You are on page 1of 5

GİRİŞ

İnsanlar, yapıların içinde değişik durumlarda bulunur ve değişik işler yapar. Çoğu
durum ve çalışma biçimi, birbirinden ayrı fizik ortam koşulları gerektirir. Örneğin, bedensel
çalışma için daha serin, zihinsel çalışma için biraz daha sıcak bir ortam gerekir. Lokanta ve
mağaza gibi yerlerde biraz gürültü hoş görülebilir. Büyük bir sessizliğin gerekli olduğu çalışma
biçimleri de az değildir. Gerekli aydınlık düzeyi ve aydınlığın niteliği de, bu aydınlık içinde
bulunan insanların durumu ve çalışma konularına göre çok büyük değişiklikler gösterir.
Yerinden kımıldamayan bir insan için, hava devinimleri hızının belli bir sınırı aşmaması
gerekir. Yapı iç yüzeylerinin rengi, güneş ışınlarının etkisi vb. bir kaç etken de, duruma göre
olumlu ya da olumsuz olabilir. Bütün bu yapıların, insan güvenliği açısından da çeşitli
kuvvetlere karşı dayanımlı ve sağlam olması gerekir. Bütün bu etkenler, yaşlı-genç, kadın-
erkek, sağlıklı-sağlıksız bireyler için de ayrımlar gösterir.
Bir iç mekanda bulunan insanı çevreleyen ve yakından saran bu etkenler bütününe,
kısaca, fizik ortam denir. Bu tanıma göre fizik ortamın öğeleri ses ve gürültü, ışık, hava
sıcaklığı, ışınımsal ısı alışverişi, su-nem, hava devinimleri, iç yüzey renkleri, güneş
ışınımlarının etkisi, solunan havanın özellikleri (kirliliği, tazeliği, kokusu vb.) ve dayanım-
güvenlik olarak özetlenebilir. Bütün bu etkenler insanı yakından sarar, yaşantısının tüm
ayrıntılarını etkiler ve verimli ya da verimsiz, başarılı ya da başarısız, sağlıklı ya da sağlıksız
olmasına yol açar.
Yapı Fiziği Biliminin amacı da; belli bir durum ve belli bir eylem biçimi için gerekli
fizik ortam koşullarının ne olduğunu belirlemek ve bu koşulları en akılcı, en ekonomik, en
estetik çözümlere kavuşturmaktır. Böylece, yapı fiziğinin temel konuları, aydınlatma, akustik,
ısısal konfor, su-nem kontrolü, renk düzenleme, güneş denetimi ve yapısal güvenlik olarak
ortaya çıkar.
1. YAPI FİZİĞİ VE MALZEME

Malzeme; bir bütünün (tasarımın) kullanma sürece içindeki biçimlenişini sağlayan,


kullanan (yararlanan) insanların sağlık ve konforunu düzenleyen her türlü işlenmemiş, yarı veya
tam işlenmiş maddeler şeklinde tanımlanabilir.
Malzemenin tarihsel gelişiminde ise günümüze kadar birbirinden tamamen farklı üç
süreç görülür.
Birinci süreç; malzeme, tarih öncesinden ilk çağa kadar şekillendirilmeden doğal haliyle
kullanılmıştır. Örneğin; mağara, ağaç kovukları ve doğal taş aletler vb.
İkinci süreç; klasik çağ ve 19.yüzyıl arasında ise malzeme şekillendirilerek çeşitli yapısal
formlar verilmiştir. Örneğin; kemer, tonoz, kubbe ve kesme taş yapılar, endüstri tasarımında ise
mobilya elemanları.
Üçüncü süreç; 19. yüzyıldan günümüze kadar gelen ve halen devam eden devredir. Malzeme
gelişen teknolojik imkanlar ile kullanım yerine göre önceden planlanmış ve hatta kendi
içyapısının yeniden organizasyonuna gidilmiştir. Bu gruba giren malzemeler “Kompozit
Malzeme” başlığı altında toplanmaktadır. Tabiatta var olmayan, ancak ihtiyaç duyulan
özelliklere sahip birçok malzemenin biraraya getirilmesi ile üretilen bu tür malzemelerin
günümüzde yaygınlığı giderek artmaktadır. Ahşaptan üretilmiş yapay ahşap malzemeler ile
plastik malzemelerin tümü bu guruba girer.
Kompozit malzemenin üretiminde, bileşenlerin zayıf yönlerinin amaç doğrultusunda
takviye edilerek daha nitelikli bir yapının elde dilmesine yönelik olarak farklı yöntemlerden
yararlanılmaktadır. Bu üretim yöntemlerine bağlı olarak, kompozit malzemeleri dört grupta
toplayabiliriz. Bunlar;
 Taneciklerle güçlendirilmiş kompozit malzeme:
Özellikle makine mühendisliğini ilgilendiren alanlarda kullanılan bir malzeme türüdür.
Yapı alanındaki kullanımı son derece kısıtlıdır.
 Tanelerle donatılı kompozit malzeme:
Genelde milimetre ve üzerindeki boyutlarda tanelerin yer aldığı bir türdür. Betonu
örnek verebiliriz. Malzeme, çimento hamuru içine serbestçe dağılmış olan ince ve iri
agregadan meydana gelir.
 Liflerle donatılı kompozit malzeme:
Zayıf ve kırılgan yapılı malzemenin bu özelliklerini iyileştirecek, liflerle donatılması
ile üretilen malzemelerdir. Bu gruba giren malzemeler, özellikle 1950’li yıllardan
sonra yapı alanında giderek daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Liflerle donatılı
betonlar, cam takviyeli plastikler, alçıya keten katılması vb. bu gruba örnek olarak
verilebilir.
 Tabakalı kompozit malzeme:
Taneli ve lifli kompozitlerden farklı olarak, tabaka şeklindeki en az iki fazdan meydana
gelmektedir. Bunlardan biri kompozite özelliklerini kazandıran sürekli faz, diğeri ise
tabakaları bir arada tutan bağlayıcı fazdır. Bu gruba, kontrplak malzeme ve yalıtkan
levhalar örnek olarak verilebilir.
Malzemeler :
 Malzeme uzun ömürlü olmalı: Konut ömrü 100 yıl, Köprü 80-100 yıl, Dini yapılar
500 yıl olmalı.
 Malzeme ekonomik olmalı: Yapı içinde %75 malzeme, %20 işçilik, %5 teknik eleman
maliyet dağılımı vardır.
 Malzeme fonksiyonel olmalı: Malzeme kullanışlı ve değişik amaçlar için
kullanılabilmelidir.
 Malzeme dayanımlı olmalı: Malzeme sağlam ve güvenilir olmalıdır.

Katı Malzemeler:
Malzeme, maddenin konumuna göre gaz, sıvı, katı olmak üzere üç farklı düzeyde
bulunurlar. Bu durum maddeyi meydana getiren atom ve moleküllerin sıcaklığa bağlı
durumlarından kaynaklanır.
Maddenin en küçük parçaları atomlardır. Atomlar proton ve nötrondan oluşan bir
çekirdek ve bunun etrafında hızla dönen elektronlardan meydana gelir. Sıcaklığa bağlı olarak
sürekli hareket halindedirler. Malzemenin birim ağırlığı, erime, kaynama noktası (sıcaklığı),
mukavemeti, elektrik ve ısı iletkenliği gibi özellikler atom yapısın bağlıdır. Atomlar birleşerek
kristal ve molekülleri meydana getirir (Şekil 1.1).

e
Pn
+ moleküllü yapi

molekül

Şekil 1.1. Bir bileşimin molekül yapısı


Gaz ve sıvı maddeler; birbirinden ayrık düzende bulunan moleküllerden meydana gelir.
 Katı maddeler; genel olarak kristal ve amorf yapılı olmak üzere iki şekilde sınıflandırılır.
Bunun yanında moleküllü yapıya sahip katı maddeler vardır. (Taş,ahşap ve bazı tür
plastikler)
 Kristalli yapı; atomları düzgün sıralar halinde dizilmiş iç yapıya sahip maddelerdir (Şekil
1.2). Örneğin metaller. Bu malzemeler özgül ağırlıkları yüksek ,yüksek mukavemetli ve
ısıyı, elektriği ve sesi iletirler.

kristal yapi

Şekil 1.2. Metallerin kristalli içyapıları

 Amorf yapı; Atomlar düzensiz diziliş içindedir. Bazı doğal taşlar, yapay taşlar (beton),
pişmiş toprak, cam malzemeler gibi. Yapılarının düzensizliği nedeniyle gevrek
yapılıdırlar. Isı ve elektriğe karşı geçirimsizdirler, erime noktaları yüksektir, boşluklu
yapıya sahip olduklarından basınç mukavemetine oranla çekme mukavemetleri düşüktür.
Isısal gerilmelere karşı dayanıksızdırlar.
 Moleküllü yapı ; Moleküllü yapılar iki ayrı molekülün birleşmesi (kondansasyon) veya
bir molekülün kendinden küçük parçalara bölünerek büyümesi (polimerizasyon) sonucu
zincir bağları şeklinde meydana gelir (Şekil 1.3). Organik esaslı ahşap, bitüm ve katran,
doğal ve yapay reçineler (plastikler-polimerler) moleküllü yapıya sahiptir.
Ahşap; boşluklu, özgül ağırlığı düşük, ısı - elektrik ve sesi iyi iletmez.
Bitüm-katran; yumuşama ve uzama kabiliyeti gösterir.
Plastikler; molekül ağırlıklarına göre sert ve yumuşak olabilirler, istenilen şekilde elde
edilmeleri mümkündür, ısı ve elektriğe karşı geçirimsizdirler.

kondansasyon

Şekil 1.3. Moleküler iç yapı


Malzemelerin, doluluğu ve boşluğu, o malzemenin özgül ve birim ağırlığını,
mukavemetini, ısı, su ve sese karşı geçirimliliğini etkiler. Malzemenin boşluklu hacminin,
boşluksuz hacmine eşit olduğu hallerde o malzeme boşluksuz bir malzemedir. Örneğin metaller
bu gruba girer. Malzemede boşluk oranı arttıkça mukavemette düşme, ısı geçirimsizlik
değerinde ise artma görülür. Malzeme boşluklarının devamlılığı halinde su ve buhar
geçirimlilik değeri de artar. Malzeme donmaya karşı dayanıksız olur. Özellikle ahşap, plastik,
doğal ve yapay yaş, seramik gibi malzemeler boşluklu malzemelerdir.
Isı geçirimsizlik, ses emicilik istendiğinde boşluklu malzemeler, mukavemet, su
geçirimsizlik istendiğinde dolu veya boşluk oranı az malzemeler tercih edilmelidir.

You might also like