You are on page 1of 14

HZ.

MUHAMMED VE ÇOCUK
• Dünyanın En Mutlu Çocukları
• Hz. Peygamber engin bir tevazu içinde çocuklarla her
fırsatta ilgilenmiş, şakalaşmış, gördüğünde onlara
selam vermiş, hal hatırlarını sormuş, hasta
olduklarında ziyaretlerine gitmiş, onların kusurlarını
da hoş karşılamıştır.
• Bundan dolayıdır ki, dünyanın en mutlu çocukları,
onun yaşadığı dönemin çocuklarıdır diyebiliriz belki
de. Peygamber Efendimiz, çocuklara olan şefkatinde
hiçbir ayırım gözetmezdi. Kendi çocuklarına ve
torunlarına gösterdiği sevgi ve merhametin aynısını,
diğer Sahabî çocuklarına da gösterirdi...
• Hz. Peygamber engin bir tevazu içinde
çocuklarla her fırsatta ilgilenmiş, şakalaşmış,
selam vermiş, hasta olduklarında ziyaretlerine
gitmiş, onların kusurlarını hoş karşılamıştır.
• Hz. Peygamber, Kuşu Ölen Zeyd’e Taziyeye Gidiyor
• Zeyd 3 ya da  5 yaşlarında idi. Zeyd’in çok bağlandığı, çok
sevdiği, adını Umeyr koyduğu küçük bir kuşu vardı. Hz.
Peygamber Zeyd’i her gördüğünde “Umeyr’in babası”
anlamında “Ebu Umeyr” diye hitap ederdi ona. Bir gün
Zeyd’in kuşu öldü. Onun ölümü Zeyd’i çok üzdü. Kuşun
öldüğü günlerde Hz. Peygamber Zeyd’in evine gitti. Çocuğun
kederli hali, Hz. Peygamber’in merhametli kalbini etkiledi.
Onu neşelendirmek istedi. Çocuğun saçlarını okşayarak
yanağını öptü. Gülümseyerek:
• −“Ya Ebu Umeyr! Nüğayr (serçe kuşuna benzeyen bir kuş
veya bülbül) ne oldu?” dedi. “Hayvanı ne yaptın?..”
• Hz. Peygamber’in kalbe huzur veren ilgisiyle ferahlayan Zeyd,
bu söze çok güldü.
• Hz. Hasan ve Hüseyin’in Deve İsteği
• Torunları Hz. Hasan ve Hüseyin bir develerinin
olmasını istiyorlardı. Bu dileklerine ulaşmanın
yolunu, dedelerinden istemekte buldular. Hz.
Peygamber maddi olarak o an çocuklara deve alacak
durumda değildi. Torunlarını üzmeden onlara
istedikleri deveyi unutturacak bir çözüm buldu.
Küçük torunlarının önüne çökerek onlara seslendi:
• −“Haydi binin. Bundan daha iyi deve mi olur?”
• Çocuklar büyük bir sevinçle dedelerinin sırtına
bindiler. Artık deveyi unutmuşlardı…
• Kavminin 8 Yaşındaki İmamı: Amr bin Seleme
• Amr bin Seleme öğrenmeyi çok severdi. Kendi şehrine
gelen sahabelerden Kur’ân öğrenmiş, Hz. Peygamber’e
gönül vermişti. O büyük Peygamber sevgisini sığdırmıştı
küçücük kalbine.
• Kavmi, Hz. Peygamber ile anlaşmak üzere bir heyetle
gidiyordu. Amr da heyete katıldı. Kavmi Hz. Peygamber’in
huzuruna geldi. Hz. Peygamber Amr’ın kavmiyle görüştü.
Kavme bir imam seçmesi gerekiyordu. İmam seçmede ise
ölçü Kur’ân’ı en iyi bilmekti. Hz. Peygamber, Kur’ân’ı en iyi
bilen kişi olması dolayısıyla Amr bin Seleme’yi imam seçti.
Amr, Hz. Peygamber tarafından kavmine imam tayin
edildiğinde 8 yaşındaydı…
• Numan bin Beşir’in Taif Üzümüyle İmtihanı!
• Numan bin Beşir sokakta oynamaktaydı. Hz. Peygamber
küçük Numan’ı yanına çağırdı. Hz. Peygamber’e o  sıralarda
Taif üzümünden hediye gelmişti. Numan’a o üzümden biraz
uzatarak, “Bunu annene götür” dedi. Küçük Numan
annesine götürmek için bir salkım üzümü aldı. Annesine
ulaştığında ise küçük Numan’ın elinde üzüm kalmamıştı.
Numan üzümü yol boyunca yiyip bitirmişti. Birkaç gün sonra
Hz. Peygamber küçük Numan’a rastladı. Üzümleri sordu:
• −“Salkımları ne yaptın? Annene ulaştırdın mı?”
• −“Hayır” dedi Numan.
• Hz. Peygamber küçük Numan’a yaptığı çocuksu davranışa
uygun bir şekilde gülümseyerek takıldı. Ona: “Guder” dedi.
Yani vefasız...
• Abdullah bin Ömer’e Babasından Satın Alınıp Hediye
Edilen Deve
• Abdullah bin Ömer henüz küçük bir çocuktu. Babasının,
Hz. Peygamber ile bir yolculuğunda o da bulunmuştu.
Abdullah, babasının devesine binmişti. Deve, yeni
binildiği için oldukça hızlıydı. Abdullah’ın devesi hep
kafilenin önüne geçiyordu. Abdullah deveye söz
geçiremediği için babası sürekli kafilenin önüne geçmek,
deveyi geri çevirmek zorunda kalıyor, sık sık çocuğuna
sesleniyordu:
• −“Abdullah, kafilenin önüne geçme!”
• Abdullah’ın devesi, tekrar tekrar kafilenin önüne
geçince, baba oğlunu azarladı:
• − “Abdullah, Allah’ın Rasûlü’nün önüne kimse geçemez.”
• Çocuğun azarlanması Hz. Peygamber’i üzmüştü. Babaya:
• − “Şu deveyi bana satsana.” dedi.
• Baba, Hz. Peygamber’in bu isteği üzerine
• −“Ey Allah’ın Rasûlü! O senindir” diyerek cevap verdi.
• Hz. Peygamber bunu kabul etmedi ve isteğini tekrarladı.
Bunun üzerine baba deveyi sattı.  Deve artık Hz.
Peygamber’indi. Devenin yeni sahibi, Abdullah’a seslendi:
• − “Abdullah, artık deve senindir. Ona istediğin gibi
binebilirsin!”
• Hz. Enes
• Hz. Peygamber, yanında yetişen Enes’e çok iyi davranıyordu.
Bu durum Enes’i çok sevindiriyor, her geçen gün O’nu biraz
daha fazla seviyordu. Enes Hz. Peygamber’in kendisine nasıl
davrandığını şöyle anlatmaktadır:
• “Allah Rasulü’ne 9–10 yıl hizmet ettim. Bir kere bana “Öf!”
demedi. Yaptığım bir iş hakkında hiçbir zaman “Niçin böyle
yaptın?”, yapmadığım iş hakkında ise “Şöyle yapsaydın ya!”
ya da “Beceremedin, ne kötü yaptın!” dediğini duymadım.
On yıl boyunca bir kere zorlanacağım bir iş vermedi. Bir işi
beceremeyip zayi ettiğimde bana kızmadı, beni kınamadı.
Hatta ailesinden biri bir konuda beni kınamak istediğinde
onları engelleyerek: “Onu bırakın! Eğer öyle yapması takdir
edilseydi mutlaka yapardı”buyururdu.
• Mahzure
• Küçük Mahzure tüm çocuklar gibi dışarıda oyun
oynamaktaydı. Küçük çocuk, oyun esnasında müezzin
taklidi yaparak, alaylı bir şekilde ezan okuyordu. Oradan
geçmekte olan Hz. Peygamber çocuğun yanına gitti:
“Haydi bir ezan da bana oku!” dedi. Mahzure ne
yaptığının farkına varmış, pişman olmuş ve utanmıştı.
Hz. Peygamber ondan ezan okumasını istediği için bütün
gayretini göstererek ezan okudu. Birkaç yanlış dışında
Mahzure güzel bir ezan okudu. Hz. Peygamber
yanlışlarını düzeltti. Sırtını sıvazlayıp: “Mübarek olsun!”
dedi. Mahzure şaşkındı. Kızılmayı beklerken lütuf ve
ikram görmüş, bir de dua almıştı
• Örneğimiz ve önderimiz Peygamber Efendimiz
(s.a.v.), çocukların eğitimiyle yakından ilgilenmiş;
onların hayırlı bir nesil olarak yetişmelerine çok
büyük ehemmiyet vermiştir. Bakınız bu konuda
bizlere neler buyurmuş ve ne güzel bir eğitimci
örneği vermişlerdir:

•  "Çocuklarınıza iyi bakınız! Onları güzel terbiye


ediniz.”
• "Çocuğu güzel terbiye etmek ve ona güzel bir isim
vermek, evlâdın baba üzerindeki hakIarındandır.'‘
•  Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hayatında hiç bir
çocuğu üzmemiş ve kalbini kırmamıştır. Küçük yaşta
Rasululah'a hizmet etmeye başlayan Enes (r.a.) diyor
ki: " Ben Resulüllah (s.a.v.)’in ellerinden daha
yumuşak ne bir atlasa ne de bir ipeğe dokunmadım.
Allah Resulü’nun kokusundan daha hoş bir rayiha
koklamadım. Resulüllah (s.a.v.)’e tam on yıl hizmet
ettim. Bana bir defa bile olsun öf dahi demedi.
Yaptığım bir işten dolayı ‘niye böyle yaptın?’
demediği gibi, yapmadığım bir şey sebebiyle de
‘şöyle yapsan olmaz mıydı?’ demedi. O insanların en
güzel huylusuydu.”
• Peygamberimizin çocuklara hoş görüşlü oluşunun
da sınırı yoktu: “Yaramazlık yapan çocuklara
hemen müdahale etmeyiniz”. Ve yine, “ çocukların
küçüklüğündeki yaramazlığı, büyüdüğü zaman
aklının çok, zeki olacağına bir alamettir.
•  Hz. Aişe (r.a.) validemiz şöyle söylüyor: “
Resulüllah (s.a.v.)’in Allah yolunda savaş hali
dışında, ne bir kadına, ne de bir hizmetçiye,
kısacası hiçbir kimseye el kaldırdığını görmedim”

You might also like