Professional Documents
Culture Documents
ve
DAYANAKLARI
1
ATEİZM
ÇEŞİTLERİ
2
MUTLAK ATEİZM
4
İnsanların doğuştan inançsız oldukları iddiası yalanlanmış ve
bazıları inkâr etse dahi hemen hemen bütün insanların
zihin ve gönlünde bir yaratıcı fikrinin bulunduğu
belirtilmiştir.
Mutlu ve sağlıklı günlerinde Tanrı’yı inkâr eden ateistin
sıkıntılı zamanlarında ona sığınması mutlak ateizmin
imkânsızlığına bir örnek olarak ileri sürülmüştür.
5
FIKRA
6
Teorik Ateizm(Pozitif Ateizm)
9
Bu tür bir ateizmde sadece teistik Tanrı
kavramı hedef alınmamış, bunun yanı sıra
mistik, mitolojik, aşkın veya antropomorfik
anlayışlarla, panteizm ve deizm gibi, bir
şekilde Tanrı inancına yer veren diğer
ekoller de reddedilmiştir.
10
Pratik ateizm(Negatif Ateizm)
11
Kişi daha ziyade günlük yaşamındaki tavır ve
davranışlarıyla, hayat tarzı, ilke ve alışkanlıklarıyla,
Tanrı'sız bir dünya ve Tanrı'sız bir yaşam kurmayı
istemektedir.
Bunun yanında Tanrı’yla alâkalı olarak en ufak bir
şey düşünmemekte, kendini dinden, ibadetlerden
ve bunlarla ilgili törenlerden de uzak tutmaya
çalışmaktadır. 12
Pratik ateistler aktif ve pasif olmak üzere
kendi aralarında ikiye ayrılmışlardır.
Pasif olanlar Tanrı’nın varlığını reddetmekle
birlikte, dinî inançlarla veya dindarlarla bir
problemi bulunmayan, buna karşın kendi
dünyalarında yaşayan ve içlerine kapanan
kişilerdir.
13
Aktif olanlar ise gerek zihinlerinde ve gerekse günlük
yaşantılarında Tanrı inancını reddeden bunun yanında
çevresinde Tanrı’yı hatırlatan her türlü fikir, sembol ve
davranışa karşı savaş açan kişilerdir.
Bu tür ateistler dindarlarla da her zaman mücadele
etmeyi ve insanları dinsizleştirmeyi kendilerine amaç
edinmişlerdir.
Bu yüzden bu kişilere bazan militan ya da eylemci
ateistler de denmektedir. 14
Felsefede ki temsilcileri arasında L. A.
Feuerbach (1804-1872), F. Nietzsche (1844-
1900), S. Freud (1856-1940) ve K. Marx (1818-
1883) gibi ünlü düşünürlerde bulunmaktadır.
15
Pratik olarak bir insanın inançsız olması ya da dinsiz
yaşamaya çalışması oldukça zordur.
Ancak yüzyılımızda ateizm bir inanç problemi olmaktan
çıkarılmış, yıkıcı ve ahlâk dışı ideolojilerin aleti haline
getirilmiştir.
Yani bir anlamda insanlar kendilerini ya da bir başkasını,
içiboş birtakım ilkeler uğruna dinsiz yaşamaya ya da moral
değerleri terketmeye zorlamıştır. Böylelikle pratik ateizmin
yaşama geçirilmesine imkân ve zemin hazırlanmıştır.
16
Dolayısıyla pratik ateizm bir zorlamanın ve bir
ideolojinin ürünü olarak ortaya çıkmıştır.
Bu zorlamanın arkasında kilisenin ve insan sevgisinden
uzak olan bazı din anlayışlarının insanlar üzerindeki
akıl almaz dayatmaları bulunsa da sonuç itibariyle
kendileri daha büyük bir yanlışa düşmüş ve insan
doğasına aykırı gelen davranışlar sergilemişlerdir.
17
Bu tür bir ateizme kapılan insanların büyük çoğunluğu
yalnız kaldıklarında ya da bir şekilde yıkıcı ideolojilerin
etkisinden kurtulduklarında daha sakin ve mantıklı
düşünmeye başlamışlardır.
Vicdanlarından gelen sese kulak vererek bazı anlamsız
saplantılara ve kaçışlara son vermişlerdir. Hayata farklı
bir şekilde bakmaya başlamış, evreni, yaşamı, doğayı ve
canlılar dünyasını bir başka gözle seyretmeye
koyulmuşlardır. 18
FIKRA
sıcak sıcak..
19
İlgisizlerin ateizmi
20
Bu tür ateistlere göre insan, sadece var olanla
yetinmeli görünen âlemin ötesine ilgi
duymamalıdır.
Dolayısıyla dünyanın ötesindeki herhangi bir
varlık hakkında olumlu ya da olumsuz bir
yargıda bulunmaya ya da konuşmaya çalışmak
anlamsız bir iş yapmak olacaktır.
21
Agnostik tavır:
Tanrı’nın varlığını iddia edenler de yokluğunu
kanıtlamaya çalışanlar da yanılgıya düşmüşlerdir.
Çünkü her ikisi de fizikî âlemin dışına ait
tartışmalara girmiş ve boş şeyler konuşmuşlardır.
Bu düşüncede olanlar kendilerini klasik anlamda
ateist olarak adlandırmaktan da kaçınmışlardır.
22
Ancak kendilerini ateist olarak görmemelerine rağmen
bu kişilerin teist olduğunu söylemek de zordur.
Dolayısıyla Tanrı’nın varlığına ilgisiz kalmaları bir
anlamda onu reddetmek gibi olacaktır. Çünkü onu kabul
edilecek ya da inanılacak bir varlık olarak
görmemektedirler.
Yüzyılımızın ilk yarısında özellikle Avrupa’da çok etkili
olan mantıkçı pozitivizm ekolü bu tür bir anlayışın
güçlenmesinde büyük rol oynamıştır.
23
FIKRA
25
İdeolojik (Materyalist) Ateizm
27
Materyalizmin mutlak doğru olarak kabul edildiği komünizmle
yönetilen ülkelerde ateizmin bilimsel (materyalist) temellere
dayandığı söylenmiş, dinin de toplumsal (içtimaî) bir hadise olarak
görüldüğü ifade edilmiştir.
Bu yönüyle de ilmî ateizm kendini Batı'daki (felsefî) ateizmden
ayrı görmüş, onları (yani Marxist ve materyalist olmayanları)
burjuva ateizmi diye nitelemiş, kavramlarını ve üslûbunu
eleştirmiştir.
Bu çerçevede toplumdaki bütün dinî inançlar, kurumlar, ibadetler,
törenler, alışkanlıklar, âdet ve gelenekler şiddetle reddedilmiş ve
yasaklanmıştır. 28
ilmî ateizm, dini içeriden değilde dışarıdan
yıkmaya çalışmış ve bunu yaparken de onu
birtakım kalıplara sokarak indirgemeci
yaklaşımlarla izaha kalkmış ve ideolojik bir
tavır içerisinde karalamıştır.
Dolayısıyla bilim ve felsefe adına ideolojik ve
politik amaçlar hedeflenmiştir.
29
Kısaca inançsızlık ya da tanrıtanımazlık olarak ifade edilen
ateizm, bazen zihinde Tanrı fikrinin bulunmaması (mutlak
ateizm), bazan Tanrı’nın varlığının bilinçli bir biçimde
reddedilmesi (teorik ateizm), bazan Tanrı yokmuş gibi yaşam
sürülmesi (pratik ateizm), bazen Tanrı’nın varlığı
tartışmalarına ilgisiz kalınması (ilgisizlerin ateizmi), bazan da
ideolojik(materyalist) bir kabul biçiminde (ilmî ateizm) ortaya
çıkmıştır.
30
ARTIK TANRI ÖLDÜ...
İMZA
NİETZSCHE
31
İMZA
TANRI
32
ATEİZM DE DİN SAYILMAZ MI?
33
Dinden bahsedilebilmesi için ortada
inanç olması gerekir.
İnanç tanımı gereği kesin bir bilginin
olmadığı durumda mümkün olabilecek
bir şeydir. bir şey ya bilinir, ya da
bilinmiyorsa o konuda bir şeye inanılır.
Ya da bilemeyeceği kabul edilip bir
şeye inanılmaz. Ateizm bu
sonuncusunu yapar. Dolayısıyla ateizm
bir inanç değildir, bir inançsızlığın
adıdır.
34
EPİSTEMOLOJİK ve ONTOLOJİK TEZLER
35
ATEİST TEMEL
36
METAFİZİKSEL TEZLER
37
PSİKOLOJİK, SOSYOLOJİK ve EKONOMİK TEZLER
38
Mikhail Bakunin’e göre Tanrı fikri, insandaki
adalet isteğini ortadan kaldırır ve insan
özgürlüğü önündeki ciddi bir engeldir.
Voltaire’in “Eğer Tanrı olmasaydı, onu yaratmak
gerekirdi.” sözüne karşılık “Eğer Tanrı olsaydı
onu devirmek gerekirdi.” demiştir.
39
FIKRA
• Ateist: merhaba!
40
Tanrının
varlığına
karşı çıkılan
noktalar
41
Tanrının tanımı
45
Kısacası tesitlerin kullandığı şekliyle Tanrı
kavramı içinden çıkılamaz bir çelişkidir, bir
paradokstur.
Ne bir nitelik ithaf edebilirsiniz, ne de
hiçbir niteliği olmamasına izin
verebilirsiniz.
46
Tanrı kavramının üç yaygın açıklamasını burada ele alıyorlar:
1) Cisimli, belli bir şekli ve boyutu vs. olan fakat bizim bilmediğimiz
ve görmediğimiz bir yerde varolan bir somut varlık.
2) hiçbir fiziksel özelliği olmayan, doğaüstü, fakat yine de "akıllı
olmak" ve "istediğini yapabilmek" gibi bazı nitelikler taşıyan, ve aynı
zamanda tüm nitelikleri tam anlaşılamayacak bir varlık.
3) Varolan fiziksel dünyanın tümü, bütünü. (Panteist Tanrı anlayışı).
Burada , her ne kadar tatminkar bir tanım olduğuna inanmasalar da 2
numaralı tanımdan yola çıkarak kendilerine dayanak oluşturuyorlar.
47
1) İlk neden
48
Nedenler zincirinde geriye doğru gidip, ilk şeyin nedenini bulmaya
çalışıyorsunuz, ve "Evrene ilk ne sebep oldu?" sorusuna kadar geldiniz
diyelim.
eğer burada "Evrene de Tanrı sebep oldu" deyip duracaksak, o zaman
neden bu noktada durduğumuz ve neden "Peki Tanrının sebebi neydi"
sorusunu sormadığımız noktası gündeme gelir.
Yok eğer «Tanrı hep vardı" veya «Tanrı kendi kendisinin sebebidir"
diyebiliyorsak, o zaman bunu neden evrenin kendisi için diyemiyoruz?
sorusu gündeme gelir.
Yani, belki evren hep vardı, veya evren kendi kendisinin sebebiydi?
Yok eğer evrenin sebebini sorgulama ihtiyacını içimizde hissediyorsak,
o zaman neden Tanrının sebebini49sorgulama ihtiyacını hissetmiyoruz?
Teorik olarak zincire devam edebilir ve Tanrının sebebi
de kutsal ruh, onun da sebebi başka birseldir diyebilirdik.
Ama eğer varlığın bir açıklamasının yapılabilmesi için bir
yerde durulması gerek diyorsanız, o zaman nerede
duracağınızı neye göre seçiyorsunuz?
Yani evrenin sebebinde durmuyorsunuz da niye Tanrının
sebebinde duruyorsunuz?
50
2) Evrenin düzenli olması
51
Evrende bir düzen olduğu gözlemi bazen Tanrı kavramının bir
kanıtı olarak kullanılır. Denir ki evren kaotik değildir, belli
kurallara uyar. Ve dolayısıyla, bu düzenin altında, bu düzene
sebep olan bir zeka olmalıdır.
Ya da başka bir sekliyle bu akıl yürütme "doğa kanunlarının
kanun koyucusu" fikri ile karşımıza çıkar. Denir ki evrende
doğa kanunları var, dolayısıyla bu kanunların bir kanun
koyucusu gerekir, bu da Tanrıdır.
Ya da evrende zeka ve bilincin olması (insanoğlu), buna sebep
olan daha üst bir zeka ya da bilincin varlığının bir kanıtı olarak
ifade edilir. 52
Birincisi, evrenin kaotik değil, belli kurallara uyan bir düzen
olduğunu ilan etmek o kadar kolay değildir. Nitekim uzmanlar,
günümüzde kaotik olarak adlandırılan sistemler altında dahi n
boyutlu diferansiyel denklemlerle ifade edilebilecek düzenler
bulmaktadır.
Sonuçta düzen, kaos içindeki belli bir paterne uyan bir
parçanın özelliğine verilebilecek bir isimse, herhangi bir kaos
sayısız miktarda düzenli alt parça içerebilir demektir.
Dolayısıyla evrenin daha üst bir kaosun belli bir paterne uyan
bir alt parçası olması mümkündür.
53
Ayrıca evreni düzenli ilan etsek de herhangi bir düzenin bir
zeka gerektirdiğini iddia etmek mümkün değildir. Zeka ile
düzen arasında nedensel bir bağ yoktur. Bir düzenin ille de
bir zekadan çıkması gerektiği mantıksal olarak
gösterilemez.
Zekanın zekadan çıkması da aynı şey. Bir zekanın ya da
bilincin daha üst bir zeka ya da bilinçten kaynaklanması
gerektiği mantıksal olarak gösterilemez.
54
3) Ahlaksal kanıtlar ve adalet fikri
55
Denir ki Tanrı olmazsa iyi ile kötü arasındaki farkı
anlamanın ve ahlaki prensipler getirmenin bir yolu
kalmaz.
Ya da denir ki, bu dünya adaletsizliklerle doludur.
Çoğu kez kötülük, kötülük yapanın yanına kalır.
Öbür dünya, cennet ve cehennem, dolayısıyla Tanrı
olmalıdır ki adalet yerine gelebilsin.
56
belki de iyi ve kötü insan yapısıdır ve insanların, yani
bizlerin tanımladığımız şeylerdir. Yani Tanrıyla bir ilgisi
yoktur.
İkinci konu ise, yani adaletin yerine gelmesi için öbür
dünyanın olması gerektiği konusu, felsefi açıdan bir delil
değil, olsa olsa safça bir insani temennidir.
57
58
4) Sonsuzluk
59
Sonsuzluğu insanın kavrayamayacağı, böyle bir
kavramı ancak Tanrı gibi mutlak bir varlığın
kavrayabileceği söylenir, fakat sonsuzluk kavramını
insanın kavrayıp kavrayamaması konusu bir yana,
kavrayamıyor desek de, insanın sonsuzluğu
kavrayamamasıyla, sonsuzluğu kavradığı söylenen
bir varlığın var olmasının gerekliliği arasında
nedensel bir ilişki yoktur.
60
İmam Gazali’nin inanmakla ilgili görüşü
61
5) "Her şey mümkün olanın en iyisidir" iddiası
62
Dünyaya tarafsız bir şekilde bakınca, aslında pek çok kişinin
de gözlemlediği gibi, ortada yapılmış pek etkileyici bir iş
yoktur. Yani insan her şeye kadir bir varlıktan biraz daha iyi
işleyen, aksaklıkları, saçmalıkları ve kötülükleri daha az olan
bir sistem beklerdi.
Yaptıkları şey meseleyi tersinden görmektir. Her şeyin
çevresiyle uyum halinde olmasının, doğanın sadece çevresine
uyanı barındırmasından kaynaklandığını görmezler.
63
Doğadaki ahenk ve uyum konusundaki teist iddiası
konusunda ateistlerin görüşü tamamen
doğal seçilimle ilintilidir.
Uyumlu olmayanın elenmesi ilkesine dayanan bu olay
sonucunda ortaya son derece uyumlu bir yapı
çıkmaktadır.
Bu olgudan yararlanan ateistler, teistleri “insan
burnunun gözlük takmak için yaratıldığı” örneğiyle de
eleştirirler. 64
Mantıksal ve Ontolojik kanıtlar
65
Tanrı kavramındaki mantıksal çelişkiler
67
Fakat o zaman nasıl oluyor da dünya üzerindeki bu kadar
insan böyle bir kavrama inanabiliyor? Bunun cevabi büyük
ölçüde uygarlık tarihinde, sosyal mekanizmaların işleyişinde
ve insan psikolojisinde yatmaktadır.
İnsan sosyal bir varlık olmasaydı, Tanrı kavramı ve ondan
çıkan dinlerin uygarlık tarihinde yapıcı fonksiyonları
olmasaydı ve öbür dünya inancının psikolojik açıdan pek çok
insanın ihtiyaç duyduğu yapıcı bir yönü olmasaydı, Tanrı
kavramının çocuk masallarından öte inanılır bir yönü olmazdı.
68
Ateizm Tanrının yanı sıra tüm "ruhani varlıkları"
da reddeder.
Ruhani varlıklar dinî sistemlerin temel direklerini
meydana getirdiği için buradan ateizmin tüm
dinleri de reddettiği sonucu çıkar.
69
Bununla birlikte çok geniş, tarihi, kültürel, bilimsel ve
felsefi temelleri olan ateizmi sadece "tanrının ve
dinlerin reddi" olarak tanımlamak yetersiz bir
açıklama olur.
Ateizmin de en temel felsefi dayanağı olan
materyalizm, madde temeline dayandığı için ruh, cin,
peri, tanrı, şeytan gibi doğaüstü (madde üstü) tüm
kavramları reddeder.
70
FIKRA
Bir gün bir ateist bilim adamıyla dindar bilim adamı bir yerde oturuyorlarmış. İkisininde elinde
gazete veya dergi var okuyorlar. .
Birden ateist olanı: "ya benim canım sıkıldı gel seninle atomlar ve madde hakkında konuşalım" der.
Bunun üzerine dindar olanı: "tamam ama sana bir soru soracağım cevaplarsan konuşalım" der.
Ateist: "sor" der. .
Dindar: "inek,koyun,keçi,at,eşşek bunların hepsi aynı otu yiyebiliyor fakat bunların dışkıları farklı
farklı bunu bana açıklarmısın?" der. Ateist düşünür düşünür birşey bulamaz. Verecek cevabı
yoktur..