Professional Documents
Culture Documents
DİŞÇİLİK HİZMETLERİ/DİŞ
PROTEZ TEKNOLOJİSİ
Hafta-1
Maddenin Yapısı ve Özellikleri
Madde
Evrende yer kaplayan hacmi ve kütlesi olan her şeye madde denir. Aslında neredeyse tüm evren
maddelerden oluşur. Hayatımızın tamamında madde vardır ve hayatımızın çoğuna hakimdir. Doğada
bulunan maddeler ortak özelliklerine göre 4 farklı gruba ayrılmışlardır, bu gruplara maddenin halleri
denir. Bunlar katı, sıvı, gaz ve plazma halleridir.
Bu 4 farklı gruptan plazmayı açıkladıktan sonra katı, sıvı ve gaz hallerinin özelliklerini bir tablo şeklinde
vereceğim. Nötr katı bir maddeyi ısıtmaya başlarsak ilk önce erir. Isıtmaya yüksek değerlere kadar
devam edersek iyonlaşmaya başlar ve plazma halini alır. Maddenin plazma hali evrenimizin %96'sını
oluşturur. Alev, neon lambalar, yıldırım, güneş örnek verilebilir.
Maddenin Yapısı ve Özellikleri
Maddelerin taşıdığı özelliklerin altında yatan ana sebep atomik yapılarıdır. Maddenin en küçük yapı birimi
atomdur. Atom genel olarak maddenin özelliklerini taşıyan, maddenin en küçük yapısıdır. Proton(pozitif
yüklü +) ve nötronlardan oluşan çekirdek ve bunların etrafında bulunan elektronlardan(negatif yüklü -)
oluşur. Aynı yada farklı cinsteki atomların bir araya gelmesiyle ise moleküller oluşur. Evrendeki herşey
moleküllerden meydana gelmiştir.
Bu bilgiler doğrultusunda katı-sıvı-gaz fazdaki maddelerin molekülleri arası mesafe farklıdır.
Genel olarak tüm maddelerin fiziksel(yoğunluk, erime, donma gibi) kimyasal (asidik, bazik, iyonik gibi)
özelliklerinin yanında eylemsizlik, hacim, boşluklu yapı, tanecikli yapı, kütle gibi ortak özellikleri de vardır.
Eğer bir reaksiyon sonucu yeni bir ürün oluşuyorsa bu genelde kimyasal reaksiyon, eğer yeni bir ürün
oluşmayıp reaksiyona giren maddeler eski hallerine dönebiliyorsa yada molekül yapısı
bozulmuyorsa(iyonlarına ayrışmıyorsa) bu fiziksel reaksiyondur.
Katıların kendilerine has şekilleri varken, sıvılar ve gazlar genel olarak bulundukları ortamın şekillerini
alırlar.
Malzeme nedir? Malzemelerin sınıflandırılması
Bir gazlı içecek düşünün? Bulunduğu kap plastik(polimer), cam(seramik) veya alüminyum(metal)
kutularda olabilir. Bunların hepsi ayrı özelliklerde ayrı atomik yapılarda malzemelerdir ancak hepsinin
kullanım amacı aynıdır. Peki tüm malzemelerin kullanım amacı aynımıdır?
Hayatımızın neredeyse her alanı malzemelerin etkisi altındadır. Ulaşımdan giyime, iletişimden eğitime bir
çok alanda malzemelerden faydalanırız. Öyle ki malzemeler ilk uygarlıkların çağ isimlerinde bile
kullanılmıştır. (Taş devri, demir çağı gibi)
İlk insanlar kil, taş, tahta ve deri gibi doğada hazır bulunan malzemeleri kullanıyorlardı. Zamanla daha
üstün özelliklere sahip metaller ve çömlek yapımında kullanılacak malzemeleri keşfettiler. Bunun yanında
ısıl işlemlerle malzemelere farklı özellik katabileceklerini öğrendiler. Uzun yıllar sonra cam, metal, plastik
ve elyaf gibi malzemeler geliştirdiler.
Malzeme nedir? Malzemelerin sınıflandırılması
Katı malzemeler geleneksel olarak seramikler, metaller ve polimerler olmak üzere üç ana başlıkta
toplanır. Bu sınıflandırma kimyasal ve atomik yapılarındaki farklılıklardan kaynaklanır. Bir diğer malzeme
çeşidi ise üç ana gruptaki malzemelerden iki veya daha fazlasını bir araya getirerek oluşturulan
kompozit(karma) malzemelerdir.
Bu malzemelerin hepsinin bir amacı ve kullanım alanı vardır. Metaller genellikle endüstriyel alanda,
polimerler araç-gereçlerde, seramikler ise yapı sektöründe en çok tercih edilirler. Eğer birden fazla
özelliğe ihtiyaç varsa kompozit malzemeler öne çıkmaktadır.(Ör. Uçak gövdeleri)
Malzeme nedir? Malzemelerin sınıflandırılması
Metaller
Demir, alüminyum, bakır, titanyum, altın gibi bir yada daha fazla metal elementinden oluşan ve genellikle
nispeten az miktarlarda karbon, oksijen ve azot gibi metal olmayan elementlerden oluşurlar. Metal ve
alaşımlarında atomlar oldukça düzenli bir şekilde dizilir. Metallerin yoğunlukları polimerlerden ve seramiklerden
yüksektir. Mekanik özellik açısından nispeten yüksek rijitliğe ve dayanıma, düşük sünekliğe ve yüksek kırılma
dayanımına sahiptirler. Manyetik özellikleri olanların yanında, ısı ve elektriği iyi iletirler, normal şartlarda
genelde opak renkte bulunurlar, yüzeyleri parlatılırsa ayna gibi görünebilirler.
Polimerler, plastik ve lastikten oluşur. Bunların çoğu, kimyasal olarak karbon, hidrojen ve diğer bazı metal dışı
elementlerden (O, N ve Si) meydana gelen organik bileşiklerdir. Ana yapısını çoğu kez karbon atomlarının
oluşturduğu ve genellikle zincire benzetilen uzun moleküller halinde bulunan yapılardır.
Seramikler, metal ve metal dışı elementlerden oluşan bileşiklerdir. Seramik bir veya birden fazla metalin,
metal olmayan element ile birleşerek yüksek ısıda işlenmesi ve sinterlenmesi sonucu oluşan inorganik
bileşiktir. Seramik malzemelerin büyük kısmını oksitler, karbürler ve nitrürler oluşturur. Alüminyum
oksit(alümina, Al2O3) silisyum dioksit(silika, SiO2) silisyum nitrürün(Si3N4) yanında kil minerellerinden
oluşan(porselen) geleneksel seramikler ve cam ve çimento da yaygın olarak kullanılan seramik
malzemelerdir. Mekanik özellik olarak seramikler metallerle karşılaştırılabilecek mertebede dayanıklılığa ve
rijitliğe sahiptirler. Sertlikleri çok yüksektir. Bunun yanında sünek olmayan, kırılmaya müsait yapıları vardır.
Ayrıca ısı ve elektrik iletkenlikleri çok düşüktür(neredeyse yalıtkan), metallere ve polimerlere göre yüksek
sıcaklıklara, kimyasallara dayanıklıdırlar. Saydam, yarı saydam veya mat davranış gösterebilirler.
Metal, seramik ve polimerden iki ya da daha fazla malzemenin bir araya getirilmesiyle oluşan
malzemelerdir. Bir malzemeden elde edilemeyecek özelliklerin, birden fazla malzeme bir araya getirilerek
bu malzemelerin en iyi özelliklerinden faydalanmak amaçlı üretilirler. Kompozit malzemeler metal-
seramik, metal-polimer, metal-metal, polimer-seramik.. Gibi birçok varyasyonda üretilebilirler. Ayrıca
doğada kendiliğinden oluşmuş ahşap ve kemik gibi kompozit malzemeler bulunur.
•Zi •Ti
S ta M •Kai P K
rk •Do
e n de
ol lgu o
o
n y e ma
ter
ma
m
r u yal i lze
y
a m t leri
me
leri p
u
•C
•Mu
m •Si
m
•P m r- a ml
ar
•Öl e
ma
nla
o
Nİ
ll r zi
or ik •A
çü
ma rl •Ka
s u- pla tl
e
lze
el le Pt me e ma
lar er
leri
e
n
r •A
g r r
Alçı ve Alçı Ürünleri(Gypsum)
Alçılar kuron-köprü uygulamalarında yalancı kök materyali ve bazı tür revetmanlarda bağlayıcı
madde olarak kullanılırlar. Sabit ve hareketli protezlerde ölçü almak içinde kullanılmışlardır. Bu
kadar çok alanda kullanılmaların nedenleri arasında kolayca şekillendirilebilmelerinin yanında kolay
bulunmaları da etkilidir. Doğada alçı taşı olarak bulunurlar ve çoğunlukla sarımsı bir renkleri vardır.
İçinde bulunan kil, demir oksit ve diğer bazı maddeler nedeniyle berrak, şeffaf veya kırmızı
olabilirler. Kimyasal formülleri
Alçı taşının farklı yöntemlerle yakılması sonucu içine çeşitli maddeler de karıştırılarak dişçilikte
kullanılmak üzere çok çeşitli alçı ürünleri yapılır.
Yapısından 1.5 mol su uzaklaştırılarak kasliyum sülfat hemihidrat elde edilir.
İmalatı
Doğada var olan alçı taşı açık bir kap içinde 110-120 0C ısıtılırsa Beta-kalsiyum sülfat hemihidrat
şeklinde paris alçısı(model alçısı, beyaz alçı, laboratuar alçısı, dental plaster gibi isimleri vardır)
elde edilir.
Doğada var olan alçı taşı 1250C de su buharı ile ve basınç altında kalsinasyona tabi tutulursa bu
defa sert alçı elde edilir, beyaz alçıya oranla daha düzgün ve uniformdur( alfa kasiyum sülfat
hemihidrat)
Alçı taşı %30luk kalsiyum klorür eriyiği içinde kaynatılır ve sonra elde edilen ürün 1000C lik
kaynar suda iyice yıkanarak klorürden arındırılır ve en sonunda değirmende öğütülerek çekilip
çok sert alçı elde edilir.
Ayrıca piyasada sentetik alçı(çok sert alçı) da üretilmektedir ancak maliyetleri çok yüksektir.
Daha çok porselen çalışmalarında kullanılmaktadır.
Alçı ve Alçı Ürünleri
Paris alçısı, sert alçı ve çok sert alçı arasındaki farklılıklardan biri de kristal yapılarıdır. Alçı
sertleştikçe kristal yapı daha artar ve birbirine yaklaşır.
Alçıların kristal yapıları arttıkça daha az suyla karıştırılmaları gerekmektedir. Kristal yapı
arttıkça daha az suya ihtiyaç duymaktadır.
Baskı Dayanımı
Karışımdaki su miktarı arttıkça baskı dayanımı azalır. Ayrıca bu yüzey sertliği anlamına da
gelmektedir. Yüzey sertliği hazırlanan modelin aşınma performansını etilemektedir.
Gerilme Dayanımı
Bu terimin anlamı maddenin bükülmelere karşı gösterdiği mukavemet demektir. Ancak sert
alçılarda bükülme olmayacağından burada ‘kırılmalara karşı direnç’ olarak adlandırılabilir.
Alçı kırılgan bir malzemedir. Yine çok suyla karıştırılan alçı zayıf ve kırılgan olacaktır.
Su/Toz oranı
Artık su miktarı : Alçının içindeki artık suyun uzaklaştırılması alçının sertliğini arttıracaktır.
Alçı ve Alçı Ürünleri
Alçı yarım saat içinde sertleşmiş gibi görünse de içindeki artık suyun buharlaşması
daha uzun sürmektedir. Bu sebeple meydana gelebilecek yüzey aşınmalarını
önlemek için teknisyenin alçıyı ilk sertleşme tamamlanır tamamlanmaz alçıyı
işleme almamaları bir süre bekledikten sonra iyice sertleştikten sonra
kullanılmalıdır.
Alçı ve Alçı Ürünleri
Fiziksel olarak alıcının sertleşme safhaları;
• Yapışkan sıvı safhası
• Plastik kitle safhası
• Kolay ezilebilir safha
• Sert-katı safhası
Bu safhalar içinde uygulama açısından en önemli safha plastik kitle safhasıdır. Bu aşamada
alçı modellemesi için yapılacak tüm düzenlemeler gerçekleşir. Sonrasında yapılacak
düzenlemeler kristal yapıda kırılmalara sebep verebilir.
25 0,80 0,205
30 0,72 0,209
40 0,61 0,210
50 0,50 0,205
• Rutubet ( Yine genel olarak rutubet sertleşme süresini uzatır, bu nedenle tüm alçı ürünleri
hava geçirmez kaplarda saklanmalı atmosfer rutubeti almamalıdır.
• Katkı Maddesi; sertleşmeyi hızlandırmak için bazı katkılar kullanılır
Ayrıca alçının sertleşme genleşmesi durumu da önemlidir. Açık havada ve su ortamında olmak
üzere iki çeşit genleşmeden bahsedilebilir. Normal koşullarda alçının açık ortamda genleşme
miktarı ihmal edilebilir derecede azdır(özellikle sert alçılarda) Genleşmeye etkiyen faktörler;
250C de %70 i geçmeyen ortamda saklanması uygun görünsede en iyi saklama ortamı hava
geçirmez kapalı ortamlarda, kutunun rutubetsiz şartlarda saklanmasıdır.
Ölçü Alçıları
Ölçü alçıları yapı olarak paris alçıları gibidir. Günümüzde alçı artık ölçü almak için
kullanılmamaktadır.
Mumlar(Waxes)
Mumlar genellikle oda sıcaklığında katı halde bulunan ‘termoplastik’ materyaller olarak tanımlanır.
Termoplastik nedir?
Diş hekimliğinde kullanılacak mumların karışımları kullanım alanlarına göre değişmektedir. Ayrıca
içlerine çeşitli katkı malzemeleri katılarak istenilen özellikler elde edilmeye çalışılır.
Mumlar Doğal ve Sentetik olmak üzere ikiye ayrılırlar
1. DOĞAL MUMLAR
• Madensel Mumlar
Parafin: Petrolün yüksek kaynama noktasındaki bölüntülerinden elde edilirler. Erime sınırlar 40-
710C dir. Soğurken %11-15 arası büzülme(kasılma) gösterebilir.
Mikrokristalin mumu: Parafine benzer ancak erime sınırı daha yüksektir(60-91 0C). Parafine
göre daha esnektir ve erirken daha az hacimsel değişiklik gösterir.
Bunların haricinde Barnsdahl, ozokerite, ceresin ve montan mumları bulunmakta ve bu mumların
çoğunluğu parafin ile karıştırılarak modifiye edilmektedirler. Genel olarak karışım halinde
kullanıldıkları için tek bir erime dereceleri yoktur.
Mumlar(Waxes)
• Bitkisel Mumlar
• Böceksel Mumlar
• Hayvansal Mumlar
2. SENTETİK MUMLAR
Bunun haricinde mum olarak kullanılan ancak muma benzemeyen malzemeler vardır;
• Zamklar(sakız)
Bitkilerin salgılarının hava ile birleşip su ile yumuşamasıyla oluşan yapılardır. Zamklar
yumuşaktır dokunulduklarında yağlı gibidir. Gom arabik, tragacanth.
• Gliseritler
Çeşitli yağ asitlerinden gliserol ile elde edilirler. Yağlı gibi hissedilirler, renksiz, kokusuz, tadsız
Mumlar(Waxes)
• Reçineler
Birçok bitki ve ağaç doğal reçine salgılar. Doğal reçineler genel olarak suda erimez bazı
organik sıvılarda farklı miktarlarda erirler. Polistiren ise sentetik bir reçinedir ve doğal
reçineler gibi davranır.
• Mumların tek bir erime derecesi yoktur. Erime alt ve üst sınırları vardır. Bunun sebebi
mumların doğal ve sentetik karışımlardan oluşmasıdır.
• Mumlar sıcakta genleşir soğukta büzüşür. Mineral yapılı mumlarda bu daha fazladır.
Uygulamalarda bu konuya çok dikkat etmek gerekir aksi taktirde restorasyonların yerine
oturmaması söz konusu olacaktır. Bitkisel mumlarda bu durum daha azdır.
• Mumların elsatik modülü, orantısal limiti ve baskı dayanımı gibi mekanik özellikleri diğer
maddelerle mukayese edildiğinde çok düşüktür. Örneğin sertleşme sırasında revetman
genleştiği zaman mum üzerinde bir baskı oluşturur. Bu durumda mum baskıya
dayanamaz ve mum restorasyınunda uniform olmayan bir deformasyon görülür. Bunu
önlemek için kron kaplamalarda farklı yerlerde farklı mumlar kullanılır.
Mumlar(Waxes)
• Mumların akıcılığı çoktur. Sıcaklık arttıkça gevşer, azaldıkça tekrar sertleşir. Bu molekülleri
arası mesafenin artıp azalmasıyla olur.
• Mum nasıl hazırlanırsa hazırlansın içerinde bir miktar artık stres(yapıda bozukluğa sebep
verebilecek gerinim) vardır. Bu streslerin açığa çıkması boyutsal değişimlere sebep olur.
• Mumların plastikliği sıcaklıkla orantılıdır. Sıcaklık arttıkça plastiklik artar. Fakat belli bir
dereceden sonra mum eriyerek akıcı hale gelir.
• Mum yüzeyi suyla ıslanmadığı için revetmana alınmadan önce özel bir ıslatma maddesiyle
(%0.01 aerosol) ıslatılır.
• Mumlar kısmen elastik materyallerdir, deforme olduktan sonra eski hallerine dönme
eğilimindedirler. Buna şekil hafızası denir. Bunu önlemek için mumlar mümkün olan en
üniform şekilde ısıtılmalıdır.
Diş hekimliğinde kullanılan mumlar genellikle yapılacak işlemin özelliklerine göre hazırlanan ve
çeşitli maddeleri ihtiva eden bir karışımdır. İçlerinde ayrıca muma farklı özellikler verebilmesi için
çeşitli katkı maddeleri ve renk pigmentleri bulunur.
Diş hekimliğinde kullanılan mumlar tabaka, çubuk, büyük parça veya iskelet protezlerinin çeşitli
parçaları şeklinde bulunabilir.
Mumlar(Waxes)
Bitkisel
Carnauba, Ouricury, Candelilla, Japon mumu
Kakao yağı
Böceksel
Balmumu
Hayvansal
İspermeçet mumu
MODELAJ MUMLARI
Genel bir sınıf olarak kullanılan bu mumlar, döküme veya bir şeyin yapımına hazırlık olarak bir
restorasyonun büyüklüğünü ve konturlarını önceden hazırlamada kullanılır. Sabit protezlerde bu
mum modelaj sonradan revetmana alınarak herhangi bir metal alaşımıyla dökülür. Hareketli
protezlerde ise akrilik reçine gibi daha dayanıklı bir maddeye dönüştürülür.
- Isı karşısında boyutsal değişikliklere uğrarlar
- Açıkta dururken yüzeysel ayrılamaya uğrarlar
Mumlar(Waxes)
İNLEY MUMLAR
Kuron ve köprü gibi sabit protetik apereyler soymetal, yarı soymetal veya soy olmayan
metallerle dökülür. Bu iş için öncelikle dökülecek protetik apereyin boyutlarını aynen taklit
eden mumdan bir kopyasını(duplikat) yapmak gerekir. Böyle o modelin mumdan bir moeli
elde edilmiş olur. İşte bu iş için kullanılan mumlara inley mum denir. İnley mumların büyük
kısmı madensel mumlardan oluşur; %60 parafin, %25 carnauba, %10 ceserin, %4 balmumu,
%1 resin.
Piyasada çubuk, koni veya top halinde, koyu mavi, yeşil veya pembe halde bulunabilirler.
İnley mumlar Tip I ve Tip II olarak ikiye ayrılırlar;
Tip I
Daha sert olup ağızdaki direkt uygulamalarda kullanılır. Bunlar ağız sıcaklığının biraz üstünde
yumuşar ve ağız sıcaklığında sertleşirler.
Tip II
Bir öncekine benzerler ancak biraz daha yumuşaktır ve işlem hasta üzerinde değil,
laboratuarda model üzerinde yapılır. Bunlar daha alçak derecelerde yumuşar ve bu nedenle
termal büzülmeleri azdır.
Mumlar(Waxes)
Mum paternlerinde sıcaklık değeri iç stres birikmesinde önemli rol oynamaktadır. Düşük
sıcaklıklar distorsiyonu azaltacaktır. Mum paternlerin distorsiyonu döküm yolunun adaptasyonu
sırasında da olabilir. Bütün bu distorsiyonların sebebi mum inley paterninin yapımı sırasında
sıcaklık sonucu içinde biriken artık streslerin sonradan açığa çıkmasıdır. Bu nedenle mumların
kullanılmadan önce ortalama 500C de 15 dakika tutularak homojen bir şekilde yumuşatılması,
yalancı köklerin ve kullanılan aletlerin bile ısıtılması ve mum patern yapılırken mumun azar azar
konulması gerekmektedir.
İnley mumların distorsiyonunu önlemek için yapılması gerekenler maddelenecek olursa;
1. Mum kullanılmadan önce 500C de 15 dk homojen olarak yumuşatılmalıdır
2. Mum patern tamamlandıktan sonra hemen manşete alınmalıdır
3. Revetman çok kaliteli ve dirençli olmalı ve rijit duvarlarıyla mum paterni sınırlayarak
distorsiyonu önlemelidir
4. Mum patern hemen manşete alınmayacak ise, sıcaklık derecesi düşük bir ortamda
saklanmalıdır
DÖKÜM MUMLAR
Bunlar genelde tek parça iskelet protezlerinde model üzerinde modelajını yapmak için kullanılan
iskeletin tüm kompenentlerini içeren mumlardır. İskelet protezlerin dışında üst total ölçülerde ve
erken diş temaslarının saptanması gibi yerlerde kullanılırlar. Bellli bir sertlikte olmalı, ölçü
boyutları doğru olmalı, boyutsal değişiklikler minimum olmalı, ısıtınca revetman kalıbın içinden
hiç artık bırakmadan tamamen uçmalıdır.
Mumlar(Waxes)
BAZPLAK MUMLARI
Bu mumlar hareketli protezlerin ve ortodotik apereylerin yapımının çeşitli aşamalarında ve
buna benzer işlemlerde çok sık kullanılır. Örnek bir bazplak mum bileşimi;
%80 ceresin, %12 balmumu, %2.5 carnauba, %3 doğal veya sentetik reçineler, %2.5
Mikrokristalin veya sentetik mumlar.
Ülkemizde renginden dolayı pembe mum olarak adlandırılırlar. Bu renklerinden dolayı diş eti
rengini doğal algılanmasını sağlarlar. Tip I, Tip II ve Tip III olmak üzere yumuşak, sert ve çok
sert çeşitleri vardır. Bazplak mumlardan beklenen bazı özellikler;
• Yumuşatılmış mum pul pul olmadan ve parmaklara yapışmadan hemen yapışabilmelidir
• Ağız dokularını irrite etmemelidir
• Porselen ve plastik dişler üzerinde artık bırakmamalıdır
• Renk pigmentleri alçıya geçmemelidir
• Saklama koşullarında kağıda veya birbirlerine yapışmamalıdır
İŞLEM MUMLARI
Protetik diş tedavisinde kullanılan çok çeşitli işlemler vardır ve her işlem için farklı mumlar
kullanılır.
Mumlar(Waxes)
Bu tür mumlar ana model elde etmek için son total ölçülerinin kutulanmasında kullanılır. Basitçe
ifade etmek gerekirse ölçünün kenar yüksekliğinin alt tarafında ince mumdan bir şerit çevirmek
sonra da tüm etrafa mumdan bir kutu yapmaktır. Oda sıcaklığında yumuşaktır, kolayca adapte
edilebilir.
Ülkemizde sirkolan diye anılır, çeşitli mumların, doğal reçinelerin ve bazı katkı ve renk
maddelerinin birleşiminden ibarettir. Yapıştırıcı mum alçı, metal ve akrilik parçalarının
yapıştırılmasına yarar. Oda sıcaklığında katı, kırılgandır ve yapışkan değildir.
Bu mumların birleşimi çeşitli oranlarda balmumu,saf vazelin ve diğer yumuşak mumlardan ibaret
olabilir. Ancak net ifadeler kullanılmaz. Çubuk veya tabaka şeklinde, koyu kırmızı veya portakal
rengindedirler.
Mumlar(Waxes)
4.Doldurma Mumu
5.Beyaz Mum
ÖLÇÜ MUMLARI
Bunlar orijinal ölçü yüzeyine uygulanarak mukozanın daha ince ayrıntılarını kaydetmek için
geliştirilmiş olan mum türleridir. Amacı yumuşak dokuların aşırı yer değiştirmesine sebep
olmaksızın onları proteze destek olabilecek bir durumda kaydetmektir. Böylece düzeltici ölçü
mumlarının dokunun fonksiyonel halini kaydettiği ve protezin kullanımı esnasında kaide
plağının fonksiyon halindeki doku ile temasını koruduğu iddia edilir.
Mumlar(Waxes)
2.Kapanış Kayıt Mumları
Karşılıklı diş ilişkilerini kaydetmek ve sonra modelleri bu durumda artikülatöre nakletmek için
kullanılır. Kapanış mumu diye sınıflandırılan mumlar balmumundan veya parafin, hidrokarbon
mumlarından formüle edilimiş gibi görünmektedir. Bazı kayıt mumlarının içinde alüminyum ve
bakır partikülleri de vardır.
Mumların temel özelliklerine bağlı olarak uygulamada ortaya çıkan bazı sorunların nedenleri
ve nasıl çözülecekleri hakkında bilgi vermek gerekirse;
• Maniplasyon sırasında mum paternlerin içinde daima bir miktar artık stres kaldığı bilinir.
Mum patern döküm için revetmana alınmadan önce bekletirlirse bu artık stresler açığa
çıkar ve sonuçta distorsiyon olur. Bu sebeple mum patern revetmana alınmadan önce
yalancı kök üzerine oturtularak köle kesimlerinin tekrar adapte edilmesi gerekir.
• Mumla ilgili boyutsal değişimler hareketli protezler içinde söz konusudur. Modelajı
bitirlmiş bir total protezin bir gece boyunca olduğu gibi bırakıldığında ertesi saba azıların
birbirine değmediği görülür. Eritilmiş mumlarla yapılan diş diminin, cilalı yüzeylere erimiş
mum ilavesinin ve sonunda tüm mum yüzeylerinin düzeltilmesinin sonucu olarak aşırı
genleşen mumlar gece boyunca soğuyarak sonunda kontrakte olur. Onun için modelajı
çok aşırı sıcaklıktaki mumlarla yapmamalı ve daha da önemlisi modelajı bitirdikten sonra
protezi hemen muflaya almalıdır.
Mumlar(Waxes)
• Ölçü mumları her tür ölçü maddesine tam olarak yapışamaz. Örneğin polisülfit kauçukla
veya silikonla alınmış üst total ölçülerine direkt yöntemle ve ölçü mumuyla postdam
yapılması mümkün olmaz. Bunu önlemek için post palatal seal bölgesine önce çok ince
bir tabaka yapıştırıcı mum konur, sonra bunun üzerine ölçü mumu konularak postdam
direkt olarak ağızda saptanır.