You are on page 1of 322

RABINDRANATH TAGORE (1861-1941)

r86r y1lmda Hindisran'm Kalkiira �ehrinde dogdu. Hukuk egirimi al­


mak iizere ingilrere'ye girri ancak edebiyara olan ilgisi sebebiyle iiniver­
sire egirimini yanda birakn. Gen� ya�larda fe�icli dergilerde edebi yaz1-
lar1 yaymlandi. 19 ya�mda ilk romam yaymland1, 22 ya�mda ise evlendi.
Genf ya�ra e�ini ve iki fOcugunu kayberri. 19or'de yeni bir rarzda egirim
veren !;)anrinikeran Okulu'nu kurdu. r912'de tekrar ingiltere'ye gitti.
Kendi eserlerini Bengalceden ingilizceye fevirdi. 1912'de Nobel Edebi­
yac odiiliinii kazandi, r915'de ise ingiltere hiikumeti tarafmdan Tagore'a
"sir" iinvam verildi. Yazarm yaymevimiz tarafmdan bas1lan eserleri Bah-
pvan, Gitanjali, Meyva Zamanr, Biiyiiyen Ay ve Acrkan Ta�lar 'dir.

iBRAHIM HOYi (1908-1984)

1908'de istanbul'da dogan ibrahim Hoyi Alman Okulu ile Frans1z St.
Joseph Lisesi'nde egirim gordii ve Amerikan Robert Kolej'den mezun
oldu. Hukuk Fakiilresinden sonra, ger�ek ya�am amac1 olan yazar­
hk ve gazetecilik egitimi i�in ingiltere'ye gitti. Gazetecilik egitimini ta­
mamlay1p yurda dondiikten sonra uzun y1llar Alqam, Vakit, Cumhuri­
yet ve Son Posta gazetelerinde fah�n. Uzun y1llar Anadolu Ajans1'nda
yoneticilik yapn, Ttirk�e Meydan Larousse 'un editorliik gorevini iist­
lendi. Miikemmel derecede ingilizce, Frans1zca, Almanca ve Fars�a bi­
len Hoyi, Tagore'un be� kitabmm yam s1ra Pearl S. Buck ve Somerset
Maugham'dan feviriler yapn. Basm !;)eref Kam sahibi olan ibrahim
Hoyi, riyatro ele�tirileri, seyahat kitaplar1 ve fe�icli dergilerde yaymla-
nan makaleleri ile de tanmmaktad1r.
Acikan Ta�lar
- hikayeler -

Terciime: ibrahim Hoyi


KIRKAMBAR YAYINLARI I 76
EDEBiYAT I 16

Ac1kan Ta�lar I Rabindranath Tagore


Orijinal Adi I The Hungry Stones and Other Stories
Tercume Eden I ibrahim Hoyi

Yaym Dan1�mani M. Dogan Baym


Yaym Yonetmeni I Recep Kibar


Dizgi ve Tashih I Murat Toprak
Kapak ve 1r Tasan m I Muhammed Nur Anbarl1

Bask1 Yeri ve Tarihi I istanbul, Agustos 2010

Copyrighr © 2009
Bu eserin yaym hakk1, Ferdin Hoyi ve K1rkambar Yaymlan'na aittir.

ISBN 978-975-8264-49-0

Bask1-Cilt I Marmara Reklam Ltd. 0212 501 31 72


Dagtt1m I iz Yaymc1hk 0212 520 72 IO

kirkambarkitapligi.com
YAVUZSBLiM MAHALLBSi, 5/6 SOK.AK, NU. II/'J.1 BAGCILAR )42.0J iSTANBUL

kirkambar@gmail.com
i�iNDEKiLER

ACIKAN TA�LAR iJtl 9


ZAFER iJtl 3 9

VAKTiYLE BiR HUKUMDAR VARDI f!6I 55

Y UVAYA DONU� f!6I 73

BEBEK EFENDiMiZ f!6I 89

iSKAMBiLLER K RALLIGI f!6I 109

ABiD KADIN f!6I 1 29

GORMEYEN GOZLER f!6I I 57

NAYANJORE BABU,LARI f!6I 203

OLU MU, DiRi Mi? f!6I 227

TAc;: GiY DiRiP SENi KRAL iLAN EDiYORUZ f!6I 255

FERAGAT iJtl 2 8 5

KABULiVALLAH f!6I 3 0 3
Actkan
Ta�lar
ACIKAN TA�LAR

Ben ve h1s1m1m, Puja seferimizden Kalkii­


ta'ya donerken adama bir trende raslad1k.
K1hk, k1yafet, hal ve tavrmdan ilk once onu
yukan oteldeki bir Miisliiman sand1k, fa­
kat konu�masm1 duyunca da afallad1k. Her
konudan oyle emniyetle dem vuruyor, her
telden oyle kendine giivenircesine saz �ah­
yordu ki, "Sahibii'l-Hacat" Tann'mn yapt1-
g1 her i�i, her zaman ona dam�ng1 akhmza
gelebilirdi. Gizli ve omriimiizde duymad1-
g1m1z kuvvetlerin faaliyette oldugunu, Rus­
larm bize pek yakm gelmi� bulunduklan­
m, ingilizlerin anla�1lmaz, derin ve gizli bir
politikalan oldugunu ve yerli kabile reisle­
ri arasmdaki kan�1kl1klarm ayyuka �1kt1gm1
bilmedigimiz i�in o ana kadar mes'ut ya�a-
m1�t1k, halimizden memnunduk. Fakat yeni
edindigimiz ahbab1m1z, sinsi, orostopolluk1
kokan bir giiliimseme ile: "Yerde ve gok­
te, gazetelerinizde yaz1lanlardan \'.Ok daha
fazla �eyler oluyor, Horatio .. :· dedi. O mrii­
miizde yurdumuzdan d1�anya hi\'. kim1lda­
mam1�, ad1m atmam1� oldugumuzdan ada­
mm hal ve hareketleri bizi hayretten dilsize
\'.evirdi. Konu oylesine Sa\'.ma da olsa, ilim­
den, fenden ciimleler okuyor, Vedalar'a2 dair
miitalaalar yiiriitiiyor yahut da baz1 iran �a­
irlerinden rubailer tekrarhyordu; bizim ise
ilim, fen veya Vedalar ve Fars\'.a bilgi\'.ligi
ozentiligimiz olmad1gmdan, ona kar�1 duy­
dugumuz hayranhk artt1k\'.a arnyordu. Te­
ozof3 h1s1m1m, yol arkada�1m1zm birtakim
garip "m1knansiyet hassalarmdan" veya giz­
li, esrarengiz kuvvetlerden, yild1zh bir cisim
veyahut buna benzer bir �eyden, tabiatiistii
bir �ekilde ilham alm1� olmas1 laz1m geldigi­
ne kat'iyetle kanaar getirmi�ti -Olaganiis­
tii arkada�1m1zm dudaklarmdan dokiilen

' Orostopolluk: Kahpece hile, dalavere.


• Vedalar: Hinduizmin kucsal metinleri.
3 Teozof: K:linatm s1rlan, kanunlan ve bunlar iizerinde ca­

sarruf edebilme iizerine i;ah�an ki�i.

IO TAGORE Pl/ Ac1ka11 Ta�lar


en abes bir sozii bile rapm1rcasma bir vecd­
le dinliyor ve adamm konu�malanm belli er­
meksizin defterine yaz1yordu. Bana oyle gel­
di ki bu olaganiistii adam bu harekeri gordii
ve biraz da ho�land1.

Tren demiryolu kav�agma varmca, akrarma


yapmak iizere, bekleme salonuna birikrik.
Saar gecenin onu idi. Hadarda vukua gelen
bir anzadan dolay1 rrenin bir hayli gecik­
mesi ihrimali oldugunu ogrendigimizden,
yarag1m1 masanm iizerine serdim ve rahar­
c;a bir uyku kesrirmek iizere ic;ine giriyor­
dum ki, mahur olaganiisrii �ah1s, a�agida
anlaracag1m rpasah, kasren, agir ag1r doku­
maya ba�lad1. Ve elberre o gece bir riirlii go­
ziime uyku girmedi.

idari polirikaya air baz1 meselelerden c;1kan


bir anla�mazhkran oriirii, Junagarh'daki va­
zifemden aynhp, Haydarabar Nizam1'mn
hizmerine girdigim zaman, giic;lii kuvvedi
bir delikanh olmam hasebiyle, beni derhal
Baric;'deki pamuk vergilerinin rahsildarhg1-
na rayin erriler.

Barie;, ho�, sevimli bir yerdir. Susra Nehri,

Ac1kan Ta�lar II
maharetli bir rakkase gibi, kimsesiz tepele­
rin a�agismdaki ormanlarm arasmdan se­
kerek, ta�hk yollarm i.izerinde gevezelenir
ve plallarm i.istiinde bebekler gibi konu­
�ur. Nehirden yukanya yi.iz elli basamakl1k
bir merdiven yiikselir. Merdivenin i.izerinde,
nehrin agzmda ve tepelerin eteginde, 1ss1z,
mermer bir saray kar�1m1zda dikilir. Koy ile
Baricr'in pamuk pazan otede, uzaklarda ol­
dugundan etrafmda oturan, barman canh
kul yoktur.

imparator n. Mahmud �ah bu 1ss1z saray1,


bundan iki yi.iz elli yil evvel s1rf kendi zev­
ki, keyfi, heva ve hevesi icrin yapt1rm1�t1. Za­
manmda, cre�melerinden gill suyu fiskiyele­
ri fi�kinr, hafif hafif serinlik s1zan odalan­
nm soguk mermer do�emelerinde, hamam­
dan once, sacrlan peri�an, darmadagin, icri­
ne dald1rd1klan yumu�ak, pplak ayaklany­
la haznelerin duru sularm1 s1crratarak raze
iranh gencr kizlar oturur, tarlarm4 nagmele­
rine uyarak, i.izi.im baglarmm gazellerini te­
renni.im ederlerdi.

• Tar: Gitara benzeyen bir saz.

12 TAGORE Pt/ Acrkan Ta�lar


Kar gibi beyaz c;e�meler arnk akm1yor, fi�­
kirm1yor. �arkilar dinmi�tir, ayaklar, kar
gibi mermerlere arnk salmarak basmaz ol­
mu�lard1r. �imdi, buras1 bizim gibi ver­
gi toplay1c1larm, yalmzhktan bunalm1� ve
kadmlarm meclisinden yoksun kalm1� er­
keklerin geni�, kocaman merkezinden ba�­
ka bir �ey degildir. Dairemin ya�h katibi
Kerim Han orada yerle�mememi defalar­
ca bana ihtar etti. " istersen giindiizii ora­
da gec;ir, ama geceleyin asla kalma . :· dedi.
.

Ben, alayc1 bir kahkaha savurarak bu sozii­


ne ehemmiyet vermedim. Hizmetc;iler su­
lar kararmcaya kadar c;ah�acaklarm1, fakat
geceleyin gideceklerini soylediler. Ben der­
hal kabul cevabm1 verdim. Evin oyle fena
bir ismi pkm1�t1 ki, karanhk basnktan son­
ra, h1rs1zlar bile buraya yakla�maya cesaret
edemezlerdi.

Metruk saraym 1ss1zhg1, ilkin iizerime bir


kabus gibi c;oktii. Vaktimi d1�arida gec;i­
riyor, miimkiin mertebe c;ok s1ki ve uzun
uzun c;al1�1yor, sonra da yataga girip uyu­
mak iizere geceleyin halsiz, mecalsiz, yor­
gun argm eve doniiyordum. Bir hafta gee;-

Acikan Ta�lar I3
meden bina, iizerimde sihirli, efsunlu bir
hava yaratmaya, hayal, vehim alemi kur­
maya ba�lad1. Bunu tarif etmek ve insan­
lara inand1rmaya kalki�mak giicr; fakat bii­
tiin evin sanki yava�, yava�, ag1r ag1r ve du­
yurmaks1zm bir nevi mide usaresi faaliye­
tiyle beni hazmeden, oguten canh bir uzvi­
yers oldugunu hisseder gibi oldum.

ihtimal k.i, olay hen eve ad1m atar atmaz


ba�lam1�t1, ama mevcudiyetinden haberim
oldugu giinii apapk hanrhyorum.

Yaz ba�lang1c1 idi. Piyasa da durgun oldu­


gundan yapacak bir i�im yoktu. Giin ban­
mmdan biraz once, merdivenlerin ayagm­
daki suyun kenarmda bir koltukta oturu­
yordum. Susta Nehri crekilmi� ve alcralm1�­
t1. Ore yanda biiyiik, geni� bir kum parcras1
ak�am renkleriyle 1�ild1yordu. Beri tarafta,
duru, s1g sularm dibindeki crakillar parild1-
yorlard1. Hicrbir yerde ufak bir riizgar nef­
has1 yoktu ve durgun hava, yakinlardaki te­
pelerde biiyiiyiip yeti�en baharh cral1lardan

' Uzviyet: Organizma.

14 TAGORE iJtl Acikan Tailar


yiikselen bunalnc1, mrh bir koku ile agtrla�­
m1�t1.

Giine�, tepelerin ardmdan banp kaybolun­


ca; uzun, koyu bir perde giiniin sahnesinin
iizerine indi ve giin banmmda i�1k ve gol­
genin kari�ng1 zamam, araya giren daglar
boliiverdiler. Ada bir gezinti yapmak iizere
sokaga �1kmay1 dii�iindiim, tam ayaga kal­
karken ard1mdaki basamaklarda bir ayak
sesi duydum. Arkama baknm, kimsecikler
yoktu.

Vehme kap1ld1g1m1 sanarak tekrar yeri­


me oturuyordum ki, sanki bir siirii insan
merdivenlerden a�ag1 ko�u�uyorlarm1� gibi
bir'rok ayak sesleri i�ittim. Belirsizce kor­
ku 'ralmm1�, garip bir zevk, sevin'r iirperti­
si biitiin viicudumu yalay1p ge'rti; gozleri­
min oniinde tek bir cismin bulunmamas1-
na ragmen, �en, �akrak, bir gen'r kiz kafile­
sinin o yaz ak�am1, Susta'da y1kanmak iize­
re merdivenlerden a�ag1ya dogru indigini
goriir gibi oldum. Ovada, nehirde, sarayda
sessizligi bozacak tek bir seda yoktu, ama
hen, gen'r kizlarm �akadan h1zla birbirlerini

Acikan Ta�lar IS
kovalay1p, hi� fark1mda olmaks1zm nehre
dogru, yammdan ko�a ko�a ge�erken, yi.iz­
lerce �elaleler halinde bir bahar gulgulesi6
gibi co�up akan �en ve sevimli kahkahala­
nm apa�1k duydum. Onlar bana gori.inme­
dikleri gibi, anla�ilan hen de onlara gori.in­
mi.iyordum. Nehir tamamiyle durgundu,
sakindi; fakat k1p1rdamayan, s1g ve duru su­
larmm, ans1zm bileziklerle pngil �mgil oten
bir�ok kollarm prpmas1yla kan�ngm1, kiz­
larm gi.ili.i�ti.iklerini, birbirlerinin i.izerine
anhp sular s1�ratnklanm, nazh yi.izi.ici.ile­
rin ayaklannm, minik dalgac1klan, inci sa­
ganaklan halinde firlatt1klanm hissettim.

Heyecanland1m, bunun korkudan, sevin�


veya meraktan m1 oldugunu soyleyemem.
Onlan daha belli ve belirli gormek i�in gon­
li.imde �iddedi, keskin bir arzu uyand1. Fa­
kat hi�bir �ey gori.inmi.iyordu. S1rf kulakla­
nm1 kabartmakla da onlann bi.iti.in sozleri­
ni duyabilecegimi di.i�i.indi.im. Lakin bi.iti.in
gayretime, kulaklanm1 son haddine kadar
kabartmama ragmen, ormandaki �ekirgele-

6 Gulgule: Giiriiltii, panrn.

16 TAGORE f1w Ac1kan Ta�lar


rin �mrnlarmdan ba�ka bir ses duymad1m.
Bana, 250 yilm bir perdesi oniimde as1lm1�
gibi geldi ve her ne kadar ote yandaki top­
lantl tamamiyle karanhga biiriinmii� idiyse
de, bu perdenin bir ko�esini titreyerek kal­
d1np, i�erisine memnuniyetle bakabilirdim.

Ak�amm bunalt1c1 s1kmt1s1, ani bir riizgir


kasirgas1yla par�aland1. Susta'nm durgun
yiizii halelendi, bir denizk1zmm sa�lan gibi
k1vnmla�t1 ve sanki kara bir riiyadan uya­
myormu� gibi, ormandan, ak�am hiiznii­
ne biiriilii bir ag1zdan �1kan m1nlt1lar gel­
di. Buna ister ger�ek, ister hayal deyiniz; bu
goriinmeyen serabm lahzahk, siireksiz go­
riinii�ii 250 yilhk bir uzaklar diinyasmdan
aksetmi� ve bir �aki�ta kaybolmu�tu. Ace­
le, viicudu olmayan ad1mlan ve h1zh, ses­
siz kahkahalanyla yammdan siirtiiniip ge­
�en ve kendilerini nehre atan esrarh �ekiller,
s1nls1klam elbiselerini bura bura geri don­
mediler. Baharm tek bir nefesi ile riizgarlar
uzaklara savrulan rayiha gibi dagmld1lar.

Arkasmdan bunun, yalmzhg1mdan istifade


ederek beni zapteden bir peri olmas1 fikriy-
le §iddetli bir korkuya tutuldum. Cadmm,
pamuk vergilerini toplayarak ekmek para,
s1 c;:1karan benim gibi zavalh bir adam1, bir
§eytam yok etmek, mahvetmek ic;:in geldigi
muhakkakt1.

Miikemmel bir yemek yemeye karar ver,


dim. Bo§ bir mide her tiirlii devas1z hasta,
hklara kolay bir av te§kil eder. Ahs;1m1 s;a,
g1rd1m, baharat ve ghi ile mrlanmI§ miikel,
lef ve muhte§em bir moghlai yemegi haz1r,
lamas1 ic;:in emir verdim.

Ertesi sabah biitiin bu olup bitenler bana


garip, acayip bir kuruntu gibi goriindii.
Ne§e ile "Sahipler"in giydigi gibi, ba§tma
bir sola §apkas1 gec;:irdim ve arabaya bine,
rek i§ime yolland1m. 0 giin, ii<; ayhk rapo,
rumu yaz1p haz1rlayacag1m1, eve de ge<; do,
necegini umuyordum. Fakat daha sular ka,
rarmadan evim garip bir §ekilde beni s;ek,
meye ba§lamI§tI. Ne ile, hangi vas1ta ile bi,
lemiyordum. Orada, herkesin, her §eyin
beni bekledigini ve art1k bundan fazla geci,
kemeyecegimi hissediyordum. Raporumu
bitirmeden yanda b1rakarak ayaga kalkt1m.

18 TAGORE ;>ti Actkan Ta�lar


Sola �apkama giydim ve karanhk, golgeli is,
s1z yolu arabamm tak1rt1s1yla tedirgin ede,
rek tepelerin hi.izi.inli.i eteklerinde dikilen
geni�, sessiz saraya vard1m.

ilk katta merdivenler; tavam, ii� s1ra kunt


si.itunlarm payandalad1g1 si.isli.i kemerlerin
i.izerlerinden ta otelerine kadar uzanan ve
kendi derin, iss1zhgmm yi.iki.i altmda gece
gi.indi.iz inleyen �ok geni� bir salona ula�1,
yordu. Gi.in heni.iz sona ermi�, lambalar da
daha yakilmam1�n. Kap1y1 apnca, sanki bir
insan kalabahg1 tela� ve �a�kmhk ile dag1hp,
tez ka�abilmek i�in, kap1lardan, pencereler,
den, dehlizlerden, veranda ve odalardan d1,
�anya ugruyorlarm1��asma, i�eride bi.iyi.ik
bir gi.iri.ilti.i, kan�1kl1k kopar gibi oldu.

Kimseyi gormeyince, vecd dolu bir sevin�,


le sa�lanm dikilerek �a�km �a�km oldugum
yerde dikildim kald1m ve zamanla adeta U�'
mu� olan bir ltlr ve merhem kokusu burun
deliklerimde oyaland1. Bu geni� ve iss1z sa,
londa, �u kohne si.itunlarm dizisi arasmda
karanhkta durarak, hepsi de etrafimda, bu
topraktan olmayan, yabanc1 bir mus1ki ya,

Ac1ka11 Ta$lar 19
ratarak, mermer do�emelere �1nl �1nl dokii­
len s:e�melerin gulgulesini, tarlardan yiikse­
len garip bir ahengi, bezeklerin7 pngil pn­
g1l otii�iinii, ayak bileklerindeki halhalla­
rm s:mg1rnsm1; saati, vakti ilan eden s:anla­
rm sesini, nahabatm uzaklardaki nagmesi­
ni, ak�am riizganyla sallanan billur avizele­
rin �1kirnsm1, dehlizlerdeki kafeslerde bu­
lunan biilbiillerin �ak1y1�lanm, bahs:elerde­
ki leyleklerin takirnsm1 duyabiliyordum.

Derken, oyle bir biiyiiye, efsuna tutuldum


k.i, biitiin bu dokunulamayan, ula�1lama­
yan, bu topraktan olmayan hayalin, diin­
yadaki yegane gers:eklik, geri kalan her �e­
yin de sirf bir riiyadan ibaret oldugu zeha­
bma tutuldum. Ve hen, yani Tann rahmet
eylesin falan filanm en biiyiik oglu, pamuk
vergileri tahsildan s1fat1yla vazifelerimi ya­
parak, ayda 450 rupi ayhk alacak olan, her
giin k.isa bir ceket, ba�mda bir solo �apka ile
ve iki tekerlekli arabama binerek daireye gi­
den Srijut falan filan, kendi kendime oyle
�a�1lacak derecede giiliin<; bir hayal �eklin-

'Bezek: Si.is, ziynet e�yas1.

20 TAGORE Pai Acrkan Ta�lar


de goriindiim ki, o geni�, biiyiik, sessiz salo,
nun hiiziinlii lo�lugunda beklerken giiriil,
riilii kahkahalarla giildiim.

Tam bu s1rada upg1m elinde yanm1� bir


petrol lambas1yla is:eriye girdi. Beni deli sa,
mp sanmad1gm1 bilemem, fakat hakikatte
Tann rahmet eylesin falan filamn oglu Sri,
jut falan filan oldugumu, diinyanm is:inde
veya d1�mda goriinmeyen s:e�melerin dur,
madan akngm1, cilvele�tigini, goriinmeyen
parmaklarm s:ald1g1 peri tarlannm ebedi
ahenkler nagmelendirdigi bir diyarm bulu,
nup bulunmad1gm1 ancak biiyiik veya kii,
s:iik �airlerimiz soyleyebilirlerken; Baris:'re
pamuk pazarmda vergi toplad1g1mm, maa�
olarak da bu yiizden ayda 45 rupi kazan,
d1g1mm her haliikirda muhakkak oldugu,
nu hemen hanrlad1m. Petrol lambas1yla ay,
dmlanan seyyar masamda oturmu� gazete,
mi okurken, bu ruhaf hayalime, a�1n bir ke,
yifle giildiim.

Gazetemi okuyup bitirdikten ve mogh,


lai yemegimi yedikten soma, lambayi son,
diirdiim, biti�ik, kiis:iik odadaki yatag1ma

Ac1kan Ta�lar 21
uzand1m. Koruluklarm karanhg1 ile 'revre­
lenmi� Avalli tepelerinin 'rok yiikseklikle­
rinde p1nldayan bir y1ld1z, a'i'.1k pencereden
gokte, milyonlarca, milyonlarca mil oteden,
miitevaz1 bir seyyar karyolaya uzanm1� bay
vergi tahsildarma gozlerini dikmi�ti. Bu
dii�iince ho�uma gitti ve bundan hayrete de
dii�tiim. Ne zaman uyuyakald1g1m1 ve ne
kadar uyudugumu bilmiyorum; ancak hi'r­
bir ses duymamak ve herhangi bir yaban­
cmm da is:eriye girdigini gormemekle bera­
ber birden SI'i'.rayarak uyand1m. Yalmz, te­
penin iizerindeki sakit parlak y1ld1z batm1�
ve apk pencereden, yeni aym lo� 1�1g1, yap­
ngmdan sanki utamyormu� gibi, h1rs1zlama
odaya dolmakta idi.

His: kimseyi gormedim. Fakat bir �eyin beni


usul usul ittigini hissettim. Uyand1g1m za­
man kadm olan bu birisi agzm1 as:mad1, yii­
ziiklerle kaph be� parmag1yla, dikkat ve ih­
timamla kendisini takip etmemi i�aret etti.
Giiriiltii etmeden yataktan kalknm ve uy­
kulu sedalan ve uyanan akisleri ile bu met­
ruk, 1ss1z saraym say1s1z dairelerinde belki
benden ba�ka bir canh kul bulunmamasma

22 TAGORE P., Acrkan Ta�lar


ragmen, her ad1m an�ta bir k.imse uyana­
cak diye korktum. Saraym <;:ogu odalari da­
ima kapah tutuluyordu. Ben de hi<;: i<;:erile­
rine girmemi�tim.

Soluk almadan ve sessiz ad1mlarla goriin­


meyen rehberimi takip ettim -�imdi nere­
ye gittigimizi soyleyemeyecegim- ne son­
suz dar ve karanhk ge<;:itlerden, uzun deh­
lizlerden, ne de azametli divan odalarmdan
ve s:ok gizli hiicrelerden ge<;:tim.

Giizel, dilber rehberimi gorememekle be­


raber, �ekli, viicudu akl1mm goziine goriin­
mez degildi, -bu, bol yenlerinden, mermer
gibi sert ve diizgiin kollari goriinen, takke­
sinin kenarmdan yiiziine ince bir pe<;:e inen,
belinde kivrik bir hans:er bulunan bir Arap
kiz1yd1. A�k ve hayal diinyasmdan, binbir
gecelerden bir tanesi bana us:urulmu�, ken­
dimi de uykudak.i Bagdat'm karanhk dar
yollarmdan ge<;:ip a�arak tehlike dolu bir
bulu�ma yerine gidiyormu�um sand1m.

Nihayet dilber rehberim birden koyu lacivert


bir perde oniinde durdu ve sank.i a�agida bir

Acikan Ta�lar 23
�eye i�aret edermi� gibi yapti. Orada bir �ey­
cikler yoktu. Fakat ani bir iirkiintii, korku
kamm1 dondurdu. Orada, yerde, perdenin
dibinde, parlak sirmalar giyinmi�, kucagm­
da bir yalm kihs:, ayaklarm1 uzatarak otur­
mu� ve uyuklamakta olan miithi�, korkuns:
bir haremagas1 gordiigiimii zannettim. Dil­
ber rehberim, s:evik bir hareketle adamm
ayaklarmm iizerinden atlay1p a�arak gitti ve
perdenin bir ucunu kaldird1. Bir iran hah­
s1 ile do�eli odanm bir kismm1 �oylece gorii­
verdim, i<;:eride yatagm i<;:inde birisi oturu­
yordu. 0 kadm1 goremedim fakat, yalmz al­
tm i�lemeli terlikler i<;:ine gomiilii ve safran
renkli, bol �alvardan d1�anya s:1km1�, porta­
kal renkli kadife halmm iizerine kay1ts1zca
konmu� iki nefis ayaga goziim ili�ti. Bir yan­
da, mavimtirak bir billur tepsi i<;:inde birkas:
elma, armut, portakal, birs:ok iiziim salkim­
lan, iki kii<;:iik fincan ve altm yald1zh siirahi­
nin bir misafiri bekledikleri apapkn. is:erde,
yanan garip bir buhurdandan pkan rayiha­
h, sarho� edici bir buhar hislerimi adeta­
uyu�turdu, gem altma ald1.

Yiiregim s:arpa s:arpa haremagasmm ileriye

24 TAGORE Pai Ac1kan Ta�lar


uzanlm1� bacaklarmm iizerinden a�maya
kalk1�irken, adam tiksinerek birden uyand1
ve kucagmdaki pala �iddetli bir ses <rtkara,
rak mermer do�emeye dii�tii.

Miithi� bir pghk, beni oldugum yerde s1<r'


ratn. Gozlerimi a<rnm. Portatif karyolam,
da, s1nls1klam terlemi� bir halde oturmak,
ta idim; dolunay da, sabah aydmhgmda, �a,
fak vaktindeki uykusuz, yorgun bir hasta
gibi solgun goriiniiyordu ve bizim deli Me,
her Ali, her zamanki gibi, tenha yolda gi,
derken: "Geri <rekilin! Geri <rekilin!" diye ha,
g1nyordu.

i�te Arap gecelerimden bir tanesinin ans1,


zm sona eri�i boyle oldu. Fakat geride bin
gece daha vard1.

Ve giindiizlerimle gecelerim arasmda bir


uygunsuzluk ba�gosterdi. Giindiiziin, bii,
yiilii, efsunlu geceye ve bombo� riiyalan,
na soviip sayarak, yorgun argm ve y1pran,
m1� bir halde i�ime gidiyor; fakat gece olun,
ca da, i� baglan ve kosteklerde giindelik ha,
yat1m; adi, diizme, yapma, giiliin<r bir gu,

Acrkan Ta�lar 25
rur, kendini begenmi�lik numunesi gibi go­
riiniiyordu. Gece yansmdan sonra garip bir
sarho�lugun tuzagma dii�iiyor, i�inde bo­
guluyordum. 0 zaman, yazilmam1� bir ta­
rihte roliimii oynayarak, ge�mi� bir �agm
bilinmeyen bir �ahsiyetinin kahbma giri­
yor, biiriiniiyordum. Kisa ingiliz ceketim
ve s1ki, dar golf pantolonum zerrece hiivi­
yetime uymuyordu. Ba�1mda kirm1z1 kadi­
feden bir takke; bol �alvar, s1rmah bir cep­
ken ve uzun, yerleri siipiiren ipek bir elbi­
se ve mr ile rayihaland1nlm1� renkli men­
dillerimle �ik tuvaletimi tamamlam1� olu­
yor, sanki ma�ukamla bulu�manm heye­
canh umudu i�inde imi�im gibi, yast1kla­
n yiiksek bir iskemlede oturuyor, sigaram1,
giil suyu doldurulmu� bir�ok halkah nargi­
le ile degi�tirmi� bulunuyordum. Gecenin
karanhg1 basnrd1kp kendi kendilerine �o­
ziilen, aplan harikulade vakalan anlatmaya
kudretim yetmez. Bu geni�, muazzam bina­
nm merakl1, garip dairelerinde, bir mesafe­
den takip ettigim, fakat sonunda asla gore­
medigim giizel bir hikayenin par�alan, san­
ki bahar riizgarlarmm ani bir savruntusu
ile etrafta u�u�tular sand1m. Buna ragmen

26 TAGORE Pll Acikan Tailar


onian buimak, aramak ic;:in de biitiin gece
odadan odaya d0Ia�t1m durdum.

Bu uyku parc;:ac1klarmm anaforu ic;:inde,


kma kokuian ve riizgarm inieyi�Ieri arasm,
da, rayihah serpintiierle doiu hava daigac1k,
Ian arasmda, giizel, dilber ktz1 bir �im�ek
c;:ak1�1 gibi bir Iahzac1k oisun sec;:ebiliyor,
dum. Demek safran renkli pijamaiar giyen,
ktvirc1k topuklu, k1rm1z1 yumuk ayaklarm,
da ainn i�Iemeli terlikler buiunan, altm i�Ie,
meli, viicuduna t1pat1p uygun bir korse, kar
gibi beyaz ainma ve yanaklarma altm renk,
Ii kirmaian dii�en ktrm1z1 bir takke giyen
bu kiz idi.

Gene;: ktz beni c;:1Igma dondiirmii�tii. Onu


takip etmek ic;:in, odadan odaya, alt uyku
diinyasmm sihirle riiya iiikesinde insam �a,
�irttc1 hayabaniar girdabmda sokaktan so,
kaga, yoidan yoia d0Ia�t1m durdum.

Ak�amian bazan, iki yanmda hirer kandil


yanan biiyiik bir aynamn kar�1smda, bane,
dan kanmdan bir prens gibi dikkatle giyi,
nir, kendime c;:ekidiizen verirken, kendi ak,

Ac1kan Ta�lar 27
simin yam ba�mda, bir iran giizelinin ani
hayalini goriirdiim. Boynunun h1zh bir <;:ev­
rili�i, iri koyu gozlerinde parlayan derin bir
ac1 ve ihtirasm tez ve i�riyakh pk1�1; nefis
kizil dudaklarmda konu�mak isteme �iip­
hesinin s:ekini�i, goncalanan bir sarma�1k
gibi gen<;:lik ile ta<;:lanm1� giizel, narin, en­
damh ve zarif, edah yiiriiyii�ii ile siir'atle
yiikselip als:alarak dalgalanan viicudu; goz
kama�t1nc1 bir ac1, vecd ve arzu parlay1�m1
ifadeleyi�i, bir giiliimseme, bir baki� ve ipek
ve miicevherler alevi �eklinde goriiniir, son­
ra eriyip giderdi.

Tepe ve ormanlarm rayihalanyla deli dolu


bir riizgar savruntusu lambam1 sondiiriir,
hen de elbisemi bir tarafa firlat1r, gozle­
rim kapah ve viicudum hazla, zevkle iirpe­
rip y1kanarak yatag1ma uzanm1� yatard1m.
0 riizgarda, orman ve tepelerin biitiin gii­
zel kokulan arasmda, etrafimda ve sessiz
mahzun lo�luk i<;:inde bir<;:ok ok�ama, bir­
<;:ok opiiciik ve ellerin bir<;:ok nermin ve naz­
h dokunu�lan, kulaklanmda m1nltdar, al­
mmda giizel kokulu nefesler, yiizler dola­
�1rd1. Yahut da misk kokulu bir mendil de-

28 TAGORE Pt; Acikan Ta�lar


falarca yanag1ma si.iri.ili.irdi.i. Derken esrar,
h bir yilan, insam �a�1rtan, akhm ba�mdan
alari halkalanm usul usul vi.icuduma dola,
maya ba�lard1 ve agir bir nefes alarak hissiz,
lik alemine goc;er, arkasmdan da derin bir
uykuya dalard1m.

Bir ak�am sokaga c;1k1p ada gezmeye ka,


rar verdim. Evde kalmam1 rica eden kimdi
bilmiyorum, fakat o gi.in hic;bir rica, niyaza
kulak asanlardan degildim. ingiliz �apkam,
la ceketim parmakhkh bir rafta duruyor,
du, tam indirmek i.izere idim ki, Susta'nm
kumlan ve Avalli tepelerinin kuru, olgi.in
yapraklanyla sorguc;lanm1� ani bir kas1rga
ceket ve �apkam1 kapt1g1 gibi havaland1r,
d1. �en, �akrak bir kahkaha senfonisi, uzak,
la�1p gi.in bat1m1 i.ilkesinde eriyip bitinceye
kadar her ti.irli.i nagmelerden gec;erken, on,
lan finl finl dondi.irdi.i.

Ada gezmeye c;1kamad1m, ertesi gi.in de tu,


ha£ antika ingiliz ceketimle �apkam1 bul,
maktan bi.iti.in bi.iti.in vazgec;tim.

Yine o gi.ini.in gecesinin en ilerlemi� saatin,

Acikan Ta�lar 29
de, birisinin boguk, yiirek burkucu, kalp
paralay1c1 h1c;:k1nklanm duydum. Sanki
karyolanm altmdan, do�emenin altmdan, o
dev gibi muazzam saraym ta� temelinin al­
tmdan, karanhk, rutubetli bir mezarm de­
rinliklerinden bir ses acmacak bir halle ba­
girarak: ''.Ah, beni kurtar, bu koyu hayal,
oliim uykusunu ve meyvesiz riiyalar kap1la­
nm zorla kirarak ac;:1p gee;: ve egerin iistiinde
beni yanma oturt, gogsiine bastir ve tepe­
ler, ormanlardan gec;:ip, nehrin otesine a�a­
rak, beni yukandaki giine�li odalarmm s1-
cak parlakl1gma gotiir.. :· diye yalvanyordu.

Ben kimim? .. Ah hen seni nasil kurtarabi­


lirim? Bu vah�i riiyalar girdibadmdan han­
gi bogulmakta olan giizeli, insan kahb1-
na girmi� hangi ihtiras1 siiriikleyip sahi­
le ula�tiracag1m? Ah sevimli esir-i hayil!..
Nerelerde biiyiiyiip yeti�tin ve ne zaman,
hangi serin suyun, hangi kaynagm ba�m­
da, hangi hurmahklarm golgesinde... \:ol­
de yersiz yurtsuz hangi gezginin kucagm­
da diinyaya geldin? Hangi bedevi seni, ya­
bani bir sarma�1ktan kopanlan, ac;:m1� bir
gonca olan seni, annenin kollan arasm-

30 TAGORE Pt; Ac1kan Ta�lar


dan kopanp alarak, §im§ek gibi siir'atli bir
arm iizerine yerle§tirdi, yakic1 kumlan a§tl
ve hangi sultan §ehrinin esir pazarma go­
tiirdii. Orada, padi§ahm hangi subay1, se­
nin gens:liginin utangas: goncalam§ml go­
rerek, seni altmla odeyip, altm bir taht1re­
vana bindirdi ve efendisinin haremsarayma
bir armagan olarak sundu� Ve ey bu sara­
ym tarihi! Sareng'lerin8 nagmeleri, ayak bi­
leklerindeki halhallarm pnlayt§l, hans:erle­
rin ara s1ra parlayt§lan, �iraz zehrinin p1nl
p1nl yanan §arab1 ve is:e i§leyici, alev sapc1
baki§lar!.. Ne namiitenahi9 bir azamet, ne
sonu gelmeyen bir kolelik! .. Sagmdaki so­
lundaki esir k1zlar, bileziklerindeki elmas­
lar I§tklar sas:ar, yelpaze sallarlar ve sultan­
lar sultam padi§ah miicevherlerle siislii pa­
tikler is:indeki kar gibi beyaz ayaklarmm di­
binde diz s:oker ve dt§anda bir oliim haber­
cisine benzeyen fakat bir melek gibi giyin­
mi§ olan miithi§, korkuns: Hahe§ harema­
gas1 elinde yalmk1hs: beklerdi. 0 zaman ey
kiskans:hk kopiikleri; oyun, diizen, entrika

8 Sareng: Bir nevi keman.


9 Namiitenahi: Sonsuz, Ucu bucagi olmayan.

Ac1kan Ta�lar 3I
ve kaya s1ghklan ile debdebe, azamet, salta­
natmm kanla bulanm1� goz kama�t1nc1 ok­
yanusunun siiriikleyip gotiirdiigii s:ol s:is:e­
gi, hangi zalim oliimiin kiy1sma veya hangi
daha muhte�em ve daha zalim ba�ka bir iil­
keye anldm:'

Birden tam bu s1rada, kas:1k Meher Ali,


"Geri s:ekiliniz!.. Geri s:ekiliniz!.. Her �eyi
yapma, diizmedir !.:' diye bag1rd1. Gozle­
rimi as:nm. Ortahk s:oktan aydmlanm1�t1.
\:aprasim10 gelip mektuplanm1 verdi. Ah­
s:1m da bir selam s:akm1�, emirlerimi bekli­
yordu.

"Hay1r, arnk buralarda duramam" dedim.


Hemen o giin effalanm1 toplad1m ve daire­
me ta�md1m. Ya�h Kerim Han beni goriin­
ce az1c1k giiliimsedi. Kizar gibi oldum ama
ses s:1karmad1m. i�ime dald1m.

Ak�am yakla�nks:a dalgmla�maya ba�la­


d1m. Bana sanki birisine verilmi� bir soziim
varm1� gibi geliyordu; pamuk hesaplarma

•• <;:aprasi: Posta tatan.

32 TAGORE P6I Acikan Ta�lar


bakmak i�i bana tamamiyle liizumsuz, fay,
das1z gibi goriiniiyordu. Hatta Nizamm ni,
zamatm111 bile pek oyle onemli saym1yor,
dum. Hale air olan ne varsa, ekmek paras1
is:in k1mildayan, hareket eden ve s:a11�an her
�ey bana sathi12, sas:ma, manas1z ve hor go,
riiniiyordu. Kalemimi masanm iizerine fir,
lattlm, defterlerimi kapad1m, iki tekerlekli
arabama binerek daireden uzakla�t1m. Tam
sularm karard1g1 saatte arabamm mermer
saraym kap1smda kendi kendisine durdu,
gunu fark ettim. H1zh ad1mlarla merdiven,
leri tirmand1m ve odaya girdim.

is:eride ag1r bir sessizlik hiikiim siiriiyor,


du. Sanki danlm1�, ofkelenmi�ler gibi ka,
ranhk odalarm suratlan as1kn. is:im tov,
be ve pi�manhkla doluydu. Fakat etrafta
kalbimi apcak, bo�altacak veya kendisin,
den af dileyecegim his: kimse yoktu. Born,
ho� bir kafa ile karanhk odalan dola�t1m.
"Bilinmeyen"e: Ey ate�, senden us:up kas:,
maya kalk1�an zavalh, bis:are pervane, tek,

" imciyazlar.
12
Sathi: Yiizeysel.
rar sana dondii! Yalmz bu seferlik giinah1�
m1 bag1�la, kanatlanm yak ve kendi oz ale�
vinde onu yok et!.. diye terenniim edip c;ala�
bilecegim bir saz1m olmasm1 diledim.

Birden tepemden iki gozya�1 damlas1 al�


mma damlad1. 0 giin koyu bulut y1gmla�
n Avalli tepelerini karartm1�tl. Lo� ve hii�
ziinlii ormanlar ve Susta'nm isli sulan miit�
hi� bir intizar ic;inde ve iyice yorulmayacak
bir siikunetle bekle�iyorlard1. Birden, yer,
gok ve su iirperip titre�tiler, vah�i bir firn�
na kasirgas1 uzak, yolsuz ormanlardan ulu�
yarak, zincirlerini koparm1�, kuduz bir deli
gibi �im�ekten di�lerini gostererek akm etti.
Saraym iss1z salonlan kap1lanm giiriiltii ile
prparak kapad1lar ve derdin, izd1rabm ac1�
hg1 ile inlediler.

U�aklarm hepsi de dairede idiler ve lamba�


Ian yakacak kimse yoktu. Gece bulutlu ve
ays1zd1. ic;erideki derin, kesif hiiziinlii ka�
ranhkta, bir kadmm karyolanm altmda�
ki halmm iizerine yiiziikoyun yatm1�, yash,
iimitsiz parmaklanyla uzun, karmakan�1k,
peri�an sac;larm1 yakalad1gm1 ve yoldugu�

34 TAGORE P6' Ac1kan Tailar


nu sarahatle hissediyordum. Giizel alnm,
dan a�agtya dogru, kan damla damla siizii,
lerek aktyor; riizgar ac;tk pencereden ic;eriye
giirleyerek girip sel gibi akan yagmur onu
strstklam tslattrken, kah act, ha�in ve ne�e,
siz bir kahkaha ile giiliiyor, kah ic; burkucu
�iddetli htc;ktnklar kopanyor ve kah korse,
sini parc;a parc;a ederek c;tplak bagrmt yum,
rukluyordu.

Biitiin gece, ftrtma ve ktzgm, �iddetli fer,


yat, aglamalar durmak bilmedi. Siirdii, siir,
dii. Nafi.le bir kederle, karanltkta odadan
odaya dola�ttm. Ortada kimsecikler bulun,
mazken, kimi teselli edebilirdim? Boyle de,
rin bir kederle ktvranan kimdi?.. Bu tesel,
li, �ifa bulmaz dert ne zaman ba�vermi�ti? ..

Ve deli adam bagtrdt: "Geri c;ekiliniz!. Her


�ey sahte, yapma, diizmedir!.. Her �ey yap,
ma, d..uzme d.tr ...
I "

Giiniin agardtgmt ve Meher Ali'nin o miit,


hi� havada, her; zamanki feryadtyla sara,
ym etrafmda doniip durmakta oldugunu
gordiim. Birden, belki onun da vaktiyle bu

Ac1kan Ta�lar 35
evde ya�ad1g1; delirmekle beraber, mermer
�eytamn sas;t1g1 sihirli efsunla biiyiilenip
baglanarak buraya her giin gelip, etrafinda
dola�1p durdugu akl1ma geliverdi.

F1rtma ve yagmura ragmen ona dogru ko�­


tum ve sordum: "Hey, Meher Ali, sahte,
yapma, diizme olan nedirt

Adam his; cevap vermedi, beni bir yana ite­


rek, bir y1lanm agzmm etrafmda biiyiilen­
mi� bir halde us;an bir ku� gibi s;1lgm bag1-
n�lanyla saraym etrafm1 dola�t1 durdu ve
"Geri s;ekiliniz! Geri s;ekiliniz! Her �ey yap­
ma, diizme, sahtedir! Her �ey sahte, yap­
ma, diizmedir ?..:' diye, tekrarlayarak iimit­
sizce gayretlerle kendi kendisini korumaya
ugra�t1.

Bardaktan bo�amrcasma yagan yagmur­


da, s;1lgm gibi ko�arak daireme geldim ve
Kerim Han'a : BU.ti.in bu olup bitenlerin
manasm1 bana anlat. BU.ti.in bunlar ne de­
mek oluyor�.:· dedim.

ihtiyar adamdan ogrendigime gore: Vak-

36 TAGORE Pai Ac1kan Ta�lar


tiyle bu saraym is;ini, say1s1z, zerrece
miikafatland1nlmam1� ihtiraslarm ve tat­
min olunmam1� arzular, isteklerin, l�il 1�11
yanan plgm zevk ve safanm kavurucu, kip­
kiz1l ve dumanh alevleri kaplam1�; pars;alan­
m1� limit ve kalp agn ve s1z1larmm lanetleri;
oraya yakla�may1 deneyecek her canh kulu
yiyip yutmaya haz1r, as;hktan, kithktan pk­
m1� bir di�i ejderha gibi her ta�m1 susatm1�
ve ac1knrm1�tl. Bu sarayda birbiri arkasma
iis; gece kalanlardan, aklm1 kaybetmek pa­
hasma kas;1p kurtulan Meher Ali'den maa­
das1, bu zalim, gaddar ag1zdan yakas1m s1y1-
ramam1�, kurtaramam1�tl. Sordum: "Benim
kas;1p kurtulmam is;in his;bir s;are yok mut

ihtiyar adam: "Bir s;are var ama o da pek


giis;. Bunun ne oldugunu sana soyleyece­
gim. Yalmz ilkin, vaktiyle bu zevk ve safa
saraymda ya�am1� bulunan gens; bir iranh
k1zm hikayesini dinlemelisin. Yeryiiziinde
bundan daha garip veyahut daha ac1 bir su­
rette yiirek pars;alayan bir facia oynanma­
m1�tlr.. :' dedi.

Tam bu sirada kuli'ler trenin gelmekte ol-

Acikan Ta#ar 37
dugunu haber verdiler. Vakit bu kadar c;:a­
buk mu gec;:mi�ti? Tren gardan ic;:eriye girer­
ken, acele acele effalanm1z1 toplad1k. An­
la�ilan uykudan yeni kalkm1� bulunan bir
ingiliz bay1, istasyonun adm1 okumaya c;:a­
h�arak, birinci mevki bir vagonun pence­
resinden d1�anya bakiyordu. Gozi.i bizim
yol arkada�1m1za ili�ir ili�mez, Hello! diye
seslendi, onu kendi kompart1manma ald1.
ikinci mevki vagona girerken adamm kim
oldugunu, hikayenin sonunun nas1l bittigi­
ni ogrenmek firsatml bulamad1k.

'f\.dam bizi ac;:1ktan ac;:iga budala yerine ko­


yarak, bizimle eglendi. Hikayesi ba�mdan
sonuna kadar uydurma, hayal mahsulii­
di.ir..:' dedim. Bu soziimii ta.kip eden tart1�­
ma, teozof h1s1m1mla aramda omi.ir boyu
si.irecek bir dargmhkla neticelendi.

38 TAGORE Pal Ac1kan Ta�lar


ZAFER

0 prenses Ajita idi. Ve kralm saray �airi Na,


rayan onu asla gormemi�ti. Krala yeni bir
�iir in�at ettigi13 giinlerde, sesini, avlunun
epeyce yukarismdaki balkonda oturan, go,
riinmeyen dinleyicilerin tam duyabilecekle,
ri mertebeye kadar yiikseltirdi. 0, mukad,
deratm1 idare eden, tanmmaks1zm, goriil,
meksizin parlak 1�1kla birlikte donen seyya,
renin bulundugu ve ula�amad1g1 yild1z iii,
kesinden yukarilara �arkilarim yollard1.

Perdenin arkasmda kim1ldanan bir golgeyi


se<rer gibi olurdu. Kulagma uzaktan pnla,
yan bir ses gelir ve onu, her ad1mda minik

13 in�at etme: Bir �iiri, bir edebiyat eserini topluluk oniinde,

yiiksek sesle ve gerektigi bi�imde okuma.

Zafer 3 9
altm cring1raklan oten ayak bileziklerini ta­
hayyiile sevk ederdi. Ah, Tann'nm dii�kiin­
ler iizerindeki �efkati gibi arzm toz ve top­
ragmda yiiriiyen tozpembe narin ayaklar !...
�air, 0 ayaklan altm cring1raklarm ahengiyle
�arkilanm dokudugu kalbinin mihrabma
yerle�tirmi�ti. Perdenin arkasmda kim1lda­
yanm kimin golgesi oldugunu ve ayak bi­
leklerinin, c;:arpan kalbinin temposuyla �ar­
ki soyleyen kime air bulunduguna dair asla
aklma bir �iiphe gelmemi�ti. Prensesin ne­
dimesi Manjari, nehre giderken �airin evi­
nin oniinden gec;:er ve onunla gizliden giz­
liye bir kac;: laf etmek hususunda bir giinii
bile kac;:1rmazd1. Yolu iss1z ve memlekete
lo�lugun golgesini sinmi� bulunca, cesaret­
le �airin odasma girer ve hal1smm bir ucuna
ili�irdi. Nedimenin pec;:esinin rengini sec;:­
mekte, sacrinm c;:ic;:egini taki�mda arnk bir
ihtimamm ni�anesi vard1.

Ahali bazan giiliimser ve hakkinda fis1lda­


�1rlard1. Bundan dolay1 da ay1planamazlar­
d1. Zira �air �ehhar, bu bulu�malarm ken­
disi ic;:in saf bir ne�e te�kil ettigi hakikatini
asla gizlemek kiilfetine katlanm1yordu. Ne-

40 TAGORE flt; Acikan Ta�lar


dimenin ismi cricrek filizi manasma geliyor­
du. iriraf edilmeli ki, alelade bir fani icrin bu
ismin �irinligi, tathhg1 ba�h ta�ma kafi idi.
Fakat �air, bu isme kendisi de bir �ey kat­
t1 ve nedimeyi bahar cricreklerinin filizi diye
crag1rd1. Ve alelade faniler ba�lanm sallad1-
lar ve "ya!.:' diye soylendiler.

�airin, terenniim eyledigi bahar �arkilarm­


da bahar cricreklerinin filizlerinin methi apa­
pk tekerriir ediyor; kral bunlan duyunca
gozlerini kirp1yor ve ona giiliimsiiyor, �air
de giiliimseyerek cevap veriyordu.

Kral ona �u suali soruyordu: 'l\.rmm vazife­


si bahar meydamnda sadece v1z1ldamak mi-
dir.;J"

�air de: "Hay1r, fakat aym zamanda bahar


cricreklerinin �erbetini, bahm da emmektir.. :·
diye cevap veriyordu.

Ve kralm salonunda bulunanlarm hepsi de


giilii�iiyorlard1. Prenses Ajita'nm da nedi­
mesinin kendisine verilen bu ismi kabulle­
ni�ine giildiigii rivayet olunuyor; Manjari
de icrin icrin seviniyordu.

Zafer 41
i�te boylece hakikatle yalan dolan hayatta
birbirine kan�1r ve Tann'nm yaptigma kul,
kendi siisiinii; bezegini katar.

Yalmz �airin terenniim ettikleri tam "haki�


katler" idi. Mevzu: Seven ilih: Kri�na. Se�
vilen Radha, ebedi erkek ve ebedi kadm; za�
manm ba�lang1cmdan beri gelen keder ve
sonsuz sevins:ri. Bu �arkilarm hakikati, di�
lenciden tutunuz kralm kendisine kadar
herkes tarafmdan biitiin kalpleriyle tecriibe
edilmi�ti. �airin �arkilan herkesin agzmda
idi. Aym daha p1nldamas1 ve yaz riizgirmm
en hafif bir �ekilde fis1ldamas1yla onun �ar�
k1lan pencerelerden, avlulardan, yelkenliler�
den, yol kenarlarmdaki golgelerden say1s1z
sesler halinde memlekete dokiiliir, akard1.

Boylece, giinler saadetle ges:ri. �air teren�


niim etti, kral dinledi, dinleyenler alki�la�
d1, Manjari nehre giderek �airin odasmm
oniinden ges:ti, tekrar geldi ges:ti, golge per�
deli balkonun ardmda gos:tii ve minik altm
s:mgiraklar uzaktan ottii.

Tam o sirada, bir �air, cenuptaki evinden

42 TAGORE Pl/ Acikan Ta#ar


kalkarak zafer yoluna dogruldu. Amarpur
kralhgmda Kral Narayan'a geldi. Tahtm
oniinde durdu ve krah metheden bir m1s­
ra okudu. Gelirken biitiin saray �airlerine
meydan okumu� ve zafer seyram anzas1z
ges:mi�ti.

Kral �airi hiirmetle, �erefle kabul etti ve:


"$air': dedi, "Sana ho� geldin derim.. :·

$air Pundarik, gururla cevap verdi: "Sahib,


harp anyorum."

Krahn saray piri $ehhar, ilham perisi mu­


harebesinin nas1l yap1lacag1m bilmiyor­
du. Gece uyumam1�n. Me�hur Pundarik'in
heybeti, boy posu, gosteri�i, bir pala gibi
k1vnk sivri burnu, bir tarafa yaslanm1�
magrur ba�1, karanhkta �airin muhayyilesi­
ni kabusland1rm1�t1.

$ehhar sabahleyin iirkek, titrek bir kalple


meydana girdi. Tiyatro halkla dolmu�tu.

$air rakibini giiliimseyip egilerek selamlad1.


Pundarik buna ba�1mn hafifbir iti�iyle mu­
kabele etti ve yiiziinii, manah bir giiliimse-

Zafer 43
me ile kendisine peresti�14 eden muakkiple­
rinin 15 halkasma <;:evirdi.

$ehhar, baki�lanm yukanda, iistteki per­


deli balkona kaldird1 ve "Eger hen bugiinkii
miicadelenin galibi olursam sahibem, senin
muzalfer ismin �ahlanacak .. :· diyerek i<;:in­
den, zihninden sevgilisini selamlad1.

Borazan ottii. Biiyiik kalabahk krala zafer


dileyen avazelerle haykirarak ayaga kalk­
tl. Beyaz, sade bir elbise giymi� olan kral,
kayan bir sonbaharm riizgan gibi agir agir
salona girdi ve tahtma oturdu. Pundarik
ayaga kalkt1 ve geni�, biiyiik salon sessiz­
lige gomiildii. $air, ba�1 yukanya kalk1k ve
kabarm1� bir halde, giirleyen sesiyle, kral
Narayan'm medih ve sitayi�ini terenniime
ba�lad1. Kelimeleri kopiiren dalgalar gibi
salonun duvarlarmda padad1 ve dinleyen
kalabahgm kaburgalarmda takirdarm1� gibi
oldu. Narayan ismine tiirlii tiirlii manalar
veri�indeki ve bu isimlerin her bir harfini,
tiirlii tiirlii bulu�larla m1sralarmm agmda

•• Peresti�: Tapmma, delicesine sevme.


•s Muakkip: izleyen.

44 TAGORE Pl/ Ac1kan Ta?lar


orii�iindeki maharet, �a�km dinleyicileri,
nin adeta nefeslerini tik.iyordu.

Yerine oturduktan bir kas: dakika sonra


sesi, kral saraymm avlusunun say1s1z sii,
tunlannda ve binlerce samit kalplerde ihti,
zaz etti. Uzak iilkelerden gelmi� olan fazil
iistadlar sag ellerini kald1rdilar ve "varol!..:'
diye bag1rdilar..

Kral, $ehhar'm yiiziine bir baki� firlattl ve


$ehhar da cevap olarak kederle dolu goz,
lerini bir miiddet efendisine dogru kald1r,
d1 ve sahildeki vurgun bir geyik gibi ayaga
kalkti. Yiizii solmu�tu, mahcubiyeti adeta
bir kadmm mahcubiyetini and1nyordu, ana
s:izgileri narin olan gens:, taze viicudu, tip,
ki en kiis:iik bir temas neticesinde ahenk,
le s:aglamaya amade, s1kica gerili bir Vina'ya
benziyordu.

Soze ba�lad1g1 zaman ba�1 egikti, sesi yava�


s:1k1yordu. ilk bir kas: m1sra adeta duyulma,
d1 bile. Ondan sonra, agir ag1r ba�1m kal,
d1rd1 ve tath, berrak sesi, titrek bir ate� ale,
vi gibi semaya yiikseldi. $air, mazinin kay,

Zafer 45
bolmu§ olan kralhk hanedanmm eski efsa,
nelerinden ba§lad1 ve bu hanedanm uzun
kahramanhk ve e§siz §efkat, semahat de,
virlerinden bahsederek asnm1za kadar gel,
di. Baki§lanm kralm yiiziinde diigiimledi
ve halkm hanedana kar§l besledigi biitiin
geni§ ve ifade edilemeyen sevgisi, §ark1sm,
da buhur gibi havaya yiikseldi ve tahn her
tarafmdan s:evreledi. Zang1r zang1r titreye,
rek yerine oturdu, son sozleri §Unlar oldu:
"Sahibim, kelime oyununda belki yenilebi,
lirim, fakat sana olan sevgimde yenilmem .. : '

Dinleyenlerin gozlerine ya§lar doldu ve ta§


duvarlar zafer haykin§lanyla sars1ld1.

Hislerin bu umumi ta§kmhg1yla alay edip,


ba§mm azametli bir hareketi ve tahkir edi,
ci istihzah bir tebessiimle Pundarik ayaga
kalkn ve toplannda bulunanlara §U suali
firlatt1: "Kelimelere iistiin olan ne vard1r?.:'
Bir anda salon tekrar sessizlige dald1.

0 zaman, bilginin harikulade bir niimayi,


§iyle, Pundarik isbat etti ki, ilk iptidada16,

'6 iptida: Ba�lang1ir.

46 TAGORE P., Ac1kan Ta�lar


kelime vard1 ve bu kelime de Tann'd1r. Eski
yaz1lardan bircrok misaller kiimeledi ve ke,
limenin, yer ve gokte bulunan her �eyin iis,
tiine oturabilecegi yiiksek bir mihrap kur,
du: Heybetli sesiyle sualini tekrarlad1: " Ke,
limelere iistiin olan ne vard1rt

Gururla etrafma bakmd1. Hier kimse onun


meydan okuyu�unu kabule cesaret edeme,
di ve Pundarik, kurbamm tamamiyle yiyip
doymu� olan bir arslan gibi ag1r ag1r yerine
oturdu. Bilginler "varol! .. :' diye bagirdilar.
Kral, hayret icrinde agzm1 a�madan oturdu
ve �air �ehhar, bu harikulade bilginin ya,
nmda esamisinin okunmayacagm1 anlad1.
Toplantt o giin icrin dagild1.

�ehhar ertesi giinii �arkism1 i�lemeye ko,


yuldu. Bu a�k fliitiiniin nefesleri, ilk defa
olarak Vrinda Ormam'mn siikuta bogu,
lu havasm1 dalgalandird1g1, �a�1rtt1g1 gii n,
de oldu. �oban kanlan, bu fliitii cralanm
kim oldugunu ve �arkmm nereden geldi,
gini bilemediler. Bu ses sanki bazan cenup
riizgarmm kalbinden, bazan da tepe iistle,
rinin dagm1k bulutlarmdan gelir gibi go,

Zafer 47
riindii. Bu, bir bulu�mak vaadi haberiyle
tuhl iilkesinden geldi ve keder i'j'. 'j'.eki�i ile
gurubun kenarmdan yiizerek akti.

Yild1zlar, gecenin riiya, hiilyalanm ahenk,


le sele hogan aletin duraklarma benziyor,
du. Mus1ki sanki hep birden, her taraftan,
tarlalardan, fundahklardan, golgeli patika,
lardan, tenha 1ss1z yollardan, gogiin eriyen
maviliklerinden ve 'j'.imenin hiizmelenen
ye�illiklerinden saphr, fi�k1nr gibi idi. On,
lar ne bunun manasm1 anhyor, ne de kalp,
lerinin arzulanm soyleyecek kelimeleri bu,
labiliyorlard1. Gozlerine ya�lar doluyor ve
omiirleri, nihayeti, kemali olacak olan bir
oliimiin i�tiyakm1 besler gibi idi.

�ehhar, dinleyicilerini unuttu, kuvvet ve


kudretinin bir rakip ile mihenge vuruldu,
gunu unuttu. Bir yaz riizgarmdaki yaprak,
lar gibi titre�en ve h1�ildayan dii�iinceleri
arasmda tek ba�ma ayakta durdu ve fliitiin
�arkism1 terenniim etti. Aklmda, kafasmda
bir golgeden �eklini alm1� olan bir resmin
hayali ve uzaktan gelen bir ayagm belirsiz
'j'.mlayi�larmm aksisedas1 vard1.

48 TAGORE Pll Acrkan Ta�lar


Yerine oturdu. Dinleyicileri tarif edemeye�
cekleri bir hazzm, muazzam ve mi.iphem
bir hazzm kederi ile titrediler ve onu alki��
lamay1 unuttular. Bu his kaybolup uzakla�
�mca Pundarik tahtm oni.inde dogrularak
ayaga kalkri ve rakibine meydan okuyarak
seven ile sevilenin kim olduklanm anlatma�
ya davet etti. Ki.istahs:a etrafma bakmdi. iz�
leyenlerine giili.imsedi ve tekrar sordu: "Se�
ven Kri�na kimdir:' ... Sevilen Radha kim�
d.ir .;J .."

Arkasmdan bu isimlerin koklerini ve


manalarmm muhtelif tefsirlerini inceleme�
ye ba�lad1. Tam ve mi.ikemmel bir maharet�
le �a�kma donmi.i� olan dinleyicilere meta�
fizigin mi.iteaddit mekteplerinin bi.iti.in in�
celiklerini sundu. Bu isimlerin her bir har�
fini arkada�mdan ayird1 ve zalim bir man�
t1kla onu, yeni ba�tan kald1np, kelime i.is�
tadlarmm en kurnazmm bile asla tahayyi.il
edemedigi bir manaya bi.iri.imek is:in, topra�
ga sersem bir halde di.i�i.inceye kadar takip
etti. Bilginler plgma donmi.i�lerdi. Gi.iri.il�
ti.i, patirtl ile Pundarik'i alk1�ladilar ve aha�
li de, bir zeka mucizesi tarafmdan hakikat

Zafer 49
perdesinin son ortiisiiniin parampars:a edi­
li�i ile o giin �ahit olduklari katiyete aldana­
rak onlara uydular. Onun bu ihti�amh fiili­
nin icra �ekli o kadar ho�larma gitti ki, bu­
nun altmda nihayet bir hakikat bulunup
bulunmad1gm1 kendi kendilerine sormay1
unuttular.

Krahn ak11, fikri, zihni hayrete bogulmu�­


tu. Hava, muhit biitiin mus1ki hiilyasmdan
tamam1yla silinmi�, s1yrilm1�t1 ve etrafm­
daki diinya hayali ince, zarif ye�il tazeligin­
den pkm1�; dokiilmii� ta�larla serdendiril­
mi� ve diizeltilmi�, bir ana yol muhkemligi
halini alm1�tl.

Orada, toplanm1� olan ahaliye �airleri, bu


kadar kolayhkla yiiriiyen, ilerleyen; dii�iin­
ce ve kelime diinyasmdaki her ad1m at1-
�mda biitiin goniilleri yere seren dev'e na­
zaran sadece bir s:ocuk gibi goriiniiyordu.
ilk defa olarak ayan beyan belli oluyordu ki
$ehhar'm yazd1g1 �iirler abesin abesi basitti
ve bunlari kendilerinin yaz1�1 da sadece bir
tesadiiften ileri gelmi�ti. Bu �iirler ne yeni,
ne giis:, ne terbiyevi, ne de liizumlu �eylerdi.

50 TAGORE Pt/ Acikan Ta�lar


Kral, sessizce �airini te�vik ve tahrik ede­
rek son bir gayrette bulunmak iizere, kes­
kin bak1�lanyla onu k1�k1rtmak istedi. Fa­
kat �ehhar farkma varmad1, aldirmad1 ve
yerinde m1hh kald1.

Kral hiddetle tahtmdan a�ag1ya indi. inci


gerdanhg1m c;:1kard1 ve Pundarik'in ba�ma
takt1. Salonda bulunan herkes alki�lad1. En
yukandaki balkondan h1�irdayan elbisele­
rin ve altm c;:mgiraklar as1h bel kemerleri­
nin hareketlerinin c;:1kard1g1 hafif sesi geldi.

Gitgide kiic;:iilen aym karanhk bir gecesi idi.


�air �ehhar kitap raflarmdan biitiin yazma
niishalarm1 indirdi ve yere y1gd1. Bunlarm
baz1larmda, adeta biitiin biitiin unutmu�
oldugu ilk zamanlarda yazd1gi yaz1lar vard1.
�uradan buradan baz1 kis1mlanm okuya­
rak sahifeleri c;:evirdi. Biitiin bunlarm hep­
si kendisine pek bic;:are, iptidai, alelade keli­
me ve kafiyelerden miirekkep �eyler gibi go­
riindii. Birer hirer kitaplanm yirtarak pa­
ramparc;:a etti, ic;:inde ate� bulunan bir kiipe
att1 ve: "Sana, sana ey benim giizelim, benim
ate�im. . . Biitiin bu ho� senelerde sen benim

Zcifer SI
i�imde yanmakta idin. Hayat1m eger bir al­
tm par�as1 olsayd1, mihenkten daha parlak
olarak �1kard1, fakat hayat1m �ignenmemi�
bir ot tutam1dir ve ondan bu bir avu� kiil­
den ba�ka hi�bir �ey kalmad1.

Gece ilerledi. $ehhar pencerelerini ardma


kadar a�t1. Yatagmm iistiine serdigi beyaz
�i�eklerden, yaseminler, krizantemler ve la­
leler serpti ve yatak odasma evinde bulu­
nan biitiin lambalan ta�1yarak hepsini yak­
t1. Sonra bir nevi zehirli kokiin usaresiyle
bah kan�tirarak i�ti ve yatagma uzand1.

Kapmm d1�mdaki dehlizde altm bilezikler


t1kirdad1 ve riizgarla odaya ince, miiessir bir
koku girdi, doldu.

$air, gozleri kapah: "Sahibem, nihayet kole­


ne ac1dm da onu gormeyi mi geldin:"' dedi.

Tatl1 bir ses: "$airim, geldim..." diye cevap


verdi.

$ehhar gozlerini a�t1 ve yatagmm onun­


de bir kadm hayali gordii. Gorii�ii karanhk

52 TAGORE Pai Acikan Ta�lar


ve bulamkt1. Ve kalbinin gizli mihrabmda
tahdand1rarak saklad1g1 bir golgeden viicut
bulan hayalin, son anmda yiiziine bakmak
icrin d1� diinyaya cr1km1� oldugunu sand1.

Kadm: "Ben Prenses Ajita'y1m" dedi.

$air biiyiik bir gayrede dogrularak oturdu.

Prenses onun kulagma fis1ldad1: "Kral sana


adaletle muamelede bulunmad1. Miicadele�
de kazanan sendin �airim ve hen seni zafer
tac1yla tacrland1rmak icrin geldim.

Prenses kendi boynundan cricrek crelengini


cr1kard1. $airin ba�ma takt1 ve �air oliimle
vurularak yatagma dii�tii.

Zafer 53
VAKTiYLE
B i R HUKUMDAR
VARDI

Vaktiyle bir hiikiimdar vard1. \=ocuklugu,


muzda peri masalmdaki hiikiimdarm kim
oldugunu bilmeye ihtiyas: yoktu. Adi is,
ter $iladirya, ister $aliban olsun; ister Ka�i
veya Kananj'da otursun ehemmiyetli degil,
di. Yedi ya�mdaki bir oglan s:ocugunun kal,
bini zevkten, sevins:ten giim giim att1ran
�ey, �u ba� hakikat biitiin gers:eklerin gers:e,
gi idi: "Vaktiyle bir hiikiimdar vard1 .. : '

Bugiinkii, asri devrin okuyuculan daha k1h


kirk yaran dosdogrucudurlar. Bir hikayenin
boyle bir ba�lang1cm1 duyunca, derhal ten,
kit ve �iiphe edici oluveriyorlar. Fen 1�1lda,
gm1, onun efsanevi sisine tutuyor ve soru,
yor1ar; "H ang1 kral;J. .."
.

Vaktiyle Bir Hukumdar Vardr 55


Hikayecilere gelince, onlar da sozlerinde
daha kesin olmu�lardir. Arnk, eski, miip�
hem "bir hiikiimdar vard1.. :' ciimlesiyle ye�
tinmiyor, onun yerine derin bir bilgi edas1
takmarak, �oyle ba�hyorlar: "Vaktiyle Aja�
tasatru isminde bir hiikiimdar vard1 .. :' Bu�
nunla beraber, bugiinkii okuyucunun me�
rak1 pek oyle kolayhkla tatmin edilemez.
Fenni gozliiklerinin arkasmdan, muharrire
goz kirp1yor ve tekrar soruyor: "Hangi Aja�
tasatru .� ..."

Muharrir devam ediyor: "Her mektep s:o�


cugu bilir ki, Ajatasatrular iis: tane idiler.
ilki milattan evvel, yirminci as1rda dog�
mu�tu ve otuz iki ayhk gibi nazik bir ya�ta
oldii. Herhangi giivenilir, inamhr bir kay�
naktan, saltanatmm teferruath hikayesini
bulmanm, elde etmenin imkans1z olu�una
s:ok iiziiliiyorum. ikinci Ajatasatru'yu ta�
rihs:iler daha iyi bilir, tamrlar. Tarih ansik�
lopedisine bakacak olursamz .. :'

Bu esnada, bugiinkii okuyucunun �iipheleri


silinip gitmi�tir. Muharririne his: s:ekinme�
den tamamiyle inanabilecegini ihsas eder.

56 TAGORE Pai Ac1kan Ta�lar


Kendi kendisine �oyle der: Eh, hem ogreti­
ci, hem de ileri hamlesi olan bir hikaye din­
leyecegiz...

Ah, aldanmay1 hepimiz ne kadar da severiz.


Cahil samlmaktan gizlice iirker, korkanz.
Ve nihayet, eninde sonunda da cahil olarak
kahnz, yalmz bu cehaletimiz uzun ve pp­
ra�1k bir �ekilde olmu�tur.

ingilizce bir atasozii vard1r: "Bana sual sor­


ma, sana yalan soylemeyeyim" derler. Bir
peri masah dinleyen yedi ya�mdaki �ocuk
bunu pek iyi anlar, kavrar. Masai anlat1hr­
ken de sorguya kalki�maz. Boylece, masalm
saf ve giizel sahteligi, yapmahg1, tak1�tirma­
hg1 bir bebek kadar masum ve pplak, ha­
kikatin kendisi kadar �effa£ kaynayan raze
bir kaynak kadar duru kahr. Fakat pgda�­
lanm1zm bilgi� ve ag1r, sakil yalam, ger�ek
hiiviyetini ortiilii ve sanh tutmak zorun­
dadir. Ve eger herhangi bir yerde en kii�iik
bir kandirma menfezi meydana �1kanlacak
olursa, okuyucu afiflikten dogan bir nefret­
le yiiziinii, sirtm1 �evirir, muharrir de goz­
den dii�er.

Vaktiyle Bir Hukumdar Vard1 57


<:;ocukken, gen'f iken biitiin giizel, tath �ey­
leri anlard1k. Bir peri masalmm �irin taraf­
lanm da kendimize mahsus yamknaz bir
fen usuliiyle bulur, ke�federdik. Bilgi gibi
faydas1z �eylere asla aldirmazd1k. Biz yal­
mz hakikati severdik. Ve hile ve mugala­
tadan17 uzak kii«fiik kalbimiz billurdan ha­
kikat saraymm nerede oldugunu ve buraya
nas1l ula�1lacagm1 pek iyi bilirdi. Fakat bu­
giin, bizden sahifelerce mii�ahhas deliller
yazmam1z isteniyor, oysaki hakikat sadece
�udur: "Bir hiikiimdar var idi .. :
'

Peri masalmm anlat1ld1g1, Kalkiita'daki o


geceyi pek iyi, canh olarak hanrhyorum.
Yagmur ve firtma durmadan devam etmi�­
ti. Biitiin �ehri sel kaplam1�t1. Bizim so­
kakta su dizboyu olmu�tu. i«fimde, hoca­
nm o ak�am gelmesine bir mini «fikacag1-
na, adeta kesinlige varan zorlama bir iimit
vard1. Tahtabo�un18 en dip ko�esinde tabu­
reye oturmu�, 'farpmas1 gitgide h1zla�an bir
kalple yola bakiyordum: bir an bile gozleri­
mi yagmurdan ayirm1yor, yag1� az1c1k hafif-

'7 Mugalata: Yamltmaca.


18 Tahtabo�: Teras.

58 TAGORE Pai Acika11 Ta#ar


lemeye ba�laymca da, biitiin varhg1mla dua
ediyor: "Yarabbim, ne olur, saat yedi bus:u,
gu ges:inceye kadar biraz daha yagmur ver !"
diyordum. Zira Kalkiita'nm bir ko�esinde,
ki bis:are bir s:ocugu, bir ak�am, hocasmm
oldiiriicii pens:elerinden kurtarmak is:in,
yagmurdan ba�ka bir suretle faydalanmaya
ihtiya<; olmad1gma inanmaya bayag1 bayag1
haz1rd1m. Duam1 kabul etmediyse de, her
haliikarda, fiziki tabiatm daha biiyiik kanu,
nuna uyarak yagmur dinmedi, yagmaktan
vazges:medi.

Fakat ne yaz1k ki... hocam da yolundan


donmedi, caymad1.

Tam vaktinde, yolun donemecinde, gittik,


s:e yakla�an �emsiyesini gordiim. is:imde,
ki biiyiik iimit kabarc1g1 patlad1 ve kalbim
bir halon gibi soniiverdi. Gers:ekten, eger
oliimden sonra, cinayetleri cezalandiracak
miicazat19 varsa, hocam, hayata hen olarak
gelecek, ben de hocam olarak dogacag1m.

�emsiyesini goriir gormez, var giiciimle an,

19 Miicazat: Ceza.

Vaktiyle Bir Hukumdar Vard1 59


nemin odasma ko�tum. Annemle, ninem
kar�1hkh oturmu�, lamba 1�1gmda iskambil
oynuyorlard1. Odadan ic;:eriye ko�arak gir­
dim, yatagm iizerine, annemin yamna ken­
dimi attlm ve dedim: "Camm annem, hoca
gelmi�, ba�1m da oyle agnyor ki; bugiin ders
yapmasam olmaz m1t

Hic;:bir yeti�memi� c;:ocuga, bu hikayeyi


okumasma izin verilmeyecegini umar ve
ders kitaplanyla mektep alfabelerine alma­
yacaklarma samimiyetle inanmak isterim.
Zira hareketim miithi� surette fena idi, bu
yiizden de hic;:bir cezaya ugramad1m. Aksi­
ne zalimligim, ba�anyla tac;:land1.

Annem bana "Pekala!..:' dedi ve u�aga do­


nerek: "Hocaya, evine gidebilecegini soyle­
yiniz!" dedi.

Eskisi gibi oyununa devam ettigine ve be­


nimle de alakadar olmad1gma gore, anne­
min hastahg1m1 pek de merak edilecek gibi
bulmad1g1 apaydmd1. Ben de ba�1m1 yast1ga
gomerek, keyfimce sevinerek giildiim. An­
nemle hen, birbirimizin halinden pek iyi
anhyorduk.

60 TAGORE Pai Acikan Ta�lar


Fakat yedi ya§mdaki bir <;ocugun sozde has­
tahgm1 devam ettirmesinin ne kadar gii<;
olabilecegini herkes bilmelidir. A§agt yuka­
n bir dakika sonra, biiyiik anneme kancay1
taktim ve "Nine, bana bir masal soyle!" de­
dim.

Bunu bir<;ok kereler soylemem laz1mgeldi.


Ninemle annem iskambil oynuyorlard1.
Nihayet, annem bana: "\:ocuk uslu dur,
bekle de oyunumuz bitsin!.:' dedi. Fakat
hen dayatt1m: "Nine, bir masal soyle, ne
olursun!..:' dedim. Anneme oyunlanm er­
tesi giin de bitirebileceklerini, ninemi, bana
§Uradan buradan masal soylemeye rahat b1-
rakmasm1 bildirdim.

Nihayet, annem dayanamad1, kartlan elin­


den atti: "Ben ha§a <;1kam1yorum. Bari sen
dedigini yap!..:' dedi.

Annem dizginleri ele verince, ninemin iize­


rine hiicum ettim. Elini yakalad1m, sevin<;le
raks ederek, onu siiriikleyip cibinligin i<;ine
<;ektim, yatag1mm iizerine oturttum. Heye­
cammdan, yast1g1m1 iki elimle yakalayarak,

Vaktiyle Bir Hukumdar Vard1 6I


ne§'e ile zip zip sis:radim durdum; az bus=uk
da sakinle§ince, "Haydi, masal soyle nineci,
w. I
gim... " ded"im.

Biiyiik annem devam etti: "Ve bu hiikiim,


darm bir sultam, kansi vardi.. : '

Ba§langi<;: fena degildi. Hiikiimdarm yalmz


bir kansi vardi.

Peri masallarmdaki hiikiimdarlarm, sul,


tanlara malik bulunmak hususunda fazla,
ca miisrif olu§lan tabii sayihr ve her ne za,
man bir masalda iki sultan olursa iiziiliiriiz.
\:iinkii sultanlardan bir tanesinin kederli
olacagi muhakkaktir. Fakat biiyiik annemin
masalmda tehlike savu§turulmu§tu. Evet,
hiikiimdarm sadece bir sultam, kansi vardi.

Arkasmdan, hiikiimdarm hi<;:bir oglu olma,


digmi ogrendik. Yedi ya§mda iken, bir insa,
nm oglu yoksa iiziilmemek icap ettigini dii,
§iinemezdim. Belki de ileride s:ocugu olabi,
lirdi.

Hiikiimdarm, saraymdan uzakla§ip bir oglu


diinyaya gelmesi i<;:in, perhize girip itikafa

62 TAGORE i'al Ac1kan Ta#ar


�ekilmek iizere ormana gittigini duydugu,
muz zaman da pek oyle fazlaca heyecanlan,
mad1k. Berri ancak bir �ey, ormana gitmeye
zorlayabilirdi. 0 da, hocamm elinden kur,
rulup, ka�abilmek firsan idi. Fakat hiikiim,
dar, arkasmda, biiyiiyiip giizel bir prenses
olan, kii�iik bir kizla sultamm b1rakm1�n.

Ever, aradan on iki yil ge�er, hiikiimdar ri,


yazete, perhize devam eder ve biitiin bu es,
nalarda, giizel kiz1 hi� aklma gelmez. Pren,
ses, tam gen�lik �agma eri�mi�tir. Evlenme
zamam da ge�mi�, fakat hiikiimdar daha
donmemi�tir. Ve krali�e kederle inlemekte
ve aglamakta: 'f\.lnn kiz1mm kaderi diinya
evine girmeden olmek midir:' Ah nas1l da
bir almyaz1m varm1�:"' demektedir.

Bunun iizerine krali�e, yalmz bir gece i�in


gelip, sarayda yemek yemesini ger�ekten ni,
yaz etmek iizere hiikiimdara adamlar yol,
lad1. Hiikiimdar da kabul etti. Sultan, ken,
di eliyle ve biiyiik bir dikkat ve itina ile 64
tiirlii yemek pi�irdi ve amber agacmdan ko,
casma bir yer yapt1, yiyecekleri altm tabak,
larla, giimii� bardaklarda haz1rlad1. Pren,

Vaktiyle Bir Hukumdar Vard1 63


ses, elinde tavuskuyrugu yelpazesiyle arka�
da duruyordu.

Hiikiimdar on iki yilhk bir kaybolu§tan


sonra eve geldi ve prenses, giizelligi ile bii�
tiin oday1 aydmhga bogarak yelpazeyi salla�
d1. Hiikiimdar k1zmm yiiziine bakt1 ve ye�
megi unutuverdi.

En nihayet sultanma sordu: "Rica ederim,


soyle, giizelligi, ilahenin tasviri gibi parla�
yan, l§tldayan bu k1z kimdirr Kimin k1z1�
dir bur"

Krali�e eliyle kendi ba§ma vurdu: ''Ah, ne


kaba talihim varm1§! Oz k1zm1 tamm1yor,
bilmiyor musunt dedi.

Hiikiimdar §a§akald1. Nihayet: "Kii�iik,


minik k1z1m. Biiyiiyiip de kadm olmu§!"
dedi.

Sultan i� �ekerek: "Daha ba§ka ne olabilirt


dedi. "Bilmez misin ki aradan on iki y1l ge��

Hiikiimdar sordu: "Peki, onu neden evlen�


d.irmed'm .;:i .."

64 TAGORE � Acikan Ta�lar


Sultan cevap verdi: "Sen gitmi�tin, seyahat­
te idin ve ona uygun bir koca da nas1l bula­
bilirdim bent

Hiikiimdar hiddetten, heyecandan kudur­


du: "Yann saraydan d1�anya <;1karken rast­
layacag1m ilk erkek, onunla evlenecek!"
dedi.

Prenses, tavus tiiyii yelpazesini ag1r agir


sallamaya devam etti, hiikiimdar da yeme­
gini bitirdi.

Ertesi sabah, hiikiimdar saraydan <;1karken,


saray kap1larmm d1�mdaki aga<;hkta, odun
par<;alan toplayan bir Brahman oglunu gor­
dii. <;ocuk yedi sekiz ya�mda vard1.

Hiikiimdar:"K1z1m1 buna verecegim!" dedi.

Bir hiikiimdarm emrine kim kan�abilir?


<;ocuk derhal <;ag1nld1 ve onunla prenses
arasmda diigun <;elenkleri almd1, verildi.

Masalm burasmda, akilh nineme sokul­


dum ve merakla sordum: "Eee, sonra nine?"

Kalbimin ta derinliklerinde o yedi ya�mda-

Vaktiyle Bir Hiikiimdar Vard1 65


ki talihli odun toplay1cmm yerinde olmak
gibi hu�ulu bir arzu, istek vard1. Gece, yag,
mur damlalarmm sesiyle otiiyordu. Yatag1,
mm ba�ucundaki toprak lamba gitgide ka,
ranyordu. Biiyiik annem, masahm anlattik,
�a da, v1z1ldayan sesi uzay1p gidiyordu. Ve
biitiin bunlar, sade, inanan kalbimin bir ko,
�esinde, me�hul bir hiikiimdarm, hiikiim,
darhk iilkesinde, bilinmeyen bir zamanm
�afagmda odun toplayanm hen oldugum,
bir anda zariflik, led.fer ilahesi gibi giizel
prensesle benim aramda �elenklerin degi�
toku� edildigi inancmm yaratilmasma yara,
d1. Prensesin sa�larmda altm bir bag, kulak,
larmda da altin kiipeler vard1.

Aynca altm bilezikleriyle gerdanhg1 vard1.


Beline altm bir kemer takm1�, ayaklarmm
iizerinde, ayak bileklerinde de altm halhal,
lar �mhyordu.

Biiyiik bir muharrir olmu� olsayd1, bu kii,


�iik masala dair kimbilir ne kadar �ok iza,
hat vermek zorunda kalacakti? Evvela, her,
kes, hiikiimdarm neden on iki yil orman,
da kald1gm1, ikincisi, biitiin bu miiddet zar,

66 TAGORE P., Acikan Ta�lar


fmda hiikiimdarm kiz1 neden evlenme­
den bekleyip durdugunu soracakti. Bu hal,
pek manas1z, abes bulunacak, goriinecekti.
Ve eger masalmm bu taraflanm bir kavga
filan 'j'.tkmadan vartas1z atlatabilmi� olsay­
d1 dahi, diigiin mes'elesi miithi� surette pat­
lak verecekti. <;unkii evvela, boyle bir dii­
giiniin asla vukuu yoktu, olamazd1. ikincisi,
muharip sm1fma mensup bir prensesle ruh­
bandan Brahman sm1fmdan bir 'j'.Ocuk ara­
smda evlenme nas1l miimkiin kilmabilirdi?
Okuyuculan, ninemin el altmdan i'j'.timai
adetlerimizin aleyhinde vaizde bulundu­
gunu sanacaklard1 ve gazetelere mektup­
lar yollayacaklard1. Bu yiizden biiyiik anne­
min, gelecek sefer, diinyaya yine ninem ola­
rak dogmasma, hi'j'.bir me�'um kaderin sev­
kiyle de, talihsiz torunu gibi olmamasma
biitiin kalbimle dua ediyorum.

i�te, kalbimin ne�'e ve sevin'j'. ati�1yla, nine-


me sord um; "E ee, sonra, nine.;i"
.

Biiyiik annem devam etti: "Sonra, prenses,


engin bir keder, s1kmt1yla kii'j'.iik kocasm1
ald1, gotiirdii. Yedi daireli biiyiik bir saray

Vaktiyle Bir Hukumdar Vardt 67


yaptirdi ve biiyiik bir dikkat ve ihtimam ile
kocasma bakmaya onu biiyiitmeye ba�ladi:'

Yatagimda zip zip sis:radim ve yasngi eski,


sinden daha fazla simsiki tutarak: "Eee son,
ra.;/' ded"im.

Ninem anlatmaya devam etti: "Kiic;:iik og,


Ian, mektebe gitti, hocalarmdan bir s:ok
dersler ogrendi ve biiyiidiiks:e de, smif ar,
kada�lan, ona: 'Yedi daireli sarayda senin,
le birlikte ya�ayan o giizel hamm kimdirr'
diye sordular.

"Brahman'm oglu bu kadmm kim oldugu,


nu merak ediyordu. 0, bir giin odun parc;:a,
Ian toplarken miithi� bir hadisenin gec;:mi�
oldugunu ancak hanrlayabiliyordu. Fakat
biitiin bunlar oylesine eski �eylerdi ki, olup
bitenleri apaydm bulup pkaramiyordu.

"Boylece dort,be� yil ge«;:ti, arkada�lan da,


ima ona sordular: 'Yedi daireli saraydaki o
giizel kadm kimdirr'

"Ve Brahman'm oglu mektepten doner ve

68 TAGORE Pl/ Acikan Ta�lar


kederli kederli prensese dert yanard1: 'Mek,
tep arkada�lanm hep: «Yedi daireli saray,
daki o giizel kadm kimdir?» diye bana so,
ruyorlar ve hen hii;: bir cevap veremiyorum.
Sayle soyle bana, sen kimsin?'

"Prenses: 'Birak bugiin gei;:sin, ba�ka bir


giin sana soylerim' dedi ve Brahman'm oglu
her giin sorard1: 'Kimsin?' ve prenses cevap
verirdi: 'Birak bugiin gei;:sin. Ba�ka bir giin
sana soylerim: Boylelikle dort,be� y1l daha
akip gitti.

"Nihayet, Brahman'm oglu i;:ok sab1rs1zlan,


d1 ve dedi: 'Ey giizel hamm, bu yedi daire,
Ii saraydan aynlacag1m: 0 zaman, prenses,
'Sana muhakkak, yarm soyleyecegim' dedi.

"Ertesi giinii, Brahman'm oglu mektepten


doner donmez: 'Haydi, soyle bakahm kim,
sin sen?' dedi.

"Prenses: 'Bu gece, yemekten sonra, yatag1,


na girdigin zaman anlatacag1m' dedi..

"Brahman'm oglu, 'pekala .. : dedi ve geceyi


bekleyerek saatleri saymaya ba�lad1.

Vaktiyle Bir Hukumdar Vard1 69


"Prensese gelince, o da altm yatagm iizeri­
ne beyaz 'ri'rekler serpti, mrh yagla dolu bir
altm lamba yak.ti, sa'rlanm diizeltip bezedi.
Giizel, mavi bir elbise giydi ve geceyi bekle­
yerek saaderi saymaya ba�lad1.

'1\k�amiistii kocas1, Brahman'm oglu, heye­


camndan adeta nkana t1kana, yemegini yi­
yip bitirerek, yatak odasmdaki, iizeri 'ri'rek­
lerle donat1lm1� altm yaragma girince kendi
kendine: 'Bu gece, yedi daireli saraydaki bu
giizel hammm kim oldugunu herhalde og­
renecegim' dedi.

"Prenses, kocasmdan arta kalan yemekleri


yedi ve ag1r ag1r yatak odasma girdi. 0 gece,
yedi daireli saraydaki o giizel hammm kim
oldugu sorusunu cevaplayacak idi.

"Bunu anlatmak iizere yataga t1rmand1g1


vakit, 'ri'reklerin arasmdan bir y1lanm siizii­
lerek 'rtk.ip Brahman'm oglunu 1s1rm1� oldu­
gunu anlad1. <:=ocuk kocas1, yiizii oliimle so­
luk, 'ri'rek yatagmda yatmakta idi:'

Kalbim birden durur gibi oldu ve bogulur


gibi bir sesle sordum!: "Eee, sonrat

70 TAGORE � Ac1kan Ta�lar


N.mem: "S onra.1" ded.1 ...

Fakat hikayeyi anlatmaya devam etmekte


ne mana vard1� Bu biisbiitiin imkans1zhklar
ic;:erisine dalmak olacakti. Yedi ya�mda­
ki c;:ocuk �unu bilmiyor, anlam1yordu ki,
eger oliimden sonra ·:.Eee .. Sonra�.:· sualle­
ri mevcut olmu� olsayd1 bile, bir biiyiik an­
nenin hic;:bir biiyiik annesi, buna cevap ve­
remez, bunu ac;:1klayamazd1.

Fakat c;:ocugun inanc1, imam, yenilgiyi asla


kabul etmez ve onu yolundan c;:evirmek
ic;:in, oz oliimiin mantosuna yap1�1r. \:ocuk,
bu hocas1z gec;:en bir ak�amda boyle bir ma­
salm birden bu �ekilde bitmesini, insam c;:i­
leden pkaracak derecede miithi� bulur.

Binaenaleyh, biiyiik anne, masalm1 biiyiik


sonuncun ebediyen kapal1 odasmdan bu­
lup c;:1karmak zorundad1r. Lakin bunu oy­
lesine kolayca yapar ki, cesedi, nehirde bir
muz dalmm iizerinde yiizdiiriir ve bir sihir­
baza efsunlar, terenniim ettirir. Fakat o yag­
murlu gecede ve bir lambanm lo� aydmh­
gmda, oliim, c;:ocugun zihninde biitiin kor-

Vaktiyle Bir Hukumdar Vard1 7I


kuncrlugunu kaybeder ve tek, masum bir
gecenin derin, deliksiz uykusundan ba��
ka bir �ey gibi goriinmez. Masai bittigi za�
man goz kapaklan uyku ile a�agtya dogru
ag1rla�m1�lard1r. i�te, crocuk kiicriik viicudu�
nu, uykunun s1rtmda zamanm durgun su�
Ian iizerinde boylece yiizdiirerek gonderir
ve sonra, sabahleyin de, onu tekrar hayat ve
1�1k diinyasma dondiiriip kavu�turmak icrin
de birkacr efsun m1sralan okuruz.

72 TAGORE P6I Acikan Ta�lar


YUVAYA DONU�

Fatik <;akravorti, koydeki �ocuklarm ara,


smda eleba�1 idi. Aklma yeni bir muziplik
geldi. Nehrin �amurlu diizliigiinde, bir ge,
miye seren20 yap1lmay1 bekleyen ag1r bir kii,
tiik yanyordu. S1rf gii� zoruyla, hepsi bir,
den �ah�1p bu kiitiigu yerinden kald1rarak
uzaga yuvarlamaya karar verdi. Kiitiigun
sahibi ktzacak �a�1racakn ve onlar da bu
alaym tadm1, keyfini pkaracaklard1. Her,
kes, teklifi destekledi ve oy birligi ile kabul
etti.

Tam alay ba�hyacag1 s1rada, Fatik'in, kii�iik


karde�i Makhan, s1�rayarak geldi ve tek bir

'0 Seren: Yelkenlilerde ana direge dik �ekilde tutturulan ve


yelken germeye yarayan ara-;.

Yuvaya Donii� 73
kelime soylemeksizin onlerindeki kiitiigun
iizerine oturuverdi. Oglanlar bir lahza �a�1-
rayazd1lar. <;ocuklardan biri tarafmdan ol­
duk�a, �ekingen bir tav1rla kendisine doku­
nuldu ve ayaga kalkmas1 anlat1ld1; fakat o
hi� istifini bozmad1. Zerrece ald1n� etme­
di. Oyunlarm bo�lugunu, nafileligini dii�ii­
nen, gen� bir filozofa benziyordu. Fatik laz­
d1. Kopiirdii: "Ma.khan" diye bag1rd1, "Eger
derhal, �u dakikada kiitiikten inmezsen,
seni dovecegim:·

Ma.khan, daha rahat bir �ekilde yerle�mek


i�in lam1ldad1.

Fatik, seyircilerin oniinde, ba�kanhk �e­


ref, gurur ve vakarm1 muhafaza etmek ister
idiyse, tehdidini yerine getirmesi gerektigi
meydanda idi. Bununla beraber, verimli di­
magi, zekas1, karde�ini bozacak ve izleyici­
lerine kan�1kl1 bir eglence saglayacak olan;
tez elden yeni bir manevra buldu, tertip­
ledi, haz1rlad1. Kiitiigu, Makhan'la birlikte
yuvarlamak emrini veriverdi. Ma.khan emri
duydu ve bildigini okumakta, kiitiigun iize­
rine oturmakta devam1 bir �eref meselesi

74 TAGORE � Acikan Ta$lar


sayd1, fakat ba�ka i�lerde diinyahk �ohre­
te kap1lanlar gibi, i�in i�inde tehlike oldugu
hakikatini unuttu, aklmdan pkard1.

c;=ocuklar, bir, iki, ii�... Haydi yallah! diye­


rek var gii�leriyle kiitiigii kald1rmaya sava�­
nlar. Ag1zlarmdan Yallah! kelimesi �1kar
pkmaz kiitiik yuvarland1. Onunla birlikte
Makhan'm felsefesi, �erefi ve her �eyi tepe
raklak oldu.

Biitiin oteki oglanlar, sevin�ten bogazlari­


m y1rtarcasma bag1rd1lar. Fakat Fatik az bu­
i;uk iirkmii�, korkmu�tu. Ba�ma gelecekle­
ri biliyordu ve geri;ekten de Makhan top­
rak anadan, talih, kader gibi kor bir hal­
de ve kah1rlar ofkeler gibi pghklar atarak
kalkn. Fatik'e sald1rd1, yiiziinii: tlrmala­
d1. Ona vurdu, onu tekmeledi, sonra agla­
yarak eve gitti. Dramm birinci perdesi bit­
mi�ti. Fatik yiiziinii sildi ve nehir kiy1sm­
da, suya batm1� bir salapuryamn11 kenar1-
na ili�ti ve bir ot par�as1 �ignemeye ba�lad1.
Rihnma bir kay1k yana�tl, kiranta sa�h, b1-

" Salapurya: Ticaret e�yas1 ta�1makta kullamlan, 1 0- 1 5 ton­


luk, ii�gen bi�iminde yelkeni olan ticaret gemisi.

Yuvaya Donu� 75
y1klan koyu, orta ya�h bir adam sahile pk­
tl. Orada aylak aylak oturup duran �ocugu
gordii ve ona C:: akravorti'lerin nerede otur­
duklanm sordu. Fatik, otu �ignemekte de­
vam etti, "orada!" dedi, fakat gosterdigi yeri
anlamak imkans1zd1. Yabanc1, tekrar sordu.
Salapuryamn kenarmdan, ayaklanm salla­
yarak, "git, kendin ara bul!.:' dedi ve eskisi
gibi otu �ignemeye devam etti.

Derken, evden bir hizmet�i sokiin etti ve


Fatik'e, annesinin kendisini �ag1rd1gm1 soy­
ledi. Fatik, kim1ldamad1. Fakat u�ak, bu
anda efendi durumunda idi. Miithi� bir of­
keyle prpman ve tekmeler atan Fatik'i hoy­
rat�a, kabaca tutup kald1rd1 ve gotiirdii.

Fatik eve girince, annesi onu gordii. Kizgm,


kizgm bag1rd1: "Yine, demek Makhan'1 dov-
dun
.. ha.;i"

Fatik kopiirerek cevap verdi: "Hay1r dov­


medim. Sana bunu kim soyledit

Annesi bag1rd1: "Yalan soyleme! Dovmii�­


siin:' Fatik derhal cevap verdi: "Sana dov­
medim diyorum. Makhan'a sor:'

76 TAGORE Pti Ac1kan Ta�lar


Fakat Makhan, onceki beyanatmda sebat
etmeyi fikrine uygun buldu: "Ever, anne,
Fatik beni dovdii .. :· dedi.

Fatik'in sabri zaten tiikenmi�ti. Bu adalet­


sizlige tahammiil edemedi. Makhan'a sal­
d1rd1, ve onu yumruklaya yumruklaya "Ya­
lan soyledigin i�in, al sana, al sana!.. Al bir
daha!.. Bir daha .. :· diye bag1rd1.

Annesi, lahzada, Makhan'm tarafma ge�­


ti, elleriyle doverek Fatik'i �ekip ay1rd1. Fa­
tik onu kenara iteleyince, kadm:"Ne, kii�iik
mel'un seni, annene el kald1rmak ha!" diye
haykird1.

Tam bu buhranh kertede idi ki, kiranta sa�h


adam �1kakageldi. Olup biteni anlamak is­
tedi. Fatik, utanm1� ve �a�1rm1� bir hal ald1.
Fakat annesi gerileyip de, yabanc1ya bakm­
ca, kizgmhg1, �a�kinhga dondii. C::iinkii kar­
�1smda erkek karde�i duruyordu. Onu ta­
mm1�t1 ve haykird1: "Oo! Dada! ... Nereden
�1ktm boylet

Bu sozleri soylerken yere egildi ve onun

Yuvaya Donu� 77
ayaklarma dokundu. Erkek karde�i, ken­
disi evlendikten hemen sonra, gitmi� ve
Bombay'da ticarete ba�lamt�tl. Bombay'da
bulunurken de, kiz karde�inin kocas1 ol­
mii�tii. Bi�amber, �imdi de Kalkiita'ya don­
mii� ve hemen kiz karde�ini aram1�t1. Arka­
smdan, nerede oldugunu ogrenir ogrenmez
de derhal onu gormeye ko�mu�tu.

Bunu takip eden giinler, ne�e, sevin� ile


doldu. Erkek karde� iki �ocugun terbiyele­
rine dair bilgi edinmek istedi. K1z karde�i
ona, Fatik'in siiregen bir dert, iiziintii ko­
nusu oldugunu soyledi. Tembeldi. itaat­
sizdi. Kendi ba�ma buyruktu ve yabani idi.
Fakat Makhan, altm kadar iyi, saf, bir kuzu
kadar sessizdi, okumay1 da �ok seviyor­
du. Bi�amber, Fatik'i hem�iresinden al1p,
Kalkiita'da kendi �ocuklanyla bir arada ter­
biye etmek, okutmak i�in nazik bir teklifte
bulundu. Dul anne derhal raz1 oldu. Day1,
Fatik'e, onunla birlikte Kalkiita'ya gelip gel­
meyecegini sordugu zaman, �ocugun sevin­
ci sm1r nedir, bilmedi ve kararmdan kesin
oldugunu belirten bir �ekilde: "Tabii, gide-
nm
. day1...I " ded"1.

78 TAGORE P., Acikan Ta1lar


Fatik'ten kurtulmakla anne geni� bir fe­
rahhk duydu. Oglana kar�1 garezi vard1 ve
iki karde� arasmda sevgi diye bir �ey yok­
tu. Kadm, Fatik'in, giiniin birinde Makhan'1
ya derede bogacagmdan veya bir kavga es­
nasmda ba�1m yarip kiracagmdan yahut �u
veya bu tehlikeye ugratacagmdan, Tanri'nm
giinii korku icrinde idi. Aym zamanda,
Fatik'in, evden uzakla�mak i�tiyakim iste­
mekligini gormekle de bir parcra iiziildii, ta­
saland1.

Fatik, her �ey kararla�1r, kararla�maz, day1-


sma, ne zaman yola pkacaklarm1 her dakika
sorup durdu. Heyecandan biitiin giin oldu­
gu yerde duram1yor, igne iistiinde oturuyor,
crogu gecelerde gozlerini uyku tutmuyordu.
Makhan'a durmadan oltasm1, kam1�1m, bii­
yiik ucrurtmasml ve z1pz1plarm1 hibe etti.

Gercrekten, bu hareket saatinde, Makhan'a


kar�l gosterdigi iyilik, comertlik ucrsuz bu­
caks1zd1.

Kalkiita'ya vard1klar1 zaman, Fatik, ilk defa


olarak yengesiyle tam�t1. Kadm, ailesine ya-

Yuvaya Donu� 79
manan bu liizumsuz eklentiden, hic;bir �e­
k.ilde ho�lanmad1. Kendi iic; c;ocugunun
idaresi, ona yeterdi, bir ba�kas1 da ne de­
mekti ve on dort ya�larmda bir koy c;ocugu­
nu, kendi aralarma sokmak, her �eyi miit­
hi� surette altiist edecekti. Bi�amber boyle
bir manas1zhg1, tedbirsizligi yapmadan ev­
vel, gerc;ekten ik.i defa dii�iinmii� olmahyd1.

Bu be�eri dagdagalar ileminde, on dort ya­


�ma basm1� bir erkek c;ocuktan daha be­
ter bir bela, bir iiziintii yoktur. Erkek c;o­
cugu bir eve ne ziynet verir, ne de faydal1-
d1r. Kiic;iik bir oglan c;ocugu gibi, ona sev­
gi muhabbet co�turmak imkans1zd1r. Eger
c;ocuksu bir pelteklikle konu�sa, kendisi­
ne bebek deriz, biiyiimii� bir insan gibi ce­
vap verse, ona kiistah adm1 takanz. Ger­
c;ekten, hic;bir lilard1s1 ho�a gitmez. Sonra
da, sevimsiz, serpilme c;agmdad1r. Terbiye­
sizce bir acele edi� ile boy atarak, elbisele­
ri ktsal1r, darahr. Sesi bogukla�1r, c;aralla�1r
ve titrekle�ir; yiizii uzar, s1skala�1r ve gozii
okpmayan, c;irk.in bir hal ahr. ilk c;ocukluk
kusurlanm ho� gormek kolayd1r, fakat on
dort ya�mdaki bir erkek c;ocugun, kac;iml-

So TAGORE Pal Acikan Ta#ar


mas1 imkans1z yamlmalarma bile miisama­
ha etmek zordur. <;ocuk da zahmetli, tedir­
gin bir kendini tamma devrine girer. Ya�h
insanlarla konu�tugu zaman ya uygunsuzca
a�lrl gitmi�tir veya oyle -rekingen davramr
ki, kendi oz varhgmdan utanm1� goriiniir.

Yine, bu ya�tad1r ki, bir gen-r -rocuk, kalbi­


nin en derinliklerinden, sevgi ve tamnma­
ya en fazla can atar ve kendisine ilgi goste­
ren herhangi bir kimsenin azat kabul etmez
kolesi olur. Fakat hi-r kimse onu apktan ap­
ga sevmeye cesaret edemez. Zira boyle bir
hal yersiz bir �efk.at say1hr ve binaenaleyh
bu da -rocuk i-rin fenad1r. Bu itibarla, azar ve
d1rlanma yiiziinden, -rocuk, daha ziyade sa­
hibini kaybetmi� avare bir kopege benzer.

On dort ya�mdaki bir -rocuga, biricik cen­


net oz evidir. Yabanc1 bir evde, yabanc1 in­
sanlarla ya�amak, i�kenceden az farks1zd1r,
saadetin en yiiksek noktas1 da, kadmlarm
tath, mii�fik baki�larma nail olmak, hi-rbir
zaman istiskale22 ugramamaknr.

22 istiskil: Soguk davranma, ho�lanmad1gm1 belli etme.

Yuvaya Donu� 81
Yengesinin evinde ho�lamlmayan, istenil­
meyen bir misafir olmak, bu ya�hca kad1-
nm nefretine ve her firsatta istiskaline ug­
ramak, Fatik i«;in bir isnrap te�kil etti. Ka­
dm ondan bir i� istedi miydi, oylesine a�l­
n derecede sevinirdi ki, bu i�i tekrar tekrar
yapard1; o zaman kadm ona budalal1k et­
memesini ve derslerine «;ah�masm1 soylerdi.

Yengesinin evindeki ag1r, bogucu ihmal ha­


vas1, Fatik'i oylesine s1kn, bunaltn ki, ideta
zorla nefes alabilmekte oldugunu hisset­
ti. A«;1k, ferah larlara pkmak, cigerlerini te­
miz hava ile �i�irmek ve serbest serbest ne­
fes almak istedi. Fakat gidecek apkhk, lar­
lar yoktu. Her taraftan Kalkiita, evleriyle
duvarlanyla ku�anlarak, gecelerce riiyasm­
da koydeki evini gordii ve oraya donmeye
can att1. Biiriin giin u«;urtmasm1 u«;urttugu
�anh «;ay1n, bitip tiikenmeyen giin boyun­
ca �evkle, keyifle bagmp tiirkiiler «;1gtrarak
gezindigi geni� nehir lay1larm1, cam «;ekince
gidip dalarak yiizebildigi dar «;ay1 hanrlad1.
Ozerlerinde alilaran ba�kesildigi serke� ar­
kada�lan tak1mm1 aklmdan ge«;irdi ve hep­
sinden ziyade, hepsinden fazla kendisine

82 TAGORE Pai Ac1kan Ta�lar


kar�l oylesine bir hmc1, garezi olan zalim,
gaddar annesinin hanras1 onu gece giindiiz
me�gul etti. Hayvanlardaki gibi, bir -;e�it
cismani bir sevgi, sevilen bir insanm yanm,
da bulunma i�tiyakt, istegi, uzakla�ma, goz,
den irak olma esnasmda, tarif edilmeyen,
ifadelemeyen bir arzu, kalbin derinliklerin,
den kopan ve �afak vakti bir buzagmm bo,
gurmesini and1ran sessiz bir aglama, adeta
hayvani bir insiyak diyebilecegimiz bu sev,
gi; -;ekingen, utanga-;, asabi, s1ska, kaba ve
-;irk.in oglan -;ocugunu tahrik ediyor, heye,
canland1nyordu. Hi-; k.imse bunu anlaya,
mazd1, ama bu hal durmadan onun zihni,
ni i�gal ediyor, kaphyordu.

Biitiin okulda, Fatik'ten ba�ka derslerinde


geri kalm1� hi-;bir -;ocuk yoktu. Ogretmen
ona bir soru sordu mu agz1 apk susar, sesi,
ni -;1karmazd1 ve s1rtma inen sopalara faz,
la yiiklenmi� bir e�ek sabnyla tahammiil
ederdi. O tek.i -;ocuklar bah-;eye oynama,
ya pkt1klan zaman arzu, i�tiyakla pencere,
de durur, uzaktaki evlerin damlarma bakar,
bakard1 ve bir tesadiifle, herhangi bir damm
iistii apk tara-;asmda oynayan -;ocuklara

Yuvaya Diinu� 83
gozleri ili�ince de kalp�igi i�riyakla agrird1.

Bir giin biitiin cesaretini toplad1 ve day1sma


sordu: "Day1, evime ne zaman donecegimt

Day1s1 cevap verdi: "Tatili bekle!"

Fakat arahk ayma kadar tatil yoktu ve daha


beklenecek �ok zaman vard1.

Bir giin Fatik ders kirab1m kaybetti. Zaren


buldugu kitaplarm yard1m1 ile bile dersle­
rini haz1rlamak kendisine �ok gii� gelmi�ti.
�imdi ise biisbiitiin imkans1zla�m1�n. Og­
retmeni giinlerce ona insafs1zca sopa �ek­
ti. Durumu oyle a�agihk�asma berbat bir
hal ald1 ki, yegenleri bile onun akrabas1 ol­
maktan utand1lar. Onlar oteki �ocuklardan
daha fazla ona hakaret etmeye, kendisiyle
alaya ba�ladilar. Fatik, nihayet yengesine gi­
derek kitabm1 kaybettigini soyledi.

Yengesi nefretle dudaklarim biizerek "Seni


gidi, kaz1k kadar, kaba hantal koy mankafa­
s1 seni ... Ba�1mda boyle bir aile ola ola sana
ayda be� defa nasil yeni kitaplar alabilirimt

84 TAGORE Pai Acrkan Ta#ar


dedi. 0 gece Fatik, okuldan eve donerken
bir titreme nobeti ge\irdi. Miithi� bir ha�
agnsma ugrad1. S1tma nobetine tutulacag1-
m hissetti. Biricik biiyiik korkusu, yengesi­
ne yiik olmakti.

Ertesi giin Fatik hi\bir yerde goriinmedi.


Bulunmad1. Civarda yapilan biitiin ara�tlr­
malar bir fayda vermedi. Nafile pkn. Biitiin
gece bardaktan bo�amrcasma yagmur yag­
m1� ve \Ocugu aramaya pkm1� olanlar su­
cuk gibi s1rs1klam kesilmi�lerdi. En nihayet,
Bi�amber polis karakoluna ba�vurdu. Ora­
dan yard1m istedi.

Giiniin bitiminde, bir polis arabas1 evin


oniinde, kap1da durdu. Daha ha.la yagmur
yag1yordu. Sokaklan sel kaplam1�tl. iki po­
lis Fatik'i kollarmda ta�1yarak, Bi�amber'in
oniine getirdiler. <::ocuk tepeden tlrnaga ka­
dar s1rs1klam islanml�tl. Gozleri, Sltma no­
beti ile kizarm1�, cam gibi parhyor, bacakla­
n da titriyordu.

Bi�amber, \Ocugu kucagma alarak en i\ da­


ireye gotiirdii. Kans1, onu goriince haykir-

Yuvaya Donu� 85
d1: "Bu crocuk ba�1m1za ne kadar -;ok bela­
lar a-;n ... Evine yollasan daha iyi olmaz m1t

Fatik, onun bu sozlerini duydu ve yiikse


sesle h1-;kirarak: "Day1, zaten hen evime gi­
diyordum, fakat onlar beni tekrar zorla bu­
raya getirdiler" dedi.

Nobet -;ok yiikseldi ve crocuk biitiin gece sa­


y1klad1. Bi�amber bir doktor -;ag1rd1. Fatik,
hummadan, ate�ten kizaran, yanan gozle­
rini acrn ve tavana bakarak baygm bir ses­
le sordu: "Day1 tatiller geldi mi, eve gidebi­
lir miyimt

Bi�amber kendi gozlerindeki ya�lan sildi


ve Fatik'in s1ska ve ate�ten yanan ellerini,
kendi ellerinin icrine ald1, biitiin gece ba�u­
cunda oturdu. <;:ocuk tekrar m1nldanmaya
ba�lad1. Nihayet, sesi yiikseldi, heyecanla
pkarak: ''Anne.... "" le d""ovme.. Anne.I
I B em. b oy
Dogruyu soyliiyorum:· diye bagird1.

Ertesi giin, Fatik bir lahzac1k ay1ld1. Sanki


birisinin gelmesini bekliyormu� gibi, goz­
lerini odanm icrinde ve etrafmda dola�nrd1.
Nihayet, hayal lar1khgm1 ifadeleyen bir ha­
rekede, ba�1 tekrar bastiga dii�tii. Derin bir
icr creki�i ile yiiziinii duvara dogru crevirdi.

Bi�amber, onun aklmdan gecrenleri biliyor­


du, ba�1m a�ag1ya dogru egerek, fis1ldad1:
"Fatik, anneni cragtrtt1m!" dedi.

Fatik, haylarmaya ba�lad1: "Dikkar!.. Ocr


kulacr!.. Dikkat!.. Dort kulacr! .. :' <;:ocuk ne­
hir gemisindeki tayfanm �akul ipindeki i�a­
rederi bag1rarak okudugunu i�itmi�ti �im­
di de kendisi, dipsiz, bucaks1z bir denizde
�akul i�aretini soylemekte idi.

Giiniin gecr vaktine dogru, Fatik'in anne­


si bir kas1rga gibi odadan icreriye girdi, saga
sola sallamp, inlemeye ve yiiksek sesle agla­
maya ba�lad1.

Bi�amber, onun heyecamm yat1�t1rmaya cra­


h�t1, fakat kadm kendisini yaragm iizerine
atarak, " Fatik yavrum, camm yavrum!" diye
aglad1, aglad1.

Farik bir lahza, sakinle�ti. Huzursuz dep-

Yuvaya Donii� 87
renmelerini b1rakt1. Yukari a�ag1 kalkip
inen elleri durdu, ve: "Ne var?': dedi.

Anne tekrar haykird1, aglad1: "Fatik, yav­


rum, camm yavrum benim .. : '

Fatik, ag1r ag1r ba�m1 -;:evirdi ve hi-; kimse­


yi gormeksizin: '1\.nne!': dedi. "Tatiller gel­
mi� .. :
'

88 TAGORE ..., Acrkan Ta�lar


BEBEK EFENDiMiZ

Raicharan, efendisinin evine u�akhga girdi­


gi zaman on iki ya�mdayd1. Efendisiyle aym
sm1fa mensuptu, kendisine ve onun ki.i­
'j'.iik ogluna bakmak vazifesi verilmi�ti. Za­
man gecrerek, crocuk mektebe gitmek i.izere
Raicharan'm kollanm terk etti. Mektepten
koleje gitti, kolejden de adli hizmete girdi.
Oli.inceye kadar da Raicharan hep onun bi­
ricik u�ag1 olarak kald1.

Fakat eve yeni bir hamm gelince, Raicharan


bir yerine iki buyrukcru ile kaq1la�tl. Bi.i­
ti.in eski ni.ifuzu, tesiri yeni hammma gecr­
ti. Bu hal, yeni raze bir mahsul ile ode�il­
di. Efendisi Anukul'un bir oglu oldu ve Ra­
icharan bol bol dikkat ve ihtimam ile 'j'.OCu-

Bebek Efendimiz 89
gu tamam1yla idaresi altma ald1. Onu kol­
larmda hoplat1r, ona ruhaf, manas1z bebek
dili ile tiirlii tiirlii �eyler soyler, yiiziinii cro­
cugun yiiziine yakla�ttr1p yana�ttnr ve tek­
rar s1ntarak geri crekerdi.

Derken c;ocuk emeklemeye ve kap1 e�igi­


ni a�maya kadir oldu. Raicharan gidip onu
tutmaya kalki�mca, oglan muzip kahka­
halarla pghg1 basar, selamete eri�mek icrin
kacrmaya ugra�1rd1. Raicharan, crocugun ta­
kip edildigi zaman gosterdigi derin maha­
rete ve tam muhakeme kabiliyetine �a�ar­
d1. Hammma korku ve esrar dolu bir eda
ile: "Giiniin birinde oglunuz hakim olacak':
derdi.

Yeni harikalar nobetle�e meydana cr1kttlar.


Bebek paytak paytak yiiriimeyi becermeye
ba�laymca, bu Raicharan ic;in, be�er tarihi­
nin bir devresi oldu. Oglan babasm1 Baba;
annesini de Mama, Raicharan'1 da <;:an-na
diye crag1rmca, o zaman Raicharan'm sevin­
ci a�kinm hazz1 kabma s1gmad1, hudut ne­
dir bilmedi. Haberi biitiin diinyaya yaymak
icrin sokaklara firlad1.

90 TAGORE P., Acikan Ta�lar


Bir miiddet, Raicharan'dan, binbir marifet­
liligini ba�ka ba�ka �ekillerde gostermesi is­
tenildi. Mesela, dizginleri di�leri arasmda
tutup, ayaklanyla de c;:ifteler atarak s1c;:raya
s1c;:raya bir at rolii oynamas1 laz1m geldi. Bir
de kendisine emanet edilen kiic;:iik efendi­
siyle giire�meli, eger muvaffak olmazsa, bir
giire�c;:i hilesiyle, sonunda maglup olmu�
olarak s1rtiistii yere dii�meliydi. Bunun ar­
kasmdan bir c;:1ghk, bir feryat muhakkakn.

Bu s1ralarda Anukul, Padma kiy1larmda bir


nahiyeye nakledildi. Kalkiita'dan gec;:erken
ogluna, kiic;:iik bir c;:ocuk arabas1 satm ald1.
Ona bir de san satenden bir yelek, alnn
dantelah bir kiilah, birkac;: tane de altm bile­
zik ve halhallar satm ald1. Raicharan bunla­
n pkanp, gezmeye gittikleri vakit niimayi�

dolu bir gururla, bobiirlenerek kiic;:iik efen­


disine giydirmek ic;:in yamyordu.

Arkasmdan yagmur mevsimi ba�lad1 ve sel­


ler gibi yagmur yagd1. Ac;: nehir, miithi�,
muazzam bir y1lan gibi, tarac;:alan, koyleri,
m1s1r tarlalarm1 silip siipiiriip yuttu ve seli
ile kumlu sahillerdeki uzun boylu c;:imenle-

Bebek Efendimiz 9 I
ri, yabani casuarinaslan kaplad1. Nehir k1-
y1lan un ufak olup y1kilmca zaman zaman
derin bir giiriiltii koptu. Selin susmak bil­
meyen ugulru, i;:ag1lt1s1 ta uzaklardan i�iti­
lebilirdi. H1zh ak1p giden kopiik y1gmlan,
gozlere, i;:aym siiratini ispat ediyordu.

Bir ogleden sonra yagmur dagild1, din­


di. Hava buludu, fakat serin ve aydmhkn.
Raicharan'm kiii;:iik miistebidi21 boyle gii ­
zel bir ogleden sonra evin ii;:inde kapah kal­
mak istemedi. "Efendi hazrederi" arabas1-
na t1rmand1lar, Raicharan arabanm kollan
arasma girerek, nehir kiy1smdaki pirini;: tar­
lalarma gelinceye kadar, onu ag1r ag1r i;:ek­
ti. Tarlalarda kimsecikler, i;:ayda da hii;:bir
kay1k yoktu. Suyun obiir tarafmda, daha
uzaklarda, buludar garba dogru yay1lm1�­
lard1. Baran giine�in sessiz merasimi, kiz1l
kizil yanan azametinde, �a�aasmda tecelli
ediyordu. Bu sessizligin ortasmda, i;:ocuk,
ans1zm parmag1yla oniinii gosterdi ve hay­
kird1: �an-na! .. Ta .. Ta ..

•1 Miistebit: Zorba.

92 TAGORE � Acikan Ta#ar


Yamba�larmda bir c;amur tabakasmm iis­
tiinde, biitiin c;ic;ekleri ac;m1� biiyiik bir ka­
damba agac1 vard1 Bebek efendimiz, ac;,
obur, doymak bilmeyen gozleri ile bu agaca
bakn; Raicharan da bunun ne demek oldu­
gunu anlad1. Heniiz c;ok ktsa bir zaman ev­
vel, aym bu cricrek topaklarmdan bir kiic;iik
araba yapm1�; c;ocuk da, bir iple bu arabas1-
m biitiin giin dola�tlrmakla oylesine tama­
m1yla mesut olmu�tu ki, Raicharan dizgin­
leri takmak kiilfetinden kurtulmu�tu. At­
hktan, u�akl1ga terfi etmi�ti.

Fakat Raicharan o ak�am, c;ic;eklere varmak


ic;in, diz boyunca c;amurlara banp pkmak
arzusunda degildi. Bu sebeple, parmagm1
aksi istikamette uzattl: "Bak, yavrum, bak!..
Ku�a bak!" diye bag1rd1. Ve her tiirlii, her
c;e�it garip sesler c;1karip giiriiltiiler yaparak,
arabay1 h1zla agac;tan uzakla�nrd1.

Fakat bir hakim olmas1 mukadder bir c;ocuk


oyle kolayhkla aldanlamaz, avurulamaz. Os­
relik o s1rada gozlerini oyalayacak, cezbede­
cek bir �ey de bulunmuyordu. Yoktu ve siz
de sonuna kadar sanki hayali ku� varm1�

Bebek Efendimiz 93
gibi davranamazsm1z. Kii'riik Efendi'nin de­
digi dedikti. Olacakn. Raicharan da az kal­
sm pld1racakn. Nihayet: "Pekala, bebek':
dedi. "Sen arabada uslu otur, hen de gide­
yim sana cici 'ri'reklerden toplayay1m. Fakat
dikkat et nehre, suya yakla�ma!"

Boyle konu�urken de, dizlerine kadar pa'ra­


larm1 s1vad1 ve s1zan pmurun i'rinden bata
'rlka agaca dogru yiiriidii. Raicharan uzak­
la�1r uzakla�maz, kii'riik efendisi yari� eder­
mi�'resine bir siiratle memnu suya dog­
ru ko�arak anlm1�n. Bebek, akarken 'ragil­
dayan, gulguleli sesler pkaran nehrin h1z­
la yollam�1m gordii. Sanki itaatsiz kii'riik
dalgac1klarm bizzat kendileri, binbir 'rocu­
gun kahkahalarm1 savuran daha biiyiik bir
Raicharan'dan kapyor gibiydiler, onlarm bu
muzipliklerinin manzaras1 kar�1smda, insan
'rocugun kalbi heyecanland1, yerinde dura­
maz oldu. H1rs1z admtlarla arabadan indi ve
nehre dogru paytak paytak yiiriidii. Yolda,
yerden bir kii'riik degnek ald1 ve giiya bal1k
avhyormu� gibi kiy1dan 'raya sarkt1. Nehrin
muzip perileri, esrarh sesleriyle onu oyun
evlerine 'rag1riyor gibiydiler sanki.

94 TAGORE P., Ac1kcm Ta�lar


Raicharan, aga'rtan bir avu'r dolusu 'ri'rek
koparm1�, bunlari yiizii giiliimseme ile 're­
lenklenerek, eteginde ona getirmekteydi.
Fakat arabaya vard1gi zaman, orada kim­
seyi bulamad1. Dort bir etrafma bakmd1,
kimsecikler yokru. Dondii tekrar arabaya
bakt1. Orada da kimse yoktu. 0 ilk, miit­
hi� anda, i'rindeki kam dondu. Gozlerinin
oniinde biitiin kainat, karanhk bir sis gibi
firil firil dondii. Kink kalbinin derinlikle­
rinden i're i�leyici bir feryat kopard1: "Efen­
di, efendi, kii'riik efendi!"

Fakat hi'rbir ses <;:an-na diye cevap verme­


di. Hi'rbir 'rocuk muzip're giilerek kar�1hk
vermedi. Hi'rbir bebek sevincinin feryad1,
onun avdetine ho� geldin demedi. Yalmz,
nehir, sanki hi'r bir �ey bilmiyormu� ve bir
'rOcugun oliimii gibi boyle kii'riik bir be�eri
hadiseye kulak asmaya vakti yokmu� gibi
eskiden nasilsa, yine oyle �aril �aril, gulgu­
leli sesiyle akti, akti.

A�am gelip ge'rince Raicharan'm hamm1


'rok iiziildii, merakland1, tasaland1. Her ta­
rafi aramaya adamlar yollad1. Adamlar el-

Bebek Efendimiz 95
lerinde fenerlerle gittiler ve nihayet Pad­
ma lay1larma ula�tilar. Orada Raicharan'1:
"Efendi, Efendi, kiicriik Efendi" diye yeis
feryatlan kopararak, kas1rga gibi bir a�ag1
bir yukan plgmca ko�u�urken buldular.

En nihayet Raicharan'1 eve getirdikleri za­


man, adam hammmm ayaklarma y1g1ld1,
kapand1 kald1. Onu sarsnlar, sorguya crekti­
ler, crocugu nerede b1rakt1gm1 tekrar tekrar
sordular, biitiin cevab1, hicrbir �ey bilmedi­
gini soylemek oldu.

Her ne kadar herkes Padma'nm crocugu yut­


tugu fikrinde idiyse de, yine de zihinlerde
gizli bir �iiphe talah, as1h kald1. Zira o giin
ogleden sonra koyiin d1�mda bir cringene ka­
filesi fark edilmi�ti, biraz da onlardan �iiphe
edildi. Anne miithi� kederinin ac1s1 ile, biz­
zat Raicharan'm crocugu cralm1� olmasmm
ihtimali bulundugunu sanacak kadar ileri
gitti. Onu acmacak bir yalvan�la bir tarafa
crekti ve: "Raicharan, bebegimi bana geri ver.
Ah ne olur, yavrumu, crocugumu bana geri
ver. Benden diledigin, istedigin paray1 al, fa­
kat crocugumu bana geri ver" dedi.
Raicharan cevap olarak sadece almm tokat­
lamaktan ba�ka bir �ey yapmad1. Hamm1
onu evden kovdu.

Anukul kans1m, tamamiyle haks1z olan


�iiphesinden kurtarmak ve onu selim akla
dondiirmek istedi ve: "Neden boyle bir ci­
nayeti i�lemek mecburiyetinde olsun, anla­
yam1yorum'' dedi.

Anne sadece: "�ocugun iistiinde altm bile­


zikler vard1. Kim bilirr" cevab1m verdi.

Bundan sonra, onunla akil dairesinde ko­


nu�mak imkans1zd1.

Raicharan, kendi koyiine dondii. 0 giine


kadar oglu olmam1�t1. Yeni ba�tan da bir
�ocugunun dogmasmm iimidi yokru. Fa­
kat hikmetinden sorulmaz, daha bir y1l ol­
madan, kans1 bir oglan �ocugu dogurdu ve
oldii.

Bu yeni bebegi goriince, Raicharan'm kal-

Bebek Efendimiz 97
binde, ilk once, miithi�, kahredici, sel gibi
ta�an bir lazgmhk, bir igbirar24 kabard1,
yiikseldi. ic;inden, bu bebegin, kiic;iik efen­
disinin yerine bir gas1p gibi gec;tigine, �iiphe
ediyordu. Aym zamanda efendisinin kiic;iik
c;ocugunun ba�ma gelenlerden sonra, ken­
di oglu ile mesut ya�amay1 ag1r bir sue; say1-
yordu. Gerc;ekten, �imdi yeni bebege anahk
eden, dul bir k1z karde�i bulunmasayd1, c;o­
cuk, pek ya�amayacaktt. Fakat Raicharan'm
fikri yava� yava� degi�ti. Olaganiistii bir �ey
oldu. Bu yeni bebek de vakti gelince emek­
lemeye, kap1 e�iklerini yiiziinde muziplik
okunarak a�maya ba�lad1. Selamete ula�­
mak, kac;mak ic;in de ho� zeka ve kurnazhk
eserleri gosterdi. Sesi, kahkahalari ve goz­
ya�lari, edas1, tav1r ve harekederi t1pk1 olen
kiic;iik efendininkiler gibiydi. Baz1 giinler,
Raicharan onun aglamalarma kulak verdigi
zaman, birden kalbi kaburgalarmm ic;inde,
�iddede, heyecanla, delice c;arpmaya ba�lar
ve eski kiic;iik efendisinin, �an-na'sm1 kay­
bettigi ic;in, bilinmeyen oliim iilkesinin bir
yerinde, aglamaktan oldugunu samrd1.

•• igbirar: Giiceniklik, kirgmhk.

98 TAGORE P-.i Ac1kan Ta�lar


Phailna (bu Raicharan'm kiz karde�inin
yeni bebege taktig1 isimdi), crabucak konu�­
maya ba�lad1.

Bebek �ivesiyle Ba-ha ye Ma-ma demesini


ogrendi. Raicharan, bu tathhk seslerini du­
yunca, ortadaki sir birden croziimlendi. Kii­
criik Efendi, C:: an-na'smm biiyiisiinii, efsu­
nunu iizerinden atamam1�, bundan silkine­
memi� ve binaenaleyh, onun oz evinde yeni
ba�tan hayata gelmi�, dogmu�tu.

Raicharan'a gore, bu dii�iincenin lehindeki


deliller, miinaka�a gotiirmezdi.

1- Yeni bebek, Kiicriik Efendisinden hemen


sonra dogmu�tu.

2- Kans1, Orta ya�ta bulunurken, bir crocuk


dogurabilecek boyle bir meziyeti kabil degil
bir araya getiremezdi.

3- Yeni bebek, paytak paytak yiiriimeye


ba�lam1� ve Ba-ha ve Ma-ma diye bag1rm1�­
t1. Ortada, gelecekteki hikimi tesbit eden
hicrbir alamet eksik degildi.

Bebek Efendimiz 99
Derken, Raicharan, birden annenin itha­
mm1 hanrlad1. �a�kmhkla; kendi kendisi­
ne: "Ever, annenin kalbi dogruyu gormii�­
tii, hakl1yd1. Kadm crocugu benim crald1g1m1
biliyordu" dedi.

Bir kere de bu sonuca varmca, gecrmi�teki


ihmalinden otiirii, biitiin benligini bir vic­
dan azab1d1r kaplad1. Bunun iizerine, ruh­
cra ve bedence kendisini yeni bebege verdi,
vakfetti ve onun kul kolesi oldu. Ona san­
ki zengin bir adamm oglu imi� gibi bakma­
ya ba�lad1. Bir crocuk arabas1, san saten bir
yelek ve s1rma i�lemeli bir takke satm ald1.
Olen kansmm bezeklerini eriterek, bunlar­
dan altm bilezik ve halhallar yapt1rtt1. Be­
begin mahalle crocuklarmdan herhangi biri­
siyle oynamasma izin vermedi ve gece giin­
diiz onun biricik arkada�1, yolda�1 oldu.
<;ocuk, biiyiiyiip yeti�tikcre, oyle sevilmi�,
1��1� ve kendisine oyle iyi, giizel elbi­
;� l�� �iy��� lmi�ti ki, koyiin crocuklan onu
1'�(ertdim�il.:' diye pgmr ve kendisiyle alay
.
«��rltrdi. Ya�hlar da, Raicharan'm, crocugu,
.
d�l��ine, anla�1lamayacak kadar, a�1nca
:.se.�digili1 soylediler.

1 00 TAGORE Pl/ Acrkan Ta�lar


Nihayet, oglanm okula gitmek zamam gel­
di. Raicharan, elindeki ki.i�i.ik toprak par�a­
sm1 sattl ve Kalki.ita'ya gitti. Orada gi.i�li.ik­
le bir i� buldu. U�akhga girdi ve Phailna'y1
okula gonderdi. Onu en iyi bir �ekilde okut­
mak, beslemek, ona en iyi elbiseleri giydir­
mek i�in, hi�bir zahmet, me�akkat ve ezi­
yetten kapnmad1. Kendisi ise, sadece gi.in­
de bir avu� pirin�le ya�1yor ve gizliden giz­
liye �oyle diyordu: ''.Ah benim Ki.i�i.ik Efen­
dim, benim Ki.i�i.ik Efendim. Sen beni o ka­
dar �ok seviyordun ki, tekrar benim evime
dondi.in. Arnk benim hi�bir ihmalime ug-
ramayacaksm ..."

Boylece on iki y1l ge�ti. Oglan, gi.izelce oku­


ma, yazmay1 ogrendi. Zeki, yala�1kh ve s1h­
hadi bir �ocuktu. Raicharan, onun giyimi­
ne ku�amma bir hayli dikkat ediyor, sa�lan­
m taray1p ay1rmakta bilhassa dikkat ve iti­

na gosteriyordu. <;ocuk gezmeye ve iyi, se�­


kin �eylere al1�m1�tl ve paray1 bolca harc1-
yordu. Raicharan'a asla tam bir baba gozi.iy­
le bakam1yordu. Zira adam bir baba �efka­
ti gostermekle beraber, bir u�ak gibi hare­
ket ediyordu. Bir ba�ka hara, kabahat de,

Bebek Efendirniz IO I
Raicharan'm c;ocugun as1l babasmm kendi­
si oldugunu herkesten saklamas1yd1.

Phailna'nm yat1h bulundugu handaki ogren­


ciler Raicharan'm koylii adederiyle alay edi­
yor ve �uras1m da itiraf etmeliyim ki, Phail­
na da babasmm arkasmdan, onlarm bu ala­
yma kanhyordu. Fakat biitiin ogrenciler, ic;­
ten, yiirekten, masum ve iyi, ince kalpli ya�h
adam1 seviyorlard1. Phailna da ona meftun­
du. Fakat evvelce de soyledigim gibi, c;ocuk
onu, adeta lutfedermi� gibi seviyordu.

Raicharan ya�land1kc;a ya�land1 ve efendile­


ri i�inde gosterdigi beceriksizlik yiiziinden,
durmamacasma ona kusur bulmaya ba�­
lad1lar. C::ocugun ugruna, kursagma �oyle
dogru diiriist bir lokma girmiyor, kendisini
ac;hga mahkum ediyordu. Boylece, viicutc;a
zay1f dii�tii ve artik i�e yaramaz oldu. Soy­
lenen �eyleri unutuyordu. Kafas1 da arnk i�­
lemez, aptalla�m1� bir hale gelmi�ti. Fakat
efendileri ondan giic;lii, kuvvedi bir u�agm
hizmetini gormesini istiyor ve hic;bir maze­
reti kabule yana�m1yordu. Topragmm sat1-
�mdan eline gec;mi� olan para da tiikenmi�,

1 02 TAGORE � Acikan Ta�lar


suyunu <rekmi�ti. <;ocuk miitemadiyen elbi­
selerinden �ikayet ediyor, <rok, daha <rok para
istiyordu.

Raicharan kararm1 verdi. Bir u�ak olarak


<ral1�ngi i�ini b1rakn, Phailna'ya bir miktar
para vererek: "Memlekette, koyiimde gorii­
lecek i�lerim var, tez donerim.. :· dedi.

Derhal, Anukul'un hikimlik ettigi Bareset'e


yolland1.

Anukul'un karis1 daha ha.Ia kederden, ac1-


dan kendisine gelememi�ti. Ba�ka da <rocu­
gu yoktu. Olmam1�tl.

Anukul, mahkemede ge<ren uzun ve yoru­


cu bir giinden sonra oturmu� dinleniyordu.
Karis1, gezginci bir yalanc1 hekimden <rok
pahal1 bir fiyata, gebeligi, <rocuk dogurma­
y1 saglayan bir ot satm almaktayd1. Avluda
selam veren birisinin sesi duyuldu. Anukul,
gelenin kim oldugunu anlamak iizere d1-
�ariya pkt1. Bu, Raicharan'd1. Anukul, eski

Bebek Ejendimiz 103


u�agm1 goriince, kalbi yumu�ad1, yufkala�­
ta. Ona bir�ok sorular sordu ve yeniden ya­
nma u�ak olarak girmesini teklif etti.

Raicharan belirsizce, hafif�e giiliimsedi ve


cevap olarak: "Hamm1ma sayg1lanm1 sun­
mak istiyorum .. :· dedi.

Anukul, Raicharan'la birlikte eve girdi. Ha­


mm1, Raicharan'1 eski efendisi kadar iyi, ho�
ve samimi kar�1lamad1.

Raicharan buna ald1rmad1, fakat ellerini ka­


vu�turdu ve: "Bebeginizi �alan Padma degil,
benim" dedi.

Anukul hayktrd1: "Yiice Tanr1m sen bilir­


sin! Nas1l? Ne dedin? c;:ocuk neredet

Raicharan cevap verdi: "Benimle birlikte


oturuyor. Obiir giin buraya getirecegim .. :·

Bir pazar giinii idi. Mahkeme tatildi. Kan


koca sabahm erken saatinde Raicharan'm
gorunmesm1 bekleyerek, sab1rs1zhkla,
iimitle yola bakiyor, oradan gozlerini ay1r-

1 04 TAGORE iJal Acikan Ta�lar


m1yorlard1. Saat onda, Raicharan, elinden
tuttugu Phailna'y1 efendilerine getirdi.

Anukul'un kans1, sorgu sualsiz oglam ku­


cagma ald1, heyecandan plgma doniip, kah
giilerek, kah aghyarak, onun �urasma bu­
rasma dokundu. Sacrlanm, almm optii, acr,
i�tiyakh gozlerle yavrusunun yiiziine uzun
uzun bakn.

<;ocuk, giizel, yak1�1khyd1 ve kibar bir insa­


nm evlad1 gibi giydirilmi�ti. Anukul'un yii­
regi, kalbi ani bir sevgi kas1rgas1yla ta�tl.

Bununla beraber, meslek a�km1 unutmay1p,


hakimlik damarlan kabararak sordu:

"Bu crocugun benim oldugunu ispat edecek


delillerin var m1:""

Raicharan: "Boyle bir i� icrin nas1l bir delil,


bir hiiccet olabiliri' <;ocugunuzu benim cral­
d1g1m1 yalmz Tann bilir. Diinyada ba�ka
hicr kimse bilmez" dedi.

Anukul, kansmm crocuga nas1l bir i�tiyakla

Bebek Efendimiz 1 0 5
sanld1gm1, baglanm1� oldugunu goriince is­
pat, delil istemenin, aramanm nafile, fayda­
s1z oldugunu anlad1. inanmak daha akilhca
bir hareketti. Ostelik Raicharan gibi, ya�h
bir adam boyle bir oglan �ocugunu nereden
bulabilirdi? Sonra, eski, sad1k u�agi, kendi­
sini ho� yere, neden aldatmak zorunda kal­
smde

"Fakar': diye sert sert konu�tu: "Fakat, Ra­


icharan, sen burada kalmamal1sm .. :·

Raicharan bogulur gibi bir sesle ellerini ka­


vu�turarak: "Nereye gideyim, ba�1m1 soka­
y1m benim Efendim ... ihriyanm. Ya�h bir
adam1 kim u�ak diye ahr, kullamr?" dedi.

Hamm1: "Birak kalsm, otursun ... C::ocugum


sevinir. Onu affettim" dedi.

Fakat Anukul'un hakimlik vicdam, daman


soz dinlemiyordu: "Hay1r': dedi. "Yapttkla­
rmdan otiirii 0 affedilemez:'

Raicharan, yere egildi ve Anukul'un ayak­


lanna sanld1: "Efendim': diye aglad1 .. "B1ra-

106 TAGORE ill/ Acrkan Ta�lar


km1z kalay1m .. Bu i�i yapan hen degildim.
Tann idi:'

Raicharan, kabahati Tanri'nm omuzlar1-


na yi.iklemeye kalla�mca, Anukul'un vicda­
m daha beter rahats1z oldu. " Hay1r': dedi.

"Mi.isaade edemem. izin veremem. Art1k


sana itimad1m kalmad1. Sen bir h1yanet
sucru i�ledin:·

Raicharan ayaga kalkn ve: "Bunu yapan hen


degildim" dedi.

Anukul sordu: "Ya kimdit

Raicharan cevap verdi: "Kaderim .. :·

Fakat hicrbir tahsil gormi.i�, aydm insan bu


mazereti kabul edemezdi. Anukul inadm­
dan donmedi.

Phailna, Raicharan'm degil de, zengin


hakimin oglu oldugunu anlaymca, o ana ka­
dar nesep hakla yenmi�, crignenmi� diye ilk
once lazacak oldu. Fakat Raicharan'm ke­
derli, gamh halini gori.ir gormez de, iyi kalp-

Bebek Efe11dimiz 1 07
lilikle babasma dondii: "Baba': dedi, "Onu
affet. Bizimle birlikte oturmasma miisaade
etmesen bile, ona kiis:iik bir ayhk bagla .. :
'

Raicharan bunu duyduktan sonra, agzm­


dan ba�ka tek bir kelime s:1kmad1. Son bir
defa daha oglunun yiiziine baktt, eski ham­
m1 ile efendisinin oniinde egilerek sayg1lari­
m sundu. Sonra d1�ariya «;:1karak, diinyanm
say1s1z insanlarma kari�tl.

Aym sonunda, Anukul ona: verilmek iizere


koyiine bir miktar para yollad1. Fakat para
geri geldi. Orada, Raicharan admda bir
kimse bulunamam1�t1.

108 TAGORE iJal Acrkan Ta�lar


iSKAMBiLLER KRALLIGI

Vaktiyle uzak bir denizde, iskambiller kral­


hgmda Papaz ve Kizlarm, Birli ve Bacakla­
rm ya�ad1g1 1ss1z bir ada vard1. ikililer ve iifi=­
liilerle onlular ve dokuzlular ve biitiin ote­
ki iiyeler de fi=Oktan burada yerle�mi� bulu­
nuyorlard1. Fakat bunlar resimli iskambil­
ler gibi iki defa dogmu� insanlar degildiler.
Birli, Papaz ve Bacak, Ufi= en yiiksek taba­
kay1 te�kil ediyorlard1. Dordiincii tabaka,
daha az say1h, a�ag1 iskambillerin bir ka­
t1�1khg1 idi. ikililer ve iifi=liiler hepsinin en
a�ag1s1 idiler. Bu a�ag1 iskambiller biiyiik
resimli iskambillerle aym hizada asla otu­
ramazlard1.
Ada kralhgmm yasa ve nizamlari gerfi=ekten

lskarnbiller Kral11g1 109


olaganiisrii idi. Her ferdin kendisine mah­
sus derecesi ti eski, bilinmeyen zamanlar­
dan beri kararla�t1rilm1�t1. Herkesin, kendi­
ne onceden verilmi�, tayin edilmi� bir i�i var­
d1, ba�ka bir �eye bakmazd1. Nereye gider­
lerse gitsinler, sanki goriinmeyen bir el on­
lari kanun ve nizam dairesinde idare ederdi.

iskambiller kralhgmda hie; kimseye dii�iin­


mek ic;in bir firsat pkmazd1; hie; kimse tek
bir karara varmak ihriyacm1 duymam1�­
t1; hie; kimseden de herhangi bir yeni konu
iizerinde soz dovii�tiirmesi, tartt�mada bu­
lunmas1 asla istenmi� degildi. Vatanda�­
larm hepsi, ag1zlarim ac;maks1zm her giin
aym tertiple omiir siirerlerdi. Yere dii�iince
ses pkarmazlard1. Yerde s1rtiistii yatar, yiiz
ve gozleri asla kim1ldamaz, kip1rdamaks1-
zm yukariya, goge bakar dururlard1.

iskambiller kralhgmda dikkat c;ekici bir


sessizlik hiikiim siirerdi. Kaideli biitiin­
liiklerinde memnunluk ve ho�nutluk tam­
d1. Bir �iddet, hiddet, giiriiltii ve pat1rt1 asla
goriilmezdi. Herhangi bir heyecan, ta�kin­
hk nedir, asla bilinmezdi. Tek bir ve dur du-

I I O TAGORE Pel Acikan Ta�lar


rak bilmeyen makam1 ile ninnisini soyle­
yen biiyiik deniz, dalgalarmm beyaz elleri­
nin binlerce yumu�ak dokunu�lanyla aday1
uyuturdu. Kulucrka ana ku�un acr1lm1� mavi
kanatlarma benzeyen engin gokyiizii, yum­
yumu�ak tiiyleriyle aday1 kucaklay1p sar­
malard1. Zira uzak ufuklarda koyu lacivert
bir crizgi bir ba�ka kiy1y1 i�aret etmekte idi,
fakat sakin, asude rahatm1 bozacak hicrbir
kavga ve creki�me sesi adaya ula�mazd1.

Denizin otesindeki uzak, iicra yabanc1 iil­


kede, annesi yas creken bir kralicre olan, gencr
bir prens vard1. Bu kralicre gozden dii�mii�­
tii ve deniz kiy1smda biricik oglu ile birlikte
ya�amakta di. Delikanh prens, kimsesiz an­
nesinin dizi dibinde oturup biiyiik arzula­
rmm agm1 orerek, crocuklugunu tek ba�ma
ve yapayalmz gecrirmi�ti. Ucran an, kobra y1-
lanmm ba�hgmdaki miicevheri, cennet go­
liinii, sihirli yollan aramaya; on iicr nehirler
iizerinde ve yedi denizler otesinde, ejderha­
nm saraymda uyumakta bulunan Hiisiin
prensesini bulmaya can at1yordu.

iskarnbiller Krall1g1 III


Okuldaki tiiccar oglundan, yabanc1 kral­
hklarm hikayelerini dinlemi�, bellemi�ti.
Korwal'in oglundan Lambanm iki Geni'nin
maceralarml ogrenmi�ti.

Yagmurlar bastinp yagmaya ba�laymca, bu­


lutlar da gogu kaplaymca, denize bakarak
e�ikte oturur ve yas creken annesine: 'i\.nne,
bana crok, crok uzak bir iilkenin bir masahm
I ,, derd"i.
an1at....

Ve annesi ona crocuklugunda duymu� ol­


dugu, denizlerin oresinde Hiisiin prensesi­
nin ya�ad1g1, harikulade giizel bir iilkenin
bitmez tiikenmez masalm1 anlarird1. E�ikte
oturmu�, engin denizlere bakip, annesinin
harikulade giizel masahm dinler; bu arada
da d1�anda yagmur bastirarak yagar ve kur­
�uni bulutlar gogii kaplarken, gencr prensin
yiiregi arzu ve i�tiyakla �i�er, yanard1.

Bir giin tiiccarm oglu, prense gelip, oviine­


rek: 'f\.rkada�!..:' dedi, "Tahsilim sona erdi.
Talihimi denizlerde aramak, denemek iize­
re yolculuga ployorum. Sana vedaya gel-
d.lffi.,,

I 12 TAGORE Pll Acrkan Tailar


Prens: "Ben de seninle birlikte geliyorum':
dedi.

Ve Kotwal'in oglu da: 'J\rkada�lar, hak�a ve


vicdancas1 beni arkada b1rakip gidemezsi­
niz. Ben de sizin yolda�m1z olacagun'' dedi.

Bunun iizerine gen� prens yas �eken annesi­


ne: 'J\nne, hen talihimi denemek i�in, d1�a­
nlara seyahate pkiyorum. Tekrar geri don­
diigum zaman, biitiin keder ve hiiziinlerini
silip giderecek vas1ta ve imkanlan bulmu�
olacagim" dedi.

Boylece ii� yolda� yolculuklarma birlik­


te pkt1lar. Limanda tiiccann on iki gemi­
si demirlemi�ti ve ii� yolda� gemiye bindi­
ler. Giiney riizgan esiyordu ve on iki gemi
prensin kalbinde co�an arzular kadar pupa
yelken denize aphp uzakla�nlar.

Sedef kabugu adasmda bir gemiyi sedef­


le doldurdular. Sandal agac1 adasmda bir
ikinci gemiye sandal agac1, mercan adasm­
da da bir ii�iincii gemiye mercan yiiklediler.

Dort yd dolup ge�ti ve seyyahlar biri fildi�i,

lskambiller Krall1g1 II3


biri misk, biri karanfil 'ri'regi, biri de hindis­
tancevizi olmak iizere dort gemi daha dol­
durdular.

Fakat biitiin bu gemilerin hepsi de yiikle­


nip bitince miithi� bir firtma koptu. Biitiin
gemiler, fildi�leri, hindistancevizleri, misk,
mercan, sandal agac1 ve sedefleriyle birlik­
te hepsi birden batnlar. Fakat ii'r yolda�m
bulundugu gemi bir adanm kayal1klarma
'rarpt1, onlan sag ve salim sahile firlatarak,
kendisi de parampar'ra oldu.

Buras1, Birli, Papaz, Kiz ve Bacagm, Do­


kuzlular ve Onlular ve otek.i biitiin iiyeler­
le birlikte, kanun ve nizam dairesinde ya�a­
d1klan iinlii iskambiller adas1yd1.

0 ana degin, adamn siikunetini bozacak,


rahatm1 ka'r1racak bir olay olmam1�; hi'rbir
yeni hadise vukua gelmemi�ti. Hi'rbir mii­
naka�a falan yapilmam1�t1. Derken, apans1-
zm, denizin savurup firlatt1g1 ii'r yolda� p­
kagelmi�lerdi. Biiyiik tart1�mal1 konu�ma-

1 1 4 TAGORE Pai Acikan Ta#ar


lar ba�lad1. C::elci�me konusu ii� noktada
toplamyordu;

Bir: Bu boliime girmemi� yabanc1lar, han­


gi sm1ftan say1lacaklard1? Resimli iskambil­
ler ziimresine mi kanlacaklard1? Yoksa Do­
kuzlular veya Onlularla aynlacak alelade
a�ag1 tabakadan m1yd1lar? Bu onemli mese­
leyi i;oziimleyecek bir emsali de yoktu.

iki: Hangi kabiledendiler? Onlar da Kupa­


larm apk renkleri ve parlak teni mi vard1?
Yoksa Sinek gibi esmer yiizlii miiydiiler?
Adanm biitiin evlenme sistemi, karmakan­
�1k nizamlanyla, kaidesince tatbikine bag­
h idi.

O�: Ne yemekler yerlerdi? Kiminle ya�a­


yacak ve yatacaklard1? Ba�lan giineybat1-
ya, kuzeybanya m1, yoksa sadece kuzeydo­
guya dogru mu konacakn? Biitiin iskambil­
ler iilkesinde, bunun gibi hayati, onemli ve
kih kirk yanlan meseleler asla tartl�ma ko­
nusu olmu� degildi. Fakat ii� yolda� miithi�
surette ac1kt1lar. �u veya bu �ekilde yiyecek
bulmak zorunda idiler. Binaenaleyh, bu �e-

iskambiller Krall1g1 I I5
ki�meli tarn�ma bitmez tiikenmez duru� ve
suskunluklanyla siiriip gider, Birliler, ken­
di toplannlanm yap1p meseleyi kohne, 'j'.Ok­
tan b1rak.1lm1� usullerle lj'.OZiimlemek iizere
bir komisyon kurmu� bulunurken, iilj'. yol­
da� bulabildikleri her �eyi yiyor, her kadeh
ve kaseden ilj'.iyor ve biitiin kaide ve nizam­
lan ayaklar altma ahyorlard1: Hatti ikili­
ler ve U'j'.liiler bile bu lj'.irkin hallerden ap1-
�1p kalm1�lard1.

U'j'.liiler: "Karde� ikiler, bu insanlar diipe­


diiz hayas1z!" dediler.

Ve ikililer: "Karde� U'j'.ler, bunlar muhak­


kak ki bizden daha a�ag1 sm1f, tabakadan­
d1rlar.. :' dediler.

Yemekleri yiyip, karmlan doyunca iilj'. yol­


da�, �ehirde gezmeye 'j'.Iktilar. Giilmez ve va­
karh suratlanyla, muazzam bir alay halin­
de yiiriiyen hantal insanlan goriince, prens,
Tiiccarm oglu ile Kotwal'in ogluna dondii,
ba�m1 arkaya dogru iterek, �a�km bir kah­
kaha firlatn.

Bu garip duyulmam1� kahkahanm, ken-

I I6 TAGORE Pai Acrkan Ta$lar


di kendisine �a�m1� olan kahkahanm titrek
akisleni�i, Biiyiik Kag1t caddesinden a�ag1-
ya, oradan Birli meydanmm otesine ve Ba­
cak sahili boyunca ko�u�arak sessizligin
engin bo�lugunda eridi, kayboldu. Ahiret­
ten ni�an verici Kotwal'in oglu ile tiiccarm
oglu kendilerini saran mahut sessizlikten
iliklerine kadar titrediler. Prense dondiiler
ve: ''Arkada�·: dediler... "Haydi uzak.la�ahm.
Bu korkunc;: hayaleder iilkesinde bir dakika
bile durmayahm, oyalanmayahm .. :·

Fakat prens: ''Arkada�lar, bu ahali insanog­


luna benziyor... Onun ic;:in, onlari tartak­
lay1p, tepetaklak ederek, damarlarinda bir
damla s1cak canh kan damlasmm bulunup
bulunmad1gm1 anlayacag1m" dedi.

Giinler hirer hirer gec;:ti ve adadaki sakin


hayat adeta hic;:bir kari�1kl1ga ugramadan
siiriip gitti. Oc;: yolda� ne nizam, ne de ka­
nun dinliyor, hie;: birisine itaat etmiyorlar­
d1. Ne oturur veya ayakta durur yahut saga
sola doner veya s1rtiistii yatarlarken dogru,

iskambiller Krall1g1 I I7
kaidesince hareket etmiyorlard1. Aksine bu
gibi hallerin kanuna npanp uygun bir �ekil­
de yap1ld1gm1 gordiikleri zaman haddinden
a�1r1 kahkahalanm bas1yorlard1. Bu ebedi
ve ezeli nizamlarm azameti kar�1smda istif­
lerini bozmuyorlard1.

Bir giin biiyiik resimli iskambiller, Kotwal'in


oglu ile riiccarm ogluna ve prense geldiler:
"Neden ..:· diye usulca sordular. "Sizler ni­
zamlara gore hareket etmiyorsunuzt

Oi; yolda� cevap verdi: "\:iinkii bizim ii;p­


m1z (arzumuz) budur:'

Biiyiik resimli iskambiller, bombo� bir ma­


garanm derinliklerinden kopan, sanki yiiz­
y1llarca siiren bir riiyadan ag1r ag1r uyamr­
m1� gibi seslerle, bir arada: " ii;i;a m1?. Rica
ederiz soyleyiniz, kimdir bu ii;pt dediler.

0 sirada, onlar ii;i;a'nm kim ve ne oldugunu


anlayamam1�lardi. Fakat biiriin ada, bunun
yava� yava� ne oldugunu ogrenecekti. Pren­
sin hareketlerini seyrederek, onlan kendile­
rinin daima gittikleri yolun kar�1 istikame-

1 1 8 TAGORE iJel Acrka11 T11�l11r


tinde ve "diiz �izgi" iizerine hareket edebile­
ceklerini anlaymca akil e�iklerinden ilk i�1k
panlt1s1 ge�ti. Arkasmdan, kendilerini �a�1r­
tan bir ke�ifte bulunarak 0 ana degin dikkat
edip de farkmda olmad1klan bir �eyi, iskam­
billerin ters taraflan da oldugunu anladilar.
Bu, degi�meye bir ba�langi� idi.

Degi�me ba�laymca da, ii� yolda� onlara


gitgide daha derin i��a'nm s1rlanm a�maya
muvaffak oldular. iskambiller hayatm ni­
zam ve kaidelerle kosteklenmemi� bulun­
dugunu yava� yava� ogrendiler. Keyiflerine
gore se�me, begenmenin �ahane, azametli
kudretinden gizliden gizliye bir sevin�, bir
memnunluk duymaya ba�lad1lar.

Fakat i��a ile vukua gelen ilk temasta, bii­


tiin iskambil paketi ag1r ag1r sallanma­
ya, sendelemeye ba�lad1, ardmdan da hep­
si yere y1kild1lar. Manzara, iri muazzam bir
boa y1lanmm, biitiin viicudunu sanp dola­
�an bir titreme ile say1s1z halkalarm1 a�arak,
uzun bir uykudan uyanmasm1 and1rd1.

lskambiller Krall1g1 I 19
0 vakte kadar Karama-ra, Sinek, Orya ve
Kupa k1zlan, dahp bo�luga bakan veyahut
yere -rakih gozleriyle perdelerin arkasmda
kahp gizlenmi�lerdi.

Ve �imdi birdenbire, apans1zm, baharda bir


ikindi vakti Kupa kiz1, kara ka�larm1 bir
lahza kald1np, goziiniin ucu ile balkondan,
prense tek bir baki� firlattl.

Prens: "Yiice Tannm?..:' diye bagtrd1. Ben


bunlarm hepsinin de boyah resimler oldu­
gunu samrd1m. Fakat yamlm1�1m. Meger
kadmm1�lar:'

Bunun iizerine gen-r prens iki arkada�m1


yanma -rag1rd1 ve dii�iinceli bir sesle: ''Ar­
kada�lanm': dedi. "Bu hammlarda �imdiye
kadar fark etmedigim bir hiisiin, bir efsun
var. Kizm raze heyecanlarla yanan, 1�1lda­
yan kara, parlak gozlerini goriince, bunlan
heniiz yarat1lm1� bir diinyadan kopan �afa­
gm ilk soluk hiizmeleri sand1m:'

iki arkada� bilgi-r bir giiliimseme ile giiliim­


sediler ve: "Ger-rekten oyle mi prenst dedi­
ler.

1 20 TAGORE Pl/ Acikan Ta�lar


Ve zavalh kupa kiz1 o giinden itibaren kili­
min uc;lanm suya sarkitn. Hali fenala�ttklj'.a
fenala�tl. Gerlj'.ekten ay1planacak, utamla­
cak bir �ekilde biitiin kaideleri unutmak re­
zaletine ugramaya ba�lad1. Mesela, hizada
yeri Bacagm yamnda idiyse, birden kendisi­
ni olduklj'.a tesadiifen prensin yanmda ayak­
ta dikilmi� bulurdu. Buna kar�1 Bacak, ha­
reketsiz yiizii ve vakarh sesiyle: "Kiz, yaml-
I " derd'1.
din...

Ve zavalh Kupa kizmm yanaklan eski­


sinden daha fazla kizanr, alla�1rd1. Fakat
prens, kahramanca onun imdadma yeti�ir
ve: "Hayir!.. Ortada bir yanh�hk yok. Bu­
giinden itibaren ben bir Bacak olacag1m"
derdi.

Fakat i�ler oyle bir renk ald1 ki, herkes SU'j'.lU


Kupa k1zmm densizliklerini, miinasebet­
sizliklerini diizeltmeye 1j'.ak�1rken, kendile­
ri yanh� yapmaya ba�lad1lar. Birliler, Papaz­
lardan dirsek yiyip yerlerinden kayd1nld1k­
larm1 gordiiler. Papazlar Bacaklarm arasma
kan�1p kat1�tilar ve Dokuzlularla Onlular,
biiyiik resimli iskambillere mensup imi�-

iskambiller Krall1g1 I2I


ler gibi bir eda takmd1lar, kendilerine siis
verdiler. ikililer ve Os:liilerin gizlice, bilhas­
sa Dortliiler Be�lilere aynlm1� olan yerlere
ges:rikleri meydana s:1kt1. �imdiye kadar or­
tahgm bu derece kan�t1g1 goriilmii� degildi.

Bu iskambiller arasmda birs:ok bahar mev­


simleri gelip ges:mi�ti. Bahar ku�u Kokil,
y1llarca �arkism1 soylemi�ti. Fakat �imdi­
ki gibi asla kanlan bu kadar kaynatmam1�,
insanlan heyecana getirmemi�ti. Ges:mi�
giinlerde deniz yorulmak bilmeyen nagme­
lerini terenniim eylemi�ti. Fakat o zaman­
lar, sadece nizam ve kanununun egilip bii­
kiilmeyen tekdiizeligini ilan etmi�ti. Fakat
�imdi, apans1zm, dalgalan, p1nl p1nl yanan
aydmhklan ve parlak golgeleri ve milyarlar­
ca sesleriyle kalbin en derin a�k arzu ve i�ti­
yaklanm soylemeye, dokumaya ba�lam1�tl.

0 zari£ nai£ diizgiin, yuvarlak ve halin­


den memnun, �irin yiizleri nereye kaybol­
mu�ru? i�te, a�k maraz1, i�tiyaki ile dopdo­
lu bir yiiz... i�te hiiziinle deli gibi s:arpan bir

I 22 TAGORE Pai Acikan Ta#ar


kalp .. i�te �iipheden �i�erek, yaralanarak is,
ttrap, i�kence �eken, zihin! .. Mus1ki ve i� �e,
ki�ler, giiliimseme ve gozya�lan havay1 dol,
duruyor. Hayat zonkluyor, kalpler kinhyor,
inciniyor; ihtiraslar tutu�turuluyor...

Herkes, arttk oz kihk ve kiyafeti dii�iinii,


yor ve kendisini ba�kalanyla ol�iiyor. Kara,
ma�a birlisi: "Sinek papazma, eh, �oyle boy,
le yaki�1kl1 denebilir:' diye i�inden ge�iriyor;
"Fakat sokakta yiiriirken, ahalinin doniip de
nas1l bana bakttklanm bir gormelisin!" di,
yor. Sinek papaz1 da: "Ne haltetmeye, Kara,
ma�a birlisi, ba�1m havada tutup, bir tavus
ku�u gibi bobiirlene bobiirlene etrafta dola,
�1yor. Biitiin kizlarm, kendi a�kindan oldii,
gti.nii samyor. Oysaki as1l hakikat': diyor ve
bu noktada susarak, aynada yiiziinii muaye,
ne ediyor.

Fakat Kizlar hepsinin en acmacak olam idi,


ler. Biitiin vakitlerini, kendilerini Dokuz,
lara giydirtmek, donatttrmak, siislendir,
mekle ge�iriyorlard1. Dokuzlar da onla,
rm miskin ve azat kabul etmez koleleri idi,
ler. Lakin birbirlerine kar�1 savurduklar1 ac1

lskambiller Krall1g1 123


miilahazalar hepsinden daha �a�1rt1c1 idi.

i�te boylece, delikanhlar orman golgeligin­


de ayaklarm1 uzat1p yan gelerek, agac;:la­
rm altmda, yapraklarm iizerinde kay1ts1zca
otururlard1 ve uc;:uk mavi elbiseler giyinmi�
gene;: lozlar, yiiriiyerek tesadiifen aym orma­
nm, aym golgeligine, aym agac;:larm yanma
gelirler; sanki oralarda kimseyi gormiiyor­
larm1� gibi gozlerini c;:evirir, sanki hic;:bir �ey
seyretmemek ic;:in d1�anya c;:ikm1� gibi dav­
ramrlard1. Derken, otekilerden daha onde
duran bir delikanh bir c;:ilgmhk nobeti ge­
c;:irerek, mavili bir lozm yanma yakla�maya
cesaret ederdi. Fakat yakla�nkc;:a da dili ru­
tulurdu. Orada agz1 kilitli ve aptal aptal ba­
lonarak durur ve uygun an, ele gec;:mi� bu­
lunan firsat kaybolur, uc;:up giderdi.

Kokil ku�lan ba�larmm iizerinde oter­


di. Muzip giiney riizgan eserdi, sac;:lan bo­
zar, dagmr, kulaklara fis1ldar ve kandaki
mus1kiyi lo�lortiverirdi. Agac;:larm yaprak­
lan h1�1rt1h bir sevinc;:le m1nldamrlard1 ve
engin denizin bitmez tiikenmez sesi, a�lon
ergin bahar meddinde erkek ve loz kalpleri-

1 24 TAGORE iJli Ac1kan Ta#ar


nin dilsiz i�tiyaklarm1 bir ileri, bir geriye ka­
barta kabarta dalgalandmrd1.

Ocr yolda�, iskambiller Kralhgmm suyu cre­


kilmi�, kurumu� kanallanm yeni bir haya­
tm tufanma bogmu�lard1.

Ve her ne kadar tam med zamam idiyse de,


sanki yiikselen sular parcralamp kopiik hali­
ne gelmeyecek de, ebediyen as1h kalacaklar­
m1� gibi, ortada bir duraklama vard1. Apk­
tan acr1ga bir soz soylenmi� degildi. Yalmz
dikkat ve ihtimamla bir ad1m ilerleniyor,
iki ad1m geri geliniyordu. Herkes, sanki ha­
vada ka�aneler, kumda kaleler yapar gibi,
yerine getirilememi� arzulanm y1gmakla
me�gul goriiniiyordu. Hepsinin beti benzi
ucruk, dilleri tutuk, idi. Gozleri ate� gibi ya­
myor, dudaklan da soylenmeyen s1rlarla tit­
riyordu.

Prens, derdi anlad1. Adadakilerin hepsini


crag1rarak: "Fliitleri, zilleri; borulan ve da­
vullan al1p buraya geliniz. Herkes bir arada
cralsm ve ne�e ve sevincr ile haylanrsm. <;:iin­
kii Kupa laz1 bu gece e�ini secrecek!" dedi.

lskambiller Krall1g1 125


Bunun iizerine Onlular ve Dokuzlular fliit­
lerini ve borularm1 ottiirmeye ba�lad1lar;
Sekizliler ve Yedililer zurna ve kemanlan­
m 'rald1lar ve hatta i kililer ve O'rliiler de da­

vullarm1 ottiirmeye ba�lad1lar.

Bu �amatal1, giiriilriilii, pat1rt1h mus1ki ka­


s1rgas1 kopunca, biitiin i'r 'reki�, ah edi� ve
keyifsizlikleri bir nefeste sildi siipiirdii ve
arkasmdan nas1l da bir soz, kahkaha seli
co�tu, kopiirdii. Her tarafta pervas1z teklif­
ler, alayc1 reddedi�ler, dedikodu ve geveze­
likler; alaylar, �akalar, ne�e ve eglenceler ald1
yiiriidii. Bu tipki, bir yaz firtmasmda yiiz­
y1llardan kalma ormanm derinliklerinde
milyonlarca yaprak ve dallarm saga sola sal­
lanmasma, sars1lmasma, h1�1rdama ve ugul­
day1p vmlamasma benziyordu.

Fakat giil rengi bir elbise giymi� olan Kupa


kiz1 gizli halvet odasmm lo�lugunda sessiz­
ce oturmu�, yiizerek kulaklarma gelen vel­
veleli, �amatac1 mus1ki ve ne�e giiriiltiilerini
dinliyordu. Gozlerini kapad1 ve kendisinin
a�k riiyasm1 gordii. Gozlerini a'rtlgt zaman
da prensin yerde, oniinde oturmu�, gozle-

I 26 TAGORE ;., Acikan Ta�lar


rini, yiiziine dikmi� oldugunu gordii ve her
iki eliyle yiiziinii kapad1, icrin icrin cragla­
yan bir sevincr co�kunlugu ile titreyerek s1rt
iistii yere y1kild1.

Ve prens dalgalanan denizin kenarmda ge­


zip dola�arak, biitiin giinii yalmz ba�ma ge­
crirdi. Kizm 0 �a�kin baki�1, 0 crekingen tav1r
ve hareketi aklmdan pkmayarak, kalbi bii­
yiik iimiderle crarpt1.

0 gece, renkleri icr apc1 elbiseler giymi� olan


s1ki�1k delikanh ve gencr kiz hadari giilecr
yiizlerle saray kap1larmda bekle�tiler. Sa­
raym divanhanesi fiisunlu lambalariyla ay­
dmlanm1� ve bahar cricrekleriyle bezenmi�,
siislenmi�ti. Kupa kiz1 ag1r agir icreriye girdi
ve orada bulunan herkes onu selamlamak
iizere ayaga kalkt1. Kupa kiz1 elinde yase­
min bir crelenk, gozleri yere dikili prensin
oniinde durdu. Hakir utangacrhgindan cre­
lengi, e�i diye secrtigi insanm boynuna ka­
dar zor kald1rabildi. Fakat prens ba�m1 egdi
ve crelenk kayarak yerini buldu. Delikanh ve
gencr kizlarm viicuda getirdigi y1gmak onun
secrecegi insam umucu bir sessizlik icrinde

iskambiller Krall1g1 I 27
heyecanla beklemi�ti. Se�im belli olunca
da, kapkalabahk meclisin hepsi de plgm bir
ne�e �amatas1yla �alkand1, be�ik gibi sallan­
d1. Bag1np �1gn�malarmm giiriiltii pat1rt1-
s1, akisleri adamn her tarafmda ve denizde,
apklardaki gemilerden duyuldu, iskambil­
ler Kralhgmda o ana degin boyle bir hayki­
n�, baginp �1g1n� i�itilmi� degildi.

Halk prensle gelinini ta�1yarak tahta oturt­


rular ve hemen o anda, orada kohne iskam­
biller adasmda onlara ta� giydirdiler.

Ve denizin otesindeki uzak, iicra ada kiy1-


smda yas �eken krali�e, altmla bezenmi� bir
gemiye binerek yelken app oglunun yeni
kralhgina geldi.

Vatanda�lar arnk usul, nizam ve kaidelere


gore idare edilmiyorlar ve onlar kendi, oz
i��a'larma gore iyi veya fenad1rlar yahut da
her iki huyu da nefislerinde topluyorlar.

128 TAGORE ;., Acikan Ta1lar


ABiD2.S KADIN

Bir k.is1m okuyucularimm ho�una girmeyi­


�im, zaferinin semtiirresine eri�mi� oldugu
ve ismimin, fezada daimi bir kiifiir, sovme
deveranmm refakatiyle, gazetelerin merkezi
dairesini te�kil ettigi bir devrede, sakin bir
ko�eye c;:ekilip oz varhg1m1 unutmaya c;:ah�­
mak ihriyac;: ve liizumunu hissettim.

Kalkiira'dan birkac;: mil otedeki sayfiyede, ta -


nmmadan ve taciz edilmeden, keyfime do­
kunulmadan kalabilecegim bir evim vardir.
Koyliiler, heniiz hakkimda herhangi bir so­
nuca varm1� degildirler. Benim oraya sade­
ce tatilini gec;:irmeye veya zevk etmeye gelen
alelade birisi olmad1g1m1 bilirler; zira �ehrin
�amatac1 giiriiltii panrnlarla koy gecelerinin

Abid Kadin I 29
siikfmetini asla bozmam, harap etmem. Ne
de onlar bana bir kaba sofu goziiyle bakar­
lar, zira beni birazc1k tammalari, bu husus­
ta kendilerine ferahhk verir. Onlarm goziin­
de bir gezgin de degilim; criinkii yarad1h�­
tan bir serseri olmakla beraber, koy tarlala­
rmdaki gezintilerim maksats1z, hedefsizdir.
Onlar evli veya bekar olup-olmadtgimdan
da tamamiyle emin degildirler; criinkii beni
hicrbir zaman crocuklarimla birlikte gorme­
mi�lerdir. Binaenaleyh, herhangi bir hayvan
veya nebat hiikiimdarhgi icrinde s1mflan­
d1ramad1klari icrin, �ahs1mla ugra�maktan
croktan vazgecrmi�ler ve vurdumduymazca­
sma beni kendi halime b1rakm1�lard1r.

Fakat heniiz son giinlerde, koyde benimle


derinden derine ilgilenen bir �ahsm bulun­
dugunu ogrendim. Tam�1kl1gim1z, haziran­
da, s1kmt1h bir ikindi vakti ba�lad1. 0 sa­
bah hep yagmur yagm1�t1, hava da aglad1k­
tan sonra �i�en goz kapaklari gibi daha hala
1slak ve agtrd1.

Tembel tembel oturmu�, nehrin yiiksek ki­


y1smda odayan alaca bir inegi seyrediyor-

I 30 TAGORE Pel Acrkan Ta�lar


dum. ikindi giine�i, parlak cilah derisi­
nin iizerinde oyna�1yordu. Bu i�1ktan el­
bisenin sade, basit giizelligini; insanm ter­
zi diikkanlan app, kendi tenini tabii giyece­
ginden yoksun ktlarak bile bile paras1m zi­
yan ed.i�ine, beni nafile yere hayrette b1rakt1.

Boyle seyredip, avare avare tefekkiire dal­


m1� iken, orta ya�h bir kadm gelip, ayagi­
ma kapand1 ve almm topraga degdirdi. Ete­
ginde birka(j (ji(jek demeti vard1. Kenedi el­
lerle bu demederden bir tanesini bana tak­
dim etti, sunarken de: "Bu Tanri'ya bir su­
nu�tur!" dedi.

Ve uzakla�t1. Kadm bu kelimeleri soyler­


ken oylesine �a�1rm1�, afallam1�t1m ki, kay­
bolup gitmeden yiiziinii ancak �oyle bir go­
rebildim. Vak'a tamamiyle basitti ama ben­
de derin bir tesir yaratt1 ve tarladaki davar­
lara bakmak iizere bir kere daha ba�1m1 (je­
virdigim zaman, kuyruguyla sinekleri ko­
varken, derin derin nefes alarak bol usareli
otu (jigneyip geveleyen inekteki hayat, ya�a­
ma lezzeti, bana bir s1rla dopdolu imi� gibi
geldi. Okuyuculanm, belki de budalal1gima

Abid Kadrn I3I


giileceklerdir. Fakat kalbim, a�k, muhabbet
ve peresti� ile doldu.

Tanri'mn oz hayati olan saf dirilik nqesine


ibadederimi sundum. Sonra, mango aga­
cmdan ince bir filiz kopararak, kendi elimle
inege yedirdim, bunu yaparken de Tanri'm1
memnun etmi� olmaktan dogan bir hazla
ic;im rahadad1.

Ertesi y1l koye dondiigum zaman �ubat ay1


idi. Soguk mevsim daha hila siiriip gidiyor­
du. Sabah giinqi odama doluyor ve co�tur­
dugu sicakl1ga �iikrediyordum. Yaz1 yaz1yor­
dum ki, u�agim gelip Vi�nu mezhebinden
bir kadm abidin beni gormek istedigini soy­
ledi. Dalgmca ona, kadm1 yukariya almas1m
soyledim ve yaz1ma devam ettim. Kadm ic;e­
riye girdi, oniimde egilerek ayag1ma dokun­
du. Bunun, bir y1l evvel, kisac1k bir an gore­
bilmi� oldugum aym kadm oldugunu anla­
d1m.

�imdi onu daha yakmdan muayene siizge­


cimden gec;irebiliyordum. Bir kadmm gii­
zel olup olmad1gmm soruldugu ya�1 c;oktan
a�m1�tl. Boyu mutattan daha uzundu ve

1 3 2 TAGORE f1t; Acikan Ta�lar


kunr2s bir yap1s1 vard1. Fakat viicudu, daimi
bir ihtiram egilmesi itiyadmdan otiirii ha­
fif�e kamburumsu idi. Tav1r ve hareketle­
rinde �ekinecek bir �ey yoktu. Yiiziiniin en
dikkat �eken tarafi iki goziiydii. Onlarda
sanki mesafeyi yakmla�tlrabilen delici, i�e
i�leyici bir kudret var gibi idi.

i�eri girerken kadm bu iki iri goziiyle beni


sanki geriye itti. "Bu ne hal?'' diye sordu.
"Tanrim, neden beni huzuruna, tahtmm
oniine �agirdm? Seni hep aga�lar arasmda
goriirdiim ve boylesi daha iyiydi. Oras1 sana
ula�mak i�in en uygun yerdi:' Anla�ilan,
beni, kendisinin farkmda olmaks1zm bah­
�ede dola�1rken gormii�tii. Fakat son birka�
giindiir soguk alm1� ve sokaga pkamam1�­
t1m. Zorla evde kalmaya ve ak�am semas1-
m ancak tarapmdan tazim ve tekrimimi26

yollamaya mecbur olmu�tum. Sessiz bir


duru�tan sonra, kadm ibid bana: "Ey Tan­
rim': dedi."Bana sevap olacak sozler soyle . :·
.

Dogrusu, boyle ani bir istegine kar�I hi� de

•s Kunt: Dayamk.11, saglam.


•• Tekrim: Sayg1 gosterme, ululama.

Abid Kadin I33


haz1rlanm1� degildim, onun i�in de dilimin
ucuna geldigi gibi konu�tum: " iyi, sevap ve­
recek sozleri ne sunar, ne de kabul ederim.
Sadece gozlerimi a�ar ve susanm, ondan
sonra derhal hem duyar, hem goriiriim, hi�­
bir ses pkanlmasa bile ... �u dakikada, sana
bakarken, npki sesini duyuyor gibiyim..:·
dedim.

Ben konu�urken, kadm abid olduk�a heye­


canland1 ve haykird1: "Tann, yalmz agz1 ile
degil, biitiin viicudu ile bana hitap ediyor;
benimle konu�uyor:'

Ona: "Susunca, biitiin viicudumla din­


leyebilirim. Buraya o sesi i�itmek i�in ti
Kalkiita'dan geldim" dedim.

Kadm abid: "Ever, bunu biliyorum': dedi.


"Onun i�in de buraya yanmda oturmaya
geldim:'

Veda etmeden once, tekrar oniimde egildi


ve ayaklanma dokundu. Ayaklanm ortiilii
oldugu i�in iiziildiigunii fark ettim. Onlan
�1plak gormeyi dilemi�ti.

Ertesi sabah erkenden odamdan pkt1m ve

I 34 TAGORE ;..,. Ac1ka11 Ta#ar


damdaki taras:ada oturdum. Giineye dog­
ru aga(j'. dizilerinin otesindeki ISSlZ Ve ii�ii­
tiicii diimdiiz lor ve bay1rlari gorebiliyor­
dum. Doguda giine�in, koyiin eteginde
agas: govdelerinin otesinde �eker kam1�la­
rmm iistiinden yiikseli�ini seyredebiliyor­
dum. 0 s1k agas:larm koyu golgelerinin is:in­
den koyiin yolu birdenbire meydana <j'.Ilove­
riyor; ufuktaki baz1 uzak koylere dogru lov­
rihp dumanlarm bozlugu is:inde kaybolun­
caya kadar ilerilere dogru uzamyordu. 0 sa­
bah giine�in dogup dogmad1gm1 soylemek
giis:tii. Beyaz bir sis daha hili agas:larm te­
pesinde as1h duruyordu. Kadm ibidin, ala­
cal1 �afakta, fecir vaktinin duman biiriin­
mii� bir hayaleti gibi yiiriidiigunii gordiim.
Tanri'sma nezirlerini terenniim ediyor ve
zillerini s:a11yordu.
Kalm sis nihayet dagild1 ve giine� koyiin �ef­
kadi dedesi gibi, evde ve tarlada yap1lagelen
i�lerin ortasmdaki yerine ges:ri oturdu.
Kalkiita'daki talihimin as: i�tihasm1 bas­
nrmak is:in yaz1 masama yerle�mi�tim ki,
merdivenlerde bir ayak sesi duyuldu ve ka­
dm ibid, kendi kendisine bir makam m1ril-

Abid Kadm I 35
danarak i�eriye girdi, oniimde egildi. Ba�1,
m1 kag1dardan kald1rd1m.

Bana: "Tannm': dedi, "Senin yemeginden


art1k ne kalm1� ise, onu mukaddes yeme,
gim olarak yedim:'

$a�1rm1�nm. "Bunu nas1l yapabildint diye


sordum.

"Ooo!'' dedi. 'f\k�am sen yemekte iken ka,


p1da bekledim ve tabagm d1�anya �1kanhr,
ken i�inden birazm1 ald1m .. :'

Bu beklemedigim bir �eydi. Zira koyde her,


kes benim Avrupa'da bulundugumu ve Av,
rupal1larla yemek yedigimi biliyordu. Yal,
mz nebat yiyordum, buna �iiphe yoktu. Fa,
kat ah�1mm miibarekligi, kudsiyeti, herhan,
gi bir incelemeye gelemezdi, mutaass1plar
da yiyeceklerimin mundar olduguna kaniy,
diler.
Abid kadm ifadeledigim �a�kmhg1 gorerek:
"Tannm': dedi, "Senin yemekten yiyeme,
dikten sonra, ne diye sana geleyim?"

Kendi tayfasmm buna ne diyecegini sor,

I 36 TAGORE Pti Ac1kan Ta�lar


dum. Daha �imdiden, haberi koyiin dort
bucagma yaym1� oldugunu soyledi. Tayfa­
smm ahalisi ba�lanm sallam1�tl, ama onun
bildigi gibi, keyfine gore hareket etmesine
boyun egmi�lerdi.
Abid kadmm memlekette iyi bir aileden gel­
digini, anasmm zengin ve kiz1 bak:maya ha­
z1r oldugunu ogrendim. Fak:at kadm dilen­
ciligi21 tercih etmi�ti. Ona nas1l ge�indigini
sordum. Miiritlerinin kendisine kii�iik bir
toprak: par�as1 verdigini, kap1 kap1 dola�arak
da ekmek dilendigini anlattl. Bana: "Dilene­
rek elde ettigim yiyecek ilahidir" dedi.

Sozlerini, kafamda bir daha dii�iiniip tart­


nktan sonra, onun ne demek istedigini,
lakird1larmm ne manaya geldigini anlad1m.
Yiyecegimizi dilenerek sadaka �eklinde ahr­
sak, "bah�edici Tann"y1 hanrlanz. Fakat ye­
megimizi, kazanarak evde yiyecek olursak,
buna bir hak goziiyle bakmak temayiiliine
kap1labiliriz.

•7 Kendisini, adad1gi, baglad1gi akidesinin ugrunda diinya


ma! ve servederini reddederek en silfli bir ge'tim yolu tutmak
meslegi. [i.H.]

Ahid Kadin I 37
Kadma, kocasm1 sormak ic;:in can anyor­
dum. Fakat bu hususta bir imada dahi bu­
lunmad1gmdan sormad1m.

Pek c;:abuk anlad1m ki, ibid kadm daha


yiiksek tabaka ahalisinin oturdugu koyiin o
k1smma asla ehemmiyet vermemekte, hiir­
met gostermemektedir.

"Tann ibadetine tek bir metelik bile ver­


mezler, yine de Tann topragmm arslan pay1
onlarmd1r. Fakat fakirler tapar ve ac;:hktan
oliirler.. :' dedi.

Ona, neden gidip bu Allah's1z insanlarm


ic;:inde ya�amad1gm1, boylelikle daha iyi bir
hayat siirmelerine yard1m etmedigini sor­
dum. Adeta dini bir hu�u ile, "Bu': dedim,
" ilihi ibadetin, tapm1�m, en yiiksek bir �ek­
li olurdu .. :'

Fakat ibid kadm zerrece istifini bozma­


d1. Heyecana dii�medi. iri yuvarlak gozle­
rini kald1rd1 ve gozlerimin ti ic;:ine bakarak:
"Tann, giinahkirlarla bir oldugu ic;:in, on­
lara hizmette bulunmak, Tann'ya hizmet-

1 3 8 TAGORE Pl! Ac1kan Tajlar


te bulunmaknr m1, demek istiyorsun? Oyle
m1.;J'' ded"i.
.

"Ever': diye cevap verdim. "Kastim, budur!"


Adeta, sab1rs1zcasma kar�1hk verdi: "El­
bette... Tann giinahkarlarla birliktir elbet­
te ... Yoksa boyle ya�ay1p dururlar m1yd1 ki?
Hem bundan bana ne? Benim Tann'm ora­
da degil ki.. Benim Tann'ma, onlarm ara­
smda ibadet edilemez, tap1lamaz; �iinkii
O'nu orada bulam1yorum. O'nu, bulabile­
cegim yerde anyorum .. :'

Konu�urken de bana hiirmetle ha� egiyor­


du. Soylediklerinin as1l manas1 �u idi: S1rf
Tanri'nm haz1r-1 mutlak, mekandan mii­
nezzeh olu�u doktrini i�imize yaramaz.
Tann her yerde haz1r ve naz1rd1r -bu ha­
kikat sadece dokunulmaz bir miicerret­
lik de olabilir- binaenaleyh bizlere gayri
hakikidir. Onu gorebildigim yerde, ger�ek­
ligi, ruhumdad1r.

�urasm1 anlatmaya liizum yoktur ki, kadm


biitiin bu s1rada, beni alelade bir fert gibi
saymay1p co�turdugu ubudiyetlerine bogu-

Abid Kadm I 39
yordu. Ben onun ilahi tapm1�mm sadece bir
arac1 idim. Bu: tapm1�1 kabul veya reddet­
mek bana dii�mezdi. Zira bu, bana degil,
Tann'ya yiikseltilen bir peresti�ten ibaretti.

Abid kadm tekrar geldigi zaman, beni yine


kag1t ve kitaplanmla me�gul buldu.

Belli bir kopiirii� ile: "Tanri'mm seni boy­


le bir esir hizmetini kabule mecbur etme­
si i<;in ne yapm1� olmahsm? Ne zaman gel­
sem, seni okur ve yazarken goriiyor, bulu­
yorum" dedi.

Cevap verdim: "Tann i�e yaramayan iim­


metini oyalar, onlara me�gale bulur, yok­
sa fenahga dii�mek zorunda kahrlar. Onlar,
hayatta en az liizumlu olan i�leri yaparlar.
Bu, kendilerini dertten, kurtanr:'

Abid kadm, giinden giine sanlmakta ol­


dugum engellere tahammiilii kalmad1gm1
soyledi. Beni gormek istedigi zaman, u�ak­
lar, yukanya <;1kmasma izin vermiyorlard1.
ibadet i<;in, ayaklanma dokunmak isteyin­
ce de, oniine daima <;oraplanm pkiveriyor­
du. Sonra, benimle basit birka<; soz konu�-

140 TAGORI! P., Acrkan Ta�lar


mak arzusunda bulundugu zaman ise, ak­
hm harflerin croliine dalm1� oluyordu.

Bu sefer, aynlmadan once, ellerini kavu�­


turdu ve: "Tanrun': dedi, "Bu sabah ayakla­
nm gogsiimde hissettim ... Aman ne serindi

onlar! Ve pplakn, ortiilii degildiler. Uzun


bir miiddet, ibadede onlar1 ba�1mm iizerin­
de tuttum ve bu, biitiin varhg1m1 doldur­
du, tekmilledi ... Bundan sonra, buraya, hu­
zuruna bizzat kendine gelmeme ne liizum
kalm1�n ki, rica ederim? Neye geldim? Tan­
nm, hakcrasma soyle, bu sadece bir muhab­
betten, meftunluktan ba�ka bir �ey miydi?"

Masada, vazomda cricrekler vard1. Kadm


odada iken, bahpvan, onlarm yerine kon­
mak uzere raze cricrekler getirdi .. Abid kadm
onun bu cricrekleri degi�tirdigini gordii.

"Oldu mut diye haylard1. " i�in bitti mi? 0


. cricreklere arnk ihriyacm yok mu? Oyle ise
onlan bana ver !"

C::icrekleri, crukurla�nrd1g1 avucunun icrinde,


orselememeye crah�1p dikkade tutarak, egik
ba�la onlara bakmaya ba�lad1. Birkacr nota-

Abid Kadrn 141


hk siikuttan sonra tekrar ba�1m kald1rd1 ve
bana: "Siz bu �i�eklere hi� bakm1yorsunuz.
Onun i�in size solmu� goriiniiyor. Eger bir
kere olsun i�lerini gormii� bulunsaydm1z,
biitiin okumalanmz, yazmalarm1z, arabaJa,
nm �ekerlerdi" dedi.

Eteginin ucu ile �i�ekleri baglad1 ve sanki


ibadet edermi� gibi bir tav1rla ba�mm iize,
rine oturtup: " izin ver de Tann'm1 yammda
ta�1yay1m" dedi.

0 bunu yaparken, odalanm1zda, �i�eklerin


bizim elimizde, herkesin sevgi dolu �efkat
hakkma kavu�amad1klarm1 sezdim, hisser,
tim. Onlar1 vazoya yerle�tirdik mi, bir hiza,
da durup cezaland1nlmalarm1 bekleyen bir
s1ra yaramaz okul �ocuklarma benzerler.
Ahid kadm, aym ak�am yine geldi ve da,
mm tara�asmda ayaklanmm dibine otur,
du: "Bu sabah, Tann'mn adm1 zikredip ev,
den eve dola�1rken o �i�ekleri elden pkar,
dim. Koyiimiiziin aksakalh Bengi28 boyle
ibadet edi�ime giilerek benimle eglendi ve:

•• Koyiin biiyiigu, say1lan, ba�ra gelen ya�li adam1. (i.H.]

142 TAGORB Pli Acrkan Ta�lar


'Neden biitiin bu ona kar�1 olan tapm1�la­
nm bo�una harc1yorsun? Olkenin ba�tan­
ba�a ona sovdiigunii bilmez misin?' dedi.
Dogru mu bu Tann'm? Sana gii�liik pkar­
d1klan dogru mut

Bir noda kendi kabuguma �ekildim. Talih­


lerin miirekkeplerinin lekelerinin bu kadar
uzaga Sl�rayabildiklerini ogrenmek benim
i�in bir darbe te�kil etti.

Abid kadm devam etti: "Beni, benim iba­


det, baghhg1mm alevini bir nefeste sondii­
rebilecegini sand1. Lakin bu alelade minik
bir �ule degildir; bu giiriil giiriil yanan bir
ate�tir. Sana neden kiifrediyorlar, Tann'mt

"<;:iinkii buna liy1knm" dedim. "H1rstan


olacak, gizlice insanlarm kalplerini �almak
i�in etrafta oyalamyordum:'

Abid kadm: "Kalplerinin ne kadar az bir de­


geri oldugunu, kendi goziinle gordiin, biz­
zat anladm. Bunlar zehirle doludur ve senin
h1rsm1, a�gozliiliigunii iyi edeceklerdir:'

"Bir kimsenin i�inde, kalbinde h1rs, ihtiras

Abid Kadrn 143


olursa': dedim, "o daima doviilmek, dayak
yemek iizeredir. Bizzat ihtirasm kendisi, o
kimsenin dii�manlarma zehiri tedarik eder:'

Kadm cevap verdi: "Rahim olan Tann'm1z,


oz elleriyle bizi dover ve biitiin zehiri c;:ika­
np defeder. Tanr1'nm kotegine sonuna ka­
dar dayanan, necata29 eri�ir:'

0 ak�am ibid kadm bana hayanm anlatn.


Hikayesinin sonuna geldigi zaman, ak�am
y1ld1zlan yiikselmi� ve aga�larm ardma yer­
le�mi�lerdi.

"Kocam pek basit bir adamd1r;' dedi. "Baz1-


lan onu bir ahmak, bir budala samrlar. Fa­
kat anlay1�lar1 basit olanlarm her �eyi dog­
ru, ger�ek ve sahih olarak anlad1klarm1 bi­
lirim. Ticaret ve ev i�leri idaresini becerebi­
lirdi. <;unkii istekleri mahdut, ihtiyac1 ol­
dugu nesneler az oldugundan elindekiler­
le ihtimamla yetinir, kavrulur giderdi. Etli­
ye siitliiye kan�maz, bu gibi �eylere burnu­
nu sokmaya kalki�mazd1.

•• Necat: Kurrulu�.

144 TAGORE Pti Acrkan Ta#ar


"Kocamm hem anas1, hem babas1 evlendi�
gimizden crok zaman evvel olmii�tii ve biz
de tek ba�1m1za kalm1�nk. Fakat kocam ha�
�mda daima bir baski duymak ihtiyacm�
da idi. Bana kar�1 adeta bir nevi hu�u bes�
ledigini, beni kendi iistiinii sayd1gm1 itirafa
utamyorum. Konu�maktan yana daha fazla
cerbezeli olmama ragmen, olup biteni hen�
den daha iyi anlad1gma eminim.

"Guru lhakur'una (manevi iistat) diinya�


daki biitiin insanlardan daha fazla hiirmet,
hu�u besliyordu. Gercrekten bu sadece hiir�
met, hu�u degil, a�kn; ve onunkisi gibi a�k�
lar nadirdir. Guru Thakur kocamdan daha
gencrti. Aman ne giizel bir insand1. Ko�
cam crocukken onunla oyunlar oynam1�n; o
giinden beri de kalp ve ruhunu bu crocukluk
giinlerinin arkada�ma adam1�, baglam1�tl.
Thakur kocamm ne derece basit bir adam
oldugunu bilir ve onu rahat birakmaz, mer�
hametsizce tazip eder, onunla eglenirdi.

"Thakur ve arkada�lan, eglenmek, giilmek


icrin ona oyunlar oynar, kendisiyle �akalar
ederlerdi; fakat kocam biitiin, bunlara bitip

Abid Kadin 145


tiikenmez izd1raplarla dayamrd1.

"Bu aileye gelin gittigim zaman Guru Tha­


kur, Benares'de tahsilde idi. Biitiin masraf
Ianni kocam veriyordu. Koyiimiize, yurdu­
na dondiigii zaman on sekiz ya�larmda bu­
lunuyordum.

"On be� ya�1mda 'Yocugum oldu. 0 kadar


kii'Yiiktiim ki, yavruma nas1l balalacagm1
bilmiyordum. Dedikoduya bay1hyor ve sa­
atlerce koy arkada�lanmla 'Yene 'Yalmay1 se­
viyordum. Eve t1kihp ona bakmak zorunda
kalmca, ogluma bir hayli k1z1yordum. Hey­
hat, 'Yocuk -Tann'm hayat1ma inmi�, fa­
kat onun oyuncaklan daha haz1rlanmam1�­
t1. Annesinin kalbine girmi�, fakat annenin
kalbi yolda arkalarda kalm1�t1. 0 beni hid­
detle terk etti, gitti. 0 zamandan beri de
onu diinyanm her ko�e bucagmda aramak­
tay1m. Oglan babasmm hayatmm ne�e kay­
nag1 idi. Savruk ihmalim kocam1 iiziiyor,
incitiyordu. Fakat o dilsiz, bir ruhtu. Izd1-
rab1 asla ifadeleyebilmi� degildir.

"Fevkalade olan �u idi ki, ihmalime ragmen


'Yocuk beni herkesten fazla severdi. Bir giin

146 TAGORE P., Acikan Ta�lar


kas:1p onu tek ba�ma b1rakacag1m gibi bir
korku is:inde yiiziiyordu sanki. Yanmda ol,
dugum zamanlarda bile, gozlerinde huzur,
suz, tedirgin bir baki� ile beni seyrederdi.
Kendisiyle az me�gul olmu�tum, yanm,
da az bulunmu�tum. Onun is:in de, yamm,
da olmak arzu, i�tiyaki daima ac1tacak, 1sn,
rap verecek kadar ate�li idi. Her giin nehre
giderken huysuzlamr ve beni de al demek
istermi�s:esine kollanm uzanrd1. Fakat Y1'
kanma ghat'i30 arkada�lanmla bulu�ma ye,
rimdi. Hem s:ocugun derdi, s1k.int1s1 ile ug,
ra�acak halim yoktu.

'f\.gustosta sabahm erken vakti idi. Kat kat


kur�uni bulutlar giin ortasm1 1slak, yap1,
�1k bir elbise ile s:epes:evre sarm1�lard1. Hiz,
mers:iye, nehre gittigim zaman s:ocuga dik,
kat etmesini tembih ettim. Yola s:1karken
s:ocuk arkamdan aglad1.

"Oraya vard1g1m zaman yikanma ghat'1mda


kimsecikler yoktu. Biitiin koy kadmlarmm
arasmda en iyi yiiziicii bendim. Nehir, yag,

30 Ghat: Banyo yeri, nhttm ki denize inen basamaklan var­

d1r. [i.H.]

Abid Kadrn 1 47
murlardan agzma kadar dolup kabarm1�tl.
K1y1dan epeyce bir mesafe aplarak nehrin
ortasma kadar yiizdiim.

"Derken k1y1dan bir feryadm koptugunu


. . . 'A I ,
1�1ttlm: nne ...

"Ba�1m1 �evirdim ve oglumun, bana sesle­


nerek basamaklardan a�ag1ya inmekte ol­
dugunu gordiim. Durmas1, ilerlememesi
i�in bag1rarak ona seslendim, fakat o giiliip
ve bana seslenerek yiiriimekte devam etti.
El ve ayaklanm korkudan tutuldu, baglam­
verdi. Bakmaya korkarak gozlerimi kapa­
d1m. Tekrar apnca da, orada kaygan merdi­
venlerde oglumun kahkaha harecikleri ebe­
diyen kaybolup silindiler.

"Sahile dondiim. Onu sudan d1�anya �1kar­


d1m. Oglumu, kendisini de gotiirmemi bo­
�una o kadar s1k s1k istemi� olan bir taneci­
gimi kollanma ald1m. Evet, �imdi onu kol­
lanma alm1�, birlikte getirmi�tim ama artik
bir daha gozlerimin i�ine bakm1yor ve bana
anne! diye seslenmiyordu.

"C::ocuk, -Tann'm mm1�, gelmi�ti. Onu

148 TAGORE Pl! Acikan Ta�lar


hep ihmal etmi�tim. Onu hep aglatm1�tlm.
$imdi biitiin bu ihmaller oz kalbime, dar­
be darbe iistiine, darbe darbe iistiine indi­
riyorlard1. Oglum yammda oldugu zaman,
onu yalmz ba�ma birakm1�nm. Onu birlik­
te gotiirmeyi istememi�tim. $imdi, oliince
de hanras1 varhg1ma yap1�m1�tlr ve bir tiir­
lii beni birakm1yor.

"Kocamm s:ektigi biitiin izd1rab1 yalmz


Tann bilir. Eger giinah1mdan dolay1 beni
cezaland1rm1� olsayd1, her ikimiz i<;:in de
hayirh olacakn. Fakat o konu�masm1 degil
de, yalmz siikut i<;:inde tahammiil etmesini
biliyordu.

"Kederden, neredeyse <;:1ldirmak iizere idim


ki, Guru Thakur koye dondii. Eskiden
onunla kocam arasmdaki miinasebet, s:o­
cukluk arkada�hgma inhisar etmi�ti. $imdi
ise kocamm, onun bilgi ve kudsiyetine kar�1
olan hiirmeti, tekrimi hudutsuzdu. Huzu­
runda adeta dili tutulurdu, ondan bu kadar
s:ok korkuyor, s:ekiniyordu.

"Kocam Gurusundan beni teselli etmesini,


bana ha� saghg1 vermesini istedi. Guru Tua-

Abid Kadrn 149


kur bana Tann kelamlarm1 okumaya ve an,
latmaya ba�lad1. Fakat bunlarm i<;imi rahat,
land1rmakta fazlaca tesiri oldugunu sanm1,
yorum. Biitiin degerleri, onlan okuyan seste
toplamyordu. Tann, insanlarm i<;ecegi ilahi
hayat �erbetini, be�er sesiyle kalbin en de,
rinliklerinde haz1rlar. Elinde, bundan daha
uygun bir kap yoktur. Bizzat kendisi de
ilahi �erbetini aym s:anaktan i<;er. Buhur ko,
kusunun bir mabet mihrabma dolmas1 gibi,
kocamm Gurusuna kar�1 olan a�k, muhab,
bet ve hu�uu evimizi kaplad1.
Ben de hiirmet, hu�uu gosterdim ve huzura
kavu�tum. Tann'm1 o Gurunun suretinde,
�eklinde goriiyordum. Her sabah yemek ye,
mek iizere evimize gelirdi. Uykudan uyamr
uyanmaz akl1ma gelen ilk dii�iince, onun yi,
yeceginin, Tann'dan gelen mukaddes bir ar,
magan oldugu idi. Yemegi i<;in oteberiyi ha,
z1rlarken, parmaklanm sevin<;ten zil s:alar,
lard1.
"Kocam Guru'suna kar�1 gosterdigim hiir,
met, tekrim ve tazimi goriince bana olan hiir,
· inet
" · ftiy�desiyle artn. Tann kelamlarm1 bana
anlarmakta Guru'sunun co�turdugu ate�li
arzunun fark.ma vard1. Ahma.khgmdan, bu­
dalahgmdan otiirii, Guru'sundan asla bir il­
tifat beklemeyi umamayacagm1 samyordu,
fakat kans1 bu noksam doldurmu�tu.

i�te boylece be� y1l saadede gec;ti, biitiin om­


riim de boyle gec;ebilirdi, fakat sathm altm­
da gizli bir yerde bir h1rs1zhk vukua gelmek­
te idi. Bulup <;1karam1yordum. Fakat bu hir­
s1zhk kalbimin tanns1 tarafmdan meydana
c;1kanld1. Derken giiniin birinde, bir lahzada
biitiin hayatim1z tepetaklak, altiist oldu.

Yaz ortasmda bir sabahn. Elbisem ip1slak,


golgeli bir sokaktan a�ag1ya dogru, banyo­
dan eve doniiyordum. Yolun donemecinde,
mango agacmm altmda Guru Thakur'uma
raslad1m. Havlusu omzunda, birtakim
Sanskrit<;e m1sralar tekrarlayarak y1kanma­
ya gidiyordu. Her tarafima yap1�an islak el­
biselerimle ona rasdam1� olmaktan utan­
d1m. Yanmdan h1zla ge<;ip goriinmemeye
<;al1�tlm. Beni ismim ile <;ag1rd1.

"Gozlerimi yere indirip, ezilip biiziilerek


durdum. Baki�lanm iizerime dikti ve "Vii­
cudun ne giizel!" dedi.

Abid Kadm I5I


"Tepemizdeki dallarda tiinemi§ olan bii�
tiin ku§lar kainatl, sanki otii§meye ha§lad1.
Fundahk, �ahhklarm hepsi de �i�ekten alev
kesilmi§e benzediler. Sanki yer, gok ve her
§eyi sarho§ edici bir ne§'e ile CO§ffiU§, huru§a
gelmi§, ciimhii§e kapilmt§ gibi idi.

"Eve nasil dondiigiimii bilmiyorum. Yal�


mz Tann'ya ibadette bulundugumuz oda�
dan i�eriye ok gibi girdigimi hanrhyorum.
Oda bana bomho§ gibi goriindii. Gozleri�
min oniinde, yalmz, nehirden eve donerken
o golgeli sokakta titre§mi§ olan aym pul pul
alrm I§tklar oyna§makta idi.

"O giin Guru Thakur eve yemege geldi ve


kocamdan nereye gitmi§ oldugumu sordu.
Beni arad1, fakar hi�bir yerde bulamad1.

"Ah!.. Arnk o eski toprakta degilim. Aym


giine§ aydmhg1 benim degil. Korkumdan
Tann'ma ha§vurdum ve 0, yiiziinii benden
�evirmeye devam etti.

"Giiniin nas1l ge�tigini bilmiyorum. Gece


kocamla bulu§acak, gorii§ecektim. Fakat
gece karanhk ve sessizdir. Kocamm aklmm,

152 TAGORE Pal Acrkan Ta�lar


fecir vaktindeki y1ld1zlar gibi pmldayarak
kendisini gosterdigi zamand1r. Karanhkta
soyledigi sozleri duymu� ve onun ne kadar
da derin anlay1�h oldugunu gormekle �a�ir�
m1�nm.

"Bazan, ev i�lerinden otiirii ak�amlan yat�


maya gecikirim. Kocam yataga girmeksizin,
yerde oturarak beni bekler. Bu gibi anlarda
konu�malanm1z s;ogu zaman Guru' ya dair
bir konuyu as;arak ba�lam1� olurdu.

"O gece, gece yansm1 ges;mi�ti ki, odama gel�


dim ve kocam1 yerde uyur buldum. Rahan�
m bozmadan, ayagmm dibinde, ba�1m ona
dogru yere uzand1m. Bir keresinde, uyku
arasmda ayaklanm uzattl ve gogsiimii tek�
meledi. Bu onun son miras1, hediyesi oldu.

"Ertesi sabah, kocam uykusundan uyand1g1


zaman, s;oktan kalkm1�, yanmda oturmak�
ta idim. Pencerenin d1�mda, meyve agas;�
larmm s1k ye�illiklerinin iizerinde, gecenin
ucundan �afagm ilk us;uk kirm1z1hg1 gorii�
niiyordu. Vakit daha o kadar erkendi ki,
horozlar heniiz otmeye ba�lamam1�lard1.

Abid Kadin I 53
"Egildim ve almm1 kocamm ayaklarma deg­
dirdim. Sanki riiyasmdan tiksinerek uyan­
m1� gibi kalk1p oturuverdi ve �a�km �a�km
yiiziime bakt1.

"Karanm1 verdim, dedim. Diinyay1 terk


etmeliyim. Bundan sonra art1k senin ola­
mam. Senin evini terk etmeliyim.

"Kocam galiba daha hala riiya gormekte ol­


dugunu sand1. Tek bir kelime soylemedi.

"Namiitenahi bir ac1, izdirapla yalvard1m:


"Dinle beni! .. Dinle ve anla beni! Sen ba�­
ka bir kadmla evlenmelisin, hen veda etme­
liyim.

"Kocam, 'Biitiin bu delice, plgmca sozler de


ne demek oluyor? Sana diinyay1 terki tavsi­
ye eden kim?' dedi.

"Dedim: Benim Guru Thakur'um...

"Kocam ap1�1p kald1. 'Guru Thakur!' diye


haykird1. 'Sana bu ogudii ne zaman verdi?'

"Cevap verdim: Sabahleyin, diin nehirden


eve donerken ona yolda rastlad1g1m zaman.

I 54 TAGORE Pai Ac1kan Ta�lar


"Sesi az1c1k titredi. Dondii, yiiziime bakn
ve sordu: 'Neden sana boyle bir fermanda
bulundu?'

"Cevap verdim: Bilmem. Ona sor ! Elinden


gelebilirse, 0 sana soyler.

"Kocam: ' is:inde ya�amaya devam ederken


bile de diinyay1 terk etmek miimkiindiir.
Senin evimden uzakla�mana liizum yoktur.
Bu hususta Guru'mla konu�acag1m: dedi.

"Senin Gurun, dilegini kabul edebilir. fa,


kat kalbim asla raz1 olmayacaknr. Evinden
gitmeliyim. Bundan sonra diinya, goziimde
yoktur...

"Kocam sesini pkarmad1 ve odada karan,


hkta oturduk. Ortahk aydmlanmca, bana:
' ikimiz birlikte ona gidelim: dedi. Ellerimi
kavu�turdum ve, "Onu bir daha asla gorme,
yecegim': dedim.

"Gozlerimi ara�t1rd1. Gozlerimi yere eg,


dim. Ba�ka bir �ey soylemedi. Bir vesile ile
i<;:imi okumu� ve orada neler bulundugu,
nu anlam1� olduguna kaniydim. Bu diin,
yamda, beni en s:ok seven yalmz iki ki�i var,

Abid Kadrn I 55
d1: Oglum ve kocam... Bu sevgi, bu a�k be­
nim Tann'md1, binaenaleyh hi�bir sahteli­
ge, yapmac1ga tahammiil edemezdi. Bun­
lardan birisi beni b1rak1p gitmi�ti. Ben de
otek.isini terk ettim. �imdi de hakikate, yal­
mz hakikate kavu�mahy1m .. :'
Abid kadm ayag1mm dibindeki topraga
dokundu, ayaga kalkt1, oniimde egildi ve
uzakla�ti.

I 56 TAGORE � Acikan Tailar


GORMEYEN GOZLER

<;ok gene;: bir zevce oldugum siralarda, olii


bir c;:ocuk dogurmu�, kendim de oliime pek
yakla�mi�tim. Pek agtr agir kendimi topla­
dim, kuvvetimi buldum, fakat gozlerim za­
yifladikc;:a zayifladi.

Bu esnalarda kocam tip okuyordu. Tip bil­


gisini bende denemek firsatmi bulmu� ol­
maktan hie;: de oyle miiteessir degildi. Bu­
nun iizerine kendisi gozlerimi tedaviye ba�­
ladi.

Biiyiik agabeyim hukuk imtihanlarma c;:a­


h�iyordu. Bir giin beni gormeye geldi. Ha­
limden iiziildii, endi�e etti.

Kocama, "Ne yapiyorsun? Kumo'nun goz-

Giirmeyen Gozler I 57
lerini harap ediyorsun. Derhal bir doktora
gostermelisin" dedi. Kocam kizarak: "Ne­
den? Bir doktor benim yapng1mdan daha
fazla ne yapabilir? Vak'a pek basittir, teda­
visini de herkes bilir" dedi.

Dada31 istihfafla32 cevap verdi: "Galiba, np


fakiiltesindeki bir profesorle senin aranda
hi'Ybir fark yoktur samyorsun!"

Kocam hiddedenerek cevap verdi: "Bir giin


evlenir de, karmm miilkii iizerinde bir niza,
miinaka�a pkarsa, kanun hususunda be­
nim fikrimi soracak, tavsiyemi dinleyecek
degilsin. 0 halde neden gelmi� de bana nb­
ba dair tavsiyelerde bulunuyorsun?"

Onlar birbirleriyle 'Yatl�1r, ag1z dala�1 eder­


lerken kendi kendime, iki kral harbe gidin­
ce en fazla zarar goren daima zavalh ottur,
'Yimendir diyordum. i�te, �imdi de ikisinin
arasmda bir dala�ma oluyor, eziyetini, s1-
kint1s1m 'Yekmek, hamlelerine maruz kal­
mak da bana dii�iiyordu. Ailemin beni ev-

'' Dada: Agabey.


1' isrihfaf: Kil�ilmseme, hor gorme.

158 TAGORE iJal Acika11 Ta�l.ir


lendirdikten sonra, miidahaleye kari�malar1
da bana �ok haks1z gibi geliyordu. Nihayet,
biitiin zevk ve ac1lar1m kocamm dii�iinecegi,
umur edecegi �eylerdir. Onlarm degil.

i�te, 0 giinden beri, s1rf gozlerimden otiirii


�1kan bu ehemmiyetsiz mesele yiiziinden
kocamla dada arasmdaki ipler gerilmi�­
ti. Bir ogleden sonra, kocam sokakta bu­
lundugu s1ralarda, hi� beklemezken, Dada
beni muayene etmek iizere bir doktor ge­
tirdi. Adam gozlerimi iyice ve �ok dikkat­
le muayene etti. Yiizii ciddile�ti. i�i ihmal­
de devam etmenin tehlikeli olacagm1 soy­
ledi. Bir re�ete yazd1 ve dada derhal birisini
ilaCI almaya yollad1. Doktor gidince dada­
ma i�e miidahale etmemesi i�in yalvard1m.
Bir doktorun gizlice geli�inden ancak fena­
hk kopacagmdan emindim.

Cesaretimi toplayarak agabeyimle boyle ko­


nu�abildim diye kendime �a�tlm. 0 zama­
na kadar ondan hep korkmu�, �ekinmi�­
tim. Dadanm benim bu cesaretime �a�r1gi­
na eminim. Bir miiddet sustu, sonra bana:
"Pekala, Kumo, bir daha doktoru �agir-

Gormeyen Gozler 159


mayacagim, ama ila� gelince kullanacaksm"
dedi.

Ondan sonra dada gitti. Eczac1dan ila�lar


geldi. �i�eler, tozlar, tarifleri ... Hepsini al,
dim ve kuyuya atnm.

Kocam, dadamm miidahalesine kizm1� ve


gozlerimi eskisinden daha fazla bir dikkat ve
ihtimamla tedaviye ba�lam1�n. Her tiirlii te,
davi usullerini denedi. Soyledigi gibi gozle,
rimi baglad1m, onun renkli gozliiklerini tak,
nm, damlalanm damlatt1m, biitiin tozlanm
kulland1m; hatta midem bulanmasma rag,
men bana verdigi miishil ilac1m bile i�tim.

Hastaneden her donii�iinde nas1l oldugu,


mu merakla sorar, hen de, "daha iyiyim!"
derdim. Ger�ekten kendi kendimi aldat,
mada, kand1rmada miitehass1s kesilmi�tim.
Gozlerimin sulam�1 artmca, bu kadar �ok
muz1r mayii atmak, �1karmak iyidir dii�iin,
cesiyle kendimi teselli eder, sulanma azalm,
ca da, kocamm mefharetinden33 memnun
olur, gururlamrd1m.

ll Mefharec: Oviinme, ifcihar ecme.

160 TAGORE Pl/ Acrkan Tc:1�lc:1r


Fakat bir miiddet sonra gozlerimin ac1s1,
izdirab1 �ekilmez, dayamlmaz bir hal ald1.
Gozlerimin �avki, feri azald1, gece giindiiz
siiriip giden bir ha� agnsma rutuldum. Ko­
camm ne kadar tela�land1gtm anhyordum.
Hal ve tavrmdan, bir doktor �agtrmak i�in
bahaneler arad1gm1 seziyordum. Bunun
iizerine bir doktor �agmrsak iyi olacagtm
ima ettim.

Bu imamdan ziyadesiyle ferahlad1g1 a�ikard1.


Hemen o giin bir ingiliz doktorunu �ag1rd1.
Biribirleriyle neler konu�ruklanm bilemem,
yalmz Sahib'in Kumo'ma pek sert�e �1ki�n­
g1m anlad1m.

Doktor gittikten sonra, bir miiddet konu�­


mad1. Elini avucuma ald1m ve: "Ne terbi­
yesiz bir hayvanm1� o? .. Neden bir Hint­
li doktor �ag1rmadm? C::ok daha iyi olurdu.
Sanki o adam, gozlerimden senden daha
fazla m1 anhyor?" dedim.

Kocam bir lahza �ok derinlere dald1, son­


ra kink, olgiin bir sesle: "Kumo, gozlerine
ameliyat yap1lmak laz1m!" dedi.

Giirmeyen Giizler I6I


Hakikati bu kadar uzun zamandan beri
benden saklad1 diye ona kizm1� gibi goriin­
diim: "Biitiin bunlan hep bildigin halde,
�imdiye kadar soylemedin ha! .. Ameliyat­
tan korkacak kadar bebek miyim samyor­
sun !" dedim.

Bu soziim iizerine ne�esi yerine geldi, ma­


neviyati diizeldi: " Orkmeksizin, ameliyat
olmay1 bekleyecek kadar yiiregi pek, kahra­
man olan 'i'.ok az erkek vard1r" dedi.

Giilerek �aka ettim: "Ever, oyledir, dedim.


Erkekler yalmz, kanlarmm yanmda kahra­
man kesilirler:'

Bana ciddi ciddi bakt1 ve: "Yerden goge ka­


dar hakl1sm. Biz erkekler korkun� derece­
de ho�, magrur, kendini begenmi� insanla­
riz': dedi.

Onun bu ciddiligini giilerek ge'i'.irttim: "Gu­


rurda, kendini begenmi�likte, biz kadmlan
alt edebileceginize emin misint dedim.

Dada gelince onu bir yana �ektim: "Dada,

162 TAGORE Pfl Acikan Ta�lar


dedim, senin doktorunun bana tavsiye et­
tigi o tedavi, beni bir diinya iyile�tirecek­
ti; yalmz, ne yaz1k ki, yanh�hkla su yeri­
ne merhemi kulland1m. 0 hatay1 i�ledigim
giinden beri de gozlerim gitgide bozuldu,
�imdi de ameliyat laz1m imi�:·

Dada, bana: "Seni kocan tedavi ettigi ic;in,


gelip seni gormekten vazgec;tim" dedi.

"Hay1r': diye cevap verdim, "Gerc;ekte, hen


senin doktorunun verdigi talimatla giz­
liden gizliye kendimi tedavi ediyordum:'
Oh!.., biz kadmlar ne yalanlar bulup soy­
lemek zorunday1z. Anne iken, c;ocuklanm1-
z1 usland1rmak ic;in yalan soyleriz, zevce ol­
dugumuz zaman da c;ocuklanm1zm babala­
nm yan�nrmak ic;in yalan soyleriz. Bu ihti­
yac;tan asla kendimizi kurtaramay1z.

Hilem, dada ile kocam arasmda daha iyi


bir duygunun dogmasma yarad1. Dada, ko­
camdan bir sir saklamaya beni mecbur etti
diye kendisini kabahatli c;1kard1; kocam da,
ilkinden, agabeyimin tavsiyesini dinleme­
mi� olduguna iiziildii, esef etti.

Giirmeyen Giizler I6 3
Nihayet, her ikisinin de uyu�mas1yla bir in,
giliz doktoru gelerek sol goziimii ameliyat
etti. Oysaki bu goziim boyle bir zorlama,
ya dayanamayacak kadar zay1f dii�mii�tii ve
son titrek 1�1k par1lt1s1 da sondii. Arkasm,
dan otek.i sag goziimiin �avki, ag1r agir ka,
ranhgm i«;:ine gomiildii. Bir giin kocam ya,
tag1mm ba�ucuna geldi, 'i\rnk bundan faz,
la inkara yiiziim yok, Kumo, senin gozleri,
ni as1l harap eden benim!" dedi.

Sesinin gozya�lariyla t1kand1gim hissettim


ve sag elini iki avucumun i«;:ine alarak: "Ni,
«;:in oyle olsun': dedim. "Sen tam dogrusu,
nu yaptm. Sen ancak kendi oz mahm kul,
landm. Eger yabanc1 bir doktor gelip goz,
lerimin nurunu sondiirseydi ne olurdu, bir
kere dii�iin. 0 zaman nereden ve kimden
teselli bulacaknm? Fakat �imdi ne olmu�
ise iyi oldugunu hissediyorum; en biiyiik
tesellim de gozlerimi senin ellerinde kay,
betmi� bulunmamd1r.

"Ram«;:andra, Tann'sma ibadet etmek i«;:in


bir niliifer «;:i«;:egini ziyadesiyle az1msad1g1
zaman, niliiferin yerine her iki goziinii ar,

1 64 TAGORE /ill/ Ac1kan Ta�lar


magan etmi�ti. Ben de gozlerimi Tann'ma
adad1m. Bugiinden itibaren, sana zevk, ne�e
veren bir �eyi gordiim mil, onu bana anlat­
mah, resimlemelisin; hen de senin goziin­
den, gorii�iinden area kalan bir hediye gibi
sozlerinle beslenip ya�ayacag1m:'

Tabii, biitiin bu lik1rd1lan o zaman ve o da­


kikalarda soyledim demek istemiyorum,
zira bir lihzada bu sozleri bulup c,:1karmak,
soylemek imkans1zd1r. Fakat giinler gii­
niin boyunca buna benzer kelimeleri ak­
hmda dii�iiniir, zihnimden gec,:irirdim. Gok
s1kild1g1m veya fedakarhg1mm, ubudiyeti­
min i�1g1 karard1g1 ve kara baht1ma acmma­
ya ba�lad1g1m zaman, bir c,:ocugun kendisi­
ne anlanlan bir hikayeyi tekrarlamas1 gibi;
zihnimi hirer hirer bu ciimleleri soylemeye
zorlard1m ve boylece bir kere daha huzur,
siikfm ve sevginin duru ve sakince havasm1
ic,:ime sindirebilirdim.

0 zamanki konu�mam1zda, kalbimden ge­


c,:enleri kocama anlatacak, gosterebilecek ka­
danm soyledim. o bana: "Kumo': dedi, "Gil­
gmhg1m yiiziinden yapt1gtm zarar, asla ona-

Gormeye11 Gozler 1 65
r1lamaz. Fakat elimden bir �ey gelir; Daima
yamnda kahr ve gormezligini telafiye c;:al1�,
mak ic;:in giiciimiin yettigi kadar ugra�1rim:'

"Hay1r': dedim. "Kabil degil olmaz. Evini


korler hastanesine c;:evirmeni isteyemem.
Yap1lacak yalmz bir �ey vard1r: Yeniden ev,
lenmelisin !"

Ona, bu suretle hareket etmenin gerekti,


gini anlanrken, sesim biraz bogukla�tl, pii,
riizlendi. Oksiirdiim ve heyecamm1 sakfa,
maya c;:al1�tlm; fakat o ta�arak: "Kumo, bir
budala, biiyiik soyleyen bir insan, daha bir,
c;:ok �eyler oldugumu biliyorum ama, habis,
mel'un bir adam degilim. Eger bir daha ev,
lenecek olursam, sana yemin ederim, aile
ililum Gopinarh'm adma en mukaddes ye,
minimi ederim ki, biitiin giinahlarm en c;:ok
nefret edileni; oz ana babam1 oldiirmek gii,
nah1, boynuma olsun:'

Ah! Onun bu miithi� bahsi etmesine asla,


asla miisaade etmi� olmamahyd1m.. Fakat
gozya�lari sesimi nkiyor, boguyor ve daya,
mlmas1 giic;: sevinc;:ten, ne�eden, agz1m1 ac;:ip

1 66 TAGORB ;.., Acikan Tajlar


tek bir kelime soyleyemiyordum. Gorme­
yen yiiziimii yasnklara gomdiim ve h1'rlar­
d1m, h1'rlard1m. Nihayet gozya�lanmm ilk
seli dinince, onun ba�1m egerek gogsiime
'rektim: 'i\h, dedim, neden boyle miithi� bir
yemin ettin. S1rf kendi adi, bayag1 zevkin
i'rin mi senin evlenmeni istedigimi, sandm?
Hay1r! Ben kendimi dii�iiniiyordum. Zira
alacagm kadm gozlerim gordiigu zamanlar
bana air olan hizmetleri yapacakn:·

Kocam bag1rd1: "Hizmetler mi!.. Hizmetler


mi!.. Bunlan hizmet'riler goriir. Evime bir
esir getirip, ona, tahn bu tann'ramla bolii­
�iip payla�may1 teklif edecek kadar beni 'rll-
gm m1 samyorsun.;i"

"Tann'ram" kelimesini soylerken ba�1m1 el­


lerinin arasma ald1 ve almma bir opiiciik
kondurdu. Bu anda beni optiigu yerde ilahi
aklm ii'riincii penceresi a'rild1 ve ger'rekten
bir takdise nail oldum.

Oz akl1ma .. "Miikemmel!" dedim. Arnk, ev


i�leri ailesinin a�ag1 diinyasmda ona hizmet
gormeye muktedir degilim. Fakat hen daha
yiiksek bir iklime, diyara 'rlkacak, yiiksele-

Gormeyen Gozler I 67
cegim. Yukanlardan, a�ag1ya takdisleri ge­
tirecegim. Benim i'rin art1k yalan, hile, al­
datma yok! Eski omriimiin biitiin kii­
'riikliik ve miiriilikleri14 ebediyen nefy ve
tardedilecektir. . 35"
.

0 giin, biitiin giin boyunca i'rimde bir an­


la�mazhk hiikiim siirdiigiinii hissettim. Bu
muazzam yeminden sonra kocamm tekrar
evlenmesinin imkans1z oldugu dii�iincesi­
nin ne�vesi koklerini kalbimin ti derinlik­
lerine sald1 ve hen onlan oradan sokiip ko­
paramad1m. Fakat i'rimde tahtim kurmu�
olan yeni tann'ra: "Kocamn yeminini bozup
yeniden evlenmesinin iyi ve uygun dii�ebi­
lecegi zaman gelebilir" dedi.

Lakin i'rimdeki di�i, kadm: "Olabilir. Fakat


yemin yemindir. Ba�ka pkar yol da yoktur"
dedi. i'rimdeki tannp cevap verdi: "Bundan
otiirii de sevinmene bir sebep yok .. :' Fakat
i'rimdeki di�i, kadm cevap verdi: "�iiphesiz
ki, soylediklerin 'rOk dogru, ama 0 yine de
yemin etmi� bulunuyor:'

•• Miiriilik: ikiyiizliiliik.
" Nefiy: Siirme. Tard etme: Kovma, pkarma.

168 TAGORE iJtl Acikan Ta�lar


Ve aym hikaye defalarca siirdii gitti. Niha­
yet tann�a susarak ka�larm1 �atn ve miithi�
bir korkunun karanhg1 iizerime �oktii.

Pi�man kocam, hizmet�ilere benim i�lerimi


gormeye miisaade etmiyordu. Hepsini ken­
disi yapmahyd1. Boyle en ufak bir �ey i�in
bile ona tibi olmak ilk onceleri bana hu­
dutsuz bir zevk, ne�e veriyordu. Bu, onun
hep yammda olmas1 i�in bir vesile idi, kor
kald1g1mdan beri de onun daima yammda
bulunmas1 arzu ve istegi biitiin biitiine art­
m1�, �idderlenmi�ti. Varhgmm, gozlerimin
yitirdigi 0 par�asma, payma oteki duygu­
lanm hep te�ne idiler. Kocam yammda ol­
mad1g1 zamanlar, kendimi havada, yan bo�­
lukta sallamr; elle tutulabilen her �eyle il­
gimin kesilmi� bulundugunu hisseder gibi
oluyordum.

Evvelleri kocam hastaneden eve ge� dondii­


gii vakider penceremi apr ve sokag1 goz­
lerdim. Bu yol onun diinyas1 ile benimki­
sini birle�tiren halka idi. Korliigum yiiziin­
den bu halkay1 kaybedince, biitiin viicu­
dum onu aramaya sokaga �1k1yordu. Bizi

Giirmeyen Giizler 1 69
birle�tiren koprii y1kilm1� ve ortada �imdi
bu a�ilmas1 imkans1z yar bulunuyordu. Ya­
mmdan ayrilmca da u�urum esneyerek ar­
dma kadar aphr gibi oluyordu. Kendi sa­
hilinden geri doniip benim lay1ma gelecegi
zamam iple �ekiyordum.

Fakat boyle kuvvetli arzu, istek, bekleyi�­


ler ve sonsuz derecede bagh olu�lar asla iyi
sonu� vermezdi. Hak�as1 ve vicdanca soy­
lemek laz1m gelirse bir zevce bir erkege ye­
ter derecede bir yiiktiir; bir de buna korliik
yiikiinii katmak onun hayatm1 �ekilmez bir
hale sokmak demek olurdu.

Tek ba�1ma izd1rap �ekmeye ve kocam1 asla


beni ba�tan a�agi kaplayan karanhg1mm
katlar1 i�ine sarmamaya ahdettim.

inamlmayacak kadar lasa bir zaman me­


safesi i�inde dokunma, duyma ve koku al­
manm yard1m1 ile biitiin ev i�leri vazifele­
rimi kendim gormeyi ogrendim. Ger�ekte
eskisinden daha maharetle i�imi ba�armak­
ta oldugumu anlad1m: Zira gorme kuvve­
ti yard1mdan ziyade, �ogu vakit bizi oyalar,

1 70 TAGORE Pal Acikan Tailar


avare eder; ve bu suretle oyle oldu ki, karar­
SlZ, bir yerde durmaz gozlerim asli vazifesi­

ni artik yapamaymca oteki biitiin duygula­


nm, birc;:ok vazifeleri noksans1zca ve goniil
rahati ile iizerlerine ald1lar.

Miitemadi temrinlerle36 tecriibe bilgi kaza­


nmca, kocama bir daha ev i�leri gordiirme­
dim. i lk once, onu giinahlarmm kefaretin­
den yoksun birakiyorum diye ac1 ac1 �ika­
yette bulundu. Bu sozii beni kand1rmad1,
tatmin etmedi. Ne derse desin, bu ev i�le­
ri hizmeti sona erince gerc;:ek bir rahat ne­
fes ald1gm1 hissettim. Kor olan bir zevceye
her giin hizmet gormek bir erkegin hayati­
m dolduramaz.

Kocam, nihayet tip tahsilini bitirdi. Dok­


torluk etmek iizere Kalkiita'dan kii'riik bir
kasabaya gitti. Biitiin korliigume ve koyde
olmam1za ragmen, annemin kollarma ka­
vu�turuldugumdan sevinc;: ic;:inde yiiziiyor­
dum. Kalkiita'ya gitmek iizere sekiz ya�la-

1• Temrin: Ah�nrma.

Gormeyen Giizler I 7 I
rmda iken dogdugum koyden aynlm1�t1m.
0 zamandan heri on y1l gecrmi�ri ve hiiyiik
�ehirde ana koyiimiin hat1ras1 kararm1� hu­
lunuyordu. Gozlerim gordiigu miiddercre,
�amarah, giiriiltiilii par1rr1h hayan ile Kal­
kiira, eski giinlerimin hanralanm gozlerim­
den perdelemi�ri. Gozlerimi kayhedince
de Kalkiira'mn yalmz gozleri creldigini, fa­
kar akh, zihni doldurmad1gm1, ruhu sarma­
d1gm1 ilk defa olarak anlad1m ve �imdi kor
halimde de crocuklugumun manzaralan gii­
niin hiriminde ak�am semasmda hirer hirer
dogan y1ld1zlar gihi, hir kere daha panlda­
y1p 1�1ldayarak meydana cr1kiyorlard1.

Kalkiira'dan Harsingpur'a hareker errigimiz


zaman kas1m aymm ha�mda huluyorduk.
Bu yeri hicr hilmiyordum. Benim icrin yepye­
ni hir ufuktu, fakar kirlarm, hay1rlarm koku
ve giiriiltiileri errafim1 hast1rd1 ve heni sanp
kucaklad1. Daha heniiz yeni siiriilmii� rop­
rakran raze raze kopup gelen sahah riizgan,
cricrek acran hardallarm raze ve ince kokulan,
uzaklarda akislenen crohan crocugunun ka­
vah, hatta hozuk koy yolunda gacur gucur
ederek giden okiiz arahasmm iniltili sesi

172 TAGORE P9I Acikan Ta�lar


diinyam1 zevk, ne�e ile doldurdu. Anlanla,
maz, tarif edilemez giizel kokulan ve sesle,
ri ile gec;:mi� omriimiin hatiras1 bana ic;:inde
ya�amakta oldugum "hal" gibi geldi ve kor
gozlerim bana yamld1g1m1 soyleyemediler.
Gerilere donerek c;:ocuklugumu yeni ba�tan
ya�ad1m. Yalmz bir �ey ortada yoktu. An,
nem yammda degildi. Sag degildi.

Koy havuzunun kenarmda biiyiiyen iri pi,


pul agac;:lanyla evimi gorebiliyordum. Ka,
famda, zihnimin goziiyle, ince sac;: orgiileri
oriilmemi� ya�h biiyiik annemi yere otur,
mu�, kurutulup pi�irmeye kullamlan kii,
c;:iik, yuvarlak mercimek koftelerini yapar,
ken, giine�te sirtm1 kizd1n�m1 resimleyebi,
liyordum. Fakat her nedense zay1f ve titrek
sesiyle kendi kendisine m1nldand1gi �arki,
Ian hanrlayam1yordum. Alqamlan, davar,
larm bogurmelerini duyunca, elinde lamba,
s1 yanarak sundurmalarm etrafmda dola�an
annemin hayalini adeta seyreder gibi olu,
yordum. Islak yemlerin kokusuyla saman
ate�inin keskin dumam ta iliklerime kadar
i�liyor, doluyordu. Uzaklarda da nehir k1y1,
smdan gelen riizgarm esintisi ile usul usul

Giirmeyen Gii:der 1 7 3
yiikseklere uzanan mabet 'i'.anmm akislenen
sesini duyar gibi oluyordum.

Kalkiita biitiin dedikodu ve dagdagalanyla


insamn kalbini siingerle�tirir. Orada haya­
tm biitiin giizel vazifeleri tazelik ve masum­
luklarm1 kaybederler. Hanrlanm, bir giin
bir arkada�1m evime gelerek bana: "Kumo,
neden kizm1yorsun� Eger kocamdan senin
ugrad1gm gibi bir muamele gormii� olsay­
dim, bir daha onun yiiziine bakmazd1m.:'
dedi.

Kadin arkada�1m, kocam bir doktor �agtr­


makta bu kadar ihmal gosterdi diye beni
kizd1rmaya, kopiirtmeye ugra�n.

"Korliigum': dedim, "Onun ba�ma yeter de­


recede bir �eamettir37• Kocama kar�1 i�imde
nefret uyanmasma miisaade ederek, neden
bu �eameti katmerle�tireyimt

Alelade, parmak kadar bir kizm agzmdan


boyle modas1 ge�mi� lakird1lar i�iten arka-

" �eamet: Ugursuzluk.

1 74 TAGORE Pai Acikan Ta$lar


da�1m, biiyiik bir istihkarla18 ba�m1 sallad1.
Azamede pkt1, gitti. 0 s1rada, cevab1m ne
olmu� olursa olsun bu gibi sozler zehirleri­
ni sacrar, percrinlerler; bir kere de soylendiler
mi, tamamiyle sokiip pkarilamaz.

Bu itibarla, goriiyorsunuz ki Kalkiita bitip


tiikenmeyen dedikodusuyla kalbi ta�la�nn­
yor. Fakat ta�raya doniince, crocuklukta ha­
yatta sayd1g1m biitiin eski iimit ve inancrla­
nm, bir kere daha yeniden tazelendi, can­
land1 ve p1nl p1nl parlad1lar. Tann bana gel­
di ve kalbimi, diinyam1 doldurdu. "O"nun
huzurunda egildim ve: "Benim gozlerimi
ald1gm iyi oldu. Sen yammdasm, benimle
berabersin!" dedim.

Ah! Ben hakkmdan fazlasm1 soylemi�­


tim. "Sen yammdasm, benimle beraber­
sin'' demek haddini bilmemezlikti. Bizim
biitiin soyleyeceklerimiz "Ben sana sad1k
olmal1yun''dan ibarettir. Hatta bizim icrin
hicrbir �ey kalmaymca da yine ya�amaya de­
vam etmeliyiz.

18 istihkar. Hor gonne, a�agtlama.

Gormeyen Gozler 1 7 5
Birlikte birka� ay mesut�a ge�irdik. Ko­
cam bir doktor s1fariyla mesleginde olduk­
�a �ohret kazand1. Yam sira para da geldi.

Fakat para haindir, ugursuzdur. Herhangi


belli bir olay1 gosterip sayamam; fakat kor­
lerin ba�ka insanlardan daha kuvvedi bir
sezi� hassalari oldugu i�in, servetin artl�l ile
kocama musallat olan degi�ikligi fark edebi­
liyordum. Daha gen��e iken, derin bir hak,
adalet duygusu ta�1r, dokrorlugu elde eder
etmez fakir fukaranm yard1mma ko�mak
i�in besledigi biiyiik arzuyu bana s1k s1k an­
larird1. Vizitesini almadan fakir bir hasta­
nm nabzma bakmayan meslek arkada�lari­
na kar�1 asil bir nefret duyard1. Fakat artik
ortada bir ayrimhk seziyordum. Garip bir
surette serde�mi�, nobranla�m1�tl. Bir kere­
sinde fakir bir kadm gelerek, "Biricik yavru­
mun hayatm1 paras1z kurtarm doktor" diye
yalvarm1�, fakat o diipediiz umursamadan
reddetmi�ti. i�e kari�1p o kadma yard1m et­
memsi i�in bizzat ricada bulundugum za­
man da, vazifesini iistiinkorii yapm1�tl.

Daha az zengin oldugumuz zamanlar, ko-

176 TAGORE ;.., Ac1kan Ta�lar


cam para i�lerinde kih kirk yarmazd1. Bu
gibi meselelerde �ekinecek derecede na­
muslu idi. Fakat bankaya biiyiik miktarda
para yat1rah beri, apapk bir surette iyilik
ifade etmeyen maksatlarda, bir miilk sahi­
binin tellah olacak elin kiilhanisiyle s1k s1k,
saatlerce odalara kapamyordu.

Nerelere siiriikleniyordu� Bu kocama kor


olmadan evvel tamd1gim, bildigim kocama,
0 gii n ka�lanmm ortasmdan open ve bir

tann�anm tahtmda beni mukaddesle�tiren


kocama ne olmu�tu� Ani bir ihtiras kas1r­
gas1yla yere dii�iip toza topraga bulananlar,
yeni, kuvvetli bir iyilik h1z1yla tekrar dogru­
lup ayaga kalkabilirler. Fakat onlar ki, giin­
den giine kendi ahlaki varhklarmm oz tel­
lerinde kuruyup biterler ve birtakim di�
tufeyli39 biiyiiyii�lerle, usul usul i� hayatlan­
m bogarlar. Bu gibi erkekler giiniin birinde
�ifa nedir bilmeyen bir oliimliiliige ula�1rlar.

Korliikten viicuda gelen aynhk alelade


cismani bir "la�ey"dir40• Fakat heyhat! Her

•• Tufeyli: Ba�kalarmdan ge�inen, asalak.


•• Li�ey: Bir �ey degil, onemi yok.

Giirmeyen Giizler I 77
ikimiz de kor oldugumu anlad1g1m1z bildi­
gimiz an, yammda bulundugu yerde onun
art1k benimle beraber, benimle birlikte ol­
mad1gm1 bilmek beni boguyor. i�te bu tam
ve ger�ek aynhkt1r. Sevgim canh ve raze,
imamm sars1hp lanlmayarak, hen kalbi­
min i� mihrabmdaki s1gmakta idim. Fakat
kocam, silinmeyen, bozulmayan, solmayan
ve ya�1 olmayan bu �eylerin serin golgeligi­
ni b1rakarak gitti, altma kar�1 besledigi su­
suzlugun plgmhg1 ile kupkuru, �orak, las1r
ve k1ra� �oliln, bo�lugun i�inde silratle kay­
bolup gidiyor.

Bazan durum goriindiigu kadar fena degil­


dir, kor oldugum i�in miibalaga ediyor, i�i
biiyiiltiiyorum diye i�ime bir �ilphe giriyor.
Belki de oyledir, eger gozlerim bozulmam1�
olsayd1, diinyay1 buldugum gibi kabul ede­
cektim.

Bir giin ya�h bir Miisliiman eve geldi. Ko­


camdan gelip torununa bakmas1m rica etti.
Ya�h adamm, "Babu, hen fakir bir insamm,
benimle gel, Allah seni memnun eder" diye
konu�tugunu duyuyordum.

178 TAGORE Pai Acikan Ta�lar


Kocam soguk soguk cevap verdi: 'f\.llah'm
beni memnun etmesi i�e yaramaz; sen bana
ne yapabilirsin, onu soyle!.:'

Bunu duyunca, Tann'nm beni kor ettigi ka­


dar neden sagtr da yapmad1gma i�imden
kendi kendime sorarak �a�tlm. Ya�h adam
derin bir nefes ald1 ve uzakla�ti. Arkasm­
dan hizmet�i k1z1 yollay1p onu odama �a­
girttim. Kendisini i� dairemin kap1smda
kar�1lad1m ve eline birka� para s1la�tird1m:
"Lutfen, bunu, kii�iik torunun i�in al, ka­
bul et; ona bakacak giivenilir bir doktor bul
ve kocama dua et" dedim, Pak.at o giinii ag­
z1ma bir lokma yiyecek koyamad1m. Ogle­
den sonra kocam uykudan uyanmca, sordu:
"Neden rengin u�uk, benzin soluk?''

Vaktiyle yapt1g1m gibi: "Hay1r, bir �eyim


yok!" diyecektim ama o hile, aldatma, kan­
d1rma �agi �oktan ge�mi�ti ve ona dobra
dobra �oyle hitap ettim: "Giinlerdir': dedim,
"Sana bir �ey soylemek i�in tereddiit edi­
yordum. As1l anlatmak istedigim �eyi dii­
�iiniip �1karmak �ok gii� oldu. Hatta �im­
di bile kafamdakileri Iay1layla anlatamaya-

Giirmeyen Giizler 179


cag1m belki ... Fakat olup bitenleri bildigine
eminim, hayatlanm1z iki yana aynlm1�, sii­
riiklenmi� bulunuyor:'

Kocam zoraki giildii ve: "Degi�mek tabiat


kanunudur': dedi.

Ona: "Bunu biliyorum, fakat baz1 �eyler


vard1r k.i, ezeli, ebedi, sermedidir': dedim.

0 zaman ciddile�ti: "Bir'i'.ok kadmlar var­


d1r k.i, kederlenmek i'i'.in ger'i'.ek bir sebep­
leri olur, baz1lan vard1r ki, kocalan para ka­
zanmaz, ba�kalan vard1r ki, kocalan onlan
sevmez, fakat sen kendini bo�u bo�una, na­
file yere iiziiyor, harap ediyorsun" dedi.

0 zaman korliigiimiin bana biitiin degi�­


melerin d1�mda, otesinde bir diinyay1 gore­
bilmek kuvvet ve kudretini bah�etmi� oldu­
gunu apapk anlad1m. Ever, dogrudur. Ben
ba�ka kadmlara benzemem ve kocam beni
asla anlamayacak.

Ortak hayat1m1z, her zamanki mutat dur­


gunlugu ile bir miiddet siirdii. Derken, bu

1 80 TAGORE Pll Acakan Ta�lar


yeknesakhk bozuldu. Kocamm bir teyzesi
bizi ziyarete geldi. Selamla�1r selamla�maz
ilk agzmdan ka'r1rd1g1 �ey: "Ever, Kumo, kor
olman �ok yaz1k, ama ugrad1gm bu musi­
betten dolay1 neden kocan da zarar 'reksin.
Onun ba�ka bir kadmla evlenmesine 'rah�­
mahsm!" demek oldu.

Aram1zda miinasebetsiz, s1kmnh bir ses­


sizlik hiikiim siirdii. Eger kocam, laf olsun
diye bir �ey soylemi� veya giilerek i�i �aka­
ya bogmu� olsayd1, her �ey diizelecekti. Fa­
kat kocam kekeledi, tereddiit etti; sinirli bir
hal ile ve aptal aptal: "Sahi mi soyliiyorsun?
Teyze, dogrusu boyle konu�mak sana ya­
k1�maz!" dedi.

Teyzesi benden medet umdu: "Yalan m1


soyliiyorum Kumot Bo� bir kahkaha ile
giildiim: "Bu hususta karar verebilecek bir
ehli ile dam�san daha iyi olmaz m1? Yankesi­
ci, �arpacag1 adamdan izin istemez!" dedim.

Kadm tad1hkla cevap verdi: "<;:ok hakl1sm,


Abina�, yavrum. Haydi, kii'riik konferans1-
m1z1 hususi olarak yapahm. Ne dersint

Giirmeyen Giizler I8I


Birka� giin sonra, kocam, benim yamm­
da, gelip ev i�lerimde bana yard1m edecek
iyi bir aileden bir kiz tamy1p tammad1gm1
ondan sordu. Yard1ma ihtiyac1m olmad1gi­
m pek iyi biliyordu. Sustum.

Teyzesi cevap verdi: "Bir siirii var. Yegeni­


min tam gelinlik pgmda bir kiz1 var. Hem
de gonliiniin diledigi gibi iyi bir kizcag1z.
Ailesi, seni bir koca olarak opiip ba�larma
koyarlar.

Kocam tekrar zoraki, tereddiitlii bir giilii�­


le giildii ve: " iyi ama hen evlenmekten bah­
setmedim ki" dedi.

Teyzesi sordu: " iyi bir aile kiz1 gelip, diigun


filan olmadan senin evinde nas1l ya�ar, an­
layabilir miyimt

Kocam bu sorunun manttki oldugunu tas­


dik zorunda kald1 ve asabile�erek sesini p­
karmad1. Kocam gittikten sonra, korlii­
gumiin kapah kap1lari i�inde tek ba�1ma
kald1m ve Tanri'ma seslenerek dua ettim:
.i anri 'm kocam1 kurtar I..."
"""r

182 TAGORB Pl/ Acikan Ta�lar


Birka� giin sonra, sabah ibadetimi yap­
m1�, ev mabedinden d1�ariya pkiyordum
k.i, kocamm teyzesi ik.i elimi hararetle tut­
tu: "Kumo': dedi, " i�te ge�en giin sana bah­
settigimiz kiz ... ismi Hemangini'dir. Senin­
le tam�maktan sevin� duyacak ... Hemo bu­
raya gel ve kiz karde�inle tam�!.:'

Tam bu s1rada kocam da i�eriye girdi. Ya­


banc1 kiz1 goriince sozde �a�1rm1� gibi yap­
tl ve �ek.ilmek istermi� gibi davrand1. Fa­
kat teyzesi: "Abina�, yavrum. Neden kap­
yorsun� .. Buna liizum yok. Bak, sizi gorme­
ye gelen yegenimin kiz1 Hemangini. Hemo,
haydi onun oniinde egil..:'

Sank.i gafil avlanm1� gibi kocam, kizm, ne­


den, ne zaman ve nasil geldigini anlamak is­
tercesine teyzesini soru yagmuruna tuttu.

Biitiin olup bitenlerin bo�lugunu, ik.iyiiz­


liiliigunii anlad1m ve Hemangini'yi elinden
tutarak odama gotiirdiim. Hafifhafif yiizii­
nii, kollarm1 ve sa�larm1 s1vazlad1m. Onun
�ok giizel ve heniiz on be� ya�larmda bir kiz
oldugunu anlad1m. Yiiziine dokunurken

Giirmeym Giizler I 83
birden bir kahkaha attl ve: "O ne! Ne yap1-
yorsun? Beni uyutmak m1 istiyorsun?'' dedi.

Onun tath kahkahasmm i;mlay1�lan, lahza­


da aram1zdaki kara bulutlan eritti, silip sii­
piirdii, sag kolumu onun boynuna dola­
d1m: "Cicim!': dedim. "Seni gormeye i;al1�1-
yorum:' Ve tekrar sol elimle nermin, yumu­
�ak yiiziinii o�ad1m, s1vazlad1m.

Yeniden bir kahkaha kopararak: "Beni gor­


meye mi i;ah�1yorsun? Her tarafim1 yokla­
yarak ne kadar yumu�ak oldugumu anla­
mak istedigin hen, bahi;ende yeti�en bir sa­
kiz kabag1 m1y1mt dedi.

Gozlerimi kaybetmi� oldugumu bilmedi­


gini birden hanrlad1m: "Hem�ire, hen ko­
riim!" dedim. Susuyordu. iri, geni; gozleri­
nin merakla dopdolu, yiiziime dikilmi� ol­
duklanm hissediyordum. Bu gozlerde ac1-
manm i;aglad1gm1 anhyordum. Derken dii­
�iinceye dald1. !;)a�1rd1 ve kisa bir duru�tan
sonra: "!;)imdi anlad1m': dedi. "Kocanm, tey­
zesini buraya gelip kalmaya davet edi�inin
sebebi bu imi�!"

I 84 TAGORE Pei Acrkan Ta�lar


"Hay1r!" diye cevap verdim; "Yamhyorsun.
Kocam onu 'rag1rmad1. 0 kendiliginden
geldi:'

Hemangini siirekli kahkahalarla giildii:


"Tam halamm usulii!" dedi. "Boyle davetsiz
filin 'rlkagelmesi ne ho� degil mi? Arnk bir
kere de geldi mi, bir miiddet onu buradan
sepedeyemezsiniz. inanm, banal.:'

Sonra sustu ve �a�irm1� goriindii. Sordu:


"Peki ama, babam beni neye gonderdi? Se­
bebini soyler misint

Biz konu�urken, teyze odadan i'reriye gir­


mi�ti. Hemangini ona: "Ne zaman evine
doneceksin halat dedi. Teyze pek �a�1rm1�,
faka basm1� goriindii.

"Bu ne bi'rim sual!" dedi. "O mriimde senin


gibi bir yerde durmak, oturmak bilmeyen
insan gormedim. Daha heniiz gelmi�iz, bir
de tutup ne zaman donecegimizi soruyor­
sun�"

Hemangini: "Sana gore hava ho�. <;:unkii


bu ev, yakm akrabalarma air. Fakat ya ben?

Giirmeyen Giizler 1 8 5
Sana apk soyleyeyim, hen burada kala­
mam'' dedi.

Sonra benim elimi tutarak; konu�tu: "Ne


dersin, cicim?" Onu gogsiime basnrd1m, fa­
kat agz1m1 app bir �ey soylemedim. Teyze
ne yapacagm1 �a�1rm1�, �ok gii� bir duruma
dii�mii�tii. Gitgide ipin ucunu kaprmakta
oldugunu hissediyordu. Bunun iizerine ye­
geni ile birlikte hamama gitmeyi teklif etti.

Hemangini, bana as1larak: "Hay1r': dedi,


"Biz ikimiz birlikte gidecegiz:' Teyze, onu
siiriikleyip gotiirmeye kalki�1rsa miimanaat,
muhalefet ile kar�1la�acagmdan, i�lerin sar­
pa saracagmdan korkarak fikrinden cayd1.

Nehre dogru inerken Hemangini bana sor­


du: "Neden �ocuklanm1z yok?" sorusuyla
irkildim ve cevap verdim: "Ne bileyim? Tan­
n hi�bir tane vermedi. Sebebi bu!" Heman­
gini �abucak: "Hay1r, sebep bu degil. Mu­
hakkak bir giinah i�lemi� olmal1sm. Hala­
ma bak. Ziirriyetsiz, �ocuksuz. Kalbinde
baz1 fenal1klar bulunmasmdan olmal1 bu!..
Arna senin kalbinde ne gibi bir fenal1k bu-
1 unab·1·
1 1r ki;i. .."

1 86 TAGORE P., Acikan Ta#ar


Bu laflar beni incitti. Fenahk meselesine su­
nulacak croziimleme crarem yok. Derin de­
rin icrimi crektim ve ruhumun siikuneti icrin­
de; "Tanri'm, sebebini sen biliyorsun!.:' de­
dim.

Hemangini, "Hay Allah miistahalom ver­


sin!" diye haylord1. Neye icrini crekiyorsun�
Hier kimse benim sozlerime ehemmiyet
vermez, beni adam yerine koymaz .. :'

Ve kahkahalan nehrin ti orelerine kadar


pnlad1.

Bu olaydan sonra, kocamm mesleki vazife­


lerinde siirekli kesinriler oldugunu ogren­
dim. Uzak yerlerden craginldigi zaman git­
miyor, bunu reddediyor; hastalan yalonlar­
da da olsa derhal ve crabucak uzakla�1p kap­
yordu.

O nceleri, yalmz ogle yemekleri ile gece vak­


ri icr daireye (harem dairesine) gelebilmek
imkanm1 bulurdu. Fakat �imdi, teyzemin

Giirmeyen Giizler 187


raharhgm1 saglamak bahanesi gibi liizum­
suz bir endi�e ile giiniin her saatinde onu zi­
yarete ba�lam1�t1.

Kadmm bir bardak su isteyerek Heman­


gini'ye seslendigi zaman, kocamm teyzesi­
nin odasmda bulundugunu derhal anhyor­
dum. Kiz, ilk onceleri her emredilen �eyi
yapm1�, fakat sonralan kesinkes kafa tut­
mu�, yapmaktan vazgei;mi�ti.

0 zaman teyze, ok�ay1c1 bir sesle, "Hemo!..


Hemo !.. Hemangini': diye seslenirdi. Fa­
kat laz ii;inde bir ac1ma duygusu, hamlesi
ile bana as1hr kahrd1. Bir korku, deh�et ve
hiiziin duygusu onu suskunla�t1nrd1. Ba­
zan, etrafmda neler dondiigunden zerrece
haberi olmayan bir av gibi titreyerek bana
sokulurdu.

Bu s1ralarda agabeyim, Kalkiita'dan beni


gormeye geldi. Mii�ahede, gorii� kuvvede­
rinin ne kadar keskin ve kendisinin de na­
s1l da sert, egilmez bir hak.im oldugunu bi­
liyordum. Kocamm kendisini miidafaa et­
mek zorunda kalacagmdan ve karde�imin

I 88 TAGORE i'al Acikan Ta�lar


huzurunda muhakeme edileceginden kor­
kuyordum. Binaenaleyh, gerc;:ek durumu,
giiriiltiilii, �amatah bir ne�e, sevinc;: maske­
si altmda gizlemeye c;:ah�nm. Anla�1lan bi­
raz a�1n gitmi�, roliimii fazla miibalagah
oynanm1�t1m. Zira bu hal hie;: de bana uy­
mam1�, yala�mam1� ve benim ic;:in gayritabii
bir renk alm1�tl.

Kocam ac;:1ktan ac;:1ga tela�lanmaya ba�la­


d1 ve karde�imin bizde daha ne kadar kala­
cagm1 anlamak istedi. Nihayet, sab1rs1zhg1,
neredeyse hakaret �ekline gireyazdi. Aga­
beyim de evi terk etmekten ba�ka bir c;:are
bulamad1. Aynlmadan once, elini ba�1mm
iizerine koydu, bir miiddet orada dinlen­
dirdi. Beni takdis ederken elinin titredigini,
gozlerinden ya�lar dokiildiigunii fark ettim.

Bir nisan ak�am1 ve pazar sergilerinin ku­


ruldugu bir giin oldugunu gayer iyi hat1rla­
nm. �ehre gelmi� olan ahali, pazardan ev­
lerine doniiyordular. Havada kopmas1 ya­
km bir firtmanm alametleri seziliyordu.
Riizgardaki islak toprakla rutubetin koku­
lan her yeri kaphyordu. Elbiselerim ate� al1r

Giirmeyen Gozler 1 89
veyahut herhangi ba�ka bir kaza olur diye,
odamda yalmz ba�1ma iken asla lamba yak­
mam, yalah lamba b1rakmam. Karanhk
odamda yere oturdum ve korliik diinyamm
Tanri'sma seslendim: "Tanr1'm!" diye hay­
lard1m .. "Yiiziin sakhd1r, goremem. Koriim.
Ellerim kanaymcaya kadar bu lank kalp dii­
menini s1ms1la tutuyorum. Dalgalar kud­
retimi a�acak derecede �iddetlenmi�lerdir.
Bana daha ne kadar zaman -rile -rektirecek­
sin, Tanri'm!. Daha ne kadar uzun zaman .. : '

Ba�1m1 kerevete dayayarak h1-rlarmaya ba�­


lad1m. Bu halde iken kerevetin hafif-re oy­
nad1gm1, lam1ldad1gm1 hissettim. Bir lahza
sonra, Hemangini yam ba�1mda duruyor­
du. Boynuma sarild1 ve sessizce gozya�la­
rim1 sildi. 0 �am neden i-r odada bekle­
mekte oldugunu veyahut neden yalmz ba­
�ma karanhkta orada yarmakta bulundugu­
nu bilmiyorum.

Bana hi-rbir �ey sormad1. Tek bir kelime


soylemedi. Sadece serin elini almma koy­
du, beni optii ve -rekilip gitti. Ertesi sabah
Hemangini halasma, benim oniimde: "Sen

190 TAGORE � Acikan Ta#ar


daha kalmak istersen, kalabilirsin. Arna
hen kalmayacag1m. Aile u�ag1m1zla evime
doniiyorum'' dedi.

Teyze, onun tek ba�ma yola �1kmasma lii­


zum olmad1gm1, zira kendisinin de evine
donecegini soyledi. Sonra giiliimseyerek ve
hoppaca bir eda ile kadife bir mahfazadan
incilerle bezenmi� bir yiiziik �1kard1: "Bak,
Hemo': dedi. 'J\.bina�'1m sana ne giizel bir
yiiziik getirmi�:·

Hemangini, yiiziigu onun elinden kaparak,


�abuk �abuk: "Bak halal... Ne giizel ni�an
ahyorum bak!" dedi, ve yiiziigu pencereden
d1�ariya havuzun i�ine firlatt1.

Endi�e, hiddet ve �a�kmhk i�inde kal1p


mahvolan teyze bir kirpi gibi kabard1. Bana
dondii ve elimi tuttu. Tekrarlaya tekrarlaya:
"Kumo': dedi, "Bu �ocuk�a miinasebetsiz­
likten Abina�'a sakm bahsetme. Fena hal­
de kizar.. :'

Korkmasma mahal olmad1gma kendisini


inand1rd1m. Bu hususta kocama agz1mdan

Gormeyen Go:der I9I


tek bu kelime bile cr1kip ula�acak degildi.

Ertesi sabah, yola pkmadan once Heman­


gini beni kucaklad1 ve "Camm, cicim, beni
hep an, unutma!" dedi.

Parmaklarimla yiiziinii tekrar ve tekrar s1-


vazlad1m: "Hem�ire, korlerin hafizalari de­
rindir" dedim. Ba�Im kendime dogru crek­
tim, sacrlarim ve almm optiim. Diinyam bir­
den bozla�n. Hemangini gidince, bu ka­
dar yakm1mda olarak yuva kurmu� bulu­
nan giizellik, kahkaha ve narin gencrlik eridi
bitti. Kayboldu. Bo�alm1�, 1ss1zla�m1� diin­
yada nelerin artakalm1� oldugunu bulmaya
pkip, kollar1m1 uzatarak el yordam1yla evin
icrinde dola�nm.

Kocam, eve gecrcre geldi. Onlarm gittiklerini


ogrenince geni� bir nefes alm1� gibi davran­
d1 ama, bu hali pek miibalagal1 ve dipsiz idi.
Giiya teyzesi misafirlige gelmekle onu i�in­
den al1koymu�tu.

0 ana degin kocamla arama yalmz bir ma­


nia, bir korliik manias1 dikilmi�ti. Buna

192 TAGORE Pai Acikan Ta�lar


�imdi ikinci bir engel -onun Hemangini'ye
dair kasdi siikutu, engeli kanlm1�n. Giiya
bu hususta tamamiyle kay1ts1z, umursa­
maz gibi davramyordu ama kiz hakkmda,
haberler, mektuplar almakta oldugunu bi­
liyordum.

May1s ba�lang1c;:larmda idi. Hizmetc;:im,


bir sabah odama girerek sordu: "Nehirdek.i
rihnmda yap1lan biitiin bu haz1rhklar ne?
Efendi nereye gidiyor?"

Bir �eylerin dondiigiinii biliyordum, ama


hizmetc;:iye: "Bilmem!" dedim.

Hizmetc;:i kiz bana ba�ka sualler sormaya


cesaret edemedi. ic;:ini c;:ekti ve uzakla�n. 0
gece gee;: vakit, kocam bana geldi: "Sayfiyede
bir hastaya gidecegim. Yann sabah pek er­
kenden yola c;:1kacag1m. Belki de iki iic;: giin
oralarda kal1rmi' dedi.

Yatag1mdan kalknm. Onun oniinde dur­


dum ve yiiksek sesle bag1rd1m: "Neden
bana yalan soyliiyorsunt

Gormeyen Gozler I 9 3
Kocam kekeledi, kekeledi: "Ne!. .. Sana ne
yalanlan soyledim ki .. :·

Dedim: "Sen evlenmeye gidiyorsun:'

Sustu. Agzm1 a�mad1. Bir miiddet odada


tek bir ses duyulmad1. Sonra hen sessizli­
gi bozdum, haykird1m: "Bana cevap ver!..
Evet! de...

Hafif, mecalsiz, bir aksi seda gibi cevap ver-


d.1: "Evet....
I ,,

Yiiksek sesle bagtrd1m: "Hay1r, buna asla


miisaade etmeyecegim. Seni b1rakmayaca­
gim. Bu biiyiik tehlikeden, bu miithi�, kor­
kun� giinahtan seni koruyacagim. Eger
bunu ba�aramazsam hen neden senin ka­
rm1m ve neden hen Tann'ma taptim dur-
dum.;/'

Oda, bir ta� gibi dilsiz kesildi. Yere dii�tiim


ve kocamm dizlerine sar1ld1m.

"Ben ne yaptim?" diye sordum. "Kusurum


ne idi? Dogrusunu soyle... Neden ba�ka bir
zevce almak istiyorsun?

194 TAGORB Pli Acikan Ta�lar


Kocam usulca konu�tu: "Sana hakikati soy­
leyecegim. Senden korkuyorum. Senin kor­
liigun, seni kendi kalesinin iirine hapsetmi�
ve hen girecek kap1 bulam1yorum. Sen be­
nim goziimde arnk bir kadm degilsin. Sen
Tanri'm kadar miithi�sin. Ben giindelik ha­
yat1m1 seninle siiremem, ya�ayamam. Ben
azarlamakta, gonliinii almak, irelmekte, ok­
�amakta ve danlmakta hiir olacag1m bir ka­
dm, alelade bir kadm istiyorum .. :· dedi.

"Oyle ise kalbimi pariralayarak air ve iiri­


ne bak. Ben bu soylediginden ba�ka, alela­
de bir kadmdan ba�ka neyim k.i? Ben yeni
evlendigim zamanki aym loz; biitiin inan­
mak, s1rrm1 dokmek ve tapmak ihtiyac1 ile
..
yanan aym lo z1m ...

Soyledigim sozleri harfi harfine hanrlam1-


yorum. Yalmz: "Eger sad1k bir zevce olur­
sam, o vakit, Tann �ahidim olsun, bu fena
i�i asla yapmayacak, yeminini asla bozmaya­
caksm. Boyle bir �eamete elini bula�ttrma­
dan evvel ya hen bir dul kadm olacagim ya­
hut da Hemangini olecek!" dedigim akhma
geliyor.

Giirmeyen Giizler 195


Arkasmdan yere y1g1larak bay1ld1m. Ay1lm­
ca, her yer zifiri karanhkn. Ku�lar susmu�­
tu. Kocam gitmi�ti.

0 giin, evimizin mabedindeki mahfelde


oturarak hep ibadette bulundum. A�amiis­
tii yagmur, �im�ek ve gok giiriiltiisiiyle kan­
�1k miithi�, vah�i bir firtma koparak evimizi
sardi ve be�ik gibi sallad1. Mihrabm oniin­
de bagda� kurunca, bu esnada nehirde tehli­
ke i�inde bulunmasma ragmen, Tann'mdan
kocam1 kurtarmasm1 yalvard1m. Ba�1ma ne
gelirse gelsin, kocam1 bu biiyiik giinahtan
korumas1 i�in dualar ettim.

Gece sona erdi. Biitiin ertesi giin, mabette


oturdugum yerden kalkip aynlmad1m. Ak­
�am olunca kap1y1 yumrukladilar ve sarstl­
lar. Ktnp i�eri girdikleri zaman, beni yerde
baygm bir halde buldular ve odama ta�1d1-
lar.

Nihayet kendime gelip ay1lmca, birisi­


nin kulag1ma: "Hem�ire!" diye fis1ldad1g1-
m duydum.

Ba�1m, Hemangini'nin kucagmda, odamda

196 TAGORB Pai Ac1kan Ta�lar


yatag1mda yat1yordum. Ba�1m k1m1ldaym­
ca, Hemangini'nin elbisesinin de h1�ildad1-
gm1 duydum. Bu ipek gelinligin sesi idi.

Tannm! Tannm! Dualar bo�a gitmi�ti. Ko­


cam tuzaga kapilm1�tl. Giinah gayyasma
dii�mii�tii.

Hemangini ba�1m a�ag1ya dogru egdi ve


tarh bir fis1lti ile: "Hem�ire, cicim!. Diigu­
niimiizii takdis etmeni dilemeye geldim!"
dedi.

ilk once viicudum, �im�ek �arpm1� bir aga�


govdesi gibi kanld1. Sonra kalk1p oturarak,
�u kelimeleri soylemeye kendimi zorlay1p,
istirap duyarak: "Neden seni takdis etme­
yecekmi�im! Sen giin ah i�lemedin!" dedim.

Hemangini, ne�eli kahkahas1yla giildii.

"Giinah m1! Sen evlendigin zaman sevap


da, hen evlendigim vakit hara m1, giinah m1
oluyor !" dedi.

Onun kahkahasma cevap makammda gii -

Giirmeyen Giizler 1 97
liimsemeye c;:ah�nm. ic;:imden: "Dualanm
bu diinyada nihai c;:are degildir. Tann ney­
lerse iyi eyler. Varsm kah1rh darbeler ba�1-
ma yagsm! Fakat Tanri'ma kaq1 olan iman
ve iimidime dokunmasmlar, onu lekeleme­
sinler" dedim.

Hemangini oniimde egildi. Ayaklanma do­


kundu. Onu takdis ederken: "Tann seni
mesut etsin. Bitmez tiikenmez refah ic;:inde
ya�a!" dedim.

Hemangini daha hala memnun kalm1� de­


gildi.

"Benim camm, sevgili hem�irecigim': dedi,


"Beni takdis etmen yetmez. Bizim saadeti­
mizi tamam eylemelisin. 0, muazzez elle­
rinle kocam1 da evine, yuvana kabul etmeli­
sin. izin ver de buraya getireyim" dedi.

"Pekala. Getir!" dedim.

Bir kac;: dakika sonra tamd1k, bildik bir


ayak sesi i�ittim, arkasmdan da birisi ses­
lendi: "Kumo, nas1lsmt

198 TAGORE Pel Acikan Ta�lar


irkildim. Yerimden z1plad1m ve yere egile­
rek haykird1m: "Dada?..:'

Hemangini bir kahkaha firlattl: "Daha hala


ona biiyiik agabey mi diyorsun ... Ne sa'r­
ma!.. Ona kii'riik karde� de ve kulaklarm1
'rek. Onunla alay et ... Zira senin kii'riik kiz
karde�inle, yani benimle evlendi" dedi.

0 zaman i�i anlad1m. Kocam biiyiik giina­


h1 i�lemekten kurtulmu�tu. Masiyet gayya­
sma dii�memi�ti.

Dada'mm asla evlenmemeye karar vermi�


bulundugunu biliyordum. Annem olmii�
oldugundan, ortada onu nikahlanmaya zor­
layacak bir mukaddes arzu da yoktu. Fakat
karde�i olan hen, s1rf �ifa bulmaz ihtiyac1m­
dan otiirii, bu mukaddes arzunun yerine ge­
tirilmesine sebep olmu�tum. Agabeyim be­
nim hannm i'rin evlenmi�ti.

Gozlerimden sevin'r ya�lan co�arak yanak­


lanmdan a�ag1ya sel gibi akn, akn. 0 ka­
dar 'ral1�t1g1m halde bir tiirlii durdurama­
d1m. Dada parmaklanm usul usul sa'rlan-

Gormeyen Gozler I 99
mm arasmda dola�nrd1. Hemangini bana
as1hp sanlarak giildii, giildii.

Gecenin bir hayli vaktini, kocamm donii­


�iinii duygulanm1 geren bir merak icrinde
bekleyerek yatag1mda uyamk yatarak gecrir­
dim. Utanma ve hayal kinkl1gma ugrama
sadmesini nas1l kar�1layacagtm gozlerimin
oniine getiremiyordum.

Gece yansm1 geceli epeyce oldugu bir s1-


rada kap1m yava�cra apld1. Yatag1mda kal­
kip oturdum ve kulak kabarttlm. Koca­
mm ayak sesleriydi bunlar. Kalbim deli­
ce crarpmaya ba�lad1. Yatagtmm ba�1 ucu­
na geldi ve elimi avucunun icrine ald1: "Se­
nin dada'n beni mahvolmaktan, yok olmak­
tan kurtard1. Bir lahzahk plgmhkla a�ag1la­
ra, a�ag1lara dogru crekiliyor, siiriikleniyor­
dum. Kurtulmama imkan bulamad1g1m bir
kara sevda beni sarm1�, kaplam1�tl. Gemi­
ye girdigim giin s1rnmda nas1l bir yiik ta�1-
d1g1m1 yalmz Tann bilir. F1rtma, nehir or­
talarmda bizi yakalad1 ve gogu kaplad1. Bii­
tiin korkulanmm ortasmda, icrimden deni­
� y�varlamp bogulmay1 ve bu suretle ha-

200 TAGORE Pl/ Acikan Ta�lar


yat1m1 baglad1g1m diigumii �ozebilmeyi
diliyordum. Kalbimdeki gizli arzu bu idi.
Mathurganj'a vard1m. Orada bana hiirriye­
timi bag1�layan haberi ald1m. Erkek karde­
�in Hemangini ile evlenmi�ti. Bu haberi na­
s1l bir ne�e ve utanga�hkla duydugumu ta­
rif edemem sana ... Tekrar ve acele ile gemi­
ye dondiim. Bu kendi kendini bulma anm­
da senden ba�ka hi� kimse ile saadet bu­
lamayacag1m1 anlad1m. Sen bir tann�asm"
dedi. Hem giiliiyor, hem aghyordum: "Ha­
y1r!.. Hay1r, hay1r. Arnk bir daha tann�a ol­
mayacag1m. Ben sadece, senin kii�iik kan­
c1gm1m. Ben alelade bir kad1mm.. :' dedim.

"Sevgilim': diye cevap verdi. "Benim de


sana soyleyeceklerim var.. Bir daha bana,
'Tann'm!' diyerek beni utand1rma .. :·

Ertesi giin kii�iik kasaba, sedef kabukla­


nyla ne�e ve siirur i�ine boguldu. Fakat hi�
kimse her �eyin neredeyse kaybolmasma
ramak kald1g1 o plgmhk gecesinin lafm1 ag­
zma bile almad1.

Giirmeyen Go:der 20 I
J2 TAGOllB ;., Acikan Ta1lar
1
NAYANJORE BABU LARI

Vaktiyle Nayanjore Babu'lan tanmm1�


emlak, arazi sahiplerindendiler. Prensle­
re has miisriflikleri ile �ohret bulmu�lar­
d1. Tenlerine degiyor, siiriiniiyor diye Dac­
ca tiilbendinin sertcre olan z1hlarm141 dokiip
kopanrlard1. Bir kedi yavrusunun diigunii­
ne binlerce rupiler harcayabilirlerdi. Bir se­
ferinde, olaganiistii, muazzam bir vesile ile
geceyi giindiize crevirmek icrin say1s1z lam­
balar yakttrd1klarm1 ve giine� ziyas1m tak­
lit icrin de havadan giimii� teller yagd1rd1k­
lanm rivayet ederler. Biitiin bunlar selden
evvelki gii nlerde idi. Sel geldi ve bu koh-

• 1 Z1h: Giysilerin kol, yaka, etek vb. kenarlarma dikilen �e­

rit veya kaytan:

Nayanjore Babu'lari 203


ne diinyanm beyler gibi ya�ayan Babular
siilalesi eski tantana, debdebesini uzun siir­
diiremedi. <;ok fazla fitilli bir lamba gibi,
yag1 'rabucak bitti ve 1�1g1 sondii.

Kom�umuz Kailas Babu, bu zeval bulmu�


ihti�amm son bir yadigarid1r. Kendisi heniiz
biiyiiyiip yeti�meden, eli ekmek tutamadan,
ailesi servederinin dibine dari ekmek iizere
bulunuyordu. Babas1 oliince, cenazesine in­
sam �a�1rtacak, gozlerini kama�nracak ka­
dar para harcad1lar, arkasmdan da iflas etti­
ler. Bor'rlari temizlemek i'rin biitiin miilkler
sanld1. Arra kalan haz1r para da, ge'rmi�teki
ecdadm azamet, ihti�amm1 siirdiirmeye ye­
temeyecek kadar azd1. Yetiksizdi.

Kailas Babu Nayanjore'yi terk ederek


Kalkiita'ya geldi. Oglu bu fani zafer ve sal­
tanat diinyasmda 'rok zaman kalmad1. Biri­
cik k1zm1 arkada b1rakarak oldii.

Kalkiita'da, Kailas Babu'nun kom�usuyuz.


Garip bir tesadiifle, ailemizin tarihi, onun
ailesinin tarihinin tam tersinedir. Baham,
kendi alm teri; 'rah�1p 'rabalamas1yla para

204 TAGORE fJal Acikan Ta�lar


kazanm1�nr ve liizumundan fazla bir kuru�
bile harcamamakla da oviiniir. Elbiseleri bir
i��i elbisesi gibi idi. Elleri de oyle ... Deli gibi
para harcama, gosteri�lerle Babu unvamm
elde etmek temayiiliinii asla giitmii� degil­
dir ve biricik oglu olan hen de bu yiizden
ona minnet bor�lusuyum. Beni en iyi �ekil­
de okuttu. Ben de ba�anyla hayata anld1m.
Kendi kendisini yeti�tirmi� bir insan olmak
ger�ekliginden asla utanm1yorum. Oz ken -
di bak1m1mdan, kasamdaki h1�1r h1�1r eden
yepyeni banknotlar, ho� bir aile sand1gmda­
ki uzun bir �ecereden �ok daha degerlidir.

Eski Babu �ohretinin izlerini ta�1yan top


atm1� bankasmdan, devlet istikraz1 hesa­
bma yiiklii �eklerini �ektigini gorerek Ka­
ilas Babu'dan ho�lanmay1�1mm bundan ile­
ri geldigine inamyorum. Babamm, kendi eli
ile ekmegini kazand1g1 i�in onun bana hor
bakt1gm1 kurard1m.

Kailas Babu'ya benden ba�ka hi� kimsenin


kizgmhk eseri gostermedigini fark etmeliy­
dim. Ger�ekten ondan daha az etrafm1 za­
rara sokan ya�h bir adam bulmak gii�tii.

Nayanjore Babu'larr 205


�efkatli nezaket gostericikleriyle, iyi ve fena
giinlerde, sevin� ve yas anlarmda daima ha­
z1r ve naz1rd1. Kom�ularmm biitiin �olen­
leriyle dini ayinlerinde bulunurdu. Me�­
hur giiliimsemesi, genci ve ya�hy1 aym �e­
kilde selamlard1. Bir ailenin harimini ilgi­
lendiren meseleler hakkmda inceden ince­
ye soru�turup ara�ttnrken, nezaketi kabil
degil elden b1rakmazd1. So.leak.ta ona rast­
layan dosdar, ister istemez irenesine tutul­
maya haz1rlamrlar, bu arada da onun agzm­
dan birbiri pe�i s1ra, a�ag1daki gibi uzun bir
soru dizisi pkard1:

''Aziz dostum, sizi gordiigume �ok se­


vindim... Nas1lsm1z? iyi misiniz? �a�i ne
alemde? Ya Dada. 0 da iyi mi? Haberiniz
var m1? Madhu'nun oglu s1tmaya tutulmu�,
heniiz duydum. Nas1l acaba? Siz duydunuz
muydu?. Ya Hari <;aran Babu -�oktan be­
ridir onu gormiiyorum- in�allah hasta de­
gildir. Rahhal'in nesi var kuzum? Ve.. Him,
him ailenizin hammlar1 nas1ld1rlart

Elbise stoku yoniinden miithi� bir darhk


i�inde bulunmakla beraber, Kailas Babu

206 TAGORE � Acrka11 Ta�lar


her zaman �ok temiz giyinirdi. Ozerinde
tek bir leke bulunmazd1. Her giin gomlek­
lerini, yeleklerini, ceket ve pantolonlanm
dikkatle havaland1r1r; yorgam, yasnk yiizii­
nii, daima iizerinde oturdugu seccadesiyle
birlikte giine�lendirirdi. Onlan havaland1r­
d1ktan sonra, silkeler, siipiiriir ve rafa ko­
yard1. Ufak tefek e�yas1 odasm1 giizel ve ter­
tipli gosterir, liizumu halinde kullamlmak
iizere daha bir�ogunun yedekte oldugu ze­
habm1 verirdi. Pek �ogu zaman, hizmet�i­
sizlikten bir miiddet evini kapard1. 0 vakit
gomleklerini ve i� �ama�1rlanm kendi eliyle
iitiiler, diger ev i�lerini yapard1. Ondan son­
ra evinin kap1sm1 a�ar ve dostlanm yeniden
kabul ederdi.

Dedigim gibi, Kailas Babu her ne kadar bii­


tiin arazisini kaybetmi� idiyse de, elinde
yine birtakim aile miras1 kalm1� bulunuyor­
du. lt1rh su dokrneye mahsus bir giimii� gii­
labdan, filigran bir giil yagi kutusu, kii�iik
bir altm tepsi, paha bi�ilmez eski bir �al, eski
moda merasim elbisesiyle ecdat sangi bun­
lar arasmda idi. Bunlan tefecilerin pen�e­
lerinden bin gii�liikle kurtarabilmi�ti. Her

Nayanjore Babu'larr 207


uygun firsatta onlan ortaya �1kanr, boyle­
likle Nayanjore Babu'lanmn diinyaca iinlii
�erefini kurtarmaya �ah�1rd1. Aslmda insan­
larm en miitevazu, en al�ak goniilliisii olan
Kailas Babu, giindelik konu�malarmda, aile
gurur ve �erefi ile oviinmeyi, mensup oldu­
gu sm1fa kar�1 bor�lu bulundugu mukad­
des bir odev diye sayd1gm1 soylerdi. Dostla­
n onun bu menkibecilik, destanc1hk huyu­
nu, �efkatli bir ho�goriirliikle kaq1lar, kam­
�1lar, bundan da bir hayli zevk al1r, eglenir­
lerdi.

Kom�ular, �abucak onu Thakur Dada diye


lak.apland1np anmay1 ogrendi Onun evi­
ne ii�ii�iir, saatlerce birlikte otururlard1.
Onun herhangi bir �ekilde masrafa girme­
sini onlemek i�in de dostlarm biri veya ote­
kisi ona tiitiin getirir ve: "Thakur Dada, bu
sabah Gaya'dan biraz tiitiin gonderderdiler.
Lutfen al, bak bakal1m ho�lanacak m1sm� .. :·
derdi.

Thakur Dada tiitiinii kabul eder ve mii -


kemmel oldugunu soylerdi. Ondan son­
ra, vaktiyle, Nayanjore'de eski giinlerde bir

208 TAGORE Pel Acikan Ta�lar


ons'u42 bir gine'ye43 ic;:tikleri nefis bir tiitiinii
anlatmaya ba�lard1.

''Acaba': derdi, ''Acaba ic;:inizde bu tiitiinden


ic;:mek arzusunda olan var m1� Bende bir
parc;:a kalm1�, hemen gidip getirebilirim.

Herkes bilirdi ki, eger isteyecek, bu tiitiin­


den ic;:meye talip olacak olurlarsa, �u veya
bu bahane ile dolabm anahtan bir tiirlii
bulunamayacak yahut da ihtiyar emekdar
u�ak Gane� onu bir yere kald1rm1�, sakla­
m1� olacakn.

Babu: "Evinizde u�ak, hizmetc;:i kullam­


yorsamz, i�iniz Tann'ya kalm1� demektir...
Mesela benim Gane�'i ele alm1z. Ne buda­
la, ne ahmak oldugunu kabil degil anlata­
mam. Fakat kovmak da elimden gelmiyor.. :'
diye katard1.

Gane� de, ailenin �erefi, haysiyeti ugrunda,


tek bir kelime soylemeksizin biitiin kaba­
haderi iizerine yiiklenirdi.

42 Ons: Takriben 273 gram.


•• Gine: Bir ingiliz Liras1, bir �ilin.

Nayimjore Babu'lari 209


Soz bu noktaya varmca meclistekilerden
biri daima �oyle derdi: "Zarar yok Thakur
Dada. Rica ederiz. Zahmet edip arama ...
Bu i-rtigimiz tiitiin i�imizi goriiyor. Oteki­
si fazla sert gelebilir de:'

Bunun iizerine Thakur Dada ferahlar, tek­


rar ge-rip yerine oturur ve sohbet surer gi­
derdi.

Misafirleri gitmek iizere ayaga kalkmca,


Thakur Dada onlari kap1ya kadar ge-ririr
ve e�ikte kendilerine: "Ha!" derdi, "Bana ne
zaman ak�am yemegine geleceksiniz? .. :·

i-rlerinden biri veya otekisi cevap verirdi:


"Bugiinlerde olmaz, Thakur Dada, bugiin­
lerde olmaz!... Ba�ka bir sefere in�allah!..:'

0, "Pekala!.. Pekala!" diye cevap verirdi.


" iyisi mi yagmurlar ba�laymcaya kadar bek­
leyelim. �imdi hava -rok s1cak. Gonliimce
vermek istedigim muazzam ziyafet ise boy­
le bir havada midelerimizi bozabilir:'

Fakat yagmurlar ba�laymca da herkes, ona

210 TAGORE PW Acikan Ta�lar


bu vaadini hat1rlatmamaya dikkat ederdi.
Eger mesele aplacak olursa, dostlardan biri­
si, yagmurlar boyle �iddetli yagarken sokaga
pkmanm ho� ka�mayacagm1, dininceye ka­
dar beklemenin daha iyi olacagtm ileri sii­
rerdi. Ve bu oyun i�te boyle devam eder gi­
derdi.

Bi�are evi, cemiyetteki mevkiine gore degil­


di, �ok kii�iiktii. Bu yiizden de onu tesel­
li ederdik. Dostlan, maruz kald1gi gii�liik­
leri pek iyi anlad1klarm1 ona temin ederler­
di: Kalkiita'da giizel, uygun bir ev bulmak
imkans1z gibi bir �eydi. Ger�ekten y1llar­
dtr, herkes ona miinasip bir ev aram1�, fakat
ilaveye zerrece liizum yoktur ki, hi� kimse
de boyle bir yer bulacak kadar da aptalhk
etmemi�ti. Thakur Dada feragat ifadeleyen
uzun bir i� �eki�inden sonra: "Ne yapal1m,
hen de boyle bir ev bulmaktan vazge�ecegim
galiba!.:' derdi. Arkasmdan �irin bir giiliim­
seme ile ilave ederdi: "Fakat bilir misiniz ki,
dostlanmdan ayn kalmaya, onlardan uzak­
la�maya asla tahammiil edemem. Ben sizle­
rin yanmda, sizlerle beraber olmal1y1m. Bu
hal ger�ekten her �eyi telafi ediyor . :· derdi.
.

Nayanjore Babu'lari 211


Her nedense biitiin bunlara i.yerliyordum;
as1l sebebi de bir insan gen.y olunca, aptal­
hgm onun goziine ciiriimlerin, cinayetlerin
en miithi�i, en fenas1 gibi goriinmesindedir
samyorum. Kailas Babu ger.yekten ahmak,
budala degildi. Herkes, alelade aksata i�le­
rini onunla goniillii dam�1rd1. Fakat i� Na­
yanjore hikayesine dayand1 ml, sozleri mu­
hakkak ki, sagduyudan uzakti, yoksundu.
S1rf alayh bir muhabbet saikas1yla hi.y kim­
se onun muhal, imkans1z sozlerini yalan­
c1 'r1karmad1g1 i.yin, o bunlara gem vurmaz­
d1. Ahali �a'�aah Nayanjore tarihini sa'rma
miibalagalarla siisleyerek tekrar ona anlat­
tiklari zaman, Kailas Babu biitiin soylenen­
leri engin bir ciddiyede dinler, riiyasmda
dahi kimsenin buna inanmamazhk edebi­
leceginden asla �iiphelenmezdi.

Oturup, Kailas Babu'ya kar�1 olan duygu ve


dii�iincelerimi tahlile .yah�mca, ondan ho�­
lanmay1�1mda daha ba�ka bir sebebin de ol­
dugunu anhyordum. Bunu a.y1klayacak de­
gilim.

2 1 2 TAGORE .,., Ac1kan Ta�lar


Zengin bir adamm oglu ve kolejde vak­
timi bo�una harcayabilecek bir durum­
da bulunmu� olmakla beraber oyle �ah�­
tlm ki, daha pek gen� ya�ta iken Kalkiita
Oniversitesi'nden M . A . derecesiyle mezun
oldum. Ahlakim, manevi tarafim kusursuz­
du. Oscelik d1� gorunu�um de oyle ahmh idi
ki, kendimi giizel, yaki�1kh bir insan diye sa­
yarsam buna belki de kendi kendimi begen -
mi�lik denecek ama yine de hakikatin ifade­
sinden ba�ka bir �ey olarak celakki edileme­
yecekti.

Bengal delikanhlan i�inde, ailelerce umu­


miyetle pek miinasip bir koca goziiyle ba­
kild1g1mda �ek ve �iiphe olamazd1. Bunu
geregi gibi en ince noktasma kadar anlam1�
ve evlenme pazarmda tam degerimi bulma­
ya karar vermi�tim. Se�ecegim insam ha­
yalimde resimledigim zaman, gozlerimin
oniine zengin bir babanm, harikulade gii­
zel ve yiiksek cahsil gormii� biricik kiz1 ge­
liyordu. Uzaktan, yakindan, bir siirii teklif­
ler yagd1. Bu teklifleri kesin bir tarafs1zhk­
la inceledim ve oz hassas terazimde tartt1m.
Fakat hi� birisi e�im olmaya lay1k pkmad1.

Nayarijore Babu'larr 2 1 3
�air Bhabavuti'nin agz1yla inand1m ki:
"Bu dunyantn sonsuz zamaninda ve
sinirsiz bo�lugunda
Nihayet peri sultamma e� olacak
birisi dogabilir.. .
''

Fakat bu kurada "asr-1 haz1r"da ve bugii n ­


kii Bengal'in kis1lm1�, daralm1� bo�lugun­
da, nazirsiz boyle bir yarat1gm ya�ay1p ya­
�amad1g1 �iipheli idi.

Bu arada, beni kizlarma niyet etmi� olan


aileler, birc;:ok nagmeler ve tiirlii tiirlii ma­
kamlarla medih tiirkiilerimi c;:ag1nyorlard1.

Kizlarmdan ho�lamp ho�lanmayay1m, sun­


duklan bu peresti� hie;: de ho�a gitmeyen
cinsten degildi. Boyle iyi ahlakh bir insan
olmak hasebiyle, bunu tabii bir hakkim diye
kar�1hyordum. ilahlarm, fanileri kerem ve
nimetlerden yoksun kilmca, yine de kendi­
lerine tapmanlarm onlara cezbeli ibadette
bulunmalarm1 istedikleri, aksi takdirde kiz­
d1klan bize soylenmi�tir. Bu ilahi umu� ve
bekleyi� ic;:imde kuvvetle geli�mi�, kok sal­
m1�tl.

214 TAGORE et/ Acikan Ta#ar


Thakur Dada'mn biricik bir kiz torunu ol­
dugunu evvelce soylemi�tim. Onu birirok
kereler gormii� ve ona asla giizel goziiy­
le bakmam1�t1m. Ne de, onun benim iirin
muhtemel bir e� olabilecegini dii�iinmii�­
tiim. Buna ragmen, giiniin birinde Kailas
Babu'nun, mabedime adad1g1 bir adak gibi,
dua ve ibadetlerle torununu bana teklif ede­
cegi muhakkak gibi goriiniiyordu. �imdiye
kadar buna giri�medigi iirin de bayag1 iizii­
liiyordum.

Dostlarma Nayanjore Babu'larmm hiirbir


zaman herhangi bir kerem ve nimet a�1gi
olmad1klarm1, boyle bir �eyi dilenmedik­
lerini soyledigini duymu�tum. Eger kiz ev­
lenmeyerek evde dahi kalsa, aile gelenegini
bozmazd1, bozmayacakn. i�re beni kizd1ran
da bu kiistahhg1, burnu biiyiikliigu idi. Kiz­
gmhg1m, bir miiddet iirin iirin siirdii. Fakat
hiir agz1m1 airmad1m. Sustum ve bu hale a�1-
n bir sab1rla tahammiil ettim. C::iinkii o ka­

dar iyi ahlakl1 bir insand1m.

Gok gii riiltiisiine �im�egin katilmas1 gibi,


ahlalamda da, hiddetimin homurrular1-

Nayanjore Babu'lan 215


na alay, istihzanm bir pk1�1 kan�m1�t1. Sa­
dece hiddetimi, kopiirii�iimii apga vura­
rak ya�h adam1 cezaland1rmak elimde de­
gildi, imkans1zd1 elbette; uzun bir miiddet
de hi.ybir �ey yapmad1m, bir harekette bu­
lunmad1m; fakat giiniin birinde, apans1zm
akhma oyle ho�, eglenceli bir oyun oynama
fikri geldi ki, bunu derhal tatbik mevkiine
koymak hevesinden kendimi alamad1m.

Kailas Babu'nun dostlarmdan bir.yogunun,


ihtiyarm gururunu son dereceye kadar ok�a­
d1klarm1, koriiklediklerini evvelce soylemi�­
tim. Bunlardan, miitekait bir devlet memu­
ru olan birisi, ona; C::ota Lord Sahib'i her go­
rii�iinde, onun Nayanjore Babu'larma dair
en raze haberleri sordugunu ve Lordun, bii­
riin Bengal'de yegane ger.yekten hiirmet edi­
lecek ailelerin, Burdwan mihracesi ile Na­
yanjore Babu'lan ailesi oldugunu soylemi�
bulundugunu naklettiklerini anlatm1�t1. Bu
fil kadar koskocaman yalan Kailas Babu'ya
ula�nnlmca, adamcag1z fevkalade sevin­
mi� ve bu masah s1k s1k tekrarlar olmu�tu.
0 giinden beri de hiikumet memuru dostu­
na bir mecliste her ne zaman rasdasa, ba�ka

216 TAGORE Pal Acikan Ta�lar


sorularm yam ba�mda �oyle sormu�tu: "Oo!
Eee... \:ota Lord Sahib ne alemdeler? \:ok
iyidirler, buyurdunuz degil mi? .. Ever.. \:ok,
'rok memnun oldum .. Ya aziz Mem Sahib, o
da iyidir ya!.. Ala... Ya kii'riik 'rocuklar... On­
lar da s1hhatte berdevamd1rlar in�allah?..
Ala ... Goniil apc1 haber bunlar... Onlan go­
riirseniz, lutfen hiirmederimi bildirmeyi
unutmaym1z, olmaz m1t

Kailas Babu, bir giin kalkip Sahib'in ziya­


retine gitmeyi kurdugunu s1k s1k apga vur­
mu�tu. Fakat �uras1 da onceden besbelli
olarak kabul edilmelidir ki, hiikumet kona­
gma ziyarette bulunmak iizere Nayanjore
ailesinin arabas1 haz1rlanmcaya kadar, bir­
'rok \:ota Lordlan, ve Burra Lordlan gelip
gidecekler ve Hoogly'den bir'rok sular aka­
cakn.

Bir giin Kailas Babu'yu bir yana 'rektim ve fi­


s1ld1yarak ona: "Thakur Dada': dedim, "Diin
kabul resminde idim ve \:ota Lord tesadii­
fen Nayanjore Babu'lanndan soz a'rtl. Ona
Kailas Babu'nun �ehirde oldugunu soyle­
dim. Biliyor musun, onu ziyarete gitmedi-

Nayanjore Babu'/ari 217


gin icrin fena halde incinmi�, almm1�. Gor­
gii, te�rifat kaidelerini bir tarafa b1rakarak,
bugiin ogleden sonra, hususi surette senin
ziyaretine gelecegini bana soyledi.

Herhangi bir insan, lahzada bu oyunumu


sezer, anlayabilirdi. Bir ba�kasma yap1lm1�
olsayd1, Kailas Babu da i�in icrindeki alay1
anlayacakn. Fakat hiikumet memuru dos­
tundan duydugu biitiin o masallardan ve
kendi biiyiiltmeleri, uydurmalarmdan son­
ra, bir vali muavininin kendisini ziyarete ge­
li�ini, diinyada en tabii bir olay diye kar�1-
lad1. Haberi duyunca heyecanland1, miithi�
surette sinirleri gev�edi. Asahi bozuldu. Bu
ziyaretin her bir teferruan, hepsinden faz­
la ingilizce bilmemesi, onu ziyadesiyle ug­
ra�nrd1. Yarabbim bu giicrliigu nas1l yenebi­
lecekti� Ortada hicr de giicrliik falan olmad1-
gm1 soyledim: ingilizce bilmemek aristok­
ratp bir haldi. Ostelik vali muavini yanmda
daima bir terciiman getirirdi, bir de, bu zi­
yaretin tamam1yla hususi bir mahiyette ola­
cagm1 bilhassa belirtmi�ti.

Ogleye dogru kom�ulanm1zdan crogunun

218 TAGORE flW Acrkan Ta#ar


i�te, gerisinin de uykuda bulundugu bir s1ra­
da bir araba ile iki er Kailas Babu'nun evinin
oniinde durdu, ilan ettiler: "<;ota Lord Sa­
hib te�rif ettiler:· Kailas Babu, s1rtmda mo­
das1 ge-;:mi� merasim elbisesi, ba�mda ecdat
yadigari sarigi; bu vesileden otiirii efendisi­
nin en yeni elbisesini giymi� bulunan Gane�
de yamnda olarak valiyi kabule haz1r bir va­
ziyette bekliyordu. <;oru Lord Sahib'in gel­
digi bildirilince, Kailas Babu soluyup, puf­
layarak ve titreye titreye kap1ya ko�tu. Bir­
birini takip eden selamlar verip, her adimda
yerlere kadar egilerek ve becerebildigi kadar
geri geri gide gide, vali roliinii oynayan bir
arkada�1m1 i-;:eriye ald1. Eski aile �alm1 tah­
ta iskemlenin iizerine sermi�ti. Lord Sahib'e
ikram ile oturmasm1 diledi. Sahib'lerin eski
saray lisam olan Urdu dili ile tumturak­
h bir soylev verdi ve ona altm tepsi ile, tii­
kenen servetinin son yadigari olan bir dizi
mohur'u44 sundu. Ailenin ihtiyar u�ag1 Ga­
ne�, yiiziinde deh�ete varan bir korku ifade­
siyle, elindeki giilabdanla Lord Sahib'i giil

.. Mohur: Hindistan'm miihiir denilen bir bu-;:uk lirahk al­


tm sikkesi.

Naya11jore Babu'larr 2 1 9
suyuna bogup, zaman zaman da ona filig­
ran giil yag1 kutusuyla dokunarak, arkada,
ayakta duruyordu. Kailas Babu asaletmeap
Bahadur'u, Nayanjore'deki aile miilkiinde,
kaidesince ve ecdadmm azamet ve ha�me­
tine uygun bir �ekilde kar�1layamad1gi i\in
defalarca oziir diledi, iiziildiigunii tekrarla­
d1. Orada gereken merasimle onu agtrlaya­
bilirdi, ama burada Kalkiita'da ancak bir ya­
banc1, bir misafir -ger\ekte suyun d1�mda
kalm1� bir bal1ktan ba�ka bir �ey degildi.

Dostum, ba�mda ipek silindir �apkas1, ciddi


ciddi kafasm1 sallad1. ingiliz adetlerine
gore, oda i\inde �apkanm \tkarilmas1 ge­
rektigini soylemeye liizum yok. Fakat dos­
tum, tanmmak korkusuyla �apkasm1 pkar­
maya cesaret edemiyordu ve Kailas Babu ile
ya�h u�ag1 Gane� gorgii kaidesinin bu su­
retle bozulu�undan ulvi bir �ekilde haber­
siz bulunuyorlard1.

Daha fazla, ha� sallamaktan ibaret kalan


on dakikahk bir miilakattan sonra, dos­
tum gitmek iizere ayaga kalkn. Resmi el­
biseli iki u�ak, onceden kurulup kararla�tl-

220 TAGORE .,., Ac1kan Ta�lar


nld1g1 gibi, altm mohur dizisini, altm tepsi­
yi, esk.i ecdat �ahm, giimii� giilabdam ve fi.­
ligran gill yag1 kutusunu merasimle d1�an­
ya ta�1d1lar ve yine merasimle arabaya yer­
le�tirdiler. Kailas Babu, bunu \:ota Lord
Sahib'lerin mutat adetleri diye telakki etti.

Ben biitiin bu esnada olup bitenleri biti�ik


odadan seyrediyordum. Giilememekten,
kahkahalanm1 koyuverememekten bogur­
lerim agnyordu. Art1k, bundan fazla ken­
dimi tutamaymca, firlayarak daha otedek.i
bir odaya girdim ve birden orada bir ko�e­
de, sanki kalbi �atlayacakm1� gibi h1�lara­
rak aglayan bir gen� laz gordiim. Giiriiltiilii
kahkahalarla giildiigumii goriince iri, kara
gozlerinin �im�eklerini gozlerimin i�inde
�aknrarak, hiddet ve h1�1mla ayaga dikildi
ve gozya�larmdan t1kanan, boguk bir sesle:
"Soyle bana: dedi ... "Baham sana ne yapn?
Sana ne zarar1 dokundu? Neye onu aldat­
maya geldin? Neye buraya geldin? Neye.. :·

Fazla konu�amad1. Elleriyle yiiziinii kapad1


ve yine h1�k1rmaya ba�lad1.

Nayanjore Babu'lari 221


Lahzada kahkahalanm, dudaklanmda do­
nuverdi. Bu hareketimde, s1rf fevkalade eg­
lenceli bir �akadan ba�ka bir �ey olabile­
cegini asla dii�iinememi�tim; oysaki bura­
da bu en nazh, en zarif minik kalbi zalim­
ligin en zalimligi ile yaralam1�, ac1tm1�t1m.
Zalimlik, gaddarhgtmm biitiin 'rirkinlikle­
ri beni kabahatlendirmek i'rin �ahland1lar.
Beline tekme yemi� bir kopek gibi, ses p­
karmadan odadan d1�anya s1v1�t1m.

0 giine kadar, Kailas Babu'nun kiz toru­


nu Kusum'a sadece evlenme pazarmda bo�
yere bir koca avlamay1 bekleyen degersiz
bir mal goziiyle bakm1�t1m. Oysaki �imdi,
o odanm bir ko�esinde bir insan kalbinin
'rarpmakta oldugunu, bir hayret darbesiyle
anlam1� bulunuyordum.

Biitiin gece goziime uyku girmeden, pek


az uyudum. Zihnim allak bullak olmu�­
tu. Ertesi giin, sabahm pek erken saatin­
de, kimse gormeden Gane�'e vermek iize­
re, biitiin o 'ralman �eyleri Kailas Babu'nun
evine gotiirdiim. Kapmm d1�mda bekle­
dim, kimseyi bulamaymca yukan kata, Ka-

222 TAGORB .,., Acrka11 Ta�lar


ilas Babu'nun odasma pkt1m. Sofada iler­
lerken, Kusum'un, sesinin biitiin kandmc1
edas1yla biiyiik babasma: "Camm Dada, ne
olur, diin <;ota Lord Sahib, sana neler soy­
ledi. Anlat bana ... Tek bir kelimeyi bile ih­
mal etme. Tekrar duymaya, dinlemeye can
anyorum.. :· dedigini i�ittim.

Dada'nm ise te�vike, koltuklanmaya ihtiya­


c1 yoktu. Lord Sahib'in Nayanjore'nin eski
ailelerine dair izhar etmek lutfunda bulun­
dugu biitiin medih, pohpohlan anlat1rken,
gurur ve sevin'i'.ten yiizii hazla i�1ld1yordu.
K1z, oniine oturmu�, yiiziine bak1yor ve bii­
yiilenmi� gibi vecidli bir dikkatle dinliyor­
du. Gen'i'. kiz, ihtiyar adama kar�1 besledigi
sevgiden otiirii, roliinii sonuna kadar oyna­
maya azmetmi�e benziyordu.

Kalbim fena halde burkuldu. Miiteessir ol­


dum ve gozlerime ya�lar doldu. Thakur
Dada, <;ota Lord Sahib'in harikulade ziya­
retine ait siislii piislii uydurmalanm bitirin­
ceye kadar sesimi 'i'.lkarmayarak sofada bek­
ledim. Adam nihayet odadan pkinca, 'i'.al1-
nan e�yalan ahp kizm ayaklarmm dibine

Nayanjore Babu'lari 223


b1raknm. Ve tek bir kelime bile soylemek­
sizin yine yanmdan uzakla�nm.

0 giin, ak�ama dogru tekrar Kailas


Babu'nun kendisini gormeye gittim. <;ir­
k.in asri adetlerimize uyarak, odaya girin­
ce bu ya�h insam asla selamlamamak itiya­
dmda idim. Fakat o giin yerlere kadar egile­
rek ayaklarma dokundum. ihriyarm, �imdi­
ye kadar vukuu olm1yan boyle bir nezaket
gosteri�inin, s1rf <;ota Lord Sahib' in, evine
ayak basm1�, onu ziyaret etmi� bulunma­
smdan dogdugunu sand1gm1 anlad1m.

Adam bu halden ziyadesiyle memnun ve


mahzuz45 oldu. Gozleri, iyilik, �efkat dolu
ciddiyet 1�1klari sacrmaya ba�lad1. Dostlari
croktan siirii ile eve ii�ii�mii�, Kailas Babu
da vali muavininin evine geli�ini engin mu­
hayyilesinde biisbiitiin siisleyip piisleyerek,
uzun uzad1ya tekrar ve croktan anlatmakta
idi. Miilakat gerek oz ve gerek uzunluk ba­
k1mmdan daha �imdiden bir destan hiiviye­
tine biiriinmii� bulunuyordu. O teki misa-

•• Mahzuz: Ho�nut.

224 TAGORE P., Acikan Ta�lar


firler veda edip gidince, ihtiyar adama mii­
tevaz1 ve mahcup bir eda ile evlenme tek­
lifimi bildirdim. Ona "Her ne kadar boyle
namh, muhterem bir aileye, evlilik baglariy­
la baglanmay1 bir lahza bile umamaz isem
de, yine .:· vesaire vesaire ... dedim. Evlenme
.

teklifimi apklaymca, ya�h adam beni ku­


caklad1 ve sevin�ten co�arak: "Ben fakir bir
adam1m ve boyle biiyiik ve giizel bir talihim
olacag1m asla umamazd1m . :· dedi.
.

Kailas Babu'nun fak.irligini omriinde ilk ve


son defa itiraf edi�i bu oldu.

Yine, hayatmda ilk ve son defa olarak da


Kailas Babu bir lahzac1k dahi olsa, Nayan­
jore Babu'larmm ecdattan kalma vakar ve
temkinini unutuverdi.

Nayanjore Babu'larr 225


OLU MU, DiRi Mi�

Ranihat zemindan Saradasankar'm evin­


deki dul kadmm, babasmm ailesinden hi�­
bir h1s1m1 yoktu. Birbiri arkasmdan hep­
si de olmii�lerdi. Kocasmm ailesinden be­
nim diyecegi, benimseyebilecegi ne bir kim­
sesi, ne de kocas1 ve oglu vard1. Eni�tesi
Saradasankar'm �ocugunu goz bebegi gibi
seviyordu. C::ocugun dogumundan sonra,
annesi hayli zaman agir hastahk �elcmi� ve
teyzesi dul kadm Kadambini de onu emzir­
mi�ti. Bir kadm bir ba�kasmm �ocuguna silt
verirse, ona kar�1 besledigi sevgi daha �ok
kuvvetli, koklii olur. Zira �ocugun iizerin­
de bir hakki, h1s1mhk, akrabahk hakki bulu­
namaz; yalmz, sadece sevgi hakkim kullana­
bilir. Sevgi, muhabbet, cemiyetin kabul etti-

Olu mii. Diri mi? 227


gi herhangi bir vesika ile hakkm1 ispat ede­
mez; ve bunu ispat etmek arzusunda da de­
gildir; sadece hayatmm belirsiz, karars1z ha­
zinesine c;ifte kavrulmu� bir ihtirasla tapar.

Bir gece, Srabon'da, Kadambini ans1zm


oldii. Bir sebeple kalbi duruvermi�ti. Her
tarafta, diinya yine eski halinde gidiyordu.
Alem yine ol alem, devran yine ol devrand1.
Yalmz a�kla 1zd1rap c;eken bu kiic;iik gogus­
te, vaktin saati ebediyen susmu�tu.

Polisle ba�lan derde girmesin, taciz edilme­


sinler diye, zemindarm dort Brahmin u�a­
g1, merasim falan yapmadan, cesedi yaktl­
mak iizere ahp gotiirdiiler. Ranihat'm yaktl­
ma zemini koyden pek uzakta idi. Bir sar­
mcm kenarmda, yaktmnda bir banyan aga­
c1 ile bir kuliibeden ba�ka hic;bir �ey yoktu.
�imdi tamamiyle kurumu�, suyu c;ekilmi�
nehir topragm ic;inden gec;iyor ve yolu, kaz1-
larak cenaze ayininde kullamlmak iizere bir
sarmc;, bir su haznesi haline getirilmi� bulu­
nuyordu.

Cesedi kuliibeye ta�1d1ktan sonra, dort

228 TAGORE Pl/ Acrkan Ta�lar


adam oturup odunun gelmesini bekledi­
ler. Bu bekleyi� o kadar uzun siirdii ki, dort
adamdan ikisi kaygiland1lar ve odunun ne­
den gelmedigini anlamaya gittiler. Nitai ile
Guruc;aran gidince de Bidhu ve Banamali
cenazeyi beklemek iizere kald1lar.

Straban'm karanhk bir gecesiydi. Y1ld1zs1z


bir gokte koyu koyu buludar kiimelenmi�ti.
iki adam karanhk odada konu�madan otu­
ruyorlard1. Kibrideri ve lambalan nafile i�e
yaram1yordu. Kibrider nemli idi ve biitiin
gayrederine ragmen c;akm1yordu, fener de
sonmii�tii. Uzun bir sessizlikten sonra bi­
risi; "Birader': dedi, "Ke�ke bir c;anak tiitii­
niimiiz olsayd1 ... Tela�1m1zdan bir kirmt1s1-
m bile getirmemi�iz:'

O tekisi cevap verdi: "Bir ko�u gidip her is­


tedigimizi getirebilirim:'

Banamali'nin neden gitmek istedigini an­


layarak46, Bidhu: "Oyle zahir!.. Fakat bu

46Hayalederin korkusundan, yalalma yerleri daima perili ad­


dolunur. [i .H. ]

Olu mu, Diri mi? 2 29


arada da galiba, burada tek ba�1ma oturup
bekleyecegimi anla�1lan" dedi.

Konu�ma tekrar kesildi. Be� dakika onla­


ra bir saat gibi geldi. icrlerinden, odun al1p
getirmeye giden iki arkada�larma kiifiir­
ler yagd1rd1lar ve onlarm rahat, sevimli bir
ko�ede oturup crene cralmakta, gevezelik et­
mekte olduklarmdan �iiphelenmeye ba�la­
dilar. Su haznesindeki kurbagalarla ocak cre­
kirgelerinin durdurak bilmeyen �amatala­
rmdan ba�ka, ortal1kta ses sada yoktu. Der­
ken, Bidhu ile Banamali sanki cenaze yam­
na donmii� gibi, birden, karyolanm belli be­
lirsiz sallandigi vehmine, kuruntusuna ka­
p1ld1lar, titrediler ve "Ram, Ram'' diye m1nl­
danmaya ba�ladilar. Odada derin bir icr cre­
ki�, bir nefes al1� duyuldu. Lahzada, cenaze­
yi bekleyenler ayaga firlay1p, kuliibeden d1-
�anya ugrad1lar ve koye dogru yan�t1lar.

Ocr mil kadar ko�tuktan sonra, ellerinde bir


fenerle donmekte olan arkada�larma rastla­
d1lar. Gercrekten onlar tiitiin icrmeye gitmi�­
lerdi ve odun i�iyle de zerrece ugra�m1� de­
gillerdi. Fakat bir agacm kesildigini, soyu-

230 TAGORE � Acikan Ta�lar


lunca da derhal kuliibeye yeti�tirilecegini
bildirdiler. Ondan sonra, Bidhu ile Bana­
mali kuliibede olup bitenleri onlara naklet­
tiler.

Nitai ve Guru�aran anlanlan hikayeye giil­


diiler, Bidhu ile Banamali'yi de vazifelerini
b1rak1p ka�t1lar diye, kizarak azarlad1lar.

Dort adam oyalamp gecikmeksizin kulii­


beye dondiiler. i�eri girince cesedin kay1p­
lara kan�m1� oldugunu derhal goriip anla­
d1lar; ortada da ho� bir yataktan ba�ka bir
�ey yoktu. �a�kin �a�kin birbirlerine baki�­
t1lar. Bir �akal gelerek cesedi al1p gotiirebilir
miydi� Fakat goriiniirde hi�bir pa�avra, el­
bise par�as1 yoktu. D1�anya pkinca, kap1da
birikmi� olan �amurda bir kadmm, heniiz
bas1lm1� kii�iik ayak izlerini gordiiler. Sa­
radasankar ahmak, budalamn birisi degildi.
Kiilyutmazd1. Onu bu hayalet hikayesine
zor inandirabilirlerdi. Nihayet, uzun miina­
ka�alardan sonra dort adam, en iyisi cena­
zenin yakild1gm1 soylemek oldugunda karar
kild1lar.

Olu mu, Diri mi? 2 3 I


�afak sokene yakm odun getiren adamlar
gelince, onlara ge� kald1klarmdan, kendi­
lerini beklemeyip i�lerini gordiiklerini, za­
ten kuliibede de eskiden bir miktar kalm1�
odun bulduklanm soylediler. Kimse de bu­
nun ger�ek olup olmad1gm1 ara�tlracak de­
gildi; zira bir ceset, herhangi bir kimsenin
�alacag1 laymedi bir mal degildir.

Herkes bilir ki, hi�bir emare olmasa da,


hayat �ogu zaman gizliden gizliye vard1r,
bakidir ve ceset samlan bir olii viicut da
yeni ba�tan ba�layabilir. Kadambini olme­
mi�ti; yalmz hayat makinesi, bir sebepten
apans1zm duruvermi�ti.

�uuru yerine gelip, ay1lmca dort bir tarafi­


m derin ve kesif bir karanhk kaplam1� ol­

dugunu ve her zamanki yatagmda yatma­


makta bulundugunu fark etti. "Hem�ire?.:'
diye seslendi, fakat karanhktan tek bir ce­
vap veren pkmad1. Korkuya kap1larak kal­
lap oturunca oliim yatagm1, gogsiindeki ac1-
y1 ve bogulma duygusunun ba�lay1�1m ha-

232 TAGORE Pai Acikan Ta�lar


nrlad1. Kadambini baygmhk ges:irip yata­
gm iizerine y1gilarak, bogulur gibi bir ses­
le: "Hem�ire s:ocugu buraya getir. Hastalan­
d1m'' dedigi zaman en biiyiik yengesi s:ocu­
ga siit is1tmakta idi. Ondan sonra bir mii­
rekkep hokkasmm temrin defterinin iizeri­
ne dokiilii�ii gibi, her �ey simsiyah kesilmi�­
ti. Kadambini'nin hafizas1 ve �uurlulugu,
diinya kirabmm biitiin harfleri lahzada �e­
kilsizle�mi�lerdi. Dul kadm, s:ocugun, giiya
son defa olarak, sevginin tath sesiyle ken di -
sine "teyzecigim'' diye seslenip seslenmedigi­
ni hanrlayam1yordu. Oliimiin sonsuz, bilin­
meyen seyahatine s:1kmak iizere, bildigi, ta­
md1gi diinyay1 terk ederken, kendisine mu­
habbetin aynhk hediyesinin, sessiz iilke­
ye mahsus a�km ges:ir parasmm verilip ve­
rilmedigini hanrlayam1yordu. ilk once, oyle
hayal ediyorum ki, kadm bu iss1z karan -
hk yeri, goriilecek, i�itilecek, yap1lacak his:­
bir �eyi olmayan, yalmz ebedi bir nobers:iligi
bulunan Yama'nm Evi sand1. Fakat apk ka­
p1dan soguk, nemli bir riizgar esip, kurba­
galarm vakvakalanm duyunca her �eyi can­
h canh ve bir lahzada kisa omriiniin biitiin
yagmurlarm1 hat1rlad1 ve toprakla olan h1-

Olii mu, Diri mi? 2 3 3


s1mhgm1 hissetti. Derken bir �im�ek -rakt1
ve kadm su haznesini, banyan agacm1, bii­
yiik ovay1 ve -rok -rok uzaktaki aga-rlan gor­
dii. Aym tolunla�t1gt gecelerde, nas1l bazan
buraya, su hazinesinde y1kanmaya geldigini
ve yakilma yerinde bir ceset gordiigu zaman
ise oliimiln kendine nas1l da miithi� goriin­
mil� oldugunu hattrlad1.

ilk dii�iindiigu �ey evine donmek oldu. Fa­


kat sonra aklmdan �oyle ge-rirdi: "Ben olii­
yiim. Eve nas1l donebilirim? Bu ba�lan­
na felaket getirmek olur. Ben canlmm hii­
kiimdarhgtm terk etmi� bulunuyorum. Ben
kendi kendimin hayaletiyim .. :'

"Eger bu boyle olmasayd1': diye manttk yii­


rilttii, Saradasankar'm gayer iyi muhafaza al­
tmda bulundurulan zenanasmdan47 nas1l d1-
�ar1ya pkabilir ve gece yanlan bu uzak, iicra
yakilma yerine gelebilirdi? Ostelik mademki
onun cenaze ayini daha sona erdirilmemi�­
ti, �u halde kendisini yakacak olan adamlar
nereye savu�mu�lardi? Saradasankar'm 1�11

41 Zenana: harem.

234 TAGORE iJel Ac1kan Ta�lar


1�11 aydmhk olan evindeki oliim ayinini ak­
lma getirerek, �imdi kendisini, uzak, bom­
bo�, karanhk yalalma meydanmda, tek ba�1-
na kalm1� goriiyordu. Muhakkak ki, topraga
bagh cemiyetin bir iiyesi degildi art1k. Mu­
hakkak ki, o, bir korku, deh�et, �earner yara­
t1gi, kendi kendisinin hayaleti idi.

Bu dii�iince iizerine, onu diinyaya bagla­


yan biitiin baglar, kostekler esneyip, gerilip
koptu. Kadm, harikulade bir kuvvete, son­
suz bir hiirriyete malik oldugunu hissetti.
istedigini, yapabilir, gonliiniin diledigi yere
gidebilirdi. Bu yeni fikrin ilham1yla �1lgma
donerek, kuliibeden bir kas1rga gibi d1�a­
riya firlad1 ve yalalma meydanmda oldugu
yerde dikildi, kald1. Biitiin korku ve utan­
ma izleri varhgtndan silinmi�ti. Fakat son­
ra yiiriiyiip yol ald1k�a, ayaklari �i�ti, yorul­
du, viicudu halsizle�ti. Ova u�suz, bucaks1z
uzamp gidiyordu; �urada burada �eltik tar­
lalari goriiniiyordu. Bazan, farkma varmak­
s1zm diz boyu suya banyordu.

�afagm ilk p1rilt1lar1 goziikiince, uzaktaki


evlerin yalanmda bulunan bambu kiimele-

Olii mu, Diri mi? 2 3 5


rinden bir iki ku�un otriigunii duydu. Der­
ken miithi� bir korkuya ruruldu. Deh�ete
dii�tii. Toprakla, sag insanlarla kendi arasm­
da ne gibi yeni bir miinasebet, durum vii­
cuda geldigini kestiremiyordu. Straban ge­
cesinin karanhgma sanh olarak, ovada, ya­
kilma, meydanmda bulundugu miiddet�e,
oz hiikiimdarhk iilkesinin bir iilkeda�1 ola­
rak o nisbette korkusuz ve pervas1zd1. Giin
aydmhgmda insanlarm evleri onu korku ile
kaphyorlard1. insanlar ve hayaletler birbirle­
rinden iirker, korkarlar, zira kabileleri oliim
nehrinin ayn kiy1larmda mekan tutmu�tur.

Kadmm elbiseleri kirlenmi�, �amur topak­


lanyla dolmu�tu. Garip dii�iinceler ve gece­
leyin yol almas1, ona bir deli hali vermi�ti.
Goriinii�ii oyle bir tuhaft1 ki, ahali ondan
korkabilir ve �ocuklar da iistiine ta� atar ya­
hut da ka�arlard1. \:ok �iikiir, ona ilk gozii
ili�en bir gezgin oldu. Ozerine dogru yiirii­
dii ve: " Nine!..:' dedi, "Sen hiirmete lay1k,
kibar bir kadma benziyorsun. Bu k1hk ile
yalmz ba�ma nereye gidiyorsunt

236 TAGORE Pel Acilwn Ta�lar


Kadambini bir ti.irli.i akhm ba�ma toplaya­
mayarak, agzm1 alj'.madan gozlerini adama
dikti. Daha hala di.inya ile ili�igi oldugunu,
kibar, hi.irmete lay1k bir kadma benzedigini
ve bir gezginin kendisini sorguya �ektigini
bir ti.irli.i kavrayam1yordu.

Adam tekra konu�tu: "Gel, nine, seni evi­


ne goti.ireyim. Nerede oturuyorsun, soyle
b ana ...,,

Kadambini di.i�i.indi.i. Kaymbabasmm evi­


ne donmek abesti, salj'.ma idi. Babasmm
da evi yokru... Derken bir lj:Ocukluk ar­
kada�m1 hanrlad1. Genlj'.lik gi.inlerinden
beri Jogmaya'y1 gormemi�, fakat aras1-
ra mektupla�m1�lard1. Bazan kavga etmi�­
lerdi ki, bu da yerinde idi, zira Kadambi­
ni, Jogmaya'ya kar�1 besledigi sevginin hu­
dutsuz oldugunu ispata kalki�1yor; oysaki
arkada�1, Kadambini'nin sevgisini co�tur­
makta, kendisi kadar comert davranmad1-
gmdan �ikayet ediyordu. Bir kere bulu�tu­
lar m1yd1, arnk birbirlerinden ayrilmaya­
caklarmdan her ikisi de emindi.

Kadambini, gezgine: "Nisindapur'da, Sripa-

Ola mu. Diri mi? 2 3 7


ti'nin evine gidecegim.. :· dedi. Adam zaten
Kiilkiita'ya gidiyordu. Yak.in olmamakla be­
raber, Nisindapur yine de yolunun iistiin­
deydi. Kadambini'yi Sripati'nin evine gotiir­
dii ve dostlar tekrar bulu�tular. ilk once bir­
birlerini tammad1lar, fakat yava� yava� iki­
si de birbirlerinin �ocukluk izlerini hanrla­
d1lar.

Jogmaya: "Kismete bak?..:' dedi. "Seni bir


daha gorecegime riiyamda gorsem inan­
mazd1m. Lakin nas1l oldu da buralara gel­
din, hem�ire... Kaymbabanm ailesi, sem
bo�lam1� degillerdir, herhaldet

Kadambini sesini pkarmad1 ve nihayet:


"Hem�ire': dedi. "Bana kaymbabama dair
bir �ey sorma... Burada, evinde bana s1g1-
nacak bir ko�e ver ve beni bir hizmet�i gibi
kullan ... Senin i�ini goriiriim .. :·

Jogmaya: "Net diye haykirdi. "Seni hizmet­


�i gibi tutmak m1r .. Sen benim en yak.in, en
samimi arkada�1msm, sen benim ... sen be-
. ,, . .

mm... vesa1re vesaire...

Tam bu s1rada Sripati eve geldi. Kadambini

238 TAGORE ilal Acikan T11�lar


bir miiddet ona bakn, bakt1; sonra ag1r agtr
odadan d1�ariya pkn. Ba�1 daha ha.la apk­
tl ve en ufak bir tevazu ve hiirmet eseri bile
gostermedi.

Jogmaya, Sripati'nin arkada�ma iyi gozle


bakmayacagtndan, dii�man kesileceginden
korkarak, olup biteni etrafl1ca anlatmaya
kalki�n. Fakat Jogmaya'nm her dedigini za­
ten derhal kabul ediveren Sripati, hikayeyi
kisa kestirdi ve karis1m i�killi bir duruma
sokru.

Kadambini eve donmii�tii ama arkada�1y­


la bir tiirlii kayna�am1yordu: Zira aralari­
na oliim girmi�ti. Varhgi onu �a�1rtt1gi, pk­
maza dii�iirdiigu ve �uurlulugu siiriip gitti­
gi miiddet'j'.e ba�kalarma kar�1 bir yakmhk
duyam1yordu. Kadambini, Jogmaya'ya ba­
kip tefekkiire dahyor: "Onun kocas1 ve i�leri
var... Benimkinden 'j'.Ok uzakta bir diinyada
ya�1yor. Oiinyanm insanlariyla sevgi ve va­
zifeyi payla�1yor. Ben bo� bir golgeyim. 0,
saglarm, canhlarm i'j'.inde ya�1yor; hen ebe­
diyetin i'j'.indeyim.:· diyordu.

Jogmaya'nm da i'j'.i rahat degildi. Ozerinde

O!U mu, Diri mi? 239


bir tedirginlik vard1. Arna sebebini bir tiir­
lii bulup pkaram1yordu. Kadmlar esrardan
ho�lanmazlar, bilinmeyen �eyleri sevmez­
ler, �iinkii karars1zhk, bellisizlik; �iir, kah­
ramanhk, bilginlik gibi kiyafetlere biiriin­
diiriilebilinirse de, giindelik ev i�lerinde yer
bulamaz, kendisini ifadeleyemez. Bu itibar­
la, bir kadm bir �eyi anlamad1 m1, onu ya
imha eder ve unutur yahut da kendisi kul­
lanmak i�in yeni bir �ekle sokar; bu �ekil­
lerden biriyle, onunla ba�a pkamazsa k1-
zar, kopiiriir. Kadambini, gitgide daha faz­
la tecerriit ilemine �ekildik�e, acaba han­
gi dert yiiklerinin altmda eziliyor, diye de
Jogmaya'nm sab1rs1zhg1 artmaya ba�lad1.

Derken yeni bir tehlike ba�gosterdi. Ka­


dambini kendi kendisinden korkuyordu;
buna ragmen de kendi kendisinden ka�a­
m1yor, kurtulam1yordu. Hayaletlerden kor­
kanlar, korkacak bir �ey olmad1g1m anla­
ymca, artlarmdakinden korkarlar. Fakat
Kadambini'nin ha� korkusu i�inde idi. Zira
o harici hi�bir �eyden iirkmiiyor, perva et­
miyordu. Gecenin olii sessizliginde, oda­
smda yalmz ba�ma bulunurken hayk1nyor,

240 TAGORE Pei Acikan Ta�lar


�1ghgi bas1yor; ak�amiistii lamba 1�1gmda
kendi golgesini goriince biitiin viicudu zan­
g1r zang1r titriyordu. Onun bu korkusunu
goren evdekiler bir nevi deh�ete dii�tiiler.
Jogmaya ve hizmet�iler hayaletler gormeye
ba�lad1lar.

Bir gece, Kadambini aglayarak odasm­


dan pkn ve Jogmaya'nm kap1smda inleye­
rek yalvard1: "Hem�ire, hem�ire, izin ver de
ayaklarmm ucunda, yatay1m. Beni yalmz
ba�1ma b1rakma?..:' dedi.

Jogmaya'nm hiddetinin, korkusundan a�a­


gi kal1r yeri yoktu. Hanidiyse, hemen o sa­
niyede, Kadambini'yi evden kovacakn. iyi
tabiatl1 Sripati bir hayli ugra�nktan sonra,
misafirlerini yatt�tlrmaya muvaffak oldu ve
onu biti�ik odada yat1rd1.

Ertesi giinii Sripati, beklenmedik bir anda


apans1zm kansmm dairesine �ag1nld1. Ka­
dm �1la�maya, onu ay1plamaya ba�lad1:
"Sen de kendini adam m1 samyorsun? Bir
kadm kaymbabasmm evinden kapyor ve
senin evine s1gm1yor; iistiinden bir ay ge-

Olu mu, Diri mi? 241


�iyor da daha hala sen bu kadm gitmelidir,
diye en ufak bir imada bile bulunmu� de­
gilsin. Ne de agzmdan en kii�iik bir itiraz
bile duymad1m: Sebebini anlat1rsan, bunu
kendim i�in bir liituf sayacag1m. Siz erkek­
ler hep birbirinize benzersiniz" dedi.

Erkekler, bir irk olmak bakimmdan, genel


olarak, kadmlara kar�1 tabii bir muhabbet,
taraftarhk beslerler ki bundan da bizzat ka­
dmlarm kendileri sorumludurlar. Her ne
kadar Sripati, Jogmaya'mn viicuduna doku­
nup, zavalh bi�are, fakat giizel Kadambini'ye
kar�1 gosterdigi �efk.at duygusunun gerekti­
ginden bir arpa boyu bile fazla olmadtgma
yemin etmeye haz1r idiyse de, tav1r ve hare­
keti ile bunu bir riirlii ispata muvaffak ola­
mad1. Bu zavalh, kimsesiz dul kadtna kaym­
babasmm ailesinin korii muamelede bulun­
mu� olacaklarm1, art1k dayanamaymca da
gelip evine s1gmmak zorunda kald1gm1 ak­
lmdan ge�irdi. Kadmm ne anas1, ne de ba­
bas1 olmad1gma gore onu nas1l terk eder, so­
kaga atabilirdi? Boyle diyerek olay1 has1r aln
etti. Zira tats1z sorularla Kadambini'yi iiz­
mek, s1kmt1ya sokmak niyetinde degildi.

242 TAGORE PW Acrkan Ta�lar


0 zaman kans1, ag1r, hanral efendisine ba�­
ka ba�ka yollardan hiicumu denedi ve ni­
hayet adam kendi huzuru ve ba�mm din'r
kalmas1 i'rin, Kadambini'nin kaynanasma
haber gondermek icap ettigini, buna mec­
bur oldugunu anlad1. Mektupla, memnun­
luk verici bir sonu'r almamaz, diye dii�iin­
dii; bunun iizerine de Ranihat'a bizzat gi­
derek, bildiklerine, ogrendiklerine gore ha­
reket etmeye karar verdi.

Ve Sripati gitti. Jogmaya, kendiliginden


Kadam-bini'ye: "Karde�, dedi. Arnk bizde
bundan fazla kalman, senin i'rin uygun de­
gildir. Ailen ne der?"

Kadambini, ciddiyet, vakarla Jogmaya'ya


bakn, ve: "Benim ailemle ne ili�igim var�"
dedi. Jogmaya ap1�1p kald1, sert're devam
etti: "Senin ailenle ili�igin, alakan yoksa, bi­
zim var. Ba�ka bir eve air olan bu kadm1 evi­
mizde saklamam1z1 nasil izah edebiliriz!"

Kadambini: "Kaymbabamm evi nerede-


d.1r.;J'' ded 1."

Jogmaya, i�inden soylendi: "Hay Allah kah-

Olii mu, Diri mi? 24 3


retsin!.. Sefil kan, bakahm daha neler yu­
murtlayacak? ..

Kadambini agir ag1r konu�tu: "Sizinle


aramda ne miinasebet var ki? Ben bu top­
raktan m1y1m? .. Sizler giiler, aglar ve sever­
siniz. Herkes keseri kendisine yontar. Ben
sadece bakanm. Sizler insansm1z; hen bir
golgeyim. Tann'nm beni bu sizin diinyamz­
da neden ahkoydugunu anlayam1yorum.

Hali, soz ve baki�lan oylesine garip, tuhaft1


ki, Jogmaya biitiin biitiine degilse de, kad1-
nm meramm1 sezinler gibi oldu. Kad1m ko­
vamad1, ona ba�ka da bir �ey soramay1p dii­
�iincelerle bunalarak uzakla�t1.

Sripati, Ranihat'dan dondiigu zaman saat


gece, on sulan idi. Yeryiiziinii yagmur sel­
leri kaplam1�t1. Sanki gece bir tiirlii bitme­
yecek, bu bardaktan bo�amrcasma yag1� da
asla dinmeyecege benziyordu.

Jogmaya sordu: "Ne... Ne haber?.:'

244 TAGORE � Acrka11 Ta�lar


"Birazdan bir c;:ok �eyler anlaracag1m .. :·

Boyle diyerek, Sripari, soyunup elbise de­


gi�rirdi ve alqam yemegine oturdu, sonra
bir sigara ic;:mek iizere uzand1. Zihni kari�­
m1�, altiisr olmu�ru.

Karis1, meralam uzun bir miidder yen­


di, sonra onun yarr1g1 sedire gelerek sordu:
.. w

"Ne an1awn.
.L :J ... Ne1er ogren d.m ;J. ..."

"Senin muhakkak bir surette bir hara i�le­


digini duydum, anlad1m:'

Jogmaya kizm1�tl. Kadmlar asla yanh� yap­


maz, hara i�lemezler... Yapsalar dahi akh
ba�mda bir insan bunu soylemez, yiizleri­
ne vurmaz; kabahari kendi boynuna alma­
s1 daha evlad1r.

Jogmaya sertlendi: "Nas1l olmu� da hara i�­


lemi�im, bilmeme izin buyrulur mu?.:'

Sripari cevap verdi: "Evine alm1� oldugun


kadm senin ramd1gm Kadambini degildir:·

Jogmaya bunu duyunca, iiziildii. C::iin-

Olu mu, Diri mi? 245


kii meseleyi anlatan kocas1yd1: "Net dedi,
"Ben mi oz arkada�1m1 tamyamayacag1m? ..
Meger onu senden sormah imi�im, oyle
m1.' ;J.. D ogrusu
w bu ya�ta bu ze k"a ..."

Sripati ona zeki olup olmad1gmm kavgas1-


m etmeye hi� de liizum olmad1g1m anlat­
tl. Dedigini ispat edebilecek durumda idi.
Jogmaya'nm tamd1gi Kadambini'nin olmii�
bulundugunda asla �iiphe yokru. Jogmaya
cevap verdi: "Beni dinle. .. As1l senin �ok bii­
yiik hataya dii�tiigun muhakkak. Ya yanh�
eve gitmi�sin yahut da duyduklarm1 kan�tl­
nyorsun. Seni yollayan m1 vard1? Bir mek­
rup yaz. Her �ey diizelir, meydana �1kar.. :'

Sripati, elinden bir i� gelecegine kansmm


inanmam1� olmasmdan dolay1 almd1, in -
cindi; hi�biri de bir netice vermeyen tiirlii
tiirlii deliller sayd1 doktii, ispatlar gosterdi.
Gece yans1, onlan daha hila ileri geri bir­
birlerini kand1rmaya, temin etmeye, yalan­
lamaya �al1�arak tart1�1rken buldu.

Her ne kadar, ikisi de birden Kadambini'nin


evden kovulmas1 gerektiginde birle�mi�,

246 TAGORE ;>ti Acrkan Ta�lar


her ne kadar Sripati, misafirlerinin kendi,
sine bir dost siisii vererek, kansm1 vira al,
datip durduguna, Jogmaya da kadmm bir
orospudan ba�ka bir �ey olmad1gma inan,
m1� idiyseler de, bu tart1�mada hi�birisi ye,
nilgiyi kabule yana�mad1. Yava� yava� sesle,
ri o kadar yiikseldi, h1zh pkmaya ba�lad1 k.i,
Kadambini'nin biti�ik odada uyumakta ol,
dugunu biitiin biitiine unuttular.

Biri: 'i\mma da belaya �atnk': dedi. "Sana


kendi kulaklanmla duydum': diyorum.

Otek.isi hiddede cevap verdi: "Bundan bana


ne� .. Ben de kendi gozlerimle gormesini
pek iyi bilirim:'

Nihayet Jogmaya: "Kabul': dedi. "Soyle ha,


kahm, Kadambini ne zaman olmii�t

Kadm, oliim giinii ile Kadambini'den gelen


baz1 mektuplarm tarihleri arasmda bir ayki,
nhk bulur, yakalayabilirse, Sripati'nin yaml,
m1� oldugunu ispat edebilecegini dii�iindii.

Sripati, ona, Kadambini'nin oldiigu tarihi

O/u mu. Diri mi? 247


soyledi ve her ikisi de bunun, kadmm ev­
lerine geldigi giinden bir evveline rasclad1-
gm1 anlad1lar.Jogmaya'nm kalbi i;:arpti. Sri­
pati bile heyecanlanmam1� degildi. Tam bu
s1rada kap1 ardma kadar ai;:1ld1; nemli bir
riizgar ii;:eriye dolup oday1 yalad1 ve lamba­
y1 sondiirdii. Arkasmdan karanhk sokiin
etti ve biitiin evi kaplad1. Kadambini oda­
da ayakta duruyordu. Saat hire geliyordu ve
d1�anda yagmur, bardaklardan bo�amrcas1-
na yag1yordu.

Kadambini konu�tu: "Karde�, hen senin


Kadambini'nim.. Arna, artik ya�am1yorum,
oliiyiim .. :'

Jogmaya korkudan bir i;:1ghk att1. Sripati'nin


dili tutulmu�tu. Kadm devam etti: "Fakat
olii olmaktan ba�ka, sana hii;:bir zaranm
dokunmad1. Ya�ayanlarm arasmda bir ye­
rim yoksa, oliilerin arasmda hii;: olmaz. Ya­
rabbim ... Ben nereye gideyim? Ba�1m1 nere­
ye sokay1mt

Yagmurlu gecenin derinliginde uykuda bu­


lunan Yaradan'1 uyand1rmak istermi�i;:esine

248 TAGORE Pel Acilwn Ta�lar


aglayarak tekrar sordu: "Yarabbim nereye
. b en .;i ..,,
g1"d ey1m

Boyle diyerek Kadambini, arkada�m1 ka­


ranhk evde bay1hrken b1rakarak, kendi ye­
rini aramak iizere, d1�anya, diinyaya cr1kt1.

Kadambini'nin Ranihat'a nas1l ula�ngm1


bilmek gii cr. ilkin, hicr kimseye goriinmedi
ve biitiin giinii acr, harap biilacr, bir mabet­
te gecrirdi. Fakat yagmurlardan otiirii, vak­
tinden evvel kararan ogleden sonras1 zifiri
karanhk kesilip, ahali patlamas1 pek ya.km
olan firtmadan korkarak evlerine s1gtmp t1-
kihnca, Kadambini yola diiziildii. Kaymba­
basmm evine varmca kalbi crarpt1, onu bir
hizmetcri sanarak onlemediler. Ve yagmur
yag1yor, yagiyor, riizgar da ugulduyordu.

Evin hamm1, Saradasankar'm kar1s1 dul kiz


karde�i ile iskambil oynuyordu. Hizmetcri­
nin biri mutfakta idi, hasta crocuk da yatak
�dasmda uyuyordu. Kadambini, hicr kimse­
nin nazar-1 dikkatini crekmeksizin bu odaya

01;.; mu, Diri mi? 249


girdi. Neden kaymbabasmm evine gelmi�ti,
bilmiyorum. Kendisi de bilmiyordu. Yalmz,
kendi 'rocugunu gormek arzu, i�tiyakmda
oldugunu hissediyordu. Sonra ne yapacak,
nereye gidecekti, hi'r bir fikri yoktu.

Aydmhk odada, 'rocugu, yumruklari s1ki­


h, viicudu nobetten harap olmu�, kavrul­
mu� uyur gordii. Onu goriince de kalbi tu­
tu�tu, kurudu ve susad1. Ah, �u istirap 're­
ken viicudu bir kerecik bagrma bastirabil­
seydi! Derhal ardmdan �u fikir geliverdi:
"Ben var degilim... Kim gorecek? ... Annesi
e� dost sever, dedikodu sever, kag1t oyunu
sever. �ocugu benim elime b1raktigt miid­
det're serbestti, ba�1 din'rti. Zerrece de iiziil­
miiyor, tasa 'rekmiyordu. i'ri rahattl. Benim
ona baktig1m gibi, �imdi kim bakabilecekt

�ocuk, yanma dondii, yari uykuda seslen-


I "
.Leyze su ver ....
d.i: " T

Bir tanesi, teyzesini daha hala unutmam1�­


tl. Bir heyecan hummas1 i'rinde, bir bardaga
su koydu ve 'rocugu kucagtna ahp ona ver­
di. Uykuda oldugu miiddet're 'rocuk, ah�kin

250 TAGORE P., Acikan Ta#ar


bulundugu elden suyu i-;mekte hi-;bir ga­
riplik duymad1, bulmad1. Fakat Kadambi­
ni, nice zamand1r hasretini -;ektigi i�tiyaki­
m giderip -;ocugu operek, uyusun diye ku­
cagmda sallaymca, yavru uyand1 ve onu ku­
caklad1: "Teyze sen oldiin miit diye sordu.

"Ever bir tanem:·

"Ve tekrar bize geldin oyle mi? Bir daha


olme e mi?.:· Kadm cevap vermeye vakit
bulmadan, feliket geldi -;att1. Hizmet-;iler­
den biri bir fincan sago48 ile odaya girerken,
fincam yere dii�iirdii. Kendisi de yere yu­
varland1.

Giiriiltiiyii duyan evin hamm1 iskambille­


ri b1rakn ve odaya girdi. Ka-;amadan yahut
da dili tutularak, oldugu yerde kiitiik gibi
kaskan kalakald1. �ocuk da, biitiin bunlan
gorerek korktu, deh�ete dii�tii ve t1kana t1-
kana aglayarak haylard1: "Git, buradan, git
teyze !" dedi.

Kadambini, en nihayet olmemi� oldugunu

•• Sago: Bir nevi Hint irmigi.

Olu mu, Diri mi? 2 5 1


anlad1. Eski oda, eski e�yalar, aym «rocuk,
aym sevgi, kendisi ile aralarmda tek bir de­
gi�me ve ayr1m bulunmaks1zm eskisi gibi
canland1lar. Arkada�mm evinde, «rocukluk
arkada�1mn olmii� oldugunu hissetmi�ti.
<;ocugunun odasmda, oglunun "teyze"sinin
asla olmemi� bulundugunu anhyordu. Izd1-
raph bir sesle: "Hem�ire, neden benden iir­
kiiyor, korkuyorsun? Bak hen eskisi gibi­
yim. Senin tamd1gm gibiyim'' dedi.

Yengesi art1k fazla dayanamad1 ve bayild1.


Saradasankar bizzat zenana'ya49 girdi. Elle­
ri kenedi, acmacak bir hal ile: "Bu hak m1?
Saris benim biricik oglumdur. Neye ona
goriiniiyorsun? Biz senin oz h1s1mlarm de­
gil miyiz? Sen gideli, giinden giine soldu,
eridi. Nobeti asla dinmedi. Gece giindiiz:
'T I
.ieyze .... T I
.ieyze.... diye
,
''
' agW Iiyor. s en dunya-
dan ayrilm1� bulunuyorsun. Bu mayas0 bag­
larim, kosteklerini kir, kopar. Biz biitiin ce­
naze ayini te�rifatml yapariz" dedi.

Kadambini art1k fazla dayanamad1, ta�t1:

49 Zenana: Harem dairesi, kadmlara aynlan boliim.


•• Maya: Bir ruhu diinyaya baglayan bani sevgi.

252 TAGORE � Acikan Ta�lar


"Hay1r, hen olmedim, hen olmedim... Ah,
olmedigime sizi nasil kand1ray1m. Ben ya�1-
yorum, ya�1yorum .. :· dedi.

Yerden, pirin� hir tas1 alarak h1zla alnma in­


dirdi. Ka�mm iizerinden kan akmaya ha�­
lad1: "Bak, sag1m, diriyim! Ya�1yorum': dedi.
Saradasankar, hir resim gihi oldugu yerde
dikilmi� kalm1�tl; �ocuk korku ile haykin­
yordu, iki kadm daha ha.la yerde haygm ya­
nyorlard1.

Derken Kadamhini: "Ben olii degilim, hen


olii degilim . :· diye hagtrarak, merdivenler­
.

den a�ag1ya indi, zenana'daki kuyuya gitti


ve kendisini i�ine attl. Saradasankar yukan
kattan, suyun �ap1rtls1m duydu.

Yagmur hiitiin gece hardaktan ho�amrca­


sma yagd1; ertesi giin �afak vakti de yagd1,
ogleyin ise daha ha.la yagtyordu. Kadamhi­
ni olmekle, olmemi� hulundugunu ispat et­
mi�ti.

blu mu, Diri mi? 2 5 3


TA� GiYDiRiP
SBNi KRAL
iLAN EDiYORUZ

Nabendu Sehhar, Ariinlehha ile evlendi­


gi zaman, diigun tanns1 nezir, adak ate�i­
nin ardmdan giiliimsedi. Heyhat! ilahlarm
zevkleri, eglenceleri, biz faniler i'rin her za­
man bir latife te�kil etmez.

Nabendu'nun babas1, Purnendu Sehhar,


hiikumetteki ingiliz memurlan arasmda
gayer iyi tanman bir adamd1. O miir yol­
culugunda, "selamlar" kiireklerini dikkat
ve ihtimamla ve akmt1ya kar�1 kullanarak
Rai Bahadur'lugun 'rol kiy1larma varm1�­
t1. Daha fazla ilerlemesini, hamle etmesini
saglayacak derecede yeter az1gi mevcuttur;
fakat elli be� ya�larmda, yumu�ak baki�lan
daha hila Racahgm sisli zirvesine dikili bu-

Taf Giydirip Seni Kral ilan Ediyoruz 255


lundugu bir s1rada, apans1zm, diinyahk, �e­
ref, bezek ve siislerin s1fir oldugu bir diya­
ra go(j'.iiriildiigiinii gordii ve selam yorgunu
ensesi, cenaze odunlan y1gmmm iizerinde
ebedi istirahatine, dinlenmesine kavu�tu.

Bugiinkii fen ilmine gore kuvvet imha edi­


lemez, fakat sadece ba�ka bir �ekle sokulur
ve ba�ka bir noktaya tatbik olunur. Binae­
naleyh, oynak, maymun i�tahh talih tan­
rI(j'.asmm daimi beslemesi, Purnendu'nun
selam, kuvvet ve kudreti, babanm omuz­
larmdan inerek, degerli ogulun omuzlan­
na bindi ve Nabendu Sehhar'm gem;:, raze
ba�1 riizgarda sallanan bir kabak gibi yiik­
sek riitbeli ingilizlerin kap1larmda bir a�a­
gi, bir yukan egilip kalkmaya ba�lad1.

i<;:giiveysi girdigi ailenin gelenekleri biitiin


biitiine ba�ka idi. Ayn idi. En biiyiik ogul
Pramathanath, h1s1m ve akrabasmm sev­
gisini ve kendisini tamyan biitiin herkesin
giiven ve sayg1s1m kazanm1�t1. Akrabala­
n ve kom�ulan her i�lerinde onu numune
diye gosteriyorlard1.

Pramathanath, giizel san'atlar mezunu idi

256 TAGORE iJ6I Acikan Ta#ar


ve iistelik sagduyu ile mevhibeli idi. Fakat
yiiksek res mi bir memuriyeti; do rt ba�1 ma -
mur ayhg1 yoktu. Ne de kalemi ile kendisi­
ni gosterebiliyor, sayd1rabiliyordu. Biiyiik­
lerden kendisine yard1m eli uzatacak kim­
sesi de yoktu, zira ingilizlerin kendisinden
uzak durmak istedikleri kadar, o da onlar­
dan uzak kalmak arzusunda idi. Bu itibarla,
yalmz oz ailesi ile arkada�larmm 'revresinde
parhyor, 1�1ld1yor; bu yerlerin d1�mda hi'rbir
ovme, begenme heyecam uyand1ram1yordu.

Boyle olmakla beraber, bu Pramathanath,


vakriyle ii'r y1l kadar ingiltere'de ya�am1�t1.
Orada bulundugu s1ralarda gordiigu mii�fik
ve dost'ra muamele ve hareketler ona oylesi­
ne dokundu, tesir etti, iradesini yendi ki, oz
iilkesinin ac1larm1, kederleri ve zelillikleri­
ni unuttu. Yurduna bir Avrupal1 gibi giyin­
mi� olarak dondii. Bu hali ilk onceleri erkek
ve kiz karde�lerini olduk'ra iizdii. Fakat bir
ka'r giin sonra onlar, frenk elbiselerinin kar­
de�lerinden ba�ka kimseye bu kadar iyi ya­
ki�mad1gm1 i'rlerinden ge'rirmeye ba�lad1lar
ve yava� yava� onun vakar ve azametinden
kendilerine pay pkarmaya koyuldular.

Taf Giydirip Seni Kral nan Ediyoruz 257


ingiltere'den donii�iinde Pramathanath,
e�itlik esasma dayanarak Anglo, Hintlilerle
ne �ekil ve surette i� ortakhg1 yap1labilece,
gini diinyaya gostermeye, ispat etmeye ka,
rar vermi�ti. Onlarm oniinde diz irokme,
digimiz takdirde boyle bir i� ortakhgmm
imkans1z oldugu dii�iincesinde bulunan va,
tanda�larim1z, kendi nefislerine kar�1 hak,
s1z davramyorlard1... i�te Pramathanath
boyle dii�iiniiyordu.

ingiltere'deki birirok tanmm1� ingilizler,


den tavsiye mektuplari getirmi� ve bunlar
ingiliz, Hint sosyetesinde ona baz1 imkanlar
saglam1�t1. Ara s1ra kar1s1 ile birlikte iraylar,
da, �am yemeklerinde, spor ve ba�ka eg,
lence vesilelerinde ingiliz konukseverligin,
den faydalamyordu. Talihinin boyle apk git,
mesi onu sarho� etti ve viicudunun her bir
damarmda karmcalanan bir duygu uyand1r,
maga ba�lad1.

Bu s1ralarda, yeni bir demiryolunun aplma,


s1 dolay1s1yla, �ehrin, resmi miisaade ve im,
tiyaza nail olan birirok ahalisi, ilk sefere i�ti,
rak etmek iizere vali muavini tarafmdan da,

258 TAGORE fJll Acika11 Ta#ar


vet edilmi�lerdi. Pramathanath da bunla,
rm arasmda idi. Donii�te Avrupah bir po,
lis �avu�u, miithi� hakaretler ede ede bir
ka� Hindi efendiyi vagondan kovdu, d1�a,
ri pkard1. Avrupah gibi giyinmi� olan Pra,
mathanath da orada bulunuyordu. Vagon,
dan tam inmek iizere idi ki polis ona: "Si,
zin inmenize liizum yok efendim, oturunuz
A c I ded"i.
lutren....
,,

Pramathanath, �ahsma kar�1 gosterilen bu


istisnai sayg1dan ilkonce ho�lamr gibi oldu.
Fakat tren yoluna devam edip giderken, ar,
nk siiriiliip ye�illikleri sokiilmii� tarlalarm
bansmdaki, batan giine�in lo� hiizmeleri,
gozlerine, biitiin iilkenin iizerine bir utan,
ma i�1g1 serpiyormu� gibi goriindii.

Tenha kompart1manmm penceresinin ke,


narmda oturacak, aga�larm ardmda gizlen,
mi� olan anayurdunun a�agiya inik gozle,
rini goriir gibi oldu sanki... Pramathanath,
orada derinlere dalm1� bir halde otururken,
yakic1 gozya�lari yanaklarmdan yuvarland1
ve kalbinin at1�1 hiddet, kizgmhkla h1zland1.

Tren raylarda ko�arken, bir putun arabas1,

Taf Giydirip Seni Kral flan Ediyoruz 259


m �eken bir e�egin hikayesini hanrlad1. Yol­
dan ge�enler putu goriince egilmi� ve alm­
lanm tozlu topraga degdirmi�lerdi. Ah­
malc, budala e�ek de biitiin bu hiirmet ve
tazimi kendisine sanm1�n. Pramathanath,
i�inden: "E�ekle aramdalci biricik fark �u­
dur: Bugiin anhyorum ki, bana gosterilen
hiirmet �ahs1ma degil de, s1rnmda ta�1d1-
g1m yiikedir.. :' dedi.

Evine doniince Pramathanath �oluk �ocu­


gunu etrafma toplad1, biiyiik bir ate� yalc­
tl ve Avrupa'dan getirdigi biitiin elbisele­
rini hirer hirer i�ine att1. C:::ocuklar bu ate­
�in etrafmda done done oynad1lar ve alev­
leri yiikseldik�e, ne�e ve sevin�leri de o de­
rece arttl. Bundan sonra, Pramathanath in­
giliz, Hint evlerinde �ay yudumlamalctan,
kizarm1� ekmek yemekten vazge�ti ve ha­
karete ugram1� arkada�lar1, sankl1 ba�lar1-
m eskisi gibi ege ege �u veya bu ingilizin ka­
p1sm1 �alar, birinden otekisine giderlerken,
oz evinin kalesi i�ine �ekildi. Kimse yanma
ula�amad1.

Talihin garip bir cilvesiyle, zavalh Naben-

260 TAGORE iJai Ac1kan Tajlar


du Sehhar, bu evin ortanca kiz1yla evlendi.
Bald1zlan iyi tahsil gormii�, giizel kadmlar,
d1. Nabendu, boyle bir izdiva� ile kirh bir i�
gormii� oldugu inancma vard1. Fakat oteki
tarafm da e�siz, bir al1�veri� yapm1� bulun,
duklanm aileye telkin etmede zerrece firsat
kaybetmedi. Giiya yamlarak, merhum ha,
basmm Avrupalilardan alm1� oldugu muh,
telif mektuplan bald1zlarmm ellerine s1k
s1k tutu�turuverdi.

Ve bu gen� hammlarm kiraz dudaklan is,


tihza ile giiliimseyip, kirm1z1 kadife kimn,
dan 1�1ldayan bir han�erin ucu goriiniince,
talihsiz, bi�are adam ahmakl1gm1, budalal1,
gm1, deliligini anlad1 ve iiziildii.

Gelinin en biiyiik kiz karde�i Labanyaleh,


ha, giizellik ve zekica otekilerin kat kit iis,
tiinde idi. Uygun bir giiniinii kollay1p bu,
larak, Nabendu'nun yatak odasmdaki ra,
fin iizerine bir �ift kirm1z1 �izme koymu�,
iyin kaidesine uygun, onlerine, �i�ek, giin,
liik ve birka� tane yakik mum yerle�tirmi�,
ti. Nabendu eve gelince, iki bald1z1, onu or,
talarma alarak alay kokan bir ciddiyetle:

Tar Giydirip Seni Kral ilan Ediyoruz 261


" ilahlarma tap, onlerinde egil ve takdisle­
riyle refaha ula�!.:' dediler.

O�iincii, kii�iik kiz karde� giinlerce i� edi­


nip bir �evrenin iistiine kirm1z1 ipekle, Jo­
nes, Smith, Brown, Thomson vesaire gibi
bir yiiz tane ingiliz ismi i�ledi. Bitince de bu
namavali'yis1 biiyiik merasimle Nabendu'ya
takdim etti.

Korpe ya�ta bulunan, binaenaleyh irapta


yeri olmayan dordiincii en kii�iik kiz Sa­
sankalehha: "Karde�, sana bir te�bih yapa­
cag1m. Onunla ilihlarmm, yani sahiplerin
adlanm zikredersin': dedi.

Kiz karde�leri: "Haydi defol, seni ars1z,


edepsiz kiz': diyerek onu azarlad1lar.

"Utanma ve kizgmhk duygulan Naben­


du Sehhar'm beynine nobetle�e akm etti­
ler. Buna ragmen, bilhassa en biiyiigu giizel
oldugundan bald1zlanyla ahbaphk etmek-

SI Namavali: ibadet ayininde Hindulann giydigi ve ilzerine


tamamen Hindu ilah ve ilahelerinin isimleri bas1lm1� bir ku­
ma� pari;as1. [i .H. ]

262 TAGORE Pai Acikan Tailar


ten bir tiirlii vazge<remedi, kendisini alama­
d1. Onun balmm, zehirinden a�ag1 kal1r yeri
yoktu ve Nabendu'nun akh derhal birisinin
tathhgm1, otekisinin de ac1hg1m tatn. Kele­
bek, orselenmi� kanadariyla, uzakla�amak­
s1zm vakurane bir hiddede <ri<regin etrafm­
da doniip durdu. Bald1zlarmm meclisi, onu
oylesine sard1, baglay1p i<rine ald1 ki, Na­
bendu, nihayet Avrupai imtiyazlara kar�1
duydugu i�tiyaki korletmeye, red ve inkara
ba�lad1. Burra Sahib'i selamlamaya gitti­
gi zaman, Bay Surendranath Banerja'mn
soylevini dinlemeye gidiyormu� gibi yaptl.
Darjeeling'den donen <;:ota Sahib'e hiirmet­
lerini sunmak, onu kar�1lamak iizere tren
istasyonuna gidince de, bald1zlarma, en kii­
<riik amcasm1 kar�1lamaya pkngm1 soyledi.

Sahib'leriyle bald1zlarmm yayhm ate�i ara­


smda kalm1� olan bu bedbaht adam i<rin bu
hal, ac1t1c1 bir omiir torpiisiiydii. Bunun­
la beraber bald1zlar, Sahib'ler alt edilinceye
kadar rahat durmamaya gizliden gizliye ah­
detmi� bulunuyorlard1.

Bu s1ralarda Nabendu'nun isminin yakm-

Tar Giydirip Smi Kral Ilat1 Ediyoruz 263


da ilan edilecek olan dogum giinii tevcih­
leri listesinde bulunacag1 ve bir Rai Baha­
dur secrilerek cennet merdiveninin ilk basa­
magma pkacag1 rivayetleri ortada dola�t1.
Zavalh adam bu sevincrli haberi bald1zlan­
na bildirmek cesaretini nefsinde bulamad1.
Bununla beraber, bir ak�am sonbahar meh­
tab1 muzip i�1k hiizmeleriyle arz1 y1karken
Nabendu, o kadar co�tu, galeyana geldi ki,
artik kendisini tutamad1, bu �ayiay1 kans1-
na anlattl. Ertesi gii nii Bayan Nabendu bir
taht1revanla en biiyiik kiz karde�inin evine
vard1 ve gozya�larma bogulmu� bir sesle ag­
laya inleye, talihinden �ikayet etti.

Labanya: "Rai Bahadur olmakla, kuyruk


sal1verecek degil ya! .. Neye bu kadar utana­
sm? Kiicriilmene sebep ne?'' dedi.

Arunlehha cevap verdi: "Hay1r, hem�ire...


Hay1r... Her �ey olmaya haz1nm ama, bir
Bahadurni olamam.. :·

Hakikat �u idi ki, kadmm tamdil<lar crev­


resi icrinde Rai Bahadur olan bir Bhutnath
Babu vard1. Onun bu iinvana kar�1 �iddet-

264 TAGORE iJtl Ac1kan Ta�lar


li nefret, igrenme beslemesi de bundan ile­
ri geliyordu.

Labanya laz karde�ine yati�tlr1c1, kand1r1c1


bir sesle: " Oziilme, tela�lanma cicim. Buna
mini olmak icrin elimden, geleni yapaca­
g1m.. :' dedi.

Labanya'nm kocas1, Babu Nilratan,


Buksar'da avukathk yap1yordu. Sonbahar
sona erince, Nabendu, Labanya'dan gelip
evlerine misafir kalmasm1 dileyen bir dave­
tiye ald1 ve a�m derecede sevinerek Buksar'a
yolland1.

Ban eyaleti la�mm ilk giinleri Labanya­


lehha'ya raze, yepyeni bir s1hhat ve giizel­
lik vermi� ve soluk yanaklarma parlak, 1�11-
nh bir renk getirmi�ti. T1pla apk, berrak bir
sonbahar giiniinde bir craym lSSlZ lay1sm­
da yeti�en cricrekli kasa sazlarma benziyor­
du. Nabendu'nun biiyiilenmi�, efsunlanm1�
gozlerine de, sabah aydmhgi ile parlak crig­
demler yagd1ran tam cricrek acrm1� bir malati
fidam gibi goriindii.

Nabendu, omriinde bu derece keyif duy-

Taf Giydirip Seni Kral ilan Ediyoruz 265


mu�, halinden memnun kalm1� degildi. Oz
s1hhatinin yerinde olmasmdan dogan ne�e
ve giizel bald1zmm, cana can katan varhg1
ile sanki havada u-rup, adeta yiiriiyecekmi�
kadar kendisini hafif hissediyordu. Bah-re­
nin oniindeki Ganj nehri, ona sanki oz co�­
kun, ba�1bo� kurgularm1, hayallerini �ekil­
lendiriyormu�-rasma durmaks1zm bilinme­
yen iilkelere akiyormu� hissini veriyordu.

Sabahm erken saatinde nehir kiy1smdaki


gezintisinden doniince, ki� gii ne�inin yu­
mu�ak �ualan biitiin viicudunu, a�1klarm
birbirlerinin kollarmda duydugu o ho�, tat­
h duygu ile kaplard1. Eve varmca, ara s1ra
bald1zmm baz1 yemekler pi�irmekle vakit
ge-rirdigini, oyaland1gm1 goriirdii. Yard1ma
ko�ar, fakat her ad1mda cahilligini ve bece­
riksizligini meydana vururdu. Fakat Na­
bendu, temrinlerle veya dikkat ederek, hi-r
de terakki etmek, i�e elini yat1�nrmaya ya­
na�mak isteyene benzemiyordu. Aksine,
bald1zmdan i�ittigi azarlardan ziyadesiy­
le zevk ahyor, ho�lamyordu. Baharatl ka­
n�tlrmakta, tencereyi ate�e koymakta, yiye­
cekler yanmasm diye ate�i ayarlamakta yeni

266 TAGORE � Ac1kan Ta#ar


dogmu� bir �ocuk kadar acemi ve kabiliyet­
siz oldugunu her giin isbat i�in bin bir tiir­
lii eziyet, zahmet �ekiyor ve haline ac1yan
giiliimsemelerle azarlar yiyerek miik:ifatma
kavu�uyordu.

Giin ortasmda; miithi� i�tihas1 yuzun­


den ve gonliinii �elen bald1zmm tath soz­
lerine kamp co�arak oniine konan yemek­
ten bir haylice �ogunu yerdi. Daha sonra­
lan, iskambil oyununa oturur; bunda da
kabiliyetsizligini, beceriksizligini gosterir­
di. Oyunda hile yapar, kar�1smdakinin elini
gozetler, kavga eder, ama tek bir oyun ala­
maz, i�in en kotiisii, kaybettigini, yenildi­
gini de asla kabul etmezdi. Bu yiizden her
giin kiifi.irler yerdi; yine de huyundan vaz­
ge�mez, ahlilom diizeltmezdi.

Bununla beraber bir mesele vard1 ki, bunda


kendisini kesinkes 1slaha muva.ffak olmu�­
tu. Hi� degilse, bir miiddet i�in, Sahib'lerin
giiliimsemelerine nail olmanm, hayatm
en son vargism1 te�kil ettigini tamam1yla
unutmu� gitmi�ti. Bize yakm ve aziz olan­
larm sevgi ve sayg1lanm kazanmakla ne de-

Taf Giydirip Seni Kral flan Ediyoruz 267


rece mesut ve etrafim1za lay1k olabilecegi­
mizi yava� yava� anlamaya ba�hyordu.

Ostelik Nabendu, arnk yepyeni bir alemde,


bir hava i-rinde ya�1yordu. Baronun eleba�­
larmdan biri olan Labanya'nm kocas1 Babu
Nilratan Avrupah memurlara hiirmet gos­
termeye ayak diredigi i-rin bir-roklarmm ita­
bmaP· maruz kalm1�n. Biitiin bu deyini�le­
re Nilratan "Hay1r... Te�ekkiir ederim. Eger
benim selam1ma mukabele etmeyecek ka­
dar nazik, terbiyeli degilseler, binaenaleyh
benim onlara sundugum nezaket ve terbiye­
yi, bir daha onarilmas1 gii-r bir zarar diye sa­
yarim. <;:ol kumu pek beyaz ve parlak ola­
bilir. Lakin hen tohumlanm1 kar�1hgm1 ala­
bilecegimi umdugum kara topraga elane­
yi daha fazla tercih ederim" diye cevap ver­
mi�ti.

Nabendu da, istikbali hi-r dii�iinmeyerek,


buna benzer fikirleri kabullenmeye, be­
nimsemeye ba�lad1. Rai Bahadur'luk fir­
san, ge-rmi� giinlerde merhum babas1, aym

•• irab: K.mama, azarlama.

268 TAGORE iJeJ Acikan Ta�lar


zamanda kendisi tarafmdan dikkat ve ih­
timamla haz1rlanm1� toprakta biiyiiyerek
yeti�mekte idi. Yeniden sulanmaya da ih­
tiya'r yoktu. Biiyiik paralar harcayarak, �e­
hirde Avrupal1larm tutup ve devam ettikle­
ri, me�hur ve muhte�em bir yan� meydam
yapnrmam1� m1yd1�

Kongre zamam yakla�mca, Nilratan, bagi�­


lan toplamak iizere merkezden emir ald1.
Nilratan Babu, elinde bir teberrun listesi
ile ona gelip: "Lutfen, imzalar m1sm1zt de­
digi zaman, Nabendu her tiirlii endi�eden
uzak, kayg1s1zca, �en ve �at1r bald1z1yla is­
kambil oynamakta idi.

Eski huyunun tepkisiyle Nabendu fena


halde iirktii. Labanya sanki ziyadesiyle
tela�lanm1�, heyecana dii�mii� gibi bir hal
takmarak: "Sakin imzalama! .. Yan� meyda­
mm bir daha yeni ba�tan kuramayacak ka­
dar y1kar, harap edersin" dedi.

Nabendu agzmdan kaprd1: "Bunun korku-

<3 Teberru: Bagi�.

Tar Giydirip Seni Kral ilan Ediyoruz 269


sundan geceleri goziime uyku girmiyor mu
samyorsunt

Nilratan onu yeniden kand1rmaya -i;ah�a­


rak: " ismini gazetelerde yazmay1z!" dedi.
Labanya tela�h, heyecanh ve ciddi goriine­
rek: "Yine de emniyet olunamaz. Zira bu
gibi �eyler agizdan agiza o kadar kolay ya­
y1hr ki.. :· dedi.

Nabendu kopiirerek cevap verdi: 'f\.d1m ga­


zetelerde pkmakla lekelenmez.:'

Boyle diyerek de, teberru listesini Nilratan'm


elinden -i;ekip ald1 ve imzasmm yanma bin
rupi yazd1. i-i;inden de gazetelerin bunu yaz­
mamasm1 diledi.

Labanya elinin ayas1yla almm tokatlad1 ve


;l'
so1udu: "Ne... Ne yaptm.

Nabendu bobiirlenerek: "Yanh� bir hare­


kette bulunmad1m" dedi.

Labanya:"Fakat, fakat': diye zorlukla konu�­


tu. "Sealdah istasyonunun muha&z Sahib'i,

270 TAGORB fJel Acikan Ta�lar


Whiteaway'daki diikkan miidiir muavm1,
Hart karde�lerdeki seyis Sahib'i .. i�re biitiin
bu centilmenler, bu efendiler sana kiz1p da­
rilabilir, �ampanyam i-rmek iizere senin Pu­
jah ziyafetine gelmeyi reddedebilirler degil
mi? Dii�iin bir kere, onlarla tekrar bulu�tu­
gun zaman, s1rtlm olqamaz, s1vazlamazlar...

Nabendu: "Sanki iiziiliirmii�iim .. Umu­


rumda imi� gibi': diye h1rlad1.

Aradan birka-r giin ge-rti. Bir sabah, Naben­


du oturmu� -raym1 yudumluyor, bir yandan
da bir gazeteyi siiziiyordu. Birden "X" im­
zah bir mektup goziine ili�ti. Yazar, bu te­
berriiiinden otiirii ona hararede te�ekkiir
ediyor ve boyle bir insamn kendi -revrelerin­
de bulunmakla, kongreninH elde ettigi ka­
zan-r ve artan kuvvetinin ol-riiye vurulmaya­
cak kadar hesaps1z oldugunu belirtiyordu.

Heyhat Purnendu Sehhar Baba! Kongre­


nin kuvvet ve niifuzunu arttlrsm diye mi bu
sefili diinyaya getirmi�tin? ..

" Hindistan'm bagims1zhgi iirin faaliyec gosceren parci.

T<1f Giydirip Seni Kr<1l ilan Ediyoruz 271


Fakat felaket, talihsizlik bulutunun giimii�
bir astan vard1. Onun alelade bir hi\'.bir, sol­
da s1fir olmad1gt; bir yanda ingiliz-Hint ce­
maatinin, obiir tarafta kongrenin onu kan­
calarma takip kendi yonlerine \'.ekmek i'rin
sab1rla bekle�tikleri hakikati ile apa\'.1k mey­
danda idi. Binaenaleyh, Nabendu sevin\'.ten
kabma s1gamayarak, gazeteyi bald1zma go­
tiirdii ve mektubu gosterdi. Labanya san­
ki i�in i'rinde hi'r eli yokmu� gibi davrana­
rak hayretle haykird1: '1\h ne yaz1k!.. Her
�ey meydana pkt1. Seni boyle gammazla­
yan, aleyhine yiiriiyen kim? Ah ne zalim, ne
gaddar insanm1� o.. :·

Nabendu kahkaha ile giilerek: "Yok ca­


mm, adama sovme Labanya .. Ben onu bii­
tiin kalbimle affettim ve onu takdis de edi­
yorum" dedi.

Bu olaydan birka'r giin sonra, Nabendu'ya


posta ile kongre aleyhtan bir ingiliz-Hint
gazetesi geldi. i'rinde "Bilen birisi" imza­
h mizah ve yukar1da anlatt1gtm1z hikayeyi
yalanlayan bir mektup yaymlanm1�t1.

"Babu Nabendu Sehhar'1 �ahsan tammak


�erefine nail olanlar.. :· diye yazar devam
ediyordu, "Bu abes, sas:ma iftiramn dogru,
luguna bir lahzac1k bile olsun inanamazlar.
Onun bir Kongrevallahga donmesi, bir par,
sm derisindeki lekeleri degi�tirmesi kadar
imkans1zd1r. 0 gers:ekten degerli bir zat,
ttr, ne elleri bogriinde kalm1�, hiikumet me,
murluguna elveri�li bir aday, ne de mii�teri,
siz bir dava vekilidir. 0, ingiltere'de k1sa bir
ikametten sonra, kihk, usul ve adetlerimizi
taklide yeltenerek memleketine donen,
ingiliz, Hint meclislerine kendilerini kiis,
tahs:a yamamak isteyip de sonunda yeis,
le geri s:ekilenlerden biri degildir. Binaena,
leyh, kesin bir sebep yoktur ki, Babu Na,
bendu Sehhar'm neden .. :· vesaire, vesaire...
.

Ey Purnendu Sehhar Baba!.. Oliimiinden


evvel, Avrupal1larm is:inde nas1l da bir �oh,
ret yapm1�, isim b1rakm1�sm kendine!..

Bu mektup da bald1zmm oniinde ges:ir res,


mi yapt1. Zira bu yaz1, kendisinin bayag1,
rezil bir serseri olmay1p gers:ek degerli bir
insan diye tamkhgm1 gostermiyor, vesika,
land1rm1yor muydu�

Taf Giydirip Seni Kral ilan Ediyoruz 273


Labanya yine yapmac1kh bir �a�lanhkla
haylard1: "Acaba bunu hangi dostun yaz­
d1? .. Haydi soylesene, bilerc;i mi? .. Yoksa
deri tiiccari m1? .. Yahut da kalenin davulcu
yiizba�1s1 m1?"

Nilratan: "Bir yalanlama mektubu yolla­


maksm!" dedi.

Nabendu yiiksekten alarak, azametle ko-


nu�tu: "I'ster m1.' ;J .. Laz1m
A m1.;J .. Aleyhim
" de
her soylenen ehemmiyetsiz �eyi tekzip mi
. ;J. ..
etme 1.iy1m
,,

Labanya oday1 bir kahkaha tufanma bog­


du. Bunu duyan Nabendu az buc;uk �a�1r-
di ve: " Ne var.:> .. Ne o1uyor.:>" de d'i.

Kadm, kendisini tutamayarak kahkahala­


ri att1 ve zari£ narin, taze viicudu one ar­
kaya sars1ld1, durdu. Bu ne�e, siirur kas1r­
gas1, Nabendu'yu biitiin biitiine harap etti
ve acmacak bir sesle: "Bunu yalanlamaktan
korkacak m1y1m samyorsunuzt dedi.

Labanya: "Yok, camm ... Yok'' dedi. "Sade,


biiyiik bir istikbali olan yar1� meydamm

274 TAGORE .,.,, Acikan Tailar


daha hila herhangi bir tehlikeden koruma­
ya �ah�maktan geri kalmad1gm1, vazge�me­
digini goriiyorum da .. Bilirsin ya pkmad1k
canda limit vard1r, derler:'

Nabendu, son bir gayrede: "Demek bun­


dan korkuyorum samyorsun ha!.. Oyle mi?
Pekala" dedi ve derhal oturup, tekzip mek­
tubunu yazmaya koyuldu. Bitirince de, La­
banya ile Nilratan ba�tan a�agi okudu­
lar ve: "Yeter derecede kuvvedi, �iddedi de­
gil... Onlara tam manas1yla agizlarmm pa­
ym1 vermeliyiz" dediler ve mektubu yeni
ba�tan diizeltip yazmay1 lutfen kabul etti­
ler. Ortaya �oyle bir yaz1 pkn: "Bize kanla
bagh olan bir kimse, dii�mamm1z kesilin­
ce, herhangi bir yabanc1dan daha �ok tehli­
keli olur. Hindistan hiikumetinin goziinde
magrur ve kibirli Anglo-Hindiler, Ruslar­
dan veya Pathan'larm kendilerinden daha
fena, daha miithi� dii�mand1rlar. Onlar,
hiikumede iilke ahalisi arasmdaki dosduk
baglarmm artmasma daima engel olan de­
linip ge�ilmesi imkans1z manialard1r. idare
edenlerle idare edilenler arasmdaki daha iyi
bir anla�ma �ahane yolunu a�m1� olan kong-

Taf Giydirip Seni Kral ilan Ediyoruz 275


redir, Anglo-Hindi gazeteler, yolun biitiin
boyunca da diken gibi sokulmu�lard1r.:' Ve-
. .

saire, vesaire...

Nabendu, bu mektubun zarari dokunacak


diye ic;:inde bir korku vard1, ama aym za­
manda, kendinden gec;:ercesine, oz kafas1-
nm mahsulii sand1g1 yazmm iishlp miikem­
melligi ve harikuladeliginden otiirii de gu­
rur duyuyordu. Mektup ne�redildi ve giin­
lerce muhtelif gazetelerde miitalaalar, ce­
vaplar, kar�1hk vermeler c;:ikn, durdu. Ha­
vay1, Nabendu'nun kongreye kanlm1� oldu­
gunu ve verdigi bagt.�m miktanm ilan eden
borazan sesleri kaplad1.

Arnk, kolu kanad1 k1rilm1� bulunan Na­


bendu, sanki hem de en koyu, en mutaas­
s1p bir vatansever gibi konu�maya ba�lad1.
Labanya ic;:inden giildii ve kendi kendisine:
"Hele dur!. Dur hele! .. Daha ate�, cehen­
nem azabmdan heniiz gec;:medik.. :' dedi.

Bir sabah, Nabendu y1kanmadan once gog­


siinii yaglamay1 bitirip, s1rtmm eli yeti�e­
meyen k1s1mlarma da siirebilmek ic;:in tiir-
lii tiirlii tedbirlere ba�vururken, bir hamal
iizerinde, mmnka hakiminin bizzat ismi
yaz1h bir kart getirdi. Allah, Allah! .. Ne ya­
pacakn? .. imkam yok �1kamaz ve Hakim
Sahib'i boyle yaga bulanm1� bir halde kabul
edemezdi. Tavada kizarnlmaya haz1r bir
koi bahg1 gibi titredi, �1rpm1p durdu. �ar­
�abuk, banyosunu yapn, paralarcasma elbi­
selerini giyindi ve soluk soluga d1� dairele­
re segirtti. Hamal, Sahib'in, bir hayli bek­
ledikten sonra biraz evvel gitmi� oldugu­
nu soyledi. Bu uydurma vak'alarm, hadise
oyunlarmm tertipleni�inin giinah ve vebali­
nin ne kadarmm Labanya'nm, ne kadarmm
da hamalm boynuna yiiklenebilecegi, giizel
bir ahliki riyaziye meselesidir.

Nabendu'nun kalbi, heniiz kopmu� bir ker­


tenkele kuyrugu gibi, gogsiiniin i�inde ac1
ile burkuldu. Biitiin giin bir bayku� gibi
gezdi, durdu.

Labanya, yiiziinden biitiin gizli sevin� izle­


rini sildi ve iizgiin, endi�eli bir sesle durma­
dan: "Neyin var? .. in�allah hasta filan degil­
sindir': diye sordu.

Tar Giydirip Seni Kral lliln Ediyoruz 2 77


Nabendu giiliimseyebilmek i�in bir�ok gay­
ret sarf etti ve giiliin� bir cevap bularak kar­
�1hk verdi: "Sen ki, bizzat saghk, s1hhat tan­
ri�as1sm, nas1l olur da hiikiimlerinin i�inde
hastahk karari bulunabilir�...

Fakat dudaklarmdaki giiliimseme, �abu­


cak eriyip sondii. i�inden �oyle ge�iriyordu:
" ilk once kongreye bag1�ta bulundum, son­
ra bir gazetede bi�imsiz bir mektup ne�ret­
tim, biitiin bunlarm hepsine iistelik, hakim
Sahib beni ziyaretle �ereflendirdigi zaman
da onu beklettim. Acaba benim haklamda
ne dii�iiniiyordur�

"Heyhat, Purnendu Sehhar Baba!. .. Tali­


hin bir kaderi, cilvesiyle aleme oldugumdan
ba�ka tiirlii goriindiim, gosterildim:'

Ertesi sabah, Nabendu en giizel elbiselerini


giyindi, ku�and1, saat ve kostegini takn ve
ba�ma biiyiik bir sank sard1.

Bald1z1 sordu: "Nereye gidiyorsun boylet

Nabendu cevap verdi: 'l\.cele bir i�im var:'


Labanya sesini pkarmad1.

278 TAGORE � Ac1kan Ta�lar


Hakimin kap1sma gelince, kartvizit kutu­
sunu pkard1. Nobet-;i polis, soguk, kuru bir
sesle: "$imdi onu goremezsin!" dedi.

Nabendu cebinden iki rupi pkard1. Polis


derhal ona selam durarak: "Biz be� ki�iyiz
efendim!" dedi.

Nabendu derhal on rupilik bir banknot p­


kard1 ve ona verdi.

Ozerinde robdo�ambri, ayagmda terlikleri


yaz1 yazmakta olan hakimin huzuruna p­
kan Nabendu onu selamlad1. Hakim par­
mag1yla bir iskemleyi i�aret edip, oniinde­
ki kag1ttan gozlerini kald1rmaks1zm sordu:
" 0 1· 1egm,
w · Babu .;i .."

Nabendu, asabi asabi, saatinin kostegiyle


oynayarak titrek bir sesle: "Efendim, diin
evimizi ziyaret etmek lutfunda bulunmu�-
tunuz da ..."

Sahib ka�larm1 -;att1 ve yalmz bir goziinii


kagtttan kald1rarak: "Size mi geldim! Babu,
neler sa-;mahyorsunt dedi.

Taf Giydirip Serii Kral flan Ediyoruz 2 79


Nabendu: 'i\.ffimz1 istirham ederim. Galiba
bir yanh�hk olacak ... Bir anla�amamazhk':
diye kesik kesik, bogulurcasma konu�tu ve
terden s1rs1klam bir halde, y1kila y1kila oda -
dan d1�anya pkn.

0 gece, yatagmda uzanm1� bir sagma, bir


soluna donerek yatarken, ti uzaklardan ge­
len, riiyada duyuluyormu� gibi bir ses, dur­
maks1zm ve 1srarla, kulagma, "Babu sen bir
uluyan aptalsm!..:' diye fis1ldad1 durdu.

Nabendu, evine donerken, hak.imin, fena


halde giicendigi i(j:in, kendisinin ziyaretine
geldigini inkara sapt1g1 neticesine varm1�t1.

Labanya'ya da, giil suyu satm almak iize­


re sokaga pkm1� oldugunu soyled.i. Bu soz­
lerini heniiz bitirmi�ti ki, yakalarmda tah­
sil �ubesi alameti bulunan yanm diiziine
(j:Uprassi'ler goriindii ve Nabendu'yu selam­
lad1ktan sonra, kap1da smtarak bekle�tiler.

Labanya giiliimseyerek fis1ldad1: 'i\.caba


kongre bag1�ma yazildm diye mi, seni tev­
kife geldiler?.:'

280 TAGORE Pl/ Acikan Ta�lar


Aln nefer, bir diizine s1ra di� gostererek:
"Bah�i� ... Babu�Sahib': dediler.

Yandaki bir odadan Nilratan �1karken go­


riindii ve lazgm bir tav1rla: "Bah�i� mi? ...
Neden? ..:' diye sordu.

Polisler, s1ritmakta devam ederek cevap ver�


diler: "Babu, Sahib hakimi gormeye gittiler.
Biz de bah�i�imizi istemeye geldik:'

Labanya giildii: "Hakimin, bugiinlerde giil


suyu satt1gm1 bilmiyordum. Eskiden, mes­
leginin serinlik vericilik gibi bir hususi ta�
rafi yokru:'

Nabendu, hakimi ziyaret hadisesiyle giil


yag1 satm alma masalm1 birle�tirip uzla�t1r­
maya �al1�1rken, kimsenin bir mana pkara�
mad1g1 bir talam abuk sabuk laflar etti ...

Nilratan, polislere dondii: "Ortada bah�i�


verecek bir sebep yok. Binaenaleyh, haydi
bakal1m �ekin arabamz1 .. : '

Nabendu, pek kii�iildiigunii hissederek:

Taf Giydirip Seni Kral ilan Ediyoruz 28 I


"Zavalh, fakir insanlar onlar... Birkac;:
para vermekle ne c;:1kar�.:· dedi ve cebin­
den bir kagir para c;:1kard1. Nilratan bunu
Nabendu'nun elinden kap1p ald1, " Diinya­
da bunlardan daha c;:ok fakir insanlar var...
Bunu senin namma onlara verecegim.. :·
dedi.

Nabendu, kizgm �iva'nm bu manevi


hizmetkarlarm1 yatt�tlrmaya muvaffak ola­
mad1, diye a�1n derecede iiziildii, kederlen­
di. Polisler, gozleri �im�ek c;:akarak evden
uzakla�1rlarken, o da "Her �eyi biliyorsunuz
efendiler, kabahat benim degil!.:' demek is­
tercesine bitik bir hal ile onlarm gozlerinin
ic;:ine bakt1.

Kongre bu yil Kalkiita'da toplanacaktt. Nil­


ratan toplanttlarda bulunmak iizere, kans1
ile oraya gitti. Nabendu onlara refakat etti.
Kalkiita'ya vanr varmaz, kongre taraftarlan
Nabendu'nun etrafi.m ald1, ne�e ve heyecan­
larmdan kaplarma s1gamad1lar, onu alki�la­
d1lar, yiicelttiler ve methedip pohpohlay1p
goklere pkard1lar. Herkes, Nabendu gibi
ba�ta gelen insanlar Dava'ya yard1m etmez,

282 TAGORE ;., Acikan Ta�lar


kendilerini vermezlerse, iilke kurtarilamaz,
dedi. Nabendu onlara ad1m uydurmak ta,
rafm1 giittii ve yanh�hk, kar1�1khk gayya,
smdan iilkenin bir onderi olarak yiikseldi,
meydana cr1kn. ilk giinii kongre salonuna
girdigi zaman, herkes ayaga kalkip -bunu
duyunca ana yurdumuzun utancmdan ku,
laklarma kadar kizard1gi, yiiksek, yersiz ve
yaki�1k almayan bir sesle: Hiip hiip hur,
ra!. .. diye bag1rd1.. Derken kralicrenin do,
gum giinii geldi pttl ve Nabendu'nun ismi
Rai Bahadur'larm listesinde pkmad1.

Labanya o ak�ama onu eve misafir cragtrd1.


Nabendu oraya varmca, Labanya, �atafath
bir alay ve debdebe ile ona bir hil'at hediye
etti ve kendi eliyle alnmm ortasma kirm1z1
sandal boyas1yla bir i�aret kondurdu: Ore,
ki kiz karde�lerin her birisi, onun boynuna
kendi eliyle ordiigu bir crelengi takn. Pem,
be bir sari'ye biiriinmii� ve goz kama�nric1
miicevherler takinm1� olan karis1 Arunleh,
ha, yiizii giiliimseme ve kizarmalarla �avk,
lanarak biti�ik odada bekliyordu. Kiz kar,
de�i yanma ko�up, eline bir crelenk tutu�tu,
rarak, onun da gelip, merasimde payma dii,

Taf Giydirip Seni Kral flan Ediyoru:z: 283


�en vazifeyi yapmasm1 israrla istedi. Fakat
Arunlehha kabul etmedi, bu teklife kulak
asmad1 ve Nabendu'nun boynuna ge�mek
i�in can atan as1l �elenk, gece yansmm ses­
siz s1rrm1, gizliligini sab1rla bekledi.

Kiz karde�leri Nabendu'ya: "Bugiin ta� giy­


dirip seni kral ilan ediyoruz ... Boyle �eref
Hindistan'da ba�ka hi� kimseye nasip ol-
maz....
1 " ded"l
1 er.

Bu nasipten, Nabendu'nun teselli bulup


bulmad1gm1 ancak kendisi bilebilir. Fakat
biz sanm1yoruz, ziyadesiyle �iiphe i�inde­
yiz. Ger�ekten, olmeden evvel onun bir Rai
Bahadur olacagma, Englishman ile Pione­
er gazetelerinin, tam e�ref vaktinde bu iin­
vanmdan feragat edi�ine s1zlanan i� burku­
cu makaleler yazacagma inamyoruz. 0 hal­
de, �imdilik Babu Purnendu Sehhar �erefi­
ne ii� defa Hiip hiip hurra! ... Hiip hiip hur-
ra....
1 H""up hup
"" hurra ....
I

284 TAGORE ;i., Acrkan Ta#ar


FE RAG AT

Phalgum aymm ba�larmda dolunayh bir


gece idi. Gen�, teriitaze bahar, mango gon­
calannm kokulanyla yiiklii riizgarm1 savu­
rarak her yerde hissediliyordu; Bir havu­
zun yamba�mda, ya�h bir li�i agacmm s1k
fundal1gmm i�ine gizlenmi�, yorgunluk ne­
dir bilmeyen Papiyanmss uygulu nagmele­
ri Mukerji ailesinin gozleri uyku tutmayan
yatak odasmm i�erisine siiziildii. Burada
Hemmanta, kah s1kmt1 ile kansmm sa�la­
rmdan bir bukleyi parmagma doluyor, kah
kansmm �urisini pnlaymcaya kadar onun
bilekligine vuruyor; kah onun ba�mdaki �i-

" Papiya: Bengal'in en �irin, tad1 ku�larmdan biri. Hint i ngi­


liz yazarlar ona "beyin hummas1 ku�u" likabm1 takm1�lard1r
ki, bu tam minas1yla bir iftirad1r. [i.H.]

Frragat 285
-rek sorgucunu yolarak yiiziinde as1h b1ra­
layordu. Hali, begenip ho�land1g1 -ri-reklen­
mi� bir yoncahgm etrafmda, onu canland1r­
mak iimidiyle, usul usul, kih bir yana, kih
ote yana sars1p sallayarak eglenen bir ak­
�am riizgarmm haline benziyordu.

Fakat Kusum lamildamaks1zm oturmu�,


otede uzamp giden, ucu bucag1 goriinme­
yen, sonu gelmeyen fezanm mehtaph de­
rinliklerine dalm1� gozlerle apk pencere­
den d1�anya balayordu. Kocasmm ok�ama­
lan, s1vazlamalan bo�una harcamyordu.

Nihayet, Hemanta, kar1smm her iki elini


yakalay1p hafif-re sarsarak: "Kusum nerelere
daldm� ... Biiyiik bir teleskoptan sab1r dolu
bir bala�, aray1� seni ancak minik bir benek
gibi gosterecek ... 0 kadar uzaklara gitmi�,
kaym1� gibisin. Sevgilim, bana daha yak­
la� !... Yalvanr1m ... Bak gece ne giizel..:' dedi.

Kusum, gozlerini fezanm bo�lugundan ko­


casma dogru -revirerek yava�-ra: "Bir lihzada
bu bahar gecesiyle mehtab1 par-ralayarak

286 TAGORE Pai Acrkan Ta�lar


tuz ile buz edecek bir mantra56 biliyorum.. :·
dedi.

Hemanta, giildii, konu�tu: "Biliyorsan, yal,


vannm soyleme. Eger senin Mantra'larm
bir hafta i�inde ii� dort cumartesi yarat1r ve
geceleri ertesi giinii saat be�e kadar uzata,
bilirse, 0 zaman herhalde soyle.. :·

Boyle diyerek kansm1 biraz daha kendi,


sine dogru �ekmek istedi. Kusum, koca,
smm kollarmdan s1ynlarak, "Biliyor mu,
sun': dedi, "Yalmz oliim do�eginde iken iti,
raf etmeye yemin etmi� oldugum bir �eyi,
bu gece sana soylemek i�in yamyor, bu i�ti,
yaki duyuyorum. Bu gece hissediyorum ki,
bana verecegin, tertipleyecegin herhangi bir
cezaya katlanabilecegim.

Hemanta, Yayadeva'dan bir m1sra okuya,


rak cezalarla falan alaya, eglenmeye kalki�1,
yordu k.i, hiddetli bir �ift terlik sesinin h1z,
h h1zh yakla�makta oldugu duyuldu. Bun,
lar babas1 Harihar Muherji'nin bildik ayak
sesleriydi ve Hemanta bu geli�e bir mana

•• Mantra: Bir dizi biiyiilii kelimeler. (i.H.]

Feragat 287
veremeyerek, heyecan i'rinde 'ralkand1. Ha­
rihar kapmm d1�mda dikilerek kiikredi:
"Hemanta, kanm evden kov, d1�anya ac:'
Hemanta kansma bakn ve onun yiiziinde
hi'rbir �a�ma izine rastlamad1. Kadm sadece
ba�1m avu'rlarmm i'rine gomdii ve ruhunun
biitiin kuvveti ve pekligi ile hemen o anda
ve orac1kta eriyip, hi'rlik i'rinde kaybolmu�
olmay1 diledi. Aym papiya ku�unun tiirkii­
sii, giiney riizgar1yla odada yiiziiyordu. Fa­
kat bunu hi'r kimse duymam1�t1. Yeryiizii­
niin giizellik ve nimetleri sonsuzdur.

Fakat heyhat, her �eyin nasil da kolayhkla


�ekli degi�iyor, bozuluyor...

Sokaktan doniince, Hemanta kansma sor-


du: "D ogru
w mu.;i"

Kusum cevap verdi: "Dogru!"

"Neden bunu bana evvelden soylemedint

"Bir'rok kereler soylemeye kalk.i�nm, ama


yapamad1m. Ben sefil bir kadm1m:'

288 TAGORE i4I Acrkan Ta�lar


"Oyle ise, �imdi bana hepsini anlar:'

Kusum, metin ve titremeyen bir sesle,


hikayesini vakurane anlatt1. Sanki ag1r, per­
vas1z ad1mlarla, yalmayak ate�in i\inden
yiiriiyerek ge\ti, kimse de ne dereceye ka­
dar yand1g1m bilemedi. Hemanta sonuna
kadar onu dinledikten sonra ayaga kalkt1 ve
d1�ariya pkn.

Kusum, kocasmm biitiin biitiine g1tt1g1-


ni, bir daha kendisine donmeyecegini san­
d1. Bu hal, ona hi\ garip goriinmedi. Olay1,
giindelik hayatm herhangi ba�ka bir vak'as1
kadar tabii kar�1lad1. -Son birka\ lahzada
zihni o kadar kurumu� ve donmu�tu. Yal­
mz, diinya ve a�k, ba�tanba�a kendi sine bir
bo�luk, bir hayal ilemi olarak goriiniiyor­
du. Hatta ge\mi� giinlerde kocasmm ken­
disine kar�1 yagd1rd1g1 a�k tezahiir ve goste­
rileri, npk.i kalbini de�en gaddar, keskin bir
bt\ak gibi dudaklarmda kuru, sere ve ne­
�esiz bir giiliimseme \evreliyordu. Bir in­
san Omriiniin bu kadar \Ok k.ismml kap­
lar, doldurur gibi goriinen, pe�inde boyle
bir inan\, baglam� ve duygu derinligini sii-

Feragat 289
riikleyen, hard. en lasa bir ayr1hg1 bile oy­
lesine �irret«;e izd1raph, ac1 dolu gosteren
bir lahzahk bulu�ma, birle�meyi ifrat dere­
cede tath lalan, siiregi ebedi, geni�ligi hu­
dutsuz samlan, gelecekteki dogumlarmda
dahi, dinebilecegi asla umulmayan �ey -i�te
bu a�ktir, diye dii�iiniiyordu. Destegi, yar­
d1m1 da bu derecede zay1f idi! Papaslar ona
el siirer siirmez "ebedi" a�lamz dag1hr ve bir
avu-r un ufak toz olur. Pek az evvel, Heman­
ta ona "Ne giizel bir gece!" diye fis1ldam1�­
ti! Bu aym gece daha heniiz sona ermemi�,
aym papiya nagmelenerek otiiyor, aym gii ­
ney riizgar1 yatak perdelerini �i�irip oynata­
rak odada esiyor, aym ay i�1g1 apk pencere­
nin yanmdaki yatagm iizerinde, sevin«;, ne­
�eden bitmi�, harap olmu�, yorgun dii�mii�
giizel bir kahraman laz gibi uyuyarak din­
leniyordu. Biitiin bunlarm hi«;birisi ger-rek
degildi. A�k kendisinden daha fazla kalpa­
zanca ikiyiizliiliik etmekte idi.

Ertesi sabah Hemanta uykusuz ge«;en bir


geceden sonra bitkin bir halde ve -r1lgm gibi

290 TAGORE P9! Acikan Ta�lar


Peari Sankar Ghosal'in tevine gitti. Peari
Sankar onu selamlayarak: "Ne haber ogult
dedi.

Hemanta biiyiik bir yangm gibi alevlenip


parlayarak, titreyen bir sesle: "Sen bizim ta­
ifemizi lekeledin. Ozerimize Tann'mn ga­
zabm1 c;ektin, yagd1rdm. Ve bunu odeye­
ceksin .. :· dedi.

Bundan fazla konu�amad1. Zira bogulur


gibi oldu. Peari Sankar, dudaklarmda ha­
fifc;e miistehzi bir giiliimseme ile: "Ve sen
benim taifemi korudun, cemaatimden tard
olunmam1s7 onledin Ve Slrtlffil muhabbet
ile olqadm!.:' dedi.

Hemanta, Brahmin kah1r ve ofk.esinin Pea­


d Sankar'1 bir anda kiile dondiirmesini ca­
mgoniilden diledi, istediyse de hiddeti an­
cak kendisini yakti. Peari Sankar, yiiziin­
den s1hhat ve dirilik ak.ip, hic;bir anzaya ug­
ramam1� olarak kar�1smda oturuyordu.

Hemanta kir1k, olgiin bir sesle: "Size hic;bir


fenal1g1m dokundu mut diye sordu.

s7 Tard olunmak: Kovulmak, siiriilmek.

Feragat 291
Peari Sankar: "izin ver de sana bir soru so­
ray1m': dedi. "Kiz1m, biricik yavrum, baba­
na ne fenahk yapn ki� .. 0 zamanlar sen (j'.Ok
gen(j'.tin, ihtimal ki duymam1�smd1r. Oyle
ise, dinle!.. Arna, kendini heyecana kapt1r­
ma!.. Anlatacag1m hikayede bir hayli niik­
te vard1r!..

"Damad1m Nabakanta, kiz1mm miicevher­


lerini (j'.ahp ingiltere'ye ka(j'.t1g1 zaman sen
pek kii(j'.iiktiin. Be� y1l sonra bir avukat ola­
rak koye dondiigu vakit kopan heyecam
hakkiyla hanrlayabilirsin belki .. Yahut da,
o senelerde Kalkiita'da okulda bulundu­
gundan, olaydan haberin olmam1�t1r bel­
ki. Baban, kendisine cemaat ba�kam siisii
vererek, kiz1m1 kocasmm evine gonderdi­
gim takdirde onu ebediyen evlathktan kov­
makhgtmm, bir daha da evime ayak basma­
sma izin vermemekligimin gerektigini ilan
etti. Babanm ayaklarma kapand1m. Ona
yalvararak: "Karde�, dedim. Bu seferlik ho�
gor. Oglam, inek fi�kis1 i(j'.meye zorlayacak
ve prayas(j'.ittam ayinini tamam1 tamam1-
na yapacag1m. Onu tekrar taifemizin aras1-
na kabul er:· Fakat baban Nuh deyip pey-

292 TAGORE Pl/ Acikan T<1�l<1r


gamber demedi. Bana gelince, biricik yav,
rumu atamaz, tard edemezdim, bunun iize,
rine koyiime ve akrabalanma veda ederek
Kalkiita'ya s1gmd1m. Burada da derderim
yakam1 koyvermediler. Beni izlediler. Ye,
genimin diigunii i�in gereken biitiin haz1r,
hklan bitirdigim vakit, baban kizm ailesini
k1�lortn. Onlar da diigunden cayd1lar. Bu,
nun iizerine ben de, eger kammda bir dam,
la Brahmin kam varsa, kalm1� ise, intikam1,
m1 almaya and i�tim. �imdi durumu bir de,
receye kadar anhyor, kavnyorsun, degil mi�
Fakat biraz daha bekle, dinle.. Hikayemin
hepsini anlatmca ho�una gidecek. Merak.Ii,
d1r da: "Ever, sen koleje giderken, evinizin
biti�iginde bir Bipradas Gatterji otururdu.
Zavalh adam �imdi olmii�tiir. Onun evin,
de, Kusum adh, bir Kaye�ta beyinin, zavalh
bi�are oksiizii, babas1z bir loz ya�ard1. Kiz
�ok giizeldi ve ya�h Brahmin onu kolej og,
rencilerinin a�, obur gozlerinden korumak
arzusunda idi. Fakat ya�h velisinin gozleri,
ne kiil serpmek, onu aldatmak bir gen� loz
i�in hi� de gii� bir i� degildi. Gogu zaman,
�ama�1rlarm1 as1p kurutmak iizere damm
tepesine pkard1, oyle samyorum ki, sen de

Feragat 293
ph�mak i�in evinizin damm1 en uygun yer
olarak bulmu�, se�mi�tin. Damlarm1zda
bulundugunuz zaman birbirinizle konu�up
konu�mad1g1m1z1 bilemem, ancak kizm ha­
reketleri ya�h adamm kafasm1 yordu, mide­
sini buland1rd1. i�inde �iipheler uyand1rd1.
Gen� kiz ev i�lerinde bir�ok yanh�hklar, sa­
karhklar yapn ve Parbati58 gibi ibadetlerine
dalarak, yava� yava� uyku ve yemekten elini
�ekti. Baz1 ak�amlar, goriiniirde hi�bir se­
bep olmaks1zm, ya�h efendinin huzurunda
bo�anarak hiingiir hiingiir aglad1.

"Nihayet ya�h Brahmin her ikinizin dam­


da birbirinizi olduk�a s1k s1k gordiigunii­
zii, hatta senin kolejden ka�arak, elinde bir
k.itap giin ortas1 damda oturacak kadar ile­
ri gittigini, tek ba�ma okumaktan apans1-
zm zevk almaya ba�lam1� oldugunu anla­
y1verdi. Bipradas akil dam�mak iizere bana
geldi ve her �eyi anlatn. Ona, 'amca, dedim,
�oktand1r Benares'e hacca gitmek i�tiyakim
beslemekte idik. �imdi tam burnun s1ras1-
d1r. Boyle yap1p, �ocugu da benim himaye-

•• Parbati: Tahrip, oliim ili!u �iva'nm karlSI.


me b1rakman iyi ve yerinde olur. Ben ona
bakarim .. :

"Bipradas, Kalkiita'ya gitti. Kendime ba­


bas1 siisiinii vererek kiz1 Sirpati <;atterji'in
evine yerle�tirdim, hikayenin gerisini bi­
liyorsun. Her �eyi ba�mdan sonuna kadar
sana anlatt1g1m i�in iizerimden biiyiik bir
yiik kalkm1� kadar ferahlad1m. T1pki bir ro­
man gibi degil mi? Kitap haline getirip tab
ettirmeyi dii�iiniiyorum. Fakat eli kalem
tutanlardan degilim. Yegenimin bu husus­
ta istidad1 oldugunu soyliiyorlar. Ona yaz­
d1racagim. Fakat sen onunla i�birligi edip,
yard1mda bulunabilsen �ok iyi olacak; zira
hikayenin sonunu pek o kadar etraflica bil­
miyorum.:·

Hemanta, Peari Sankar'm son


miilahazalarma fazlaca kulak asmaks1zm
sordu: "Kusum bu evlenmeye kar�1 gelme­
di, itiraz etmedi mi?"

Peari Sankar: "Dogrusu, bunu tahmin


gii� !': dedi."Oglum, kadm aklmm ne demek
oldugunu bilirsin. 'Hay1r!' dediler mi, bili-

Feragat 295
riz ki bu ever demektir. Yeni eve ta�md1ktan
sonra, birka'r giin seni goremedi diye adeta
deliye, plgma dondii. Sen de onun oturdu­
gu yeri, herhangi bir vesile ile ogrenmi� bu­
lunuyordun; zira koleje gidecegin yerde yo­
lunu uzanyor ve Sripati'nin evinin oniinde
oyalamyor, dola�1yordun. Gozlerin; arasm­
dan ha�erelerle plgm delikanhlarm kalp­
lerinden ba�ka hi'rbir �eyin ge'remeyece­
gi, hususi bir evin pencerelerine dogru di­
kilmi� oldugu i'rin, ille de "Ba�kanhk kole­
jini" ararm1� gibi goriinmiiyorlard1. Tahsili­
nin ciddi bir �ekilde sekteye ugrad1gm1, ya­
nda kaldigm1 anhyordum, kiz da acmacak
bir halde idi.

"Bir giin Kusum'u yamma 'rag1rd1m ve:


'Beni dinle, kiz1m: dedim. ' ihtiyar bir ada­
m1m. Bu sebeple benden s1kilmana lii­
zum yok. i'rinden, kalbinden kimi ge'rirdi­
gini, istedigini biliyorum. Delikanlmm da
hali berbat. Ah elimden gelse de sizi bir­
le�tirebilsem.. : Bunu duyan Kusum birden
hiingiir hiingiir aglad1 ve ko�arak ka'rtl. Bu
olaydan sonra, bir'rok ak�amlar, Sripati'nin
evine gittim, Kusum'u yamma 'rag1rd1m,

296 TAGORE iJll Acrkan Ta�lar


onunla hep seni konu�tum ve yava� yava�
k1z1 a�tlm, utanmasmdan vazge�irdim. Ni­
hayet, bir diigun haz1rlamaya �al1�acag1m1
soyledigim zaman, 'buna imkan var m1r.:
diye sordu. f\.ld1rma! Seni bir Brahmin kiz1
diye satanm: dedim.

"Uzun uzun tartt�malardan sonra, senin


boyle bir �eye raz1 olup olmayacagm1 anla­
mam1 rica etti. 'Ne sa�ma �ey?.: dedim, 'og­
lan neredeyse ZIVanadan pkacak!.. Biitiin
bu gii�liikleri, kan�1k �eyleri ona anlatmak­
ta ne mana var. Birak diigun, kaidesince ya­
p1lsm. Ondan sonra ... Tann neylerse iyi ey­
ler! ... Hele i�in altmdan bir �apanoglu pk­
mak bakimmdan ortada en kii�iik bir ihti­
mal, tehlike olmad1gma gore, neden ba�ka
yollara sap1p da, eloglunu sefil edelimr

"Tasarlanan �ey i�in Kusum'un muvafa­


kati al1mp almmad1gm1 bilmiyorum. Za­
man zaman aghyor, ba�ka vakitlerde de se­
sini pkarm1yordu. 'Oyleyse diigunden vaz­
ge�elirri, deyince de ziyadesiyle asabile�iyor­
du. i�ler bu durumda iken, Sripati'yi izdi­
va� teklifiyle sana yollad1m; sen bir an bile

Feragat 297
tereddiit etmeksizin bunu kabul ettin. Her
�ey diizelmi�, yoluna girmi�ti.

"Tayin edilen giinden gayer k.isa bir zaman


evvel, Kusum oylesine ayak diredi, inatphk
etti ki, onu kand1rmak, yola getirmek gii'r­
liiklerin en biiyiigiinii te�kil etti. Durmak­
s1zm: 'Yalvar1r1m, amca diigunden vazge'r!.:
dedi. Ben de, 'Seni budala 'rocuk, bu da ne
demek oluyor. Her �ey haz1rlamp kotanl­
m1� olduktan sonra soziimiizden nas1l geri
doner, cayabiliriz!' cevabma verdim.

"Oldiigumii etrafa yay. Beni bir yere gon­


der.. : diye yalvard1.

"O zaman delikanlmm hali nice olur. Bir


hayli demlerdir, i�tiyakla yand1gi arzulan­
na yarm nail olacagm1 umarak, o, �imdi se­
vincin yedi kat goklerinde u'ruyor, bugiin de
sen, berim ona senin, oliim haberini ula�­
urmam1 istiyorsun ... Bunun sonu neye va­
nr bilir misin? Yann onun oliim haberi­
ni sana ula�urmak bedbahthgtna ugranm,
aym ak�am da senin oldiigunii bana bildi­
rirler. Samr m1sm ki, bu ya�1mda, bir kiz1

298 TAGORE � Ac1kan Ta#ar


ve bir Brahmin'i katletmek elimden gelebi­
lir, yavrum�

"Sonunda, diigun tam e�ref giin ve saatinde


kutland1 ve kendime kar�1 bor�lu oldugum
miithi� surette yiiklii ve agir vazifeden kur­
tuldum. Ferahlad1m. Bundan sonraki olup
bitenleri sen daha iyi bilirsin:'

Hemanta kisa bir sessizlikten sonra top


gibi giirledi. "Bize tamir edilemeyecek, ona­
rilamayacak bir zarar verdikten sonra, bu
diigunii durduramaz m1ydm� Neden s1rri
�imdi a�1ga vuruyorsunt

Peari Sankar tela� etmeksizin engin bir ra­


hathkla cevap verdi: "K1z karde�inin bii­
tiin diigun haz1rhklarmm yap1hp bitirildi­
gini goriince, kendi kendime: 'Bir Brahmin
taifesini aldatt1m. Fakat bu bir vazife his­
sinden dogan bir �eydi. �imdi de bir ba�ka
Brahmin taifesi tehlikeye dii�mektedir. Bu
sefer, bunu onlemek benim basit vazifem­
dir.. : dedim. Ve senin bir sudra kiz1yla ev­
lenmi� oldugunu isbat edecek bir vaziyet­
te bulundugumu onlara yaz1 ile bildirdim:'

Feragat 299
Hemanta, devasa bir gayretle kendisini tu­
tarak: "�imdi terk etmek zorunda kalaca­
g1m bu kizm hali ne olacak? Ona kim yiye­
cek ve s1gmacak yer verir?'' dedi.

Peari Sankar istifini bozmaks1zm cevap


verdi: "Ben vazifemi yapnm. Ba�kalarmm
at1lm1�, kovulmu� kanlarma bakmak, vazi­
feme ait kis1mlardan degildir. Kimse var m1
orada? Hemanta Babu'ya buzlu bir Hindis­
tancevizi siitii getirin. Yanmda biraz da pan
,,
oIsun.

Hemanta ayaga kalkn ve bu miikellef ko­


nukseverlige iltifat etmeksizin oradan
uzakla�n.

Aym kii�iilmesinin be�inci gecesiydi ve gece


karanhkt1. Ku�larm hi�birisi otmiiyordu.
Li�i agac1, daha az koyu bir zemin iizerin­
de bir miirekkep s1V1�1gi gibi goriiniiyordu.
Giiney riizgan, bir "uykuda gezer" gibi ka­
ranhkta gormeksizin dola�1yordu. Gokteki
ytld1zlar, derin bir s1rn ke�fetmek gayretiy-

JOO TAGORB Pl/ Acrkan Ta�lar


le, 'revik, uyamk, kirp1lmayan gozlerde ka­
ranhg1 delmeye ugra�1yorlard1.

Odada hi'rbir i�1k yanm1yordu. Hemanta


a'r1k pencerenin yanmdaki yatagm kenar1-
na oturmu�, oniindeki karanhga gozleri di­
kili balayordu. Kusum iki kolu ile kocas1-
nm bacaklarma sarilm1�, ba�1 onlara dayah
yere uzanm1�t1. Zaman, sessizlikte suskun­
la�m1� bir engin denize benziyordu. Ebedi
gecenin arka planmda mukadderat, her za­
man i'rin �u tek resmi 'rizmi� gibi idi:

Her ko�ede yokluk, hakim bunun ortasm­


da ve su'rlu onun ayaklarmm dibinde...

Terlik sesleri yine duyuldu. Harihar Mu­


kerji kap1ya yakla�arak: "Yeter derecede
oyalandm.. Bundan fazlasma miisaade ede­
mem, kiz1 evden kov!" dedi.

Kusum bunu duyunca, kocasmm ayaklari­


m bir omiir boyunun biitiin kuvvet ve kud­
retiyle kucaklad1, onlari opiiciiklere bogdu,
engin bir hiirmet ve tazim ile almm onlara
degdirdi ve geri 'rekildi.

Feragat 301
Hemanta ayaga kalkt1. Kap1ya yiiriiyerek:
"Baba': dedi, "Karimi b1rakmayacag1m.. :'
Harihar kiikredi: "Ne!.. Taifenden, kabilen­
den olmak m1 istiyorsun, efendit

Hemanta istifini bozmaks1zm cevap verdi:


"Taife, kabile umurumda degil; bana viz ge-
l.ir.I"

Babas1: "Oyle ise hen de seni terk ediyorum"


dedi.

302 TAGORE iJai Acrkan Ta#ar


KABULiVALLAH

Be� ya�mdaki kiz1m Mini gevezelik etme­


den, b1c1r b1c1r konu�madan duramaz. Bii­
tiin omriinde bir dakikasm1 bile bo�una
harcamam1� olduguna gerc;:ekten inamyo­
rum. Annesi bu haline s1k s1k kizar, kopii­
riir, otii�iinii durdurmak isterse de, hen hie;:
de oyle yapmam. Mini'yi suskun suskun
gormek bana tabiatm d1�mda bir durum
gibi goriiniir, hen de buna uzun miiddet ta­
hammiil edemem. Bu itibarla benim onun­
la konu�u�um canh olur.

Mesela bir sabah, yeni romammm on ye­


dinci boliimiine geldigim s1rada kiic;:iik Mi­
nim, h1rs1z ad1mlarla odama girdi ve eli­
ni avucumun ic;:ine b1rakarak: "Baba': dedi,

Kabulivallah 303
"Kap1c1 Ramdayal, kargaya, 'Garga.: diyor.
0 hi�bir �ey bilmez, degil mi?.:'

Bu diinyadaki dil farklanm ona anlatama­


dan, kiz1m bir ba�ka konunun dalgalarm­
da u�uyordu: "Sen ne dersin, baba? ... Bho­
la diyor ki, bulutlarm i�inde, hortumuyla su
iifiiren bir fil varm1� da onun i�in yagmur
,,
yagarm1� I....
v

Onun bu son sorusuna bir cevap bulmaya


sava�arak konu�madan otururken, kiz1m
yeniden bir ba�ka suale atlad1: "Baba, an­
nem senin nen oluyort

istemeye istemeye, kendi, kendime: "Benim


kii�iik, aziz bald1z1m oluyor" diye m1rildan­
d1m, fakat as1k bir suratla da cevap yeti�tir­
meye yeltendim: "Haydi, git Bhola ile oyna
Mini! Me�guliim .. : '

Odamm penceresi yola bakar. C::ocuk, ma­


samm yamnda, ayaklanmm dibine otur­
mu�, dizlerinde parmaklanyla tramper �a­
larak, usul usul oynuyordu. Romammm
kahramam Protap Singh' in, eserin kadm

304 TAGORE fJei Acikan Ta#ar


kahramam Kan�anlata'y1 kucaklay1p birlik,
te kap�lanm resimleyen on yedinci boliim
iizerinde, s1k1 bir surette �ah�1rken, Mini
ans1zm oyununu b1rakt1 ve "Bir Kabulival,
lahs9, bak bir Kabulivallah" diye bag1ra ha,
gira �atonun penceresine ko�tu. Ger�ekten,
bir Kabulivallah a�ag1da, sokaktan agir ag1r
ge�mekte idi. S1rtmda yerlilere mahsus, bol,
h1rpani bir elbise, ba�mda iri bir sank, ar,
kasmda da bir �uval vard1. Elinde ise iiziim
kutulan ta�1yordu.

Bu adam1 goriir gormez, k1z1mm neler duy,


dugunu bilemem. Fakat, Mini adama yiik,
sek sesle seslenince, hah!., diye dii�iindiim,
�imdi adam i�eriye gelecek ve benim on ye,
dinci boliimiim de bir tiirlii bitemeyecek.
Tam bu s1rada Kabulivallah dondii, ba�1,
m kald1rarak �ocuga bakt1. Kiz1m bunu go,
riince, korkarak, korunmak i�in annesine
ko�tu, ka�tl ve kayboldu. Biiyiik adamm ta,
�1d1gi torbada kendisi gibi iki ii� �ocugun
daha bulunduguna korii koriine bir inan,
c1 vard1 Mini'nin ... Bu arada i�portac1 ka,

s• Bir nevi goygoycu.

Kabulivallah 305
p1mdan i'reriye girdi ve giile'r bir yiizle beni
selamlad1.

Erkek ve di�i kahramanlarimm durumlar1


oyle karmakar1�1k bir hal ald1 ki, ilk ani duy­
gum yaz1y1 b1rakip, adam 'ragtrildigi i'rin, bir
�eyler satm almak oldu. Ufak tefek oteberi
satm ald1m ve onunla Abdurrahman'a, Rus­
lara, ingilizlere ve s1mr politikasma dair ko­
nu�tuk.

Adam, tam gitmek iizere idi ki sordu: "Kii­


'riik kiz nerede efendim?.:'

Ve ben Mini'nin bo�, yapma korkusundan


vazge'rmesi, kurtulmas1 gerektigini dii�iine­
rek, onu zorla odama getirttim.

Kiz1m iskemlenin yanmda ayakta durmu�,


Kabulivallah ile torbasma bakiyordu. Adam
ona fi.nd1k ve iiziim sundu, fakat o kanma­
d1 ve daha yakimma sokularak bana as1ldi.

ilk kar�1la�malari boyle oldu.

Bununla beraber, aradan bir'rok giin ge'r­


meden, bir sabah evden pkngim s1rada,

306 TAGORE P., Acika11 Ta�lar


Mini'yi kapmm yanmda bir tahta s1raya
oturmu�, ayaklarmm dibine �omelmi� iri
Kabulivallah ile konu�ur, giilii�iir goriin­
ce �a�1rd1m. Kii�iik kiz1mm biitiin omriin­
de, babasmdan ba�ka, boylesine sab1rla bir
dinleyici bulmam1� oldugu anla�il1yordu.
Daha �imdiden, kii�iik Sarisinin60 bir ucu,
misafirinin hediye verdigi badem ve iiziim­
lerle nkhm nkhm dolmu�tu.

"Bunlari ona neden verdin?" dedim ve ce­


bimden sekiz annahk bir mangir �1kararak
adama uzatnm. i�portac1 hi� tereddiitsiiz
paray1 kabullendi ve cebine indirdi.

Heyhat, bir saat sonra, donii�iimde, talihsiz


paranm ortal1ga degerinden iki misli fazla
altiist etmi� oldugunu ogrendim. Zira Ka­
bulivallah, bu paraya Mini'ye vermi�, annesi
de bu parlak, yuvarlak nesneyi goriince: "Bu
sekiz annal1k paray1 nereden buldunt diye­
rek �ocugun iizerine anlm1�n.

(ocuk ne�'eyle: "Onu bana Kabulivallah


verdi': demi�ti.

6o Sari: Hint kadmlarmm giydigi bir pelerin.

Kabulivallah 307
Anne ziyadesiyle �a�1rarak haykirm1�tt:
"Kabulivallah verdi ha!.. Yaz1k Mini, nas1l
aldm bunu!.:'

Tam s1rasmda ii;:eriye girerek, k1z1m1 muh­


temel bir tehlikeden kurtard1m, i�in ii;:yii­
ziinii kendim ara�ttrd1m.

Arilad1m ki, her ikisinin de bulu�up konu�­


malari birinci veya ikinci defa vukua gelme­
mektedir. Kabulivallah, fmd1k, badem gibi
yerinde bir rii�vetle i;:ocugun korkusunu
yenmi�, gidermi�ti; arttk her ikisi de birbir­
leriyle gayer iyi arkada� olmu�lard1.

<;:ok ho�larima giden, kendilerini eglen­


diren bir siirii tuhaf �akalari vard1. Ada­
mm oniinde oturup, biitiin minik vakariy­
la, onun dev gibi endamm1 siizerek, Mini,
yiizii kahkahadan kiri� kiri� olarak sorard1:
"Ey Kabulivallah, ey Kabulivallah torban­
da neler vart

0 da, bir daglmm, him him sesiyle cevap


' fil .•"
. d't: "Btr
verir

Bu belki de, a�1ri derecede sevinmeye, eg-

308 TAGORE Pai Acrkan Ta�lar


lenmeye bir sebep re�kil ermezdi amma,
her ikisi de niikre savuruculukran nasil da
haz duyarlard1. Benim i-;in de, ergin adamla
bu -;ocugun konu�masmda insam garip bir
surerre biiyiileyen bir �ey vard1.

Bundan sonra, Kabulivallah alrra kalma­


mak i-;in s1ray1 al1r ve sorard1: "Peki Minik,
kaynaranm evine ne zaman gideceksin? ..

�imdilerde, Bengalli gen-; kizlarm ekserisi,


kaymbabalarmm evleri hakkinda -;ok evvel­
den bilgi edinmi� bulunuyorlar; fakar biz,
pek oyle asri kafalardan olmadigtm1zdan bu
gibi �eyleri -;ocugumuzdan saklam1� idik.
Mini de bu sual kar�1smda bir nebze �a�1r­
m1� olmal1ydi. Fakar hi-; renk vermez, bo­
calamadan cevap verirdi: "Sen gidiyor mu-
sun ;i. ..,,

Bununla beraber, Kabulivallah ayarmdaki


insanlar arasmda gayer iyi bilinir ki,"Kayna­
ra evi" deyiminin -;ifte manas1 vard1r. Ken­
dimizin hi-;bir masrafi olmadan, gayer iyi
bakild1g1m1z "Hapishane" manasma gelen
bir benzermedir. S1rim gibi kuvvetli olan i�-

Kabulivallah 309
portac1, kiz1mm sualini hep bu manada an­
lam1� olmahyd1 ki, goriinmeyen bir polise
kar�1 yumrugunu sallayarak: "Kaymbaba­
m1 dovecegim!" derdi. Bunu duyup, zaval­
h, peri�an akrabay1 goziiniin oniine getiren
Mini, kahkahalarla giiler, giiler, kudretli ar­
kada�1 da bu kahkahalara kanhrd1.

Mini'nin annesi, her nedense: "Bu adamdan


salonm!" diye yalvar1rd1.

Mini'nin annesi ne yaz1k ki, s:ok �ekingen


bir hammd1. Sokakta bir giiriilrii duysa,
birtalom insanlarm eve dogru geldiklerini
gorse, daima bunlarm ya h1rs1z, sarho� veya
y1lan, kaplam, s1tma veya hamam bocegi,
tlrtil yahut da bir ingiliz bahriyelisi oldu­
gu neticesine vanrd1. Biiriin bu deneme y1l­
larmdan sonra da bile korkusunu, iirkiin­
tiisiinii yenememi�, bu huyundan vazge�e­
memi�ti. Bundan otiirii de Kabulivallah'tan
geregi gibi �iipheleniyor, ona daima goz ku­
lak olmam1 rica ediyordu.

Giilerek onun bu korkusunu yat1�t1rmaya,


gidermeye s:al1�1yordum. 0 zaman da, va-

3 1 0 TAGORE Pal Ac1kan Ta�lar


karla doniip bana ciddi ciddi sualler soru­
yordu: �imdiye kadar �ocuklar hi� �alm­
mam1� m1yd1?

Kabil'de daha ha.la esirligin ge�erli oldugu


dogru degil miydi oyle ise?

Bu iri kiy1m adamm, kii�iiciik bir �ocugu


al1p ka�abilecegi dii�iincesi bu derece abes
mi kapyordu?

Ben, imkans1z olmamakla beraber, ziya­


desiyle ihtimal vermedigimi 1srarla soyler­
dim. Fakat bu yetmiyordu, hammm tedir­
ginligi, korkusu siiriip gidiyordu. Goriiniir­
de de bir �eyler olmad1gmdan, adamm eve
gelmesini de onlemek dogru ka�mayacak­
tl. Bu yiizden de kiz1mla arasmdaki yakm­
hk, samimiyet piiriizsiizce devam ediyordu.

Y1lda bir kere, ocak ay1 ortalarma dog­


ru Kabulivallah Rahmun, kendi memle­
ketine gitmek adetinde idi. Giin yakla�m­
ca da, evden eve dola�1p alacaklar1m tah­
sil etmek yiiziinden ba�1m ka�1yacak vakit
bulamazd1. Fakat bu yil gelip Mini'yi gor-

Kabulivallah 3II
mek imkanm1 daima saglayabildi. Uzaktan
bakan herhangi bir yabanc1, bunlarm ara­
smda herhalde gizli bir anla�ma var samrd1.
Zira giindiiz gelemezse, muhakkak �am­
lan arz1 endam ederdi.

Hatta bu uzun boylu, elbiseleri dii�iik ada­


mm apans1zm karanhk bir odanm bir ko­
�esinden plavermesi ara s1ra bana bile az
bm;uk tuhaf goriinmez degildi ama, Mini,
"Kabulivallah, Kabulivallah" diyerek, gii­
liimseye giiliimseye ona dogru ko�up ve
ya�lan bu derece birbirinden farkh iki dost,
eski kahkahalanyla, eski �akalarma gomii­
liince i�im rahatlard1.

Bir sabah, Rahmun memleketine gitmek


kararm1 vermeden birka� giin evvel, �al1�­
ma odamda provalan tashih ediyordum.
O�iitiicii bir hava vard1. Giine� hiizmeleri
penceremden girerek ayaklanma dokunu­
yor ve hafi.f s1cakl1k pek ho�uma gidiyordu.
Neredeyse saat sekize geliyor, erkenci yol­
cular da ba�lan ortiilii, evlerine doniiyor­
lard1. Birden sokakta bir giiriiltii, bir �ama­
ta duydum. Ba�1m1 d1�anya uzatarak bak-

3 1 2 TAGORE � Acrkan Ta�lar


nm, Rahmun'un elleri bagh, iki polis ara­
smda, arkasmda merakh 'fOcuklardan bir
kalabahkla siiriiklenip gotiiriildiigunii gor­
diim. Kabulivallah'm elbiselerinde kan le­
keleri vard1. Polislerden biri de elinde bir
b1pk tutuyordu. D1�anya segirterek on­
lan durdurttum ve meseleyi sordum. Kah
�undan, kah bundan duyduklanm birbirine
ekleyerek anlad1m ki, kom�ularmdan biri,
Rahmun'dan veresiye bir Rampuni �ah al­
m1� ve satm ald1gm1 inkar etmi�, tutu�tuk­
lan kavga esnasmda da Rahmun onu vur­
mu�. Heyecanm co�kunlugu ile mahbus,
dii�manma tiirlii kiifii rler etmekte idi ki,
birden evin balkonunda kiz1m goriindii ve
her zamanki gibi: "Ey Kabulivallah, Ka­
bulivallah!.:' diye seslendi. Ona dogru do­
nerken, Rahmun'm yiizii �avkland1. Bugiin
koltugunda torbas1 yoktu. Onun i'fin de fil
meselesini konu�amazd1.

Binaenaleyh, Mini derhal ikinci soruya


ge'fti: "Kaynatanm evine gidiyor musunt
Rahmun giildii ve "Minik': dedi " i�te tam
da oraya gidiyorum:' Sonra bu cevabm, 'fO­
cugun ho�una gitmedigini goriince, elleri-

Kabuliv111lah 3I3
ni silkeleyerek sallad1 ve: 'f\.h, kaymbabam1
dovmek isterdim ama ne yapay1m ki ellerim
bagh!" dedi.

Oldiirmek niyetiyle tecaviiz sus:undan,


Rahmun iki y1l hapis cezas1 yedi. Giin­
ler eriyip ges:ri. Ve adam his: hanrlanma­
d1. Ah�1lm1� yerde, al1�1lm1� i�lerimizi yap­
t1k ve bir zamanlar hiir olan bir daglmm
omiir yollanm hapiste ges:irdigini nadiren
hanrlad1k veyahut da his: akhm1za getirme­
dik. Hatta deli�men Mini'm bile, utanarak
soyleyeyim k.i, esk.i ya�h arkada�m1 unuttu.
Yeni yeni arkada�lar varhgm1 doldurmu�­
tu. Biiyiidiiks:e, en s:ok kizlarla vakit ges:i­

riyordu, art1k eskisi gibi de babasmm oda­


sma gelmiyordu. Onunla adeta his: konu�­
muyor gibiydik.

Y1llar ges:ri. Bir kere daha son bahar geldi.


Mini'mizin diiguniine haz1rlanmaya ba�­
lad1k. Diigun Puja bayrammda yapilacak­
tl. Durga'nm Kailas'a donii�iiyle, yuvam1zm
1�1g1 da kocasmm evine gidecek, bahasmm
evi de golgede kalacakn.

Sabah parlakn, aydmhkt1. Yagmurlardan

3 14 TAGORE P., Acikan Ta#ar


sonra, havada bir y1kanma, armma <;e�nisi
vard1. Giine� hiizmeleri de halis altma ben­
ziyorlard1. Bunlar oyle parlakn k.i, Kalkii­
ta caddelerinin gamh, hiiziinlii rugla du­
varlarma giizel bir 1�1lt1 nala�hyorlard1. Bu­
giin �afak vaktinden beri diigun borazan­
lan otiiyor, her nagmede benim oz kalbim
de at1yordu. Bhairavi makammm inlemele­
ri, nileleri yalanla�an aynhk yiiziinden do­
gan ac1m1 sanki derinle�tiriyordu. Minim
bu gece evlenecekti...

Giiriiltii, panrn, ugulru sabahm erken sa­


atlerinden beri evi kaplam1�t1. Tela�m, ace­
lenin, heyecanm sonu gelmiyordu. Yaz1
odamda oturmu�, hesaplan tetk.ik ediyor­
dum k.i, birisi i<;eriye girdi ve oniimde di­
kildi durdu. Bu Kabulivallah Rahmun idi.
Ne torbas1, ne uzun sa<;lan vard1, ne de her
zamanki atikligi, <;evikligi, gayreti kalm1�t1.
Pak.at giiliimsedi ve hen onu bir kere daha
tamd1m.

"Ne zaman geldin Rahmun?" diye sordum.

"Diin ak�am hapishaneden pktmi' dedi.

Kabulivall.ih 3IS
Kelimeler kulaklanmda �iddetle 'rarpn.
�imdiye kadar, arkada�1m yaralayan bir in­
sanla yiiz yiize konu�mu� degildim. Bur­
nu hat1rlaymca, iiziildiim, yiiregim burkul­
du. Zira gelip goriinmemi� olsayd1, giiniin
daha bereketli ge'recegi muhakkakn.

"Merasim var. Sonra, me�guliim. Ba�ka bir


giin gelemez misin?" dedim.

Gitmek iizere derhal dondii. Fakat kap1ya


yeti�ince duralad1 ve sordu: "Bir lahza kii­
'rllgll goremez miyim acabat 0, Mini'nin
daha ha.Ia 'rocuk ya�ta olduguna inamyor­
du. Onu, her zamanki gibi kendisine dog­
ru ko�up gelerek, "Ey Kabulivallah, Kabu­
livallah !" diye seslenecegini, eskiden oldugu
gibi birlikte giilii�iip konu�abileceklerini sa­
myordu. Ger'rekten de hep eski giinleri ha­
t1rlayarak, kendi kii'riik sermayesi dagildigi
i'rin, bir vesile ile bir koyliiden satm alm1� ol­
dugu ve bir kagtda ihtimamla sanlm1� bir­
ka'r badem, kuru iiziim ve ya� iiziim getir­
mi�ti.

Tekrar: "Evde merasim var. Bugiin kimseyi

3 1 6 TAGORE � Acikan Taj/ar


gormene imkin yok!" dedim. Adam suran­
m asn. Bir miiddet bana bir �eyler dermi�
gibi bakn ve "giin aydm!" diyerek pkn gitti.

Biraz iiziildiim, tam arkasmdan seslenip


c;:ag1racaknm ki, kendi kendine geri geldi­
gini gordiim. Hediyesini uzatarak yamma
yakla�n ve: "Bu ehemmiyetsiz �eyleri, kii­
c;:iige getirmi�tim, efendim, ona verir misi-
mz. . ;J'' ded"1.

Kagxd1 ald1m, parasm1 verecektim. Fakat


adam elimi yakalad1 ve: "C::ok liitufkirsm1z
efendim!.. Beni ammz, hanrlaym1z. Bana
para vermeyiniz. Sizin kiic;:iik bir kizm1z
var, benim de memleketimde t1pki onun
gibi bir yavrum var. Onu dii�iinerek, c;:o­
cugunuza yemi� getirdim. Para kazanmak
ic;:in degil': dedi.

Bunlar1 soylerken de, elini, iizerinden dii­


�en elbisesinin ic;:ine dald1rd1 ve kiic;:iik, kirli
bir kig1t parc;:as1 pkard1, biiyiik bir dikkat­
le bunu ac;:t1 ve masanm iizerinde iki eliyle
bast1ra bast1ra diizeltti. Bu bir fotograf de­
gildi, el ile yapilm1� bir resim de degildi. Bu,

Kabulivallah 3I7
miirekkebe bulanm1� bir elin, kag1da bas­
tirarak pkar1lm1� bir resmi idi. i�re oz kii­
�iik kizmm bu dokunu�unu daima kalbin­
de saklam1� ve sokaklarmda y1llarca mahm
satmak i�in de Kalkiita'ya gelmi�ti.

Gozlerim doldu. Onun Kabilli, fakir bir ye­


mi��i oldugu akl1mdan pkt1, hen ise ... Fa­
kat hay1r, benim ondan ne farkim vard1:' 0
da bir baba idi.

Onun uzak dag evindeki kii�iik Parbati'sinin


elinin kigtttaki aksi, bana minik Mini'mi
hat1rlatt1.

i� daireden, Mini'yi derhal �ag1rtt1m. Bir­


�ok gii�liikler pkard1lar ama dinlemedim.
Kirm1z1 ipekten gelinlik elbisesiyle, alnm­
da sandal agacmdan bezegi ile bir gen� ge­
lin gibi siislenmi� olarak Mini geldi ve uta­
narak oniimde durdu.

Kabulivallah bu manzaradan adeta �a�ki­


na, serseme donmii� gibi idi. Eski arkada�­
hk, dostluklarm1 yeni ba�tan yaratacak hali
yoktu.

3 1 8 TAGORE Pal Acrkan Tajlar


Nihayet giiliimsedi ve: "Kii�iik': dedi. "Kay­
natanm evine mi gidiyorsunt

Fakat Mini, �imdi kaynata kelimesinin


manasm1 anlam1� bulunuyordu ve art1k ona
eskisi gibi cevap veremezdi. Bu sual kar�1-
smda kizard1 ve gelin yiizii yere egik, onun
kar�1smda ses pkarmadan durdu.

Kabulivallah ile Mini'min ilk kar�1la�til<la­


r1 giinii hat1rlad1m ve kederlendim. Kiz1m
odadan pkmca, Rahmun derin derin i�ini
�ekti ve yere bagda� kurdu. Birden, bu ge­
�en uzun zaman i�inde, kendi kizmm da
biiyiimii� olacagi ve onunla yeniden arka­
da� olmak gerektigi aklma geldi. Muhak­
kak ki, onu eskisi gibi bulamayacakn. Oste­
lik arkada b1rakt1g1 bu sekiz y1l i�inde, ba�1-
na kimbilir neler gelmi� olabilirdi�

Diigun borulari otiiyor, 1hk sonbahar giine­


�i etrafim1zda hiizmeleniyordu. Fakat Rah­
mun Kalkiita'da kii�iik bir yolda oturmu�
ve Afganistan'm pplak daglanm seyreder
gibiydi.

Cebimden bir banknot pkard1m, ona ve-

Kabulivallah 319
rerek: "Haydi git Rahmun, oz yurduna, oz
kizma don ve onunla kavu�ma saadetiniz,
yavrumun talihini apk etsin!" dedim.

Rahmun'a bu hediyeyi yapmca, diiguniin


baz1 masraflarmdan kismam icap etti. Ni­
yet ettigim elektrigi de, askeri bandoyu
da getiremedim; evdeki kadmlarda da su­
rat bir kari� as1ld1. Fakat benim i1tin diigun
biisbiitiin revnakla�t161• Zira uzak bir iilke­
de, y1llard1r nam ve ni�am kaybolmu� olan
bir baba, yeniden biricik yavrusuna kavu�­
mu�tu.

SON

•• Revnak: Parlakhk, goz ahc1hk.

3 20 TAGORE P., Acikan Ta#ar


Bit Hiikiimdar :Vard1

iskambiller Krall1g1

Gorme}'.en Gozler

You might also like