You are on page 1of 20

( https://t.

me/tarihogretmeni )
Telegram kanalımızın linkidir
DAVETLİSİNİZ

II. ÜNİTE
TÜRKLERDE TOPLUM

HAZIRLAYAN
HAMZA OLUÇ
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

II. ÜNİTE
TÜRKLERDE TOPLUM

A. İLK TÜRK DEVLERİNDE TOPLUM gösterirse yönetenler sınıfında kendine yer


İlk Türk Devletlerinde Toplumsal Yapının bulabilir.
Özellikleri  Toplum Beyler tarafından yönetilmektedir. Beyler
yönetme işini makam ve mevki kazanmak için
 Türklerin yaşadığı Orta Asya toprakları sert karasal yapmadıkları için halkın huzur ve refahını sağlama
iklim tipine sahip olmasından kaynaklı olarak adaletle yönetmeye çalışacaklardır. Bu da halk ile
yaşamak açısından oldukça elverişsiz bir yerdi. Bu yönetenler arasındaki ilişkilerin sağlıklı yürümesini
nedenle Türkler burada “Konargöçer” bir yaşam sağlayacak ve halkın devlete olan bağlılığını her
tarzı sürmek zorunda kalacaklardır. Bu yaşam tarzı daim diri tutacaktır.
doğal olarak Türklerin yaşayışına, inancına, örf  Konargöçerlik yaşamdan kaynaklı olarak Türkler
adetlerine, kısacası maddi manevi tüm hayatlarına zor şartlar altında yaşamakta idi. Bunun üstesinden
etki edecektir. gelebilmek için yardımlaşmaya ve dayanışmaya çok
 Eski Türk topluluklarının göçebelikleri, amaçsız, önem vermişlerdir. Bu duygular halkın daime birlik
gezgincilik arzusundan değil, sürülerine daima taze ve beraberlik içinde hareket etmesini sağlamıştır.
ot ve su bulmak içindi. Hayatları kışlak ve yaylak Toplumda yoksulluk çeken çaresiz kalan insan
arasında düzenli gidip gelme şeklindeydi. hemen hemen hiç yoktur.
 İlk Türk devletlerinde sınıf ayrımı yoktur. Halk  Türklerin birlik, beraberlik ve yardımlaşmasında
yönetenler ve yönetilenler olmak üzere 2 kısma bayramlarda önemli bir rol oynamaktadır. İlk defa
ayrılmaktadır. bu konuya Kaşgarlı Mahmud değinmiştir. Eseri
 Yazısız hukuk kuralları olarak nitelendirilen ve Türk Divan-ı Lügat’it Türk eserinde “Yengi Kün” ismi ile
toplumsal yaşayışını düzenleyen kurallar (töre), geçen “Bedhren (bayram)” Türk halkı tarafından
toplumda hâkim ve geçerli olan tek değerdi. Nevruz, Nevruzi Sultani veya Bahar Bayramı gibi
 Yöneticiler ile yönetilenler arasında karşılıklı görev isimlerle anılmıştır.
ve sorumlulukların yer aldığı “tüz” adı verilen yazılı  Türk devletlerinde kağanın bulunduğu yerde veya
olmayan bir anlaşma mevcuttur. sarayında kurultayda ve ziyafetlerde her boyun
 Türklerde liyakatli, zeki, dürüst ve çalışkan olan oturacağı yer belliydi ve buna “orun” denirdi.
herkes için yükselme yolu açıktır. Yani yönetilenler Kesilen hayvanın etinden alacakları paya “ülüş”
sınıfından olan biri gerekli eğitimi ve başarıyı denmiştir.

1
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

Hun, Kök Türk ve Uygurlarda Toplumsal Yapı Kağan’ın Çin’den (698) otuz bin ölçek tohumluk darı
istemesi bunun kanıtı olarak gösterilebilir.
Hunlarda Toplumsal Yapı
Uygurlarda Toplumsal Yapı
→ Hunlarda halk arasında büyük bir tabakalaşma
yoktur. ➢ Uygur toplumu, Kök Türklerin devamı olarak kabul
→ Ailelerin birleşmesiyle kan bağına dayalı olarak edilir. Ancak Kök Türklerden farklı olarak Mani
siyasal ve sosyal bir birlik olan boy meydana gelirdi. dinini seçmişlerdir.
→ Hun halkı töreye göre yaşardı. ➢ Ancak Uygurlar “Mani” dininin etkisine rağmen eski
→ Ordu-millet anlayışı gereği her Hun bir askerdir. Bu âdet ve törelerini bütün canlılığıyla korumuşlardır.
nedenle savaş zamanlarında halk sava katılı barış ➢ Uygurların büyük bir bölümü yerleşik hayata
zamanlarında ise normal hayatlarına devam geçmiş, halkın bir kısmı ise konargöçer hayatı
ederlerdi. tercih ederek at, koyun, sığır ve deve yetiştiriciliği
→ Hunlar genel olarak hayvancılıkla uğraştıkları için yapmaya devam etmiştir.
sürülerini belirlenmiş bölgelerdeki su kenarları ve ➢ Mani dininin inancında et yemek yasak olmasına
otlaklarda otlatırlardı. rağmen Uygur halkı bu yasağa pek uymamıştır. Çinli
elçi, Uygurları ziyaret ettiği zaman Uygurlar ile ilgili
→ Hunlar, av hayvanları ve evcil hayvanların etlerini
şu tespitte bulunmuştur. “Zenginler at eti, fakirler
yer, derilerinden de giysi yapıp giyerlerdi.
ise koyun eti ile ördek eti yiyorlardı.” Çinli elçinin
→ Günlük hayatta kullandıkları eşyaları da süslemeye
bu sözleri, Uygur halkının eski alışkanlıklarını devam
özen gösterirlerdi.
ettirdiğini göstermektedir.
→ Yaşamlarında büyük bir önemi olanı atları
➢ Uygurlar yerleşik hayata geçen ilk Türk
yetiştirme konusunda büyük özen gösterir ve at
topluluğudur.
yarışları düzenlerlerdi. Yarışlarda birinci olan atın
➢ Yerleşik hayata geçen Uygurlar, Türk tarihinde ilk
sahibi toplum içinde büyük saygı görürdü.
defa Beşbalık, Turfan, Balasagun adı verilen
→ Hun kağanı halkın huzur ve refahını her zaman
şehirler inşa etmişlerdir.
gözetir, halk için toylar düzenler, halk arasında birlik
➢ Uygur halkı önceki Türk halklarından farklı olarak
ve beraberliği sağlamaya çalışırdı.
yerleşik hayata geçince tarıma büyük önem
→ Hunlar, hâkim oldukları bölgelerdeki halk için; “Hun
vermişler ve bu konuda çok büyük ilerleme
oldu.” sözünü kullanarak halk arasında ayrım kaydetmişlerdir.
yapmazlardı. Hunlarda halk arasında ayrım ➢ Yerleşik hayatla birlikte bir arada yaşamaya
yapılmadığı, Mete Han’ın Çin imparatoruna yazdığı başlayan Uygurlar, sosyal dayanışmaya önem
bir mektuptan da anlaşılmaktadır. Bu mektupta
vermişler, birbirlerine yardımcı olmuşlar ve bu
Mete Han (MÖ 176); “Eli yay tutabilen kavimlerin
amaçla vakıflar bile kurmuşlardır.
hepsi Hun oldu. Hepsi bir aile gibi birleştiler.” diye
yazmıştır. Nevruz Bayramı
Kök Türklerde Toplumsal Yapı ▪ Bu bayram yazılı olarak ilk kez II. Yüzyılda Pers,
kaynaklarında geçmektedir. İran takvimine göre
 Halk arasında sınıf ayrımı yoktur. Yani Kök
yılın ilk günüdür. Günümüzde İran’da şenlik olarak,
Türklerde kün (halk) özel mülkiyete sahip olabilir,
Orta Asya Türk topluluklarında ise baharın gelişi
ekonomik açıdan hür bir yaşam sürerdi.
olarak kutlanmaktadır.
 Kök Türklerde de aynı şekilde ordu millet anlayışı
▪ Nevruz, Orta Asya ve Türkiye’de 21 Mart günü
devam etmiş ve eli silah tutan herkes asker
kutlanır. O güne mahsus sümelek denilen
sayılmıştır.
buğdaydan yapılan tatlı halka ikram edilir.
 Kök Türklerin hayatlarında da atın büyük bir önemi
▪ Türk takvimine göre Nevruz yılbaşıdır ve o gün gece-
vardır ve at yetiştiriciliğine büyük önem verilirdi.
gündüz eşittir (ekinoks).
 Kök Türkler töreye uygun yaşarlardı. Bu konuda
▪ Nevruz, Selçuklu ve Osmanlı Dönemi’nde de
Orhun Yazıtları’nda geçen; “Ey Türk bodunu,
kutlanmıştır. Hatta Osmanlı Dönemi’nde o güne
devletini ve töreni kim bozabilir?” sözü, Kök
mahsus Nevruziye adlı macun yapılmış ve halka
Türklerin töreye verdiği önemi ifade eder.
dağıtılmıştır. Bu gelenek Manisa’da Mesir macunu
 Törenin öneminden Orhun Yazıtları’nda sıkça
geleneği olarak günümüze kadar devam etmiştir.
bahsedilmektedir. Bu yazıtlarda kağan, halkın refah
ve huzuru için yaptıklarını şöyle anlatıyor. “Çıplak
milleti elbiseli kıldım. Yoksul milleti zengin (bay)
kıldım. Az milleti çok kıldım.”.
 Köktürkler ekonomik faaliyet olarak hayvancılığın
yanında tarım ile de ilgilenmişlerdir. Kapgan

2
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

İlk Türk Devletlerinde Din ❖ Türklerde ahiret inancı vardı ve ölen kişi iyi biriyse
Uçmağ’a (cennet) gittiğine, kötü biriyse Tamuğ’a
(cehennem) gittiğine inanılırdı. Türklerde cenaze
törenlerine “yuğ” denilirdi.

Şamanizm

➢ Bir dinden ziyade sihir ve büyü olarak göze


çarpmaktadır.
➢ Şamanizm, din olarak görülmemektedir.
➢ Şaman veya kamlar ölü, şeytan, cin ve perilerle
temas kuran, korku ve saygı uyandıran insanlardı.
➢ Şamanizm’de şifa vericilik esastır.

b) Tabiat Kuvvetlerine İnanma


 Türkler; dağ, tepe, akarsu, ay ve yıldız gibi tabiat
Türklerin yaşadığı coğrafya ve o bölgenin varlıklarının kutsal olduğuna inanıyorlardı. Bu
özelliklerinden kaynaklanan ağır hayat şartları, varlıklarda bir nevi gizli güç bulunduğunu
Türklerin inançlarının şekillenmesinde de etkili düşünüyorlardı.
olmuştur.  Bu inanışta iyilik ve kötülük seven ruhlar vardı.
❖ Yağmur, kar, fırtına ve şimşek gibi doğa olayları, Kutsal kabul edilen bu ruhlara iduk yer-su (kutsal
Türkleri ister istemez hayatlarını etkileyen kudretin yer su) adı verilirken, Umay adı verilen tanrıçaların
kaynağına yöneltmiştir. varlığına inanıyorlardı.
❖ Gökyüzünün hayatlarında belirleyici bir rol  Türklerde bir de “Yada Taşı” vardı, bu taş rüzgâr
oynadığını fark eden Türkler, Gök Tanrı inancına estiriyor veya yağmur yağdırıyordu. Bu taşta
yönelmiş, bu inançta hem maddi bir gökyüzünden kutsaldı.
hem de yüce bir yaratıcının varlığından söz  Türkler kutsal kabul ettikleri bu ruhlara ilkbahar ve
etmişlerdir. sonbahar olmak üzere yılda iki kez kurban
❖ Türklerde ilk zamanlarda bile tek Tanrı inancı hâkim kesiyorlardı.
olmuştur.
c) Atalar Kültürü
❖ Türkler Tanrı’yı eşi benzeri olmayan ve insanlara
hükmeden yüce bir varlık olarak görmüşlerdir.  Türkler ölen kişiler veya ataları için kurban
Çünkü Türkler için Tanrı, aynı zamanda siyasi kesiyorlardı.
iktidarın da meşrutiyet kaynağıydı (Kut Anlayışı).  İnanışa göre atalarının ruhları onları her türlü
❖ Gök Tanrı inancında din adamları diye ayrı bir sınıf kötülükten koruyordu. Buna bir vefa borcu olarak o
yoktu. Yalnız mistik güçlerinin olduğuna inanılan ve kutsal ruhlar için kurban kesiyorlardı.
adına “kam” denilen bilge insanlar vardı.  Atalarının mezarları kutsaldı ve bu mezarlara saldırı
❖ Türkler, toplumdaki bazı tabiat olaylarına ve savaş sebebi sayılıyordu. Örneğin Attila’nın Bizans’a
varlıklara birtakım kutsallıklar yüklemişlerdir. karşı yaptığı I. Balkan Seferi’nin nedeni Hun
Güneş, Ay, yıldız, ırmak, dağ, büyük kaya, orman mezarlarına karşı yapılan saldırıdır.
(Ötüken Ormanı), ateş, yer, su ve yıldırım gibi canlı
ve cansız varlıkların birer ruh taşıdığına inanmışlar
ve devlet reislerinin başkanlığında belirli günlerde
dinî törenler yapmışlar), bu törenlerde Gök Tanrı’ya
ve atalarının ruhlarına kurbanlar adamışlardır.
❖ İlk Türk toplumunda can ve ruh kavramı “tin”
sözüyle ifade edilmiştir.

3
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

d) Gök Tanrı İnancı babası çeyiz yaptığı için sonradan baba malından
hak verilmezdi.
→ Evliliğin hukuki bir boyut kazanması için nikâhta
yapılırdı.
→ Her çadır bir aile kabul edilir. Bu çadırlara “yurt”
veya “karegü” denilirdi.
→ Eski Türklerde babanın yanında annenin de söz
hakkı vardır. Babaya “kang” anneye ise “ög”
denilmekteydi.
→ Genellikle dışardan evlilik anlayışı egemen olan
Türklerde amaç, evlilikle akraba sayısının
arttırılması ve böylelikle birbirlerine destek ve
himaye sağlamaktı. Ayrıca bu durum boylar arası
çatışmayı da önlediği gibi iç barışı da sağlıyordu.
• Yukarıdaki inançların yanı sıra Türklerde etkili olan → Tek eşle evlilik yaygındır. Türklerde evlenme; söz
inanç Gök Tanrı’dır. Yani kâinat Gök Tanrı kesme, nişan ve düğün töreniyle tamamlanmıştır.
tarafından yaratılmıştır. → Kök Türkler düğünlerinde “törün” (düğün yemeği)
• Türkler Gök Tanrı’ya Tengri diyorlardı. Tengri, verirlerdi. Evlenen kıza “gelin”, erkeğe de “güvey”
yaşatır, öldürür, cezalandırır veya denilmekteydi.
mükâfatlandırırdı. Tengri tektir ve en yüce varlıktır. → Kadının mülkiyetinde olmak şartı ile kız tarafı erkek
evinden “kalıng” (mihir olarak kadına verilen çeyiz)
Gök Tanrı İnancı ile İlgili Bazı Tabirler alırdı.
✓ Yuğ: Cenaze töreni → Eski Türklerde aile birliğine ihanet edenlere ağır
✓ Kurgan: Türklerdeki mezarlar ahiret inancından cezalar kesilirdi.
dolayı mezarlara ölen kişi eşyalarıyla gömülüyordu. → Türk hukuk sisteminde eşlerin karşılıklı olarak sebep
✓ Balbal: Ölen bir Türk’ün hayatta iken öldürdüğü göstermek şartıyla boşanma hakları da vardı.
düşman adedince heykelin yapılıp mezarın başına → Kadınların çocuklarını iyi yetiştirmesi ve topluma
dikilmesi hazırlamasının yanında çocuğun sağlıklı bir şekilde
✓ Uçmağ: Cennet büyümesine de dair görevleri vardı.
✓ Tamu: Cehennem → Türklerde erkek çocuk “ocağı tüttürecek kişi”
✓ Kam: Din adamı olarak görülmektedir.
• Bu dinlerin yanı sıra Türkler arasında Buda, Mani,
Urug (Aileler Birliği)
Hristiyanlık, Musevilik ve İslâmiyet’te yayılmıştır.
 Birkaç ailenin birleşmesiyle urug oluşmaktadır.
Türk Toplum Yapısını Oluşturan Unsurlar  Yakın akrabalık bağları olan ailelerin sosyal ve
ekonomik bakımdan dayanışma, güvenlik ihtiyacıyla
bir araya gelmesiyle oluşan aileler bütündür.
 Uruglar bağımsız bir siyasi yapı değildir. Boyun bir
parçasıdır.
 Urugda aileler genellikle kan bağı ile oluşan
birbirine yakın kimselerdi. Amaç; güvenlik, sosyal
ve ekonomik açıdan birbirine destek olmaktır.
 Urug ile ilgili kararlar, aile reisleri tarafından
alınmaktaydı.

Boy (Bod ya da Uruglar Birliği)


❖ Urugların birleşmesiyle oluşan birliktir.
❖ Her boyun başında “bey” unvanı ile anılan boy
Oguş (Aile) başkanı vardır.
❖ Boy Beyi’nin görevi boydaki iç dayanışmayı
→ Eski Türklerde aileler; anne, baba ve çocuklardan korumak hak ve hukuku sağlamak ve gerektiğinde
oluşuyordu. de boy çıkarlarını savunmaktı.
→ Küçük aile yani çekirdek aile tipinde olan eski Türk
NOT: Boy beytinin gerektiğinde boyun çıkarlarını koruması ve
ailesinde evlenen erkek çocuklara çadır ve bir
savunması, boya siyasi bir nitelik kazandırır.
miktar mal verilirdi. Kız çocuklarına ise evlenirken

4
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

❖ Belirli bir toprağı ve askeri gücü olan boylar siyasi • Türkler, önem verdikleri ve kutsal saydıkları haklara
niteliklidir. Devlet teşkilatında görülen meclisler ana hakkı der, kadına çok büyük değer verir ve saygı
boylarda da mevcuttur. Üyeleri aile ve urug gösterirlerdi.
reislerinden oluşmaktaydı. • Kadınlar, evin reisi savaşa gittiği zaman evin kalan
❖ Her boyun kendisine ait bir damgası (tamga) vardı. bütün işlerini yaparlardı.
❖ Her boyun kendine ait yaylağı ve kışlağı vardı. • Türk kadını ata biner, ok atar, ava gider,
Yaylak bütün boyun ortak malı iken kışlaklar gerektiğinde savaşa katılırdı. Destanlarda alp
bireylerin özel mülkiyetine aittir. geleneğini yansıtan Selcen Hatun ve Banu Çiçek gibi
kadın savaşçılara rastlanmaktadır.
Bodun (Millet)
 Boyların birleşmesiyle bir teşkilat etrafında
B. İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE TOPLUM
toplanmasıyla oluşmuştur.
 Kağan, Han, İl-Teber, Yabgu, Şad, Erkin gibi
unvanlar taşıyan hükümdarları vardı.
 Devleti oluşturan temel unsur olduğundan siyasi
bir topluluk niteliğindedir.
 Tek bir bodundan oluşmayan devlet, diğer
bodunların birleşmesiyle oluşmaktaydı. Kurucu
bodun başkanı olan Türk hükümdarı, diğer
bodunları aynı devlet çatısı altında toplamaya
çalışmaktaydı.

İl (Devlet)
➢ Türklerde devlet “il” kelimesi ile ifade edilmiştir.
➢ Bodunların birleşmesiyle oluşan il, vatanı koruyup,
milleti huzur ve barış içinde yaşatmayı amaçlayan
siyasi bir teşkilattır.
➢ Genellikle soy ve dil birliğine sahip boyların
oluşturduğu milleti (bodunu) kağan yönetmiştir.
NOT: Eski Türklerde devletin aile ya da halkla ilişkisi “baba-
devlet” anlayışı şeklinde idi. Devlet halkın her türlü ihtiyacını  751 Talas Savaşı sonrası Türkler arasında İslâmiyet
karşılayıp sosyal adaleti sağlamak, halk da devlete karşı yayılmış ve Türkler bu yeni dinin etkisiyle sosyal ve
üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek zorundadır. kültürel hayatlarında birçok değişiklik yaşamışlardır.
Devlet için “baba” sıfatı kullanılmıştır. Toprak ise devlet  Türkler; Selçuklular Dönemi’nde doğu ve güneyde
babanın koruduğu ana vatan şeklinde ifade edilmiştir. Fars, Arap ve Hintlilerle, batıda ise Ermeni, Gürcü,
Rum ve Süryanilerle karşılaşmıştır.
Türk Toplum Yapısında Kadının Üstlendiği Roller
 Bu etkileşim Türklerin hem bu uygarlıklarından
etkilenmesine hem de bu toplumları etkilemesine
neden olmuştur.
 Türk-İslâm kültürünün oluşmasında kilit konumda
olan devlet Karahanlılar’dır. Selçuklu ve Gazne-
liler’de bu sürece katkıda bulunmuşlardır.
İlk Türk İslam Devletlerinde Toplumsal Yapının
Özellikleri
 İslami Dönem’de Türklerin büyük bir kısmı yerleşik
hayata geçmiş, bunun sonucunda tarımsal faa-
liyetler çeşitlenerek artmış ve önem kazanmıştır.
• İlk Türk devletlerinde kadınlara her zaman büyük  İslamiyet öncesi Türk toplumunda gündelik yaşamın
değer verilmiş, kadınlar siyasi ve idari işlerde üst işleyişini töre belirlerken, İslamiyet’in etkisiyle töre
kademelerde görev almışlardır. kurallarının yanında İslami gelenek ve görenekler
• Türklerde kadınlar devletin en üst kademesinde de de etkili olmaya başlamıştır.
söz hakkına sahipti.  İlk Türk İslam devletlerinde toplum, ilk Türk
• Kağanlar ile genellikle buyruklara ve anlaşmalara devletlerinde olduğu gibi yönetenler ve yönetilen-
Kağan’ın eşi de mühür vurmuştur. ler olmak üzere iki kısımdan oluşmaktaydı.

5
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

 Türk İslam devletlerinde de bir sosyal tabakalaşma NOT: Karahanlı Devleti’nin toplum yapısının çoğunluğu
görülmediği için zeki ve kabiliyetli olanlar devletin Türklerden oluşmuştur. Karahanlı Devleti bu özelliğinden
en üst kademesine kadar yükselebiliyordu. dolayı Türk İslam kültürünün sonraki nesillere aktarılmasında
 İlk Türk İslam Devletlerinde boy teşkilatlanması köprü vazifesi görmüştür.
devam etmiş, yaşayış şekillerine göre halk;
NOT: Büyük Selçuklu Devleti’nde Türk kültürünün yanında İran
şehirliler, köylüler ve göçebeler olarak çeşitli ve Arap kültürü de etkili olmaya başlamıştır.
gruplara ayrılmıştır.
 Türk İslam toplumunda, İslamiyet öncesi Türk Yönetenler:
toplumlarında olduğu gibi pederşahi (ataerkil) aile
yapısı görülmektedir. Yönetenler sınıfında kimler bulunur?
 Türkler yerleşik hayata geçince toplu hâlde → Hanedan Üyeleri,
yaşayabilecekleri şehirler kurmuşlardır. Türk İslam → Askerler,
devletlerinde şehir hayatı yaygınlaşınca şehirlerde → Valiler,
Cuma Cami ve medrese gibi İslam kültürünün → Din adamları.
etkileri görülmüştür.  İlk Türk-İslam devletlerinde yöneticilerin çoğunluğu
 Türklerin Müslüman olmadan önceki giyim tarzları genellikler Türk’tü.
ile Müslüman olduktan sonraki giyim tarzları  Yönetici sınıfının başında sultan bulunmaktaydı.
arasında büyük bir değişiklik olmamıştır.  Başlıca görevleri arasında şunlar bulunmaktaydı:
 Türklerin giyim kuşam kültüründe takıların önemli ✓ Ülkeyi adaletle yönetmek
bir yeri vardı. Türk kadınları inci, gümüş ve altın ✓ Ülkenin iç ve dış güvenliğini sağlamak
küpeler ile gerdanlık, bilezik ve yüzük gibi takıları ✓ Açları doyurmak, yoksulları giydirmek
kullanmışlardır. ✓ Toplumun refah ve mutluluğunu sağlamak
 Türk İslam devletlerinin gündelik hayatlarında  Bu görevleri aksatması sultanın iktidarını
eğlence ve spora da yer verilir, dinî bayramlarda, kaybetmesine yol açabilirdi.
festivallerde ve özel günlerde eğlence ve ziyafetler
düzenlenirdi. Yönetilenler:
 Müzik, Türk toplumunun eğlence hayatının bir  Her türlü millet ve dinden oluşan halk sınıfıdır.
parçasıydı. Orta Asya’dan göç eden Türk  Bunlar devlete vergi verirler kanun ve kurallara
toplulukları, çalgı çalma ve kopuz eşliğinde türkü uyarlardı.
söyleme, mani ve deyişler okuma gibi kültür  Halk Müslimler (Türkler-Araplar-Farslar) ve Gayr-ı
etkinliklerini gittikleri yerlere taşımışlardır. Müslimler (Gök tanrıya inanan Türkler-
İlk Müslüman Türk Devletlerinde Toplum Yapısı Hıristiyanlar, Yahudiler-Rumlar ve Ermeniler-
Hindular vs.) olarak ikiye ayrılırdı.
 Müslüman Türklerde boy teşkilatlanması devam
Yönetenler Yönetilenler Din ve İnanış etmiştir.
 Yaşayış şekillerine göre halk Şehirliler, Köylüler
Karahanlılar Türk Türk Müslüman, ve göçebeler olarak ayrılmıştı.
Gök Tanrı
Şehirliler:
Gazneliler Türk Türk, İran, Müslüman,
Arap, Hindu Budist, Askerlik, zanaat, ticaret veya devlet
Manihaizm memurluğuyla uğraşırlardı.
Köylüler:
Büyük Türk, İranlı Türk, İran, Müslüman,
Selçuklular Arap, Hristiyan Çoğunlukla tarım işleriyle ilgilenirlerdi. Ayrıca
Hristiyan hayvancılıkla uğraşanlar ve yazın yaylaya çıkanlarda
vardı.
Tolunoğulları, Türk, Arap Arap, Rum, Müslüman,
İhşidler, Berberi, Hristiyan, Göçebeler:
Memlükler Mısırlı Musevi
 Hayvancılıkla uğraşmışlardır.
 Selçuklular göçebelerin yerleşik yaşama geçmesi
Hazarlar Türk Türk, İranlı, Müslüman,
Rus Hristiyan, için çalışmışlardır.
Gök Tanrı,
Musevi

6
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

Böyle bir çalışma yapılmasında amaç nedir? Oğuz Boylarının Yaptığı Göçlerin Sosyal Yapıya
Etkisi
→ Vergilerin daha düzenli toplanmak istenmesi.
→ Verimli toprakları işleyerek üretimi artırmak.  Oğuz Boyları, Karadeniz’in kuzeyinden batıya ve
→ Göçebelerle yerleşik halk arasındaki çatışmalara Anadolu’ya doğru önemli göç dalgaları
son vermek. oluşturmuştur.
→ Türkmenleri kontrol altında tutma düşünceleri etkili  Oğuzların Anadolu’ya yaptığı göçler;
olmuştur.

Türk – İslâm Toplumunda Hoşgörü ve


Yardımlaşma
➢ Türk-İslâm toplumunda din adamlarına büyük saygı
duyuluyordu. Hükümdarlar dini hoşgörü ve dini
hayatın yayılması için çok çalışıyorlardı. Bu
doğrultuda birçok medreseler inşa etmişlerdir.
➢ Bu medreselerde birçok alim ve sufi yetişmiştir. Bu
alimler arasında ilk göze çarpanlar Ahmet Yesevî,
Yunus Emre ve Mevlâna Celâleddîn Rumi’dir.
➢ Türk-İslâm toplumunda hoşgörü egemendi.
➢ İslâm hukuku her alanda esas alınıyordu.
➢ Gayrimüslimler, her türlü dini hürriyete sahipti.
➢ Türk-İslâm toplumunda görülen yardımlaşma
vakıflar aracılığıyla yapılıyordu.
➢ Yolcuların ve tüccarların konaklaması için birçok 1. Malazgirt Savaşı’nın (1071) sonrasında,
kervansaray inşa etmişlerdir. 2. XIII. yüzyılda yaşanan Moğol İstilası sırasında
➢ Devlet birçok yerde darüşşifa (hastane), aşevleri, gerçekleşen göç hareketidir.
Bimarhane (akıl hastanesi) inşa etmiştir.  Türkler Anadolu’ya geldikleri zaman Orta Asya
➢ Sosyal yardımlaşmada devlete en büyük katkıyı kültür ve medeniyetini bu bölgeye taşımış, aynı
sağlayanlar şüphesiz Ahiler’dir. zamanda bu bölgenin kültür ve medeniyeti ile
➢ Selçuklu hastanelerinde hastalar ücretsiz tedavi etkileşim içine girmiştir.
edilir ve yine ilaçlar da ücretsiz verilirdi.  Taş işçiliğini gayrimüslimlerden öğrenen Türkler,
taş işçiliğini daha ileri bir noktaya götürerek âdeta
Ahilik bir sanat çalışmasına dönüştürmüştür.
 Anadolu’ya gelen Türkler kısa zamanda şehir
➢ Temelini Abbasiler'de ki Fütüvvet teşkilatından
hayatına adapte olurken, aralarında yarı göçebe
alan Ahilik Teşkilatının kurucusu Ahi Evran (Şeyh
yaşamı sürdürenler de olmuştur.
Nasirüddin) dir.
 Göçler sonucunda Anadolu’nun nüfusu Türkler
➢ Teşkilat I. Alaaddin Keykubat döneminde
lehine artış göstermiştir.
kurulmuştur.
 Anadolu’ya gelen Türkler, işlenemeyen topraklara
➢ Teşkilatın merkezi Kırşehir'dir.
yerleşerek oraları bayındır hâle getirmişler, bu
➢ Ahi topluluğuna Fütüvvet ve Ahiyyetül Fityan adıda
yerlerin Türk İslam kimliğine bürünmesi için
verilmiştir.
buraların güvenliğini ve sosyal düzenini sağlamaya
➢ Ahi Evran'ın mesleği Dabbaklık (dericilik) dir.
çalışmışlardır.
➢ Ahiliğin manevi lideri Hacı Bektaşı Veli'dir.
 Türklerin askerî faaliyetleri sebebiyle bir süre korku
➢ Ahilerin toplandıkları yere Zaviye denir.
ve endişe yaşayan Anadolu halkı, onların iyi niyetli
➢ Ahi teşkilatına gayrimüslimler alınmamıştır. (Bu
tutumuyla karşılaşınca korku ve endişelerinden
özelliği ile Osmanlı Devletinde ki Loncalardan ayrılır)
sıyrılmışlardır.
➢ Üretilen malların Fiyatlarının belirlenmesine Narh
 Türklerin iyi niyetli tutumu Anadolu halkı tarafından
kesmek denilir.
takdirle karşılanmış ve Türklerin Bizanslılar
➢ Her esnaf gurubunda Şeyh, Yiğitbaşı, Kethüda gibi
karşısında hızla ilerlemelerini sağlamıştır. Çünkü
görevliler yer almıştır.
Bizanslılar Anadolu’yu askerî ve ekonomik yönden
geri bırakmış ve Anadolu halkını baskı altında
tutmuştur.

7
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

İlk Türk İslam Devletlerinde Kadının Yeri Selçuklular Dönemi ve Günümüzdeki Toplumsal
Olayların Benzer Yönleri
Din vasıtasıyla ahlaklı ve huzurlu bir toplum
oluşturulmaya çalışılırken, tarihin bazı dönemlerinde
ortaya çıkan bir kısım yapılanmalar, insanların dinî
inançlarını kendi çıkarları ve kötü niyetleri için kullan-
mışlardır.

Haşhaşilik/Batinilik

➢ İslamiyet öncesi Türk toplumlarında kadınlara hem


sosyal hayatta hem de devlet yönetiminde büyük
önem verilirdi.
➢ Türkler, İslamiyet’in kabulü ile eski örf ve
adetlerini tamamen terk etmemişler, İslam dininin
reddetmediği alışkanlıklarını devam ettirmişlerdir.
Karahanlılar’da:
➢ Karahanlılar İslam dinini kabul ettikten sonra bu  Büyük Selçukluların en güçlü döneminde ortaya
devleti kuran ailenin kızları “Terken” unvanını çıkan ve Hasan Sabbah tarafından kurulan Haşhaşi-
kullanmıştır. lik adlı yapılanmadır.
➢ Terkenlerin kendi görevlileri, ordusu ve divanları  1090 yılında Alamut Kalesi’ni ele geçiren Hasan
vardı. Sabbah, kalede kendisine kayıtsız şartsız itaat
Büyük Selçuklu Devleti Döneminde: eden fedailer yetiştirmeye başlamıştır.
 İnsanları etkileyerek kendi etrafında toplamaya
➢ Selçuklular Dönemi’nde de kadın hakları konusunda çalışan bu örgüt, siyasi çalışmalarında başarısız
gelişmeler yaşanmıştır. olduğu zaman terör faaliyetlerini devreye sokarak
➢ Toplumda “altun gibi temiz ruhlu kadın” deyiminin Selçuklu Devleti’ni zor duruma düşürmüştür.
kullanılması, kadına bakış açısını göstermektedir.  Haşhaşi fedaileri hedeflerine ulaşabilmek için farklı
➢ Bu dönemde kadınlar toplumsal hayatın bütün kılık ve kimliklere bürünüp yıllarca sabırla beklemiş-
alanlarında görülmüş ve kadınlar arasından sefere lerdir. Devlet adamlarının yakınına sokulabilmek
çıkıp savaşa katılanlar bile olmuştur. için güvenilir bir kişi gibi görünerek hükümdar ve
➢ Selçuklu sultanı Tuğrul Bey, devlet işleri ile ilgili devlet adamlarının korumalığına kadar yükselmiş-
bazı meselelerde eşi Altuncan Hatun ile istişare ler, üstlerinden emir aldıkları zaman da devlet
etmiştir. adamlarına suikastlar düzenleyip devleti zor duru-
ma düşürmüşlerdir.
Türkiye Selçuklu Devleti döneminde:
➢ Türkiye Selçuklularında bir kadın örgütlenmesi Babailik
olarak “Bacıyan-ı Rum” adı verilen teşkilat göze
çarpar.
➢ Kadınların üretimde ve sosyal yaşamda örgütlen-
mesini sağlayan bu teşkilatın kurucusu, Ahiliğin
kurucusu Ahi Evran’ın eşi Fatma Bacı’dır.
➢ Kendisine Kadın Ana adı verilen Fatma Bacı, sosyal
yaşamda kocası Ahi Evran kadar etkindir.
➢ Bu kadınlar Moğol istilasına karşı erkeklerle beraber
direnmişler, Türkiye Selçuklularının yıkılış sürecinde
uç bölgelere göç ederek Osmanlı’nın kuruluşunda
 Anadolu’da yeni Müslüman olan yarı göçebe
önemli rol oynamışlardır.
Türkmen topluluklarını, bir zaviye kurarak etkisi
NOT: Kadınların günümüz Türk toplumundaki yerine bakıldığı altına alan Baba İlyas’ın kurduğu oluşumdur
zaman toplumun her kademesinde görev aldıkları ve (1240).
erkeklerle aynı haklara sahip olarak başarılı bir şekilde
çalışmalarını sürdürdükleri görülür.

8
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

 Baba İlyas’ın ölümünden sonra onun yerini alan Cumhurbaşkanı’na suikast girişiminde bulunmuş ve
Baba İshak, Babailik tarikatını güçlendirerek bu halkı acımasızca katletmiştir.
tarikatın Anadolu’da yayılmasını sağlamıştır.
 Türkiye Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev C. OSMANLI DEVLETİ’NDE TOPLUM
Dönemi’nde alınan ağır vergiler ve Moğol baskısı
sonucu artan Türkmen göçleriyle oluşan sorunlara
ilgisiz kalınması, devlete olan güvenin azalmasına
yol açmıştır.
 Bu durum Türkmen topluluklarının Baba İshak’ı bir
kurtarıcı olarak görmesine sebep olmuş, gittikçe
güçlenen Baba İshak ve taraftarları, Anadolu’da ilk
dinî ve sosyal nitelikli ayaklanmayı başlatmışlardır.
 Güçlükle bastırılan Babaî Ayaklanması devleti
zayıflatmış, Anadolu’nun sosyal ve ekonomik
yapısına büyük zararlar vermiş, bu ayaklanmanın
etkileri ise yıllarca devam etmiştir.

Deaş/Işid
➢ Günümüzde de Haşhaşilerin örgütlenmesine
benzeyen ve toplumsal hayatımızı derinden
etkileyen yapılanmalar ortaya çıkmıştır. Bunlardan
birisi de DEAŞ terör örgütüdür.
➢ Irak ve Şam İslam Devleti (kısaca IŞİD) veya
2014'ten beri kullandığı resmî isimle İslam Devleti
ağırlıklı olarak Irak ve Suriye'de etkinlik gösteren,
bu bölgede hilâfet devleti kurmak amacıyla
güvenlik güçlerine ve sivillere karşı eylemler yapan Osmanlı Devleti’ndeki Toplumsal Yapı
yasa dışı, silahlı ve ele geçirdiği topraklardaki ➢ Osmanlı Devleti’nin toplumsal yapısı ve toplum
meşruluğu hiçbir ülke tarafından devlet olarak düzeni, zamana bağlı olarak değişiklikler
tanınmayan Selefi cihatçı örgüttür. göstermiştir.
➢ Haşhaşilerin suikastlar yoluyla korku ve dehşet ➢ Sınırların genişlemesiyle birlikte Osmanlı
vererek yaptıklarını, DEAŞ terör örgütü bugün canlı hâkimiyetine giren dinî ve etnik grupların çeşitliliği
bombalarla yapmaya çalışmaktadır. artarken XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren
➢ Binlerce masum insanın hayatını kaybetmesine sınırlarda gerilemeler başlamış, kaybedilen
sebep olan bu örgütle mücadele halen devam ülkelerdeki Müslüman nüfusun büyük çoğunluğu
etmektedir. elde kalan topraklara çekilmiştir.
Fetö/Pdy (Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Kuruluş Dönemi’nde:
Devlet Yapılanması) Osmanlı toplum yapısı, XIV. yüzyıl başlarında
→ Günümüzde inanç temeline dayalı en büyük tarih sahnesinde kendini hissettiren savaşçılar ile
toplumsal olaylardan birisi de 15 Temmuz sürecini ahiler, dervişler, göçerler, Anadolu bacıları, abdallar,
ülkemize yaşatan FETÖ’nün yaptığı hain darbe önceden beri bu coğrafyada yaşayan Hristiyan köylüler
girişimidir. ve şehirli halktan oluşan bir özellik gösteriyordu.
→ Din adamı kisvesiyle dini kendi çıkarları
doğrultusunda kullanan bir kısım insanlar, Yönetenler
toplumu yanlış yola sevk etmeye çalışmışlardır.
Padişah ve Kılıç Ehli Kalem Ehli İlim Ehli
→ Kendilerini gizleyerek devlet kurumlarına sızan ve
Saray Halkı (Seyfiye) (Kalemiye) (İlmiye)
yıllarca kendilerine verilecek emirleri bekleyen
örgüt üyeleri, uygun zamanın geldiğini düşünerek
Yönetilenler
darbe girişiminde bulunmuşlardır.
→ Ancak Türk milletinin cesareti devletin esaretine Müslümanlar Gayrimüslimler
müsaade etmemiş ve yaptıkları darbe girişimi
başarıya ulaşamamıştır.
→ FETÖ/PDY, 2016 yılının 15 Temmuz gecesi Türkiye
Büyük Millet Meclisi’ni bombalamış,

9
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

Devletten İmparatorluğa Geçiş Süreci ve Sonrası: noterlik, fetva ve mahalli yönetim işlerine
bakarlardı.
➢ Osmanlı toplumu çok dilli, çok dinli, kısacası çok
kültürlü bir yapıya dönüşmüş, sosyo-ekonomik Kalemiye Sınıfı:
açıdan bir tarım toplumu hâline gelmiştir.
➢ Bu toplumda nüfusun ezici çoğunluğu geçimini
tarımdan sağlarken devlet gelirleri de büyük ölçüde
tarım ürünlerinden alınan vergilerden oluşmuştur.
➢ Osmanlı toplumunda nüfusun çoğunluğu
köylülerden oluşurken halkın içinde hayvancılıkla
uğraşan konargöçer unsurlar da önemli bir yere
sahipti.
➢ Osmanlı Devleti toplum içerisindeki farklılıklara
saygı gösterdiği için Osmanlı’da sosyal sınıf ayrımı
ve tabakalaşma meydana gelmemiştir. ▪ Büro veya daire anlamına gelen, devlet
➢ Osmanlı Devleti’nde toplum, yönetenler (Askeri) ve kalemlerinde çalışan her düzeydeki idari
yönetilenler (Reaya) olmak üzere ikiye ayrılmıştır. memurların oluşturduğu gruptur.
▪ Nişancılar, reisülküttaplar ve divan kâtipleri bu
Yönetenler gruptandı. Kalemiye sınıfı, devletin yazışma, maliye
➢ Askeri sınıf, padişahın kendilerine dini ya da idari ve dışişlerine bakarlardı.
yetki tanıdığı devlet görevlilerinden oluşuyordu. Yönetilenler (Reaya)
➢ Yönetenlerle, yönetilenler arasındaki en önemli
fark, yönetenlerin devlete vergi vermemesi,
yönetilenlerin vergi vermesidir.
➢ Yönetenler, gördükleri vazife ve eğitime göre üç
gruba ayrılmıştır.
Seyfiye Sınıfı:

 Osmanlı Devleti’nde yönetilenlere “reaya” denirdi.


Reaya askerlerden farklı olarak vergi öderlerdi.
 Reayayı, çeşitli din, mezhep, ırk ve dilden
topluluklar oluşturmuştur.
 Sistem Müslümanların hâkimiyeti üzerine
• Osmanlı toplumunda yönetim görev de olan askeri kurulduğundan, Müslümanlara “Millet-i Hâkime”
zümreyi ifade eder. (Hâkim olan Millet), diğer din mensuplarına ise
• Sadrazam, vezirler, beylerbeyleri, sancakbeyleri, “Milleti Mahkume” (egemenlik altında yaşayan)
kapıkulu zabitleri ve neferleri ile tımarlı sipahiler ve deniyordu.
deniz askerleri bu gruptandı.  Osmanlı Devleti’nde yönetilenler dini yönden;
Müslümanlar ve Gayrimüslimler olmak üzere iki
İlmiye Sınıfı: gruba ayrılmıştır.
Müslümanlar:
 Türkler, Araplar, Acemler, Boşnaklar ve Arnavutlar
Müslüman toplumu oluşturuyordu.
 Müslümanlar yönetici olurlar, askerlik yaparlar ve
vergi öderlerdi.
 Osmanlı Devleti’nde yönetici olmak için ilk şart
Müslüman olmaktı.
 Müslümanlar çoğunlukla tarım ve zanaatla
→ İlmiye, ilimle meşgul olanlar topluluğu demektir. uğraşmışlardır.
→ Kazaskerler, şeyhülislam, müderrisler ve kadılar bu
gruptandı. İlmiye sınıfı eğitim, adalet, yargıçlık,
Gayrimüslimler:
 Gayrimüslimler, Hıristiyan ve Musevilerdi.

10
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

 Geniş inanç özgürlüğüne sahip olan bu  Devlet uyguladığı politikalar sayesinde bu farklı
gayrimüslimler, tarım ve ticaret faaliyetleri ile grupları rahatça bir arada tutmuştur.
uğraşırlardı.  Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u aldıktan sonra
 Askerlik yapmayan bu gayrimüslimler “cizye ve buradaki Rum ve Ermenileri özerk cemaatler şekline
haraç” adı ile devlete iki vergi vermişlerdir (Rumlar, getirmiş hatta bu unsurların başına bizzat patrik
Ermeniler, Sırplar, Bulgarlar, Romenler Hıristiyan atamıştır.
toplumu, Yahudilerde Musevi toplumu  Osmanlı özerk cemaatler şeklinde örgütlediği bu
oluşturmuşlardır). unsurlara daha sonra “millet” adını vermiştir.
 Fatih Sultan Mehmet, 1461’de İstanbul’da
Yerleşme Durumuna Göre Osmanlı Toplumu Gregoryen Ermeni Patrikhanesi’ni kurdu. Bursa
Şehirliler: Metropolit’i Ovakim’i patrik olarak atadı. Fatih
Sultan Mehmet dinî ve hukuki haklar vererek bu
→ Burada askerler, tacirler, esnaflar, seyyar topluluğun sevgisini kazanmıştır.
satıcılar, seyyidler ve diğer ülkelerden  Fatih Sultan Mehmet’in başlattığı bu uygulama
Osmanlılara sığınan amanlar yaşardı. Yavuz Sultan Selim Dönemi’nde genişleyerek
→ Şehirde yaşayan bu gruplar yönetim, adalet, devam etmiştir.
eğitim, üretim, ticaret ve zanaat işlerine bakarak  II. Mahmut’a ait söz, Osmanlının millet sistemine ne
geçimlerini sağlarlardı. kadar önem verdiğini gösterir. “Ben tebaamdan
Müslümanları camide, Hristiyanları kilisede,
Köylüler:
Yahudileri ise havrada görmek isterim.”
 Osmanlı ekonomisinin temeli, tarıma dayalı  Tanzimat ve Islahat Fermanları ile Ermenilere
olduğu için nüfusun büyük bir bölümü köyde verilen imkânlar daha da artırılmıştır.
yaşıyordu.  Yine 1876 ve 1908 yılında açılan Osmanlı Mebusan
 Köylü, işlediği toprağa karşılık çift vergisi öderdi. Meclisi’nde birçok azınlık milletvekili görev
 Kanunların yükümlülükleri dışında köylüler hür ve yapmıştır.
bağımsızdı.  Yahudilerde Osmanlı toplumunun önemli bir
 Tımar beyleri, çiftçi aileleri, mukataa ya da kesim unsuruydu. 1492’ de Hristiyan zulmünden kaçan
denilen işletme biçimiyle yer işleyenler, mülk Yahudiler, Osmanlı Devleti tarafından kurtarılarak
sahipleri, müsellem ve muaflar köyde yaşayan Selânik ve İstanbul’a yerleştirilmiştir.
toplumu oluşturmuşlardır.
NOT: Osmanlı Devleti hüküm sürdüğü süre içinde farklı
Göçebeler (Konargöçerler): unsurları barış ve huzur içerisinde yaşattığı için Osmanlı Klasik
Dönemi, Batı’da bile “Osmanlı Barışı” deyimi ile anılmıştır.
➢ Sürekli yer değiştiren göçebeler hayvancılıkla
uğraşırlardı. Osmanlı’da İskân ve İstimalet Politikası
➢ Osmanlı fetih hareketlerine paralel olarak bu konar-
göçer aşiretlerin büyük bir kısmının yeni fethedilen İskân Politikası
yerlere yerleştirilmesi, buraların Türkleşmesinde
etkili olmuştur.
➢ Göçebeler, devlete ağnam vergisi yanında
kullandıkları otlak, kışlak ve yaylaklar için de vergi
ödemişlerdir.
Osmanlı Toplumunda Millet Sistemi

 Osmanlı Devleti gerek kuruluş amacı gerekse


devlet geleneği gereği İslam ve Türklüğe büyük
önem vermektedir. İskân politikası da bu
geleneğin bir ürünüdür.
 Osmanlı Devleti; Balkanlarda fethedilen ülkelere
Müslüman ve Türk nüfusu göndererek oradaki
 Osmanlı Devleti bünyesinde Hristiyan Yahudi, tebaanın Müslümanlaştırılmasını ve Türkleştiril-
Ermeni gibi farklı etnik gruplar yaşıyordu. mesini sağlamıştır.

11
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

 Osmanlı'da sürgün edilen insanların sürgün bölgesi, ➢ Ekonomik açıdan; Verimli tarlalar ekilmiş, boş
genellikle Kıbrıs olmuştur. yerler canlandırılmış ve bu uygulama sayesinde
kırsal kesimlere ekonomik hareketlilik kazandırıl-
İskân Politikası Nedir? mıştır. Ticaret ile uğraşan halk vergi ile katkıda
 İskân; Türkçede yurt verme yahut yerleştirme gibi bulunmuştur.
anlamların karşılığıdır. ➢ Siyasi açıdan; Fetihlerin kalıcı olması sağlandı. Yeni
 İskân politikası, kavram olarak; "beşerî açıdan fetihlere zemin hazırlandı.
yerleşme" anlamına gelmektedir. ➢ Kültürel açıdan; Issız ve terkedilmiş yerlere cami,
 İskân politikası, Osmanlı Devleti döneminde medrese, zaviye, han, hamam gibi Türk kültürüne
fethedilen yerlerin Türkleşmesini sağlayabilmek için ait yapıla inşa edildi. Gerçekleştirilen imar faaliyet-
uygulanmış bir politikadır. leri ile Rumeli tam bir Türk İslam coğrafyası hâline
 Osmanlı Devleti döneminde uygulanmaya konul- gelmiştir.
muş, meşhur bir politikadır.
 Osmanlı Devleti'nin topraklarının genişlemesi sonu- İstimalet Politikası
cunda, gitgide yaygınlaşmıştır.
 Osmanlı Devleti, kazandıkları toprakların kalıcılığını
iyice sağlamak için bu tür bir politikaya başvurmuş
ve düzen içerisinde uygulanmasını sağlamıştır.
Osmanlı’da İskân Politikası
• Osmanlı Devleti, iskân politikası ile; genellikle
Rumeli’ye yerleştirme politikası uygulamıştır.
• İskân yapılan bölgelere, çoğunlukla Türkmen aşiret-
ler yerleştirilmiştir. Bu suretle, bölgede; güven ve İstimalet Politikası Nedir?
huzur sağlanmaya çalışılmıştır. • Osmanlı Devleti’nin fethettiği coğrafyalarda uygu-
• İskân politikası, çok uzun bir süre boyunca başarıyla ladığı gönülleri fethetme politikasıdır.
uygulanmıştır. Fakat iskân politikası; ileri zamanlar- • Bu politika çerçevesinde feth edilen yerlerde yerli
da, istenilen neticeyi vermemeye başlamış ve halkın diline, dinine karışılmamış, halkın üzerinde ki
Osmanlı Devleti'nin ekonomisine de zarar vermiştir. vergi yükü azaltılmış ve halkın Osmanlı’ya gönülden
• Ayrıca toprakların da kaybedilmesiyle, iskân polit- bağlanmasına çalışılmıştır.
ikası neticesinde yerleştirilen insanlar; yerleştirildik-
leri yerlerden geri dönmek zorunda kalmıştır. İstimalet Politikasının Amacı Nedir?
Osmanlı Devleti'nin İskân Politikası Amaçları  İstimalette temel amaç ısındırma ve Osmanlı’ya
bağlamadır. Yani Osmanlı’ya karşı bağlılık duygusu
 Fethedilen bölgelerin, ileriki zamanlarda kalıcı hissettirmektir.
olmasını sağlamak.  Osmanlı böylece ilgili toprakları elinde tutmayı,
 Yapılacak fetihlerin devam etmesini sağlamak. isyanların önüne geçmeyi ve merkezi otoriteyi güçlü
 Ülkedeki Türkmenleri, yerleşik hayata geçirmek. tutmayı amaçlamıştır.
 Fethedilen her bir bölgenin İslamlaşmasını ve  Türk kültürünü ve İslam dinini tanıtma ve yayma
Türkleşmesini sağlamak. amacı da vardır.
 Fethedilen toprakların siyasi ve askeri yönden
olduğu kadar; sosyal yönden de güvenliğini İstimalet Politikasının Faydaları Nelerdir?
sağlamak. → Bu politika ile halkın devlete bağlılığı artmış, isyan
 Fethedilen yerlerde sorun çıkarma ihtimali olan çıkmamış, Osmanlı’nın ele geçirdiği topraklara
ailelerin, Anadolu’ya göç etmesini sağlayarak; karı- huzur ve güven gelmiştir.
şıklık çıkma ihtimalini azaltmak.
→ Uygulanan iskân ve istimalet politikaları sonucun-
 Anadolu’daki bölgelerde anlaşmazlığı olan her iki
da, Bosna Hersek, Kosova ve Arnavutluk gibi böl-
aileden birini seçerek yerleştirmek.
gelerde yaşayan insanların büyük bir kısmı İslami-
 Osmanlı Devleti'nde, Rumeli’ye göç edenlerin; yet’i seçmiş ve bu coğrafyalar Müslüman beldeleri
Anadolu’ya tekrar geri dönmemelerini sağlamak.
hâline gelmiştir.
 Daha düzenli ve yerleşik bir düzen oluşturmak.
NOT: Ankara Savaşı’ndan sonra yaşanan Fetret Devri’nde
İskân Politikasının Sonuçları/İskân Politikasının Osmanlı kendi yurdunda yani Anadolu’da pek çok toprak
Osmanlı Devletine Katkıları kaybederken, Rumeli’de çok az toprak kaybetmiştir. Bu
durumun temel sebeplerinden biri de istimalettir. Hristiyan
➢ Askerî açıdan; Osmanlı ordu için devşirme asker
halk önceki yönetimler ile Osmanlı’yı karşılaştırmış ve
buldu. Osmanlı Avrupa’da fetihler için üs kazandı. Osmanlı’dan ayrılmamıştır.

12
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

Osmanlı’da Vakıflar ve Yardımlaşma Kurumları ciltlik kütüphane açıldığı gibi, yoksul halka üç öğün
yemek veren imarethaneler (aşevi) kurulmuştur.
Vakıflar
NOT: II. Mahmut Dönemi’nde Evkâf-ı Hümayun Nezareti
➢ Vakıflar, İslam ülkelerinin toplum ve kültür (Vakıflar Bakanlığı) kurularak, tüm vakıflar tek çatı altında
hayatında önemli rol oynayan hayır kurumlarıdır. toplanmıştır.
➢ Karahanlılardan Osmanlılara kadar olan zaman
dilimi içinde on binlerce kişi, hiçbir menfaat
beklemeden kendi paralarıyla hayır kurumları
yapmışlar, bunların işleyebilmesi için de kendi
mallarından ve paralarından bu kurumlara bağışta
bulunmuşlardır.

Hayrat: Doğrudan hizmet sunan vakıf bina ve


kurumlarına hayrat denilir.
Akarat: Hayratların devamlı olarak yaşaması ve topluma
hizmet sunabilmesi için vakfedilen gelir kaynaklarına da
akarat denilirdi.
Vakıf: Zengin kişilerin kazandıkları mallarının bir kısmını
ömür boyu insanlığın hizmetine sunmalarıdır.
Vâkıf: Malını vakfeden kişiye,
Mevkuf: Vakfedilen mala,
Vakfiye: Vakfın kuruluş belgesine
Mütevelli: Vakfın yönetim kuruluna denilir.
Nezaret: Vakıflar Kadılar tarafından denetlenirdi.
Kadıların bu yetkilerine nezaret adı verilir.
Yardımlaşma kuruluşları
➢ Bir kişinin malını vakfedebilmesi için; özgür,
yetişkin ve malın kendisine ait olması gerekir. Bimaristan
➢ Vakıf malları satılamaz, başka birine devredilemez
veya miras bırakılamazdı.
➢ Hayır kurumları ve sosyal müessese olan cami, han,
hamam, kervansaray, yol, imarethane gibi
müesseseler vakıflar aracılığıyla kurulurdu.
➢ Genellikle vakıflar padişah, vezir, beylerbeyi, valide
sultan gibi üst düzey kişiler tarafından kurulmuştur
Vakıfların Yararları
❖ Vakıflarda biriken paralar geri ödeme şartıyla
tüccarlara veriliyordu. Bu da ticari hayatı
canlandırıyordu.
❖ Han, hamam, kervansaray gibi yerlerin işletimi
sağlanmıştır.
❖ İskân faaliyetlerinin gerçekleşmesinde vakıflar
→ Bimaristan, İslam dünyasında klasik hastanelerin
faydalı olmuştur.
genel adıdır.
❖ Şehir ve kasabaların sosyal ve kültürel ihtiyaçları
sağlanmıştır. → Osmanlılarda hastaneler için daha çok darüssıhha,
❖ Sağlık ve eğitim faaliyetlerinin yapılması şifahane, Bimarhane, tımarhane ve dârüşşifa (şifa
sağlanmıştır. bulunan yer) kelimeleri kullanılmış,
❖ Vakıflardan toplanan avarız akçesi sayesinde ortak → Bîmaristanlarda diğer hastalarla birlikte akıl
giderler karşılanmıştır. hastaları da tedavi edilmiştir.
❖ Vakıflar sayesinde birçok eğitim kurumu bu → XIX. yüzyılın ortalarına doğru Osmanlı Devleti’nde
kurumlardan birçok bilim adamı yetişmiş, binlerce de Avrupa’dakine benzer modern hastaneler
yapılmaya başlanmıştır.

13
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

→ İlk modern sivil Osmanlı hastanesi Sultan Osmanlı Devletinde Sosyal hayattan bazı örnekler:
Abdülmecit’in annesi Bezmi Âlem Valide Sultan
- Pencerelerin önünde bulunan sarı çiçek, evde hasta olduğu
tarafından 1843 yılında yaptırılmıştır. anlamına gelir ve oradan sessiz geçilmesi isteğini ifade ederdi.
→ 1899’da da ilk modern çocuk hastanesi olarak
Hamidiye (Şişli) Etfal Hastanesi açılmıştır. - Kırmızı çiçek ise bu evde evlenme çağına gelmiş genç bir kız
olduğunu ifade eder ve kötü söz kullanarak o kişinin yüreğini
→ Günümüzde ise bîmaristanların yaptığı görevleri,
ve ruhunu incitmeyin mesajı verirdi.
devlet hastaneleri üstlenmiştir.
- Evin kapı tokmaklarının çıkardığı sesler de anlam yüklüydü.
İmarethane: Kapısında ay ve yıldız sembolü takılı evlerden hacca giden
insan olduğu anlaşılırdı.
- Osmanlı’da hemen her sokakta bir hayır çeşmesi, çeşmelerin
başında kuşların su içebileceği yerler vardı. Kuşların
barınabilmesi için evlerin uygun yerlerine kuş evleri yapılırdı.
- Mahalledeki insanlar hayır ve sadaka konusunda çok duyarlı
oldukları için yoksul komşular gözetilirdi.
- Sokak hayvanları içinde vakıf kuran hayırseverler vardı.

→ Osmanlı toplumunda günlük hayat; saray, şehir,


köy ve konar göçer hayatı olmak üzere dörde
ayrılır.
 İmarethaneler, Osmanlı’da fakirlere ve medrese
talebelerine sıcak yiyecek dağıtmak amacıyla Saray Hayatı
yapılan hayır kurumlarıydı. Hanedan üyeleri ve yöneticilerin büyük kısmı
 En bilinen imarethaneler ise Fatih ve Süleymaniye sarayda yaşıyordu. Devletin idare edildiği sarayların en
külliyelerindeki imarethanelerdi. önemlisi Topkapı Sarayı’dır.
 Bu imarethanelerde şehirdeki fakirlerin yanı sıra Osmanlı Sarayları;
misafirler de ücretsiz olarak yemek yiyebiliyorlardı.
Birun: Sarayın dış hizmetlerinin görüldüğü yer.
 II. Meşrutiyet Dönemi’nde ikisi hariç bütün
Enderun: Önemli görüşmelerin yapıldığı sarayın iç
imarethaneler kapatılmış, imarethanelerin
bölümüdür. Bu bölüm zamanla devlet adamlarını
kapatılmasının yanlışlığı ise sonradan anlaşılmıştır.
yetiştirilen okul hüviyetini kazanmıştır.
 Günümüzde vakıfların desteğiyle fakir ve
Harem: Padişahın aile yaşantısını geçirdiği yer. Buranın
muhtaçlara sıcak yemek dağıtan imarethaneler,
baş sorumlusu Harem Ağası’dır. Harem’de de aynen
eski görkeminden uzak bir şekilde varlığını
Enderun gibi eğitim – öğretim faaliyetleri yapılmıştır.
sürdürmektedir.
Şehir Hayatı
Osmanlı Devleti’nde Günlük Hayat
→ Osmanlı Devleti, toplumsal yapısını insan ve adalet ❖ Ticari hayatın ve kültürel etkinliklerin yaşandığı
üzerine inşa etmiştir. Şeyh Edebali’nin “İnsanı şehirlerdir. Burada Müslümanlar, Yahudiler ve
yaşat ki devlet yaşasın.” sözleri yöneticilere yön Hristiyanlar beraberce yaşıyorlardı.
vermiş, Müslüman Osmanlı toplumunda mahalle ❖ Şehirler mahallelerden oluşuyordu.
“Komşusu aç iken tok yatan (gerçek) mümin ❖ Şehir halkı akşamları cami, kahvehane veya esnaf
değildir.” anlayışı üzerine kurulmuştur. odalarında toplanıyordu. Bu mekânlarda meddah,
→ Osmanlı toplumunda kadın, toplumsal hayatın karagöz gibi eğlenceler düzenleniyordu. Kadınlar ise
bizzat içinde görev alarak ekonomiden mülk alım kendi aralarında ve evlerde toplanıyorlardı.
satımına, dokumacılıktan ev işlerine kadar değişik ❖ Osmanlı toplumunda nişan, düğün ve sünnet
alanlarda varlığını göstermiştir. merasimlerine çok önem veriliyordu.
→ Osmanlı Dönemi’nde dinî bayramlar, geleneksel ❖ Cuma günü tatildi. Cuma günü Müslümanlar
şenlikler ve Âmin Alayı gibi özel günler, mahalle camiye, cumartesi günü Yahudiler havraya, pazar
hayatının durağanlığına hareketlilik getirmiştir. günü Hristiyanlar kiliseye gidiyorlardı.
❖ Şehirlerde zaman sabah namazı ile başlayıp akşam
Âmin Alayı: Çocukların okula başladıkları gün yapılan törene namazına kadar sürüyordu.
Âmin Alayı denilir. Bu törende mahallenin hocası tarafından ❖ Osmanlıda ilk kahvehaneler 1554’te İstanbul’da
dualar okunur ve davetlilere ikramlarda bulunulurdu.
açıldı.
→ Osmanlılar zamanında evlerin duvarlarından
rengarenk çiçekler sarkardı.

14
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

Köy Hayatı Tanzimat Sonrası Osmanlı Toplumu


 Köylerde temel geçim kaynakları tarım ve  Osmanlı Devleti, Tanzimat Dönemi’nde yaşadığı
hayvancılıktır. siyasi ve ekonomik sorunları Batı’ya ve Batı’nın
 İmam ve kethüdalar köy yönetiminden sorumlu değerlerine yaklaşarak çözebileceğini düşünü-
idiler. yordu.
 Köyde yaşam yazın bağ ve bahçelerde çalışarak,  Bu dönemde halkın bir kısmı Batı hayranı
kışın ise köy odalarında sohbet ederek geçiyordu. aydınların ve bazı devlet adamlarının
 Köyler beş altı haneden oluşuyordu. Bunlardan yönlendirmeleri sonucunda, geleneksel yaşam
daha büyük olan yerlere ise nahiye veya kaza tarzı yerine modern Batı tarzı yaşama geçmek için
deniyordu. çaba sarf etmiştir.
 Köylerde sadece Müslümanlar yaşadığı gibi,  İstanbul gibi büyük şehirlerde insanlar geleneksel
Hristiyan ve Müslümanların birlikte yaşadığı çizgilerinden uzaklaşıp mağaza, kafeterya, pastane,
köylerde vardır. restoran, otel ve apartman hayatıyla tanışmaya
başlamıştır.
Konargöçer Hayatı  Yaşanan bu tüketim zevki ve sefasıyla bambaşka bir
 Göçebe yaşıyorlardı. Geçim kaynakları hayvancılıktı. insan ve toplum modeli ortaya çıkmıştır.
Yayla veya kışlaklarda yaşıyorlardı.  II. Mahmut Dönemi’yle birlikte tüm Osmanlı halkı
 Göçebelerin kurdukları çadırlara ev veya yurt için “tebaa” tabiri kullanılmıştır.
diyorlardı. Genellikle kıldan yaptıkları çadırlarda  Gayrimüslimler Müslümanlardan hiçbir konuda
yaşıyorlardı. ayrı tutulmamış ve tam bir hoşgörü toplumu
 Başlarında aşiret reisleri vardı. Hareketli bir yaşam oluşturulmuştur.
sürdüklerinden at ve deve onların vazgeçilmez  1839 Tanzimat Fermanı ile Müslüman-gayrimüslim
binek hayvanlarıdır. herkes eşit sayılmıştır.
 Bu fermanın devamı niteliğinde olan 1856 Islahat
Osmanlı Toplumunda Yemek Kültürü, Eğlence ve Fermanı ile; Azınlıklar devlet memuru olabilecekti.
Festivaller  Banka, okul, şirket ve hastane açabileceklerdi.
Yemek Kültürü:  Osmanlı Devleti bütün bunlarla kaynaşmış bir
toplum oluşturmayı hedeflemiştir.
 Osmanlı Devleti’nde halk genellikle boza, şıra,
 Osmanlı toplum yapısındaki değişim kadınlar
şerbet ve süt gibi içecekleri içer, sofralarda ekmek
üzerinde de etkisini göstermiştir. Kadınlar sosyal
ve pide bulundururlardı.
hayatın içinde yer almaya başlamış, yabancı gazete,
 İstanbul’un kaliteli unlarından yapılan ekmekler
dergi, roman ve makale okumak moda olmuştur.
dünya çapında bir üne sahipti.
Kadın-erkek eşitliği tartışılır hâle gelmiştir.
 Koyun eti, en beğenilen lezzetli yiyeceklerin başında
 Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı Fatma Aliye Hanım
gelirdi ve yemeklerin yanında pilav da tüketilirdi.
kadın hakları konusunda savunuculuğu
 Saray ve konaklarda pişen nefis ve lezzetli
üstlenmiştir.
yemeklerden dolayı, İstanbul Mutfağı dünya
 Değişim kıyafet alanında da kendini göstermiştir.
çapında bir ün kazanmıştır.
Memurlar ve halk sarık yerine fes, şalvar yerine
Eğlence ve Festivaller: pantolon, kadınlar ise ferace ve yaşmak yerine
maşkah (süslü baş örtüsü), yeldirme (hafif manto)
→ Saraydaki düğünlere devlet erkanı, yabancı ve sık çarşaf kullanmaya başlamışlardır.
davetliler, ulema ve halk da katılabilirdi. Düğüne  Değişime yemek kültürü de uğramıştır. Mesela daha
katılanlar hiyerarşik bir düzen içerisinde önce kullanılan sini ve sahanların yerini masa,
oturulurdu. sandalye ve tabaklar almıştır.
→ Osmanlı toplumundaki şenlikler ve geleneksel
törenler, Orta Asya Türk şölen gelenekleri ve
İslami unsurlara dayandırılmıştır.
→ Şenlikler, hükümdar ve halkın buluştuğu nadir
yerlerden birisi olmuş, bu geleneksel törenler ve
şenlikler doğum, evlilik ve sünnet gibi nedenlerle
yapılmıştır.
→ Şenlikler, devletin otoritesini ve zenginliğini halka
ve dünyaya göstermiş, ekonomik hareketlilik
getirmiş, dinî amaçlara hizmet etmiş ve halkın
moral seviyesini yükseltmiştir.

15
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

Tanzimat sonrası Osmanlı Toplumunda ➢ Bunlar, harbin başlarında İngiliz, Fransız, Rus ve
Yardımlaşma Kurumları İtalyanların boşalttıkları okullara yerleştirildiler. Bu
okullara, “yetimler yurdu” manasına gelen
Osmanlı toplumsal yapısının temelinde insan Darüleytam denildi.
sevgisi ve insana saygı vardı. Bu sevgi ve saygıdan ➢ 1916’da kabul edilen kanunlarla, Darüleytamlara
dolayıdır ki Osmanlı padişahları birçok yardımlaşma gelir bulunmak istendi ise de bir netice alınamadı.
kurumu meydana getireceklerdir. İttihat ve Terakki Partisinin kötü idaresi dolayısıyla,
sahipsiz kalan çocukların pek çoğu, açlık ve
Darülaceze (Yoksul Evi)
sefaletten hayatını kaybetti.
➢ İstanbul, İtilaf Devletleri tarafından işgal edilince
Dârüleytam binalarına da el konulmuş, buradaki
çocuklar boş durumdaki bazı saraylara
yerleştirilmişlerdir.
➢ Kapatılan Dârüleytamlardaki yetimler İstanbul’da
toplanmış, bu yetim çocukların idaresi Şehir Yatı
Mektebi’ne devredilmiştir.
➢ Bu kurumun da kapatılmasıyla Dârüleytamlar tarihe
karışmış, Dârüleytam’daki yetenekli çocuklar ise
1927 yılında hizmete giren Dârüşşafaka’ya
verilmiştir.

Dârüşşafaka

→ 1895 yılında II. Abdülhamit tarafından kurulmuş-


tur. 27.000 m²’lik bir alanda kurulmuştur.
→ İdari bina, aceze bölümü, çocuk yuvası, revir,
hastane, cami, kilise, sinagog, aş ocağı, fırın,
hamam, çamaşırhane ve gasilhaneden (ölü yıkama
yeri) oluşmaktadır.
→ Kuruluşundan bugüne kadar dil, din, ırk, cinsiyet
ve mezhep ayrımı yapmadan kimsesiz, yaşlı,
güçsüz ve engelliyi himaye eden bu hayır  1863’te Şefkat Yuvası adıyla Abdülaziz
kurumunun faaliyetleri, günümüzde İstanbul Dönemi’nde açılmıştır.
Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülmek-  Maddi durumu kötü ve yetim çocuklar eğitim
tedir. görmüştür.
→ Bu mekânlarda kimsesiz insanlara bakıldığı gibi 0-6  Okul 1873’ ten itibaren eleme yöntemi ile öğrenci
yaş arası çocuklara da ücretsiz bakılmaktadır. almaya başlamıştır.
Darüleytam Hamidiye Etfal Hastanesi

➢ 1914’te, yetim ve öksüz kalan çocukları korumak


amacıyla açılan yurtlardır.
➢ Birinci Dünya Harbi sırasında bilhassa doğu,
güneydoğu ve batıda birçok bölgemiz; Rus, İtalyan,
Yunan ve Fransız işgal kuvvetlerinin kıyımına uğradı.  II. Abdülhamit tarafından 1899’da İstanbul’da
Bu mezalim sırasında açıkta kalan binlerce çocuk, açılmıştır. Bugünkü adı Şişli Etfal Hastanesi’dir.
İstanbul ve düşman işgaline uğramayan bazı  Türkiye’deki ilk çocuk hastanesidir.
vilayetlerimize getirildi.

16
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

 II. Abdülhamit’in yedi aylık kızı Hatice Sultan difteri Osmanlı toplumunda değişimin hız kazandığı bir
hastalığından ölünce bu duruma çok üzülen padişah dönem olmuştur.
Dr. İbrahim Bey’e bu hastaneyi kurdurmuştur.  Osmanlı toplumunda yaşanan bu değişim,
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte doruk noktaya
93 Harbi, Balkan Savaşları ve Günümüzdeki ulaşmıştır.
Göçler
93 Harbi ve Balkan Savaşları Nedeni ile Meydana Meşrutiyet Dönemi
Gelen Göçler:
 Osmanlı Devleti dağılma dönemine girip toprak
kaybetmeye başlayınca Kırım, Kafkasya ve
Balkanlarda yaşayan Müslüman ve gayrimüslim
halk da Anadolu’ya doğru göç etmeye başlamıştır.
 Bu göçlerin en büyükleri, 1877-1878 yılları arasında
yapılan Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) ve 1912-
1913 yılları arasında yapılan Balkan Savaşları
sonrasında yaşanmıştır.
Göçlerin Sonuçları
❖ Yapılan bu göçler, Anadolu’nun nüfusunu artırmış,
aynı zamanda köy-kent nüfusunun dağılımı
üzerinde de etkili olmuştur.
❖ Kırım, Kafkasya ve Balkanlardan gelen halk
Anadolu’ya taşınmıştır. Muhacirler (göçmenler) ➢ Osmanlı toplumu, Müslüman ve gayrimüslimlerden
yerleştikleri mirî arazileri, geldikleri ülkedeki oluşuyordu. Gayrimüslimler, Tanzimat Dönemi’nde
tecrübelerini de kullanıp işleyerek, ekonomiye elde ettikleri hakları Meşrutiyet Dönemi’nde de
önemli katkıda bulunmuşlardır. korumuşlardır.
❖ Göçmenler sayesinde boş araziler tarıma açılmış, ➢ Meşrutiyet Dönemi’nde kabul edilen Kanun-i Esasi
bataklıklar kurutularak kullanılır hâle getirilmiş ve ile, Osmanlı Devleti’nde yaşayan bütün unsurlar
Anadolu’ya yeni tarım metotları girmiştir. fark gözetmeksizin Osmanlı olarak ifade edilmiştir.
❖ Rumeli’den gelen Müslüman Türk göçmenler ➢ Yani bu dönemde Osmanlı toplumu oluşturulmaya
Anadolu’ya, Trakya’ya ve Ege Adaları karşısındaki çalışılmış, milliyetçilik akımı ise bu girişimi
yerlere yerleştirilmiştir. Yapılan bu uygulama, Millî başarısız kılmıştır.
Mücadele Dönemi’nde yararlı olmuş ve millî bir ➢ Bu dönemde yaşanan savaşlar ve kaybedilen
Türk devletinin kurulmasında önemli rol oynamıştır. topraklar nedeniyle Anadolu’ya büyük göçler
başlamış, devletin genel nüfusu azalırken Anadolu
Günümüzdeki Göçler
ve Rumeli’de Müslüman nüfus artmıştır.
→ Türk Milleti her zaman mazlumlara kucak açmış ve ➢ Osmanlı Devleti’nde Tanzimat’la birlikte başlayan
kendine sığınmak isteyen hiçbir toplumu en kötü kadın erkek eşitliği konusundaki tartışmalar,
şartlarda bile geri çevirmemiştir. Meşrutiyet Dönemi’nde de devam etmiştir.
→ Günümüzde de Türk sınırlarında yaşanan savaşlar ➢ Osmanlı halkı anayasal haklara Kanun-i Esasi ile
sonucunda Türkiye’ye bilindiği gibi büyük göçler kavuşmuş, bu anayasada fert hak ve
olmuştur. özgürlüklerinin kanun yoluyla korunacağı
→ Örneğin günümüzde Iraklı ve Suriyeli vatandaşlar belirtilmiştir. Bu anayasa ile halkın yönetime
Türkiye’ye göç etmiş, Türk Milleti, dün olduğu gibi katılması sağlanmış, mecliste hem Müslüman hem
bugün de kadim tarihi içinde zulme uğrayan bütün de gayrimüslim mebuslar yer almıştır.
toplumlara sahip çıkmıştır. ➢ XIX. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı toplumunda
dışarıda yemek yeme alışkanlığı artmış, cami, kilise
D. MEŞRUTİYET VE CUMHURİYET DÖNEMLE- ve sinagogların önündeki boş alanlar iş görüşmeleri
RİNDE TOPLUM ve sohbetlerin yapıldığı yerlere dönüşmüştür. Bu
Meşrutiyet ve Cumhuriyet Dönemi’nde alanlarda padişahların hayatlarını ve kahramanların
Toplumsal Yapıdaki Değişim menkıbelerini anlatan meddahlar da yer almıştır.

 Toplumlar zaman içerisinde değişime uğrarlar.


Bütün toplumlar için geçerli olan bu sosyolojik
kural Osmanlı toplumunu da etkilemiş, XIX. yüzyıl,

17
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

Cumhuriyet Dönemi Hilâl-i Ahmer’den Türk Kızılayı’na


 Cumhuriyet Dönemi’nde yeni Türk toplumu fikri
oluşturulurken Osmanlı Dönemi’nden edinilen
tecrübeler de göz önünde bulundurulmuş,
ilerleme ve gelişmenin akılcı ve çağdaş bir
toplumla sağlanacağı kanaatine varılmıştır.
 Atatürk, Türk toplumunu muasır medeniyetler
seviyesine ulaştırmayı amaçlamıştır. Bunu
gerçekleştirmek için de;
✓ Kılık-kıyafet değişikliği,
✓ Ölçü-tartıda Batı’yla standart sağlanması,
✓ Tekke ve zaviyelerin kapatılması
✓ Soyadı Kanunu’nun çıkarılması gibi bir dizi  1868 tarihinde “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere
inkılaplar gerçekleştirmiştir. Yardım Cemiyeti” ismiyle kurulan bu topluluk, 1877
 Cumhuriyet Dönemi Türk toplumu; çiftçi, zanaatkar, yılında Osmanlı Hilâl-i Ahmer adını almıştır.
esnaf, işçi, serbest meslek sahibi, tüccar, sanayici ve  Osmanlı Devleti’nin yıkılmasının ardından 1923
memur kesimlerinden oluşuyordu. yılında Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti ismini
 Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde kentleşme yaygın almıştır.
değildi ve Türk toplumunun çoğu kırsal kesimde  1935 tarihinde Türkiye Kızılay Cemiyeti olarak adı
yaşıyordu. değiştirilmiştir.
 Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında başlayan
Batılılaşma hareketi, Cumhuriyet Dönemi’nde Batı Faaliyetleri:
kültürüyle Türk kültürünün harmanlanmasıyla ❖ Bu cemiyet kuruluşundan itibaren Trablusgarp
devam etmiş ve Türk milleti çağa ayak uydurmayı Savaşı, Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı ve İstiklâl
başarmıştır. Savaşı döneminde önemli çalışmalarda
 İnsanlar daha rahat ve daha güvenilir bir yaşam bulunmuştur.
ortamı sunan şehirlerdeki fabrikalarda çalışmayı ❖ Bu çalışmalar arasında yaralı askerlere yardım,
tercih etmişler ve böylece köylerden kentlere göç ihtiyaç olan bölgelere sıhhiye heyetlerinin
başlamıştır. gönderilmesi gibi birçok hizmet ve fedakarlıklar
 Yaşanan bu göçler sonucunda şehirlerde vardır.
yoksullardan oluşan işçi sınıfları ve zenginlerden ❖ Gönüllü hasta bakıcılar, bu cemiyet aracılığı ile
oluşan işveren sınıfları oluşmuştur. savaş alanında yaralanan binlerce askere yardıma
 Tarımsal üretim geniş arazi sahiplerini koşmuşlardır.
zenginleştirmiş, özellikle Doğu ve Güneydoğu ❖ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nde erkekler kadar kadınlar
bölgeleri ile Çukurova bölgesinde toprak zengini da önemli görevler üstlenmişlerdir. Kadınlarımız
ağaların köylülere yaptıkları eziyetler, birçok roman Balkan Savaşları’nda hastaneler için gerekli olan
ve hikâyeye konu olmuştur. çamaşır, çarşaf ve sargı bezi gibi malzemeleri, gece
 Köylerde yaşayan kız ve erkek çocuklar ile gündüz demeden çalışarak temin etmişlerdir.
şehirlerdeki yoksul ailelerin çocukları eğitimi bir ❖ Türk Kızılay Cemiyeti, günümüzde yurt içinde ve
kurtuluş yolu olarak görmüş, bu çocuklar doktor, yurt dışında ihtiyacı olan birçok topluma yardım
savcı, öğretmen, mühendis, hemşire, asker, polis götürmektedir.
vb. görevler üstlenerek memur sınıfını ❖ Bu yardımlar sayesinde muhtaç insanların barınma,
oluşturmuşlardır. beslenme ve sağlık ihtiyaçları karşılanmıştır.
❖ Türk Kızılay’ı aynı zamanda gençlik ve eğitim
Türk kadını;
alanlarında da önemli faaliyetlerde bulunmak-
✓ 1930 yılında belediye seçimlerine, tadır.
✓ 1933 yılında muhtarlık seçimlerine
✓ 1934 yılında ise milletvekilliği seçimlerine katılma Türklerde Anayasal Hareketler ve Vatandaşlık
hakkını elde etmiştir. Olgusu
 Türklerde anayasacılığın başlangıcı Tanzimat
Fermanı’nın ilanı olarak kabul edilse de ilk anayasal
süreç 1876 yılında ilan edilen Kanun-i Esasi ile
başlamıştır.
 Daha sonra yeni Türk Devleti’nin anayasası olan
1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye) kabul edilmiş ve

18
TÜRKLERDE TOPLUM HAMZA OLUÇ

nihayet Cumhuriyet’in ilanından sonra 1924


Anayasası ile bu süreç devam etmiştir.
 Bu üç anayasayla Müslüman ve gayrimüslim bütün
vatandaşların hakları anayasal güvence altına
alınmıştır.
 Vatandaşlık, siyasal yaşamın varlık nedenini
oluştururken siyasal davranışların da meşrutiyet
kaynağıdır. Vatandaşlık, bireyi devlete bağlayan
hukuksal, sosyolojik, dinsel, siyasal, kültürel ve
ekonomik bir olgudur. Vatandaşlık anlayışı, Osmanlı
Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar çeşitli
aşamalardan geçerek olgunlaşmıştır.
Vatandaşlık olgusu ve gayrimüslimlerin statüsü
yönünden Kanun-i Esasi (1876), 1921 ve 1924
anayasalarının karşılaştırılması
1876 Kanun-i Esasi
● Madde 8: Bütün Osmanlı vatandaşları dini, mezhebi ve
ırkı ne olursa olsun Osmanlı’dır.
● Madde 9: Kişi hürriyeti getirilmiştir.
● Madde 11: Herkese ibadet hakkı tanınmıştır.
● Madde 17: Bütün Osmanlı vatandaşları hak ve ödevler
bakımından kanun önünde eşittir.
● Madde 19: Bütün Osmanlı tebaası memuriyet hakkına
sahiptir.
● Madde 23: Hiç kimse bağlı olduğu mahkemeden başka
mahkemeye gönderilemez.
● Madde 83: Bütün unsurların hak arama özgürlüğü vardır.

1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye)


● Madde 1: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yönetim
tarzı halkın kendi yazgısını doğrudan doğruya ve fiilen
kendisinin yönetmesi esasına dayalıdır.
● Madde 5: ...Büyük Millet Meclisi üyelerinin her biri
kendisini seçen vilayetin temsilcisi değil, tüm milletin
temsilcisidir.
1921 Anayasası Millî Mücadele Dönemi’nde yapıldığı için
bu anayasada birçok konuya değinilmemiş, temel hak ve
hürriyetlere yer verilmemiş, vatandaşlık tarif edilmemiştir.
Eksik olan konularda ise Kanun-i Esasi dikkate alınmıştır.

1924 Anayasası
● Madde 1: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
● Madde 69: Türkler kanun karşısında eşittir ve ayırım
yapılmaksızın kanuna uymak ödevindedir. Her türlü grup,
sınıf, aile ve kişi ayrıcalıkları kaldırılmıştır.
● Madde 88: Türkiye’de din ve ırk ayırt edilmeksizin
vatandaşlık bakımından herkese Türk denir.

19

You might also like