You are on page 1of 282

...i —... ■■■■ ım.....

— ■
Adım Adım
^.m.L<rı:rrm>ı

YARATICI
YAZARLIK
Senaryo

□HHClAYAYinCIUK
Istanbul Ticaret üniversitesi Kütüphanesi

*75908*
Can Akkiriş

Adım Adım

YARATICI YAZARLIK
Hikaye, Roman, Senaryo Yazımı
Ozan Yayıncılık Ltd.
İstanbul 2015
Can Akkiriş

Adım Adım

YARATICI YAZARLIK
Hikaye, Roman, Senaryo Yazımı

Ozan Yayıncılık Ltd.


İstanbul 2015
Bu kitabın Türkçe yayın haklan Babıali Kitaplığı’na aittir.
Tanıtım için yapılacak alıntılar dışında tüm alıntılar, Kültür Bakanlığı
Telif Haklan Sözleşmesi gereği yayınevinin iznini gerektirir.

Yaratıcı Yazarlık / Can Akkiriş

Yayın Yönetmeni: Arzu Sandal


Editör: Abdullah Demir
Kapak Tasarımı: Ekin Karabıyık

Baskı ve Cilt: Ozan Matbaacılık


Davutpaşa Caddesi Güven Sanayi Sitesi B blok Kat: 2 No: 352
Topkapı - İSTANBUL

Kütüphane Bilgi Kartı (CİP):


Yaratıcı Yazarlık / Can Akkiriş
Türk Edebiyatı, Çağdaş Yazarlar, Yazınsal Teknik
Oyan Yayıncılık Haziran 2015, Türkiye, İstanbul, 312 sayfa

ISBN: 978-605-4723-88-1
Sertifika No: 11329
Dağıtım:
İstanbul:2A, Alfa, Alkım, Artı, Bilgi, Cağaloğlu, D&R, Derya Dağıtım
Final, Paraf, Remzi, Say, Totem, Yelpaze
Ankara: İmge, Kıta, Ekinoks, Arkadaş Kitabevi
İzmir: Güneş Dağıtım

İnternet satış:
www.idefix.com,www.kitapyurdu.com,www.kitapyeri.com,
www.dr.com.trwww.netkitap.com,www.hermeskitap.com,www.babil.com,
www. 1001 kitap.com.tr, www.kitapdenizi.com,
https://www.fmalpazarlama.com, http://www.kitapsan.com.tr

Alemdar Caddesi Güzel Sanatlar Sk No- nros ı —î-------- —


Tel: 212.3,1 ,3 95.520 « »
m.,1. mfo@ozanyayincilik.com Web: «w».ozany.yincilik.Com
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

ÖZÖYKÜ
Can Akkiriş
1955 yılında doğdu. İlk ve orta öğrenimini Samsun'da yaptı,
İstanbul Ürıiversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı eğitimi
gördü. Ortaokul ve lise yıllarda küçük heykelcikler ve yağlı­
boya resim gibi çalışmaları yanı sıra şiir, kısa öykü ve roman
yazmaya başladı. Ortaokulda başladığı fotoğraf çekimlerini
üniversite yıllarında daha geliştirdi. Çalışmalarım daha pro­
fesyonelce yürüttü ve özellikle siyah-beyaz sanatsal anlamda
fotoğraf çalışmaları yaptı. Yine bu dönemde başladığı gaze­
teciliği sırasmda bir haber ajansında çalıştı, pek çok gazete ve
dergide haber, fotoğraf, söyleşi türü yazılar yazdı. Güneş ve
Günaydın gazetelerinde sanat sayfaları hazırladı. Yöneticili­
ğini Aziz Nesin'in yaptığı Somut Dergisi'nde köşe yazılan
yayınlandı.
Ortaokul yıllarında yazdığı şiirleri lisedeyken ilk kitabı ola­
rak basıldı. "Bulutlarda Çiftetelli" isimli bu kitabını daha
sonra "Hain" isimli ikinci şiir kitabı takip etti. Üçüncü kitabı
da "Dağın Ardında" adıyla yayınlanan romanıydı.
Yabancı dil eğitimi konusunda çalışmalar yaptı ve bu dönem
"The Technique of Translation / İngilizce-Türkçe Çeviri Tek­
niği" çeviri tekniğiyle İngilizce öğretimi, "The Thief" İngiliz­
ce öğrenenler için kısa öykü kitaplarım yayınladı.
Öğrencilik yıllarında bir yerel gazete kurdu ve yedi yıl bo­
yunca yayınladı. Bu çalışmaları sırasmda reklamcılık sektö­
rüne adım attı. Bu alanda Türkiye'de bir ilke imza attı ve ül­
kenin ilk adres bankasını kurdu. Adres bankacılığı ve penet-
rasyonal reklamcılık alanında Türkiye'nin en büyük şirketle-
5
Can Akkiriş

ri ve reklam ajanslarına yıllarca hizmet verdi. Zaman içinde


yağlıboya resim çalışmaları daha da yoğunlaştı.
90'h yıllarda yağlıboya yerine pastel ve akrilik boya ile ça­
lışmaya başladı. Yine 90'h yılların sonlarına doğru tamamen
doğal malzemelerin kullanımıyla oluşturulan 3 boyutlu tab­
lolar ve küçük heykelcikler yapmaya başladı.
Heykelciklere olan ilgisi 2000'li yıllarda seramik çalışmaları
sürecini başlattı. Ev, ofis, bahçe için tasarladığı dekoratif ob­
jeler ve eşyaları Hollanda, ABD, Yunanistan, Bulgaristan ve
İsrail başta olmak üzere pek çok ülkeye yüz binlerce adet ih­
raç etti.
2000'li yıllar resim alanında da değişik arayışlar getirdi. O
zamana kadar başka alanlarda yoğun bir şekilde kullanmak­
ta olduğu bilgisayarın olanaklarından bu kez resim çalışma­
larında yararlanmaya başladı. Bu yıllar pastel ve akriliğe
verdiği ağırlığın dijital çalışmalara geçtiği bir süreçti. Bu ko­
nuda hızla ilerlemeler sağlarken özellikle son 4 yıl dijital or­
tamda hazırlanmış soyut koleksiyonlarının ortaya çıktığı bir
dönem oldu. Çektiği fotoğraflardan kırptığı milimetrik par­
çacıklarla ve dijital ortamda ürettiği görselleri bir araya geti­
rerek 600 adetin üzerinde çalışma üretti. "Dijital" teknik ile
hazırladığı çalışmaların yanı sıra "akrilik", "dijital-akrilik kar­
ma", "dijital-akrilik-kolaj karma" tekniklere de yer verdi.
Yurt içinde ve dışında çeşitli karma sergilere katılan sanatçı
2012 yılında "Cennetten Fotoğraflar" soyut resim koleksiyo­
nunu bir dizi sergi ile tanıttı. Bu sergiler yalnızca resim sergi­
sinin değil, oluşturduğu "iyilik" felsefesinin de geniş kesim­
lere duyuruları oldu. Soyut resim alanında "Şizofren Seviş­
meler", "Çevre" gibi başka koleksiyonlar da hazırladı. Her
iki koleksiyonda da "dijital" ve "dijital-akrilik-kolaj" teknik­
lerle yapılmış çalışmaları bulunuyor.
Sanatçının "dijital" çalışmaları uluslararası alanda ün kazan­
mış çok sayıda online-galeride tanıtılıyor ve satılıyor. Çallş.
6
Adını Adım Yaratıcı Yazarlık

maları Türkiye'de de ilgi gören sanatçmın eserleri pek çok


konut ve işyerinin duvarlarını süslüyor.
2012 yılında sergiler yoluyla tanıtmaya başladığı "iyilik" fel­
sefesini içeren yeni kitabı "Cennetten Fotoğraflar - Mutlulu­
ğa Giden Yol"u 2014 yılı sonlarında yayınlayarak felsefenin
tanıtım sergilerine yeniden başladı.
Yine 2014 yılı sonlarında "Adım Adım Roman Yazımı - Yara­
tıcı Yazarlık" kitabım yayma hazırladı.
Yayınlanmış Kitapları: "Bulutlarda Çiftetelli", "Hain", "Da­
ğın Ardında", "The Technique of Translation", "The Thief",
"Cennetten Fotoğraflar - Mutluluğa Giden Yol", "Adım
Adım Yaratıcı Yazarlık".
Resim Koleksiyonları: Cennetten Fotoğraflar, Şizofren Se­
vişmeler, Çevre.
Gin Akkiriş

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ............................................................................................. 17

BÖLÜM-1/GİRİŞ........................................................................... 21
Ne Yapmanız Gerekiyor..................................................................21
Atölyemizde Nasıl Yazacaksınız................................................... 21
Ne Zaman Yazacaksmız................................................................. 22

BÖLÜM-2/BAŞLARKEN..............................................................25
Yazmak Kolaydır.............................................................................. 26
Yazmak Yararlıdır............................................................................ 26
Yazmak Hayal Dünyamızı Geliştirir........................................... 27
Yazmak Sosyalleştirir...................................................................... 28
Yazı Yazmak Bir Çeşit Terapidir.................................................... 28
Yazı Yazmak Masrafsız ve Pratiktir...............................................29

BÖLÜM-3/YARATICI YAZARLIK..............................................33
Yaratıcılık Kimlerde Olur................................................................ 34
Yaratıcılık Farklı Olmaktır.............................................................. 35
Nasıl Yaratıcı Olunur....................................................................... 35
Yaratıcılık Yeteneğine Sahip Olanların Davranışları................ 35
Yaratıcı Kişiler....................................................................................36
Yaratıcılığı Neler Engeller............................................................... 35
Yaratıcılık Nasıl Gelişir..................................................................... ..
Yazarlık Öğrenilebilir...................................................................... 39^
İnsanlar Sırtlarında Birer Çuvalla Doğarlar................................ 4CZZ
Sipariş Noktası................................................................................. .-----
En Başarılı Yaratıcı Yazarlar Çocuklardır.............................. .....

ft-
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

1BÖLÜM-4/YAZI TÜRLERİ...................................................... 47
'Yazı/Yazın.................................................................................. 47
Kurmaca/Kurmaca Dışı............................................................. 48
Yapay Kurmaca/Gerçek Kurmaca............................................. 48

BÖLÜM-5/NEREDEN BAŞLAYALIM.................................... 51
Hangi Yazm................................................................................. 51
Hikaye..........................................................................................51

BÖLÜM-6/HEDEF ROMAN YAZARLIĞI..............................55


Roman Yazarlığının Çekiciliği................................................... 55
Romancı Olabilmek İçin Neler Gerekiyor................................. 56
Zaman Bulabilmek...................................................................... 56
Kararlılık...................................................................................... 57
İyi Malzeme Bulmak................................................................... 57
Roman Nedir............................................................................... 58
Romanın Uzunluğu..................................................................... 59
Romanın Yapısı............................................................................59

BÖLÜM-7/ROMAN TÜRLERİ................................................ 63
Aşk Romanları.............................................................................65
Cinayet Romanları....................................................................... 67
Bilimkurgu Romanları................................................................ 69
Fantastik Romanlar..................................................................... 70
Korku Romanları......................................................................... 71
Ana Akım Romanlar................................................................... 73
Gençlik Romanları....................................................................... 74
Erkek Romanları.................................................... 76
Erotik Romanlar........................................................................... 77

BÖL ÜM-8/TEMA SEÇİMİ........................................................ 81


Nerelerden Tema Çıkarabiliriz................................................... 84
Tema Seçildikten Sonra.............................................................. 84
ATÖLYE (TEMA).................................................... 88
Can Akkiriş

BÖLÜM-9/KONU...........................................................................93
Bizim Kaynaklarımız....................................................................... 93
Dış Kaynaklarımız............................................................................ 93
Hikaye Düşüncesi ve Konu............................................................. 94
Konu Bulma Sorunu..........................................................................95
Esin Gelmesini Beklemek.................................................................95
Kendine İnanmamak.........................................................................95
Gerçek Yaşamla İlgilenmemek........................................................96
Hikaye Konusu İçin İpuçları............................................................ 96
Hikayenin Yapısı............................................................................... 97
Yan Hikayeler.................................................................................... 97
ATÖLYE (KONU).............................................................................. 99

BÛLÜM-10/ ÇATIŞMALAR, ÇELİŞKİLER.............................. 119


ATÖLYE (ÇATIŞMA).................................................................... 121

BÖLÜM-11/KARAKTERLER...................................................... 125
Karakter Yaratmak.......................................................................... 125
Karakter Olarak Kendinizi Seçmeyin...........................................125
Karakterin Sunumu..........................................................................126
Karakter Oluşumu............................................................................127
Hikayenin Karakterleri....................................................................128
Ana Karakter..................................................................................... 128
Yan Karakter..................................................................................... 129
Figüranlar.......................................................................................... 129
Karakter Yaratma ve Olay Örgüsü İlişkisi.................................. 130
Karakter - Olay İlişkileri.................................................................. 131
Karakterin Değişimi......................................................................... 131
Karakter - Çatışma İlişkisi............................................................... 132
İç Çelişkiler........................................................................................ 132
Dış Çelişkiler..................................................................................... 132
Karakterin Üstün ve Zayıf Yarıları................................................ 133
Farklı özellikler................................................................................ 133
ATÖLYE (KARAKTER)................................................................... 135

10
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

BÖLÜM-12/MEKAN .................................................................. 141


Gerçek Mekanlar.......................................................................... 141
Kurmaca Mekanlar....................................................................... 142
Mekan Seçimi................................................................................ 142
ATÖLYE (MEKAN).................................................................... 144

BÖLÜM-13/ZAMAN................................................................ 147
Okuma Zamanı............................................................................ 148
Anlatımda Zaman Kipi..................... 148
Anlatımda Zaman Kullanımı...................................................... 149
ATÖLYE (ZAMAN).................................................................... 151

BÖLÜM-14 / ARKA PLAN........................................................ 155


Arka Plan / Atmosfer.................................................................. 155
Arka Plan / Zaman.......................................................................155
Arka Plan / Saat............................................................................156
Zamansal Ayrım Nasıl Yapılır.................................................... 156
Arka Plan / Coğrafi Konum....................................................... 157
Arka Plan / Ayrıntılar..................................................................157
ATÖLYE (ARKA PLAN)........................................................... 158

BÖLÜM-15 / KURGU................................................................. 161


Olay Örgüsü.................................................................................161
Olay Örgüsü Formülleri............................................................ 162
Romanda İmgesel Omurga....................................................... 165
Kurgu............................................................................................ 165
Kurgu Teknikleri........................................................................ 166
ATÖLYE (KURGU).................................................................... 167

BÖLÜM-16/ANLATICI.............................................................. 173
Bakış Açısı...................................................................................... 173
Tekli Karakter................................................................................ 174
Çoklu Karakter............................................................................... 176
Bakış Açısı Hikayeyi Anlatan Kişiye Aittir................................176
11
O» Akiıriş

Hikayeyi Kim Anlatıyor............................................................... 177


Birinci Tekil Şahıs.......................................................................... 177
O - Üçüncü Tekil Şahıs (yalnızca gören)................................... 181
O - Üçüncü Tekil Şahıs (herşeyi bilen)...................................... 182
Anlatımda Zaman / Anlatıcı İlişkisi...........................................183
.Anlatan / Ses................................................................................. 186
Öznel / Nesnel Bakış Açısı.......................................................... 186
Bakış Açısının İşlevleri.................................................................. 187
ATÖLYE (ANLATICI).................................................................. 189

BÖLÜM-17/ ANLATIM TEKNİKLERİ..................................... 193


Anlatanda Zaman Kullanım Teknikleri.................................... 193
Geriye Dönme Tekniği.................................................................. 193
Dar Anlamda.................................................................................. 194
Yapıcı Anlamda............................................................................. 194
Çözücü........................................................................................... 195
İleri Atma Tekniği......................................................................... 195
Kesme Tekniği............................................................................... 195
Montaj Tekniği............................................................................... 195
Zamanı Durdurma........................................................................ 196
Canlandırma................................................................................... 197
Hikayeyi Yaşamak......................................................................... 198
Betimlemeler............................................................ 198
Anlatmak, Göstermek................................................................... 198
Diyaloglar.......................................................................................201
Diyaloglarda Etiketler................................................................... 202
Diyalog Etiketleri........................................................................... 202
Eylem Etiketleri............................................................................. 202
Diyalog Teknikleri......................................................................... 203
Dış Diyalog Tekniği...................................................................... 203
İç Diyalog Tekniği......................................................................... 203
İç Monolog Tekniği....................................................................... 203
Anlatanda Yazılı Metin Kullanımı.............................................. 204
Günlük........................................................................................... 204
Mektup........................................................................................... 204
12
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Bir Mektup.................................................................................... 205


Bir Kişiye Yazılan Çeşitli Mektuplar......................................... 205
Çoklu Mektuplar......................................................................... 206
Karşılıklı Mektuplar.................................................................... 206
Karma Mektuplar........................................................................ 206
Tümü Bir Arada........................................................................... 206
Çeşitli Zamanlarda...................................................................... 207
Diğer Metinler.............................................................................. 207
Bilinç Akışı Tekniği..................................................................... 207
Merakta Bırakma, Gerilim.......................................................... 208
ATÖLYE (ANLATIM)................................................................ 209

BÖLÜM-18/KARAKTERLERİ KİŞİSELLEŞTİRME........... 217


Kişiselleştirme............................................................................... 217
Geleneksel Anlatıda Tipler.......................................................... 219
Evrensel Tipler.............................................................................. 220
Toplumsal Tipler.......................................................................... 220
Tinsel Tipler.................................................................................. 221
Hayal Ürünü Tipler...................................................................... 221
Tarihsel Tipler............................................................................... 221
Dondurulmuş Tipler.................................................................... 221
Çağdaş Anlatımda İnsan............................................................. 221
Kişilik ve İşlevi.............................................................................. 222
Hikayede Kişiliğin İşlenişi.......................................................... 223
Kişi ve Okur Arasmdaki Psikolojik Bağlantı........................... 224
Kişiliğin Boyutları........................................................................ 225
Bedensel Yapı................................................................................ 226
Toplumsal Yapı............................................................................. 227
Tinsel Yapı..................................................................................... 227
Kişilik Bileşimi.............................................................................. 228
Kişilik Gelişimi.............................................................................. 229
Kişilik Kanıtlanmak.....................................................................231
Doğrudan Tanıtım........................................................................232
Betimleme ile Tanıtma......................... ....................................... 232
Diyalog ile Tanıtma..................................................................... 233^
13
Can .Akkiriş

Davranışlar ile Tanıtına................................................................ 234


Dolaylı Tanıtım.............................................................................. 237
Karşıtlık Yaratmak........................................................................ 237
Ayrıntıları Ortaya Çıkarmak........................................................ 240
Yan Karakterlerin Kişilik Yapıları............................................... 240
Yan Karakterlerin Derinliği.......................................................... 241
Bilinçli ve Bilinçsiz Benzerlikler.................................................. 242
Karakterlerin Adları...................................................................... 243
Hikaye, Yazarın Yönetiminden Çıkabilir.................................. 245
Karakter / Olay İlişkileri.............................................................. 246
Aptal Karakterler........................................................................... 247
Karakter Yaratım Formu.............................................................. 247
Kişi.................................................................................................. 248
Fiziksel Görünüm.......................................................................... 248
Sosyolojik Boyut............................................................................ 249
Psikolojik Boyut............................................................................. 251
ATÖLYE (KARAKTERLERİ KİŞİSELLEŞTİRME)........................

BÖLÜM-19/ OLAY ÖRGÜSÜNÜN YERLEŞİMİ.................. 259


Hikayenin Yapısı........................................................................... 259
Hikayenin Bölümleri ve Olay Örgüsü........................................ 260
Olay Örgüsünün Temel Öğeleri.................................................. 260
Temel Yapı..................................................................................... 261

BÖLÜM-20 / GİRİŞ ..................................................................... 265


Giriş Bölümü İçin Hikayeyi Başlatma Fikirleri........................ 266

BÖLÜM-21 / GELİŞME............................................................... 271


Çatışma Türleri............................................................................. 275
Dış Çatışma................................................................................... 275
Psikolojik Çatışma.........................................................................275
Çatışma Konuları Neler Olabilir................................................. 277
Çatışmaların İşlenmesi................................................................. 278
Dural Çatışma............................................................................... 278
Atlamalı Çatışma.......................................................................... 278
14
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Gelişmeli Çatışma........................................................................ 278


Belirtilen Çatışma........................................................................ 278
Düğümler, Bunalımlar................................................................ 278
Gerilim, Şaşırtmaca..................................................................... 279
Kuşku............................................................................................ 280
Değişim......................................................................................... 280
İkincil Olay Örgüsü..................................................................... 280
Okuyucu Kitlesi Erkekler Olursa.............................................. 281
Okuyucu Kitlesi Kadınlar Olursa.............................................. 281
Okuyucu Kitlesi Aile Olursa...................................................... 281

BÖL ÜM-22/ SONUÇ ................................................................. 285


Çözüm........................................................................................... 286
Doruk Nokta................................................................................ 286
Hikaye Öğelerinin Düzenlenmesi............................................. 287
Hikayede Sahneler...................................................................... 288
Yan Hikayeler.............................................................................. 289
Hikaye Etme Teknikleri.............................................................. 290
Odağa Bir Sorunu Yerleştirme................................................... 290
Bir Sorunun Yanıtım Arama...................................................... 290
Hikaye Yapışma İlişkin Notlar.................................................. 291

BÖLÜM-23/YAZIM ATÖLYESİ.............................................. 297

15
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

ÖNSÖZ
Yaratıcı yazarlık tekniklerini öğrenerek bir hikaye oluştur­
mak konusunda gereksiniminiz olan tüm bilgileri topluca bu
kitapta bulacaksmız. Bölümleri okuyup çalıştıkça yaratıcı
yazarlığa doğru adım adım ilerleyeceksiniz.
Her bölüm sonunda o konu ile ilgili atölye çalışmaları yap­
manız, yazım aşamasına geldiğinizde önemli ölçüde hazırlık
özelliği taşıyacaktır.
Bölümler içinde öğreneceğiniz pek çok konunun, ilerleyen
bölümlerde tekrar karşınıza çıkıp daha ayrıntılı bir şekilde
anlatılıyor olması, daha önce öğrendiklerinizi daha da iyi an­
lamanızı ve bilgilerinizi pekiştirmenizi kolaylaştıracaktır.
Yine bölüm sıralamasının bir başka özelliği de her bölümde
öğrendiklerimizin sonraki bölümleri daha iyi anlamanızı
sağlayacak şekilde hazırlanmış olmasıdır.
Bu kitabı yalnızca bir kez okumak çok şey kazandıracaktır.
Ancak gerçekten üretken bir yaratıcı yazar olmayı hedefli­
yorsanız kitabı bitirdikten sonra tekrar okumanızı öneriyo­
rum. İlk okuduğunuzda konular hakkında fikriniz oluşur­
ken daha sonraki okumalarınızda konuları daha da derinle­
mesine algılayacağınızı ve anlatılan teknikleri çok daha ba­
şarılı bir şekilde uygulamaya başlayacağınızı biliyorum.
Bu kitapta yazılan her şeyi yüz yüze yapılan atölye çalışma­
larında da uygulayarak çok başarılı sonuçlar aldığımı, bu­
nun kitapla kendi kendine çalışanlar için de geçerli olduğu­
nu bilmenizi isterim.
Yaratıcı yazarlık, hayal gücünüze fazla mesai yaptırmakla
başlar. Bu nedenle bu kitabı okumaya ve bu konuda çalış­
maya başladığınız andan itibaren kendinizi bir atölyeye de-
17
Can Akkiriş

vam ediyor kabul etmeniz, yaşam şeklinizi buna uygun hale


dönüştürmeniz ve yaratıcı yazarlık çalışması ve yazım konu­
larına zaman ayırmanızı istiyorum. Kabul edersiniz ki yal­
nızca okuyarak, üzerinde çalışmadan yazar olunamaz.
Kendinizi yaratıcı yazarlık yolunda ilerleyen biri olarak
görmeye başladığınızda yaşamınızda pek çok şeyin de de­
ğişmeye başladığım fark edeceksiniz. Okuduğunuz roman­
da, izlediğiniz film ya da dizide senaryoların nasıl ilerlediği­
ni, yazarın ne yapmayı planladığım, okuyucuya ne düşün­
dürmek istediğini neredeyse bir dedektif titizliğiyle çözmeye
başlayacaksınız. Artık romanları okur, filmleri izleyici sıfa­
tıyla okumanız, izlemeniz mümkün olamayacak. İnceleyen,
araştıran, keşfeden alışkanlıklarınız oluşacak ve yaratıcı ya­
zarlığa daha da hızla koşmaya başlayacaksınız.
Sizlerle bir sonraki buluşmamızın en geç sizin yazdığınız ki­
taplarla olmasını diliyorum.
Sevgilerimle...
Can Akkiriş

18
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

1. BÖLÜM
GİRİL
19
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

1. Bölüm

GİRİ5
Felsefesinden, tekniğine kadar romanı oluşturan tüm özellik­
leri ayrıntılı bir şekilde öğrenirken aynı zamanda da romanı­
nızı yazmaya başlayacaksınız. Atölye mantığı ile hazırlanan
bu programda attığınız her adım romanınızda biraz daha
ilerlemenizi sağlayacak.

NE YAPMANIZ GEREKİYOR?
Yapmanız gereken ilk şey, gerçekten bir roman yazarı olmak
istiyorsanız ve yaratıcı yazarlığı öğrenmeye kararlıysanız
öncelikle bu iş için biraz zaman ayırmak... Sonrası kolay.
Atölyemizde verilen bilgileri alıp, alıştırmalarını yapmaya
başladığınızda kendinizi roman yazarlığının içinde bulacak­
sınız.

ATÖLYEMİZDE NASIL YAZACAKSINIZ?


Öncelikle söylemeliyim ki hedefimiz roman yazmak.
Daha kolay yazın türleriyle neden başlamadığımızı merak
edebilirsiniz. Nedeni şu; roman yazın türlerinin doruk nok­
tasıdır. O noktaya gidinceye kadar her şey öğrenilir ve ro­
man yazabilen kişi tüm diğer türleri de kolaylıkla yazabilir.
Dolayısıyla biz roman üzerinde çalışırken diğer yazın türle­
rini yazmayı da zaten öğreneceğiz.

21
Can Akkiriş

ATÖLYEMİZDE NE ZAMAN YAZACAKSINIZ?


İçiniz rahat olsun, yazmaya çok kısa sürede ve çok kolay baş­
layacaksınız.
Burada çok farklı bir atölye sistemi uygulayacağız. Size tüm
bilgileri hemen uygulayabileceğiniz şekilde verip o bilgiler
çerçevesindeki yazma adımlarını gerçekleştireceğiz.
Baştan sona her şey aşama aşama ilerleyecek, her aşamada
önce bilgi alıp sonra o bölümü yazacağız. Bu atölye bittiğin­
de elinizde bitmiş bir romanınız olacak.

22
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

2. BÖLÜM
BALLARKEN
23
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

____________ l BÖLÜM____________
BASLARKEN
Kim bilir, içinizde sakladığınız, söyleyemediğiniz, anlatama­
dığınız, kimseyle paylaşamadığınız neler birikti şimdiye ka­
dar.
Deneyimleriniz, yaşadıklarınız, tanık olduklarınız kağıda dö­
küldüğünde ne romanlar, ne filmler çıkar ortaya.
Duygularınız, düşünceleriniz, üzüntüleriniz, sevinçleriniz,
doğrularınız, yanlışlarınız, sevaplarınız, günahlarınız. Ve en
önemlisi bu zamana kadar yaşamdan aldığınız dersler...
Oturup yazmaya başlaym yeter ki. Gerisi kendiliğinden ge­
lecek, göreceksiniz.
İnsanlar sırtlarında birer çuval ile dünyaya gelirler.
Yıllar boyu okuyup öğrendiklerinizi, görüp yaşadıklarınızı,
duyup tanık olduklarınızı, yaşamınıza girip çıkan her şeyi ve
herkesi belleğinize kaydedersiniz. Yıllar boyu bunları adeta
sırtınızda taşıdığınız o çuvala doldurup biriktirirsiniz. Sonra,
bir gün, tüm biriktirdikleriniz bir şeyden tetiklenir, bir hayal,
bir rüya ya da hikaye formunda bir yaratım olarak karşınıza
çıkar. Bu yaratım baştan sona, o zamana kadar yaşadıklarınız
ve düşündüklerinizden oluşur.
Yazarın sırtındaki çuval en önemli sermayesidir. Çuval ne
kadar büyür, içi ne kadar zenginleşirse yazar o çuvaldan se­
çip aldıklarını kullanarak o ölçüde muhteşem hikayeler oluş­
turur.
25
Can Akkiriş

YAZMAK KOLAYDIR
Yazmak aslında kolay bir şeydir. Hemen hemen herkes oku­
ma ve yazma öğrenebilir. Çevremizdeki insanları, arkadaşla­
rımızı anımsayalım, hepsi başlarından geçenleri, düşüncele­
rini ballandıra-ballandıra anlatır ve bizler onları ilgiyle, me­
rakla dinleriz. Kimi insanlar vardır ki toplantılarda mutlaka
olmalıdırlar. Onlar bulundukları yerin atmosferini değiştirir,
anlattıkları ilginç şeylerle sessizlikleri coşkuya çeviriverirler.
En sıkıcı geçmesi beklenen toplantılar, onlar sayesinde keyif
dolu hale gelir. Anlattıkları her zaman çok ilginç şeyler ol­
masa da anlatış şekilleri öne çıkar ve herkes onları can kula­
ğıyla dinler.
Bu anlatım yeteneğine sahip olanlar, sesli olarak anlatmak
yerine, aynı keyifle yazmaya geçebilirler. Kendinde böyle bir
anlatım yeteneği olmayanlar ise tüm diğer sanat dallarında
da olduğu gibi çalışıp öğrenerek ve kendilerini bu konuda
geliştirerek başarıyı yakalayabilirler.
Aslında örnek olarak verdiğim o güzel anlatım yeteneğine
sahip insanlar var ya; onlar için de gidecekleri yol aynıdır:
çalışmak, öğrenmek, kendilerini bu konuda geliştirmek.
Yazı yazmayı öğrenmeye başlamak için insan hayatı üzerin­
de iki tane doğru zaman vardır; biri daha önceki herhangi bir
tarihtir. Ama o zaman geçmiştir ve o zamana tekrar döne-
bilme olanağı bulunmamaktadır.
ikinci en doğru zaman ise şu andır. Eğer daha önce başla­
mamışsak, bugün, hemen, şimdi başlamak için en doğru za­
mandır.

YAZMAK, YARARLIDIR
Ünlü düşünür Sokrates, bundan yüzyıllar önce, "Sorgulan­
mamış hayat, hayat değildir." demiş. Kendi yaşamımızı en açık
sorgulama biçimlerinden biri de yazmaktır. Kimi zaman bir
26
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

günlük, bir mektup kendimizle karşı karşıya gelmemizi, en


açık ve maskesiz bir şekilde kendimizle yüzleşmemizi sağlar.
Bu yüzleşmeler önce hatalarımızı fark etmemizi sonra da ka­
bul etmemizi kolaylaştırır. Doktorun hastalığa teşhis koya­
bilmesinin, tedavinin başlayabilmesi için en gerekli aşama
olduğu gibi, hatalarımızı anlayıp kabul ettiğimiz an da bir
şeyleri düzeltmeye başlayabilmemiz için önemli bir aşama­
dır.
Sanatla uğraşmanın en olağanüstü yanlarından biri de ortaya
bir sanat eseri çıkarmanın yarn sıra, sağlığımız için de olum­
lu bir şey yapıyor olabilmemizdir.
Günlük iş, okul, şehir, yaşam telaşı içinde karşılaştığımız so­
runları çözmeden ama geçici iyileştirmeler yaparak ilerleye­
biliyoruz. Sorunları masanın üstüne yatırıp detaylarıyla dü­
şünüp çözüm yollarım topluca gözden geçirebilmek gerekir
oysa. Bunu yapabilmek için de yazı yazmak güzel bir adım­
dır. Yazımızda olaylar, kişiler üzerinde çalışırken aynı anda
aklımızdan geçmekte olan yaşadığımız olayları, bu olaylar­
daki kişileri, kendi rollerimizi, anne babalığımızı, ilişkileri­
mizi, iş yaşamımızı ve daha pek çok şeyi irdeler ve bunlar­
dan çıkarımlar yaparız.
İnsanların kendilerini ifade edebilmeleri için sanatın pek çok
alanı elverişlidir ancak bunlar içinde en eskilerinden olan ya­
zı, diğerlerine göre daha en pratik ve kolay olanıdır. Aynı
zamanda da kendimizle en yakın yüzleşmeyi sağlayan yol­
dur.

YAZMAK HAYAL DÜNYAMIZI GELİŞTİRİR


Yeni bir şeyler yapabilmek, bir durumun içinden çıkabilmek,
bir şeyleri geliştirebilmek için sahip olmamız gereken şeyle­
rin başında geniş bir hayal dünyası gelir. Hayal dünyamız ne
kadar gelişmişse önümüze serilen yollar, olasılıklar da o ka­
dar çok, çeşitli ve verimlidir.
27
Can Akkiriş

Yazı yazmak için kağıt, kalem kadar gerekli olan şeylerden


biri de hayal dünyasıdır. Hayal dünyamızın gelişmesi yazıla­
rımızın derinliğini zengin ve sınırsız hale getirir. Yazı yaz­
maya gönül vermekle güzel bir döngü başlatılmış olur; yaz­
dıkça hayal dünyası gelişir, hayal dünyası geliştikçe daha
güzel yazılar yazılması sağlanır.

YAZMAK SOSYALLEŞTİRİR
Yazı yazmaya başlamakla yeni bir gruba, yazarlar grubuna
adım atmış olursunuz. Yazdığınız yazıları birileri okudukça
okuyucu kitleniz oluşmaya başlar; sizi tanıyan, izleyen biri­
leri daha eklenmiş olur çevrenize. Gerek yazanlar ve gerekse
okuyanlarla birlikte düzenlenen paneller, seminerler, imza
günleri, konferanslar, tanıtımlar sosyal çevrenizin gelişmesi­
ni sağlar. Sanatın tüm dalları bizlerin daha fazla sosyalleş­
mesine yardımcı olur; yazarlık da bunlardan biridir.

YAZI YAZMAK BİR ÇEŞİT TERAPİDİR


Depresyon tedavisinin ve stresi azaltmanın en etkili yolla­
rından biri yazı yazmaktır. Geçmişte yaşanılmış üzücü olay­
lar unutulmaya çalışıldıkça ve yok sayıldıkça aklımızın bir
köşesini işgal etmeye devam eder ve bu durum bize yaşadı­
ğımız sürece rahatsızlık verir. Bu olayların etkisinden kur­
tulmanın tek yolu onlara meydan okumaktır.
Yazı yazarken eski, üzücü olayları da yazıya katmak, onları
yeniden yaşamak o sorunla baş etmemizi kolaylaştırabilir ve
üzerimizdeki olumsuz etkiyi azaltabilir. Bu deneyim artık o
olayları bir daha hatırlamamızı sağlayabilir. Yaşamımızı ka­
busa çeviren kaygı duyma problemlerimizden kurtulmamı­
zın da en etkili yollarından biri yazı yazmaktır. Öyle ki dü­
zenli, planlı bir şekilde yazı yazmayı bir alışkanlık haline ge­
tirenler, kendilerini mutlaka çok daha huzurlu ve mutlu his­
sederler. Yazı yazmak insana iyi gelir. Yazana da, okuyana
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

YAZI YAZMAK MASRAFSIZ VE PRATİKTİR


Başka uğraşlarda olduğu gibi, yazı yazmak için pek çok araç,
gereç, alet-edevata sahip olmanız gerekmez. Yazı yazmayı
yanınızda sadece bir defter ve bir kalem taşıyarak, dilediği­
niz zamanlarda ve yerlerde yapabilirsiniz. Bu iş için hazır­
lanmış bir mekana gereksinim yoktur. Nereye gitseniz işinizi
yanınızda götürebilirsiniz. Hem hiç bir masrafı yoktur, hem
de her yerde yapılabilir.
Yazı yazmak için zaman da sorun değildir. Yazı yazmaya ka­
rar verilince bu iş için mutlaka her gün zaman ayrılmalıdır
ve bu zaman rahatlıkla bulunur. Sabah kalkınca, akşam yat­
madan önce veya günün herhangi bir saatinde, özgürce.

29
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

3. BÖLÜM
YARATICILIK,
YARATICI YAZARLIK
31
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

_ _ _ _ _ _ _ _ _ 3. BÖLÜM_ _ _ _ _ _ _ _ _
YARATICILIK, YARATICI YAZARLIK
Yaratıcı yazarlık konusuna gelmeden önce "yaratıcılık" ne­
dir, onu anlamalıyız. Yaratıcılık genel bir kavramdır. Yaratıcı
düşünce yapısına sahip olan biri yazarlığı da ressamlığı da
mühendisliği de doktorluğu da öğretmenliği de bu yeteneği­
nin ışığıyla yapar. Yaratıcılık düşüncesi gelişmemişse hangi
meslek ya da sanat dalı olduğu fark etmez, yaptığı şey renk­
siz ve sıradandır.
Yazarlığı "yaratıcı yazarlık" ile daha üste taşıyan şey de bu­
nunla ilgilidir. Herkes oturup bir şeyler yazabilir. Ancak ya­
ratıcılık yanı gelişmişse daha güzel, daha farklı şeyler yazar.
Bir ressam düşünün. O kadar başarılı ki önüne konan bir fo­
toğrafın aynısını tuvaline yağlıboya ile yapıyor. Hem de ay­
nısını... Çok başarılı bulabilirsiniz. Ama yaratıcı değil. Zaten
bir ressamın da yaptığı işin sanat sayılabilmesi için önce içine
biraz yaratıcılık katılmış olması gerekiyor. Yani önündeki fo­
toğrafın aynısını yapabilen ressam değil de görmediği bir
resmi tüm öğeleriyle hayalinde canlandırıp, kendi kompo­
zisyonu ile tuvale dökebilen, yani olmayan bir şeyi yapabilen
ressama sanatçı demek gerekiyor.
Olmayan bir şeyi hayalde canlandırmak ve yapmak, işte ya­
ratıcılık denen şey de bu zaten.
Yazarlıkta da sürekli olmuş bitmiş şeyleri yazıp duran bir
kimse neredeyse işin sekreterliğini yapan kimsedir, yazın
işiyle uğraşan bir yazar değil. Yaratıcı yazar, olmamış şeyle-
_
33
Cart Akkiriş

ri, hayalinde kurduğu karakterler ve olay örgüleriyle yazıya


döken kişidir.

YARATICILIK KİMLERDE OLUR


Yaratıcılık, kimilerine göre doğuştan gelen bir yetenektir.
Varsa vardır, yoksa sonradan elde edilemez... Kimilerine gö­
re ise doğuştan herkesin içinde bir parça bu yetenekten var­
dır. Bunu bulup geliştirenler daha fazla yararlanır, öne çıka­
rır. Bulamayan, geliştiremeyenler ise ömür boyu bundan ya­
rarlanamaz.
Yaratıcılık, bir başka bakış açısıyla, sahip olduğumuz mevcut
düşünce kalıplarımız, yani bilgi ve tecrübelerimizden yaptı­
ğımız çıkarımlarımızdır.
Bu son bakış açısından bakıldığında da açıkça anlaşılıyor ki
doğuşta içimizde var olan yaratıcılık yeteneğimiz, bizim bi­
riktirdiğimiz bilgi ve deneyimleri kullanabildiğimiz ölçüde
gelişiyor. Hiç bilgisiz olmaz; hiçbir şey bilmeden neyin yara­
tıcılığı yapılabilir? Ne bilip de ne yaratılabilir? Aynı şekilde
hiç deneyim sahibi olmadan da yaratıcılık olmaz. Şöyle dü­
şünün; evde oturan ve sabahtan akşama kadar sürekli kitap
okuyan, dolayısıyla artık çok fazla şey bilen bir insan gözü­
nüzün önüne getirin. Çok okumuş, çok öğrenmiş ama hiç bir
şey deneyimlememiş. Böyle bir insanda da gerçek anlamda
yaratıcılık gelişemez. Unutmayın, bizim asıl öğretmenlerimiz
deneyimlerimizdir. Eşek bile her gün gittiği yolda aynı çuku­
ra iki kez düşmezmiş. İlk düşüşün deneyiminden bir ders çı­
karabilmek, bir şeyi gerçekten öğrenmiş olmak demektir.
Aslında yaratıcılık konusunda farklı ama doğru bir tanımla­
ma da şöyle yapılabilir; sahip olduğumuz mevcut düşünce
kalıplan arasında bağlantı kuran yaratıcılık aslında olmayan
bir şeyi var etmek değildir. Aksine yaratıcılık, zihnimizde
olup da fark edemediğimiz bir şeye ulaşabilmek ya da onun
farkına varabilmektir.
Adım Adını Yaratıcı Yazarlık

YARATICILIK FARKLI OLMAKTIR


Yaratıcı kişi, düşünerek olmayan şeyleri hayal edebilir, yeni
nesneleri, süreçleri, kavramları herkesten farklı yollarla orta­
ya çıkarabilir, sorunlara yeni ve farklı çözümler üretebilir,
özgün düşüncelerin ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Yaratıcılığın birkaç basit adımla geliştirilmesi mümkündür.
Öncelikle kişinin kendisinde problem çözücü, değişiklik ve
farklılık yaratıcı bir yeteneğin olduğuna inanması gerekir.
Akima gelen yeni fikirler ilk başta saçma gibi görünse de bu
fikirler içinden çıkan kimi olgular, kavramlar, çözümler ya­
şamsal öneme sahip olabilir.
Yaratıcı fikirleri mantıksal bir disiplinden geçirerek başlangıç
aşamasında elememek gerekir.

NASIL YARATICI OLUNUR


Yaratıcılık yeteneğinizi geliştirmeye karar verdiğinizde önce
çevrenizde ve yakın tarihteki yaratıcılığı ile ünlü kişileri ince­
leyin. Onların hangi çözümsüz, umutsuz durumlarda bile
nasıl çözümler üretebildiğine dikkat edin. Burada en çok
dikkat edeceğiniz şey, her birinin kendi bilgi ve deneyim bi­
rikimleri çerçevesinde yaratıcılık harikaları üretmiş oldukla­
rıdır. Hiç biri bilmediği işlere burnunu sokup da başarılı ol­
muş kişiler değildir.
Yaratıcı kişileri gözlemlediğimizde çok önemli bir şeyi daha
fark edeceğiz; kişilik özelliklerini... Bu kişiler genellikle me­
raklı, problemleri araştıran, karşısına çıkan tehditleri fırsata
dönüştüren, iyimser, yargılayıcı, hayalperest, kolay kolay
pes etmeyen ve çalışkan kişiler olarak göze çarparlar.

YARATICILIK YETENEĞİNE SAHİP OLANLARIN


DAVRANIŞLARI
•Herkesten farklı düşünürler,
35
Can Akkiriş

•Hemen yargılamaz, ek çözümler önerirler,


•Esnek, anlayışlı, özgün ve hoşgörülü düşünürler,
•Spontanlık ve hızlı hareket yeteneğine sahiptirler,
•Edindikleri bilgileri tek başına ele almak yerine sentez
yapmayı ve ortak değerler çıkarmayı tercih ederler.

YARATICI KİŞİLER
•Başarılıdır,
•Düzen gereksinmesi vardır,
•Meraklıdır, araştırmacıdır,
•Öz kanıtlama içerisindedir,
•Özgürdür,
•Yüksek üretim gücüne sahiptir,
•Kuşkuludur,
•İlgi alanları çok yönlüdür,
•Estetiksel yargı içindedir,
•İçe dönük bir yapısı olabilir,
•Coşkuludur,
•Önsezilidir,
•Etkileyendir.

YARATICILIĞI NELER ENGELLER


•Duygusal Faktörler,
•Kültürel Faktörler,
•Öğrenilen Faktörler,
•Algılama Faktörler,
•Yüklü Program Faktörleri.

36
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

YARATICILIK NASIL GELİŞİR


Yaratıcılık bir anda ortaya çıkan bir fikir ya da çözümden
ibaret değildir. Belli aşamaları olan bir süreçtir. Yaratıcılık
her zaman için çok karmaşık ve tespit edilmesi ya da ulaşıl­
ması çok zor bir hedef de değildir. Tam tersine, en yaratıcı
buluşlar aslında en basit işleyişi olanlardır.
En temel haliyle yaratıcılığın 4 aşaması vardır.
•Hazırlık,
•Kuluçka,
•Fikrin doğuşu
•Geliştirme.

Tüm yaratıcı buluş, hizmet ya da çözümler mutlaka bu dört


temel aşamayı geçmektedir. Şimdi bu aşamalara daha detaylı
olarak göz atalım. Bu aşamalardan en önemlileri başlangıç
aşaması olan 'hazırlık' ve son aşama olan 'geliştirme'dir.

Yaratıcı Fikrin Hazırlık Dönemi


Başlangıç özelliği taşıyan "hazırlık," bizim yaratıcı düşün­
mek istediğimiz konu, ürün, hizmet veya çözüm hakkmdaki
bilgi ve deneyim birikimimiz çerçevesinde belirleyebilece­
ğimiz aşamadır. Konuyla ilgili ne kadar çok bilgi ve deneyi­
mimiz varsa bu aşamada o kadar çok başarılı olabiliriz. Yara­
tıcı düşünebilmek için ön koşul bilgi ve deneyim birikimidir.

Bir yaratıcı yazar olmaya karar verdiysek, ilk dikkat etme­


miz gereken şey, iyi bildiğimiz ve deneyimlediğimiz konulan
seçmemiz gerektiğidir.

Genel kültürleri yüksek, değişik konulara merak duyan ve


farklı hobilere sahip olan insanlar potansiyel olarak yaratıcı
37
Can Akkiriş

insanlardır, çünkü bu kişilerin hazırlık aşamaları çok kuvvet­


lidir. Tek yapmaları gereken bilgiler arasındaki bağlantıları
kurmak için biraz çalışmaktır.

Yaratıcı Fikrin Kuluçka Dönemi


Seçeceğimiz konuları ne kadar bildiğimizi basit bir yolla test
edebiliriz. Bu test bize gereksiz zaman kaybını ve iş bittiğin­
de başarısız olma riskini bir ölçüde ortadan kaldırır.
Yazmayı düşündüğümüz konunun niteliklerini alt alta yaza­
rak konu üzerindeki fikirlerimizi geliştirelim. Eğer konunun
niteliklerini bilmiyor ve bunları liste halinde yazamıyorsak o
konu daha başlamadan etkisiz hale gelmiş demektir.
Seçtiğimiz konuyla ilgili zenginleştirmeyi yapabiliyorsak,
doğru yoldayız demektir. Artık konu üzerindeki fikirlerimizi
çoğaltmaya başlayabiliriz.

Yaratıcı Fikrin Doğuşu


Bu aşama, yolumuzu çizmeye başladığımız aşamadır. Daha
önce düşünüp kendi kendimize tartıştığımız yeni fikirler
içinden bazılarım seçebiliriz. Bu fikirleri çoğaltıp zenginleşti-
rebiliriz.

Yaratıcı Fikrin Gelişme Dönemi


Son aşama olan "geliştirme" en az "hazırlık" aşaması kadar
önemlidir. Çünkü her fikir ne kadar mükemmel ve süreç so­
nunda ne kadar başarılı olursa olsun başlangıçta zayıf ve ek­
sik yönlere sahiptir. Bu eksiklikler üzerinde çalışılmaya ve
geliştirilmeye muhtaçtır. Bugün çok yaratıcı bulduğumuz
pek çok şey büyük olasılıkla başlangıç aşamasında saçma,
zayıf ve hatalarla doluydu.
Bir insan düşünce kalıpları arasındaki bağlantıları ne kadar
38
Adım Adlin Yaratıcı Yazarlık

rahat kursa da seçtiği konu üzerindeki hazırlık aşaması za­


yıfsa, kurmakta olduğu bağlantılar da zayıf olur.
İyi çalışılmış bir hazırlık aşaması, bununla gelen iyi bir fikir
ve bunun üzerinde yapılan iyi bir geliştirme çalışması ardın­
dan gerçekten de çok başarılı bir 'yaratıcı' sonuç elde edil­
mektedir.
Yaratıcı sürecin bu dört aşaması içinde, her aşamanın kendi­
ne ait kural ve işleyiş biçimlerinin olduğunu gözden kaçır­
mamamız gerekir.

YAZARLIK ÖĞRENİLEBİLİR
Kimileri, pek çok sanat dalında da yaptıkları gibi, yazarlığın
öğretilemeyeceğini, yalnızca insanm içinde öyle bir yetenek
varsa yapabileceğini iddia ediyorlar. Aslında işin gerçeği de
bu iddianın içinde saklı. Yaratıcı yazarlık da bir sanat dalıdır
ve tıpkı resim, seramik, heykel ve müzik alanlarında olduğu
gibi eğitim verilerek öğretilebilir.
Sanatın yalnızca doğuştan gelen bir yetenek olduğunu ve bu
yeteneğe sahip insanların harika çocuk, dahi, vb. olarak
dünyaya geldiklerini söylemek sadece sanata ilgi duyan di­
ğer insanları sanattan soğutmaya ve sanatla uğraşmaktan
vazgeçirmeye neden olur. Sanat, üzerinde çalışarak öğrenilir.
Her sanat daimin bir tekniği vardır, bu tekniği öğrenenler o
sanatı yapar hale gelir. Tüm sanat dallarında olduğu gibi ya­
ratıcı yazarlıkta da işin püf noktası tekniklerdir. Yaratıcı ya­
zar olmak isteyen ve bunun için gerekli özellikleri taşıyan bi­
rine bu teknikler öğretilirse onun yaratıcı yazar olamayaca­
ğını kimse iddia edemez.
_
39
Can Akkiriş

İNSANLAR SIRTLARINDA BİRER ÇUVALLA


DOĞARLAR
Bir yazarın yaratıcılık dünyası ile rüyaları arasında çok ben­
zer bir ilişki vardır. Her ikisinde de biriktirilenler kullanılır.
Farklı malzemelerin bir arada kullanımıyla yapılan bir resim
tekniği vardır, bilirsiniz. Karışık teknik adı verilen bu tür re­
sim çalışmaları için evden, bahçeden, sokaktan istediğiniz
malzemeleri, artık maddeleri, eskimiş objeleri toplarsınız.
Sonra resim yapmaya başlamadan önce tüm topladıklarınızı
bir masanın üzerine sererek onları inceler ve yapacağınız
kompozisyonu kafanızda tasarlarsınız. Hangi parçayı nerede
kullanabilir, nasıl yerleştirir ve ne gibi bir sonuç çıkarırsınız;
bunları hepsi kafanızda canlanır, netleşir. Sonra tasarımınız­
da yer alacak malzemeleri tek tek ele alarak işe koyulursu­
nuz. Burada şu nokta çok belirleyicidir; ortaya çıkaracağınız
eser, daha önce toplayıp masanın üzerine serdiğiniz malze­
melerle sınırlıdır. Almadığınız, hatta varlığından haberdar
bile olmadığınız bir malzeme asla eserinizde yer alamaz.
Rüyalar da öyledir. Yaşamınız boyunca yaşadıklarınızı, de­
neyimlerinizi, yaşamınıza girip çıkanları belleğinize kayde­
dersiniz. Yıllar boyu bunları adeta sırtınızda taşıdığınız bir
torbaya doldurup biriktirirsiniz. Sonra, gün içinde yaşadığı­
nız, heyecanlandığınız, endişelendiğiniz bir durumda duy­
gularınız harekete geçer ve o gece göreceğiniz rüyanızı oluş­
turur. Tüm rüyalar, o zamana kadar yaşadıklarınız ve dü­
şündüklerinizden oluşur.
Bir yazar için de durum farksızdır. Yazar da sırtında bir tor­
ba ile doğar, okuduklarını, öğrendiklerini, yaşadıklarını, ta­
nık olduklarını, tüm birikimlerini o torbaya doldurur. Torba
büyür, zenginleşir ve yazar o torbadan seçip aldıklarım kul­
lanarak yazılarım oluşturur. Torbanın dibinde üç-beş parça
bir şeyler biriktirebilen bir yazarın yazışma yansıtabileceği
de onunla sınırlıdır.
Yazarın torbasına bakışı, başka bir insanınkinden farklı ol-
40
ISMW8lllTÎCA8f rÛl'lZf'S'TESf

Yazarlık

malıdır. Yazar, herkesten daha fazla araştırmalı, okumalı,


keşfetmeli, hayal etmeli, kuşkulanmak, sorgulamalı ve tüm
bunlardan elde ettiklerini torbasına doldurmalıdır. Bir yaza­
rın torbası kuşkusuz çok zengin olmalıdır ve yazar sürekli o
torbayı doldurmakla yükümlüdür ancak, burada önemli bir
ayrım var. Yazar torbasına ne bulursa doldurmak yerine
kendine yarayacak bilgileri seçip almak zorundadır. Gerek­
siz ve kullanılamayacak kadar bilgiyi yüklenip taşımak ha­
mallıktan ibarettir. Yazar kendi tarzını, konularını iyi belir­
lemeli, buna uyabilecek bilgileri toparlamalıdır. Örneğin; sa­
dece aşk romanları yazmayı hedefleyen bir yazarın torbasını
uzay ile ilgili bilgilerle doldurması asıl gerek duyduğu bilgi­
lerden uzak kalmasına neden olacaktır.
Yazarın biriktirdiği bilgiler çoğu zaman hiç de ilgisi olmayan
bir olay üzerinden tetiklenip hikayeye dönüşür. Kimi zaman
da tanık olunan ya da yaşanan bir gelişmeden esinlenme şek­
linde hikaye ortaya çıkar.

SİPARİŞ NOKTASI
Günlük yaşamımız içinde pek çok sipariş noktası vardır. Yi­
yecekten giyeceğe pek çok şeyi telefon ya da internet üzen­
den sipariş vererek yaşamımızı kolaylaştırırız. İşin diğer ya­
rımda da siparişleri alan firmalar vardır. Sipariş sistemiyle
kendi dar alanları dışma da çıkar, belki yolu dükkanın
önünden geçmeyecek kişilere dahi satış yaparlar. Hatta mer­
kezi bir yerde dükkan gerekmediği için dükkan kiraları dü­
şer, eleman masrafları azalır, satışlar artar. Sipariş sistemi
hangi tarafından bakarsanız bakm, karh ve verimli bir sis­
temdir.
Sipariş sistemi sanat alanında da kullanılmaktadır. Pek çok
ünlü klasik müzik eseri, bestecilerince o dönemlerde sponsor
görevi üstlenen kiliselerin verdiği siparişler sonucu üretil­
miştir. İyi bilinen pek çok tablo tanınmış ressamlarca sipariş
üzerine yapılmıştır.
Can Akkiriş

Müzikten resme tüm sanat dallarında kullanılan sipariş sis­


temi edebiyatta da benimsenmiş ve kullanılmaya başlamıştır.
'Yaratıcı yazarlık' sipariş sisteminin edebiyatta uygulanan
bir çeşididir. Bu sistem içinde yazarlar kendilerine gelecek
ilhamı beklemek yerine, yayınevlerinden okuyucu talepleri
doğrultusunda gelen tür, tarz, konu gibi istekleri doğrultu­
sunda şekillendirmektedir eserlerini.
Gelen ilham üzerine yazılan, aslında belki de çok değerli
olabilecek, ancak fazla satmayabilecek romanlar yerine yara­
tıcı yazarlık devreye girmekte, gelen siparişlere göre okuyu­
cunun beğenip okuyacağı romanlar kaleme almaktadır.
Yaratıcı yazara malzeme genellikle yayınevinden gelir. Yayı­
nevi terziye iki düğme, bir fermuar vererek elbiseyi bunları
kullanarak tasarlamasını ister. Yazar, okuyucunun beğenile­
rini sipariş kabul eder, elindeki malzemeleri buna göre hazır­
lar, türünü ve tarzım seçer. Bir romanı yazmaya başlarken
bir yazarın düşünüp karar vermesi gereken pek çok seçim
okuyucu talebi çerçevesinde sonuca bağlanır. Artık yazara
düşen, elindeki malzeme ile okuyucunun seveceği yemeği
pişirmek, romanı o doğrultuda yazmaktır. Karakterler, konu,
mekan, hikaye siparişe göre oluşturulur.
Yazarlık derslerinde, "sana bir sözcük vereyim, bu sözcükle
ilgili bir sayfa yazı yaz," şeklinde alıştırmalar vardır. Yazarın
işi biraz bu alıştırmadakine benzer. Zaten alıştırmanın diğer
aşamaları, "bu sözcükle ilgili on sayfa yazı yaz", "bu sözcükle
ilgili bir hikaye yaz", gibi uzar gider. Yaratıcı yazar bu alış­
tırmaları profesyonelce yapabilmelidir.
Sipariş yoluyla yazıldığı ve bu nedenle edebiyat tarafının
ikinci planda kaldığı gibi gerekçelerle yaratıcı yazarlık klasik
anlayıştaki yazarlar tarafından sık sık eleştirilir. Bununla bir­
likte yaratıcı yazarlığa çok sıcak bakmayan kimi yazarlar da
zaman zaman bu tarz romanlar yazarak bütçelerini düzeltme
olanağı bulurlar.

42
Advn Adım Yaratıcı Yazarlık

EN BAŞARILI YARATICI YAZARLAR ÇOCUKLARDIR


Görüp öğrendiklerini ortaya koyarak bunlardan oyun çı­
karmada en büyük ustalar çocuklardır. Akla gelmeyecek saf­
lıkta, duygularmı gizlemeye gerek duymadan kendi kafala­
rından oyunlar uydurur ve oynarlar. Hayal dünyaları sınır­
sızdır. Küçücük bir tahta parçacığı onlar için otomobil de
olabilir, uzay gemisi de. Oyunları içinde her an dünyanın di­
ledikleri yerinde olabilirler.
Yaşları ilerleyip anne-baba, öğretmen ve toplumdan çeşitli
etkiler aldıkça utanma duyguları gelişir ve oyunlarını da bu
duyguları doğrultusunda sınırlamaya başlarlar. Yetişkin hale
geldiklerinde artık içlerinde o özgür yaratma gücü ve sonsuz
hayal dünyasından eser kalmamıştır.
Her şeye rağmen yaratıcılık ve hayal gücünü ileri yaşlarda
da koruyabilenler, hatta daha da geliştirebilenler yaşamla­
rında, işlerinde, sanatlarında çok başarılı bireyler haline ge­
lirler.

43
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

4. BÖLÜM
YAZI TÜRLERİ
45
Adını Adını Yaratıcı Yazarlık

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 4, BÖLÜM_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _
YAZI TÜRLERİ
Yazmak istiyorsunuz, hatta bir şeyler yazıyorsunuz kendi
kendinize. Dilerseniz önce ne yazdığınızı, nasıl yazdığınızı
bir gözden geçirelim. Yazınm pek çok çeşidi var; biz hangisi
ile ilgileniyoruz, onu görelim.

YAZI/YAZIN
Bir resmi daireye yazı yazacaksanız, bu daireler aralarında
yazışacaklarsa, bir konuda rapor yazmanız gerekiyorsa, an­
siklopedi yazıyorsanız... Bir eşya için kullanma kılavuzu, ilaç
için prospektüs yazıyorsanız.. Bunlar ve daha pek çoğu için
yazdığınız şeye "yazı" diyoruz. Yazıyı düz, sade, kendiliği­
mizden herhangi bir duygu, düşünce eklemeden ve cümlele­
rimizi süslemeden yazıyoruz.
Anlatımımıza kendi duygu, düşünce ve görüşlerimizi katı­
yorsak, yazdığımız yazı sade ve düz bir yazı yerine daha
süslü ve sanatsal özellik taşıyorsa buna yazı değil, "yazın"
diyoruz.
Yazı ve yazmı bir kez daha karşılaştıracak olursak yazı, kav-
ram-dil açısından yalın bir niteliğe sahiptir. Ancak yazında
dilsel öğeler anlamsal çok-değerlilik taşır ve daha karmaşık
bir yapıya sahiptir.

47
Can Akkiriş

KURMACA / KURMACA DIŞI


Kurmaca anlatım biçiminde gerçekler yazarın hayal gücü ile
zenginleşerek yazma dökülür. Bu açıdan bakıldığında kur-
macada yer alan olaylar, mekanlar ve kişiler hem gerçektir,
hem de hayaldir. Hiç bir zaman sadece gerçek veya sadece
hayal değildir. Bu anlatım biçimi, roman, öykü, şiir türü ya­
zında kullanılır.
Kurmaca dışı anlatımda ise her şey tam anlamıyla gerçektir.
Okurlar anı, biyografi, otobiyografi, gezi, tarih türü yazında
gerçekçi anlatım isterler. Burada beklenen sadece olayların
gerçekliği değil, aynı zamanda anlatım dilinin de gerçekçi
olmasıdır. Bu nedenle kurmaca dışı anlatım da çok kullanı­
lan bir türdür.

YAPAY KURMACA / GERÇEK KURMACA


Bu iki anlatım biçiminden her ikisi de yazarın hayal gücünün
işe katıldığı yazın türleridir. Ancak kendi içinde de ikiye ay­
rılır. Gerçek kurmacada olağan, olması olası olaylar söz ko­
nusudur. Oysa yapay kurmacada daha fantastik olaylar, me­
kanlar, kişiler yer alır.
Gerçek kurmacanın üretilmesi biraz zordur ancak daha ge-
çerlidir. Yapay kurmaca ise daha çok kolaya kaçma gibi de­
ğerlendirilir. Aslında yapay kurmacayı da başarılı bir şekilde
uygulayan yazarlar ve bu tür eserlerden hoşlanan çok sayıda
okur bulunmaktadır. Bu alanda en çok karşılaştırılan iki ya­
zar, gerçek kurmacada Çehov ve yapay kurmacada Mau-
passant'ın isimleri geçer. Ancak dergiler için öyküler yazıl­
maya başlandığı dönemde her iki yazarın da gelen talep ve
ilgiyi dikkate alarak yapay kurmaca unsurlarına daha çok
yer verdikleri görülmüştür.

48
1
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

5. BÖLÜM
NEREDEN BAŞLAYALIM
*4^
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 5. BÖLÜM_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _
NEREDEN BANLAYALIM
HANGİ YAZIN
Hikaye, kısa hikaye, roman, film senaryosu, dizi film senar­
yosu, tiyatro senaryosu, hepsi birer yazm türüdür. Farklı ya­
pıları, teknik özellikleri ve kullanım amaçları olsa da arala­
rında çok önemli bir ortak özellik bulunmaktadır. Bu yazm
türlerinin tümü okuyucuya ya da izleyiciye birer hikaye an­
latmaktadır.
Bu açıdan bakıldığında roman da yazsanız, film senaryosu
üzerinde de çalışıyor olsanız aslında yaptığınız bir hikaye
anlatımıdır.
Bu nedenle, bu kitapta anlatacağım şeyi genel adıyla alarak
"hikaye" diyeceğiz. Kitapta geçen hikaye sözcüğü, roman
yazımım öğrenmekte olduğunuz bir atölyenin genel anla­
mıyla, işin özünün anlatımım kastetmektedir. Yukarıda be­
lirttiğim tüm yazm türlerinde anlatılacak hikayenin genel
oluşturulma prensipleri aynıdır, yalnızca anlatımlarında
farklı teknikler kullanılmaktadır.

HİKAYE
Bir hikaye yaratmaya başlamanın iki yolu var; konu üzerin­
den ya da karakter üzerinden hareket etmek.
Kimi yazarlar, önce bir karakter yaratır, onun üzerinde çalı­
şarak ona bir takım özellikler kazandırır ve daha sonra o ka-
51
Can Akkinş

raktere uygun konu arayışına geçer. Özellikleri belirlenmiş


karakter, bu özelliklere uygun olarak bir takım olaylar ya­
şamaya başlar ve hikaye oluşur.
Bu yaklaşım daha çok fantastik süper kahramanların hikaye­
lerinde kullanılır. İlk çalışma yeteri kadar ilgi ve okuyucu
bulabilirse kahramanın yeni hikayeleri, yeni kitapları yazılır.
Çoğu yazar ise hikayeye başlamak için karakter üzerinden
değil, konu üzerinden yola çıkar. Önce uygun bir konu bulan
yazarlar daha sonra o konuya uygun karakterleri yaratmaya
başlar.

52
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

6. BÖLÜM
H£D£F
ROMAN YAZARLIĞI
53
Adm Adm Yaratıcı Yazarlık

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 6. BÖLÜM_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _
HEDEF ROMAN /ATALIĞI
ROMAN YAZARLIĞININ ÇEKİCİLİĞİ
Edebiyatla uğraşmak, şiir olsun, öykü olsun, bir şeyler yaz­
mak inanılmaz güzel bir uğraş. Ama romanın yeri başkadır
ve roman yazmak oldukça üst düzey bir iş ve mükemmel bir
gurur kaynağıdır.
Düşünsenize, büyük bir orkestranın şefi gibi müthiş bir dik­
kat ve çaba ile 100 bin sözcüğü bir araya getiriyor ve bir hi­
kaye anlatıyorsunuz. Olmuş, bitmiş bir şeyleri siz kendi ka­
leminizden okuyucuya aktarıyorsunuz. Üstelik anlattığınız
tüm olayları, o olayları yaşayan kişileri, mekanı, duyguyu,
her şeyi siz yaratıyorsunuz. Öyle pencereden gördüğünüz il­
ginç bir olayı arkadaşınıza anlatır gibi değil, baştan sona si­
zin oluşturduğunuz bir hikayeyi anlatıyorsunuz. Dilediğiniz
gibi ve kendi üslubunuzla...
Sanatçılar, edebiyatçılar hassas ruhlu insanlardır. Gerçek ya­
şamlarında sessiz, sakindirler. Ne sevinçlerini ne de kızgm-
lıklarmı öyle kolay kolay dışa yansıtamaz, tepkilerini fazla
dile getiremezler. Olaylara daha duygusal, daha kırılgan
yaklaşır, ince ve derin düşünceliliklerinin sonucu olarak da
çoğu kez anlaşılmazlık sorunu yaşarlar.
Roman yazarlığı, işin sanatsal yarn bir tarafa, yazarın kendi
iç dünyasıyla da bir hesaplaşma ve çözümleme arenasıdır.
55
Can Akkiriş

Roman yazarı zihninde baştan sona yepyeni bir dünya kurar,


yaşanmışlıklarından dilediği kadarını da bu dünyaya katar.
Çoğu zaman kendi yaşamımızı kurgulamayı beceremeyiz,
pek çok şey için geç kalır, kaçırırız. Roman yazarken istedi­
ğimiz her şeyi yeniden yakalama olanağımız var. Kendi ya­
şamımızda olayları kontrol etmekte başarılı olamayabiliriz.
Bizlere yanlış davrananlara gerekli yanıtı vermek çoğu za­
man sonradan gelir aklımıza. Roman yazıyorsak eğer, Him
olaylar bizim kontrolümüzdedir ve hak edenlere hak ettikleri
yanıtları kuracağımız olay örgüleri ve diyaloglarda rahat ra­
hat verebiliriz. Kendi yaşamımızda canımızı sıkan, çözümle­
yemediğimiz ne varsa romanımızda bunları ortaya döküp
çözer, kurtuluruz.
Her şey bir tarafa, kapağmda kendi adımızın olduğu bir
emek ürününü masanın üstüne koyduğumuzda bu keyfin
yerini ne tutabilir?

ROMANCI OLABİLMEK İÇİN NELER GEREKİYOR?


Gerçekçi olalım, romancı olmayı ishyor muyuz? Eğer gerçek­
ten istiyorsak hiç bir şey buna engel olamaz. İyi bir roman
yazabiliriz. Peki roman yazarı olabilmek için neler gereki­
yor?

Zaman Bulabilmek
Bir roman yazarı olabilmek için her şeyden önce bu işe za­
man ayırabilmemiz gerekiyor. Ne kadar zaman yeterli der­
seniz, bu tamamen yazarın kendisine bağlı. Kimi olayı çok
hızlı toparlayıp yazar, kimi işini yavaş yavaş, sindire sindire
yapar. Her ikisi için de zamanlaması doğrudur ya da yanlış­
tır, denemez. Bu sadece yazarın yazış biçimidir, önemli olan
. sonuçtur.
56
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Roman yazarı olabilmek için zaman ayarlayabilmek sizin


elinizdedir. Bu işi gerçekten yapmak isteyen bir insan bul­
duğu tüm zaman aralıklarım bu iş ile değerlendirir, zaman
harcadığı başka şeylerden tercihini yazmaya doğru değiş­
tirmeye başlar ve sonuç olarak eğer gerçekten isterse zaman
bulabilir. Ben kitaplarımın bazılarım eğitmenlik yaptığım yıl­
larda, teneffüs aralarında yazmıştım. Her ders arası arkadaş­
larım sigara içip sohbet ederken ben köşeme çekilip kitabıma
yeni sayfalar ekliyordum. Düşünsenize, onar, on beşer daki­
kalık aralıklar bile bir süre sonra bana yeni kitaplar kazan­
dırmıştı.
Zaman sizin elinizde, dilerseniz roman yazacak kadar zaman
bulabilirsiniz. Tek yapmanız gereken şey karar vermek.

Kararlılık
Tek yapmanız gereken şey karar vermek, demiştim yukarı­
da. Evet, roman yazmayı düşünüyorsanız, önce bunu gerçek­
ten yapmayı isteyip istemediğinize karar vermeniz gereki­
yor. Yepyeni pek çok şeyi öğrenmeye, öğrendiklerinizi uygu­
lamaya ve bunun için kendinize zaman ayırmaya hazır mısı­
nız? Bunun için fedakarlıklar da yapmanız gerekir, bunu
baştan bilmelisiniz. Arkadaşlarınız maça, sinemaya, gezmeye
giderken onların davetlerine katılmayıp yerinizde oturmanız
ve yazmanız gerekecek. Ertesi gün okulunuz ya da işiniz er­
ken başlıyor olabilir ancak sizin yazımı sürdürmeniz ve bu­
nun için de geç denilebilecek saatte yatmanız gerekecek. Bu
zorlukları aşmaya ve yazmaya gerçekten kararlıysanız size
kimse engel olamaz. İyi bir roman yazarı adayı olabilirsiniz.

İyi Malzeme Bulmak


Roman yazmak için karar verdiniz, bu iş için kendinize za­
man da ayırabiliyorsunuz, sıra geldi son koşula; iyi malzeme
bulmaya...
57
Can Akkiriş

Kafanızda gerçekten de roman olmaya uygun, ortalama 300-


500 sayfa sürebilecek güzel bir hikayeniz var mı? Yoksa
yazmaya başladığınızda kafanızdaki hikaye sadece bir kısa
hikaye kadar mı olacak? Çünkü genellikle böyle olur. Yazar
adayı kafasında bir hikaye düşünür ve bunu romanlaştırmak
için çalışmaya başlar. Yazar, bitirir ama ortaya sadece bir kı­
sa hikaye çıkar.
Sıkıntınız yalnızca bu ise sorun değil. Burada roman yazacak
malzemeyi oluşturmayı ve elimizdeki malzemeyi romana
dönüştürebilmeyi öğreneceğiz.

ROMAN NEDİR?
Çevrenizde olmuş ya da kendi başınızdan geçmiş ilgi çekici
olayları son derece objektif bir şekilde yazmayı planlıyorsa­
nız, yakın gelecekte iyi bir gazete haberi yazarı olabilirsiniz.
Günlük anı yazarlığı, tarih yazarlığı gibi yollar da seçebilir­
siniz kendinize.
Yaşamınızda ya da çevrenizde olup biten bu ilgi çekici olay­
ları, rapor ya da haber tadmda bir objektiflik yerine, kahra­
manlardan birinin gözünden veya dışarıdan birinin bakış
açısıyla anlatır, biraz da anlatımlarınızı yalınlıktan çıkarıp
yazınsal hale getirirseniz gitmekte olduğunuz yer roman ya­
zarlığı yolu haline dönüşür. Önünüzde tarihi romanlar, olay
romanları, biyografik romanlar gibi daha pek çok roman tü­
ründen seçenekleriniz vardır.
Romanda gerçek ve yaşanmış olaylarm yarn sıra kurmaca da
mutlaka vardır. Ancak siz olmuş olaylardan esinlenerek de
olsa, hikayenin içerdiği tüm olayları, karakterleri, mekanları,
hatta zamanı kendi kafanızdan ve kağıt üzerinde planlaya­
rak üretiyorsanız o zaman yaratıcı roman yazarı olacaksınız,
haberiniz olsun.
Bir gazetecinin olayları en doğru ve tarafsız bir şekilde an-
58
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

latmak gibi bir sorumluluğu vardır. Yaratıcı roman yazarının


ise omuzlarında böyle bir yük yoktur. Hiç olmamış, hatta
belki de hiç olmayacak bir konu ve olay bile tamamen zihin­
de oluşturulup planlanarak yazılabilir. Buna karşılık kimse­
nin o olayları olup olmadığı yolunda sorgulama durumu
olamaz.
Kimi zaman olmuş koskoca bir olayın küçücük bir ayrıntısını
alıp işleyerek onun üzerine de hikaye kurulabilir. Yaratıcı
roman yazarlığında bir tek sınır vardır; yazarın hayal gücü.

Romanın Uzunluğu
Bir roman, türüne göre değişmek koşuluyla en az 50 bin ve
en çok 100 bin sözcük uzunluğundadır. Daha uzun romanlar
genellikle iki, üç cilt halinde ve devam romanı şeklinde ya­
yınlanır. Bir de kısa romanlar vardır. Kısa roman, normal
romanın tüm yapısal özelliklerini taşır ancak uzunluğu 20
bin ile 40 bin sözcük arasındadır. Bunlar başlayıp biten, ça­
buk okunan kitaplar yayınlamak amacıyla oluşturulan ro­
manlardır ve daha çok ticari kaygılarla sipariş verilir.

Romanın Yapısı
Romanın öyküden en büyük farkı, pek çok öykünün bir ara­
da anlatılıyor olmasıdır. Romanda bir ana hikaye vardır ve o
hikayenin akışı başka yan hikayelerle de bezenerek sağlanır.
Yazm klasiği olarak romanlarda da aynı özellikleri taşıyan
giriş, gelişme ve sonuç bölümleri bulunur. Romanın planla­
ması bu ana kurala göre yapılır.
Romanda bir olay örgüsü mutlaka bulunur ve bunun tasarı­
mı romana başlamadan önce planlanır. Romandaki diğer
önemli unsurlar karakterler ve mekandır. Ana hikayenin
kahramanı baş karakteri oluşturur. Ayrıca hikayeler içinde
yer alan çeşitli karakterler de bulunur. Mekan romanın geç-
Cnn Akkiriş

tiği yerdir. Romanlar, öykülerden farklı olarak birden çok


mekanda da geçebilir. Her bir mekan ve atmosferi başlangıç­
ta yapılacak planlamada yer alır. Olay, karakterler ve meka­
nın birbiriyle uyumlu olması gerekir. Zaman da bu üçlü ile
uyumlu olması gereken bir başka önemli unsurdur.
Çağdaş romanda artık kişilerin ve mekanların uzun uzun be­
timlemelerle anlatılması söz konusu değildir. Çağdaş roman,
anlatmak yerine göstermeyi yeğler. Bu nedenle, özellikle ka­
rakterler arasındaki diyaloglar önem kazanır. Kişilerin ya da
mekanların tüm özelliklerini bu diyaloglar aracılığı ile ver­
mek söz konusudur. Bu da ayrı bir ustalık gerektirmektedir
ve bu konuda deneyim kazanabilmek için bol bol çalışmak
şarttır.

60
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

7. BÖLÜM
ROMAN TÜRLfRİ
61
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 7. BÖLÜM_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _

ROMAN TÜRLERİ
Roman yazarı olmak üzere yola çıkarken karar vermeniz ge­
reken konulardan birisi de hangi türde romanlar yazacağı-
ruzdır. Yaşadıklarınız, öğrendikleriniz, deneyimleriniz, zevk­
leriniz, yetenekleriniz ve ilgi alanlarınız çok sayıda roman
türünden bazıları için, hiç kuşku yok ki daha elverişlidir. Siz
de önce tüm birikimlerinizi ortaya koyarak hangi türde ro­
man yazmaya daha yakınsınız, hangisinde daha başarılı ola­
bilirsiniz, ona karar verin.
Roman türleri, bir bakıma yazarının tarzı haline gelir. Bu ne­
denle bir roman yazarı romanlarında aynı tarzı kullanarak
bu konuda bir kimlik oluşturur.
Romanda ana türler ve her birinin alt çeşitleri bulunuyor.
Bazı romanlar iki ayrı tür kapsamına da girebiliyor. Şimdi bu
türleri inceleyelim.

Aşk Romanları
Çağdaş Aşk Romanı
Tarihi Aşk Romanı
Doğaüstü Aşk Romanı
Gerilim Türü Aşk Romanı

Cinayet Romanları
Aksiyon Romanı
Hafif Cinayet Romanı
63
Can Akkiriş

Polisiye Roman
Tarihi Cinayet Romanı
Doğaüstü Cinayet Romanı
Karanlık-Sert Cinayet Romanı

Bilimkurgu Romanlar
Uzay Maceraları
Psikolojik Bilimkurgu

Fantastik Romanlar
Mitolojik Romanlar
Büyülü Romanlar

Korku Romanları
Psikolojik Korku Romanları
Vahşet Romanları
Doğaüstü Korku Romanları

Ana Akım Romanlar


Çağdaş Romanlar
Tarihi Romanlar
Romantik Romanlar

Gençlik Romanları
Gençler İçin Tarihi Romanlar
Gençler İçin Çağdaş Romanlar
Gençler İçin Tür Romanlar

Erkek Romanları
Macera Romanları
Western Romanlar

64
Adını Adım Yaratıcı Yazarlık

Erotik Romanlar
Kadınlar İçin Erotik Romanlar
Erkekler İçin Erotik Romanlar
Şimdi bu roman türleri nelerdir, aralarında ne farklar vardır
ona bakalım.

AŞK ROMANLARI
Aşk romanları tüm roman türleri arasmda en çok okunan,
yazarların da yayınevlerinin de yüzünü en çok güldüren
roman çeşididir. Aşk romanı okurlarının genel özelliği, bu
türe sadık oluşları ve çok sayıda roman okumalarıdır.
Aşk romanlarının artık kural haline gelmiş bir özelliği var­
dır; romanın kahramanları olan erkek ve kadın için sonsuza
kadar mutlu yaşayacakları bir final kurulur.
Aşk Romanlarının dört alt çeşidi vardır.

Çağdaş Aşk Romanı


Çağdaş Aşk Romanları, yaşadığımız çağda geçer. Bu demek­
tir ki bu türde bir roman yazacaksanız, başka yüzyıllarda
geçmiş olayları kesinlikle aklınızdan geçirmemelisiniz.
Bu türün önemli özelliklerden biri, erkek ve kadm karakter
bir yandan aşkı ararken diğer yanda da aşk ile dalga geçer
gibidir. Aşkı biraz hafife alma görüntüsü verilmektedir.
Bu türdeki romanların uzunlukları 50 bin ile 100 bin sözcük
arasındadır.
Romanın hikayesi dünyanın her yerinde geçebilir, yer kısıt­
laması yoktur ve kahramanların orada nasıl bir araya geldik­
leri olay örgüsü içinde önemsiz kalır.
Roman boyunca erkek ve kadm arasmda birkaç kez masum
öpüşme de olabilir, erotik türe uygunluk gösterebilecek nite­
likte tutkulu sevişmeler de. Buna karar verecek olan yazar­
dır.
65
Can Akkiriş

Tarihi Aşk Romanı


Pek çok aşk romanının arkasında bir de tarih bilgisi veril­
mektedir. Aşk romanlarını okuyanlar aynı zamanda o dö­
neme ait tarihi bilgi edindiklerini düşünürler. Oysa gerçek
tarih, hiçbir aşk romanında gösterildiği gibi yaşanmamıştır.
Tarihi olaylar da kahramanlar da hatta kimi kez kötü karak­
terler de idealize edilmiştir. Bunlar ya iyi insanlardır ya da
sonradan iyi insan olurlar.
Bu tür romanların uzunlukları genellikle 60 bin ile 100 bin
sözcük arasındadır.
Bu tür romanlarda cinsellik neredeyse zorunludur. Mutlaka
kahramanlar ve yan karakterler arasmda yaşanan erotik nite­
likli bölümler bulunur.

Doğaüstü Aşk Romanı


Bu tür romanlarda olmayacak şey yoktur. Cadılar, şeytanlar,
kurtlar romanda sık kullanılan unsurlardır. Neredeyse her
sayfada bir kötü karakter bulunur. Genç ve güzel kızlara ya­
kışıklı hayaletler musallat olur.
Doğaüstü Aşk Romanları'nda aşkın yarn sıra komik şeyler
de olabilir. Uzunlukları genellikle 85 bin ile 100 bin sözcük
kadardır.
Roman hangi mekanda ve hangi zamanda geçiyor olursa ol­
sun, aşk ön plandadır ve konular aşk üzerine kurulur. Cin­
sellik ise kiminde vardır, kiminde yoktur.

Gerilim Türü Aşk Romanı


Gerilim Romanları'nın cinayet romanlarına göre tek farkı
aşktır. Gerilim Türü Aşk Romanları mutlaka bir aşk ilişkisi
üzerine kurulur ve roman boyunca bu konu işlenir. Gerilim
anlatılmakta olan hikayenin sosu gibidir.
Uzunlukları genellikle 85 bin ile 100 bin sözcük civarındadır.
Bu tür romanlarda cinsellik erotizm boyutunda kullanılır.
66
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

CİNAYET ROMANLARI
Cinayet Romanları'nda fikirler, mekanlar, kullanılan zaman­
lar çeşit çeşittir.

Aksiyon Romanı
Aksiyon Romanları genellikle günümüzde geçer. İçinde aşk
olabilir ancak bu tür romanlarda okurun asıl beklentisi final­
de kötü karakterin korkunç bir şekilde ölmesi ve iyi karakte­
rin da zaferle çıkmış olduğunu görmesidir.
Bu tür için çok kullanılan bir hazır reçete vardır; çaresiz bir
adam, son teknoloji, birkaç kötü kalpli uyuşturucu kaçakçısı,
gelişmiş silahlar, patlamalar, ölümler. Bunlar bir araya getiri-
lebildiğinde Aksiyon Romanı için başka malzemeye gereksi­
nim duyulmaz.
Uzunlukları genellikle 85 bin ile 100 bin sözcük civarındadır.

Hafif Cinayet Romanı


Cinayet Romanları arasında en çok sevilen türdür. Olaylar
sert bir şekilde değil, biraz daha yumuşatılarak verilir. Ka­
rakterler sakarlıklar yapar, cadılar büyüler yaparak cinayet­
leri çözer.
Standart özelliklerinden birisi, katili bulmaya çalışan garip
kılık kıyafette ve tuhaf davranışları olan bir polis hafiyesidir.
Hafif dozda bir aşk öyküsü içerir ama ana konu hiç bir za­
man aşk olmaz. Cinsellik ve erotizm ise bu türde yer almaz.
Uzunlukları genellikle 60 bin ile 100 bin sözcük civarındadır.

Polisiye Roman
Oldukça popüler romanlardır. Bu türde olaylar genellikle
günümüzde geçer. Bir dedektif, bazen de bir dedektif gru­
buyla birlikte, her türlü cihaz ve kayıtları kullanarak cinayeti
adım adım çözer ve sonuca ulaşır. Bunları yaparken, kural-
67
Can Akkiriş

lar, yasalar pek çok kez çiğnenebilir. Etik davranışlar göste­


rilmez ama sonuçta cinayeti çözer.
Uzunlukları genellikle 60 bin ile 100 bin sözcük civarındadır.
Bol ve açık şekilde cinsellik ve şiddet içerirler. Ayrıca argo
bu tür romanlarda vazgeçilmezdir.
Polisiye romanlar gerçekçi tarzda yazıldığından bu türde
roman yazacakların olaylar, karakterler, mekanlar, kurallar,
yasalar gibi konularda çok iyi araştırma yapmaları ve doğru
bilgiye sahip olmaları gerekir. Ülkemizde yazılan bu tür ro­
manların kimilerinde mahkeme salonlarında sadece ABD'de
uygulanan tarzda diyalog ve kurallara rastlanılması, yazarla­
rının araştırma yapmak yerine izledikleri filmlerle yetinmiş
olmalarından kaynaklanmaktadır.

Tarihi Cinayet Romanı


Bu tür romanlarda olaylar geçmişte meydana gelmiş, cinayet
geçmişte işlenmiştir. Cinayeti çözmeye çalışanlar o zamanın
olanaklarını kullanmışlardır.
Hafif Cinayet Romanlan'na benzerler ancak farkı, olayların
geçmişte yaşanmış olmasıdır.
Gerçekçi oluşu nedeniyle, mekan, zaman ve ayrıntıların tü­
münün doğru olması gerekir.
Uzunluklan genellikle 60 bin ile 100 bin sözcük civarındadır.
Cinsellik, argo, şiddet yazarm tercihidir.

Doğaüstü Cinayet Romanı


Bu tür romanlarda gerçek yaşamda göremeyeceğiniz her şeyi
bulma olanağınız vardır. Sürekli şekil değiştirerek farklı kim­
lik ve görünüşlerle cinayetler işleyen yaratıklar, onları kova­
layan hayaletler, olağan üstü karakterler, hepsi roman içinde
yer alır.
68
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Romandaki dedektif cinayetleri çözmek ve dünyayı kurtar­


mak zorundadır.
Cinsellik yoğun bir şekilde işlenir, argo, küfür ve şiddet ise
yazarın tercihine göre değişir.
Uzunlukları genellikle 85 bin ile 100 bin sözcük civarmdadır.

Karanlık-Sert Cinayet Romanı


Çok eskilerden beri yayınlanmakta olan ve en çok satılan
ucuz dedektiflik romanları türündendir. Karakterlerden
olaylara kadar her şey sert, keskin ve kabadır. Her türlü
duygusallıktan çok uzaktır.
Bu romanların baş karakteri, geçmişi yasadışı işlerle dolu,
kirli sakallı, alkolik, sinirli, kavgacı, acımasız, kural tanıma­
yan, kaba bir dedektif tiplemesidir. Kişileri tehdit edip kor­
kutarak kendine bilgi kaynağı olarak kullanır. Müşterileri
genellikle güzel ve seksi kadınlardır.
Cinayetleri polisle bilgi alışverişi yapmadan çözer ve bu kişi­
ler polis tarafından sevilmez. Aralarında sürekli atışma ve
küfürleşmeler yaşanır.
Bu tür romanlar her dönem çok popülerdir ve sık sık filmleri
de çevrilir.
Cinsellik, şiddet, argo, küfür bu romanların doğal yapısı
içindedir.
Uzunlukları genellikle 85 bin ile 100 bin sözcük civarmdadır.

BİLİMKURGU ROMANLAR
Bilimkurgu romanlarının bir kuralı vardır; tümü bilimsel ve
gerçek ilkeler üzerine kurulur. Çok küçük de olsa bir gerçek
kırıntısından yola çıkılarak olay örgüsü gelişir. Anlatılan her
şey olası sınırlar içindedir ve yazarların asıl yazdığı okurları
en sevdikleri dünyalara taşımaktır.
Can Akkiriş

Uzay Maceraları
Bu türün çok fazla çeşitliliği vardır ama hepsinin ortak nok­
tası, tümünün uzayda geçiyor olmasıdır.
Şiddet, cinsellik, argo, küfür içeriği yazarın tercihine bağlı­
dır.
Uzunlukları genellikle 85 bin ile 100 bin sözcük civarındadır.
Uzay romanları gelişen teknolojiler nedeniyle son yıllarda
çekiciliğini yitirmiş durumdadır. Eskiden uzaya gitmek ha­
yal gibi bir şey iken, artık defalarca uzaya gidilip gelindiğin­
den uzaya gidilmesinin okuyucu tarafından bir heyecanı
kalmamıştır. Bu nedeniyle bu tür romanların yazımı, yayın­
lanması ve satışı da düşmüştür.

Psikolojik Bilimkurgu
Yıllar önce zihnin insana yapabileceği oyunları konu alan bi­
limkurgu romanları yazılmaya başlanmıştı, ancak son za­
manlarda Psikolojik Bilimkurgu Romanları, daha fazla ilgi
görüyor ve yazılıyor.
Sık görülen rüyalar, karşılaşılan türlü zorluklar, korkunç şey­
ler yapabilecek ruhlar hikayeleri oluşturur.
Cinsellik, şiddet, argo, küfür içerebilir.
Uzunlukları genellikle 85 bin ile 100 bin sözcük civarındadır.

FANTASTİK ROMANLAR
Fantastik Romanlar genellikle Bilimkurgu Romanları ile ka­
rıştırılır. Aslmda çıralarında büyük bir benzerlik, akrabalık
vardır. Her ikisi de yazarın hayal gücü ile beslenir. Ancak Bi­
limkurgu Romanları bilim ve gerçek temeline bağlanır. Oysa
Fantastik Romanlar tamamen bağımsızdır ve bağlandığı hiç
bir kural yoktur. Bu romanlarda gerçeklerden yola çıkılmaz,
bilimsellik yoktur. Bu romanlarda her şey yalnızca yazarın
düşünebilecekleri ile sınırlıdır.
s»_
70
Adını Adım Yaratıcı Yazarlık

Mitolojik Romanlar
Bu romanlar okuyucu üzerinde mitolojik bir his yaratırlar.
Tanrılar, tanrıçalar, şeytanlar, melekler, güçlü kadın ve er­
kekler romanın karakterlerini oluşturur. Yer ve zaman sınır­
laması yoktur. Her hangi bir zamanda, her hangi bir yerde
geçebilir.
Kaslı vücutları olan eli kılıçlı erkek karakterlere çok güzel
kadınlar eşlik eder.
Cinsellik, şiddet, argo oldukça ayrıntılı bir şekilde işlenir.
Uzunlukları genellikle 85 bin ile 100 bin sözcük civarındadır.

Büyülü Romanlar
Mitolojik Romanlar'da olduğu gibi, bu tür romanlarda da
büyü kullanılır. Hatta diğerine göre büyü daha ön plandadır
ve kılıç, şiddet daha az uygulanır. Bunun dışında bir benzer­
liği yoktur. Bu romanlarda karakterler büyüyü ruhlarmı ra­
hatlatmak için kullanmaktadır.
Cinsellik, şiddet, argo kullanımı yazarın tercihidir.
Uzunlukları genellikle 85 bin ile 100 bin sözcük civarındadır.

KORKU ROMANLARI
Drakula ve Frankenstein ile başlayan Korku Romanları türü
günümüzde inanılmayacak kadar sert ve dehşet dolu bir ha­
le dönüşmüştür. Aslında bu dönüşüm okuyucu kitlesinin
zevklerinin de ne kadar değiştiğinin bir göstergesidir. Bir
romanda yazılmaması gereken her şey bu türde yer almaya
başlamıştır.
Romanın başarısı, okuyucunun üzerinde oluşturduğu korku
ve dehşet hissi ile ölçülmektedir.
Cinayet ve gerilim gibi unsurlar da bu türün içinde kullanılır
ancak yine dehşet vurgusu çok daha yüksektir.

71
Can Akkiriş

Psikolojik Korku Romanları


Psikolojik korku zihnin oynadığı bir oyundur. Yazar roma­
nıyla bu oyunu başlatır. Romanda anlattıkları okuyucuyu ne
kadar etkisi altına alabilirse okuyucu da kendi, gerçek yaşam
ortamını o kadar korkutucu olarak görmeye başlar. Nitekim,
bu tür romanlar pek çok kişinin akıl sağlığından kuşkuya
düşmesine neden olur ve bu tür romanlara kendini fazla
kaptıran okurların psikolojilerinin bozulması da beklenen bir
sonuçtur
Romanda kabusu andıran bir gerçeklik yaratılır, konular
okuyucuyu da içine aldıktan sonra çok yavaş ve derinleşerek
ilerler. Her adım daha acı vericidir, güvensizdir.
Normal bir insanın bu türden romanlar yazabilmesi müm­
kün olmadığından bu türde yazacak yazarın sapkın bir ruha
sahip olması zorunludur.
Okuyucunun daha fazla etkilenmesi için bu tür romanlar
günümüzde geçer.
Cinsellik, şiddet, argo yoğun olarak kullanılır.
Uzunlukları genellikle 85 bin ile 100 bin sözcük civarındadır.

Vahşet Romanları
Bir zamanlar karılı ve korkunç romanlar daha fazla basılır ve
satılırdı ancak, günümüzde bu türe olan ilginin azalması ne­
deniyle Vahşet Romanı yazımı da yok denecek kadar azal­
mıştır.
Tuhaf yaratıklar, manyak insanlar, insanları yiyen canavarlar
ve daha pek çok korkutucu öğe bu romanların karakterlerini
oluşturmaktadır.
Bu romanlar en az 100 bin sözcük uzunluğundadır.

Doğaüstü Korku Romanları


Normal koşullarda bir şömine başmda oturup tatlı tatlı soh-
72
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

bet eden insanlar, konunun değişmesi, korku verici şeyler


anlatılması ve dehşetin dozunun arttırılması sonucunda içle­
rindeki korku ateşi parıldamaya başlar ve orada, şömineden,
onun sessizlik içinde çıkardığı çıtırtılardan, salonun karanlık
kesimlerinden, kendi gölgelerinin yansımasından korkmaya,
irkilmeye başlarlar. Konuşulan şeyler hissedilenlerin temeli­
ni oluşturur.
İnsan ruhunun bu zayıflığından yararlanan yazarlar konuyu
iyice ilerletmiş ve hayaletler, canlanan ölüler gibi unsurları
romanlarında konuyu oluşturan başlıca içerikler haline ge­
tirmişlerdir. Pek çok insan bu tür romanları okumakta, etki­
lenmekte ve özellikle geceleri kendileri de çevrelerinde bu
tür şeyler görmeye başladıklarını düşünmektedirler. Bu tür
romanlar günümüzde de okuyucu bulmaktadır.
Bu romanlar günümüzde geçebileceği gibi geçmişte de ol­
muş olayları anlatabilir.
Cinsellik, şiddet, argo içerebilir.
Uzunlukları genellikle 100 bin sözcükten fazladır.

ANA AKIM ROMANLAR


Romanda fazla çeşitlilikten hoşlanmayan okuyucuların ger­
çek bir roman türü olarak kabul ettikleri roman çeşididir. Bu
tür romanlar en çok okunan romanlardır. Pek çok klasik ro­
manın yanı sıra okullarda da öğrencilere okuması önerilen
romanlar bu tür romanlardır.
Bu tür romanlarda insanın içindeki iyi ve kötü arasındaki
mücadele gibi klasik konular işlenir.

Çağdaş Romanlar
Çağdaş Romanlar genellikle 2. Dünya Savaşı sonrasından
günümüze kadar gelen zaman dilimi içinde yer alan hikaye-
73
Can Akkiriş

leri anlatır. Bu romanların hedef okur kitlesi genel okurdur.


Aile, ilişkiler ve bireysel sıkıntıları konu alır.
Uzunluğu 100 bin sözcükten başlar.
Cinsellik ve argo kullanımı yazarın seçimine bağlıdır.

Tarihi Romanlar
Zaman dilimi olarak Avrupa'da engizisyon ve Fransız dev­
rimin! de içine alan genişliktedir. Çoğunlukla geçmişte ya­
şanmış olaylardan esinlenerek yazılmış, aşk, fantastik ve ci­
nayet gibi diğer türleri de içine alan romanlardır.
Bu tür bir roman yazmak, olayları bir tarihçi gözüyle değil
de o dönem orada yaşamış herhangi bir insanın gözüyle an­
latmak şeklinde olmalıdır. Günümüzde fazla tercih edilme­
mektedir.
Uzunluğu 100 bin sözcüğün üzerindedir.
Cinsellik ve argo kullanımı yazarın tercihidir.

Romantik Romanlar
Aşk romanları tüm romanlar içinde en sevilen, en çok oku­
nan ve satılanlardır. Buna bağlı olarak Romantik Romanlar
da bu beğeniden üzerine düşeni almaktadır. Aşk romanları­
na göre önemli bir farkı vardır. Aşk romanlarının kesin kura­
lı kadm ve erkek finalde bir araya gelir ve hikaye mutlu son­
la biter. Romantik Romanlar'da ise kadm ve erkek hikaye so­
nunda ya ayrılır ya da onlardan biri ölür. Final üzücüdür.
Uzunluğu 100 bin sözcüğün üzerindedir.
Cinsellik, şiddet, argo ve küfür içerebilir.

GENÇLİK ROMANLARI
Bu romanların okuyucuları ergenlik çağındaki gençlerdir.
Anlatılan hikayeler ve romanın diğer özellikleri yetişkinler
74
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

için olanlar ile aynıdır ama bunlarda kahramanlar da ergen­


lik çağı gençleridir.
Bu tür romanlar yazabilmek için ergenlik çağındaki gençle­
rin ilgi alanlarını, duygusal durumlarını, sorunlarını çok iyi
bilmek gerekir.
Bu romanlar gençler için yazıldığından cinsellik ve argoya
yer verilmez.

Gençler İçin Tarihi Romanlar


Bu romanlar her ne kadar "tarihi" tanımını taşısalar da bu
yalnızca ergenlik çağındakilere göre ele alınmalıdır. Yani
olaylar ergenlik çağındaki gençlere göre eski yıllara aittir.
Yakın geçmişte, gerçekten yaşamış insanlar kahraman olarak
seçilerek üzerlerine kurgusal hikayeler yazılır. Günümüzde
artık olmayan her şey bu romanlarm arka planını oluşturabi­
lir. Bugünün genç okurunun gözünden geçmişe bakarlar.
Eğitici, öğretici özelliği vardır.
Uzunlukları 40 bin ile 60 bin sözcük arasındadır.

Gençler İçin Çağdaş Romanlar


Bu tür romanlar da ergenlik çağındaki gençlere dersler ver­
mek ve bir şeyler öğretmek amaçlıdır. Konular günümüz
gençliğinin yaşamı ile ilgilidir. Hemen herkesin karşılaştığı,
mücadele ettiği sorunlar bu romanlarda işlenen konular ara­
sındadır. Küçük yaşta hamilelik, uyuşturucu, sokak ve okul­
lardaki çeteler bu romanlarda gerçekçi bir şekilde yerini alır.
Uzunluğu 40 bin ile 60 bin sözcük arasındadır.

Gençler İçin Tür Romanlar


Bu romanlar ergenlik çağındaki gençlerin eğlenmek amacıyla
okudukları romanlardır. Aşk, cinayet, bilimkurgu, korku,
fantastik türlerin herhangi biriyle yazılabilir.
75
Can Akkiriş

Gençler için yazıldığından bu romanlarda da eğitim amacı


bulunur. Onları dostluk, dürüstlük, paylaşım konularında
özendirici özellikler taşır.
Bir önceki başlıkta yer alan Çağdaş Romanlar'da gençlere ya­
şamın gerçekleri verilirken, Tür Romanlar'da gençlerin so­
runlardan uzaklaştırılması, gerçek yaşam ile ilgili sıkıntılar
içinde boğulmak yerine yaşama biraz eğlenceli bir şekilde
bakması hedeflenir.
Uzunlukları 40 bin ile 60 bin sözcük arasındadır.

ERKEK ROMANLARI
Bu roman türünü genellikle on sekiz ile otuz beş yaş arasın­
daki erkekler okur. Cinayet, bilimkurgu, fantastik ya da kor­
ku gibi tarzlardadır.

Macera Romanları
Bu romanlar her hangi bir zamanda ve her hangi bir yerde
geçebilir. Casuslar, güzel ölüm melekleri, gösterişli yaşam
tarzları sık sık boy gösterir. Heyecan veren aksiyonlarla do­
ludur.
Uzunlukları 85 bin ile 100 bin sözcük uzunluğundadır.
Cinsellik, şiddet, argo içerir.

Western Romanlar
Dönem-dönem yüksek satış sayılarına ulaşan bu tür roman­
larda okuyucunun ilgisi son yıllarda düşmüştür. Yıllar önce
yazılmaya başlanan bu romanlarda sert erkek karakterlerin
hikayeleri anlatılmaktaydı. Son zamanlarda yazılanlarda ise
kadın yazarlar da western roman yazmaya başladı ve sert
erkek karakterler yerine kadın silahşörlere de yer verdi. Bu
değişim romanlarda kadınlara ve Kızılderililere daha saygılı
' ir yaklaşım da getirmiştir.
76
Adnrt Adım Yaratıcı Yazarlık

EROTİK ROMANLAR
Eskiden merdiven altı yayınevleri tarafından basılan, kaba ve
işin yazınsal tarafına fazla özen gösterilmemiş Erotik Ro­
manlar satılırdı. Zaman içinde bu tür romanlar da kendine
göre saygınlık kazandı ve büyük yayınevleri tarafından da
basılmaya başladı. Doğal olarak içerik de artık anlatılacak
hikayesi de olan yazınsal eserlere dönüştü.
Bu tür romanlar erotik olmakla birlikte asla pornografik de­
ğildir.
Erotik Romanlar çok satıp çok kazandırmaktadır. Kimi ya­
zarlar ve yayınevleri ara sıra bu tür romanlar da yazıp yayın­
layarak diğer romanları için finansman sağlamayı tercih et­
mektedirler.

Kadınlar İçin Erotik Romanlar


Bu tür aslında Aşk Romanları gibidir ve içinde erotizm var­
dır. Romanm konusu aşktır ve sonu mutlu biter. Tek fark
kadın ve adam arasında oldukça fazla cinsellik yaşanması ve
bunun açık saçık bir şekilde anlatılmasıdır. Bu romanların
okuyucusu olan kadınlar, kendilerini heyecanlandıracak tüm
ayrıntıları romanda bulmak isterler. Aşkın olmasını ama cin­
selliğin roman boyunca anlatılmasını arzu ederler. Cinsellik­
te farklı pozisyonlar, alışılmadık mekanlar yer alır.
Uzunlukları 85 bin ile 100 bin sözcük arasındadır.
Cinsellik ağırlıklı olarak kullanılır, şiddet yer almaz.

Erkekler İçin Erotik Romanlar


Erkekler için yazılan bu romanlar, kadınlarınkinden çok
farklıdır. İlişkilerin romanda hiç bir önemi yoktur. Aksiyon,
77
Can Akkiriş

macera, fantezi, bilimkurgu, korku, cinayet türlerinde yazı­


labilir.
Bu romanlarda cinsellik çok açık ve serttir. Aynı şekilde şid­
det de çok ayrıntılıdır. Bol bol argo kullanılır
Uzunlukları 50 bin ile 85 bin sözcük arasındadır.

78
Adını Adım Yaratıcı Yazarlık

8. BÖLÜM
TLMA SLÇİMİ
79
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 8. BÖLÜM_ _ _ _ _ _ _ _ _ _
TEMA SEÇİMİ
Sanat dalı ne olursa olsun, tüm sanatçılarda görev anlayış ve
sorumluluğu olması gerekmektedir. Bu durum, hikaye ya­
zarları için de geçerlidir. Sanat, yalnızca estetik bir yapıt or­
taya koymak için değil, aynı zamanda topluma bir mesaj ve­
recek, onu düşündürecek, araştırtacak, eğitecek, geliştirecek
ve onu bir adım ileriye taşıyacak nitelikte olmalıdır. Bu nite­
lik yazara bir toplumsal sorumluluk, hatta görev getirmek­
tedir.
Hikaye yazarı için de aynı görev anlayışı geçerlidir. Toplum­
sal sorumluluğa sahip bir yaratıcı yazar, tüm estetik kaygıla­
rı yarn sıra okuyucuya vereceği mesajı ve bu mesajla toplu­
ma vereceği katkıyı da planlar.
Hikaye toplumsal gerçeklerin sergilendiği, sorunların tartı­
şıldığı bir alan olmalı ve toplumsal ortam içinde sıkışıp kalan
insanların gerçeklerini öne çıkarmalıdır.
İşte tam da bu nedenledir ki yazacağımız hikayenin bir te­
ması olması gerekmektedir ve bu tema okuyucuya verece­
ğimiz mesajdır.
Alexander Dumas, "Nereye gideceğini bilmeden, hangi yol­
dan gidileceğini nasıl söylersin, sana yolu tema gösterecek­
tir. " diyor.
Lewis Carroll ise dünyaca ünlü "Alis Harikalar Diyarında"
adlı eserinde, Alis ile tavşanı konuştururken, çok önemli bir
81
Can Akkiriş

yaşam dersini okurlarına tavşanın ağzmdan aktarıyor; tav­


şan hangi yoldan gidileceğini soran Alis'i; "Nereye gittiğini
bilmiyorsan hangi yoldan gittiğinin ne önemi var?" diye ya­
nıtlıyor.
Uğraş verdiğimiz sanat dalı ne olursa olsun, mutlaka bir te­
maya sahip olması gerekir. Tema eserin amacı, gittiği yerin
tarifi ve okura verdiği mesajdır.
Her sanat ürünü gibi, hikaye anlatımı bir düşünceyi, bir gö­
rüşü yansıtmak ve izleyiciye belirlenen bir iletiyi, öğretiyi
ulaştırmak, bir şeyler anlatmak amacıyla oluşturulur. Her
sanatçı gibi, hikaye anlatıcısının da eserinde bir diyeceği ol­
malıdır.
Hikaye anlatıcısı, düşüncelerini kendi hayal gücü ve gözlem­
leriyle düzenleyerek ortaya koyar.
Tema, bu hikayenin temelini oluşturur. Kısa hikaye, roman,
senaryo, hangi türde bir hikaye anlatımı olursa olsun, kesin­
likle iyi belirlenmiş bir teması olması gerekmektedir. Bu te­
ma çok güçlü olmalı ve okuru varılmak istenen hedefe rahat­
lıkla götürebilmelidir.
Tema, iyi yapılandırılan bir hikayeye dayanak oluşturur.
Okuyucu bir romanı okuduğunda, izleyici bir filmi izledi­
ğinde o eserin değerini eserin konusuyla değil temasıyla be­
lirler.
Tema, anlatılacak hikaye için önceden seçilen, tasarlanan bir
öneridir. Tema bir hareket noktası, bir başlangıç, bir eylem
noktası, bir tohumdur.
Tema bir hikayenin başından sonuna dek anlatılmak istenen,
tüm süreç boyunca enine boyuna işlenen, geliştirilen, ana
düşünceye ya da öğretiye denilir. Tema aslında siyasal, din­
sel, düşünsel ya da estetiksel olarak biçimlendirilmiş düşün­
celerdir.
Tema ve konu birbirine bağlı olmakla birlikte aynı şey değil-
dir. Konu eserde canlandırılan somut olaydır.
82
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Bir eserde tema "içeriğin düzeyini"; konu ise "sanatsal biçi­


min düzeyini" belirtir. Konusu, o hikayede insan gereksi­
nimleri çevresinde döner; sevilme, kaderini denetleme, ge­
reksinim duyulma, engelleri aşabilme, yaşamın yaralarını
iyileştirebilme, yaşamdaki olayları anlama ve onlara anlam
yükleme, özlem duyulan bir biçimde yaşama gibi.
Tema ve konunun daha iyi anlatılması için bir örnek de Ro­
meo ile Juliet'in aşkıdır. Bu eserde tema, "Büyük aşk ölümü bi­
le alt eder" fikri doğrultusunda hazırlanmıştır. Hikayenin ko­
nusu ise "aşk"'tır. Romeo ile Juliet gittikçe artan engelleri
yenerek ölümsüz bir aşka doğru ilerlerler ve sonunda ölümü
de yenerler.
Okur üzerinde etki yaratma konusunda, hiç bir amaca hiz­
met etmeyen, iyi bir temadan yoksun bir hikaye, amaçsız ki­
şilerin boş konuşması gibidir. Ancak tek başına güzel bir te­
ma da yeterli değildir. Hikayenin belli bir konu çevresinde,
gözle görülür bir akışı da olmalıdır.
Hikayede okuyucunun konu, olay ve kişi amaçlarından bek­
lentisi ancak böyle yerine getirilebilir. Hikaye başlangıcında
bir eylem olmalıdır, bu olay yeterli değilse çözülecek şey de
olmaz ve kişilerin hikayeyi okumasının bir nedeni olamaz.
•Tema ilgi çekici, dinamik, yalm, sağlam, belirgin ve işlen­
meye elverişli olmalı.
•Yukarıda tanımlanan özelliklerle bir hikaye temasının nasıl
yazılacağını kavramak, hikaye anlatımındaki diğer öğelerin
de anlaşılmasını sağlar.
•Hikaye, geniş bir kitleye yöneldiğinden, anlatılmak istenen
şeyin yalm olması kaçınılmaz bir zorunluluk. Temanın bu
özellikleri taşıması, tema seçimiyle güdülen amacm belirli
olması, amacm izleyicilerce kolaylıkla anlaşılmasını sağlar.
•Hikayenin anlaşılır, amacının açık, belirli olmasını sağla­
mak ve bütünlüğünü korumak açısından tek bir temanın
ele alınması, bunun üzerinde çalışılması yerinde olur. Bun-
83
Can Akkiriş

lari sağlamak için elimizdeki malzeme içinden iyi bir seçim


yapmamız gerekmektedir.
Tema belirlemenin birçok yolu bulunmaktadır:

NERELERDEN TEMA ÇIKARABİLİRSİNİZ?


•Doğallıkla, her şeyden önce kendi yaşam deneyimleriniz­
den,
•Günlük yaşam ve deneyimler sırasmda karşılaştığınız her­
hangi bir olaydan ya da birçok olaydan,
•Roman, öykü, tiyatro oyunu, şiir ya da gazete haberinden,
•Belli bir çağın modasından,
•Toplum yaşamındaki her olaydan.

TEMA SEÇİLDİKTEN SONRA, YAPILACAK İŞ NE?


Temayı bir hikaye çerçevesinde tasarlamak;
•Olaylar zincirinin düzenlenmesi,
•Bu olayları oluşturan kişilerin tanıtılması, başlıca özellikle­
rinin belirtilmesi,
•Bu kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerinin açıklanması,
•Ve tüm bunların belli bir çevre içinde işlenmesi.
Hiç bir düşünce, hiç bir durum kesinlikle bir tema olmadan,
yazarı mantıklı bir sonuca ulaştıramaz. İyi kurgulu bir hika­
yede, temanm nerede olduğunu, öykünün ya da kişilerin ne­
rede, nasıl değişip geliştiğini kestirmek olanaksızdır.
Yeni başlayan bir yazar henüz çatışma, karışıklık, gerilim ya
da bunlara yakm daha başka sorunlar arasındaki ilişkiyi an­
layacak düzeyde olmayabilir. Temanm ne olduğunu bilse de
bu bilgisini kağıt üzerinde uygulayamaz. Bu başarısızlığın
iki nedeni vardır;
4^^

84
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

• Hikaye anlatım dilini iyi bilmeme,


•Temayı yalm, sağlam, belirgin olarak ortaya koyamama.
Temanın tam olarak verilememe kuşkusu anlamsız ayrıntıla­
ra sürüklenmeyi, bu da temanın gözden kaçırılması sonucu­
nu getirir.
Tema, yazmaya başlamadan önce yazılacak öykünün temeli­
ni anlama şansı verir yazarma. Bu anlayış, hikayeyi bulana
dek, yazarın defalarca yazım sayısını düşürebilir. Tema, be­
lirlenen bir hikaye içinde işlenir. Anladığınız gibi, aynı tema
istenirse, birbirinden çok değişik hikayeler içinde de işlenebi­
lir. Bir yazar, herhangi bir eserin temasından yola çıkıp çok
daha değişik bir hikaye yazabilir. Hatta aynı yazar, aynı te­
ma ile değişik hikayeler de yazabilir. Farklı yazarlar aynı te­
mayı değişik biçimlerde yorumlayabilir, hikayeler incelendi­
ğinde, ortak bir şey dahi bulunamayabilir.
Tema, sorumluluk sahibi yazarın okuyucusuna bir ileti, bir
öğreti verebilmesi için en önemli araçtır. Her yazar kişiliğine
ve dünya görüşüne uygun temalara yakınlık duyabilir. Tema
seçiminde, yazarm kendi eğilimlerinin yarn sıra, yayınevinin
de istekleri ya da sınırlamaları, toplumsal ve ekonomik et­
kenler önemli rol oynar.
Tema, hikayede sunulan; yaşamla, yaşamın anlamıyla, insan­
lığın durumu ile ilgili bir düşüncedir. Hikayenin temelini
oluşturan, evrensel, her zaman geçerli, önemli, anlamlı ve et­
kileyici bir gerçektir. Tema, yazarın savunduğu bir tez ya da
iletmek istediği bir mesajdır. Yazarm dünyaya bakış tarzın­
dan ve nasıl olması gerektiği konusundaki ahlaki yaklaşı­
mından kaynaklanır.
Temalar, aşk, cesaret, hırs, özgürlük, ölüm, çağdaş toplumun
makineleşmesi, ihtirasın baştan çıkarıcılığı, kendimize ve
başkalarına karşı olan sorumluluklarımız gibi evrensel konu­
larla ilgilidir. Bir hikayenin teması, kısaca şu tür tanımlarla
da karşımıza çıkabilir:
85
Can Akkiriş

•Aşk her şeye kadirdir.


•Doğrusuyla yanlışıyla bu benim ülkem.
•Tüm insanlar kardeştir.
•Suç cezasız kalmamalıdır.
•Savaş bir cehennemdir.

Bazı klasik temalar, neden-sonuç ilişkisine benzer bir formda


ifade edilirler.
Kıskançlık insanın yıkımına neden olur (Otlıetlo),
Acımasız ihtiras insanı yıkıma sürükler (Macbeth),
Aşın gurur insanın çöküşünü hazırlar.
Bu tür özlü ifadeler bir ölçüde yararlı olabilirler ancak basit
olmanın riskini de taşırlar.
Evrensel anlamda güçlü bir temaya sahip olmayan bir hika­
yenin "önemli" olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Tema, kesinlikle hikayenin genel yapısının bir parçası olarak
ele alınmalıdır. Yazar için en tehlikeli yöntem, çalışmasına
bir temayı zorla kabul ettirmeye çalışmaktır.
Tema, bir hikaye düşüncesi için iyi bir çıkış noktası olabilir.
Ancak, hikayeye egemen olmamalıdır. Tema çok açık ve hi­
kayeye egemen durumdaysa, hikaye katı, öğüt verici ve id­
dialı görünebilir. Bir propaganda çalışması haline gelebilir.
Savaş karşıtı mesajlar verilmesi, bilgeliğe dair felsefi görüşle­
rin yansıtılması, ırkçılığa karşı duruş, sansüre ve özgürlüğü
kısıtlayan uygulamalara karşı çaba gösterilmesi, tecavüzler,
çocuk düşürme, akıl hastalığı ve ölüm gibi konular temalar
için besleyici kaynaklardır.
Temalar, hikaye çizgisi ile sorun, karakter, ortam ve hikaye
dışına sapmalar gibi değişik yöntemlerle sunulabilir.
Temayı sunmanın en kötü yollarından biri, hikayenin içinde
temadan söz etmektir. Güçlü bir tema yaşam konusunda
86
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

ders vermez, onu yorumlamaya çalışır. Tema anlaşılması zor


bir kavramdır. Ana temadan söz ederken ayaklarımız yere
basabilir. Ancak, hikayede bulunan bir anlam olarak düşü­
nüldüğünde asıl zorlukla karşılaşırız. Çünkü anlam, karma­
şık ve genel bir konudur. Eserin ideolojisini de kapsayacak
şekilde hikayenin tüm unsurlarınca ifade edilir.
Hikayelerin pek çoğunda, kahraman ve yarattığı şiddet yü­
celtilir. Kadına pek az yetkinin verildiği erkeklere ait bir
dünya sunulur. Kadın çoğunlukla erkeğin seks aracıdır. Si­
lahlar, arabalar, kamyonlar ve gemiler erkeklik gücünün
simgeleridir. Kahraman yüceltilip ödüllendirilirken, sıradan
insan kolayca harcanır, eğer kahraman değilseniz, değeriniz
yok denecek kadar azdır. Bu hikayelerin mesajları çoğunluk­
la geniş kapsamlı olmalarına karşm, oldukça gizlidir.
Verilmeye çalışılan mesajlardan biri, insanların sorunlarının
aslında o kadar da karmaşık ve zor olmadığıdır. Yazar ça­
lışmasında bu tür mesajların çıkarılabileceğinin de farkmda
olmalıdır.
Tema, hikayenin konusu ya da karakterlerince somutlaştırı­
lan bir anlamdır. Tema, önemli ve herkesin ilgisini çeken bir
konuda öne sürülen bir düşüncedir. Genellikle doğrudan
sunulur. Tema sosyal, kültürel ve felsefi temalara kadar ge­
niş bir yelpaze sunabilir.

87
Cnıı Akkiriş

ATÖLYE/TEMA
Tema, hikayeniz boyunca gidilecek yoldur; okura ve toplu­
ma vereceğiniz mesajdır.
"Gerçek aşk tüm engelleri aşar." gibi duygusal ve genel ge­
çerlilikte bir mesajı da benimseyebilirsiniz, atasözleri içinden
mesajınıza yakm bir tanesini de seçebilirsiniz. Tema seçerken
biraz büyük düşünmeli, seçeceğiniz temanın tüm topluma
yönelik bir mesaj olacağım varsaymaksınız. Bu boyutta bak­
tığınızda herkes için önemli olan; evrensel yasalar, insan-
doğa ilişkileri, sosyal sınıflar arası haksızlıklar, ayrımcılıklar,
hepsi birer tema olarak ele alınabilir. Dilerseniz erdemlerden
de yola çıkabilirsiniz.
Tüm karar anlarınızda pek çok seçeneğinizin olduğu bir ya­
zarlık dünyasına adım atarken aklınızdan çıkarmamanız ge­
reken ilk şey, özgürlüğünüzdür. Seçeceğiniz temayı diledi­
ğiniz gibi belirleyebilirsiniz. Ancak, bu seçimi yaparken öz­
gürlüğünüzden de önemli bir başka konu daha var; o da so-
rumluluğunuzdur. Bir yazar olmaya karar verdiğinizde top­
luma karşı büyük bir sorumluluğu üstlendiğinizi aklınızdan
çıkarmaym. Toplumsal sorumluluğunuz özgürlüğünüzden
daha önemli ve daha büyüktür.
Şimdi tema olarak işleyebileceğiniz mesajlarınız üzerinde ça­
lışmaya başlayalım.
Yeni başlayan yazarlar için atasözleri bulunmaz bir hazine
niteliğindedir, biz de bunu dikkate alalım.
"Damlaya damlaya göl olur."
Eminim, bu örneğin çok basit, sıradan ve ilkokul seviyesinde
olduğunu düşünüyorsunuz. Çünkü siz yetişkin bir insansı­
nız ve ciddi ciddi roman yazmak istiyorsunuz. Hem de yine
yetişkinler için. Üstelik daha biraz önce sosyal konulardan,
toplumsal sorumluluklardan ve daha pek çok büyük-büyük
şeylerden söz ettik...
Henüz fark edememiş olabilirsiniz. Gerçekler her zaman kü-
88
Adım Adını Yaratıcı Yazarlık

çük ayrıntılarda saklıdır. Her büyük hikayenin böylesi küçük


bir çekirdek fikri vardır ve her çekirdek fikirden de binlerce
büyük hikaye çıkabilir. Bunu siz de yapabilirsiniz. Yaratıcı
yazarlık, küçücük fikir kırıntılarından büyük işler ortaya çı­
karma başarısıdır.
Şimdi işimize dönebiliriz.
Bu çok basit görünen atasözü üzerinden bir konu yaratabilir­
siniz.
Önce damlaya damlaya biriken şeylerin neler olabileceğini
düşünelim. Birikip göl olma kavramı üzerinde duralım.
Örneğin; kimi olaylar, kimi toplumsal gelişmeler, dostlar, ar­
kadaşlar, sevgililer arasındaki kimi gelişmeler zamanla biri­
kip taşma noktasına gelir ve büyük bir sorun oluşturur. Yi­
yecek fiyatlarına sürekli gelen zamlar, işyerinde sık sık kötü
davranan patron, eş ya da sevgilinin her fırsatta uyguladığı
şiddet, hükümetlerin yoğunlaştırdığı baskı politikaları, daha
pek çok konu, "damlaya damlaya göl olur" teması çerçeve­
sinde işlenebilir.
Örneklerin ille de olumsuz olması gerekmiyor. Pozitif an­
lamda biriken şeyler de bir gün göl haline gelip iyi bir şeye
neden olabilir. Örneğin; birisine karşı sürekli olarak yapılan
yardımlar, verilen destekler, iyi niyetli davranışlar gün gelip
o kişiyle farklı bir şeyler yapma karar aşamasına getirebilir.
Gördüğünüz gibi bu kısa ve basit atasözü üzerinden bile sa­
yısız konu fikri üretilebiliyor.
Bir başka basit atasözü üzerinde daha örnekleme yapalım.
"Ne ekersen onu biçersin."
Sanırım bu kez örnek atasözünü biraz önceki gibi küçümse­
miyorsunuz. Artık koskoca, dev bir ağacın da başlangıçta
sadece küçük bir tek çekirdek tanesi olduğunun bilincinde­
siniz.

89
Can Akkiriş

Şimdi de bu atasözünü ele alalım ve onun üzerinden konu


fikirleri üretip üretemeyeceğimizi deneyelim.
Ne ekersen onu biçersin atasözü, herkesin yaptıklarının kar­
şılığını bir gün alacağı mesajım taşır. Siz de zamanında hata­
lar yapan, kötü davranan bir insanın sonraki dönemlerde bu
yaptıklarının karşılığım yaşadığmı hikayelendirebilirsiniz.
Ya da tam tersim. Bir insan attığı olumlu adımların sonucu
bir gün bir yere gelebilir. Karar sizin ve ne mesaj vermek is­
tediğinize bağlı.
Daha pek çok atasözü üzerinden benzer çalışmalar yapılabi­
lir. Siz de hemen bu konuda çalışmaya başlayın. Mesajınıza
uygun atasözleri seçin ve onları hikaye konu fikri üzerinde
nasıl uygulayabilirsiniz, onu düşünün.
Unutmayın, şu an yalnızca hazırlık yapıyoruz. Hiç bir konuda ya­
zacağımız hikaye ile ilgili kesin kararlar vermiyoruz. Bu hazırlıklar
tüm konuları bitirinceye kadar devam edecek ve her konu bitiminde
o konu ile ilgili hazırlıklar da eklenecek çalışmalarımıza. Hikaye ile
her şey için asıl karan en son ve yazım aşamasına geldiğimizde,
planlama yaparken vereceğiz. O zamana kadar tüm ürettiklerimizi
yalnızca birer fikir niteliğinde biriktirerek planlama aşamasına eli
dolu geleceğiz.

_
90
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

9. BÖLÜM
KONU^
91
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 9. BÖLÜM_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _
KONU

BİZİM KAYNAKLARIMIZ
Yazmaya ilk başlanan günlerde karşılaşılan en büyük zorluk­
ların başında fikir bulamamak vardır. Sonra zaman içinde,
yazılarımızı yazdıkça bulduğumuz fikirler yeni fikirleri do­
ğurur ve hikaye konuları yağmur gibi yağmaya başlar. İlk
yapmamız gereken, işi hafızamıza güvenmeye bırakmak ye­
rine, yazı yazmaya ilk karar verdiğimiz günden itibaren, cep­
te, çantada sürekli taşıyabileceğimiz büyüklükte bir defter ve
bir kalemi yanımızdan ayırmamayı alışkanlık haline getir­
mek olmalıdır.
Aklımıza gelen her yazma fikrini, olur olmaz ” .ıa ele­
meden defterimize not almalıyız. Aklınıza ge^ ama o gün
pek de iyi olmazmış gibi görünen bir fikir, bir başka gün siz
başka bir ruh halindeyken aslında çok da güzel olabilirmiş
gibi de görünebilir. O günkü birikiminiz o fikri daha güzel
donatacak özellikler taşıyabilir. Bu nedenle aklımıza gelen
hemen her fikri defterimize not almalıyız.
Sadece aklımıza gelen fikirler değil, anne babamız, ailemizin
diğer üyeleri, komşular, akrabalar, arkadaşlar gibi çevremizi
oluşturan insanların yaşadıkları, başlarından geçen çeşitli
olaylar yazma fikirlerimizi oluşturabilir.

DIŞ KAYNAKLARIMIZ
Fikir bulma aşamasında bize en büyük desteği kendi kay-
93
Cim Akkiriş

Haklarımızdan sonra gazete, dergi ve televizyon verecektir.


Büyük manşete çıkmış haberler kadar kıyıda, köşede kalmış,
küçücük haberler bizim ilham kaynağımız olacaktır.

hİkaye düşüncesi ve konu


Yazı yazmak isteyen hemen herkesin en büyük zorlukların­
dan biri yazacak konu bulamamaktır. Deneyimli yazarlar
dahi zaman zaman bu zorluğa düşer, bir süre konu bulmak
için boğuştuktan sonra aramaktan vazgeçerler. Konu bul­
makta gerçekten de bu kadar zorlamhyorsa, belki de en
azından bir süre için yazmamak gerekiyordur.
Konu bulamamak, genelde konu arayışını kendisinde ve
kendi dar çevresinde aramaktan kaynaklanır. Kendi çevre­
sindekileri yazamayınca da konu kaynağının olmadığı dü­
şünülür.
Burada iki gerçek vardır. Birincisi yazarın kurmaca becerisini
yeterince kullanamadığıdır. Bu çoğunlukla bu beceriyi ge­
rektiği kadar geliştirememiş olduğundan kaynaklanır.
İkinci gerçek ise hikaye yazabilmek için yaşamla ilgili çok
fazla düşünceye sahip olmak gerekmektedir. Yazar bu açı­
dan kendini zenginleştirememişse hikayesine konu bulması
da onu yazması da çok zordur.
İyi düşünceler bulmak, bunun için çalışmayı gerektirir. Ça­
lışmak için ille de şaşırtıcı düşünceler bulmak gerekmez, sağ­
lam bir düşünce akışının oluşması daha önemlidir. Olgun ve
oturmuş düşünceler, olgun ve deneyimli insanlardan çıkar.
Yaş ilerledikçe insan olgunlaşır, düşünceleri de gelişir ancak
bunun yazarlığa olumlu yansıması için deneyimin de hiç
bıkmadan, ara vermeden sürdürülmesi gerekir.
Felsefenin temel ilkesi, tüm insanların yaşamları boyunca
doğruyu arayan öğrenciler olduğu ve yaşam boyu bu konu-
öğrenci oldukları şeklindedir. Aynı şey yazarlık için de
94
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

geçerlidir. Yazarlık da ömür boyu öğrenmeyi, araştırmayı ve


gelişmeyi gerektiren bir uğraştır.

KONU BULMA SORUNU


Hikaye düşüncelerini oluşturmakta zorlanmak bir yöntem
sorunu olduğunun da habercisidir. Bu konuda ortaya çıkan
başlıca hatalar şunlardır:

Esin Gelmesini Beklemek


Gençlerden tutun da bu işe gönül vermiş olgun yazarlara
kadar pek çok kişi, yazmanın neredeyse gökten gelen fikir ve
ilhamla gerçekleşebilecek kutsal bir şey olduğunu düşünür.
İşin aslı öyle değildir. Yazmak için ilham değil, çaba gerekir.
Düşünceleriniz, deneyim, gözlem ve birikimlerinizle oluşur
ve çabanızla şekillenir.
Hikaye düşüncelerinizi, mutlaka yanınızda taşıdığınız not
defterinize, bir kağıda, gazetenin kopardığınız boşluğa, bir
yerlere mutlaka yazın. Bunu alışkanlık haline getirirseniz ak­
lınızdan geçen her şeyi unutmamak üzere depolamış olursu­
nuz. Yazdıklarınızı asla sansürlemeyin, elemeyin. Bunlardan
ne zaman hangisi üzerinden bir hikaye düşüncesi çıkaraca­
ğınız hiç belli olmaz. Zamanla bu notlarınız, hikaye düşünce­
lerinizin zengin fikir bankaları olacaktır.

Kendine İnanmamak
Özellikle genç yazarlar, okuduklarından daha fazla yazmaya
meraklıdırlar. Okudukları her yazınsal çalışma onları etkiler
ve kendi yazma süreçlerinde okuduklarıyla rekabete girerler.
Bu yarışma gereksinimi nedeniyle genellikle aceleci, kalıp­
laşmış, tutarsız yazılar ortaya çıkar. Sonuç başarısızdır. Bu
95
Can Akkiriş

gerçeği kendileri de görebildikleri için morallerini kaybeder,


umutsuzluğa düşerler.
Buradaki en büyük yanlışlık, yazarın kendisine önem ver­
memesi ve başkalarıyla rekabete girmeye kalkmasıdır; oysa
her yazar kendisine güvenmeli, kendi öykü düşüncelerini
geliştirmeli ve kendisini her yeni yazısında bir adım öne gö­
türmelidir. Başka birinin konusunu, tarzını taklit etmek yeri­
ne kendisine güven gereklidir.

Gerçek Yaşamla İlgilenmemek


Genç yazarlar, kendilerini yaşamla iç içe saysalar da pek azı
gerçekten yaşamın derinliklerine iner. İnsanlarla olmak, on­
ları araştırmak, gözlemlerde bulunmak güzeldir, ancak bu
çalışmaları yapmak yazınsal düşünceyi içeren bir ilgi ile
doğru olacaktır. Karakterleri incelerken insanlardan etkile­
nebilir, iyiyle iyi, kötüyle kötü olabilirsiniz ama bu sizi hika­
ye düşüncelerinizi oluşturmada doğru yere götürmez. Yazar
insanları iyi, kötü, güzel, çirkin, dindar, dinsiz gibi yargıla­
maktan çok onları yalnızca objektif bir şekilde betimlemeli-
dir. Onları betimlemek yerine yargıladığınızda gerçek yazın­
sal duyguya giremezsiniz.

HİKAYE KONUSU İÇİN İPUÇLARI


Özellikle hikaye yazmaya yeni başlayanlar gerçek yaşamdan
esintiler almayı tercih etmelidir. Romanlar ve hikayeler, ger­
çekleşmesi olası olayları anlatır. Bu duruma dikkat ederse­
niz, kaynağını gerçek yaşamdan alan, olmuş ya da olabilir
olayları konu olarak seçtiğinizde, hata yapma riskiniz daha
az olacaktır.
Sizin, ailenizin, arkadaşlarınızın ya da çevrenizin başından
geçmiş ve başkalarının okumaktan hoşlanacağını düşündü-
jz, ilginç, acı, üzüntülü, komik olayları ele alabilirsiniz.

96
Adını Adım Yaratıcı Yazarlık

Düşlediğiniz ve başkalarının da hissettiğini düşündüğünüz


duygularınızı da anlatabilirsiniz.
Sokaktan, çevrenizden herhangi bir kişiyi gün boyunca izle­
yip, ne yaptığını, nasıl yaptığını, hislerini, zaaflarını aktarabi­
lirsiniz.
Resim, tiyatro, toplumsal olaylar vb. gibi özel bir ilgi alanınız
varsa, o mekanlardaki gözlemlerinizi teknik ve estetik özel­
likleriyle bütünleştirerek hikayenizde kullanabilirsiniz.

HİKAYENİN YAPISI
Tüm yazın türlerinde de olduğu gibi, her çeşit hikayede
olaylar giriş, gelişme, sonuç bölümleri ile anlatılır.

Giriş:
Bu bölümde hikayenin atmosferi hazırlanır, karakterler tanı­
tılır, ana olay anlatılmaya başlanır.
Gelişme:
Bu bölüm hikayenin düğüm bölümünü barındırır. Ana hika­
ye bu bölümde gelişir, olgunlaşır, bütün yönleriyle okuyu­
cuya sunulur.
Sonuç:
Bu bölüm aynı zamanda düğüm için çözüm bölümüdür. Ana
karakterlerin içinde olduğu sorunlar bu bölümde daha iyiye
ya da daha kötüye gider ve o şekilde sonuca bağlanır.

YAN HİKAYELER
Romanda bir ana hikaye, çok sayıda da yan hikaye bulunur.
Yan hikayeler asıl hikayeyi zenginleştirir, geliştirir. Çok
abartılmış bir örnek olmakla birlikte şöyle düşünebilirsiniz;
evinizden çıkıp yürüyerek caddeden karşıya geçiyor ve ora-
Can Akkiriş

daki parka gidip bir banka oturuyorsunuz. Diyelim ki ana


hikaye bu, sadece bu. Bu kadarıyla bu hikayeyi ne kadar süs­
leyip geliştirseniz de son derece yalın ve yetersiz kalacaktır.
Şimdi bu hikayeyi ana hikaye kabul ederek, ona çok sayıda
yan hikaye eklemeyi deneyelim. Evden çıkıp caddede yürür­
ken, karşıya geçerken, parka giderken, parkta bir bank bulup
otururken, yalnızca bu kadar kısa bir süreç içinde bile pek
çok yan hikaye daha yaşayabilirsiniz. Ayrıca attığınız her
adımda geçmişte olan bir şeyi anımsayabilir, gelecekte yap­
mayı planladığınız bir şeyi düşünebilirsiniz. Gördüğünüz
gibi beş dakikalık bir yürüyüş, olarak basitleştirilebilecek bir
süreç sayfalar dolusu olaylar zincirine, koskoca bir romana
dönüşebilir.
Burada bunca yan hikaye mutlaka akıl-mantık koşuluyla ve
neden-sonuç ilişkisiyle birbirine ve ana hikayeye bağlanır.
Birbiriyle veya ana hikaye ile ilişkisiz yan hikayeler roman
içinde yer alamaz.

98
Adını Adını Yaratıcı Yazarlık

ATÖLYE/KONU

BAŞLIYORUZ
Önce size bir malzeme listesi vermek istiyorum. 1 adet A4
boy, 1 adet A5 boy ve her an cebinizde, çantanızda taşıyabi­
leceğiniz büyüklükte küçük boy bir not defteri. Tabi, kulla­
nışlı ve ucu değiştirilebilir tip kurşun kalem.
Roman yazmaya başlarken yapmamız gereken ilk iş hika­
yemizin türünü ve konusunu saptamak.
Roman türleriyle ilgili bilgileri daha önce görmüştük. Bu tür­
lerden bazıları artık talep görmediğinden, kimileri ise atölye
çalışmasında roman yazmayı yeni öğrenenler için uygun ol­
madığından burada ilgi alanımızın dışında kalıyor. Bunlar
yerine, çok kullanılan ve ilgi gören birkaç roman türü kalıyor
ki biz de bunlardan birini seçeceğiz.
Tür seçimi üzerindeki kesin kararımızı buradan itibaren baş­
layan hazırlık bölümlerimizde konu üzerindeki çalışmaların
olgunlaşması ve netleşmesiyle vereceğiz.
Şimdi konu üzerinde çalışmaya başlayabiliriz.

KONU FİKİRLERİ
Herşey kafanızda yaratmaya başlayacağınız, konular, konu
fikirleri ve küçücük fikir parçacıklarıyla başlar. Bazen bulup
not ettiğiniz minicik bir detaydır. Bazen başlangıçta detay
olarak eklediğiniz bu not daha sonra büyür, gelişir, zenginle­
şir ve hikayenizin ana çatısı oluverir.
Şimdi, arkanıza yaslanarak romanınız ile ilgili olası konu fi­
kirlerini düşünün. Hiç birini mantıklı ya da saçma gibi ayır­
maya gitmeden, tümünü liste halinde, alt alta yazın. Unut­
mayın, her bir konu önerinizi yalnızca bir tek cümle ile anla­
tacaksınız.
Can Akkiriş

Genç adam çalışıp kendini eğiterek katıldığı yarışmada birinciliği


kazanır.
Kısa sürede zengin olmak isteyen adam birkaç arkadaşını da yanma
alarak soygun yapar.
Yarıyıl tatilinde kayak yapmayı planlayan kadın ailesiyle birlikte
bir kayak merkezine gider.
Genç adam evden çıkıp giderken Milli Piyango bileti satıcısına
rastlar ve aldığı bilete büyük ikramiye çıkar.
Hava raporunda yoğun sağanak yağış başlayacağını öğrenen bele­
diye başkanı, kasaba halkını selden kurtarır.
Sevgilisiyle gittiği yaz tatilinde eski erkek arkadaşıyla karşılaşan
genç kadın tekrar ona dönmeye karar verir.
Yukarıda sizlere birer cümle halinde hazırlanmış konu ör­
nekleri verdim. Bu örnekleri dilediğiniz kadar çoğaltabilirsi­
niz.
Konu örnekleri bulmanızda size en çok yakınlarınız, çevre-
nizdekilerin başından geçmiş olaylar, gazete, dergi, tv'de
gördüğünüz haberler, başkalarmm anlattığı olaylar yardımcı
olacaktır. Rastladığınız olayları olduğu gibi değil, yalnızca
ana konuyu yine tek cümleyle alıp, sonradan işlemeniz daha
doğru olacaktır.
Bu bölüm başında verdiğim malzeme listesi içinde yer alan
küçük boy defteri sürekli olarak yanmızda taşımanız gereki­
yor. Aklınıza gelen tüm konu fikirlerini yine birer cümle ha­
linde bu deftere yazarak büyük bir konu bankasının temelini
atmış olacaksınız. Aklınıza gelen hiç bir konu fikrini saçma
bularak elemeyin, defterinize yazm. Her tür konu fikri, yeri
geldiğinde sizin için çok değerli olacak.
Örnek olarak verdiğim konulardan birisiyle başlayalım. Ko­
nunun ilk bakışta çok basitmiş ya da yetersizmiş gibi gö­
rünmesi sizi yanıltmasın. En basit konu ile de başlasanız, o
konu ile de başlasanız, o konu ilerleyen yazım süreci içinde
100
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

gelişip büyüyecek ve koskoca bir roman olacak potansiyele


ulaşacak.

Seçtiğimiz Konu:
"Genç adam evden çıkıp giderken Milli Piyango bileti satıcısına
rastlar ve aldığı bilete büyük ikramiye çıkar."
Gördüğünüz gibi, yaratıcı yazarlığa soyunduğunuzda yaz­
maya başlamak için olağanüstü konular, olaylar bulmayı
beklemeniz gerekmiyor.
Konu Üzerinde Çalışmalar:
Şimdi, konu üzerinde düşünüp hazırlık yapacağız. Tek cüm­
lelik konu içeriğini yavaş yavaş detaylandıracağız. Burada
bilete büyük ikramiye çıkması, biletin alınma anını bir dö­
nüm noktası haline getiriyor. Genç adamın evden çıkıp pi­
yango bileti alıncaya kadarki bölümünü bir evre, sonrasını
başka bir evre olarak ele alacağız. Piyango biletine büyük ik­
ramiye çıktıktan sonra Ali'nin yaşamının ne şekilde değişti­
ğini, Ali'nin başına neler gelebileceğini daha sonra düşüne­
ceğiz.
Unutmayalım, şu an yalnızca Piyango bileti satın alındığı
ana kadarki zaman dilimini işliyoruz.
Bir noktada daha anımsatmada bulunmalıyım. Ali evden çı­
kıp bilet alıncaya kadar geçen zaman dilimi konusunda bir
sınırlama yok. Ayrıca bu süreç içinde yalnızca Ali'nin hare­
ketleri değil, duyguları, düşüncelerini de hesaba katmalıyız.
Aynı şekilde, Ali'nin yürürken anımsadıkları ile geçmişe
dönmesi ve yaşadığı olayları akimdan geçirmesi de söz ko­
nusu. Bu kadarla da sınırlı değil, yine yürürken geleceğe dair
umutları, umutsuzlukları, planları da Ali'nin aklında şekille­
nebilir.
Yazacağımız kısa notlar Ali'nin geçmişi, şu anı ve gelecek ile
ilgili düşüncelerini içerebilecek.
Görülüyor ki hikayenin kahramanı bu genç adam olacak. Di-
101
Can Akkiriş

lerseniz, bundan sonra işi biraz daha kolaylaştırmak için


genç adam yerine "Ali" ismini kullanalım.
İlk evrede Ali evden çıkıp giderken piyango bileti satıcısına
rastlıyor ve bir bilet satın alıyor. Bu evre 5 ya da 10 dakikalık
bir süre olabilir. Ya da bir gün bile sürmüş olabilir. Evden çı­
kış ve bileti alış arasındaki süre açısından hiç bir sınır yok.
Dahası; evden çıkış ile bileti alış süreci yalnızca 10 dakika
uzunluğunda bile olsa, o 10 dakika içinde Ali günler, aylar,
yıllar öncesini anımsayabilir, yaşanmış olayları düşünebilir
ve bu sürece yıllarca süren bir serüveni sığdırabilir. Aynı şe­
kilde, Ali bu süreç içinde geleceği düşünebilir, planlar yapa­
bilir, yıllarca sürecek hayaller kurabilir. Buradan da görüyo­
ruz ki, 10 dakika gibi görünen sürecin aslında ne uzunlukta
olacağı tamamen yazarm karar vereceği bir konudur. Başka
hiç bir sınır ya da koşul bulunmamaktadır.

ÜRETTİĞİMİZ FİKİRLERİ YAZALIM


Gelelim yapacağımız hazırlıklara. Bu aşamada konuyu oluş­
turmaya yardımcı olmak üzere Ali ile ilgili fikirler üretece­
ğiz. Ali'nin durumu ve evden çıkıp piyango bileti satın alışı­
na kadarki bölüm için ayrıntılar bulalım. Ali'nin o gün yap­
tıkları ve düşünceleri hakkmda olası fikirler üretelim. Bunu
yaparken duygu durumu, yaşadıkları gibi ayrıntılara da yer
verelim. Aklımıza gelenleri tek tek ve birer cümle halinde alt
alta yazalım.
Zaman sırası bu aşamada hiç önemli değil, önemli olan bol
bol ayrıntı eklemek. Bunu yaparken asla mantıklı ya da saç­
ma ayrımı yapmayalım. En saçma gibi görünen olayları dahi
harcamayalım, listemize alt alta, cümle-cümle yazalım.
Bu aşamada sîzlerden profesyonel bir iş çıkarmanızı bekle­
miyorum. Bu nedenle, çok net olarak belirlenmiş ve hikayeyi
adım adım ileriye taşıyacak özet halinde cümleler istemiyo­
rum. Bunun için zaman henüz erken ve bunu ileride yapaca-
ğ12- Şu an sîzlerden istediğim, basit olayları aklınıza geldiği
102
JSIUISUI TİCARET ÜNİVERSİTESİ

Yazarlık

gibi yazıp depolamak. Biliyorum ki konunun çok küçük ay­


rıntı parçacıkları olan şeyler de söyleyecek ve yazacaksınız
bu aşamada, rahat olun. Aklınıza geldiği gibi yazın. Şu an
kendinize hiçbir sınırlama yapmayın, belli bir akışta, belli bir
sıralamada cümleler oluşturmaya çalışmayın.
Size örnek olarak yapmakta olduğumuz canlı atölyelerden
birinde ortaya çıkan, serbest, kontrolsüz ve kuralsız konu
fikri üretim çalışmalarını veriyorum. Bu örnekleri okuduktan
sonra aynı özgürlük içinde kendi konu fikirlerinizi üretmeye
başlayabilirsiniz.
Şimdi atölye arkadaşlarımızdan Demet'in Ali ile ilgili ürettiği
fikirleri sıralayalım
Yeni bir güne uyandı. Yine umutsuzdu, bir çare bulmalıydı.
Eşini kaybetmişti.
İki çocuğuyla çaresiz kalmıştı.
Doğup büyüdüğü yerden uzaktaydı.
Çocuklarını alıp memlekete dönmeyi düşünüyordu zaman zaman,
oysa onları okutabilmek ve gelecek sağlayabilmek için gelmişti bu­
raya.
Karısını anımsadıkça üzülüyordu, çünkü onu seviyordu. O'mı çok
zamansız kaybetmişti.
Hep güzel hayaller kurmuş, güzel bir yaşamı olacağını düşünmüş­
tü.
Yalnızca eşini değil, işini de kaybetmiş olması moral bozukluğunu
arttırıyordu.
İlk kez bu kadar büyük bir maddi sıkıntı içine düşmüştü.
Aynanın karşısında yüzünü yıkarken bugün iyimser olmaya karar
verdi. Bugün güzel bir gün olacaktı.
Hazırlanıp iş aramak üzere evden çıktı.
Kapıda komşusu Hafize hanım ile karşılaştı, ayaküstü konuştu.
Hafize hanım çocuklar konusunda yardımcı oluyordu.
Ancak Hafize hanımın kızı ile durum farklıydı.
_ £S2S
103
Can Akkiriş

Sokağa çıktı, yürürken ilerde bir Milli Piyango bileti satıcısına ta­
kıldı gözü.
Bir bilet almak geçti aklından. Cebindeki son parasıydı.
Son parasını da harcarsa zor duruma düşebilirdi ama kazanırsa
hayallerini gerçekleştirebilecekti.
Biraz düşünüp karar verdi, parası tam bilete yetiyordu.
Numaralarına bakıp biletlerden bir tanesini aldı.
Bunun tam bir kumar olduğunu düşündü. Ancak zaten hayat da
bir kumar değil miydi?
Çekiliş üç gün sonraydı.
İçini bir umut kapladı, ıslık çalarak yürümeye devam etti.
Ara sıra günübirlik iş bulduğu işyerine doğru gitti.

Gördüğünüz gibi, Ali'nin durumu, düşünceleri ve hareketle­


ri ile ilgili olası fikirler üretiyoruz. Bu aşamada bu fikirler iyi,
kötü, doğru, yanlış, mantıklı, saçma gibi hiç bir filtreden ge­
çirilmeden liste halinde depo ediliyor. Aklımıza gelen hiç bir
şeyi şu anda elemeyeceğiz. Bu fikirleri aklımıza geldiği sıray­
la yazmamız yeterli, tarih, zaman sırası gerekmiyor. O işlemi
daha sonra yapacağız. Şu an tek yapmamız gereken Ali için
ürettiğimiz fikirleri çoğaltmak.
Demet'in ilk anda ürettiği fikirler bu kadardı. Şimdi, yine
atölye katılımcılarından Çiğdem'in listesine bakalım. Çiğ-
dem'in yaratmak istediği Ali düşüncesi Demet'ten farklı ola­
bilir. Ali'yi düşünce ve eylemleriyle daha başka türlü biri
olarak yorumlayabilir.
Her şey tam anlamıyla zıt olabilir. Şimdi listeye bakıyoruz.
Ali eskiden zengindi, zengin bir aileden geliyordu.
İlk evliliğini Avrupa'da okurken oradaki bir Türk kızıyla yapmıştı,
eşinden bir oğlu vardı.
Oğlu bir buçuk, iki yaşlarında iken eşi ölmüştü.
ikinci evliliğini yaptı.
104
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

İlk eşiyle romantik bir evlilik yapmıştı, İkincisiyle ise mantık evlili­
ği gerçekleştirdi.
Ali servetini ağabeyi yüzünden kaybetti.
İkinci eşinden iki çocuğu var, büyüğü kız, küçüğü erkek.
Karısı çocukları Ali'ye bırakıp zengin bir adama gitti ve onunla ev­
lendi.
Şu an babasının eski şoförünün evinde kalıyor.
Şoför de Ali gibi işsiz ve üstelik hasta.
Ali ilk karısından kalan eşyaları, giysileri, mücevherleri saklamıştı.
Zaman zaman bunları satarak geçiniyordu.
Kaldığı ev bahçe içindeydi.
Eşinden kalan son parça olan kırmızı ayakkabıları satmak için yola
çıktı.
Ayakkabıları sattı, dönerken Milli Piyango bileti satıcısına rastladı.
Paranın bir bölümüyle tam bilet aldı.

Burada da görüyorsunuz ki aynı Ali için çok farklı konu fi­


kirleri üretilebiliyor. Ne kadar çok fikir olursa ve bu fikirler
birbirinden ne kadar farklı olursa yaratıcılık ve hareket alan­
larımız da o kadar geniş olur.
Oluşturulan fikirler arasında hiç bir benzerlik olması gerek­
miyor. Yapmamız gereken tek şey akla gelen her fikri liste­
lemek. Yeri gelecek, en saçma bulduğumuz fikirler bile ken­
dilerine yer bulabilecek.
Şimdi yine atölye katılımcılarından Cahit'in konu fikirleri ile
devam ediyoruz.
Ali Anadolu'dan büyük umutlarla İstanbul'a gelmiştir.
Zengin olmayı amaçlamaktadır.
Kimsenin uyanlarına kulak asmamaktadır.
Otuz yaşlarında ve bekardır.
Mesleği yoktur.
_ ffiSa
105
Can Akkiriş

İstanbul'a geldiğinde zorluklar başlar.


Ali çok hırslı bir insan
Yol yordam bilmediği için kapılar yüzüne kapanıyor.
Kimi zaman İstanbul'a geldiğine pişman oluyor ama geri dönmeyi
kendine yediremiyor.
Soranlara her şeyin yolunda olduğunu söylüyor.
Istanbul'a gelirken çok güvendiği akrabası ona yardımcı olmuyor.
Yeni bir iş başvurusundan olumsuz yanıt alıyor, umutsuzluğa ka­
pılıyor.
Dönerken karşısına çıkan Milli Piyango satıcısına doğru yöneliyor.
Belki de son şansının bu olduğunu düşünüp bir bilet alıyor.
Yine aynı Ali ama yine farklı konu fikirleri. Birbirinden farklı
Ali hikayeleri oluşturabilmek için herhangi bir sınır ya da
kural olmadığını bir kez daha söylemeliyim. Öyle ki ne ka­
dar çok düşünürsek o kadar çok Ali fikri üretebiliyoruz, gör­
düğünüz gibi. Alm size bir örnek daha. Şimdi de yine atölye
katılımcılarından Hülya'nın konu fikirlerine bakalım. Bu kez
Ali'nin hikayesi çok daha farklı olacak gibi görünüyor.
Ali yetimhanede yetişmiş.
Ailesini hiç tanımıyor.
Yetimhane sonrası girdiği işlerde tutunamıyor.
Bir gün bir Milli Piyango bayii O'nun da bilet satmasını öneriyor.
Ali seyyar olarak bilet satıcılığına başlıyor.
Zaman içi de işi ilerletir.
Bir sabah uyandığında kendisi için de bilet almaya karar verir.
Piyangoda kazanırsa o da bayi olmak istemektedir.
Büyük ikramiyeyi kazanır.

Atölye katılımcılarından Hatice'nin konu fikirleriyle devam


ediyoruz.
Ali işsiz, mesleksiz.
106
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Karısı tarafından sürekli aşağılanıyor.


Çocukluğu da ailesi tarafindan aşağılanarak geçmiş.
Biri engelli olmak üzere 3 çocuğu var.
Ev gereksinimlerine ve karısının isteklerine yetişemiyor.
Daha önce bir kızı sevmiş ama onunla evlenememiş olmanın etkile­
rini yaşıyor.
Amca kızı ile beşik kertmesi yapılmış ve sevmediği halde evlenmek
zorunda kalmış.
Bir çocuğunun engelli olması akraba evliliği yapmış olmasından
kaynaklanıyor.
Ona çok düşkün, olanakları yetse onun için çok şey yapmak istiyor.
Karısından nefret ediyor.
Fırsat bulsa ilk işi onu boşamak olacak.
Milli Piyango bileti satıcısına rastladığı zaman hayaller kurar.
Eve et, karısına kendisini bırakması karşılığı ev, çocuklara ne ister­
lerse alacaktır.
Yarım bilet alır.
Çekiliş 2 gün sonrasıdır.

Atölye katılımcılarından Özlem'in konu fikirlerine bakalım


şimdi de.
Ali evden çıkar, dalgın bir şekilde yürümeye başlar.
Amele pazarına doğru gitmektedir.
Aslında vasıfsız biri değildir. Meslek lisesi mezunu bir tornacıdır.
İş konusunda çok şanssızdır, mecburen iş buldukça amelelik yap­
maktadır.
Ali yürürken ayağı takılıp düşer.
Çok fazla canı yanmıştır, durumuna isyan eder.
Yaşamındaki diğer olumsuzluklar geçer aklından.
107
Can Akkiriş

Parasal sıkıntılar, eşiyle anlaşmazlıkları, çocukların eğitim sorun­


ları, ödeyemediği krediler.
Bir süre sorunlarının içinde çöküp kalır, sonra "toparlanmalıyım,
ayağa kalkmalıyım," der kendi kendine ve uzandığı yerden kalkıp
tekrar amele pazarına doğru yürümeye başlar.
Ayağı çok ağrımaktadır.
Sık sık önünden geçtiği, içerden gelen mis gibi poğaça kokularına
imrendiği ama bir türlü oturup yiyemediği pastanenin önünde bu­
lur kendini.
Bu kez içeri girer, bir çay söyler. Ayağını dinlendirmek ister.
Bir Milli Piyango bilet satıcısının oradan geçtiğini görür.
Kendi kendine biraz önce söylediği sözleri yeniden mırıldanır, "to-
parlanmalıyım, ayağa kalkmalıyım."
Seslenir bilet satıcısına, cebindeki son kalan parayla bir bilet alır.

Daha önce konu fikirlerini aldığımız atölye katılımcısı Cahit,


bu arada yeni bir Ali fikri üretti. Bu Ali ile konu fikirlerini de
ayrıca notlarımıza ekliyoruz.
Ali 25-30 yaşlarındadır.
Kendisiyle barışık, başkalarına saygılı, doğayı seven biridir.
Yeni nişanlanmıştır ve nişanlısını sevmektedir.
Köyde yaşamakta, tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Dayı çocukları sürekli olarak onu eleştirmekte, yaşamını değiştir­
mesi gerektiğini söylemektedir.
Bir gün Ali'yi şehre götürmeye ikna ederler.
Gezerken yolda Milli Piyango bilet satıcısına rastlarlar.
Dayı çocukları Ali'yi bilet almaya zorlarlar.
Kazanırsa hayatı değişecektir.
Ali ise hayatının değişmesinden korkmaktadır. Bu haliyle mutlu­
dur.
Sonunda bilet almaya ikna olur ve biletini alır.
108
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Çiğdem yeni konu fikirleri ekliyor;


Ali ilk karısından kalan eşyaları, giysileri, mücevherleri saklamıştı.
Zaman zaman bunları satarak geçiniyordu.
Kaldığı ev bahçe içindeydi.
Eşinden kalan son parça olan kırmızı ayakkabıları satmak için yola
çıktı.
Ayakkabıları sattı, dönerken Milli Piyango bileti satıcısına rastladı.
Paranın bir bölümüyle tam bilet aldı.

Burada da görüyorsunuz ki aynı Ali için çok farklı konu fi­


kirleri üretilebiliyor. Ne "kadar çok fikir olursa ve bu fikirler
birbirinden ne kadar farklı olursa yaratıcılık ve hareket alan­
larımız da o kadar geniş olur.
Oluşturulan fikirler arasmda hiç bir benzerlik olması gerek­
miyor. Yapmamız gereken tek şey akla gelen her fikri liste­
lemek. Yeri gelecek, en saçma bulduğumuz fikirler bile ken­
dilerine yer bulabilecek.
Şimdi yine atölye katılımcılarından Cahit'in konu fikirleri ile
devam ediyoruz.
Ali Anadolu'dan büyük umutlarla İstanbul'a gelmiştir.
Zengin olmayı amaçlamaktadır.
Kimsenin uyarılarına kulak asmamaktadır.
Otuz yaşlarında ve bekardır.
Mesleği yoktur.
İstanbul'a geldiğinde zorluklar başlar.
Ali çok hırslı bir insan
Yol yordam bilmediği için kapılar yüzüne kapanıyor.
Kimi zaman İstanbul'a geldiğine pişman oluyor ama geri dönmeyi
kendine yediremiyor.
Soranlara her şeyin yolunda olduğunu söylüyor.
İstanbul'a gelirken çok güvendiği akrabası ona yardımcı olmuyor.
109
Can Akkiriş

Yeni bir iş başvurusundan olumsuz yanıt alıyor, umutsuzluğa ka­


pılıyor.
Dönerken karşısına çıkan Milli Piyango satıcısına doğru yöneliyor.
Belki de son şansının bu olduğunu düşünüp bir bilet alıyor.

Yine aynı Ali ama yine farklı konu fikirleri. Birbirinden farklı
Ali hikayeleri oluşturabilmek için herhangi bir sınır ya da
kural olmadığım bir kez daha söylemeliyim. Öyle ki ne ka­
dar çok düşünürsek o kadar çok Ali fikri üretebiliyoruz, gör­
düğünüz gibi. Alın size bir örnek daha. Şimdi de yine atölye
katılımcılarından Hülya'nın konu fikirlerine bakalım. Bu kez
Ali'nin hikayesi çok daha farklı olacak gibi görünüyor.
Ali yetimhanede yetişmiş.
Ailesini hiç tanımıyor.
Yetimhane sonrası girdiği işlerde tutunamıyor.
Bir gün bir Milli Piyango bayii O'nun da bilet satmasını öneriyor.
Ali seyyar olarak bilet satıcılığına başlıyor.
Zaman içi de işi ilerletir.
Bir sabah uyandığında kendisi için de bilet almaya karar verir.
Piyangoda kazanırsa o da bayi olmak istemektedir.
Büyük ikramiyeyi kazanır.
Atölye katılımcılarından Hatice'nin konu fikirleriyle devam
ediyoruz.
Ali işsiz, mesleksiz.
Karısı tarafından sürekli aşağılanıyor.
Çocukluğu da ailesi tarafından aşağılanarak geçmiş.
Biri engelli olmak üzere 3 çocuğu var.
Ev gereksinimlerine ve karısının isteklerine yetişemiyor.
Daha önce bir kızı sevmiş ama onunla evlenememiş olmanın etkile-
~ rini yaşıyor.
110
Adını Adım Yaratıcı Yazarlık

Amca kızı ile beşik kertmesi yapılmış ve sevmediği halde evlenmek


zorunda
kalmış.
Bir çocuğunun engelli olması akraba evliliği yapmış olmasından
kaynaklanıyor.
Ona çok düşkün, olanakları yelse onun için çok şey yapmak istiyor.
Karısından nefret ediyor.
Fırsat bulsa ilk işi onu boşamak olacak.
Milli Piyango bileti satıcısına rastladığı zaman hayaller kurar.
Eve et, karısına kendisini bırakması karşılığı ev, çocuklara ne ister­
lerse
alacaktır.
Yarını bilet alır.
Çekiliş 2 gün sonrasıdır.

Atölye katılımcılarından Özlem'in konu fikirlerine bakalım


şimdi de.
Ali evden çıkar, dalgın bir şekilde yürümeye başlar.
Amele pazarına doğru gitmektedir.
Aslında vasıfsız biri değildir. Meslek lisesi mezunu bir tornacıdır.
İş konusunda çok şanssızdır, mecburen iş buldukça amelelik yap­
maktadır.
Ali yürürken ayağı takılıp düşer.
Çok fazla canı yanmıştır, durumuna isyan eder.
Yaşamındaki diğer olumsuzluklar geçer aklından.
Parasal sıkıntılar, eşiyle anlaşmazlıkları, çocukların eğitim sorun­
ları, ödeyemediği krediler.
Bir süre sorunlarının içinde çöküp kalır, sonra " toparlanmalıyım,
ayağa kalkmalıyım," der kendi kendine ve uzandığı yerden kalkıp
tekrar amele pazarına doğru yürümeye başlar.
Ayağı çok ağrımaktadır.
111
Can Akkiriş

Sık sık önünden geçtiği, içerden gelen mis gibi puaça kokularına
imrendiği ama bir türlü oturup yiyemediği pastanenin önünde bu­
lur kendini.
Bu kez içeri girer, bir çay söyler. Ayağını dinlendirmek ister.
Bir Milli Piyango bilet satıcısının oradan geçtiğini görür.
Kendi kendine biraz önce söylediği sözleri yeniden mırıldanır, "to-
parlanmalıyım, ayağa kalkmalıyım."
Seslenir bilet satıcısına, cebindeki son kalan parayla bir bilet alır.
Daha önce konu fikirlerini aldığımız atölye katılımcısı Cahit,
bu arada yeni bir Ali fikri üretti. Bu Ali ile konu fikirlerini de
ayrıca notlarımıza ekliyoruz.
Ali 25-30 yaşlarındadır.
Kendisiyle barışık, başkalarına saygılı, doğayı seven biridir.
Yeni nişanlanmıştır ve nişanlısını sevmektedir.
Köyde yaşamakta, tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
Dayı çocukları sürekli olarak onu eleştirmekte, yaşamını değiştir­
mesi gerektiğini söylemektedir.
Bir gün Ali'yi şehre götürmeye ikna ederler.
Gezerken yolda Milli Piyango bilet satıcısına rastlarlar.
Dayı çocukları Ali'yi bilet almaya zorlarlar.
Kazanırsa hayatı değişecektir.
Ali ise hayatının değişmesinden korkmaktadır. Bu haliyle mutlu­
dur.
Sonunda bilet almaya ikna olur ve biletini alır.
Ali'nin evden çıkıp bilet aldığı ana kadarki süreç için diledi­
ğiniz kadar konu fikri üretebilir, kısa notlar almaya devam
edebilirsiniz. Depoladığınız fikirler ne kadar çok olursa orta­
ya çıkacak sonuç da o kadar zengin olur.

Konu Üzerinde Karar Verelim:


Yeterince konu fikri üretip depoladığımıza inandığımızda
112
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

artık bu fikirlerden bazılarını seçip kullanmaya başlayabili­


riz.
Haydi, artık konuyu belirleyelim. Bu aşamada yapacağımız
tüm ayrıntılardan arınmış ve sade bir şekilde Ali'nin bilet
alma anma kadar geçen serüveni. Bunu çok kısa bir özet şek­
linde yazacağız.
Yapacağımız ilk iş, Ali fikirlerinden hangisini seçeceğimiz.
Önce buna bir karar verelim. Buna karar verebilmek için
hangi Ali, hangi fikirlerle ilerlerse daha iyi olur, bunu göz
önünde bulunduralım. Hangi Ali hangi fikirlerle daha iyi bir
hikaye çıkarır, değerlendirelim.

HANGİ ALİ?
Depoladığımız konu fikirleri içinde tanıdığımız Ali'lerden
birini seçerek işe başlayalım. Hangi Ali romanımızın kahra­
manı olsun istersiniz?
Dilerseniz Ali fikirlerini konu bağlantılarıyla birlikte anım­
sayalım:
1. Ali: İstanbul'a göç etmiş, eşini kaybetmiş, çocukları var, işsiz.
2. Ali: Zengin bir aileden geliyor. Ağabeyi nedeniyle servetini kay­
betmiş. İlk eşi ölmüş. İkinci evliliğini yapmış. Her iki eşinden de
çocukları var. İşsiz.
3. Ali: İstanbul'a göçmüş. Mesleği yok. Zengin olmayı amaçlıyor.
4. Ali: Yetimhanede büyümüş. MP bilet satıcılığı yapmaya başla­
mış.
5. Ali: İşi, mesleği yok. Karısı tarafından aşağılanıyor. Karısını
sevmiyor. Çocukları var.
6. Ali: Meslek lisesi mezunu, tornacı. İşte başarılı değil. Zaman
zaman amele pazarında birkaç günlük işler buluyor.
7. Ali: Köyde yaşıyor, halinden memnun. Dayısının çocukları onu
yaşamını değiştirmeye zorluyor.
Can Akkiriş

8. Ali: İşinde çok başarılı bir kalp cerrahı. Son derece yardımsever
bir insan.

Her atölyede tekrarlıyorum, burada da bir kez daha anımsatacağım.


Unutmayın, şu an yalnızca hazırlık yapıyoruz. Hiç bir konuda ya­
zacağımız hikaye ile ilgili kesin kararlar vermiyoruz. Bu hazırlıklar
tüm konulan bitirinceye kadar devam edecek ve her konu bitimimle
o konu ile ilgili hazırlıklar da eklenecek çalışmalarımıza. Hikaye ile
her şey için asıl karan en son ve yazım aşamasına geldiğimizde,
planlama yaparken vereceğiz. O zamana kadar tüm ürettiklerimizi
yalnızca birer fikir niteliğinde biriktirerek planlama aşamasına eli
dolu geleceğiz.

114
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

BİR DÜZELTME YAPALIM


Konu üzerinde çalışırken yapmamız gereken şey, öncelikle
hikayeyi oluşturan ana olayı, sonra da yan olayları satır-satır
sıralamaktır. Olayı yalnızca hazırlık niteliğinde ve bilgi
amaçlı olarak tek cümlelik maddelerle sıraladıktan sonra
yazma aşamasına gelindiğinde bu maddeleri tek tek açıp ge­
reği gibi bir üslup ile yazmak gerekir.
Bu atölyede net ve özet maddeler yerine, biraz daha detaylar
içeren konu fikir çalışmaları gördünüz. Doğaldır ki bu tarz
bir atölye böyle başlar. İlk çalışmada mekanik olarak madde
madde olay özetleri dökülemez.
Böyle detaylı olması doğal olmasının yanı sıra doğrudur da.
Hayal dünyası bu şekilde çalıştırılarak yazarın o atmosfer
içine girebilmesi ve olayları çok daha rahat ve zengin bir şe­
kilde oluşturabilmesi söz konusudur.
Ayrıca burada dile getirilen hiçbir ayrıntı ya da konu fikri
saçma veya gereksiz değildir. Yazma aşamasına geçildiğinde
her biri beklenenden daha da çok önem taşıyabilir.

115
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

10. BÖLÜM
ÇATILMALAR,
ÇLLİLKİLLR
117
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 10. BÖLÜM_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _
ÇATILMALAR,
ÇELİŞKİLER
Hikayenin akıcılığını sağlamak amacıyla kullanılan teknik­
lerden birisi de karakterlerin yaşadıkları çelişki ve çatışmala­
ra yer verilmesidir. Bu çelişkiler karakterlerin işlerini zorlaş­
tırır, onlar da bu engelleri aşmak için mücadele eder.
Bu çelişkiler karakterlerin gittikleri yolda engeller oluştur­
malı, gerçekçi ve karakter açısından çok önemli olmalıdır.
Karakter sorunları aşmayı başarırsa okur da bu mücadelenin
içine girer. Karakterin çelişkileri ve bunları aşmak için yaptı­
ğı mücadele okuyucuda merak uyandırır.
Okuyucunun etkilenmesi için engellerin büyük ya da küçük
olduğu değil, okuyucuyu ilgilendiriyor olması önemlidir.
Akdeniz bölgesinde yaşayan bir okuyucu, ana karakterin
gemisinin önüne buz dağı çıkmasını yeterince etkilenerek al­
gılayamayacaktır.
Karakterin önüne çıkacak engelleri belirlemek ve çeşitlen­
dirmek için gerçek yaşamınızda kendi çevrenize bakabilirsi­
niz.
Çok sakin ve huzur içinde bir hikayenin okunurluğu yoktur.
Hikayeyi hikaye yapan içinde yer alan zorluklar, çatışmalar,
engeller, aksilikler, kötülükler ve tüm bunlarla başa çıkabil­
me mücadeleleridir. Yalnızca mutluluğu anlatmak, mücade-
119
Can Akkiriş

leşiz bir hikaye yazmak, okuyucu ile iletişim kuramama so­


nucu getirir.
Mücadeleler çatışmalara karşı gerçekleştirilir. Ana karakterin
yoluna çıkarılacak her zorluk bir çatışma nedenidir. Bu ça­
tışmalar için ille de çok büyük olaylar olması gerekmez.
Günlük yaşamımızda da öyle değil mi? Bazen çok basit aksi­
liklerden dolayı büyük planlarımız uygulanamaz hale gele­
biliyor.

120
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

ATÖLYE / ÇATIŞMALAR
Tema ve konu fikirlerini oluştururken, anlatılacak hikayeyi
baştan sona sürükleyecek bir ana çatışma bulmamız gereki­
yor. Yukarıda çatışma konusunu işlerken gördüğümüz gibi,
bu ana çatışma, hikaye kahramanının hikaye içindeki müca­
delesini oluşturacak.
Konu atölyesinde oluşturduğunuz konu fikirlerini şimdi bi­
raz daha olgunlaştırarak bir çatışma konusu belirleyelim.
Kahraman bir şeye ulaşmak için mücadele verebilir. Ya da
kendisini, bir yakınını, hatta yaşadığı yeri bir kötülükten
kurtarmayı hedefleyebilir. Onun bu mücadelesini siz belirle­
yeceksiniz.
Hazır mısınız?
Diğer atölyelerde söylediğimi burada da söyleyeceğim; unutmayın,
şu an yalnızca hazırlık yapıyoruz. Hiç bir konuda yazacağımız hi­
kaye ile ilgili kesin kararlar vermiyoruz. Bu hazırlıklar tüm konu­
ları bitirinceye kadar devam edecek ve her konu bitiminde o konu
ile ilgili hazırlıklar da eklenecek çalışmalarımıza. Hikaye ile her şey
için asıl karan en son ve yazım aşamasına geldiğimizde, planlama
yaparken vereceğiz. O zamana kadar tüm ürettiklerimizi yalnızca
birer fikir niteliğinde biriktirerek planlama aşamasına eli dolu gele­
ceğiz.
Seçtiğiniz çatışma doğal olarak şu an olgunlaşmamış, eksik
ve yetersiz ancak kitap boyunca öğrendiklerinizle çatışma
fikriniz de gelişecek, zenginleşecek ve ortaya daha ciddi bir
şey çıkacak.
Seçtiğiniz çatışma fikri üzerinde onu olgunlaştırmanıza ya­
rayacak bir çalışma başlatalım. Bu ana çatışma fikrini tekrar
ele alıp biraz daha netleştirelim. Buna şu soruları yanıtlaya­
rak başlayabiliriz:
Çatışma kimle kim arasında olacak?
Kahraman ile doğa mı?
Kahraman ile bir başka karakter mi?
121
Can Akkiriş

Kahraman ile kalabalık gruplar ya da bir otorite mi?


Kahraman ile kendi duygu, düşünce veya eksiklikleri mi?
Bu mücadelede kahramanın yanında ve karşısında neler, kimler
olacak?
Bu soruların yanıtlarını belirledikten sonra, şimdi de bu ana
çatışmanın planlamasını yapalım. Unutmamamız gereken,
hikayenin üç temel bölümden oluştuğu. Planlamamızı da
buna göre yapacağız. Ana çatışma giriş bölümünde açıklana­
cak. Gelişme bölümü kahramanın mücadeleleriyle geçecek
uzun bir bölüm olacak. Sonuç bölümünde ise ana çatışma bir
şekilde sona erecek ve hikaye o noktada bitecek.
Şimdi yeni yeni ana çatışma fikirleri oluşturarak bunlan yu­
karıda açıklandığı şekilde hikayenin bölümleri içine yerleşti­
rin. Üç, beş, on değil; yapabildiğiniz kadar fazla ana çatışma
fikri bulup bu şekilde işleyin.
İlerleyen bölümlerde bu konu üzerinde oldukça kapsamlı
şeyler öğrenerek hazırlıklarımızı daha iyi hale getireceğiz.

122
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

11. BÖLÜM
KARAKTERLER
123
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

11. BÖLÜM

KARAKTERLER
KARAKTER YARATMAK
Hikayenizde yer vereceğiniz karakteri kendiniz veya çok ya­
kın çevrenizden seçmeniz çok doğru sonuç vermeyebilir.
Çevrenizdeki kişilerden seçim yaptığınızda ilerde onlarla ya­
sal olarak sıkıntı yaşayabilirsiniz. Başkalarının özel pek çok
şeyinin yazılıp çizilmesi ve hikayelere konu olması, kendile­
rinin hikayelere karakter olarak işlenmesi etik olmayabilir.
Hikaye ve roman gibi kurmaca eserlerde karakterlerin de iyi
tasarlanmış kurmaca karakterler olması gerekir. Çevrenizde­
ki gerçek kişileri üzerinde bazı değişiklikler yaparak hikaye­
nizin kahramanına dönüştürürseniz bir şeyler eksik olacak­
tır. Ne o kişiler inandırıcı, yerine oturmuş kahramanlar olabi­
lecek; ne de otobiyografi gibi o kişilerin yaşamını anlattığınız
yalm ve inandırıcı bir eser haline gelebilecektir. Okuyucu ka­
rakterlere de inanmak, onları hafızasında gerçek karakter­
lermiş gibi düşünmek ister.

KARAKTER OLARAK KENDİNİZİ SEÇMEYİN


Hikayenize ana karakter yapmak konusunda kendinizi de
ele almayın. Doğal olarak, "çok iyi tanıdığım bir karakteri
seçeceksem, en iyi kendimi tanıyorum," diye düşünüyor
olabilirsiniz, ancak hiç kimse kendini bir hikayeye karakter
yapabilecek kadar tanıyamaz. Siz kendinizce farklı, başkala-
125
Can Akkiriş

yalogdur. Hikayenizde yer verdiğiniz karakterin iç dünyası­


nı okuyucuya aktarmanın en sahici yolu onun duygularını
diyaloglar içinde vermektir. Karakterin bazı istek ve duygu­
larını yazar olarak okuyucuya siz anlatacağınıza, oluşturaca­
ğınız diyaloglarla bunu kendi dile getirmelidir. Karakter ko­
nuştukça okuyucu da kendini o konuşmanın içinde hisseder,
olaya katılır.
Diyaloglarla ilgili bir önemli konu daha vardır. Diyaloglar­
daki en hassas nokta, karakterin seçtiği kelimeler, kullandığı
üslup ve şivedir. Yöresel şiveler, belirli sosyal sınıflara ait
jargonlar diyalogları güçlendirir, sahicileştirir. Ancak seçti­
ğiniz karakterler ile konuşma tarzlarının birbirine uyması
gerektiğini unutmayın. Örneğin; bir prense argo konuşmalar
yazmaya kalkmayın.

HİKAYENİN KARAKTERLERİ
Kurmaca eserler çoğunlukla insanlar arasında geçen olayları
anlatır. İstisna gibi görülen, hayvan ve cisimlerin kullanıldığı
eserlerde ise hikayenin karakterleri yine insan tiplerini sem­
bolize eder.
Kurmaca eserlerde de karakter yapısı filmlerdeki gibidir. Baş
rolde ana karakter vardır. Onun yanmda yardımcı karakter­
ler yer alır. Tabi, aynı filmlerdeki gibi figüranlar da bulun­
maktadır.

Ana Karakter
Ana karakter, hikayesi anlatılan kişidir. Hikayenin tüm yapı­
sı onun üzerine kuruludur. Hikayenin sonunda onun ne ola­
cağı önemlidir.
Genellikle ana karakter tek kişidir, ancak hikayenin olay ör­
güsüne bağlı olarak iki, üç, hatta dört karakterden bile olu­
şabilir. Ana karakterin birden çok olması, bu özellikteki kişi-
lerin hikaye içindeki önemi, hikayede yer alış süresi ve hika-
128
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

yenin akışına katkısı eşit olması koşuluna bağlıdır. Ana ka­


rakter konumundakilerden birisi, daha az önemli hale gelirse
yardımcı karakter olarak tasarlanmalıdır.

Yardımcı Karakter
Yardımcı karakter, ana karakter yanında veya karşısında yer
alan, onunla aşk yaşayan, ona yardımcı olan, onunla birlikte
yaşayan, birlikte çalışan, birlikte savaşan, onun sevinçlerini
ve sorunlarını paylaşan, tartışan, çözmeye çaba gösteren kişi
veya kişilerdir. Ana karaktere hep yakındır.
Kimi zaman da ana karakter ile ilişkileri dostça değil, düş­
mancadır. Onunla yarışır, kavga eder, kıskanır, savaşır, zarar
verir, öldürmeye çalışır ve bazen de hikayenin sonunda o
başarılı olur.

Figüranlar
Filmlerde kullanılan "figüran" türü için yazmda daha çok
"tiplemeler" denmesi uygun görülür. Onlar hiç bir zaman
ana hikayenin parçası olmazlar. Hikayenin çeşitli yerlerinde
ortaya çıkıp hikayenin akmasına katkıda bulunurlar.
Tiplemeler, davranış türleri ve meslekleri başta olmak üzere
pek çok özelliğe göre sınıflandırılıp hikaye içinde kendi sınıf­
larım temsil eden "tip"lerdir. Örneğin; yolda yürürken karak­
tere selam veren manav, bir "manav" tiplemesidir. Bir manav
olarak belirgin özellikleri vardır. Hastanedeki beyaz önlüklü
doktor, okuldaki dayakçı öğretmen, sokaktaki sarhoş, hepsi
kendi özelliklerini "tipik" olarak yansıtan figüranlar, tipleme­
lerdir. Kurmaca eserlerde bu tiplemeler kullanılarak hikaye
akışı gerçek ve hızlı hale getirilir.
Tiplemelerin rolleri hikaye içinde genellikle çok azdır. Bazı
eserlerde tiplemelerin hikaye başından sonuna kadar çok kez
göründüğü, yer aldığı da olur. Ancak bu durum çok yer alan
tiplemelerin karakter haline gelmesi anlamı taşımaz.
129
Can Akkiriş

Kimi zaman hikaye başlarında okuyucunun tipleme olarak


karşılaştığı birinin hikayenin ilerleyen bölümlerinde karakter
haline gelmesi de olasıdır. Tiplemenin karakter haline gel­
mesi için rolünün daha uzun olma zorunluluğunun yanı sıra,
ayrıca tiplemenin hikayenin gidişatını etkileyecek ve değişti­
recek bir şeyler yapması ve hikaye içindeki öneminin artması
da gerekir. Bazen okuyucunun karşısına tipleme olarak çıkan
biri, akış içinde öyle bir rol üstlenir ki o andan itibaren hika­
yenin gidiş yönü değişir. Tipleme, artık bundan sonra hikaye
içindeki bir yan karakter olarak var olmaya devam eder.

KARAKTER YARATMA VE OLAY ÖRGÜSÜ İLİŞKİSİ


Hikayeyi tasarlarken kimi yazarlar, olay örgüsünden yola çı­
karlar. Önce olayı kafalarında oluşturur, sonra o olaya göre
gerekli karakterleri yaratırlar.
Kimi yazarlar ise başlangıçta bir karakter oluştururlar. Bu
genellikle gerçek yaşamdan veya bir başka yazınsal ya da
görsel eserden esinlenme sonucu olur. Daha sonra hikayeyi
yarattıkları karakter özerine oluştururlar.
Önce olayı tasarlayıp sonra onun karakterlerini yaratmak
sizlere daha doğru bir yaklaşım gibi gelebilir. Ancak diğeri­
nin de yanlış olduğu söylenemez. Hangi yöntemin kullanıla­
cağı yazarın seçimine bağlıdır. Ne şekilde daha üretici olabi­
liyor ve hikayeyi tasarlayabiliyorsa o yöntem o yazar için
daha uygundur.
Karakter üzerinden yaratılan hikayelere genellikle film dün­
yasında daha sık rastlıyoruz. Önce bir süper kahraman yara­
tılıyor ve ona çeşitli maceralar yazılıyor. Hatta bu yetmiyor,
yeni filmleri ardı ardına çekiliyor.
Bunun yaygın uygulamalarına yazın dünyasında da rastla­
mak mümkün. Bir roman tuttuğunda devam romanları yazı­
lıyor. Harry Potter bunun en son örneklerinden biridir. Bu
uygulamaya çocuk kitaplarında bile rastlayabilirsiniz. Yıl-
130
Adını Adını Yaratıcı Yazarlık

lardır efsane gibi kitapçıları donatan Ayşegül serisi, Ayşegül


Okulda, Ayşegül Tatilde gibi devam kitaplarıyla geniş bir ki­
taplık oluşturuyor.

KARAKTER - OLAY İLİŞKİLERİ


Kurmaca eserler iki önemli unsurdan oluşur. Bir tarafta hi­
kayenin kendisi ve diğer tarafta bu hikayenin anlatım biçimi.
Çok güzel bir hikaye, iyi anlatılmadıkça bir değer taşımaz.
Aynı şekilde, kötü bir hikaye de ne kadar güzel anlatılmaya
çalışılsa da fazla bir şey ortaya koyamaz.
Hikayeyi olaylar, karakterler ve mekan oluşturur. Anlatımı
ise bakış açısı, olay örgüsü, dil ve zaman oluşturur.
Tüm hikaye karakterler üzerine kurulu olduğundan karak­
terlerin başlangıçta çok iyi araştırılıp tasarlanmış olması ge­
rekmektedir. Karakterlerin sağlam ve gerçekçi olması hika­
yenin inandırıcılığını yakmdan etkiler.
Karakterler yaratılırken olay örgüsüne nasıl yerleştirileceği
ve hikaye yapısında yer alan denge-çatışma içindeki rolleri
önemlidir. Gelişmeler, dengenin bozulması, çatışma, zirve ve
çözüm çizgisi ile karakterin bu çizgi üzerinde aldığı yeri
okuyucu rahatça görmelidir. Karakterin davranışları, karar­
ları, tepkileri, duyguları onun kişiliğini oluşturur. Hikaye
ilerledikçe okuyucu onu daha iyi tanır.

KARAKTERİN DEĞİŞİMİ
Karakterler iki türlü sınıflandırılabilir; değişenler, değişme­
yenler.
Değişenler, hikaye boyunca edindiği deneyimlerle değişen,
gelişen karakterlerdir.
Değişmeyenler, hikaye boyunca tüm koşullara rağmen de­
ğişmeyen, ahlaki, düşünsel, davranışsal durumu koruyan
karakterlerdir.
__«HaS;
131
Can Akkiriş

KARAKTER - ÇATIŞMA İLİŞKİSİ


Karakteri canlı gösteren özelliklerden birisi de yaşadığı ya da
hissettiği çelişkiler ve çatışmalardır. Karakter doğayla, başka
karakterlerle veya kendisiyle çatışabilir. Ahlaki hataları ve
bunun yarattığı sorunlar nedeniyle toplum kuralları dışına
çıkabilir. Kendini affederek, uzlaşarak, bedel ödeyerek, iç-
görü kazanarak, intikam alarak çözüme yönelebilir.
Karakterin karşılaştığı çatışma ve çelişki iki çeşittir:

İç Çelişkiler
Karakterin korkuları, öfkeleri ve yapmak istediklerini engel­
leyen tüm diğer duygularıdır. Karakterin zihnindeki içsel çe­
lişkiler onun başarısını etkiler. Örneğin; başarılı polis su kor­
kusu nedeniyle denize girerek kaçan hırsızın peşine düşe-
mez. Bulunduğu şehirde bir kadına aşık olan bir üst düzey
yönetici, başka şehirden gelen çok cazip iş teklifine olumlu
yanıt veremez.
Karakterin başarısını engelleyen bu iç çelişkilerle karakter
mücadele edecek midir? Ederse başarabilecek midir? Bu so­
ruları okuyucu kendi içinde sordukça hikaye akışı daha da
hızlanmış olur.
Okurun tanıdığı, bildiği ve günlük yaşamında sık sık karşı­
laştığı bu tür engellerin kahramanın önüne çıkması okuyu­
cunun konuya yakm olmasını sağlar.

Dış Çelişkiler
Bir de dış çelişkiler vardır. Bunlar karakterden kaynaklan­
mayan ama onun hareketlerini engelleyen olaylardır. Kaza­
lar, doğa olayları, fiziksel sorunlar, başka kişiler bu dış çeliş­
kileri oluşturur. Bu engeller en beklenmedik zamanda karak­
terin karşısına çıkar ve onu aşması için yeni bir duygu ka-
ve heyecan kaynağı meydana getirir.
132
Adm Adm Yaratıcı Yazarlık

Karakterin yaşayacağı tüm dış çelişkiler, okuyucunun da


günlük yaşamından bildiği türden olmalıdır. Okur, karakte­
rin bu çelişki ile mücadelesinde kendini özdeşleştirir.
Bu iki çelişki yanı sıra bir de karma çelişkiler vardır. Özellik­
le romanlarda hem içsel, hem de dışsal çelişkiler bir arada
kullanılarak zenginleştirme sağlanır.

KARAKTERİN ÜSTÜN VE ZAYIF YANLARI


Gerçek yaşamda insanların çok başarılı oldukları ve zayıf ol­
dukları yanlar vardır. Bunlardan arınmış bir karakter yarata­
cak olursanız bu yeterince inandırıcı olmaz. Bu nedenle ka­
rakter hakkında ayrıntılı bir araştırma yaparak onlara, gerçe­
ğe uygun beceriler ve yetenekler ekleyin. En zorlu durum­
larda bu becerilerini kullanarak sorunlardan kurtulmalarını
sağlayın.
Karakterin yapabileceği şeyleri ve çok bilgili olduğu alanları
gerçek yaşamda yapacağınız araştırmada sorgulayın.
Üstün yönler kadar zayıflıklar da insanın gerçeklerinden bi­
ridir. Kimi zaman insanlar zorunluluklardan dolayı çok
korktukları işleri bile yapmak zorunda kalırlar.
Aynı şekilde fiziksel engeller de insanların zayıf yönlerin-
dendir.
Karakterlerin gerçek olabilmesi için üstün oldukları yönler
kadar zayıf oldukları yönlerinin de okuyucuya yansıtılabil­
mesi gerekir.

FARKLI ÖZELLİKLER
Yine gerçek yaşamdan örnek alarak insanların birbirinden
farklı olduğu özelliklerini de ortaya çıkarabiliriz. Tüm insan­
ların yaşamlarına yön veren ilgi alanları, hobileri ve çok sev­
dikleri ya da nefret ettikleri şeyler vardır. Herkesin kendine
_ «Sa.
133
Can Akkiriş

göre değişen tuhaflıkları da olabilir. İnsanları benzersiz kılan


bu iyi ya da kötü özellikler, yararlı da olabilir, engelleyici de.
Ama bunlar gerçek yaşamda olduğu gibi yaratılan karakter­
lere de verilmelidir.

134
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

ATÖLYE / KARAKTER
Bir hikaye yazmak üzere hazırlıklara giriştiğinizde "konu fi­
kirleri" nin ne kadar önemli olduğunu biliyorsunuz. Bu ne­
denle daha önceki atölyelerimizde konu fikirleri oluşturmak
üzere çalışmalar yaptık. Dikkat ederseniz, yaptığımız şey
konu belirlemek değil, konu olabilecek ya da konu içinde yer
alabilecek fikirler üretip daha sonraki aşamalar için sakla­
maktı. Şimdi burada, en az konu kadar önemli bir başka un­
sur olan "karakter fikirleri"nin oluşturulması üzerinde dura­
cağız. Yine yapacağımız şey hikayenin kesin karakterlerini
belirlemek değil ama o karakterlerin kimler olabileceği yö­
nünde düşünceler üretmek.
Hikayelerdeki karakterler, günlük yaşamımızda da hep bir
arada olduğumuz insanlardan oluşuyor. Ne bir eksik, ne bir
fazla; hepsi gerçek ve inandırıcı. Fantastik romanlardaki ola­
ğanüstü güç ve doğaüstü özelliklere sahip karakterler ile
hayvan ve cisimlerin sembolik olarak kullanıldığı karakter
dışmda hikayemizde yer alan tüm karakterlerin sokakta,
günlük yaşamımızda rastladığımız, bildiğimiz türden gerçek
ve inandırıcı olması gerekiyor. Fantastik ve sembolik karak­
terlerde ise aslmda değişen fazla bir şey yine yok; onlarda da
olağanüstü özellikleri dışında tüm tepkileri, düşünceleri ve
davranışları insanlar gibi. Onlar aslmda insanlara dublörlük
yapıyor gibi düşünebilirsiniz.
Şimdi, "konu fikirleri" ürettiğimiz atölyede ele aldığınız fi­
kirler içinde geçen karakterleri gözden geçirin. Önce bir ana
karakter var, onu belirleyin. Tüm hikaye onun başından ge­
çenler üzerine kuruluyor.
Sonra yan karakterleri belirlemeye başlayın. Ana karakterin
yarımda ve ona yardım eden kimler var. Ayrıca ana karakte-

135
Can Akkiriş

rin karşısında yer alan ve onu engellemeye çalışanları da be­


lirleyin. Bunlar hikayenizin yan karakterlerini oluşturacak.
Bir de tiplemeler var, biliyorsunuz. Bunlar hikaye akışını de­
ğiştirmeyen ancak hikayenin arka planını ve akışını sağlayan
unsurlar. Hikaye içinde konuşmaları olsa da olmasa da her
şekilde tipleme ya da figüran olarak kabul ediyoruz onlarL
Karakter yaratma konusunun bu bölümünde çok erken ol­
makla birlikte, aklınıza gelmiş tiplemeler varsa onları da be­
lirleyebilirsiniz. Bunları asıl ilerleyen bölümlerde oluşhıraca-

Şu ana kadar, ana karakter, yan karakterler ve belki birkaç


da tipleme belirlediniz.
Bunların özelliklerini açıklayabilmek için her biri için ayn
ayrı sayfalar oluşturalım. Bu sayfaları birer form gibi düşü­
nürseniz, hepsine mutlaka şu bilgileri yazın.
Karakter Türü (Ana/yan/tipleme):
Adı:
Takma Adı:
Cinsiyeti:
Yaşı:
Fiziksel Durumu (Boyu, Kilosu, Giyimi, Ayrıntıları Açıklayınız):
Psikolojik Durumu (Sakin, Sinirli, Takıntılı, Ayrıntıları Açıklayı­
nız):
Mesleği:
Diğer Karakterlerle İlişkisi/Yakmlık Durumu:
Diğer Ayrıntılar:
Şimdi aynı şeyi bir kez de burada anımsatacağım; unutmayın, şu
an yalnızca hazırlık yapıyoruz. Hiç bir konuda yazacağımız hikaye
ile ilgili kesin kararlar vermiyoruz. Bu hazırlıklar tüm konulan bi­
tirinceye kadar devam edecek ve her konu bitiminde o konu ile ilgili
hazırlıklar da eklenecek çalışmalarımıza. Hikaye ile her şey için asıl
karan en son ve yazım aşamasına geldiğimizde, planlama yaparken
136
Adını Adım Yaratıcı Yazarlık

vereceğiz. O zamana kadar tüm ürettiklerimizi yalnızca birer fikir


niteliğinde biriktirerek planlama aşamasına eli dolu geleceğiz.
Bu açıklamayı da dikkate alarak, şu aşamadaki tüm "Karak­
ter Fikirleri" nizi oluşturun. Bunun asla burada bittiğini dü­
şünmeyin, öğrenmeye devam ediyoruz. Öğrendiğimiz her
yeni konuda karakterler konusuna da yeni bir şeyler ekleye­
ceğimizi ya da değişiklikler yapacağımızı göreceğiz. En son
aşamaya geldiğimizde ise tüm hazırlıklarımızdan yararlana­
rak hikayemizin asıl karakterlerini yaratacağız.

137
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

12. BÖLÜM
MEKAN
139
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

12. BÖLÜM

M£KAN
GERÇEK MEKANLAR
Kısa hikaye ya da romanda hikayenin geçtiği yer çok önem­
lidir. Kimi romanlarda mekan, tüm hikayenin en önemli un­
surunu oluşturur. Olaylar orası üzerine kuruludur ve mekan
karakterlerden biri gibidir. Büyüleyici büyük kentler, dünya­
ca ünlü görkemli yapılar, tanınmış anıtlar, doğal güzelliği bi­
linen yerler, yazarlara bu mekanların kullanılması için esin ?
verir. Olaylar böylesine tanınmış mekanlarda geçtiğinde, >
okuyucu olayın bir kısmını biliyor gibi hisseder.
Seçilecek mekanların mutlaka tanınmış yerler olması gerek­
mez. Sıradan ve günlük yaşam içinde kullanmakta olduğu­
nuz yerler de mekan olarak kullanılabilir.
Romantik ve aşk kokan mekanlar pek çok yazar tarafmdan
tercih edilmektedir. Aynı şekilde kasvetli, sıkıcı, iç karartan
mekanları da dışlamamak gerekir. Kimi hikayeler için böyle
mekanlar daha uygun olabilir.
Dikkat etmeniz gereken şey, anlattığınız hikaye ile seçtiğiniz
mekanm uyumlu olmasıdır. Örneğin; mutsuz, asık suratlı in­
sanların başından geçen olayları yazıyorsanız buna uyumlu
bir şekilde kasvetli, karanlık yerleri mekan olarak seçmeniz
daha uygun olur ve okuyucuya duygu geçişini arttırır. Yine
romantik bir hikaye anlatırken de açık, keyifli mekanları
seçmeniz daha doğru olacaktır.
Bu konuda ikinci dikkat etmeniz gereken şey de seçtiğiniz
141
Gın Akkiriş

mekanın kulaktan dolma bilgilerle değil, çok iyi bildiğiniz


yerler olması gerektiğidir. Eğer anlattığınız hikaye içinde ye­
terince bilmediğiniz bir mekana yer verirseniz, birincisi; me­
kanı bilmediğiniz için gerektiği kadar anlatamaz ve okuyu­
cuyu mekana çekemezsiniz. İkincisi; anlattığınız mekanı tam
olarak bilmediğinizden doğru olmayan bilgiler aktarır, o
mekanı tanıyan okurların hikayeden uzaklaşmasına neden
olursunuz. Ne olursa olsun, seçtiğiniz mekanları iyi biliyor
olmanız gerekir.

KURMACA MEKANLAR
Hikayenizde yalnızca gerçek bir mekan kullanmanız gerek­
miyor. Anlatacaklarınıza göre tasarlanmış, kurmaca bir me­
kana da hikayenizde yer verebilirsiniz. Kurmaca mekan kul­
lanmaya karar verdiğinizde, mekan ayrıntılarını belirlemek
için kendinize uzunca bir zaman ayırmanız ve hikayenin ba­
şından sonuna kadar, hiç çelişkisiz ve gerçek gibi anlatabile­
ceğiniz bir mekan oluşturmanız gerekiyor. Bunu yalnızca ha­
fızanızda yapmak yerine, kağıda ana hatlarından en ince ay­
rıntılarına kadar yazmanız işinizi kolaylaştırır.
Kurmaca mekan seçtiğinizde de dikkatli olmanız gereken
noktalar bulunmaktadır. Birincisi; anlattığınız mekanı iyi ko­
ruyup hikayenin farklı yerlerinde farklı şekilde anlatmamalı-
sınız. İkincisi; kurmaca mekanın kurmaca olduğunu okuyu­
cuya hissettirmemelisiniz. O kadar iyi anlatmalısınız ki oku­
yucu hikayeyi okurken kuşkulanmamak ve gözünün önünde
gerçek bir mekan canlandırabilmeli.

MEKAN SEÇİMİ
Bir hikayede karakter ne kadar önemliyse mekan da o kadar
önemlidir. Karakterler ve davranışları mekan ile kesin bir
uyum içerisinde olmalıdır. Aslında zaman öğesini de hesaba
142
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

katarsak, karakter ve mekana ek olarak zaman arasındaki


uyum şarttır.
Mekan seçiminde gerçekten var olan yerleri değerlendirmek
mantıklıdır. Okuyucunun zihninde istenilen canlılığı ve ger­
çekliği yaratmak için gerçek bir mekanı kullanmakla karak­
terlerin hikayeye girişleri kolaylaştırılmış olur.
Mekân yaratırken bir veya daha fazla sayıda iç ve dış mekân
seçimi yapmamz gerekebilir. Hikayenin kurgusuna göre ki­
mi zaman birden fazla mekan kullanmak gerekirken, kimi
zaman da yalnızca bir tek mekanda hikaye başlayıp bitebilir.
Eski ve klasik eserlerde uzun mekan betimlemeleri kullanılı­
yor olsa da günümüz edebiyatında bu uygulama hoş karşı-
lanmamaktadır. Hikaye yazmak okurla iletişim kurmaktır,
her istediğimizi okura okutmak değil.
Günümüz edebiyat anlayışında yazarının betimleme yakla­
şımı, o mekanı kendisine benzer diğer mekanlardan farklı kı­
lan şeyleri anlatmak olmalıdır. Anlatılan mekan bir ev ise, o
evin herhangi bir evden neden ve nasıl farklı olduğunu an­
latmalıdır.
Bir mekanı en iyi anlatabilme ve okuru mekanın ve olayın
içine çekebilme yollarından birisi de duyulara hitap etmektir.
Betimlemeler yaparken beş duyudan yararlanılmalıdır. Bir
dağ evine girildiğinde yanan ateşin insanı saran sıcaklığı,
ocakta pişen yemeğin etrafa yayılan mis gibi kokusu, kızar­
mış etin damakta bıraktığı harika lezzeti, konu içinde yeri
geldikçe tek tek anlatılarak okuyucu mekana çekilebilir.

143
Carı Akkinş

ATÖLYE/MEKAN
Konu ve karakterler ile çeşitli fikir geliştirme çalışmaları yap­
tık. Şimdi de hikayenin nerede, hangi mekanda, hangi coğ­
rafyada geçtiğini gözden geçirin. Hazırlıklarımız tamamla­
nıp yazma aşamasına gelinceye kadar mekan konusunda da
fikirler üretmeye devam edeceğiz.
Önce hikayenin geçtiği ülkeyi, bölgeyi, şehri belirleyelim.
Tabi ki hikaye bir tek yerde geçmeyebilir. Daha fazla me­
kanda geçiyorsa hepsini tek tek listeleyelim.
Biraz daha ayrıntılara girerek, hikaye akışında yer alan ev,
işyeri ve her türlü mekanı da belirleyelim.
Ürettiğiniz konu fikirleri çerçevesinde gerekli olan tüm me­
kan fikirlerini listelediğimize göre şimdi her birini olabildi­
ğince tanımlayalım. Hakkında bilgi sahibi olmadığınız yerle­
ri hikayenizde mekan olarak kullanmamanız gerektiğini da­
ha önce söylemiştim. Kullanacağım tüm mekanları çok iyi
araştırın, ayrıntılı bilgi edinin.

144
Adıın Adım Yaratıcı Yazarlık

13. BÖLÜM
ZAMAN
145
Adını Adım Yaratıcı Yazarlık

13. BÖLÜM

ZAMAN
ZAMAN
Bir hikayenin koşulsuz bir şekilde birbiriyle uyumlu olması
gereken unsurlarından birisi de zamandır. Kurmaca eserlerin
üç zamanı vardır:
1. Olay m geçtiği zaman,
2. Kurmacanm okunduğu zaman ve
3. Psikolojik zaman.
Yazar bu farklı zamanların farkında olarak olayın geçtiği
zamanı çok iyi kullanabilmelidir. Bunun yarn sıra, iki veya
daha fazla zaman diliminde geçen olaylar kurgulamak da
mümkündür. Ancak kısa hikaye, romana göre daha kısa ve
sınırlı olduğundan, farklı zamanlara yayılmış olayların anla­
tımı roman için uygundur.
Zamanı kullanma konusunda yararlanılan bazı teknikleri
vardır. Flashback ve flashforward bu tekniklerin başlıcalan-
dır. Bu teknikleri diğerleriyle birlikte, ilerleyen bölümlerde
göreceğiz.
Önemli konulardan biri de yazarın zamanı yönetmeyi öğ­
renmesidir. Bir hikayeyi gerçekçi yapan ve yazarın ustalığını
gösteren noktalardan biri hikaye içinde zamanı nasıl kullan­
dığıdır.
Hikayeyi oluşturan sahneler birbirine neden-sonuç ilişkisiyle
147
Can Akkiriş

bağlanır. Bununla birlikte, gerçeği yaratırken yalnızca neden-


sonuç ilişkisine dayalı bağlantı yeterli olmaz, aynı zamanda
zamansal dizilimden de yararlanmak gerekir.
Hikayenin başlayacağı zaman dilimi çok önemlidir, ne kadar
süreceği ve ne zaman biteceği de iyi planlanmalıdır. Ayrıca
karakterlerin yaşamlarındaki dönüm noktalarının zaman
çizgisi üzerinde iyi yerleştirilmiş olması gerekir.
Hikayede süre çok önemlidir. Sayfalar dolusu hikaye bir
günde olup bitmiş bir olayı da anlatabilir, yıllarca sürmüş bir
hikaye de olabilir. Uzun zaman dilimine yayılan hikayeler
romanlarda anlatılır.

OKUMA ZAMANI
Yazmın toplam kaç sayfa olduğu okuma zamanını belirler.
Okuma zamanı, okuyucunun hikayeyi okumaya başlayıp bi­
tirdiği süreçtir. Okuma zamanı ile hikayede anlatılan zaman
uzunlukları birbirini tutmaz. Hikaye yaşanırken bir olay sa­
atler sürebilir ama yazar bunu üç dakikada anlatılan tek bir
sayfada verebilir.

ANLATIMDA ZAMAN KİPİ


Kurmaca eserlerde zamanın önemli öğelerinden biri de za­
man kipidir.
Genellikle "dili geçmiş zaman kipi" kullanılarak anlatım ger­
çekleşir ve "geldi, gitti, yaptı, etti", şeklinde anlatılır. Bu anla­
tım aslında geçmiş zaman olmasına rağmen okuyucu tara­
fından şimdiki zaman gibi algılanır. Hikayenin içine giren
okuyucu, anlatılan "geldi, gitti", gibi her eylemi o an olmakta
gibi düşünür ve bir sonraki eylemi bekler. Anlatılanların göz
önünde canlanması eserin gerçekliğini yansıtır.
1) Kurmaca eserlerde çok kullanılan bir başka anlatım da
geniş zamanlıdır. Kimi hikayelerde, "gelir, gider, yapar,
eder ' ?ibi bir anlatım kullanılır. Geniş zamanlı anlatım
148
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

genellikle çok hareketli hikayeleri aktarırken heyecanın


dozunu arttırabilmek için kullanılır.
2) Kullanılan bir başka anlatım şekli şimdiki zamanlıdır.
"geliyor, gidiyor, yapıyor, ediyor", şeklinde anlatım yapılır.
En çok kullanılan bu üç zaman dışında başka zamanlar da
kullanılabilir, ancak bunlar uygulamada pratik olmayan ve
okuyucuyu yoran uygulamalar olduğundan tercih edilmez.

ANLATIMDA ZAMAN KULLANIMI


Yazarlar, anlatımda zamanı değiştirmek için başta atlama,
kesme, geri dönüş gibi teknikler kullanırlar. Okuma zamanı
hikayede geçen zamana göre her zaman çok daha kısadır.
Tüm romanlarda bu özellik aynıdır ve yalnızca bir tek istisna
roman türü vardır; pornografik romanlar. Yalnızca pornog­
rafik romanlarda, pornografik eylemlerin de olduğu bölüm­
lerde her iki zaman süreci eşittir. Bu romanlarda yer alan
pornografik eylemler özetlenmez, hatta tüm ayrıntılarıyla
gerçek zamana eşit bir şekilde anlatılır.
Kurmaca yazılar gereksiz cümlelerden ve sahnelerden arın­
dırılmış, hikayeye odaklı yazılardır. Bunun verdiği bütünlük
duygusu yazının estetiği ile yakından ilgilidir.
Zaman kullanımı konusunda kontrol kaybedildiğinde çok
laf, az eylem durumu ortaya çıkar, estetik yitirilir, okumak
sıkıcı hale gelir.
Unutmamak gerekir ki zaman kurmaca eserlerde çok önem­
lidir ve bu eserler mutlaka hızlı bir akışa sahiptir. Hikaye
içindeki sahneler hızla ve ardı ardına sıralanır, zaman gerçek
yaşamdan daha hızlı akar. Ancak kontrol yazardadır. Yazar
anlatım tekniğini ona göre tasarlayarak gereksinim duydu­
ğunda zamanı yavaşlatıp önemli bir sahneyi uzatabilir. Ya
da önemsiz sahnelerde zamanı daha da hızlandırabilir.
Hikaye başladığı tarihten ileriye doğru gider. Geçmişte, yıl­
lar önceki bir tarihte başlayabilir ve o tarihten ileri gider. Bu
149
Can Akkiriş

arada okuyucu hikayeyi okurken edindiği bilgilerle olayların


öncesini de anlamaya, tahmin etmeye başlar. Her olay, bir
önceki olayı anlamayı daha kolay hale getirir.
Hikaye ileriye doğru akhkça, hikaye başında okuyucunun
tanıdığı kahramanlar hakkında beklentilerin gerçekleşmesi
sağlanır. Karakterlerin özellikleri daha net ortaya çıkar. Bu
özellik, hikayenin "akışkanlık" adını verdiğimiz okuma hızı­
nı ve kolaylığını güçlendirir.
Sona yaklaştıkça olası sonlar tek tek elenip gider ve olabile­
cek sonlar en aza iner. Sona ulaşıldığında ise okuyucunun
beklentileri arasında yer alan ancak önceden bilmediği bir
gerçek ortaya çıkar, son meydana gelir, karakterin görevi bi­
ter. Kurmaca eserlerde karakterin kendi kaderi için yaptığı
mücadele ve final bölümü çok önemlidir.

150
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

ATÖLYE/ZAMAN
Hikayede kullanılacak "zaman" ile ilgili bilgileri bu konu
başlığı altında paylaştık, şimdi ise kendi yazacağımız hika­
yede hangi zaman özelliklerini kullanacağımız konusunda
fikirler üreteceğiz.
İlk karar vermeniz gereken şey hikayenizi hangi zaman kipi­
ni kullanarak anlatacağınız. Dili geçmiş zaman, geniş zaman,
şimdiki zamanlı anlatımların hangisi sizin hikaye konunuza
daha uygunsa onu seçmelisiniz.
Zaman kipi konusunda da kararınızı verdikten sonra sizlerle
şu ana kadar biriktirdiğiniz konu fikirleri üzerinde bir çalış­
ma yapacağız. Şimdi gözünüzün önüne uzun bir ufuk çizgisi
getirin. Uzun bir çizgi. Bu çizgiyi zaman çizgisi olarak kabul
edin. Konu fikirleri biriktirirken ürettiğimiz olayları tek tek
bu çizgi üzerindeki doğru yerine yerleştirin. Tam tarih sıra­
sına göre ve tüm ayrıntılarıyla.
Bu çalışmayı defterinizde yapın ve bir kerede bitirmeye
kalkmayın. Küçüklü büyüklü tüm olayları eksiksiz bir şekil­
de tarih sırasıyla defterinize yazın. Aklınıza sonradan gelen
her şeyi doğru zaman noktasına eklemelisiniz. Bugün, yarın,
her zaman bunu yapabilirsiniz. Son aşamada artık yazıma
başladığınızda bu çalışmanın büyük ölçüde yararım göre­
ceksiniz.
Bu çalışmayı bitirmeden bir sonraki bölüme geçmemenizi
öneririm.

151
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

14. BÖLÜM
ARKA PLAN
153
Adun Adım Yaratıcı Yazarlık

14. BÖLÜM

ARKA PLAN
ARKA PLAN / ATMOSFER
Anlatmakta olduğunuz hikayede okuyucunun neyin nerede
olup bittiğini anlayabilmesi için çok iyi yapılandırmanız ge­
reken unsurlardan biri de arka plandır. Arka plan verilirken
fazla ayrıntıcı olmamak gerekir.

ARKA PLAN/ZAMAN
Arka planın oluşturulmasında zaman önemlidir. Hikaye
hangi dönemde geçiyorsa arka plan da o döneme uygun ol­
malıdır.
Tarihi bir olayın anlatıldığı hikayede arka planın her öğesi o
dönemi yansıtmalıdır. Türk sinemasında Cüneyt Arkın'ın
bazı tarihi filmlerde kolunda Nacar kol saati ile oynadığını, o
filmleri görenler anımsıyordur mutlaka. Yine tarihi nitelikli
kimi Türk filminde dini karakterlerin çöllerde yaptığı savaş­
ları verirken uzakta görünen telefon, telgraf telleri, havada
uçan yolcu uçakları döneme ters görüntüleri ile arka planı
bozuyor, fıkra tadında bir tutarsızlık yaratıyordu.
Çağdaş bir hikaye anlatımında ise kullanılan araçlar, otomo­
biller, binalar, caddeler uyumlanmalıdır. İnsanların günlük
yaşamlarında yaptıkları şeyler de arka planın bir parçasıdır.
Fütürist arka planlar da geleceğe yönelik yazılmış eserlerin
vazgeçilmez parçalarıdır. Jules Veme'in yaptığı gibi yüksek
155
Can Akkiriş

hayal gücüne dayalı araç gereçler, taşıtlar, mekanlar hikayeyi


gerçek gösterirler.
Yazar hikayeyi yazdığı sırada berbat bir coğrafyada da yaşı­
yor olabilir ancak hayal dünyasında bir cennet yaratıp, hika­
yenin geçtiği yer olarak orayı kullanabilir.

ARKA PLAN/SAAT
Arka plan verilirken günün hangi saatinden bahsedildiği,
anlatılmakta olan hikaye ile uyumlu olmalıdır. Buna da bu
kez de dizi filmlerle örnek vermek istiyorum. Oldukça fazla
dizide gördüğüm ve hayret ettiğim bir arka plan - saat çeliş­
kisini eminim siz de kimi zaman fark etmişsinizdir. Bir sahne
düşünün, evin içinde geçiyor. Saat gece yarısı gibi, telefon
çalıyor ve ana karakter yatağından kalkıyor odanın içinde
dolaşarak telefonla konuşuyor. O sırada pencerede, perde
aralığmdan içeri güneş ışığı sızıyor. Belli ki o sahnenin çeki­
mi gün ortasmda yapılıyor ancak geceymiş gibi gösterilmeye
çalışılıyor. Konuşmalar, olaylar, giysiler, her şey geceyi gös­
teriyor ama pencereden içeri gelen güneş ışığı sahneyi ger­
çekdışı hale getiriyor. Dizilerde bu tür hatalara çok sık rast­
lanıyor. Anlatılan hikaye ile arka planm uyumlu olması için
önemli noktalardan birisi de bu.
Yine arka planda yer alan, okura hissettirilen mevsim ve haf­
tanın günü gibi zamanlamaya yönelik ayrıntılar da gerçekli­
ğin birer parçasıdır.

ZAMANSAL AYRIM NASIL YAPILIR


Anlatılan hikayenin tarihi, çağdaş ya da fütüristtik olduğu,
hangi dönemde geçtiğine bağlıdır. Bu konuda genel olarak
kabul edilmiş bir ayrım vardır;
1900'lü yıllardan önce geçen olayları anlatan hikayeler "tari­
hi" kabul edilmektedir.
Günümüzde geçen olayları konu edinen hikayeler "çağdaş",
156
Adım Adını Yaratıcı Yazarlık

Günümüzden sonra olacakları anlatanlar ise "fütüristtik"


olarak sınıflanmaktadır.

ARKA PLAN/COĞRAFİ KONUM


Bir tiyatro oyunu düşünün. Oyunun hikayesi Karadeniz böl­
gesinde geçiyor ancak arkasında hazırlanmış dekorda deniz
manzarası abartılmış, tropikal bitkiler ile donatılmış. Bu de­
kora bakıldığında olay yerinin Hawai olduğu anlaşılıyor
ama olay Karadeniz'de geçiyor. Tam bir uyumsuzluk örneği.
Bu örnekten sonra arka planın olayın geçtiği coğrafi bölgeye
uyum sağlaması gerektiği konusunda daha fazla bir şey söy­
lemek sanırım gerekmiyor.

ARKA PLAN/AYRINTILAR
Bir hikayenin arka planına boyut kazandıracak ayrıntılar
vardır. Bunları keşfetmek için arka plan olarak kullanmayı
düşündüğünüz yer hakkında sıkı bir araştırma yapmalısınız.
Eğer dikkatli olursanız pek çok ince ayrıntının farkına vara­
bilirsiniz.
Hikayenin geçeceği yerde insanların gelenekleri, alışkanlık­
ları, giyimleri, eşyaları, yedikleri, içtikleri, saçları, makyajları,
eğlence biçimleri, hepsi bu ayrıntıların küçük örnekleridir.
Yine Türk filmleri ve dizilerinde çok rastlanan hatalardan bi­
rini anımsayalım. Anadolu'nun ücra bir köyünde geçtiği an­
latılan filmde kadınlara köylü giysileri giydirilmiş ama yüz­
leri makyajlı parmakları ojeli, manikürlü bırakılmıştır genel­
likle. Ahırlarda hayvan işleriyle uğraşan erkeklerin tırnaklan
salondan yeni çıkmışçasına bakımlıdır. Köylüleri canlandı­
ran karakterler o yöreden tutun da tüm yörelerin şivelerini
birbirine karıştırarak konuşurlar ve en çok da şehirliyi andı­
rır konuşmaları. Issız bir köyde geçtiği anlatılmaya çalışılan
hikayede yönetmen pek çok ayrıntıyı atlamıştır.
Arka planın hikayeyle tam uyumlu olabilmesi için tüm ay­
rıntıların da hikayeye uygun olması şarttır.
157
Can Akkiriş

ATÖLYE / ARKA PLAN_________________


Yazmak üzere hazırlıklarını yapmakta olduğunuz hikayeni­
zin geri planda kalmış gibi görünen bazı ayrıntıları üzerinde
de çalışmak ve bunları net bir şekilde belirlemek için bu
atölye çalışmasına gereksinimimiz var.
Öncelikle hikayenin geçtiği zamanı, dönemi gözden geçire­
lim. Hikayemizin inandırıcı olabilmesi için tıpkı olaylar, ka­
rakterler ve mekanlar gibi arka planın da gerçeğe uygun ol­
ması gerekmektedir. Arka planın gerçekliğini sağlamak için
dönem özelliklerine dikkat etmek gerekir o dönemde kulla­
nılan araç-gereçler, eşyalar, arabalar, mekanlar, giyim tarzı,
aksesuarlar iyi araştırılmalıdır. Yine o dönem geçerli olan ge­
lenekler, adetler, uygulamalar iyi bilinmelidir.
Bu ayrıntılı bilgiler yalnızca zaman ve dönem bağlamında
değil, aynı zamanda coğrafi açıdan ve bölgesel özellikler an­
lamında da ele alınmalı ve netleştirilmelidir. O bölgedeki in­
sanların yaşam şekilleri, şive ve konuşma biçimleri, alışkan­
lıkları, davranışları, her şey araştırılmalıdır.
Şimdi hikayenizin arka planı üzerindeki çalışmalarınızı göz­
den geçirerek her şeyi zaman, dönem ve mekan açısından
netleştirin ve kullanacağınız tüm bilgileri ayrıntılarıyla ya­
zın. Ayrıntılar çok önemlidir, bunu hiçbir zaman aklınızdan
çıkarmayın.
Bu ayrıntıları yeterince belirginleştirdiğinizi düşündüğü­
nüzde bir sonraki konuya geçebilirsiniz.
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

15. BÖLÜM

KURGU^
159
Adını Adım Yaratıcı Yazarlık

_ _ _ _ _ _ _ _ _ 15, BÖLÜM_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _

KURGU
OLAY ÖRGÜSÜ
Kısa hikaye de roman da sonuç olarak bir hikayedir. Belirli
bir noktada başlayan olaylar gelişir ve sonuçlanır.
Yazar bir hikayeyi anlatırken kronolojik bir sıralama yap­
maz. Kendi uygun gördüğü şekilde ve hikayenin etkisini
daha da arttırıp, okuyucuyu hikayenin içine alabilmek için
anlatımda hikayenin bir başka noktasından başlayıp sonra
başa dönebilir. Daha da sonra biraz atlayıp hikayenin daha
ilerdeki bir bölümüne geçebilir. Bu sıralama hikayenin akışı­
nı ve bütünlüğünü bozmayacak şekilde ve ustalıkta yapıl­
malıdır. Hikayede normal kronolojik akışından farklı olarak
sunulan bu tür uygulamaya "kurgu" adı verilir.
Kurmaca eserde hikayenin anlatımı ve anlatım biçimi birbi­
rinden farklıdır. Bu farkı oluşturan olay örgüsüdür. Olay ör­
güsü, hikayeyi neden-sonuç ilişkisine dayandırarak anlatış
biçimidir. Kurmaca, eser oluşturmanın başlıca yöntemidir.
"Ali'ye piyangodan büyük ikramiye çıktı, sonra da Ali has­
talandı".
Bu bir hikaye anlatımıdır.
"Piyangodan büyük ikramiye çıkınca, Ali sabaha kadar içki
içti ve hastalandı".
Bu ise olay örgüsüdür, neden-sonuç ilişkisine dayalıdır. Bu
iki anlatım, hikaye ve olay örgüsü arasındaki farkı
161
Can Akkiriş

birer örnektir. Hikaye olayları kronolojik olarak anlatmakta­


dır. Olay örgüsü ise anlatımı neden-sonuç ve mantık ilişkile­
rine göre yapmaktadır.

OLAY ÖRGÜSÜ (KURGU) FORMÜLLERİ


Arayış, macera, takip, kurtarma, kaçış, intikam, bilinmezlik,
rekabet, masumiyet, baştan çıkarma, başkalaşım, dönüşüm,
olgunlaşma, aşk, yasak aşk, fedakarlık, keşif, aşırılık, yükse­
liş, düşüş...
Bir romanı oluştururken genellikle yukarıdakilerden sadece
bir tanesini olay örgüsü olarak kullanmak, daha sade ve an­
laşılır seçim yapmayı sağlar. Ancak yüksek beklentiler ve
büyük yatırımlarla girişilen bir iş olarak düşünülüyorsa o
zaman birbiriyle uyumlandırılmış birden çok olay örgüsü
formülü kullanılabilir. Sinemacılar bunu büyük ustalıkla ya­
parlar. Bir filmin aşk filmi ya da korku filmi olacağına baştan
karar verir ve tüm olay örgüsünü ona göre hazırlarlar. Onlar
da seçtikleri olay örgüsü formülünün yanma yan formüller
de ekleyerek hikayeyi zenginleştirirler.
Roman yazımında belli olay örgüsü kalıpları bulunmaktadır
ve tüm yazarlar eninde sonunda bu kalıplardan birini kulla­
narak olay örgüsü planı yaparlar. Bu kalıplar eminim size de
ilginç gelecek ve çok basit bulacaksmız. Unutmamak gerekir
ki bunlar yalnızca kalıp; önemli olan bu kalıba sığacak olay
örgüsünü oluşturabilmek.
Bu kalıplar şunlar:

1. Zorluğu Yenmek:
Ana karakter büyük bir tehdit ile karşılaşır. Bu tehdit bir top­
luluk, bir saldırı ya da bir doğa olayıdır. Ana karakter bu
tehdide karşı mücadeleye girer, ailesini, kasabasını, ülkesini
hatta uzay temalı hikayelerde gezegenini kurtarır.

162
Adını Adını Yaratıcı Yazarlık

2. Yokluktan Varlığa:
Ezilen alt sınıflar karşılarına çıkan zorluklara karşı mücadele
ederek yaşam standartlarını geliştirir ve sınıf atlama konu­
sunda zafer kazanır.

3. Arama:
Ana karakter, bir hâzineyi, kayıp bir kişiyi, önemli bir bilgiyi
aramak üzere yola çıkar. Çeşitli mücadeleler sonrasında ara­
dığım bulur. Bazen de sonuç belirsiz olarak okuyucuya bıra­
kılır.

4. Yolculuk:
Ana karakter evini, ailesini, arkadaşlarmı geride bırakarak
önemli bir yolculuğa çıkar. Yol boyunca çeşitli maceralar ya­
şar ve sonunda döner.

5. Komedi:
Hikaye yanlış anlamalar, kargaşa ve kötü niyetli davranışlar
ile doludur. Bu nedenle ana karakter amacına ulaşmakta zor­
luklar yaşar. Ancak en sonunda tüm zorluklar aşılır ve hika­
ye mutlu son ile biter.

6. Trajedi:
Burada ana karakter ölümcül bir zayıflığa sahiptir. Bu ne­
denle yaptığı hatalar amacına ulaşmasını engeller. Çok üstün
niteliklerini kullanmasına rağmen ihtirası başarmasına izin
vermez. Sonu kötü biter.

7. Yeniden Oluşum:
Ana karakter, hedefine oluşmak amacıyla girdiği süreç için­
de kendini yeniler ve bambaşka birisi haline gelir. Sıradan
163
Can Akkiriş

bir insan olarak tanınan ana karakterin ağır ve planlı bir ça­
lışma temposunun ardından iyi bir boksör haline geldiği ve
ünlü olduğu hikayesini kimi filmlerden de anımsarsınız
mutlaka.

8. Gelişme:
Aynı gerçek yaşamda olduğu gibi, çekilen acılar, karşılaşılan
güçlükler, uğranılan haksızlıklar ve alman dersler sonucu
büyüyüp, olgunlaşma ile sonuçlanır. Ana karakter bu olgun­
laşmanın mağrurluğu içindedir.

9. Başkaldırma:
Ana kahraman önderliğinde üzerlerinde baskı uygulayan
güçlere karşı başkaldırır, onlarla mücadele eder ve genellikle
bu mücadele zaferle sonuçlanır.

10. Yer Değiştirme:


Hikaye içinde yer alan iki karakter, konu gereği birbirlerinin
yerine geçerek birbirlerinin hayatlarını yaşamaya başlarlar.
Bu süreçte zorluklarla karşılaşır ve aşmaya çalışırlar. Genel­
likle zengin ile yoksul arasındaki yer değişimleri çoğunluk­
tadır. Bazen de aşk konulu hikayelerde kızlar ya da erkekler
arkadaşları ile yer değiştirerek karşı tarafı elde etmeyi dener­
ler.

11. İniş Çıkış:


Ana karakter, hikayenin başlarmda varlığım, işini, ailesini
kaybeder. Bir süre bu düşüşün sıkıntıları ile boğuşur, ancak
daha sonra kendini toparlar ve yeniden başarmak için mü­
cadeleye girer. Çoğunlukla bu mücadele de başarıyla sonuç­
lanır ve ana karakter istediği sonuca ulaşır.
Tüm dünya kullandığına göre siz de hikayenizde hazırlaya-
164
Adını Adını Yaratıcı Yazarlık

cağınız olay örgüsü için bu kalıplardan birisini ele alabilirsi­


niz.
Yaratıcı yazarlık kitaplarının neredeyse tamamında, yaratıcı­
lığın da bir sınırı olduğu ve yeni olay örgüsü kalıbı üretmeye
gerek olmadığı onun yerine var olan bu kalıpların kullanıl­
masının doğru olacağı öğütleniyor yazar adaylarına.
Ben bu öneriyi reddediyorum. Tamam, tabi ki bu kalıpları
da kullanarak yazın. En azından ilk çalışmalarınızda bu ha­
zır kalıplardan yararlanın. Ancak hayal dünyası ve yaratıcı­
lık sınırsızdır. Hiç kimse bunu sınırlayamaz. Sizler yazdığı­
nız ilk birkaç çalışmadan sonra lütfen hayal dünyanızı daha
da fazla çalıştırın, yaratıcılığınızı daha da geliştirin. Eminim
klasik olarak nitelenen bu kalıpların dışında çok daha farklı
ve güzel başka olay örgüleri oluşturmanız iddia edildiği ka­
dar zor olmayacak.

ROMANDA İMGESEL OMURGA


Siz, bir hikayede her şeyi ana hikayeden beklerken çok
önemli bir görevi de yan hikayelerden biri üstlenebilir. Bu
yan hikaye, tüm romanın imgesel omurgasını oluşturabilir.
Romanın çeşitli bölümlerinde ve ana hikayenin anlatımı sı­
rasında bu omurgaya dönülerek sahnelerin, olayların de­
vamlılığı sağlanabilir. Örneğin; ana hikayesinde büyük bir
aşk anlatılırken arka planda yan hikayelerden biri olarak ve­
rilmekte olan savaş zaman zaman öne çıkarak ana hikaye
içine girer, akışı etkiler ve ana hikayedeki bir sonraki sahne­
nin oluşumuna zemin hazırlar.

KURGU
Neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde gelişen olaylar dizini üze­
rinde yaptığımız planlama çalışmasına kurgu adını veriyo­
ruz.
Hikayede yer alan bir karakter sakin, sessiz bir yaşam sürer-
165
Can Akkıriş

ken piyangodan çıkan büyük bir paradan sonra yaşamında


değişiklikler meydana gelir, kendini hızlı bir hayata atar ve
bu değişiklikler onu ve ailesini karanlık günlere taşır. Bu hi­
kayeyi oluşturan olay örgüsünün basit bir örneğidir.
Yapılması gereken, hikayedeki karakterlerin yaşayacaklan
olayların tümünü maddeler halinde sıralamak ve olay akışı­
nın belirli bir çerçevede kalmasını sağlamaktır. Bu yapılmaz­
sa anlatım plansız bir şekilde yürür.
Olay örgüsünün planlı yapılması önerime rağmen, plansız
kurgu yapmak da mümkündür. Plansız kurgu ile yazılacak­
sa önce karakter yaratılır, ardından yazar bu karakteri yete­
rince belirginleştirdiğinde, o kendi yarattığı karakteri kurgu­
nun içine atar. Bundan sonra olaylar doğaçlama bir şekilde
gelişir. Her şey o anki yazma sürecine bağlıdır. Bu uygulama
daha çok ustalaşmış yazarlar tarafından kullanılır ama özel­
likle yaratıcı yazarlık türünde geçerli bir sistem değildir.
Günümüzde, olaylarm akışı verilirken kronolojik gelişim sü­
recine ek olarak flashback (geri dönüş) ve flashforward (ileri
gidiş) gibi kurgusal özellikler daha fazla kullanılmaktadır.
Bu kurgusal değişimler anlatının yaşamsal dinamizmini,
ilişkiler örgüsünü, mistik ve ironik yapısını güçlendirilir.
Yeni yazarlar, hikayedeki gelişim sürecini kronolojik olarak
düzenlerse daha az hatalı kurgu oluşturabilme şansma sahip
olurlar. Diğer teknikler, ustalar tarafından uygulanmadıkça
konu bütünlüğünü tehlikeye düşürecek sorunlar çıkabilir.

KURGU TEKNİKLERİ
Kurgulamada farklı teknikler uygulanır. Bu teknikler kısaca
şunlardır:
Olay örgüsünün başından sonuna takip edildiği hikayeler
Kronolojik bir zamanı takip eder, kurgusal hata oranı azdır.
Genelde durum hikayeleri bu tür yazılır ve ağırlıklı olarak
geçmiş zamanlı anlatım kullanılır.
166
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Olay örgüsünün ortasından ya da sonundan başlayıp anım­


samalarla başa dönülen anlatımlı hikayeler:
Sondaki olaylar örgüsüne nasıl gelindiğini geçmişe dönme­
lerle anlatan kurgu türüdür. Çok sık kullanılan bir teknik
olup genelde konu ağırlıklı hikayelerde rastlanır. Sondaki
durumla çatışan kurgu hataları olabilir (hikaye sonunda
önemi olan bir nesnenin geçmişteki hatırlamalarda kullanıl­
maması gibi).
Olay örgüsünün bir zaman diliminde kesilerek başka bir
zaman/mekan dilimine bağlandığı hikayeler:
Genellikle sürpriz sonlara götüren hikayeler için kullanılan
bir kurgu tekniğidir. Durum hikayesinden başlanıp konu an­
latımlı hikaye ile sonlandırılır. İki hikaye arasındaki tutarlılık
kurgunun en belirleyici özelliğidir.
Olay örgüsünün içinde paralel yaşamlar, atlamalar, geri
beslemeli zamanlar bulunduğu hikayeler:
Zor bir hikaye kurgusudur. Diyaloglarla ya da çağrışımlarla
zamansal atlamalar aktarılır. Biçimsel düzeninin yanında
konu bütünlüğünün de özenle sağlanması gerekmektedir.
Genelde sürpriz sonlara açıktır.
Olay örgüsünün çağrışımlar, tekrarlar, zamansal boşluklar­
la anlatıldığı hikayeler
En zor hikaye kurgularındandır. Okuyucuya olayı izletme­
yi/ yaşatmayı amaçlar. Zaman akışları şizofrenik ve histerik­
tir. Çok güçlü çağrışımlara ya da özgün konulara yaslanır.
Sonuç bölümü hikayenin herhangi bir yerinde ya da bütü­
nünde yer alabilir.

167
Can Akkiriş

ATÖLYE/KURGU__________________________
Hikaye akışı içinde yer alacak olaylar ile ilgili şu ana kadar
çeşitli fikirler ürettiniz. Bu fikirler henüz kesinlik kazanmadı
ve yazma aşamasına geçeceğiniz ana kadar yeni olaylar ek­
leme ve değiştirme olanağınız var ancak şimdiye kadar birik­
tirdiğiniz olaylar üzerinde çalışacağız.
Tüm olayları, büyük-küçük ayırmadan tarih sırasına göre
cümle-cümle yazarak bir liste yapın.
Bu olaylar dizisini "kurgu" açısından düşünüp değerlendire­
rek, hikaye anlatımına hangi olaydan başlamanın daha doğ­
ru ve daha etkili olabileceğini bulmaya çalışın.
Başlangıç olarak kullanacağınız olayın başına "1" yazarak,
ondan sonra hangi olaya geçmenin daha güzel olacağım bu­
lun. Seçip ikinci sıraya alacağınız olay birinciden hemen son­
ra olmuş olabileceği gibi, daha önce ya da daha sonra da
meydana gelebilir. Seçtiğiniz akışa göre olayları seçip sırasıy­
la "2", "3" şeklinde işaretlemeye devam edin.

Birinci Aşama
Tabi ki kurgu listesi de yazma aşamasına gelinceye kadar di­
lediğiniz gibi değiştirilebilir, yenilikler eklenebilir. Tek de­
ğişmeyecek şey, olayların birbirine geçişinde mutlaka man­
tıksal bir bağ olmalı ve geçişler buna uygun sağlanmalıdır.
Olayları kurguladığınız sıraya yerleştirmek ön hazırlıkların
en önemli bölümlerinden birini oluşturuyor. Hikaye akışının
gerektiği kadar heyecanlı hızlı olabilmesi kurgunuzun kali­
tesine bağlıdır.

İkinci Aşama
Yeni kurgu dizisini oluşturduktan sonra hikayenize yeni bir
açıdan bakacağız. Son bölümde "kurgu" konusu içinde öğ­
rendiğimiz bir başka şey de standart hale gelmiş "kurgu ka-
168
Adını Adını Yaratıcı Yazarlık

lıpları"ydı. Şimdi orada gördüğünüz 11 kurgu kalıbını tekrar


gözden geçirerek sizin hikayenizin anlatımı için hangisinin
daha uygun olduğunu belirleyin. Bundan sonra kurgunuzu
belirlediğiniz kalıp üzerinden yürüteceğiniz için bu seçimi­
niz çok önemli.
Biraz önce yaptığınız kurgu listesinde, seçmiş olduğunuz ka­
lıba uygun olması gereken değişiklikler var mı? bir kez daha
gözden geçirin. Eğer değişiklik gerekiyorsa, yeni bir liste ya­
parak hikaye kurgunuzu bu kalıba uygun bir şekilde yeni­
den yazın.

Üçüncü Aşama

Kurgu kalıplarından birini seçip listeyi yeniledikten sonra


şimdi kurgu ile ilgili yeni bir çalışma yapacağız.
Yine "kurgu" bölümü içinde öğrendiğiniz bir başka konu da
"kurgu tekniklerf'ydi. Şimdi hikayenizi, bu kez de bu açıdan
ele aim. Orada gördüğünüz tekniklerden hangisi ile hikaye­
nizi daha anlatabilirsiniz, ona karar verin.
Bu teknikleri ilgili bölüme dönerek tekrar inceleyin ve hika­
yenizin kurgu akışını seçtiğiniz tekniğe göre yeniden belirle­
yin ve tümünü baştan yazın. (Her şeyi defalarca yazmaktan
bıktım, diye düşünüyorsanız hemen burada ne yapmayı öğ­
rendiğinizi anımsayın. Yazar olmaya kararlı hiç kimsenin
yazı yazmaya üşenmesi kabul edilemez.)
Atölyenin kurgu bölümü çok önemlidir ve bu bölümde yete­
rince hazırlık yapmak hikayenizi yazmaya başladığınızda
büyük yarar sağlayacak.

169
Adını Adım Yaratıcı Yazarlık

16. BÖLÜM
ANLATICI^
171
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 16.BÖLÛM_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _
ANLATICI
BAKIŞ AÇISI
Hikayenizin temasını, konusunu buldunuz, karakterleri ya­
rattınız, mekanı oluşturdunuz, zamanı planladınız ve artık
hikayeniz neredeyse yazmaya başlamak üzere hazır. Ancak
ortada bir eksik var; bu hikayeyi kim anlatacak? Bu konu şu
ana kadar eminim pek çoğunuzun akima gelmemiştir.
Hikaye nasıl anlatılacak? Birinci tekil şahıs ağzından mı,
üçüncü tekil şahıstan mı?
Kuşkusuz, roman yazarken bu konuda daha fazla seçenek
var, ancak hikaye yazarının tercih etmesi gereken en kulla­
nışlı anlatım, üçüncü tekil şahıs tarafından yapılandır. Özel­
likle yeni yazarlar için bu seçim kaçınılmazdır.
Tüm hikaye seçilen anlatıcının gözüyle ilerleyeceğinden an­
latıcının seçimi çok önemlidir.
Hikayede anlatıcı seçimi konusunda fazla seçenek olmadı­
ğından işin asıl zor yönü, anlatıcı sesinin başarı ile yansıtıl­
masına kalmaktadır. Anlatıcının ağzından çıkacak yanlış bir
cümle, hatta kullanmaması gereken bir sözcük okurun gü­
venini sarsacak ve hikayeden koparacaktır.
Hikayede seçeceğiniz anlatıcı, hikaye içinde yer alan karak­
terlerden birisi de olabilir, dışarıdan herhangi bir üçüncü te­
kil şahıs da. Buna hikayenizi okura en iyi geçirebilecek şekil­
de siz karar vereceksiniz.
173
Can Akkiriş

Bakış açısı, hikayenin hareketinin gelişmesini sağlayan, duy­


gusal odak noktasıdır. Dört kişi arasında geçen bir hikaye
yazacak olsanız, bu dört kişiden her biri olayları, mekanı,
hatta zamanı kendi bakış açılarına göre algılayacaklardır. Siz
bu dört kişiden hangisinin gözünden anlatmak istersiniz hi­
kayenizi? Hikayenizin kurgusu, karakterleri, olaylar hangi­
sinin bakış açısından anlatmaya daha uygun? Hatta hangisi­
nin bakış açısı okur için daha kabul edilebilir? Bu seçimi ya­
parken okurun o bakış açısını benimseyip o karakteri tutma­
ya başlayabileceğini de hesaba katmalısınız; o bakış açısın­
dan ve o karakterden hoşlanmayıp hikayeyi okumaktan
vazgeçebileceğini de.
Hikayedeki dört karakter yerine olayları dışarıdan izleyen
bir başka kişinin gözünden de anlatabilirsiniz hikayeyi. Ya­
zar olarak bizzat kendiniz anlatabilirsiniz. Ya da hikaye için­
de yer karakterlerden birkaç tanesini konunun gelişimine
göre zaman zaman, konuşturur, hikayeyi anlattırırsınız. Bun­
ların hepsini yapmak mümkün.

TEKLİ KARAKTER
Eğer esas karakteri bakış açısı olarak seçerseniz, hikaye onun
gözünden bakarak ilerler ve onun düşüncelerini yansıtırsı­
nız. Bu arada diğer karakterlerin düşüncelerine girmezsiniz,
o tek başına duygusal renklendirmeyi sağlar. Okuyucunun
hikaye içine girebilmesi için bakış açışım hemen, en başta
vermek gereklidir.
Bakış açısı karakterini okur henüz tam tanımadığı, ismini
dahi bilmediği başlangıç bölümlerinde bile onun düşüncele­
rini alır, sıkıntılarını hisseder ve sorunlardan bir an önce
çıkması için onun yanında yer almaya başlar.
Bakış açısını bir kez kurduktan sonra okur onunla iletişime
geçmeye başlayacağından, ilerleyen bölümlerde tekrar bakış
açısı kuran cümleler yazmamak gerekir.
174
|$Wİ0UL TİCARET ÜNİVERSİTESİ
■''< KÜTÜPHANESİ
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Örnek:
Çok yorgun bir günün ardından tam başım yastığa koyup
gözlerini kapadığında bangır bangır çalmaya başlayan tele­
fon o kadar sinir bozucuydu ki arayan kim olursa olsun
azarlamayı düşündü. Gün boyu ters giden işleri aklına geldi
sonra. Belki de bitmeyen işlerden biri için arıyorlardı.
Burada verilen örnek "Üçüncü Tekli Karakter" bakış açısını
veriyor. Bu kişiyi seçerseniz onun düşüncelerini anlatırken
"o" zamirini kullanmalısınız.
Tekli Karakter uygulaması üçüncü tekil şahıs ile yapılabildi­
ği gibi, yazarm olayı doğrudan doğruya kendi ağzından an­
latmayı tercih ettiği durumlarda "Birinci Tekil Şahıs" ile de
yapılabilir. Birinci kişiyi seçecek olursanız aynı örnek şu şekli
alır;
Çok yorgun bir günün ardından tam başımı yastığa koyup
gözlerimi kapadığımda bangır bangır çalmaya başlayan te­
lefon o kadar sinir bozucuydu ki arayan kim olursa olsun
azarlamayı düşündüm. Gün boyu ters giden işlerim aklıma
geldi sonra. Belki de bitmeyen işlerden biri için arıyorlardı.
Hikayenizde birinci tekil şahıs mı, üçüncü tekil şahıs mı kul­
lanacağınız hikayenize, olay akış biçimine, karakterinize ve
tercihinize bağlıdır. Birinci tekil şahıs, diğerine göre daha
samimidir. Hikayeniz buna uygunsa birinci tekil şahıs kulla­
nabilirsiniz. Ancak pek çok hikayede gerek konu, gerekse
hikayedeki karakter nedeniyle yazar kendini o karakter yeri­
ne koymak istemez ve bu nedenle hikayeyi kendi bakış açı­
sıyla ve kendi ağzından anlatmayı tercih etmez. Bu özellikle
kötü karakterlerin hikayeleri için uzak durulan bir seçimdir.
Buna karşılık, üçüncü tekil şahıs kullanımı daha yaygın, da­
ha alışılmıştır.
Yeni başlayan yazarların büyük kolaylıkları olduğundan
Tekli Karakter bakış açısını seçip kullanmaları en uygunu­
dur.

175
Can Akkiriş

ÇOKLU KARAKTER
Hikaye anlatıcısı, aslında karakterin zihnine giren, onun
gördüğünü görüp onun hissettiğini hisseden ve bütün bun-
lan harmanlayıp yine onun gözünden anlatan kişidir. Kimi
zaman hikayede olaylar bir tek karakterin gözünden veril­
mek yerine birden çok karakterin bakış açısı ile anlatılması
tercih edilebilir. Bu durumda yazar, birden çok karakterin
zihnine girer ve onların bakış açılarıyla anlatımlarını sağlar.
Hikayenin bir yerinde bir karakter, başka bir yerinde ise bir
başka karakter anlatıcı olur. Hikaye boyunca bakış açısı za­
man zaman değişir.
İşin aslına bakacak olursanız, bu teknik daha çok roman ya­
zınımda kullanılır. Roman ve kısa hikayede aynı bakış açısı
teknikleri uygulanmaktadır ancak özellikler modern roman
türünün benimsendiği dönemde, çoğulcu zihniyet ve sosyal
hakların da yaygınlaşmasına paralel olarak yazarlar roman­
larında bir terk karakterin gözünden olayları anlatmak yeri­
ne farklı karakterlerin bakış açılarına da yer vererek roman­
larını zenginleştirmeyi uygun görmüşlerdir.
Çoklu karakter bakış açısı, zaten çok kısa ve karakterden
zaman dilimine kadar her şeyin sınırlı olduğu hikayelerde
tercih edilmemektedir. Kısacık bir hikayede bu teknik olayla­
rın algılanışını zorlaştırmakta, gereksiz uzatmaktadır.

BAKIŞ AÇISI HİKAYEYİ ANLATAN KİŞİYE AİTTİR


Bir mekanın betimlemesinde, bir karakterin tanıtımında ki­
min gözüyle bakılarak bu anlatımın yapılacağını ve bakış
açılarının kişiden kişiye değişeceğini söylemiştim. Bir karak­
teri, birisi hırçın ve kavgacı bulabilir ama bir diğeri kararlı ve
hakkını arayan şeklinde yorumlayabilir. Duygusal yakınlık
duyduğu kişiyi sevecen bir şekilde anlatır. Bir başkası onu
sevmez, hatta nefret eder ve bu duyguları betimlemesini ona
göre şekillendirir.
176
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Tüm bunları konuştuktan sonra bakış açısı nedir, onun üze­


rinde durmak gerekiyor.
Önce gerçek hayattaki günlük konuşmalarımıza bir bakalım.
Şöyle bir düşünün, tüm yaşamımız birilerine hikayeler an­
latmakla ya da dinlemekle geçer. Yaşanan günlük olayları
insanlar birbirlerine anlatır. Bu anlatımlar sırasında genellik­
le "birinci tekil şahıs" ya da "üçüncü tekil şahıs" kullanılır,
ancak bu anlatımlardaki "bakış açısı" her zaman "anlatan" ki­
şiye aittir. Kim başından geçen bir olayı anlatsa, yaşadıkları­
nı kendi gözüyle yorumlar, kendi duygu ve düşünceleriyle
birleştirir ve bu sentez ile birlikte, kendi bakış açısıyla akta-
nr. Buradan çıkaracağımız sonuç bakış açısının ne olduğunu
tanımlamaya yeterlidir; "Bakış açısı hikayeyi kimin anlattığı­
nı tanımlar."
Hikayeyi oluşturan tüm unsurları hikayeyi yazmaya başla­
madan önce belirmemiz gerekmektedir. Bakış açısı da önce­
den çalışılıp karar verilmesi zorunlu olan unsurlardan biri­
dir.
Kurmaca eserlerde çeşitli bakış açısı seçenekleri bulunmakla
birlikte, bu atölyede en çok kullanılan ve hikaye anlatımına
en uygun bulduğum dört tanesini tanıyacağız.

HİKAYEYİ KİM ANLATIYOR


Ben (l.Tekil Şahıs)
Anlatıcının genellikle 2. tekil şahıs olduğu hikayelerde, kahraman
başından geçen olayı kendi ağzından anlatır, "ben geldim, gittim",
şeklinde hikaye sürer gider.
Hikaye "ben" olarak, yani 1. tekil şahıs kullanılarak anlatıldı­
ğında anlatıcı genellikle kurmacanın baş karakteridir. Çok az
rastlanmakla birlikte bazı durumlarda "ben" olarak anlatan
yardımcı karakterlerden birisi de olabilir. Bu konuya biraz
ilerde değineceğim.
Hikaye 1. tekil şahıs ile anlatıldığında okuyucuya gerçeklik
177
Can Akkiriş

duygusu çok daha kolay ve güçlü bir şekilde verilir. Gerçek


yaşamımızda da öyledir, insanlar kendi yaşadıklarım anlat­
tıklarında daha kolay inanırız. Hatta kendi hikayesini anla­
tan kişinin anlatımında bir takım itiraflar, sırlar olması da
söz konusudur. Hikayeyi anlatan karakter ve okuyucu karşı
karşıya, yüz yüze gibidir. Aralarında sanal bir birliktelik ve
iletişim oluşur.
1.tekil şahıs anlatıcı genellikle hikayenin baş karakteri ol­
makla birlikte, bu zorunlu değildir. Kimi hikayelerde de ya­
zar 1. tekil şahıs ile anlatım görevini yan karakterlerden biri­
ne verir. Bu durumda o yan karakter hikayeyi kendi gözüyle
ve bakış açısıyla anlatır. Aslmda anlattığı başkasının hikaye­
sidir; ana karakterin hikayesidir. Burada anlatımı yapan yan
karakter kendini ikinci planda tutar. Birinci planda hep ana
karakter vardır.
Hikayeyi birinci tekil şahıs olarak anlatan yan karakter kimi
zaman bir gazeteci, kimi zaman bir dedektif yardımcısıdır.
Bazen ünlü birinin asistanı, bir işadamının sekreteri, bir ba­
banın oğlu bu tarz anlatıcılığı gerçekleştirebilir.
Hikayeyi anlatan yan karakter, ana karakteri okuyucu gibi
izler. Onun yaptıklarım dışarıdan bakan biri olarak anlatır.
Hikayenin sonuç bölümü okuyucu için olduğu gibi anlatıcı
için de heyecanlıdır. Anlatıcı da sonuçları okuyucu ile birlik­
te görür, öğrenir.
1. tekil şahıs anlatımı ana karakter yerine yan karakterlerden
birine vermenin en belli başlı amaçlarından birisi, ana karak­
teri güçlendirmektir. Bu nedenle anlatım için daha sönük bir
yan karakter seçilip hikaye onun bakışı ile anlatılır. Anlatıcı
hikayeyi anlatırken ana karakteri övücü, yüceltici, yükseltici
bir tavır kullanır. Böylece okuyucunun gözünde ana karakter
daha da güçlenir.
Hikayeyi 1. tekil şahısla anlatmanın gerçeklik ve inandırıcılı­
ğı güçlendireceğini söylemiştim. Bu olumlu özelliğin yanı sı-
178
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

ra 1. tekil şahıs anlatımının doğal olarak olumsuz tarafları da


var.
1. tekil şahıs anlatımını seçtiğinizde tüm hikaye boyunca
yalnızca bir tek kişinin bilgi derinliğinde kalacağını göz ardı
etmemek gerekiyor. Hele de bu sönük ve önemsiz bir yan
karakter ise onun gözüyle görüp, onun deneyim ve bilgile­
riyle değerlendireceği ve anlatacağı şeyler de sınırlı olacaktır.
Hikayeyi anlatırken betimleme yerine daha çok gösterme
yönteminin kullanılmasını önermiştim. Bu önemli yöntemin
1. tekil şahıs anlatımda kullanılabilmesinde bazı sıkıntılar
vardır. 1. tekil şahıs kullandığınızda yalnızca onun olduğu
sahneleri gösterme yoluyla anlatabilirsiniz. Onun olmadığı
sahneler özetlenerek geçilmek zorunda kalınır. Ancak 1. tekil
şahıs anlatımında bu özetlemeleri yapmak da tehlikelidir.
Anlatıcı gördüklerini ve kendi düşüncelerini anlatırken sırf
bu özetlemeleri gerçekleştirebilmek amacıyla betimlemeler
ve anlatımlara girmek, doğallığı bozma riskini taşıyabilir.
Okur hikayeyi kendi doğal akışı içinde izlerken karşısına
birdenbire ve doğal olmayan bilgilendirmeler çıkabilir. Bu da
akışkanlığı, estetiği ve bütünlüğü bozar.
1. tekil şahıs anlatmamın olumsuz yanlarından birisiyle de
zaman kullanımında karşılaşırız. Anlatıcının hikayeyi ne
zaman anlattığına karar vermemiz gerekmektedir. Bunun
için iki seçeneğimiz bulunmaktadır;
ilk seçenek, olaylar olup bittikten sonra yapılan anlatımdır.
Anlatıcı için böyle bir zaman seçildiğinde, anlatıcı olayları
başından sonuna kadar yaşayıp gördüğü için hikayenin ta­
mamına hakimdir. Neden-sonuç ilişkilerini de daha iyi kul­
lanarak hikayeyi anlatabilir.
1. tekil şahıs anlatmamda zaman konusunda kullanabilece­
ğimiz ikinci seçenek ise anlatımı olayları yaşıyorken yap­
maktır. Bu durumda anlatıcı bilgileri sahne-sahne verir, an­
cak gelecekte olacaklarla ilgili hiç bir şey bilmediği için anla­
tamaz, hikayenin sonunu bilemez.
179
Can Akkiriş

Hikaye anlatımını çok zenginleştiren uygulamalardan biri de


karakterlerinin zihinlerine girmek ve onların düşüncelerini
de anlatmaktır. 3. tekil şahıs anlatımda kullanılan bu yöntem
1. tekil şahıs anlatımda kullanılmamaktadır. Dolayısıyla 1.
tekil şahıs anlatım böyle bir zenginleştirme yönteminden
uzaktır.
Hikayelerde 1. tekil şahıs anlatıcı kullanmakta kararlı olan
yazarlar, tek kişinin sınırlı bilgi ve görüş zorluklarım biraz
da olsa aşabilmek için anlatıcıyı kendilerine daha yakın bir
karakter olarak oluştururlar. Ancak bu durumda da kimi
okurlar, yazar ile karakteri birleştirir, aynı kişi zanneder ve
anlatılan hikayenin yazarın başından geçmiş bir hikaye ol­
duğuna inanır.
Okuyucuda oluşan bu yanlış algılama yazarlarda farklı tep­
kilere yol açar. Kimi yazar böylelikle eserindeki inandırıcılı­
ğın bu denli yüksek olmasını dikkate alır ve bundan mem­
nun olur. Kimi yazarlar da eserlerindeki bir kahramanın
kendileri sanılmasından rahatsızlık duyar. Özellikle anlatıcı
kötü ve zalim bir karakter ise ya da anlatıcının başma utanı­
lacak bir şeyler gelmişse, yazar o karakter ile özdeşleşmek is­
temez.
Her karakter için bilgi, görgü, deneyim durumları gözden
geçirilmeli ve hikaye oluşturulurken buna dikkat edilmeli­
dir. Anlatıcı bir çocuk ise yalnızca bir çocuğun görüp anla­
yabileceği ve düşünebileceği şekilde küçük ve sınırlı bir
dünya içinde anlatım gerçekleştirilmelidir. Anlatan karakte­
rin durumuna uygun olmayan anlatımlar asla yapılmamalı­
dır.
1. tekil şahıs anlatıcı hikayenin içindeki karakterlerden birisi
olduğu için konumu önemlidir. Yukarıda, anlatıcının bir ço­
cuk karakter olduğunda dikkat etmemiz gereken sınırlamaya
dikkat çektim. Anlatıcı karakter bir hırsız, bir katil, bir zalim,
akıl hastası, bir sarhoş, bir dolandırıcı, bir yalancı da ola-
180
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

bilir. Dahası, anlatıcı çok masum bir genç kız, çok iyi bir işa­
damı olarak da oluşturulabilir. Dikkat etmemiz gereken şey,
anlatıcı karakterin gözüyle bakıp, anlatımının tam da onun
bakış açısıyla yapılması gerektiğidir. Bir zalim karakterin
yapacağı 1. tekil şahıs anlatım, masum bir genç kız bakış açı­
sıyla verilecek olursa ortaya çıkacak çelişkiyi siz düşünün.
Kaldı ki aynı cümleyi bile bir karakter söylediğinde başka,
diğer karakter söylediğinde daha başka algılarız. Karakter ile
anlatımın uyumu çok önemli konulardan biridir. Okuyucu
hikayeyi dinlediği kişinin kim olduğuna bakarak söyledikle­
rine inanır ya da inanmaz. Anlatıcıya göre olaylara kızar ya
da sevinir.

O (3.Tekil Şahıs - Yalnızca Gören, Dışarıdan İzleyen, Fo­


toğraf Makinesi Yalınlığında)
Bir önceki anlatım şeklindeki gibi duygu ve hisleri alıp vermeyen,
yalnızca olayları, mekanı, karakterleri bir fotoğraf makinesi kadar
görüp okuyucuya aktaran anlatım şeklidir. Ne oluyorsa onu anla­
tır, yorum yapmaz, kendiliğinden bir şey katmaz.
Anlatıcı, karakterlerden birinin, genellikle de baş karakterin
omuzuna oturup olup biteni oradan anlatır. Olayları onun
gözüyle algılar, okuyucuya onun bakış açısıyla anlatır. 3. te­
kil şahıs anlatım kurmaca eserlerde en çok kullanılan bakış
açısıdır.
Bu anlatım biçiminde anlatıcı fotoğraf makinesi gibidir ve
yalnızca gördüklerini anlatır. Zaman zaman omuzunda ol­
duğu diğer karakterlerin zihnine girerek onun duygularını,
düşüncelerini ve yorumlarını da ahr ve aktarır. Fakat asla
diğer karakterlerin zihnine girerek onların duygu, düşünce
ve niyetlerini anlama ve bunları okuyucuya aktarma duru­
mu yoktur. Onlarla ilgili anlattıkları gördükleriyle sınırlıdır.
181
Can Akkiriş

Onların duygu ve düşünceleri ile en fazla çıkarımda buluna­


bilir.
Bu anlatımda okur, kahramanın bildikleri ve düşündükleri
kadarını bilir, çünkü anlatıcı yalnızca omuzunda olduğu ka­
rakterin görüp, bilip, düşündüklerini anlatmaktadır.

O (3. Tekil Şahıs - Her Şeyi Bilen, Karakterlerin Zihnine


Giren)
Çok kullanılan bir başka anlatım da 3. tekil şahıstır. Karakterin ha­
reketlerini "geldi, gitti, yaktı, yıktı", şeklinde olayları aktarırken
aynı zamanda duygu ve düşüncelerini de aktarır. "Genç kızın ağ­
ladığını görünce yaptığının yanlış olduğunu düşündü, içini büyük
bir pişmanlık ve üzüntü kapladı."
Bu anlatımda anlatıcı karakterin zihnine girmiş ve neler his­
settiğini biliyordur. Yalnız olayları ve mekanı değil, duygu
ve düşünceleri de aktarmaktadır. Bu tür anlatıcı "her şeyi bi­
len, gören, hisseden 3. tekil anlatıcı", konumundadır.
Bakış açıları içinde en çok kullanılanlar arasında bir 3. tekil
şahıs anlatımı daha vardır, ancak bu, diğerinden farklı olarak
olağanüstü bir 3. tekil şahıstır.
Normalde 3. tekil şahıs anlatıcı hikayedeki hangi karakter
olarak konumlandırılmışsa olayları onun gözüyle görür,
onun mantığıyla düşünüp karar verir. Bütün bunlar anlatı­
lırken diğer karakterlerin zihinlerine girilemez, duygu ve
düşünceleri algılanamaz, anlatılamaz. Anlatılabilen yalnızca
seçilen karakterin gözüyle olup bitenlerdir.
Ancak burada anlattığım bu 3. tekil şahıs çeşidinin olağanüs­
tü bir özelliği bulunur. Bu; her şeyi bilen, gören, her şeyden
haberi olan, herkesin zihnine girip duygu ve düşüncelerim
okuyabilen bir özelliktir. Bu tür anlatıcı dünyayı, evreni, her
şeyi bilir. Karakterlerin gelmişleri, geçmişleri hatta gelecekle­
rinden haberdardır. Bu yüzden bu tür anlatıcıya, her şeyi
bilme özelliğinden dolayı "tanrısal anlatıcı" da denir.
182
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Bu anlatıcı, herkesin düşüncesini bildiği ve herkesin bakış


açısıyla bakabildiği için zaman zaman farklı karakterlerin
gözünden de anlatım yapabilir.
Bu olağanüstü yeteneklere sahip 3. tekil şahıs anlatıcı, kur­
maca yazarlarının pek çok işini kolaylaştırır. Anlatımda ba­
kış açışım bir karakterden diğerine kaydırarak farklı tarzlar
yakalanması sağlanabilir. Ancak burada özellikle yeni yazar­
lar için en büyük risk, bakış açışım bir karakterden diğerine
aktarırken hikaye bütünlüğü ve anlatım akışının bozulabil-
mesi, okuyucunun izlemekte zorlanması ve hikayeden kop-
masıdır. Belirli bir süre deneyim elde etmeden bu bakış açı­
sını kullanmaya başlamamak daha doğru olur.
Sen (2. Tekil Şahıs - Okuyucuyu Hikayeye Katan Anlahm)
Az sayıda yazar tarafından kullanılan, hikayenin sürükleyiciliği
konusunda çok büyük ustalık gerektiren bir anlatım şeklidir. Oku­
yucuyu doğrudan hikayenin içine koyarak onun başından geçen
olaylarmış gibi anlatır. "Kapıyı açıyorsun, karşında hiç tanımadı­
ğın bir adam. İrkiliyorsun önce. Söyleyecek birkaç söz düşünüyor­
sun telaşla, bulamıyorsun."
Bu anlatım tarzı çok az kullanıldığı ve bir takım teknik zor­
luklar içerdiği için atölyemizin bu bölümünde yer vermeye­
ceğiz. Daha çok deneyim kazandıkça bu anlatıcıyı da değer-
lendinnek daha kolay ve risksiz olacak.

ANLATIMDA ZAMAN / ANLATICI İLİŞKİSİ


Hikaye anlatımında "anlatıcı" ve "zaman kipi" arasında be­
lirli seçenekler bulunmaktadır. Hikayeyi anlatabilmemiz için
bunlardan birini seçmemiz gerekiyor.

Geçmiş Zamanda Konuşan Birinci Kişi


Günlük yaşamımızda başımızdan geçen olayları çevremiz-
dekilere anlattığımız doğal anlatım biçimidir. Bu nedenle,
hikaye yazarları tarafından benimsenmektedir. Bu anlatım
183
Can Akkiriş

biçimiyle günlük terminoloji, hatta argo da konuşma içinde


yine doğal bir şekilde kullanılabilmektedir.
Hikayedeki karakter, bu anlatım biçimiyle daha gerçek bir
şekilde ortaya çıkarılmaktadır.
Anlatıcı karakterin başının dertte olduğu durumlarda bu an­
latan biçimi inandırıcılık ve sürükleyiciliğini yitirmektedir.
Bir karakterin tehlikede olduğu anları genellikle fark eden,
gören ve anlatan başkasıdır. Bu nedenle nasıl bir tehlikenin
içinde olduğunun farkında olmadığı halde bunu okuyucuya
anlatabilmesi de mümkün değildir, böyle olayların olduğu
bir hikayede birinci kişi anlatımı kullanılmamalıdu-.
Tam kitabı açıp okumaya yeltendiğimde yakandan
pek ne olduğunu anlayamadığım tıkırtılar gelmeye
başlıyordu. Yukarısı uzun yıllardır kullanılmayan,
eski eşyaların depolandığı bir çatı arasıydı. "Rüz­
gardandır," diye düşündüm önce ama sanki elimdeki
kitaba bağlıymış gibi önce susuyor, sonra kitabı aç­
tığımda tekrar başlıyordu.
Yukarı çıkıp bakmaktan başka çare yoktu, ancak yu­
karısı karanlık ve toz, pislik içindeydi. Sakin bir şe­
kilde kitap okuyup dinlenmekten başka bir şey iste­
miyordum aslında.

Geçmiş Zamanda Konuşan Üçüncü Kişi


Bu yöntem hikaye yazmanm en kolay ve risksiz yoludur. Bu
yöntemle hata yapma olasılığı diğerlerine göre çok daha dü­
şüktür. Yazar bu yöntemle, anımsadığı geçmişte olmuş şey­
leri yansıtabilir. Bu yöntemin en uygun olduğu durumlardan
biri de fiziksel eylemlerden kaynaklanan belirsizliklerin güç­
lü vurgulanabilmesidir.
Duyduğu sesleri umursamamaya karar verdi. Uzunca
bir süre yukarıdan gelen tıkırtılara aldırmadan kita-
bini okumaya devam etti.
184
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Dışarıda yağmur başlamış, hava epeyce serinlemişti.


Üzerine bir hırka almak için kalktı, gelirken mutfağa
girdi. Çay demlemeye üşendiğinden su kaynatıp po­
şet çay içmeye de razı oldu. Sıcak bir çay içini ısıta-
caktı.
Suyun kaynamasını beklerken çatı arasından gelen
sesler de değişmişti.
Tak... Tak...
O ana kadar tıkırtı olarak duyduğu ve önemsememe-
ye çalıştığı sesler artık daha sert ve yüksek sesle
gelmeye başlamıştı. Elinde sıcak su dolu fincan, mut­
fağın kapısından çıkıyordu ki,
Gümbüürrrrr...
Beklemediği bu gürültüden ürktü, elindeki fincanı ye­
re düşürdü. Ne vardı böyle çatı arasında?
Şimdiki Zamanda Üçüncü Kişi
Geçmiş zamanda üçüncü kişi anlatımını anımsarsak, burada
da anlatım hemen hemen aynı. Yalnızca geçmişte değil, şim­
di olan bir olay anlatılıyor bu yöntemle. Düşünürseniz biraz
da canlı yaym spikerlerinin maç anlatımı gibi.
Bu yöntemin en önemli etkisi okuyucuya "şimdi" hissini
vermesidir. Okuyucu olayları o an olup bitiyormuş sıcaklı­
ğıyla okuyabilir bu anlatımda. Hikaye içeriğine bağlı merak­
landırma duygusu bu yöntemle daha yüksek dozdan aktarı­
labilir okuyucuya.
Şimdiki zamanda üçüncü kişi anlatımının en tehlikeli tarafı,
dikkatli kullanılmadığında okuyucu üzerinde sıkıcı etki ya­
ratabilmesidir.
"Kim var orada?" diye bağırır adam şaşkınlığı üs­
tünden atar atmaz. Şaşkınlığı geçmiştir ama korkusu
giderek artmaktadır. "Kim var orada?"
Yavaş adımlarla çatı arasına çıkan merdivenin başı­
na kadar gider.
185
Can Akkiriş

ANLATIM/SES
Anlatım ve bakış açısını verirken dikkat edilmesi gereken
şeyleri tek tek sıralamıştım. Anlatımı yapan kişi, mutlaka o
karakterin gerçekte kullandığı üslubu kullanarak, onun bilgi
zenginliği dışına çıkmamalı demiştim. Şimdi buna bir de ses
eklemek istiyorum. Bir romanda nasıl ses olur diye düşüne­
bilirsiniz, haklısınız.
Anlatıcı karaktere göre erkek ya da kadın olabilir. Pek çok
konuda anlatım özellikleri değişik olabileceği gibi, anlatıcı­
nın kadın ya da erkek oluşuna göre de anlatım farklılaşır.
Karşısındakiyle konuşurken, birisini ya da bir şeyi tanımlar­
ken erkeklerin de kadınların da baktıkları, gördükleri, dikkat
ettikleri ve dile getirdikleri şeyler farklıdır. Bu nedenle anla­
tıcının kullandığı ifadelerle "eril ses" ya da "dişil ses" seçi­
mini yapmış olmalıdır.
Sesin doğru kullanımı gerçeğe uygunluk açısından çok
önemlidir. Buna dikkat etmeyen erkek yazarlar bir kadın ka­
rakterin anlattığı hikayeyi erkek ağzından yazma hatasına
düşerler. Romantik bir aşk hikayesi yazan erkek yazarın, ka­
dın karakter için yazdığı anlatımı düşünebilir misiniz?

ÖZNEL/NESNEL BAKIŞ AÇISI


Hikaye anlatımında bakış açışım bir de nesnel ve öznel ola­
rak nitelendirmek olasıdır. Nesnel bakış açısı karakterlerin
gerçeklerini duygusal olmayan bir şekilde aktarır. Fiziğini,
boyunu, kilosunu, rengini, boyasını, malzemesini nesnel ba­
kış açısıyla rahat rahat anlatabilirsiniz.
Ancak eğer hikayeniz yoğun bir duygusallık gerektiriyorsa
bu kez öznel bakış açısıyla yazmanız gerekir. Öznel bakış
açısıyla bir ya da birkaç karakterin düşüncelerini paylaşırsı­
nız. Okuyucu o karakterlerin ne düşündüğünü ve ne hisset-
fiğini bilir ve onlarla özdeşleşir, hikaye akışma katılır. Hika-
186
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

yenin duygusallık yoğunluğunu seçmiş olduğunuz öznel


bakış açısı belirler.

BAKIŞ AÇISININ İŞLEVLERİ


Hikayenize en uygun, olay anlatımını ve karakterlerin duy­
gu, düşünce ve kararlarını en iyi şekilde verebilen, doğru
bakış açısını seçmekle okuyucuya pek çok duyguyu bakış
açısı aracılığıyla aktarabilirsiniz.

Duygu
Bakış açısı verilen karakter aşk, sevgi, popülerlik için duyu­
lan özlemi karşılar. Karakterin bu özlemini gidermeye çalış­
ması gizemli, romantik ya da mizahi duyguların oluşumunu
sağlar. Hikayeyi hafif mizahi bir duyguyla verir ve bunu
okuyucuya yansıtabilme amacıyla seçebilirsiniz.

Çahşma
Bakış açısı hikayenin çatışmasını oluşturur. Çahşma, bakış
açısı karakterinin özelliklerinden, sorun çözme çabalarından,
yan karakterlerden ve hikayenin geçtiği ortamdan gelir. Öne
çıkan soruna, içsel çatışmaya ya da dışsal mücadeleye sahip
olan karakteri seçebilirsiniz.

Gerilim
Bakış açısı karakteri hemen tüm sahnelerde yer alır ve sorun­
ları çözme çabası, telaşı içinde gerilimi arttırır. Çözüm ama­
cıyla verdiği her karar yeni sorunlar üretir. Aslında durum
hakkındaki bilgisi diğerlerine göre çok azdır. Okur bu karak­
ter için sorunu çözüp çözemeyeceğini değil, doğru çözüme
nasıl ulaşılabileceğini düşünmelidir.

187
Can Akkiriş

Okuyucu Özdeşleşmesi
Bakış açısı okura en hızlı bir şekilde özdeşleşme sağlamalı­
dır. Bu şekilde hikayenin içine giren okur akışı saptayabile­
cektir.

Yazarın Mesajı
Bakış açısı karakteri, hikaye boyunca yazarın mesajını geliş­
tirmeli ve okuyucuya iletmelidir. Bu karakter hikaye sonun­
da ya çok kazanan ya da çok kaybeden olacak ve hikayenin
başından sonuna kadar büyük bir değişim gösterecektir.

Yetenek
Bakış açısı karakterinin sorun çözme yeteneği vardır. Once
hangi sorunla ilgileneceğini ve ne yapabileceğini bilir.
Eylem
Bakış açısı karakteri eylemde olduğunda kişiliğini daha açık
ortaya koyar. Baskı altında olduğunda bu daha da gelişir.

Diyalog
Bakış açısı karakteri diyalog ile okuyucu gözünde canlı hale
gelir.

Düşünceler
Bakış açısı karakteri düşüncelerini okura sır verir gibi verme­
lidir. Okuyucu karakterin düşüncelerini öğrendikçe onunla
yakınlık kurar.

Diğerlerinin Tepkileri
Bakış açısı karakteri kendi başına bir yıldızdır. Bunu diğer
karakterlerin konuşmaları ve davranışları ile gösterebilirsi­
niz.
188
Adım Adını Yaratıcı Yazarlık

ATÖLYE/ANLATICI
Birinci Aşama
Bu noktaya kadar hikayenizle ilgili bir takım hazırlıklar yap­
tınız, hemen hemen her şeyin hazır olduğunu düşünüyorsu­
nuz ve son bölümde öğrendiğiniz gibi sıra bu hikayeyi kimin
anlatacağına ya da bir başka deyimle, hikayenin kimin bakış
açısıyla sunulacağına geldi.
Son konu içinde gördüğünüz gibi hikayeyi anlatma görevi
konusunda elinizde bazı seçenekler var. Sizin bu aşamada,
öncelikle yazarlık deneyiminin başında olduğunuzu dikkate
alarak ve hikaye akışınızın özelliklerine göre anlatıcı konu­
sunda karar vermeniz gerekiyor.
İsterseniz, bu kararı vermeden önce seçenekleri bir kez daha
gözden geçirelim.
- 1. tekil şahıs anlatım şekli. Olayları, "ben" diye başlayarak, "gel­
dim, gittim" gibi anlatabileceğiniz seçenek.
- 2. tekil şahıs anlatım şekli. Olayları okuyucuyu hikayeye katarak,
"sen" diye başlayarak, "geldin, gittin" diye anlatabileceğiniz seçe­
nek.
- 3. tekil şahıs (objektif) anlatım şekli. Olayları, olduğu gibi ve hiç
yorum kahnadan, karakterlerin zihinleri içine girmeden, "o" ile
başlayıp "geldi, gitti" şeklinde anlatabileceğiniz seçenek.
- 3. tekil şahıs (her şeyi gören, bilen) anlatım şekli. Olayları anla­
tırken karakterlerin zihinlerine de girebilen, onların duygu ve dü­
şüncelerini okuyabilen, kendisinin olmadığı yerlerde ve zamanlarda
olup bitenlerden haberdar, yine "o" ile başlayıp hikayeyi anlatan
seçenek.
Burada dört önemli seçeneği ele aldık ancak, yeni bir yazar
olduğunuzu dikkate alarak bu seçenekler içinde hata yapma
riski en az ancak çok kullanışlı bir anlatıcı olarak son seçene­
ği kullanmanızı öneriyorum. Bu anlatıcı ile fazla zorlanma­
dan, hikayenin akıcılığına da katkıda bulunarak, daha çok
şeyi anlatabileceksiniz.
189
Can Akkiriş

Böylelikle bu atölyenin ilk aşamasında hikayeyi kimin anla­


tacağını belirlemiş olduk.

İkinci Aşama
Şimdi sıra anlatım tarzınızın nesnel mi yoksa öznel mi olaca­
ğım netleştirmekte. Genellikle macera, polisiye türü hikaye­
lerde nesnel bakış açısı kullanılır. Duygusal hikayelerde ise
öznel bakış açısı daha uygundur.
Sizin hikayeniz polisiye veya macera türünde olmakla birlik­
te içinde aşk, sevgi, acı gibi duygusallıklar da barındırıyorsa,
fazla kafa karışıklığına hiç gerek yok, siz içinde duygusallık
olan bir hikayede öznel bakış açısından şaşmamalısınız.

190
Adım Adını Yaratıcı Yazarlık

17. BÖLÜM
ANLATIM TEKNİKLERİ
191
Adını Adım Yaratıcı Yazarlık

17. BÖLÜM

ANLAIIM TfKNİKLfRİ
ANLATIMDA ZAMAN KULLANIM TEKNİKLERİ
Olaylar dizisini tarih ve saat sırasına göre aktarmak düz ve
yalın bir hikaye anlatım tarzı sayılsa da daha heyecanlı ve
merak uyandırıcı bir anlatım için kurgudan yararlanılır.
Kurgu yapıluken hikayeyi oluşturan tüm olaylar tarih sıra­
sına göre alt alta listelenir. Daha sonra bu olaylardan hangisi
ile başlanacağı ve oradan hangilerine gidileceği saptanır ve
bu şekilde anlatım sırası belirlenir.
Anlatımda uygulanan bir takım zaman kullanım teknikleri
vardır. Bu teknikler anlatıcıya çeşitli kolaylıklar ve olanaklar
sağlar, okuyucunun hikaye ile ilişkisini geliştirir.

GERİYE DÖNME TEKNİĞİ


Hikaye anlatımı şimdiki zaman, geçmiş zaman ve bazen de
gelecek zaman ile yapılır. Bu zamanlar içinde en çok kullanı­
lan şimdiki zamandır. Ancak hikaye şimdiki zamanda anla­
tırken de o andan gelecek zamana ve geçmiş zamana uzana­
rak o zamana ait olaylar verilir. Bu tür anlatım başanlabildiği
ölçüde hikaye daha da güzelleşir, anlatım yazınsal boyut ka­
zanır. Bazen listenin orta yerindeki bir olaydan başlanır, ka­
rakter geçmişte olan olayları anımsadıkça başa dönülüp ön­
ceki olaylar anlatılır.
Hazırlayacağımız olaylar listesinden başta kullanılacak olan
193
Can Akkiriş

olayı seçerken kurgu ve zaman uyumunun en iyi olacağı


noktayı değerlendirmek gerektiğini de unutmamalıyız. Dik­
kat edilecek en önemli şeylerden biri de hikaye anlatımının
başlayacağı olay okuyucuyu saracak, içine alacak ve deva­
mını merak ettirecek bir olay olmalıdır. Bu nedenle, okuyu­
cunun ilgisini çekmek için en uygun olay hangisiyse onunla
başlamakta yarar vardır.
Geriye dönüş tekniği üç şekilde uygulanır;
•Dar Anlamda
•Yapıcı
•Çözücü

Dar Anlamda Geri Dönüş


Karakter ya da olayı tanımlamak için birkaç saat ile birkaç
günlük bir süreç öncesini yansıtan bir tekniktir. Bu teknik
çoğunlukla açıklanmakta olan bir şeyi desteklemek amacıyla
kullanılır. Böylece şu an yaşanmakta olan bir şey, geçmişte
olan bir şeyle birleştirilmiş olur.

Yapıcı Anlamda Geriye Dönüş


Hikaye anlatımı sırasında bir karakter ya da olayın yeterince
tanıtılamamış olduğu düşünüldüğünde ya da daha fazla ta­
nıtmakta yarar görüldüğünde geri dönülerek o zamana ait
olaylar, karakterler aktarılarak okuyucu daha fazla bilgilen­
dirilmiş olur. Bunu yaparken hikayenin genel yapısı ve kur­
gusuna zarar vermemek gerekir.
Bu uygulama daha çok hikayenin ilerleyen bölümlerinde
kullanılır. Bu tekniğin hikaye akışı içinde heyecanı da arttır­
dığı bilinmektedir. Deneyimli yazarlar baş karakterler hak-
kmdaki bazı bilgileri bilinçli olarak saklar, hikaye başlarında
vermezler. Daha sonra hikayenin ilerleyen bölümlerinde ve
çoğu zaman bir düğüm öncesi bu teknik ile geri dönüş sağ-
lamp ana karakter ya da bir olay hakkında okuyucu bilgilen-
194
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

dirilir. Bu bilgiler ışığında okuyucu o düğümün nedenleri ya


da karakterin o düğümü çözüp çözemeyeceği konularında
tahminlerde bulunmaya başlayabilir. Bu gelişme hikayenin
çekicilik ve akıcılığını arttırır.

Çözücü Anlamda Geriye Dönüş


Bir önceki teknikte eksikliği duyulan konuda bilgi vermek
için geri dönüş yapılıyordu anımsarsanız. Burada durum
farklı, bu teknik geri dönüş ile çözüm sağlanması amaçlanır.
Olaylar anlatılıp bir noktada tıkandığında ya da sorunla kar­
şılaşıldığında tam hiç çıkış yolu yokmuş gibi görünürken,
geri dönülerek bir olay aktarılır ve bu olay ile sorun aydınla­
nır. Bu teknik daha çok polisiye romanlarda kullanılır.

İLERİ ATMA TEKNİĞİ


Kimi zaman bulunduğu noktadan ileriye gidilip daha sonra
olacak olaylar anlatılır. Bu uygulama genellikle hikayenin
sonlarına doğru yapılır.
Olaylar anlatılırken ilerde olacak olaylara gidip onların anla­
tılması, "geleceği okuyan yazar", çağrışımı yapabilir.

KESME TEKNİĞİ
Hikaye içinde yer alan olaylar gerçek yaşamda çok daha
uzundur. Yazar hiç bir zaman olayları tüm ayrıntılarıyla ve
aynı sürede anlatmaz. Hikayenin önemsiz bölümlerinin
atılması için anlatımın bir yerinde anlatım kesilir ve olayın
bir başka bölümünden devam edilir. Gereksiz bölümlerin
atılmasını sağlayan bu uygulamaya kesme tekniği adı verilir.

MONTAJ TEKNİĞİ
Yukarıda anlatılan kesme tekniği ile kesilip atılan yararsız
bölümler, hikayenin bir başka bölümünde yararlı ve gerekli
195
Can Akkiriş

hale gelebilir. O noktaya kesilmiş bölümün yerleştirilmesi


için kısa özeti yapılır ve eklenir ve buna montaj tekniği denir.

ZAMANI DURDURMA
Kurmaca eserlerde zaman kullanımı çok önemli olmakla bir­
likte kimi eserlerde zamanın dondurulması da olasıdır. Bu
uygulama romanlardan çok, sürekli izlenirliği olan çizgi ro­
manlar ve dizi filmlerde kullanılır. Eski nesil okurlar iyi bilir,
çocukluklan Tommiks, Teksas okuyarak geçmiş milyonlarca
okur vardır. Bu çizgi romanlar on yıllarca sürer, ancak kah­
ramanların yaşı da görüntüsü de hep aynıdır. Asta yaşlan­
mazlar. Pek çok olay olur, biter, yeni maceralar yaşanır ama
onlar hep en başta tanıdığımız karakterlerdir.
Bazı dizi filmlerde de aynı uygulamaya tanık olabilirsiniz
Tutmuş ve iyi izlenirlik payı kazanmış dizilerde, karakterler
hep aynı yaşta ve aynı formdadır. Sürekli aynı tür maceralar
yaşarlar. Arada yaşlanan oyuncular yenileriyle değiştirilerek
dizi kesintisiz devam ettirilir. On yıl boyunca ekranlardan
inmeyen Brezilya dizilerinde ve kimi komedi ya da sit-kom
türü dizilerde de durum aynıdır. Zamanın dondurulduğu bu
tür kurmaca eserler kendi başlarına bir türdür. Oysa normal
dizilerde, romanlarda olduğu gibi karakterler zamana yenik
düşer, yaşlanır. Zaman kendini normal akışına göre hikaye
boyunca gösterir. Dallas dizisini anımsayanlar vardır mutla­
ka. Başlayıp fırtına gibi esmiş, çok izlenmiş ve bir süre sonra
bitirilmişti. O bölümlerde izledikleri genç, güzel, yakışıklı
karakterler, yıllar sonra tekrar başlanan devam çekimlerinde
izleyicinin karşısına yaşlanmış, hatta çökmüş olarak çıkmış,
bu durum dizi dinamiğine uymadığı ve izleyici tarafından
tutmadığı için tümüyle sonlandırılmıştı.
Yine bir başka örnek olarak bir zamanların ünlü yerli dizi,
"Bir demet tiyatro"yu anımsayalım. Doksanlı yılların sonla­
rında genç ve haylaz bir delikanlının yaptığı yaramazlıkların
konu edildiği dizi çok tutmuş ve her kesim tarafından iz-
196
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

lenmişti. Ancak dizi bitirilip üzerinden uzun bir süre geçtik­


ten sonra yeniden başlatma kararı alınmış ve dizi yeniden ve
kaldığı yerden ekrana çıkmıştı. Bu kez izleyici eski ilgiyi gös­
termedi, dizi yeteri kadar izlenmedi. Çünkü başrolde genç ve
haylaz delikanlı Mükremin Çıtır karakterini canlandıran
Yılmaz Erdoğan geçen süre içinde yaşlanmış, saçları beyaz­
lanmış ama hala aynı mahallenin aynı haylaz delikanlısını
oynuyordu. İzleyici dizideki zaman yönünden çelişkili bu
hali beğenmedi ve dizi başlar başlamaz bitirildi.
Televizyon dünyası bambaşkadır. Kimi zaman da daha il­
ginç başka gelişmeler yaşanabilir. Örneğin; Amerika'da çok
sevilen bir dizi on yıl boyunca devam etmiş, bu süreç içinde
kahramanlar yaşlanmıştı. Zaman, normal gidişi içinde on yıl­
lık bir zaman dilimini kapsayacak şekilde akmıştı.
Ne var ki bu dizi Türkiye'ye on yıllık stokun tamamı satın
alınarak getirilmiş ver her gün yayınlanmıştı. Böylece on yıl­
lık dizi çok daha kısa sürede ilerlemiş ve bitmiş; karakterleri
canlandıran oyuncuların olgunlaşıp yaşlanmaları da çok kısa
süre içinde gerçekleşmişti.
Doğrusunu isterseniz; evet, dizi ve televizyon dünyasındaki
bu ilginç uygulamaları bilelim ama roman konusundan ta­
mamen uzak tutalım.

CANLANDIRMA
İlkokul 3. Sınıftayken hastalanmış, yüksek ateşle yatıyor­
dum. Zamanı boşa harcamamam için annem gidip bana bir
tomar kitap alıp geldi. Okuyacağım ilk romanlardı bunlar ve
kolay okumam ve alışabilmem için özellikle resimli romanlar
seçmişti. Bunlar bildiğimiz romanların resimli hale getirilmi­
şiydi. Dünya klasiklerinde Sefiller'i, Üç Silahşörler'i ve daha
pek çoğunu o resimli roman halleriyle okudum. Görüntüler
zihnime yerleşti, kaldı. Sefiller'de Jan Val Jan'ın şehrin altın­
daki pis ve karanlık kanalizasyon kanallarında kaçışını nere­
deyse film izlemiş gibi anımsıyorum.
197
Can Akkiriş

Bu kitaplar romana kolay geçişimi sağlamıştı. Daha sonra


okuduklarımda ise resimler yerine yazarın ayrıntılı betimle­
meleri o görevi üstlenmişti. Onlarda da karakterleri, mekan­
ları film izliyormuşum gibi okumuştum.
Betimlemeler ne kadar başarılı olur ve okuyucuya geçerse
romanın görsel zenginliği o kadar artıyor ve okuyucu kendi­
ni o kadar çok hikayenin içinde hissediyor. Zaten bir romanı
başarıya götüren özelliklerden biri de bu değil mi?

HİKAYEYİ YAŞAMAK
Okuyucunun hikayenin içine girmesi, karakterlerden birini
sevmesi, bir diğerinden nefret etmesi, sonucun kendi istediği
gibi olması gibi gelişmeler eserin başarısını gösterir.
Okurun yaşadığı bu hikayenin içine girme durumu yazar
için de söz konusudur. Yazar da hikayeyi kendi oluşturup
sonunu belirlediği halde yazmaya başladıktan bir süre sonra
karakterleri canlı gibi görmeye ve hikayeyi gerçek gibi ya­
şamaya başlar. Yazarın hikayenin içine girmesi ortaya daha
etkili bir anlatım çıkmasına yardımcı olabilir. Ancak yazar
henüz yeterince deneyimli değilse, aynı durum bu kez olum­
suz etki yaratarak yazıda yazarın kontrolünü kaybetmesine
ve çok fazla çelişki ve yanlışlığa neden olur.

BETİMLEMELER
Sinema-tiyatro gibi eserler ile öykü-roman türü eserler ara­
sında betimlemeler konusunda çok büyük bir fark varda.
Örneğin; tiyatroda tüm konuşmalar ve canlandırmalar be­
timleme gereksinimini azaltır. Bunun yanı sıra izleyicinin hi­
kayeyi daha iyi anlaması ve içine girebilmesi için kullanılan
başka unsurlar da vardır. Sahne izleyici için çok etkileyicidir.
Dekor, bir romanda anlatımı sayfalar sürecek bilgiyi izleyici­
nin önüne seriverir. Tiyatroda müzik de vardır. Yerine göre,
sahneyi farklı atmosferlere taşıyan tiyatro müzikleri izleyici-
198
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

yi olağanüstü bir şekilde etkiler. Aynı şekilde tiyatronun en


önemli kozlarından biri de ışıktır. Bir anda sahnenin her yanı
kararır, yalnızca bir yerdeki ışık daha da güçlenir ve oradaki
karakter öne çıkar, sözünü söyler, canlandırmasını yapar.
Sahnede bir anda tek başınadır, izleyicinin tüm dikkati onun
üzerindedü-. Tiyatroda bütün bunların yanı sıra ses ve ışık
efektleriyle tiyatro ortamı daha da zenginleştirilir. Tiyatroda
tüm bu olanaklar kullanılıp görsellik sergilenirken bir de si­
nemayı düşünün. Sinemada da tiyatrodakine ek pek çok
teknik daha kullanılmaktadır.
Geri dönüp bir de kısa hikaye ve romana göz atacak olursak,
burada yazarın tek anlatım aracının, "dili" olduğunu görü­
rüz. Tiyatroda sahnenin, dekorun, ışığın, müziğin efektlerin
yaptığını kısa hikaye ve romanda yazar tek başına ve yalnız­
ca dilini kullanarak yapmak zorundadır. Sahne ve dekorun
verdiği görselliği müzik, ışık ve efektlerin getirdiği duygu­
sallığı yazar anlatımıyla, betimlemeleriyle, göstermeleriyle
okuyucuya taşımak durumundadır.
Betimlemeler öykü ve romanlarda yazarın kullandığı önemli
görsellik unsurlarıdır. Betimlemelerin en önemli görevlerin­
den biri okuyucuya hikayenin nerede geçtiğini anlatmaktır.
Planlanan ve hikaye kurgusuna uygun bir anlatımla meka­
nın ayrıntıları okuyucuya yansıtılır. Okuyucu, yine betimle­
meler sayesinde kahramanı ve diğer karakterleri tanımaya
başlar. Bu tanışma eksik kalırsa yazının etkisi azalır, okuyu­
cunun ilgisi düşer. Mekan ve atmosferin betimlenmesi kur-
macanın gerçekliğini geliştirir ve karakterin mekan ile ilişki­
lerini tanımlar. Betimlemeler ne kadar güçlü olursa karakter­
lerin davranışları da o kadar inandırıcı olur.
Kurmaca eserlerde yargıda bulunmak ya da yorumlayıcı an­
latımlar yapmak yerine betimlemeler yapılması ve bu betim­
lemelerin mutlaka beş duyuya hitap etmesi çok daha inandı-
ncı ve gerçekliği güçlendiricidir.
Atölyenin başlarında yazar için yaptığım bir benzetme vardı;
199
Can Akkiriş

"İnsanlar sırtlarında birer çuval ile doğarlar. Okuduklarını,


öğrendiklerini, deneyimlerini, duyduklarını, tanık oldukları­
nı ve daha pek çoğunu yaşamları boyunca bu çuvala doldu­
rurlar. Ve yeri, zamanı geldiğinde bunlardan kullanacakları­
nı seçip ayırır ve kullanırlar." Yazarın da yaşamı bu şekilde­
dir. Yazarın da çuvalı ne kadar doluysa yazıya dökecekleri o
kadar çok ve çeşitlidir.
Doğru ve güzel betimlemeler yapabilmek biraz da bu çuvala
neler attığımıza bağlıdır. Şimdiye kadar yeterli özeni gös­
termemiş olabiliriz ancak bundan sonra, birer yaratıcı yazar
adayı olarak malzeme toplamakta daha dikkatli olmalıyız,
ilk yapacağımız şey planlamasını yapmakta olduğumuz hi­
kayenin malzemesini oluştururken çeşitli kütüphaneler oluş­
turmak. Böylece çuvalımıza topladıklarımızı atarken rastgele
atmak yerine ilgili bölüme yerleştirebileceğiz.

ANLATMAK, GÖSTERMEK
Yaratıcı yazarlık için öngörülen farklı uygulamalardan biri
de olayları anlatmak yerine göstermek kuralıdır. Anlatımlar
bir süre sonra okuyucu için tatsız gelmeye başlayabilir. Anla­
tımların okuyucunun gözünde canlandırılabilmesi ve dolayı­
sıyla okuyucunun hikayenin içine girmesi daha zordur. Oysa
göstermede okuyucu dinlediklerini değil, doğrudan gördük­
lerini düşünür ve belleğine daha sağlam bir şekilde yerleşti­
rir. Daha canlı, daha gerçekçi bulur sahneleri ve hikayenin
içine kolaylıkla girer.
Anlatma ve gösterme arasındaki farkı en basit haliyle Platon
anlatır. Platon'a göre bir tiyatroda oyuncular sahneyi canlan-
dırıyorlarsa, bunun adı 'gösterme' ama canlandırma yerine
olayı monologlarla seslendiriyorlarsa buna 'anlatma' denir.
Kurmaca eserlerde yazarlar dünyalar yaratırlar. Mekandan
karakterlere her şeyin gerçekçi olması ve okurun bu gerçek-
Çiliğe inanması gerekir.
200
Adını Adını Yaratıcı Yazarlık

DİYALOGLAR
Diyalog deyince pek çok kişi kafasında uzun uzun cümleler­
le, ağdalı, anlaşılmaz ve sıkıcı konuşmalar düşünür. Oysa
hikayeler içince geçen diyaloglar günlük yaşamdakinin aynı
ve gerçekçi olmalıdır. Gerçek yaşam içinde kurulmayacak
cümleler, söylenmeyecek sözler, kurulmayacak cümleler hi­
kaye içindeki diyaloglarda da olmamalıdır.
Diyaloglar kısa ve anlaşılır cümlelerle kurulmalıdır. Karakte­
rin yapışma, kültürüne, coğrafyasına, mizacına, eğitimine ve
o anki hislerine uygun doğal konuşmalardan oluşmalıdır.
Diyalogların güzel ve doğal yazılıp yazılmadığını test etmek
için en güzel yol, bunları yüksek ses ile okumaktır. Kendi
yazdığınız bir diyalogdaki bir cümle kulağınıza uyumsuz ya
da karışık geliyorsa bunu başkalarının daha iyi algılamasını
beklememelisiniz.
Çağdaş edebiyat eserlerinde karakterler ve mekanlar uzun
betimlemelerle anlatılmak yerine diyaloglar içinde aktarılan
bilgilerle okuyucuya aktarılır. Buna "gösterme" denir. Oku­
yucu bir yandan diyalogları okurken bir yandan da konuş­
malar içinde geçen bilgilerden oradaki bir şeyleri görmeye
başlar. Bu göstermenin işleminin başarısı, diyalogların güzel
yazılmış olmasına bağlıdır.
Günlük yaşamımız diyaloglarla doludur. Bir gün yaptığımız
tüm konuşmaları kaydederek tekrar dinleyecek olsanız, di­
yalogun sürekli tekrarlarla dolu olduğunu göreceksiniz. Far­
kında olmadan aym şeyleri defalarca söyleriz. Bazı sözcükle­
ri sürekli tekrarladığımız, ya da "ııı" ya da "şey" dediğimizi
hayretle dinleriz.
Yazın içinde oluşturacağımız diyaloglarda ise gerçekçiliği bu
kadar ileri götüremeyiz.
Diyaloglarda söylenmesi gerekenler, zorunlu olmadıkça de­
falarca tekrarlanmaz. "ııı", "şey" gibi duraklamalarda kulla­
nılan seslere olabildiğince kontrollü bir şekilde yer verilir.
201
Can Akkiriş

Buna özen gösterilmezse karşımıza son derece çirkin ve itici


bir diyalog çıkar.

DİYALOGLARDA ETİKETLER
Yazın içinde verilen diyaloglarda konuşmaları anlatılardan
ayırabilmek için etiketler kullanılır. Bu etiketler iki çeşittir.

Diyalog Etiketleri
Yazı içinde söylenenleri kimi zaman diyalog etiketi ile yazı­
dan ayırırız.
"Sofra hazır. Herkes gelsin," dedi, örneğinde konuşmayı
"dedi" etiketi ile anlatımdan ayırıyoruz.
Diyalog etiketlerinin kullanım yeri açısından bir kural yok­
tur, önemli olan kulağa doğru gelmesidir. Cümlenin başında,
ortasında veya sonunda da olabilir. Diyalog etiketlerinin çok
fazla kullanılması anlatımı karmaşıklaştırır ve estetiğini bo­
zar. Bu nedenle diyalog etiketleri yerine daha çok eylem eti­
ketleri kullanılır.

Eylem Etiketleri
Eylem etiketleri, eylemi tanımlayan ve karakterlerden hangi­
sinin konuştuğunu gösteren niteleyicilerdir. Karakterlerin
konuşmadan önce, konuşma sırasında ya da konuşmadan
sonra yaptığı eylemleri gösterirler.
Mutfağın kapısını açıp dışarı çıktı. "Sofra hazır. Herkes gel­
sin." Bu örnekte "dedi" etiketi kullanılmadığı halde, yalnızca
eylem verilerek konuşma okuyucuya aktarılıyor.
Eylem etiketleri de çeşitli şekillerde kullanılabilir. Özne de­
ğişmediği sürece yazı içinde eylem etiketlerini kullanmak
oldukça kolaydır. Bu konuda zorluk hissettiğinizde ise yara­
tıcılığınızı zorlamak yerine, uygun bir şekilde "dedi" kulla-
narak zorluğu diyalog etiketi ile aşabilirsiniz.
202
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

DİYALOG TEKNİKLERİ
Diyalog uygulaması iki çeşittir; iç ve dış diyalog. Burada in­
celememiz gereken bir de iç monolog bulunmaktadır.

Dış Diyalog Tekniği


Diyalog iki kişi arasındaki en doğal konuşma biçimidir. Hi­
kaye içinde kullanılarak okuyucu karşısında bir canlandırma
oluşturulur, böylece anlatım yerine gösterme gerçekleştirilir.

İç Diyalog Tekniği
İç diyalog, hikaye içinde yer alan karakterlerin yaşadıkları
olaylar karşısındaki etkileşimleri sonucu, o an karşılarında
birisi varmış gibi, konuşması, tartışması ve kimi zaman yal­
varması ya da kavga etmesidir.
İç diyalogu monolog ile karıştırmamak gerekir. İç diyalogda
konuşmalar karakterin karşısında mutlaka biri var ve zaman
zaman o da duymadığımız bir şekilde yanıt veriyor gibi iler­
ler. Üzüntü, heyecan, sevinç bu konuşmalar içinde yer alır.
Bu teknikte ifadeler düzgün ve cümleler kurallara uygundur.

İç Monolog Tekniği
Bu bir iç konuşmadır. Karakterin karşısında kimse yoktur,
birisi varmış gibi konuşmamaktadır. Ancak konuşmalarını
sessiz bir şekilde kendisine karşı yapmakta, içinden geçir­
mektedir. İç monologlar ile her türlü güzellikler, çirkinlikler,
hesaplar, hesaplaşmalar akar gider. Kendi kendine yapılan iç
monologlarda düzgün ifadeler ve kurallara uygun cümle
yapıları yer almaz.
İç monologun özelliklerinden birisi de anlatıcı olan 1. btekil
şahıs suçlu duruma düştüğü hallerde kendi kendine yaptığı
iç monolog ile bu durumdan kurtarabilmesi, kendi hesap­
laşmasını ya da savunmasını okura aktarabilmesidir.
203
Can Akkiriş

ANLATIMDA YAZILI METİN KULLANIMI


Hikaye anlatımında sahneler arasında bağlantı kurmak ve
hikayenin sürekliliğini geliştirmek için yer yer "günlük" ve
"mektup" da kullanılır. Bu ikisi kendi başlarına bağımsız bi­
rer yazm türü olmakla birlikte öykü ve romanlar içinde de
çok sık kullanılma özelliğine sahiptir.

GÜNLÜK
Anlatımlarda "günlük" kullanılması kimi zaman bazı olayla­
rın daha kolay aktarılması ve özetlenmesi konusunda yazara
kolaylık sağlar. Günlük kendi başına yazılı bir metindir, ka­
rakterin başından geçenleri, düşüncelerini, yorumlarını ken­
di ağzından açıkladığı bir yazı çeşididir. Doğrudan karakter
tarafından yazıldığı için gerçeklik iddiası vardır. Ancak bu­
radaki inandırıcılık yazarın başarısına bağlıdır. Olay örgüsü,
sahne geçişleri, zaman kullanımı ustaca yapılıp neden-sonuç
ilişkisine özen gösterilmişse günlük hikaye anlatımının çeşit­
li bölümlerinde daha başarılı kullanılabilir. Yukarıda sayılan­
lara dikkat edilmemesi halinde günlük hikaye içinde uyum
sağlamayabilir.

MEKTUP
Mektup da aynı günlük gibi bir özelliğe sahiptir. Karakterin
bir başka karaktere yazdığı bir mektup yazı olarak hikayenin
çeşitli yerlerine eklenebilir. Yazarın deneyim ve başarısı
mektubun hikaye içinde kullanımını etkiler.
Mektuplar karakterlerin daha özel sırlarını, anılarım, düşün­
celerini de aktarmakta kullanılabilir. Mutlaka birine yazıl­
mıştır ve bu bilgiler o kişiye aktarılmaktadır. Mektuplar ya­
zara karakterlerin duygularını, karşı duruşlarım açıklama
fırsatı verir.
Mektuplarda da gerçekliğin sağlanabilme konusu duruma
göre değişir. Yalnızca yazarın başarısı yeterli değildir. Mek-
204
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

tubu yazan karakterin inandırıcı biri mi, güvenilmez biri mi


olduğu, okuyucunun mektubu gerçekçi bulup bulmayacağı­
nı etkiler.
Mektup kullanımının işlevsel yönlerinden birisi de olaya
birden fazla karakteri sokabilmesidir. Mektuplar ile hikayeye
eklenen her farklı kişi olayları kendi ağızlarından anlatır,
kendi bakış açılarını yansıtır. Dolayısıyla tek kişilik bakış açı­
sıyla anlatılmakta olan bir hikaye birdenbire farklı bakış açı­
larıyla verilebilir hale gelir.
Mektup tekniğine hikaye içinde fazla yer vermek, hikayede
"göstermek" yerine "anlatmak" sisteminin egemen olmasına
neden olur. Bu nedenle mektubu çok sınırlı, kontrollü ve çok
can alıcı noktalarda kullanmak gerekmektedir.
Mektubun hikaye içinde farklı kullanım yöntemleri vardır:

Bir Mektup
Anlatımda kullanılan yalnızca bir tek mektup olabilir ve bu
mektup baştan sona tüm hikayeyi içerir. Mektubun uzunlu­
ğuna göre öykü hatta roman bile olabilir.

Bir Kişiye Yazılan Çeşitli Mektuplar


Böyle bir yöntemde ise karakter, bir başka karaktere birden
çok mektup yazar ve hikaye bu mektuplarla anlatılır. Yalnız­
ca birinin bir başkasına yazdığı mektuplarla anlatımı gerçek­
leştirilen bir hikayede gelen cevap mektupları yoktur. Dola­
yısıyla karşı tarafın ne söylediği ve ne düşündüğü görülmez.
Ancak okuyucu, yazılan mektuplardaki akıştan karşı tarafın
cevap ve tavırlarım algılayabilir.
Okuyucunun direk okumadığı ancak yazılanların gelişimin­
den çıkardığı olay akışı, okuyucunun merak ve tatmin olma
isteğini karşılar. Okuyucu bu konuda başarılı oldukça hika­
yenin içine daha da çok girer ve hikayenin parçası bile olabi­
lir.
205
Can Akkiriş

Çoklu Mektuplar
Burada da mektubu yazan karakterlerden birisidir ancak bu
kez aynı kişiye değil, farklı kişilere yazmaktadır.

Karşılıklı Mektuplar
Burada iki karakter birbirine mektuplar yazmaktadır.

Karma Mektuplar
Burada da farklı karakterlerin birbirlerine yazdıkları mek­
tuplar söz konusudur.
Mektup uygulaması yazara bir başka konuda daha büyük
bir ayrıcalık sağlar. 1. tekil şahıs anlatımda, biliyorsunuz an­
latıcı yalnızca kendi bakış açısıyla olayları anlatır, kendi dü­
şüncelerini aktarır ancak diğer karakterlerin zihnine giremez
ve onların duygu, düşünce ve diğer içsel durumlarını dile
getiremez. Mektup uygulamasıyla, mektubu yazan her ka­
rakter, kendi ağzından kendi içsel durumunu anlatma ola­
nağı yakalamakta, böylece yazar 1. tekil şahısm kısıtlayıcı
özelliklerinden birini bu şekilde aşabilmektedir.
Mektup tekniği mektubun sayısı ve kimlere ait olduğuna gö­
re bu farklı kullanım başlıkları altında toplanabilirken, bir
başka kullanım farklılığı da hikaye sürecine yaygınlığı ile il­
gilidir. Süreçsel olarak ele alındığında mektup tekniği iki şe­
kilde kullanılır:

Tümü Bir Arada


Bu teknikte hikaye içinde yer alacak mektuplar hikayenin be­
lirli bir noktasında tek veya çoklu bir şekilde sıralanıverdin
Mektupların aktaracağı bilgi hikayenin yalnızca o noktasın­
da okuyucuya geçer. Diğer bölümlerde bir daha mektup kul­
lanımı söz konusu olmaz.

206
Adını Adım Yaratıcı Yazarlık

Çeşitli Zamanlarda
Bazı anlatımlarda da mektuplar hikayenin başından sonuna
kadar farklı zamanlarda ortaya çıkarak hikayeye yön verir.
Bu bazen her seferinde farklı bir mektup ya da ona gelen bir
başka mektup olarak yer alır. Bazen de hikaye boyunca bir
tek mektup vardır ama o mektubun bölümleri hikayenin iler­
leyen bölümleri içinde parça parça yer alır. Her seferinde
mektuba dönüldüğünde bir bölümü okunur, olaym bir bö­
lümü aydınlanır ve mektup orada kesilir. Daha sonra başka
bir bölümde mektuptan yeni bir bölüm okunur ve süreç aynı
şekilde ilerler.

ANLATIMDA DİĞER METİNLER


Hikaye anlatımı içine yerleştirilerek anlatım kolaylıkları sağ­
lanan ya da bazen risk alman, günlük ve mektup uygulama­
larından bahsettim. Anlatımlara bu ikisinden başka yazılı
metinler yerleştirmek de mümkündür. Karakolda verilen
ifade, bir yerde yapılan bir tutanak, psikologla yapılan bir te­
rapinin notları, din görevlisine aktarılan sırlar, doktor rapo­
ru, soruşturma raporu ve daha nicesi anlatıma katkıda bulu­
nabilecek birer yazılı metin uygulamalarıdır.

BİLİINÇ AKIŞI TEKNİĞİ


Bilinç akışı zihinde akıp giden bilgi ve duyguların kesintisiz
bir şekilde yazıya dökülmesidir. Kimi eleştirmenler, bilinç
akışı tekniği için psikolojinin romana armağanı olduğunu
söylerler. Geçekten de bilinç akışı karakterin içsel dünyasın­
daki bir bilgi fırtınası gibidir.
insan zihni olayları kronolojik bir zaman sıralaması ile değil
algıladığı kodlarla harekete geçer ve kaydedilmiş durumları
ortaya çıkarır.
Bilinç akışı günlük yaşamımızda da sürekli karşılaştığımız ve
belki de pek farkına varmadığımız bir şeydir aslında. Bir
207
Can Akkiriş

yerde otururken bir melodi duyarız. O melodi bize birkaç yıl


önce gittiğimiz bir tatil kasabasını anımsatır. O kasabayı dü­
şünürken orada tanıştığımız birisi gelir aklımıza. Onunla gi­
dilen yerler, gezmeler. Onunla tanıştığımız dalgıç kulübünü,
birlikte çıktığımız dalış programlarını arumsarız tek-tek. Bir
dalış sırasında denizin dibinde bulduğumuz bir anforayı
anımsadığımızda bu bize o tatilden yıllar önce gittiğimiz bir
yerde anlatılan arkeoloji dersini anımsatır.
Bu böyle uzar gider. Tüm anılar, tüm bilgi kayıtları saniye
dahi sürmeyecek hızla akar gider zihnimizden. Anımsadı­
ğımız her şey bize başka bir şeyin anımsanmasını sağlar. Bi­
lincimiz bir kayıttan diğerine uçar gider.
Bilincimizin bize oynadığı bu oyun hikaye anlatımında özel­
likle planlanmış bir teknik olarak kullanılır.

MERAKTA BIRAKMA VE GERİLİM


Hikaye inandırıcı olmalı, okuyucu hikayenin ilerleyen bö­
lümlerini okudukça sorunlara ilişkin çözümleri tahmin et­
meye çalışmalıdır. Olay örgüsü çok iyi planlanarak gerilim
ilk sahneden itibaren hikaye içine yerleştirilmelidir. Her olay
bir sonrakini merak ettirmelidir.
Hikayenin olay zinciri doğrultusunda karakterler bazen yan­
lış işler yaparlar. Okuyucu bu durumlarda bu karakterleri
yanlışlılardan çekip çıkarmak isteyecek kadar hikaye içine
çekilebilmelidir.

jdâîh_
208
Adını Adım Yaratıcı Yazarlık

ATÖLYE / ANLATIM TEKNİKLERİ


Son okuduğumuz bölümde anlatım teknikleri kapsamında
çeşitli konular gördük. Bir hikayenin anlatımında başvurabi­
leceğimiz farklı yöntemler konusunda bilgi edindik.
Şimdi bu konuları tek tek ele alarak, bu zamana kadar yap­
tığımız hikaye hazırlığım gözden geçirecek ve son öğrendi­
ğimiz anlatım tekniklerini kullanmak üzere olasılıklarımızı
değerlendireceğiz.

Birinci Aşama
İlk değerlendirme, hikayemiz için öngördüğümüz "kurgu"
ile ilgili. Kurgu konusunu daha önce de öğrenmiş ve üze­
rinde çalışma yapmıştık. Son bölümde kurgu konusundaki
bilgilerimize biraz daha ayrıntılar ekledik.
Önce hikayemiz için ne tür bir olay örgüsü kullanabileceği­
mizi düşünelim. Kurku konusunun atölye çalışmalarını ya­
parken olayları önce kronolojik sırayla listelemiş, sonra da
onları bir kurgu planı yaparak arzu ettiğimiz anlatım sırası­
na göre yeniden sıralamıştık.
Kurguda en çok kullanılan tekniklerden birisi "geri dö­
nüş" tür. Geri dönüşler olayları tarih ve saat sırasına göre an­
latmak yerine hikâyenin belirli bir yerinden başlayıp, sonra
da geriye dönük anlatım olanağı verir. Son bölümde gördü­
ğümüz geriye dönüş tekniğinin üç türü olduğunu öğrenmiş­
tik. Şimdi yapacağımız şey, olay örgüsü içinde bu üç türden
hangilerini kullanabileceğimizi saptamak. Geri dönüşlerimi­
zi tek tek inceleyerek, hangilerinin dar anlamda, yapıcı an­
lamda ya da çözücü anlamda geri dönüş kullanımları olaca­
ğını baştan bilmek ve hikayeyi ona göre yazmak gerekiyor.
Şu an hazırlık döneminde olduğumuza göre geri dönüşleri­
miz ile ilgili bu kararı da şimdiden vermemiz gerekiyor.
209
Can Akkiriş

Doğal olarak, bu kararımızı daha sonra değiştirebileceğiz,


geliştirebileceğiz ama o ana kadar hazırlıklarımızı eksiksiz
yapmaya devam etmemiz gerekiyor.
Bu aşamada yapmamız gerekenleri yaptıysak ikinci aşama­
ya geçebiliriz.

İkinci Aşama
Bu aşamada yine kurgu konusunda son öğrendiklerimiz
üzerinde çalışmaya devam edeceğiz.
Kurguda kullanabileceğimiz geri dönüş tekniğinin yanı sıra
başka teknikler de vardı, anımsıyorsanız. Şimdi tek tek o
teknikleri de gözden geçirerek, hikayemizin neresinde han­
gisini kullanırsak iyi olur, ona bakın. Hangi olaydan başka
hangisine böyle bir teknik kullanarak geçiş yapmak hikaye­
ye daha iyi katkıda bulunur, bunu araştıralım.
Bu aşamada üzerinde durup hikayenize uyarlamayı deneye­
ceğiniz teknikler; ileri atma, kesme ve montaj. Bu teknikler­
den hangilerini, hikayenizin hangi bölümlerinde ve hangi
olayları anlatırken kullanabilirsiniz, bunun üzerinde bir ça­
lışma yapın. Şu an yapacağınız çalışma, hikayeyi yazma
aşamasına geçtiğiniz zaman size büyük kolaylık sağlayacak.

Üçüncü Aşama
Bu aşamada hikayenizi oluşturan olay örgüsüne bir başka
açıdan bakacağız.
Hikaye boyunca kişiler, mekanlar ve arka plan ile ilgili oku­
yucuya pek çok zaman tanıtıcı bilgi vermeniz gerekiyor. Bu
tanıtımları yapmanın iki yolu olduğunu ve bunların betim­
lemeler ve diyaloglar olduğunu daha önce öğrenmiştiniz.
Şimdi hikayenizin hazırlık halindeki olay örgüsüne bakarak
hangi bölümlerde tanıtımlar yapılması gerektiğini bulun.
Okuyucuya bir şeyleri tanıtırken hangi yöntemi seçerseniz
210
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

daha uygun olacak bunu tüm hikaye tasarınızın bölümlerini


gözden geçirerek tek tek inceleyin. Kimi yerlerde betimleme­
ler yoluyla tanıtım yapmak uygun olacaktır ama çoğu za­
man bu tanıtıcı bilgileri diyaloglar içine yerleştirmeniz gere­
kecektir. Şimdi bu noktaları da tek tek saptayıp notlarınızı
alın.
Betimlemelerinizde uzun ve ağdalı bir anlatım yolunu asla
düşünmeyin. Kısa ve net bir şekilde anlaşılabilir cümleler
kullanın.
Diyaloglarda ise karakterlerin durumuna uygun, doğal ko­
nuşmalar oluşturmaya çaba gösterin. Kişiler arasında çoğu
kez gereksiz konuşmalar da olur ancak sakın hikaye ile ilgisi
olmayan bu tür konuşmaları doğal olduğu düşüncesiyle di­
yaloglarınıza taşımayın.

Dördüncü Aşama
Bir önceki aşamada hikaye içinde yer alabilecek diyalogları
araştırdınız. Son bölümde diyalog teknikleri ile bilgiler al­
mıştınız. Şimdi bu tekniklerin uygulanması konusunda çalı­
şalım.
Hikayeniz içinde, iki karakter bir başka karakterle karşılıklı
bir şekilde konuşarak "dış diyaloglar" oluşturabilir.
Ya da karakterlerin biri, kendi kendine ama sanki karşısın-
dakiyle konuşuyormuş gibi sorular sorup yanıtlar verebilir
ve içinden "iç diyaloglar" oluşturabilir.
Anımsayacağınız gibi, bir de "iç monologlar" var. Karakter,
akimdan düşünceler geçirip karşısındakine bir şeyler söyle­
yebilir. Bu içinden ve kendi kendine olmanın yara sıra tek
taraflı bir konuşmadır. Karakter yalnızca kendi konuşur ama
karşı tarafm vereceği yanıtları akimdan geçirmez. Bu özellik
monologları iç diyaloglardan ayıran önemli bir farktır. Hi­
kayeniz içinde dış diyaloglar, iç diyaloglar olduğu gibi pek
çok yerde iç monologlar da yer alabilir.
211
Can Akkiriş

Şimdi hikayenizin olayları içinde bu teknikleri yerleştirebil­


mek için hazırlık çalışmalarınızı bir kez daha gözden geçirin.

Beşinci Aşama
Son bölümde anlatım tekniklerini okurken çok farklı bir
yöntemin kullanımım öğrenmiştik. Bu yöntem, hikaye anla­
tımında yazılı dış metinlerin kullanımıydı. Hikayenin bazı
bölümlerinin anlatılması için günlük, mektup ya da diğer
yazılı metinleri kullanarak hikaye akışını ve heyecanlılığını
arttırabiliyoruz.
Siz de tasarlamakta olduğunuz lıikayenizde bu tür metinler
kullanmayı düşünüyor musunuz? Az ya da çok, tamamen
sizin hikaye yapınıza ve o hikayenin akış biçimine bağlı ola­
rak yazılı dış metinlerden kullanmanızda yarar var. Bu tek­
nik iyi kullanıldığında hikayenizi daha iyi hale getirecek.
Şimdi hazırlıklarım yapmakta olduğunuz hikayenizin nere­
lerinde bu metinleri kullanabileceğinizi gözden geçirin.
Günlük ya da mektup çok yaygın kullanılan metinler olmak­
la birlikte gerçek yaşamımız içinde yer alan rapor, tutanak
gibi pek çok metin de hikayeler içine eklenebilir.
Mektup kullanımı için konu anlatımında sıralanan mektup
kullanım çeşitlerim gözden geçirin ve içlerinden sizin hika­
yenize en uygun olanını seçerek hikayenizde mektup kulla­
nımının o tarzına yer vermek üzere hazırlıklarınıza devam
edin.

Altıncı Aşama
Hikaye anlatımında sıkça kullanılan tekniklerden biri de "bi­
linç akışı"dır. Zihindeki etkileşimlerden kaynaklanan bir
düşünce oluşumunu yansıttığından son derece ustalıkla ha­
zırlanıp uygulanmalıdır. Sopayla gösterir gibi, bak önce bu­
nu gördü onun için de akima bu geldi, gibi bir anlatım yap-
işin kalitesini alaşağı eder.
212
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Bilinç akışı, karakterin gördüğü veya duyduğu bir şeyden


başka şeyleri anımsamasıdır. Bu bazen bir şeyi anımsayıp
ona dönerek işler, bazen de oradan da başka bir şey anımsa­
nır, oraya gidilir ve orada daha başka bir şey anımsanır.
Akış bir zincir şeklinde ilerler. Bu nedenle bu tekniğin adı
İngilizcede, "bilinç zinciri" dir.
Karakterin bir şeyi anımsamasıyla geçmişe dönülebilir, bir
takın soruların yanıtları ya da açıklamaları bulunabilir. Aynı
şekilde çağrıştırılan şeyden yola çıkılarak ileri bir tarihe de
gidilerek bir şeylerin nedenleri ortaya çıkabilir. Bilinç akışını
tetikleyen şey bir görüntü, bir melodi, bir ses, bir tat, bir ko­
ku, bir renk, bir mevsim, bir şehir, bir söz, bir olay, her şey
olabilir.
Siz de hikaye anlatımınızı daha da zenginleştirebilmek için
bu tekniği nerede ve nasıl uygulayabileceğinizi saptamak
için hazırlık halindeki hikaye taslağınızı bir kez daha gözden
geçirin ve bilinç akışı yoluyla ilerleme sağlanabilecek nokta­
ları not alın.

213
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

18. BÖLÜM
KARAKTERLERİ
KİMİLEŞTİRME
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

18. BÖLÜM

KARAKTERLERİ
KİRLETTİRME
KİŞİLEŞTİRME
Hikayeyi oluşturan öğelerden en önemlisi insan öğesidir. İn­
sansız bir hikaye düşünmek olanaksızdır. Hikayedeki, kah­
ramanlar "bitkiler, hayvanlar" bile olsa aslında anlatılan yine
de insandır. Yazınsal ve görsel tüm hikaye anlatım türlerinin
işlevi insanı tanımak ve iç ve dış dünyasını daha iyi tanıtma­
yı sağlayacak yaşamlarla okuru karşılaştırmaktır.
Kişilik, bir insanı diğer insanlardan ayıran, davranışlarım be­
lirleyen, toplumsal kimliğini kazandıran tinsel yapı öğesidir.
Bir başka deyişle, bir kişi duygu, düşünce, davranış, değer ve
özelliklerinin toplandığı tinsel yapı öğesiyle kendini diğerle­
rinden ayırt ediyorsa, toplum içinde özgün bir durum kaza-
nabiliyorsa kişilik özelliklerine sahiptir.
insana ait tüm değerler, alışkanlıklar, algı ve tepkiler, güdü­
ler, eğilimler ve benzer özellikler o insanın kişilik yapısı
içinde yer alır ve toplumsal kimliğine biçim verir. Bu neden­
le kişiler hakkında konuşurken, çoğu kez onların sabırlılık,
kararsızlık, cimrilik, kıskançlık, cömertlik gibi en etkili ve en
belirgin yanlarından söz ederiz.
Hikaye açısından da bakacak olursak, kişilik hikayede yer
217
Can Akkiriş

alan kişilerin durum ve davranışlarını oluşturan ayrıntılar­


dan oluşur.
Hikayenin gerekli olan temel öğelerden biri, insanın kişiliği­
dir. Kişiler, hikayenin canlı öğeleridir ve görünüşleri, davra­
nıştan, hareketleri, konuşmalarıyla öngörülen belirli amaçla­
rı gerçekleştirirler. Hikayede, olaylar yapısmı kişiler oluştur­
duğundan, hikayenin kahramanlarına da mutlaka kişilik ve­
rilmesi gerekmektedir.
Yaratılacak kişiler teknik olarak yalnızca birer kukla olma­
malı. Brecht bu konuda şöyle diyor; "Bir parça pislikten ağza
layık bir tatlı yapmak sanat değil de bir sirk numarası oldu­
ğundandır." Bu durumda teknik, kişiler olmadan kendi ba­
şına bir hiçtir.
insan öğesinin, hikaye içindeki yerinin çok önemli olması, bu
öğenin özelliklerinin dikkatle saptanmasını gerektirir. Bu
özellikler hikaye kişisinin işlenişinde gerekli olan kurallan
ve yöntemleri belirler.
Hikayelerde iki tür kişi vardır. Bunlardan birincisi 'kişilik",
diğer adlarıyla karakter ya da kahraman, diğeri ise ’tip"tir.
Kişilik, derinlemesine ele alınan, kendine özgü özellikler
içinde tinsel gelişimi olan bireydir. Kişilik, kişinin dış görü­
nüşünün ötesinde, anlamı sağlayan iç yaşamıyla belirginlik
kazanır.
Günlük yaşamdaki bir sekreter, yalnızca görevini yapan ki­
şidir ama hikayede kişiyi yalnızca mesleğiyle, hikaye içinde­
ki yeriyle tanımlayıp, birtakım belli kalıplarla, düşüncelerle
verilmesi yeterli değildir. Hikayede yer alan sekreter, hika­
yede tek ve özel yeri olması nedeniyle kişiliktir.
Hikayedeki kişilik türlerin bir başkası da "tipler"dir. Kişiliğe
doğru geliştirilmeyen, donuk ve kalıp kişilere kesinlikle tip
denilir ki bu sanat adına olumsuz bir yargı değildir.
218
Adlin Adım Yaratıcı Yazarlık

Hikayedeki 'kişilik' ve 'tipi' asla birbirine karşıt yöntemlerin


ürünü değildir. Birinin olumlu, diğerinin olumsuz bir yara­
tım olarak algılanmaması gerekir. Hikaye içinde, tip olsun,
kişilik olsun ortak özelliklerde birleşir. Gerek her kişilikte ve
gerekse her tipte okuyucunun hayal gücüne yönelen kişilik
uzantıları vardır. Tipi, hikaye içindeki durum ve ilişkileri çok
önemli olmakla birlikte, göstereceği tepki ve takınacağı tavır­
la da düşünmek gerekir. Bu yönelimle tipi geliştirme olanağı
kazanılır.
Kişilik, tipin ayrıntılarla donatılıp geliştirilmiş halidir. Çok
iyi çizilen bir kişinin, kişilik mi, tip mi olduğu hakkında ke­
sin bir ayrım yapmak zorsa bu durum kişi yaratımının başa­
rısını gösterir. Çeşitli ayrıntıları verilen ama tipik özellikleri
belirlenmeyen kişiyi, kişilik olarak görmek doğru değildir.
Böyle bir kişilik hikaye içinde ilgi çekici değildir.
Eric Bentley, "Bütün büyük kişilikler tipik değil midir?" diye
sorar ve devam eder, "Hamlet'in çok bireyselleştirildiği kabul
edilir, oysa onda kendimizden bir şeyler bulmasak onunla
ilgilenir miydik?"

GELENEKSEL ANLATIDA TİPLER


Hikayeler kişilerin yaşam serüvenini anlatır. Dolayısıyla, ge­
leneksel anlatılı hikayelerde kişileştirme için başvurulan yol­
lardan biri tipleştirmedir. Kişileştirme işleminde genel olarak
ele alman, tinsel gelişimi ve derinliği olmayan, her hikayede
aynı biçimde hareket ettiği için okuyucu tarafından özellikle­
ri bilinen, davranışlarıyla anlaşılan kişilere "tip" denir. Tiple­
rin yazarın düşüncelerini ya da bir iletiyi iletmekten başka
bir işlevi yoktur ve sanki yaşamıyor izlenimi verir.
Hikayede tip yaratma işlemi, kişiyi olağan kişilik olmayıp
insanı yücelten ya da aşağılaştıran eğilimlerin, huy ve dav­
ranışların bir kişide toplanmasıdır. Bu özellikler tipler için
~ 219
Can Akkiriş

özellikle vurgulanıp somutlanır. Abartma ve sivriltme tipleş-


tirmenin belirleyici özellikleridir. Evlat sevgisinin insanın
genel eğilimlerinden biri olması nedeniyle tipte babalık duy­
gusu ve evlat sevgisi derinlemesine bulunur.

Evrensel Tipler
Bu kişiler, her çağda ve her yerde görülen, soyut genel de­
ğerlerin ve değişmeyen insan özelliklerinin simgesidir.
Evrensel tipler, toplumlar için her zaman geçerli olan evren
güçlerini, toplumsal değerlerini ve insansa! gerçekleri temsil
ederler. Evrenin devinimini sağlayan karşıtlık ve çatışmalan
gerçekleştirdikleri gibi, denge ve uyumunu da sağlarlar. So­
rumluluk, özgürlük, yiğitlik, erdem, iyilik gibi "etik"; güzel­
lik, hoşluk, incelik gibi "estetik" değerleri gösterir ve kıs­
kançlık, öfke, kin, sevgi, tutku gibi insansal gerçekleri belir­
lerler.

Toplumsal Tipler
Toplumsal tipler, evrensel tipler gibi genel geçer değildir.
Yalnızca belli bir çağın, dönemin toplumsal koşulları, inanç­
ları ya da belirli bir iş, uğraş, bir kültür çevresinde görülür.
Topluma ait birimlerin ve kurumlanıl üyelerini, toplumsal
ilişkilerdeki karşıt güçleri simgeleyen kişilerdir. Bu tipler da­
ha çok toplumsal yaşamın dramatik ve komik yönlerini can­
landırırlar.
Toplumsal tipler, toplumun portresinden bir yansımadır ve
toplumun genel özelliklerini somutlaştırır. Bu özelliğiyle
toplum sorunlarının temel öğelerini belirlemekte de kullanı­
lır. Toplumdan topluma farklı özellikler gösteren falcı, üfü­
rükçü, yobaz, tefeci, züppe, dedikoducu toplumsal tiplerin
örnekleridir.
Bu çok genel yapılmış bir ayrımdır. Daha da özele indirge-

220
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Tinsel Tipler
İnsanların psikolojik yönlerini yansıtan tiplerdir. Çeşitli
kompleksler, dengesizlikler, çevresiyle çatışmalar gibi insan­
ların çeşitli tinsel özelliklerini gösteren kişilerdir. Bu açıdan
bakıldığında her tipin psikolojik yönden sağlıksız olduğu
görülür. Toplum içinde de çok sık rastlanan bu tipler iç ça­
tışmalarının yoğunluğuyla etkileyici durum yarattıklarından
hikayelerde sıklıkla yer alır.

Hayal Ürünü Tipler


Hayal ürünü tipler, gerçek yaşamda örneği bulunmayan,
tümüyle hayalden uydurulan ya da masallardan, efsaneler­
den aktarılan tiplerdir. Doğaüstü güçler ve soyut düşünceler
bu tipler aracılığıyla rahatlıkla verilir. Bu tipler, yazarın ya­
şam hakkındaki görüşlerini simgeler ve hikayeye hayal ve
güzellik boyutu katar.

Tarihsel Tipler
Gerçekten yaşamış ve tarihe geçmiş ilginç, inandırıcı ve işlevi
belirli olan tiplerdir. Son derece öznel bir yorumla ele alınsa­
lar da tarihsel olaylardaki yerleri ile tipiktirler. Destanlardan
alınan tipler de bu gruba girerler.

Dondurulmuş Tipler
Dondurulmuş tipler, önceden gerçekçi bir gözlemle saptanan
ama zamanla kalıplaşan tiplerdir. Ancak toplumların gelişi­
miyle yaşamla ilintileri pek yoktur. Yaşamın gerçeği ile ilgi­
leri olmadığı halde, komik ve dramatik öğe olarak belirli iş­
levleri bulunur. Bu nedenle kendilerini sanatın kendine özgü
gerçeği adına kabul ettirirler.

ÇAĞDAŞ ANLATIMDA İNSAN


Geleneksel anlatıdaki ön gözlem yapılarak, bu gözlem so-
221
Can Akkiriş

nuçlanndan genelleme ve soyutlamayla belirlenen tipler ya­


ratılmaktadır. Çağdaş anlatıda ise koşullara göre oluşan in­
san kavramı öne çıkar. Bu insan, kendi içinde çelişkilidir. Bu
çelişkiler, toplumdaki güçlerin çelişik özelliğinin yansıtılması
açısından kişinin olduğu kadar, toplumun da gelişim doğrul­
tusunu gösterir.
Geleneksel anlatıdaki 'tipik' özelliğin yerini çağdaş anlatıda
'tavır' kavramı alır. Kişilerin insansal özelliklerinden çok çe­
şitli durumlara karşı takındıkları tavırları önemlidir. Bu ta­
vırları genellikle kişinin bağlı olduğu sınıfın belirgin eğilim­
leri belirler. Duruş, eylem, ses tonu ve konuşma biçimi, be­
lirgin tavrı saptar.

KİŞİLİK VE İŞLEVİ
Kişiyi toplumdaki işlevi şekillendirir ve işlevi değiştikçe ki­
şinin tavrı da değişir. Önceden saptanan bir genellemeyle,
kişiyi geleneksel anlatıda olduğu gibi dondurmak olanaksız­
dı » dır.
Hikayede yaratılan her karakterin yalnızca tipik yönünü de­
ğil, karmaşık kişiliğini de yansıtmaya gereksinim duyulur.
Bu nedenle, kişi ayrıntılı bir portre gibi tasarlanır ve hikaye
içinde sunulur. Kişilik, hikayede işlevi açısmdan özellikle
sivriltilirken tipik özelliklerinin yanı sıra, tüm insansal ayrın­
tılarıyla da donatılır. Kişiliğin de hikayenin olayları geliştir­
mek, düşünce öğesini iletmek gibi bir görevi vardır ki bu gö­
rev kişide var olan insansal özellikler yeterince güçlü ve ger-
çekçiyse bu görevi gerçekleştir. Kişinin fizyolojik, sosyolojik,
psikolojik tüm boyutlarıyla tanıtılması gerekir.
Kişinin kişilik yapısı ve olaylar karşısındaki tepkileri, göz­
lem, araştırma, inceleme ve hayal gücü bir araya getirildi­
ğinde elde edilir. Bu çalışma sonunda, kişiliği oluşturan özel­
likler öz ve vurgulu olana indirgenmese de yine de bir ele-
meden geçirilir. Hikaye içinde kullanılmayacak, olayların
222
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

seyrini değiştirmeyecek ayrıntılara yer verilmez. Gereksiz


ayrıntı kişilik için zararlıdır.
Yazarın kişiliği oluşturacak bileşimi yapması için, bir psiko­
log ya da sosyolog gibi araştırma yapması, örnekleri güncel
yaşamda izlemesi yararlı olur. Karakterlerin her biri kendi
içinde inandırıcı, tipik olan çeşitli özellikler, belli durumlar
ve olaylar bir araya getirilir ve ortaya bir uyarlama çıkar. Ki­
şilik bu karmaşık karışımın sonucudur.
Kişilik, tipik özelliklerine bakıldığında genel bir çizgiye sa­
hiptir. Ancak bu özelliklerin yazarın amacına uygun yeni bir
kişilik yaratımında kullanılmasıyla özel hale gelir. Genel çiz­
gideki gerçeğe yakın ve inandırıcıdır. Özel yanıyla ise olağa­
nüstüdür ve hayranlık uyandırır.
Kişiler için; ne yapar, ne eder, nerede yaşar, ne yer, ne içer,
nelerden hoşlanır, nelere kızar, üstün yönleri ve zayıf yönleri
nelerdir, gibi yaşamın tüm ayrıntılarını içeren çalışmalar ya­
parak bu ayrıntılı bilgilerin hikayenin gelişiminde, kişilerin
yaşamının daha inandırıcı ve çelişkisiz bir şekilde sergilen­
mesine katkı sağlanır.

HİKAYEDE KİŞİLİĞİN İŞLENİŞİ


Bir kişilik hakkında bilgi edinilebilecek iki yol var:
• Eylemleri ve
• Kendisi ya da başkalarının söyledikleri.
Sözcükler dışında, kişinin eylemleri de karakteri tanımlayıcı
özelliğe sahiptir. Karakterler, eylemleri ile kendileri hakkın­
da çok şey söyler. Hikayenin özellikle acıklı bölümleri anla­
tılmak istenmezse karaktere küçük ya da büyük bir şeyler
yaptırılarak olay aktarılmak istenir. Bu tekniği kullanmak
zor olmakla birlikte doğru kullanıldığında çok etkilidir ve
öykünün ileriye doğru akışım sağlar.
Karakter ile ilgili bilginin anlatım yerine eylem ile anlatılma­
sı iyi bir tekniktir ancak bu teknik bir başka anlatım yönte-
223
Can Akkiriş

minin yerine kullanılma sınırı getirmez ki o yöntem de diya­


log tekniğidir. Bir kişinin geçmişi hakkındaki bilgi, niçin, ne
ya da neler yapacağı ya da yapmayacağı diyaloglarla anlatı­
lır.
Yukarıda da değindiğim gibi önceden yapılan kişileştirme
çalışmaları ile karakterler geliştirilir, tüm özellikleri tanımla­
nır. Ancak bir karakter yazım öncesi ne kadar tanımlanmış
olursa olsun, yazım sırasmda da akla yeni şeyler gelebilir.
Kişilik hakkında var olan şeyleri, söyledikleri ve yaptıklannı
hikayeyi yazarken de geliştirmek mümkündür. Dikkat edil­
mesi gereken, yeni eklenen özelliklerin önceden çizilen ka­
rakter ve yapılan tanımlamalarla çelişkili olmamasıdır.
Kişilik yaratmada bir başka yaklaşım da sıradan kişileri
yazmada kısıtlamasız ve daha özgür davranıp onlara olağa­
nüstü gerçekdışı yaşam yaratmaktır. Bu yaklaşımda kişiler
çok iyi işlenmiş görülebilmekle birlikte işlevlerinin fazla ol­
maması bir risk oluşturur. Ayrıntılı çalışılmayan kişiler, hi­
kayedeki varlıklarım yalnızca amaca uygun olarak sürdürür
ama bu durum okurda, kimi şeylerin oluşmayacağı, yaşamın
derinliklerine sahip olunmayacağı gibi olumsuz ve hikaye­
nin başarısını aşağı çeken bir duygu durumu oluşturur.

KİŞİ VE OKUR ARASINDAKİ PSİKOLOJİK BAĞLANTI


İyi yazılmış, okuyucuyu olayların içine almayı başarabilen
bir hikayede okur ile hikaye kahramanları arasında çok etkin
bir psikolojik bağ oluşur. Yaratıcı yazarın başarı sırlarından
birisi ve en önemlisi bu psikolojik etkinin sağlanabilmesidir.
Okurun karakter ile psikolojik bağ kurması "duygusal sem­
pati" veya "eleştirel tavır" olarak gerçekleşir.
Duygusal yakınlaşma, okurun kişi ile kendi arasında bir
benzerlik kurması ve kişi üzerinden kendi acılarını görme
eğiliminden kaynaklanır. Okur, karakter ile kendi arasında,
yaşadıkları sıkıntılarla ilgili ne kadar çok benzerlik bulursa
224
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

kendini karakter ile o kadar daha sağlam bir şekilde özdeş­


leştirir. Kendini onun yerine koyar, onunla üzülür, onunla
sevinir, onun için hırslanır, onun karşı çıkmasını hatta inti­
kam almasını, savaşımında onun kazanmasını ister. Aslında
tuttuğu, desteklediği hikaye kahramanı üzerinden kendisi­
dir. Kendi gerçek yaşamında yaşadığı sıkıntıları, çözemediği
sorunları hikaye kahramanının aşması ile mutlu olur.
Eleştirel tavu- ise tam tersine işler. Okur, hikayenin kahra­
manım sevmez ve onu gerçek yaşamındaki sevmediği biri­
siyle özdeşleştirir. O karakterin kişiliğinde toplumun aksa­
yan yönlerini eleştirir, kınar, yargılar.
Hikayenin komik kahramanları, okuyucunun eleştirel tavırla
karşıladığı kişilerdir. Çağdaş anlatıl ı hikayelerde okuyucu­
nun kişilere duygusal yaklaşması ve eleştirel tavır gösterme­
si istenir. Okuyucu, aynı koşullarda kendi olsa nasıl davra­
nacağını ve nasıl davranması gerektiğini düşünür.

KİŞİLİĞİN BOYUTLARI
Hikayedeki insan ilişkilerinde açıklık, inandırıcılık ve tutarlı­
lık çok önemlidir. Hikayenin her hangi bir yerindeki bir ay­
rıntının hangi amaca hizmet edeceğini önceden belirlemek,
hikayenin anlam ve bütünlüğü için gereklidir. Kişilerin her
ne kadar hikayedeki genel gerçeğin mantığına uymaları ve
inandırıcı kişiliklerini sonuna dek sürdürmeleri şart olsa da
bu yeterli değildir. Kişi ne kadar önemli olsa da hikaye için­
de bağımsız bir varlık değildir. Kişinin tüm diğer öğelere
olan bağımlılığı, olaylar örgüsü ve olan ilişkilerinden kay­
naklanır.
Kişilerin öteki kişilerle ilişkisi ile toplumsal ilişkileri genel
gerçeğe uygun olması gerekir. Bireysel ve toplumsal gerçek­
ler bütünlük içinde sunulmalı, hikayedeki etkiler ve tepkiler,
hem tarafların tipik ve özel özelliklerinin, hem toplumsal ko­
şullarının zorunlu sonucu olmalıdır.
225
Can Akkiriş

Kişinin karmaşık iç gerçeği bile kolay anlaşılır bir şekilde


yansıtılmalıdır. Hikayenin, biçimleme ve anlatım kuralları­
nın başında açıklık gelir. Bu kural, tip için olduğu kadar,
karmaşık yapıya sahip kişilik için de geçerlidir.
Kişinin hikaye başladığında verilen özellikleri, hikaye ilerle­
dikçe ortaya çıkan ayrıntılarla tamamlanır. Kişinin geçmişi
ve geleceğe yönelik beklentileri ile ruhsal durumu onun kişi­
liğini tamamlar.
Nesnelerin üç boyutu olduğunu biliyoruz:
•Derinlik,
•Yükseklik,
•Genişlik.
Ancak insanın bunlardan başka üç boyutu daha bulunur:
•Bedensel yapı (fizyolojik),
•Toplumsal yapı (sosyolojik),
•Tinsel yapı (psikolojik).
Kişiliği insana ait olan bu üç boyut oluşturur. Bu boyutlar ki­
şinin davranış ve duygularını yönetir. Bu üç boyutu dikkate
almadan insanın kişiliğini tanımlamak, hikaye için iyi bir ki­
şileştirme çalışması yapmak olanaksızdır.

Bedensel Yapı
Bedensel Yapı, davranışlar üzerinde oldukça etkilidir. Sağ­
lıksız ya da bedensel engelli biri ile sağlıklı bir insan dünyayı
ve olayları birbirlerinden çok farklı yorumlar. Psikolojide
"aşağılık duygusu", ya da "üstünlük duygusu" gibi tanımla­
nan duygu durumlarının kaynağında çoğu zaman Bedensel
Yapı'dan kaynaklanan nedenler vardır.

226
Adını Adım Yaratıcı Yazarlık

Toplumsal Yapı
Kişilik oluşumu ve biçimlenişini en çok etkileyen şeylerin
başında Toplumsal Yapı gelir. Toplumsal Yapı, kişinin içinde
olduğu toplumsal smıf, yetiştiği ortam, okul, gelir düzeyi, ai­
le düzeni, dostları, dinsel inançları gibi öğelerden oluşur. Bu
öğelerin her birinin Toplumsal Yapı'nm oluşmasına önemli
katkısı vardır.

Tinsel Yapı
Her insanın bir de Tinsel Yapı'sı vardır. Kişinin psikolojik
durumunu işaret eden bu yapı kişinin özlemleri, istekleri,
düşleri ve tutkuları ile ortaya çıkar. Ancak Tinsel Yapı'run
kökeninde bedensel ve toplumsal etkenlerin katkısı var. Tin­
sel Yapı, bedensel ve toplumsal yapının doğal sonucudur.
Kişi yaratma sürecinde kesin çizgileri çizilmiş iyi-kötü, si-
yah-beyaz gibi ayrımlar yerine kişilere gerçek yaşamdaki in­
sanların sahip olduğu karmaşıklıkta bir yaşam kazandırılma­
lıdır. Karmaşıklık, insanın çelişkilerle dolu iç gerçeğini orta­
ya koyar. Gerçek yaşamda da öyle değil midir? İnsanlar iyi-
kötü diye ayrılmış ve damgalanmış mı dolaşırlar çevremiz­
de? Onların iyi mi, kötü mü olduklarım ancak birlikte bir ta­
kım olayları yaşayarak, davranış ve söylemlerini izleyerek
anlayabiliriz. Burada da yapılması gereken şey aynıdır. Ya­
zar kişilerini iyi-kötü olarak damgalamak yerine bunu olay
akışı içinde okuyucunun anlayacağı bir yol izlemelidir.
Kişilerdeki iç çelişki, gerek toplumsal çelişkiye, gerekse top­
lumun değişimsel gelişimine ışık tutar. Çağdaş anlatıda iç çe­
lişki çok büyük önem taşır. İyi oluşturulmuş iç çelişki kişilik
yapısındaki inandırıcılık ve tutarlılığa hizmet eder. Karakte­
rin kişiliğini oluşturan koşulları okuyucunun hikaye içinde
anlaması sağlandığında karakterin davranışları, bu kişiliğin
mantıklı sonucu olur. Eylemlerin tutarlı olabilmesi için kişi­
nin gerçeği ile tavır ve davranışları arasındaki neden-sonuç
ilişkisinin sağlam olması gereklidir.
227
Can Akkinş

KİŞİLİK BİLEŞİMİ
Hikaye için oluşturulan karakterlerin kişilik yapılarının tipik
ve inandırıcı olması gerekir. Yazar karakter yaratma ve kişi­
lik belirleme aşamasında farklı insanların kişiliklerinden de­
ğişik özellikleri bir araya getirerek daha özel kişiler de yara­
tabilir. Bu şekilde yaratılan karakterler okuyucuya gerçeğin
yeni bir görünümü olarak yansır.
Karakter yaratımı sırasmda farklı ve inandırıcılığını yitirme­
yen bir kişilik yapısı oluşturabilmek için, dikkatli bir şekilde
gözlemler yaparak karakterin genel ve tipik özellikleri ve
kendine özgü ayrıntıları belirlenir. Gerçek yaşamda olduğu
gibi, hikayelerde de kişiler öyle durumlarla karşılaşırlar ki
bu durumdan kurtulmak için çeşitli davranışlarda bulunur­
lar. Bu davranışlar sonucu çözüme kimi zaman ulaşır kimi
zaman da ulaşamaz.
Çok sinirlenen birisini düşünün, ne yapar? Bazı insanlar bu
durumda bağırır, vurur, kırar, saldırır. Bazı insanlar ise sa­
kinliğini korur. Bazıları mantıklı ve sakin bir şekilde karşı­
sındakini ikna etmeye çalışır. İşin aslı şudur ki herkes kendi
kişiliğinin gereğini yerine getirir.
Yaratıcı yazar açısından karakterlerin kişilik yapıları arasın­
daki farklılıklar ve bu yapılara göre davranışların nasıl belir­
lendiği önemli bir çalışma konusudur. Yaratıcı yazar, yarat­
tığı durumlarda karakterlerin tepkileri ve davranışları yoluy­
la bu ayrıntıları açık bir şekilde ortaya koyabilir.
Yaratıcı yazar, okura iletmek istediği özellikleri açık, inandı­
rıcı, düşündürücü ve etkileyici bir şekilde verebilmek için,
karakterin kişilik özelliklerini, olay ve durumları dikkatle
saptar, hayal gücüyle karakterleri oluşturur.
Hikaye yazarının sürekli olarak uygulaması gereken şeyler­
den biri de olaylar örgüsünde ve kişilik yapısı kurmada her
zaman okuyucunun tahmin edemeyeceği yeniliklerle dikkat
ve merakı üst düzeyde tutmaktır. Yalnızca olayların gelişme­
lini sürprizlerle sürdürmek değildir. Ayrıca karakterin kişi-
228
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

lik yapısındaki bir özelliği de beklenmedik bir anda ve


umulmadık bir şekilde ortaya çıkarmak etkili bir uygulama
olur. Karakterin sergileyeceği yeni ve bir insansal özellik,
okuyucuyu o durum ve olayın içine çeker. Yazar, hikayede
vermek istediği anlama ilgi çekmek ve okuyucuya yeni dü­
şündürme alanları açmak açısından da yararlı olan bu sürp­
rizleri geliştirmelidir.
Ancak bu sürprizleri tasarlarken yazarın çok dikkatli olması
gereken bir nokta vardır. Okuyucunun önceden tahmin
edemeyeceği bu yeni özellikler asla kişinin tipik ana kişilik
yapısı ile çelişmemelidir. Yenilikler coşku verici, ilgi uyandı­
rıcı ve merak uyandırıcı olmakla birlikte aynı zamanda
inandırıcı da olmak zorundadır.
Karakterlerin kişilik yapılarında yer alacak yeni özelliklerin
okuyucuya çarpıcı bir şekilde geçirilebilmesi için daha önce
karakterin karşılaştıklarından farklı bir durumda gösterdiği
tepkinin beklenmedik oluşu işlenmelidir. Yeni durum ve
buna karakterin göstereceği tepki, kendi içinde mantıklı ve
inandırıcıdır ancak bu yeni ve beklenmedik davranış biçimi
okuyucuya karakterin kişilik yapısı hakkında bilmediği ve
tahmin edemediği gerçek olarak sunulur.

KİŞİLİK GELİŞİMİ
Özellikle yeni yazmaya başlayanların düştükleri en büyük
hatalardan birisi yarattıkları kahramanın tüm özelliklerini
hikayenin başında ve bir çırpıda vererek okuyucuya tanıtma
isteğidir. Böyle bir yaklaşım yalnızca hikaye tekniği değil,
gerçek yaşamın akışına da aykırıdır.
Karakterler ve o karakterlerin kişilik yapıları, toplumsal yön­
leri oluşturulurken uzun araştırmalar ve saptamalar yapılır,
karaktere en uygun özellikler için uzun ve ayrıntılı notlar tu­
tulur. Daha sonra bu özellikler, yeri ve sırası geldikçe, hika­
yede yer alan olaylar boyunca yavaş yavaş, sindirerek ve
doğal akış içinde verilir. Yeni durumlar ve yeni olaylar ya-
229
Can Akkiriş

şandıkça kişinin başka özellikleri ortaya çıkar. Okuyucu o ki­


şiyi olayların akışı nedeniyle tanıma ve anlama olacağı bulur.
Karakterin kişilik özelliklerinin sergilenebilmesi ve okuyu­
cuya aktarılabilmesi için verdiği tepki ve davranışların çok
büyük önemi vardır.
Karakterin kişilik yapısını oluştururken öncelikle olay örgü­
sü içinde karakterin karşılaşacağı durumlar ve buna göstere­
ceği tavır ve davranış olasılıkları üzerinde ayrıntılı çalışmalar
yapılmalıdır. Bu tarz uygulama karakterdeki kişilik oluşu­
munun hangi şekillerde olabileceğinin farklı seçeneklerini
yazarın kullanımına sunar. Böylece yazarın zihninde, tam da
karakter üzerinde çalışmalar yaparken, kişi hikaye içinde or­
taya çıkar.
Hikaye karakterleri de tıpkı gerçek yaşamdaki tüm insanlar
gibi yaşadıkları durumlar ve karşılaştıkları durumlar etkisiy­
le zaman içinde kişilikleri açısından değişirler. Deneyim ka­
zandıkça olaylar karşısında verdikleri tepkileri de değişir.
Hikayede bir karakterin diğerleriyle ilişkilerini düzenlerken,
inandırıcılık ve tutarlılık yanı sıra yeniliğin de önemsenmesi
gerekir. Yenilik, karakterin ilişkileri aracılığıyla gerçeğin yeni
bir yönüne ışık tutmak olmalıdır. İnsan ilişkilerinin kalıpla­
şan anlamı yeniliklerin verilmesinde yetersiz kalır. Bu ne­
denle ilişkilerin başka yönlerinin de keşfetmeye çalışılması
gerekir.
Karakterler arası ilişkiler açısından bakılırsa, hikayedeki her
durum yeni bir ilişkiye yol açmalı veya eski bir ilişkinin yeni
bir anlamını ortaya koymalıdır. Bunun tersi de geçerlidir; hi­
kayedeki her ilişki yeni bir durum yaratmalı veya eski bir
durumun gelişmesini sağlamalıdır.
Hikayenin olay örgüsündeki akıcılık ve sürekli hareket özel­
liği, insan ilişkilerinde sürekli değişim ve gelişim sağlar.
Bundan da anlaşılacağı gibi, kişiler arasındaki ilişki durağan
değildir ve asla belli bir düzende kalmaz, sürekli değişir. Bu
sa_
230
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

durum hikaye içinde tanımlamalar yaparak değil, karakter­


lerin içinde yer aldığı olay ve durumlara göre belirlenir.
Hikayedeki ana karakterler ve yardımcı karakterlere hikaye­
deki işlevlerine göre yer verilir. Ana karakterler, yardımcı
karakterler ve tiplemeler üç küme içinde ele alınır. Ana ka­
rakterler genellikle hikayenin gelişiminde en çok payı olan­
lardır. Hikayenin kahramanı ile rakibi ya da düşmanı gibi.
Karşıt kahraman olayın ateşleyicisi ve durumun yaratıcısıdır.
Kahraman, bu duruma tepkisi ile hareketi başlatır ve hika­
yenin devamında tüm ilişkiler, bu "ana çatışma" çevresinde
gelişir.
Yan karakterler, genellikle ana karakterleri ve onların değer­
lerini temsil eden destekçileri ya da karşı çıkan, engelleyen
kişilerdir. Eylemleri, ana karakterler kadar etkin ve anlamlı
değildir.
Tiplemeler ise olaylar örgüsünü geliştirmede küçük görevle­
ri olan, öykünün anlamına ve atmosferine katkıda bulunan
ilginç kişilerdir.

KİŞİLİK KANITLANMALI
Hikayede geçmişin sergilenebilmesi için karakterlerin ko­
nuşmaları veya betimlemelerle işlenişi yeterli değildir. Çeşit­
li olaylar ya da değişik durumlar içinde karakterin duygu,
düşünce, konuşma ve davranışlarıyla, hikayenin sonuna ka­
dar süren sunumlar gereklidir. Bu sunumlar, karakterin kişi­
lik özelliklerinin en olumlu şekilde verilebilmesi için bir de­
fada değil, hikayenin akış süresince, olaylar içinde birer birer
verilmesidir.
Karakterlerin olaylara karışmalarım mutlaka bir nedene, bir
amaca dayamak gerekir. Hikayenin gelişiminde önemli bir
malzeme olabilen bu amaç, yaşamsal önem taşır, okuyucu­
nun katılımım sağlar.
Can Akkiriş

Karakterlerin kişilik yapıları anlatılırken iki ana yöntemden


biri kullanılır:
-Doğrudan Tanıtım,
-Dolaylı Tanıtım.

DOĞRUDAN TANITIM
Karakterlerin kişilik özelliklerinin yaşadıkları olaylara karşı
verdikleri tepki ve davranış biçimleri ile okuyucuya aktarıl­
ması gerektiğini söylemiştim. Bu yöntem, yazar için çok iyi
bir hazırlık ve sıkı çalışma gerektirir. Ayrıca yazarın bu ko­
nuda sergileyeceği ustalığı, hikayenin olaylarını örmedeki
başarısını ve diyalogları kurmadaki yeteneğini kanıtlar.
Bir hikayede karakterlerin kişilik yapılarının "Doğrudan Ta-
nıtımT'nda üç ayrı tekniğin aym anda kullandığı üç karmaşık
yöntem vardır:
•Betimleme İle Tanıtma,
•Diyalog İle Tanıtma,
•Davranışlar İle Tanıtma.
Şimdi sırasıyla bunları görelim.

Betimleme ile Tanıtma


Hikayedeki bir karakteri tanıtmanın en görsel olmayan yolu
budur. Anımsarsanız, daha önce "anlatma, göster" sloganını
kullanarak betimlemeler yerine olaylarla anlatmanın görsel
etki yaratacağını ve okuyucuyu hikayenin içine daha fazla
çekeceğini söylemiştim. Şimdi değişen bir şey olmadı, söyle­
diklerim yine geçerli, ancak karakterin kişilik yapısının doğ­
rudan tanıtılmasında kullanılan üçlü yöntem içinde betim­
leme de var. Bu kez betimleme, diğer iki teknik ile birlikte
kullanılarak olağanüstü bir etki kazanıyor.
betimlemeler, olayın geçtiği mekanın ve sahnenin anlatı-
232
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

mında ve ara açıklamalarda karakterler hakkında verilen bil­


gilerdir. Böylece karakterin fiziksel ve ruhsal durumu, giyim
kuşamı, jest ve mimikleri, olaylara ve durumlara karşı dav­
ranış ve tutumları sergilenir.

Diyalog ile Tanıtma


Çağdaş hikaye anlatım anlayışının vazgeçilmez öğesi olan
diyaloglar ile karakterin toplumsal, kişisel ve ruhsal durumu
okuyucuya tanıtılır. Karakter kimi zaman karşısmdakiyle ve
bazen de monologla kendisi veya karşısındaki hakkında bilgi
verir.
Karakter, karşılıklı konuşmalarda üç yolla tanıtılır:

• Karakterin Kendisi Hakkında Söylediği Sözler ve Açıkla­


malar
Karakterin kendisi hakkında söylediği sözler somut bir göz­
lemi belirtebileceği gibi, tümüyle soyut ve yanlış bir değer­
lendirme de olabilir. Daha çok ironi amaçlı kullanımlarda,
çok yürekli olduğunu söyleyen kişi bir diyalogdaki sözleri ve
davranışlarıyla korkaklığım ortaya koyar. Okuyucunun yan­
lış anlamasına yol açmamak için karakterin kendine ilişkin
yaptığı açıklamaların somut gerçekler olarak algılanmaması
gerektiği izleyiciye açıkça belirtmelidir.
Karakterin kendisi hakkında yaptığı açıklamalarla okuyucu­
nun bunları karakterin tartışılmaz gerçeği olarak kabul etme­
si, insan doğasına aykırıdır, bundan kaçınmak gerekir.

• Karakterin Başkası Hakkında Söylediği Sözler ve Açıkla­


malar
Burada da aynı şey geçerlidir. Karakterin bir başkası hakkın­
da söylediği sözler de kesin ve somut doğrular olarak kabul
edilmez. Doğaldır ki bir karakterin başkası hakkmda yaptığı
açıklama, başkasının gerçeklerini değil, kendi düşüncesini
233
Can Akkiriş

yansıtır. Bir karakter, diğerini kötülediğinde yalnızca kendi


duygu ve davranışlarına ışık tutar.
Tüm bu söylediklerimde çok önemli bir istisna var. Hikaye­
nin Giriş Bölümü'nde geçen diyaloglarda, karakterlerin bir­
birine ilişkin verdikleri bilgi, özellikle karakterlerin tanıtımı­
nı sağlamak için yazar tarafmdan iletmek istenen bilgilerdir.
Henüz hikayenin başı olduğu ve karaktere ilişkin kişisel
özelliklerin olaylara sindirilerek anlatılma fırsatı bulamadığı
aşamada karakterlere diyalogları ile gerek kendileri ve ge­
rekse diğer karakterleri somut bilgilerle tanıtma görevi veri­
lir.
Unutmamak gerekir, bu durum yalnızca hikayenin Giriş Bö­
lümü için bir istisnadır, diğer bölümler için geçerliliği yok­
tur.

• Karakterin Değişik Konulardaki Sözleriyle Kişiliğini Yan­


sıtması
Burada karakter ne kendini, ne de hikayedeki bir başka ka­
rakteri anlatır. Bambaşka konulardaki etkilenişlerini, duygu,
düşünce ve değerlendirmelerini açıklamaktadır. Örneğin;
herhangi birinin ne kadar başarılı bir hırsızlık yaptığını onu
överek ve başarılı bularak anlatıyorsa farklı, onu eleştirip
yaptığı şeyin çok yanlış olduğunu söylüyorsa daha farklı bir
kişilik yapısına sahip olduğunun ipuçlarmı veriyor demektir.
Çeşitli durumlar karşısında sözleri ile tavrını belirleyen kişi,
eğilimleri ve özelliklerini açıklamış sayılır. Bu tanıtım tekni­
ğinde kalıp/klişe ipuçlarından kaçınmak, karakterlerin kişi­
sel özelliklerini okuyucuya tanıtmanın daha yaratıcı ve yeni
yollarını bulmak gerekir.

Davranışlar ile Tanıtma


Karakterin kişilik yapışım okuyucuya iletmenin bir başka yo­
lu da bunu karakterin davranışlarıyla göstermektir. Bu yön-
234
Adını Adım Yaratıcı Yazarlık

tem de çağdaş hikaye anlatım anlayışında tercih edilmesi ge­


reken öneme sahiptir. Burada üçlü tanıtım yöntemi içinde de
yer almaktadır.
Davranışlar, kişinin ahlak boyutu, inançları, idealleri ve de­
ğerlerinin aynasıdır. Davranışların sergilenmesi yoluyla ka­
rakterin fiziksel görünümü, ahlaki değerleri, toplumsal ve
ruhsal özellikleri okuyucuya verilir.
Hikayenin başında karakterlerin net olmayan, sisli puslu gö­
rünen, yarım kalmış resimler gibi görünmesi gerekmektedir.
Burada yazar, bir ressam rolü üstlenmişçesine hikaye ilerle­
dikçe gelişen olaylar içine ustaca yerleştirdiği unsurlarla ka­
rakterlerin daha iyi tanınmasını, çizgilerinin belirginleşmesi­
ni sağlar. Zaten hikayenin başlarmda tüm özellikleri tanıtılan
bir karakterin merak edilecek bir yarn kalmaz, nerede nasıl
davranacağı kesin olarak bilindiğinde ilgi azalır.
Karakterin tüm özelliklerini hikayenin en başında vermek
kadar, çok geç ve hikaye çok ilerledikten sonra vermek de
hatalıdm Okuyucu belirsiz karakterlere karşı da ilgisiz kalır.
Okuyucu karakteri fiziksel görünüşü ve hareketleriyle dış­
tan, yazarın verdiği duygu ve düşünceleriyle içten tanır. Dış
görünümü, yüzü, vücut özellikleri, giyimi, jest ve mimikleri
fiziksel görünümünü belirtir. Olay ve durumlara karşı takın­
dığı tavır, gösterdiği tepki, yaptığı işler ise içsel kişiliğine ışık
tutar. Hikaye geliştikçe okuyucu karakteri çatışmalar, karşıt­
lıklar ve davranışlarıyla daha ayrıntılı bir şekilde tanır.
Hikayede, gelişimin hem tutarlı olmasına, hem de karaktere
ilişkin yeni bir gerçeğin ortaya konulmasına dikkat edilmesi
gerekir.
Hikaye yapısında olay ve durumların insansız olması müm­
kün değildir. Aynı şekilde karakterin de durum ve olay dı­
şında kalmaması gerekir. Karakterin kişiliğinin belirlenme­
sinde olaylar içinde yer alma ve davranışta bulunma özelliği
önemli bir etkendir. Karakterlerin hikaye akışına uyum sağ-
235
Can Akkiriş

lamayacak derecede çok abartılı tepkiler göstermesi hikaye


akış düzenini bozacağından bundan kaçınmak gerekir.
Ancak bunun tam tersi de sakıncahdu-. Hikayede edilgen, si­
lik ve olaylardan hemen etkilenen karakterler yaratmamak
gerekir.
Hikayenin akışı içinde, karakterler olumludan olumsuza, iyi­
likten kötülüğe ya da kötülükten iyiliğe yönünde gelişirler.
Bu gelişim bir amaca, bir gerekçeye dayandırılmak ve inan­
dırıcı olmalıdır.
Karaktere okuyucunun ilgisini çekecek bir sorun verilebilir.
Veya okuyucunun hikayeyi anlamasına yardımcı olmak için
karaktere yapacak, söyleyecek değişik davranışlar verilebilir.
Doğrudan Tanıtım'da yararlanabileceğiniz önemli ipuçları:
• Herkesin yaşadığı yalnızlık, kıskançlık, terk edilmişlik gibi
durumlar ve duygularla işe başlayabilirsiniz.
• Hikayenin başında kahramanın sevdiği kişiyle ilgili kötü
durumla karşılaştırabilirsiniz.
• Karakteri herhangi bir tehlike veya mutsuzluk arımda gös­
terebilirsiniz.
• Karakteri bir suç işlerken gösterebilirsiniz.
• İki sevimli karakter arasındaki bir anlaşmazlığı verebilirsi­
niz.
• Bir durum karşısında karakterler iki ayrı görüşte ayrıldı­
ğında okuyucunun kimin yanında olması gerektiğini bir
şekilde verebilirsiniz.
• Karaktere sevimli, sevecen, çekici, saygı ya da hayranlık
uyandıncı özellikler verebilirsiniz. Ancak bu, kahramanı
hep iyi, karşıtını hep kötü yönleriyle göstermek gibi düşü­
nülmemelidir. Her iki tür karakterlerin de iyi ve kötü yanlan
olabilir, bunların bazıları törpülenebilir. Kahraman ne kadar
iyi bir kişilik olsa da onun da güçsüz veya kötü yanlan ola­
bilir. Aynı şekilde bir kötü karakterin de iyi yanları olabilir.
236
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

• Belli bir süreye dek karakterin kişilik yapısı ve geçmişi


hakkında bilgi vermemeyi seçebilirsiniz. Buna saklama ya
da maskeleme isimleri verilir. Bu yöntemle karakter hak­
kında okuyucu merakta bırakılır. Burada meraklandırma­
nın dozunun iyi ayarlanması çok önemlidir. Karakterin
saklanan, maskelenen kişiliği ve geçmişi, olayın akışı için­
de belirlenen bir olayla ortaya konulmalıdır.

DOLAYLI TANITIM
Dolaylı kişilik tanıtımında, karakterin olay içinde, duruma
karşı tepkisini göstermesiyle veya hikayedeki diğer karakter­
lerin, onun hakkındaki görüşlerini belirtmesiyle yapılır.
Bir karakter, diğer karakterlerin davranışlarım yorumlayan
konuşmasıyla bu tanıtımı dolaylı olarak yapar.

Karşıtlık Yaratmak
Hikayede kişilik yapışırım tanıtımı için karşıtlıktan yararlanı­
lır. Kahraman ve karşıt kahramanın simgelediği güçlerin ça­
tışması ile kişiler tanıtılır. Bir bakıma siyah rengini tanıtabil­
mek için beyaza, karanlığı tanıtabilmek için aydınlığa gerek­
siniminiz vardır. Hikayede de karakterlerin kişilik özellikle­
rini daha iyi verebilmek için onlardan farklı duruş ve davra­
nışların sergilenmesi gerekir.
Kişilikleri ortaya çıkartmak için, farklı karakterlerin kişilik
yapıları arasmda karşıtlıklar ortaya konur ve aynı durum
karşısında gösterdikleri farklı tepkileri vurgulanır. Karşıtlık­
larla anlatım kesinlik kazanır. Karşıtlığın bir özelliği belirgin­
leştirmek için de kullanılır.
Tüm sanat dalları için geçerli olan bir sorumluluk ve görev
anlayışı vardır ve bu hikaye yazarları için de geçerlidir. Sa­
nat, yalnızca estetik bir yapıt ortaya koymak için değil, aynı
zamanda topluma bir mesaj verecek, onu düşündürecek,
araştırtacak, eğitecek ve onu bir adım ileriye taşıyacak nite-
237
Can Akkiriş

likte olmalıdır. Bu nitelik yazara bir toplumsal sorumluluk,


hatta görev getirmektedir.
Hikaye yazarı için de aynı görev geçerlidir. Toplumsal so­
rumluluğa sahip bir yaratıcı yazar, tüm estetik kaygıları yanı
sıra okuyucuya vereceği mesajı ve bu mesajla topluma vere­
ceği katkıyı da planlar.
Hikaye toplumsal gerçeklerin sergilendiği, sorunların tartı­
şıldığı bir alan olmalı ve toplumsal ortam içinde sıkışıp kalan
insanların gerçeklerini öne çıkarmalıdır. Böylelikle, toplum­
sal ortamın karmaşık değer yargıları önem kazanır, kişilik
yapışım kendi yetenekleri değil, toplumsal koşullar belirle­
meye başlar. Kişi davranışlarında egemen değildir. Toplum­
daki değer yargılarının tartışılması ve kuşaklar arası anlaş­
mazlıklar bir hikaye yazarının ilgi duyması gereken konu­
lardır.
İnsansal özelliklerin inandırıcı bir şekilde yansıtılması ve
toplum gerçeklerinin anlatması ile karakterin kişilik yapısı
daha da önem kazanır. İnsan ilişkilerini işlemek, toplumsal
gerçekleri anlatabilmenin en etkili yoludur.
Hikaye yapısının omurgası niteliği taşıyan, hikaye akışını
baştan alıp sona kadar merak ve dikkati en üst düzeyde sağ­
layan "çatışma ve karşıtlık," gerçek yaşamımızda da toplum
yaşamının gelmiş geçmiş en önemli sorunudur. Gerçek ya­
şam çatışmalar ve karşıtlıklarla doludur. Doğada aydınlık ve
karanlık, kış ve yaz, doğum ve ölüm gibi karşıtlıklar vardır
ve hepsi değiştirilemez gerçeklerdir. İnsan ilişkilerinde de
karşıtlık hep vardır ve olacaktır. İnsanların kendilerini her an
çatışmalar içinde bulmaları kaçınılmazdır.
Toplum da karşıt toplumsal güçlerin çatışması ve dengelen­
mesi ile oluşur. İnsanlar ise bu güçler arasında kendileri için
gerekli ve yeterli dengeyi kurabildikleri ölçüde mutlu olur­
lar.
Hikayede karakterin kendini savunması, çevresel güçlere
karşı direnmesi ile akış hareketi sağlanır. Karakter, umutsuz-
238
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

luğu ölçüsüzlüğünde direnişini sürdürür ve o direndikçe


daha çok acı çeker.
Kahraman, direniş mücadelesi süresince çevresine olduğu
kadar, kendine karşı da savaşım içinde bulunur. Dış koşullar
onun iç gerçeğini etkiler ve çatışmayı kendi içinde yürütme­
sini sağlar.
Hikaye içinde karakterin kişilik özelliklerini en iyi şekilde
iletebilmenin yolu, diğer karakterlerle olan ilişkilerini gös­
termektir. Hiçbir betimleme, kişiyi, toplumsal yaşam içindeki
tutum ve davranışlarındaki kadar iyi açıklayamaz. Hikaye
insanı toplumun bir bireyi olarak ele alır ve karakterler arası
ilişkiler, kişinin değişmeyen kişilik özelliklerini gösterir, psi­
kolojik sorunlarını açıklar.
İnsansal gerçeklerin açıklandığı hikayelerde ilişkiler, gerçek­
lerin hem toplumsal koşullarını hem de sonuçlarım belirler.
Bu durumun yazara getirdiği sorumluluk nedeniyle, hikaye­
de kişiler arasındaki ilişkilerin çok dikkatli ve doğru bir şe­
kilde saptanması gerekir.
Hikayede karakter ve karşı karakter için üç tane çatışma ala­
nı bulunur;
•Kahramanı bir durum ya da zamana karşı engelleyen karşıt
karakter,
•Kahramanı yanlış şeyler yapmaya yönelten, yakınındaki bir
karşıt karakter,
•Kahramanın karşısında yer alan karakter tarafından korku
ve hatasına karşı zorlanması.
Tüm çatışma alanlarında, kahramanın korkuyla paniğe ka­
pılması ve denetimini yitirmesi, hikayede çok iyi sonuç vere­
bilir.
Kahramanın kişilik yapışım tanıtmak amacıyla karşıtlıktan
yararlanmak, en etkili ve doğal yöntemlerden birisidir. Hi­
kaye kahramanı ile ilgili bir karşıtlık yaratırken onun diğer
karakterden çok farklı olması gerekmez. Herhangi bir durum
239
Can Akkiriş

karşısında kahraman daha sert karşıt karakter daha insancıl


yaklaşabilir. Ya da tersi olabilir. Bu tür uygulamalarla karak­
terler birbirleriyle uyumlu ya da karşıt duruş ve davranışlar
sergileyerek kişilik yapılarının okuyucuya geçmesine neden
olurlar.

Ayrıntıları Ortaya Çıkarmak


Karakterler arasında karşıtlıktan yararlanarak onların kişilik
yapılarının tanıtılması yöntemini biraz daha ustalıkla kulla­
narak karakterler ile ilgili biraz daha fazla ayrıntı vermek
mümkündür. Bu yöntemle karakterin bir ya da birkaç özelli­
ği daha belirgin olarak ortaya çıkar. Karşıtlıkta kullanılan kö­
tü karakter, iyi karakterin neden iyi olduğunu daha vurgulu
olarak belirtebilir. Girişken karakterler, karşıt karakterlerin
çekingenliklerini vurgular. Çok konuşanlar, suskun karakter­
leri öne çıkarır.
Hikayede karşıtlık yönteminin kullanılması hikayenin den­
gelenmesine de katkıda bulunur. Bu yöntem kullanılarak ka­
rakterler siyah-beyaz olarak ayrılmak yerine yansıtılan iç çe­
lişkileri yoluyla tanıtılır. Karşıtlıklar yaratılan durumlar yo­
luyla ortaya konur. Bu tanıtım, denge ve uyum unsurları
dikkate alınarak kullanılır.

YAN KARAKTERLERİN KİŞİLİK YAPILARI


Hikayede yer alan yan karakterleri de normal insanlar gibi
düşünmeli ve onların da duyguları, düşünceleri, zaafları ve
üstünlükleri olduğunu unutmamalıyız. Yan karakterler de
isteklere, gereksinimlere, amaçlara sahiptir ve davranışları
sonucu hatalar yapabilir ya da başarıları olabilir.
Hikayede yer verilen yan karakterlere insan yönleriyle ana
karakter gibi bakılmalı ve hikaye akışı için gerektiği ölçüde
onların da kişilik yapılarının tanıtılmasına önem verilmeli­
dir.
240
Adım Adnn Yaratıcı Yazarlık

Hikayenizdeki yan karakterlerden biri olan bir itfaiye görev­


lisini düşünelim. Bir yangında, alevlerle boğuşup hayat kur­
tarmaya çalışırken onu yalnızca uzaktan gördüğünüz kadar
anlatmanız, onun psikolojisine hiç girmemeniz doğru olabilir
mi? O yangına karşı verdiği mücadele sırasında basit bir itfa­
iye elemanı mıdır? Yoksa o sırada aynı zamanda evini, karı­
sını, çocuklarını hatta borçlarını, kendisine bir şey olursa ço­
cuklarının geleceğini düşünen bir insan mıdır?
Hikayenizde yer verdiğiniz kişi bir yan karakter bile olsa,
onun da düşünceleri, korkuları, heyecanları olduğunu bile­
rek bunların hikayeye katılması gerçeklik etkisini güçlendi­
rir.
Yan karakterler ana karakterin kişilik yapısının ortaya kon­
masını sağlar. Ana karakterin arkadaşları, akrabaları, yarım­
da çalışanları gibi yakınları ile rakipleri, düşmanları gibi kar­
şıtları, karşılaştırma yoluyla tanıtımı sağlar. Bir hikayenin
başarısında en önemli rol oynayan etmenlerin başında yan
karakterlerin kişilik yapılarının iyi sunulmuş olması gelir.

Yan Karakterlerin Derinliği


Yan karakterleri yaratırken onlara fiziksel, sosyal ve psikolo­
jik özelliklerinin yanı sıra başka ayrıntıların da verilmesi ge­
reklidir. Bu ayrıntılar ayırıcı özellikleri tanımlar. Karakterle­
rin tepkileri, tikleri, hareketleri, konuşmaları, giyimindeki
ayrıntıları, diğer karakterlerden ayırt etmeyi sağlar.
Bu örnekler daha da arttırılabilir. Herkesin birbirinden farklı
olarak sahip olduğu pek çok duruş, davranış, konuşma özel­
likleri ve alışkanlıkları vardır. Karakterin yürürken çıkardığı
bir ses, elinde sürekli oynadığı bir kalem ya da tespih, çok
sık tekrarladığı bir söz, şivesindeki bir bozukluk ve daha pek
çok ayrıntı karakterin diğerlerinden ayırt edilmesini sağlar.
Bu özellikler karakterin kişilik yapısını değil, kişisel ve öz­
gün yönlerinin okuyucu tarafından algılanmasına katkı ve-

241
Can Akkiriş

Karakter ile ilgili verilen ayırıcı özellikler genellikle karakter


üzerinde dikkati çekmek için kullanılır. Kimi durumlarda bu
ayrıntılar karakterin önüne bile geçebilir.
Yan karakterler hikayede iki şekilde yer alabilir:

• Kötü gibi görünen iyi karakterler


Bu karakterler, kişiliklerinde güç ve şiddet olan ilginç insan­
lardır. Yazar bu kişileri sevgiyle yazarsa okuyucu onu sev­
giyle alır, nefretle yazarsa ondan nefret eder.

• Kötü karakterler
Bunlar gerçekten hikayenin kötü karakterleridir. Her zaman
kendilerini haklı göstermeye çalıştıkları gerekçeleri ve amaç­
ları vardır. Tarihte Hitler'in de kendine göre ve iyi zannettiği
gerekçeleri olduğunu düşünürsek hikayedeki bir kötü karak­
ter için oldukça sivri bir örnek vermiş olacağım.
Hikayedeki kötü karakter güçlü görünümü nedeniyle hem
ana karakteri, hem de çatışmayı geliştirici özellik oluşturur.
.Ama karakterin aşacağı engeli daha da büyütmüş olur.

Bilinçli ve Bilinçsiz Benzerlikler


Karakterler arasındaki karşıtlıkları kullanarak okuyucuya
onlar hakkında daha ayrıntılı bilgi aktarma yöntemini yuka­
rıda gördük. Karakterlerin birbirine zıt ve farklı özellikleri
olduğu gibi birbirine çok benzeyen özellikleri de olabilir.
Karakterler arasındaki benzerlikler konusunda da çok dik­
katli olmak gerekir. Hikaye yazarı özellikle planlayarak, kişi­
ler arasında konu gereği bir karışıklık yaratılmasını sağlaya­
cak benzerlikler oluşturabilir. Konu gereği, bu benzerlikler­
den dolayı karakterler birbirine karıştırılır ve hikayenin akışı
bu yönde ilerler. Bu bilinçli olarak yapılmış bir benzetme ça-
lışmasıdır.
242
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Bazen de yazar gerekli özeni göstermediği için hikayedeki


karakterler arasında istem dışı olarak benzerlikler oluşabilir.
Karakterler bu şekilde kontrolsüz ve gereksizce birbirine
benzedikçe birbirleri arasında karşıtlık oluşturulamaz ve
karşıtlık yöntemi ile karakterin tanıtımı yapılamaz. Böyle is­
tem dışı oluşturulan benzerlikler bilinç dışı benzetme örnek­
leridir.
Benzerliklerin bir başka çeşidi de karakterlere verilen isim­
lerde görülebilir. Karakterlerin okuyucu tarafından doğru
algılanması ve birbiriyle karıştırılmaması amacıyla isimleri­
nin aynı harfle başlamamasına ve isimlerin birbirine benze­
memesine özen gösterilmelidir.

KARAKTERLERİN ADLARI
Karakterlere verilecek isimler onların kişiliğini yansıtacak
özellikte olmalıdır. Bu isimlerin güncel hayatta kullanılan
sahici isimlerden olması gerekmektedir. İnançsal, yöresel,
dönemsel, siyasi kullanımlar göz önüne alınmalıdır.
Aslında isimler okuyucuya göründüğünden daha fazla bilgi
verebilir. Örneğin; inançsal durumlarına önem veren aileler
erkek çocuklarına daha çok Ahmet, Mehmet, Ali, Hamza,
Cafer; kız çocuklarına ise Emine, Ayşe, Esma, Kübra isimle­
rini verirler. Böylece okuyucu, karakterin adından onun alt­
yapısını algılayabilir. Aynı şekilde, Karadeniz bölgesinde en
çok kullanılan isimler Temel, Dursun, Fadime'dir. Doğu böl­
gelerinde ise Berivan ve Baran isimleri tercih edilir. Sol gö­
rüşlü aileler Devrim, Ekim; sağ görüşlüler ise Bige, Aybike,
Kürşat isimlerini çocuklarına verirler.

Takma İsimler, Ters İsimler


Hikayenin karakterlerine verilecek isimler konusunda nelere
dikkat etmek gerektiğine değindim ancak bu konuda iki kü­
çük ayrıntı daha var.
Hikayedeki tüm karakterlere isim vermek şart değildir. Bazı-
243
Can Akkiriş

larına takma isimler de verebilirsiniz. Tombik Bakkal, Kel


Berber gibi takma adlarla hem onların özelliklerini niteler
hem de isim kullanmadan onları karakterler araşma yerleş­
tirmiş olursunuz.
Burada dikkatli olmanız gereken şey hikayenizdeki önemli
karakterler için onları okuyucu önünde hafif birileri gibi
temsil edecek takma isimler kullanmamanız gerektiğidir.
Karakterlere verilecek isimler konusundaki ikinci ayrıntı,
kimi yazarların tercihleri ile ilgili. Bazen yazarlar erkeklere
kadınsal özellikler çağrıştırmak için kadın isimleri, kadınlara
erkeksi özellikler çağrıştırmak için de onlara erkek isimleri
verirler. Bir kadm karakterin çok cesur ve güçlü olduğunu
vurgulamak isteyen yazar onun için erkek ismi kullanabilir.
Bu uygulama önerdiğim bir şey değil, doğru da bulmuyo­
rum. Bunun yerine karakterin gerçek özelliklerinin ortaya çı­
karılarak okuyucuya verilmesi en doğru yöntemdir.

İsimlendirmede Kafa Karışıklığı


Özellikle yeni başlayan yazarların dikkatli olması gereken
şeylerden biri, karakterleri isimlendirirken kafa karışıklıkları
yaşamamaktır. Karakterlerin yaratımı sırasında her karakter
için kullanılacak isimlerin de saptanması gerekir. Hikayenin
bir yerinde bir karakter için bir takma isim ya da sıfat, ilerle­
yen başka bir yerde isim, yine daha başka bir yerde başka bir
sıfat kullanarak aynı karakteri farklı şekillerde isimlendirme
kanşıklığına düşmemek gerekir.
Hikayenizdeki karakterlere geçici durumlarını belirten tak­
ma isimler de vermemelisiniz. Hikaye başında karaktere isim
yerine Başkan takma ismini verirseniz, hikayenin devamın­
da, seçimleri kazanamayan karakter hikaye içindeki yerini
yine alacak ancak hala Başkan olarak çağrılması doğru ol­
mayacaktır. Aynı şekilde, hikayenin başındaki durumundan
yola çıkarak bir karaktere Yalnız Kadın takma adım verdiği­
nizde, hikayenin hemen sonrasında o karakterin bir sevgilisi,
244
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

eşi olduğunda verdiğiniz takma ad saçma hale gelecek ancak


isim değiştirmek de çok kolay ve doğru olmayacaktır.

HİKAYE, YAZARIN YÖNETİMİNDEN ÇIKABİLİR


Özellikle yeni yazarlar için en büyük tehlikelerden biri hika­
yenin gidişatı ile ilgili tüm kontrolü kaybetmektir. Ne kadar
özen gösterip uğraşarak yazılıyor olsa da hikaye bir nokta­
dan sonra alıp başını başka yerlere gidebilir. Hikayenin ya­
zımı ilerledikçe karakterlerin tavır ve davranışları ile olayla­
rın akışı yazarın isteklerinin dışına çıkmaya başlar.
Hikayenin yazarın kontrolü dışına çıkmasının nedenleri bel­
lidir:
•Yazar olay örgüsünün kurgusunu doğru yapmamıştır,
•Yazar karakterleri veya onların kişilik yapılarını gerektiği
gibi oluşturamamıştır,
•Yazar gereğinden daha güçlü karakterler veya kişilik yapı­
ları oluşturmuştur.
Hikayenin olay örgüsü gerektiği gibi hazırlanmamış, kurgu
doğru yapılmamışsa hikayenin akışı istendiği gibi olmaz ve
bir süre sonra kendi başına başka yöne gitmeye başlar.
Karakterler ya da onların kişilik yapıları hikaye akışına uy­
gun bir şekilde oluşturulmadığında, her yeri geldiğinde ka­
rakter o duruma göre farklı tutum ve davranışlar sergiler,
farklı duygu ve düşünceler geliştirir. Bu karışıklık içinde hi­
kaye planlanandan farklı şekillerde ilerlemeye başlar.
Bazen yarattığınız karakterler o kadar güçlü olur ki artık
olay örgüsüne ve yazım planına göre değil, o kadar güçlü bir
karaktere uyacak ve yakışacak şekilde götürmeye başlarsınız
hikaye akışını. Bu durum hikaye için yapılmış tüm plan ve
proje çalışmalarını bozar.
Karakter çok öne çıkarak kişiliğinin canlı insan gerçekliği
içinde yazarından kopması ve hatta artık yazarını yönlen- xjs
245
Cnn Akkiriş

dirmeye başlaması her ne kadar yaratıcılık eyleminin zaferi


olsa da, karakterin hikaye için belirlenen düzeninin dışına
çıkması olanaksızdır. Her karakter sadece o hikayedeki işle­
yince vardır.

KARAKTER - OLAY İLİŞKİLERİ


Hikaye yazımına başlamadan önce karakterleri yarattığınız
süreçte tüm olay örgüsünü de dikkate alarak, karakterlerin
hangi olaylarla karşılaşacaklarını ve bu durumlarda nasıl
tepki göstereceklerini hesaba katmalısınız. Karakterlerinizin
kişilik yapılarını oluştururken bu tepkileri de göz önünde tu­
tarak planlamalarınızı yapmalısınız. Başlangıçta oluşturdu­
ğunuz kişilik, yaşanan olaylarda farklı farklı özelliklerde or­
taya çıkacak olursa kişilik tanımlamanızda bütünlük sağla­
namaz ve karakter tutarsız, inandırıcılıktan uzak biri haline
gelir.
Hikaye akışı içinde eklenen her olay karakterin kişiliğini bu­
lanıklaştırmamak, netleştirmelidir.
Şimdi buraya kadar öğrendiğimiz iki çok önemli konuda bir
anımsatma yapacağım:

Birincisi
Hikayede olaylar belirli bir hız ile akıp konuyu ilerletir. Bu
akış içinde zaman zaman yer alan durum ve olaylar sırasın­
da karakterlerin davranışları ve tepkileri ortaya konarak kişi­
lik yapılarının okuyucuya aktarılması sağlanır. Bütün bunla­
rı yukarıda gördük.

İkincisi
Karakterin kişilik yapısmda yaşadıkları, öğrendikleri, dene-
yimledikleri sonucu değişiklikler olur. Tıpkı gerçek yaşamda
da olduğu gibi, hikaye karakterleri de ya yaşadıklarından
Adım Adım Yaratın Yazarlık

ders alır, olgunlaşır ya da başına gelen olaylardan olumsuz


etkilenerek tam bir kötü karaktere dönüşür.
Karakterlerdeki değişim hikaye boyunca karşılaştığı olaylar
sonucu yavaş ve sindire sindire gerçekleşir. Bu değişim oku­
yucuya da yavaş yavaş aktarılır.
Yukarıda anımsattığım iki konu üzerinden dikkat edilmesi
gereken akış ve değişim arasındaki dengenin sağlanmasıdır.
Olaylarm akışı çok hızlı olabilir ancak kişideki değişimi aynı
hızla yapmak mümkün değildir. Olaylar ne kadar hızlı akar­
sa aksm kişinin değişimi mantıklı bir süreç sonunda gerçek-
leşmelidir.

APTAL KARAKTERLER
Hikayedeki her şeyin gerçekçi ve inandırıcı olması gibi bir
kuralımız var. Karakterleri yaratırken de gerçek yaşamdan
aldığımız örneklerden yola çıkmalı, hikayede gerçek ve
inandırıcı karakterler kullanmalıyız.
Böyle olmakla birlikte hikayeyi gerçek yaşamdan ayıran
önemli bir nokta vardır; her şeye gerektiği kadar yer vermek
gerekir. Gerçek yaşamda çok aptal insanlar var olduğunu
düşünerek hikayemize de hiç gerekmediği halde çok aptal ve
anlayışsız karakterler eklemek yanlış olur. Karakter için
önemli olan hikaye içindeki roldür. Çok aptal olmayı gerek­
tirmeyen bir role ahmak bir karakter yaratmamak gerekir.

KARAKTER YARATIM FORMU


Burada karakter yaratmamda kullanabileceğiniz ayrıntılı bir
bilgi formu bulacaksınız. Bu formu çoğaltarak her bir karak­
ter için ayrı ayrı doldurun.
Hikayenizin karakterlerini oluşturabilmek için tüm soruları
ayrıntılı bir şekilde yanıtlayın.
Tüm soruları yanıtladıktan sonra yeniden gözden geçirin ve
diğer karakterin formuna geçin.
247
Can Akkiriş

Kişi
Kişinin tam adı?
Takma ad?
Nedeni?

Fiziksel Görünüm
Cinsiyet?
Yaş?
Vücut Yapısı?
Ağırlığı?
Saç rengi?
Göz rengi?
Cilt rengi?
Cilt tipi?
Yüzün biçimi?
Kaç yaşında gösteriyor?
Boyu?
Gözlüklü ya da kontakt lensli?
Belirgin izler/işaretler?
Yüzün belirgin özelliği?
Tavır, devinim ve duruş?
Görünüş?
Sağlıklı mı?
Değilse, niçin?
Dış görünümdeki kusurları ?
Biçimsel bozukluklar?
Doğaya aykırı yönler?
Doğuştan gelme?
Kalıtımla gelen?

248
Adını Adını Yaratıcı Yazarlık

Sosyolojik Boyut
Gerçek yaşamda insanın yaşadığı çağ, toplumsal kurallar ve
çevre koşulları onun bilgi kaynaklarını ve gelişimini olumlu
ya da olumsuz yönde etkiler. İnsan toplumsal bir varlık ol­
duğundan, bu tür etkilenmeler kaçınılmazdır.
Hikayede karakteri tipik veya ayrmtısal özellikleriyle top­
lumsal ilişkiler içinde gösterme yolları vardır. Hikayenizde
güçlü kişilik yapısı yaratımında karakterin çevresiyle veril­
mesi çok daha etkilidir. Kişilik yapısı, her karakterin kendi
psikolojik özelliklerinin yanı sıra diğer karakterler ya da top­
luluklarla kurduğu ilişkilere geniş ölçüde bağlıdır. Aile ve
arkadaşlık bağları kişilik yapısının görünmesini sağlar.

Toplum içindeki sınıfı?


Geçmişi?
Doğum yeri?
Çocukluk tipi?
Anne ile ilişkisi?
Baba ile ilişkisi?
Kardeşler?
Ana/babanın alışkanlıkları?
Ana/babanın zihinsel gelişimleri?
Ana/babanın kusurları?
Ana baba ayn ya da boşanmış?
Yaptığı iş?
Çalışma süresi?
Çalışma koşullan?
Geliri?
Sosyal güvenlikli olması ya da olmaması ?
Çalıştığı yere karşı tutumu?
Çalışmaya uygunluğu?
249
Can Akkiriş

Okuduğu okullar ve özellikleri?


Okulda sevdiği ya da sevmediği dersler?
Yetenekleri?
Eğilimleri?
Kişi nerede yaşıyor?
Kişi nerede yaşamak istiyor?
Arkadaşları arasındaki durumu (önder ya da değil)?
Spor/sanat etkinliklerinde ve kulüplerdeki yeri/konumu?
Kişi diğerleriyle nasıl bağlantı kuruyor?
Nasıl anlaşıyor?
Yabancılar?
Arkadaşlar?
Karısı / Kocası / Sevgilisi ?
Kişi hakkında ailesinin/arkadaşlarmın çok hoşlandıkları nedir?
Kişi hakkında ailesinin/arkadaşlarmın hiç hoşlanmadıkları nedir?
Çok büyük başarıları ?
Küçük başarılan ?
Özel tavır ve hareketleri?
Konuşurken kullandığı deyimler?
Sevdiği renk?
Sevdiği giysi?
En az sevdiği giysi?
Takı ve diğer aksesuarlar?
Müzik?
Hangi tür, niçin?
Yazın ?
Hangi tür, niçin?
Sinema/Tıyatro?
Hangisi, niçin?
250
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Yiyecek?
Merakları ?
Sigara ?
İçki?
Para harcama alışkanlıkları?
Niçin ?
Bunu yapmaya ne derece önem veriyor?
Ne derece az önem veriyor?
Çok değer verdiği eşyası/malı ?
Niçin ?
Hangisi?
Ne zaman ve kaç tane?
Hangisi Ne zaman ve kaç tane?
Dinsel inançlar?

Psikolojik Boyut
Hikaye karakterinin kişilik yapısı oluşturulurken, karakterle­
rin yalnızca davranışlarına ve görünümünü değil o davranış­
ların altında yatan nedenleri de dikkate almak gerekir. Bu
durum kişilik yapısının yaratmamda psikolojik boyutun
önemini arttırır.
Hikayedeki karakterlerin psikolojik özellikleri aşağıdaki
form ile belirlenebilir:
Cinsel yaşam, ahlaksal ölçütler?
Kişisel davranışına yön veren güçler tutku?
Umduğunu bulamama, düş kırıklıkları ?
Huy?
içe dönük ya da dışa dönük?
Yaşama karşı tutumu?
Saplantılar?
. ass
251
Gın Akkiriş

Yasaklar?
Boş inançlar?
Sürümler ve güdüler?
Yetenekler?
Beceriler?
Dil ve yetenek?
Özellikler?
Düşünsel davranışlar?
Hayal gücü ?
Yargı gücü?
Beğenilen Denge?
Zeka düzeyi?
Kendine özgü garip yanlar?
Belirgin beceriksizlikleri?
İyi kişilik özellikleri?
Kişilik kusurları ?
Büyük pişmanlıkları ?
Küçük pişmanlıkları ?
Kişinin karanlık gizleri?
Başka biri tarafından biliniyor mu ?
Biliniyorsa kendisi mi söylemiş?
Biliniyorsa, diğerleri nasıl öğrenmiş?
Kişiliğinin ortaya çıkmayan beğenilecek yönü ?
Kişi en çok neden etkileniyor?
Huzurlu olduğu zamanki davranışları ?
Hasta olduğu zamanki davranışları ?
Kendisi hakkında neler düşünüyor?
öncelikleri?
. Diğer insanların bildiğinden utandığı geçmişteki başarısızlıklar?
.ssSa_
252
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Bir isteğinin olacağı söylendiğinde, isteği ne olabilir?


Kişinin kişiliğinde en güçlü kaynak?
Kişinin güçsüz yanları?
Güçsüz yanları diğerlerince biliniyor mu ?
Bilinmiyorsa, kişi bunu nasıl gizliyor?
Incitilebileceği en büyük yanı?
Kendini algılaması?
Kişi bir sözcükle kendini tanımlayabilir mi?
Bir paragraf tanımla kişi kendini nasıl tanımlayabilir?
Kişinin fiziksel karakteristiğinde dikkati çekici en iyi özellik nedir?
Kişinin fiziksel karakteristiğinde dikkati çekici en kötü özellik ne­
dir?
Bunlar dikkate değer gerçekçi özellikler mi?
Değilse niçin değil?
Diğerlerinin kendisini nasıl gördüğüne ilişkin kişiliğin düşüncele­
ri?
Yakın zamanlı amaçları?
Uzun zamana yaydı amaçları?
Kişi bu amaç/amaçlan başarmak için neler tasarlıyor?
Diğerleri, kişinin bu amaca/amaçlara varmasında nasıl etkili olabi­
lecekler?
Kişi bir bunalımda nasıl tepki gösteriyor?
Kişi nasıl sorunlarla karşılaşıyor?
Kişi hangi türden sorunlarla karşılaşıyor?
Yeni sorunlarda kişiliğin tepkisi nedir?
Kişi tepkiyi nasıl değiştiriyor?

253
Can Akkiriş

ATÖLYE / KARAKTERLERİ
KİŞİSELLEŞTİRME
Daha önceki bölümlerde "karakter" konusunu işlemiştik.
Son bölümde ise bilgilerimizi derinleştirerek karakterlerin
kişilik özellikleri ve insan yanları konusunu öğrendik.
Şimdi hikayenizde yer alacak karakter, yardımcı karakter ve
tiplerin "kişilik" yönleri üzerinde çalışmalar yapacağız.

Birinci Aşama
Dilerseniz önce hikayenizdeki "tipler" ya da diğer adıyla fi­
güranlar üzerinde çalışalım.
İster yazınsal, ister görsel her çeşit hikayeyi tamamlayan,
zenginleştiren unsurlardır tipler. Son okuduğunuz bölüm­
deki bilgilere de başvurarak, hikayenizdeki tipleri gözden
geçirin. Geleneksel ya da çağdaş, hangi tiplere yer verdiğini­
zi, özelliklerini netleştirerek listeleyin.

İkinci Aşama
Bu aşamada hikayenizin ana karakter ve yan karakterleri
üzerinde çalışacağız. Kuşkusuz, bu karakterleri tiplere göre
daha yakından, daha ayrıntılı ve tüm özellikleriyle birlikte
tanımamız gerekiyor. Dahası, onların kişilik yapılarını da
psikolojik unsurları göz önüne alarak oluşturmalısınız.
Daha önce hikayenizde yer alan ana karakter ve yan karak­
terlerin bir listesini yapmış ve bazı özelliklerini bu listelere
eklemiştiniz. Şimdi yeniden o listelere dönerek ekleyeceği­
miz ayrıntılar ve yeni bilgilerle onları geliştireceğiz.
Son okuduğunuz bölüm sonunda verilen karakter yaratım
formunu örnek alarak, her tür karakter için en az 4-5 sayfalık
yeni birer form hazırlayın. Bu formlara daha önce yazdığınız
fiziksel, sosyal, psikolojik özellikler yanı sıra yeni bilgiler ek-
leyin. Hikayenin başından sonuna kadar değişen olaylar sı-
254
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

rasında yaşadıkları duygusal durumları, heyecanları, öfkele­


ri, kızgınlıkları, intikam isteklerini ve her türlü duygusal du­
rumunu tek tek ekleyin.
Karakterlere atayacağınız tavır ve kişilikleri belirlerken hika­
yenizin akışma göre o karakteri okurun sevmesi mi yoksa
ondan nefret etmesi mi gerektiğini göz ardı etmeyin.
Bu çalışmaları daha ustaca yapabilmek için son okuduğunuz
bölümdeki bilgilerden yararlanın. Oluşturmakta olduğunuz
kişilik yapısının boyutlarını denetleyin. Karakterlerin beden­
sel, toplumsal ve tinsel yapılarım çok iyi hazırlayın. Oluştur­
duğunuz tüm karakterlerin gerçekçi ve inandırıcı olmasına
özen gösterin.
Dikkat etmeniz gereken bir önemli nokta da karakterlerin
özelliklerini hikayenin başında paldır küldür vermek yerine
hikaye içinde, olaylara sindirerek ve yaşanan her yeni şey ile
birlikte aktarmanın daha doğru olacağıdır. Karakterlerle ilgi­
li tanıtıcı bilgileri okuyucuya gerektiği yerde, gerektiği za­
man ve gerektiği kadar verin. Böyle yapmakla karakterin hi­
kaye boyunca çeşitli olaylar karşısında yaşadığı değişim ve
gelişimin okuyucuya yansıtılması konusunda da daha ger­
çekçi bir yol çizecektir.
Bu değişiklikleri de tam olarak yazabilmek için, karakterler
üzerinde yapmakta olduğunuz form doldurma işlemi sıra­
sında, hikayenin karakter üzerinde değişime neden olan du­
rum ve dönemlerini de belirleyerek, karakter ile ilgili deği­
şen bilgileri bu bölümlere ekleyiniz.

Üçüncü Aşama
Şu ana kadar tüm karakterler ile ilgili liste ve form hazırlıkla­
rınızı yaptığınızı düşünüyorum. Eksikleriniz varsa, şimdi
tamamlayın. Tabi ki hikayeyi yazım aşamasına geçinceye
kadar dilediğiniz ekleme ve değişiklikleri yapma şansınız
hep olacak. Ancak bu aşamaya devam edebilmeniz için eli-
255
Can Akkiriş

nizde hazırlanmış karakter formları olması gerekiyor. Tam


olmasalar da bu formlar üzerinde çalışacağız.
Karakterler ile ilgili kişisel yapılarını anlatan notlarınızı aldı­
nız. Gerek bu genel kişisel yapıyı ve gerekse olaylar sırasında
oluşan değişim ya da gelişimi okuyucuya hangi yöntemle
aktaracaksınız? Şimdi her bir karakter için bu çalışmayı ya­
pacağız.
Adımlarımızı her bir karakter için ayrı ayrı şu şekilde ataca­
ğız:
• Hikaye başındaki kişilik yapısmı okuyucuya gerekti­
ği kadar aktaracaksınız.
• Karakterin kişilik yapısını etkileyen olayları, durum­
ları ve dönemleri hikaye sürecinde belirleyerek o
noktaları işaretleyip, değişimin ne yönde olduğuna
dair ayrıntıları yazacaksınız.
• Gerek baştaki kişilik yapısı tanıtımını, gerekse hika­
yenin ilerleyen bölümlerinde kişilik yapısında mey­
dana gelen değişiklikleri okuyucuya anlatma yön­
temlerini seçip uygulayacaksınız.
Bu tanıtımlarda, okuduğunuz son bölümde de anlatılan "ki­
şilik kanıtlama", "dolaylı ve doğrudan tanıtım" başlıkları al­
tında verilen bilgilerden yararlanacaksınız. "Adam o olay­
dan sonra değişti ve çok sinirli, huzursuz ve geçimsiz birisi
haline geldi," demeyecek, bunun yerine değişimi; duruş,
davranış ve diyaloglar içinden okuyucunun anlayacağı bir
sunum yapacaksınız.

Dördüncü Aşama
Hikayenizde geçen her türlü karakter ve tipin mutlaka birer
adı ya da lakabı olmalıdır. Bu isim ve lakaplar üzerinde de
bir çalışma yaparak karakterlerinize en uygun isimleri verin.

256
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

19. BÖLÜM
HİKAYE BÖLÜMLERİNE
OLAY ÖRGÜSÜNÜN
YERLEŞİMİ
Adm Adm Yaratıcı Yazarlık

19. BÖLÜM
HİKAYE BÖLÜMLERİNE
OLAY ÖRGÜSÜNÜN
YERLERİMİ
HİKAYENİN YAPISI
Tüm yazın türlerinde de olduğu gibi, öykü ve romanda da
hikaye giriş, gelişme, sonuç bölümleri ile anlatılır.

Giriş:
Bu bölümde hikayenin atmosferi hazırlanır, karakterler tanı­
tılır, ana olay anlatılmaya başlanır.
Gelişme:
Bu bölüm hikayenin düğüm bölümünü barındırır. Ana hika­
ye bu bölümde gelişir, olgunlaşır, bütün yönleriyle okuyu­
cuya sunulur.

Sonuç:
Bu bölüm aynı zamanda düğüm için çözüm bölümüdür. Ana
karakterlerin içinde olduğu sorunlar bu bölümde daha iyiye
ya da daha kötüye gider ve o şekilde sonuca bağlanır.
Hikayeler "giriş, gelişme ve sonuç" bölümlerinden oluşur.
259
Can Akkirış

Planlama yaparken bu bölümlerin gerektiği gibi oluşturul­


masına dikkat etmek gerekir.

HİKAYENİN BÖLÜMLERİ VE OLAY ÖRGÜSÜ


Bir hikaye yazarının en büyük görevlerinden biri, hikayesine
merak uyandıracak öğeler katmak, coşku yaratmak ve bun­
ları hikayenin sonuna kadar canlı tutmaktır. Bir hikaye iste­
nen doğrultuda yazılmış ve yeterince merak uyandırabilmiş-
se okuyucunun kalanım sonuna kadar okuması kaçınılmaz­
dır.
Tüm yazıların klasik bölümlendirmesi olan "giriş", "geliş­
me" ve "sonuç" üçlüsünü hikayenin yapı özelliklerini göz
önüne alarak "çatışma", "gelişim", "çözüm" olarak tanımla­
yabiliriz.

"OLAY ÖRGÜSÜ"NÜN TEMEL ÖĞELERİ


Bir hikaye yazarının başarısını doğrudan etkileyen temel gö­
revi, hikayesine merak öğeleri katmak, coşku yaratmak ve
bunları hikayenin sonuna dek ayakta tutmaktır. Bir hikaye­
nin sonuna kadar merak içinde okunabilmesi için hikaye ya­
pısının ona göre kurulmuş olması gerekir.
Hikayenin yapısı içinde kullanılacak bir takım öğeler, hika­
yenin sürükleyici hale gelmesini, ilginin yüksek olmasını ve
merakın canlı olmasını sağlar.
İlk önemli unsur, konunun kendisidir. Konunun yeterince il­
gi çekici olabilmesi için mutlaka üzerine kurulu olduğu bir
çatışma olmalıdır. Bu "Ana Çatışma" dır. Çatışma hikaye
içinde zorluk, engel, sorun anlamına gelmektedir. Ana ka­
rakter, hikaye boyunca bu çatışma ile savaşır, sorunu aşmak
için mücadele eder. Amacına ulaşabilmesi için bu engeli aş­
ması, ortadan kaldırması gerekir.
Ana Çatışma, hikayenin başında ortaya konur, ana karakter
bu çatışmayı ortadan kaldırabilmek için mücadele eder. An-
260
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

cak her aşamada karşısına büyüklü küçüklü yeni sorunlar,


engeller çıkar. Bunlar "Yan Çatışmalar"ı oluşturur. Ana kah­
raman bu yan çatışmaları da çözerek ana çatışmanın çözümü
yolunda hedefine doğru ilerler ve bu olay akışı hikayeyi
oluşturur.
Ana Çatışma ve Yan Çatışmalar hikaye yapısı içinde dikkat,
ilgi, gerginlik, merak duygularını arttırarak ilerler. Hikaye­
nin hangi aşamasında merakın hangi düzeyde tutulacağı
olay örgüsünün planlanması sırasında belirlenir.

TEMEL YAPI
Olay örgüsü açısından ele aldığımızda, hikayenin temel ya­
pısı, "giriş-gelişme-sonuç" ya da bir başka tanımlamayla,
"çatışma-gelişim-çözüm" şeklinde isimlendirilir.
Olaylar örgüsünün akış içine yerleştirilmesinde temel biçim:
GİRİŞ (serim, sergileme),
GELİŞME (yükselme noktaları-çatışma, düğüm, devinimin
yükselmesi, doruk nokta, azalan devinim)
ve
SONUÇ'tan (çözüm) oluşur.

261
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

20.BÖLÜM
HİKAYE BÖLÜMLERİNE
OLAY ÖRGÜSÜNÜN
YERLEŞİMİ
'GÎRİ*

263
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

20. BÖlOfl
HİKAYE BÖLÜMLERİNE
OLAY ÖRGÜSÜNÜN
YERLEŞİMİ
GİRİŞ
Giriş bölümü hikayenin başlangıcıdır. Duygu ve düşüncele­
rin filizlendiği yerdir. Hikaye yazarken en zor ve bu nedenle
üzerinde en çok çalışılması gereken bölümdür. Bu bölümde
okuyucuyu çekecek bir şey mutlaka kullanılmalıdır.
Giriş bölümü bir yazının en önemli bölümüdür. Okuyucu
yazının devamım okuyup okumayacağına çoğunlukla ilk
cümlede karar verir. Ya vazgeçer, ya devam eder.
Hikayenin anlaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla, okuyucu­
ya fark ettirmeden ve olay akışı içinde, olaylar ve kişiler hi­
kayenin başında çabuk ve ekonomik bir şekilde verilir. Bu
bilgiler giriş bölümünde verilerek konuşma örgüsünden ya­
rarlanılır ve kişiler arasındaki iç ve dış çatışmalar hızla belir­
ginleşir.
Giriş bölümü hikayenin gidişini belirleme özelliğine sahiptir.
Giriş, hikayenin gidiş yönünü belirlediğinden, burada çatış­
mayı, çelişkiyi, sorunu, amacı tam olarak tanımlamak önem­
lidir.
Hikayenin başlangıcında, hikayeyi başlatan önemli bir öğe
265
Can Akkiriş

olan 'Ana Çatışma1 yer alır. Çatışma, işlenmeyen bir suç, üs­
tesinden gelinmesi gereken bir felaket ya da iç çatışmaları
olan ilginç bir kişiliğin sunumu olabilir. Buna geleneksel ola­
rak çatışma denilse de amaç, seçim, eksiklik, sorun ve benze­
ri başka adlar alabilir.
Giriş bölümü ana çatışmanın ortaya konulacağı bölümdür ve
okuyucunun bu sorunun nasıl çözüleceğini merak etmesi
için sorunun iyi verilmesi için inandırıcı ve heyecan uyandı­
rıcı bir şekilde işlenmesi gerekir.
Giriş bölümündeki en önemli ölçüt, dikkati çekmek ve me­
rak uyandırmak olmakla birlikte, gerçek güçlük hikayenin
bu ilk evresi ortaya konulduktan sonra başlar. Artık bundan
sonra hikayenin birlik ve tutarlılığı göz önüne alınarak geli­
şim sağlayan uygun içeriğin yazılması, hikayeyi merak, bek­
lenti, heyecan ve gerilimin istenen doruk noktasına getirene
dek geliştirilmesi ve sonunda da çözümlenmesi gerekmekte­
dir.
Bu aşamada unutulmaması gereken şey, tüm gelişmelerin
birbirine bağlı bir şekilde oluşturulması gerektiğidir. Bu bağı
planlamakta kullanılan olaylar örgüsü içinde umulmadık
olaylar, sürpriz gelişmeler yer almalı, okuyucunun ilgi ve
merakını canlı tutmalıdır.
Bu ana çatışma bir iftira, bir felaket, iç çatışmalar yaşayan bir
karakter ya da bir başka sorun üzerine oturtulabilir.

GİRİŞ BÖLÜMÜ İÇİN HİKAYEYİ BAŞLATMA


FİKİRLERİ
Ana hikayenin bir parçasıyla başlayabilirsiniz. İlle de başı
olması gerekmez, her hangi bir yerinden, her hangi bir olay
hikayenin başlangıcı olabilir.
Yan hikayelerden birinin bir bölümü ile başlayabilirsiniz. Bi­
liyorsunuz romanlarda ana hikaye yanı sıra ayrıca yan hika-
yelere de yer veriliyor. Başlangıç olarak bu yan hikayelerden
266
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

uygun gördüğünüz bir tanesinin bir bölümünü seçebilirsi­


niz.
Mekanı tanıtan bir olaya ne dersiniz? Ana hikayenin geçtiği
mekanda yaşanan ve orayı tanıtan bir olayla başlayabilirsi­
niz. Siz olayı anlatırken aynı zamanda okuyucu ana hikaye­
nin geçtiği mekan ve atmosfer hakkmda bilgi sahibi olur.
Hikaye içine girdikçe kendisinin de nereye konumlandırıldı-
ğını hisseder ve hikayeyi daha gerçekçi bir şekilde yaşamaya
başlar.
Bunlar giriş bölümünü oluşturabileceğiniz pek çok seçenek­
ten sadece bazıları. Bunlardan çok daha fazlasını siz, kendi­
niz de bulabilirsiniz. Ancak bu bölüm için karar vermeden
önce "kurgu/olay örgüsü" bölümünü iyi okuyup anlamanız
ve hikaye planınızı buna göre yapmış olmanız gerekmekte­
dir.
•Giriş bölümünde kullanılabilecek başlıca fikirler:
•Bir diyalogla başlayabilir.
•Bir soruyla başlayabilir.
• Şiddet ya da tutku dolu bir anlatımla başlayabilir.
• Bir haber, telefon, mektup ile başlayabilir.
• Bir cinayetle başlayabilir.
Hikayenizin türü ve konusu hangisi olacaksa giriş bölümün­
de başlayacağınız fikirleri de ona göre üretmenizde yarar
var.

267
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

21. BÖLÜM
HİKAYE BÖLÜMLERİNE
OLAY ÖRGÜSÜNÜN
YERLEŞİMİ
- GELİŞME -
Adlin Adım Yaratıcı Yazarlık

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 21. BÖLÜM_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _

HİKAYE BÖLÜMLERİNE
OLAY ÖRGÜSÜNÜN
YERLEŞİMİ
GELİŞME
Başarılı bir giriş bölümü yazarak okuyucuyu yakalayan hi­
kayenizin gelişme bölümünde gelişen olaylar ve duygu akı­
şının da okuyucuyu elde tutması gerekmektedir.
Giriş bölümünde başlayan ve gizem içinde kalan olaylar ge­
lişme bölümünde ilerler. Bu bölüm sürprizler bölümüdür.
Merak edilecek şeyler oluşur, okuyucu yazınm biraz ilerisin­
de merak ettiği şeyi öğrenip öğrenmeyeceğini düşünür, an­
cak yazı ilerledikçe yeni merak konuları oluşur. Okuyucu­
nun merak, öğrenme ve sabırsızlık duyguları bu bölümde
tırmandırılır.
Gelişme bölümü, hikayenin önemli anlarının sergilendiği,
durumun daha karmaşıklaştığı, gittikçe artan merakı içeren
orta bölümüdür. Karışıklığın yaratıldığı, çatışmanın belli-
belirsiz bir çözüme doğru sürüklendiği bunalımlar, engeller,
tehditler, değişik yönelimler gelişme bölümünün öğeleridir.
Hikaye akışım sağlayan karışıklık üç çeşittir:
1. Aniden gelişen olayların karışıklığı. (Bunlarla ilk düğüm
ve gerilimler yaratılır.)
27'
Can Akkiriş

2. Merak karışıklığı. (En yüksek, en yoğun bölümler oluştu­


rulur.)
3. Çözümleme karışıklığı.
Çatışma doğurduğu karşıtlıklarla hikayenin gelişim ve akışı­
nı sağlar. Karakterin yapmak istediği şeye bir engel çıkarsa,
hedefine varmasında sorun yaşarsa bu durum hikayenin ana
çatışmasını oluşturur. Karakterin bu sorunlara karşı savaşımı
hikayenin derinlik kazanarak akmasını sağlar. Hikayedeki
karakter istediği bir şeyi engelsizce yapıp, amacına sorun­
suzca ulaşabilirse ortaya bir hikaye çıkmaz. Ancak kişi, bir
şeyler ister ve karşısına engel çıkarsa, yazılması düşünülen
hikayenin ana çatışması oluşur. Çelişkilerin savaşımı olan ça­
tışmalar yoksa buna bağlı olarak hikaye yapısı da yoktur.
Hikayenin hikaye olabilmesi için olaylarm akışının gerçek
yaşamda da olduğu gibi inişler, çıkışlar, engeller, sorunlar,
mücadeleler ve çözümlerle dolu olması gerekir.
Hikayenin en yüksek, en yoğun yeri gelişme bölümünün
sonlarıdır. Karışıklık, birçok düğüm üretir. Düğümlerle elde
edilen eylemler, dış karışıklığı koruyarak, duygusal ilgileri
geliştiren kalıplara uyarak mantıklı ve ileriye doğru ilerler­
ler.
Hikayenin özü çatışmadır. Olaylar dizisinin temel özellikle­
rinden biri olan, en genel anlamı ile karşıtların doğurduğu
çatışma hikayenin ilerlemesini ve gelişimini sağlar
Örnek olarak bir dedektif romanını iki farklı türde düşüne­
lim.
Hikayenin başında birileri bir suç işler ve komiser katilin
bulunması için dedektiflerinden birini görevlendirir. Görevli
dedektif hemen, kolaylıkla ve hiç bir karışıklık yaşamadan
suçluları bulur ve hikaye biter.
Aslında böyle bir hikaye için bitmek sözcüğünü bile kullan­
mak doğru olmaz, çünkü bu hikaye zaten başlamamış bile ve
* ortada bir hikaye yok.
asa_
272
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Oysa aynı hikayeyi bir de şöyle düşünelim.


Birileri bir suç işler. Komiser katilin bulunması için dedek­
tiflerinden birini görevlendirir. Dedektif araştırmaya başlar
ve çeşitli tanıklar olduğunu saptar. Tanıkların isim ve ad­
reslerini bulan dedektif, onlardan bilgi almak ister. Bu cina­
yetin çözümünde önemli bir gelişmedir ve tanıkların konuş­
masıyla cinayet çözülecektir. Ancak tanıklar gördüklerini
inkar eder ve konuşmak istemezler. Dedektif bir an olayın
kilitlendiğini düşünerek umutsuzluğa kapılır. Daha sonra
bulduğu bazı kanıtlar tanıkların binlerinden korktuktan
için konuşmak istemediklerini ortaya koyar. Tekrar tanıkla­
ra yönelerek onlart sıkıştınr. Onlann da çeşitli suçlara ka-
nştıklarını ve tanıklık yapmazlarsa bu suçlardan dolayı tu­
tuklanacaklarını söyler. Bu tehditler tanıklan zor dununda
bırakır ve tanıklık yapmaya ikna olmaya başlarlar. İşler çö­
zülme aşamasına gelmiştir ki sokakta bir sabah tanıklardan
birinin cesedi bulunur. O'ntın ölümünden dedektifin sonımlu
olduğu iddia edilir. O'nu görevlendiren komiser çağırıp gö­
revi geri alır ve olay aydınlatılıncaya kadar onu teşkilattan
uzak tutar. Dedektif işin sonuna geldiğini düşündüğü anda
her şey tersine döner. Bu kez cinayeti çözmek yetmeyecek,
mücadelesini tanık cinayetini de çözmek ve kendini temize
çıkarmak için de sürdürür. Uzun bir savaştan sonra tanığı
öldürenin de ilk cinayet ile bağlantılı olduğunu ve bu katil­
leri de yukarılarda binlerinin konımakta olduğunu ortaya
çıkanr. Bulduğu kesin kanıtlarla tüm kirli ilişkileri de orta­
ya çıkanr. Bunun sonucu olarak katillerin yanı sıra kendi
amirlerinden ve politikacılardan da pek çok kişi suçlu bulu­
narak tutuklanır.
Hikayenin bu şekilde yazılması halinde ana karakter, artarda
ortaya çıkan yan çatışmaları da aşarak asıl hedefine ulaşıyor.
Tabi ki ana çatışma, dedektifin olayı çözüp suçluyu yakala­
ması.
Aynı dedektifin farklı olay akışları ile oluşturulmuş iki hika­
yesini görüyorsunuz. Değiştirilemez kuralımız karakterin
273
Can Akkiriş

gittiği yolu engeller, sorunlar, çatışmalarla ilerleyebileceği


şekilde tasarlamaktır. Bu çatışmaların hepsi birbiriyle mantık
ilişkisi içinde olmalıdır. Olaym akışı ile ilgisi olmayan bir so­
run hikayede yer almamalıdır.
Gelişim, ana olayın akışını sağlayan yan hikayeleri oluşturan
sorunları çözerek hikayeyi sonuca ulaştırır. Bir sorunun çö­
zümü, bir sonraki sorunun başlangıcı da olabilir.
Gelişmelerin biçimini oluşturan amaç, sorun, çatışma, her
bunalımın ele alınışı coşku ve ilgiyi çoğaltır. Olaylardaki şa­
şırtıcı, beklenmedik gelişmeler okuyucuyu mutlu eder.
Bu konuda bir başka önemli nokta da okuyucuda uyandırı­
lacak merak duygusuyla ilgilidir. Çıkan her engelde hikaye
gerginlik ve merakın arttığı bir seyir izlemelidir. Bu merak
ile okuyucu bir sonraki sahne ya da çözüm yolları konusun­
da tahminlerde bulunacaktır. Yazar okuyucuyu hikayenin
anlatımı ile belli tahminlerde bulunmaya yönlendirmeli,
okuyucuda beklenti uyandırmalıdır. Okuyucunun beklenti­
leri yazarın kontrolü altında olmalıdır. Hikaye bu şekilde
akarken yazar bir sonraki sahnede okuyucunun düşündüğü
çözümlerden birini kullanmakla birlikte tam tersini yapıp
okuyucunun hiç tahmin etmediği sürpriz bir çözüm de geti­
rebilir. Bu tür sürpriz gelişmeler hikayenin canlılık ve merak
özelliklerini daha da güçlendirir, okuyucuyu mutlu eder.
Burada öncelikle açıklanması gereken kavram çatışma. Hi­
kayede bir kişinin, diğer bir kişiyle, kendisiyle, doğa ve top­
lumsal çevresiyle ya da değer yargılarma karşı savaşıma
girmelerine çatışma admı veriyoruz. Yalnızca hikayedeki
ilerleme değil, engeller, geciktirmeler, tartışmalar da çatışma
kapsamındadır. Çatışmada, kişiler karşıt güçleri, karşıt de­
ğerleri simgeler. Kişinin istek ve kararları, olayların gelişimi­
ne yön verir. Tüm çatışmalar olay ve durum bağların içinde
düşünülür. Gerçekte her olay ve durumun eyleme dönüşen
istekler, tutkular, özlemler, düşler, saplantılar olduğunu
unutmamak gerekir.
274
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

ÇATIŞMA TÜRLERİ
Çatışma bir hikayede iki anlamda bulunur:

Dış Çatışma
Olay dizisini geliştiren herhangi bir karşıtlık, olaylar dizisi­
nin gelişmesinde basamakları ortaya çıkaran kişiler arasın­
daki dış/fiziksel çatışmalar, kişilerin söz ve davranışlarından
doğan dış çatışma, öykünün olaylar dizisini harekete geçirir.
Bu çatışma türü karakterin başkaları, kazalar, doğa gibi ken­
di dışındakiler ile yaşadığı zorluklardır. Kişilerin aralarında­
ki davranış ve konuşmalar hikayenin ilerlemesini sağlar.

Psikolojik Çatışma
Bu çatışma türü karakterin kendi iç dünyasında yaşadığı
psikolojik zorluklardır. Karakter kendi içinde bunalımlar,
düşünsel çelişkiler yaşar. Karakter pek çok kez kendisi ile ça­
tışma yaşar, kendi içinde bunalım ve düşünsel çelişkilerle
boğuşur. Kişinin kendisi ile çatışması da olay örgüsünün bir
parçasıdır.
Çatışma olmadan hikaye akışı sağlanamaz. Bazen de iç ve
dış çatışmalar iç içedir.
Şöyle bir örnek düşünelim:
Bir otomobil yarışçısı yarışı kazanmak için çok çalışıyor ve
sonunda kazanıyor.
Burada görünürdeki dış çatışma yarışı kazanmaktır. Yarış­
macı yarışı kazanarak bu dış çatışmayı aşmaktadır.
Bu örnekte aslında bir de iç çatışma söz konusudur. Yarış sı­
rasında yarışmacının akimdan geçenler, birkaç saat önce
sevgilisiyle yaşadığı tartışmanın detayları, nedenleri, sonuç­
ları ve bu konuda vermek üzere olduğu kararlar kafasındaki
iç çatışmaları oluşturur. Psikolojik engelleri olan ama yarışıp
275
Can Akkiriş

mutlaka kazanmak isteyen bir yarışçının iç dünyasında ya­


şadığı çatışma gerçek çatışmadır.
Bir başka örneğe göz atalım:
Bir şehrin yönetimine seçilen kişi halka zulüm etmeye ve on­
ların haklarını gasp etmeye başlar. Bu acımasız diktatöre
karşı çıkmak ve onu durdurmak gerektiğine inanan bir genç,
şehrin kurtarılması için büyük bir mücadele başlatır.
Burada gencin ortaya çıkıp diktatörü yenme mücadelesi nasıl
yorumlanabilir? Yalnızca kişisel bir öç alma mı? Yoksa ken­
disi gibi insanlık onuru kanatılan diğer insanların yanında
olma isteği mi? Kimi hikayelerde ilgi, bilinçli olarak, dış ça­
tışmalar yerine ilginç bir kişiliğe çekilebilir. Yazarın bu seçi­
mi hikayenin temelinde kişisel bir çatışmanın bulunduğunu
gösterir.
Evrensel ya da toplumsal güçler kavgası, kahraman ile karşı­
sında yer alan karakterin isteklerinin savaşımıdır. Yazar, bu
savaşımdan okuyucunun kendi yaşamına kurabileceği ben­
zerliği hedefliyor ve bunu önemsiyorsa, hikayede karşı kar­
şıya olan güçlerin dengelenmesi gerekir. Çünkü sadece eş
güçte olan ve birbirini dengeleyen karşıtlar çatışmayı hika­
yenin sonuna dek sürdürür. Hikaye tamamlanmadan önce
tükenen çatışma ilgi çekmez.
Kişiler, sahip oldukları toplumsal değerlerden aldıkları güçle
karşıt güçlere karşı savaşır ve karşıt güçleri yenmeyi başarır.
Kişinin istekliliği, olayların gelişmesini sağlar. Bu, toplum
yaşamının insan ilişkilerini dengede tutan durağan enerjidir.
Kahramanın karşı çıkışı, evrensel uyum adına olumlu bir
davranıştır, dengeyi sağlamaya hizmet eder. Ancak kişiyi
karşı çıkmaya iten olağanüstü isteklilik, amacını aşıp, aşırılı­
ğa saptığında dengeyi korumak için girişilen eylemin kendisi
bu kez yeni bir dengesizliğe yol açar. Toplumun yeni ilişkiler
aşamasında dengelenmesi için son uyum, karşıt güçle birlik­
te kahramanın da yok olmasıdır.
276
Arlım Adlin Yaratıcı Yazarlık

Her hikayenin başlangıcında çözüm bekleyen bir durum


vardır. Genellikle bir şeyler olur ve hikaye içinde çözümle­
nir.

ÇATIŞMA KONULARI NELER OLABİLİR?


•Düzelmesi gereken bir eksiklik,
•Çözülmesi gereken bir sorun,
•Aşılması gereken bir engel,
•Bastırılması gereken bir tehdit,
•Verilmesi gereken bir karar,
•Giderilmesi gereken bir baskı,
•Dindirilmesi gereken bir heyecan,
•Karşılık verilmesi gereken bir meydan okuma,
•Dengelenmesi gereken bir dengesizlik,
•Uzlaştırılması gereken bir aykırı değer yargısı,
•Çözülmesi gereken bir çatışma, uyumsuzluk ya da anlaş­
mazlık
En sık kullanılan çatışma türlerinden biri, hedefe ya da ama­
ca ulaşma çabasıdır. Hikayenin amacı, çoğunlukla ana kişi­
nin amacı ile aynıdır. (Polisin suçluyu yakalamak isteği gibi).
Tüm çatışma durumlarında bir ana çatışma olmalıdır. Ana
çatışma, kişi ön plandaysa, kişinin yönelişine; olay ön plan­
daysa ana olayın gelişimine göre saptanır.
Hikayenin akış planı çıkarılırken, tema ile uyum sağlayan bir
ana çatışma yanında, birçok yan çatışmanın daha bulunması
hikayeyi sürükleyici hale getirir. Bu çatışmalar hikaye içinde
sürekli ya da aralıklı olarak yer alabilir. Her biri büyük ya da
küçük bunalımlara yol açar. Her biri arasında duraklama,
yatışma dönemleri yer alabilir.
Çatışmaların sonucu olumlu ya da olumsuz olabilir ama
önemli olan çatışmanın hikayeyi ileri götürmesidir. Çatışma-
277
Carı Akkiriş

lar kişilikle ilgili ise kişisel, durumla ilgiliyse, ekonomik ve


toplumsal bir olayı irdeler. Her iki durumda da hikaye için­
de yer alan kişiler kişiliklerine uygun bir çizgide davranırlar.
Okuyucu her iki durumda da kendi yaşamından parçalar bu­
lur.

ÇATIŞMALARIN İŞLENMESİ
Hikayelerde çatışmalar dört yolla işlenir:

Dural Çatışma
Bu tür çatışma kararlı bir eylemi içermez, olayın ve olayın
odağındaki kişide bir değişiklik yaratmaz.

Atlamalı Çatışma
İşlenen sorun çerçevesinde hikayede olaylar dizisine katkıda
bulunmayan kimi bölümler atlanır, hızlı gelişim sağlanır.

Gelişmeli Çatışma
Kahraman, güçlü istemleri olan, ne istediğini bilen, bunlara
ulaşmak için kararlı eylemler ortaya koyan, her eyleminin
karşılığı olan, bunlara yönelik savaş veren kişidir.

Belirtilen Çatışma
Hikayenin başında olası bir durum üzerine dikkat çekilmesi,
bekleme, gerilim yaratıp olası durum üzerine yoğunlaşma,
çatışma ve beklenen olası durumun gerçekleşmesi şeklinde
ilerleyen bir akış söz konusudur. Hikaye, çatışma ve sorunla­
rın altı çizilerek verilir.

DÜĞÜMLER, BUNALIMLAR
Giriş bölümünde başlatılan ana çatışma, gelişme bölümünde
278
Adun Adım Yaratıcı Yazarlık

işlenirken, çözüme engelsiz gidilemediğinden, bu kez ortaya


izleyicinin beklediği yeni bir nokta çıkar; düğüm ya da buna­
lım.
Bir hikayede, olaylar dizisinin gelişimi sırasında, gerilimin
ve merakın arttığı, işlerin karıştığı yerlerde birtakım duygu­
sal odak noktaları ortaya çıkar. Bunlara bunalım ya da dü­
ğüm noktaları denilir. Düğüm noktaları da hikaye yaşamsal­
dır.
Düğüm noktası çoğu kez çıkarlar ile duyguların birbiriyle
çarpıştığı bir durum, içinde bulunulan duruma karşı bir tep­
kidir.
Düğüm öğesi, çatışmalardan, çevrilen dolaplardan, gizlerden
elde edilebildiği gibi, kişilerin kişilik özellikleriyle de yaratı­
lır. Düğümlerin yoğunluğu kahramana, duruma ve gelişme­
lere göre değişir. Kahramanın en çok direndiği ya da güç
harcadığı yere "Ana Düğüm Noktası" denir. İlerleyiş yönü­
nü gösteren orta bölümün başlangıcı ilk önemli düğüm, bi­
timi de son önemli düğüm noktaları ile sağlanır. İlk önemli
düğüm noktası ana çatışmayı başlatır. Son önemli düğüm
noktası ise bu çatışmayı sonuca ulaştırır.
Hikayenin her aşamasında merak yoksa, gerçekten üzerinde
düşünmeye değer düğümlere gereksinim var demektir.

GERİLİM, ŞAŞIRTMACA
Hikaye yapışım oluşturan diğer öğeler gerilim ve şaşırtma­
cadır. Durumun kendisinden ve merak öğesinden kaynakla­
nan gerilim, çeşitli yollara başvurularak, hikayenin anlatı­
mında yaratılan sıkıntılı, gergin hava olarak tanımlanır.
Okuyucu her an, "Acaba biraz sonra ne olacak?" sorusunu
sormalıdır. Okuyucuyu her seferinde durum hakkında olabil­
diğince bilgilendirmek gerekmektedir. Burada tek istisna işin
püf noktasının şaşırtmacaya dayandığı, yani bizzat beklenme-
_
279
Can Akkiriş

yen sonun hikayenin doruk noktasını oluşturduğu durumu­


dur.

KUŞKU
Olay örgüsünde kimi ipuçları okuyucuya hemen verilmez.
Okuyucuyu sürekli olarak çeşitli kuşkular içinde bırakmak,
hikayenin sonuna dek ilgiyi yitirmemesi için gerekli yöntem­
lerden biridir. Kahramanın biri tarafından izlenmesi, garip
telefonlar alması, kötü adamlar tarafından sık sık rahatsız
edilmesi gibi kuşku yaratan durumlar hikayeye akış kazan­
dırır. Kuşku uyandıran durum, sonuç bölümünde kesinlikle
açığa kavuşturulur.

DEĞİŞİM
Hikayenin gelişimi yalnızca çatışmaya değil, değişime de
bağlı olabilir. Değişimde, kişinin değişiminin nedeni içsel ça­
tışmadır. Değişim denildiğinde yalnızca büyük değişimlerin
belirtildiği düşünülmemelidir. Değişim, kişinin içsel ya da
dışsal her türlü farklılaşması olabilir.

İKİNCİL OLAY ÖRGÜSÜ


Olay örgüsü yazılırken, olayın daha iyi sergilenmesi için
ikincil bir olay örgüsü de düzenlenebilir. Bu hem tekdüzeliği
kırar, hem ana olayı güçlendirir, hem de hikayenin ilginç
olmasını sağlar.
Yazar hikaye türüne karar verir ve türün gereklerine göre
hikayesini düzenler. Bu karar anında kendine sorduğu soru­
lar vardır;
Okuyucu kim olacak?
Hikaye erkeklere mi, kadınlara ya da genç kızlara mı yönelik ola­
cak?
~ Çok satacak bir hikaye mi olacak?
aSa_
280
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Ele alman olay örgüsü içinde, değişik vurgularla, "bir aşk hikaye­
si" ikincil olay dizisi olarak işlenebilir mi?
Her seçimin hikayenin tarzına bir yansıması olması gerek­
mektedir.

Okuyucu Kitlesi Erkekler Olursa


Okuyucu kitlesi erkekler olarak seçilmişse yaşama, olaylara,
aşka erkeklerin gözünden bakabilen bir üslup kullanılmalı­
dır. Ana olay örgüsünde erkek önderliği baskın olduğundan,
hikayedeki aşk, başroldeki erkeğin güç gösterilerine ve yiğit­
liğine odaklanır. Aşk öğesi, ana olaya, ikincil olay örgüsü
olarak sokulduğunda, sahneler cinsel çekim gücünü, çiftin
birbirine nasıl iltifat ettiğini, birinin diğerinin yeteneklerini
nasıl yücelttiğini ve açık biçimde, birlikte olabilme gereksi­
nimlerini gösterir.

Okuyucu Kitlesi Kadın Ya Da Genç Kızlar Olursa


Oysa kadın ya da genç kızlara yönelik filmlerde, klasik dü­
şünce ile aşkm gücü yaşanan olayların etkisinde öne çıkar.
Ana olay örgüsü hikayede aşk, diğer ana olaylarla iç içe işle­
nir. Kadın ve erkeğin tanışması, yanlış anlamalar, fiziksel ya
da duygusal ayrılma noktaları, bağlılık sözü vererek eninde
sonunda birlikte olmalar, romantik ikincil olay örgüsünü
oluşturur. Ana olay örgüsü, tıpkı berabere kalman oyun son­
rası sürdürülen tartışmalara benzer ilişki çatışması, cinsel ge­
rilim, çözümü getiren çabalar hikaye içinde tekrarlanır.

Okuyucu Kitlesi Aile Olursa


Okuyucu kitlesi olarak ailenin seçildiği hikayelerin ana olay
örgüsünde, ikincil olay örgüsü olarak aşkm kullanılması, aş­
km iletişim değerlerinin ortaya konulması, çocuklar ve aile
birliğindeki bağlılık hikayenin içeriğinde geliştirilir. Yaşam,
281
Cmı Akkiriş

günden güne bu tip hikayelere uygun kaynak malzemesini


sağlar.
Aileye yönelik hikayede, ikincil olay örgüsü olarak ve bir ay­
rıntıymış gibi verilen aşk, sonunda hem ana olay örgüsüne
hem de ailenin mutluluğuna katkıda bulunur. Büyük satış
başarısı beklenen hikayelerde olaylara, topluluğa etkili bir
şekilde yönelir. Aşkla bağlantılı etkili ve şiddetli hikayeye,
nedenleri ana olay örgüsünü başlatan bir işlev yüklenir.
Her iki olay örgüsü, olayların değişimi ile birlikte, ikincil
olay örgüsüyle birbirine bağlanır. İkincil olay örgüsü karak­
terin kişiliğine katkıda bulur. Ana karakter için yeğlenen
romantik ikincil olay örgüsü, ana öykü örgüsüyle sağlanan
gerilimde karmaşayı da yaratır. İkincil olay örgüsü, güldürü
ağırlıklı olabilir.
Ancak, ana olay örgüsüne karşıt ve koşut aşırı sayıda yan
olayların yazılması okuyucuyu ana olaydan uzaklaşır.

282
Adlin Adım Yaratıcı Yazarlık

22. BÖLÜM
HİKAYt BÖLÜMLERİNE
OLAY ÖRGÜSÜNÜN
YERLEŞİMİ
- SONUÇ ■
283
Adıın Adım Yaratıcı Yazarlık

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 22. BÖLÜM_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _

HİKAYE BÖLÜMLERİNE
OLAY ÖRGÜSÜNÜN
YERLEŞİMİ
SONUÇ
Olaylar giriş bölümünde başlar, gelişme bölümünde ilerler
ve nasıl bir sona doğru gideceği konusunda okuyucuyu me­
rak ettirir. Sonuç bölümüne gelinceye kadar okuyucu, oku­
duğu her paragrafta bir sonraki aşama için kafasında tah­
minler yürütüp merak ettiği olaym yanıtı için olasılıkları
zihninde sıralamıştır. Konular değiştikçe onun da sonuç bek­
lentileri değişir.
Sonuç bölümünde o zamana kadar gelip düğümlenen olay­
lar sonuçlanır. Ancak mutlaka okuyucunun beklediği şekilde
bitmez hikaye. Zaten düşünsenize, hangi okuyucu nasıl bir
final öngörmüştür, kim bilir. Olayları her okuyucu kendisine
göre yorumlayıp yine kendisine göre çözümler ürettiğinden
her okuyucunun beklediği sonuç da birbirinden farklıdır.
Hikaye, başlangıç bölümünde düşündürülen mantıkla da
bitmeyebilir. Olaylar ilerleyen bölümde farklı yönde gelişip
daha başka türlü sonuçlanmış olabilir.
Giriş bölümünden sonra gelişen olayların sonuç bölümünde
de büyük bir sürprizle bitmesi en çok beklenendir. Dilerseniz
285
Can Akkiriş

hikayenizi bu şekilde bitirebilirsiniz. Ancak hikaye hiç sürp­


riz olmadan, tam da olması gerektiği gibi de bitebilir. Oku­
yucu açısından bu da bir çeşit sürpriz değil midir zaten.
Hikaye nasıl biterse bitsin, o sizin vereceğiniz karar ve yapa­
cağınız planlama ile ilgilidir. Ancak önemli olan, hikayenin
okuyucu damağında mutlaka güzel bir tat bırakmış olması­
dır. En çok düşünülüp çalışılması gereken konulardan biri de
budur.

ÇÖZÜM
Öykünün tamamlanıp, olaylar dizisinde yer alan sorunlar ve
çatışmaların belirgin, anlaşılır ve ilginç bir biçimde çözüme
ulaştırıldığı bölümdür. Hikaye inandırıcı, mantıksal bir yol­
da ve genel çizgileri içinde sonuçlanır. Bu sonuç bölümünde
hikaye, okuyucuyu doyuracak bir biçimde ve neyin nasıl ge­
liştiğini anlamış olarak çözüme ulaştırılır.
Hikayeler çoğunlukla, asıl sorununu taşıyan ana olaym do­
ruğa ulaşmasıyla biter. Doruk noktasıyla birlikte, çözüme
ilişkin hiçbir kuşku kalmaz ve öyküye yönelik ilgi son bulur.
Kimi hikayelerde ise sonuç bölümü, yarım kalan olayların
sonuçlandırıldığı, ilginin yatıştırıldığı kısa bir bölüm olarak
yazılır.
Hikayenin sonuç bölümünde yer alan son olaylar ve sözler
okuyucu açısmdan çok büyük önem taşır. Bu öğeler çok iyi
düzenlenirse o ana dek elde edilen etki hikaye bittiğinde de
okuyucunun üzerinde kalır. Bu nedenle sonuç bölümünün
çok abartılı ya da tersine etkisiz olmamasına dikkat etmek
gerekir.

DORUK NOKTA
Doruk nokta, çatışmaların son bulduğu sonuç bölümünde
yer alır. Doruk nokta olay örgüsündeki çatışmalar ve dü­
ğümler dizisi ile değişimin en üst noktasma denilir. Değişim
286
Adını Adını Yaratıcı Yazarlık

ya da coşkunun doruğa ulaştığı noktadır ama her coşkulu


nokta doruk nokta olmadığı gibi, her doruk nokta da en coş­
ku verici nokta değildir. Olaylar çözüme ulaşırken, akış bu
noktadan başlayarak yön değiştirip alçalmaya başlar. Bu
arada izleyici arınma ya da bilinçlenmeye ulaşır.
İşlenen temaya bağlı olarak, kişinin öne çıktığı hikayelerde,
kahramanın yönelişinin değişim anı;
Olayların öne çıktığı hikayelerde ise ana olayın yönelişindeki
dönüm anı, doruk noktadır.

HİKAYE ÖĞELERİNİN DÜZENLENMESİ


Hikaye yazarı olarak, okuyucuyu etkileme bilinci en üst dü­
zeyde tutulmalı ve hikayenin öğeleri, okuyucuyu çözüm
noktasına ulaştıracak biçimde düzenlemelidir.
Daha önceki bölümlerin birinde "Romeo ile Juliet" örneği
üzerinde konuşmuştuk, şimdi yine buna devam edelim.
"Romeo ile Juliet", aşkm doğasma ilişkin bir hikaye ama,
okuyucunun karşısma karşıt olarak çıkarılan şey, "nefret."
Birbirlerinden nefret eden iki ailenin bir sokakta karşılaşma­
larıyla başlıyor hikaye. Aşkm kendini kanıtlayabilmesi için
"aşması gereken engelin" derinliği ve büyüklüğünü vere­
bilmek için hikayenin başlangıcı olarak özellikle bu olay se­
çilmiş.
Hikaye, aşkın gerçekleştirilmesini engelleyici öğelerin sırala­
nışıyla başlar ve zaten hikayenin kendisi de Romeo ile Ju-
liet'in ölümleriyle ilgilidir. Bu örnekte de olduğu gibi, oku­
yucuya güçlü bir aşkı anlatacak hikayenin trajik olay örgüsü
ancak dramatik öğelerin düzenlenmesiyle ortaya çıkabilir.
Hikaye öğelerinin düzenlenişi, olayların sonuçları ve kişiler
hakkmda okuyucunun aklına çeşitli sorular getirdiğinden,
dikkat sürekli olarak üst düzeydedir. Olay örgüsünü somut
ve görünür duruma, hikayenin karakterleri getirir.
Romeo ile Juliet'in hikayesinde, genç Romeo düşünmeden
287
Can Akkiriş

girişimde bulunan ama aynı zamanda aşılması gereken engel


ölüm de olsa, sevdiği kadından vazgeçmeyen, güçlü isteği
olan bir kişilik. Aslında bu açıklamanın altı çizilerek bura­
dan, "hikayedeki tüm kişilerin güçlü amaçları olmalıdır." gi­
bi bir sonuç çıkarılabilir.
Karakterlerin aşk, açgözlülük, öç alma, nefret, acıma, kıs­
kançlık gibi daha pek çok güçlü duygusu olabilir ve olayla­
rın önlerine çıkaracağı engellerle yüzleşme ve onları aşma is­
teği olmalıdır.
Karakterler yeteri kadar güçlü değillerse, eylemlerinin özel­
likli bir akış yaratmaktan uzak oluşu nedeniyle içselleştirme
konusunda okuyucuya gerekli etkiyi veremezler.

HİKAYEDE SAHNELER
Bir hikayenin önce genel bir planı yapılmalıdır ve bu planda
hikayeyi oluşturacak tüm öğelere yer verilmelidir. Sahneler
öykünün canlılığı ve okunabilirliği açısından çok önemlidir.
Bir resim binlerce sözcük değerinde bilgi aktarmaktadır
okuyucuya ve aynı şekilde iyi bir şekilde hazırlanmış bir
sahne de okuyucuya sonsuz derecede başarılı bir fotoğraf ak­
tarımı yapar. Okur anlatılan olayın derinliğini görebilir, ken­
dini orada gibi düşünür ve yazarın oluşturduğu karakterler­
le oyunu oynama büyüsüne kapılarak oyuna katılma duygu­
su hisseder. Bu yazarm başarısıdır.
Her sahnede yer alması gerekli öğeler vardır:
•Belirli, kesin karakterler,
•Çatışma ve karmaşanın canlı tutulması,
•Zaman sının,
•Yer sınırı,
•Hikayenin kendine özgü bir ruh durumuna sahip olması.
Hikayenin tamamında olduğu gibi, her sahnenin de başlan­
gıç, gelişme, sonuç bölümleri olduğu düşünülmelidir. Her
288
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

sahnede eksiden artıya, artıdan eksiye (olumludan-olumsu-


za, olumsuzdan-olumluya) geçişler olması sahnelerin canlı
kalmasını sağlar.
Hikayeyi yazmaya başlamadan önce yapılan planlama çer­
çevesinde hikaye sahnelere bölünmelidir. Her sahne belli bir
ruh durumu, çatışma, yer, zaman, ilişki içermelidir. Özellikle
açılış sahnesi çok önemlidir. Açılış sahnesi okuru hikayeye
bağlayacak, güçlü bir merak duygusu içeren bir entrika özel­
liği taşımalıdır. Bir başka yol da soruyla başlamaktır. Bu ge­
nellikle ana karakter çevresinde üretilen bir sorudur. Açılış
cümlelerinde kim, nerede, nasıl, ne zaman, niçin gibi sorular
da sorulabilir.
Hikayelerde final sahneleri düğümlerin çözüldüğü sahneler­
dir. Hikayenin gelişim ve biçimlendirilişine göre, en son sah­
nedeki çözüm inandırıcı bir sürpriz olarak düzenlenebilir an­
cak bunun kesinlikle beklenmedik bir sey olması gerekmekte­
dir.
Tüm sahnelerde sınırlan iyi belirlenmiş karakterler, olay ör­
güsü, yer ve duygusal ton o sahneleri oluşturan öğeler olarak
mutlaka bulunmalıdır.

YAN HİKAYELER
Romanda bir ana hikaye ve çok sayıda da yan hikaye bulu­
nur. Yan hikayeler asıl hikayeyi zenginleştirir, geliştirir. Çok
abartılmış bir örnek olmakla birlikte şöyle düşünebilirsiniz;
evinizden çıkıp yürüyerek caddeden karşıya geçiyor ve ora­
daki parka gidip bir banka oturuyorsunuz. Diyelim ki ana
hikaye bu, sadece bu. Bu kadarıyla bu hikayeyi ne kadar süs­
leyip geliştirseniz de son derece yalın ve yetersiz kalacaktır.
Şimdi bu hikayeyi ana hikaye kabul ederek, ona çok sayıda
yan hikaye eklemeyi deneyelim. Evden çıkıp caddede yürür­
ken, karşıya geçerken, parka giderken, parkta bir bank bulup
otururken, yalnızca bu kadar kısa bir süreç içinde bile pek
çok yan hikaye daha yaşayabilirsiniz. Ayrıca attığınız her
289
Can Akkiriş

adımda geçmişte olan bir şeyi anımsayabilir, gelecekte yap­


mayı planladığınız bir şeyi düşünebilirsiniz. Gördüğünüz
gibi beş dakikalık bir yürüyüş olarak basitleştirilebilecek bir
süreç sayfalar dolusu olaylar zincirine, koskoca bir romana
dönüşebilir.
Burada bunca yan hikaye mutlaka akıl-mantık koşuluyla ve
neden-sonuç ilişkisiyle birbirine ve ana hikayeye bağlanır.
Birbiriyle veya ana hikaye ile ilişkisiz yan hikayeler roman
içinde yer alamaz.

HİKAYE ETME TEKNİKLERİ


Odağa Bir Sorunu Yerleştirme
Ortada bir sorun vardır ve hikaye bu sorunun çözümlenmesi
üzerine kurulur. Kahramanın tüm mücadelesi bu yoldadır.
Ancak bu sorunun yanıtının ne zaman ve nasıl açıklanacağı
bu tekniğin sorumluluk alanındadır.
Çok kullanılan bir teknik olmakla birlikte çoğunlukla polisi­
ye türde hikayelerde tercih edilir.
Hikayenin başında yer alan doğaüstü bir olay, binlerinin şe­
hir yakınında ya da içinde yaşamı kötü etkileyecek bir proje
girişimi, meteoroloji tarafından verilen bir alarm, beklenen
bir doğa felaketi, ıssız bir adaya düşen uçakta sağ kalanların
hayatta kalma savaşımı, işlenen ilginç cinayetler gibi daha
pek çok konu bu teknik ile işlenebilir.

Bir Sorunun Yanıtını Arama


Bu teknikte ise yine baş köşede bir sorun vardır, ancak bu
kez sorunun aşılması için değil, nedeninin anlaşılması için
mücadele verilir. Sorun ile yanıtı arasında mükemmel bir
ilişki vardır.
Ne suç işlediğini anlamaya çalışan bir mahkum, bir gün ka­
ranlıkta omzuna dokunan bir elin kimliği, efsanevi bir kah­
ramanın kim olduğu gibi sayısız konu işlenebilir.
290
Arlım
4
Altım Yaratıcı Yazarlık

HİKAYE YAPISINA İLİŞKİN NOTLAR


Hikaye yazımında hikaye yapısı kurulurken, baştan sona
gözetilmesi gereken en önemli öğe harekettir. Bir hikayenin
temeli harekettir. Bu hareketliliğe biçim veren, bir ana tema
çerçevesinde düzenlenen, hikayenin birliğini, tutarlılığım ve
okuyucu ilgisini baştan sona uyanık tutulmasını sağlayan ise
olaylar örgüsüdür.
Hikayede olay örgüsü, belli bir noktadan çıkıp, geliştirilip,
bir sonuç noktasına ulaşıncaya dek, seçip titizlikle korunan
bir yol izlenmesi gerekmektedir. Yazar sahip olduğu her tür­
lü malzemeyi, hikaye içinde yerli yerinde kullanmayı sağla­
yacak çalışmayı yaparken, sözcükler yerine görselliği artırıcı
malzemeleri kullanması ve kurgunun özelliklerini de düşü­
nerek, hikayeyi içine sinene dek sabırla, geliştirerek, yeniden
yazmalıdır.
Hikaye için önce iyi planlanmış bir düzen tasarlanmalıdır.
Daha sonra ise hikayenin can noktalarım oluşturan;
•Giriş,
•Konunun açılması,
•İlerleyişi,
•Geliştirilmesi,
•Kişiler ve bu kişilerin içinde bulundukları çevrenin derinli­
ğine tanıtılması,
•Kişilerin birbirleriyle ve çevreleriyle aralarındaki ilişkilerin
kurulması,
•Bu ilişkileri etkileyen çeşitli olaylar,
•Çatışmaların, düğümlerin belirtilmesi,
•Bunların çözülmesi ve yatışma ve duraklamaların düzen­
lenmesi
başlangıçta tasarlanan düzene göre gerçekleşmelidir.
291
Can Akkiriş

Bir hikaye içinde tüm bu öğelerin düzenlenişi, işlenmesi ve


geliştirilmesiyle hikayenin yapısı kurulur.
Hikaye ve hikaye yapısını oluştururken boşluk olmaması ve
sorunlarla karşılaşmamak için şu sorulara göre çalışma yön­
lendirilebilir:
•Tüm sahneler, anlatım ve konuşmalar, mantıksal olarak ana
temaya bağlı mı?
•Bölümlerin, ayrımların, sahnelerin başı, ortası ve sonu açık­
lıkla belirtilen ana çerçeve içinde gereği gibi düzenlendi mi?
•Hikayenin ileriye doğru bir gelişimi var mı?
•Konuyla ilgili ipuçları birbirine bağlanmış mı?
•Kimi bölümler atlandığında, yoklukları hikayenin bütünü
içinde ayırt ediliyor mu?
•Olaylar dizisini gizemli duruma getirilip, izleyicinin ilgisini
artırabilmek için merak öğesi katıldı mı?
•Öykü kendi içinde bir havaya sahip mi?
•Öyküde duygusal bir etki var mı?
•Belirgin bir ana kişilik var mı?
•Ana kişinin çözeceği bir sorun var mı?
•Açık, kesin karşıtlık var mı? Bir karşıt kahraman?
•Sorunun çözümü, kahramanı karşıta karşı harekete geçmeyi
gerektiriyor mu?
•Sorunun çözümü, kahramanı, değerlerini sorgular bir du­
rum içine sokuyor mu?
•Kişilerin olaya giriş çıkış nedenleri mantıklı bir şekilde be­
lirtildi mi?
•Olay dizisindeki kimi kişilerin ortadan yok olmalarının ne­
denleri olay öncesinde, sırasında ya da sonrasında kesinlik­
le açıklandı mı?
•Rastlantılarda çelişki var mı?
292
Adım Adını Yaratıcı Yazarlık

•Değişik mekanlar var mı?


•Giriş, devamlılık, çatışma, bunalım, düğüm, zorunlu sahne,
doruk nokta ve bitiş aşamalarını içeren olaylar dizisi ve ki­
şiler uyuşum içinde mi?
Hikaye yazarken, tüm bu sorulan göz önünde bulundurma­
lısınız. Tasarlanandan, apayrı bir hikaye ortaya konması her
an için olası. Bu nedenle, hikaye kağıt üzerindeyken, yazarın
temel görüşünü başkaları yazarın sözcükleriyle açıklıyorlar­
sa, bu durum hikayenin özünün korunduğunu, ortaya bam­
başka hikaye çıkmadığını gösterir.
Bilgi, deneyim ve hayal gücü hikaye yazarına çalışmasında
rehberlik yapar.

293
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

23. BÖLÜM
YAZIM ATÖLYESİ
295
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 23. BÖLÜM_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _

YAZIM ATÖLYESİ
Bu son bölüme geldiğimizde bir hikayeyi baştan sona plan­
layıp oluşturmak ve yazmak konusunda gerekli olan tüm
bilgileri almış bulunuyorsunuz. Bu zamana kadar kitapta an­
latılanlar ve aldığınız notlar, yazdığınız hazırlık yazıları ya­
zacağınız hikayenin malzemesini oluşturuyor. Kuşkusuz,
şimdi artık yazma aşamasına geçtiğinizde tüm hazırlık ça­
lışmalarınız yanı sıra yepyeni şeyler de ekleyeceksiniz hika­
yenize. Buna engel yok.
Ancak bu aşamaya geldiğinizde size çok önemli bir uyarıda
bulunmak istiyorum. Bu uyarının gereğini ne şekilde uygu­
layacağınız yazacağınız ilk ve çok önemli hikayenin başarı­
sını doğrudan etkileyecek. Uyarıyı dikkate alır, daha da iyi
bir hikaye ortaya çıkarırsanız, eminim bu da sizin yazarlık
yaşamınızı çok olumlu etkileyecek ve şansınızı arttıracak.
Şimdi ben uyarımı yapıyorum, karar sizin.

YAZIM ATÖLYESİ
Bu son bölüme geldiğimizde bir hikayeyi baştan sona plan­
layıp oluşturmak ve yazmak konusunda gerekli olan tüm
bilgileri almış bulunuyorsunuz. Bu zamana kadar kitapta an­
latılanlar ve aldığınız notlar, yazdığınız hazırlık yazıları ya­
zacağınız hikayenin malzemesini oluşturuyor. Kuşkusuz,
şimdi artık yazma aşamasına geçtiğinizde tüm hazırlık ça-
297
Can Akkiriş

hşmalannız yanı sıra yepyeni şeyler de ekleyeceksiniz hika­


yenize. Buna engel yok.
Ancak bu aşamaya geldiğinizde size çok önemli bir uyarıda
bulunmak istiyorum. Bu uyarırım gereğini ne şekilde uygu­
layacağınız yazacağınız ilk ve çok önemli hikayenin başarı­
sını doğrudan etkileyecek. Uyarıyı dikkate alır, daha da iyi
bir hikaye ortaya çıkarırsanız, eminim bu da sizin yazarlık
yaşamınızı çok olumlu etkileyecek ve şansınızı arttıracak.
Şimdi ben uyarımı yapıyorum, karar sizin.

GÖZDEN GEÇİRİM
Hangi alanda olursa olsun, yeni bir konu ile karşılaştığımız­
da ilk okuduğumuzda bir şeyler alıp geçeriz. Her ne kadar
öğrenerek geçmiş de olsak, bu konuda yeni bilgiler alıp bakış
açımızı geliştirdikten sonra aynı konuyu tekrar okuduğu­
muzda bu kez çok daha farklı bir derinlikle karşılaşır, ilk
okuduğumuzdan daha fazla bilgi olduğunu fark ederiz.
Eminim pek çoğunuz yaratıcı yazarlık serüvenine bu kitapla
başladınız. İlk konudan itibaren tüm konuları öğrene öğrene
bu bölüme kadar geldiniz. Hatta sık sık hazırlık amaçlı not­
lar alıp yazılar yazdınız.
Şimdi bu zamana kadar yaptığınız ilerlemeyi değerlendirin.
Yazma aşamasına geçerken kendinizi yeterince hazırlanmış
hissediyor musunuz?
Eğer gerçekten hazır olduğunuzu düşünüyorsanız, sorun
yok, yazım aşamasma geçebilirsiniz. Ya da henüz tam anla­
mıyla hazır değilseniz bu da çok normal bir durum ve benim
önerim, kitabın başmdan başlayıp tüm bilgileri yeniden al­
mak ve uygulamaları yeniden yapmak. Bu size zaman kay­
bettirici gibi gelebilir ancak, kendinizi daha da geliştirerek
yazmaya başladığınızda çok daha kolay ve güvenle ilerleye­
ceksiniz. Kaybettiğinizi düşündüğünüz zamanı aslmda ka­
zanmış olacaksınız. Karar sizin.
298
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Şimdi, kendini hazır hissedenler ya da başa dönüp tekrarla­


yanlar için nihayet yazma aşamasına başlıyoruz.

İLK İŞİMİZ PLANLAMA


Hikayemizi oluşturabilmek için gerekli bilgileri aldık, tüm
hazırlıklarımızı yaptık ve artık yazmaya başlıyoruz. Şimdi
adım adım planlamamızı yapacağız.
Sanırım hikayenizde işlenecek "tema" ve "konu" hakkında bir
karar verdiniz. Eğer daha önce düşündüklerinizden farklı bir
tema ya da konu üzerinde çalışmak isterseniz, hiç bir engel
yok. Daha önceki hazırlıklarınızı çalışma amaçlı kabul ede­
rek yepyeni bir hikaye tasarlayabilirsiniz.
1. Şimdi eski ya da yeni bir tema ve bir konu belirleyin.
2. Seçtiğiniz konu doğrultusunda bir olay örgüsü oluştura­
caksınız. Bu olay örgüsünün merkezine koyacağınız "ana ça­
tışmacı seçin. Unutmayın, ana çatışma tüm olay örgüsünün
yapılandırılmasında omurga görevi yapacak ve hikaye bu
çatışma üzerine kurulacak. Çatışmanın önemini dikkate ala­
rak üzerinde düşünün ve ana çatışmayı belirleyin.
Ana çatışmanın daha net belirlenmesi için kendinize şu soru­
ları sorun:
A) Ana karakter bu hikayede ne amaçlıyor? Neyi başarmak
istiyor
B) Ana karakterin bu işi yapması karşısında engeller neler ve
kimler?
C) Ana karakter hikayenin sonunda amacına ulaşıyor mu?
Ulaşamıyor mu? Sonuç okuyucuya mı bırakılıyor?
Hikayenizin ana konusunu taşıyacak çatışmanın türü konu­
sunu gözden geçirin. Dural, atlamalı, gelişmeli, belirtilen ça­
tışma türlerinden hangisi sizin çatışmanız ile örtüşüyor, bu­
nu belirleyin ve çatışmanızın yapısını buna göre şekillendi­
rin.
299
Can Akkiriş

3. Seçmiş olduğunuz ana çatışmayı esas alarak hikayenin ba­


şından sonuna kadar meydana gelen olayları oluş sırasına
göre alt alta yazm.
4. Ana çatışma hikaye boyunca ilerlerken bir mücadele ger­
çekleşmektedir. Bu mücadeleyi oluşturan çok sayıda "yan
olay" meydana gelir. Şimdi hikayeyi bir yerden alıp bir yer­
lere götüren yan olayları belirleyin ve biraz önce alt alta yaz­
dığınız olaylar arasında zamansal sıralama açısmdan doğru
yerlere yerleştirin.
5. Zamansal sıralamayla olay akışım yazdınız. Şimdi de bu
olaylar kimlerin başmdan geçiyor, ona bakalım. Hikayenizin
ana karakterini, yan karakterlerini ve tiplemelerini listeleyin.
Karakterleri daha net hale getirmek için bu soruları yanıtla­
yın:
A) Hikayeniz kimin başmdan geçiyor? Ana kahraman kim?
B) Ana kahramanın yarımda, ona yardım eden kimler var?
C) Ana kahramanın karşısında, ona engeller çıkaran kimler
var?
Bu sorulara vereceğiniz yanıtlar karakterleri daha net plan­
lamanızı sağlayacak.
6. Oluşturduğunuz karakterleri fiziksel, sosyal ve psikolojik
açılardan tam olarak tanımlayın. Bunu yaparken daha önce
gördüğünüz karakter yaratım formunu kullarım.
7. Karakterlerinizin kişilik yapılarım detaylandırm. Hikayede
yer alacak karakterlerin kişilik yapılarının hikayenin akışını
da etkileyeceğini göz önünde bulundurarak her biri için ola­
bildiğince ayrıntıyı belirleyin. Karakterlerden bazılarının ki­
şilik yapılarında olayların akışı içinde olumlu ya da olumsuz
değişiklikler olabileceğini biliyorsunuz. Bu değişiklikleri de
neden olan olaylarla bağlantılı bir şekilde karakter planla­
manızda açıklayın.
8. Hikayenizde yer alacak karakterleri akış içinde okuyucuya
. tanıtacaksınız, ancak hangi özellikleri hikayenin hangi evre-
_
300
Adm Adm Yaratıcı Yazarlık

sinde sunacağınızı da iyi planlamış olmanız gerekiyor. Olay­


ları hikaye akışı içinde ilerletebilmek için karakterlerin özel­
liklerinin, özellikle kişilik yapılarının zamanında ve iyi ve­
rilmiş olması gerekiyor.
Karakterlerin özelliklerini hikaye akışı içinde hangi nokta­
larda vereceğinizi planladıktan sonra, şimdi de bunları hangi
yöntemle yapacağınızı belirleyin. Kimi zaman betimleme yo­
lunu seçmeniz en doğru yol olsa da genellikle bunu diyalog­
lar ve karakterlerin davranışları ile vermeniz daha doğru
yöntem olacaktır.
9. Karakterler ile ilgili planlamalarınız tamamlandığına göre
şimdi mekan konusuna başlayabilirsiniz. Hikaye birden fazla
mekanda geçiyor olabilir. Hikaye içinde geçen tüm mekanlar
için bilgilerinizi gözden geçirin. Bu mekanları gerçekten iyi
bilmeniz ve bu konuda yanlış şeyler yazmamanız gerektiği
bilinciyle eksik bilgilerinizi tamamlayın.
Sonraki aşamanız, bu mekanları hikaye akışı içinde nerede
ve nasıl tanıtacağınızı belirlemek olacak. Bunu yaparken de
yer yer betimlemeler ve diyalog içinde geçen tanıtıcı konuş­
malardan yararlanabilirsiniz.
Mekan ve yöre konusunda dikkat etmeniz gereken bir ayrın­
tı da olaylar, karakterler, şiveler, gelenekler açısından hikaye
içinde uyum sağlanmasıdır. Bu konuda da son kontrollerini­
zi yapın.
10. Hikayenizin ne zaman, hangi dönemde geçtiği konusuna
daha önce karar vermiştiniz. Şimdi buna bir kez daha göz
atarak, hikaye akışınız içinde zamanı yeterince belirttiğinizi,
olaylar, araçlar ve tüm diğer ayrıntıların bu zaman özellikle­
rine uyumlu olup olmadığım kontrol edin.
11. Yukarıda olayların planlamasını yaptığımız aşamada
olayları oluş sırasına göre üstelemiştik. Şimdi hikayenizin
kurgusunu yapma zamanı geldi. Hazırladığım olay listesini
tekrar gözden geçirerek hangi olaydan başlayacağınızı ve
301
Gın Akkiriş

sonraki geçişleri belirleyin. Hikayeyi olayların oluş sırasına


göre değil de anlatacağınız sıraya göre yerleştirin.
Kurgu konusunda bazı hazır formüller olduğunu ve olay
akış planınızın eninde sonunda bunlardan birine uygun dü­
şeceğini öğrenmiştiniz. Şimdi hikaye projenizi bu hazır for­
müllerden hangisine daha uygun olduğunu belirlemek üzere
inceleyin.
Hikayenizin kurgusunu planlarken akış içinde bir imgesel
omurga da var mı? geri planda başka bir hikaye daha verili­
yor mu? buna da karar verin. Böyle bir arka hikayeye ile asıl
hikayenizi daha da zenginleştirebilirseniz.
Kurgu planınızı yaparken bazı teknikleri de göz ardı etme­
melisiniz. Hikaye anlatımını yaparken bir olaydan diğerine
geçeceksiniz. Kimi zaman geri dönüşler, kimi zaman da ile­
riye gidişler yapacaksınız. Anlatım için kullanabileceğiniz
teknikleri gözden geçirin ve olaylara geçişlerde nerede hangi
tekniği kullanacağınıza karar verin. İleri atma, kesme, montaj
ve tüm diğer teknikler ile hikayenizi dantel gibi örebilirsiniz.
12. Kurgu ile ilgili planlamanız tamamlandı, sıra anlatıcı ko­
nusunda çalışmaya geldi. Konuyla ilgili tüm bilgileri daha
önce almıştınız. Bu aşamaya gelinceye kadar anlatıcı konu­
sunu da yeterince düşündüğünüzü ve hikayeyi kimin anla­
tacağına karar vermiş olduğunuzu biliyorum. Her bir anlatı­
cı türünün özelliklerini dikkate alarak hikayenizi kimin bakış
açısıyla okuyucuya ulaştıracağınız ve kime anlattıracağınız
konusunda kararınızı netleştirin.
13. Hikayenizin başından sonuna kadar sürekli olarak diya­
loglar yer alacak. Bunları yazım sırasında oluşturacaksınız.
Ancak, hikayenizde öyle diyaloglar olacak ki bunlar tüm
akışı değiştirecek. Bu çok önemli diyalogları şimdi belirleyin
ve hikaye akışındaki doğru yerlere işaretleyin.
Aynı şekilde, karakterler ve mekanların okuyucuya anlatıl-
ması konusunda da diyaloglardan yararlanacağınızdan, şim-
302
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

di burada karakterlerin tanıtımında kullanabileceğiniz diya­


logları da planlayın.
14. Planlamanızda aslında kurgu konusunu da çok yakından
ilgilendiren bir çalışma daha yapacağız. Olayların anlatımın­
da "dış metinler" kullanmaya ne dersiniz? Kitapta bu konuyu
işlerken de öğrenmiş olduğunuz gibi, hikayenizde mektup,
günlük gibi dış metinlerden yararlanabilirsiniz. Bu uygula­
malar hikayenizin anlatımını hareketlendirir, heyecan ve me­
rakı arttırır.
Hangi dış metin türlerini nerede ve ne zaman kullanarak
hangi olayları anlatabileceğinizi belirleyerek kurgusal planı­
nız içine aim.
15. Buraya kadar yaptığınız planlamayı, kurguyu da içerecek
bir şekilde, "giriş, gelişme, sonuç" bölümlerine göre yerleş­
tirmek üzere gözden geçirin. Planlamanızın son hali bu üç
temel bölümleme prensibine uygun olmalıdır.
16. Hikayenizde gerilimi nerede başlayıp, nasıl arttıracağını­
zı ve nerede tepe noktaya ulaştıracağınızı iyi planlayın. Geri­
limin gelişme sürecini oluşturan olaylar dizinini, diyalogları
ve tüm diğer öğeleri gözden geçirerek yerme oturtun. Geri­
limin doruk noktadan inişe geçerek çözüme ulaştığı sonuç
bölümünde de aynı titiz ön hazırlığı yapm. Unutmayın, bir
yaratıcı yazar olarak heyecan, merak, gerilim gibi duyguların
yönetimi okuyucunun değil, sizin yönetiminizde olmalı. Bu­
nu iyi planlama yaparak başarabilirsiniz.
17. Şimdi tüm bu hazırlıklarınızdan yararlanarak ilk taslak
çalışmanıza başlaym. Önce tüm hikayenizi 10 sayfalık bir
metin olarak yazm. Hikayeniz 10 sayfalık dahi olsa buraya
kadar öğrendiğiniz tüm teknik özelliklere hikayenizde yer
verin. Giriş, gelişme, sonuç bölümlerini dikkate alarak ana
çatışmayı, gerilimi ve doruk noktada başlayan çözümü hika­
yeniz içinde anlatm.
18. Yeni birer adım olarak hikayenizi önce 40, sonar da 100
sayfalık birer metine dönüştürün. Bunu yaparken karakter,
__ ffiSBÎL
303
Can Akkiriş

mekan ve atmosferin tanıtımına önem verin. Olay akışını


daha ayrıntılı bir şekilde ele aim.
19. Hikayenizin artık roman düzeyine ulaşacağı son aşama­
dan önce birkaç gün, birkaç hafta bekleyin. Bu süreç içinde
zaman zaman açıp hikayenizi baştan sona okuyun. Nerede
ne değişiklikler yapacağınızı, hikayenin neresiniz, ne şekilde
geliştireceğinizi, eksiklerinizi, fazlalıklarınızı tek tek sapta­
yın. Yazı yazarken bazen ara verip, durup, başka şeylerle il­
gilenerek kafa dağıtmak ve sonar tekrar dönüp yazıya biraz
uzaktan, daha tarafsız, bağımsız bir gözle bakmak gerekir.
20. Yeteri kadar bekledikten sonar hikayenizi tekrar ele alın.
Saptadığınız değişiklikleri de kapsayacak şekilde, daha önce
daha kısaca geçtiğiniz olay akışını detaylandırarak, yan hi­
kayeleri, karakterleri zenginleştirerek tekrar yazm. Bu kez
hedef 200-250 sayfalık bir hikaye yazmak.
21. Hikayenizi tamamladıktan sonra, hikayenize göz atma­
dan, onu düşünmeden en az 1 ay bekleyin. Bu sure içinde
hikayenizi unutun hatta. Bunu en iyi şekilde yapmanın en iyi
yolu yeni ve her şeyin çok farklı olduğu bir başka hikaye
projesine başlayıp ona konsantre olmaktır. Yeni projeye yo­
ğunlaştıkça eskisi aklınızdan çıkar ve tekrar ona dönmeye
hazır hale gelirsiniz.
22. Yeteri kadar unuttuğunuzu düşünüyorsanız tekrar hika­
yenize dönüp okuyun, bir kaç kez, sindirinceye kadar... Ve
her okuduğunuzda kendinizi okur yerine koyun, düzeltme,
kurgusal veya anlatımsal değişiklikler, hatta olay akışı üze­
rinde geliştirmeler yapın. Sanki başkasının romanını okuyup
eleştiriyor ve "şurasını böyle yazsaydı daha iyi olurdu," di­
yebilecek kadar acımasız olun. Gerekirse dizindeki bazı olay­
ları çıkarın, değiştirin, yenilerini ekleyin.
23. Romanınız içinize siner hale geldiğinde tekrar bir kenara
bırakıp unutun ve en az 3 ay onu düşünmeyin.
24. Unutup tekrar okuma ve değişiklik yapma oyununuzu
. defalarca tekrarlayın. Aceleci olmayın. Yazm, çizin, değişti-
_
304
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

rin. Romanınız bir editörün eline geçmeden ve basılıp yayın­


lanmadan önce son şansınızı iyi değerlendirin. Bu işi yapar­
ken her an, her konuda bu kitapta gördüğünüz konulara dö­
nüp bilgilerinizi tazeleyin ve uygulamayı ona göre yapın.
25. Yeterince düzeltme yapıp artık istediğiniz hikayeyi yarat­
tığınızı düşündüğünüzde romanınız bitmiş demektir. Bir ya­
yınevi ile görüşme zamanı gelmiş olduğuna göre bu kez de
araştırmalarınızı bu yönde başlatabilirsiniz.

305
Can Akkiriş

OZAN YAVINCILİK KİTAP LİSTESİ


YAKINTARİH
İbrahim Kaypakkaya - Kırmızı Bahar Vehbi Bardakçı
Mahir Çayan / Hasretim Derin Uykularda Vehbi Bardakçı
Deniz Gezmiş / Ağlasın Gökyüzü Vehbi Bardakçı
Sinan / Nurtıak Dağlarından Sonsuzluğa Turhan Feyizoğlu
Mahir / Onların Öyküsü Turhan Feyizoğlu
Yılmaz Güney/ Bir Çirkin Kral Turhan Feyizoğlu
FKF/Fikir Kulüpleri Federasyonu Turhan Feyizoğlu
Gençlik Liderleri Konuşuyor Turhan Feyizoğlu
iki Adalı / Hüseyin Cevahir-Ulaş Bardakçı Turhan Feyizoğlu
Mustafa Suphi / Türk Ocağı'ndan Türkiye Komünist Partisi'ne Turhan Feyizoğlu
KAWA-Kürt Sorunu ve Etnik Örgütlenmeler -1 Raşit Kısacık
RİZGARİ-Kürt Sorunu Ve Etnik Örgütlenmeler -2 Raşit Kısacık
MİNAREDEN KANDİL’E PKK- Kürt Sorunu ve Etnik Örgt.3 Raşit Kısacık
Nurhak'tan Mamak'a / Raşit Kısacık Raşit Kısacık
Terörün ve Ölümün Kodu: 33 Raşit Kısacık
Diyarbakır Cezaevi Raşit Kısacık
Malatya’da Toplumsal Olaylar Raşit Kısacık
Aşkile Çıkmıştık Yola Fikret Babuş
Devrim Havarileri Fikret Babuş
Savaş Yıllarından Anılar Fikret Babuş
12 Marttan 12 Eylul’e Halim Demir
Ben Nazım Hikmet Halim Demir
Filistin Fedaileri A.Kadir Yaşargün
Umutlarımız Yarıda Kaldı A.Kadir Yaşargün
DİRENİŞ /12 Mart ve Sonrası A.Kadir Yaşargün
Devrim Bize Yakışırdı / Gerilla Zeki Zeki Kırdemir
1 Mayıs 1977/Türkiye Devrimcilerinin İki 1 Mayıs Belgeseli Nail Güreli
Terzi Fikri Sinan Demirbilek
Nazım Hikmet Destanı Alper Özbek
Deniz Gezmiş Destanı Alper Özbek
Cezaevi Arkadaşım Yılmaz Güney Avni Bektaş
Unutmayacağız-Barışmayacağız-Affetmeyeceğiz Ayhan Sarıhan
Dağın Ardındaki Gerçekler Bedran Akdağ
Dağın Öteki Yüzü - Nurtıak İsmail Güner
Devrim Yolcuları Musa Kaplan
12 Eylül'de de Çok Güldük Netekim! N. Yalçınkaya
Sonsuza Rüzgârdı 68 Öner Yağcı
Barikatlar Düşerken Oktay Duman
Devrimin Çocuklarıydılar Ahmet Sefa

306
Altım Adım Yaratıcı Yazarlık

Kırkların Direnişi / Çorum Olayları Fikret Güneş


Sessiz Devrim Yakup Aslan
Filistin Güncesi Hasan Mantıcı
Tek Başına İsmet Erdoğan
DİNBİLİM
Mesaj (Kuran Çevirisi) Dr. Edip Yüksel
Üzerinde 19 Var / Dr. Edip Yüksel Dr. Edip Yüksel
Türkçe Kuran Çevirilerindeki Hatalar Dr. Edip Yüksel
Müslüman Din Adamlarına 19 Soru Dr. Edip Yüksel
Hıristiyan Din Adamlarına 19 Soru Dr. Edip Yüksel
Devlet/Demokrasi/Oligarşi/Teokrasi Dr. Edip Yüksel
ilginç Sorular Dr. Edip Yüksel
Mor Mektuplar Dr. Edip Yüksel
Asal Tartışma Dr. Edip Yüksel
İslam! Reform için Manifesto Dr. Edip Yüksel
Takanlar ve Takılanlar Türban Nedir? Dr. Edip Yüksel
Müslüman Reformcular Dr. Edip Yüksel
Kuran Hadis İslam Rashad Khalifa
Gayya Karanlığından Kuran Aydınlığına Eren Erdem
Abdestli Kapitalizm / Eren Erdem Eren Erdem
Incil'i Kim Yazdı Mehmet U. Sakioglu
Tevrat'ı Kim Yazdı Mehmet U. Sakioglu
İsa Haçta Öldü mü? Mehmet U. Sakioglu
Da Vinci Fenomeni Mehmet U. Sakioglu
Ayetlerin İniş Sırasına Göre Kuran Çevirisi A.Abdullahoğlu
Konularına Göre Kuran Çevirisi Prof.Dr. Ömer Dumlu
Kuran'ın Şifresi ve Mukattaa Harflerinin Çözümü Aydın Gündoğdu
Kuran'ın Sıradan Bir İnsana Düşündürdükleri llhami Sadık
Tanrı'dan Insanlara-Aklınızı Kullanın ilhami Sadık
Yahudi ve Hıristiyan Kaynaklarında Tanrı İmgesi Murat H. Yıldırım
Hıristiyanlığımızdaki Putperestlik Arthur Weigall
Kitab-ı Mukaddes Üzerine Bir Çalışma Yusuf Ulucan
Allah’a iftira mı Ediyorsunuz? Yahya Kemal Savdır
Papalık Tarihi Dr. Halim Işık
Kitab-I Mukaddes ve Kuran Cumhur Erentürk
Monoteist Düşünceler Cumhur Erentürk
Kuran Açısından Evrim Teorisi / Kaan Göktaş
İsyan Yazıları Atilla Fikri Ergun
Ebedi Mutluluk İçin 8 Emir Hayatımıza Yön Veren 40 Kavram Uğur Karaca
İslam ve Din Bilgisi Ertuğrul Doğuç
Sosyal Yaşam Ve Dini Kavramlar Ömer Dedeoğlu
Din - Bilim - insan Erdoğan Dökmen

307
Can Akkiriş

Çarmıhtaki Sır Şinasi Hüner


Kuran-I Kerim'de ve Incil’de Dabbetü’l Arz ve Mesih Isa Şinasi Hüner
Allah - Kuran ve Gerçekler M. Fethi Üzümoğlu
UYGARLIKLAR TARİHİ
A’dan Z’ye MISIR Ali Narçın
A’dan Z’ye SÜMER Ali Narçın
A’dan Z’ye ASUR Ali Narçın
A’dan Z’ye URARTU Ali Narçın
A’dan Z’ye MAYA Ali Narçın
A’dan Z’ye İNKA Ali Narçın
A’dan Z’ye AZTEK
Büyük Uygarlıkların Doğuşu
Zamanın Gerçek Tarihi
Yalanlar-Çelişkiler-Uydurmalar
Kutsanmış Cahillikler Vadedil(me)miş Topraklar
Mısır’dan Çıkış Yalanları
[felsefe
Şehrin Dünyasından-Dünyanın Şehrine
[Mücadele / Emanuel Lasker
I EĞİTİM
Türkçe - Kürtçe Sözlük
(Başarıya Giden Yol - Satranç
[fotoğraf
|Alzheimer-Eyvah! Anneannem Ergen mi Oluyor?
[SİNEMA
Ahh Marilyn - Marilyn Monroe iill<.ll.ld>W
SAĞLIK
[A’dan Z’ye Hastalıklar
[TİYATRO
2 Ortaoyunu-Revani Hanım’ın Kısmeti-lbiş ile Memiş
Güle Güle Sevgili
Kıyıda
[KİŞİSEL GELİŞİM__________________
Değişerek Nasıl Değiştirebiliriz?
Güven ‘İnandığın Yolda Yürümektir1
Ben Paraya Tapmıyorum -İnsanın Parayla İmtihanı
BİLİM
Tanrıyı Arayan Fizik
Evrenin Gizli Boyutları
Başlangıçtan Sonsuza / Ahiretin İmkânı ve isbatı

308
Adun Adım Yaratıcı Yazarlık

ROMAN '■ \ - I
Kerbela-Aşkın Kanadığı Yer Vehbi Bardakçı
Demirin Üstünde Karınca İzi - Pir Sultan Abdal Vehbi Bardakçı
Şeyh Bedrettin - Yarin Yanağından Gayri Vehbi Bardakçı
Kelebek Vadisi Vehbi Bardakçı
Özgürlük Vehbi Bardakçı
Dünyanın En Güzel Kitabı Vehbi Bardakçı
İstanbul Falcısı Ali Dilber
Selanik Alev Alev Ali Dilber
Yürütme Sancısı Ve Aşk Sabri Gülal
Son Kış - Nurcihan Olmak İstiyor Sabri Gülal
Çerağ Uyanacak Mı? Durali Yılmaz
İpsiz Recep Reis İbrahim Balcı
İçimdeki Merdiven Ayşegül Erten
Kızıl Kızlar Çetin Güzel
Gazel Kuşları Japon Balıkları Melih Yılmaz
Bedel - İki Dünyalı Hayat Mehmet Erçen
Cemaatrix - Bir Cemaatin Kaynak Kodları Servet Aydemir
Kırmızı Fare Ali Rıza Aksın
Atlantis'in Ruhu İsmail Gürten
Tünelin Ucundaki Işık Keje Elif Orhan
Takip-Bir Polis Muhabirinin Gerçek Olaylara Dayalı Suç Romanı İsmail Parin
Valiz Alper Kaya
Bir Çingene'nin Romanı Hilmi Dinçer
Toros Dağlarında İsyan Merhmet Erçen
İlgaz Kurdu Hidayet Yünsel____
ÖYKÜ
Yarım Kalan Türkü Vehbi Bardakçı
İnsan Sevdikçe Güzelleşir Vehbi Bardakçı
Kapı Kapı Vehbi Bardakçı
12 Eylül'de de Çok Güldük Netekim! N. Yalçınkaya
Mendil Sen Kokuyordu N. Yalçınkaya
Stres Bileziği - Anamdan lnciler-2 N. Yalçınkaya
Güneşi Emzirirdi Gözleriyle Keje Elif Orhan
Kül Kadınlar Güncesi Bilsen Başaran
Bir Kokladım Anadolu -Serserice Bir Eylemdi Yaşamım Murat Ceylan
Meri Keklik Öyküleri Hüseyin Can
DENEME
Leylak Zamanları H. Hüseyin Demirel
Birlikteliğin Farkındalığı Sabri Gülal
Hayata Yön Veren Denemeler Sabri Gülal

309
Can Akkiriş

Bushçağı Yazılan Mustafa K. Erdemol


Sahi Siz Hangi Taraftaydınız? Turgay Olcayto
Sözün Gümüş Kapısı Bilsen Başaran
isyan Yazıları Atilla Fikri Ergun
ARAŞTIRMA
Kandan izler - Latin Amerika'nın Bilinmeyen Tarihi Fethi Karaduman
Siyonistler’in Nihai Dünya Düzeni Robert H. Williams
Dr. Michael Higger’ın Yahudi Ütopyası Editoryal Çalışma
Ben Bir Misyonerdim Şifre Çözüldü İlker Çınar
Türkiye'de Çingene Olmak Mustafa Aksu
İsrail’in GAP Senaryosu Hasan Taşkın
ittihat Terakki Halim Demir
Milli Mücadele Halim Demir
Türkiye Masonlarının Tarihi Halim Demir
Doktorların Büyük Sırrı Kanser Cinayetleri Yaşar Gören
Oyun Bitti Yaşar Gören
Türk Sorunu-Aslında Ötüken'den Kimse Gelmedi Yaşar Gören
OsmanlI’dan Günümüze Göç ve iskân Fikret Babuş
Avrupa'da Mülteci Olmak Suat 0. Şenocak
insan Yağmuru Nazım Alpman
Başka Dünyanın insanları - Çingeneler Nazım Alpman
Tanrım Beni Başkan Yarat Yavuz Saltık
Nükleer Satranç Evren Işbilen
Ortak Akıl İçin Kuğu Şarkısı Mahmut Tolon
Amerika'nın Keşfinde Türkler Sabri Tümer
İzmir Romanları Alper Yağlıdere
Herşey Bitti Sıra itlere Geldi Özgün Öztürk
Emperyalizm Kıskacında Ermeni Sorunu Fikret Babuş
Narkoz Ve Cevher Teorisi Işığında ERGENEKON Dr. Ramazan Uçar
Şu Yılgın KürtJer Mirkan Baran
Roman Kavramı ve Türk Romanının Doğuşu Durali Yılmaz
Milim Milim Bilim / On Nokta Otuz Uç Reşit Aşçıoglu
intihar İrfan Özen
İş Bulmak İçin Ne Yapmalı Hasan Latif
Sıcak Nokta Orta Asya Bahaddin Yazıcı
01 Enjektör Aysu Şuben
Oyun Bitti Yaşar Gören
Köle Kıyısından İnsan Biyografileri Mustafa Olpak
Cemal Süreyya Şiirinde Kadın ve Erotizm Özgür Özmeral
Solda Teoriler ve Tarihsel Tartışmalar Ozan Örmeci
Cumhuriyet İçin Can Verenler Sadık Özen
Romen Şiirinin Efsane Şairi Mıhai Eminescu Ali Narçın

310
Adım Adım Yaratıcı Yazarlık

Dünden Bugüne Çingeneler Suat Kolukırık


Hızlı Oku Kolay Öğren Zor Unut Sadettin Öztürk
Kadının Adı Anadolu Bahrem Yıldız
Evrensel Denemeler Evren Işbilen
Kürt Kardeşim Elini Ver Bana! Nazım Alpman
Armagedon Kehanetleri Evanjelizm ve Illuminati ilhan Akkurt
İsviçre'de Türkiyeli Göçmenler Hüseyin Can
Oldu da Bitti Maşallah Kaan Göktaş
YUNUS 66* - Bilim ve Kuran Işığında Diğer Dünyalarda Yaşam Raşit Kısacık
lhvan-ı Müslimin - Müslüman Kardeşler Faruk Köse
Tarih-Felsefe ve Kültürlerin Tanıklığında - Alevi inancı M. Zewal Doğan
Kültürler Arası Çatışma ve Atatürk'ün Saklı ideolojisi Faik Kurtulan
Eyvah Turist Recep Mesut Yavuz
BELGE
Son Kabadayının Ateşle imtihanı Mustafa Demir
Beco Depremi Mustafa Demir
Üzgünüm Ama Pişman Değilim Mustafa Demir
Sayın: Dündar Kılıç Mustafa Demir
ANI/GÖZLEM
Ben Bir Hemşireyim... Melek Değil insanım Burçin Utku
Gazetecilerin Şakası Olmaz Nazım Alpman
Sırça Köşkün Kırık Camları Dr. Sadık Özen
Doktorun Seyir Defteri Dr. Sadık Özen
Zaman Tünelinde Bir Doktor Dr. Sadık Özen
Sevginin Doruğundakiler Dr. Sadık Özen
Yanıt Dr. Sadık Özen
Milliyetsiz Aydınlar/ Dr. Sadık Özen
Yozlaşma Dr. Sadık Özen
İşkence Edilen Emniyet Hekiminden -İbret Erdoğan Yağız
Sinan'ın Kara Kitabı Sinan Kara
Söyleşim Mustafa Erkan
Acemi Savcı Yılmaz Biçer
Gülme Komşuna Saadettin Öztürk
Hey Gidinin Egelisi Saadettin Öztürk
Geçmişin Aynasından Ahmet Oker
Gazeteciler Gazetecileri ve Kendilerini Anlatıyor Nail Güreli
Üsteğmen M. Hilmi ve Bembo Tepesi Ahmet Oker
Geriye Kalan - Alzheimeriı Bir Hastanın Yakını Olmak Makbule Abalı

311
3 1 Mans 2018

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ KÜTÜPHANESİ


____ ayının Geri Getirileceği Tarih
0 1 Ekim 2018
2 9- ^1- 2018
0 3 Ocak 2020

_
__ ___
O'__
http://kutuphane.ticaret.edfi.tr
/____
e-mail: kutuphane/û ticaret.edu.tr
CAN AKKIRİŞ

Adım Adım
■ XR AT
Yâ | IIf* I|]RomanBikaye

S
Rfi'sai gI fcf iTazifnı
7 Ao. Senaryo
Yaratıcı yazarlık tekniklerini öğrenerek bir hikaye oluşturmak
konusunda gereksiniminiz olan tüm bilgileri topluca bu kitapta
bulacaksınız. Bölümleri okuyup çalıştıkça yaratıcı yazarlığa doğru
adım adım ilerleyeceksiniz.
Bu kitapta yazılan her şeyi yüz yüze yapılan atölye çalışmalarında da
uygulayarak çok başarılı sonuçlar aldığımı, bunun kitapla kendi
kendine çalışanlar için de geçerli olduğunu bilmenizi isterim.
Yaratıcı yazarlık, hayal gücünüze fazla mesai yaptırmakla başlar. Bu
nedenle bu kitabı okumaya ve bu konuda çalışmaya başladığınız
andan itibaren kendinizi bir atölyeye devam ediyor kabul etmeniz,
yaşam şeklinizi buna uygun hale dönüştürmeniz ve yaratıcı yazarlık
çalışması ve yazım konularına zaman ayırmanızı istiyorum. Kabul
edersiniz ki, yalnızca okuyarak, üzerinde çalışmadan yazar olunamaz.
Kendinizi yaratıcı yazarlık yolunda ilerleyen biri olarak görmeye
başladığınızda yaşamınızda pek çok şeyin de değişmeye başladığını
fark edeceksiniz. Okuduğunuz romanda, izlediğiniz film ya da dizide
senaryoların nasıl ilerlediğini, yazarın ne yapmayı planladığını,
okuyucuya ne düşündürmek istediğini neredeyse bir dedektif
titizliğiyle çözmeye başlayacaksınız. Artık romanları okur, filmleri
izleyici sıfatıyla okumanız, izlemeniz mümkün olamayacak. İnceleyen,
araştıran, keşfeden alışkanlıklarınız oluşacak ve yaratıcı yazarlığa
daha da hızla koşmaya başlayacaksınız.
Sîzlerle bir sonraki buluşmamızın en geç sizin yazdığınız kitapla ।
olmasını diliyorum.
• . _____ *t.---
_ ~<°

You might also like