You are on page 1of 13

“Erlik” İsimli Youtube Kanalında Hakkımda hazırlanan videoya cevap

 By Hilal Tarih in Makaleler

Abdullah Kalınsazlıoğlu Sakarya Üniversitesi Tarih Öğrencisi

Açıkçası videonun yayımlandığı ilk zamanda böyle seviyesizce hazırlanmış, ilmi bir cevap olamayan ve
argolu ifadelerden öteye geçmeyen bir video olması sebebi ile cevap vermek istememiştim. Lakin son
zamanlarda Almanya ve Türkiye’yi kıyasladığımız videomuz tekrardan çokça gündeme gelmesinden
dolayı bize de bu videonun linki üzerinden çokça soru geldi. En nihayetinde biz de kısa yoldan bir
cevap hazırlayalım istedik.

Şimdi hatalarının hangi birini düzelteceğimizi şaşırdığımız söz konusu videoya gelelim. Videonun ilk
başında “Devletler araba çıkartmaz. Özel şirketler araba çıkarır. ” diyor. Ve hemen peşi sıra Mercedes-
Benz, Porsche, BMW gibi araçların üretiminin özel şirketler tarafından temelinin atıldığını belirtiyor.
Açıkçası bunları dinlediğimde sadece tek bir soru sormak istedim. Türkiye İlk Yerli ve Milli Uçak
Fabrikasını Nuri Demirağ ile başlatıp, ilk uçaklarını[1] ürettiği zaman bizler “Türkiye uçak üretiyor. ”
deriz. Mesela bugünde Selçuk Bayraktar İHA ve SİHA üretimini gerçekleştirdiğinde “Türkiye İHA ve
SİHA üretti. ” diyoruz. Çünkü şirket veya şahıs fark etmeksizin bu insanlar bir milleti ve devleti temsil
ettiğinden dolayı üretilen şey ne ise onu söz konusu devlet üretti diyebiliriz. Burası zaten uzun uzadıya
durulması gerekilen bir mesele değildi.

Almanya ve Türkiye kıyaslaması yaptığımız videodan amaçladığımız sonuç bu değildi.

Almanya’nın Cihan Harbine bizimle beraber girdi lakin savaşın sonunda bizden daha kötü bir sonuç ile
ayrıldı. Bununla beraber onlar ikinci Cihan Harbine ’de girdi ve yine yenilgi ile ayrıldı. Neticesinde
devletin askeriye, maliye, tarım gibi hemen hemen bütün unsurları olumsuz manada bir kıyıma
uğramıştı. Lakin Bunca şeye rağmen Almanlar ülke içerisindeki milli birliğini muhafaza etmiş ve
sanayide yapılması planlanan hedeflerinde asla vazgeçmemişti. Fakat aynı durumu bizim içinde
söyleyebilir miyiz? Biz o yıllarda ne yaptık? Nelerle uğraştık? İşte tam olarak dikkat çekilmesi gereken
nokta burası.

Bunları söylediğimizde bizim karşımıza yaklaşık olarak 46 tane fabrika ismi zikredildi. Lakin bu
fabrikalarda neler üretildi? Bu fabrikalara ne oldu? Bunları hiç konuşmadılar. Keza aynı şekilde o
devrin diğer devletlerine ve Osmanlı’nın son dönemine nazaran kıyasladığımızda 46 fabrika sayısı ve
muteber sayabileceğimiz fabrika sayısı çok azdı. Kaldı ki muteber sayabileceğimiz burada iki isim
vardır. Birisi Nuri Demirağ diğeri Nuri Killigil’dir. Bi’ zatihi bu isimler Cumhuriyet devri sanayisi ve
gelişimi için çok önemlidir. Bu durumu Mustafa Kemal Atatürk de görmüş ve Nuri Demirağ’ı, Devlete
demir yolları noktasındaki katkılarından dolayı tebrik etmiştir. Fakat Atatürk’ten sonra mevzu bahis
kişiler Nuri Demirağ ve Nuri Killigil gibi isimlere aynı ihtimamı göstermiş miydi?

“Bu durum savunma sanayinde de baş göstermiş olup Osmanlı Devleti’nden kalan sanayi mirası ve
milli bir burjuvazi oluşturma çabaları ile beraber bu dönemde Şakir Zümre, Nuri Killigil ve Nuri
Demirağ gibi girişimciler ortaya çıkmıştır.”[2]

Evet, Cumhuriyet’in ilk yıllarında böyle isimler ciddi atılımlar yapmaya çalışmıştı. Lakin burada bunlar
konuşulur ve yazılırken neden şunlar sorulmuyor: “Nuri Demirağ’ın fabrikası sudan sebeplerle
kapatılırken neden kimse sesini çıkartmadı? Nuri Killigil’in Fabrikasını kim havaya uçurdu? Kim
patlattı? Cumhuriyet adına silah ve havacılık anlamında ciddi adımlar atılacakken bu insanların önüne
kim taş koydu?” Keza aynı engelleri Vecihi Hürkuş’a da koymuşlardı.

Vecihi; Çekoslovakya’dan 5 Mayıs 1931’de uçağıyla geri dönmüştü, ama sevinci fazla sürmeyecekti.
Çünkü her şey halloldu dediği zaman, görünmeyen bir el, yeni engeller üretmekte gecikmeyecekti.
Hürkuş; İlk uçağını imar ettiği tarihten itibaren devamlı engellendiği fikrindedir.[3] İşte burada aynı
soruyu Vecihi Hürkuş içinde sormak lazım değil mi? Cumhuriyetin ilk yıllarında Havacılık anlamında
makûs talihimizi değiştirebilecek Vecihi gibi isimlerin önüne kim taş koydu? O gizli eller kimdi?

Tam bu noktada bunları belirtince “Ama devlet yeni kurulmuştu. Hemen ne yapabilirdi ki?” diye
savunmaya geçiyorlar. Bir defa da bu cümle ile tabiri caizse gömleğin düğmesi yanlış ilikleniyor. Yani
bizatihi bu cümlenin kendisi yanlış oluyor. Ortada yeni kurulmuş bir devlet yok. Ortada sadece rejimi
değişmiş bir devlet var. Bunu Teşkilat-ı Esasi’nin ilk maddelerinde geçen ifadelerinden de
anlayabilirsiniz. Teşkilat-ı Esasi’ye bakıldığı zaman orada “Türkiye devletinin şekli hükümeti
Cumhuriyettir” ibaresi açıkça görülecektir.

Teşkilat-ı Esasi Kanunu


Hülasa devlet yeni kurulmadı sadece rejimi değişti. Devlet saltanat ve hilafet ile yönetilirken, hilafet
makamı ve saltanat kaldırılıp yerine cumhuriyet geldi. Keza Osmanlı’da ilk zamanlarında yeni
kurulmuş bir devlet değildi. Osmanlı Devleti de Selçuklu Devleti’nin bir devamıydı.

Böyle ifade edince “Ama üretmememizin sebebi Cumhuriyet değil, Osmanlı devletiydi.” diyorlar. Oysa
ekonomi üzerine uzmanlaşmış, Osmanlı İktisadi Tarihi ve Cumhuriyet Dönemi İktisadi Tarihi üzerine
çalışan Şevket Pamuk Bey de bu konuya kitabında geniş yer vermiş. Şevket Pamuk Bey: “ 18.yüzyıl
boyunca Osmanlı dış ticaretinin yaklaşık bir kat arttığına işaret ediyor. Buna karşılık, 1820’lerden
Birinci Dünya Savaşı’na kadar ki dönemde Osmanlı dış ticaretinin 10 kattan daha fazla arttığını
söyleyebiliriz. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı ekonomisinin toplam üretiminin yüzde 10’dan
fazlası ihraç edilmekteydi. Bu durumda 20. yüzyıl başlarındaki Osmanlı ekonomisinin Cumhuriyet
Türkiye’sinden daha yüksek oranlarda dünya ekonomisine açılmış olduğu söylenebilir.” şeklinde
belirtmektedir.[5]

Bununla beraber Osmanlı’nın sanayisi üzerine durulduğu zaman ciddi manada fabrikaların işlevselliği
karşısında çok şaşıracaksınız. Konu ile ilgili olarak Mete Cankaya Bey: “Avrupa’daki ilerlemenin
gerisinde kalmamak için atılan ilk adımlar arasında ki askeri mühendishaneler ve askeri amaca dönük
olarak kurulan sanayi tesisleri görülmektedir. 1773 yılında kurulan Mühendishane-i Bahr-i Hümayun
gemi yapımı ve denizcilik haritaları konusunda mühendis yetiştirmiştir. 1793 yılında ise topçu subayı
yetiştirmek için Mühendishane-i Berr-i Hümayun kurulmuştur.” ifadelerini kullanmaktadır.[6]

Benzer ifadeleri Fatih Damlıbağ Bey’de kullanmaktadır. Fatih Bey: “Sanayi Devrimi sonrası üretim
süreçlerinde yaşanan krizler neticesinde Osmanlı Devleti ekonomide rekabeti canlandırmak için bir
şeyleri değiştirmek gerektiğini anlamıştır. Ülke ekonomisi yeni şartlara uyum sağlamak zorundadır.
1840’lardan sonra bu amaç için uyguladığı politikalarda sadece mali değil, iktisadi faktörleri de
dikkate almaya başlamıştır. Üretim süreçlerinde ilerleme sağlayabilmek için devlet, sanayileşme
alanında öncülük etmiştir.” şeklinde belirtmektedir.[7]

Sanayi devrimi öncesi ve sonrasında çok sayıda fabrikaların açıldığını görmekteyiz.[8]

Yine demogojik iddialardan öteye geçmeyen hezeyanları “Erlik” isimli kişide tekrarlamıştır. Video
içerisinde “Senin dinci dedelerin eğitim ve bilime yüzyıllar boyunca engel olmuş. Bunlara haram
demiş” ifadesini kullanıyor. Bu ifadelere karşı söylenecek tek söz var.

Neye haram demiş?

Neye engel olmuş?

Buyur anlat bakalım diye soru sorarlar.

Verecekleri örnekler en fazla 2-3 tane.

Nedir bu örnekler:

Osmanlı’da matbaa meselesi ve Osmanlı’da silahların, topların kullanımı meselesi…

Bu meselelerde şeyhülislamlar bunlara “haram” demiş. Acaba gerçekte bu böyle mi?

Osmanlı devleti topa haram demişse senin Avrupa daha topu bilmezken 1389’da 1. Kosova Harbinde
kullandığın top ne o zaman! Çaldıran Savaşında Yavuz Sultan Selim Han’ın kullandığı toplar ve tüfekli
birlikler ne o zaman! Mohaç Savaşında kullanılan toplar ve tüfekler ne o zaman! Aynı şekilde
Gravürlere bakıldığı zaman İstanbul’un fethinde Fatih’in çizmiş olduğu Şahi Topları görülecektir. Yine
orada beraberinde tüfekli birlikler görülecektir. Keza Osmanlı, top döküm alanları olmayan bir devlet
olsaydı Fatih’in çizmiş olduğu Şahi Topları nasıl döktürülecekti? Bunları iddia edenler acaba
Osmanlı’da Tophane-i Amire diye bir bölüm olduğunu biliyor bu acaba?[9]

Bir diğer mesele ise Osmanlı Matbaaya “haram” demesi üzerine. Aynı soru burada da sorulmalı.
Acaba gerçekte böylemi?

Osmanlıda matbaa Lale Devrinden önce de vardı. Lakin sadece bunların idaresi Müslümanlara ait
değildi. Müslümanlar ilk matbaayı İbrahim Müteferrika aracılığı ile açmıştı. İşte tam bu noktada
dönemin şeyhülislamı nasıl bir fetva vermişti? Şeyhülislamdan gelen cevap şu şekildeydi: “En
doğrusunu Allah bilir! Eğer matbaa sanatından anlayan harf dökme ve yazı kopyaları çıkarma
marifetine sahip birisi, el yazmalarını harfi harfine yanlışsız basmaya talip olursa ve hele bu
teşebbüsün süratli imalat, çoğaltmada kolaylık ve herkesin satın alabileceği şekilde ucuzluk sağlama
gibi büyük faydaları olacaksa ve bu kopyaları düzeltmek üzere malumatlı kimseler
görevlendirilebilirse, bu işe talip olan kişinin o işi, çok güzel ve övülecek bir iş demektir. O kişi
desteklenmeye layıktır.” [10] Kaynaklarda geçen ifadelere göre “dinci” diye sınıflandırdıkları o
şeyhülislamı ve âlimler “haram” demekten ziyade, bizatihi matbaada basılan ilk kitaplardan sonra
Takriz yazdılar.

Bu zihniyet Osmanlı’nın gelişmelere mani olduğunu ve tamamı ile geri kaldığını savunmaktadır.
Halbuki Osmanlı her daim gelişmeleri takip etmeye çalışmıştır. Keza 18-19 ve 20. Yüzyıllarda biz
bunları çok net bir şekilde görmekteyiz. Batı’dan herhangi bir mesele üzerine o alanın uzmanı kim ise
o kişi getirilmiştir. Bunun sayısız misalleri vardır, Mesela: Hobart Paşa, Baron Dö Tott, Goltz Paşa,
Frederick William Taylor[11], Alman Piyade Muallimi, Kamphovener Paşa bunların en basit örnekleridir.
Misal olarak Baron Dö Tott ile Osmanlı devleti orduda düzenlemelere gitmişti. Yine Sultan
Abdülhamid Han, tıp alanında belirli aşamalar kat etmek için Louis Pasteur’e özel ekipler göndermişti.

Sadece gelişmeleri takip etmekle kalmamıştı. Bunun yanında Sultan Abdülaziz Han Döneminde
donanmada ve Silah konusunda da belirli aşamalar kat edilmiştir.[12] Yine Sultan 2. Abdülhamid
döneminde belirli projeler hazırlanmıştı. Bu konuda Fatih Tetik Bey kitabında:

“Sultan 2. Abdülhamid 1880’lerden itibaren devletin İçerisinde bulunduğu mali tabloyu dikkate alarak
küçük, modern, maliyeti ucuz ve esnek olarak kullanılmaya müsait bir donanma kurma arayışı içine
girdi. Yeni dönem donanma ağır ve hantal gemiler yerine torpidobot, torpido geçer, gambot ve
denizaltı türü gemilerden oluşturuldu. 2. Abdülhamid çok teknik noktalarda ciddi aşamalar kat
etmişti.” Şeklinde belirtmektedir.[13]

Bu mesele ile alakalı Engin Kırlı Bey: “Teknolojik yenilikleri takip etmek ve çağdaş gelişmelerin dışında
kalmak istemeyen Osmanlı Devlet adamları, Batı Avrupa’da geliştirilen bu yeni gemi inşa teknolojisini
Osmanlı mülkünde de tatbik etmek için 1846 yılında harekete geçtiler. Osmanlı Devleti’nde demir
zırhla kaplı olarak yapımı gerçekleştirilen ilk buharlı gemi olan Eser-i Cedid, İstanbul Baruthanesi
kompleksinde yer alan Küçük Demir Fabrikası’nda inşa edildi. İngiliz mühendis Edward Phillips
başkanlığında, yerli ve yabancı işçiler tarafından yapımı gerçekleştirilen gemi, 18 Kasım 1848
Cumartesi

günü, Sultan Abdülmecit ve devlet erkânının da hazır bulundukları

merasimle denize indirildi.” şeklinde ifadeler kullanmaktadır.[14]

Yine videoda bir başka meselede ise “Senin dedelerin, Anadolu’yu yüzyıllar boyunca geri bırakmış.
Her şeyi İstanbul’a merkezlemiş ” diye belirtmekte. Oysaki iktisat tarihi ve kaynaklar bu ifadeleri
tamamen yalanlamakta. Belirli meselelerde İstanbul’a yoğun ilgi gösterilmiş fakat bu İstanbul
dışındaki bölgelerin ihmal edildiği anlamına gelmez. Şimdi burada da şu soruyu sormak lazım:

Hangi konuda Anadolu’yu geri bırakmış?

İlim açısından mı?

Sanayi ve ekonomik açıdan mı?

Hangi açıdan?

Eğer sanayi ve ekonomik açıdan bu söylenecek ise tamamen yanlış olur. Çünkü Osmanlı ekonomisi
üzerine çok ciddi çalışmaları bulunan Mehmet Genç :

“Osmanlı ekonomisi 18. yüzyılın ilk yarısında hemen hemen bütün sektörlere şamil bir genişleme
içerisinde görünür. Büyük merkezlerde uzak pazarlar için üretim yapan Sınai imalat genişlemektedir.
İstanbul, Halep, Bursa, Tokat, Edirne, Selanik gibi merkezlerde mevcut artizanal endüstri imalatı
artmakta yeni faaliyet dalları ortaya çıkmaktadır” ifadelerini kullanmaktadır. Yine kendisi Sakız Adası,
Girit Adası, Limni Adası gibi yerlerde basmacılık ve dokuma işleri gibi nice faaliyetlerden teferruatlı bir
şekilde bahsetmektedir.[15] Yine acaba bu arkadaşın Osmanlı’da Zonguldak’taki Kömür Madenleri
hakkında yapılan faaliyetlerden haberi var mı acaba? Zonguldak gibi nice bölgelerde Osmanlı’nın
aktif şekilde fabrikalarda faaliyet gösterip oradan çıkan ürünlerden elde edilen kârdan haberi var mı
acaba? Sadece Zonguldak’taki bu kârı Donald Quataert detaylı şekilde anlatmaktadır.[16]

Yine Osmanlı’nın Savunma Sanayisi ve Ekonomi alanlarda İstanbul ve diğer bölgelerdeki faaliyetler
Akademik anlamda çok ciddi bir şekilde açıklanmıştır.[17]

Eğer ki ilmi olarak “Her şeyi İstanbul’a merkezlemiş ” diyorsa yine kaynaklar tabiri caizse yüzüne tokat
gibi çarpacaktır. Nitekim Taşköprülüzade Ahmed Efendi, Osmanlı’nın İlk Yarısına kadar yani Kanuni
dönemine kadar Osmanlı alimlerini birer birer kayıtlara düşmüştür. Bunlar detaylı şekilde
incelendiğinde görülecektir ki Osmanlı’da ulemanın ekserisin hem akli ilimler hem de nakli ilimler
alıyorlar.[18] Aynı zamanda ulemanın çoğu İstanbul dışında yer almaktaydı. Bilhassa Doğu’dan gelen
çok sayıda alim bulunmaktaydı.
Hazır buna değinmişken Osmanlı devleti medreselerinde hangi dersleri okutuyordu buna da kısaca
değinmek münasip olacaktır. 1913 yılı Osmanlı Ortaokul Karnesine baktığımızda hangi dersler vardı?
Bakıldığında; Türkçe Edebiyat, Ecnebi Lisanı, Malumat-ı Vataniye, Din Dersleri, Tarih, Coğrafya,
Hayvanat, Fizyoloji, Nebatat, Arziyat, Fizik, Kimya, Riyaziyat, Resim, Musiki, Terbiye-i Bedenîye, Ev
İdaresi, Çocuk Bakımı, Atölye, Laboratuvar vs. dersler görülecektir.

1913 yılı orta okul karnesi

Osmanlı medreselerde tahsil olunan bütün ilimler, “aklî” ve “naklî” olmak üzere iki gruba ayrılıyordu.
Osmanlı medreselerinde okunan ilimler farklı bir tasnifle “ulûm-ı âliye (‫ ”)آليه علوم‬ve “ulûm-ı ‘âliye (‫عاليه‬
‫ ”) علوم‬olarak da isimlendirilmişti. Sözgelimi İsmail H. Uzunçarşılı, genel olarak medreselerde okunan
ve okutulan kelâm, mantık, belâgat, lügat, nahiv, hendese, hesap, hey’et, felsefe, tarih ve coğrafya ile
ilgili dersleri “ulûm-ı âliye”; aralarında Kur’ân, hadis ve fıkıh konuları bulunan diğer dersleri de “ulûm-ı
‘âliye” (yüksek ilimler) olarak iki ana başlık altında değerlendirir.[20]

Bize cevap verdiğini zanneden bu şahıs acaba Osmanlı’nın ve Cumhuriyet’in İktisadi Tarihi üzerine tek
satır kitap okumuş mudur? Okusaydı en azından bazı meselelerde birleşirdik. Fakat bu zihniyet tarihte
1960-80’li yıllarda kaldığı için, bu mantık ile bir tarih anlatımı içerisine girdiği çokça aşikardır. Çünkü
Bizatihi Belgeler ve kaynaklar bu söylemlerin kendisini tamamı ile yalanlamaktadır.
Yine ‘Erlik’ isimli kişi video içerisinde “Senin dedelerin, benim dedelerimi engelledi.” ifadesini
kullanıyor. Şu soruyu sormadan duramazdım: “Senin deden kim?”

Senin deden; Abdülhamid Han’ın mücadele ettiği, Jön Türklerin önde gelen isimlerinden ve
“Avrupa’dan damızlık erkek getirelim de Türk ırkını ıslah edelim” diyen Abdullah Cevdet mi?

Senin deden; Osmanlı’nın nice imkanlarla Avrupa’nın bilimini ve tekniğini görüp milli üretimi artıralım
diye Avrupa’ya gönderdiği velakin geri geldiğinde milli ve manevi değerlerine savaş açıp, yaptığı
resimlerde mihraba Kur’an-ı Kerimleri yığıp üzerine yarı çıplak kadını oturtan Osman Hamdi Efendi
mi?

MİHRAPDAKİ KADIN

Senin Dedelerin; Nil ve Fırat Bölgesinde bir Siyonist İsrail Devleti kurma hayali ile kavrulan ve
Osmanlı’nın ise yıllarca mani olduğu Theodor Herzl mı? Ya da yıllarca bu gayeye hizmet edenler mi?

Veya Senin Dedelerin; İngilizlerin, Almanların, Mason Localarının, Yahudilerin yazdıkları oyuna
aktörlük yapıp kendi padişahı karşısında aslan kesilip gavura karşı kedi gibi olanlar mı? Yani senin
ataların 6 asırlık devletinin mezarını kazanlar mı?

Veya Senin Deden Rus Elçisinden medet uman Nedimof (Nedim) Paşa mı?

Ya da İngiliz elçisinin huzurunda kendi devletini gavura şikayet eden ve onlardan medet uman
Mustafa Reşit Paşa mı?

Daha sorayım mı?

Buyurun sizin dedeniz kimmiş öğreneli mi?

Eğer dedeleriniz bunlarsa, iyi ki engel olmuşlar…

OSMANLI’NIN SANAYİDE VE EĞİTİMDEKİ PROJELERİNİN BİR KISMI:


Osmanlı Devleti’nin de üzerinde çalışıp geliştirmiş olduğu Don-Volga Kanal Projesi, Süveyş Kanalı
Projesi, İstanbul’dan bir kanal açma projesi ve bunun yanında Abdülhamid Han’ın yapmış olduğu tüp
geçit, Boğaz köprüsü ve yeraltı projeleri gibi ciddi projeler vardı.

TÜP GEÇİT PROJESİ

Osmanlı Devleti’nin Kurmuş olduğu fabrikalar!

Osmanlı imalatı sahra topu

AĞIR SANAYİ

Demir Döküm Fabrikası (1850 de kapanmıştır) (Clark,1974;69) (Müller-Wiener, 1992; s.76-78)

Bakırköy Sanayi Kompleksi (Demir İmalathanesi ve Makine Atölyesi) (Müller-Wiener, 1992; s.77)
(Önsoy,

1988; s.52)
Yalıköşkü Makine Fabrikası (Tren Garının inşasından sonra, seksenli veya doksanlı yıllarda yıktırılmış
olmalıdır) (Müller-Wiener, 1992; s.79) A.MKT.MHM.169.35

Gemi Çapası Dökümhanesi

Tüfek Fabrikası (Müller-Wiener, 1992; s.69) Levent Çiftliği III. Selim Devri

Bakırköy Dökümhanesi Bakırköy Demir döküm ürünleri

Demir Döküm Fabrikası (1850 de kapanmıştır) (Clark,1974;69) (Müller-Wiener, 1992; s.76-78)


İstanbul Beşiktaş

Bakır Levha Fabrikası

Dolmabahçe Fişenk Fabrikası (Önsoy, 1988; s.55) Dolmabahçe 1837

Bağdat Dökümhanesi (Bozdemir,2010: s.254) Bağdat 1847 Demir döküm ürünleri

Zeytinburnu Sanayii Kompleksi (Demir aletler ve makine)

Yedikule Şimendifer Fabrikası

Cebehane-i Amire (Savaş Mühimmatı İmalatı) (Bozdemir,2010: s.376)İstanbul 1868 Kılıç, Zırh, Tüfek,
Kurşun

Pirinç Boru Fabrikası (İTO, 2012; s.176) İstanbul

Konya Güherçile Fabrikası (Bozdemir,2010: s.240) BEO.3999.299873 Konya 1896 Barut imali için
güherçile

Tophane Kundak Fabrikası (İTO, 2012; s.159) İstanbul

Tophane Torpido Fabrikası (İTO, 2012; s.155) İstanbul

Tophane Tekerlek Fabrikası (İTO, 2012; s.163) İstanbul

Zeytinburnu Mavzer ve Fişek Fabrikası (Bozdemir,2010: s.317)

Bahriye Makinaları Fabrikası Y.MTV.244.22 Gölcük Tersanesi (Bozdemir,2010: s.372) İzmit/Gölcük


1915 Gemi

Tophane-i Amire (1830’larda buhar kazanıyla modernleştirme) (Clark,1992; s.39) (Müller-Wıener,


1992; s.58) İ.MSM.24.617 İstanbul (İlk haliyle Beyoğlu-Galata Doğu
Kapısı)1453FatihDevri,1500’lerdeyenileme 430 (19. Yy başlarında Top dökümü…

Tersane-i Amire(Müller-Wiener’e göre 1513-14 yıllarında inşaatı başlamıştır) (1834’de ilk buhar
makinesi ilavesi) (Müller-Wiener, 1992; s.62) A.MKT.MVL.70.29 İstanbul, Kadırga, Haliç, Hasköy
Camialtı, Taşkızak Tersaneleri

KAĞIT,ÇİNİ VS. FABRİKALAR!


Porselen İmalathanesi (Genç,2010;259)Müller-Wiener, 1992; s.66)İstanbul 1718 Çini veporselen

Cam ve Porselen fabrikası (Müller-Wiener, 1992; s.71)İncirköyBeykozIII.SelimDevriCam veporselen

Çubuklu Billur Fabrikası (Önsoy, 1988;s.53)İstanbul 1840 Camürünler

80 Cam ve Billur Fabrikası (Clark,1974;s.69) İncirköy Fabrika-i Hümayunu(Bozdemir, 2011;


s.113)A.MKT.NZD.77.73İstanbulİncirköyBeykoz1844-1845-1846Porselenve cam

Beykoz Çini Fabrikası (Tabakoğlu,1998; s.226)İstanbul 1845-1848Çini/Porselen

Paşabahçe Cam Fabrikası (Müller-Wiener, 1992; s.81)Paşabahçe 1884 550(1904de)Cam

Yıldız Porselen Fabrikası, Yıldız Çini Fabrika-i Hümâyûnu (Müller-Wiener,1992;


s.83)İ.MF.20.12İstanbul 1891-1892Çini/Porsele

Kağıt imalathanesi(Önsoy, 1988; s.48)(Bizanstan kalma)Kağıthane

Yalova Kağıthanesi(Birkaç yıl içerisinde kapanmıştır)(Genç,2010; s.259) (Önsoy,


1988;s.48)YalovaHarklıdere,Çardaklımevkii1744-1745Kağıt

Matbaa (1827-28 de eskisarayataşınıp kısa süre sonra kapanmıştır,Müller-Wiener, 1992; s.70-


71)Üsküdar 1798

Kağıthane Kağıt Fabrikası (Müller-Wiener, 1992; s.70-71)Kağıthane III.SelimDevri

Beykoz Kağıthanesi(1830 ların başında elbise üretiminedönmüştür)(Genç, 2010; s.59)


(Clark,1992s;45) (Müller-Wiener, 1992; s.70-71) (Önsoy, 1988;
s.49)BEO.444.303252Beykoz/Hünkarİskelesi1802-1804Kağıt

İzmit Kağıt Fabrikası (Clark,1992;s.43)İzmit 1844-46Kağıt

Hamidiye Kağıt Fabrikası (Müller-Wiener, 1992; s.81)A.DVN.MKL.32.8İstanbul 1886 Kağıt

Hamidiye Kağıt Fabrikası(Bozdemir,2010:230)İstanbul 1912 Kağıt

İzmir Kağıt Fabrikası (Önsoy,1988; s.49)(1855 tarihinde kapanmıştır)A.MKT.UM.392.7İzmir 1846


Kağıt,

Darüttibaatifl-Amire (Matbaa-iAmire) (Bozdemir,2010: s.89)İstanbul 1729 KitapBasımı

Mühendishane Matbaası(Bozdemir,2010: s.91)İstanbul 1797 KitapBasımı

Üsküdar Matbaası (Darü’t-Tıbbaatü’l-Cedide)(Bozdemir,2010: s.91) İstanbul 1803 Kitap Basımı 96


Dersaadet Ticaret Odası Matbaası İstanbul 1887 Kitap

Yünlü Manifaktürü(Genç,2010;238)

(Makinelerle üretim yapan,birkaç yıl içerisinde kapanmıştır, Müller-Wiener, 1992; s.66)Selanik


sonraİstanbul1703-1709Yünlü vepamukludokuma

İpek İmalathanesi (Makinelerle üretimyapan, Müller-Wiener, 1992; s.66)İstanbul 18.yüzyılınilk 10yılı


Yelken Bezi Manifaktürü(Genç, 2010; s.248)İstanbul 1709 YelkenBezi

Kemha ve Diba İmalathanesi(Genç,2010;s.259)Kumaş Basmahanesi ve Boyahanesi Müller-Wiener,


1992; s.66)İstanbul 1720’ler Kemhave Diba,Kumaş5 3 adet Pamuklu Basma Manifaktürü(Genç,2010;
s.214)İstanbul 1717-1760arası

İpekli Manifaktürü(Genç,2010;244)İstanbul 1720 İpeklidokuma7 İpek FabrikasıMüller-Wiener, 1992;


s.69)Üsküdar III.SelimDevri1500 (çalışansayısısonralarıyenikıyafetyasasıyla300 e48 Mehmet.

Kaynakça

Afyoncu, Erhan. Sorularla Osmanlı İmparatorluğu. İstanbul: Yeditepe Yayınevi, 2012.

Armağan, Mustafa. Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı 1. İstanbul: Ufuk Kitap, 2006.

CANKAYA, METE. «Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Sanayi, Bilim ve Teknoloji Yayıncılığı Örneği: Fen ve
San’at Mecmuası.» Haziran 2018: dergipark.org.tr.

DAMLIBAĞ, Fatih. «OSMANLI DEVLETİ’NDE SANAYİ FİNANSMAN METODU OLARAK FABRİKA İMTİYAZ
SİSTEMİ.» İktisat Fakültesi Mecmuası, 2012: www.academia.edu.

Demirkazık, Hızır Türkkan. Vecihi Hürkuş’un Hayatı ve Havacılık Faaliyetleri. Yüksek Lisans Tezi,
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü: Basılmamış , 2017.

Dervişoğlu, Fatih M. Nuridemirağ Türkiye’nin Havacılık Efsanesi. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2019.

Efendi, Taşköprülüzade Ahmed. Eş-Şaka’iku’n- Nu’maniyye Fi Ulemai’d- Devleti’l- Osmaniyye. Çeviren


Muhammet Hekimoğlu. İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, 2019.

Ekinci, Ekrem Buğra. www.ekrembugraekinci.com. 22 Mayıs 2013.


https://www.ekrembugraekinci.com/article/?ID=452&kim-demi%C5%9F-osmanlilara-matbaa-ge
%C3%A7-geldi-diye-.

Genç, Mehmet. Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2019.

Hızlı, Mefail. «Osmanlı Medreselerinde Okutulan Dersler ve.» ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT
FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2008: 29.

İnalcık, Halil. Osmanlı İmparatorluğu Ekonomisi ve Sosyal Tarihi. 2 cilt. İstanbul: Eren yayınları, 2004.

KIRLI, Engin. Osmanlı Mülkünde İnşa Olunan İlk Zırhlı Vapur . OTAM (Osmanlı Araştırma ve Uygulama
Merkezi Dergisi), Güz 2019.

Kurt, Yasin Şehitoğlu – Enes. Türkiye Savunma Sanayii Tarihi (1834-2020) Dönemler ve
Aktörler. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2021.

OTAM. «19. Yüzyıl Osmanlı Sanayileşme Sürecinde Kurulan Devlet Fabrikaları, Bir Envanter
Çalışması.» Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi , Eylül Güz 2016 : Ankara
Üniversitesi.
Pamuk, Şevket. Osmanlıdan Cumhuriyete Küreselleşme, İktisat Politikaları ve Büyüme. İstanbul:
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2021.

Quataert, Donald. Osmanlı Devleti’nde Avrupa İktisadi Yayılımı ve Direnişi 1881-1908. İstanbul:
İletişim Yayınları, 2017.

Soyluer, Serdal. «Osmanlı Sanayisi Hizmetinde Kırk Yıl: İngiliz Mühendis Frederick William Taylor’un
Hayat Hikâyesi (1807-1875).» 04 Mayıs 2020 : dergipark.org.tr.

Şimşirgil, Ahmet. Kayı 7 Kutsal İttifaka Karşı. İstanbul: Timaş Yayınları, 2015.

Tetik, Fatih. Sultanın Silahları ‘. Abdülhamid Dönemi Savunma Sanayii ve Silah Teknolojisi. İstanbul:
Dergah Yayınları, 2018.

TUNÇ, ŞAFAK. Tophane- i Amire ve Osmanlı Devletinde Top Döküm Faaliyetleri. Makale, Academia,
2014.
[1]
Geniş bilgi için bkz. Dervişoğlu, Fatih M; Nuri Demirağ Türkiye’nin Havacılık Efsanesi, s. 90-104.
[2]
Kurt, Yasin Şehitoğlu – Enes. Türkiye Savunma Sanayii Tarihi (1834-2020) Dönemler ve Aktörler,
S.51.
[3]
Fatih M; Nuri Demirağ Türkiye’nin Havacılık Efsanesi, S.46-49.

Bununla alakalı Geniş bilgi için bkz.; Demirkazık, Hızır Türkkan. Vecihi Hürkuş’un Hayatı ve Havacılık
Faaliyetleri, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü:
Basılmamış, 2017.
[5]
Pamuk, Şevket. Osmanlıdan Cumhuriyete Küreselleşme, İktisat Politikaları ve Büyüme, S.20.
[6]
Geniş bilgi için bkz.; CANKAYA, METE. «Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Sanayi, Bilim ve Teknoloji
Yayıncılığı Örneği: Fen ve San’at Mecmuası.» Haziran 2018: dergipark.org.tr.
[7]
DAMLIBAĞ, Fatih. «OSMANLI DEVLETİ’NDE SANAYİ FİNANSMAN METODU OLARAK FABRİKA
İMTİYAZ SİSTEMİ.» İktisat Fakültesi Mecmuası, 2012: www.academia.edu
[8]
Geniş bilgi için bkz.; OTAM. «19. Yüzyıl Osmanlı Sanayileşme Sürecinde Kurulan Devlet Fabrikaları,
Bir Envanter Çalışması.» Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi , Eylül Güz 2016 :
Ankara Üniversitesi.; CANKAYA, a.g.e., S. 7-34; İnalcık, Halil. Osmanlı İmparatorluğu Ekonomisi ve
Sosyal Tarihi. 2 cilt. İstanbul: Eren yayınları, 2004.
[9]
Osmanlı’da Tophane-i Amire Bölümü ile alaklı Geniş bilgi için bkz. Tetik, Fatih. Sultanın Silahları ‘.
Abdülhamid Dönemi Savunma Sanayii ve Silah Teknolojisi, S.127-142. ; TUNÇ, ŞAFAK. Tophane- i
Amire ve Osmanlı Devletinde Top Döküm Faaliyetleri. Makale, Academia, 2014.
[10]
Şimşirgil, Ahmet. Kayı 7 Kutsal İttifaka Karşı, S.189-192.;

Afyoncu, Erhan. Sorularla Osmanlı İmparatorluğu, İlk Türk Matbaası Maddesi.;


Ekinci, Ekrem Buğra. www.ekrembugraekinci.com. 22 Mayıs 2013.
https://www.ekrembugraekinci.com/article/?ID=452&kim-demi%C5%9F-osmanlilara-matbaa-ge
%C3%A7-geldi-diye-.
[11]
Soyluer, Serdal. «Osmanlı Sanayisi Hizmetinde Kırk Yıl: İngiliz Mühendis Frederick William
Taylor’un Hayat Hikâyesi (1807-1875).» 04 Mayıs 2020 : dergipark.org.tr.
[12]
Sultan Abdülaziz döneminde bir rivayete göre devletin donanması dünya sıralamasında 3, başka
bir rivayete göre 2. Sırada yer almaktaydı. Yine onun döneminde Geliştirilmiş ve Gazi Osman Paşa’nın
Plevne Müdafasında çokça önem arz eden “Martin Tüfekler” yapılmıştı.
[13]
Tetik, Fatih. Sultanın Silahları ‘. Abdülhamid Dönemi Savunma Sanayii ve Silah Teknolojisi, S.78.;
Denizaltı meselesi üzerine Geniş bilgi için bkz. Armağan, Mustafa. Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı 1,
S.261.
[14]
KIRLI, Engin. Osmanlı Mülkünde İnşa Olunan İlk Zırhlı Vapur . OTAM (Osmanlı Araştırma ve
Uygulama Merkezi Dergisi), S. 231-260.
[15]
Genç, Mehmet. Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, S. 203-222.
[16]
Quataert, Donald. Osmanlı Devleti’nde Avrupa İktisadi Yayılımı ve Direnişi 1881-1908, S.77-98.
[17]
İlgili makaleler;
[18]
Geniş bilgi için bkz. ; Efendi, Taşköprülüzade Ahmed. Eş-Şaka’iku’n- Nu’maniyye Fi Ulemai’d-
Devleti’l- Osmaniyye. Çeviren Muhammet Hekimoğlu. İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı, 2019.
[20]
Hızlı, Mefail. «Osmanlı Medreselerinde Okutulan Dersler ve.» ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT
FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2008: 29.

You might also like