You are on page 1of 36

5846 SAYILI FİK İR VE SANAT ESERLERİ

KANUNU’NDA DÜZENLENEN MANEVİ VE M A Lİ


HAKLARA TECAVÜZ SUÇLARI

Yrd.Doç.Dr. Ahmet Caner YENİDÜNYA*

I- G İR İŞ
F ik ir ve sanat eserleri, insanları, diğer canlılardan ayıran ve insan k im li­
ğini en belirgin şekilde tem sil eden ürünlerdir*1. Medeniyet, varlığını, bugün
ulaşmış olduğu seviyeyi ve geleceğini insanoğlunun bu kendine has ürününe
borçludur. Sahip olduğu bu misyonun varlığı ile b irlikte değerlendirildiğinde
insanın en değerli ve esas ürünü olan fik ir ve sanat eserlerinin, korunması
zorunluluğu ortaya çıkmaktadır2. Bu korumanın kapsamını ve sınırlarını
çizebilm ek için öncelikle eser sahibinin eseri üzerindeki hakkının n ite liğ in i
belirlem ek gerekir.
Kelim e anlamı ile hak, hukuken korunan menfaat, yasaca tanınan ayrıca­
lık, sahiplik ile ri sürülebilme yetkisi, kişilere tanınan yetki gibi anlamlara
gelmekte3 ve “ hukukça korunan ve bundan yararlanılması hak sahibinin ya
da tem silcisinin iradesine bağlı bulunan toplum menfaati ile sınırlı çıkar”
şeklinde tanımlanmaktadır4. Haklar değişik yönlerden ayrımlara bağlı tu tu l­
makta ya da taşıdıkları b e lirli özelliklere göre nitelendirilm ektedirler. İşte bu
şekilde ortaya konulan hak kategorileri içerisinde fik ir ve sanat eserleri üze­
rindeki haklarda mutlak haklar içerisinde kabul edilm ektedir5.
5846 sayılı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK), m utlak haklar içe ri­
sinde kabul edilen fik ir ve sanat eserleri üzerindeki hakları, m ali ve manevi
haklar olmak üzere ik i başlık altında düzenlemektedir. F ik ir ve sanat eserle-

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Öğretim Üyesi.
1 Hafızoğullan, Zeki, “ Fikir ve Sanat Eserlerinin Cezai Himayesi” , AÜHFD, C.:48, S .:I-
4, Ankara 2000, s. 1.
2 Bkz. Ayiter, Nurşin, Hukukta Fikir ve San’at Ürünleri, Ankara 1981, s.l vd.
3 Yılmaz, Ejder, Hukuk Sözlüğü, Ankara 1996, s.305.
4 Zevkliler, Aydın-Acarbey, M.Beşir-Gökyayla, K.Emre, Zevkliler Medeni Hukuk,
Ankara 1999, s. 119-120.
5 Ayiter, s.3,4; Erel, Şafak N., Türk Fikir ve Sanat Hukuku, İkinci Bası, Ankara 1998, s.2;
Zevkliler-Acarbey-Göky ayla, s. 123.
238 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)

rine vaki tecavüzlerin de Yasanın 71 ve 72 ncİ maddelerinde bu ik ili ayrım


çerçevesinde yaptırıma bağlandığını görmekteyiz. Ancak hemen belirtelim
k i, fik ri hakların manevi-mali hak biçim inde ayrıma tabi tutulması yapay bir
bölünmedir. Keza bu hakların kullanılm ası genellikle birbirine bağlı olduğu
gibi, haklardan birine yapılan tecavüz kaçınılmaz şekilde diğerini de etkile­
mektedir6. Ancak biz çalışmamızda FSEK.’ in sistemine uygun olarak mane­
vi (m.71) ve m ali (m.72) haklara tecavüz suçlarını ayrı ayrı inceleyeceğiz.
Bu suç tiplerine iliş k in değerlendirmeler yapılırken özellikle 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu ile getirilen düzenlemeler de dikkate alınacaktır. Zira
Türk Ceza Kanunu’ nun 5 nci maddesinde; “ bu kanunun genel hükümleri,
özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygula­
n ır” hükmüne yer ve rilm iştir. Böylece TC K., yürürlük tarihinden önce,
mevcut bulunan diğer kanunların genel hükümlere ilişkin kendisiyle çelişen
düzenlemelerini (örneğin, iştirake, tekerrüre, tüzel kişilerin sorumluluğuna
iliş k in kurallar) ilga etmiş olmaktadır. Bu düzenleme tarzının amacı, özel
ceza kanunlarını, TC K ’ nın genel hüküm leri ile uyumlu hale getirmek ve
ülkede ceza hukuku uygulamaları bakımından b irliğ i tesis etm ektir7. Ancak
T C K ’ nın yasalaşmasından yürürlüğe girmesine kadar geçen süre içerisinde
(özel ceza kanunlarının sayısının çokluğu da dikkate alındığında) bu yasalar­
da T C K ’ nın genel hükümlerine uygun değişiklik yapılmasının olanaksızlığı
dolayısıyla, bir anda tüm bu mevzuatın ilga edilecek olması kaygı uyandır­
mış8 ve 11.05.2005 tarih ve 5349 sayılı Kanunla 5252 sayılı Türk Ceza Ka­
nununun Y ürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna b ir geçici madde
eklenerek; “ diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun B irin c i
Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilg ili kanunlarda gerekli
değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 A ra lık 2006 tarihine kadar uygulanır”
hükmü sevk edilm iştir.
Bu son düzenleme uyarınca, 5 inci madde, 31 A ra lık 2006 tarihinden
sonra e tkile rin i doğuracaktır. Bu tarihe kadar özel kanunlarda yapılan deği­
şiklikle r, TCK. hükümlerine aykırı veya uygun olup olm adıklarına bakıl­
maksızın tatbik imkanı kazanacaktır9. Şayet özel kanunlarda 31 A ra lık

6 Erel, s. 111.
7 Bkz. TCK. m.5’in gerekçesi.
8 A rtu k , Mehmet Emin-G ökçen, Ahmet-Yenidünya, A. Caner, Ceza Hukuku Genel
Hükümler I, 2. Bası, Ankara 2006, s. 184.
9 Zira T C K :’nın 5 inci maddesi normlar hiyerarşisi, yasa koyucunun sonraki iradesinin
değeri ve özel-genel norm ilişkisi dikkate alındığında 1 Haziran 2005’ten sonra yapılacak
yasal düzenlemeler açısından bağlayıcı değil, tavsiye niteliğindedir. Bkz. A rtu k -
Gökcen-Yenidünya, s. 184.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda Düzenlenen... 239

2006’ ya kadar her hangi b ir düzenleme yapılmazsa, bu durumda artık 5 inci


madde ve dolayısıyla TCK.nın genel hüküm leri tatbik olunacaktır101
.
T C K .’ mn 5 inci maddesinin düzenlemesi ve özel ceza mevzuatı üzerin­
deki etkisi nazara alınarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Am acıyla Ç eşitli
Kanunlarda D eğişiklik Yapılmasına D air Kanun Tasarısı” (Tasarı) hazırlan­
mış11 ve 10.04.2006 tarihinde T B M M .’ ne sevk edilm iştir. Tasarının 43 üncü
maddesi 5846 sayılı FSEK.de yapılacak değişikliklere iliş k in d ir. Burada
inceleme konumuzu oluşturan suç tip le ri “ manevi ve mali haklara tecavüz”
başlığı altında 71 inci maddede b ir arada düzenlenm iştir12. Çalışmamızda
yeri geldikçe Tasandaki hükümlere de değineceğiz.

10 Makalemizin yayınlanması aşamasında T B M M .’de kabul edilen 06.12.2006 tarih ve


5560 sayılı Yasa’nın 15 inci maddesi ile 5252 sayılı Kanun’un Geçici 1 inci maddesinde
yer alan "31 Aralık 2006” ibaresi “ 31 Aralık 2008” olarak değiştirilmiştir (Yasa, henüz
R G ’de yayımlanmamıştır, 10.12.2006).
11 Tasarı, Adalet Bakanlığı tarafından bastırılmıştır. Bkz. T.C. Adalet Bakanlığı, Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Ta­
sarısı, 2006, s. 84-102, 502-506.
12 Tasarı’ nın 43 üncü maddesinin (b) bendi uyarınca 71 inci maddenin başlığı “ manevi ve
mali haklara tecavüz” olarak değiştirilmekte ve şu hüküm sevk edilmektedir; “ jMadde
7J - Bu Kanunda koruma altına alınan fik ir ve sanat eserleriyle ilg ili manevi ve m ali hak­
la n ih la l ederek: I. B ir eseri hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın b ir tic a ri fa a liye t
çerçevesinde işleyen, çoğaltan, dağıtan, yayan, elektronik ortam da dahil olmak üzere
yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden,
satan, tic a ri amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, elinde bulunduran ya da depolayan
kişi hakkında b ir yıldan beş yıla kadar hapis veya a dli para cezasına hükmolunur.
2.B ir eserin bu Kanun hükümlerine aykırı olarak, eğlence yeri niteliğindeki b ir tica ri
işletme bünyesinde gösterime sunulması veya dinletilm esi halinde fa il (1) numaralı bent
hükmüne göre cezalandırılır.
3. Yazılı izin olmamasına rağmen, ( I) ve (2) numaralı bentlerdeki fiille rin hak sahibinin
izniyle gerçekleştirildiği anlaşılması halinde kişi, ceza hukuku bakımından sorumlu tu­
tulmaz.
4. Başkasına a it esere, kendi eseri olarak ad koyan kişi a ltı aydan ik i yıla kadar hapis
veya a d li para cezası ile cezalandırılır. Bu fiilin dağıtmak veya yayımlamak suretiyle iş­
lenmesi halinde hapis cezasının üst sınırı beş y ıl olup, a dli para cezasına hükmolunamaz.
5. B ir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan kişi a ltı aydan ik i yıla kadar hapis
veya a d li para cezasıyla cezalandırılır.
6. B ir fik r i ürünü, tanınmış b ir başkasının adım kullanarak çoğaltan, dağıtan, yayan veya
yayımlayan kişi, üç aydan b ir yıla kadar hapis veya a d li para cezası ite cezalandırılır.
7.Aralarında mevcut sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu b ild iğ i halde b ir eseri çoğal­
tan, dağıtan, yayan, yayımlayan, satışa arz eden veya satan kişi beş bin güne kadar adli
para cezası ile cezalandırılır” .
240 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)

I I - M A N E V İ H A K L A R A T E C A V Ü Z SUÇU ( FSEK.m .71)


1- Genel O la ra k
M anevi haklar, eser sahibinin eseri dolayısıyla doğrudan kişiliğ ine bağlı
olarak tanınan yetkileri içermektedir. Bu anlamda eser ile onu meydana geti­
ren arasındaki ekonomik nitelikte olmayan yani kişisel münasebetten kay­
naklanan hakları, “ manevi haklar” olarak belirtm ek m üm kündür13. Söz ko­
nusu haklar herkese karşı ile ri sürülebilecek ve uygulanabilecek m utlak ve
inhisarı yetkiler içermektedir. 5846 sayılı FSEK’ in sınırlı olarak (numerus
clausus) gösterdiği14 bu haklar, eseri kamuya sunma hakkı (FSEK m. 14),
eser sahibinin adının belirtilm esi hakkı (FSEK m. 15), eserde değ işiklik ya­
pılmasını yasaklama hakkı (FSEK m. 16) ve eser sahibinin zilyed ve m alike
karşı hakları (FSEK m. 17) şeklinde sayılmıştır. Söz konusu haklara yönelik
tecavüzler ise FSEK’ in 71 inci maddesinde yaptırıma bağlanmıştır. Madde­
de; “ Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak kasten:
1. Alenileşm iş olsun veya olmasın, eser sahibi veya halefinin yazılı izni
olmadan b ir eseri umuma arz eden veya yayımlayan,
2. Sahip veya halefinin yazılı izni olmadan, b ir esere veya çoğaltılm ış
nüshalarına ad koyan,
3. Başkasının eserini kendi eseri veya kendisinin eserini başkasının eseri
olarak gösteren veya 15 inci maddenin ikin ci fıkrası hükmüne aykırı hareket
eden,
4. 32, 33, 34, 35, 36, 37, 39 ve 40 inci maddelerdeki hallerde kaynak
göstermeyen veya yanlış yahut kifayetsiz veya aldatıcı kaynak gösteren,
5. Eser sahibinin yazılı izni olmaksızın b ir eseri değiştiren,
K iş ile r hakkında, ik i yıldan dört yıla kadar hapis veya e lli m ilyar liradan
yüz e lli m ilyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate
alınarak ikisine birden hükm olunur” denmektedir.
Aşağıda manevi haklara tecavüz suçunu inceleyeceğiz.
2- K orun a n H u k u k i Değer
Suçla korunan hukuki değer, kişinin sahibi olduğu eser üzerindeki doğ-

13 Tekinalp, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, Üçüncü Bası, İstanbul 2004, s. 150; Ayiter,
s. 113; Kılıçoğlu, Ahmet, “ Fikri Hakların İhlalinde Hukuksal Koruma Yolları (Sınai Hak­
larla Karşılaştırmalı Olarak)” , Türkiye Barolar Birliği Dergisi, S.:54, Eylül-Ekim 2004,
s.53; Ateş, Mustafa, Fikir ve Sanat Eserleri Üzerindeki Hakların Kapsamı ve Sınırlandı­
rılması, Ankara 2003, s. 125 vd; A lbayrak, Mustafa, Fikir ve Sanat Eserleri ile Markalar
Aleyhine. İşlenen Suçlar, Ankara 2003, s. 17.
14 Tekinalp, s. 150.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat E serleri Kanunu 'nda Düzenlenen... 241

rudan kişiliğ in e bağlı manevi haklarının muhafazasıdır. Keza 71 inci madde­


de b elirtilen hareketler eser sahibinin, eseri üzerindeki ye tkile rin i ve en temel
haklarım ih la l etmekte, ortadan kaldırmaktadır.
3- Suçun K onusu
M anevi haklara tecavüz suçunun konusu “ eseredir. Esasen FSEK.’ in
amacı da, fik ir ve sanat eserlerinin nelerden ibaret olduklarını belirleyerek bu
eserler üzerinde hak sahibi olanların manevi ve m ali haklarını korumaktır.
N itekim FSEK’te yer alan düzenlemelerin eser kavramı üzerine kurulduğu
ve korumanın sadece eser niteliğindeki fik ri ürünlerle sınırlandırıldığı gö­
rülm ektedir15. Bu sebeple aşağıda suçun konusunu teşkil eden “ eser” kav­
ramının anlam ve kapsamı üzerinde durulacaktır.
a) Eser K avram ı
FSEK.in 1/B maddesinde eser kavramının tanımına yer verilm iştir.
Maddeye göre; “ sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki,
güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fik ir ve sanat
m ahsulleri” ne, eser denilm ektedir. Hemen belirtelim k i, maddede sayılan
eser türle ri bağımsız olup birbirlerine alternatif teşkil etmemektedir. Bu ne­
denle de, sayılan eser türlerinden ‘güzel sanatlar’ ile ‘sinema eserleri’ ara­
sında yer verilen “ veya” sözcüğü “ ve” olarak düzeltilm elidir. Benzer b ir
durum ‘fik ir ve sanat m ahsulleri’ ifadesindeki *ve’ bağlacı bakımından da
söz konusudur. Gerçekten b ir ürünün eser olabilm esi için hem fik ir hem de
sanat mahsulü n ite liğ in i taşıması gerekmemektedir16.
Kanunkoyucu bu düzenlemesi ile eser kavram ını17, açık ve net ifadelerle
ta rif etmek yerine unsurları göstererek, o unsurları taşıyan fik ri mahsullerin
kanun nazarında eser sayılacağını belirtm iştir. Bu unsurlardan ilk i “ sahibinin
hususiyetini taşıması” ve İkincisi de “ kanunda belirtilen eser türlerinden b iri

15 Bkz. Üstün, Gürsel, “ Yargısal Uygulamada Fikri Haklar” , İBD,.C.:73, S.:4, İstanbul
1999, s.955. Yargıtay da verdiği bir kararda; "... Yasanın isminden de anlaşıldığı veçhile
bu yasanın uygulanabilmesi için ortada kişinin yarattığı b ir eserin mevcut olması gerek­
mektedir ...” demiştir. Karar için bkz. Yarg. 4. HD. 01.01.1977, 5913/7617, YKD, Aralık
1978, s.1959-1964. Yine Yargıtay'ın başka b ir kararında da; “ 5846 sayılı Fikir ve Sanat
Eserleri Yasası’ nın 1. maddesi bu yasaya göre koruma altına alınan eseri ... tanımlamıştır.
Davaya konu, sanık tarafından fotokopi yoluyla izinsiz olarak çoğaltılıp satılan ‘Yeni Pu­
anlı Koşu Bülteni’nin yukarıda yapılan tarif kapsamında bulunmadığı gözetilerek, at ya­
rı şiarına ilişkin bilgiler içeren koşu bülteninin fotokopi yoluyla çoğaltılıp dağıtılması ey­
leminin anılan yasa kapsamına girmediği ...” belirtilmiştir. Yarg. 7. CD. 15.11.2000,
10175/15725, Albayrak, s.43.
16 Tekinalp, s.97.
17 Kavram için bkz. Uslu, Ramazan, Türk F ikir ve Sanat Hukuku'nda Eser Kavramı, An­
kara 2003, s.23 vd.; Tekinalp, s.97 vd.; Ateş, s.56;
242 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X; S. 3-4, (2006)

olması” d ır18.
FSEK kapsamında kabul edilip korumadan istifade eden eser ile koru­
madan yararlanamayan ürünün ayırt edilebilm esi eserin sahibinin hususiye­
tin i19 taşıması ile mümkün olur. Eserin sahibinin hususiyetini taşıması için
bağımsız b ir fik ri çalışmanın ürünü olması ve bu minvalde sahibinin yaratıcı
gücünü yansıtması gerekir. Ancak ‘bağımsız b ir fik ri çalışma ürünü olm ak’
kendisinden Önce yaratılan diğer eserlerden istifade edilemeyeceği anlamına
gelmez. Eser sahibi, kendisine atfedilebilecek az çok bağımsız b ir fik ri eme­
ğ i olmak kaydıyla önceden açıklanarak toplumun kültürüne mal olmuş eser­
lerden, fik ir ve ideallerden istifade edebilir20.
Eserin sahibinin yaratıcı gücünü yansıtması, eserde daha önce duyulma­
mış veya görülmemiş m utlak b ir o rijin a lite bulunması demek değildir. Eser
sahibi var olandan başkasını meydana getirdikten sonra, bunun mevcut b ir
ürünün başka türlü şekillendirilm esi, tasnifi, incelenmesi, açıklanması, yo­
rumu şeklinde meydana getirilm iş olması önem arz etmez21.
İfade edelim ki, hususiyet kavramının doğru şekilde anlaşılması son de­
rece önem taşımaktadır. Gerçekten hususiyet kavramının dar yorumlanması
korumadan yararlanacak eserlerin kapsamını daraltıp sadece başyapıt olarak
nitelenebilecek eserlerin korumadan yararlanması sakıncasını ve kavramın
geniş yorumlanması ise eser olmayan (sıradan) ürünlere bu n iteliğin tanın­
ması sonucunu doğurur22.
FSEK anlamında eser niteliğinin tespitinde sahibinin hususiyetini taşı­
manın yanı sıra kanunda dört ana kategori halinde sayılan eser gruplarından
birine dâhil olmak da şart koşulmuştur. Görüldüğü üzere FSEK eser adı al­
tında tüm fik ri çabaları değil, sadece maddede sayılmış olan “ ilim ve edebi-

18 "... Maddede yer verildiği üzere bir eserin mevcudiyetinden bahsedilmesi için, sahibinin
özelliğini taşıması, yaratıcı bir emek mahsulü olması... gerekir. Diğer taraftan sahibinin
hususiyetini taşıyan şeyin hukuki himaye görebilmesi de ancak, bilim ve edebiyat, musi­
ki, güzel san’ allar ve sinema dallarında meydana getirilmesiyle kabildir...” Yarg. 7.
CD. 17.06.1980, 2877/3052 (E rd il, Engin, İçtihadı ve Gerekçeli F ikir ve Sanat Eserleri
Kanunu, İstanbul 2004, s. 10). Doktrinde Tekinalp’e göre ise; bir ürünün FSEK anlamında
eser olarak kabul edilip korunabilmesi için dört unsurun varlığı gereklidir. Bunlar: eserin
sahibinin hususiyetini taşıması, sahibinin hususiyetini yansıtacak düzeyde şekillenmiş
olması, FSEK’de sayılan eser türlerinden birine dâhil olması ve fik ri çabanın ürünü ol­
ması gereklilikleridir. Bkz.Tekinalp, s.97 vd.
19 “ Hususiyet” kavramının kapsamı için bkz. Tekinalp, s.98 vd.; Kılıçoğlu, Ahmet M.,
Sınai Haklarla Karşılaştırmalı Fikri Haklar, Ankara 2006, s. 114 vd.
20 Erel, s.33-34; Kılıçoğlu, Fikri Haklar, s. 115,116.
21 Erel, s. 34.
22 Tekinalp, s. 100; Üstün, Yargısal Uygulamada Fikri Haklar, s.954-955.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat E serleri Kanunu fnda Düzenlenen... 243

yat, m usiki, güzel sanatlar ve sinema eserleri” ni koruma kapsamına almıştır.


Hemen belirtelim ki; kanunda yapılan bu sayım bakımından sınırlı sayıda
olma ilkesi caridir23. Bu itibarla b ir fik ir ve sanat ürününün bu gruplardan
birine dâhil edilm esinin mümkün olmadığı hallerde o ürünün FSEK anla­
mında eser sayılması ve korumadan yararlandırılması söz konusu olmaz.
Buna karşılık kanunkoyucunun bu eser grupları içerisinde saydığı eser türle­
rin i ise örnek kabilinden kabul etmek gerekir. Dolayısıyla da kanunda sayımı
yapılmamış olmasına rağmen eser grubunun ayırıcı n ite likle rin i taşıyan yeni
b ir eser türünün bunlara ilavesi her zaman mümkündür24.
b) Eser Ç eşitleri
Yukarıda da b e lirttiğ im iz üzere FSEK, eserler için ana gruplar halinde
tasnif yoluna gitm iş ve bu gruplara örnek niteliğinde eser türle ri belirtm iştir.
Bunlar; ilim ve edebiyat eserleri, m usiki eserleri, güzel sanat eserleri ve si­
nema eserleridir. Aşağıda kısaca eser gruplarına değinilecektir.

aa. İlim ve edebiyat eserleri


FSEK’in 2 nci maddesi üç bent halinde ilim ve edebiyat eserlerini say­
mıştır. Bu sayım sınırlayıcı olmayıp, örnek kabil indendir. Kanunun düzen­
lemesine göre, ilim ve edebiyat eserleri;
- Herhangi b ir şekilde d il ve yazı ile ifade olunan eserler, bilgisayar
programları ve bunların hazırlık tasarımlan (FSEK m.2/1);
- Rakıslar, yazılı koreografı eserleri, pandomimalar ve buna benzer söz­
süz sahne eserleri (FSEK m.2/2)
- Ve nihayet bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilm i mahiyette
fotoğraf eserleri, haritalar, planlar, projeler, krokiler, resim ler, coğrafya ve
topografyaya ait maket ve benzerleri, m im arlık ve şehircilik tasanm ve pro­
je le ri, mim ari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasanm ve projeleri (FSEK
m.2/3) şeklinde ifade e dilebilir.

bb. M u s ik i eserleri
M usiki25 eserleri, b ir düşünceyi, duyguyu, sesle ifade eden ve bireyler
tarafından duyma yoluyla algılanan ürünlerdir. Burada eser olan m üziğin
kendisi olup icrası değildir26. FSEK’nun 3 üncü maddesinde m usiki eserleri,

23 Tekinalp, s. 106; Erel, s.36; Kılıçoğlu, Fikri Haklar, s.122.


24 Tekinalp, s. 106; Erel, s.36.
25 Sözlükte de musiki, kulağa hoş gelen sesler dizisi olarak tarif edilmektedir. Bkz.
tdk.gov.tr (genel Türkçe sözlük, 29.11.2006).
26 Tekinalp, s.115; Uslu, s. 124 vd.
244 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)

“ her nevi sözlü ve sözsüz besteler ” şeklinde ifade edilm iştir.

cc. Güzel sanat eserleri


Güzel sanat eserleri görme duyumuza hitap ederek estetik b ir haz uyan­
dıran, b ir yüzey üzerinde yahut cisim halinde oluşmuş, d ille ifadeleri müm­
kün olmayan fik ri ürünlerdir27. FSEK’ in 4 üncü maddesinde de “ estetik
değere sahip olma” koşulu ile yağlı ve suluboya tablolar; her türlü resimler,
desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kak­
ma veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer maddelerle çizilen
veya tespit edilen eserler, kaligrafi, serigrafı, heykeller, kabartmalar ve oy­
malar, m im arlık eserleri, el işleri ve küçük sanat eserleri, m inyatürler ve
süsleme sanatı ürünleri ile tekstil, moda tasarımları, foto ğ ra fik eserler ve
slaytlar, grafik eserler, karikatür eserleri ve her türlü tiplem eler güzel sanat
eseri olarak gösterilm iştir.
Güzel sanat eserleri bakımından kanunkoyucunun koşul olarak aradığı
“ estetik değere sahip olma” unsurundan ne anlaşılması gerektiği önemli bir
konudur28. Kelim e anlamı ile “ estetik” , “ sanatsal yaratının genel yasalarıyla
sanatta ve hayatta güzelliğin kuramsal b ilim î, güzel duygu” ; “ güzel sanatlara
ait, bediî, la tif, nadide güzellik ölçülerine uyan, gözü gönlü okşayan, beğeni­
len” gibi anlamlara gelmekte ve güzelliği inceleyerek bu husustaki görüşleri
açıklayan felsefe dalı şeklinde tanımlanmaktadır29. Bu anlamda estetik, tek
tek bireyler bakımından değil, genel olarak toplumun bütünü tarafından be­
nimsenen b ir güzellik ifadesi olarak anlaşılm alıdır30.
Güzel sanat eserlerinin bir diğer özelliği de, tek olmadır. “ Tek olma”
eserin tek parça olması anlamına gelmemekte eserin orijina lite si kastedil­
mektedir. Bu anlamda çeşitli parçalann b ir araya getirilm esiyle oluşturulmuş

27 E rel, s.47.
28 "... 5846 sayılı FSEK’nun 4. maddesinin 5’İnci fıkrasına göre, fotoğrafın güzel sanat
eseri saydabilmesi için bedii vasfı haiz olması gerekir. Bu itibarla bir fotoğraf üzerinde
FSEK’na göre hak iddia edilebilmesi halinde öncelikle o fotoğrafın bedii vasfı haiz olup
olmadığının tespiti gerekir... Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davacının hak iddia
ettiği dava konusu iki fotoğrafın bedii vasfı haiz olup olmadığı, binnetice güzel sanat ese­
ri sayılıp sayılmayacağının tespiti yolunda bu İşlerden anlayanlar arasından sonucuna gö­
re bir karara varmaktan ibarettir ...” Yarg.ll.H D., 21.03.1989, 4668/1821 (E rd il, s.19-
20). Aynca bkz. Özcan, M ehm et, “ Fotoğrafların Telif Haklan Kapsamında Değerlendi­
rilmesi” , Legal Fikri ve Sınai Haklar Dergisi, Yıl:2, S.:5, İstanbul 2006, s. 147 vd.
29 Bkz. tdk.gov.tr (genel Türkçe sözlük, 29.11.2006); Şafak, A li, Ansiklopedik Hukuk
Sözlüğü, Ankara 2002, s.128; Tekinalp, s.117; E rel, s.47 vd.; K ılıçoğlu, Fikri Haklar,
s.131.
30 Uslu, s. 140.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat E serleri Kanunu'nda Düzenlenen.,. 245

olsa dahi eser, b ir bütün olarak tek sayılabilecektir. Tek olma, o rijina lite
özelliğinin sonucu olarak, güzel sanat eserinden kopyalar çıkarılması sadece
çoğaltma hakkım ilgilendirecek, yoksa ortaya yeni b ir güzel sanat eseri çık­
mış olmayacaktır31.

dd. Sinema eserleri


Sinema eseri, diyalog, m üzik ve resmin kompozisyonuyla b irb irin i izle­
yen film karelerinin yarattığı suni olarak canlandırılmış b ir bütündür. Sine­
ma, statik b ir sanat olan fotoğrafın aksine b ir fik ir veya konuyu seyirciye
dinam ik olarak aktarmaktadır32. FSEK.nun 5 inci maddesinde de “ her nevi
bediî, İlm î, öğretici veya teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit
eden film le r veya sinema film le ri gibi, tespit edildiği materyale bakılmaksı­
zın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya
sessiz, b irb iriyle iliş k ili hareketli görüntüler d izisi” sinema eseri olarak b e lir­
tilm iş tir.
c) İşlenm e eserler
FSEK. bizatihi özgün eserleri değil, aynı zamanda özgün b ir eserden ya­
rarlanılarak oluşturulan, kaynak esere bağlı olmakla b irlikte onu başka b ir
şekle, türe sokan, diğer b ir dile aktaran, aranje eden, tertipleyen, toplayan,
derleyen, yayınlamaya elverişli duruma getiren ürünleri de korumuştur33.
Fakat yasakoyucu bunları “ eser” diye adlandırmamış, esas esere bağlılıkları
sebebiyle “ işlenme” olarak isim lendirm iş ve bunların sahiplerinin haklarını
da muhafaza etm iştir34. N itekim FSEK.’ in 6/1 inci maddesinde işlenme eser;
“ diğer b ir eserden istifade suretiyle vücuda g e tirilip de, bu esere nispetle
m üstakil olmayan fik ir ve sanat m ahsulleri” şeklinde tanımlanmış ve işlenme
eser türlerinin başlıcalan sayılmıştır. Söz konusu düzenlemeler çerçevesinde
işlenme eserin ik i özelliği bulunmaktadır; 1. işlenme asıl esere sadık kalm alı
ve onunla iliş k is i b e lirtilm e li, 2. işleyenin hususiyetini taşım alıdır35.
Bu kavram kapsamında “ derleme eser” den de bahsetmek gerekir. FSEK.
m .l/B ’de işlenme eser ve derleme eser kavramları ayrı ayrı tanımlanmıştır.
Derleme eser, özgün eser üzerindeki haklar saklı kalmak kaydtyla ansiklo­
pediler ve antolojiler gibi muhtevası seçme ve düzenlemelerden oluşan ve

31 E rel, s.47.
32 E rel, s.50-51.
33 Tekinalp, s. 124.
34 Tekinalp, s. 124.
35 Uslu, s. 152 vd. Ayrıca bkz. Tekinalp, s. 126-127; E rel, s.54 vd.; K ılıçoğlu, F ikri Haklar,
s.137-138.
246 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)

b ir düşünce yaratıcılığı sonucu olan ürünü ifade eder (FSEK. m. 1/B-d). K a­


nunun 6 ncı maddesinde “ derleme eser” ler de koruma altına alınm ıştır.
B elirte lim k i, eser sahibinin sahip olduğu manevi ve m ali haklar, işlenme
veya derleme eser sahibine de tanınm ıştır36. Ancak burada işlenmenin asıl
eser sahibinin haklarına zarar vermemesi ve işleyenin hususiyetini taşıması
gerekir (FSEK. m.6/son).
4- F a il
FSEK m.71’de b ir sınırlama olmadığından herkes bu suçun fa ili ola bilir.
FSEK’ in 74 üncü maddesinde suçun fa ili ve bu suça iştirak konusunda özel
düzenlemelere yer verilm iştir. Bu hüküm, aşağıda iştirak bahsinde değerlen­
dirilecektir.
5- M a ğ d u r
Mağdur, eseri üzerindeki hakları tecavüze uğrayan kişi yani eser sahibi­
dir. FSEK.nun 1/B maddesinde “ eser” kavramının tanımına yer verildikten
sonra, eseri meydana getiren kişilere “ eser sahibi” denileceği düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere, bir eser vücuda getiren şahıs, sadece bu meydana getirme
olgusu ile eser sahibi sıfatını kazanır (FSEK m.8/1). Ancak yukarıda açıkla­
dığım ız eser kavramından hareketle ancak hususiyetini meydana getirdiği
esere yansıtabilmiş olan kişiler eser sahibi sıfatını kazanabilir37. B ir işlen­
menin veya derlemenin sahibi de asıl eser sahibinin haklan saklı kalmak
kaydıyla onu işleyen veya derleyendir (FSEK m .8/2). Keza sinema eserle­
rinde; yönetmen, özgün m üzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı
eserin b irlikte sahibidir. Canlandırma tekniği ile yapılmış sinema eserlerinde,
animator de eserin b irlikte sahipleri arasındadır (FSEK m.8/3).
Şu halde, b ir fik ir ve sanat eseri tek b ir şahsın yaratıcı fik ri çalışması neti­
cesinde meydana getirilm iş olabileceği gibi, birden çok şahsın ortak çalışmala­
rının ürünü de olabilir. Bu şekilde birden çok şahsın eser sahipliği müşterek
olabileceği gibi (FSEK m.9/1), iştirak (e lb irliğ i) halinde eser sahipliği şeklinde
de ortaya çıkabilir (FSEK. m. 10/1). Müşterek eser sahipliğinde meydana geti-

36 Tekinalp, s.124-125. Nitekim Yargıtay’ın konuyla ilg ili bir kararında; Davalının
davacıya ait derleme mahiyetindeki (izahlı edebi san’atlar Antolojisi) adlı eserden matbaa
tertip ve baskı yanlışlıklarına varıncaya kadar aynen kendisinin daha sonra yayınladığı
(Edebi san’ atlar Antolojisi) adlı eserine iktibas ettiği halde kaynak olarak hiç gösterilme­
diği ve her iki kitap arasında pek çok benzerlikler olduğu ve davalının davacıya ait bu
karma işleme eserinden geniş ölçüde nakiller yaptığı açıklanmış bulunmaktadır. 5846 sa­
yılı (Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu)’ nun 6/9 hükmüne göre davacının işleme ve derleme
eserinin kanunun himayesinde olduğunda şüphe bulunmamaktadır ...” denmektedir. Bkz.
Y arg.ll.H D., 31.12.1976,4836/5782 (E rdil, s.22).
37 Erel, s.69-70.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat E serleri Kanunu*nda Düzenlenen... 247

rilen eserin kısımlara ayrılması mümkün olup eser sahiplerinden her b iri vücu­
da getirdiği kısmın sahibidir. İştirak halinde eser sahipliğinde ise38, kişiler eser
sahibi statüsünü ayrılmaz bütünün oluşması ile kazanırlar39.
Bu açıklam alar çerçevesinde somut olayın özelliğine göre, eser sahibinin
ve dolayısıyla mağdurun belirlenm esi gerekir. FSEK, aksi sabit oluncaya
kadar eser üzerinde ismi belirtile n veya umumi yerlerde ya da radyo-
televizyon aracılığıyla verilen konferans ve tem sillerde mutaden eser sahibi
olarak tanıtılan kişinin eser sahibi kabul edileceği karinesine yer verm iştir40
(FSEK. m. 11). Sahibinin adı belirtilm eyen eserlerde ise yayımlayanın, o
b e lli değilse çoğaltanın eser sahibine ait hak ve ye tkile ri kullanacağı ifade
edilm iştir (bkz. FSEK m.12).
İfade edelim ki, eser, fik ri b ir çabanın ürünü olduğundan, tüzel kişilerin
eser sahibi olmaları mümkün değildir. Keza tüzel kişilerin gerçek kişi olan
organları veya istihdam ettiği kişiler eser yaratabilir. Bu sebeple tüzel kişiler,
ancak eser sahipliğinden doğan hakları kullanma yetkisine sahip olabilirler41.
6- Maddi Unsur
Yukarıda da b elirttiğim iz üzere; eser sahibinin şahsına bağlı olan manevi
haklar; eseri kamuya sunma hakkı (FSEK m. 14), eser sahibinin adının b e lir­
tilm esi hakkı (FSEK m. 15), eserde değişiklik yapılmasını yasaklama hakkı

38 Yargıtay vermiş olduğu bir kararda iştirak halinde eser sahipliğinin içeriği ve koşulları
üzerinde durmuştur: "...F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 10/1. maddesi “ birden fazla
kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser aynlamaz bir bütün teşkil ediyorsa, eserin sahi­
bi onu vücuda getirenlerin birliğidir” kurah ile “ ortak eser” kavramını kabul etmiştir. Or­
tak eserden söz edebilmek için, “ eserin birden fazla kimsenin yaratıcı ortak çabası ve
katkılarıyla meydana gelmesi” gerekir. Çaba veya katkıların az veya çok olması önemli
değildir; yeter ki “ yaratıcı çaba ve katkı” bulunsun. Bu nedenle çaba ve katkının nicelikli
değil nitelikli olması gerekir. Sırf yol gösterme veya yardım etmek ortak eser için yeterli
olmaz. Bir sanat eserinin yaratılması için "onun şekillenmesine eylemli olarak yaratıcı
çaba ile katılmak” gerekir. Bir eserin yaratılmasına yardım söz konusu olması halinde
ise; çaba, yaratıcı olmamakta yaratıcı çabaya bağımlı olarak görülmektedir. Bir teknik
ressamın kendisine verileni çizmesi, bir profesörün yazacağı bilimsel eser için asistanın
bibliyografyaya malzeme toplaması, heykeltıraşın yardımcısının kendisine verilen mode­
le göre bronz kalıbını hazırlaması veya taş blok yontması gibi hallerde ortak eserden söz
edilemez. Nitekim FSEK’nun 10/111. maddesinde bu “bir eserin vücuda getirilmesinde
yapılan teknik hizmetler veya teferruata ait yardımlar İştirake esas teşkil etmez” şeklinde
açıklanmıştır. Bu durumda yapılan yardım, bir vekalet veya eser sözleşmesi ilişkisini or­
taya koyar. Olayımızda, davacıların davalı Erdoğan’ın eserinin hazırlanmasında yaratıcı
çaba katkıları bulunmadığı, ancak eserin yaratılmasına yardım ettikleri anlaşılmaktadır
...” Yarg.4.HD. 22.10.1992, 5141/11254(E rdil, s.33-34).
39 Ay iter, s. 100 vd.; Erel, s.7 5 vd.
40 “ Eser sahipliği karinesi” için bkz. Kılıçoğlu, Fikri Haklar, s.166 vd.
41 Kılıçoğlu, Fikri Haklar, s.119.
248 Ahmet Carter Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)

(FSEK m. 16) ve eser sahibinin zilyed ve malike karşı haklan (FSEK m. 17)
şeklinde ifade edilebilir. FSEK m .7 rd e , eser sahibinin anılan haklarının
ih la li sonucunu doğuracak fiille r beş bent halinde sayılm ıştır. Bu fiille r,
maddede seçim lik hareketler şeklinde düzenlenmiş olup suçun oluşması
bakımından b irin in icrası yeterlidir. A ynı hadisede b ir kaçının birleşmesi
halinde ortada yine tek suç vardır42. Ancak bu ihtim alde cezanın tayini aşa­
masında (bkz. TCK. m.61) ağırlaştırılması mümkündür.
Aşağıda seçim lik hareketler üzerinde duracağız.
a) Alenileşm iş olsun veya olm asın eser sahibi veya h a le fin in yazılı iz ­
n i olm adan b ir eseri um um a arz etm ek veya yayım lam ak
FSEK. m .7’de hak sahibinin rızasıyla umuma arz edilen b ir eserin aleni­
leşmiş sayılacağı ifade edilm iştir. Bu düzenleme çerçevesinde b ir eser henüz
alenileşmeden onun varlık ve içeriği hakkında b ilg i vermek, kamuya arz
edilip edilmeyeceği hususunu belirlemek, kamuya arz edilecekse ne zaman
ne şekilde olacağını tespit etmek ve nihayet kamuya arz etmek eser sahibine
ait mutlak b ir haktır43. Eser sahibi, kendi istek ve arzusu çerçevesinde eseri­
ni istediği zamanda ve biçimde topluma sunabilir. İşte bu manevi hakka
aykırı olarak eser sahibi veya halefinin yazılı izni olmaksızın eserin kamuya
arzı seçim lik hareketi oluşturur. Keza bir eser alenileşmiş olsa da eser sahibi
eseri üzerindeki hak ve ye tkile rin i kaybetmez. Onun veya halefinin yazılı
izni olmaksızın alenileşmiş olsa da b ir eserin üçüncü kişilerce umuma arzı da
bu suçu oluşturur.
FSEK.in 7 nci maddesinin ik in c i fıkrasında yayımlama f iili de açıklan­
mıştır. Buna göre, b ir eserin aslından çoğaltmayla elde edilen nüshaları hak
sahibinin rızasıyla satışa çıkarılm a veya dağıtılma yahut diğer b ir şekilde
ticaret m evkiine konulma suretiyle umuma arz edilirse o eser yayımlanmış
sayılır44. Şu halde eser sahibinin manevi haklarına dahil olan "eserini yayım -

42 H atipoğlu, M uzaffer-P arlar, A li, özel Ceza Yasaları Uygulamalarında Ekonomik ve


Ticari Suçlar, Ankara 2005, s. 106.
43 Soysal, Tamer, “ F ik ir ve Sanat Eserleri Hukukunun Tarihsel G elişim i ve 5846 Sayılı
F ik ir ve Sanat Eserleri Kanununda Düzenlenen Cezai Hükümler” , Legal F ikri ve Sınai
Haklar Dergisi, Y ıl;l, Sayı:3, İstanbul 2005, s.637.
44 Kanun koyucu 7 nci maddenin 3 üncü fıkrasında; eserin yayımlanmasında; 5680 sayılı
Basın Kanunu’nun 3 üncü maddesinin 2 nci fıkrası hükmünü saklı tutmuştur. Anılan dü­
zenlemede; “ basılmış eserlerin herkesin görebileceği veya girebileceği yerlerde gösteril­
mesi veya asılması veya dağıtılması veya dinletilm esi veya satılması veya satışa arzı” ile
yayımın gerçekleşeceği kabul edilm işti. 09.06.2004 tarih ve 5187 sayılı Basın Kanunu
(m.30) ile 5680 sayılı Basın Kanunu yürürlükten kaldırılm ıştır. 5187 sayılı Kanununun 2
nci maddesinin (b) bendinde; “ yayım: basılmış eserin her hangi b ir şekilde kamuya su-
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu ’nda Düzenlenen... 249

lama” hakkına aykırı olarak eserin üçüncü kişilerce izinsiz şekilde aslından
çoğaltılan nüshalarının satışa çıkarılması, dağıtılması veyahut bu surette
umuma arz edilmesi FSEK. m.71/1 kapsamında cezalandırılır. Ayrıca b elir­
telim k i; “ yayım ” , b ir eserin basılması ve daha çok kitap ticareti anlamlarına
gelmesine rağmen, b ir eserin izinsiz olarak yayım ının, eser nüshalarının
mekanik yollarla çoğaltıldığı (plak, gravür, röprodüksiyon g ib i) diğer aleni­
leştirme yöntem lerini de kapsayacak şekilde anlaşılması gerekir45. Keza
yasa koyucu suçun oluşumu bakımından fiilin eserin tamamı üzerinde cere­
yan etmesini aramamaktadır. Bu nedenle de eserin sadece b ir kısmının ka­
muya arz edilmesi veya yayımlanmasıyla da suç tamamlanmış olacaktıı46.
Eserin umuma arz edilmesi eser sahibinin veya halefinin iznine dayanmakta
ise, fiil hukuka uygun olduğundan eylem suç teşkil etmez (aynca bkz. TCK,
m.26/2)47. FSEK. m.71 ilg ilin in rızasının yazılı olmasını arayarak sözlü rızaya
bir sonuç bağlamamıştır. Bu düzenleme tarzı tatbikatta ispat hukuku açısından
kolaylıklara imkân sağlamakla birlikte, ceza yargılamasının delil serbestliği
ilkesi48 ile çeliştiği gibi adaletsiz sonuçlara da yol açabilir.
b) Sahip veya h a le fin in yazılı izn i olm adan b ir esere veya ço ğa ltıl­
mış nüshalarına ad koym ak
B ir esere ad koymak yetkisi eser sahibine a ittir (FSEK m. 15). Eser üzerinde
sahibinin adının belirtilm esi yetkisi eser sahibine, eserin kullanıldığı her yerde
adının belirtilm esini isteme hakkını da bahşeder49. Eser sahibi (veya halefi) bu
hakkını dilediği takdirde yazılı b ir irade beyanıyla b ir başkasına devredebilir.
Ancak böyle b ir yazılı izin olmaksızın eser veya çoğaltılmış nüshalarına ad

nulmasıdır” denilmektedir. Görüldüğü üzere, yeni Basın Kanunu, yayıma ilişkin tanımda
özellik arz etmemektedir. Aynı doğrultuda bkz. Kılıçoğlu, Fikri Haklar, s. 126, 127.
45 Albayrak, s. 18; Ateş, s. 137.
46 Hafızoğulları, s. 5.
4^ Hafızoğulları, s.5.
48 Delil serbestliği ilkesi için bkz. Roxin, Claus, Strafvcrfahrensrecht, 20. Auflage,
München 1987, s.75 vd.; Ö ztürk, B ahri- Erdem, Mustafa Ruhan, Uygulamalı Ceza
Muhakemesi Hukuku, 10. Baskı, Ankara 2006, s.355 vd.; Centel, Nur-Zafer,Hamide,
Ceza Muhakemesi Hukuku, 4. Bası, İstanbul 2006, s.204 vd.; Toroslu, Nevzat-
Feyzioğlu, M etin, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara 2006, s. 168 vd.
49 Tekinalp, s. 156; Soysal, s.638; “ .. .Bir eserden çoğaltma yolu ile yararlanma hakkı sade­
ce ve münhasıran eser sahibine ait olduğu gibi FSEK.*in 15 inci maddesi uyannea eser
sahibi olarak tanıtılma hakkı da eser sahibinin vazgeçemeyeceği manevi haklardan olup,
davalının davacıya ait “ Ney Metodu” isimli eserini, fotokopi yapmak ve bunun üzerine
kendi adım yazmak suretiyle davacının ... manevi haklarını ihlal ettiği...” Y arg.ll.H D.,
09.10.2000, 6431/7566 (E rd il, s.203).
250 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C X, S. 3-4, (2006)

koymak eser sahibinin manevi haklarına tecavüz teşkil eder50.


Burada da yazılı iznin b ir hukuka uygunluk sebebi olduğunu belirtm ek
gerekir. Somut olayda eserin kim in tarafından vücuda g e tirild iğ i hususunun
uyuşmazlık konusu olması durumunda eserin kime ait olduğuna mahkeme
karar verir (FSEK m.15/3)51.
c) Başkasının eserini kendi eseri veya ke nd isin in eserini başkasının
eseri o la ra k gösterm ek veya 15 nci m addenin ik in c i fık ra s ı h ü k­
müne a y k ırı hareket etm ek
FSEK.in 71/3 üncü maddesi ile getirilen bu seçim lik hareketin ilk kıs­
mında kişinin, b ir başkasına a it eseri kendi emeğinin ürünüymüş g ib i gös­
termesi ile kendi eserini m aruf ve meşhur olmuş b irisin in eseriymiş gibi
göstermesi fiille rin in cezalandırılacağı düzenlenm iştir52. Bendin ik in c i kıs­
mında ise, 15 inci maddenin ikin ci fıkrasına aykırı hareketler suç sayılmıştır.
Anılan maddede güzel sanat eserinden çoğaltma ile elde edilen kopyalarla
b ir işlenmenin aslı veya çoğaltılm ış nüshaları üzerinde 1) asıl eser sahibinin
ad veya alam etinin belirtilm esi, 2) vücuda getirilen eserin b ir kopya veya
işlenme olduğunun açıkça gösterilmesi m ükellefiyetlerine yer verilm iştir. Bu
m ükellefiyetlere aykırı hareketler eser sahibinin manevi haklarına tecavüz
teşkil edeceğinden yaptırıma bağlanmıştır.
d) 32, 33, 34, 35, 36, 37, 3953 ve 40 in c i m addelerdeki hallerde ka y­
nak göstermemek veya yanlış yahut kifa yetsiz veya a ld atıcı ka y­
nak gösterm ek
Kanun koyucu, b ir eser meydana getirirken başkalarının fikirlerinden

50 “ ... Davacı söz ve müziği kendisine ait olan “ sevdim seni” adlı şarkının, davalıya ait
filmde izinsiz olarak kullanıldığını ileri sürerek... FSEK’nun üçüncü bölüm A /II kısmın­
da korunan “ manevi haklar” açıkça gösterilmiştir. “ Adın Belirtilmesi Salahiyeti” başlığı
altında düzenlenen 15. maddenin ikinci bendinde “ eser üzerinde adının belirtilmesi” ma­
nevi hak olarak kabul edilmiştir. Bu haktan vazgeçmedikçe, eserin, sahibinin adı altında
açıklanması ve yayınlanması gerekir ...” Yarg. 4.HD., 09.02.1989, 8503/1052 (Erdİl,
s.44).
5^ Hafızoğulları, s,6. Yargıtay da konuya ilişkin olarak; “ ... Eserin kimin tarafından vücuda
getirildiğinin ihtilaflı olması halinde gerçek eser sahibinin hakkının tesbit edilmesini
mahkemeden talep edebileceği ve fakat böyle bir iddia mahkemece karara bağlanmadan
önce hiç kimsenin eserin hassen kendisine ait olduğunu İleri süremeyeceği gibi eser üze­
rindeki dil ediği nce tasarruf edebilmesinin mümkün olamayacağı ...” demiştir. Bkz. Yarg.
7. CD. 01.03.1988, 1988/2260-1964 (Gündel, Ahmet, Açıklamalı-İçtihath özel Yasalar­
daki Asliye Ceza Davaları, Ankara 2000, s. 1410).
52 A lbayrak, s. 19.
53 Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 39 uncu maddesi 21.02.2001 tarihli 4630 sayılı
Kanun’un 36/e maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
5846 Saydı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu ’nda Düzenlenen... 251

(aynen alarak yahut kendi üslup ve ifadesiyle aktararak) istifade eden kişile-
rin , kaynak göstermemelerinin veya yanlış veya kifayetsiz veya aldatıcı kay­
nak göstermelerinin manevi hakları ih la l edeceğini -kabul ederek cezalandırı­
lacaklarını b elirtm iştir54. Görüldüğü üzere eser meydana getiren kişinin,
fik ri aldığı kaynağı hiç zikretmemesi (tamamıyla görmezlikten gelmesi) ile
yanlış yahut kifayetsiz veya aldatıcı kaynak göstermesi arasında fark göze-
tilm em iştir. Ancak yasa koyucu belirtilen hallerde kaynak gösterme zorunlu­
luğuna iliş k in istisnalar getirm iş ve bunların da yasadaki koşullara uygun
olmasını aramıştır. Esasen bu haller münhasıran eser sahibinin eseri üzerin­
deki haklarının genel ve özel menfaat mülahazaları ile sınırlandırıldığı nok­
talarda meydana gelen tecavüzlere iliş k in olup, yasada şu şekilde sayılmış­
lardır:
aa. FSEK m. 32’ de genel menfaat düşüncesiyle söz ve nutukların haber
veya b ilg i verme maksadıyla kullanılabileceği kabul edilm iştir. Maddenin
ik in c i fıkrasına göre hadisenin mahiyeti ve vaziyetin icabı gerektirm ediği
hallerde söz ve nutuk sahibinin adı zikredilm eyebilir. Buna karşılık hadise­
nin m ahiyeti ve vaziyetin icabı gerektirdiği halde söz ve nutuk sahiplerinin
adlarını zikretmemek FSEK m.71/4 uyarınca manevi hakka tecavüz suçuna
vücut verir.
bb. FSEK m.33’ te yayınlanmış b ir eserin eğitim -öğretim kurumlarında
ve eğitim -öğretim maksadıyla (doğrudan veya dolaylı kar amacı güdülmek-
sizin) tem siline, eserin ve eser sahibinin adının zikredilm esi, kaynak olarak
gösterilmesi şartıyla izin verilm iştir. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde
eser sahibinin manevi hakkına tecavüz suçu gerçekleşir.
cc. FSEK m.34 uyarınca eğitim ve öğretim maksadıyla seçme ve topla­
ma eserlerin vücuda getirilm esine müsaade edilm iş olmakla b irlik te , bu hal­
lerde de eser veya eser sahibinin adının zikredilmemesi suç teşkil eder.
dd. FSEK m .35 uyarınca alenileşmiş eserlerden alıntı yapılırken alıntının
b e lli olacak şekilde yapılması ile ilim eserlerinde eser ve eser sahibinin adı­
nın yanı sıra alıntının yapıldığı kısmın gösterilmesi zorunludur. Bu kurala
aykırı şekilde eseri ve eser sahibini belirtm eksizin alıntı yapılması suç sa­
yılm ıştır.

54 A lbayrak, s.20; H afızoğulları, s.6. Nitekim Yargıtay’ın verdiği bir kararda da; “ ... 5846
sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ nun 15/1. maddesi hükmüne göre, bir eseri sahibi­
nin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak umuma arz etme veya yayımlama husu­
sunda karar vermek salahiyeti, yalnız eser sahibine aittir. Aynı Yasanın 34/son maddesi
gereğince de, iktibas serbestisi olan hallerde dahi, eser ve eser sahibinin adının zikredil­
mesi gerekli olduğu gibi, 35/2. maddede de aynı hüküm tekrarlanmıştır ...” denmektedir.
Bkz. Yarg. 4.HD., 25.05.1978, 8264/6776 (E rd il, s.45-46).
252 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)

ee. FSEK m.36’ da, gazete veya dergilerden yapılacak alıntılarda, kendi­
sinden alıntı yapılan gazete, dergi ve ajansın ve eğer bunlar da başka b ir
kaynaktan alınmışlarsa o kaynağın ad, tarih ve sayısından başka makale sa­
hiplerinin ad, müstear ad veya alam etlerinin zikredilm esi mecburiyetine yer
verilm iştir. Bu m ükellefiyete uyulmaması manevi haklara tecavüz sayılmış­
tır.
ff. FSEK m.37’ de, haber niteliğinde olmak ve bilgilendirm e maksadını
aşmamak kaydıyla günlük hadiselere bağlı olarak fik ir ve sanat eserlerinden
alıntı yapılmasına izin verilm iştir. Ancak bu serbestlik hak sahibinin hukuki
menfaatlerine zarar verecek şekilde veya eserden normal yararlanmaya aykı­
rı biçimde kullanılamaz. Anılan maddede esere ve eser sahibinin ismine a tıf
yapılması zorunluluğuna iliş k in b ir düzenlemeye yer verilm em iştir. Bununla
b irlik te kaynak gösterilmeden alıntı yapılmasının suç teşkil edeceği halleri
sayan 71 inci maddenin 4 üncü bendinde FSEK m.37 de sayıldığından, bu
ihtim al dâhilinde yapılan iktibaslarda eserin ve eser sahibinin adlarının kay­
nak olarak gösterilmemesi suç teşkil eder55.
gg. FSEK m.40’da güzel sanat eserlerinin umumi veya umuma açık yer­
lerde kopya ve teşhir edilm eleri konusunda kaideler düzenlenmiştir. Madde­
de belirtilen haller haricinde kaynak göstermeksizin güzel sanat eserlerinin
teşhiri, çoğaltılması, yayılması suç teşkil eder.
e) Eser sa hibin in yazılı iz n i olm aksızın b ir eseri değiştirm ek
Eser üzerinde kısaltma, ekleme ve her ne surette olursa olsun değişiklik
yapma yetkisi eser sahibine a ittir. Kanun koyucu da FSEK m .lö ’da eser
üzerinde d eğişiklik yapma hakkının eser sahibine ait olduğunu belirttikten
sonra, bu hakka b ir takım istisnalar getirerek eser sahibinin, üçüncü kişilerin
eserde değ işiklik yapmalarını men etmek yetkisini düzenlemiştir.
B elirtm ek gerekir k i, eser sahibinin, m ali haklarını devrettiği kimselere
eserde değ işiklik yapmak yetkisini de (belli sınırlar çerçevesinde) devrettiği­
ni kabul etmek gerekir. Örneğin, b ir romanın sinemaya uyarlanması, bir
piyesin sahneye konulması yahut b ir edebi eserin tercüme edilmesi zorunlu
bazı değişikliklerin yapılmasını gerektirebilecektir. Bu yüzden de kanun
koyucu FSEK m .lö ’ da, b ir eseri işleme, çoğaltma, tem sil veya yayım hakla­
rını devralmış olanların bu hakların kullanılm ası için zaruri görülen değiş­
tirm eleri eser sahibinin yazılı izni olmaksızın da yapabileceklerini düzenle­
me konusu yapmıştır. Yine maddeye göre eser sahibi, dile diği takdirde yazılı
izin vermek suretiyle eser üzerinde, iznin konusunu aşmayacak şekilde deği­
ş ik lik yapma hakkını üçüncü kişilere de devredebilecektir. Bu bağlamda

55 H afızoğullan, s.7.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu ’nda Düzenlenen... 253

yazılı b ir izin olmaksızın eser üzerinde değişiklik yapan kişile rin fiille r i suç
teşkil edecek ve bu kişile r FSEK m.71/5 uyarınca cezalandırılacaktır56.
Kanaatimizce FSEK.’e 4630 sayılı yasa ile eklenen “ eser sahibinin yazılı
izni olmaksızın b ir eseri değiştirm ek fiilin in cezalandırılacağı” şeklindeki
söz konusu düzenleme yerinde olmakla beraber, yeterli değildir. Şöyle ki;
eser sahibinin münhasır haklarından eserde d eğişiklik yapılması hakkının b ir
sonraki aşaması olan işleme hakkının da bu düzenleme içerisine dâhil edil­
mesi daha doğru olurdu57.
7- M anevi U nsur
“ Manevi haklara tecavüz suçu” kasten işlenebilir, taksirle işlenemez.
Kanun koyucu FSEK m.71 ile bu hakları bilerek ve isteyerek58 ihlal edenle­
rin fiille rin i yaptırıma bağlamıştır59.
8- H u ku ka A y k ırılık U nsuru
M anevi haklara tecavüz suçu açısından hukuka a ykırılık unsurunu orta­
dan kaldıran sebeplerden ilg ilin in (mağdurun) rızası üzerinde durmak gere­
kir. Yukarıda da belirttiğim iz üzere FSEK. m.71’de yer alan fiille r “ eser
sahibinin veya halefinin yazılı izn i” bulunduğu takdirde hukuka uygun oldu­
ğundan suç teşkil etmeyecektir. Bu itibarla eser sahibinin rızası, yazılı ve
iradesi ifsat edilmemiş olmakla sonuç doğurur. Rıza açıklamasının suçtan
önce ve her halükarda icra hareketlerinin devam e ttiğ i sırada olması gerekir.
Rızanın suçun işlendiği sırada veyahut icra hareketleri devam ederken geri
alınması geri alma anından itibaren f iili hukuka aykırı hale g e tirir60. Kanaa­
tim izce bu ihtim alde kanunkoyucu yazılı rıza şartına yer verdiği için rızanın

56 A lbayrak, s.22; E rel, s. 122; Can, Mustafa Erdem, “ Radyo ve Televizyon Yayınları
Üzerindeki Fikri Haklar” , AÜHFM, C.:48, S.; 1-4, Ankara 2000, s.296 vd.
57 Düzenlemeyi değerlendiren Üstün’c göre de; maddeye ‘eserde yapılan değişikliğin du­
ruma göre işleme hakkının ihlali sayılacağı’ hususunun eklenmesi gerekmekteydi. Üstün,
Gürsel, “ Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda 4630 Sayılı Kanun ile Yapılan Değişiklikler
ve Eleştirilerimiz” , İBD, C.:75, S.:l, İstanbul 2001, s. 158.
58 “ Sanığın sahaf olup, yaptığı iş ve mesleği gereği... taklit ve bandrolsüz olduğu tespit
edilen kitapları fark ve tefrik edebilecek durumda bulunduğu gözetilerek bir karar veril­
mesi gerekirken, yazılı şekilde hükUm tesisi bozmayı gerektirmiştir” Yarg. 7. CD.
06.06.2002, 8136/8614 (Hatipoğlu-Parlar, s. 114).
59 H afızoğulları’na göre, kanun koyucu, FSEK m.71’in esasım kusur sorumluluğuna da­
yandırmasına rağmen m.74’te objektif sorumluluk halinden de bahsetmiş olmakla kendi
içerisinde çelişkiye düşmektedir. Bkz. Hafızoğulları, s.5.
60 Bkz. Dönmezer, Sulhi-Erman, Sahîr, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku Genel Kısım,
C:II, 12. Baskı, İstanbul 1999, s.544; Önder, Ayhan, Ceza Hukuku Genel Hükümler,
C:I1-I1I, İstanbul 1992, s.212 vd.; Soyaslan, Doğan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 3.
Baskı, Ankara 2005, s.367.
254 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)

geri alınmasının da yazılı şekilde olması aranmalıdır. İfade edelim k i; yasada


rızanın yazılı olmasının aranması ispat hukuku açısından pratikte kolaylık
sağlarsa da61 sözlü rızalara da b ir değer atfedilm esi ceza yargılamasının
ispata iliş k in ilk e le ri ile adalete daha uygun düşecektir. N itekim Tasarının 43
üncü maddesinin (b) bendi ile yapılan değ işiklik önerisinde, yazılı izin o l­
mamasına rağmen fiilin hak sahibinin izni ile gerçekleştirildiğinin anlaşılma­
sı halinde fa ilin ceza hukuku bakımından sorumlu tutulmayacağı b e lirtilm iş-
tir.
9- Suçun Ö zel G örünüş Ş e kille ri
a) Teşebbüs
Manevi haklara tecavüz suçuna iliş k in FSEK m.71’de sayılan seçim lik
hareketler; “ umuma arz etmek veya yayımlamak” , “ ad koymak” , “ başkasının
eserini kendi eseri-kendi eserini başkasının eseri g ib i göstermek” , “ kaynak
göstermemek veya yanlış yahut yetersiz veya aldatıcı kaynak göstermek” ,
“ eseri değiştirm ek” şeklinde gösterilm iştir. Kanun koyucu suçun gerçekleş­
mesi için hareketten ayrı bir neticenin varlığını aramadığından manevi hakla­
ra tecavüz, s ırf hareket suçudur. Bu itibarla ancak İcra hareketlerinin tamam­
lanamaması halinde teşebbüsten bahsedilebilir (TCK.m.35).
b) îş tira k
Manevi haklara tecavüz suçuna iştirak bakımından genel hükümler uy­
gulanır. N itekim FSEK. m. 74/4’ te; " Ceza Kanununun (765 sayılı) 64, 65,
66 ve 67 nci maddelerinin hüküm leri mahfuzdur” denilm ektedir. 5252 sayılı
“ Türk Ceza Kanunu’ nun Y ürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun” un
üçüncü maddesi uyarınca mevzuatta yürürlükten kaldırılan 765 sayılı
TCK.ya yapılan yollamalar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’ nda bu hükümle­
rin karşılığını oluşturan maddelere yapılmış sayılacağından, T C K .’nın iştira­
ke iliş k in 37 vd. maddeleri burada tatbik imkanı bulur.
FSEK’ in 74 üncü maddesinin b irin ci fıkrasında, 71, 72, 73 ve 80 inci
maddelerde yazılı suçların, hizm etlerini ifa e ttikle ri sırada b ir işletmenin

Keza FSEK’in “ görev ve ispat’’ başlıklı 76 ncı maddesinin 3 üncü fıkrasında; “ Bu Kanun
kapsamında açılacak davalarda mahkeme, davacının iddianın doğruluğu hakkında kuv­
vetli kanaat oluşturmaya yeter m iktar d e lil sunması halinde korunmakta olan eserler,
fonogramlar, icralar, film le r ve yayınları kullananların bu kanunda öngörülen izin ve
yetkileri aldıklarına d a ir belgeleri ve/veya tüm yararlanılan eser, fonogram, icra, film ve
yayınların liste le rin i sunmasını isteyebilir. B elirtilen belge ve/veya listelerin sunulama-
ması tüm eser, fonogram, icra, film ve yayınların haksız kullanılm akta olduğuna karine
teşkil eder" denilmektedir.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat E serleri Kanunu ’nda Düzenlenen... 255

tem silcisi veya müstahdemi62 tarafından ika edilmesi halinde, eylem in iş­
lenmesine mani olmayan işletme sahibi veya müdürü yahut hangi nam ve
sıfatla olursa olsun işletm eyi fiile n idare eden kimsenin de fa il g ibi cezalan­
dırılacağı b e lirtilm iştir. Burada işletme sahibi veya müdürün yahut işletmeyi
fiile n idare eden kimsenin suçun işlenmesini engelleme imkânı mevcut de­
ğilse, cezai sorumluluğun kapsamı dışında kalacağını belirtm ek gerekir63.
Anılan kim selerin fiilin işlendiğinden haberdar olmamaları hali buna örnek­
tir. Bununla beraber bu kimseler suçun işlenmesini engellemek imkânına
sahip olmalarına rağmen, bu görevlerini kasten ihmal ederek suçu önleme­
mişlerse müşterek fa il (TC K.m .37/1) gibi cezalandırılırlar64*. Zira kanun
koyucu anılan düzenleme ile , bu kim selerin neticeyi önleme m ükellefiyetle­
rine işaret etm iştir.
FSEK’in söz konusu düzenlemesi üçüncü kişinin fiilin d e n sorum luluk
kapsamında “ o b je ktif sorum luluk” içeren b ir hüküm olarak değerlendirilm iş­
tir63. Kanaatimizce ceza hukukunda başkasının fiilin d e n yahut kusursuz
sorum luluk şeklinde tezahür eden o b je ktif sorum luluk halleri kabul edile­
mez. N itekim TCK.nın 20 nci maddesinin birin ci fıkrasında " ceza sorumlu-
luğu şahsidir. Kimse başkasının fiilin d e n dolayı sorumlu tutulam az” denildi­
ği gibi, 21 nci maddesinde de “ suçun oluşması kastın varlığına b a ğ lıd ır”
denilerek kusura dayalı (sübjektif) sorumluluğa yer verilm iştir. FSEK.in 71
inci maddesinde yer alan suç da “ kasten” işlenebilir. Bu itibarla 74 üncü
madde hükmü, fiile yönelik kastı bulunmayan kimselere, sorumluluğun ge­
nişletilm esi şeklinde sonuç doğurabilecek tarzda tatbik edilm em elidir66.
FSEK m.74’ ün b irin ci fıkrasının ik in c i cümlesinde; fiilin işletme sahibi
veya müdürü yahut işletm eyi fiile n idare eden kimse tarafından emredilmesi
halinde, bu kişilerin fa il; f iili gerçekleştiren tem silci veya müstahdemin ise
yardım eden olarak cezalandırılacağı b e lirtilm iştir. Anılan hükmün ceza
hukukunun temel prensiplerine aykırı olduğu b e lirtilm iştir. B izim de iştirak
ettiğim iz bu düşünceye göre67, konusu suç teşkil eden b ir emrin yerine geti­
rilm esi mümkün değildir. Em ri veren de yerine getiren de iştirak halinde

62 FSEK m.74’de geçen temsilci ile işletme adına imza atmaya yetkili kimse kastedilmekte­
dir. Müstahdem ise, işletmenin herhangi bir çalışanıdır. Ayrıca bkz.Tekînalp, s.319.
63 Tekinalp, s.319; Soysal, s.654.
64 İcrai suça ihmali hareketle müşterek fail olarak iştirak edilmesi konusunda bkz. Özgenç,
İzzet, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, 3. Bası, Ankara 2006, s.512, 513.
63 Hafızoğulları, s.4.
66 Doktrinde A yiter de, 74 üncü maddenin 1 inci fıkrasında öngörülen bu ihtimalde de
kişinin kasten hareket etmesi gerektiğini belirtmiştir. Bkz. Ayiter, s.267.
67 Hafızoğulları, s.4.
256 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)

işlenen suçtan sorumludur. Bu itibarla 74 üncü maddenin düzenlemesi ge­


reksizdir. Ayrıca FSEK m.74/4’de " Ceza Kanununun (765 sayılı) 64, 65, 66
ve 67 nci m addelerinin hüküm leri mahfuzdur” denilmesine rağmen68, suçun
fa ili olan (TCK.m .37/1) tem silci veya müstahdemin müşterek fa il değil,
yardım eden (bkz. TCK.m .39) olarak sorumlu tutulması da anlaşılır değildir.
FSEK. m.74’ ün ikin ci fıkrasında tem sil edilm esinin kanuna aykırılığını
b ild iğ i b ir eserin umuma gösterilm esi için -karşılıklı veya karşılıksız olarak-
yer tahsis eden veya böyle b ir eserin temsilinde vazife veya ro l alan kimse­
nin suça yardım eden olarak cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Burada
da kanunkoyucunun manevi (veya m ali) haklara tecavüz niteliğindeki b ir
temsilde görev veya ro l alan kim selerin suçun işlenmesindeki katkılarını
değerlendirmeksizin peşinen yardım eden olarak sorum luluklarını öngörmesi
yerinde değildir. Gerçekten böyle b ir fiild e anılan kim selerin rolü müşterek
fa illik (TCK.m .37/1) niteliğinde bulunabilir.
FSEK.m .74/2’nin tatbiki açısından tem sil m ahallinin neresi olduğu
(umuma açık yer veya temsile müsait olmayan) önem li değildir. Eserin tem­
silinde görev ya da rol almak da; bu tem silin organizasyonunu yüklenmek­
ten, buna her çeşit katılm ayı ve temsilde oyuncu olarak çalışmayı kapsar69.
c) İç tim a
Manevi haklara tecavüz suçu yasada seçim lik hareketli olarak düzenlen­
diğinden, aynı hadisede bu hareketlerden birkaçının birleşmesi suçun te k li­
ğini değiştirmez. Bununla b irlikte manevi haklara tecavüz teşkil eden hare­
ketlerin tekrarı halinde yerine göre zincirlem e suç hüküm leri uygulanabilir,
örneğin b ir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda eser
sahibinin çeşitli eserlerinin izin alınmaksızın yayımlanması halinde zin cir­
leme suçtan bahsedilebilir. Suçların içtim ai bakımından başka ihtim allerin
ortaya çıkması da mümkündür. Örneğin başkasının eserini kendi eseri gibi
göstererek bundan haksız menfaat elde eden kimse eser sahibinin haklarına
saldırı yönünden FSEK. m.71, kandırarak zararına haksız kazanç elde ettiği
kimse yönünden de dolandırıcılık (TC K. m. 157) suçlarından ayrı ayrı ceza­
landırılır.
10- Y a p tın m ve K ovuşturm a
F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu’ nun 71 inci maddesinde, manevi haklara
tecavüz suçunu işleyen kişile r hakkında ik i yıldan dört yıla kadar hapis ve

68 5252 sayılı “ 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında
Kanun’’un üçüncü maddesi uyarınca mevzuatta yürürlükten kaldırılan 765 sayılı TCK.ya
yapılan atıflar 5237 sayılı TCK.nın ilg ili hükümlerine yapılmış sayılır.
69 Tekinalp, s.319.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu *nda Düzenlenen... 257

e lli m ilyar liradan yüz e lli m ilyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın
ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hükmedilebileceği öngörülmüştür.
Böylece yasa koyucu te rd itli yaptırım sistemine yer vererek, suçun ağırlığına
göre cezayı belirlem e konusunda hâkime takdir yetkisi tanımıştır. Ancak
hâkim in takdir yetkisini kullanırken, bu suç bakımından ne gibi hususlara
dikkat edeceği konusunda b ir belirleme yapılmamıştır. Doktrinde bu sebeple,
birbirinden farklı uygulamalara sebebiyet vereceğinden yaptırıma iliş k in
düzenleme e le ştirilm iştir70.
Maddede öngörülen “ ağır para cezası” 5252 sayılı Kanun’ un 5 inci mad­
desi uyarınca “ adli para cezasf’na dönüştürülmüştür. A d li para cezasının
ödenmemesi halinde 5275 sayılı Ceza ve G üvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hak­
kında Kanun’ un 106 ncı maddesi hükümlerine göre hapse çevirme söz konu­
sudur. Bu takdirde b ir gün karşılığı olarak 100 m ilyon T L esas alınır (5252
sk. m.5/3).
FSEK.’in 74 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında, b ir tüzel kişinin işleri
çevrilirken anılan suçların işlenmesi durumunda hükmedilecek masraf ve
para cezasından tüzel kişinin diğer suçlularla b irlikte müteselsilen sorumlu
olacağı b e lirtilm iştir. Ö ncelikle bu düzenleme para cezası yönünden müte­
selsil sorumluluğu benimsemiş olması dolayısıyla kabul edilemez. Ayrıca
TCK.nın 20 nci maddesinde b e lirtild iğ i üzere, tüzel kişile r hakkında ceza
yaptırım ı uygulanması, ceza sorumluluğunun şahsiliği prensibine de aykırı­
dır. Bu itibarla FSEK.m.74’ ün, yukarıda temas ettiğim iz TC K.nın 5 inci
maddesi muvacehesinde ceza kanununun genel prensipleriyle örtüşm ediğini
belirtm eliyiz.
Kanunun 75 inci maddesinde kovuşturma usulü düzenlenmiştir. Buna
göre kanunun 71, 72 ve 73 üncü maddelerinde sayılan suçların takibi şikâye­
te bağlıdır. Aşağıda mali haklara tecavüz suçuna iliş k in değerlendirmeler
kapsamında kovuşturma bahsi üzerinde duracağımızdan burada o kısma a tıf
yapmakla yetiniyoruz.
Son olarak FSEK.in 75 inci maddesinin 7 ve 8 inci fıkralarında tekerrüre
iliş k in özel düzenlemeye yer verilm iştir. Buna göre, FSEK.de yazılı suçlar­
dan dolayı hakkında kesinleşmiş b ir mahkumiyet kararı olan kişi ik i yıl iç in ­
de aynı suçu b ir defa daha işlerse yeni suçtan dolayı verilecek ceza b ir kat
a rttırılır. A yrıca tekerrür üzerine verilen hapis cezası ertelenemez ve para
cezasına veya tedbire çevrilemez. FSEK.in bu düzenleme tarzının TCK. m.5
muvacehesinde tekerrüre iliş k in genel prensiplerle örtüşm ediğini belirtm ek

70 Nilsson, Gül Okutan, "F ikir ve Sanat Eserleri Hukukunda Gelişmeler” , Hukuki Pers­
pektifler Dergisi, S.: 1, İstanbul 2004, s.64.
258 Ahmet Carter Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)

gerekir (bkz. TCK. m.58). N itekim Tasarı’ da da tekerrüre iliş k in özel b ir


düzenlemeye yer verilm em iştir (Tasarı m.43/ç).
I I I - M A L İ H A K L A R A T E C A V Ü Z SUÇU (FS E K . m . 72)
1- Genel O la ra k
Eser sahibine eserinden iktisaden (m ali olarak) yararlanma yetkisini ve­
ren m utlak haklara m ali haklar denilm ektedir71. Esasen, m ali haklar denildi­
ğinde, eser sahibine hukuk düzenince tanınan m ünferit yetkilerden ziyade,
bu yetkilerin üçüncü kişilere yasaklanması suretiyle oluşturulan tekel duru­
mu, yani b ir nevi im tiyaz hali anlaşılır72.
Kanun, fik ir ve sanat eserlerine iliş k in m ali hakların neler olduğu ve bu
hakların kim lere ait bulunduğu hususlarını FSEK m.20 vd. hükümlerinde
düzenlemiştir. Buna göre söz konusu haklar; işleme hakkı (FSEK m.21),
çoğaltma hakkı (FSEK m.22), yayma hakkı (FSEK m.23), tem sil hakkı
(FSEK m.24) ve işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umu­
ma ile tim hakkı (FSEK m.25) şeklindedir. Kanun’ un 72 nci maddesinde de,
eser sahibinin, eseri üzerindeki bu haklarına yönelik tecavüzlerin cezalandı­
rılacağı belirtilm ek suretiyle eser üzerindeki m ali haklar koruma altına alın­
mıştır.
Ancak hemen ifade etmek gerekir ki, m ali hakların cezai himayesi (aynı
şekilde hukuki himayesi de) sınırsız değildir. Şöyle k i; kanun koyucu FSEK
m.26’ da “ eser sahibine tanınan m ali haklar zamanla m ukayyettir” demek
suretiyle korumanın sadece b e lli b ir süre içerisinde sağlanacağını belirtm ek­
tedir. Bu bağlamda mali haklara yönelik koruma, eser sahibinin yaşadığı
müddetçe sunulacağı gibi ölümünden itibaren de 70 y ıl devam edecektir
(FSEK m.27). İfade edelim ki; yukarıda izah ettiğim iz manevi haklar yönün­
den yasada b ir koruma süresi öngörülm em iştir. Bu itibarla eser alenileştikten
sonra üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin, eser sahibinin manevi haklan
devam eder7A
M a li hakların korunması süreleri, m ali hakların ih la lin i teşkil eden suçlar
bakımından da önem arz eder. Dolayısıyla FSEK m.72’de sayılan ih la lle ri
gerçekleştiren b ir kişinin cezalandırılabilmesi için, kanunun suç saydığı fiilin
bu süreler içerisinde işlenmiş olması gerekmektedir74.
M a li haklara tecavüz suçunu düzenleyen FSEK. m.72’de; "Bu kanuna

71 A yite r, s. 125; K ılıçoğlu, Hukuksal Koruma Yolları, s.53; Albay r;tk, s.22; E rel, s. 133 vd.
72 Ateş, s.157.
72 Kıhçoğlu, Hukuksal Koruma Yollan, s.55.
74 H afızoğulları, s.8.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu ’nda Düzenlenen... 259

aykırı olarak kasten;


1. Aralarında mevcut b ir sözleşme olmasına rağmen bu sözleşme hü­
kümlerine aykırı olarak b ir eser veya işlenm elerinin kendi tarafından çoğal­
tılm ış nüshalarını satan veya dağıtan kişile r hakkında, üç aydan ik i yıla kadar
hapis veya on m ilyar liradan e lli m ilyar liraya kadar ağır para cezasına veya
zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden,
2. hak sahibinin izni olmaksızın b ir eseri ve çoğaltılm ış nüshalarını, bu
Kanununun 81 inci maddesinin yedinci fıkrasında sayılan yerlerde satan
kişile r hakkında üç aydan ik i yıla kadar hapis veya beş m ilyar liradan e lli
m ilyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak
her ikisine birden,
3. Hak sahibinin izni olmaksızın;
a) B ir eseri herhangi b ir şekilde işleyen,
b) B ir eseri herhangi b ir şekilde çoğaltan,
c) B ir eseri herhangi b ir şekilde yayan,
d) B ir eserin nüshalarım yasal veya yasal olmayan yollardan ülkeye so­
kan ve her ne şekilde olursa olsun ticaret konusu yapan,
e) B ir eseri topluma açık yerlerde gösteren veya temsil eden, bu gösteri­
mi düzenleyen veya d ijita l ile tim de dahil olmak üzere her nevi işaret, ses
ve/veya görüntü iletim ine yarayan araçlarla yayan veya yayımına aracılık
eden,
K iş ile r hakkında ik i yıldan dört yıla kadar hapis veya e lli m ilyar liradan
yüzelli m ilyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate
alınarak her ikisine birden hükm olunur” denmektedir. Aşağıda suç tip in i
inceleyeceğiz.
2- K orun a n H u k u k i Değer
Bu suç tip in in ihdası ile eser sahibinin veya halefinin FSEK.de öngörü­
len m ali haklarının korunması amaçlanmıştır. M ali haklar, eser sahibine,
eserinden ekonomik olarak yararlanma ve bunun şeklini tayin etme hakkını
vermekte ve eserden üçüncü kişilerin bu tarzda faydalanmalarını engelleme
yetkisini bahşetmektedir. Kanunkoyucu eser sahibinin eseri üzerindeki işle­
me, çoğaltma, yayma gibi haklarının ih la lin i yaptırıma bağlamıştır75.
3- Suçun Konusu
Suçun konusu manevi haklara tecavüz suçunda da olduğu gibi eserdir. Y u­
karıda bu kavram açıklandığından oradaki bilgilere atıf yapmakla yetiniyoruz.

75 Tekinalp, s. 166.
260 Ahmet Caner Yenidünya EUHFD, C X, S. 3-4, (2006)

4- F a il
Suçun fa ili, yasada herhangi bir sınırlama bulunmadığından herkes olabi­
lir. FSEK. m.74’ te fa illik ve iştirak konusunda özel düzenleme getirilm iştir.
Yukarıda bu konuya temas etm iştik.
5- M a ğ d u r
Mağdur, eseri üzerindeki mali haklan tecavüze uğrayan kişi yani eser sahi­
bidir. Zira mali haklan kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine a ittir
(FSEK.m. 18/1). Eser sahibi ile üçüncü kişiler arasında mali haklann kısmen
veya tamamen devri konusunda ilişkile r kurulabilir70 (FSEK. m.48 vd). Bu
ihtimalde eser üzerindeki mali hakkı eser sahibinden devralan kimse de, söz
konusu hakka yönelik saldırılar bakımından suçun mağduru kabul edilir. Aynca
aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça, me­
mur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerin­
deki mali haklar77, bunları çalıştıran veya istihdam edenler tarafından kullanılır
(FSEK.m. 18/2). Tüzel kişilerin de, organları aracılığıyla meydana getirilen eser­
lerin mali haklarına sahip oldukları kabul edilm iştir (FSEK.m. 18/2)78. Yine b ir
eserin yapımcısı veya yayımcısı, ancak eser sahibi ile yapacağı sözleşme çerçe­
vesinde mali haklan kullanabilir (FSEK.m. 18/3).*78

7^ Kılıçoğlu, Hukuksal Koruma Yolları, s.54.


77 Zira 18 inci maddenin 2 ve 3 üncü fıkraları mali haklarla ilg ili olup, eseri meydana geçi­
renlerin manevi haklarına halel getirmez. Bkz. Tekinalp, s. 135. Nitekim Yargıtay’ın ko­
nuyla ilg ili bir kararında; “ ... 5846 sayılı Fikir ve Sanal Eserleri Kanunu’nun 8/2(18/2).
maddesine göre, aralarındaki sözleşmeden aksi anlaşılmadıkça, memur, hizmetli ve işçi­
lerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserlerin mali hak sahipleri bunları çalıştıran
veya tayin edenlerdir. Bu hükme dayanılarak davacı şirket lehine mali haklarına tecavüz
olduğundan bahisle maddi tazminata karar verilmiş ise de, davacı şirket anılan maddede
açık bir şekilde belirlendiği üzere davaya konu eserin mali hak sahibi olup, eserin manevi
haklarının sahibi değildir. Anılan kanunda mali ve manevi haklar ayrı ayrı düzenlenmiş
olup, manevi haklar tadadi olarak gösterilmiştir. Sayılan bu haklardan dolayı manevi
tazminat isteye meyeceğinin kabulü ile bu istek kaleminin reddine karar verilmesi gere­
kirken yazılı olduğu şekilde manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir ...”
denilmiştir. Bkz. Yarg. 11.HD., 04.06.2001, 2687/5080 (Legal Fikri ve Sınai Haklar Der­
gisi, Y ıh l, S.:3, İstanbul 2005, s.794 vd).
78 “ ... Güzel sanat eseri üzerindeki hak sahipliğinin belirlenmesinde ana kural, fik ir ürünü
olan eserin, onun yaratıcısına ait olmasıdır. Yasadaki anlatımla “ sahibinin hususiyetini ta­
şıyan eser, onu vücuda getirenindir (FSEK m .l ve 8). Ana kural bu olmakla birlikte bazı
hallerde kanun onu bizzat üreten veya yaratandan başkasına ait sayılmasını kabul etmiş­
tir. Bu hallerde, eser sahibi sayılan kişinin, eserin yaratılması faaliyetine katkısı, onun
özünü oluşturan “Özgün fik ir ürününü meydana getirme” değil, bu ürünün ortaya çıkışını
sağlayan b ir takım hukuksal ve ekonomik ilişkilerde ilg ili olarak yer almış bulunmaktır.
FSEK’e göre, bu sıfat (yani, eseri bizzat yaratan kişi olmadıkları halde, eserin sahibi ol­
ma) belli koşullarda, işverenlere, tüzel kişilere, yayımcılara tanınmıştır. Bunun istisnai bir
durum olduğu kuşkusuzdur...” Yarg. ll.H D ., 11.03.1994, 982/2011 (Erdİl, s.57).
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu ’nda Düzenlenen... 261

6- M a d d i U nsur
FSEK.in 72 nci maddesinde mali haklara tecavüz suçu üç bent halinde
düzenlenmiştir. Maddede her b ir bendin yaptırım ı ve konusu bağımsız olarak
öngörüldüğünden somut olayda farklı bentlerdeki fiille rin birleşmesi halinde
birden fazla suçun varlığından söz e dilm elidir79. Bununla b irlikte , b irin ci ve
üçüncü bentlerde birden fazla hareketin seçim lik olarak yaptırım a bağlandığı
görülm ektedir. Bu itibarla anılan bentlerde yer alan birden fazla hareketin
aynı olayda birleşmesi halinde seçim lik hareketli suç tanımı yapıldığından
ilg ili bent hükmünün b ir defa tatbiki gerekir. Örneğin FSEK. m.72/3 anla­
mında hak sahibinin izni olmaksızın b ir eseri çoğaltan ve ardından yayan
kişi, hükümdeki ik i seçim lik hareketi birden yerine getirm iş olmasına karşın
tek suçtan cezalandırılır. Aşağıda m ali haklara tecavüz suçu kapsamında
yaptırıma bağlanan fiille r ayrı ayrı incelenecektir.
a) B ir eserin sözleşmeye a y k ırı o la rak kendisi tarafın da n ço ğ a ltıl­
mış nüshalarım satm ak veya dağıtm ak
FSEK.in 72 nci maddesinin b irin ci bendinde düzenlenen bu fiild e diğer
manevi ve mali haklara tecavüz suçlarından farklı olarak eser sahibi ile fa il
arasında esere veya işlemelerine iliş k in bir sözleşme bulunması hali temel
alınm ıştır80. Kanunkoyucu mali haklara tecavüz suçunun bu şeklinde seçim­
lik hareketlere yer verm iştir. Söz konusu seçim lik hareketler sözleşmeye
aykırı olarak fa il tarafından çoğaltılan nüshaların satılması yahut ivazlı veya
ivazsız dağıtılmasıdır.
b) B ir eseri ve çoğaltılm ış nüshalarım FSEK. m .81/7’ de gösterilen
yerlerde satm ak
M a li haklara tecavüz suçunun bu şeklinde hak sahibinin izni olmaksızın
b ir eserin veya çoğaltılm ış nüshalarının bizatihi FSEK.in 81/7 nci maddesin­
de sayılan yerlerde satılması yaptırıma bağlanmıştır. FSEK.in bahsi geçen 81
inci maddesinin yedinci fıkrasında, kanun kapsamında korunmasına, yasal
yollarla çoğaltılm ış olmasına ve bandrollü bulunmasına rağmen tüm eserle­
rin yol, meydan, pazar, kaldırım , iskele, köprü ve benzeri yerlerde satışı
yasaklanmıştır81. Düzenlemede bu şekilde satışa sunulan nüshalara genel

79 Bkz. özgenç, s.202.


80 Bkz. Kılıçoğlu, Ahmet, “ Fikri Haklar Alanında 5101 Sayılı Kanun’la Getirilen
Yanilikler” , Türkiye Barolar Birliği Dergisi, S.:55, Kasım-Aralık 2004, s.75.
81 Bu hükmün amacı, “ korsan yayınla mücadele” olarak gösterilmiştir. Diğer bir ifadeyle
korsan ürünlerin satışı genellikle maddede belirtilen yerlerde yapıldığından kanunkoyucu
korsan satışım önleyemediğini kabul ederek, bütün fik ir ve sanat eserlerinin bu gibi yer­
lerde satışını engelleyerek korsan eser satışını da önleyeceğini düşünmüştür. Bkz.
A lbayrak, Mustafa, “ Fikri ve Sınai Haklar Aleyhine İşlenen Suçların Kovuşturulması ve
262 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)

ko llu k ve zabıta tarafından görüldüğü yerde el konulması da zorunlu k ılın ­


mıştır.
FSEK.in 72/2 nci maddesinde de eser sahibinden izin alınmadan eserin
veya çoğaltılm ış nüshalarının bu yerlerde satışı yaptırıma bağlanmıştır. İfade
edelim ki, suça konu eserin sözleşmeye aykırı ya da hak sahibinin rızası
dışında çoğaltılmamış olması gerekir. Zira burada bandrol alınması gerek­
meyen ya da bandrol alınması gerekli eserlerden ise bandrolü alınmış olan ve
hak sahibinin izniyle çoğaltılan b ir eserin onun izni olmaksızın anılan mahal­
lerde satılması yaptırıma bağlanmıştır82. Görüldüğü üzere kanunkoyucu
bizatihi eserin 81/7’de sayılan mekânlarda izinsiz olarak satışını yasaklamış­
tır83. Şayet bandrol alınması gereken b ir eser hak sahibinin izni dışında ço­
ğaltılarak bandrol alınmaksızın veya sahte bandrolle bu mahallerde satışa arz
edilirse gerek 72 nci maddede yazılı suç, gerekse de 81 in ci madde de düzen­
lenen suç tip i gerçekleşir. Bu ihtim alde yerine göre fa ilin her b ir suçtan ayrı
ayrı cezalandırılması gündeme gelebileceği gibi, fik ri içtim a kuralları da
uygulanabilir.
Tasanda 81 inci maddede yapılan değişiklik önerisinde, bandrol yüküm­
lülüğüne aykırılığın aynı eserle ilg ili olarak manevi veya m ali haklara teca­
vüz teşkil etmesi durumunda fa il hakkında sadece 81 in ci madde uyarınca
cezaya hükmedileceği b e lirtilm iştir.
c) H ak sa hibin in iz n i olm aksızın;

aa. B ir eseri herhangi b ir şekilde işlem ek


Yukarıda da b elirttiğim iz üzere, FSEK.nun 1/B maddesinin (c) bendinde
işlenme eserlerin tanımı yapılm ış ve 6 nci maddesinde de “ işlenme” tanım­
landıktan sonra işlenmelerin nelerden ibaret olduğu sayılm ıştır. Diğer b ir
eserden yararlanılm ak suretiyle oluşturulan işlenme eser, asıl esere nispetle
bağımsız olamaz. Kaldı ki, işleme eser, asıl eserin ö zellikle rin i de yansıtmak
zorundadır. Aksi halde, işleme eserden değil, bağımsız b ir eserden veya b ir
öykünmeden bahsediyor oluruz. D iğer taraftan da, “ işlenme” ancak b ir özel­
lik arz ederek eser n ite liğ i taşırsa korunacaktır84. Bu bağlamda işlenme, b ir

Yargılamasında Sorunlar ve Çözüm Yolları” , Türkiye Barolar B irliği Dergisi, S.:57,


Nisan 2005, s.340. Ayrıca bkz. Nilsson, s.63.
82 İfade edelim ki, FSEK m.81/7’de fik ir ve sanat eserinin belirtilen yerlerde satışı kesinlik­
le yasaklandığı için hak sahibinin yazılı izni sadece FSEK m.72/2’de yazılı suçun oluş­
masını engeller. Aynı doğrultuda bkz. Albayrak, Sorunlar ve Çözüm Yolları, s.341.
83 Soysal, s.640.
84 Teoman, Ömer, Otuz Yıl Ticaret Hukuku - Tüm Makalelerim, C.:I, İstanbul 2000,
s.104.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu ’nda Düzenlenen... 263

eserin başka bir gruba dâhil eser türüne dönüştürülmesi değil, n ite lik olarak
asıl esere bağlı kalmak kaydıyla kendi grubu içerisinde başka b ir türe sokul­
masıdır8586
. Örneğin b ir romanın tiyatro oyunu haline getirilm esi işlemedir.
B elirtm ek gerekir ki, b ir eserin işleme hakkını devralan kimse, o hakla
beraber onun kullanılm ası için zaruri olan haklan da devralmış kabul edi­
lir i
Eser sahibinin eseri üzerindeki m ali haklarından b iri olarak işleme hakkı,
FSEK m .2 i’ de düzenlenmiş ve FSEK m.72 ile cezai himayenin konusu ya­
pılm ıştır. Buna göre b ir eserden, hak sahibinin izni olmaksızın, kasten işlen­
me b ir eser meydana getiren kişinin f iili87 suç teşkil edecektir.

bb. B ir eseri herhangi b ir şekilde çoğaltm ak


Çoğaltma, yayınlanarak fik ir ve sanat alanına giren b ir eserin, aslına ih ­
tiyaç duymadan ondan yararlanma imkânı sağlayacak kopyalarının, ekono­
m ik kazanç sağlamak amacıyla, herhangi b ir maddi araç kullanmak suretiyle
meydana getirilm esini doğuran teknik b ir işlem dir88. Hakkın muhafazası
bakımından eserin kopyalarının kalıcı olması gerekmemektedir. Şöyle ki,
eserden sınırlı bir zaman dilim inde yararlanma imkânı veren kopyalamalar
da çoğaltma kapsamında değerlendirilm ek gerekecektir. Yine benzer şekilde
çoğaltma sonucu elde edilen nüshalann sayısı da önemli değildir (buna göre
eserden yararlanmayı sağlayacak tek b ir nüshanın vücuda getirilm esi dahi
yeterlidir). Çoğaltmada kullanılan usul, teknik ve materyal de Önemli değil­
dir. Bu bakımdan, matbaa, fotokopi makinesi g ibi çoğaltma araçları dışında­
ki usul, teknik ve vasıtalarla (örneğin daktilo ve benzeri mekanik araçlar ya

85 E rel, s.56,135; A lbayrak, s.23; Ateş, s.72 vd; Can, s.299.


86 Can, s.299.
87 “ ... Davalının yaptığı filmin, davacının eserinden sadece esinlenme, öykülenme sonunda
meydana getirilmiş genel bir etkileşim ürünü olmayıp, intihal düzeyinde alıntılardan
oluştuğu sonucuna varılmalıdır. Uygulama ve öğretiye göre, bir eserde yapılan alıntılar
ortaya çıkan yeni esere galip geliyorsa artık masum alıntıdan söz edilemez... Davalı ey­
lemi, davacının bilimsel eserinden, onun izni olmadan işlenme eser meydana getirmedir,
Burada davacıya ait bilim eseri işlenerek “ sinema eseri” haline dönüştürülmüş. Oysa
FSEK 21. maddeye göre bir eserin ’’işleme hakkı” münhasıran esas eser sahibine aittir.
Başkaları tarafından bu hakkın kullanılması (için), davacıya ait İşleme hakkı... FSEK 52.
madde uyarınca yazılı sözleşme ile davalılara devredilmelidir. Buradaki yazıtı olma kura­
lı geçerlilik şartıdır... Somut olaya dönersek, taraflar arasında eserin işlenme hakkının
davalılara devir edildiğine dair yazılı bir sözleşme yoktur... Böylece, davalılar, davacıya
ait “ bilimsel eseri” işleyerek bir “ sinema eseri” ne dönüştürmüşler ve işleme eseri ço­
ğaltmak, televizyonda oynatmak suretiyle, eser sahibinin eserini çoğaltma ve yayma hak­
kım ihlal etm işlerdir...” Yarg. HGK. 02.04.2003,4-260/271 (E rd il, s.24-25).
88 A lbayrak, s.23; Ateş, s. 164 vd.
264 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)

da elektronik araçlarla hatta el yazısıyla) yapılan teksirler de kanun anlamın­


da çoğaltma sayılacaklardır89.
B ir eserin çoğaltılmasına karar verme hakkı eser sahibine a ittir
(FSEK.m,22). Eser sahibinin eseri üzerindeki çoğaltma hakkının ih la li sonu­
cunu doğuran her türlü f iil, suç olarak kabul edilm iştir. Buna göre hak sahi­
binin izni olmaksızın, b ir fik ir ve sanat eserini çoğaltan kimse FSEK
m.72'de işaret olunan suçu işlemiş olacaktır.
Ancak eser sahibi dışındakilere getirilm iş olan bu çoğaltma yasağı sınır­
sız da değildir. Örneğin FSEK m.30 gereğince kamu düzeninin gerektirdiği
hallerde ve FSEK m.38 gereğince de kar amacı güdülmeksizin şahsen kulla­
nım amacıyla çoğaltmaya izin verilm iştir. İfade etmek gerekir ki hukuka
uygunluk nedeni olan bu ik i halin varlığı f iili suç olmaktan da çıkaracaktır90.
Ayrıca bunlara ek olarak işleme ve yayma konusundaki m ali haklarını dev­
reden eser sahibinin, işin niteliği aksini gerektirmedikçe çoğaltma hakkını da
devretmiş olduğunu kabul etmek gerekir91.

cc. B ir eseri herhangi b ir şekilde yaym ak


FSEK m.23 uyarınca b ir eserin veya çoğaltma ile elde edilen nüshaları­
nın kiralanması, ödünç verilm esi, satışa çıkarılması veya diğer herhangi b ir
yolla ticaret konusu yapılması suretiyle umuma arz edilmesi (dağıtılması),
dolayısıyla yayılması hakkı münhasıran eser sahibine a ittir. Esasen burada
düzenlenen eser sahibinin m ali haklarından çoğaltma hakkının devamı nite-

89 Ateş, s. 165. aynı doğrultuda bkz. Erel, s. 140 vd.


90 I-Iafızoğulları, s. 10; Ateş, s.362 vd. Yargıtay da konuya ilişkin olarak verdiği bir kararın­
da; yakalama tutanağına göre sanığın cafe ve fotokopi dükkanı olarak işlettiği işye­
rinde görevliler nezaretinde yapılan aramada müşteki vekilince dava konusu eserin 13
adet fotokopisinin raflardan çıkarılıp alındığı sanık da hazırlık beyanında fotokopicilik
yaptığı, üniversite öğrencilerinin bulamadtkları kitapların fotokopisini çektirdiklerini, 13
adet siparişi de tanımadığı bir kişinin verdiğini, duruşmada ise öğrencilerin çekilmiş fo­
tokopileri kendi makinelerinde çekilmediğini ileri sürdüğüne göre ... yeniden bilirkişi in­
celemesi yaptırılarak fotokopi haline getirilen eserlerin kitap halinde mi yoksa öğrenciler
tarafından öğrenim amacıyla hizmet karşılığı sanığa fotokopi olarak çoğaltılıp spiral cilt­
lenmek suretiyle meydana getirilen bir şey mi olduğu, sanığın da fotokopi hizmeti karşı­
lığında eseri bu hale getirip getirmediği ve hizmet karşılığı bu hale getirdiği kitabı iade
edip etmeyeceği edecekse 5846 sayılı kanunun 72 nci maddesindeki çoğaltma unsurunun
oluşmayacağı eğer fotokopi yoluyla çoğaltıp kitap haline getirerek kitabın tümünü sata­
caksa anılan suçun oluşacağı hususları tartışılıp araştırılarak bir karar verilmesi gerekir­
ken eksik İnceleme ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm tesisi ...(bozmayı gerektirmiş­
tir)” demiştir. Bkz. Yarg. 7. CD. 27.05.2003, 21821/3608, (Albayrak, s.45).
91 Erel, s. 138.
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat E serleri Kanunu ’nda Düzenlenen... 265

ligindeki pazarlama aşamasına iliş k in b ir haktır92. Yayma eserin herhangi


b ir yolla ticarete sunulmasıdır93. Bu hakkın ih la li sonucunu doğuracak şekil­
de b ir eser veya işlem elerinin, çoğaltılm ış nüshalarının, çoğaltan kişi tarafın­
dan, hak sahibinin izni olmaksızın94 satılması, satışa veya tedavüle çıkarıl­
ması suç sayılm ıştır. Dolayısıyla eser sahibinin yazılı izin ile bu hakkını b ir
başkasına devretmesi halinde (FSEK. m.52) hakkı devralan kişinin maddede
sayılan eylem i gerçekleştirmesi suç teşkil etmeyecek, f iil hukuka uygun
olacaktır95.
dd. B ir eserin nüshalarını yasal veya yasal olm ayan yo lla rd a n ülkeye
sokm ak ve h er ne şekilde olursa olsun tic a re t konusu yapm ak
Kanunkoyucu bu düzenleme ile eser sahibinin izni ile yurt dışında ba­
sılmış, çoğaltılm ış olan eser nüshalarının izin alınmaksızın ithal edilmesi
yani yurda sokulması eylem ini suç olarak kabul etm iştir. Bu düzenlemenin
tem elini FSEK.in 23 üncü maddesinin ikin ci fıkrası oluşturmaktadır. Mad­
deye göre de; eserin yurt dışında çoğaltılm ış nüshalarının yurda getirilerek
bunlardan yayma, dağıtma yoluyla faydalanılması hakkı, eser sahibine a ittir.
Bu bağlamda fik ir ve sanat eserinin her ne şekilde ve yolla olursa olsun eser
sahibinin (veya yayma hakkı sahibinin) onayı alınmadan yurda sokulup tica­
ret konusu yapılmasıyla suç oluşur. Şu halde inceleme konusu suç; birleşm iş
hareketli olup, bizatihi eserin nüshalarının yıirda sokulması yeterli değildir.
Hak sahibinin izni dışında ticaret konusu yapılması da gerekir. Gerçekten
birleşm iş hareketli suçlarda kanunkoyucu ceza normunda birden fazla hare­
ket gösterir ve suçun oluşması için bu hareketlerin hepsinin mutlaka yapıl­
masını ister. Hareketlerden yalnız b irin in yapılması halinde faile ceza veri-

92 Albayrak, s.24.
93 Belirtelim ki; yayma, yayımlamadan farklı bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır. Şöyle
ki, yayma, eser veya nüshalarının herhangi bir şekilde dağıtılması iradesini ifade etmek­
te; buna karşılık yayımlama ise eserin kamuya sunulmasını (yani ilk kez alenileştirilme­
sini) ifade etmekte olan bir kavramdır. Bkz. Ateş, s. 170; Erel, s. 145.
94 “ ... Müdahilin, anılan eseri hak sahibiyle yapılan bir sözleşmeye dayanarak tercüme edip
yayınladığına dair bir belge mevcut olup olmadığı araştırılmak suretiyle sonucuna naza­
ran sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken ...” Yarg. 7. CD. 05.05.1999,
1999/2702-5002 (Gündel, s.1413).
95 “ Kitabın yayıncısı olduğunu iddia eden Orta Doğu Reklam Tanıtım Yayıncılık A.Ş. ile
kitabın yazarları arasında kitabın basımı ile ilg ili anlaşma olup olmadığı var ise, kaç bas­
kı ve ne miktarda anlaşıldığı ve bu anlaşmada kitabın basım çoğaltım ve satışa çıkarma
hakkının ... araştırılarak sonucuna göre suç vasfı ve sanığın hukuki durumunun tayin ve
takdiri gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi ...” Yarg. 7. CD.
05.04.2000, 972/5005, (Albayrak, s.44).
266 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C X, S. 3-4, (2006)

lemez96. Belirtm ek gerekir k i, ithal edilen ta k lit nüshaların vergilerinin


ödenmiş olması da fiilin suç teşkil etmesine etki etmeyecek ve ith a li yapan
kişi cezalandırılacaktır97. Buna mukabil vergilerin ödenmemesi diğer b ir
ifadeyle eserin yurda kaçak sokulması dolayısıyla ortaya çıkan cezai müey­
yideler de FSEK bakımından sorumluluğu etkilemez.
ee. B ir eseri toplum a açık yerlerde gösterm ek veya tem sil etm ek, bu
gösterim i düzenlemek veya d ijita l ile tim 98 de d a h il olm ak üzere
her nevi işaret, ses ve/veya g örüntü ile tim in e yarayan a ra çla rla
yaym ak veya yayım ına a ra cılık etm ek
Bu bentte eseri temsil hakkının eser sahibinin izni olmaksızın ku lla n ıl­
ması cezalandırılmıştır. Hükmün esasını FSEK.in 24 üncü maddesinde yer
alan “ tem sil hakkı” ile 25 inci maddesinde düzenlenen “ işaret, ses ve/veya
görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletme hakkı” teşkil etmektedir.
Kanun, fik ir ve sanat eserlerinden yaymak, teşhir ve tem sil etmek sure­
tiy le yararlanmak haklarını münhasıran eser sahibine vermiş ve bu haklan
ihlal edenlerin de cezalandırılacaklarını belirtm iştir. Buna göre, b ir eser veya
işlenm elerini, eser sahibinin rızası olmaksızın, tem sil veya teşhir etmek,
umumi yerlerde göstermek veya radyo yahut buna benzer araçlarla yaymak
ya da yayımına aracılık etmek maddi unsuru oluşturur. Topluma açık yerler­
den kastedilen eserin, aile ve iş iliş k ile ri dolayısıyla birbirine bağlı olan ve
görevi icabı eseri bilen kişiler dışında, çok sayıda, gayrimuayyen kişilere
sunulmasıdır99. Kanunkoyucu suçun bu şeklinde seçim lik hareketler öngör­
müş ve söz konusu hareketleri yaptırıma bağlamıştır, örneğin, hak sahibinin
izni olmaksızın b ir tiyatro eserini topluma açık yerde tem sil eden oyuncu, bu
gösterim i düzenleyen organizatör, video kamera ile kaydederek video kaseti
ya da VCD ile yayan veya buna aracılık eden kimse anılan suçun maddi
unsurunu gerçekleştirmiş o lu r100.

9^ Bkz. Demirbaş, T im u r, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 4. Bası, Ankara 2006, s.214,
215; Artuk-Gökcen-Yenidünya, Genel Hükümler, s.422-423.
97 Albayrak, s.25; Hafızoğulları, s. 11; Soysal, s.641.
98 Üstün, maddede kanun koyucunun ‘sayısal iletim ’ kavramını kullanmak yerine ‘dijital
iletim’ kavramını kullanmasını eleştirmiştir. Üstün, s. 158.
99 Soysal, s.641.
100 "... Davacıya ait NEWARNEYORK/Selçuk Demirel adlı Galeri Nev tarafından bastırı­
lan Sergi Katalogunda "M ...balo” isimli yapıtındaki 11 ve 12 nolu eserlerinde yer alan
figürleri canlandırma -Animation- suretiyle davalı şirkete ait C... Televizyon kanalında
yayınlandığı sabittir. Davalının eser sahibinden izin almadan yayın yaptığı, bu eylem da­
vacının FSEK’dan doğan işleme, çoğaltma, TV, Uydu ve Kablo yoluyla yayma hakkına
tecavüz oluşturur ...” Yarg. HGK., 20.03.2002, 11-176/214 (E rdil, s.64).
5846 Sayılı F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu 'nda Düzenlenen... 267

7- M anevi U nsur
M a li haklara tecavüz suçunun manevi unsuru kasttır. Fail, maddede yazı­
lı hareketleri bilerek ve isteyerek gerçekleştirm elidir101. Suç teşkil eden
neticeyi taksirli hareketi ile meydana getiren kişinin bu madde uyarınca ce­
zalandırılması mümkün d e ğ ild ir102. Bununla beraber mali haklan ih la l eden
f iili dolayısıyla anılan kişinin hukuki sorumluluğundan bahsedilebilir.
S- H u ku ka A y k ırılık Unsuru
M a li haklara tecavüz suçları bakımından da ilg ilin in (mağdurun) rızası
(TC K m.26/2) f iili hukuka uygun hale getirir. Her ne kadar 72 nci maddede
“ hak sahibinin izni olmaksızın” denilerek, rıza açıklamasının “ yazılı” olması
koşuluna yer verilmemişse de m ali haklara iliş k in her türlü sözleşme ve ta­
sarrufun yazılı olması FSEK. m.52’ de geçerlilik şartı olarak aranmıştır. Bu
itibarla mali haklara tecavüz suçu bakımından da hak sahibinin rızasının
yazılı olması gerekir103.
Hukuka uygunluk sebeplerinden hakkın icrasına da değinmek gerekir
(TC K m.26/1). Gerçekten sahip olunan b ir hakkın kullanılm ası, idrak e d il­
mesi (algılanması) hukuka uygunluk sebebidir. Hukuk düzeni b ir kimseye
b e lirli b ir hakkı vermekle, o hakkın icra edilm esini, idrak edilm esini de hu­
kuka uygun saymış olm aktadır104. Bu kapsamda FSEK bazı hüküm leri ile
kişilere eser sahibinin İznine ihtiyaç bulunmaksızın eser üzerinde manevi ve
m ali haklar kapsamındaki bazı fiille re cevaz verm iştir. Örneğin FSEK.in 32,
33, 34, 35, 36, 37, 38 ve 40 inci maddelerinde yer alan ihtim allerde kanun­
daki düzenlemeye ve koşullarına uygun olmak şartıyla bazı hareketler huku­
ka uygun addedilm iştir.

101 “ Oluşa ve dosya içeriğine göre suç konusu kitaplar... izinsiz çoğaltılmış kitaplar olduğu­
nu tespit edilmesi halinde bu işle uğraşan sanığın yaptığı iş icabı bunu bilebileceği husu­
su da dikkate alınarak... tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeyle hüküm tesisi...”
Yarg. 7. CD. 29.10.1999,9781/10681 (Hatipoğlu-Parlar, s. 124).
102 H afızoğulları, s.9.
10^ H afızoğulları, s.9. Yargıtay’ da konuya ilişkin bir kararında; “ ... davacı eser sahibinin beş
defa baskıya muvafakat etmiş olmasının altıncı baskı için de muvafakatinin sözlü olma­
sını gerektirmeyeceği, FSEK.nun 52 nci maddesi gereğince mali haklara dair sözleşme
ve tasarrufların yazılı olması şartının bir geçerlilik koşulu bulunmasına ve Kanunun koy­
duğu geçerlilik şartına dayanan bir kimsenin hareketinin kötü niyet belirtisi olarak sayı­
lamayacağına...” demiştir. Bkz. Yarg. 11. HD.04.12.1975, 4967/7001 (E rdil, s. 126, 127).
FSEK m.52 ve Yargıtay uygulamasının değerlendirmesi için bkz. Üstün, Yargısal Uygu­
lamada Fikri Haklar, s.975 vd.
104 Bkz. Dönm ezer-Erm an, II, n.702; İçel, Rayihan-Akıncı, Füsun SokuUu- Özgenç, İzzet -
Sözüer, Adem - M ahm utoğlu, F atih S. - Ünver, Yener, İçel Suç Teorisi, 2. Kitap, İstanbul
2000, s. 167; Soyaslan, s.356 vd.; Dem irbaş, s.288 vd.
268 Ahmet Caner Yenidünya EÜHFD, C. X, S. 3-4, (2006)

9- Suçun Özel G örünüş Ş e kille ri


a) Teşebbüs
M a li haklara tecavüz suçuna iliş k in FSEK m.72’ de suçun üç bent halinde
işleniş şekillerinden bahsedilmiştir. B irin c i bentte yaptırıma bağlanan hare­
ketler “ satmak” veya “ dağıtmak” olarak tespit edilm iştir. Bu ihtim alde suçun
oluşması için hareketin yapılması yeterli olup, hareketten ayrı b ir neticenin
gerçekleşmesi aranmaz. Söz konusu özellik dolayısıyla b irin ci bentte düzen­
lenen suça ancak icra hareketlerinin tamamlanamaması halinde teşebbüs
mümkündür.
FSEK m.72’nin ikin ci bendinde yaptırıma bağlanan hareket “ satmak”
şeklinde düzenlenmiştir. Böylece hareketten ayrı b ir neticenin varlığı aran­
madığından suçun bu şekli, s ırf hareket suçudur. Bu itibarla ancak icra hare­
ketlerinin tamamlanamaması halinde teşebbüsten bahsedilebilir.
FSEK.in 72 nci maddesinin üçüncü bendinde de (a, b, c, e alt bentlerin­
de) “ işlemek” , “ çoğaltmak” , “ yaymak” , “ göstermek veya tem sil etmek” ,
“ düzenlemek” , “ yaymak veya yayıma aracılık etmek” hareketlerinden söz
edilm iştir. Suçun bu işleniş şekilleri bakımından da sırf hareket suçu özelliği
taşıdığını ve ancak icra hareketlerinin kısımlara ayrılabilm esi halinde teşeb­
büsten söz edilebileceğini ifade etm eliyiz. Bununla b irlikte 72 nci maddenin
üçüncü bendinin (d) alt bendinde “ ülkeye sokan ve ticaret konusu yapan”
şeklinde birleşmiş hareketli b ir suç tanımına yer verildiğinden, ilk hareket
yapıldıktan sonra ikin ci hareketin yapılmaması suç tip in in gerçekleşmemesi
sonucunu doğurur ve fa il teşebbüsten cezalandırılmaz105.
b) İş tira k
M a li haklara tecavüz suçuna iştirak bakımından genel hüküm ler uygula­
nır. Bu suç bakımından da tatbik imkânı bulunan FSEK. m.74 hükmü ile
ilg ili yukarıda açıklama yaptığımızdan oradaki bilgilere a tıf yapmakla ye ti­
niyoruz.
c) İç tim a
Yukarıda da b e lirttiğ im iz üzere, FSEK m.72’de her b iri bağımsız suç ta­
rifin e yer veren üç bent halinde m ali haklara tecavüz yaptırıma bağlanmıştır.
Bu sebeple somut olayda fa rklı bentler kapsamında değerlendirilecek fiille r
gerçekleştirilirse fa il her birinden ayrı ayrı cezalandırılır. Buna m ukabil
maddenin b ir ve üçüncü bentlerinde seçim lik hareketlere yer verildiğinden
ilg ili bent kapsamında birden fazla seçim lik hareketin somut olayda ih la li
suçun te kliğ in i engellemez.

105 Önder, s.60; A rtuk-G ökcen-Yenidünya, Genel Hükümler, s.423.


5846 Sayılı F ik ir ve Sanat E se rle ri K anunu'nda Düzenlenen .,, 269

M ali haklara tecavüz teşkil eden hareketlerin tekrarı halinde yerine göre
zincirlem e suç hüküm leri uygulanabilir (TC K m.43).
Son olarak belirtelim k i; somut olayda fa ilin eylem i, hem manevi hem de
m ali haklara tecavüz n ite liğ i taşıyabilir106. Bu ihtim alde fiilin te kliğ i belir­
lendiğinde fik ri içtimaa iliş k in hüküm uygulanır (TCK.m .44). F ailin somut
olayda fa rklı hareketlerle her ik i suç tip in i ihla l etmesi durumunda ise, ayrı
ayrı cezalandırılması gerekir. Örneğin, b ir başkasının eserine ad koyarak
çoğaltmak ihtim alinde hem 71 inci madde, hem de 72 nci maddede yer alan
suç tip i, ayrı ayrı ihla l edilm iş olur.
10- Y aptırım ve Kovuşturm a
F ik ir ve Sanat Eserleri Kanunu’ nun 72 nci maddesinde; mali haklara te-
cavüz suçunu işleyen kişiler hakkında b irin ci bentte yazılı halde “ üç aydan
ik i yıla kadar hapis veya on m ilyar liradan e lli m ilyar liraya kadar ağır para
cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden” ; ikin ci
bentte yazılı halde “ üç aydan ik i yıla kadar hapis veya beş m ilyar liradan e lli
m ilyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak
her ikisine birden” ve üçüncü bentte yazılı halde “ ik i yıldan dört yıla kadar
hapis veya e lli m ilyar liradan yüzelli m ilyar liraya kadar ağır para cezasına
veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden” hükmolunacağı
düzenlenmiştir. Maddede öngörülen “ ağır para cezası” 5252 sayılı Kanun’ un
5 inci maddesi uyarınca “ adli para cezası” na dönüştürülmüştür. A d li para
cezasının ödenmemesi halinde 5275 sayılı Ceza ve G üvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun’ un 106 nci maddesi hükümlerine göre hapse çevirme
söz konusudur. Bu takdirde b ir gün karşılığı olarak 100 m ilyon T L esas a lı­
nır (5252 sk. m.5/3).
FSEK.’ in 74 üncü maddesinde yer alan tüzel kişilerle ilg ili düzenlemeye
yukarıda manevi haklara tecavüz suçunu incelerken temas ettiğim izden ora­
daki açıklamalara a tıf yapmakla yetiniyoruz.
FSEK.in 75 inci maddesinin 7 ve 8 in ci fıkralarında da tekerrüre ilişkin
Özel b ir hükme yer verilm iştir. Söz konusu düzenlemeler, yukarıda da b e lirt­
tiğ im iz üzere TCK. m.5 muvacehesinde tekerrüre iliş k in genel prensiplerle
örtüşmemektedir (bkz. TCK. m.58). N itekim Tasarıda da tekerrüre ilişkin
özel b ir düzenlemeye yer verilm eyip, konu genel hükümlere bırakılm ıştır

106 "... Bir eserden çoğaltma yolu ile yararlanma hakkı sadece ve münhasıran eser sahibine
ait olduğu gibi FSEK 15’inci maddesi uyarınca eser sahibi olarak tanıtılma hakkı da eser
sahibinin vazgeçemeyeceği manevi haklardan olup, davalının, davacıya ait “ Ney Meto­
du” isimli eserini, fotokopi yapmak ve bunun üzerine kendi adım yazmak suretiyle dava­
cının mali ve manevi haklarını ihlal ettiği...” Yarg. 11. HD. 09.10.2000, 6431/7566
(E rd il, s.203).
270 Ahm et Carter Yenidünya EÜ H FD , C. X, S. 3-4, (2006)

(Tasarı m.43/ç).
Kanunun 75 inci maddesinde kovuşturma usulü düzenlenmiştir. Buna
göre kanunun 71, 72 ve 73 üncü maddelerinde sayılan suçların takibi şikâye­
te bağlıdır. B ir muhakeme şartı olan şikâyet, suçtan zarar görenin ye tkili
makamlara müracaat ederek işlenen suçtan zarar gördüğünü ve söz konusu
suç fa ille rin in kovuşturularak cezalandırılmasını istemesidir. İnceleme konu­
su suçlarda şikâyet hakkı, manevi ve mali hakları tecavüze uğrayan kimsele­
re a ittir. Haklan tecavüze uğrayan kim selerin başında eser sahibi gelir. Eser
sahibinin, eser ile İlg ili mali haklarını devretmesi halinde devralan kişinin de
şikâyet hakkı bulunm aktadır107. Buna karşılık n ite liğ i itib a riyle devredilme­
le ri mümkün olmayan manevi haklar bakımından böyle b ir durum söz konu­
su olm az108. Suçtan zarar göreni birden fazla ise, bunlardan b irin in şikâyet
etmesi, dava şartının gerçekleşmesi için yeterlidir. Bu, fa ilin değil, fiilin
şikâyet edilm esinin b ir sonucudur. Yine fa ilin birden fazla olması durumun­
da, bunlardan b iri hakkında şikâyet yapılınca hepsi hakkında da şikâyet ya­
pılmış sayılır. Buna şikâyetin yayılma etkisi denilm ektedir109.
Kanunkoyucu şikâyetin yapılması sırasında hak sahiplerinin haklarım
kanıtlayan belge ve/veya nüshaları Cum huriyet savcılığına sunmalarını ara­
m ıştır (FSEK m.75/1).
FSEK bazı şartların varlığı altında, hakları tecavüze uğrayan kişilerden
başka kim selerin de şikâyet hakkını kullanabileceklerini düzenlemiştir. Bu
düzenleme uyarınca maddede belirtilen hallerle sınırlı olmak üzere; M illi
E ğitim Bakanlığı (FSEK. m.75/2-1), K ültür Bakanlığı (FSEK. m.75/2-1,2,3),
Basın Yayın Genel M üdürlüğü (FSEK. m.75/2-2), Türk basınını temsil eden
kuruluşlar (FSEK. m.75/2-2) ve Meslek B irlik le ri (FSEK m.75/2-4; m.42)
şikayet hakkına sahiptirler. 5846 sayılı FSEK.de her ne kadar 71 ve 72 nci
maddelerde yer alan suçların şahsi dava yoluyla takibi öngörülmüşse de
(FSEK m.75-76) 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Y ürürlük ve
Uygulama Şekli Hakkında Kanun’ un 9 uncu maddesi uyarınca özel kanun-

“ ...Sanık hakkında 5846 sayılı kanunun 73/5. maddesine göre dava açılıp anılan yasanın
75. maddesinde de “ 71. 72. 73. maddelerde sayılan suçlardan dolayı kovuşturma şikayete
bağlıdır” hükmü bulunduğu, eser sahibi Oxford University Press firması ile Oxford Ya­
yıncılık Ltd. Şti. arasında yapılan 30 Nisan 1997 tarihli lisans sözleşmesinde dava ve şi­
kayet hakkı tanınmadığı gözetilerek suç tarihi itibariyle dava ve şikayet hakkı tanındığına
dair müşteki şirkete verilmiş yetki belgesi olup olmadığı araştırılıp 5846 sayılı kanunun
76. maddesine 4630 sayılı kanunla eklenen son fıkra da nazara alınarak sonucuna göre
şikayet hakkının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi...” Yarg. 7.
CD., 28.10.2003, 1968/9296 (Karar yayınlanmamıştır).
108 Soysal, s.654-655.
109 Ö ztürk-Erdem , s.91.
5846 S ayılı F ik ir ve Sanat E se rle ri Kanunu ’nda Düzenlenen ... 271

larda öngörülen şahsi davalar kamu davasına dönüştürülmüştür. Bu davalar


hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Ceza Muhakemesi Kanunu’ nun
uzlaşmaya iliş k in hüküm leri de uygulanır (5320 sk. m.9/4).

IV-SONUÇ
F ik ir ve sanat eserlerinin kâ fi derecede korunması eser sahibinin ürettiği
değerden istifadesini arttırmakta, eser sahibi yeniden üretme konusunda teş­
v ik edilm iş olmaktadır. Bu durum ister istemez rekabet ortamını ve n ite lik li
eserlerin sayısının artmasını sağlayacaktır. Bu çerçevede fik ir ve sanat eser­
le rinin korunmasında alınan tedbirlerin ve getirilen cezai hüküm lerin sadece
hak sahibi bakımından değil, ülkem iz açısından ifade ettiği değer çok fazla­
dır. F ik ri hakların yeteri kadar korunmadığı b ir ülkede, İktisadi, kültürel,
bilim sel ve sosyal hayatta üretim in, üretimde rekabetin ve kalitenin artmasını
beklemek h aya lcilik olacaktır.
FSEK’ in genel sistemine uygun olarak inceleme konusu suç tip le ri “ ma­
nevi haklara tecavüz” ve “ m ali haklara tecavüz” ayırım ı esas alınarak düzen­
lenm iştir. Ancak yukarıda da ifade ettiğim iz üzere, manevi ve m ali haklara
saldırı teşkil eden fiille r iç içe geçmiş n iteliktedir. N itekim b ir f iil, mağdurun
sadece manevi hakkım ya da sadece mali hakkım ihlal edebileceği gib i, her
ik is in i de ihlal edebilir. Bu itibarla, suni n ite lik taşıyan bu ayırıma suç tip in in
düzenlenmesinde yer verilmemesi ve bu hakların aynı başlık altında b irlikte
düzenlenmesi yerinde olur. Suç tip in in bu şekilde kaleme alınması ile yasa­
nın “ manevi haklar” ve “ m ali haklar” şeklindeki ayırımı ile buna bağlanan
sonuçlarda her hangi b ir fa rk lılık olmayacağı da tabiidir. Tasarı’daki değişik­
lik önerisi bu anlamda yerinde bir hüküm sevk etmektedir.
İnceleme konumuzu oluşturan suç tiplerinde “ eser” ve “ eser sahipliği”
kavramları önem arz etmektedir. Ö zellikle mali hakların devrine iliş k in iz ­
nin, FSEK’te öngörülen kaidelere uygun olması gerekmektedir. Suçun oluş­
ması bakımından önem arz eden bu hususlar, takibi şikâyete bağlı b ir suç söz
konusu olduğundan, ye tkili mercilere suçun işlendiği konusunda şikâyette
bulunan kim selerin hak sahibi olup olm adıkları noktasında da dikkate alın­
m alıdır.
FSEK.’nun, cezai himayeyi sağlayabilmek için çok ağır hapis ve para
cezalan öngörmesine rağmen, bu suçların takiplerini kişisel şikâyete bağlı
tutması sakıncalı olmuştur. Şöyle k i, ih la lle rin önlenmesi eser sahibinin hak­
larının muhafazası yanında devletin vergi kaybına uğramaması açısından da
önem lidir. Ö zellikle korsan yayınla mücadele suçun re’ sen kovuşturulmasıy-
la daha etkin olarak yürütülebilir. Ayrıca kanun koyucu suçun takibini şikâ­
yete bağlı tutarak şikâyetçinin eline suiistim ale açık b ir yetki vermiş olm ak­
tadır.
272 Ahm et C aner Yenidünya EÜ H FD , C. X, S. 3-4 , (2006)

FSEK.m.74’te yer alan fa il ve iştirake iliş k in özel düzenlemenin de ceza


hukukunun genel prensipleriyle uyuşmadığını belirtm eliyiz.
M anevi ve m ali haklara tecavüz suçlarında kanun koyucu yaptırım ın be­
lirlenm esi konusunda hâkime çok geniş b ir takdir yetkisi verm iştir. Hâkim
eylemin ağırlığını nazara alarak a lt ve üst sınırlar arasında hapse veya adli
para cezasına veyahut her ikisine birden hükm edebilir. Hapis cezası ile adli
para cezasının seçim lik olması ile b irlikte hükmedilmesi arasında takdir yet­
kisinin tayini açısından somut kıstasların getirilm em iş olması kanımızca
yerinde değildir.

You might also like