Professional Documents
Culture Documents
Dolaşim Fi̇z
Dolaşim Fi̇z
Circulatorium
Hücrelerin canlılığını koruyabilmesi, sürekli olarak besin maddelerini almak ve
metabolizma artıklarını atmakla mümkündür.
İnsanda bu amaç için dolaşım sistemi adı verilen özel bir sistem mevcuttur..
1. Taşıma Fonksiyonu
Sindirim Sisteminde Emilen Maddeler
Oksijen
Karbondioksit
Artıklar
Hormonlar
2. Düzenleme
3. Mikroorganizmalara Karşı Vücudun Korunması
İki kısımda incelenir.
Systema cardiovasculare
Kan (haema)
Kalp (cor)
Damar sistemi
Systema lymphoideum
Lenf (lympha)
Lenf damarları
Lenf düğümleri
(lymphonodus)
Lenf organları
SYSTEMA CARDIOVASCULARE
Bu kese, arasında
perikardiyal sıvı bulunan iki
zardan oluşur.
13
Zarın kalp kasına bitişik
olan kısmına visseral
perikardiyum, dış yüzeyde
olanına ise pariyetal
perikardiyum adı verilir.
14
Kalp uzunlamasına bir bölme ile
sağ ve sol iki yarıma ayrılır. İki
yarım arasında doğrudan ilişki
yoktur. Her yarım ince bir
duvarla üst ve alt boşluklara
ayrılır.
28
KALBE GİRİP ÇIKAN BÜYÜK DAMARLAR
Damarlar içindeki kanın hareketini sağlayan kalbin, her boşluğuna ait özel
damarlar mevcuttur.
Kalpten çıkan ve kalpteki kanı akciğerler ve diğer vücut bölümlerine
ileten damarlara arteria (arter, atardamar) denir.
Arterler, kalbin ventriküllerinden çıkarlar. Sağ ventrikülden çıkan
atardamar truncus pulmonalis-arteria pulmonalis olup akciğerlere venöz
kan iletir.
Sol ventrikülden çıkan atardamar AORT olup tüm
vücuda oksijenize kan taşır.
Periferde bulunan kanı kalbe ileten damarlara vena
(ven, toplar damar) denir. Toplardamarlar, kalbin
atriyumlarına girerler.
Sağ atriyuma giren vena cava superior ve vena cava
inferior vücudun tüm venöz kanını toplarlar.
Sol atrium, akciğerlerden oksijenize kanı toplar.
Oksijenize kanı, akciğerlerden sol atriuma taşıyan
4 adet damar venae pulmonales (pulmoner venler)
olarak adlandırılır.
Aorta ile başlayıp vena cava superior
ve vena cava inferior’un sağ atriuma
girişi ile sonlanan dolaşım sistemik
dolaşım (circulatio major),
1) Endokardiyum
2) Miyokardiyum
3)Epikardiyum
3) tabakalarıdır.
32
Endokardiyum: Kalp odacıklarının iç yüzünü döşeyen ve kalp kapaklarını
örten endotel katmanıdır.
33
MİYOKARDİUM
Kalp kası liflerini enine
kesen koyu alanlara
interkale disk adı verilir.
Bunlar gerçekte, kalp kası
hücrelerini birbirinden
ayıran hücre zarlarıdır.
36
Fasiya adherens;
Transvers komponent
Sıkı hücre yapışması
Makula adherens
(desmozom);
Transvers ve lateral
komponent
Fasiya adherense
destek
Gap junction;
Lateral komponent
İyon geçişi
Kalp kası, bir sinsityum
oluşturacak şekilde biraraya
gelmiş pek çok kas hücresinden
meydana gelir.
41
Kalp iki sinsityumdan meydana gelir. Bunlar, iki
atriumun duvarını oluşturan atrium sinsityumu ve iki
ventrikül duvarını oluşturan ventrikül sinsityumudur.
42
KALBİN ÖZELLEŞMİŞ UYARI VE İLETİ SİSTEMİ
İLE OTOMATİK UYARILMASI
Kalp;
43
Bunlar;
44
Atriumlardan gelen uyarıların ventriküllere
geçişini geciktiren atrioventriküler düğüm (A-V
düğümü),
45
46
S-A DÜĞÜMÜ
47
Çünkü; S-A düğümünün ateşleme hızı A-V düğümü ve
diğerlerine göre oldukça yüksektir.
48
Fakat hiperpolarizasyon S-A düğümünde diğer ikisinden
daha çabuk kaybolur ve düğüm yeni bir uyarı oluşturur.
49
Ancak;
50
A-V DÜĞÜMÜ
51
HİS DEMETLERİ VE PURKİNJE LİFLERİ
A-V düğümü
His demeti
Purkinje lifleri
Ventrikül duvarları
54
KALP KASINDA AKSİYON POTANSİYELİ
57
Platonun oluşma sebebi ise şudur;
58
Kalp kasında ise aksiyon potansiyeli iki tip kanalın
açılmasıyla meydana gelir;
59
Bu kanallar, saniyenin 1/10’i süresince açık kalırlar.
60
Aksiyon potansiyelinin hem atrium, hem de ventrikül
kaslarının liflerindeki iletim hızı yaklaşık 0.3-0.5
m/sn’dir.
61
Kalp kası, bütün uyarılabilir dokular gibi aksiyon
potansiyeli esnasında yeniden uyarılmaya cevap vermez
(refrakter peryot).
peryot)
62
KALP KASININ KASILMASI
63
T tübüllerindeki aksiyon potansiyeli, sarkoplazmik
retikulum zarını etkileyerek Ca++ iyonlarının hızla kasın
sarkoplazmasına serbestleşmesine neden olur.
64
65
Buraya kadar uyarılma-kasılma bağlantısının
mekanizması iskelet kasınınki ile aynıdır fakat kalp
kasında çok farklı ikinci bir etki daha vardır.
66
T tübüllerinden gelen bu ek Ca++ olmasaydı, kalp
kasının kasılma kuvveti önemli ölçüde azalırdı.
67
KASILMANIN SÜRESİ
68
KASILMANIN DÖNGÜSÜ
69
Kalp döngüsü, kalbin kan ile dolduğu diastol olarak
adlandırılan bir gevşeme döneminden ve bunu izleyen
sistol adı verilen bir kasılma döneminden oluşur.
70
71
72
Atrium ve ventriküllerin birbirini takip eden sistol
ve diastol hareketleri ile vücutta kan dolaşımı sağlanır.
Baş ve vücuda
Baş ve kollardan
Akciğerlere
Akciğer
lerden
Gövde ve
bacaklardan
73
KALP SESİ
74
İşitilen ilk ses ‘lup’,
‘lup’ ventriküller kasılmaya
başlarken, A-V kapakların kapanması ile oluşur. Birinci
kalp sesi olarak bilinir.
75
Nadiren, atriumlar kasılınca ventriküllere hızla akan
kanın neden olduğu titreşimlere bağlı olarak da üçüncü
kalp sesi meydana gelir. Ancak, stetoskopla duyulmaz.
76
Üfürümler
• Üfürümler ve gürültüler damar sistemini çeşitli bölümlerinde işitilen
anormal seslerdir.
• Üfürümler hepsi olmamakla birlikte kalp kapak problemini gösterir
ve pek çoğunun klinik anlamı yoktur.
• Kalp sesleri dikkatlice dinlendiğinde dinlenim kalp üfürümleri
belirlenebilir ve bu üfürümler kalp kapak fonksiyon bozuklukları,
doğuştan kalp hastalıkları, yüksek kan basıncı, ve diğer ciddi
problemlerin belirtisi olabilir.
• Büyüme dönemindeki pek çok bireyde gözlenen üfürümler, kalp
kapaklarının çalışması normal olduğu için fonksiyonel/fizyolojik
üfürüm olarak isimlendir
KALBİN SİNİRSEL DENETİMİ
78
Kalbin pompalama etkinliği çok sayıda sempatik ve
parasempatik sinirin yoğun denetimi altındadır.
79
80
a) Sempatik Sinirler:
81
b) Parasempatik Sinirler:
82
83
Dakikada 100 atımdan fazla olan kalp
atım hızı taşikardi,
taşikardi 60 atımdan daha az
olanı ise bradikardi olarak adlandırılır.
84
İYONLARIN KALP İŞLEVİNE ETKİLERİ
POTASYUM:
85
Zar potansiyeli azalınca, aksiyon potansiyelinin
şiddeti de azalır. Bu da, kalp kasılmasını giderek
zayıflatır.
KALSİYUM:
86
Bunun sebebi, kalsiyumun, kasılma olayının
uyarılmasında doğrudan etkili olmasıdır.
SODYUM:
87
ELEKTROKARDİYOGRAM
88
Deri üzerine, kalbin
karşılıklı iki yanına
elektrotlar yerleştirilirse, bu
akımların doğurduğu
elektriksel potansiyeller
kaydedilebilir.
89
Elektrokardiyogram analizi sonucu;
90
Normal bir elektrokardiyogram, bir P dalgası,
dalgası bir
QRS kompleksi ve bir T dalgasından
dalgası meydana gelir.
91
P Dalgası: Depolarizasyonun atriumlara yayılmasıyla
oluşur.
93
KALBİ BESLEYEN DAMARLAR
Kalp kası, beyin hariç diğer herhangi bir organdan daha fazla oksijene
elastik lif veya düz kas yapıya hakimdir. Bu tabakada bağ dokusu lifleri
hizasına kadar uzanır. Kalp kasını besleyen sağ ve sol koroner arterler (a.
için şarttır.
• Bu damarlar büyük oldukları için küçük arterler ve arteriollerin
edilir.
Bu kasların kasılma durumu ise sempatik sinir sistemi tarafından
tamamen kapanabilirler.
Kan hacminin yaklaşık % 20 si dolaşım sisteminin arteriyel
kısmında bulunur.
KAPİLLER DAMARLAR
Besin maddelerinin, atık maddelerin, kristaloidlerin ve
*Sürekli kapillerler: Bağ dokusu, kas dokusu, deri, akciğer ve merkezi sinir
sisteminde bulunurlar.
• Kanın
– % 75 ven ve venüllerde
– % 5 kapillerllerlede
– % 20 si arter ve arteriyollerde
• %13 arterlerde
• % 7 arteriyollerde
• Bulunur.
LENFATİK SİSTEM (Systema lymphoideum)
Kardiovasküler sistem gibi sıvı transportu sağlayan bir sistem olan
thymus ve tonsillalardan
oluşur.
Lenfatik sistemin ana işlevleri;
Hücreler arası sıvı plazma proteinlerini venöz kana geri
döndürmek ve böylece sıvı dengesini korumaktır.
Zararlı maddeleri ve mikroorganizmaların makrofajlar
tarafından emilerek kana geçmelerini engellemek,
Lenfoid organlar tarafından lenfosit üretilerek
vücudu hastalıklara karşı korumak,
Bağırsaktan yağ asitleri, glukoz ve bazı
vitaminleri emerek kana taşımak,
Antikor oluşturulmasında rol oynamakdır.
Lenfatik damarların en küçüğü, kan
göz küresi,
iç kulak,
epidermis,
kıkırdak
kemiklerde
Alttaraf
Pelvis
Karın
Göğüs
Üsttaraf
Baş-boyun lenf düğümleri
olmak üzere altı ana başlık altında incelenir.
Tonsillalar (Bademcikler) :
Ağız ve burundan yutağa geçişte,
mukoza altında bulunan lenf follikülleri
çok gelişmiş olup mukozayı itmiş ve
makroskopik olarak görünür hale
gelmişlerdir. Bunlar tonsilla olarak
adlandırılır.
Tonsillalar lenfosit üretirler; bu
lenfositler mukozayı geçerek ağız ve
yutak boşluğuna geçerler. Yutak
girişinde yer alan tonsilla pharyngealis
(adenoidea), tonsilla tubaria, tonsilla
palatina ve tonsilla lingualis'ten ibaret
6 bademcik kesintisiz bir savunma
halkası oluştururlar.
Appendix vermiformis, çok yoğun
lenfoid bir doku içerdiğinden bazı
anatomistler tarafından tonsilla
abdominalis olarakda adlandırılır.
Dalak (Splen, Lien) :
Büyük bol damarlı bir lenfatik organdır. Karın boşluğunun sol üst köşesinde
ve diafragmanın altında bulunur. Vücudun en büyük lenfoid doku kitlesidir.
Dalak yumuşak çok damarlı ve koyu kırmızı renktedir. Eritrositlerin (alyuvar)
tahribi ve demirden yeni hemoglobinin hazırlanması ile görevlidir. Bunun
yanında hasarlanmış fonksiyon dışı kalmış kan hücreleri ve trombositleri
kandan filtre eder. Kandaki yabancı partiküller, bakteri ve virüsler dalakta
immun cevabı başlatarak hücresel ve humoral immun cevapları ortaya çıkarır.
Lenfanın immunolojik bir filtresi olarak görev yapan lenf düğümlerine benzer
şekilde, dalakta kanın immunolojik filtresi gibi işlev yapar. Dalak önemli bir
fagositik ve bağışıklık organıdır.
Dalak, koyu kırmızı renkte, taşıdığı kan miktarına göre 100-200
gr.ağırlığında, 4x8x12 cm boyutlarındadır. Fibröz kapsülünün gönderdiği
trabeküller ile bölünmüş olan dalak dokusu, beyaz ve kırmızı pulpa olarak
adlandırılan iki tip lenfoid kitleden oluşur. Beyaz pulpa, lymphonodulus
splenicus (Malpighi follikülleri); kırmızı pulpa ise lenfoid kordonlardan
(Chorda splenica - Billroth kordonları) yapılıdır.
-Timus (Thymus):
Timus, göğüs boşluğunun ön üst bölümünde yer alan lenfatik sistemin temel
organıdır. Sağ-sol iki lob'dan ibaret olan timus'un boyutları yaş ile değişiklikler
gösterir. İki yaşında ortalama 12 gr ağırlığı ile vücudun kitlesine oranla relatif
olarak en büyük boyuttadır. Puberteye kadar büyüyerek 30-40 gram'a ulaşır.
Puberteden sonra kademeli olarak küçülür. (involutio) piramidal şekildeki timus
lobları dıştan bir bağ doku kapsülü ile sarılmıştır. Kapsülden ayrılan bölmeler
(trabecula) ile timus dokusu 1-2 mm boyutlu lobuslara ayrılır. Herbir lobulus'un
periferik bölümü yoğun küçük lenfositlerle doldurulmuştur. Bu alan corteks
olarak adlandırılır. Lobulusların merkezi bölümleri (medulla) lenfositten fakir
olup epitelioretikulositlerin oluşturduğu Hassal cisimcikleri'ni içerir.
Timus, kemik iliğinde yapılıp kendisine gelen lenfositleri spesifik antijenle
duyarlıyarak T lenfositler haline getirir. T lenfositleri yıllarca yaşayarak
hücresel immüniteyi sağlarlar.
Timus ayrıca, timosin, alfa timosin, β 1.2...5.timopoietin, I-II timik humoral
hormon (THH). timostimulin ve faktör timik serum (FTS) gibi hormonları
salgılar.