Professional Documents
Culture Documents
Aletli Dalış Tekniği
Aletli Dalış Tekniği
BÖLÜM 1
DALMADA TEMEL FİZİKSEL KAVRAMLAR
YOĞUNLUK (Density)
Görüldüğü gibi 5.34 Kg'dan az veya biraz daha fazla bir ağırlık
dalgıcın yüzerliğini ( + ) veya (-) yapabilmektedir. Aynı hesaplamaları
aynı dalgıcın tatlı su (d = 1 gr/cm3) içerisindeki durumu için yapacak
olursak suyun kaldırma kuvvetini W (tatlı su) = 72,7 kg buluruz. Diğer
yandan; W(deniz suyu) = 74.66 kg olduğu göz önüne alındığında deniz
suyunun tatlı suya göre 1.96 Kg daha fazla kaldırma kuvvetine sahip
olduğu görülür.
Tam teçhizatlı bir dalgıcın suya girdikten sonra ağırlığını
değiştirmesi imkansızdır. Bu yüzden yüzerlik kontrolü B.C.D. ile
yapılmalıdır. Diğer yandan; neopren malzemeden üretilen dalgıç
elbiselerinin kumaşı içerisinde hava kabarcıkları (gözenekleri) vardır.
Unutulmamalıdır ki bu hava kabarcıkları derinlere indikçe artan
basınç karşısında küçülecektir. Bu durumda dalgıcın elbisesi derinlere
indikçe incelecek ve hacimce küçülecektir. Bunun doğal sonucu olarak
dalgıç, derinlere indikçe daha da ağırlaşacaktır. Bu durumlarda dalgıcın
yüzerliğini B.C,D ' ye biraz hava vererek ayarlaması gerekir.
Çıkışlarda da tersi bir durum olacağını unutmamak gerekir. Nötr
yüzerliğin temini dalgıçlar için önemli bir uygulamadır.
BASINÇ (Pressure)
P (atm) = F / S
P : Basınç ( kg/cm2)
F : Kuvvet ( kg)
S : Yüzey (cm2)
P = Basınç (gr/cm2)
d = Suyun özgül ağırlığı (gr/cm3)
H = Su derinliği (cm)
Su altında artan basınç miktarı her metrede 0.1 atm veya her 10
mlik su kalınlığı için 1 atm.'dir (Şekil 5). Tuzlu deniz suyu için bu rakam
her metrede 0.102 atm 'dir.
Şekil 5. Atmosfer Basıncı ve Hidrostatik Basınç
P = 1.02 x 1000
P = 1020 gr/cm2 buradan 1 atm = 1000 gr/cm3 olduğundan
P = 1.02 alm bulunur.
P = dxH
P = 1 x 1 00
P = 1000 gr/cm3 buradan; 1 atm = 1000 gr/cm3 olduğundan,
P = 1 atm olacaktır
GAZ KANUNLARI
Boyle-Mariotte Kanunu
P : Basınç (atm)
V : Hacim (cm3)
K : Sabit sayı
Örnek ; Bir gazın hacmi 200 °C 'de ve 1 atm basınç altında 10 litre
olsun. Aynı sıcaklıkta ve 2 atm basınç altında ölçüm yapılsaydı gazın
hacmi ne olurdu ?
Çözüm ; Madem ki basınç artmıştır, Boyle-Mariotte kanununa göre
basınç altında hacim küçülecektir.
P1 = 1 atm V1 = 10 lt
P2 = 2 atm V2 =?
P1 x V1 =P2 x V2 bağıntısından ,
V1 : ilk hacim ( lt )
V2 : son hacim
T1 : ilk sıcaklık (°K)
T2 : son sıcaklık
P1 : ilk basınç ( atm )
P2 : son basınç
Örneğin ; 12 lt' lik bir dalgıç tüpü sıcaklığı 18 °C olan bir su bidonu
içerisinde 200 atm lik bir basıçla hava dolduruluyor. Tüp dolumu sonunda
güneşe maruz kalan tüp sıcaklığı 36 °C ye ulaşıyor. Tüp basıncı ne olur ?
t1 = 18 °C
t2 = 36 °C
P1 = 200 atm.
P2 = ? sorulmaktadır ,
Dalton Kanunu
100 litrelik kabın %12'sini hidrojen, %80'ini Helyum, %8' ini Oksijen
oluşturmaktadır. Kapta latm 'lik basınç hüküm sürdüğüne göre bu
basıncın % 12 atm' ni hidrojen, %80 atm 'ni helyum ve %8 atm' ni oksijen
vermektedir. Matematiksel olarak ;
Dalgıç aynı havayı -20 m ' de yani 3 atm mutlak basınç altında
soluyorsa havayı oluşturan gazların kısmi basınçları ;
P (azot) = 0.78 x 3
P (oksijen) = 0.21 x 3
P (diğer gazlar) = 0.1 x 3
Henry Kanunu
Bir sıvı ile temas halinde bulunan bir gaz, sıvı içerisinde az veya
çok çözünür. Çözünme derecesi gazın ve sıvının cinsine göre değişir.
Sıvı ile kimyasal reaksiyon veren gazlar doğal olarak daha çok
çözünürler. Reaksiyon vermeyenler ise genelde az çözünürler. Kanun ;
"Bir gazın bir sıvı içerisindeki konsantrasyonu o gazın kısmi basıncı
ile doğru orantılıdır" şeklinde ifade edilir. Yani bir sıvının üzerinde
bulunan gazın kısmi basıncı ne kadar büyükse gaz sıvı içeresinde o
kadar çok çözünecektir (Şekil 9).
Gaz 0 °C 20 °C
Azot 0.0239 0.0164
Oksijen 0.0489 0.0310
Karbondioksit 1.7130 0.8780
Karbonmonoksit 0.0354 0.0232
2 atm 'lik basınç için azot; 2 atm 'lik basınç için oksijen;
C = K x P 'den C = K x P 'den
C = 0.064x2 C = 0.0310x2
C = 0.128 lt. C = 0.062 lt.
Graham Kanunu
Gazlar birbirleriyle her oranda karışabilirler. Odanın bir köşesinde
serpilen kolonyanın kokusunu diğer köşeden duyabiliriz. Bu durum ancak
kolonya buharının hava içerisinde ilerlemesi ile mümkündür, buna
gazların diffüzyonu denir. Yapılan deneylerde çok ince deliklerden
geçirilen gazların geçme hızlarının yoğunlukları (ağırlıkları) ile ters
orantılı oldukları görülmüştür. Buna göre iki ayrı gazdan birinin bir
delikten geçme hızı V] , diğerininki \/2 ise yoğunlukları di ve d2
olmak şartıyla;
V1 / V2 = d2 / d1
yazılabilir. Buradan "bir gaz ne kadar yoğun (ağır) ise diffüzyonu o kadar
az olur" sonucuna varılır. Gazların yoğunluğu molekül ağırlıklarına (M)
açıklanır. Bu kanun "gazların diffüzyon hızları molekül
ağırlıklarının karekökü ile ters orantılıdır" şeklinde ifade edilir.
M1 ve M2 molekül kütlesinin kareökleri olarak alınırsa, bu ifade,
M1 (oksijen) : 16
M2 (azot) : 14 her iki gazın atom ağırlığı olarak alındığında,
V1 : azot
V2 : oksijen ise;
V1 / V2 = 0.93
BÖLÜM 2
DALIŞ MALZEMELERİ
Sualtı dünyasındaki bir yaşama, geçici de olsa uyum
sağlayabilmek için bir takım aletlere ihtiyaç vardır. Bu aletler;
görmeyi kolaylaştırıcı Maske (mask), su üstünde nefes almayı sağlayan
Şnorkel (snorkel), su altında hareket sağlayan Palet (fins), üşümeyi
önleyen Elbise (suit), yüzerliği kontrol ekmeye yarayan B.C.D.
(buoyancy control device) ve Ağırlık Kemeri (weight belt), su altında
solumayı sağlayan Tüp (tank) ve Regülatör (regülatör) takımlarıdır.
Dalgıçlar bu aletleri kullanmadan önce çalışma prensipleri, seçimi, dalışa
hazırlanmaları, kullanım ve bakımları ile ilgili temel bilgileri almalıdır.
MASKE
PALETLER
AĞIRLIK KEMERİ
TÜPLER
Örnek ; Bir çelik tüpte test basıncı 300 atm olarak verilmiştir.
Dolum basıncı ne olmalıdır ?.
dolum basıncı 3
190 3
Alüminyum tüplerde,
= olduğuna göre =
test basıncı 5 test
basıncı 5
190 x 5
test basıncı = = 316 atm
olmalıdır.
3
TÜP VANALARI
Tüpün ayrılmaz parçalarıdır. Tüp bakımı için önerilen çoğu konular
vanalar içinde geçerlidir. Tüp vanaları iki çeşittir (Şekil 12) ;
Tüpteki hava 400 - 500 psi'ye indikten sonra J - vana havayı çok az
vermeye başlar ancak kol aşağıya indirildikten sonra kalan havayı tekrar
verir. Bu kola aynı zamanda rezerv kolu da denir. Dalgıç bu kol yukarıda
iken dalışa başlar. Havası yaklaşık tüpün 1/5 kadar azaldığı zaman
regülatörden hava emişi zorlaşır. Bu durumda dalgıç havasının bitmek
üzere olduğunu konusunda uyarılmış olur. Dalgıç rezerv kolunu
aşağıya çekerek kalan havayı rahatça kullanır ve yüzeye çıkar. Mağara
ve batık dalışlarında rezerv kolu bulunmayan tüpler kullanılmamalıdır.
REGÜLATÖR
KONSOL
BÖLÜM 3
DALIŞ PLANLAMALARI
Şekil 15. El İşaretleri. Bu işaretlerin çoğu uluslar arası değişik dalış kurumlarınca
kullanılmaktadır.
çekmeyi amaçlaması her ikisi içinde yanlış bir arkadaş seçimi demektir.
Aynı amacı güden ve zevki paylaşan bir arkadaş seçimi, iyi bir
planlamanın ilk aşamasıdır. Arkadaş, yer, tarih ve saat tespitinden
sonra o günkü hava koşullarında vb. oluşabilecek olumsuzluklar göz
önüne alınarak ikinci bir yer daha tespit etmekte yarar vardır. Bu
kararlar alınırken bölgede ulaşım, barınma gibi sorunlar tespit edilmeli
ve çözülmelidir.
MALZEMELERİN HAZIRLANMASI
DONANIM KONTROLÜ
REGÜLATÖR TEMİZLİĞİ
ŞNORKEL KULLANMA
MASKE TEMİZLENMESİ
Sualtında maske içerisine giren su, dalgıcı hem rahatsız eder hem
de görüşüne mani olur. Bu suyun maske dışına atılması gerekir. Bunun
için dalgıç hafifçe başını kaldırır, iki elinin parmaklarıyla maskenin üst
kısmına bastırırken aynı anda alt kısmımda hafifçe kaldırır ve
burnundan maske içerisine hava üfler. Maskeye giren hava çıkış yeri
olarak maskenin alt kısmını bulacağından buradan çıkarken
beraberinde içeri dolmuş olan suyu da çıkarır. Bu şekilde maske
temizlenmiş olur. Burundan hava üfleme devamlı ve yavaş olmalı ve bu
işlem mümkün olduğu kadar az nefes harcanarak yapılmalıdır. Bu
beceriyi kazanan dalgıç su altında iken maskesini çıkarıp takabilmeli
sonrada maske içerisindeki suyu rahatça temizlemelidir.
Tüm malzemesi ile suya giren dalgıç başını suya sokar sokmaz
kulak zarı üzerine baskı yapmaya başlayan su basıncına karşı
dengelemeye başlar. Bunun için bir elle B.C.D.'nin havası boşaltılırken
diğer elle maske dışından burun sıkılarak genizden kulaklara hava verilir
(Şekil 18). Kulaklara hava verme işlemi devamlı olmalı ve en derin
dalış noktasına varıncaya kadar devam etmelidir. Östaki kanallarının
açılmaması durumunda ikinci deneme fazla zorlama yapmadan ve
makul bir sürenin geçmesini bekledikten sonra yapılır. Dengeleme
zorluğu herhangi bir derinlikte de olabilir Bu durumda dalgıç gerekirse
yüzeye kadar tekrar yükselir. Bu sefer dengelemeyi, devamlı yaparak
yavaşça alçalır. Dengelemenin yamsıra, sinüs boşluklarında da sıkışma
olabilir. Bu durum yine benzer işlem uygulanarak giderilmeye çalışılır.
Tekrar deneme sonunda başarılı olunamıyorsa ısrar edilmeden dalış
ertelenmelidir.
Dalgıçlar suda belli bir hızla alçalırlar ve yine belli bir hızla
yükselirler. Alçalma "dalıyoruz" işareti ile başlar. Dalgıç sol eli ile B.C.D.
hortumunu kavrar ve yukarı kaldırır, şişirme düğmesinin üzerine
parmağı ile basarak havayı boşaltır. Hava boşaldıkça ağırlaşma artar
ve sonunda dalgıç batmaya başlar. Batma olayının başlaması ile
birlikte B.C.D.'den hava tahliyesi durdurulur. Alçalma tüm sıkışmaları
giderecek ve dengelemeyi uygulayacak kadar yavaş olmalıdır. Dibe
doğru indikçe hacim küçülüp ağırlık artacağından, zaman zaman
B.C.D.'ye tekrar hava verilerek nötr yüzerlik sağlanır. Alçalma ayaküstü
başlamalı, dibe varılması durumunda önce ayaklar yere temas etmelidir.
Uygun yüzerlik kontrolü ile dibe varmadan hidrodinamik yüzüş şekline
geçme en uygun olanıdır. Dibe vardıktan sonra nötr yüzerlik sağlamak
için dalgıç basit bir test uygulayabilir; bunun için dalgıç eller yanda dibe
yüzüstü uzanır ve B.C.D.'sini biraz şişirir. Öyle ki paletlerinin ucu ile
yere hafifçe dokunurken, dalgıç nefes alıp ciğerlerini şişirdiğinde
hafifçe yükselir. Nefes verdiği zaman ise, tekrar yere alçalır. Bu
durumda nötr yüzerlik sağlanmış olur.
Çeşitli dalış ekolleri, yükselme hızını değişik dalış tablolarına bağlı
olarak, değişik uygularlar. Amerikan öğretisi yükselme hızını 18 m/dk
olarak öngörürken; Avrupa ekolü bu hızı 10 m/dk. olarak uygular.
Çıkmaya karar veren dalgıç B.C.D.'sine az bir hava vererek paletlerinin
yardımı ile yükselir. Çıkış sırasında dalgıç sağ elini yukarı kaldırır ve
yukarı bakarken 360° dönerek yavaşça yükselir. Pratikte, dalgıç
yükselirken regülatöründen çıkardığı en küçük hava kabarcığını
geçmeyecek bir hızla yükselir. Yüzeye vardıktan sonra, B.C.D. şişirilerek
yüzerlik sağlanır. Yükselme sırasında kesinlikle nefes tutulmamalı ve
devamlı nefes alıp verilmesine dikkat edilmelidir. Bazı şartlarda tekneye
çıkarken malzemeleri suda çıkarmak gerekir. Sırasıyla, ağırlık kemeri
ve tüp çıkarılarak paletler en sona bırakılır.
Tükenme (Overexertion)
Kazazede dalgıcın havası var ise regülatörü ile , bitmiş ise şnorkel
kullanarak tekneye ulaşmasına yardım edilir.
Kurtarma
Kurtarma işlemi bilincini kaybetmiş baygın dalgıçlara uygulanır.
a ) Dipte bilincini kaybetmiş kazazede dalgıca rastlanılmış ise ve
regülatörü ağzından düşmüş ise yapılacak ilk iş en çabuk şekilde
regülatörü tekrar ağızma yerleştirmektir.
b ) Kazazede dalgıcın başı sudan çıkıncaya kadar regülatör ağızda
tutulur.
c ) 17 m/dk'lık çıkış hızına uyun olarak yükselinir ancak deko
duraklaması yapılmaz. Yüzeye vardıktan sonra kazazede dalgıç
kendine gelirse ve gerekiyorsa unutulmuş dekompresyon
kaidelerini uygulayarak tekrar suya indirilir.
EMNiYET KURALLARI
Suni Teneffüs
Duran kalbin ilk baskı veya darbeden sonra hemen çalıştığı çok
görülmüştür. Bunun için kalp masajına başlamadan önce elin biri göğüs
kafesi üzerine konur. Diğer el ile yaklaşık 20 cm yukarıdan göğüsteki el
üzerine adeta bir yumruk indirilir ve bu işlem birkaç defa devam eder. Bu
şok darbeler sonunda kalp çalışmıyorsa kalp masajı uygulaması
başlamalıdır. Kalp masajı ve suni teneffüs uygulamaları yorucu ve uzun
olabilir. Prensipte bu işlemlere sağlık birimlerine ulaşıncaya kadar
devam edilmelidir.
Hava Yolu
–Boynu kaldır–başı geriye at
–Çeneyi kaldır–dil kaymışsa düzelt
Dinle – Hisset, solunum
yoksa !
Suni Teneffüs
–Burnu sık ağzı aç–derin nefes al ve ağzını
dudaklara yapıştır
–Göğüs şişinceye kadar hava ver.
–Bu işlemi büyükler için dakikada 12,
Nabzı Kontrol et, atmıyorsa ! çocuklarda 20 defa tekrarla
BÖLÜM 4
SUALTI FİZİĞİ
Tüm canlıların görme, duyma ve hissetme gibi algılama organları
yaşadıkları çevreye göre uyumlu gelişmiş ve biçimlenmişlerdir,
insanların tüm duyu organları çevresini saran atmosfer tabakasının
fiziksel ve kimyasal şartları içerisinde uygun çalışırlar. Dış etkenlerden
gelen tüm uyarılar böyle fiziki çerçeve içerisinde rahatsızlık duyulmadan
algılanırlar. Çevremizi saran atmosferin yoğunluğu değiştirilirse
ses, ışık ve sıcaklık algılamalarımızda hatta hareketlerimizde
bariz değişiklikler olacaktır. Bilindiği gibi ses, ışık ve sıcaklık
yayılmaları ortam yoğunluğunun değişmesi ile büyük ölçüde
değişikliğe uğrarlar.
Deniz suyunun yoğunluğu d = 1.027 gr/cm3
Havanın yoğunluğu d = 0.00129 gr/cm3 olarak alınırsa,
suya batmış olan bir dalgıç havaya oranla yaklaşık 800 defa daha yoğun
bir ortama girmiş demektir. Bu yeni ortamda duyu organlarımızın
algılama hassasiyeti değişecek ve çevremizde yeni fiziksel
değişimler gözlenecektir. Dalgıç sualtındaki bu yeni dünyaya uyum
sağlamak için olabilecek tüm değişiklikleri, sonuçlarını ve nedenlerini
önceden bilmelidir. Sualtında dalgıcın en bariz algılama değişiklikleri
görme ve işitme duyularında olur.
Kırılma (refraction)
Işık ışınlarının hızları bulundukları ortama göre değişir. Işınlar
yoğunlukları değişik bir ortama girdiği zaman hız değiştirir. Bu hız
değişikliği aynı zamanda ışın doğrultusundan bir sapma ile (kırılma)
kendisini gösterir (Şekil 21). Sapmanın yönü fizikte kırılma kanunları ile
açıklanır. Bu kanuna göre; az yoğun (hava) bir ortamdan çok yoğun (su)
ortama geçen bir ışık ışının hızı azalır ve ışın normal çizgisine
yaklaşarak kırılır. Normal çizgisi; olduğu varsayılan bir çizgi olup, ışının
değdiği düzleme dik olan bir doğru olarak kabul edilir. Tersi durumda yani
sudan havaya geçen ışın hızlanır ve normal çizgisinden uzaklaşarak
kırılır.
Yayılma (Diffusion)
Işınlar su içerisinde asılı olarak bulunan küçük partiküllere
çarparak yansır, yön değiştirir ve dağılırlar. Partiküllere çarparak yön
değiştiren ışın, diğer partiküllere de çarparak her yöne yayılmış olur
( Şekil 24 ).
Şekil 24. Bulanık suya giren ışınların diffüzyonu. Işınlar
partiküllere çarparak yansır ve her yöne yayılır.
Bulanıklılık (Turbidity)
Su içerisindeki partiküller ışınlan geri yansıtır ve yayılmasını
önler. Bulanıklık, karasal kökenli kil boyutlu partiküller veya su
ortamının kendi ürettiği ve plankton denilen mikroskobik
canlılardan kaynaklanabilir. Planktonların yarattığı bulanıklık genelde
yeşil-kahverengi, hatta kırmızı renklerde (red-tide) olabilir.
Planktonların deniz suyunun artan sıcaklığı veya kirlilik etkisiyle
anormal çoğalabilecekleri bilinmektedir. Bazı durumlarda planktonca
zengin akıntılar berrak sular içerisine girer ve denizin içerisinde
türbiditesi değişik seviyeler oluştururlar. Turbiditesi yüksek sular loş ve
karanlık olur. Böyle bir su ortamında dalgıç aynı dalış profili
içerisinde bu tür seviyelere rastlayabilir.
BÖLÜM 5
DENİZ BiLGiSi
AKINTILAR (Currents)
MARMARA DENİZİ
KARADENİZ
Dalga Akıntıları
Açık denizde oluşan rüzgar kökenli dalgalar ve akıntıların kıyıdaki
etkileri çok önemlidir. Dalgalar sahile vurdukları zaman belli bir sığlığa
gelir ve sonra kırılırlar. Gelen su kırılma bölgesinden itibaren
taşınarak sahil boyunca bir hareketin doğmasına neden olur. Suyun bir
kısmı köpüklenme zonunun altında, bir kısmıda sahil boyunca hareket
eder. Düzgün sahillerde oluşan sahil boyu su hareketine "sahil boyu
akıntısı" denir. Sahil boyu gelişen akıntılar uygun yerlerde birikerek
tekrar denize doğru yönelir. Buna" rip akıntısı" adı verilir (Şekil 32). Bazı
sahillerde rip akıntılarının şiddetli olduğu unutulmamalıdır.
Şekil 32. Sahil ve rip akıntıları. Sahile yandan esen rüzgar küçük ölçekte
kıyı akıntılarının oluşmasına neden ölür
DALGALAR
Rüzgar Dalgaları
Termoklin
Muhtelif derinliklerde meydana gelebilen soğuk su tabakasıdır. Bu
su tabakaları hem denizlerde hem de göllerde olabilir. Deniz ve göllerde
termoklin oluş nedenleri aynı olmakla beraber boyutları ve etkileri biraz
değişiktir.
SUALTI CANLILARI
Zehirli Balıklar
SUALTI FİZYOLOJİSİ
Azot Narkozunun
Derinliklere Göre Etkileri
Vurgun Belirtileri
Dekompresyon hastalığının belirtileri genellikle dalıştan kısa bir
süre sonra başlar. Ortaya çıkan belirtiler oluşan azot kabarcıklarının
büyüklüğüne ve miktarına göre değişik şekillerde ortaya çıkar.
Belirtilerin en belirgin şekli kol ve bacaklarda görülen mevzi ağrılardır.
Vurgun belirtilerinin % 50'si dalıştan sonra bir saat içerisinde, % 95'i
dalıştan sonra üç saat içerisinde ve %1'i de yirmi dört saat
içerisinde ortaya çıkar. Nadir olarak dalıştan bir hafta sonra
ortaya çıkan vakalar da kaydedilmiştir. Beyin ve omurilik gibi hızlı
dokularda oluşan kabarcık belirtileri ortaya çabuk çıkar. Kıkırdak ve
kemik gibi yavaş dokularda oluşan kabarcıkların belirtileri daha uzun bir
zaman sonra ortaya çıkar. Vurgun belirtileri en çok rastlanılan
şekilleriyle şunlardır;
Vurgun Tedavisi
d- Vücut sıcaklığı korunur. Bunun için hasta bir battaniye ile sarılır.
Karbonmonoksit Zehirlenmesi
Oksijen % 20-22
Karbondioksit(C02) 1000 ppm
Hidrokarbonlar
50 ppm
(metan ve türevleri)
Solunum Sistemi
HYPERVANTİLASYONSUZ DALIŞ
HİPERVANTİLASYONLU DALIŞ
Dolaşım Sistemi;
Karotis-Sinüs Refleksi
Kramplar
Kulak Boşluğu
Kulak hem işitme hem de denge organıdır. Dalış sırasında, kulak
içerisinde bulunan hava boşluğun çevre basıncından etkilenerek hassas
işitme ve denge organlarının fonksiyonlarını olumsuz yönde
etkilememesi gerekir. Bunun için, kulağın anatomik yapısı ve kulak
sıkışması olayına bağlı olarak gelişen problemlerin nedenlerini,
belirtilerini ve tedavilerini bilmek gerekir. Kulak uç bolümden oluşur
(Şekil 43) ;
Şekil 43. Kulak iç yapısı. Dış, orta ve iç kulakta yer alan organlar
a-Dış Kulak, Kulak kepçesi ve kulak deliğinden oluşur.
b-Orta Kulak, Kulak deliğini kapatan kulak zan ile başlayıp çekiç,
örs, üzengi denilen küçük kemikler ile bunların içerisinde bulunduğu
boşluğa denir. Kulak zan ve kemikler birbirleri ile temas halindedir.
Orta kulak boşluğu ostaki kanalları denen ince borularla gırtlağa açılır.
c-İç Kulak, oval ve yuvarlak pencere membranları ile orta kulaktan
ayrılır. Uç boyutta yerleşmiş uç adet dairesel halkanın birleşmesi ile
oluşmuş ve sonu beyne giden sinirle biten salyangoz denilen bir organ
içerir. Salyangozun merkezinde denge algılayıcısı sinir uçları bulunur.
Duyma olayı kulak zarının titremesi ile başlar. Titreşim çekiç, örs,
üzengi kemikleri vasıtasıyla iç kulağa açılan oval pencere diyaframına
iletilir. Buradan algılanan titreşimler salyangoz ve sinir yolu ile beyne
iletilir. Salyangoz içi sıvı dolu olan bir organdır. Oval pencereden
yapılan bir itme alttaki yuvarlak pencerenin hafifçe dışarı çıkması ile
dengelenir. Basınç değişimleri doğrudan orta kulak boşluğunu etkiler.
Orta kulak boşluğu içerisindeki basınç çevre basıncından düşük ise
sıkışma olayı meydana gelir. Sıkışma iki şekilde olur ;
Sinüs Boşlukları
Kafatasının on kısmında alın ve yanak bölgesini oluşturan
kemiklerin içerisinde yer alan dört çift boşluğa sinüs boşlukları denir
(Şekil 44).
Şekil 44. Kafatasında bulunan 4 çift sinüs boşlukları
Şekil 45.Serbest dalış yapan bir dalgıcın basınç etkisi ile ciğer hacmindeki
değişimler. Dalgıcın yüzeyde 2 it gelen ciğeri -10 m'de l It'ye
küçülür, yüzeye ulaştığında tekrar 2 It'lik eski hacmine gelir
b-Aletli dalgıç; Dalgıç yüzeyden dibe doğru inerken
regülatöründen hava solur. Derinlere gittikçe yani çevre basıncı arttıkça o
derinlik basıncına göre sıkışmış hava ile nefes alıp vermeye başlar, Bu
durumda dalgıcın ciğer hacmi aynıdır ancak içerisi sıkışmış yoğun hava
ile dolup boşalmaktadır. Dalgıç bir müddet sonra yükselmeye
başladığında ciğerlerdeki sıkışmış yoğun hava genleşmeye başlar.
Örneğin, -10 m de ciğerlerine hava doldurarak yüzeye çıkan dalgıcın
ciğerleri genleşen havanın etkisiyle iki katı genişler (Şekil 46).
Şekil 46.Aletli dalgıcın -20m’den nefesini tutarak yükselmesi durumunda son
10 m'de ciğerlerin genleşmesi ve yırtılması
Hava Embolizması
Diğer Boşluklar
Diş Boşlukları
Mide-Bağırsak Boşlukları
Maske Boşluğu
Denklemin ikinci tarafı fazla ise sudaki ısı kaybı fazla veya enerji
kaybettirici hareketler fazla olmaktadır Hem ısı kaybı hem de fiziki
hareketi fazla olan dalgıç ürettiği enerjiyi çabuk tüketir ve bu durum
üşüme ile kendisini belli etmeye başlar.
Hipothermia (Hipotermi)
olmak üzere iki nedene bağlıdır. Deri altındaki yağ dokuları ısıyı diğer
dokulara göre daha az iletirler ve vücudu adeta bir izolatör gibi sararlar.
Ancak; bu durumla beraber vücut alanının vücut ağırlığına oranı da
önemlidir. Uzun boylu zayıf kişilerde vücut alanı/ağırlık oranı fazla
olduğundan ısı kaybı dolayısıyla üşüme daha fazla olur. Kısa ve şişman
kişilerde oran daha küçük olduğundan ısı kaybı daha uzun süre alır ve
dolayısıyla üşüme daha az olur. Bayanlarda vücut yüzeyi/ağırlık oranı
çok daha fazla olduğundan gelişmiş yağ dokularına rağmen ısı kayıpları
fazladır ve daha çok üşürler.
muhakeme zorluğu,
denge kaybı,
yukarıdakilere ek olarak
bozuk konuşma.
tıbbi gözlem
32°C Ağır hipotermi uygulanmalı
şuur bulanıklığı.
sıcak içecekler bilinç
yaşam fonksiyonlarının
açık ise verilmeli
bozulması
titreme olmayabilir
Soğuk suya girmiş ancak çıkış noktasını veya tekneyi kaybetmiş bir
dalgıç kurtarılmayı beklerken herşeyden önce ısı kaybına karşı kendisini
korumalıdır. Zira, suyun soğukluğuna ve elbise kalınlığına bağlı olarak,
kısa veya uzun bir müddet sonra üşümeye ve titremeye başlayacaktır.
Bu durumda yüzmek veya hareket etmek yerine en az ısı kaybedecek bir
pozisyonda hareketsiz kalarak kurtarılmayı beklemek uygundur. Gereksiz
hareketler fazla enerji tüketimi demek olduğu unutulmamalıdır. En az ısı
kaybı pozisyonu şu şekilde sağlanır, eller yüzü ve alnı kapatacak şekilde
kollar sıkıca göğüs kafesine yapıştırılır, bacaklar kasıkları koruyacak
şekilde bitişik ve karna doğru kıvrılır, baş su üzerinde, maske yüzde
takılı olarak ve B.C.D. şişik vaziyette fazla hareket etmeden durulur.
Araştırmalar bu pozisyonda yaşam süresinin %50 daha fazla olacağını
göstermektedir. Genel olarak +5°C derecedeki bir suda normal yaşam
süresi ilk 0.5 saati bilinçli toplam 2 saatir. Aynı durum +10°C lik
suda, ilk bir saati bilinçli 4 saattir. 15°C ve üzerindeki su
sıcaklıklarında ölüm tehlikesi yoktur, ancak, 15°C de iki saat
sonra bilinç kaybı başlayabilmektedir.
Kızışma (Overheating)
STRES
Stres, paniğe yol açan önemli bir nedendir. Panik, ani ve çok
büyük bir korku şeklinde ortaya çıkar. Bu durumda düşünme, analiz,
muhakeme ve karar verme yetenekleri çok zayıflar ve kişi kontrolünü
kaybeder. Stres ve paniği önlemenin en etkili yolu uyanık ve berrak
bir düşünce ile dalışa başlamaktır. Buna rağmen karşılaşılan problemleri
çözmek için sırasıyla; Dur, Duşun, Düzenli Nefes Al! şeklinde
özetlenebilen kuralları soğukkanlılıkla uygulamak gerekir.
Önemli balık sokmaları ani ve keskin bir acı ile ortaya çıkar. Bu
durumda tüm faaliyetler derhal durdurularak yaraya müdahale edilmelidir.
Uygulanacak tedavinin büyük bir kısmı kaza yerinde kişi veya
arkadaşlarınca yapılır. Cerrahi veya ilaç uygulamasının bir hekim
tarafından yapılması gerektiği unutulmamalıdır.
Zehirli Balık sokmalarında tedavi için vakit geçirilmeden ve aynı
anda uç değişik müdahale yapılabilir. Bunlar; Acıyı hafifletme , zehrin
etkisini önleme ve Enfeksiyona karşı önlem olmak üzere yapılan
tedavilerdir. Trakonya, iskorpit gibi zehir aygıtları sivri ve küçük olan
balıkların sokması sonucu oluşan yara çoğunlukla küçük çaplı noktalar
şeklindedir. Zehri uzaklaştırmak amacıyla yarayı kanatmak oldukça
güçtür. Bu durumda yara steril bir kesici aletle genişletilmeli ve
kanatılmalıdır. yara tuzlu ve soğuk su ile yıkanır, mümkün olduğunca
zehirden temizlenmesi sağlanır. Soğuk damarların büzülmesine neden
olacağından hafif analjezik etki yapar. Turnike uygulamak zehrin kan
yoluyla vücuda dağılmasını önler. Ancak turnike, kan dolaşımına engel
olmamalıdır Bu nedenle turnike beş dakikada bir gevşetilmelidir.
Zehirli iğne sokma sırasında kırılıp yara içerisinde kalabilir. Bu
durumda iğne çıkarılmalıdır. Yara eğer büyükse dikiş atılmalıdır. Yara
tamamen temizlendikten sonra sıcak su kompresi uygulanır. Hatta yaralı
uzvu sıcak su dolu bir kaba sokmakta yarar vardır. Su sıcaklığı yaralının
dayanabileceği kadar sıcak olmalıdır. Sıcak kompres uygulamasına 30
ile 90 dakika süreyle devam edilir. Ağrı kesici ve gerekirse, antibiyotik ile
antitetanoz ilaçlar önlem olarak verilmelidir. Potasyum permanganat,
amonyak ve hatta devamlı soğuk kompres sanıldığı gibi yararlı olmaktan
öte ters etki yapabileceğinden uygulanmamalıdır.
Zehirli balık sokmalarına karşı korunma tedbirleri oldukça sınırlıdır.
Demersal balıklar çoğunlukla kum veya çamur içerisinde gömülü olarak
yaşadıklarından kazalar çoğu kez bunların üzerine basma şeklinde olur.
Bu nedenle plajlarda yürürken ayağı zemine sürümek ve bu surette
balıkların ürküp kaçmasını sağlamak çok etkili bir yöntemdir. Balıklar bir
olta veya ağ ile yakalanmış ise çıkarılırlarken çok dikkatli olunmalıdır.
Ayrıca eriştelik tabir edilen yosunlar (Posidonia meraları) içerisinde
zehirli balıklar renkleri nedeniyle çok iyi kamufle olabildiklerinden
dikkatsiz dalgıçlar için tehlike oluştururlar.
BÖLÜM 7
DALIŞ TABLOLARI
TARiHÇE ve PRENSİPLER
İnsanların dalgıç çanı veya miğfer içerisinde sualtında çalışmaya
başlamasından bu yana ölümcül vurgun hastalıkları sıkça kayıtlara
geçmiştir .Vurgun belirtilerini ilk defa kapalı ve basınçlı tünellerde
çalışan maden işçilerinde tanımlayan 1841 yılında Trigger
olmuştur. 1878 yılında fizyolog Paul Bert yüksek basınçlı bir ortamdan
normal basınçlı bir ortama ani geçişlerde vücutta azot kabarcıklarının
açığa çıktığını fark etmiştir. Bu kabarcıklar kan damarlarını tıkamakta ve
hastalığa neden olmaktadır. Bu gözlemler sonunda ilk önlem olarak çıkış
hızları yavaşlatılmıştır. Ancak vurgun olayları azalmakla birlikte devam
etmiştir.
Dekompresyon hastalıkları ile ilgili ilk korunma tedbirleri bu
yüzyılın başlarında 1905'de Dr. J.S. Haldane'nın İngiliz donanması
dalgıçları için yaptığı çalışmalar ile başlamıştır. Sıvılar içerisinde
gazların kabarcıklanması olayını inceleyerek gözlemlerine başlayan
araştırmacı özellikle sıvı - gaz - doygunluk - kabarcıklanma gözlemleri
sonunda ; "sıvılar içerisinde çözünmüş gaz miktarı doygunluk limitine
ulaşmışsa, basınç azalması karşısında kabarcıklar (bubble)
oluşabilir, aksi taktirde kabarcık oluşmaz" sonucuna ulaşmıştır.
Pratikte çıkış sırasında dalgıçların vücudunda çözünmüş azot bulunsa
bile eğer belirli bir doygunluk limitine ulaşmamışsa kabarcık oluşması
söz konusu olmayacaktır. Azotun açığa çıkışında belli bir zaman
gereklidir ve bu süre vücuttaki çeşitli dokuların azot saturasyonuna
bağlıdır. Saturasyon ölçümleri için vücutta yavaş veya hızlı azot
absorbsiyonu - desorbsiyonu yapabilen çeşit doku (beyin, kas, yağ,
kıkırdak .. vs. ) seçilmiş ve her dokunun saturasyon-desaturasyon
zamanlan ölçülmüştür. Bu prensipten hareketle, Dr Haldane insan
dokularının azot saturasyon derecelerini göz önüne alarak ilk dalış
tablolarını oluşturmuştur. Böylece dalgıçlar bu tablolardan derinlik,
zaman, yükselme hızı ve deko duraklarını okumaya başlamıştır. Bu tablo
sayesinde dekompresyon kazaları büyük ölçüde azalmıştır.
DALIŞ PROFİLLERİ
2'ci cetvel; Birinci dalış ile ikinci dalış arasında bekleyen dalgıç,
birinci dalışta almış olduğu azotun bir kısmını solunum yoluyla atar.
Cetvel 0-6 saat aralığında beklendikten sonra bünyede kalan azot
grup harfini verir.
2'ci cetvele dikkat edilirse en küçük iki dalış arası zaman aralığı 10
dk. dır. Bundan küçük aralıklarda birinci dalış devam ediyor kabul edilir.
3'cü cetvel; Herhangi bir grup harfi ile mükerrer dalış yapan dalgıç
bu cetveldeki rakamları izlemek zorundadır. Cetvel, birisi alttaki renkli
kutucukta diğeri üstte bulunan iki rakam ve bu iki rakama karşı gelen
satırda bir derinlik verir. Alttaki renkli kutucuktaki rakam o derinlikte
kalınabilecek maksimum zamanı verir (Adjusted bottom time), ikinci
dalıştaki dip zamanı bu rakamı geçemez. Üstte bulunan rakam ikinci
dalışa girerken bünyemizde bulunan kalıcı azot miktarının (K.A.Z)
dakika cinsinden rakamla ifadesidir (residuel nitrogen time). Bu rakam
ikinci dalıştaki dip zamanına (H.D.Z) eklenerek dalış sonrası toplam dip
zamanı (T.D.Z.) bulunur. K.A.Z. + H.D.Z. = T.D.Z. 'dir. Toplam dip zamanı
ikinci dalış sonrası azot grup harfini bulmaya yarar. . Bunun için ikinci
dalış derinliği ve T.D.Z. rakamı birinci cetvelde yerine konarak en son
grup harfi bulunur.
Örneğin : 12 lt lik bir tüpte 200 atm basınç varsa tüpteki hava ;
0 1 1 1 25
-10 2 1/2 2 50
-20 3 1/3 3 75
Dalış süresi = dalış için gerekli hava (lt) / derinlikteki soluma hızı
(It/dk) ile hesaplanır.
Örnek 1; 200 atm hava içeren 10 itlik bir tüp ile -30 m de ne
kadar kalınabilir?
a- -25 m'de mutlak basınç 3.5 atm' dir. Buna göre dalgıcın -25 m
deki hava tüketimi ; 25 x 3.5 =87.5 It'dir.
a- Tüpteki hava;
12 x 215 = 2580 R dir.
UNUTULMUŞ DEKOMPRESYON
-12 m de 8/4 dk
-9 m de 8/3 dk
-6 m de 8/2 dk
-3 m de 8 x 1.5 = 12 dk deko duraklarını uygulayarak su
yüzeyine çıkar.
SAĞLIK ve DALIŞ