You are on page 1of 21

MEDENİ HUKUKUN

KAYNAKLARI

• Yürürlük Kaynakları
İÇİNDEKİLER

• Yazılı Kaynaklar
• Yazılı Olmayan Kaynaklar
• Hâkim Tarafından Yaratılan
Hukuk MEDENİ HUKUK I
• Yaratıcı Kaynaklar
• Bilgi Kaynakları
• Bilimsel Görüşler
• Yargısal İçtihatlar Dr. Öğr. Üyesi
H. Kübra
ERCOŞKUN ŞENOL

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Medeni hukukun yürürlük
HEDEFLER

kaynakları hakkında ayrıntılı bilgi


sahibi olabilecek,
• Medeni hukukun yaratıcı
kaynaklarını öğrenebilecek,
• Medeni hukukun bilgi kaynaklarını
kavrayabileceksiniz.

ÜNİTE ÜNİTE

1
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
2
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Medeni Hukukun Kaynakları

Medeni Hukukun
Kaynakları

Medeni Hukukun Medeni Hukukun


Medeni Hukukun
Yürürlük Yaratıcı
Bilgi Kaynakları
Kaynakları Kaynakları

Medeni Hukukun
Yürürlük
Kaynakları

Yazılı Olmayan Hakim


Yazılı Kaynaklar Kaynaklar Tarafından
Yaratılan
(Örf ve Adet Hukuku) Hukuk

Uluslararası
Kanun Sürekli Geleneğe Uymanın
Antlaşma
Uygulama Zorunlu Olduğu
İnancının Yerleşmesi
İçtihadı Cumhurbaşkanlığı
Birleştirme
Kararı Kararnamesi

Yönetmelik

Medeni Hukukun
Yardımcı
Kaynakları

Bilimsel Görüşler Yargısal İçtihatlar

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Medeni Hukukun Kaynakları

GİRİŞ
Hukukta kaynak kavramının üç değişik anlamı bulunmaktadır. Bir anlamıyla
hukuk kaynağı, hukuk kurallarını yaratan gücü ifade eder. Bunlara hukukun
Hukukta kaynak
deyince bundan yaratıcı kaynakları denir. Anayasa da dâhil olmak üzere tüm Kanunlar yasama
yaratıcı, bilgi ve organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yürürlüğe koyulurlar. Bu
yürürlük kaynakları nedenle TBMM’ye kanun koyucu da denilmektedir. TBMM en önemli yaratıcı
anlaşılır. kaynaktır. Ancak hukukun başka yaratıcı kaynakları da mevcuttur.
Diğer bir anlamda hukuk kaynağı, hukuki meselelerin çözümünde
uygulanması gereken kuralları ifade eder. Bunlara ise hukukun yürürlük kaynakları
denir. Hukukun yürürlük kaynakları Türk Medeni Kanunu’nun “Hukukun
uygulanması ve kaynakları” başlıklı 1. maddesinin ilk iki fıkrasında kanun, örf ve
adet hukuku ve hâkim tarafından yaratılan hukuk olmak üzere bir sıralamaya tabi
tutulmuştur.
Üçüncü anlamıyla hukuk kaynağı hukuku bilmemizi, tanımamızı sağlayan
araçları ifade eder. Bunlara da hukukun bilgi kaynakları adı verilir. Aslında
hukukun yürürlük kaynakları da bir bilgi kaynağıdır. Ancak hukuk kurallarını
uygulamak zorunda olan kişiler ve özellikle hâkimler kuralın tam olarak neyi ifade
ettiğini daha iyi anlayabilmek için, yargısal içtihatlardan ve hukuk bilimi ile uğraşan
kişilerin hukuk kurallarına ilişkin bilimsel görüşlerinden (öğreti-doktrin)
yararlanırlar. Bu nedenle, hukukun yürürlük kaynakları asli kaynaklar olarak
adlandırılırken, içtihadı birleştirme kararları hariç olmak üzere yargı kararları ve
bilimsel görüşler hukukun yardımcı kaynakları olarak adlandırılmaktadır
Bu ünitede de öncelikle medeni hukukun yürürlük kaynakları, ardından da
yaratıcı ve bilgi kaynakları incelenecektir.

MEDENİ HUKUKUN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI


Hukukun yürürlük kaynakları Türk Medeni Kanunu’nun “Hukukun
uygulanması ve kaynakları” başlıklı 1. maddesinin ilk iki fıkrasında şöyle
belirtilmiştir:
“Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.
Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hâkim, örf ve adet hukukuna göre,
bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre
karar verir.”
Bu hükümde hukukun yürürlük kaynakları kanun, örf ve adet hukuku ve
hâkim tarafından yaratılan hukuk olmak üzere bir sıralamaya tabi tutulmuştur.
Ancak önemle belirtmek gerekir ki; bu hükümde yer alan “kanun” deyimi sadece
teknik anlamdaki kanunu değil, Anayasa’nın belirttiği usullere uygun olarak
yürürlüğe konan her türlü yazılı hukuk kuralını (kanun, uluslararası anlaşma,
cumhurbaşkanlığı kararnamesi, yönetmelik vb.) kapsamına alır.
Böylece yazılı hukuk kurallarına öncelik tanınmış ve hukuki bir meselenin
çözümüne ilişkin yazılı hukuk kurallarında bir hüküm bulundukça bunun

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Medeni Hukukun Kaynakları

uygulanması esası benimsenmiştir. Fakat yazılı hukuk kurallarında hukuki bir


meseleye uygulanabilecek bir hükmün bulunmaması ihtimali de mevcuttur. Zira
kişilerin gündelik hayatlarında karşılaşabilecekleri tüm meselelere ilişkin yazılı
hukuk kuralları oluşturmak mümkün değildir. Bu nedenle boşluğun örf ve adet
hukuku kuralı ile ve burada da bir kural bulunamaz ise hâkimin koyacağı kural ile
doldurulması kabul edilmiştir.
Bu yaklaşım ile bir yandan yazılı hukuk kurallarının örf-âdet hukukuna ve
hâkimin yarattığı hukuka üstünlüğü kabul edilmiş, diğer yandan da yazılı hukuk
kurallarından başka hukuk kaynaklarının varlığı da benimsenerek hukukun sadece
yazılı hukuk kurallarından ibaret olmadığı kabul edilmiştir [1].

1. KANUN
(YAZILI HUKUK KURALLARI)

2. ÖRF VE ADET HUKUKU


(YAZILI OLMAYAN HUKUK KURALLARI)

3. HÂKİM TARAFINDAN YARATILAN HUKUK

Yazılı Kaynaklar (Yazılı Hukuk Kuralları)


Kanunlar, yetkili yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
Anayasa’nın 88 ve devamı maddelerinde öngörülen usul ve şekillerde kabul edilip
Medeni hukukun yazılı Cumhurbaşkanı tarafından Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan yazılı
kaynakları, yazılı hukuk hukuk kurallarıdır.
kurallarından ibarettir. Aslında Anayasa da bir kanundur; yani “kanun” kavramının kapsamına girer.
Fakat Anayasa diğer tüm kanunların üstünde temel bir kanundur. Anayasa’nın 11.
maddesine göre: “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare
makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasa’ya aykırı olamaz.”
Medeni hukuku ilişkin en temel düzenlemeler Anayasa’da yapılmış olmakla
birlikte, bu alandaki temel kanunlar Türk Medeni Kanunu ve Türk Borçlar
Kanunu’dur. Ancak medeni hukuka ilişkin tüm kanunlar bunlardan ibaret değildir.
Başta Nüfus Hizmetleri Kanunu, Vakıflar Kanunu, Dernekler Kanunu, Tapu Kanunu,
Kadastro Kanunu ve Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi
Hakkında Kanun olmak üzere medeni hukuka ilişkin burada sayamayacağımız
kadar çok sayıda kanun mevcuttur.
İki veya daha fazla devlet ya da devletlerle uluslararası kuruluşlar arasında
çeşitli hukuki yükümlülükler kurmak, değiştirmek veya ortadan kaldırmak amacıyla
yapılan yazılı irade beyanlarına uluslararası antlaşma adı verilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Medeni Hukukun Kaynakları

Anayasa’da belirtilen usule göre yürürlüğe konulan uluslararası antlaşmalar


kanun hükmündedir. Hatta aynı konuyu düzenleyen temel hak ve özgürlüklere
ilişkin uluslararası antlaşmalarla, kanunların farklı hükümler içermesi nedeniyle
çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslararası antlaşma hükümleri esas alınır (m. 90/5).
Bakanlar Kurulunun, Anayasa’nın yürürlükten kalkan 91. maddesi uyarınca
TBMM’den aldığı yetkiye dayanarak çıkardığı kanun hükmünde kararnameler de
kanun gibi etkilidir. Yine Anayasa’nın yürürlükten kaldırılan 121. ve 122.
maddelerine göre olağanüstü hâl veya sıkıyönetim ilanı hâlinde,
Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü hâlin veya
sıkıyönetim hâlinin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde kararnameler
çıkarabilir. Bu gibi kanun hükmünde kararnameler de kanun gibi etkili olurlar.
Kanun hükmünde kararnamelerin tamamı Resmî Gazetede yayımlanır. Mevcut
kanun hükmünde kararnameler geçerliliklerini korumakla birlikte, kanun
hükmünde kararname ile ilgili tüm anayasal düzenlemeler 1 Ocak 2017 tarih ve
6771 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırıldığı için, artık yeni bir kanun hükmünde
kararname çıkarılması mümkün değildir.
Anayasa’nın yürürlükten kaldırılan 115. maddesine göre tüzükler, Bakanlar
Kanun hükmünde Kurulu tarafından, kanunların uygulamasını göstermek ve emretmiş olduğu işleri
kararnameler ve
belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak ve Danıştay incelemesinden geçirilmek
tüzüklerle ilgili
düzenlemeler 6771 şartıyla Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan yazılı hukuk kurallarıdır.
sayılı Kanunla Başta Tapu Sicil Tüzüğü ve Hayvan Rehni Tüzüğü olmak üzere medeni hukukla ilgili
yürürlükten birçok tüzük mevcuttur. Bu tüzükler geçerliliklerini günümüzde de korumakla
kaldırılmıştır. birlikte, tüzüklerle ilgili tüm anayasal düzenlemeler 1 Ocak 2017 tarih ve 6771
sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırıldığı için, artık yeni bir tüzüğün çıkarılması
mümkün değildir.
Anayasa’nın 104. maddesinin 17. fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanı, yürütme
yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasa’nın
ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve
ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle düzenlenemez. Anayasa’da münhasıran kanunla düzenlenmesi
öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Kanunda açıkça
düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması hâlinde,
kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun
çıkarması durumunda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hâle gelir.
Kararnameler yayımdan sonraki bir tarih belirlenmemişse, Resmî Gazetede
yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler (AY m. 104/19).
Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını
ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını
sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.
Her yönetmelik Resmî Gazetede yayımlanmaz. Hangi yönetmeliklerin Resmî
Gazete yayımlanacakları 3011 sayılı Resmî Gazetede Yayımlanacak Olan
Yönetmelikler Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Medeni Hukukun Kaynakları

Başta Evlendirme Yönetmeliği olmak üzere medeni hukuka ilişkin pek çok
yönetmelik mevcuttur.
Medeni hukuk ile ilgili davalara, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun
öngördüğü görev hükümleri çerçevesinde sulh veya asliye hukuk mahkemelerinde
bakılır. Aile mahkemeleri, kadastro Mahkemeleri, fikri ve sınai haklar hukuk
mahkemeleri gibi mahkemeler de, asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere
görev yapan özel ihtisas mahkemeleridir. Bir davayı ilk elden inceleyip hüküm
vermek zorunda olan bu mahkemeler, ilk derece mahkemesi olarak adlandırılırlar.
İlk derece mahkemeleri tarafından verilen bazı kararların denetlenmesi için istinaf
yoluna başvurulabilir. İstinaf incelemesi bölge adliye mahkemeleri tarafından
yapılır. Bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen bazı kararların denetlenmesi
için ise temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz incelemesi ise Yargıtay tarafından
yapılır.
Kanun hükümlerinin yorumlanması, uygulanması veya boşluklarının
doldurulmasında Yargıtay’ın çeşitli daireleri veya Genel Kurul kararları arasında
görüş ayrılıkları ortaya çıkabilmektedir. Hatta görüş ayrılıklarına aynı dairenin
kararları arasında dahi rastlanabilmektedir. Bu durumun hukuk güvenliği ile
bağdaşmadığı açıktır. Zira çok benzer olaylarda birbirinden farklı hükümler
verilmesinin kişilerin kafasını karıştıracağı açıktır. İşte bu görüş aykırılıklarını
ortadan kaldırmak üzere kabul edilen imkân, meselenin bir içtihadı birleştirme
kararı ile çözülmesidir. Bu karar İçtihadı Birleştirme Kurulu olarak görev yapan
Hukuk Genel Kurulu tarafından verilir (Yargıtay Kanunu m. 15). Ancak içtihat
farklılığı bizzat Hukuk Genel Kuruluna ait bir karara ilişkinse karar, Büyük Genel
Kurul tarafından verilmelidir (YK m. 16).
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları benzer hukuki meselelerde tüm
hâkimleri hatta herkesi bağlar. İçtihadı birleştirme kararları Resmî Gazetede
yayımlanırlar.

Kanunda (Yazılı Hukuk Kurallarında) uygulanabilir bir hüküm


bulunmaması: kanun boşluğu
Yazılı hukuk kurallarının yorumlanması neticesinde mevcut hukuki meseleye
Bir kanun boşluğunun uygulanabilir bir hüküm bulunmazsa bu konuda bir kanun boşluğu bulunduğu
varlığından söz
sonucuna varılır. Ancak bir kanun boşluğu bulunduğu sonucuna varabilmek için
edebilmek için,
öncelikle ortada hukuk tarafından düzenlenmesi gereken bir konunun olması
öncelikle ortada hukuk
tarafından gerekir. Hukukun ilgi alanı dışında kalan, yani hukuka yabancı olan konular
düzenlenmesi gereken hakkında yazılı hukuk kurallarında bir hüküm bulunmaması bir kanun boşluğunun
bir konunun olması olduğu anlamına gelmez [2].
gerekir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Medeni Hukukun Kaynakları

•Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği'nde bir askeri veya


bir kıt'ayı selâmlamak, "o askerin veya o kıt'anın şahsiyetinde
Örnek
münderiç yüksek Türk Silâhlı Kuvvetlerini selâmlamak ve ona
bağlılığı, sevgi ve saygıyı göstermek" olarak kabul edilmiş (m. 133)
ve bu hükmün devamında askerlerin birbirlerini selamlama şekli
ayrıntılı olarak düzenlenmiştir (m. 134-156).
•Buna karşın sivillerin birbirlerini selamlamalarına ilişkin bir yazılı
hukuk kuralı mevcut değildir. Zira bu hukukun değil, görgü
kurallarının ilgi alanına giren bir meseledir. Yani burada bir kanun
boşluğu mevcut değildir.

Yine kanun hükümleri sadece düz anlamlarıyla değil, zıt anlamları ile de
uygulama alanı bulurlar. Düz anlam, hükümden doğrudan doğruya ulaşılan anlamı;
zıt anlam ise, hükmün aksinden anlaşılan anlamı ifade eder. Ancak hükmün zıt
anlamıyla uygulanması bakımından, zıt anlam ile ulaşılan sonuç, başka bir kanun
hükmüyle çatışmamalı ve hükmün amacına aykırı olmamalıdır. İşte bir kanun
Kanun hükümleri hükmü hukuki bir meseleye zıt anlamıyla bir çözüm getiriyorsa artık kanunda bir
sadece düz anlamlarıyla
boşluk olduğundan söz edilemez. Bu hâldeki kanundaki susma, kanun koyucunun
değil, zıt anlamları ile
de uygulama alanı olumsuz bir çözüm istediği anlamına gelir ve söz konusu susma, bilinçli (kasıtlı)
bulurlar. susma olarak adlandırılır [3].

• İki süt kardeşin veya iki kuzenin birbirleriyle evlenip


Örnek

evlenemeyecekleri sorusu, TMK m. 129'un zıt anlamıyla


cevaplandırılabilir. Zira bu hükümde sadece birbirleriyle
evlenmeleri yasak olan kişilere işaret edilmiştir. Bu hâlde bu
maddede gösterilen kişilerin dışındaki kişilerin (bu arada süt
kardeşler veya kuzenlerin) diğer koşullara da uygun olmak
Kanun boşluğu (kural kaydıyla birbirleriyle evlenebilecekleri sonucuna varılır.
dışı boşluk) ile hüküm
içi boşluk (kural içi
boşluk) birbirinden
farklı kavramlardır. Kanun boşluğu (kural dışı boşluk) kavramı ile hüküm içi boşluk (kural içi
boşluk) da birbirleriyle karıştırılmamalıdır. Bir kanun hükmünün, bir olaya
uygulanabilmesi için gerekli tüm unsurları içinde barındırmayıp hâkime bir
araştırma ve değerlendirmede bulunmak suretiyle hükmün unsurlarını
tamamlama görevini verdiği hâllerde bir hüküm içi boşluktan söz edilir. Kanun
koyucu somut hukuki meselelerin gösterebileceği farklı özellikler nedeniyle daha
adil bir çözüme varılabilmesi için sıklıkla hüküm içi boşluklara yer vermiştir. Ancak
hüküm içi boşluğun bulunduğu hâllerde yine de sorunu çözebilecek bir kanun
hükmü olduğundan bu durum bir kanun boşluğu olarak nitelendirilemez [4].
Kanun boşlukları çeşitli ayırımlara tabi tutulabilir [5]:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Medeni Hukukun Kaynakları

 Bilinçli Boşluk - Bilinçsiz Boşluk: Kanun koyucu bir kanun boşluğunu


bilerek ve isteyerek bırakmışsa bilinçli boşluk; bilmeden ve istemeden
bırakmışsa bilinçsiz boşluk söz konusu olur.

Örnek •Taşınır malın mülkiyetinin bir kişiden diğerine geçiren


tasarruf işleminin geçerli bir iktisap sebebine
dayanmasının gerekip gerekmediği hususu TMK'da
düzenlenmemiştir. Ancak kanun koyucu bu boşluğu
bilerek bırakmış, meselenin çözümünü uygulama ve
öğretiye bırakmayı tercih etmiştir.

Bilinçli boşluk ve bilinçli susma birbirleriyle karıştırılmamalıdır. Bilinçli


susma hâlinde kanun koyucu, bir hükmün zıt anlamıyla hukuku bir meseleye bir
çözüm getirmektedir. Bilinçli boşluk hâlinde ise, kanun koyucu kanunda gerçekten
bir boşluk bırakma iradesine sahiptir.
 Açık Boşluk - Örtülü (Gizli) Boşluk: Hukukun ilgi alanına giren ve bu
nedenle kanunda düzenlenmesi gereken bir konuda kanunda
uygulanabilecek hiçbir hükme yer verilmemişse açık boşluk söz konusu
olur.

•Tapusuz taşınmazların mülkiyetinin ne şekilde


Örnek

devredileceğine ilişkin kanuni bir düzenleme söz


konusu değildir. İşte bu alanda açık bir kanun
boşluğu söz konusudur.

Kanunda somut hukuki meseleye uygulanabilecek bir hüküm


bulunmasına rağmen bu hükmün sözü ve ruhu (özü) birbiriyle
bağdaşmıyorsa veya hüküm aynı değerde başka bir hükümle çatışıyorsa
ya da hükmün uygulanması dürüstlük kuralıyla bağdaşmıyor ve bir
hakkın kötüye kullanılması niteliği taşıyorsa bu hâlde örtülü (gizli)
boşluktan söz edilir.
 Gerçek Boşluk - Gerçek Olmayan Boşluk: Hukuki bir mesele hakkında
kanunda hiçbir hüküm bulunmuyorsa gerçek boşluktan söz edilir.
Anlaşılacağı üzere gerçek boşluk açık boşlukla birebir örtüşür.
Buna karşın kanunda bir hüküm yer almakla birlikte bu hüküm
Hukuki bir mesele beğenilmiyor, ihtiyaçları yeterince karşılamıyor ve tatmin edici
hakkında kanunda bulunmuyorsa gerçek olmayan boşluk söz konusu olur. Örtülü boşluklar,
hiçbir hüküm
gerçek olmayan boşluklar içerisinde yer alırlar. Ancak gerçek olmayan
bulunmuyorsa gerçek
boşluktan söz edilir. boşluk kavramı, örtülü boşluk kavramından daha geniş bir kavramdır.
Gerçek olmayan bir boşluğu doldurmak hâkimin değil, kanun
koyucunun görevidir. Zira hâkim kanun hükmünü düzeltme yetkisine
sahip değildir. Ancak tatmin edici olmayan hükmün uygulanması hakkın

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Medeni Hukukun Kaynakları

kötüye kullanılmasını teşkil edecekse, hâkim TMK m. 2/2’ye göre


hareket edebilir. Bu hükme göre: “Bir hakkın açıkça kötüye
kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Bu hâlde hâkim tatmin edici
olmayan hükmü uygulamayarak, ortaya çıkan örtülü boşluğu TMK m.
1’e göre kendisi doldurabilir.

Yazılı Olmayan Kaynaklar: Örf ve Adet Hukuku


Yazılı hukuk kurallarında bir boşluk olduğu takdirde, TMK m. 1/2’ye göre
hâkim bu boşluğu örf ve adet hukukuna göre doldurur.
Bir toplumda sürekli şekilde tekrarlanma yoluyla yerleşmiş bulunan,
toplumca uyulması zorunlu olduğu düşünülen, toplumun ruhundan doğan ve ne
zamandan beri uygulandığı bilinmeyen davranış kuralları örf ve adet hukuku
kurallarıdır [6].

Örf ve adet hukuku kuralının doğması için gerekli koşullar


Tanımından da anlaşılacağı üzere bir örf ve adet hukuku kuralının
doğabilmesi için şu iki koşulun gerçekleşmesi gerekir:
 Sürekli uygulama: Sürekli uygulamaya örf ve adet hukuku kuralının
maddi unsuru da denilmektedir. Bir olay karşısında toplum üyelerinin
davranış tarzının, sürekli olarak tekrarlanması ile bir gelenek ortaya
çıkmış olur. Bir davranışın tekrarlanmasının bir gelenek hâline gelmesi
Örf ve adet hukuku için ne kadar bir süreye ihtiyaç bulunduğuna kesin bir cevap verilemez.
kuralının sürekli Ancak hâlihazırda bu geleneğin ne zamandan beridir uygulandığının
uygulama ve geleneğe
bilinmemesi gerekir. Bu husus Sultan Süleyman Kanunnamesi’nde
uymanın zorunlu
olduğu inancının “Kadim kırk elli yıla denmez; kadim odur ki anın evvelini kimesne
yerleşmesi şeklinde iki bilmeye” şeklinde ifade edilmiştir.
unsuru mevcuttur.
 Geleneğe Uymanın Zorunlu Olduğu İnancının Yerleşmesi: Bu unsur da
örf ve adet hukuku kuralının manevi unsuru olarak adlandırılmaktadır.
Bir geleneğin alelade örf ve adet olmaktan çıkıp bir örf ve adet hukuku
kuralı olabilmesi için, toplumda bu geleneğe uyulmasının zorunlu
olduğu inancının yerleşmesi gerekir.
Öğretide bu iki koşulun dışında bir de Devlet ve özellikle yargı organları
tarafından benimsenme şeklinde hukuki bir koşulun bulunduğunu ileri sürenler de
mevcuttur [6]. Kanaatimizce bu tür bir koşula gerek yoktur. Yani hâkimin, bir örf
ve adet hukuku kuralının daha önce devlet tarafından yaptırıma bağlanmış olup
olmadığını, diğer bir deyişle daha önce bir mahkeme tarafından kullanılmış olup
olmadığını araştırması gerekli değildir. Zira örf ve adet hukuku kuralını uygulama
zorunluluğu doğrudan TMK m. 1’den kaynaklanmaktadır [1].

Örf ve adet hukukunun rolü


Örf ve adet hukuku, ikinci derecede bir hukuk kaynağı olarak kanun
boşluğunu doldurur. Buna, örf ve âdet hukukunun tamamlayıcı rolü denir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Medeni Hukukun Kaynakları

Örf ve adet hukuku kurallarından kanun hükümlerinin yorumlanması


bakımından da faydalanılır. Buna, örf ve adet hukukunun yorumlayıcı rolü denir.

•TMK m. 129 b. 1'e göre: "... amca, dayı, hala ve teyze ile
Örnek
yeğen arasında" evlenmek yasaktır. Bu yasağın yarım kan
amca - dayı - hala - teyze ile yeğen arasında da geçerli olup
olmadığı örf ve adet hukukuna göre yorumlanır. Buna göre
Türk hukukunda tam kan da olduğu gibi, yarım kan amca,
dayı, hala ve teyze ile yeğeni arasında da evlenmek
yasaktır.

Örf ve adet hukuku kuralları kanun hükümlerinin, örf ve âdete atıf yapmış
olduğu hâllerde de etki gösterirler.

•TBK m. 357/2'ye göre: "Ürüne katılmalı kira, kira bedelinin


devşirilecek ürünün belli bir oranı olarak kararlaştırıldığı ürün
kirasıdır. Bu oran sözleşmeyle kararlaştırılmamışsa, yerel
adete göre belirlenir."
Örnek

•Bu hükümde yer alan boşluk, yarıcılık ve ortakçılık adı verilen


örf ve adet hukuku kurallarından faydalanılarak doldurulur.
•Yarıcılık, ürün elde edilebilen topraklar üzerinde yapılan öyle
bir sözleşmedir ki; tarlasını bizzap ekip biçemeyen kişi, onu
bir başka kişiye teslim eder. Yarıcı adı verilen bu kişi, tarla
sahibinin kendisine verdiği tohum ile tarlayı eker, ürünü
kaldırdıktan ve gelecek yılıln tohumluğunu ayırdıktan sonra
kalan ürünün bir kısmını tarla sahibine vermeyi üstlenir.
•Ortakçılık ise, ürün veren inek, koyun, keçi gibi hayvanlar
hakkında yapılan öyle bir sözleşmedir ki; hayvanın bakımı
kendisine bırakılan kişi, her yıl hayvandan elde ettiği yağ ve
süt gibi ürünlerin belli bir kısmını hayvanın sahibine vermeyi
üstlenir.

Bir kanun hükmü, bir örf ve adet hukuku kuralına aykırı olsa da, kanun örf
ve adetten daha önce gelen bir hukuk kaynağı olduğu için, örf ve adet hukukuna
değil, kanuna itibar edilir. Fakat bazen örf ve adet hukukunun, kendisine aykırı
olan bir kanun hükmünün uygulanmasını fiilen engellediği görülmektedir. Bu
durumda örf ve adet hukukuna aykırı olduğu ve fiilen uygulanamadığı için
Bir kanun hükmü, bir
toplumun ihtiyaçlarını karşılamayan kanun hükmünün değiştirilmesi gündeme
örf ve adet hukuku
kuralına aykırı olsa da, gelebilmektedir. Yani bir örf ve adet hukuku kuralı bazen bir kanun hükmünü
örf ve adet hukukuna değiştirmeye ve yeni bir kanun hükmünü kabule zorlayıcı bir rol oynayabilir [7].
değil, kanuna itibar
edilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Medeni Hukukun Kaynakları

•1926 tarih ve 743 sayılı eski Türk Kanunu Medenisi'ne göre erkek
on sekiz, kadın on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemezdi.
Örnek Ülkemizde genç yaşta evlilikler yapıldığından, bu hüküm 1938'de
değiştirilmiş ve hem erkek hem de kadının on yedi yaşını
doldurmadıkça evlenemeyecekleri hükmü getirilmiştir. 2002 tarih
ve 4721 sayılı yeni Türk Medeni Kanunu'nda da on yedi yaşını
dolduran kişilerin evlenebilecekleri hükme bağlanmıştır (m.
124/1). Yani kişiler on sekiz yaşını doldurunca ergin olabildikleri
hâlde (m. 11/1), örf ve adet hukukunun zorlaması nedeniyle,
kanunen daha erken bir yaşta evlenme hakkına sahiptirler.

Örf ve adet hukukunun türleri


Örf ve adet hukuku çeşitli ayırımlara tabi tutulabilir. En önemli ayırımlar ise
şunlardır [7]:
 Örf ve adet hukuku ülkenin sadece belli bir yöresinde uygulanıyorsa
buna yerel (yöresel) örf ve adet hukuku denir. Buna karşın tüm ülkede
uygulanan örf ve adet hukuku kurallarına ise yaygın örf ve adet hukuku
denir.

•TTK m. 2/2'ye göre: "Bir bölgeye...özgü ticari örf ve


Örnek

adetler genel olanlara üstün tutulur..."

 Belirli bir zümre veya sınıf mensupları arasında uygulanan örf ve adet
hukuku kurallarına özel örf ve adet hukuku, buna karşın tüm zümre ve
sınıf mensupları arasında uygulanan örf ve adet hukukuna ise genel örf
ve adet hukuku denir.

•TTK m. 2/2'ye göre: "(2)... bir ticaret dalına özgü ticari


Örnek

örf ve adetler genel olanlara üstün tutulur..."

Ticari işlerle ilgili örf ve  Ticari işlerle ilgili örf ve adet hukuku kurallarına ticari örf ve adet
adet hukuku kurallarına hukuku, bu nitelikte olmayan örf ve adet hukuku kurallarına ise adi örf
ticari örf ve adet ve adet hukuku denir [8].
hukuku denir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Medeni Hukukun Kaynakları

•TTK m. 1/2'ye göre: "(2) Mahkeme, hakkında ticari bir

Örnek
hüküm bulunmayan ticari işlerde, ticari örf ve adete
göre karar verir."
• Yine TTK m. 2/3'e göre: "Ticari örf ve adet, tacir
sıfatını haiz bulunmayanlar hakkında ancak onlar
tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği takdirde
uygulanır.

Hâkim, hukuki meseleye ilişkin bir örf ve adet hukukunun bulunup


bulunmadığının tespiti bakımından bilirkişiye başvurabilir. Özellikle ilgili ticaret ya
da meslek odasının görüşünü alabilir. Zira hâkimin tüm örf ve adet hukuku
kurallarını bilmesi mümkün değildir.

Hâkim Tarafından Yaratılan Hukuk


TMK m. 1/2’ye göre hâkim, önüne gelen hukuki bir meseleye ilişkin kanunda
uygulanabilir bir hüküm yoksa örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi
kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar vermelidir. Yani
Hâkimin hukuk yaratma bir kanun boşluğunun olmasının (yazılı hukuk kurallarında hüküm bulunmaması)
yetkisi sadece bir yetki da ötesinde bir hukuk boşluğu (yazılı hukuk kurallarının yanı sıra örf ve adet
değil, aynı zamanda bir hukukunda da bir hüküm bulunmaması) söz konusu ise, hâkime meseleye
görevdir. uygulanacak hükmü bizzat yaratma yetkisi verilmiştir. Bu sadece bir yetki değil,
aynı zamanda bir görevdir. Zira Anayasa’nın 36. maddesinin 2. fıkrasına göre hiçbir
mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz. Bu hâlde hâkim,
uygulanabilecek bir hukuk kuralı olmadığı gerekçesiyle bir uyuşmazlığı çözmekten
kaçınamaz.
Hâkimin hukuk yaratırken uygulayacağı metot da, TMK m. 1/2’de
belirtilmiştir. Buna göre hâkim, hukuk yaratırken kanun koyucu gibi hareket
etmelidir. O hâlde benzer olaylara uygulanabilecek genel ve soyut nitelikte bir
kural yaratmalı, sadece somut olaya özgü kazuistik (çok ayrıntılı) bir kural
koymaktan kaçırmalıdır. Bunu yaparken kanun koyucunun yapmak zorunda
olduğu gibi, tarafların karşılıklı menfaatlerini adil bir biçimde tartmalıdır. Yarattığı
kural, mevcut hukuk düzeni ile çatışmamalı ve hukuki güvenlikle bağdaşmalıdır [9].

Hâkimin hukuk yaratırken yararlanacağı imkânlar


Hâkimin hukuk yaratırken yararlanabileceği ilk imkân, kanunun benzer
durumları düzenlemek için koyduğu, fakat önündeki meseleyi kapsamına almayan
bir hükümden öncelik (evleviyet) veya kıyas yoluyla yararlanmaktır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Medeni Hukukun Kaynakları

•TMK m. 507/2'ye göre ölenin cenaze masrafları terekeden


karşılanmalıdır. Ancak ölenin terekesi cenaze masraflarını

Örnek
karşılamaya yetmiyorsa bu giderlerin nasıl karşılayacağı
kanunda düzenlenmemiştir. İsviçre Federal Mahkemesi bu
boşluğu nafaka (TMK m. 364-365) hükümlerinden kıyasen
yararlanarak doldurmuştur. Gerçekten bir kişi hayatta iken
ona yardım etmekle yükümlü olanların, ölümü hâlinde
cenaze masraflarını karşılamaları gerektiğini kabul etmek
makuldür.

Hâkimin yararlanabileceği bir kanun hükmü bulunmasa dahi,


kanunun ruhundan yararlanması mümkündür.
Örnek

•TBK, çeşitli borç ilişkilerinin haklı sebeplerle sona


erdirilebileceğine ilişkin düzenlemeler yapmış, ancak
genel bir hükümle tüm sürekli borç ilişkilerinin haklı bir
sebeple sona erdirilebileceğine ilişkin bir düzenleme
yapmamıştır. Ancak bu husustaki diğer hükümler,
kanunun bir sürekli borç ilişkisine haklı bir sebeple son
verebilmeyi temel bir esas olarak kabul ettiğini, yani
kanunun ruhunun bu yolda olduğunu göstermektedir.

Hâkim, diğer yetkilerini kullanırken olduğu gibi, hukuk yaratırken de


bilimsel görüşlerden ve yargısal içtihatlardan yararlanabilir.
Yine hâkim hukuk yaratırken hukuk tarihinden ve karşılaştırmalı hukuktan
yararlanabilir. Bu noktada kaynak İsviçre Hukuku Türk hâkimi bakımından büyük
bir önem taşımaktadır.
Hukuk boşluğuna ilişkin mesele ile alakalı bir tasarı mevcutsa hâkim, hukuk
yaratırken bu tasarıdan da faydalanabilir. Zira bu tasarı yakın bir gelecekte pozitif
hukukun bir parçası olmaya adaydır [10].

Hâkimin yarattığı hukuk kuralının rolü


Hâkim yarattığı hukuk kuralını, bu kuralın konulmasına sebep olan
Hâkimin yarattığı hukuk uyuşmazlığa uygular ve buna göre karar verir. İçtihadı Birleştirme Kararları hariç,
kuralı pozitif hukukun hâkimin yarattığı hukuk kuralı bir kanun hükmü olmadığından, bu kural pozitif
bir parçası değildir.
hukukun bir parçası olarak kabul edilemez [4].

MEDENİ HUKUKUN YARATICI KAYNAKLARI


Hukukun yaratıcı kaynakları, hukukun yürürlük kaynaklarını yaratan
mercilerdir [11].

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Medeni Hukukun Kaynakları

Anayasa da dâhil olmak üzere tüm kanunlar yasama organı olan Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından yürürlüğe koyulurlar. Bu nedenle TBMM’ye kanun
koyucu da denilmektedir.
Kararname çıkarma yetkisine sahip olan Cumhurbaşkanı da hukukun yaratıcı
bir kaynağıdır.
Yönetmelikler için yaratıcı kaynak ise, yönetmeliği yürürlüğe koyan
Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileridir.
İçtihadı birleştirme kararı veren Yargıtay da hukukun yaratıcı kaynaklarından
biridir.
Örf ve adet hukukunun yaratıcı kaynağı ise toplumdur.
Hâkim de hukuk yarattığı takdirde, hukukun yaratıcı bir kaynağı olmaktadır.
Şu hâlde yasama, yürütme ve yargı organlarının yanı sıra bizzat toplum da
medeni hukukun yaratıcı kaynağı olabilmektedir.

MEDENİ HUKUKUN BİLGİ KAYNAKLARI


Hukuku tanımamızı, bilmemizi sağlayan kaynaklar hukukun bilgi kaynakları
olarak ifade edilmektedir. Aslında hukukun yürürlük kaynakları da bir bilgi
kaynağıdır. Ancak hukuk kurallarını uygulamak zorunda olan kişiler ve özellikle
Yargı kararları ve hâkimler kuralın tam olarak neyi ifade ettiğini daha iyi anlayabilmek için, yargısal
bilimsel görüşler içtihatlardan ve hukuk bilimi ile uğraşan kişilerin hukuk kurallarına ilişkin bilimsel
hukukun yardımcı görüşlerinden (öğreti-doktrin) yararlanırlar. TMK m. 1/3’e göre de: “Hâkim, karar
kaynaklarıdır. verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.” Bu nedenle,
hukukun yürürlük kaynakları asli kaynaklar olarak adlandırılırken, içtihadı
birleştirme kararları hariç olmak üzere yargı kararları ve bilimsel görüşler hukukun
yardımcı kaynakları olarak adlandırılmaktadır [12].

Bilimsel Görüşler
Bilimsel görüşlerden maksat, hukuk bilimi ile uğraşanların, hukuki meseleler
hakkında eserlerinde açıklamış oldukları düşüncelerdir. Bu düşünceler, öğreti veya
doktrin adı altında toplanmaktadır.
Hukuk bilimi ile uğraşanların fikirlerini açıkladıkları eserler, amaçları ve
uyguladıkları metodlar bakımından çeşitli şekillerde ortaya çıkmaktadır.
Özellikle hukuk öğretiminde ders kitabı olarak kullanılan sistematik
eserlerde, hukuk kuralları bir bütün olarak ele alınıp sistematik bir plan uyarınca
incelenir.
Örnek

•Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Medeni


Hukuku I Kitabı, sistematik bir eserdir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Medeni Hukukun Kaynakları

Şerhlerde ise, kanun maddeleri kanundaki sıra uyarınca teker teker ele
alınıp cümle cümle ve hatta kelime kelime incelenerek yorumlanır.
Monografiler, belli bir hukuki konuyu derinlemesine ele alan çalışmalardır.

•Hukuk alanında yazılan yüksek lisans,


Örnek doktora, doçentlik ve profesörlük takdim
tezleri monografik eserlerdir.

Makaleler ve bildiriler, belirli bir konuyu inceleyen bilimsel dergilerde, belirli


bir kişi veya olay anısına yayımlanan kitaplarda veya kongre, konferans ve
sempozyum gibi bilimsel etkinliklerin kitaplarında yayımlanan nispeten kısa
çalışmalardır.
Eser veya içtihat tahlilleri, hukuki bir eserin veya mahkeme kararının
özelliklerini belirtmek ve eleştirmek üzere yayımlanan çalışmalardır.
Kanun metnini ihtiva eden ve maddenin altına o madde ile ilgili önemli
açıklamalara yer veren notlu kanunlar da hukukun bilgi kaynakları arasında yer
alırlar.
Tüm bunlardan başka, belirli bir hukuki mesele ile ilgili mahkeme
kararlarının kolaylıkla bulunabilmesini sağlayan İçtihat derlemeleri ve bilimsel
eserlerin adlarını, yazarlarını yayımlandıkları yer ve yılı gösteren bibliyografiler de
hukuk ile uğraşanlara büyük kolaylık sağlarlar.

Yargısal İçtihatlar
Yargısal içtihatlar, yargı organı durumundaki mahkemeler tarafından
birbirine benzer anlaşmazlıklarda verilmiş aynı nitelikteki kararlardan çıkarılan
Yargısal içtihatlar, ilkelerdir.
mahkemeler tarafından
birbirine benzer Hâkim, karar verirken ilk derece mahkemeleriyle bölge adliye mahkemeleri
anlaşmazlıklarda ve Yargıtay tarafından verilen kararlardan yararlanabilir, ancak bu kararlar hâkim
verilmiş aynı nitelikteki için bağlayıcı bir nitelik taşımaz. Yargı kararları hukukun yardımcı kaynakları
kararlardan çıkarılan
arasında yer alır. Ancak daha önce belirttiğimiz gibi, Yargıtay’ın İçtihadı Birleştirme
ilkelerdir.
Kararları başta hâkim olmak üzere herkes için bağlayıcıdır. Bu nedenle İçtihadı
Birleştirme Kararları hukukun yürürlük kaynakları arasında bulunur.

• https://www.yargitay.gov.tr/dergi/yargitay-kararlari-
Bireysel Etkinlik

dergisi/aralik-2006/1 linkini tıklayarak, Yargıtay Hukuk


Genel Kurulu tarafından verilen kararı okuyunuz.
• Bu çalışmayı yaparken özellikle bilimsel görüşlere
yapılan atıflara dikkat ediniz.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Medeni Hukukun Kaynakları

•MEDENİ HUKUKUN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI


•Medeni hukukun yürürlük kaynakları yazılı kaynaklar, yazılı olmayan
kaynaklar ve hakim tarafından yaratılan hukuk olarak üçe ayrılır.
Özet •Yazılı Kaynaklar
•Yazılı kaynaklar Anayasa, kanunlar, uluslararası antlaşmalar,
Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, içtihadı birleştirme kararları ve
yönetmenlikler gibi tüm yazılı hukuk kurallarından oluşur.
•Hakim önüne gelen hukuki bir meseleyi çözmek için öncelikle yazılı
hukuk kurallarında bu mesele ile ilgili bir hüküm bulunup
bulunmadığını araştırmalıdır.
•Yazılı hukuk kurallarında bir boşluk olduğu takdirde, TMK m. 1/2’ye
göre hâkim bu boşluğu örf ve adet hukukuna göre dolduracaktır.
•Örf ve Adet Hukuku
•Örf ve adet hukuku medeni hukukun yazılı olmayan kaynağıdır.
•Örf ve adet hukuku kuralları bir toplumda sürekli şekilde tekrarlanma
yoluyla yerleşmiş bulunan, toplumca uyulması zorunlu olduğu
düşünülen, toplumun ruhundan doğan ve ne zamandan beri
uygulandığı bilinmeyen davranış kurallarıdır.
•Örf ve adet hukuku, ikinci derecede bir hukuk kaynağı olarak kanun
boşluğunu doldurur.
•Hâkim Tarafından Yaratılan Hukuk
•Bir kanun boşluğunun olmasının (yazılı hukuk kurallarında hüküm
bulunmaması) da ötesinde bir hukuk boşluğu (yazılı hukuk kurallarının
yanı sıra örf ve adet hukukunda da bir hüküm bulunmaması) söz
konusu ise, hâkime meseleye uygulanacak hükmü bizzat yaratma
yetkisi verilmiştir. Bu sadece bir yetki değil, aynı zamanda bir
görevdir. Zira hakim kural olarak, önüne gelen bir mesele hakkında
hüküm vermekten kaçınamaz.
•Hâkimin hukuk yaratırken uygulayacağı metot da, TMK m.
1/2’de belirtilmiştir. Buna göre hâkim, hukuk yaratırken
kanun koyucu gibi hareket etmelidir. Benzer olaylara
uygulanabilecek genel ve soyut nitelikte bir kural
yaratmalı, sadece somut olaya özgü kazuistik (çok
ayrıntılı) bir kural koymaktan kaçırmalıdır. Bunu yaparken
kanun koyucunun yapmak zorunda olduğu gibi, tarafların
karşılıklı menfaatlerini adil bir biçimde tartmalıdır.
Yarattığı kural, mevcut hukuk düzeni ile çatışmamalı ve
hukuki güvenlikle bağdaşmalıdır
•Bu yaklaşım ile bir yandan yazılı hukuk kurallarının örf-âdet hukukuna
ve hâkimin yarattığı hukuka üstünlüğü kabul edilmiş, diğer yandan da
yazılı hukuk kurallarından başka hukuk kaynaklarının varlığı da
benimsenerek, hukukun sadece yazılı hukuk kurallarından ibaret
olmadığı kabul edilmiştir .
•MEDENİ HUKUKUN YARATICI KAYNAKLARI
•Hukukun yaratıcı kaynakları, hukukun yürürlük kaynaklarını yaratan
mercilerdir. Yasama, yürütme ve yargı organlarının yanı sıra bizzat
toplum da medeni hukukun yaratıcı kaynağı olabilmektedir.
•MEDENİ HUKUKUN BİLGİ KAYNAKLARI
•Hukuku tanımamızı, bilmemizi, sağlayan kaynaklar hukukun bilgi
kaynakları olarak ifade edilmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Medeni Hukukun Kaynakları

Özet (devamı) •Aslında hukukun yürürlük kaynakları da bir bilgi kaynağıdır. Ancak
hukuk kurallarını uygulamak zorunda olan kişiler ve özellikle hâkimler
kuralın tam olarak neyi ifade ettiğini daha iyi anlayabilmek için,
yargısal içtihatlardan ve hukuk bilimi ile uğraşan kişilerin hukuk
kurallarına ilişkin bilimsel görüşlerinden (öğreti-doktrin) yararlanırlar.
•Yargı kararları hukukun yardımcı kaynakları arasında yer alır. Ancak
Yargıtay’ın İçtihadı Birleştirme Kararları başta hâkim olmak üzere
herkes için bağlayıcıdır. Bu nedenle İçtihadı Birleştirme Kararları
hukukun yürürlük kaynakları arasında bulunur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Medeni Hukukun Kaynakları

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi medeni hukukun yürürlük kaynaklarından biri
değildir?
a) Anayasa
b) Kanun
c) İçtihadı birleştirme kararı
d) Öğreti
e) Yönetmelik

2. Medeni hukukun yürürlük kaynakları ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi


yanlıştır?
a) Hukukun yürürlük kaynakları kanun, örf ve adet hukuku ve hâkim
tarafından yaratılan hukuk olmak üzere bir sıralamaya tabidir.
b) Medeni hukuka ilişkin en temel düzenlemeler Anayasa’da yapılmış
olmakla birlikte, bu alandaki temel kanun Türk Ceza Kanunu’dur.
c) Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev
alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı
kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı
olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.
d) Örf ve adet hukuku kurallarından kanun hükümlerinin
yorumlanmasında da faydalanılır. Buna örf ve adet hukukunun
yorumlayıcı rolü denir.
e) Hâkimin yarattığı hukuk kuralı bir kanun hükmü olmadığından, bu
kural pozitif hukukun bir parçası olarak kabul edilemez.

3. Tüzüklerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?


a) Bakanlar Kurulu tarafından yürürlüğe konulurlardı.
b) Kanunların uygulamasını göstermek ve emretmiş olduğu işleri
belirtmek üzere çıkarılırlardı.
c) Bazı istisnai hâllerde kanunlara aykırı olabilirlerdi.
d) Yürürlüğe konmadan önce Danıştay incelemesinden geçirilmeleri
şarttı.
e) Herhangi bir tüzük hükmüne aykırı bir yönetmelik çıkarılamazdı

4. Yazılı hukuk kurallarında somut bir hukuki meseleye uygulanabilir bir


hüküm bulunmaması hâlinde aşağıdakilerden hangisi gündeme gelir?
a) Hukuk boşluğu
b) Kanun boşluğu
c) Hüküm içi boşluk
d) Tüzük
e) Yönetmelik

Kanunda (Yazılı Hukuk Kurallarında) uygulanabilir bir hüküm


bulunmaması: kanun boşluğu
Yazılı hukuk kurallarının yorumlanması neticesinde mevcut hukuki meseleye uygulanabilir
bir hüküm bulunmazsa bu konuda bir kanun boşluğu bulunduğu sonucuna varılır.

18
5. Bir toplumda sürekli şekilde tekrarlanma yoluyla yerleşmiş bulunan,
toplumca uyulması zorunlu olduğu düşünülen, toplumun ruhundan doğan
ve ne zamandan beri uygulandığı bilinmeyen davranış kurallarına ne ad
verilir?
a) Hukuk Kuralları
b) Görgü Kuralları
c) Din Kuralları
d) Ahlak Kuralları
e) Örf ve Adet Hukuku Kuralları

•Hâkimin hukuk 6. Hâkimin yarattığı hukuk ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
yaratırken a) Hâkim, hukuk yaratırken kanun koyucu gibi hareket etmelidir.
uygulayacağı metot
b) Hâkim, somut olaya özgü kazuistik (çok ayrıntılı) bir kural
da, TMK m. 1/2’de
belirtilmiştir. Buna koymalıdır.
göre hâkim, c) Hâkim, tarafların karşılıklı menfaatlerini adil bir biçimde tartmalıdır.
hukuk yaratırken d) Hâkimin yarattığı kural, mevcut hukuk düzeni ile çatışmamalıdır.
kanun koyucu gibi e) Hâkimin yarattığı kural, hukuki güvenlikle bağdaşmalıdır.
hareket etmelidir.
Benzer olaylara
7. I. Kanunun ruhu
uygulanabilecek genel
ve soyut nitelikte bir II. Öncelik ve kıyas
kural yaratmalı, III. Bilimsel görüşler ve yargısal içtihatlar
sadece somut olaya IV. Karşılaştırmalı hukuk
özgü kazuistik (çok Yukarıdakilerin hangisi ya da hangileri hâkimin hukuk yaratırken
ayrıntılı) bir kural yararlanabileceği araçlardan biridir?
koymaktan
a) Yalnız I
kaçırmalıdır. Bunu
yaparken kanun b) Yalnız II
koyucunun yapmak c) I, II ve III
zorunda olduğu gibi, d) I, III ve IV
tarafların karşılıklı e) I, II, III ve IV
menfaatlerini adil bir
biçimde tartmalıdır. 8. Hukukun yürürlük kaynakları………………kaynaklar olarak adlandırılırken,
Yarattığı kural,
içtihadı birleştirme kararları hariç olmak üzere yargı kararları ve bilimsel
mevcut hukuk düzeni
ile çatışmamalı ve görüşler hukukun………………kaynakları olarak adlandırılmaktadır.
hukuki güvenlikle Cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi
bağdaşmalıdır getirilmelidir?
a) tali-asli
b) yardımcı-asli hukukun yürürlük kaynakları asli kaynaklar olarak
c) asli-yardımcı adlandırılırken, içtihadı birleştirme kararları hariç
olmak üzere yargı kararları ve bilimsel görüşler
d) gerçek-farazi
hukukun yardımcı kaynakları olarak
e) farazi-gerçek adlandırılmaktadır

19
Medeni Hukukun Kaynakları

9. Aşağıdakilerden hangisi kanun maddelerinin kanundaki sıra uyarınca teker


teker ele alınıp cümle cümle ve hatta kelime kelime incelenerek
yorumlandığı eser türüdür?
a) Monografi
b) Makale
c) Bildiri
d) Şerh
e) İçtihat derlemesi

10. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Medeni Hukuk I Ders Kitabı için
aşağıdaki nitelemelerden hangisi doğrudur?
a) Sistematik eser
b) Monografi
c) Şerh
d) Makale
e) İçtihat derlemesi

Cevap Anahtarı
1.d, 2.b, 3.c, 4.b, 5.e, 6.b, 7.e, 8.c, 9.d, 10.a

20
Medeni Hukukun Kaynakları

YARARLANILAN KAYNAKLAR
[1] Oğuzman, M. K. & Barlas, N. (2016). Medeni Hukuk: Giriş, Kaynaklar, Temel
Kavramlar (22. Baskı). İstanbul: Vedat Kitapçılık.

[2] Antalya, O. G. & Topuz, M. (2016). Medeni Hukuk: Giriş-Temel Kavramlar-


Başlangıç Hükümleri, İstanbul: Legal.

[3] Erman, H. (2016). Medeni Hukuk Dersleri (6. Baskı). İstanbul: Der.

[4] Kayıhan, Ş. & Ünlütepe, M. (2016). Medeni Hukuka Giriş ve Türk Medeni
Kanunu’nun Başlangıç Hükümleri, Ankara: Seçkin.

[5] Dural, M. & Sarı, S. (2016). Türk Özel Hukuku Cilt I: Temel Kavramlar ve Medeni
Kanunun Başlangıç Hükümleri (11. Baskı). İstanbul: Filiz Kitapevi.

[6] Akipek, G. J.; Akıntürk, T. & Ateş, D. (2015). Türk Medeni Hukuku: Başlangıç
Hükümleri-Kişiler Hukuku (12. Baskı). Ankara: Beta.

[7] Öztan, B. (2016). Medeni Hukukun Temel Kavramları (41. Baskı). Ankara:
Turhan Kitapevi.

[8] Ulusoy, E. (2001). Ticari Örf ve Adet Hukuku, İstanbul: Türkmen Kitapevi.

[9] Nomer, H. N.; Akbulut, P. E. (2016). Medeni Hukuka Giriş Dersleri Bölüm I,
İstanbul: Filiz Kitapevi.

[10] İnan, A. N. (2014). Türk Medeni Hukuku, 3. Baskı, Ankara: Seçkin.

[11] Akyol, Ş. (2006). Medeni Hukuka Giriş (2. Baskı). İstanbul: Vedat Kitapçılık.

[12] Hatemi, H. (2013). Medeni Hukuk’a Giriş (7. Baskı). İstanbul: Vedat Kitapçılık.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21

You might also like