You are on page 1of 85

BATI UYGARLIĞININ

YÜKSELİŞİ
16-17-18. YÜZYILLAR

1
 15. yüzyılın ortalarından 16. yüzyılın
sonlarına doğru –Osmanlı
İmparatorluğu’nun en güçlü ve
görkemli yıllarına rastlayan
dönemde- Batı Avrupa’da Ortaçağın
son izleri de silinmeye başlar.
 Askeri, coğrafi, iktisadi, düşünsel,
dinsel ve siyasal alanlarda büyük
değişiklikler yaşanır.
 Doğu’nun bu dönemdeki yükselişine
karşı, Batı mücadeleye
hazırlanmaktadır.
2
Teknik Dönüşümler, Keşif Yılları
 Başta askerlik, denizcilik ve coğrafya
alanlarında köklü değişiklikler yaşanmaya
başlar.
 Ortaçağda kullanılan “Grek ateşi” yerine,
önce topçulukta kullanılmaya başlanan
barut geçer.
 Özellikle pusula sayesinde gemiler uzun
seferlere çıkma olanağını bulur.
 Yapılan bir dizi coğrafi keşif yeni kıtaların,
ülkelerin ve toplumların keşfine neden
olur.

3
Teknik Gelişmeler
 Bizanslılar, beş yüzyıla yakın bir süre,
reçine, güherçile ( çeşitli maddelerden
edinilen potasyum nitrat), ve kükürtten
oluşan bir maddeyi, savaşta düşman
gemilerini ve kuşatma araçlarını
yakmak için kullanmışlardı.
 13. yüzyıla doğru, bu karışımdaki reçine
yerine kömür kullanılarak elde edilen
barutun patlamasından hızlanan,
mermilerin (güllelerin) atılmasına
başlandı.
4
Teknik Gelişmeler
 Top ve gülle teknolojisi bu şekilde
gelişti ve 14. yüzyılda kullanım
alanları genişledi.
 Derebeylerinin barındığı, sağlam
şatoların böylelikle yıkımı
kolaylaştı.
 15. yüzyılda artık savaşların seyrini
değiştiren en önemli güç, bu ateşli
silahın yarattığı yıkımla ölçülmeye
başlandı
5
Teknik Gelişmeler
 16 yüzyıl öncesinde
Avrupalı gemiciler,
yalnızca kıyılar
boyunda seyahat
etme geleneğine
sahipti.
 Diğer yanda, Güney
Asya’nın mallarını
Kızıldeniz’den Akdeniz
kıyılarına getiren
Müslüman denizciler
Hint Okyanusunda
kolayca seyahat
edebiliyorlardı 6
Teknik Gelişmeler
 Arap denizciler, Hint
Okyanusu’nda açık
denizlere özgü gemiler
kullanıyorlardı.
 Avrupa’da ise 15. yy.
sonlarına doğru,
“karavela” denilen
Okyanusta kullanmaya
elverişli gemileri
geliştirmeye başladılar.
 Ancak bu tipteki ve
kadırga, kalyon ve nef
tarzındaki gemiler bu
dönemde yalnızca
Akdeniz’de kullanıldı.
7
Coğrafi Keşifler
 Avrupa’da gemicilik alanındaki
ilerlemelerin, genelde 12. yy. ile
başlamasında (yani Haçlı seferleri
sonrasında), Doğu dünyasının
büyük bir etkisi olduğu görülür.
 15 yy.da Avrupa’nın tanıdığı
dünyanın sınırları genişlemeye
başladı.

8
Coğrafi Keşifler
 Gerçi Avrupa merkezli Roma İmp.
sınırları son dönemlerinde; Baltık
Denizine, İskoçya’ya, güneyden
Büyük Sahraya; doğudan İndüs
nehrine ve –belki de- Cava
adasına değin uzanmıştı.
 9 ve 10. yüzyıllarda, Normanlar
Grönland’a ve Kuzey Amerika’nın
kuzeydoğu kıyılarına gitmişler,
bir yandan da Rusya’nın içlerine
dek sokulmuşlardı.
9
10
Norman (Viking) Yayılma Alanı

11
Coğrafi Keşifler
 Arap gemileri, 9 yy’dan 12. yy’la
değin Arabistan, İran, Malezya
ve Çin’i tanımıştı.
 13. yy’da Papa’nın Cengiz Han’a
gönderdiği elçiler Kara Kurum’a
gitmişler. Marko Polo Çin’i
tanımış, Japonya, Güney Doğu
Asya’dan edindiği bilgiler ile
Hindistan üzerinde Avrupa’ya
dönmeyi başarmıştı.

12
Marco Polo’nun İzlediği Yol

13
Coğrafi Keşifler
 14. yy’da Afrika kıyılarının
güneyine inmeyi göze
alamayan Avrupalılar.
“Gemici” lakabıyla bilinen
Prens Henri’nin
özendirmesiyle, çeşitli seferler
düzenleyerek, Müslümanların
kontrolünde olan batı
sahillerini aşarak Güney
Afrika’ya bazı seyahatler
düzenlemeye başladılar.

14
Coğrafi Keşifler
 15. yy’la doğru Avrupalılar, Doğunun (Hint
Adaları) ürünü olan biber, tarçın, zencefil gibi
baharat çeşitlerini sıklıkla kullanmaya
başladılar (tuzlanmış gıda çözeltme ve lezzet
katma).
 İpek (Çin) ve altın da aranılan mallar olmuştu.
 Bu ürünleri Müslümanlar güneyden gemi
yolu ile Türkler Asya’nın ortasından karayolu
ile Akdeniz ve Karadeniz’e getirerek,
Venedik ve Ceneviz tacirlerine satıyorlardı.
 İktisadi olarak tanımlanacak bu nedenler Batıyı
dünyaya açılmaya özendiren temel etkenlerdi.

15
Coğrafi Keşifler
 Matbaacığın keşfi, Doğu ve Müslüman
dünyası ile savaş ve ticaret ilişkileri,
coğrafya bilgisinin Avrupa’da da
yayılmasına neden oldu.
 Dünyanın yuvarlak olduğuna yönelik
kanıların artışı, Okyanusu geçebilecek
güçteki gemilerin inşası,
Avrupalılarda batıdan yada güney
doğudan Hindistan yada Çin’e
gidebilme fikrini doğurup yaydı.

16
Coğrafi Keşifler
 Hindistan’a başlıca dört yoldan
gidilebilirdi.
 Güneydoğu Rotası (Afrika’nın
güneyinden dolaşan),
 Güneybatı Rotası (Arap yarımadası)
 Kuzeybatı Rotası (Amerika’nın
kuzeyinden dolaşan)
 Kuzeydoğu Avrupa ve Asya’nın
kuzeyini dolaşan rota.

17
Coğrafi Keşifler
 Bunlardan birincisini
Portekizliler izledi.
1487’de Bartolomeo
Diaz, Hint
Okyanusu’nda Nepal
kıyılarına kadar gitti.
On bir yıl sonra,
Vasco da Gama
Afrika’yı dolaşarak
Hindistan’a ulaştı.
18
Coğrafi Keşifler
 Güney Batı yolundan
ilerleyen Kristof Kolomb,
Amerika kıtasını buldu.
 Kaşif Balbua, ilk olarak
Panamayı aşarak
Büyük Okyanusu
gördü.
 İspanya hizmetinde olan
Macellan da Amerika’nın
güneyini dolaşarak Büyük
Okyanusa geçti,
Filipinlere ulaştı ve
orada öldü. Dünyayı ilk
kez dolaşma işini
arkadaşları tamamladı.
19
Macellan’ın Rotası

20
Coğrafi Keşifler
 Portekizlerle İspanyolların güneyden
aradıkları Hindistan yolunu, İngilizler,
Fransızlar, Hollandalılar kuzeyden
aradılar. İngilizler ile Fransızların tüm
çabalarına karşın 18 yy’la kadar
kuzeybatı yolu keşfedilemedi. Ancak,
Avrupa’nın kuzeyi 17 yy. başlarında
tanımlanabildi.
 Amerika’nın, Asya’nın bir yarım adası
olmadığı ayrı bir kıta olduğu 16 yy
sonlarında anlaşılabildi.
Avustralya’nın keşfi bu dönemi takip
eden yüzyılda gerçekleşti.
21
Kapitalizmin Gelişmesi
 Coğrafi keşiflerin Avrupa için en önemli
sonuçlarından biri kapitalizmdeki
gelişmedir.
 Kapitalizm kurulurken büyük çapta
sömürgeciliğe başvurmuştur.
 Avrupalıların ticari amaçla
sömürgeleştirdiği ülkelerden, yeni ticaret
yollarıyla, neredeyse tüm dünyanın
ürünleri, zenginlikleri Batı Avrupa’ya
akmaya başladı.
 Sömürgeciliğe ilk önce atılan uluslar,
keşiflerde büyük roller oynamış olan
Portekiz ve İspanyollardı. Fransız,
İngiliz ve Hollandalıların sömürgeciliğe
daha sonra başlaması söz konusudur.
22
Kapitalizmin Gelişmesi
 Yeni yerleşim ve sömürge kaynaklarının
keşfi ilerleyen dönemlerde özellikle
Portekiz ve İspanyol donanmalarını
karşı karşıya getirmeye başladı.
 Çözüm Papa IX Alexander’dan geldi.
 1493’te dünyayı bir boylam çizgisi ile
bu iki ülke arasında bölüştürdü.
 Asor adalarının 370 mil batısından
geçen bu çizginin doğusunda kalan
ülkeler (Afrika ve Asya) Portekizlilerin,
batısında kalan ülkeler de (Amerika)
İspanyolların olacaktı.
23
Kapitalizmin Gelişmesi
 Bölüştürülen bölgeler içinde Portekizliler,
16. y.y’lın ilk çeyreğinde, Asya’nın Hint
Okyanusu kıyılarındaki ülkelerinde uzun
zamandır ticaretle uğraşan Müslüman
toplulukları söküp atmaya çalıştılar.
 Bu hareket, ilk olarak Doğu ticaretinden
yararlanan Venediklilerle, Mısır’daki
Müslüman hükümdarların dikkatini
çekti. Mısırlılar, Venedik desteği ile
Portekizlilere saldırma hazırlıklarını
sürdürürken, Yavuz Selim Mısırı
Osmanlı topraklarına kattı.
24
Kapitalizmin Gelişmesi
 Portekizliler, Kızıldeniz’den,
Çin’deki Kanton’a değin kıyı
boyunca, büyük bir sömürge
imparatorluğu kurmayı başardılar.
 1493’ten 1541 tarihine değin
“konkistador” adıyla şöhret kazanan
İspanyol istilacıları da (Cortes,
Pizarro, Almagro) Meksika’yı
(Aztek -Maya), Peru’yu (İnka) ve
Şili’yi ele geçirdiler.

25
İSPANYOL-İNKA SAVAŞI

26
Kapitalizmin Gelişmesi
 Fransa kralı I. François, Papa’nın keyfi
bölüştürmesi kabul etmemiş, kapalı deniz
ilkesine karşı “açık deniz” ilkesini
savunarak, keşfedilen ülkelerden
yararlanmak istedi. Ancak Fransızlar,
yalnızca Kuzey Amerika’da (Kanada’nın
Doğusu) Yeni Fransa adıyla bir sömürge
kurabildi.
 Bu dönemde Fransızların Kanuni Sultan
Süleyman’la uyuşmaları, Venedikliler,
İspanyollar ve Portekizlilerle
mücadelede başarı kaydetmek için
yapılmış olabilirdi.
27
Kapitalizmin Gelişmesi
 Hollandalılar ise sömürge kurma
gereğini ancak 16. yy’lın sonlarına
doru duydular. O zamana kadar
Portekizlilerden satın aldıkları maddeleri ve
eşyayı aracı olarak taşımak ve yeniden
satmakla yetiniyorlardı. Portekiz’in yönetimi
İspanya Kralı II. Felipe’ye geçince
Hollandalılar yeni arayışlara girdiler.
 Sonrasında, Hollandalılar 17. yy’da
“İspanyollar ve İngilizler zararına- dünyanın
en zengin ülkelerinden biri olan Doğu Hint
sömürgesini kurmayı başardılar.
28
Kapitalizmin Gelişmesi
 15. Yüzyıl sonlarından başlayarak,
kara ulaştırması azalırken, deniz
taşımacılığı önem kazandı.
 Keşiflerden sonra, okyanus yolları,
kara yollarına hatta Akdeniz yollarına
oranla büyük önem kazandı.
 Karayolları çoğunlukla Türklerin ve
genellikle Müslümanların elindeydi.
 Kara ve Akdeniz yolların
kullanımındaki azalma; Türk ve
Müslüman ülkelerin zararına oldu
29
Kapitalizmin Gelişmesi
 Ticaretin hız kazanması geleneksel ticari
malların da farklılaşmasını sağladı.
 Coğrafi keşiflerle birlikte en çok nakledilen
ve satın alınan mallar: sömürge ürünleri
ve esirlerdi.
 Sömürge ürünlerinden bir bölümü: tütün,
kakao, vanilya, Amerika’da yetişiyordu.
 Asya, İran halılarını ve atlarını,
Hindistan cevizi, baharatı ve
karanfillerini, Çin ise ipeğini, porselen
ve bronz ürünlerini Avrupa’ya satıyordu.

30
Kapitalizmin Gelişmesi
 Bu mallar ve ürünler çoğaldı, genelleşti,
fiyatları düştü.
 Yeni dünya’da, madenlerde çalışacak,
toprakları işleyecek yeterli el emeği ise
kıttı.
 Yerliler mikroplara ve çeliğe kırılınca,
bu yeni sömürgelerde çalışacak işgücü
sorunu, Afrika’dan getirilen zencilerle
çözülmeye çalışıldı.
 Köle ticareti böylece başlamış oldu.

31
Kısaca özetleyecek olursak Coğrafi Keşiflerin
genel sonuçları:

 Avrupalılar dünyanın bilmedikleri yerlerini tanıdılar,


 Yeni yerler ve kıtalar keşfedildi (Amerika kıtasının ve
Ümit Burnu'nun bulunması),
 Atlas Okyanusu Limanları önem kazandı (Bu durum
ipek ve Baharat yollarının ticari önemini yitirmesine
yol açtı),
 İlk büyük sömürge imparatorlukları kuruldu.
 Ekonominin temelini tarımdan çok, ticaret
oluşturmaya başladı,
 Yeni keşfedilen yerlerden Avrupa'ya bol sayıda
sermaye aktı.
 Amerika yerlileri (Kızılderiler) ve onların uygarlıkları
(İnka, Maya, Aztek) yok edildi.
 Keşiflerin sonuçlarından Türk-İslam dünyası olumsuz
yönde etkilendi.
32
Kapitalizmin Gelişmesi
 Sömürgeciliğin kuruluşundan ve
ticaret biçiminin değişmesinden,
iktisadi düşüncelerin de
etkilenmemesi olası değildi.
 Çalışma mantığı ortaçağ
Avrupa’sında tanrının buyurduğu bir
görev, herkesin bağlı olacağı bir
kural gibi kabul ediliyordu. Böylece
herkes uygun bir biçimde çalışarak
yaşayabilmeliydi.
33
Kapitalizmin Gelişmesi
 Örf ve teamül ile lonca örgütü, patronla
ücretli işçinin, satanla satın alanın
karşılıklı ve birbirine zıt çıkarlarını
dengelendiriyordu.
 Emeğin haklı ve ılımlı bir ücreti, eşyanın
da yine akla mantığa yakın ve ılımlı bir
fiyatı olması gerekeceği düşünülüyordu.
 Hiç kimsenin yüksek kazançlar elde
etmeye hakkı yoktu.

34
Kapitalizmin Gelişmesi
 Oysa, 15. yüzyılın sonlarından
başlayarak bu “sınırlı kazanç kuralı”
ile dogmatik kurallar bir kenara
itildi.
 Ticaret alanı ve kazancın sınırı
böylece genişletilmeye başlandı.
 Ticaret maddesi ve konusu
sayılmayacak hiçbir şey kalmadı.

35
Kapitalizmin Gelişmesi
 Avrupa’nın çoğu kentinde bankaların
açılması bu döneme rastlar.
 Kaşifler, sömürge işleriyle uğraşanlar,
tacirler bu sayede gereksindikleri
sermayeleri rahatça bulabildiler.
 Girişim ve taahhüt düşüncesi böylelikle
yayıldı ve güçlendi.
 Deniz seferlerinin doğurabileceği
tehlikelere karşı, mallarını başlangıçta
İtalya’da doğan “deniz sigortası” ile güven
altına alabildiler.
 Poliçe ve çek kullanımı yaygınlaşmaya
başladı.
36
Kapitalizmin Gelişmesi
 16. yy’lın ilk yarısında Avrupa’ya
Amerika’dan önemli miktarlarda
değerli maden (altın, gümüş vb.)
getirilmişti.
 Bununla, özellikle yeni sınıf,
burjuvazi güçlendi.
 Değerli madenlerin çoğalması,
ayrıca eşya fiyatlarını da büyük
ölçüde yükseltmeye başladı.

37
Kapitalizmin Gelişmesi
 Bu değişikliklerden ilk önce yararlanmayı
başaran Portekizliler ve İspanyollar,
emeğin ve üretimin verdiği gerçek
zenginliği altınla karıştırmak, yani değerli
madenleri asıl zenginlik saymak
aymazlığına düştüler.
 Sömürgelerden gelen altına güvenerek
ülkelerindeki üretimi savsakladılar. Bunun
sonucu iktisadi bir çöküş olacaktı ve
gecikmeden oldu.

38
Kapitalizmin Gelişmesi
 Sonuç olarak, Avrupa, yüzölçümü
bakımından kıtaların en küçüğüydü.
 Oysa, yeniçağın başlarındaki gelişmelerle
kıtaların en önemlisi oldu.
 Diğer (yeni keşfedilen) kıtalar ise,
Avrupa’nın birer sömürgesi haline
gelmeye başladı.
 Avrupa, ticareti ile diğer ülkeleri ve
medeniyetleri sömürüyor, oradaki
servetleri kendisine aktarıyordu.
 Batı Avrupa’nın 16. yy’dan başlayarak,
iktisadi, siyasal ve giderek kültürel
üstünlüğü ele geçirmesinin temelinde bu
yatar en başta.
39
Rönesans ve Reform Hareketleri
 14. yüzyıldan 16. yüzyıl sonlarına
değin, Batı Avrupalılar, yalnızca
okyanuslar ötesindeki medeniyetleri
keşifle yetinmediler. Edebiyat,
sanat, kültür ve düşün alanlarında
da büyük ilerlemeler kaydettiler.
 Kağıt üretiminin yayılması,
oymacılığın ilerlemesi ve
basımcılığın, Rönesans oluşum ve
gelişiminde büyük katkısı var.
40
Rönesans Nedir?
 Rönesans burjuvazinin kültür
devrimi olarak bilinir.
 Kelime anlamı “yeniden doğuş”
demektir.
 Ortaçağ Avrupa’sındaki edebiyat ve
sanat, bu hareketle yeni bir yöne
çevrildi.
 Eski Yunan sanatına dönmek, dinsel
konularda bile insanı merkez olarak
almak, dünyayı, dünya gerçeklerine
göre değerlendirmek; bu yeni yönü
belirleyen unsurlardı. 41
Rönesans Nedir?
 Rönesans’ta, Greko-Romen sanatı ve
edebiyatı üzerinde yoğunlaşılmaya
başlandı.
 Latince, bu çağla birlikte ansızın
önem kazanmış, eskiden kalma
eserler gün ışığına çıkıvermişti.
 Rönesans Batı’da ortaçağ ile modern
dünya arasında bir basamak olarak
algılandı.

42
Rönesans Nedir?
 Ortaçağ, “birleşmiş bir toplumu”
savunuyordu. Rönesans “bireyi” öne
aldı. Bireycilik bu dönemde gelişti.
 Bireycilik, giyim ve kuşama varıncaya
dek her alanda kendini bu dönemde
göstermeye başladı.
 İnanç ve ahlak serbestisinin
filizlenmesinin sonucuyla kiliseye direnç
başlamış oldu.
 “Protestanlık” dindeki bu başkaldırının
adını tanımlar. 43
Rönesans Nedir?
 Bütün bu değişimde, Batı’daki
iktisadi gelişmenin, doğan
kapitalizmin ortaya çıkardığı bu yeni
sınıfın, yani “burjuvazinin” yaşam
anlayışının ve yaşayışının büyük
payı var.
 Hiç kuşkusuz, ekonomik gelişmenin
bu sınıf yararına yarattığı zenginlik
ve refah, ortaçağın ve Hıristiyanlığın
sıkıcı ahlak kurallarını esnetmeğe
başlayacaktı. 44
Rönesans Nedir?
 Edebiyat (hümanizm) ve sanat,
maddecilik ile dünyevi yaşamın önem
kazanmasıyla materyalist temalara bu
dönemde daha fazla önem vermeye
başladı.
 Bundan başka, kökü Doğu’da olan
ispanya’daki Müslüman uygarlık
(endülüs) ile Kuzey Afrika
Müslümanlarının Sicilya ve İtalya ile
ilişkileri, güney ve batı Avrupa’nın
düşünce ve sanat ufkunun
genişlemesine yardım etmiştir.
45
Rönesans Nedir?
 Bu dönemde Endülüs
medreselerinde öğrenim gören
Hıristiyanlar rastlamak
mümkündü.
 Fransa’da İbni Sina’nın tıpla
ilgili eserleri okunuyordu.
 İtalya ve Sicilya’da bağnazlık,
Müslümanların etkisiyle
hafifledi.
 Rönesans İtalya’dan
başlayarak, Avrupa’nın çoğu
bölgesinde yayılma gösterdi.
46
Michelangelo…

47
Michelangelo… Kilise çalışmaları

48
Reform Nedir?
 10. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar
Katolik Kilisesi kendi içindeki sorunları
düzeltmede oldukça başarılıydı.
 Ancak 14. ve 15. yüzyılda dünyada
her alanda gözlenen gelişmelere ayak
uydurmada Kilise oldukça geride
kaldı.
 1520 tarihinden başlayarak, yaşanan
çürümeye karşı, Katolik kilisesi
dışında gelişen hareket “reform”
olarak adlandırıldı.
49
Reform Nedir?
 Bu hareket sonucunda, Avrupa’nın
dinsel birliği bozulmuş ve
Hıristiyanlardan bir kısmı Katolik
Kilisesi’nden ayrılarak Protestanlığı
kabul etmiştir.
 Kilise ortaçağ boyunca, toplumdaki
etkinliğini giderek arttırmış, sınıflar-
arası ilişkilerde; sahip olduğu ruhban
zümresiyle egemen sınıflar içerisine
girmiştir.
50
Reform Nedir?
 Dinsel yöneticiler de ortaçağdaki
derebeylik sistemine çok geçmeden ayak
uydurdular ve yozlaşma başladı.
 Luther gibi reformistler, dindeki bu
yozlaşmanın engellenmesi gerektiğine
inanıyorlardı.
 Diğer yanda aydınlar ve hümanistler de
artık geniş bir düşünce ufkuna sahiptiler.
 Fakat, ortaçağ dönenimde insan bedeni
kötülüklerin kaynağı gibi görülmekteydi.
51
Reform Nedir?
 Bu nedenle Hıristiyanlık, ortaçağda aklın
rolünü sınırlayarak, insanların bir
otoriteye uyma düşüncesini pekiştirmeyi
amaçlamıştı.
 Rönesans'la birlikte bu düşünceler
değişime uğradı.
 Doğaya dönerek çıplak bedenler
anıtlaştırılıyor, eleştiri düşüncesi
yayılıyor, Kutsal Kitap’ın Latince metnini
denetleme olanağı verecek olan, Grek ve
İbrani dilleri genelleştiriliyordu.
52
Reform Nedir?
 Başlarda yoksul halktan oluşan Katolik
Kilisesi, zamanla büyük servetler ele
geçirmişti.
 Almanya’da toprağın üçte biri, İsviçre’de
kantonların büyük bir kısmı Kilise’nindi.
 15. yy. sonlarında başlayarak artan yaşam
pahalılığı içinde, Kilisenin bu zenginliği rahip
olmayanlar tarafından eleştirilmeye başlandı.
 Soylular, Kilisede yapılacak ilk
düzenlemenin, bu emlaki Kilise’den almak
olduğu kanısında idiler.
53
Reform Nedir?
 Bu iktisadi yapı ve kilisenin sahip olduğu
zenginlikler, soyluların toprak servetini
kararsız bir duruma getirdi.
 Fransa kralı, Fransa’daki kilise emlakini
Papa ile bölüşmüştü.
 Son olarak, Katolik mezhebinden iki
hanedan, Habsburg ve Fransız hanedanları
arasındaki savaşlar Protestanlığın
yayılmasına yardımcı oluyordu.

54
Reform Nedir?
 Almanya’da Luther,
Fransa’da Calvin,
İsviçre’de Zwingli
dönemdeki çeşitli,
dinsel ve sosyal
sorunlara birbirine
benzer önerilerle
yaklaşarak, reform
hareketinin öncüleri
oldular.

55
Bilimsel Gelişmeler
 Batı’da 16. yüzyıl, bir yandan geleneklere
bağlığı yıkmaya çalışırken, bir yandan da
doğanın doğrudan doğruya gözlemine
yöneldi.
 Bilimsel gelişmeler böylelikle hız kazandı.
 Bilimlerin ilki ve temeli olan matematik ve
bunun çeşitli bölümleri aritmetik, cebir ve
astronomi bu dönemde büyük ilerlemeler
kaydetti.

56
Bilimsel Gelişmeler
 Polonyalı Kopernik,
Alman Kepler, İtalyan
Galilei, astronomi
alanında önemli
keşiflere imza attılar.
 Bilimsel yöntem ve
araştırmalardaki
gelişmeler, bağnazlık
ve kökten inanışları
zamanla yıkmaya
başladı.

57
Bilimsel Gelişmeler
 Gözlem ve araştırmalardaki bu
anlayış ve yenilikler, doğal olarak
Descartes’in felsefesini
doğuracak, yani “akıl”, bilgiye
varmanın aracı olacaktır.
 Deneysel sorunlarda, Aritoteles’in
saygınlığını koruyan otoritesine
karşı, Descartes’in “kuşkuculuğu”
ortaya çıktı.
 Ancak, bilimsel gelişmeler,
karşında uzun bir dönem
direnen, engizisyon mantığıyla
boğuşmak durumunda kalmıştır.
58
İmparatorluktan Ulusal Devlete
 Batı’da, 16. yy’da sosyal düşünce,
Rönesans ve Reformun getirdiği genel
çerçeve içinde gelişir.

 Gelişen yeni düşünceler ışığında bir


ekonomik düşünce ve ona bağlı olarak bir
devlet düşüncesi doğmuştur.
 Devlet düşüncesi, bir başka deyimle
egemenlik ve iktidar sorunu, daha önceki
çağlarda, özellikle ortaçağa göre yenilik
göstermektedir.
59
İmparatorluktan Ulusal Devlete
 Ortaçağ döneminde, Batı’da siyasal
birim olarak, imparatorluklar içinde,
bağımsız derebeylikler görülmektedir.
 Büyük imparatorluklar, merkezi bir
otoriteden de yoksun bulunmakta, yerel
kanun ve ölçüler, çeşitli halklar,
birbirinden farklı örf ve adetler
imparatorluklar içinde kargaşalık
yaratmaktadır.

60
İmparatorluktan Ulusal Devlete
 İşte, 15. ve 16. yüzyıllardan başlayarak,
Batı’da imparatorlukların ve bunların
kalıntısı derebeyliklerin yıkıldığı, yerine
siyasal birim olarak bir Fransa, bir
İspanya, İngiltere gibi “ulusal
devletlerin” kurulduğu görülür.
 16. yüzyılda bu türden ulusal devletlerin
kurulmaya başlanmasında ve ulusal sınır
ile birlikten yoksun kuruluşların
geçerliliklerini yitirmesinde; ekonomik-
sosyal yapının değişimi önemlidir.
61
İmparatorluktan Ulusal Devlete:
Merkantilizm

 16. yüzyılın iktisadi düşüncesi


“merkantilizm”dir.(Latince’de tacir
anlamına gelen “merkator” kelimesinden
türetilmiştir.)
 Merkantilistlere göre, bir ülke ne denli
para ya da değerli madene sahipse o
derecede zengin görülür.
 Ülkeye çok sayıda değerli madeni
sokmanın yolu ise dış ticaret yapmaktır.
62
İmparatorluktan Ulusal Devlete:
Merkantilizm

 Ülkeye en çok gelir sağlayan dış ticaret


ise, ülkenin kendi tacirleri aracılığıyla ve
kendi ticaret filosuyla yapacağı ticarettir.
 Ayrıca, dışsatım maddeleri, hammadde
değil de işlenmiş mallarsa, bu daha çok
getiri anlamına gelir.
 Merkantilizm, “bir ülkenin zenginlik
kaynağı nedir?” sorusuna Batı’da
verilmiş ilk tutarlı yanıt olmuştur.
63
İmparatorluktan Ulusal Devlete:
Merkantilizm

 Böylelikle, gelişen ticaret burjuvazisinin,


güçlenebilmek ve yeni bir dünya
kurabilmek için; “her şeyden önce
kendisini koruyacak bir üst kuruluşa,
ulusal sınırlara, mal ve can güvenliğinin
sağlanmasına , belli bir sınır içinde ölçü
ve kanun birliğine” gereksinimi vardır.
 Bu gereksinmeler ise, ancak “ulusal
devlet” biçimindeki bir kuruluşla
giderilebilirdi.
64
İmparatorluktan Ulusal Devlete:
Merkantilizm
 16. yüzyıl devlet düşüncesini
belki en iyi dile getiren ve
ilkelerini en iyi ortaya koyan
düşünür ise İtalyan olan
Machiavelli’dir. ( Latince’de
“status”, kelimesinden gelen
“stato”yu devlet anlamında ilk
kez kullanan kişidir.)
 Kapitalist sermaye birikimini
ulusal sınırlar içinde sağlamak
ve devletin
güçlendirilmesinde, iktisadi
alan devletin sokulması bu
dönemde gerekli görülmüştür.

65
İmparatorluktan Ulusal Devlete:
Merkantilizm

 Yeni beliren ulusal devletler, bu


dönemde doğmakta olan “ticaret
kapitalizmine” de kökten bağlı
olmuşlardır.
 16. yüzyılda devletin, kapitalizmi
geliştirici bir nitelik taşıması zorunlu
görülmüştür.
 Öteki ülkelerden çok daha önce ulusal
devlet niteliğini kazanmış olan İngiltere,
merkantilizmin İspanya’yla birlikte ilk
uygulandığı ülkedir.
66
İmparatorluktan Ulusal Devlete: Mutlak
Monarşi

 Dönemde şekillenmeye başlayan ulusal


devlete egemen olan yönetim biçimi;
“mutlak monarşi” olarak
tanımlanmaktadır.
 Başta bir “kral” vardır. Tanrının
yeryüzündeki temsilcisi o dur.
 Verdiği karar söylediği söz kanun’dur.
 Kralın otoritesini örf-adet ve manevi-
ahlaki kurallar sınırlar.
 Kral, ekonomiden sanata , politikadan
dine varıncaya kadar her alana karışır. 67
İmparatorluktan Ulusal Devlete: Mutlak
Monarşi

 Dönemde şekillenmeye başlayan ulusal


devlete egemen olan yönetim biçimi;
“mutlak monarşi” olarak
tanımlanmaktadır.
 Başta bir “kral” vardır. Tanrının
yeryüzündeki temsilcisi o dur.
 Verdiği karar söylediği söz kanun’dur.
 Kralın otoritesini örf-adet ve manevi-
ahlaki kurallar sınırlar.
 Kral, ekonomiden sanata , politikadan
dine varıncaya kadar her alana karışır. 68
İmparatorluktan Ulusal Devlete: Mutlak
Monarşi

 16. ve 17. yüzyılların mutlak monarşisi,


18. yy’da “aydın despotluk” haline
gelecektir.
 Aydın despot, monarktan faklı olarak, örf
ve adetlere göre değil “aklın ilkelerine
göre” yönetimi savunarak, “kamuoyuna”
kulak vermekte, “filozofları” dinlemeye
değer bulamaktadır.
 18. yy’da burjuva sınıfı iyice güçlenmiş ve
mutlak yetkili hükümdara karşı bir
üstünlük mücadelesine girmiştir.
69
İmparatorluktan Ulusal Devlete: Mutlak
Monarşi

 Eskiden krala karşı olan kilise,


monarşinin meşruluğunu cehennem
tehditleriyle arttırmaya çalışan bir güç
olarak bu mücadelede burjuvaziye karşı
kralın yanında saf tutmuştur.

70
BATI UYGARLIĞINDA DEVRİMLER
 19. yüzyıl, batı uygarlığının tarihi için ani
ve keskin dönüşlerin, yani devrimlerin
yüzyılı olmuştur.
 Yalnız “siyasal” değil, “iktisadi” ve “sosyal”
alanlarda devrimlerin etkisine rastlanır.
 Tüm bu değişim tarihe bir yöne ve hız
kazandırmıştır.
 Batı uygarlığı tek başına bu değişimden
etkilenmemiştir. Bütün insanlık bu
bağlamda değişimi yaşamıştır.

71
Fransız Devrimi
 İhtilal; mevcut bir durumun ya da
toplum düzeninin zor kullanılarak
ansızın değiştirilmesi yada yıkılması
anlamına gelir.
 Devrim ise, daha geniş kapsamlıdır.
 İhtilalin yıkıcı niteliğinin yanı sıra,
“yapıcı” öğeyi de içerir.
 İhtilaller, tasfiye edilen “üretim
ilişkilerinin” yerine, daha gelişmiş
bir yeni düzen kurabildikleri zaman
devrime dönüşürler. 72
Fransız Devrimi
 1789 ihtilali bu anlamda bir devrim
olarak kabul edilmektedir.
 18. yy’da “filozoflar” akıl adına,
örflere dayanan mutlak monarşiyi
sert bir eleştiriye tabi tutmuşlardı.
 Diğer yanda, Fransız toplumundaki
“soylular” ve “ruhban” sınıfı
ayrıcalıklarını haklı gösterecek
etkinliklerini yitirmişlerdi.
73
Fransız Devrimi
 Burjuvazi ise iktisadi planda en zengin,
giderek egemen bir sınıf durumuna
geldiği halde, bu ayrıcalıklardan
yararlanamıyor ve bunun sonucu olarak
da soylu ve ruhban sınıfın
ayrıcalıklarının kaldırılması gereğini
savunuyorlardı.
 Ayrıcalıklı sınıf ya da zümrelerin toprağa
bağlıyken, burjuvazinin böyle bir özelliği
yoktu.
74
Fransız Devrimi
 Köylüler yani dönemin çok yoksul ve
kültürsüz kitleleri olarak, ilkel
koşullar altında, sefalet içinde
yaşıyorlardı.
 Toplumdaki gelişmeye uzun bir
süredir ters düşmüş olan “feodal
haklar” ağırlığını çekemeyen sınıf
köylülerdi.
 Fransız devrimi öncesi sosyal yapı
özetle budur.
75
Fransız Devrimi
 Tüm bu ezici sistemin kendi
yararlarına, kralın yetkilerinin
kısılmasıyla çözüleceğini sanan
soylu kesim, burjuvazi ile anlaşırken
kendi otoritelerini de yitirmiş
oldular.
 Burjuvazinin bu zaferi halk kitlelerini
uyanışa davet etti.
 Dönemde şekillenen Millet Meclisi 9
Temmuz 1789’da “kurucu millet
meclisi” adını aldı.
76
Fransız Devrimi
 Bu mecliste yeni bir Anayasa
hazırlandı.
 Kendilerini milletin temsilcileri olarak
ilan edenler bu meclisle birlikte,
yasama gücünü ele geçirdiler.
 İlk aşamada iktidarı kralla
paylaşmaya kapalı olunmadı.
 26 Ağustos 1789’da “İnsan ve Yurttaş
Hakları Bildirisi” ve Eylül 1791’de
Anayasa kabul edilerek bir “sınırlı
monarşi” sistemi kuruldu. 77
Fransız Devrimi
 XVI. Louis, elinden
mutlak iktidar alındıktan
sonra, ayrıcalıkların
kaldırılışına karşı çıkma
girişiminde bulundu.
 Devrim, 10 Ağustos
1792 ayaklanması ile,
kralı bütünüyle tasfiye
etti.
 Krallık yıkıldı ve
Cumhuriyet Fransa’da
ilan edildi.
 Yeni rejimin Anayasası
da 24 Haziran 1793’te
kabul edildi.
78
Fransız Devrimi: Özgürlük ve Eşitlik

 Fransız devriminin
ilkelerini, başta, “İnsan
ve Yurttaş Hakları
Bildirisi” simgeler.
 Rousseau’dan esinlenen
bu bildiriye göre,
insanın doğuştan
birtakım hakları vardır.
 Toplum bu haklara
saygı göstermekle
yükümlüdür.
79
Fransız Devrimi: Özgürlük ve Eşitlik

 Bildiri, başta iki temel hak tanıyor:


özgürlük ve eşitlik
 Vicdan, din ve basın özgürlükleri
yaygınlaşırken, dernek özgürlüğü bir
hayli kısıtlanmış durumda.
 Bu noktada, girişim özgürlüğüne
herhangi bir engel çıkarılmasından
korkan burjuvazinin etkisi var.

80
Fransız Devrimi: Özgürlük ve Eşitlik

 Eşitlik ise daha yeni bir ilke idi.


 Dönemde, Birleşik Amerika’da kölelik ve
ırkçılıktan kaynaklanana eşitsizlikler
bulunuyordu.
 Eşitlik ilkesi, eski rejimin dayandığı
toplumsal hiyerarşinin ilkelerini çürütme
amacıyla kurgulandı.
 Kişisel ve korporatif ayrıcalıklar (Kilise
dahil) kaldırıldı.
 Medeni eşitliliğin yerini parasal eşitsizlik
almaya başladı. (okuma s: 115)
81
Milliyetler İlkesinin Doğuşu ve Gelişimi

 Milliyetler ilkesine göre, halkın, ırkı, dili yada


gelenekleri bakımından kendilerine özgü bir
varlığı olduğu kabul edilir.
 Bunun sonucu olarak da her halk bir
“bağımsız devlet” halinde örgütlenme hakkını
kendinde görür.
 Halkların, kendine özgü bir kültüre sahip canlı
varlıklar olduğu düşüncesi 1770’lerde Alman
filozofu Herder tarafından işlenen bir temaydı.

82
Milliyetler İlkesinin Doğuşu ve Gelişimi

 Fransız devrimine değin, bireyler ile


devlet arasındaki ilişki monarşik bir
temele dayanıyordu.
 Devrimle ortadan kaldırılan kralın
boşluğunu, “ulusal egemenlik”
düşüncesi doldurmaya başladı.
 Milliyetler ilkesinde Alman kaynaklı
romantik yorum, “dil”e dayalıyken,
Fransız kaynaklı klasik yorum bu ilkeyi
“halkların iradesine” dayandırmaktadır.
83
Milliyetler İlkesinin Doğuşu ve Gelişimi

 Diğer toplumlar arasında en çok yayılanı


Fransızların yorumu olmuştur.
 1814’lerden başlayarak, milliyetler ilkesi
Avrupa’da en güçlü akım haline gelir.
 Ulaşılan formül: ulus ile devlet bir biriyle
bütünleşen, bütünleşmesi gereken iki
gerekliliktir.
 Her ne kadar Viyana kongresiyle bu ilke
sınırlandırılmak istemişse de 19. yüzyılla
birlikte monarşi krallıkları hızla çöküş sürecine
girmişlerdir.
84
Milliyetler İlkesinin Doğuşu ve Gelişimi

 Milliyetler ilkesi Osmanlı İmparatorluğu


gibi bir çok halkı bünyesinde barındıran
ülkeleri çözülme sürecine itmiştir.
 Diğer yanda bazı bütünleşmelere de
neden olur, 1870’de İtalya, 1871’de
Almanya Avrupa siyasi haritasında
yerini alır. Emperyalist akımlar
çatışmaya başlar.
 Sanayi devriminin başlayıp yayılmasıyla
da günümüz modern Batı uygarlığının
teknik temeli atılmış olur.
85

You might also like