You are on page 1of 238

TORKiYE i$ BANKASI

KOLTOR YAYINLARI

Gene! Yaym No : 251

Edebiyat Dizisi 63
Her Hakk1 Kultur Yaymlan
i�-Tiirk Limited �irketi'nindir.

Kapak Duzeni Fahri KARAGOZOGLU

Oc;:uncu Bask1 1 o.ooo Adet

Yonca Matbaas1, 1983 ANKARA


ALA
S H BR
i E
S L

A H BE Y O G L U
VAH BEYOGLU

TORKIYE i$ BANKASI KOLTOR YAYINLARI


S ALA H BEY TARiH i

Birinci kitap KAHVELER KiTABI

ikinci kitap AH BEYOGLU VAH BEYOGLU

090ncO kitap BOGAZiCi �INGIR MINGIR

DordOncO kitap SERG0ZE�T-i NONO BEY


ve ELMAS BOGAZiCi

Be!;linci kitap iSTANBUL • PARiS


Bailor ken

Bu kitap Beyoglu'nu anlat1r.

Ad1m ba�mda p1k p1k gulmeler, kugurmalar, gurlemeler, vak­


vaklamalar, ko�turmalar, ahlamalar, kalg1malar, ifildemeler, i;:ak­
<;:aklanmalar.

Kimisi tiz-tiz dukkanlara dalar.

Kimisi a<;:1k kap1lar1ndan koygun s1caklar f1�k1ran meyhane­


lere, sinemalara, <;:alg1h gazinolara kurulur.

Burada kimsenin avuruna-zavuruna bak1lmaz.

incikli-boncuklu kadmlar, cas-cas yanan bobstiller, bastonlu


abuzettinbeyler, afi kesen p1rp1r1lar, alengirli k1zlar Beyoglu Cad­
desini guvercin gogsune, bakla <;:i<;:egine, bocek kabuguna, gul
kurusuna, turna gozune ve ordek ba�ma boyar.

Nedir, bu kitap daha i;:ok da Beyoglu kahvelerini dile getirir.

Yeri Ost ko�e olan ozanlar, ressamlar, gazeteciler, tiyatrocu­


lar, demek isteriz ki guzel yazanlar, guzel konu�anlar i;:ok vanr,
i;:ok gelir.
Bu kitaba, bir edebiyat tarihi goziiyle bakilsa da yeridir.

Cunku bu kitapta, elden geldigince, yazarlann sanat anla­


Yll?larrndan, edebiyat dergilerinden ve l?iir ak1mlar1ndan da ai;:1l­
m1l?tlr.

Unutulmamas1 gereken l?ey l?Udur: Kahveler tarihi, bir yerde,


edebiyat tarihinden bal?ka bir l?ey degildir.

Bir baska deyil?le, bu kitap bir edebiyat kul?agrnrn tarihidir.


I�indekiler

Ba§larken I 7
Ah Beyoglu Vah Beyoglu I 9
Lebon I 33
Tepeba§I Bah\esi I 47
Kahvengiz I 57
Asaf Halet �elebi I 65
Nisuaz Edebiyat Faktiltesi I 79
Sanat Ofkeyle Ba§lar I 8 8
Seyirci Sahneye �1k1yor I 9 5
Orhan Veli I 1 0 5
Ankara Pastanesi I 1 1 1
iki Tehlikeli Adam I 1 23
Sait Admda Bir Bahk I 1 34
Cennet Bah\esi I 1 5 2
Elit Kahvesi I 1 60
Yenilikler Dergisi I 1 7 9
Bogazi\i Yandan Yandan I 1 92
Baylan I 208
Matineciler I 2 1 8
Marquis de Sade I 225
Sepet Havas1 I 234
Kaynak\a I 236
Ah Beyoglu Vah B eyoglu

Macaristan, Bohemya ve Alman Krah diye amlan Ferdinand'm


Erdel (Transilvanya) Sava§ma son vermek ve ban§I saglamak i.ize­
re 1 555 yilmda istanbul'a el<;i olarak gonderdigi Busbecq, arkada­
§1 Nicholas Michault'ya yazd1g1 bir mektupta "Beyoglu'nda bir<;ok
ti.iccarlar oturmaktadu. Bunlar italyandular. " der.
Ne var, Kanuni Sultan Si.ileyman <;agmda, buras1 daha <;ok bag­
lar, tarlalar, mezarllklarla kaphdrr. Arna Galata'mn ni.ifusu a1tmaya
ba§lar ba§lamaz istanbul'un fethinden beri Galata'da bulunan el<;i­
likler birer iki§er eski ad1yla Peran (Pera) Baglan olan Beyoglu'na
ta§mmaya ba§lami§lardu. El<;iliklerin Pera'da (Kar§I Yaka anlam1-
na gelir) yerle§mesiyle de Venedik, Lehistan, ingiltere, Felemenk,
Fransa, isverr uyruklular burada evler edinirler. Beyoglu'na ilk go<;
eden el<;ilik de Fransa El<;iligidir. Nuruziya Sokag1'nm (eski ad1
Polonya Sokag1) a§agilannda yer alan el<;ilik binas1 1 535 yilmda
yapilmI§llf. 1 83 1 yangmmda yanmca da 1 838'de yeniden yaptml­
ffil§llf. Ondan sonra da birka<; kez onanm gormi.i§ti.ir. Arna el<;ilik,
ilk y1llar Tomtom Sokagm'na a<;Ilrr. Fransa El<;iligini izleyen ingil­
tere El<;iligi ise, bugi.inki.i konsolosluk binasmm yerine konmu§tur.
Bu da 1 870 yangmmda yanmca Lord Elgin onu yeniden yaptmr.
italya El<;iligi ise 1 695 y1llarmda yapilmI§ ve bugi.ine degin ilk
bi<;imini korumU§tur. 0 tarihlerde Beyoglu 'na konan ve hi<; yer de­
gi§tirmeyen bir el<;ilik de isverr El<;iligidir. 1 650 yilmda yaptmlan
Polonya (Lehistan ) El<;iligi ise, aym ad1 ta§iyan sokaktadu. Bu Po­
lonya Sokag1'nda bir de Dalmairya k1y1smdaki Ragusa Cumhuriye­
tinin (§imdiki Dubrovnik §ehri) el<;ilik binas1 yi.ikselir. Binanm
i.izerindeki levhada §Unlar okunur: "Ragusa Gorkemli Cumhuriye­
ti Konsolosu ve Bi.iyi.ik Britanya'nm Babiali katmda Birinci Terci.i­
mam olan Lukas do Kriko i§ bu binay1 1 720 yilmda yaptrrmi§trr."

9
1 808 y1hnda bu cumhuriyet ortadan kalkt1ktan sonra Profesi:ir Ca­
pella, aym binada bir dans okulu al�'.ar. Copella 'dan sonra Psal­
ti'nin yi:inettigi okul, XIX. yuzy1l sonlannda da Panosyan'm yi:ine­
timine girer.
Macar El\iligi de Bahkpazan'nda Kalyoncukullugu Sokag1'n­
da oldugu i\in buras1 da 1 870 yangmmda kill olmu§ sadece temeli
kalmt§tlr. �imdilerdeki Rus Konsolosluk binas1 da 1 836-1 843 y1l­
lannda Forsati admda bir isvi\reli mimara yaptmlmi§tff. Rus El\i­
ligi ile Fransa El\iligi arasmda ise Felemenk (Hollanda) El\iligi
vard1r. Prusya El\iligi 'ne gelince, o Sak1zagac1 Sokag1 'ndad1r.
Ahmet Refik, Sokullu adh kitabmda Kanuni \agmda ibrahim
Pa§a ' mn adamlanndan Venedik Balyosu (el\i, temsilci) Alvario
Griti 'nin de Taksim 'de bu yuk bir konag1 oldugunu si:iyler. Bal yos
''Beyoglu' ' ad1yla amhr ki Beyoglu admm buradan geldigi du§unu­
lebilir.
Kas1mpa§a, Piripa§a, Ayaspa§a, Piyalepa§a mahallcleri de bu
\agda kurulmU§tUr. Ahmet Refik bu mahalle adlannm hep o \agm
devlet buyuklcrinin adlan olduguna da dikkat \eker. XVII. yuzy1-
hn ba§larmda ise Beyoglu'nun ba§hca be§ semti vardrr. Di:irtyol
(istiklal Caddesi 'nin Kumbarac1 YokU§U ile birle§tigi yer) , Tom­
tom, Polonya semtleri Tunel'den Galatasaray'a giderken saga du­
§en sokaklar1 kaplar. Sol yanda ise Asmahmescit vardir. Be§inci
semt Galatasaray ise bu di:irt semtin bitimindedir.
Ayru yuzy1hn sonlarmda ise B ahkpazar1 semtinin dal budak sal­
maya ba§lad1g1 gi:iriiliir. Arna Fmdlkh'ya degin inen Ayaspa§a Me­
zarhg1 (Katolik, Protestan ve Ortodoks i:iliilerini banndmr) daha
yerinden k1pirdamam1§t1r. �imdiki Alman Ba§konsoloslugu (eski­
den cl\ilik binas1) ile Park Otcl 'in yerlerini de i\ine alan islam Me­
zarhg1 ise onlann kar§tsma du§er. �inasi 1 3 Eyliil 187 1 gunu, dun­
yas1m degi§tirdigi vakit, buraya gi:imiilmu§tiir. 1 893 y1lmda istan­
bul 'a gelen Mrs. Max Muller "Buyuk Mezarhk' ' diye amlan bu
mezarhklann hala oralarda oldugunu si:iyleyecektir. Bunlann kar­
§tsmda da Bogaz'a ku§ bakl§l bakan Alman El\ilik binas1 yuksel­
mektedir. Anla§tlan Almanlar, arallkta, mezarhklarm bir k1y1sma
gelip konmu§lardrr. Mrs. Max Muller ilk kez bir Turk mezarhg1
gi:iruyordur. Tepeleri kavuklu mezar ta§larmm di:irt bir yana di:inuk
olmas1, hele kimilerinin yerlere yuvarlanmt§ bulunmas1 kendisini
olduk\a dag1tm1§sa da, bunlara mi, yoksa ingiltere'de benzerlerine

10
raslanmayan biiyiikliikteki selvi lere mi �a�1racag1m kestiremedi­
ginden g1k1 <;1kmam1�tu.
Yabanc1 mezarhklann en biiytigii olan Ermeni Mezarhg1 da
Taksim ile Harbiye arasmda sag kolu tutar. Mezarhgm berisinde -
bugiinkii inonii Gezisinin yerinde- daha sonraki y1llarda Hali! Pa­
�a. Biiytik Top<;u K1�las1m * yaptmr. Arna Sarraf Hovannesyan Be­
yoglu Frans1z Veba Hastanesi'nin (Hospital des Fran<;ais de la Pes­
tea Pera) 1 794 y1lmda Taksim'de bulundugunu yazar. Bugiinkii
Fransa Ba�konsoloslugu olarak kullamlan binamn kar�1 yakasmda
da, aym y1l Ermeni Hastanesi yaptmhr. .
Taksim ile Ermeni Mezarhg1 (Surpagop Mezarhg1) arasmdaki
alanm biiyiik bir boliigii 1 802 y1lmda Rumeli'den ve Bursa'dan is­
tanbul'a gelen Ermenilerin yapt1klan evlerle dolu�maya ba�lar.
Arna o y1llarda k1�m buralara daha kurtlar akm etmektedir.
Beyoglu sokaklanmn geni�lemesi ise XIX. yiizy1lla ba�lar. Da­
ha onceki y1llarda bu sokaklar darac1k mi darac1ktu. Nedir, bu ge­
ni�lemeye on ayak olan da yangmlardir. Tiinel Galatasaray aras1-
nm sag kesimine sald1ran 1 83 1 yangm1 bu kesimdeki istiklal Cad­
desi 'nin geni�letilmesine olanak saglam1�tu. Taksim ile Galatasa­
ray'm sol kanad1 ba�tanba�a kill eden 1 870 yangm1 ise caddenin
kuzey kesiminin geni�letilmesi ve admm da Cadde-i Kebir olmas1
ile sonu<;lamr. 1 873 y1lmda Galata ile Beyoglu arasmda Tiinel de
yap1lm1� ve cadde boyunca ath tramvaylar i�letilmeye ba�lanm1�­
tu. Tepeba�1 Mezarhg1 ile Galata surlanmn ortadan kaldmlmas1 da
bundan bir on y1l onceye rastlar. 1 9 1 3 y1lmda ise elektrikli tram­
v ay Beyoglu ile �i�li'yi birbirine baglar.
Ge<;en yiizy1lda el<;ilik ve konsolosluk binalanndan ba�ka zen­
gin Rumlar, Katolik Ermeniler ve istanbul'a yerle�mi� yabanc1la­
rm da <;ok giizel ta� evleri vardir. Avrupa'nm ikinci, ii<;iincii dere­
cedeki otellerini anduan birka<; otel de ta�tandu. Bunlann d1�mda­
ki evler tahtadan oldugu i<;in Beyoglu s1k s1k yangm ge<;irir. Bun­
larm en biiyiikleri 1 8 1 1 , 1 857 y1llanndaki yangmlardu. Arna 1 870
yang1m otekileri de bastmr. "Biiyiik Beyoglu Yangmi'' (Beyoglu
Hariki Kebiri) diye amlan bu yangmda ingiliz el<;ilik binas1 ile ii<;
bin dolaylarmda ev ve diikkan yanm1�tu. istanbul'un en eski tiyat-

* 13u ki�lay1 c;:ok daha sonralan Sail <;:elebi kiralayacak ve buray1 futbol alam haline
getirecektir. Taksim Stad1 _ diye amlan bu yerde 1923 y1lmda lig mac;:lan da
oynanmaya ba�lar. Alanm, lnonii Gezisi 'ne donii�tiiriilmesi ise 1 940 y1lmdad1r.

11
rolanndan olan Naum Tiyatrosu da bu yangmda ki.il olmU§tUr. Ser­
met Muhtar Alus bu yangm icrn destan nu, ti.irki.i mi.i, ne oldugunu
iyice ammsayamad1g1 bir §ark1 cr1kanld1g1m soyler:

Ah Beyoglu, vah Beyoglu


Yand1 da gitti kiil oldu?
XIX. yi.izy1lm ortalannda Beyoglu, daha kalabahkla§ffil§ degil­
dir. Kadmlara sokaklarda crok az rastlamr. Gezi yerleri de pek s1mr­
hdrr. Dr. Zairos Pa§a o y1llarda Beyoglu ileri gelenlerinin yaz ak­
§amlan Taksim Bahcresinin ilerisinde B ella Vista denilen kahveye
gittiklerini, kendisine gi.ivenen kimi gencrlerin ancak Ki.icri.ik Ihla­
mur 'a degin uzand1klanm yazar.
B u y1llar Beyoglu piyasalannm da gittikcre ci.imbi.i§ kazand1g1
y1llardu. Atlarla, arabalarla yap1lan bu "cevelan" Ti.inel meydamn­
dan �i§li 'ye degin uzamr. Nedir, kalabahgm crogu Cadde-i Ke­
bir'dedir. Burada elinde bastonu, §emsiyesiyle yayalara da crokcra
rastlamr. Bu yayalann crogu da istanbul 'un cebi delik delikanhlan,
b1crkmlandu. B i.iyi.ik � amram onlar icrin bir kanto da di.i§i.irmi.i§ti.ir.

Beyimin geli�i ho�tur


Galiba cepleri bo�tur
ispir, * r;al kamr;1y1 ko�fllr.
Bula�1kt1r beyim benim
Sarma�1kt1r beyim benim.
Gozlerinin kara karas1
Hanmzlann maskaras1
A�1g1mn yiiz karas1
Bula�1kt1r beyim benim
Sarma�1kt1r beyim benim.
Se1met Muhtar Al us 'un anlatt1gma gare XIX. yi.izy1hn ikinci
yansmda Beyoglu'nda encrok rastlanan §eylerden biri de sedye­
dir.** Pehlivan yap1h ve ac1 kuvvetli iki U§ak-hamalm ta§1d1g1 bu
sedyeler, ozellikle pazarlan Parmakkap1 'dan Suaselviler' e sapan
ara sokaktaki Aya Triyada kilisesi oni.inde gari.ini.ir. Kiliseye Frenk,
Tathsu Frengi ve Rum zenginlerinin gelinlerini, kaynanalanm ta­
§lf. Kt§m yabanc1 elcrilik binalannm, Union Franr;aise, Teutonia

* At u�ag1.
** Tahtaravan.

12
gibi kuliiplerin, Perapalas Oteli'nin ve Naum Tiyatrosu'nun onii
de bu sedyelerle dolup ta§ar.
S ak1zagac1 'ndan peylenen bu sedyelerin iicreti, <;orbac1ya veri­
lir. Arna ta§1y1c1lar da mli§teriden aynca bah§i§ cebederler. Alus,
ta§1y1c1lann piyano hamah gibi giyindiklerini soyler. Bunlar mos­
mor fesli, camadanh, galibarda yiin ku§akh, yumurta bk<;e §ipidik­
li, palikarya u<;anlandir. Yiiz ad1mhk yerc bile bir san lira almadan
gitmezler. S ennet Muhtar Alus sedyelere kurulanlar arasmda en
<;ok §U ki§ lerin bulundugunu da soyler: Banker Zafiri, Hristaki, Di­
mitraki, Yeni Diinya Mosyo Jorj Stampa ve Mosyo Kriko'nun ai­
leleri, eski Biikrq El<;isi Edouard B lack Bey' in km, o <;agm ah1m
§ah1m giizeli Madam Couteaux, S irbistan' m eski istanbul El<;isi
Corcev i<;'in km, kalantor tiiccar Vlastiras ' m benzeri gii<; bulunur
giizellikteki kans1, Osmanh Bankasi miidiirlerinden Bay Pane­
iri'nin madamas1, itfaiye Komutam Macar Ze<;ini Pa§a'nm giizel­
ler giizeli km, Sultan Hamit' in kuyumcuba§1s1 Harana<;i'nin km
Rebeka.
Beyoglu'nda kahvcler 1 85 0 y1llannda <;ogalmaya ba§lar. Bun­
larm en onde gelenleri Cafe Riche, Cafe Tortoni ve Sahne Soka­
g1'nm kb§esindeki Cafe Valaury'dir. B uralara daha <;ok el<;ilik go­
revlileri ile Rum ve Ermenilerin kalantorlan gelir. Valaury* kahve
ya da pastanesine Beyoglu'nun yiiksek tabaka kadmlan da gelir.
Nerval, 1 843 yazmda istanbul'a dii§tiigii vakit bir yiizii Beyog­
lu'ndaki Biiyiik Mezarhk Caddesi'ne (istiklal Caddesi), bir yiizii
de Tepeba§t'na bakan bir kahve saptamt§tlf. Mevsim dolay1s1yla
yolun bteki yamna da masalar atilmt§ ve Nerval kendine uygun bir
masa se<;ebilmek i<;in bu yolda bir iki kez a§ag1 yukan gidip gel­
mi§tir. Ncrval'in demesine gore buras1 Paris'in Champs-Elyees
Caddesi'ndcki kibar kahvelere benzer. Beyoglu'nun biitiin zengin­
likleri buradad1r. Dondurma yenir, limonata, siitlii kahve i<;ilir.
Leylekler masa masa dola§tr. Mii§terilerin kendilerine §eker ve bis­
kiivi §blcni <;ekmesini bekler. Kahvede Osmanh imparatorlugu' -
nun Frans1z diliyle yaymlanan biitiin gazcteleri vardir. Kimileri
Jo­
urnal de Constantinople, Echo de Smyrne, Portofolio Maltese, Co­
urrier d' Athenes, Moniteur Ottoman adh bu gazetelerin hepsini

* Va/aury Loka ntas1 adm1 ta�1yan bir yer de Galatasaray ile Tiinel arasmdaki
caddededir. Tanzimat edebiyat<;1lannm da koruduklan bu lokanta <;ok uzun timiirlii
olmam1�, y1kilarak yerine Kar/man Pasaj1' nm binas1 oturtulmu�tur.

13
toplar, onlan, topuna goz atmadan kimseye vermez. Bir Rus, aym
sayg1s1zhg1 Nerval'e de uygulami§ ve Nerval gazetelerden birini
istedigi halde yiiziine ters ters bakan adam1 Paris 'teki kahvelerin
mli§terilerine benzetmi§tir.
Beyoglu 'undaki bir kahveden de 1 85 2 yazmda Tiirkiye ' ye ge­
len Theophile Gautier soz eder. Gautier'nin anlatt1g1 kahve de Tii­
nelba§i 'nda Mevlevi Tekkesi'nin kar§ismdadu. Kahvenin duvarla­
n yanya kadar beyaz filelerle siislii sanms1 tahtalarla kaplanmi§tlf.
Peykelerin iistiindeki minderler ise kilimlerle t:irtiiliidiir. Altm yal­
d1zh ve siyah <;i<;ekli aynalar duvarlara suma kordonlarla as1lm1§­
tu. El bi<;imindeki <;engellerde ise havlular vardu. Oteki Turk kah­
veleri gibi buras1 aym zamanda bir berber diikkamdu. Pml pml
kalkanlara benzeyen biiyiik baku legenler duvardaki raflarda yer
ahr. Legenlerin yam sua Bohemya cammdan, yontulmu§ bilurdan
yap1lm1§ nargileler dizilidir. Nargilelerin maroken hortumlan Ga­
utier' ye birbirine dolanan Laocoon ' lan dii§iindiirtiir. Mevsimler­
den yaz oldugu i<;in ffiU§teriler kapmm oniindeki peykeye OtUrffiU§­
tur. Buraya Frenkler, Ermeniler de <;ok gelir. Bunlar Gala ta' daki i§­
yerlerine gitmek i<;in Yiiksekkaldmm 'dan inen esnaf1 dalgm dal­
gm seyrederler. Buradan Tepeba§i'ndaki Kii<;iik Mezarhk da go­
riindiigii i<;in, mli§teriler kimi zaman da oradaki selvilere ve Me­
zarhk Caddesi'ne (�imdiler Cumhuriyet Caddesi) dogru sarkan
mezar ta§lanna bakmakla vakit ge<;irirler.
1 865 y1llannda Taksim Caddesi ' ndeki Ar�ak' m Kahvesi <;ok tin
toplar. Buraya Jan Tiirkler de gelir. Ak§amlan kahveyi incesaz CO§­
turur. incesaz, <;okluk Kar Sebuh'un yonetimindedir. Jan Tiirk­
ler' in arada bir gt:iriindiikleri bir yer de Caje Flamme' drr. Frans1z
Bilim Akademisi iiyelerinden ve biyolojide donii§iimcii kuram1 sa­
vunanlardan Edmond Perrier istanbul ' a geldigi vakit burada S a­
Cemiyet-i ilmiye-i
dullah Pa§a, Miinih Pa§a, Ethem Pa§a ve biitiin
Osmani iiyeleriyle bulu§ur. Perrier bu kahvede � inasi ve Nam1k
Kemal ile de tam§lf. B ir defasmda da Nam1k Kemal ' e Frans1z ay­
dmlannm ba§lanndaki III. Napoleon zorbasm1 nas1l atacaklan iize­
rine bir soylev <;eker. Flamme Kahvesi'nde Perrier ile konu§maya
gelenler arasmda Ali Siiavi ile Hersekli Agah Nuri, Re§at gibi jon
Tiirkler de vardu. Bu toplantilar Perrier 'nin Beyoglu 'nda kald1g1
otelde de siirdiiriiliir. Jan Tiirkler de ona Osmanh sultanlannm zor­
bahgma kar§I <;tkan gen<;lerin <;ah§malanm anlatular.

14
B ir ara bu kahveye Abdi.ilhak Hamit de dadamr. Hamit, � ina­
si 'nin orada oturdugunu duymu§, onunla tam§mak istedigi i<;in
kahveye gelmeye ba§lamt§tlf. Arna gi.inlerce bekledigi halde � ina­
si ile kar§tla§amaz.
Buraya Ti.irklerden <;ok azmhklarla Goksu Frenkleri dadanmt§­
tir. Yemeklerden once kadehle rak1, cin, amer, konyak ya da likor
yuv arlamay1 severler. Ekmek lokmalan i.izerine yatmlmt§ siyah
havyarla, kum1z1 Japan havyanm da midelerine indirirler. Flam­
me m mezeleri arasmda kaz yumurtas1, fi.ime k1h<; (ti.iti.in bahg1),
'

dil sogi.i§, janbon, ka§ar peyniri de tutulur. Kt§m da bardak bardak


pun<; i<;ilir. Erzurum'lu Ki.i<;i.ik Emrah'm bu kahve i.izerine bir des­
tam da vardu:

Me�hurdur efendim Kahve-i Flam


Frans1zca gerek orada kelam
Alafrangahk boncur, bonsuvar
Merhaba der isen almmaz selam
Tathsu Frengi sahibi Barba
Besili domuzdur gaayetle kaba
Lakin soziim yok hi<; cin, rom, �araba
Alas1 Flamda edeyim ilam
Ve hem garsonlan hep ser;me mahbup
Emir verir iken olurum mahcup
Hizmeti bir yana kendisi mat/up
Sak1zh, imroslu, Rumiyoz gulam
Topuklan giimii� billur penr;eli
Avrupa kakiillii, gene/ gaayet cilveli
Bah�i�in ustadan gizli vermeli
Yaz lev-i sineye elif ile lam
A lmca haberi �awdm rahi*
Has1rh fes giydim attmz kiilah1
Goren dostlar �a�ar A�1k Emrah' 1
Baston boyunbagh hash kelam.
Kahvede §ak-§Uk, §ak-§Uk tavlalar at1ld1g1 gibi, piket, vist, bri<;
gibi yi.iksek gradolu iskambil oyunlan da oynamr. <;alg1 ve §ark1 da
vardu. Yalmz §ark1c1lar burada alafranga i.izerine i§ tutar. En i.inli.i­
leri de Frans1z §ark1c1s1 Rizette'dir. Ne var, mi.i§teriler Rizette'den

* Yol.

15
c;abucak b1kacak, o da adm1 Finette ' e c;evirerek Elhamra-Alhamb­
ra- §ark1h kahvesine gec;erek, Ahmet Mithat Efendi 'nin deyi§iyle,
binlerce gaz l§tnl arasmda bir daha parlamak yolunu ara§tuacakur.
Flamme Kahvesi' nde garsonlar hep klzd1r. K1zlar -Ahmet Mit­
hat Efendi bunlara hizmetc;i k1z der- gece yar1smdan soma evleri­
ne donerken mii§terilerden birinin kendilerine e§lik etmelerine ses
c;1karamazlar. Dahas1, gecenin o ilerlemi§ saatinde mii§terileri bir
de kendi ev lerine donmek yorgunlugundan kurtarmak ic;in onlan
yataklanna ahrlar. Kahvede §ampanya §i§elerini patlattuanlar o ge­
ce k1zlardan birini ahp gideceklerine iyice inamrlar. Arna kimi za­
man k1zlardan §byle kar§thk almu:
- Oziir dilerim. Bu gece e§lik ic;in ba§ka efendiye soz verdim.
Ba§ka bir zaman da sizin e§liginizi rica ederim.
Flamme Ahmet Mithat Efendi ' ye gore bahkh yerdir. Misafirha­
ne (otel) dendi mi Flamme'rn ad1 soylenmi§ olur. Kahvehane den­
di mi bir ba§ka ad1 ac;1klamr. Tiyatrohane bir tic;tincti ad1 oldugu gi­
bi Meyhane de adlan arasmdadu. Kumarhane ile de en onemli ad1
ac;1ga vurulmu§ olur. Kimileri de MlZlka ya da Hanendehane derse
§a§umamah, odur.
�u bilinmeli ki, Flamme XX. ytizy1la ula§madan yangm belas1-
na ugrayacak ve sadece dart duvar kalacakt1r. B eyoglu Belediye
Dairesi Cadde-i Kebir'i geni§letmeye kalkmca -Flamme' m yeri
Tokahyan 'm kar§tsmda, ingiliz Kanzuk Eczanesi suasmdadu- on­
lar da dtimdtiz edilir. Yerine de bir siire soma dart kath bir yap1
kondurulur. Altkatta bir tuhafiyeci dtikkan1 ac;1hrsa da, zaman ic;in­
de, burada yine Kahve-i Flam biter. A§ag1 yukar1 II. Diinya sava§l­
na degin ya§am1m siirdtiren kahvenin yerinde 1 950 y1llannda bir
oyuncakc;1 saptanmi§tlf.
XIX. ytizy1hn sonlarma dogru Beyoglu'ndaki kahveler, meyha­
neler, ic;kili yerler daha da c;ogahr. Ahmet Rasim ytizy1hm1zm ba§­
lannda Ttinel 'le Galatasaray arasmda en a§ag1 1 5 kahve ve gazino­
nun adm1 sayar. bunlann c;ogu, gtindtiz kahve, gece meyhane, c;al­
g1h gazinodur. En tanmmt§lan da Cafe Couronne ile Aznavur Pa­
saj1'ndaki Cafe de Commerce'tir. Couronne dar ve pis kokuludur.
Arna mii§teriden ic;eriye girilmez. Kemenc;eye dordtincti teli ekle­
mek htinerini gosteren Kemenc;eci Vasil oramn biilbiiliidiir. Pahah
mi pahahd ir. Ahmet Rasim: "iki §i§e dtiz rak1, tic; tabak mezeye ya­
nm ingiliz verince insan ay1hr" der. Couronne'un kar§thkh iki du-
16
van aynalarla kaplanmt§tlf. Btiylece ayna ic;inde gtirtintir. Bunlar
iki Slfa boyunca yanmakta olan gazlan da gtiztin uzanabildigi ye­
re kadar c;ogaltu.
Pahahhkta Commerce de, Couronne'dan geri kalmaz. Burada
da bir sure dinlenmek ic;in mecidiyeyi gtizden c;lkarmak gerekir.
Otiz rak1* ic;ildigi vakit de Couronne'da tidenen para tidenir. Ah­
met Rasim buraya gelirken ceplere mandalina, elma s1k1§tmlmas1-
m tigtitler. Onu dinlemeyecek olursamz bunlann da parasm1 ver­
mek zorunda kahrs1mz.
Commerce Servetiftinunculann da ugrad1klan bir kahvedir. Bu­
rada nargile de ic;ilir. Bir bilardo salonu da vardu. Bamkota,..,. Ka­
rambol "'u italyan bilardosu ve ispanyol bilardosu en c;ok oynanan
oyunlardand1r.
Bugtinkti Elhamra S inemasmm yerinde bulunan Cristal ya da
Palais De Cristal de Abdtilhamit c;agmm tinlti §ark1h kahvehanele­
rinden (cafe-chantant) biridir. S alon 40-50 gazla aydmlatilmt§tlf.
Cristal 'in kar§tsmda da §imdilerin Saint Antoine Kilisesinin yerin­
de Concordia vardu. Ondan once de Hanaki admda bir Rum bura­
da, kendi adm1 verdigi bir kumarhane i§letir. Concordia Frans1zla­
rm caf-conc (cafe-concert) ad1m verdikleri c;alg1h yerlerdendir.
Burada opera-komikler de oynamr. Aynca gizli bir kumar salonu
da vard1r. Bu gizli kumar salonuna Cristal' d e de rastlamr. Concor­
dia mn sahibi Malia Andreas ile
' Cristal'in sahibi Petraki Raftapu­
los yabanc1 uyruklu olduklan ic;in polis gtirevlileri buraya baskm
veremez. Fehim Pa§a'nm hafiyeleri de giremez.
Concordia'da daha c;ok Frans1z kadmlan §ark1 stiyler. Ahmet
Rasim bunlan "kemali letafet"le dinler. Arna §ark1c1 kadmlann ya­
rn s1ra sahnede boy gtisteren erkekleri c;ok soguk bulur. Bunlann

"' Rak.mm y a.k m ger;mi§e kadar ad1. anason yerine sa.k.1z kalllan ve mastika denilen
sak1z rak1smdan ay1rt edilmek ir;in "diiz rak1" idi. B una k1saca "diiz" diyenler de
v ard1r. Kiir;iik Virjin'in ra.k.1 iizerine bir kantosu;
Mastika, diiz ho� o/ur
Rak1 i�·en sar/10� o/ur
Ka/mad1 raki paras1
Elimde kadeh yans1
Yand1 ciger kebap o/du
Vefas1z yar yiiziinden
B enim lia/im liarap o/du

"'"' Ters y iinde giden iki b ilardo topunun iir;iincii top tarafmdan vurulmas1.
"'"'"' Or; topun r;arp1§mas1 .

17
komiklerinden de haz etmez. Concordia 'da i:iteki \'.alg1h yerlerde
oldugu gibi akustik diye bir �ey yoktur. Kemanlar g1y-g1ylamaya
ba�lasm, her taraf tmgir tmgir i:iter.
Concordia'nm yanmda bir de i<; Concordia admda bir birahane
vardir. Ahmet Rasim burada bira, gravyer peyniri ve makamaya
yatar. i<; Concordia Rum \'.alg1c1lann i:itti.ikleri yerdir:
Kay1kaki kay1kaki
Putapayis yali yali?*
diye bir terane tuttururlar \'.Okluk. B u da:

Acaba yati?**
nakarat1yla son bulur. Burada o zamanlar - 1 885 y1llannda- s1k s1k
kavga da olur. Mi.i�terinin biri garsonun suratmda bir miralay pat­
latt1 m1 garson bi.ifenin i.izerine di.i�er. Bir �ang1rt1, bir y1k1h�. is­
kemleler kalk1p, iner.. Bira bardag1, su si.irahisi, su bardag1, tabak­
lar havada U\'.U�ur. B ir tabanca 011adaki avizeyi hurdaha� eder. <;1g­
l1k i.izerine \'.tgltk. Derken kol gelir. Kadm, erkek kimi ele ge\'.irir­
se gi:iti.iri.ir.
Salonun sagmda bah\'.eye a\'.1lan bir kap1 vardir. Kimileri bura­
dan s1v1�ir. Ahmet Rasim de bir gi.in bi:iyle bir baskma ugram1� ve
yan kap1dan ka\'.m1�tir. Arna kap1 sokaga degil de bah\'.eye a\'.1ld1g1
i\'.in orada beklemekten ba�ka bir �ey yapamaz. Paltosu da i\'.erde
kald1g1 i\'.in k1kirdamak tehlikesi ge\'.irir. Bir saat soma yine i\'.eri­
ye di:iner. S alon kapkaranl1ktir. Bir garson, nerden bulduysa bir
mum yakar. Olaydan iki saat soma birahane yeniden havasm1 bu­
lur. Saga sola ka\'.1�an mi.i�terilerle Galatasaray karakolundan kur­
tulanlar yeniden aleme ba�lar. Ahmet Rasim kimi zaman da Cris­
tal' in gi:inli.ini.i ahr. Orada i\'.eriye girilmesini i:inlemek i\'.in bir oda­
nm i:ini.inde bir tak1m �i�eler y1g1ld1gm1 gi:irerek buramn o gizli ku­
mar salonu olabilecegini di.i�i.ini.ir. Arna hi\'. mi hi\'. odanm smm1
\'.OZemez. Cristal' e Servetifi.inuncular da s1k s1k damlar. Halit Ziya
U�akhgil Mai ve Siyah 'ta Cristal'den uzun uzad1ya si:iz eder.
Oraya " Kasr-i.il B illur" ad1m veren Ahmet Cemil'in arkada�1
Raci Cristal'de pek \'.Ok geceler, ge\'. vakitlere kadar kalm1�tir. Ha­
lit Ziya'ya gore Cristal'in a�mm1� bir merdiveni, dar, pis, basa-
*Ey kay1k, ey kay1k
Nereye gidiyorsun yah yah
** Acaba ni<,:in?

18
maklan vardir. Gazinonun en iyi ii;kisi gazozdur. Kahvesi nohut
unuyla kan§tktir. <:;ay ise 50 kez demlenmi§tir. 8-10 Lehli kizdan
olu§an bir orkestrasi vardir. Kahve gi.iri.ilti.iden gei;ilmez. Ayak vu­
ranlann, bastonuyla iskemleleri dovenlerin, "Bis, bis" diye bangir
bangir bagiranlann bini bir parayadir. Berberler, ti.iccar katipleri,
esnaf i;Iraklan, yabanci vapurlarda i;ah§an tayfalar, evden tiyatroya
diye izin ahp da lalasiyle anla§ip kai;amak yapan i;ocuklar, istan­
bul yakasmdaki mahalle kahvesinde her gece pi§pirik oynamaktan
btkip da bir ak§ami Beyoglu 'nda gei; irmek isteyen baylar buramn
gediklileridir.
� arkici kadmlar sahnede birbirini izler. Biri Almanca soylese
otekisi de bir Fransiz §arkisi ya da ispanyol bestecisi iradiyer'in
"Pa/oma"sim i;mlatir. Romanyah bir kiz Rumca, Yunanh bir kadm
ingilizce pari;alar okur. En son da iskoi;ya daghsi kihgmda iri yan
bir Alman kadim sahneyi i;okertir.
Halk da i;okluk bu §arkilara katihr. Nedir, Ahmet Rasim Fran­
siz §arkicilanmn i;ok olmamasma bi.iyi.ik hayif gosterir. Burada ii;i­
len her §ey yi.iz paradir. Yi.iz parayi verdiniz mi oh, gece yansmdan
sonra ikiye degin bir masa ile bir kanapeyi kapatabilirsiniz. Arna
bu fiyat Halit Ziya i;agmm fiyatidir. Bundan 10-15 yil once gelir­
seniz siz de buraya ahmet Mithat Efendi gibi sadece 60 para verir­
siniz. Yalmz i;algi i;alan kiz gecede dort kez masamzm i;evresini
§ereflendirirse ona da onar paradan kirk para vermeniz gerekir ki
yine i§i yi.iz para vermeden atlatamazsmiz.
Bu §arkici kadmlann bir de dinlenme yeri vardir ki kuk parahk
§eye kirk kuru§ vermeyi goze alan herkes buraya dalabilir. Burasi
iki odamn birle§tirilmesinden meydana gelmi§tir. Bi.iyi.iki;e bir yer­
dir. Ostleri keten orti.ili.i kanapeler, kadife iskemleler, mermer ma­
salar, soluk aynalar, i;ig i§ikh lamb alar. . . Odamn ti.im e§yasi bu ka­
dardir. � arkicilann giysileri ise ri.iki.i§ mi.i ri.iki.i§. Biri Normandiya­
h bir koyli.i kadim kihgma ozenmi§tir. Arna sai;lan "Pompadour"
sai; modasma gore kivrrtilmi§tlf. . . Bir ba§kasi "Marie Antoinette"
yakahgi altma bir vodvil soubrette' i gibi kisa bir fistan gi ymi§tir.
i§lemeli ve dar mi dar bir Arnavut yelegi ii;inde buram buram ter­
leyen bir §i§man §arkici ise yelegin altma yirtmai;h bir <:;inli giysi­
sini uygun gormi.i§ti.ir.
Burada da Cafe Flamme'da oldugu gibi bi.iti.in garsonlar kizdir.
� arkicilar, fasil aralannda, ii;erde dinlenirken, peripeyker (peri

19
yiizlii) c;alg1c1 Alman k1zlan da mii§terilerin yanma gelerek yanm
yamalak Tiirkc;eleriyle c;1t1p1t1 diller dokerler. Ahmet Mithat bir ak­
§am bunlardan birini masasma buyur etmi§, ikinci bir ak§am k1z
yamna iki arkada§tm daha alarak gelmi§tir. Yazanm1z yiiregi hop­
laya hoplaya onlara ne ic;eceklerini sorunca k1zlar siitlii kahve ile
pasta istemi§lerdir de bizim Ahmet Mithat' m yerinden oynayan
yiiregi boylece yerine donmii§tiir. Arna Ahmet Mithat k1zlann pas­
tay1 yemedigini ve ceplerine indirdikleri pastalan sonradan gotii­
riip patrona satt1klanm da gormii§tiir ki k1zlara pek c;ok ay1plar
gondermi§tir. Dr. Besim Omer Akalm da delikanhhgmda -Tip og­
rencisi iken- arkada§lar1yla Cristal'e c;ok gelir. Bir gun orada arka­
da§lan bir kavgaya da tutU§Urlar ve gazinonun bir camm1 krrarlar.
B u c;agm iinlii yerlerinden biri de Jardin des Fleurs (C::ic;ek Bah­
c;esi)'dir. Hristaki pasajmm yerinde bulunan Naum Tiyatrosu'nun
biti§igindeki bu kahve 1 8 70 yangmmda tiyatro ile birlikte yamp
kill olmu§tur. Jardin des Fleurs ya da Cafe des Fleurs §ark1h b ir
kahvedir. Karagoz oynat1lan bir salonu da vardir. fon Tiirkler bu­
rada da zaman zaman goriiniirler. Yemek yemek istedikleri vakit­
ler de Missirie'ye giderler. Missirie Cadde-i Kebir'de -bugiinkii
Ha§et Kitabevi 'nin oralarda- 465 numaradadir. 1 860- 1 870 y1llan­
nm hemen hemen en liiks otel ve lokantas1dir. As1l ad1 Hotel d' An­
geleterre' dir. Buray1 Jacques Missirie admda biri tuttugu ic;in onun
ad1yla amhr.
�imdiki S aray sinemasmm yerinde de, XIX. yiizy1lm ikinci ya­
nsmda Luxembourg Kahvesi goriiniir. Bossy admda birinin i§letti­
gi kahvenin arka taraf1 bilardo ve oyun salonudur. Luxembourg' ta
resimli gazeteler de bulunur. S andalyeler kadifedendir. Kahvenin
oniindeki masalarda oturanlar dt§ardan gec;enleri seyreder.
Luxembourg Halit Ziya'mn da sevdigi bir kahvedir. Orada c;ok­
luk cam oniindeki bir masaya oturur. Kahvenin oniinden gec;enleri
gozden yitirinceye degin izler. Kiminin paltosundan, kiminin eski
elbisesinden, kiminin de elindeki paketten anlamlar c;1kanr. Kafa­
smda birer dakikahk zaman ic;inde bu insanlarm her biri ic;in aynn­
t1h bir oykii durur.
Ebiizziya Tevfik, Luxembourg Kahvesi'nin 5 Haziran 1870 'de­
ki B ii yiik B eyoglu Yangmmdan once, Tokathyan'm kar§tsmda,
Kanzuk Eczanesinin yerinde oldugunu soyler. Eni, boyu c;ok geni§­
tir. Duvarlan ba§tanba§a aynalarla kaplanmt§tlr. Perdeleri kadife-

20
dendir. Tavam altm nakt§larla siislenmi§tir. istanbul 'un hi<;bir
semtinde qi yoktur.
Galatasaray Lisesi'nin yanmdaki Kartal Sokag1 'nm obiir ko§e­
sinde de Royal Kahvesi -son y1llarda C. K.M. Magazas1, §imdiler­
de Pamukbank olan yer- vardir. Sahne Sokag1 'nm ko§esindeki Va­
laury Pastanesi ile kar§l kar§tya olan Royal da, Luxembourg kadar
sevilir. Burada daha eski y1llarda Saray 'm <;er<;evecisi Bay Le­
duc ' tin kansmm i§lettigi bir <;i<;ek<;i diikkam vardir. Sait Naum­
Duhani, Bay Leduc 'un S uzan admda badem gozlii, siiliin boylu bir
km oldugundan soz eder ki klzcag1z diikkandaki <;i<;ek demetleri
arasmda oradan oraya kO§U§Urken bir yusuf<;ugu andmr.
Royal'm kar§l sirasmda ise sonradan Hatay adm1 alacak olan
Parisienne Pastanesi gaze <;arpar. Hereke Fabrikas1 'nm sahipleri
olan Necip 'ler diye amlan iki Arap karde§in mah olan bu pastane­
ki bu Necip ' lerden biri Amavut Vassa Pa§a'nm kmyla evlenmi§­
tir- Necip di ye de amhr.Necip 'i n sirasmda Paris Kahve ve Lokan­
tas1 da caddeden ge<;cnlerin pek <;ok dikkatini <;eker. Bunun yamn­
da da Pera Sitesi (Cite de Pera) vardir ki topu da yangm ge<;iren
Jardin des Fleurs'iin bir par<;asma konmU§tUr.*
Paris Kahvesi (Cafe-Restaurant de Paris) daha sonraki y1llarda
yerini Tokathyan lokanta ve pastanesine b1rak1r. Buranm sahibi
M1gird1<; Tokathyan pastane ile lokanta arasmda mekik dokur. Gar­
sonlar ise i<;eri girenin yiiziine bir bakt1lar m1 onun bira m1, konyak
m1, kahve mi i<;ecegini, yoksa yemek mi yiyecegini §ip§ak <;akar­
lar.
Ahmet Rasim, haftanm bir, ya da iki gecesi burada <;armak<;ur
olur. <;okluk da "yutana a�kolsun" dedirten kart tavuklan keklik
diye midesine indirir. Ahmet Rasim burada veresiye de i<;er. Arna
veresiye i<;ti mi bir daha sefere ii<; garson ayn ayn hesap getirir.
Nedir, Ahmet Rasim her §eye kar§m buray1 sever, hele cuma v e pa­
zar giinleri ogleden ak§ama kadar on pencerelerden birini kap1p da
piyasay1 seyretti mi keyfine diyecek yoktur. Yalmz Tokathyan
Efendinin boyle cam onlerine ak§ama kadar yapt§lp kalanlardan
ho§lanmad1gm1 da bilir.

+ Bu giinkii postaneden Salme Sokag1'na degin u zanan alan iizerinde yay1ld1g1 anla­
�1lan Jardin des Fteu rs 'iin bir btiliigiine de daha sonralan Ayna/1 Pasaj' ( Avrupa Pa­
saj1) kondurulmu�tur. Ayna/1 Pasaj'da B a y Scribe admda bir arabacmm diikkam
vardu ki sarayhlara araba yapmakla iinliidiir.

21
1 9 1 1 - 1 9 1 2 y1llannda Abdiilhak Hamit B rliksel el�iliginden ah­
mp da istanbul ' a doniince Siileyman N azif'le onun �erefine Tokat­
hyan'da bir ogle yemegi diizenler. Yakup K adri gibi gen� edebiyat­
�tlar da �agnlm1�ttr yemege. Yemegin sonuna dogru soylevler attl­
maya b a�lar. En giizelini de Hamdullah Suphi soyler.
0 y1llarda Yahya Kemal, Yakup Kadri, � ahabettin Siileyman,
Halit Fahri kimi ak�amlar Tokatllyan'da yemek yiyip keyif yeti�ti­
rirler. Halit Fahri tabldotun 20 kuru� olmas1 kar�1smda iki de bir el­
lerini ogu�turur. B una sevinenlerden biri de Yahya Kemal'dir.
Tabldottan ba�ka, �okluk bir de jambon ismarlar. Jambon gelince
de onu havaya atar ve Parislilere ozgii bir ustahkla agzma dii�iiriir.
Kimi zaman da bu topluluk daha da kalabahkla�tr. Hep edebiyat­
tan, gazetecilikten soz edilir. Yakup K adri her zaman masanm ba­
�ma oturur. Boyuna giller. Bu giilii�lere alay kan�ttrmay1 da unut­
maz. Yahya Kemal ise kendisine iistad dedirtecek pozlar takmma­
y1 hi� eksik etmez. iri yan olu�u bu pozlan daha etkili ktlar.
Faztl Ahmet Ayka� 'la ya�ammm biiyiik bir par�as1m Avru­
pa'da ge�iren Celal Nuri de burada s1k s1k goriiliir. Arna bu, Faztl
Ahmet'in Celal Nuri'yi yermesine engel olmaz:
ingiltere kaybolup dumanda
Hikmet sar;1yor Ce/al Nuri
Ben esniyorum Tokathyan' da
Yakup K adri buraya kimi zaman da cancigerleri Abdiilhak �i­
nasi ve Refik Halit'le yemege gelir. Bu yemeklerde Yakup Kadri
ile Abdiilhak � inasi, Anatole Francc'la Maurice B arres'e baghhk­
lanm yinelemek ftrsatm1 bulurlar.
1 9 1 6 ytlmda Finten' in " Asan Miifide" bilim kurulunca yaym­
lanmas1 dolaylSlyla Hamit �erefine burada bir �ay da verilmi�tir.
<;ayda, iki yazar arasmda Hamit'in �iirleri ve duygulan iizerine bir
konu�ma da yap1hr. ve Hamit kendisiyle ilgili olmayan bu yargtlar
kar�1smda suyu kesilmi� degirmene doner. <;aya, Veliaht Mecit
Efendi de kattlm1�ttr. Mecit Efendi, bir hafta soma, B aglarba­
�1 'ndaki ko�kiinde yine Hamit �erefine altm1�a yakm konuga bir
ogle yemegi verir. <;agnhlar arasmda Halit Fahri de vardtr. Mecit
Efendi 'nin o y1llarda 1 5 ya�mda olan klZl Diin ii�ehvar konuklara
bir atlas yasttga takth Finten igneleri dag1ttr.
ittihat ve Terakki' nin iktidarda oldugu giinlerde buraya bir�ok

22
ittihatrr 1 b akan, parti ve devlet ileri gelenleri de gelir, lokantada ka­
nnlanm �i�irdikten sonra pastane boliimiinde kahve irrerler. M iita­
reke y 1llannda Abdiilhak Hamit, � ah abettin S iileyman, Cenap � a­
h abettin, Siileyman N azif, Yahya Kemal, Ali E krem, H alit Fahri,
Celal Nuri, Celal S ahir, Faz1l Ahmet h aftada bir Tokatl1yan'm arka
salonunda toplamrlar. B ir giin toplamrlar. B ir giin Cenap � ah abet­
tin Kad1koy vapurunda rastlad1g1 Yakup K adri 'yi de oraya siiriik­
ler. 0 giin orada Diyarbakir saylav1 Pirinrrcizade Feyzi ve Ziya
Gokalp de vardir. Bir ara konu�ma dil iizerinde karar ktlar. Cenap
�ehabettin Ziya Gokal p ' e �oyle seslenir :
Ostad1m oteden beri Arap ve Fars kurallanna gore yap1lan
tamlamalann dilimizden attlmas1m istiyorsunuz. Arna �imdiye
degin bu yolda bir edebi eser meydana koymu� olan var m1dir?
Var. (Parmag1yla Yakup Kadri 'yi gosterir.) i �te bu.
Donii�te Cenap, Yakup K adri 'ye �unlar1 soyler:
- Dogrusu Ziya Bey ' in bu Yeni Oil ak1m1yla bizi nereye gotiir­
mek istedigini bir tiirlii anlam1yorum.
Ziya Gokalp de Tokatllyan 'dan rr1kttklan vakit Pirinrrciza­
de ' nin kulagma �unu f1slam1�tir:
Yakup K adri ' yi onlar bizim elimizden almaya iralt�1rken ben
onlarm elinden ald1m.
0 y1llarda Tokatllyan 'a gelenler arasmda Aka Giindiiz de v ar­
d1r. B ir giin o da orada bir ayna k1rm1�, �enlikli dakikalar yarat­
m1�tir.
Tokatl1yan daha sonraki y1llarda oteki edebiya ku�aklarmm da
arada bir dii�tiikleri bir yer olur. S allih B irsel 1 940 y1lmda orada
arttk pastane diye bir �eyin kalmad1gm1, arka boliimiin lokantalt­
g1m siirdiirmesine kar�m on boliimiin sadece bir kahve niteligi al­
d1g1m saptam1�ttr. Gerrri o ytl, Tokatllyan 'm arka salonu yine
arr1kt1r, ama buraya Tokatllyan' m tiryakisi birkarr ak�amc1dan
ba�ka kimse gelmez.
1 949- 1 950 y1llannda Orhan Hanrrerlioglu da Be� Sanat Dergi­
sini rr 1 kar1rken Tokatl!yan'm kahve boliimiinde s1k s1k goriinmii�­
tiir. Yanmda rrokluk S abahattin Kudret ve filozoflar filozofu B ah a
c;alt yer altr. 0 y1llarda H alit Eski�ar ' l a S alahattin H akk1 Esatog­
lu da Tokatllyan 'da afyonlanm patlatirlar kimi zaman. Celal S1-
lay ise Mustafa �ekip Tunrr ' l a gelir. iskender Fikret Akdora da
S abri Berkel ' le boy gosterir. B unlarm yanmda kimi zaman S allih

23
B irsel de olur. Celal S1lay kimi zaman da S abahattin Kudret ya da
S abri Berkel ile oturur. S ait Faik de �okluk S abahattin B atur ' l a
girer i�eri. <;unkii o s1ralar S ait' in en yakm arkada�lanndan biri
de S abahattin B atur'dur.
Arna biz yine de ipin ucunu ka�ird1k. isterseniz yeniden XIX .
yuzy1lm sonlanna donerek Tokatllyan sirasmda, Sol ve S ag so­
kaklan arasmda, Temistokli Pastanesi'nin bulundugunu da soyle­
yelim. Pasta konusunda Tokatllyan'la Temistokli tam bir yan�
i�indedir. Yeni ad1 B alo Sokag1 olan S ag Sokag 1 ' nm ko�esindeki
Bravakis Pastanesi de onlardan a�ag1 kalmaz. B urada kelli felli
ki�iler ak�amlar aperatif ahr ve camdan gelip ge�enleri seyreder.
Ahmet Rasim 'in sevdigi yerlerden biri de Central'dir. Tokatll­
yan'm kii�iik bir benzeridir burasi. B urada da kart tavugu keklik
diye yuttururlar insana. B ura garsonlarmm bir ozelligi de mii�te­
rilerle hi� konu�mamalandir. Ahmet Rasim burada kendini dilsiz­
ler okulunda samr. Central'in duvarlan da Beyoglu ' ndaki bir �ok
kahve ve meyhanenin duvarlan gibi apliklerle doludur. Masalann
iistiinde de mermer vardir.
Nedir, Ahmet Rasim en �ok Pappi'de kafay1 bulur. Pappi hem
meyhane, hem de bakkald1r. M astikanm, biranm iyisi buradadir.
Ahmet Rasim oraya ilk gittiginde menta likorii i�mi�tir. Boylesi
bakkal-meyhanelerden ikisi de Sponeck ile Due Fratelli'dir. Bun­
larAznavur Pasaj1 'nm altmda ve iistiinde yer alm1�lardir. Yakup
K adri ile Refik Halit, Tokatllyan 'a gitmedikleri v akit, bunlardan
birine d amlar, ayakiistii kafalanm dumanlamaya b akarlar. Abdiil­
hak � inasi onlara Tokatl1yan 'a giderken katild1g1 halde bu meze­
cilere gelmez.
Cristal' in biraz otesine dii�en Pappi' de B orazan Tevfik de s1k
s1k �akar. B ir gun B orazan orada Kamah Ziya Bey ve devlet go­
revlilerinden ibrahim Bey ' le kafay1 �ekerken ibrahim �oyle der:
- B ugiinlerde �ok dii� goriiyorum ama iyi se�emiyorum.
Kamah Ziya:
- Fitil gibi y atiyorsun. Elbet se�emezsin.
ibrahim Bey (Boraz an ' a) :
- Sen bu i�e ne dersin?
- Gece y atarken gozliik tak, derim.
Ahmet Rasim 'in be� yadigan (eskiden kalma arkada�) v ars a
biri de B orazan'dir. Ahmet R as im, onu �oyle anlatir:

24
Karayag1z, egri fes, az tombul, f1ldir goz, son derece kam s1-
cak, yiiziinden ne�e akan sevimli biridir. K1vJTc1k s arylan ortadan
ikiye aynlm1�tir. Eski B ahriye itfaiye silahendazlanndandir.
B oraz an ' m giirylii bir bellegi vard1r. <:;ok d a iyi taklit yapar.
Haddehane ' de bulundugu siralarda ustaba�1 ingiliz ' in konu�ma­
sm1 taklit eder ki, iistiine yoktur. Onlii kumarbaz <:;erkez Hur�it'in
ayak tartarak, omuz silkerek yiiriiyii�iine de ryok ustac a oykiiniir.
Siileyman N azif' in " Dicle" �iirini de iranh agz 1yla okur, Bora­
z an ' m d agarc1gmda �u taklitler de vardir: Tramvay ' n ryignedigi
kopek avavas1, ath tramvay mii�terileriyle biletryi konu�mas 1 ,
Rum hallacmm hizmetryi k1z i l e konu�mas1, B ahkry1 Karabet 'in
genelev sokagmdan ba�mda tabla ile geryi�i. kopuk alay1 konu�­
mal an , mahalle ninnileri, kadmlar hamammdaki konu�malar,
zencilerin 1 May1s kir alemleri, Galata Borsamn ahm s at1m za­
mam, Kag1thane- Fener z amparahklar1, bir karnaval sonu atlarla
Yeni�ehir'e ini�. Lavtac1 Hristo ' nun �ark1 soylemesi, Kumarbaz
Donsuz Petro ile Arap, Karamanh Koylii, Acem, Ermeni, <:;erkez,
Kurt, Yahudi ve Rum konu�malan.
B akkal-meyhane Sponeck ucuz bir yerdir. 1 9 1 2 y1lmda tabl­
dot burada 6 kuru�tur. 6 kuru�a �arab1 yanmda olmak iizere dart
tiirlii yemek yenir. Ahmet Rasim, alafranga sofr alarda k ary tiirlii
yemek yendingini anlamak isteyenlere buray1 s ah k verir.
Abdiilhamit ryagmdaki Beyoglu kahveleri ve meyhaneleri ara­
smda Cafe des Suisse, Cafe de Croissant,* Gambriniis , Mari,
Tur�ucu Gazinosu. Kara Ma1w , Pirinqqi Gazinosu, Pasko, Lebon
da s ayilabilir. Ahmet Rasim'e gore Mari zenginlerin meyhanesi­
dir. Paras1z lann, cebideliklerin Karakoy ' deki Filip ile S irkeci ' de
Ankara Caddesi 'nde Staynbroh 'a (sonradan istanbul Lokantas1)
gitmeleri gerekir. Pasko ise oteldir. Arna lokantasmda tabldot
iiz erinden yemekler yenir. Gambriniis ile Cafe de Suisse de ye­
mekler alafranga mutfag1 izler. Gambriniis Birahanesi, Konkordi­
ya Tiyatrosu kar�1smda 3 1 2 numaradadir. Burada "birinci nevi bi­
ra fiiruht" olunur ve mii�terilerin memnunluguna her biryimde hiz­
met edilir. Gelgelelim Ahmet Rasim buranm birasm1 b ay at m1 ba-

* �imdiki Fransuz Konsoloslugunun ilerisinde Taksim Sebilinin iistiinde olan bu


kahve Ikyoglu"nun en eski kahvelerinden biridir. Daha sonralan bu kahvenin ye­
rinde bir jandarma-polis karakolu yap1lm1�t1r. Ali Suavi bir giin bu kahvede ordu
i<;:in gosteri diizenlemi� ve 30 bin kuru� toplan11�t1r.

25
y at bulur. 1898 y1lmda bir gazetede �1kan ilana bak1hrs a biraha­
nenin sahibi Kefalonah bir gemi k aptan1 olan Dimitri Gambri­
niis 'tiir. Arna Andria admda pek siislii, pek �1kid1m bir gen� ora­
nm sahibi gibi goriiniir. Andria birahaneye Frans1z limanlannda
gordiigii meyhanelerin kihgm1 vermi�tir, ba�hca i�i de Frans1 zc a
konu�maktu. G arsonlar da fanfinfona bula�m1�sa hi� �a�maym.
Topu da beyaz ceketli, beyaz frenk gomlekli, siyah kelebek bo­
yunbagh, siyah pantolonlu, siyah �orap ve siyah iskarpinlidir.
Yandan ya da ortadan aynhp taranm1� sa�lar uzun mu uzundur.
Gambriniis sabaha k adar a�1ktu. Yalmz geceyansmdan sonraki
mii�teriler, laf aram1zda, uygunsuz ki�ilerdir. H askoy 'lii A�1k S ar­
kis 'in baz1 buray1 �oyle savurur:

Giremem iqeri iist ba.J kiiliistiir


Zira Gambriniis gaayet liikiistiir
Gaea ,J1k1rd1m Pera giilleri
Lavanta siiriinmii.J ho.J kakiilleri
Sampanya patlatir bir ,Ji,Je en az
Onlarda tamamdir tiirlii cilve naz
Tatavla, Kumkap1, Haskoy beyleri
Giindiiziinden verilmi.J gece peyleri
Miniivi derler ki gece yans1
Soksun dillerini e,Jek arlSl
Gambriniis'te bir gonca giil aqm1.J
Dediler Cennetten bir giizel kaqm1.J
Ko,Juyor o .Jahm methini duyan
Kimi Frans1z der kimi italyan
Hakikat-i hali ben idem beyan
Bizim daywglu Baron Tatulyan
Sus ol Sarkis dedi qakt1 i,Jman
Biz dahi koruduk Yervant ahban
Sordum ki refikin ya .JU civan kim
Dedi Karamanll Bodos' un Eftim
Ya dedim .JU kara lzindu nevcivan
Dedi ki klpt1-i nasrani Yuvan
26
Kara Mano ise tam bir bitirim yeridir. Burada kumar grrla gi­
der. Burasr aym zamanda i;aresizler s1gmag1drr. Gece yansmdan
sonra saat dortte gidecek yeri olmayanlar bu sobah kahveye atar­
lar kapagr. Garsonlarda, "Ne ii;erseniz?" diye somia filan yoktur.
S abaha kadar otursamz, kimse ses i;rkarmaz. Ostelik su istedigi­
niz mi, garsonlar SU bardagmr hemen oni.ini.ize si.irer. Yalmz tavla
§Ikrrt1s1, bezik patrrt1s1, piket gi.iri.ilti.isi.i, barbut §amatasr ve pasa­
ta kavgasmr dinlemeye kulak ister.
Venedik S okagr 'na istiklal Caddesi 'nden girince sol kolda da
Kuch admda bir Almanm i§lettigi bir meyhane vardrr. Kuch'da
Vestefalya jambonlanna kadar agzmm tadmr bilen ki§ileri mem­
nun edecek mezeler bulunur. B urada tezgamn altmda bir de sopa
bulunur ki Kuch, terazinin topuzunu kai;rranlan onunla hi zaya
getirir. Kapiti.ilasyonlar yi.izi.inden Ti.irk polisi ii;eriye giremedigi
ii;in Kuch sopayr biraz i;oki;a kullanmak f1rsatm1 bulur. Arna bir
defasmda Rus uyruklu birine vurdugu ii;in i§ sarpa sarar. Alman
eli;isinin onayryla Osmanh smrlan dr§ma i;rkanhr.
S ait Naum-Duhani 'nin demesine gore Suriye Pasaj mda da '

Yani Haciras Birahanesi vardrr. S onradan Londra Bar §imdi de


Sanzelize olan yerde de Bruchs Birahanesi. Daha onceleri Lond­
ra Birahanesi adrm ta§ryan Bruchs Birahanesi istanbullulara
S alvator birasmr tamtmI§tlf. Bu birahanede i;ah§an Nikoli, Yani
ve Ananiyas adh garsonlar sonradan kendileri de birer ii;kili lo­
kanta ai;acaktrr. Yani 'nin ai;t1g1 birahane §imdiki Rus konsoloslu­
gunun kar§I srrasmdadrr. Dar bir koridordan gei;ilerek girilen bu
meyhane Viyana Birahanesi diye de amhr. Arna Ahmet Rasim
ona sadece Yani der. B urasr ai;rlr§mdan bir si.ire sonra lokanta ola­
rak da i;ah§maya ba§lar. Ahmet Rasim bir gece, bir §apka i§i yi.i­
zi.inden arkada§I Nuri B aba ile Galatasaray karakoluna goti.iriili.ir­
ken burada polis gorevlisi ile birlikte karmlanm doyurmu§lardrr.
Buranm birasr da i;ok tutulur. Yani'de Servetifi.inuncular da gece­
leri iki kadeh rakr ya da bira ile yemek yemeye pek di.i§ki.indi.irler.
Osti.ine de Yemen Kahvesi ii;erler ki bunun en iyisi burada, bir de
Nikoli ' dedir. Nikoli 'nin ai;t1g1 yer ise Yani'nin biraz ilerisinde ha­
zrr elbiseci Bazar A lman'm biti§igindedir. Burasr da isviqre Bira­
hanesi ya da Nikoli Birahanesi olarak dillerde yerini ahr. Abdi.il­
halim Memduh, Ali Kemal ve arkada§lan en i;ok burada toplanrr­
lar. B ir ara burada Abdi.ilhamit ' i devirmek ii;in bir dernek de ku-

27
rarlar ve padi�ah1 Mithat Pa�a 'nm katili olarak sw;layan bir du var
bildirisinin miisveddesini de haz!flarlar. Nedir, ii;lerinden izmir ' li
Tahir Kenan ' m jumah iizerine tiimii de tutuklamr. Ostiinden bil­
dirinin miisveddesi r;1kan Abdiilhalim Konya' ya, Ali Kemal de
Halep'e siiriiliir. Arna Abdiilhamit, bu siirgiinden Tahir Kenan ' 1
da yoksun b1rakmaz. Dahas1, en biiyiik pay1 ona aymr. Onu da Fi­
zan 'a gonderir.
Nikoli'nin* pate de feu 'sii iinliidiir. Arna B agdat (Anadolu)
Demiryollan Ortakhg1 Yonetim Kurul B a�kam B ay Huguenin
burada b1ldJTcmdan ba�ka bir �ey yemez. Or; b1ld!fcm midesine
indirmeden de doydum demez. Nikoli, Miinih 'in Salvator biras 1 -
n m (Paulanebraeu S al v atorbraeurei) i stanbul temsilciligini de al­
m1�t1r. B irahanenin miidiirii Epamiondas Lalas ise H aydarpa�a
tren istasyonundaki biifeyi de i�letir.
Bruchs'un iir;iincii garsonu Ananiyas'm ar;t1g1 �arap meyhane­
si ise Me�rutiyet Caddes i ' nde Hocapulos Pasaj1 ' mn tam kar�1sm­
dad1r. S ait Naum- Duhani bir de istiklal Caddes i 'yle S aka <;1kma­
z1 'nm birle�tigi ko�ede Kutulas Birahanesi admda bir ii;kili lo­
kantadan soz ar;ar. B ir birahane de Sark Pasaj1 'mn bir iki diikkan
iistiindedir. Yine Yani admda birinin i�lettigi bu yer de Strasburg
Birahanesi diye tin yapm1�tlf. B uraya da daha r;ok Frans1zlar ge­
lir. Gazeteciler de r;ogunluktad!f. B izim S aliih B irsel gibi agzm­
dan cigarasm1 hii; eksik etmeyen Vikont de la Jonquiere ile -Ah ­
met Hamdi Tanpmar da oyledir- D1�i�leri Miiste�an Nuri Chate­
auneuf'iin Pari s ' ten arkada�1 biiyiik i� adam1 B ay Crespi ise ora­
dan hii; r;1kmaz.
Son y1 llara degin siiriip gelen bir birahane de
Atlas s inemas1
s1rasmda Anadolu Pasaj1'ndaki Anadolu Birahanesi'dir. II. Ab­
diilhamit'in mabeyincilerinden Egribozlu Rag1p Pa�a 'nm mah
olan Anadolu Hammn altmdaki bu pasaj m caddeye bakan yiizii­
niin bir yanmda Belfast Gomlekqisi, bir y anda da do�emeci Laza­
ro Franko v ard!f. Rumel i ve Afrika hanlannm da sahibi olan Ra­
g1p Pa�a ii;in S ait Naum-Duhani �oyle der: "Eger Abdiilhamit' in

* Galata'da eski domuz kasaplan bulunan. b u yiizden de Domuz Sokag1 ad1 veril­
mi� olan sokakta da bir Niko/i Birahanesi vardu. Buraya sadece Niko ya da Niko/i
diyenler de olur. B uranm bir ad1 da Bos/or B iraha nesi 'dir. Ahmet Rasim burada le­
reyag ve havyarla rak1 i<;meye bay1hr. Beyoglu meyhanelerinin ise miiselleslerine
(koktey I tiiriinden kan�u bir i<;ki) biter.

28
yerine V. Mehmet ge�memi� olsaydi, R agip Pa�a bu hanlann ya­
nma Amerika ve Avustralya hanlanm da k atar boylece be� kita­
nm admi butiinlemi� olurdu ."
Anadolu Birahanesi'nin ilk sahibi Valavani admda bir Rum­
dur. istanbul yakasmda oturanlar ona B al abani derler. Beyog­
l u ' nun en se�kin yerlerinden biridir. Temiz, terbiyeli, ayagma �a­
buk garsonlan vardir. B irahanenin i�inde akvaryumlar, dondurma
�aglayanlar ve kafesleri i�inde hanim hanim oturan billur sesli
biilbuller dikkati �eker. Duvannda bir guguklu s aat, s aat b a�lann­
da guk guk oter. Mezenin en iyisi oradadu. Ozellikle Arn avutkoy
istiridyeleri �ok yurek p ar�alar. H am n k apISI onundeki i�portaci
da l akerdamn, karidesin agizda eriyenini satar. Kadikoy futbol ta­
kimmm unlii bcki "Tahtaperde" admdaki Rum da kolunda Vene­
dik sepeti, i�inde kavrulmu� fmdik, tuzlu badem, mu�terilerle tek
mi �ift mi oynar.
Arnavutlugun tanmmi� ailelerinden ve Abdiilhami t ' in y averle­
rinden G ani Bey ' i vuran H afi z Pa�a da arada bir orada gorunur.
H afiz pa�a cinayeinden soma memleketine donmu�tiir. Donu�un­
de aralannda Refi Cevat Ulunay ' m da bulundugu bir gun biraha­
nede G ani Bey ' i nasil oldurdugunu anlatmi�tu. Nedir, Ulunay,
H afiz Pa�a'nm Gani Bey ' i kendiliginden mi, yoksa R agip Pa­
�a'nm buyruguyla mi oldurdugunu kestiremez. Gani Bey ' in cina­
yet suas md a sadrazam olan Halil Rifat Pa�a 'nm oglu Cavit Bey­
' le arasi a�ik oldugu i�in Ulunay cinayette Cavit Bey ' in parma­
gi olabilecegini de du�unur, ama kesin bir kaniya varamaz. Nedir,
bir sure sonra Arnavutluk 'tan gonderilen H alil admda bir Arnavut
da C avit B ey ' i Koprii ' de vurur.
Anadolu B irahanesi'ne 19 10 yillanndan soma "Nayiler"* de
s ik sik gelir. B unlarm i�inde de b a�i �eken Halit Fahri' dir. daha
s omaki yillarda Peyami S afa, ressam Elif Naci ve <; alh ibrahim
de orayi �i�eklendirir. B ir gun H alit Fahri orada tek b a�ma duble
ustiine duble yuvarlayan Peyami 'ye raslami� onu zorla kalduarak
Firuzaga ' d aki evine gotiirmu�tiir. Arna Peyami o ak�am eve er­
kenden girdigi halde inadmdan sabaha kadar uyumami�, Duha­
mel ' in bir romamm okumu�tur.** Ertesi gun de kendisini bir ge-

+ Bkz. Kahveler Kitab1, Salah Bey Tarihi: I. Se/ Yaymctl1k.


++ Duhamel'in ilk romanlamu B irinci Diinya Sava�m<llu1 soma yazchg1 <lii�iiniiliir­
se <le bu olaym hi<; <legilse Kurtulu� ·1an soma mey<lana gel<ligi kola yea <;1kanlabilir.

29
cecik olsun itrkiden aymm� oldugu itr in gozleri 1�11 1�11 giilen I Ia­
lit F ahri 'ye:
- B an a b ak , ben emir kulu degilim. Senin buyrugunla m1 uyu­
y acaktim? Uyumad1m i�te.
Kahvelere Tepeba�1 ' nda da rastlamr. Bunlann en onemlisi de
Kanuni Esasi K1raathanesi'dir. Arna Tepeb a�1 'ndaki kahvelerin
topuna birden "izmir Kahveleri" de denir. B uralarda nargile de
itrilir. Mai ve Siyah'm Ahmet Cemi l ' i bir ak�am arkada�1 Ali �e­
kip ' i Glavani Sokag1'ndaki (�imdiki ad1 Kallavi sokak) La Bella
Venezia admda ucuz bir lokantaya gotiirdiikten sonra kahve ve
nargile irrmek itrin bu kahvelerden birine getirdigine gore, I l alit
Ziya 'nm da bu kahveleri iyi bildigi rr1kanlabilir.
Kanuni Esasi K1raatltanesi y a� am1m son y1llara degin siirdiir­
mii� bir kahvedir. Cahit S affet (Irgat) �ehir Tiyatrosu ' nd a rrah�ti­
g1 sual ar buraya rrok gelir. S alih Tozan da gelir, masallara "Go­
ziim! Can1m ! Muhterem!" sozciiklerini dag1tu. S alih biiyiik oyun­
cudur ve goniil biiyiigii bir insandu. <;ok siirmeyen ya�am1 bo­
yunca 24 kez evlenmi�tir. Arna evliliklerirlin rrogu iitr ay1 gerrmez.
S on evliligi itrin nikah gorevlisinin kaq 1sma rr1ktig1 vakit gorevli,
kafa kag1d1m evirip rrevirmi� sonra da: Bu kafa kag1d1 degil, k a­
dm listesi, demi�tir.
S alih 'in ilk kans1 bir giire�rriye karrm1�tlr. ik inci qiyle bir giin
Beyoglu 'ndan gerrerken kans1 bir fotografrr1 vitrininde bir bokso­
riin resmi oniinde duraklaymca hemen onu kolundan tutup rrek­
mi� ve �oyle demi�tir:
- Ne o Fedarasyon ' a m1 rr ah�1yoruz?
S alih' in yakm arkada�lanndan biride B ahkesir 'li gazeteci Ca­
hit Albayrak 'tu. S alih B ahkesir ' de oldugu zamanlar onunla h er
ak�am meyhaneleri �ereflendirir. Bir ak�am yine meyhaneye gi­
deceklerdir. Gelin goriin ki Albayrak ' m cebinde 12,5 kuru�, Sa­
lih 'in ise yiiz para vardu. Ne yapacaklar? Salih yolda kensine se­
lam veren iki tamd1gma rampa eder:
Muhterem s an a rastlad1g1m rrok iyi oldu. �imdi senin laf1m
ediyorduk. Senin gibi s anatsever bir insan az bulunur. Ilaa.. bir
kibrit alay1m. Yiiz paran var m1 Muhterem?
Bu sozlere can m1 dayarur? Muhterem rr1karu yiiz para yerine
bq kuru� verir. Meyhaneye kadar bu minval iizerine yollanm
siirdiiriirler. Meyhaneden irreri girerken ceplerinde tam 50 kuru�

30
olmU§tUr. Bu da 1 9 40 y1llannda iki ki§inin kafalanm bulmalan
i<;in yeterlidir.
Kanuni Esasi K1raathanesi'ne �ehir Tiyatrosu oyunculan d a
eksiksiz damlarlar. Hiisamettin B ozak �ehir Tiyatrosu oyuncula­
rmdan Hamit Akmh ' yl a burada <;ok oturmU§tUr. Orhan Kemal,
Nurer Ugurlu d a Beyoglu 'na <;1kt1klan vakit buray1 denetimden
ge<;irirler. 1 9 40 ku§ag1 ile daha sonraki ku§ak sanat<;1lan da yol­
lan dii§tiik<;e burada bir kahve i<;meyi yararh bulurlar. B uras1
hokkabaz, meddah, karagozcii, <;alg1c1 gibi halk sanat<;1larmm da
kahvesidir. Haldun Taner onlann konu§malanm dinlemek, dagar­
c1gm1 onlann amlanyla doldurmak i<;in bir ara buraya dadanm1§­
tir. Haldun, ilk operet oyuncusu Cemal S ahir 'le burada, hi<; de­
gilse, iki ayda bir bulU§Ur, onun camm s1kan, beynini kemiren
dertlerini dinler. Bu ikisi, kimi zaman Pelit'te bulu§urlar. Cemal
S ahir dertlerini orada dokmeyi daha <;ok sever.
Arna biz Kanuni Esasi K1raathanesi'ni bir kalem ge<;elim de
buralara degin gelmi§ken yine B iiyiik Caddeye atlayarak Ada So­
kag1 ' ndaki (§imdiki ad1 Acara S okag1) Amerikan Evi' nden ( Ma­
ison Amercaine) i<;eriye bir goz atahm. Burada Beyogl u ' nun go­
niil i§leri pazan kuruludur. Yok "Biz sadece kafalan <;ekelim, da­
ha iyi" derseniz o zaman da Amerikan E v i nin e§igine oturup bu­
'

ramn kapanmasm1 ve onun yerinde La Boheme ile Melodi mey­


hanelerinin a<;1lmasm1 bekleyin. Eger vaktiniz var da 1 9 50 y1hna
kadar durabilecekseniz, Boh e m'de Edip C ansever ' i , Alp Kuran' 1 ,
S alah B irsel ' i d e bulabilirsiniz.
Bu arada kam1mz ac1kirsa Nuruziya Sokag 1 ' m n kb§esindeki
M ulatier Pastane si' nde - 1 9 40' l ard a Dekorasyon magazas 1- <;iko­
latah pasta yiyebilirsiniz. Arna dikkat edin, istanbul 'u kas1p ka­
vuran Hafiyeler H afiyesi Fehim Pa§a'mn arabas1 da oralardad1r.
c;:unkii o da buranm <;ikolatah p astalanna vurgundur ve Tann 'nm
giinii oraya damlar. Emir subay1 yiizba§1 Vahap B e y ' i pasta almak
iizere pastaneye yollad1g1 vakit onu arabasmda bekler.
Oldu olacak, bir on y1l daha gaze aim da Edip Cansever 'in
1 9 60 y1lmda Selahattin Hilav'm pantolonuna bir bardak §arab1
nas1l boca ettigini seyredin. Selahattin Hilav ikinci kans1yla -Tan­
n say1lanm artirsm- evlenmek iizeredir o giinler. 0 ak§am da ya­
vuklusuyla sozii vard1r. Yine de her zaman ki kibarhgm1 elden b1-
rakmaz. Edip' e bir:

31
- Ziyam yok karde§im;
c;eker ki b u, Edip ' i aldan mora, mordan yavruagzma, yavruagzm­
dan narc;ic;egine, narc;ic;eginden klZll§apa, klZll§aptan da vi§nec;ii­
rilgiine gec;irir.
1 9 60'a degin uzanmt§ken isterseniz B irsel ' in "istiklal Cadde­
si" §iirini de okuyabilirsiniz. 0 da onu yazmt§Sa, birkac; ytl once
yazmt§ttr. Nedir, bu btiliim, en iyi onun §iiriyle baglamr:

Caddelerden istiklfil Caddesi


Havuzdur da havuzdur
Kadinlar da ordekleri
Dola�ir �1p1dak �1p1dak
istiklal Caddesi' nde diikkanlar
iki yandadir da iki yandad1r
Vitrinlernen incik boncuk
$1k1rdakt1r da �1k1rdakt1r
istiklal Caddesi dedigin
Antep kilimine benzer
Beyazlar ye�iller karalar
Fmldakt 1r da fin ldakt 1r

Caddelerden istiklfil Caddesi


Uzundur da uzundur
istiklfil Caddesi' nde bekarlar
Dola�ir �1p1dak �1p1dak

32
Lebon

Kurtulu� Sava�1 'ndan once Dogruyol diye amlan istiklal Cad­


desi 'nin Asmahmes<;it ve Kumbarac1 Sokaklan ile birle�tigi yere
uzun zaman "Dortyol" denmi�tir.
� imdiler yerini teknik e�ya satan bir magazaya b1rakan Lebon
Pastanesi Dortyol 'da istiklal Caddesi'yle Kumbarac1 yoku�unun
birle�tigi ko�ede 459 numaradad1r. Onun kar�1smda, cadde i.izerin­
de 3 62 numarada da Markiz Pastanesi vard1r. �imdi de vard1r.
Markiz Haldun Taner 'in deyi�iyle en bireysel kahvelerden biri­
dir. Burada her masa kendi ba�ma bir adad1r. Haldun Taner kahve­
lere ba�kalanyla bulu�mak, konu�mak, tart1�mak i<;in degil de ken­
di kendisiyle kalabilmek, kitap gazete okuyup notlar <;1karmak i<;in
gittiginden, buraya s1k s1k damlar. Kad1koy'de oturdugu i<;in kop­
ri.iye <;1kar <;1kmaz Ti.inelle Beyoglu'na ge<;ivermek ve Markiz'deki
adalardan birine <;ekilmek kendine <;ok kolay gelir. Haldun yag1�h
gi.inlerde bile bu program1 aksatmadan yi.iri.iti.ir. Zaten o, Karakoy ' e
ad1mm1 atar atmaz yagmuru dindirmi� v e ya�am1 boyunca h i <; a<;­
mad1g1 siyah �emsiyesini sag eline alm1� bulunur. Sol elinde de bir
belge <;antas1 vard1r. <;antada her ugrad1g1 yerde birilerine gosteri­
lecek �eyler bulunur. Bunlar bir yabanc1 gazete kesigi, ya da Al­
manca bir kitap kab1 -bu, kitabm1 bast1racaklara verilir- ya da ta­
rihsel degeri bulunan bir fotograf ya da e�yad1r.
Taner Markiz 'den i<;eri girince - 1 95 5 y1h sonras1d1r bu- Abdi.il­
hak �inasi ' y i de orada bulur. Pek uysal ve ge<;imli olmayan Hi­
sar ' m Haldun ' u gori.ince nedense yi.izi.i gi.iler, masasma <;ag1rarak
onunla saatlerce konu�ur. Hazret, bu konu�malarda 1940 ku�agma
yakla�mamay1 kendine ilke belledigi halde Haldun 'dan edebiyat
alanmda olup bitenler i.izerine bilgi alma ya pek onem verir.

33
Markiz'in gediklilerinden biri de Prof. Rag1p Sanca'du. Taner
onu da her vakit orada bulur. S anca, ya ders notlanm bi.iti.inlemek­
te, ya da Frans1zca gazetelerden di.inya siyasasmm gidi§ini kovala­
maktadu. Kimi zaman da son Goncomt Edebiyat Odi.ili.i 'ni.i kaza­
nan kitab1 okur. Taner onunla oturdugu vakitler S anca 'nm edebi­
yat sorunlan kar§Ismdaki baki§ olgunluguna hayran kahr.
Taner Markiz'e gelmedigi gi.inler de Tepeba§1'nda §imdiler ye­
rinde yeller esen � ehir Tiyatrosu 'nun tam kar§ISmdaki Pe/it kahve­
sine gider. Pelit 1969 yilmda kapanmcaya ya da Osmanbey'de Ru­
meli Caddesi 'ne ta§mmcaya degin de ona ihanet etmemi§tir. Ufak,
r;ok ufak b ir yerdir buras1. 7-8 masas1 var, yoktur. Gerr;i b ir de bal­
konu vardrr ama o, sadece ak§ami.istleri ar;1hr.
Daha onceki y1llarda Ti/la adm1 ta§1yan ve 1952 yilmda sahip
degi§tirince Pe/it adm1 alan kahve daha r;ok istanbul'daki Alman­
larm, ya da Almanseverlerin ugrag1 bir yerdir. G arsonlann hepsi
Almanca b ilir. Arna orda zaman zaman Nahit Sllil Orik. S adri Er­
tem, Ertugrul �evket, Avni Dilligil, Sabri Berkel, iskender Fikret
Akdora, Nurullah Berk, S alfill Birsel, Kenan Yontur;, S alih Uralh
da gari.ini.ir. S alah B irsel oraya daha r;ok sabahlarn gelir ve Cum­
huriyet Caddesi 'ne bakan camm arkasmda yer alrr. Edebiyat Fa­
ki.iltesinin kimi ogretim i.iyeleri de buray1 sever. B unlann ba§mda
Frans1z Edebiyat1 dor;entlerinden Nesteren Duvana vard1r. 0 za­
manlar - 1950 oncesi- Hotin soyadm1 ta§1yan B ayan Nesteren bura­
ya iki ktz karde§i , B ihterin Hotin, Gi.iltekin Hotin 'le gelir.
l 950'lerde felsefe profesori.i Macit Gokberk, Bedia Akarsu, Nermi
Uygur da haftada bir buraya gelmeyi ah§kanhk haline getirmi§ler­
dir.
Arna buraya en r;ok musikiciler, opera koroculan gelir. Ayaki.is­
ti.i bir §eyler at1�t1m ve kulis dedikodulan yaparlar. Kemanc1 ve
mi.izik ele§tirmeni Seyfetttin \:i.iri.iksulu da burdan di§anya r;1kmaz
ve buray1 B erlin 'de kendini begenmi§ sanatr;1larm kahvesi olan ve
adm1 da onlardan alan Cafe Grossenwahn'a (Bumu bi.iyi.ikler Kah­
vesi) benzetir.
B uraya b ir de Alman dadilan dolU§Ur. <;ok r;ag§akh k1zlar olan
Alman dadilan izin gi.inlerini nedense Pelit'te ger;irirler. Arna b iz
bu r;ag§akh kadmlan birakahm da yine Lebon' a donelim. Hem de
Lebon 'un ilk gi.inlerine. B unun ir;in ilk yapilacak §ey de Markiz
Pastanesi'nin kap1S1m ar;arak ir;e1i girmekten ba§kas1 degildir.
34
<;unkii XIX. yiizyilm ikinci yansmda Lebon o vakitler Markiz 'in
yerindcdir.
Pastanenin sahibi Bay Lebon buray1 ai;madan once Galatasa­
ray'da S ahne Sokag1 'nm sol ko�esindeki Valaury Pastanesi'nde i;1-
rak olarak i;ah�ir. Valaury' nin klZlyla evlendikten sonra �ark Pasa­
jmda Trcmas bakkal di.ikkamm alm1�, orada Cafe-Restaurant de
Saint Petersbourg ad1yla yemek de yenen bir kahve ai;m1�t1r. Bay
Lebon i�lerini ilerlettikten sonra �ark Pasaj 1 'n m biti�iginde, cadde
iizerindeki diikkana yerle�mi� ve bu yeni yere kendi adm1 vermi�­
tir. Arna bunu yapmadan once Paris 'teki Lemeunier ustaya bir pas­
ta fmm ismarlam1�tir ki bunun bir e�i, menendi yoktur istanbul 'da.
Ancak 1 888 yilmda Alman Kayseri II. Wilhelm istanbul ' a gelece­
gi vakit Abdiilhamit de aym ustaya bunun bir ikincisi ismarlatm1�
ve Dolmabahi;e Sarayma yerle�tirmi�tir.
Bay Lebon yeni pastanesinin duvarlanm tahta ile de kaplatm1�,
tahta kaplamalann iistilndeki bo�luklara da dart mevsimi gosteren
i;iniler yerle�tirmi�tir. Nedir, daha sonraki y1llarda buraya gelenler
orada sadece iii; mevsim bulacaklar ve k1� mevsimi i;inilerinin ne
olduguna akil erdiremeyeceklerdir.
0 y1llarda Lebon 'a gelenler Sir B asile Zaharof admda kelli fel­
li bir adamm sabahtan ak�ama degin kapmm oniinde dikildigini de
gori.irler. Aslmda bu, Vasil Zaharias admda bir R umdur. Turistlere
istanbu l ' u gezdirir. R us <;arhgmm onemli ki�ilerinden Kant Orlof
istanbul'a gezgin olarak geldigi vakit Zaharias'm klavuzlugu ii;in
kendisine 100 altm lira gibi biiyiik bir para vermi�tir. istanbul b1i;­
kmlan da o giinden soma onu Zaharof di ye i;agirmaya ba�lam1�lar­
dir. Vasil, admm ba�mdaki "Sir" iinvam da kendisine ingiltere kra­
lmm verdigini soyler, ama bunun dogruluguna kimse inanmaz.
Biz �imdi Zaharof'u da birakahm, masalarda kimler oturuyor,
onlara bir goz atahm. En azmdan bir yiizy1h da bir kenara itersek
kar�1m1zda Nam1k Kemal'le Ziya Pa�a'y1 -o zamanlar daha beydir­
buluruz. Nam1k Kemal ' le arkada�lan buraya s1k s1k gelir edebiyat
tarti�malan yaparlar. Ziya Pa�a kimi zaman konu�ma s1rasmda
sonradan Zafernarn e 'de yer alacak �iirler de yazar. Zaten o, Zafer­
narne'yi i;okluk kahvelerde bilardo oynarken soylemi�, yazdirm1�­
tir. Ziya Pa�a burada arkada�larma geni;liginden yangm tulumbac1-
hgma heves ettigini, aradan y1llann gei;tigini, ama, o hevesinin
gei;medigini de s1k s1k anlattr.

35
I 865 y1lmda N am1k Kem al ve arkada�lan bur ad a o y1l istan­
bul 'u kmp ge<;:iren koleradan da konu�mu�lard1r. Agustos ba�larm­
da koleradan t:ilenlerin say1s1 bini bulmu�tur <;:iinkii. Arna sonbahar­
da kolera hmm y itirdigi i<;:in Nam1k Kemal ve arkada�lan yine ra­
hatlarlar.
Hemen hemen aym aylarda Nam1k Kemal burada Nairn admda­
ki Amit'li (Diyarbak1r 'h) bir ozana verip veri�tirmekten de geri
kalmam1�t1r. Nairn her renge giren, her tiirlii kalle�ligi gt:iziinii
k1rpmadan yapan ve kap1smdan kovuldugu eve bacasmdan giren
bir insanogludur. B a�kalarmm �iirlerini kendisine mal etmekten de
<;:ekinmez. N am1k Kemal ise ona bilisizler bilisizi, utanmaz, diim­
hclek �t:ihret, <;:t:imlek t1ynet, fitne berdu� ve �eddesiz merkep gt:i­
ziiyle bakar. Ger<;:i bu yargilarda abatma vardlf ama, Nairn Efendi
k1zd1g1 ki�ileri hemen yermek huyunda oldugu i<;:in kendisini kim­
seler sevmez.
Ne ki, bu kez Nam1k Kemal'in t:ifkesini kald1ran as1l "kel hat­
tat" Fettah Efendi olmu�tur. Beylerbeyi Sarayi 'ndaki tasv irlerin
kaldmlmasma, yerine de �airlerden almm1� dizeler yazdmhp asti­
nlmasma karar verilince bu i�le gt:irevlendiren Fettah Efendi �iirle­
rin se<;:imini N aim Efendiden istemi�tir. Fettah Efendi sadece �iir­
lerin se<;:imini istese yine iyi. Arna her gittigi yere Nairn 'i ta�1maya
ve ondan biiyiik ozan diye st:iz etmeye de ba�lam1�t1r ki bu, Nam1k
Kemal ' in iligini, kemigini kurutmu�tur. Bereket, Lebon 'un �eker­
leme ve pastalan t:ifkesini yat1�t1rmakta gecikmez. <;:unkii Frans1z­
ca olarak diiziilm� :

Chez Lebon
Tout est ban
st:izii Tiirk<;:e 'de "Ll:ibon ' da her �ey giizeldir" anlamma gelir.
Arna Abdiilhamit ' in boyundurugu altma ge<;:en y1llardaLe­
bon'un tad1m <;:1karan bizim Yeni Osmanhlar degil, B agdat Demir
yollan Ortakhg1 Yt:inetim Kurulu B a�kam B ay Huguenin' dir. Si­
lindir �apkas1yla her giin t:igleden sonra buraya gelip buzlu �am­
panyalar i<;:en B ay Huguenin milyarder oglu m ilyarderdir. Arabala­
n, vapurlan, safiyede evleri ve madalyalan vardu. iki de damad1.
B iri Gros admda bir Alman subay1du ki Osmanh ordusunda gt:irev­
lidir, otekisi de Tramvay, Tiinel, Elektrik Ortakhgmm Miidiiriidiir.
Adi da Friis 'tir.

36
Bay Huguenin Lebon 'da gi:iriildiigii vakit yanmda �okluk Fran­
s1zca olarak yaymlanan Stamboul gazetesinin -bu gazetenin ad1
sonradan istanbul olmU§tUr- sahibi ve ba§yazan Regis Delbeuf ile
Frans1z el�iligi �evirmenlerinden Bay Alphonse Ledoux da boy
gi:isterir.
Bay Huguenin burada her tiirlii konugunu agirlar. Frans1z oyun­
culanndan Mounet-Sully istanbu l'a geldigi vakit Bay Huguenin
ona burada bir §i:ilen �ekmi§tir. Sarah Bernhardt da 1888 'de Be­
yoglu 'nda Frans1z Tiyatrosu'nda, Kamelyah Kad m ' 1 oynad1g1
giinlerde Bay Huguenin'in masasmda §ampanya iistiine §ampanya
y uvarlamt§tir.
1897 y1lmda, Turk Yunan S ava§t'ndan sonra Ban§ Si:izle§mesi­
ni imzalamak i�in istanbu l ' a gelen Yunan Dt§i§leri Bakanhg1 gi:i­
revlileri de si:izle§meye imza koyan Osmanhlan, yeni bir dostluk
�agmm ba§lamas1 i�in, burada ag1rlam1§lardir.
Buranm gediklileri arasmda bankac1 Bay Mavrokordato, masa­
sma yakla§mak isteyenleri yumruguyla savu§turan avukat Levis
Missi, Re§at Nuri Darago'nun babas1 Bay Nuri (Chateauneuf),
S adrazam Kii�iik Sait Pa§a'nm damad1 Meclisi Maliye Bakam Bay
Nuri, Abdiilhamit'in mabeyincisi Egribozlu S ar1ca Rag1p Pa§a -ki,
Tevfik Pa§a'nm 30.000 kuru§ maa§la sadrazam olmasmda biiyiik
parmaklan bulunmU§tUr- v ardir. S onradan s adrazam olan
1 9 1 0'da- Bab1ali Hukuk Dam§mam ve Dariilfunun Devletler Hu­
kuku Miiderrisi ibrahim Hakk1 Bey de oraya s1k s1k gelir.
Halit Ziya'nm demesine gi:ire Hakk1 Bey'in -sonradan Pa§a- bii­
tiin i:imrii okumakla ge�mi§tir. Durmamt§, dinlenmemi§, kafasmm
zenginligini artirmak i�in �ah§mt§tlr. Tamar halindeki belgeler ara­
smda i:iyle bir dola§t§l, i�inden yararlamlacak olanlan i:iyle bir ay1-
rt§l, ktsa bir gi:iz gezdirmekle yaztlann lopunu i:iyle bir emi§i var­
d1r ki Halit Ziya'ya <lama dedirtmi§tir.
Hakk1 Pa§a k1sa denmeyecek kadar orta boylu, §i§man denme­
yecek kadar etlidir. Yiiriiyii§iinde, duru§unda, benbenlik yoktur.
Lafm diimenini hi� §a§trmad1g1 i�in Lebon'da hep sevgiyle kar§ t­
lamr. Hakk1 Pa§a sadrazam olunca da - ki o anda Roma el�isidir­
S irkeci 'ye a yak basar basmaz kendisini kar§tlayan gen�ligin biiyiik
alkt§lanm alacaktir. Yalmz o giin gen�lige dogruluktan ve iyilikten
aynlmayacagm1 bangir bangir ilan ettigi halde, bu si:iziinii yerine
getirmekte �ok zorluk �ekecektir.

37
Lebon ku§lan arasmda, yine Abdtilhamit'in i;ocukluk arkada§1
ve esvapi;1ba§1s1 Ba§hafiye Fehim Pa§amn babas1 Hazreti �ehriya­
n ismet Bey, Harbiye Bakam R1za Pa§amn oglu �tikrti ve Tevfik
Pa§anm ogullan ismail Hakk1 Beyle Ali Nuri Bey -ki ikis de Padi­
§ahm yaveridir- de vardlf.
1 908- 1 9 1 1 y 1llarmda Paris'te Ttirk eli;isi olarak bulunan Naum
Pa§a'nm oglu Sait Naum-Duhani de -ki S ultan Re§at, V. Mehmet
ad1yla Osmanh tahtma i;okttigti vakit S aray' dan Paris ' e iki tane
stislti payton 1smarlamnca bu i§ kendisine dti§ecek ve arabalar ah­
nmca da Sait Na urn Efendi onlara pad1§ahtan once binecektir-
Le­
bon'un onemli ki§ilerindendir.
Tarihimizde Haya! O!mu� Hakikatler yazan Semih Mtimtaz S .
onu §Oyle tamtir: "Sait Duhani Efendi istanbul'da dogmu§tUr, ama,
babas1 Naum Pa§a Ltibnan mutasarnfl1gmda 1 0 y1l kald1g1 ii;in Sa­
it Duhani'nin i;ocuklugu da orada gei;mi§tir. Y 1llarca sonra Fran­
s1zlar Suriye 'de bir §eyler yapmak isteyerek yans1z ve oralarca se­
vilen bir adam arad1klan vakit Sait Efendi ' ye Ltibnan 'da bir dev­
let ba§kanhg1 verilecekmi§ gibi sozler soylerler. Sait Naum-Duha­
ni'nin verdigi kar§1hk §Udur: "Unutmaym ki, ben Naum Pa§a adm­
da bir Ttirk vezirinin ogluyum."
Semih Mtimtaz S. 'den ai;t1g1m1za gore onun da Lebon'un vefa­
h bir i§i;isi oldugunu buraya s1k1§t1rmahy1z. 1 947 yilmda Sait Na­
um Duhani Vieilles Gens, Vieilles Demeures (Eski insanlar, Eski
Evler) adh kitab1m yaymlad1g1 vakit Lebon'da Semih Mtimtaz
S . 'yi de bulacak ve kitab1m ona kendi eliyle verecektir. Ne var, ar­
t1k o y 1llarda Semih Mtimtaz 'la kar§Ila§mas1 ii;in gtinlerce, dahas1
haftalarca beklemek zorunda kalacaktlf.
Lebon Servetiftinunculann da kahvesidir. Faik Ali Ozansoy her
ak§amtistti orada camm ontinde oturur. Hem gelip gei;enleri seyre­
der, hem dti§ler kurar. ismail Safa onun § iirlerini Muallim Na­
ci'ninkilere yegler. Hele Faik Ali 'nin "Tenvim-i Hissiyat" (Duygu­
lan Yat1§tuma) §iirine biter. �u var ki Faik Ali §iir anla§1y1 bak1-
mmdan Servetiftinunculardan adamak1lh aynhr. Ona Hamit'in bir
izleyicisi goztiyle bakmak daha dogrudur.
Faik Ali 'nin yamnda zaman zaman agabeyi Stileyman Nazif'le,
Ttirkiye 'nin ali;alma nedenleri ve kadm sorunu tizerine ilk kez cid­
dilikle egilen Celal Nuri de yer ahr. Celal Nuri zekas1 ve kavrama
tisttinltigtiyle dikkati i;eker. Arna i;at burda, i;at Paris 'te, i;at Lond-

38
ra'dad1r. Avrupa ' y1 Avrupahlardan iyi bilir. Faik Ali, Stileyman
Nazif ve Celal Nuri'nin konu§malan edebiyat tizerine olmakla bir­
likte kimi zaman toplum konulanna da kayar. I 900 y1lmda Halit
Fahri bir gtin Lebon'un ontinden getrerken onlann ate§li bir tartI§­
maya dald1g1m gormti§ttir.
Otcki Servetiftinuncular, Halit Ziya, Cenap � ahabettin, Htiseyin
Cahit de arada bir gortintirler burada. �iir alamnda en yetkilileri
Cenap' t rr. Abdtilhak Hamit bile -Cena p ' m oldtigti gtin- onun ya§h
bir tilmizi oldugunu atriklamaktan haz duyar. Kimileri Fikret ' inde
onun etkisinde kald1g1m soylemi§tir. Bunu Cenap �ahabettin 'in
kendisi de soyler. Arna biraz degi§ik bir bitrimde:
- Fikret, Dogu'yu pek az tamr. Bat1'y1 hitr bilmez. Yetcr derece­
de kitap okumam1§t1T. Arkada§larma verdigi kadar, arkada§lann­
dan da alm1§tIT.
Gelgelelim, bu sozler Cenab ' m yaranna olmaz. <;oklan Fikret'i
trekemediklerini ileri surer. Buna btittin btittine bozulan Cenap bu
kez saldmlanm daha da artmr:
- Fikret, Mehmet Rauf'un bile etkisinde kalm1§t1r.
Btittin bunlar Cenap' m kendini biraz troktra begenmesinden ge­
lir. Zaten btittin Servetiftinuncular az trok kendini begenir. Atatr:
.. Edebiyat1 Cedidecilerin ba§hca ozelligi -Halit Ziya bir yana- bo­
btirlenmek ve zeka k1thg1d1r. Dti§tin ki Ali Ekre m ' i bile gtilmece
yazan saym1§lard1r." der.
I 908 devriminden sonra Recaizade Maarif Nazm, Halit Ziya
Sabah ba§yazan, Cenap � ahabettin Yeni Gazete ba§yazan olunca,
Fikret ' le Htiseyin Cahit de Tanin 'i trikarmaya ba§laymca bunlar
edebiyat1 oldugu kadar edebiyat kahvelerini de unutmaya yonelir­
ler.
Yalmz o y1llarda izzet Melih Lebon'a baghhgm1 btiytik bir titiz­
liklc stirdtirtir. Zaten o kendini bildi bileli buradan eksik olmam1§­
tlf.
Ne ki, imdada Fecriaticiler de yeti§ir. Yahya Kemal I 9 I I y1lm­
da istanbu l 'a dontince o da Lebon'u savsaklamamaya trah§Ir. Ab­
dtilhak Hamit de 1 9 1 2 'de kimi arahklarla Lebon' u §enlendirmeye
ba§lar. Hamit o vakitler altm1§m tisttindedir, ama on sekizindeki
gtictinti seksen ya§ma degin stirdtirmti§ttir. 75 ya§mda Perapalas
O te / i nde kahr. <;agnlar, gece eglenceleri, ziyafetler, tray toplant1-
'

lan g rrla gider. Yakup Kadri onun Garden Bar 'da Mariette admda-
39
ki bir dansozti bir gece kendisiyle arkada§lanna gostere gostere na­
sil kaldmp gottirdtigtinti anlatir. Yakup Kadri daha sonraki bir ak­
§am ktza:
- Seni ahp gottirtiyor. Ya sonra ne oluyor?
diye sorunca, Mariette §Uh kahkahalanndan en gtizelini atarak §U
kar§1hg1 verir:
- Siz ne samyorsunuz Ktir;tik Beyler? 0 gerr;ek bir kaplan.
Hamit 'in dahi, daha dogrusu dahiiazam sayild1g1 y1llard1r onlar.
1 927 y1hnda Resimli Ay dergisinde Naz1m Hikmet putlan devirir­
ken Nam1k Kemal ve Tevfik Fikret'in yam s1ra onu da tahtmdan
indirecek ve Hamit buna btiytik gozya§lan dokecektir. Dostlanna
da: "Ben dahi degilim, vahiyim vahi"* demek zorunda kalacakt1r.
Arna beri yandan Naz1m Hikmet ' i ogle yemegine de r;ag1racak ve
yemek arasmda §byle diyecektir:
- Ar;t1g1mz kampanya hakh bir kampanyadir. Biz de genr;ligi­
mizde aym yollardan ger;mi§tik. Servetiftinuncular, Fecriaticiler de
aym §eyleri yapm1§tlr. Eskiler ytlnlmad1kr;a yeniler filiz veremez.
Naz1m da bu sozler kar§1smda iyisinden §a§1racak, aynhrken de
Hamit'in ellerine sanhp opecektir.
Ne var, Hikmet Feridun gelip de bir gazete adma Hamit'le ko­
nu§maya kalkl§mca Naz1m'a duydugu sevginin gerr;ege dayanma­
d1gm1 ortaya r;1karan sozler de edecektir:
- Ben hak tamyan adam1m. N az1m Hikmet'i ttirtinde begenirim.
Yetenegi var. Arna pek sm1rh. Biraz r;e§itlilik gerek degil mi? Soz­
geli§i ben her ttirde yazanm. Zembereksiz naz1m bile yazd1m.
Hamit o y1llarda cuma gtinleri Mar;ka' daki evine toplad1g1 ede­
biyatyilara da §Unu f1sildayacakt1r:
- Naz1m Hikmet Bey benden yanh§SIZ bir sayfa okuyamaz.
Hamit Lebon'a daha r;ok Stileyman Nazif'in qliginde gelir.
Meyhanelerde papaz ur;ururken bile yamnda o vard1r. Bir gtin yine
bir yerlere gidip birkar; kadeh ir;eceklerdir. Stileyman Nazif, Tokat­
liyan' a gitmeyi onerir. Oysa o gtin Hamit'in Lebon'da ismail Mti§­
tak Mayakon ile bir sozti vard1r. Hamit:
- ilkin Lebon' a ugrayahm. Mti§tak Bey'i gorelim.
- Beyefendi, Mti§tak soztinde durmaz. BO§Una pinekleyip kah-
nz.
Hamit tisteler. Stileyman Nazif de uymak zorunda kahr. Le-
* Vahi : Gereksiz, anlams1z, bo� �Y·

40
bon ' dan i<;eri girince ismail Mii§tak ' m Hami t ' i bekledigini goriir­
ler. l lamit: "Gordiin mii?" gibilerinden Siileyman Nazif'e bakar.
Siileyman Nazif ellerini havaya kaldmp ismail Mii§tak 'a:
Yahu ne acayip adamsm sen? Bir soziinde durmamak iiniin
vard1. �imdi onu da yitirdin. Beni de Beyefendiye kar§l yalanc1 <;1-
kardm.
l lamit az konU§Uf. Ostelik de agir agu <;iinkii dili peltektir. Arna
en giizel, en kibar istanbul agz1 ondad1r. Niikteyi de sever, her flr­
satta <;evresirldekileri ne§elendirmek ister. Bir giin Siileyman Na­
zif'le evinin oniinden bir taksiye binecektir. Siileyman Nazif'e yo!
venr:
- Buyurun.
Siileyman Nazif biiyiik bir sayg1yla geri <;ekilir:
- Estagfurullah !
- Camm bin diyorum, konuksun.
Aman iistad1m, buyrugunuz ba§tm iistiine, ama gorenler ne
derler sonra?
I tamit sinirlenmi§tir:
- Ne diyecekler, olsa olsa "�u Hamit de ne terbiyeli, ne nazik
a dam ! " derler. 0 kadar.
Pierre Loti de istanbul 'da oldugu giinlerde Eyiip' e gidip 'Tiirk
kahvesi"ne yatmadan once Lebon'da ogle yemegi yer. Arna Serve­
tifiinuncular onun burada yemek yedigini bilmezler, onunla tam§­
mak i<;in Vautour gemisine gitmeyi ise tehlikeli bulurlar. Topunun
da zorbahk yonetimirlden almt§ olduklan dersler vard1r. Abdiilhak
�inasi'nin demesine gore Edebiyat1 Cedideciler bu yonetimden bir
umac1dan korkar gibi korkarlar ve bir el<;iligin kanad1 altmda bu­
lunan beylik bir gemiyi yasak bir iilke sayarlar. Nedir, Servetifii­
nuncular Loti 'ye biiyiik bir hayranhk da duymazlar. Tevfik Fikret
bir yandan onun kalem degil, biiyiiyle yazd1g1m one siirerken, bir
yandan da onu bagnazhkla su<;lar. Ahmet � uayip'in Tarabya'da
Summer Pa/a c e 'da Loti' den i§ittigi sozler de bunlann Loti'ye olan
giivenle1ini eksilmi§tir. Loti o giin kendi §erefirle verilen §Olende,
insanlann ya§lamnca yiizlerinin <;irkinligini ortmek i<;in, pudra
kullanmalanmn dogru olacag1m soylemi§tir. Arna Frans1zcas1 <;ok
kit olan Ahmet �uayip bunu erkeklerin pudra siirmesi gerektigi bi­
<;iminde anlamt§tlf. Bu da Edebiyat1 Cedidecileri giinlerce giildiir­
mii§tiir.

41
Loti'den ho�lanmayanlardan biri de Cetal Nuri'dir. Cetal Nuri
onun i<;in �oyler der:
- Loti koyliidiir. Gorgiisiizdiir. Onunla ilk kar�ila�t1g1m vakit ne
yapt1 bilir misiniz? Hemen: "Ben Academie Fram;aise iiyesiyim"
dedir. Soma da Padi�ahm kendisine verdigi ni�andan a<;tL Ni�anm
iistiindeki elmaslann biiyiikliigiinii anlatmak i<;in de gereksiz i�a­
retler yapti.
Yakup Kadri Karaosmanoglu Lebon'da goriindiigii vakit ise ya­
nmda Refik Halit'le adi Abdiilhak Hamit ve �inasi'nin adlanndan
olu�an Abdiilhak �inasi olur.
Bir giin Yakup Kadri ve arkada�lan orada otururlarken i<;lerin­
den biri:
- Cemal Pa�a frankofil'dir. Enver Pa�a germanofil 'dir. * der. Sii­
leyman Nazif ' in Dahiliye N azm Halil Bey ' i hi<; sevmedigini bilen
bir ba�kas1:
Ya Halil Bey nedir?
Siileyman Nazif:
- 0 mu? 0, sadece fildir.
Abdiilhak �inasi, Yakup Kadri ve Refik Halit burada en <;ok
Bay Huguenin ' e tutulurlar. Bay Huguenin 'in masasmdaki �ampan­
ya �i�eleri ii<;iiniin de agzm1 sulandmr.
Lebon Yakup Kadri 'nin Nur Baba adh romanma da girmi�tir.
Yakup Kadri bir giin Nigar hamm1 bir paytona bindirerek istiktal
Caddesi ' nden Lebon ' a dogru getirir. Ne ki, Nigar hammmm akh,
dii�iincesi Nur Baba'da oldugu i<;in Beyogl u'nun kalabahg1 arasm­
da onu goriince Lebon' u mebon 'u unutacak ve arabay1 gerisin ge­
ri dondiirttiikten soma Galatasaray'a onun ardman ko�acaktlf.
Oteki Fecriaticilerden Ahmet Ha�im ise Lebon ' a pek az gelir.
Ancak birini gormek istedigi vakit dii�er buraya. S1k slk gelmeme­
sinin nedeni, izzet Melih'le kar�ila�mak istememesidir. Yakup
Kadri 'nin demesine gore Ha�im, izzet Meli h ' in sm1f arkada�1dlf.
Kendisini Reji �irketindeki i�ine izzet Melih yerle�tirdigi i<;in
onun kar�1smda bir eziklik duyar.
Lebon'a s1k s1k gelenlerden biri de Mithat Cemal ' le M aestro
Kenaniko diye amlan heykelci Kenan Yontu<;' tur. Yontu<; -dort sev­
gilisini de Lebon' da aym giinde dort ayn masada agirlar ve de kim-

* Frankofil: Frans1zcase ver; germanofil: Almansever.

42
seye bir §ey c;aktirmaz- o s1ralarda Edirne'de bir Atatiirk heykeli
yapmI§, Mithat Cemal de ona bir ikilik yazm1§t1r:

Heykel deme hicrammlZln r;1ghg1d1r ki


Ta.Jmda, tuncunda bir milletin kalb1 vurur, gogsii kinuldar
�u var ki Mithat Cemal Lebon 'a geldigi vakit Faik Ali 'nin ter­
sine cam oniinde oturmamaya pek dikkat eder. Cam kenarlanndan
s1zacak esintiyle hasta olacagmdan korkar. Pastane kap1smm arahk
kalmasmdan da c;ok tedirgin olur, ikide bir garsonu c;ag1rarak kap1-
nm kapat1lmasm1 soyler. Mithat Cemal vapurla Kad1koy ' e gec;er­
ken de aym titizligi gosterir. Arkada§lan da bu yiizden ona "Ku­
rander" adm1 takm1§lard1r. Yus uf Ziya onun bir otobiis oykiisiinii
de anlatir:
- Mithat Cemal bir giin otomobil bulamam1§ Mac;ka' dan otobi­
se binmi§. Arkasmda cam1 ac;m1§lar. Hemen biletc;iye buyurmu§:
"Cami kapaym1z." Buna dik bir erkek sesi kar§1hk verir: "Bava
alacag1z." Mithat Cemal ise §U kar§1hg1 yap1§tmr: " Buras1 <;amh ­
ca degil."
Lebon' a hececilerdenden Yusuf Ziya ile Orhan Seyfi Orhon da
gelir. Faruk Nafiz daha c;ok son y1llarda gelmeye ba§lamI§tir. Gel­
digi vakit Hilmi Ziya Ulken'i de orada bulur.
ikinci Diinya Sava§! giinlerinde Prof. Sadrettin Celal'in de bir
masas1 vardir Lebon 'da. Os tad c;okluk bu masada tek ba§ma oturur
ve c;evresindeki kalabahgm farkma varmaz.
Romanc1 Nezihe Muhittin Lebon 'a gelmez, ama Lebon'un kar­
§1 s1rasmda -Lebon art1k Kumbarac1 YokU§LUlUn ko§esine gec;mi§­
tir- bir apartmanm birinci katmda oturur. Atati.irk zamamnda
1 928'den 1 938 y1lma degin istanbul'da valilik yapan Muhittin Os­
tiindag ' m k1zkarde§i olan Nezihe Muhittin yaz aylannda -Alman
ordulan Balkanlara sarkt1g1 s1ralarda- istiklal Caddesi 'ne bakan
kap1 - penceresini ardma kadar ac;ar ve caddeden gelip gec;enlere
soylev c;eker. Arna caddedekilerden kimse ne soyledigini anlamaz.
Yalmz bir kez Salah B irsel onun "yellozlar" dedigini i§itmi§, ama
kulagm1 kabartt1g1 halde bu soziin arkasm1 duyamam1§t1r.
0 y1llarda Lebon art1k Kosta Litopulos'un ellerine gec;mi§tir.
Bay Lebon'un kalfalanndan olan Kosta daha sonra da buray1 da­
madma b1rakacaktir. Arna biz onlara dokunmayahm da Lebon 'un
ic;ine bir goz atmaya bakahm. Lebon'un dort tiir mii§terisi vard1r:

43
I- Sa bah keyfi yapanlar. B unlar arasmda Yahya Kemal ba§t <;e­
ker.
2- Ogle yemegine gelenler. Bunlar i§ adamlandrr. Yedikleri §ey­
ler de sahanda yumurta, izgara et gibi dakikahk yemeklerdir.
3- Beyoglu'na ah§ veri§e <;1km1§ bayanlar. Bunlar buraya pasta
ya da §ekerleme alma ya gelirler. Yanm saatlerini de masalarda <;ay
i<;meye aymrlar. <:;ay i<;erken de Lebon'un dbrdiincii tiir mii§terile­
rinin yiireklerini oynatrrlar. <:;iinkii dbrdiincii mii§teriler de:
4- Edebiyat<;1lar, ressamlard1r. Bunlar 1 6 - 17 arasmda gelir, saat
l 9 ' a degin otururlar. <:;ay i<;erler, ama pasta yemezler.
Ozanlar, ressamlar ve yazarlar arasmda Sabri Berkel, Sait Faik
-her zaman gelmez-, Hakk1 Anh, Cemal Tollu -her zaman gelmez­
Nurullah Berk -her zaman gelir-, Leopold Uvy, Hamit Gorele
'
1 946'dan soma gelmeye ba§lami§tlf-, Salah Birsel - 1950'den
soma gelmeye ba§lamt§tlf-, Oktay A kbal -her zaman gelmez-, Bur­
han Toprak, Ahmet Hamdi Tanp mar -her zaman gelmez-, Beh<;et
Necatigil - 1950 ' den soma Birsel ' le Akbal onu bir giin Lebon'un
kap1sma degin getirmi§ler, ama i<;eriye sokamam1§lardu-, Celal S1-
lay - 1955 'den soma bir ara giinde ii<; posta gelmeye ba§lamt§tlf-,
ressam Azra inal, avukat Fahamet Gokel -hayranlan mum gibi eri­
yip yanmt§ yag olmu§lardrr-, Salahattin Hakk1 Esatoglu -daha <;ok
1 lilton' u yegler <;iinkii Benli Bellm da oray1 yeglemektedir-, Ner­
mi Uygur -her zaman gelmez-, avukat Halit Eski§ar -gelince moda
yarat1c1lan ceketinin, gomleginin modelini yiiriitmek i<;in birbirle­
rini yerler-, iskender Fikret Akdora - V ala Nurettin onun i<;in ozan­
larm en zengini, zenginlerin en ozam demi§tir-, ressam Erciiment
Kalm1k -k1zmm aypar<;ahg1 bir<;oklanm yedi yerinden bogazlam1§­
t1r- Salih Uralh -ikinci Diinya S ava§mdan onceki giinlerde Ahmet
Muhip Dranas'm portresine ba§lamt§ Dranas i§i bo§laymca resmi
bir isa portresine <;evirip Amerikah bir kanya satmt§tlf-, S abahat­
tin Kudret -her zaman gelmez-, Orhan Han<;erlioglu -her zaman
gelmez- Muzaffer A§km -ii<; kez gelmi§tir-, ressam �iikriye Dik­
men -Ha�et'c Combat gazetesi alma ya indiginde gelir-, ressam Ce­
vat Dereli, terzi Bayan Nedret, heykelci Hadi Bara, Nusret Suman,
ressam Zcki Faik izer, Prof. ismail Hakk1 Oygar, ressam Edip Hak­
k1 Koseoglu.
Nedir, biitiin bu kodamanlann i<;inde ressam Sabri Berkel -eski­
den Sabri Fettah- Lebon'un ta<;s1z kraldrr. Sabri 1956 y1hnda Hi/-
44
ton ai;ilmadan once hemen sonra tin tin Tophane ' ye yiirtir, oradan
Kumbarac1 Yoku§u'na vurarak Lebon'a gelip kurulur. Kurulur ku­
rulmaz da yandaki masalara agm1 atar. iskender Fikret Akdora,
Atai; ' m Ankara'da dostlar1 ii;in soyledigi di:irtliikleri i:imek alarak,
onun §iirini de yazm1§tlr:

Su Sabri Fettah
Elinde miftah
Eyledi siftah
A�ka Lebon' da
Sabri geni; bir k1zla tam§t1g1 vakit ona sevi iizerine sorular yag-
dmnay1 da savsaklamaz:
- Siz ne zaman evleneceksiniz?
- Siz hii; 3§1k oldunuz mu?
Gelin gi:iriin ki, bu sorular i;okluk sonui; vermez. Sonui; veren­
leri de Sabri kimselere ai;1klamaz.
Berkel su katilmam1§ bir ressamd1r. Oturmas1, kalkmas1, konu§­
mas1 hep ressamcadrr. Arna resim alanmdaki entipiiften yaratmalar
kar§1smda insaf di ye bir §ey tammaz. B irsel ona:
- Sabri, 'nin resmini nasil buldun?
dedi mi, demedi mi, kar§1hk haz1rd1r:
- Korkuni;.
Nedir, Sabri bu ac1mas1zhgm1 §iir alamnda hii; kullanmaz. Ter­
sine, pi:irtlemi§ §iir yazanlara bile baygmhk gi:isterir. Bir giin Di­
v an' da si:iz yine bi:iyle birinden ai;1hr. Resim de yapan bir ozand1r
bu. Oradakiler laf 1 dikinden ahr, mangalda kiil b1rakmazlar.
Sabri:
- Peki ama, bu §iirleri i;ok mu ki:itii?
Birsel:
B ak Sabri bu adam resim yap1yor mu?
Yap1yor.
- Nasil buluyorsun resimlerini?
- Korkuni;.
- i§te §iirleri ondan da korkuni;.
Yapma yahu!
Berkel oylesine §a§1rm1§t1r ki, "Yapma yahu ! " derken elini de
alnma vurmu§tUr. Tak ! Arna ne tak! Birsel giilerek S abri 'ye dogru
egilir. Parmag1yla almm i§aret eder.

45
- Hah, i§te §imdi gen;ek kafana dank etti.
Lebon 'un gizli ya§amma bir son i;ekmek ii;in S abri Berkel'in en
ho§gbrtilti, en sagduyulu bir insan oldugunu da soylemeliyiz. Her­
kel, her davram§I kendi ii;inde degerlendirir ve ba§kalanmn kma­
d1klan ki§iler tizerine §U yarg1y1 kondurur.
- 0, yaptig1 i§ten mernnun mu? Mernn u nsa, bitti. B iz kan§ama­
y1z.

46
Tepeba§I B ah<;esi

Yakup Kadri, Refik J lalit, Abdiilhak �inasi kt�m Lebon 'da ise­
ler, yazm da Tepeba�1 Bahr;esi'nin "bayag1 ve a�ag1hk havas1" ile
cigerlerini eglendirrneye c;ah�ular. 0 vakitler Abdiilhak �inasi Ru­
rnelihisan 'nda a�1 boyah tahtadan bir yahda oturur. Yakup Kadi ile
Refik J lalit ise Kad1koy yakasmdad1r. De; ahbap c;avu� vapuru ka­
c;mp da -bu vapur isteyerek kac;mhr- evlerine donernedikleri vakit
ailelerine tel c;ekerler. Arna sonradan hangi otelde kalacaklan, ner­
de yernek yiyecekleri iizcrinde tiirlii bir anla�arnazlar. Giic;liik, Ab­
diilhak � inasi'den gelir. <;iinkii 0 oteden beri oyle olur olrnaz otel­
lerde yatrnaz, herhangi bir lokantada yernek yernez
Tepeba�1 Bahr;esi'nin yerinde, gec;en yiizyilda biiyiik bir rnezar­
hk vardu. Kas1rnpa�a 'ya inen bayrr, selviler ve rnezar ta�lanyla
kaphd1r. Ta�lann aras1 otlarla dolu oldugu ic;in burada giiniin her
saatinde koyun, kec;i, ineklerin otlad1g1 goriiliir. Mahalle kanlan da
c;arna�1rlanm serer, kurutur.
Frenklerin Petit Champ adm1 verdikleri bu yerde 1 854- 1 855
y1llannda Frans1zlann askeri bandosu c;ag�akh rnar�lar c;alnu�trr.
<;iinkii Kmrn Sava�1'nda Tiirklerin yanmda yer alan Frans1z ordu­
su istanbul 'da da konak tutrnay1 unutrnaz.
0 y1llar Beyoglu 'nun ba�hca seyir yerlerinden biridir burasi.
Buranm bahc;e olarak diizenlenrnesi 1 870 y1llanna rastlar. Arna Se­
hir Tiyatrosu' nun Dram Boliimii binas1 ile Garden Bar ortahklarda
yoktur. Birincisi 1 892 y1llannda otekisi ise daha sonraki y1llarda
oraya kondurulacaktir. Bahc;enin dort bir yam parrnakhkla c;evril­
rni�tir. Curnhuriyet Caddesi'ne bakan yiiziinde tek bir kap1 vard1r.
iki yanmda hirer gi�e. Bahc;enin arka tarafan derin derin c;ukurlar,
tiirnsekler, otlar, dikenler, rnolozlar, siipriintiilerle doludur.
Ortahk yerinde sivri c;atih, giivercinlik bic;irninde bir karneriye,
bir orkestra yeri -sonradan yerine havuz yapilrn1�tu- vard1r. B ahc;e

47
ikindiden soma dolmaya ba�lar, sular kararmaya ba�lad1g1 vakit de
tam yiikiinii alm1� olur. Masalar, iskemleler c;okluk kameriyenin
c;evresindedir. Bahc;enin ortasmda bir de yol vardlf. Burada Semih
Miimtaz S . ' nin demesine gore melek yiizlii kadmlar dola�1r.
B uras1 ozel bir bahc;edir. Krrk para Odenerek girilir. Kahve, ga­
zoz, c;ay, Bomonti birasmm dublesi krrk parad1r. Avrupa biras1 ic;­
mek isterseniz o vakit be� kuru� odemeniz gerekir. Arna pasta,
dondurma, siitlii kakao ic;in de sizden be� kuru� almrr.
Belediye'nin, Tepeba�1 Bahr;esi kirac1s1 ile yapt1g1 sozle�mede
bir de kiracmm Beyoglu tiyatrolarma Avrupa'dan topluluklar ge­
tirtmesi de yer ahr. Semih Miimtaz bu adamm uyamk ve i� bilir ol­
dugunu ve sozle�meye harfi harline uydugunu soyler. Servetifiinun
ku�ag1 operalan, operetleri, Comedie Franr;aise'i hep bu adamm
yiizii suyuna seyretmi�tir.
Buranm garsonlan giyimlerine son derece dikkat ederler. i� go­
riirken ag1zlarmda cigara olmaz. Elleri pml pmldu. Tnnaklan da
hep dibinden kesilidir. Semih Miimtaz' m anlatt1gma gore burada
h1zh konu�ulmaz. Bir �ey ic;er, ya da yerken ag1z pek ac;1lmaz. Dir­
sekler masaya dayanmaz. Ishk c;almmaz. �unun bunun yiiziine da­
larcasma bakilmaz. Burada rak1 ile meze de verilir. Arna mezeler
pastumah, sucuklu, sanmsakh olmaz. Rak1 ic;enler daha c;ok beyaz
peynire, bir de, bir de s1ki durun, havyara yatar.
Masalarda kelli felli pa�alar, beyler, mosyoler, madamlar, mat­
mazeller ba�1 c;eker. Beyoglu ' nun kalburiistii yosmalanndan Nem­
seli Anna, Deh Eleni, Kara Katina, Amavutkoy ' lii Poliniya, <;aku
Uskuhi, Benli Anjel de s1k s1k goriinmeyi ah�kanhk haline getir­
mi�lerdir. B eyler, mosyoler yeni bir giizel gordiiler mi, �ip�ak yer­
lerinden folar, volta atmaya ba�larlar. Lebon 'dan tamd1g1m1z ibra­
him Hakki Bey de s1k s1k voltaya ba�vuranlardandlf. Onun gibi
h1zh erkeklerden biri de Saray1 Hiimayun miman Yanko Bey'dir.
Dahas1, o bu i�i teknik hale getirmi�tir. ic;tigi �eyin parasm1 once­
den oder, folamaya alesta bir durumda geleni, gec;eni kollar.
Nedir, beyleri, pa�alan ardmdan ko�turan hatunlarm da terbiye­
sine deyecek yoktur. Bunlar tamd1klarma bile selam vermez. Biri­
ni bekliyorlarsa, bir masaya otururlar, hemen bir�ey 1smarlarlar ve
de kimsenin yiiziine bakmadan arkada�lanm beklerler.
Ziigiirt takim1 -burada ziigiirt tak1mma da yer vardu- ise masa­
lara hie; yakla�maz. Masalarm etrafmdaki y ollarda ayak teperler.

48
Komisyoncu katipleri, magaza tezgahtarlan, berber kalfalan, �ap­
kac1 ve terzi klzlann c;ogunlukta oldugu bu ziigiirt taklm1 mmka
kameriyesinden yiikselen Faust, Traviata, Rigoletto gibi aglf ope­
ra melodileriyle aglf aksak bir yiiriiyii� siirdiiriirse, Mavi Tuna, Tu­
na Dalgalan , LiL'Cembourg Valsi tiiriinden oynak havalarda da uc;a­
cak duruma gec;er. B irkac; haftahgma gelmi�. ama halkm alkl�1m
goriince istanbul 'da kalm1�. dahas1, Abdiilhamit'in Ertugrul yatm­
da bando �efligine atanm1� olan Maestro Lange de onlann havaya
uc;mas1 ic;in biitiin ustahgm1 gosterir. Nedir, o da piyanist Hege gi­
bi giindiizleri kibar aile klzlanna piyano dersi verdigi ic;in kimi ak­
�am bu gorevini yerine getiremeyecek denli yorgun olur.
Ortahk karannca bahc;ede havagaz1 lambalan yaklhr. Art1k
agirhk J lalic; ' e Kar�1 olan sete kaym1�t1r. Burada ak�amcilar kafa­
lan cilalamaya ba�lar. Bu kez, sahnede fir donen dansozlere, �arkl­
c1lara tutkunluk numaralannm ayaklanna yat1hr.
Bahr;e'de yemek de yenir. Yemekler hem alakart hem de tabldot
iizerine i�ler. J lalit Ziya'nin
Mai ve Siyah adh romanmm ki�ilerin­
den J liiseyin Baba da Mir' ati Smm gazetesinin onuncu yildoniimii
dolay1s1yla gazeteci arkada�lanna burada �olen doktiirmii�tiir. Ye­
mekler yenmi�. �araplar ic;ilmi�. ag1zlar silinmi�. iistiine de kahve­
ler dikilmi�tir. 0 ak�am burada kemanlann titreyen c;1ghklan, flav­
tanm kahkahalan mavi ve siyah kelebekleri andirm1�tlf. Bu kele­
bekler Ahmet Cemil'le arkada�lannm c;evresinde uc;u�up birbiriy­
le dudak dudaga geldikten soma o parlak gokyiizii maviliklerine
yiikselmi�ler, oradan da ezelenmi� denizin siyahhklan iizerine dii�­
mii�lerdir ki, J lalit Ziya da romanmm adm1 Mai ve Siyah koymak­
tan ba�ka bir c;are bulamam1�tlf.
J liiseyin Cahit Yalc;m da -Nadide' y i saymazsak -ilk romanmm
konusunu usuna dii�iiren Sevastopulos ailesinin k1zlanm -romanda
aile Diyapulo ad1yla amhr- burada tamm1�t1r. Arna o, romanm ad1-
m Haya/ ir;inde koymay1 yegler. <;iinkii, kendisinin de dedigi gibi
kitaplannm adlan (Hayat-1 Muhayyel, Hayat-1 Hakikiye Sahneleri)
hep hayaller, hakikatlerle doludur.
Tepeba�1 Bahr;esi biitiin Servetifiinunculann bahc;esidir. Meh­
met Rauf orada s1k s1k boy gosterir. �u kadarc1k ki, en gediklileri
J lalit Ziya, Ahmet J likmet ve S affeti Ziya'dlf.
Saffeti Ziya gelirse iki dirhem bir c;ekirdek gelir. K1vrak giilii­
ciiklerini de agzmdan hie; eksiltmez. Giizel kadmlara rampa etmek

49
iiyin buldugu iyareler iiyinde en etkilisi bu giiliiciiklerdir. Ahrnet Hik­
rnet ise oraya f1ldu f1ldu gozlerle iyevresini tarayarak dii�er. Arka­
da�lanm ilk dakikada bularnazsa, bir daha bularnayacagmdan kor­
kar. Arna ne zarnan gelse, Halit Ziya'y1 orada, her vakit oturdukla­
n rnasada bulur. Bu rnasa, rnlZlka karneriyesi ile iyalmacak pariyala­
n gosteren levhamn arasmdadu.
Ahrnet Hikrnet konu�rnaktan dinlerneyi sever. Dili iyoziildiigii
vakit ise, sag eliyle gogsiinii dovrneyi ah�kanhk haline getirrni�tir.
Yalmz, Maestro Lange 'nin orkestrasmdan dokiilen pariyalar o ka­
dar �eker pernbedir ki Halit Ziya ile S affeti Ziya da konu�rnaya
iyokiya bir zarnan ayurnak isternezler.
Halit Ziya daha sonraki y1llarda, XIX . yiizy1l yerini XX. yiizy1-
la buakacag1 sualarda, Bah�·e'nin ingiliz Eliyiligi'ne dogru uzanan
dilirninde aiy1lan yazhk tiyatroya da -buras1 daha sonra
Asri Sine­
mu, ondan sonra da Komedi Tiyatrosu olacaktu- s1k s1k darnlar. Bu
kez yanmda klZl da vardu. Baba kiz orada hernen her zarnan Kad­
ri Ra�it Pa�a ile e�ine de rastlar. Her iki aile iyok az olan Tiirk se­
yirci say1s1m artturnakta biiyiik iyabalar gosterir. Seyircilerin iyogu
eliyilik ileri gelenlerinden, banka ve ortahk rniidiirlerinden olu�ur.
istanb ul'da ne kadar zengin levanten varsa, onlar da buradadu. Ti­
yatro diirndiiz, iistii aiy1k bir alanla sala� bir sahneden olu�ur. Sah­
nenin oniinde iii; dart sua koltuk dizilidir. Bunlann arkasmda da
"rnevki" ad1 verilen -onlar da iyok iyok alti sua- do�erneli sandalye­
ler. Koltuklar yirrni, "rnevki" ise on kuru�tur. Arna her ak�arn bo�­
tur buralar. Seyircilerin tiirnii, be� kuru�u sulanarak en arkadaki ha­
sularda bahk istifi olurlar.
Boylece be� kuru�a Lecocq, Offenbach, Planquette, Varney gi­
bi bir siirii Frans1z bestecisinin yap1tlanm kulaklanna tikrn1� olur­
lar. �alman pariyalar Frans1z sanatiy1lannm smmm hiiybir biiyirnde
a�rnaz. italyan operetlerine dii�kiin olanlar da Biiyiik Cadde'deki
Concordia Yazl!k Tiyatrosu'na atarlar kapagi. Castellan ' m yoneti­
rnindeki Opera toplulugu orada Verdi, Bellini, Donizetti ve Rossi­
ni ' ninin operalanm diiz nefes etrni�tir. Halit Ziya'nm dernesine go­
re, Meyerbeer ' in Afrikana'sim, Bolto'nun Mefisto'sunu, o vakitler
yeni yeni tin yaprnaya ba�layan Puccini 'ni.n ilk operalanm, Mas­
cagnani'nin Cavalleria Rusticana'sim, Leoncavallo ' nun Palya­
�·o 'sunu, ve de italyancaya iyevrilrni� biriyok Rus operalanm ilk kez
istanbullulara tamtan bu topluluk olrnu�tur.

50
Tepeba�1 Bahr;esi'ne gelip kurulanlar arasmda Abdiilhak H arnit,
Siileyrnan Nazif, Recaizade M ahrnut Ekrern de vard1r. Siileyrnan
Nazif, 2 Agustos 1 9 13 'te "istanbul Egleniyor" adh yaz1smda bu
bah<;eden soz edecektir. 0 giin Bahr;e'de altrn1� kadar italyan <;al­
g1c1 <;alrnaktad1r Topu da kirrnlZllar giyinrni�tir. Nedir, Siileyrnan
Nazif Trablusgarb-Bingazi seriiveninin unutulrnasma, herkesin
kendisini italyan <;alg1c1lannm ellerinde bag1ran aletlerden <;1kan
seslere kaptmp zevk ve ne�e i<;inde eglenrnesine iyisinden i<;erle­
rni�tir. "Afrika ve Avrupa'daki son kalmt1lanrn1zdan yiikselrnekte
olan <;1ghklann tiirniinii bu italyan rnlZlkasmm susturrnu�tur, bog­
rnu�" oldugunu dii�iinerek yaz1sm1 �oyle baglayacaktu:
"Ah, o zarnan bir kez daha gordiirn ve inand1rn ki bu kirli Bi­
zans y1kmt1s1 i<;inde her �ey yaprnac1k ve herkes yalanc1d1r."
Tepeba�1 Bahr;esi'nden eksik olrnayanlardan biri de yergici
ozan Abdiilhalirn Mernduh'tur. Abdiilhalirn Mernduh bir giin ora­
da Ali Kernal ve daha ba�kalanyla otururken hi<; <;ekinrneden �oy­
le bir ikilik yuvarlarn1�tu:

Bu ha/km miilkiinii seyret hariib-iibiid* lazmzsa


Bu miilkiin halk1n1 soy/et sana feryat lazmzsa
Bu ikiligin soylenrnesinden bile korkan arkada�lan hernen <;il
yavrusu gibi dag1lrn1�lard1r.
Tepeba�1 Bahr;esi'nde Neyzen Tevfik 'in ay1 oynatrnas1 da var­
d1r. Arna onu biz anlatrnayahrn da buakahrn Neyzen 'in kendisi an­
latsm:
- Otuz seneden fazla var. Bir ak�arn Asrnahrnes<;it' ten ge<;iyo­
rurn. B akt1rn, bir <;ingene ay1 oynat1yor. Etrafm1 <;oluk <;ocuk <;evir­
rni�; seyrediyorlar, arna <;ingene ay1y1 oynatarn1yor. Ay1 usta. Bir
ehlinin elinde olsa rniikernrnel oynayacak. Arna ay1c1 acerni ... Ben
o zarnana kadar ay1 oynatrnad1rn, arna <;ok seyrettirn. <;ok seyretti­
girn i<;in biliyorurn. Nihayet, dayanarnad1rn. Sokuldurn. <;ingene­
nin elinden aymm zinciriyle halkasmm ipini <;ekip ald1rn. Degne­
gini de ald1rn, tefini de : "Gel arkarndan ! " dedirn.
Ay1 elirnde, <;ingene pe�irnde, dogru Tepeba�1 Bahr;esi'ne ... Te­
peba�1 Bahr;esi o zarnan ragbette. �i�li ' den, Kad1koy 'den, biitiin
kibar serntlerden, rnuhitlerden hamrnlar, beyler ak m akm gelip Te­
peba�1 Bahr;esi'ni doldururlar. incesaz, orkestra dinlerler. Bah-
* Harab-abad: Y1km11larla dolu ycr.

51
c;e'ye girdim. J hncah1c; ! igne atsan yere dii�mez. Ortaya dogru yii­
riidiim. Once bir hayret. Bir sessizlik. Soma kulaktan kulaga f1sil­
tilar: "Neyzen. Neyzen Tevfik." Arkasmdan bir alkt� . . . Saz durdu .
Ben ortaya geldim. Defi c;ahp ay1y1 oynatmaya ba�lad1m. Dedim
ya, ay1 usta. Miikemmel oynuyor. Oynattiktan soma, degnekle kol­
tugunun altmdan diirttiim: "Eskiden gene; ktzlar yavuklulanm gor­
diikleri zaman nasil utamrlard1? Ay1 bir penc;esini kaldmp yiiziinii
tuttu. Utanma taklidi yapti. Elimi uzattim: "Ya �imdikiler ne yap1-
yorlar?"O da penc;esini uzatt1; tokala�t1k. Kahkaha, alkt� k1yamet. . .
Yine degnekle koltuk altmdan diirterek: "Kocakanlar hamamda
nas1l bay1hr?" Yere uzamverdi. Yine kahkahalar, alkt�lar.. .
Aymm zincirleriyle degnegi c;ingenenin eline tutu�turdum. De­
fi elime ahp parsa toplad1m. J lerkes, o zaman ki kag1t yiiz parahk­
lardan, c;eyreklerden, mecidiyelerden, ye�il yirmi be� kuru�luklar­
dan, elli kuru�luklardan, boyuna defin ic;ine yagdmyor Def doldu.
Getirip c;ingeneye verdim. <;ingene, o kadar paray1 bir arada gor­
memi�. Bir daha gormesine de olanak yok. Paralan payla�mak ic;in
davrandi. "J laydi, haydi dedim. Al o paralan da git! Sade, ay1 oy­
natmasm1 ogren! Ay1 dedigin boyle oynat1hr. . . "
Daha somaki y1llarda Tepeba�1 Bah<;esi'nde J lececiler de gorii­
niir. Arna Cumhuriyet c;agmda buras1 eski niteligini yitirmeye ba�­
lar. �ehir Tiyatrosu'nun sagmda ve solunda olmak iizere iki ic;kili
gazinoya donii�iir art1k. Perapalas Ote/i'nden yana olan boliimde
yine yabanc1 orkestralar dinlenir. Burada 1936'larda Cemal Re�it­
Ekrem Re�it kardqlerin Liikiis Hayat, U<; Saat, Deli Dolu operet­
leri de oynanm1�trr. Sehir Tiyatrosu sanatc;1lannm oynad1g1 bu
oyunlardan Liikiis Hayat'ta Semiha Berksoy da rol alm1� ve Naz1m
J likmet'in ktskanc;hgm1 c;okc;a uyandrrm1�trr.
0 vakitler Naz1m, Semiha Berksoy'un her �eyiyle yakmdan il­
gilenmektedir. Sesine, sanat yetenegine c;ok dcger veriyordur. Ki­
mi giinler ona: "Yorgunum bana bir �ey okusana" da der. Semiha
da ona Schumann 'dan, Beethoven'den yiirek paralay1c1 parc;alar
okur. Semiha'nm yanmda koca Naz1m sanki c;ocukla�1yor, co�u­
yordur. Bir giin onun kaq1 kaldmma gec;i�ini seyretmi�, soma ya­
nma giderek: "Sana uzaktan bakmak, y iiriiyii�iinii gormek ho�uma
gidiyor" demi�tir.
Naz1m Tepeba�1 Bah<;esi'nde Liikiis Hayat'i seyrettiginin ertesi
giiniinde de Semiha'ya �oyle der: ''Diin gece senin yiiziinden az

52
kalsm kavga <;1kanyordum." Dogrudur bu. Naz1m oyunu seyreder­
ken adamm biri Semiha'ya Iaf atmt§. Naz1m da iskemlesini kapt1-
g1 gibi adamm iizerine yiiriimii§tiir. Olay1 giilerek anlatan Naz1m,
Semiha' ya §Unlan da sbyler: "Ben seninle evlenirsem, sahneye fi­
lan <;tkmak yok. Seni kap1dan dt§an bile birakmam."
- Bunu §air, sanat<;1 Naz1m Hikmet mi sbyliiyor?
- Evet, bunu §air, sanat<;1 Naz1m Hikmet sbyliiyor.
1940 ' larda Salah B irsel 'le arkada§lan da Tepeba�1 Bah<;esi'ne
dadanm1§lard1r. Arna onlar Sehir Tiyatrosu'nun iist bbliimiindeki
sazh sbzlii yeri yeglerler. Yiiz kuru§ verip bir bira ismarlad1lar m1
gece yansm1 tutmu§ olurlar. Demir parmakhkh kap1dan girince
sagda, dipte bir sahne vard1r. Er ken saatlerde burada bir f as1l top­
lulugu bulunur ve size alaturkanm en pejmiirde §ark1lanm dinletir­
ler. Saz tak1mmda <;okluk besteci Salahattin Pmar da yer ahr. 0
kekre sesiyle:
Beni aim koynunuza hat1ralar
tiirii nden kendi bestelerini okur. �ark1c1lar arasmda Radife Neydik,
inci izmirli <;ok alkt§ ahr. Bunlardan soma d a sahneye Zehra Bilir
gelir. 0 halk tiirkiileri sbyleyecektir. En pahah kuma§tan dikilmi§
kbylii giysileri i<;inde tiirkiisiinii <;1gmrken sag elindeki mendili de
havada dbndiiriir. Zehra Bilir 'den soma sira Hamiyet Yiiceses ' in­
dir. Hamiyet'in en <;ok alkt§ alan §ark1s1 da:

B akm1yor <;e�mi-siyah feryade


Yeti� ey gamze yeti� imdade
diye siiriip gidendir. Nedir, bu okuyucular k imi y1llarda yerleri ba§­
kalanna b1rakirlar. Arna bu, onlann ertesi y1llarda yeniden orada
gbriinmeyecekleri anlamma gelmez.
Salah Birsel ve arkada§lan burada Safiye Ayla' y1 da <;ok alk1§­
lam1§lardir. Bunlar Safiye 'nin en <;ok "\:ile Biilbiiliim <;ile" §ark1-
sm1 tutarlar. Arna onun "Sari Kurdelem Sari" tiirkiisii de <;ok alkt§
ahr. S afiye Ayla 1 9 3 1 y1lmda Dervi§zade ibrahim ' in i§lettigi
Mu­
lenruj ' da -§imdiki Diinya sinemasmm yeri- sanat alanma at1lm1§­
t1r. Onda dil siir<;mesi diye bir §ey yoktur. Ne bgrendiyse Eyiip' lii
Mustafa ile Yesari As1m Arsoy' dan bgrenmi§tir. Arna daha soma­
lan Udi Nevres Bey'den, Mesut Cemil'den, Tamburi Refik Fer­
san'dan da <;ok §eyler kapm1§t1r. 1940 y1llan S afiye'nin en kasmt1-
h y1llard1r. 1 9 3 5 y1llarmda "Sevda Yaratan" adh plag1yla tine ka-

53
vu§tuktan sonra tutkunlanm nas1l hesaplayacagm1 iyisinden §a§tr­
m1§ gibidir. Ne var, Yavuz Abadan' m her ak§am sahnenin on sua­
smdaki masalardan birinde kendini hayran dinledigini bilir.
Safiye 1942 yazmda Tepeba�1 Bahr;esi'nde Ekrem Rqit'in yaz­
d1g1, Cemal Rqit'in ve Sadettin Kaynak'm besteledigi Alabanda
rbviisiinde de c;ok gbniiller biikmii§tii r. Safiye bu rbviide "Kralic;e
Mimoza" roliinde c;1km1§ ve "Hay Deniz, Kara Deniz" le tiim is­
tanbul 'un Tepeba�1 Bahr;esi'ne ko§masma olanak saglam1§t1r.
Oyunda Muammer Karaca da vard1r. 0 da "Dursun Reis" roliinde
"Ben Durdum, Babam Geldi"yi dbktiirmii§tiir. Roviiye ag1rhklan­
m koyan diger oyuncular arasmda da Tevhit Bilge, -Samuel Mer­
tu§a Penpesa roliinde- Zeki Alpan -Mabeyinci-, S 1tk1 Akc;atepe -
Mabeyinci- de say1labilir. Salahattin Pmar da "Bey" roliiyle sahne­
de biiyiik bo§luk doldurmu§tUr.
Alabanda rbviisiinden sonra burada varyete, skec;ler, cambazhk
numaralan da s1k s1k gbriiniir olmu§tUr. Bunlar §ark1lann bitimin­
de yer ahr ve geceyi ayn bir ho§lukla siisler. Giildiiriiciiler arasm­
da en begenilen Salih Tozan'd1r. Onda §eytan tiiyii vard1r. S ahneye
ad1mm1 atar atmaz alkt§ ahr.
Behc;et Necatigil de bahc;enin iinii ic;in elinden geleni ardma
koymam1§t1r. " Varyete" §iirini yazmas1 da bu yiizdendir:

K1z sen degil miydin olur hay hay diyen


ir; bir parr;a ir;ki de gerisi kolay diyen
K1z senin bu haline sozliiklere bakflm soz yok
K1z sen ne yalanc1 �eysin hir; de mi yiiz yok.
Eteklerin ur;11rtmalar gibi ur;ar hareli
Dostun biri Saldh Birsel kadeh s1mar elime
Yorgun alna �ifa imi� ydr eli
K1z bak benim sefil nar;ar halime
Gonliim gogsiim yareli.
Nedir, Necatigil §iiri yaymlayacag1 vakit, ir;inden Salah B irsel
ad1m c;1kartm1§, bbylece onun gene; k1zlar katmdaki y1ld1zmm ka­
rarmasma yol ac;mak istememi§tir. Arna bu, Birsel 'in y1ld1zmm bu­
ru§masma yine de engel olamam1§t1r.
Tepeba�1 Bahr;esi' nde 1947 yazmda kans1z bir olay da olmu§­
tur. 0 ak§am Faz1l Hiisnii, Behc;et Necatigil, Oktay Akbal, Nairn
Tirali ve Salilh Birsel orada Nahit Sim Orik'e raslam1§lard1r. Nahit

54
Sim on siradaki masalardan birinde oturuyordur. Bizimkileri go­
riince masasma iyagmr. Masa bulmak ba�h ba�ma bir sorun oldugu
iiyin bu iyagn biiyiik seviniyle kar�ilamr. Ne var, bizimkiler masaya
oturur oturmaz da olay patlak verir. �iinkii Nahit Srrn ismarladigi
�i�in etlerini yedikten sonra ye�il biberi biiyagi ile tabagm kenanna
siirmii� ve olayi ba�latacak ciimleyi firlativermi�tir:
- Alm, kim isterse yesin. Ben hirer sevmem.
Nahit Sim 'nm soziine Fazil Hiisnii iyok kizmi�tir. Necatigil, Ak­
bal, Tirali, Birsel de kizmi�tir ama Necatigil sag eliyle bir "bo�
ver" iyekmi�. otekiler de buna uymu�lardir. Fazil Hiisnii ise be�inin
ofkesini elindeki cigarada toplami� ve Nahit Sim'nm sahneye ken­
dini iyokiya kaptirdigi bir sirada ofke dolu cigarayi getirip Nahit Sir­
n 'nm ceketinin sag koluna yapi�tlrmi�tlr. Nahit Sim kuma� yan­
maya ba�ladiktan sonra ayilabilmi�tir ancak. 0 zaman da:
- Ceketimi yaktm� diye Fazi l ' a aglamakh gozlerle b akmi�tlr.
0 ak�am Akbal, Birsel, Tirali, Necatigil, Nahit S im ' yi yati�tir­
maya, olaym bir dalgmhktan b a�ka bir �ey olmadigmi anlatmaya
iyok iyah�rm�larsa da Nahit Sim yillarca bunun bir kaza olmadigmi
kamsmi iiyinde ta�imi�tlr. B izimkilerden birini gordiigii vakit de o
ak�amdan yana yakila soz etmeyi gorev bilmi�tir. Nedir, 1956 yi­
lmda Fazil, Oktay, Nairn Vatan gazetesinin yonetimini ele geiyirip
de Nahit Sim'ya gazete siitunlanm aiytiklan vakit, Nahit Sim dii­
�iincesini degi�tirmi� ve bir giin kendisine rastlayan ve o geceyi
hatirlatmak miinasebetsizligini gosteren Satah Birsel'e de:
- Hayir, hayir o bir kaza idi, ciimlesini oturtmu�tur.
XIX. yiizyilm sonlannda Tepeba�1 Bahr;esi kadar ilgi toplayan
bir yer de Taksim Bahr;e 'sidir. Buranm da tek bir giri� kapisi var­
dir. iki tarafh gi�eleri ise iki Rum biletiyi tutar. Buraya da krrk pa­
ra ile girilir. Bunun da masalan, yiiriiyii� yollan otekine benzer.
Arna buranm bahiyivanlan da vardir. Boyuna dola�ir iyevreyi kol­
larlar. Semih Miimtaz 'm demesine gore bahiyenin ortasmda tahta­
dan bir mlZlka ko�kii, altmda da kiler vardir. Mii�terilerin yiyecek­
leri, iiyecekleri buradan ta�mir. Bahiyenin orkestrasi on iki ki�iliktir.
MlZlka ko�kiiniin berisinde de bir buiyuk kathk bir gazino vardir.
Ak�amcilar gazinonun taraiyasmda papaz uiyurtmaya pek dii�kiin­
diirler. 1 890 yilmdan 1905 yilma kadar istanbul Belediye B a�kan­
hgmda kalan Ridvan Pa�a da taraiyanm kendine aynlmi� ko�esinde
ak�amlan bir iki tek atmayi sever. Buranm mii�terileri arasmda Ah-

55
met Rasim de vard1r. Arna o, garsonlann Bomonti birasmm bayat1-
m siirerek mii§terilerin paralanm aralannda bblii§tiiklerine inamr.
Nedir, bahi;ede agai; altlannda rak1c1klanm ii;enler de olur. Bu­
rada ars1zlarla, sarkmtihk edenlere hii; yiiz verilmez. Bahi;enin bir
ozelligi de kt§m hii; bo§almamas1dir. Karda donan erkekler palto­
lanna, kadmlar mantolanna s1ms1k1 sanhp buraya damlarlar. Bura­
ya onlan i;eken agai;lar ve i;evredeki doganm giizelligidir. Bogaz
ve <;amhcalann goriinii§ii herkes i biiyiiler. l lalit Ziya
Mai ve Si­
yah' ta bahi;enin sonunda ye§il tahta siralann da bulundugunu, ki­
milerinin buraya kitap okumaya geldigini de yazar. Bahi;enin tram­
vay yolu yam ise daha s1k agai;hd1r. Burada yollar gittiki;e darahr.
Arna buras1 herkese ai;1ktlr. Burada havasm1 bulamayanlar ise §im­
diki inonii Gezisi yerindeki hava tiifekleriyle att§ yapan barakamn
oniine y1g1hrlar. <;unkii barakamn sahibi Arda§, tiifek doldurucula­
nm istanbul'un en giizel kizlanndan sei;er.
Taksim Bahr;esi'ni dort koldan i;eviren bir araba yolu da vardir.
Alman Biiyiik Eli;isi Baron Mar§al ' a burada slk s1k rastlamr. He­
men hemen her ak§am orda ko§uya i;1kanlardan biri de Semih
Miimtaz'dir. iri yan ve §i§man B aron Mar§al ona rastlad1ki;a: "Bu
bahi;e olmasa ben oliiriim" der. Araba yolunda, italyan Biiyiikeli;i­
si Marki imperiali, Beli;ika Eli;isi Kont Do Dudzeele, ispanyol El­
i;isi Marki Camposagrato da s1k s1k boy gosterir. Feridun Nevcivan
Pa§anm babas1 ibrahim San B e y ' le Semih Miimtaz'm babas1 Re­
§it Miimtaz Bey de buraya birlikte gelirler.
Taksim Bahr;esi Servetifiinunculann da bahi;esidir. Halit Ziya
buradan Oskiidar 'm deniz k1y1sm1 seyretmeyi i;ok sever. Halit Zi­
ya ku§agmm ziippe beyleri Tepeba�1 Bahr;esi'ne oldugu kadar bu­
raya da "Jardin" derler. �amram hamm da "Jardenler Kantosu" ile
buralan oliimsiizle§tirmeye i;ah§tr:

Iardenlerde gezerim
Muzikay1 dinlerim
Eteymi �1k tutarak
Ben promenad ederim
Matmazeller mosyoler
Kol kola gezinirler
A�ku sevdadan bahsedip
Ezilip biiziiliirler

56
Kahvengiz

Bizim burada yapt1g1m1z Tiirkiye'de ilk kahvengiz'i sunmaktan


ba�kas 1 degildir. Ozanlar r;ok �ehrengiz yazm1�lardir, ama kahven­
giz yazmay1 ak1l edememi�lerdir. Daha dogrusu onlar Tiirkr;e 'de
kahvengiz diye bir sozciik bulundugunu da bilmezler. B u kitap ya­
z1lmcaya degin Salah Birsel de boyle bir sozciigiin varhgmdan ha­
berli degildir. <;unkii sozliikr;iiler de bugiine degin Tiirkr;e'de boy­
le bir sozciik oldugunun anla�ilmamas1 ir;in onu sozliiklerinin d1-
�mda tutmu�lardrr.
�ehrengiz'lerde r;okluk, ele alman �ehrin giizelleri, soma da va­
kit kalrrsa, �ehrin giizellikleri anlatilrr. Buradaki kahvengiz'de de
bu yontem izlenmi�, kahvelerdeki, ozanlar, aydmlar anlat1lm1� , on­
lardan r;ahnan zamanla da kahvelerin durumlan, dogal giizellikle­
ri, gezilecek yerleri dile getirilmi�tir.
Nedir, bir noktada �ehrengizlerden aynlma geregi de duyul­
mu�tur. �ehrengizlerde giizelleri irklarma (Giircii giizelleri, B o�­
nak giizelleri, Rum giizelleri, <;erkez giizelleri, Ermeni giizelleri,
vb.) gore siralama gelenegi siirdiiriiliirken burada ozanlann rrklan
(r;ok zek� zeki, az zeki, patavats1z, hlrt, �a�kaloz, ebleh, hebenne­
ka, avanak, yelloz, pasakh, vb.) iizerinde durulmam1�t1r. Dstelik
bunlar m hangi rrktan olduklannm belli olmas1 ir;in de biiyiik r;aba­
lar gosterilmi�tir.
Arna biz, biiyiik yazarlara yak1�an bu ar;1klamalar1 brrakahm da
o fmn agizh Nisuaz'dan ir;eri dalahm. <;unkii art1k onun anlat1lma­
s1 zamam da gelmi�tir. Yalmz ir;eri girmeden once kapmm ozellik­
le sol yamnda, kahvenin tabanmdan tavanma degin yiikselen o
bbsboyiik cama bir g oz atahm. <;unkii boy le bir cam1 bir daha ko­
lay kolay goremeyiz. Gerr;i Tokathyan 'm, Markiz'in, Petrograd'm
camlar1 da biiyiiktiir ama boylesine kaldmmdan bitme degildir.
Hele Viyana Kahves i nde bu camm kmnt1s1 bile yoktur.
'

57
Nisuaz, Emek sinemas1 (eski Melek sinemas1) sokagmm kar�1s1-
na gelen Kuloglu Sokag1 'nm istikJal Caddesi'ne dokiildiigii ko�e­
de, sokaktan <;1karken sagda, biiyiik binamn (�imdilerde Garanti
Bankasi Genel Miidiirliigii) alt katm1 ba�tanba�a kaplar. istiklal
Caddesi'ne a<;ilan kap1dan i<;eri girince, sagda bir vitrin, onun be­
risinde yine sagda bir kasa, kasada kokoroz ve kaknem bir kan,
solda camm oniinden ba�layarak dizilmi� Nuh Peygamberden kal­
ma hasu koltuklar, mu�amba do�eli iskemleler, iistii camh masalar
vard1r. Dipte, en arkada, salonun ortalamasmda, olduk<;a bo� bir
vitrin, vitrinin oniinde de kanepe ve dort be� koltuktan olu�an ha­
su taktm1 kahvenin ikinci salonu denebilecek bolmeyi siisliiyordur.
Nedir, soldaki masa ve koltuklar da kasanm hizasmda bir bolme ile
ikiye aynhr ve tuvalete a<;ilan kapmm biraz gerisinde ii<;iincii bir
saloncugu olu�turur.
Kahvenin yiiznumaras1 ba�h ba�ma bir kahve olacak biiyiikliik­
tedir. Kimileri buraya girer, musluklann oniinde saatlerce lafla�u­
lar. Bunlardan kimisi ikinci Diinya Sava�1'nm ozel ki�ileri, kara­
borsac1lard1r. Yiiznumaray1 yaz1hane olarak kullanular, en gizli pa­
zarhklan orada yaparlar. Nisuaz' m Kuloglu Sokag1'na bakan pen­
cereleri giiniin yirmi dort saatinde ortiik durur ve bu yiizden kahve
er saatlerde, elektrigin yaktlmasma pek gerek duyulmad1g1 vakit­
lerde, tam bir karanhga gomiiliir.
Nisuaz'da* <;ah�an garsonlar, 1 9 1 7 yilmda istanbul'a ii�ii�en o
"kiirklii, <;izmeli, sa<;lan <;ok diiz taranm1�, bol diizgiinlii, bol mii­
cevherli" kontesler, prensesler degildir artik. Kap1dan girince he­
men sagdaki vestiyerden ftrlay1p paltonuza salduan Mihal'in de o
uzun sakalh Rus generalleri, albaylanyla bir ili�kisi yoktur. Arna
<;aylan, turtalan masalara ta�1yan, o sol yanagmm ortahk yerine
simsiyah bir ben oturmu�. o <;ok<;a ktvuc1k sa<;h garson kadm bir
kontes degilse de sessiz film yild1zlanndan Vilma Banky 'yi and1-
nr. Yalmz, bu benzetmeyi yapabilmek i<;in, kadmm dort parmak
kalmhgmda bir gerdanhk gibi boynunu saran km�1klanna pek dik­
kat etmemek gerekir. Ne var, bu tohuma ka<;m1� giizel, akhmz1 v1r
vu edemediyse Nisuaz'cJa sizi biiyiileyecek bir ba�ka giizel vardu.
0 da patron Niko'nun kans1, ince belli, geni� kal<;ah, klZll sa<;h

* Nisuaz'm (Ni�·oise) y erinde ge<;mi� y1llarda "Biiyiik Eczane" vard1r. Faik Dellasu ­
da Pa�a·nm i�lettigi bu eczanen in Galatasaray "dan Tiinel ' e giderken sag kola dii�ei1
De//asuda Eczanesi ile bir ili�kisi yoktur.

58
Rum dilberidir. Kahveye daha \:Ok ak§amiistleri gelir ve hayranla­
nmn oniinde -bunlann ba§mda S atah Birsel vardir- bir iki kez k1s­
rak gibi s1\:ray1p gogiis titrettikten sonra kasamn yanmdaki iskem­
leye oturur. <;okluk da sinema v aktine degin oradan k1pirdamaz,
yiiznumaraya bile gitmez, sinema vakti yakla§tl m1, kocasm1 kolu­
na tak1p \:eker gider. Giderken de yine kendine ozgii bi\:imde bir iki
el, kol hareketi yapar ve hayranlanm biitiin biitiine yere serer.
Nisuaz, sabahm koriinden gece yanlanna, gece yans1 sonlanna
degin a\:Lktir. Arna bu 20 saatinNisuaz'i tek ve degi§mez bir kah­
tiirlii Nisuaz vard1r. Sabahlann Nisuaz1 , ikin­
ve degildir. Orada ii\:
dilerin Nisuaz1, Uykusuzlann Nisuaz1, ilk ikisi bizim bildigimiz
kahvelerdendir. O\:iinciisii ondan \:Ok aynhr. Arna Sait Faik'in
"Korkun\: Pastane" ad1m verdigi Ur;uncu Nisuaz da iki tanedir. Ak­
§amm sekizi ile on biri arasmda buray1 gurgurcular doldurur. Bun­
lar Beyoglu'nda \:apkmhga gelmi§, ama hi\:bir §ey yapmad1klan
i\:in hi\: degilse burada oturmay1 yeglemi§ ki§ilerdir. Bunlann ara­
smda meyhanede kafalan bulduktan sonra sarho§luklanm a\:mak
i\:in kahve i\:meye gelenler de vard1r. Kahveden daha ellerini,
ayaklanm \:ekmemi§ akh ba§mda mii§teriler bunlan hi\: sevmez.
<;unkii bunlar gen\:lik dii§lerini yiiksek sesle goriirler ve boyuna
pik pik giilerler. Sait'in dedigi gibi bunlan patron da sevmez. Bun­
lar ne i\:eceklerini soran garsonu da:
- Biraz sonra, diye atlatmi§lardir.
0 ger\:ek Uykusuzlann Nisuazt' yla tam§mak i\:in sinemalann
dagih§ saatlerini beklemek gerekir. Dahas1, biraz daha vakit ge\:­
meli, sinemalann kalabahg1 Beyoglu'ndan \:ekilmelidir. i§te o za­
man, kahvenin kasasmdaki o evlere §enlik kadm biitiin elektrikleri
a\:arak Nisuaz'm i\:ini giindiize \:evirir ve ger\:ek Nisuaz'm ba§la­
d1g1m haber verir. Masalardaki insanlar, konu§malar, giilii§ler, her
§ey bir hokkabaz el\:abukluguyla degi§mi§tir. �imdiler, burada ko­
nu§ulan §eyler hemen h emen Tiirkiye 'nin hi\:bir kahvesinde bu ka­
dar a\:tk ve ayrmt1h bir bi\:imde siirdiiriilmez. Bunlan Sait Faik bii­
yiik bir ustahkla saptamt§ttr. Biz de ustam1za bir te§ekkiir temen­
nas1 \:ak1p o konu§malan aktarahm:
Tepeiistii'ne gideriz camm! Biraz masrafh olur ama hem \:al­
g1h, hem rahattir.
- Bize ka\:a patlar bu?
- Camm sen de mi ona iiziileceksin?

59
Yak, benim iiyin degil. Arna bu yenidir. ilk ak�amdan gaziinii
korkutmamah. Bana bakma, hen ah�t1m. Bir be�yiizliik bozdur­
dum bugiin de. Seninle onu yerim anam.
- Bana bu ak�am ne vereceksin?
- Birak �imdi onu.
- Neden birakay1m? Ben yirmi be�ten a�ag1 gitmem ha!
- O n be� iyidir.
- On be�e �uradan �uraya ad1m atmam. Atarsam biitiin ho�ho�-
lar beni isirsm.
- Peki, peki. Hadi kalk.
- Arkada�1m da o kadar alacak ha!
- Peki dedik ya.
- Paralan pe�in verin hele.
Bu insanlara iyi dikkat etmek gerekir. Sabahlarm Nisuaz1 'nda
rastlayamazs1mz bunlara. Sabahlann Nisuaz1 bir ba�madir. <;ebi�
yiizliidiir. Bu saatte Nisuaz kulagm1 Beyoglu'nun uyam�ma ver­
mi�, yeni bir giiniin, yeni bir seriivenin patlak vermesini dart gaz­
le bekler. Nedir, g1k1 iy1kmayan o bombo� iskemlelerle, bombo�
masalann da bir �iiri vardtr. Kimi ozanlar buranm bu saatini seiyer
ve camm aniindeki bir masada tek ba�ma dii� kurar. Arna ku�luk
vaktine dogru masalar dolmaya ba�lar. ilk gelenler arasmda koltu­
gunda bir siirii Frans1zca gazete ile klranta bir adam vard1r. Frans1z
sinema oyunculanndan Victor Francin gibi didon sakalh olan bu
adam Tannnm giinii buranm e�igini a�mdmr. AbidirI Nesimi de Ye­
ni Yo! dergisini iy1karan Talha da hemen aym saatlerde gelir. Tal­
ha'nm koltugunun altmda bir siirii gazete vard1r. Bu gazetelerdeki
sat1rlann alt1 kirmm, ye�il, mavi renkte kalemlerle iyizilmi�tir.
Bu ilk gelenler arasmda, eski siyasactlardan Havuz- Yavuz i�ine
ad1 kan�an Sapancah Hakk1 'nm oglu Ya�ar Sihay da bulunur. Ne
var ki Ya�ar, Sihay'1 atm1�, yerine "<;imen" soyad1m alm1�t1r. Bu­
na uymas1 iiyin de ye�il bir gamlegi, bir Montgomery'yi s1rtmdan
hiiy iy1karmaz.
Ya�ar <;imen, italya 'da uzun y1llar kald1g1 iiyin ilk, kasaya yak­
la�arak kaknem kannm elini aper, sonra da 0 da atckiler gibi tek
ba�ma bir masaya oturur. Ya� ' m italyanca bilmesi onun da kol­
tugunda bir sii1ii italyanca kitapla gelmesine yol aiym1�t1r. Bunlann
arasmda Oro Puro (Saf altm) adh oyun da vard1r. Ya�ar <;imen onu
Tiirkiye 'ye iyevirmi�, oynamak ic;in istanbul �ehir Tiyatrosu'na ver-

60
rni§tir. Arna bununla yetinrnerni§, bir gece Nisuaz '1 gelen bir oza­
na oyunu ba§tan sona okurnu§tur. Ozan, Ya§ar ' m okuduklanm
dogru diiriist dinlernerni§tir arna bir siire sonra o da i<;inde <;ok<;a
para bulunan bir oyun yazrnt§tlf. Gelin gi::i riin ki, istanbul !jehir Ti­
yatrosu 1 942 kt§mda Ya§ar \:irnen 'in Oro Pura <;evirisini degil de,
i::i teki oyunu sahnelerni§tir.
Ya§ar, dururnu haber ahr alrnaz i::ifkeden yiiziine a§ag1 aglarn1§­
t1r. Daha sonra da ozam dava etrnek i<;in dosyalar hazrrlarnaya ba§­
larn1§tlf. Arna sonunda bu ternelsiz dava i<;in gerekli paray1 sagla­
yarnad1gmdan bu i§tcn v azge<;rnek zorunda kalrnt§tlf.
Ya§ar \:irnen s1k s1k Casa d' Italia' ya ugrar, italyan dostlanm da
yoklar. italyan dostlarma Tiirk<;e ogretrnek i<;in, M ussolini 'nin, og­
lu Bruno i<;in yazd1g1 Oglumla Konu�uyorum adh kitab1 da Tiirk­
<;e 'yc <;evirrni§ ve onu bu italyan dostlanna yiiksek fiyatla satrnl§­
tu. Geri kalanlan da yiiz kuru§ fiy atla piyasaya siirrnii§tiir. Ya§ar,
bu kitabm da H itler 'in Kavgam adh kitab1 gibi <;Ok sat1lacagm1
urnuyor, bi::i y lece kii<;iik <;apta bir Rockefeller olacagm1 kuruyor­
dur. Oysa kitap kii<;iiciik bir §eydir. Fiyat1 da o zarnanm fiy atlan
kar§tSmda <;ok yiiksektir. Bu kitap hi<; satrnarnl§, Ya§ar ' m gi::i zleri
de urnutsuzluktan tilki ufagma di::in ii§rnii§tiir.
Nisuaz as1l i::igleden sonra uykusundan silkinrneye ba§lar. Gi::i z ­
lerini son kez kupt§tlrarak ernekli rnernur, i§adarn1, Ankara'dan is­
tanbul ' a birka<; giinliigiine gelrni§ si y asac1, avukat, i::igretrncn vc
doktorlara kollanm a<;ar. S ait' in deyi§iyle <;ok giin gi::ir rnii§, <;ok ge­
ce ge<;irrni§ ki§ilerdir bunlar. ikinci Diinya S ava§!, pahahhk, kara­
borsa onlann ba§hCa konulandu. B unlann bir gi::izleri de dt§anda
nehir gibi akan caddededir. Ordan ne istedikleri belli degildir. Arna
c addeye b akrnadan edernezler. B u kahveye gelip <;i::i reklenmcleri
biraz da bu cadde yiiziindendir.
S aat di::i rt. Nisuaz d aha yiikiinii alrnt§ sayilrnaz. B iraz sonra ya­
zarlar, ressarnlar da si::i kiin etrneye ba§layacaktu. B unlar Stefan
Zweig ve arkada§lannm Berlin 'de Nollendorf alanmdaki kahveler­
de yapt1klan gibi sarho§lar, fahi§eler, qcinseller ve rnorfin dii§­
kiinleriyle bir rnasada oturrnayacaklardu, arna <;evrelcrindeki rna­
salarda <;okluk bunlar bulunacakt1r. \:iinkii bunlann da Nisuaz'a
geli§ saatlcri ba§larnt§tlf.
ikinci Diinya Sav a§! giinleridir. S arnirn Kocagi::iz , S ait Faik, Ca­
hit Saffer, Orhon Anbumu, Cavit Yarna<;, Celal Silay, Sabahattin

61
Kudret, Salfill Birsel, Siiavi Ko�er, ressam I la§met Akal, Avni Ar­
ba§ buraya giinde bir kez olsun ugramadan edemezler.
Buraya ge�mi§ y1llarda, 1 930-3 1 ve daha sonrasmda <;alh ibra­
him, Necip Faz1l, Fikret Adil, Ferdi Tayfur, Salih Uralh, ressam
I Iakk1 Anh, I Iamit Gorele, Nail V, Peyami Safa, heykelci Kenan
Yontu� 'un da geldigi olur.
Bir giin buraya Atatiirk de gelmi§tir. 1 93 1 y1lmda. Arna yalmz
bir kez. 0 da o s1ralarda kahvenin sag yan bo§lugunda yer alan
kendi biistiinii gormek i�indir. Bust, Kenan Yontu� 'un elinden �1k­
m1§tlr. Nisuaz'da Ata'nm geldigini belirleyen birtak1m tela§h ko­
§U§malarla sevin� belirtileri su yiiziine �1kt1g1 vakit Kenan Yontu�
da oradad1r. 0 da Ata'y1 ayakta kar§tlar. Ata 'mn yanmda K1h� Ali
vard1r. Nuri Conker vard1r. Re§it Galip v ard1r. Otururlar. Bizim Ke­
nan Yontu� 'a oturacak yer kalmam1§t1r. Atatiirk:
- 1 lepiniz oturdunuz, bakm sanat�1 ayakta kaldi.
Kenan Yontu� ayakta kalmasmm hi�bir sakmcas1 olmad1gm1 en
giizel, en tath sozciiklerle anlatu Ata'ya.
0 s1ralar Nisuaz'm sahibi bir bayand1r. Madam Pulitz. Yiiceler
yiicesi Atatiirk, kendi eliyle �ay getiren Madam Pulitz'e i§lerinin
nas1l oldugunu sorar. Madam Pulitz'in "Bahm olsun sinek Bag­
dat'tan gelir" demesi beklenirken, o hi� orah olmaz ve biitiin be­
zirganlar gibi halinden yakm1r. Bu arada dort ayd1r kira odeyeme­
digini de a�1klar. Atatiirk bu, Madam Pulitz' in sozleriyle duygulan­
m1§t1r. Adamlanndan birini �agut1r, Madam Pultz 'e dort ayhk kira
tutanm verdirtir.
Ak§am Dolmabahr;e'de sofra kuruldugu vakit Madam Pulitz
konusu yeniden a�1hr. Re§it Galip: "Pa§am dogru yapmadm1z."
- Neden?
Siz insanlann cebinde ne kadar para var bilir misiniz? Ben
Madam Pulitz 'den paraslZlm.
Atatiirk iyisinden k1zm1§tlr: "Kalk git buradan .
- Kalkmayacag1m.
- 0 halde ben kalkanm.
Ata kalk1p gitmi§tir, ama Re§it Galip'in kendisine kar§l �1kma­
smdan ho§lanmt§tlr. iki ay sonra inonii, Atatiirk'e yeni Bakanlar
Kurulu listesini sununca Atatiirk: "Milli Egitim i�in Re§it Galip ' i
dii§iinmez misiniz?" demi§ v e Re§it Galip Milli Egitim B akam ol­
ffiU§tUr.

62
1940'larda Yusuf Aluskah da Nisuaz' a her giin darnlar. Elinde
de Bernard Shaw ' un bir kitabt. Arna oteki kitap ta�1y1c1lardan bir
aynhg1 vard1r. K itap elinde hep a1_;:1k durur, dahas1 onu, sokakta yii­
riir ya da Nisuaz 'a girerken bile okur.
Orta boylu, bakir tenlidir Yusuf. Arkaya taranrn1� sa<_;:lara pos b1-
y1klar yiiziine nedense bir alt1gen bi<_;:irni verir. B 1y1klanm her va­
kit alt dudag1yla erner ve pek az giiler. Giilerken de yiizii aglarnak­
tan beter olur. Aynca sag gozii de kirp1hr. Bu kup1�lar onun kendi­
sine <_;:ok<_;:a giivendigini ve sizin o s1rada onun katma yakla�u oldu­
gunuzu belli eder. Aluskah 100-200 sozciikliik k1sa oykiiler de ya­
zar, bunlan sahibi bulundugu Ses dergisinde yaymlar. Birsel'in
"dakikahk oykii" ad1m verdigi bu yaz1lan Yusuf <_;:ok onernser, on­
larla birtaktrn ger<_;:ekleri saptad1gma inamr.
Nedir, Aluskah Ses dergisinin yonetirnine pek kan�rnaz. Ses'i,
a�ag1 yukan her defasmda bir ba�kas1 <_;:ekip <_;:evirir. 1938 y1hnda
1_;:1kan Ses'in -o zarnanlar sahip ve yaz1 i�leri rniidiirliigii Ya�ar <;ol
iizerinde goriiniir- yonetirni Fikret Adil' le Nail V. 'nin elindedir. Bu
ilk say1lar, gazete boyunda haftahk olarak 1_;:1kar. Arna dergi dort sa­
y1 yaymlanrn1� ve 9 Arahk 1938'de kapanrn1�trr.
1 939 y1h hazirammn yedisi, Ses' in ikinci kez yaym alanmda
goriindiigii giindiir. Adi kii<_;:iik bir degi�iklikle Yeni Ses olrnu�. bo­
yu da yan yanya kii<_;:iilrnii�tiir. Bu kez derginin sahip ve yaz1 i�le­
ri rniidiirii olarak Aluskah goriiniir. Arna yonetirn dort say1 i<_;:in yi­
ne Nail V. 'dedir. Ne var, dergi dort say1dan soma yine kapamr. Yi­
ne 1_;:1kar. 1 94 1 y1hna degin bu 1_;:tk1�lar diizensiz olarak siirgit olur.
Boylece dergi be� say1 daha yaymlamr. 1 94 1 haziramnrnda Alus­
kah dergiyi B irsel'e b1rak1r. 0 say1da Cahit Sttk1, Melih Cevdet,
Rii§tii Onur ve S alah Birsel 'in �iirleri vard1r. B irsel dergide sanat
yaz1lanmn daha ag1r basrnas1 dii�iincesinden yola 1_;:1kar. Bu, yaz1
istenrnerni� kirni yazarlann ho�una gitrneyince Aluskah bunlann
saldmlanna ugrar. 0 s1ralarda Suphi T�han'm eline bir yerlerden
iyi bir para ge<_;:mi�tir. Aluskah bu kez de Suphi Ta�han ve arkada�­
lanya anla�ir. Nedir, derginin boyu daha da kii<_;:iilrnii�, 20x30 san­
tirne inrni�tir. Birka<_;: ay da bu bi<_;:irn 1_;:1kar. Soma biitiin biitiine ka­
pamr Ger<_;:i Aluskah daha somaki y1llarda dergiyi iki yaprak ve bir
yaprak olrnak iizere yine 1_;:1kanr arna bunun da ornrii uzun olrnaz.
�u var ki bu <_;:e�itli 1_;:1k1�lar s1rasmda Ses' i Ses ya pan Abidin Di­
no'dur. Dino gerek karikati.irleri, gerekse capcanh yaz1lanyla ede-

63
biyat1m1za da dergiciligimize de yeni bir kan katm1§t1r. Bedri Rah­
mi 'nin desenleri de dergiye <;ok degi§ik bir hava verir. Suphi Nuri
ileri, Liitfii Eri§<;i, Mecdi Devrim ' in toplumsal yaz1lanyla gen<; ku­
§ak ozanlannm §iirleri de buna eklenirse Ses'in niteligi daha iyi an­
la§ilabilir. Ses bir <;ok ozanlann, oykiiciilerin tanmmasma yol a<;­
ffil§ bir dergidir. Bedri Rahmi, Asaf Halet <;elebi, Orhon Murat
Anbw1iu, Samim Kocagoz, Cavit Yama<;, Abidin Dino, Arif Dino,
ilhan Berk, Cahit Saffet kendilerini hemen hemen orada duyur­
mu§lard1r. Mustafa Seyit Sutiiven de hemen hemen orada tine ka­
VU§IDU§tUr. Sutiiven, Ayvahk'ta ya§ar. istanbu l'da pek goriinmez.
Arna o da Ses'in degi§mez ozanlarmdand1r. <;ok onceleri yazd1g1
"Sutii v en" §iirini Ata<; begenmi§tir, ama bu, eski §iirin havasmda
bir §eydir. Oysa Sutiiven 'in Ses'te <;1kan §iirleri yeni §iir <;izgisin­
dedir. Ger<;i bunlarda halk §iirinin de etkisine rastlamr ama bu ha­
yuh bir etkidir. Ses'in sekizinci say1smda <;1kan "Aldi da Bir Yag­
mur"u hadi hep birlikte okuyahm:
Yaz
Hasat,
Hesaps1z kitaps1z ar;1ksar;1klar
Fiiceten bir yad!
Eire on
Eire on milyon kar
Geriledi s�f1ra kadar!
Aldi gidiyor ba�1m;
Seyredin dostlanm,
Degirmenin ta�m1
Nasif yuvarlamyor.
Ne aman var,
Ne zaman,
Sellere kan�mada
Dag gibi harman!
Semsiyesiz, r;ardaks1z;
Ar;1kta kald1 habersiz!
Hikaye �udur:
Hava ans1zm bulutlland1. . .
Ve hemen
Aldi da bir yagmur!

64
Asaf Halet <;elebi

Nisua z'da boy gbstermeler arasmda Asaf Halet <;elebi de var­


d1r. <;elebi oraya daha �ok cumartesi giinleri gelir ama Nisuaz'm
ger�ek giilii odur. iki ucu a§ag1 dogru sark1k b1y1klan, bmgil bmgil
yanaklan ve tombik bedeniyle <;elebi, Peter Lorre 'un polis filmle­
rinde canlandird1g1 <;inli ah�1ya benzer. Kahveye gelip �bktiikten
bir dakika sonra ayaga kalkar, cebinden bir tiitiin tabakas1 �1kara­
rak i�indeki kakuleleri herkese dag1tmaya ba§lar.
0 vakitler <;elebi biitiin gazete ve mizah dergilerenin anamah­
d1r. Orhan Veli de aym durumdad1r, ama onu tutan dostlan da var­
d1r. Ne ki, <;elebi, alay yoluyla da olsa sbz konusu edilmesine �ok­
�a memnun olur, boyuna o gazete ve dergilerden a�arak gbnliiniin
p1tp1tm1 artmr. Arna kendisine sata§anlara Frans1zca "Merde!" sbz­
ciigiiniin kar§1hg1 olmak iizere:
- Bok canma!
demeyi de savsaklamaz. Ne var, bu yazilar i�inde bir tanesi, Dok­
tor izzettin �adan'm yaz1s1 (Yeni Adam, say1: 305) <;elebi'nin cez­
vesini karmakan§1k etmi§tir. Doktor, yaz1smda Mevlana'nm ''tam
ak1lh olmad1gm1" gbziinii k1rpmadan one siiriiyor, Andre Gide ' i
"t1bbi manada tam bir budala" say1yor, Oscar Wilde'a ingiliz ede­
biyatmm ii�iincii dereceden bir yazan gbziiyle bak1yor ve <;ele­
bi'yi erken bunamI§ olmakla su�luyordur.
Kimsenin okumad1g1 bu yaz1y1 <;elebi, Nisuaz'da tefe koyup
�alarken, elbet kendi admm Mevlana, Gide ve Wilde 'm adlariyle
anilm1§ olmasmdan da kendine bir pay �1kanr. Gelin gbriin, izzet­
tin � adan, <;elebi'nin " M1sn Kadim" §iirinden de sbz a�mI§ ve
kendince bir tak1m yorumlara giri§mi§tir. Arna §iiri yanh§ yunlu§
anlad1g1 i�in <;elebi Doktor'un kulaktan dolma bilgilerle yaz1 ya-

65
zan "hastahk derecesinde kotii niyetli biri" oldugunu davulla ilan
etrneye ba�lar.
<;elebi'nin kendisinden �iir okurnasm1 isteyenlere de hiir yiizii
yoktur. Arna her sozciige hakkm1 vererek okunan bu �iirler herke­
sin ho�una gider. Bunlar kirni zarnan Rurnca ya da Hintire sozciik­
lerle dolu olsa bile. <;elebi onlan Rurnca ya da Hintire 'yi irok iyi bi­
liyorrnu� gibi okur. Bunlann iirinde Lizbon' lu Maria Barbas iirin
yazd1g1 "Mariyya" adh �iir vard1r ki <;elebi onu okurken Mariyya
sozciigiine verdigi onerni anlatrnak iirin ilk iki heceyi kapsayan
"Mariy'' ile "ya" hecelerini birbirinden iyice aymr:

lizboa
boa
simsiyah sar;h kadin
mariy/ya
bir masal soyle bana
kan nas1l r;1kmad1 ta�tan
0 olen kimdi
mariylya

"Kilise" �iirini okurnak iirinse ilkin istavroz ir1kanr, sonra da se­


sini Ortodoks kilisesinde dua eden bir papazm ruhlar diinyasmdan
gelen sesine uydurur. Biitiin Nisuaz da f1k f 1k da f1k ftk kaynar:

evlolmeni i vasiliya tu patros


biitiin resimler bizi gozetliyor
tahtalardan

<;elebi kirni rneyhanelerde �iirlerini rnasaya ir1karak okurnay1 da


sever. Galatasaray'dan ingiliz eliriligine giderken sag koldaki Ku­
tu lokantas1 da bir ak�arn boyle bir sahneye tamk olrnu�tur. Daha
dogrusu Kutu lokantasmm kendisi degil de iist kat1. <;unkii Fikret
Adil lokanta sahibiyle anla�rn1�. buraya haftada bir yazarlan, res­
sarnlan, tiyatro sanatir1lanm toplar olrnu�tur. <;elebi o ak�arn rna­
sanm iistiine ir1k1p �iirini okurnadan once Salih Uralh onu rnasa or­
tiisiiyle sanp sarrnalarn1�. ona Rorna'h bir irnparator siisii verrnek
isterni�tir. Arna <;elebi benzeye benzeye Balzac'a benzerni�tir. Oy­
sa <;elebi ortiiye biiriinrneden once de B alzac ' a benzer.

66
<;elebi o gece orada o gece orada kendi �iirlerini Amavut agz1y­
la da okumu� ve S abri Berkel , Nurullah Berk, Lepold Levy ag1z
dolusu gi.ilmi.i�ti.ir. Buna gi.ilmeyen sadece i. Galip Arcan olmu� ve
hemen orada ozan olmaya karar vererek, ertesi gi.inlerde �ak1r �a­
k1r �iirler dokti.irmeye ba�lam1�tlr.
<;elebi'nin �iiri gizemci bir �iirdir. <;ocuklugunda dinledigi ma­
sallara dort elle sanh�1 da bu gizemci ruhun uzanttsmda yer ahr.
<;elebi'nin Fransa irrin yazd1g1 "Fransa irrin �iir 1 940" adh �iiri bi­
le kendi bilinrralt1m dile getirmekten ba�ka bir �ey yapmaz. Atarr,
<;elebi 'nin �iirlerinin yeni bir �ey olmad1gm1 dahal 939 y1hnda an­
lam1� ve bir gi.in Kii.llii.k'te Hi.isamettin Bozok'a:
- A birader, bu bal gibi eski zevkin devam1!
diyerek <;elebi'nin �iirlerini Ses'te yaymlad1klan irrin Hi.isam ' 1
rri.inki.i Ses'te Hi.isam'm d a tuzu vard1r- ay1plam1�tlr. Nedir, birkarr
hafta sonra Atarr, bu kez de Foto Magazin 'de Yahya Kemal 'in ga­
zellerini goklere rr1kannca Hi.isam dayanamam1� ve eline kalemi
alarak 1 Arahk 1 939 gi.ini.i Servetifii.nun'a bir yaz1 yazm1�tlr. Hi.i­
sam yaz1smda Atarr 'a �unu sorar:
- <;elebi 'nin �iirlerinin eskiligi yi.izi.inden bizi ay1plad1mz. �im­
di nastl oluyor da Yahya Kemal'in gazellerine sonsuz bir hayranhk
gosteriyorsunuz?
Arna Hi.isam bir arr1k mektup niteligindeki yaz1s1ru bitirirken
"saym hocas1" Atarr ' a �u sozleri soylemekten de geri kalmam1�ttr:
- Bu mektubum bir ci.iretkarhk saytlacaksa bag1�lamamz1 ve de­
rin saygtlamm kabul etmenizi rica ederim.
Atarr oyle derin saygtlar kabul edecek biri olmad1g1 irrin Hi.i­
sam'1 bag1�lamay1 di.i�i.inmez. Kald1 ki, <;elebi irrin soyledigi soz­
lerin uluorta arr1klanmasma adamaktlh icrerlemi�tir. 0 da Hi.isam'1
"ki.irri.ik bir yazar" olmakla surrlayan bir kar�1hk verir. Hi.isam da yi­
ne Sen1etifiinun' a s1gm1r. Ve yine "Saym Hocam" di ye ba�layan
mektubunda bu kez i�in daha derinlerine inmek geregini duyar.
Atarr' m yeniligin salt birrimde olmad1g1 gori.i�i.ini.i ele alarak �unla­
n soyler:
- Siz Yahya Kemal'in �iirinin "eski kahbma bi.iri.inmi.i� bir yeni"
oldugunu ileri si.iri.iyorsunuz. Benim ogrenmek istedigim ise nirrin
bu �iirin, arada s1rada da olsa, eski kahbma bi.iri.indi.igi.i ve ta�1d1g1
yeniligin bugi.inki.i toplumun dinamizmini kar�tlayacak bir nitelik­
te olup olmad1g1d1r.

67
Hi.isamettin yaz1sm1 yine birtaktm sayg1 sozleriyle baglamak
geregini de duyar ve Ata<; 'a §Unlan da uzatu:
- S izce belki de pek a<;1k gori.inen bir ger<;egi sezemedigim i<;in
beni bag1§lamamz1 diler, hi<;bir vesile ile sarsilamaz ve ti.ikenmez
sayg1lannu sunanm, Hocam.
<;elebi o y1llar Fars<;a §iirler yazd1gm1 da soyler. Buna inandu­
mak i<;in ki.i<;i.ik ve ince harflerle yaztlmt§ bir defteri de yanmda
gezdirir ve ikide bir <;1kanp <;evresindekilere gosterir. Fars<;a §iir­
lerle dolu olan bu defter, di.izeni ve temizligi baktmmdan herkesi
bi.iyi.iler, ama <;oklan bunlann <;elebi'nin babasmm elinden <;1ktig1-
na inamr.
<;elebi o y1llarda Mevlana'nm ri.ibailerini de Frans1zcaya <;evir­
mi§tir. 1 950 yilmda Fransa'da Rouba'yfit ad1yla yaymlanan bu §i­
irler iyi bir Frans1zca ile soylenmi§ §eyler degildir. Ne var, <;ele­
bi 'nin Dogu Ki.ilti.iri.i 'ne a<;1k oldugunu ortaya koyar.
Nisuaz'm onemli bir ozam da Si.iavi Ko<;er'dir. Si.iavi gi.indi.iz
gelmemi§se gece yans1 gelir. 0 zaman da i.isti.inde frak bulunur.
Si.iavi <;ok uzun §iirler yazar. B unlann i<;inde "Ecdad1mm Kemik­
leri" admda olam vardu ki tam bir defter doldurur. Kamusu Tiirki
gibi bir §eydir bu. Orada, arad1gm1z her sozci.igi.i bulabileceginizi
soyler Si.iavi size. Bir gi.in aym §eyi yineleyince Sait:
- Peki, K1z K ulesi var mi?
- Var elbet.
Si.iavi "Ecdad1m1 Kemikleri"ni kan§tumaya ba§lar. Bir dakika
soma K1z K ulesi sozi.ini.i bulup <;1karar. Arna Si.iavi'nin "Ave Ma­
ria" gibi ktsa §iirleri de vardu:

Belki de
Bu derin
Bu serin
Uykuda
Meryem Ana
Sana
Sayler Ave Maria

Bu k1sa §iir herkesin ho§una gider. Meyhanede bi.iti.in ozanlar §i­


irlerini okuduklan vakit, Si.iavi de bunu okur. Nedir, Sait Nisu­
az'da, durup dururken birden Si.iavi'ye:

68
- Bir �iirini okusana! dedi mi Stiavi de ona:
- Arna sen de bir oyktinti okuyacaksm, der.
Stiavi, Ahmet Muhip'le Cahit S1tk1 'nm arkada�1du. B oyuna on­
lardan soz a<rar. En <fOk da onlann �iirini sever. Bir gtin Birsel'e
�oyle demi�tir:
- Muhip ' le Cahit 'in �iiri nehrin bir k1y1smda ise, sizin ku�agm
�iiri oteki k1y1smda. Arna siz oteki k1y1ya koprti kurmadan ge(fti­
niz. � imdilerde ben, bu bo�lugu doldurmak i<rin iki k ly1 arasma
koprti kurmaya <rah�1yorum.
Birsel o anda oteki hy1ya ge(ftikten sonra koprti kurmanm ne
geregi olacagm1 anlayamam1�tu, ama sonraki gtinlerde, dti�lerinin
donat1m1 i<rin bir<roklannm bu koprtiye gerek duydugunu gorecek­
tir.
Stiavi Ko<rer bir gtin de yanmdaki masada oturan bir gtindtiz
yosmasma ozgtirltik tizerine yazd1g1 �iirlerden birini okumu�tur. 0
gtin orada, Ankara'dan gelmi� olan Necati Cumah da vard1r.
Bu gtindtiz yosmalar1 ibadullahtu Nisuaz'da. B unlar ogleden
sonralan i� tutar ve ak�am dokuza degin <rah�ular. Ak�am olunca
da evli olanlar gtintik kazan<rlanm -30 ya da 40 lira tutar bu- dog­
ru k ocalanna ta�ular.
Stiavi 'nin kendisine �iir okudugu gtindtiz yosmas1, bunlann en
ak1lhlanndan biridir. Ya�amm i<rinde pi�mi�, hadi lafimlZl esirge­
meyelim, filozofla�m1�tu. Bu ytizden Stiavi'nin �iirini btiytik cid­
dilikle dinler. Stiavi okumasm1 bitirip de:
- i�te biz ozanlar ozgtirltik �iirlerini yazanz.
deyince, o da Nisuaz tarihinde btiytik bir yer tutan, Necati Cuma­
h'nm ytiregine de bir ko�turma salan �u o zdeyi�i dokttirmti�ttir:
- Zaten ozgtirltigti ozanlarla fahi�eler k oruyorsa koruyor.
Abidin Dino Nisuaz'a geldi mi agzmda yeni bir ozanm ad1 olur.
Arna <fOk<ra oturmaz, bir stire sonra kalk1p gider. Dino o vakitler en
<fOk Kafka ile Flaubert'i sevr. Flaubert 'in mektuplanm. Ho�land1g1
sozlerden biri de �udur: "Sanatta utanma yoktur" Ne ki, ismail
Hakk1 B altac1oglu bunu i�ittigi zaman i<rerleyecek ve Serwtifii­
nun'da Dino 'ya yazd1g1 bir a<r1k mektupta "Once bir hekime gidip,
kalbine cigerine iyice bakt1r" diyecektir.
Dino, Fikret Adil ' le dost oldugu i<rin dolay1s1yla Necip Faz1l 'la
da dostluk kurmu�tur. Arna b u dostluk "Senfoni" ozam i<rin �unla­
rm soylenmesine engel olmayacaktu: "Senfoni �iiri Necip Faz1l ' a

69
kar�1 isyari bayragm1 �eken �iirdir. 0, XIX . ve XX . ytizytlm birey
bunahmm1, kah bir dti�tince kahb1 i�inde, kah bir deli gomlegi
i�inde mtikemmelen ifade ediyor. "
Abidin ' in agas1 Arif Dino da N isuaz' m gediklilerindendir. Arna
iki karde� oraya �okluk ayn ayn gelirler. Arif Dino sariat�tlarm en
iri kty1m1dtr. S a�lan daha o zamarilardan hippiler gibi omuzlarma
degin iner. Gozltikleri ise gozlerinin degil, alnmm tisttinde durur.
Hi�bir �eyi umursamaz, soztinti de hi�bir �eyden sakmmaz. Bir
kez Kiilliik kahvesinde - 1 941 ytlmm sonbaharmda- birden ayaga
kalkm1� ve: Ben solcuyum ! diye bagrrnu�hr. Arna o gtinden sonra
Arif Dino 'yu uzun y1llar istanbul'da goren olmam1�ttr.
Daha �ok cumartesi gtinleri Nisuaz'a gelen Bedri Rahmi onun
i�in �oyle der:
- Arif Dino bir salondur.
Arif Dino �iirler de yazar. B unlarm �ogu da Fraris1zca'dtr. Ttirk­
� yazd1g1 �iirler ise �okluk iki, ti� dizeliktir:
Ta�tan mantar tarlas1
<;ok ya�asm oliiler

Sokak dergisinde tek dizelik bir �iiri bile yaymlarim1�tu:


Doner kebap donmez olsun.

Ne ki, bu �iirlerin bir kolayhg1 v ardu. Okunmas1 �ok zamari al­


maz. Arif Dino, ilhan Berk'le tam�ttg1 gtin ona btittin �iirlerini
okumu�tur.
Bedri Rahmi ise, onun tam tersi, �iirlerini uzatttk�a uzatu. B un­
larm kimileri kendilerini dtizyaz1 olmaktan kurtaramaz ama ttimti
dtinya nimetleri kar�1smda gozleri kama�m1� bir ozarim, bir ressa­
mm, �ok renkli, �ok degi�ik dtinyasm1 koyar ortaya. Ne v ar, Bedri
Rahmi: "�iir, dtizyazmm bittigi yerde ba�lar" demekten de geri
kalmaz:
Bir kelime <;m <;m oter;
Adi cand1r.
Bir erik kopardmz can dalmdan;
i<;i can dolu,
Adi can, yaprag1 can, lezzeti cand1r.

70
Bir golge dii�tii oniime dedi ki:
Bir yiikiim var benden ag1r
Bir yiikiim var beni ta�1r.
Adi cand1r.

Bedri Rahmi herkese "Reis" diye seslenir. Arna daha irok sev­
diklerine soyler bu sozii. Onu sevenler de birbirlerine "Reis" de­
meyi ah�kanhk haline getirmi�lerdir. Bedri o vakitler Tan gazete­
sinde "Yukule-le'ye Mektuplar" adh altmda diizyaztlar da yaymla­
m1�tlr. <;oklan bu yaztlan �iirlerine yegler. Bedri'nin laf1 airtld1 m1
hemen onlardan soz etmeye ba�larlar.
Nisuaz' da Sabahattin Kudret camm oniinde oturur, goziine kes­
tirdigi ktzlarm ardma dii�mek iirin hemen caddeye frrlayacak bi­
irimde tetikte bekler. Caddede ise, bir iki kez boynunu kiitletti kten
sonra avma yana�tr ve daha Taksim'e varmadan km dii�iirmii�
olur. Kimi zaman Satah Birsel de takthr ona. Daha dogrusu, Saba­
hattin onu siiriikler. Elde ettikleri avlan da Saray sinemasmm ikin­
ci balkonuna ta�trlar. A k�amiistleri orada hemen hemen kimse ol­
maz. Sabahattin nedense hep balkonun arka strasma yerle�ir. Satah
ise On Strada ktza ffil, yoksa filme mi kesilmek gerekecegini kesti­
remeden irebi� cebi� oturur. Bu arada yiirekcag1z1 da ztr ztr oter.
Cavit Yamair da, ressam Avni Arba� da Nisuaz'a ba�lanm hava­
ya dikerek gelirler. Avni bunu gozliiklerinin altmdan masadakileri
gormek iirin yapar. Cavit'in ne iirin yapttg1 ise anla�tlmaz. Onun et­
rafa valice selamlar dag1tmas1, oturmak iirin bo� masalardan birini
seirmesi de gizemi iroziilmeden kalm1� olaylardandtr. Nedir Cavit,
biraz sonra kahvenin diiriimii yiiziinden iistiindeki yapmac1khg1 at­
mak zorunda kahr, yerinden kalkarak oteki yazarlann masasma ge­
lir. Gelir gelmez de en onemsiz �eylere bile otuz iki di�ini gostere­
rek giilmeyi gorev sayar.
Bir giin Sabahattin Kudre t'le birlikte, Sait Faik 'in ilk �iirini bir
yerlerden bulup ir1karm1�lardtr. "Hamal" adh bir �iirdir bu.

ilan edecek bunu


K asabalarm davulu
Koskoca bir bavulu
Be� kuru�a ta�1d1
0 ak�am bu �iir, Nisuaz'da, Orman'da birka<; kez okunur. ilkin
bu okumalara Sait de katihr. Arna Sait bir ara, i�in i<;inden alay gi­
bi bir �eyler sezer. Birden ayaga kalkar, Sabahattin'le Cavit'e vur­
maya ba�lar. Sabahattin'le Cavit bu olaydan otiirii bir hafta onunla
konu�mazlar. Bir hafta soma, herkes her �eyi unutmu�tur.
�u var ki, kimi gozlemcilere gore Sait'in �iirini giin i�1gma <;1-
karan Cavit'le Sabahattin degil, �evket Rado'dur. Rado, Necip Fa­
z1l'm Para adh oyunu �ehir Tiyatrosu'nda oynamaya ba�layacag1
gece Nisuaz'a gelmi� ve laf arasmda Sait'in boyle bir �iiri oldugu­
nu a<;1klam1�tlr. Aym gozlemciler Sait'in S abahattin 'le Cavit'e vur­
mad1g1, yalmz masay1 b1rak1p giderken ayagmm iist yiiziiyle, vole
bir �ut <;eker gibi, -kiifiir ile kan�1k- bir tekmecik savurdugu iize­
rinde de birle�mektedirler.
Sait'le kimi zaman Satah da takt�ir. Bunun nedeni de Sait'in
Birsel 'in her soziinden ku�kulanmas1, onlann altmda alay aramas1-
d1r. Ger<;i Birsel kimi ki�ileri ti'ye ahr ama, bunlar kendilerini be­
genenler ya da bedava laktrd1 etmeye dii�kiin olanlard1r. Onun Sa­
it'i sarakaya almak aklmm ko�esinden bile ge<;mez. Nedir S ait,
yazd1klarmm degeri iistiinde her zaman ku�kular biiyiiten, i<;ini te­
dirginliklerle s1vayan biridir. Sait, Birsel'e olan ku�kusundan an­
cak 30 Ocak 1950 giinii kurtulacaktir. <;iinkii o giin, Satah 'la An­
kara Caddesinden a�ag1 inerken S atah kendisini ktyas1ya ovecek­
tir. Sait de co�up hemen bir kitap<;1ya -<;1gir Kitabevine- dalacak ve
o ay i<;inde Yarhk Yaymlan arasmdan <;1kan Mahalle Kahvesi adh
kitabm1 paras1yla alarak iistiine, hemen oractkta, �unlan yazacak­
t1r: "Satah, sahi mi soyliiyorsun? Beni sevin<;ten oldiiriirsiin". Arna
194 1 ' lerde Sait, Birsel ' in kendi oykiilerine hayran oldugunu bil­
mez. i�te bu yiizden, S ait bir giin ingilizce'den Frans1zca'ya <;evri­
len bir kitaptan soz ederken, Birsel yazann Amerikan olmasma ta­
ktlarak:
Yani Amerikancadan mi <;evrilmi�?
diye sorunca Sait'in yiiregine bir bo�luk dolmu� ve:
- Biz de biliriz onun Amerikanca oldugunu.
diyerek Satah 'a <;ag�akh bir kiifur savurmu�tur.
Birsel'in Sait'le ikinci tak1�mas1 da kendi soziinden dogar. Sa­
tah laf arasmda: "Rezalet ayyuka <;1kti" diye bir ciimle kullanm1�­
tlr.
Bu kez Sait, Satah'm soziinii diline dolarru�:

72
- Hi<r rezalet ayyuka <r1kt1 denir mi? Ses ayyuka <r1kt1 denir ama,
rezalet ayyuka <r1kt1 denmez.
diye Salilh ' a yiiklenmeye ba§lamI§tir. Sait kumarda yutulmay1 sev­
medigi gibi, tarti§mada yenik d ii§meyi de sevmez. Dii§iincesini
inatla savunuyor, ama yan gozle Salah ' 1 dikizlemekten de geri kal­
m1yordur. Oysa, o giin Salil.h ' m olii giinlerinden biridir. Ciimlesini
bir iki kez savunduktan sonra tarti§manm yakasm1 koyverir.
0 s1ralar B irsel ' le Kocagoz Beyoglu'ndaki pansiyonlarda kahr­
lar ve Petrograd'la Nisuaz'dan pek d1§an <r1kmazlar. izmir Lisesin­
den sm1f arkada§lan Vas1k B alk!§ da -§imdiler istanbul'da avukat­
hemen hemen aym ya§am1 siirdiiriir. Bir pazar giinii ogleden sonra
Nisuaz'a Halk Partisi bakanlanndan biri d ii§tiigii vakit Samim, Va­
s1k, Salil.h yine orada oturuyorlardir. S amim ' in o bakanla bir i§i
vardir. 0 giinlerde Ankara'ya gidecek, B akan ' 1 yerinde gorecektir.
B akan1 iki m asa otesinde bulunca heyecanlamr, durumdan yarar­
lanmamn dogru olup olmayacagm1 dii§iinmeye ba§lar. Yalmz olsa
belki bu i§i goze alamayacaktir. Arna S alil.h onun duraksamalanm :
- Hadi hadi <rekinme.
sozleriyle <relmi§ ve Samim' i paket edip B akan ' a yollami§trr. Hani
B akan da o zamanm bakanlanndandrr. Ortanca daglan ben yarat­
t1m diyor da hi<rbir §ey demiyordur. Goziiniin ucuyla S amim 'e bak­
t1ktan sonra gorev ba§mda olmad1gm1 belirtmi§ ve S amim ' i hi<r
bekletmeden geriye gondermi§tir. Samim bu davram§tan oylesine
kirilmi§tir ki, daha sonraki giinlerde Ankara ' ya gitmekten bile cay­
IDI§tIT.
Samim Kocagoz 1 9 4 1 y1hnda Ahmet Halit Kitabevi ile bir §iir
giildestesi iizerinde anla§rr. Ahmet Halit onun ilk oykii kitab1 olan
Telli Kavak'1 basmi§tir. Tan1§1khklan oradan gelir. Arna giildesteyi
ahrlarken bunu Salil.h'la birlikte yapacagm1 dii§iinmii§tiir. Salil.h,
Samim'in dii§iincesini daha da ileri gotiiriir,biitiin giildesteyi yiik­
lenir. K1sa zamanda da i§i sonuca baghyarak giildesteyi Sami m 'le
Ahmet Halit'e gotiiriir. Giildeste her giildeste gibidir. Gelin goriin
Ahmet Halit, giildestede eski ozanlann neden yere <ralmd1g1m,
gen<r ozanlann ise neden goklere s1gdmlamad1g1m bir tiirlii anla­
yamaz. Hele giildestenin sayfalanm <revirirken giildestede, daha
once tammI§ oldugu R1fat Ilgaz ' m resmine rastlaymca hop oturup
hop kalkar.
Salil.h'la Samim giildeste ye ba§larken Ki tabevinden 25 lira on-

73
delik almi§lard!f. Giildeste bas1lmca 25 lira dah alacaklard!f. Arna
ne giildeste bas1hr, ne de Salah ' la Samim o ikinci 25'i ahrlar. Ne
var, Samim bunun ac1sm1 Ahmet Halit'te b1rakmaz.
Arna biz bunu anlatmadan once, isterseniz hep birlikte Ahmet
Halit Kitabevinin list katma <;ikahm. <;ekinmeye de gerek yok,
<;iinkii burada kimse oturmaz. Odalardan biri Ahmet Halit ' in ozel
kitaphg1d!f. Odada ad1m atacak yer yoktur. Duvardaki raflar, kitap­
lan almad1g1 i<;in do§eme de kitapla doldurulmu§tur. B urada arad1-
g1mz kitab1 da bulmamza olanak yoktur.
Arna Ahmet Halit:
- Ben ismail Habib'i bu odaya kapatt1m. L'stiine de kilit vurup
Tiirk Teceddiit Edebiyat1 'm yazd!ft1m di ye bobiirlenecektir.
Kitaphgm kar§ismdaki oda ise bir tespih kolleksiyonuna aynl­
ffil§tlf. Biz isterseniz oraya girelim. B uras1 <;ok diizenlidir. Tespih­
ler camh dolaplarda sergilenmi§tir. Boy, boy, renk, renktir, bunlar.
E§lerine oyle kolay kolay rastlayamazsm1z. Bakm ortada, oday1
boydan boya kaplayan vitrinde de kokulu tespihler var. B unlan da
hi<;bir yerde garemezsiniz.
i§te Kocagoz, Salah ' la kendi §i§ini bu tespih koleksiyonu yard1-
m1yle indirmi§tir. Yapt1g1 da Ziya Umur 'la Kemal Kaplancah 'nm
<;1kard1g1 ink1lapr;1 Genr;lik dergisinin -dergiyi daha onceleri i. Or­
han <;1kanr- 1 4 Ekim 1 942 giinlii say1sma "Bir Kitap<;mm Tespih
Kolleksiyonu" admda kii<;iik bir yaz1 kayd!fmak olmu§tur. Samim
yaz1da Ahmet Halit 'in adm1 anmadan tespih koleksiyonu iizerinde
duruyor, koleksiyonun kitap<;1hktan kazamlan paralarla dev§irildi­
gini belirtiyordur. Buna kar§ihk yazarlann elinde, tespih §byle d ur­
sun, oyun i<;in kotii bir zincir bile bulunmad1gma dikkati <;ekiyor,
kitap basarak memlekete yararh olduklanm yumurtlayan kitap<;1la­
rm yazarlan, hi<; mi hi<; hesaba katmad1klanm onlan somiirdiikle­
rini soyliiyor ve bunlann i<;inde iki liraya roman satm alm1§ kitap­
<;1lar bile bulundugunu yana yak1la anlat1yordur.
Yaz1 yaymland1ktan sonra Ahmet Halit, Samim 'e ilk rastlad1g1
gun, "zulumlu bir bak1§" atml§ ve kendisiyle selam1 sabah1 kesmi§­
tir. Arna Samim i§lerin boyle olacag1m daha onceden kestirmi§ ve
yaz1smm bir yerine kensinin bu tespip koleksiyonunu bir daha gar­
mesine olanak kalmad1g1m s1k1§tmvermi§tir.
Nisuaz' a gelen ozanlar arasmda R1fat Ilgaz, Hasan izzettin Di­
namo, A. Kadir, S uphi Ta§han, Niyazi Akmc10glu da vard!f. R1fat

74
Ilgaz o vakitler Karagiimriik Ortaokulu 'nda Tiirkc;e t:igretmenidir.
Yeni insanhk, Hamle, Servetifunun dergilerinde o zamana degin
yazd1g1 §iirler Ahmet Muhip -Cahit S1tkl §iirinden pek ayn degil­
dir ama, art1k bu §iire arka dt:inmeye ve gerc;ekc;i §iirler yazmaya
hazulamyordur. Bu §iirlerin ilki denilebilecek olan "Ali§im" 9 Ey­
liil 1 942 giinii Yuruyu� dergisinin 7-8 say1smda yaymlanmt§tlf. �i­
ir c;ok begenilmi§, R1fat da §iirlerini bu c;izgi iizerinde, kimi zaman
kuruluga dii§mekten de c;ekinmeyerek, siirdiirmeye ba§lamt§tlr:
Daha be� ay ge<;meden
ustunden ilk istidanun,
nasil oldu da girdik Heybeli'ye . . .
Demek bu y1l da kendini gosterdi
yaprak dokumu,
erken bo�ald1 yataklar.' . . .

Nerden de tutulduk bu derde,


ne kuruntuya verdim kendimi,
ne kara sevda ge<;ti ba�1mdan ...
Temelimiz <;urukmu� anla�1ld1,
bu kadar dayanabilirdi s1k1nt1ya
Seferberlik ekmegiyle bUyuyen . ...

R1fat Ilgaz, b u §iirlerle gerc;ekc;iligin smulanm da zorlamt§ olur.


Arna kendilerine t:izgii bir tad1 vardir bunlann. 1940 §iirinin ger­
c;ekc;i yanm1 da en iyi bunlar olu§turur.
Arna biiyiik edebiyat tarihc;imiz Rauf Mutluay -Tann onun bah­
c;esinden rahmeti eksik etmesin- y1llarca sonra bu yiizde yiiz ger­
c;ekc;i §iirleri romantik sanacak ve 100 Soruda TUrk Edebiyat1 adh
kitabmda -ki o kitab1 yaymlamakla Fethi Naci de biiyiik incelikler
gt:isterecektir- Ilgaz'1, Selilhattin Batu, Zeki Omer Defue, B aki Sii­
ha Edipoglu ve Bekir S 1tk1 Erdogan' la aym potada kaynatacaktu.
Ne var, Mutluay hep bt:iyle i§ler c;evirdigi ic;in bu, kimsenin dikka­
tini c;ekmeyecektir.
Niyaz1 Akmc10glu'nun §iiri de gerc;ekc;i bir §iirdir. Usta bir ah­
c;mm elinden c;1km1§ helva gibi ag1zda erir. Ne yaz1k, Akmciog-
1 u'nun l lukuk'ta t:igrenci iken yazd1g1 bu §iirlerin -ozanm Fakiilte­
yi bitirip istanbul'dan aynlmas1yle- arkas1 kesilecek ve Akmc10g­
lu, yitirilen degerler kervanma kat1lacaktir. Akmc1oglu'nun o Slfa-

75
lar yazd1g1 �iirler ii;inde en iyileri "Bursa" ile "Miiteferrik"tir. iki­
si de insan dergisinde yaymlanm1�tu. ikincisi, derginin 22. say1sm­
dadu:
Helva demesini de biliriz, halva demesini de:
Mingayri haddin biz de �airiz.
Vakw asilmad1 resmimiz
Bir berber diikkamna bile,
Ve an1lmad1 ismimiz
Minnac1k puntolarla olsun
Fakat biz;
gene �airiz.
Dostu dost biliriz, dii�mam dii�man;
Ar;1kt1r her zaman
Kapilarmuz ardma kada1:
Dostlar,
<;anklanm r;1karmadan
Ba� ko�eye bagda� kurup oturabilirle1:
Bize magripten gelirler,
Mavikten gelirler.
Olmu�u dost agzma ayvamn,
Hanu dii�man ba�ma! ...

Nisuaz' m aruzla �iir doktiiren bir ozam d a vardu: Edip Ayel.


Arna o elli ya�lannda, herkesin babas1 durumundad1r. istanbul li­
selerinden birinde Frans1zca ogretmenligi yapan Ayel 'in ya�am1
Frans1zca �iirler yazmakla gei;mi�tir. Tiirki;e �iirleriyse Yahya Ke­
mal' e oykiinerek yaz1lm1�tir.
Kimseler onun �iirleriyle ilgilenmez. 0 da boyuna �oyle der:
Yahya Kemal 'in �iirlerinin nesi var? Bunlar onlardan da mi
kotii?
Yahya Kemal'in "Deniz Tiirkiisii" �iirini de diline dolam1�tu:
- Hit; insan diinyada hayal ettigi siirece ya�ar mi?
Soma da �unu ekler: "Olmii� o insan ki ya�ar hatiralarla."
Bunu "Deniz Tiirkiisii"ne yazd1g1 bir benzekte de kullamr.
Nisuaz'dakiler ii;in o y1llar Yahya Kemal ad1 hii;bir anlam ta�1-
mad1g1 ii;in, Edip ayel' in bu laflan havada kahr. Dogrusunda,
Ayel 'in �iirleri, Yahya Kemal 'inkiler yanmda hii;in hii;idir. Arna bi­
zim Nisuaz'cilar gecenin kalan zamamm Orman 'da, Balkan 'da ya

76
da Nektar'da kafalanm dumanlayarak ger;irmek istedikleri, Edip
Ayel de yanlannda oldugu vakit ona:
- S izin �iirleriniz yamnda Yahya Kemal' inkilerin laf1 m1 olur?
demekten geri kalmazlar. Ayel ' in Tiirkr;e �iirleri, daha r;ok gazel
bir;iminde yaz1lm1� �eylerdir. B unlardan biri �oyle b itiyordur:
<;al soyle Edip anlayacaklar <;1kar elbet
B ir ba�ka seda var elinin degdigi neyde.

Gelin goriin, meyhanedekiler bu ikiligi d illerine dolam1�lard1r.


Onu boyuna yineliyorlardu. ir;lerinden biri -kimi zaman- Edip
Ayel 'in o muzuna vuruyor, "C:: al soyle" yerine, " C:: al oyna" diyerek
onu oyun o ynamaya bile iteliyordur. Edip Ayel, kendisinin Yahya
Kemal 'den biiyiik ozan say1lmasma ses <;1karmaz. Tersine, bir ho�­
luk dolar yiiregine . Arna zamanla bu "r;al oyna"lar oylesine artm1�­
t1r ki, Ayel de, ayagm1 Nisuaz'dan r;ekmek geregini duymu�tur.
Arna r;ekmeden once son numarasm1 yapm1�, ozgiir �iire ba�laya­
rak her giin Kad1koy 'den Koprii 'ye gidip gelirken I O �iir birden
doktiirmeye ba�lam1�tu. B umundan k1l aldumayan genr; ozanlar
da onun bu �iirlerine domur domur bakm1�lardu.
Rii�tii Onur da 1 942 sonbah armda Zonguldak'tan istanbul'a
go<; edince kapag1 dogru Nisuaz'a atm1�, orada Saliih Birsel ' i ken­
dini bekler bulmu�tur. Ne yaz1k, istanbul, Rii�tii'ye biiyiik bir oyun
hazirlamaktad1r. B undan haberi olmayan Rii�tii ise Be�ikta� ·a yer­
le�ecek ve �air Leyla Sokag1'nda ye�il salata, tere ve turp satarak:
Ama heniiz vakit erken
Daha giin
Kar�1 apartmamn balkonunda
Dur bakalmz hele
Ben salata sataymz
Sair Leyla Sokagmda

diyecek ve giinliik ekmegini r;tkarmaya r;ah�acaktu. Arna iki aya


varmadan istanbul 'un ikiyiizliiliigii ortaya r;1kacak ve 2 Arahk
1 942 giinii Rii�tii (dog. 1 920), iii; hafta once Ortakoy mezarhgma,
B ogaz'a bakan bir tepeye gomdiigii kansmm yanma uzanmaya gi­
decek, Sabahattin B atur'la Saliih B irsel de hir; mi "eglenceli" ol­
mayan bu "gomme toreni"ne kat1lmak zorunda kalacaktu.

77
0 y1llar Gen<; Ku�ak bir iki degerini daha yitirir. Oykiicii Avni
Atasoy, ozan Halit As1m da bunlar arasmdad1r. Halit As1m ( 1 9 1 8-
1 94 1 ) giildestelere bile giremeden ortalardan silinmi�tr. insan der­
gisinin 1 3 . say1smda (Nisan 1 94 1 ) Dogan Ru�enay 'm yazd1g1 ya­
z1dan -ki Dogan Rii�enay'm oteki ad1yla Hasan Tannkut'un biricik
i�e yarayan yaz1s1 da budur- ba�ka yaz1 da yazilmam1�tlr onun iis­
tiine.
Halit As1m'm Omiir adh kitabmm d1�mda dergilerde yaymlan­
m1� �iirlerinin say1s1 da kabank degildir. Ostelik bunlar (Servetifii­
nun ve Hamle dergilerinde <;1knu�tir �iirleri) goz dolduran �eyler
de degildir. Yalmz insan dergisinin soziinii ettigimiz say1da yer
alan "Bir Ko�e" adh �iir, onun da yitik bir ozan oldugunu ortaya
koyacak bir gii<;tedir:
Dort resim satmald1k,
Duvara <;iviledik omriimiizii.
Birisinde ak�am oluyor,
Ta�lan kml bir mezarhk,
Mezarhkta yiiriiyen bir ihtiyar...
Birisinde �ark! soyliiyor bahkt;1lar. ..
Ve ben bugiin hissediyorum dostlardan habersiz,
Resimdeki ihtiyara gizlice kiistiigiiniizii.
Birisinde vakit sabahtlr,
Denizi seyreden iki r;ocuk,
<;ocuklann gozlerinde "uzak!"
Uzakta hayal ettigimiz ya�amak!
Birisinde muhte�em bir yalmzhk
Ve uykuma musallat olan bir deniz var.
Dagumz bu dart resimde hiizniimiizii,
Sark1lar kay1klan doldurur,
Ufuk kokulu r;ocuklar giindiiziimiizii.
ihtiyar r;ok ya�ayacak;
Ve biz bir dua gibi b1rakacag1z,
Kendi denizimizden �ikiiyetci.
Dort resim satmald1k,
Bu dart resimdir Allahm memleketi ...

78
Nisuaz Edebiyat Fakiiltesi

Cumartesileri Nisuaz 'm arka dilimi tam bir edebiyat faki.iltesi­


ne doni.i§i.ir. 0 gi.in oraya edebiyat\:ilardan ba§ka profesorler de do­
lar. Bunlann ti.imi.i de kahve kurtaran aslanlardir. Yirmi y1llanm Ni­
suaz'1 kurtarmaya vermi§lerdir. Onlar burada ta l 930'lardan beri
toplanirlar. 0 zaman i\:lerinde Suut Kemal Yetkin de vard1r. Yetkin,
istanbul Edebiyat Faki.iltesi'nde Felsefe do\:entidir. Buraya daha
\:Ok 1 930- 1 936 y1llannda gelmi§tir.
Dogrusunda, bir insamn tek bir kahveye 20 yil kapilanmas1 az
§ey degildir. Onun i\:in cumartesi gi.inleri toplant1sma gelenleri is­
terseniz, yine ayakta alkl§layahm. i§te en onde badi badi yi.iri.iyi.i­
§i.iyle kahve kurtaran aslan: Sabri Esat S iyavu§gil. Onun arkasmda
her konuda yaz1 yazan Hilmi Ziya Olken. Onun arkasmda Nisuaz
edebiyat Faki.iltesi Dekam Mustafa �ekip Tun\:. Onun arkasmda
yere basmadan yi.iri.iyen Vehbi Eralp. Onun arkasmda yi.iregine od­
lar di.i§mi.i§ B ayan Selmin. Onun arkasmda Kirtipil ad1yle i.in sal­
ffil§ Ahmet Hamdi Tanpmar. Onun arkasmda, yine ayakta ve hep
birlikte alkl§layahm, tarih\:iler tarih\:isi Emin Ali <;avh. Onun ar­
kasmda 1 93 3 yilmda istanbul Oniversitesi'nin yenile§tirilmesinde
hidrojen gibi a\:1ga \:Ikan iktisat Profesori.i Mi.inir Serim.
Bu profesor ve aydmlann topu da kalender ve al\:akgoni.illi.idi.ir,
topu da sanata ve edebiyata a\:1k ki§ilerdir. Onlann bu hali bile al­
kl§lanmaya deger, ama biz art1k alkl§l keselim \:i.inki.i Profesorler
Kurulu toplant1s1 ba§lamak i.izeredir. Toplantmm a\:ilmak i.izere ol­
dugu Mi.inir S erim 'in kenardaki koltuklardan birine oturup \:enesi­
ne kilit vurmasmdan da anla§ilabilir. Mi.inir Serim 'in konU§tugunu
20 yil boyunca kimse duymami§tir. Arna onun "Sistem Mi.imir"
ad1m verdigi ya§am yontemi herkeslerce benimsenir. Bu yonteme
gore her erkegin bekar ya§amas1 ve gi.inlerini yi.izi.ine baklhr bir

79
hizmet\:i k1zla ge\:irmesi gerekir. Yalmz "Sistem Mtinir"in en gti\:­
lti, en yararh yam, bundan sonra tutulacak yola baghd1r. 0 yol da
ozel ve i\:ten ili§kiler di§mda hizmet\:i k1za hi\: ytiz vermemek
onunla yeni tam§ffil§Casma koygun konu§malara giri§memek ilke­
sine dayamr.
Profesorler Kurulunun B a§kam Mustafa �ekip Tun\: k1sa boylu,
yusyuvarlak bir §eydir. Bastonunu yanmdan, kimi zaman da elin­
den eksik etmez. Geceden kalmaym1§ gibi gozleri stiztim stiztim
stiztiltir. Konu§mas1 da buna goredir. Gazetecilere demecini not et­
tiren bir bakan gibi \:Ok yava§ konU§Ur. Arna, bakanhklann tersine,
soyleyeceklerini hep k1sa keser. Hilmi Ziya ise konll§Urken kolunu
\:okluk dizine dayar, kar§ismdaki sozlerini duymayacakmi§casma,
ona dogru egilir. Yanmda her vakit btiytik� bir kitap \:antas1 bulu­
nur, konll§urken, \:antay1 s1k s1k a\:arak sozlerini btittinleyen bir ki­
tab1, bir yaz1y1 ya da bir dergiyi oradan \:Ikanr. Bu �ntadan kimi
zaman bir t1knefes pompas1 da \:Ikanhr ve Hilmi Ziya, gogstinde
darhk duydugu vakitler pompanm bir ucunu burun deliklerinden
birine yerle§tirerek, cigerlerine hava yollar. Korkun\: bir bellegi
vardir. Bildigini de iyi bilir. Yalmz felsefe alanmda degil, edebiyat
alamnda da at kO§turur. Yarzm Adam, Posta Yolu admda iki romam
bile vardir.
1 94 1 May1smda istiklal Caddesinde, Lale Sinemas1'nm kar§I­
smda, B asm Birligi binasmda bir resim sergisi a\:Ilm1§tlr. "Liman
Sergisi" ad1m ta§iyan bu sergide yer alan Abidin Dino 'nun "Me­
zat", "Topal", "<;olak" tablolannm yam srra Nuri iyem'in "B ahk­
\:1 Kiz", Selim Turan ' m "Mezat", "Bahk\:I Portresi", Avni Arbafm
"Portre", Kemal Sonmezler ' in "Kaza", Ha§met Akal' m "Bahk",
A.Arad 'm "<;alg1h Gazino", Mtimtaz Yener'in "Tersane" tablola­
nyla Fethi Karakafm ta§oymalan btiytik ilgi toplar. Sergide bun­
lardan ba§ka Turgut Atalay, Faruk Dok, Yusuf Kara\:ay ' m yap1tla­
n da vardir, Resme, alt1 ay once ba§lam1§ olan Nejat Melih de ser­
giye soyut bir tablo yeti§tirmi§tir. Sergi, Abidin Dino'nun kafasm­
dan dogmu§tur. Bunu bilenler, "Liman Sergisi" ressamlanm hep
Abidin Dino ve arkada§lan diye anarlar. Bu, Abidin'le oteki res­
samlann arasm1 a\:ffil§, Dino'nun topluluktan aynlmas1yla sonu\:­
lanmI§tlr.
Liman Sergisi 'ne \:Ok ilgi gosteren de Hilmi Ziya olmU§tUr. 01-
ken Resim ve Cemiyet admdaki bir kitap\:1k da \:IkarmI§, toplumcu

80
resim lizerinde durmu�tur. Sergiden sonra ile Hilmi Ziya da resim
yapmaya h1z verecek -bu i�i eskiden beri slirdlirlir- ve boyad1g1
tablolan Te�vikiye Kag1thane Caddesi 74 numaradaki evinde ge­
lenlere gosterecektir.
Olken , insan admda bir dergi de <;:Ikanr. iyi ve ozlli bir dergidir
bu. ilk say1s1 1 938 Nisamnda <;:1kan derginin yazarlan arasmda Nu­
rullah Ata<;:, Sabahattin Eyliboglu, Pertev Naili B oratav, Mustafa
�ekip Tun<;:, Muzaffer �erif Ba�oglu, Ahmet Agaoglu, S abri Esat
Siyavu�gil, S1tk1 Yucah, Yunus Kaz1m Koni, Safaettin Karanak<;:1,
Mecdi Devrim, Suut Kemal Yetkin vard1r. Yahya Kemal, Ahmet
Hamdi Tanpmar, R1fk1 Melli) Meri<;:, Sabahattin Kudret, Bedri
Rahmi Eyliboglu, Mira<;: Katirc1oglu da derginin ozanland1r. Orhan
Veli 'nin "Kitabei Sengi Mezar" adh �iiri de derginin be�inci say1-
smda " Yatag1m", "Ali R1za ile Ahmet'in Hikayesi", "Rliya", "i�
Olsun Diye", "Mangal" ve " Ba�agns1" �iirleriyle birlikte yaymlan­
1 939 May1smda on ikinci say1sm1 <;:1kanp ka­
m1�tlf. Nedir dergi,
panacak ve ancak iki yil sonra 1 94 1 Nisanmda ycniden <;:1kacaktlf.
Arna bu kez daha k1sa omlirlli olacak ve 1 94 1 Ekiminde 1 8 . ve 1 9 .
sayilanm bir arada yaymlay1p yine kapanacaktlf.
insan 'm li<;:lincli kez yaymlam�1 1 943 �ubatmdad1r. Dergi bu
kez Saliih Birsel 'in yonetimine girer. Arna Hilmi Ziya yine ba�ya­
zilan yazacak, bunlarda �iirin destana yonelmesi geregi lizerinde
duracak ve kendi arkada�lanndan yaz1 saglayacaktir.
Biersel'le dergiye gen<;: ku�ak ozanlan da daha geni� ol<;:lide gir­
mi� olur. Art1k Beh<;:et Necatigil, R1fat Ilgaz, Cahit S affet, ilhan
Berk, Mustafa Seyit Sutliven ve Salfill Birsel'in �iirleri s1k s1k go­
rlinlir. Dergide Cahit S1tk1 Taranc1, Orhan Veli, Ziya Osman Saba,
Melih Cevdet Anday'm �iirleri de vardir. Nedir, Birsel dergiyi be�
say1 (20-24) <;:1kard1ktan sonra Hilmi Ziya Olken, birtak1m baskila­
rm sonucunda gen<;: ku�ak ozanlanm dergiden uzakla�tirmak iste­
yecek ve Birsel'le anla�masm1 bozacaktlf. Hilmi Ziya, B irsel'den
sonra, insan ' 1 bir say1 da Alaettin Hakglider 'le <;:1kard1ktan sonra
dergiyi blitlin blitline kapar. insan da yaz1k ki yaz1k, bir daha yaym
alamnda gorlinmez.
Cumartesileri toplanan Profesorler Kurulu 'nun onemli liyele­
rinden biri de Sabri Esat Siyavu�gil' dir. "Yedi Me�aleciler" i<;:inde
Ziya Osman 'la birlikte ozel bir yeri olan Sabri Esat, o eski Turk
pe�kirlerinin oyalanm andiran �iirlerini art1k slirdlirmliyor, ozanh-

81
gm1 Cyrano de Bergerac ve Ruy B las gibi ba§anh, ama nankor §i­
ir \:evirilerinde tiiketiyordur. Siyavu§gil, babacan ve olduk\:a tom­
buldur. Kendisine istanbul Efendisi dedirtecek bir agirba§hhg1 var­
d1r. Giiliiciiklerini yiiziinden hi\: eksik etmez. Sozlerini de giiliiciik­
lerle besler \:Okluk. Her §eyi de tath yanmdan ahr, Tiirk\:e' nin da­
niskasm1 bildigini de belli etmeye onem verir. Onun i\:in Halit Fah­
ri §6yle diyecektir: <;�iirde Yedi Me§alecilerin en saglam vezinli,
en diizgiin dilli, en giizel yazam idi." H alit Fahri, Sabri Esat ' m in­
san yamm daha 1927 ' lerde tamm1§t1r. 0 zamanlar H alit Fahri, Ga­
latasaray Lisasinde ogretmendir. S abri Esat da ogrencisi . Halit
Fahri bir giin okulda yaz1h yoklama yaparken bacag1m s1ralardan
birine \:arpml§tlr. Bu, sonradan bir flebite \:evirmi§, Halit Fahri'nin
iki ay Yeldegirmeni ' ndeki evinde hapis kalmasma yol a\:ffil§tlr.
Nedir, Sabri Esat onu her ak§am evinde yoklamada, ona Sahibinin
Sesi marka bir gramofonda klasik par\:alar \:almaktadir. Halit Fah­
ri, y1llarca sonra bunu hat1rlayacak ve <;Sabri Esat, doktorumdan
sonra ikinci doktorum olmU§tU. Beni musiki ile tedavi ediyordu"
diyecektir.
0 s1ralar Halit Fahri 'yi oteki Yedi Me§aleciler de yoklamaktan
geri kalmaz. Bunlar Ahmet ihsan B as1mevi'ne de gider, Servetifu­
nun dergisinin Yaz1 i§leri Miidiirliigiinii yapan Halit Fahri 'ye yar­
d1mc1 olurlar. Halit Fahri de Ziya Osman Saba'nm, o ikinci istan­
bul Efendisi 'nin §iirini sever, onun kuru bir ogreticilige ve basma­
kahp anlat1lara ka\:mad1gma inamr. Saba'nm bir su \:ag1lt1sm1 an­
d1ran ruhunu §iirlerine doktiigiinii soyler.
Toplulugun gedikli iiyelerinden B ayan Selmin de, o vakitler bo­
yuna Freud 'dan \:eviriler yapar, bunlan Avni insel Kitabevinde ya­
ymlatlr. Bayan Selmin, yazarlara da \:Ok ilgi duyar, onlarm i\:inde
son haftalarda tembellik edenler v arsa, onlan yaz1 yazmaya gonde­
rir. Nedir, B ayan Selmin o zamanlar pek s1kmt1h bir duldur. i\:inin
ate§iyle, ikide bir entarisinin gogsiinii diizeltir, yakas1m, tebe§ir be­
yaz1 boynunu ortmemesi i\:in, \:ekeleyip durur.
Nisuaz' a kimi zaman Hilmi Ziya Ulken 'in eski arkada§lanndan
istanbul Emniyet Miidiirii Haluk Nihat Pepeyi de gelir. Gen\:ligin­
de birtak1m §iirler yazm1§ olan Pepeyi de, Munir Serim gibi konu­
§Ulanlara pek kari§maz. Buna kar§1hk Ahmet Hamdi Tanpmar her
vakit anlatacak bir §eyler bulur. Bir giin onunla Samim Koca­
goz'iin de b ulundugu bir sirada <;Abdiilhak Hamit'in E,Jber ' i filme

82
almabilir mi ahnamaz m1?" yolunda bir tati§ma \:Ikml§ ve de dort
saat stirmti§ti.ir. Sonunda konU§Ulanlar §U yarg1ya baglamr:
- Eger Amerikahlar iyi bir senaryo yapabilirlerse, ahnabilir.
Emin Ali <;avh da toplulugun ilgin\: ki§ilerindendir. Bir gozti­
ntin tizerinden ge\:en ve gozti iyisinden kapatan siyah bezle Mo§e
Dayan '1 anduan Emin Ali <;avh, her toplant1da kimsenin, 10 sayfa
tarih bilmedigini one surer. 0 gtinlerde bu soz pek aykm gelir Bir­
sel'e. iri k1yim yap1s1yle \:evresindekilere korku salan bu ihtiyan
bir dti§tince ztippesi sayar. S onralan Birsel anlayacaktu ki, <;av­
h 'mn dediklerinde btiytik bir ger\:ek vard1r. insanlann ba§ma ge­
lenler, degil 10 sayfa, 1 sayfa bile tarih bilmemekten dogmaktadrr.
Yusuf Ziya Orta\:: "Emin Ali, Kurtulu§ Sava§im belki de Ata­
ttirk'le aym gtinde, aym dakikada dti§lemi§ adamdir" der. Osman­
h imparatorlugu, silahlanm dti§mamn eline verirken kara kara dti­
§tintip "�imdi ne yapacag1z?" diyenlere Emin Ali 'nin verdigi tek
kar§ihk §Udur:
Anadolu 'ya \:ekilip sava§I stirdtirecegiz.
Ekrem �erif Egeli'den Re§at �emsettin 'e degin bir\:ok ogrenci
yeti§tirmi§ olan Emin Ali <;avh, B irinci Dtinya Sava§! sonlannda
Sara\:haneba§i'nda, §imdiki Belediye Saray1 'nm berisinde eski mi
eski bir evde oturur. Yagmur yagd1 m1, evin btittin odalan akar. Yu­
suf Ziya, Beylerbeyi 'ndeki evine gitmeye ti§endigi geceler, o su
i\:indeki tavanlardan ottirti "<;aglayan Kb§kti" ad1m verdigi bu ev­
de kahr. Aym §eyi Orhan Seyfi, Faruk Nafiz, Vil.Hi Nurettin ve o va­
kitler hececilerin dostu olan Naz1m Hikmet de yapar. Yusuf Ziya:
"Be§imiz de kendi evimizden \:Ok, Emin Ali <;avh'nm evinde ka­
hrd1k." diyecektir sonralan.
Cumartesi toplantilanna Celiilettin Ezine ile Burhan Arpad da
kat1hr. Celalettin Ezine, oteki gtinlerde de N isuaz' a gelir ve \:Okluk
tek ba§ma, kapmm tam kar§ISma gelen masada oturur. Ezine Her­
gun gazetesinde ba§yazilar da yazar ve gazetenin sanat sayfasmda
gen\: yazarlann yazilanm yaymlar. Hamle ve Gun dergilerini \:l­
karmas1 i\:in Hasan Tannkut 'a para veren de odur. S iyah kadife ya­
kah pardestisti ve bastonu, umur gormti§ biri oldugunu ortaya ko­
yar. Uzun y1llar Avrupa'da ogrenim safalan stiren Ezine memleke­
te dontince, Yakup ve O tekiler admda bir oyun yaymlam1§t1r. Goet­
he'nin Faust' undan etkilenen bu yap1t, yaymland1g1 yil ( 1938) ba­
smda btiytik co§kuyla kar§Ilanml§ ve Celiilettin Ezine adm1 yillan-

83
ffil§ yazarlann adlan arasma sokmu§tUr. Ezine o y1llarda Terciiman
gazetesinde Avrupa ve Amerika ile ilgili gezi yaz1lan da yaymlar.
Siyasal nitelikte olan bu yaz1lar ondaki siyasala kan§ma isteginden
dogar. Arna Ezine bu amacma hi<j: mi hi<j: eri§emeyecektir.
Burhan Arpad ise Sehir 9 Tablo adh oykii kitabmm yazandlf.
1940 y1lmm Ocak aymda M. H ulusi Dosdogru ile inan<; admda bir
dergi de <j:Ikarm1§t1r. 0 zamanlar eski yazarlara a<j:1lan sava§m en
civcivli giinleri oldugu i<j:in inan<; dergisi de bu sava§m i<j:indeki ye­
rini ahr. inan<;' m ilk say1smda Arpad §Unlan yaz1yordur: "Biitiin
bir on sekiz milyon, devrimin ger<j:ekle§mesi ve klasikle§mesi i<j:in
<j:al1§1yor. Arna sanat<j:I diyemeyecegimiz o sahtekar hata aram1zda­
d!f. Bol bol gevezelik ediyor, kendi hezeyanlarmdan ba§ka bir ki­
tab1 kan§tirmaya ii§eniyor ve kii<j:iiciik kafasmdaki kocaman mu­
kavva tac1yla bir tuliiat trajedyeni giiliin<j:liigiiyle, sahna salma, bo§
meydanda dola§1yor."
inan<;' m ii<j:iincii say1smda Burhan 'la M. Hulusi Dosdogru 'nun
birlikte yazd1klan yaz1 ise Burhan ' m i lk say1da soylcdiklerine bir
a<j:1khk getirir, eski ve degersiz yazarlan yads1makla i§in bitmeye­
cegini koyar ortaya . Bu arada yeni yazarlarm da toplumsal anlay1-
§lfl geni§ligini kavramak zorunda olduklan one siiriiliir. Yaz1 §byle
biter: "Sanat, ne bir post kavgas1, ne e§ dost loncas1, ne de §bhret
basamag1dlf. 0, bireyin kapris aleti degil, y1gmlarm toplumsal
devrimleri kavrayabilen, ilerleme yolunda yeni ve diri hareketleri
zorlayan y1gmlann dinamizmidir. Ve sanat1m1z, ba§1bo§, ciice yay­
garalarm somiiriisiinden silkinerek kiiltiirle anla§tig1 giin Dava
kurtanlm1§ olacaktlf."
Burhan Arpad 1942 y1lmda S alah Birsel 'le birlikte A B Ne�riya­
t1 ad1 altmda bir yaymevi de kurmu§tur. Bu yaymevi 1943 y1lmda
ihsan Devrim ' in de katilmas1yla A B C Kitabevi'ne donii§ecek v e
kitabevinin Cagaloglu Yoku§u'nun ba§mda, solda, kii<j:iik bir yeri d e
olacaktir. istrati, Roth, Duhamel, Ardov, S illanpaa'dan yap1lan <j:e­
virilerle birlikte R1fat Ilgaz'm Yarenlik, Necati Cumah'rnn KIZll<;ul­
lu Yolu, Sabahattin Kudret'in Sark1li Kahve, Ziya Osman Saba'nm
Sebil ve Giivercinler adh §iir kitaplanrn, ihsan Devrim'in Yemen
Tiirkiisii adh oykii kitab1m <j:Ikaran A B C Kitabevi ya§amm1 ancak
ii<j: y1l kadar siirdiirebilecektir.
Cumartesi giinlerinin birinde Profesorler Kurulu iiyelerinin top­
tan ayaga kalkt1g1 da goriilmii§tiir. Bu, topluluga yeni kat1lan say-

84
g1deger bir ogretim iiyesini kar§ilamak icrindir. Eh, bizim Samim
de ne yapacak, o da dogrulur. Arna Samim'in yam ba§mda Sait Fa­
ik vard1r o giin. Sait, onu kolundan crekip yerine oturtur. Samim
bundan bir §ey anlamaz ama ortahk kalabahk oldugu icrin Sait'e bir
§ey soramaz. Daha sonra, yalmz kald1klan vakit Sait, S amim 'i ada­
mak1lh ha§lar:
- Sen kitap yazm1§ adam degil misin?
Yazd1m.
- S anatcr1sm ya?
- Oyle gibi.
- Peki ne halt etmeye iki parahk docrent bozuntusuna ayaga kal-
karsm?
Profesorler Kurulu 'nun onemli bir ki§isi de Yehbi Eralp 'tir. Ni­
suaz' a hep tela§la gelir ve vapuru kacr1racakm1§ gibilerden hep te­
la§la cr1k1p gider. Vehbi Eralp, Yahya Kemal'in en yakm dostlann­
dan biridir. Onunla hicr degilse haftada bir bulu§ur. Yah ya Kemal 'in
§iirleri ve ki§iligiyle ilgili haberlcr onda bulunur. Yahya Kemal 'in :
"Irk, bir terkip olan ulusun ba§mda degil, sonundadir" dedigini o
bilir, onun irkcr1 ve tutucu olmad1gm1 o soyler. Yahya Kemal 'in R1-
za Nur icrin dedigini de o saptami§tlr: "R1za Nur benimle dost ol­
dugu siirece Tiirkiye'de ancak iki halis Tiirk vardi. Benimle dan­
lmca tek bir Tiirk kaldi."
Yeh bi Eralp, bir cumartesi N isuaz' a Yahya Kemal'i de getirmi§­
tir. 1 94 1 yilmm 1 5 Kas1m1d1r bu. 0 giin orada Hiisamettin Bo­
zok'la Omer Faruk Toprak da v ardir. Soz yine edebiyattan, edebi­
yatcrilardan acr1hr. Yahya Kemal, bir ara Omer Faruk Toprak' m bel­
legine kazilacak olan §U sozleri soyler:
- Bir giin Orhan Seyfi ile Yusuf Ziya beni ziyarete geldiler. On­
ce Frans1z edebiyati iizerinde konU§tUk. Sonra, benim yurtta bulun­
mad1g1m y1llardaki Tiirk kiiltiirii, Tiirk §iirinden acrt1k. Daha sonra,
"Sana bir soru soracag1z iistad" dediler. "�iir salt ilhamla mi yaz1-
hr, yoksa bu konuda kiiltiir gerekli midir?" ve eklediler: "Oyle iim­
mi ozanlar ya§am1§ ki, hicr kiiltiirden nasiplerini almad1klan halde
giizel §iir yazmi§lar. " Biraz durdum, dii§iindiim. Her ikisi de kiiltiir
yanhs1 goriinmiiyordu. Oyle oturup ciddi ciddi kitap okumaya ah§­
mami§lardi. Kulaktan dolma, crok s1g bilgileri vardi. Soz geli§i bir
Odiseus' u bir ilyada' yi okumaya kalksalar, b1rakm onlan, cragda§
Frans1z ozanlannm §iirlerini anlayacak yetenekleri yoktu. Onlara,

85
kendilerinin ho§lanacag1 kar§1hg1 verdim: "� iir, ilham perisi ile
ba§ba§a kalmmca yaz1hr. Ktilttir istemez. Batih ozanlar da oyle."
Yammdan memnun aynldilar. Bundan dolay1 yuzeyde kalan man­
zumeleri daha ,kendileri hayatta iken unutulacaktir.
Yahya Kemal 'in bu sozleri herkesi gtildurmu§tiir. Bu gtilmeye
Husamettin de katild1ktan sonra Omer Faruk' un k ulagma egilir:
- Goruyor musun \:evresindekilere i\:tenlik gostermiyor. Kendi­
si bir ozan i\:in ktilttirun ne kadar gerekli oldugunu biliyor ve dur­
madan kitap okuyor. Oburkuler ise, i§leri yoksa ilham perisini bek­
leyecekler.
H usamettin, "durmadan kitap okuyor" derken iki elini okumay1
anlatacak bi\:imde, avu\:lan kend i yuzune donuk olmak uzere yan­
yana getirmi§ ve bu da Omer Faruk'un belleginde yerini almI§tlr.
Omer Faruk, o gun Yahya Kemal 'in §U sozlerini de kapar:
Ben de Naz1m Hikmet gibi, o tarzda §iir yazabilirim . Arna U\:
gun sonra hapse atarlar beni. Hayatim da mahvolur.
Nedir, Yahya Kemal'in Orhan Seyfi ile Yusuf Ziya'nm §iirleri­
ni kottilemesi ilk degildir. Yalmz onlar m1, Yahya Kemal daha ba§­
kalanm da ku\:umser. Mithat Cemal i\:in soyledigi §U soz pek yay­
gmdir:
Ben bu Mithat Cemal ' i gordugum zaman, bu adam ya noter
olur ya da balkabag1, demi§tim. ikisini birden oldu.
Yahya Kemal, Mithat Cemal ' in U<; istanbul'u gazetelerden bi­
rinde yaymlamrken, romandaki duzyaz1ya katlanamad1g1m soyle­
yen birine de §U kar§1hg1 verecektir:
- Siz onun duzyazilarma U\: ay katlanamadm1z. Biz §iirlerine
otuz yildir katlamyoruz.
Yahya Kemal 'in hnpalad1g1 yazarlardan biri de ismail Ha­
bip 'tir. Bir gun bir Bursa yolculugu yapml§, donu§te oraya ni\:in
gittigini soran bir dostuna §U kar§1hg1 vermi§tir:
- ismail Habip, Bursa ' ya gidip oray1 yazmadan bir goreyim, de­
dim.
Nedir, Yahya Kemal'in ismail Habip 'i ters pers etmesinin bir
nedeni de vardir. Bu neden ta 1 92 4 yilma dayamr. <;unku o yil is­
mail Habip Turk Tecceddut Edebiyati' nda Yahya Kemal' i ovduk­
ten sonra sozlerini §byle baglamadan edememi§tir:
Yahya Kemal'in bir avu\: §iirini tekrar ede ede biz yorulduk,
bu bir avu\: §iiri verebilmek i\:in o, busbuttin yoruldu. 0 §iirlerin

86
i.isti.inden sanki ka\: sene ge\:mi§tir? Oyleyken kendisine bir mazi­
ye bakar gibi bak1yoruz. Yahya Kemal 'in hazin tarafl !
Yahya Kemal ' in bagda§mad1g1 ozanlardan biri de Ahmet Ha­
§im'dir. Oysa ilk zamanlar onunla bi.iyi.ik bir dostluk da kurmU§tUr:
Bu dostluk, kimi kahvelerde onunla aruz'u basamak yaparak cilve­
le§meye degin vanr. Ha§im, "mefi.ili.i failati.in" vezniyle:
- Kibrit var m1 sende?
diye sordu m u, o da ona, "mef'i.ili.i mefa' ili.i fa' ili.in" vezniyle kar­
§lhk verir:
- Kibrit olayd1 bende ciham hep yakard1m .
Nedir, bu dostluk \:Ok si.irmemi§, Ru§en E§ref Onaydm ' m araya
girmesiyle tuz buz olmu§tur. Arna Ru§en E§ref araya girdigini hi\:
mi hi\: ogrenememi§tir. Oyk i.i §byledir: iki bi.iyi.ik ozan, 1 9 1 9 y1lla­
rmda, Ru§en E§ref \:agm sanat\:ilanyla birtaklm konu§malar yapar­
ken, birbirlerini k1yas1ya ovmek i\:in sozle§mi§lerdir. Ha§im, ko­
nu§ma s1ras1 kendine geldigi vakit, verdigi soze bagh kalarak Yah­
ya Kemal 'e adamakilh deger gostermi§, onun i\:in "Edebiyat1m1z
Yahya Kemal'le l§lk ve havaya kaVU§Uyor." demekten bile \:ekin­
memi§tir. Yahya Kemal ise Ha§im 'i ovmemek i\:in, konu§ma srra­
s1 kendine geldigi halde Ru§en E§ref 'ten fellek fellek ka\:ffil§trr.
Ru§en E§ref'in Diyorlar ki adh kitabmda Yahya Kemal ile konU§­
ma bulunmay1§1 bundandir.
Yahya Kemal, ozanlardan sadece Nigar Hamm1 ovmi.i§ti.ir. Arna
o da Si.ileyman Nazif'in Nigar Hamm i\:in soyledigi: "Kadmlann
Abdi.ilhak Hamit 'i" sozi.ini.i onaylamaktan oteye ge\:mez. Bir de
Cenap �ahabettin 'in §U sozi.ine arka verir:
- Nigar Hammm en iyi eseri ii\: se\:kin genci di.inyaya getirmi§
olmas1drr.
Nedir, Yahya Kemal, ozanlardan esirgedigi vefay1 dostlanna
bol bol dag1tir. Onlan hep, "Gel Sultan" diye kar§ilar. Kimi zaman
da "i§te mutluluk buna derler" sozi.ini.i kullamr. Vehbi Eralp onun,
kimi zaman da, dostlanm Si.ileyman Nazif'in §U dizeleriyle buyur
ettigini soyler:
- Gel ey vi.irudunu bir omr i\:inde bekledigim .
Vehbi Eralp, Yahya Kemal'in \:Ok nazik bir dost oldugunu da
a\:1klar. Eralp'e gore, Yahya Kemal dostlanndan kimi yegledigini
hi\: belli etmez, herkese en \:Ok kendisini sevdigi sams1m verir.

87
Sanat Ofkeyle B a§lar

Nisuaz'a gelenler arasmda Liitfii Eri§<;i, Hasan Tannkut, Liitfii


Ozkok, sonradan Pmar dergisini <;1karacak olan Faiz Turhan, Abi­
din Nesimi, ihsan Altay, Nevzat Batko, Fehmi Yaz1c1, Vecdi Bu­
rtin, ressam Nuri iyem, Miimtaz Yener, Fethi Karaka§, A. Arad,
Turgut Atalay, Kemal Sonmezler, ihsan incesu, Ferruh B a§aga,
Nejat Melih de vard1r. B irka<; kez Suat Dervi§ de gelmi§ti. Yarat1�
dergisi yoneticilerinden Selahattin Hakk1 Esatoglu ile Halit Eski­
§ar, aym giinlerde burada Celalettin Ezine ile de ili§ki kurarlar. Ona
Yarat1� dergisinin ba§ma ge<;mesini onerirler. Celalettin Ezine bu­
nu biiyiik bir memnunlukla kabul ederse de Yarat1�' <;liar, bir iki ko­
n U§madan soma onerilerini geri ahrlar.
Ressam ve yazarlardan ba§ka gazeteci ibrahim <;amh, gazeteci
R1fat Ekinci ve de :jehir Tiyatrosu sanat<;1lanndan Selfillattin Mo­
gol, Necmi Oy, Miifit Kiper de arada bir damlarlar buraya. En <;ok
gelen de Selfillattin Mogol ' dur. Geldigi zaman da <;okluk Celal S1-
lay'la oturur.
Yazarlar arasmda en <;ok dikkati <;eken de Liitfii Eri§<;i olur. 0,
tam bir denge uzmamd1r. Ozanlar arasmda kii<;iik <;ekemezlikleri,
k1skan<;hklan ortadan kaldlfmaya <;ah§lf, onlara yeni bir ku§agm
bilincini vermeye ba§lar. Dergilerin <;1kanlmasmda da onun biiyiik
pay1 olur. Arna yapt1klanndan hi<;bir vakit biiyiiklenmeye kalkmaz,
tersine ortanca daglan ben yaratt1m diye kas1lanlan biiyiik bir sa­
blfla dinler, pek pek dudagm1 biiziip ka§lanm kald1rarak soylenen­
lere ak1l erdiremedigini anlatan bir yiiz k1m1lllsma s1gmlf.
Fethi Karaka§ ile A. Arad ise buraya <;okluk birlikte gelirler. Ba­
yan Selmin herkesi yaz1 yazmaya itelerse, A. Arad da kitap <;1kar­
maya heveslendirir:
Kitap <;1kann, kitap. Aman <;ocuklar kitap!

88
Arad, bunu oniine gelene soyler. 1 947 'de Satah Birsel ilk §iir
kitabm1, D unya i�leri'ni �1kard1g1 vakit kulaklannda hiila Arad ' m
bu yiireklendirici sesi vardir. Arad biitiin arkada§lanna kitap ka­
paklan da �izer. Birsel'in Dunya i�leri, Kocagoz 'iin S1gmak kitap­
lanmn kapaklan onun elinden �1km1§tlr. Yenilikler dergisinin kapa­
gm1 �izen de odur.
Arad, Orhan Veli'ye biiyiik onem verir, oteki ozanlann degeri­
ni ona sorarak saptamay1 yegler. 1 947 y1hnda Birsel 'in §iir iizerine
yazd1g1 ilkeler yaymlanmaya ba§laymca Arad, bunlann degerini de
Orhan Veli 'den sormU§, Orhan Veli'nin iznini ald1ktan sonra ilke­
ler' e yana§ffiI§tir.
Afif Yesari, Nisuaz' da 1945 y1hndan sonra goriinmeye ba§la­
ffiI§tir. Afif, bir siirii oykii, §iir ve 17 8 polis romam yazmI§ bir sa­
nat�1du. Arna onun as1l iinii Dii§iince Tiyatrosu'ndan gelir. 0, bu
tiir tiyatroyu daha 1946'larda gezici tiyatro topluluklannda oyun­
cu oarak �ah§t1g1 s1ralarda -ki B irsel ile Akbal, onu bir defas mda
Beyaz1t'ta bir yazhk tiyatroda alki§lamaya gitmi§lerse de, oyun bir
tiirlii ba§lamad1g1 i�in kalk1p tiiymek zorunda kalm1§lard1r- kafa­
smda olu§turmaya ba§lamI§ ve 1 950 y1hndan sonra ilk Dii§iince Ti­
yatrosu omeklerini vermeye ba§lamI§tlr. Bu oyunlar konu§ulam
degil, dii§iiniileni on plana ahr. Bu yiizden, oyunculann agzmdan
hi� soz i§itilmez sahnede. Bunlar ha babam dii§iiniirler. Oyuncula­
rm ha babam dii§iincelerini de seyircilere ancak spikerler iletir.
Afif Yes ari, Nisuaz' a dadanmadan once Kad1koy'de Kars Pas­
tanesi'nde §enlenir. Oraya S alih Zeki Aktay, Siiavi Ko�er, Faik
B aysal, Feyyaz Kayacan, avukat Cahit Arif Tunger de gelir. Ba­
udelaire, Verlaine, Heredia, Sully Prudhomme ve Rimbaud' nun di­
zeleri el topu gibi masadan masaya falatihr. 0 s1ralar Feyyaz Ka­
yacan sadece §iir yazar. Bu topluluk, yaz giinleri de yine Kad1-
koy'deki Kaz1m' m Bahqesi' nde toplamr.
Bunlardan Faik Baysal, Nisuaz' a giri§ini 1 94 1 ' lerde yapmI§tir.
\:okluk da Siiavi Ko�er 'le gelir. Baysal hem §iir, hem oykii yazar.
Siiavi onu pek sever, bir dolu over. Arna Faik Baysal I 944 y1lmda
Sarduvan adh romamm yaymlaymcaya degin bu ovgillerin pek et­
kisi olmamI§tlr.
Nisuaz' m daha sonraki donemlerinde Selmi Andak, Mehmet
Beh�et Yazar da goriiniir orada. 1 950'lerde Abbas Sayar'la arka­
da§lan - Yaz1 dergisini �1karan ismail Ali S arar, Ahmet Nadir Caner,

89
Halim Ugurlu, Necati Kahyaoglu- da gelir. Bir ara Aziz Nesin de
oraya dadanm1§t1r. En i;:ok da Sait'le oturur. Sait yaz1s1yle ya§am1-
m kazanmak budalahklanndan daha s1ynlmad1g1 ii;:in Aziz onun
Tan gazetesinde kapilanmas1 ii;:in o gtinlerde elinden geleni de ya­
par. Arna bu Sait'in:
Tan gazetesinde i;:ah§mam1 istemedi, ordan benim a yag1m1
kaydird1, demesine de yol ai;:ar.
Buna kmlan Aziz, Sait'i gordtiki;:e kendini ondan kai;:irmaya ko­
yulur, Sait tisttine vannca da, bir ak§am Nisuaz' da kirgmhg1m ai;:1-
ga vurur. Sait soylediklerini yads1maz, yalmz A zi z'i ahp caddeye
i;:1kanr. Galatasaray'm oralarda:
- Sen benim soztime ne ahmyorsun? Ben deliyim be! der, son­
ra da cebinden kafa kag1d1m i;:1kanr, askerlik goreviyle ilgili bir
sayfay1 ona gostererek:
- Al bak, oku!
Aziz Nesin, gosterilen yerde paranoyak gibi bir ruh hastahg1
ad1m gortir gibi olur.
Ne var, bu hastahk Sait'in bir yaratmas1dir. Buna benzer bir
hastahg1 1 942 yilmda Cahit Saffet de tezgahlami§tir. 0 da S ait gi­
bi askerlikten tirktiyordur. Arna Cahit'in Bakirkoy Ak1l Hastane­
si ' nde gozlem s1rasmda gei;:irdigi gtinler pek korkulu olmu§tur. Ca­
hit bir ara, oradan uzun bir stire yakasm1 kurtaramayacag1m bile
sanmi§tir.
1 884- 1 896 y1llannda, Sembolistlerin dtinya pehlivam kesildik­
leri i;:agda, Paris'te ortahg1 bir stirti edebiyat dergisi kaplad1g1 gibi
1940 ile 1946 arasmda istanbul 'da yaymlanan dergiler de birbirini
kovalar. Bunlar bir anamala dayanarak i;:1kmad1klan ii;:in, iii;: be§
say1dan sonra kapamyorlardir. Dergiler, a§ag1 yukan, istanbul 'da
400, Ankara'da da 300 dolaylarmda satarlar. Bu satilan 700 dergi
paras1 da bir dergiyi ya§atmaya yetmez. Anadoluya gonderilen der­
gilerden ise para gelmez. Anadolu'daki kitapi;:1lar bori;:lanm, yilda
bir kez istanbul 'a gelince odemeye ah§mt§lardir. Arna istanbul' a
gelinceye degin dergi kapanm1§ olur, bunlar d a kar§ilannda kimse­
yi bulamazlar. Ne var ki, bunlann ii;:inde dergi nas1l olsa birkai;: aya
kadar batar dti§tincesiyle paray1 sallayanlar da vardir. Dergi i;:1ka­
ranlar, para alamayacaklanm bildikleri halde yine de Samsun, Ga­
ziantep, izmir, Eski§ehir, Adana, Sivas, Trabzon gibi i;:ok kitap ve
dergi satan §ehirlere be§er, onar adet dergi gondermekten geri kal-

90
mazlar. "Hie; degilse dergi gortinstin" derler.
Bu 91klp 91klp batan dergiler ic;inde en stireklisi Suat Dervi§ ve
arkada§larmm 91kard1g1 Yeni Edebiyat't1r. En klsa stirelisi ise bir
say1 91kan Kiilliik. Ne ki, o zamanlar kimse dergi 91karmaktan yil­
maz, bir dergi kapand1 m1, yerine birka91 birden 91kar. Daha c;ok
cumartesi gtinleri Nisuaz' da boy gosteren Hasan Tannkut da kok­
lti bir dergicidir. Tannkut 1 940 y1hmn §Ubatmda Yeni insanlik' 1
stirmti§ttir piyasaya. Dergi ti<; say1 91kt1ktan sonra kapanmI§tir ama,
Tannkut bu kez Cetalettin Ezine ile tam§IP onun paras1yla aym y1-
lm agustos aymda Hamle' yi 91kanr. Yeni insanhk Yeni � iir'e bi­
linc;li olarak kucak ac;m1§ degildir. Bir kez, Hasan Tannku t'un be­
genisi daha c;ok eskiye yatkmd1r. Ote yandan, dergide yaymlanan
§iir de yeni adma hi9bir §ey koymuyorlard1r ortaya. Gerc;i burada
yaymlanan §iirlerin altmda Cahit Ktilebi, H.i. Dinamo, Sabahattin
Kudret, R1fat llgaz, Niyazi Akmc10glu, Behc;et Necatigil adlanna
rastlamyordur, ama bu ozanlar daha Yeni �iir aklm1 ic;inde yer ala­
cak §iirlerini yazmaya ba§lamam1§lard1r. H.i. Dinamo ile S abahat­
tin Kudret ise buraya eski §iirlerini vermi§lerdir. Bunu belirtmek
ic;in de S abahattin Kudret birinci say1da yaymlanan "B a§lamasay­
d1 Masai" §iirinin altma 1 93 8 , H.i. Dinamo da ti9tincti say1daki
"Faust ve Bulutlar" §iirinin altma 1 9 3 1 tarihlerini atarlar.
Yeni insanl1k'm ilk saylSl 91kmca genel kam da onun "eski"yi
stirdtiren bir dergi oldugu c;evresinde toplamr. Tannkut, bu ytizden
derginin ikinci say1smda, imzas1z bir ba§yaz1da Yeni insanlik' 1 sa­
vunma geregini duyar:
"Yeni insanlik'm yazilanm eski diye tavsif etmenin imkam yok­
tur. <;unkti mecmuam1z nazarlara c;arpmasma hentiz imkan olma­
yan bir gayeyi tahakkuk enirmek tizere 9ah§1yor. Bu gayenin anla­
§Ilmas1 ic;in bilhassa seri tqkil edecek olan Estetik, Ahliik, Tabiat
Prensipleri'ni, Dede Korkut' u, muhtelif notlan, ahtak, estetik hak­
kmdaki yazilan okumamz1 tavsiye ederiz."
Hamle dergisine gelince, o tam bir curcunad1r. Bir yandan Ha­
san Tannkut, Dogan Ru§enay takma ad1yla Mithat Cemal Kun­
tay'm Mehmet Akif adh ya§am oyktistine "450 sayfahk bir hat1rat
hasbihali" damgasm1 basarken Cetalettin Ezine derginin ba§yaz1 -
smda bir yeni kliisi4ilik'ten dem vurnr ve: "Dogan Ru§enay'm
ele§tirisiyle aym dti§tincede degiliz. B izce, ele§tirmenin ileri stir­
dtigti gibi Mehmet Ak�f y azan 450 sayfahk bir hat1rat hasbihali de-

91
gil, ama ciddi inceleme tirtinti bir eser yaratmt§ttr. Lay1k oldugu,
btiytik ragbeti bulamayan bu kitap, bat1 dillerinde yaztlmt§ bin;ok
ya§am oyktilerinin usttindedir" der. bte yandan, birinci say1da ya­
ymlanan Asaf Halet <;elebi'nin "�airane inekler" dtizyaz1s1yla
"Fransa ic;in �iir 1 940" adh §iiri ic;in de Ezine aym ba§yaz1da §OY­
le demekten c;ekinmez: "\:elebi 'nin §iir ve dtizyaz1s1 bize gore or­
jinal degil, fakat tuhaf ve gariptir."
Dogan Ru§enay da 4. ve 5 . saytlarda yazd1g1 "Yeni Neslin Ten­
kidi" adh yaz1smda bir yandan "yenilik sorununu ftrsat bilerek
kendilerine tin ve deger saglamak isteyenlere" kar§I 91ktp Naz1m
Hikmet, Yahya Kemal, Sabahattin Kudret, Cahit Ktilebi, Orban Ve­
li, Necip Faztl, Ahmet Muhip, H.i. Dinamo, R1fat Ugaz, Faztl Htis­
nti ve Bedri Rahmi 'yi gerc;ek Yeni Nesil ozanlan olarak gosterir­
ken, ate yandan Oktay R1fat'1, Melih Cevdet'i, "ince Ozan" dedi­
gi Ziya Osman Saba'y1, Nail V. 'yi, ilhan Berk'i, Orhon M. Anbur­
nu 'nu, Mustafa Seyit Suttiven ' i ve Cahit Saffet Irgat'1 da yerin di­
bine gec;irir. Bu arada Dogan Ru§enay Akbaba' da yapt1g1 karika­
ttirlerden ottirti Htiseyin Hulki 'yi -ki uzun kt§ geceleri S alah Bir­
sel, Fahir Onger, Stiavi Koc;er, Ltitfti Ozkok onun evinde ktasik
plaklar dinlemi§ olmakla ona gontil borcu duyarlar- de degerli ede­
biyatc;Ilardan saymay1 savsaklamaz.
Arna Tannkut, Yeni §iir §i:iyle dursun, §iirin ne oldugunu bile
anlamad1g1m belirtmek ic;in Hamle' nin be§inci say1smda okurlan­
na "Umman" adh bir dortltik de sunacakt1r:
Girdim o muazzam giine�in dogdugu ufka
Gordiim ki 1�1klar ulu ruhunda birikmi�
A�km bogulurken k1y1 bilmez denizinde
Mevliina yiirek iistiinde bir abide dikmi�
Gelin gortin ki, Cahit S1tkt, Hasan Tannkut'un bu sap1 c;optin­
den aynlmayan yaztlanm okuyor ve Ziya Osman'a yazd1g1 bir
mektupta (20 Kas1m 1 940) bu yazmm sahte §airlere bir i htar oldu­
gunu kamsma vard1gm1 ve ondan 9ok9a ho§land1g1m ac;1khyordur.
Hamle o s1ralarda bir hayli yank1 uyandtrmt§ttr. Arna bu ilgi sa­
dece aydmlar katmdadtr. Yoksa dergi yine oteki dergiler kadar sat­
ffiI§ttr. Gerc;i birinci saymm ikinci baskts1 da yaptlmt§ttr, ama ikin­
ci basktda birinci bask1daki dizgi yanh§larmm yenilenmesinden -
sozgeli§i Sabahattin Kudret ad1 her iki basktda §U bic;imde 91kmt§-

92
tir: S abahattin Kdret- bunun elde kalm1§ birinci bask1 say1lanndan
ba§ka bir §ey olmad1g1 vc kapaklara sadece ikinci bask1 damgas1
vuruldugu anla§1hr.
Celalettin Ezine bu arada haftahk bir siyasa ve edebiyat dergi­
sinin daha etkili olabilecegini dii§iinmii§tiir. Kendisi orada siyasal
yaz1lar da yazabilecektir. Bunu dii§iiniir dii§iinmez de 5 say1 91km1§
olan Hamle ' yi kapatm1§, onun ycrine Gun ' ii 91karmaya ba§lam1§­
tu. Yonetim yine Hasan Tannkut'tadu.
Gun gazetesi de edebiyat91lar 9evresinde biiyiik ilgi toplam1§t1r.
Gazeteyi 9ok begencn Ata9 da oraya, kendisinden yaz1 istenmcden
"Giinlerin Getirdigi" adh yaz1sm1 gondermi§ ve yaz1, gazetenin
ii9iincii say1smda birinci s ayfaya oturtulmU§tUr. Ne ki Ata9, yaz1y1
gondermeden once, sand1ktan Yeni insanlik' m ikinci say1sm1 91kar­
m1§ ve Dogan Ru§enay ' m "Nurullah Ata9 Hakkmda" adh yaz1sm­
daki §U ciimleyi bir kez daha okumu§tur:
"Ciltleri olmamakla beraber, yalmz bir siitunluk gazete yaz1la­
riyle Tiirk edebiyatma yepyeni bir ve9he vermeye muvaffak oldu­
gu, bize §air 'i ogrettigi, 9irkin'e giizel demekten bizi kurtard1g1 ve
nihayet kendi neslinden ve hatta halii bugiinden ileri bulundugu
i9indir ki biz Nurullah Ata9 'm dehasma iman ediyoruz."
Ger9egi § U k i , Hasan Tannkut, Hilmi Ziya Ulken'i de "dahi" sa­
yar ve onun Tiirk ulusunu batI ulusu haline getirmeye 9ah§tigm1
soyler. Yalmz onun yontcm olarak ozdek9iligi benimsemi§ olmas1-
na iiziiliir ve kendisinin bu noktada Ulken'den aynld1gm1 belirtme­
ye biiyiik bir onem verir. Gelin goriin, aradan zaman ge9ecek, Ha­
san Tannkut, Hilmi Ziya'nm asistan1 olacak ve Viken, Hasan'm
doktorasmI ozdek9iligc dayanan gorii§lef ta§Id1g1 i9in geri 9evire­
cektir.
Hasan Tannkut oykiisiine, son vermek i9in onun filozof yamna
da deginmemiz gerekir. Tannkut Durumoloji admda yeni bir felse­
fe dizgesinin yarat1c1s1 da olmU§tUr. Felsefesini ilkin H amle dergi­
sinde a91ga vurmu§, sonradan Gun' de de biitiin bir s ayfay1 kapla­
yan yaz1lar doktiirmii§tiir.
Dogrusunda, bu yaz1lan kimse okumaz. Arna, yine de biiyiik bir
filozof goziiyle bak1hr kendisine. Ger9i Durumoloji terimindeki
Tiirk9e "durum" sozciigiiyle Yunanca "logos" sozciigiiniin nas1l
yanyana gelebildigine kimse ak1l erdiremcz, ama bu da Tann­
kut'un ululuguna verilir. Hele olas1hk hesaplan kar§ismda 9ok9a

9j
ses c;1karmamn dogru olmayacag1 bile dii§iiniiliir.
0 giinlerde c;1kan bir ba§ka dergi de Yeni Yol'dur. Bu dergiyi de
Talha ile Abidin Nesimi c;1kanr. Abidin Nesimi o zamarun deyi§iy­
le Miihendislik Mektebinde okumu§, ama kimi ozel nedenlerden
otiirii okulun son s1mfmdan ayrilmi§tir. Abidin Nesimi Servetifu­
nun dergisinde de yazar. "Sanat Eseri Hakkmda" adh bir dizi yaz1-
s1 orada 1940 yilmda yaymlanmi§tlr. Arna Yeni Yo l' un omrii de iki
say1dan oteye gec;emez.
1 9 4 1 �ubatmda bu dergilerin arasma Cavit Yamac;'m Yenilik
dergisi de kan§ir. Yenilik -bunu Nairn Tirali 'nin 1952 y1hnda c;1ka­
racag1 Yenilik'ten ayirmak gerekir- Sabahattin Kudret, Oktay R1fat,
Sa!ah B irsel, Samim Kocagoz, Oktay Akbal, � ahap S1tk1, Mustafa
Niyazi gibi imzalan bir araya getirir. Gerc;i kimi yazilar derginin
gidi§ine ters dii§er ama bu da gene! hava ic;inde eriyip gider.
Derginin ilk say1smda Oktay Akbal ' m "Yannki Frans1z Edebi­
yat1" adh yaz1s1 yaymlanmi§tir. Oktay derginin en gene; yazandir.
1 8 ya§tm doldurmas1 ic;in daha iki ay1 vardir. Aym say1da Sa!ah
B irsel'in de "Sanatkann Hiddeti" adh yaz1s1 yer ahr. Birsel bu ya­
z1sma: "Her sanat eseri Ofkeyle ba§lar, Ofkeyle siirgit olur." diye
ba§hyordur. Birsel 'in Dinamo ile tam§mas1 da o giinlerde olur. Ya­
z1y1 okuyan Dinamo, Birsel 'e:
Bu ofkeyi sanatc;1, haks1zhklar kaq1smda d a duyar degil mi?
diye sorar.
Dinamo'nun o giin bu sozleri soylerken sesini elden geldigince
kiic;iiltmii§ olmas1 Birsel'in dikkatini c;eker. Ne ki, oteki giinlerde
gorecektir ki, Dinamo hep boyle konu§ur.
Dinamo, Birsel 'e bir giin de §Un!an soylemi§tir:
- Her yazar, ya§am1 boyunca, hie; degilse bir kez hapis damm1
tarumahdir. Bir yazann hapse girmeden diinya olaylanm anlayabi­
lecegini sanm1yorum.
Yenilik, boyu bak1mmdan bildigimiz gazete boylanndan daha
biiyiiktiir. Cavit Yamac; onu "battal boy" denilen 70x lOO'den biraz
daha biiyiikc;e bir kag1da basmi§tir. Onun ic;in Cavit Yenilik' in ilk
saylSlm, daha miirekkebi kurumadan, Nisuaz' a getirdigi giin Birsel
dergiyi §U sozlerle kaqilar:
- c; aqaf m1sm, yorgan m1sm kafir?

94
Seyirci Sahneye <;1k1yor

Salab B irsel Yenilik dergisinin ikinci say1smda -Mart 1 94 1 -


"Seyirci S ahneye <;1klyor" admda bir yaz1 yazar. Yaz1da okurlarla,
ozanlan bir almyaz1s1 beraberligi ic;inde gosterir, sanat91y1 toplum
ve insanlann aclSlm, mutlulugunu, sevincini ve dertlerini yans1tan
biri olarak tammlar.
Birsel aym yaz1da Yeni �iir'in ne oldugu tizerinde duruyor,
onun sadece bir kahptan aynlma, bir bic;imi bozma niteligi ta§1ma­
d1gm1, bir gemi degi§tirme olay1 oldugunu da -btimanizma ic;inde
aym §ey soylenmi§tir- belirtiyordur. Sozlerini de §i:iyle baghyor­
dur:
- S anat, balkla birlikte yap1lan genel bir torendir.
Birsel yaz1smda Orban Veli, S ab abattin Kudret, Oktay R1fat,
Melib Cevdet ve Cabit Ktilebi'yi de Yeni �iir'in gtic;lti ozanlan
olarak ilan eder. Sababattin ve Ktilebi'yi Sokak dergisinde yaymla­
nan §iirlerinden ottirti sevmektedir. Cabit S1tkl-Ahmet Mubip oku­
lundan gec;erek gelmi§ S ababattin Kudret'in dize kurmaktaki usta­
hg1 bo§una gider. Orban Vel i'ye Kulluk' te yaymlanan "Tabattur"
§iiriyle ismmt§tlr. Kusursuz ve dengeli bir §iir sayar onu. Orban
Veli daba Garip ' i yaymlamad1g1 -Garip ' in yaymlanmas1 daba son­
radir- ve kitabm onsoztinde gerc;ektisttictiltigti yegleyen bir ozan
oldugunu ac;1ga vurmad1g1 ic;in de onu kendi dti§tincelerine yakm
samr.
Birsel, "Seyirci S ahneye <;1klyor" yaz1smdan iki ay sonra da, 8
May1s 1 94 1 'de Servetifanun' un 2332. say1smda "Kelimeler" adm­
da bir yaz1 yaz1yor, §iirdeki bic;imin ne oldugunu ortaya koymaya
9ah§1yordur. Birsel'e gore §iir sozctiklerden olU§Ur. Bunun bir bi­
riktirme, bir yanyana getirme olaymdan aynlmas1 ic;in bu birle§tir­
me i§inin "en gtizel" bic;imde gerc;ekle§tirilmesi ve bir yaratiyla da­
yanmas1 gerekir.
95
Birsel bir yaz1smda bir sozciigiin giizelliginin ondan once ve
sonra gelen sozciiklere bagh olduguna da i§aret ediyor ve §Unlan
soylemekten de kendini alam1yordur:
- Sozciiklerin §iire girmi§ olmakla bir onemi, bir rolii vardir. Bu
rol ne eksik, ne fazladir. �iir yaz1ld1ktan sonra hi<;bir sozciik yer
degi§tiremez. Hi<;bir sozciik de oteki sozciiklere olan uzakhk ya da
yakmhgm1 yitiremez.
Birsel bu dii§iincclerini sonraki y1llarda daha da geni§ letecek ve
1947 'de Siirin ilkeleri'ni yazmaya koyulacaktrr. Ne ki, bunlar,
1939 sonbaharmda, Halit Fahri'nin oglu Gavsi Ozansoy'un istikliil
gazetesinde "Tavsiye Laz1m" ad1yla yazd1g1 bir yaz1 iizerine basm­
da kopanlan firtmaya, Eski-Yeni kavgasma bir duruluk getiriyor
ve Yeni �iir'in ne olduguna, ne olmas1 gerektigine §iirlerden <;1ka­
nlm1§ ilkelerle, egilmek yolunu i§aret ediyordur. Ne var, bunu, sa­
dece Birsel'in kendisi biliyor, <;oklan §iirin bu yanma deginen ya­
z1lan okumaya bile yana§mtyordur.
Arna Eski-Yeni kavgas1 da havalan §Orlat1p duruyordur. Gavsi,
istikliil gazetesindeki yaz1smda, Kemalist devrimin eski ve ilkel
yerine yeniyi ve olgun olam koydugunu, ama §iirde daha Faruk
Nafiz saltanatmm siirdiigiinii soyliiyor ve bizde de uluslararas1 Ol­
<;iide sanat<;1 bulunduguna, ama bunlarm kendilerini gosterecek
olanaktan yoksun olduklanna deginiyordur. Bu <;1kmazdan kurtul­
mak i<;in de sanat ve begeni Ol<;iilerimizde bir '·tasfiye" geregini
one siiriiyordur.
Gavsi'nin yaz1sma ilk tepki Vala Nurettin'den gelir. Va-Nii, Ak­
�am gazetesindeki ko§eSinde Gavsi'nin yaz1smdan otiirii babas1
Halit Fahri Ozansoy'u -boy le bir ogul yeti§tirdigi i<;in- su<;lar. Gav­
si, o vakitler Son Posta' da <;ah§tr. Onun arac1hg1yla Son Posta'da
gen<; yazarlar arasmda bir soru§turma a<;ilmt§ ve Re§at Enis, Sait
Faik, Cahit Saffet, Abidin Dino, Miimtaz Zeki, Hiisamettin Bozok,
Nail V., Cavit Yama<;, Ziya Osman S aba'nm kar§thklan yaymlan­
maya ba§lamt§tlr. Abidin Dino, verdigi kar§thkta §Oyle der:
Ya§asm tasfiye ! Bugiine bugiin eski ku§agm Erbaa'dan farkl
kalmadi. Gen<;ler derhal eskilere yard1m listeleri a<;sm, <;abuk ola­
hm. K mlay faaliyete ge<;meli.
Cahit Saffet'in kar§1hg1 da §Oyledir:
- Bir Gorki ayarmda Sebahattin Ali, bir Duhamel kadar saglam
Sait Faik oniimdc dururken diinkiilerden kimi begenebilirim hika-

96
yeci olarak? Ku§ag1mm bugtinkti Bat1 §iirinden bile tisttin omekle­
ri ontimtizde iken ha!a hececilerin kof manzumelerini mi begene­
cegiz?
Mtimtaz Zeki Ta§km da ytizde ytiz temizlikten yanadlf:
- Tasfiye, esash bir tasfiye. . . Agla§malara kulak asmayarak, en
ytirek paralay1c1 sandalye davala§malanna, ktirsti aynh§lanna al­
drrmayarak, klyas1ya bir tasfiye gerek.
Son Pasta gazetesinde bu soru§turma s1rasmda bir de "Tasfiye
Listesi" yaymlanmi§tlr. Bu kara listede adlan olanlar §Unlard1r:
Re§at Nuri, Fazli Ahmet, Mahmut Yesari, Mithat Cerna!, Peyami
S afa, Aka Gtindtiz, Vala Nurettin, Burhan Cahit, Faruk Nafiz, Or­
ban Seyfi, Yusuf Ziya, i brahim Alaettin, Behc;et Kemal <;aglar,
Esat Mahmut Karakurt, v b.
"Tasfiye Listesi" yaymlamnca, Ak�am gazetesi kara listede yer
alan yazarlarla konu§malar yapmaya ba§lar. Yeni Sabah ile Vakit
gazetesi de kendini bu tartt§mamn dt§mda tutamaz. Art1k her kafa­
dan bir ses ytikseliyordur. Yusuf Ziya §Unlan soyler:
- Evet, kolay degildir! Edebiyat, hentiz Duglas b1y1kh, sesleri
gene; horozlarmki gibi c;atlak 91kan c;ocuklann harc1 degildir. Sen
eskisin, yazamazsm, ben yeniyim, yazanm. Bunlar 9ocuk9a laflar­
dlf.
Burhan Cahit ise daha gtic;stiz bir yazar oldugu ic;in daha saldlf­
gandrr:
Vesika ekmegi ile btiytiyen bu genc;lerin uzvi besinleri stiptir­
ge tohumu ise, manevi besinleri de yanh§ edebiyat kitaplan . . . B u
malzeme, b u harc;la yeti§enlerden koskoca bir Yahya Kemal 91k­
maz ya! Arna onlar da kendilerine gore bir c;ete sava§l yapmak he­
vesine dti§mti§ olabilirler.
Orban Seyfi i§i alaya vurur:
- Akbaba gazetesindeki hissemi isteklisine ucuz ko§ullarla b1ra­
kmm. B uyursunlar konu§ahm.
Nurullah Atac; 'a gelince kara listede yer almad1g1 halde, o , §Un­
lan s1ralar:
- Edebiyatta tasfiyenin ne oldugunu anlamad1m. Kimsenin kim­
seye: "Ben senin yazlianm begenmiyorum, sen art1k yazma!" de­
meye hakkl yoktur. Begenmedigimiz yazlian okumay1z, olur biter.
Zaten bu tasfiye dti§tincesinde bir gtirtiltti koparmak, bu yolla dik­
kati c;ekmek dilegi var.

97
Nedir, bu tartI§ma k1sa zamanda kiifre donii§iir. Ya§hlar gen<;:le­
re kiifiirleri arka arkaya yapi§tmrlar. Gen<;:lere kiiltiirsiiz diyenler
<;:ogunluktadir. Necip Faz1l onlara, "ciice", Erciiment Ekrem de,
"acemi oglanlar" diyordur. Bu dummda gen<;:ler de yava§ yava§
ag1zlanm bozmaya ba§larlar. En 1hmhlan bile ya§hlan, hi<;: degil­
se kiifiirciiliikle su<;:larlar.
Halit Fahri, ba§lang1<;:ta gen<;:lere kar§I <;:1km1§ ve: "Bir de eser­
lerini yaymlayacak bir<;:ok dergiler istiyorlarmI§. Bakm hele . . . iki
dergi senin neyine yetmiyor. . . Ne yaz1yorsun ki be adam ! Sen ilkin
kendine bir dil edinmeye bak ! " gibi §eyler soylemi§tir. Arna tartI§­
ma oyle c1V1m1§tlr ki, Gavsi'nin babas1 oldugu i<;:in, herkes Halit
Fahri 'ye saldmr olmU§tUr. �a§kma donen Halit Fahri bir par<;:a ol­
sun gen<;:lere hak verme geregini duyunca, zaten birka<;: aydan beri
Gen<;: Ku§ak yazarlannm yaz1lanm yaymlayan Servetiji'i nun. kap1-
sm1 18 Ocak I 940'da biitiin biitiine onlara a<;:ar.
Edebiyat1 Cedidecileri, Fecriaticileri, Yedi Mqalecileri y1llarca
bagnnda bannd1rm1§ olan Servet1funun sahibi Ahmet ihsan Tokgoz
de Yaz1 i§leri Miidiirii'niin -Halit Fahri'nin- bu davram§mI <;:ok
olumlu kar§ilar. Ne var, Halit Fahri 25 Ocak l 940'ta, Servetifu­
nun' da yazd1g1 bir yaz1da kendini gen<;:lere adamad1gm1, eskilerin
bunu bilmesi gerektigini belirtccek, ama gen<;:lerin Servet1fiinun' da
yaz1lanm ozgiirce yaymlayabileceklerini haber verecektir. Bundan
ba§ka, gen<;:lerin dii§iince ve sanat a<;:1smdan kendisini ele§tirebile­
ceklerini de soyler. Onu as1l iizen, eskilerin kendisine <;:ullanmala­
n olmu§tur. Bunu aym yaz1da gen<;:lere §byle a<;:1klar:
Hayretteyim: Edebiyatla hi<;: ilgisi olmayan bir adam <;:1k1yor,
bana kiifrediyor, benim ku§ag1mm ele§tirmeni <;:1k1yor, bana kiifre­
diyor, benim ku§ag1mm ozam <;:1k1yor, karikatiirlimii kendi eliyle
gazetesine koyuyor, bense onlara degil, Son Pasta' da edep daire­
sinde yalmz size <;:1k1§1yorum. Bu ne garipliktir!
Ocak 1940'da Gen<;: Ku§ak da Eskilere diizenli bir saldmya
ge<;:me karan ahr. B ir yandan Servetifunun' a yeni bir hava verme­
ye <;:ah§irken, bir yandan da Tan gazetesinin 24 Ocak 1 940 giinlii
say1smda ortak bir bildiri yaymlamr. "Gen<;:lerin Mii§terek Beyana­
t! " adm1 ta§iyan bu bildiriyi, "Yeni Nesil Davasm1 ortaya koyan
gen<;:ler namma" Abidin Dino ile Sait Faik imzahyordur. Bildirinin
hazirlanmasmda Abidin Dino'nun yam s1ra Necip Fazil'm da yar­
d1m1 olmu§tur. Necip Faz1l, o zamanlar Fikret Adil ile Abidin Di-

98
no'nun dostu oldugu ii;in bildirilerine omuz vermeye evet demi�­
tir. Bildirideki kimi ci.imleler onlara Necip Fazil 'm elinin degdigi­
ni ai;1ki;a ortaya koyuyordur. Arna bu, geni� kalabahklara ai;1klan­
mam1�tir. Geni� kalabahklar Necip Fazil'1 yeni ak1mm kar�1smda
bilir.
Bildiride ilk belit (mi.itearife) olarak �u one si.iri.ili.ir:
"Tanzimat'tan Birinci Di.inya Sava�1'na gelinceye degin Avru­
pahla�ma sorununda Ti.irk sanati;1 ve aydmmm mutlak olarak be­
lirledigi levha derin bir gi.ii;si.izli.ik, sefil bir top atma, e�siz bir ap1�­
ma fetaketinden ba�ka bir �ey degildir. Jeune Turc tipiyle devrimi,
Edebiyat1 Cedide ile sanat1 ve K amusu Felsefe ile di.i�i.ini.i�i.i kurdu­
gunu sanan Tanzimat sonras1 sanat ve di.i�i.ince adam1, gi.ini.inde ne
gei;mi�i ve ne gelecegi, ne Dogu 'yu ve ne Bati'y1 anlayabilmi�,
m ucize i;apmda koskoca bir ahmaktir."
B ildirinin ikinci beliti de �udur:
"Birinci Di.inya Sava�1 gelip i;atti. B u arada 4.000.000 Ti.irk se­
ferber oldu. Milyonlara yakm insan can verdi. Memleket en bi.iyi.ik
facialar1m gordi.i. Fakat biz bi.iti.in bunlarla ilgili ulusal duyguyu an­
latan tek dize gormedik.
( ... ) Bi.iyi.ik Sava�'a gelinceye degin Tanzimat ve Tanzimat son­
ras1 sanati;1 ve aydm tipi ne Gazali'nin, ne Muhittin-1 Arabl'nin, ne
Mansur 'un, ne Sadi'nin, ne Firdevsi'nin, ne Kays 'm, ne Mevta­
n a'mn, ne Karacaoglan'm, ne de A �1k Omer'in farkmda . . . Aym
Tanzimat ve Tanzimat sonras1 sanati;1 ve aydm tipi Bati'ya baktig1
zaman da ne Eflatun'un, ne Aristoteles 'in, ne Homeros ' un ( ... ), ne
Sainte-Beuve'i.in, ne Renan'm, ne Balzac ' m ( ... ), ne Dostoyevs­
ki 'nin, ne Gorki 'nin, kisacas1 hi.imanizmanm ve devam1 olan haya­
tm farkmdalar. Oysa, geri;ek, ulusal bir edebiyata sahip olmak de­
mek, geri;ek bir hi.imanizmaya sahip olmak demektir.
( . . . ) Yalan soylemiyoruz. Hem Dogu ve Bati, hem de anayurtla
ilk kez temasa biz gei;tik. ilkin, bi.iti.in dogu gizemcileri, sanati;lla­
n ve halk ozanlanyla temasa gei;en ku�ak bizimki. Sonra, Sokra­
tes'ten Freud'e degin di.inya di.i�i.ince hayatmm kalburundan ki�ilik
oli;i.isi.iyle ilk kez omek alan ve kafasm1 ayarlayan ku�ak yine bi­
zimki. B audelaire, Rimbaud ve M ayakovski sonras1 B at1 �iirinin
son ak1mlanna degin varan ve toplumla insam ku�atlc1 her ti.irli.i
davay1 kokli.i di.inya gori.i�leri halinde ilk kez dizesine ve ci.imlesi­
ne gomen ku�ak yine bizimki."

99
Dogrusunda, bu bildiri i;oki;a bir yank1 uyandtrmami§ttr. <;unkii
Eskiler art1k susmay1 ve sinmeyi daha uygun bir varolma bii;imi
olarak sei;meye ba§lamt§lardrr. Arna Servetifanun dergisinin 18
Ocak giinlii say1s1 bu bildiri dogrultusunda hazirlanmt§ ve o say1
kapt§tlmt§ttr. 0 say1y1 diizenlemek yine Nail V. 'ye dii§er. Nail V.,
tam bir dergicidir. Daha ortaokul ve lise s1ralannda bile K ervan .
Halka Do gru gibi dergiler i;tkarmt§tlr. D stelik Ses dergisi i;1karken
de sayfa diizeni konusunda ustahg1m belli etmi§tir.
Ahmet ihsan Tokgoz, Servetifunun' un 1 8 Ocak 1 940 giinlii sa­
y1sma o her zaman siirdiirdiigii ba§yaz1sm1 vermemi§tir. Onun ye­
rinde imzas1z bir yazt. "Eski Nesle Ai;1k Mektup" adm1 ta§iyan bu
yaz1da §oyle denilir:
"Biz ya§a degil, gorii§ ai;1sma ve sanat anlayt§ma onem veriyo­
ruz. Bunun ii;indir ki, en gencimiz ismail Hakk1 Baltac10glu ' dur
dedik. Arif Dino, bizce on sekizlik bir delikanhdtr. Ya§i;a sizin i;ag­
da§tmz olan Sadri Ertem, bu davada biitiin Tiirk sanati;tlanndan
bekleneni yapmt§tlr: Saftm1zdad1r. Tiirk dii§iince ve sanat hayatt­
nm biitiin ki§ilerine hitab1m1z §Udur: Bizden ya§i;a biiyiik olan ve
k1demce evvel gelmi§ bulunan Tiirk sanati;tlanm saftm1za, geni;le­
rin safma, geri;ek Tiirk sanati;1lanmn safma i;agmyoruz."
Bu sozler, i§i ya§ sorunu olarak anlayanlara, biraz da "Tuhaf!
Genciz diye garip savlarla ortaya i;1kanlann hepsi gazetelerde, der­
gilerde i;ah§tyorlar. Niye §imdiye kadar kendilerini gosterememi§­
ler?" diyen Mahmut Yesari 'ye bir kar§thktrr. Biraz da, aym say1da
yaz1 yazan Suat Dervi§'in durumunu kurtarmak ii;indir. Nedir Su­
at Dervi§ yaz1smda hii; de Geni; Ku§aktan yana goziikmiiyor ve
§oyle bir §eyler mmldamyordur:
"Gavsi Ozansoy'un makalesinden sonra yap1lan soru§turmalara
geni; yazarlann verdikleri listeleri okudum ve bu listelerde ad1 ge­
i;en ve tasfiyeleri istenen edip ve yazarlann hepsinin heniiz hii;bir
memurluktan emekliye aynlamayacak, daha en zorlu yuk i§lerini
yapmaktan iirkmeyecek ya§ta olan kimseler olduklanm gordiim."
Ne var, Suat Dervi§, geni;lerden yana da i;1km1§ olmak ii;in §Un­
lan sozlerine ekler:
"Acaba bunlann vaktinden once emekliye sevkedilmelerine se­
bep olan §ey nedir? <;aglanndan geri kalmak, i;aglanm izleyeme­
mek, toplumumuzun ilerlemesindeki h1za soluk bulamamak ve
oliime mahkGm olan degerlere bagh kalmak ve toplumumuzun

1 00
oliime mahkGm ettigi dii§iincelere arka <;1kmak m1dir? Eger boy le
ise, adm1 o listede goriip okuyan meslekta§lara ger<;ekten pek ac1-
nz."
Suat Dervifin yaz1smm altmda Gavsi de bir not dii§erek, "Sev­
gili ve dost Su at Dervi§"in bile Gen<; Ku§ak davas1 konusunda bo­
calad1g1m, bunun da Eskilerin i§i bir ya§ sorunu haline yans1tma­
smdan dogdugunu belirtmek zorunda kahr. Gavsi, notun sonunda
aglamakh bir dille dogrudan dogruya Suat Dervi fin kendisine ses­
leniyordur:
- Suat, emin olun, i§in ash bu degil.
Derginin aym say1smda Miimtaz Zeki Ta§km da: "Ustadlar Ag­
la§iyor" adh yaz1smda Eski ile Yeni'nin degerini ortaya <;1karmak
i<;in Eski yazarlarla Yenilerin yazilanndan par<;alar ahyor ve Eski­
lerin Yenileri begenmemi§ olmasm1, onlan anlayarnam1§ olmalan­
na baghyordur.
Hiisamettin Bozok ise, "Diri Sanat" adh yaz1smda: "Yerli bir
edebiyatm varolabilmesi ve ya§ayabilmesi i<;in en onemli iki nok­
ta, ger<;ek<;i ve insancil olmak niteligidir." dedikten sonra ger<;ek­
<;iligin tammma ge<;er ve onun her §eyden once halk<;1 olacag1m,
halkm toplumsal durumunu aydmlatacag1m ve yapmac1kh sozciik
oyunlanndan uzak kalacag1m soyler. Bu arada romantik, a§m duy­
gusal, ger<;ekdI§l ve insam t oplum ger<;eginin di§ma <;eken bir sa­
natla sava§may1 da onerir.
Dergide Sait Faik'in "\:i:ip<;ii" oykiisiiniin yams1ra, Cavit Ya­
ma<; ' m iki romanmdan hirer par<;a ile Abidin Dino'nun " 1 940" ad­
h yaz1s1 da vardir. Dino 'nun yaz1s1 ikili soyle§i halinde bir sayfa tu­
tar ve §U konu§ma ile son bulur:
- Yeni evi ne bi<;imde kuruyoruz?
- Nuhun gemisi bi<;iminde.
- Hayvanlan da almah m1 gemiye?
- Bu kez insanlan aliyoruz.
- Tahtakurulan kalsm m1?
- Kalsm.
- Siiliikler?
- Kalsm, siiliikler mutlaka kalsm.

- Sayle, soylesene.
- Deniz yolundan size bir haber.
- Nas1l bir haber?
- K1yamet haberi.
- Gemiye herkes bindi mi?
- Bir yerimiz kald1, bizimle kim geliyor, dolmu§a bir kaldi.
Ionesco 'nun oyunlanm 1 940 y1lmdan haber veren bu yaz1dan
ba§ka dergide ilhan Berk'in "Kahve", Nail V. 'nin "Sevgiliye Mek­
tuplar" adh §iirleri vard1r. Cahit S affet'in Servetifii nun'un daha es­
ki say1lannda yaymlanmI§ olan "Vapur" ile "Azimet" adh §iirleri
de yeniden yaymlanmI§tlr. Gavsi 'nin iki §iiriyle Ziya Osman ' m
"Bir Kap1" adh §iiri d e vardir b u say1da. ilhami Bekir Tez ' in de
"Dua" admda kilc;ilk bir §iiri.
Derginin bir yerinde de §byle bir duyuru okunur :
- Gelecek say1da: Memlekete yeni sanat1 getirenler eserlerinden
omek vermeyi silrdilrecekler. Bizden eser soruyorlar. "i§te" diyo­
ruz. Okurlar onlan da okumU§tUr, okuyor. Kar§Ila§tlrmay1 onlar
yapsmlar, aradaki fark1 onlar gorsilnler. Yeter.
Servetifiinun'un obilr say1s1 olan 25 Ocak 1940 gilnlil dergide
Gene; Yazarlar ya da kafaca gene; yazarlar yap1tlanm yaymlamay1
silrdilrilrken Ahmet ihsan da bir say1hk konukseverligi yeterli bu­
lacak ve kaleme sanlarak yine yaz1lanna donecektir. Tokgoz' iln bu
say1daki yaz1s1 Doktor Besim Omer'in karde§i Azmi Akahn'm
olilmilne yakman bir olilm yaz1s1dir. Yaz1da Tokgoz §byle demek­
tedir: "Doktor Besim Omer ' i ben Azmi 'den sonra tammI§tlm: On­
larm ilc;ilncil karde§leri Agah Omer de Millkiye Mektebi 'nden ar­
kada� 1md1r. Daha kilc;ilkleri olup birkac; yil once olen degerli Ke­
mal Omer ise Ticaret Mektebini bitirmi§ti. Bu c;ok d egerli dort kar­
de§in babalan S inop'ta mutasarnf iken olen Omer �evki Pa§a'd1r.
Tereddiltsilz derim ki, bu dort karde§le benim hayat1m ilk gilnden
beri baglanmI§ ve candan, gonillden perc;inlenmi§tir. Onun ic;in Az­
mi 'nin blilmilyle hayatta duydugum ac1 bo§lugu tarif edemeyece­
gim."
Ahmet ihsan'm amlanm ortaya dokmesine c;anak tutan bu blilm
yaz1smdan sonra Abidin Nesimi 'nin "Edebi Genc;lik Cephesi", Hil­
samettin Bozok'un "Nail V. v e Sanat Telakkisi" adh yaz1lan sergi­
leniyor, Cavit Yamac; ' m gec;en say1 ba§layan Dalkavuk romam ile
Nail V.'nin Ta� Tayyare adh romamndan hirer parc;a verilir. Sait
Faik'in "Park" adh oykilsil ise, "Sait'in c;ok sevdigi bir oykilsil" di­
ye sunulur.

102
Eski ve Yeni'de ulusal §iire omek verrnek, okurlann bu §iirleri
kar§lla§tirrnasma olanak saglarnak i«;in de Yusuf Ziya Orta«;' m
"Akmdan Akma", Orhan Seyfi'nin "Uyan" §iirlerine kar§ihk Nail
V. 'nin "istiktal �arkllan" adh §iiri yaymlamr. Eski 'de ve Yeni 'de
Kadm Tetakkisi 'ni gosterrnek i«;in Beh«;et Kernal ' in Yedigun dergi­
sinin 3 �ubat 1 937 gi.ini.i say1smda «;1kan "Kadin" §iiriyle Hi.iseyin
Siret bzsever'in "Bir Yosrna" §iiri ahmr ve Nail V. onlara §U dize­
lerle kar§ihk verir:

Ne bu,
ne �u.
Ne oyle
ne boyle.
Ne do�ek,
ne kor;ek,
Ne ayal,
ne vebal. ..
0 benim;
kollarm1, bacaklanm, dudaklanm
ve ba�m1d1r...
Yavrum, anam, oz kardqim, kanm,
hayat arkada�m1d1r...
Servetifiinun'un sat1§1 art1k iki bine yi.ikselrni§tir. Arna Ahrnet
ihsan, i§in bu yamnda degildir. Onun zaten, si.irekli itanlan, abone­
leri vard1r. Bu si.irekli yard1rn1 yitirrnernek i«;in de gen«;lerden kirni­
lerini dergiden uzakla§t1rrna karan ahr. <;i.inki.i i§ten anlayan kirni
«;evreler ona bu akh verrni§lerdir. Bu aynlrna i§leminin ba§mda da
ilk Abidin Dino ile Nail V. ' ye gorev di.i§er.
Bu arada, derginin yonetrneni Gavsi Ozansoy da, Cavit Ya­
rna«; ' m ba§ka bir i§i olrnad1g1 i«;in, gorevini ona b!fak1r. Cavit Ya­
rna«;, 30 lira ayhk kar§ihgmda tufandan kurtarabildigi yazarlarla
dergiyi yine «;1karrnay1 si.irdi.iri.ir. Arna derginin bu iki say1smdaki
hava oteki sayllarda yoktur art1k. Yalmz Zahir Gi.ivernli "Mahir
Bi.ilent" takrna ad1yla Yusuf Ziya ile Orhan Seyfi 'nin a§1rd1klan di­
zeleri ortaya koyan bir dizi yaz1 yazar. Arna bu da Eski' lere kar§l
giri§ilen sava§l birazc1k alevlendirrnekten ba§ka bir i§e yararnaz.
Ger«;i oteki sayllarda yine s1k s1k "Dava Yeniden Ba§hyor" gibi ya­
zllara, derginin yeniden s1«;rarna yapacag1 i.izerine duyurulara rast-

103
lamrsa da, durumda pek degi§iklik olmaz. Hele 29 �ubar 1940 sa­
y1smdan sonra, dergi yine eski yaragma girer.
Servetifunun, okurlanna frrtmanm gei;rigini anlarmak ii;in de,
onlar arasmda 15 soruluk bir yan§ma diizenler. Birincisine bir kol
saari, ikincisine alr1 ayhk a bone, iii;iinciisiine bir dolma kalem, dor­
diinciisiinden onuncusuna degin hirer roman verilecegi ilan edilen
soru§rurmamn sorulan arasmda §Unlar da vard1r:
- Biiyiik iskender'in kansmm ad1 nedir? S iegfried kimdir, kan­
smm ad1 nedir?
Geri;i 29 �ubar 1940 giiniinden sonra da dergide Samim Koca­
goz, Sabahattin Kudrer, Rii§rii Onur, Okray Akbal, I liisamettin Bo­
zok, Cavir Yamat;, Ziya Yamat;, R1far Ilgaz, Nahir Ulvi Akgiin, il­
han Berk, Niyazi Akmc10glu, Cahir S 1rkl Taranc1, Cahir Saffer, Sii­
avi Koi;er, Necari Cumah, Satah Birsel, Suar Ta§er gibi Gent; Ku­
§ak yazarlannm imzalanna rasrlamrsa da dergi biitiiniiyle kuru ve
cans1z bir §ey olmu§rur. Birkai; yil sonra da, 25 May1s l 944're iii;
biiyiik ve bir kiit;iik ku§ag1 -Yedi Me§alecileri- bannd1ran ve elliyi
a§km yil bayrag1m Tiirk edebiyar alamnda yilmadan dalgaland1ran
Servetifunun 246 1 . saylSlm i;1kanp iyisinden kapamr.
Ne k� Servetifunun kapanmI§ olsun, Sokak, Yenilik, Hamle, Ye­
ni Edebiyat, Ses, Pinar, inan<; kapanm1§ olsun. Yenilikler kapanm1§
olsun 1 940 ku§ag1 ozanlan buna ald1rmayacak, bir k6§ede kendi
kozalanm kendileri oreceklerdir.

1 04
Orhan Veli

Nisuaz, Orhan Veli'nin d e Nisuaz' id1r. istanbul ' a geldigi vakitler


oraya ugramadan edemez. Birsel ' le Orhan Vel.i'nin tam�mas1 da
orada olmu�tur. 1 94 1 Nisamd1r. Salonun sagmdaki kasamn ontinde­
ki masada oturmu�lardrr. Birsel, Orhan Veli'nin uzun mu uzun bo­
yunu, halla<; pamugu gibi atilm1� ytiztinti, sark1k dudag1m ve bobs­
til giyini�ini gordtigti vakit bir zeka gerisiyle kar�1 kar�1ya oldugunu
sanm1�trr. Arna aradan zaman ge<;ip de Orhan konu�maya ba�laym­
ca, kazm ayagmm oyle olmad1gm1, Orhan' m yaldrr yild1r bir zeka
ta�1d1g1m anlar. Yalmz Orhan'm sozlerine kapilmamak gerektigini
de anlam1�trr. Orhan Veli, kar�1smdakine btiytik bir deger veriyor­
mu� gibi davranrrken, ctimlelerin altma kendi propagandas1m so­
ku�turmaktan da hi<; geri kalm1yordur.
0 gtin Orhan, 3 0 kuru�luk kahve i<;in garsona bir stirti para b1-
rakm1�t1r. B irsel de buna <;ok klzm1�llr. Orhan bu olagantistti bah­
�i�le Nisuaz piyasas1m bozmu� oluyordur. Birsel bu parayla orada
bir hafta yiyip i<;ebilir. Kimileri ise saglama bir y1hm denkle�tirir.
<;tinkti bunlar para odeme zamanlannda kasadaki kaknem kanmn
kulagma:
- Artist.
sozctigtinti flslar, kahve ya da <;aym yan paras1m oderler. Kimi Za­
man da hi<;bir �ey i<;meden <;1klp giderler.
Fahir Onger'le Orhan Veli'nin tan1�mas1 ise Cagaloglu Yoku­
�u'nda Naci Baysal'm Marmara Kitabevi'nde olmu�tur. Arna <;ok
daha sonra, 1 94 6' da filan. Yani, Satah Birsel ile B urhan Arpad ' m
kurdugu A B C Kitabevi, Tan gazete ve bas1meviyle birlikte y1kll­
d1ktan sonra. Orhan Veli, Fahir' le tam�1r tam�maz ilk �unu soyle­
mi�tir:
- Biz sizinle Ankara'da tam�nu�t1k sanmm.

105
0 giine degin Orhan 'm yiiziinii bile gormemi� olan Fahir, bu iki
ki�i arasmda koprii kurmak ii;in soylenmi� soze adamaktlh ii;erle­
mi�. onun bir gozbagc1 oldugu kamsma varm1�tlr.
Geri;ekte Orhan Veli gozbagc1 olmasa bile adm1 iine kavu�tur­
mak ii;in geceyi giindiize katarak planlar diizer. Bu planlar kimi za­
man Kad1koy Halkevinde yaptig1 konu�ma sirasmda masanm iistii­
ne boylu boyunca uzanmak, kimi zaman <la Ahmet Hamdi ile Sa­
nyer 'e kay1k safasma i;1km1�ken kay1g1 devirip denize dii�mek bi­
i;iminde sonui; verir. Hele Orhan Veli, bu ikinci haber tiiriinden
olanlann geri;ekle ilgisi olmasma aldirmaz, sadece bu haberin ga­
zete siitunlannda yeralmasma dikkat eder.
K1sacas1, Orhan Veli gemisini yiiriitmeyi bilir. is tan bul 'a her
ayak bast1gmda hemen �evket Rado, Vala Nurettin, Nizamcttin
Nazif gibi f1kra yazarlanm yoklar, kendisi iizerine bir yaz1 yazd1r­
madan onlann yakasm1 birakmaz. Uydurma kay1k safas1 haberin­
de yanmdaki ki�inin herhangi bir kirtipil degil de, Ahmet Hamdi
Tanpmar olarak gosterilmesi de Orhan Veli 'nin bu planlan nc den­
li ince hesaplara dayandird1g1m ortaya koyar.
Bu uydurma gazete haberleri o siralar en i;ok Orhon M. Anbur­
nu'nu etkileyecek ve Anbumu y1llarca sonra gazcte siitunlan ara­
sma buna benzer bir haber kaydmverecektir. Ne var Anburnu 'nun
Bursa 'da define arad1gm1 duyuran bu haber gazetelerde yaymlan­
d1g1 vakit, buna kimse aldirmayacaktir. Herkes bu numaralara doy­
mu�tur artik.
Dogrusu, Orhan Veli ' yi Orhan Veli yapan <la ilk Atai;' t1r. Daha
1 9 37 ' lcrden ba�layarak Atai;, Orhan Veli ' yi iine kavu�turmak ii;in
elinden geleni ardma koymam1�tlr. 22 Eyliil 1 93 7 giinii Haber ga­
zetesinde Oktay R1fat 'm bir �iiri ile Orhan Veli'nin "insanlar" ad­
h �iiri ii;in �oyle yaz1yordur:
- Ne kadar taze, ne kadar �irin �eyler. Belki heniiz bir acemilik
havas1 sezersiniz; belki bu geni; �airlerin bizi �a�utmak, zoraki bir­
tak1m hayaller bulmak sevdasma dii�mii� olduklanm gOiiirsiiniiz.
Zaran yok! Bu halleri de onlara bir tazelik, bir sevimlilik veriyor. . .
Hani Japonlarm hai-kai dedikleri kiii;iik manzumeleri var. Orhan
Veli, Oktay R1fat, Mchmet Ali Sel, onlan hatirlatan kiii;iik pari;alar
yazm1�lar.
Goriiliiyor ki Atai;, daha Mehmet Ali Sel 'in, Orhan Veli 'nin tak­
ma ad1 oldugunu bile bilmemektedir. Atai;' m bilmedigi bir �ey de

1 06
bu hay-kay' Ian daha onceki y1llarda bir ba�kasmm da yazm1� ol­
dugudur. Arna bunu bilmek i�in 1 9 3 1 yilma donmek ve Fikret
Adil'in �1kard1g1 Artist dergisinin altmc1 say1sma bakmak gerekir.
0 say1da, Avrupa'dan yeni donmii� olan Mehmet Raif ' in bir siirii
hay-kay' 1 vardu.

Sessizce
Evimi bekle
<;ekirge
llkbahar
Biitiin giin kimddamayan
Deniz
<;ok Seyler
Hatirlatan
Kiraz agac1
Nedir, Mehmet Raif'in hayku adm1 verdigi bu hay-kay' lar za­
manmda hi�bir yank! uyandumam1� ve Mehmet Raif de bir daha
hi�bir dergide gorii nmemi�tir. Ata� da Mehmet Raif'in ardmdan
ko�acak degil ya, Orhan Veli ' yi pehpehlemeyi daha kolay bulmu�
ve onu bu kez Haber gazetesinin 24 Araltk 1937 say1smda "asil �i­
ir" yazan ozanlar katma �1karm1�tu. Bunu Oktay R1fat i�in de yap­
m1�tu. Gerek�e olarak da �unu siirmii�tiir one:
- Giindelik hayatm, bize verilmi� olan alemin her anmdaki �iiri
bulup �1karmak, bunu okurlara gostermek, okurlar1 o anlarm zev­
kini tatmaya �agumak ve yine bir yabanc1 kalmak. . . � air de, okur­
lar da kendi alemlerinde kalacak; birbirlerine rastgelince bir giilii­
ciikle selamla�acaklar, ama yine birbirlerinin sunm, tamam1yla ki­
�isel olan hayatlarm1 bilmeyecekler. .. �iirde asil asalet bu degil mi­
dir?
Gelgelelim, Orhan Veli 'nin yakalamak istedigi �ey, "asil soylu
�iir" degil, saf ve basit �iirdir. Bunun i�in de bilin�altm1 kar1�tu­
mak yolunu se�er. Garip ' in onsoziinde soyledigi �ey �udur: "Bu
hususta bizim arzumuza en �ok yakla�an sanat aklm1 surrealisme
olmu�tur. Ruhi otomatizmi dii�iince sistemlerinin ve sanat anlay1�­
larmm �1k1� noktas1 yapan bu insanlar vezni ve kafiyeyi atmak zo­
runda kalm1�lardu. Ruhi otomatizmle zeka hokkabazhgmm bag­
da�maz �eyler oldugunu goren insan i�in bu zorunluluk da apa�1k­
tu. ikisinden birini yeglemek geregini a�1k bi�imde ortaya koyan

1 07
ve biitiin degeri anlammda olan �iir i<rin bu kii<riik hokkabazhkla­
n fedadan <rekinmeyen ger<rekiistiiciiler elbette takdire lil.y1ktirlar."
Nedir, Orhan Veli bunlan soylerken uyumun vezin di§mda da
varolabilecegini samyor ve uyaks1z ozgiir §iirin bir vezni olmad1-
g1m dii§iiniiyordur. Onu belki de ger<rekiistiiciilerin §iirini yeterin­
ce anlayamam1§ olmas1 §a§irtmI§tir. Ger<regi §U ki, Orhan Veli 'nin
ilk §iirleri, onun uyaks1z ozgiir §iirin (Naz1m Hikmet'le Erciiment
Behzat'm §iiri uyakli ozgiir §iirdir) bir vezni olmad1gma inand1g1-
ru ortaya koyacak bir niteliktedir. Arna Orhan Veli, daha sonralan,
uyaks1z ozgiir §iirin de vezni oldugunu anlam1§ ve dizeye onem
vermek geregini duymu§tUr. Onun kahc1 §iirleri de doniip dola§IP
bu dizeci §iirde karar kllmasmdan sonra yazilmi§tir. Ne var, bu ge­
li§me onda kolayca belirmemi§tir. Onun 1941 yilmda Garip ' in on­
soziinde bile dizeci anlay1§a kar§I <r1kt1g1 gorilliir.
�u da bir ger<rek ki, §iirin ayagma kostek olan uyag1 iyisinden
atmak, §iirin alamm alabildigine geni§letmek baklmlanndan Orhan
Veli, §iirimize <rok §ey katml§trr. Onun ger<rekiistiicii §iirden yana
olmak yamlg1s1 bile yapt1g1 i§in yanmda hi<r kahr. Kald1 ki, bu ger­
<rekiistiicilliik Orhan Veli'nin ba§ina <rok i§ a<rmI§tir. Hem <rogu ki­
§inin kendisini ger<rekiistiicii diye su<rlamas1m kolayla§t1rm1§, hem
de Erciiment Behzat'm ofkesini kendi iistiine <rekmi§tir. Erciiment
Behzat'm klzmasmm nedeni ikidir: Birincisi Garip' in onsoziinde
Frans1z ger<rekiistiicillerinin ortaya att1klan dii§iincelerin Tiirki­
ye ' de ilk kez Orhan Veli'ce uyguland1g1 anlatilmak istenmi§tir.
ikincisi, aym onsozde, usun denetimiyle bo§altilan bilin<raltmm §i­
irimize daha once ne <rapta, ne zaman ve kimin tarafmdan uygulan­
d1g1 bilmezlikten gelinmi§tir.
Erciiment Behzat Lav, ger<regin anla§Ilmas1 i<rin de Ankara'da
<r1kan Dikmen dergisinin 3 . , 4., 5. sayilannda (I Agustos 1 94 1 - 1
Eyliil 1 94 1 ) bir yaz1 yazm1§, bu yazmm i<rine Kaos ( 1 934) adh §i­
ir kitabmm onsoziinii aktarml§tlr. Aktanlan onsoz §Udur:
"Bu kitapta ve S .O . S . ' deki ( 1 9 3 1 ) §iirlerin hi<rbiri kuru say1kla­
ma iiriinii degildir. Tersine her sozciikte, goziin satirdan sat1ra ge­
<ri§ ve kay1§ i<rgiidiisii hesaplanmi§nr. Kimi heveskarlar i<rin hece
ve aruz, bir kompleks, i<rinden <r1kllmaz bir yoldu. Di§mdan kolay
taklit edilir gibi goriinen bu tarza ba§VUrdular. Ozden <rok kabuga
bakarak hiikiim verenler i<rin biitiin yapilanlar e§it goriindii . 0 ka­
dar ki kimi ele§tirmenler sakat bir tasnif yaptilar. Bu §iirlerin topu-

108
nu, �ekillerindeki benzeyi�e aldanarak ( ozgiir �iir-vezin) -rer-revesi
i-rinde gosterdiler. Ger-ri, bugiin dizeleri klran, ama dii�iinceyi, an­
lam1 klrmadan sekiz on dizede bir tamamlayanlar, Edebiyati Cedi­
de - Fecriaticilerden kimilerinin de bir zamanlar denedikleri ozgiir
�iirle yazm1� oluyorlar. 0 -re�it �iirlerde, okuyanla dinleyenin zi­
hinsel faaliyetine pay aynlmam1�t1r. Hiikmiiniiziin satm altma
koydugum dizeler, ozgiir �iir tiiriindeki �iirlerde yapilabildigi gibi
uzun diizyaz1 ciimlelerine -revrilemez. <;ogu sembolik klhklara bii­
riinmii�tiir. Muhtevada yanm b1rakilam okurlann kafas1 tamamlar.
<;agn�1m kapilan arahkt1r, h1zlanm ana materyalizmden ald1klan
i-rin (doga, mant1k ve mekan d1�1) havai atlay1�lar bunlarda yer al­
maz. Hecenin tms1, aruzun curcunas1, ag1raksak ' 1 dizede sezilmez.
B unlarda, yiiksek sesle okunduklan zaman, kulakla sezilen, hepsi­
ne egemen gizli bir ritm fark edilir. Kimi zaman, dize i-rinde ge-ren
uyaklara da rastlamr. Dizeler, yazmm -ratlSlm bozmamak i-rin ser­
best b1rak1hr."
Dogruyu soylemek gerekirse, Erciiment Behzat Kaos' un onso­
ziinii aktanrken kimi k1saltmalara ba�vurmu�tur. Bu arada kendi
�iirlerinin fiitiirizme -rald1gm1 dile getiren ciimleyi de atlam1�t1r.
Arna kendisinin �ekle "dikenli hendese", diizgiinlii dizeye "-rakil­
ta�1" ve uyaga da "kostek" goziiyle baktigm1 belirtebilmek i-rin ya­
z1sma 1 940 yilmda yaymlad1g1 Ar;1l Kilidim Ar;1l adh kitabmdan bir
�iir de alm1�tlr:

Seki!: Dikenli hendese kurtul!


Diizgiinlii m1sra: <;ak1lta�1. ..
Kahp, kafiye, akla kostek. . .
Yalmz gozle okunmas1 ir;in �iirin,
Bugulu aynadan ahengi sil.
Rahvan, ag1raksak . . .
Ve bulamk denizinde riiyalann,
Gelecegi gorerek say1kla.
Sen uyanmadan biterse iliihs1z gece,
Geri kalam , ba�kalan tamamlasin!
Ah bu onsozler! Erciiment Behzat uyag1 kendisinin �iirden att1-
gm1, ger-rekiistiiciiliigii de kendisinin �iirimize getirdigini soyler­
ken o da Orhan Vel i'nin yanh�ma dii�iiyor ve dizeyi ku-rumseme­
ye kalk1�1yordur. Oysa onun da Kitabei Sengi Mezar ' m degil, da-

109
ha sonraki �iirlerin Orhan Veli'si gibi dizeyi alaya alan bir yam
yoktur.
Salah Birsel, Orhan Veli'ye bir kez de istiklal Caddesi'nde Ga­
latasaray Lisesi oniinde - 1 935 y1llannda Yahya Kemal'in Halit
Fahri'ye bastonla saldird1g1 yerde- rastlam1�t1r. Birsel'in yanmda
Cahit S1tk1 <la vard1r. Orhan ikisini de lambo ' ya �rap i�meye �a­
gmr. Cahit S1tk1 sevinerek kabul eder bu oneriyi. Birsel de onlar­
dan aynlmak istemedigi i�in lambo' nun (Nevizade Sokagmda)
yolunu tutar. Orada <la ii�ii birden kur�un gibi agir bir �rab1, ku�­
luk vakti midelerine indirirler.
Bu, Nisuaz doneminin son bulmaya ba�lad1g1 y1llardir artik. Or­
han Veli de 1950 yilmda olebilmek i�in son hazirhklanm yapmak­
tad1r.

1 10
Ankara Pastanesi

1 9 4 0 ' larda
Petrograd Pastanesi' nin ad1 Ankara Pastanesi' dir.
Arna bi.Hi.in yazarlar ona sadece Petrograd derler. Daha sonraki y1l­
larda sandvii; gibi yiyintiler i.izerine i§ yapacak ve Atlantik ad1m
alacak olan pastane, Saray Sinemas1 ' mn kar§t s1rasmda Nisuaz' m
i.i t; dort di.ikkan i.isti.indedir. Hara§O, Rusi;a "Mi.isaade eder misi­
niz?", "Li.itfen" anlamlanna gelen bir sozci.ikti.ir. Rus ihtitalinden
sonra Odessa'dan vapurlara dolU§UP istanbul 'a gelen Beyaz Rus­
lar Beyoglu 'nda ai;tlklan barlarda, lokantalarda, kahvelerde kendi
k1zlanm ve qlerini i;ah§tirdlklan ii;in, bu kadm ve k1zlarm agzm­
dan di.i§meyen hara§O sozci.igi.i de beyaz Rus kadm1 anlamma kul­
lamlmaya ba§lanm1§t1r. Petrograd' m 1940'larda garsonu da otuz
ya§lannda san§m ve gi.izel bir Rus kad1md1r. Kahveleri, i;aylan ge­
tirirken hit; konu§maz. Mi.i§terilerin yakla§masma da i;anak tutmaz.
Pastaneye girilince sagda bir dipfriz vard1r. Bu, bi.iti.in sag du va­
n kaplar. M asalar ise sol yandaki salona dizilmi§tir. Bi.iyi.ik bir cam
bu boli.imi.i caddeden aymr. Arna buradaki cam Nisuaz'daki gibi
yerden degil, 60-70 cm. duvann i.isti.inden ba§lar. S alonun sol ko­
§esinde, dipte, tavan ali;ahr, duvar da girinti yapar. Ozanlar erken
gelip de cadde i.izerindeki masalarda konak tutmam1§larsa, burada
oturmay1 yeglerler. Burada kendilerini daha ayn sayarlar. Bu ko§e­
de 1 94 1 �ubatmda hit; inamlmayacak bir §ey olmu§tUr. Prof. Mi.im­
taz Turhan toplurncu sanat, toplumcu di.inya gbri.i§i.inden yana ol­
dugunu belirten bir soylev i;ekmi§tir.
Dipfrizin bitimindeki bir merdiven sizi i.ist kata i;lkanr. Burada
da bir salonla iki oda vardir. Odalarda, eski y1llarda kai;ak kokain
de ii;ilir. Ferdi Tayfur'un kokaine ah§mas1 da burada olmu§tur. Ar­
kada§lan bir gi.in Kenan Yontui;'a da kokain verirlerse de o, kendi­
ni meyve sulan ile besledigi ve Tannmn gi.ini.i bedenini sporla ge­
li§tirdigi ii;in kamna zehir kan§tirmay1 aklmdan gei;irmez.

Ill
Petrograd' m bir ozelligi sabaha degin ai;1k olmas1du. bzellikle
kar§tya, Kad1koy'e gei;mek ii;in son vapuru kai;1ranlar burada sa­
bahlamaya biiyiik bir onem verirler. Felsefeci Macit Gokberk ' le
Niyazi Berkes delikanhhklannda - 1 930 y1llannda- burada biri;ok
kez giiniin agarmas1m beklemi§lerdir.
Buraya sinema-tiyatro donii§ii gelenler de i;ok olur. Mustafa �e­
kip Tuni; da buraya ak§am yemeginden soma gecelik entarisiyle
gelir. Gecelikle gelebilmek ii;in de Bursa Sokagmda (§imdiler
Ahududu Sokag1) oturur. Mustafa �ekip' in yamnda kimi zaman da
Saki bey bulunur. Ahmet Ha§im' in cancigeri olan Saki bey iri ya­
n, §i§man ve alabros sai;hd1r. 0 da hit; konu§maz. Yalmz biriyle ta­
nt§tmld1g1 ve Ahmet Ha§im ' in arkada§t oldugu soylendigi vakit,
ba§tm eger.
Nurullah Atai;; ikinci Diinya Sava§t'mn ilk y1llannda Anka­
ra'ya gelip yerle§meden once bir Petrograd' da goriiniir, ama bura­
nm as1l gediklilerini Fikret Mualla, Necip Faz1l, Fikret Adil, Hamit
Gorele, Salih Uralh, Kenan Yontui; arasmda aramak dogru olur.
Naci Sadullah, Sadri Ethem (somalan Ertem), Hayat dergisi sahi­
bi Kaz1m Sevini; Altmi;ag, ihsan Arif, S abri Berkel de zaman za­
man buraya ugrarlar.
Fikret Adil Asmalmzescit 74 adh kitabmda bir giin oraya Necip
Faz1l 'la geldigini anlatir. Ogle yemegi saati i;oktan gelip gei;mi§tir.
iki ahbap o giinlerde para tutmad1klan ii;in i;aya yatmaktan ba§ka
i;1kar yol bulamazlar. <;ay bitmesin diye de yudum yudum ii;meye
biiyiik bir ozen gosterirler. 0 zamanlar Cumhuriyet gazetesinin
edebiyat sayfas1m Peyami Safa yonetmektedir. Fikret'le Necip Fa­
z1l hirer yaz1 yaz1p Cumhuriyet' ten para koparabilmek ii;in kaleme
sanhrlar. Necip Faz1l ' m yaz1smm ad1 "At;hk"tir. Tam o s1rada kah­
veye Fikret ' in bir arkada§t gelir. Fikret, Neci p Faz1l ' a sezdirmeden
ondan biraz para s1zdmr, soma da N eci p' i alarak Amerikan Lokan­
tas1' na gotiiriir. Yemekten soma yine yaz1larm1 bitirmek ii;in Pet­
rograd' a donerler. Birer de kahve ismarlarlar. Gelin goriin ki, ya­
z1lar bir tiirlii bitmek bilmez. Necip Faz1l bir ara §byle der:
- Allah beliim versin. Kanum doydu, ai;hk dii§iincelerim kay­
boldu.
Necip bunun iizerine oniindeki kag1d1 bUfll§tUrup atar. Yeni bir
kag1tla yeni bir yaz1ya ba§lar. Bu kez yazmm ad1 §U olacakt1r:
"Oliime Dair Nesirler."

1 12
1 9 3 7 yilmda Fikret Muallii, Ayvahk ortaokulunda resim ogret­
menidir. Arna bir gun Petrograd' dan i<reriye bir adam girer. Fikret
Muallii 'drr bu. Masalardan birinde de Hiimit Gorele oturdugu i<rin
hemen yamna damlar. Masaya raspalaymca da:
- Okul mudurtinu kovdum geldim. Zeytinyag zeytinyag. Ner-
deyse salata olacakt1m. Ka<rt1m geldim.
- � imdi ne yapacaksm?
- is viFe 'de sergi a<racag1m.
- Ka<r tuvalin var?
Yirmi.
Bu kadar resmi ne vakit yaptm?
- Ne yapmas1, hepsi de bo§ tu val. Dumbeleklere bir de resim mi
gosterecegim? Sergi a<racag1m sadece. Gelsinler, bo§ tuvalleri sey­
retsinler.
Fikret Muallii'mn oykiileri <roktur. Saliih Cimcoz, onu <rok sev­
digi i<rin her zaman korur. Bir kez yine evine alm1§tII. Fikret iki ay
<rah§ir, bu yuk bir tablo yapar. Arna rahat bir ya§am i<rinde yapilan
bu tablo Fikre t ' i sarmam1§t1r. B ir gun tabloyu jiletle par<ra par<ra
ederek Cimcoz'un evinden ka<rar.
l 940 'larda Samim Kocagoz, S abahattin Kudret, Saliih B irsel -
Nisuaz'da oturmad1klan ak§amlar- burada otururlar. Saliih B irsel,
Orhon M. Anbumu 'nu ilk burada tamm1§t1r. Orhon Petrograd' a
bir "Turk Ku§u" genci olarak ad1m1m atm1§t1r. Planorle havalarda
rekorlar kuarak gelmektedir. Askerligini Hava Yedek Subay1 ola­
rak yapm1§, Kovan admda da bir §iir kitab1 <r1karm1§tlr.
0 ak§am Birsel ' le Anbumu ge<r vakitlere de gin §iir uzerine ko­
nU§ffiU§lardtr. Aynlacaklan vakit Birsel, Anbumu 'nun yatacak ye­
ri olmad1g1m ogrenince, onu Ku<rukparmakkap1' da Aptullah Soka­
gmda kald1g1 pansiyona gotiiriir. Nedir, odada Anbumu'nun gece­
leyebilecegi sadece bir koltuk oldugu i<rin Orhon, sabahlara kadar
tavamn tahtalanm saymaktan ba§ka bir i§ yapmaz.
Orhon yeniligi ve seruveni <rokca seven insanlardandir. S rradan
bir ya§am surmek, s1radan bir i§te <rah§mak istemez. Girdigi me­
murluklardan bir sure sonra aynlmasma §a§mamahd1r. 1 946 yilm­
dan sonra Turk sinemas1 yeniden canlanmaya ba§lad1g1 vakit Or­
hon da hemen oraya dogru ko§acak ve Seven Ne Yapmaz filmiyle
Turk sinemasmm onemli bir Bad Man'i (kotii adam) olarak ortaya
atilacakttr. Arna k1sa zamanda kendi agrrhg1m ve jeune' Wgunu ko-

1 13
yacag1 Yuzba�1 Tahsin ' lere de yonelecek ve Kanh Para ' daki yo­
netmenligiyle hi<r degilse o y11lardaki yonetmenler arasmda dikka­
ti <rekecektir.
Anbumu i<rkiye pek yatkm degildir. Arna evinde dostlanm ag1r­
layacak i<rki bulundurmay1 da hi<r eksik etmez. Hem de i<rki §i§ele­
rini dolaplarda saklamaz, onlan salonda iplerle tavana asarak ko­
nuklanmn gozi.ine sokar. Hemen hemen her koltugun yamnda ta­
vandan sarkm1§ bir votka §i§esi bulunur. i<rki i<rmek isteyenler yine
yamndaki orta masas1 i.izerinde duran bardag1 ahr, §i§eden buraya
i<rkiyi boca eder. 1 946 yilmda Anburnu, Hac1 Emin Efendi Soka­
gmda otururken bir pazar sabah1 evine gelen Beh<ret Necatigil, Ok­
tay Akbal ve SaJah Birse l'i de yine boyle bir odada, duvardan du­
vara sahncak gibi sallanan i<rki §i§eleriyle kar§ilam1§tlr. � i§eler her
i.i<r konugu iyisinden bi.iyi.ilemi§, §i§elerin i<rindekiler ise onlan ye­
re sermi§tir. Bereket Orhon i<rki §6leninin arkasmdan bol biberli bir
�aka�uka -meyhanelerdeki ad1; Menemen- §6lenini de uygulama
alamna koymu§tUr ki, bizimkiler iyice ayilm1§lardrr. 0 gi.inden
sonra da i<rkiye degilse bile �aka�uka'ya tovbe etmi§lerdir.
SaJah Birsel, Cahit S1tki 'y1 da ilk bu kahvede tammi§tlf. Cahit,
Paris'ten yeni donmi.i§ ti.ir. B irsel 'in Servetiji"inun dergisinde yaym­
lanan "iflas" adh §iirini okudugu i<rin de ikisinin arasmda bir ya­
kmhk parlami§tlr. Sabahattin Kudret'in Cahit ' l e tam§mas1 da a§a­
g1 yukan o y1llardad1r. Arna Sabahattin onu ilk 1938 yilmda B e§ik­
ta§'ta Kilise Meydanmda bir meyhanede gori.ir. 0 gi.in Cahit'in
Cumhuriyet gazetesinde "Papatya" admda bir oyki.isi.i <r1km1§t1r.
Osti.inde gri renkte bir pardesi.i vard1r. Yakasmda da bir papatya.
Nedir, Sabahattin onu uzaktan gorecek, yamna yakla§may1 goze
alamayacaktir. <;i.inki.i o y1llarda ozanlann kendisinden bi.iyi.ik, ken­
dinden once i.ine eii§mi§ ozanlara duyduklan sevgi ve sayg1 daha
yitirilmemi§tir. Sabahattin, Cahit'e kar§1 duydugu bu sevgiyi iki yil
sonra, onu i.i<r saat i<rin Abonoz Sokagmda bir eve kapatmakla da­
ha iyi gosterecektir. ikindi suland1r. Sabahattin, Beyoglu Cadde­
si 'nde Cahi t'e rastlar. 0 gi.in sabahtan i<rmeye ba§lad1g1 i<rin Ca­
hit'in ayakta duracak hali yoktur. Sabahattin koluna girer. Cahit
sarho§ oldugu vakitler, arkada§larmm kollanm <rimdikledigi i<rin
bu ah§kanhg1m Sabahattin' den de esirgemez. Sabahattin 'in ise
onemli bir i§i vardir. Ne yapsm? Tutar, Cahi t'i Abonoz Sokag1 'na
goti.iri.ir. Orada ona bir oda a<rtmr: "Yatsm §imdilik burada'' der. i§i

1 14
bittikten sonra da gelir, onu oradan -r1kart1r. Kendini az bu-ruk bil­
meye ba�lam1� olan Cahit ' i ahr, Bqikta�' taki evine gotiiriir.
Sabahattin ' i Cahit de -rok sever. Bunu Ziya Osman Saba'ya
yazd1g1 20 Ocak 1 943 giinlii mektuptan da -r1karabiliriz. Ger-ri o
mektup Satah Birsel'i memnun edecek nitelikte say1lmaz ama, biz
de burada Satah Birsel'in �ak�ak-r1hgm1 yapacak degiliz:
"ibrahim' in �ahit oldugu hadisenin kahramam bizim Salah Bir­
sel' dir. Sabahattin Kudret, bitakis sogukkanhhg1 ve siikGnetiyle
daha e fendi, daha �air ve hele daha insandi. Okudugu �iirler haki­
katen giizeldi. Fakat akhmda kalmadi. Mamafih, bana mektup ya­
zacagma gore, o �iirlerden de bir ikisini yazacagm1 umuyorum. 0
ak�am Sabahattin Kudret'ten -rok memnun kald1m."
Cahit S1tk1 1 944 yilmda bir giin de Birsel'den memnun kala­
caktu. 0 y1l Cahit, �iirlerini kitap halinde toplamak istemektedir.
Ak�amiistii Petrodrad' da Satah Birsel ' le otururken ona da a-rar bu
dii�iincesini. Cahit biitiin �iirlerini kitabma alacak m1du? Evet ala­
caktu. B irsel soz arasmda ona, "Bir de B akt1m ki Olmii�iim" �iiri­
ni sevip sevmedigini sorar. Hoppalaaa! Cahit o �iirini hi-r hatula­
mamaktad1r. Satah hatulatmak i-rin �iiri okur. Cahit 'in yiiziinde bir
�avk yanar. "iyi �iir" der. Sonra da �iirin hangi dergide yaymland1-
gm1 not etmek i-rin kalemini -r1karu. Nedir, daha sonraki giinlerde
�iirin kimi dizelerinde diizeltmeler de yapacak ve ona son bir bi-rim
vermek de isteyecektir:

Bir de baktmz ki olmii�iim!


Diinya sonmii� ba�ucumda;
Bir tiirlii goziimden gitmez.
Ne gurbetlere dii�mii�iim!
isterdim ki avucumda! ..
Kimse hiilim sual etmez.
Sorma nelerden olmu�1m1,
Nelere etmi�im veda;
Bocek/ere giiciim yetmez.

Nedir Cahit S1tk1'mn bu �iiri 1940 �iirinin -rizgisinde bir �iir de­
gildir. Arna Cahit S1tk1, Ahmet Muhip' le l 930' lardan ahp getirdi­
gi Turk �iirine yeni vezinler aram1�. daha dogrusu eski vezinlerden
ah�1lmam1� sesler -rikarmaya -rah�m1�tu. Bu yiizden de 1 940 y1lla-

1 15
rma geldigi vakit �iirde yap1lmak istenen gemi degi�tirme olaym1
hi� de yadirgamam1�. tersine ona ktsa zamanda ayak uydurmu�tur.
�u var ki, karamsar bir �iir yiiriitiiciisii olmaktan da biitiin biitiine
vazge�memi�tir.
Cahit S1tkt'mn "Yeni �iir"de en �ok tuttugu yan da 1940 y1h
ozanlarmm �iirin bi�im olduguna, oziin ancak bi�imle var olabile­
cegine, bi�ime kavu�mam1� bir soziin bir gere� y1gmmdan oteye
ge�emedigine inanmalandir. Cahit, Ziya Osman Saba'ya For­
me' dan (bi�imden) ne anlad1gm1 �oyle a�1klar:
- Soylemek istedigim �eyin -duygu, hayal, dii�iince, izlenim,
v b.- nasil soylenmek istendigini sezerek, ke�federek onu o �ekil­
de soylemeye form diyorum. Tabii bunun i�in de ifade arac1m1z
olan sozciiklere goziimiiz, kulag1m1z, elimiz, ayag1m1z imi�ler gi­
bi davranmak, onlan uzvuyitemizin par�alan olarak kabul etmek
gerekir. Sozciiklerle bu kadar i�li d1�h olduktan sonra hangi duy­
gunun miiphem soylenmesi, hangi dii�iincenin kuvvetle ifade edil­
mesi, hangi hayalin kmk dokiik anlatdmas1 gerektigini sezmek ve
ona ozledigiform ' u bah�etmek biraz dikkate, biraz �ah�maya bag­
hd1r. � iirde hi�bir vezinle, hi�bir onyarg1yla eli kolu bagh olma­
mak gerekir derken bu dii�iinceden yola �1kmaktay1m. Yani �iir, �a­
irin kaprisinin, ah�kanhgmm filan tutsag1 olmay1p kendi hayat1m
ya�amah, istedigi form ' u zorla kabul ettirmelidir, demek istiyo­
rum. Hep aym vezinle, aym ko�ma ya da gazel ya da mani tarzma
el atanlann yamld1klanm da ifade etmekle kalmay1p ispat da ede­
bilirim. Samyor musun ki Heredia'mn her aklma gelen �iir muhak­
kak sonnet olarak geliyordu. Arna o, hepsini bu �ekle sokmak sap­
lant1sma nasdsa baglamp kalm1�ti. Tabii yamhyordu. B audela­
ire 'in, Verlaine'in, Mallarme 'nin, Valery'nin, Rimbaud 'nun, vb . . .
hep �e�itli vezinlerle yazmasm1, �iirlerinin �e�itli topografik �ekil­
lerde olmasm1, bu ger�egi ve zorunlulugu anlam1� olmalarmda ara­
mak gerekir. K1sacas1 �air, �ocuklanna hep aym renk ve bi�imde
giysi giydirmek isteyen babadan �ok, kii�iik karde�lerinin hangi
renk ve bi�imde giysi i�inde daha giizel, daha sevimli olabilecek­
lerini, onlann hareketlerinden ve sozlerinden anlayarak onlara is­
tedikleri renk ve bi�imde giysiler giydiren bir agabey, anlay1�h bir
agabey durumunda olmahd1r.
Cahit Sith, Ziya Osman 'aform iizerine a�1klamalar yapt1g1 bu
15 Mart 1 942 giinii kendi �iirlerindeki ses ve mimari �e�itliliginde-

1 16
ki nedenin de bu di.i�i.inceden dogdugunu belirtir ve bu ger<!egi ta
ilk �iirlerinden beri anlam1� oldugunu a<!1klamay1 da unutmaz. Ay­
nca bu <!ah�ma bi<!iminin kendisinde art1k daha a<!tk bir bilin<!le,
daha olgun bir anlay1�la si.iri.ip gittigini soyler. Sonra da Ziya'ya,
hi<! de inandmc1 olmayan, biraz da onun kendisine <!Okca bagh ol­
masmdan yararlanmak istegini ortaya koyan bir itirafta bulunur:
- Form sorununa bu kadar takthp kalmam, onun ger<!ekten nite­
ligini ara�tirma yolunda bu kadar <!ah�mam, fizik <!irkinligimin
i.iri.ini.idi.ir. insan, yoksun oldugu �eyin degerini ve anlam1m daha
iyi anlayabiliyor. Form' suz da gi.izellik olmayacag1, olamayacag1
a<!1ktir. Gi.izellik ancak Form' da apparition yapabilir (kendini gos­
tere bilir).
Nedir, Cahit'in bi<!im i.izerindeki bu di.i�i.inceleri Yeni Ku�ak'm
bi<!im di.i�i.inceleriyle uyu�tugu halde, onun insanlarla kucak kuca­
ga gelmek, toplum sorunlanyla ilgilenmek ve ya�amm tad1m <!l­
karmak egilimlerine yabanc1 kald1g1 gori.ili.ir.
Oysa, 1 940 Martmda ilk s ay1s1 <!tkan ve ertesi ay da ikinci say1-
s1 <!tktiktan sonra kapanan Sokak dergisinde Sabahattin Kudret'in
"Bir Mi.inaka�a Etrafmda Di.i�i.inceler" adh yaz1s1 Yeni �iir'in ozel­
liklerini daha iyi belirtir:
- Bir sanat ve hayat faaliyetinin ba�hca miyan olan sanat <!ile­
sini, toplum ve nefis murakebesini, di.in ya ve olaylar kar�1smda bir
duruma hi<! degilse ozlemi getiren Yeni Nesil'dir. Kendisinde bir
ki�ilik, bir degerler levhas1 kurduktan sonra sahneden salona, sa­
londan sahneye ve nihayet sokaga, hayata kan�mak hirs1m ve so­
kakta kalmamn, kar�1smda belli bir anlay1�1 ve estetigi ile tutarh
bir okuyucu-seyirci toplulugu bulamamamn hi.izni.ini.i duyan ve bu­
n u bir sorun haline getiren Yeni Ne sil' dir.
S abahattin, yaz1smda eski ku�akla yeni ku�ag1 ayiran �eyin fildi­
�i kule oldugunu da soyler ve: "Bugi.ine uymayan sanat<!1y1 tasfiye"
anasozi.i i.izerinde durur ve her sanat<!1mn ister istemez <!agmm ada­
m1 olacagm1 belirtir. Nedir, S abahattin 'in bu yaz1smdan, sanat<!1la­
rm "yenilik yobaz1" olmamalanm istedigi de sezilir. 0, bu di.i�i.ince­
sini 13 yd sonra TUrk D ili dergisinde (sayi: 23, Agustos 1953) ye­
niden ele alacak ve �unlan soyleyecektir:
- Kimi sanat<!l yerer vezinle kafiyeyi, �iir i<!in zararh kay1tlar
olarak gori.ir. �airin vezne, kafiyeye bagh kaldtk<!a hi.irli.igi.ini.i yitir­
digini, soylemek istedigini orasmdan burasmdan kirparak soyle-

1 17
mek zorunda kald1gm1; �iirin oz, hayal, duygu giiciinii kostekledi­
gini samr. . . Kimi sanat<!l da vezinle kafiyenin �iirin oliimsiiz ilke­
leri olduguna kanm1�tlr. Giiniimiizdeki vezinsiz, kaftyesiz �iir <!tg­
nnm sona erecegi, eski bi<!iminin i<!inde �iirin, kendi deyi�leriyle
biiyiik �iirin ba�layacag1 giinii bekler. . . Vezinle kafiyeyi oven de,
yeren de kurallara dii�kiindiir. Oysa ortada, giin gibi aydmhk, sa­
natm ta kendisi dururken, kurallara kulak vermek neye?
Burada Sokak dergisinin ad1 iizerinde de durmak gerekir. Sokak,
sanat<!mm fildi�i kulesinden <!tkmak, sokaga a<!1lmak, y1gmlann
i<!inde y1gmla birlikte ya�amak isteyen yeni sanatm bayrak adlann­
dandir. Sokak, yeni ozanlann Kii<!iik Adam 'la ha�ir ne�ir olmalan­
na, onun kayg1lan, sevin<!leriyle burun buruna gelmelerine arac1
olur. Dogrusunu ararsamz, bu Kii<!iik Adam terimi Hans Falla­
da ' run 1938 y1llannda Tiirk<!eye <!evrilen Ku�uk Adam Ne Oldu Sa­
na? adh romanmdan sonra ortalarda dola�maya ba�lam1�tlr. Hans
Fallada, insanlann diinyaya bir "bahk gorii� a<!1smdan'' bakmama­
lanm ister. Yeryiiziiniin harikalarla dolu olduguna, Tannnm bunla­
n biz gorelim, hayran olahm diye yaratt1gma inamr. Fallada'ya go­
re, Kii<!iik Adam alabildigine ozgiir olan adamd1r. Bu adam -Falla­
da, onu bir memur olarak dii�iinmii�tiir- ogleden sonra i�ten eve
gelince hemen acele bir kahve i<!er, sonra da kans1 ve <!Ocuguyla
birlikte gezmeye <!tkar. Kimi zaman bu memurun elinde <!i<!ek su­
lamak i<!in bir bah<!e siizgeci de bulunur. Kans1 da gidecekleri ge­
zi yerinde topraga dikmek i<!in bir gazete kag1dma sard1g1 <!i<!ekle­
ri yiiklenmi�tir. Kii<!iik Adam'm mutlulugu, elinde ille de bir bah­
<!e siizgeci ta�1mas1 degildir elbet. Arna mutlu olabilmek i<!in insa­
nm ho�una giden, aklmdan ge<!en herhangi bir �eyi yapabilmesi ge­
rekir.
1 940 �iirinde bu Kii<!iik Adam'm, bu kii<!iik mutluluklar ile ye­
tinen insanlann ya�amlan, biiyiik bir yer tutar. Sabahattin Kudret,
"Tasa" adh �iirinde �oyle der:

Benim de bir �eyler katmam lazmz


Go/...-yuzune
. ve insanlara.
Mesela yard1m etmek istiyorum
Anla�masma bulutlann, bacalarla.
Beraber geceyi ge�irmelerine.
Bulunsam diyorum ak�am yemeginde, sofrasmda

1 18
Kii<;iik memurun, tezgahtann.
KIZlmn riiyasinda konuFam.
Burada, yine o s1ralarda Ttirk<;eye <;evrilmi� olan Henry de
Montherlant'm Bekarlar adh romam da soz konusu edilebilir. Ay­
lak, uyu�uk, i<;ekapamk, s1ktlgan, uykusever bir insan olan ve az
kullamlm1� kadm iskarpinleriyle z1vanadan <;1kan Mosyo de Co­
antre 'nin ya�amma dayanan Bekarlar'm, Hans Fallad a'mn romam
gibi Turk �iirine dogrudan bir etkisi yoktur ama Kti<;tik Adam 'm
kafalardaki ki�iliginin olu�masma onun da bir �eyler katt1g1 dti�ti­
ntilebilir.
Sabahattin Kudret Sokak dergisinin ikinci say1smda Mosyo de
Coantre 'nin �iirini bile yazm1�tir:

Mosyo de Coantre bir ev dii�iiniirdii.


Ve daha r;ok yaln1z kalmay1.
Seine nehri boyunda gezindigi bir giin
Herhangi bir kadina
Baz1 �eyler soylemek de isteyebilir.
Bun/an onun gayet s1k1lgan
Bir adam olu�1mdan anllyorum.

"Kti<;tik Adam'' tema's1 ilerki y1llarda Orhan Kemal 'in kafasm1


da iyice dolduracak ve Orhan Kemal 1 949 y1lmda Baba Evi adh
romamm yaymlarken -kitabm bir ad1 da Kii<;iik Adam' in Not/a­
n' dir- onsoztinde �unlan soyleyecektir:
- Kti<;tik Adam '1 Adana kahvelerinden birinde tamd1m tesadti­
fen. Sakalh ytiztinti avu<;lan i<;ine alm1� dti�tintiyordu . A<;1k mavi
gozleri, ktvirc1k san sa<;lan vardi. Birbirimizi uzun uzun gozden
ge<;irdikten sonra yamma geldi. Beni birisine benzettigini soyledi.
( . . . ) 0 �imdi nerde mi? Kimbilir? Kti<;tik Adam' lara ozgti <;ileli bir
ya�am1 stirecek, belki izmir 'de, belki istanbul 'da, belki de Van 'da.
Gortiltiyor ki Kti<;tik Adam, Orhan Kemal'le alamm ve anlam1m
geni�letmi�. \:ileli Adam sm1rlanna gelip dayanm1�tlr. Arna bu <;ile­
li, bu ekmegini gtinti gtintine kazanan ki�ilerin sertivenlerine daha
once Sait Faik'in oyktilerinde de bol bol rastlamr.
Nedir, bu "ktzgm dam tisttinde'' ya�amlan ya�amm yamnda ya­
�amm sevilmesi, ya�ama sevinci i<;inde insamn kendinden ge<;me­
si de vard1r. Orhan Veli:

1 19
<;aym rengi ne kadar giizel,
Sabah sabah
A�1k havada!
H ava ne kadar giizel!
der. Oktay R1fat se kirpiklerin tane tane, ka§lann tel tel olU§Undan
bir ya§ama sevinci <;1karmaya <;ah§tr:

Ne giizel enseyi ge�memesi sa�larm


Alnmuzda bitmesi
Tane tane olmas1 kirpiklerin
Tel tel olmas1 ka�lann
Ne giizel insan yiizii
Elmac1k kemigi ve on parmak
Ya diinyanuz, biitiin bu mevsimler
Bulutlar, telli kavak ve istanbul
Bu ya§ama sevinci Melih Cevdet'in, Sabahattin Kudret 'in, Me­
tin Eloglu'nun, Bedri Rahmi Eyiiboglu'nun, Salah Birsel'in §iirle­
rinde de kendini gosterir. Dahas1, Salah Birsel oteki y1llarda daha
ba§ka bir §ey de yapacak, ya§ama sevincini uzun uzad1ya anlatmak
yerine ya§ama sevincini §iiriyle duyurma denemelerine giri§ecek­
tir.
Burada 1 940 §iirinin ozellikleri iizerinde dururken onun yergici
yam iizerinde de birka<; soz soylemek dogru olur. Yergi §iirleri
1 940 Ku�ag1 ozanlanmn toplum sorunlanna da <;okca egilmesiyle
ortaya <;1km1§tlr. Bunlarm ilk orneklerine R1fat llgaz 'm §iirlerinde
rastlamr. Sonradan Metin Eloglu da -R1fat llgaz'm ger<;ek<;iligine
yonelmeden- oniine <;1kam yermeye ba§lar. Bu y1llar Salah B irsel,
Oktay R1fat, Melih Cevdet ve Orhan Veli'nin de ta§lamalar yazd1-
g1 y1lardir. Beh<;et Necatigil, Erciiment Behzat Lav ve Necati Cu­
mah'mn da vardir bu tiir §iirleri. Arna biz buraya Eloglu'nun bir §i­
irini almak isteriz. \:iinkii onunkisi bizim burada anlatt1klanm1zla
da ilgilidir:

Bu arada sanat i�leri de geli�ti;


Tekke iliihileri, Mmakyan tiyatrolan,
Bilmem kiminf1r�asmda
Manolyalar olmezle�ti;
Hele bir Yahya K emal yeti�ti ki

120
Yahya K emal derim sana . . .
Tanzimat, Servet1fiinun, Fecriiiti. . .
0 deh�etli yazarlar bi r olup
Bunca gen;egi tefe koydular;
Biilbiille mehtabm hakk1n1,
Heceyle aruzun �erefini korudulm:
Bu memleket ba�ka tiirlii nasil kalkmsm?
Ya�asm
Vallah billah ya�asm!

1 940 �iirinin kutusunu kapatmadan once -bu konu art1k kabak


tad1 vermeye ba�lam1�tir- burada Melih Cevdet'in Yeni Siir seri.ive­
ni i.izerindeki gori.i�lerine de yer vermeliyiz. \:i.inki.i o da oteki
ozanlar kadar bu konu i.izerinde di.i�i.inmi.i� ve yazm1�nr. Aldi Me­
lih Cevdet, bakahm ne soyledi:
- Hece vezniyle yazilm1� olan �iirlerde, gi.ini.ine gore, az da olsa
bir yenilik, bir tazelik vard1 denilebilir. Fakat o �iirlerin bize verdi­
gi bir s1kmt1 da vardir. B unu bi<;im ve anlam sanatlanndan blkma
diye adland1rabiliriz. 0 donemde, 0 gi.ine degin �iiri yapan ogeler
di ye bilinen bi.iti.in sozi.imona ustahklara kar�1 bi tepki vardi. Asil se­
bep tepkidir. Cahit S1tk1 ve Ahmet Muhip'le adamakilh batila�an ol­
<;i.ili.i uyakh �iirimiz yine de bu <;er<;eve i<;inde <;irp1mp duruyordu.
�iirin sm1rlanm geni�letmek sorunu her an kar�1m1zda duruyordu.
i�te boylece Ol<;i.iyi.i, uyag1, bi<;im ve anlam sanatlanmn topunu bir­
den atmak yoluyla �iir elde etmek mi.imki.in olabilir miydi? Bu i�,
bat1da <;qitli �iir aklmlanyla yapilm1�ti. Sozgeli�i Si.irrealistlerin <;e­
�itli �iir deneyleri . . . Bu deneylerden yararlanmakta o zamanki ozan
arkada�lanmm pay1 bi.iyi.ikti.ir.
isterseniz burada son sozi.i de Oktay R1fat'a verelim. \:i.inki.i o da
1940 �iirinin bir ba�ka ozelliginden, aydmhktan soz a<;acaknr.
- B ence aydmhk sorununu bir kavram olarak degil de, her �iirin
ko�ullanna gore ayn ayn di.i�i.inmeli. Kimi �air aydmhk olmamay1
�iirin bir gi.izellik ogesi say1yor; �iirlerini bir sis arkasmdan sunu­
yor; mesela Ha�im. Kimi �air de aydmhk olmak istedigi halde ele
ald1g1 konunun kan�1khg1 yi.izi.inden aydmhk olam1yor. Bir de us­
d1�1 anlamlar var. Frenk �airlerinden bazilan kelimeleri mant1k ol­
<;i.ilerine gore birlqtirmiyorlar. Tabir caizse, yeni anlamlar <;1k1yor
ortaya. Eluard 'da oldugu gibi. Bunlann da aydmhg1 kendine gore.

121
Bence asil i.izerinde durulmas1 ve yenilmesi gereken, Ha�im ' in sa­
vundugu kapahhktir. Sonra Ha�im'in anlad1g1 �eyi halk da anlaya­
bilir. Ha�im kapah olmakta bir marifet, bir hi.iner gori.iyor ve �iiri­
ni adeta sanat olmaktan i;1kanyor; i;i.inki.i ben mi.i�terisiz sanat ta­
savvur edemiyorum. Bu bak1mdan Ha�im'in �iirinde sanata kar�It
bir yan buluyorum. Tekerlemelere, b ilmecelere gelince, hence bun­
lar aydmhk �eyler. Anla�Ilmaz gibi gori.inmeleri zihni i;qitli an­
lamlar i.izerinde dola�tirmalanndan geliyor. Zihin bunlardan biri
i.izerinde karar kilamaymca o tekerlemeyi, b ilmeceyi kapah sam­
yor. Oysa ki bunlar anlam1 geni�letmekle daha da aydmhk oluyor.
Oktay R1fat'm Yaprak dergisinin 4. say1smda -15 �ubat 1949-
sozi.ini.i ettigi bu aydmhk �iir sonraki y1llarda alacakaranhga doni.i­
�ecek ve de 1 940 Ku�ag1'mn kimi ozanlan -Oktay R1fat da ii;lerin­
de olmak i.izere- Amerikan ve ingiliz �iirlerinin yanh� i;evirilerin­
den dogan ikinci Yeni � iirinin i.ilkesine ta�macaklardir. Arna onla­
n kan�tirmayahm. <;i.inki.i biz, i;ok �i.iki.ir, edebiyat tarihi yazm1yo­
ruz. Ba�kalan yaz1yor mu, yazm1yor mu, onu da bilmiyoruz.

122
iki Tehlikeli Adam

ilhan Berk 'in Sait Faik'le tam�mas1 da Petrograd' da olmu�tur.


Abidin Dino ile Petrograd' a* gelen ilhan orada Sait'i gormi.i�, Sa­
it de ilhan 'm koltugunun altmda Dostoyevski'nin Buda/a' s1m sap­
taymca kendisine <;engel atmak gerektigini di.i�i.inmi.i�ti.ir. Sait o za­
manlar Sirkeci'de Bi.iyi.ik Postane yamndaki babadan kalma zahi­
reci di.ikkamm daha kapamad1g1 i<;in ilhan, Sait'le arkada�hg1m
gi.indi.izleri orada koygun bir hale getirir. Sait'in sonralan Birtakmz
lnsanlar ad1m alacak olan Medan Mai�et Motoru romanmm -bu
romam Sait bir9ok kitap9Ilann kaplSlm a�md1rd1ktan sonra 1 942
y1hnda kendi hesabma bastirm1�. ama kitap yaymlamr yaymlan­
maz toplatilm1�t1r- mi.isveddelerini ilhan'a okumak i<;in vermesi de
o gi.inlere rastlar. Abidin Dino buna �a�akahr:
Ya kaybolursa!
Arna ilhan onu kutsal bir kitap gibi koynunda ta�1yacak ve bir
gi.in Oktay Akbal ' a da uzunca bir par9as1m okuyacakt1r. Mi.isved­
deler eski harflerledir. ilhan, <;at pat, yine de bir �eyler saker.
ilhan o y1llar tam bir koyli.idi.ir. Ses dergisine bir �iir gondermi�.
yaymlanmca da istanbul 'a gelip Abidin Dino'yu bulmu�tur. Ne og­
rendiyse de Abidin'den ogrenmi�tir. Abidin bir gi.in onu, eni�tesi -
ablasmm kocas1- Suphi Nuri ileri'nin evine yemege goti.iri.ir. il­
han'm o gi.ine degin gormedigi evlerdendir bu. Sofraya bakan u�ak
<;mg1rakla <;agnlmaktadir. Masamn i.izerinde bir si.iri.i <;atal, b19ak
vard1r ama, ilhan bunlann nasil kullamlacag1m bilmemektedir. 0
gi.in yemekte adamakilh susarsa da kimseden bir bardak su isteye­
mez.
* Sail Kaum-Duhani Viel/es Gens Viel/es Demeures adh kitabmda Nisuaz Pasta ne­
si' ndcn birka'< dtikkan otcdc Epire admda bir kahvc bulundugunu yazar. A�ag1 y u­
kan Petrograd'm ycrinc dti�cn bu kahvcnin Petrograd'm agababas1 oldugu da dti­
�tin tilcbilir.

1 23
Suphi Nuri'nin evi o sualarda btittin edebiyat\:tlara a\:tktu. il­
han, bir ba�ka gidi�inde orada Abidin 'in d1�mda Fikret Adil, Mina
Urgan, Nail V., S ait Faik, Halet �ambel -sonradan Nail'le evlene­
cektir- ve Gtizin Dino'ya rastlar. Suphi Nuri ileri'nin evinin alt ka­
tmda oturan Gtizin Dino, daha Abidin'le evlenmemi�tir, ama ona
kancay1 iyiden iyiye takm1�tu. B ir gtin Nail V. , Gtizin'in evine git­
tigi vakit onu duvara, tizerinde daireler bulunan bir-kag1t asm1�, b1-
\:ak talimleri yaparken bulur. B t\:ak talimlerinin ne oldugunu sor­
dugu vakit de �u kaq1hg1 ahr:
- Abidin benim olmazsa onu oldtirecegim.
Petrograd tam bir bulu�ma ve tam�ma yeridir. Beyoglu'na \:l­
kan sanat\:tlar, hi\: degilse camdan i\:eri bir gbz atmadan edemez­
ler. Ger\:i kimileri Viyana Kahvesi'ni de s1k s1k yoklarlar ama Ni­
suaz 'la Petrograd, Beyoglu 'nun gobeginde oldugu i\:in \:okluk bu­
ralara dti�erler.
Viyana K ahvesi ... * daha \:Ok ressamlarm kahvesidir. Cerna! Tol­
lu, Leopold Levy -Gtizel Sanatlar Akademisinde Resim Boltimti
�efi- Cevat Dereli, Sabri Berke!, Salih Uralh, Hakk1 Anh, Abidin
Dino, Arif Dino, Edip Hakk1, Hamit Gorele, Avni Arba�. Nuri
iyem, Fethi Karaka�. Mtimtaz Yener, Ha�met Akal oraya gelen
ba�hca ressamlardu. Bedri Rahmi Eytiboglu da en \:Ok buraya ge­
lir. Heykelci Kenan Yontu \:'la Mari'ye de rastlamr burada. Mari,
Gross admda bir Alman helkelcisiyle ni�anhdu. Gross, Narmanh
Yurdu'nda kahr ve de burada kahvelenir. Bedri Rahmi, Mari'nin
heykellerine btiytik bir deger gosterir. Soylenenlere inanmak gere­
kirse, "Karadut" �iirini de onun i\:in yazm1�tu:

Karadutum, <;atal karam, <;ingenem


N ar tanem, nur tanem, bir tanem
Aga<; isem dalm1sm salkm1 sa<;ak
Petek isem balims1m agulum
Giinahm1sm, vebalimsin.
Dili Mercan, dizi mercan, di�i mercan
Yoluna bir can koydugum
Gokte ararken yerde buldugum
Daha ne olacaktm bir tanem

* Viyana Kah ves i 'nin yerinde, daha eski zamanlarda Pou/ik Loka111as1 vard1r.
Bura y 1 Avusturya-M acaristan elr,:isi B aron de Calice'in arabac1s1 Pauli k i�letir.

124
Giilen ayvam, aglayan nanmsm
Kad1mm, k1srag1m, kanmsm.

Gelin goriin ki nergis boyunlu Mari -Bedri Rahmi onun resmi­


ni de -rizmi�tir- daha gen-rliginin ilk y1llannda diinyaya allaha1s­
marlad1g1 -rekecektir.
Viyana K ahvesi istiklal Caddesi'nde, 453 numaradaki Aykut
Han'm -Lebon' dan iki diikkan yukarda- ta�hgmdad1r. <;ok Avrupa
bir kahvedir. Fincanlanmn giizelligine diyecek yoktur. i-rki i-ril­
mez. Arna s1cak, i-rten bir yerdir. Sonralan <;alg1c1 Mazarik'in Sa­
to admda bir lokantaya donii�tiirecegi kahveye edebiyat-rilardan
da Sait Faik, Cahit S1tki, Ahmet Muhip - 1 940'dan once- �evket
Rado, Fikret Adil, Samim Kocagoz, Salah Birsel, S abahattin Kud­
ret gelir. Ferdi Tayfur da burada s1k sir goriiniir. ikinci Diinya Sa­
va�1'nda Orta Avrupa'dan kopup gelmi� go-rmenler -rogunluk ka­
zanm1�tlr. ingiliz, Alman, Rus casuslan da burada cirit oynar.
Viyana K ahvesi gibi i-rten ve s1cak kahvelerden biri de Mosko­
va Pastanesi' dir. Parmakkap1'da, Mis Sokag1 ile istiktal Cadde­
si'nin ko�esindeki bu kahvenin -yiizy1hn ba�mda bu kahvenin ye­
rinde Anciopulo Pastanesi vardir- mii�terisi oteki kahveler kadar
-rok degildir. Satah Birsel' le Sabahattin Kudret orada 1943 y1hnda
bir kez oturmu�lar ve -rok memnun kalm1�lard1r. Arna ikinci bir kez
gitmek istedikleri vakit orada Vecihi Gork, Ziyad E biizziya ve bir
arkada�mm a-rt1g1 GEN Kitabevi (Kitap Saray1) admda bir kita­
bevi ile kar�ila�m1�lardrr.
Yeniden Petrograd'a donmek gerekirse , Napolyon Celal'in
(Cetal Silay) de Sait Faik'le , 1 93 9 yilmda ilk orada tam�t1g1m be­
lirtmeliyiz. Cetal, daha ilk giinden Sait'in "lan" soziinii agzmdan
hi-r eksik etmedigini gormii�tiir. Arna zamanla onun bu sozii daha
-rok sevdiklerine soyledigini anlar. 0 y1llarm Sait'ini isterseniz bi­
ze bir kez de Cetal Silay anlatsm:
"Gece yanlan portakal soyard1k. Yar1sma kadar ismrdlk. Sula­
n damlardi. Soma o bir �arki tuttururdu. Makamma uyard1m. Ben
bir �arki tuttururdum , makamma uyard1:

D1nd1r dmdm dmd1r dm


D1nd1r dmd1r dm.

1 25
0 bekard1, ben bekard1m. Ak�amlan severdi, ak�amlan sever­
dim. Beyoglu'nda gezerdi, Beyoglu'nda gezerdim. Yanmda bo� bir
adam arardi. Yammda bo� bir adam arard1m. Konu�mak istemezdi,
konu�mak istemezdim. Bi.iyi.ik laflardan ho�lanmazd1, bi.iyi.ik laf­
lardan ho�lanmazd1m. Ki.ifredilecek bir herif arard1, ki.ifredilecek
heriftim."
Bu sozler Celal S1lay'm da <;qnisini koyar ortaya. Celal bi.iyi.ik
ac1hlardand1r. Arna bunu kimseye belli etmez, yi.izi.ine takt1g1 <;ok<;a
smtkan bir maske ile ne�eli insanlardan biri gori.inmek ister. Mas­
kesini <;Ilcarmak zorunda kald1g1 vakit de kahvenin d1�arsmda, cad­
deden birinin ge<;tigini gormi.i� gibi flrlar gider.
Ba�ta Vala Nurettin olmak i.izere bir<;ok gazeteciler Celal S1-
lay 'm �iirlerine biter. Vala Nurettin, gen<; ozanlan alaya ald1g1 hal­
de, onun �iirlerini boyuna over. Celal'in, soyad1 Tugsavul olan bir
arkada�1 vard1r ki, Celal Silay der de, ba�ka bir �ey demez. Salah
Birsel 1 943 yilmda - 1 7 Ocak'ta- bir ak�am �ehremini Halkevi 'nde
"�iirimizin Yoni.i" admda bir konu�ma yapt1ktan sonra Tugsavul
sahneye <;1km1� ve Celal'in " B a�1m" adh �iirini "Milli Egitim Ba­
kam Hasan Ali Yi.icel'in ezbere bildigi �iir" diye okumu�tur:

Tutup sar;larmdan ba�mu


ibret pazarlannda gezdirecegim,
Boyun egmi�tir, iimit etmi�tir... diye
Bu gafil ba�1 te�hir edecegim!
Dimdik duramad1g1 i<;in kullarm kar�1smda
Allah bu smtkan ba�tan utanacakt1r!
Yiiz karas1 olmakta devam etmemesi i<;in
Ba�1m ta�lar altmda parr;alanacaktlr.
Gafleti resmediyor smtt1k<;a ba�1m
iyi temennilerle bakiyor �1ma, buna
£minim seliimlamak i<;in aramaktad1r:
Seyircileri i<;inde bir ii�ina!
Tutup sar;larmdan bu smtkan ba�1,
Kaldmmlar iistiinde gezdirecegim:
Boyun egmi�tir. iimit etmi�tir... diye
Bu zelil ba�1 te�hir edecegim!

1 26
Cetal Silay'la arkada�hk kolay i�lerden degildir. <;okca ahngan
oldugu i-rin arkada�lan onunla s1k s1k bozu�ur. Onunla ikide bir se­
lam1 sabah1 kesip, sonra yine ban�anlardan biri de Sabahattin Kud­
ret' tir. Sabahattin onunla bir kez de 1957 yilmda bozu�mu�tur. 0
s1ralar Cetal, Moda'da oturur. Bir giin Sabahattin evine gelir. Ce­
UH, "Otur da beraber yemek yiyelim'' der. Sonra da sofraya alen­
girli bir semizotu yemegi getirir. S abahattin semizotunu -rok sev­
mi�tir. Her ne kadar -ratal kullamrsa da yemekle birlikte parmakla­
nm da yer. Ak�amiistii de Beyoglu'nda rastlad1g1 Baha <;alt'a, Ce­
lal'in yemegini iyisinden over. Nedir, o giinden sonra Celal ' e ner­
de rastlarsa Cetal ba�1m -revirir. D-r ay, dort ay, be� ay. Bir giin Sa­
bahattin dolmu�ta Celal'in yamna dii�er. Cetal ona dirsek vurarak
smt1r. Bu kez Sabahattin ona yiiz vermez. Cetal yine diirter. So­
nunda Sabahattin:
- B ak Cetal, �imdiye seninle birka-r kez kiistiik. Arna hepsinin
nedenini bilirdim. Bu kez neden bozu�tuk bilmiyorum.
Yahu, sen bende semizotunu iyi pi�irmekten ba�ka oviilccek
bir �ey bulmadm m1?
Petrograd' a Cavit Yama-r, Avni Arba�, Cahit Saffet (lrgat), Siiavi
Ko-rer de -rok-ra gelir. Cahit'in 1 940 sonlannda ba�1 pek dardadlf.
Servetifii.nun' un 26 Eyliil 1 940 giinii say1smda yaymlanan "Porda"
adh �iiri i-rin savc1hk kovu�turmaya gi1i�mi�tir. Cahit'in:

Siz, unutulmu� ganimetlerim,


Yagmur boyu avdetlerim,
Arzu boyu azimetlerim,
Ha/a pash bir kilit altinda m1s1mz?

di ye sorular sordugu ve "A-ril porda, sende ganimetlerim" soziiniin


ayaklanna yatt1g1 bu �iir porno olmakla su-rlanm1�tlf.
Nedir, duru�ma -rok uzun siirmemi� ve yarg1-r aklama karan ve­
rerek Cahit'in boylu poslu, �anh �ohretli delikanhhgma yeniden
umur kazand1rm1�t1r.
Gelgelelim, "Porda" �iirinden bir bu-ruk yil sonra savc1 bu kez
de "Bulut Ge-rti"' �iirinin yakasma yap1�acaktlf. '·Bulut Ge-rti" Sa­
lah Birsel'in elinden -r1km1� ve 28 �ubat 1942 giinii ink1/apr;1
Genr;lik dergisinin birinci sayfasma lok gibi oturmu�tur:

1 27
Sen �imdi kocamn evinde oturursun
Ve sar;lann art1k eskisi gibi degil
Geceleri yemekten sonra
<;orap sokiigii dikersin
Belki de ellerin sogan kokar
Senin kocan bir surat1 <;irkin adam
Agz1 ar;1k uyur
Ve senin viicudun bozulur r;ocuk dogurdukr;a

Nedir, savc1dan <;ok, dart bir yana i.in salm1� Ti.irk basm1 bu �i­
iri yazan tehlikeli adam i.isti.ine atilacak, memleketi bu ti.irli.i mik­
roplardan temizlemek isteyecektir. ilk yaz1 da o zamanm resmi ga­
zetesi durumunda bulunan Ulus'ta Sabahattin Sonme z ' in -sonra­
dan Demokrat Parti Milletvekili- demir leblebi kaleminden f1�klra­
cakt1r:
- Haydi bu gen<;lerin yeni sanat anlay1�lanna, yeni �iirlerine ta­
hammi.il edelim, bu sabn gosterelim, fakat bu zararh propaganda­
ya goz yummak kabil midir?
Bu su<;lama k1sa si.irede -24 saatte- Ankara'dan istanbul ' a, Ana­
dolu basmma s1<;ray1p -Zonguldak 'ta Muzaffer Soysal da kendine
di.i�eni esirgemeyecektir- B irsel'in yi.ireginde ko�turmalar uyand1-
racaktir. Refik Halit Karay' m 29 Mart 1 942 gi.ini.i Tan gazetesinde
"C::orap Soki.igi.i Diken Zavalh Ev Kad1m" adh yazlSl ise su<; atma­
y1 bir sanat katma <;1kanr:
- Bence bu �iir, yalmz evlenmeyi koti.ilememektedir, gen<; k1z­
lan ere varmaktan, evli olmaktan �iddetle tiksindirdikten ba�ka,
onlan sadece bir eglence ve nefis korletme vas1tas1 olarak tamd1g1-
m da anlat1yor, oyna�hga, si.irti.ikli.ige heveslendiriyor.
Eyvah ki eyvah! Salah B irsel bu yazilardan sonra Beyoglu'nda­
ki bekar odasmm kaplSlm her gece bir su<;lu gibi a<;acak ve duvar­
daki aynada yi.izi.ini.in Lombroso' nun "dogu�tan cani"lerine benze­
yip benzemedigini saatlerce inceleyecektir. Bereket, istanbul 7.
Ceza Mahkemesi yarg1c1 -Afrodit dur�masmda aklama karanm da
bu yarg1<; vermi�tir- Ti.irkiye'de de yarg1<;lar bulundugunu ortaya
koyacak, �iirde soylenenlerin dogal ve ger<;ege uygun oldugu yar­
g1sma vararak 17 Nisan 1 942 gi.ini.i "Bulut Ge<;ti" �iirini ti.im su<;­
lamalardan aklayacakt1r.
Ne var, bu karar istanbul Cumhuriyet savc1 yard1mcilanndan

128
Hilmi Davashgil 'i doyurmayacak ve Davashgil, §iirin "aile mev­
cudiyetini ve aile kurmak esasm1 sarsacak ve kadmhgm ana olmak
hususundaki fikri temayiiliinii zay1flatacak" nitelikte oldugu ve §a­
irin "ar;1kr;a r;ocuk dogurmamay1 telkin ettigi" ve karann da bilir­
ki§iye ba§vurulmadan almd1g1 iizerinde durarak, bunu B asm Yasa­
smm 4 1 . maddesine aykm gorecek ve aklama kararmm bozulmas1
ir;in Yargitay ' a ba�vuracaktir.
25 Temmuz 1 93 1 giin ve 1 8 8 1 say1h Basm Yasas1'nm 4 1 . mad­
desi: "Buna aykm davrananlara 1 aydan 1 ylia kadar hapis cezas1
verilir." sozleriyle son buldugu i r;in, Birsel, 1 942 Nisamm izleyen
giinlerde ir;inde alacay1 biiyiittiikr;e biiyiitiir. Aradan bir yll ger;ince
de bu alaca ta§mamayacak bir ha! ahr: Yarg1tay bilirki§i raporu ol­
madan verilen karan bozmu§, yarg1r; da bozma karanna uydugu
ir;in duru§ma yeniden ba§lam1§t1r.
0 zamanlar §iir konusunda en yetkili bilirki§i olarak Mi tha t Ce­
rna!, Orhan Seyfi ve Halit Fahri 'den ba§kas1 dii§iiniilebilir mi? Af­
rodit duru§mas1 yarg1c1 da bunu yapmi§tlf. Gelin go1iin ki, bilirki­
§i verdigi raporda bir §eyler soylemi§tir ama, §iir, Basm Yasasmm
4 1 . maddesine gore sur; niteligi ta§iyor mu, ta§1m1yor mu, bunun
iizerinde ar;1k bir yarg1da bulunmam1§tlf.
iki arada, bir derede kalan yarg1r; da, bilirki§i iiyelerini teker te­
ker mahkemeye r;agmp, onlann dti§tincelerini su iistiine r;1karmay1
dii§iinmti§tiir. Mithat Cerna! 'le Orhan Seyfi 'nin mahkemedeki
ar;1klamalannda bir aynhk yoktur. ikisi de "Bulut Ger;ti" §iirinin
ahlak bozucu oldugu iizerinde birle§irler. Yalmz kiir;iik bir noktaya
da dokunurlar. Dergilerde bundan daha bozguncu §iirler yaymlan­
maktadir.
Halit Fahri 'nin konu§mas1 ise adamakllh degi§iktir. 0 Zola'nm
gerr;ekliginden uzun uzad1ya soz edip gerr;ekr;iligi savunduktan
sonra "Bulut Ger;ti'' §iirinde soylenenlerin de gerr;egi t1pat1p yan­
s1tmaktan ba§ka bir §ey yapmad1g1m belirtir. Sa lah Birsel bir yll
onceki duru§mada kendini §U sozlerle savunmu§tur:
Ben §iiri anlam ir;in yazmam. Zaten bugiin §iirde anlamm te­
meli olu§turmad1g1 iizerinde bir dti§tinceye vanlmi§llr. Ben §iir ya­
zarken, bir giizellik yaratmak isterim. �iir sozciiklerle yazlid1g1
ir;in, kendiliginden bir anlam r;1kar. �iir sozciiklerin birle§mesinden
gelmi§ biiyiik bir sozciikten ba§ka bir §ey degildir.
B irsel, bu kez de buna benzer §eyler one surer ve "Karpuza bi-

1 29
�ak sald1m" sozi.i su� degilse, §iirde soylenenlerin de su�la bir ilgi­
si olmad1gm1, sadece bir ger�egin yansitt1g1m savunur.
Birsel tehlikeli bir adam m1dir, degil midir?
13 oturumdan sonra, yarg1� yarg1sm1 yineler: Degildir.
Ne var, gazeteler, Birsel'in tehlikeli bir adam olu§U i.izerine si.i­
tunlar doldurduklan halde, tehlikesizliginin anla§ilmas1 kar§ismda
ag1zlanm a�mazlar. <;i.inki.i gazeteler, hi� degilse o y1llardaki gaze­
teler, aklama kararlanm yaymlamamaktad1rlar.
1940- 1 944 y1llarmda Sait Faik, Samim Kocagoz ve S alah Bir­
sel ' in haftanm be§ gecesi sinemaya gitmek i.izere yedi, sekiz sula­
nnda boy gosterdikleri yer de Petrograd' dir. Bu sinem a ci.imbi.i§le­
rine kimi zaman Sabahattin Kudret 'le Cavit Yama� da katihrlar.
S ahlan Sumer -§imdilerde Ku<;uk Emek- sinemasmdadirlar. <;i.inki.i
Sumer sinemasmm filmleri o gi.in degi§ir. Obi.ir sinemalann da hep
ilk geceleri yeglenir. <;ar§ambalan Melek'te -§imdiler Emek-, per­
§embeleri Saray' da, cumalan Lale' de, pazartesileri de ipek' tedir­
ler -§imdiler Ye§il <;am Sokagmdaki Komedi Tiyatrosu- Arna o za­
manlar sinemaya caddedeki kap1dan girilir. Lale sinemasmda film­
ier, Saray'dakiler gibi peqembeleri degi§ir, ama bir gecede iki fil­
me gitme olanag1 olmad1g1 i�in Lale sinemas1 cumaya biraklhr. Ki­
mi zaman da bunun tersi olur.
0 y1llar Beyoglu sinemadan ge�ilmiyordur. Galatasaray'dan
Ti.inel'e giderken sag koldaki ilk sinema Elhamra' dir. 1 922 y1hn­
da yap1lan Elhamra Hammn yer katmda, pasajm bitimindedir. Be­
yaz Ruslar si.isleyip pi.islemi§lerdir. S alonda yer-gok goti.irmez bir
avize as1hdir ki Agop B aklavac1oglu, �ocuklugunda, sinemaya her
gi<li§inde titreklik gostermi§tir. Ti.inel'e yakla§irken, yine sag kol­
da, §imdiki Markiz Pastanesi' nin berisinde de Santral Sinemas1
ti.im �ocuklann yolunu keser. "30 Kis1m Tekmili Birden" kovboy
filmleri burada seyrcdilir. Oturacak yerler tahta siralardan olu§ur.
Daha a§ag1lara, Yi.iksekkaldmm ' a inerseniz, orada da sag kolda
Astorya sinemasma rastlars1mz.
Galatasaray'da Tokathyan' m kar§1smda da $1k sinemas1 kmt1r.
"Aynah Sinema" diye i.in salm1§tlr. Vasfi Riza ile Hazim Kormi.ik­
�i.i'ni.in bi.iyi.ik sanat dokti.irdi.igi.i Akasyalar A<;arken filmi burada
oynaml§tlr. �imdiki Emek sinemas1 sokagmda ise Ar sinemas1 var­
dir. Melek sinemasmm yerinde de Skating-Palace kurum satar.
Ger�egini ararsamz Skating bir buz saray1d1r. Burada patenter yani

1 30
buz ayakkaplanyla kay1hr. Zaman zaman da balo verilir. Onlti dans
ogretmeni Bay Psalti de yilda bir kez Terzik1zlar B alosu'nu (Bal
des midinettes) patlatir. Beyoglu' nun Adi Pera Oldugu Zamanlar
adh kitabm yazan Sait Naum-Duhani 1 9 �ubat 1 9 1 4 Peqembe ak­
§am1 buradaki Terzik1zlar B alosuna katilm1§tlf ki i\:eri girmek i\:in
bir gtimti§ mecidiye bayilmak zorunda kalm1§tlf. Ne ki, daha once­
den loca ayirtmad1g1 i\:in bir bu\:uk lira kesilmek y1k1mmdan kur­
tulmu§tur. 0 gece baloda boy gosterenler sekiz orkestra ile havaya
U\:ITTU§lardir. Bunlann ikisi btiytik, alt1s1 da boz geyiktir. Geyiklerin
biri <;igan Orkestras1 ise biri de Ogrenci Orkestras1d1r. Baloda, il­
kin, saat dokuzdan on bire degin buz ayakkaplanyla kayilml§ ve or­
taya konan ti\: Odtil en usta buzculara verilmi§tir. Gece yansmdan
sonra da dans yan§malan ba§latilm1§ ve sabaha kadar herkes tepin­
mi§tir. Bu arada en iyi maskesi olanlara U\: Odtil verilmi§tir. Gece­
nin en iyi tangosunu oynayan \:ift de bir Odtil dev§irmi§tir.
Mtitareke y1llannda, Taksim Meydanmda da bir buzyeri gorti­
ltir. Top\:U Ki§lasmm altma dti§en bu buzyeri Alkazar sinemas1
i\:indedir. Sinema tahtadandir ama tabam betondur. Sinema i\:inde
bir de kahve vard1r. Trik-trak, trik-trak. Gtintin 24 saati tavla at1hr.
Bu sinemanm 1924 y1llannda kapand1g1, ya da ylkild1g1 kestirile­
bilir. <;unkti o yil, istiklal Caddesinde, Saray sinemasmm kar§ISm­
da, bugtinkti Alkazar sinemas1 a\:Ilmi§tlf. Ltiktis mti ltiktisttir. Film­
lerden once de show ya da hokkabaz numaralan f1st1klamr. B u si­
nemamn yerinde de, daha onceleri, Cine-Salon Elektra admda bir
sinema vard1r. 1 924 y1hnda bir gece I§Iklar sonmti§, herkese bilet­
leri geri verilmi§tir. Mtidtirltik, dagilan seyircilere "Haf taya gelin"
tembihini ge\:meyi unutmam1§sa da Cine-Salon Elecktra B eyoglu
tarihinde bir daha boy gostermemi§tir.
Saray sinemas1 da o y1llar Luxembourg adm1 ta§If. Pek \:It1-p1t1-
d1r. i\:i lambrili ve oymahdu. Dort bir ko§eye yagh boya \:ekilmi§­
tir. Luxembourg d aha sonralan y1kilm1§ yerine Gloria ytikseltil­
mi§tir. Sinemanm Saray adm1 almas1 \:Ok daha sonrad1r. Taksim 'de
bir de Magic sinemas1 vardir. Bu d a, zaman ttineli i\:inde Taksim,
gtintimtizde de Venus ad1m alacaktir. Y1ld1z sinemas1 ise Beyoglu
Caddesinde, Kti\:tikparmakkap1 S okag1 ko§esini (§imdiki Etibank
Ham) tutar. Olduk\:a kti\:iikttir. Filme ara verildigi vakit Kti\:tikpar­
makkap1 Sokagma a\:Ilan kapilar ardma kadar fayrap edilir, seyir­
cilerin hi\: degilse sokakta cigara ttitttirmelerine olanak saglamr.

131
Alfred Hitchcock 'un A�ktan da Ustun adh filmi (ba� rollerde ing­
rid Bergman ile Gary Grant) 1 947 ki�mda burada oynami�tlf. Y1l­
d1z sinemasi, 1 92 1 - 1 922 yillannda Rus Sinemas1 diye bilinir. Adi
da o vakitler Etoile' dir. Etoile'm kaqismda da, bugi.inki.i Duny;i si­
nemasmm yerinde Kosmograf sinemasi gaze <;arpar. Tahtadan olan
sinema arka sokaga degin uzanlf. K osmograf l 93 1 yilmda yerini
Mulenruj admda bir incesaz salonuna biraklf. Onli.i �amh rakkase
Melike Cemal ertesi yil burarun sahnesinde gori.inecektir. 1 940-
1942 yillannda ise burada Halk admda bir sinema a9ihr.
Bugi.inki.i Luks sinemasi ise 1 940 yillannda Sark Sinemas1 diye
bilinir. Bunun da duvarlan aynayla kaphdlf. Burasi Mqrutiyet'in
ilk yillannda da Eclair sinemasidlf. Daha onceleri de, Odeon Tiyat­
rosu olarak yabanci tiyatro topluluklanna <;ok kucak a9mi�tlf. Kar­
naval mevsiminde burada balolar verilir. Ahmet Rasim Fuh�-i
Atik'te buradaki bir baloyu, agzmdan ballar akltarak anlatlf. Bura­
si daha once de Verdi Tiyatrosu' dur.
Sinemaya gitmeden once <;okluk Saray sinemasmm kaqismda­
ki Orman Birahanesi' nde -�imdilerde Ti.irkiye Emlak Kredi B an­
kasi- 30 kw� kar�ihgmda bir duble bira ile bir tabak fasulye piia­
kisine yatillf. C:: ok tatsizdlf bu fasulyeler. Arna fasulyelerin her bi­
ri bir ba�parmak bi.iyi.ikli.igi.indedir. Goz doldurur.
B izim sinema yolculan kimi zaman da a9hklanm Bursa Soka­
gmdaki i�kembecide bastmrlar. Orasi S ait Faik'in i�kembecisidir.
Birsel, yalmz oldugu gi.inler istikial Caddesi ' nin bitiminde sag kol­
daki Taksim i�kembecisini yegler. Di.ikkandan i9eri girdikleri vakit
S ait, i�kembecinin yanma giderek eline bir yirmi bqlik -i�kembe
<;orbasmm kasesi de 25 kuru� olduguna gore azimsanmayacak bir
bah�i�tir bu- toka eder ve buyrugu da yapi�tirn:
- Damar tarafmdan bir tuzlama.
Kimi ak�amlar da bu i�kembecinin yerini H ammalba�i Cadde­
siyle �i�hane 'den kopup gelen Cumhuriyet Caddesi ' nin kesi�tigi
dart yol agzi ile Bahkpazan'm -Sahne Sokagmi- birbirine bagla­
yan Duduodalan Sokagmdaki i�kembeci ahr. 10 numaradaki bu i�­
kembeci kimi geceler onlan sinema doni.i�i.inde bekler.
Bizimkiler kimi geceler de Petrograd' da bol hardalh ve bol ek­
mekli sosisin oi.ini.inde ba� keserler. Sosisin ekmegi ve hardah o ka­
dar boldur ki, bir porsiyonla iki ki�i bile doyar. Arna i.i<; lokmadan
soma sadece ekmegi hardala banarak yemek zorunlulugu vardlf.

1 32
0 zamanlar hemen hemen herkes meteliksizdir. Hanlan, apart­
manlan olan Sait bile -Bomonti'de B ulgar <;ar§ISmda be§er kath
iki apartmam oldugu saptanm1§t1r- kiracilanndan eski k iralar i.ize­
rinden para ald1g1, ya da bu kiralardan kendisine di.i§en pay az ol­
dugu i<;in <;ok<;a parah sayilmaz. Arna edebiyat sorunlan topunun
kafas1m oylesine doldurmu§tUr ki burada meteliksiz olduklanm
di.i§i.inmeye elveri§li bir yer yoktur.

1 33
Sait Ad1nda B ir Bahk

S ait Faik, Beyoglu'nda, <;okluk ikindi iistleri goriiniir.


Geceyanlanna degin de ordan <;1kmaz.
Bir kahveye dalar. 1 5 -20 dakika. Sonra ba§ka bir kahve, bir
meyhane, bir sergi, geceleri sinema, pek pek bir tiyatro ya da yine
bir meyhane. B u sure i<;inde de istiklal Caddesi'nde bir siirii gitme­
ler, gelmeler. Avu<; dolusu votka.
Anadolu Pasaj 1 ' ndaki Mehdi Baba' mn <;ayevinden Nisuaz, Pet­
rograd, Moskova' ya degin girip <;1kmad1g1 kahve, Nektar'dan Tu­
na, Balkan, Orman, Cumhuriyet, Ozcan' a degin ugramad1g1 mey­
hane kalmaz. Kimi giinler de, alasabah istanbul ' u fellek fe llek do­
la§maya <;1kar, Beyaz1t'ta havuzun ba§ma tiinemi§se "Havuz Ba§I"
oykiisiinii, Bogaz 'a sarkmI§Sa "Menek§eli Vadi"yi, Yedikule'den
d1§an <;1km1§Sa "Sur D1§1 Hayat"1 yazar. Bu ara yolda, sinema
oniinde, otobiiste, koprii iistiinde, vapurda Yiiksekkaldmm'da,
Giilhane Parkt'nda, ne bileyim bir diikkanda ya da istanbul'un en
k1y1 kb§ede kalm1§ bir yerinde rastlad1g1 insanlan da kollanndan
tutup oykiilerine soku§turur.
Cumartesi, pazarlan ise adac1gma s1g1mr. Kendi koyiinii, kendi
koyiiniin insanlanm, bahklanm, Si vriada'mn Ka§1kadas1 yla giri§­
tigi kom§uculuk oyununu anlatlr.
Nedir, bu oykiileri diizmek i<;in yana§t1g1 her insana hemence­
cik el atmaz, onlan, kavun ahyormu§ gibi iyice tartar, koklar ve oy­
kii olabilecek bir yan bulduktan sonra onlara kucak a<;ar. \:iinkii
ona gore her insanm i<;inde oykii bulunmaz. Yazara dii§en i§, i<;in­
de oykii ta§1yan insam k1st1rmakt1r. B ir kez k1st1rd1ktan sonra da
elini uzatlp onun i<;inden oykiiyii <;ekip <;1karmaktan ba§ka bir i§
kalmaz.

1 34
Sait, bu oykii anlay1�1m bir gun <;ir;ek Pasaj1 nda Tahir Alan­
'

gu'nun da bulundugu bir toplulukta <;ok canh bir bi<;imde dile ge­
tirir. Sait'in fokur fokur kaynad1g1 giinlerden biridir o giin. Tahir
Alangu ve arkada�lanna: "Ne c1bil heriflersiniz siz, size bir istakoz
ismarlayahm da mideleriniz bayram etsin ! " soziinii bag1�lam1�t1r.
Sonra da Pasaj'm o iinlii istakozcusunu <;agmp istakoz ismarla­
m1�t1r. "iyi olsun h a ! " demeyi de savsaklamam1�t1r. lstakoz gelmi�,
Sait b1<;ag1 eline alm1�, hayvancag1zm �uras1m buras1m t1rtiklam1�­
tu:
- Yaramaz bu. Daha iyisini getir!
istakozcu soylenecek olmu�tur. Arna Sait:
- Paras1yla degil mi? iyi olacak!
Yeni gelen istakoz da aym bi<;imden inceden inceye gozden ge-
<;irilir:
- Haa, bak bunda i� var!
S ait elini kolunu s1vay1p istakozu <;ltir <;ltir da kum1�tir.
Kaea, koskoca bir tabak dolusu bembeyaz et de salma salma or­
taya <;1km1�tir.
Kendisinin gevezelik ettigini sanan, ama bir kay1k tabak istakoz
etini kar�Ilannda goriince �a�iran Tahir Alangu 'ya �oyle de demi�­
tir:
- i�te boyle. Kimi insanlann i<;i kofn1r. Hi<;bir �ey <;1kanlamaz.
Kimileri de i�te boyle doludur. Oykiiciiliik i�i bunu bulmaktir.
Nedir, S ait, bir ba�ka gun Eptalafos Kahvesi'nde oykiilerini na­
s1l yazd1g1m merak eden bir delikanhya:
- Koriikoriine yazanm demekten <;ekinmeyecektir. S onra da:
- i�te, sozgeli�i, �imdi bir oyk ii yaz1yorum. Hem adm1 bile koy-
dum.
Sait bu soz iizerine delikanlmm:
- Demek ilkin adm1 koyarsm1z? diye sormas1m bekler. Delikan­
h boyle bir �ey sorsa Sait:
Yok, ama, bu ad ho�uma gitti de . . . kar�1hgm1 yap1�t1racakt1r.
Olmaz boy le bir �ey. S ait, delikanhmn, hi<; degilse, yazmakta oldu­
gu oykiiniin ad1m sormasuu bekler. \:iinkii bunun da kar�1hg1 ha­
z1rd1r:
- Eptalafos Kahvesi! Kahveyi de at. Yalmzca Eptalafos da olur.
Gelin goriin ki, delikanh bunu da sormaz. Arna bir ara �oyle bir
�ey demeyi uygun bulur:

135
- Demek boyle yazarsm1z siz oyki.iyi.i?
- Nas1l?
- ilkin ad1m korsunuz. Sonra bir kez kurar. hop sonuca gidersi-
niz.
Yok yahu! Oyle yapmam. Dogrusunu ister misin, ben oyki.ini.in
nasil yaz1lacagm1 da bilmem.
Bu delikanh dedigimiz ki�i bizim karikati.irci.i Ferruh Do­
gan'dan ba�kas1 degildir. �u ana degin ad1m gizli tutmam1z okur­
lanmlZln merak1m ayaga kaldirmak i<;indir. Fenuh, o y1llarda Be­
yoglu 'nda, Bahkpazan 'nda Lambo meyhanesinin bulundugu so­
kakta oturmaktadir. Zaten o, old um bittim Beyoglu gokkubbesi al­
tmda soluk ahp soluk vermi�tir. Gozlerini de di.inyaya B eyog­
lu 'nda Piremehmet Sokagmda a<;m1�tir. 0 gi.inlerde Cumhuriyet
gazetesinde ressam olarak <;ah�1yordur. Soz konusu gi.ini.in sabah1 -
ki 1 5 May1s 1 950 gi.ini.ini.in ta kendisidir- Nevizade Sokag1 (eski­
den Kilise Sokag1) 33 numarah evinden aheste-beste <;1km1�. her
zamanki gazetecisinden Ban� dergisinin i.i<;i.inci.i saylSlm -ki onun
kapagmda da Frans1z ressam1 Courbet'ten bir �eyler vard1r- ald1k­
tan sonra B alo Sokagmdaki Langnt Salonuna -�imdiler Japan Ma­
gazas1- damlam1�t1r. Raslant1ya te�ekki.ir olunur ki, oraya, az1c1k­
tan sonra Sait Faik de di.i�er. Ferruh, Sait'i gori.ince flrsat1 yitirmek
istemez. Kaea oyki.ici.iye yakla�arak kendini tamt1r. Sait, oyki.ileri­
ne tutkun bu korpe karikati.irci.ini.in konu�masmdan pck memnun
kalm1�tir. Bu yi.izden, Ferruh 'la birlikte Bi.iyi.ik Caddeyi ar�mlay1p
Eptalafos Kah vesi'nin oni.ine geldigi vakit de ona:
- Girip oturahm m1? diye sormu�tur.
Sait' in, bin konu�up, bin ya�anabilmesi i<;in Eptalafos'un istik­
tal Caddesi'ne bakan merdivenlerini tirmanmas1 ve istiktal Cadde­
siyle Suaselviler kav�agmdaki kahvenin on masalanndan birine
kurulmas1 gerekir. Hem de Taksim Meydamyla Atati.irk heykelini
gorecek bi<;imde. Bu, a�ag1daki insan ve ta�1t selinin saga sola ka­
<;1�m1 kolayca seyredebilmek i<;indir. Bunda belki, kahvenin, S1ra­
selviler yoni.inde, tam kar�1sma gelen Taksim Sinemas1 ' nm bi.iyi.ik­
ten bi.iyi.ik afi�ini boyuna dikizlemekten ku1tulmak di.i�i.incesi de
vardir.
Sait buraya gelirse ku�luk vaktinde gelir. \:i.inki.i o oyki.ilerini,
<;okluk sabahlan yazar. Ote yandan Eptalafos' un Eptalafos ol u�u
da tam bu saate rastlar. Eh, Sait'in buraya gelmek i<;in boyle bir sa-

1 36
ati kollayacag1 da pek dogald1r.
Eptalafos' a tam bu saatte gelinecegini Satah B irsel de bilir. 0
y1llar Parmakkap1'da kih;iik bir p ansiyon odasmda yatip kalkan Sa­
tah Birsel pazar sabahlan buraya postu atmaktan biiyiik sevirn;ler
toplar. Daha sonraki y1llarda B irsel bir giin buraya Edip Canse­
ver'le gelecek, ona davudi, ama k1s1k davudi bir sesle "Davul-Zur­
na" §iirini okuyacakt1r. <;unkii bu bir sir degildir. Birsel 'in "Davul­
Zwna" §iiri burada yaztlmt§tlr. Yaz1hrken de izmir Kordonu dii§ii­
n iilm ii§tiir.
Festivale bakm! Edip Cansever de o giinden sonra Birsel'e her
rastlayi§mda bu §iirin bir dizesini yineleyecektir:
Ah i<; g1c1klay1c1d1r sabahlan ya/el
Eptalafos' tan ai;Ilmt§ken bu kahvenin 1 950'lerden sonra zaman
zaman Bay/an toplulugunu, Attita ilhan ve arkada§lanm bannd1r­
d1g1m da soylemeliyiz. Bunlar arasmda Turgay Goneni; de vard1r.
Epistalafos K ahvesi'nin tarihi ii;inde Fahir Onger 'in, Behi;et Neca­
tigil 'in, Faztl Hiisnii'niin, Oktay Akbal'm, Nahit Ulvi'nin, Salim
�engil ' in adlanna da rastlamr. Hem de biiyiik harflerle. Adi i1-i
puntolarla yaztlan bir yazar da Leyta Erbil'dir.
Arna §imdilerde Eptalafos Kahvesi ba§tanba§a yamp kiil oldu­
guna gore, vay benim kose sakahm, biz yine Sait'e donelim.
Sait 'in burada Ferruh Dogan' a verdigi kar§thgm temelinde yiiz­
de yiiz ali;akgoniilliiliik yatar. Bu goniilsiizliik Sait'in biitiin konu§­
malanna yon verir. Geri;i, kimi zaman bu deyi§lerde bir benbenlik
kokusu da sezilir ama bu, pek iizerinde durulacak bir §ey degildir.
Dogrusu o, biiyiik bir yazar oldugunu belli etmekten pek iirker.
Onu gorenler bir bahki;1, bir at hirSIZI, bir kestane kebapi;1s1, bir
boyac1, bir emekli memur, bir garson, bir i;opi;ii, bir sarho§, bir ay­
lak sanabilir, ama yazar oldugunu hii; mi hii; i;1karamaz. Oysa,
Alangu 'ya dedigi gibi giiniin 24 saatini edebiyat adam1 olarak ya­
§ar.
Bir bahgm goziinii and1ran iri patlak gozleri vard1r. Daha dog­
rusu, kendisine bakanlara bir bahg1 dii§iindiirtiir. Abidin Dino bir
karikatiiriinde hanos mu, sinagrit mi, kefal mi i§te onlardan birini
hat1rlatan bu portlek gozleri i;ok ustaca i;izmi§tir. Gozlerinin i;ev­
resinde -§akaklara dogru- bir tak1m i;izgiler de vard1r. Ne ki, bun­
lar hayatmda i;ok giildiigiinii degil, giine§e i;ok baktigm1, bakarken

1 37
de mavi gozlerini ktstigm1 anlatir. Yiiziiniin biitiiniinden <!tkan an­
lam ise, onun, i<!i tedirgin biri oldugunu ortaya koyar. Sait, "Hava­
da Bulut" oykiisiinde bunun, sevilmemi�lerin, <!Ok iiziilmii�lerin,
okumu�lann tedirginligi oldugunu a<!1klam1�t1r.
Giilerken <!okluk agzm1 a<!maz, bumundan kesik kesik ve h1zh
h1zh soluklanarak giller. Bu yiizden de bu giilii�ler bir otomobil te­
kerine hava basan pompamn hihihi-hihihi'lerini andmr. Bunu kimi
zaman, ele�tirilerini ya da "Ulan Kerata" diye ba�layan takJlmala­
nm suland1rmak i<!in de kullamr.
S amim Kocagoz onu �oyle anlatir: "Oyle <!Ok Iaf etmesini sev­
mezdi. Hep i�lerin alaymda goriiniirdii. Arna onun sanat iizerine
konu�tugunu, dahas1, bilimsel konu�tugunu yakm arkada�lan <!Ok
iyi bilirler. Ancak kar�1smda biri olmahyd1 konu�mas1 i<!in. En az
be� on duble bira i<!meliydi."
Bu gozleme Celal Sday da katihr: "Kant ile Comte'un oviiliip
yerildigi masalara gelir, Iafm en <!etrefil noktasmda birimizin dizi­
ne bir sille indirir: ' Hadi kalk Ian dola�ahm' der. Topluluktan ayn­
hr aynlmaz: ' Ne Iaflar be! Of be, of be yahu ! ' derdi. Kant '1 tam­
maz m1yd1? Ruhunu bellemi�ti onlann. S1ras1 dii�iince, bir hamle­
de, adamm ba�1m dondiiriirdii."
Sait'in tammad1g1 insan yoktur. Caddede yiiriir, kahvede, mey­
hanede mayala�irken boyuna saga, sola merhabalar yagdmr. Bu
selamlardan herkes, i�portac1lardan tutun da kolac1 <!traklanna de­
gin biitiin o kii<!iik insanlar toplulugu, o ya�amlanm elleriyle kaza­
nanlar, o bir giin <!ah�masa a<! kalan i�<!iler, <!Ocuklar, ya�hlar, sa­
katlar, fahi�eler, ozanlar yani o halkm ta kendisi olan yarat1klar na­
sibini ahr. Sait bu selamlarda o canh ve ger<!ek ki�ilere sanki �unu
soylemek ister:
Ben de sizdenim ha! Benim sizden aynlan bir yamm yok.
� imdi oniimdeki �arap �i�esini bitirmeye <!ah�1yorum, ama bu da
benim i�im. Yazarhk i�i. �unu belleyin: Ger<!ek sanat<!l halktan de­
gi�ik bir yarat1k degildir. 0 da giinliik ekmegi ardmdan ko�an giin­
delik<!inin almyaz1sm1 ta�ir.
Sait'in bir yam da, olur olmad1k �eylere ktzmas1d1r. Nedir, ktz­
gmhg1 <!abuk ge<!er, kiiskiinliigii de uzun omiirlii olmaz. Bu kiis­
kiinliiklerden birini Orhan Kemal anlatir bize.
B ir giin iki yazar Parmakkap1 'da kar�1la�m1�lardir. Bir siiredir,
bir tarti�madan otiirii aralan �eker renktir. Orhan Kemal yolunu de-

1 38
gi�tirmek isterse de yapamaz:
- Merhaba.
Sait de belki yolunu saptlrmay1 ge-rirmi�tir akhndan. 0 da ya-
pamam1�tlr:
- Merhaba.
- Nasils1mz?
Sait pompah kahkahalanndan birini atar:
- Te�ekkiir ederim efendim. Siz nasils1mz?
Sonra da Orhan 'm koluna girer:
- B ok. Nasils1mzm1� . . . Bu ne kibarhk?
Kiiskiinliik i�te o an bu kiifiirlii deyi�le ortadan kalklvermi�tir.
Arna bu biiyiiniin ger-rekle�mesinde kiifriin giiciinii de kabul etmek
gerekir.
Sait'te kiifiiriin bini bir parayad1r.
"Beyefendi"li konu�maya ba�lad1 m1, ba�lamad1 m1? Dikkat!
B iraz sonra bu soylu sozciiklerin yerini en yakas1 a-rilmad1k kiifiir­
ler alacakt1r. Yalmz �u da unutulmamah: "Ulan kerata" sozii onun
sozliigiinde, "iki goziim!'', "Cancagz1m !" anlamlanna gelir. Deni­
lebilir ki, o sevmedigi insanlara sovmez. Bir giin B urgaz'da Bedri
Rahmi ile arkada�lanm da pml pml kalaylam1�tlr. Arna bu pek ne­
densiz degildir. 0 giin plajda yiizerken diinyamn en namussuz ba­
hg1 dragonya gelip S ai t ' i 1srrmak sayglSlzhgmda bulunmu�tur.
Yoo, acele etmeyin, dragonya da, Bedri Rahmi 'den once kendi pa­
yma dii�eni bol bol alm1�nr.
Bedri Rahmi'den a-rm1�ken onun Sait ' le Sivriada yolculugunu
da �urac1ga klst1rmahy1z. Dogal ki Sait, daha motor S ivriada 'ya
yana�rr yana�maz kalaya ba�lam1�trr. Bu kez kiifriin nedeni Sait'in
kly1da 4-5 mart1 oliisii gormii� olmas1drr.
- Diin vurmu� olacaklar. Diin buraya bir siirii yabanc1 geldi. Ta­
bancalanm tecriibe etmi�ler. . .
Uzatmayahm, bahklar tutulur. Kiy1da giizel bir ate� yakllarak
klzartilmaya ba�lamr. Yanlannda rakl, meyve filan da vard1r. Otu­
rup bahkla rakllan -bunlan sonradan Bedri Rahmi anlatacaktir- de­
virmeye koyulurlar. Gelgelelim o y1llar Sait'in i-rkiye arka dondii­
gii y1llard1r:
- Ben s1klld1m, donecegim.
Sait ' le birlikte gelenler bozulur buna. Arna Sait'e yine de eyval­
lah1 basarlar. Aman ne o? Hava patlam1�t1r. B ahk-rilar:

1 39
Yapma be S ait beycigim. Ktrk y1lhk bahki;1y1z. Boyle havada
biz bile yola i;1kamay1z. Hii;biriniz dogru di.iri.ist ki.irek i;ekmesini
beceremiyorsunuz. Ba§mtza bela i;1karacaks1mz. Deniz sabaha
dogru di.izelir, oyle gidersiniz.
S ait dinler mi? Gecenin on birine dogru yola i;1karlar. Bedri
Rahmi'ye gore motoru goren, ii;indekilerin yi.irekliligine parmak
lSlflf.
S abahm i.ii;i.ine dogru Burgaz'a vanrlar, topu da s1rsiklamd1r.
Burgaz 'a gelmeden once bir ara Sait karanhkta dogrulur. Billi.in se­
siyle Bedri Rahmi 'ye:
Yahu oni.ine baksana! Koskoca geminin tam gobegine gitme­
nin anlam1 var m1?
Bedri motoru bi.iyi.ik bir i;abayla i;evirir. Oysa Sait'in gordi.igi.i
Si.ireyya Pa§a plaj 1 dolaylannda parlayan gi.ii;li.i bir l§tkttr.
- Vay anam vay, sen buralan boyle bilirsin ha!
Yer yanlmt§, S ait yerin dibine gei;mi§tir:
- Uzun etme be birader. B irdenbire o l§tg1 bumumuzun dibinde
bir gemi l§tg1 sand1m. Herkesin ba§ma gelir.
Sait'in evine ayak bast1klan vakit annesi Makbule Abas1yamk ' 1
uyamk bulurlar:
- Biz sana geceyi adada gei;irecegiz dedik ya!
Makbule Abas1yamk orah degildir:
- Ben doneceginizi pekala biliyordum. Arna bu havada nastl be­
cerdiniz, MHi §a§tyo rum.
Makbule hammm bu sozi.i Sait'in annesinin yamacmdan hii; mi
hii; aynlmad1g1m, ona i;oki;a bagh oldugunu ve i;ocukluk di.inya­
smdan iyice silkinemedigini anlatmak bak1mmdan onemlidir. Sa­
i t'in annesiyle i;ekilmi§ fotograflanna bakm, onun anas1 yamndaki
ezikligini hilafs1z gori.irsi.ini.iz. Kemal Bekir, Burgaz'daki evlerin­
de, Makbule Hamm odaya girince, Sait'in sayg1yla ve usulcac1k
toparlamp ayaga kalkt1g1m ve sonra annesi konu§urken onu bi.iyi.ik
bir hayranhkla dinledigini anlattr.
Nedir, bu eziklik istenilen, yitirilmesinden korkulan bir eziklik­
tir. 19 51 y1lmda karacigerine bakttrmak ii;in gittigi Paris 'ten be§
gi.in ii;inde donmesi biraz karacigerinden pari;a almacag1 korkusun­
dan, biraz da annesinden uzak kalmamn verdigi §a§kmhktand1r.
S ai t'in anasma baghhgmm ba§hca nedeni i� kapamk bir insan
olmas1, yalmzhg1 kendine ya§am bii;imi olarak sei;mesidir. Onun

140
insanlardan, kalabahktan ho�lanmas1 da ashnda bu yalmzhktan za­
man zaman kurtulma isteginden ileri gelir. Arna o, kalabahk ara­
smda bile yapyalmzdtr. Nairn Tirali onun be� giinliik Paris seriive­
ninde bu yalmzhg1 9ok iyi dile getirir ve Paris'teki kalabahk ve gii­
riiltiiniin onu korkuttugunu a((tklar. Dogrusu Sait, i((indeki insanla,
d1�ardaki yiizler, binler, milyonlar arasmda bir denge kuramam1�
ve galiba kimi zaman da dengesiz oldugunu dii�iinmii�tiir.
Paris 'ten aynhrken Naim'e verdigi Luzumsuz Adam' m ilk say­
fasma �unlan yazacakttr: "Paris'teki anla�tlmaz giinlerin 9oziimii­
nii sana b1rak1yorum. Anlayabilirsen anla.'' Yine Naim'e armagan
ettigi Havada B ul ut' a yazd1klan ysa �oyledir: "Yapt1g1m delilige ne
zaman ah vah diyecegimi bir kestirebilsem, o zaman Paris 'te be�
giiniin romamna ba�lard1m."
Sait bu davram�mm delilik oldugunu is tanbul ' a a yak atar atmaz
daha iyi anlayacakttr. Annesi kendisini doktorlara bile bakttrmadan
donii�iine k1zm1�, belki de onu paylam1�ttr. istanbul'dan Naim'e
yazd1g1 kart, i((indeki "Liizumsuz Adam"dan kurtulup ya�amaya
dort elle sanlma istegini bir kez daha a((1ga vurur: "Ne halt ettim
de hemen dondiim. Annem k1zd1. Siz orada ya�1yorsunuz. Arna ya­
�ad1gm1zm farkmda degilsiniz. Bo� verin, eglenmenize bakm."
Sait biitiin o ger9ek sanat91lar gibi uydurmadan, dogal olmayan­
dan da igrenir. Bu yapmac1khk, ovgii k1hgmda bile 91ksa kar�1sma
sinirlenir. Sabahattin Kudret onun derbederliginde, kay1ts1zhgmda
uydurma ciddilik, uydurma ilgiyle bir sava� bile goriir. Arna onun
giyimindeki sallapatilik yine d1� diinyay1 takmay1�ma dayamr. Ge­
lin gbriin ki, 1 94 1 y1lmda Alexandra ile tam�mca, k1zm kendini kii-
9iimsemesi kar�1smda, k1hgm1 k1yafetini degi�tirmek zorunda kala­
cak, o kirli tren9kotuyla buru� buru� giysisini iistiinden atacakttr.
1 9 5 1 y1h nda gittigi Paris'te de aym �eyi uygular. Bu kez bir kahve­
cidir onu iteleyen bu i�e. Dinleyin bakm:
S ait, Pari s 'teki ilk giiniinde kahvalt1 i((in bir kahveye girer.
Amerikan barda caje noir 'im yudumlarken kahveciyle tam�hk
kurmak ister:
- istanbul'dan diin u9akla geldim.
Kahveci 91rag1, yukan kata 91kmak i((in, asansore binmek iize­
redir. Kahveci, o htrpani, o giyim dii�kiinii, o y1hm ytrt1k Sait'in
u9akla bir ah�veri�i olabilecegine inanmad1g1 i((in 91ragma:
- Galiba sen de Monsieur gibi u9ak yolculuguna merak sardm?

141
Yoksa, sen de mi istanbul ' a?
Nairn az sonra kahveye yeti§tigi vakit S ait'i kiiplerin iistiinde
bulur:
- Ulan, herif diipediiz benimle alay etti. K1hg1m1, k1yafetimi mi
begenmedi? Kasketim mi tuhafma gitti, nedir?
Kahvecinin sozleri Sait'e oylesine dokunmU§tUr ki, hemen Na­
irn 'le Galeria Lafayette' e ko§arak kendine bir palto, kadife bir
pantalon, siyah bir kazak, bir de fotr §apka ahr.
Neyse, biz bunlan b1rakahm da S ait 'in sevilerine gelelim. <;un­
kii bu boliimde biz daha <;ok S ait'in sevilerini anlatacag1z. ilkin
194 1 y1lmda oldugumuzu soyleyelim. Aylardan ocak, ya da §Ubat­
tu. S abahattin Kudret, bir cumartesi giinii Nisuaz' da otururken S a­
it sokiin eder:
- iki klZlm var, benimle gelir misin?
Sabahattin 'in defterinde bu gibi onerilere "hayu" demek yok­
tur. Gun kavu§mak iizere. Kalkar, S ait ' le -giiniin yorgunlugu bin­
dirdigi i<;in S ait artik topuklanm siiriikleyerek yiiriimektedir- Nek­
tar' m yolunu tutar. Yerkatmdaki o tezgah1ms1 ve yiiksek masalar­
dan birine tiinerler. Biraz sonra iki k1z da kar§ilannda yer almi§tlf.
Bunlardan biri Alexandra, otekisi de Katina Orada bir sure kafala­
n tiitsiiledikten sonra birahanenin en list katma <;1karak k1zlarla bi­
raz da dans ederler. Burada hamur haline geldikten sonra <;1k1p La­
le sinemasmm kar§ismdaki Tevhit Bilge Tiyatrosu' na -buras1 Mu­
lenruj dedigimiz incesaz salonudur ki, sonradan <;aglayan ad1m al­
ffil§tlr- giderler. S ait arkadaki localardan birini tutar ve ondeki is­
kemlelere Katina ile birlikte kurul ur. Sabahattin de arkada Ale­
xandra' ya jonliik eder. S ait, arada s1rada Tevhit Bilge ' ye laf atmak­
tan da geri kalmaz. Tevhit de sahneden onu koltuklayan sozler pos­
talar. Burada Sait 'le Sabahattin ' in inceligine dikkat etmek gerekir.
Bir yandan oyunu seyrederken, bir yandan da, k1zlann cam s1k1l­
masm diye, dudaklanm k1zlann dudaklanna yapi§tlrmaktadular.
S ait bir ara bu inceligi daha da ileri gotiiriir. Sabahattin'e dogru
egilerek:
Yer degi§tirelim mi?
- Hay hay.
Tiyatrodan sonra Galatasaray'a degin yiiriirler. Orada k1zlardan
aynlacaklardu. S ait, Alexandra' ya belki ilk o ak§am abay1 yakma­
ya ba§lami§tlr. Arna daha bir §ey belli degildir. Alexandra 'ya ba-

142
karsamz, onun akh zaten ba§ka yerlerdedir. Bu yi.izden de Sait'i b1-
raklp birak1p ka\:maktadir. S ait'in Alexandra 'yla bulu§tugu geceler
yamna birilerini de katmas1 kmn ilgisini kam\:1lamak i\:indir. Da­
ha sonraki ak§amlarda Sabahattin'in yerini Samim Kocagoz ahr.
Bir ak§am da, yalmz bir defaya ozgi.i olmak i.izere sahnede Salah
B irsel gori.ini.ir ve gori.ini.ir gori.inmez de gozden yiter. Arna olayla­
nn gidi§i baktmmdan biz Samim'in Sait'e destek oldugu geceyi ve
Sait'in Alexandra i.izerine S amim'e neler dedigini anlatahm:
S ait, Samim ' i Saray sinemasmm oni.inde pasta etmi§ ve onu ya­
ka pa\:a Nektar' m i.ist katma si.iri.iklemi§tir. Samim merdivenin or­
tasmda Sait 'in elinden kurtulmak i\:in denemede bulunmU§tur:
- Hi\: i\:esim yok. Dtserim de fena gidiyor bugi.inlerde.
- Off be, amma da katip klhkh adamsm. Hani senin de yazar ol-
dugunu soylesem kopekler bile i nanmaz. Zaten cebinde saat ta§I­
yan adamdan hayir gelmez. Yi.iri.i bakahm.
Garson Dimitri ko§ar. Masam n orti.isi.ini.i \:ekeler. Sagdan soldan
selam ahrlar. Daha dogrusu, her zamanki gibi Sait ahr.
- �arap i\:elim.
- Sen bilirsin.
- Nasti ben bilirim. istersen rakl i\:. Ben bir saatte bir §i§e §arap
i\:meliyim. Tutmaz ya, tuttugu kadar, Alexandra 'mn kar§tsma dart
ba§I baymdir \:Ikmah.
i\:kiler gelir. Bir ara Sait:
- Konu§sana be, ba§ka zamanlar bi.ii bi.ii kesilirsin.
- Senin konu§mam bekliyorum. Sende bu ak§am bir i§ var.
- \:ok hergelesin, nas1l da anladm! Bak lam1 cimi yok, bu gece
biz nereye gidersek, sen de geleceksin.
- Ya Alexandra 'nm cam yatmak isterse?
(Burada Samim gevrek gevrek gi.ilmi.i§ ve gi.ili.ici.ikli.i bir soz
soyledigi zaman yapt1g1 gibi iki yanma bakmmt§tlf.)
- Hi\: meraklanma! i§ o kerteye gelsin, seni sepetlemesi kolay.
Geleceksin degil mi? Hatmm i\:in. Alexandra 'nm sevdigi bir mey­
hane var. Kitara da \:ahyorlar. (istiklal Caddesi'nde, Postac1lar So­
kagmm kti§esindeki Hristaki' dir bu). Vallahi karde§ karde§ otura­
cag1z.
- Hi\: yakt§tk almaz. Gidin eglenin.
- Ulan yapma. Ne demek istedigimi domuz gibi anhyorsun i§te.
Beni ikidir yol i.isti.inde biraklp ka\:1yor. Sen olursan belki oyalamr.

1 43
S amim biraz daha nazlamr, Sait ' in kuruntuya kaptldtgmt -bun­
lan da Samim anlatacakttr- one surer. Sait:
B u kuruntu degil. Elimde olmayan bir §ey. Sen sevginin de­
katriyasmm* ne oldugunu bilmiyorsun daha. insan ytk1hyor kar§t­
smda, kii\iiliiyor, §a§kma doniiyor. Alexandra ise Allahm Alexand­
ra' st i§te. Alexandra'dan bana ne . Arna Alexandra sevdigim Ale­
xandra olunca i§ ba§ka. Onun anlayacagt bir \ift laf edemedigim
i\in §a§kma doniiyorum. Ulan, diyorum kendi kendime, bu ktzca­
gtz da insan, onun da bir diinyast var. Onun d iinyasma giremedik­
ten soma neye yarar? Dstelik de deli gibi sevdigim bir kadm bu.
Kara gozlerini mi, kara sa\lanm mt, yanm yanrn konU§tugu Tiirk­
\esini mi? Nesini seveyim bu kadmm? Arna seviyorum. Neden
sevdigimi bilmedigimden, onun huyuna suyuna gore davramyo­
rum. Beni hep btraktp ka\tyor. Ka\mca ktztp kiiplere biniyorum.
Soma dii§iiniiyorum: Alexandra hakh. Ona i\irdigim bir §i§e §ara­
bt, ahvcrdigim bir \ift \Orabt Yorgisi de i\irir, ahr. Gelgelelim, hep
yammda otursun istiyorum. Ktlma dokunursam namussuzum.
Ulan sen de dokunursan namussuzsun. Yok sen anlarsm dedik leri­
mi. Ktzm cam stktlmasm. Ben laf etmedigim zamanlar, sen eder­
sin. Tamam mt?
Tamam. Haydi yallah. Samim ' le Sait Alexandra ' yla bulU§Up
Hristaki'ye dogru yol almaya ba§larlar. Samim bir adtm geriden,
\ekingen \ekingen gelmektedir. Sait:
Ulan, uyuz kopekler gibi ne arkadan geliyorsun? Girsene Ale­
xandra'mn oteki koluna!
Alexandra elini uzattp S amim ' in koluna girer. 0 gece bodrum
katmdaki meyhanede ge\ vakitlere degin eglenirler. Soma birta­
ktm kan§tk yollardan ge\ip Alexandra 'yt evine btrak1rlar.
Ar tlk ma S alah Birsel 'e gelmi§tir. Dekor yine Nisuaz' t gosterir.
Giinlerden yine cumartesi. Sait o badi badi yiiriiyii§iiyle Nisuaz' da
goriindiigii vakit saat ya ii\tiir, ya dart. Salah Birsel bir masada
sahneye \tkma strasmt beklemektedir. Arna sahneye \tkacagmdan,
hi\ mi hi\ haberi yoktur. Sait Alexandra'ya abayt yaktt mt? Bun­
dan, Alexandra'nm varhgmdan da haberli degildir. Sait:
- Kalk, gidip bir yerlerde kafayt \ekelim.
Salah giipegiindiiz i\ki i\meye yiizdeyiiz kar§tdtr. Bir iki htk

* Rumca 13 anlamma. Sevginin 13 kura!J anlamma.

1 44
m1k eder, sonunda Sait'in iistelemesine kar�1 koyamaz. <;1karlar,
Tepeba�1'nda izmir lokantasma giderler. Bir Fertek a-rtmrlar. i-rer­
ler, i-rerler. ikisi de kafalan bulmu�tur. Saat alt1da Sait Tuna'ya git­
mek i-rin ayaklamr. Samim ' in de oraya gelmesini tembihlemi�tir.
Alexandra ile Katina da oraya gelecektir. 0 durumda Satah ' 1 yii­
ziistii b1rakmaya gonlii elvermez :
- Hadi sen de gel.
iki ad1mda Tuna'y1 tutarlar. . . B irahanede daha kimsecikler yok­
tur. B iraz sonra Samim goriiniir. Arkasmdan da Alexandra ile Ka­
tina. Alexandra esmer, ortadan biraz uzun, sa-rlan alagarsondur. Az
-rok erkek goriiniimliidiir. Sait i-rtigi vakitler onun tath bir al renk­
te oldugunu samr. Katina'ya gelince, o sozciigiin tam anlam1yla bir
devedir. Deve Katina. Sait bir oykiisiinde onun bir pastanede -rah�­
t1g1 i-rin giysilerinin vanilya, -rikolata, badem, hindistan cevizi, f1s­
t1k, dahas1, s1cak irmik koktugunu soylemi�tir, ama ashnda teke gi­
bi kokar. Yalmz Sait'in dedigi gibi elleri her zaman s1cak ve nem­
lidir. Bunu biraz sonra Salah B irsel daha iyi anlayacaktir.
B izim silah�orler Tuna' da da kafalan iyice -rektikten sonra dans
edilecek bir yer ararlar. Daha dogrusu bunu Alexandra ister. Hah!
Asmahmes-rit'ten istiktal Caddes i ' ne -r1kmca Lebon'un iist yanma
dii�en pasajda tam da boyle bir yer vardir. Sait Alexandra' y1, Salah
da Katina'y1 dansa kaldmr. Katina ile Samim de dans eder. Arna
Sait Alexandra 'ya dort elle yap1�m1�tir. i�te Katina yine Satah ' m
kollannda. Aman Satah, yavrum S atah bizi utand1rma, Katina'y1
dondiirmekte zorluk -reksen de belli etme. Bir tur daha. i�te bu kez
Alexandra, yammzdan ge-rerken, Sait ' in kollanndan siiziiliip senin
kollanna atilacakt1r. Hah, Sait de �imdi Katina'y1 ovsiin bakahm.
Sait adamakilh i-rerlemi�tir. Yerlerine oturduklan vakit:
- Kalkahm art1k.
Hesab1 goriip ayaklamrlar. Galatasaray ' a dogru yiiriimeye ba�­
larlar. Galatasaray'a geldiklerinde Satah 'la Samim bir de arkalan­
na bakarlar ki Sait yok. 0 zaman S atah, Samim'e Katina'y1 evine
b1rakmas1 i-rin i�aret -reker, kendisi de aym �eyi Alexandra'ya ya­
pacaktir. Samim giilerek Deve Katina ile uzakla�1r. S atah da ingi­
liz el-riliginin oradan Hammalba�1'na vurur. Kas1mpa�a'ya bir hay­
li yakla�m1�lardir ki Alexandra artik mahallelerine geldiklerini
soyleyerek Salah 'tan aynlir. S ait Alexandra'ya abay1 yakt1 m1,
yakmad1 m1? Bunu Sait'le Alexandra bilir ama, bizim zavalh Sa-

1 45
lah Birse l ' in halii bir §eycikten haberi yoktur. Aynlmadan once
Alexandra ile ertesi ak§am ii;in sozle§ir.
Ertesi giin pazardir. Salilh sabahm onunda Nisuaz' da boy goste­
rir. Sait kendinden once damlami§tlf oraya:
Ulan ak§am nerdeydiniz? Nektar mi, Orman mi aramadigim
yer kalmadi. Nereye sivi§tmiz?
Birsel kizlan evlerine biraktiklanm, soma da yatmaya gittikle­
rini soyler. S ait yati§mi§tir. Alexandra'dan anlatlf anlatir. Sait'in
Alexandra'ya yangm olu§unu arttk Saliih Birsel de anlami§tir. 0
ak§am Alexandra'yla bulu§maya gitmez.
Bu i§i daha somaki giinlerde yine Sait iistlenir. Bir yerlerde Ale­
xandra ile geceyi siisledikten soma klZl yine her zamanki gibi ma­
hallesine blfakir. Sait'in oykiilerini dikkatlice okumU§Samz, Ale­
xandra 'mn mahallesinin nerelerde oldugunu i;lkarmi§smizdir. Arna
o oykiilerde daha i;ok Yorgiya, Eleni adlan vardir. Yalmz "Falci
Matmazel Todori"de bir ara, diinyanm en giizel kopegi Flora'dan
soz ai;ihrken Alexandra'nm adi gei;er. Onun adt bir de Sait'in "Bir
Mas a" adh §iirinde boy gosterir. Orada Alexandra 'mn evi iizerine
bilgi bulamazsimz, ama parmaklanmn siyaha i;aldigim ogrenirsi­
mz.
Neyse biz kulagimlZl Sait'e verelim:
"iki tarafmdan karanhk yoku§lar, fakir evler inen bir sel yata­
gmdadlf Alexandra'mn evi. Yukandan a§agi evleri, caddeleri, in­
sanlariyle yuvarlamr gibi inen bu yoku§lann manzarasi goriilmii§
§eylerden degildir. Bir yamnda randevu evleri, bir yanmda gene­
levler kayna§lf bu sokaklarm. Karidesi;iler, elektrik i §i;isi, sirkeci,
marangoz i;lfagi, garson, berber, akordeoncu, kitaraci, bar artisti,
rovii figiiraru, terzi i;iragi gibi esnafm birbiri iizerine yiktldigi yo­
ku§ta her din ve mezhepten insan vardir. Tiirk, Rus, Ermeni, Rum,
Nesturi, Arap, \:ingene, Fransiz, Katolik, Levanten, Hlfvat, S lrp,
Bulgar, Acem, Afganli, \:inli, Tatar, Yahudi, italyan, Malttz ve da­
ha biri;ok ulusun birbirine kan§tigi bu garip mahalleden sel yatagi­
na her ak§am kiii;iik figiiran kizlar iner. Onlann ve terzi kizlanmn
ardmdan berber i;iraklan yiiriir. Perdeleri i;ekilmi§ bir evden ilkin
bir gramofon sesi, soma bir i;ighk duyulur. Bir adam evlerin cami­
m kirar. Bir erkek, bir polise, bir havagazi liimbasmm i§igmda, ce­
bindeki parasmm a§mldigmdan sizlamr. Mahalle sessiz ve karan­
hktir. Arna evlerin ii;inde, dahasi, kimi agai;lann arasmda hayat fi-

146
ku ftlm kaynamaktad1r."
Ne var, "ceylan gibi i.irkek ve liitif' Alexandra'nm evi �ok daha
a§agilardad1r. Sait onu Ziba Sokagma -o i.inlil genelev sokag1- ko­
§Ul bir sokaktan indirir, sel yatagma goti.iri.ir. Kaldmms1z bir Ana­
dolu kasabasm1 and1ran upuzun bir ana caddeden ge�irir. Di.ikkan­
lann, �ar§Imn bitiminde de ondan aynhr. Alexandra'nm, Vangelist­
ra Kilisesi'nin yamndaki karanhk meydandan ge�ip gozden yitme­
sini izler. Alexandra ise ilkin gozden yiter, sonra yine gozilkilr, bu
kez bir arahga sap1p bi.iti.in bi.iti.ine ortadan silinir. Sait onun eve gi­
ri§ini, fistamm �1kan§m1 kafasmda canlandmr. Derken onu yine
kafasmda yatagma yatmp, ince uzun bacaklanm ortti.ikten sonra
geri doner. Bu hep boyle si.irgit olur. Sevgilisiyle dargm oldugu
gi.inler, onun havas1m koklamak i�in yine Alexandra'nm mahalle­
sinde si.irter. insanlar onu gori.ince gi.ilmekten kendini alakoyamaz.
Bi.iti.in di.inya Sait'in tutkunlugunu ogrenmi§tir. Onu tefe koyup �a­
larlar.
Ak§am olunca da Sait yine Nisuaz' a damlar. Ertesi gi.in yine
Alexandra'nm mahallesine ko§acaktu. B uray1, Alexandra'nm ar­
kada§lanm, Alexandra kadar sevmeye ba§lam1§llr. Sevgilisiyle ko­
nu§masa da bu havada ya§amak onu mutlu k ilar.
Bu seri.iven a§ag1 yukan i.i� yil si.irer.
Sait bu k1z yi.izi.inden babasmm kendine kurdugu i§i dag1tm1§,
kmn akrabalanndan, belahlanndan, kom§ulanndan dayak yemi§,
karakollara degin di.i§mi.i§ti.ir. Bu arada Alexandra 'yla o zamanm
paras1yla tam 40.000 pap yemi§tir.
D� yil sonra da oyki.ini.in sonu gelip �atm1§t1r.
Sait, oyki.ini.in sonu adamakilh alengirli olsun diye de k1za olan
yakmhgmm iyice kangrenle§mesini beklemi§tir. Kangrenle§menin
k1vam1 gelince -bu k1vam Sait'in yi.izi.indeki tirm1k izlerinden an­
la§ihyordur- onunla evlenmek i�in karar verir.
0 gi.inlerden birinde Beyoglu'ndaki Ha§et Kitabevi'nin oni.inde
Nail V. 'ye rastlar. Yanmda Alexandra da vard1r. Sait onu ve yi.izi.in­
deki trrm1k izlerini i§aretle:
Bak, bu k1z beni ne hale getirdi!
Alexandra, Alexandra' hg1m gostermek i�in flrsat1 yitirmez:
- Ben sana daha neler yapazay1m.
Verilen karar Sait i�in �ok onemlidir. ilk kez annesinin istegine
kar§I �1kacaktu. Dahas1, annesinin kendisine mirasmdan yoksun

147
edecegini soylernesini de -belki i9inden Makbule hanunm boyle
bir §ey yaprnayacag1m ge9irrni§tir- urnursarnayacakt1r. Yani bosbo­
yiik bir karardrr bu.
Nedir, S ait, kmn kendine baghhg1m son bir kez tartrnay1 de­
nernekten de kendini alarnaz. Bu i§ i9in de vefah dost Sabahattin
Kudret se9ilir. 1 943 Ternrnuzunda bir 9ar§arnba giinii S abahattin
2.25 vapuruna -giin ve saat dogrulanrni§tlf- yerle§tirilir. Alexand­
ra da o giin aym vapurla Burgaz' a gelrnektedir. Sabahattin, aradan
bunca zarnan ge9tigi, Tevhit Bilge Tiyatrosundaki o loca ciirnbii­
§iinden soma km bir daha gorrnedigi i9in Alexandra 'y1 tamy1p ta­
mrnayacagmdan ku§kuludur. Arna vapurda bir kenarda, kendi ha­
linde kitap okuyan bir k1z gariince bunun Alexandra oldugunu 91-
karrnakta gecikrnez. K1za yana§IP kendini tamtlf. Ne var Ale­
xandra; Sabaha ttin'e pek soguk davramr. i§te o zarnan Sabahattin,
k1z tavlarnadaki biitiin hiinerlerini ortaya doker. Sonunda km bi­
raz yurnu§att1gm1 anlaymca:
- Sizinle bir giin bulu§sak!
- Hadi vre, Sait duyar.
- S ait'in istanbu l'da bilrnedigi yerler vardir. Sozgeli§i �arnh-
ca'y1 hi9 bilrnez. Hi9 gitrnerni§tir oraya.
K1z dii§iiniir ta§Inlf. Bo§a kor dolrnaz, doluya kor alrnaz. Arna
sonunda Sabahattin olur 'u kopanr.
Km ku§kulandirrnarnak i9in Sabahattin daha once B iiyiika­
da'ya gidecegini soylerni§tir. Vapur B urgaz'a yana§tnca:
- B ari ben de burda ineyirn! Vapurda bizi garenler olrnu§sa, Sa­
it'in kulagma kar suyu ka9rnasm.
Ah, kurt S abahattin ah! Alexandra ile S abahattin vapurdan 91-
karlar. Sait iskelede zangrr zangH haber beklernektedir. Kiz garrne­
den S abahattin 'e gozii ve dudagmm ucuyla "Ne haber?" anlarnma
gelen bir i§aret 9akar. Sabahattin ba§tnl ustaca egerek kuzunun ka­
pana dii§tiigiinii bildirir. Sait'le Al exandra vapur iskelesinin yanm­
daki plaja girerler. Sabahattin de bir kahve i9rnek iizere onlara ta­
k1hr. Sait'le sevgilisi soyunrna kuliibesine dalarlar. Arna aradan da­
ha bir dakika ge9rnerni§tir ki kap1 a91hr, Alexandra, yiizii gorngok,
di§an firlar. Sait de arkasmdan kmn ensesine ensesine yurnrukla­
nm yagdHarak gelir.
Bir hafta Alexandra 'y1 ararnaz. B ir hafta soma bulu§rnalar yine
ba§ gosterir. 0 giinlerden birinde S ab ahattin'e §byle der:

148
- Gee; art1k. Evlenmenin Allah belasm1 versin. Ben bunu bir su­
re daha c;ekip c;evirir, sonra bo�lanm.
Oyle de yapar.
1 946' larda Sait bu kez de Vedat admda kolejli bir k1za tutulur.
i�in tuhafi Vedat, Alexandra'ya pek benzer. B akir bir yi.iz, k1sa ve
k1vrrc1k sac;lar. Arna onun daha badigidir. Kole jli olmasmdan gelen
bir zi.ippeligi de vardir. Bu yi.izden S ait yine k1hg1m k1yafetini goz­
den gec;irmi� ve bu kez eskisinden de afili olmu�tur. Ne ki, yine de
vitrinlerde erkek giysisi giydirilmi� mankenlerden pek aynhg1
yoktur. Sait onu Park Pastanesi gibi daha c;ok kentsoylularm gitti­
gi yerlere goti.irmek zorunda kahr.
Sait'in Vedat ' a olan a�k1 bir yila degin si.irm�ti.ir. Bu arada Sa­
it, k1zm yi.izi.ini.i bir kez olsun gorebilmek ic;in s1k s1k, c;okluk da Sa­
bahattin B atur ' la, Arnavutkoy yollanna di.i�mi.i�ti.ir. Bir pazar S alah
B irsel, Oktay Akbal, Bebe Li.itfi.i de katilacaktir bu yolculuga. Os­
manbey 'den yol a c;ikacaklar, Mecidiyekoy arkasmdan Bogaz' a vu­
racaklar, B altalimam'nm oradan Amavutkoy'e sarkacaklard1r.
Arna S ait, k1zm sesini bile duymayacak ve aclSlm, bu ac1y1 payla­
�an arkada�lanyle birlikte Arnavutkoy'deki meyhanelerden birin­
de bi.iyi.ik bir �i�e kuli.ip raklSl ve bir lenger dolusu gi.imi.i� bahg1 ile
bast1racak, daha dogrusu bast1rmak isteyecektir. (0 zamanlar rak1
ic;ilecek tek yer Bogaz'dir. B ahgm bolu ve tazesi oradad1r. Oralara
uzanmay1 goze alan ise pek yoktur. Goze alanlar sultanlar gibi
ag1rlamr.)
Sozi.in k1sas1, Vedat, S ait'i en azdan Alexandra kadar i.izmi.i�ti.ir.
Sonunda Sait'in ahlay1p oflamalanna bir son vermek istemi� ve ci­
vil civil bir gi.inde kalk1p apans1z Amerika'ya gitmi�tir. Orada da,
apans1z, oli.ivermi�tir.
Arna biz yeniden Alexandra 'mn oyki.isi.ine donelim. \:i.inki.i Sa­
it, y1llarca sonra onu yeniden hat1rlayacaktir. B u i� de bir ak�am
Aziz Nesin'le Beyoglu 'nda kafay1 c;ekerken olur. Napoli'de tamd1-
g1 Antoniella admdaki bir k1za y1llar sonra a�1k oldugunu anlayan
Lamartine gibi, S ait' in de bir anda akh c;atlay1verir. Aziz Nesin 'e:
- Hadi gidelim.
Aziz Nesin ne olduklanm anlayamaz. S ait, Alexandra 'nm evi­
ne gideceklerini ac;1klar:
- Benim ishg1m1 tamr, duyunca ac;ar kap1yi. T1pk1 eskisi gibi.
S ait'le Aziz yola koyulurlar. Kas1mpa�a'nm oralarda bir mey-

149
haneye gelirler. Meyhaneci, garsonlar topu da Rum' dur. Hepsi de
Sai t'i tamr. Ordan �1k1p bir ba�ka meyhaneye dalarlar. Bundan
sonras1m isterseniz Aziz Nesin' in agzmdan dinleyelim:
"Birincisinde oldugu gibi, ikinci meyhanede de i�tik. Onlar da
Sai t'in Rum k1zma mecnun oldugunu, biitiin ba�mdan ge�enleri bi­
liyorlardi.
\:lkt1k yola . . . Bir tozlu, toprak bir yere geldik. Solda tek kath
tahtadan bir ev vardi:
- i�te burast !
dedi. Evin az i:itesinde demir direkte elektrik liimbas1 vardi. Lii m­
bamn i�1g1 oras1m koni bi�iminde aydmlatm1�tl. Aydmhk dilimin
d1�mda k1p1rdayan bir karanhk vardi. S ait yiiriidii. Ben de yiirii­
diim. K1p1rdayan karalt1y1 daha yakmdan gi:irebiliyorduk. Bir deli­
kanh, sanld1g1 bir km i:ipiiyordu. Sait birden geri di:indii:
- Tuuuu, ulan benim k1z be!
Uzun siire konu�madan yiiriidiik. Sonra �ok ba�ka �eylerden
konu�tuk."
Alexandra ' nm i:iykiisii bununla da bitmez. \:iinkii sonun da so­
nu vard1r. Bu sonun sonu ise Sait'in i:iliimiinden i:inceki giinleri
kapsar.
Bununla 7 May1s 1954 giiniinde oldugumuzu anlatmak istiyo-
ruz.
Sait o giin yine Beyoglu'nda Sabahattin Kudret'e rastlar:
- Ben di��iye gidiyorum, istersen sen de gel!
Gidecekleri yer iki ad1m i:itede, Sahne Sokag1 'na a�1lan Aynah
Pasaj' dad1r. Di��iden i�eri girince Sabahattin e�ekten dii�mii� kar­
puza di:iner. Alexandra orada, kar�1smdad1r. Di��ide i��i olarak �a­
h�maktad1r. Sait de birka� hafta once di��iye geldigi vakit rastla­
m1�t1r ona. Alexandra 'ya S abahattin 'i gi:isterir:
- Tamdm m1 bunu?
Alexandra tamm1�t1r ama hi� sesini �1karmaz. S ait'in di��iyle
i�i bitince yine Sabahattin ' le Beyoglu Caddesi'nde yiiriimeye ba�­
lar. Ne var, bu kez Sai t'in Alexandra 'y1 son gi:irii�iidiir bu. Ak�am
saat be�te Tokathyan'da yeniden bulu�mak iizere Sabahattin ondan
aynhr. Ne ki, ak�am Tokathyan'da bo�u bo�una bekler onu. Sait'in
agzmdan o giin kan gelmi�. ertesi giin de hastaneye kaldmlm1�t1r.
Art1k liifm diiziinii edelim:
Sait severek ya�amay1 ister hep. Arna d1�mda degil, i�indeki bi-

150
rine vurgundur o. Sevginin dekatriyas1 dedigi �ey de bundan ba�­
kas1 degildir. D1�arda rastlad1g1 giizellikleri ise c;okluk kendi yara­
tlr. Hem de kimsenin goremedigi, kimsenin yaratamad1g1 giizellik­
ler olur bunlar. Bir defasmda bir italyan �ehrinde italyanlann bile
sezemedigi bir uyumu c;1kanr ortaya. Bu, italyancamn birden yir­
miye varan sayllanndaki uyumdur. "Hic;bir dilde say1 boyle giizel
sayllmaz" der Sait. "Undici, dodici, tredici... "

Nedir, Sait, ic;indeki zenginlikleri de, siimbiil kokularm1 da, d1-


�arda karayel riizganna gogiis gerer, �ekerli ve mis gibi ferik elma­
lan yer ve her giinkii ya�antmm deli gomlegini sirtma gec;irirken
bulgular.

151
Cennet B ah<;esi

Ayazpa§a'da Park Otel in biti§igindeki Park Pastanesi'nin ya­


'

nmdan sap1p hep saga dogru bir "Z" harfi \:izerek yi.iri.irseniz Cen­
net Bahr;esi'ne gelirsiniz. Cennet Bahr;esi Kazanc1lar YokU§U'nun
ba§mdaki Nam1k Kemal ilkokul u'nun i.isti.ine de di.i§ti.igi.i i\:in, oku­
lun yanmdaki merdivenli sokaktan <la oraya \:Ikihr.
Bah\:e set settir. Her setten Oski.idar 'm onleri, K1z Kulesi rahat­
hkla gori.ini.ir. Bizim kahve ku§lan en arkadaki sette, kahve ocag1-
nm sagma di.i§en yerde oturur ve \:okluk limanota i\:erler. Limona­
ta dedikse, getirilen, bardagm i\:ine konmU§ bir parmak turun\: re­
\:eli ve bir ka§iktu. Yanmda <la bir §i§e su. Bizimkiler, suyu barda­
gm agzma kadar doldurur, kan§tinr ve elde ettikleri altm s1v1y1 ya­
n yanya i\:tikten sonra i.isti.ine yine su boca ederler. Boylece kimi
zaman, bir yerine iki bardak §erbet i\:ildigi olur.
Yerler hep \:akil ta§idu. Bunlar her gi.in si.ipi.iri.ili.ir ve sulamr. En
i.ist setin bir ozelligi de aga\:tan agaca tente gerilmi§ olmas1d1r. A§a­
g1daki setlerde ise gi.ine§e kar§I a\:1lm1§ bi.iyi.ik, renkli §emsiyeler
vardu. Nedir, §emsiyesiz masalar \:ogunluktadu.
Cennet Bahr;esi Gen\: Ku§ak 'm yazhk kahvesidir. Ki§m Nisuaz,
Petrograd, Viyana Kahvesi' nde daha ile1iki y1llarda <la Suna Kah­
,

v esi nde cigara dumanlariyle zifir baglayan cigerler burada oksije­


'

nin ne oldugunu anlar. Daha 1 94 1 'lerde dadanmi§lardu bu bah\:e­


ye. Samim Kocagoz, Sabahattin Kudret, Si.iavi Ko\:er, Bebe Li.itfi.i,
Cahit Saffet, ilhan Berk hep burada oturur. Daha sonralan Fahir
Onger, Oktay Akbal, Nermi Uygur <la gelmeye ba§lar. Beh\:et Ne­
catigil de ilk 1 945 'de ad1mm1 uzatu buraya. Askerlikten sonra bir
ara Zonguldak 'ta ogretmenlik yapmi§, sonra <la bir pundunu bulup
kapag1 istanbul'a atm1§t1r. Oktay Akbal, Beh\:et' le ilk orada tam§Ir.
Oktay 'a Beh\:et'in o gi.in kendi i.izerinde nas1l bir izlenim bu-akt1g1-

152
m sorarsamz size §U kar§1hg1 verir: " Beh�et masamn bir kti§esine
oturmU§tU. Kimsenin ondan haberi yoktu. Bizim sanattan konu§ma
tarz1m1z, gereksiz gori.i§lerimiz, sa�ma sapan esprilerimiz, ba§ka
§airlerle sanat�1larla egleni§imiz kar§tsmda duydugu §a§kmhk yi.i­
zi.inden okunuyord u."
Beh�et'in ilk gi.inleridir. Herkesin kendinden ba§ka ti.irli.i olU§U
kar§tsmda Beh�et zaman zaman arkada§lanna uymak geregini du­
yacak, ama bir yi.iz hareketi, bir soz onu her zaman ele verecektir.
Ne ki, Beh�et'i herkes sevdigi i�in kimi zaman otekiler de onun
di.imen suyundan gidecek ve Ofkelendigini sezdikleri an konuyu
ba§ka yonlere �evireceklerdir.
ilhan B erk o malar Giresun 'un Espiye bucagmda ilkokul ogret­
menidir. Temmuz ayhgm1 ald1 m1, bir, iki, i.i�. Dordi.inde istan­
bul 'dad!f. Tophane nht1mma �1kar �1kmaz hemencecik Yi.iksekkal­
dmm'a tlfmamr ve cumbadak Ha§et Kitabev i ' ne dalarak bi.iti.in pa­
rasm1 Frans1zca kitaplara yatmr. Cennet' e de koltugunda, kucagm­
da bir si.i1ii kitapla gelir ve gelir gelmez onlan masanm i.isti.ine a tar.
B u, herkes i�in ger�ek bir §Olen olur. ilhan'a merhaba bile deme­
den kitaplara el atar, onlan saatlerce ellerinde evirir, �evirir, §Ura­
smdan burasmdan okurlar.
ilhan iplik gibi ipince bir §eydir. Ayak ayak i.isti.ine att1g1 vakit
ayaklan kadmlann sa� orgi.isi.i gibi birbirine dolamr. Upuzun boyu
i.isti.inde ki.i�i.ik bir kavunu and!fan bir ba§t vardlf. Cennet' in o lime
lime hastr koltuklanna oturur oturmaz <la ilk "Harika ! " sozi.ini.i ba­
gt§lar. ilhan "Harika"larm1 kendine tak1lanlar oldugu zaman <la bot
bot kullanmaktan ka�mmaz. Birsel'den, bir kez Virginia Woolf'un
Deniz Fenerine Yolculuk adh kitabm1 alm1§t1r. iki gi.in sonra kitab1
getirince Birsel sorar: "Nasti buldun?"
- Begenmedim.
- Sen okumam1§smdtr onu.
- Benim i�in onemli <legit.
B irsel kitabm sayfalanm kan§ttnr gibi yapar:
- Sen bu kitab1 okumadm. i�inde yapraklan a�tlmamt§ 8 sayfa
vard1. Oldugu gibi duruyor.
ii han �1lgmca gi.ilmeye ba§lar:
- Harika ! Harik a !
Birsel hmztrhgm1 biraz daha ileri goti.iri.ir:
Yahu sen bu kitab1 eline bile almamt§Stn. \:i.inki.i sana soyledi-

153
girn de dogru degil. Kitabm sayfalan ac;Ik.
ilhan, voleybol topu gibi yerinde Ziplar:
Harika! Harika!
ilhan ' m harikalanna en c;ok Fahir Onger biter. Zarnanla o da ho­
�una giden �eyler kar�Ismda kikih kih ktlah gi.ili.ip, "Harika!" derne­
ye ba�larnI�tir. Fahir, ilhan'm �iirlerini de c;ok sever. 1946 yilmm ni­
sanmda Bugiinkii Siirimiz adh gi.ildestesini yaymladigI vakit, orada
onun ic;in "Bi.iyi.ik �iirin kapismI zorluyor" diyecektir. Arna Birsel bu
yargI kar�Ismda "Bi.iyi.ik �iirin kapismI zorluyorsa, ic;eri girrnedigi
ic;indir" dernek acirnasizhg1m gosterecek, Fahir de buna yine "Hari­
ka! Harika! " diyerek katila katila gi.ilecektir.
Fahir, Gene; Ku�agm ilk akh ba�mda ele�tirrnenidir. "Sanat yo­
luna kellesini koyrnu� ozanlan" otekilere yeg tutar. Bir gi.in Bir­
sel'in Siirin ilkeleri'nde soz konusu ettigi ''Sanat rnodadir" ilkesin­
den ac;rnI� ve Birsel'e �oyle derni�tir:
Yahu bu senin sanat rnodadir sozi.in toplurncu gerc;ekc;ilikle ya­
pilrnak istenilen �eyin ternelinde de var. Arna kirnse bunlar i.izerin­
de durrnuyor ve seni haksiz olarak suc;luyorlar. Eger sanat rnoda ol­
rnasaydI bugi.in toplurncu gerc;ekc;ilik de ortalarda gori.inrnezdi.
Fahir, sanatm ne oldugu i.izerinde de c;ok kafa yorar. Kendi di.i­
�i.incelerine yakla�an bir soz soylendigi vakit de gozlerine ve bur­
nuna danslar ettirir, sag elinin i�aret parrnagiyle de rnasamn -o soz
konusu di.i�i.ince rnasanm i.isti.indeki bir kiigitta yazihyrnI� gibi- i.is­
ti.ine dogru silah atI�ma gec;er:
- Bak bu c;ok onernli! c;ok onernli!
ilhan, Cennet Bah<;esi'ne geli�inin ertesi gi.ini.i de kendini so­
kaklara dar atar ve bin goz bin dudak halinde -bu soz ilhan 'mdir­
dirndik ayakta duran istanbul 'u yla kucakla�rnaya ko�ar. Beyazit
Meydam 'ndan gec;erken c;Ilgmla�Ir, EdimekapI trarnvaylarmda
kendinden gec;er, Fatih 'te Garipler Mahalles i 'nde c;Ighklar atar,
Gi.ilhane ParkI 'nda gi.in� altmda uyur, Ti.inel'deki vagonlann I�Ik­
lanm gori.ince irkilir, Kapah c;ar�I 'da ZIP ZIP Ziplar, Si.ileyrnaniye
ve Ayasofya onlerinde havaya uc;ar. En c;ok ho�una giden �ey de sa­
bahm alacasmda i�e giden insanlardir. Bir de daha erken saatlerde
Kopri.ini.in ac;Ih�Im bekleyenlere bayihr.

Y1gm y1gm olmu�lar hepsi kopriini"in a<;1lmas1m bekliyor


Bir anda �ehrin dart bucagma akacaklar

1 54
Bir anda iki ayn kuadaki insanlar gibi
Fatihliyle Be�ikta�li sarma�dola� olacak.

ilhan budur. . . Her gi.izel �eye tutulur, onun ardmdan gitmeye


kalk1�1r. Hayranhk onun sozli.igi.inde ya�amak anlamma gelir. So­
yad1 yasasmdan sonra Nurullah Berk'in soyadma da hayran kalm1�
ve hemen kendi soyad1m (Birsen) atarak onun soyad1m kullanma­
ya ba�lam1�tir. Bu degi�tirme bir kez ilhan'm i�ine yarar ve Tan ga­
zetesine goti.irdi.igi.i bir yaz1 Nurullah Berk'in samhp yaymlamr.
Arna ilhan yaz1smm paras1m almak i�in gazeteye gittigi vakit du­
rum anla�1hr. ilhan ' m yaz1s1 da bir daha o gazeteye giremez. Bu
yamlg1ya yol a�an ilhan'm o s1ralar -bu tutumu l 95 3 ' lere degin
si.irmi.i�ti.ir- admm ba�ma bir de bi.iyi.ik "N" harli oturtmas1d1r.
Yoo . . . N 'nin bu kez Nurullah Berk ' le bir ilgisi yoktur. Bu ilhan'm
eski ad1 Niyazi'den kalma bir �eydir.
ilhan o y1llarda en �ok Amerikah ozan Walt Whitman'1 sever.
B oyuna laf1m eder ve �iirlerine onun gibi ad koymaz, sadece i.ist­
lerine kendi ad1m yazar. ilhan tam bir �iir vurgunudur. B irse l ' le
ba�ba�a kald1g1 vakitler hep �iirden a�rlar, dizenin �iirdeki onemi
i.izerinde dururlar. Kimi zaman d ivan ozanlanndan par�alar okur,
onlardaki dizeleri incelerler. Gi.inde 1 0 dize divan �iiri ezberlemek
karan verdikleri de olur. Arna bunu hi� mi hi� uygulamazlar.
Gelin gori.in ki, ilhan istanbul'a geldikten birka� gi.in sonra iyi­
den iyiye paras1z kahr ve Ha�et'ten bi.iyi.ik paralarla ald1g1 kitapla­
n bu kez Yi.iksekkaldmm'daki k itap�1lara yok pahasma satar. Arna
buna hi� i.izi.ilmez, tersine kitaplardan elde ettigi o birka� gi.inli.ik
mutlulugu her �eyden i.isti.in tutar, ertesi y1l aym �eyi yapmak i�in
de kendine soz verir.
1 942 y1lmda ilhan, Cennet' e Osman Turgut Pamirli 'yi de geti­
recektir. 0 da Giresun'da ilkokul ogretmenidir. Pamirli, ilk geldigi
gi.in ilhan'm Ti.irkiye'nin en bi.iyi.ik ozam oldugunu ilan etmi�tir.
B irsel ' le dostlugu ilerledik�e ona da yava� yava� bi.iyi.ik ozanlan­
m1zdan biri gozi.iyle bakmaya ba�lar. Ertesi y1l Servetifiinun' da
"Bugi.inki.i Nesli Kimler Temsil Ediyor?" adh yaz1smda ise bu bi.i­
yi.ik ozanlarm say1smm dokuza yi.ikseldigi gori.ili.ir. ilhan 'la Bir­
sel'den ba�ka Orhan Veli, Oktay R1fat, Melih Cevdet, R1fat Ilgaz,
Hasan izzettin Dinamo, Cahit S affet ve Bedri Rahmi de bu bi.iyi.ik
ozanhktan paylanna di.i�eni ahrlar.

155
Osman Turgut Pamirli <;apra§ik ve <;arp1c1 ciimle kurmay1 <;ok
sever. Birsel i<;in §byle bir ciimle kullanm1§t1r. "\:ok iyi bir §iir an­
layi§ma sahip olan Satah Birsel daha pek az omekler verebilmi§,
ama bunlarla sanat<;1 ki§iligini <;ok egemen bir konU§U§la duyura­
bilmi§tir."
Dinamo i<;in de §byle der: "H.i. Dinamo, <;agm bunahmlanm §i­
ire doldurmU§ ayn ve miistesnalara degil, bir mekanda, bir zaman­
da ya§ayan insanlara seslenir. XX. yiizy1lda diinya insanlan onun
okurland1r."
Bedri Rahmi i<;in soyledikleri ise tam Pamirli 'vari bir ciimledir:
"Bedri Rahmi Yaradan'a Mektup lar mda, §iire bir <;e§it Yunus dili
'

ve edas1 ile art1k goklerde aranmas1 en dogru yol olan Tann 'nm
kayg1lan ardmdan ko§ar, huzur arar."
Dogrusunu soylemek gerekirse, o giinlerde -§imdilerde de oyle­
dir- gen<; yazarlar i<;in yaz1 yazanlar <;okluk tamd1klar, dostlardir.
S amim Kocagoz de 1942 y1lmm Eyliil-Ekim aylannda Servetifii­
nun'a "Bugiinkii �iirimiz" ad1yla be§ yaz1 yazacak ve bu yaz1lar­
dan her birinde bir ozan iizerinde duracakt1r: S atah B irsel, C ahit
Saffer, Cahit Kiilebi, R1fat I lgaz, A. Kadir.
Nedir, bu yaz1lar sozii edilen ozanlan memnun ederse de, ad1
amlmayanlan da kiiplere bindirir, dahas1 bu yazanlann <;evresinde
bir dii§manhk duygusunun belirmesine yol a<;ar. Arna kimse buna
ald1rmaz, yaz1larda birbirini kovalar.
Birsel'in Melih Cevdet'le tam§mas1 da C en net' de olmU§tUr.
1 94 1 yaz1m1d1r ne, bir giin Sabahattin Kudret onu Beyoglu'nda ya­
kalayarak Cennet'e getirmi§tir. Melih san sa<;lan, san b1y1klan ve
tombul yanaklanyla Tiirk'ten <;ok bir Alman baronunu andmr ve
Cennet' tekileri s1kmamak i<;in ho§ §eyler anlatmak ister. 0 giin bir
polisin Beyoglu'nda bir yankesiciyi enseleyi§ini <;ok tath bir bi­
<;imde oykiiler. Polis yankesiciyi yaka pa<;a gotiirmek isteyince,
yankesici silkinmi§ ve polise §byle demi§tir:
Yakamdan tutma, sinirlenirim.
0 giin, Orhan Veli'nin <;1kard1g1 Garip iizerinde de bir hayli du­
rulur. Birsel, Melih 'in sozlerinden Orhan Veli 'nin Garip i , arka­
'

da§larmm onaym1 almadan <;1kard1gm1 anlami§tlr. Melih 'in Ga­


rip' teki onst;zde ger<;ekiistiicii bir §iirin savunusu yap1lmasmdan
ho§lanmad1g1 da goriilmii§tiir. Cennet' tekilerin konuyu <;okca saga,
sola evirip <;evirmesine kar§m, Melih'in agzmdan arkada§ml kii-

1 56
c;i.iltecek bir soz c;1kmaz. Cennet ' teki konu�malar iyice klZl�maya
ba�lad1g1 vakit kahve ocagmm oni.inde Cahit S affet gori.ini.ir ve
ayakta kendisine ses edilmesini bekler. Oturanlar:
- Cahit, C ahit!
diye seslenice de hemen onlara dogru gelir ve onlan gorememi� ol­
masmm nedenini ac;1klar:
Tuh Allah kahretsin ! Hala di.inyay1 karanhk gori.iyorum. Sizi
de goremedim. Dublajdan geliyorum. Amerikan filmlerini Ti.irkc;e­
le�tiriyoruz. S ti.idyo oyle karanhk ki gozlerim bozuluyor. Gerc;i 1 O
mumluk kirmlZl ampuller yamyor ama bunlar gozleri daha c;ok yo­
ruyor. Karanlik ! Karanhk! Hafakanlar bogacakti.
Cahit'in konu�mas1 en c;ok S amim ' in -bunlan Onbinlerin Do­
mi}·1l nde anlatm1�tlr- ho�una gider. Onu konu�turmakta da en usta
odur:
- Arna iyi para kazamyorsundur.
- Para bile biriktiriyorum. Para!
- i�in i� demek?
- Alay etme, yi.iksek sanatim1 gosteriyorum.
Cahit bunu biraz gi.ilerek soylemi�tir. Soyleyince de cebinden
bir banka defteri c;1kararak Samim 'e uzatir:
- Bak bakahm �u deftere. Yazin ba�mdan beri ne birikmi�? Ne
zannettin ya! Valideye her a y gonderdigim de cabasi.
Bu kez de cebinden daha k i.ic;i.ik bir defter c;1kanr:
- Bir de �una bak! Bu da bizim ha�arata verdigim borc;lann lis­
tesi ! Osti.ine bir bardak su ic;mem gerekenlerin yanma da c;izgi c;iz­
dim.
- Arna dublaj seni yormuyordur.
- iki saat Robert Taylor'un yerine konu� da goreyim seni. Hem
bitti sanma. Daha gi.inlerce konu�acag1z.
- Fena m1, sen de talim yap1yorsun. Bir oyuncu ic;in konu�mak
onemli bir �ey.
- Yok camm, sen de konu�ursun. i�. sahneye c;1kmca konu�mak­
ta. B ir sahneyi on kez c;evir, begendigini al, begenmedigine vur
tekmeyi. Tiyatro oyle mi ya! Perde ac;1ld1 m1 bitti. S ahneye bir kez
c;1karsm. c;uvalladm m1 seyirciye : "Aman efendim, bu oyunumu
ben de begenmedim, izin verirseniz yi.iksek huzurunuzda, bir kez
daha tekrarlay1m ! " diyemezsin. De de goreyim seni. Adami oyle
bir ishklarlar ki bir daha sahneye c;1kamazsm. Ya koti.i oynayacak-

1 57
sm, koti.i oyuncusun. Ya da iyi oynayacaksm, iyi oyuncusun. B u
i§in ortas1 yoktur.
Kahvedekilerden birinin Cahit'in ba§anh bir oyuncu oldugunu
soylemesi de onu adamakilh CO§tUrur:
- Soyle, soyle alay da olsa ho§uma gidiyor.
- Alay degil, bir gi.in sahnede seni Hamlet olarak gormek iste-
nm.
U stahg1m1 gostermek i<;in Hamlet'i bir gi.in oynayacag1m.
Arna ben her zaman bizden, memleketimden bir tip canland1rmay1
dilerim sahnede. Ahmet beyi, Mehmet beyi, Hi.iseyin beyi. Daha
dogrusu, Ahmet'i, Mehmet'i, Hi.iseyin ' i .
Cahit, uzun boylu, kank sesli bir erkek gi.izelidir. Karga burnu
ona ayn bir sevimlilik verir. Yandaki masaya kendisini tamyan ka­
dmlardan biri di.i§ti.i mii, ona §ip§ak askmt1 olur:
- Nasilsm Cahit'cigim?
Cahit'te laf hazirdir:
- Afiyetinize duac1y1m §ekerim!
Sonra da al<;ak sesle, agzm1 egirterek bizimkilere :
- Camn <;1ksm emi?
Bir an durur, kahvedekilerin, daha dogrusu S amim'in gevrek
gevrek giilii§iiniin sonunu ahr ve:
- � u Siralarda bana yakmla§mak isteyen her kad1m parama goz
dikmi§ say1yorum.
Cennet'teki konu§malar eninde sonunda yine §iire donii§iir.
Cahit'in §iirleri 1940 ku§agmm oteki toplumcu ozanlan gibi in­
san sevgisi, dostluk duygusu iizerine kurulmu§tur. Arna bunlann
karamsar bir yam da vard1r. Cahit en mutlu anmda bile diinyada
birtaklm cinayetler i§lendigini dii§iinmekten kendini alamaz. B u
dii§iinceler, onun §iirini, kimi zaman, kuruluga da gotiiri.ir. N e var,
Cahit, §iirlerine <;okluk, s1cak, yiirekten kopan bir §ey katmamn da
iistesinden gelir:

Kadehimi son damlasma kadar i�irdiler


Giinahlarm kefareti odendi
insan i�in nem varsa felaketlere verdim
Ak�amm hayrolsun
indir kepenkleri
Sabahlara kadar dertle�elim Apostol.

158
Apostol, Beyoglu'ndaki meyhanecilerden birinin ad1du. ic;ki de
Cahit 'in en gerc;ek dostu. Arna ic;tigi vakit iyice sarho� olur ve ya­
mndakilere sata�maya ba�lar. Dogrusu ya, Cahit dogu�tan tedirgin­
dir. ic;ki bu tedirginligin sadece orti.isi.ini.i kaldmr. Bu tedirginlik,
Ankara Devlet Konservatuan'nda okurken de, onun yakas1m b1-
rakmam1� ve oray1 bitinneden okuldan aynlmasma yol ac;m1�t1r.
Konservatuar ' dan aynhrken kendisini kap1ya kadar gec;iren arka­
da�lanna Cahit uzun uzun bakm1�. sonra arabaya tam binip de ora­
dan uzakla�acag1 s1rada sag kolunu arkada�lanna dogru gererek
�oyle demi�tir: "Aktor gidiyor, dekorlar kaldi."
0 y1llar Eski-Yeni kavgasmm en ate�li y1llandir. Eski ozanlann
hic;biri ayakta b1rakilmaz, birinin ad1 gec;ti mi, hadi hop yerden ye­
re vurulur. Cennet'te bir gi.in de Yahya Kemal'den ac;Ilm1�tir. Cahit
hemen onun bohc;as1m da di.irer: "Biz kim, Yahya Kemal kim?
Eger benim yazd1g1m �iirle onun yazd1g1m bir araya getirirseniz,
getirmeye de gerek yok ya, hic;bir benzerlik bulamazs1mz. Zevk,
duygu, di.i�i.ince, her �ey bizim ku�akla degi�mi�tir."
Cahit daha sonraki y1llarda, sinemaya ba�oyuncu olarak yerle�­
tikten sonra ise, bu kez kaq1sma oteki film yild1zlanm alacaktir.
- Sen beni ne samyorsun? Beni herkes tamr. Ahadolu 'nun nere­
sine gitsem "i�te Cahit Irgat" derler. Karde�im rahat dola�am1yo­
rum sokaklarda. Ostelik beni filmlerdeki gibi olagani.is ti.i bir insan
samyorlar.
Cennet' te gelenler arasmda ressam Fethi Karaka�. Mi.imtaz Ye­
ner, Ha�met Akal da v ardir. Arada bir Li.itfi.i Eri�c;i de gelir. c;oktur
gelenler. Nermi Uygur'un, Kemal Bekir ' in, Edip Cansever 'in de
gelmi�ligi v ardir. 1 950' lerden sonra Baylan' da otag kuran ilhan 'la
arkada�lan d a buraya zaman zaman di.i�mi.i�lerdir. Belki Yilmaz
Gruda, belki Ahmet Oktay, belki Turgay Gonenc;, belki Melise Er­
donmez gelmi�lerdir. Belkili, belkisiz pekc;ok yazar gelmi�tir Cen­
net'e. Durun hele, bir gi.in oraya Attila ilhan 'la Fethi Naci de gel­
mi�. orada gozlerini kendilerinden ayirmayan bir garipc;ige rastla­
m1�lardir. Ertesi gi.in de Baylan 'da saatlerce bu garipc;ik ic;in tart1�­
m1�lardir:
- Gorevl i !
- Degil!
- Gorevli!
- Degil!

159
Elit Kah vesi

Elit Kahvesi Asmahmesr;it'tedir.


Bu sokakta oturanlarm yans1 Levanten ise, yans1 <la Yahudi'dir.
Bunlann ttimii ya§amay1 seven ki§ilerdir. Bunu, giiniin her saati
buray1 dolduran insanlarm gtiler; yiizlerinden ve yaygaralarmdan
91karabilirsiniz. Sait Faik'in "Liizumsuz Adam" oykiisiinden de
91karabilirsiniz ama o oykiide Balyoz Sokag1 ile Piremeci Sokag1,
dahas1 Asmahmesr;it Mezarhk S okag1 <la anlat1hr. Dogrusu, bura­
nm insanlanm iyice tamyabilmek ii;in Tepeba§t ile Asmahmesr;i t'i
birbirine baglayan Asmahmesr;it Mezarhk Sokagm1 <la savsakla­
mamak ve 2 1 numaradaki diikkam tutan i§kembcciyi de -goriiyor­
sunuz bu i§kembeciler bir tiirlii sona ermiyor- tammak gerekir. i§­
kembeci, Sait'in diliyle soyleyelim, temiz adamdtr. Kaseleri anti­
ka, i§kembesi de kar gibi beyazdtr. Arna Sait'in buray1 sevmesinin
astl nedeni, r;orbasma s1kmak ii;in ald1rd1g1 limonun at1lmadan sak­
lanmas1 ve bir daha geli§inde limonun ortaya 91kanlmas1d1r.
Sait kadar buray1 sevenlerden biri de Fahir Onger'dir. 0 <la go­
ziine Kudret' ten tutu§turulmu§ monoklunu -gozlerinin altmdaki
torbalar ozellikle sag goziinde monokl varmt§ duygusunu verir­
diizelterek gelir, bu masalardan birine kurulur ve i§kembe 9orbas1-
nm her ka§tgmda iyi bir §iir okumu§ <la kendinden ger;mi§cesine
ba§tnt yukardan a§ag1 dogru sallar. Fahir ya <la Sait'in yanmda r;ok­
luk ba§kalan <la olur. Yani Bernard Shaw 'un insan ile Ustiininsan
oyunundaki ozan gibi kendini bile alaya alan Birsel, ya§am1 bo­
yunca sak1z leblebisiyle Rus salatasmdan ba§ka bir §ey yemeyen
ve i§kembeciye gelir gelmez "Rus salatas1 var mt?" diye soran Ok­
tay Akbal, §iirle1ini geceleri sokaklarda ya <la k1y1da ki:i§ede kalmt§
kahvelerde yazan Behr;et Necatigil, a§k oyktileri uzmam Nairn Ti­
rali, pos b1y1klan agzmm ii;ine dolan Ha§met Akal, iskambilde

1 60
ytizde ytiz kazanan Fethi Karaka§ ve oldum bittim i§kembeci dtik­
kanlanndan di§an \'.lkmayan Kenan Harun.
Sait'in Asmahmes\'.it'te, Elit' in hemen yamba§mda, sand1k
i\'.inde portakal satan bir Yahudisi de vard1r. Salamon admdaki bu
portakalc1, Sait'ten kuk para fazla kopard1g1 vakit dtigtin bayram
eder. Arna gtin gormti§ adamdu S alamon. Sait, portakah pahah bu­
lup da ayaklanm stirtiye stirtiye uzakla§tl m1 ne homurdamr, ne de
arkasmdan kotti kotti bakar.
Elit' in kar§ismda 52 numaradaki meyhaneci, ya da Elit'e gel­
meden onceki sokagm (Sofyah Sokak) sol ki:i§esini tutan bakkal da
buranm onemli ki§ileridir. Bunlar dtikkanlanndan di§an pek \'.lk­
mazlar, ama ya§amay1 birtakim kizgmhklarla \'.ekilmez hale getir­
mekten adamakilh ka\'.1mrlar. Ak§amlan yine £/it'in kar§1 suasm­
da han btiytikltigtinde bir evin kap1smda tezgahm1 kuran lakerdac1
da dtinyay1 oldugu gibi kabul eden insanlardand1r. Ak§amm oldu­
gu lakerdacmm 300 mumluk ampultintin yanmasmdan da anla§ihr.
Fikret Adil, sertiven ugrunda yurdunu buakan, sm1r di§ma at1-
lan, yaya olarak dtinya gezisine \'.lkan yabancilarla, b arlarda \'.ah­
§an artistlerin de burada ya§ad1gm1 soyler.
Fikret Adil'le Necip Fazil burada 47 numarada oturmu§lard1r.
Arna Fikret Adil bu evle ilgili a mlanm anlatuken nedense bu evin
yerini saklamak geregini d uymu§ ve numarasm1 ters ytiz ederek ki­
tabma Asmahmesr;it 74 ad1m koymu§tUr. Nedir, Fikret Adil kita­
bmdaki adlann \'.Ogunu da -<;alh 'y1 Dalh yapmas1 gibi- taklalar at­
t1rm1§llr.
Birsel 47 numaradaki o ii\: kath ta§tan eski zaman evinin ontin­
den ge\'.erken bir ho§ olur ve Fikret Adil 'in kendisine daha once
gosterdigi ve bu evin bir odasmda Necip Faz1l 'la gen\: bir km sap­
tayan resmin etkisiyle midir, nedir her zaman kapmm a\'.ilacagm1
ve Fikret Adil 'le Necip Fazd ' m, yanlarmda bir kiz, oradan \'.lfll\'.1p­
lak di§an folayacaklanm samr.
i§in tuhaf1, o evin i\'.ine girip, bir zamanlar Fikret Adil ve arka­
da§lannm ya§ad1klan odalan gormek istegi Birsel'de hi\: uyanmaz.
Bu, belki de Fikret Adil'in o odalan anlatirken ondaki btittin me­
rak \'.e§melerini kurutacak bir ustahk gostermesinden ya da o oda­
larda ya§ayan kadmlardan birinin tuzagma -bu tuzak Birse l 'in ara­
d1g1 bir §ey degilmi§ gibi- dti§mck korkusundan gclir.
"Odalardaki \'.i\'.ekler, saks1lan i\'.ersinden pencerelere dogru za-

161
y1f dallanm uzatmaya \'.ah�Lrlar. 25 mumlugu ge\'.meyen elektrik
lambalar1 kuvetlerdeki sulann pisligini gostermezler ve insan eger
bu evlerden birisinde oturursa geceleri uyuyamaz, \'.Unku Asmah­
mes\'.it'in nab1zlan gibi topuk sesleri sofalarda, biti�ik evlerde do­
la�Lr, her an odamzm onunde birinin nefes ald1g1m samrs1mz. Sa­
baha kar�1 da uyumamn yolu yoktur. Bu saatlerde artistler i�lerin­
den donerler, \'.Ogu i\'.mi� olduklan i\'.in yuksek sesle konu�urlar,
beraberlerinde getirdikleri adamlarla, "Daha i\'.elim, yatmayahm ! "
diye tartt�Lrlar, gramofon \'.alarlar, buttin bunlara sokaktan ge\'.me­
ye ba�layan simit\'.i, zerzev at\'.L, sut\'.U naralan, tramvay dandanlan
kan�1r."
Elit' i Wolf Braun admda bir Alman i�letir. Dediklerine gore
ikinci Dunya Sava�1 gunlerinde buras1 da Viyana Kahvesi gibi,
uluslararas1 casuslann pazarhk yeri olmu�tur. Arna buna kimse
inanmaz. inanmamalanna, Herr B raun 'un istanbul 'un yerli Rum­
lan arasmdan se\'.iP ald1g1 kar1smm o kapkara, o casus ka\'.Lran ba­
k1�lan yol a\'.ar.
Birsel'le arkada�lanmn Elit'e postu sermeleri 1946 y1lma rast­
lar. Ne var, onlar, daha l 940'larda Asmahmes\'.it'le ha�1rne�ir ol­
mu�lardrr. Daha o zamanlar sokagm ba�mda, hemen soldaki Tuna
Birahanesi'ne s1k s1k gelirler. Birahane iki boltimdur. On taraf i\'.­
kili lokanta olarak kullamhr. Arna buradaki beyaz orttilti masalar
gunun ve gecenin hemen hemen her saatinde bombo� durur. Arka­
s1 ise saatli bilardo salonudur. Ressam Avni Arba�, Fethi Karaka�,
Agop Arad, Mumtaz Yener, Ferruh B a�aga ve Ercument Kalm1k ' a
burada s1k s1k rastlamak olanag1 v ardLr. Kimi zaman Nuri iyem de
gelir. Cevat Dereli de hi\: eksik olmaz, bir masaya \'.oker, tek ba�1-
na rak1s1m yudumlar.
Orada kimi zaman Tanburi Selfiltattin Pmar 'a, ressam Sabri
Berkel'e, Edip Hakk1 'ya da rastlamr. Sait Faik, Sabahattin Kudret,
Samim Kocagoz, Salfilt Birsel de oramn gediklisidir. Mumtaz Ye­
ner 'in burada yapt1g1 sanat tartt�malan bitmek ttikenmek bilmez,
B inbir Gece Masallar1 gibi aylarca surer. Mumtaz konu�a konu�a
bir anla�maya vanlacagma inamr ve "Bak dinle'' ya da "Peki oy­
leyse" gibi sozlerle zaman i\'.inde azalan dikkatleri kam\'.1lad1ktan
sonra soylediklerini ba�ka bir yoldan yine 011aya surer. Tartl�ma
severlerden biri de Ha�met Akal' dLr. 0 da iki elini boyuna masamn
usttine uzatLr, konu�masma, "yahu"larla i\'.tenlik katmak ister.

1 62
Fethi Karaka§ orada bilardo oynar ve istakay1 elinden hi\: b1rak­
maz. Ressamlar i\'.inde en ufak tefegi odur. Nuri iyem, Mtimtaz Ye­
ner'in iri kly1m gortinti§tine kar§m o, giysilerinin i\'.inde yitivere­
cekmi§ izlenimi uyandmr. Dili biraz peltektir. Bu, kendisine hem
bir sevimlilik verir, hem de konU§Urken solugunu toplamasma ve
birden bomba gibi bir ses \'.Ikarmasma yol a\'.ar. Bunun en gtizel or­
negini de altm1§alt1da "Pas ! " derken verir, topunun ytiregini agz1-
na getirir. Bunlara kar§ihk, i§inin ustas1 bir ressamd1r. Renk\'.i de­
gilse de ki§ilerini tablonun i\'.ine oturtmakta tisttine yoktur. Bu ytiz­
den ta§ ya da mu§amba oymalarda \:Ok ba§anh olur.
Ferruh Ba§aga da Fethi gibi sessiz bir ressamdir. <;ok az konu­
§Uf, hatmm sordugunuz vakit, ba§Im omuzunun tis ttine yat1rarak
"Ne olsun?" der. Agop Arad ise \'.Okluk gtildtir mtildtir gelir ve sa­
ga sola "Merhaba S atah", " Merhaba S amim", "Merhaba Sait"leri
dag1tt1ktan sonra "i§im var" diye yine gtildtir mtildtir gider. Kendi­
sine bir §ey soylediginiz v akit de "Allaha§kma?" diyerek kahkaha­
y1 basar ve taklhp kalmm korkusuyla size hi\'.bir kar§ihk vermez.
Arada bir Ankara'dan istanbul 'a dti§en ozanlar da Nisuaz Pas­
tanesi' ne oldugu kadar buraya da ugramadan edemezler. Bunlann
ba§mda da Necati Cumah v ardlf. Necati, 1 945 y1hnm §Ubatmda
buraya gelmi§ ve yilhk iznini memleketinde, Urla'da ge\'.irmeye
gittigini soylemi§tir. U rla'da sava§ tizerine §aklf-§Ukur bir dizi §iir
dokttirecektir. 1 5 gtinde bir stirti §iir. B u, B irse l ' in aklmm almaya­
cag1 bir §eydir. Gelin gortin ki Necati 15 gtinden sonra -yine istan­
bul tizerinden- Ankara' ya donerken §akrr §Ukur yazd1g1 yirmiyi a§­
km §iiri getirip Birsel ' in ontine at1verecektir. "Karda Ayak izleri
Var"da bunlann arasmdadrr:

Karda ayak izleri var


Vurulup dii�tiikleri yere kadar
Yiizleri tamnmayacak bir halde
Oldugu yerde kalnu� cesetleri

En giizel ocak ate�leri


Art1k 1s1tamaz ellerini
isimlerini en yakin tan1d1k
Soylese i�itmezler
Kurt mu. dost mu, dii�man nu ?

1 63
Bilmeyecekler ba�ucuna geleni
Ve art1k ne tren, ne gemi
On/an getirmez bir daha.

Birka'Y ay sonra ise Necati, bu §iirleri Harbe Gidenin Sarkilan


ad1yla yaymlayacak ve ondan sonraki y1llarda Birsel 'i hep §a§km
b1rakacakt1r.
0 y1llar Beh'Yet Necatigil'in, Fahir Onger'in, Oktay Akbal 'm,
Nairn Tirali 'nin ve butun ya§ammda 4-5 i:iyku yazmI§ olan Doktor
Edip Ki:iknel ' in -§imdiler Kanada'da- de Tuna ' da boy gi:istermeye
ba§lad1g1 y1llard1r. Bir sure sonra Alp Kuran, Suat Behliilgil de ka­
t1hr kervana.
Elit, Fikret Adil' in o unlii evinden U'Y di:irt bina beride, 4 1/1 nu­
maradad1r. Buray1 ilk Cahit Yama'Y bulmu§tUr. 0, daha 'Yak sabah­
lan gelir, mahmurluk giderir, yaz1lanm yazar. Sonra da Bab1ali'ye
atlar. Ku'Yuk bir dukkandan ba§ka bir §ey degildir Elit. B asma per­
deler onu sokaktan aymrsa da bunlar 'Yokluk -i:izellikle de gunduz­
leri- a'Y1k durur. �ay yirmi kwu§a i'Yilir. B ezikte kazamld1g1 ya da
herhangi bir nedenle CO§Uldugu vakit 30 kuru§a k1y1hr, kapu'Yino
ad1 verilen ve Elit'in bir i:izelligi oldugu Madam Braun'ca da yine­
lenen o bizim bildigimiz sutlii kakaodan i'Yilir. Madam Braun 'a:
- Madam, bir kapu'Yino!
denildigi vakit Madam yanh§hk olmasm diye hep:
- Bir mi?
diye sorar. £/it' tekiler de "Tek bir Madam"1 yap1§tmrlar. Sait, ki­
mi zaman Madam'm gi:izune girmek i'Yin Frans1zca'ya el atar:
- C ' est 'Ya!
Kan§Ik bir mu§terisi vardir Elit'in. �ogu da i§siz gu'Ysuz tak1-
m1. Gi:irevli de 'YOktur. Daha dogrusu bizim gen'Y yazarlar, y1llarm
verdigi ah§kanhkla, kimilerine gi:irevli gi:izuyle bakar, onlarla be­
zik oynad1klan vakit paralanm utmemeye pek dikkat ederler. Be­
zik'Yiler arasmda ufac1k f1'Y1c1k, i'Yi dolu tur§ucuk bir ihtiyar da var­
d1r. Herkesin, "Beybaba" dedigi bu tonton -Sait "Luzumsuz
Adam"da onu anlatmI§tir- ku'Yuk k1zlara pek du§kundur. Geceleri
gittigi saz salonlarmda o ku'Yuk k1zlarla ili§ki kurmaya 'Yah§Ir, ama
bir sure sonra oturdugu sandalyede uyuklar kahr. Beybabamn be­
zik oynayI§I da pek alengirlidir. �ektigi her kag1da bir §iir kondu­
rur, si:izgeli§i ma'Ya geldi mi:

1 64
"Neler �ektim §U baht1 siyahm elinden ! " der.
Bizimkiler, kag1t oyunlarmda, gorevlilere gosterdikleri ho§gb­
ri.iyti Sait'ten de esirgemezler. Sait, bir ba§ka yerde de soyledik,
tittilmekten hi� ho§lanmaz. Yutulmaya ba§lad1 m1 hemen ordubo­
zanhk eder, Ada vapuruna yeti§ecegini soyleyerek h1zla kahveden
flrlar gider. S ait Faik, Fahir Onger, Beh�et Necatigil, Nairn Tirali,
Alp Kuran, Oktay Akbal, Fethi Karaka§, S alah Birsel, Kenan Ha­
mn, Orhon Murat Anbwnu Elit'e hemen hemen her gtin gelirler.
Anbwnu'nun o s1ralarda yazilmt§ Asmal1mes�it'le ilgili bir §iiri
bile v ard1r:

Bir goz goriiyorum kaqmzda,


Diim.'
Diim!
Diim!
Diizliik i<;inde . . .
As1lm1� kaln11�m1 orta yerimden
Asmalmzes<;it'te
Giim!
Giim!
Giim!
Giimbiirtii i<;inde. . .

Dogrusunu ararsamz b u §iir Asmal1mes�it'ten �ok �ehir Tiyatro­


su sanat�ilanndan Nevin Seval i<;in yaz1lm1§t1r. Anbumu o s1ralar
Nevin Seva l'e zil zwna 3.§tktir. Kimi zaman Elit' e onu da getirir. <:;1-
t1p1t1, ma vi gozlti bir §eydir Nevin Seval. Birka� y1l sonra, tiyatro­
suyla gittigi Adana'da ispanyol gribine tutularak bir hafta i�inde
oltiverecegini hi� belli etmeyen bir ya§ama sevinci i�indedir. S ayla­
nm ortadan aymr. Entarinin de danm giyer. Anbwnu'nun onun i�in
yazd1g1 § iirlerin hesab1 yoktur. Bu §iir de onun i�in yaz1lm1§tlr. Bel­
ki de bu, yukandaki §iirin ilk bi�imidir:

Bir cehennem goriiyorum kaqmzda


An gozdiir
Ortas1 mavi
Maviler "gel" diyor
Maviler "git"
Maviler. . .
Mavilikler buluyorum her yerde
Mavi olmu� kara iiziim salkmzda
Kara toprak "maviyim" der diinyada
Giinler dogar mavi mavi odamda

Bundan boyle mavi olsun


Anburnu' nun ad1
Mavi bir "Goz" girdi kalbine
Biiyiidii kald1. . .

Anbumu, Nevin Seval'in tam tersine boylu posludur. Elleri de


ona gore koskocaman. Bu eller bir kadmm degil, herhangi birinin
elini s1ksa bir anda onu hamur haline getirebilir. Ne var, Anbumu
insanlarla ili§kilerinde giiciinii kullanmay1 hi\: dii§iinmez. Ona do­
kunakh bir soz soylediginiz zaman bile giiliimser, \:Ok \:Ok somur­
tur. Buna kar§thk dalgm mt dalgmdir. Bir giin once size okudugu
§iirini ona yinelediginiz vakit §a§km §a§km gozlerini a\'.ar:
- Ne giizel §iir, kim yazmt§?
diye sorar. Bir dergide yaymlanan §iirinin ise oraya kimin eliyle
verildigini bir tiirlii \'.tkaramaz. Necatigil bu dalgmhklara pek k1-
zar:
- Ne dalgmhg1, numara yap1yor. Yutar m1y1m ben? Heheee . . .
Orhon o y1llarda £/it' tekilere istanbul dolaylannda day1smdan
kalma bir \'.iftlikten s1k s1k soz a\'.ar. <;iftlik sapa bir yerdedir. istan­
bul 'a telden bir hava yolu kurulsa Anbumu \'.iftligin bitmez tiiken­
mez odunlanm §ehre ta§tyabilecek ve bir anda hem kendisi, hem
de £/it'tekileri zengin edebilecektir. Terslige bakm ki, o s1ralar pi­
yasada bir metre tel bile yoktur. Oktay'la Sal§.h bu us almaz oykii­
yii dinlerken Anbumu'nun dii§lerine kendilerini iyice kaptmrlar ve
piyasada tel olmayt§ma adamak1lh hay1flamrlar. Arna ger\'.ek\'.i
Beh\'.et yine kiiplere biner:
- B1rakm Allaha§kma!
diye onlan gokyiiziinden yeryiiziine \'.agmr.
0 y1llarda -belki bir iki ytl once- Anbumu'nun bir oglu da ol­
mu§tur. Orhon'a ad1 soruldugu vakit:
- Siz bulun bakahm. <;ok kolay bir ad!
demi§tir. £/it'tekiler de bu "\'.ok kolay ad"1 bulmak i\'.in kollar1m s1-
varlar:

1 66
- Ahmet, Mehmet ...
- Daha kolay !
Kendi adlanm s1ralarlar:
- Beh\:et, Oktay, Fahir, Salah!
- Dti§tintin, hemen bulacaks1mz.
Bu kez padi§ah adlan doktiltir ortaya:
- Selim, Stileyman, Abdtilhamit!
Yakla§1yorsunuz, biraz daha!
Bizim ahbap \:aVU§lar aklllanna gelen btittin adlan sayarlar.
Sonra h1zlanm alamay1p Ttirk\:e S ozltigti a\:ar, oradaki adlan da bir
bir s1ralarlar. B u arada masa, duvar, kap1 sozctiklerini de atlamaz­
lar. Nafile. Sonunda Anburnu hallerine ac1yarak bu "\:ok kolay''
ad1 a\:1klar;
Yada!
B u sozctigti ilk kez duyuyorlardir. Kendisine tuhaf tuhaf bakl­
hnca Anbumu, Yada'mn eski Ttirklerde kullamlan bir ad oldugu­
nu belirtmek geregini duyar. B izimkiler de bu denli bilgisiz olduk­
lanndan bttirti yerin dibine ge\:erler.
Arna, eyvah ki eyvah, Orhon bir sure sonra Yada'mn annesin­
den aynlacaktir. Kan koca mahkemeye \:Ikt1klan v akit yarg1\: Or­
hon 'a meslegini soracak, o da btiytik bir dogalhkla:
- �air!
diyecektir. �airligin meslek olarak gosterilmesine koptiren yarg1\:
da onu daha ilk duru§mada kansmdan ay1racak ve buna Orhon da
kans1 da §a§acaktir.
Elit bir baklma Yirminci As1r'm da yonetim yeridir. Yirminci
As1 r ' 1 iskender Fikret Akdora \:lkanr. Kahveye geldigi v akit \:Ok­
luk bo§ bir masada oturur ve §nrrakk! otomobilinin anahtarlanm
masamn tizerine atar. Bu, iskender Fikret Akdora'mn £/it' e geldi­
ginin haberidir. Fikret daha onceleri Ama<; admda da bir dergi \:1-
kanr. Amat;' a a§ag1 yukan aym taklm yazar: Oktay Akbal, Orhan
Han\:erlioglu, Ozdemir Asaf, Suat Behltilgil, Cemil Meri\:, S alah
Birsel, Ankara'dan S. Aldamr (Selahattin Beyazkurt) da §iir gon­
derir. Derginin sahibi olarak Fikret'le Cihan Ozhan gortintir, ama
asil yoneten Fikret'tir. 0 zamanlar dergi \:lkarma izni oylesine zor
ahmr ki Yirminci As1r i\:in Ama<;'rn yaym belgesinden yararl aml­
m1§ ve Ama<; ad1 Ama<; Yirminci As1r' a \:evrilmi§tir. <;unkti bu de­
gi§iklikler bir dilek\:e ile olabilir. Bu ytizden derginin ad1 tisttinde

1 67
ki.i\:i.ik puntolarla bir de Amar; sozci.igi.i okunur. Arna kimse buna al­
d1 rmaz, dergi Yirminci As1r diye amhr. Gazete bi\:iminde 6 sayfa
ol arak 20 Ocak 1947 'de yaymlanan derginin ilk say1s1 bi.iyi.ik ilgi­
ler toplamt§tLr. S ait Fai k'in "ip Meselesi'', Oktay Akbal'm "A§ks1z
insanlar" oyki.ileri vardlf bu say1da. FaZLl Hi.isni.i Daglarca, B eh\:et
Necatigil, S abahattin Kudret ve Cahit S affet Irgat'm da §iirle1i.
B irse l ' in de Frans1z ressam1 Daumier i.izerine bir incelemesi yeral­
mt§tlf. iskender Fikret Akdora, Fahir Onger, Cavit Yama\: da B att
ki.ilti.ir ve uygarhg1 kar§tsmda Ti.irk sanat ve di.i§i.incesinin durumu­
nu gozden ge\:irirler ve ancak evrensel bir di.i§i.ince ve sanatm ya­
§ayabilecegini one si.irerler.
Dergi, daha \:Lkmadan once B ab1ali'de bir hayli yank1 ve dedi­
kodu uyand1rmL§hr. B irtak1m yazarlann \:arm1ha gerilecegi soyle­
nip duruyordur. Bu nedenle midir, nedir, bir gi.in S ait Fai k ' in Elit' e
�evket Rado ile Orban Vel i'yi getirdigi gori.ili.ir. Sait Yirminci
As1r' da yazd1g1 halde kendini bi.iti.in ku§aklann i.isti.inde go1iir.
Kahveye girer girmez: "Orban Vel i ' nin pabucunu dama atm1§sm1z,
oyle mi?" diye sorar.
£/it' tekilerin dagarc1gmda Orban Veli diye bir sorun yoktur.
Onlar sadece ger\:ek sanat1 ararlar. B at1'nm ardmdan ko§mak degil,
B at1'nm kendisi olmak isterler. Bunu o gi.in Sait'le gelenlere yete­
rince anlatabilmi§ler midir? B unu bilmiyorlardlf. Arna Yirminci
As1r'm ilk s ay1smm yaymlanmasmdan bir gi.in once Yedigun dergi­
sinin 1 9 Ocak 1 947 gi.inli.i say1smda Sait'in £/it' tekilerle yapdmt§
bir roportaj1 \: Lkacak ve S ait burada onlan 1 -2 yd once kitab1 ya­
ymlanmt§ ozanlan bile afaroz etmek isteyen yazarlar olarak goste­
recektir. Ger\:i yaz1da Yirminci As1r \:evresinde toplanan edebiyat­
\:Llann "insan sorunlan i.ize1inde i§leyip onlan degerlendirecegi"
belirtiliyor, onlann insandan "aylak olmayan, kendini beyin sanc1-
lan i\:inde hissedeni, ktsacas1 ki.i\:i.ik gi.inlerin muhasebesini yapa­
bileni" anlad1klan a\:tklamyor, boylece topunun, ozellikle de Fa­
hir 'in di.i§i.inceleri yans1t1hyordur ama, roportajm ti.imi.inde bir alay
havas1 vardlf. Bu da biraz Sait'in benbenci olmasmdan ve ciddi
§eyleri suland1rmay1 \:Ok\:a sevmesinden ileri gelir.
Ote yandan, Orban Veli ile Sait arasmda dostluk diyemeyecegi­
miz, ama ona yakm bir bag da vard1r. Orban Veli, istanbul 'a her
geli§inde Sait ' i bulur, onunla bir yerlerde i\:er. £/it' tekiler Orban
Vel i ' nin istanbul 'da oldugunu S ai t'ten ogrenirler hep. Bir de Agop

168
Arad'dan. Onlara oyle gelir ki, bu bulu§malarda S ait, Orhan' 1 , Or­
han da Sai t'i ovmekten ba§ka bir §ey yapmazlar. Orhan Veli bir ge­
ce once Sait'i pohpohlam1§Sa, ertesi giin Sait, Orhan'dan "BUyiik
ozan" diye sozeder, tersine sarakaya alm1§sa, "O da §air mi lan ! "
der.
Bir gece yine Cumhuriyet Caddesi'nde, ingiliz El\:iliginden Te­
peba§1'na dogru yiiriirken, sagda, §imdiler Marmara Turizm' in bu­
lundugu yerdeki Mustafa Meyhanesi'nde bulu§urlar. Kavakhdere
a\:ilm1§, ilk bardaklar mideye yollanmi§hr.
Sait keyfini bulmaya ba§laymca sorar:
- Sence en biiyiik ozan kimdir?
Fuzull.
ikinci "Kavakhdere" de gelmi§tir:
Fuzul!'den sonra?
Fuzul1 mi, o da kim? B irak o avu\: a\:ml§ adami.
Sait, Tiirk\:enin hi\: avu\: a\:mam1§ ozam Orhan 'a -bu yaki§tnma
Sait'indir- bakt1ktan sonra §byle der:
Dilimin en biiyiik §airi sensin!
Sait, Orhan ' 1 a\:1ktan a\:1ga tiye almaktad1r. Oysa inceden ince­
ye tiye ald1g1m samr. Orhan:
Haydi oradan it!
deyince de kahkahay1 basar:
Hah, sana da kiifrettirdim ya!
B u bulu§mamn ertesi giinii d e Sait £/it' tekilere Orhan Veli'nin
kendini Fuzul!'den biiyiik ozan sayd1g1m duyuracakt1r. Biitiin bun­
lar, Sai t'in, Orhan Veli 'nin §iirini sevmesine engel olmaz. Nedir,
Sai t'in Orhan 'dan sevdigi §iirler de daha \:Ok onun "Sevdaya m1 tu­
tuldum?" gibi ilk §iir denemeleridir:
Benim de mi dii�iincelerim olacakt1,
Ben de mi boyle uykusuz kalacakt1m,
Sessiz, sedas1z nu olacaktmz boyle ?
<;ok sevdigim salatay1 bile
Aramaz nu olacaktmz ?
Ben boyle mi olacaktmz ?
Mustafa' nm Meyhanesi Sai t'in buldugu bir yerdir. Orada \:Ok­
luk tek ba§ma oturur ve de §arap i\:er. Sai t'i bulmak isteyenler de
bir kez Mustafa ' ya gbz atarlar. Bir ak§am Cahit S1tk1 ile Omer Fa-

169
ruk Toprak da Tuna ' daki bo§ masalan seyrettikten sonra, "Hi\: de­
gilse Sait'i buluruz" dti§tincesiyle buraya damlarlar. Sait'i bula­
mazlar, ama Mahmut Yesari 'yi bulurlar. Cahit:
- Nas1ls1mz Mahmut Bey?
Mahmut Yesari, Omer Faruk'un anlatt1gma gore, tozlu Iacivert
bir elbise giymektedir. Daha ilk ctimlede i\:ini dokmekten kendini
alamaz.
- Bugtin Remzi Kitabevi'ne gittim. Tipi Dindi' yi yeniden basa­
cakm1§. Yeni bask1 i\:in ka\: para verdi bilir misin? 15 lira. Once ka­
bul etmedim. Arna ne yaparsm? Sonra ald1m 15 liray1.
Mustafa' ya, Sait bir ak§am da Necati Cumah ' y1 gottirtir. 0 gtin
Sait'le Necati £/it'te emekli memurlarla ytizti be§ kuru§tan bri\: oy­
nam1§lar ve tittilmti§lerdir. £/it' ten \:Ikmca Dona' ya ugrarlar, biraz
tarama, biraz salam ve dogru Mustafa! Arna i§ onunla biter mi? Or­
dan da, ver elini sinema.
Sinemadan \:Ikarken S ait, birini bir yerlere gitmeye zorlay1p da,
gidildikten sonra soyledigi o tinlti ctimlesini Necati 'ye f1slar:
- Fena m1 oldu, soyle Allaha§kma?
Yirminci As1r 1 5 gtinde bir yaymlamr. Arna ne yaz1k, ti\: say1dan
sonra dergi kapanm1§tlf. Derginin ikinci say1smda Faz1l Htisnti'ntin
"Ogul", Cahit S affe t'in "Ge\:en Bulut", S. Aldamr'm "Kirac1",
Fikret'in "insanlar Arasmda" adh §iirleriyle Birsel 'in "insanlar,
Hayvanlar, Bitkiler" admdaki uzun §iiri vardir. Ozdemir Asaf'm §i­
iri de "Ben Degildim" ad1m ta§Ir. ikinci bqligi §byledir:
Bir gece yatagmda uyuyordun.
Uyamverdin birden, sessiz diinyaya.
Bir riiyanm pan;as1yd1 gozlerini ar;an
Ve karanhk i<;indeydi odan. . .
Seni goren ben degildim.
Bask1 s1rasmda "birden" sozctigtindeki "r" harfi dti§mti§ttir. Oz­
demir konu§urken, zaten btittin r' leri yuvarlad1g1 i\:in bu konu uzun
tart1§malara yol a\:IDI§, sonunda baski makinesinin de r' leri yuvar­
layan bir makine oldugu yarg1sma vanlm1§tlf.
ikinci say1daki "U\: Okka Un" adh oykti de S amim Koca­
goz'tindtir. Oktay Akbal "Dostum Alain Fournier", Cemil Meri\:
"insan ve Teknik", Cavit Yama\: "Kitaba Dair", Fikret Adil "ilk
Karartma" adh yaz1lariyle dergiyi btiti.inlerler. Birinci sayfanm al-

1 70
tmda ortahk yerde Fethi Karaka§'m da Hali\: ' i (Yag iskelesi'ni)
gosteren bir ta§oyrnas1 yer alrnt§tlr. Derginin havasm1 biraz da o
venr.
O\:iincii saymm yazarlan da hernen hernen ilk say1lardakilerdir.
Yalmz bu say1da Nairn Tiral i'nin "Biiyiik Cadde" admda bir oykii­
sii vardtr. �iirlerin altmda ise Beh\:et Necatigil, Necati Curnah, Ca­
hit Kiilebi adlan okunur.
Nedir, Yirminci As1r 1 947 Kas1rnmdan soma yeniden ilk say1dan
ba§larnak ve admdaki Ama� sozciigiinii atrnak iizere yaym diinya­
smda bir daha boy gostcrecek ve bu kez biraz daha uzun orniirlii
olacakttr. Dort ay. Yirminci As1r' m bir de 1 9 5 3 y1hnda yaymlan­
rnt§hg1 vard1r. Arna o da be§ say1dan oteye ge\:ernez.
Ne ki, bu bq say1 kirnilerince Faz1l Hiisnii Daglarca'ya bir
oyun oynanrnasma yeter. Oyun §Udur:
Fikret'e Ankara darngah bir zarf i\:inde bir §iir gelrni§tir. �iir, o
zarnanlar Ankara 'da oturan Daglarca'nmd1r. Gelen zarf1 Oktay'm
ve Fikret'in bir arada bulundugu bir s1rada Oktay a\:rnl§ ve hernen
sevin\:le:
- Faz1l'dan bir §iir!
derni§tir. �iirin altmda "Birinci sayfaya kaynlrnas1 ricas1yla" diye
bir soz de vard1r. Bir hafta once Daglarca, Fikret'e §iir gonderece­
gini de soylediginden Fikret, biitiin ku§kulardan uzak "Fetih Bay­
raklanndan" adh §iiri dergisinin 17 �ubat 1 953 giinlii 1 9. say1sm­
da yaymlar:

Gecelerden
Beyaz
Kardan
Siyah
Du�unen bir eldi ha

Uzanm1�
Parlak
Ve magrur
Allaha

Bir bayrak gibiydi ha


Sabahlarda
Al ald1 ha
Gelin gortin ki Fikret, §iiri yaymland1ktan soma Fazil Htis­
nti 'den Ankara 5. Noterligi eli yle bir yalanlama ahr. Yalanlamada
Daglarca Yirminci As1r' a �iir gondermedigini, yaymlanan §iirm de
kendisinin olmad1gm1 bildirmektedir.
Yirminci As1r' m aym say1smda Zafer Gazetesi'nde Ttirk §iirini
\:orak bir \:Ole benzeten S amet Agaoglu i\:in olduk\:a ag1r bir sata§­
ma da vard1r. Ger\:i yaz1da Samet Agaoglu'nun ad1 amlmaz ama
herkes bilir ki bu sata§ma o zamamn <;alt§ma Bakam ile ilgilidir.
Ote yandan Daglarca da <;ah§ma Bakanhgmda \:ah§t1g1 i\:in kimi­
leri bu iki durumu kafalannda birle§tirir ve \:e§itli yorumlara kalk1-
§lf. Oysa §iir dikkatlice incelendigi vakit bunun Daglarca ile ili§ki­
si olmad1g1 ve Daglarca'mn 1 949 y1lmda yaymlad1g1 (jr; Sehitler
Destam' ndaki bir §iirine oyktinerek yaz1ld1g1 a\:tk\:a belli olmakta­
du.
Bu olay o zamanlar herkesin kafas1m kurcalam1§t1r. Arna so­
nunda herkes Daglarca'mn oyle "kolay" yazilmt§ duygusunu veren
§iirlerinin bile btiytik bir \:aba gerektirdigi kamsma varmt§tlr. *
Elit' in Ankara' h mti§terilerinden biri de Ser;ilmi� Hikayeler
Dergisi nin sahibi Salim �engil'dir. Salim, kap1dan i\:eri girince
'

§Oyle bir dikilir, \:evresine gtiltictikler dag1tmak tizere ytiztinti ayar­


lar ve kendi varhg1 belli olunca ag1r ag1r yakla§ir ve de a\:1lan ye­
re \:Oker. Biraz soma da Elit' tekilerin topunu gtiltictiklere ve \:tghk­
lara bogar. <;tinkti Ser;ilmi� Hikayeler Dergisi ' nde yaymlanmt§ §i­
irlerin, yaz1lann paras1m oder herkese. Bu, en kti\:tik bir §iire bile
15 lira olur. Bu parayla bir ki§i iki gece kafay1 \:ekebilir. Hele
Elit' in kar§tsmda 52 numaradaki meyhaneye (§imdiler Yeni istan­
bul lokantas1) gidip de bol sarm1sakh Ermeni pilakisine yatt1mz
m1, ti\: geceyi de koltuklam1§ olursunuz. Diyecegimiz, o zamanlar
btiytik parad!f 1 5 lira. Arna Salim, bu paray1 verirken ezilip btizti­
ltir, daha \:Ok odeyemedigi ii;in de oztir diler. Oysa o zamanlar pa­
ra odeyen dergiler parmakla say1hr. B izim bildigimiz Suut Kemal
Yetkin'in Sanat ve Edebiyat Gazetesi, bir de Vedat Nedim Tor ' le
�evket Rado ' nun yonettigi Aile dergisi vardu. Aile de daha soma­
ki y1l lardadu. 1 947 y1lmda bir Sl\:rama ile yeniden aranan bir der­
gi haline gelen Varlik da para oder ama, Ya§ar Nabi \:ogu yazarlan
bu odemenin dt§mda buakmak i\:in btiytik bir uyamkhk gosterir.

* Faz1! Hiisn ii ' ye aym oyun Y edirepe dergisiyle de oynanm1�11r.

1 72
Salim, Sait Faik'in Ya§ar Nabi katmdaki telif ticretini artirmak­
ta da btiytik bir rol oynamt§ttr. Varhk 195 l y1lmda Sait'e 1 5 lira ve­
rirken Salim kendisine 25 lira ane1mi§tir. Sait nerdeyse havaya
U\'.acaktir:
- Abi, ben bir ytizltigti bir arada garmedim. S ana dart aykti gan­
dereyim. Biriksin. Sen bana bir ytizltik gander. Al i§te sana iki ay­
kti.
Sait cebinden "Haritada Bir Nokta" ile "insan Gibi Bir �ey :
Huy" adh ayktileri \'.tkararak Salim'e uzat1r. Salim onlan cebinin en
saglam yerine yerle§tirdikten sonra eline bir ttifek ahr. Arna bu, ka­
tti bir §ey yapmak i\'.in degildir. S adece -bu konu§ma Radyoevinin
arkasmda kurulan istanbul Sergisi 'nin Luna Parkmda ge\'.tigi i\'.in­
kar§tSmdaki hedeflerden birine ate§ edecektir.
Dan, dan !
Salim siyah noktay1 vurur.
Tmng-tm-ntmg.
Manyezyum parlar, Sait'le Salim'in fotograf1 \'.ekilir.
S alim oraya ertesi gtin de Nezihe Meri\'.'i -onunla daha evlen­
memi§tir- getirecektir. Arpac1g1, gezi yerinde ttifegi her vakit nas1l
bulsun? Sait:
Vay camna!
derken, o da egilir ttifeginin numarasm1 ahr.
Salim birka\'. gtin sonra Ticaret Bakanhg1 Fuar Komser Yard1m­
ClSl olarak izmir Fuanna gider. izmir'e hop bir tel:
- 50 gander.
Sait'tendir bu tel. Salim de Htisamettin Bozok'a tel \'.ekerek Sa­
it'e elli lira vermesini rica eder.
Bu arada Ya§ar Nabi de Salim'in Sait'e 25 lira verdigini duy­
mu§tur:
Ben de vereyim.
der. Salim istanbul ' a dantince fiyat1 30'a \'.tkanr. Sait ayktistinti ve­
rir vermez parasm1 almak istedigi i\'.in de ona Tiirk Basin Ajan­
s 1 ' nm adresini verir:
- Oyktinti gattir, param al.
Arna Ya§ar Nabi durur mu, o da fiyat1 30'a \'.tkanr. Sait de ah§­
kanhgma uyarak ayktilerini yine Ya§ar Nabi 'ye vermeyi stirdtirtir.
Y 1l 1 954. Salim Se<;ilmi� Hikayeler Dergisi n in, sekizinci y1l­
'

dantimti i\'.in mi, ne Maya Galeresi' nde bir sergi a\'.ar. Bay/an' da

1 73
Atilla ilhan, Sait Faik, Leyla Erbil, Salim �engil bir araya gelirler.
S alim, Sait'in her oyktistine 50 lira, IO oyktiltik kitaplanna 500 li­
ra verecektir. Kitap i\'.in bir ko§ulu da vard1r. Oyktilerden ii\'.ti ya­
ymlanmamt§ olacakttr. S ait 'in akh yatmt§tlr buna. Yalmz bir §ey
kafasm1 kurcalar:
- Ayda iki oykti gonderirsem?
- 0\: tane gonderirsen bende yaymlamr. Yalmz bir ko§ulum var:
Benim dergimden ba§ka hi\'.bir dergiye yazmayacaksm.
Sait adamaktlh CO§ffiU§tllf. Ov ytl oncesi gibi yine abi ' li konU§­
maya ba§lar:
- Peki abi, sizin okumad1gm1z gazetelerde birtaktm roportajla­
nm \'.lk1yor. Onlara ne dersin?
- Gazetelere kan§mam. Benim i§im dergilerle. Gazetelerde iste­
digin kadar yaz. Al sana 1 00 lira. iki oyktintin pe§in parast.
Sait yine U\'.tU U\'.acak.
Maya' daki sergiyi Val i Fahrettin Kerim Gokay a\'.acaktu. Salim
kokteyl dt§mda iki ki§i i\'.in portakal suyu hazular. B iri Ye§ilayc1
Gokay, biri de Sait i\'.in. Arna Sait'in yerytiztinde sadece 15 gtinltik
om1ii kalmt§tlf.
Salim, kendisi de sanat\'.l oldugu i\'.in - 1938 CHP Oykti Yan§­
mas1'nda birincilik almt§tlr- yazarlan somtirmeyi hi\: dti§tinmemi§­
tir. Bir gtin Eminonti Halkevi 'ndeki bir edebiyat matinesinde onun
Orhan Kemal ' e bir ytizltik uzatttg1 da gortiltir.
- Ne paras1 bu?
Kitaplara verdigim ticreti arttrd1m. Arttk her kitaba 250 odti-
yorum. Sana Grev i\'.in 1 50 vermi§tim. Bu da senin hakkm.
Orhan Kemal ne diyecegini kestiremez:
- Ne bi\'.im yaymc1sm sen?
Elit' e gelenler arasmda Ozdemir Asaf, Omer Faruk Toprak, Ha­
lit Eski§ar, Sabahattin B atur, Cihat Gi:ik\'.ek, Bebe Ltitfti, Ferruh
Ba§aga, Sabri Berkel, Mtimtaz Yener ve Anbumu'nun karde§i Tur­
han Anbumu da vard1r. Salfill B irsel Turhan 'm ad1 agabeysinin ad1-
na uysun diye ona hep Turhon der.
Halit Eski§ar 'la Sabahattin B atur da bir iki ytl once yaymlanan
ve dokuz say1 \'.tkan Yarat1� dergisinin yoneticilerindendir. 0 der­
ginin ba§mda olanlardan biri de Selahattin Hakk1 Esatoglu'dur,
ama o, buraya gelmez. Batur o y1llar §iir de yazar. Yaratl�'tan ba§­
ka Cavit Orhan Ttitengil 'le Naci B aysal'm \'.tkard1g1 Degirmen

1 74
dergisinde de §iirleri gortintir. Cihat Gok�ek ise izmir 'Ii gazeteci­
lerdendir. izmir 'de Nihat Kobek ve Besi m Ak1msar ' la Bag dergi­
sini kurmU§, As1m Ktilttir ' e izmir KU!tur Gazetesi'ni �1karm1§llr.
Cihat, o y1llarda istanbul'da birtak1m ticaret i§lerine girip �1kar, ak­
§amlan da t,"/it' e ugramadan edemez.
Bebe Ltitfti ise Dit' e �ok�a uzatt1g1 bir merhaba ile dalar. Ce­
binde ingilizce gazeteler olur ve boyuna onlan okur. f,'/it' tekilerin
kendisinin ingilizce �akmad1g1m bildigi i�in de ikide bir:
- Ben ingilizce bilirmi§im de haberim yokmu§ !
demek geregini duyar. Bebe Ltitfti (Ltitfti Ozkok) kahvede "A.A
�evirmeni" olarak tarurur. Bir kez dergilerden birinde -Hasan Tan­
nkut'un �1kard1g1 Gun gazetesinde- yaymlad1g1 �eviri bir yaz1y1
"A.A. 'dan �eviren: Ltitfti Ozkok" diye imzalad1g1 i�in bu ada hak
kazanmi§llr. i§in tuhafi A.A. 'nm hangi yazann ilk harfleri oldugu­
nu kimse bilmez, Ltitfti de bilmez. Yaz1y1 Le Figaro gazetesinde
gormti§ ve hemen bayilarak Ttirk�e'ye �evirmi§tir. Dogrusu Ltit­
fti 'ntin sevmedigi tek bir yazar yoktur. En �ok da Valery Larba­
ud' yu sever, onun ad1 ge�ti mi iki yumrugunu s1kar, gozlerini ka­
par ve �ok derinden gelen bir " Ah ! " �eker. Kimi zaman Valery Lar­
baud ile Paul Valery'yi kan§llrd1g1 da olur. Ltitfti 'ntin §iirleri de
vard1r. "\:ild1rmak i§ten degil" de en gtizel dizesidir. Arna bu dize
en azdan be§ ozamn -Cahit Saffel de bunlann arasmdad1r- §iirlerin­
de yer alm1§t1r.
t,"lit' e gelenlerin en ktilttirltisti, en bilgilisi ise Cemil Meri� 'tir.
Frans1zca'run elenikas1m bilir, gece gtindtiz de okur. Bu ytizden,
gozlerinin gtictinti her gtin biraz daha yitirmi§tir. Ne var, o buna hi�
aldirmaz, odasmda masamn tisttine sandalyeyi koyar, kendi de san­
dalyeye �1karak kitab1m, ampule 30 santim uzakhkta okur. Bunu
elektrik ampultinti a§ag1ya degin iletecek kordona verecek paras1
olmad1g1 i�in ya par. Bunca paras1z olu§unun nedeni ise eline ge�en
paramn ttimtinti kitaba yatirmas1d1r.
Cemil Meri� klasikleri okur. Kendisine bir §ey sordugunuz va­
kit de, size verdigi kar§ihgm filanca yazann filanca kitabmm, fi­
liinca sayfasmm, filanca satmnda oldugunu belirtir. Soylediginde
de hi� yamlma olmaz. Arna bu ba§any1, daha �ok Voltaire 'in kitap­
lannda saglar.
Ressam Sabri Berkel ise en �ok iskender Fikret Akdora ile ge­
lir ve masada onun kar§isma kurulur. Ki§ gtinleri de elinde, ytizde-

1 75
ytiz, siyah �emsiye bulunur. Sanat<;ilar arasmda en �1k g1ymen
odur. iskender Fikret de iyi giyinir, ama bu konuda Sabri 'yle bo�
oli;ii�emez. Sabri moda yarat1c1Sldu. £/it' e de her defasmda ba�ka
bir giysi, ba�ka bir ayakkab1 ile ayak basar. Nedir, o bunlan <;okluk
kti<;tik bir para ile <;ekip <;evirir. Kimi zaman <;ok ucuz bir kuma�
ahr, giysisini bu kuma�m ters ytiztinden diktirir ve herkese:
- S abri, bu kuma�1 nerden aldm?
sorusunu sordurtur. Soylentilere inanmak gerekirse, S abri 'nin 40
taklm elbisesi, bir o kadar da ayakkab1s1 v ardu. Onun giyimi ku�a­
m1 £/it' tekilerden <;ok Halit Eski�ar'm dikkatini <;eker. Halit, Sab­
ri'nin gomlegine, kravatmm baglam� bi<;imine degin onu inceler
ve ilerdeki y1llarda kendi tistba�m1 ona uydurmak, dahas1 onu da
ya ya buakmak i<;in hazuhklar yapar.
Elit Kahvesi yeni bir ozanm, Edip Cansever ' in ortaya <;Ikmas1-
na da yaram1�trr. Kahvenin tintinti duyan Edip bir gtin -Sabih �en­
dil 'i de yedegine alarak- Elit' e ko�ar. Orada, dipte, camm ontinde­
ki masada da ilk kez Satah Birsel 'e toslar. Edip'le Salah o gtin ne­
ler konu�tular? �imdiler kendilerine sorarsamz <;1karamazlar. Arna
iki saat, ti<; saat yorulmadan �iirden a<;m1�lardrr. Hava karanp da
Madam Braun kahvenin camlanna o dalh perdeyi <;ektigi vakit de
iyice dost olmu�lardrr.
Edip'in ilk �iirleri, Birsel 'inkiler gibi s1fats1z -ya da az s1fath­
ve degi�mecesiz (mecazs1z) �eylerdir. B u ytizden kimileri Edip ' i
Birsel ' i n etkisinde sanrr. B u btiytik bir haks1zhktrr. Stisstiz olmala­
n bir yana, onun �iirlerinin Birsel'inkilerle hi<;bir ah�veri�i yoktur.
Hele daha sonraki y1llarda Edip bu stisstizltigti de buakacak, ikin­
ci Yeni aklm1 i<;inde degi�mecelere, benzetmelere bol bol kucak
a<;acaktrr. Nedir, bu 1 94 7'lerde kestirilemiyor, Edip' in iyi bir ozan
oldugu anla�ilam1yordur. Ote yandan onun B irsel 'in �iirlerini sev­
mesi, B irsel ' in de her toplulukta Edip 'in �iirlerini ovmesi kimileri­
ni klzd1m.
Gelin gortin ki, bunlara ikisi de kulak asmaz. Dikkat ettikleri
tek �ey, saatlerce �iirden soz edebilecek bir ko�e bulmakt1r. Bunu
da, £/it'te olmasa bile, bir yerlerde kolayca saglarlar. Ve bu, Sait'in
dedigi gibi, hi<; de fena olmaz.
Evet, o y1llarda hi<;bir �ey fena degildir. Nisuaz da, Bebek'teki
Giine� de, Kumkap1 'daki Agop' un Meyhanesi de, Nektar da, Elit
de, B ahkpazan'ndaki Cumhuriyet Meylzanesi de, istiklal Cadde-

1 76
si'ndeki Degustasyon da . . . Ozanlar, ressamlar da fena degildir: Sa­
it, Sabri, Beh\:et, Nairn, Kenan, Oktay, Orhon, Fikret, Ha§met, Ke­
nan, Salim, Fahir, Suat, Alp, Edip ve Sal3.h.
Nedir, sonradan i\:lerinden kimileri yava§ yava§ diinyanm \:al­
kantlsma kar§t koyabilmek i\:in kahvelerden ellerini ayaklanm \:e­
keceklerdir. Arna bunu yapmadan once Osmanbey'de Suna K ahve­
si nde de bir sure oyalanacaklar ya da kii\:iik topluluklar halinde
'

\:e§itli kahvelere dag1lacaklardir.


£/it, §imdiler bir mobilyac1 diikkamd1r. Onun ne zaman kahve­
likten \:lkt1g1m kesin olarak soyleyemeyecegiz. Arna daha bir siirii
y1llar, kimi edebiyat\:tlarm zaman zaman s1gmag1 olmU§tur.
1 947 ' lerde S abahattin Ali de oraya birka\: kez gelmi§tir. Yaml­
m1yorsak oliimiinden birka\: hafta once de ugramt§hr. Oliisii bulun­
dugu vakit ayag1rn saran beyaz yiin \:Oraplar vard1r ayaklannda.
Bir kamyon ald1g1m, Trakya 'dan yiikleyecegi peynirleri Anado-
1 u'ya gotiiriip satacag1rn biiyiik bir CO§kuyla anlatir.
Sabahattin Ali, Yirminci As1 r ' m Kas1m 1 947 giiniinden soma \:l­
kan kimi say1lannda ba§yaz1 da yazmt§hr. Bu ba§yaz1lardan birin­
de Asmahmes\:it'in solculara yatakhk ettigi, buradaki solculann
bir pastanenin masalannda be§er be§er toplamp yeni yontemci/ik
diye bir hava tuturduklanrn ileri siiren haftahk bir dergiye, "bir ge­
ricilik pa\:avrasma", kar§thk verilir. "Fa§istlere ilk Tokat" adh bu
yakmmay1 izleyen ba§yaz1lan "Kiitleyi Seviyelendirmeye Mecbu­
ruz'', " 1 947 Komedyas1", "Milletten Gizlenenler" adlanm ta§tyor­
dur. Bu yaz1larda da halkm egitilmesi i\:in biitiin olanaklarm faryap
edilmesi geregi iizerinde durulur ve halktan her §eyin gizlenebile­
cegi, ama onun yoksullugunun gizlenemeyecegi belirtilir. Yaz1lar­
da halka inanmak zorunlulugu da <;tkar yol olarak gosterilir ve de
bu ulusun kendine uzanan eli ittigine hi\: mi hi\: tamk olunmad1g1
a\:tklamr.
1 1 �ubat 1 95 3 <;ar§amba giinii -saat 1 7 sulannda- Beh\:et Neca­
tigil ' in E/it'e geldigi goz oniinde tutulacak olursa, oranm kahveli­
gini hi\: degilse, 1 954'e degin siirdiirdiigii dii§iiniilebilir. Necatigil
oraya "Hay1fname" admda bir gazel yazmak iizere gelmi§tir. Onu
bu §iire iteleyen neden, Yeditepe Yaym/an arasmda \:tkan Ev/er ad­
h §iir k itab1 dolay1s1yla Fethi Karaka§ 'm 9 �ubat 1 9 5 3 Pazartesi
giinii Bqiktaftaki evinde -Ku<;uk Galeri ad1m vermi§tir buraya­
Beh\:et'in §iirlerinden olu§an bir resimli §iir sergisi a\:ml§ olmas1,

1 77
daha dogrusu, bi.iyi.ik umutlarla tezgahlanan serginin beklenen ilgi­
yi toplayamamas1du.
Ote yandan Yeditepe' nin sahibi Hi.isamettin Bozak, telif i.icreti
olarak Beh�et'e 1 00 lira verecegini soyledigi halde bunun ilk ag1z­
da 50 liras1m vermi�tir. Bi.iti.in bunlar edebiyat�tlann ka�1mlmaz
bir yazg1s1dir, ama bu durum kar�1smda Beh�et kara di.i�i.incelere
dalmaktan kendini ahkoyamam1�ttr. Gi.izincik'le ba�1 dertte olan
zavalh Salah Birsel 'le, Genc-i R um' u yani Bizans Definesi'ni Ye­
ditepe' ye verdikten sonra yeni bir yaymc1 ardmdan ko�mak zorun­
da kalan Oktay Akbal 'm yi.irekler aCIS1 durumlan da Beh�et'i iyi­
den iyiye etkilemi�tir. Bu ruh hali i�inde eline kalemi alan Beh�et
yi.ireginin bi.iti.in hay1flanm kag1dm i.istline dokerken, kendisinin de
bir hatuna kul olup evleri bekledigini belirtmeyi de bir gorev say­
m1�tir. Ostelik bu gorevi, feiliiti.in, feiliiti.in, feiliiti.in, feili.in vezniy­
le ger�ekle�tirmi�tir. i�te kar�1mzda "Hay1fname" ile Beh�et Neca­
tigil:

Karaka� sergiyi a<;t1 iyi ho� bunca umid


Kumru asa du�unur mu�teri bekler �imdi
Ah kim ge<;mi�e mal oldu Guzincik, dertli Salah
Gan/Un eglendirecek gosteri bekler �imdi
Genc-i Rum' un dibine ekti dan Hussam dost
Okray Akbal hava ald1 neyi bekler �imdi
Her kitap ba�ka yayznda <;1ka ister Akbal
Bir modern ultra cazip seri bekler �imdi
Beh<;et evvelce atarken Kapalz <;m-�1 'da tur
Oldu bir hGt1ma kul Ev/er' i bekler �imdi
Elli Tiirki lira verdi Bozok ald1 paray1
Daha 50 alacak y1llan bekler �imdi

Bu gazelden sonra bize di.i�en de Elit K ahvesi' nin perdelerini


�ekmesi i�in Madam Braun' a gbz ka� i�areti yapmakttr.

178
Yenilikler Dergisi

� imdiler Suna K1raathanesi diye bir kahve yok. Hi\: degilse


Osmanbey'de Haliiskargazi Caddesi'nde Yasan Apartmammn
ikinci katmda yok. Arna l 946'larda vard1r. Fahir Onger, Beh\:et
Necatigil, Nairn Tirali, Fethi Karaka§, Oktay Akbal, Orhon Anbur­
nu, Liitfii Ozkok, Edip Koknel, Arif Erim, Ozdemir Asaf, Suavi
Ko\:er, Nahit U lvi Akgiin, Tahir Alangu, Ali Avni Onq, S alah Bir­
sel ozellikle cumartesi giinleri orda bulu§urlar. Nairn, kimi zaman
kendi memleketlisi -Giresun ' lu- Fethi Naci' yi de getirir yanmda.
Fethi Naci liseyi o ytl bitirmi§ ve Siimerbank'tan bir ogrenmelik
(burs) saglayarak iktisat Fakiiltesi 'ne yaztlmt§hr. Edebiyata delice
tutkundur. Bunu S ait Faik'in kimi oykiilerini ezberine \:ekmi§ ol­
makla yeterince gosterir. Simsiyah ve briyantinli sa\:lan vard1r.
Yiizii de kocaman yusyuvarlak bir ekmegi andmr. Biitiin edebiyat­
\:tlara da a§m bir sevgi besler.
Toplanttlara en ge\: Nahit U lvi gelir. <;unkii gelmeden once
giinliik "tramvay safas1"m siirdiirmek i\:in ilkin Fatih'e \:tkar, son­
ra Peyami S afa 'nm bir romammn da ad1 olan Fatih-Harbiye tram­
vayma atlar. Kimi zaman da daha uzun bir tramvay yolculugu se­
\:er ve bu giinliik tapmmalanm bitirmeden Suna' ya ad1m atmaz.
Nahit gelmi§ ge\:mi§ ozanlar i\:inde biricik tramvaysever 'dir. Bu
sevgisini de en \:Ok ak§amiistleri tramvaylarm en civcivli saatlerin­
de gosterir. 0 uzun yolculuklara da hep ayakta, kadmlann yama­
cmda gogiis gerer.
Nahit Ulvi'nin Saliih Birse l ' le felsefe \:ignedikleri y1llardir o
y1llar. Nahit Ulvi, Gedikpa§a'da \:lf\:tplak bir bekar odasma yattp
kalkar.
S oguk kt§ giinlerinde de odada bulunan yiikliige s1gmrnaktan
ba§ka \:are bulamaz. Fahir Onger ona:

1 79
- Ulan havas1zhktan bogulacaksm.
der, o da boynunu biikerek, "Ne yapahm ! " diye kar�1hk verir.
Nedir, Nahit yiikliikte bile sevi �iirleri yazmaktan geri kalmaz.
0, sozciigiin en geni� anlam1yla "a�k ozam"d1r. Ona bu ad1 Oktay
Akbal takm1�tir. Nahit, bu yak1�tirmadan \:Ok memnundur. Su­
na' dakilere bunu soyletmek i\:in bir koyundan iki post \:lkarmaya
\:ah�1r. Oktay, kimi zaman onun Servetifi"inun ile Fecriati'nin a�k
ve kadm �airi Celal S ahir 'den de gii\:lii bir ozan oldugunu soyler
ya da:
Tahsin Nahit, Ada �airi ise Nahit Ulvi de a�k �airidir, der.
Dogrusu Nahi t'in k 1zlara hi\: yiizii yoktur. Kor, topal, \:Olak her
k1za tutulur. 1 945 y1hnda izmirli ozan Mehmet Serpin 'le birlikte
Sebep admda bir �iir kitab1 yaymlanm1�tlr. Kitapta "B irisi" adh
bir �iir vard1r ki Oktay ona biter, s1k s1k ondan dizeler okur:

Bir �ey var aranuzda


Senin bak1�mdan belli
Benim yanan yuzumden.

Birse l ' le Akgiin'iin arkada�hg1 izmir Erkek Lisesi 'nden


1936'dan ba�lar. Nahit o vakitler:

Sun yar istersen zakkum


Az suk1ln bu/sun �u ruhum

diye aruzla �iirler yazar, ama aruzun hangi kahb1m kulland1g1m


bilmez. 0 giinler, Nahit'in Perran admdaki bir k 1 z iizerine �iirler
dbktiirdiigii ve �arap sarho�u olup izmir Kordonu'na iki seksen se­
rildigi giinlerdir. Bu sarho�luk, sonradan onun ansefalit'e yakalan­
mas1 ve kendisine gelinceye degin y1llarca hasta db�eklerinde k1v­
ranmas1yla sonu\:lanacaktir.
Arna Nahit, ba�ka konularda da �iir yazar. Bunlann arasmda
1 939 y1hnda Yucel Dergisi' nde yaymlanm1� "San Okiiz" �iiri de
vard1r. Bu �iir Nahit U lvi'nin ikide bir:
- Ben tiirk edebiyatma okiizii sokmu� ozamm.
demesine de yol a\:ar. Bunu agzma oyle sak1z eder ki, bir giin Sa­
Hih B irsel art1k dayanamayacak ve ona �oyle diyecektir:
- Sen zaten Tiirk edebiyat1m ahira \:evirdin.

1 80
Nahit Ulvi ufacik boylu, kadife donludur. B irini gordtigti vakit
durur, ba§mi kirpi gibi ornuzlanmn i<;ine <;eker ve civil civil baki§­
lanm kar�ismdakinin gozlerine diker. Bu, onun sevgisini anlatrnak
i<;in yegledigi bir yonterndir. Arna Birsel, bu yonternlere pek kulak
asrnaz, Nahit'i ele alarak herkesin agzma laf verir. Nahit, gene!
olarak bu takilrnalardan ho§lamr. Arna Birsel, kirni zarnan, terazi­
nin topuzunu ka<;mr, i§te o vakit de Nairn Tirali, daha <;ok da Ok­
tay Akbal, S alah ' m kar§isma <;iklp Nahit'in avukathgmi tistlerine
aldiklanm i!an ederler. Birsel de bir biraki§rna irnzalar, arna bu bi­
raki§rna en <;ok bir haf ta surer.
1 946 yihnda Nahit, Fazil Htisnti ile de arkada§hgim iyiden iyi­
ye ilerletir. Fazil, o ytikltik oyktilerinden ottirti onun <;ok<;a yoksul
oldugunu sandigi i<;in Nahit' i sik sik yernege goti.irtir. Boylesi gtin­
lerden birinde Fazil onu Beyoglu'nda B ursa Sokagi'ndaki Haci
Salih' tc iyice yedirip doyurduktan soma, yernegin ogtittilrnesi i<;in
istiklal Caddesi'nde vol ta atrnaya <;ikanr. Taksirn'deki gazozcunun
ontine geldikleri vakit Nahit:
- �uradan birer gazoz i<;elirn.
der. Eh, rnideler de gazoz isterniyor degildir. Fazil 'm kafasmdan §U
dii§iince de ge<;rni§tir:
- Ne ince <;ocuk. Parasi yok arna, altta kalrnarnak i<;in hi<; degil­
se gazoz isrnarhyor.
Fazil ' la Nahit dtikkana yakla§irlar. Fazil iki gazoz soyler. Nahit,
gazozunu Fazi l'dan once bitirir ve kaldmrnm kenanna <;ekilerek
Fazil 'm parayi rahathkla odernesini bekler. Fazil kendine kar§i bo­
zulur arna, yine de renk verrneden parayi oder. Ne ki, birka<; hafta
soma Nahit'in oyle sandigi kadar ztigtirt olrnadigim anlaymca da
bu §Olenlere iyisinden son verir.
Oktay o vakitler Fatih 'te, b abadan kalrna iki kath ve topu topu
ti<; odah evde oturur ve Garipler Sokag1 ' m yazar. Tifodan aylarca
yattigi v akit de bu evdedir. Btiyi.ik a§klardan <;ikrni§ gibi yorgun ve
bitkin gortintir hep. Servetifiinun dergisinde sevgililerine -bunlar
iki tanedir, biri Ni§anta§i'nda, otekisi de �i§li 'de §akir- tonlarca
rnektup do§enrnesinden rnidir, nedir ytizti sapsandir. Pek sik olrna­
yan sa<;lan hep goztintin tisttine dti§er ve Oktay ' m bunlan kaldir­
diktan soma ba§im havaya dogru dikerek rornantik §airlere ozgti
bir kasmtiya ge<;rnesine olarak saglar. <;unkti Oktay da § airdir. Bu­
n u herkese soylernez arna Servetifiinun' da yaymladigi bir iki §iirle

181
edebiyat tarih\'.ilerinin dikkatine sunmU§tUr onlan. Bu §iirlerden bi­
rinde §byle diyordur:

Seni senden iyi tamyan


Ve her admzmda
Hat1ralanna kavu�tugun
0 sokaklar
Yine eskisi gibi.
Bu §iir Oktay'm en hilesiz dostlanm a\'.1ga vurur: Sokaklar. Za­
ten §iirin ad1 da "Sokaklar"d1r. Oktay oykiilerinde hep onlan anla­
tu. Bir de sokaklarda tellendirdigi cigaralardan soz a\'.ar. Dogru­
sunda, Oktay cigara i\'.mesini pek beceremez. i\'.erken dumam ag­
zma bumuna bula§tlnr. Arna cebinde her zaman bir paket ta§ir ve
onemli anlarda, -fotograf \'.ektirirken, Kopri.i ' niin iistiinde durur­
ken, vb.- ondan bir cigara tcllendirir.
Beh\'.et Necatigil ise Be§ikta§ 'ta babasmm kirac1 olarak oturdu­
gu eve s1gmm1§t1r. Nairn, Oktay, Fahir, Salah kimi zaman Beh\'.et'e
bu evin merdiven altmdaki bakla odasmda baskm yaparlar, ondan
Yenilikler dergisi i\'.in on lira s1zdmrlar. Beh\'.et ilkin, Salah Birsel
gibi omrii boyunca giinde ii\'. paketten az olmamak iizere i\'.tigi "Bi­
rinci" cigarasm1 sondiiriir, izmariti bir kag1t kiilaln i\'.inde b iriktiri­
len oteki izmaritlerin yanma yerle§tirir -bunu odanm temiz kalma­
Sl i\'.in yapar- sonra da bir kalem kutusu a\'.arak oradan bir onluk \'.I­
kanr. <;iinkii Yenilikler bu be§ ki§inin, bir de Arif Eri m ' le Edip
Koknel'in paras1yla \'.Ikar. Buna izmir'den ilhan ileri de kat1hr. Ne
var, Edip Koknel yaz1s1 olmad1g1 vakitler paray1 vermeye yana§­
maz ve:
Yok para, yok para! diye nagmeler yapar.
Toplanan para, zar zor bile o lsa, 20x30 cm. boyutunda 1 6 say­
fahk Yenilikler'in \'.Ikmasma yeter. <;unkii Avedis, Ebussut Cadde­
s i' ndeki bas1mevinde dizilip bas1lan dergi i\'.in sadece elli lira ahr.
Piyasa da budur. Kalan para da kag1da ve kli§eye gider. Salah Bir­
sel derginin sahibi goriiniir, ama dergi topunundur.
Yenilikler 'in ilk say1s1 1946 �ubatmda yaymlanm1§tir. 0 say1da
Fahir Onger ele§tirmen olarak one siiriiliir. Fahir buna hak kazan­
mak i\'.in ele§tirmenlerin durumu iizerine bir ba§yaz1 yazm1§tir. Ya­
z1smda sanat\'.mm yap1tm1 yaratirken bir de "golge ele§tirmen" ya­
ratt1gm1, boylece degerler piyasasma \'.Ikan yap1tmm ko lay anla§I-

182
lacagm1 belirtiyordur. Sonra da bu tutumun yanh§hgma parmak
bas1yor ve "Sanat adam1 yap1tm1 verdikten sonra degerler piyasa­
smdan uzakla§mak zorundadu'' diyordur. Yaz1smm sonucunu da
§byle baglam1§tlf: "Degerler alanmda miicadeleye at1lan yap1t,
ele§tirmenin durumunu tayin eder. Ele§tirmenin i§levleri de sanil­
d1g1 gibi onceden belli, kuralla§mI§ maddelerle saptanamaz. Ele§­
tirmene gbrevini ihtar eden de sanat yap1tmm degerler alanmdaki
durumudur."
1946, Fahir' in y1hd1r. Yenilikler'in 3 . say1smda yazd1g1 "�iir ve
Hakikat", 4-5. say1smda yazd1g1 " S anat, Meslek ve Halk" adh ya­
z1lan ve aym y1lm nisan aymda yaymlanan Bugiinkii Siirimiz adh
§iir giildestesiyle -kitap bir ayda tiikenmi§tir- Fahir 1 940 y1lmdan
beri kavgas1 verilen Yeni �iir'in yaman bir ele§tirmeni olarak go­
riiniir. Fahir, giildesteye yazd1g1 onsozde de y1kic1 nitelikteki Yeni
�iir ' in ilk omeklerine Naz1m Hikmet, Erciiment B ehzat, Miimtiiz
Zeki 'nin §iirlerinde rastland1g1 m soyler ve §iirlerinde humour' a
yer veren Orhan Veli 'nin adma bagh kii\'.iik bir toplulugun yanh§
olarak Yeni �iir ' in kurucusu samld1gm1 ileri surer. Aynca, bu top­
lulugun \'.abuk tine kaVU§masmm nedenini bunlann sempatik olma­
y1 bildiklerine ve "giizel"den \'.Ok "ho§" olan bir §iir yaratmalanna
baglar.
Fahir Bugiinkii Siirimiz' de yer alan 29 ozan -otuzuncuyu bul­
mak i\'.in \'.Ok ter dokmii§tiir- iizerine \'.e§itli yarg1larda bulunur. B u
yarg1lann tiimii dogru degildir elbet. Dahas1, onsozde aksayan yan­
lar da vard1r. Arna o y1la degin, hemen her gazetede Gen\'. Ku§ak
ozanlan ala ya ahmr, bunlar y1gmlara umac1 olarak tamtihrken Fa­
hir bu ozanlann oniinde ilk kez egiliyor, yannm ozanlannm bu 29
ki§i i\'.inde bulundugunu ilan ediyordur.
Ger\'.i Bugiinkii Siirimiz' den once, 1944 y1lmda 48 Sair ile Gem;
Nesil Konu�uyor admda iki giildeste daha yaymlanm1§tlf, ama
bunlann ikisi de ozanlar ve oykiiler iizerine yarg1da bulunmuyor­
dur. Hele Gem; Nesil Konu�uyor §iirde sadece Orhon Anbumu,
Ozdemir Asaf, Faik Baysal, ilhan Berk, Salah Birsel, Asaf Halet
<;elebi, Bedri Rahmi Eyiiboglu, Fethi Giray, Kenan Harun, Cahit
S 1tk1 Taranc1, diizyaz1da da sadece Sait Faik, Oktay Akbal, Zahir
Giivemli, Fahir Onger, Cavit Yama\'., Ziya Yama\'. adlanna bagh
kahyordur. Onger 'de konunun temeline inen bir yarg1lama giicii de
vard1r. Olaylan kar§Ila§tlnp sonu\'. \'.Ikarmada biiyiik bir ba§an gos-

1 83
terir. Arna §iir <rilesi nedir, bunu bilmedigi i<rin si:iyledikleri kimi
zaman §iir ger<reklcri nc tcrs di.i§er. Ncdir, bi:iyle ka�1k yap1p da s a­
pm1 oturtamamakta Fahir yalmz degildir. Dahas1, i:itcki y1llarda da,
Ata<r 'la S abahattin Eyi.ipog lu'nu saymayacak olursak, Fahi r 'den
daha hallicesi, daha dillicesi <rtkmayacaktlr. Ne ki, Fahir'in iyi bir
yam, yamld1gm1 <rabucak anlamas1 ve yamlg1 i.izerinde direnme­
mesidir. Bi:iylesi zamanlarda ''i§in <ri.iri.ik yamm <raktm1z ha?" gibi­
lerde kar§tSmdakine bakar, gi:ibegini degil, ama gi:izalt1 torbalanm
hoplata hoplata gi.iler.
Fahir edebiyata oyki.i ile girmi§tir. Buna biraz da �i§li 'deki ev­
lerinin kar§tsmda oturan k1za vurgunlugu yol a<rmt§tlr. Fahir o gi.in­
lerde Bah<rekap1 'daki i§ Bankasi 'na -Havale servisindeki gi:irevine­
gidip gelirken yollarda hep ''Madelet! Ah Mada let ! " diye inler ve
k1z i<rin oyki.iler di:ikti.iri.ir. Onun Gem; N esil Konu�uyor' da yer alan
yaz1s1 da bir oyki.idi.ir.
Fahir' in o y1llarda gi.inli.ik cigara hakk1 bir ''B irinci''yi a§maz.
Buna kimi zaman arkada§lan -bunlann ba§mda Birsel gelir- tebcl­
le§ olur, onun i<rtigi cigara say1sm1 adamakilh azaltirlar. 0 y1llar
hemen hcrkes ipipillah sivriki.iiahtir. Yenilikler'i <rtkanrken Saiah,
�i§li'de, bir evin alt katmda oturuyordur. iki odah bir yerdir bura­
si. Odalardan biri de cadde i.isti.inde, sokak kap1smm tam yanmda­
d1r. Birsel orada yatar. Ost katta oturanlar da bu kap1dan i§ler ve
anahtarlanm evde unutup da gecenin ikisinde di:indi.iler mi Bir­
sel ' in cam1m yumruklay1p onu uyandirmaktan <rekinmezler. Bir­
sel ' in bir apartman kap1c1smdan aynhg1, bu i§ i<rin para almamas1,
i.istelik o vakitler bi.iyi.ik bir para sayilan elli pap1, her ay ba§1 evsa­
hibine i:idemesidir.
Birsel iki ay sonra Ni§anta§1 'nm a§ag1smdaki Teneke Mahalle­
si 'ne ta§1mnca bu kap1c1hktan kurtulacaktlr. Arna orada da iki gi:iz
odaya elli liray1 sayacaktir. Bereket, orada ''Hacivat'm Evi" §iirini
yaz1p ilk ay kirasmm bir bi:ili.igi.ini.i <rtkaracak ve y1llarca soma -
1967'de- aym §iir i<rin bir reklam ajansmdan 300 lira alacaktlr.
''Hacivat'm Evi" Saia h ' m odasm1 arkada§lan katmda da i.ine
kavu§turur. Dyle ki, Faz1l Hi.isni.i ile Oktay Akbal yerinde bir ince­
leme yapmak i<rin, bir gi.in Teneke Mahallesi ' ne degin gelmek pe­
rimperi§anhgm1 gi:isterirler. 0 gi.in Oktay'a en <rok dokunan, Sa­
Iah ' m odasmda iki somya arasma yerle§tirilen ve ayakta durmaya
bile yer b1rakmayan battal, i.isti.i delik de§ik bir masa olacaktir. Ok-

1 84
tay, ertesi gi.inden tezi yok, masay1 diline di.idi.ik edecektir, ama Sa­
IJh Birsd h u kez '"Salah B irse l ' in Son Maceralan"* adh �iiriyle
hem masay1 bl i.imsi.izle�tirecek, hem de a�k �iirlerini, 1 944 y1hnda
yazd1g1 "Salah B irsel ' in A�k1" �iirinden soma ikinci kez sarakaya
alm1� olacaktu:

Halbuki oday1 dola�1lmaz hale koyan masad1r


Masanm iistiinden sarkan goz kmndir
Puselik makammda bir nagme sazmd1r
Salah Birsel ofeder besbelli mahzundur
Bir yo/ iki kalp arasmda uzundur
Halbuki �u �iir goriindiigiinden de k1sad1r

Salah Birsel'in o y1llar ge<;imden gelen bagirtilan vard1r. �i.iki.ir


ki �i.iki.ir, Oktay ' la Edip Koknel onun yard1mma ko�arlar. Ger<;egi­
ni ararsamz Oktay da, Edip Koknel de cams1z penceredir. Arna yi­
ne de Ti.irkiye Yaymevi'ne sattiklan <;ocuk oyki.ileri arasma Sa­
Iah'm yazd1klanm da katacaklar ve ald1klanm onunla boli.i�ecek­
lerdir.
Yeniden Beh<;et'e donmek gerekirse, 0, Suna K1raathanesi ' nin
ve bi.iti.in kahvelerin hak-hukuk dag1t1c1s1d1r. Yi.irek zenginligi on­
dadu. Vefa ondad1r. 0, eski edebiyat<;1lara, k1y1da ko�ede kalm1�
kirtipil ozanlara bile vefa gosterir. B irinin hakk1 yendi mi hemen
celallenir:
Ne, ne yani, o da kendine gore bir �eyler yapm1�t1r.
Beh<;et'e de kimse kar�1 <;1kmaz. Bu yi.izdeyi.izdi.ir. <;i.inki.i Beh­
<;et'in sozi.inde Riyas1z Evliya <;elebi gibi, ikiyi.izli.ili.ik diye bir �ey
yoktur. Onun hak-hukuk dag1t1c1hg1 "Kovboy Filmleri" �iirinden
soma, iyisinden per<;inlenir. Nairn, Oktay, S alah �iiri dil lerinden
hi<; di.i�i.irmezler. ikide bir:

* B u �iirin yaymlanmas1 arllk T iirk bas1mmn da T iirk ozanlanm kii!fiimsemeye son


vermek istedigi giinlere rastlar. Dyle ki, gen'< ozanlara saldmlanyla tamnan Va-Nil
bile 1 944 y1hnda "Saliih Birsel'in A�k1" �iirini yerin dibine gelj'.irdigi halde, ondan
dorl y1l sonra, aym anlay1� ve yap1da olan "Saliih Birsel'in Son Maceralan" �iiri
kar�1smda, 15 Haziran 1 948 giinii. Ak§am gazetesinde �unlan soylemek geregini
duyar: "Saliih Birsel ve arkada�larma !fOk onem vermek zorunday1z. \:iinkii Saliih
Birsel 1 9 1 9 dogumlu oludgu ilj'.in bugiin 29-30 ya�mdadir. Ilk �iiri 1 1 - 1 2 y1l once
yaymlanm1� tecriibeli bir ozand1r. Liseyi bitirmi�tir. Edebiyat Fakiiltesinde toplum­
bilim, sanat ve estetik okumu�tur. �imdiler Frans1zca ogretmenidir. Yani geli�igiizel
bir insan degil. Toplumumuzun yeti�tirdigi belli ba�h aydmlardan."

1 85
Hak hukuk daguma yeri
Kovboy filmleri

dizelerini ya da "Adalet var, i§ onda" dizesini anarlar. Bunun i�in


de bunlarm ba§ma koskoca bir "ama" sozci.igi.i eklerler. "Ama"dan
sonra da i.i� elif si.iresince bekler, dizeyi ya da dizeleri oyle kulla­
mrlar. Kimi zaman da i�lerinden biri "hak-hukuk dag1tma yeri" der
durur, otekisi de sesini �ogaltarak "Kovboy Filmleri" ile sozi.i bi.i­
ti.inler.
Beh�et ezilmi§lerin, ac1hlann, ki.ilhanda yatanlann, siyah on­
li.ikli.i k1zlarm ozamdir. Yenilikler' in, 3 . say1smda yaymlanan "K1z­
lar", 4-5. sayil annda yaymlanan "Nineler", 2. say1smda yaymlanan
"Deniz Ati" ile "Otedenberi" ve ilk say1smda yaymlanan "Kar Fir­
tmas1" bunu a�1kca ortaya koyar. Suna K1raathanesi' ndc Beh�et'in
"Zor Ge�it" adh §iiri s1k s1k kahve duvarlarma fulatihr:

Sen, �u evvelce de yazd1m:


Siyah gomleginde, ince . . .
Olmuyor k i ha deyince,
Hayat butun butun zalim.

Yenilikler' de Fazil Hi.isni.i Daglarca, S abahattin Kudret, Cahit


Ki.ilebi, Bedri Rahmi Eyi.ipoglu, Orhon Anbumu, Ozdemir Asaf,
Necati Cumah, Sabahattin Teoman, Li.itfi.i Ozkok, Salilh B irsel, il­
han ileri, Nahit Ulvi Akgi.in, Muvaffak Sarni Onat, Kenan Ha­
run 'un §iirleri de yaymlanmt§tlr. � iirlerin i.isti.inde �okluk Bedri
Rahmi'nin resimleri de olur ve bunlar §iirlere ayn bir hava verir.
Fazil Hi.isni.i'ni.in birinci say1da yer alan "Siyah Derililerin Hi.icu­
mu" §iiri derginin bir sayfasm1 dolduruyordur. ikinci say1daki §iiri
de aym i§i yapar. Arna i.i�i.inci.i say1da "7 ihtimal" adh uzunca §iiri
Bedri Rahmi'nin "Susad1m" §iiriyle aym sayfaya s1k1§tlnlmca
ba§ka olanak bulunamamt§tlr- Faz1l buna kmlmt§ ve son say1ya §i­
ir vermemi§tir.
Son say1 olan 4-5. say1da, buna kar§ihk, Muzaffer Tayyip ' in
"S1kmti" §iiri vard1r. Nedir, §iirin "Yenilikler' de yaymlam§mdan
Muzaffer Tayyip 'in haberi olmayacaktir. Muzaffer, derginin o sa­
y1smdan once olmi.i§ bulunuyordur.
Muzaffer ' in oli.imi.i i.ize1ine dergiye biri Sabahattin Eyi.ipog­
lu'ndan, biri de Necati Cumah'dan olmak i.izere iki yaz1 gelmi§tir.

1 86
Yaz1lann ikisinde de hemen hemen aym §eyler soyleniyor, hi<;: de­
gilse aym §iirler yineleniyordur. Bu yi.izden derginin yoneticileri,
Necati ' ye nazlannm ge<;:ecegini de bildiklerinden, dergiye sadece
Eyi.ipoglu'nun yaz1sm1 alm1§lard1r. Zaten dergide Cumah'mn "Ha­
ziran" §iiri vard1r.
Yenilikler' de yaymlanan oyki.ilere gelince, son say1da Sait Fa­
ik'in somadan "Havuz Ba§1" ad1m alacak olan "Havuz Kenan" oy­
ki.isi.i yer ahr. Daha onceki say1larda ise Nairn Tirali 'nin, Oktay Ak­
bal ' m oyki.ileri gori.ini.ir. Naim'in oyki.isi.i "Parmak" adm1 ta§1yor­
dur. Oktay ise "Kopri.i Osti.i" oyki.isi.ini.i vermi§tir. Oyki.isi.inde "ge­
<;:en bir kamyonun 1iizganm savurduktan soma" paketinde kalan
son cigarasm1 <;:1kanp dudaklanna yerle§tiriyor ve bir kibrit <;: ak1-
yordur. Onun bir ozelligidir bu. Hemen hemen her oyki.isi.inde kib­
rit, cigara ve duman v ard1r. Bunu Fahir Onger saptam1§tlr. A kb al ' m
son yap1t1 insan Bir Ormand1r' da bile gori.inen b u ozellik onun oy­
ki.ilerinin tadma tad katar.
Yenilikler' in son say1smda Kafka'nm "Kom§U" adh oyki.isi.i de
v ard1r. Tirali'nin <;:evirdigi bu oykii Ti.irkiye' de yaymlanan ilk Kaf­
ka oyki.isi.idi.ir. Suna K1raathanesi'nin o zamanlardaki §enligini
si.irdi.irenlerden biri de Nairn Tira l i'dir. Demek isteriz ki Nairn ora­
ya her vakit bi.iyi.ik bir CO§kunluk i<;:inde gelir, bir ak§am onceki
<;:apkmhk seri.ivenlerini oradakilerin ag1zlanm suland1 rarak anlat1r.
Bunlar <;:okluk Romahlara bzgi.i bi<;:imdedirler. Bir<;:ok kadmla Na­
i m ' in Galatasaray'dan arkada§lanm da ahr i<;:ine.
Naim'in bu seri.ivenleri anlatmas1 hi<;: yabana gitmez. Bunlan
Suna' y a boca ettikten soma pansiyonuna ko§ar, anlatt1klanm bu
kez oyki.iye <;:evirir. Naim'in gozlemleri <;:ok gi.i<;:li.idi.ir. Bir olaym
b amtelini bulup <;:1karmakta hi<;: gi.i<;:li.ik <;:ekmez ve oykiilerini <;:ala­
kalem yazar. 5-6 y1l i<;:inde i.i<;: kitap dolduracak Ciyki.i yaZffi l§, gelin
ba§1m1z1 dovelim, soma birdenbire bu i§ten kopmU§tUr. Bu, onun
sonu<;:suz ve gereksiz birtak1m ticaret i§lerine dalmasmdan, bir si.i­
re de siyasa denizinde mehtaba <;:1kmasmdan ileri gelir. Nedir, Beh­
<;:et, Oktay, Fahir, Sal§h onun her an b1rakt1g1 yerden oyki.ilerini
kavray1p daha ileri goti.irecegini umarlar. Bunu, kendisiyle birlikte
i§ <;:eviren ortaklan da ister, dahas1, Naim'in bir an once edebiyata
donmesi i<;:in onu, kaz1klar atarak, bezdirmeye <;:ah§1rlar.
Nairn gibi bir si.ire soma edebiyattan elini ayagm1 <;:ekecek biri
de Fahir Onger'dir. Fahi r'de Suna toplantilanndan birka<;: y1l son-
1 87
ra bir i!ac; kurumuna ortak olacak ve ortalardan silinecektir. Aradan
bir on yil gec;tikten sonra yeniden edebiyat alanma donecektir, ama
ati alan Oski.idar'1 gec;mi§ olacaktlf.
Suna K1raathanesi' nin bir sevgilisi de Tahir Alangu 'dur. Her­
kes ona Baba Tahir der, o da babahg1m gostermek ic;in her i§i ag!f­
dan ahr, konu§masm1 bile ona gore ayarlar. Yazilarmda da aym
tempoyu si.irdi.iri.irse de bu, bir §eyi iyice incelemeden gi.im§1gma
c;1karmak istememesinden gelir. 1 952 y1hnda bir oyki.i gi.ildestesi
hawlamay1 di.i§i.ini.ince iki bin oyki.ici.iye mektup gondermi§, onla­
nn verdigi kar§Ihklan hirer hirer incelemeden i§e giri§memi§tir.
Onun o s1ralarda
<.;alg1 li Kahvelerdeki KU/hanbey Edebiyat1 ve Nii­
numeleri admda bir incelemesi vard1r ki bu Alangu'nun ne kadar
titiz bir yazar oldugunu gosterir. Kitabm sayfalan kabank degildir
ama, palavraya, temelsiz di.i§i.in celere hi<; yer verilmemi§tir.
Yenilikler toplulugu kimi zaman da Pangalt1 'da Ha!askargazi
Caddesi i.izerindeki Haylayf Pastanesi'nc ta§1mrlar. iki bi.iyi.ik sa­
londan olu§an Pastan e ' nin ( §imdiler salonun biri $ekerbank. oteki­
si Tum; Kafeterya) bir salonu Harbiye 'den gelip Kurtulu § ' a donen
tramvaylarm dirsek c;evirdikleri kb§eyi kaplar. Suna gediklileri
c;okluk burada otururlar ve bir metre duvardan sonra tavana kadar
yi.ikselen camlardan d1§any1, ak§am piyasasma c;1km1§ Osmanbey
k1zlanm seyrederler. Kimi zaman ise cadde i.isti.indeki giri§ kap1s1-
m ic;ine alan salonu yeglerler.
Hayla}f a 1 940- 1943 y1llan arasmda ressam Ha mi t Gorele de
s1k s1k gelir. <";i.inki.i o da bir kahve ku§udur. Her gi.in bir yerlerde
oturmadan evine gidemez. Yamndan hi<; eksik etmedigi el c;anta­
smda da gazetelerde c;1kan yaz1lannm kesikleri bulunur. Bunlar
arasmda Cumhuriyet gazetesinde Peyami S afa ile yaptig1 tart1§ma
kesik\eri vard1r. Masasma bir dostu geldi mi Gorele, o tart1§madan
sbz ac;ar ve yaz1lannda soylemcdigi ya da soyleyip de Cumhuriyet
gazetcsi Yazi i§leri Mi.idi.iri.ini.in yaz1dan c;1kartt1g1 §eyleri bi.iyi.ik
aynntilarla anlatu.
1 94 1 y1llannda oraya S abahattin Kudret, Hasan Tannkut, Li.itfi.i
Ozkok de gelir. Hasan Tannkut'un Yeni insanlik' 1 c;tkard1g1 gi.inlcr­
dir. Salah B irsel, Orhan Hanc;erlioglu ve Hasan Tannkut'la burada
tam§Ir. Hasan Tannkut yakas1 ac;1k bir gomlek giyer. Edebiyat Fa­
ki.iltesinin Felsefe dahnda okuyordur. <";ok geni§ bir ahnla kaplan­
m1§ olan yi.izi.i Maksim Gorki 'den c;ok Maksim Gorki 'ye benzer.

188
Bu benzeyi§ daha ilerki y1llarda Hasan Tannkut'un bir de pos b1-
y1k buakmas1yla daha belirgin bir hal ahr. Arna o giin Birsel'in
dikkatini asil Han\'.erlioglu \'.ekmi§tir. Han\'.erlioglu'nun o y1llarda
giiriil giiriil sa\'.lan vardu. Boy pos da a§ag1 kalmaz. 0 da giiriil gii­
riildiir. OtUfll§U ise \'.Ok goz doyurucudur. Kollanm masaya daya­
mad1g1 halde Birsel, Han\'.erlioglu 'nun biitiin masay1 kaplad1g1 iz­
lenimine varm1§ ve:
- B u adam en azmdan bir validir.
diye ge\'.irmi§tir i\'.inden. Han\'.erlioglu vali degildir, ama istanbul
dolaylannda bir il\'.ede kaymakamdu.
Salah B irsel o giin Haylayf'ta n aynhrken:
- i§te bugiin de yeni bir ozanla tam§t1m,
diye f1slam1§tlr belleginin kulagma. <;unkii o giin Han\'.erlioglu
kendisine bir oykiicii olarak degil, bir ozan olarak tamt1lm1§tlf. Sa­
Iah da daha once Yeni insanl!k' ta Han\'.erlioglu 'nun iki §iirini oku­
dugu i\'.in hi\'.bir §eyden ku§kulanmam1§t1r.
Yenilikler toplulugu o y1l Taksi m Meydamnda Osmanh Sokak 'a
saparken sol ko§eyi tutan Ankara Pazan' nm iistiindeki kahveye de
dadamr. Arna buraya sadece pazar giinleri gelirler. Kahveye dik mi
dik bir merdivenden \'.lkihr ve hangar gibi bir salona girilir. Kahve­
nin Meydan ' a ve Osmanh Sokak ' a bakan yanlan ba§tanba§a cam­
larla kaph oldugu i\'.in salon 1§11 1§1ldu. Mii§tcrisi de azd1r. Hele
pencerelerin yamna bizim ahbap \'.aVU§lardan ba§kalan oturmaz.
Arna bizimkiler oturur da ne yapar? Arkalanm doniip iskambil oy­
narlar. Bu oyunlara Muvaffak Sarni, Abidin Miimtaz, Tahir Olga\'.,
Ziya ilhan da kat1hr. <;unkii onlar buraya daha onceleri sermi§ler­
dir postlanm.
Abidin Miimtaz K1sakiirek , soyadmdan da anla§1lacag1 iizere
Necip Faz1 l ' la akraba olur. Ne ki, biitiin akrabalar arasmda oldugu
gibi onunla bir yakmhg1 yoktur. Arna akrabahgm1 one siirmekten
ho§lamr. Abidin Miimtaz evvelleri Ankara'da oturuyordur. istan­
bul ' a bir iki y1l once transfer olmU§tUr. Ankara 'dayken 1 940 y1lla­
nnda Dikmen admda bir dergi \'.1karm1§tlr.
Muvaffak Sarni Onat, arada bir §iir yazan bir ozandu. Ziya il­
han ona gore daha dogurgan say1hr, ama edebiyatta \'.Ok\'.a bir sav1
yoktur. Ya§am1 \'.Ok agu gorevlerde ge\'.mi§, bu onu zamamndan
once \'.Okertmi§tir. 0 sualarda istanbul 'da yarg1\'.hk yap1yordur.
Daha onceleri de, uzun bir sure, sivil polis olarak \'.ah§ffil§tlr. B un-

1 89
Ian saklamadan anlat1r. Gen\'.ligi Antal ya 'da ge\'.tigi i\'.in, oray1 \'.Ok
sever. ilk §iir kitabmm ad1 da Portakal Bahr;eleri'dir. Buraya kimi
zaman idris Ahmet Pura da gelir. Kemal Tahir'le uzun siire arka­
da§hk yapm1§ olan Pura, Merkez B ankasmda \'.ah§rr. Gen\'.liginde
o da §iirler yazm1§lir, ama arlik bu i§ten vazge\'.mi§ goriiniiyordur.
Tahir Olga\'. ise bir siirii oykii, bir o kadar da senaryo yazm1§lir. 0
y1llarda Kekik Kokusu admda bir oykii kitab1 da \'.Ikanr. Arna 01-
ga\'. 'm asil ustahg1 iskambil oyunlanndadu. Bu oyunlan Fethi Ka­
rakaf la birlikte hem en hep o kazamr. Arna biz burada daha \'.Ok
oyalanmayahm. B akm Beh\'.et, Okray, Nairn, Fahir Taksim Kahve­
si'nin penceresine yakla§tilar. Meydanm obiir ucunda, Harbi­
ye' den gelirken sag kb§edeki Kristal Gazinosu'na bak1yorlar. Arna
onlann asil baktiklan yer on yiizii direkler iistiine oturtulmu§ olan
Kristal* degil, onun altmdaki Cumhuriyet Pastanesi' dir.
Onlar onlerindeki y1llarda haftada bir, iki orada da toplanacak­
lar, ya§antilanm bir siire de orada tiiketeceklerdir.
Nairn Tirali' nin dergi dii§leri Cumhuriyet Pastanesi' nin ba§hca
konusudur. Nairn her defasmda yeni bir dergi tasans1yla gelir, ar­
kada§lannm tiimiiniin agzm1 a\'.1k buak1r. Arna 1952 yilmm Arahk
aymda bu dii§ler birden ger\'.ekle§me olanag1 bulur. Nairn, 62 say1
siirecek dergisini \'.I karmaya ba§lam1§lir arlik. Adm1 da Yenilikler' e
baghhgm1 gostermek i\'.in Yenilik koymay1 yegler. Nedir, Yenilik \'.I­
karken de dergi ve gazete tasanlan yine birbirini kovalar. B unlar
kimi zaman Yenilik'in boyunun degi§mesini de etkiler.
0 y1llar Edip Cansever, Alp Kuran, Erciiment U\'.an da Cumhu­
riyet' e renk katar. Kimi giinler Sait Faik de gelir. Yanmda da \'.Ok­
luk pala b1y1g1yla Ozdemir Asaf olur. <;iinkii Ozdemir de o y1llar­
da S ait'e en yakm duran sanat\'.Ilardan biridir. B 1y1k, Ozdemir' in
s1skas1 \'.Ikm1§ avurtlanm brter, yiiziine Alman Kayzeri Hinden­
burg 'un oturakhhgm1 verir. Yam l maym, Ozdemir 'in et tutmamas1
az yiyip i\'.mesinden gelmez. Toplulugun en bogazma dii§kiinii Bir­
sel bir tabak yerse, Ozdemir be§ tabak yutar.
Cumhuriyet' e bir ak§am Nairn, Okray Verel ' i de getirecektir.
Okray Verel o vakitler §imdiki iiniine kaVU§mam1§ lir. Arna kaVU§a­
cagm1 bilmektedir ki o giin orada oturan herkese adamakilh i\'.er­
ler. Dogrusunda, i\'.erlenecek bir §ey de yoktur. Nairn, Okray Ve­
re! ' le pastaneye geldigi vakit herkes kendi aralannda konu§maya
* Buray1 Abdtilhamit <;agmm Cristal Gazinosu ile kan�tumamak gerekir.

1 90
dald1g1 i\'.in a§m bir ilgilenme o lmam1§t1r. Vere! oradakileri yete­
rince tammad1g1 i\'.in buna \'.Ok ahnm1§ ve bir ara gitmek i\'.in aya­
ga kalkan Salah Birsel'in yanma yakla§mas1 iizerine ona, masada
oturanlan i§aretle §byle demi§tir:
- Ben bunlann topunu tek cebimden \'.Ikannm.
0 y1llar Beh\'.et, Oktay, Nairn, Salah dortliisii cumartesi ak§am­
lan Tepeba§1'nda Dram Tiyatrosu' nun kar§1smda istanbul Lokan­
tas1' nda yemek yemeyi de ah§kanhk haline getirmi§lerdir. B u cu­
martesilere Faz1l Hiisnii Daglarca da kat1hr. B unlar Faz11 'la
Melek
sinemasm m kar§1smdaki bir lokantaya gidip "Atom Koftesi" de
yerler. Kaz yumurtas1 biiyiikliigiinde, yagda kizartilm1§ kofteler
ucuz mu ucuzdur. Bu, onlann birer litre a\'.1k ve kotii §arap i\'.mele­
rine de olanak saglar. Bu lokanta (§ imdiler oraya sinema ve stiidyo
makineleri satan K or;anga Film yerle§mi§tir) \'.Ok §iir tart1§mas1
gormii§tiir. Hele bir defasmda Fazil Hiisnii ile lafm1 esirgemeyen
S a l ah Birsel'in giire§ tutmasma ramak kalm1§t1r.
Faz1l bir kez de Cavit Yama\'. ' m kans1 Nahire'ye i\'.erlemi§tir.
Kad1ko y' lerden, bir yerlerden geliyorlard1r. Oktay, Faz1l, Cavit,
Salah, Cavit'in kans1 be§ ki§idirler. Koprii 'de vapurdan inince
Yiiksekkaldmm 'a vurmu§lar, B eyoglu'na \'.1kiyorlard1r. Yolda laf
yine gelir §iire dayamr. Nahire:
- �iir yazmak onemli bir §ey degil. <;ocuk yapmah \'.Ocuk!
Faz1 l:
- <;ocuk da ne demek? Sen §iir yaratabiliyor musun ona bak!
TartI§ma k1sa siirede geli§ir ve biiyiik alevler kazamr:
- Hayu \'.ocuk onemlidir!
- Hayu §iir onemlidir!
Nedir, Yiiksekkaldmm tartI§ma kabul etmeyen bir yokU§tUr.
Kamburunu gittik\'.e daha \'.Ikararak tartI§mac1lan suspus eder.
1 950 y1llannda Cumhuriyet Pastanesi'nc geceleri yemekten
sonra Yahya Kemal'de gelir. Yahya Kemal gibi Uskiip 'lii olan Sab­
ri Berke! de \'.okluk onu yalmz buakmaz. Berke! o giinlerde Yahya
Kema l ' l e bir Oskiip tablosu armagan etmek yigitligini de gosterir.
Yahya Kemal de bu yigitligi Prenses Emine 'ye aktanr. Bir ak§am
Berke! Prensesin evinde ak§am yemegine \'.agnld1g1 vakit -bu \'.ag­
nya Yah ya Kemal omuz vermi§tir- sa lonun bir duvannda kendi
tablosunu gorerek biiyiik ressam titre§imleri ge\'.irir.

1 91
B ogazi<;i Yandan Yandan

24 Temmuz 1 947 gunu ak§amusti.i Suut Kemal Yetkin <;engel­


koy ' den vapura binerek Emirgan 'a gelir. Niyeti <;maralt1 kahve­
sinde s1k s1k kahvelenen Yahya Kema l ' i bulmaktlr. Ona rastlaya­
maymca da bu kez Bebek'in yolunu tutar. Yandan Bayram' m Ga­
zinosu' na gider. Yetkin §Unu iyi bilir ki Yahya Kemal yaz aylan
Emirgan'da degilse Bebek'tedir. Ger\:i kimi ak§am istinye iskele­
s i ' ndeki Ko�o' da, Kalami§ 'taki Todori'de, Moda'daki Ko�o' da ya
da Caddebostam Gazinosu'nda da bulunur, ama bu, hava kararma­
dan yani "vakti kerahet gelmeden" olmaz.
0 gun orada Ahmet Hamdi Tanpmar, Halis Enginer, Vehbi
Eralp da vardlf. Yetkin, ge\:en zamanm dolgunluguyla buyulenir.
0\: dort gun sonra du§sel bir arkada§ma seslenerek yazd1g1 mek­
tupta -bu mektup Sanat ve Edebiyat Gazetesi'nin 3 1 -32. say1smda
yaymlanmi§tlr- izlenimlerini §byle dile getirir: "Sozlerinin dokun­
dugu her istanbul kb§esi, zamanm sisleri arasmdan s1ynlarak bize
yakla§iyor, i\:imize doluyordu. B ir arahk CO§tU, y1llardan beri uze­
rinde \:ah§t1gm1 bildigimiz bir §iirini, istanbul ' un fethini haftalarca
seyreden, gormu§, ge\:irmi§, fakir Oskudar 'm §iirini okudu. Bir, iki
gun sonra Aile dergisinin yaz say1smda i;1kan bu qsiz §iiri belki
okumu§sundur. Arna okumadmsa oku ! Kendi i\: aydmhgma dalan
selviler §ehrini bundan daha guzel ya§atan §iir gormedim, dersem
inan bana."
Bir ba§ka gun olsayd1 Bayram' in G azi no su ' nda, Mustafa �ekip
Tun\:. matematik profesorii Kerim Erim, Tekn ik Oniversite profe­
sorlerinden Mustafa inan, Nisuaz' m gediklilerinden Munir Serim,
Pertevniyal Lisesi Felsefe ogretmeni ihsan Kongar, Kabata§ Lise­
si matematik ogretmeni Esat Kura!, Sa lim R1za K1rkpmar, Cahit
Tanyol, As1m Sonmez de bulunabilirdi. <;unku Yahya Kemal de-

192
yince akla bu adlar gelir. Bunlar -Tiirkiyat Enstitiisii Miidiirii Bay
Tev fi k ' i de unutmamah- Yahya Kemal'in en yakmland1r. Ger-ri
Yahya Kemal'in hayranlan ve dostlan arasmda daha bir-rok koda­
manlar vard1r ama onunla en -rok ili�ki kuranlar bunlard1r. Bunlar
k1� aylannda evlerinde yapt1klan toplantilarla da Yahya Kemal'e
baghhklanm canh bir bi-rimde sergilerler. Arna i\'.ki sofras1 arka­
da�hgmda ona en vefa gosteren Halis Erginer 'dir. Vehbi Eralp de
bir kez Caddebostam Gazinosu'nda, bir kez de Bebek iskele Gazi­
nosu nda Yahya Kemal ' le ba�ba�a ag1zlarm1 islatt1klanm ammsar.
'

Eralp, Bebek'te kendisine, toplantilarda pek okunmayan "Ses" �i­


irini okumu�, onu biiyiik co�kulara, solur gibi nefes alma ya siiriik­
lemi�tir. Yahya Kemal de bir ara Eralp'in ellerini elleri arasma ala­
rak: "Sagol, varol, beni ihya ettin! " demeyi unutmam1�t1r. Soma da
bu �iirin ya�anm1� bir a�k seriiveninin oykiisii oldugunu a-r1klam1�­
t1r.
Nedir, Yahya Kemal gece I O 'd a yatagmda olmay1 hi-rbir vakit
savsaklamaz. I-rkili toplantilarm en civcivli anmda bile oradan ay­
nhr. Onun bir ozelligi de i-rki sofralannda en ufak bir miinasebet­
sizligi ho� kar�ilamamas1d1r. M asada biri s1mr a�t1 m1, Yahya Ke­
mal hemen kendi i-rine kapamr, somurtur. Biraz soma da sofradan
kalkip gider. Onun:
- Herkes i-rki i-rmeye lay1k degildir!
sozii boyle ak�amlardan birinde soylenmi�tir.
Yahya Kemal'in -revresinde o lu�an topluluklarda �iir okuma bii­
yiik bir yer tutar. �iir okumad1g1 vakit Yahya Kemal konu�uyor de­
mektir. <;ok giizel de konu�ur. Lale <;agm1, istanbul Fethini en can
alacak noktalanyla anlatir. S1k s1k, uzun uzun anlatt1g1 tarih olay­
lanndan biri de " Vak ' ay 1 H ayriye"dir. Onun i-rin �oyle der: "ikinci
Mahmut medreseyle anla�1p yeni-reriligi kald1rm1�. Ke�ke yeni-re­
rilerle anla�1p medreseyi kald1rsayd 1 ! "
Bunu daha sonraki y1llarda Vehbi Eralp ammsayacakt1r. 0, Yah­
ya Kemal'in �u soziinii de unutmam1�tir: "Yasa rafta durdugu siire­
ce olii kitapt1r. Onu uygulayacak olan insand1r. B izim ba�hca i�i­
miz insan yeti�tirmek olmahd1r. Her �eyden once bir egitbilime ih­
tiyac1m1z var. Hem bunun ulusal bir egitim olmas1 gerek."
Eralp'e gore Yahya Kemal 'de her �ey insanla ba�lar, insanla bi­
ter. Onun Ziya Gokalp'le anla�amad1g1 noktalardan biri de budur.
Yahya Kemal tecessiisii, abartmay1, iistelemeyi dogulularm bir

1 93
kusuru olarak gi:irtir. B at1hlar gibi, laubali olmadan i\'.ten olmaya
\'.ah§tr. Onun dilinden dti§tirmedigi sozlerinden biri de §Udur: "Bi­
zim en \:Ok muhta\'. oldugumuz §ey Avrupahlann ahliikt ve ya§ama
yontemleridir."
Yahya Kemal, Emirgan'da, r;111aralt1' nda oldugu vakitler bu
toplulugun tiyeleri de \'.Okluk yanmdadu. Oraya Fuat �emsi, Htise­
yin Pekta§, S affet Sav da gelir. S1k s1k gelenlerden biri de Faruk
Nafiz <;amhbel 'dir. <;amhbel 'in burada kendine aynlmt§ iskemle­
si bile vard1r. 0, Emirgan ' a ya§ammm son gtinlerine degin bagh
kalm1§t1r. 1 970 sonrasmda bir gtin Faruk Naf1z'le Sennet S. Uysal
orada bulmu§lar, ikisi de olen e§leri i\'.in bol bol gozya§t dokmti§­
lerdir. Halis Erginer de <;amhbel'e oltimtinden 1 5 gtin once orada
rastlamt§ ve kendisine yeni §iirleri olup olmad1gm1 sormU§tUr.
Onun sadece dortltikler yazd1g1m soylemesi tizerine de:
- Ostad ni\'.in rubaiyi denemiyorsunuz?
Rubai daha \:Ok dti§tince §iiridir. �iir o dar kahba s1gmaz.
Bu soz tizerine Halis Erginer de bir gtin once yine Emir­
gan 'dayken yazd1g1 rubaisini <;amhbel'e okur ve ondan btiytik boy
bravolar ahr:

Bir �eyde goziim yok kuru bir can kafi


Ho�be� edecek ehl-i di/ ihvan kafi
ikbaline be/ baglamadmz diinyamn
istanbul i<;inde bir Emirgan kafi

Dogrusu, Emirgan herkesi "Gel ! " diye \'.agmr. Satah Birsel


1950- 1 960 y1llan arasmda bu \'.agnya uyarak oraya haftanm iki ii\:
gecesi gider ve ge\'. vakitlere kadar kahr. Ona kimi zaman Nermi
Uygur da e§lik eder. 27 May1s dev1iminden onceki y1llarda oykti­
cti Ziyad Nemli de hemen hemen her ak§am boy gosterir. Buraya
geceleri gelenler heykelci Htiseyin Anka ile de kar§tla§trlar. Anka,
yaz kt§ Emirgan 'da oturur. Gtindtizleri heykel yontarsa, geceleri
kahveye \'.tkar.
Suut Kemal Yetkin'in <;engelkoy'den Emirgan 'a geldigi gtin
Sanat ve Edebiyat Gazetesi' nin yaymland1g1 gtinlere de rastlar.
Gazeteyi 1 947 y1h ba§mda Ankara' da Yetkin \'.tkarmaya ba§lamt§­
ttr. ilk saytlannda haftada bir yaymlamr ama 1 9 . say1smdan sonra
bu stire on be§ gtinde bire \'.tkar. Gazetede, ba§ta Suut Kemal Yet­
kin olmak tizere Selahattin Batu, Mclahat Ozgti, Nurullah Berk,

1 94
Cahit Tanyol, Mehrnet Kaplan, S abri Esat Siyavu§gil, i. Galip Ar­
can, Ahrnet Muhip Dranas, Faztl Hiisnii Daglarca, Nasuhi Baydar,
Ali Silha Delliba§t, Mernduh � evket Esendal -Mustafa Yahnkat
takrna ad1m kullamr-, Malik Aksel, Liitfii Ay yazar. Sedat Tanay­
dm ' m da ilgin\'. oykiileri vard1r.
Gazetenin 3 3-34. say1lannda 1 940 ku§ag1 yazarlanrun (Beh\'.et
Necatigil, Ozdernir Asaf, Orhon M. Anbumu, S arnirn Kocagoz,
vb.) yaz1lan da yer alrnaya ba§lar. 0 say1da Fahir Onger 'in ''Telif
Haklan ve Sonu\'.lan" admda bir yaz1s1 yaymlamr. Arna bir dizgi
yanh§t sonunda Fahir ' in ad1 "Fehrni Onger" diye \'.tkacakt1r. Aym
say1da S a!ah Birsel de "Yeni bir � iirin ilkelerine Dogru" ad1 altm­
da ilk kez §iirin ilkelerini yaymlar. Nedir, Oktay A kbal ' m oykiile­
ri o say1dan da once yaymlanffil§tlr. Gazetenin bir ozelligi de arka
sayfas1m ba§tanba§a siirekli bir rornana ayurnas1d1r. Oktay Ak­
bal ' m Garipler Mahallesi adh rornam da orada giin t§tgma \'.lkrnt§­
tu. Ondan once de Ahrnet Muhip Dranas ' m Gaige/er adh oyunu
yaymlanrnt§tlf.
Ernirgan ' 1 , Ru§en E§ref Bogazi<;i Yakmdan adh kitabmda §byle
anlatrr: "Dort be§ \'.mar, deniz k 1y1smda yoku§urnsu bir rneydam
kaplarnt§. Her birinin bir aga\'. iriligindeki dallan, rnerrner direkli
beyaz bir carni rninaresinin iist hizasma kadar sarrna§ dola§ \'.tktyor.
U\'.uk rnavi havamn i\'.inde iri ye§il dernet, bir bu\'.uk yiizy1lhk bir
\'.e§rnenin geni§ revakm1 barmdmyor. Bir eski \'.ag tapmagmdaki
siitunlardan daha kahn bu \'.mar govdelerini altl, yedi ay dinrneyen
golgesindeki bu Tiirk rokokosu \'.e§rne, bir su rnihrab1 zarifligin­
de . . . Onun dart yamndaki ye§il zerninli yaz1tlar, Yesari 'nin altm ta­
likleri, biraz uzaktan baktlmca, giine§ kumttlan samhyor.
( . . . ) Bu a\'.tk hava kahvesi yazlan, bir baktrna o serntin gene! se­
Iarnhk dairesi. ( . . . ) Bu kahvenin, bu §irin Bogazi\'.i kb§esinin oyle
tiryakilerini tamyorurn ki, §ehirden gelen konuklan bile orada agu­
hyorlar. Ak§arn saatlerine dogru yerni§\'.iler de birer iki§er orada
toplamyor. Yukan bah\'.elerden iworta dolusu Mustabey arrnudu
indiren delikanh, yerni§lerinin tad1m, rengini, okka\'.ekerligini kah­
ve halkma o giin oyle ovdii idi ki . . . Arna aglanm \'.mar aralanna
boydan boya asrnt§ kurutan, kendileri de beyaz rnuvakkithane
duvanna yash rnu§arnba peykelere \'.lplak ayaklanyla tiineyen
bahk\'.1lar, arrnut soylevcisinin sozlerini esneyerek dinlediler. ( . . . )
Biraz soma bu biricik satlc1ya rakip \'.lktt. Ger\'.i onun, boynuna as1-

1 95
h cam kutulannda amerikanf1stig1, tuzlu bad em, kuru f md1k gibi
�eyler vardi. Ancak elindeki sepette de, her maldan i.isti.indi.ir diye
one si.irdi.igi.i armutlan gosteriyor. ' Tereyag gibi, kiz yanag1 gibi'
diyordu. Gen;ekte, bunlar, uzaktan Edime'nin mis sabunlanm oy­
le andmyordu ki ... "
Buramn gori.ini.i�i.ini.i isterseniz B irsel'in "Emirgan" adh �iiriyle
de bi.iti.inleyebiliriz:

Hepiniz Emirgiin' a ko�acaks1mz


Eyliilde ya da ekimde
Kurulup semaverlerin kar�1sma
<;ay iistiine r;ay demleyeceksiniz.
i� mi� unutulacak geride
Kendi eviniz gibi yay1lacaks11uz
Ak�amlara dek <;mar altmda
M1s1r da n11s1r yiyeceksiniz
Hi<; yolu yok baylar
Topunuz giilecek bag1racaks1mz
Oturacak kalkacak
Nargile tokurdatacaksm1z

Birsel'in �iirinde "Emirgan" admm gec;mesi, oramn daha "Mir­


gi.in" adm1 almam1� oldugunu gostermez. Bu �iir 1 955 yilmda ya­
zilm1�tir ama birkac; yildan beri Emirgan da Mirgi.in olmu�tur. Bu
ters pers edi�in bir nedeni vardir elbet. Mirgi.in buramn eski ad1dir.
Ne var, XVI. yi.izyilm ortasmda buras1 "Feridun Bey B ahc;esi" di­
ye amhr. Daha onceleri de devlet mahd1r. Kimseler otunnaz. B ah­
c;e, kly1da, �imdiki vapur iskelesi ile Emirgan Camii arasmdadir.
1 6 3 5 yilmda IV. Murat buray1 Osmanhlara s1gman iranh prensler­
den Emirgfineoglu Yusuf Han ' a verince, prensin admdan oti.iri.i
"Emirgfine Yusuf Han" di ye amlmaya ba�lar. Kimileri de "EmirgG­
ne B ahc;esi" der. Arna kimileri de sadece "Mirgi.in"i.i yegler.
1778 yilma degin c;e�itli kimselere verilip alman bahc;e I. Ab­
di.il hamit (padi�ahhg1 1774 - 1 789) c;agmda bir B ogaz koyi.i haline
getirilir. Toprak ki.ic;i.ik parc;alara boli.ini.ip halka dag1tihr. B irsel 'in
koca c;mann altmdaki kahveye oturup d a yi.izi.ini.i denize dondi.igi.i
s1ra, sagma di.i�en cami ile, arkasmda kalan meydan c;e�mesi ve
di.ikkanlar da bu c;agda yapilm1�tlr. Arna koyi.in geli�mesi III. Se-

196
J im ' i (padi§ahhg1 1 789- 1 807) bekleyecektir.
B urada bir � 1kma yapmak gerekirse. IV. Murat'm bah�eyi Yu­
suf Han ' a verirken oraya bir yah da kondurdugu sbylenebilir. Yu­
suf Han'm oldiiriilmesinden uzun bir siire sonra I L Mustafa (padi­
§ahhg1 1 695- 1 703) yahy1 bilginlerden Mirza Mustafa Efendiye
vermi§tir. Ondan da oglu Mehmet Emin Salim Efendiye kahr. On­
dan da �eyhiilisJam Aptullah Vassaf Efendiye ge�er. X IX. yiizyilm
ba§lannda Saray Hazinesi ba§yaz1c1s1 Feyzibeyzade Mehmet Be­
yin elinde olan y a h , Aga Hiiseyin Pa§aya ge�er. Pa§anm �ocuklan
da onu Mekke Emiri �erif Aptullah Pa§aya satar. 0 zamandan be­
ri yah halk arasmda "Aptullah Pa§a YallSl" diye amhr. Kimileri de
" �erifler YallSl" der. Yah son y 1 l l arda da Milli Egitim B akanhgmm
mah olmU§tur.
Bu yahdan sonra Mirgiin ' de daha bir�ok yahlar yapilml§tlr.
X V II I. yiizy1hn sonlannda orada onu a§km yah say1hr. Daha son­
raki y 1llarda M1sir Hidivi ismail Pa§amn da Tokmakbumu'nda
Mirgiin 'le istinye aras1- bir yahs1 vardrr. �imdilerde, B ogaz'daki
bir�ok yahlar gibi, yerinde yeller esen bu yalmm dart dirhem bir
�ekirdek salonlanndan kb�ekler hi� eksik olmaz. Yahnm oniinden
ge�enler oradan s1k s 1 k:

BU/bill olsam kona da bilsem dallere


Alam da seni gidem gurbet el/ere
gibi ko�ek havalan i§itir, musiki sarhO§U olurlar. Refi Cevat Ulu­
nay, orada bir defasmda bir kurdele oyunu seyretmi§tir ki, bambu­
ruklan sokiilmii§tiir.
Nedir, Bogazi�i 'nde daha X VII. yiizyilda biiyiik biiyiik yahlar
yapilmaya ba§lanml§tlr. Evliya <;elebi bunlann en giizellerinin Be­
§ikta§'ta Kaptan Caf er Pa§ayla Kas1m Pa§anm yahlan oldugunu
yazar. ik i§er yiiz odah ve ii�er hamamh olan bu yahlardan ba§ka
Ortako y'de B altac1 Mahmut Pa§a, Safiye Sultan, Ekmek�izade Ah­
met Pa§a, Nakka§ Pa§a, Mimar Mustafa ile iki zengin Yahudinin
yahlan da vard1r. Bir yiizyil sonra biiyiik yahlara "sahilsaray" de­
nilmeye ba§lar. Bunlann en gorkemlisi de Damat Nev§ehirli ibra­
him Pa§a'mn (sadrazamhg1 1 7 1 8 - 1 730) Be§ikta§ ile Ortakoy ara­
smdaki sahilsaray1dir. Damat ibrahim Pa§a'nm, e§i Fatma Sultan
i�in yaptlrd1g1 bu sahilsarayda - sonradan <;1ragan Saray1 ad1m ahr­
giindiizleri bilim, sanat, §iir topluluklan diizenlenir. �air Nedim,

1 97
Sarni, Neyli Ahmet, Seyit Vehbi, Mirzaefendizade Mehmet Salim,
Nahifi gibi i;agm en gozde ozan ve bi lginleri de bu §Olen ve toplu­
luklardan uzak tutulmaz. Ramazanm bahara rastlad1g1 y1llarda
ozanlar bahariyelerini, ramazaniyelerini gelir burada okurlar. Kimi
zaman I II. Ahmet'in de gelip bir haftahgma konuk oldugu bu sara­
ym bahi;esi giil, HHe, karanfil ve nergislerden gei;ilmez. Geceleri
i;ii;ek tarhlan arasmda §amdanlar, fenerler, kandiller olur. Bunun
nedeni de ai;1ktir: 0 y1llar Llle <; ag1d1r. Tiim istanbul HHe merak1
yiiziinden uykusunu kai;mr. Arna uykusuzluklarda en i;ok yiizen de
Eyiiplii Ahmet Be§e olur. 0, Tezhibi <;emen (koyu kirmm renkte)
Lal Nisar (giivez alaca renginde), Lali Bedeh�an (yine koyu k1rm1-
z1 renkte) ve Ruhi Giilrenk (koyu leylak renginde) ad1m verecegi
dart !ale tiiretmek ii;in 9irp1mrken uykuya zaman ayiramaz.
Uykusunu ka91ran iii; ki§i daha vard1r. Bunlar da Kethiidayeri­
zade Ahmet <;avu§, Hammal Ahmet ile �algam Ahmet'tir. Bunla­
rm yaratt1klan laleler de Sul tam Cihan, Sihriye, Mercan Peyker ad­
lanm ta§trlar.
Hani, Damat ibrahim Pa§a da herkesi uykulardan ugratmak ii;in
elinden geleni ardma koymaz. Lale yeti§tiricilerine armaganlar ve­
rir. Lii' lii-i Ezrak Ialesi de ba§ma odiil konan lalelerden biridir.
Hollanda'dan getirilmi§ olan bu !ale en i;ok <;1ragan, Sadabat, Ne­
�atabat bahi;elerinde yeti§tirilir. Hava s1cak oldugu giinler, renkle­
ri ui;masm diye iizerine ortii ortiiliir. Nedir, yalmz Ialeciler degil
ba§ta Asafi admda bir !ale yeti§tiren ibrahim Pa§a olmak iizere bii­
tiin istanbullular !ale yeti§tirmeye bakarlar.
Bu i;agda yeti§tirilmi§ Ialeler ii;inde en i;ok tutulam Sim, En­
dam, Sayei Elmas, Ab1 Yakut, Zibi Hiimayun, Nevyan Seyh, Canu
Hur�it, Mensub1 Ferah, Yegane Hadeng, Ah1 Fiitade, Sum Huda ,
Ab1 Rummani, Tesellii Haw· Sulei <;emen adlanm ta§tr. Bunlardan
Ab1 Rummani (Nari;ii;egi suyu) kumlZlh beyazh, orta kadehi ba­
dem bii;iminde, boyu k 1sa, ii;i fitillidir. M ensubi Ferah (Goniile Se­
vini; Veren) ise giivez rengindedir. Suni Huda ile Sayei Elmas ley­
Iak rengine i;alar. Arna bunlann beyaz, san, mor, ktrm!Zl renklisi
de vard1r. A b1 Yakut ise koyu k1rm1Z1 ve mor fitillidir. Diirrii Yekta
(E§i Bulunmayan inci) adh beyaz bir !ale de vardir ki i;ok aramr.
Turuncu renkteki lalelerin en iinliileri ise Miicella Turuncu , Ho�
Turuncu, Miicessem Turuncu adlanndadir.
XIX. yiizytlm ba§mda Bogaz'daki yah say1s1 245 ' e yiikselir.

1 98
Bunlann en i.inli.ilerinden biri de Baltalima m ' ndaki Mustafa Re§it
Pa§a'mn yahs1dtr. Buradaki yabanc1 diplomatlara s1k s1k §Olenler
verilir. Re§it Pa§a sonradan bu tahta yalmm yanmda bir de ta§tan
saray yaptmr. Bir si.ire ge�ince de bu iki yahy1 hazineye 250.000
liraya satar. II. Abdi.ilhamit de yah lan Re§it Pa§a'nm oglu ile evle­
nen 12 ya§mdaki "§i§e gibi" k1z karde§i Fatma Sulta n ' a verir. Halk,
hazinenin bu i§ i�in bu kadar bi.iyi.ik para odemesini hi� de iyi kar­
§tlamaz. Her yerde dedikodu kazanlan kaynat1lmaya ba§lar.
Nedir, Re§it Pa§ a ' m n oglu Ali Galip Pa§a �ok ya§amaz. Otu­
zuncu bahanm si.irerken, parmagmda Abdi.ilmecit'in armagam �ok
degerli bir p1rlanta yi.izi.ikle kay1g1m Bogazm vapurlanndan birinin
�arkma kapt1rarak, bogulup gider. Bir ozan:

Ate�i zu/111 ile yand1kr;a kubulii fukara


Boyle vapuru kaza r;arhma ugrar viikela

demeye kalkmadan Fatma Sultan bu kez de saray gorevlilerinden


Nuri Bey ' le evlendirilir. Bu evlenme, Nuri Bey'in Babeyn mi.i§ir­
ligine de yi.ikselip, Pa§a olmasma destek olursa <la ad1 Sultan Ab­
di.ilaziz ' in oli.imi.i olayma kart§tnCa Tayf' a si.iri.ili.ir. Orada binbin
baskt i�inde akhm oynatarak oli.ir.
Yah bunun i.izerine Sarni Pa§a'mn oglu Necip Pa§a ile ba§gtiz
edilen Abdi.ilmeci t'in oteki klZI Mediha Sultan 'a verilir. Arna Ne­
cip Pa§a <la �ok terbiyeli bir adamd1r. 0 <la bacanag1 gibi otuzunda
gozlerini yumar. Halkm ah1 tuttugu soylenen yahda Mediha S ultan
bu kez de Damat Ferit Pa§a ile oturmaya ba§larsa <la y1llarca son­
ra o <la, bilindigi gibi, e§iyle Avrupa'ya ka�mak zorunda kahr.
Mustafa Re§it Pa§a yahsmm -§imdiler Bahk�1hk Enstiti.isi.i ve
Kemik Veremi Sanatoryumu- i.isti.inde Mirgiin'e dogru giderken
Sadrazam Mustafa Naill Pa§a'nm <la yahs1 vardtr. Arna Mustafa
Naill Pa§a, Re§it Pa§a 'mn duvanm y1kttrmt§, bah�esinden bir bo­
li.igi.i kendi bah�esine katmt§ttr. 0 zamanlar Dt§i§leri Bakam olan
Re§it Pa§a'nm dilek�esi i.izerine iki devlet adam1 Meclisi V a ta'y1
Ahkam1 Adliye* kar§tsma �1karlar. Meclisi Vata Ba§kam Yusuf
Kami! Pa§a, Mustafa Naill Pa§a'dan, �att§ma konusu olan arsa par­
�as1 ile ilgili bir senedi olup olmad1gm1 sorar. Sadrazam ofkeden
�1ld1racak kertelere gelir. Soruyu: "Sen bu taktrd1y1 bana soyleye-

* Eyliil yazan Mehmet Rauf degil, <;evinnen ve oza n Mehmet Rau f'tur. 1 882- 1 9 1 8 .

1 99
mezsin ve soyleyecek adam olmadm. Sa�mahyorsun" sozleriyle
kar§tlar. Odadan da ftrlar gider. Arkasmdan ko§anlar Yasa Mecli­
si ' nden ka�mamn dogru olmayacag1m kendisine anlattrlarsa da Pa­
§a, hi�bir bi�imde geri donmeyecegini a�1klar. Yusuf Pa§a i�in de
agzma geleni soyler. Arna Meclisi Vala dii§iinmeye �ekildikten
soma arsamn yeniden Re§it Pa§a'ya geri �evrilmesinde karar verir.
Bu arada Mustafa N aili Pa§a'mn Meclis 'teki sozleri de kmamr.
Bu yiizytlm onemli yahlanndan biri de "Aslanh Yah" diye am­
lan Yenikoy'deki Sait Halim Pa§a yahs1d1r. Sait Halim Pa§a'mn
karde§i Abbas Halim Pa§a'nm yapttrtt1g1 yah, 1 900 y1llannda, ki­
mi ki§ilerin yahda dokuncah belgeler ve s ilah bulundugunu Padi­
§aha cumal etmesi iizerine gorevlilerce aranmt§, yahya gidip ge­
lenler de gozlenmeye ba§lanmt§tlr. Buna �ok�a iiziilen Sait Halim
Pa§a, yurt dt§ma �1kmt§ ve ancak 1 908 Me§rutiyetinden soma
memlekete donmii§tiir.
Sait Halim Pa§a 1 3 Haziran 1 9 1 3 ' te sadrazam olduktan soma,
daha �ok "Sadaret Konag1" ad1 verilen, S ultanahmet'te Fuat Pa§a
tiirbesi kar§tsmdaki konakta oturur. Arna ara s1ra yine Yenikoy'de­
ki yahsma gelir. Goben ve Breslaw admdaki Alman z1rhhlannm
Karadeniz 'deki Rus l imanlanm topa tutmalan iizerine Osmanh
imparatorlugu sava§a girmek zorunda kalmca buna katlanamayan
Pa§a, gorevinden �ekildigi giin de Yenikoy 'deki yahsma ko§ar.
<;ekilme yaz1s1m geri almas1 i�in ricaya gelen bakanlann topu da
oraya degin uzanmak geregini duymu§lardtr.
Bir giin kendisini yoklamaya gelen Dr. Necmettin Arif, Celalet­
tin Arif, Mehmet Akif ve ibniilemin M ahmut Kemal'in oniinde Sa­
it Halim Pa§a §byle der:
- Tan1d1klardan biri yeni yazd1g1 bir yazmm miisveddelerini ba­
na gonderip dii§iincemi sordu. Okutahm da sizler de dii§iinceleri­
nizi soyleyiniz.
Yaz1, §ifre katibine okutturulur. Bittikten soma Pa§a, Akif'e:
"Nasti buldunuz?" di ye sorar. Mehmet Akif:
- <;ok yinelenmi§ sozler. bnemli bir §ey degil.
Pa§a bu kez de ibniilemin'e <loner:
- Siz ne dersiniz?
ibniilemin, Pa§a'nm saranp morarmasmdan yazmm onun kale­
minden �1kttg1m �akmt§tlr. Ostelik yaz1y1 da begenmi§tir. Kar§th­
g1 §U olur:

200
- Ne diyebilirim? Ele§tirip degerlendiremeyecegim yi.ice di.i§i.in­
celer bunlar.
Bu sozlerden Mehmet Akif de yaz1y1 yazamn kim oldugunu an­
lamt§ttr. 0 <la durumu kurtarmak i�in bir iki soz mmldamr.
Pa§a, ozanlan, sanat�1lan <la �ok�a sever. S1k s1k onlan evinde
toplar. Naci Sadullah'm anlatt1gma gore Pa§a, Neyzen Tevfi k ' in
neyine, §iirine, ni.iktelerine de tutkundur. Onu <la s1k s1k konagma
�agmr, bi.iyi.ik agtrhk gosterir. Kendi sofrasmda fena halde sarho§
olup s1zd1g1 bir gecenin sabahmda ise Neyzen 'den bir daha i�ki i�­
meyecegi i.izerine kesin soz ister. Neyzen htk mtk ederse de Pa§a­
y1 �ok�a sevdiginden bir daha rakmm damlasm1 agzma koymaya­
cagma soz verir.
Yine ozanlann, bilginlerin topland1g1 bir gi.in Pa§a, Neyzen' i de
�agmr. B akar ki Neyzen 'in ayakta duracak hali yok.
- Hani soz vermi§tin? Hani agzma damlasm1 koymayacaktm?
Vallahi billahi agz1ma bir damla i�ki koymu§ degilim.
- inanmam, §tiyle yakm gel de bir hoh de bakahm.
Neyzen iyice sokulur. Pa§a'nm bumuna olanca solugunu bo§al­
tan bir hoh ftrlattr. Hayret! Neyzen 'in agz1 ger�ekten i�ki kokmu­
yordur. Pa§a §a§km:
- Bu nastl i§ Neyzen?
- Sen kokusunu ahp <la anlamayasm diye i�kiyi alttan tenkiye
ettirdim. insan biraz di§ini s1k1p <la ald1gm1 �1karmazsa, i§te boyle,
t1pk1 yukardan i�mi§cesine mestoluyor, Pa§am.
Sait Pa§a'nm bi.iyi.ik oglu Prens Halim de hep Yenikoy'deki ya­
hda kahr. Babasmm 1 92 1 oli.imi.inden sonra Prens bir gi.in orada ib­
ni.ilemin 'e §Unlan soyleyecektir:
- Merhum, Ti.irk�eyi kusursuz yazmakla birlikte Frans1zcay1 <la
herkesten iyi yazard1. Yaz1lanm <la hep Frans1zca olarak kaleme
ahrd1. S adrazamhg1 strasmda � ifre Kalemi Mi.idi.irli.igi.i'ne getirilen
Mehmet Rauf Bey* de onlanTi.irk�eye �evirirdi. Arna Frans1zcada­
ki ince di.i§i.i nceler Ti.irk�esinde gori.inmezdi.
ibni.ilemin bu a�1klama i.izerine §U kar§thg1 verir:
- Ke§ke kaleminden �1kt1g1 gibi Frans1zca olarak yaymlasayd t !
Prens Halim, musikinin gizlerini bilen, tanbur, kemen�e, viyo-
lonsel �alan biridir. Bu kez de §tiyle der:
- Osmanh Devletinin sadrazam1 olan bir ki§inin anadili Ti.irk�e­
yi b1rak1p Frans1zca yap1t yaymlamasm1 ul usal onuru bak1mmdan

201
hi\'. mi hi\'. uygun bulmazd1.
XIX. yi.izy1lm yahlan i\'.inde Kanhca'da Suphipa§azade S arni
Beyin, Kuzguncuk'ta Fethi Pa§a'nm, Kandil li'de Abud Efendi'nin,
ismail Pa§a'mn, K1bnsh Mehmet Pa§a'nm, Kant Ostrorog'un, Be­
bek'te Valde Pa§a'nm, Anadoluhisan'nda Zarif Mustafa Pa§a'mn,
Amcazade Hi.iseyin Pa§a'mn, yine Kanhca'da S affet Pa§a'nm, �u­
buklu'da eski Mi.ize Mi.idi.iri.i Hali! Ethem Bey'in yahlan dikkati
\'.eker. Ge\'.en yi.izy1hn ikinci yansmda bi.iti.in Bogaz halk1 deniz i.is­
ti.inde ya§ar. Hele 1 87 6 y1hmn sonbalan, yeni bzgi.irli.igi.in dogurdu­
gu sevin\'. -bunlan Fazh Necip anlatiyor- Bogaz ci.imbi.i§lerine e§­
siz bir CO§kunluk verir. Ay1§1gmda Bogaz ' a dbki.ilen yi.izlerce san­
dal, tath ahenklerle dola§Ir, bi.iyi.ik yahlar ve saraylarda kurulmu§
saz alemleri oni.inde toplamr. Arna, devlet bi.iyi.ikleri halkla ili§ki
kurmamak i\'.in midir, nedir, bu saz alemlerine kat1lmaz. Yalmz
bunlann yahlardan kalkan, saz tak1mlanyla donat1lm1§ kay1klar
Bogaz'da, ozellikle de ' Yenikoy- Bebek' ve · �ubuklu-Ki.i\'.i.iksu'
arasmda, gidip gelen bteki kay1klara musiki §bleni \'.ekerler.
Pierre Loti de 1 887 y1lmda istanbul ' a ilk geldigi vakit Bogaz'm
gi.izelligine vurulmu§tur. Arna o, o y1l daha \'.Ok Tepeba§ 1 'nda kal­
d1g1 Hate/ d' Angleterre' den -sonradan Alp Oteli -seyrettigi Ha­
li\'.'le ilgilenecek ve istanbul 'u Eyi.ip tepelerinden izlemeyi yegle­
yecektir. Onun daha ba§ka gi.izelliklere a\'.1lmak istememesinin bir
nedeni de belki o y1l Azade ile \'.Ok\'.a ilgilenmesidir.
Ne var, 1 903 y1lmda Vautour Zirhhs1 komutam olarak istan­
bul 'a gelip de 1 4 ay gibi uzun bir si.ire kald1g1 vakit, gemisini kimi
zaman Beykoz, kimi zaman da Tarabya koyunda yatmr ve zuhh­
nm o gi.izelim kay1g1yla -ipek gomlekli, beyaz giysili iki deniz eri
\'.eker kay1g1- Bogaz gezintile1·ine katihr. Hele cuma ya da pazar
gi.inleri, kendinden 25 ya§ ki.i\'.i.ik o lan Vautour zuhhs1 subaylann­
dan Claude Farrere ' i de yanma alarak Goksu 'ya degin iner, soma
yine Beykoz ya da Tarabya'ya dbner. �u var ki, o y1l Bogaz eski
eglencelerinin bi.i yi.ik bir boli.igi.ini.i yitirmi§tir. Arna isterseniz bunu
bize §air Leyla Hamm anlatsm. �i.inki.i o, ay1§1g1 gezintileri i.izeri­
ne daha aynnt1h bilgiler de verecektir:
''Bogazi\'.i 'nin mehtap safalanm gorenler, o sulara, o kly1lara i\'.­
leri s1zlamadan bakamazlar art1k. Bebek' le Emirgan aras1 dile gel­
se de soylese ... Hava karannca kay1klar yahlardan aynhrlard1. Do­
gunun en usta, en bi.iyi.ik musiki i.istadlan ay1§1g1 altmda pml pml

202
harelenen sularm iistiinde birbirleriyle yan§a \'.Ikm1§ gibi CO§arlar­
d1. Yiizler ve yiizlerce kay1k sanki birbirine girerdi ve kiy1lar bay­
gm seslerle inlerdi. Bu sesler hala kulaklanmdadu-:
Gordiigiim giin nlyini ey mehlika!
bteden ba§ka bir ses gelirdi:
Ey saba esme Niganm uykuda.
Birbirinden giizel feracelere, birbirinden ince ya§maklara bii­
riinmii§ tazeler, ba§tanba§a §iir olan bu diinyada kendilerinden ge­
\'.erlerdi. Hele o \'.agm iinlii okuyucusu Nedim Bey 'in sesi duyulun­
ca biitiin Bogaz sanki birdenbire s usar, sade onun sesi i§itilirdi.
Tertemiz bir alemdi bu. Kimi zaman kendini bilmezler, sarho§lar,
\'.apkmlar da kan§maz degildi aram1za. Arna bunlar yine kendilik­
lerinden yava§ yava§ s1ymr giderlerdi. Bunca y1l Bogaz'da gez­
dim, ne bir terbiyesizlik, lat atma gbrdiim, ne de ne§emizi ka\'.1ran
bir tabanca sesine, bir b1\'.ak patutisma tamk oldum.
Bu dolunay alemlerinin bir zamanlar belli ba§h kahramam Mii­
§ir Fuat Pa§a idi. 0, kay1klan, sandallan az bulur, mavnalara piya­
nolar koyar, eksiksiz saz tak1mlan \'.Ikanrd1. Kom§umuz Sait Ha­
lim Pa§alar da* ondan a§ag1 kalmazlard1. Hamdi Pa§a' larda oyle.
Biitiin geceyi sularda ge\'.irirdik. Kalender, Kii\'.iiksu .. ve ortahk
aganrken, i\'.imizde bir damla uyku ozlemi, yorgunluk duymadan,
gecenin biti§ine iiziilerek yahlanm1za donerdik.
Mehtap safalan Sultan Hamit \'.agma dek siirdii. Bu \'.agm ilk za­
manlannda yine vard1. Yalmz, \'.Ok iyi hatirlanm, Hidiv ismail Pa ­
§a ' m n yahsmdan bir gece, Bogaz'da o giine kadar e§ini duymad1-
g1m1z bir nagme \'.aglayam sezmi§tik. Biitiin kay1klar siiziile siizii­
le bu yalmm oniinde topland1. 0 kadar ki, bir an oldu, Bogaz ka­
y1klarla kapanacak gibi geldi bize. Yalmm karanhk pencerelcrinin
ardmdan ud, riibap ve tef seslerine Arap okuyuculann sesleri kan­
§iyordu. K1y1lar "Ya Leyl!"lcrle \'.mhyordu.
Ertesi ak§am, elimizde olmadan, yine o yalmm oniinde toplan­
d1k. Kar§I kiy1lardan bir gece oncesinden daha kalabahk bir akm,
solugu Hidiv ismail Pa§a'nm yahs1 oniinde alm1§t1. <;ok ge\'.meden
Arap okuyucu ve \'.alg1c1lar yine ba§lad1lar. Bogaz'da bir tapmak
havas1 esiyordu. S1cak iilkelerden gelen bu seste bizi aglatan bir
baygmhk vard1. Yaz1k ki, bu ikinci gece, ne olduysa oldu, bu e§i
gbriilmemi§ musiki §bleni yanda kald1. B ir elkoyma, bir buyruk
dediler. Bogazi\'.i 'nin mehtap safalan son nefesini vermi§ti . .,

203
0 yildan sonra deniz iistii ciimbii§leri hep soniik ge<recek, ama
yine de biitiin biitiine ortadan kalkmayacaktrr. 1 95 0 y1llannda da
Edip Cansever ' le Satah Birsel mehtap safalarmm hiita siirdiigiinii
haber almca, onlar da bir deniz gezisine karar vereceklerdir.
Gezi i<rin se<rilen yer Kad1koy'diir. Vakit de geceyansmdan bir
saat sonra. Edip 'le Satah o giin bir giizel trra§ olmu§lar ve geziden
sag salim <rtkamayacaklanm da hesaba katarak, Abdiilhak Hamit
gibi, dostlarmdan, oldiiklerinde oliilerini yiizii giizel k1zlarm y1ka­
masm1 rica etmi§lerdir. Bu arada pantolonlanna da sinek kayd1 iitii
<rekerler. Salah, o bahk<rt kazagm1 giymeyi, beyaz kolah gomlegi­
nin yakasm1 dt§an <r1karmay1 da unutmaz ve gezinin ba§layacag1
Kad1koy'e ge<rmek iizere bindigi vapurda kimilerinin kendisini
papaz sanmasma <ranak tutar.
Vakit doldurmak i<rin iki ahbap <raVU§, Edip 'in Goztepe'deki
evine gitmi§ler, orada geceyansma kadar poker ve i<rkiyle kafalan­
m iyice y1kam1§lard1r.
Gezi, son vapurun Kad1koy iskelesinden ka<rmlmasma gore ra­
ya kondugu i<rin iki ahbap Goztepe 'den dolmu§la Kad1koy 'e gelir­
lerken bu gidi§le vapuru ka<r1rmamalanna olanak olmad1gm1 anla­
mt§lar ve Sela.mi <;e§me'de dolmu§tan inerek yollanm ya ya olarak
siirdiirmii§lerdir.
iskeleye geldikleri vakit de saat tam biri be§ ge<rmektedir. Art1k
kaq1ya ta§mmak i<rin ba§ka bir vapur olmad1gma gore bizimkiler
de iskelenin sagmdaki kay1k<r1lardan biriyle kendilerini Karakoy'e
atmas1 i<rin pazarhga giri§irler. Kayik<rt pazarhkta hi<rbir gii<rliik
gostermez, iistelik Karakoy'e bir an once varabilmek i<rin kay1gm
yelkenini a<rmay1 da kabul eder. Dogrusu, bu deniz gezisi, Bogaz'm
ay1§1gmdaki eglencelerinden hi<r mi hi<r degi§ik degildir. Yalmz ay1-
§tg1 yoktur. Deniz de dalgah mi dalgahdu.
Yolda iki ahbap <raVU§, eski saz alemlerini ya§atmak i<rin hafif­
ten bir §arki tuttururlarsa da bunu ne kay1k<r1, ne de kendileri i§itir.
Arna S ala.h ' m da, Edip'in de keyfi yerindedir. Bir ara kay1k<r1ya
yelkeni a<rmas1 i<rin de as1hrlar. Kay1k<r1 yelkeni a<rmak i<rin ilkin
diregi yerine oturtmahd1r. Arna bunun i<rin de kiirekleri elinden b1-
rakmas1 gerekmektedir ki, kay1k<r1, art1k hava da adamakilh patla­
d1gmdan, buna hi<rbir bi<rimde yana§mak istemez. Gelin goriin ki,
bizimkiler pazarhkta yelken a<r1lacagmm bulundugu iizerinde dire­
nirler. Kay1k<r1 aman der olmaz, zaman der olmaz. Sonunda, o da

204
arkada�larma giizel kizlar haz1r etmeleri haberini salarak diregi
dogrultmak i<rin davramr. Arna kayik<rmm k1pirdamas1yla kay1k
oyle bir tango <revirir ki S aliih da, Edip de pazarhg1 bir yana itmek
geregini anlarlar.
Sarayburnu onlerinde, kay1k bu kez fokstrota ge<rer. � imdi de
sulann akmt1s1 pe�rev atmaya ba�lam1�tir. Ne v ar, kay1k<rmm da pi­
li dolu mu doludur. Fa�, fa� fa�. Uzun boylu kiirek sallad1ktan son­
ra bizimkileri de, kendisini de akmt1dan kurtanr.
Edip 'le, Saliih, Koprii'niin Karakoy yanma yana�tJ.klan vakit
durumdan <rok memnundurlar. iyisinden bir deniz safas1 yaptikla­
rma inamrlar. Arna evlerine gidip de bir giizel uyku <rektikten son­
ra, ertesi giin o geceyi yeniden dii�iinecekler ve besmele gormii�
�eytan gibi tir tir titreyeceklerdir.
Nedir, bu deniz iistii saz alemleri bir yana, Bogaz'm safas1 ek­
silmeden siiriip gider. Kanhca, <;engelkoy, Kandilli, Kii<riiksu, Be­
bek, Kire<rbumu, Yenimalle yine er horozdan ba�layarak umur gos­
terir.
Kanhca iskelesi yanmdaki kahve de Yahya Kemal 'le arkada�la­
rma �eker �erbet olmu� yerlerden biridir. Buraya Asaf Halet <;ele­
bi de sik s1k gelir. 1 948 y1lmda bir ak�am Beh<ret, Nairn, Oktay, Sa­
liih da orada mercan mavi <rini fincanlarla kahveler i<rip ho�<ra va­
kitler doldurduktan sonra yandan Anadoluhisan 'na yiiriimii�lerdir.
Niyetleri oradan 22.45 vapuruna binip Koprii 'ye v armaktrr. 22.45
vapuru Bogaz'm en minik ta�1tlanndan biridir. Arkaya oturdugu­
nuz vakit sulara degmek i<rin elinizi kuruldugunuz yerden denize
uzatmamz yeter. B izimkiler de bunu yapacak, yakamozlar1 avu<rla­
rmm i<rine alacaklard1r. Terslige bakm ki, Anadoluhisan'na geldik­
leri vakit vapurun <roktan kalkm1� oldugunu goriirler. Oysa Anado­
lu yakasmm son vapurudur bu. 0 saatlerde oradan otobiis, moto­
biis gibi �eyler de ge<rmedigi i<rin dart ahbap yaya olarak Dskii­
d ar ' a yollanmak ve oradan araba vapuruyla Kabataf a ge<rmekten
ba�ka bir <rtkar yol bulamazlar. Ver elini Kii<riiksu, ver elini <;en­
gelkoy, ver elini Beylerbeyi! B izimkiler Dskiidar 'a gelirler, ama ne
gelirler! Hi<rbirinde ayakta duracak hal kalmam1�t1r. Yine de i<rle­
rinden biri saatine bakar, diinya maraton rekorunun kmld1gm1 ha­
ber verir.
Boyle bir rekor denemesine Bogaz'm Anadolu k1y1smda bir
giin Ru�en E�ref Dnaydm 'la bir arkada�1 da kalk1�m1�lard1r. Ne

205
var, onlar bu i§i ters yonde yapmt§lar, Beylerbeyi 'nden Pa§abah­
\:e'ye ytirtimti§lerdir. Ostelik bunu yapmak i\:in kLrk y1l oncesine,
1908 y1hna donmti§lerdir.
0 zamanlar Galatasaray Lisesi Beylerbeyi 'ndedir. 22 �ubat
1907 gtinti Beyoglu' ndaki Galatasaray Sultanisi'nde yangm \:Lktp
da okul btiytik bl\:iide dokunca gortince, yeni bina yaptlmcaya de­
gin Beylerbeyi Saray1 ' nm bah\:esine barakalar yap1larak Galatasa­
ray Lisesi buraya ta§tnffit§ttr. Saraym bendegan daireleri de yatak­
hane olmu§tur. Ru§en E§ref orada yat1h ogrencidir. Yatakhanenin
kt§tn rutubetten, baharlan da -her zaman degil- akrepten yakas1m
kurtaramad1g1m bilir.
Bir gtin bir haber duyulmu§tur: Abdtilhak Hamit Londra 'dan
gelmi§, Pa§a bah\:e' de Pirizadelerin yahsmda kalmaktad1r. Ru§ en
E§ref' le arkada§tntn i\:inde Hamit 'i gormek, onunla tam§mak iste­
gi uyamr. iki arkada§ may1sm altmc1 gtinti de -Htdrelez 'de- bu is­
teklerini yerine getirmeye karar verirler. Bundan otesini btrakahm
da yine Ru§cn E§ref anlatsm. <;tinkii o da anlatt1ktan sonra biz yi­
ne tas1 tarag1 toplay1p Beyoglu'na \:tkacag1z:
"Nihayet, bir arkada§tmla birlikte o gtin okuldan gizlice \:Lkma­
ya karar verdik. Anla§tlmz, yakalanmz korkusundan i\:erdeki k1h­
g1mm degi§tirmeyecektik. Gortiltirtiz, tutuluruz korkusundan va­
pura binmeyecektik. Beylerbeyi'nden Pa§abah\:e'ye yaya gidece­
tik. Yalu hi\: bilmiyorduk. Abdtilhak Hamit'in akrabas1 arkada§t­
m1z anlatt1 . Sapmadan dogru yahy1 bulabilecektik.
0 sabah, o arkada§ ve ben, bir s1rasm1 getirip b araka dershane­
lerimizin arkasmdaki ytiksek duvardan atlad1k. Nakka§ Mezarh­
g1'nm tisttindeki tepeden, Beylerbeyi S aray 1'nm ate taraf1m a§ttk.
istavroz Meydam'nm btiytik aga\:lan altmdan, saklana saklana ge­
\:erek Pa§abah\:e ' nin yolunu tuttuk. Hep, yah bah\:elerinin duvarla­
n arasmda dar bir sokaktan gitmekte idiysek de, ikide bir gtizelligi
ve tazeligi bizi § a§ntan manzaralarla alm alma geliyorduk. Bir ya­
mm1zdaki ytiksek tepelerin tistti de, obtir yamm1zdaki ytiksek du­
varlann otesi de bize, o gtizellik lerin tadm1 ilk a\:an bilmecelerdi.
Onun i\:i n ne§emizi ve CO§kumuzu boyuna canh tutuyorlard t. He­
le, ara SLra, o ytiksek duvarlarm govdesindeki kap1lardan biri a\:1l­
d1 mt, imrendirici bir dtizgtin bah\:e bize -ak1ldan ge\:ebilecek bti­
ttin refahlan, mutluluklan i\:lerinde toplamt§ birer masal saray1 gi­
bi gelen- yah par\:alanm, yqil ve durgun bir serinlik otesinde bir

206
an gosterip kapamyordu. Kiminin a\'.1k kap1smda, siyah redingotlu
incecik bir haremagas1, kiminde, sirtl fes rengi cepkenli, beli ta­
bancah, bacaklan poturlu kap1c1lar ya da korucular. . . Bu yahlarda
H1drellez' i belirtir hi\'.bir olaganiistiiliik goriilmiiyordu . Her biri,
kendi diinyasmda, sessiz ve sirtlan doniik binalardi. .. Degil bunlar­
da, ikide bir i\'.lerinden ge\'.tigimiz o kendiliklerine ozgii sevimlilik­
leri olan ve kly1larmda sandallar bekle§en koylerde de H1drellez
canhhg1 sezilmiyordu. Dahas1, aga\'.lan altmda dinledigimiz Kii­
\'.iiksu \'.imenliginde bile ne araba, ne kuzu yiyen insan obekleri
vardi.
Artlk yollar biisbiitiin tenhala§tl. Yahlar seyreldi. Bah\'.eler ko­
rula§tl. Gen\: bir meltemle ferahl anan giine§li nhtlm kenarlanm a§­
t1k. 0 zaman bir Bogazi\'.i'nin i\'.inden yiiriiyorduk, bir Bogazi­
\'.i 'nin de kar§tsmdan ge\'.iyorduk.
( . . . ) Ogle vakti Pa§abah\'.e 'ye vard1k. Yorgunlugumuz "Ya §im­
di Abdiilhak Hamit bizi gormek isterse, huzuruna nasil \'.1kacag1z?
Biz kimiz, o kim! Ya bir de bizimle konu§ursa hangi bilgimizle ona
cevap verecegiz?" dii§iincelerinin ruhumuza doldurdugu pe§in
utanga\'.hkla art1yordu. Onun kar§1dan ge\'.tigini §byle bir gormek
bile bize yeterdi. Hem oylesi daha iyi olurdu. R1ht1mmm kenan,
budanmt§ ve bir \:it gibi diizgiinle§tirilmi§ sira \'.marlarla siislii yo­
lun kly1smdaki geni§ ah§ap yalmm bah\'.e parmakhgma bu duygu­
larla yakla§tlk. Arkada§tm biraz duralad1ktan sonra i\'.eri girdi. 0
s1rada bizi goren ev sahibi arkada§ da bize dogru geldi:
Vah, vah! Ge\: kaldm1z, §imdi sizden biraz onceki vapurla §eh­
re indi! dedi. Nasil bozgun bir hale geldigimizi anlamak gii\'. degil­
dir. Hatirhyorum ve hata da kendimize giiliiyorum ki, biz o giin,
neleri gaze alarak gelip Makber §airini bir an olsun gorecegimizi
umarken ancak Pirizadelerin Sultaniye C::a ym'ndaki kiiheylanlan­
m seyretmi§tik. Ruhlanm1z da bacaklanm1z gibi agnh bir bezgin­
likle geri dondiik. Abdiilhak Hamit'i gormek ugruna §imdi artik
kimbilir ne tiirlii cezalar gorecegimizi dii§iinmek, sesimizi bile
kesmi§t i."

207
B ay Ian

Bay/an Pastanesi' nin yerinde eskiden Tokath vard1r. Birinci ve


ikinci Diinya S ava�lan arasmda Fikret Adil, Peyami Safa, Necip
Fazil, Elif Naci, <;alh ibrahim, Mahmut Yesari burada s1k s1k go­
riiniirler.
Elif Naci, <;alh 'mn ogrencisi, Peyami Safa' nm da Vefa Lise­
si 'nden sm1f arkada�1d1r. Peyami iyi resim yapar okulda. Resim
ogretmenleri �evket Dag' d1r. Peyami resimden on ahr. Elif Naci de
alti. Arna edebiyat ogretmenleri ibrahim Necmi Dilmen de Elif Na­
ci' ye on, Peyami'ye alt1 verir.
Elif Naci, Giizel Sanatlar Akademisi'ni bitirdikten sonra <;al­
h'nm kadehda�1 da olur. i<rkide ondan a�ag1 kalmaz. Bir giin bir
dostlan �oyle der:
- Elif Naci'nin <;alh'nm ogrencisi oldugu belli. Ma�allah iyi i<ri­
yor.
<;alh:
- Vallahi ben ona resim yapmasm1 ogrettirn, o rakt i<rmesini og­
renmi�.
Dogrusu, Elif Naci'nin resim alanmdaki degeri omrii boyunca
anla�ilm1� degildir. Bir tarihte, gazeteci Mekki Sait Esen'in evine
giren h1rs1z da bu yanh� degerlendirmenin kurbanlan arasmdad1r.
H1rs1z biitiin evi soyup sogana <revirir, salonda sadece bo� bir vit­
rinle, Elif Naci' nin duvarda as1h duran tablosunu b1raktr. Elif Na­
ci, h1rsmn kendi tablosuna goniil indirmemi� olmasma <rok iiziiliir­
se de bu olaydan bir siire sonra bir ba�ka h1rs1z, Cihat B aban 'm ev
ta�1masmdan yararlanarak e�yalar arasmda Elif Naci'nin tablosunu
-hem de sadece onu- a�rrmakla Elif Naci'nin onurunu kurtam.
Ahmet Hamdi Tanpmar Tokat/1 ' d a Yahya Kemal'in <revresinde

208
topland1klanm yazar. Peyarni S afa, Yahy a Kernal, Suut Kernal Yet­
kin, Mesut Cerni!, Sab1i Esat S iyavu�gil (o zarnanlar Ander), Ahrnet
Agaoglu, Ahrnet Harndi Tanpmar, Hilrni Ziya Ulken, Mustafa �ekip
Tum; ve Sabahattin Eytiboglu 'nun elele vererek \:Ikard1klan Kultur
Haftas1' nm birka\: toplant1s1 burada yap1lrn1�tlf arna bunlar her haf­
ta i\:lerinden birinin evinde toplamrlar as1l. 0 zarnanlar \:Ogunun ev­
leri birbirlerininkine yakmd1r. Suut Kernal Yetkin, Mesut Cerni!
Taksirn'de, Peyarni Safa da istikliil Caddesi'nde Ttinel'e giderken
soldaki bir apartrnanda oturur.
Dergi, "Hep Avrupa'y1 taklit ediyoruz. Bir dergi \:Ikarahrn da
kendirnize donelirn" dti�tincesinden dogrnu�tur. Derginin 1 5 Ocak
1 936 gtinti yaymlanan ilk say1smda "Mernleketten B ahseden Ede­
biyat" adh yaz1smda Yahya Kernal bu dti�tinceyi �oyle dile getirir:
" 1 8 70 'den sonra edebi yatta � ark 'tan \:Ikrnak zarureti vard1, \:Ik­
t1k, bu \:Ik1� \:Ok iyi oldu. A vrupa ktilttirtintin rnektebine girdik, ora­
da okurnaya koyulduk, yetrni� seneden beri de okuyoruz. Yaz1k ki
rnektepten hentiz \:Ikrnad1k, halii bocahyoruz. Milli ihtiyac1 hi\:
duyrnayan ve duyar yarat1h�ta olrnayan alafranga Ttirklerle konu�­
rnak bile faydas1zd1r, \:tinkti onlar mektep 'i gaye teliikki ediyorlar.
Lakin mektep vas1tad!f, gaye bizirn rnilliyetirnizdir. Onun Avrupa
rnedeniyeti i\:inde, t1pk1 diger rnilliyetler gibi, bir huvi yet olu�udur.
i�te ihtiyac1 duyan ve duyacak yarat1h�ta olan Ttirklerin mektepten
memlekete gelrneleri ve rnernleketi Ttirk edebiyatmm \:er\:evesi ha­
line getirrneleri liiz1rn gelir."
Yahya Kernal yaz1smda bu savm y almz yurdunu seven ki�ilerin
sav1 olrnad1gm1, son U\:taki sagdan, son U\:taki sola degin �iirde
oztin, dtizyaz1da ger\:egin yalmz dogada, yalmz toplurnda oldugu­
na inananlarm da bu sav1 one stirdtiklerini belirtir ve bunun Avru­
pa ktilttirlinti yok sayrnak, suf kendi i\:irnize kapanrnak gibi bir an­
larn ta�1rna yacagma da i�aret eder.
Kultur Haftasz nda Ahrnet H arndi Tanpmar, Faruk Nafiz �arn­
'

h bel, Cahit S1tk1 Taranc1, S abri Esat Siyavu�gil, Ahrnet Muhip


Dranas, Fazil Htisnti Daglarca'nm �iirleri yaymlamr. Arna derginin
as1l ilgi \:eken yaz1lan belli bir konu tizerindeki konu�rnalardu. B u
konu�rnalardan biri o y1l Semaver a d h i l k oykti kitabm1 yaymlarn1�
olan Sait Faik tizerine olur. Faz1l Htisnti de l 935 'te \:Ikan Havaya
<;izilen Dunya adh kitab1 dolay1s1yla bu konu�rnalarda -bunlara
a\:Ik otururn da diyebiliriz- kendinden soz ettirir.

209
KU!tur Haftas1 haftahk bir dergidir. Ba§langu;ta <;ok satm1§tlr.
Derginin sahibi Peyami 'nin karde§i ilhami Safa goriinmekle b irlik­
te yazarlann <;ogu dergiye para katm1§lard1r. Arna yaz1lanna da pa­
ra ahrlar. Zamanla, derginin sat1§1 dii§iince, birtakim tats1zhk lar be­
lirir. Peyami S afa da dergiyi kendi kafasma g6re <;1karmaya ba§la­
m1§t1r. Yahya Kemal ise <;ok iirkek insan oldugu i<;in ilk say1ya ver­
digi yaz1dan sonra ortalardan yitmi§tir. Toplant1lar kesilir. Peyami,
dergiyi iki ay daha <;tkanr. Sonunda KU!tur Haftas1 3 Haziran I 936
giinii <;1kan 2 1 . say1s1yla kapamr.
1936 y1h Necip Faz1l K1sakiirek 'in liga<; dergisinin de yaym­
land1g1 y1ld1r. 1 7 say1 <;1kan bu derginin ilk say1s1 I 4 Mart I 936
giinliidiir. Derginin ozanlan arasmda Ahmet Kutsi Tecer, Necip Fa­
z1l K1sakiirek, Ahmet Hamdi Tanpmar, Omer Bedrettin U§a kh, Ca­
hit S1tk1 Taranc1, Ahmet Muhip Dranas ve Ziya Osman Saba say1-
labilir. I 4. say1smda Ca hit S 1tki 'nm Frans1z simgeciligi iizerine bir
yaz1s1 da vard1r. Sait Faik 'in "Kalorifer ve Bahar" ile ' ' Lohusa" ad­
h oykiileri, Sabahattin Ali'nin de "Kafa Kag1d1" oykiisii burada ya­
ymlanm1§tir. Abdiilhak �inasi, Sa bahattin Eyiiboglu, Suut Kemal
Yetkin de derginin siirekli yazarlanndand1r. Bu dergi de Kultur
Haftas1 gibi haftahktlf. i<;inde hemen hemen hi<;bir §ey bulunma­
yan son say1s1 29 Agustos I 936 tarihini ta§If.
Arna biz yine Bay/an' a donelim. Eger I 948 y1lmda bir ak§a­
miistii oraya gelecek olursamz orada Fahir Onger ' i , Oktay Akbal' 1 ,
Beh<;et Necatigil ' i , Orhon Anburnu'nu v e Salah Birsel ' i g6rebilir­
siniz. Pangalt1'daki Haylayf Pastanesi'nin garsonu Hristo da art1k
buradad1r. Arna buras1 as1l §enligini 1952 y1lmda Attila ilhan bura­
ya gelip de otag kurduktan sonra kazanacaktir.
Belki de yil 1953 'tiir, yanh§hk yapmayahm. Arna Attila, ikinci
Paris yolculugunu da biiyiik bir ba§anyla sona erdirip istanbu l'a
donmii§tiir. Vatan gazetesinde sinema ele§tirileri yapmaktad1r. Bu,
Beyoglu 'nda "mekan tutmay1" gerektiren bir i§tir. Attila bir tiirlii
bunun iistesinden gelemez. Giinlerden bir giin Orhan Kema l'e rast­
lar. Orhan Kemal bir senaryo i§i i<;in Beyoglu'na <;1km1§t1r. Atti­
la 'ya "Gel §Uraya girelim, kentsoylular gibi bir <;ay i<;elim" der.
Bay/an' dan i<;eri girerler. Attila i<;in giri§ o giri§tir. Hem kahve,
hem <;ah§ma, hem dinlenme yeridir buras1 artik onun. ili§ki kurdu­
gu kizlara da Bay/an adresini vermeye, "Ge<; kalma, erken gel" de­
meye ba§lar.

210
0 y1llarda Sait Faik de kimi zaman dii§er Baylan' a. Attila onun
kahveye girince masamn iizerine elindeki gazeteleri att1gm1, sonra
da gozliiklerini arad1gm1 gi::iriir. Gazetelerin gozden ge<;irilmesi bit­
tikten sonra Sait her kahvede yapt1g1 gibi cebinden bir san defter
<;1kanr. Defterde yazilanlan okuyup oykii yazma havasma girdik­
ten sonra kaleme sanhr. Ne ki, i§siz akti::i rler, <;ocuk oykiiciiler, ken­
dini bir §eyler sanan kalem asalaklan Sait ' i bir tiirlii rahat b1rak­
mazlar. Sonunda Sait kiifrederek kendini istiklal Caddesi'ne atar.
Kimi giin Sait, Attila ile de oturur. Yenice cigarasm1 tiittiiriirken
onunla sanat iizerine konu§ur. Arna Baylan' a yeni yetme edebiyat­
<; llann dolu§mas1 1 95 4 yilmda ba§lar. Ankara'da Mavi dergisi <;1k­
maktad1r. Derginin ilk say1s1 1 Kas1m 1952 giinii yaymlanm1§t1r.
Nedir, M avi o s1ralar renksiz bir dergidir. Omer Faruk 'tan, Suat Ta­
§er'den, Peyami S afa ' ya degin herkesin yazlS l vard1r. Arna, bir y1l
sonra dergi ba§tanba§a gen<; yazarlann eline ge<;er. Bunlar Atti­
l a 'ya bir yol gosterici goziiyle bakt1klan i<;in is tanbul ' a geldik<;e de
onunla bulu§mak i<;in Baylan'a ko§arlar. ilk gelenler arasmda Fe­
rit Edgii, Fikret Hakan -o s1ralar Bumin Gaffar ad1yla oykiiler ya­
zar- vard1r.
Demir Ozlii de ilk 1 954 yazmda gelir kurulur Baylan ' a. Ferit
Edgii getirir onu. 0 giin ikisi Ada'ya denize gideceklerdir. Attila
hemen fetvay1 verir:
Bu a§ag1hk istanbul denizine girilmez.
Demir ' le Ferit buna pek aldirmazlar, Attila ile ayakiistii bir §ey­
ler daha konu§tuktan soma Ada ' ya gitmek i<;in <;1karlar.
ArtLk Maviciler istanbu l ' a akmaya ba§lam1§lard1r. 0 y1l Yilmaz
Gruda, Gilner Stimer ve Ahmet Oktay gibi ba§ Maviciler de istan­
bul ' u §ereflendirir. Demir Ozlii, Ferit Edgii ve daha birka<; ki§i on­
lan Haydarpa§a' dan kar§llar. Ahmet Oktay, istasyonda, bir ara du­
dak boyasma belenmi§ bir mendil <;1kanr cebinden. Trende bir k1z­
la opii§mii§tiir. Yilmaz Gruda kar§llay1cilara biraz yukardan bak­
mak isteyecek midir, istemeyecek midir? Daha belli degildir. Oysa
S alah Birsel, " Mambo italiano" ad1yla yazd1g1 bir konu§uda, onun
bir §iirini ovdiigii i<;in biraz kasilmas1 ho§ kar§ 1lanabilir. Arna Y1l­
maz Gruda bugiin burada yukan kulpa yap1§masa da 1 956 y1lmda
Cep Tiyatrosu' nun Hilton'da Karagoz Bar ' d a verdigi kokteylde
Demirta§ Ceyhun ' a §i::i yle diyecektir:
- Demirta§, sen edebiyat tarihine ge<;eceksin.

211
- Nereden bildin?
- Benimle arkada§hk ediyorsun.
Ahmet Oktay 'la Y1lmaz Gruda Baylan' a iyice postu sererler.
Hele Gruda, sabahtan ak§ama de gin oradad1r. ikisi de Ankara' daki
Adakale Sokagmdandlf. Bay/an' a istanbul ' a geldik�e di.i§en Murat
Katoglu da oyledir. Orada bi.iyi.imi.i§lerdir. ilhan Berk'in o sokakta
§iir i.isti.ine §iir yazd1gm1 gormi.i§lerdir.
Y1lmaz Gruda'mn oyunculuga karar vermesi de Bay/an' da olur.
Bir yandan Cep Tiyatrosu'nun ilk kadrosu arasmda yer ahrken, bir
yandan da Sabor adm1 verdigi bir robotla Gi.ilhane Park1 'nda nu­
maralar yapar. Robotu saga, sola yi.iri.iti.ir. Kollanm kaldmr, indirir.
<";ok alk1§ ahr. Cep Tiyatrosu' nun ilk kadrosunda Asaf <";iyiltepe,
Erol Gi.inaydm, Can Koluk1sa, Fikret Hakan da vard1r. Bunlar da
Fikret Hakan gibi Bay/an' da oturmay1 severler. Arna Bay/an' a en
tutkun olan Asaf <";iyiltepe 'dir. Asaf, oraya 1 95 5 y1hnda dadanm1§­
t1r. Ferit Edgi.i 'ye varolU§�Uluk i.izerine ilk dersi de orada o vermi§­
tir. Demir Ozli.i de vi§ne �i.iri.igi.i bir gomlekle oraya geldigi gi.in Fe­
rit'le birlikte <";iyiltepe'den varolu§�ulugun erdemlerini dinlemi§­
tir. <";iyiltepe bu bilgileri Galatasaray Lisesi 'ndeki felsefe ogretme­
ni bay Laroume'den dev§irir. Daha sonraki gi.inlerde <";iyiltepc, De­
mir'e Laroum e' nin notlanm da verecektir.
Bay/an' a bir ko§udur ba§lam1§t1r. Orhan Duru -bir si.ire sonra
Ti.irk Edebiyatmm bat1ya en doni.ik oyki.ilerini yazacakt1r-, karika­
ti.irci.i Tongu�. Sinan B1�ak�1, Hilmi Yavuz, film yonetmeni Metin
Erksan, tiyatrocu Attila Alpoge, Ulki.i Tamer, �i.ikran Kurdakul, Er­
dogan Tomak�1oglu, Attila Tokath, Ege Emart, As1m Bezirci, Do­
gan Hlzlan, Oguz A lpla�in -Hayalet Oguz-, Melisa Erdonmez, Ko­
nur Ertop, Adnan bzyal�mer, Erdal Oz, Sezer Ozli.i -sonradan Du­
ru-, Ergin Ertem, Polis Haydar, Mehmet Bertao -�ok §arap i�ince
kendi gogsi.ine j ilet atar- bnay S ozer ile Can Ok birbirlerinin ardm­
dan ya da oni.inden burada boy gosterirler. En az gelenler de a' c1-
lardlf. Onlar istanbul yakasmdaki kahvelerde sereserpele§meyi
yeglerler.
Turgay Gonen�'in antresi de a§ag1 yukan 1956 y1lmdadlf. Go­
nen� Bay/an' da l§lf l§lmaz, bas1h yaymlar uzmanhgma atamr.
Canh bir kitaphktlf o. Bir kitabm hangi yaymevinde bas1ld1gm1, ne
kadar satt1gm1, hangi kitapta hangi §iirin bulundugunu ogrenmek
isterseniz ona ba§vurmamz gerekir. Kim kimden ne yi.iri.itmi.i§Se

212
bunu bilen de Turgay'dir. Turga y, size Cemal Siireya'mn Yedite­
_
pe' de �1kan "Bun" adh §iirinin Uvercinka adh kitaba ahmrken iki
dizesinin baskt dt§l tutuldugu haberini de verir.
Cemal Siireya da buraya ilk l 95 7 'lerde ayak basmt§tlr. <;ekin­
gen ve sessizdir, ama ortanca daglan ben yaratt1m gibilerde yii ri.ir
B u, biraz da Sal3.h Birsel 'in "Dalga" adh §iiri iizerine bir yaz1 yaz­
masmdan, onu biiyiik ozan il3.n etmesinden gelir. Nedir, Cemal 'in
§iirdeki ba§buglugunu hemen hemen herkes kabul etmi§tir:

B ulutu kestiler bulut ii<; par<;a


Kamm yere aku bulut ii<; par<;a
iki gemiciynen Van Gogh'tan a�mlnu�
B ir kad1n1n yiizii ha ha ha.

B ir kadmin yiizii avucum kadar


iki goziimle gordiim vallahi billahi
Y1ld1zlar vard1 kafay1 <;ekmi�tim
Bu kimin meyhanesi ha ha ha.

Bu A li'nin meyhanesi bu da masa


Bu ipi kimse i<;in gezdirmiyorum
Bir kere as1ln11�tm1 <;ocuklugumda
D irekler gemideydi ha ha ha.
iki gemiciynen Van Gogh'tan a�mln11�
Bir kad1n1n yiizii ka<;1yordu yeti�emedim
Ben omriimde a�k nedir bilmem
Siiheyla'y1 saymazsak ha ha ha.

Bay/an' a gelenlerden biri de Tiirkan ildeniz'dir. Diizceli olmak­


la oviiniir. Atti l3.'ya da biiyiik bir sayg1s1 v ardir. Ona, §iirlerinde -
Attil3.'mn da "Kaptan" admda bir §iiri oldugu i�in- "Kaptan" diye
seslenmeyi gorev bilir:

B 1rak Kaptan rahat b1rak 1�1klar yansm


Ben de bilmiyorum nerede inecegimi sorma bana
Kimligimi hele hi<;
Ya/an soyleyemem diyorum, yorgunum diyorum
sorma ba�kaca bir �eyler

213
Sur;suzum, paraslZlm, kar;agm1 butun bildigim bu beni an/a
Ania art1k uyuyacagm1 yerimi goster.

Bu sayg1, giiniin birinde ildeniz'i kendini oldiirmeye bile gotii­


rtir. Olay §byle olmu§tur: Attila'nm k1z karde§i, bir gece telefonun
ac1 ac1 <;ald1g1m i§itmi§, a<;mca da ildeniz'in §U sozleriyle kar§ila§­
mt§tlr:
- Attila 'ya haber verin. Bu gece kendimi oldiiriiyorum.
Nedir, ertesi giin Attila, Baylan' da ildeniz'i yine kar§ismda go­
rtir. ildeniz, <;1tlp1t1 gelir bir masaya oturur, her zamanki ne§esini
s iird iiriir.
Mine, Nil, Yurdanur da buraya renk veren di§i kaplanlardandir.
Sinan B1<;ak<;1 oldum bittim Nil'e tutkundur. Baylan' m kap1smm
her a<;th§mda, Nil 'in geldigini sanarak s1<;rar. Nil, resimler ya par o
siralarda. Beyoglu'nda a<;t1g1 sergide tiim i stanbul 'un ayramm ka­
bartir. Yurdanur ise mimarhk ogrencisidir. Ahmet Oktay'la Y1lmaz
Gruda, onu ayn ayn kadm olarak yiiceltirler. Mine ise Attila'nm
gozagnlanndandir. Bay/an' a ilk geldigi gii n Attila ona: "Sen me­
laknolik misin?" di ye sormu§tUr. Attila ile Mine elli§er mektup ya­
Zt§mt§lardir. Mine hep siyahlar i<;inde gelir. Attila da ona kar§1hk
vermek i<;in siyah pantolon, siyah kazar giyer. Boynuna da ucu
yerlere kadar sarkan yine siyah bir atkl dolar. Sa<;lan ise darmada­
gmdir. Bu yiizden Oskiidar Amerikan K1z Lisesi'ndeki bir edebi­
yat giiniinde -o giinii Melahat Giilliioglu ile Saadet Timur Ul�ugiir
diizenlemi§tir- "24.6 1 " adh §iirini okudugu zaman orada bulunan
k 1zlardan biri arkada§ma:
- Bu solcu §iiri okuyan fa§ist de kim?
diye sormu§tUr.
Attila 'nm daha onceleri Solmaz admda bir ni§anhs1 da vard1r.
Dernir Ozlii onu bir kcz gormii§ -Ferit Edgii gostermi§tir- ama bi­
<;imini ve huylanm da kafasma yerle§tirmi§tir. Kumral, orta boylu,
solgun bir k1zdir bu. 0 zamanm tren<;kotlu, al<;ak topuklu modem
k1zlanndandir. Attila ile arasmda "bir insanm ba§ka bir insanla hi<;
mi hi<; anla§ama yacag1" sorunu vardir. Demir Ozlii 'niin demesine
gore Orta Avrupa ya da Yahudi temelli bu sorun, o y1llarda Attila
i<;in pek ge<;erlidir. Demir'in "Boguntulu Sokaklar" adh oykiisiin­
de de §U ciimlelerde yogunluk kazamr: "Hi<;bir insanm hi<;bir in­
sanla beraberlik kuramayacag1m biliyorum. Bu baglar <;oktan kop-

2 14
tu. Bu yalan beraberliklere nas1l inamnm?"
Baylan' a Sevda Ferdag da -o zaman 1 6 ya§mdad1r- ablas1yla
gelir ve �ok puan toplar. Ablas1, Can Ok'tan sevi iizerine dersler
ahr. Attila'nm kizkarde§i <;olpan ilhan, Baylan' m kap1smda goriin­
diigii v akit ise biitiin k1zlar silinir. B uraya, daha sonraki y1llarda
Altan admda bir kiz da gelmeye ba§lar. Baylanc1lar ona "Ezo Po­
lis" adm1 takar.
Attila ilhan 1 955 y1h sonlarmda ve 1 956'da Mavi dergisinde
"Sosyal Realizm'' iizerine birtakim yaz1lar da yazm1§tlf. Bay/an' a
gelen sanat�Ilan da en �ok bu yaz1lar biiyiiler. Bay/an' dakiler onun
her yazd1guu toplumsal ger�ek�i sanatm bir iiriinii olarak bag1rla­
nna basarlar. Zenciler Birbirine Benzemez 1 95 7 y1lmda yaymlan­
madan once, Baylanc1lar onu orada Atti!a'nm agzmdan dinlerler.
Hem de biiyiik bir CO§kuyla. Attila 1 953 y1lmda yaymlanan Sokak­
taki Adam romamm okuyup okumad1klanm Baylanc1lara sordugu
vakit de i�lerinden biri §U kaq1hg1 verecektir:
- Okumak ne demek? Ezberledik abi.
Baylan'da Atti!a'nm ba§kanhgmda birka� kez kurultay niteli­
ginde toplant1lar da yapilm1§tlf. Bu toplantilarda ele alman konu
yine toplumsal ger�ek�iliktir. Bunlardan birinde Attila iyice CO§­
ffiU§ ve:
- Biz sosyalistiz arkada§lar.
diye bagirm1§tlf.
0 giin orada Asaf <;iyiltepe, Demir Ozlii, Ahmet Oktay, Ferit
Edgii, Y1lmaz Gruda, Hilmi Yav uz, Fikret Hakan, Orhan Durn, Er­
gin Ertem, Hayalet Oguz, Demirta§ Ceyhun'dan ba§ka Hasan Pu­
lur, Bedii Eroglu, Macit Hmcal, Hikmet Sarni, Seyfi Ozgen, Kil
Gungor, Cerna! Ho§gor, Sim Y1ld1z da vard1r. <;unkii bunlar da
Bay/an' a s1k s1k gelir, ceplerinde de oykii, §iir ya da deneme bulu­
nur.
Top lant1ya katilanlar o giin Atti!a'mn konu§mas1m "�ok yiirek­
li" diye nitelendirmi§lerdir. �u var ki, o y1llarda toplumsal ger�ek­
�i kimi sanat�Ilar da Baylan' 1 kentsoylulara ozgii bir kahve sayar­
lar ve Baylan' m kaq1smdaki Sen Muhallebici'ye giderler. Fethi
Naci, Arif Damar, A. Kadir ve Fethi Naci'nin oykiicii olmas1 i�in
sa�lanm siipiirge ettigi Sedat Gani 'dir bunlar. Kimi zaman A. Ka­
dir ya da Fethi Naci'nin, evinde de toplamp soyle§ilerini siirdiiriir­
ler. Arna ba§ta Fethi Naci olmak iizere bunlardan kimileri sonunda

215
$en Muhallebici' yi b1rak1p postu Bay/an' a sermi§lerdir. Fethi Na­
ci daha �ok pazarlan ma� donU§U ugrar oraya.
1957' lerde burada toplanan edebiyat�1 say1s1 30-40 arasmdadir.
Bay/an' daki masalann yans1m bunlar doldurur. Bir boliigunu de
gorevliler. Bunlardan birini bir gun Hasan Pulur su�ustu yakala­
mt§tlr. Adam, Hasan Pulur ve arkada§lanmn oturdugu masamn
kar§tsma gelip oturmu§tur. Cebinden �1kard1g1 bir gazeteyi yuzune
tutarak okumaya ba§lamt§tlr. Hasan'm gozu bir ara bu gazeteye ta­
k1hr. Gazetenin ortasmda bir delik vardir. Delikten de adamm go­
zu gorunmektedir. Hasan, durumu arkada§lanna duyurunca Kil
Gungor adam1 dovmeye kalkt§irsa da otekiler araya girer. Dogru­
sunda, Kil Gungor Bay/an' dakilerin en h1zhs1dir. Her tartl§mada,
her �atl§mada en one o �1kar. Arna sonradan Kil Gungor 'un de go­
revli oldugu anla§tlacakttr. Ne ki, Kil Gungor �ah§tlg1 her yerde de
barmamayacak ve kendine ba§ka bir i§ tutacaktir.
Gelin gorun ki, B aylanctlar, gorevlilerin kendilerini izlemele­
rinden o kadar tedirgin degildirler. Bunda, kendilerine verilen bir
onemin kmnttlanm bile gorurler. Turgay Gonen�. 1 973 y1hnda
"Bu duygudan �ok haz ald1k" diyecektir. Arna onlar Baylan' daki
ya§amlanm da korku filmlerine benzetmi§lerdir. Masaya oturmak
i�in bir parola soylemek gerekir. Davulla iUin edilen tek ve degi§­
mez parola da §Udur:
- B ogazda golgeler var.
Bu biraz da Baylanctlann yabanctlan aralanna sokmak isteme­
melerinden dogmu§tur. Baylanctlarm bir ozelligidi r bu. Onlarm bir
ozelligi de yeni bir durumu yava§ yava§ kabul etmeleridir. Demir
Ozlu bir "B aylan Dunya Goru§u"nden soz a�tlabilecegini soyler.
Her nesne ve olaya alayc1 bir gozle bakmak ilkesinden yola �1kar
bu goru§. Bat1ya a�ilmak da denebilir buna. Bu yuzden dogu duze­
yinde kalanlar burada sarakaya ahmr.
Baylanctlar o y1llarda Turk edebiyatm1 parsellemeyi de savsak­
lamazlar. Topu da koygun bir yads1ma i�indedir. Orhan Veli, Faztl
Husnu, Oktay R1fat, Okray Akbal, Haldun Taner, Melih Cevdet,
Necati Cumah, Sabahattin Kudret, Salilh Birsel hi�biri su�lanma­
dan kurtaramaz kendilerini. Bu biraz da AttiHi'mn hir�mhg1dir. At­
tiHi kimi dergilerde "S1k1 durun putlar s1k1" diye yaztlar da yazar.
Bu, 25-26 ytl once Naz1m Hikmet'in Resimli Ay dergisindeki put­
lan y1kma kampanyasma, bir oykunmeyi dile getirir. Arna Na-

216
z1m'la 1940 ku§ag1 sanat<;:1lan geride kalm1§ bir di.inyanm ozanla­
nm y1kmak isterlerken AttiUl. kendi ku§agma ya da kendi ku§agma
yol a<;:anlara saldirmay1 hedef ahr.
i§in gi.izelligi, AttiUl. da y1llarca soma o zamanki davram§lannm
hir<;:mhktan geldigini kabul edecektir. Arna ona gbre bu duygusal
degil, yontemsel bir hir<;:mlikt1r.

217
Matineciler

0 y1llar edebiyat rnatinelerinin de iyiden iyiye yaygmla§t1gm1


gosterir. Bu rnatinelerin belli bir kadrosu vard1r. Sabahattin Kudret,
Orhan Harn;erlioglu, Oktay Akbal, Haldun Taner, Ozdernir Asaf,
Attila ilhan, Beh<;et Necatigil, Satah Birsel, Nezihe Mer<;i, Asaf
Halet <;elebi, Nairn Tirali, Tahsin Yiicel, Orhon Murat Anbumu,
Tiirkan ildeniz, Edip Cansever ba§t <;ekerler. Topunun ya§t otuz ya
da otuzun iistiindedir. i<;lerinde yalmz Tahsin Yiicel' le Tiirkan ilde­
niz otekilerden gen<;tir. Ma tine diizenlernek isteyen okullann bu i§­
te gorevlendirilrni§ ogrencileri gelip Ozdernir Asaf ' 1 Bab1ali'deki
bir pedal rnakinesinden olu§an bas1rnevinde bulurlar. Buradan ha­
ber biitiin edebiyat<;1lara yay1hr.
�iir ya da oykiilerini dergi ve kitaplarla kalabahklann ayagma
gotiirerneyenler bu tiir toplant1larla geni§ y1gmlara a<;1lrnak dii§iin­
cesindedirler. Nedir, rnatineye kat1lrna olanagm1 bularnayan gen<;
edebiyat<;1lar bu rnatinecilere adarnakilh i<;erlerler, onlan "rnatine­
ci ozan" ya da salt "rnatineci" diye kii<;iirnserneye <;ah§trlar. Ya§ t
otuzun iistiinde olan ozanlan tutuyor diye Nurullah Ata<; ' a i<;erler­
ler.
�irndi s1ki durun: <;ok onernli bir rnatineden, daha dogrusu bir
§iir gecesinden soz edecegiz. Biz bildigirnizi anlat1yor, bilrnedigi­
rnizi de anlatrn1yoruz.
1 956 y1hnday1z.
Aylardan nisan. Nisanm da ikisi. Tepeba§t'nda Dram Tiyatro­
su' nda Tiirk Edebiyat<;1lar Birligi bir §iir ve rniizik toplant1s1 dii­
zenlerni§tir. Bu toplanll ba§kalarma benzernez. Gecenin ortasmda
oyle olaylar <;1krn1§t1r ki, yer yerinden oynarn1§t1r. Arna kirni ki§i­
ler bu olaym patlak verecegini onceden bilirler. Bunlarm ba§mda
da geceyi diizenleyen Edebiyat<;1lar Birligi Yoneticileri vard1r. Bil-
218
dikleri iirin de olaylan bast1racak onlernleri alrnt§lardtr. Arna biz
§irndi onlan btrakahrn da 30 Mart 1 956 giinii ak§arniistii Bay­
lan'dan iireri girelirn. Bu, olaya kat1lacaklan uir giin onceden tam­
rnarn1za yol airacakttr.
Baktn bir rnasada Asaf <;iyiltepe, Hasan Pulur, Kil Gungor, Ba­
gtrsak Siiha, Cernal Ho§gbr, Fikret Hakan, Dernirta§ Ceyhun otur­
rnaktadtr. B unlar ba§lanm egrni§ ate§li ate§li bir §eyler konU§Ur.
Diyelirn ki yandaki rnasaya oturduk ve bunlann 2 Nisandaki §i­
ir gecesinde Behiret Kernal'i yuhalarnak iirin diizen kurduklanm
i§ittik. Burda Bagtrsak Siiha'nm o gece Sehir Tiyatrosu ' nda bora­
zan iralacagm1 da ogrenecegirnizden kirnsenin ku§kusu olrnasm.
<;unkii bakm Bagtrsak Siiha art1k sesini de ktsrnak geregini duy­
rnadan §Unlan soylernektedir:
- Ben lisede izciydirn. iyi borazan iralanrn. 0 gece bir tiii ireke­
yirn de gorsiinler.
Cernal Ho§gbr de Bagrrsak Siiha'nm yapacag1 i§i biitiinleyecek­
tir. Birtaktrn pankartlar haztrlayarak bunlan o gece paradiden a§a­
g1 sarkttacakttr. 0 da bunu oldukira yiiksek bir sesle soyler. Herkes
birden CO§UVerrni§tir. Bu protesto i§ini kirnin ortaya att1gm1 §irndi
bu rnasada duran yedi ki§i bilrnernektedir. Arna topuna da bu ede­
biyat rnatinelerinin sanatir1lanna smtrlanm bildirrnek i§i irok ireki­
ci gelir. Aslmda bu irocuksu bir duygudan ba§ka bir §ey degildir.
Arna Cite yanda bu irocuksu duyguyu dii§rnanca yorurnlarnaya ha­
ztrlananlar da vardtr. Bunlar her §eyi hesaplarnakta, arna onu he­
saplayarnarnaktadtrlar. Yoksa bu i§ten daha ba§lang1irta cayarlar.
Hiirbirinin de ba§tnl derde sokrnaya niyetleri yoktur. Hele i kisi ge­
ceye bile gidecek degildir.
2 Nisan gelir iratar.
Bizirn alayctlar karanhk basar basrnaz Beyoglu'nda Nevizade
Sokagmda (Kilise S okag1) Lambo'nun kar§tsmdaki Lefter' de bulu­
§Urlar. Yolda -Atlas sinernasmm oniinde- Attila ilhan 'a rastlay1p
onu da i;agmrlar arna Attila o a�arn Metin Erksan 'la Kad1koy'e
gidecegi iirin b u iragnya evet dernez. Cernal Ho§gbr pankartlan,
Bagtrsak Siiha borozamm getirrni§tir. Pankartlardan biri iizerinde
§U yaz1lrr: "Matine doriiterleri esselarniin aleykiirn." Doriiteri sozii­
niin pankartta yer alrnas1 geceye Atair 'm da kattlacagm1 duyrnu§
olrnalanndandtr. Dogrusunda, pankarttaki soziin anlarn1, sonradan
biriroklannm kafasm1 kurcalar. Oysa olayc1larm Tiirkire, Frans1zca

219
ve Arap�a sozciiklerden olu§an bir ciirnle yazrnt§ olrnalan toplan­
tmm ki§iliksizligiyle alay etrnek i�indir. Onlara gore §iir gecesi oz­
tiirk�eci, Frenlc taklit�isi ve Osrnanh ktrrnas1 birtaktrn yazarlan bir
araya getiren bir yarnah boh�adan ba§ka bir §ey degildir. Nedir bu
pankarttaki soziin anlarn1 uzun bir sure �oziilerneyecek bu arada
doriit eri (sanat adarn1) kavrarn1 <la kirnilerince taze inci anlarnma
gelen Fars�a "diirr-i ter" tarnlarnas1yla kan§tmlacakttr.
Olayc1lar §irndi Lefter' de �akrr keyif olrnaya �ah§trken pan­
karttaki bu soziin boyle �e§itli yorurnlara ugrayacag1m <la bilrne­
rnektedirler. B ilrni§ olsalard1 belki boyle bir pankart1 <la bu seriive­
ne katrnayabilirlerdi. Neyse, i§in o kadar derinine inrneyelirn, ba­
km bizirnkiler Lefter' den �1ktp S ahne Sokag1'na (eskiden Tiyatro
Sokag1) geldiler. Oradan Duduodalan Sokag1 'na sap1p Me§rutiyet
Caddesi'ne �1kacaklar. Be§ dakika sonra <la Tepeb a�p ndadtrlar Sa­
' .

atlerinize bakm be§ dakika ge�rni§se §irndi ordadtrlar. Sehir Tiyat­


rosu' nun oniinde de Orhan Kernal ' le Muzaffer Buyruk�u 'ya rast­
larlar. Onlar, olayc1lardan biiyiiktiir, arna olayc1lann onlara sayg1-
lan vardtr. Muzaffer'le Orhan, B eh�et Kernal 'e ve biraz <la Ata� 'a
kar§t �1k1lacagmdan haberlidirler. Arna "eski ti.ifek" olduklan i�in
i�eri girrnezler. Olayc1larla ayakiistii laflay1p aynhrlar.
Bizirn ahbap �aVU§lar tiyatroya girer girrnez birtak1rn insanlar­
la kar§tla§trlar. Hasan Pulur gazeteci oldugu i�in bunlardan kirnile­
rinin polis oldugunu tamr. Arna topu <la bir edebiyat gecesinde po­
lislerin ne i§i olabilecegini dii§iinrneden paradinin rnerdivenlerine
yonelirler.
Geceyi Yakup Kadri a�ar. \:ok efendice bir konu§rna yapar ve
alkt§ ahr. Paradidekiler de alkt§I esirgernez ondan. \:iinkii Yakup
Kadri de gen�lerden yana oldugunu beliiten bir konu§rna yaprnt§
ve konu§rnasmm i�ine §U ciirnleyi katrnay1 unutrnarnt§ttr:
Biz bizden oncekileri begenrnedik. Yeniyi arad1k. Sizler de
kendinizden oncekileri begenrneyeceksiniz. Bizi yuhalasamz bile
edebiyat bundan kazan�h �1kar.
Bizimk iler Yakup Kadri 'yi alk1§larn1§lardtr, arna geceyi diizen­
leyenlerin her §eyden haberli oldugunu <la �akrn1§lard1r. Arna yine
de i�lerini bozrnazlar. Prograrnm birinci boliirnii de sessiz ve olay­
s1z ba§lar. Arna Edebiyat�1lar Birligi Y oneticileri.nin bakt§lar1 za­
rnan zarnan yukanya kayrnaktadrr. Matineci yazarlar <la perde ke­
nanndan salonu gozlernekte ya <la gidip gelenlerden haber sorrnak-

220
tadirlar. Az buz degil 1 8 oykiicii, denerneci, rornanc1 ve ozan var­
dir bu ak§arn burda. Topu da Turk Edebiyatmm kendisiyle varol­
duguna inanrnaktadir.
Arna biz sozii Tahir Alangu ' ya birakacag1z. \:iinkii Tahir, ileri­
de bizirn yararlanrnarn1z i<rin o geceyi Yenilik dergisinin -Nairn Ti­
rali'nin dergisi- May1s 1 956 say1smda biitiin aynnt1lanyla anlat­
rn1§tir:
" Yakup Kadri'nin arkasmdan Ahrnet Hamdi Tanpmar <rok <ra
uzun, biraz da uyurncu, akadernik bir konu§rnaya giri§ti. B irinci
boliirniin sonuna dogru, Yahya Kernal ' in "Endiiliiste Raks" §iiri
okunurken k1pirdanrnalar oldu. Hele:

Giil tenli, kor dudakli, komiir gozlii sz'irmeli


Seytan diyor ki sarmali, yiiz kere opmeli

ikiligine srra gelince galeriden CO§kun bagn§rnalar yiikseldi: "Op


beni, ye beni l iyi rnuuuz iyi! Yesin onu ninesi." Arkasmdan gece­
ye kat1lrna onerisini liitfen kabul eden ve Birlik'e kar§t duydugu
sernpatiyi, bu yorucu i§i, iicretsiz olarak yaprnakla, kibarca belli
eden Cernal Re§it Rey ' in piyano konserinin yat1§tmc1 etkilerini de
hesaba katarsak prograrnm birinci boliirnii olays1z ge<rti.
"ikinci Boliirn"e Nurullah Ata<r 'm konu§rnas1yla ba§landi. Bu,
Ata<r ' m o zarnana degin duydugurn en ba§anh konu§rnas1ydi. <;ok
kez yapt1g1 gibi kalabahgm ho§una gitrneyen a§m bir dii§iinceye
saplanrnayarak, sanat ve ho§gt:irii dii§iincesi iizerine lusa bir konu§­
rna yapti. Kendi <ragmm §iirini anlarnayanlann ge<rrni§teki yap1tla­
n hi<r anlayarnayacaklan iizerinde durdu. Bu srrada paradiden laf­
lar at1lrnaya ba§lanrn1§t1r. 0 da ustahkla paradiye yoneldi. Ya§hh­
gmdan, kendi yarg1lannm bu yiizden yeni yarg1larla degi§tirilebi­
leceginden a<rarken, paradiden gelen "estagfurullah" bagn§rnalan
iizerine, hi<r tela§ etrneden, bir giin gelip kendilerinin de ihtiyarla­
yacaklanm, kirni t:il<rii ve ger<reklere eri§eceklerini hat1rlatti. Bu ce­
surca hatrrlatrna, ba§ml tavana dikip elini de uzatarak hocavari <r1-
k1§rna, <rogunlugu ogrenci olan paradide <rOk siikse yapt1 KonU§rna­
Sl ba§an ve alkt§lar arasmda sona erdi. Geceyi baltalarnak isteyen­
lerin, i§e Ata<r 'tan ba§larnak istedikleri anla§1hyordu. Arna o, tehli­
keyi kendinden soma gelenlere kayd1rm1§tt"
"Sahne ardmdaki koridorda banklar iizerine oturrnu§ Cernal Re-

221
§it, Ata<; 'la musikinin kalabahklan yat1§tmc1 etkileri iizerinde, bu
geceyi omek alarak konu§uyorduk. Musikinin biitiin sanat kollan
i<;inde bu i§e en uygun oldugunu savunurken, perdeyi ve binay1
a§arak bize kadar gelen gii1iiltiiler, bagn§malar, yuha sesleriyle
uyand1k. Zeki Omer Defne §iirlerini okurken ba§layan a§m goste­
riler, Beh<;et Kemal sahneye <;tkttktan sonra biitiin biitiine <;ogal­
mt§tl. Paradiden a§ag1 biiyiik bir kag1t iizerine yaztlmt§ bir doviz
sark1 ttlm1§, biitiin gece devam eden kayna§malan §air, bir y1ldmm­
savar gibi kendi iistiine <;ekmi§tir. Elektrikli hava i<;inde biitiin ge­
ce ordan oraya dola§an ftrtma ona isabet ediyordu."
Burada arttk Baba Tahir ' in elini operek biz de paradiye <;tkahm.
<;unkii olanlar as1l orada kiimelenmektedir. Bagtrsak Siiha boraza­
mm <;tkanp oyle bir tiii <;ekmi§tir ki, Louis Armstrong bile boyle
bir tiii <;ekmemi§tir. bteki Baylanctlar ise koro halinde Beh<;et Ke­
mal ' i yuhalamaya ba§lamt§lardtr. Arna alt kat localanndakilerden
ve salondakilerden: ''Susturun §U adamlan", ''Polis <;agmn'', "Ter­
tip kar§1smday1z! " diye sesler de yiikselmeye ba§lamt§tlr. Bunlar,
dt§arda polislerin bekle§tigini bilenlerin sesidir. Arna bizim B ay­
lanc1lar durumu geregince kestirmi§ degillerdir daha. Zaten kestir­
seler de onlar §imdi paradinin kar§t s1rasmdan kalk1p iizerlerine
sald1ran bir ogrenci toplulugunu saVU§turmaya <;ah§maktad1rlar.
Saldtrgan ogrencilerin en oniindeki:
- Siz ulusal ozamm1za nastl yuh <;ekersiniz, komiinistler? diye­
rek yumruk atmaya ba§lamt§tlr. B aylanc1lann eli de armut dev§ire­
cek degil ya! Onlar da bir, iki sallarlar. Arna ''komiinistler" laf 1 to­
punun midesini bulandtrmt§tlr. Yapt1klan i§in komiinistlikle ne il­
gisi oldugunu <;tkaramazlar. Hasan Pulur: ''Ulan bunda bir i§ var"
der kendi kendine. Birden tiyatronun giri§inde gordiikleri ki§iler
<;evresini sarar. Yaka pa<;a onlan merdivenden siiriikleyerek getirir
tiyatronun miidiir odasma kapattrlar. Baylanctlar kendilerine sald1-
ranlann da tutulmas1m isterler, ama buna ald1ran olmaz. Ashnda,
bu ogrenciler §iir gecesine kattlan bir ogretmenin ders verdigi
okuldan derledigi kimselerdir. Buraya, B aylanc1lara kar§t ''haztr
kuvvet" olarak ta§tnffit§lardtr. B aylanc1lar, kendi oyunlanna geti­
rildiklerini anlamt§lardtr, ama i§ i§ten ge<;mi§tir. Biraz sonra i§ bii­
tiin biitiine a<;1ga <;tkar. Miidiir odasma t1ktlanlar bir jeep ' e bindiri­
lerek Beyoglu Emniyct Amirligi'ne gotiiriiliir. Biraz sonra tiyatro­
dan toplananlann say1s1 yirmi ii<;e -Tahir Alangu bunlan saymt§-

222
tlf- ytikselir. Kimileri sadece tamkt1r. Soru§turma sabahlara degin
surer. Sorgulan yapan komiser kimi ki§ilerin akidesini de sorar.
Gtin atarken herkes sahverilmi§, yalmz Hasan Pulm· 'la Demirta§
Ceyhun b1raktlmam1§t1r. Kabak ikisinin ba§mda patlamI§tir. Nedir,
karakoldakiler ne yapacaklanm bilmemektedir. Hasan Pulur 'la
Demirta§ Ceyhun 'un su\:unu saptayamamt§lardu. ilkin Beh\:et Ke­
mal ' e ba§vururlar. Yuhalanan o olduguna gore §ikayet\:i midir, de­
gil midir? Beh\:et Kemal o s1ralar Amerikan Kolej i 'nde Ttirk\:e og­
retmenidir. Oraya kadar giden bir gorevli Beh\:et Kemal'in kar§1h­
gm1 getirir. Beh\:et Kemal, gen\: yazarlara agabeylik gostermi§tir.
�ikayet\:i degildir. Nedir, Ceza Yasas1 ' nm bir maddesi vard1r. c;e­
§itli aletlerle y1gmlann huzurunu bozmak, cezay1 gerektirir. Gorev­
liler bu maddeye dayanarak Demirta§ ' la Hasan ' 1 savc1hga verir­
ler."
Arttk nefesimizi iyice keselim, \:tinkti savc1hktay1z. Gazeteciler
siraya dizilmi§ Demirta §'la Hasan'm resimlerini tla§larlar. Nasti
fla§lamasmlar? M ithat Perin ' in tinlti Ekspres gazetesi sekiz stitun
ba§hk \:ekmi§tir: "Komtinistler Dram Tiyatrosunda Hadise \:1kar­
d1lar."
Bereket Savc1 Yahya Bey kanncaezmezlerdendir. Belgeleri
okur:
- Borazam kim \:ald1?
- Biz \:almad1k.
- Siz ne yaptm1z?
- Beh\:et Kemal' i yuhalad1k.
- i yi halk etmi§siniz.
Hasan Pulur ' la Demirta§ Ceyhun d1§an \:Ikanhr. Bir gorevli
i\:eri girer ve \:Ikar. Gen\:ten, Aydm ' h bir gorevli ise Hasan'la De­
mirta§ 'a \:ay 1smarlar.
- Ozgtirstintiz.
0 gtin Atti!a ilhan da eleba§I diye ahmp Emniyet Mtidtirltigti 'ne
getirilmi§tir. Neyse ki, oradaki mtidtir de anlay1§hd1r. Atti!a duru­
mu anlatmca bir hayli gtiler, edebiyat\:tlann i§lerine kan§ttklan
i\:in de adamlanm paylar. Attila'y1 da sahverir. Olay yatt§ffiI§ go­
rtintir, ama yat1§mam1§tII. Gazeteler olay \:lkaranlara veryansm et­
mektedir. Ustalar ustas1 Peyami Safa Milliyet gazetesindeki kb§e­
sinde gen\:lerin ne yurt haymhgm1, ne Moskof U§akhgm1, ne de ko­
mtinistligini b1rak1r. Bir gtin sonra Baylanc1lar yeniden Birinci �u-

223
beye t;agnlmaya ba§lar. Bu kez Bag1rsak Siiha da bir t;agn ahr. Bo­
razam o ottiirdiigii it;in iyisinden bask1 goriir. Yeniden Emniyet'te
ag1rlananlar arasmda Demirta§'la Hasan Pulur da vard1r. Hasan '1
Emniyetin kitaphgma ahrlar. Bir gorevli gelir:
Yahu ne yaptm1z? Ankara ate§ piiskiiriiyor, "Komiinistler ne­
ler yapm1§ siz uyuyor musunuz?" diyor. Emniyet Miidiirii de bizi
s1k1§tmyor. Biz sizin bir §ey yapmad1gm1Z1 biliyoruz, ama sizin ar­
kada§lar arasmda oyle romanc1lar var ki . . .
"Romanc1" polis dilinde kendisini kurtarmak it;in arkada§ma
sut; atanlara denir. Hasan Pulur o giin kitaphgm arahk kalan kap1-
smdan sorgusu yap1lmak iizere getirilen arkada§lann tiimiinii go­
riir, ama bunlann hangisinin romanc1 oldugunu t;ikaramaz.
0 ak§am Hasan 'la Demirta§ B aylan' a geldikleri vakit t;evrele­
rine hep kU§kulu gozlerle bakarlarsa da, bu bir sonut; vermez. Ha­
san Pulur, bu romanc1y1 y1llarca sonra saptayacaktlr, ama bu kez de
adm1 kimseye at;1klamayacakt1r. Yalmz soru§turmanm ilk giinlerin­
de Baylanc1 Kil Giingor'iin gbrevli oldugu ortaya t;Ikar. Zaten Kil
Gungor de bunu saklamak it;in bir §ey yapmak istemez. Soru§tur­
may1 yiiriitenlerin ba§mda o da vard1r.

224
Marquis de Sade

Bay/an' m garsonlan da pastanenin dtinya gorti§tine ayak uydur­


mu§lardir. Saraka etmeye, talalmaya, gevezelige �okca dti§ktindtir­
ler. Buranm en filozof garsonu da Hristo 'dur. Kitap okumay1 sevip
sevmedigi bilinmez, ama olduk�a kalabahk bir kitap koleksiyonu
vardir. <;ogu da imzahdir. Sonradan isvi�re 'ye gidecek olan Hris­
to, Baylan' m 2 numarah garsonu Leonidas 'm yeti§mesinde de
koygun terler dokmti§ttir. Ne ki, Leonidas Bay/an kapanmca ipipil­
lah kalmt§, Tepeba§t'ndaki Kanunu Esasi K1raathanesi'nde kok­
teyllere garson olarak �agnlmay1 beklemenin ayaklanna yatmt§llr.
Leonidas Baylanctlara:
- "Yahu paramza yazik. i�meyin bir §ey. Atm §Uray1 yirmi bq­
ligi de gidin" der. Arna bunu da ona, ogretmeni Hristo ogretmi§tir.
Attila ilhan, Demir Ozlti 'ntin kesildigi, bir ara da ni§anland1g1 bir
k1z dolay1s1yla Hristo 'nun kendisine gelip:
- "Hoca §U oglana engel olahm. Yoksa bu tavan surath k1z1 ala­
cak" dedigini aklmda tutmU§tUr. Attil a'ya "Hoca" ad1m bagt§layan
da Hristo' dur.
Hristo kimi zaman da Baylanctlardan birine §byle der:
- Ge�en seferki k1z daha gtizeldi. Bunu nerden buldun?
Baylanctlardan birinin yanmdaki k1z pasta filan istedigi vakit
de kar§thgt haz1rdir:
- Deli misin? Ogrenci bu. Sana bir limonata yeter.
Hristo birine k1zd1g1 vakit de §Unu yapt§tmr:
- Sen ge�en ytl kahve paras1m vermemi§tin.
Baylan' m ti� numarah garsonu ise Todori'dir. Hepsinden genci
de odur.
Bay/an kapandtktan sonra eski i§ine ytizdeytiz ters dti§en bir
ba§ka i§e ba§layan da odur. <;unkti ne yap1p yapmt§, istanbul'daki

225
Rum kiliselerinden birine papaz olarak yerle§mi§tir. Bay/an' daki
eski tam§lanndan birine rastlaymca da ba§ml i;evirir. Bu Demir
Ozli.i'ni.in ba§tna da gelmi§tir.
Bay/an' da tart1§malar gei; saatlere degin si.irer. Attila ilhan' m
ba§kanhgmdaki b i r grup burdan i;1kmca ingiliz Eli;iligi 'nin orada­
ki bir a§i;1 di.ikkanmda kurufasulye ve pilav ati§tirmay1 ah§kanhk
haline getirmi§lerdir. Yemekten sonra da ya evlere dag1hrlar ya da
Atti la'nm deyi§iyle "sinema yaparlar." Kimileri de ingiliz Saray1-
nm kar§1smdaki Panayot' un §arapevinde, Krepen Pasaj1' nda,
Cumhuriyet Meyhanesi' nde ya d a lefter'de "geceye ii;kiyle kar§l
koymaya" bakarlar. Panayot' ta §araplar numarahd1r. Baylanc1lann
i;ok ho§una gider bu. Tek numaralar siyah, i;ift numaralar beyaz §a­
raptir. �arabm numaras1 yi.ikseldiki;e niteligi de yi.ikselir. Baylanc1-
lar burada 9 ya da 1 1 numarah §araptan ii;lerler. Paras1z olduklan
vakit ise 3 numaraya di.i§erler.
Daha sonraki y1llarda topluca Nil' e, Refik' e, Bohem' e gidilir.
1956 y1lmda Amerika'ya -New York ' a- gidip orada §Ofor olan S1r­
n Y1ld1z buralara i;okluk Demir Ozli.i'yle gelir. S1m 'nm Vahit adm­
da bir arkada§l vardir. 0 da Bay/an' a gelir ve Dolmabahi;e'deki
parkm ii;inde Belediye ' nin bir evinde oturur. Uzun boyludur. Aka­
demi'de de ogrencidir. Orhan Duru'nun arkad1§ olan Vahit'in o s1-
ralar istanbul dergisinde bir iki §iiri de i;1kar. Sonra da Sim gibi
Amerika 'ya git mi§, bir iki y1l sonra bir yaz gi.ini.i de Paris 'te gori.in­
mi.i§ti.ir. 1 9 7 1 yazmda da kendisini Taksim' deki Cafe Boulevard' da
gosterir.
Baylanc1lar, olanaklan elverdigi zaman, meyhaneler kadar ba­
lolan, i;ayh danslan da korurlar. Bir gi.in Demirta§ Ceyhun, De­
mir 'le Ferit' i Gi.izel Sanatlar Akademisi balosuna goti.irecektir. il­
kin meyhanede demlenirler. Arna Ceyhun o kadar ii;mi§tir ki, eve
elbise degi§tirmeye gittiginde orada smp kahr. Demir 'le Ferit de
onu saatlerce bo§u bo§una beklerler.
1955 y1llannda sinema yonetmeni ve oyuncusu Y1lmaz Gi.i­
ney'in de Bay/an' dan ii;eri ad1mm1 att1gi kahvenin tarihinde yerini
almt§ttr. Y i lmaz Gi.iney, ilkin Yeni Ufuklar dergisinin yonetim ye­
rine gitmi§, orada Ferit Edgi.i ile tam§ml§tlr. Edgi.i ile tam§ttktan
sonra da Bay/an' a, oradan da lefter' e getirilmi§tir.
Ferit Edgi.i ' ni.in Gi.izel Sanatlar Akademisi'nden arkada§l olan
i;ok yakt§tkh, uzun boylu, i;ok tedirgin, i;ok ii;kici Gi.ine§ Etkin de

226
Baylanctlardand1r. Zaten Giizel Sanatlar Akademisi 'nde biri sivril­
di mi, kapag1 Bay/an' a atar. Anita Ba yraktar, Bayram Kii�iik de
oyle yapmt§lard1r.
Akademiden olmad1g1 halde 1 95 9 ytlmda Maya Sanat Galeri­
si' nde bir resim sergisi a�an ve D unya gazetelerinde Avrupa �apm­
da bir ressam oldugu itan edilen Yiiksel Aslan da aym yoldan ge­
�ecektir. Ferit Edgii, onunla bir konu§ma yap1p Vatan'm sanat say­
fasmda yaymlad1g1 i�in Yiiksel Aslan' a �engel attlmt§ olur. Aslan,
Eyiip'te oturur. Orada babasmm manav diikkam ile ilgilenir. Ede­
biyat Fakiiltesi S anat Boliimii'nde de ogrencidir. Adi ressama �1-
kmca faktilteyi de manav diikkamm da bo§lar. Giindiizleri yiiri.iye­
rek ta Eytip'ten Bay/an' a gelir, orada ak§amlara kadar B aylanc1hk
oynar, a�am da yine �ok kez yiiri.iyerek Eyiip'e doner.
1959 y1h eski Adalar Giizellik Krallarmdan Selahanin H i l a v ' m
da B aylan' a tin kan1g1 ytldtr. Paris'ten yeni donmti§ olan Hilav
Bay/an' a antresini, boynunda vi§ne rengine yakm bir fularla yap­
mt§ttr. 0 giin yamnda Anita Tokath da vard1r. Bay/an' da Selahat­
tin Hilav ' 1 ilk kar§tlayan da Yillcs el Aslan olur.
Selahattin Hilav, Bay/an' a saza gitme modasm1 getirmi§tir. Bu
saz gecelerine Hilav 'dan ba§ka �okluk Demir Ozlii, Yiiksel Aslan,
Sevim Burak, Ahmet Oktay, ressam Omer Ulu� da kat1hr.
Bay/an' a gelenler sadece bu adm1 and1klanm1z degildir elbet.
Prof. ismet Sungurbey de orada zaman zaman goriiniir. 1 957 y1lm­
da Forum' da "Dt§ Politikada Tiirkiye yans1z bir siyasa izlemelidir"
konulu bir mektup -yaz1 yaymlayan Galip Ostiin- o s1ralar Pa­
ris'ten yeni donmti§ttir -ile iktisat Profesori.i Sencer Divit�ioglu- o
da doktorasm1 bitirmek iizeredir Baylan' da konak tutarlar.
0 y1ll arda Bay/an' a ko§anlardan biri de Muzaffer Buyruk­
�u'dur. Ne var onun hesab1 ba§kad1r. o "Baylan'da �ok kan var"
soziinii i§itmi§, buraya: "Acaba bir tane de ben tavlayabilir mi­
yim?" d iye gelmi§tir.
Buraya en son dti§en tannlardan biri de Giinel Altmta§ 't1r. Evrim
dergisinde bir yaz1s1 �1km1§tlr: "Oliim Bildirisi." Yaz1da §Undan
bundan dizeler a§tran ozanlann edebiyat polislerince izlenmesi iize­
rinde durulmaktad1r. Y tl 1 963 'tiir. Giinel Bay/an' a daha yazmm du­
mam tiiterken girer. ilk tam§t1g1 da Cemal Siireya olur.
0 y1llarda Cemal, hemen hemen her giin gelir Baylan' a.
1 964 ytlmda Baylanc1hk seriiveni sona ermi§tir. Hi� degilse ilk

227
B aylanc1lar ellerini, ayaklanm i;:ekmi�lerdir oradan. Sanat ortam1
bulmak dii�iincesiyle Bay/an' a ko�an geni;:ler, giderek, sanattan,
edebiyanan soz etmemeye ba�lam1�lardrr. 0 giinleri aklmdan gei;:i­
recek olan Demir Ozlii sonradan: "Ya�amak, daha iyi, daha bohem
bir ya�am siirmek on plana gei;:mi�ti. Oyle ki, art1k 1 960'dan son­
ra Bay/an' da sanat ve edebiyattan soz ai;:anla alay edilirdi" diye­
cektir. Geri;:i 1 954 y1hndan sonra oraya dolu�an geni;:ler de i;:ok bir
�ey bulamanu�lard!f, ama arkada�hk ve insan ili�kileri bak1mmdan
zengin deneyler elde etmi�lerdir.
B urada Attila ilhan da pek bir �ey bulamam1�t1r. B aylanc1lann
hemen hepsi ilk y1llarda onun onderligini kabul ettikleri halde -De­
mirta� Ceyhun sonradan: "Biz onun tayfas1yd1k" diyecektir- top­
lumsal geri;:eki;:i bir edebiyat yapmak ii;:in ardma tak1lmakta hii;: de
i�tahh goriinmezler. Tersine, �iir alanmda sonradan "ikinci Yeni"
diye adlandmlacak bir ku�ak, Attita 'run �iirinden etkilendigi halde
�iiri soyut temeller iizerinde oturtacakt1r. Demir Ozlii, Ferit Edgii,
Orhan Duru gibi -bunlara Adnan Ozyali;:mer de eklenebilir- oykii­
de yeni bir at1hm yapan oykiiciiler de sanatlanm az ya da i;:ok bir­
tak1m soyut oyunlarla yiiriitmeyi ya da bir bunalt1 edebiyat1 yarat­
may1 yeglerler.
Bunalt1 Edebiyat1, genel olarak varolu�u ak1mla ah�veri�i olan
bir �eydir. Demir Ozlti sonradan bu konuda �unlan da soyleyecek­
tir:
"Baylan'da olu�an ' Bunalt1 Edebiyat1' o zamanki ya�1m1za uy­
gun olarak ye�eren bir edebiyatt1r. Toplumsal geri;:eki;:ilik bizim
ii;:in yamayd1, bagh bulundugumuz s1mflarm duygularma, kendi oz
geri;:egimize uymuyordu. Hem de bu geri;:ek bir toplumsal geri;:ek­
i;:ilik de degildi. Ulkede dii�iince ozgiirliigii yoktu. Gittiki;:e geli�en
kentsoyluluk iilke planmda soziinii adamak1lh gei;:iriyordu. Bu
giincel geri;:ege kar�1 duygular ta�1mamak ve dolay1s1yla da bunal­
mamak olanag1 yoktur. ilericiler toplumsal sahnede varhklanm
gostermemektedirler. Tarihin de verdigi i;:oziim yollan yoktur. Ta­
rihi dii�iinmek insana ba�h ba�ma bir bunalt1 verir. ii;:inde bulunu­
lan ko�ullara yap1�mak, i;:oziilii�ii derinligiyle duymak zorunluydu.
Biiyiik kentsoylularm ahtak1 begenilmezdi. Hep kazanmaya yonel­
mi� bu ahtaka kar�1 i;:1k1hyor, elqtiriliyordu. Arna bir i;:oziim yolu
da bulunam1yordu. Tutunacak dal yoktu. Tedirginlik, ozellikle bo�­
luk, hii;:likti ya�anan. Sonu yer yer bo�luga varan bir yolculuk. Ger-

228
�ekten o zaman boylesi dti�tinceler i�indeyd ik."
Demir Ozlti o y1llar Pazar Postas1'nda Attilii'y1 ele�tiren iki k1-
sa yaz1 bile yazar. Cemal Stireya ise, yine aym dergide, 1957 y1lm­
da, Osman Mazlum takma ad1yla "Unamuno Bayla n ' a Kar�1" adh
yaz1smda Attilii'nm kar�1smda yer ahr.
Attila ise tehlikeyi gortir gormez pa�alan s1var, Dost dergisinin
May1s 1 958 say1smda yazd1g1 bir yaz1da soyut �iire kar�1 �1karak
ak1mm tutarh ve yeni olmad1gm1, Turk toplum ve sanatmm geli�­
me ko�ullanna ters dti�ttigtinti ve de bile�imden (sentez) yoksun
bulundugunu one stirer.
Attila 1959 y1lmda Orhan Duru'nun B1rak1/m1� Biri adh oykti
kitab1 dolay1s1yla da yine Dost dergisinde (Ekim 1959) Orhan Du­
ru 'nun ilk oyktilerindeki dtirtist ger�ek�ilik egiliminden uzakla�­
m1� olmas1 kar�1smda hay1flanm bildirmek f1rsahm yitirmez. Aym
y1l i�inde yaymlanan Ferit Edgti 'ntin Kar;kmlar' 1 kar�1smda ise da­
ha ho�gortiltidtir. Edgti'ntin kendine ozgti, degi�ik ve yeni bir bile­
�ime vard1g1m onceden kabul eder. Arna onun i�in soyledigi �eyler
de toplumsal ger�ek�ilige oynanan oyunun verdigi ac1y1 koyar or­
taya.
"Kar;kmlar' m kap1larmdan da Ferit Edgti'ntin dtinyasma giri­
yoruz: Doga ve evrenden adeta kazmm1�; bir �ehir (ne �ehri?), bir
ev (ne evi?), bir oda ve odalan doldurup ta�an bir ka�kmm kurgu­
lan dtinyast! insanlan, insanlararas1 ili�kileri ger�ek�i gozlerle
gormekten �ok, onlara kar�1 bir su�luluk complexe' i ya�ad1gmdan
m1, yoksa d1�gozleme yatkm oldugundan m1 ne, bu dtinyadaki in­
sanlar, sen, ben, o gibi fizik v arhklan olmaktan ziyade birtak1m
tutku, saptkhk ve complexe olgularmm yan ger�ek ogeleri halinde
bulunuyorlar: B u , bir bak1ma onlann ger�ek tiplerden �tkanlrru�
olmamasmdan doguyorsa, bir b ak1ma da yazarm kafasmda ger�ek
insanlan yeni bir tutumla dtizenlemektense kafasmdaki dtizene (ya
da dtizensizlige) uygun, kendince insanlar kurmay1 begenmesin­
den meydana geliyor."
Arna ne yaz1k, toplumsal ger�ek�ilige oynanan oyun as1l Attilii
ilha n ' m kendisinden gelir. Nas1l Orhan Vel i ger�ektisttictiltige ye­
�il i�1k yakttg1 halde ona baglanmam1�sa, Attila ilhan da toplumsal
ger�ek�iligin davulunu boynuna asttg1 halde onun ger�ek bir uygu­
lay1c1s1 olamaz.
0 daha 1954 ' lerde dti�tincelerini yumu�atrru� ve Tanzimat ya-
229
zarlanm yticeltmeye, daha dogrusu onlan da toplumsal gen;ekiri
hirer ozan saymaya kalkt§mt§ttr. Dost dergisinin Kas1m-Arahk
1954 say1smda "Toplumcu ve Gerirekiri Sanat Gelegine Sayg1" ad­
h yaz1smda bakm ne der:
"Yalmz Nam1k Kemal mi? Ziya Pa§a'nm her birisi tepeden ttr­
naga toplumsal hatta siyasal bir gorevi olan Terkibibent gibi, Ruya
gibi eserlerini hattrlaym1z. Sonra sanat1yla, romanlanyla o kadar
geri ve bilgisiz btraktlmt§ halktm1za, kannca karannca bir §eyler
ogretmek isteyen ( ...) aydmhk ytirekli Ahmet Mithat nas1l omuzla­
nm1za destek olmaz? Daha 1890-95 y1llannda verdikleri eserlerle
realizmin ve nattiralizmin ilk omeklerini ortaya koyan Samipa§a­
zade Sezai (Serguze�t. Kediler). Mehmet Murat (Twfanda n11, yok­
sa turfa n11?) Nabizade Naz1m (Zehra), Recaizade (Araba Sevda­
s1) gibi namuslu ve yigit kalemler bizim bugtinkti toplumcu ve ger­
irekiri sanat1m1zm gtivenle yaslanacag1, inceleyecegi, ele§tirecegi
temel direkleri degil midir?"
�u var ki, btittin bu gtirtiltti pattrttlar, btittin bu saga sola yalpa­
lamalar arasmda Attila yine de iyi §iirler yazar, adm1 btittin ku§ak­
lara kabul ettirir.
Ahmet Oktay 'a gelince o, toplumcu bir sanattan yanadtr, ama
toplumun soluk ahp, soluk veri§inde cinselligin ya da §U §imdiki
anm btiytik bir yeri olduguna inamr. �u sozler onundur:
"Toplumlann olU§Umunu air1klarken cinselligin roltinti, Frazer,
Morgan, Freud ve Engels'in dti§tincelerini kabul edenler, erotizmi
de varhgm gorti§lerinden biri olarak almak zorundadtr. Lawrence
Lady Chatterley' in Sevgilisi' ni yazarken hiir de toplumsal ko§ulla­
n gormezden gelmiyordu. Marquis de Sade 'in aykm, tutkun §eh­
vetli devrimci dti§tincelerle ilgilenmesine, siyasal bir boltige kattl­
masma engel olmamt§ttr. Erotik yazar da sonunda -hele bu iragda­
belirli bir toplum dtizeni iirinde s1ktlan mutlu olmayan, kottiltikleri
goren bir sava§irtdtr."
1960 y1lmda soylenmi§tir bunlar. i§in tuhaf1, Attila ilhan da
Varlik dergisinin Ekim 1972 say1smda §Unlan soyleyecektir:
"Kim soylemi§ti hattrlam1yorum pek, bir tarihte, galiba yirmi
ytl kadar oluyor, bir arkada§tm "Freud 'la Marx arasmda bir bile­
§im denemesi yap1lsa ne ilginir bir sonuir ir1kard1" demi§ti. 0 za­
manki kafamla handiyse tizerine ytirtimti§, demedigimi koymamt§­
t1m. Toplumun ve doganm diyalektigi olabilecegini dti§tinmeyecek

230
kadar bilgisiz, Adorno, Reich ve Marcuse'iin zaten konuya egilmi§
oldugundan habersizdim. Sonralan, ozellikle Varlik'ta bir ma ya­
z1da adm1 and1g1m ressam Margot ve doktor Brander beni bu ko­
nuda uyard1lar, psikolojinin, hele cinselin insan hayatt kadar top­
lum hayatt iizerindeki onemine de dikkatimi �ektiler. 0 giin, bu
giindiir konuyla ilgileniyorum. Reich, son zamanlarda okumaya
�ah§ttg1m bir eserinde, cinsel geli§im sakatlanmalannm nastl top­
lumsal terslikleri yaratt1gm1 pek giizel a�1khyor."
Dogrusunda, Freud'la Marx bile§imi o zaman Baylanc1lann ka­
falannda yer eden bir konu degildir. Ger�i Demir Ozlii, Attila'ya
bir giin buna benzer bir ciimle soylemi§tir, ama buna inand1g1 i�in
degil, bir deneme ciimlesi olsun diye yapmt§tlr bunu. Yalmz Bay­
/an' da Freudizm' den ve cinsel sorunlardan �ok�a soz edilir. Hele
Marquis de Sade, Ferit'le Yiiksel Aslan' m dilinden dii§mez. Son­
ralan Yiiksel Aslan bir�ok resmini "Marquis" diye imzalamaya
kalkt§acakttr. Arna Paris'te onun imzas1 yine Aslan' a ya da Arts­
lan' a donii§iir.
B aylan' da bir ara Lautreamont ve Rimbaud Prensligi de kuru­
lur. Ege Emart o s1rada Galatasaray'da okur ve Bay/an' a Rimba­
ud'nun "Biitiin Yap1tlan" ile gelir. Emart'm ve Asaf <;iyiltepe'nin
obiir Galatasaray' h arkada§lannm koltugunda ise Lautre­
amont'nun -Sait Faik'in bir yaz1smda da ad1 ge�er- Maldoror'un
Sarkilan adh kitab1 bulunur. 1 960 y1llannda bu yazarlar dolay1s1y­
la da biitiin ger�ekiistiiciiler, Selahattin Hilav, Ergin Ertem, Onat
Kutlar 'm da kafasm1 kurcalar. B unlar ger�ekiistiiciiliik iizerine bir
inceleme de yaparlar ve buna a dergisi yaymlan arasmda yaymla­
may1 dii§iiniirler. Nedir, a dergisi kapanmca yaymlama i§i, de ya­
ymevine dii§er.
�u var ki, Attila'nin Baylanc1lar iizerinde ba§ka bir etkisi olur.
Onlarda bir Paris ozlemi uyandmr. Yalmz bu ozlemin uyanmasm­
da Asaf <;iyiltepe ile onun Galatasaray 'h arkada§lannm da rolii ka­
bul edilmelidir. Demir Ozlii ile Ferit Edgii 'niin Sartre ile Camus'yii
dillerinden dii§iirmemesi de buradakilere boyuna Fransa'y1, dola­
ylSlyla Paris ' i dii§iindiirtmii§tiir.
Asaf <;iyiltepe, Demir Ozlii ile Ferit Edgii 'yii ikide bir Tarlaba­
§1 Caddesi 'ne de �eker. Orada gezinirlerken Asaf arkada§lanna bu
Htristiyan kokan caddenin Paris sokaklanna benzedigini soyler. 0
stralar <;iyiltepe daha Paris ' i filan gormii§ degildir, ama akh Pa-

231
ris 'le virvirdir. istanbul 'da kendisine Avrupa' y1 dti§tind tirtecek
yerlere gitmeyi savsaklamaz. Demir Ozlti 'ye Hilton 'un Roof
Bar mda yemekten once Campari i<;meyi ogreten de odur. Arka­
'

da§lan arasmda Paris 'e ilk giden de - 1959 'da- o olur. Donti§te Pa­
ris tizerine soylenecek yeni §eyler de bulur:
insanda cinsel birikimin zerresi kalm1yor Paris 'te. Bir k1zla
stadyumun ortahk yerinde yatt1k bir gece.
<;iyiltepe Paris'e gitmeden once Fatih Camiinin arkasmda <;ar­
§amba yolunda oturan Di§<;i Okulu ogrencisi bir k1za tutulur. Bu,
bir komserin adm1 mitolojiden alan kmdir: Leda. Gtizellikte Le­
da'nm tisttine yoktur. Demir 'le Asaf onun evini bir aga<; altmdan
gozetlerler. Rontgencilik degildir bu. Kmn havas1yla soluklanmak
isterler. Kimi zaman Asaf'm yanmda Demir yerine Hilmi Yavuz
olur. 0 zaman Sara<;haneba§t parkmda §i§eyle §arap da i<;ilir. De­
mir'e de telefon sark1ttrlar ama Demir o ak§am ders <;ah§acakttr.
Bir gece Asaf'la Hilmi Yavuz yine parkta §arap i<;erken bu kez
kantann topuzunu ka<;mrlar. Karakolda Leda'nm babasmm kar§t­
smdadirlar.
Komiser:
- S ize yakt§tr m1, tiniversite ogrencisisiniz?
Asaf iyice zomdur. Durumdan yararlanmak umuduna kap1hr:
- Beni evlendir komiser bey.
Daha sonra Paris yolculuklan ba§lar.
<;iyiltepe 'nin arkasmdan Demir Ozlti Paris' le i<;li dt§h olur. Da­
ha sonralan B ayram Kti<;tik, Attila Bayraktar ve 1 97 l ' lerde Pa­
ris 'te bir trafik kazasmdan olen Gtine§ Eskin de onlan izler. Top­
lumsal ile cinseli resimlerinde en iyi toku§turan Ytiksel Aslan da
Ferit'in tistelemeleriyle 1 960 y1lmm ilk aylarmda Paris 'e gelip ya­
pt§lf.
Daha sonralar1 Can Ok da orada konak tutar. Sekreter bir ba­
yanla evlenir. Giinaydm gazetesinde Paris 'ten haberler yollar. Si­
nan B1<;ak<;1 da onun yapttgm1 yapar. Yalmz o bir ispanyol kmla
evlenmeyi yegler.
Bay/an Pastanesi sertivenleri burada biter. Arna biz boltimti ka­
pamadan once Attila ilhan ' m kendini anlatan bir §iirini de buraya
aktarahm:
son yolcunun ad1 attilii ilhand1
miyoptu k1sa boylu bir adamd1
232
dostu yoktu cigaras1 vardl
bir yaz1 makinesiyle binmi�ti
bizimle konu�maktan <;ekinmi�ti
gozlerini gorseniz korkard1mz
polisten ka<;1yordu derdiniz
bir cinayet i�lemi�ti derdiniz
halbuki kendinden ka<;1yordu

233
Sepet Ha vast

Biz arttk burada bu kahvengizi de kapayahm.


Hadi ozanlar sizler de evlerinize.
Gidin biraz uyuyun.
Bu ayakiistii gbrdiigiiniiz dii�leri b1rakm da gen;:ek dii�lere da­
lm.
<;unkii uyku uykunun mayas1d1r.
<;unkii uyuyan aslam kimse uyand1rmaz.
Biz de Salah B irsel'e dilimizi «;:tkanp sirkeye yattrahm.
Yatualim ki gelecek oykiimiizde lil.fm kostegine daha uygun dil-
ler dokelim.
Bu kez her ne kadar dilimiz siir«;:tiiyse bag1�lana.
Her �eyi gelenegiyle anlatmanm ka«;:1mlmaz sonucudur bu.
Arna biz de gbrdiiklerimizi ve duyduklanmm soyledik. Bunun
ba�ka tiirliisii yoktur. <;unkii insan ya ald1gm1 vermeli, ya hi«;: alma­
mah.
Ya alt, ya iist.
Ya deve, ya deveci.
Ya herrii, ya merrii.
Ya yardan ge«;:meli, ya serden.
Ya diidiigiinii «;:almah, ya mand1rada kalmah.

235
Kaynakc;a

KiTAPLAR
Abas1yamk, S ait Faik., Az $ekerli, Hav.ada Bulut Tiineldeki <;ocuk.
Adil, Fikret. Asmalimes<;it 74, intermezzo.
Ahmet Rasim. Muharrir Bu Ya, $ehir Mektuplan, 4 cilt, E�kali Zaman.
Akbal, Oktay. $air Dostlqnm.
Alangu, Tahir. Sait Faik /<;in.
Alangu, Samiha. Bogazi<;inde Tarih.
Beyath, Yahya Kemal. Siyasi v.e Edebi Portreler, Edebiyata Dair.
Chateaubriand. ltineaire de Paris A Jerusalem. .
Eralp, Vehbi. Yahya Kemal i<;in.
Gautier, Theophile. istanbul (f;ev: :'ll urullah Berk).
Hisar, Abdtilhak �inasi. Bogazi<;i Yalilan.
inal, ibntilemin Mahmut Kemal. Son As1r Tiirk Sairleri, 3 cilt;
Osma.n/! Dev.rinde Son Sadrazamlar, 3 cilt.
Karaosmanoglu, Yak up Kadri. Gen<;lik v.e Edebfyat Hat1ralan.
Kocagoz, S amim, On Binlerin Donii�ii; Yolun Ustiindeki Kaya.
:'ll aum-Duhani, S ait. Vielles Gens, Vielles Demeures.
:'llerval, Gerard de. Voyage en Orient.
Onger, Fahir. Bugiinkii $iirimiz.
Semih Mtimtaz. Tarihimizde Haya/ OlmuJ Hakikatler.
Sperco, Willy. istanbul Pausage Litteraire.
�ehsuvaroglu, Haluk Y. Eski Tiirk Sanatlan.
Tanpmar, Ahmet Hamdi. Be� $ehi1:
Taranc1, Cahit S ith Ziya'ya Mektuplar.
Toprak, Omer Faruk. Duman v.e Alev..
U�akhgil, Halit Ziya. Mai v.e Siyah.
Uysal, Sermet Sarni. Yahya Kemal'le Sohbetler.
Onaydm, Ru�en E�ref. Bogazi<;i Yakmdan .
Yticeba�, Hilmi. Neyzen Tev.fik: Hayat1, Hat1ralan, $iirleri.

SOZLUKLER-ANSiKLOPEDiLER
Ko�u, Re�at Ekrem. istanbul Ansiklopedisi, 1 0 cilt.
Kurdakul, �tikran, $airier v.e Yazarlar Sozliigii.
:'ll ecatigil, Beh�et. Edebiyat1m1zda isimler Sozliigii.
Pakalm, Mehmet Zeki. Tarih Deyimleri v.e Terimleri sozliigii.

MAKALELER
Aksal, Sabahattin Kudret. Sait Faik' in Ardmdan (Vatan gazetesi, Sanat
sayfas1, 1 6 May1s 1954).
Alangu, Tahir. Tiirk Edebiyat<;1lar Birligi'11in Hadiseli $iir v.e Miizik
Gecesi (Yenilik dergisi, say1: 4 1 , May1s 1 956).

236
Alptekin, Mahmut. Tahir Alangu Sail Faik' i Anla[!yor (Varhk dergisi,
Agustos 1 973).
Al us, Sermet Muhtar. Eski Beyoglu' nda Sedyeler (Tarih Hazinesi dergisi,
say1: 2, 1 Arahk 1 950).
Ata<;, Nurullah. Varlik Sairleri (Haber gazetesi, 22 Eyliil 1937).
Ata<;, Nurullah. Asif $iir (Haber gazatesi, 24 Arahk 1937).
Ata<;, Nurullah. Y!lba§l (Haber gazatesi, 1 Ocak 1938).
Batur, Sabahattin. Sail Faik 'in Oliim H aberi (Yenilik dergisi, Haziran
1 954).
Birsel, Saliih. Seyirci Sahneye <;1k1yor (Yenilik dergisi say1 2, Mart 1 94 1 ).
Cumah, Necati. Sail Faik' le (Demokrat izmir gazetesi, S anat S ayfas1, 29
May1s 1 95 4).
Eyiiboglu, Bedri Rahmi. El ile Gelen (B ayram gazetesi, 4 Haziran 1954).
ilhan, Attilii. Kalinihkla Sail (Se<;ilmi� Hikayeler Dergisi, Nisan "Haziran"
1 954).
ilhan, Attilii. <;1lgznlig1n Kap1szn1 Zorlamak (Dost Dergisi, �ubat 1 960).
ilhan, Attilii. B1rak1lm1§ m1. B1rak1lmam1§ m1? (Dost Dergisi, Ekim 1 959).
ilhan, Attilii. Toplumcu v.e Ger<;ek<;i Sanal Gelenegine Sayg1 (Se<;ilmi�
Hikayeler Dergisi, Arahk 1954).
Kocagoz, Samim. Sev.ginin Deka,lriyas1 (Yeditepe dergisi, 1 Haziran 1 954).
Kocagoz, Samim. Peri§anlik (Yeni Ufuklar dergisi, Haziran 1 954).
Ko<;u, Re�at Ekrem. Beyoglu (Hayat Tarih Mecmuas1, say1: 9, yil 1 972).
Lav, Erciiment Behzat. Garib' i11 <;ilesi (Dikmen dergisi, say1: 3, 4, 5. 1
Agustos 1 94 1 - 1 Eyliil 1 94 1 ).
Nesin, Aziz. Biiyiikliigiinii Bize Duyurmayan Yazqr (Milliyet Gazetesi,
Sanat Eki, 1 1 May1s 197.3).
Oktay, Ahmet. Yaz1111m1z Usliine Nollar (Dost dergisi, �ubat ve Mart
1 960).
Onger, Fahir. $iir v.e H akikal (Yenilikler dergisi, say1: 3, 1 946).
Onger, Fahir. Sanal Meslek v.e Halk (Yenilikler dergisi, say1: 4-5, 1 946).
Orhan Kemal. Sail Uzerine (Dogu-Bat1 dergisi, Haziran 1954).
Silay, Celiil. Zamklz Adam (Dogu-8 at1 dergisi, Haziran 1 954 ).
�ehsuvaroglu, Haluk Y. Bogazi<; i Yalzlan (Cumhuriyet gazetesi 1 959).
�ehsuvaroglu, Haluk Y. Yalilar v.e Sahipleri (Cumhuriyet gazetesi, 1959).
�ehsiivaroglu, Haluk Y. Emirgiin' da Eski Bir Ya.Ii (Cumhuriyet gazetesi,
8 Temmuz 1959).
Tirali, Nairn. Sail Faik' in Paris'le Bq Giinii (Yenilik dergisi, say1: 7, 15
Haziran 1953).
Tirali, Nairn. Sait' e Dair Nollar (Yenilik dergisi, Haziran 1954).
Uysal, S amet S arni. Faruk Nafiz' den An1lar (Varhk dergisi, Ocak - �ubat
1 974).
Yama<;, Cavit. Dov.um:ne (Demokrat izmir gazetesi, 16 May1s 1954).
Yavuz, Hilmi. Attilii llhan' la. (Varhk dergisi, Ekim 1 972).

237

You might also like