You are on page 1of 28

MESLEK/MESLEKİ DEĞERLER

MESLEK ETİKLERİ
MESLEK KAVRAMI

“Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli


bilgi ve becerilere dayalı, insanlara
yararlı mal üretmek, hizmet vermek
ve karşılığında para kazanmak için
yapılan, kuralları belirlenmiş iş olarak
tanımlanmaktadır.”

2
• Her meslek o mesleğin değerlerini,
gelişimini, lisanslanmasını ve diğer
insanlar açısından tanınmasını
sağlayan kuruluşlara sahiptir.

• Dünyada tanımlanmış 42 bin çeşit


meslek bulunmaktadır. Türkiye'de
resmi olarak tanımı yapılmış 600-700
civarında meslek vardır. Bunun
önemli bir nedeni Türkiye’de
uzmanlaşmaya gidilmeyerek pek çok
mesleğin bir kişi tarafından yapılıyor
olmasıdır.
3
Her meslek için ;
• tanım,
• görev alanları,
• genel olarak kullandığı araç ve gereçler,
• mesleğin gerektirdiği özellikler,
• çalışma ortamı ve koşulları,
• çalışma alanı ve iş bulma olanakları,
• meslek eğitiminin verildiği yerler,
• meslek eğitimine giriş koşulları,
• eğitimin süresi ve içeriği,
• meslekte ilerleyebilme ve yeni meslekleri
seçebilme olanakları,
• destekleyici meslek kuruluşları farklı
özellikler gösterir.
4
Bir uğraşın, bir faaliyetin, bir meslek olarak kabul
görmesi;
(Örneğin, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
olabilmek için SMMM belgesi almak, Doktorluk
yapabilmek için tıp diploması almak gibi )
– diploma,
– lisans,
– ruhsat,
– sertifika gibi bir belge ile uygulama
standartlarının,
– mesleki değerlerinin ve etik kurallarının
bulunmasını gerektirmektedir.

5
Belgelenme ve kuralların belirlenmesi ;
Eğitim,
Gelişim,
Uyum disiplinin sağlanması,
gibi üç temel şartın bütünleştirilmesi ile
sağlanabilir.

Bir işi meslek yapan üç önemli vazgeçilmez


unsur vardır;
Belge,
Uygulama standartları ve etik kuralları,
Mesleki örgütünün bulunması,

bir işe mesleki değer kazandırmaktadır. 6


İŞ ETİĞİ
• İş etiği kavramı (business ethics), esasında çalışma etiğini
(work ethics) ve meslek etiğini (professional ethics) de
kapsamaktadır.

• İş etiği, iş dünyasındaki etik sorunları inceler, davranışlara


rehberlik etmek üzere kurallar geliştirmeye çalışır (Ferrell
ve Fraedrich, 1994 ) İş etiği, işletmelerin ürün ve hizmet
üretme ve dağıtma aşamalarında gerek örgüt gerekse
birey/çalışan düzeyinde davranışların etik boyutları ile
ilgilenir ve bu davranışlara ilişkin yol gösteren kuralları
kapsar. İş etiği bir bakıma uygulamalı etiktir ve zaman
zaman işletme etiği, şirket etiği, firma etiği veya ticaret
ahlakı olarak da adlandırılmıştır.
İŞ ETİĞİ
İş etiği, işletmeciliğin işlevsel alanları itibariyle de
bir sınıflandırmaya tabii tutulmuştur. Bu
bağlamda, üretim etiği, pazarlama etiği, finans
etiği, muhasebe etiği, yönetim etiğinden söz
edilebilir, etik ve etik dışı eylemler bu çerçevede
incelenebilir. Ürünün ve hizmetin güvenliği ve
kalitesi, satış sonrası hizmet ve garanti koşulları,
reklamların içeriği ve niteliği, yatırımcıların
hakları ve menfaatleri, bilançoların niteliği ve
gerçekliği, insan kaynakları yönetimi ve
işletmelerin çevreye ilişkin politikaları işlevsel
alanlardaki etik konularına birer örnektir.
ÇALIŞMA ETİĞİ
Çalışma etiği bir toplumda işe ve çalışmaya ilişkin değerler
ve tutumlardır. Çalışma etiği toplumun kültür ve
değerlerinden etkilenir. Bu bakımdan bir toplumun işe
yönelik tavrı bir başka toplumdan farklılıklar gösterebileceği
gibi, toplumun çeşitli katmanları arasında da farklı
yaklaşımlar söz konusu olabilmektedir. Bazı toplumlar ya da
toplumsal kesimler işe ilişkin olumlu bir tutum sergilerken
ve çalışmayı yaşamanın amacı gibi nitelerken, bazıları işi ve
çalışmayı bu derece ön plana almamaktadır. Çalışma etiği
disiplini, verimliliği, kaliteyi ve etkinliği önemser ve
kişilerin çalışkan, tutumlu, dakik, disiplinli ve dürüst
olmalarını öngörür. Çalışma etiğinin yüksek olduğu
toplumlarda gelişmişlik düzeyi de genellikle
yüksektir. Zira, çalışma etiğine sahip olmak bir kişilik
özelliği olduğu kadar aynı zamanda kültürel bir olgudur ve
her kültürel olgu gibi sosyalizasyon ve eğitim süreçleri ile
aktarılabilir.
Çalışma etiğinin temelleri şu ifadeler ile
özetlenebilir:

• Çalışma, yaşamın en merkezdeki uğraşıdır.


• Çalışma, sosyal bir görevdir.
• Çalışma, boş zamandan daha önemlidir.
• Çalışma, zamanı düzene sokan bir eylemdir.
• Çalışma, kişiyi dakik, tutumlu ve disiplinli
yapar.
• Kişi kimlik, saygı, psikolojik tatmini ve statüyü
çalışma ile kazanır.
• Çalışma, yaratıcılığın ve yeteneklerin
geliştirilmesine imkan verir.
Bir doktorun işine zamanında gelmesi
çalışma etiği, yanında çalışanlara adil
davranması iş etiği, hastalarına
gereken ihtimamı göstermesi ise
meslek etiği örnekleridir.
MESLEK ETİĞİ
• Meslek etiği de iş etiği ve çalışma etiği ile ilintilidir
ve belirli ölçüde örtüşmektedir. “Profesyonel” ve
“profesyonellik” sözcükleri bir işin maharetli ve
gereklerine uygun bir biçimde yürütüldüğünü
ifade eder.
• Meslek etiklerinin bugün peşinde oldukları ya da
aradıkları şey, normlardır —ama özel türden normlar. Bu
normların da, söz konusu mesleği icra edenlerin hepsinin
ve her yerde kararlarını ve eylemlerini belirlemeleri
beklenir. Meslek etiklerinin aradıkları normlar, kişilerin,
sahip oldukları dünya görüşlerinden, kültürlerinden,
ideolojilerinden, dinlerinden bağımsız olarak
uygulanmaları beklenen normlardır.
Tıp, hukuk, mühendislik, akademisyenlik,
gazetecilik, askerlik, mali müşavirlik gibi tüm
mesleklerin kendilerine özgü etik kuralları vardır.
Peki bu meslekler farklı bir iş etiği mi
oluşturmaktadırlar? Bu sorunun yanıtı “hayır”dır.
Zira değerler ve ilkeler kaynağını genel
etikten alır, standartlar ve kurallar ise ilgili
mesleğe özgü olarak oluşturulur. Diğer bir
deyişle doğruluk, dürüstlük ilkeleri tüm meslekler
için geçerlidir, ancak bunun yanında bir doktorun,
hakimin, avukatın, öğretmenin, medya
mensubunun mesleğini icra ederken izlemesi ve
uyması gereken kurallar, standartlar ve
yöntemler vardır. Meslek etiğindeki farklılıklar
buradadır(Durkheim,1949).
Günümüzde kamu hizmeti etiği, bilişim etiği, medya etiği, bilim -
teknoloji etiği ya da siyasette etik, kamu yönetiminde etik, yargıda
etik, sporda etik, eğitimde etik, denizcilikte etik ve hatta jandarmada
etik gibi çeşitli etik alanları oluşmuştur. Bu alanların etik konularına
ilişkin birer örnek aşağıda verilmiştir:
• Siyasette Etik: Siyasetçilerin gerçekleştiremeyecekleri vaatlerde
bulunmamaları
• Kamu Yönetiminde Etik: Vatandaşlara eşit muamele yapılması ve
hizmette bulunulması
• Yargıda Etik: Yargı organlarının kararlarında devlet-birey
dengesinin gözetilmesi ve süreçlerin daha hızlı çalışması
• Eğitimde Etik: Öğretmenlerin öğrencilerine özel ders vermemeleri
• Bilim Etiği: Araştırma bulgularının saptırılmaması
• Medya Etiği: Haber ile yorum ayrımının yapılması
• Sporda Etik: Doping ve şike yapılmaması v.b.
Mesleklerin oluşum, gelişim ve değişim sürecinde, pratiğe
dayalı, mesleğin düzen içinde yürümesini sağlayan ilkeler
yaratılmaktadır. Bu sistematik içinde mesleğin etiği değil
mesleğin ilkelerinden söz etmek daha doğru olacaktır.

Mensuplarının karşılaştığı etik sorunların farkında olan


birçok meslek, kendi meslek etiğinden söz etmeye başladı.
Her meslek gerçekleştirdiği etkinliğin sonuna “etik”
sözcüğünü koyarak, meslekler kadar etikler olduğu
izlenimini vermesi, etik bilgideki ortaklığın gözden
kaçırılmasına yol açmaktadır.
Ama etikler arttıkça “etik” belirginliğini yitirdi; etik olanla olmayan,
etikle yapılabilecek olanlarla yapılamayacak olanlar birbirine karıştı.
Etikten onun karşılayamayacağı şeyler beklenmeye
başlandı.Beklentiler yerine gelmeyince de etikte göreceliğe ve
çoğulculuğa kapı açıldı.

Harun Tepe meslek etikleri sayısının hızla arttığını, aslında bu


çalışmaların etik olarak adlandırılmalarının pek de uygun olmadığını,
bunların meslek ilkeleri olduğunu belirttikten sonra şu görüşe yer
veriyor: “Kişi-Kişi ilişkisinde ya da kişinin bir insan durumuyla
ilişkisinde yaşanan etik sorunların, meslekten mesleğe tümüyle
değişmesinin söz konusu olamayacağı, bu sorunların –ama tek tek
yaşanan durumların değil!– bir çok durumda benzerlik taşıyacağı,
taşıdığı da açıktır” (2000)
İ.Kuçuradi ise meslek etiği konusunda şunları söylüyor;

“Bir meslek etikleri patlaması yaşıyoruz. Ama burada da bir tehlike


görüyorum: çok defa değer yargılarına karşı başka değer yargılarıyla karşı
çıkılıyor. Bu da çıkmaz bir yol. Değer yargılarıyla uğraşacaksak, bunu başka
değer yargılarıyla değil, felsefi değer bilgisiyle yapmak uygun olur… Asıl
sorun, etiğin hala normlardan ibaret sayılmasıdır. Yerli yersiz, bazen de
gereksiz meslek etikleri geliştirme modası bunun bir göstergesi. Ne var ki,
insanları normlara göre davranmaya zorlayabilirsiniz –hukuk bunun peşinde
ve bir noktaya kadar işe yarıyor– ama değerleri koruyarak veya içinde
bulunduğu durumlarda değerlere en az zarar vererek eylemde bulunmaya
zorlayamazsınız. Her kişi bu konuda tek başınadır. Yapılabilecek olan, belirli
bir eğitimle bazı değer bilgilerinin temeli üzerinde kişilerin kendi kendileriyle
hesaplaşmasına yardımcı olmaktır. Bunları yapmakla, dünyanın cennete
dönüşeceğini düşündüğümü sanmayın. Bu bitmeyecek bir çabadır, ama
muhakkak gösterilmesi ve sürekli olarak gösterilmesi gereken bir
çaba”(1996)
• Günümüzde meslek etiğine olan ilginin
giderek artmasının nedeni kimi
mesleklerde karşılaşılan etik sorunların
artması ya da artan sorunların farkına
varılmasıdır (Tepe,2000,s.1).
• Aynı meslekten bireylerin birbirleri ile
ilişkilerinde belli davranış kalıplarına
uymaları meslek etiğinin gereğidir.( Aydın
,1993).
MESLEK ETİĞİ
• Meslek Etiği: Meslek etiği ,özellikle
doğrudan doğruya insanla ilgili
mesleklerde uyulması gereken davranış
kuralları olarak tanımlanabilir.

• Meslek etiğinin en önemli yanlarından biri


dünyanın neresinde olursa olsun,aynı
meslekte çalışan bireylerin bu davranış
kurallarına uygun davranmalarının gerekli
olmasıdır (Kuçuradi,1988).
MESLEK ETİĞİ
• Mesleki etiğinin en ayırt edici
özelliği,mesleği yerine getirirken işlenen
kusurların,meslek çevresi dışında çok fazla
tepki görmemesi, kamu vicdanının bu tür
kusurlara ilgisiz kalmasıdır.
• Kamu vicdanının bu kusurlara ilgisiz
kalmasının nedeni ise bu ilkelerin
toplumun bütün organları arasında
ortak olmamasıdır.
MESLEK ETİĞİ
Mesleki etik ,grup onu koruduğu sürece
yürürlükte kalabilen ve bireylere
emreden,onları şu ya da bu şekilde
davranmaya zorlayan , kişisel eğilimlerine
bir sınır çizen ve daha ileri gitmelerine
engel olan kurallardan oluşmuştur
(Durkheim,1949).
Küreselleşen dünyada, hızla artan sermayenin,
malların ve hizmetlerin uluslararası dolaşımı, kâr
amaçlı rekabete sınır tanımaz bir güç
kazandırmıştır. Günümüzde içinde bulunduğumuz
rekabet koşullarında şirketler veya bireyler
rakiplerinden bir adım öne geçmek, piyasa
baskılarından kurtulmak için yoğun çaba
göstermektedirler. Bu baskılardan kurtulmanın bir
yolu da "kestirmeden", "köşe dönmeci", gayri
ahlaki, etik dışı çözümlerden faydalanmaktır.
Öte yandan gelişmekte olan
ülkelerde, gelir dağılımları
bozulmakta, ortak kamu yararı hiçe
sayılmakta, vergi vermeden
ekonomik faaliyette bulunulmakta,
kamu kaynaklarının israfı, rüşvet ve
adam kayırmacılık bir sistem olarak
benimsenir hale gelmektedir.
Bu noktada, özellikle, meslek etiğine
ve sosyal sorumluluk kavramına
geniş yer ayıran Batı üniversiteleri ile
örgütlü işçi, işveren ve meslek
birliklerinin; bu alandaki araştırma ve
incelemeleri, aydınlatıcı ve yol
gösterici olmaktadır. Uluslararası
akademik çevrelerde yapılan
yayınlar; bütün dünyayı etkileyen bu
soruna ilişkin kaygıların haklılığını
onaylamaktadır.
• Meslek etiğine sahip olmayan meslek
mensupları, topluma yarardan çok zarar
verirler. Çünkü meslek etiğine gereken
önemi vermeyen meslek mensupları
sadece kendi menfaatlerini ön planda
tutarlar. Toplumdaki diğer insanları hiç
düşünmezler. İnsan haklarına verilen
önemin artması etik standartların
uygulanabilirliğini de arttırmıştır.
• Mesleki gruplar ne kadar sağlam ve
örgütlü olurlarsa,mesleki etik de o kadar
gelişir ve saygınlık kazanır.
Meslek etiği veya mesleki davranış ilkelerinden
beklenen sonuçları sıralarsak;

* Üyelerin topluma, hizmet sunduğu kişilere,


mesleğe, meslektaşlarına karşı dürüst ve adil
davranması,
*Neyin ahlaki, neyin doğru olduğuna karar
vermede kolaylık sağlamak,
*Üyelerin yanlış davranışlarını önlemek,
*Üyelerin, toplumda yaygınlaşan yolsuzluklardan
uzak durmalarını sağlamak
*Meslek yaşamını ilkelere bağlı kalarak sürdüren
üyeleri desteklemek,
*Bu uygulamaların yaratacağı olumlu sonuçların
giderek toplumda ahlakın egemen kılınmasına
katkı koyması.
Belli bir mesleği icra ederken, kendisinden yararlanılacak ya da
kullanılacak olan ortak ölçütler vardır. Mesleki eylemleri gelecek
boyutunda ayrıntılı olarak düşünenler, birbirine yakın-benzer
çözümlemeler yapmaktadırlar, hatta yapmak zorundadırlar; böylece,
meslek alanı yeni bir ölçüt/ölçütler geliştirmenin ortamı olmaktadır.

Mühendislik mesleğine baktığımızda,

“Mühendis nasıl bir öznedir?”; “mühendisin meslek bilgileri ile etik


bağlamdaki bilgileri (kendisine, benimsediği değerlere, insan/kişi
olarak yönelimlerine ilişkin bilgileri) nasıl bilgilerdir?”, “bu bilgilerini
mühendis nasıl edinmiştir?”, “mühendisin genellikle insan, varlık ve
bilgi anlayışı nedir?” türünden sorularla; “mühendisin meslek
bilgilerini kullanırken salt bunlara bağlı olarak davranmasıyla, kişi
olarak davranması, etik değerlerin belirleyiciliği altında davranması
arasında belli bir fark var mıdır?” sorusunu yanıtlamak çok önemlidir.
• Mühendis, mesleğini uygulama alanına soktuğu andan itibaren,
kendisi de içinde olmak üzere her insanın çevresiyle, sanal ya da
gerçek dünyasıyla olan ilişkilerini olağan ya da olağanüstü her
durumda belirleyen, düzenleyen, dönüştüren kişi oluvermektedir.
Mühendis yaratıcısı ve uygulayıcısı olduğu teknik aracılığıyla insanın
içinde yer aldığı ortamı değiştirir, farklılaştırır. Mühendis farklı kılma
işlemini bir yandan gereksinimler doğrultusunda yapar; ancak bir
yandan da mühendis, yine tekniğin yaratıcısı ve uygulayıcısı olarak
yeni gereksinimlerin oluşmasında da katkılı olur. Doğal gereksinimler
ve yeni yaşam biçimleri doğrultusunda yaratılan gereksinimler,
mühendise sürekli olarak sorumluluklar yükler.

• Öyleyse mühendis aklını, yaratma etkinliğini insanı ve insanın


çevresiyle olan ilişkisini ölçü alarak kullanmak durumundadır; bu,
aklın toplumsal ve kamusal kullanımından başka bir şey değildir. Bu
bağlamda da çok yönlü düşünmek, insana saygıyı öne çıkarmak,
insanın doğal ve kültürel çevreyle olan ilişkilerinde gelecek boyutunu
sürekli bir biçimde gündeminde saklı tutmak, hesaba katmak ve
önemli yönleri oluşturmaktadır.

You might also like