You are on page 1of 2

Makinelerin Sihiri

İnsan dünyaya geldi, peki nasıl geldi? Bazı inanışlara göre insan ademden
geldi, bazılarına göre ise insan hücreden evrildi. Peki biz gerçekten nasıl
geldik? Sanırım bunu şuan bilmek çok zor çünkü günümüzün teknolojisi
yetersiz kalıyor. Bilim camiasi evrimi kabul ediyor bu yüzden evrim teorisi
en mantıklı cevaplardan birisi.

Benim fikrime göre insan bu dünyayı değiştirmek için vardır. Doğa


milyonlarca yıldır kendini kendini tekrar etmekte. otomatik, bilinçsiz bir
ilerlemedeydi. Ama insanlar geldiğinde doğa çok şaşırmış olmalı çünkü
insanoğlu doğayı değiştirebilme gücüne sahip. Öyle ki bir iklimi yok edip, bir
ekosistemi değiştirebiliriz. Ama şöyle bir şey var ki doğa asla kaybetmez.
Doğa isterse bir göktaşıyla kazanma gücüne sahip. Doğaya karşı gelmek
insanoğlu için hayırlı değildir çünkü biz doğayı, doğa da bizi etkilemektedir.
Öyle ki bir aslan gördüğünde savaş ya da kaç tepkisi gösteren atalarımız
sayesinde kendimizi günümüz tehditlerine karşı koruyabiliriz. Atalarımız
sayesinde kendimizi koruyabiliriz ama bu o kadar kısıtlıdır ki. Biz insanoğlu
kırılgan ve güçsüz yaratıklarız. En ufak bir keskin alet veya beynimize
gelen en ufak tehdit bizim ölümümüze neden olur. Ayrıca biz problemlere
yaratıcı çözümler üretebilen zeki canlılarız. Bu tehdit ve ölümleri
engelleyebilmek için teknolojilerimiz mevcut. İnsan var olduğundan bu yana
kendini geliştirdi; tarlaları sürmek için tekerlek icat etti, hayvanları öldürmek
için mızrak icat etti. Bütün bunları icat ettikçe insan kendini güçlü zannetti
ama maalesef bu insan formumuzun yaratıcılığı ve gücü sınırlıdır. Eninde
sonunda aşık olur, kendi türüyle savaşır, zihnine hakim olamaz, kısa
ömründe zamanını boşa harcar, zamanı geri almak ister ve elbet ölür. Bu
yüzden insan formu zayıftır.

Makineler doğa gibidir. Ölümsüzdür ve otomatiktir. Zamanını boşa harcama


gibi lüksü yoktur. Tek kelimeyle muhteşem ve ahenk doludur. Bir insanın bir
makineyle birleştiğini düşünün. İşte bu evrendeki en güçlü varlık olur.
İnsanoğlunun zekası ve yaratıcılığı ile bir makinenin ölümsüzlüğü,
duygusuzluğu, sınırsız geliştirilebilir gücü kuvveti bir olursa durdurulamaz
olur. Bu varlığa metal omurgalı diyelim. Şimdi bir metal omurgalı
olduğunuzu hayal edin. Tebrikler artık ölümsüzsünüz. Deriniz ve
kemikleriniz güneşin sıcaklığına ve bir meteor ağırlığına dayanıklı yapılmış
durumda. Artık 8 saat uyumanıza, toplam 2 saat yemek yemenize, sevgi,
üzüntü ya da öfke gibi beyninizi meşgul eden duygulardan ve
hormonlardan kurtuldunuz. Artık insanoğlunun hayal bile edemeyeceği
yüzeylere gidebilirsiniz. Mariana çukurunun dibine gidebilir, güneş
sistemimizin jüpiter gibi gezegenlerini gezebilirsiniz. Eğer şu anki dünyadan
memnun değilseniz evrenin diğer ucuna uçup makul bir teleskop icat edip
dünyadaki dinazorları izleyebilirsiniz. Bu sınırsız ömrünüzde sayısız icat
yapıp, bilimin karanlık ve keşfedilmemiş yerlerini aydınlatabilirsiniz. İşte bu
yüzden eğer bir insanla makineyi birleştirebilme imkanımız olsaydı
muhteşem bir varlık olurdu. Unutmayın yeterince gelişmiş bir teknoloji
sihirden farksızdır.

-Efe Bayram

You might also like