Professional Documents
Culture Documents
Alaca Karan Lik Ta
Alaca Karan Lik Ta
ve her trden sinir hastalar vardr. eker hastas bir general, hi bitmeyen
homurtularla emekli ayln burada yer. Kuru yzl birok inmeli, sarsak
admlarla dolar. Papaz Hhlenrauchun dnyaya on dokuz ocuk getiren ve artk
bunayan elli yandaki kars, delice bir erinsizlik iinde, bir yldan beri
zel bir hastabakcnn kolunda gzlerini bir noktaya dikip hibir ey
konumadan btn sanatoryumu gezer.Ara sra ar hastalardan biri lrd. Bu
hastalar ne yemee, ne de oturma salonuna inerlerdi. lmlerini hi kimse, oda
komular bile anlamazd. Bu cansz konuklar geceleyin bir yere aktarlr;
Einfried'deki yaam; masaj, elektrik tedavisi, ine, du, banyo, jimnastik,
terleme ve buulanma gibi eyler zamanmzn en son bulularyla donatlm
salonlarda hi aksamadan srerdi.Evet, burada canl bir yaam vardr. Enstit
ilk kattadr. Yeni hastalar geldii zaman yan yaplardan birinde duran kapc
byk an alar, sanatoryumdan ayrlan hastalar da Dr. Leander, Bayan
Osterloh'la birlikte trenle arabalarna dein geirir.Einfried'e kimler
snmad ki! Burada ok tuhaf bir insan olan bir yazar bile vardr. Bir maden
ya da ta adna benzeyen adyla bu yazar, sanatoryumda Tanrdan gnler
alyor...Enfried'de Dr. Leander'den baka bir doktor daha vardr, hafif ya da
umutsuz hastalarla ilgilenir. Ad da Mller'dir ama ondan sz etmeye
demez.*Ocak ay banda, A. C. Klterjahn irketinin sahibi tccar Klterjahn,
karsn Einfried'e getirdi. Kapc an ald. Bayan Osterloh birinci katta,
gerek ampir bieminde olaanst gzel denmi kabul salonunda, bu ok
uzaklardan gelen saygdeer aileyi karlad. ok gemeden Dr.Leander de geldi,
konuklarn nnde eildi, konumaya baladlar.Darda zerleri hasr rtl
iek tarhlar, kar altnda kalm maaracklar, kimsesiz kulbecikleriyle bahe
grnyor; iki uak byk kapnn nnde duran arabadan yeni gelenlerin
bavullarn tayordu.Bay Klterjahn karsn baheden geirirken "Yava
Gabriele, dikkat et meleim, azn ama," demiti. Tccarn karsn arabadan
indirirken gsterdii dikkat karsnda, onlar istasyondan sanatoryuma getiren,
bilisiz, incelik nedir bilmeyen, kaba arabac bile dilini dileri arasna
kstrmt. ki doru at da geriye evrilmi gzlerle bu zntyle kark
saknmay, incelii seyrediyorlard sanki.Bay Klterjahn'n Baltk Denizi
kysndan Dr. Leander'e yazd mektuplarda aka belirttiine gre, gen
kars soluk borusundan rahatszd. ok kr cierlerinde birey yoktu; ama
hastalk cierlerinde de olsa, gen kadn imdikinden farkl olamazd. Beyaz
lake koltukta, iri yar kocasnn yannda, arkasna yaslanp sessizce
konuulanlar dinlerken ince, nazl, melek gibi, maddeden uzak bir hali
vard.Nian yznden baka ss olmayan gzel, solgun elleri, koyu renkli,
ar bir etekliin plileri arasnda dinleniyordu. zerinde dik yakal, vcuduna
smsk oturmu, gm rengi bir bluz vard; bluz arabesk kadife paralaryla
ilenmiti. Gen kadnn anlatlamayacak kadar ince, tatl, zayf olan kk
ba, bu ar ve yumuak kumalarn iinde bsbtn anlam kazanyor; insann
iini actan, bu dnyadan olmayan bir nitelik kazanyordu. Ensesinde bir topuzla
toplanan ak kahve rengi salar dz taranmt. Yalnz alnnn sana den
bir kakl vard. Sa gznn zerinde, dikkati hemen oraya eken solgun mavi
bir damarck kvrlyordu. Yzne insann rahatn karacak biimde egemen olan
bu ince damarck, gen kadn konumaya balaynca daha ok beliriyordu; yalnzca
glmsedii zaman yz tuhaf, insan dndren, skntl, zntl bir durum
alyordu. Ama gen kadn yine de konuuyor, glyordu. Rahat ve iten
konuuyordu. Biraz yorgun bakan, ara sra kapanmak bile isteyen, keleri ince
burun direiyle glgelenen gzleri hep glyordu. Byk ve gzel az da yle.
Dudaklar solgundu ama, belki ok dzgn ve keskin olduklar iin glnn bir
prlts vard. Kimi zaman kesik kesik ksryor, hemen mendilini azna
gtryordu, sonra da mendilini inceliyordu.Bay Klterjahn "ksrme Gabriele!"
diyordu, "Dr. Hinzepeter'in sana ksrmeyi yasak ettiini biliyorsun, sevgilim.
Biraz kendini tut meleim. Dediim gibi, hastaln yalnzca soluk borusunda.
lk hastalandn zaman cierlerinde bir ey var sanm, Tanr bilir ya ok
korkmutum. Ama cierde deil, hayr, asla deil, buna raz olamayz deil mi,
Gabriele? Ha.. Ha.. Ha..!"Dr. Leander "Kukusuz," diyerek gzlnn altndan
Klterjahn'a bakt. Biraz sonra Bay Klterjahn iki kahveyle bir sandvi istedi.
"K"lar genzinden sylyor, sandvi derken de insann itahn
kalmak istemedi. Bymekte olan ocuu, gelien ii gibi nemli grevler onu
geri aryordu. Bu grevler onu geri dnmeye, karsn burada en iyi bakma
brakmaya zorluyordu.*Birka haftadr Einfried'de bulunan yazarn ad
Spinell'di. Detlev Spinell, tuhaf bir insand.Otuz yalarnda, iri yar,
kahverengi sal bir adam dnn. akaklar iyice krlamt; ama yuvarlak,
beyaz, hafife ikin yznde hi sakal izi yoktu. Hayr tratan deil, tratan
olsa anlalrd. Yumuak, krk, ocuk grnl bir yz vard; yer yer ayva
tyleriyle kaplyd, bu ayva tyleri ok tuhaf grnyordu. Gzleri sar ela,
baklar tatlyd, burnu yass ve biraz etliydi. Ayrca Bay Spinell'in
Romallara benzeyen keli bir st duda, byk drt ke dileri vard.
Ayaklar da grlmemi derecede bykt. Sarsak hastalardan biri, ona alay ve
kmsemeyle "Bcr" adn takmt; ama bu, ona uymayan kt bir add. yi,
modaya uygun giyiniyordu; uzun siyah ceket, renkli, kumlu yelek.Bay Spinell
sokulgan deildi, hi kimseyle ahbaplk etmiyordu, ama kimi zaman candan,
insancl, cokun yaradll bir adam olabiliyordu. Gzel bir eyin; rnein
birbirine uyan renklerin, eski bir vazonun ya da akam gneinin klarnda
yzen dalarn karsnda couveriyordu. "Aman ne gzel!" diye ban yana
eiyor, omuzlarn kaldryor, ellerini ayor, azn burnunu bzerek "Tanrm,
bakn ne gzel!" diyordu. Byle anlarnda, erkek ya da kadn, kim olursa olsun
en kibar konuklarn bile boynuna sarlacak denli couyordu.Yazd kitap hep
masann stnde dururdu, bu kitab odasna giren herkes grebilirdi. Orta
byklkte bir romand, kab karmakark resimlenmi, kahve szgecine benzer
bir kda baslmt. Szckleri gotik kiliselere benziyordu. Bayan Osterloh
bu roman kendisini skmadan eyrek saatte okumu, korkun can skc diyemedii
iin "ok ho," demiti. Olay ada-tesi salonlarda, zengin kadnlarn
odalarnda geiyordu. Odalar ve salonlar; goblen hallar, eski biem mobilyalar,
deerli porselenler, pahal kumalar ve her biri bir sanat bayapt olan
biblolarla doluydu. Kitapta bu eyann betimlenmesine ok nem verilmiti. nsan
okurken, her an Bay Spinell'in "Ne gzel! Aman Tanrm, nasl da gzel!" dediini
grr gibiydi. Bu kitaptan baka kitaplar yazmadna da ayrca amak
gerekirdi; nk, yaz yazmaktan ok holanyordu. Gnn birok saatini odasnda
yaz yazarak geiriyor, postaya gnde hi olmazsa iki mektup veriyordu. in
artc ve gln yan, gnderdii bunca mektuba karlk kendisine pek az
mektup gelmesiydi.*Bay Spinell, yemek masasnda Bayan Klterjahn'n karsnda
oturuyordu. Yan yapnn ilk katnda, herkesin bir arada yemek yedii byk
salona ilk akam biraz ge gelmi, alak sesle herkesi birden selamlayarak
yerine gemiti. Doktor Leander, onu yeni gelenlere, pek de resmilie kamadan
tantt. Bay Spinell hafife eildi, sonra biraz utanarak yemeine balad.
atal ve ba ok etkili bir biimde kullanyordu. Giysisinin smsk
kollarndan grnen elleri byk, beyaz ve gzel biimliydi. Sonradan
utangal geti, rahata, hi ekinmeden Bay Klterjahn ile karsn
incelemeye balad. Yemek boyunca Bay Klterjahn ona Einfried'in yeri ve
iklimiyle ilgili kimi eyler sordu, Bayan Klterjahn da sevimli haliyle bu
sorulara kart. Bay Spinell sorular saygyla yantlad; sesi yumuak ve
tatlyd. Yalnzca dileri diline engel oluyormu gibi tutuk
konuuyordu.Yemekten sonra dinlenme salonuna geildi. Dr. Leander yeni gelenlere
ayr bir ilgiyle, "Afiyet olsun" derken, Bayan Klterjahn sofrada karsnda
oturan sordu: "Bu beyin ad neydi? Spinelli mi? yi anlayamadm!""Spinell...
Spinelli deil efendim. Hayr talyan deil. Benim bildiim kadaryla,
Lembergliymi."Bay Klterjahn da "Ne sylemitiniz? Bir yazar myd? Yoksa baka
bir meslekten mi?" diye sordu, elleri rahat ngiliz pantolonunun ceplerindeydi,
kulan Dr. Leander'e uzatmt, sylenenleri dinlerken kimilerinin yapt
gibi azn ayordu.Dr. Leander: "Evet, sanrm yazyor..." yantn verdi,
"Bir kitap yaymlad sanrm; sanrm romanms bir ey." Bu yinelenen
sanrmlar Dr. Leander'in yazar hakknda iyi bir dncesi olmadn, sorumlu
bir duruma dmek istemediini anlatyordu.Bayan Klterjahn, "Ama bu ok
ilgin!" dedi. imdiye dek hi bir yazarla karlamamt.Dr. Leander, "Evet,"
dedi, "Olduka nl bir yazarm..." Bundan sonra yazardan konuulmad artk.Ama
daha sonra, yeni konuklar oturma salonundan kp Dr. Leander de odadan
giderken, Bay Spinell onu durdurdu:"Bu kar kocann ad neydi, Tanr akna?
frlam, korkun bir grnm almt. Ayrca bu mzik onun mide sinirlerine
dokunuyor, g ileyen midesini tehlikeye atyordu; kadncaz bir bungunluk
gelecek diye korku iindeydi. Yavaa, "Ben gidip yatmak istiyorum. Hoa
kaln," deyip gitti.Karanlk iyice basmt. Darda kar sessizce, durmadan
yayordu. Piyanonun iki mumu odaya hafif, titrek bir k veriyordu.Spinell,
"kinci perdeyi!" diye fsldad. Bayan Klterjahn sayfalar evirip ikinci
perdeye balad.Boru sesleri uzaklarda dindi. Nasl! Yoksa bu, yapraklarn
hrts myd? Ya da bir alayann yumuak prts m? Evin ve koruluun
zerini gecenin sessizlii sarmt imdi; artk hibir yalvar zlemin yolunu
nleyemezdi. Tanrsal giz sona eriyor. Parltlar snd, tuhaf bir ezgiyle lm
motifi yavalad ve zlem sonsuz bir sabrszlkla beyaz tln karanlklar
iinde kollarn ap gelen sevgilisine doru uurdu.Ey, sonsuzlukta birlemenin
sevinci! Yanlma zntsnden kurtulmann, zamann ve uzamn zincirlerinden
kopmann, seninle benim kaynamamzn sevinci, senin ve benim tanrsal
sevincimiz! Gnn aldatc ileri onlar ayrabilir;ama byl ikinin gcyle
gzleri alalberi yalan balamasn renen yreklerini hibir ey
aldatamaz artk. lm gecesini akla geirenlere, bu tatl gizi zenlere gn
yalnzca zlem duyurur; sonsuz, gerek, tanrsal geceye kavuma zlemi.
Gel ak gecesi, bize zlediimiz, beklediimiz unutuu ver; bizi sevincinle sar;
bu yalanlar dnyasndan, ayrlktan kurtar! Bak son k snd! Dnyadan
kurtularak acnn sonsuzluu zerine gerilen o tanrsal alacakaranlkta dnce
ve ekingenlik yiter, yalanlar biter; gzlerim sevin iinde kapanr ve oluun
mucizesi balar. te bu andan sonra, dnya benim!Bunu Braugaenen'in "Dikkat
edin!" arks izliyordu. Bu arkda keman sesleri alabildiine
ykseliyordu."Ben hepsini anlamyorum, Bay Spinell; biroklarn yalnzca
duyumsuyorum. Dnya benim ne demek?"Spinell alak sesle, ksaca aklad."Yaa,
demek byle. Yalnz siz bunlar bu denli iyi anladnz halde niin
alamyorsunuz acaba?"Spinell bu soruyu yantlamak istemedi; ellerini uuturdu,
iskemlesinde biraz daha bzld.Sonunda zntyle, "Bu ikisi pek az bir arada
olur," dedi. "Ben alamyorum, siz almay srdrn."Ve tanrsal giz ezgisinin
sarho edici arklarn almay srdrdler. Ak lebilir mi? Tristann ak?
Senin ve benim akm, Isolde? Hayr, lmn elleri sonsuz olanlara ulaamaz!
Birdenbire korkun bir ey oldu. Gen kadn piyanoyu brakt, elini gzne siper
edip bakt; karanlkta iyice gremiyordu. Spinell de arkasna dnd. Koridora
kan kap alm, ieriye koyu bir glge girmiti. Baka birinin koluna
yaslanarak yryordu. Bu, Einfrieddeki ar hastalardan biriydi, o da kzak
gezintisine gitmemiti. Bu akam saatinde sanatoryumun iinde her gnk zgn
turunu yapyordu. Hastabakcyla birlikte gezen bu kadn, papaz Hhlenrauch'un
on dokuz ocuk douran ve artk bilincini yitiren karsyd. Ban kaldrmadan,
evresine bakmadan, pat pat diye ayaklarn sryerek bir kapdan girmi,
tekinden kp gitmiti. - Yine sessizlik balad.Bay Spinell, "Papaz
Hhlenrauch'un karsyd," dedi."Evet, zavall Hhlenrauch'du." Sonra notann
yapraklarn evirip son ksm, Isolde'nin lmn ald.Dudaklar ok
renksizdi, gzlerinin altndaki halkalar da gittike derinleiyordu! nce mavi
damar kann stnde, saydam alnnn zerinde her an biraz daha ok
beliriyordu.Birden ikisi de kulak verdiler.Bayan Klterjahn "ngraklar," dedi.
"Ben gidiyorum."Bay Spinell ayaa kalkt. Yrd, kapya gidince bir an cokuyla
admlar dolat; sonra gen kadnn biraz tesinde diz kt. Uzun siyah ceketi
yerde srnyordu. ki eli aznda, omuzlar titreyerek duruyordu.Bayan
Klterjahn oturduu yerde, elleri kucanda, hafife ne doru eilmi ona
bakyordu. Yznde gizli, belirsiz bir glmseyi vard. Karanlkta bakmaktan
gzleri yorulmu gibiydi, sanki kapamak isteini duyuyordu.Uzaktaki ngrak
sesleri, krba akrtlar, birbirine karan insan sesleri gittike
yaklayordu.*Hastalarn daha uzun zaman konutuu kzak gezintisi, 26 ubatta
yaplmt. 27 ubat lodoslu bir gnd, hava yumuam, donlar erimiti.
Klterjahn'n karsnn sal da iyiydi. Ayn 28inde biraz kan kard. Pek
nemli bir ey deildi, ama ne de olsa kand. Ayrca korkun bir bitkinlik
duyumsayp yataa yatt.Dr. Leander, gen kadn muayene ederken donup kald.
Sonra bilimin gerektirdii eyleri yazd. Buz paras, biraz morfin ve kesin
dinlenme. Ayrca, hastann saaltmn ertesi gnden sonra Dr. Mller'e
bakmsz baheyi anmsyor musunuz? Dsel bir yabanll eviren eski duvarn
atlaklarndan yeil yosunlar fkryordu. Ortadaki fskiyeli havuzu da
anmsyor musunuz? Kysna mor zambaklarn sarkt, sularnn gizemli bir
biimde talarla konutuu havuzu? Bir akam zeriydi. Yuvarlak havuzun banda
yedi gen kz oturuyordu. Yedincinin, en ndeki kzn banda, batan gnein
grkeminden bir eyler vard; gizlice parlyordu. Gen kzn gzleri korkun
dlere benziyor, ama dudaklar glmsyordu."ark sylyorlard. Gzel
yzlerini sularn yorgun, nazl bir kvrlla havuza dkld yere doru
evirmilerdi. Sularn dans onlarn alak perdeli, gzel sesleriyle
sarlyordu. ark sylerken ellerini de dizleri zerinde kavuturmulard
belki..."Bu tabloyu anmsyor musunuz baym? Bu tabloyu grdnz m? Hayr,
grmediniz... nk, sizin gzleriniz bunu grecek yetide yaratlmamt.
Kulaklarnz da bu ezginin el dememi tatlln iitecek gte deildi. Bu
tabloyu grmediniz! - Grseydiniz soluk almaya cesaret edemezdiniz nk;
yreinizin arpntsn durdurur, gerisin geriye, kendi yaamnza dnmek
zorunda kalrdnz. Btn mrnzce, dnyada kaldnz srece, bu grdnz
tabloyu dokunulmaz, kutsal bir varlk olarak yreinizde saklardnz. Ama siz ne
yaptnz? "Bu tablo bir biti, bir sondu, baym. Onu sradanln, acnn
irkinliiyle srdrmenize, gelip bozmanza, paralamanza ne gerek vard? O
insan cokulandran, ayn zamanda dinlendiren bir tabloydu; akamn
klarnda, kntnn, dalmann, snmenin iine doru yiten bir tablo.
Gerek iin, bugnk dnya iin ok soylu ve yorgun olan eski bir soy, son
gnlerini yayordu; son syledii bir sanat seslenii, birka keman ezgisiydi;
lme hazr olmann acsyla dolu ezgiler... Bu ezgilerin alatt gzleri
grdnz m? Alt gen kzn ruhu yaamla, bu dnyayla ilgili olabilirdi; ama
tekinin, kralielerinin ruhu, gzelliin ve lmnd."Siz onu, bu lm
gzelliini grdnz; ona, onu elde etmek isteiyle baktnz. Bu, insana coku
veren gzellik karsnda sayg da duymadnz, rkeklik de duymadnz. Seyretmek
yetmedi size, elde etmek, kullanmak, bu temizlii bozmak istediniz. Seiminiz
ok yerindeydi baym! Siz, zevk sahibi bir insansnz baym, aa tabakadan
zevk sahibi bir insan, zevkli bir kyl."Sizi hibir biimde incitmek
istemediimi bilmenizi isterim. Sylediklerim aalama deil; tersine sizin
sradan, anlamsz varlnz iin sylenmesi gereken eylerdir. Bunlar
sylyorum, nk beni, sizin kiiliinizi, davranlarnz aydnlatmam iin
zorluyorlar; nk, benim bu dnyadaki kanlmaz iim, yaplanlar adlandrmak,
anlatmak, bilinmeyeni a tutup aydnlatmaktr. Dnya benim bilinmeyen tip
dediklerimle doludur. Ben bu bilinmeyen tiplere dayanamyorum! evremi saran
uyuuk, duygusuz, bilgiden, inantan uzak davranlara, insan deli eden
uyumsuzlua dayanamyorum. evremdeki her eyi gcm yettiince uyarmak,
uyandrmak zorunda kalyorum."Sylediim gibi, siz aa tabakadan, zevk sahibi
bir insan, zevkli bir kylsnz baym. Aslnda kaba yaradll, ok aa
dzeyli olduunuz halde, para ve kolay yaama olanaklaryla sinir sisteminizde
birdenbire kksz, barbarca bir deime oldu, zevklerinizde ksnl bir incelik
balad. Gabriele Eckhofla evlenmeye karar verdiiniz zaman, tatl bir yemek,
bir orba grm gibi aznz aprdatm olmalsnz."Aslnda siz, Gabriele
Eckhofun hlyal isteklerini yanl bir yola srklediniz. Onu ykk baheden
yaama, irkinlikler iine gtrdnz. Ona sradan ve baya olan soyadnz
verdiniz; Gabriele evli bir kadn, ev kadn, anne oldu. Onun yorgun, rkek,
kullanlmazln yksekliinde gelien lm gzelliini gndelik yaamn
ilerine, doa denen o acmasz sersemin hizmetine verdiniz. Bunu yaparken kyl
vicdannzda bu aalk iten dolay hibir kprdanma olmad."Yineleyelim:
Sonra ne oluyor? Gzleri korkun bir de benzeyen kadn, size bir ocuk armaan
ediyor; dk, aalk varlnz srdren bu ocua cann, kann, her
eyini veriyor ve lyor! lyor baym; bu aalk durum karsnda lmyorsa,
sonunda dt uurumdan kyorsa, gururlu ve mutlu olarak gzelliin ldrc
pyle can veriyorsa, bu benim yardmmla oldu. Bu arada siz de sessiz
koridorlarda hizmeti kzlarla vakit geirdiniz."ocuunuza gelince, Gabriele
Eckhof'un olu byyor, yayor, geliiyor. O belki babasnn yaamn
yaayacak; ticaret yapan, vergi veren, iyi yemekler yiyen bir insan, bir asker
ya da memur, devletin bilgili, yararl bir yardmcs olacak... ama ne olursa
bulanyordu. "Seni seviyorum sevimli, tatl Inge," diyordu iinden; onun byle
cokun, neeli dans etmesi ve kendisine hi bakmamas karsnda duyduu btn
acy bu szlerle anlatyordu. Storm'un gzel bir dizesini anmsad: "Ah,
uyusaydm da sen dans etseydin..." Severken dans etmenin utan verici bu
samal ona pek dokunuyordu..."Birinci ift en avant" diyordu Bay Knaak; nk
yeni bir figr balyordu. "Compliment!" "Moulinet des Dames! Tour de Mains!"
"De"nn vurgusuz "e"sini ne ince bir biimde yuttuu szcklerle
anlatlamaz."kinci ift en avant!" Sra Tonio Krger'le damndayd.
"Compliment!" Tonio Krger eildi. "Moulinet des Dames" ve Tonio Krger, ba
aada, kalar atk, elini drt damn elleri zerine, Inge Holm'un elinin
zerine koydu ve Moulinet'yi oynad.evreden mrltlar ve kahkahalar ykseldi.
Bay Knaak abartl bir dehet belirten bir bale pozu ald, "Eyvah!" diye
bard, "Durun! Durun!" Krger damlarn arasna kart. "En arrire, Bayan
Krger, geriye, fi donc! Herkes anlad, sizin dnzda. t! Haydi, ekilin!"
Ve sar ipek mendilini kararak Tonio Krger'in nnde, onu yerine kovalamak
iin sallad.Delikanllar, kzlar ve perdenin arkasndaki hanmlar, hepsi
gldler -nk Bay Knaak olay gereinden ok gln gstermiti- hepsi bir
tiyatrodaym gibi elendiler. Yalnzca Bay Hinzelmann i adamlarna zg kuru
suratn asarak bakyordu; nk Bay Knaak'n soytarlklarnn onun zerinde
bir etkisi kalmamt.Hizmeti kz serinletici ikilerle dolu tepsiyi
krdatarak ieri girdi, biskvi tepsisini tayan ah kadn da onu izledi.
Ama, Tonio Krger salondan dar svt, gizlice koridora gitti, pancuru
indirilmi bir pencerenin nnde durdu. Bir ey gremedii halde sanki dar
bakyormu gibi orada dikilmenin gln olacan aklna bile getirmedi.Ne var
ki, o kendi iine, zlem ve kederle dolu iine bakyordu. Niin, niin oradayd?
Niin kendi odasnn penceresi nnde oturarak Storm'un "Immensee"sini okumuyor,
yal ceviz aacnn ar ar gcrdad ve stne akam gnei den baheye
bakmyordu? te orada kendi yerinde olacakt; bakalar varsn dans etsin,
bunda evik ve becerikli olsun!Yok, yok, onun yeri gene burada, kendisini
Ingenin yaknnda duyumsad yerdeydi; zarar yok, ondan uzak ve yalnz olsun
ve grltler, amatalar, kahkahalar arasndan yaamn btn aknn
titreyilerini tayan sesini ayrdetmeye alsn. Ah sarn Inge, o senin
glen mavi, badem gzlerin! Ancak, "Immensee" okunmad ve benzeri yazlmak
istenmedii zaman, senin gibi gzel ve en olunabilir. te zc olan da
bu.Gelmeliydi! Orada olmadn grp bandan geeni sezerek, sessizce onu
izlemeli, acyarak da olsa elini omzuna koyup yle demeliydi: "Gel ieri,
yanmza gel, sevin, seviyorum seni." Geriye kulak verdi, mantksz bir cokuyla
gelmesini bekliyordu; ama gelmedi. Bunu umamazd bile!tekiler gibi o da glm
myd? Evet, hem de iinden gelerek. Ama o buna inanmak istemiyordu; nk kz
ok seviyordu. Oysa salt onun yannda olduu iin dalgnlkla Moulinet des Dames
oynamt. Sonra bundan ne kar? Belki kahkahalarn kesecekleri bir gn de
gelecektir! Ksa bir sre nce, bir dergi, bir iirini kabul etmemi miydi;
geri iir yaynlanmadan nce dergi kapanmm, ne kar? Bir gn gelecek, nl
olacak, her yazd baslacak... ite o zaman bunun, Inge Holm'u etkileyip
etkilemedii grlecek... Hayr, bunun hi bir etkisi olmayacak; gerek bu!
Evet, durmadan den Magdalena Vermehren zerinde etkisi olacak, ama Inge Holm
zerinde asla! Mavi gzl, en Inge zerinde asla. yleyse bouna deil mi?...Bu
dnce zerine, Tonio Krger'in yrei acyarak burkuldu. Tanmadnz bir
karaduygusalln benliinizde kaynap oynatn duymak ve bunun yannda,
gnlnzn sizi kendilerine doru ektii varlklarn buna kar gsterdii
ilgisizlii bilmek, nasl da ac verici bir ey! nik bir kafesin nnde tek
bana, toplumun dnda, umutsuz olarak ayakta durmasna ve yrek aclaryla
pencereden dar bakyormu gibi grnmesine karn, gene de mutluydu. nk o
anda gnl yayordu; ate ve elemle senin iin arpyordu, Inge Holm; senin
sarn, parlak, en, apkn ve baya, ufack kiiliini kollar arasnda
skyordu.Bir deil, birok kez mzik sesi, iek kokusu ve kadeh nlamasnn
hafife geldii ssz bir yerde, elencenin uzak grlts iinde, sesinin
ahengini arayp senin yznden ac ekerek, yz ateler iinde ayakta durdu;
btn bunlara karn mutluydu. Bir deil, birka kez durmadan den Magdalena
Vermehren ile konutuunu, onun kendisini anladn, onunla gldn ve ciddi
olduunu dnerek can skld; oysa sarn Inge, yaknnda olduu zaman bile,
ona uzak, yabanc, acayip grnyordu; nk onun dili kendi konumas deildi;
bununla birlikte, yine de mutluydu. "nk mutluluk," diyordu kendi kendine,
"Sevilmek deildir; bu tiksinmeyle kark bir gururun honutluudur. Mutluluk,
sevmek ve belki sevilen varln yannda olmak dlemini veren ufak anlar
yakalamaktr." Bu dnceyi gnlne yazd, anlamn bsbtn deitirdi ve btn
derinliince duydu."Ballk!" diye dnyordu Tonio Krger, "Sana balanmak ve
seni sevmek istiyorum, Ingeborg, sa olduka!" ylesine iyi niyetliydi! Bununla
birlikte, hafif bir korku ve keder, iinden fsldyordu: Hans Hansen'i bsbtn
unutmutu, her gn grd halde. in kt ve ackl yan u ki, bu fsldayan
ve biraz akac ses hakl kt; zaman geti, bir gn geldi ki artk Tonio
Krger, en Inge iin gz kapal lmeyi dnmemeye balad; nk kendisinde,
dnyada kendi yolunda birok nemli ey yapma isteini ve gcn
duyumsuyordu.Dikkatle ve nlemle, aknn temiz, hafif ve saf alevinin yand
mihrabn evresinde dolat, nnde dize geldi ve bu alevi her yandan
canlandrd, besledi; nk ona bal olmak istiyordu. Buna karn, bir sre
sonra bu ate belirsiz, gsterisiz ve grltsz, kendiliinden snd.Ama Tonio
Krger, daha epey bir sre souyan mihrabn nnde durdu, yeryznde balln
olamayacan aknlk ve dlem krklyla grd, sonra omuzlarn silkerek
yoluna gitti.IIIGidecei yoldan gitti; gevek ve dzensiz admlarla, gz
uzaklarda, ba yana eik, slk alarak... Yolunu sapttysa, bu daha ok
kimileri iin gidilecek gerek bir yol olmadndand.Ne olacan sorduklar
zaman, birbirini tutmayan yantlar veriyordu; nk, kendisinde birok yetenek
bulunduunu, bunlarn aslnda olmadn dnse de, sylemeyi alkanlk
edinmiti. (Bunu daha nce yazmtk.)Doduu kk kenti henz brakmadan nce,
benliini oraya balayan balar yava yava zlmt. Eski Krger ailesi azar
azar ufalm ve dalmt; bakalarnn, Tonio Krger'in zel yaam ve var olu
biimini, bu durumun bir belirtisi gibi grmekte haklar vard. Soyun ba olan
babaannesi lmt; ok gemeden, babasn da yitirdi. Uzun boylu, dnceli,
dme deliinde bir kr iei takl, st ba pek dzgn babas... Ve byk
Krger evi, saygdeer gemiiyle, satla karlm; iyeri de kapatlmt.
Tonio'nun annesi, gzel ve ateli, olaanst piyano ve mandolin alan, her eye
ilgisiz annesi, bir yl sonra, bu kez bir mzikiyle, talyan ad tayan bir
virtzle yeniden evlendi ve onunla birlikte uzaklara gitti.Tonio Krger, bu
davran biraz baya bulmutu; ama onu bundan vazgeirmek de elinde deildi. O
ancak iir yazyordu ve ne olaca konusunda bile bir yant veremiyordu...Baba
evinin bulunduu, eri br, dik damlarnda nemli rzgrlarn estii kenti,
genliinin srda su fskiyesiyle yal ceviz aacn, ok sevdii denizi
brakt; bundan bir ac da duymad; nk, bym ve akllanm, benliinin
bilincine ermiti. Ruhu uzun sre tutsa olduu bu ar ve miskin yaama kar
kmsemeyle doluydu.Kendisini btn btne gl olmaya; dnyada en yksek ey
olarak grd, hizmetine arldn duyumsad; kendisine grkemli bir
yaam ve iyi bir gelecek salayacan dnd; bilinaltnda ve sessiz
yaamn zerinde glmseyerek egemen olan, ruh ve sz gcne adad. Genliinin
btn tutkusuyla kendini gl olmaya verdi; gl olmaksa, buna karlk
salayabilecei her eyle onu dllendiriyor; ama karln da ondan
acmaszca alyordu.Gl olmak, bilincini biledi ve insanlarn gsn kabartan
byk szlerin iyzn gsterdi; ona insan ruhunu ve kendi ruhunu at,
kavrayn derinletirdi; dnyann iyzn, szn ve iin tesinde kalan baka
eylerin hepsini gsterdi. Ve orada unu grd: Glnlk ve sefillik, sefillik
ve glnlk.Bunu da bilginin verdii derin znt ve gururla birlikte yalnzlk
izledi; artk kaygsz ve karanlk ruhu safgnlllerin evresinde
yaayamyordu. Alnndaki nian, onlar rahatsz ediyordu; ne var ki, sz ve
biimle uramaktan duyduu zevk gitgide daha tatllayordu. "nk, ruhu
bilme, onu anlatabilme zevki bizi uyank ve nee iine bulundurmasa, insan
doruca karaduygululua gtrr," diyordu. (Bunu daha nce yazmt.) Byk
gney kentlerinde yayordu, gney gneinin sanatna daha parlak bir olgunluk
vereceini umuyordu: onu buraya eken belki de damarlarndaki ana kanyd; ama
gnl l ve akszd, bylece beden servenlerine dt; ehvetle yakp kl
eden gnah iine gmld ve bu yzden dile gelmez aclar ekti. Belki bu dkn
mdr? Bilmem. Bir ey var, Lizaveta, ben onu bilmekten nefret ediyorum; bu,
insann lm isteyecek derecede nefret ettiini duyumsamas iin bir olayn
iyzn apak grmesinin yettii durumdur. Danimarkal Hamlet'in, o rnek
alnacak yazn adamnn durumu. O, Hamlet, biliyordu, dnyaya bilmek iin gelmek
ne demektir; tanmak, not etmek, gzlemlemek ve gzlemleri, bir glmsemeyle
saklamak zorunda kalmak; yle bir anda ki, eller henz birbirini skmakta,
dudaklar birbirine yapmakta, bak duygu gcyle krelerek snmektedir... Kt
bu, Lizaveta, irkin bu, bakaldrtc... Ama bakaldr neye yarar ki?""Konunun
daha az ho olmayan bir yn de, kukusuz her geree kar bkknlk,
ilgisizlik ve alayc yorgunluktur. Zeki, her eyi enine boyuna inceleyen
kimselerin, toplumlarndan daha sessiz, daha zgn bir ey olmad da bir
gerek. Her bilgi, kocam ve can skcdr. Fethedip sahip olduktan sonra size
bir genlik neesi veren bir gerek syleyin! Baya gereklerinize,
klarnza ksa bir apak deil mi? ile yant gelecektir. Evet, yazn yoruyor
Lizaveta. Salt kuku duyduunuz ve kannz anlatmaktan ekindiiniz iin,
insanlar size, sama ve budala bir insan gzyle de bakabilir; bundan emin olun.
Oysa, siz yalnzca gururlu ve yreklisiniz... Bilgi iin bunca sze gelince;
burada ama, belki bir kurtulutan ok duyguyu soutmak ve dondurmaktr.
Yaznsal anlatm sayesinde duygudan kurtuluu ileri sren bu sama ve yzeysel
anlay, gerekten pek souk ve bakaldrtc bir eydir.""Gnlnz ar dolu
mu? Tatl ve yce bir olay yznden ok mu zgnsnz? Bundan basit bir ey yok!
Yazara gidin, abucack ii dzenine koyar, durumunuzu zmler, kalba sokar,
ona bir ad verir, onu anlatr, syler, bu ii tmyle zmler, sizi ilgisiz
brakr, hizmetine karlk da bir teekkr bile istemez. Ama siz hafiflemi,
yreiniz soumu, aydnlanm olarak eve dnersiniz. Biraz nce sizi bu denli
tatl bir bunalm iinde brakabilen eye aarsnz... Siz, bu souk ve kendini
beenmi arlatan m savunuyorsunuz? Anlatlm olan, zmlenmitir, diyor
onun aments. Btn dnya anlatlm mdr? yleyse, btn dnya
zmlenmitir, kurtulmutur, yok olmutur... Peki! Ama ben bir nihilist
deilim...""Siz bir..." dedi Lizaveta, ay kan azna gtrmt, bu
durumda kmldamadan kald."Haydi... Haydi... Kendinize gelin, Lizaveta!
Nihilist deilim diyorum, canl duygularla ilgili eyde. Gryor musunuz, yazn
adam, yaamn, bir kez zmlenip anlatldktan sonra da, hl yaamay
srdrdn ve srdrmekten utanmadn anlamyor. Ancak, bakn biraz, yaam
yazn yoluyla kurtulua karn gene sarslmadan, cesurca, gnah ilemeyi
srdryor. nk ruhun gznde her i bir gnahtr.""Bitirdim Lizaveta,
dinleyin beni. Yaam seviyorum. Bir aklama bu. Aln bunu ve saklayn. Bugne
dek kimseye sylemedim bunu. Yaamdan nefret ettiim, korktuum, onu
aaladm ya da ilendiim sylendi ona, yazld, bu yazlar da basld. Btn
bunlar honutlukla dinledim, houma da gitti bu! Ama gene de az yanl deil.
Evet, yaam seviyorum; glmsyorsunuz, biliyorum neden. Ama, ant ierim,
yaznsal szler gibi grmeyin sylediimi! Cesar Borgia'y ya da onu nl klan
bilmem hangi sarho felsefeyi dnmeyin. Gzmde bir hitir o Cesar Borgia, ona
deer vermiyorum; acayip ve iblise olann nasl lksel olacan asla
anlayamayacam. Hayr, bu, yaam, ruh ve sanatn sonsuz kart olarak grnen
yaam, bize kanl bir bykln, yabanl bir gzelliin grn gibi gelmez.
Bize, bayann dnda bulunan bizlere, bayast birey gibi grnmez;
tersine bizim zlemini ektiimiz diyar, olaan, aklc, sevgili olan eylerin
diyardr; byleyiciliiyle de, bayalyla da yaamdr. Azizim, en son ve en
derin hlyasn incelikli, artc, srad ve eytani eyler oluturan;
safla, basitlie, canlla ve biraz dostlua, yazgya boyun emeye, gvene ve
insan mutluluuna kar duyulan zlemi, yani gizlice, yein, her gn sradan
yaamn zevk ve neelerine kar duyulan zlemi tanmayan bir kimse, daha uzun
zaman iin sanat saylamaz...""nsandan bir dost! nsanlar arasnda bir dosta
sahip olmann beni gururlandrp mutlu edeceine inanr msnz? Ancak, bugne
dek eytanlar arasnda, ucubeler, irenler, bilginin dilsiz kld hayaletler,
gulyabaniler arasndan, ksacas, yazn adamlarndan dostlar edindim.""Kimi
zaman bir krsye ktm olur; herhangi bir salonda, beni dinlemek iin gelen
insanlarn karsnda bulunurum. Yalnzca o zaman u deneyimi yaarm:
evremdeki halka bakarken, gzm kendime eviririm; kendimi, gizlice
derinden duyduu, zavall iirler... Ceviz aac... Birden benliini derin bir
zn sard, ban yana evirerek pencereden bakt, bahe bakmszd, ama yal
ceviz aac olduu yerde duruyordu; rzgrda ar ar gcrdyor ve
hrdyordu. Tonio yeniden gzlerini elinde tuttuu kitaba kaydrd; pek iyi
tand deerli bir iir kitabyd bu. Siyah izgilere, tmcelere bakt; bir an
yaratc bir tutkuyla nkteli bir incelie (pointe), gl bir effet'ye
(wirkung) dek ykselen ve sonra birden effet'li bir biimde kesilen yaptn
sanat dolu akn izledi."Evet, iyi yazlm," dedi, iir kitabn yerine koydu
ve geri dnd. O zaman memurun hl ayakta durduunu ve gzlerini acele ve
dnceli bir gvensizlikle krptn grd."Gryorum ki, pek zengin bir
koleksiyon," dedi Tonio Krger, "yle bir gz attm. ok teekkr ederim. Hoa
kaln."Sonra, kapya doru yneldi; fakat bu kuku uyandrc bir giditi. yice
duyumsuyordu ki, memur gzlerini krparak, ziyaretinden duyduu tela iinde,
daha bir sre ayakta duracakt.Evin baka yerlerini grmek iin hibir istei
kalmamt. Evine gelmiti. Yukarda, stunlu galerinin ardndaki byk odalarda
bakalar oturuyordu; bunu gryordu, nk, merdivenlerin st, eskiden
bulunmayan ve stnde bir ad yazl, caml bir kapyla rtlyd. Gitti,
merdivenlerden indi, yankl dehlizden geti ve baba evinden kt. Bir lokanta
kesinde, dncelerine dalm olarak, ar ve yal bir yemek yedi, sonra da
otele dnd."im bitti," dedi kara giysili, kibar grevliye. "Bu akam st
gidiyorum." Hesabn sordu. Kopenhag vapuruna yetitirmek iin onu limana kadar
gtrecek bir araba da smarlad. Sonra odasna kt, dik ve dingin, eli
yananda, dalgn gzlerle masasnn stne bakarak, oturdu. Daha sonra hesab
grd, eyasn hazrlad. Belli saatte arabann haberi geldi. Tonio Krger,
yolculua hazr, aaya indi.Aada merdiven banda, kara giysili grevli,
onu bekliyordu.Tonio Krger ikisini de srayla szd ve beklemeye karar verdi.
Sonunda polis memuru, ar ve yumuak bir sesle sordu:"Mnih'ten mi
geliyorsunuz?""Evet," dedi Tonio Krger."Kopenhag'a m gidiyorsunuz?""Evet, bir
deniz banyosuna gidiyorum, Danimarka'ya."Polis memuru, son sz zel bir zevkle
syleyerek:"Deniz banyosuna m?" dedi."Belgeniz?" Hibir belgesi yoktu.
Czdann kard, iine bakt, birka banknot ve gezisini bitirince
dzeltmelerini yapmay dnd bir yknn provalarndan baka bir ey yoktu.
Memurlarla yzyze gelmekten holanmazd ve asla bugne dek pasaport
kartmamt."Ne yazk ki," dedi, "zerimde hibir belge yok.""A!" dedi polis
memuru. "Hibir belgeniz yok mu? Adnz ne?"Tonio Krger.""Doru mu?" diye sordu
polis memuru; ne doru eildi ve gc yettiince burun deliklerini
iirdi."Elbette doru," dedi Tonio Krger."Peki, ne i yaparsnz siz?"Tonio
Krger yutkundu ve kesin bir sesle mesleini syledi. Bay Seehaase ban
kaldrd, merakla onun yzne bakt."Hm!" dedi polis memuru, kargack brgack
yazl bir kttaki trl rklardan gelen seslerin raslantsal bir bulumasna
benzeyen tuhaf ve romantik bir ad heceledi (ki Tonio Krger bu ad bir saniyede
unuttu):"Bu adda bir kiiyle hibir ilginiz olmadn belirtiyorsunuz, deil
mi? Anas ve babas belirsiz, uyruu bilinmeyen, trl dolandrclk ve baka
sular yznden Mnih polisinin arad ve olaslkla Danimarka'ya kamak zere
bulunan...""Yalnz belirtmekle kalmyorum," dedi Tonio Krger, omuzlarn
sinirli sinirli oynatarak, "Ama..."Bunun bir etkisi oldu."Nasl? Evet, evet,
kukusuz," dedi polis memuru. "Ama u da var ki, siz de hibir belge
gsteremiyorsunuz."Bay Seehaase, yattrc bir biimde ie kart:"Btn
bunlar bir formalitedir," dedi. "Merak etmeyin; ama memurun da ancak grevini
yaptn unutmamanz gerekir. Nasl olursa olsun, kimliinizi
kantlayabilseniz... Bir kt..."Hepsi sustular; olaya bir son vermeli miydi?
Bay Seehaaseye kendisini tantarak, ne kimlii bilinmeyen bir dolandrc, ne de
yeil araba iinde domu bir ingene deil, Konsl Krger'in olu, Krger
ailesinin bir yesi olduunu aklamal myd? Hayr, bunu hi de istemiyordu.
Aslnda, bu kentsoylu dzenin koruyucularnn biraz da hakk yok muydu? Onlara
tmyle hak veriyordu. Omuzlarn silkti, hi ses karmad."Neyiniz var orada?"
diye sordu memur, "urada, u czdanda?""Bunda m? Hi. Provalar,"
dedi."Provalar m? Ne provas? Verin bakaym!"Tonio Krger yaptn uzatt.
Polis memuru provay ekmece zerine yayp okumaya balad. Bay Seehaase de
yaklat ve okumaya katld. Tonio nerede olduklarn grmek iin omuzlarnn
stnden bakt. Birinci derecede bir nkte (pointe), bir etki (effet) ieren,
baarl bir sayfayd okuduklar. Bundan honuttu."Gryor musunuz?" dedi. "Adm
orada, bunu ben yazdm, yaymlanacak. Anlyor musunuz?""Peki, yeter!" dedi Bay
Seehaase, kesin bir tavrla. Sayfalar toplad, katlad ve Tonio Krger'e
uzatt. Sonra ksaca, "Bu yeter sanrm, Petersen!" diye yineledi. Bu arada
gzlerini yumuyor, ban sallyordu: "Beyi daha ok tutmayalm. Araba bekliyor.
Sizi rahatsz ettik efendim, balayn rica ederim. Memur yalnzca grevini
yapt. Ama ben ona, daha nce, yanl bir iz zerinde olduunu
sylemitim.""Yaa?" dedi iinden Tonio Krger.Memur tmyle inanma
benzemiyordu. Bir "kii" ve bir "gsterme"den sz ederek, bir iki daha kar
kt; ama Bay Seehaase konuunu koridordan geirdi, yeniden zntsn
belirtti, iki aslan arasndan yrd ve birok saygyla arabann kapsn
kendisi kapad. Bundan sonra, gln denecek derecede yksek ve geni araba, cam
ve demir grlts arasnda, yoku aa inen yollar boyunca limana doru
yolland.Tonio Krger, baba kentinde byle acayip birka gn geirmiti.VIITonio
Krger'in gemisi engine alrken, akam karanl dyordu ve ay yzen bir
gm prltsyla ykseliyordu. Tonio Krger, gittike sertleen rzgrdan
korunmak iin pardessne brnm, geminin burnunda oturuyordu. Aadaki
dalgalarn karanlk gidi gelilerini dalgn dalgn seyrediyordu; gl ve
dmdz ktleli; birbirlerine arparak ve grleyerek kucaklaan, sonra da
birbirlerinden ayrlarak beklenmedik ynlerde dalan, birden kpklenerek
parldayan dalgalar...Tatl ve uyuturucu bir nee ruhunu kaplyordu;
memleketinde, bir dolandrc sanlarak tutuklanmak istenmesine biraz zlmt;
evet, bir dereceye kadar bunu hakl bulmu olsa da. Ama gemiye bindikten sonra,
eskiden ocukken babasyla birlikte seyrettii gibi, yar Danimarkaca, yar kaba
Almanca barlar arasnda, geminin derin teknesini dolduran yklerin
yklenmesine bakmt; oraya, balya ve sandklardan baka, kukusuz Hamburg'dan
gelen ve bir Danimarka hayvanat bahesine gnderilen, kaln parmaklkl
kafeslerde kapal bir beyaz ayyla grkemli bir kaplan nasl indirdiklerini
grmt; btn bunlara bakarak kendinden gemiti. Sonra gemi rmak boyunca dz
kylarn arasndan kayarken, polis memuru Petersen'in sorgusunu bsbtn
unutmutu. Olaydan nce bandan geen her ey, tatl bir hzn ve
pimanlklarla dolu dleri, yapt gezinti, ceviz aacn yeniden grmesi...
btn bunlar ruhunda yeniden canland. imdi deniz nnde alrken, ocukken
denizin yaz dlerini yakalamak iin pusuya yatt kyy, fenerin
prltlarn ve ana-babasyla kald otelin klarn gryordu... Baltk
Denizi! Ban, tuzlu ve sert rzgra verdi; hafif bir ba dnmesi, tatl bir
sersemlik veren, olgun ve engelsiz esen, kulaklar tkayan, her kt eyin, her
acnn, her yanln, her istein ve emein ansnn tembel bir mutluluk duygusu
iinde yok olduu rzgra...evresinde ykselen grlemeler, kaynamalar ve
inlemeler iinde yal ceviz aacyla bir bahe kapsnn gcrtsn iittiini
sanyordu. Ortalk da gittike kararyordu."Aman Tanrm! Yldzlar... yldzlara
bakn!" szleri, bir fdan kyora benzeyen bir sesle, ar ve ten bir
iveyle sylendi. Bu sesi tanyordu. Sanki banyodan km gibi, yz taze ve
slak, gz kapaklar kzarm, st ba sade, sar-kzl bir adamn sesiydi;
yemekte ve kamarada, bu tanmad adam Tonio Krger'in yanndayd ve ekine
ekine, belli etmeden epey istakoz omleti yutmutu. imdi yannda korkulua
yaslanm, enesini ba parmayla iaret parma arasnda skarak havaya
bakyordu. Kukusuz, insanlar arasndaki duvarlarn ykld, gnln
yabanclara bile ald, azn baka bir zamanda utancndan kapanaca eyler
syledii, olaanst ve tmyle dlemsel ruh durumlarndan birini
yayordu."Bakn, yldzlara bakn biraz, ite urada... parlyorlar... Tanr
bilir, btn gk bunlarla dolu. imdi sorarm size, yukarya bakp da bunlardan
pek ounun yerden yz kat daha byk olduu dnlnce, nasl almaz ki...
Biz insanlar, telgraf ve telefonu bulduk, yeni zamanlarda daha birok bulu
yaptk; evet, buna diyecek yok. Ama yukar baknca, ak sylemeliyiz ki biz,
iin aslnda, ancak kck bcekleriz. Zavall bcekler... baka bir ey
deil!"Sonra, "Doru deil mi, baym? Evet, biz bcekleriz!" dedi kendi kendine;
sonra aalk bir yaratn pimanlkla dolu ba iaretini yaparak ge
bakt."Hayr, bu adam edebiyat yapmyor," diye dnd Tonio Krger ve o anda
aklna bir ey geldi: geenlerde okuduu bir ey, nl bir Fransz habercisinden
bir para. Evrenbilimsel ve ruhbilimsel bir dnya gryle ilgili bir para;
yaman bir gevezelikti bu. Delikanlnn derinden duyduu dnceye yant verir
bir tavr ald ve sonra, korkulua yaslanarak, gzleri oynak prltlarla
aydnlanan alkantl akama dalm bir durumda, konutular. Anlald, gezgin
Hamburglu gen bir tccard. Dinlence iin bu elence gezisine kmt."yle
bir vapura bin, Kopenhang'a kadar bir uzan, dedim kendi kendime; ite
buradaym... imdiye dek ok gzel gitti. Ama, bize istakoz omleti vermekle
yanllk yaptlar baym, greceksiniz bu gece bir frtna atlatacaz; kaptan
syledi... byle sindirimi g bir yemek midedeyken, aka deil bu..."Tonio
Krger bu sama gevezelii bir erin ve sevecenlik duygusuyla dinliyordu."Evet,"
dedi. "Burada, yukarda, ar yemekler yeniyor, bu insan tembel ve karaduygulu
klyor.""Karaduygulu mu?" diye yineledi delikanl; ararak ona bakt,
"Kesinlikle bural deilsiniz, deil mi baym?" diye sordu birden.Tonio Krger,
elini belirsiz ve ekingen bir tavrla sallayarak, "Hayr, uzaktan geliyorum,"
dedi."Ama hakknz var," dedi delikanl; "Karaduygulu olmaktan sz ederken,
Tanr bilir ya, haklsnz. Ben hemen her zaman karaduyguluyum. Hele byle
akamlar, gkte yldzlar parlarken..." Ve yeniden enesini baparmayla iaret
parma arasnda skarak tuttu."Bu adam kesinlikle yazyor," diye dnd Tonio
Krger, "Derinden ve namusluca duyumsanan tccar iirleri..."Akam ilerliyordu.
Rzgr yle yeinleti ki konumalarna engel oluyordu. Bylece, biraz uyumaya
karar verdiler, birbirlerine iyi geceler dilediler.Tonio Krger, kamarasndaki
dar yatan zerine uzand, ama hi rahat edemedi; yein ve sert kokulu rzgr,
onu grlmedik bir biimde sarsmt. Yrei kaygyla arpyordu, sanki tatl ve
ho bir ey bekliyormu gibi. Sonra, gemi dalgadan bir dan dibine kayarken
ortaya kan sarsntyla, uskurun titreme hastalna yakalanm gibi suyun
dnda dnmesi, midesini ok kt bulandryordu. Yeniden giyindi ve dar
kt.Bulutlar ayn nnden koarak geiyor, deniz dans ediyordu. Dalgalar
yuvarlak ve dzenli biimde gelmiyordu; tam tersine, uzakta, ufka dein, soluk
ve titrek k altnda deniz, yrtlm, kamlanm, altst olmu deniz,
yerinden zplyor ve alevler gibi uzanan dev gibi dilleriyle bulutlar yalyor,
kaynar uurumlarn yannda, garip ve para para olmu dalgalar havaya atyor
ve delice bir oyunda, kpkleri, ulu kollarnn btn gcyle gklere serpiyor
gibiydi. Gemi glkle ilerliyordu. Batan yalpa vurarak, yuvarlana yuvarlana,
inleye inleye bu altst olu arasndan kendine yol amaya alyordu. Zaman
zaman yolculua katlanamayan beyaz ayyla kaplann ieride bartklar
iitiliyordu.Muambal bir adam, kukuletas banda, kuana bir fener bal,
bacaklarn aarak ve glkle sallanarak gvertede gidip geliyordu; geride
korkuluk zerine eilmi olan Hamburglu delikanl, pek kt bir durumdayd.
"Tanrm," dedi, bo ve duraksamal bir sesle... sonra Tonio Krger'in orada
olduunu duyumsaynca, "Gryor musunuz baym, doann bakaldrsn?" dedi;
ama bu srada sz kesildi ve abucak ban evirdi.Tonio Krger, gergin bir
halata yapm bu babo taknl seyrediyordu. Gsnden, frtnann ve
dalgalarn grltsn rtecek denli gl bir nee l kyor; cokulu bir
akla dolu bir deniz arks ruhunda nlyordu: "Ah! Sen, ocukluumun yabanl
dostu; ite seninle bir kez daha bir aradayz..." Ama iir burada bitti;
eksikti. Kesin bir biimi de yoktu. Ne de erin iinde tamamlanm yetkin bir
yaptt. Gnl yayordu...Uzun bir zaman, bylece ayakta durdu; gverte
kamarasnda, bir sraya uzand ve yldzlarn rperdii gklere bakt; biraz da
uyuklad. Yar uykusunda, yzne srayan kpkler, ona bir okay gibi
geliyordu...Ay aydnlnda dik tebeir kayalar hortlaklar gibi grnd ve
yaklat. Men adasyd bu. Yeniden uyuklad, ara sra yzn serte sran ve
izgilerini katlatran tuzlu serpintiler, uykusunu blyordu. Bsbtn
uyandnda, artk sabah olmutu; soluk gm renginde, serin bir gn... Yeil
deniz daha dingindi. Kahvaltda gen tccar yeniden grd. Kukusuz, karanlkta
o denli airce ve ayplanacak eyler sylemesinden belki de utanarak, ok
kzard, kk kumral byn be parmayla dorulttu ve Toniodan kanmak
iin, askerce ksa bir selam verdi.Tonio Krger Danimarka'ya kt. Kopenhag'da
kald, bahi ister grnenlerin hepsine bahilerini verdi, gn otelden
ktktan sonra, gezi klavuzunu eline alarak kenti gezdi. Ve bilgisini artrmak
isteyen tam bir yabanc gezgin gibi dolat. Yeni Kral ars'n, ortasnda
ykselen at seyretti, Frauenkirch nnde gzlerini saygyla yukar kaldrd.
Thorwaldsen'in soylu ve zarif yontularnn nnde uzun uzun durdu, yuvarlak
kuleye kt, atolar gezdi ve Tivoli'de iki neeli akam geirdi. Ama aslnda
grdklerinin hepsi bunlar deildi.Kimi zaman, kemerli ve oymal atlaryla,
tpk doduu kentin eski evlerinin grnne benzeyen evlerin zerinde,
ocukluundan beri tand ve ona krlgan ve deerli bir eyi anmsatan, ayn
zamanda bir azarlama, bir yaknma ve yiten bir mutluluun zlemini yanstan
adlar gryordu. Her yanda, slak deniz havasn yavaa ve dalgn solurken,
geen gece baba kentinde grd garip, ac ve pimanlklarla dolu dteki
gzler gibi mavi, salar gibi sar, ayn tr ve ayn biimde yzler gryordu.
Zaman oluyordu ki, sokak ortasnda, bir bak, bir szn tns, bir gl, onu
ruhunun derinliine dek sarsyordu.Bu en ve canl kentte uzun sre kalamad.
Yar an, yar bekleyiten doan tatl ve delice bir kayg onu sinirlendiriyor;
sabrszlanyordu. Bir yerde, bir kumsalda rahata uzanmak, artk renmeye
merakl bir gezgin rol oynamamak istei duyuyordu iinde. Yeniden gemiye bindi.
Karanlk bir gnde (deniz kararyordu), kuzey ynnde, Seeland kylar boyunca,
Helsingr'e dek gitti. Oradan bir arabaya bindi; yolculuu, asl konana
varncaya dek, hep deniz kysn izleyerek, alak yapl evler arasna
kurulmu, aala rtl kulesinden kumsal ve sve kylar grnen,
pencereleri yeil kapakl beyaz otele varncaya dek, eyrek saat srd. ndi,
kendisi iin hazrlanan aydnlk odaya yerleti, yannda getirdii eyay
raflara, dolaplara koydu ve burada bir sre kalmaya karar verdi.VIIIEyll
ortasyd; Alasgaard'da pek fazla konuk yoktu. Aada, ahap tavanl, yksek
pencereleri verandaya ve denize bakan byk yemek salonunda yenen yemeklere
otelin sahibesi bakanlk ediyordu. Ak sal ve yal bir kz; gzleri renksiz,
yanaklar tatl pembe, gsz ve cvldayan bir ses. Krmz ellerini, gzel
gsteren bir biimde, sofra rtsnn stne koymaya alyordu. Bundan baka,
demir kr denizci sakal, koyu mavimtrak surat olan ksa boyunlu yal bir bey
de vard: Almanca bilen, bakentli bir balk tccar. Yz kpkrmzyd ve
ban kan basmak zereymi gibi grnyordu. nk ksa ksa ve hzl hzl
soluyordu; ara sra, tkamak ve hzla frerek tekine biraz hava salamak iin,
yzkl iaret parman burun deliklerinden birine gtryordu. Ama nnde
duran iki iesine "ilgi gstermekten" de geri kalmyordu. Bunlarn dndaki
konuklar, uzun boylu Amerikal genle, sessizce gzln oynatan ve btn
gn onlarla futbol oynayan eitmenleriydi. Kzlsar salar ortadan bir
izgiyle blnmt, yzleri uzun ve kprtszd. "Please, give me the Wurst things there!" (*) diyordu biri, "Thats not Wurst, thats schinken!" (**) diyordu
teki ve onlar gibi eitmenleri de konumaya ancak bu kadarck katlyorlard;
geri kalan zamanda susuyor ve scak su iiyorlard. Tonio Krger, hi de baka
sofra arkada istemiyordu. Sessizlik ve erin iinde yaamaktan holanyordu;
balk tccaryla otel sahibi hanmn konuurken kardklar grlaktan gelen
Danimarka seslerini, ak ve kaln seslileri dinliyordu. Tccarla ara sra
basnlerin durumuyla ilgili birka szck konuuyor ve sonra verandadan
geerek, sabahlar saatlerce kald kumsala doru inmek iin, kalkyordu.Ara
sra kumsalda dingin ve yaz gibi bir hava oluyordu; deniz kimi zaman enge,
durgun ve parlak, dinleniyor; kimi zaman zerinde mavi, sar, yeil ya da
krmzmtrak renklere brnen eritlerle kpr kpr oluyor; kimi zaman da gm
gibi parldyordu. Yosunlar gnete kuruyordu, denizanalar kyda yatyor,
sonra buhar olup gidiyorlard. Btn bunlarda bir rme, biraz da Tonio
Krger'in yasland balk kaynn katran kokuyordu. sve kylarn
deil, ak ufku grecek konumda kumun stne oturuyordu. Ama bunlarn zerinden
denizin serin ve saf soluu esiyordu.Sonra kapal frtna havalar
geldi.Dalgalar, kimi zaman tos vurmaya hazrlanan boalar gibi balarn
bkyor, kimi zaman pek yukarlara dek kyor; slak yosunlara, parlak
sedeflere ve srklenip gelen aa paralaryla rtl kyya doru fkeli
fkeli kouyordu. Uzun dalga tepelerinin arasnda, bulutlu gn altnda, uuk
yeil kpkl ukurlar alyordu. leride, gnein bulutlar arasnda sakland
yerde, beyazmtrak ve kadifemsi bir parlt vard.Tonio Krger, rzgrla ve
denizin sesiyle okanm, pek sevdii yorucu, sersemletirici, durmak ve
dinlenmek bilmeyen grlt iine gmlm olduu halde ayakta duruyordu. Yzn
evirip de uzaklanca, birden evresinde her eyin dinginletiini ve snmaya
baladn sanyordu. Ama biliyordu ki arkasnda onu aran, eken ve
selamlayan deniz vard... Ve glmsyordu.ayr yollar boyunca karaya doru
ilerliyordu ve hemen, bu evrede uzaklara dek dalga dalga uzanan kayn orman
onu karlyor, kabul ediyordu. Gvdeler arasndan deniz eridini grecek
konumda, bir aaca yaslanarak yosunlarn stne oturuyordu. Kimi zaman rzgr,
kayalarda paralanan dalgalarn, uzaktan birbiri stne den tahtalarn
kard sese benzeyen grltlerini getiriyordu. Aalarn tepesinde, bouk,
ksk ve havada yiten karga sesleri... Dizlerinin stnde bir kitap vard, ama
bir satr okumuyordu. Derin bir unutua dalmt; zamann ve uzamn stnde
utuunu sanyordu. Yalnzca ara sra, birden bir ac, ksa ve yakc bir istek
ya da pimanlk duygusu, bir ok gibi gnln delerek geiyordu; bunun adn ve
nereden geldiini aramayacak denli enge ve dalgnd. Gnler byle geti; ka
gn getiini syleyemezdi; bu, umurunda bile deildi. Sonra, bir gn geldi,
gne gkte parlarken, insanlarn gznn nnde, bir ey oldu. Tonio Krger
buna pek de amadO gn, afakta balayarak bir bayram ve enlik gn oldu.
Tonio Krger erkenden ve anszn uyand; belirsiz, ince bir korkuyla yataktan
srad ve gzlerinin nnde bir tansk, sihirli ve periler dnyasnda grlen
bir k bys bulunduunu sand. Caml kaps ve balkonu Sund'a bakan, ince
tlden bir perdeyle yatak odas ve salon olarak ikiye blnen odas, tatl
renkli bir ktla kaplanm, hafif ve ak renk bir mobilyayla denmiti; yle
ki hep aydnlkt ve ho bir grn vard. Ama o anda, uykudan kamaan
gzleriyle odasn gerekte olduundan bambaka bir biimde deimi ve
aydnlatlm, mobilyay ve eyay yaldzlayan ve tlden perdeyi krmz ve
tatl bir kze eviren pembe, dile gelmez bir biimde dumanl ve byleyici bir
kla dolup tam gryordu... Tonio Krger ne olduunu uzun zaman anlamad,
ama caml kapdan darya baktnda gnein doduunu grd.Birok gnler,
hava donuk ve yamurlu gemiti, imdiyse parlak ve aydnlk gk, soluk mavi,
gergin bir ipekli gibi denizin ve karann stnde alyordu; kzl ve altn
bulutlarn nnden geip evreledii gne, altndan alevler iinde rperen,
ltl ve dalgal denizin stnde grkemle ykseliyordu... Gn byle
balamt. Tonio Krger, mutlu ve cokulu, arabuk giyindi. Verandada
herkesten nce kahvalt etti. Sund'da, kk banyodan epeyce uzakta yzd, sonra
bir saat kumsal boyunca yrd. Dnte, otelin nnde, minibse benzer
arabalarn durduklarn grd. Klklarna baklrsa, kk kentsoylu snfndan
birok insann veranda ve taraay olduu gibi, piyanonun bulunduu kk salonu
da doldurduklarn, yemek salonundan grd. Btn bu insanlar, yuvarlak
masalarn evresinde oturmu bira iiyor, bir yandan grltl grltl
konuuyor, bir yandan da sandvi yiyorlard. Aileler cmbrcemaat gelmilerdi:
Genler, yallar, birka da ocuk.kinci kahvaltda, (sofra tuzlu, salamural
ve kzarm souk yemeklerle dolup tayordu) "Konuklar geldi," dedi balk
taciri; "Helsingr'den gezmeye ve dansa gelenler! Evet, Tanr korusun bizi, bu
gece hi uyuyamayacaz; dans edecekler... dans ve mzik. Korkarm uzun da
srer. Bir aile bulumas, bir kr elentisi... Bu gzel gnn keyfini
karyorlar. Gemi ve arabalarla geldiler, kahvalt ediyorlar. Sonra daha
uzaklara gezmeye gidecekler, ama bu akam buraya dnecekler ve salonda bir dans
elencesi olacak. Evet, Tanr belalarn versin. Gzmz yummayacaz.""Gzel
bir deiiklik," dedi Tonio Krger. Otel sahibi hanm krmz parmaklarn
masann stne koydu, balk tccar sa burun deliinden, biraz hava almak iin
fledi ve Amerikallar scak sularn iip suratlarn astlar.Bu srada,
anszn yle bir olay oldu: Hans Hansen ve Ingeborg Holm salondan getiler.
Tonio Krger, banyo ve ksa yryten sonra tatl bir yorgunluk iinde
sandalyesine yaslanm, kzarm ekmek stnde ttsl laksi bal yiyordu
(verandada denize kar oturuyordu), birden kap ald ve ikisi el ele ieri
girdiler. Salnarak ve yava yava yryorlard. Ingeborg, sarn Inge, bir
zamanlar Knaak'n derslerindeki gibi, ak renk bir giysi vard zerinde.
ieklerle bezeli hafif robu ancak topuk kemiklerine geliyordu. Ve omuzlarnn
evresinde geni beyaz tlden, sivri kesimli bir yakas vard ki, yumuak ve
oynak boynunu gsteriyordu. apkasn eridinden dmleyerek kollarndan birine
ince, uzun ve soluk yzyle, nceden de grm olduu bir gen kz bulunuyordu,
ok da dans etmemiti. Kavalyeler evresini almamt; onun orada, dudaklarn
ksarak, yalnz bana duvarn nnde oturduunu grmt... teki kzlar gibi,
o da ak ve uan bir rob giymiti; ama saydam giysisinin altndan sivri ve
clz omuzlar belli oluyordu.Zayf boynu, zavall omuzlarnn arasna yle
derin gmlmt ki sessiz kzcaz biraz kambur gibi duruyordu. Parmaklarnn
ucunu gsteren ince yarm eldivenlerle ellerini, parmak ular hafife birbirine
dokunacak biimde, yass gsne koymutu. Ban ne eerek, kat ve baygn
gzlerle Tonio Krger'i tepeden trnaa szyordu. Tonio Krger yzn
evirdi...urackta, pek yaknda, Hans ile Ingeborg'un yanna oturmutu, belki
de onun kz kardeiydi. evresini alan al yanakl teki insanlarla birlikte
yiyor, iiyor, gevezelik ediyor ve eleniyorlar, duru sesleriyle birbirlerine
satayorlar, kahkahalarla glyorlard. Onlara biraz yaklaamaz myd?
kisinden birine aklna gelecek bir akay syleyemez miydi? Onlar da
glmseyerek yant veremezler miydi? Bu onu mutlu edecekti ve bunu yapmay da
candan istiyordu; sonra odasna, onlarla arasnda ufak bir ba kurabildii
kansyla, honut dnebilirdi. Diyebilecei ey zerine dnd, ne var ki bir
ey sylemeyi de gze alamad. Aslnda, sylese bile her zamanki gibi olacakt:
Onu anlamayacaklar, aknlkla dinleyeceklerdi. nk, onlarn dili, kendisinin
dili deildi.imdi dans yeniden balayacak gibiydi. Bamemur, salonun drt
yanna koturuyor, btn beylerin ve hanmlarn birbirleriyle dans etmelerini
salamaya alyor, sofracnn yardmyla ortada kalabalk eden sandalye ve
bardaklar kaldryor, algclara buyruklar veriyor ve ne yapacaklarn
bilmeyen birka beceriksiz akn da omuzlarndan itiyordu. Neye
hazrlanyorlard. iftler drder drder kareler oluturdular. Tonio Krger'in
yz ac bir anyla kzard; kadril oynayacaklard.Mzik balad, iftler diz
bkerek birbirlerinin arasndan getiler, bamemur komut verdi; komutlar
Franszca veriyordu, Tanr bilir ya, geniz hecelerini, tartma gtrmez bir
kibarlkla sylyordu.Ingeborg Holm, caml kapnn yaknndaki karede, Tonio
Krger'in yannda dans ediyordu. Bir yandan br yana, nden arkaya, yrye
yrye, dne dne gidip geliyordu; zaman zaman salarndan ya da giysisinin ince
kumandan szlen gzel bir koku kendisine dek geliyordu. O, bu son gnlerde
belli belirsiz kokusunu duyduu ve ac holuunu duyumsad, imdi de benliini
tatl azabyla btn btne dolduran ve teden beri bildii bir duygunun
ikencesi altnda gzlerini yumuyordu. Bu neydi acaba? stek mi, kskanma m?
Kendini aa grme mi?Dnyordu: "Moulinet des dames! Gldn m sarn Inge,
gldn m bana moulinet dans ettiim ve yle gln dtm zaman? Bugn de
gler miydin, bugn byle nl bir adam olduum halde? Evet, glersin ve buna
yerden ge hakkn var. Hatta ben, stem ve Tasarm Olarak Dnya'y, Kyamet
Gn'n, Dokuzuncu Senfoni'yi yaratm olsam bile, gene de glmekte sonsuza dek
haklsn." Onu seyre dald, epeydir dnmedii bir iir aklna geldi; oysa, pek
iyi tand, bildii bir iirdi: "Uyusaydm da sen dans etseydin." Bu szlerde
anlatlan bir kuzey karaduygusunun ve derin beceriksizliin ar duygusunu ok
iyi tanyordu. Uyumak... Yalnzca ve tmyle, i ve dans haline gelme zorunluu
olmadan; tatl ve tembel, iimizde yatan duygularla yaayabilmek, ama buna
karn dans etmek, evike ve her zaman tetikte, sanatn bu g, g ve
tehlikeli kaba dansn yapmak zorunda kalmak ve bu aalk kartl tmyle
unutamadan, dans etmek zorunda kalmak. Oysa, te yandan sevmek...Birden hepsi
delice ve coarak dans etmeye koyuldular, kareler blnd, dans edenler kaya
kaya, sraya sraya daldlar; kadril bir galopla bitti. Mziin cokun,
hzl ritmine kaplan iftler, Tonio Krger'in nnden, birbirini kovalayarak,
koarak yakalayarak ve soluk solua kesik kahkahalar atarak geiyordu.
iftlerden biri, dnen ve grltyle ilerleyen herkesin tutulduu kasrgann
srklenmesiyle ona doru yaklayordu. Gen kzn ince yz soluktu, clz
omuzlar pek yksekti. Ve birden Tonio'nun nnde yanl bir adm, bir kayma,
bir dme oldu.. Solgun yzl kz yere dmt. yle sert, yle yein dt
ki... Kavalyesi de dmt. Ve can ok acm olsa gerekti ki damn bsbtn
unutmutu, yar dorularak yzn ekite ekite dizlerini ovuyordu. Dnce,
anlalan tmyle sersemleyen gen kzsa hl yerde yatyordu. Bunu gren Tonio
Krger yavaa ilerleyerek kzn kolundan yakalayp ayaa kaldrd. Bitkin,
akn, mutsuz bir durumda gzlerini Tonio Krger'e bakmak iin kaldrd ve ince
yzn hafif bir kzllk kaplad.Aadan yukar, bitkin ve karanlk
baklaryla ona bakarak: "Tank! O, mange Tank!" dedi.Tonio Krger, "Artk dans
etmemelisiniz, kk hanm" dedi yavaa. Sonra bir kez gzlerini onlara, Hans
ve Ingeborg'a doru evirdi ve uzaklat. Veranday da, baloyu da terk ederek
odasna kt.Karmad bu elenceden yar sarho ve kskanlktan bitkin bir
durumda ayrld. Gene, tpk eskiden bana gelen ayn ey yineleniyordu; gene
siz gzel kumrallarn, siz mutlu yaayanlarn yznden karanlk bir kede yz
ateten yanarak, aclarla ayak st dikili kalmt. Ve sonra tek bana
uzaklat. Ama imdi onlardan biri gelmeliydi! Ingeborg gelmeliydi! Gittiini
anlayarak, gizlice ard sra gelip ellerini omuzlarna koymal ve "Gel bizimle
ieri! Sevin, seviyorum seni!" demeliydi... Ama gelmedi. Byle eyler olmad.
Evet, bu kez de eskiden olann ayn olmutu. Ve o zaman olduu gibi, imdi de
mutluydu; nk, gnl yayordu.Ne var ki, o imdi neyse o oluncaya dek
geirdii zaman sresince var olan neydi? Uyuma; boluk, buz; ve ruh! Ve sanat!
Soyundu, sndrp yatt; yzn yastna evirerek, kendi gznde
kendisinin sevme, ac ekme, mutlu olma biimini simgeleyen ve yaam, yaln ve
derin duygular, yurdunu anmsatan masum ve ahenkli birka kuzey hecesini, iki
ad fsldad. Ta o zamanlardan bugne dek geen yllar dleminden geirdi.
Bandan geen incitici duygu, sinir ve dnce servenlerini anmsad.
Kendisini alayn ve enine boyuna dnmenin yediini; bilginin, bombo ve inmeli
gibi braktn; yaratc eylemin ateli ve titreten meleriyle yar yarya
mahvettiini; vicdan azabnn ikenceleri iinde, azizlikle ksnlln en ar
eilimleri arasnda sendelemekte; incelmi, eskimi, souk ve yapmack bir
biimde kkrtlan esrimelerle bitmi ve tkenmi, serseri, ykk, aclar
iinde ve hasta grd. Pimanlk ve zlemle hkrd.evresinde her ey sessiz,
karanlkt. Ama aadan, yaamn souk ve uyutucu, tempolu, tatl ve baya
ritmi ona dein geliyordu...IXTonio Krger kuzeyde oturmu, dostu Lizaveta'ya
verdii sz yerine getirmek iin yazyordu:"Aada, benim yaknda dneceim
Arkadia'da oturan sevgili Lizaveta'ya:"te bir mektup ki sizi dlem
krklna uratacaktr. nk biraz genel eylerden sz etmek istiyorum. Sakn
bundan, anlatacak hibir eyim olmadn, bamdan kendime gre hibir olay
gemediini karmayn. Tersine! Dnyaya geldiim lkede beni tutuklamak bile
istediler. Ama oraya gelince kendim anlatacam bu olay. imdi kimi gnler, bir
sr yk anlatmaktansa adam gibi genel konular zerine konumay yelediim
oluyor.Anmsyor musunuz Lizaveta, bir gn bana siz bir kentsoylu, kendi
evresinden kan, yolunu saptan bir kentsoylusunuz demitiniz! Siz bana bu
ad, daha nce azmdan kaan baka aklamalarmn erevesinde yaam dediim
eye olan akm anlattm bir gn vermitiniz; byle sylerken ne denli doru
sylediinizi ve benim kentsoylu ruhumla yaama olan akmn bir tek ve ayn ey
olduunu anlayp anlamadnz soruyorum. Bu gezi, bana bunlar zerine dnme
frsatlar verdi...Biliyorsunuz, babam kuzey yaratlnda bir adamd;
dnceli, derin, dindarca drst, karaduygululua eilimli; belirsiz ve yabanc
bir kkenden olan annemse, gzel, zevkine dkn, saf gnll, gevek olduu
denli tutkulu ve igdsel bir hafiflikteydi. Btn bunlar, kukusuz olaanst
olanaklar olduu gibi olaanst tehlikeleri de ieren bir karm
oluturuyordu. Ve bu karmdan u dnyaya geldi: Sanat uruna evresini yitiren
bir kentsoylu, iyi ve gzel yaama zlemi duyan bir ingene, vicdan rahatsz
bir sanat.nk, benim bu kentsoylu vicdanmdr ki, bana btn sanat
almalarnda, btn sradlklarda, bayadan uzaklaan her eyde, her
dehada, son derece bulank, kukulu bir eyin varln gstermektedir. Ve gene
benim bu burjuva vicdanmdr ki, bana sradan, saf, ho ve olaan, dehadan
yoksun ve aklc her eyi bir ak zayflyla sevdiriyor.ki dnya
arasndaym, ikisinde de rahat deilim; bu durumda benim iin yaamak biraz g.
Siz sanatlar bana kentsoylu diyorsunuz, kentsoylularsa beni tutuklamak
istiyor... Bilmiyorum, hangisi beni daha ok kryor. Kentsoylular budaladr;
ama benim kaygsz ve tutkusuz olduum yargsna varan sizler, siz gzellie
tapanlar, dnmelisiniz ki sanatlk denen bir ey vardr ve bu, o denli gl
ve o denli talihin zoruyla sanatya verilmitir ki, bu kr zorunluu iinde
duyan insan iin baya yaamn zevklerini tatmaktan daha byk bir istek ve