You are on page 1of 2

Kılıçdaroğlu’nun Liderlik Psikolojisi

Ulaş Başar Gezgin, ulasbasar@gmail.com

Liderlikte psikolojinin ne yararı olabilir? Bir kere, psikoloji, farklı koşullarda farklı liderlik
türlerinin gerekli olduğunu söyler. Kılıçdaroğlu’nun 1. tur liderliğiyle 2. tur liderliği arasında
farklar olmalıdır. Koşullar değişti, milliyetçi oyların önemi ortaya çıktı, Sinan Oğan etmeni
söz konusu, HÜDA-PAR meclise girdi.

Psikoloji der ki, liderlik, 3 kitleye hitap etme becerisi gerektirir: Kendi parti içine, parti
dışındaki izleyicilerine/seçmenlerine ve potansiyel izleyicilere/seçmenlere. Bu 3 kitleyi
başarılı bir biçimde sarmalayabilen lider kazanır. Kılıçdaroğlu, ilk ikide başarılı; ancak
potansiyel seçmene ulaşabileceği kanallar ortaya çıkarılması gerekiyor. Yandaşlar, yandaş
kanalları; muhalifler, muhalif kanalları izliyor; böylece iki kesimin birbirine değme noktaları
çok kısıtlı oluyor. Kılıçdaroğlu’nun videosu, kısıtlı kesimlerce izleniyor. Örneğin, deprem
bölgelerinde bedava ev vaat eden Kılıçdaroğlu’nu Cumhur seçmenleri duymadı. Duysalardı,
belki kararları değişirdi.

Psikoloji, beden dilinin liderlikteki önemine dikkat çeker. Bu açıdan Kılıçdaroğlu başarılı
sayılabilir. Millet İttifakı’nın kalp işaretleri, beden dillerinin uyuşmasını sağladı. Yerinde bir
çabaydı.

Psikoloji, liderin izleyicilerin/seçmenlerin hayatında yer etmelerinin önemine dikkat çeker.


Kılıçdaroğlu, kimilerince Gandhi, kimilerince dede, kimilerince piro olarak insanların
hayatlarında yer etti. Sana Söz ve Haydi kampanyaları, değişik kesimlerden yüzlere yer
vermesiyle etkili oldu.

Psikoloji, liderlerin izleyicilerine/seçmenlerine benzediği oranda başarılı olduğunu söyler.


Kılıçdaroğlu için bu, zor bir konum; çünkü birbirine az benzeyen değişik kesimlerden oy
almak durumunda. Yeri geldi, Alevi, yeri geldi, ülkücü oldu; soldan ve sağdan bu nedenle
eleştiriler aldı. Ancak, neyse o oldu. Adalet talebi, her kesimi kapsadı.

Kılıçdaroğlu, masaya yumruğu vurana kadar, yumuşak bir liderlik sergiledi. 2. turda ise, daha
sert, “tehlikenin farkında mısınız?” diye kitleleri korkutan bir noktada olmalı. Kutuplaştırıcı
olmayıp birleştirici olmaya devam etmeli; ancak umudun tek başına kazanmak için yeterli
olmadığını görüyoruz.

John Quincy Adams ‘İktidar Paradoksu’ kitabında der ki, “eylemleriniz başkalarına daha fazla
düş görmeleri, daha fazla öğrenmeleri, daha fazla eyleme geçmeleri ve daha fazla
dönüşmeleri yönünde esin veriyorsa, siz bir lidersiniz demektir.”

Kılıçdaroğlu liderliğiyle bunu başardı. Gerçek bir lider; ancak karşı kesimin seçmenlerine bir
biçimde ulaşabiliyor olması gerekiyor. AKP-MHP bloğunda herkes kemik seçmen değil;
kopabilecek seçmenler var. Bunlar hedeflenmeli.

Warren Bennis der ki, “yeni bir lider, düşsüz, ruhsuz, vizyonsuz kalmış bir örgütü
değiştirebiliyor olmalıdır … birinin uyandırma servisi olarak çalışması gerekir.”
Kılıçdaroğlu’nun son seçim kampanyasından önce, parti yerinde sayıyordu. Fakat bu seçimde,
Kılıçdaroğlu, % 45’i gördü. Bu, başarıdır. Sorun, toplumun fazlasıyla kutuplaşması. Karşı
kampın insanlarıyla bağımız kopuk. Dolayısıyla, onları kazanma şansımız olamadı.

Bir tipolojiye göre, lideri 5 öğe belirler:


- Kişi/Kim: Liderin kim olduğu, diğer bir deyişle liderin özellikleri.
- Sonuç/Ne: Liderin neleri başardığı
- Konum/Nerede: Liderin bulunduğu yer
- Süreç/Nasıl: Liderlerin işleri nasıl çözdüğü
- Amaç/Neden: Liderlerin neden belli bir biçimde davrandığı (Friedland, 2014).

Bu açıdan bakıldığında, Kılıçdaroğlu’nda liderlik özellikleri var. Daha önceden büyükşehirleri


partisine kazandırmak gibi bir başarısı vardı; bunu 1. turda % 45 alarak taçlandırdı.
Bulunduğu konum ne yazık ki önemli: Türkiye’de siyaset yapmak, zor ve kirli bir iş.
Sorunları nasıl çözdüğüyle ilgili çok da bilgi alamadık. CHP’nin iç işleyişine dair bilgilerimiz
kısıtlı. Kılıçdaroğlu’nun neden belli bir biçimde davrandığı da net: İktidar olmak…

Karşı tarafın tersine, Kılıçdaroğlu’nun fanatik hayranları bulunmuyor. Millet seçmeni, daha
akıllı-mantıklı görülüyor. Oysa, belki daha fazla duygu siyaseti yapmak gerekiyor.
Kılıçdaroğlu, yeni kazanımlar için terör ve sığınmacılar konusunda daha net olmalı ve bunu
ırkçılık yapmadan yapmalı, çünkü bu kez Yeşil Sol’dan fireler verilebilir. Kılıçdaroğlu’nun
denklemi gerçekten zor. Bu kadar değişik kesimden oy almak hiç kolay değil.

Peki Kılıçdaroğlu’nun 2. turu alması durumunda ne olur? AKP, bu durumda traji-komik bir
duruma düşecek. Nedeni şu: Başkanlık sistemini Meclis’i es geçmek için getirdiler. Ama
Kılıçdaroğlu’nun kazandığı durumda, Meclis’te çoğunluk AKP-MHP bloğu olacak; fakat
başkanlık Kılıçdaroğlu’nda olacak. Parlamenter sisteme geçiş gecikecek. AKP’nin getirdiği
başkanlık sistemiyle Kılıçdaroğlu, KHK’larla kendisine ne uygun gelirse ona göre karar
verecek. Buna karşı AKP-MHP bloğu, “demokrasi gasp ediliyor” diye propaganda yapacak.
Oysa bu sistemi kendileri getirmişti…

Kaynakça

Friedland, B. (2014). Agency, practices of leadership, and the roles of computational objects.
Conference: OAP2014: 4th Organizations, Artifacts and Practices (OAP) Workshop
https://www.researchgate.net/publication/
262729343_Agency_practices_of_leadership_and_the_roles_of_computational_objects

You might also like