Professional Documents
Culture Documents
I- G İR İŞ
F ik ir ve sanat eserleri, insanları, diğer canlılardan ayıran ve insan k im li
ğini en belirgin şekilde tem sil eden ürünlerdir*1. Medeniyet, varlığını, bugün
ulaşmış olduğu seviyeyi ve geleceğini insanoğlunun bu kendine has ürününe
borçludur. Sahip olduğu bu misyonun varlığı ile b irlikte değerlendirildiğinde
insanın en değerli ve esas ürünü olan fik ir ve sanat eserlerinin, korunması
zorunluluğu ortaya çıkmaktadır2. Bu korumanın kapsamını ve sınırlarını
çizebilm ek için öncelikle eser sahibinin eseri üzerindeki hakkının n ite liğ in i
belirlem ek gerekir.
Kelim e anlamı ile hak, hukuken korunan menfaat, yasaca tanınan ayrıca
lık, sahiplik ile ri sürülebilme yetkisi, kişilere tanınan yetki gibi anlamlara
gelmekte3 ve “ hukukça korunan ve bundan yararlanılması hak sahibinin ya
da tem silcisinin iradesine bağlı bulunan toplum menfaati ile sınırlı çıkar”
şeklinde tanımlanmaktadır4. Haklar değişik yönlerden ayrımlara bağlı tu tu l
makta ya da taşıdıkları b e lirli özelliklere göre nitelendirilm ektedirler. İşte bu
şekilde ortaya konulan hak kategorileri içerisinde fik ir ve sanat eserleri üze
rindeki haklarda mutlak haklar içerisinde kabul edilm ektedir5.
5846 sayılı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK), m utlak haklar içe ri
sinde kabul edilen fik ir ve sanat eserleri üzerindeki hakları, m ali ve manevi
haklar olmak üzere ik i başlık altında düzenlemektedir. F ik ir ve sanat eserle-
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Öğretim Üyesi.
1 Hafızoğullan, Zeki, “ Fikir ve Sanat Eserlerinin Cezai Himayesi” , AÜHFD, C.:48, S .:I-
4, Ankara 2000, s. 1.
2 Bkz. Ayiter, Nurşin, Hukukta Fikir ve San’at Ürünleri, Ankara 1981, s.l vd.
3 Yılmaz, Ejder, Hukuk Sözlüğü, Ankara 1996, s.305.
4 Zevkliler, Aydın-Acarbey, M.Beşir-Gökyayla, K.Emre, Zevkliler Medeni Hukuk,
Ankara 1999, s. 119-120.
5 Ayiter, s.3,4; Erel, Şafak N., Türk Fikir ve Sanat Hukuku, İkinci Bası, Ankara 1998, s.2;
Zevkliler-Acarbey-Göky ayla, s. 123.
238 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)
6 Erel, s. 111.
7 Bkz. TCK. m.5’in gerekçesi.
8 A rtu k , Mehmet Emin-G ökçen, Ahmet-Yenidünya, A. Caner, Ceza Hukuku Genel
Hükümler I, 2. Bası, Ankara 2006, s. 184.
9 Zira T C K :’nın 5 inci maddesi normlar hiyerarşisi, yasa koyucunun sonraki iradesinin
değeri ve özel-genel norm ilişkisi dikkate alındığında 1 Haziran 2005’ten sonra yapılacak
yasal düzenlemeler açısından bağlayıcı değil, tavsiye niteliğindedir. Bkz. A rtu k -
Gökcen-Yenidünya, s. 184.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda Düzenlenen... 239
13 Tekinalp, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, Üçüncü Bası, İstanbul 2004, s. 150; Ayiter,
s. 113; Kılıçoğlu, Ahmet, “ Fikri Hakların İhlalinde Hukuksal Koruma Yolları (Sınai Hak
larla Karşılaştırmalı Olarak)” , Türkiye Barolar Birliği Dergisi, S.:54, Eylül-Ekim 2004,
s.53; Ateş, Mustafa, Fikir ve Sanat Eserleri Üzerindeki Hakların Kapsamı ve Sınırlandı
rılması, Ankara 2003, s. 125 vd; A lbayrak, Mustafa, Fikir ve Sanat Eserleri ile Markalar
Aleyhine. İşlenen Suçlar, Ankara 2003, s. 17.
14 Tekinalp, s. 150.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat E serleri Kanunu 'nda Düzenlenen... 241
15 Bkz. Üstün, Gürsel, “ Yargısal Uygulamada Fikri Haklar” , İBD,.C.:73, S.:4, İstanbul
1999, s.955. Yargıtay da verdiği bir kararda; "... Yasanın isminden de anlaşıldığı veçhile
bu yasanın uygulanabilmesi için ortada kişinin yarattığı b ir eserin mevcut olması gerek
mektedir ...” demiştir. Karar için bkz. Yarg. 4. HD. 01.01.1977, 5913/7617, YKD, Aralık
1978, s.1959-1964. Yine Yargıtay'ın başka b ir kararında da; “ 5846 sayılı Fikir ve Sanat
Eserleri Yasası’ nın 1. maddesi bu yasaya göre koruma altına alınan eseri ... tanımlamıştır.
Davaya konu, sanık tarafından fotokopi yoluyla izinsiz olarak çoğaltılıp satılan ‘Yeni Pu
anlı Koşu Bülteni’nin yukarıda yapılan tarif kapsamında bulunmadığı gözetilerek, at ya
rı şiarına ilişkin bilgiler içeren koşu bülteninin fotokopi yoluyla çoğaltılıp dağıtılması ey
leminin anılan yasa kapsamına girmediği ...” belirtilmiştir. Yarg. 7. CD. 15.11.2000,
10175/15725, Albayrak, s.43.
16 Tekinalp, s.97.
17 Kavram için bkz. Uslu, Ramazan, Türk F ikir ve Sanat Hukuku'nda Eser Kavramı, An
kara 2003, s.23 vd.; Tekinalp, s.97 vd.; Ateş, s.56;
242 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X; S. 3-4, (2006)
olması” d ır18.
FSEK kapsamında kabul edilip korumadan istifade eden eser ile koru
madan yararlanamayan ürünün ayırt edilebilm esi eserin sahibinin hususiye
tin i19 taşıması ile mümkün olur. Eserin sahibinin hususiyetini taşıması için
bağımsız b ir fik ri çalışmanın ürünü olması ve bu minvalde sahibinin yaratıcı
gücünü yansıtması gerekir. Ancak ‘bağımsız b ir fik ri çalışma ürünü olm ak’
kendisinden Önce yaratılan diğer eserlerden istifade edilemeyeceği anlamına
gelmez. Eser sahibi, kendisine atfedilebilecek az çok bağımsız b ir fik ri eme
ğ i olmak kaydıyla önceden açıklanarak toplumun kültürüne mal olmuş eser
lerden, fik ir ve ideallerden istifade edebilir20.
Eserin sahibinin yaratıcı gücünü yansıtması, eserde daha önce duyulma
mış veya görülmemiş m utlak b ir o rijin a lite bulunması demek değildir. Eser
sahibi var olandan başkasını meydana getirdikten sonra, bunun mevcut b ir
ürünün başka türlü şekillendirilm esi, tasnifi, incelenmesi, açıklanması, yo
rumu şeklinde meydana getirilm iş olması önem arz etmez21.
İfade edelim ki, hususiyet kavramının doğru şekilde anlaşılması son de
rece önem taşımaktadır. Gerçekten hususiyet kavramının dar yorumlanması
korumadan yararlanacak eserlerin kapsamını daraltıp sadece başyapıt olarak
nitelenebilecek eserlerin korumadan yararlanması sakıncasını ve kavramın
geniş yorumlanması ise eser olmayan (sıradan) ürünlere bu n iteliğin tanın
ması sonucunu doğurur22.
FSEK anlamında eser niteliğinin tespitinde sahibinin hususiyetini taşı
manın yanı sıra kanunda dört ana kategori halinde sayılan eser gruplarından
birine dâhil olmak da şart koşulmuştur. Görüldüğü üzere FSEK eser adı al
tında tüm fik ri çabaları değil, sadece maddede sayılmış olan “ ilim ve edebi-
18 "... Maddede yer verildiği üzere bir eserin mevcudiyetinden bahsedilmesi için, sahibinin
özelliğini taşıması, yaratıcı bir emek mahsulü olması... gerekir. Diğer taraftan sahibinin
hususiyetini taşıyan şeyin hukuki himaye görebilmesi de ancak, bilim ve edebiyat, musi
ki, güzel san’ allar ve sinema dallarında meydana getirilmesiyle kabildir...” Yarg. 7.
CD. 17.06.1980, 2877/3052 (E rd il, Engin, İçtihadı ve Gerekçeli F ikir ve Sanat Eserleri
Kanunu, İstanbul 2004, s. 10). Doktrinde Tekinalp’e göre ise; bir ürünün FSEK anlamında
eser olarak kabul edilip korunabilmesi için dört unsurun varlığı gereklidir. Bunlar: eserin
sahibinin hususiyetini taşıması, sahibinin hususiyetini yansıtacak düzeyde şekillenmiş
olması, FSEK’de sayılan eser türlerinden birine dâhil olması ve fik ri çabanın ürünü ol
ması gereklilikleridir. Bkz.Tekinalp, s.97 vd.
19 “ Hususiyet” kavramının kapsamı için bkz. Tekinalp, s.98 vd.; Kılıçoğlu, Ahmet M.,
Sınai Haklarla Karşılaştırmalı Fikri Haklar, Ankara 2006, s. 114 vd.
20 Erel, s.33-34; Kılıçoğlu, Fikri Haklar, s. 115,116.
21 Erel, s. 34.
22 Tekinalp, s. 100; Üstün, Yargısal Uygulamada Fikri Haklar, s.954-955.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat E serleri Kanunu fnda Düzenlenen... 243
bb. M u s ik i eserleri
M usiki25 eserleri, b ir düşünceyi, duyguyu, sesle ifade eden ve bireyler
tarafından duyma yoluyla algılanan ürünlerdir. Burada eser olan m üziğin
kendisi olup icrası değildir26. FSEK’nun 3 üncü maddesinde m usiki eserleri,
27 E rel, s.47.
28 "... 5846 sayılı FSEK’nun 4. maddesinin 5’İnci fıkrasına göre, fotoğrafın güzel sanat
eseri saydabilmesi için bedii vasfı haiz olması gerekir. Bu itibarla bir fotoğraf üzerinde
FSEK’na göre hak iddia edilebilmesi halinde öncelikle o fotoğrafın bedii vasfı haiz olup
olmadığının tespiti gerekir... Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davacının hak iddia
ettiği dava konusu iki fotoğrafın bedii vasfı haiz olup olmadığı, binnetice güzel sanat ese
ri sayılıp sayılmayacağının tespiti yolunda bu İşlerden anlayanlar arasından sonucuna gö
re bir karara varmaktan ibarettir ...” Yarg.ll.H D., 21.03.1989, 4668/1821 (E rd il, s.19-
20). Aynca bkz. Özcan, M ehm et, “ Fotoğrafların Telif Haklan Kapsamında Değerlendi
rilmesi” , Legal Fikri ve Sınai Haklar Dergisi, Yıl:2, S.:5, İstanbul 2006, s. 147 vd.
29 Bkz. tdk.gov.tr (genel Türkçe sözlük, 29.11.2006); Şafak, A li, Ansiklopedik Hukuk
Sözlüğü, Ankara 2002, s.128; Tekinalp, s.117; E rel, s.47 vd.; K ılıçoğlu, Fikri Haklar,
s.131.
30 Uslu, s. 140.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat E serleri Kanunu'nda Düzenlenen.,. 245
olsa dahi eser, b ir bütün olarak tek sayılabilecektir. Tek olma, o rijina lite
özelliğinin sonucu olarak, güzel sanat eserinden kopyalar çıkarılması sadece
çoğaltma hakkım ilgilendirecek, yoksa ortaya yeni b ir güzel sanat eseri çık
mış olmayacaktır31.
31 E rel, s.47.
32 E rel, s.50-51.
33 Tekinalp, s. 124.
34 Tekinalp, s. 124.
35 Uslu, s. 152 vd. Ayrıca bkz. Tekinalp, s. 126-127; E rel, s.54 vd.; K ılıçoğlu, F ikri Haklar,
s.137-138.
246 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)
36 Tekinalp, s.124-125. Nitekim Yargıtay’ın konuyla ilg ili bir kararında; Davalının
davacıya ait derleme mahiyetindeki (izahlı edebi san’atlar Antolojisi) adlı eserden matbaa
tertip ve baskı yanlışlıklarına varıncaya kadar aynen kendisinin daha sonra yayınladığı
(Edebi san’ atlar Antolojisi) adlı eserine iktibas ettiği halde kaynak olarak hiç gösterilme
diği ve her iki kitap arasında pek çok benzerlikler olduğu ve davalının davacıya ait bu
karma işleme eserinden geniş ölçüde nakiller yaptığı açıklanmış bulunmaktadır. 5846 sa
yılı (Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu)’ nun 6/9 hükmüne göre davacının işleme ve derleme
eserinin kanunun himayesinde olduğunda şüphe bulunmamaktadır ...” denmektedir. Bkz.
Y arg.ll.H D., 31.12.1976,4836/5782 (E rdil, s.22).
37 Erel, s.69-70.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat E serleri Kanunu*nda Düzenlenen... 247
rilen eserin kısımlara ayrılması mümkün olup eser sahiplerinden her b iri vücu
da getirdiği kısmın sahibidir. İştirak halinde eser sahipliğinde ise38, kişiler eser
sahibi statüsünü ayrılmaz bütünün oluşması ile kazanırlar39.
Bu açıklam alar çerçevesinde somut olayın özelliğine göre, eser sahibinin
ve dolayısıyla mağdurun belirlenm esi gerekir. FSEK, aksi sabit oluncaya
kadar eser üzerinde ismi belirtile n veya umumi yerlerde ya da radyo-
televizyon aracılığıyla verilen konferans ve tem sillerde mutaden eser sahibi
olarak tanıtılan kişinin eser sahibi kabul edileceği karinesine yer verm iştir40
(FSEK. m. 11). Sahibinin adı belirtilm eyen eserlerde ise yayımlayanın, o
b e lli değilse çoğaltanın eser sahibine ait hak ve ye tkile ri kullanacağı ifade
edilm iştir (bkz. FSEK m.12).
İfade edelim ki, eser, fik ri b ir çabanın ürünü olduğundan, tüzel kişilerin
eser sahibi olmaları mümkün değildir. Keza tüzel kişilerin gerçek kişi olan
organları veya istihdam ettiği kişiler eser yaratabilir. Bu sebeple tüzel kişiler,
ancak eser sahipliğinden doğan hakları kullanma yetkisine sahip olabilirler41.
6- Maddi Unsur
Yukarıda da b elirttiğim iz üzere; eser sahibinin şahsına bağlı olan manevi
haklar; eseri kamuya sunma hakkı (FSEK m. 14), eser sahibinin adının b e lir
tilm esi hakkı (FSEK m. 15), eserde değişiklik yapılmasını yasaklama hakkı
38 Yargıtay vermiş olduğu bir kararda iştirak halinde eser sahipliğinin içeriği ve koşulları
üzerinde durmuştur: "...F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 10/1. maddesi “ birden fazla
kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser aynlamaz bir bütün teşkil ediyorsa, eserin sahi
bi onu vücuda getirenlerin birliğidir” kurah ile “ ortak eser” kavramını kabul etmiştir. Or
tak eserden söz edebilmek için, “ eserin birden fazla kimsenin yaratıcı ortak çabası ve
katkılarıyla meydana gelmesi” gerekir. Çaba veya katkıların az veya çok olması önemli
değildir; yeter ki “ yaratıcı çaba ve katkı” bulunsun. Bu nedenle çaba ve katkının nicelikli
değil nitelikli olması gerekir. Sırf yol gösterme veya yardım etmek ortak eser için yeterli
olmaz. Bir sanat eserinin yaratılması için "onun şekillenmesine eylemli olarak yaratıcı
çaba ile katılmak” gerekir. Bir eserin yaratılmasına yardım söz konusu olması halinde
ise; çaba, yaratıcı olmamakta yaratıcı çabaya bağımlı olarak görülmektedir. Bir teknik
ressamın kendisine verileni çizmesi, bir profesörün yazacağı bilimsel eser için asistanın
bibliyografyaya malzeme toplaması, heykeltıraşın yardımcısının kendisine verilen mode
le göre bronz kalıbını hazırlaması veya taş blok yontması gibi hallerde ortak eserden söz
edilemez. Nitekim FSEK’nun 10/111. maddesinde bu “bir eserin vücuda getirilmesinde
yapılan teknik hizmetler veya teferruata ait yardımlar İştirake esas teşkil etmez” şeklinde
açıklanmıştır. Bu durumda yapılan yardım, bir vekalet veya eser sözleşmesi ilişkisini or
taya koyar. Olayımızda, davacıların davalı Erdoğan’ın eserinin hazırlanmasında yaratıcı
çaba katkıları bulunmadığı, ancak eserin yaratılmasına yardım ettikleri anlaşılmaktadır
...” Yarg.4.HD. 22.10.1992, 5141/11254(E rdil, s.33-34).
39 Ay iter, s. 100 vd.; Erel, s.7 5 vd.
40 “ Eser sahipliği karinesi” için bkz. Kılıçoğlu, Fikri Haklar, s.166 vd.
41 Kılıçoğlu, Fikri Haklar, s.119.
248 Ahmet Carter Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)
(FSEK m. 16) ve eser sahibinin zilyed ve malike karşı haklan (FSEK m. 17)
şeklinde ifade edilebilir. FSEK m .7 rd e , eser sahibinin anılan haklarının
ih la li sonucunu doğuracak fiille r beş bent halinde sayılm ıştır. Bu fiille r,
maddede seçim lik hareketler şeklinde düzenlenmiş olup suçun oluşması
bakımından b irin in icrası yeterlidir. A ynı hadisede b ir kaçının birleşmesi
halinde ortada yine tek suç vardır42. Ancak bu ihtim alde cezanın tayini aşa
masında (bkz. TCK. m.61) ağırlaştırılması mümkündür.
Aşağıda seçim lik hareketler üzerinde duracağız.
a) Alenileşm iş olsun veya olm asın eser sahibi veya h a le fin in yazılı iz
n i olm adan b ir eseri um um a arz etm ek veya yayım lam ak
FSEK. m .7’de hak sahibinin rızasıyla umuma arz edilen b ir eserin aleni
leşmiş sayılacağı ifade edilm iştir. Bu düzenleme çerçevesinde b ir eser henüz
alenileşmeden onun varlık ve içeriği hakkında b ilg i vermek, kamuya arz
edilip edilmeyeceği hususunu belirlemek, kamuya arz edilecekse ne zaman
ne şekilde olacağını tespit etmek ve nihayet kamuya arz etmek eser sahibine
ait mutlak b ir haktır43. Eser sahibi, kendi istek ve arzusu çerçevesinde eseri
ni istediği zamanda ve biçimde topluma sunabilir. İşte bu manevi hakka
aykırı olarak eser sahibi veya halefinin yazılı izni olmaksızın eserin kamuya
arzı seçim lik hareketi oluşturur. Keza bir eser alenileşmiş olsa da eser sahibi
eseri üzerindeki hak ve ye tkile rin i kaybetmez. Onun veya halefinin yazılı
izni olmaksızın alenileşmiş olsa da b ir eserin üçüncü kişilerce umuma arzı da
bu suçu oluşturur.
FSEK.in 7 nci maddesinin ik in c i fıkrasında yayımlama f iili de açıklan
mıştır. Buna göre, b ir eserin aslından çoğaltmayla elde edilen nüshaları hak
sahibinin rızasıyla satışa çıkarılm a veya dağıtılma yahut diğer b ir şekilde
ticaret m evkiine konulma suretiyle umuma arz edilirse o eser yayımlanmış
sayılır44. Şu halde eser sahibinin manevi haklarına dahil olan "eserini yayım -
lama” hakkına aykırı olarak eserin üçüncü kişilerce izinsiz şekilde aslından
çoğaltılan nüshalarının satışa çıkarılması, dağıtılması veyahut bu surette
umuma arz edilmesi FSEK. m.71/1 kapsamında cezalandırılır. Ayrıca b elir
telim k i; “ yayım ” , b ir eserin basılması ve daha çok kitap ticareti anlamlarına
gelmesine rağmen, b ir eserin izinsiz olarak yayım ının, eser nüshalarının
mekanik yollarla çoğaltıldığı (plak, gravür, röprodüksiyon g ib i) diğer aleni
leştirme yöntem lerini de kapsayacak şekilde anlaşılması gerekir45. Keza
yasa koyucu suçun oluşumu bakımından fiilin eserin tamamı üzerinde cere
yan etmesini aramamaktadır. Bu nedenle de eserin sadece b ir kısmının ka
muya arz edilmesi veya yayımlanmasıyla da suç tamamlanmış olacaktıı46.
Eserin umuma arz edilmesi eser sahibinin veya halefinin iznine dayanmakta
ise, fiil hukuka uygun olduğundan eylem suç teşkil etmez (aynca bkz. TCK,
m.26/2)47. FSEK. m.71 ilg ilin in rızasının yazılı olmasını arayarak sözlü rızaya
bir sonuç bağlamamıştır. Bu düzenleme tarzı tatbikatta ispat hukuku açısından
kolaylıklara imkân sağlamakla birlikte, ceza yargılamasının delil serbestliği
ilkesi48 ile çeliştiği gibi adaletsiz sonuçlara da yol açabilir.
b) Sahip veya h a le fin in yazılı izn i olm adan b ir esere veya ço ğa ltıl
mış nüshalarına ad koym ak
B ir esere ad koymak yetkisi eser sahibine a ittir (FSEK m. 15). Eser üzerinde
sahibinin adının belirtilm esi yetkisi eser sahibine, eserin kullanıldığı her yerde
adının belirtilm esini isteme hakkını da bahşeder49. Eser sahibi (veya halefi) bu
hakkını dilediği takdirde yazılı b ir irade beyanıyla b ir başkasına devredebilir.
Ancak böyle b ir yazılı izin olmaksızın eser veya çoğaltılmış nüshalarına ad
nulmasıdır” denilmektedir. Görüldüğü üzere, yeni Basın Kanunu, yayıma ilişkin tanımda
özellik arz etmemektedir. Aynı doğrultuda bkz. Kılıçoğlu, Fikri Haklar, s. 126, 127.
45 Albayrak, s. 18; Ateş, s. 137.
46 Hafızoğulları, s. 5.
4^ Hafızoğulları, s.5.
48 Delil serbestliği ilkesi için bkz. Roxin, Claus, Strafvcrfahrensrecht, 20. Auflage,
München 1987, s.75 vd.; Ö ztürk, B ahri- Erdem, Mustafa Ruhan, Uygulamalı Ceza
Muhakemesi Hukuku, 10. Baskı, Ankara 2006, s.355 vd.; Centel, Nur-Zafer,Hamide,
Ceza Muhakemesi Hukuku, 4. Bası, İstanbul 2006, s.204 vd.; Toroslu, Nevzat-
Feyzioğlu, M etin, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara 2006, s. 168 vd.
49 Tekinalp, s. 156; Soysal, s.638; “ .. .Bir eserden çoğaltma yolu ile yararlanma hakkı sade
ce ve münhasıran eser sahibine ait olduğu gibi FSEK.*in 15 inci maddesi uyannea eser
sahibi olarak tanıtılma hakkı da eser sahibinin vazgeçemeyeceği manevi haklardan olup,
davalının davacıya ait “ Ney Metodu” isimli eserini, fotokopi yapmak ve bunun üzerine
kendi adım yazmak suretiyle davacının ... manevi haklarını ihlal ettiği...” Y arg.ll.H D.,
09.10.2000, 6431/7566 (E rd il, s.203).
250 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C X, S. 3-4, (2006)
50 “ ... Davacı söz ve müziği kendisine ait olan “ sevdim seni” adlı şarkının, davalıya ait
filmde izinsiz olarak kullanıldığını ileri sürerek... FSEK’nun üçüncü bölüm A /II kısmın
da korunan “ manevi haklar” açıkça gösterilmiştir. “ Adın Belirtilmesi Salahiyeti” başlığı
altında düzenlenen 15. maddenin ikinci bendinde “ eser üzerinde adının belirtilmesi” ma
nevi hak olarak kabul edilmiştir. Bu haktan vazgeçmedikçe, eserin, sahibinin adı altında
açıklanması ve yayınlanması gerekir ...” Yarg. 4.HD., 09.02.1989, 8503/1052 (Erdİl,
s.44).
5^ Hafızoğulları, s,6. Yargıtay da konuya ilişkin olarak; “ ... Eserin kimin tarafından vücuda
getirildiğinin ihtilaflı olması halinde gerçek eser sahibinin hakkının tesbit edilmesini
mahkemeden talep edebileceği ve fakat böyle bir iddia mahkemece karara bağlanmadan
önce hiç kimsenin eserin hassen kendisine ait olduğunu İleri süremeyeceği gibi eser üze
rindeki dil ediği nce tasarruf edebilmesinin mümkün olamayacağı ...” demiştir. Bkz. Yarg.
7. CD. 01.03.1988, 1988/2260-1964 (Gündel, Ahmet, Açıklamalı-İçtihath özel Yasalar
daki Asliye Ceza Davaları, Ankara 2000, s. 1410).
52 A lbayrak, s. 19.
53 Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 39 uncu maddesi 21.02.2001 tarihli 4630 sayılı
Kanun’un 36/e maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
5846 Saydı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu ’nda Düzenlenen... 251
(aynen alarak yahut kendi üslup ve ifadesiyle aktararak) istifade eden kişile-
rin , kaynak göstermemelerinin veya yanlış veya kifayetsiz veya aldatıcı kay
nak göstermelerinin manevi hakları ih la l edeceğini -kabul ederek cezalandırı
lacaklarını b elirtm iştir54. Görüldüğü üzere eser meydana getiren kişinin,
fik ri aldığı kaynağı hiç zikretmemesi (tamamıyla görmezlikten gelmesi) ile
yanlış yahut kifayetsiz veya aldatıcı kaynak göstermesi arasında fark göze-
tilm em iştir. Ancak yasa koyucu belirtilen hallerde kaynak gösterme zorunlu
luğuna iliş k in istisnalar getirm iş ve bunların da yasadaki koşullara uygun
olmasını aramıştır. Esasen bu haller münhasıran eser sahibinin eseri üzerin
deki haklarının genel ve özel menfaat mülahazaları ile sınırlandırıldığı nok
talarda meydana gelen tecavüzlere iliş k in olup, yasada şu şekilde sayılmış
lardır:
aa. FSEK m. 32’ de genel menfaat düşüncesiyle söz ve nutukların haber
veya b ilg i verme maksadıyla kullanılabileceği kabul edilm iştir. Maddenin
ik in c i fıkrasına göre hadisenin mahiyeti ve vaziyetin icabı gerektirm ediği
hallerde söz ve nutuk sahibinin adı zikredilm eyebilir. Buna karşılık hadise
nin m ahiyeti ve vaziyetin icabı gerektirdiği halde söz ve nutuk sahiplerinin
adlarını zikretmemek FSEK m.71/4 uyarınca manevi hakka tecavüz suçuna
vücut verir.
bb. FSEK m.33’ te yayınlanmış b ir eserin eğitim -öğretim kurumlarında
ve eğitim -öğretim maksadıyla (doğrudan veya dolaylı kar amacı güdülmek-
sizin) tem siline, eserin ve eser sahibinin adının zikredilm esi, kaynak olarak
gösterilmesi şartıyla izin verilm iştir. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde
eser sahibinin manevi hakkına tecavüz suçu gerçekleşir.
cc. FSEK m.34 uyarınca eğitim ve öğretim maksadıyla seçme ve topla
ma eserlerin vücuda getirilm esine müsaade edilm iş olmakla b irlik te , bu hal
lerde de eser veya eser sahibinin adının zikredilmemesi suç teşkil eder.
dd. FSEK m .35 uyarınca alenileşmiş eserlerden alıntı yapılırken alıntının
b e lli olacak şekilde yapılması ile ilim eserlerinde eser ve eser sahibinin adı
nın yanı sıra alıntının yapıldığı kısmın gösterilmesi zorunludur. Bu kurala
aykırı şekilde eseri ve eser sahibini belirtm eksizin alıntı yapılması suç sa
yılm ıştır.
54 A lbayrak, s.20; H afızoğulları, s.6. Nitekim Yargıtay’ın verdiği bir kararda da; “ ... 5846
sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ nun 15/1. maddesi hükmüne göre, bir eseri sahibi
nin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak umuma arz etme veya yayımlama husu
sunda karar vermek salahiyeti, yalnız eser sahibine aittir. Aynı Yasanın 34/son maddesi
gereğince de, iktibas serbestisi olan hallerde dahi, eser ve eser sahibinin adının zikredil
mesi gerekli olduğu gibi, 35/2. maddede de aynı hüküm tekrarlanmıştır ...” denmektedir.
Bkz. Yarg. 4.HD., 25.05.1978, 8264/6776 (E rd il, s.45-46).
252 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)
ee. FSEK m.36’ da, gazete veya dergilerden yapılacak alıntılarda, kendi
sinden alıntı yapılan gazete, dergi ve ajansın ve eğer bunlar da başka b ir
kaynaktan alınmışlarsa o kaynağın ad, tarih ve sayısından başka makale sa
hiplerinin ad, müstear ad veya alam etlerinin zikredilm esi mecburiyetine yer
verilm iştir. Bu m ükellefiyete uyulmaması manevi haklara tecavüz sayılmış
tır.
ff. FSEK m.37’ de, haber niteliğinde olmak ve bilgilendirm e maksadını
aşmamak kaydıyla günlük hadiselere bağlı olarak fik ir ve sanat eserlerinden
alıntı yapılmasına izin verilm iştir. Ancak bu serbestlik hak sahibinin hukuki
menfaatlerine zarar verecek şekilde veya eserden normal yararlanmaya aykı
rı biçimde kullanılamaz. Anılan maddede esere ve eser sahibinin ismine a tıf
yapılması zorunluluğuna iliş k in b ir düzenlemeye yer verilm em iştir. Bununla
b irlik te kaynak gösterilmeden alıntı yapılmasının suç teşkil edeceği halleri
sayan 71 inci maddenin 4 üncü bendinde FSEK m.37 de sayıldığından, bu
ihtim al dâhilinde yapılan iktibaslarda eserin ve eser sahibinin adlarının kay
nak olarak gösterilmemesi suç teşkil eder55.
gg. FSEK m.40’da güzel sanat eserlerinin umumi veya umuma açık yer
lerde kopya ve teşhir edilm eleri konusunda kaideler düzenlenmiştir. Madde
de belirtilen haller haricinde kaynak göstermeksizin güzel sanat eserlerinin
teşhiri, çoğaltılması, yayılması suç teşkil eder.
e) Eser sa hibin in yazılı iz n i olm aksızın b ir eseri değiştirm ek
Eser üzerinde kısaltma, ekleme ve her ne surette olursa olsun değişiklik
yapma yetkisi eser sahibine a ittir. Kanun koyucu da FSEK m .lö ’da eser
üzerinde d eğişiklik yapma hakkının eser sahibine ait olduğunu belirttikten
sonra, bu hakka b ir takım istisnalar getirerek eser sahibinin, üçüncü kişilerin
eserde değ işiklik yapmalarını men etmek yetkisini düzenlemiştir.
B elirtm ek gerekir k i, eser sahibinin, m ali haklarını devrettiği kimselere
eserde değ işiklik yapmak yetkisini de (belli sınırlar çerçevesinde) devrettiği
ni kabul etmek gerekir. Örneğin, b ir romanın sinemaya uyarlanması, bir
piyesin sahneye konulması yahut b ir edebi eserin tercüme edilmesi zorunlu
bazı değişikliklerin yapılmasını gerektirebilecektir. Bu yüzden de kanun
koyucu FSEK m .lö ’ da, b ir eseri işleme, çoğaltma, tem sil veya yayım hakla
rını devralmış olanların bu hakların kullanılm ası için zaruri görülen değiş
tirm eleri eser sahibinin yazılı izni olmaksızın da yapabileceklerini düzenle
me konusu yapmıştır. Yine maddeye göre eser sahibi, dile diği takdirde yazılı
izin vermek suretiyle eser üzerinde, iznin konusunu aşmayacak şekilde deği
ş ik lik yapma hakkını üçüncü kişilere de devredebilecektir. Bu bağlamda
55 H afızoğullan, s.7.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu ’nda Düzenlenen... 253
yazılı b ir izin olmaksızın eser üzerinde değişiklik yapan kişile rin fiille r i suç
teşkil edecek ve bu kişile r FSEK m.71/5 uyarınca cezalandırılacaktır56.
Kanaatimizce FSEK.’e 4630 sayılı yasa ile eklenen “ eser sahibinin yazılı
izni olmaksızın b ir eseri değiştirm ek fiilin in cezalandırılacağı” şeklindeki
söz konusu düzenleme yerinde olmakla beraber, yeterli değildir. Şöyle ki;
eser sahibinin münhasır haklarından eserde d eğişiklik yapılması hakkının b ir
sonraki aşaması olan işleme hakkının da bu düzenleme içerisine dâhil edil
mesi daha doğru olurdu57.
7- M anevi U nsur
“ Manevi haklara tecavüz suçu” kasten işlenebilir, taksirle işlenemez.
Kanun koyucu FSEK m.71 ile bu hakları bilerek ve isteyerek58 ihlal edenle
rin fiille rin i yaptırıma bağlamıştır59.
8- H u ku ka A y k ırılık U nsuru
M anevi haklara tecavüz suçu açısından hukuka a ykırılık unsurunu orta
dan kaldıran sebeplerden ilg ilin in (mağdurun) rızası üzerinde durmak gere
kir. Yukarıda da belirttiğim iz üzere FSEK. m.71’de yer alan fiille r “ eser
sahibinin veya halefinin yazılı izn i” bulunduğu takdirde hukuka uygun oldu
ğundan suç teşkil etmeyecektir. Bu itibarla eser sahibinin rızası, yazılı ve
iradesi ifsat edilmemiş olmakla sonuç doğurur. Rıza açıklamasının suçtan
önce ve her halükarda icra hareketlerinin devam e ttiğ i sırada olması gerekir.
Rızanın suçun işlendiği sırada veyahut icra hareketleri devam ederken geri
alınması geri alma anından itibaren f iili hukuka aykırı hale g e tirir60. Kanaa
tim izce bu ihtim alde kanunkoyucu yazılı rıza şartına yer verdiği için rızanın
56 A lbayrak, s.22; E rel, s. 122; Can, Mustafa Erdem, “ Radyo ve Televizyon Yayınları
Üzerindeki Fikri Haklar” , AÜHFM, C.:48, S.; 1-4, Ankara 2000, s.296 vd.
57 Düzenlemeyi değerlendiren Üstün’c göre de; maddeye ‘eserde yapılan değişikliğin du
ruma göre işleme hakkının ihlali sayılacağı’ hususunun eklenmesi gerekmekteydi. Üstün,
Gürsel, “ Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda 4630 Sayılı Kanun ile Yapılan Değişiklikler
ve Eleştirilerimiz” , İBD, C.:75, S.:l, İstanbul 2001, s. 158.
58 “ Sanığın sahaf olup, yaptığı iş ve mesleği gereği... taklit ve bandrolsüz olduğu tespit
edilen kitapları fark ve tefrik edebilecek durumda bulunduğu gözetilerek bir karar veril
mesi gerekirken, yazılı şekilde hükUm tesisi bozmayı gerektirmiştir” Yarg. 7. CD.
06.06.2002, 8136/8614 (Hatipoğlu-Parlar, s. 114).
59 H afızoğulları’na göre, kanun koyucu, FSEK m.71’in esasım kusur sorumluluğuna da
yandırmasına rağmen m.74’te objektif sorumluluk halinden de bahsetmiş olmakla kendi
içerisinde çelişkiye düşmektedir. Bkz. Hafızoğulları, s.5.
60 Bkz. Dönmezer, Sulhi-Erman, Sahîr, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku Genel Kısım,
C:II, 12. Baskı, İstanbul 1999, s.544; Önder, Ayhan, Ceza Hukuku Genel Hükümler,
C:I1-I1I, İstanbul 1992, s.212 vd.; Soyaslan, Doğan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 3.
Baskı, Ankara 2005, s.367.
254 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)
Keza FSEK’in “ görev ve ispat’’ başlıklı 76 ncı maddesinin 3 üncü fıkrasında; “ Bu Kanun
kapsamında açılacak davalarda mahkeme, davacının iddianın doğruluğu hakkında kuv
vetli kanaat oluşturmaya yeter m iktar d e lil sunması halinde korunmakta olan eserler,
fonogramlar, icralar, film le r ve yayınları kullananların bu kanunda öngörülen izin ve
yetkileri aldıklarına d a ir belgeleri ve/veya tüm yararlanılan eser, fonogram, icra, film ve
yayınların liste le rin i sunmasını isteyebilir. B elirtilen belge ve/veya listelerin sunulama-
ması tüm eser, fonogram, icra, film ve yayınların haksız kullanılm akta olduğuna karine
teşkil eder" denilmektedir.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat E serleri Kanunu ’nda Düzenlenen... 255
tem silcisi veya müstahdemi62 tarafından ika edilmesi halinde, eylem in iş
lenmesine mani olmayan işletme sahibi veya müdürü yahut hangi nam ve
sıfatla olursa olsun işletm eyi fiile n idare eden kimsenin de fa il g ibi cezalan
dırılacağı b e lirtilm iştir. Burada işletme sahibi veya müdürün yahut işletmeyi
fiile n idare eden kimsenin suçun işlenmesini engelleme imkânı mevcut de
ğilse, cezai sorumluluğun kapsamı dışında kalacağını belirtm ek gerekir63.
Anılan kim selerin fiilin işlendiğinden haberdar olmamaları hali buna örnek
tir. Bununla beraber bu kimseler suçun işlenmesini engellemek imkânına
sahip olmalarına rağmen, bu görevlerini kasten ihmal ederek suçu önleme
mişlerse müşterek fa il (TC K.m .37/1) gibi cezalandırılırlar64*. Zira kanun
koyucu anılan düzenleme ile , bu kim selerin neticeyi önleme m ükellefiyetle
rine işaret etm iştir.
FSEK’in söz konusu düzenlemesi üçüncü kişinin fiilin d e n sorum luluk
kapsamında “ o b je ktif sorum luluk” içeren b ir hüküm olarak değerlendirilm iş
tir63. Kanaatimizce ceza hukukunda başkasının fiilin d e n yahut kusursuz
sorum luluk şeklinde tezahür eden o b je ktif sorum luluk halleri kabul edile
mez. N itekim TCK.nın 20 nci maddesinin birin ci fıkrasında " ceza sorumlu-
luğu şahsidir. Kimse başkasının fiilin d e n dolayı sorumlu tutulam az” denildi
ği gibi, 21 nci maddesinde de “ suçun oluşması kastın varlığına b a ğ lıd ır”
denilerek kusura dayalı (sübjektif) sorumluluğa yer verilm iştir. FSEK.in 71
inci maddesinde yer alan suç da “ kasten” işlenebilir. Bu itibarla 74 üncü
madde hükmü, fiile yönelik kastı bulunmayan kimselere, sorumluluğun ge
nişletilm esi şeklinde sonuç doğurabilecek tarzda tatbik edilm em elidir66.
FSEK m.74’ ün b irin ci fıkrasının ik in c i cümlesinde; fiilin işletme sahibi
veya müdürü yahut işletm eyi fiile n idare eden kimse tarafından emredilmesi
halinde, bu kişilerin fa il; f iili gerçekleştiren tem silci veya müstahdemin ise
yardım eden olarak cezalandırılacağı b e lirtilm iştir. Anılan hükmün ceza
hukukunun temel prensiplerine aykırı olduğu b e lirtilm iştir. B izim de iştirak
ettiğim iz bu düşünceye göre67, konusu suç teşkil eden b ir emrin yerine geti
rilm esi mümkün değildir. Em ri veren de yerine getiren de iştirak halinde
62 FSEK m.74’de geçen temsilci ile işletme adına imza atmaya yetkili kimse kastedilmekte
dir. Müstahdem ise, işletmenin herhangi bir çalışanıdır. Ayrıca bkz.Tekînalp, s.319.
63 Tekinalp, s.319; Soysal, s.654.
64 İcrai suça ihmali hareketle müşterek fail olarak iştirak edilmesi konusunda bkz. Özgenç,
İzzet, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, 3. Bası, Ankara 2006, s.512, 513.
63 Hafızoğulları, s.4.
66 Doktrinde A yiter de, 74 üncü maddenin 1 inci fıkrasında öngörülen bu ihtimalde de
kişinin kasten hareket etmesi gerektiğini belirtmiştir. Bkz. Ayiter, s.267.
67 Hafızoğulları, s.4.
256 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)
68 5252 sayılı “ 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında
Kanun’’un üçüncü maddesi uyarınca mevzuatta yürürlükten kaldırılan 765 sayılı TCK.ya
yapılan atıflar 5237 sayılı TCK.nın ilg ili hükümlerine yapılmış sayılır.
69 Tekinalp, s.319.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu *nda Düzenlenen... 257
e lli m ilyar liradan yüz e lli m ilyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın
ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hükmedilebileceği öngörülmüştür.
Böylece yasa koyucu te rd itli yaptırım sistemine yer vererek, suçun ağırlığına
göre cezayı belirlem e konusunda hâkime takdir yetkisi tanımıştır. Ancak
hâkim in takdir yetkisini kullanırken, bu suç bakımından ne gibi hususlara
dikkat edeceği konusunda b ir belirleme yapılmamıştır. Doktrinde bu sebeple,
birbirinden farklı uygulamalara sebebiyet vereceğinden yaptırıma iliş k in
düzenleme e le ştirilm iştir70.
Maddede öngörülen “ ağır para cezası” 5252 sayılı Kanun’ un 5 inci mad
desi uyarınca “ adli para cezasf’na dönüştürülmüştür. A d li para cezasının
ödenmemesi halinde 5275 sayılı Ceza ve G üvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hak
kında Kanun’ un 106 ncı maddesi hükümlerine göre hapse çevirme söz konu
sudur. Bu takdirde b ir gün karşılığı olarak 100 m ilyon T L esas alınır (5252
sk. m.5/3).
FSEK.’in 74 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında, b ir tüzel kişinin işleri
çevrilirken anılan suçların işlenmesi durumunda hükmedilecek masraf ve
para cezasından tüzel kişinin diğer suçlularla b irlikte müteselsilen sorumlu
olacağı b e lirtilm iştir. Ö ncelikle bu düzenleme para cezası yönünden müte
selsil sorumluluğu benimsemiş olması dolayısıyla kabul edilemez. Ayrıca
TCK.nın 20 nci maddesinde b e lirtild iğ i üzere, tüzel kişile r hakkında ceza
yaptırım ı uygulanması, ceza sorumluluğunun şahsiliği prensibine de aykırı
dır. Bu itibarla FSEK.m.74’ ün, yukarıda temas ettiğim iz TC K.nın 5 inci
maddesi muvacehesinde ceza kanununun genel prensipleriyle örtüşm ediğini
belirtm eliyiz.
Kanunun 75 inci maddesinde kovuşturma usulü düzenlenmiştir. Buna
göre kanunun 71, 72 ve 73 üncü maddelerinde sayılan suçların takibi şikâye
te bağlıdır. Aşağıda mali haklara tecavüz suçuna iliş k in değerlendirmeler
kapsamında kovuşturma bahsi üzerinde duracağımızdan burada o kısma a tıf
yapmakla yetiniyoruz.
Son olarak FSEK.in 75 inci maddesinin 7 ve 8 inci fıkralarında tekerrüre
iliş k in özel düzenlemeye yer verilm iştir. Buna göre, FSEK.de yazılı suçlar
dan dolayı hakkında kesinleşmiş b ir mahkumiyet kararı olan kişi ik i yıl iç in
de aynı suçu b ir defa daha işlerse yeni suçtan dolayı verilecek ceza b ir kat
a rttırılır. A yrıca tekerrür üzerine verilen hapis cezası ertelenemez ve para
cezasına veya tedbire çevrilemez. FSEK.in bu düzenleme tarzının TCK. m.5
muvacehesinde tekerrüre iliş k in genel prensiplerle örtüşm ediğini belirtm ek
70 Nilsson, Gül Okutan, "F ikir ve Sanat Eserleri Hukukunda Gelişmeler” , Hukuki Pers
pektifler Dergisi, S.: 1, İstanbul 2004, s.64.
258 Ahmet Carter Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)
71 A yite r, s. 125; K ılıçoğlu, Hukuksal Koruma Yolları, s.53; Albay r;tk, s.22; E rel, s. 133 vd.
72 Ateş, s.157.
72 Kıhçoğlu, Hukuksal Koruma Yollan, s.55.
74 H afızoğulları, s.8.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu ’nda Düzenlenen... 259
75 Tekinalp, s. 166.
260 Ahmet Caner Yenidünya EUHFD, C X, S. 3-4, (2006)
4- F a il
Suçun fa ili, yasada herhangi bir sınırlama bulunmadığından herkes olabi
lir. FSEK. m.74’ te fa illik ve iştirak konusunda özel düzenleme getirilm iştir.
Yukarıda bu konuya temas etm iştik.
5- M a ğ d u r
Mağdur, eseri üzerindeki mali haklan tecavüze uğrayan kişi yani eser sahi
bidir. Zira mali haklan kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine a ittir
(FSEK.m. 18/1). Eser sahibi ile üçüncü kişiler arasında mali haklann kısmen
veya tamamen devri konusunda ilişkile r kurulabilir70 (FSEK. m.48 vd). Bu
ihtimalde eser üzerindeki mali hakkı eser sahibinden devralan kimse de, söz
konusu hakka yönelik saldırılar bakımından suçun mağduru kabul edilir. Aynca
aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça, me
mur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerin
deki mali haklar77, bunları çalıştıran veya istihdam edenler tarafından kullanılır
(FSEK.m. 18/2). Tüzel kişilerin de, organları aracılığıyla meydana getirilen eser
lerin mali haklarına sahip oldukları kabul edilm iştir (FSEK.m. 18/2)78. Yine b ir
eserin yapımcısı veya yayımcısı, ancak eser sahibi ile yapacağı sözleşme çerçe
vesinde mali haklan kullanabilir (FSEK.m. 18/3).*78
6- M a d d i U nsur
FSEK.in 72 nci maddesinde mali haklara tecavüz suçu üç bent halinde
düzenlenmiştir. Maddede her b ir bendin yaptırım ı ve konusu bağımsız olarak
öngörüldüğünden somut olayda farklı bentlerdeki fiille rin birleşmesi halinde
birden fazla suçun varlığından söz e dilm elidir79. Bununla b irlikte , b irin ci ve
üçüncü bentlerde birden fazla hareketin seçim lik olarak yaptırım a bağlandığı
görülm ektedir. Bu itibarla anılan bentlerde yer alan birden fazla hareketin
aynı olayda birleşmesi halinde seçim lik hareketli suç tanımı yapıldığından
ilg ili bent hükmünün b ir defa tatbiki gerekir. Örneğin FSEK. m.72/3 anla
mında hak sahibinin izni olmaksızın b ir eseri çoğaltan ve ardından yayan
kişi, hükümdeki ik i seçim lik hareketi birden yerine getirm iş olmasına karşın
tek suçtan cezalandırılır. Aşağıda m ali haklara tecavüz suçu kapsamında
yaptırıma bağlanan fiille r ayrı ayrı incelenecektir.
a) B ir eserin sözleşmeye a y k ırı o la rak kendisi tarafın da n ço ğ a ltıl
mış nüshalarım satm ak veya dağıtm ak
FSEK.in 72 nci maddesinin b irin ci bendinde düzenlenen bu fiild e diğer
manevi ve mali haklara tecavüz suçlarından farklı olarak eser sahibi ile fa il
arasında esere veya işlemelerine iliş k in bir sözleşme bulunması hali temel
alınm ıştır80. Kanunkoyucu mali haklara tecavüz suçunun bu şeklinde seçim
lik hareketlere yer verm iştir. Söz konusu seçim lik hareketler sözleşmeye
aykırı olarak fa il tarafından çoğaltılan nüshaların satılması yahut ivazlı veya
ivazsız dağıtılmasıdır.
b) B ir eseri ve çoğaltılm ış nüshalarım FSEK. m .81/7’ de gösterilen
yerlerde satm ak
M a li haklara tecavüz suçunun bu şeklinde hak sahibinin izni olmaksızın
b ir eserin veya çoğaltılm ış nüshalarının bizatihi FSEK.in 81/7 nci maddesin
de sayılan yerlerde satılması yaptırıma bağlanmıştır. FSEK.in bahsi geçen 81
inci maddesinin yedinci fıkrasında, kanun kapsamında korunmasına, yasal
yollarla çoğaltılm ış olmasına ve bandrollü bulunmasına rağmen tüm eserle
rin yol, meydan, pazar, kaldırım , iskele, köprü ve benzeri yerlerde satışı
yasaklanmıştır81. Düzenlemede bu şekilde satışa sunulan nüshalara genel
eserin başka bir gruba dâhil eser türüne dönüştürülmesi değil, n ite lik olarak
asıl esere bağlı kalmak kaydıyla kendi grubu içerisinde başka b ir türe sokul
masıdır8586
. Örneğin b ir romanın tiyatro oyunu haline getirilm esi işlemedir.
B elirtm ek gerekir ki, b ir eserin işleme hakkını devralan kimse, o hakla
beraber onun kullanılm ası için zaruri olan haklan da devralmış kabul edi
lir i
Eser sahibinin eseri üzerindeki m ali haklarından b iri olarak işleme hakkı,
FSEK m .2 i’ de düzenlenmiş ve FSEK m.72 ile cezai himayenin konusu ya
pılm ıştır. Buna göre b ir eserden, hak sahibinin izni olmaksızın, kasten işlen
me b ir eser meydana getiren kişinin f iili87 suç teşkil edecektir.
92 Albayrak, s.24.
93 Belirtelim ki; yayma, yayımlamadan farklı bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır. Şöyle
ki, yayma, eser veya nüshalarının herhangi bir şekilde dağıtılması iradesini ifade etmek
te; buna karşılık yayımlama ise eserin kamuya sunulmasını (yani ilk kez alenileştirilme
sini) ifade etmekte olan bir kavramdır. Bkz. Ateş, s. 170; Erel, s. 145.
94 “ ... Müdahilin, anılan eseri hak sahibiyle yapılan bir sözleşmeye dayanarak tercüme edip
yayınladığına dair bir belge mevcut olup olmadığı araştırılmak suretiyle sonucuna naza
ran sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken ...” Yarg. 7. CD. 05.05.1999,
1999/2702-5002 (Gündel, s.1413).
95 “ Kitabın yayıncısı olduğunu iddia eden Orta Doğu Reklam Tanıtım Yayıncılık A.Ş. ile
kitabın yazarları arasında kitabın basımı ile ilg ili anlaşma olup olmadığı var ise, kaç bas
kı ve ne miktarda anlaşıldığı ve bu anlaşmada kitabın basım çoğaltım ve satışa çıkarma
hakkının ... araştırılarak sonucuna göre suç vasfı ve sanığın hukuki durumunun tayin ve
takdiri gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi ...” Yarg. 7. CD.
05.04.2000, 972/5005, (Albayrak, s.44).
266 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C X, S. 3-4, (2006)
9^ Bkz. Demirbaş, T im u r, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 4. Bası, Ankara 2006, s.214,
215; Artuk-Gökcen-Yenidünya, Genel Hükümler, s.422-423.
97 Albayrak, s.25; Hafızoğulları, s. 11; Soysal, s.641.
98 Üstün, maddede kanun koyucunun ‘sayısal iletim ’ kavramını kullanmak yerine ‘dijital
iletim’ kavramını kullanmasını eleştirmiştir. Üstün, s. 158.
99 Soysal, s.641.
100 "... Davacıya ait NEWARNEYORK/Selçuk Demirel adlı Galeri Nev tarafından bastırı
lan Sergi Katalogunda "M ...balo” isimli yapıtındaki 11 ve 12 nolu eserlerinde yer alan
figürleri canlandırma -Animation- suretiyle davalı şirkete ait C... Televizyon kanalında
yayınlandığı sabittir. Davalının eser sahibinden izin almadan yayın yaptığı, bu eylem da
vacının FSEK’dan doğan işleme, çoğaltma, TV, Uydu ve Kablo yoluyla yayma hakkına
tecavüz oluşturur ...” Yarg. HGK., 20.03.2002, 11-176/214 (E rdil, s.64).
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu 'nda Düzenlenen... 267
7- M anevi U nsur
M a li haklara tecavüz suçunun manevi unsuru kasttır. Fail, maddede yazı
lı hareketleri bilerek ve isteyerek gerçekleştirm elidir101. Suç teşkil eden
neticeyi taksirli hareketi ile meydana getiren kişinin bu madde uyarınca ce
zalandırılması mümkün d e ğ ild ir102. Bununla beraber mali haklan ih la l eden
f iili dolayısıyla anılan kişinin hukuki sorumluluğundan bahsedilebilir.
S- H u ku ka A y k ırılık Unsuru
M a li haklara tecavüz suçları bakımından da ilg ilin in (mağdurun) rızası
(TC K m.26/2) f iili hukuka uygun hale getirir. Her ne kadar 72 nci maddede
“ hak sahibinin izni olmaksızın” denilerek, rıza açıklamasının “ yazılı” olması
koşuluna yer verilmemişse de m ali haklara iliş k in her türlü sözleşme ve ta
sarrufun yazılı olması FSEK. m.52’ de geçerlilik şartı olarak aranmıştır. Bu
itibarla mali haklara tecavüz suçu bakımından da hak sahibinin rızasının
yazılı olması gerekir103.
Hukuka uygunluk sebeplerinden hakkın icrasına da değinmek gerekir
(TC K m.26/1). Gerçekten sahip olunan b ir hakkın kullanılm ası, idrak e d il
mesi (algılanması) hukuka uygunluk sebebidir. Hukuk düzeni b ir kimseye
b e lirli b ir hakkı vermekle, o hakkın icra edilm esini, idrak edilm esini de hu
kuka uygun saymış olm aktadır104. Bu kapsamda FSEK bazı hüküm leri ile
kişilere eser sahibinin İznine ihtiyaç bulunmaksızın eser üzerinde manevi ve
m ali haklar kapsamındaki bazı fiille re cevaz verm iştir. Örneğin FSEK.in 32,
33, 34, 35, 36, 37, 38 ve 40 inci maddelerinde yer alan ihtim allerde kanun
daki düzenlemeye ve koşullarına uygun olmak şartıyla bazı hareketler huku
ka uygun addedilm iştir.
101 “ Oluşa ve dosya içeriğine göre suç konusu kitaplar... izinsiz çoğaltılmış kitaplar olduğu
nu tespit edilmesi halinde bu işle uğraşan sanığın yaptığı iş icabı bunu bilebileceği husu
su da dikkate alınarak... tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeyle hüküm tesisi...”
Yarg. 7. CD. 29.10.1999,9781/10681 (Hatipoğlu-Parlar, s. 124).
102 H afızoğulları, s.9.
10^ H afızoğulları, s.9. Yargıtay’ da konuya ilişkin bir kararında; “ ... davacı eser sahibinin beş
defa baskıya muvafakat etmiş olmasının altıncı baskı için de muvafakatinin sözlü olma
sını gerektirmeyeceği, FSEK.nun 52 nci maddesi gereğince mali haklara dair sözleşme
ve tasarrufların yazılı olması şartının bir geçerlilik koşulu bulunmasına ve Kanunun koy
duğu geçerlilik şartına dayanan bir kimsenin hareketinin kötü niyet belirtisi olarak sayı
lamayacağına...” demiştir. Bkz. Yarg. 11. HD.04.12.1975, 4967/7001 (E rdil, s. 126, 127).
FSEK m.52 ve Yargıtay uygulamasının değerlendirmesi için bkz. Üstün, Yargısal Uygu
lamada Fikri Haklar, s.975 vd.
104 Bkz. Dönm ezer-Erm an, II, n.702; İçel, Rayihan-Akıncı, Füsun SokuUu- Özgenç, İzzet -
Sözüer, Adem - M ahm utoğlu, F atih S. - Ünver, Yener, İçel Suç Teorisi, 2. Kitap, İstanbul
2000, s. 167; Soyaslan, s.356 vd.; Dem irbaş, s.288 vd.
268 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)
M ali haklara tecavüz teşkil eden hareketlerin tekrarı halinde yerine göre
zincirlem e suç hüküm leri uygulanabilir (TC K m.43).
Son olarak belirtelim k i; somut olayda fa ilin eylem i, hem manevi hem de
m ali haklara tecavüz n ite liğ i taşıyabilir106. Bu ihtim alde fiilin te kliğ i belir
lendiğinde fik ri içtimaa iliş k in hüküm uygulanır (TCK.m .44). F ailin somut
olayda fa rklı hareketlerle her ik i suç tip in i ihla l etmesi durumunda ise, ayrı
ayrı cezalandırılması gerekir. Örneğin, b ir başkasının eserine ad koyarak
çoğaltmak ihtim alinde hem 71 inci madde, hem de 72 nci maddede yer alan
suç tip i, ayrı ayrı ihla l edilm iş olur.
10- Y aptırım ve Kovuşturm a
F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu’ nun 72 nci maddesinde; mali haklara te-
cavüz suçunu işleyen kişiler hakkında b irin ci bentte yazılı halde “ üç aydan
ik i yıla kadar hapis veya on m ilyar liradan e lli m ilyar liraya kadar ağır para
cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden” ; ikin ci
bentte yazılı halde “ üç aydan ik i yıla kadar hapis veya beş m ilyar liradan e lli
m ilyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak
her ikisine birden” ve üçüncü bentte yazılı halde “ ik i yıldan dört yıla kadar
hapis veya e lli m ilyar liradan yüzelli m ilyar liraya kadar ağır para cezasına
veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden” hükmolunacağı
düzenlenmiştir. Maddede öngörülen “ ağır para cezası” 5252 sayılı Kanun’ un
5 inci maddesi uyarınca “ adli para cezası” na dönüştürülmüştür. A d li para
cezasının ödenmemesi halinde 5275 sayılı Ceza ve G üvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun’ un 106 nci maddesi hükümlerine göre hapse çevirme
söz konusudur. Bu takdirde b ir gün karşılığı olarak 100 m ilyon T L esas a lı
nır (5252 sk. m.5/3).
FSEK.’ in 74 üncü maddesinde yer alan tüzel kişilerle ilg ili düzenlemeye
yukarıda manevi haklara tecavüz suçunu incelerken temas ettiğim izden ora
daki açıklamalara a tıf yapmakla yetiniyoruz.
FSEK.in 75 inci maddesinin 7 ve 8 in ci fıkralarında da tekerrüre ilişkin
Özel b ir hükme yer verilm iştir. Söz konusu düzenlemeler, yukarıda da b e lirt
tiğ im iz üzere TCK. m.5 muvacehesinde tekerrüre iliş k in genel prensiplerle
örtüşmemektedir (bkz. TCK. m.58). N itekim Tasarıda da tekerrüre ilişkin
özel b ir düzenlemeye yer verilm eyip, konu genel hükümlere bırakılm ıştır
106 "... Bir eserden çoğaltma yolu ile yararlanma hakkı sadece ve münhasıran eser sahibine
ait olduğu gibi FSEK 15’inci maddesi uyarınca eser sahibi olarak tanıtılma hakkı da eser
sahibinin vazgeçemeyeceği manevi haklardan olup, davalının, davacıya ait “ Ney Meto
du” isimli eserini, fotokopi yapmak ve bunun üzerine kendi adım yazmak suretiyle dava
cının mali ve manevi haklarını ihlal ettiği...” Yarg. 11. HD. 09.10.2000, 6431/7566
(E rd il, s.203).
270 Ahm et Carter Yenidünya EÜ H FD , C. X, S. 3-4, (2006)
(Tasarı m.43/ç).
Kanunun 75 inci maddesinde kovuşturma usulü düzenlenmiştir. Buna
göre kanunun 71, 72 ve 73 üncü maddelerinde sayılan suçların takibi şikâye
te bağlıdır. B ir muhakeme şartı olan şikâyet, suçtan zarar görenin ye tkili
makamlara müracaat ederek işlenen suçtan zarar gördüğünü ve söz konusu
suç fa ille rin in kovuşturularak cezalandırılmasını istemesidir. İnceleme konu
su suçlarda şikâyet hakkı, manevi ve mali hakları tecavüze uğrayan kimsele
re a ittir. Haklan tecavüze uğrayan kim selerin başında eser sahibi gelir. Eser
sahibinin, eser ile İlg ili mali haklarını devretmesi halinde devralan kişinin de
şikâyet hakkı bulunm aktadır107. Buna karşılık n ite liğ i itib a riyle devredilme
le ri mümkün olmayan manevi haklar bakımından böyle b ir durum söz konu
su olm az108. Suçtan zarar göreni birden fazla ise, bunlardan b irin in şikâyet
etmesi, dava şartının gerçekleşmesi için yeterlidir. Bu, fa ilin değil, fiilin
şikâyet edilm esinin b ir sonucudur. Yine fa ilin birden fazla olması durumun
da, bunlardan b iri hakkında şikâyet yapılınca hepsi hakkında da şikâyet ya
pılmış sayılır. Buna şikâyetin yayılma etkisi denilm ektedir109.
Kanunkoyucu şikâyetin yapılması sırasında hak sahiplerinin haklarım
kanıtlayan belge ve/veya nüshaları Cum huriyet savcılığına sunmalarını ara
m ıştır (FSEK m.75/1).
FSEK bazı şartların varlığı altında, hakları tecavüze uğrayan kişilerden
başka kim selerin de şikâyet hakkını kullanabileceklerini düzenlemiştir. Bu
düzenleme uyarınca maddede belirtilen hallerle sınırlı olmak üzere; M illi
E ğitim Bakanlığı (FSEK. m.75/2-1), K ültür Bakanlığı (FSEK. m.75/2-1,2,3),
Basın Yayın Genel M üdürlüğü (FSEK. m.75/2-2), Türk basınını temsil eden
kuruluşlar (FSEK. m.75/2-2) ve Meslek B irlik le ri (FSEK m.75/2-4; m.42)
şikayet hakkına sahiptirler. 5846 sayılı FSEK.de her ne kadar 71 ve 72 nci
maddelerde yer alan suçların şahsi dava yoluyla takibi öngörülmüşse de
(FSEK m.75-76) 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Y ürürlük ve
Uygulama Şekli Hakkında Kanun’ un 9 uncu maddesi uyarınca özel kanun-
“ ...Sanık hakkında 5846 sayılı kanunun 73/5. maddesine göre dava açılıp anılan yasanın
75. maddesinde de “ 71. 72. 73. maddelerde sayılan suçlardan dolayı kovuşturma şikayete
bağlıdır” hükmü bulunduğu, eser sahibi Oxford University Press firması ile Oxford Ya
yıncılık Ltd. Şti. arasında yapılan 30 Nisan 1997 tarihli lisans sözleşmesinde dava ve şi
kayet hakkı tanınmadığı gözetilerek suç tarihi itibariyle dava ve şikayet hakkı tanındığına
dair müşteki şirkete verilmiş yetki belgesi olup olmadığı araştırılıp 5846 sayılı kanunun
76. maddesine 4630 sayılı kanunla eklenen son fıkra da nazara alınarak sonucuna göre
şikayet hakkının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi...” Yarg. 7.
CD., 28.10.2003, 1968/9296 (Karar yayınlanmamıştır).
108 Soysal, s.654-655.
109 Ö ztürk-Erdem , s.91.
5846 S ayılı F ik ir ve Sanat E se rle ri Kanunu ’nda Düzenlenen ... 271
IV-SONUÇ
F ik ir ve sanat eserlerinin kâ fi derecede korunması eser sahibinin ürettiği
değerden istifadesini arttırmakta, eser sahibi yeniden üretme konusunda teş
v ik edilm iş olmaktadır. Bu durum ister istemez rekabet ortamını ve n ite lik li
eserlerin sayısının artmasını sağlayacaktır. Bu çerçevede fik ir ve sanat eser
le rinin korunmasında alınan tedbirlerin ve getirilen cezai hüküm lerin sadece
hak sahibi bakımından değil, ülkem iz açısından ifade ettiği değer çok fazla
dır. F ik ri hakların yeteri kadar korunmadığı b ir ülkede, İktisadi, kültürel,
bilim sel ve sosyal hayatta üretim in, üretimde rekabetin ve kalitenin artmasını
beklemek h aya lcilik olacaktır.
FSEK’ in genel sistemine uygun olarak inceleme konusu suç tip le ri “ ma
nevi haklara tecavüz” ve “ m ali haklara tecavüz” ayırım ı esas alınarak düzen
lenm iştir. Ancak yukarıda da ifade ettiğim iz üzere, manevi ve m ali haklara
saldırı teşkil eden fiille r iç içe geçmiş n iteliktedir. N itekim b ir f iil, mağdurun
sadece manevi hakkım ya da sadece mali hakkım ihlal edebileceği gib i, her
ik is in i de ihlal edebilir. Bu itibarla, suni n ite lik taşıyan bu ayırıma suç tip in in
düzenlenmesinde yer verilmemesi ve bu hakların aynı başlık altında b irlikte
düzenlenmesi yerinde olur. Suç tip in in bu şekilde kaleme alınması ile yasa
nın “ manevi haklar” ve “ m ali haklar” şeklindeki ayırımı ile buna bağlanan
sonuçlarda her hangi b ir fa rk lılık olmayacağı da tabiidir. Tasarı’daki değişik
lik önerisi bu anlamda yerinde bir hüküm sevk etmektedir.
İnceleme konumuzu oluşturan suç tiplerinde “ eser” ve “ eser sahipliği”
kavramları önem arz etmektedir. Ö zellikle mali hakların devrine iliş k in iz
nin, FSEK’te öngörülen kaidelere uygun olması gerekmektedir. Suçun oluş
ması bakımından önem arz eden bu hususlar, takibi şikâyete bağlı b ir suç söz
konusu olduğundan, ye tkili mercilere suçun işlendiği konusunda şikâyette
bulunan kim selerin hak sahibi olup olm adıkları noktasında da dikkate alın
m alıdır.
FSEK.’nun, cezai himayeyi sağlayabilmek için çok ağır hapis ve para
cezalan öngörmesine rağmen, bu suçların takiplerini kişisel şikâyete bağlı
tutması sakıncalı olmuştur. Şöyle k i, ih la lle rin önlenmesi eser sahibinin hak
larının muhafazası yanında devletin vergi kaybına uğramaması açısından da
önem lidir. Ö zellikle korsan yayınla mücadele suçun re’ sen kovuşturulmasıy-
la daha etkin olarak yürütülebilir. Ayrıca kanun koyucu suçun takibini şikâ
yete bağlı tutarak şikâyetçinin eline suiistim ale açık b ir yetki vermiş olm ak
tadır.
272 Ahm et C aner Yenidünya EÜ H FD , C. X, S. 3-4 , (2006)