You are on page 1of 127

TİCARET HUKUKUNUN

TEMELLERİ
TİCARET HUKUKU KAVRAMI
Ticaret, üretim, tüketim ve değişime yönelik bütün faaliyetlerdir.
Ticaret Hukuku ise, ticari faaliyetleri düzenleyen hukuk dalıdır. Ticaret
hukuku kamu-özel hukuk ayırımında özel hukukun bir dalı olarak
görülür. Ancak sosyal devlet düşüncesine bağlı olarak devlet, ticari
faaliyetlerin düzenlenmesini tamamen tarafların iradesine bırakmaz,
çeşitli şekillerde ticaret hayatına müdahalelerde bulunur.
Ticari faaliyetlerin düzenlenmesinde 3 ayrı system vardır.
1) Subjektif Sistem; Bu sistemde ticaret hukukunun bütün kavramları
“tacir” kavramı esas alınarak belirlenir. Böylece ticaret hukuku, tacirlere
uygulanan bir sınıf hukuku olarak kabul edilir.
2) Objektif Sistem; 1789 Fransız ihtilali ile yayılan , bütün ayrıcalıkların ortadan
kaldırılması düşüncesi tacirlere özel bir hukukun da olmaması gerektiği fikrinin
benimsenmesini sağlamıştır. Buna göre ticaret hukuku tacirlerin değil, “ticari
işlemler” in hukukudur. Buna göre ticari nitelik taşıyan bütün işlemler kimin
tarafından yapıldığına bakılmaksızın ticaret hukuku kuralları uygulanmalıdır.
3) Modern Sistem; Ticari faaliyetlerin merkezine “ticari işletme” kavramını
koyan modern system, 20.yy da ortaya çıkmıştır. Buna göre ticaret hukuku, ne
tacirlerin hukuku ne de ticari işlemler hukukudur. Ticari faaliyetleri düzenlerken
ticari işletmeyi esas almak gerekir. Böylece ticari işletmeyi işleten kişi TACİR
sayılırken, işletme ile ilgili işlemler de ticari işlemlerdir.
Türk Ticaret Kanunu da modern system esas alınarak düzenlenmiştir.
TÜRK TİCARET HUKUKUNUN
ÖZELLİKLERİ
• Ticaret Hukuku alanında ticari örf ve adetlerin uygulanmasına özel önem
verilir. Ticaret kanununda hüküm bulunmayan hallerde, diğer
kanunlardan önce ticari örf ve adetler uygulanır.
• Ticari işlemlerde kamu güvenliği sağlamak amacıyla şekilcilik ön
plandadır. Ör; kıymetli evrakın sıkı şekil şartlarına tabi olması, şirket
sözleşmelerinin belirli şekil ve içerikte hazırlanması ticaret hukukundaki
şekilciliği yansıtır.
• Özel hukuk alanındaki ilişkilerde geçerli olan tarafların eşitliği ilkesi,
ticaret hukukundaki korumacı yaklaşımdan dolayı sınırlandırılmıştır. Ör,
Anonim şirketlerde, çoğunculuk gücüne karşı azınlığa bazı haklar
tanınması
• Ticaret Hukuku, hukuki görünüşe itibar edilmesini esas alır. Ör; Borç
olmadığı halde senet düzenlenmişse, borcun varolduğu kabul edilir. Ya
da şirketi temsile yetkili kişiler ile temsil şeklinin ,tescil edildiği şekliyle
geçerli sayılması gibi.
• Ticari işlere katılan kişilerin sorumluluk şekli adi işlere göre daha
ağırdır. Ticari işlerde “müteselsil sorumluluk” geçerlidir. Ör, bir çeki
ciro eden kişiler senet hamiline karşı borçlu ile birlikte sorumlu
tutulmakta , hamil dilediği kişiye başvurarak alacağını tahsil
edebilmektedir.
TİCARET HUKUKUNUN BÖLÜMLERİ
Ticari faaliyetlerin çok çeşitli olması, ticaret hukukunun da, bir çok alt dala
ayrılması ve gelişmesini sağlamıştır.
ANA DALLAR YAN DALLAR
• Ticari işletme hukuku - Banka Hukuku
• Şirketler Hukuku - (Banka Denetim H.-Banka Sözleşme H.)

• Kıymetli Evrak Hukuku - Sermaye Piyasası Hukuku


• Taşıma Hukuku - Rekabet Hukuku
• Deniz Ticareti Hukuku - Elektronik Ticaret Hukuku
• Sigorta Hukuku
TİCARET HUKUKUNUN
KAYNAKLARI
• Ticari işlere yönelik olarak, ülkemizde çıkarılan ilk kanun, 1850 tarihli
Ticaret kanunudur. (Kanunname-i Ticaret) Fransız ticaret kanunundan
tercüme edilmiştir.
• Cumhuriyetin kurulmasından sonraki kanunlaştırma hareketine bağlı
olarak yürürlüğe konulan 1926 tarihli Türk ticaret Kanunu ( Portekiz,
İsviçre, Almanya ,Fransa gibi ülkelerin kanunlarından alınan derleme bir
kanundur.)
• 1957 yılında yürürlüğe giren 6762 sayılı kanunda da bir çok düzenleme
alman ve isviçre kanunlarından alınmıştır.
• 6102 sayılı yeni TTK esas olarak 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe
girmiştir.
TİCARET HUKUKUNUN KAYNAKLARI
1) YAZILI KAYNAKLAR
• Kanunlar
Ticaret hukuku, esas olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiştir.
İlaveten ticaret hukuku alanına ilişkin hükümler içeren özel kanunlar da vardır.
- Çek Kanunu
- Ticari işletme rehni Kanunu
- Kanuni faiz ve temerrüt faizine ilişkin Kanun
- Rekabetin Korunması hakkında Kanun
- Sermaye piyasası Kanunu
- Bankacılık Kanunu
Doğrudan ticaret hukukunu ilgilendiren bu kanunların yanı sıra Türk
Medeni Kanunu ve Borçlar Kanununun bazı hükümleri de ticaret
hukukunun kaynağını oluşturur.
• Uluslararası Andlaşmalar
Bunlar diğer ülke ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla imzalanan
belgelerdir. Anayasaya göre usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş
uluslararası andlaşmalar kanun hükmünde olup, ticaret hukukunun asıl
kaynaklarındandır.
Ör; Sınai mülkiyetin Korunması ile ilgili Paris Sözleşmesi, Karayolu ile
Uluslararası Eşya Taşıma Sözleşmesine İlişkin Andlaşma
• Yönetmelikler
Ör; Ticaret Sicili Yönetmeliği, Ticari İşlemlerde Rehin Hakkının Kurulması
Hakkında Yönetmelik

2) Yazılı Olmayan Kaynaklar


Bunların başında Ticari Örf ve Adetler yer alır. Buna göre hakkında ticari bir
hüküm bulunmayan hallerde mahkeme, ticari örf ve adete göre karar verir.
Ticari örf ve adetler, tacirler tarafından ticari hayatta uzun zamandan bu yana
uygulanan ve yazılı kurallar gibi benimsenen davranış biçimleridir.
Ticari örf ve adetler, kanuna veya sözleşmeye aykırı olmadıkça uygulanır.
Ticaret hukukunun yazılı olmayan bir diğer kaynağı ticari teamüllerdir.
Ticari teamül henüz örf ve adet düzeyine gelmemiş olan davranış biçimleridir.
Ticari teamüller, ticari uyuşmazlıkların çözümünde doğrudan başvurulan bir
hukuk kaynağı değildir. Ancak sözleşmelerin yorumunda dikkate alınırlar.

3) Yardımcı Kaynaklar;
Ticaret hukukunun yardımcı kaynakları, Doktrin ve Mahkeme kararlarıdır.
Doktrin; Ticaret hukukuna ilişkin bilimadamlarınca yazılmış eser, makale, karar
incelemesidir. Yine somut bir olay hakkında verilmiş mahkememkararları da
yardımcı kaynak niteliğindedir. Bu kaynaklar hakimi bağlayıcı nitelikte
değildirler.
TTK‘da ticari işletmenin tanımı şöyle
yapılmıştır
Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen
sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan
faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde
yürütüldüğü işletmedir.
TİCARİ UNSURLARI;
İŞLETME 1- Gelir Sağlama amacı
2-Devamlılık
3-Bağımsızlık
4- Esnaf İşletmesi sınırını aşma
Ticari işletmeler, çeşitli malvarlığı
TİCARİ değerlerinin birleştirilmesi suretiyle
iktisadi faaliyette bulunurlar. Ticari
İŞLETMENİ işletmenin malvarlığına dahil
unsurlar, maddi unsur ve maddi
N olmayan unsur olarak ikiye ayrılır.
MALVARLI
ĞI A) MADDİ UNSURLAR
B) MADDİ OLMAYAN UNSURLAR
MADDİ UNSURLAR
Mali nitelik taşıyan, doğrudan doğruya paraya
çevrilebilen makina, alet edavat,demirbaş eşya,
hammadde gibi değerlerden oluşur mahiyeti
itibarıyla bu unsurları;
a) Duran Malvarlığı; Bunlar ticari işletmenin
faaliyetlerini yürütebilmesi için işletmeye
sürekli şekilde tahsis edilmiş olan taşınır ve
taşınmaz mallar ile bunların ayrılmaz parça ve
eklentilerinden oluşur. Ör; fabrika binası,
makina,alet ,masa, bilgisayar, nakil araçları
gibi.
b) Dönen Malvarlığı; Ticari işletmenin
faaliyetlerini sürdürülebilmesi için hazır
bulundurulan hammadde, depoda tutulan
malzemeler Ör; Un fabrikası için buğdaylar
yada depodaki unlar

Mali nitelik taşıyan


MADDİ OLMAYAN
UNSURLAR
1) Sınai Mülkiyet Hakları

a) Ticaret Unvanı (Zorunlu)


b) İşletme Adı (Zorunlu değil)
c)Marka hakkı
d) Patent Hakkı
e) Endüstriyel Tasarım
f) Faydalı Model

2)Fikri Mülkiyet Hakları

3) Kiracılık Hakkı

4) İşletme Değeri (Müşteri Çevresi)


1) SINAİ MÜLKİYET HAKLARI
a) Ticaret Unvanı;
İşletme sahibinin, ticari işlerinde kullandığı özel adıdır. Taciri diğer tacirlerden
ayıran bir tanıtma aracıdır. Ör; Ober gıda san tic ltd.
Ticaret unvanı, sadece tic. Işletme ile birlikte devredilir. Tek başına devri
mümkün değildir.
b) İşletme Adı;
İşletme sahibini hedef tutmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve
benzeri işletmelerden ayırt etmek için kullanılan addır. Ör; Sevgi Hastanesi
İşletme adının, ticari işletmeden ayrı olarak başkasına devri mümkün olduğu
gibi, taraflar arasında yapılacak bir lisans sözleşmesi ile başla işletmelerce de
kullanılmasına izin verilmesi mümkün olabilir. Ör; Tatlıses Lahmacun
c) Marka Hakkı;
Markalar, ticari işletmenin ürettiği mal ve hizmetin ayıt edilmesi amacıyla kullanılır. Ör;
Mado Dondurma
Sözcükler,şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi ve ambalajları gibi işaretler marka
olarak tanımlanır.
Kanunla sağlanan marka koruması, tescil yoluyla elde edilir.
Markalar ticari işletmeden bağımsız bir degree sahiptir. Markalar, ticari işletmeden
bağımsız bir degree sahiptir. Marka işletme adı gibi, ticari işletmeden ayrı olarak
başlalarına devredilir veya lisans sözleşmesi ile başka işletmelerce kullanılmasına izin
verilir.
Türkiye markaların uluslararası tesciline olanak sağlayan Madrid Anlaşması ile ilgili
protokole 01.01.1999 tarihinde katılmıştır.
d) Patent Hakkı; Ticari işletmenin malvarlığı içinde, yeni ve sanayiye
uygulanabilir nitelik taşıyan buluşlar bulunabilir. Bu buluşlar, Türk Patent
Edstütüsü nezdinde tescil edildikleri takdirde patent hakkına
dönüştürülür. Patent sahibi, lisans hakkı tanımak suretiyle başka
işletmelerin patent konusu malları üretmesine izin vermek de
mümkündür.
e) Endüstriyel Tasarım; Bir ürünün tümü veye bir parçası veya
üzerindeki süslemenin ; çizgi, şekil,biçim, renk,doku, malzeme gibi insan
duyguları ile algınanan çeşitli unsur veye özelliklerinin oluşturduğu
bütüne denir. Bir tasarımın tescil edilmesi için yeni ve ayırt edici özelliğe
sahip olması gerekir.
f) Faydalı Model; Küçük buluş ve küçük patent diye anılan faydalı model,
basit formüllere ve ilkelere dayanan, bazı gereksinimlere cevap veren
Teknik çözümler olarak tanımlanmaktadır. Ör; Ayak tabanının çökme
noktalarına göre imal edilmiş terlik Faydalı model sadece üründe olur,
usulde faydalı model belgesi alınmaz.
Faydalı model belgesi verilebilmesi için, yeniliğin sanayiye uygulanabilir
olması gerekir. Faydalı model koruma süresi 10 yıl olup, bu süre
uzatılmaz.
2) Fikri Mülkiyet Hakkı; Ticari işletmenin faaliyet konusu, işletme
malvarlığı içinde fikri mülkiyet haklarının bulundurulmasını da
gerektirebilir. Ör; Kitap yayıncıları, film ve müzik şirketleri
Orjinal bir eseri oluşturan ve esere kişisel özelliğini yansıtan eser
sahiplerine fikri mülkiyet hakkı kapsamında “ eser üzerindeki haklar” ve
“komşu haklar” olmak üzere iki ayrı hak tanınır.
3) Kiracıcık Hakkı; Ticari işletmenin faaliyette bulunduğu taşınmaz
üzerindeki kiracılık hakkı da işletmenin maddi olmayan malvarlığı
değerleri arasında yer alır. İşletmeyi devralan kişi, kalan kira süresini
kullanma yetkisine sahip olur.
4) İşletme Değeri (Müşteri Çevresi); Her ticari işletme, yıllar süren
faaliyet sonucunda hazır bir müşteri çevresine sahip olur. Bu durum
ticari işletmenin ekonomik değerini arttırır. Özellikle devredilmek
istendiğinde maddi değeri yükselir.
TİCARİ İŞLETMENİN BÖLÜMLERİ

Ticari işletmeyi işleten kişi, tek bir mekanda faaliyette bulunabileceği


gibi, daha çok müşteriye ulaşmak için ilave birimler açma yoluna da
gidebilir.
MERKEZ ŞUBE
a) İdari Merkez a) Merkeze Bağlılık
b) Faaliyet Merkezi b) Dış ilişkilerde Bağımsızlık
c) Mekan Ayrılığı
d) Muhasebe Ayrılığı
ŞUBE OLMANIN HUKUKİ SONUÇLARI
a) Ticaret Siciline Tescil; Kanunda aksine bir hüküm olmadıkça
merkezin bağlı olduğu sicile geçirilmiş olan kayıtlar, şubenin
bulunduğu sicili de tescil olunur.
b) Ticaret Unvanı Kullanma; Her şube, kendi merkezinin ticaret
unvanını, şube olduğunu belirterek kullanmak zorundadır.
c) Ticaret Odasına Kaydolma; 5174 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları ve
Borsalar Kanunu m 9’a göre; “ Ticari İşletmeye bağlı şube ve
fabrikaların da bulundukları yerdeki ticaret ve sanayi odalarına
kaydolmaları gerekir.
d) Dava ve Takiplerde Merkezi Temsil Etme; Şubenin işlemlerinden
kaynaklanan uyuşmazlıklarda merkezin bulunduğu yerin dışında,
şubenin bulunduğu yerde de dava açılabilir.
e) Banka şubelerine ciro yapılabilmesi; Şube olmanın , bankalara özgü
sonuçlarından biri de, çeklerin banka şubelerine ayrı bir kişi gibi ciro
yapılabilmesidir.
TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ
TTK m 11/ 3’ e göre, bir ticari işletmenin devri için aşağıdaki işlemlerin
yapılması gerekir.
- Devir Sözleşmesinin Yapılması
- Tasarruf İşlemlerinin Yapılması
- Rekabet Kurulundan izin alınması
- Alacaklılara İlan ve İhbar
- Ticaret Siciline Tescil ve İlan
DEVRİN HÜKÜM VE SONUÇLARI
1) Işletme Malvarlığının Devralana İntikal Etmesi;
İşletmeye sürekli bir şekilde tahsis edilmiş olan bütün unsurlar (borç ve
alacaklar dahil) ticari işletme ile birlikte devralanın mülkiyetine geçer.
2) Rekabet Yasağı; Ticari işletmenin devri sonucunda, devreden başka
bir ticari faaliyette bulunmadığı takdirde tacir sıfatını kaybeder ve
rekabet yasağına tabi olur.
3) İşletmenin Borçlarından Sorumluluk; İşletme alacaklılarını korumak
amacı mevcut borçlardan, devralan ile birlikte devredenin de belirli bir
süre sorumlu tutulması esası benimsenmiştir.
- Devralanın Sorumluluğu; Ticari işletmede devralan kişi, devir işleminin
alacaklılara ihbarı veya Ticaret sicil Gazetesinde ilan edildiği tarihten
itibaren işletmenin mevcut bütün borç ve taahhütlerinden sorumlu
olur. Taraflar arasındaki sözleşmede, belirli borçlardan devralanın
sorumlu olmayacağı yazılmış olsa da bu anlaşma sadece taraflar
arasında hüküm doğurur.
- Devredenin Sorumluluğu; Devreden işletmenin mevcut borçlarından
devralan kişiyle birlikte iki yıl süreyle müteselsil sorumluluk taşır. Bu iki
yıllık süre vadesi gelmiş borçlarda , devrin ilan veya ihbar edildiği
tarihten itibaren başlar. Vadesi gelmemiş borçlarda ise, vade gününden
itibaren iki yılın geçmesi ile devredenin sorumluluğu sona erer.
4) Işletme Çalışanlarının Sorumluluğu; Devreden veya devralan işveren,
iş sözleşmesini iş yerinin devrinden dolayı feshedemez. Devir, işçi
yönünden de iş akdini haklı sebeble fesih nedeni değildir.
Devreden işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda,
devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla
yükümlüdür.
Devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken
borçlardan devreden ve devralan birlikte sorumludur. Ancak bu
yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden
itibaren iki yıldır.
TİCARİ İŞLETMENİN REHNİ
Ticari işletme faaliyetlerinin işletme sermayesi ile karşılanamadığı
durumlarda , tacirin işletmesini teminat göstererek kredi kullanması söz
konusu olabilir.
REHİN SÖZLEŞMESİNİN TARAFLARI
Rehin Alan;
- Kredi kurumları (Bankalar, factoring şirketleri)
- Kredili satış yapan gerçek veya tüzel kişiler( Finansal kiralama şirketleri,
katılım bankaları)
Rehin Veren;
- Ancak ticaret siciline kayıtlı olan bir ticari işletme sahibi olabilir.
REHNİN ŞEKLİ VE KAPSAMI
a) Rehin Sözleşmesi; Rehin sözleşmesi noter tarafından resen yapılır.
Sözleşme, rehnin kapsamına giren unsurların tam listesi ve ayırıcı
özellikleri de yer alır. Yetkili noter, ticari işletmenin bulunduğu sicil
yerindeki bir noter olmalıdır.
b) Tescil; Rehin hakkının kazanılması için sözleşme yapılması yeterli
değildir. Rehin alan, rehin sözleşmesini işletmenin kayıtlı olduğu
ticaret siciline tescil edildiği andan itibaren rehin hakkını elde eder.
Rehin işlemi, ticaret sicilinin yanı sıra rehne kayıtlı unsurların konu
olduğu özel sicile de tescil edilir. Trafik sicili, Türk Patent Enstütüsü
nezdindeki sicil, tapu kütüğü,maden sicili gibi
KAPSAMI
Ticari işletmenin rehninin kapsamı T.İ.R.K. m3 de şu şekilde tespit
edilmiştir.
-Ticaret Unvanı ve İşletme Adı
-Menkul İşletme Tesisatı ( Rehnin tescili anında mevcut ve işletmenin
faaliyetlerine tahsis edilmiş olan makina, cihaz ve ekipmandan oluşur.)
- Sınai Haklar (Marka,Patent )
Ticaret Unvanı ve işletme adı ile menkul işletme tesisatının rehnin
dışında bırakılması mümkün değildir. Buna karşılık sınai haklar,
sözleşmede açık bir şekilde belirtilmek suretiyle kısmen yada tamamen
rehnin kapsamı dışında bırakılabilir.
Ticari İşletme malvarlığına dahil olmasına ragmen rehnin kapsamı içine
alınmayacak unsurlar;
-Taşınmaz İşletme Tesisatı
-Kiracılık Hakkı
-Müşteri Çevresi
-İşletme Sermayesi (Hammadde, stoktaki mallar, kasadaki para ve
alacaklar)
REHNİN HÜKÜMLERİ
Ticari işletme rehnine ilişkin sözleşmenin ticaret siciline tescil edilmesi
ile birlikte rehne bağlı bazı hukuki sonuçlar ortaya çıkar.
1) Rehin Hakkının Kazanılması; Rehin alan, ticari işletmeye dahil olan ve
sözleşmeye ekli listede gösterilen malvarlığı değerleri üzerinde tescil
anından itibaren rehin hakkını kazanır. Buna göre rehin hakkı sahibi,
rehin konusu alacak ödenmediği takdirde bu malları sattırarak alacağı
tahsil etme hakkına kavuşur. Rehin hakkı, rehinli malları kullanma ve
onlardan yararlanma olanağı vermez.Bu malların zilyedliği ticari işletme
sahibine aittir. Rehin alan, gerekli şartlar oluştuğu takdirde sadece
rehnin paraya çevrilmesini talep edebilir.
2) İşletme Faaliyetlerinin Sürdürülmesi; Rehin veren, işletmenin faaliyetlerini
sürdürmesi için gerekli olan her türlü işlemi yapabilir. Ancak bu yetki ticari
faaliyetlerin olağan (mutad) faaliyetleri ile sınırlıdır.
3) Üçüncü Kişilerin İyi Niyetinin Korunmaması; Ticari işletme rehni kapsamına
giren unsurların, sicil bölgesi içinde üçüncü kişilerce devralınması halinde bu
kişiler iyiniyet iddiasında bulunamazlar. Zira rehinli malların kapsamı ticaret
siciline kayıtlı olup, sicil kayıtları herkese açıktır. Buna ragmen söz konusu
malları satin almış olan kişiler ise, bu malları rehinli olarak devralmış sayılırlar.
Buna karşılık sicil bölgesi dışında yapılan işlemlerde üçüncü kişilerin iyi niyetli
olarak hak kazanması mümkündür. Rehne dahil olan unsurlari, sicil bölgesi
dışında devralan kişiler kötüniyetli oldukları ispat edilmediği sürece , bu
malların mülkiyetini rehinsiz olarak kazanmış olurlar.
REHNİN SONA ERMESİ

Rehin konusu alacağın, ödeme, ibra veya takas gibi nedenlerle ortadan
kalkması, ticari işletme rehninin sona ermesi sonucunu doğurur. Bu
durumda, rehin alanın talebi üzerine rehin kaydı sicilden silinir.
TACİR
Tacir kavramı, ticari işletme hukukunun en önemli kavramlarından
biridir.
Tacir, bir ticari işletmeyi kendi adına işleten kişidir.
Tacirler, gerçek kişi veya tüzel kişi olabilirler.
GERÇEK KİŞİLERDE TACİR SIFATI
TTK m 12/1 ‘‘ Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa kendi adına işleten
kimseye tacir“ denir. Tacir sıfatı bakımından , işletmenin ticaret siciline
tescili veya ilan yapılması da şart değildir.
BİR GERÇEK KİŞİNİN TACİR SIFATINA SAHİP
OLMASI İÇİN ÜÇ UNSURU TAŞIMASI GEREKİR.
1) Bir ticari işletmeye sahip olma
2) Ticari işletmenin işletilmesi
Tacir sıfatı, bir kişinin sahip olduğu ticari işletmesinin faaliyete girişmesi ile
kazanılır.
Tic. İşletmenin faaliyete girişmesi; işletmenin kurulup açılması ve üçüncü
kişilerle fiilen işlemlere başlamasıyla sağlanır.
Bazı hallerde bir ticari işletmeyi fiilen işletmeye başlamayan kişilere de tacir
sıfatı tanınmaktadır.
- İşletmenin Açıldığının İlan edilmesi; Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler,
gazete, radio, televizyon ve diğer araçlarla halka bildirmiş olan kişi, ticari
işletmesini fiilen faaliyete başlatmamış olsa bile, TACİR SAYILIR.
- İşletmenin Ticaret Siciline Tescil ve İlan Edilmesi;
İşletmesini, ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan ettiren kişilerin, henüz
faaliyete başlamamış olsalar bile TACİR SAYILACAKLARI hükme bağlanmıştır.
3) Kendi Adına Faaliyette Bulunma
Bir ticari işletmeyi kendi adına kurarak bizzat işleten kişi, tacir sıfatını da bizzat
kazanır.
Birden fazla kişinin, ortak şekilde bir işletme kurup birlikte faaliyette bulunduğu
hallerde ise, ortakların tamamı tacir sıfatını elde eder. Ortakların tacir sıfatını
kazanması, şirketin tüzel kişiliğinin bulunmadığı hallerde söz konusu olur. Anonim ve
limited şirketler gibi tüzel kişiliğ haiz şirketlerine ait işletmelerde ise tacir sıfatı şirket
tüzel kişiliğine verilmiştir.
İşletmeyi idare eden şirket ortakları ile yöneticiler tacir niteliği taşımazlar.
Özö

L DURUMLAR

KÜÇÜK VE KISITLILAR;
TTK m13’e göre, küçük ve kısıtlılara ait ticari işletmeyi bunlar adına
işleten yasal temsilci TACİR SAYILMAZ. Tacir sıfatı, temsil edilene aittir.
Bu işletmenin faaliyetlerinden kaynaklanan hukuki sorumlulukların
muhatabı da küçük veya kısıtlıdır. Ancak küçük veya kısıtlı adına
yürütülen bu faaliyetlerden kaynaklanan cezai sorumluluk yasal
temsilciye aittir. Ör; Yasal süresi içinde tescil talebi yerine
getirilmemişse, verilecek para cezasından yasal temsilci şahsen
sorumludur. Vergi borçlarının ödenmemesi, beyanlarda usulsüzlük
yapılması hallerinde yasal temsilcinin kişisel sorumluluğu ortaya çıkar.
TİCARET YASAĞINA TABİ KİŞİLER
Kişisel durumları yada yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve
görevleri dolayısıyla, izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten
kişi de tacir sayılır.
Devlet memurları, Avukatlar, Öğretim Üyeleri, Noterler
Kanunda öngörülen nedenlerden ötürü ticari faaliyette bulunması
yasaklanmış olan kişilerin bu yasağa aykırı davranmaları tacir sıfatını
engellemez. Sadece ilgili kanunlarda öngörülen cezai yaptırımşların
uygulanmasına neden olur.
TİCARET YAPMASI İZNE BAĞLI KİŞİLER
Bazı ticari faaliyetlerin yapılması için belirli bir makamdan izin veya ruhsat
almak gerekebilir. Bu izin veya ruhsatı olmaksızın ticari işletme işleten
kişiler de TACİR SAYILIR. Ör; Eczacılık, özel eğitim kurumları, sigortacılık vs.
ancak bu kişiler, izin ve ruhsat almadan söz konusu faaliyetleri yaptıkları
için kanunda öngörülen çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya kalacaklardır.
ADİ ŞİRKET ORTAKLARI
Adi şirketler, tüzel kişiliği olmayan basit ortaklıklardır. Adi şirket çatısı
altında bir ticari işletme işletildiğinde ortakların tamamı tacir sıfatını elde
ederler.
TÜZEL KİŞİLERDE TACİR SIFATI
Ticari faaliyetlerin gerçek kişilerin yanı sıra, tüzel kişiler tarafından da
yürütülmesi mümkündür.
Hukukumuzda tacir sıfatı taşıyan tüzel kişiler şunlardır;
1) Ticaret Şirketleri
TTK m 124’e göre ticaret şirketleri, kollektif, komandit, anonim, limited
şirketlerden ibarettir.
Ticaret şirketleri, tüzel kişilik kazandıkları andan itibaren tacir sıfatını
elde ederler. Ticaret şirketleri, ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik
kazandıklarından tacir sıfatı da tescil anında kazanılmış olur.
2) TİCARİ İŞLETME İŞLETEN DERNEK VE VAKIFLAR
Bir dernek veya vakıf, gayesine ulaşmak için ticari işletme işletecek olursa,
TACİR sıfatını kazanır. Ancak kamu yararına çalışan dernekler istisnadır.
Vakıflarda ise, gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere
harcayan vakıfların ticari işletme sahibi olsa dahi tacir sayılmazlar.

3) TİCARİ ŞEKİLDE İŞLETİLEN KAMU KURUM VE KURULUŞLARI


Kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek
veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, İl özel idaresi, belediye, köy ile diğer
kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar TACİR olarak kabul
edilirler.
TACİR OLMANIN HUKUKİ SONUÇLARI
1) İflasa tabi olma
Tüzel kişi tacirler gibi gerçek kişi tacirler de, iflas yoluyla takip
edilebilirler.
Kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflarların ticari
faaliyetinden dolayı iflası istenemez.
2) Ticaret Unvanı Kullanma
Her tacir, kanunda öngörülen şekilde bir ticaret unvain seçmek ve
kullanmak zorundadır. Ticaret Unvanı ticaret siciline tescil ettirilir.
3) İşletmesini Ticaret Siciline Tescil Ettirme
4) Ticaret Odasına Kaydolma
5) Basiretli Bir İşadamı Gibi Hareket Etme
Bu yükümlülük tacir açısından objektif bir özen ölçüsü getirmektedir.
Basiretli bir işadamı gibi hareket etme yükümlülüğü üç ayrı sonuç
doğurur;
- İşlerinde tedbirli davranma
- Ücret ve cezaların İndirilmesini İsteyememe
- İhtar ve İhbarları belli bir şekilde Yapma
6) Fatura ve Teyit Mektubu Düzenleme
Fatura uyuşmazlıklarda delil olarak kullanılır. Bu nedenle faturayı alan
kişi, aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde bir itirazda bulunmadığı
takdirde, fatura içeriğini Kabul etmiş sayılır.
Teyit nektubunu alan kişi, kendisine tebligat yapılmasından itibaren 8
gün içinde herhangi bir itirazda bulunmadığı takdirde mektupta yazılı
hususların sözleşmeye uygun olduğunu Kabul etmiş sayılır.
7) Tacirler Arasındaki Uyuşmazlıkların Özel Hükümlere Tabi olması
gerekir.
- Tacirler arasındaki davalar, ticari dava niteliği taşır.
-Ticari uyuşmazlıklarda tacirler tarafından tutulan ticari defterler
delil olarak Kabul edilir.
-Tacirin işleri ticari hükümlere tabi tutulur.
-Tacirler arasında kanun veya sözleşmede kararlaştırılmayan husularda,
ticari örf ve adetler uygulanır.
-Tacirlere ödenmeyen ücret ve alacaklarına ilişkin olarak, karşı tarafa ait
mallar üzerinde ‘’ hapis Hakkı’’ tanınmıştır.
TACİR YARDIMCILARI

BAĞLI YARDIMCILAR BAĞIMSIZ YARDIMCILAR


Ticari Mümessil Acenta
Ticari Vekil Simsar
Pazarlamacı Komisyoncu
BAĞLI YARDIMCILAR

Tacirin emir ve talimatı altında işleri yürüten kişilerdir.


Taciri temsilen işlem yapma yetkisi ile donatılmışlardır.
Taciri temsilen sürekli şekilde çalışırlar. İşletme
sahibinin fiil ehliyetini kaybetmesi yada ölümü bağlı
yardımcıların yetkisini sona erdirmez. Bütün tacir
yardımcıları rekabet yasağına tabidir. Tacirin izni
olmaksızın işletmenin konusuna dahil olan işleri kendisi
veya üçüncü kişiler adına da yapamaz.
A.TİCARİ MÜMESSİL (TİCARİ TEMSİLCİ)
Taciri temsil etmek bakımından en geniş yetkilere sahip olan bağlı yardımcıdır.
Ticari mümessil, tacir tarafından işlerini yönetmek ve işletmeyle ilgili bütün işlemleri
yapmak üzere yetkili kılınan kişidir. Ör; Genel müd. Ticari işletmelerde ticari mümessil
bulunması zorunlu değildir. Ancak merkezi yurtdışında olan işletmeler, Türkiyedeki şubeleri
için yerleşim yeri Türkiye’de bulunan tam yetkili bir ticari mümessil atamak zorundadır.
Ticari mümessil olarak atanacak kişide bulunması gereken nitelikler şunlardır;
-Gerçek kişi olması
-Temyiz gücüne sahip olmak
-Devlet memuru olmamak
TİCARİ MÜMESSİLİN ATANMASI
Ticari mümessilin atanması herhangi bir şekle tabi değildir. Atama işlemi
ticaret siciline tescil ettirilir. Atama böyle açık bir şekilde
yapıldığında,noter tarafından ticari mümessil adına bir imza sirküleri
(temsil belgesi) düzenlenir ve ticaret siciline tescil talebinde bulunulur.
Buna karşılık, ticari mümessil yetkileri ile donatılan kişinin doğrudan
doğruya işe başlaması ve tacir adına işlemlere girişmesi halind ticari
temsilci, örtülü ( zimni) şekilde yetkilendirilmiş olur.
Ticari mümessil atama yetkisi, kural olarak ticari işletme sahibi olan
kişiye aittir.
YETKİ VE SINIRLARI
Ticari Mümessil, ticari işletme ile ilgili kararları almak ve uygulamak bu
kapsamdaki her türlü işlemi tacir adına yapmakla görevli ve yetkilidir. Ticari
mümassil tacirin alter egosu (kendisi) gibidir.
TEMSİL YETKİSİNİN KAPSAMI
Ticari mümessil, ticari işletmenin gayesine uygun olan her türlü hukuki işlemi
yapmaya yetkilidir. Ör: işletmeye ilişkin sözleşme yapılması, personel alımı,
işletme için gerekli olan malların alımı, üretimi yapılan malların satılması ve
fiyatların belirlenmesi gibi mutat nitelik taşıyan tüm işlemleri izin
gerekmeksizin yapabilir. Ticari mümessil tacir adına kambiyo taahhüdünde
bulunabileceği gibi, işletme faaliyetlerine yönelik olarak kredi alabilir hatta
davalarda ticari temsil, sulh tahkim ve davadan feragate de yetkilidir.
BU İŞLEMLER ŞUNLARDIR;

ANCAK -Taşınmazın Devri


BAZI
-Ticari işletmenin devri
İŞLEMLERİN
YAPILABİL -Ortak alınması mevcut ortakların çıkarılması
MESİ İÇİN
-Ticari işletmenin rehni
ÖZEL YETKİ
ALINMASI -Ticari Mümessil atanması
GEREKİR.
-Tacirin iflasının istenmesi veya konkordota teklif edilmesi
TEMSİL YETKİSİNİN
SINIRLANDIRILMASI
Ticari mümessillerin yetkilerinin çeşitli şekillerde sınırlandırılması
mümkündür.
Kanun uyarınca ticari mümessillerin yetkisi, ticaret siciline tescil edilmek
koşuluyla iki şekilde sınırlandırılır.

-Birlikte Temsil
-Şube işleriyle Sınırlama
BİRLİKTE TEMSİL
Ticari işletme sahibi, aynı işletme için birden fazla ticari mümessil
atadığı hallerde , kural olarak her bir ticari mümessil tek başına işlem
yapmaya yetkilidir.
İşletme sahibi, göreve getirdiği ticari mümessillerin karşılıklı olarak
birbirlerini denetlemelerini sağlamak ve yetkilerini kötüye
kullanmalarını engellemek için, ticari mümessillerin birlikte hareket
etmelerini şart koşabilir. Birlikte temsil zorunluluğunun getirildiği
hallerde, diğerlerinin katılımı olmaksızın temsilcilerden birinin imza
atmış olması taciri bağlamaz.
ŞUBE İŞLERİYLE SINIRLAMA
Ticari mümessilin temsil yetkisi, bir şubenin işleriyle sınırlandırılabilir. Tacir,
bütün işletmeler için değil,belirli bir işletmesi için tic. mümessil atamış olur.
TEMSİL YETKİSİNİN SONA ERMESİ
Ancak ticaret siciline tescil edilmek suretiyle hüküm doğurur.
-Azil
-İstifa
-Ölüm
-İflas
-İşletmenin Devri
TİCARİ VEKİL
Ticari vekil, ticari mümessil sıfatına sahip olmaksızın bir ticari işletmenin
bütün işleri veya belirli bazı işlemlerini yürütmek üzere atanan tacir
yardımcısıdır.
Ticari vekil, işletmenin bütün işlerini yönetmek üzere yetkili kılınmışsa
“genel ticari vekil” ; sınırlı bazı işlerini yapmak üzere atanmışsa “özel
ticari vekil” olarak adlandırılır. Ör; fabrika müd genel yetkili vekil, satın
alma sorulusu özel yetkili vekildir.
Ticari vekil, ticari mümessile göre daha sınırlı yetkileri olan bir
temsilcidir.
ATANMASI;
Ticari vekil, ticari işletme sahibi tacir veya ticari mümessil tarafından
atanabilir. Ticari vekil atanması herhangi bir şekle tabi değildir. Ticaret
siciline tescil ve ilana gerek yoktur.
GÖREV VE YETKİLERİ
Tacir tarafından atanan ticari vekil, genel vekil niteliği taşısa bile ancak
işletmenin alışılmış (olağan ) işlemlerini yapmaya yetkilidir. Ör; personel
almak, sipariş vermek, satış fiyatını belirlemek, üretimin miktar ve
sınırlarını belirlemek.
TİCARİ VEKİLİN ÖZEL YETKİ İLE YAPABİLECEĞİ İŞLER ŞUNLARDIR
-Yeni makina alınması, ilave tesis kurulması
-Ödünç ve Kredi almak
- Kambiyo taahhüdünde bulunmak
- Mahkemelerde taciri temsil etmek
- Taşınmazları devret veya bunlar üzerinde rehin tesis etmek
TEMSİL YETKİSİNİN SONA ERMESİ
Ticari vekilin temsil yetkisinin geri alınması herhangi bir şekle
bağlanmamıştır.
Ticari vekilin yetkileri, tacir veya ticari mümessil tarafından her zaman
geri alınabilir. Ancak bu yapılırken üçüncü kişiler nezdindeki hukuki
görünüşü ortadan kaldırmak gerekir. Bunun için mektup ilan sirkülerden
yararlanılabileceği gibi, ticari vekile verilen yetki belgelerinin geri
alınması da yerinde olur. Aksi takdirde, iyi niyetli üçüncü kişilerin bu
kişilerle yapacağı işlemlerden tacir sorumlu olmaya devam eder.
PAZARLAMACI
Ticari işletmenin merkezi dışındaki yerlerde işlem yapmak üzere
görevlendirilen ticari vekile pazarlamacı adı verilir.
Pazarlamacı, tacire bir sözleşmeyle bağlı olup, ticari işletme ürün ve
hizmetlerinin pazarlanmasında ona yardımcı olur. Pazarlamacı, işletme
merkezi dışındaki yerlerde taciri temsil eder, işlemlere aracılık eder,
müşterilerden tahsilat yapamaz.(aksine sözleşme olmadıkça) .
Tacirin belirlediği fiyatlara, ödeme günlerine uymak zorundadır. Bunlarda
değişiklik yapamaz. İlaveten pazarlama faaliyetleri ile ilgili olarak ayrınyılı
bilgi ve rapor vermek, müşteri çevresindeki değişiklikleri bildirmekle
yükümlüdür.
BAĞIMSIZ YARDIMCILAR
Bağımsız yardımcılar, kendi adlarına bir ticari işletme bulunmakla
birlikte, faaliyet şekli itibariyle diğer işletmelerin ürün ve hizmetlerinin
pazarlanmasına ve yeni müşteriler bulunmasına aracılık eden tacirlerdir.
ACENTA
Unsurları;
-Ticari işletmeyle ilgili işlere aracılık veya bizzat yapma
Acenta, bir tacirin ticari işletmesini ilgilendiren sözleşmelerin
yapılmasına aracılık veya bu sözleşmeleri o tacir adına bizzat yapmak
suretiyle ticari işletmeye yeni müşteriler kazandırır ve işletmenin
satışlarını arttırır.
-Bağımsızlık
Acente, temsil ettiği işletmenin bir çalışanı veya şubesi değildir. Ondan
bağımsız şekilde faaliyet gösterir. Acenta , başkası adına sözleşme yapsa
bile, kendi adına faaliyette bulunan tacirdir. Ancak bu bağımsızlık, temsil
ettiği işletme sahibinden talimat almasına engel değildir.
-Belirli bir yer yada bölge içinde faaliyet
Taraflar arasında aksine bir sözleşme olmadığı tadirde, bu yer veya
bölge içinde acetenin tekel (inhisar) hakkı vardır. Müvekkil aynı yer veya
bölge için başka bir kişiye acentalık tanıyamayacağı gibi, buradaki
müşterilere doğrudan satış yapma yetkisine de sahip değildir.
-Süreklilik
Acentalık faaliyeti sürekli bir şekilde yapılır. Acentalık sözleşmesi, belirli bir
süre için yapılır ve acenta bu süre boyunca taciri temsilen faaliyette
bulunur.
-Sözleşme
Acentalık ilişkisi, herhangi bir şekle bağlı olmayan bir sözleşme ile kurulur.
ACENTANIN HAKLARI
1) Ücret Talep Etme
Ücretin şekli, miktarı taraflar arasındaki sözleşmeye göre belirlenir.
Acentanın ücret talep hakkı, kural olarak fiilen aracılıkta bulunduğu veya
bizzat yaptığı sözleşmeleri kapsar. Ancak belirli bir yer veya bölge içinde tekel
hakkına sahip olan acentalar, kendi bölgesi içindeki bütün işlemlerden
kendisi tarafından yapılmamış olsa bile, ücrete hak kazanırlar.
2) Olağanüstü Masrafları İsteme
Acenta, müvekkiline ait işletmenin, ürün ve hizmetlerinin pazarlanması ve
satışını yaparken çeşitli masraflarda bulunur. Acenta, bu masaraflara bizzat
katlanır. Ancak bazı hallerde, yapılan olağanüstü masrafları acenta
müvekkilden talep edebilir. Bu masraflar, müvekkilin talimatıyla veya işin
mahiyeti gereği müvekkilin menfaatlerini korumak üzere yapılmış olmalıdır.
3) Hapis Hakkı
Acenta, müvekkilindeki bütün alacakları ödeninceye kadar, acentalık
sözleşmesi dolayısıyla elinde bulundurduğu mal ve evrakı alacağı
ödenmediği sürece iade etmekten kaçınabilir.
Hapis hakkı, kural olarak acentanın vadesi gelmiş alacakları bakımından
kullanılabilir.
ACENTANIN BORÇLARI
1) Müvekkilin işlerini Görme
Acenta, kendisine bırakılan bölge ve ticaret dalı içinde sözleşme uyarınca,
müvekkilinin işlerini görmeye ve menfaatlerini korumakla yükümlüdür.
2) Bilgi Verme ve Talimatlara Uyma Borcu
Acenta müvekkili adına sadece aracılıkta bulunmak veya sözleşme yapmakla
kalmaz. TTK uyarınca, bu sözleşmelerle ilgili olarak her türlü ihbar, ihtar ve
protestoyu müvekkil adına kabul eder. Acenta, aldığı bu ihbar ve ihtarlar
hakkında zaman geçirmeksizin müvekkiline bilgi vermekle yükümlüdür. İlaveten
acenta, bölgesindeki piyasanın ve müşterilerin finansal durumunu, şartlarını
bunlarda meydana gelen değişiklikleri müvekkiline bildirmek zorundadır.
3) Önleyici Tedbirleri Alma Borcu
Acenta müvekkili hesabına teslim aldığı eşyanın, taşıma sırasında hasara
uğradığına ilişkin belirtiler görecek olursa, müvekkilinin taşıyıcıya karşı dava
hakkını güvence altına almak için çeşitli önlemler almak zorundadır.
-Hasarı tespit ettirmek
-Eşyayı mümkün olduğunca korumak
-Tamamen telef olma tehlikesi varsa, mahkeme izniyle sattırmak ve
durumu gecikmeksizin müvekkile haber vermektir.
Aksi halde müvekkilin bu yüzden uğradığı zararları tazmin etmek
zorunda kalır.
4) Ödeme Borcu
Acenta müvekkil adına tahsilat yapma yetkisine haiz olduğundan tahsil
ettiği tutarları, zamanında müvekkile vermek zorundadır.
5) İnhisar
Acenta, kural olarak aynı yer veya bölge içinde birbirleriyle rekabet
halinde bulunan diğer ticari işletmeler adına aracılık yapamazlar.
Aynı şekilde müvekkil de acentanın yetkili olduğu yer ve bölgede başka bir
kişiye acentalık yetkisi veremez.
ACENTALIK İLİŞKİSİNİN SONA ERMESİ
-Sözleşmede öngörülen sürenin dolması ve tarafların sözleşmeyi
uygulamaya devam etmemesi
-Haklı nedenle fesih bildiriminde bulunulması
- Taraflardan birinin ölümü,iflası
SİMSAR
Taraflara sürekli şekilde bağlı olmadan, belirli bir ücret karşılığında aracılık faaliyetinde bulunur.
Uygulamada en çok görülen türü emlakçılıktır.
Simsarlık ilişkisi, müşteri ile simsar arasında yapılan bir sözleşme ile kurulur. Bu sözleşme herhangi bir
şekle tabi değildir. Ancak taşınmazların satışına ilişkin sözleşmelerin (gayrimenkul simsarlığı) yazılı
şekilde yapılması zorunludur.
Unsurları;
-Sürekli şekilde bağlı olmama
Simsar ile müşteri arasındaki ilişki, süreklilik göstermez. Simsar, belirli bir veya bir kaç işleme ilişkin
olarak aracılık faaliyetinde bulunur. Bu unsur, simsarın acentadan farkını ortaya koyar.
- Aracılıkta Bulunma
Simsar, aynı yönde talepte bulunan (satıcı ile alıcı; kiracı ile kiralayan; işçi ile işveren )
tarafları, bir araya getirmek suretiyle sözleşme yapılmasına aracılıkta bulunur. Simsar,
çoğu kez pazarlık aşamasına katılır hatta sözleşme taslağını bile hazırlar.
- Aracılık faaliyetini meslek edinme
Simsar, aracılık faaliyetini sürekli bir şekilde yapan ve çoğu kez kendisine ait bir ticari
işletmeye sahip olan bir tacir yardımcısıdır.
-Ücret Karşılığında Faaliyette Bulunma
Simsarın ücrete hak kazanabilmesi için , tarafları biraraya getirmiş olması yeterlidir.
Kural olarak, taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi kurulduğu ( malın satıldığı veya kira
anlaşmasının yapıldığı ) hallerde ücret isteme hakkı doğar.
HAKLARI
-Ücret Talep Hakkı
Bu hak, simsar tarafından bir araya getirilen kişiler arasında sözleşmenin
kurulması ile ortaya çıkar.
-Giderleri İsteme Hakkı
Kural olarak simsar, müşteri bulmak için yapmış olduğu giderleri
taraflardan isteyemez. Ancak sözleşme ile farklı bir düzenleme
getirilebilir.
SİMSARLIK İLİŞKİSİNİN SONA ERMESİ
Çoğu kez aracılık konusu işin yapılması ile bu ilişki sona erer. Bunun
dışında, sözleşmede işin yapılması için öngörülen sürenin dolması,
taraflardan birinin fesih bildiriminde bulunması gibi hallerde simsarlık
ilişkisi son bulur.
KOMİSYONCU
Komisyoncu, müşterilerine ait mal ve kıymetli evrakı onların hesabına satarken mal sahibinin
kimliğini açıklamamakta , satış işlemini kendi adına ama müşteri hesabına yapmaktadır.
Komisyoncu bu işlem karşoloğında müşterisinden belli bir oranda ücret alır.
Unsurları;
-Sözleşmeye dayalı olrak faaliyette bulunma
-Kendi adına müvekkili hesabına hareket etme
Komisyoncu, sözleşmeyi bizzat yapar, kendi adına müvekkili hesabına hareket eder. Bu işlemden
doğan bütün hak ve borçları daha sonradan müvekkiline aktarır. Acente ise, müvekkili adına
sözleşmeyi yapar.
-Ücret
Ücretin miktarı ve şekli, taraflar arasındaki sözleşme veya ticari teamüle göre belirlenir.
Uygulamada genellikle, satış bedelinin belirki bir yüzdesi üzerinden olur.
KOMİSYONCUNUN HAKLARI
-Giderleri isteme
Komisyoncu, malların saklanması veya taşınması için ödediği ardiye ve
taşıma bedellerini müvekkilinden talep eder.
- Ücret İsteme
Komisyoncu, sözleşme kapsamındaki işi yaptığı takdirde ücrete hak kazanır
-Hapis Hakkı
Komisyoncu, müvekkilindeki alacaklarını güvence altına almak üzere,
kendisinde bulunan mallar ile mal bedelleri üzerinde hapis hakkına
sahiptir.
KOMİSYONCUNUN BORÇLARI
-Bildirimde bulunma ve sigorta yaptırma
Komisyoncu, üzerine aldığı işlerin gidişatı hakkında müvekkiline bilgi vermek
ve emrettiği hususların yerine getirildiğini bildirmek, gerek gördüğü hallerde
mal ve evrakı sigorta ettirmekle yükümlüdür.
-Özen Borcu
Komisyoncu, müvekkil hesabına yapacağı bütün iş ve işlemlerde özen
göstermekle yükümlüdür. Ör; komisyoncu, satılmak üzere gönderilen eşyanın
ayıplı olduğu açıkça belli ise, taşımacıya karşı müvekkilinin rücu hakkını
korumak için gerekli önlemleri almak ve hasarı tespit ettirmekle yükümlüdür.
- Talimatlara Uygun Davranma ve İzin Alma
Komisyoncu, müvekkilinin talimatına göre satış işlemi yapar. Özellikle fiyat
konusunda müvekkilin talimatına uymak zorundadır.
-Ödeme ve Teslim Borcu
Komisyoncu, müvekkili hesabına yapmış olduğu işlemlerden dolayı tahsil ettiği
tutarlar ile teslim aldığı malı talep üzerine müvekkiline vermek zorundadır.
KOMİSYON İLİŞKİSİNİN SONA ERMESİ
-Komisyon sözleşmesi, belirli bir işin yapılması amacıyla yapılır. Dolayısıyla
sözleşme konusu işin tamamlanması ör; malın satılması ile söz.sona erer.
- Komiyoncunun azli, istifası, ölümü gibi sebebler de bu ilişkiyi sonlandırır.
KIYMETLİ Kıymetli evrak, bir hakkı temsil etmek ve
EVRAK devretmek amacıyla çıkarılar. Senedi devralan
kişi, üzerinde yazılı hakkın da sahibi olur.
KIYMETLİ EVRAKIN UNSURLARI
1) Senet Niteliği Taşıması
Bir senetten bahsedebilmek için onu düzenleyen kişi açısından bağlayıcı şekilde açıklanmış bir irade
beyanının mevcut olması yeterlidir. Senet yazılı bir belgenin varlığını gösterir. Senet kavramı, kıymetli
evrakı da içine alan bir üst kavramdır. Ör; Tapu senedi, noter senedi birer senet niteliği taşımakla
beraber kıymetli evrak değildir.
2) Bir Hakkın Temsil edilmesi
Kıymetli evrakta, senetlerde bir hak temsil edilir. Buna göre kıymetli evrakı alan kişi bu sayede bir
hakka kavuşur. Bu hak, bir alacağa veya ortaklığa ilişkin olabileceği gibi ayni nitelikteki (mülkiyet,
rehin gibi) bir hak da olabilir.
Kıymetli evrakta temsil edilecek bu haklar, para ile ölçülebilen ve başkasına devri mümkün olan
haklardır.
3) Hak ile Senedin Bütünleşmesi
Kıymetli evrakta hak senede bağlanmıştır. Senet olmaksızın hak ileri sürülemez. Kıymetli evrakın
borçlusu da, anacak senedin teslimi karşılığında ödeme yapmakla yükümlüdür.
KIYMETLİ EVRAK- ADİ SENET
KARŞILAŞTIRMASI
1) Kıymetli Evrakta Ödemenin Yapılması İçin Senedin İbrazı şarttır.
Zira senet alacaklısı, daha sonradan kıymetli evrakı başkasına da
devretmiş olabilir. Bu durumda senet ibraz edilmeden ödeme yapılacak
olursa, kıymetli evrakın borçlusu, yetkili hamile ikinci bir ödeme yapmak
zorunda kalabilir.
Halbuki adi senet de, borçlu, senet ibraz edilmese de asıl alacaklıya
ödeme yapmak suretiyle borcundan kurtulur.
2) Kıymetli Evrak Başkasına Devredilebilir.
Adi senetler ise, üçüncü kişilere devredilemez. Adi senetlere bağlanmış
olan alacakların üçüncü kişilere devri, senedin devri suretiyle olmaz.
3) Kıymetli Evrak Borçlunun Yerleşim Yerinde Ödenir.
Adi senetlerde ise, ödemenin yapılacağı yer, alacaklının yerleşim yeridir.
4) Kıymetli Evrakın zıyaı halinde hak iddia edbilmek için Senedin iptali
gerekir
Kıymetli evrakta hak ile senet birbirine sıkı sıkıya bağlandığından senedin
kaybı, çalınması veya yırtılması gibi hallerde borçluya karşı talepte
bulunabilmek için mahkemeye başvurup bir iptal kararı alınması zorunludur.
Adi senetlerde ise, alacaklının senedi ibraz etmesi gerekmediğinden senet
zayi olsa bile borçlu ödeme yapmak zorundadır. Bu yüzden mahkemeye
başvurup iptal kararı almasına da gerek yoktur.
KIYMETLİ EVRAKIN
ÖZELLİKLERİ
1)Kıymetli Evrak kolayca devredilebilen senetlerdir.
2) Kıymetli Evrak da mücerretlik (soyutluk) ilkesi geçerlidir.
Soyutluk ilkesi, kıymetli evrakın düzenlenmesine neden olan ilişkiden bağımsız olduğunu
gösterir. Kıymetli evrak bir kez düzenlendikten sonra doğumuna neden olan ilişkideki
aksaklık veya bozukluklar senedin geçerliliğini etkilemez.Kişiler sadece senet üzerinde yazılı
bilgilere bakarak kıymetli evrakı devralırlar . Ör;
(A) ile (B) bir malın 20.000 tl bedelle satışı konusunda anlaşmış ve bu amaçla (B), (A)’ya bir
bono vermis olsa, satin alınan malın bozuk çıkması veya teslim edilmeme nedeniyle, bu
bononun kendiliğinden geçersiz sayılmasını sağlamaz. Bu senet, (A) tarafından iade
edilmediği sürece hukuken geçerliliğini sürdürür. Dolayısıyla (A) bonoyu borcuna karşılık
(Ü)’ye devradecek olursa, (B), (Ü)’ye ödeme yapmak zorunda kalır.
Hemen belirtmek gerekir ki, hisse senetleri, konişmento nama yazılı diğer kıymetli evrakta
SOYUTLUK İLKESİ GEÇERLİ DEĞİLDİR.
3) Kıymetli Evrak Özel Şekil Şartlarına Tabidir
Kıymetli evrakın düzenlenmesi, kanun koyucu tarafından yasal şekil şartlarına bağlanmıştır. Bu şekil
şartlarına uyulmadığı takdirde, senet kıymetli evrak niteliği kazanamaz. Bu nedenle matbu şekilde
hazırlanır sadece bedel, tarih, imza gibi kısımlar doldurulmak suretiyle senet tedavüle çıkar.
4) Kıymetli Evrakın Tipleri Bellidir
Kıymetli evrak türleri, çeşitli ihtiyaçları karşılayacak şekilde kanun koyucu tarafından belirlenmiştir.
Buna göre;
-Bir anonim şirket, ortaklarına paylarını gösterecek şekilde bir senet vermek istiyorsak hisse
senedi düzenlenmelidir.
-Bir kişi karşı tarafa olan borcunu ileri bir tarihte ödeyeceğini taahhüt etmek istiyorsa,
düzenleyeceği kıymetli evrak bono olmalıdır.
-Aynı kişi bankadaki hesabından üçüncü kişiye belirli bir tutarın ödenmesini istiyorsa, çek
düzenlemesi gerekir.
-Poliçe - Rehin Makbuzu

-Bono - Konişmento

-Çek - Makbuz Senedi

-Hisse Senedi - Varant

KIYMETLİ -Kupon ve Talon - Taşıma Senedi

EVRAK -İlmühaber

TÜRLERİ -İntifa Senedi

-Tahvil

-İpotekli Borç Senedi

-İrat Senedi
KIYMETLİ EVRAKIN
SINIFLANDIRILMASI
1) TEMSİL ETTİĞİ HAKKIN TÜRÜ AÇISINDAN
Kıymetli evrakta, senet üzerinde bir hakkın varlığına ilişkin irade beyanı yazılır ve bu hak,
senet ile temsil edilir. Hak senet ile bütünleşir. Senet adeta para yerine geçer, hak onunla
birlikte tedavül eder. Bu bakımdan kıymetli evrakta temsil edilecek haklar, tedavül olanağı
bulunan , başkalarına devredilebilen ve para ile ölçülebilen nitelikteki haklar olmak
zorundadır. Temsil ettiği haklar dikkate alındığında kıymetli evrakı üç guruba ayırmak
mümkündür.
-Alacak (Borç) Senetleri
Kıymetli Evrakın hemen hepsinde temsil edilen hak alacak hakkıdır. Bu hakkı içeren kıymetli
evraka “borç senedi’’ adı verilir. Borç senetlerinde belirli bir zaman dilimi içinde, kıymetli
evrakın borçlusuna ibrazı karşılığında senet üzerinde yazılı olan tutarın ödeneceği taahhüdü
yer alır.
Başta kambiyo senedi olmak üzere, tahviller, finansman bonosu, banka bonosu alacak hakkı
veren borç senedi niteliği taşır.
-Ortaklık Senetleri
Sermayesi paylara bölünebilen ticaret şirketlerinin, sermaye paylarını temsil etmek üzere
çıkarılan ve sahibine ortaklık hakkı sağlayan kıymetli evraka “ortaklık senetleri” yada “pay
senetleri’’ adı verilir. Ör; Hisse senetleri,katılma senetleri, gelir ortaklığı senetleri
Borç senetlerinden farklı olarak, önceden senet üzerine yazılı olan tutarın ödenmesini
sağlamazlar. Bu senetler belirli bir faaliyet dönemi sonuda ortaya çıkan gelirden pay alma
olanağı verirler.
-Emtia Senetleri
Taşınır veya taşınmaz mallar üzerinde mülkiyet ve rehin gibi bir ayni hakkı temsil eden
kıymetli evraka emtia senedi adı verilir. Ör; makbuz senedi umumi mağazaya tevdi edilmiş
emtia üzerinde mülkiyet hakkı sağlarken, varant aynı mal üzerinde rehin hakkı kurulmasına
olanak verir. Yada taşınmakta olan malı temsil eder. Taşıma senedi gibi
Emtia senedi devredildiğinde, senette temsil edilen hak da karşı tarafa intikal etmiş olur.
2)DÜZENLENME NEDENİNE BAĞLILIK AÇISINDAN
-Soyut Kıymetli Evrak
Düzenleme nedeni ile baglı olmayan ve senet üzerinde hangi hukuki ilşki
sonucunda ihdas edldiği hususunda bir açıklamanın bulunmadığı senetlere
soyut (mücerret) kıymetli evrak adı verilir.Ör; Kambiyo senetleri
Kambiyo senetlerinin düzenlenmesine neden olan olay ve işlem, baştan itibaren
geçersiz olsa veya sonradan hükümsüz hale gelse bile, senet geçerliliğini korur.
-Sebebe Bağlı Kıymetli Evrak
Kıymetli evrakın geçerliliği, düzenlenmesine neden olan hukuki ilişkiye bağlı
ise,sebebe bağlı kıymetli evraktan söz edilir. Ör; Hisse senedi,
konişmento,makbuz senedi,taşıma senedi sebebe bağlı kıymetli evraktır.
3) Devir Şekli Açısından
Kıymetli Evrak devir şekillerine göre üç guruba ayrılır.
1) Nama Yazılı Senetler
Bir kıymetli evrakın nama yazılı sayılabilmesi için şu şartları taşıması gerekir.
*Belirli bir kişi adına düzenlenmiş olması
*Emrine kaydını içermemesi
*Kanunen emre yazılı senet sayılmaması
*Kanunen emre yazılı senetlerde, açıkça “emre olmadığı’’ ve “nama yazılı’’
olduğunun belirtilmesi
Bir senedin nama yazılı olması bakımından adı açık şekilde gösterilmesi
gereken kişi lehdar( senedin alacaklısı)’dır. Kısaca bir senedin nama yazılı
olabilmesi için kural olarak belirli bir kişinin adına yazılı olması ve emre
kaydını içermemesi yeterlidir.
Ancak TTK bazı kıymetli evrakı ‘’kanunen emre yazılı senet “ olarak kabul
etmiştir. Bu senetler kambiyo senetleri (police,bono, çek) ile makbuz
senedi ve varanttır.
Kanunen emre yazılı senetlerde, emre kaydı olmasa bile bu senetler
kanun gereğince emre yazılı sayılmışlardır. Bu nedenle , söz konusu
senetleri nama yazılı hale getirebilmek için açıkça “emre yazılı değildir”
veya “nama yazılıdır’’ şeklinde bir kaydın düşürülmesi gerekir.
ÖZELLİKLERİ
-Borçlunun meşru hamile ödeme yükümlülüğü
Nama yazılı senetler, tedavülü en ağır olan kıymetli evraktır.
Borçlu,senedi ibraz eden kişinin gerçek hak sahibi olup olmadığını
araştırmakla yükümlüdür. NY kıymetli evrakta borçlu, ancak senedin
hamili bulunan ve senette adı yazılı olan kişilere ödemekle yükümlüdür.
-Soyutluk ilkesinin geçerli olmaması
Senet borçlusunun, alacaklıya karşı sahip olduğu def’ileri senedin daha
sonraki hamillerine karşı ileri sürmesi mümkündür. Bu yüzden nama
yazılı senetlerde soyutluk ilkesi geçerli değildir.
NY senetler, “devir beyanı” ve zilyedliğin devri” suretiyle devredilebilir.
Devir beyanı, yazılı şekilde yapılmak zorundadır. Bu beyan senedin arka
yüzüne yapılabileceği gibi, ayrı bir kağıda da (temlikname) yazılabilir.
Devir beyanında senetten doğan hakların karşı tarafa devredildiğine
ilişkin bir irade açıklaması devralanın adı soyadı ile devredenin imzası
bulunmalıdır.
Senet hamili, temlik beyanında bulunduktan sonra kıymetli evrakı
devralana teslim etmek suretiyle senedin mülkiyetini karşı tarafa
nakletmiş olur.
2) Emre Yazılı Senetler
Emre Yazılı Senetler, belirli bir kişinin adına yazılı olup da, emre kaydını içeren veya kanunen
böyle sayılan kıymetli evrakdır.
Buna göre, bir kıymetli evrakın emre yazılı sayılması iki şekilde gerçekleşir.
-İradi Emre yazılı senetler
Lehine senet düzenlenen kişinin( lehdarın), adının yanında emrine kaydının yazılması halinde
söz konusu olur. Ör; “Ali Ak ve emrine” “Ali Ak veya emrühavalesine” şeklinde bir kaydı içeren
senetler emre yazılıdır.
-Kanunen Emre Yazılı Senetler
Kambiyo senetleri ile makbuz senetleri kanunda kanunen emre yazılı senet olarak
düzenlenmiştir. Bu senetleri emre yazılı hale getirebilmek için “emrine veya emrühavalesine”
gibi bir kayda gerek yoktur. Kanunen emre yazılı senetlerde, lehdarın ismen gösterilmiş olması
senedin emre yazılı sayılması için yeterlidir.
ÖZELLİKLERİ
- Borçlunun şekli hamile ödeme yükümlülüğü
Emre yazılı senetler, nama yazılı senetlere göre daha basit bir şekilde tedavül eder.
Borçlu senedi ibraz eden kişiye ödeme yaparken ciro zincirini kontrol ederek bu kişinin
senedin şeklen yetkili hamili olduğunu tespit etmekle yükümlüdür.
- Soyutluk İlkesinin Geçerli Olması
Emre yazılı senetlerin devrinde ciro adı verilen işlem yapılır. Ciro, senedin arka yüzüne
burada yer kalmamışsa, senede yapıştıralacak bir kağıda (alonj) yapılabilir.
Senedin düzenlenmesine neden olan ilişkiden kaynaklanan defiler senedin sonraki
hamillerine karşı ileri sürülemez.
DEVİR ŞEKLİ
Emre yazılı senetlerin devri, ciro ve zilyedliğin devri yoluyla gerçekleşir.
3) Hamiline Yazılı Senetler
Senet metninden veya şeklinden hamili kim ise, o kişinin hak sahibi sayılacağı
anlaşılan hak sahibidir. Ör; Senette lehdar göstermek yerine “hamile” veya
“hamiline” şeklinde bir kayıt düşülmüşse, kıymetli evrak hamiline yazılı
sayılacaktır.
DEVİR ŞEKLİ
Tedavülü en kolay senetlerdir. Bu senetlerin devri için sadece zilyedliğin devri
yeterlidir.
Kambiyo senetlerinden sadece ÇEK hamiline düzenlenebilir.
KAMBİYO SENETLERİ
Kambiyo senetleri, police, bono ve çek TTK’ da düzenlenmiştir.
Ülkemizde bu senetlerden bono ve çek yaygın bir şekilde kullanılırken,
police sadece ithalat ve ihracat işlemleri ile sınırlı bir kullanım alanına
sahiptir.
POLİÇE
Bir kişinin (keşideci), karşı tarafa (lehtara) olan borcunun, üçüncü bir kişi
(muhatap) tarafından ödenmesini sağlamak amacıyla düzenlediği kredi
aracıdır. Poliçede ,üç taraf vardır. Keşideciden poliçeyi alan lehtar, vade
günü muhataba ibraz ederek alacağını tahsil eder. Muhatap, poliçeyi Kabul
ettiğine dair bir imza atmadığı sürece poliçeyi ödemek zorunda değildir.
Poliçenin nama ve emre yazılı olarak düzenlenmesi mümkündür.
Keşideci
POLİÇE ÖRNEĞİ
İSTANBUL (Düzenleme Yeri)
31.12.2020 (Düzenleme Tarihi)

İşbu police karşılığında Ahmet Yıldız (Lehdar) veya emrine 10.02.2021


tarihinde (vade) 50.000.tl (yalnız elli bin türk lirası) ödeyiniz.
Muhatap : Ergün Kahraman
Ödeme Yeri: Ankara
Mehmet Tamer (Keşideci)
BONO ( EMRE YAZILI SENET)
Bonoyu düzenleyen kişi (keşideci), senedi verdiği kişiye (lehdar) vade
günü bonoda yazılı tutarı ödeme taahhüdünde bulunur. Bono da
keşideci ve lehdar olmak üzere iki taraf bulunur.
Keşideciden bonoyu alan lehdar, isterse vade gününe kadar bekler ve
senedi keşideciye ibraz ederek alacağını tahsil eder isterse senedi bir
borcuna karşılık olarak başkalarına ciro eder.
Vade taşımasından dolayı bono da bir kredi aracıdır. Nama veya emre
yazılı olarak düzenlenebilir.
BONO ÖRNEĞİ
SAKARYA (Düzenleme Yeri) 10.12.2020 (Düzenleme Tarihi)

İş bu bono karşılığında Burak Bakır (Lehdar) veya emrine 10.02.2021


günü 70.000.tl ( Yalnız yetmiş bin türk lirası) ödeyeceğim.

Ödeme Yeri:
Bankalar cad. Akar iş Hanı No: 35/3 Eskişehir
Tayfun Tamer (Düzenleyen)
İmza
ÇEK
Çek de, police gibi muhatap, keşideci ve lehdar (veya hamil) bulunur.
Muhatap sadece bir banka olabilir. Buna göre, banka ile çek anlaşması
yapmış olan müşteri adına matbu olarak hazırlanmış bir çek defteri verilir.
Hesap sahibi, banka hesabından ödeme yapmak istediğinde bu çek
yapraklarından birini doldurarak alacaklıya verir. Çeki alan kişi
ise,bankanın herhangi bir şubesine başvurarak çek bedelini tahsil eder.
Hesapta para bulunmadığı durumlarda bankanın çek bedelini ödeme
zorunluluğu yoktur.
Çek bir ödeme aracı olup, vade içermez. Bu özelliğinden dolayı çekin
nama,emre ve hamile yazılı olarak düzenlenmesi mümkündür.
ÇEK ÖRNEĞİ
GARANTİ BANKASI (Muhatap) Sakarya
05.01.2021 (Düzenleme yeri tarihi)
Yalova şubesi (Ödeme Yeri) Hesap no:3427
Vergi kimlik No: 1226552398
İş bu çek karşılığında Okan Tosun (Lehdar) veya emrine 30.000tl
ödeyiniz.

Ayşen Kara (Düzenleyen)


imza
KAMBİYO SENETLERİNİN ORTAK
ÖZELLİKLERİ
- Kambiyo senetleri bir para alacağını temsil eder.
- Kambiyo senetleri kanunen emre yazılı senetlerdir; bu senetlerin emre yazılı
olması esastır. Nama yazılı düzenleyebilmek için açıkça “nama yazılıdır” şeklinde
kaydın düşülmesi gerekir. Kambiyo senetlerinden sadece çek hamiline
düzenlenebilir. Poliçe ve bono ise, ancak nama ve emre yazılı düzenlenebilir.
- Kambiyo senetleri ibraz senetleridir. Senet hamilinin borçlunun yerleşim yerinde
senedi ibraz etmesi gerekir.
- Kambiyo senetleri tedavül senetleridir. Ticari hayatta yaygın olarak kullanılır.
Vade gününe kadar para gibi tedavül eder.
-Kambiyo senetleri para yerine geçen ve toplumda genel Kabul gören senetlerdir.
KAMBİYO SENETLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI
POLİÇE VE BONONUN KARŞILAŞTIRILMASI
-Poliçe bir ödeme emrini içeren “havale” özelliğine sahipken bono bir
“ödeme vaadini” ihtiva eder. Bonoyu ödeyecek kişi keşidecidir,police
ise,muhatap tarafından ödenir.
-Poliçede M,K,L olmak üzere üç taraf vardır. Bono da ise, K ve L olmak
üzere iki taraf vardır.
-Poliçe ve Bono kredi aracı niteliği taşır. Her iki senette de vade bulunur.
-Poliçe de bono gibi hamiline düzenlenmez. Bu senetler, nama ve emre
yazılı olarak düzenlenebilir.
POLİÇE İLE ÇEKİN KARŞILAŞTIRILMASI
-Police ve çek havale niteliği taşır.Her iki senette de muhataba yönelik
olarak senette yazılı olan tutarı ödemesi hususunda bir ödeme emri
bulunur. Keşideci, police veya çeki düzenleyip vermek suretiyle lehtara
olan borcunun ödenmesini muhataba havale etmektedir.
-Çekte olduğu gibi poliçedede üç taraf vardır. Ancak çekte muhatab
sadece bir banka olabilirken poliçede her hangi bir gerçek yada tüzel kişi
muhatab olarak gösterebilir.
-Poliçe bir kredi aracı olduğundan vade içerir; çek ise ödeme aracı
olmasından dolayı vade değil, ibraz sürelerine sahiptir.
-Poliçe nama veya emre düzenlenebildiği halde, çek buna ilave olarak
hamiline de düzenlenebilir.
-Poliçede muhatap kabul edip etmemek te serbesttir. Halbuki çek de
muhatap açısından Kabul yasağı vardır.
-Poliçe herhangi bir kağıda yazılarak düzenlenebilir, çek karneleri ise,
bankalarca bastırılır.
-Çekin ödenmemesinden dolayı keşideci hukuki ve cezai yaptırıma tabi
tutulur. Poliçe de ise, icra takibi dışında bir yaptırımla karşılaşması söz
konusu değildir.
BONO VE ÇEKİN KARŞILAŞTIRILMASI

- Bono bir kredi aracıdır, bu yüzden vade içerir. Buna karşılık çek bir ödeme aracıdır.
Dolayısıyla çek de vade yoktur, görüldüğünde ödenir.
- Bono da keşideci ve lehdar olmak üzere iki taraf varken, çek de üç taraflı bir ilişki vardır.
Lehdar, muhatap bankaya başvurarak, alacağını tahsil eder. Muhatap bankanın ödemede
bulunabilmesi için hesapta karşılık(provizyon) olması gerekir.
- Çek matbu bir kambiyo senedi olduğu halde, bono matbu değildir, herhangi bir kağıda da
yazılabilir.
- Bono nama ve emre düzenlenebildiği halde; çek nama, emre ve hamile yazılı olarak da
düzenlenebilir. Bono da lehdarın ismen gösterilmesi zorunludur, aksi halde geçersiz olur.
Buna karşılık, lehdarın gösterilmemesi çekin geçersizliğini değil, hamiline yazılı sayılması
sonucunu doğurur.
- Bononun ödenmemesi durumunda keşideciye sadece icra takibi yapılırken, çek de
keşideci” karşılıksız çek keşide etme” suçununu işlemiş olur.
KAMBİYO SENETLERİNİN İLKELERİ
- Müteselsil Sorumluluk İlkesi
Kambiyo senetlerinde muhatap, keşideci, avalist yada ciranta sifatıyla
imzası bulunan kişiler, senet bedelinin ödenmemesi durumunda hamile
karşı müteselsil şekilde sorumlu olurlar Buna göre hamil, bu kişilerden
dilediğine sıra gözetmeksizin ve alacağın tamamı için başvuruda
bulunma yetkisine sahiptir.
-Mücerretlik (Soyutluk) İlkesi
Soyutluk ilkesi, senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişkiden
bağımsız olmasını ifade eder.
-İmzaların Bağımsızlığı İlkesi
Bu ilkeye göre, kambiyo senedinde yer alan imzalar birbirinden bağımsız nitelik taşır. Senetteki
imzalardan birinin geçersizliği, diğer imza sahibi kişilerin borcu ödeme sorumluluğunu ortadan
kaldırmaz.
-Özel şekil şartlarına tabi olması
Kambiyo senetlerinin her biri için kanunda özel şekil şartları öngörülmüştür. Bu şekil şartlarına
uymaksızın düzenlenen police, bono, çek hükümsüz olur
-Özel takip usulü Uygulanması
İcra İflas Kanunu, kambiyo senetlerinden kaynaklanan alacakların takip ve tahsili ni
kolaylaştırmak üzere özel bir takip usulü öngörmüştür.
-Sınırlı Sayı İlkesi
Kambiyo senetleri kanunda sınırlı sayıda gösterilmiştir. Sadece police,bono, çek kambiyo senedi
niteliğine sahiptir, yeni bir kambiyo senedi yaratılamaz.
POLİÇENİN UNSURLARI
Poliçede 6adet zorunlu unsur mevcuttur. Bunlardan herhangi birinin eksikliği veya
kanunda öngörülen şekilde yazılmaması senedin police niteliği kazanmasına engel
olur.
1) Poliçe kelimesi
Poliçe kelimesi başlık halinde değil, senet metni içinde “iş bu police karşılığında….”
şeklinde yazılmalıdır. Bu sayede herhangi bir senedin üzerine sonradan police
kelimesi yazarak o senede police niteşiği kazandırılmasının önüne geçilmiş olur.
2) Kayıtsız şartsız belirli bir bedelin ödenmesine ilişkin havale
“ İş bu police karşılığında Ahmet Tan veya emrine yalnız 100.000tl ödeyiniz”
Poliçe ile muhataba belirli bir bedeli ödemesi hususunda kayıtsız şartsız bir havale
yapılır. Bedel, belirli ve net olmalıdır. Rakam ve yazı arasında fark olursa yazıya itibar
edilir.Bedelin ödenmesi herhangi bir şarta bağlanamaz.
3)Muhatabın Adı ve Soyadı
Muhatabın poliçede ismen gösterilmesi gerekir. Muhatabın kim olacağını
keşideci belirler. Muhatapsız police olmaz.
4) Lehdarın Adı ve Soyadı
Lehdar, lehine poliçe düzenlenen ve senette yazılı tutarın ödenmesi istenen
kişidir. (senet alacaklısı) Poliçenin hamile yazılı olarak düzenlenmesi mümkün
olmadığından , police kime veya kimin emrine ödenecekse onun ad ve soyadını
açık bir şekilde içermelidir.
5) Düzenleme Tarihi
Senette mutlaka bulunması gereken unsurlardan biri de keşide( düzenleme
tarihidir.)
6) Keşidecinin İmzası
Keşideci poliçeyi düzenleyen kişidir. Aynı zamanda poliçenin kabul edilmemesi ve
ödenmemesinden sorumludur .
YEDEKLİ UNSURLAR
1) Düzenleme yeri
Poliçenin düzenlendiği yer olup senette gösterilmek zorundadır. Düzenleme yeri
gösterilmemişse keşidecinin adının yanında yazılı olan yer düzenleme yeri sayılır.
Keşidecinin adının yanında da bir yer adı yoksa,senet police olmaktan çıkar.
2) Ödeme yeri
Poliçenin ödeneceği yer de senette gösterilmesi zorunlu unsurlardan biridir. Ancak
ödeme yeri belirtilmemişse,police muhatabın adının yanındaki yerde ödenir.Bu da
gösterilmemişse senet police niteliğini kazanamaz
POLİÇEDE VADE
Polide dört ayrı şekilde vade yazılabilir

1) Belirli bir gün vadeli police


2) Keşide gününden belirli bir süre sonra vadeli police
3) Görüldüğünde vadeli poliçe
4) Görüldükten belirli bir süre sonra vadeli police
POLİÇEDE KABUL VE ÖDEME
Muhatap kabul beyanında bulunmakla kambiyo ilişkisine girer ve asıl borçlu
sıfatını elde eder. Poliçeyi kabul etmiş olan muhatap vade günü ödeme
yapmayacak olursa hamil tarafından takip edilebilir. Muhatabın poliçeyi
kabul edip etmemesi keşideci ile arasındaki ilişkiye dayanır. Muhatap
keşideciye borçlu olsa bile poliçeyi kabul etmek zorunda değildir. Muhatap
poliçeyi kabul ederse poliçenin ön yüzüne imza atması, kabul şerhi koyması
gerekir. Ayrıca kabul beyanının kayıtsız şartsız olması gerekir.
ÖDEME İÇİN İBRAZ
Ödeme için ibrazın yapılacığı yer borçlunun yerleşim yeridir. Ödeme için
ibraz sonucunda muhatap veya keşideci poliçe bedelini ödeyecek olursa
poliçeden doğan borç sona ermiş olur.
POLİÇENİN ÖDENMEMESİ
Vade günü muhataba ibraz edilmesine rağmen ödenmeyen bir poliçede,
hamil ibraz süresi içinde (vade 2 iş günü) ödeme yerindeki bir notere
başvurarak ödememe protestosu çekmek zorundadır. Bu protestoya
baglı olarak hamil, senetteki diğer imza sahiplerine başvuru hakkı
kazanır. Hamilin, poliçeyi kabul etmiş olan muhataba karşı açacağı
davalar için zamanaşımı süresi vade gününden itibaren 3 yıldır.
BONO
Bono, Türkiye’de en çok kullanılan senetlerin başında gelir. Bonoyu
düzenleyen kişi, senedi verdiği kişiye (Lehdar) vade günü bono da yazılı
tutarı ödeme taahhüdünde bulunur.
Bono kural olarak emre yazılı olur, Ciro ve teslim yoluyla devredilir.
İstisnaen nama yazılı olarak düzenlenmesi mümkündür. Bonoyu nama
yazılı düzenleyebilmek için emre yazılı olmadığını ve nama yazılı
olduğunu açık bir şekilde göstermek gerekir. Nama yazılı bono, temlik
beyanı ve zilyedliğin devri yoluyla devredilir. Bono hamiline
DÜZENLENMEZ.
BONONUN İŞLEVLERİ

-Bono, ekonomik işlevi açısından bir kredi aracıdır.


-Bono, teminat aracıdır.
-Bono, finansal kurumlar açısından kısa vadeli yatırım aracı özelliğine de
sahiptir.
-Bono bir ispat ve ödeme aracı olarak işlev görür.
BONODA ZORUNLU UNSURLAR
Bono da beş adet zorunlu unsur vardır. Bunlardan herhangi birinin yazılmaması veya
kanunda öngörülen şekilde bonoya konulmaması senedin bono niteliğini engeller.
1) Bono yada emre yazılı senet kelimesi
Senet metninde bono veya emre yazılı senet kelimelerinden birinin bulunmasıdır.
2) Kayıtsız şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadi
İş bu bono karşılığında 50.000tl ödeyeceğim gibi belirli bir bedelin ödeneceğine
ilişkin bir ödeme vaadi içermek zorundadır.
3) Lehdarın Adı Soyadı
Bononun hamiline yazılı olarak düzenlenmesi mümkün olmadığından senette kime
veya kimim emrine ödenecekse onun ad ve soyadının açık bir şekilde gösterilmesi
gerekir, Lehdar gerçek kişi veya tüzel kişi olabilir.
4) Düzenleme Tarihi
5) Düzenleyenin İmzası
Bonoyu düzenleyen kişi, senedin asıl borçlusu sıfatıyla vade günü ödeme yapmayı taahhüt eden
kişidir. İmzanın tüm senet içeriğini kapsayacak şekilde atılması gerekir.
YEDEKLİ UNSURLAR
1) Düzenleme yeri
Bonoda düzenleme yeri gösterilmek zorundadır. Düzenleme yeri gösterilmemişse keşidecinin
adının yanında yazılı olan yer düzenleme yeri sayılır. Keşidecinin adının yanında da bir yer adı
yoksa, senet bono niteliği kazanamaz.
2) Ödeme yeri
Bonoda ödeme yeri de senette gösterilmesi zorunlu unsurlardan biridir. Ancak ödeme yeri
belirtilmemişse, bono düzenleyenin adının yanındaki yerde ödenir.Bu da gösterilmemişse senet
bono niteliğini kazanamaz .
BONODA VADE
1) Belirli bir gün vadeli bono
2) Keşide gününden belirli bir süre sonra vadeli bono
3) Görüldüğünde vadeli bono
4) Görüldükten belirli bir süre sonra vadeli bono
BONONUN ÖDENMEMESİ
Bono, düzenleyene ödemesi için bir kez ibraz edilir. Vade günü ödeme
yapılmadığı takdirde hamilin başvuru hakkını kullanabilmesi için
poliçede olduğu gibi protesto işlemini yaptırması gerekir.
ÇEK
Çek esas olarak bir borcun ödenmesi amacıyla düzenlenir. Çek bir kredi
aracı değil, ödeme aracıdır. Nama,emre ve hamile olarak düzenlenebilir.
ÇEK KEŞİDE KOŞULLARI
Bir kişinin çekte keşideci sıfatını elde edebilmesi için bazı şartları
taşıması gerekmektedir.
1) Karşılık
Karşılık, keşidecinin çek hesabında bulundurduğu paradan oluşabileceği
gibi, bankanın keşideciye açtığı kredi şeklinde de olabilir. Ancak
karşılığın çekin düzenlendiği tarih değil, çekin ibrazı anında bulunması
yeterlidir.
2) Çek Anlaşması
Banka hesabı olan herkes, çek keşide hakkına sahip değildir. Bunun için
hesep sahibinin düzenleyeceği çeklerin banka tarafından ödeneceğine
ilişkin olarak banka ile müşteri arasında bir çek anlaşması mevcut olmalıdır.
Muhatap banka, hesapta karşılık bulunmadığı takdirde sadece yasal garanti
tutarını ödeyerek sorumluluktan kurtulur. (2.225tl)
3) Keşidecinin Sorumluluğu
Çek hamilinin keşideci ve cirantalara karşı takip hakkını kullanabilmesi için
çekin üzerinde yazılı olan düzenleme tarihine göre belirlenecek ibraz
süreleri içinde çekin bankaya ibraz edilmiş ve hesapta para olmadığından
karşılıksızdır işlemine tabi tutulması gerekir.
3) Lehdar ve Hamil
Lehdar, çek üzerinde alacaklı sıfatıyla ismen gösterilen kişidir. Çekin ham
Iline düzenlenmesi mümkün olup, lehdarın ad ve soyadı yazılmaksızın
da çek keşide edilir.
ÇEKİN ZORUNLU UNSURLAR
Yedi adet zorunlu unsur vardır.
1) Çek Kelimesi
2) Kayıtsız şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havale
Senet metni “ Bu çek karşılığında Alya Erasln’a veya emrine yalnız ellibin tl
ödeyiniz” şeklinde düzenlenir. Bedelin ödenmesi herhangi bir şarta bağlanamaz.
3) Muhatabın Ticaret Unvanı: Türkiye’de ödenecek çeklerde muhattap olarak
ancak bir banka gösterilebilir. Bu yüzden muhatabın ticaret unvanı zorunludur.
Buna göre çekte muhattap olma ehliyetine sahip olan bankalar, çek anlaşması
yaptıkları müşterileri adına bastırdıkları çek yapraklarında kendi ticaret
unvanlarını yazdırırlar. İlaveten çek ile işleyen hesabın bulunduğu şube adı
hesap sahibinin vergi kimlik numarası ve hesap numarası yazılır.
4) Düzenleme tarihi
Çekin düzenlendiği tarih gün ay ve yıl olarak gösterilmek sureti ile makbu çek yaprağında
yazılır. Çekte vade olmadığı için senet üzerinde tek tarihi yazılır. O da düzenleme tarihidir.
5) Keşidecinin İmzası
Çekte keşidecinin imzası, çekin alt kısmına atılması gereklidir.
6) Banka tarafından verilen seri numarası
Banka tarafından verilen seri numarasının çekin üzerinde mutlaka yer alması gerekir. Bu,
çekin güvenilirliği için hayati önem arz eder.
7) Karekod
31.12.2016 tarihinden sonra bankalarca çek hesabı sahiplerine kare kod unsuru içermeyen
çek yaprağı verilemez. Çek alacakları ellerinde bulunan çek ile çek hesabı sahibine ve bu çeki
düzenleyenlere ilişkin verilere karekod aracılığı ile erişim sağlayabilir.
Bu veriler:
- Son 5 yılda karşılıksız işlemi gören ve hale ödenmemiş çekleri gören
adedi ve tutarları
- Her bir çek yaprağı ile ilgili olarak tedbir kaydı olup olmadığı
- Çek hesabı sahibi tacir ise iflasına karar verilip verilmediği
gibi bilgilerdir.
ÇEKTE İBRAZ SÜRELERİ
Çekin düzenlendiği yer ile ödeneceği yer aynı ise 10 günlük ibraz süresi
bulunmaktadır.
Çekin düzenlendiği yer ile ödeneceği yer farklı ise 1 aylık bir ibraz süresi
bulunmaktadır.
Çekin düzenlendiği yer ile ödeneceği yer aynı kıtalarda ise 1 ay, farklı kıtalarda
ise 3 aylık ibraz süresi bulunmaktadır.
Bir Avrupa ülkesinde düzenlenipte Akdeniz’e sahili bulunan bir ülkede çekler ile
Akdeniz’e sahili bulunan bir ülkede düzenlenip bir Avrupa ülkesinde ödenmesi
çekler, aynı kıtada düzenlenmiş ve ödenmesi şart kılınmış çek hükmündedir.
Kanunda ön görülmüş olan bu ibraz sürelerinin başlangıç anı, çekte yazılı olan
düzenleme tarihinin ertesi günüdür. Çeki kanuni ibraz süreleri içerisinde
muhatap bankaya ibraz etemeyen veya karşılık bulunmadığını usulünce tespit
ettirmeyen hamil müracat haklarını kaybeder.
İBRAZ, ÖDEME, KARŞILIKSIZDIR
TESPİTİ
Karşılığı bulunan çek hesabın bulunduğu bankanın herhangi bir
şubesine ibraz edildiğinde ödeme gerçekleştirilir. Hesapta para
bulunmadığında ise, hamilin talepte bulunması halinde, karşılıksızdır
işlemi; çekin arka yüzüne, tarih, bankanın yükümlülüğü çerçevesinde
ödediği miktar, ibraz eden kişinin adı soyadı ve imzası alınır.
“Karşılıksız” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında,hamilin
şikayeti üzerine herbir çekle ilgili olarak 1500 güne kadar adli para
cezasına hükmolunur. Mahkeme ayrıca çek düzenleme ve çek hesabı
açma yasağına hükmeder. Adli para cezasının ödenmemesi durumunda
doğrudan hapis cezasına çevrilir.

You might also like