You are on page 1of 37

ATATÜRK DEVRİ

TÜRK EĞİTİMİ
 Cumhuriyet döneminde Atatürk devri, eğitim
ve kültür tarihimiz açısından Batılı
düşüncelerle millî değerlerin yoğrulduğu
aydınlık ve örnek bir devirdir. Türk milletinin
çağdaş hedefleri ve bu hedeflere ulaşmak için
takip edeceği yol bu devirde çizilmiştir.
 Yeni devlet zamanında Türkiye'nin
Batılılaşması büyük ölçüde tamamlanmıştır.
Bu Batılılaşmada, -daha belki de pek çok yıllar
sürecek- Batılılaşmayı bu kısa zamana sığdıran
Atatürk, en büyük etkendir.
 CUMHURİYET EĞİTİMİNİN HAZIRLIK
DÖNEMİ (1920-1923)
 TBMM kurulduktan hemen sonra, Anadolu'da
çeşitli işleri yürütecek komisyonlar teşkil
edilmesine başlanılıyor.
Daha sonra 1924'te çözümlenecek
tartışmaların ilki, bu sırada Eğitim Komisyonu
kurulurken ortaya çıkıyor. Mecliste bir grup
milletvekili, eğitim işlerini ve programlarını
Umûr-i Şeriye ve Evkâf Encümeni'nin
yürütmesini istiyorlar.
 Başka bir grup milletvekili ise şeriye ile
eğitimin birbirine karıştırılmaması gerektiği
üzerinde ısrarla duruyorlar. Sonunda
Hamdullah Suphi Bey'in başkanlığında,
içlerinde Necati Bey'in bulunduğu 12 kişilik
"Maarif Encümeni" kuruluyor
 1920 Mayıs ayı başlarında, TBMM'nin ilk
Maarif Vekilliğine Rıza Nur Bey, Meclisçe
seçiliyor. Böylece Anadolu eğitimi ile uğraşan
biri İstanbul'da "Maarif-i Umumiyye
Nezareti", diğeri Ankara'da "Maarif Vekâleti"
olmak üzere, iki idarî teşkilât mevcut oluyor.
Her iki yönetim de öğretmenleri kendi yanma
çekmek istiyor. Özellikle Maarif Vekâleti bu
yönde önemli çabalar harcıyor.
İlköğretim ve Özel İdarelerden Maaş
Alan Öğretmenlerin Maaşı Sorunu
 Bazı okulların öğretmenlerinin maaşı, eskiden
beri "Muhasebe-i Hususiye" adlı, her vilâyetin
özel bütçesinden verilirdi. İdare-i Hususiye-i
Vilâyet Kânunu'na göre, her vilâyetin
tahsildarları halktan vergi toplarlar ve kendi
sınırları içinde çalışan memurlara verirlerdi.
Bu arada halktan toplanan vergiler arasında
"Hisse-i Maarif" adıyla önemli bir vergi de
vardı ve bununla ilkokul, öğretmen okulu ve
idadi öğretmenlerinin maaşları verilecekti.
 Ortaöğretim
 1920 Aralığında gerek TBMM'nde gerekse basında
en çok tartışılan konulardan biri, sultanilerin
lağvedilip yerine idadilerin kurulması şeklinde, tâ
İkinci Meşrûtiyet yıllarından beri tartışılagelmekte
olan bir sorun ve ortaöğretim süresinin iki yıl
kısaltılıp kısaltılmaması sorunudur.
 Ama Maarif Vekâleti henüz bu gibi konularla
uğraşacak kadar örgütlü ve güçlü değildir.
 1920'lerin Türkiye'sinde Anadolu okulları ve
öğretmenleri üzerinde, üç değişik yönetim
egemen olmak istiyordu:
a) TBMM hükûmetinin Maarif Vekâleti,
b) Osmanlı Devleti'nin Maarif-i Umûmiyye
Nezâreti,
c) Yunanlıların işgali altındaki bölgelerde
Yunanlıların Anadolu Eğitim Genel
Müdürlüğü.
 1921 yılının Türkiye eğitimindeki en önemli
hareket 15 Temmuz 1921 tarihinde Muallime
ve Muallimler Birliğinin toplandığı "Maarif
Kongresi" dir. 180'e yakın üyenin katıldığı bu
Kongrenin açış konuşmasında Mustafa Kemâl
şöyle diyordu:
 "Şimdiye kadar takip olunan tahsil ve terbiye
usullerinin, tarih-i tedenniyatımızda en mühim
bir âmil olduğu kanaatindeyim. Millî bir
terbiye programından bahsederken eski devrin
bütün hurafelerinden sıyrılmış, Şarktan ve
Garbtan gelen ecnebi tesirlerden uzak ve
seciye-i milliyemizle mütenasip bir kültür
kastediyorum. Dehayı milliyemizin inkişafı
ancak böyle bir kültür ile kâbildir..
 1921 yılı ortalannda Vekâlet, ilk ve ortaöğretim
hakkında bir yasa tasarısı hazırlamıştı. Bu tasarıya
göre;
 - İlkokullar altı yıldan dört yıla indirilecekti.
Dördüncü yıldan sonra bir yıl da isteğe bağlı öğretim
yapılacaktı. Ayrıca ihtiyaçlara göre yeni bir ilkokul
programı yapılacaktı.
- Köy bünyeli işçi mektepleri kurulacaktı.
- Ortaöğretim de ilköğretim gibi dört yıl olacaktı.
Bunun üç yılı genel öğretim, bir yıl da meslekî
öğretime ayrılacaktı.
 Birinci Dünya Savaşı, Müterake ve daha sonraki
Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'daki yabancı
okulların pek çoğu kapatılmıştı. Ama Amerikan
okulları her zaman açık kalmıştı.
 1921 Martında Merzifon'daki Amerikan Okulu,
Pontus örgütüne merkezlik yapması ve bir Türk
öğretmeninin Rumlar tarafından öldürülmesinden
sonra kapatılmış, evraklarına el konulmuş, Ermeni ve
Rum gençlerine propaganda yapıldığı dolayısıyla tüm
ülkedeki Amerikan okullarına karşı sert bir tutum
takınılmıştı
 EĞİTİM İNKILÂPLARI DÖNEMİ (1924-
1928)
 Türk tarihi, şahısların ve padişahların
etrafındaki olaylar değildir. Olaylar ve
gelişmeler doğrudan doğruya milletin eseri
olarak okutulacaktır. Lise fen derslerinin
eserleri ise, Avrupa dillerinden çevirtilecektir.
 Bakanlık için en esaslı hedef, Cumhuriyetin,
yeni Türk devletinin sonsuz olarak
yaşamasıdır. Bunun için gençleri kuvvetli bir
îman ile yetiştirmek, eğitim-öğretim sistemini
buna göre değiştirmek gerekir. Bakanlık
bunları belirlemiş, Heyet-i İlmiye toplantısında
da bir uzmanlar grubuna onaylattırılmıştır.
 .
 Bütün öğretim sorunları, Cumhuriyet ruhuna
uygun bir biçimde çözümlenecektir. Türk
milleti uzun fedakârlıklar sonunda
Cumhuriyeti elde etmiştir. Cumhuriyet,
hakimiyetin kayıtsız şartsız millette olmasını
sağlayan bir müessesedir. Çocuklara
Cumhuriyeti iyi anlatmalı, bilinçli vatandaşlar
yetiştirmelidir
 Zorunlu ve parasız öğretimi daha çok
yaygınlaştırmak için ilköğretim süresi
kısaltılmıştır. Ülkenin gerçek ihtiyaçlarına
göre bir i1köğretim politikası izlenmesi,
ilköğretimin yetkisiz ve bunu üzerlerine bir
yük olarak kabul eden idarelerin elinden
alınıp, yetkili idarelere ve genel bütçeye
bağlanması esastır.
 İlkokullar şahsî etkilerden ve yıkımlardan
kurtarılacak, genel bir program çerçevesinde
yürütülecektir. Türkiye'nin her tarafında
dengeli bir eğitim çalışması yapılacaktır.
Bunun için bazı değerli öğretmenlerimiz
Anadolu'nun geri kalmış yörelerine
gönderilecek, kabul etmeyenler meslekten
atılacaktır.
 Sayı itibarıyla çok okul açmak gibi "sakîm bir yola"
kesinlikle girilmeyecektir. Hem öğretmen okulları
hem de liseler belirli merkezlerde toplanmaya ve
güçlendirilmeye çalışılacaktır. Liselerden din dersleri
kaldırılmıştır. Dinî eğitim ilkokulda, fennî eğitim de
liselerde yapılacaktız.
 Çalışmalarımızın en önemli noktalarından biri,
memleketin aydın kütlesini, uzmanlarmı yetiştirmek
olacaktır. Bunun için üniversiteyi güçlendireceğiz ve
Avrupa'ya öğrenci göndereceğiz.
Mustafa Necati'nin Eğitim Politikası
 Meşrûtiyet yıllarından itibaren eğitim
hareketlerinin başarısızlığa uğramasının
sebepleri şöyle sıralanıyordu:
 Programsızlık ve programların sürekli olarak
değişmesi;
Sayı ve nitelik sorunlarının çözümlenememesi;
Sürekli savaşlar;
 Necati Bey, 1925 sonunda Bakanlık görevine
başladığında programlar, eğitim sistemleri,
öğretim yöntemleri gibi çok önemli eğitim
işlerini daha bol bir zaman içinde incelemeyi
uygun bularak; eğitim örgütünün en kusurlu ve
aksak yerlerini araştırmayı uygun gördüğünü
belirtmişti.
 Necati Bey, 1926 yılında Talim ve Terbiye
Dairesinin yönetmeliğini de çıkarmıştır. Bu
yönetmelikte, dairenin 16 öbeğe ayrılan görev
alanları belirlenmiş, her öğretim derecesindeki
bütün düzenlemelerin yanı sıra yabancı
dillerden çeviriler ve yayın çalışmaları da bu
dairenin görevleri arasına konulmuştu
TEVHİD-İ TEDRİSAT"
 Madde 1- Türkiye dahilindeki bütün
müessesat-ı ilmiye ve tedrisiye Maarif
Vekaletine merbuttur.
 Madde 2- Şer'iye ve Evkâf Vekaleti veyahut
hususi vakıflar tarafından idare olunan
bilcümle medrese ve mektepler Maarif
Vekaletine devir ve raptedilmiştir.
 Madde 3- Şer'iye ve Evkaf Vekâleti bütçesinde
mekâtib ve medarise tahsis olunan mebaliğ, Maarif
bütçesine nakledilecektir.
 Madde 4- Maarif Vekâleti, yüksek diniyat
mütehassısları yetiştirmek üzere Dârülfünunda bir
İlâhiyat Fakültesi tesis ve imamet ve hitabet gibi
hidemat-ı diniyyenin ifası vazifesiyle mükelef
memurların yetişmesi için de ayrı mektepler küşad
edecektir.
 ."
 Madde 5- Bu kanunun neşri tarihinden itibaren
terbiye ve tedrisat-ı umumiyye ile müştegil olup
şimdiye kadar Müdafaa-ı Milliyeye merbut olan
askerî rüşdi ve idadilerle, Sıhhıye Vekâletine merbut
olan Darüleytamlar bütçeleri ve heyet-i talimiyeleri
ile beraber Maarif Vekaletine raptolunmuştur.
Mezkur rüşdi ve idadilerde bulunan heyet-i
talimiyelerin cihet-i irtibatları âtiyen ait olacağı
Vekaletler arasında tahvil ve tanzim edilecek ve o
zamana kadar orduya mensup olan muallimler orduya
nisbetlerini muhafaza edecektir
KARMA EĞİTİM ("MUHTELİT
TAHSİL VE TERBİYE")
 İlköğretim düzeyinin üstünde karma eğitim, Türk
eğitim tarihinde uzun zaman söz konusu olmamıştır.
Zaten yakın zamanlara kadar kadınlar, ilköğretim
üstü düzeydeki okullara gidemiyorlardı. Daha sonra
da, kurulan Batı tipi okullar erkekler ve kızlar için
ayrı ayrı yapılıyordu. Kız idadisi, kız rüştiyesi, kız
sultanisi (İnsas Sultanisi), Dârülfünun-u İnas gibi
kızlara mahsus okullar vardı. Kızlarla erkeklerin
karma olarak, bir arada eğitim görmeleri yasaktı.
 1927-1928 öğretim yılından itibaren erkek ve
kız ortaokullarının yanında, karma ortaokullar
kurulmaya veya bazı ortaokullar karma hale
getirilmeye başlanmıştır. Giderek tek başına
kız ve erkek ortaokullarının sayısı oldukça
azalmıştır.
 Liseler için de, karma eğitime ancak 1934-
1935 öğretim yılından itibaren geçilebilmiş,
tek lisesi olan yerlerdeki 19 lisede karma
öğretime başlanılmıştır
YAZI İNKILÂBI
 Eski yazı, güç ve geç öğreniliyor.
Herkes bir çok kelimeyi çeşitli şekillerde
yazıyor. Bu harflerle belirli bir yazım kuralı
mümkün değildir.
Bu harfler yüzünden yabancılar Türkçeyi
öğrenmeye rağbet etmiyorlar.
Azçok öğrenim görmüş olanlar bile bir yazıyı
yanlışsız okuyamıyorlar. Yayınları, sınırlı
kişiler okuyor. Eğitim yaygınlaşamıyor
 M. Kemâl, 1 Eylûl 1928 tarihinde yaptığı
Çanakkale gezisinde de halka ilk önce "Yeni
Türk harflerini öğrendiniz mi?" diyen sormuş,
her yerde olduğu gibi burada da, bir salonda
siyah tahta önünde halka yeni yazı dersi
vermiş, sınav yapmıştır. E
 Bakanlığın hazıılayıp 24/11/1928'de yürürlüğe
soktuğu yönetmeliğe göre Millet mektepleri,
yeni Türk harflerinin kolay bir şekilde okunup
yazılabilmesinden bütün milleti
faydalandırabilmek ve büyük halk kitlelerini
hızla okur-yazar duruma getirebilmek için
kuruluyordu.
YABANCI EĞİTİM UZMANLARI
 John Dewey: Columbia Üniversitesi öğretim
üyelerinden Prof. Dr. John Dewey, daha 1923
yılında Maarif Vekili İsmail Safa Bey
tarafından bir mektupla Türkiye'ye davet
edilmiş
KÜLTÜR İNKILÂPLARI DÖNEMİ
(1929-1938)
 12 Nisan 1931'de "Türk Tarihi Tetkik
Cemiyeti" kuruldu. Bu dernek, Türk milletinin
kökleri, Türklerin uygarlığa yararlılıkları gibi
konular üzerinde çalışmaya başladı. Elde
edilen sonuçların bir kurultayda görülmesi için
2-11 Temmuz 1932 tarihinde Birinci Türk
Tarih Kongresi toplanmıştır.
 2 Temmuz 1932'deki Birinci Türk Tarih Kurultayında
tarih araştırmalarının dil araştırmalarıyla
desteklenmesi, Türk tarihi gibi Türk dilinin de
bilimsel incelemelere tâbi tutulması isteği üzerine,
Kurultay'ın kapanış gecesi Atatürk'ün "Dil işlerini
düşünecek zaman gelmiştir" işaretiyle Samih Rıfat'ın
başbakanlığında ve "Türkiye Cumhuriyeti Reisi Gazi
Mustafa Kemâl hazretlerinin yüksek himayeleri
altında" bir "Türk Dili Tetkik Cemiyeti" kuruldu
 Halkevleri, 1931 yılında Türk Ocaklarının, Türk Halk
Bilgisi Derneği'nin ve Muallim Birliklerinin
"kendilerini feshetmelerinden" sonra, uzun araştırma
ve incelemeler neticesinde 19 şubat 1932'de ilk defa
14 yerde birden açıldı: Afyon, Ankara, Aydın, Bolu,
Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Eminönü,
Eskişehir, Konya, Malatya ve Samsun.
 Bundan sonra Halkevlerine her yıl yeni evleri
katılmış; 1938 yılına gelindiğinde Türkiye'deki
Halkevi sayısı 209'a ulaşmıştı.

You might also like