılır. Kendi başına öğrenmeye başlar. Bir şeylerin ardından
gider ve merakla inceler. Kendi başına girişimlerde bulunur. Çocuk bu dönemde,
kendi yapmak istedikleriyle ana- babasının yapmasını istedikleri arasındaki farklılığı
görmeye başlar. Giderek ana babasının isteklerine kendini mal eder ve onlara aykırı
düşen davranışlarda bulunduğunda kendini cezalandırır. Dönemin sonlarına doğru
ana ya da babasına karşı cinsel içerikli duygularını yitiren çocuk bu kez, ileride
kendisinin de ana ya da baba olacağını düşlemeye başlar.

■ Gizil dönem (Beceri ya da Aşağılık Duygusu)


► Ferud’un gizil döneminin karşılığı olan bu dönem ilkokul çağını kapsar ve 6- 11
yaşları arasında sürer. Bu dönemde çocuk yaşantılarından bazı sonuç çıkarabilecek
biçimde düşünmeye başlar, yetişkinlerin kullandığı alet, araç vb. şeyleri kullanma
denemelerine girişir. Sürekli etkinlik durumundadır. Bir şeyler yapar ve ortaya çıkarır.
Eğer bu çabalarına karşı çıkılırsa çocuk yaptıklarının değersizliğine inanır ve aşağılık
duygusuna kapılır.
► Bu dönemde çocuk, kendi başına ya da diğer çocuklarla oynadığı oyunlar
aracılığıyla dünyayı algılamaya ve onun bir bölümünü kendi denetimi altına almaya
çalışır. Yaşantı örnekleri yaratır ve bunlar üzerinde denemelerde bulunur. Oyunların
yanı sıra yaşıtlarıyla birlikte çalışmalar yapar.

■ Erinlik ve Ergenlik Dönemi (Ego Kimliği ya da Rol Kargaşası)


► Yaşamın bu döneminde ergen, bir kişilik geliştirmeye çalışır. Bu dönemde dış
görünüm önem kazanır. Görünüme gösterdiği ilgi benliğin oluşmasına yardımcı olur.
Kimliğini arayış çabası içinde kahramanlara, öğretilere, karşı cinsten ilişkilere tutulur.
Kararsızlık ve şaşkınlık bu yaştaki gençlerin dayanışma grupları oluşturmasına
neden olur. Bu dönemde ergen, çocuklukta öğrenmiş olduğu kurallarla yetişkinin
geliştirmesi gereken değer yargıları arasında bocalar.

■ Genç Yetişkinlik Dönemi (Yakın İlişkiler ya da Soyutlama)


► Bu dönemde başarılı olabilmek, daha önceki dönemlerde ana- babanın neler
verebilmiş olduğuna ve genç yetişkinin çevresiyle nasıl etkileştiğine bağlıdır.
Kimlik sorununu başarılı bir biçimde çözümlemiş olan genç yetişkin, kendi kimliğini
yürütmekten korkmaksızın insanlarla yakınlık kurabilir.
Buna karşılık rol kargaşası yaşayan kişi yakın dostluklardan, karşı cinsle ilişkiden ve
herhangi bir yere bağlanmaktan ürker. Uzun süreli ve yoğun yakınlıklar kuramayan
genç yetişkin, giderek kendine döner ve soyutlanmış olma duygusu tehlikeli boyutlara
ulaşabilir.
► Gerçek yakınlık paylaşmayı içerir. Sevgi ve cinsellik, sonra da sevginin ürünü
olan çocuklar bir diğer insanla paylaşılır.

30 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


■ Yetişkinlik Dönemi (Üretkenlik ya da Kısırlık)
► Orta yaşları kapsayan bu dönemlerde kişi üretkenlikle kısırlık arasında bir seçim
yapar. Üretkenlik, çocuk yapma ve büyütme anlamını değil, bireyin kendi evi dışında
topluma yararlı işler gerçekleştirebilmesini ve kendisinden sonra gelen kuşaklara
rehberlik yapabilmesini içerir.

■ Olgunluk Dönemi (Ego Bütünleşimi ya da Umutsuzluk)


► Bu dönem üretken geçen bir yaşamın sağlamış olduğu doyum ile yıllarını
anlamsız geçirmiş olmanın mutsuzluğu arasındaki çatışmayla belirlenir. Bu dönem
huzurla geçirilebilir. Çevrede torunların varlığının yanı sıra o güne değin üretmiş
olduğu şeylerden genç kuşakların yararlanmakta olduğunu görmenin verdiği haz
yaşanır.

Bebeklik Dönemi (0- 2 Yaş)


Çocuğun eğitimi açısından 0 – 2 yaş döneminin önemi büyüktür. Gelişimin tüm
yüzlerine ilişkin temeller bu dönemde atılır.

■ Motor Gelişim:
► Motor becerilerinde baştan aşağıya ve bedenin merkezden dışa doğru bir
gelişim seyri görülür.
► Refleksler: Bebekler geniş refleksler topluluğuyla dünyaya gelirler. Emmeye
başlama refleksi, arama refleksi, yutma refleksi, moro refleksi, babinksi refleksi,
yakalama refleksi, adım atma refleksi bunlardan bazılarıdır. Bu reflekslerden çoğu
doğumdan sonraki 3-5 ay içinde giderek azalır.

■ Motor yeteneklerin gelişimi:


Yeni doğanın hareketleri fazla etkileyici değildir. Çocuğun kazandığı yeteneğin
başını kaldırmak olduğu, bunun ardından el ve kollarını kullanabildiği, nihayet ayak
ve bacaklarını kullanmaya başladığı görülmüştür.

► Bu dönemde çocukta görülen davranışlardan bazıları şunlardır:


► 0 ay fetal duruşunu sürdürür.
► 1. ay çenesini kaldırabilir.
► 2. ay göğsünü kaldırabilir.
► 3. ay başarısız uzanmalarda bulunur.
► 4. ay destekle oturur.
► 5. ay kucağa oturup nesneleri yakalar.
► 6. ay mama sandalyesinde oturup sallanan nesneleri yakalar.
► 7. ay kendi başına oturabilir.
► 8. ay yardımla ayağa kalkabilir.
► 9. ay sandalyeye tutunarak ayağa kalkabilir.
► 10. ay emekleyebilir.
► 11. ay eli tutulduğunda yürüyebilir.

www.aknetakademi.com.tr 31
► 12. ay bir eşyayı tutup kendine çekerek ayağa kalkabilir.
► 13. ay dört ayak üzerinde merdiven çıkabilir.
► 14. ay kendi başına ayakta durabilir.
► 15. ay kendi başına yürüyebilir.

■ Algısal Gelişim:
► Görme keskinliği: Doğumdan hemen sonra parlaklıktaki değişime duyarlıdırlar
ve bu duyarlılık iki ay içerisinde hızla gelişir. Yeni doğan bebekler 19 cm uzaklıktaki
nesneleri net görebilirler. Dört aylıkken normal bir yetişkin gibi görebilirler.
► Şekil algısı: 5- 7 hafta arasındaki bebeklerin daha çok gözlere baktığı
belirlenmiştir. Bu nedenle bebekle sağlanan göz teması, bebekle bakıcısı arasında
sosyal bağın gelişmesinde önemli rol oynar.
► Algısal değişmezlik: İki aylık bebeklerin şeklin değişmezliğinin algısına, dört
aylık bebeklerin ise rengin değişmezlik algısına ulaşmış oldukları görülmüştür.
► Derinlik algısının bebeklerde 1- 1,5 ay sonra geliştiği düşünülmektedir. Nesne
kavramı, nesnenin sürekliliğine ilişkin ilk kanıt iki ay dolaylarında kendini gösterir.
Bebeğe gösterilen oyuncak saklanınca şaşırdığı görülür.
► Ancak arama davranışı 6 ay dolaylarında görülür. Tamamen görüş alanından
çıkan nesnelerin aranması ise 8 -12 aylar arsında gelişir.
► Yeni doğmuş bebeklerin yetişkinlere yakın bir keskinlikle duyabildikleri
belirlenmiştir.
► Konuşma algısı: Çok küçük bebekler konuşma seslerini algılayabilir ve onları
seslerinden ayırt edilebilirler. Gerçekten de bebekler anne babalarının yüzlerini daha
henüz tanımadan önce, onları seslerinden ayırt edebilir gibidirler.
► Yeni doğmuş bebekler kokuları ayırt edebilirler ancak koku duyusu 6 yaşına
kadar tamamlanır. Yeni doğmuş bebekler hem tatlı hem de ekşi ve biberli gibi tatlara
duyarlıdırlar aralarında ayırım yapabilirler.

■ Sosyal ve Duygusal Gelişim:


► Anne baba ile çocuk arasındaki bağın oluşum sürecinde iki adım vardır.
► Birinci adım; anneler açısından, çocuğuna karşı duyduğu bağın oluşumunda kritik
bir dönemin varlığı ileri sürülmektedir. Bu da doğumdan hemen sonraki dönemdir.
► İkinci adım, bağların kaynaşmasıdır. İlk hafta ve aylarda anne-baba ve bebek
arasında karşılıklı olarak birbirlerine kenetlenme, bağlanma şeklinde davranış
örüntüleri gözlenir. Gerçek bir bağın oluşması için zamana ve denemelere ihtiyaç
vardır. Bu süreç sakin bir şekilde yürüdükçe ve anne-baba çocuklarının ihtiyaçlarını
sezmeye başladıkça, anne-babalık görevi daha doyumlu olmaya başlar ve bebeklerine
olan bağları kuvvetlenir.

■ Bilişsel Gelişim:
► Çocuğun dünya hakkındaki bilgisi şekillendikçe birbirine bağlı zihinsel gelişim
evrelerinden geçtiği savunulur. Yaşamın ilk 18 ayında bebeğin öğrenmesi, algı
ve hareketlerini organize etme şeması biçiminde düzenleme ve geliştirmekten
ibarettir.

32 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


■ Dil Gelişimi:
► Konuşmayı öğrenmek uzun ve karmaşık bir olgudur. 0 ile 12–15 ay arası çocuk,
iletişimini mimiklerle ağlama biçimleriyle ve anlamsız mırıldanmalarla dile hazırlık
şeklinde yapar. İlk sözcükler genellikle birinci yılın sonlarında kullanılmaya başlar.
9–18 aylar arasında iki sözcükle farklı anlamların ifade edildiği cümlelerin kurulduğu
dönem başlar. Çocuğun ilk konuşmaları öncelikle günlük yaşamlarında yakından
ilgilendikleri ve onlar için işlevi olan objelerle ilgilidir. Sesli uyarıcıları bol çevrede
yetişen bebek, daha fazla seslendirme etkinliğinde bulunmakta ve daha çeşitli
seslerçıkarabilmektedir.
3 yaş çocuğunda konuşma ve cümleler dil bilgisine daha uygun hale gelmiştir.
Artık aralarında neden sonuç ilişkisi bulunan düşünceler, bileşik önermeler alarak
tek bir cümlede ifade edilmeye başlar. Ancak konuşurken başkalarının görüş açısını
dikkate almaz. Dil hareket ve toplumsal gelişim yönünden büyük ilerleme gösteren
3 yaş çocuğu zengin bir hayal gücüne sahiptir ve bunlar gerçek olaylar, gerçek
kişilermiş gibi davranır.
Yetişkinlerin giysilerini giymekten, onların davranışlarını taklit etmekten, ev işlerine
yardım etmekten, büyüklerin çeşitli davranışlarını yenilemekten zevk alır. Ayrıntıya
girmeden küçük kısa hikâyelerden hoşlanır. 4 yaş çocuğu isteklerinin anında yerine
getirilmesini anlayışla karşılamayı öğrenmeye başlar. O artık kendi dışındaki dünyanın
kuralları olduğunu ve başkalarının hak ve istekleri olduğunu görür ve beklemeyi
öğrenir. 4 yaşında 3 yaşındakine göre daha sakin, daha uyumlu ve hareketlerini daha
kolay kontrol edebilecek durumdadır. Bu dönemde çocuk kendisiyle oynayacak bir
ya da iki arkadaşını seçmeye başlar. Oyun arkadaşları ilkokula başlayana kadar her
iki cinsten de olabilmektedir. Rahatça konuşmayı, zıplamayı, elini ve parmaklarını
kullanmayı başarabilir. Çevresini tanıma çabası içinde olduğundan sürekli sorular
sorar ve açıklamaları dikkatle izler. Yetişkinlerle olumlu ilişkilerini sürdürürken
kendi yaşıtı olan çocuklarla daha uzun süre birlikte olmaya başlar. 5 yaş çocuğu,
daha bilgili ve olgun bir birey görünümündedir. Çevresine karşı dostça bir yaklaşım
içindedir. Çocuk çevresine ait yeni yaklaşımlarda bulunur. Yetişkin desteğine daha
az ihtiyaç duyar. Kaslarının kontrolü gelişmiştir. Düzenli cümlelerle insanlarla olan
kişisel ve sosyal ilişkileri artmıştır. Hep konuşmak ister. Yetişkinler gibi uzun cümleler
kurmaya çalışır. Olayları ve masalların sırasını bozmadan anlatır. Oyunlarında
genellikle yetişkinlerin ciddi uğraşılarını konu alır. Ev ve el işlerine de ilgili olduğundan
tamamlayabileceği görevler verilmeli ve böylece sorumluluk duygusunun gelişmesi
desteklenmelidir. Grup oyunlarında beraberlik daha uzundur, grup üyeleri kuralları
birlikte koyarlar. Genellikle canlı, neşeli ve hareketli bir görünüm içindedir. 5 yaşındaki
çocuk motor dengenin, düşüncenin, bireysel ve toplumsal ilişkilerin, evde, okulda ve
toplum içinde uyumun daha belirgin olduğu görülür.
6 yaş çocuğu, son çocukluk döneminde çocuk, motor ve dil gelişimi açısından
büyük aşamalar kaydetmiş ve dengenin gelişmesi sonucu hızlı yürüyebilen, futbol
oynayabilen, el- göz koordinasyonunun gelişmesi sonucu iki elini de bağımsız
kullanabilen bir birey haline gelmiştir. Altı yaş çocuğu değişmekte olan bir çocuktur.
Anneler çocuklarındaki bu ani değişikleri “Bu çocuğa ne oldu bilmiyorum, çok değişti.”
şeklindeki sözcükleriyle dile getirirler. Daha tembel ve kararsız görünümdedirler.
6 yaş çocuğunun ince motoru oldukça gelişmiştir. El işlerinde daha beceriklidirler.
www.aknetakademi.com.tr 33
Kesip yapıştırır, boyama yapar, resim yapar, tüm araç gereçleri iyi kullanır.
Oyunlarda ve ilgi alanlarında kız ve erkek çocuklar arsında farklılıklar gözlenir.
Birçok hayali role girerler. Grup oyunlarından çok hoşlanırlar. Bazı sorumluluklar
yüklenir, söylenenleri dikkatle dinler. Kendisiyle gerçek nitelikte eğitim uygulamaları
yapılacak bir çağa gelmiştir.

Okul Çağı (6- 12 Yaş):


► 6- 12 yaş arasındaki dönem, çocukların kendi fiziksel özellikleriyle en az
ilgilendikleri, aileden uzaklaşmaya başlayıp kendi sosyal ortamlarını ilk kez kurmaya
çalıştıkları, çevrelerinde olup bitene daha fazla ilgi gösterdikleri, arkadaşlık ilişkileri
kurarak gerçek anlamda sosyalleşmeye başladıkları dönemdir. Okul çağının
başlamasıyla belirlenen bu dönem, aynı zamanda çocuğun sosyal ortamının en
radikal şekilde değiştiği zamandır. Çocuk evinde tanıdığı ve benimsediği kişilerden
uzaklaşıp tanımadığı bir çevreye ve insanlara uyum sağlamaya çalışır. Bu yeni
ortamda kendini tanıtmak ve kendini kabul ettirmek zorundadır. Kendisini kayıtsız
şartsız seven ve kabul edenlerin oluşturduğu aile ortamından sonra, beklide ilk
hayal kırıklarını yaşar.
Bu dönem temel eğitimin birinci kademesini kapsar. Genel olarak bu çağda çocuksu
davranışlardan kurtulur. Büyüklerin kendisinden beklediği davranışları geliştirmeye
çalışır. Kendine ve büyüyen organlarına karşı olumlu tavır takınır. Kendi cinsinin
yapması gereken rolleri öğrenir. Toplumsal kuralları ve dayanışmayı öğrenir.

Okul çağında,
- Büyük ve küçük kaslarını kullanmayı öğrenir.
- Kurumsal kurallara uyarak yaşamayı öğrenir.
- Yaşıtlarıyla birlikte oynamayı öğrenir.
- Ev dışında diğer yetişkinlerle ilişki kurabilir.
- Bedenine bakma ve temizlik alışkanlığı kazanır.
- Kendi davranışlarının sorumluluğunu yüklenebilir. Somuttan soyuta doğru
düşünme yeteneği kazanır.

Ergenlik Çağı (13 -19 Yaş):


► Ergenlik çağı üç dönemde incelenir,
► Ön ergenlik: Bu yaşlarda çocuklar temel eğitim çağındadır. Erinlik çağı hem
kızlar hem de erkekler için önemli bir dönemdir. Bedensel büyüme yeniden hızlanır.
Hızlı büyüme yüzünden bedenin iç ve dış organlarında dengesizlik artar. Çocuk
yetişkinlikte alacağı görünüme geçmeye başlar. Karşı cinse ilgi duymaya başlar.
► Ön ergenlikte;
► Bedenine iyi bakma alışkanlığı kazanır, bedensel fonksiyonlarına karşı sağlıklı
bir tutum geliştirir.
► Fiziksel ve sosyal çevreye çeşitli biçimlerde uyum yollarını öğrenir.
► Cinsel konularda ilgilerini gizli tutar.
► Sosyal aktivitelerde başarılı olmaya çalışır çünkü bu başarı ona sosyal statü

34 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


kazandırır. Karşı cinsle iyi ilişkiler kurmaya çalışır.

Ergenlik
► Bu yaşlarda ergen temel eğitimi bitirip orta öğretime geçer. Ergenin erinlik
çağındaki hızlı beden büyümesi giderek yavaşlar ve azalır. Ön ergenlik çağındaki
güçsüzlüğünü yenerek güçlenmeye başlar. Bu güçlenme gençlik çağının sonuna
kadar sürer. Soyut düşünme basamağına geçtiği için ergen artık soyut kavramları
rahatlıkla anlayabilmektedir. Cinsel konulardaki sorunlarının büyük bir kısmını henüz
çözememiştir. Bu yüzden zaman, zaman bunalıma düşer.
► Ergenlik çağında;
► Soyut düşünce yeteneğine sahiptir.
► Semboller yoluyla kavrayabilme yeteneği gelişir.
► Genel ilkeleri soyut durumlara uygulayabilir. Küçük kas gelişimine dayalı işlerde
başarılıdır.
► Kendine özgü değerler sistemi gelişir.

Son Ergenlik
► Bu çağda ergenin orta öğrenimi bitirip yüksek öğretime geçmesi beklenir. Ergen
bedensel yönden en güçlü dönemine yaklaşmaktadır. Bir işin ve mesleğin gerektirdiği
tüm becerileri yapabilecek düzeyde hareket gelişimini tamamlamıştır. Dünyayı ve
yaşadığı çevreyi daha akıllıca eleştirdiği için bunalımlarında azalma görülür. Son
ergenlik çağında;
► Hızla gelişen bedensel değişikliklere uyum sağlar.
► Yaşıtları arasında yer edinmeye başlamıştır.
► Meslek seçme ve buna hazırlanma çabaları içindedir.
► Yetişkinlerin sosyal statüsüne erişmeye başlamıştır.
► Ekonomik özgürlük kazanma çabasını gösterir.

Oyun Terapisi Nedir?


● Çocuk ve terapist arasındaki bir ilişkidir. Çocuğun kendi hissettiklerini,
düşüncelerini, deneyimlerini ve davranışlarını ifade etmesi ve keşfetmesi için, terapist
ile ilişkisini güvenli kılan ve kolaylaştıran seçilmiş oyun materyalleri sağlanır. Oyun,
çocuğun kendi düşüncelerini doğal yolla anlatmasını sağlar.
● Oyun terapisi, tedirgin çocukların içe atılmış isteklerini, bilinç dışı korku
ve yılgılarını öğrenmek ve davranış bozukluklarını gidermek için başvurulan bir
tekniktir.
● Oyun terapisi, çocuğun problemlerini anlamak, onun duygularını ve tutumlarını
keşfetmek ve çocuğu bunlarla yüzleştirerek çözüm getirmesini sağlamak için
geliştirilmiş bir tekniktir.

www.aknetakademi.com.tr 35
Oyun Terapistinin Temel Özellikleri
► Empatik
► Koşulsuz olumlu kabul gören,
► Çocuk ile sıcak ilişki ve iletişim kurabilen
► Çocuğun duygularını kolay ifade edebilmesine olanak sağlayan
► Çocuğun problem çözme becerisine ve seçimlerine saygı duyan
► Çocuğun seçimlerinde sorumluluğu ve tercihleri çocuğa verebilen
► Çocuğu yönlendirmeden, çocuğun çizdiği yolu sabırla takip eden,
► Rehberdir.

Oyun Terapisi Ne İşe Yarar?


► Çocuklar oynamayı severler.
► Oyunla duygularını ifade etme imkanı sağlar.
► Oyunla özgüveni gelişir.
► Başkalarına saygı duymayı öğrenir.
► Sorumluluk almayı ve aldığı sorumluluğu yerine getirmeyi öğrenir.
► Davranış ve duygularını kontrol edebilmeyi sağlar. (öfke, kızgınlık, hayal
kırıklığı gibi)
► Sorunlarını oynama ile yeniden yapılandırılır.
► Pozitif bakış açısına sahip olur.
► Empati kurara dürtü ve duygularını kontrol etmeyi sağlar.
► Rahatlama ve gevşemesini sağlar.
► Korkularını yenmeyi
► Konuşma bozukluklarını düzeltmeyi öğrenirler.

Oyun Terapisinde Yarar Sağlayan Vakalar


► Aile içi boşanma- ayrılma çatışma,
► Duygusal, fiziksel cinsel tacize uğramış çocuklar,
► Aile içi şiddet yada ihmal istismara uğrayan çocuklar,
► Evlat edinilmiş yada koruyucu aileye verilmiş çocuklar,
► Sevilen birinin kaybı, ölümü hastalığı,
► Kronik hastalığı olan yada tedavi altında olan çocuklar,
► Dikkat bozukluğu tanısı almış çocuklar,
► Çok fazla sayıda kaza hastalık geçirmiş çocuklar,
► Davranış uyum sorunu olan çocuklarda,
► Yeni kardeş yada kardeş kıskançlığı,
► Okul uyum sorunu olan çocuklar,
► Akademik, sosyal ve fiziksel gelişim sorunları,
► Öğrenme güçlüğü,
► Anksiyete/ depresyon,

36 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


Oyun Odasında Terapistin Rolü
► Anne baba yada öğretmen öğretici rolünde olmamalı,
► Duyarlı, empatik, gerçek, sabırlı, gözlemci,
► İyi bir takipçi,
► Amacı konuşmak değil konuşturmak olmalı,
► Aceleci ya da sabırsız olmamalı,
► Çocuğu tam olarak kabul etmelidir,
► Oyun terapisti, çocuğu tüm hata, eksiklik ve zayıflıklarıyla koşulsuz, olarak
kabul eder. Çocuk, rahatlar ve daha cesur bir şekilde kendini oyunun akışına bırakır.

Oyun Terapisindeki Çocuklar


► Davranışlarına dair farkındalık kazanır ve yaptıklarından sorumlu olur ve daha
başarılı stratejiler geliştirir.
► Problemlere daha yeni ve gelişmiş çözümler bulur.
► Kendisine ve diğer insanlara karşı sevgi ve kabullenme duygusunu geliştirir.
► Duygularını tecrübe edinmeyi ve onları ifade etmeyi öğrenir.
► Empati duygusunu ve diğerlerinin düşünce ve duygularına saygılı olmayı
geliştirir.
► Yeni sosyal yetenekler ve aile ile olan ilişkilerini geliştirmeyi öğrenir.
► Kendine olan saygısını ve güvenini geliştirirken yeteneklerini de anlamasını
sağlar.

Oyun Terapisinde Sınır Koyma


Sınırların Faydaları:

► Çocuğun duygusal ve fiziksel güvenini sağlamlaştırır.


► Terapisti korur ve çocuğun kabulünü yükseltir.
► Karar vermeyi, kendini kontrolü, sorumluluğu kolaylaşıtırır.
► Görüşmede “burada ve şimdi” gerçeğini sağlama yapar.
► Oyun terapisti ortamında tutarlılığı korur.
► Profesyonelliği, etiği ve sosyal ilişkiyi korur.
► Oyun terapisti materyallerini ve terapisti korur.

Oyun Terapisinde Amaç


- Oyun yardımıyla çocuğun iç dünyasını anlayabilmek,
- Çocukla terapötik bir ilişki kurmak,
- Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek,
- Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak,
- Çocuğun olumlu benlik algısı geliştirmesine yardım etmek,

www.aknetakademi.com.tr 37
Oyun Terapisi Kimlere Uygulanır?
● Özellikle 3-12 yaş çocuklarına olmak üzere ergenler ve yetişkinlere de oyun
terapisi uygulanır.
● Son zamanlarda 0-2 yaş çocuklarına da uygulanmaya başlanmıştır.

Oyun Terapisi Yöntemleri


1. Yönlendiren
Terapistin kuralları koyduğu ve seansta oynanılacak oyunları önceden belirlemiş
olduğu oyun terapisidir.

2. Yönlendirmeyen (Çocuk Odaklı)


Çocuğun istekleri doğrultusunda, onun belirlediği oyunlarla gelişen oyun
terapisidir. (Video Gary Landerth Child Centered Play Therapy)

Oyun Terapisi Nasıl Yapılır?


45 - 50 dk’lık seanslar ile genellikle hafta bir düzenlenir. Çocuğun durumuna göre
hafta sınırı yoktur.
Ancak durumu analiz edebilmek için en az 6-8 seans gereklidir.
Terapi için ayrılmış, hemen hemen her çeşit oyuncağın yer aldığı özel bir odada
yapılır. Bu odadaki oyuncaklar oraya ait olmalı ve oyuncakların dışarı çıkarılmasına
izin verilmemelidir.
Terapist ebeveynler ile düzenli olarak iletişim kurar, sorunu çözümleme planı
oluşturulur ve gelişimleri aktarır. Bazen ebeveyni çocuk ile terapiye dahil edebilir.
Terapinin sınırları önceden çizilmelidir. Süresi, çocuğa tanınan imkanlar vb.

Oyun Terapisinde Çocuğun Oyunu İle İlgili Bazı Detaylar:


● Çocuğun terapi sırasındaki oyununda eline aldığı her oyuncağı bir durum olarak
nitelendirmek doğru olmaz. Ancak farklı zamanlarda gerçekleşen seanslarda tekrar
eden temalar anlamlıdır.
● Kısa sürede yapıcılık gelişmesi beklenmemelidir. Çok yıkıcı ise 6 ay – 1 yıl bile
sürebilir.

Terapistin Bazı Durumlarda Verdiği Dönütlere Örnekler:


● Zaman ile ilgili: Oyun oynamak için yeteri kadar vaktin var.
● Galiba ne ile oynayacağına karar verdin
● Bu kum bu kutunun içinde oynamak için
● Bu oyuncaklar burada oynaman için, istersen bir sonraki seansta aynı
oyuncaklarla tekrar oynayabilirsin.
● Kendini durdurmada sıkıntı çekiyorsun
● Bu seferlik seansı burada kesmeyi tercih ediyorsun.

38 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


Oyun Terapisi Mekan
Oyun terapisi, mekan konusunda esnek bir yaklaşımdır. Oyun terapisinin
uygulandığı mekan; ayakta tedavi hizmeti veren bir klinik ya da ofis, okul, ev, doğal
bir afetin gerçekleştiği olay yeri, hastane yatağı ya da oyun parkı olabilir.

Oyun terapisi, dört dörtlük donatılmış bir oyun odasında ya da bir çanta dolusu
malzemeyle gerçekleştirilebilir.
Oyun terapisi sadece terapistin esnekliği ve yaratıcılığı ölçüsünde sınırlıdır.

www.aknetakademi.com.tr 39
Oyun Terapisinde Kullanılan Oyuncaklar
► Bebek (biberon, yatak, üstünü örtebilecekleri minik örtü, ve giysiler)
► Aileyi oluşturan bebekler (anne, baba, kız çocuğu, erkek çocuğu, büyükanne,
büyükbaba, vs.)
► Otorite sembolü figürler - polis, asker, vs.
► Oyun evi ve ev eşyaları (mutfak, masa sandalyeler, banyo ve tuvalet, yatak
odası, tv, koltuk, vs.). 2 ev oda da olması tercih edilir.
► Mutfak malzemeleri (çatal, kaşık, bıçak, tabak, bardak, tencere, vs.) ve
yiyecekler
► Karşılıklı konuşmak için iki telefon
► Kuklalar (hayvanlar, insan figürleri)
► Hayvanlar (evcil ve vahşi hayvanlar)- mümkünse aile olabilecek şekilde
► Trenler (vagonlar, raylar) ve uçaklar
► Arabalar ( itfaiye, polis arabaları, içine figürlerin konabileceği taşıtlar)
► Hacıyatmaz
► Doktor malzemeleri (steteskop, iğne, termometre, vs.)
► Yumuşak top
► Giysiler ve aletler (polis şapkası, tamir aletleri, vs)
► Kule yapılabilecek küpler
► Boyama ve çizme aktiviteleri için gerekli olan kalemler, boya ve kağıtlar
► Oyun hamuru ve parmak boyaları
► Yapıştırma ve kesme için yaşa uygun malzemeler
► Masa oyunları
► Kum ve su

Oyun Terapisi ile İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar


Ø Oyun terapisi tanı koymak için yapılır.
√ İyileştirmek, dışa vurmak için yapılır.

Ø Oyun terapisi plansız yapılabilir.


√ Mutlaka yapılandırılmış ya da yarı yapılandırılmış olmalıdır.

Ø Oyun terapisinde sınır yoktur, çocuk ne isterse yapabilir.


√ Bir sınır vardır, önceden yapılamayacak davranışlar belirlenmelidir.

Ø Oyun terapisinin bir süresi yoktur, çocuk sıkılana kadar devam edebilir.
√ Süre vardır ve bu sürenin bilgisi çocukla paylaşılmalıdır.

Ø Öğretmenlerin ve çocuk gelişimcilerin oyun terapisi eğitimi almaya ihtiyacı


yoktur, zaten oyun dersini almışlardır.
√ Oyun terapisi teknik konular içerir ve ayrı bir eğitim süreci gerektirmektedir.

Ø Elimizde olan kadar oyuncakla da terapi yapılabilir.

40 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


√ Sınıfta oynanan mevcut oyuncaklar oyun terapisi için yeterli olmayacaktır,
zorunlu olarak belli materyaller üzerine yoğunlaşmak zorunda kalabilirler.

Ø Terapist çocukla sohbet edip, sorular yöneltebilir.


√ Terapist gözlem yapmalı, yansıtıcı olmalı ve çocuk isterse onun oyununa dahil
olmalıdır.

Ø Oyun terapisinde sadece oyun oynanır, yazı yazılmaz, resim çizilmez.


√ Çocuk isterse yazıp, çizebilir, boyayabilir.

22 Vakaya Özgü Oyun Terapisi:


● Vakaya özgü eklektik yaklaşım, iyileştirici güçlerin danışanın probleminin
altında yatan belirli nedensel etkenlerle bireyselleştirilmiş, ayrımsal ve odaklanmış
bir şekilde eşleştirilmesi üzerine kuruludur.
● Çocukla ilk görüşme
Seninle bir oyun odasına gidicez. Oyuncakları inceleyebilirsin, onlarla
oynayabilirsin

Çocukların Oyun Oynarken Oynadıkları Oyunun Anlamı

İyi adam-kötü adam


● İki karakter bir aradadır.
● Askerler, polisler, süper kahramanlar.
● Neden bir çocuk iyi ve kötü karakterler arasında yenmeyle ilgili oyun oynar?
● Çocuğun özgüveni azsa kendisini yetersiz hissediyorsa kötüyü kontrol
altında tutarak daha iyi hissedebilir.
● Başkalarının sevgisini, onayını kazanmak için iyi olması gerekir.

Saldırganlık-Kurban Oyunu

● Genel bir agresyon halidir.


● Bir ormandadır, aslan yavrusunu ısırabilir onu kurban edebilir.
● Oyuncakları ısırma, size de yönlendirip sizi de kurban edebilir.
● Günlük hayatta zorbaca davranışlara maruz kalıyor olabilir.
● Kendisini kurban gibi hissediyor olabilir.
● Kurban etme, diğerini öldürmek onlar üzerinde kontrol sağlamaya çalışmak
anlamına da gelir.
● Babası kendisine şiddet uyguluyorsa bir şeyi öldürmek onu durdurur
ve uzaklaştırır.
● Kendisini güçsüz, yetersiz hissediyorsa kontrol hissini kazanmak için oyunda
zorlu bir yaşantı, keyifsiz geliyorsa bir anda eşyaları dağıtıp, agresif hale gelebilir.
● Daha zayıf figürleri yiyen güçlü figürler kendisini patron gibi tasvir edip size
ateş açabilir. Sizi yendiğine, sizi küçük düşürücü tasvirlerde bulunur. Büyük güçlü

www.aknetakademi.com.tr 41
olan zayıf olanı yener.
● Kendisi günlük hayatta aşağılanan, zayıf, değersiz hissediyordur. Güçlü olmak
istiyordur. Zorbaca davranışlara maruz kalıyordur.
● Girişimciliğe, bireyselleşme çabasına karşı suçluluk hissediyor olabilir.

Ölüm Oyunu

● Canlı ya da cansız nesneler, doğal ya da agresif sebeplerden ötürü ölebilirler.


● Oyun evini kurar, A-B yı yerleştirir, B yı alır ve evin balkonundan aşağı atar.
Öldürdüğü kişiyle ilgili ters giden bir şeyler var. Ölünce rahatlayabileceğini düşünüyor
olabilir.
● Sürekli ölüm oyunu hayatında biri ölmüş ve onun kaybıyla başetmeye çalışmak
için kullanabilir.
● Ölümü anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyor olabilir.
● Öldürdüğü kişi üzerinde güç kurma çabası anlamına da gelebilir.

Yeme-Yutma-Parçalama

● Yiyip bitiren (köpekbalığı küçük balığı yiyebilir yutabilir) oyunlar oynayabilir.


● Nesneye neyi yansıttığı da önemli.
● Kendini neye projekte ediyor.
● Yutma: genel bir agresyon, parçalanma
● İçe alma: sevgi nesnesini içselleştirme, önemli bir objeyi önemli bir kişiyle
içselleştirme, benimseme
● Bazen temel ihtiyaçları karşılanmayan çocuklarla da yutma, içe alma,
parçalama ile ilgili oynanabiliyor.
● Güçlü bir figür arayan oyun
● Güçlü bir figür arar.
● Danışabileceği; öğretmen, hakim, peygamber gibi.
● Kendisinin suçlu olduğunu düşünüyorsa kendi içinde bir hakim yaratarak
cezasını kesebilir.
● Çocuğun sorunlarıyla ilgili yardım ihtiyacı anlamına gelebilir. Ancak bana bu
kadar doğaüstü bir güç yardımcı olabilir (sihir, peri)
● Anne Baba yeteri kadar otoriter değilse, hakim, öğretmen gibi otoriter biri
otoritenin yerine geçip ne yapmasını söyleyebilir.
● Bağlılık-Sadakat Temaları
● Oda içinde de belli nesneleri saklayıp onu bulmanızı isteyebilir.
● Kendi de oyun içinde saklanıp sizin onu bulmanızı da isteyebilir.
● Daha çok sizi dener.
● Güvenilir misiniz?
● Sadık mısınız?
● Sakladığı nesneyi bulmasına yardımcı olacak mısınız?
● Anneyle ilişkide de anne yok ama annenin imajı zihnindeyse rahatlar ve ayrılıkla

42 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


çok daha iyi baş eder. Çocuğun anneyle olan güven ilişkisinde bir sorun varsa o
döneme regrese olup oradaki çatışma ortaya çıkar.
● Nesnenin aslında orda var olduğu ve değişmezliğini de kanıtlamadır.

Ayrılık Oyunu

● Ben anneyim sen çocuksun. Evde uslu uslu otur ben pazara gidip gelicem.’
● Ayrışma ve bireyselleşme ile ilgili ihtiyaçlar duyuyorsa bu oyunu oynayabilir.
● Sarsıcı bir ayrılık yaşadıysa,
● Hayatında önemli bir figür kaybolduysa bununla da baş etmeye çalışabilir.
● Kaygılı bağlanma türünde bu oyun çokça görülür.
● Bazen kötü durumlardan kurtulabilmek içinde bu oyunu oynayabilir.
● Ayrı kalmayı bir ceza gibi de algılayabilir. Annesinin kendisini cezalandırdığını
düşünebilir.

Birleşme Oyunu

● Ayrılma, bireyselleşme ile ilgili bir sorunu varsa önce ayrılığı sonra birleşmeyi
çalışır.
● ‘Okula gidicem derslerim bitince sen gel beni al.’
● Kendisi için önemli biriyle tekrar bir araya gelme arzusundadır.

Beslenme oyunu

● Herhangi bir şeyi besleme, büyütme oyunu


● Bir bebeği alıp yemek hazırlayıp onu besleyebilir. Altını üstünü değiştirir. Sürekli
besliyor, yediriyor.
● Temel ihtiyaçlarında bir sıkıntı olabilir.
● Ailesinin ona nasıl bakım verdiği nasıl beslediğini gösterebilir.
● Sevgi ihtiyacı, yeteri kadar sevgiye doyurulmadığı gösteriyor olabilir.
● Bazen çocuklara yetişkin sorumluluğu da verilebilir.
● Bir şeyi çok besliyorsa yetişkin sorumluluğu verildiği düşünülebilir.
● Sizin onayınızı kazanmak için de besleyebilir. Kendini projekte edip beslenilen
ile özdeşim kurup kendi ihtiyacı olan bakımı karşılıyor olabilir.
● Seansında duygusal olarak zorlandığı bir durumda es oyunu, kenara çekilip
besleyebilir. Mola gibi.
● Çocuk tam kendini beslemeye çalışırken tabak yere düşer ve yere dökülür.
● İstismar, ihmal yeteri kadar bakım göremiyor olabilir.
● Kendini beslemekten alıkoyuyorsa duygusal, fiziksel istismar olabilir.
● Bazen çocuklar kendilerinin kötü olduğunu düşünürler ve kendilerini beslemeden
mahrum bırakabilirler.
● Kardeş kıskançlığı varsa kardeşini besleyecekken yiyecek düşebilir, kardeşin
kendisi de düşebilir.
● Kendisiyle ilgili ben iyi bir çocuk değilim o yüzden cezayı hake diyorum, suçluluk

www.aknetakademi.com.tr 43
duyguları vardır, kendini güvenilir olarak görmez.
● Altında yatan sebep genelde fiziksel ve ruhsal istismardır. Eğer iyi biri olsaydı
bunlar başına gelmezdi.

Mağaza-Alışveriş Oyunu

● Dolaylı bir beslenme.


● Temel ihtiyaçlarının karşılanması üzerine bir şeyler satın alınır.
● Çocuk kendini muhtaç hissediyorsa, ihtiyaçlarının yeteri kadar karşılanmadığını
hissediyorsa.
● Mağazaya konulan şey çocuk için iyi olan, ihtiyacı olan şeylerdir.
● İyi nesneler üzerinde hakimiyet, kontrol sahibi olma arzusu.
● Sizin ihtiyaçlarınızı gidermesi, mağazadan alması sizden onay alma çabası
anlamına gelebilir.

Yetişkin Aktiviteleri Oyunu

● Takılara, kılık, kıyafetlere bakar


● Makyaj yapar
● ‘Akşam erkek arkadaşımla dışarı çıkıcam’ der.
● Büyüme arzusu,
● Küçükler zayıf ve güçsüz, büyükler ise güçlüdür.
● Özdeşim kurduğu kişinin taklidini yapıyor olabilir.
● Büyükçe davranışlar sergileyerek başkalarının onayını almaya
çalışıyordur.

Kontrol-Güvenlik Temaları

● Yangın oyunu: herhangi bir şeyin yandığını tasvir edebilir.


● ’aaa şimdi yangın çıktı’
● evin yanıp kül olduğunu söyleyebilir.
● Yıkıcı bir öfke vardır.
● Yanıp kül olduktan sonra geri dönemez.
● Hayal kırıklıklarında, zulumden kurtulmak isteyebilir.
● Yangın çıkar, itfaiye, ambulans çağırır. Yolda kaza yapar ve gelemez. Ev yanar
ve içindekiler ölür.
● Depresif tema, hiçbir şeyin düzelmeyeceği,umutsuzluk
● Kimi projekte ediyor?
● Kötü anlamda olan kişi?
● Ona zarar veren duygusal anlamda zorlayan?

Gömmek-Boğmak Oyunları

● Askerleri, polisi (otorite figürleri) gömer.

44 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


● Yok olur, üstünde gücümüz vardır.
● Hakimiyet, kontrol bizdedir.
● Öfke var.
● Korumak, saklamak için de gömülebilir.
● Sırlar, önemli şeyleri kaybetmek istemediği şeyleri gömebilir.
● Boğmak: ölüm teması, depresif tema

Kırılma-Bozulma Oyunu

● Karakterlerden birinin kolu, bacağı kırılabilir, hastalanabilir.


● Arabanın tekerleri patladı diye tamir edebilir.
● Kendi bedenine ve etrafındakilere yönelik başlarına bir şey
gelecek kaygısı,
● Kendisiyle ilgili imaj sorunlarını yansıtıyor olabilir.
● Hastalık geçirdiyse onları tamir etmeye çalışıyor olabilir.
● Bozuk, kırık ev, kırık okul, zarar görmüş yer: ne kadar güvensiz, tutarsız

Onarma Oyunu

● A-B ile olan çatışmalarını onarmaya çalışırlar.


● Kırılan şeyi tamir etme,
● Hasta olmuş, doktora götürüyor.
● İyileşme arzusu,
● Problemin çözülmesi,
● İyileşmesiyle ilgili arzular.
● Onayınızı almak için de yapabilirler.
● Kırık nesneler oyun odasında olmamalı! Çocuk için dağılma etkisi yaratabilir.
● Çocuğun oyununda nesne kırılıyorsa bir kutuya konulup o çocuğun oyununda
kullanılabilir.
● Onarmada başarısızlık: itfaiyenin gidememesi, kaza geçirmesi:
● Umutsuzluk,
● Ezilmişlik duygusu,
● Kimse bana yardım edemez
● ‘Gel bakalım bu evi onarmak için ne yapabiliriz’
● Daha duygusal bir durum var. Yardımcı olmamız yanında olmamız
gerekiyor. Amacımız çocuğun özgüvenini kazanmasına yardımcı olmak.
● ‘Bir dene bakalım’ ‘nasıl yapıcaksın’ ‘yapabilirsin’
● Performans anksiyetesi olan çocukta daha destekleyici olmalıyız
● Köprü inşa etmesi?
● Bir yerden bir yere ulaşmak.
● Problemleriyle ilgili çözüm yollarını biliyor olabilir.
● Yardım alacak kişilere ulaşmayla ilgili umudu olduğunu,
● Bağlantılar arasında ilişki kurabildiğini,
● Problem çözme becerilerini geliştirdiğini gösterebilir.

www.aknetakademi.com.tr 45
● Ayrılma-bireyleşme oyununda
● Trenle oynar vagonlar birbirine birleşir ve ayrılır.
● Taşınma,
● Ayrılma,
● Hayatından önemli biri çıktıysa

Temizleme

● Sürekli bir şeylerin dağınık olduğunu söyleyip, toplayıp temizliyorsa oyun


içinde kaygı veya zorlantıyla karşılaştıysa es oyunudur.
● Mola.
● Anneyi taklit ediyor olabilir.
● Annenin temizlik takıntısı varsa, annenin onayını temizleyerek kazanıyor
olabilir.
● Odada da sizin onayınızı kazanmak için temizliyor olabilir.

Dağıtma Oyunu

● Obsesif bir annesi varsa


● Dağınıklığın nasıl bir şey olduğunu keşfetmek isteyebilir.
● Terapiste karşı agresyonu olabilir.
● Bazı durumların kontrolden çıktığını ifade ediyor olabilir.

Sıraya Koyma Oyunu

● Her şey dağıldı


● Kafa dağıldı
● Kontrol edilemiyor
● Yeniden sıraya düzen koyma çabası olabilir.
● Obsesif çocuklarda da görebiliyoruz.

Güvenlik Oyunları

● İçinde tutma oyunu:


● çocuk çitlerden belli alan yapabilir,
● kafes yapabilir.
● Dış dünya tehlikeli, ona karşı ördüğü bir duvar var.
● Azınlıktan gelen ailelerin çocuklarında, bir şeyleri içinde yaşaması
gerektiğini düşünüyorsa gözlenebilir.
● Kendisi için tehlikeli gördüğü figürü de kapalı bir şey içinde tutup kendi güvenliğini
sağlayıp, onun üzerinde güçlenebilir.
● Sınır ihtiyacı, çerçeveye, ne yapacağını tam olarak bilmeye ihtiyacın da anlamı
olabilir. (çit)

46 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


Tehlike Temaları

● Oyuncak evin içinde canavar olduğunu söyleyebilir.


● Dış dünyanın tehlikeli olduğu.
● Geçmişte karşılaştığı tehlikeleri canlandırıyor olabilir.
● Karşılaşması muhtemel tehlikelerle ilgili baş etme yöntemleri arzusu olabilir.
● Korkusuyla ilgili yardım çağrısı olabilir.

Hayat Kurtarma Oyunu

● Helikopter havada hareket halindedir. Tam düşürcekken süperman gelip


helikopteri kurtarır.
● Sorunu doğa üstü bir gücün yardımıyla çözülebilir.
● Umutsuz ve depresif tema.
● Kurtarılma isteği
● Yardım isteği

Kaçış Oyunu

● Yanan bir orman, çocuk yanan ormanda kendi başına yolunu bulmak
zorundadır.
● Çocuk sorunun çözümünde kimsenin ona yardım edemeyeceğini düşünüyor
olabilir.
● Güvenlik tamamen kendisine bağlı.
● Nasıl kaçıp nasıl kurtulduğu terapist için ipucu olabilir.
● Dış dünya ne kadar güvensiz.

Keşif Oyunu

● İlk seanslarda karşılaşırız.


● Terapistin denendiği oyunlardır.
● Sağlıklı bir ilişkinin kurulması için giriştir.
● Oynadığı oyun çok karışıksa farklı çözüm bulma çabalarına da girebilir.

Uzmanlık Oyunları

● Küplerden kule yapabilir, şehri inşa edebilir.


● İlk seanslarda kabiliyetini, yeteneğini göstermeye çalışır.
● Duygularını açmaya hazır değilse daha çok uzmanlık oyunları oynar.
● Başarısızlık görülebilir.
● ‘Yapamıyorum’, ‘olmadı’ der.
● Yardım ihtiyacı.
● Bazı şeyleri kendi başına yapabilecek kadar büyük değilim.

www.aknetakademi.com.tr 47
Cinsel İçerikli Aktiviteler

● Oyuncaklardan birini alır ve oral seks içeren tasvir yapabilir.


● Başkalarının cinsel hayatlarını görmüş olabilir.
● Sizi de deniyor olabilir.
● İstismara maruz kalmış olabilir.
● Durumu tasvir etmek yeterli olabilir.
● Minyatür üzerinden anlatıyoruz.
● Bizim göğsümüze dokunmak istiyor. ‘Benim mahrem yerlerime dokunmak
istiyorsun fakat buna izin veremem.’
● Sınırları hatırlatmak önemli!
● Cinsel içerikli küfürlü konuşmalar:
● Sizin tepkilerinizi merak ediyor olabilir.
● Bebeğin kolunu, bacağını, penisini gösteriyor olabilir.

48 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


Yararlanılan Kaynaklar
• Akandere, M. (2003). Eğitici okul oyunları. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
• Aksoy, A.B. ve Çiftçi, H.D. (2008). Erken çocukluk döneminde gelişimi
destekleyen oyunlar. Ankara: Pegem Akademi.
• Aral, N., Gürsoy, F., Köksal, A. (2001). Okul öncesi eğitiminde oyun. İstanbul:
Ya-Pa Yayınları.
• Aral, N. (2004, Mart). Çocukta Yaratıcılığın Gelişimi. Çoluk Çocuk Dergisi, 5(21),
s. 50-62.
• Argun, Y. (2004). Okul öncesi dönemde yaratıcılık ve eğitimi. Ankara: Anı
Yayıncılık.
• Avcıoğlu, H. (2005). Etkinliklerle sosyal beceri öğretimi (2. b). Ankara: Kök
Yayıncılık.
• Aytar, E. (2007). İlköğretim okulları için seçme çocuk oyunları (7. b). İstanbul:
Damla Yayınevi.
• Baran, M. (1993). Çocuk oyunları. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
• Bardak, M., Topaç N., Kirişci, M., Mertoğlu, E., Akyüz, M. H. (2018) “Okulöncesi
Dönem Çocuğu Olan Anne Ve Babaların Kaliteli Vakit Algıları” 4. Uluslararası Eğitim
Bilimleri Sempozyumu Özet Kitabı, 3-5 Mayıs, Alanya.
• Başal, H. A. (2010). Türkiye’de geleneksel çocuk oyunları. İstanbul: Morpa
Kültür Yayınları.
• Bingham, A. (1983). Çocuklarda problem çözme yeteneklerinin geliştirilmesi
(4. b.). (F.A. Oğuzkan, Çev.) İstanbul: MEB Basımevi.
• Casby, M. W. (2003). The Development of Play in Infants, Toddlers, and Young
Children. Communication Disorders Quarterly. 24(4), 163-174.
• Çelebi Öncü, E. (2011). Gelişim odaklı oyunlar ve etkinlikler. Ankara: Eğiten
Kitap
• Çoban, B., Nacar, E. (2006). Okulöncesi eğitimde eğitsel oyunlar. İstanbul:
Nobel Yayınları.
• Dalkılıç, N. (1999). Okul öncesi eğitimde üniteler, belirli günler ve haftalar.
İstanbul: Epsilon Yayınları.
• Dönmez N. B. (1992). Oyun kitabı. İstanbul: Esin Yayınevi.
• Driscoll, A., & Nagel, N. C. (2008). Early childhood education: Birth-8: The
world of children, families, and educators (4th. Ed.). Boston, MA: Pearson Education.
24
• Durualp, E. ve Aral, N. (2011). Oyun temelli sosyal beceri eğitimi. Ankara: Vize
Yayıncılık.
• Ellialtıoğlu, F. M. (2005). Okul öncesi dönemde oyun ve oyun örnekleri.
İstanbul: Ya- Pa Yayınları.
• Erduran, N., Yılmaz M. (2015). Oyun dünyam, dünyam oyun. Ankara: Eğiten
Kitap.
• Girgin, G. ve Gürşimşek, I. (2005). Oyunlarla kavram eğitimi etkinlik örnekleri.
Ankara: Anı Yayıncılık.
• Güneş, H. (2010). Şimdi oyun zamanı. Ankara: Kök Yayıncılık.

www.aknetakademi.com.tr 49
• Güneş, M. ve Güneş, H. (2008). Öğretmen ve öğrenciler için yaşayan çocuk
oyunları. Ankara: Anı Yayıncılık.
• Hazar M. (1996). Beden eğitimi ve sporda oyunla eğitim. Ankara: Tubitay
Yayınları.
• Hurwitz S. C. (2002) For Parents Particularly: To Be Successful—Let Them
Play!, Childhood Education, 79:2, 101-102
• Isenberg, J. P., Jalongo, M.R. (2001). Creative expression and play in the early
childhood curriculum. New York: Macmillan Publishing Company.
• Johnson, J. E., Christie, J. E., & Yawkey, T. D. (1999). Play and early childhood
development. (2nd Ed.) New York: Addison Wesley Longman.
• Jones, M. (2001). Oyun ve çocuk. (A. Çayır Çev.) İstanbul: Kaknüs Yayıncılık.
• Kasap Süslü, N. E. (2014). Çocuk eğitiminde oyun dili. İstanbul: HayyKitap.
• Manning, K. and Sharp, A.(1977). Structuring play in the early years at school.
London: Ward Lock Educational.
• Nicolopoulou, A. (1993). Play, Cognitive Development, and the Social World:
Piaget, Vygotsky, and Beyond. (M. T. Bağlı Çev.) Human Development, 36(1), 1-23.
• Oktay, A. (2013). Oyuna Kuramsal Yaklaşım. U. Tüfekçioğlu içinde, Çocukta
Oyun Gelişimi (2. b.) (s. 37-54). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
• Öztürk, A. (2001). Okul öncesi eğitimde oyun. Ankara: Esin Yayınevi.
• Poyraz, H. (2012). Okul öncesinde oyun ve oyun örnekleri (4. b.). Ankara: Anı
Yayıncılık.
• Poyraz, H. (1999). Okul öncesi dönemde oyun ve oyuncak. Ankara: Anı
Yayıncılık.
• Sel R. (1995). Okul öncesi çocuklarına oyunlar-rondlar. İstanbul: Ya-Pa
Yayınları. 25
• Sevinç M. (2004). Erken çocukluk gelişimi ve eğitiminde oyun. İstanbul: Morpa
Kültür Yayınları.
• Seyrek, H., & Sun, M. (1999). Çocuk oyunları. İzmir: Mey Yayınları.
• Şahin, F.T. (2001). Okul Öncesi Eğitimde Oyun Etkinlikleri, Gazi Üniversitesi
Anaokulu/Anasınıfı Öğretmeni El Kitabı. İstanbul: Ya-Pa Yayınları.
• Tuğrul, B. (2010). Oyun Temelli Öğrenme. R. Zembat (Eds) içinde, Okulöncesinde
Özel Öğretim Yöntemleri (s. 187-220). Ankara: Anı Yayıncılık.
• Ulutaş, A. (2016). Okul öncesi eğitim’de oyun. Ankara: Eğiten Kitap.
• Warner, P. (2011). Okulöncesinde oynayarak öğrenme. (A. Dülger Çev.) İstanbul:
Platform.
• Vural, M. (2002). Ev ve sınıf etkinlikleri antolojisi. Erzurum: Yakutiye
Yayıncılık.
• Yavuzer, H. (1984). Çocuk psikolojisi. İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi.
• Yavuzer, H. (2000). Çocuğunuzun ilk 6 yılı. İstanbul: Remzi Kitabevi.
• Yılmaz, T. (1990). Okul öncesi çocuklarda oyun. İzmir: Bilyay Yayınları,
• AKANDERE Mehibe, Eğitici Okul Oyunları, Nobel Yayınları, Ankara, 2004.
• AKARSU Füsun, Üstün Yetenekli Çocuklar, Eduser Yayınları, Ankara, 2001.
• ARAL Neriman, Figen GÜRSOY, Aysel KÖKSAL, Okul Öncesi Eğitimde Oyun, Ya-
Pa Yayınları, İstanbul, 2001.
• DÖNMEZ Necate Baykoç, Oyun Kitabı, Esin Yayınları, İstanbul, 1992.

50 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


• ELLİALTIOĞLU Fahriye Maden, Oyun ve Oyun Örnekleri, Ya-Pa Yayınları,
İstanbul, 2005.
• GELEŞ Fadime, “Eyüp Oyuncakları” Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Eyüp
Sempozyumu, Tebliğler, İstanbul, 2002.
• NİCOLOPOULOU Ageliki, Melike Türkan BAĞLI, Oyun, Bilişsel Gelişim ve
Toplumsal Dünya: Piaget, Vygotsky ve Sonrası, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Dergisi, Cilt 37, Sayı 2, Ankara, 2004.
• ÖZATALAY Engin, Hüsniye ÖZATALAY, Tekerleme Bilmece Şiir Parmak Oyunları,
Ya-Pa Yayınları, İstanbul, 2000.
• ÖZDOĞAN Berka, Çocuk ve Oyun Çocuğa Oyunla Yardım, Anı Yayınları, Ankara,
2004.
• ÖZSOY Yahya, Mehmet ÖZYÜREK, Süleyman ERİPEK, Özel Eğitime Muhtaç
Çocuklar Özel Eğitime Giriş, Karatepe Yayınları, Ankara, 1998
• PEHLİVAN Hülya, Oyun ve Öğrenme, Anı Yayınları, 2005.
• POYRAZ Hatice, Okulöncesi Dönemde Oyun ve Oyuncak, Anı Yayıncılık, 2003.
• SEL Ruhi, Okulöncesi Çocuklarına Oyunlar- Rondlar, Ya-Pa Yayınları, İstanbul,
1995.
• SEVİNÇ Müzeyyen, Erken Çocukluk Gelişimi ve Eğitiminde Oyun, Morpa
Yayınları, İstanbul, 2004.
• TUNCOR Ferit, Eğitici Çocuk Oyunları, Esin Yayınları, İstanbul, 1999.
• ULUSOY Nahide, Feryal YILDIZ, Zehra DİNLER, Feriha POLAT, Serpil DALKIRAN,
Semra Vergili BİLGİN, Emel Tokyay, Çocuk Bakım Elemanı Kitapçığı, Ankara, 2006
(http://ktogm.meb.gov.tr/ ).
• Baron-Cohen, S, Leslie, A.M., & Frith, U, (1985) Does the autistic child have a
“theory of mind?” Cognition, 21, 37-46.
• Kaduson, H., Cangelosi, D., Schaefer, C. E. (1997). The playing cure: Individualized
play therapy for specific childhood problems. Northvale, NJ: Jason Aronson.
• Ray, D., Bratton, S., Rhine, T., & Jones, L. (2001). The effectiveness of play
therapy: Responding to critics. The International Journal of Play Therapy, 10, 85-
108.
• Schaffer, C. Oyun Terapisinin Temelleri. Nobel Akademi
• Beck, J. S. (2011). Cognitive Behavioral Therapy: Basics and Beyond. New York:
Guilford Press.
• Knell, S. M. (1993). Cognitive-Behavioral Play Therapy. Oxford:Rowman &
Littlefield Publishers, Inc

www.aknetakademi.com.tr 51
Notlar:
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

........................................................................................................................................................................................................................................................................................................

Copyright: Bu eserin tüm hakları saklıdır. İzinsiz, kısmen ya da tamamen hiçbir şekilde
kopya edilemez, çoğaltılamaz, dağıtılamaz. (2016)

52 Çocuk Gelişiminde Oyun (Oyun Terapisi) Eğitimi


Türkiye’nin Online Eğitim Platformu

Merkez Ofis:

Meşrutiyet Mah. Karanfil Sk. 51/4 Çankaya/ANKARA

Tel : 0 312 232 35 26


Tel : 0 507 615 96 16

www.aknetakademi.com.tr

You might also like