Professional Documents
Culture Documents
HAVACILIK
SEMPOZYUMU
15-16 Mayıs 2008
DÜZENLEYEN KURULUŞ
ŞLLAR
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ SİVİL HAVACILIK YÜKSEKOKULU
MYTECHNIC AIRCRAFT MRO SERVICES
EDİİT
TÖRLER
Yrd. Doç. Dr. İlke TÜRKMEN
Öğr. Gör. Dr. Mehmet ERLER
Öğr. Gör. Mehmet Ali SOYTÜRK
Arş. Gör. Nurcan SARIKAYA BAŞTÜRK
KAYSERİ
TÜRKİYE
ISBN 978-975-6478-43-1
ii
DESTEKLEYEN KURULUŞLAR
Teşekkür ederiz
iii
ONUR KURULU İbrahim UZMAY (EÜ)
İsa TAŞKIRAN (KOÜ)
Prof. Dr. Cengiz UTAŞ ( EÜ Rektörü)
İsmail DEMİR (THY)
Yavuz ÇİZMECİ (myTECHNIC Yön. Kur. Bşk.)
İsmail H. TUNCER (ODTÜ)
Kadir AYDIN (ÇÜ)
DÜZENLEME KURULU Kemal YILLIKÇI (THY)
Prof. Dr. Mustafa Kemal APALAK (EÜ) Kerim GÜNEY (EÜ)
Yusuf BOLAYIRLI (myTECHNIC) M. Adil YÜKSELEN (İTÜ)
M. Baki KARAMIŞ (EÜ)
M. Emin YÜKSEL (EÜ)
YÜRÜTME KURULU M. Fevzi ÜNAL (İTÜ)
Prof. Dr. Mustafa İLBAŞ (EÜ) M. Sinan AKMANDOR (ODTÜ)
Yrd. Doç. Dr. İlke TÜRKMEN (EÜ) Mehmet ÇEÇEN (myTECHNIC)
Yrd. Doç. Dr. İlker YILMAZ (EÜ) Mehmet ÇUHACI (EGM)
Öğr. Gör. Dr. Mehmet ERLER (EÜ) Mehmet Ş. KAVSAOĞLU (İTÜ)
Öğr. Gör. M. Serdar GENÇ (EÜ) Metin O. KAYA (İTÜ)
Öğr. Gör. Haluk DEMİRTAŞ (EÜ) Mikdat KADIOĞLU (İTÜ)
Öğr. Gör. M. Ali SOYTÜRK (EÜ) Mustafa CAVCAR (AÜ)
Özcan UZUNOĞLU (myTECHNIC) Mustafa İLBAŞ (EÜ)
Arzu ERTEKİN (myTECHNIC) M. Kemal APALAK (EÜ)
Nafiz ALEMDAROĞLU (ODTÜ)
Nafiz KAHRAMAN (EÜ)
DANIŞMA ve BİLİM KURULU Necmi TAŞPINAR (EÜ)
A. Rüstem ASLAN (İTÜ) Nuri TEMUR (EGM)
Ahmet Kaplan (TÜRKSAT) Oğuz BORAT (FÜ)
Akile TANATMIŞ (AÜ) Oktay ERDAĞ (SHGM)
Ali KODAL (İTÜ) Ozan TEKİNALP (ODTÜ)
Aydın MISIRLIOĞLU (İTÜ) Ömer TANRIKULU (ASELSAN)
Ayşe KAHVECİOĞLU (AÜ) Ö. Galip SARAÇOĞLU (EÜ)
Ayşegül AKDOĞAN (YTÜ) Özcan UZUNOĞLU (myTECHNIC)
Aytekin BAĞIŞ (EÜ) Öznur USANMAZ (AÜ)
Bekir ÇOKSEVİM (EÜ) Rahmi AYKAN (THY)
Beşir ŞAHİN (ÇÜ) Recai KILIÇ (EÜ)
Cahit ÇIRAY (ODTÜ) Suat CANBAZOĞLU (İÜ)
Cebrail UÇAR (THY) Şahin YILDIRIM (EÜ)
Coşkun ÖZKAN (EÜ) Şengül DANIŞMAN (EÜ)
Çingiz HACIYEV (İTÜ) Şeref DEMİRCİ (THY)
Dilek TURAN (AÜ) Şükrü SU (EÜ)
Ender GEREDE (AÜ) Tahir KARASU (OÜ)
Erhan SOLAKOĞLU (TAI) Tahir YAVUZ (Başkent Ü)
Eyyüp GERÇEKÇİOĞLU (EÜ) Tamer SINMAZÇELİK (KOÜ)
Fazıl CANBULUT (EÜ) Taner ALTINOK (KHO)
Fehmi NAİR (EÜ) Temel KOTİL (THY)
Fırat O. EDİS (İTÜ) Tevfik KIRMACI (UTED, MNG)
Hakan OKTAL (AÜ) Tuncay DOĞANER (TÖSHİD)
Halil ERGÜL (THY) Umur YÜCEOĞLU (ODTÜ)
Halit Kaplan (TÜBİTAK) Ünver KAYNAK (TOBB-ETÜ)
Hatice KÜÇÜKÖNAL (AÜ) Veysel ÖZCEYHAN (EÜ)
Hayri ACAR (İTÜ) Yalçın GÖĞÜŞ (ODTÜ)
Hidayet BUĞDAYCI (AÜ) Yunus BORHAN (İTÜ)
Hikmet KARAKOÇ (AÜ) Zahit MECİTOĞLU (İTÜ)
Hüseyin YAPICI (EÜ) Z. Gül APALAK (EÜ)
İbrahim KESKİNER (TAI)
İbrahim ÖZKOL (İTÜ) Teşekkür ederiz
iv
OTURUM BAŞKANLARI
Prof. Dr. Ayşegül AKDOĞAN EKER
Prof. Dr. M. Şerif KAVSAOĞLU
Prof. Dr. Mustafa İLBAŞ
Prof. Dr. T. Hikmet KARAKOÇ
Doç. Dr. Cem SİNANOĞLU
Doç. Dr. Nurhan KARABOĞA
Yrd. Doç. Dr. Ayşegül GÜVEN
Yrd. Doç. Dr. Aytekin BAĞIŞ
Yrd. Doç. Dr. Eyyüp GERÇEKÇİOĞLU
Yrd. Doç. Dr. İlker YILMAZ
Yrd. Doç. Dr. Şengül DANIŞMAN
Öğr. Gör. Dr. Mehmet ERLER
Öğr. Gör. Dr. M. Tülin YILDIRIM
SEKRETERYA
Arş. Gör. Nurcan SARIKAYA BAŞTÜRK
Teşekkür ederiz
v
vi
TEŞEKKÜR
vii
viii
ÖNSÖZ
Kayseri’nin havacılık şehri olma özelliğine dayanılarak Erciyes Üniversitesi Sivil Havacılık
Yüksekokulu’nun temelleri aramızdan erken ayrılan şükran ile andığımız Kurucu Müdür Prof.
Dr. Veysel Atlı tarafından atılmıştır. Yüksekokulumuz havacılık sektörüne eleman
yetiştirmekle birlikte üniversitelerimizde ve araştırma merkezlerindeki değerli bilim
insanlarını, askeri ve sivil havacılık sektöründe hizmet veren araştırmacı, teknik eleman ve üst
düzey yöneticilerini bir araya getirerek sektör adına orta ve uzun süreçte yapılabilecek
çalışmalara ışık tutmak ve bilgi alışverişini sağlamak amacıyla 1996 yılından bu yana iki yıl
ara ile Kayseri Havacılık Sempozyumlarını düzenlemektedir. HaSeM’08 Erciyes Üniversitesi
ev sahipliğinde myTECHNIC Aircraft MRO Services şirketinin maddi ve manevi destekleri
ile 15-16 Mayıs 2008 tarihleri arasında Sivil Havacılık Yüksekokulunda başarıyla
gerçekleştirilmiştir.
ix
x
İÇİNDEKİLER
TEŞEKKÜR
vii
ÖNSÖZ
ix
İÇİNDEKİLER
xi
Paralel Çift Pim Bağlantılı E-Glass/Epoksi Tabakalı Kompozit Plakalarda Hasar Yükleri ve
Tipleri 36
Faruk Şen, Murat Pakdil &Ahmet Çakan
Uçak Türbin Kanatlarında Kullanılan Erozyon ve Korozyon Dirençli Sert Seramik Kaplamalar
41
Şengül Danışman, Soner Savaş, Gülfem Işık, Oğuzhan Bendeş, Ahmet Özbekler
xi
Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Havayolu Taşımacılığı 6
Hülya Göktepe 9
Türkiye’nin İlk Uçak Fabrikasını Kuran Adam / Büyük Türk Girişimcisi Nuri Demirağ
74
Önder Şahin
Further Generalization of Analysis and Solution for Free Flexural Vibrations of Integrally-
Stiffened and/or Stepped-Thickness Plates or Panels 88
U.Yüceoğlu, J.Javanshir & Ö.Güvendik
Sabit Kanatlı Dikey İniş Kalkış Bir İnsansız Hava Aracının Benzetim ve Kontrolü
99
Zafer Öznalbant & Mehmet Şerif Kavsaoğlu
Kabin Memurlarının Kabin İçi Düşük Hava Kalitesi Nedeniyle Karşı Karşıya Kaldıkları Sağlık
Sorunları 120
Nalân Ergün
Alüminyumun Haddelenmesi
123
Selim Tangöz & Veysel Erturun
xii
ADS-B Sistemi ve İnsansız Hava Araçlarında Kullanımı
151
Mustafa Karaca, Ayşegül Güven & M. Tülin Yıldırım
Kanat Profili Etrafındaki Basınç Dağılımının Elde Edilmesinde Yapay Sinir Ağlarının
Kullanımı 170
Mehmet Erler & Haluk Demirtaş
Bir Uçak Kanadının Çok Amaçlı Genetik Algoritmalar ile Yapısal Optimizasyonu
213
Melike Nikbay, Arda Yanangönül & Levent Öncü
Düşük Süpürme Açısına Sahip Delta Kanat Üzerindeki Akış Yapısının İncelenmesi
225
Çetin Canpolat, Sedat Yayla, Beşir Şahin & Hüseyin Akıllı
xiii
Uçaklarda Hidrokarbon Yakıtlardan Kaynaklanan Kirleticiler
237
İlker Yılmaz & Mustafa İlbaş
Doğal Gaz ile Doğal Gaz Hidrojen Karışımının Motor Emisyonlarına Etkisinin Deneysel
İncelenmesi 246
Bilge Albayrak Çeper, Nafiz Kahraman & S.Orhan Akansu
PID Denetim Organı Kullanarak Uçaklarda Kalkış ve İniş Halinde Yunuslama (PITCH) Açısı
Kontrolü 276
Şahin Yıldırım & Sertaç Savaş
xiv
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
dalgalanmalardan çabuk etkilenen, büyük hedefleri iddialarını devam ettireceklerinin işaretlerini vermek
gözden kaçırmış veya uzak durmuş yapılanmalar ancak tedirler. Bu işaretlerin ve zorlu bir yolculuğa çıkarken
kapalı ekonomilerde görülen koruma duvarları ile ve bir gerekli donanımın neler olduğuna dikkat çekmek
süreliğine ayakta durabilir. Küresel oyuncuların yerinde olacaktır.
baskısıyla koruma kalkanlarının giderek varlıklarını
yitirdikleri bir dönemde bulunduğumuzu düşünürsek,
hızlı değişime ve rekabet ortamına tam anlamıyla
hazırlıklı olmak gerekliliği açıktır.
Sanayileşme sürecini erken başlatıp bu aşamayı erken
tamamlayarak Ar-Ge faaliyetlerinde büyük yatırımlarla
liderliği sürdüren, suni zeka, mekatronik, kuantum ve
nano teknolojiler, genetik ve biyoteknik vb. katma
değeri yüksek üretime geçmiş diğer yandan da hizmet
ağırlıklı finans turizm ve eğlence sektöründe büyük
gelirler elde eden gelişmiş ülkelere karşı, doğru bir
plana ve uyugulamaya dönüştürülememiş ideallerle
durmak, yarışa girmek kuşkusuz ki başarısız girişimler
olarak kalacak ve anılacaktır. Kaliteli insan kaynağı,
güçlü bir teknolojik alt yapı, hedeflere odaklanmış bir
Ar-Ge yapılanması, verimli ve etkin üretimi ilke
edinmiş esnek organizasyonlu bir işletme yapısı,
modern pazarlama ve iletişim teknikleri ile atılacak
adımlar tek tek belirlenerek gelecek ile ilgili güçlü bir
iddiaya sahip olunabilecektir.
Gelişmeler Uçak Bakım Onarım faaliyetleri özelinde
incelendiğinde, günümüz ekonomik koşullarının giderek
artan bir rekabet baskısı oluşturmaya başladığı,
işletmecilerin bakım onarım kuruluşlarından maliyetleri
giderek düşürmelerini bekledikleri görülmektedir.
Genelde oldukça kalifiye ve pahalı insan gücü
kullanımının esas olduğu bu alandaki kabuller de
sorgulanmaktadır. Bir çok kesimde arz edilen adam saat
ile maksimum verimin oluşturulmasına yönelik bakım
ve iş planları yeniden gözden geçirilirken, hangi alanda Öncelikle her faaliyetin ana unsurunun insan olduğunu
ne kadar kalifiye insan gücünün kullanılacağı da kılı vurgulamak gerek. İnsanın, ekonomi biliminin üretim
kırk yararcasına incelenmeye başlanmıştır. Bu ortamda yapabilmek için saydığı üretim faktörlerinden biri olan
rekabetçi kalabilmenin ana şartlarından birisinin insan “emek” şeklinde algılanmaması, modern işletme
gücünün yeterlilik seviyelerini iş bazında yeniden biliminin tanımıyla “korunması ve geliştirilmesi
gözden geçirmek, optimum yeterliliklerle en etkin gereken bir değer” olarak benimsenmesi işletme başarısı
çalışma yöntemlerini uygulamak olduğu açıktır. Bu için ön koşuldur. Bir şirketin de, bir ülkenin de en
arada faaliyet alanının pahalı girdilerini oluşturan önemli kaynağı insandır. Dünyada yer altı ve yer üstü
kalemlerdeki az sayıdaki oyuncunun yerini rahatlıkla zenginlikleri çok olmasa da nitelikli insan gücü ile
alabilecek nitelik ve kabiliyette yapılanmaları kendisine dünya ekonomisinde yer edinebilmiş iddialı
oluşturmanın pek zor olmadığı ve bu yönde ortaya ülkeler saymak mümkün olduğu gibi, yine sınırlı sayıda
çıkacak iradenin çok verimli sonuçlar alabileceği, artan çalışanı ile stratejik üretim yaparak önemli değerler
pazar payının buna müsait oluğu görülmektedir. üreten çok sayıda şirketin varlığı da bir gerçektir.
Ne İstediğini Bilerek Yola Çıkmak Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ülkelerinden biri
olarak, sahip olduğumuz beşeri kaynağın niteliğini
Gerek bakım onarım alanında gerekse imalat alanlarında yükseltip, katma değeri yüksek mal ve hizmet
faaliyet gösteren şirketlerimiz önemli işler yapmakta- üretiminde değerlendirilmesi gerek ekonomik, gerekse
dırlar ve bahsedilen anlamdaki yapılanmalar ile sosyal pek çok sorunumuzu kendiliğinden çözecektir.
2
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
3
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Yusuf BOLAYIRLI
Havacılık tarihinin ilk zamanlarında uçakların bakım temelleri hayatta kalmak için gereken maliyet disiplinine
programları teknisyenler tarafından geliştirilip imkan sağlayacak şekilde kökten değiştirildi.
uygulanıyordu. Uçuşta meydana gelebilecek arızaları
engellemeye yönelik bir önleyici bakım düşüncesi Uçak operasyonunun maliyetlerini, satın alma
gelişmemiş olduğundan dolayı teknisyenler, bakım için maliyetleri, direkt operasyon maliyetleri, endirekt
gerekenleri kendi tecrübelerine göre belirliyorlardı. operasyon maliyetleri olarak üç ana kalemde
Dolayısıyla bakım programları oldukça basit ve analitik inceleyebiliriz. Uzun bir dönemi baz alarak
unsurlar içermeyen, teknisyenlerin değer yargıları incelendiğimizde, operasyon giderlerinin en büyük ve en
çerçevesinde biçimlenen programlardı. çok kontrolü gerektiren maliyet grubu olduğunu
görüyoruz.
(Havayolları’nın Gelişimi) Yeni ve güvenli hava
taşımacılığına imkan sağlayan havayollarının Operasyon giderleri altı kategoriye indirgenebilir:
gelişimiyle birlikte regülasyonlar ve bu regülasyonların Sigorta, kira/amortisman, yakıt, ekip, endirekt ve direkt
uygulayıcısı olan otoriteler ortaya çıkmaya başladı. bakım giderleri. Bunlar içinde direkt bakım giderleri
Havacılık otoriteleri zaman içinde sadece kural koyucu 1970’lerde en büyük kalemi oluşturmaktaydı.
değil, uçakların güvenilirlik ve emniyetini denetleyen Günümüze gelindiğinde yakıt maliyetlerinin artması, de-
kurumlar haline geldi. regülasyon operatörleri ve uçak imalatçılarını maliyeti
azaltmak için yeni bir bakım yaklaşımı geliştirmeye itti.
(Jet Çağı) Boeing 707 ve DC-8 gibi büyük jet Bakım organizasyonları arasındaki farklılıklardan dolayı
uçaklarının servise girmesi toplumun dikkatini daha endirekt bakım giderleri çok değişken olabilir. Diğer
emniyetli ve güvenilir uçak ihtiyacına çekti. Bu yandan bir uçağın direkt bakım giderleri daha sistematik
noktadan itibaren uçak bakımının nasıl yapılacağını tarif ve kontrol edilebilir bir maliyet kalemi olarak
eden program uçağı üreten firma tarafından görülmektedir. Bu giderler planlı ve plansız bakım
şekillendirilmeye başladı. Amaçlanan emniyet ve giderleri olarak ikiye ayrılmakta, her bir kategori de
güvenilirlik olunca, uçak bakım konsepti her bir uçak ve motorlar için ayrı ayrı incelenmektedir. Tüm
komponenti belirli zaman aralıklarında değiştirip kategorilerde malzeme ve işçilik olarak incelenebilen
bakımını yapmak olarak ortaya çıktı. “Daha çok parça bakım giderleri, uçuş saati başına düşen işçilik saati
değiştirdikçe, daha çok bakım yapılır; bu şekilde veya işçilik maliyeti, uçuş başına düşen malzeme
uçaklar daha emniyetli olur” maliyeti şeklinde çok çeşitli alt birimlere ayrılabilir.
Havayolu maliyetleri tarihsel olarak incelendiğinde,
1960’lardan sonra Amerikan Federal Sivil Havacılık direkt operasyon giderlerindeki değişim dikkat çekicidir.
Dairesi (FAA) uçuş sırasındaki çok sayıda arıza ve bazı 1960, 70 ve 80’ler yakıt maliyetleri açısından artan bir
motor tiplerindeki düşük güvenilirlikten dolayı daha çok grafik çizmektedir. Aynı zaman aralığında bakım
endişelenmeye başladı. FAA ve havacılık endüstrisi giderlerine bakıldığında ise gidişin aşağıya doğru olduğu
temsilcilerinden oluşturulan bir ekip, yaptığı gözlenmektedir. Bu azalış havayollarının uçak bakımda
araştırmalar sonucu planlı bakımın uçak motor verimsizlikle agresifçe mücadele etmelerinden
güvenilirliliği üzerinde beklenenden az fayda sağladığını kaynaklanmaktadır. 1990’larda yeni ve verimli uçak
farketti. Bulunan sonuçlar MSG-1/2’de tanımlanacak motorunun üretilmesi ve yakıt fiyatlarının biraz olsun
olan on-condition bakım tipini ortaya çıkardı. azalmasıyla yakıt maliyetleri de azalma eğilimine
girmiş; bakım maliyetlerindeki azalma da azalan yönünü
Günümüz bakım programları: korumuştur.
1970’lerden beri uçak operasyonu ve havayolu
işletmeciliği öyle bir noktaya geldi ki; uçak bakımının
4
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Havacılığın yakın tarihi incelendiğimizde, sivil yolcu Dünyada yaşanan dünden bugüne uçak bakımı
uçaklarının bakım programları, dolayısıyla bakım konusundaki gelişmelerden sonra ülkemizdeki tarihi
konseptleri pek çok önemli kavramla tanışmıştır. sürece kısaca değinmek istiyorum:
1968: Maintenance Steering Committee (MSG) Türkiye’de sivil havacılık sektöründe uçak bakımının
minimum maliyetle maksimum emniyet ve güvenilirliği başlangıcı Türk Hava Yolları’nın kurulduğu 20 Mayıs
hedefleyen bir planlı bakım karar verme süreci (MSG-1) 1933 tarihine dayanır. 2186 sayılı kanunla kurulan ve o
geliştirdi. Boeing 747 planlı bakım programının zamanki adı “Devlet Hava Yolları İşletmesi” olan ulusal
geliştirilmesi sürecinde Overhaul ve on-condition hava yollarımız için kuruluş kanununun 6. Maddesi
koseptleri kullanıldı. aynen şöyledir:
1970: Air Transport Association (ATA) görev gücü Madde 6: Hava Yolları Devlet İşletme İdaresi’nin bütün
MSG-1’i yeni bir konsept olan condition monitoring’i tesisat ve vesaiti Milli Müdafaa Vekilliği’ne merbut
de içerecek şekilde revize etti. L-1011 ve DC-10’un ilk fabrikalarda maliyet fiyatı ile tamir ve ıslah edilir ve
bakım programları bu esasa göre hazırlandı. müstacelen lüzum alacak yedek eşya, malzeme ve vesait
askeri depo ve ambarlardan maliyet fiyatı ile satılır.
1972: The Association of European Airlines MSG’nin
Avrupalı versiyonunu (EMSG) kurdu. Airbus 300 ve Bu fiyatlar bir taraftan hava bütçesi nazım faslına masraf
Concorde bakım programları oluşturuldu. ve diğer taraftan aynı fasla irat olunur. Maaş ve ücretleri
hava bütçesinden verilmekte olan eşhas müstacel
1980: Otoriteler, uçak ve motor imalatçıları, havayolları ahvalde Milli Müdafaa Vekili’nin muvafakati ile bu
ve Amerikan deniz kuvvetlerinden oluşan ATA görev idarede çalıştırılabilir.
gücü MSG-2’deki eksikliklere yöneldi ve MSG-3
oluşturuldu. Yeni MSG-3 sürecinde 1933 yılından bu yana Devlet Hava Yolları uçaklarının
• Bakım maliyetlerinin artan yakıt fiyatlarını bakımları Ankara’da Güvercinlik Meydanı’nda kurulan
dengeleyecek şekilde daha da azaltılması, iki orta boy hangar ve etrafına serpiştirilmiş küçük
• Giderek kompleksleşen uçak sistemleri, atölyelerde yapılırken uçakların motor revizyonları da
• Hasar-toleransını içeren yeni imalat Etimesgut’da bulunan Türk Kuşu Uçak Fabrikası’nda
regülasyonu, yapılmakta idi.
• Üretici-operatör ortaklığını arttıran
Maintenance Review Board (MRB) prosesi Başlangıçta sahip olunan King Bird ve ATH-9
dikkate alındı. uçaklarından itibaren bakım işi bu uçakları üreten
yabancı firmaların teknoloji desteğine tabi kalmış ve bir
1988: ATA görev gücü MSG-3’ü revize edip daha süre böyle devam etmiştir. Ancak zaman içinde
kullanışlı hale getirdi. (MSG-3 Rev1) Boeing 777, MD- meydana getirilen ulusal tesisler yurtdışına olan teknik
11 ve Airbus 340 ilk bakım programları geliştirildi. bağımlılığı övünç verici düzeyde azaltmış
bulunmaktadır.
1993: ATA MSG-3’ü revize edip Korozyon Önleme ve
Kontrol Programı’nı dahil etti. İlk yıllarda yurtdışında uçakları üreten ülkelerde
yetiştirilen mühendis ve teknisyenlerimiz bakım-onarım
2001: MSG-3 Rev 2001.1 ile genel gözle kontrol ve işlerini fazla yabancı desteğe ihtiyaç duymadan
detaylı kontrol kavramları yeninden tarif edildi. Bölgesel yürütmüşlerdir. 1955 yılından itibaren bakımlar 50 – 60
kontrol kavramı geliştirildi. kişilik ekiple Yeşilköy’de yapılmaya başlandı.
2002: MSG-3 Rev 2002.1 ile orijinal parça üreticisi Teknik bölümün Yeşilköy’e taşınmasından sonra yeni
tavsiyelerinin önemine vurgu yapıldı. Arızaya toleranslı kapasiteye kavuşturulmuş ve bu konudaki teknik
sistem analizi ve metal olmayan yapı analizi dahil edildi. etkinlik önemli derecede artmıştır. Örneğin 1963’te yeni
bir ünite olarak Motor Atölyesi, 1972’de Elektrik –
2003: MSG-3 Rev 2003.1 ile arızaya toleranslı sistem Elektronik Atölyesi hizmete girmiştir. 1978 yılında yeni
analizi yeniden tarif edildi ve güvenlik sistem ve bir hangar ile Türk Hava Yolları teknik her türlü bakımı
malzemeleri tanımı açıklığa kavuşturuldu. (uçak, motor, komponent) kendi tesislerinde yapar hale
gelmiştir.
5
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
6
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
İstanbul Teknik Üniversitesi, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Uçak Mühendisliği Bölümü
34469 İstanbul
7
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Uçak Uzay Mühendisliği Kulübü gibi kulüpler IV. GÜNEŞ ENERJİSİ İLE ÇALIŞAN KARA
bulunmaktadır. Bu kulüplerin faaliyetleri üniversite ARACI PROJELERİ
tarafından çeşitli şekillerde desteklenmektedir.
2005 Yılında TÜBİTAK tarafından Türkiye’de ilk kez
III. UÇAK UZAY MÜHENDİSLİĞİ KULÜBÜ Formula-G yarışları düzenlenmiştir. 2005 yılında bu
(UUMK) yarış İstanbul Park Formula-1 pistinde
gerçekleşmiştir. 2006 yılında ise İzmir pisti ve
Uçak Uzay Mühendisliği Kulübü, İstanbul Teknik İstanbul Park pistlerinde koşulan iki aşamalı bir yarış
Üniversitesi bünyesinde Kültür ve Sanat Birliği’ne yapılmıştır. 2007 yılında ise yarış Ankara Atatürk
bağlı bir oluşumdur [4]. Uçak ve Uzay Mühendisliği Hipodromunda gerçekleştirilmiştir. İTÜ Güneş
Fakültesi tarafından kulübe iki işlik ve bir kulüp Arabası Ekibi (GAE) 2006 yılındaki yarışlara ARIBA-
odasından yararlanma olanağı sağlanmıştır. Kulübün 1 ve ARIBA-2 projeleri ile katılmış ve 1. lik ve 2. lik
başlıca hedefi üyelerini sosyal ve teknik platformda derecelerini almıştır. 2007 yılındaki yarışmaya ise
buluşturmak, teorik bilgileri uygulamaya geçirmek ve İTÜ ARIBA-2 ve ITU-RA ile katılmıştır. 30 turluk
uluslararası arenada ülkemizi, fakültemizi temsil yarışın ardından ITU-RA birinci olmuştur. 2008
edecek projeler geliştirmektir. Bu hedeflerde başarılı yılında ise İTÜ GAE, TÜBİTAK tarafından
olmak amacıyla model uçak yapımı, uçuş simülasyonu düzenlenen yarışların yanı sıra Amerika Birleşik
gibi eğitim programları düzenlenmektedir. Devletlerinde düzenlenecek olan North American
Solar Challange yarışmasına da katılacaktır. 2007
Kulüp, gerçekleştirdiği faaliyetlerle kulüp üyelerinin yılında ekipte çeşitli bölümlerden 38 öğrenci görev
havacılık ve uzay sektörüne katkıda bulunmalarını almıştır takımın akademik danışmanlığını Y. Doç. Dr.
sağlamak, hava-uzay sektörü ile İTÜ arasındaki bağı Özgür Üstün ve Dr. Murat Yılmaz yapmıştır [1,5,6].
güçlendirmek, öğrenciler ile fakülte elemanları ve
mezunlar arasındaki iletişimi pekiştirmek
sorumluluklarını da üstlenmiştir.
UUMK, 7 Mayıs 2001 tarihinden itibaren European
Association of Aerospace Students - Avrupa Hava
Uzay Öğrencileri Organizasyonu (EUROAVIA)
İstanbul temsilcisidir. Bu sebeple kulübün adı
EUROAVIA İstanbul olarak da geçmektedir. Kulüp,
EUROAVIA’nın çalıştay, sosyal gezi, senelik genel
toplantı, periyodik yayınlar gibi faaliyetlerine iştirak Şekil 1. Ariba 2 ve ITU-RA [5].
etmektedir. UUMK, EUROAVIA tarafından
düzenlenen, “Air Cargo Challenge” gibi yarışmalara
da katılmaktadır. V. HİDROJEN ENERJİSİ İLE ÇALIŞAN KARA
UUMK, EUROAVIA’nın İstanbul temsilciliğinin yanı ARACI PROJELERİ
sıra havacılık alanında uluslararası kabul görmüş
Amerikan Havacılık ve Uzay Enstitüsü’nün (AIAA) İTÜ Hidrojenli Araç Ekibi (İTÜ-HAE) 2005 yılında
öğrenci şubesidir. Bu enstitü tarafından yayınlanan kurulmuştur. Ekibin İTÜ Rektörlüğü, İTÜ Makine,
birçok kitap fakültenin lisans ve lisansüstü ders Elektrik-Elektronik, Fen Edebiyat, Uçak-Uzay ve
programlarında ana kaynak kitap olarak Gemi İnşaat Fakülteleri, İTÜ Rotorlu Araçlar
kullanılmaktadır. Güncel bilgilerin yer aldığı yeni Mükemmeliyet Merkezi (İTÜ-ROTAM),
basılı yayınlar çıkaran enstitü, öğrenci üyelerine NUMARINE Performance Yachts, Birleşmiş Milletler
birçok uluslararası sempozyum ve konferansa Sanayi Kalkınma Teşkilatı-Uluslar arası Hidrojen
indirimli katılımı desteklemenin yanısıra, ödüllü Enerji Teknolojileri Merkezi (UNIDI-ICHET),
uluslararsı yarışmalara katılma imkanı, burs ve iş Çumitaş, BOS ve 3M gibi destekçileri bulunmaktadır.
imkanları sunmaktadır. Kulüp sitesinin “Projeler”
bölümünde detaylarına ulaşılabilen projelerle her sene 2006 Yılında HydroBee 1 litre benzin eşdeğeri enerji
AIAA tarafından düzenlenen Design-Build-Fly ile 551 km yol almıştır. 2007 yılında şehir içi
(Tasarla-Yap-Uçur) yarışmalarına katılım kategorisindeki H2ydroBee geliştirilerek üretilmiştir.
gerçekleştirilmektedir [4]. Ekip 2006 ve 2007 yıllarında Fransa’da Shell Eco-
marathon yarışmasına katılmıştır [1, 5, 7, 8].
8
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Şekil 2. HydroBee
9
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Türkiye’nin ilk otonom helikopteri olmak gibi kez katılanlar arasında birinci olmuş ve “Best New
özelliklere haizdir. Entrant” ilan edilmiştir. Prof. Dr. Süleyman Tolun
danışmanlığındaki takım, Yüksek Lisans öğrencileri
Utku Türkyılmaz, Hasan İbaçoğlu, Hakan Yeşilel,
Sedat Süsler, Serhat Yılmaz, Resul Açıkyol, Evren
Öner, Ali Özel ve Murat Bronz’dan oluşmuştur [15].
10
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Havacılık alanında köklü bir yapıya sahip olan AIAA Bu yarışmalarda başarılı olabilmek için tasarım ve
(American Institute of Aeronautics and Astronautics) üretimi yapılan uçağın yarışma tarihinden en az 2 ay
her yıl, katılımcıların tamamı üniversite lisans önce ilk uçuşunu yapması önemlidir. Bu eğer varsa
öğrencilerinden oluşan Tasarla/Yap/Uçur (D/B/F) uçağın kusurlarının tespit edilip giderilmesi ve pilotun
yarışmasını düzenlemektedir. D/B/F yarışması, 2006 uçağa alışabilmesi için olanak sağlamaktadır. İlk uçuş
yılına kadar Cessna uçak firması ve Amerikan Deniz ve sonrasında karşılaşılan problemlerden bazıları
Araştırmaları Ofisi (ONR) tarafından desteklenmiş; uçağın yer koşusu sırasında kararsız olması, uçuş
2007 yılı itibariyle ONR’nin yerini Raytheon Füze sırasında kararsız olması, kanat alanının veya motor
Sistemleri (RMS) firması almıştır. Bu yarışma ile ilgili tepkisinin yetersiz olmasıdır. Sık karşılaşılan bir başka
detaylı bilgiler yarışmanın resmi web adresinde sorun ise kanat, motor, iniş takımı gibi parçaların
bulunmaktadır[13]. Yarışma ile ilgili gayri resmi bir üretmiş oldukları burun aşağı momenti karşılamak
web adresinde de önemli bilgilere ulaşılabilmektedir konusunda yatay kararlayıcı (kuyruk) alanı ve moment
[14]. kolunun yetersiz olması veya yatay kararlayıcı ve
irtifa dümeninin gövde veya kanat gibi parçaların
İstanbul Teknik Üniversitesi 1998 yılından itibaren izinde kalarak etkisiz hale gelmesidir. Bütün bu
yarışmaya her yıl düzenli olarak katılmaktadır [14]. problemler, yeteri kadar önce ortaya çıktıklarında
1998-1999 yarışma döneminden itibaren Bu sistematik bir yaklaşımla çözülebilecek türdendir.
yarışmaya katılan İTÜ takımları Tablo 1’ de
sunulmaktadır. 2005 yılında Zafer Öznalbant’ın kaptanlığında
tasarlanan ATA-6 kanat uçlarında yük taşımakta idi.
Tablo 1. AIAA DBF Yarışmasında İTÜ takımları Aynı yıl Murat Bronz’un tek başına tasarlayıp ürettiği
1998-1999 TBD Hezarfen yarışmada 9. oldu.
2000-2001 The Bosphorus Blue
2001-2002 ATA-4 ATA-7 takımı 21-23 Nisan 2006 yılında Wichita,
2002-2003 Uçakçılar-1 Kansas’da yapılan yarışmada 49 takım arasında 5.
2003-2004 ATA-5 olarak bu yarışmada o güne kadar Türk takımlarının
2004-2005 ATA-6 ve Hezarfen almış olduğu en iyi dereceyi almıştır. ATA-7 ayrıca en
2005-2006 ATA-7 hafif uçak ve en düşük maliyet kategorisinde de 3.
2006-2007 ATA-8 Kaan olmuştur. ATA-7 nin tasarımı Ağustos 2005 de
2007-2008 ATA-9 ve UçArı başlamıştır. Uçağın tasarımında hafiflik ve dayanım
açısından kompozit malzemeler (kevlar)
Bu uçaklardan Günay Kahyaoğlu’nun takım kaptanı kullanılmıştır. İlk üretilen prototiple 36 başarılı uçuş
olduğu ATA-5 oldukça aerodinamik bir yapıya sahip yapıldıktan sonra yarışmaya katılacak ana uçak
idi. Bu uçağın yapımında gövde üretimi sırasında önce üretilmiştir. ATA-7 uçağının akademik danışmanlığını
bir erkek kalıp yapılmış, daha sonra bundan Prof. Dr. Mehmet Ş. Kavsaoğlu, takım kaptanlığını
yararlanarak bir dişi kalıp yapılmış ve kevlar (aramid) Metin Acar, pilotaj görevini Miraç Aksugür
kompozit malzeme kullanılarak gövdenin dış yüzeyi üstlenmiştir. Takımın diğer elemanları B. Gürdal
üretilmiştir. Bu teknik daha sonra üretilen ATA serisi Tugay, B. Taylan Aksongur, Serkan Erdoğan, Uğur
uçaklarda da kullanılmıştır. Kevlar balpeteği Sevilmiş, Zeynep Keçeli, Akın Ömercikoğlu, Alev
malzemenin iki tarafına kevlar ve cam elyaf kompozit Kaçar, H. Ebru Sevgi, Mehmet Karagöz, Ali Cihan
malzeme kaplanması ile üretilen gövde dış yüzeyi Durgut, K. Burak Özer, Bora Atak, Evren Varol ve
oldukça hafif, aerodinamik ve sağlam bir yapı elde Murat Bronz’dan oluşmaktadır. Bu proje ekibi
edilmesine olanak sağlamıştır. ATA-6 projesi
11
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
12
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
kiloluk bir yük ile 2 tur atılmakta ve bu görevi de en Yavuzer Karakus, Mehmet Ali Özkaya, Faden Öztürk,
az pil ağırlığı ile başarabilen ekip yüksek puan Akın Ömercikoğlu, Erdinç Özkara, Cemal Sener,
almaktadır. Yüklerin kaç tane su şişesi veya tuğladan Kadir Demirci, Merve Biçer, Can İzci, Sefa Taşkıner,
Serdar Duman, Gizem Kahveci, Yassine Chetouani.
oluştuğu önceden belli değildir. Yüklerin uçağa hızlı
ve emniyetli bir şekilde yüklenmesi de puanı Projeye Türkiyeden de firmalar ve şahıslar
etkilemektedir. Toplam puan, rapor puanı, bir adet boş desteklerini esirgememiş gerek malzeme gerekse yol
uçuş puanı ve 2 adet yüklü uçuş puanının belli bir ve konaklama masrafları için cömert sponsorluklar
formüle göre birleşiminden oluşmaktadır. Bütün bu edinilmiştir. ATA-9 Projesi adı altında İTÜ DBF
isterler öğrencileri ciddi mühendislik problemleri ile takımlarına destek veren firmalar YONCA-ONUK
karşı karşıya getirmektedir. A.O, İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ,
TÜBİTAK, TAI, THY TEKNİK, KALEKALIP ve
GEDON’dur.
Yarışma, tarihinin en yüksek katılımına ulaşmış,
toplam 69 takım katılmış, bunlardan 51 tanesi uçuş
performansını sergilemek üzere Wichita'ya gelmiştir.
13
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
14
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
15
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
16
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
17
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
18
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
19
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
20
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
21
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
22
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
23
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
24
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
25
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
26
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Yıldız Teknik Üniversitesi, Makina Fakültesi, Makine Müh. Bölümü, 34349 İSTANBUL
I. GİRİŞ
Günümüzde nanoteknolojinin hızla geliştiği ve bir çok Şekil 1. Nano diferansiyel dişli sistemi tasarımı [2]
alanda çalışmalar sürdürüldüğü aşikardır. Özellikle
malzeme alanında gerçekleştirilen çalışmalar hızla
sürdürülmektedir ve ortaya çıkan yenilikler hızlı bir
şekilde havacılık alanındaki uygulamalara aktarılmaya
çalışılmaktadır. Bu yeniliklerin yanı sıra dikkati çeken
bir diğer konu ise nano boyutta yapılan tasarımlar ve bu
tasarımların ilerideki kullanımlarıdır. Eric Drexler ve
birçok bilim adamı bu tip nano mekanizma tasarımı
üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir[1, 2]. Çalışmalar
geliştirildikçe ve kullanımı sağlandıkça havacılık başta Şekil 2. Büyük boy nano rulman sistemi tasarımı [2]
olmak üzere birçok askeri ve sivil alanda büyük
yenilikler sağlanacaktır.
27
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Şekil 1 ve Şekil 3 arasında verilen örneklerde her renk mekanizması güneş dişlisi ve esas gezegen dişlileri
farklı bir atomu simgelemektedir. Şekil 3’de verilen arasındaki etkileşimi azaltacak şekilde geliştirilmiştir.
küçük boy nano rulman tasarımı 1994 yılında K. Eric Orijinal versiyonu bilgisayar sistemlerindeki zaman
Drexler tarafından yapılmış olup başlangıç seviyesinde kısıtlamalarının önüne geçecek şekilde küçük hareketli
bir tasarımdır ve özellikleri aşağıdaki gibidir: bölümler şeklinde tasarlanmıştır.
• Bileşen sayısı: 2
• Atomların sayısı: 206 Planet dişlileri fonksiyonel dişli bileşenlerine sahip
• Çap: 1.8 nm olabilecek şekildeki en küçük çap limitine ulaşmış
• Genişlik: 0.9 nm bulunmaktadır. Bu sebeple sistemdeki dişler pürüzsüz,
düşük genlikte oluklar olan yüzeyler şeklindedir. Tek
Tasarımlar bilgisayar ortamında gerçekleştirilmekte, kovalent bağlar dokuz gezegen dişlisinden her birini ana
modeller oluşturulmakta ve atomların fiziksel taşıyıcı dişliye Şekil 5’teki gibi bağlamaktadır.
özelliklerine bağlı olarak mekanizmaların özellikleri
bilgisayar programları ile analiz sonucunda ortaya Tasarımı 2004 yılında tamamlanan planet dişlisi
konulmaktadır. özellikleri aşağıdaki gibidir:
• Bileşen sayısı: 12
Tasarımlara bir başka örnek olarak otomobil iletim • Atomların sayısı: 3,853
elemanı (transmisyon), elektrikli tornavidalar gibi • Genişlik: 4.2 nm
cihazlarda rastladığımız, tork artırıcı planet dişlisi • Yükseklik: 4.2 nm
verilebilir. • Derinlik: 4.2 nm
• Dişli oranı: 45:16
Planet dişlileri simetrik yapısı sayesinde görsel olarak, • Hız oranı: 2.8125:1
hareket istenen koordinatta düşük enerji bariyerleri • Çıkış torku: > 1x10–18 m-N
oluşumunu garantilediği için en çekici moleküler • Açısal hız > 10 GHz
modelleme hedefi olmaktadırlar. Ayrıca, önemli • Güç > 1 nW
derecede bir karmaşık sistemi küçük parçacıklara
• Güç Yoğunluğu > 10 GW/cm2
ayırmamızı sağlamaktadır.
• Verim > 99.8%
90’lı yıllarda Drexler ve Merkle tarafından üzerinde
çalışmalara başlanan The MarkIII(k) planet dişlisi
28
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Verilen özellikler doğrultusunda verimin oldukça kaçınılan, düşük sürtünmeli elmasımsı rulman tarafından
yüksek olduğu ve nano/mikro boyuttaki cihazlarda sarılmıştır.
kullanılacak olan nano planet dişlinin moleküler cihazlar
konusunda çığır yaratacağı düşünülmektedir. Şekil 7’de verilen yapı da üç eksen üzerinde bulunan
karbon nano tüp çiftlerinin elmas moleküllerinin
Renkler, uygulamalara göre (kullanılan programlar vb.) kovalent bağları ile her karbon nano tüpe fonksiyonel
değişmekle birlikte genel olarak aşağıdaki atomları azot ve bor atomları bağlanmıştır. Karbon nano tüp
temsil etmektedirler[4]. çiftleri arasında herhangi bir bağ oluşması engellenirken
iletim karbon nano tüpleri bir arada tutan B-N (bor-azot)
Camgöbeği: Hidrojen, Yeşil: Karbon, Gri: Silisyum, çiftleri sayesinde gerçekleştirilmektedir.
Pembe: Azot, Mor: Fosfor, Kırmızı: Oksijen, Sarı:
Kükürt.
29
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Nano boyutta malzemelerin, cisimlerin veya sistemlerin Teknolojide ilerlemek için yapılan teorik çalışmalar ve
üretiminde yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya bu teorik çalışmaların uygulamaya dönüştürülmesi önem
olmak üzere 1iki farklı fabrikasyon yöntemi arz etmektedir. Atomların bilinen fiziksel
kullanılmaktadır[6]. özelliklerinden yararlanarak yapılan analizler sonucu
Gerçekleştirilen nano makine tasarımları bu yoldaki ilk
Yukarıdan aşağıya yöntem talaşlı işleme gibi büyük bir adımdır. İlk adımın atılmış olması diğer adımların da
kütleden küçük kütlelere ulaşılması şeklinde geleceği, çalışmaların hızla sürdürülerek, tasarlanmış
konvansiyonel yöntemlere benzetilebilir. Aşağıdan olan makine elemanlarının yakın gelecekte üretilmeye
yukarıya yöntem, moleküler imalat ve teknikleriyle, başlanacağı anlamını taşımaktadır.
moleküler ürünlerin, tasarım ve analizlerinden oluşarak
biyolojik olmayan moleküler mekanizma yönetiminde Tasarımları ve üretim çalışmaları süren mikro araçlar
kimyasal reaksiyonların sırasına göre yapılandırılması için nano makineler nano teknoloji ile yavaş yavaş
işlemidir; yani kısaca atomların veya moleküllerin gerçekleşmeye başlayacaktır. Özellikle milli
istenen özellikleri sağlayacak şekilde bir araya savunmamızın sağlanabilmesi, toplum sağlığımızın
getirilerek bir cismin oluşturulmasıdır[7, 8]. kontrol altında ve güvenli tutulabilmesi için
nanoteknoloji adı verilen yeni teknolojiye hâkim
Mekanosentez (Mekanik yönetimli kimyasal sentez) olunmalı, dışa bağımlılıktan kurtularak kendimiz de
moleküler imalatın temeli, atomik skalada oluşan nano tasarımlarla ve nano üretim ile ülkemizi teknoloji
kimyasal reaksiyonların yönetimidir. Moleküler açısından üst sıralara çıkartmalıyız. Dolayısıyla
nanoteknolojinin mekanik dalı, makine mühendisliği, yapılması gereken bilime, teknolojiye, hepsinden önce
mikroteknoloji, kimya ve moleküler biyolojiden farklı eğitim ve öğretime yapılan yatırımların artırılması;
ama ilişkili bir alan oluşturmaktadır. üniversitelerin, gerek devlet bütçesi gerek özel sektörün
katkılarıyla desteklenmesi ile tüm çalışma ortamlarının
Günümüzde yukarıdan aşağıya üretimde, özellikle bu geliştirilmesi olmalıdır.
sınıfa giren litografi yöntemlerinde oldukça gelişme
sağlanmıştır. Yalnız bahsi geçen tasarımların üretimi KAYNAKLAR
aşağıdan yukarıya fabrikasyon sınıfına girmektedir ve [1] K. E. Drexler, Nanosystems, Wiley-Interscience,
bu konuda çalışmalar halen sürmektedir ve yukarıdan 1992
aşağıya yöntemlere göre daha yavaş ilerlemektedir. [2] http://www.nanoengineer-1.com/content/
Supra moleküler (çok moleküllü) kimya alanına giren bu [3] http://imm.org/Reports/Rep008.html
tip çalışmalarda en önemli konular, moleküler [4] B. O. Küçükyıldırım, A. Akdoğan, Nanoteknoloji
kendiliğinden oluşma (self-assembly) ve moleküler ve Nanorobotlar, MakinaTek, 99, s:114-117, Ocak,
tanıma ve birleşmedir[9, 10]. 2006
[5] http://en.wikipedia.org/wiki/Carbon_nanotube
IV. SONUÇLAR ve ÖNERİLER [6] E. Drexler, “Unbounding the Future: the
Nanoteknolojinin getirileri ile gelecek yıllarda olacakları Nanotechnology Revolution”, Willam Morrow and
hayal etmek hiç de zor değildir. Süper bilgisayarlar ile Company, Inc. New York 1991
yapılan işlemler, atomik boyutlarda incelemeler, insan [7] K.E. Drexler, Nanosystems,
vücudunda hastalı bölgeleri iyileştiren ve iyi bölgeleri http://www.foresight.org/Nanosystems/toc.html
koruyan nano robotlar, belki de zihnimizi arttırabilecek [8] E. Altan, “Nanoteknoloji ve Nano Ölçekte Talaş
nano hafızalar, çevre kirliliğini önleyen ve fabrikaları Kaldırma-Bölüm I ”, TT Magazin, 10, 86-97, 2005.
zor durumdan kurtaracak nano parçacıklar ve özel [9] http://en.wikipedia.org/wiki/Top-
güvenlik ve askeri savunma alanında gerekli işlemlerini down_and_bottom-up_design
gerçekleştirebilecek mikro/nano casus araçlar gibi [10] http://en.wikipedia.org/wiki/Supramolecular_chemi
birçok örnek sayabilmek mümkündür. stry
30
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Hava Harp Okulu, Havacılık Mühendisliği Bölümü, 34149 İSTANBUL
2
İstanbul Teknik Üniversitesi, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Uçak Mühendisiliği Bölümü 34469 İSTANBUL
31
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
32
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
33
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Sayısal çözümler, deneysel bölümde balistik davranışları sahip olan bu iki parçası arasındaki temas merminin
belirlenen alaşımların, daha geniş bir aralıktaki çarpma hasar biçimini yakından etkileyecektir. İkinci olarak ise
şartları altındaki performanslarının ortaya konması için levha ile merminin tamamı (pirinç yüksük ve kurşun)
kullanılabilecek kullanışlı araçlardır. Çarpma olayının arasında temas tanımlanmıştır.
başarılı bir şekilde benzetiminin yapılması, deney
miktarının en aza indirilmesini, böylece malzeme ve Oluşturulan sayısal modelin sonuçlarının güvenilirliği
zaman tasarrufunu sağlayacaktır. büyük ölçüde malzeme davranışının doğru temsil
edilmesine bağlı olduğundan, Johnson-Cook bünye
denklemi katsayıları kullanılmıştır [10]. Ayrıca,
merminin rijit olarak tanımlanmasının modelde önemli
bir hataya neden olacağı değerlendirilerek mermi için
(pirinç yüksük ve kurşun) elasto-plastik malzeme modeli
ve özellikleri kullanılmıştır [11].
34
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
kullanılarak delinme ve şişme miktarları belirlenmiştir. ölçümü yapılan delinme ve şişme miktarları bakımından
Deneysel ve sayısal sonuçların karşılaştırıldığında, levha birbirleri ile uyumlu oldukları belirlenmiştir.
ve mermideki hasar mekanizmaları ve deneylerde
35
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Aksaray Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makina Müh. Bölümü, 68100 AKSARAY
2
Mustafa Kemal Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Makina Müh. Bölümü, 31100 HATAY
3
Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Makina Müh. Bölümü, 14100 BOLU
36
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
sahip tabakalı kompozit plakalarda çekme yükü altında Her bir numunede toplam numune genişliği W (K+2N),
meydana gelen hasar yükleri ve hasar tipleri deneysel toplam numune uzunluğu L+E ve her bir deliğin çapı
olarak incelenmiştir. Tabakalı kompozit plakalar D’dir. Numune uzunlukları 90 mm ve delik çapları 5
belirlenen çeşitli açılarda takviye edilmişlerdir. mm olarak sabit değerler seçilmiştir. Fakat,
E/D=1,2,3,4,5, K/D=4 ve 5, N/D=2 ve 3 olacak şekilde
II. MALZEME VE YÖNTEM çeşitli boyutsal değişkenlere sahip numuneler
Çalışmanın ilk aşaması olarak, cam lifi ile takviye hazırlanmıştır. Numuneler çekme cihazına Şekil 2’de
edilmiş epoksi matrikse sahip tabakalı kompozit plakalar gösterildiği şekilde özel olarak hazırlanmış olan bir
üretilmiştir. Üretilen tabakalı kompozit plakaların her aparat kullanılarak bağlanmıştır.
biri 8 tabakacığın uygun bir ısı ve basınç altında
birleştirilmesi ile meydana getirilmiştir. Üretim
sonrasında her bir tabakalı kompozit plakanın ortalama
kalınlığı 3 mm olarak ölçülmüştür. Tabakalı kompozit
plaka elde edilirken simetrik düzenleme yapılmıştır.
Tabaka dizilişleri; [0o2/30o2]s, [0o2/45o2]s ve [0o2/60o2]s
olarak seçilmiştir. Üretilen tabakalı kompozit
plakalardan standart deney numuneleri çıkarılarak [11-
13], kompozit malzemenin mekanik özellikleri
bulunmuştur. Fiberlerin kompozit içerisindeki hacimsel
oranı %60 olarak tespit edilmiştir. Deneylerde uzama
telleri (strain gage) kullanılmış ve INSTRON 1114
çekme cihazından yararlanılmıştır. Mekanik özelliklerin
bulunması amacıyla yapılan deneyler sonucunda elde
edilen mekanik özellikler Tablo 1’de sunulmuştur [7].
37
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
8
N/D=2, K/D=4
.
6
Maximum Load, kN
4
0
0 1 2 3 4 5 6
E/D
Şekil 3. Pimli kompozit bağlantılardaki hasar tipleri
a)
III. SONUÇLAR ve ÖNERİLER 8
N/D=2, K/D=5
Test edilen numunelerden elde edilen maksimum hasar Maximum Load, kN .
yüklerinin, seçilen boyutsal değişkenlere bağlı değerleri 6
6
Test edilen numunelerde gözlemlenen hasar tipleri
Tablo 2’de verilmiştir. Bu tablodan görüldüğü gibi,
4
numunelerde kayma hasarı, yatak hasarı ve karma hasar
(yatak+yırtılma) tipleri meydana gelmiştir. Kayma
2
hasarı, E/D=1 olan numunelerde meydana gelmiştir.
E/D=2 olan numunelerde, hasar oluşumu yatak hasarı
0
şeklinde başlamış numunenin çekilmeye devam edilmesi
0 1 2 3 4 5 6
neticesinde numunelerde yırtılma şeklinde ikinci bir
E/D
hasar meydana gelmiştir. Böylece karma hasar tipi
olarak adlandırılan ve birçok pratik uygulama da d)
karşılaşılan hasar tipi oluşmuştur. E/D=3, 4 ve 5 olan
numunelerde, genel olarak tam yatak hasarı oluşmuştur.
Fakat E/D=3 olan ve [0o2/60o2]s oryantasyona sahip Şekil 4. Maksimum hasar yükleri
numunelerde karma hasar tipleri gözlenmiştir.
38
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
4 S S S
1
5 S S S
4 BC BC BC
2
5 BC BC BC
4 B B BC
2 3
5 B B B
4 B B B
4
5 B B B
4 B B B
5
5 B B B
4 S S S
1
5 S S S
4 BC BC BC
2
5 BC BC BC
4 B B BC
3 3
5 B B BC
4 B B B
4
5 B B B
4 B B B
5
5 B B B
S: Kayma hasarı, B: Yatak hasarı, C:Yırtılma hasarı
Test edilen numunelerden, [0o2/60o2]s oryantasyona ve getiremez duruma gelmiştir. Bunun neticesinde de
çeşitli boyutsal değişkenlere sahip örnek fotoğraflar maksimum hasar yükleri de oldukça küçük değerlerde
Şekil 5’te gösterilmektedir. Bu şekilden açıkça elde edilmiştir.
görüldüğü gibi paralel çift pim bağlantılı numunelerde
oluşan hasar tipleri büyük oranda E/D oranının
değişiminden etkilenmektedir. E/D oranındaki artışa
bağlı olarak, hasar tipleri kayma hasarından karma hasar
veya tam yatak hasarına doğru değişim göstemektedir.
Pimli kompozit bağlantılarda iyi bir tasarım açısından,
yatak hasarı tercih edilen bir hasar tipidir. Bunun nedeni,
yatak hasarında hasar bölgesel olarak gelişmektedir.
Hasar ezilme şeklinde devam ettiğinden ani kırılmalar
olmamaktadır. Dolayısıyla bağlantı yük taşımaya devam a) [0o2/60o2]s, N/D=2, K/D=4, E/D=1, 2, 5
edebilmektedir. Yatak hasarı oluşan numunelerde
hesaplanan hasar yüklerinin değerleri de diğer hasar
tiplerinin görüldüğü numunelerden daha fazladır. Genel
olarak, E/D oranının büyük seçildiği numunelerde, yatak
hasarının meydana geldiği görülmüştür. Bunun yanında
özellikle küçük E/D oranında, henüz yatak hasarı
oluşmadan meydana gelen diğer hasar tipleri özellikle de
kayma hasarı gözlenmiştir. Ayrıca bu hasarların b) [0o2/60o2]s, N/D=2, K/D=5, E/D=1, 2, 3
oluştuğu numunelerde malzeme çok düşük yüklemelerde Şekil 5. Test edilen numunelerden örnek fotoğraflar
yırtılarak veya kırılarak tamamen işlevini yerine
39
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Seçilen boyutsal değişkenler içinde E/D=1 en zayıf Composite Plates, Composites Science and
paralel çift pimli kompozit bağlantı tasarımı olarak Technology, Vol. 63, pp. 727-737, 2003.
görülmüştür. Emniyetin ve güvenilirliğin daha fazla [6] B. Okutan, The Effects of Geometric Parameters on
önem kazandığı hava araçları gibi kritik uygulama the Failure Strength for Pin-loaded Multi-
alanlarında telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden Directional Fiber-glass Reinforced Epoxy
olunabileceğinden, paralel çift pim bağlantılı kompozit Laminate, Composites Part B: Engineering, Vol. 33,
plakaların tasarımında E/D=1 ve 2 oranlarından pp. 567-578, 2002.
kesinlikle kaçınılmalıdır. Yapılan, başka çalışmalarda [7] M. Pakdil, F. Sen, O. Sayman, S. Benli, The Effect
daha mukavim oryantasyonlar olabileceği gibi, bu of Preload on Failure Response of Glass-Epoxy
çalışmada incelenen oryantasyonlar içinde [0o2/30o2]s Laminated Composite Bolted-joints with Clearance,
şeklinde tabakalandırılmış plakaların [0o2/45o2]s ve J. of Reinforced Plastics and Composites, Vol. 26,
[0o2/60o2]s şeklinde düzenlenmiş plakalardan yük taşıma pp. 1239-1252, 2007.
açısından daha iyi durumda olduğu göz önüne [8] O. Sayman, R. Siyahkoc, F. Sen, and R. Ozcan,
alınmalıdır. Experimental Determination of Bearing Strength in
Fiber Reinforced Laminated Composite Bolted-
TEŞEKKÜR joints under Preload, J. of Reinforced Plastics and
Composites, Vol. 26, pp. 1051-1063, 2007.
Bu çalışma, Mustafa Kemal Üniversitesi tarafından [9] A. Ataş, F. Sen, N. Arslan, Failure Analysis of
desteklenmiştir (Proje No: MKÜ-BAP (2007)- Laminated Composite Plates with Two Parallel Pin-
07.D0101). Yazarlar, Mustafa Kemal Üniversitesi’ne loaded Holes. J. of Reinforced Plastics and
sağlamış olduğu finansal destekten dolayı teşekkür Composites, in press.
etmektedirler. [10] C. Meola, A. Squillace, G. Giorleo and L. Nele,
Experimental Characterization of an Innovative
KAYNAKLAR Glare Fiber Reinforced Metal Laminate in Pin
[1] D. Gay, S.V. Hoa, S.W. Tsai, Composite Materials Bearing, J. of Composite Materials, Vol. 37, pp.
Design and Applications, CRC Pres, Florida, ISBN 1543-1552, 2003.
1-58716-084-6, 2003. [11] R.M. Jones, Mechanics of Composite Material,
[2] L. Tong, A.P. Mouritz and M. Bannister, 3D Fibre Taylor & Francis, Philadelphia, ISBN 1-56032-712-
Reinforced Polymer Composites, Elsevier, 2002. x, 1999.
[3] F.L.D. Scalea, F. Cappello and G.L. Cloud, On the [12] R.F. Gibson, Principals of Composite Material
Elastic Behavior of a Cross-ply Composite Pin-joint Mechanics, Mc Graw-Hill, Singapore, ISBN 0-07-
with Clearance fits, J. of Thermoplastic Composite 113335-6, 1994.
Materials, Vol. 12, pp. 13-22, 1999. [13] F. Sen, Failure Analysis of Composite Pin-Loaded
[4] F. Pierron, F. Cerisier, and M. Grediac, A Joints under Preload Moments, PhD Thesis, Dokuz
Numerical and Experimental Study of Woven Eylül University, Izmir, 2007.
Composite Pin-joints, J. of Composite Materials,
Vol. 34, pp. 1028-1054, 2000.
[5] B.M. İçten and O. Sayman, Failure Analysis of Pin-
loaded Aluminum-glass-epoxy Sandwich
40
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makina Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi, FBE Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı, 38039 KAYSERİ
3
KOSGEB Kayseri İşletme Geliştirme Müdürlüğü 38060 KAYSERİ
41
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
42
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
43
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
uygun seçildiği takdirde, çok yüksek derecede sertlik ve Kaplanmamış numunelerle kıyaslandığında kütle
erozyon direncine ulaşılmıştır. Bu yöntemde alt kaybının yaklaşık 100 kat azaldığı görülmüştür. Şekil
tabakaya negatif voltaj (bias) uygulanması kaplamalarda 3’te ise aşındırıcı oranına bağlı olarak kaplanmamış ve
daha yüksek yapışma mukavemeti sağlamaktadır. Aynı kaplanmış parçaların kütle kayıpları incelenmiştir. %6
zamanda kaplamadan önce yapılan ön temizleme metan konsantrasyonunda kaplanan elmas filmler 100 g
işleminin geliştirilmesi ile kaplama yapışma aşındırıcı oranlarında dahi çok az kütle kaybına
mukavemeti artırılabilir. Havacılık sahasında kullanılan uğramıştır. PVD kaplamaların daha düşük erozyon
gaz türbinleri üzerinde ağır çevre şartlarının etkileri direnci göstermesi kaplama kalınlıklarının daha düşük
incelenerek türbin kanatçıkları üzerine yapılan olmasına dayandırılmaktadır. Erozyon direnci içyapıya
çalışmalarda, 6-10 μm ve türbin gaz yolları parçalarında da bağlıdır. %4 ile %10 metan konsantrasyonunda
15-25 μm kalınlığındaki kaplamaların korozyona ve amorf karbon faz yapısı hakimken %16 metan
yüksek hızlarda küçük parçaların darbelerine uygun konsantrasyonunda nanokristalli elmas iç yapı
olduğunu ortaya konmuştur [24]. görülmektedir. Ayrıca kaplamaların ara yüzey
özelliklerini değerlendirmek için yapılan Rockwell C
Türbin rotor kanatlarında Ti6Al4V alaşımı mukavemeti testine göre %4 ile %10 metan konsantrasyonlu
ve korozyon direnci sebebi ile geniş çaplı kullanılmakla kaplamalar iyi film kohezyonu göstermektedir. %1
birlikte bu alaşımın erozyon direnci düşüktür. T. Grögler metan konsantrasyonlu kaplamalarda ise film kohezyonu
ve arkadaşları bu alaşım üzerine CVD metodu ile elmas düşük olduğu için erozyon direnci de düşüktür.
kaplama yaparak erozyon direncinde önemli ölçüde artış Kristaller arasında mikro yapı hataları mevcuttur [25].
kaydetmişlerdir. Bu kaplamaların erozyon testleri jet
motor kompresörlerinin gerçek şartlarını simüle etmek
için yüksek parçacık hızlarında gerçekleştirilmiştir (100
m/s). 2 mm kalınlığındaki Ti6Al4V levhalar üzerine
CVD elmas kaplama ve PVD yöntemi ile TiN, TiNAlOx
kaplamalar uygulanmıştır. Gaz akış oranı önemli bir
parametre olduğundan farklı metan gaz akışlarında
çalışılmış, %4 ile %10 metan konsantrasyonlarında elde
edilen elmas filmlerin erozyon direncini önemli ölçüde
iyileştirdiği ve özellikle %6 metan konsantrasyonunda
aşındırıcının 30º geliş açısında erozif aşınmanın
minimum olduğu (Şekil 2) tespit edilmiştir [25].
44
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
45
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
elektro kaplama yöntemiyle elde edilen Ni-Cd incelemişlerdir. Çok tabakalı nano kompozit kaplamalar
kaplamaların erozyon dirençlerinin çok düşük olduğu çelik alt tabakalar üzerinde elde edilirken önce ilk
diğer kaplama türlerinde ise erozyon direncinin daha tabaka olarak TiCr/TiCrN nanotabakaları korozyona
yüksek olduğu tespit edilmiştir. TiN ve TiAlN, kimyasal direnç açısından uygulanmış bunun üzerine ise tribolojik
olarak kaplanmış AlN tabakaya göre çok daha yüksek amaçlı TiBC tabaka kaplanmıştır (Şekil 8).
erozyon direnci göstermiştir. TiN ve TiAlN kaplamalar
daha büyük tabaka kalınlıklarında daha yüksek erozyon
direnci göstermişlerdir. ZrN kaplama ise alt tabakaya
çok zayıf yapışmadan dolayı test şartlarında pul pul
dökülmüştür. Aynı çalışmada nemli endüstriyel atmosfer
koşullarında (SO2) çelik kompresör kanatçıklarının
korozyon direnci artırılmıştır. Çelik kompresör kanatları
zayıf mekanik mukavemetlerinden dolayı çukur
korozyonuna uğramaktadır. Ancak çelik malzemeye
kaplama öncesi ısıl işlem uygulanması aynı korozyon
şartlarında korozyon direncini artırmaktadır. Kimyasal
işlem uygulanmadan yapılan TiN kaplamalarda ise yapı
kusurları ve çukurcuk oluşumu mevcuttur [22].
Şekil 8. Çoklu kaplama yapısı (a) Çelik alt tabaka
Uçaklarda tahrik mekanizmaları (dişliler ve yataklar üzerine uygulanan TiCrN/TiCr alt kaplama (b) En üste
gibi) yüksek temas yüklerinde çalışmaktadır. Bu sebeple uygulanan TiBC tabakaları.
yüzeylerin sürtünme ve aşınma dirençleri önemli
olmaktadır. Askeri uçakların tahrik mekanizmalarında TiCr/TiCrN tabakalar kaplamanın yapışma ve tokluğunu
kullanılan sentetik yağlayıcılar yüksek sıcaklıklarda iyileştirmiş korozyon direncini artırmıştır. TiBC
tribokimyasal reaksiyonlar sebebiyle korozyon ve nanokompozit üst tabaka ise kusursuz mekanik
aşınmaya sebep olmaktadır. Özellikle dişli ve yataklarda özellikleri ile aşınma direncini iyileştirmiştir. Bu
bunu önlemek için yüzey kaplamaları gereklidir. Bu kaplama hibrid FAD/UBM (arc biriktirme/ dengesiz
amaçla günümüzde katı yağlayıcı özelliğe sahip ince manyetik alanda biriktirme) yöntemiyle elde edilmiş
kaplama tabakaları elde edilmektedir. Özellikle MoS2, olup son derece yüksek tokluk ve iyi yapışma
MoSe, WSe, TiB2, DLC (tıpkı elmas karbon) gibi kabiliyetine sahiptir, yüksek sertlikleri dolayısıyla
kaplamalar özellikle yataklar ve kesici takımlarda geniş yüksek yüklerde zorlanan havacılık uygulamalarında
kullanım alanı bulmaktadır [29]. tribolojik dayanıma hizmet eder [30].
46
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
kuruluşlarının (TAI, Roketsan, Aselsan gibi) kaplama Sputtering, Vacuum, 39, 717-721, 69.
teknolojilerini tanımaları, kullanılabilir alt yapıya [19] Schiller, S., Heisig, U., 1978, The Role of Plasmatron-
ulaşmaları faydalı olacaktır. Magnetron Systems in Physical Vapor Deposition
KAYNAKLAR Technigues,Thin Solid Films,54, 33-47, 56.
[1] B.Window, Recent Advances in Sputter Deposition, [20] L. Ceschini, E. Lanzoni, C. Martini, D. Prandstraller
Surface and Coatings Technology, 71, 93-97,1995, and G. Sambogna, Comparison Of Dry Sliding Friction
Denizli 1997. And Wear Of Ti6Al4V Alloy Treated By Plasma
[2] Danışman Ş, Kılık R, “ Yüksek Vakum Teknolojisi ve Electrolytic Oxidation And Pvd Coating, Wear, Vol.
Modern kaplama Teknikleri”, 7. Denizli Malzeme 264, pp. 86-95, 2008.
Sempozyumu, sayfa 361-369, PAÜ-Denizli, 1997. [21] L. Swadzba, B. Formanek, H. M. Gabriel, P. Liberski
[3] P.Yan, S.Yang, Corrosion behavior of various TiN And P. Podolski, Erosion- And Corrosion-Resistant
thin Films Produced by Ion Mixing and PVD Methods, Coatings For Aircraft Compressor Blades, Surface And
Thin Solid Films, 232,204-207,1993. Coatings Technology, Vol. 62, pp. 486-492, 1993.
[4] Danışman Ş, Gerçekcioğlu E, Savaş S, “Krom [22] L. Swadźba, A. Maciejny, B. Formanek, P. Liberski,
Kaplanmış AISI4140(42CrMo4) Takım Çeliğinin P. Podolski, B. Mendala, H. Gabriel and A.
Tribolojik Davranışlarının İncelenmesi”, 6. PoznanSka, Influence Of Coatings Obtained By Pvd
Uluslararası Kırılma Konferansı, Konya , 2003. On The Properties Of Aircraft Compressor Blades,
[5] Dearnley, P.A., 1987, Thin hard coatings for Surface And Coatings Technology, Vol. 78, pp. 137-
tribological protection, Heat Treatment of Metals, 4, 143, 1996.
83-91.(I). [23] R. Berriche, P. Au, J-P. Immarigeon And M. Donaghy,
[6] Ş. Danışman, R. Kılık, Havacılıkta Kullanılan Evaluation Of Two Tin Coatings Applied To
Kaplama Malzemeleri ve Pvd Kaplama Metotlarıyla Compressor Blades, Scripta Metarialia, Vol. 34, pp.
Elde Edilen Kaplama Özellikleri, Kayseri 2. Havacılık 309-316, 1996.
Sempozyumu, Erciyes Üniversitesi Kayseri, 11-15 [24] V.R. Parameswaran, J.-P. Immarigeon And D. Nagy,
Mayıs 1998. Titanium Nitride Coaitng For Aero Engine
[7] F.O.Sequeda, Thin Film Deposition Techniques in Compressor Gas Path Components, Surface And
Microelectronics, J. of Metals, p.55-62, February, Coatings Technology, Vol. 52, pp. 251-260, 1992.
1986. [25] T. Grögler, E. Zeiler, A. Franz, O. Plewa, S.M.
[8] Moore. R.L, Salvati, J.,1985, Surface Analysis of Rosiwal And R.F. Singer, Erosion Resistance Of Cvd
Diffusion Zones in Multiple Chemical Vapor Diamond-Coated Titanium Alloy For Aerospace
Deposition Coatings, J.Vac.Sci.Technol., A3 (6), Applications, Surface And Coatings Technology, Vol.
2426-2431. 112, pp. 129-132, 1999.
[9] Chapman, B., 1980, Glow Discharge Processes- [26] S.C. Singhal, An Erosion-Resistant Coating For
Sputtering and Plasma Etching, John Wiley and Sons, Titanium And Its Alloys, Thin Solid Films, Vol. 53,
Chiester, New York. 43. pp. 375-381, 1978.
[10] Metal Handbook, 1964, Vol.2, USA. [27] Y. Gachon, P. Ienny, A. Forner, G. Farges, M. C.
[11] Ahmed, N.A.G., 1987, Ion Plating Technology- Sainte Catherine And A. B. Vannes, Erosion By Solid
Developments and Applications, John Wiley and Sons, Particles Of W/W–N Multilayer Coatings Obtained By
Chichester, New York. 34. Pvd Process, Surface And Coatings Technology, Vol.
[12] Holland, L., 1975, Substrate Treatment and Film 113, pp. 140-148, 1999.
Deposition in Ionized and Activated Gas, Thin Solid [28] Y. Gachon, A.B. Vannes, G. Farges, M. C. Sainte
Films, 27, 185-203 (41). Catherine, I. Caron And G. Inglebert, Study Of Sand
[13] Bunshah, R.F.,1982, Deposition Technologies for Particle Erosion Of Magnetron Sputtered Multilayer
Films and Coatings, Noyes Publications, USA. Coaitngs, Wear, Vol. 233-235, pp. 263-274, 1999.
[14] Hatto, P.W., Teer,D.G.,1986, Ion Plating with an Arc [29] Arslan E., Bulbul F. And Efeoglu I., The Structural
Source, Vacuum,36, 67-69.48 And Tribological Properties Of Mos2-Ti Composite
[15] Avaritsiotis, J.N., Tsiogas, C.D., 1992, A Reactive Solid Lubricants, Tribology Transactions, Vol. 47 (2),
Sputtering Process Model for Symmetrical Planar Pp. 218-226, 2004.
Diode Systems, Thin Solid Films, 209, 17-25 (46). [30] V. Gorokhovsky, C. Bowman, P. Gannon, D.
[16] Bunshah, R.F., Deshpandey, C.V.,1989, Hard Vanvorous, A.A. Voevodin, A. Rutkowski, C.
Coatings, 39(10), 955-965 (16). Muratore, R.J. Smith, A. Kayani, D. Gelles, V.
[17] Wilson, R.W, Terry, L.E., 1976, Application of high- Shutthanandan And B.G. Trusov, Tribological
rate ExB or Magnetron Sputtering in the metallization Performance Of Hybrid Filtered Arc-Magnetron
of Semiconductor Devices, J.Vac.Sci.Technol., 13(1), Coatings: Part I: Coating Deposition Process And
157-164 (45). Basic Coating Properties Characterization, Surface
[18] Almeida, J.B., 1989, Design of Magnetrons for DC. And Coatings Techn., Vol. 201, pp3732-3747, 2006.
47
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1.GİRİŞ
Demir türü veya demir dışı metallerin kaynatılabilmesi
için çok sayıda ticari kaynak yöntemleri geliştirilmiştir.
Bunlar;
—Ergitme,
—Optik,
—Katı hal
kaynak yöntemleri olarak en genel halde
sınıflandırılabilir.
48
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
(a)
49
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
3. SÜRTÜNME KARIŞTIRMA
KAYNAKLARINDA MİKROYAPIDAKİ
SINIFLANDIRMA
Mikroyapının sınıflandırılması ile ilgili ilk çalışma
P.C.Threadgill tarafından 1997’de yapılmış olup, bu
çalışma alüminyum alaşımlardan uygun bilgi temelleri
üzerine tesis edilmiştir. Daha sonra Dünya Malzeme
Birleştirme Teknoloji Merkezi TWI, mevcut çalışmayı
geliştirmiş, endüstride ve üniversitelerde birçok kişiyle
irdeleme yapılmıştır. Ayrıca Sürtünme Karıştırma
Kaynak Lisans Birligi tarafından da kabul edilmiştir.
Şekil 6.’de görüldügü gibi sistem net bir şekilde kaynak
bölgelerine ayrılmıştır. Şekil 6. SKK Temel Kaynak
Bölgeleri (A: Etkilenmemiş – Ana malzeme, B: Isıdan
etkilenmiş bölge (IEB), C: Termo-mekanik olarak
etkilenmiş bölge (TMEB), D: Dinamik olarak yeniden
kristalleşmiş bölge - weld nugget (DYKB)).
50
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Şekil 6.SKK Temel Kaynak Bölgeleri (A: Etkilenmemiş 4. SKK YÖNTEMİNİN KULLANIM ALANLARI
– Ana malzeme, B: Isıdan etkilenmiş bölge Sürtünme karıştırma kaynak yöntemi gerek yaşlandırma
(IEB), C: Termo-mekanik olarak etkilenmiş sertleştirmesi yapılan gerekse yaşlandırma sertleştirmesi
bölge (TMEB), D: Dinamik olarak yeniden yapılamayan (l xxx ve 5xxx serileri gibi ısıl işleme
kristalleşmiş bölge - weld nugget (DYKB)) duyarlı olmayan) Al-alaşımlarında başarı ile
kullanılabilmektedir. Bu yöntem ile elde edilen
Etkilenmemiş Malzeme (veya ana malzeme): Bu birleştirmelerin yüzey kalitesi ark kaynağı ile elde edilen
bölge kaynaklı bölgeden uzak, deforme olmamış, birleştirmelerden çok daha yüksektir. Buna ilaveten, bu
mikroyapısı ve mekanik özellikleri değişmemiş olan yöntem ile kaynak edilen 5454 alüminyum alaşımının
malzeme bölgesidir. korozyon performansının da oldukça iyi olduğu tespit
edilmiştir. Hatta, geleneksel kaynak yöntemleri ile
Isıdan Etkilenmiş Bölge (IEB): Bu bölge, kaynak kaynağı çok güç olan 7075 alüminyum alaşımı bile bu
merkezine yakın bulunmaktadır. Malzeme, mikroyapı yöntem ile başarılı bir şekilde birleştirilmiş ve elde
veya mekanik özelliklerin değişimini sağlayan termal edilen birleştirmeler oldukça iyi mekanik özellikler
çevrimden etkilenmektedir. Bununla birlikte bu alanda göstermiştir [32].
plastik deformasyon oluşmaz.
Bu kaynak yöntemi ile farklı kalınlardaki levhaların
Termo-Mekanik Olarak Etkilenmiş Bölge (TMEB): birleştirme işlemi pimin eğik konumda levhalara
Söz konusu bölgede, malzeme sürtünme karıştırma daldırılması ile yapılabilmektedir. Bu kaynak yöntemi
kaynak takımı tarafından plastik olarak deforme ile tek pasoda 50 mm kalınlığa kadar Al-alaşımlarındaki
edilmiştir. Bundan dolayı ısı ayrıca malzeme üzerinde levhaların alın kaynağı yapılabilmektedir. Ayrıca çift
bazı etkiye sahiptir. Malzemenin alüminyum olması taraftan kaynak yaparak kalın parçaların da
durumunda, bu bölgede rekristalizasyon olmaksızın birleştirilmeleri mümkündür. Bu şekilde, 75 mm
önemli plastik şekil değişimi sağlamak mümkündür ve kalınlığındaki 6082 Al-alaşımı levhalar çift taraftan
rekristalize olmuş bölge ve deforme olmuş TMEB kaynak edilerek başarı ile birleştirilmiştir. Bu kaynak
arasında genellikle net bir sınır vardır. Bununla birlikte, metodu ile düz ve çeşitli profillerdeki sac ve levhaların
diğer metaller üzerindeki çalışmalar da göstermiştir ki, alın ve bindirme kaynağı yapılabilmektedir. Şekil 7.’de
alüminyum, çoğu diğer metallerden farklı bir tarz
göstermektedir [31]. Çünkü rekristalize olmadan yüksek
sıcaklıkta aşırı bir deformasyon olabilmektedir.
51
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
sürtünme karıştırma bindirme kaynağının yapılışını etmektedir. Yüksek korozyon dayanımından dolayı
şematik olarak göstermektedir. Al-alaşımı veya petrol boru hattı şebekeleri ve su üstü platformlarında
mukavemeti düşük diğer malzemelerden T ve L rakipsiz olan bu alaşımın sürtünme karıştırma
profillerin üretiminde (Şekil 8) ve boru bağlantı kaynağının bu uygulamalarda kullanabilirliği konusunda
kaynaklarında da bu yöntem kullanılabilmektedir. araştırmalar sürdürülmektedir [32].
Al-alaşımları dışında, ergitme kaynak yöntemleri ile 4.1. Gemi Endüstrisinde Sürtünme - Karıştırma
kaynağı mümkün olmayan veya güç olan Al-Li gibi bazı Kaynağı Uygulamaları
alaşımlar ve 0.8 mm kalınlığındaki çinko sacların Sürtünme karıştırma kaynağı ile ilgili ilk ticari
kaynağında bu yöntem başarı ile uygulanmıştır. Ayrıca, uygulama, balıkçı gemilerinin derin dondurucularının
düşük karbonlu yumuşak çeliklerin, Mg alaşımlarının, oluklu alüminyum panellerinde kullanılmıştır. Bu
Ti-Al aşımlarının, saf Cu ve pirinç gibi Cu- kaynak yöntemindeki minimum çarpılma ve yüksek
alaşımlarının, düşük sertlikteki östenitik paslanmaz verimlilik, teknik ve ekonomik yönden sert panel
çeliklerin ve ergime derecesi birbirine yakın farklı iki üretiminde bu işlemi cazip kılmaktadır. Bu yöntem ile
malzemenin kaynağında da bu yöntem başarı ile Japonya'da alüminyum petek paneller ve deniz suyunun
uygulanabilir. Özel amaçlı sürtünme karıştırma kaynağı korozyon etkisine dayanıklı panellerin üretimleri
makinelerinde 50 mm kalınlığındaki saf bakır levha l00 yapılmaktadır [32].
mm/dak kaynak hızında mükemmel kalitede kaynak
edilmiştir [32]. Yüksek hız feribotlarında kullanılan standart boydaki
alüminyum ekstrüzyon panelleri sürtünme karıştırma
SKK yöntemi, çinko ve kurşun levhalarda olduğu kadar kaynağı ile birleştirilmektedir. Ergitme kaynaklarına
magnezyum alaşımlarında da başarı ile kıyasla ısı girdisinin düşük olması panellerdeki çarpılma
uygulanabilmektedir. İngiliz Kaynak Enstitüsünde ve kalıntı gerilmelerini minimum düzeyde olmasını
(TWI) 9.5mm kalınlığındaki magnezyum AZ61A sağlamaktadır. Norveç’te bulunan Hydro Marine
alaşımında yapılan ilk deneyler başarı ile sonuçlanmıştır Aluminum firmasında son üç yılda 70 kilometre
[32]. Japonya'da yapılan bir çalışmada da, 6 mm uzunluğunda Şekil 9’da gösterilen alüminyum
kalınlığındaki AZ31 magnezyum alaşımı üzerinde ekstrüzyon paneli sürtünme karıştırma kaynağı ile
yapılan deneylerde, kaynak esnasında ince yeniden birleştirilmiştir [32].
kristalleşmiş tane yapısının oluşmasından dolayı,
numunelerin mukavemeti ile baz malzemenin
mukavemet değerlerinin birbirlerine çok yakın olduğu 4.2. Uçak ve Uzay Endüstrisinde SKK Uygulamaları
saptanmıştır [32].
1993 yılında NASA, Lockheed Martin
Laboratuarlarından, Space Shuttle External Tank
projesinde (uzay mekiklerinin yakıt tanklarında)
AA2219 alüminyum alaşımı yerine kullanılmak üzere
daha yüksek mukavemetli, düşük yoğunluk ve hafiflikte
bir malzeme geliştirilmesi için talepte bulunmuştur.
Bunun üzerine Al-Li 2195 olarak bilinen çok daha hafif
yeni bir alüminyum alaşımı geliştirilmiştir. Geliştirilen
bu alaşım sayesinde External Tank projesinin (yakıt
tankı) ağırlığı yaklaşık 3500 kg azaltılmıştır. Yeni düşük
ağırlıklı Al-Li 2195 alaşımının ergitme kaynağı çok zor
olmakta ve kaynak bölgesinin mukavemeti göz ardı
edilemeyecek kadar düşmektedir. Dolayısıyla, bu
uygulama için mukavemet düşüşünün daha düşük
seviyede olduğu bir katı hal kaynak yöntemi olan
sürtünme karıştırma kaynağı ideal bir birleştirme
Şekil 8. T ve L Profillerinde Sürtünme - Karıştırma
yöntemidir. Günümüzde, Al-Li 2195 alaşımından
Kaynağı Uygulaması.
üretilen uzay mekiklerinin yakıt tanklarının son kubbe
kısımlarının kaynağında bu yöntem başarılı bir şekilde
Uzay ve havacılık endüstrisinde kullanılan titanyum
uygulanmaktadır (Şekil 10 ve 11) [32].
alaşımlarında sürtünme karıştırma kaynağı denemeleri
başarı ile gerçekleştirilmiş ve çalışmalar devam
52
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
53
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Eritme kaynak yöntemiyle kaynatılamayan 4.4. Hızlı Tren Üretiminde Sürtünme – Karıştırma
malzemelerin SKK ile kaynatılabilmesi uygulama Kaynağı Uygulamaları
alanının genişlemesine sebep olmuştur. Bu yöntem,
endüstride; Boeing (Şekil 11), Lockhead Martin, Airbus, Modern yolcu treni vagonlarının imalatında, alüminyum
General Dynamics, Alcoa v.b. firmalarda, akademik ekstrüzyonlardan üretilen petek paneller daha yaygın
olarak da; TWI, EWI v.b enstitülerde geliştirilmeye olarak kullanılmaktadır. Bu panellerde, uzun Al –
devam etmektedir [28]. ekstrüzyonlar aralarına sıkılık artırıcı destekler
yerleştirilerek birleştirilmektedir. Bu sayede, hem
4.3. Otomotiv Endüstrisinde Sürtünme-Karıştırma çarpışmalarda emniyet hem de bükme kuvvetlerine
Kaynağı Uygulamaları dayanımı artırmaktadır. Klasik ergitme kaynağı,
Ulaşım sektöründe alüminyum ekstrüzyonlarının özellikle yüksek mukavemetli Al-alaşımlarındaki IEB
birleştirilmesinde vidalama, perçinleme, yapıştırma, bölgesinde aşırı mukavemet kaybına sebep olduğu için,
bağlama ve kaynak gibi birçok birleştirme metodu son yıllarda Almanya ve İngiltere’de meydana gelen
kullanılmaktadır (Şekil 12). Bunlardan kaynak metodu hızlı tren kazalarında daha dayanıklı kaynaklara ihtiyaç
ürünün yüksek mukavemetli olması istendiği duyulduğu gerçeği ortaya çıktı.
durumlarda kullanılır. Halen, otomotiv endüstrisindeki
yüksek üretim oranları, rekabetçi üretim ortamları ve Sürtünme karıştırma kaynağı, kaynak bölgesinde daha
düşük maliyet gereksinmeleri geleneksel olan diğer düşük seviyelerde mukavemet kaybına neden
birleştirme tekniklerinin uygulanmasına neden olduğundan cazip bir alternatif oluşturduğu için son
olmaktadır. Sürtünme karıştırma kaynağı otomotiv yıllarda Avrupa ve Japonya ‘da hızlı tren vagonlarının
parçalarında, alüminyum birleştirmelerde kayda değer üretiminde bu kaynak teknolojisi ile imal edilen Alaşımı
bir potansiyel artışı sağlamakla beraber otomotiv petek paneller kullanılmaya başlanmıştır (Şekil 13).
sektöründe kullanılabilirliği sınırlıdır. Otomotiv
endüstrisindeki yoğun üretim nedeniyle, bu yeni
teknolojiyi uygulamaya geçirmek için bir hayli zamana
ihtiyaç duyulması beklenmektedir. Kaynak
teknolojisindeki gelişme hızlandığında artırılmış üretim
için büyük potansiyel, özel parçaların büyük oranda
üretiminin sağlanması sonucunda açığa çıkacaktır.
Yüksek kalite ve yükseltilmiş kaynak mukavemeti,
ağırlık azaltışını mümkün hale getirecektir. Özellikle,
Mg-alaşımlarının otomotiv sektöründe bu yeni kaynak
teknolojisi sayesinde kullanımı ile ağırlıktan tasarruf
daha da artırılabilir.
54
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
6. KAYNAKLAR
55
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
[12] Sutton Michael A. et.al., Banded microstructure in matrix composite and a monolithic aluminium
2024-T351 and 2524-t351 aluminum friction stir alloy, Scripta Material, 49, 607-612, 2003.
welds Part II Mechanical characterization,Materials [27] Prado R.A. et.al., Self-optimization in tool wear for
Science and Engineering, A364, 66-74, 2004. friction-stir welding of Al 6061 + 20% Al2O3
[13] Somasekharan A.C., L.E.Murr, Microstructures in MMC, Materials Science and Engineering, A349,
friction-stir welded dissimiliar magnesium alloys 156-165, 2003.
and magnesium alloys to 6061-T6 aluminum [28] Arbegast William J. and et.al.
alloy, Material Characterization, 52, 49-64, 2004. http://forums.sae.org/access/dispatch.cgi/stirweld,
[14] Sato Yutaka S. et.al., Friction stir welding of Israel Stol, Alcoa, June 2004.
ultrafine grained Al alloy 1100 produced by [29] Thomas W.M., E.D. Nicholas, Friction stir welding
accumulative roll-bonding,Scripta Material, 50, 57- for transportation ındustries, Materials & Design,
60, 2004. 18, 269-273, 1997.
[15] Liu H.J. et.al., Tensile properties and fracture [30] Li Ying et.al., Flow visualization and residual
locations of friction-stir-welded joints of 2017-T351 microstructures associated with the friction-stir
aluminum alloy, Journal of Materials Processing welding of 2024 aluminum to 6061 aluminum,
Technology, 142, 962-696, 2003. Materials Science and Engineering, A271, 213-223,
[16] Salem Hanadi G., Friction stir weld evolution of 1999.
dynamically recrystallized AA 2095 weldments, [31] http://www.twi.co.uk
Scripta Material, 49, 1103-1110, 2003. [32] Çam G., Sürtünme Karıştırma Kaynağındaki
[17] Oertelt G., Babu S.S., David S.A., Kenik A., Effect Gelişmeler, TMMOB Kaynak Teknolojisi,
of Thermal Cycling on Friction Stir Welds of 2195 IV.Ulusal Kongresi 24-25 Ekim, 47-64, 2004.
Aluminum Alloys, Welding Research, 71 -79, 2001.
[18] Gerçekcioğlu, E. T. Eren, K.Yıldızlı and E.
Salamcı, “The Application of Friction Stir Welding
Method To The Aluminum Alloy of AA 6063-T6
Pipe Using Milling Machine”, 6th Int. Symposium
on Friction Stir Welding Saint-Sauveur, Nr
Montreal, 10-12 October 2006, Canada
[19] Lienert T.J. et.al., Friction welding studies on Mild
Steel, Welding Research,1-9, 2003.
[20] Sato Yutaka S. et.al., Recovery reterdation in equal
channel angular pressed Al-Zr alloy during friction
stir welding, Scripta Material, 47, 869-873, 2002.
[21] Jata K.V., S.L.Semiatin, Continuous Dynamic
Recrystrallization during friction stir welding of
high strength aluminum alloys, Scripta Material, 43,
743-749, 2000.
[22] Uzun H. et.al., Friction stir welding of dissimiliar
Al 6013-T4 to X5CrNi18-10 stainless steel,
Materials & Design, 26, 41-46, 2005.
[23] Chen C.M., Kovacevic R., Joining of Al 6061 alloy
to AISI 1018 steel by combined effects of fusion
and solid state welding, International Journal of
Machine Tools & Manufacture, 44, 1205-1214,
2004.
[24] Kimapong K., Watanabe T., Friction Stir Welding
of Aluminum Alloy to Steeel, Welding Research,
277-282, 2004.
[25] Kahraman, N., Bakır ve Pirinç Boru İkili Malzeme
Gruplarının Sürtünme Karıştırma Kaynak Yöntemi
İle Birleştirilmesi”, Yüks.Lis. Tezi, E.Ü., F.B.E.,
Ağustos 2007, Kayseri
[26] Wert John A., Microstructures of friction
stir weld joints between an aluminium-base metal
56
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
57
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
taşımacılığına uyarlarsak eğer karşımıza aşağıdaki memuru şirketi temsil ettiğini unutmadan yolcunun
tablo çıkacaktır. hatası olsa dahi suçlu konumunda uyarmak yerine
daha iyi bir dille yolcuyu ikna edebilir nitelikte olması
Tablo 1: Havayolu Taşımacılığında Hizmet gerekmektedir. Diğer örnekte de kabin memurunun
Kalitesinin Değerlendirilmesinde Kullanılan yolcunun problemine uzak durmak yerine yolcuya
Kriterler[3] güler yüzle yaklaşması gerekmektedir. Bu örneklerde
görüldüğü gibi hizmet kalitesi, hizmeti veren
personele bağlı olarak yolcunun gözünde kötü bir imaj
oluşturmaktadır. Bu durum, havayolu şirketinin hedef
Kategori pazarda rekabet etmek isterken hizmet kalitesinden
Değerlendirme Kriterleri
Kriterleri ödün vermesine neden olarak şirket için dezavantaj
Uçağın temizliği oluşturmaktadır. Havayolu şirketlerinin hedef kitleye
Uçağın Uçak içi olanaklar olan koltuğun ulaşabilmeleri, müşteri memnuniyetini sağlamak ve
içinin rahatlığı ve havadar olması beklentilerini karşılayabilmek için daha önce belirtilen
rahatlığı Uçak içi hizmetler olan yemekler, hizmet kalitesi kriterlerini benimsemeliler.
içecekler ve gazete, dergiler vb.
Bilet kontrolü yapan personelin 3. HAVAYOLU ŞİRKETLERİNDE KALİTE
yardımsever tutumu ve nazik UYGULAMALARI∗
davranması Havayolu şirketlerinin kalite konusundaki kriterleri
Uçak Hosteslerin dikkatli olması incelendiğinde karşımıza birçok uygulama
çalışanları Havayolu personelinin görünüşü ve çıkmaktadır. British Airways’in yolculara hizmet
nazikliği kalitesi yönünde uyguladığı çalışmalar aşağıda
Havayolu personelinin hizmet sıralanmıştır:
verimliliği
Havayolu uçuş güvenliği ve güvenlik Well-Being İn The Air Program (Havada
Hizmetin
önlemleri Yolcunun Kendisini İyi Hissetmesine
güvenirliliği
Hizmetin zamanında verilmesi Yönelik Program)
Hizmet sıklığı ve tarifeye uygunluk Sleeper Service Program (Uyku Hizmeti
Hizmetin
Uçuş öncesi ve sonrası hizmetlerin Programı)
uygunluğu
uygunluğu Yolcular İçin Tahsis Edilen Bekleme
Müşteri şikayetlerinin veya sorumsuz Salonları.
davranışlara karşı alınan tedbirler
Olağandışı British Airways müşterilere kaliteli hizmetler
Uçak rötarlarına karşı alınan tedbirler
koşullarda sunabilmek için müşteriden geri bildirim alma, hizmet
Bagaj kaybolmalarının veya
yapılan kalitesi konusunda yöneticilerin katıldığı seminerler
zararlarında alınan tedbirler
işlemler düzenleme, gelecekte çıkabilecek problemlere çözüm
Gecikmeler karşısında alınan
tedbirler bulma ve müşteriye olan yaklaşımının değişmesi
konularında diğer havayollarından daha üstün konuma
Kaynak: CHANG Yu-Hern, YEH Chung-Hsing(2001) sahip olduğu bilinmektedir.
Havayolu taşımacılığının önemli şirketlerinden biri
Havayolu işletmelerinde hizmet kalitesini farklı birçok olan American West Havayollarının iyi bir hizmet
kriterlere ayrılsa da asıl olan her kademedeki sunmasında etkili olan temel düşünce ise; bir havayolu
çalışanların kalite anlayışını benimseyerek verilen işletmesi en modern filoya, en ileri ve modern
hizmete uyarlamalarıdır. Örneğin, uçuş sırasında kabin tesislere ve en iyi yol yapısına sahip olabilir ancak
memuru servis yaparken servis aracı bir yolcunun havayolu işletmesinin başarısı için bu yeterli
dizine çarpıyor. Yolcu, kabin memurunu uyarıyor. Bu olmayabilir. American West Havayolları
uyarı karşısında da kabin memuru “seyahat esnasında yöneticilerine göre çalışan personeller arasında etkili
dizinizi koridora çıkartmamız gerekirdi beyefendi” bir iletişim ve saygının olduğu bir çalışma ortamıyla
yanıtını veriyor. Yine uçuş sırasında yaşanan diğer bir hizmet kalitesinde artışlar sağlanabilir. Bu yaklaşım
olay da servis sırasında yolcu kahveyi aldıktan sonra ile American West Havayolları işçi-yönetim ilişkileri
üzerine döküyor. Bu esnada da kabin memurları servis konusunda Air Transport Magazin tarafından ödüle
yapmaya devam ediyor. Kabin memurundan yardım layık görülmüştür. SAS Havayolları ise amacını, her
isteyen yolcunun karşılaştığı hizmet ise bir tomar
∗
peçeteyi yolcuya bırakıp gitmek şeklinde oluyor[4]. Varlıklı, Hakan. “Havayollarında Toplam Kalite
Hizmet anındaki bu iki yaklaşımı incelediğimizde Yönetimi ve Türk Havayolları Anonim Ortaklığı’nda
yolcular, hizmet kalitesinin kötü yönde değiştiği Toplam Kalite Yönetimi İle Öneriler”.
kanaatindedir. İlk örneği ele aldığımızda kabin Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Eskişehir:
Anadolu Üniversitesi, SBE, 2002’den derlenmiştir.
58
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
biri özel ilgi isteyen yolcuların benimseyerek tercih Iberia 17718 64.1 70.2 99.6
ettiği bir havayolu olmak şeklinde belirlemiştir. Spanair 656 36.6 44.2 -
Ayrıca, SAS Havayolları sunulan hizmetlerde tek bir Adria - - - -
alanda rakip firmalara göre daha iyi hizmetler Airways
sunmaktansa tüm alanlarda (check-in, bagaj alımı, JAT - - - -
ulaşım hizmetleri ve ikram hizmetlerinde) rakip Airways
firmalarından %1 daha iyi hizmetler sunmayı ilke KLM 31052 76.4 71.7 99.4
edinmiştir. Bu anlayış şirkete hizmet ödülleri Air malta - - - -
kazandırmış, karlı ve güçlü bir havayolu olmasını Luxair - - - -
sağlamıştır. Avustralya Havayolları ise kalite Lufthansa 49067 74.3 73 100
kültürüne dayalı değişim programıyla hizmet LOT 2989 56.3 54.5 99.8
kalitesini geliştirmek yolunda adımlar atmıştır. En iyi Polish
kalitede hizmet sunmanın aslında, çalışan personelin Airlines
katkıları ile gerçekleşeceğine inanan Singapur Swiss 13428 75.6 73.5 99.3
Havayolları, hizmet kalitesinde birçok yenilikler
Malev 1085 64.4 71.5 98.3
gerçekleştirmiştir. Çünkü Singapur Havayolları kabin
Hungarian
ekibinin performansı ve personelin moral düzeyi
Olympic 1779 62.8 59.6 99.9
yolcunun şirket kalitesini algılamasında etkili olduğu
Airlines
bilincinde olan bir havayolu şirketidir. Bayrak
taşıyıcımız Türk Hava Yolları A.O, telefonla yapılan CSA 1392 73.9 86.4 99
Czech
yolcu müracaatlarındaki yoğunluk nedeniyle artan
Airlines
rezervasyon talebine daha hızlı cevap verebilmek için
Call-Center’ ların kurulması temel hedef olmuştur. Bu Austrian 6761 82.1 79.5 99.5
sistemin kurulmasıyla gelen telefonlara ilk 15 Croatia - - - -
saniyede cevap verebilme verimliliği %80-95 arasında Airlines
gerçekleştiği gözlemlenmiştir. Böylece sunulan Tarom - - - -
hizmetin kalitesi yükselmiştir. Ayrıca THY, hizmet Romanian
kalitesinin yükseltilmesi amacıyla yolcu bagajlarının SAS 6338 74.3 76 99
yolcuyla birlikte yüklenmesini sağlayan Bagaj Brussels 3434 58.3 51.7 98
Eşleştirme Sistemini uygulamaya koymuştur. Bu Airlines
sistemle bagaj işlemleri daha kısa sürede Turkish 9470 59.5 69.2 -
tamamlanmaktadır. Airlines
TAP 11200 40.3 42.5 98.1
4. AVRUPA HAVAYOLLARI AÇISINDAN Portugal
KALİTEYİ ETKİLEYEN DAKİKLİK VE BAGAJ Avrupa 295589 65.9 66.7 99.4
KAYBI ORANLARI Havayollar
Çağımızın yükselen değeri olan kalite havayolu ı
şirketleri açısından vazgeçilmez bir unsur haline
gelmiştir. Havayolu şirketlerini başarıya sürükleyen
Kaynak: http://files.aea.be/News/PR/Pr08-006.pdf
hizmet kalitesini etkileyen unsurlardan dakiklik ve
kayıp bagajı değerlendirdiğimizde karşımıza aşağıdaki
tablolar çıkmaktadır.
5. SONUÇ
Havayolu taşımacılığında pazar payının birçok
Tablo 2: Ocak-Aralık 2007 Uzun Menzilli havayolu şirketine dağıtıldığı bir ortamda sadece fiyat
Uçuşlarda Dakiklik[6] olgusunun rekabet aracı olarak kullanılmasının
Avrupa
Uçuş Zamanında Zamanın Düzenli yetersiz hale geldiği bu süreçte şirketler, hizmet
performansı Geliş da Varış uçuşlar
Havayolları
% % % kalitesini çok iyi tanımlamalıdırlar. Ayrıca hizmet
Air France 55528 63.7 61.6 99.2 kalitesi ölçütlerini artırmaları varlıklarını devam
Air One - - - - ettirmelerinde önemli bir kriterdir. Bu nedenle, hizmet
Finnair 5941 70.5 68.7 99.2 sektöründe uluslararası alanda rekabet edebilmek için
Alitalia 13298 71.6 74.5 99.2 kalite kavramının geliştirilmesi ve sürekliliğinin
British 60126 56.2 61.5 99.4 sağlanması gerekmektedir.
Airways
bmi 1732 73.8 76.2 99
Cyprus - - - -
Airways
Icelandair 2595 69.2 76.7 100
59
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Tablo 3: Ocak-Aralık 2007 Geciken Bagaj[7] [5] Varlıklı, Hakan. “Havayollarında Toplam Kalite
Yönetimi ve Türk Havayolları Anonim
1000 Ortaklığı’nda Toplam Kalite Yönetimi İle
TAŞINAN
YOLCU Öneriler”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
AVRUPA BAŞINA Eskişehir: Anadolu Üniversitesi, SBE, 2002.
YOLCU DERECE
HAVAYOLLARI GECİKE
SAYISI
N BAGAJ
[6] http://files.aea.be/News/PR/Pr08-
SAYISI 006.pdf[17.04.2008]
Air France 5688596 17.6 22 [7] http://files.aea.be/News/PR/Pr08-
Air One 7 047 942 9.9 8 006.pdf[17.04.2008]
Finnair 8 082 359 15.8 18
Alitalia 25870 381 19.7 23
British Airways 43064346 26.5 25
bmi 5 229 520 17 20
Cyprus Airways 1 132 087 8.8 3
Icelandair 1 325 396 11.1 9
Iberia 33080998 13.8 14
Spanair 11012860 15.4 17
Adria Airways 1 126 773 9.8 7
KLM 23466307 19.7 23
Air malta 2 107 276 4.5 1
Luxair 558 175 17.2 21
Lufthansa 57175335 15.8 18
LOT Polish 4 376 246 13.9 15
Swiss 12 874922 11.4 10
Malev Hungarian 3 384 996 9.5 5
CSA Czech 5 582 626 12.4 12
Austrian 11118649 12.9 13
Croatia Airlines 1 710 571 9.3 4
Tarom Romanian 1 026 803 9.5 5
SAS 28 164 735 14.8 16
Brussels Airlines 3 830 985 11.7 11
Turkish Airlines 19 811 287 4.5 1
TAP Portugal 8 250 411 27.8 26
Avrupa 377301582 16.6
Havayolları
Kaynak: http://files.aea.be/News/PR/Pr08-006.pdf
KAYNAKLAR
60
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
61
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
62
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
- Tasarım doğrulanması ve geçerliliğin sağlanması , üzerinde çalışmaktadır. Bu alt yapı Şekil 3’de
- Üretim dokümantasyonunda yapılan, değişikliklerin özetlenmektedir.
takibi,
- İş düzeni ve şartları (Yabancı Madde Hasarı
önleme),
- İzlenebilirlik,
- Üretim ekipmanı, takım ve NC makine kontrolü,
- İlk ürün muayene,
- Uygun olmayan malzeme kontrolü,
- Satış sonrasını destekleyen düzeltici işlem sistemi,
- Ürünün ömür döngüsünü kapsayacak şekilde satış
sonrası destek ve bakım,
- Tesis dışında gerçekleştirilen işlerin kontrolü,
olarak özetlenebilir.
63
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
- Sürecin ana oyuncularından olan tedarikçilerin İlk Ürün Muayene; havacılık sektörünün en özgü
tüm gerekleri karşılayacak bir alt yapıya adımlarındandır.
kavuşmasını sağlamak,
- Kuvvetli bir Tedarik Yönetim Sistemi kurmak, - Seri imalata geçmeden önce kalitenin temini için
- Güçlü lider rolü ile tedarikçileri yönetmek, gereklidir.
- Onaylı tedarikçi listesi idame ettirmek, - Süreçteki tüm öğeleri doğrulayarak, sürecin aynı
- Tedarikçi performansını periyodik olarak şartlarda tekrarlanmasını sağlar.
ölçmek, * İnsan – eğitimli
- İstenilen düzeyde olmayan tedarikçiler için * Makine – bakım/kalibre
düzeltici işlem sistemi kurmak ve yönetmek * Yazılım -- doğrulanmış
* İmalat planlaması – tüm adımları içeren
İnsan; * Bilgi/veri – onaylanmış
- İşe uygun yeteneğe sahip kişileri * Takım – doğrulanmış
görevlendirmek ve yetkilendirmek, Böylelikle kalite, üretim sürecinin tüm adımlarında
- Belirlenmiş konularda eğitim/bilgilendirme sağlanırken, seri üretim süreci içindeki muayene
sağlamak, adımlarını azaltır.
- Eğitimleri/bilgilendirmeleri belirli aralıklarla
tekrarlamak Uygun Olmayan Malzeme;
Havacılık sektöründe uygun olmayan malzemenin
Ekipman; kontrolü tüm üretim süreci boyunca ve satış sonrasını
- Üretim ve ölçme süreçlerinde kullanılan tüm kapsayacak şekilde organize edilir. Hatalı parça ile ilgili
ekipman ve takımları kapsayacak bir ayar ve kararlar belli kurallar çerçevesinde verilir. Bu kararların
kontrol sistemi kurmak, bazıları müşteri ya da sivil havacılık otoritesinin onayına
- Ekipmanları bir sistem içinde her zaman tabi olur. Ciddi bir dokümantasyon ve onay süreci ile
kullanabilir kılacak ve ürünün kalitesini desteklenir
olumsuz etkileyecek sonuçları ortadan
kaldıracak periyodik kontroller yapılmasını Konfigürasyon Yönetimi;
öngörmek. Konfigürasyon yönetimi tasarım ile başlar, hava aracının
Ekipman tanımı takımlar, yazılımlar ve diğer üretildikten sonra ömür döngüsünün sona ermesine
donanımlar kapsamaktadır. kadar devam eder. Konfigürasyon kalemlerinin tasarım
aşamasında tanımlanması, ham maddeden parçaya,
İş Yeri Düzeni ve Şartlar; parçadan uçağa kadar tanımlanan kalemleri takip etme,
İş yeri düzeni ve şartları havacılık sektöre özel konfigürasyon doğrulama ve geçerli kılma gibi adımları
gereklerdendir. Havacılık sektöründe üretim alanlarında; içeren konfigürasyon yönetimi geri ve ileri izlenebilirlik
- Temizlik kabiliyeti de sağlar. Tasarım, üretim ve satış sonrası
- Düzen destek fazlarında uçuş güvenliği ve güvenirlilik temel
- Tanımlama gereksinimlerini sağlayan temel alt yapılardan biridir.
- Özel şartlar
önemlidir. IV. SONUÇ
Tüm bu önlemler sürecin aynı şartlarda tekrarlamasını Havacılık Kalite Yönetim Sistemi standardı öncelikli
sağlar. Havacılıkta iş yeri ve düzeni konusunda en olarak müşteri gereklerini karşılamak üzere müşteri
önemli kavram Yabancı Madde Hasarıdır (YAMAHA). memnuniyeti üzerine inşa edilmiştir. Aynı zamanda sivil
Yabancı madde ürüne yabancı her şey olarak tanımlanır. havacılık gereklerinin önemini vurgular ve gerek olarak
Genellikle üç kategorinin (Metaller, taşlar, çeşitli tanımlar. Bu yönetim sistemi ile müşteri memnuniyeti
maddeler) birine aittir. YAMAHA ise bir mekanizma ya sağlanırken havacılık sektörüne özgü gereklerle uçuş
da sistem tarafından yutulmuş veya bir mekanizmanın emniyeti ve güvenirliliğin sağlanması hedeflenir. Kalite
içine girmiş olan ya da sistemi/donanımı kullanılmaz Güvence sistemleri havacılık gereklerini karşılamayı,
veya kullanılması tehlikeli duruma getirerek, ürün güvence sağlamayı, toplam maliyeti düşürmeyi, ilk
hasarına yol açan yabancı bir maddenin neden olduğu seferde doğru yapmayı temin eden ve son olarak ürünün
hasardır. AS 9100 yabancı madde hasarını önleyecek yapısından dolayı uçuş güvenliği sağlayan bir sistem
önlemlerin alınmasını hedefler. olarak önem kazanmaktadır.
64
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
KAYNAKLAR
65
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
66
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
5. Standartları belli bir ürünü üretmek
kolaydır
SONUÇ:
REFERANSLAR:
1. www.turkak.org.tr
2. www.faa.gov
3. www.jaa.nl
4. www.ubak.gov.tr
5. www.msb.gov.tr
6. www.hvkk.tsk.mil.tr
67
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Bağlı Müdürlükler
68
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Hülya GÖKTEPE
e-posta: hulyagoktepe@anadolu.edu.tr
69
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Türkiye 1.3. 1977 tarih ve 2073 sayılı Kanun ile taşımak bir ticari işletme faaliyetidir ( TTK md.12,
Varşova Konvansiyonunu ve bu Konvansiyonu TSHK md.18), taşıyıcıda her zaman tacirdir (TTK
değiştiren 28.9.1955 tarihli Lahey Protokolünün md.14). TTK’nın tacirlere ilişkin düzenlemeleri hava
onaylanmasını uygun bulmuş ve Konvansiyon ve taşıyıcıları hakkında da geçerlidir.
protokol 7/13874 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile
29.8.1977 tarihinde onaylanmış ve 3 aralık 1977 Taşıyıcı, TSHK ve Varşova Sözleşmesinde doğrudan
tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Montreal doğruya tanımlanmamıştır. TTK’ya göre taşıyıcı,
Protokolü ise 1999 yılında imzalanmış fakat henüz ücret karşılığında yolcu ve eşya taşıma işlerini üzerine
onaylanmamıştır. alan kimsedir (md.762). TSHK’da ticari hava
işletmelerinin izin ve ruhsatını düzenleyen 18 ve
Kısaca Türkiye içindeki taşımalarda sırasıyla Türk 19.’ncu maddeler TTK’daki taşıyıcı tanımına uygun
Sivil Havacılık Kanunu, bu kanunda hüküm yoksa olarak düzenlenmiştir [6].
1929 Varşova Konvansiyonu ve 1955 Lahey
Protokolü, bunlarda da hüküm yoksa Türk Ticaret Hava taşıma sözleşmesinin sona ermesi hakkında
Kanunu [8] hükümleri ve genel hükümler olan Borçlar TSHK ve Varşova Sözleşmesinde özel hükümler
Kanunu hükümleri uygulanacaktır. yoktur. Buna göre TSHK’nın 106. maddesine göre
TTK’ya gidilecektir. TTK da yolcu/bagaj ve eşya
II. YÜRÜRLÜKTE OLAN TTK’NIN taşıma sözleşmesini sona erdiren sebepler hava taşıma
HAVAYOLUYLA TAŞIMALARA sözleşmesini de sona erdirecektir. Öncelikle taşıma
UYGULANABİLEN HÜKÜMLERİ sözleşmeleri bakımından ortak olan genel nitelikteki
TSHK, 106.ncı maddesinde TTK hükümlerini sona erme sebepleri hava taşıma sözleşmeleri içinde
uygulanacak hükümler arasında saymasına rağmen geçerlidir. İfa, ifanın sonradan kusursuz imkansız hale
TTK’nın hangi hükümlerinin uygulanacağını gelmesi, tarafların anlaşması, sözleşme süresinin
göstermemiştir. Bu durumda TTK’nın hangi geçmesi, taraflardan birinin kanunen geçerli bir
hükümlerinin uygulanacağı sorusu gündeme gelmiştir. biçimde feshi ihbarda bulunması ya da sözleşmeden
TTK’nın 762-807.nci maddelerinin taşıma hukukuna dönmesi hava taşıma sözleşmeleri için de sona erme
ilişkin genel hükümler olmasından hareket edilerek, sebepleridir[5].
özel hüküm bulunmayan hallerde bu hükümlerin TTK’da yolcu taşıma sözleşmesini sona erdiren
uygulanması gerektiği ifade edilmiştir. sebepler üç grupta toplanabilir:
1. Taşıyıcı ya da yolcunun herhangi bir sebep
6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3. Kitabının 6. olmaksızın seferden vazgeçmeleri: TTK md.800/b.2
Faslının 2. Kısmı “Taşıma İşleri ve Taşıma Senedi”ne hükmüne göre taşıyıcı herhangi bir sebep olmaksızın
ayrılmıştır. Bu kısımda önce taşıma ile ilgili genel sefere devamdan vazgeçebilir. Bu durumda seyahat
hükümlere yer verilmiş (Madde 762-767), sonra da, ücretinin verilmesi gerekmez; ücret önceden ödenmiş
eşya ve yolcu taşımaları (Madde 768-807) , ile taşıma ise yolcuya iade edilmesi gerekir. Ayrıca taşıyıcıdan
işleri komisyonculuğu (Madde 808-815) zarar ve ziyan talep olunabilir. Aynı şekilde
düzenlenmiştir [4]. hareketten önce ya da sonra yolcunun hiçbir sebep
olmadan taşıma ücretinin tamamını ödeyerek
TSHK, hava araçları kullanma sözleşmeleri olarak yolculuktan vazgeçmesi mümkündür (TTK
kira ve Çarter sözleşmelerini ele almıştır. TSHK’nun md.800/b.1 md.799/b.2)
118’nci maddesinde bu sözleşmelere uygulanacak 2. Yolcunun kanunda öngörülen sebeplerle
hükümler açıklanmaktadır. Buna göre Uçuş personeli sözleşmeden cayması ya da sözleşmenin ifasından
almadan sadece hava aracının kiralanması halinde vazgeçmesi: Hava seyahatinde gecikmenin iki günü
Borçlar Kanununun ilgili hükümleri, uçuş personeli ile aşması ya da gecikme yüzünden seyahatten beklenen
birlikte bir hava aracının tamamının veya bir kısmının faydanın ortadan kalması halinde yolcu sözleşmeden
yahut muayyen bir mahallinin kiralanması veya Carter cayabilir ve ödediği ücreti de geri isteme hakkı vardır
Sözleşmesi halinde Türk Ticaret Kanununun ilgili (TTK md.801). Taşıyıcı, sefer esnasında tarifesine
hükümleri uygulanır. Kanun uçuş personeli alınıp girmeyen bir yerde durur ya da tayin etmiş olduğu
alınmamasına göre bir ayırım yapmıştır. Uçuş yoldan başka bir yerde durur ya da tayin etmiş olduğu
personeli alınarak bir hava aracının kiralanması yoldan başka bir yolu takip eder veya diğer şekilde
halinde TTK hükümlerinin uygulanacağını kendi fiilinden doğan bir sebeple taşımayı geciktirirse
belirtmiştir. İlgili hükümler taşıma sözleşmesi ile ilgili yolcu sözleşmeden cayıp tazminat isteyebilir. Bu
md.762 ve devamı hükümleridir. halde istenebilecek tazminat yolcunun sözleşmenin
yerine getirilmemesinden dolayı uğradığı zararlara
Hava taşıma sözleşmeleri TSHK ve Varşova karşılık olan tazminattır (TTK md.802/f.1). Sefer,
Sözleşmesinde yer alan özel hükümlerin yanı sıra hükümet emrinden veya idarî bir tasarruftan;
TTK anlamında bir taşıma sözleşmesi olarak taşımanın yapıldığı aracın tamirinin zorunlu
karşımıza çıkmaktadır [5]. Havada yolcu ve eşya olmasından veya ansızın çıkıp yolculuğa devamı
70
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
tehlikeli kılan bir sebepten gecikmişse, yolcu taşıma III. TTK TASARISININ HAVAYOLU
ücretini, gidilen mesafe ile orantılı olarak ödeyerek TAŞIMACILIĞINI İLGİLENDİREN
sözleşmeden cayabilir (TTK md.803/b.1). HÜKÜMLERİ
3. Sözleşmenin kendiliğinden hükümden düşmesi: TTK Tasarısı'nda 6762 sayılı TTK’da taşıma senedi
Ölüm, hastalık veya bunun gibi bir mücbir sebep dolayısıyla kıymetli evrak hükümleri içinde yer alan
dolayısıyla sefer yapılamamışsa, sözleşme, taraflardan taşıma, “taşıma işleri” olarak ayrı bir kitap haline
herhangi birine tazmin yükümü doğurmaksızın getirilmiştir. Taşımaya ilişkin hükümlerimizin büyük
kendiliğinden geçersiz olur (TTK m.799/b.3). Taşıma çoğunluğu 1926 tarihli Türk Ticaret Kanunundan
araçlarıyla ilgili olan ve taşıyıcı için kusur geliyordu. Bunlara da birçok ülkenin bugün
oluşturmayan veya iki tarafın da kusurları olmaksızın yürürlükten kalkmış hükümleri kaynaklık etmişti.
yolculuğa engel oluşturan veya yolculuğu tehlikeli Sözkonusu hükümler hem Türkiye'yi uluslararası
kılan bir sebep dolayısıyla sefer yapılmamışsa, piyasaların dışında tutuyor hem taşıma sektörünün
sözleşme, taraflardan herhangi birine tazmin yükümü gereksinimlerine cevap veremiyor hem de yorum
doğurmaksızın kendiliğinden geçersiz olur (TTK güçlükleri doğuruyordu. Taşımaya ilişkin hükümlerin
md.799/b.4). Sefer, yolcunun kendisini veya taşıma düzenlenmesinde CMR kısaltmasıyla anılan
aracını ilgilendiren ve taşıyıcı için kusur oluşturmayan Karayollarında Eşya Taşınmasına İlişkin Milletlerarası
bir sebepten duraklarsa, ücret, gidilen mesafe ile Sözleşme hükümlerinden ve Alman Ticaret
orantılı olarak ödenir. Bu halde taraflardan hiçbiri Kanunundan yararlanılmıştır [7]. Taşıma işleri
diğerine tazminat ödemez (TTK md.800/b.3). kitabında birinci kısımda genel hükümlere yer
verilmiş, ikinci kısım eşya taşımaya ayrılmış, üçüncü
TTK’da eşya taşıma sözleşmesini sona erdiren kısımda taşınma eşyasının taşınması, dördüncü
sebepler de üç grupta toplanabilir: kısımda değişik tür araçlar ile taşıma konusu ele
1. Gönderenin isteğiyle seferin hiçbir sebep alınmıştır. Beşinci kısımda yolcu taşıması
olmaksızın kesilmesi: TTK md.778’e göre gönderen düzenlenmiş, son olarak altıncı kısımda ise taşıma
hiçbir sebep olmaksızın taşımayı durdurabilir ancak işleri yüklenicisine ilişkin kurallara yer verilmiştir.
bunun için eşya üzerinde tasarruf hakkına sahip 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 762 ilâ 767 nci
bulunması gerekir. Gönderen taşımayı hareketten önce maddeleri, “Taşıma İşleri ve Taşıma Senedi”
yada sonra durdurabilir. Hareketten önce taşıma hakkındaki genel hükümleri içermektedir. Tasarıda, bu
durdurulursa gönderen, kararlaştırılmış olan ücretin sistem korunmuş ve ayrı bir Kitap haline getirilmiş
yarısını ve boşaltma ve yükletme masraflarıyla taşıyıcı olan “Taşıma İşleri”ne ilişkin genel hükümlere, 850
tarafından yapılan diğer zorunlu masrafları ödemekle ilâ 855 inci maddelerde yer verilmiştir. Tasarının
yükümlüdür (TTK md.778/b.1). Taşıma hareketten Dördüncü Kitabının özellikle birinci ve ikinci
sonra durdurulacak olursa gönderen taşıma ücretinin kısımları, Türk taşıma hukukunun genel hükümleri
tamamını ve yükleme ve boşaltma masraflarıyla eşya haline dönüştürülmüştür. Bu düzenleme çerçevesinde,
gönderene iade olununcaya kadar taşıyıcı tarafından karayoluyla ve demiryoluyla yapılan ve ilgili
yapılan zorunlu masrafları ödeme yükümlülüğü milletlerarası sözleşmelerin uygulama alanına
altındadır (b.2). girmeyen eşya taşımaları, yolcu taşımaları, taşınma
2. Gönderenin kanunda öngörülen sebeple eşyası taşıması, değişik tür araçlar ile yapılan (karma,
sözleşmeden cayması: Taraflardan birisi için kusur kombine) taşımalar ve taşıma işleri yüklenicileri
teşkil etmeyen bir sebepten dolayı eşyanın taşınması hakkında uygulanacak ortak kurallar tespit edilmiştir.
engellenmiş veya çok gecikmiş olursa taşıyıcı durumu Dolayısıyla, 6762 sayılı Kanunun 764 üncü
derhal gönderene bildirmelidir. Bu durumda gönderen maddesinden farklı olarak, demiryoluyla yapılan
taşıyıcının imzaladığı taşıma senedini geriye vermek taşımalar da artık Tasarının bu hükümlerine tâbi
ve 777. madde gereğince belirlenecek tazminatı tutulmuştur. Buna karşılık, deniz ve havayoluyla
ödemek suretiyle sözleşmeden cayabilir (TTK yapılan taşımalar hakkında kendi içinde kapalı ve
md.774). geniş kapsamlı yasal düzenlemeler bulunduğundan,
3. Sözleşmenin kendiliğinden hükümden düşmesi: 6762 sayılı Kanunun 764 üncü maddesine uygun
Taraflardan birisi için kusur teşkil etmeyen olarak, Tasarının 852’nci maddesinde bu taşımalar
sebeplerden dolayı seferin durması ya da duraklaması hariç tutulmuştur [7]. Buna göre havayoluyla yapılan
halinde sözleşme kendiliğinden hükümden düşer. taşımalarda daha önce değinildiği gibi sivil havacılık
Birinci halde taşıyıcı ücrete hak kazanmasa bile, mevzuatı uygulanacaktır. Uluslararası taşımalarda
yükleme ve boşaltma masraflarıyla yaptığı diğer öncelikle, Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası
zorunlu masrafları isteyebilir (TTK md.777/f.2). İkinci sözleşmelerin hükümleri doğrudan tatbik edilecek;
halde, gidilen mesafe oranında taşıma ücretine hak ayrıca, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul
kazanır, ayrıca yaptığı masrafları talep eder (TTK Hukuku Hakkında Kanun hükümlerine göre tarafların
md.777/f.1). yapmış olabilecekleri hukuk seçimleri dikkate
alınacaktır. Yurt dışı hava taşımalarında Varşova
Konvansiyonu hükümleri uygulanacaktır.
71
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
İç taşımalarda TSHK’nun 106. maddesine göre zorunluğunu yüklüyordu. Eski hüküm menfaatler
TSHK, bu kanunda hüküm yoksa 1929 Varşova dengesine olduğu kadar, gerçeğe de uymuyor, yolcu
Konvansiyonu ve 1955 Lahey Protokolü, bunlarda da taşıma işletmeciliğinin ulaştığı düzeyi dikkate
hüküm yoksa Türk Ticaret Kanunu hükümleri almıyordu.
uygulanacaktır. TTK Tasarısının 850 ila 855’nci Bugün yer ayırttığı sefere gelmeyen yolcuya, izleyen
hükümleri taşıma işlerine ilişkin genel hükümler seferlerde yer verebilmek taşıyıcı yönünden güç hatta
olarak havayolu taşımacılığına da uygulanacaktır. Bu çoğu kez olanaksızdır. Bu sebeple yolcunun izleyen
hükümler 6762 sayılı TTK’da 762 ila 767’inci seferlerden biriyle seyahat etmek hakkı seferin
maddelere karşılık gelmektedir. Carter sözleşmelerine herhangi bir sebeple zaten yapılamaması haline
Tasarının 850 vd. maddeleri uygulanacaktır. özgülenmiştir. Hüküm yolcuya bu hakkı, seferin
Taşıyıcının tanımı md. 850’de yapılmıştır. Hava yapılamamasında taşıyıcının kusuru bulunmasa da
taşıma sözleşmeleri TSHK ve Varşova kendisi de yapılamayan sefer için zamanında hareket
Konvansiyonunun yanı sıra Tasarının taşıma yerine gelmemiş olması halinde de tanınmıştır. Sefer
sözleşmeleri ile ilgili hükümlerine (TTK Tasarısı herhangi bir sebeple yapılamamış, yolcu bu sefer için
md.856 vd.) de tabi olacaktır. hareket yerine gelmişse izleyen seferlerden birinde
seyahet etmek hakkı öncelikle vardır.
Tasarının yolcu taşıma sözleşmesinin sona ermesini Hüküm 6762 sayılı Kanundaki metinden bir noktada
düzenleyen hükümleri genellikle 6762 sayılı TTK’dan daha ayrılmaktadır. Yolcuya izleyen seferlerden
aynen alınmıştır. Yolcu taşıma sözleşmesini sona birinde yer vermek taşıyıcı yönünden imkânsız olduğu
erdiren sebepler Tasarıda 907 ila 911 maddelerde veya büyük bir yük oluşturduğu takdirde taşıyıcı bu
düzenlenmiştir, ki bu maddeler TTK’da 799 ila 803 yükümlülükten kurtulur. Ancak söz konusu halde
maddelerine karşılık gelmektedir. TTK Tasarısı md taşıyıcı taşıma ücretini iade eder ve makul bir tazminat
908’e göre Seferin hareket etmesi gecikmişse, öder. Bu tazminatın yolcunun tüm zararını karşılaması
gecikme haklı bir sebebe dayansın veya dayanmasın şart değildir. Seferin yapılamamasında taşıyıcının
yolcu sözleşmeden cayıp ödediği ücreti ve varsa kusuru yoksa kendisine önerilen seferi haklı bir sebep
zararını, gecikmeye rağmen seyahat etmişse sadece olmaksızın reddeden yolcu bilet ücretini öder [7].
gecikmeden doğan zararını isteyebilir. 6762 sayılı
Kanunda bu haklar, gecikmenin iki günü aşması 6762 sayılı TTK’da 774 ila 778 maddeleri arasında
halinde doğmaktadır. Çağdaş uygulamalar düzenlenen eşya taşıma sözleşmesini sona erdiren
çerçevesinde bu sürenin “hal ve şartlara uygun bir sebepler, Tasarıda yürürlükten kaldırılmaktadır. Eşya
süre” olarak değiştirilmesi gerekmiştir. Hüküm cayma taşımacılığı ile ilgili düzenlemeler CMR ve Alman
kavramına yer vererek, sözleşmeden dönme Ticaret Kanunu’ndan esinlenilerek yapılmıştır.
hükümlerinin uygulanacağını ifade etmiştir. Yolcu
taşıma sözleşmesinin özellikleri ve yolcunun konumu IV. SONUÇ
dikkate alınarak cayma herhangi bir şekle TTK Tasarısının dördüncü kitabı olan “Taşıma işleri”
bağlanmamış, hatta caymanın, cayma anlamına karayoluyla ve demiryoluyla yapılan taşımalarda
gelebilecek hareketlerde açıklanması da yeterli uygulanacak ortak kuralları tespit etmiştir.
görülmüştür. Bu sebeple hareket yerinden ayrılma Havayoluyla yapılan taşımalarda özel olarak geniş
caymadır; ayrıca 18 inci maddenin üçüncü fıkrasına kapsamlı yasal düzenlemeler bulunduğundan bu
uygun bir ihtar veya ihbarda bulunulması taşımalar kapsam dışında tutulmuştur. TSHK 106.
gerekmeyecektir. Hüküm, herhangi bir zararın ispat maddesine göre, havayoluyla yapılacak iç taşımalarda
edilemediği hallerde, taşıyıcının tazminat borcunu Türk Sivil Havacılık Kanunu, bu kanunda hüküm
bilet ücretinin üç misli ile sınırlandırmıştır. Bu suretle yoksa 1929 Varşova Konvansiyonu ve 1955 Lahey
menfaatler dengesi korunmuştur. Eğer yolcu, bu Protokolü, bunlarda da hüküm yoksa Türk Ticaret
maktu tazminatı aşan bir zarara uğramışsa, taşıyıcı, Kanunu hükümleri ve genel hükümler olan Borçlar
maddenin ikinci cümlesine göre zararın tamamından Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Dış taşımalarda ise
sorumludur [7]. Varşova/Lahey Konvansiyonu hükümleri
uygulanacaktır. TTK hükümlerinin havayolu
TTK Tasarısı 907. maddenin dördüncü bendi 6762 taşımacılığına uygulanabilmesi için ya TSHK’da
sayılı Kanunun 799 uncu maddesinin (1) numaralı doğrudan doğruya atıf yapılmış olması ya da TSHK ve
bendinden bazı değişikliklerle alınmıştır. Eski hüküm, Varşova Konvansiyonunda bir konuyla ilgili olarak
yolcunun belli vakitte hareket yerinde hazır herhangi bir düzenleme yapılmamış olması gerekir.
bulunmaması halinde, ondan sonraki araç ile seyahat
etmek hakkını haiz olduğu, seyahat etsin, etmesin
ücreti tamamen ödemek yükümü altında olduğu KAYNAKLAR
şeklindeydi. Bu hüküm taşıyıcıya, belli bir sefer için [1] İnci Kaner, Hava Hukuku, gözden geçirilmiş
yer ayırtmış bulunan yolcuya, izleyen seferlerde hatta, ikinci baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2004, s.53
yolcunun hareket yerine geldiği ilk seferde yer vermek
72
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
73
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
74
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Nuri Bey'in başarısı, Samsun'dan Erzurum'a kadar tamir atölyelerinde görevliydi. Fransızca, İngilizce ve
demiryolu döşemekle kalmamıştır. Samsun'dan başlayan Almanca'yı çok iyi bilen bu genç mühendis, ilk "Türk
ilk taahhüdüyle birlikte, Fevzipaşa - Diyarbakır, Afyon - tipi" uçakların planını çizmiş ve yapımını sağlamıştı.
Dinar, Sivas - Erzurum, Irmak - Filyos hatlarını Nuri Demirağ ve Selahattin Alan, birlikte kolları
yaparken, bir yandan da büyük inşaat işlerine atılarak, sıvayarak modern bir uçak fabrikası meydana
Bursa'da Sümerbank'ın Merinos, Karabük'te Demir getirmişlerdi. Ayrıca Nuri Demirağ İstanbul Teknik
Çelik, İzmit'te Selüloz, Sivas'ta Çimento fabrikalarıyla, Üniversitesi bünyesinde bir uçak mühendisliği bölümü
İstanbul'daki büyük hal binasını ve Eceabad - Havza açılması için öncülük etmiştir.
şosesini yapmıştır. O sıralar soyadı kanunu yeni
çıkmıştı. Atatürk, Türkiye'nin bir çok yerini demir THK, Beşiktaş’taki fabrikaya ilk olarak 65 adet planör,
ağlarla ören Nuri Bey'e "Demirağ" soyadının sonrasında 10 adet başlangıç eğitim uçağı sipariş etti.
verilmesinin uygun olacağını söyleyince, o da Demirağ Planörler, 1937-1938 yıllarında tamamlanarak teslim
soyadını almıştı. edildi. Bu dönemde Selahaddin Alan’ın Eskişehir’de
prototipini yaptığı, NuD-36 rumuzuyla 24 adet uçak
T.C’ nin İlk Uçak Fabrikası Kuruluyor imal edildi. 1938 yılında, Alman uzmanların da
yardımıyla, NuD-38 rumuzlu, çift motorlu ve madeni
1930'lu yıllara gelindiğinde dünyada ve Türkiye'de gövdeli, 6 kişilik yolcu uçağının dizaynına başlandı.
ekonomik sıkıntı had safhadaydı. Bu yüzden orduya
uçak ve benzeri ihtiyaçlar ancak halkın himmetleriyle
alınabiliyordu. O yıllarda ilginç bir kampanya
düzenleniyor ve her ilden toplanan paralar ile bir uçak
alınıyor ve alınan uçağın kuyruğuna da o ilin ismi
yazılıyordu. Bunun yanında zengin işadamları da tek
başlarına uçak alarak devlete hibe ediyorlardı. O zaman
da, uçağın kuyruğuna o işadamının ismi yazılıyordu.
Nuri Demirağ'a da gelir ve durumu izah ederler. Nuri Şekil 1. NuD-36 uçakları
Bey de “Siz ne diyorsunuz? Benden bu millet için bir
şey istiyorsanız, en mükemmelini istemelisiniz. Madem Nuri Demirağ'ın Beşiktaş'taki fabrikada yapılan ve hiç
ki bir millet teyyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama bir bozukluk göstermeden başarılı uçuşlarına devam
vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben eden uçakları, Türkiye'de olduğu kadar yurtdışında da
bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim” der. Sonra da büyük yankılar uyandırmıştı. Hele çift motorlu, barışta
hazırlıklara başlar. yolcu uçağı, savaşta istenildiği zaman eksiksiz bir
bombardıman uçağı görevini görecek şekilde yapılan ve
Nuri Bey, "Göklerine hakim olamayan milletler, saatte 270 kilometre hıza ulaşan, 5 bin 500 metre
yerlerde sürünmeye, yerin dibinde çürümeye yükseğe çıkabilen NuD-38 ‘in yapılması, dünya uçak
mahkumdur", diyerek önüne çıkan bu fırsatı sanayicilerinin dikkatini birden Türkiye'ye ve Nuri
değerlendirir ve yanına aldığı mühendis ve Demirağ'ın uçak fabrikasına çekmişti. Ürettiği NuD-38
teknisyenlerle seyahatlere çıkarak incelemelerde adını taşıyan çift motorlu 6 kişilik yolcu uçağı yurt
bulunmaya başladı. Almanya, Çekoslovakya ve dışında büyük ilgi gördü ve bu uçaklar Dünya
İngiltere'deki uçak fabrikalarını gezdi. havacılığı yolcu uçakları A sınıfına alındı [1].
75
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Almanlar'a göre Amerika'nın endişeleri daha büyüktü. ayda 150 lira burs veriyordu. Gök Okulu
Gerçi Türkler'in bu işin altından kalkabileceklerine öğretmenlerinin aylığı ise 350 liraydı [1].
inanmıyorlardı; fakat bu iş gerçekleşirse, ileride bir
pazar kaybetmenin endişesi içerisindeydiler. Bu Demirağ’ın İşleri Ters Gitmeye Başlıyor
düşüncedeki Amerikan Uçak İmalatçıları Birliği,
Türkiye'ye tetkiklerde bulunmak üzere birliğin başkanı 1939’da THK, sipariş ettiği 65 adet uçak için imal edilen
Bay Todd'u göndermişti [1]. prototipe uygun olmaması, uçakların akrobasi
kabiliyetinin bulunmaması ve zamanında teslimat
Pilot Yetiştirecek ‘Gök Okulu’ Yapılıyor yapılmaması gerekçeleriyle sözleşmeyi feshetti. Nuri
Demirağ’ın THK’ya açtığı davada iki ayrı bilirkişi
Artık iş büyüyor; faaliyetlerin sınırları genişliyordu. raporunun olumlu olmasına rağmen, siyasi baskıların
Nuri Demirağ atölyede yapılan uçakların testleri için bir etkisiyle Ankara Ticaret Mahkemesi Demirağ'ın
piste ihtiyaç duyuyordu. Bu yüzden, Yeşilköy'de, şu aleyhine karar verdi ve bu karar Demirağ’ın havacılık
anda Atatürk Hava Limanı olarak kullanılan Elmas Paşa konusundaki faaliyetlerine büyük ölçüde sekte vurdu.
Çiftliği'ni satın alarak, burada 1559 dönümlük geniş Nuri Demirağ çalışmalarına bir süre daha devam etti. II.
arazi üzerinde 1000x1300 metre ölçülerinde bir uçus Dünya Savaşı sırasında fabrikaya Westland Cysander
sahası yaptırdı. Bu sahanın üzerine ayrıca, Nuri Demirağ tipi keşif/irtibat uçaklarının onarım ve yedek parça
Gök Okulu, uçak tamir atölyesi ve hangarlar yapıldı. üretimi verildi. Fakat 1943’te fabrika faaliyetlerini
durdurdu. Demirağ’a İspanya, Irak ve İran’dan gelen
Bu tesisleri yaptıran Nuri Demirağ, "Türk'ün yaptığı teklifler hükümet tarafından engellendi. Gök Okulu
uçakları elbette Türkiye'de yetişen pilotlar uçuracaktır" kapatıldı. Yeşilköy’deki üzerinde fabrika ve uçuş etüd
düşüncesiyle hareket ediyordu. Bu yüzden havacılık merkezi olan tesisler havaalanı yapılmak üzere ‘yok
üzerine eğitim verecek, 150 yataklı bir yurdu da bulunan fiyatına’ istimlak edildi. Elde kalan uçaklar ise
Gök Okulu'na, üniversitede okuyan veya mezun olmuş devredilemeyip hurdacıya satıldı. O sırada, Atatürk
öğrenciler alınıyor ve uçuş eğitiminin yanısıra uçağın hayatta değildir.
teknik yapısıyla ilgili eğitimler de verilerek pilot
yetiştiriliyordu. Türk Hava Kurumu ile olan davasını kaybeden Nuri
Demirağ, başta o devrin Cumhurbaşkanı olmak üzere
bütün hükümet üyelerine sayısız mektuplar yazarak, bu
yanlışlığın düzeltilmesini ister. Ama kapılar bir kez daha
yüzüne kapanır, ne kadar zorlasa da fabrika açılmaz.
Nuri Demirağ 10 milyonluk zararı sineye çeker (O
yıllarda devlet bütçesi 200 milyon liradır) [2].
76
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
atılımları karşısında o dönemin devlet adamları hep ev imalatını gerçekleştirmiştir. Yabancıların cirit attığı
engel olmaya çalışmışlardır. Uçakların siparişini iptal çimento tekelinin kırılmasını sağlamış, 1000 km'den
eden Türk Hava Kurumu, bunların yerine Fransız fazla demiryolu döşemiştir. 1942'de Keban'a baraj
Henrio uçaklarını alır. Ancak bu uçaklar satın alındığı yapılmasını gündeme getirdiğinde ileri görüşü
zaman serisinden kalkmış, hurdaya ayrılmışlardır. Zaten anlaşılamamıştı [1].
Türk Hava Kurumu da uçakları kısa bir süre
kullandıktan sonra, kullanılmayacak halde bir kenara Kırılıp örselenmesine rağmen inancına, azmine,
bırakır. fedakarlığına ve ülke ihtiyaçlarını tespit edebilme
yeteneğine hayran kaldığımız ve yaşadığı çağa sığmayan
Fabrika kapatıldıktan sonra, Nuri Demirağ kendisine Nuri Bey, uzun engelli bir koşu gibi geçen yaşam
yapılan bu haksızlıktan dolayı, haklı davasını savaşımında yorgun düştü ve 1957 yılında bayrağı
savunabilmek için, bu ortamın değişmesi lazım diyerek yarının gençlerine yani bize uzatarak aramızdan ayrıldı.
politikaya atılmaya karar verir. Mücadelesine politikacı Bu ülkeyi yüceltmek için bilgisini, yıllarını, hayatını ve
olarak devam edecektir ve bu sebeple 1945 yılında ailesine mütevazi bir yaşam için yetecek kadarını
Türkiye'nin ilk muhalefet partisini kurar. Ekonomik ayırarak tüm kişisel servetini feda etti .
alandaki atılımları engellenen Nuri Demirağ siyasal
yaşamda da dürüstlüğü ve ilkelerinden ödün vermezliği Nuri Demirağ, uçak sanayinde destek görse veya önü
ile esen rüzgara karşı durdu. Radyo kurmak istedi fakat kesilmeseydi, Türkiye ekonomisi bugün nerede olurdu
ilk özel radyoyu kurmasına izin verilmedi. Daha sonra acaba?
100.000 gazete basacak bir tesis kurmak istedi, bu da
engellendi. Demirağ, seçimlerde kendi partisi ile yeteri SONUÇ
kadar başarı gösteremez ve daha sonra 1954 yılında
milletvekili seçilerek meclise girer [3]. Nuri Demirağ neler yaptı?
Nuri Demirağ açık sözlü ve doğru bildiğini söylemekten
çekinmeyen bir kişi olarak bir dönem milletvekilliği * 1922'de ilk Türk sigara kağıdını üretti.
yapar ve mecliste çok büyük mücadeleler verir. * Ankara’nın doğusunda ilk demiryolunu yaptı.
Çölleşme, tarım ve hayvancılıkta gerileme, enerji, * 1936'da ilk Türk uçağını yaptı.
barajlar, köprüler, limanlar, körfezler ve uluslararası * İlk yerli paraşütü yaptı.
işbirliği meclis kürsüsünden ulusun temsilcilerine * 1942'de Kebana baraj yapılmasını gündeme getirdi.
aktarmaya çalıştığı gerçeklerden bazılarıdır. Bir çok * İstanbul Boğazı'na ilk özel köprü yaptırmayı
yasa önerisini meclise sunar. projelendirdi.
* Bursa’da Sümerbank’ ın Merinos Fabrikası'nı kurdu.
Nuri Demirağ‘ ın siyasette de ön plana çıkmaması için * Karabük’ te Demir-Çelik Fabrikası'nı kurdu.
yaptıkları işlere engel olundu. Uçak fabrikasının en iyi * İzmit’te Selüloz fabrikasını kurdu.
çalıştığı zamanlarda İran'dan, Irak'tan uçak siparişi * Sivas’ta Çimento fabrikalarını kurdu.
geldi; ancak ‘Yakarız yine de kesinlikle sattırmayız’ * İstanbul’daki büyük hal binasını yaptı.
denerek engellendi. * Eceabat-Havza Şosesini yaptı.
* İlk Şehir ve Köy Planlarını yaptı.
Nuri Demirağ, ilk kez boğaz köprüsü düşüncesini ortaya * İlk Muhalefet Partisini kurdu.
atarak 'yap-işlet-devret' modelini önermiştir. 1931
yılında Asya’yı Avrupa ile birleştirmeyi düşündü. KAYNAKLAR
Amerika’dan uzmanlar getirtti. 4 yıl süren etüd
çalışmaları sonucunda Amerika’nın en büyük çelik [1] S. İnceöz, Türkiye'nin İlk Uçak Fabrikasını Kuran
fabrikası ile de görüşerek bugün dahi sahip Adam Nuri Demirağ, Aksiyon Dergisi, 15 Haziran
olamadığımız, içinden demiryolunun da geçeceği bir 1996.
köprü yapmak istedi ve hazırladığı projeleri hükümete [2] M. Şimşek, Endüstrileşmemizin Engelleri ve
götürdü. Projeler Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya Demirağ Olayı, Dünya Gazetesi, 03 Temmuz 2004.
tarafından “Olmaz bu iş, kentin güzelliğini bozar” [3] Z. Şakir, Nuri Demirağ Kimdir?, Kenan Matbaası,
denerek geri çevrildi. İstanbula büyük bir doğum 1947.
hastanesi yaptırmak istiyordu ve o zamanki belediye
şehrin içerisinde bu kadar büyük hastane olmaz diye
imar vermedi. Divriği’de yapmayı planladığı Gök
Üniversitesi ve 100.000 kişilik sanayi kenti projesi
engellendi. Nuri bey, ilk paraşüt imalatını ve prefabrik
77
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
İstanbul Teknik Üniversitesi, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Uçak Mühendisliği Bölümü
34469 İstanbul
78
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
III. KAVRAMSAL TASARIM VE ÖN Sonuç olarak kanat profili olarak SD7062 ve kanard
BOYUTLANDIRMA profili olarak ise MH113 seçilmiştir.
Kavramsal tasarım aşamasında, görev isterleri Kanat ve kanard açıklık oranları yarışma için birinci
doğrultusunda yarışmaya en uygun uçak dereceden öneme sahiptir. Çünkü uçağın maliyet
konfigürasyonunun bulunması amaçlanmıştır. İlk önce değerinin hesaplanmasındaki iki parametreden biridir.
geçmiş yılların yarışma veri tabanında ve havacılık Bu nedenle bu değer kanat yüklemesi ile optimizasyon
tarihinde bulunan başarılı uçak konfigürasyonları sonucu bulunmuştur. Kanat sivrilme oranı yarışma
incelenmiştir. Maliyet, üretim, kontrol, sürükleme ve uçakları arasında yapılan istatistikle üretim kolaylığı
montaj kıstaslarının yarışma içerisindeki önemine açısından 1 olarak seçilmiştir. Kanard sivrilme oranı
göre farklı konfigürasyonlar için ağırlık katsayıları ise çoğu kanard uçaklarında olduğu gibi 1 olarak
belirlenmiştir. Sonuç olarak, taşıyıcı kanard en uygun seçilmiştir. Ok açısı çoğu kanard uçaklarda kanat için
konfigürasyon olarak belirlenmiştir. Uçağın alttan 25o olarak seçilmektedir. Bunun nedeni kanard
kanatlı olması da yüklere kolay erişim sağlayacaktır. uçakların genelde kuyruk kısımlarının ağır olması
sebebi ile nötr noktayı geri çekme ihtiyacıdır.[6] Bunun
[5]
Toplam kalkış ağırlığı denklem 3.1 yardımı ile yanı sıra ok açısı kanat ucunda dikey kuyruk olarak
bulunabilir. kullanılacak olan endplate’lerin etkinliğini
arttıracaktır. Kanard için ok açısı ise istatistikî
W crew +W payload verilerle 0o olarak seçilmiştir. Burulma açısı 0o olarak
W 0 =
W f We (3.1) seçilmiştir. Oturma açısı değerinin ise kanat
1− ( )− ( )
W 0 W0 yüklemesi optimizasyonu ile belirlenmesi uygun
Burada; görülmüştür.
Dikey kuyruk konfigürasyonu olarak çoğu kanard
• Wf = 0 (yakıt ağırlığı, elektrikli motor
uçakta kanat uçlarında kanatçık kullanımı tercih
olduğundan yakıt yok)
edilmektedir. ATA–8 Kaan uçağında da kanat ucunda
• Wpayload = 2.6 kg (Paralı yük, Kamera top sistemi) düz plaka kullanılmasına karar verilmiştir. Bu plakalar
• Wcrew = 0 lb (mürettebat) aynı zamanda kanadın efektif açıklık oranını arttırarak
• We : Boş ağırlık uçağın aerodinamik performansını da arttıracaktır.
Motor ve piller boş ağırlığa dahil edilmiştir. Boş Kanat ve kanard açıklıkları, oturma açıları ve
ağırlığın toplam ağırlığa oranı denklem 3.2[5] ile yüklemeleri ile ilgili yapılan optimizasyonun
bulunabilir. A ve c katsayıları geçmiş yıllardaki işleminin detayları Kaynak [1] de bulunmaktadır.
yarışma uçaklarının değerleri dikkate alınarak eğri
uydurma yöntemi ile bulunmuştur. [1]
Tablo 3.1 Optimizasyon Tablosu
We c
= AW0 Kısıtlamalar Sonuç
W0 (3.2) Min Maks.
Sonuç olarak ATA-8 Kaan’ın toplam kalkış ağırlığı Kanard Alan Oranı 25 50 30
4.76 kg olarak bulunmuştur. Uçağın farklı pil grupları (% Kanat Alanı)
ile test edileceği dikkate alınarak %5’lik emniyet payı Kanat yüklemesi (kg/m2) 8 20 11.83
eklenmiş ve ATA–8 Kaan uçağının nihai kalkış Kanat açıklığı (cm) - 115 115
ağırlığı 4.96 kg olarak tahmin edilmiştir. Kanard açıklığı (cm) - 80 80
Kanat oturma açısı (°) 0 2 0
Kanat için uygun profilin seçilmesi konusunda ise şu
Kanard oturma açısı(°) 2 5 4
noktalara dikkat edildi; uçuş Reynolds sayısında
verimli olması, yüksek Cl değerine sahip olması ve
Güç yüklemesi için ise Bandu N. Pamadi’nin Stabilite
kanard üzerine fazla moment yüklememesi açısından
ve kontrol kitabında bulunan ortalama ivmeler metodu
nispeten düşük Cm değerine sahip olması.
ile, 100 ft. Mesafede kalkış için gerekli itki
bulunmuştur. Bu işlem için ilk önce kanat ve kanardın,
Kanard profili; kanadın uçağın aerodinamik merkezi
kalkış hücum açılarındaki sonlu kanat taşıma
üzerinde yaratacağı yunuslama momentini karşılaması
katsayıları, J.D. Anderson’un aerodinamiğin temelleri
için yüksek Cl değerine sahip olmalıdır.[6] Bunun yanı
kitabındaki yöntemlerle bulunmuştur. Bu sayede stol
sıra, kanard uçakların karakteristik problemlerinden
hızı hesaplanan uçak için gerekli itki hesaplanmıştır.
biri olan; uçağın stol esnasında yukarı doğru
Bu itkinin elde edilebileceği minimum ağırlık
yunuslama momenti oluşturması durumunu
değerlerindeki itki sistemleri araştırılmıştır. Fırçasız,
engellemek için, kanard profili stol hücum açısı
5.3 dişli oranına sahip NEU 1506 motoru ile 26
yüksek olmayan bir profil olmalıdır.[6]
hücreli Elite 1500 pilleri, 17x12(in.) pervane ile en
Yüksek kalınlık oranlı profiller yapısal açıdan daha
düşük ağırlığa sahip itki sistemi olarak belirlenmiştir.
dayanıklı ve hafif üretimi olanaklı kılacaktır.
79
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
80
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
IV. DETAYLI TASARIM Gövde yapısallarının üretimi ise karbon elyaf ile
Teknik çizimler bilgisayar destekli çizim güçlendirilmiş balsa ağacından ahşap elemanlar ile
programlarında oluşturulmuştur. Uçağı oluşturan gerçekleştirilmiştir. Aşağıdaki resim 5.2’de bu
başlıca yapısal elemanlar resim 4.1’de uçağın 3 açıdan yapısalların gövdeye montesi ile itki sisteminin motor
çizimleri ise resim 4.2’de gösterilmiştir. yatağı görülmektedir.
Resim 4.1[3] ATA-8 Kaan üç boyutlu model. Kanat imalatında balsa ağacından ahşap yapı tercih
edilmiş olup, bu yapı model havacılıkta kullanılan
kaplama kağıtları ile kaplanmıştır.
Ana iniş takımı; köpük ara katman ile karbon elyaf
kullanılarak sandviç yapı şeklinde üretilmiş olup ön
iniş takımı ise hazır pnömatik iniş takımıdır.
Proje kapsamında 3 prototip ve bir ana uçak
üretilmiştir.
81
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
karakteristiğine sahip olması sonucunu doğurmuştur. Projenin teknik danışmanlığını Prof. Dr. Mehmet Şerif
Kanardın üretimi esnasında oluşan küçük hatalar Kavsaoğlu, takım liderliği görevini Mehmet Karagöz
kanardın aerodinamik performansını etkilediği için üstlenmiştir. Test uçuşları Miraç K. Aksugür
uçağın uçuş karakteristiğini de olumsuz yönde tarafından gerçekleştirilmiştir. Proje ekibinde yer alan
etkilemekteydi. öğrenciler: Mehmet Karagöz, Miraç K. Aksugür, Akın
Kanard uçaklar ile ilgili bir başka genel sorun ise, Ömercikoğlu, H. Ebru Sevgi, K. Burak Özer, Ali C.
kanadın stol olması durumunda kanardın stol Durgut, C. Duru Oral, Faden Öztürk, Yavuzer
olmaması ve uçağın bu durumda burun yukarı Karakuş, Ö Evren Varol, Onur Serim, Emre Tek,
yunuslama hareketi yaparak, stol’dan çıkamaz bir Semra Şahin, Mustafa S. Tekçe, Can İzci, M. Ali
duruma gelmesidir[6]. Bu durumu önlemek için Özkaya, B. Gürdal Tugay, Murat Bronz.
genellikle kanard, kanada nazaran daha düşük hücum
açılarında stol olacak şekilde tasarlanır.[6] Kanardın
açıklık oranının yüksek tutulması ve kanardın pozitif
oturma açılı gövdeye yerleştirilmesi bu tasarımlara
örneklerdir. ATA-8 Kaan uçağında kanard gövdeye
pozitif oturma açılı yerleştirilerek, stol önleyici
konfigürasyon elde edilmiştir.
Her ne kadar bu güvenli tasarım bir avantaj gibi
gözükse de uçuş karakteristiğine kanard stol’u gibi
farklı olumsuz etkisi de olmaktadır. Rüzgar yönünün
düzensiz ve yukarı doğru hamleli olduğu hava
şartlarında kanard uçakların yunuslama eksenindeki
kontrolü daha zor olmaktadır.[8] Bunun yanı sıra iniş
esnasında kanard stol’unu önlemek için yaklaşma Resim 7.1[4] Ata-8 Kaan yarışma uçuşunda (TIMPA
hücum açısının doğru ayarlanması gerekir. Pamadi’nin model uçak pisti Tucson, AZ)
Stabilite ve kontrol kitabında bahsedildiği üzere, “İniş
esnasında kanard uçakların kanardının stol olması ve KAYNAKLAR
uçağın burun tekerini sert yere vurması kanard
uçakların karakteristik problemlerindendir.”[8] ATA-8 [1] Conceptual Design of ATA-8 Kaan Canard-
Kaan uçağının iniş denemelerinde, yaklaşma hücum Pusher Aircraft, Lisans Bitirme Çalışması, Mehmet
açısı 10o’yi geçirilirse kanard’ın stol olarak uçağın Karagöz, İTÜ Uçak ve Uzay bilimleri Fakültesi, 2007
burun üstü düşmesi ve ön iniş takımını kırılması [2] Resmi olmayan D/B/F veritabanı sitesi
sonucu gözlemlenmiştir. Terrabreak.org - The Hangar. Güncelleme 12 Mayıs
2007, http://www.terrabreak.org/hangar
VII. SONUÇ [3] ATA-8 KAAN Takımı D/B/F Yarışma Raporu,
İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, İstanbul, 2007
ATA-8 Kaan uçağı 2007 AIAA tasarla/yap/uçur [4] AIAA D/B/F 2007 kuralları ve Resmi D/B/F
yarışmasında başarılı uçuş gerçekleştirebilen az İnternet Sayfası, http://www.ae.uiuc.edu/aiaadbf,
sayıdaki takımın arasına girerek ülkemizi ve İstanbul güncelleme 12 Mayıs 2007
teknik Üniversitesini başarı ile temsil etmiştir. Tüm [5] Raymer, D. P., Aircraft Design: A Conceptual
klasmanlardaki sonuçların toplanması ile ATA-8 Kaan Approach, 3. Baskı, AIAA Inc.,Virginia, 1999
yarışmaya katılan 50 takım içinde 13. dereceyi elde [6] Anderson, S. B., A Look at Handling Qualities of
etmiştir. Ayrıca yarışmada başarılı uçuş gerçekleştiren Canard Configurations, NASA Technical
ve puan alan ilk kanard uçak olma özelliğine de Memorandum 88354, Ames Research Center, Moffett
sahiptir. Resim 7.1’ de ATA-8 Kaan uçuş esnasında Field, California, 1986
görünmektedir. [7]Uçak ve Uzay Mühendisliği Eğitiminde Tasarım
Proje Yarışmalarının Önemi ve Mühendislik
PROJEYE KATKI YAPANLAR Gelişimine Katkıları Miraç K. Aksugür, Mehmet
Projenin ana sponsorluğunu ONUK Taşıt A.Ş. ve Karagöz, IV. Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği
İstanbul Teknik Üniversitesi üstlenmiştir. Bu çalışma Kurultayı, 2007, Eskişehir
İTÜ Bilimsel Araştırma Projeleri, İTÜ Yurt Dışı [8]Pamadi, B. N., Performance, Stability, Dynamics
Bilimsel Etkinlikleri Destek. Programı, ve TÜBİTAK and Control of Airplanes, AIAA, Virginia, 2004.
BAYG Üniversite Öğrencileri Yurt İçi Yurt Dışı
Araştırma Projeleri kapsamlarında desteklenmiştir.
TAI, THY Teknik A.Ş, Gedon A.Ş, Duratek projenin
diğer sonsorları arasındadır.
82
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
83
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
A
360
K-
Şekil 1. KIRLANGIÇ-360A
KIRLANGIÇ-360A modeli kanat ve gövde modelde seçilen yapı ve hava aracını ileri itme sistemi
elemanları modüler olarak tasarlanmıştır. Diğer sayesinde model sessiz, hafif ve yüksek verimli olarak
elemanlardan, kamera sisteminin mekanizması çalışmaktadır [9]. Hava aracının dikey ve yatay konumda
sayesinde hassasiyetle odaklama, yer takibi daha dengeli olması için kuyruk boyut ve oranlarının
yapabilme özelliklerine sahiptir. Tasarlanan İHA hesaplarında Airplane Design Calculator programından
esnek bir tasarım modeline sahip olması nedeniyle yararlanılmıştır [10]. Belirlenen boyutlar ANSYS
kanat uzunlukları, kanat profili, elektronik sistemi, Workbench CFD yazılımı kullanılarak analiz edilmekte
ve itki sisteminde değişiklikler yapılabilmektedir. ve en uygun performansı elde etmek için analiz
Ana boyutları Şekil 3’de verilmektedir. Uçağın çalışmaları devam etmektedir.
aerodinamik yapısı Elbit System Skylark I ve II
modelinden esinlenerek tasarlanmıştır. İlgili
84
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Yapılan model çalışması için önceden belirlenen yüksek hız sağlayamaması bir dezavantaj olarak
teknik özellikler aşağıda belirtilmiştir (Çizelge 1). karşımıza çıkmaktadır (Şekil 4).
Özellik Değer
Maksimum Ağırlık 7 kg
Uçuş süresi 2 saat
Maksimum Hız 70 km/saat
Navigasyon GPS, INS
Uçuş irtifa 2.5 km
Kalkış Elden itişli
İniş Gövde veya ağ üzerine
Boy 167 cm
Yükseklik 56 cm
Kanat açıklığı 201 cm
Komut kontrol mesafesi 5 km
Kamera 2 eksen
Komuta Manüel – otonom
Şekil 4. Motor
İlgili modeli oluşturan temel parçalar; motor, kanat,
görüntü birimi, kuyruk ve bataryadan oluşmaktadır. Bilindiği gibi pervane palası sayısı arttıkça, hava aracı
tarafından istenen güç gereksinimi artmaktadır [11].
Tahriki sağlayan tek motor olup 600-800 wattlık güç Fakat ilgili pervane çapı düşürülerek hava aracı motor
ile hareketi sağlayan hareket organıdır. Küçük ve hafif gücünde bir değişikliğe gidilmemiştir. Tasarlanan
olması ve bunların yanında yüksek performans modelde bu gereksinimden dolayı pala sayısı motor
sağladığı için elektrik motoru tercih edilmiştir. Fakat gücünü etkilemeyecek şekilde belirlenmiştir.
85
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Kanat kısmı üst motor gövdesine vidalı olarak Kanat profili olarak şu an RA 16-3C3 kullanılmıştır.
bağlanılacak şekilde tasarlanmıştır. Uçağın ağırlık Açıklık oranı, daralma oranı, ok açısı, kanat alanı,
merkezine göre kanat ağırlık merkezinin motor gücü değerleri de ilgili profilin daha önce
konumlandırılabilir olması hedeflenmektedir. Bu kullanılmış olan BT20 uçağından esinlenerek
sistem, uçağın üzerinde daha sonra yapılabilecek tasarlanmış ve analizler buna göre değerlendirilmiştir
değişikliklere göre ağırlık merkezinin değişimine [12].
karşılık bir önlem olarak geliştirilmiştir (Şekil 5).
Şekil 8. Batarya
86
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
87
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
ABSTRACT
This study considers a “Further Generalization of Analysis and General Method of Solution
for the “Free Flexural Vibrations of Integrally-Stiffened and/or Stepped-Thickness Plates or
Panels” of rectangular planforms and various configurations. The formulation is based on the
“Mindlin Plate Theory”. In the analysis, the sets of equations of the “orthotropic” and
dissimilar “Mindlin Plates” of the “Stiffened System” are eventually reduced to a “Governing
System of the First Order Ordinary Differential Equations”. This system is numerically
integrated by means of the “Modified Transfer Matrix Method” (MTMM) (with Interpolation
Polynomials). It is also shown that the present theoretical analysis and the method of solution
are quite general and it can handle, relatively easily, certain types of the “Stiffened Plate or
Panel Systems”. Some numerical results for the mode shapes and the natural frequencies for
the “isotropic” “Stiffened System with Three Integral Plate Stiffeners” are presented. Also
brief but important conclusions are drawn from the numerical result presented.
88
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
systems, excluding Yuceoglu et al.[20-34], the the entire system is divided into several “Regions”
“Classical Thin Plate Theory (CLTPT)” is utilized in (or “Domains”) as Part I, Part II, Part III, …, Part
the theoretical formulation. Another important point VII, as shown in Figure 2.b. On the basis of these
is that, the available research papers in the open “Regions” or Parts, the “special form” of the
literature, deal with a limited number of integral “Governing System of the Partial Differential
plate stiffeners (one or two plate stiffeners at most) Equations” of the problem is presented in Appendix
in the entire plate or panel system. Furthermore, It is A (see also Yuceoglu et al [20-25 ]).
a well known fact that the numerical results by the
(CLTPT) and by the “First Order Shear Deformation The next stage of the analysis is the “Non-
Plate Theory (FSDPT)” [35, 36] are quite different Dimensionalization Procedure” as follows:
and their numerical accuracy are affected.
The dimensionless coordinates
Therefore, the main objectives of this study
η = x/a, ξI = yI / l' Ι (in Part I)
are to develop a “general theoretical analysis” and a
consistent “general numerical method of solution” to η = x/a, ξII = yII / l' ΙΙ (in Part II) (1)
the “Free Vibrations Problems of Integrally- η = x/a, ξIII = yIII / l' ΙΙΙ (in Part III)
Stiffened and/or Stepped-thickness Plates or Panels
η = x/a, ξIV = yIV / l ' IV (in Part IV)
with Integral Multiple Stiffeners”. The present
theoretical formulation is to be based on the η = x/a, ξV = yV / l ' V (in Part V)
“Mindlin Plate Theory” which is one of the η = x/a, ξVI = yVI / l 'VI
“(FSDPT)” [35,36] (in Part VI)
η = x/a,ξVII=yVII / l 'VII (in Part VII)
The “Integrally-Stiffened and/or Stepped-
Thickness Rectangular Plates or Panels” can be
classified in terms of several “Types” as shown in The dimensionless parameters related to
Figure 1. They are mainly defined by the “number of orthotropic elastic constants of the plate elements,
steps” in their geometries and configurations. Here,
the stiffened system under consideration is the B( jik)
“Integrally-Stiffened and/or Stepped-Thickness B ( jik) = , ( j = 1,2,3,... and i, k = 1,2,...)
B(1)11
Plate and Panel with Three Integral Plate Stiffeners”
(i.e. “Type 6” or “Six-Step” Case). However, it will B( jll)
B ( jll) = , ( j = 1,2,3,... and l = 1,2,...)
also be shown that, the present analytical B(1)11 (2)
formulation and the method of solution is quite
general and they can with, relative ease, be further
extended to the systems with “Lower Number” or
“Higher Number” steps in thicknesses. The dimensionless parameters related to the
densities and the geometries of the plates
II. ANALYTICAL FORMULATION AND
SYSTEMS OF EQUATIONS
ρ2 = ρ2 , ρ3 =
ρ1 , ρ4 =
ρ4 , ρ5 =
ρ5
The general configuration and the geometry ρ1 ρ1 ρ1 ρ1
of the “Stiffened System with Three Integral Plate
Stiffeners (Type 6 or “Six-Step” Case)” are given in ρVI = ρVI , ρVII = ρVII / ρ1, ρ1 = ρ1 / ρ1 = 1
ρ1
Figure 2.a,b. The material directions and the
coordinate systems are also shown in the same l'II l'IIΙ l'VΙ l V'
LII = , LΙII = , LVΙ = , LV =
Figure. The individual plate elements (including a a a a
plate stiffeners) of the system are assumed to be ' l'
LVI = l VI , LVII = VII , LI = l'I
dissimilar orthotropic “Mindlin Plates” with a a a
different thicknesses. The longitudinal cross-section h h
is shown in Figure 2.b. h2 = h2 , h3 = 3 , h4 = h4 , h5 = 5 ,
h1 h1 h4 h1
The preliminary stage in the present h6 h7 h1
h6 = , h7 = , h1 = =1 (3)
analysis is to apply the “Domain Decomposition h1 h1 h1
Approach” to the entire system of Figure 2. Hence,
89
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
In Part VI region (or Left Middle Plate Element ),
where “a” is the width of the entire plate system.
The dimensionless frequency parameter of the
entire “Stiffened Plate or Panel System” (i.e. “Type
d
dξ VI
{Y }= [M']{Y },
( 6)
mn
( 6)
mn (0 ≤ ξ VI ≤ 1)
6” or “Six-Step” Case).
with the " Continuity Conditions" at ξ VI = 0,1. (10)
ξ IV ξ III , η = x/a
and the " Continuity Conditions" at ξ IV = 0. (8)
dξ V
d
{Y }= [G']{Y }, (0 ≤ ξ
(5)
mn
(5)
mn V ≤ 1) ξ VI ξ V , η = x/a
(9)
with the " Continuity Conditions " at ξ V = 0, 1. ξ VII ξ IV , η = x/a (13)
90
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
• “Special Form” of “Governing PDE’s” for
Parts I,II,III,IV,V,VI,VII (“Orthotropic
Mindlin Plate Theory”)
1 ∂ψ y
( j)
1 12 1 ∂ ψ x( j )
= ( j) M ( j)
− B12( j )
l ' k ∂ξ k B 22 h3 y
a ∂η
j
( j)
1 ∂ ψ x( j ) 12 ( j) 1 ∂ψ y
= (3) ( j ) M yx −
l ' k ∂ξ k h j B 66 a ∂η
( j)
1 ∂w 1 ( j = 1, k = I) (in Part I)
= 2 Q y( j ) − ∂ ψ ( j)
y
l ' k ∂ξ k κ y h j B 44( j )
(j = 2, k = II) (in Part II)
( j)
1 ∂ M yx ρ j h 3j ∂ ψ x( j ) 1 ∂ M x( j ) (j = 3, k = III) (in Part III)
= −
l ' k ∂ξ k 12 ∂t2 a ∂η (A.1)
(j = 4, k = IV) (in Part IV)
hj
+ Q x( j ) −
2
(
q zx( + ) + q zx( − ) ) (j = 5, k = V) (in Part V)
( j)
( j = 6, k = VI ) (in Part VI )
1 ∂M y ρ j h 3j ∂ ψ y( j ) 1 ∂ M yx( j )
= − ( j = 7, k = VII ) (in Part VII )
l ' k ∂ξ k 12 ∂t2 a ∂η
hj
+ Q y( j ) −
2
(q (+)
zy + q zy( − ) ) and where q’s are the surface loads (or stresses)
which are identically zero in this case. In the
1 ∂Q y
( j)
∂ 2 w ( j ) 1 ∂ Q x( j ) above system of equations (1), the “state vectors”
= ρ j hj −
l ' k ∂ξ k ∂t2 a ∂η of the problem are given as “column vectors” for
Parts I, II, III,…, VII, respectively,
(
− q zy( + ) − q zy( − ) )
1
(
! " #$ % , , *+ !
ℓ & ) ( (A.2)
k x {
Y ( j ) ( η, y ) = Ψ ( j ) , Ψ ( j ) , w ( j ) ; M ( j ) , M ( j ) , Q ( j )
y yx y y }
T
91
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
of course, is expected in such a “Stiffened System”. It [12] Bambill, D.V., Rossi, R.E. et al, 1996,
is also seen that the more complicated and interesting “Vibrations of a Rectangular Plate with Free
mode shapes appear in higher modes. Edge in the Case of Discontinuously Varying
Thickness”, Ocean Engineering, Vol.29,
REFERENCES No.1, pp.45-49.
[1] Hoskins, B.C. and Baker, A. A., 1986 [13] Guo, S.J., Khane, A.I., and Moshreff-Torbati,
“Composite Materials for Aircraft M.1997, “Vibration Analysis of Stepped-
Structures”, AIAA Educational Series, New Thickness Plates”, Jour. of Sound and
York. Vibration, Vol.204, No.4, pp. 645-657.
[2] Marshall, I.H., and Demuts, E., (Editors), [14] Li, Q.S., 2000, “Exact Solutions for Free
1988, “Supportability of Composite Vibration of Multi-Step Orthotropic Shear
Airframes and Aero-Structures”, Elsevier Plates.”, Jour. of Struct. Engineering and
Applied Science Publihers, New York. Mechanics, Vol.9, pp. 269-288.
[3] Niu, M.C.-Y. 1988, “Airframe Structural [15] Cheung, Y.K., Au, F.T.K., Zheng, D.V.,
Design”, Commilit Pres Ltd., Hong Kong. 2000, “Finite Strip Method for the Free
[4] Chopra, I. 1974 “Vibration of Stepped- Vibrations and Buckling Analysis of Plates
Thickness Plates”, Inter. Jour. of Mechanical with Abrupt Changes in Thickness”, Thin
Science Vol.16, pp., 337-344. Walled Structures, Vol. 36, pp. 89-110.
[5] Warburton, G.B., 1975, Comment on [16] Gorman, D.J. and Singhal, R., 2002,” Free
“Vibration of Stepped-Thickness Plates” by Vibration Analysis of Catilever Plates with
I.Chopra. Inter. Jour. of Mechanical Sciences Step Discontinuities in Properties by
Vol. 16, pp. 239-… Superposition Method”, Jour. of Sound and
[6] Laura, O.A.A., and Filipich, A., 1977, Vibration, Vol.253, No.3, pp.631-652.
“Fundamental Frequency of Vibration of [17] Xiang, Y. And Wang C.M., 2002, “Exact
Stepped-Thickness Plates”, Jour. of Sound Buckling and Vibration Analysis for Stepped
and Vibration, Vol.50, No.1, pp157-158. Rectangular Plates”, Jour. of Sound and
[7] Bambil, D.V. et.al., 1991, “Fundamental Vibration, Vol.250, No.3, pp.503-517.
Frequency of Transverse Vibration of [18] Hull, P.V. and Buchanan, G.R., 2003,
Symmetrically Stepped Simply Supported “Vibration of Moderately Thick Square
Rectangular Plates”, Jour. of Sound and Orthotropic Stepped-Thickness Plates”, Jour.
Vibration, Vol. 150, pp. 167-169. of Applied Acoustics, Vol.64, pp753-763.
[8] Cortinez, V.H. and Laura, P.A.A., 1990, [19] Xiang, Y. And Wei, G.W., 2004, “Exact
“Analysis of Vibrating Rectangular Plates of Solutions for Buckling and Vibration of
Discontinuously varying thickness by the Stepped-Rectangular Mindlin Plates”, Inter.
Cantorovich Method”, Juur. of Sound and Jour. of Solids and Structures, Vol.41, No.3,
Vibrations, Vol.137, No.3. pp. 457-461. pp.279-294.
[9] Yuan, J., and Dickson, S.M., 1992, The [20] Yuceoglu, et al, 2006, “VI Kayseri Havacılık
Flexural Vibration of Rectangular Plate Sempozyumu (VIth Kayseri Symposium on
Systems Approached by Artificial Springs in Aeronautics and Astronautics)”, May 12-14,
The Rayleigh-Ritz Method”, Journal of 2006, Erciyes University, Kayseri, TURKEY.
Sound and Vibration Vol. 159, No.1, pp 39- [21] Yuceoglu, U., Gemalmayan, N. and Sunar,
55. O., 2007, “Free Flexural Vibrations of
[10] Harik, I.E., Liu, X., and Balakrishnan, N., Integrally-Stiffened and/or Stepped-
1992, “Analytic Solution for Free Vibration Thickness Plates or Panels with a Central
of Rectangular Plates”, Journal of Sound and Plate Stiffener”, “48th
Vibration, Vol153, No.1. pp. 51-62. AIAA/ASME/ASCE/AHS/ASC/”
[11] Takabatake, H., Imaizumi, T., Okatomi, K., “Structures, Struct. Dynamics, Materials
1995, “Simplified Analysis of Rectangular (SDM) Conference and Exhibit”, April 21-
Plates with Stepped Thickness”, ASCE Jour. 25, 2007, Waikiki, Havaii.. (Paper No. AIAA
of Struct. Engineering, Vol.117, pp. 1759- 2007-2113).
1779. [22] Yuceoglu, U., Gemalmayan, N. and Sunar, O.,
2007, “Free Flexural Vibrations of
5
92
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Integrally-Stiffened and/or Stepped- [28] Yuceoglu, U. and Özerciyes, V., 1998, “Free
Thickness Plates or Panels with a Non-Central Bending Vibrations of Composite Base Plates
Plate Stiffener”, November 10-16,2007 or Panels Reinforced with a Non-Central
Seattle, Washington, Symposium ,“2007 Stiffening Plate Strip”, in the ASME- Noise
ASME international Mech. Engineering Control and Acoustics Div. “Vibroacoustic
Congress and Exposition” (IMECE 2007) on Characterization of Advanced Materials and
Advanced Structures and Materials for light- Structures” NCAD-Vol. 25”, pp. 233-243,
weight Design (ASME Paper No IMECE (an ASME publication).
2007- 41066) [29] Yuceoglu, U. and Özerciyes, V., 1999,”
[23] Yuceoglu U., Javanshir J., Eyi S. 2008, “Free Sudden Drop Phenomena in Natural
Vibration analysis of “Integrally-Stiffened Frequencies of Partially Stiffened, Stepped-
and/or Stepped-Thickness Plates or Panels Thickness. Composite Plates or Panels”,
with two Side Stiffeners”,49th Proceed. of the “40th AIAA/ ASME/ ASCE/
AIAA/ASME/ASCE/AHS/ASC Structures, AHS/ ASC/ “Structures, Struct. Dynamics,
Struc. Dynamics and Materials (SDM) Materials (SDM) Conference and Exhibit”,
Conference and Exhibit” Schaumburg, Illinois (Paper No. AIAA-1999-1483), pp. 2336-
(Paper No. AIAA-2008-….. 2347.
[24] Yuceoglu U., Javanshir J., Eyi S. 2008, “On a [30] Yuceoglu, U. and Özerciyes, V., 2000
General Approach to Free Vibrations “Natural Frequencies and Modes in Free
Response of Integrally-Stiffened and/or Transverse Vibrations of Stepped-Thickness
Stepped Thickness Rectangular Plates or and/or Stiffened Plates and Panels”, Proceed.
Panels” ,2008 “ASME intr. Mech. of the “41st AIAA/ ASME/ ASCE/ AHS/
Engineering Congress and Exposition”, ASC/ (SDM) Conference and Exhibit”,
October 26-Nov4, 2008, Boston (Paper No. AIAA-2000-1348), pp.
Massachusetts,(ASME Paper No. IMECE-
[31] Yuceoglu, U. and Özerciyes, V., 2000
2008-66980)
“Sudden Drop Phenomena in Natural
[25] Yuceoglu, U., Güvendikö Ö., Gemalmayan,
Frequencies of Composite Plates or Panels
N., Sunar, O. 2007, “Effects of Central and
with a Central Stiffening Plate Strip”, Inter.
Non-Central Plate Stiffeners on Free
Journal of Computers and Structures, Vol. 76
Vibrations Response of Integrally-Stiffened
(1-3) (Special Issue), pp.247-262.
and/or Stepped-Thickness Plates or Panels”,
[32] Yuceoglu, U. and Özerciyes, V.,
49th AIAA/ASME/ASCE/ASC/AHS
2003,”Orthotropic Composite Base Plates or
Structural, Struct. Dynamics and Materials
Panels with a Bonded Non-Central (or
(SDM) Conference and Exibit”, April 7-10,
Eccentric) Stiffening Plate Strip”, ASME
2008 Schaumburg Illinois.(Paper No. AIAA-
Journal of Vibration and Acoustics Vol.125,
2008-...)
pp. 228-243.
[26] Yuceoglu, U. and Özerciyes, V., 1996, “Free
[33] Yuceoglu, U. ,Özerciyes, V.and Çil, K.,
Bending Vibrations of Partially-Stiffened,
2004, “ Free Flexural Vibrations of Bonded
Stepped-Thickness Composite Plates”, in the
Centrally Doubly Stiffened Composite Base
ASME- Noise Control and Acoustics Div.
Plates or Panels”, “2004 ASME Inter. Mech.
“Advanced Materials for Vibro-Acoustic
Engineering Congress and Exposition”, Nov.
Applications NCAD- Vol. 23”, pp.191-202,
13-19, 2004, Anaheim, California, (ASME
(an ASME publication).
Paper No. IMECE-2004-59769).
[27] Yuceoglu, U. and Özerciyes, V., 1997, [34] Yuceoglu, U. , Güvendik, Ö., and Özerciyes,
“Natural Frequencies and Mode Shapes of V., 2005, “Free Flexural Vibrations Response
Composite Plates or Panels with a Central of Composite Mindlin Plates or Panels with a
Stiffening Plate Strip”, in the ASME-Noise Centrally Bonded Symmetric Double Lap
Control and Acoustics Div. “Symposium on Joint (or Symmetric Double Doubler Joint)”,
Vibroacoustic Methods in Processing and 2005 ASME Inter. Mech. Engineering
Characterization of Advanced Materials and Congress and Expo. Nov. 5-11, 2005
Structures, NCAD-Vol. 24”, pp.185-196,(an Orlando, Florida, (ASME Paper No. IMECE.
ASME publication). 2005-79233).
93
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
[35] Mindlin, R.D., 1951, “Infuence of Rotatory Composite Shallow Cylindrical Shell
Inertia and Shear on Flexural Motions of Panels,” AIAA Journal, Vol.43, No.12,
Isotropic, Elastic Plates”, ASME Journal of pp.2537-2548 .
Applied Mechanics, Vol.18, pp.31-38. [38] Yuceoglu, U., Toghi, F., and Tekinalp, O.,
[36] Reissner, E., 1945, “The Effect of Transverse 1996, “Free Bending Vibrations of
Shear Deformations on the Bending of Elastic Adhesively-Bonded, Orthotropic Plates with
Plates” ASME Journal of Applied Mechanics, a Single Lap Joint”, ASME Journal of
Vol.12, No.2, pp A.69-A.77. Vibration and Acoustics, Vol. 118, pp. 122-
[37] Yuceoglu, U., and Özerciyes, V., 2005 “Free 134
Vibrations of Bounded Single Lap Joints in
94
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
• “Special Form” of “Governing PDE’s” for
Parts I,II,III,IV,V,VI,VII (“Orthotropic
Mindlin Plate Theory”)
1 ∂ψ y
( j)
1 12 1 ∂ ψ x( j )
= ( j) M ( j)
− B12( j )
l ' k ∂ξ k B 22 h3 y
a ∂η
j
( j)
1 ∂ ψ x( j ) 12 ( j) 1 ∂ψ y
= (3) ( j ) M yx −
l ' k ∂ξ k h j B 66 a ∂η
( j)
1 ∂w 1 ( j = 1, k = I) (in Part I)
= 2 Q y( j ) − ∂ ψ ( j)
y
l ' k ∂ξ k κ y h j B 44( j )
(j = 2, k = II) (in Part II)
( j)
1 ∂ M yx ρ j h 3j ∂ ψ x( j ) 1 ∂ M x( j ) (j = 3, k = III) (in Part III)
= −
l ' k ∂ξ k 12 ∂t2 a ∂η (A.1)
(j = 4, k = IV) (in Part IV)
hj
+ Q x( j ) −
2
(
q zx( + ) + q zx( − ) ) (j = 5, k = V) (in Part V)
( j)
( j = 6, k = VI ) (in Part VI )
1 ∂M y ρ j h 3j ∂ ψ y( j ) 1 ∂ M yx( j )
= − ( j = 7, k = VII ) (in Part VII )
l ' k ∂ξ k 12 ∂t2 a ∂η
hj
+ Q y( j ) −
2
(q (+)
zy + q zy( − ) ) and where q’s are the surface loads (or stresses)
which are identically zero in this case. In the
1 ∂Q y
( j)
∂ 2 w ( j ) 1 ∂ Q x( j ) above system of equations (1), the “state vectors”
= ρ j hj −
l ' k ∂ξ k ∂t2 a ∂η of the problem are given as “column vectors” for
Parts I, II, III,…, VII, respectively,
(
− q zy( + ) − q zy( − ) )
1
(
! " #$ % , , *+ !
ℓ & ) ( (A.2)
k x {
Y ( j ) ( η, y ) = Ψ ( j ) , Ψ ( j ) , w ( j ) ; M ( j ) , M ( j ) , Q ( j )
y yx y y }
T
95
INTEGRALLY - STIFFENED and/or
STEPPED – THICKNESS RECTANGULAR
PLATE or PANEL SYSTEM
(Step(s) in one direction only)
HaSeM'08
a) a) a) a) a) a)
96
b) b) b) etc. b) etc. b) etc.
c) c)
d)
Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Figure 1.“Classes” or “Types” of “Integrally-Stiffened and/or Stepped- Thickness Plate or Panel Systems” (see also Yuceoglu et al [23-24])
9
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
10
97
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
11
98
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
İstanbul Teknik Üniversitesi, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Uçak Müh. Bölümü, 34469 İSTANBUL
ÖZET .
xE x ekseninde yer değiştirme oranı**
Bu çalışmada sabit kanatlı dikine iniş kalkış yapabilen
bir insansız hava aracının hareket denklemleri elde .
yE y ekseninde yer değiştirme oranı**
edilmiştir. İncelenen hava aracı 3 adet kanal içi motor
pervane sistemi ile tahrik edilmektedir. Kanat uçlarında .
zE z ekseninde yer değiştirme oranı**
yer alan ön motorların açısal konumu kontrol
edilebilmektedir. Uçağın statik denge koşulları askı DTH1 1. motor gaz kolu ayarı
durumu, düz uçuş ve geçiş durumlarında elde edilmiştir. DTH2 2. motor gaz kolu ayarı
Geliştirilen bir yazılım ile her 3 durum için seçilen bir DTH3 3. motor gaz kolu ayarı
denge konumundan itibaren uçağın zamana bağlı DE Elevator pozisyonu açısı
dinamik hareketi incelenmiştir. Zamana bağlı hareket, PHIT12 1. ve 2. motor açıları
tam hareket denklemlerinin sayısal yöntemle çözümü ile t Süre (sn)
elde edilmiştir. Denklemlerin çözümünde herhangi bir * X,Y Z gövde eksen takımına göre tanımlanmıştır.[7]
lineerleştirme yaklaşımı yapılmamıştır. ** x, y, z yer eksen takımına göre tanımlanmıştır[3]
99
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
İHA”[4] hava aracının kontrol ve uçuş karakteristikleri Tablo 1. MSK DİK İHA Geometrik Parametreleri
elde edilmiştir. Geometrik Parametreleri Değerler
S (m2) 0,62
II. KAVRAMSAL TASARIM VE BAŞLANGIÇ
PAREMETRELERİ c (m) 0,36
b (m) 1,76
Gövde Boyu(m) 2,17
CG yerleşimi, c cinsinden 30
Nötral Nokta yerleşimi, c cinsinden 39
Statik Marjin 9
0,1750
sahip, sabit kanatlı bir insansız hava aracıdır. Kanat 1
Cm 0,032
uçlarında iki adet ana motor ve arka gövde içinde bir 1
C L0 0,3470
taşıyabilmektedir. Uçağın kalkış ağırlığı yaklaşık 10kg
-1
olarak belirlenmiştir. Kontrol yüzeyi olarak kanat CL (rad )
α
5,3439
üzerinde flaperon, kuyruk üzerinde ruddervator tasarıma Cm0 0,2673
dâhil edilmiştir[4]. Hava aracının boyutsal bilgileri Şekil -1
1 de verilmiştir. Cmα (rad ) -0,4262
Hesaplamalarda kullanılan MSK DİK İHA hava aracının Bu çalışmada, ihtiyaç duyulan uçuş türevleri, AAA
ön boyutlandırma ve başlangıç performans değerleri, (Advanced Aircraft Analysis) yazılımı [1] ile elde
kavramsal tasarım safhasından alınmıştır [4]. Alınan edilmiştir. AAA yazılımına, uçuş şartları ve uçak
bazı değerler Tablo 1 ve Tablo 2 de verilmiştir.
100
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
geometrisi girdi olarak girilmiştir. Elde edilen bazı uçuş FORTRAN 90 bilgisayar dilinde uçuş benzetimi
parametreleri Tablo 3 ve Tablo 4 de verilmiştir. yazılımları geliştirilerek çözümler elde edilmiştir.
III. TAM HAREKET DENKLEMLERİ Verilen 12 adet hareket denklemi, uçağın lineer hız,
Hava araçlarının hareket denklemlerinin türetilmesinde açısal hız, Euler açıları durumu ve pozisyon durumu
kinematik ve dinamik prensipler kullanılır. Tam hareket türev denklemlerinden oluşmaktadır. Bu denklemler 4.
denklemleri 1-12 denklemlerinde verilmiştir [3, 7]. Mertebeden Runge-Kutta [5] yöntemi ile belirlenen
. 1 zaman aralığında çözümlenmiştir. 4. Mertebeden Runge-
U = −QW + RV + (FG + FAX + FTX ) (1) Kutta sayısal çözümünde, türev fonksiyonu verilen bir
m X
denklemin, sayısal yaklaşıklıkla integrali alınmaktadır.
. 1 Hareket denklemlerinde;
V = −RU + PW + ( FGy + FAy + FTy ) (2)
m U: X ekseni hız bileşeni
. 1 V: Y ekseni hız bileşeni
W = −PV + QU + (FGz + FAz + FTz ) (3) W: Z ekseni hız bileşeni
m P: X ekseni açısal hızı
. 1 ⎡ & ⎤ (4) Q: Y ekseni açısal hızı
P= ⎢−QR(I zz − I yy ) + (R+ PQ)I xz + LA + LT ⎥
I xx ⎣ ⎦ R: Z ekseni açısal hızı
φ:
1
[ ] Euler açısı (x ekseni)
.
Q= PR(I zz − I xx ) − (P2 − R2 )I xz + M A + MT (5)
I yy θ: Euler açısı (y ekseni)
. 1 ψ: Euler açısı (z ekseni)
R= ⎡−PQ( I yy − I xx ) − (QR − P& ) I xz + N A + NT ⎤⎦ (6)
I zz ⎣ xe: Uçağın yer eksenine göre (dünya merkezi) X
pozisyonu
. .
φ = − P + sin θ ψ (7) ye: Uçağın yer eksenine göre (dünya merkezi) Y
pozisyonu
. .
ze: Uçağın yer eksenine göre (dünya merkezi) Z
cos φ θ = − sin φ cos θ ψ + Q (8)
pozisyonu
. .
parametreleri türev fonksiyonlarının 4. mertebeden
cos φ cos θ ψ = sin φ θ + R (9) Runge-Kutta Yöntemi ile integralleri alınarak
.
x E = U cosθ cosψ +V (sinφ sinθ cosψ − cosφ sinψ ) hesaplanmışlardır.
(10)
+W(cosφ sinθ cosψ + sinφ sinψ ) Bu parametrelerin Runge-Kutta Yöntemi ile
.
çözülmelerinde başlangıç koşulu olarak uçağın denge
yE = U cosθ sinψ +V (sinφ sinθ sinψ + cosφ cosψ ) (11) (trim) koşulları alınmıştır. Uçağın denge pozisyonu,
+W(cosφ sinθ sinψ − sinφ cosψ ) uçak üzerine etki eden tüm kuvvet ve momentlerin sıfır
. olması durumudur. Bu durumda uçak, uçuş rejimini
z E = −U sinθ + V sinφ cosθ + W cosφ cosθ (12) koruyarak hareketine devem edecektir. MSK DİK İHA
IV. TAM HAREKET DENKLEMLERİNİN hava aracının askı, geçiş ve seyir uçuşları trim değerleri
SAYISAL YAKLAŞIKLIK YÖNTEMLERİ İLE için ayrıca FORTRAN 90 dilinde kod yazılmıştır. Gauss
ÇÖZÜLMESİ Seidel iterasyon [2] yöntemi kullanılarak; askı, geçiş ve
Başlangıç koşulları verilen bir hava aracı için, hareket seyir durumlarında denge değerleri elde edilmiştir. Bu
denklemelerinin çözülmesi sonucunda uçuş hareketleri değerler benzetim yazılımı için başlangıç değerleri
incelenebilmektedir. MSK DİK İHA uçağına ait olarak kullanılmıştır.
aerodinamik türevler, kütle ve eylemsizlik momentleri
yukarıda verilen genel denklemlerde yerlerine konularak Geliştirilen bilgisayar programında, kontrol türevleri
bu uçağa ait hareket denklemleri bulunmuştur. Uçağın olan, elevator açısı (DE), birinci, ikinci ve üçüncü motor
kontrol kuvvetleri aerodinamik kontrol yüzeyi açıları ve gaz kolu ayarları (DTH1, DTH2, DTH3) uçuş
itki gaz ayarları ile belirlenmektedir. Bu denklemlerin karakterini incelemek üzere değiştirilmiş ve hava
çözümlenmesinde genel bir yöntem olan lineerleştirme aracının bu değişikliklere tepkisi incelenmiştir. Hava
yöntemi yaygın olarak kullanılmakla birlikte aracının tepkisi, hareket denklemlerindeki
lineerleştirme yönteminin geçerliliği sınırlıdır [3]. parametrelerin zaman içerisinde gösterdikleri değişim
Bu çalışmada lineerleştirme yapılmamış ve tam hareket grafikleri olarak belirlenmiştir.
denklemleri sayısal yaklaşıklık yöntemleri ile Yapılan çalışmada itki hesaplamaları için, “maksimum
çözümlenmiştir. Askı, geçiş ve seyir durumları için statik itki*gaz kolu ayarı” kullanılmıştır. Örneğin
101
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
birinci motorun tepkisi T1=Tmax,1*DTH1 şeklinde elevator açısı trim değerine tekrar çekilmiştir. Elevator
hesaplanmıştır. açısı trim değerine çekildikten sonra uçak kararlı uçuş
değerlerine geri dönmüştür. Şekil 4 de, uçak hücum açısı
V. SONUÇLAR (ALPHA) ve elevator açısı arasındaki değişimin zamana
Yapılan çalışma sonucunda, MSK DİK İHA hava göre grafiği verilmiştir. Hücum açısı hareketi de U hız
aracının askı durumu, geçiş durumu ve seyir durumu bileşenine benzer şekilde elevator açısının trim
uzunlama dinamik hareket karakteristikleri bulunmuştur. pozisyonuna çekilmesi ile kararlı uçuş değerine
t=t1 den t=tn’ e kadar olan zaman aralığında uzunlama dönmektedir.
kontrol parametreleri olan, elevator açısı, 1., 2., 3.,
motor gaz ayarları, 1. ve 2. motor açıları değiştirilmiş ve
uçağın tepkisi grafikler halinde incelenmiştir.
Askı durumu:
Askı durumu incelemesinde, başlangıç durumu olarak
trim değerleri alınmıştır. t=t1 anında 1. ve 2. motor gaz
ayarında 1 sn için değişiklik yapılmış ve 1 sn sonra gaz
ayarları trim değerlerine çekilmiştir. Yapılan bu
değişiklik sonrasında uçağın trim değerlerinden saptığı
ve tekrar askı uçuş rejimine dönmeyip kararsız bir halde
hareket ettiği görülmüştür. Verilen gaz ayarındaki
bozuntu sonrasında hava aracının askı durumunda
uzunlama olarak karasız olduğu saptanmıştır. Şekil 2 de
verilen grafikte, 1. ve 2. motor gaz kollarında (DTH1,
DTH2) yapılan değişiklik ile yatay hız bileşenin (U)
zamana (t) göre değişimi gösterilmiştir. Şekil 3. Seyir durumu U-DE-t grafiği
102
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
dereceye gelmesi sırasında beklenen bir artış saptıktan sonra tekrar denge haline dönmemiştir. Düz
görülmüştür. uçuş durumunda verilen sapma sonucu, uçak denge
haline osilasyonlu bir hareket sonucu dönmüştür. Geçiş
durumunda ise uçak, belirli bir pozisyonu koruması için
bir algoritma yardımı ile kumanda edilmiştir. Gelecek
çalışmalar için, uçağın askı durumunda verilen bir
bozuntu sonrası denge haline dönmesini sağlayıcı;
ayrıca seyir durumunda denge haline dönüşte osilasyon
hareketini azaltıcı bir otopilot çalışması yapılabilir.
103
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
ODTÜ, Mühendislik Fakültesi, Havacılık ve Uzay Mühendisliği, 06531 Ankara
2
ODTÜ, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği, 06531 Ankara
3
İTÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 34469 İstanbul
104
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
viskozite farkı olduğu belirtilmiştir. Bununla beraber, belirtir. Daha önceki yapılan çalışmalarda, s değerinin
yüzey geriliminin daima akışın kararlı halde kalmasına hız profilinin şeklini değiştirse de, kararlılık
yardımcı olduğu, yoğunluk farkının etkisinin ise hesaplamalarının sonucuna etkisinin önemsenmeyecek
viskozite farkına göre değişkenlik gösterdiği düzeyde olduğu belirtilmektedir [6]. Türbülanslı kısım
belirtilmiştir [3]. Yih tarafından yapılan çalışmada ise içinde yer alan a, b ve c parametreleri, hava/sıvı
iki katmanlı akış sisteminde alt katman olarak buzlanma arasındaki sınır koşularının eşitlenmesiyle elde
önleyici sıvı kullanılmıştır. Analitik çözüm metoduyla edilmektedir.
hesaplanan genleşme oranları ve bozulma hızları, iki Alt katmandaki sıvı için ise doğrusal hız profili kabul
akışkan arasındaki viskozite farkından ötürü yeni bir edilmiştir ve şu şeklide tanımlanmıştır:
kararsızlık modu olduğunu ortaya çıkarmışsa da bu tip U *2 ( y * ) = a 2 y * . (3)
bir akış için T-S modu tespit edilememiştir [4].
Burada, a 2 değeri ise aşağıdaki şekilde tanımlanır:
II. LİNEER KARARLILIK TEORİSİNE a 2 = U *0 l (4)
MATEMATİKSEL YAKLAŞIM
Şekil 1’te gösterilen iki katmanlı akışkan sisteminde
üstteki akışkan hava, alttaki akışkan ise buzlanma Denklemin içinde yer alan U 0* ara tabakanın hızı ve
giderici/önleyici sıvıdır. l = d *2 d ref
*
’dir. Boyutsuz analiz yapabilmek için
seçilen değerler sırasıyla, üstteki akışkanın en
yukarıdaki kısmının ara tabakaya göre olan hızı U e* ve
alttaki akışkanın kalınlığı olan d 2* değeridir.
μ * = k * (I *2 ) ( n 1) 2
(8)
1 numaralı denklem laminer kısım için, 2 numaralı
denklem ise türbülanslı kısım için geçerlidir. Her iki
formülde de görünen s değeri, laminer kısmın kalınlığını
105
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Burada, k * plastik viskozite katsayısı, I 2* gerilme elde edilir. Aynı şekilde, basınç için tanımlanan p̂ ,
tensörü hız sabiti, n ise üs modeli imidir. n=1 aşağıdaki şekilde tanımlanabilir:
durumunda akışkan Newtonumsu, n<1 durumunda
akışkan psödoplastik, n>1 ise akışkan dilatanttır. p̂ = ψ( y)e iα ( x -ct ) (15)
Gerilme tensörü hız sabiti:
I *2 = 2e *lm e *lm (9) Yukarıdaki fonksiyonlar, bir önceki Navier-Stokes
denklemlerinin içine yerleştirilir ve gerekli düzenlemeler
* yapılarsa aşağıdaki denklem elde edilir:
olarak tanımlanabilir. Burada elm kesme oranıdır. Bu
akışkanlar için toplam gerilme aşağıdaki gibi tanımlanır:
[ ]
n 3
U′
*
p lm = p * δ lm + τ *lm . (10) ( U - c)(χ′′ − α 2χ) U′′χ = { (U′)2 n(χ′′′'-2α 2χ′′ + α 4χ)
iα Re
*
gerilme tensörü, p * basınç, δ lm Kronocker
[
+ (n - 1){ 2nU′U′′χ′′′ + 4α 2 (U′)2 + nU′U′′′ + n (n - 2)(U′′)2 χ′′ + ]
Burada, plm
*
delta, τ lm ise ekstra gerilme tensörüdür ve aşağıdaki
2 2
[
2(n − 2)α U′U′′χ′ + nα U′U′′′ + (n - 2)(U′′) χ 2
] }}
(16)
şekilde tanımlanır: Elde edilen denklem, Newtonumsu özellikte olmayan
τ*lm = 2μ * ( I*2 ) elm
*
. (11) Orr-Sommerfeld denklemidir. Newtonumsu özellikteki
akışkanlar için ise şu şekilde tanımlanabilir:
Yukarıda da bahsedildiği gibi, bozulmalar küçük 1
olduklarından, birbirleriyle ya da türevleriyle çarpımları ( U - c)(φ ′ - α 2 φ) - U ′ φ = (φ ′′′ - 2α 2 φ ′ + α 4 φ)
iα Re
ihmal edilebilir. Yukarıda belirtilen kabullerle birlikte 5- (17 )
11 numaralı denklemler Navier-Stokes denklemlerinin
içine yerleştirilir ve boyutsuz analiz yapılabilmesi için Sistemin sınır koşulları incelenecek olursa:
Alt kısımdaki akışkan, kaymazlık şartına göre zeminde
hızlar U 0* ile uzunluklar ise d 2* ile normalize edilir. sıfır hıza sahip olacaktır:
Laminer akışı etkileyen küçük bozulmalar, akım
fonksiyonu ile aşağıdaki gibi tanımlanır: y=0 ⇒ χ = χ′ = 0. (18)
Φ( x, y, t ) = χ ( y)e iα ( x -ct ) . (12) Üst kısımdaki akışkan için ise y’nin büyük değerlerinde
bozuntular sıfıra yakınsayacaktır:
Burada, χ kararsızlık genleşme fonksiyonudur.
Newtonumsu özellikteki sıvılar için φ olarak y=0 ⇒ φ = φ′ = 0. (19 )
Bunlarla beraber, ara tabakadaki hız ve gerilim
tanımlanmıştır. Dalga sayısı α , reel bir sayı, dalga hızı
bileşenlerinin sürekliliği sağlanmalıdır. Ara tabaka
c ise karmaşık bir sayıdır. Dalga hızının reel kısmı,
şartları aşağıdaki gibidir:
c r faz hızı, sanal kısmı c i ise zamana bağlı genleşme
faktörü olarak tanımlanır. Genleşme faktörünün işaretine φ(0) = χ(0) (20)
göre akış aşağıdaki gibi tanımlanır: φ(0)
φ ′(0) - χ ′(0) = ~ (a 2 - a 1 ) (21)
c i > 0 kararsız akışa yönelim, c
c i = 0 nötr karalı akışa yönelim, α 2 φ(0) + φ ′′(0) = mna n2 -1 (χ ′′(0) - α 2 χ(0)) (22)
c i < 0 kararlı akışa yönelim. iα Re(~c φ ′(0) + a 1 φ(0)) - (φ ′′′(0) - 3α 2 φ ′) + iα Re r (~c χ ′(0) +
106
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
tanımlanır. 23 numaralı denklemde, yerçekiminin etkisi yoğunluk, viskozite ve yüzey gerilimi gibi temel fiziksel
Froude sayısının içinde, F = U g d2 ( *
)12
,yüzey
ve reolojik değerlerine ihtiyaç duymaktadır. Bu kısımda
M ve D olarak tanımlanan sıvılar ticari olarak kullanılan,
geriliminin etkisi ise S = T *
(ρ U d )
1
2
2 parametresi 1 olarak tanımlanan sıvı ise geliştirilen Newtonumsu
* özellikteki sıvılardır. Newtonumsu özellikte olmayan
içinde belirtilmektedir. Burada g yerçekimi ivmesi,
sıvılar ise, ticari olarak kullanılmakta olan A100 ve A50
*
T ise yüzey gerilimi katsayısıdır. sıvıları ile geliştirilmiş olan 2 sıvısıdır. Tablo 1’de bu
sıvılara ait, fiziksel ve reolojik değerler verilmektedir.
Sistemin çözülmesi için gereken yöntem, entegrasyon
Bu değerler 20oC’de elde edilmiştir.
metodu olarak tanımlanan atış (shooting) metodu ve
ortonormalizasyon işlemleridir. Çözüm, ara tabakadan
Tablo 1. Kullanılan sıvıların fiziksel ve reolojik
oldukça uzakta küçük bozulmaların var olmadığının
özellikleri
kabul edildiği ye uzaklığından başlar. 17 numaralı
denklemin genel çözümü aşağıdaki gibidir: ρ* μ* T*
Sıvı
(kg/m 3) (cP) (mN/m)
φ = A1 exp(-αy) + A 2 exp(-βy) + A3 exp(αy) + A 4 exp(βy).
M 1030 37 35.5
( 24 ) D 1045 17.8 39.7
Burada β 2 = α 2 + iαR(1 − c) olarak tanımlanır. 24 1 1106 19 37
-0.37
numaralı denklemde 19 numaralı sınır koşulu A100 1040 1118.S 32.2
-0.46
kullanılırsa A3 ve A4 terimleri yok olur. Yeni denklem A50 1025 807.4S 31.7
-0.46
başlangıç vektörleri ile ara tabakaya kadar 4. dereceden 2 1030 1499.S 57.5
Runge-Kutta-Fehlberg metodu kullanılarak çözülür.
Çözüm sırasında ara tabakaya gelindiğinde 16 numaralı Tablo 1’deki değerler sırasıyla, yoğunluk, viskozite ve
denklem kullanılmaya başlanır. İşlem bu sefer duvardan yüzey gerilim değerleridir. Newtonumsu özellikte
ara tabakaya doğru tekrarlanır. Bu denklemin genel olmayan sıvıların viskozite değerleri içinde yer alan S
çözümü aşağıdaki gibidir: imi kayma hızını belirtir.
χ = B1 χ 1 + B 2 χ 2 + B 3 χ 3 + B 4 χ 4 . (25) Yukarıdaki özellikler doğrultusunda, belirtilen sıvılar
18 numaralı sınır koşulu uygulandığında, 25 numaralı için belli sıvı kalınlıklarında (2.4 mm, 1.5 mm, 0.7 mm)
denklemin 1. ve 2. terimleri yok olur. Yeni denklem, Tollmien-Schlichting kararlılık modları (T-S modu) elde
zeminden başlanarak ara yüzeye kadar çözülür. Ara edilmiştir. Şekil 2’de 1 sıvısı için, 2.4 mm sıvı
yüzeye gelindiği zaman 20-23 numaralı denklemler kalınığında T-S modu gösterilmiştir. Elde edilen T-S
sağlanmalıdır. Buna göre aşağıdaki sistem elde edilir: modu sayesinde, kritik Reynolds sayısı ve kritik dalga
sayısı elde edilir.
⎡ c11 c12 c13 c14 ⎤ ⎡ A1 ⎤ ⎡0⎤
⎢c
⎢ 21 c 22 c 23 c 24 ⎥⎥ ⎢⎢ A2 ⎥⎥ ⎢⎢0⎥⎥
= (26)
⎢c 31 c 32 c 33 c 34 ⎥ ⎢ B3 ⎥ ⎢0⎥
⎢ ⎥⎢ ⎥ ⎢ ⎥
⎣c 41 c 42 c 43 c 44 ⎦ ⎣ B 4 ⎦ ⎣0⎦
III. SONUÇLAR
Şekil 2. 1 sıvısı için 2.4 mm sıvı kalınlığında T-S modu
Doğrusal kararlılık teorisini kullanarak, Fortran
programlama dili ile oluşturulan bilgisayar kodunun
Yukarıda bahsedilen yaklaşım ile Newtonumsu sıvılar
temel amacı, ticari olarak kullanılmakta olan sıvılar ve
için Tablo 2’de, Newtonumsu olmayan sıvılar için ise
geliştirilmekte olan sıvıların akış kararlılığına etkisini
Tablo 3’te sunulan dalga özellikleri bulunmuştur.
incelemektir. Bu şekilde, geliştirilen sıvıların
aerodinamik kararlılık testinden geçip geçemeyeceği
hakkında ön fikir sahibi olunabilir. Program, sıvıların
107
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Tablo 2. Newtonumsu sıvıların dalga özellikleri Tablo 2’nin sütun sıralaması Tablo 3 için de geçerlidir.
Kritik Reynolds sayısı sonuçları incelendiğinde, 2
Sıvı-Sıvı * λ kr c kr sıvısının bütün sıvı kalınlıklarında, daha yüksek kritik
U kr
Kalınlığı Re kr
(m/s) (mm) (mm/s) Reynolds sayısına sahip olduğu görülür. Buna göre 2
(mm)
sıvısı, A100 ve A50 sıvısına göre daha kararlı akış
M-2.4 1528.3 9.30 11.66 8.55 sisteminin oluşmasını sağlar. Aynı şekilde yukarıdaki
M-1.5 1000.9 9.75 26.97 2.08 yorumlar, kritik rüzgar hızı sonuçları ile de
M-0.7 454.3 9.48 41.72 0.52 desteklenmektedir. Akış sisteminde, kararsız yapının
D-2.4 1305.7 7.95 11.20 14.09 görülmesi 2 sıvısında daha yüksek kritik rüzgar hızı
D-1.5 947.4 9.23 16.85 7.19 değerlerinde gözlenmektedir. Kritik dalga boyu
D-0.7 431.3 9.00 69.65 0.53 sonuçları ele alındığında ise, bütün sıvıların benzer
1-2.4 1301.6 7.92 10.61 14.82 dalgalanma özellikleri gösterdiği sonucuna varılır. Son
1-1.5 948.7 9.24 18.48 8.00 olarak kritik faz hızı sonuçlarına göre ise, A50 sıvısı
1-0.7 439.8 9.18 68.82 0.64 bütün sıvı kalınlıklarında daha yüksek kritik faz hızı
değerlerine sahip olduğundan kanat yüzeyinden daha
Tablo 2’de sütun sırasına göre sıvı adı ve sıvı kalınlığı,
kolay sıyrılır. Geliştirilmiş olan 2 sıvısı ise yüzeyden
kritik Reynolds sayısı, kritik rüzgar hızı, kritik dalga
daha zor ayrılır. Bunu temel sebebi ise Tablo 1’de de
boyu ve kritik faz hızı değerleri verilmiştir. Kritik
görülen, en düşük kayma hızında sıvıların sahip olduğu
Reynolds sayısı, kendinden daha düşük değerlerde hiçbir
viskoziteler arasındaki farktır.
şekilde kararsız yapıya geçişin olamayacağı değerdir.
Kritik rüzgar hızı, kritik dalga boyu ve kritik faz hızı ise Yukarıdaki yorumlardan da anlaşılabileceği gibi, yapılan
sırasıyla kritik Reynolds sayısında, rüzgarın hızı, ara çalışma, geliştirilmekte olan sıvıların fiziksel ve reolojik
tabakadaki dalga boyu ve dalga hızının reel değeridir. yapılarındaki herhangi bir değişikliğin akış karakterine
Sonuçlara göre, 1 sıvısı bütün sıvı kalınlıklarında, daha etkisinin anında gözlemlenmesine ve sıvının akış
düşük kritik Reynolds değerine sahip olduğundan, özelliklerinin iyileştirilmesine imkan veren değerli bir
kararsız yapıya geçişe etkisi diğer sıvılara göre daha araç ortaya çıkarmıştır.
fazladır. Bu sonuç kritik rüzgar hızı sonuçlarıyla da TEŞEKKÜRLER
desteklenmektedir. Bu sonuçlara göre 1 sıvısı bütün sıvı TÜBİTAK’a 106M219 numaralı proje ile bu çalışmanın
kalınlıklarında daha düşük rüzgar hızında kararsız oluşumda ve devamında vermiş olduğu destek için
yapıya geçiş göstermektedir. Kritik dalga boyu teşekkür ederiz.
sonuçlarına göre M, D ve 1 sıvıları aynı kalınlıklarda KAYNAKLAR
benzer dalgalanma özellikleri gösterir. Sıvın kanat [1] W. Tollmien, Über die Entsthung der
yüzeyi üzerinden sıyrılıp ayrılmasında en önemli faktör Turbulenz, Ges. Wiss. Göttingen, Math. Phys. Klasse,
olan kritik faz hızı sonuçlarına göre, 1 sıvısının bütün 21-44,1929.
sıvı kalınlıklarında kanat yüzeyinden ayrılmasının diğer [2] H.L. Dryden, Air flow in The Boundary Layer
sıvılara göre daha kolay olduğu sonucuna ulaşılabilir. Near a Plate, Report 562, NACA, 1937.
Tablo 3‘te ise Newtonumsu olmayan özellikteki sıvılara [3] A.P. Hooper and W.G.C. Boyd, Shear-Flow
ait değerler verilmektedir. Instability at The Interface Between Two Viscous
Fluids, J. Fluid Mech., 128, 507-528, 1982.
Tablo 3. Newtonumsu özellikte olmayan sıvıların dalga
[4] C.S. Yih, Instability Due to Viscosity
özellikleri
Stratification, J. Fluid Mech., 27, 337-352, 1967.
Sıvı-Sıvı
U *kr λ kr c kr [5] S.Özgen, M. Carbonaro and G.S.R. Sarma,
Kalınlığı Re kr
(m/s) (mm) (mm/s) Experimental Study of Wave Characteristic on A Thin
(mm) Layer of De/Anti-Icing, Physics of Fluid., 3391-3402,
A100-2.4 1664.3 10.18 16.85 0.083 2002.
A100-1.5 1011.7 9.90 26.74 0.032 [6] R. Miesen and B.J.Boersma, Hydrodynamic
A100-0.7 404.2 8.47 54.17 0.002 Stability of A Sheared Liquid Film, J. Fluid Mech., 301,
A50-2.4 1651.4 10.1 16.45 0.123 175, 1995
A50-1.5 1004.8 9.83 28.43 0.042 [7] K.C. Sahu, P. Valluri, P.D.M. Spelt, and O. K.
A50-0.7 430.9 9.03 58.72 0.006 Matar, Linear Instability of Pressure-Driven Channel
2-2.4 1703.1 10.32 18.31 0.046 Flow of a Newtonian and a Herschel-Bulkley Fluid,
2-1.5 1027.1 10.05 27.80 0.012 Physics of Fluids, 19, 2007
2-0.7 441.3 9.25 56.10 0.002
108
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Müh. Bölümü, ANKARA
2
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Havacılık Müh. Bölümü, ANKARA
3
İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Fakültesi, Kimya Bölümü, İSTANBUL
109
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
mümkün olur [5]. İdeal bir çözeltinin yer koşullarında noktasının ise karışımların ağırlıkça yüzde 50’lik sulu
yüzeylerde olabildiğince uzun süre kalabilmesini çözeltileri için –20°C’den düşük olması istenmektedir
sağlayacak ölçüde yüksek viskozitede olması ve kalkış [9-12]. Karışımın içine katılan fonksiyonel kimyasallar
sırasında karşılaştığı kayma gerilimlerinde belirlenirken literatürde en fazla kullanılan maddeler
viskozitesinin yeterli ölçüde azalması ve kısa sürede seçilmiştir [6-8]. Bu maddelerin oranları belirlenirken
yüzeylerden akması beklenir çünkü uçak yüzeylerindeki ise olabilecek en düşük ve en yüksek değerler seçilerek
sıvı tabakasının varlığı da kar/buz birikimleri gibi uçuş her birinin karışımın fiziksel özelliklerini nasıl etkilediği
performansını olumsuz etkiler. Bu çalışmada Tip 1 ve gözlenmiştir. Seçilen fonksiyonel kimyasallar ve
Tip 2 sıvılarının üretiminde izlenen yöntemler anlatılmış karışımın içindeki oranlar aşağıdaki Tablo 1’de
ve elde edilen sonuçlar sunulmuştur. gösterilmiştir.
II.BUZLANMAYI GİDERİCİ (TİP 1) Tablo 1: Tip 1 sıvısı içerisinde kullanılan fonksiyonel
ÇÖZELTİLERİN YAPIMI ve kimyasallar ve kompozisyon aralıkları
BİLEŞENLERİNDEKİ YENİ KİMYASALLARIN
Kimyasal Konsantrasyon
ARAŞTIRILMASI Kimyasal adı
Türü aralığı (ağ. %)
Buzlanmayı giderici sıvıların içerdiği temel kimyasallar
etilen glikol, yüzey aktif madde (YAM), pH düzenleyici YAM Etoksifenol 0–2
(pH D), korozyon önleyici (KÖ) ve su olarak KÖ Tributilamin 0–4
gösterilebilir [6-8]. Bu bileşenler içerisinde glikol ve su pH D Potasyum hidrojen fosfat 0 – 0.5
karışımının çözeltinin ağırlıkça yaklaşık % 95-99’unu
içerdiği bilindiğinden [6-8] karışımın çözeltinin ana (YAM: Yüzey aktif madde, KÖ: Korozyon önleyici, pH
bileşeni olduğu söylenebilir. Bu ana bileşenin içerdiği D: pH düzenleyicisi)
glikol oranına bakıldığında ise bu oranın % 70 ile % 90 Bu kimyasallar ile verilen kompozisyon aralıklarında
arasında değiştiği görülmektedir. Bu durumda, sıvının yüzey gerilimi ve viskozite ölçümleri için bir dizi deney
fiziksel özelliklerine etkisi farklı olabilecek fonksiyonel yapılmış ve sonuçlar Tablo 2’de gösterilmiştir.
kimyasalların yüzey aktif madde, pH düzenleyici ve Karışımlara yapılması düşünülen donma noktası testi ise
korozyon önleyici olabileceği görülmektedir. Çözeltinin daha sonraya bırakılmıştır. Bunun sebebi donma noktası
istenen özelliklerini sağlayacak kompozisyonunu testi yapılırken sıvılara su katılması ve sıvıların özgün
bulmak için her bir fonksiyonel kimyasalın tek başına, kompozisyonlarını kaybetmeleridir.
farklı glikol su oranlarında, karışımın viskozite ve yüzey Deneyler sırasında viskozite ölçümleri, Brookfield
gerilimini nasıl etkilediğinin test edilmesi gerekmiştir. LVDV-III Ultra reometresi kullanılarak, yüzey gerilmi
Kullanılmakta olan sıvılardan elde edilen bilgilere göre testleri ise Cole Parmer yüzey gerilimi ölçer-21
yüzey geriliminin yaklaşık olarak 40 Dyne/cm den kullanılarak yapılmıştır.
düşük olması, viskozitenin Newton yasasına uyması ve
20°C’de 50 cP civarlarından düşük olması, donma
Tablo 2: Tip 1 sıvısı içerisindeki fonksiyonel kimyasalların fiziksel özelliklere etkisi
Numune no Glikol (%) Su (%) YAM (%) KÖ (%) pH D (%) Viskozite (cP) * Yüzey Gerilimi (Dyne/cm)
1 90 10 0 0 0 13.9 51,6
2 90 9,5 0 0 0,5 13,8 51,8
3 90 8 2 0 0 15.6 50,74
4 90 6 0 4 0 16.5 40,1
5 80 20 0 0 0 9.4 52,1
6 80 19,5 0 0 0,5 10 53,5
7 80 18 2 0 0 10,5 51,1
8 80 16 0 4 0 14,1 40
9 70 30 0 0 0 6,7 55,5
10 70 29,5 0 0 0,5 7,2 54,8
11 70 28 2 0 0 7,4 52
12 70 26 0 4 0 8,75 39,9
(* Tüm viskozite değerleri 20°C de ölçülmüştür ve karışımlar beklendiği üzere Newton yasasına uyduklarından tek bir viskozite
değeri gösterilmiştir)
110
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Her üç kimyasalında beraber kullanıldığı durumda çözülebilmesinin nedeni bu yapıların ikincil bağlar ile
(Tablo 3), bulunan viskozite ve yüzey gerilimi oluşmasıdır. İkincil bağlar, birincil bağlara göre oldukça
değerlerinin korozyon önleyici madde ve yüzey aktif düşük bir kuvvete sahiptirler ve bu kuvveti kayma
madde katıldığı durumdan farksız olduğu görülmüştür. gerilimi ile aşmak mümkündür. Dolaşıklık noktalarında
(8-15 cP, 37 Dyne/cm). bulunan ikincil bağlar, hidrojen bağları, van der Waals
bağları ve polar bağlar olarak gösterilebilir.
Tablo 3: Fonksiyonel kimyasalların karışımda ikisi Literatürdeki makaleler tarandığında psödoplastik
birden ya da üçü birden kullanıldıklarında ölçülen mekanizmayı sağlayan ikincil kuvvetlerin hidrofobik
viskozite ve yüzey gerilimi değerleri etkileşimler sayesinde de kurulabileceği görülmüştür
Kimyasallar Viskozite (cP) Yüzey gerilimi [13,14]. Hidrofobik etkileşimlerin polimer zincirleri
(20oC) (Dyne/cm) arasında oluşturduğu kuvvetler ve oluşan psödoplastik
YAM ve pH D 8-15 50 mekanizma aşağıda Şekil 2’de gösterilmiştir.
YAM ve KÖ 8-15 36
pH D ve KÖ 8-15 40
YAM, pH D ve KÖ 8-15 37
111
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
madde miktarına göre değişim gösterebilmektedir. çözeltinin viskozitesi kayma gerilimi arttıkça
Polimer zincirlerinde bulunan hidrofobik gruplar yüzey düşmektedir. Bu davranış şekli, sıvının uçak yerdeyken
aktif maddelerle etkileştiklerinde birbirlerine ikincil yüzeyde kalacağını ve uçak kalkış yaparken kanattan
kuvvetlerle bağlanırlar, bu yeni bağlar zincirlerdeki sıyrılıp gideceğini göstermektedir. Ayrıca güvenilirlik
hidrofobik gruplar arasında oluşan bağlara ek olarak için bu konuda sıvıya aerodinamik performans testleri
oluşurlar ve böylece dolaşıklık noktalarını de yapılmaktadır [2].
güçlendirirler. Bu sayede polimer zincirlerinde oluşan ağ
daha dayanıklı olur ve akışa karşı olan direnç artar. 1200
Yüzey aktif maddelerin çözelti içerisindeki davranışları
konsantrasyona göre değişim göstermektedir. Kritik 1000
misel konsantrasyonuna (kmk) kadar yukarıda anlatılan
durum gibi zincirler arasında oluşan hidrofobik bağlar 800
Viskozite (cP)
güçlenirken (Şekil 3, C<C*), kmk’dan sonra yüzey aktif
moleküller her bir hidrofobik grup ile ayrı ayrı etkileşir 600
ve zincirler arasında oluşan ağ yapısı kaybolur (Şekil 3
C>C*) [15,16]. Bu da psödoplastik özelliğin 400
yitirilmesine sebep olur. Yüzey aktif maddelerin çözelti
içerisindeki davranışları aşağıda Şekil 3’de 200
gösterilmiştir.
0
0 20 40 60 80
Kayma hızı (1/s)
5000
4500
4000
3500
Viskozite (cP)
3000
Şekil 3: Yüzey aktif maddelerin çözelti içerisindeki 2500
davranışları
2000
(C*: Kritik misel konsantrasyonu)
1500
112
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
113
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Muğla Üniversitesi, Dalaman Meslek Yüksekokulu, Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği Programı, 48775
Dalaman/Muğla
114
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
ve diğer yazılı dokümanların tasarımı, personel seçimi kaza ve kırımlara neden olan hataları nasıl yaptıklarını
ve eğitimi gibi insan performansı üzerinde etkili olan ortaya koymaktadır.
bir çok farklı konuyu kapsamaktadır. Ayrıca Bu modelde üretim sürecindeki değişik seviyelerde
günümüzde insan faktörleri kavramı iş görenlerin yapıla gelen hataların nasıl bir araya gelerek kaza ve
seçimi, eğitimi, denetimi ve kaza nedenlerinin tespiti kırımların oluştuğu açıklanmaktadır. Reason, hataların
gibi konuları da içermektedir[3]. kazalara yol açmadan önce iyi bir denetim,
çalışanların eğitimi ve etkin bir iletişimle ortadan
İnsan faktörleri disiplini, insanın yeterlilikleri ve kaldırılabileceğini belirtmektedir. Aksi takdirde
sınırlarını göz önünde bulundurarak donanım, yazılım üretim sürecinin farklı seviyelerinde meydana gelen
ve çevre bileşenleri ile etkileşiminin araştırılmasında hataların üst üste gelmesi ve bu hataların tespit
sistem bakış açısını kullanan SHEL gibi modellerden edilerek gerekli müdahalelerin yapılmaması kazaların
yararlanmaktadır. Sistem bakış açısı ile geliştirilen ortaya çıkmasına neden olacaktır.
tüm modellerde sistemin en zayıf halkasını insan
oluşturmakta ve meydana gelen hataların önemli bir Reason’a göre hatalar sadece kokpitte veya uçuş
bölümü insan unsurunun sistemin diğer bileşenleri ile sırasında meydana gelmemektedir. Hatalar,
etkileşimi sırasında ortaya çıkmaktadır[4]. operasyonel personel tarafından yapılacağı gibi
örgütsel nedenlerden de ortaya çıkabilmektedir.
SHEL modelinin merkezinde insan faktörü yer Reason bu hata kaynaklarını dört seviyede inceleyerek
almaktadır. İnsan unsurunun modelde yer alan her bir bu süreçlerde hatalara neden olan etkenleri
parça ile uyumu sağlanmalıdır. İnsan faktörleri açıklamaktadır. Her bir aşamada meydana gelen
disiplini her bir parçayı incelemekte ve bu parçalar başarısızlıklar diğer aşamayı da etkilemektedir.
arasındaki uyumsuzlukları tespit etmeye Reason, hataların oluştuğu bu seviyeleri aşağıdaki gibi
çalışmaktadır. İnsan unsurunun tanınması için onun sıralamaktadır[5]:
fiziksel, fizyolojik, psikolojik ve psikososyal - Örgütsel etkiler,
özelliklerini analiz etmek gerekmektedir. İnsan - Emniyetli olmayan denetim,
unsurunun bu özelliklerinin incelenmesi onun - Emniyetsiz hareketlerin öncülleri,
limitlerinin anlaşılmasında oldukça önemlidir. SHEL - Havaaracını işleten ekibin emniyetsiz hareketleri.
modelinde insanın “çevresiyle”, “donanımla”,
“kurallarla” ve sistem içerisinde yer alan diğer Reason modeli, meydana gelen kaza ve kırımlarda ilk
“insanlarla” olan etkileşimleri incelenmektedir. İnsan olarak ekip üyelerinin suçlanması yanılgısını ortadan
faktörleri her bir etkileşimini inceleyerek, bu kaldırmaya çalışarak kaza ve kırımlara neden olan
etkileşimlerin en etkin bir şekilde gerçekleşmesini hataların sistemi oluşturan tüm parçalarda ve
sağlamaya çalışmaktadır. Bu etkileşim süreçlerinin süreçlerde aranması gerektiğini vurgulamaktadır.
incelenmesi sonucunda meydana gelebilecek insan Reason tarafından geliştirilen hata sınıflama
hataları tespit edilebilmekte, sınıflandırılmakta ve bu modelinde “aktif hatalar”; “hata” ve “ihlalleri” ifade
hataların yönetilebilmesi için bir takım yöntemler eden “emniyetsiz hareketler” şeklinde
geliştirilebilmektedir. Sistem anlayışının hataların tanımlanmaktadır. Emniyetsiz hareketler içerisinde
nedenlerini ortaya koyması insan hatalarının incelenen hatalar genellikle uçuş ekibinden
beslendiği diğer kaynakları ortaya koyan modellerin kaynaklanmaktadır. Reason, emniyetsiz hareketler
de geliştirilmesini sağlamıştır. Böylece insan hataların içerisinde “beceri temelli,” “karar” ve “algısal temelli”
sadece kokpit veya teknik ekiplere yüklenilmesinin hataları ve ihlalleri saymaktadır[6].
önüne geçilmiştir. Bu modellerden birisi James
Reason tarafından geliştirilen Delikli İsviçre Peyniri Reason kaza ve kırımlarda kolayca tespit edilen ve
Modelidir. Reason bu modelle insanın hata yapmasına nispeten görünür bir yapıda olan aktif hataların yanı
neden olan etkenleri yönetim düzeyinden itibaren sıra derinlemesine bir inceleme sonucunda ortaya
ortaya koymaktadır. çıkarılabilecek olan “gizli hatalar” olduğunu da
belirtmektedir. Reason, gizli hataları “emniyetsiz
III. İNSAN HATALARININ İNCELENMESİNDE hareketlerin öncülleri” adı altında incelemektedir.
REASON MODELİ İşleticilerin (pilotlar) emniyetli davranışları kazalar
Reason tarafından geliştirilen “Delikli İsveç Modeli” içerisinde %80 oranında yer tutmaktadır. Fakat kaza
kazaya neden olan sebepleri sadece operasyonel nedenlerinin araştırılması ile ilgili çalışmalarda sadece
personelle kısıtlamamaktadır. Reason Modeli, insan emniyetli olmayan hareketlere odaklanmak, kazalara
hatalarının yapısının ve kaynaklarını belirleyerek, yol açan esas nedenlerin gözden kaçırılmasına neden
sınıflandırılmasını amaçlamaktadır. Bu modelde hata olmaktadır. “Olumsuz zihinsel durum” (durumsal
kaynaklarının belirlenmesiyle hataların yönetilmesi ve farkındalık, odaklanma, zihinsel yorgunluk, kendine
ortadan kaldırılması için stratejilerin geliştirilmesine aşırı güven ve kendini beğenmişlik), “olumsuz
yardımcı olunması amaçlanmaktadır. Reason, fizyolojik durum” (tıbbi ve fiziksel durum, fiziksel
geliştirdiği modelde insan unsurunun ve örgütlerin yorgunluk), fiziksel/zihinsel sınırlılıkları (örneğin,
115
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
bireyin görevi yürütecek kadar fiziksel güce sahip İNSAN HATALARININ YÖNETİLMESİ
olmaması) ve yetersiz iletişim, takım çalışması ve
liderlik becerilerinde eksiklikler emniyetsiz hareketler Ekip Kaynak Yönetimi
için gerekli ortamı hazırlamaktadır[6]. İnsan faktörleri çalışmaları kapsamında yapılan kaza-
kırım analizleri kaza ve kırımların daha çok kokpit
Reason, “emniyetli olmayan denetim” adı altında ekiplerinin iletişim, karar verme, durumsal
sınıflandırdığı “yetersiz denetim,” “yanlış planlanmış farkındalık, takım çalışması, iş yükü ve stres yönetimi
uygulamalar,” “tespit edilen problemlerin gibi “teknik olmayan” becerilerdeki eksikliklerin yol
düzeltilmesinde başarısızlık” ve “denetim ihlallerini” açtığı hatalardan meydana geldiğini ortaya koymuştur.
gizli hataların diğer nedenleri olarak
tanımlamaktadır[6]. Ayrıca, gizli hataların diğer bir Uluslararası Havayolu Taşıyıcıları Birliği
kaynağını ise, örgütsel etkenler oluşturmaktadır. Örgüt (International Airline Transportation Association-
meydana gelen hataların önlenmesinde en üst IATA) tarafından yapılan bir araştırmada 1994 yılında
savunma noktasıdır. Hataların meydana gelmesinde gerçekleşen kazaların %50’sinde, 1995 yılında
örgütün etkisi; kaynak yönetimi, örgütsel iklim ve meydana gelen kazaların ise %40’ında insan
işlerin yürütülmesindeki süreçler üç düzeyde hatalarının etkili olduğu belirtilmektedir[8].
incelemek mümkündür. Kaynak yönetimi; insan, para
ve donanım gibi kaynakların örgüt içerisinde Teknik olmayan becerilerin geliştirilmesi kaza ve
dağıtılmasını ve bu kaynaklarının korunmasını ifade kırımları azaltarak havacılık sektörünün daha
etmektedir[6]. emniyetli bir hale gelmesini sağlayacaktır. Bu nedenle
geliştirilen Ekip Kaynak Yönetimi-EKY (Crew
Reason modeli, insan hatalarının temelinde yatan Resource Management-CRM) uygulamaları özellikle
nedenleri ortaya koyarak, daha etkin hata yönetim “teknik olmayan becerileri” geliştirmeyi
metotlarının geliştirilmesini sağlamaktadır. Reason’a amaçlamaktadır.
göre yapılan hataların temelinde örgütsel nedenler yer
alabilmektedir. İşletmenin sahip olduğu değerler, EKY kavramının temelleri ilk olarak 1979 yılında
normlar, emniyet kültürü gibi faktörler insan NASA’nın öncülüğünde düzenlenen ve “Kabin
hatalarının meydana gelmesinde etkili olabilir. Bu Kaynak Yönetimi” adı altında yapılan ortak
anlatma Reason Modeli hata kaynaklarının çalışmalara dayanmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda
değerlendirilmesinde oldukça önemli bir yöntemdir. “pilot hatalarını” azaltmak için kokpitte insan
kaynağını en verimli şekilde kullanma amacını güden
“Kokpit Kaynak Yönetimi (Cockpit Resource
Management-CRM)” oluşturulmuştur. 1986 yılında
NASA tarafından düzenlenen ve A.B.D ile birçok
116
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
farklı ülkeden havayolu işletmesinin katıldığı bir TEM Hata Yönetim Modeli
konferansta Kokpit Kaynak Yönetimi, uçuş Günümüzün EKY eğitimlerinde, insan hatalarının
operasyonunun emniyetine katkıda bulunan tüm tespiti ve yönetilmesi amacı daha çok ön plana
personel gruplarını kapsayan bir anlam ifade eden çıkarılmaktadır. Yeni nesil EKY programları insan
“Ekip Kaynak Yönetimi” olarak değiştirilmiştir[8]. hatalarını olağan ve değerlendirilmesi gereken birer
Zaman içinde tüm dünyada teknik olmayan becerilerin bilgi kaynağı olarak kabul etmektedir. EKY
geliştirilmesi ve uçuş emniyetinin arttırılmasında EKY eğitimlerinin en temel amacı hata yönetim
programları yoğun bir biçimde kullanılmaya stratejilerini geliştirerek uçuş emniyetini sağlamaktır.
başlanmıştır. Uluslararası havacılık otoriteleri de Bu nedenle günümüzde EKY eğitimleri tehdit ve
zaman içerisinde EKY programlarının uygulanmasını hataların yönetilmesini ifade eden Tehdit-Hata
zorunlu hale getirmiştir. Yönetim Modeli (Threat and Error Management-
TEM) ile birleştirilmeye çalışılmaktadır.
Genel olarak EKY; eldeki insan, bilgi, zaman ve
donanım gibi kaynakların etkin bir şekilde TEM, uçuş faaliyetlerinin yürütüldüğü operasyonel
kullanılarak uçuş faaliyetlerinin emniyetli ve etkin bir çevrede birçok tehdit olduğunu ve bu tehditlerin ekip
biçimde gerçekleştirilmesi olarak tanımlanabilir[9]. üyelerinin hata yapmalarına neden olarak uçuş
EKY’yi insan faktörleri bilgisinin ekip içerisindeki emniyetini olumsuz şekilde etkilediğini
etkileşimlerin optimum hale getirilmesi için belirtmektedir. Ekip üyelerinin operasyonel çevredeki
uygulandığı bir alan olarak da ifade etmek tehditleri fark edip zamanında müdahale etmemeleri
mümkündür. bir takım hataların meydana gelmesine neden
olmaktadır. Tehditler uçuş operasyonun daha
EKY, uçuş ekibinin yönetim ve iletişim becerilerinin karmaşık bir hal almasına neden olarak ekip üyelerinin
geliştirilmesini amaçlamakta ve daha çok ekibin hata yapma olasılığını arttırmaktadır. Kötü hava
teknik becerileri dışındaki performanslarına şartları, zaman baskısı, güvenlikle ilgili olaylar, kalkış
odaklanmaktadır. Daha ayrıntılı olarak anlatılacak sınırlandırmaları (slotlar) gibi tehditler ekip üyelerinin
olursa EKY programları[10]; hata yapabilmelerine neden olmaktadır. Ekip
− İşletme yönetiminin ve ekip üyelerinin emniyeti üyelerinin uçuşun emniyetini sağlayabilmeleri için
riske atan veya kazalara neden olan insan faktörleri ile tehditleri tanımlayarak bu tehditleri yönetebilmeleri
ilgili konularda farkındalıklarını artırmak, gerekmektedir. Diğer yandan, tehditlerin fark edilerek
− Doğru ve zamanında uygulandığında havaaracını ekip üyeleri tarafından yönetilmesi ve ortadan
insan unsurunun başarısızlığı nedeniyle oluşan kaldırılması TEM modelinin en önemli amaçlarından
kazalardan koruyacak veya riskli durumlardan birisini teşkil etmektedir.
kurtulmaya yardımcı olacak teknik olmayan becerileri
geliştirmek, TEM modeli operasyonel çevre içerisinde insan
− EKY bilgi, beceri ve tutumlarının uçuş performansını, tehditleri ve ekip üyelerinin
operasyonunun her aşamasında ve örgüt kültürünün operasyonel çevredeki tehditlerle olan etkileşimlerini
bütün seviyelerinde benimsenerek emniyeti olumsuz ve bu etkileşimler sonucunda meydana gelen hataları
etkileyen riskleri veya potansiyel kazaları önlemek, nasıl yönettiklerini analiz etmektedir. TEM modeli,
− Ekip üyelerinin EKY becerilerini etkin bir şekilde ekip üyelerinin operasyonel çevredeki tehdit ve
kullanmalarını sağlayarak emniyetli ve aynı zamanda hataları yönetebilmeleri için gerekli eğitim
ticari açıdan verimli uçuşlar yaratmak, stratejilerinin geliştirilmesini kapsamaktadır. EKY
− Çalışma ortamındaki şartların ekip ve uçuşa katkıda programları, TEM modelindeki tehdit ve hataların
bulunan diğer çalışanlar için geliştirilmesini sağlamak yönetilmesinde kullanılan en önemli araç olarak
amaçlarını gütmektedir. görülmektedir.
İnsan faktörleri disiplini açısından bakıldığında ise TEM modeli, EKY’nin amacını uçuş emniyetini
EKY, hataların ortadan kaldırılması veya meydana olumsuz etkileyen ve hatalara neden olan tehditlere
gelen hataların olumsuz sonuçlarının azaltılmasını karşı ilk savunma hattı olarak tanımlamaktadır[11].
sağlayan bir savunma mekanizması olarak TEM modelinde, tehditlerin tespit edilmesi ve
değerlendirilmektedir. Havayolu işletmeleri uçuş meydana gelen hataların önlenmesinde ikinci savunma
emniyetini arttırmak için ekip üyelerinin teknik hattını ise; tehditlerin olumsuz etkilerini ortadan
olmayan becerilerini geliştirmek için ulusal ve kaldıracak ve potansiyel hataların tespit edilmesini
örgütsel kültür değerlerine uygun EKY programlarını sağlayacak bir “tehdit yönetiminin” uygulanması
geliştirmelidirler. oluşturmaktadır. Uçuş emniyetinin sağlanmasındaki
diğer bir savunma hattını ise “hata yönetimi”
uygulamaları oluşturmaktadır. Savunma şekillerinin
etkili bir biçimde uygulanması uçuş emniyetini
sağlayarak, operasyonel riskler en aza indirgeyecek ve
117
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
böylelikle “istenmeyen hava aracı durumu” ortadan etmektedir[12]. Helmreich hata nedenlerini;
kaldırılacaktır. yorgunluk, iş yükü, korku, yetersiz bilgi işleme,
bireyler arasındaki zayıf iletişim ve hatalı karar verme
Operasyonel çevredeki tehditler “açık” veya “gizli” olarak sıralamaktadır. TEM modeli kapsamında beş
olabilmektedirler. Açık tehditler ekip üyeleri türlü insan hatası tanımlanmaktadır[13].
tarafından gözlemlenebilir niteliklere sahiptir.
Olumsuz hava koşulları, havaaracındaki teknik Daha önce de bahsedildiği gibi TEM modeli hataların
arızalar, otomasyon, hava trafik, havaalanı hizmetleri yönetilmesinde EKY becerilerinin oldukça kritik bir
ve uçuşun yürütüldüğü coğrafi çevre şartlarından öneme sahip olduğunu belirtmektedir. Eğer hataların
kaynaklanan tehditleri açık tehditler olarak meydana gelmesinin kaçınılmaz olduğu kabul edilirse
sınıflandırılmaktadır. Açık tehditler ekip üyeleri EKY, bu hatalara karşı üçlü bir savunma şekli olarak
tarafından çok fazla kontrol edilememektedir. tanımlanmaktadır. EKY’ nin hatalara karşı ilk
savunma şeklinin “hataların önlenmesi” olarak ifade
Diğer yandan gizli tehditler ise, ekip üyeleri tarafından edilirken, ikinci aşama gelişme aşamasındaki hatalara
açık bir şekilde gözlemlenememektedir. Gizli tehditler karşı “tuzak kurulması” olarak tanımlanmaktadır.
ulusal kültürün, örgüt kültürünün veya meslek EKY’nin hatalara karşı üçüncü savunma hattını ise,
kültürünün bir sonucu olarak ortaya ortaya çıkması önlemeyen hataların “olumsuz
çıkabilmektedirler. Ulusal kültürün iletişim, takım sonuçlarının en aza indirgenmesi” olarak ifade
çalışması, liderlik üzerindeki etkileri, örgüt kültüründe edilmektedir. Örnek olarak uçuş yönetimi
emniyete verilen önem veya ekip üyelerinin meslek bilgisayarına yanlış bir bilgi girilmesi nedeniyle
kültürlerinin kendilerine kazandırdığı olumsuz tutum meydana gelen bir kazada hata yönetimi stratejisi olan
ve davranışları gizli tehditler olarak sınıflandırmak EKY’nin etkinleştirilmesi kazaya neden olan hata ve
mümkündür. hataların ortadan kaldırılabilmesini
sağlayabilmektedir. Yapılan brifingler ve uçuş
Ekip üyelerinin verilen eğitimlerle operasyonel bilgisayarına yapılan girişler sırasında yapılan
çevredeki tehditleri tanımaları sağlanması kontroller hatanın meydana gelmesini
gerekmektedir. Tehditlerin nitelikleri hakkında bilgi önleyebilmektedir. Ayrıca uçuş sırasında sürekli
sahibi olan ekip üyeleri bu tehditlerle etkileşimler olarak havaaracının pozisyonunun izlenmesi ve
sonucu oluşan hataların yönetilmesinde daha etkili karşılıklı kontroller meydana gelebilecek hatalara
olabilmektedirler. karşı tuzak kurulmasını sağlamaktadır. Hatanın ilk iki
aşamada gözden kaçırılması durumunda, havaaracının
TEM, iletişim, takım çalışması, karar verme ve pozisyonun ekip üyeleri tarafından sürekli izlenmesi,
liderlik gibi becerilerinin geliştirilmesi EKY içinde bulunulan hatalı durumun fark edilerek bu
eğitimlerinin temeli olarak değerlendirmektedir. Uzun hatanın sonuçlarının azaltılmasını sağlanması
yıllar boyunca belirli aralıklarla yapılan EKY mümkün olmaktadır.
eğitimleri ile ekip üyelerine bir takım beceriler
kazandırılarak hataların ortadan kaldırılmasının Helmreich tarafından geliştirilen hata modeli meydana
hedeflendiği görülmektedir. Fakat, uygulanan EKY gelen hataları tüm yönleri ile incelemekte, bu hatalara
programlarında hataların insan davranışlarının doğal karşı verilen cevapları ve bunun sonucunda üretilen
bir sonucu olduğu zaman içerisinde gözden çıktıları analiz etmektedir. Hatanın zamanında tespit
kaçırılmıştır. TEM, insan unsurunun yer aldığı üretim edilmesi, tespit edilmeyen hataların olumsuz
süreçlerinin hepsinde hataların meydana gelmesinin etkilerinin ortadan kaldırılması TEM modelinin en
doğal olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle TEM önemli amacıdır. TEM Modeli operasyonel çevrede
modeli ekip üyelerinin sadece belirli bir takım hatanın varlığını kabul ederek, bu hataların
becerileri kazanmalarını değil aynı zamanda bu yönetilmesinde EKY’yi önemli bir savunma
becerileri uygulayarak operasyonel çevredeki tehdit ve mekanizması olarak kullanmaktadır. Bu nedenle
hataları yönetebilmelerini amaçlamaktadır. havayolu işletmeleri potansiyel hata kaynaklarını
tanımladıktan sonra EKY eğitimleri ile TEM Modelini
TEM modeli, ekip üyelerinin tehditlerin tespit birleştirmelidirler.
edilememesi ve yönetilmemesi nedeniyle meydana
gelen hataları sınıflandırmaktadırlar. TEM modeli V. SONUÇ VE ÖNERİLER
içerisindeki hata yönetimi tekniği Helmreich ve ekibi İnsan unsuru havacılık sisteminin en önemli parçası
tarafından geliştirilmiştir. Helmreich, hata yönetimini durumundadır. Havacılık emniyetinin sağlanması
mevcut verilerin kullanılarak hata nedenlerinin tespit insan unsurunun iyi bir şekilde analiz edilmesine ve
edilmesi, uygulanan politika, prosedürler ve eğitim onun diğer sistem parçaları ile uyumunun
şekillerinin değiştirilmesi gibi yollar izleyerek hata sağlanmasına bağlıdır.
miktarının azaltılmasını veya meydana gelen hataların
olumsuz etkilerinin en aza indirgenmesini ifade
118
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
EKY insanın teknik olmayan becerilerini geliştirerek Lisans Tezi, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal
uçuş emniyetini sağlamaktadır. Günümüzde bir çok Bilimler Enstitüsü, 2006.
havayolu işletmesi EKY programlarını kullanarak [10] Civil Aviation Authority Safety Regulation
kaza ve kırımları önlemeye çalışmaktadır. Fakat, Group, Methods used to Evaluate the Effectiveness of
gerçekleşen kaza ve kırım incelemelerinde daha çok Flightcrew CRM Training in the UK Aviation
hatanın meydana geldiği en son noktalar Industry CAA PAPER 2002/05, 2003.
incelenmektedir. Bu nokta genellikle kokpit [11] R.L Helmreich, J.R Klinect ve J.A. Wilhelm,
olmaktadır. Birçok kaza pilotaj hatasına Models Of Threat, Error, and CRM in Flight
dayandırılarak, pilotaj hatasına neden olan örgütsel Operations, In Proceedings of the Tenth International
faktörler göz ardı edilmektedir. Diğer bir deyişle Symposium on Aviation Psychology, Columbus,
sistem yaklaşımı ile kaza ve kırım analizi 1999.
yapılmamaktadır. [12] R.L. Helmreich, Error Management As
Organisational Strategy, IATA tarafından düzenlenen
Bu nedenle, kaza ve kırımlardan daha sağlıklı sonuçlar İnsan Faktörleri Semineri’ne sunulan bildiri, Bangkok,
çıkarmak için hataya neden olan etkenler sistemin her 1998.
seviyesinde incelenmelidir. “İsveç Delikli Peynir [13] Robert L.Helmreich, “Culture And Error In
Modeli”, “SHEL Modeli” gibi metotların kullanılması Space: Implications From Analog Environments,”
hata nedenlerinin daha etkin bir şekilde ortaya Aviation, Space and Environmental Medicine, Sayı no
konulmasını sağlayacaktır. Böylece, hataların EKY ve , Sayı no 9-11, 2000.
TEM gibi yöntemlerle ortadan kaldırılması daha kolay
olacaktır.
KAYNAKÇA
119
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
120
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
oluşturulmuş kurallara uymaktadır. Hava filtrelerinin Karbon Dioksit: Konsantrasyon ve algı düşüklüğüne
doğru temizlenmesi ve bakımlarının gerektiği gibi neden olmaktadır.
yapılması, kabin hava kalitesi üzerinde oldukça
Nem: İstenenin altında ya da üstünde olması deri, göz
etkilidir. Ancak havayolları özellikle pik saatlerde ya
ve mukozada tahriplere neden olmaktadır.
da sezonlarda, uçağın mümkün olduğunca kısa sürede
uçuşa hazır olabilmesi için, filtrelerin temizlenmesi ve Uçuş esnasında kabin basıncında değişim yanması
bakımı için gerekli olan zamanı ayırmayabilmektedir. oldukça sık rastlanan bir durumdur. Alerjenler
Hava filtrelerinin gerektiği gibi temizlenmemesinden belirlenemeyecek birçok nedenden dolayı
dolayı, havalandırmalar zehirleyici etkiye sahip oluşabilmektedir. Ancak büyük oranda kabinde
olmakta ve bulaşıcı hastalıkların merkezi durumuna taşınan evcil hayvanlar kaynaklı olduğu
gelebilmektedir[4]. Hava filtrelerinin gereklilikler düşünülmektedir. Karbon monoksit, ozon, partiküller
doğrultusunda bakımlarının yapılması durumunda bile ya da diğer dış ortam kaynaklı hava kirleticiler; uçak
ticari uçaklar; bulaşıcı hastalıkların kişiden kişiye yerde ve motorları çalışır durumda iken, havalandırma
geçişine olanak tanıması açısından oldukça elverişli sisteminin halen çalıştırılıyor olmasından
bir çevre oluşturmaktadır. Kapalı ve sınırlı bir alanda kaynaklanmaktadır.
bulunulması, kabin içindeki havanın %50’sinin tekrar
soğutularak ortama verilmesi nedeniyle Hangi nedenden dolayı olursa olsun kabin içindeki
havalandırmanın sınırlı olması ve uzun süre bu şartlar hava kalitesinin gerekliliklerin altında olması, kabin
memurlarının çalışma koşulları ile birleştiğinde ciddi
altında kalınması, bulaşıcı hastalıkların uçuş esnasında
kişiden kişiye kolaylıkla geçişine neden olmaktadır[5]. sağlık sorunlarının gözlenmesine neden
Kabin hava kalitesini etkileyen bir diğer faktör, kabin olabilmektedir. Havayolları kabin memurlarından
daha fazla verim elde edebilmek amacıyla, çalışma
içinde taşınan canlı hayvanlardır. Çeşitli bulaşıcı
hastalıkların taşıyıcısı durumunda olabilen evcil saatlerini uzatma yoluna gitmektedir. Havayolları yeni
hayvanlar, alerjenlerin kabin içinde yer almasına da yazılım programları sayesinde, vardiyaları yasal
çalışma saatlerini ihlal etmeyecek şekilde
neden olabilmektedir. Uçak yerde ve motorları çalışır
durumda iken havalandırma sistemlerinin halen ayarlayabilmektedir. Ayrıca artan rekabet nedeni ile
çalıştırılıyor olması da zararlı gazların kabine girişine maliyetlerini kısmak zorunda kalan havayolları,
bünyelerindeki kabin memurlarının sayısını yasal
ve hava kalitesinin düşmesine neden olabilen bir diğer
faktördür[6]. sınırlar içine çekme eğilimindedir. Ancak yine artan
rekabet nedeniyle kabin memurlarından, kabin içi
IV. KABİN MEMURLARININ KABİN İÇİ hizmetlerinin kalitesini en üst düzeye çıkarmalarını
DÜŞÜK HAVA KALİTESİ NEDENİYLE KARŞI talep etmektedir[4]. Ancak kabin memurlarının
KARŞIYA KALDIKLARI SAĞLIK SORUNLARI çalışma koşulları ile bir araya gelen yetersiz kabin içi
hava kalitesi, çeşitli sağlık sorunlarının yaşanmasını
ABD’de oluşturulmuş olan Ulusal Araştırma Kurulu
kaçınılmaz hale getirerek performanslarını olumsuz
(NRC: National Research Council) kabin hava
yönde etkilemektedir.
kalitesinin artırılması amacıyla araştırmalar yapmakta
ve çözüm önerileri sunmaktadır. Kurulun 2001 ABD Kabin Memurları Birliği de kabin memurlarının,
yılında yapmış olduğu araştırma sonucunda kabin kabin içi hava kalitesinden kaynaklanan birçok
hava kalitesini etkileyen faktörler ve yol açabileceği hastalığa maruz kaldıklarını bildirmektedir. Bunlar baş
sağlık sorunları aşağıdaki gibi sınıflandırılmıştır[6]: dönmesi, bulantı, adaptasyonsuzluk, solunum yolu
problemleri, bulanık görme ve çeşitli bulaşıcı göz
Kabin Basıncı: Oksijen yetersizliğinden dolayı kalp
hastalıkları, el ve ayaklarda uyuşma vb. sorunlar
ve solunumla ilgili çeşitli sağlık sorunlarına yol
olabilmektedir[4].
açabilmektedir. Geçici gaz genişlemesi nedeniyle orta
kulak ve sinüslerde tahribata neden olabilmektedir. Kabin memurlarının kabin içi hava kalitesi kaynaklı
sağlık sorunlarının varlığını destekleyen bir diğer
Ozon: Akciğer fonksiyonlarını düşürmekte ve bireyde
araştırmada da oldukça çarpıcı sonuçlar elde
sinirlilik hali yaratmaktadır.
edilmiştir. Ofis bina ve uçakların kapalı iç
Alerjenler: Göz ve burunda tahrişlere ve kaşıntıya mekânlarının sağlığa muhtemel etkilerinin
neden olmaktadır. Akut astım ve sinüzite neden saptanmasına yönelik araştırmada veriler; 1824 bayan
olmasının yanı sıra, alerjene duyarlılık oranına bağlı kabin memuru ve 331 bayan öğretmenden, geçmiş üç
olarak anaflaktik şoklara yol açabilmektedir. yılı kapsayacak şekilde toplanmıştır. Araştırma
kapsamında ele alınan hastalıklar üst solunum yolları,
Karbon Monoksit: Solunan havada düşük oranlarda
göz ve tiroit bezi salgılarıyla ilgili hastalıklardır.
bulunması baş ağrısı ve dikkat kaybına, yüksek
Araştırma sonucunda yayınlanan raporda kabin
oranlarda bulunması ise çok daha ciddi sağlık
memurlarının rahatsızlıkları, öğretmenlerle ciddi
sorunlarına neden olabilmektedir.
şekilde benzerlik göstermiştir. Araştırma sonuçları
aşağıdaki gibidir:
121
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Araştırma sonucunda bayan kabin memurları ile olacaktır. Çünkü ağır çalışma koşulları ile birleşen
öğretmenlerin, diğer çalışan kadınlara göre göz düşük hava kalitesi nedeniyle kabin memurlarının
hastalıklarına yakalanma olasılığının daha yüksek karşı karşıya kaldıkları sağlık sorunları,
olduğu belirlenmiştir. Araştırmaya göre her iki performanslarını olumsuz etkileyecek ve
çalışma grubunda yer alan kadınların, diğer havayollarının uzun dönem başarıları üzerinde
sektörlerde çalışan kadınlara oranla bulaşıcı ve üst olumsuz etkilere neden olacaktır.
solunum yolu hastalıkları olan grip ya da nezleye
KAYNAKLAR
yakalanma oranları ise 5 kat daha fazladır[7].
[1] Flight Attendants, Occupational Outlook
Kabin memurlarının kabin içi hava kalitesi nedeniyle Handbook, 2008.
karşı karşıya kaldığı sağlık sorunlarının çözümüne [2]George C. Larson, Dream Machine, Business &
yönelik olarak Ulusal Araştırma Kurulu, ABD’nin Commercial Aviation, Vol:102, Iss:2, Feb.2008.
havacılık otoritesi olan FAA (Federal Aviation [3] JAA düzenleyici dokümanı JAR-OPS 1 Subpart O,
Administration) kanalıyla çeşitli öneriler sunmaktadır. Cabin Crew, s.1-O-1.
Bu önerilerin başında kabin içindeki havanın [4]Carol Boyd, HRM in The Airline Industry:
temizlenmesinde HEPA (High-Efficiency Particulate Strategies and Outcomes, Personel Review,Vol:30,
Air: Yüksek Etkinlikte Partikül Tutucu) filtre Iss:4, 2001.
kullanılması gelmektedir. Kurul kabin içi hava [5] K. Leder, D. Newman, Respiratory Infections
kalitesinin geliştirilmesi amacıyla araştırma During Air Travel,Internal Medicine Journal,
programlarının oluşturulması gerekliliğinin altını da Vol:35,2005.
çizmektedir. Bununla birlikte havayolu uçak [6] Gerald L. Dillingham, United States General
havalandırma sistemlerinin FAA tarafından Accounting Office,Aviation Safety: More Research
denetlemesini önermektedir. Kurul ayrıca havayolları Needed on the Effects of Air Quality on Airliner Cabin
arasında FAA’in koordine edeceği ve sağlık ile ilgili Occupants, http://www.gao.gov/cgi-
bilginin paylaşılmasına yönelik bir yapının bin/ordtab.pl?Item0=GAO-04-54.
oluşturulması gerektiğini de belirtmektedir[6]. [7] E.A. Whelan ve diğerleri, Prevalence of
Respiratory Symptoms Among Female Flight
V. SONUÇ
Attendants and Teachers,
Kabin içi hava kalitesinin yetersizliği kabin http://oem.bmj.com/cgi/content/abstract/60/12/929
memurlarının çeşitli sağlık sorunlarıyla karşı karşıya
kalmalarına neden olmaktadır. Uçuş esnasındaki
çevresel koşullar, gereklilikler yerine getirilmesine
karşın çeşitli sağlık sorunlarının yaşanmasına elverişli
bir ortam yaratmaktadır. Ancak tüm bu
olumsuzluklara karşın havayollarının maliyetleri
kısma ya da yerde kalış süresini en aza indirmek
amacıyla hava filtrelerinin temizlenmesine ya da
bakımına ilişkin uygulamaları gerektiği gibi yerine
getirmediği gözlenmektedir. Havayollarındaki bu
uygulamalar kısa dönem karlılığı getirebilir. Ancak
gerekliliklerin yerine getirilmemesinin; uzun dönem
için havayollarının karlılığına olduğu kadar, uçuş
emniyetinin sağlanmasına da olumsuz etkileri
122
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
ALÜMİNYUMUN HADDELENMESİ
Selim TANGÖZ Veysel ERTURUN
e-posta: stangoz@erciyes.edu.tr e-posta: erturun@erciyes.edu.tr
123
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
124
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Birincil alüminyum üretimi birbirlerini takip eden beş VII. HADDELEMEDE ÜRETİM AKIŞI
ana üretim aşamasından oluşur; Haddehaneye gelen çelik ağır ingot'tur. Bu haddelenerek
1. Boksit madeni işletmeciliği, slab veya bloom elde edilir. Slab levha üretiminde
2. Boksit cevherinden alümina üretimi (Kırma, kullanılan dikdörtgen kesitli yassı hadde ürünüdür.
Öğütme v.b.) Blum ise küçük kenarı en az 140 mm. olan dikdörtgen
3. Alüminadan elektroliz yolu ile sıvı alüminyum veya kare kesitli yassı üründür.
üretimi (Ergimiş Tuz Elektrolizi)
4. Sıvı alüminyum alaşımlarının dökümü, Slabın haddelenmesiyle levha ve rulo levha üretilir.
5. Döküm ürünlerinden ekstrüzyon veya Levhalar 4.75 mm'den kalın olan yassı ürünlerdir. Rulo
haddeleme ile yarı veya uç ürün üretimi. levhalar 10 mm.'den kalındır.
İkincil alüminyum üretiminde metal kaynağı olarak Bloom veya küçük ingotların haddelenmesiyle kütük,
alüminyum hurda kullanılmaktadır. Alüminyum platina, boru takozu, ağır profiller elde edilir. En çok
hurdaların başlıca iki kaynağı vardır: 120 x 120 mm. kesitli olan ürünlere kütük denir.
1. İşlem ve döküm ürünlerinin üretimi sırasında Genişliği en çok 500-550 mm, kalınlığı en az 12 mm.
oluşan geri kazanma olasılığı %100 olan: Yeni olan yassı ürünler platina'dır. Boru takozları, çelik
Hurda, çekme boru üretim tesislerinde kullanılan kare veya
2. Kullanım ömrünü doldurmuş geri kazanma dairesel kesitli malzemelerdir. Yüksekliği veya uzun
olasılığı yapısı, şekli ve et kalınlığına göre % kenarları en az 80 mm. olan her şekildeki profiller,
30–95 arasında değişen: Eski Hurda [3]. köşebentler vb. ağır profillerdir.
Şekil 5. Tipik Bir Haddeleme Örneği[4]. Soğuk haddelenmiş saç, band ve şeritler kalayla
kaplandığında teneke elde edilir. Çinko ile kaplanmış
VI. HADDELEMENİN ÖZELLİKLERİ saçlar galvanizli düz saç; bunların oluklandırılmışı ise
1. Malzemenin kesiti sürekli küçültülür, galvanizli oluklu saçtır. Çelik çubuklar soğuk çekme
2. Genellikle boyuna uzama gerçekleşir, tesislerinde, filmaşin de tel çekme tesislerinde küçültülür
3. Üretim hızlı ve sürekli olduğundan operasyon [4].
yüksek kapasiteye sahiptir,
4. Ölçü kontrolü kolaydır, VIII. HADDELEME İLE LEVHA ÜRETİMİ
5. Malzeme ve merdaneler arasındaki sürtünmeyle Çoğu haddelenmiş ürünler için başlangıç malzemesi DC
oluşan yüzey kayma gerilmeleri malzemenin ingot (direct chill semi continious) külçelerdir. Bu
deformasyonunun ve hareketini sağlar [5]. haddelenme için kullanılacak alüminyum külçelerinin
boyutu DC ünitelerinin boyutlarına, sıcak haddeleme
125
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
makinelerinin kapasitelerine, alaşımların döküm Amerika’da çoğu saç levhalar alüminyum üreticileri
boyutlarına gibi faktörlere bağlıdır. Bu ingotlar 20 ton tarafından büyük çabalar gösterilerek, konvansiyonel
veya üzeri ağırlıkta, 50–60 cm arası kalınlıkta, 2 m sıcak haddelerde üretilmesine rağmen, Kanada ve
genişliğinde ve 8 m uzunluğunda külçelerdir. Avrupa’da sürekli şerit dökme metodunun geliştirilmesi
ile sermaye ve üretim maliyetleri de azalmıştır (Şekil 8).
DC külçeler genelde oda sıcaklığında haddelenilirler Bu yüzden sıcak metal şerit kalıplarının içerisine
fakat daha sonra 4-6 mm kalınlığında ürünlere dökülür. Bunun sonucu olarak sıcak ve DC döküm
dönüşeceği sıcak hadde tesisinden geçmesi için yaklaşık haddelerinin arızalanması azaltılmıştır. Şimdilerde, yapı
500 Co ‘ye kadar ısıtılır. (Şekil 6 ve Şekil 7) Ayrıca, saçlarının ve folyoların döküm ile elde edilmesi
külçenin (ingot) homojenleşme işlemi için gerekli olan sonucunda sadece sınırlı bir oranda alaşım
yeniden ısıtma sıcaklığı bu değerde tutulması çoğu kompozisyonları bu yolla üretilebilmektedir.
alaşımlar için önemlidir. Çünkü homojenleştirme süreci,
sonradan kazanılacak özeliklerin sağlanması ve İkili -Yüksek İki Sıralı
haddelemede en iyi şartlar içerisinde metallerin Sıcak Sıvı Sıkıştırma Merdaneler
dönüşüm geçirdiği süreçtir. Metal Akışı Merdaneleri
İkiz Kayma
Tekerleği Makara
Sıcak haddelerden gelen şerit, ayni yerde veya başka bir
yerde bulunabilecek soğuk haddelere gelmeden
soğutulur. Soğuk haddelerin boyutları ve tipleri farklı
olabilir. Bunun yanında bir modern tesis eritme fırınları,
420 – 460 Co 380 – 410 Co 180 – 250 Co
DC döküm yeteneği, tekrar ısıtma fanları, sıcak 20 – 30 mm 12 – 15 mm 2 – 3.5 mm
haddeleme, soğuk haddeleme ve tavlama fırınlarını gibi
birçok maliyeti yüksek yatırımlara gerektirmektedir.
Ancak bu gibi tesisler yararlı değilse ekonomik Şekil 8. Sürekli Şerit Döküm Hattı[6].
sürdürülebilirlik tehlikededir.
1000, 3000 ve 5000 serisi alüminyum alaşımlarının
Tersinir Döküm ve
sertleştirilme çalışmaları için ve saçın son özellilerini
Sonlandırma Merdanesi Makara kazanması için sertleştirme haddelemesi ve sertleştirme
tavlaması yapılır. Şerit kalıp içerisinde gerekli
sertleştirmenin sağlanması için soğuk çalışma esnasında
Külçe
sabit bir miktarı azaltılır. Daha sonra şerit serleştirilmesi
için haddelenir ve dayanıklılığı sağlamak için tekrar
480 – 580 Co 280 – 350 Co tavlama yapılır. Şekil 9’da bu işlemlerin kademeleri ve
60 cm 5 – 8 mm
her kademe sonunda malzemenin tanecik yapıları ile
mikro yapıları gösterilmiştir.
126
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
6
Merdaneler
1
1
Külçe Levha 1
1
1 2
1 3
4 5
Saç levha haddelenirken onun son düzgünlüğü Düzgün şekillerin verilmesinin zor olduğu durumlarda,
merdanenin özelliğine ve yolluk tesisinin karakterine hadde kontrol kombinasyonu ve gerilim ayarlama
bağlıdır. Haddeleme esnasında, yüzeyin kötü çıkması, kullanılarak düzgün şekiller verilmiştir. Ayrıca ölçü
şeridin her hangi bir parçasının diğer parçalardan daha kontrol sisteminde, hadde dişlerinin ayarlanması ve şerit
uzun çıkması, bükülmenin meydana gelmesi ve bunlar çıkış kalınlığının devamlı ölçülmesi ile düzgünlük gibi
gibi birçok problem oluşabilir. Bu gibi problemler, değerlerin ayni olması sağlanmıştır. Bu tür kontrol
şeridin yeterince gerilmesi, gerilimin ayarlanması ve sistemleri olmadan ürünlerin kolay ve hatasız üretilmesi
kısa parçaların uzun parçalarla ayni uzaklıktaki ve mümkün değildir [6].
yüzeyin kesildiği noktalara kadar uzatılması ile
kaldırılabilir. IV. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
Bu çalışmada belirtildiği gibi alüminyumun günlük
Fakat ürünün geçiş yüzeylerinin kesitine dikkat hayatımızda daha verimli bir şekilde kullanılması için
edilmelidir. Mesela DC slab veya sıcak hadde makarası birçok çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalardan biri
son yüzeyi büyük ölçüde düzeltebilirler. Ayni zamanda, olan alüminyumun haddelenmesi ile teknik
çok güçlü bir tezgâh soğuk haddenin şeklini kontrol özelliklerinin geliştirilmesi için daha fazla gayret
edebilir. Bu ise jak yöntemi sayesinde haddelerin gösterilmelidir. Gelecek, malzeme teknolojisinden
bükülmesi ile sağlanır. Böylece haddede olması istenen geçtiği için bu çalışmalar daha da önem kazanmaktadır.
uzun şerit ayarlanmış olur. Ayrıca haddeleme yağının
dağılımının değiştirilmesi ile haddenin sıcak parçaları Ayrıca diğer bir önemli unsur ise, alüminyumun
soğutulmuş olunur. haddelenmesi esnasında, kontrol sürecinin geliştirilmesi
gerekmektedir. Kontrol sürecinin devamlı bir şekilde
Bu tür düzeltmeleri bir hadde tek başına yapamaz. olması, hatalı ürünlerin oluşumu engellenmiş, üretim
Bunun yanında, şeridin çıkış yüzeyinin kontrolü ve süreci hızlandırılmış ve kullanılan malzemeden daha iyi
hadde kontrolüne yol vermek gerekmektedir. Buna verim alınmış olur.
karşın sistemde çıkış geriliminin kayması ile yüzeyin
kararlı olması imkânsızdır. Sonuçta şeridin çıkışının KAYNAKLAR
gerçek yüzeyine basınç altında direk bakılabildiğinden [1]. Demir Dışı Metaller Sanayi Özel İhtisas Komisyon
ve düşük gerilime sahip şeridin uzun parçaları Raporu, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Yayın
içerisindeki artık gerilmelerin hesaplanması sayesinde, No:2537 – ÖİK: 553, Ankara, 2000
şeritte oluşabilecek hataların engellenmesi için birçok [2]. G. BAYDUR, Malzeme, Devlet Kitapevleri,
metot geliştirildi. Anadolu Üniversitesi Basımevi, Eskişehir, s 289 -
297, 1998
Şekil 10’da bu metotlardan biri gözükmektedir. [3]. Alüminyum Raporu, Türk Mühendis ve Mimar
Sistemde, hadde kontrol jaklarından ve yağ Odaları Birliği, Metalurji Mühendisler Odası,
püskürtücülerinden beslenen yüzey metreden gelen Alüminyum Sektörü,
sinyal sayesinde hızlı adaptasyon sağlanmaktadır. www.metalurji.org.tr/dergi/dergi137
127
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
128
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Yıldız Teknik Üniversitesi, Makine Fakültesi, Makine Müh. Bölümü, 34349 İSTANBUL
129
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
130
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
IV. AKILLI MALZEMELER Şekil 7. Şekil Hafızalı Alaşım Çalışma Prensibi [7]
Akıllı malzemeler, alışılagelen geleneksel
malzemelerle sağlanamayan kontrollü yapısal Elektrik/manyetik duyarlı katı malzemeler (aktif
değişimlere imkan veren, algılama ve cevap verme katılar); elektrik veya manyetik alanlara duyarlı katı
fonksiyonlarını gerçekleştirebilen ve aerolastik haldeki akıllı malzemelerdir. Kendiliğinden polarize
performans sergileyebilen malzemelerdir [6]. Akıllı olmadıklarından dolayı piezoelektrik değildirler ama
malzeme alanında henüz sınırları kesin hatlarla piezoelektrik malzemelerde olduğu gibi uygulanan
çizilmiş akademik ya da ticari bir sınıflandırma elektriksel veya manyetik alana karşı mekanik tarzda
sistemi bulunmamaktadır. Bu sebeple en geniş ölçekte cevap verirler ve mekanik değişim miktarı uygulanan
olarak akıllı malzemeler 4 ana gruba bölünebilir; alanın karesi ile orantılıdır. Tarayıcılarda, sonar
sistemlerde, elektromotorlarda ve eyleyicilerde düşük
Piezoelektrik malzemeler; temel olarak piezoelektrik frekanslı büyük güçler elde etmek için kullanılır [6].
etki, mekanik basınç altında bırakılan bazı yalıtkan
kristallerin bir yüzünde pozitif, karşı yüzünde ise Elektrik/manyetik duyarlı sıvı malzemeler (aktif
negatif elektrik yüklerinin ortaya çıkması şeklinde akışkanlar); elektrik veya manyetik alanlara duyarlı
tanımlandırılır. Bu durumun tersi de mümkündür, yani akışkanlardır. Elektrik veya manyetik alan etkisi
bir kristalin iki yüzüne bir potansiyel farkı sonucu akışkanın viskozitesi artar ve neredeyse katı
uygulanması sonucunda kristalde mekanik biçim denilebilecek bir hale dönüşür. Uygulama alanları
değişikliği görülmektedir. Şekil 6’da piezo seramik ayarlı damperler, titreşim ve izolasyon sistemleri,
malzemenin, uygulanan elektrik akımına karşı cevap kavrama ve fren mekanizmalarıdır [6].
Havacılık alanında mevcut klasik sistemlerle
aşılamayan birçok problemin geliştirilmekte olan
131
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
akıllı malzemelerin maliyet ve ağırlık açısından hızlarda ihtiyacı karşılayan bir kanat yüksek hızlarda
kullanılabilir hale gelmesiyle çözüleceği karşılayamamakta, yüksek hızlarda başarılı olan bir
düşünülmektedir [7]. kanat ise aynı başarıyı düşük hızlarda
gösterememektedir. Bu problemi çözmek için F-14 ve
Uçaklarda ve helikopterlerde akıllı malzemelerin B-1 uçakları gibi mekanik olarak kanat geometrisini
kullanılmasıyla daha verimli ve güvenli uçuşlar değiştirebilen uçaklar tasarlanmış fakat bu mekanik
sağlanabilmektedir. Şekil 8’de uçaklarda akıllı sistemlerin ağırlıkları ve sistemin radikal
malzemelerin kullanıldığı kısımlar görülmektedir. değişikliklere olanak tanımaması bu sistemlerin
yaygınlaşmasına engel teşkil etmiştir.
V. NANOMALZEME
Şekil 8. Uçaklarda Akıllı Malzemelerin Kullanıldığı Nanoteknoloji, nanometre ölçeğindeki fiziksel,
Kısımlar [6] kimyasal ve biyolojik olayların anlaşılması, kontrolü
ve üretimi amacıyla, fonksiyonel materyallerin,
B-2 bombardıman uçaklarında ve savaş uçaklarında cihazların ve sistemlerin geliştirilmesidir. Malzemeler
radara yakalanmadan uçuş gerçekleştirme gibi atomlardan oluşur, 1 nanometrede 3-5 atom vardır.
durumlarda akıllı malzemeler kullanılmaktadır. Tam Doğada atomlar hiç bir zaman bozulmazlar. Bozulan
tersi olarak gizli hedeflerin tespit edilmesi içinde yine aradaki bağlardır. Bu ölçeklerde tıpkı lego yapmak
akıllı sistemlerden yararlanılmaktadır. 30 yıl önce gibi malzemeler yeniden tasarlanabilir. Aradaki bağlar
kompozit malzemelerin kullanılmaya başlandığı çok fonksiyonlu özellikler verecek şekilde oluşturulur.
havacılık ve uzay endüstrisinde, NASA uzaktan
kontrol edilebilen solar sistemler, uzay teleskopları Malzemelerin incelenmesinde, makroskopik ölçekten
gibi uzay araçlarında piezo seramik kompozit nano ölçeğe yaklaştıkça birçok özel ve yeni özellik
malzemeler vb. kullanmaya başlamıştır [6]. Ayrıca ortaya çıkmaktadır. Kendini oluşturan ve tamir eden
mevcut menteşeli sistemlerin yerine SMA (şekil sistemler, malzemeler, milyarlarca defa daha hızlı
hafızalı alaşımların) kullanılarak menteşesiz, kanadın çalışan bilgisayarlar, kendini vücuda adapte eden
devamı olarak gelen kontrol yüzeyleri giysiler, ekonomik uzay incelemeleri ve seyahatleri,
geliştirilmektedir (Şekil 9). Bu sayede uçağın hava tıpta hasta hücreleri bulup yok eden robotlar,
direnci düşürülerek performans artışı sağlanacaktır. moleküler gıda sentezleri (açlığın sonu) ve savaş
ekipmanları gibi tüm alanlarda fonksiyonu arttırılmış
ürünler üretilmeye başlanmıştır [8].Havacılık
sanayinde, nanoteknoloji ürünü malzemelerin
kullanımı ile aşağıdaki hedefler sağlanabilecektir:
1. Uçak edinme maliyetinde %35 oranında
2. Bakım maliyetlerinde %25 oranında
3. Yakıt tüketiminde %20 oranında
azalma sağlanmasıyla seyahat fiyatlarında düşme,
1. CO2 yayımının %50 oranında
2. NOx yayımının %80 oranında
3. Dış ve kabin gürültüsünün yaklaşık %50
oranında
azalması için geliştirme veya yeni motor tasarımları
Şekil 9. SMA Tellerinin Aktüatör Olarak Kullanımı
[5].
[7]
Havacılık alanında nanomalzeme uygulamalarının
Bunun bir sonraki adımı olarak da kanatların tümüyle
tespit edilen temel ilgi alanları aşağıda verilmiştir;
akıllı malzeme kullanılarak yapılması olacaktır. Bu
sayede uçağın uçuş şartlarına göre aerodinamik
a) Uçak Gövdesi ve Bileşenleri
kayıpları minimize edilerek en verimli kanat profiliyle
Günümüzde uçak gövdesi ve bileşenlerinde
uçması mümkün olacaktır. Bilindiği üzere düşük
endüstriyel olarak kullanılan nanomalzemeler;
132
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
133
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Erciyes Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 38039 KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makina Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ
134
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
darbeye karşı cevap verebilme zamanına sahip olamaz seviyesinde olmakta, oluşan ODB dosya (çözüm
ve çok küçük bir bölgede hasar oluşur [4]. dosyası) ise 1.7GB büyüklüğündedir. Analizler Message
Passing Iterface (MPI) kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Mekanik
Alüminyum Yapıştırıcı Çelik
Özellik
Elastik
Modülü, E 70 1.16 197
(GPa)
Poisson's
0.33 0.36 0.30
Ratio, ν
Yoğunluk,
2700 1450 7950
ρ
135
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
136
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
a) b)
c) d)
Şekil 3. Parametrelerin düşük hızlı darbe üzerine etkileri a) İmpaktor yarıçapının temas kuvveti (CFM) üzerine
etkisi, b) Plaka kalınlığının çökme U3 üzerine etkisi, c) İmpaktor hızı ve kütlesinin plastik kayıp enerjisi (PD) üzerine
etkisi, d) İmpaktor kütlesinin bağlantının kinetik enerjisi üzerine etkisi.
137
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, 38039 KAYSERİ
Metal Matriksli Kompozitler (MMK), metaller içine Alüminyum Matriksli Kompozit (AMK) ekstrüze
seramik takviyeler ilave ederek ve güçlü bir şekilde edildiğinde whiskersler kalıp yönünde yönlendiğinden
birleştirilerek üretilirler. Bu kompozitler hasara uğrayan dolayı, boyuna gerilme mukavemeti yükselir. Levha
ve çatlayabilen matrikste tokluğu yükseltmeyi sağlarken, haddeleme yönsel mukavemet kazandırır ve çapraz
seramiğin dayanımının avantajından yararlanmak haddeleme tek yönlü haddelemeden daha iyi özellikler
suretiyle üretilmektedirler. Takviyeler çatlak yollarını sağlar [3].
değiştirdiğinden, çatlağın ilerlemesi için daha yüksek
güç gerekmekte ve malzeme daha dayanıklı olmaktadır. AMK’lar yüksek performanslı, hafif ve alüminyum
Bir örnek olarak SiC fiberlerin alüminyum matriksle esaslı malzemelerdir. Takviyeleri sürekli/süreksiz
birleştirilmesi verilebilir [1]. fiberler, whisker yada parçacık şeklinde birim hacimde
% 70 den az oranlarda olur. AMK’ler uzay, savunma,
Alüminyum ve alüminyum alaşımlarına takviye otomotiv ve spor malzemeleri alanlarında kullanılırlar.
elemanı katılmasının ana sebebi mukavemeti, rijitliği ve
aşınma direncini yükseltmektir. Takviyeler sürekli Takviyesiz malzemelerle karşılaştırıldığında şu ana
fiberler, kesikli fiberler, partikül yada whiskerler avantajları vardır [6].
şeklinde olabilir. Genellikle takviye elemanı olarak
alümina, silisyum karbür ve silisyum nitrür gibi • Yüksek mukavemet
inorganik malzemeler kullanılır. Bunların temel • Düşük yoğunluk
fonksiyonu gelen yükü taşımak, matriksin rijitlik ve • İyileştirilmiş yüksek sıcaklık özellikleri
dayanımını artırmaktır [2,3]. • Kontrollü ısıl genleşme katsayısı
• Isı yönetimi
Metal matriksli kompozitlerin daha çok uzay alanlarında • Geliştirilmiş elektriksel performans
geniş uygulama alanları vardır. Sivil hava araçlarında bu • Geliştirilmiş abrasif aşınma direnci
malzemelerin kullanımı, potansiyel çoğunlukla maliyete • Kütle kontrolü(özellikle karşılıklı uygulamalar)
bağlıdır ve bunlar halen çok yüksektir. Ancak, uygun • Geliştirilmiş sönüm kapasiteleri
dizayn ve üretim teknolojileri ile bu sorun ortadan
kaldırılabilir [4].
138
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Metal Matriksli Kompozitlerde kullanılan matriks 15 yılı aşkın süredir FMW (Fixed Momentum Wheel)
malzemeleri, Alüminyum, Bakır, Demir, Magnezyum, kompozit sistem uzay ve havacılık endüstrisinde
Nikel ve Titanyum'dur. Yüksek mukavemetli Ti-esaslı titanyum matriks kompozit (TMC) olarak da bilinen
kompozitler; geleneksel Ti-alaşımlarına göre %50 daha metal matriks kompozitlerinin üretim metotları için
hafif ve elastiklik modülleri de daha yüksektir. Ti-metal silisyum karbür fiber titanyum komponentleri
matriksli kompozit diskler veya halkaların üretimi geliştirmektedir.
aşağıdaki ana adımlardan oluşur [7]:
139
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
III.UYGULAMALAMA ALANLARI
140
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Yüksek dayanımlı ebatsal olarak kararlı uzay aracı çanağı arasındaki elektriği sinyal iletimini
yapılarının gereksinimi esnasında geliştirilen MMK’ler sağlamaktadır. Ayrıca, metal matriks kompozitin yüksek
üretim işlemlerinin zor olması sebebiyle uygulamalar açısal stabilizesinin başarılı olmasına katkıda
uzun bir süre kısıtlı kalmıştır [9]. bulunmuştur. Parça tamamen serviste olduğu sürece
daimi olarak grafit fiberlerle güçlendirilmiştir [9].
İlk başarılı devamlı-fiber takviyeli Metal Kompozit
(MMC) uygulaması Space Shuttle Orbiter’in iniş takımı IV. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
bağlantısı ve B/Al silindirik dikmelerinin bir çerçeve
elemanı olarak kullanılmasıdır. Her bir Shuttle Orbiter 1)Metal Matriksler içine seramik takviyeler ilave
için yüzlerce çeşitli titanyum kirişli B/A1 tüp düzeneği edilerek ve güçlü bir şekilde birleştirilerek üretilirler. Bu
ve son bağlantısı üretilmiştir. Bu uygulamada B/A1 kompozitler hasara uğrayan ve çatlayabilen matrikste
tüpleri, alüminyum temelli dizaynına göre %45 ağırlık tokluğu yükseltmeyi sağlarken, seramiğin dayanımının
kazancı sağlamıştır [9]. avantajından yararlanmak suretiyle üretilmektedirler.
Takviyeler çatlak yollarını değiştirdiğinden, çatlağın
Aşağıdaki şekil 8.’de uzay mekiği Orbiter’in orta gövde ilerlemesi için daha yüksek güç gerekmekte ve malzeme
boron-alüminyum tüpleri görülmektedir. daha dayanıklı olmaktadır.
Aşağıdaki şekil 9’da Hubble Uzay Teleskopu P100/6061 Bu çalışmada belirttiğimiz gibi metal matriks
Al yüksek kazancı anteni görülmektedir. kompozitlerin özelliklerinden dolayı havacılıkta
kullanılması önemlidir. Gelecek malzeme
teknolojisinden geçtiği için bu çalışmalar daha da önem
kazanmaktadır.
KAYNAKLAR
141
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
142
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
143
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
144
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
+”
Şekil.3. Pal girdap etkisinin gösterimi Şekil.5. Rotor pallerine örnek şematik resimleri [5}
145
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
KAYNAKLAR
[1] http://www.smartmaterials.info
[2] http://www.nasa.gov
[3] http://www.itusozluk.com/goster.php/ak%FDll%
D+malzeme
[4] Akrar. J 2005, “Eurofly A330-200 interiors”,
Airliners, viewed 13th September 2007
<http://www.airliners.net>
[5] Amin, A and Newnham, RE 1999, Smart systems:
Microphones, fish farming, and beyond, Amaican
Şekil.6. Bombardier Dash-8 Turboprop Uçağı [6} Chemical Society,
<http://pubs.acs.org/hotartcl/chemtech/99/dec/newn.
Kuyruk Girdap Önleme html>.
Kuyruk girdabı ayrılmış akım veya dikey yapısal kuyruk [6] Benicewicz, BC & Thompson, KG. 2000,
takımının titreşim modlarının girdapları ile birleştirilmiş ‘Corrosion-Protective Coatings From Electroactive
sabit olmayan kuvvetlerin neden olduğu titreşimlerdir. Polymers’, Polymer Preprints, V. 41, pp 1731-1732.
Bu problemde F/A-18 ve F-15 gibi ikiz kuyruk dizaynlı
savaş uçaklarında performansın yüksek standardını
korumak ve güvenlik için piezoelektrik aktüatör
titreşimi kontrol etmek için kullanılmaktadır [5].
V. SONUÇLAR VE TARTIŞMA
Akıllı malzemeler ile ilgili çalışmalarında dış şartlara
bağlı tepkideki sıcaklık, gerilim, elektriksel yük,
magnetik saha gibi özellikleri bilinir ve bunun eşsiz
özellikleri hava aracı endüstrisinde büyük bir kullanım
alanı sunmaktadır. Hava araçlarının performans ve
kullanımıyla ilgili birçok kısıtlayıcı etkenleri en aza
indirmek akıllı malzeme kullanarak gerçekleştirmek
mümkündür. Bununla birlikte, akıllı malzemeler
genellikle hafifliğinden dolayı büyük hacimli hava
araçlarında kullanılabilir. Bakım, titreşim problemleri,
izolasyon problemlerini çözme, yapısal problemleri
diğer malzemelere göre daha başarılı gidermesinden
146
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeodezi ve Fotogrametri Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ
147
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
biomekanik, robotik, mürettebatsız araç yönetimi, kuralındaki a=F/m eşitliğindeki, a hesaplanan ivmeyi, F
gemicilik ve sanal gerçeklik gibi farklı uygulamalarda cisme uygulanan kuvveti ve m cismin ağırlığını ifade
da sıklıkla kullanılmaktadır. Günümüzde GPS sistemleri eder. INS cihazlarındaki ikinci tür, dönüş bilgisini ölçen
ile bütünleşik bir şekilde kullanılmaktadır. jiroskop adı verilen algılayıcıdır. INS cihazlarındaki son
algılayıcı eleman ise manyetometredir. Bu algılayıcı o
Ataletsel seyrüsefer sistemlerindeki her bir eksenin eksendeki manyetik alanı ölçer. INS sistemi içinde 3
atalet momenti, cisme etki eden tork ile cismin bu tork boyutlu düzlem için ivme, dönüş ve manyetik alan
ekseni etrafında kazandığı açısal ivme arasındaki bilgisi veren algılayıcılar bulunmaktadır.
doğrusal ilişki katsayısıdır.
Düşük seviyeli seri iletişim arabirimi kullanarak işlenen
veriler bilgisayar ortamına sayısal olarak alınır. Veriler
cihaz içinde yer alan işlemci sayesinde işlenerek farklı
biçimlerde sunulmaktadır. Kalibrasyonu yapılan veriler,
Quaternion değerleri, Euler açı değerleri(roll, pitch,
yaw) ve dönüşüm matrisi biçimlerinde alınabildiği gibi
X, Y, Z eksenleri için ayrı ayrı olmak üzere ivme, gyro
ve manyetik alan ham verileri de sayısal olarak cihazdan
okunabilmektedir [6,7].
Şekil 1. Xsens INS Cihazı
Bu yazılımda uçuş sistemleri ile uyumlu olmasından
dolayı çıkış verileri Euler açıları biçiminde okunmuştur
II. INS Cihazı (Şekil-2 ).
III. 3 BOYUTLU DÜZLEMDE ORYANTASYON ekseninde), kanatların aşağı ve yukarı yaptığı hareket
VE AÇISAL YER DEĞİŞTİRME açısı(roll,z ekseninde), gövdenin sağa ve sola yaptığı
hareket açısı(yaw, y ekseninde) olmak üzere üç temel
Uçuş sistemlerinde, hareket bilgisi üç ana eksende Euler hareket vardır. Uçaklarda pitch hareketi yükseklik
açıları kullanılarak tanımlanmaktadır. Uçuş yönünde dümeni, roll hareketi kanatçıklar, yaw hareketi yön
burnun aşağı ve yukarı hareketi açısı(pitch, x dümeni ile kontrol edilmektedir. Helikopterlerde alçalıp
148
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
yükselmesi, ileri geri yönlü hareketi ana pervane etkileşimli biçimde gerçekleştirmeyi sağlayan açık
tarafından sağlanmaktadır. Kuyruk pervanesi de kaynak kodlu ve ücretsiz grafik arabirimidir.
helikopterlerin dönüş hareketini sağlamaktadır. Uçak • Google Earth yazılımı: Arazi resimi (Şekil 4) elde
hareketi Şekil 3.’de gösterilmiştir. etmek için Google firması tarafından sağlanan
Google Earth yazılımı kullanılmıştır.
• Resim işleme yazılımı: Google Earth yazılımından
elde edilen resimleri birleştirmek ve bozulmaları
gidermek için kullanılmıştır.
• XSens SDK: Geliştirilen yazılımda, 3 serbestlik
derecesine sahip verileri INS cihazından almak ve
kullanmak için XSens firması tarafından sağlanan
düşük seviyeli seri haberleşme veriyolu arabirimi
kullanılmıştır.
Delphi program geliştirme yazılımında yazılımın
arayüzü geliştirilmiştir. OpenGL kütüphanesi
kullanılarak sanal yer küre düzlemi modellenerek, arazi
Şekil 3. Euler açıları. Pitch açısı X ekseninde, Yaw resimleri 750x515px’lik parçalar halinde düzlemler
açısı Y ekseninde, Roll açısı Z ekseninde yapılan üzerine doku kaplama teknikleri ile yansıtılmıştır. INS
hareketi ifade eder. bilgilerini okumak için, seri port (Com) iletişim kitaplığı
kullanılarak düşük seviyeli veri iletişimi INS cihazının
teknik belgelerinde belirtildiği üzere geliştirilerek
IV. KÖR UÇUŞ (DEAD RECKONING) TEKNİĞİ yazılıma eklenmiştir. Euler açıları 12 baytlık paketler
Mutlak konum bilgisi olmadan göreceli olarak kat edilen halinde okunabilmektedir. Yazılımda veriler 100Hz’lik
mesafe ve yön açısı bilgisi kullanarak son konumun frekans ile okunarak arazi modeli üzerinde yeni konum
tahmin edilmesine kör uçuş denilmektedir. bilgisi hesaplanmakta ve görünüm güncellenmektedir.
Hesaplamada verilen (x0,y0) referans noktası baz
alınarak hesaplamalar gerçekleştirilir[5]. Bu çalışmada
her 10 msn’lik periyotlarla INS cihazından veriler Çalışmada kullanılacak arazi resimleri Google Earth
alınarak kat edilen mesafe hesaplanarak yeni konum yazılımı ile elde edilmiştir. Erciyes Üniversitesi
verisi elde edilmiştir. İvme değerinin ikinci dereceden kampusü çevresinin fotoğrafları 1048x915px ölçülerinde
integralinin alınması ile konum bilgisi elde edilmektedir. alınarak resimler resim işleme yazılımında
t = 1/ f (1) birleştirilmiştir. Böylece çalışmada kullanılmak üzere
5100x3500 px boyutlarında arazi resmi elde edilmiştir.
X n = X 0 + ∑ Δx(t) (1)
t
Yn = Y0 + ∑ ΔY(t) (2)
t
Z n = Z 0 + ∑ ΔZ(t) (3)
t
V. UYGULAMA
Bu çalışma aşağıdaki yazılım geliştirme araçları ile
gerçekleştirilmiştir:
• Delphi 7.0: Nesneye yönelik ve görsel programlama
Şekil 4. Çalışmada kullanılan arazi resmi
dili etkin geliştirme ortamı ile geliştirilmiştir.
• OpenGL Kütüphanesi: Çalışmadaki benzetimde 3 V. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
boyutlu işlemler için kullanılan, gelişmiş donanım Bu çalışmada INS tabanlı olarak belirlenen operatör-
desteğini kullanarak taşınabilir, platform bağımsız, konumuna ait parametreler kullanılarak eş-zamanda
hem iki hem de üç boyutlu grafik uygulamalarını sanal bir 3D modelin yönetimi gerçekleştirilmiştir.
Uygulama sonuçları kullanıcıya ait 3D hareketlerin INS
149
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
ile oldukça sağlıklı şekilde yakalanabildiğini Geliştirilen INS tabanlı kontrol platformu sanal bir
göstermiştir. INS’ten elde edilen bilgiler OpenGL model yerine gezgin bir robotun fiziksel ortam
tabanlı sanal gerçeklik platformunun eş-zamanlı navigasyonunun sağlanmasında kullanılmasına yönelik
yönetilmesinde yeterli olmuştur. Elde edilen sonuçlar çalışmamız devam etmektedir.
INS tabanlı OpenGL destekli sanal gerçeklik
similatörlerinin tasarımının oldukça kolay bir şekilde Açıklama: Bu çalışma 107Y159 nolu Tübitak Araştırma
gerçekleştirilebildiğini göstermesi açısından önemlidir. Projesi çerçevesinde gerçekleştirilen araştırmaların bir
bölümüdür.
150
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
151
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
taşıtının diğer uçakları algılayıp, çarpışma önleyici Dolayısıyla ilk problem, çarpışma riski taşıyan aracın
manevrayı yapmaksızın hava sahasında olması, tespit edilmesidir ki birçok araştırmanın da temelini
kuşkusuz ticari uçaklardan kişisel uçaklara kadar tüm oluşturmaktadır. Bu araştırmalarla elde edilen sistemler
hava araçları için bir risk oluşturacaktır. çok pahalı olmasının yanı sıra, birçoğu insansız hava
aracı boyutlarındadır.
Şuan yürürlükte olan FAA talimatlarına göre, aletli uçuş
kuralları altında ve belirli hava sahasında uçmakta olan Ayrıca, insansız hava taşıtlarının boyutlarının küçük
bir uçak transponder’a sahip olmalıdır. Bu hava sahası, olması, pilotlar tarafından yanlış algılanmasına yol açar.
genellikle yüksek performanslı uçaklarla beraber ticari Bir birkaç yüz fit ötedeki küçük bir uçağı, pilot 1 mil
hava taşıtlarının uçtuğu yüksek irtifalar (10.000ft üzeri) uzaklıkta diye algılayabilir. Yüksek kontrastlı bir
ve geniş havaalanları bulunan kalabalık şehirlerin boyama yapılarak küçük uçağın daha fazla göze
üzeridir. Fakat nadirende olsa belirli uçaklar izin almak çarpması sağlanabilir, ancak bu pilota uçak hakkında
koşuluyla bu hava sahasında uçabilir. Ancak bu güvenilir bir uzaklık bilgisi vermez. Bu nedenle insansız
belirlenmiş hava sahasının dışında transponder sahibi uçaklar, havada diğer uçakları fark edip gerekli önlemi
olmayan uçakların da uçabileceği geniş bir alan vardır. almaktan tamamen kendisi sorumlu olacaktır. Bunun
karşılanabilmesi içinse artan güç ve kapasite
Şuan, ya uçakların bir transponderi taşıyabilecek gereksinimi, sensörler ve işletim sistemleri, maliyetin
kapasitesi olmaması yada taşımasına gerek yoktur yanı sıra uçağın boyutlarını da etkileyecektir.
şeklinde belirtilmiş olması sebebiyle, yaklaşık 46.000
uçak yani var olan uçakların %21’i herhangi bir Uçakları fark etme ve çarpışmadan korunma konusunda
transpondere sahip olmadan uçmaktadır. Bunların kullanılabilecek bir diğer metot, uçak üzerinde
yaklaşık yarısı elektrik sistemi olmayan uçaklardır (bazı elektronik beacon kullanılması olabilir. İnsanlı uçaklar
planörler, balonlar vs.). Transponder’lar, neredeyse yıllardır, irtifa ve pozisyon bilgilerini hava trafik
küçük bir uçak fiyatı kadar pahalı olduğu gibi, kontrolörleri ve radar temelli transponderlar yardımıyla
transponder gerektiren hava sahasında sürekli sağlamaktadır. Bu sisteme sahip olan diğer uçakta aynı
uçulmadığı takdirde, test ve bakımı için gerekli giderler yöntemle bu uçaktan gerekli bilgileri alabilmektedir.
karşılanamamaktadır. Transponderi olmayan bir uçak, Ancak bunun sağlanabilmesi için, sorgulama yapan
hava trafik kontrol bağlamında non-cooperative sistemle cevap veren sistemin görüş mesafesi içinde
(işbirliksiz) olarak adlandırılır. Bu uçaklar, insansız hava olması gerekmektedir. Ancak, hafif ve düşük güç
araçlarında uçacağı düşük irtifalarda, görüşe dayalı uçuş gereksinimli elektronik beacon, irtifa ve pozisyon
kuralları altında uçmaktadırlar. bilgisini sürekli ve bağımsız olarak yayınlayacaktır.
Bunun yanı sıra, daha geniş kapsama alanı, daha sık
Sonuç olarak işbirliksiz ve işbirlikli uçaklar, hava trafik bilgilendirme ve hız, rota gibi ek bilgiler de bu sistemle
kontrolü olmayan bir sahada, görüşe dayalı bir şekilde sağlanabilir. ADS-B sisteminin geliştirilmesi ile de daha
çarpışma önleyici hamleyi yapmak zorundadır. Bu cazip bir hal almaktadır.
görüşe dayalı sistem, havacılığın ilk yıllarında da
kullanılmış, ancak sonuçları kötü olmuştur. Parlaklık, III. ADS-B SİSTEMİ
atmosferik şartlar, arka fon kontrastı, güneş ışığı ADS-B teknolojisi, günümüzde kullanılmakta olan SSR
derecesi, görüş açısı, uçak boyama şekli, açıların radarların yerini alması öngörülen, ABD, Avustralya ve
kesişmesi ve belkide en önemlisi, pilotun dalgınlığı yada Kanada başta olmak üzere birçok ülkenin yatırım ve
kokpitte başka bir şeyle meşgul olması, diğer uçağı fark denemelerini sürdürdüğü, 2008 yılında yer gözetim
edememesine sebep olacak faktörlerden bazılarıdır. uygulamalarında (ADS-B out); 2011 yılında havadan
Kısaca düşük irtifada çarpışmayı önleyecek data, insanın gözetim uygulamalarında (ADS-B in) kullanılması
görüş kalitesiyle doğrudan orantılıdır. En iyi görüş beklenen yeni seyrüsefer gözetim sistemidir. Hava
mükemmele yakın hava koşullarında, güneşli ve açık bir taşıtlarına teçhiz edilmekte olan "MODE-S Extended
havada elde edilir. Daha önemlisi, uçaklar birbirini Squitter Transponder"lar ve ADS-B antenlerinden
çarpışma önleyici hamleyi yapabilmek için en uygun alınacak veriler ile, hava trafik kontrol ünitelerine, SSR
zamanda fark edebilmelidir [3]. antenler vasıtası ile alınabilenlere kıyasla hava
araçlarının pozisyon, hız, kimlik ve irtifa bilgilerine
Bugün, insansız hava aracında çarpışmayı önleyici ilişkin olarak daha yüksek doğruluk ve hassasiyette bilgi
sistemi geliştirmek için yapılan çalışmalar,bu sistemin aktarılabilmesi mümkün olabilmektedir[4].
insan görüşüne denk olmasını amaçlamaktadır.
Kullanılacak sistem, olası bir çarpışma tehdidini Radardan ayrılan en büyük özelliği, bir sinyal
saptamalı ve gerekli önleyici hamleyi yapmalıdır. göndererek ekosu yardımıyla trafiği tespit etmek yerine,
152
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
geleneksel GNSS(Global Navigation Satellite System) FAA’in gelecekte ADS-B sistemi için düşündükleri,
teknolojisini kullanıyor olmasıdır[5]. Gelecekte radar insansız hava araçları için şüphesiz olumlu gelişmeler
temelli sistemlerin tamamen yok olmayacağı, ancak olacaktır. Bu sistemde bugün TCAS’ta olduğu gibi
ADS-B sisteminin daha büyük bir görev üstleneceği çarpışma önleyici olarak iki yönde öneri sunacaktır.
öngörülmektedir. ADS-B sisteminin radar temelli İnsansız hava aracına yerleştirilecek ADS-B vericisi
sistemlerden farklı olarak getireceği yenilikler ve yardımıyla, insanlı uçaklar tarafından fark edilebilmesi
avantajları: sağlanacak. Ayrıca insansız uçaklara yerleştirecek
• Daha doğru pozisyon bilgisi, alıcının uçuş kontrol sistemiyle senkronizeli çalışmasını
• Daha sık bilgi güncelleştirmesi, sağlayacak algoritmaların yapılması sayesinde, çarpışma
• Bu sisteme sahip olan yada olmayan tüm uçakların riski oluştuğu anda otomatik önlem alınması
fark edilebilmesi, sağlanabilecektir. Böylece çarpışmadan kaçınma önerisi
• ADS-B yer sistemiyle birlikte çalışan Traffic son ana bırakılmamış olacaktır.
Information System - Broadcast (TIS-B) ile radar
temelli trafik bilgisinin de alınabilmesi, Ancak insansız hava aracındaki düşük güç ve yer
• Radarın yetersiz kaldığı daha geniş alanda sıkıntısından dolayı düşük güç gerektiren, hafif sistemler
kullanılabilirlik, kullanılmalıdır. Bunun içinde üzerinde araştırmalar
• Azaltılmış yer istasyon kurulum, tamir ve bakım devam eden UAT Beacon Radio incelenecektir.
maliyeti,
• Uçuş takibi için Hava Trafik Kontrolörlerine daha IV. UAT Beacon Radio
İnsansız hava aracının sivil hava sahasında kullanımını
az bağımlılık ve daha az sesli haberleşme,
sağlamaya çalışan şirketler, düşük güç gereksinimi, hafif
• Daha kısa zamanlı arama kurtarma operasyonları,
ve ucuz sistemler üzerinde çalışmaktadır. Bunlardan
• Hava/yer, hava/hava ve yer/yer haberleşmesi,
UAT Beacon Radio, UAT dalga şeklini kullanmakta ve
• Gate to Gate konseptine uygunluk [5,6]. ADS-B sistemi ile de örtüşmektedir. Sistem uçağa
portatif bir parça olarak monte edilebildiği gibi, uçakla
FAA’in sistem kurulumu konusunda yakın zamanlı birlikte imal edilebilmektedir.
programında, ilk olarak uçaklara ADS-B alıcıları değil
vericileri yerleştirilecek ve hava trafik kontrolörlerinin Datalink dalga formu ve mesaj içerikleri, UAT
ayırım yapması sağlanacak. Ayrıca uçakların kendi minimum performans çalışma standartlarına uygundur.
arasında ayırım yapabilmesini sağlayacak ADS-B(in), Düzenek, 5NM mesafeye kadar yeterli güçte sinyal
uçağın çeşitli konularda bilgilendirilmesini sağlayacak alışverişini sağlayabilmektedir ve bu mesafe insansız
Traffic Information Servise – Broadcast (TIS-B) ve hava aracının çarpışmadan kaçınması için yeterlidir.
Flight Information Service – Broadcast (FIS-B) 5NM mesafe, insanlı bir uçağın gözle görülebilir
kullanıcıların isteğine bağlı olarak uçaklara olmasından daha yararlı olacaktır.
yerleştirilebilecek.
Sivil hava sahasının düşük irtifalarında uçacak Şekil 1’de UAT Beacon Radio’nun temel elemanlarını
uçaklardansa UAT (Universal Access Transceiver) gösteren blok diyagramı görülmektedir. Radyo
bulundurmaları istenmektedir. Bu seviyede UAT fonksiyonları, GNSS alıcısı ve barometrik basınç
kullanıcıları, ADS-B bilgilerinin yanı sıra radar temelli sensöründen bilgi alan mikro kontrolör tarafından
trafik, hava ve diğer gerekli bilgileri alabilecekler. kontrol edilmektedir. Mikro kontrolör, ADS-B mesajını
153
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
oluşturur, modifiye eder, dalga formunu verir ve [6] Robert W. Hidley, Flighlines, Oregon Department
yükseltilmek üzere UAT transmittere gönderir. UAT ve of Aviation, 2006.
GNSS anten arayüzleri standart 50Ω bağlayıcılar [7] C. Tamvaclis, ADS-B Technical Issues,
kullanır. External data interface, operasyonel ve EUROCONTROL Experimental Center.
konfigürasyon datalarının değiştirilmesine olanak tanır.
Bu versiyon, herhangi bir alıcı yada harici güç kaynağı
içermemektedir.
V. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
İnsansız hava araçlarının sivil hava sahasında insanlı
uçaklarla birlikte uçabilmesi adına çeşitli konsept ve
modeller bulunmaktadır. Bunu sağlayabilecek modeller
arasında ADS-B en mantıklısı olarak görülmektedir. Bu
kanıya varılmasında aşağıdaki maddeler etkili olmuştur:
• Sivil hava sahasında küçük uçakların pilotlar
tarafından gözle fark edilmesi oldukça zordur. Bu
durumda insansız hava araçlarının fark edilmesi çok
daha zor olacaktır.
• İnsansız hava araçları çoğunlukla düşük hızlı ve
düşük manevra kabiliyetine sahip uçaklardır.
Çarpışmanın önlenmesi için gerekli manevranın
başarılı bir şekilde yapılabilmesi için, diğer
uçakların fark edilme süresinin minimum olması
gerekmektedir.
• İnsansız hava araçlarının uçacağı düşük irtifalarda
çoğunlukla hava trafik kontrolörleri yardımcı
olmayacak, radar gözetimi sınırlı olacaktır. Ayrıca
yüksek irtifalarda hava trafik kontrolörleri
gözetiminde uçuyor dahi olsa, ADS-B OUT
sisteminin kullanılması zorunlu olacaktır.
• ADS-B sistemiyle insansız hava aracının çarpışma
önleyici manevrayı bağımsız olarak yapması
mümkün olacaktır. Üstelik bu, sensör yardımıyla
çarpışma önlenmesinden çok daha düşük maliyette,
düşük güç sarfiyatı ve hafif bir şekilde
gerçekleşecektir.
KAYNAKLAR
[1] Robert C. Strain, Matthew T. DeGarmo and J. Chris
Moody, A Lightweight, Low-Cost ADS-B System
for UAS Applications, The MITRE Corporation,
2007.
[2] 14 CFR Part 91.113, Right-of-way rules.
[3] Matthews, Robert C., “Characteristics of Midairs,”
FAA Aviation News, May/June, 2001, p 1-3.
[4] http://www.ans.dhmi.gov.tr/TR/Sistem/cascade.htm
l
[5] http://www.ads-b.com/home.htm
154
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Müh. Bölümü 38039 KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, 38039 KAYSERİ
Uçuş kontrol sistemleri, bir uçağın harekete başlamasından Uçuş kontrol bilgisayarları: Aktif kontrol sistemi birçok
tekrar durması anına kadar uçağın hareketlerini denetleyen farklı bilgisayar kullanmaktadır [6]. Her bir bilgisayar belli
sistemlerdir [1-4]. Bu sistemler uçağın yerdeki, kalkış ve iniş fonksiyonlara sahiptir ve tek bir bilgisayarın, komutları
anındaki ve havadaki yolculuğu esnasında aktif konumda en az başka bir bilgisayar tarafından görüntülenmediği
tutularak yolculuğun güvenli ve kaliteli olması görevini durumlarda bilgisayarın kontrolü sağlamasına izin verilmez.
üstlenir . Yani her bir bilgisayar bir diğeri tarafından kontrol edilir.
Böylece güvenlik unsuru arttırılmış olur. İdeal olarak
Temel olarak uçuş kontrol sistemi hareketli kontrol bilgisayarlar ayrı olarak inşa edilirler ve tasarım veya
yüzeylerinden oluşmaktadır. Bu kontrol yüzeyleri kablo ve yazılım hatalarının tüm sistemi etkilemesini engellemek
rotlarla doğrudan pilot tarafından kumanda edilen kokpit amacıyla programları bağımsız olarak yazılır .
kontrol birimlerine bağlıdır. Pilotun verdiği hareket bu
kablo ve rotlar vasıtasıyla yüzeylere iletilir. EUKS’inde
elektriksel devreler yardımıyla varolan uçuş kontrol
sistemindeki mekaniksel devrelerin karmaşıklığı ortadan
kardırılır. EUKS, operatör ile kontrol akçüatörü veya
yüzeyi arasında görev yapar. Bunun için bir bilgisayar
sistemi araya konularak sisteme göre pilotun uçuştaki
görev yükü azaltılır. Bunlar zorunlu emniyet dışında
maksimum operasyon yetkisini sağlamak için
geliştirilmiştir. Böylece sistem değişen aerodinamik
durumları daha esnek bir şekilde cevaplayabilir ve uçuş
kontrol yüzeyini belirli bir amaca göre ayarlayarak uçak
cevabının tüm uçuş durumları için tutarlı olmasını sağlar Şekil 1. EUKS genel yapısı
[3, 4].
Elektriksel Sinyal iletimi: Sidestick sensör sinyalleri, uçak
Bu çalışmada, EUKS hakkında bir inceleme yapılarak hareket sensör sinyalleri ve kontrol yüzeyi akçüator pozisyon
sağladığı faydalar ortaya konulmuştur. İncelemede Airbus sinyallerinin hepsi uçuş kontrol bilgisayarına elektriksel olarak
iletilmektedir. Kontrol yüzeyi açıları uçuş kontrol bilgisayarından
155
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
belirlenir ve denetlenir. Denetleme sinyali EUKS’nin kontrol elektronik aksamından ve iniş takımlarından Fransa,
yüzeyi servo akçüatörlerine elektriksel olarak iletilir [6]. kanatlardan İngiltere, kanat parçalarından, uçuş
yüzeylerinden Hollanda ve kapı gibi aksamlarından ise
Hesaplama Sistemi: Kontrol hesaplama sistemi çok yüksek İspanya sorumludur.
doğrulukta olmalı ve uçuş güvenlik gereksinimini
karşılayabilmek için arıza durumlarına karşı yüksek Airbus A320, A330, A340, A380 tipi uçaklarda EUKS
bağışıklığa sahip olmalıdır. bulunmaktadır. Airbus ailesinde ise ilk olarak A310’da
kullanıldı. Bu sistem birinci jenerasyon EUKS olarak
Harekete Geçirme Sistemi: Servo harekete geçirme sisteminin adlandırılır. Daha sonra ise A320’de daha gelişmiş
temel görevi kontrol yüzeylerini sürmektir [7]. Bu sistem iki ikinci jenerasyon EUKS sistemi kullanıldı.
aşamalı bir yapıya sahiptir. Kontrol valfı ana güç kontrol
akçüatörünün çıkışından mekaniksel olarak sağlanan geri Airbus A320’ye ait uçuş kontrol sisteminin ana
besleme çıkartılmış ve bunun yerine servo akçüatörleri bölümleri; kokpit kontrol, iletim, akçüatörler ve kontrol
kontrol eden, servo yükselteçlere ana güç kontrol yüzeylerinden oluşur [8, 9]. EUKS kavramı esas olarak
akçüatöründen alınan elektriksel geri besleme kontrol yüzeylerinin mekanik olarak kontrolünden
yerleştirilmiştir. Bu da kontrol yüzeyinin hareketinden elde ziyade elektriksel olarak denetimine dayanır.
edilen tepkinin daha hızlı ve daha kesin olmasını sağlar,
Böylece servo döngü kazancı arttırılır. Pilotun verdiği hareket sidestick elemanına bağlı olan
dönüştürücülerle elektrik sinyaline dönüştürülür. Bu
Sensörler: Geri besleme sinyali sağlamak için kullanılırlar. sinyal EUKS’ne gönderilir. Şekil 2’de A320 modelinde
Birçok farklı sensör denetleyiciye geri besleme sinyali kullanılan sidestick görülmektedir. Elemanın orta
sağlamak için kullanılmaktadır. Uçuş kontrolü amacıyla kısmında yer alan yaylar merkezleme işlemi için
kullanılan sensör grubu genelde ikiye ayrılır: kullanılmıştır.
Hareket Sensörü Geri Beslemesi; Uçak durum bilgisi arızadan A320’de EUKS bilgisayarları birincil ve ikincil olmak
etkilenme oranları oldukça düşük olan uçak hareket üzere iki tanedir [10, 11]. Ayrıca bu bilgisayarlardan
sensöründen uçuş kontrol bilgisayarına sağlanır. Örneğin, birden fazla vardır. Bunlar birbirlerinden bağımsız ve
yunuslama, yatış ve sapma oran cayroskoplarından farklı bantlarda çalışırlar (Şekil 3). Sistemde 2 tane
bilgisayara geri besleme yapılır. birincil ve 3 tane ikincil bilgisayar mevcuttur. Birincil
bilgisayarlar irtifa dümeni ve kanatçık kumanda
III. AİRBUS A320 İÇİN EUKS İNCELEMESİ yüzeylerine kumanda ederler. İrtifa dümeni ve kanatçık
bilgisayarı olarak adlandırılır. Ve ikincil bilgisayar ise
Airbus şirketi 1970 yılında bir Fransız-Alman ortaklığı spoiler ve irtifa dümeni kumanda yüzeylerine kumanda
olarak kurulmuştur. Şirket şu anda Almanya, Fransa, eder ve spoiler ve irtifa dümeni bilgisayarı olarak
İspanya, İngiltere ve Hollanda ortaklığından adlandırılır.
oluşmaktadır. Merkezi Fransa'nın Toulouse şehridir.
Yukarıda sayılan bu ülkeler üretilen çeşitli modellerin A320 uçuş kontrol sisteminde ayrıca fazladan iki adet
değişik bölümlerini ve parçalarını üretmekten uçuş değerlendirme bilgisayarı (UDB) (flight
sorumlulardır. A320 modeli denilen ve A318, A319, augmentation computer) bulunur. Bu bilgisayarlardan
A320 ve A321 modellerini kapsayan seri Almanya'nın biri otomatik uçuş sistemlerini düzenler, diğeri ise
Hamburg kentinde montajlanırken diğer modeller istikamet dümeni kontrol fonksiyonunu gerçekleştirir.
Fransa'da montajlanmaktadır. Her seride ayrı dağılım Ayrıca istikamet dümeni için otomatik fonksiyonlar da
göstermekle birlikte genelde; gövdeden Almanya, bu bilgisayarda gerçekleştirilir.
156
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Eğer bilgisayarlardan biri kapalı olursa anahtar otomatik edilir. Yatay stabilize ise pedastaldan trim verilerek
olarak diğer bilgisayarı çalıştırır. Çalışmayan kumanda edilebilir.
bilgisayarlar Electronic Centralized Aircraft Monitoring
(ECAM) üzerinde turuncu renkle gösterilir (Şekil 4).
Şekil 3. A320 EUKS bilgisayar yapısı Şekil 6. ECAM F/CTL sayfası (Tüm bilgisayarlar
arızalı)
Şekil 4. ECAM F/CTL sayfası (Birincil bilgisayar Yer modu: Bilgisayarlar “direct law” prensibine dayalı
arızalı) olarak çalışır. Direct law’da uçuş kontrol yüzeyleri
doğrudan sidestick komutu ile çalıştırılır. Yalnız yatış ve
ECAM üzerinde F/CTL sayfası üzerinden bilgisayarların yunuslama eksenlerinde çalışarak kanatçık ve irtifa
durumları ayrıntılı bir şekilde görülebilir. ECAM dümenlerinin kontrolünde kullanılır. Gerektiğinde
üzerinde spoilerlardan hangi numaralı spoilerin açık istikamet dümeni mekanik yedek sistemiyle kontrol
olduğu veya arızalı olup olmadığı da görülebilir. edilebilir.
Bilgisayarlardan biri bozulduğunda ya da değiştirmek
istendiğinde birincil bilgisayar otomatik olarak Uçuş modu: Bu modda ise uçak havadayken
değişmektedir. Pilot kendisi baş üstü panelinde bulunan bilgisayarlar otomatik olarak “normal law” prensibiyle
anahtarlarla da birincil bilgisayarı değiştirebilmektedir. işlem yapar. Normal law’da üç eksen üzerinde çalışır.
İkincil bilgisayar otomatik olarak değişmediğinden elle Yunuslama ekseninde normal kontrol law da sidestick
değiştirilmek zorundadır (Şekil 5). sapması “g” yükleme faktörüyle orantılı olarak değişir.
İrtifa dümeni sapması ağırlığa ve hava hızına göre
değişir. Bu sidestick sapmasının sınırlandırılması
sayesinde uçak tehlikeli durumlardan korunmuş olur.
Yatış eksenindeki normal kontrol law’da sidestick
sapması dönüş oranıyla orantılı olarak değişir. Kanatçık
ve spoilerlar asimetrik olarak çalışırlar, istikamet
Şekil 5. Pilot baş üstü panelinden birincil ve ikincil dümeni de bunlara eşlik eder.
bilgisayarların kontrolü
Tehlikeli uçuş durumlarında kontrol emirleri koruma
Şekil 6’da görüldüğü gibi uçak üzerinde tüm devresi tarafından sınırlanır. Koruma devresi, yükseklik,
bilgisayarlar arızalanırsa istikamet dümeninin ve yatay hava hızı ve “g” yüklemesinde etkindir. Uçaklar +2,5
stabilize kumandasını mekanik olarak kumandası “g” ve -1 “g” aralığında dizayn edilmektedir. EUKS
mümkündür. İstikamet dümeni pedallarla kumanda
157
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
uçağın bu sınırları aşmasına izin vermez. Sidestick tam Tüm EUKS bilgisayarları sistem dışı kaldığında şekil
geriye çekildiğinde uçak en fazla 2,5 “g” ile yüklenir, 10’daki gibi PFD üzerinde uyarı görülür. Bu uyarı,
tam ileri itildiğinde -1 “g” ile yüklenir. Flaplar açıksa bu göstergedeki yazıların renk değiştirmesi şeklinde ortaya
limitler +2 “g” ve 0 “g” aralığında korunmaktır. çıkar.
158
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
V. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
159
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Anadolu Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, ESKİŞEHİR
2
Anadolu Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, ESKİŞEHİR
ÖZET
Otomatik uçuş kontrol sistemleri, pilotların işyüklerini Arıza toleranslı kontrol için kullanılan yöntemler pasif
oldukça hafifleten sistemlerdir. Ancak bu ve aktif yaklaşımlar olarak iki grupta incelenebilir.
sistemlerdeki; algılayıcı arızaları uçağın düşmesine Pasif yaklaşımlar; genel olarak, gürbüz kontrol
bile neden olabilecek istenmeyen sonuçlar tekniklerinin kullanılarak, kazançların gerekli şekilde
doğurabilir. Literatürde arıza toleranslı kontrol değiştirilmesi ve yedeklerin kullanılması durumlarını
olarak bilinen ve sistemlerdeki bazı arıza türlerine içerir. Aktif yaklaşımlar ise genel olarak analitik hesap
karşı, sistemin çalışmasına olanak sağlayan yapıyı, sürecine dayanarak fazlalık bilgisinin üretildiği
uçuş kontrol sistemlerinde de kullanarak arızaları metotlardır. Bu amaçla; Kalman Filtreleri, gözleyici
tolere etmek mümkün olabilir. Kontrol sisteminin kullanımı, eşlik uzayına dayanan yöntemler genel
karar verme mekanizmasında, gerçek durumlar ile olarak kullanılan yöntemler olarak sayılabilir [4].
kestirilen durumlar arasında fark incelemesi olan
rezidüye göre, tam mertebe gözleyici, indirgenmiş Arıza toleranslı kontrolün; otomotiv sektöründen,
mertebe gözleyici veya bilinmeyen giriş gözleyicisi kimya sektörüne, endüstriyel üretim tesislerinden,
kullanılarak arızanın tespiti gerçekleştirilebilir. Ayrım havacılık endüstrisine kadar uzanan çok sayıda teorik
aşamasında ise, Adanmış Gözleyici Yapısı (AGY) veya ve pratik uygulamaları vardır [5].
Genelleştirilmiş Gözleyici Yapısı (GGY)
yöntemlerinden biri kullanılarak hangi elemanın Bu çalışmada, uçak irtifa kontrol sistemi içinde,
arızalı olduğu saptanabilir. Bu çalışmada, bilinmeyen algılayıcı arızasının tespiti ve ayrımına yönelik bir
giriş gözleyicileri ile, uçuş kontrol sisteminde örnek uygulama gerçekleştirilmiştir.
herhangi bir zamanda meydana gelmiş algılayıcı
arızalarının tespit ve ayrımı benzetimler kullanılarak II. GÖZLEYİCİLER
gerçekleştirilmiştir. Gözleyicilerin temel prensibi; dinamik bir sistemin
durum değişkenlerinin gözleyici olarak isimlendirilen
I. GİRİŞ bir başka sistemin durum değişkenleri tahminlerine
Uçaklar, üç boyutlu düzlemde hareket etme ve yakınsamasıdır.
çevresel faktörlerden daha fazla etkilenme gibi
sebeplerle, diğer ulaşım araçlarına veya sistemlerine Doğrusal, zamanla değişmeyen bir sistemin durum
göre daha karmaşık bir yapıya sahiptirler. Bu nedenle, uzayındaki gösterimi aşağıdaki gibi tanımlansın [6-
emniyetli bir şekilde uçuşu gerçekleştirebilmek için 12]:
‘otomatik uçuş kontrol sistemi’ adı verilen, pilotun
işyükünü oldukça hafifleten ve onun yerine gerekli x& (t) = Ax(t) + Bu(t)
hareketleri sağlayan bir sistem kullanılır. Bu sayede (1)
y(t) = Cx(t)
çok döngülü geribeslemeler yardımıyla pilotun dahi
veremeyeceği hassaslıkta kumanda hareketleri
sağlanabilir [1]. Burada; A ∈ R nxn sistem katsayılar matrisi,
nxm
B ∈R kontrol dağıtım katsayılar matrisi,
Uçakta bulunan diğer sistemler gibi otomatik uçuş
nxn
kontrol sisteminin de arızalanma ihtimali vardır. C ∈R ölçüm dağıtım katsayılar matrisi,
Doğal olarak da burada olabilecek bir arızanın fark nx1
edilmemesi veya gecikme yaşanması, istenmeyen x(t) ∈ R durum vektörü; u(t) ∈ R mx1 giriş
sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, sistem içerisinde nx1
vektörü ve y(t) ∈ R ölçüm vektörü olarak
algılayıcılardaki arızalanma durumlarını da hesaba tanımlanmıştır.
katan bir sistem tasarımı oldukça faydalı olabilir [2,3].
160
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Gözleyici dinamiği, doğrusal bir sistem için, y(t) Böylece yatışkın durumda, lim z(t) = lim Tx(t)
t →∞ t →∞
ölçüm vektörü ve u(t) giriş vektörünün lineer
haline dönüşmüş olur.
kombinasyonu şeklinde,
III. BİLİNMEYEN GİRİŞ GÖZLEYİCİSİ (BGG)
Aşağıdaki gibi bir durum uzayı matematik modeli
z& (t) = Fz(t) + Gy(t) + Lu(t) (2) tanımlansın [10, 13, 14]:
Eşitlik (1)’deki durum denklemi, n x n boyutlu bir Burada; x̂ ∈ R nx1 hesaplanan durum vektörü,
T matrisiyle çarpılıp, Eşitlik (2)’den çıkartıldığında nxn nxn
aşağıdaki denklem elde edilir. T∈R boyutlu matris, K ve H ∈ R boyutlu
matrisler olup, diğer matris ve vektörler, Eşitlik
z& (t) - Tx& (t) = Fz(t) + Lu(t) + GCx(t) - TAx(t) - TBu(t) (3) (1)’deki tanımlamalarda olduğu gibidir. Burada
tanımlanan T, K ve H matrislerinin seçilmesindeki
Sistem ve gözleyici durumları arasındaki hata vektörü, diğer kriterler aşağıda açıklanmaktadır.
161
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
e& (t) = (A - HCA - K 1C)e(t) + (A - HCA - K 1C)z(t) + (A - HCA - K 1C)Hy(t) + (I - HC)Bu(t) kanonik ayrıştırması yapılır. Burada, n 1 = rank(W0 )
+ (I - HC)Ed(t) - Fz(t) - TBu(t) - K 2y(t)
= (A - HCA - K 1C)e(t) - [F - (A - HCA - K 1C)]z(t) - [K 2 - (A - HCA - K 1C)H]y(t) şeklinde seçim yapılır. W0 , (C, A 1 ) ’in
-[T - (I - HC)]Bu(t) - (I − HC)Ed(t)
gözlenebilirlik matrisidir. Bu matrisin satır vektörleri
(14) p 1T , L p nT1 şeklindedir. Geri kalan n − n1 satır vektörü
Eşitlik (14)’de, K = K 1 + K 2 şeklinde iki kısma ise, keyfi olarak p nT1 +1 , L p nT şeklinde fakat tekil
ayrılarak denklem düzenlenmiştir. Burada, olmayacak P dönüşüm matrisini oluşturmak üzere
seçilir:
(HC − I)E = 0 (15) [
P = p 1 L p n 0 ; p n 0 +1 L p n
T
]
T = I − HC (16) 5. (C, A 1 ) üzerinde bir gözlenebilir kanonik
F = A − HCA − K 1C (17) ayrıştırması düzenlenir:
K 2 = FH (18) ⎡A 0 ⎤
PA 1 P −1 = ⎢ 11 ⎥ CP −1 = [C ∗ 0]
⎣ A 12 A 22 ⎦
tanımlarının yapıldığı kabul edilmektedir [17].
6. (C, A 1 ) ’in detectabilitysi kontrol edilir. Eğer
Yukarıdaki şartların sağlanması durumunda, Eşitlik A 22 ’nin özdeğerlerinden herhangi biri kararsızlığa
(8)’e ulaşılır ve F ’in tüm özdeğerleri, kompleks sebep oluyorsa, bilinmeyen giriş gözleyicisi
düzlemin sol yarı kısmında ise, e asimptotik olarak tasarlanamaz.
sıfıra gidecek, dolayısıyla hesaplanan durumlar ( x̂ ) , 7. Seçilen n 1 tane istenen özdeğer ile kutup
sistemin gerçek durumlarına ( x ) yakınsayacaktır.
yerleştirmesi kullanılarak A 11 − K 1p C ∗ şeklinde atama
Eşitlik (15)’in çözülebilmesi için iki tane gerek ve gerçekleştirilir.
yeter şart sağlanmalıdır: 8. K 1 = P −1 K p = P −1 [(K 1p ) T (K p2 ) T ]T olacak şekilde
hesaplanır. Burada K p2 , (n − n1 ) x m boyutlu
1. rank (CE) = rank (E)
2. (C, A 1 ) çifti detectable olmalıdır herhangi bir matristir.
9. F = A 1 − K 1 C ve K = K 1 + K 2 = K 1 + FH olacak
Burada; A 1 , aşağıdaki gibi tanımlıdır: şekilde hesaplanır.
bir P dönüşüm matrisi kullanılarak gözlenebilir ilgilenilen uçuş durumundaki kararlılık türevleridir.
162
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Uçuş durumları için kararlılık türevleri kullanılarak Yukarıda verilen sistem matrisleri kullanılarak Şekil
elde edilen sistem matrisleri, 1’deki çıkış tepkileri elde edilmektedir. Senaryo
gereği arıza, [0, 100] aralığında herhangi bir zamanda
⎡−0.089 0 −1 0.146⎤ ⎡ 0 0.015 ⎤ üretilmektedir.
⎢ ⎥ ⎢ ⎥
⎢ − 1.33 − 0.98 0.33 0 ⎥ ⎢ 0.23 0.06 ⎥
A=
⎢ 0.17 − 0.17 − 0.217
, B= (22)
0 ⎥ ⎢0.026 − 0.15⎥
⎢ ⎥ ⎢ ⎥
⎣⎢ 0 1 0 0 ⎦⎥ ⎣⎢ 0 0 ⎦⎥
olarak bulunmuştur.
Yukarıdaki uçuş durumuna ait A durum katsayılar
matrisleri incelendiğinde, sistemin kararlı olmadığı
görülmektedir. Bu amaçla, LQR (Lineer Karesel
Düzenleyici) tekniği ile her uçuş durumu için kararlı
durumu sağlayan K geribesleme kazanç matrisi
seçilerek, yeni sisteme ait olan A matrisi ∗
⎡−6.1901 0.8445 6.3872 0.4051 ⎤ Şekil 1 Uçak algılayıcı arızası durumunda elde edilen
K=⎢ ⎥ (23) çıkışlar
⎣ 2.7725 − 0.1573 − 3.4317 − 0.0128⎦
(25)
⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥
⎢ 0 − 10 0 0 ⎥ 1 ⎢0 0.6667 − 0.3333 − 0.3333⎥ ⎢ 0.23 0.06 ⎥ ⎢ 5.6287 − 3.6562 − 3.3908⎥ 1
z& 1 (t) = ⎢ ⎥ z (t) + ⎢ ⎥ ⎢ ⎥u(t) + ⎢ ⎥ y (t)
Burada; ⎢ 0
⎢ 0
⎣
0 − 10 0 ⎥
0 0 − 10 ⎥
⎦
⎢0 − 0.3333 0.6667 − 0.3333⎥
⎢0 − 0.3333 − 0.3333 0.6667 ⎥
⎣ ⎦
⎢0.026 − 0.15⎥
⎢ 0
⎣ 0 ⎥
⎦
⎢ − 3.4221 6.3792 − 3.3108⎥
⎢− 2.2066 − 2.7230 6.7016 ⎥
⎣ ⎦
(26)
⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥
⎢ 0 − 10 0 0 ⎥ 2 ⎢− 0.3333 1 − 0.3333 − 0.3333⎥ ⎢ 0.23 0.06 ⎥ ⎢− 3.6114 − 3.6510 − 3.4703⎥ 2
z& 2 (t) = ⎢ ⎥ z (t) + ⎢ ⎥ u(t) + ⎢ ⎥ y (t)
⎡ −0.1306 0.0024 −0.9485 0.1462 ⎤ ⎡ 0 0.015 ⎤ ⎡0.1⎤ ⎢ 0 0 − 10 0 ⎥ ⎢− 0.3333 0 0.6667 − 0.3333⎥
⎥ ⎢
⎢0.026 − 0.15⎥ ⎢− 2.7919 6.3843 − 3.3904⎥
⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ 0
⎣ 0 ⎥
0 − 10⎦ ⎢− 0.3333 0 − 0.3333 0.6667 ⎥⎦ ⎢ 0 0 ⎦⎥ ⎢− 3.5387 − 2.7179 6.6221 ⎥
− 0.0726 − 1.1648 − 0.9332 − 0.0924⎥ 0.23 0.06 ⎥ 0.1 ⎣ ⎣ ⎣ ⎦
A=⎢
⎢ 0.7468 − 0.2156 − 0.8978 − 0.0125⎥
, B=⎢
⎢0.026 − 0.15⎥
, E=⎢ ⎥
⎢0.1⎥ ⎡−10 0 0 0 ⎤ ⎡ 0.6667 −0.3333 0 −0.3333 ⎤ ⎡ 0 0.015 ⎤ ⎡ 6.6038 −3.2768 −3.2051 ⎤
(27)
⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥
⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ 0 − 10 0
z& 3 (t) = ⎢
0 ⎥ 3 ⎢− 0.3333 0.6667
⎥ z (t) + ⎢
0 − 0.3333⎥
⎥
⎢ 0.23
⎢
0.06 ⎥ ⎢− 3.3382 5.5560 − 3.4437⎥ 3
⎥u(t) + ⎢ ⎥ y (t)
⎢⎣ 0 1 0 0 ⎥⎦ ⎢⎣ 0 0 ⎥⎦ ⎢⎣0.1⎥⎦ ⎢ 0
⎢ 0
0 − 10 0 ⎥
⎥
⎢− 0.3333 − 0.3333
⎢− 0.3333 − 0.3333
1 − 0.3333⎥ ⎢0.026 − 0.15⎥ ⎢− 2.5188 − 3.4947 − 3.3637⎥
⎣ 0 0 − 10 ⎦ ⎣ 0 0.6667 ⎥⎦ ⎢ 0
⎣ 0 ⎥
⎦
⎢− 3.2656 − 2.2792 6.6487 ⎥
⎣ ⎦
(28)
⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥
⎢ 0 − 10 0 0 ⎥ 4 ⎢− 0.3333 0.6667 − 0.3333 0⎥ ⎢ 0.23 0.06 ⎥ ⎢ − 3.5872 5.9612 − 3.3400 ⎥ 4
şeklinde olup, C birim matris olarak alınarak rezidü z& 4 (t) = ⎢
⎢ 0
⎢ 0
0
0
− 10 0 ⎥
0
⎥ z (t) + ⎢
⎥
− 10⎦
⎢− 0.3333 − 0.3333 0.6667
⎢− 0.3333 − 0.3333 − 0.3333
0⎥
⎥
1 ⎥⎦
⎢
⎢ 0 0 ⎦
⎥u(t) + ⎢
⎢0.026 − 0.15⎥
⎥
⎢− 2.7677 − 3.0896 6.6953 ⎥
⎥ y (t)
⎢ − 3.5145 − 1.8740 − 2.4068⎥
⎣ ⎣ ⎣ ⎣ ⎦
163
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
KAYNAKLAR
şeklinde bulunmuştur. [1] C. Hajiyev, F. Çalışkan, Fault Diagnosis And
Bu durumda rezidüler, Şekil 2’deki gibi elde Reconfiguration In Flight Control Systems,
edilmiştir. Kluwer Academic Publishers, United Kingdom,
2003.
[2] F. Çalışkan, Algorithms For Self-Repairing Real-
Time Flight Control Systems, Department of
Aeronautical Engineering, London University,
1993.
[3] M. Mahmoud, J. Jıang, Y. Zhang, Active Fault
Tolerant Control Systems, Springer, 2003.
[4] J. J. Gertler, Fault Detection And Diagnosis In
Engineering Systems, Marcel Dekker, 1998.
[5] A. M. Edelmayer, Fault Detection, Supervision
And Safety For Tecnical Processes 2000, IFAC
Symposium, Budapest, Hungary, 14-16 June
2000.
Şekil 2 Algılayıcı arızasının tespiti ve ayrımı [6] Williams, T. J., Process Control and Automation,
Vol. 52, No. 2, February 1960.
Şekil 2 incelendiğinde, 60. saniyeden sonra p, r ve φ [7] Çalışkan, F., Fault Tolerant Control Systems,
ile ilgili rezidüler belli bir eşik değerini geçerken, β Lecture Notes, İTÜ, 2006.
[8] Ammar, N., Robust Fault Detection By
ile ilgili rezidünün ise geçmediği görülmektedir. GGY Simultaneous Observers, Master's Thesis, Bilkent
bağlantı yapısına göre arızanın, β durum değişkeni University, 2000.
olan yana kayış açısını ölçen algılayıcının [9] Stevens, B. L., Lewis, F. L., Aircraft Control And
arızalanmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Simulation, USA, 1992.
Burada; eşik değer 0.05 olarak seçilmektedir. Seçilen [10] Blanke, M., Kinnaert, M., Lunze, J., Staroswiecki,
bu eşik değere göre anahtarlama yapılarak sağlam M., Diagnosis and Fault-Tolerant Control,
algılayıcının devreye girmesi sağlanabilir. Springer, 2003.
[11] Mclean, D., Automatic Flight Control Systems,
V. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Prentice-Hall, 1990.
Bu çalışmada, uçuş kontrol sisteminde herhangi bir [12] Solak, E., Observability And Observers For
zamanda meydana gelmiş algılayıcı arızalarının tespiti Nonlinear And Switching Systems, Bilkent
ve ayrımı benzetimler kullanılarak gerçekleştirilmiştir. University, Ph. D. Thesis, 2001.
[13] Chen, J., Patton, R. J., Robust Model-Based Fault
Arıza toleranslı kontrol; arıza tespit, ayrım ve yeniden Diagnosis For Dynamic Systems, Kluwer
yapılandırma aşamalarından meydana gelir. Academic Publishers, USA, 1999.
Gözleyiciler ve Kalman Filtresi en çok kullanılan [14] Guan, Y., Saif, M., A New Approach to Robust
durum tespiti yöntemleri olup, gözleyiciler Fault Detection and Identification, IEEE
kullanılarak rezidü incelemesine göre arıza tespiti Transactions on Aerospace and Electronic
yapılabilmektedir. Ayrım aşamasında ise AGY veya Systems,Vol. 29, 1993.
GGY olarak bilinen yaklaşımlar kullanılabilir.
[15] Guan, Y., Saif, M., A Novel Approach To The
Design Of Unknown Input Observers, IEEE
Uygulamada, kararlılık türevlerine bağlı olarak elde
Transactions on Automatic Control, Vol. 36,1991.
edilen uçak hareket denklemlerinden, yanlamasına
[16] Guan, Y., Saif, M., Robust Fault Detection in
hareket denklemleri için rezidü incelemesi yapılmış ve
Systems with Uncertainties, IEEE Transactions
durum tahminlerinin yapılması BGG ile sağlanmıştır.
on Automatic Control,Vol. 33, 1990.
Bu sayede sisteme bilinen girişlerin yanında
[17] Hou, M., Müller, P. C., Design of Observers for
bilinmeyen girişlerinde etki etmesi göz önüne
Linear Systems with Unknown Inputs, IEEE
alınmıştır. Bu amaçla seçilen uçak modeli, dört
Transactions on Automatic Control ,Vol. 37,
algılayıcıya sahip bir uçak modeli olup, algılayıcı
1992.
arızası tespiti ve ayrımı benzetimler kullanılarak
gerçekleştirilmiştir. Bundan sonra, bir algılayıcı
arızası durumunda yeniden yapılandırma aşaması için
yedekte bulunan sağlam algılayıcı ile bir çözüme
gidilebilir.
164
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1, 2
Anadolu Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, 26470 ESKİŞEHİR
165
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Hassas olmayan yaklaşmalar VOR/DME, NDB ve Descent Height) olarak belirtilmektedir. MDA deniz
Lokalizer gibi geleneksel seyrüsefer yardımcıları ya seviyesi, MDH’da meydan ya da pist başı
da GNSS ABAS ve DME/DME’ye bağlı RNAV seviyesinden yükseklik referans alınmaktadır.
kullanılarak gerçekleştirilebilmektedir [3]. Bu Hassas yaklaşmalarda yaygın olarak kullanılan
sistemlerin kullanılmasıyla hassas olmayan seyrüsefer yardımcısı Aletli İniş Sistemidir (ILS-
yaklaşmalarda pilota sadece yatayda rehberlik Instrument Landing System). Aletli iniş sistemi görüş
sağlanmaktadır. Hassas olmayan yaklaşmalarda Engel mesafesinin düşük ve bulut tavanının da çok alçak
Emniyet İrtifası/Yüksekliği (OCA/H-Obstacle olduğu kötü hava koşullarında uçakların piste
Clerance Altitude/Height) değerlerine bağlı olarak emniyetli bir şekilde yaklaşmalarını ve iniş
uçağın görsel şartlar oluşmadan daha düşük irtifa ya yapmalarını sağlamaktadır.
da yüksekliğe inemeyeceği değer Minimum Alçalma
İrtifası (MDA-Minimum Descent Altitude) ya da ILS’in lokalizer, glide path ve marker olmak üzere üç
Minimum Alçalma Yüksekliği (MDH-Minimum tane ekipmanı vardır. Lokalizer, uçağın pist merkez
166
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
hattı boyunca yaklaşmasını sağlar. Glide path, uçağın yaklaşmalarla karıştırılmamalıdır. Baro-VNAV
piste en uygun süzülüş açısı ile alçalmasını sağlar. yaklaşmalarda hassas olmayan yaklaşmalardaki adım
Marker ise pilota pist başına olan mesafeyi verir. adım alçalmaya nazaran devamlı bir alçalma eğimi ile
yaklaşma gerçekleştirilmektedir. Dikey komuta
Karar yüksekliği (DH-Decision Height) ve pist görüş bilgisine uçağın havacılık bilgisi veritabanından ya da
mesafesi (RVR-Runway Visual Range) açısından 3 tip uçuş bilgi sistemi içersindeki pilot girdilerinden
ILS yaklaşması bulunmaktadır. Bunlar; ulaşılmaktadır. RNAV/baro-VNAV prosedürlerinin
• Cat I; DH ≥ 200 ft(60m), RVR ≥ 550m kullanılması hassas olamayan yaklaşma
• CatII; 200ft > DH ≥ 100ft, RVR ≥ 350m prosedürlerinin emniyetini düzeltecektir. Bunlar
• Cat III; DH < 100ft, RVR ≥ 200m özellikle minimum irtifaya erken alçalmanın alternatif
tekniklerinden daha güvenilir oldukları düşünülen
geniş ticari jet taşıma uçakları ile ilgilidir. Bununla
ILS dışında hassas yaklaşmalarda MLS ve PAR birlikte, barometrik altimetredeki var olan hatalar ve
kullanıldığı gibi GNSS GBAS’a bağlı RNAV da belirli RNAV modunun belgeli performansı sebebiyle
kullanılmaktadır. bu prosedürler hassas yaklaşma sitemlerinin
bütünlüğü ve doğruluğu ile rekabet edemez [7]. Dikey
Dikey rehberlik ile yaklaşma ise tanımlanmış her bir
seyrüsefer prosedürleri yatay seyrüsefer prosedürleri
yol noktasındaki minimum alçalma irtifasına adım
(LNAV-Lateral Navigation) ile birlikte
adım alçalmaktan ziyade pilota devamlı dikey alçalma
yardımı sunan bir yaklaşma çeşididir. APV yaklaşma, oluşturulmaktadır.
ILS glide path tarafından sağlanan yardım ile
benzerdir. RNAV/baro-VNAV prosedürler Uçuş Yönetim
Sistemleri ile donanmış ve barometrik VNAV yolunu
II. BAROMETRİK DİKEY SEYRÜSEFER hesaplama yeteneğine sahip olan saha seyrüsefer
Uçak seyrüsefer sistemlerinin bilgisayar teknolojisinin (RNAV) uçakları tarafından kullanılması için
çok daha işlevsel hale gelmesi nedeniyle uçak ve tasarlanmıştır. Baro-VNAV operasyonlarının uygun
avionik üreticileri uçak operasyonlarında bu bilgisayar seviyesi için onaylanmış RNAV/Baro VNAV
yeteneğinden daha fazla yararlanabilmek için çeşitli sistemleri ile donanmış uçak RNAV/Baro-VNAV
çalışmalar yapmaktadırlar. Bunlardan birisi ILS yaklaşmayı tamamlamak için aşağıdaki koşulları
glideslope ya da Mikrodalga İniş Sistemi (MLS- sağlaması gerekmektedir [8];
Microwave Landing System) rakım sinyali gibi dış a) Seyrüsefer sistemi %95 olasılıkla 0,6 km’ye
elektronik rehberlik sinyali olmaksızın uçağın aletli (0.3NM) eşit veya daha düşük hata paylı
yaklaşma sırasında dikey olarak seyrüsefer performansa sahip olmalıdır;
yapabilmesidir [4]. Bu operasyona Barometrik Dikey b) RNAV/baro-VNAV ekipmanları işler
Seyrüsefer adı verilmektedir. Barometrik dikey durumda olmalıdır;
seyrüsefer, pilota belirli bir Dikey Yol Açısına (VPA- c) Uçak ve uçak sistemleri tasarlanmış
Vertical Path Angle) referansla hesaplanmış dikey RNAV/Baro-VNAV operasyonları için
yardım sunan bir seyrüsefer sistemidir. Bilgisayar uygun bir şekilde onaylanmış olmalıdır ve
tarafından hesaplanan dikey rehberlik barometrik barometrik irtifanın hassas kaynağı ile
irtifaya dayalıdır ve referans başlangıç noktası birleştirilmiş LNAV/VNAV sistemler ile
yüksekliğinden itibaren dikey yol açısı olarak donatılmış olmalıdır; ve
belirlenir [5]. Bu açı, iki yol noktası (waypoint) d) VNAV irtifalar ve bütün ilgili prosedürler ve
arasındaki geometrik yol ya da tek bir yol noktasından seyrüsefer bilgileri seyrüsefer veritabanından
olan açıya göre hesaplanmaktadır ve bu açı genelde tekrar düzeltilmelidir.
3º’dir. Dikey rehberlik genel olarak seyrüsefer
sensörlerinden alınan bilgiyle barometrik altimetreye III. OPERASYONEL SINIRLAMALAR
dayanmaktadır. Olağandışı havalarda altimetre, önemli derecede hatalı
veriler vermektedir. Bu durum soğuk havalarda
RNAV/Baro VNAV yaklaşma prosedürleri dikey yol oldukça tehlikelidir, çünkü bu durumda gerçek irtifa
göstermeyle yaklaşma ve iniş operasyonlarını altimetrenin gösterdiği irtifa değerinden daha az bir
destekleyici aletli yaklaşma prosedürleri olarak irtifada olacaktır. Bu hatanın 1000 feet ya da daha
sınıflandırılmıştır [6]. Bu gibi prosedürler, yaklaşmaya fazla olması ve yalnızca altimetrenin gösterdiği değere
devam etmek için yerle görsel referansın güvenilmesi halinde maniaları aşmak için gerekli
sağlanamaması durumunda pas geçmenin başlayacağı irtifalar muhafaza edilemez.
deniz seviyesinden belirlenmiş bir irtifa ya da
yükseklik olarak tanımlanan karar irtifası ya da Birçok uçak, irtifa verileri için basınç altimetrelerine
yüksekliği ile resmen ilan edilmelidir. Bunlar uçağın güvenmektedirler. Bu aletler radar altimetrelerinin
minimum karar irtifası/yüksekliğinin altına yaptığı gibi direkt olarak irtifayı okumazlar. Daha
alçalmaması gerektiği klasik hassas olmayan doğrusu; hava basıncını okurlar ve bunu irtifa
167
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
tahminine çevirirler. Uçakta kullanılan basınç standartlardan daha yüksek olduğu zamanlarda irtifa
altimetresi uçuş seviyesindeki hava basıncının altimetrenin gösterdiğinden daha yüksek olacaktır.
ölçülmesi için oldukça hassas bir alettir. Bununla Sıcaklığın standarttan daha düşük olduğu zamanlarda
birlikte, altimetre tarafından gösterilen irtifa bilgisi ise irtifa altimetrenin gösterdiğinden daha düşük
deniz seviyesi ya da yer üzerindeki uçağın gerçek olacaktır. Çok daha soğuk havalar altimetrede
yüksekliğinden daha farklı olabilir [9]. gösterilen veriden %10 daha fazla bir sapmaya neden
olabilir [10].
Basınç altimetreleri Uluslararası Standart Atmosfer
(ISA) şartlarındaki gerçek irtifayı göstermesi için Hava basıncı hava şartlarına bağlı olarak zamana ve
ayarlanmaktadır. Uluslararası Standart Atmosfer yere göre farklılıklar göstermektedir. Tablo 1’de
şartları aşağıda verilmiştir: havanın fazlasıyla soğuk olduğu durumlarda ne kadar
• Deniz seviyesindeki basınç 29.92 inçtir. hatanın mevcut olduğunu gösteren bir çizelge
• Deniz seviyesindeki sıcaklık 15ºC’dir. verilmiştir. Bu çizelge ICAO tarafından
• Her 1000 feette sıcaklık 1.98ºC azalmaktadır. hazırlanmıştır. Buna göre;-10ºC sıcaklıkta ve FAF’ın
meydan rakımının 500ft yukarısında olduğu
Bu şartlar çoğunlukla oluşmamaktadır. Bu durumlarda mevcut irtifa altimetrede gösterilen
standartlardan herhangi bir sapma altimetrede yanlış irtifanın 50ft altında olacaktır.
okumaya neden olabilmektedir. Sıcaklık
Soğuk havalarda kaynaklanan bu hatalar nedeniyle ve hava trafik kontrolörü tarafından uçuş
Baro-VNAV yaklaşma prosedürleri oluşturulurken mürettebatına doğru iletilmiş bir altimetre verisinin
ilgili meydan için son beş yılın en soğuk aylarının en her zaman için VNAV sistemine doğru olarak giriş
düşük sıcaklıkları elde edilip ortalama minimum yapılacağı garanti edilemez. Daha sonraki insan
sıcaklık elde edilmektedir. Elde edilen bu sıcaklık hataları bu doğru altimetre bilgisinin VNAV sistemine
değeri aletli yaklaşma planlarında gösterilmektedir hatalı girilmesine sebep olabilmektedir.
(Şekil 2). IV. SONUÇ
Hassas yaklaşmalara alternatif olabilecek dikey
rehberlik ile yaklaşma, pilota devamlı dikey alçalma
yardımı sunan bir yaklaşma çeşididir. RNAV/Baro-
VNAV prosedürler FMS ile donatılmış ya da
barometrik dikey seyrüsefer yolunu hesaplama
kabiliyetine sahip RNAV donanımlı uçaklar
tarafından kullanılabilen havaalanlarında herhangi bir
Şekil 2. Minimum sıcaklık değerinin aletli yer altyapısı gerektirmeyen bir yöntemdir. Fakat
yaklaşma planlarında gösterilmesi barometrik dikey seyrüseferin ILS’e yakın sonuç elde
edilmesi ve ayrıca herhangi bir maliyet
Altimetre ayarlarının kaynağının uzaktan kullanıldığı gerektirmemesi avantajlarının yanı sıra bazı
prosedürler Baro-VNAV yaklaşma prosedürlerini dezavantajları da bulunmaktadır.
desteklemez [11].
Standart sıcaklıktan daha düşük sıcaklık, uçağın
Hem hava trafik kontrolörü hem de pilot tarafından gerçek irtifasının barometrik irtifasından daha düşük
doğru olmayan ya da tarihi geçmiş altimetre olmasına neden olmaktadır. Her bir Baro-VNAV
ayarlarının kullanılması mümkündür. Doğru ölçülmüş
168
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
yaklaşması bir sıcaklık kısıtlaması içermektedir. Ayrıca hem hava trafik kontrolörü tarafından yanlış
Belirlenen sıcaklık kısıtlamaları aletli yaklaşma veya zamanı geçmiş barometre bilgisinin pilota
planlarında gösterilmektedir. Uçuş yönetim sistemleri aktarılması ya da pilotun yanlış barometre bilgisini
son yaklaşma için onaylı soğuk havadan kaynaklanan veri tabanına girmesi ciddi operasyonel tehlikeleri
düzeltmelerle donatılmadıkça havaalanı sıcaklığının beraberinde getirebilecektir.
resmen ilan edilen minimum havaalanı sıcaklığının
altında olduğu zamanlarda Baro-VNAV prosedürlere KAYNAKLAR
izin verilmez. [1] Usanmaz Ö, Hava sahasında RNAV Prosedürler,
Kayseri IV. Havacılık Sempozyomu, 418-422,
VNAV bilgisi uçağın veritabanından ya da bazı 2002.
durumlarda uçuş mürettebatı tarafından uçuş yönetim [2] Direction Generale de I’Aviaion Civile (DGAC),
sistemlerine (FMS) girilen komutlardan alınmaktadır. Implementation of RNAV approaches in France,
Uçuşun yaklaşma safhası için modern uçak Toulouse, 5-6 October 2005.
avioniklerinin VNAV yeteneğinin yükseltilmesi [3] Rao, B. S., Sarma, A.D. and Rao, V.R., A Non-
beraberinde daha çözülememiş veritabanı hata sayısını Preision Instument Approach Procedure With
arttırmaktadır. Bütün minimum uçuş irtifası Vertical Guidance (IPV) For Aircraft Landing
veritabanları ülke havacılık bilgisi kaynaklarına dayalı Using GPS, Osmania University, India, 2001.
olarak veritabanı sağlayıcıları tarafından [4] http://www.ivpa.com/vta/gschool/iaps-1.htm
kodlanmaktadır. Bütün aletli yaklaşma prosedürleri, [5] http://www.airspaceusa.com/Terps_VNAV.htm
prosedürün her bir safhası için minimum uçuş irtifası [6] International Civil Aviation Organisation (ICAO),
sağlanması için geliştirilmektedir. Veritabanı Procedures for Air Navigation Services-Aircraft
sağlayıcıları bu minimum uçuş irtifalarını uçağın Operations (Doc 8168 PANS-OPS), Volume I,
veritabanı içersine kodlamaktadırlar. Veritabanı Flight Procedures, Chapter 9 RNAV/Baro-VNAV
sadece yayımlanmış irtifaları yansıtması nedeniyle Approach Procedures, 2004.
hassas olmayan yaklaşmadaki uçak pilot veritabanı [7] http://www.transportcanada.org/civilaviaion/com
irtifalarına eklenen değerler için bazı düzeltmeler mence /circulars /DOC/ACO238
almadıkça pilotu doğru yoldan saptıracaktır. Uçağın [8] International Civil Aviation Organisation (ICAO),
konvansiyonel operasyonundaki yayımlanmış Procedures for Air Navigation Services-Aircraft
irtifalara düzeltme değerinin eklenmesi oldukça kolay Operations (Doc 8168 PANS-OPS), Volume II,
bir meseledir. Construction of Visual and Instrument Flight
Procedures, Chapter 34 APV/Barometrıc Vertical
Navigation, 2004.
Aletli yaklaşma prosedürleri yerel ya da uzaktan
[9] U.S Department of Transportation Federal
altimetre kaynaklarına dayalı geliştirilebilir.
Aviation Administration, Altimeter Errors at Cold
Veritabanı minimum uçuş irtifası problemi prosedürün
Temperature, ABD, 2004.
yarım gün yerel altimetre ve diğer zamanlarda da
[10] U.S Department of Transportation Federal
uzaktan altimetre kaynağına dayandığı zamanlarda
Aviation Administration, Instrument Flying
ortaya çıkmaktadır. Veritabanı sağlayıcıları sadece
Handbook, ABD, 2001.
aletli yaklaşma planında yayımlanmış irtifaları
[11] Karatsinides, S., Flight Management VNAV
kodlamaktadırlar, bu yüzden uzaktan altimetre
Approach Paths, Guiadance, Navigation and
kaynağına dayalı uçuş prosedürü gerçekleştirilirse,
Control Conference, California, ABD, 2002.
pilota sunulan prosedür veritabanı irtifaları hatalı
olacaktır ve veritabanı hatasını da ona iletecek hiçbir
mesajda gönderilmeyecektir. Bundan dolayı; Baro-
VNAV prosedürler sadece yerel altimetre kaynağı
değeri mevcut olduğunda ve uçağın altimetresine
QNH/QFE ayarlandığında uygulanmalıdır.
169
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
ÖZET
Bu çalışmada, bir kanat profili etrafındaki basınç Reynolds sayısına ve serbest akım hücum açısına, bağlı
katsayısı (CP) dağılımının, farklı açılarda x-y olarak teorik, deneysel veya sayısal olarak elde edilir.
geometrisine bağlı olarak hesaplanmasında yapay Şekil 2’de bir profile ait geometri, geometriyi
sinir ağlarına dayanan bir yöntem sunulmuştur. tanımlayan büyüklükler, θ (Hucum Açısı) ve V∞
Eğitimde ve test işleminde NACA 4412 profili ve bu (Sebest Akım Hızı) profilin akımla temas ettiği ilk
profile ait deneysel veriler kullanılmıştır. Yapay sinir nokta olan x=0 (Hucum kenarı), akımın profili terk
ağlarını (YSA) eğitmek için Levenberg-Marquardt ettiği nokta x=c (Firar kenarı), profili z ekseni boyunca
algoritması kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen ortalayan hatta eğrilik Hattı, profilin hucum kenarı ile
sonuçların, literatürdeki sonuçlarla uyumluluk içinde firar kenarını düz bir hatla birleştiren hatta veter hattı,
olduğu görülmüştür. profilin hucum kenarı ile firar kenarını düz bir hatla
birleştiren doğru parçasına veter (c), veter hattı ile
I. GİRİŞ eğrilik hattı arasındaki maksimum mesafeye
Bir kanadın boylamasına kesitinin şekil 1’de maksimum eğrilik ve profilin alt ve üst noktaları
görüldüğü gibi x-z düzlemindeki izdüşümüne profil arasındaki uzunluğun en fazla olduğu uzunluğa
olarak adlandırılır. maksimum kalınlık olarak adlandırılmaktadır.
170
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
( )
1 x
C l = ∫ C pl − C pu d( ) (3) • Doğrusal
0 c • Öğrenme
• Genelleme
( )
1 x
Cd = ∫ C pu + C pl d ( ) (4) • Uyarlanabilirlik
0 c
• Hata toleransı
( )
1 x a x
C m = ∫ C pu + C pl ( − )d ( ) (5) • Paralel işlem yapma
0 c c c
olarak yazılır [5]. Çok katlı perseptronlar (ÇKP) [11], bir çok alana
uygulanmış olan bir ağ tipidir. ÇKP’leri öğretmede bir
Bu çalışmada, Reynolds sayısının (Re) 3000000 değeri çok algoritma kullanılabilir. Genel bir YSA modeli,
ve hücum açısının farklı değerlerinde (-20° ile 30° Şekil 5’de gösterilmiştir. YSA üç kattan oluşmuştur ve
arasında) NACA 4412 profili için yapılmış deneye ait ara katta iki saklı tabaka mevcuttur. Giriş katındaki
basınç katsayısı dağılımı değerleri kullanılmıştır [6]. nöronlar tampon gibi davranırlar ve xi giriş sinyalini
ara kattaki nöronlara dağıtırlar. Ara kattaki her bir
III. YAPAY SİNİR AĞLARI nöron j’nin çıkışı, kendine gelen bütün giriş sinyalleri
Yapay Sinir Ağları (YSA), beynin fizyolojisinden xi’leri takibeden bağlantı ağırlıkları wji ile
yararlanılarak oluşturulan bilgi işleme modelleridir. çarpımlarının toplanması ile elde edilir. Elde edilen bu
Genel anlamda YSA, beynin bir işlevi yerine getirme toplam, yj‘nin toplam bir fonksiyonu olarak
yöntemini modellemek için tasarlanan bir sistem olarak hesaplanabilir ve
tanımlanabilir. Literatürde çok sayıda yapay sinir ağı
modeli vardır. Bazı bilim adamları, beynimizin y i = f ∑ w ji w i (6)
düşünme, hatırlama ve problem çözme yeteneklerini
171
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
172
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
KAYNAKLAR
173
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
174
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
175
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
İstanbul Teknik Üniversitesi, Uçak-Uzay Bilimleri Fakültesi, Uçak Müh. Bölümü, 34469, Maslak, İSTANBUL
ÖZET w = w e pτ (2.1)
Bu çalışmada, literatürde yaygın olarak kullanılan
Goland kanadına p-k metodu uygulanarak farklı θ = θ e pτ (2.2)
modeller için flutter analizi yapılmıştır. İndirgenmiş Hareket denklemlerinde yer alan aerodinamik terimler
frekans iterasyonu ile belirli bir hız değeri için elde için ise aşağıdaki basit harmonik hareket kabulü yapılır.
edilen sonuçlar, mevcut çözümler ile karşılaştırılmıştır. w(x, t ) = w( x )eiωt (2.3)
İlk önce, incelenen yay modelinde Lagrange yöntemi θ (x, t ) = θ (x )e i ωt
(2.4)
kullanılarak hareket denklemleri elde edilmiş, çırpınma
hızı ve indirgenmiş frekans değeri hesaplanmıştır. Daha Bu şekilde aşağıda verilen flutter determinantı elde
sonra, yay modeline göre gerçeğe daha yakın olan edilir.
Euler-Bernoulli kiriş modeli ile modellenen kanadın
hareket denklemleri çıkarılmış ve kritik çırpınma p 2 [M ] +
b2
U2
[
[M ] ω 2 − ρ∞ [A(ik )] = 0 ] (2.5)
karakteristikleri elde edilmiştir. Kiriş modelinde,
hareket denklemlerine Galerkin metodu uygulanmış, ilk Verilen bir hız için herhangibir başlangıç k (indirgenmiş
olarak tek terim ve sonrasında daha iyi bir yaklaşım frekans) değeri atanarak determinant çözülür ve p
elde edebilmek amacıyla iki terim alınarak çözüm kökleri aşağıdaki gibi hesaplanır.
yapılmıştır.
p = γk ± ik (2.6)
Her iki model için hesaplanan hız ve frekans değerleri
1 ⎛ a n +1 ⎞ (2.7)
kıyaslanarak analitik çözüme benzerliklerine göre γ= ln⎜ ⎟
2π ⎜⎝ an ⎟⎠
kullanılabilirlikleri tartışılmıştır.
Burada, γ logaritmik azalmayı, an ve an+1 ise art arda
I. GİRİŞ gelen salınımların genliklerini ifade eder.
Aeroelastisite konusunda, özellikle de pratik Başlangıç çözümünden elde edilen p kökü, denklem
uygulamalarda kullanılan k metodu, dikkate değer birçok (2.5)’te yerine yazılarak
avantajı olmasına rağmen matematiksel uygunluğu,
ℜ( p )
yapay sönümlemenin g=0’dan faklı değerleri için k1 = ℑ( p ) , γ1 = (2.8)
hesaplanan frekans ve sönümleme karakteristiklerinin k1
sistemin davranışını doğru ifade edip etmediği, tartışılan
konular olmuştur [1]. Ancak, 1971 yılında Hassig [2] değerleri elde edilir. Bulunan k1 değeri, A(ik1) olarak
yaptığı çalışma ile k metodunun, flutter durumunun denklem (2.5)’te yer alan aerodinamik matriste yerine
kaynaklandığı modları doğru olarak bulamayacağını yazılarak yeni bir matris elde edilir ve determinant p için
göstererek, p ve k metotlarının beraber uygulandığı p-k tekrar çözülür.
metodunu geliştirmiştir. ℜ( p )
k2 = ℑ( p ) , γ2 = (2.9)
II. P-K METODU k2
P-k metodunun uygulanışı, hareket denklemlerinin Az sayıda iterasyon yapıldığında k belirli bir değere
homojen kısmının boyutsuz zaman terimi τ=Ut /b’nin yakınsar. Böylece belirli k ve γ değerleri elde edilir.
kullanılarak tekrar yazılmasını içerir. Buna göre, Farklı hızlar için de iterasyonlar tekrarlanır ve γ' nın sıfır
denklemlerin homojen kısımlarında aşağıdaki ifadeler olduğu durum, aranan çözümdür [1, 2].
kullanılır.
176
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
177
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
∂ ⎛ ∂θ ⎞ ∂ 2w ∂ 2θ (4.2) L L
− ⎜ GJ ⎟ + ρ Ay θ + Iθ −M′=0 a123 = ∫ 2πρ∞b2 f1 f 2 dx b124 = ∫ πρ ∞ b 3Φ 2 f1dx
∂x ⎝ ∂x ⎠ ∂t 2 ∂t 2 0 0
L
b112 = ∫ 2πρ∞b Φ1 f1dx
3 -0.3
0 -0.4
d 2 ⎛ d 2 f1 ⎞
L L
⎛1 ⎞
a111 = ∫ 2 ⎜⎜ EI ⎟ f1dx b113 = ∫ 2πρ∞ b 3 ⎜ − a ⎟Φ1 f1dx -0.5
0
dx ⎝ dx 2 ⎟⎠ 0 ⎝2 ⎠
-0.6
L L
U (ft/s)
0 0
L L
a113 = ∫ 2πρ∞b2 f12 dx b115 = ∫ πρ∞ b 3 aΦ1 f1dx Şekil 3. Yay modeli için γ-U grafiği
0
0
178
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
-0.3
-0.4
-0.5
-0.6
-0.7
U (ft/s)
KAYNAKLAR
[1] D. H. Hodges, G. A. Pierce, Introduction to
Structural Dynamics and Aeroelasticity, Cambridge
University Press 2002.
[2] H. Hassig, An Approximate True Damping Solution
of the Flutter Equation by Determinant Iteration, J.
Aircraft, vol. 8, no 11, 1971.
[3] Robert H. Scanlan, Robert Rosenbaum, Introduction
to the Study of Aircraft Vibration and Flutter,
Macmillan, 1951.
179
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümü, 06531 ANKARA
180
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
lülenin kenar kısımlarına nazaran arttırmakta, bu da X/De=4 ölçüm düzleminde ise iki nokta arasında yine
maddelerin karışımını önemli ölçüde arttırmaktadır. 2.54 mm lik hareketle toplamda 152.4 mm lik bir
uzunluk boyunca y ve z yönlerinde yürütülmüştür.
Bu çalışmada dairesel ve eğri köşeli dairesel olmayan
lülelerden çıkan jetlerin türbülans yapıları ve karışma Şekil 1’de, seçilen koordinat sistemi ve deney düzeneği
düzeyleri sıcak-tel yöntemiyle deneysel olarak görülmektedir. Homojen bir akış elde etmek için
incelenmiştir. Deneyler ana yönde en fazla 22 m/s hız düzeneğin durultma odası bölgesinde üç kademeli elek
sağlayabilen düşük-hızlı bir jet düzeneğinde kullanılmıştır. Akış yüzünden oluşabilecek titreşimler
gerçekleştirilmiştir. Ana yöndeki en yüksek hız değeri gerekli bölgelere pabuçlar konarak engellenmiştir.
ve lülenin eşdeğer çapı (De=40 mm) kullanıldığında
Reynolds sayısı 6*104’a karşılık gelmektedir. Üç ana Deneylerde yüksek çözünürlüklü türbülans ölçümleri
yöndeki hız vektörleri ile birlikte Reynolds stress için tasarlanan 3 eksenli DANTEC P91 sabit sıcaklıklı
tensörünün tüm altı bileşenin dağılımları üç sensörlü bir sıcak tel anemometresi (CTA) kullanılmıştır. Cihazın
sıcak-tel probunun jetin çıkış alanına paralel karesel altın kaplı sondaları 5μm çapında ve 3 mm toplam
düzlemlerde, değişik mesafelerde hareket ettirilmesiyle uzunluğa sahip olup, Reynolds gerilimlerini
elde edilmiştir. Veriler bu jetler içindeki vortisite hesaplamada kullanılan tüm veriyi sağlayabilmektedir.
dinamiklerinin, türbülans kinetik enerjisi ve kütle Yönsel kalibrasyon için üreticinin sağlamış olduğu
karışım düzeyleri gibi akışın yapısına ilişkin niceliklerin sabitler kullanılmış olup, hız kalibrasyonu jet çıkışının
karşılaştırılmasında kullanılmıştır. merkezinde gerçekleştirilmiştir. CTA voltaj verilerini
hız değerlerine çevirmek için kaydırılmış üs kuralı eğri
II. DENEY DÜZENEĞİ VE METODOLOJİ uydurma yöntemi (shifted power law curve fit)
Çalışmalar Şekil 1’de gösterilen jet düzeneğinde kullanılmıştır.
gerçekleştirilmiştir. Düzenek bir eksenel fan, difüzör,
havayı düzeltici bir odacık ve değişik lülelerin
sabitlenmesine olanak sağlayan daralan bir çıkış
kısmından oluşmaktadır. Difüzör, odacık ve çıkış
plexiglas maddeden, fan aktarım borusu ve lüleler ise
metalden üretilmişlerdir. Diffüzör 0.5x0.66 m2 giriş ve
0.66x0.66 m2 çıkışa sahiptir ve uzunluğu 0.34 metredir.
Odacık ise karesel bir küp şeklinde olup 0.565 metre
uzunluğundadır. Çıkışın uzunluğu 0.29 metre girişi
0.66x0.66 m2 ve çıkışı 0.237x0.237 m2’dir. Bu da
7.75’lik bir daralma oranına karşılık gelmektedir. Her üç
lüle de 0.5 m uzunluğunda olup eşdeğer çıkış çapları
De=40 mm’ dir.
181
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1 De 2 De 4 De
Şekil 2. Dairesel (üst sıra), kare (orta sıra) ve üçgen (alt sıra) jetler için akış doğrultusundaki ortalama hız bileşeni (x
bileşeni)
182
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1 De 2 De 4 De
Şekil 4. Dairesel (üst sıra), kare (orta sıra) ve üçgen (alt sıra) jetler için akış doğrultusundaki ortalama vortisite bileşeni (x
bileşeni)
1 De 2 De 4 De
Şekil 5. Dairesel (üst sıra), kare (orta sıra) ve üçgen (alt sıra) jetler için türbülans kinetik enerji dağılımları
183
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
geometrili lülelerin eksen yönlerinin, çıkıştan 4De türbülans ve vortisite yapıları ve kütle karışma
uzaklığa kadar korunduğu, yani eksenlerin yer seviyeleri, dairesel jetle karşılaştırmalı olarak, sıcak tel
değiştirmediği gözlenmiştir. Ortalama hızların ana akış anemometresi kullanılarak incelenmiştir.
yönündeki yayılışı göz önünde bulundurulduğunda, üç
değişik jetin de yayılmaya maruz kaldığı çok net İncelenen bölgede en yüksek kütle karışım oranına
biçimde görülmekle birlikte, üçgen geometriye sahip üçgen jetin, en düşük kütle karışım oranına da kare jetin
jette daha belirgin bir yayılma gözlenmiştir. Bu da üçgen sahip olduğu görülmüştür. Her ne kadar kare jetin
jetin daha yüksek düzeyde bir karışmaya sebep vortisite bozulma ve dönüş değerleri, üçgen ve dairesel
olduğunu gösterir. jete oranla yüksek olsa da bu kütle karşım oranına
yansımamıştır. Bu da, incelenen diğer çalışmalara oranla
Şekil 3’de çıkış uçlarının kütle karışım oranları daha düşük düzeyde tutulan Reynolds sayısına sahip jet
gösterilmektedir. Bu değerler: akışının farklı bir kütle karışım karakteristiğine sahip
olabileceğini akla getirmektedir.
(Q − Q0 )
Kütle Karışım Oranı = Önceki çalışmalarda gözlemlenen eksen çevrimi,
Q0 incelenen bölgelerde hiçbir jet için gözlemlenmemiştir.
Formülde geçen Q0 jet çıkışındaki kütle akışı olup, Q da Eksen çevrimi ve vortisite dinamiğinin kütle karışımı
Q = ∑ ρ ⋅ Vi ⋅ ΔAi formülüyle ifade edilmektedir. üzerindeki etkilerini gözlemleyebilmek için, jet çıkışının
i daha uzak bölgelerin incelenmesi gerekir.
184
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Bu kontrol edilemiyen faktörlerden biride atmosferik Bütün bunlara dayanılarak bu bildiride temel amaç
stabilitedir.Ancak bu faktörün neden olacağı ilaçlama olarak tarımsal savaş uygulamalarında kontrol
karakteristiklerindeki değişimin bilinmesi ilaçlanma edilemeyen faktörler içinde en önemlisi olan
etkinliğini arttırıcı hususlar arasında sayılır.Tarımsal atmosferik stabilitenin incelenmesi hedeflenmiştir.
savaş uçağını kontrol eden pilot bu etkinin nasıl
sonuçlar doğuracağını bilmeside ilacın gerçek zaman 2.ATMOSFERİK STABİLİTE
peryodu içinde bitkiye arzulanan düzeyde ulaşmasını
sağlayacaktır. İşte bu bildiride her yönü ile atmosferik İlaçlama uygulaması yapan uçağın yada helikopterin
stabilitenin havadan yapılan ilaçlama öncelikle iki hususta istemlerinin karşılaması gerekir.
uygulamalarında nasıl bir etki yapacağı ortaya Bunlardan birincisi seyir güvenliği diğeri de ilaçlama
konulmaya çalışılmıştır. etkinliğidir. Aslında her iki hususunda etkilendiği
faktörlerden biride kontrol edilemiyen faktörler içinde
yer alan atmosferik stabilitedir. Atmosferik stabilite
1.GİRİŞ ,gerçek zaman ve geçmiş zaman verilerinin birlikte
düşünülmesini gerektirir..İlaçlama koşullarında bu
Tarımsal savaşın doğasında bitkilerdeki hastalık faktörün etkinliği meteorojik koşullarla ilişkilidir.
etmenlerinin sıvı yada toz şeklindeki belirli kimyasal Yapılan birçok çalışmada atmosferik stabilitenin
kompozisyonda olan ilaçların etkisi ile ortadan sağlanması ile ilaçlamanın daha etkin ve verimli
kaldırılması söz konusudur.Amaç bu etkinin sadece yapılabildiğini bize göstermiştir. Bu açıdan atmosferik
hastalık etmenleri ile bulaşık olan alanda stabilitenin, diğer meteorolojik parametrelerin gibi
gerçekleştirilmesidir. günlük içinde nasıl değişiyorsa aynen
değişebileceğini düşünülmesi gerekir.Bunun sonunda
Bu durum tarımsal savaş olarak adlandırılan tüm ilaçlamanın bu faktörün iyi analiz edilmesi ile daha
uygulamaların çevre faktörleri düşünülerek verimli yapılmasının mümkün olabileceğini
yapılmasını zorunlu hale getirmiştir.Bunu zorlayan bir düşünülmelidir.
diğer etmende ilaçlama uygulaması özünde
ekonomiklik içermesidir.Eğer bu havadan yapılan Atmosferik stabilitenin değişiminde birçok etmen
tarımsal savaş uygulaması ise konu çok yönlü bulunmaktadır. Bunların başında yüksekliğe bağlı
düşünülmelidir. olarak değişen sıcaklık derecesi gelmektedir. Bunun
sonunda tanımlanan değer yüksekliğin artması ile
Yapılan çalışmalar havadan tarımsal savaş atmosfer basıncının azalma oranı olarak bilinmektedir.
uygulamalarının etkinlik değerinin üzerinde birçok Bu oran düşey hava hareketlerinde önemli bir etkiye
sahiptir.Bir kütlenen düşey konumda yer
değişikliğinde formun değişmesine neden olmaktadır.
185
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Bu durum termodinamik yasalar içinde yer alan faktör rüzgarlardır.İlaçlama paterni buna bağlı olarak
gazlara ilişkin 1 nolu yasada tanımlanarak her 100 değişir (Şekil 2).
metre yükseklikte 1oC sıcaklığın kuru hava
koşullarında değişebileceği ile açıklamaktadır. Oysa
adiyabatik (ısı ve madde transferinin olmaması) olan
bu oranın gerçek hava koşullarında yüzey sıcaklığı ve
diğer yöresel hava koşullarına bağlı olarak
değişebileceği bilinmelidir. Örneğin belli bir
hacimdeki ılıman hava koşullarında gerçek değerin
adiyabatik olarak bilinen değerden fazla olduğu bir
gerçektir..Ancak uygulamada bu iki değer aynı
yoğunluktaki hava koşulunda eşit olarak
alınmaktadır.Ve sonuçta bu değer doğal stabilite
değeri olarak tanımlanmaktadır.
186
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Bu yükselme sırasında yükselen hava kütlesinin farklı hızlarda olabilir. Bu değerlere gerçek değişme
sıcaklığı azalır. Yükselen hava parselinin sıcaklığı hızı adı verilir. Meteorolojik şartlara bağlı olarak,
kuru havada ideal olarak her 100 m. de 1 oC azalır gerçek değişme hızı adiyabatik değişme hızından
(alçalan hava parselinde ise artar)Bununla beraber büyük veya küçük olabilir
ortamdaki hava sıcaklığının yükseklikle değişimi
Tablo 1. Farklı rüzgar hızlarındaki damla çapı, çökelme hızı ve sürtünme hızı arasındaki ilişki [1]
Damla çapı (mm) Çökelme hızı (m/s) Sürtünme hızı (m/s) Rüzgar hızı (m/s)
300 1.500 1.500 15.00
100 0.300 0.300 3.00
30 0.030 0.030 0.30
10 0.003 0.003 0.03
Sıcaklığın yükseklikle olan değişimi (gerçek değişme hale gelir. Uçak hedef arasındaki zamanda damla çapı
hızı), adiyabatik değişme hızından büyükse buna buharlaşmadan dolayı değişmektedir. Bu durum, 150
süper adiyabatik veya adiyabatik üstü veya yüksek μm’den daha küçük çaplı sıvı esaslı damlalar için çok
değişme hızı adı verilir. Bu durumda sıcaklığın önemlidir.
yükseklikle değişimi >1 oC/100 m dir.. Gerçek
değişme hızının 1 oC/100 m. den küçük olması Küresel damlaların çapı azaldığında yüzey- hacim
halindeki hıza da adiyabatik altı veya düşük değişme oranının artacağı aşikardır.Bunun sonucu daha küçük
hızı adı verilir. Adiyabatik altı değişme hızının sınır damlalarla, sıvı ilaç buharlaşma oranının daha da
değeri inversiyon adını alır[1]. artacağı anlaşılabilir..Sonuç olarak, ULV
formülasyonunda bulunan çözücüler, düşük
Herhangi bir sebepten dolayı yeryüzüne yakın hava buharlaşma oranına sahip olmalıdırlar.. Eğer ULV
kütlesi atmosfere nazaran daha soğuk bir durum alırsa sıvısında yüksek derecede buharlaşan çözücüler
bunun hemen üzerinde kararlı bir hava kütlesi oluşur. kullanılırsa, küçük damlalar, aerosol sınıfına girerler
Böylece yüzeydeki hava kütlesi atmosfere nazaran ve çok uzun zaman havada asılı kalan küçük toz
daha soğuk duruma geçer ve böylece sabahın erken parçacıklarına bile dönüşebilirler. Bu nedenle, ULV
saatlerinde atmosferde kararlı bir hava kütlesi oluşur. ilaçlamalarında su kullanılmalıdır.
Güneş doğması ile yüzeydeki hava hızlı bir şekilde
ısınır ve geceleyin teşekkül eden inversiyon tabakası
Düşük buharlaşmaya sahip olan çözücüler;
ortadan kalkar. Bu sabit periyod fazla uzamadığı
atomizasyon işlemlerinde, buharlaşma sıcaklığın bir
takdirde atmosferdeki ilaç daneciklerine etki süresi
derece düşmesine neden olur ve bu durum çözücünün
birkaç saatten fazla olmaz.
buharlaşmasına ek olarak özellikle atomizer kafası
üzerinde kristalizasyona sebep olur.
İnversiyon kelime olarak ters çevirme manasına gelir.
Havadan yapılan ilaçlamada önemli bir yeri vardır.
Sıcak hava tabakasının soğuk hava tabakası üzerine Diğer taraftan vadilerde yapılan ilaçlama
çıkması sonucu meydana gelir. İnversiyon tabakaları uygulamalarında, vadilere çöken sisler güneş
ilaç daneciklerinin düşey doğrultudaki hareketine ve ışınlarının yeryüzüne tesirini azaltır ve vadinin
karışımını engeller. Genelde inversiyonlar; alın, ısınması gecikerek geceleyin meydana gelen
advektif ve radyasyon inversiyonu olarak üç grupta inversiyon tabakası uzun süre vadi üzerinde kalır;
incelenebilir. dolayısıyla atılan ilaç ortamdan ayrılmaz. Bu
bakımdan havadan yapılan ilaçlama uygulamalarında
Atmosferde meydana gelen düşey doğrultudaki hava havadaki nem, sıcaklığın yükseklikle değişme hızına
hava hareketliliklerinin stabilitesi (kararlılığı) büyük dolayısıyla atmosferdeki olayların kararlılığına tesir
ölçüde ortam sıcaklığının yükseklikle değişme hızına edeceği vurgulanabilir. Eğer nem yoğunlaşırsa bu
bağlıdır. Adiyabatik üstü şartlarda atmosferdeki hava sefer oluşan yağmur tabakası ile atılan ilaç yıkanarak
akımları son derece kararsızdır ve ilaç daneciklerinin aşağı doğru inerek yeryüzüne ulaşır. Buda kimyasal
düşey hareketi ve türbülansı bakımından büyük önemi nitelikte bulunan ilacın çevre kirlenmesi üzerinde
bulunmaktadır. Atmosferde bulunan nem hava olumsuz etkisinin olmasına neden olur.
sıcaklığının azalması ile yoğunlaşarak sis teşekkülüne Alçak ve yüksek basınç merkezleri zaman zaman yer
sebep olur. İnversiyon olayına ilaveten havadan değiştirdiğinden hava şartları da değişir. Alçak basınç
yapılan ilaçlamada ilaç daneciklerinin yüzeye merkezlerinde hava akımları yatay doğrultuda
ulaşması böylece zorlaşır hatta nerdeyse olanaksız merkeze doğru ve saat hareketinin ters
187
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
yönündedir ( kuzey yarım kürede ). Bu durum istenilen hususların yerine gelmemesine neden olur.
havadan atılan ilacın hedeften uzaklaşmasına neden Bilindiği gibi damla hedefe çarptığı zaman, hedef
olur. Yüksek basınç merkezlerinde (antisiklon), üzerinde yayılır ve damlanın küre şekli sona
havanın yatay düzlemdeki hareketi merkezden dışarı erer.Böylece orijinal damla ölçülerinde sapma
doğru ve saat hareketi yönündedir. Atılan ilaç görülür.Bu husus yayılma katsayısı (derecesi); sıvı
açısından bu husus oldukça önemlidir. Havanın ilaç formülasyonuna ve yüzey özelliğine bağlıdır.
zemine doğru hareketi, ilacın yüzeydeki bitkiye doğru Buna bağlı olarak hacimsel ortalama çapla (VMD)
taşınmasını ve zararlı tesirlerinin artmasını sağlar. Bu bağıntılı olarak damla çapı sınıfları Tablo 2 de
durum danecik çaplarının artması sonunda ilaçlamada verilmiştir.
3.STABİLİTE ORANI
Tablo 3.Atmosferik stabilite koşullarına bağlı olarak stabilite oranlarının değişimi [9]
Atmosferik stabilite koşulu Stabilite Oranları
Stabil Olmayan -1,7 ; -0,1
Doğal stabilite -0,1 ; 0,1
Stabil 0,1 ; 1,2
Çok stabil 1,2 ; 4,9
Rüzgar hızı ve yoğunluğunun atılan ilaç oranında faktörün atmosferik stabilite olduğunu işaret
etkilidir. [4] Buna bağlı olarak uçağın ilaç atımına etmişlerdir.Sıcaklığın ters etkisi sonucu yüksek atım
geçtiği anda belirleyici faktörün rüzgar hızı olmasına miktarı ve mesafesi elde edilebilir[5]. Gece yapılan
karşın daha uzaktaki noktalara atımında ise belirleyici ilaçlamada gündüz yapılan ilaçlamaya oranla daha
188
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
189
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Muvaffak Hasan3
e-posta: mhasan@tai.com.tr
1
Havacılık ve Uzay Mühendisi, TUSAŞ Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş / Orta Doğu Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi ,Havacılık ve Uzay Müh. Bölümü, ANKARA
2
Prof. Dr.,Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi ,Havacılık ve Uzay Müh. Bölümü, ANKARA
3
Dr.,Şef, Yapısal Analiz, TUSAŞ Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş, ANKARA
DİNAMİK
AEROELASTİSİTE
I. GİRİŞ
Aeroelastisite, birbirleriyle etkileşim içerisinde olan
aerodinamik, elastik ve ataletsel kuvvetlerin havacılık
yapıları üzerindeki etkilerini inceler. Aeroelastik ELASTİK KUVVETLER ATALATSEL KUVVETLER
190
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
[C~ ] = [φ ]
T
⋅ [C ] ⋅ [φ ] genellenmiş sönüm matrisini, (g) sıfır olarak kabul edilir ve p-k metodu için temel
hareket denklemi aşağıdaki gibi elde edilir.
[K~ ] = [φ ] ⋅ [K ] ⋅ [φ ] genellenmiş direngenlik
T
matrisini simgelemektedir. ( −ω 2
[ ]
~ ~ ~
[ ] [ ]
~
⋅ M + i ⋅ ω ⋅ C + K − q ⋅ Q ) ⋅ {U h } = 0 (2) [ ]
[φ] matrisi sistemin düşük mertebeli titreşim Aşağıda verilen tanımlamaların denklem (2)’ye
biçimlerini içerir ve g yapay yapısal sönüm değerini yerleştirilmesi ile Denklem (3) elde edilir.
gösterir. MSC®NASTRAN/ Aeroelasticity 1 modülü p-k
metodu çözümünde bu denklemi kullanmaktadır [2].
Denklem (1) çırpınma analizi için genel hareket
denklemdir ve bu denklemi çözebilmek için pek çok i ⋅ω ⋅ L ω ⋅L
yöntem geliştirilmiştir. Bu yöntemler temel olarak p = k =
V∞ V∞
frekans bölgesi (frequency domain) çözüm metotları
ve Laplace bölgesi çözüm metotları olarak iki gruba 1 1 ω ⋅L 2
⋅ ρ ⋅V ∞ ⋅ ρ ⋅(
2
ayrılabilir. q = = )
2 2 k
191
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Hız-Sönüm Grafiği
0.6
0.4
0.2
Sönüm, g
230 245 260 275 290 305 320 335 350 365 380 395
-0.2
-0.4
-0.6
-0.8
düz kanat
daralan kanat
-1
Hız [m/s]
Hız-Frekans Grafiği
110 düz kanat
daralan kanat
102.5
95
özellikleri(C:Kilitli , F:serbest) 80
72.5
35
doğal frekansları Tablo 1’de sunulmuştur. 230 245 260 275 290 305 320 335 350 365 380 395
Hız [m/s]
192
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Sönüm, g
0
(İHA) kanadının aeroelastik analizi yapılmıştır. İHA 80 90 100 110 120 130 140 150 160 170 180 190 200
-0.001
kanadının sonlu elemanlar modeli Şekil 5’te
gösterilmiştir. Sınır koşulu kökte sabitleme şeklinde -0.002
Şekil 5. İHA kanadı sonlu elemanlar modeli Şekil 6 ve Tablo 4 incelendiğinde yükseklik arttıkça
çırpınma hızının da arttığı görülmektedir. Kaynaklar
Öncelikle yapının doğal frekansları ve titreşim [3] ve [8]’de de açıklandığı üzere bu beklenen bir
biçimleri bulunmuş ve Tablo 3’te gösterilmiştir. sonuçtur. Şekil 7’den görülebileceği üzere çırpınma
frekansı ise neredeyse sabit kalmakta, ihmal edilebilir
Doğal frekansların bulunmasından sonra değişimler göstermektedir..
MSC®FlightLoads and Dynamics Programı
kullanılarak aerodinamik model hazırlanmış ve 23.93
Hız-Frekans Grafiği
23.9
Frekans [Hz.]
23.88
Titreşim Biçimi Doğal Frekans [Hz]
23.87
1. düzleme dik eğilme 9.56
23.86
1. düzlemsel eğilme 23.93
1. Burulma 41.65 23.85
80 90 100 110 120 130 140 150 160 170 180 190 200
Hız [m/s]
193
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
ıraksama durumu için çizilen hız-frekans grafiğinde aeroelastik olarak incelenmiş, yüksekliğin çırpınma
bu durum görülebilmektedir. hızına etkileri gösterilmiş ve ayrıca kanadın ıraksama
özellikleri de elde edilmiştir.
Hız-Sönüm Grafiği
3
KAYNAKLAR
2 [1] Susuz, U., “Aeroelastic Analysis of an Unmanned
Aerial Vehicle”, MS Thesis, METU, 2008.
1
[2] Rodden, W. P., and Johnson, E. H., “User’s Guide
of MSC/NASTRAN Aeroelastic Analysis,”
Sönüm, g
0
80 88 96 104 112 120 128 136 144 152 160 MSC/NASTRAN v68, 1994.
-1 [3] Hodges, D.H. and Pierce, G.A., “Introduction to
deniz seviyesi Structural Dynamics and Aeroelasticity,”
-2 1500 m.
3000 m.
Cambridge University Press, 2002.
-3
4500 m. [4] Hasan, M., “Multidisciplinary Design and
Hız [m/s]
Optimization of a Composite Wing Box,” PhD
Thesis, METU, 2003.
Şekil 8. İHA kanadı ıraksama durumu hız-sönüm [5] MSC. Nastran Aeroelastic Analysis NAS111
grafiği Lecture Notes,” MSC.Software Corparation,
1999.
Hız-Frakans Grafiği [6] Theodorsen, T. and Garrick, I. E., “Mechanism of
60
deniz seviyesi
1500 m.
Flutter A Theoretical and Experimental
50 3000 m. Investigation of the Flutter Problem,” NACA
4500 m.
Rept. No. 685, 1940.
40
[7] Abramson, H.N., “An Introduction to the
Frakans [Hz.]
V. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
Bu çalışmada, düz ve daralan iki kanat modeli
incelenmiş ve kesit daralmasının çırpınma hızı
üzerindeki etkisi gösterilmiştir. Daralmanın kanadın
direngenliğini ve çırpınma hızını arttırdığı
belirlenmiştir. Ayrıca bir insansız hava aracının kanadı
194
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Uçak ve Uzay Müh. Bölümü, İSTANBUL
2
İstanbul Teknik Üniversitesi, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Uçak Müh. Bölümü, İSTANBUL
195
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
dolgu malzemesi olarak Polimetil Metakrilat (PMMA) Metakrilat (PMMA) ile doldurulmuştur. Şekilde her bir
seçilmiştir. Bu malzeme yüksek mukavemeti, yüzey katmanın kalınlığı gösterilmektedir. Toplam kalınlık
sertliği, aşınma direnci, yüksek ışık geçirgenliği, hava 33.8 mm’dir [8]. Panel boyutları 750mmx600mm’dir.
şartlarına mükemmel dayanımı gibi özellikleri sebebi ile Kullanılan malzemelerin mekanik özellikeri Tablo 1’de
hava araçlarında sıklıkla kullanılmaktadır [7]. verilmiştir. Bütün malzemeler izotropik olarak kabul
edilmektedir.
Bu çalışmada analizi yapılan cam panel 5 katmandan Sonuçların verildiği bütün şekillerde panel kesiti kalınlık
oluşmaktadır ve dört kenarı basit mesnetlidir. Şekil 2’de boyunca gösterilmiştir.
görüldüğü gibi, en dış ve en iç katmanlar Yarı
Tavlanmış Cam, orta katman Tam Tavlanmış Cam’dan
oluşmaktadır. Bu cam katmanların arası ise Polimetil
Malzeme Elastisite Modülü, E (GPa) Poisson Oranı, ν Yoğunluk, ρ (gr/cm3) Çekme Dayanımı (MPa)
PMMA 3.2 0.3 1.19 67
Tam Tavlanmış Cam 78 0.23 2.6 206
Yarı Tavlanmış Cam 70 0.23 2.6 137
Bu durumda 7000m irtifada ve 0.75 Mach hızında uçan Tablo 2. 7000 m’de atmosfer şartları
bir yolcu uçağında düzgün dağılmış akışın kokpit
camında meydana getirdiği dinamik basınç nedeniyle Değişken Değer
oluşan gerilme ve çökme dağılımı incelenmiştir (Şekil Yoğunluk, ρ 0.589 kg/cm3
3). Sıcaklık, T -30.5 oC
196
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
⎧ ε x ⎫ ⎡ 1/ E −ν / E 0 ⎤ ⎧σ x ⎫
⎪ ⎪ ⎢ ⎪ ⎪
⎨ ε y ⎬ = ⎢ −ν / E 1/ E 0 ⎥⎥ ⎨σ y ⎬ (5)
⎪γ ⎪ ⎢ 0 0 1/ G ⎥⎦ ⎪⎩τ xy ⎪⎭
⎩ xy ⎭ ⎣
ε T = α ΔT (6)
İzotropik malzemeler her yönde aynı özellikleri D katılık matrisini göstermektedir. (6) ve (7) nolu
gösterirler. Elastisite modülü, yoğunluk gibi özellikleri denklemlerde ε T [3];
doğrultu ile değişmez. Düzlem gerilme durumunda
izotropik lineer elastik bir malzeme için Hooke Kanunu
[2]. ⎧α1 ⎫
⎪ ⎪
ε T = ⎨α 2 ⎬ ΔT (9)
1 ⎪0⎪
ε x = (σ x −νσ y ) (1)
⎩ ⎭
E
1 olarak tanımlanmıştır. α1 ve α2 anizotropik ısıl
ε y = (σ y −νσ x ) (2)
genleşme katsayılarıdır. Kullandığımız malzemelerin
E
izotropik özellikler gösterdiği kabul edildiğinden
1
γ xy = τ xy (3) α1 = α 2 kabul ederek her bir katman için tek bir lineer
G
ısıl genleşme katsayısı kullanılmıştır (Tablo 3).
Burada, σx ve σy , x ve y doğrultusundaki normal Tablo 3. Lineer ısıl genleşme katsayıları, α
gerilmeler, τ xy ise kayma gerilmesidir, E elastisite (mm/mm.oC)
modülü, υ Poisson oranı ve G kayma modülünü gösterir. PMMA 8E-05
Kayma modülü aşağıdaki gibi yazılabilir [2]: Tam Tavlanmış Cam 8.02E-06
Yarı Tavlanmış Cam 8.02E-06
E
G= (4)
2(1 + ν ) Ele alınan durumda, yolcu uçağı iç ve dış sıcaklığın 20
o
C olduğu bir yerden havalanmış ve dış sıcaklığın -30.5
197
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
o
C olduğu 7000m irtifada seviye uçuşuna geçmiştir. İç
Blast
sıcaklığın değişmediği kabul edilmiştir. Panel dış yüzeyi
ile iç yüzeyi arasındaki sıcaklık dağılımının lineer
değiştiği farzedilmiştir. Panel dört kenarından mesnetli 300
P (kPa)
deformasyonlara sebep olacaktır. Elde edilen gerilme 100
Zaman (s)
V. PATLAMA YÜKÜ
−α t / t p
p (t ) = pm (1 − t / t p )e (10)
198
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
plaka ortasında 0.0378 mm olarak bulunmuştur. Çökme malzemelerin çekme dayanımları ile karşılaştırıldığında
değeri kalınlığa göre oldukça küçüktür ve ihmal kritik değerlere ulaşmadığı görülmüştür. Patlama
edilebilir düzeydedir. Patlama sırasında oluşan en yüküne cevap ise patlamanın şiddetiyle yaklaşık lineer
yüksek basınç değeri 10 kat azaltıldığında, elde edilen olarak değişiklik göstermiştir. Düşük şiddetli patlamalar
gerilme ve çökme değerleri de yaklaşık olarak 10 kat sonucu oluşan gerilmeler, malzemelerin çekme
azalmaktadır. Bu yükleme aralığı için yük-çökme ve dayanımları ile karşılaştırıldığında güvenli değerdedir,
yük-gerilme ilişkisinin yaklaşık lineer olduğu ayrıca oluşan çökme değerleri de kalınlığa göre küçüktür
görülmektedir. ve ihmal edilebilir düzeydedir. Patlamanın şiddeti
arttıkça oluşan gerilme değerleri de yaklaşık lineer
olarak artmakta ve malzemelerin dayanım değerlerine
Blast
bağlı olarak hasar oluşturacak düzeye ulaşmaktadır.
30 KAYNAKLAR
20
P (kPa)
10
[1] R. Hermann, Performance of Materials for Aircraft
0
Fuselage Windows, Materials and Design, Vol. 9,
-10 0 0,002 0,004 0,006 0,008 No. 6, pp. 339-342, 1988.
Zam an (s) [2] D. Roylance, Mechanics of Materials, Wiley&Sons,
New York, 1996.
Şekil 8. Patlama yükünün zamana bağlı değişimi [3] D. Roylance, Laminated Composite Plates, MIT,
(α=2, tp=0.002 s, pm=30 kPa) Cambridge, 2000.
[4] A. D. Gupta, F. H. Gregory, R. L. Bitting, S.
Bhattacharya, Dynamic Analysis of an explosively
loaded hinged rectangular plate, Computers and
Structures, 26, pp.339-344, 1987.
[5] C. Bength, Bolt Fixings in Toughened Glass,
Division of Structural Mechanics, Lund University,
Sweden, 2005.
[6] H. S. Türkmen, Z. Mecitoğlu, Dynamic Response of
a Stiffened Laminated Composite Plate Subjected to
Blast Load, ITU, 1998.
[7] http://www.matweb.com/
(a)
[8] Douglas Aircraft Co., Inc. DC-9 Structural Repair
Manual
(b)
Şekil 9. Patlama yükü sonucu oluşan (a) gerilme ve (b)
desplasman dağılımı (α=2, tp=0.002 s, pm=30 kPa)
V. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
199
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makina Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ
200
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
bağlılığın, sıcaklık değişiminin ve hacimsel orandaki Analizler boyunca eğrilik yarıçapı (yapıştırıcı
değişimin fonksiyonel kademelendirilmiş hibrit merkezinden) R = 500 mm, plaka kalınlığı h = 2 mm,
silindirik kabukların burkulma basıncı ve burkulma plaka genişliği w = 20mm, yapıştırıcı kalınlığı t=
sonrası davranışları üzerinde önemli bir etkiye sahip 0.2mm ve θ = 0.02 radyan olarak alınmıştır (Şekil 1).
olduklarını gösterdiler. Wu ve diğerleri [14] fonksiyonel Fonksiyonel kademelendirilmiş silindirik plakalar
kademelendirilmiş dikdörtgen plakaların değişik sınır seramik (Al2O3) ve metal (Ni) karışımından oluşan bir
şartlarında ısıl ve mekanik yükler altında burkulma kompozisyona sahiptir ve plaka kalınlığı boyunca
sonrası davranışlarını araştırdılar ve hacimsel orandaki metalce zengin iç yüzey ve seramikçe zengin dış yüzey
değişimin fonksiyonel kademelendirilmiş plakaların arasında bileşenlerin hacimsel oranlarındaki değişime
burkulma ve burkulma sonrası davranışları üzerinde bağlı olarak bir güç kanununa göre düzgün bir biçimde
önemli bir etkiye sahip olduğunu gösterdiler. Güneş ve değişmektedir.
diğerleri fonksiyonel kademelendirilmiş silindirik [15]
ve küresel [16] kabukların burkulma sonrası Fonksiyonel kademelendirilmiş silindirik plakayı
davranışlarını incelediler ve malzeme kompozisyonunun oluşturan bileşenlerin mekanik özellikleri Tablo 1’de
burkulma sonrası davranış üzerinde önemli etkiye sahip verilmiştir. Seramik (Vc) ve metalin (Vm) hacimsel
olduğunu göstermişlerdir. oranları şu şekilde ilişkilendirilebilir;
201
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Tablo 1. Fonksiyonel kademelendirilmiş silindirik Fonksiyonel kademelendirilmiş silindirik plakanın
plakayı oluşturan bileşenlerin mekanik özellikleri modellenmesi klasik katmanlama teorisi üzerine formüle
edilmiştir [19]. Yapıştırıcı ise 4 katman olarak
modellenip eleman tipi olarak da 20 düğüm noktalı
Bileşenler Epoxy (SOLID95) seçilmiştir.
Özellikler
Ni Al2O3 adhesive 3000
Elastiklik
199.5 393 4.39 2500
Modülü, E (GPa)
5 Katman
20 Katman
1500 50 Katman
K − Km Vc 0
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45
= (3) Merkezi Yerdegistirme (mm)
Kc − Km ⎡ 3(K c − K m ) ⎤
⎢1 + (1 − Vc ) ⎥ Şekil 2. Katman sayısının (k = 10, 20 ,50 ve 100)
⎣ 3K m + 4Gm ⎦ fonksiyonel kademeli tek bindirme bağlantılı silindirik
plakanın burkulma sonrası davranışı üzerine etkisi (n =
G − Gm Vc 0.1)
= (4)
Gc − G m ⎡ (Gc − Gm )⎤ III. SAYISAL SONUÇLAR
⎢1 + (1 − Vc ) ⎥ Genellikle, kabuklar ve plakalar kararsız burkulma
⎣ Gm + f1 ⎦
sonrası davranışa sahiptirler. Bu tip yapılarda yükteki
küçük artışlar büyük yerdeğiştirmelere sebep olur.
Gm (9 K m + 8Gm ) Yükün etkisiyle plakanın eğriliği ilk konumundan
f1 = (5) mesnet hizasının diğer tarafına doğru bir vurgu
6(K m + 2Gm ) stabilitesi sıçraması yapar. Plakaya uygulanan yükteki
küçük bir artış orta yüzeyde basma gerilmesine neden
Etkili Young modülü E ve Poisson oranı υ’yü olur ve sonra iç sekil değiştirme enerjisi aniden dış iş
hesaplamak için; formuna dönüşerek vurgu stabilitesini oluşturur. Bu
durum yükteki küçük bir azalma ile tersine çevrilebilir.
9 KG Bu çalışma katman sayısının, kompozisyonel
E= (6) gradyantın, plaka ve yapıştırıcı kalınlığının fonksiyonel
3K + G kademelendirilmiş tek bindirme bağlantılı silindirik
ve plakaların burkulma sonrası davranışlarına olan
3K − 2G etkilerini araştırmaktadır.
υ= (7)
2(3K + G )
Şekil 2 artan katman sayısının fonksiyonel
kademelendirilmiş tek bindirme bağlantılı silindirik
Fonksiyonel kademelendirilmiş silindirik plakaların
plakaların burkulma sonrası davranışına etkisini
burkulma sonrası analizleri lineer olmayan sonlu
göstermektedir. Analiz plaka kalınlığı h = 2 mm ve
elemanlar ANSYS yazılımı kullanılarak yapılmıştır.
malzeme kompozisyonu n = 0,1 (metal-zengin) iken
Analizlerde silindirik plakalar için ANSYS’in sunduğu
katman sayısının 5, 10, 20 ve 100 değerleri için
sekiz düğüm ve dört integrasyon noktalı lineer olmayan
tekrarlanmıştır. Yapılan geometrik lineer olmayan
(SHELL91) eleman tipi kullanılmıştır.
analizler sonucunda plaka kalınlığındaki artan katman
202
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
sayısının fonksiyonel kademelendirilmiş tek bindirme göstermektedir. Analiz malzeme kompozisyonu n=
bağlantılı silindirik plaka üzerinde önemli bir etkiye 1.0 (eşit hacimsel Ni-Al2O3 oranı), plaka kalınlığı h =
sahip olmadığı görülmüştür. 0.2 ve katman sayısı 20 iken yapıştırıcı kalınlığı t=
3000
0.1, 0.2, 0.3, 0.4 ve 0.5 değerleri için tekrarlandı. Sonuç
olarak artan yapıştırıcı kalınlığının fonksiyonel
kademelendirilmiş tek bindirme bağlantılı silindirik
2500 plakaların burkulma sonrası davranışı üzerinde önemli
bir etkiye sahip olmadığı görülmüştür.
Merkezi Yayili Yük (N)
2000 n = 0.1
n = 0.2
n = 0.5
n=1
5000
n=2
n=5
1500 n = 10
4000
1000
Merkezi Yayili Yük (N)
3000
500
0 2000
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45
Merkezi Yerdegistirme (mm)
n = 0.1
n = 0.2
1000
Şekil 3. Malzeme kompozisyonunun n fonksiyonel n = 0.5
n=1
n=2
kademeli tek bindirme bağlantılı silindirik plakanın n=5
n = 10
burkulma sonrası davranışı üzerine etkisi
(h = 2mm, k = 20) 0
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45
Merkezi Yerdegistirme (mm)
8000
Şekil 3–5 sırasıyla plaka kalınlığı h’ın 2.0mm, 3.0mm
ve 4.0mm değerleri için fonksiyonel kademelendirilmiş 7000
Merkezi Yayili Yük (N)
203
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
IV. SONUÇLAR VE ÖNERİLER [3] Noda, N, “Thermal stresses in functionally graded
Yapılan bu çalışma Ni-Al2O3 fonksiyonel materials” Journal of Thermal Stresses 22 477-512,
kademelendirilmiş tek bindirme bağlantılı silindirik 1999.
plakaların burkulma sonrası davranışları üzerinde [4] Reddy, J.N., “Analysis of functionally graded plates”
katman sayısı, malzeme kompozisyonu, plaka ve International Journal of Numerical Methods in
yapıştırıcı kalınlığının etkisinin araştırılmasıyla ilgilidir. Engineering 47 663-684, 2000.
3000
[5] Liao, C.L., Reddy, J.N., “Continuum-based stiffened
composite shell element for geometrically nonlinear
analysis” AIAA Journal 27 95-101, 1989.
2500 [6] Goswami, S., Mukhopadhyay, M., “Geometrically
nonlinear analysis of laminated composite stiffened
2000
shells” Journal of Reinforced Plastics and Composites
Merkezi Yayili Yük (N)
14 1317-1336, 1995.
T = 0.1 [7] Akkas, N., Toroslu, R., “Snap-through buckling
T = 0.2
1500 T = 0.3 analysis of composite shallow sphechanics of Composite
T = 0.4
T = 0.5 Materials and Structures 6 319-330, 1999.
[8] Kim, K., Voyiadjis, G.Z., “Non-linear finite element
1000
analysis of composite panels” Composites: Part B 30
365-381, 1999.
500 [9] Patel, B.P., Shukla, K.K., Nath, Y., “Thermal
postbuckling analysis of laminated cross-ply truncated
circular conical shells” Composite Structures 71 101-
0
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 114, 2005.
Merkezi Yerdegistirme (mm)
[10] Kundu, C.K., Sinha, P.K., “Post buckling analysis
Şekil 6. Yapıştırıcı kalınlığının T fonksiyonel kademeli of laminated composite shells” Composite Structures 78
tek bindirme bağlantılı silindirik plakanın burkulma 316-324, 2007.
sonrası davranışı üzerine etkisi [11] Ma, L.S., Wang, T.J., “Nonlinear bending and post-
(h = 2mm, k = 20) buckling of a functionally graded circular plate under
mechanical and thermal loadings” International Journal
Analizlerde geometrik lineer olmayan sonlu elemanlar of Solids and Structures 40 3311-3330, 2003.
metodu kullanılmıştır. Plaka kalınlığı boyunca artan [12] Yang, J., Liew, K.M., Wu, Y.F., Kitipornchai, S.,
katman sayısı ve yapıştırıcı kalınlığının fonksiyonel 2006, “Thermo-mechanical pot-buckling of FGM
kademelendirilmiş tek bindirme bağlantılı silindirik cylindrical panels with temperature-dependent
plakaların burkulma sonrası davranışları üzerinde properties”, International Journal of Solids and
önemli bir etkilerinin olmadığı görülürken malzeme Structures, 43, pp. 307-324.
kompozisyonun 0.1–10 aralığında arttırılarak yapılan [13] Shen, H.S., Noda, N., “Postbuckling of pressure-
analizler sonucunda görülmüştür ki plakanın merkezi loaded FGM hybrid cylindrical shells in thermal
yerdeğiştirme değeri azalırken vurgu stabilitesi değeri environments” Composite Structures 77 546-560, 2007.
artmıştır. Ayrıca üç farklı plaka kalınlığı için yapılan [14] Wu, T.L., Shukla, K.K., Huang, J.H., “Post-
analizlerde göstermiştir ki plaka kalınlığının artması buckling analysis of functionally graded rectangular
vurgu stabilitesi değerlerini önemli ölçüde arttırmıştır. plates” Composite Structures 81 1-10, 2007.
[15] Recep Güneş, M. Kemal Apalak and H. Abdullah
V. TEŞEKKÜR Taşdemir, “Post-buckling of Functionally Graded
Bu çalışmaya TÜBİTAK (107M142) tarafından Cylindrical Shells”, ASME International Mechanical
sağlanan desteğe teşekkür ederiz. Engineering Congress and Exposition, IMECE’2007,
11-15 November 2007, Seattle, Washington, USA.
VI. KAYNAKLAR [16] Recep Güneş, M. Kemal Apalak, H. Abdullah
[1] Suresh, S., Mortensen, A., “Fundamentals of Taşdemir, “Fonksiyonel Kademelendirilmiş Küresel
functionally graded materials”, The University Press Kabukların Burkulma Sonrası Davranışları”,
Cambridge, London, 1998. TUMTMK, 15.Ulusal Mekanik Kongresi, 3-7 Eylül
[2] Koizumi, M., “FGM activities in Japan” Composites 2007, Isparta, Türkiye.
Part B: Engineering 28 1-4, 1997. [17] Mori, T., Tanaka, K., “Average stress in matrix and
average elastic energy of materials with misfitting
inclusions” Acta Metallurgica 21 571-574, 1973.
204
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
[18] Benveniste, Y., “A new approach to the application
of Mori-Tanaka’s theory in composite materials”
Mechanics of Materials 6 147-157, 1987.
[19]ANSYS® (ver.7.0), The General Purpose Finite
Element Software, Swanson Analysis Systems, Inc.,
Houston, Texas
205
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makina Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 38039 KAYSERİ
206
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
partiküllerin yapı içersinde rasgele dağılımı hareketi engellenmiş ve sadece dikey eksende düşey
sağlanmıştır. hareketine izin verilmiştir. Böylece batıcı uca düşey
yönde basma tarzında yükleme hareketi kazandırılmıştır.
II. NÜMERİK MODELLEME Batıcı uç ile numune yüzeyi arasında 0.3 lük bir
Küresel uçla yapılan batma analizlerde matris sürtünme katsayısı verilmiştir. Kompozit model 3x3 mm
malzemesi olarak Al 1080 (%99.8 saflıkta) takviye boyuta sahiptir ve her yönde 20 μm ye bölünerek her bir
eleman olarak SiC (Silisyum karbür) kullanılmış ve meshli eleman 20 μm boyuta getirilmiştir. Böylece
ayrıca SiC partiküllerin elastik ve alüminyum 1080 kompozit modelin meshli yapısı sekiz node’lu bilinear
matrisin elastik-plastik yapıda olduğu kabul edilmiştir. 22.500 elemandan oluşmaktadır. Analizlerde istenilen
SiC partiküllerin ve alüminyumun mekanik özellikleri SiC partikül hacim oranı bu eleman sayısının yüzdesi
Tablo 1 de ve bu malzemelerin gerilme-şekil değiştirme olarak değişmektedir. Örneğin, hacim oranı %10 için
diyagramları şekil 1 de görülebilir. Ayrıca, oluşturulan 2250 eleman SiC olarak oluşturulmaktadır. Küresel
model şekil 2 de verilmiştir. Burada, simetriden dolayı batıcı ucun yarıçapı Rockwell T deneyindeki gibi 0.794
batma simülasyonunda kompozit model ve batıcı ucun mm alınarak 150 N yük aksi-simetrik kompozit modele
sadece yarısı alınmıştır. Şeklin sol tarafı simetri uygulanmıştır. Ayrıca, analizler yükün uygulandığı
eksenidir (aksi-simetri). Batma esnasında batmanın batma hali ve yükün kaldırıldığı boşalma hali olmak
doğrultusunda (dikey) kompozit modelin sadece düşey üzere birbirine eşit ve birbirini izleyen iki zaman
yönde hareketine izin verilmiş ve ayrıca numune alttan genliğine (amplitude) sahiptir. Batıcı uç, meshlenebilir
hareket edemeyecek şekilde (yatay ve düşey rijit elemandan oluşturulmuştur ve meshlenerek 2
doğrultularda) hareketi kısıtlanmıştır. Batıcı ucun ise node’lu lineer 50 adet elemana bölünmüştür.
üçüncü eksen etrafında dönmesi ve yatay eksende
Şekil 1. SiC partiküllerin [19] ve alüminyum (%99.8 saflıkta) matrisin [24] gerilme-şekil değiştirme diyagramları.
207
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Şekil 2. Partikül hacim oranı % 10 olan metal matrisli bir kompozit yapının sonlu elemanlar modeli.
Yukarıda verilen bütün değişkenleri kapsayan, kolay ve değerler arasında olmaktadır. Burada verilen sonuçlar,
esnek bir kontrol sağlamak için python [21] dilinde her bir hacim oranı için yapılan 4 analizin ortalama
yazılan bir kod vasıtasıyla analizler, ABAQUS/Standard büyüklüklerini arz edecek şekilde seçilen analizlerden
[22] sonlu elemanlar yazılımında yükleme anı ve yük elde edilen sonuçlardır.
boşaltma hali olmak üzere iki çözüm genliğinde
gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte, bütün analizler bir III. ANALİZLER
AMD Opteron, 2.4 Ghz 4 CPU’lu ve 8 GB Ram’e sahip Partikül hacim oranı % 10, % 20 ve % 30 olan 20 μm
bir server sisteminde gerçekleştirilmiştir. İlave olarak, partikül boyutuna sahip SiC takviyeli Alüminyum metal
partikül dağılımı her bir analizde rasgele (random) matrisli kompozitler için gerçekleştirilen batma
olduğundan başka bir ifade ile partikül dağılımı makro analizlerinden elde edilen yüklemenin tamamlandığı
her çalıştırıldığında rasgele (random) olacak şekilde andaki gerilme (S, Mises (Pa)) ve eşdeğer plastik
düzenlendiğinden çözümlerin doğruluğu ve güvenirliliği deformasyon (PEEQ) miktarları şekil 3 (a) da
açısından her hacim oranı için en az 4 adet çözüm görülmektedir. Ayrıca, temas yüzey düğüm
gerçekleştirilmiştir. Yine partikül dağılımı her seferinde noktalarından (node) yüklemenin tamamlandığı an için
rasgele olduğu için aynı yük değeri, partikül boyutu ve elde edilen batma deformasyon profilleri (U2 (μm))
partikül hacim oranı için bile deformasyon, şekil şekil 3 (b) de verilmiştir.
değiştirme miktarları ve gerilme seviyeleri çok fazla
olmamakla birlikte farklılıklar arz etmekte, fakat belirli
208
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
209
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Şekil 3. 20 μm partikül boyutuna sahip SiC takviyeli Alüminyum metal matrisli kompozitlerin batma davranışına
partikül hacim oranının (%10, %20 ve %30) etkisi.
Şekil 3 (a) ya bakıldığında % 10, % 20 ve % 30 partikül deformasyonların batıcı uç altında çok dar bir bölgede
hacim oranlarında yüklemenin tamamlandığı an için gerçekleştiği söylenebilir.
gerilme seviyeleri görülebilir. Partiküller tamamen
elastik yapıda olduklarından dolayı partiküllerin çoğu Şekil 3 (b) de partikül hacim oranı arttıkça maksimum
yükleme anında çok iyi seçilebilmektedir ve batma deformasyonunda (U2) bir düşüş gözlenmektedir.
oluşturdukları gerilme bandı görülebilir. Burada % 10 Batma altındaki bölgede partiküller kendilerini
partikül hacim oranında daha belirgin olmak üzere çevreleyen matrisle birlikte aşağı yönde yer değiştirir.
hacim oranı yükseldikçe deformasyon sırasında oluşan Aslında bu şekilde batma yüklemesi altındaki bölgede
ve yükleme doğrultusuna paralel olan gerilme partiküllerin bölgesel yoğunluğu batma bölgesinden
bandındaki küçülme gözlenmektedir. Bunun nedeni, uzak bölgelerle karşılaştırıldığında arttırılmaya zorlanır.
hacim oranının yükselmesi ile takviye fazına gerilmeyi Böylece bu bölgedeki partiküller arası boşluk azalır ve
aktaran matris fazının kompozit yapısında daha düşük batıcı uç aşağı doğru hareket ederken gittikçe daha da
seviyede bulunması ve dolayısıyla deformasyonun artışı artan sert partikül konsantrasyonu ile bu bölgede daha
ile yükleme doğrultusuna paralel oluşan gerilme direngen bir yapı ile karşılaşılır. Partikül
dağılımının azalması ve gerilmelerin batıcı ucun konsantrasyonundaki bu artış bölgesel olarak matriste
altındaki takviye partiküllerde kalması (dağıtılamaması), deformasyon sertleşmesine neden olur. Dolayısıyla
buralarda gerilme seviyesini yükseltmesidir. belirli bir deformasyona ulaşmak için daha fazla yüke
ihtiyaç duyulur. Hacim oranının artışıyla batma
Yine şekil 3 (a) da batma yüklemesi altındaki plastik deformasyonu altındaki partikül konsantrasyonunda
deformasyon (PEEQ) bölgeleri görülebilmektedir. daha fazla bir artış söz konusudur ve bu, hacim oranının
Kompozit yapıda partiküllerin varlığı baskın bir biçimde artışı ile deformasyon sertleşmesinin artacağı ve burada
plastik bölgeyi değiştirmekte ve plastik deformasyonu uygulanan sabit yükten dolayı deformasyonda bir düşüş
çizgisel bir yapıya zorlamaktadır. Ayrıca, şekilde olacağı anlamına gelmektedir.
görülen bütün analizlerde plastik deformasyonlara
bakıldığında yükleme bölgesinden uzaklaştıkça çok hızlı Kompozitlerin batma deformasyonu sırasında yükün
bir şekilde kaybolduğu görülebilir. Dolayısıyla plastik maksimum uygulandığı anda daha belirgin olarak ortaya
210
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
çıkan ve batıcı ucun kompozitle temasta bulunduğu [6] R. Pereyra and Y.-L. Shen, Characterization of
yüzeyine hemen sağ tarafındaki deve sırtı şeklindeki particle concentration in indentation-deformed
şişme görülebilir. Bu şişme % 10 hacim oranına sahip metal-ceramic composites, Materials
kompozitlerde daha belirgin olmakla birlikte hacim Characterization, Vol. 53, pp. 373-380, 2004.
oranı yükseldikçe düşmektedir. Bunun nedeni yumuşak [7] R. Pereyra and Y.-L. Shen, Characterization of
yapıdaki alüminyumun takviye elemanın düşük indentation-induced ‘particle crowding’ in metal
miktarda olduğu hacim oranında yapı içerisinde daha matrix composites, International Journal of Damage
fazla olması ve yükün daha fazlasına maruz kalması, Mechanics, Vol. 14 (3), pp. 197-213, 2005.
bunun sonucu olarak sıkışan malzemenin gidecek en [8] A. Gouldstone, N. Chollacoop, M. Dao, J. Li, A. M.
kolay tek yön olan sağ tarafa akarak dışarı taşması veya Minor, Y.-L. Shen, Indentation across size scales
yığılması (pile-ups) dır. and disciplines: Recent developments in
experimentation and modeling, Acta Materialia,
IV. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Vol. 55, pp. 4015-4039, 2007.
Bu çalışmada, Alüminyum 1080 (Al 1080) esaslı SiC [9] T. G. Nieh and R. F. Karlak, Aging characteristics
(Silisyum Karbür) partikül takviyeli metal matrisli of B4C-reinforced 6061-aluminum, Scripta
kompozit malzemelerin sabit partikül boyutunda batma Metallurgica et Materialia, Vol. 18, pp. 25-28, 1984.
davranışlarına hacim oranının etkisi sonlu elemanlar [10] S. Suresh, T. Christman and Y. Sugimura,
metodu vasıtasıyla incelenmiştir. Partikül hacim oranı Accelerated aging in cast al alloy-SiC particulate
arttıkça maksimum batma deformasyonunda (U2) bir composites, Scripta Metallurgica et Materialia, Vol.
düşüş elde edilmiştir. Bunun en önemli nedenleri, batma 23, pp. 1599-1602, 1989.
altındaki bölgede partikül yoğunluğunun artması ve [11] K. K. Chawla, A. H. Esmaeili, A. K. Datye and A.
burada matrisin deformasyon serleşmesine maruz K. Vasudevan, Effect of homoge-
kalmasıdır. Buna ilave olarak, matriste meydana gelen neous/heterogeneous precipitation on aging
plastik deformasyon (PEEQ) batma altındaki dar bir behavior of SiCp/Al 2014 composite, Scripta
bölgede gerçekleşmiş ve hacim oranı arttıkça bu dar Metallurgica et Materialia, Vol. 25, pp. 1315-1319,
bölge giderek küçülmüştür. Ayrıca, partiküllerde yüksek 1991.
gerilme yoğunluğu etkisinden dolayı oluşan gerilme [12] T. Christman and S. Suresh, Microstructural
bandı, hacim oranı artıkça azalmıştır. Bu durum, düşük development in an aluminum alloy-SiC whisker
hacim oranında matris tarafından taşınan yükün hacim composite, Acta metallurgica, Vol. 36 (7), pp. 1691-
oranı arttıkça takviye partiküller tarafından taşındığını 1704, 1988.
göstermektedir. [13] P. Appendino, C. Badini, F. Marino and A. Tomasi,
6061 Aluminum alloy-SiC particulate composite: a
V.TEŞEKKÜR comparison between aging behaviour in T4 and T6
Bu çalışmayı destekleyen Türkiye Bilimsel ve Teknik treatments, Materials Science and Engineering A,
Araştırma Kurumu (TUBİTAK, Proje no: 106M020) ve Vol. 135, pp. 275-279, 1991.
Erciyes Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri [14] J. W. Leggoe, X. Z. Hu, M. V. Swain and M. B.
Birimine (Proje no: FBT-06-30) teşekkür ederiz. Bush, An ultra-micro indentation investi-gation of
aspects of the fracture process in particulate
KAYNAKLAR reinforced metal matrix composites, Scripta
[1] K. K. Chawla, Composite materials science and Metallurgica et Materialia, Vol. 31 (5), pp. 577-
engineering, Springer-Verlag, USA, 1998. 5825, 1994.
[2] N. Chawla and K. K. Chawla, Metal matrix [15] Y. -L. Shen, E. Fishencord and N. Chawla,
composites, Springer, New York, 2006. Correlating macrohardness and tensile behavior in
[3] D. J. Lloyd, Particle reinforced aluminium and discontinuously reinforced metal matrix composites,
magnesium matrix composites, International Scripta Materialia, Vol. 42, pp. 427-432, 2000.
Materials Reviews, Vol. 39 (1), pp. 1-21, 1994. [16] Y.-L. Shen and N. Chawla, On the correlation
[4] A. Ayyar and N. Chawla, Microstructure-based between hardness and tensile strength in particle
modeling of crack growth in particle reinforced reinforced metal matrix composites, Materials
composites, Composites Science and Technology, Science and Engineering A, Vol. 297, pp. 44-47,
Vol. 66, pp. 1980–1994, 2006. 2001.
[5] N. Chawla and K. K. Chawla, Microstructure-based [17] Y.-L. Shen, J. J. Williams, G. Piotrowski, N.
modeling of the deformation behavior of particle Chawla and Y. L. Guo, Correlation between tensile
reinforced metal matrix composites, Journal of and indentation behavior of particle-reinforced
Materials Science, Vol. 41, pp. 913-925, 2006. metal matrix composites: An experimental and
211
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
212
HaSeM’08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15–16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Levent ÖNCÜ
e-posta: oncule@itu.edu.tr
213
HaSeM’08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15–16 Mayıs 2008, KAYSERİ
2. KULLANILAN MODEL
Bu çalışmada kullanılan kanat 4 adet ana-kiriş, 10 adet Birinci ve üçüncü optimizasyon probleminde uygulanacak
kaburga ve 90 adet panelden oluşmaktadır. Ayrıca seçilen aerodinamik yük, başlangıç tasarımı için yapılmış bir
bazı paneller açıklık boyunca kuvvetlendirici kirişler ile hesaplamalı akışkanlar dinamiği analizinden elde
güçlendirilmiştir. Dikdörtgen planforma sahip olan edilmiştir. Elde edilen toplam taşıma kuvveti kanat açıklığı
kanadın yarı açıklığı 6 m, veter uzunluğu ise 1.6 m’dir. 3 boyunca değişen ve veter boyunca sabit bir eliptik taşıma
boyutlu kanat geometrisi (üst kabuk çıkarılmış) Şekil 1’de eğrisi ile ifade edilmiştir. Yük dağılımı aşağıda Şekil 3’de
gösterilmektedir. gösterilmektedir.
214
HaSeM’08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15–16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Sınır koşulu olarak kanat kökündeki tüm serbestlik Kısıtlamalar : umax < uo
dereceleri tutulmuştur. σ yield
σ max <
1.5
3. OPTİMİZASYON PROBLEMİ
Burada M toplam umax ve σ max başlangıç
kütle,
Bu çalışmada ele alınan üç optimizasyon probleminde de tasarımında statik yük altında meydana gelen en büyük
aynı tasarım değişkenleri kullanılmıştır. Kaburga, ana- toplam yer değiştirme ve en büyük gerilme, σ yield ise
kirişler ve paneller kabuk olarak modellendiğinden bu malzemenin akma gerilmesidir.
elemanların kalınlıkları ve kuvvetlendirici kiriş
elemanlarının yarıçapı değişken olarak seçilmiştir. Kanat 3.2. İkinci Problem
açıklığı boyunca ana-kirişler iki gruba ayrılmış ve bu iki
grubun kalınlıkları ( t1 , t2 ) iki farklı optimizasyon İkinci problemde yapının ağırlığı arttırılmadan birinci
serbest titreşim frekansı arttırılmaya çalışılmıştır.
değişkeni olarak belirlenmiştir. Tüm kaburgaların ( t4 ) ve
panellerin kalınlıkları ( t3 ) ise ayrı birer kalınlık Amaç fonksiyonu: max f1
değişkenine bağlanmıştır. Kuvvetlendirici olarak Kısıtlamalar : M ≤ M0
kullanılan boru kesitli kirişlerin dış çapı (r) ise açıklık f1 > f10
boyunca sabit olup ayrı bir optimizasyon değişkeni olarak
seçilmiştir. Bu dairesel kirişin et kalınlığı ise borunun dış Burada f1 yapının birinci doğal frekansı, f10 başlangıç
çapı ile ilişkilendirilmiştir. Sonuç olarak üç problem seti tasarımının birinci doğal frekansı ve M o ise başlangıç
için 5 adet optimizasyon değişkeni kullanılmıştır. Şekil tasarımının toplam kütlesidir.
4’de kanat elemanları ve bu elemanlara ait kalınlık
değişkenleri her renk ayrı bir optimizasyon değişkenini 3.3. Üçüncü Problem
temsil edecek şekilde görülmektedir.
Bu problem ilk iki problemin birleşimidir. İki ayrı amaç
fonksiyonu olduğundan çok amaçlı optimizasyon
problemidir.
Amaç fonksiyonları: min M
max f1
Kısıtlamalar : umax < uo
σ yield
σ max <
1.5
M ≤ M0
f1 > f10
t3 8 16
Birinci problemde amaç statik yükleme altındaki kanadın
verilen yer değiştirme ve gerilme kısıtlaması altında en t4 1.5 4
düşük kütle değerini elde etmektir. Bu durumda; r 6 16
Amaç Fonksiyonu: min M
215
HaSeM’08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15–16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Geometrinin otomatik olarak güncellenip yapısal analizin Çok amaçlı bu problemi çözebilmek için MOGA-II
bir çok defa tekrarlanabilmesi için ABAQUS sonlu genetik algoritması (Multi Objective Genetic Algorithm)
elemanlar programını optimizasyon algoritmasına kullanılmıştır. MOGA-II pareto optimal kümesine hızlı
bağlayabilecek ve sonuçlardan yararlanarak bu çok amaçlı yakınsaması için tasarlanmıştır.
optimizasyon problemini çözecek bir yazılıma ihtiyaç Pareto optimal kümesi genel olarak aşağıdaki gibi
duyulmaktadır. Bu ihtiyacı karşılamak için açıklanabilir. Bir optimizasyon probleminde aynı anda
modeFRONTIER ticari yazılımının genetik algoritmaları amaç fonksiyonu olarak kullanılan z , z , z gibi 3 tane
1 2 3
(MOGA-II, NSGA-II) kullanılmıştır.
farklı birbirinden bağımsız amaç fonksiyonu olduğunu
düşünelim. Bu amaç fonksiyonlarının her birinin diğer
4.1. Optimizasyon mantıksal akış şeması
amaç fonksiyonları olmadan yalnız başına minimize
Yukarıda bahsedilen çok amaçlı optimizasyon problemi edilmesi durumunda elde edilecek minimum amaç
için Şekil 5’de gösterilen mantıksal akış şeması genel fonksiyonu değerleri de zˆ1 , zˆ2 , zˆ3 olacaktır. Ancak bu
olarak işletilmiştir. Optimizasyonun deneysel tasarımlar amaç fonksiyonları aynı anda birlikte optimize edilmek
(DOE) aşamasında optimizasyon problemine ait tüm istendiğinde çözüm olarak hiçbiri kendi minimum
değişkenlerin alt ve üst sınırlarına bağlı kalarak bir değerlerini alamayacaktır. Bu durumda “pareto optimal”
başlangıç tasarım uzayı oluşturulur. Oluşturulan bu tasarım * * *
dediğimiz bu küme ( z1 , z2 , z3 ) tüm amaç fonksiyonları
uzayı genetik algoritma için başlangıç nesli olarak
kullanılır. Bu değişkenler ABAQUS ortamına aktarıldıktan arasında olabilecek uygun bir uzlaşı kümesi veren
* *
sonra sınır koşulları verilir ve çözüm ağı oluşturularak optimum çözüm kümesidir ve z1 ≥ ẑ1 , z2 ≥ ẑ2 ve
yapısal problem çözülür. Çözüm alındıktan sonra ilgili *
kriter değerleri (kütle, gerilme, yer değiştirme, frekans) z3 ≥ ẑ3 şeklinde çözüm verecektir. Bu küme içinden en
optimizasyon algoritması tarafından değerlendirilerek bir uygun tasarımın seçilmesi de kullanıcı tarafından her bir
sonraki optimizasyon iterasyonu (nesil) için yeni değişken amaç fonksiyonunun öneminin ve ağırlığının belirtileceği
değerleri bulunur ve bu döngü verilen nesil sayısına bir karar verme aracı (Multi-Criteria Decison Making
ulaşılıncaya kadar devam eder. ModeFRONTIER gerekli Tool) ile sağlanır. Ancak bu çalışmada farklı amaç
kriter değerlerini ABAQUS tarafından yazılan sonuç fonksiyonları için eş ağırlık katsayıları verilmiştir.
dosyalarından okur.
MOGA-II algoritmasının temel özellikleri şunlardır:
• Yöne bağımlı çaprazlamayı (cross-over) destekler
• Kullanıcı tarafından tanımlanan kısıtlamaların
sağlanmasını zorlamak için amaç
fonksiyonununda ceza çarpanı (Objective
Function Penalization) kullanılır.
İlk nesilin (Design of Experiments DOE) birey sayısını
belirlerken aşağıdaki bağıntıdan yararlanılır ve en az bu
değer kadar birey seçilir.
216
HaSeM’08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15–16 Mayıs 2008, KAYSERİ
statik analizleri yapılmıştır. Analizde kullanılan değişken Şekil 8’de ise kanat üzerindeki Von Mises gerilme
değerleri aşağıdaki Tablo 4’de verilmiştir. değerleri gösterilmiştir. Beklendiği üzere en yüksek Von
Mises gerilmesi kanadın kök kısmında oluşmuştur.
Verilen tasarım değişken değerleri ile yapılan statik analiz
sonucunda Tablo 5’de sunulan sonuçlar elde edilmiştir. Bu
değerler daha sonra karşılaştırma amaçlı olarak
optimizasyon sonucu amaç fonksiyonları üzerinde ne kadar
bir iyileşme sağlandığını kontrol etmek için kullanılacaktır.
Şekil 7’de mevcut kanat üzerindeki en fazla yer değiştirme
değeri ve kanat üzerindeki yer değiştirme dağılımı
görülmektedir.
6. OPTİMİZASYON SONUÇLARI
Şekil 6 ModeFRONTIER akış şeması
Optimizasyon çalışmasında kullanılan iş istasyonu ilk iki
problem için İntel Core2Duo 2.66GHz işlemcili ve 2GB
Tablo 2 Başlangıç modelinin tasarım değişken
belleklidir, üçüncü problem için ise İntel Core2quad
değerleri
işlemcili ve 2GB belleklidir. Tablo 6 ve Tablo 7’de
Tasarım Değişkenleri Değerler (mm)
problemlere ait başlangıç tasarımı (DOE) sayısı, kullanılan
t1 16 genetik algoritma nesil ve birey sayıları, hesaplama
süreleri ve sonuçlar verilmiştir.
t2 12
t3 16 Tablo 6 Genetik algoritma verileri
t4 2.5 Problem
DoE
Algoritma
Nesil Toplam Farklı
Sayısı Sayısı Birey Tasarım
r 6 1 24 MOGA 50 1199 544
2 15 MOGA 25 374 232
Tablo 3 Referans Tasarıma ait sonuçlar 3 21 NSGA 16 287 200
Kriter Değerler
En fazla Yer değiştirme 187 mm Tablo 7 Hesaplama süreleri
En fazla Gerilme 202 MPa Hesaplama
Problem
Kütle 336 kg Süresi
Frekans 4.35 Hz 1 11sa. 40dk
2 3 sa. 34 dk.
3 3 sa. 34 dk.
217
HaSeM’08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15–16 Mayıs 2008, KAYSERİ
İlk iki problem tek amaç fonksiyonuna sahip olduğundan Pareto optimal kümeden iki amaç fonksiyonunun önemine
amaç fonksiyonunun en az veya en çok olduğu durum en göre bir tasarım seçilerek en uygun tasarım olarak
uygun tasarım olarak alınmıştır. Fakat üçüncü problem çok önerilebilir. Yukarıdaki kümeden 8 numaralı pareto
amaçlı olduğundan en uygun tasarım pareto optimal tasarım hem kütlede %12’lik bir azalma ve hem de
kümesinden seçilmelidir. Birinci problem için elde edilen frekansta %10’luk bir artış sağladığı için uygun bir tasarım
minimum kütle 279 kg ve başlangıç tasarıma göre kazanç olarak önerilebilir.
%17’dir. İkinci problem için ise elde edilen maksimum
birinci doğal frekans 5.03 Hz ve başlangıç tasarıma göre
artış büyüklüğü %16’dır. Tablo 8’de ise üçüncü problem 7. DEĞERLENDİRME
için elde edilen 10 adet pareto optimal tasarım için yeni
kütle ve frekans değerleri ve bu değerlerin başlangıç
tasarım değerlerine göre değişimi verilmiştir. Bu çalışmada kaburga, kanat panelleri ve ana kirişlerden
oluşan bir kanat yapısının üç değişik yapısal optimizasyon
Tablo 8 Üçüncü problem için optimizasyon sonuçları problemi için en uygun tasarımı elde edilmeye
çalışılmıştır. Problemlerin çözümü için genetik
Pareto Kütle Fark Frekans Fark algoritmalar kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre en
tasarımı (kg) (%) (Hz) (%) az kütle ve en falza birinci doğal frekans problemleri için
1 286 -15 4.62 6 başlangıç tasarıma göre iyileşme %16-17 civarındadır.
2 299 -11 4.81 10 Üçüncü problem için 10 adet pareto optimal çözüm elde
3 321 -4 4.86 12 edilmiştir. Bu kümede kütle için iyileşme genel olarak
4 292 -13 4.67 7 %10’dan fazla iken frekans için iyileşme %6 ile %12
5 318 -5 4.85 11 arasında değişmektedir.
6 281 -16 4.59 6
7 288 -14 4.64 7 Tüm problemler için daha iyi sonuçlar elde edilmek
8 294 -12 4.78 10 istenirse değişken sayısı artırılabilir. Örneğin herbir
9 284 -15 4.61 6 elemanın kalınlığı bağımsız bir optimizasyon değişkeni
10 293 -13 4.68 8 olarak verilebilir. Artacak hesaplama zamanı ise genetik
algoritma yerine gradyan tabanlı algoritmalar kullanılarak
azaltılabilir.
TEŞEKKÜR
[3] J-F Barthelemy. G. Wrenn, A. Dovi, ve L. Hall.
Bu çalışmanın yazarları TÜBİTAK 3501 Ulusal Genç Supersonic transport wing minimum design
Araştırmacı Kariyer Geliştirme Programı integrating aerodynamics and structures. J. Aircraft
kapsamında desteklenen 105M235 nolu “Kararsızlık 31:330-338. 1994
Görülen Akışkan-Yapı Etkileşimi Problemlerinin [4] A.R. Dovi, G.A. Wrenn, J.F.M. Barthelemy, P.G.
Analizi ve Güvenilirlik Tabanlı Tasarım Coen, ve L.E. Hall. Multidisciplinary design
Optimizasyonu” başlıklı proje bütçesi ve yurt içi integration methodology for a supersonic transport
yüksek lisans burs imkanları için TÜBİTAK’a aircraft . J. Aircraft, 32 (2):290-296, 1995
teşekkür ederler. [5] R. Jha ve A. Chattopadhyay. Multidisciplinary
optimization of composite wings using refined
KAYNAKÇA structural and aeroelastic analysis methodologies.
Engineering Optimization. 32:59-78. 1999.
[1] K. Bowman, R. Granddhi, F. Eastep, Structural [6] G. Tzong, M. Baker, R. D-Vari ve J. Giesing.
optimization of lifting surfaces with divergence and Aeroelastic loads and structural optimization of a
control reversal constraints, Struct. Optim., 1:153- high speed civil transport model. In 5th
161. 1989 AIAA/NASA/USAF/ISSMO Symp. On
[2] P. Friedmann, Helicopter vibration reduction Multidisciplinary Analysis and Optimization. Panama
using structural optimization with City Beach. FL. AIAA Paper No 94-4378. IAA 1994
aeroelastic/multidisciplinary constraints – a survey. J. [7] K. Maute, M. Nikbay ve C .Farhat. Coupled
Aircraft 38:8-21. 1991 analytical sensitivity analysis and optimization of
218
HaSeM’08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15–16 Mayıs 2008, KAYSERİ
219
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümü 06531 Ankara
220
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
II. YAPAY SİNİR AĞLARI çırpan hareket kinematik datası kullanımına karar
verilmiş ve çıktı olarakta kaldırma kuvveti ile sürtünme
Yapay sinir ağları nöron ismi verilen birbiriyle bağlı kuvveti katsayıları kullanılmıştır (Şekil 2).
işlemci elemanlardan oluşur. YSA, bir girdi katmanı, bir
veya daha fazla ara katman ve bir de çıktı katmanından
oluşur.
Tek bir yapay nöron bir çok farklı şekilde tanımlanabilir. İncelenen kanat çırpma hareketi 4 aşamaya ayrılmıştır
Genel matematiksel tanımı Denklem 1’de verilmiştir. (Şekil 3); birinci aşama aşağı doğru çırpma hareketinin
yarısına denk gelmekte ve kanat ucu pozitif doğrultuyu
göstermektedir. İkinci aşama ise yukarı vuruş
⎛ n ⎞
y ( x) = g ⎜ ∑ wi xi + b ⎟ (1) hareketinin yarısını kapsamaktadır. Üçüncü ve dördüncü
⎝ i =0 ⎠ aşamalar ise bu iki aşamanın tamamen aynasal
simetriğidir. Her aşama da kendi içinde ikiye
ayrılmaktadır: doğrusal ileri hareket fazı ve dönüş fazı.
Bu denklemde x n girdili (x0 … xn) , bir y(x) çıktılı
nöronu temsil etmekte ve (w0 … wn) ağırlıkları, b ise Başlangıç hücum açısı α0, hücum açısı değişme noktası
farkı (bias) göstermektedir [4]-[6]. g aktivasyon xa, hız değişme pozisyonu xv gibi parametreler
fonksiyonunu tanımlamakta ve nörondan çıkan çıktının değiştirilerek incelenmiştir. Bu parametrelerin anlık
gücünü girdilerin toplamına bağlı olarak aerodinamik kuvvet katsayıları üzerindeki etkileri
tanımlamaktadır. araştırılmıştır [7]-[8].
221
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
İlk 10 iyi durum R2 (coefficient of determination) Diğer tahminler aynı eğitilmiş data ile yapılış ve farklı
değerleri karşılaştırılarak seçilmiştir. Bu değerler Tablo başlangıç açıları kullanılmıştır. α0=10° için R2 değeri
1’de gösterilmektedir. En iyi R2 değerleri hem sürtünme sürtünme kuvveti katsayısı için 0.9478, kaldırma kuvveti
kuvveti katsayısı (CD) hem de kaldırma kuvveti katsayısı katsayısı için ise 0.9502 bulunmuştur. Kuvvet
(CL) için 1’e yakın değelerdir. En iyi yapay sinir ağları katsayılarının farklı başlangıç hücum açıları için tahmin
modellerinin 20’den 29 a kadar ara girdi katmanı, 300 edilen değerleri ile sayısal hesaplamalar ile
den 700’e kadar da iterasyon sayısı olduğu karşılaştırmaları Şekil 6’da verilmektedir.
gözlemlenmiştir. Ara girdi katmanındakı nod sayıları
modellenen sistemin kompleks yapısına göre fazla α0 değeri 15° yapıldığında tahmin edilen R2 değerleri
olmaktadır. R2CD= 0.9372 ve R2CL=0.8144 olmaktadır. Sürtünme
kuvveti katsayısı çok yakın tahmin edilebilmektedir.
Tablo 1’deki değerlendirme sonucunda, toplam α0=30° için and R2CD=0.3321 vermiştir. Aerodinamik
iterasyon sayısı 300; ara katmandaki toplam nodül sayısı kuvvetlerin değerleri eğitilen bu model ile yakın bir
da 27 olarak alınmıştır. şekilde yakalanamamıştır.
222
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Şekil 5. Yapay sinir ağları ile tahmin edilen kaldırma kuvveti (CL) ve sürükleme kuvveti (CD) katsayılarının sayısal
hesaplamalar ile karşılaştırılması (α0=5°, xv=2c, xa=2c)
Şekil 6. Farklı başlangıç hücum açılarinda yapay sinir ağları ile tahmin edilen kaldırma kuvveti (CL) ve sürükleme
kuvveti (CD) katsayılarının sayısal hesaplamalar ile karşılaştırılması
223
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
224
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
ÖZET
Bu çalışmada, süpürme açısı 40o olan delta kanat Delta kanat üzerinde oluşan girdap dinamiğine etki eden
modelinin üzerindeki akış yapısına hücum açısının ve parametreler; kanat hücum açısı, kanat uç geometrisi,
sapma açısının etkisi boya görüntüleme yöntemi ve kanat kalınlığı, süpürme açısı, serbest akış durumu ve
Parçacık Görüntülemeli Hız Ölçme Tekniği (PIV) ile Reynolds sayısıdır. Ancak bu parametrelere sapma açısı
incelenmiştir. Belirli bir hücum açısından başlayarak, da eklenmelidir. Bilindiği üzere hava araçları havada
delta kanat yüzeyinde, kanat ucundan itibaren bir çift yön değiştirmeleri durumunda sapma açılarına da maruz
spiral girdap oluşmaktadır. Sapma açısının sıfır olması kalırlar. Sapma açısının oluşması ile birlikte kanatlarda
durumunda delta kanat ucundan itibaren oluşan bir çift oluşan iki adet helisel girdap yapısının zaman ortalama
spiral girdabın merkezi ekseninde, belirli bir mesafeden değerleri sıfır sapma açısına kıyasla simetrik yapıları
sonra, durma noktası oluşmakta ve girdap çökmeleri değişmektedir. Örneğin, helisel girdapların çökme
meydana gelmektedir. Girdap çökmesinin gerçekleşmesi durumu aynı nedenlerle meydana gelmesine rağmen
ile kanadın üzerindeki akış yapısı değişmekte ve bu da delta kanada sapma açısı verilmesi durumunda bu iki
kanadın manevra kabiliyetini etkilemektedir. Bu ayrı girdaplı akış yapısı ve girdap çökme mesafesi
nedenle, delta kanatlarda girdap çökmelerini ve farklılıklar arz etmeye başlamakta ve yük dağılımlarını
girdabın oluşum mekanizmasını anlamak oldukça değiştirerek kanadın dengesini etkilemektedir.
önemlidir. Düşük süpürme açısına (Λ<50o) sahip delta
kanatlarda girdap çökme noktalarının yeri hücum Belirli Reynolds sayısı aralıklarında akış yapısı
açısına bağlı olarak hızla değişmektedir. Mevcut Reynolds sayısına çok duyarlı olduğundan dolayı, hangi
çalışmada, belirli sapma açısında iki ayrı spiral Reynolds sayılarından sonra girdap çökmelerinin
girdabın çökme durumları, birbirleriyle ve kanat değişmediğinin belirlenmesi gerekmektedir [Yanıktepe,
yüzeyiyle etkileşimleri incelenmiştir. 2006].
Anahtar kelimeler: Sapma açısı, girdap, girdap çökmesi, Hücum açısının artması ile beraber girdap çökmesinden
PIV sonra gelişigüzel oluşan girdapların şiddeti yüksek
düzeylerde artmaktadır. Karasız akış alanı genişlemekte,
I. GİRİŞ hız değerleri ve türbülans çalkantı düzeyleri bu akış
alanı içerisinde hızla değişmektedir. Girdap çökmesi jet
Bilindiği gibi girdaplar uçak performansını etkileyen akış eksenel hız profilini (jet-like) ölü akış (wake-like)
nedenlerden biridir. Örneğin uçak gövdesinin belirli bölgesine dönüştürmektedir. Girdap çökme noktasının
bölgelerinde oluşan girdaplar uçağın manevra kanat uç noktasına ulaşması durumunda akış içerisine
kabiliyetini azalttığı gibi malzeme yorulmalarına da daldırılmış engellerden oluşan girdap kopmaları (vortex
neden olmaktadır. shedding) gibi girdaplarının oluşmasına neden
olmaktadır. Sonuç olarak, girdap çökmesi büyük
Delta kanatlar geçmişten günümüze kadarki yıllarca süpürme açılı (slender) delta kanatlar için çok önemli bir
yapılan araştırmalar sonucunda tekamül ederek bir çok aerodinamik özelliktir. Çünkü bu durum ilgili akış
savaş uçaklarında birincil elaman olarak kullanılmaya yapısını hızla etkilemekte ve kanada uygulanan
başlanmıştır. Bu uçakların manevra kabiliyetlerinin aerodinamik kaldırma kuvvetini düşürmekte ve kanadın
artırılabilmesi için girdap dinamiğinin, girdap kanat akış ortamında tutulmasını azaltmaktadır. Kanat
etkileşiminin, kararsız akış yapısının ve fiziğinin yüzeyindeki akışta durgunluk (stalling) oluşmaktadır.
anlaşılması oldukça önemlidir [Heron ve Myose, 2004]. Kanat merkezi ekseninin her iki yanında oluşan girdap
225
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
çökmelerinin simetrik olmayan veya aynı anda farklı değiştiği belirlenmiştir. Sapma açısını dikkate alarak bir
akış davranışları sergileyerek kanat yüzeyine etkiyen başka çalışma literatürde bulunamamıştır.
yük, yanal kuvvetler ve uyguladıkları momentler farklı
olabilmektedir [Lin, 1998]. Mevcut çalışmada, delta kanada özel bir mekanizma ile
hücum ve sapma açıları ayrı ayrı veya ikisi birlikte
Coton ve ark. (2001) akışa dik yönde salınım verilen 60o verilerek belirli hücum ve sapma açılarında, delta kanat
süpürme açısına ve 800mm uzunluğa sahip delta üzerinde oluşan iki ayrı spiral girdabın çökme
kanadın üzerine yerleştirilen 192 adet basınç sensörü ile durumları, birbirleriyle ve kanat yüzeyiyle etkileşimleri
basınç ölçmek suretiyle girdap çökmelerinin incelenmiştir.
karakteristiklerini incelemişlerdir. Yapmış oldukları bu
araştırmada girdap çökmesinin oluştuğu noktanın II. DENEYSEL YÖNTEM
ötesinde oluşan basınç dalgalanmalarının doğal
frekansının salınım oranına bağlı olduğunu Bu çalışma Çukurova Üniversitesi, Makine
göstermişlerdir. Ayrıca, salınım esnasında oluşan basınç Mühendisliği Bölümü, Akışkanlar Mekaniği
dalgalanmaların doğal frekansının salınım olmadığı Laboratuarında kurulu olan kapalı devre su kanalında
durumdaki girdap çökmesi doğal frekansından farklı gerçekleştirilmiştir. Kanal içerisindeki suyun hızı, bir
olduğunu da belirlemişlerdir. hız kontrol ünitesi yardımıyla değişik devirlerde
çalışabilen bir santrifüj pompa ile ayarlanmaktadır.
Mitchell (2000), delta kanadın arka kenarına Kullanılan su kanalı iki adet su deposu ve bu iki depo
uyguladığı üfleme yöntemiyle girdap çökmesini arasında bulunan ebatları 750mm x 1000mm x 8000mm
geciktirmeyi başarmıştır. Ancak, bu tip kontrol (yükseklik x en x boy) olan akrilik kısımdan
yönteminde, Cui ve ark. (2007) tarafından uygulanan oluşmaktadır. Süpürme açısı Λ = 40o olan delta kanadın
yönteme göre üfleme momentum katsayısını daha aerodinamik yapısı değişik hücum ve sapma açılarında
yüksek olması gerekmektedir. Çünkü kanat arkasında boya deneyi ve Parçacık görüntülemeli Hız Ölçme
oluşan basınç kazanımı yenmek için daha güçlü üfleme Tekniği (PIV) ile girdap çökmesinin bu parametreler
enerjisine ihtiyaç vardır. Küçük boyutlu yanıltıcı karşısındaki duyarlılığı incelenmiştir. Deneylerde
“Canard” kanadı delta kanat önüne konulduğunda bu kullanılan delta kanat modelinin veter uzunluğu 101 mm
yanıltıcı “canard” kanadın oluşturduğu helisel girdap ve genişliği 250 mm dir. Delta kanada sabit hücum
dönerek delta kanadın oluşturduğu helisel tip girdapla açılarında yatay düzlem içerisinde akış yönü referans
birleşerek daha güçlü kenar girdabının oluşmasına neden alınarak değişik sapma açıları verilmiştir. Deneylerde
olmaktadır ve girdap merkezi ekseninde durma Reynolds sayısı ise Rec=10000 değerinde tutulmuştur.
noktasının daha gerilerde oluşmasına sebep olmaktadır. Suyun serbest akış hızı 97 mm/s dir. Delta kanadın
deney alanında sabit durması, hücum ve sapma
Matsuno ve Nakamura (2000) süpürme açısı açılarının verilebilmesi için özel bir düzenek
Λ=45o olan delta kanada merkezi ekseni etrafında hazırlanmıştır. Bu düzenekte hücum açısı bir servo
dönme hareketi vererek kanat aerodinamiğini deneysel motor tarafından ve sapma açısı da bir açı düzeneği
olarak incelemişlerdir. Yüksek hücum açılarında, güçlü tarafından verilebilmektedir. Oluşturulan bu düzenek
girdaplar (wing rock) kanatlarda salınım yaratmışlarıdır. sayesinde delta kanada hücum ve sapma açıları ayrı ayrı
Ayrıca, lineer olmayan kanat uç girdapları kanat veya ikisi birlikte verilebilmektedir. Böylelikle, hücum
hareketinin yüksek düzeyde etkilediği anlaşılmıştır. ve sapma açılarının akış yapısına etkileri deneysel olarak
Kanadın bu salınımı, kanat üzerinde simetri olmayan gözlenmiştir. Deneyler boyunca su seviyesi 53 cm
girdapların oluşmasına neden olmuştur. yüksekliğinde tutulmuştur. Kanat su seviyesinin ortasına
gelecek şekilde yerleştirilmiştir. Lazer hüzmesi ise kanat
Sohn ve ark. (2004) tarafından delta kanat üstündeki yüzeyine 0.5mm olan mesafede geçirilmiştir.
girdap oluşumu ve etkileşimleri, su damlacıkları atomize
edilerek ve lazer ışık huzmesi kullanılarak akış yapısı Boya deneylerinde 532nm dalga boyundaki lazer ışığı
gözle gözlenecek şekilde görüntülenmiştir. Süpürme altında parlayan florasan boya kullanılmıştır. Bu boya
açısı 65o olan delta kanadın hücum açısının 12o ≤ α ≤ lazer karşısında parlamakta ve akış yapısını akışta renk
24o aralığında, sapma açısı 0o, 5o ve 10o alınarak spiral ayrımı oluşturarak ortaya koymaktadır. Delta kanat
girdap, girdap çökmesi ve daha sonra oluşan girdaplı içinde açılan bir kanal yardımıyla boya, ön uca belirli bir
akış yapısı incelenmiştir. Bu çalışmada görüldüğü gibi mesafeden iletilmektedir. Boya çıkışının delta kanadın
sapma açısının delta kanat ekseninin sağında ve solunda ucuna yakın olmasına özen gösterilmiştir. Bunun amacı,
oluşan ana girdapların da çökme noktalarının hızla delta kanat üzerinde oluşan spiral girdabın oluşumunun
226
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
iyi bir şekilde görüntülenebilmesidir. Akışın doğru bir su ile aynı hızda hareket etmektedir. Mevcut lazer ışık
şekilde görüntülenebilmesi için lazer, spiral girdabın kaynağı ile saniyede en çok 15 hız ölçümü
merkezi ekseninden geçirilmiştir. Yapılan deneylerde alınabilmektedir. Darbeli lazerin ilk aydınlatması
şekil 1a’da ki ölçüleri verilen delta kanat kullanılmıştır. sırasında, lazer ile senkronize çalışan yüksek
Lazer ışık huzmesi şekil 1b’ de görüldüğü gibi delta çözünürlüğe sahip kamera ile resim alınmakta ve
kanadın altından ve spiral girdabın yatay ekseninden bilgisayara aktarılmaktadır. Kısa bir süre içinde ölçüm
geçirilmiştir. alanı ikinci kez lazer tarafından aydınlatılmakta ve aynı
işlemler tekrarlanmaktadır. Çekim yapan kameranın
çözünürlüğü yüksek olup, 1186x1600 piksel
boyutundadır. Deneyler sırasında 3 boyutlu ölçüm
yapabilen stero-PIV kullanılmıştır. Bu sisteminde aynı
noktaya aynı açı ile bakan iki kamera bulunmaktadır. Bu
kameralar insan gözü gibi düşünülmekte ve aynı
düzleme odaklanabilmeleri için kameralar kalibre
edilmektedir. Kalibrasyon tahtası 200mmx200mm
boyutlarında olup, delikli bir yapıya sahiptir.
Kalibrasyondan elde edilen resim ve kameraların
(a) resimlerinden adaptif korelasyon ile elde edilen sonuçlar
üst üste, sistemin yazılımı tarafından, çakıştırılarak
üçüncü boyuta geçilmektedir. Hızların belirlenmesinde
Fast Fourier analizi yapılmıştır. Nyquist kriterini
sağlamak için ağ yapısı %50 üst üste çakıştırılarak hız
vektörleri hesaplanmıştır.
227
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
deneyleri sonuçları şekil 4’te verilmiştir. Ayrıca, bu Bu nedenle, delta kanadın akışa maruz kalan kısmında
sapma açılarında hücum açısının α= 10o, 13o ve 17o girdap çökmesi diğer yan kenara göre kanat ucundan
değerleri içinde deneyler yapılmış fakat sonuçları buraya daha uzak mesafelerde oluşmaktadır. Sapma açısının
dahil edilmemiştir. Şekilde görüldüğü üzere sapma θ=4o’ye çıkarılması durumunda akışa maruz kalan
açısının büyümesiyle birlikte delta kanadın merkezi kenarın karşı kenarındaki girdap çökmesi gecikmektedir.
eksen çizgisinin sağında ve solunda oluşan girdaplı akış Şekil 4’te görüldüğü gibi sapma açısının θ=8o olması
yapısının simetrikliği bozulmaktadır. durumdan itibaren, delta kanadın sapma açısına maruz
kalan kısmında ikincil bir girdap
228
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
TEŞEKKÜR
229
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
230
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Havacılık ve Uzay Müh. Bölümü, ANKARA
2
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Havacılık ve Uzay Müh. Bölümü, ANKARA
231
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
miktarına bölerek basit bir şekilde olusturulur. Sayısal Warming yöntemi ile Euler akılarının Jacobianını
yöntem her ne kadar basit olsa da sayısal hatalardan hesaplamak nispeten daha kolaydır ve el yordamıyla
dolayı doğruluk problemine sahiptir. hesaplanabilir. Artık (residual) Jacobianları akı
Çalışma iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci Jacobianlarının birleşiminden oluşur. Hücre nerkezli bir
bölümde sayısal akı jacobianının doğruluğunu etkileyen çözücü için artık vektörü şu şekilde tanımlanabilir:
hatalar incelendi. İkinici bölümde sayısal akı
jacobianlarının doğruluğunun duyarlılık hesaplarının Rˆ (Wˆi , j ) = ⎡ Fˆ + (Wˆ i , j ) + Fˆ − (Wˆ i +1, j ) ⎤ − ⎡ Fˆ + (Wˆ i −1, j ) + Fˆ − (Wˆ i , j ) ⎤
doğruluğu üzerindeki etkisi araştırıldı. Doğruluk ⎣ ⎦ ⎣ ⎦
araştırmaları sayısal akı jacobianı kullanılarak elde ⎡ ˆ + ˆ ˆ − ˆ ⎤ ⎡ ˆ + ˆ
+ G (W i , j ) + G (W i , j +1 ) − G (W i , j −1 ) + G (W i , j ) ˆ − ˆ ⎤
⎣ ⎦ ⎣ ⎦
edilen sonuçların analitik akı jacobianı kullanarak elde (3)
edilen sonuçlarla karşılaştırılmasıyla gerçekleştirildi. Bu
çalışmayı gerçekleştirebilmek adına hücre merkezli Yukarıdaki denklemden yola çıkarak artık Jacobianı
sonlu hacim metodu kullanan çözücü geliştirildi. aşağıdaki gibi tanımlanır[3,4]:
Çözücüde akılar Steger-Warming, Van Leer ve Roe
∂Rˆi , j
metodları kullanarak hesaplandı. Akış çözümünde = Aˆ i+, j − Aˆ i−, j + Bˆ i+, j − Bˆ i−, j
Newton yöntemi uygulandı. Seyrek akı jacobian matrisi ∂Wˆi , j (4)
LU ayrıştırıldı ve UMFPACK seyrek matris çözücüsü ˆ ˆ
kullanarak çözüm elde edildi. Örtülü (implicit) sınır ∂Ri , j ∂Ri , j
= Aˆ i−+1, j = Bˆ i−, j +1
koşulları kullanıldı. Çalışma Ni-bump[2] geometrisi ˆ
∂Wi +1, j ∂Wˆi , j +1
üzerindeki süpersonik, transonik ve subsonik akışlar için
gerçekleştirildi ∂Rˆi , j ∂Rˆi , j
= − Aˆ i+−1, j = − Bˆ i+, j −1
∂Wˆ ∂Wˆ
i −1, j i , j −1
II. Çözüm Yöntemi
 ξ yönündeki F̂ akı vektörünün akı jacobianını B̂ ise
Doğrusal olmayan ayrıştırılmış akış denklemleri sistemi η yönündeki Ĝ akı vektörünün akı jacobianını
için Newton yöntemi aşağıdaki gibi formüle edilebilinir: simgelemektedir.
Analitik yöntem kullanımının ana faydası artık
n jacobianının doğru hesaplanabilmesidir. Analitik
⎛ ∂ Rˆ ⎞
⎟⎟ ΔWˆ = − R (Wˆ ) yöntemdeki hata miktarı yuvarlama(round-off) hatası
n n
⎜⎜ ˆ (1)
⎝ ∂W ⎠ kadar küçüktür. Analitik yöntem için kod geliştirmek
efor gerektirse de geliştirilen kod çok hızlı
çalışmaktadır. Ayrışımın karmaşıklığının arttığı
R̂ sistemin artık vektörünü simgelemektedir. Her
durumlarda analitik metodun uygulanmsı giderek daha
iterasyondaki akış değişkenindeki değişim ΔŴ da zorlaşır ve sayısal metod kullanımı daha uygun hale
yukarıdaki sistemin çözümü ile elde edilir ve yeni akış gelir.
değişkeni değerleri şu şekilde hesaplanır:
Sayısal Jacobian Hesaplaması
Wˆ n +1 = Wˆ n + ΔWˆ n (2)
Analitik Jacobian türetimine en uygun alternatif, (1)
Newton yönteminde Jacobian matrisi Jacobianı sayısal olarak en doğru şekilde hesaplamaktır.
oluşturulmalıdır. Jacobian matrisinin elemanları artık Sonlu farklar bozunma miktarı (finite-difference
vektörünün akış değişkenlerine göre türevleridir. Sayısal perturbation magnitude) olarak küçük bir sayı
jacobianın doğruluğunu tespit edebilmek amacıyla hem kullanıldığında sayısal Jacobianlar tek yönlü türevler ile
sayısal hem de analitik Jacobian matrisleri aşağıdaki gibi hesaplanabilir[5]:
oluşturulmuştur. Çalışmada analitik Jacobian matrisleri ∂Rˆi R (Wˆ + ε e j ) − Ri (W)
ˆ
birinci dereceden Steger-Warming ayrışım yöntemine = i (5)
göre oluşturulmuştur. ∂Wˆ j
ε
Bozunma değeri ε’nin işareti bazı durumlarda büyük
Analitik Jacobianın Türetilmesi önem arz etmektedir. Steger-Warming yönteminde
özdeğerlerin (eigenvalue) işaret değiştirdiği yerlerde akı
Akı ve artık jacobianlarının el yordamıyla vektörlerinin türevi alınamaz. Akış değişkenlerinin
türetilmesinin hem zaman alıcı hemde hataya açık bozunumu özdeğerlerin işaretlerini değiştirebilir ve
olduğu aşikardır. Fakat birinci dereceden Steger- sonuç olarak analitik ve sayısal Jacobianlar arasında
232
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
büyük farklar ortaya çıkabilir. Bu durumu engellemek burada Ec(ε) koşul (condition) hatası olarak adlandırılır.
için bozunmanın özdeğerler üzerindeki etkisi kontrol Yuvarlama hatasının sınırları şu şekilde tanımlanırsa ER
edilmeli ve bozunum için uygun işaret seçilmelidir. = max{ |E(x)|, |E(x+Δx)| }, azami koşul hatasının
Sayısal yöntem kullanıldığında kodlama fazla efor büyüklüğü aşağıdaki şekilde gösterilebir.
gerektirmez. Esas akış değişkenleri için kullanılan artık
ayrışımı bozunmuş akış değişkenleri için de 2 ER
kullanılabilinir. Bu durum kodlamada büyük kolaylık EC (ε ) = (10)
ε
sağlamaktadır. Sayısal yöntemin kullanımının getirdiği
diğer bir avantaj ise yüksek dereceli ayrışımlar gibi
Yuvarlama hatası kullanılan bilgisayara ve
analitik yöntemin uygulanmasının zor olduğu koşullarda
derleyiciye göre değişir. Bilgisayar hassasiyeti
sayısal yöntemin kolaylıkla uygulanabilmesidir. Sayısal
tanınabilen en küçük sayı ile ifade edilir ve aşağıda
yöntem kullanımı beraberinde iki büyük sorun
verilen tahmin ile belirlenebilir.
getirmektedir. Bunlardan birincisi doğruluk problemi
ikincisi de hesaplamalar için gereken zamanın uzun
olmasıdır. Sayısal Jacobianların doğruluğu sonlu fark 1
ΣM = öyle ki 1 + ΣM > 1 (11)
bozunma miltarı ile bağlantılıdır. Optimum bozunma 2m
mikatrı kullanılarak en doğru sayısal Jacobian elde
edilebilinir. Uzun hesaplama süresinin ana sebebi ise Yukarıdaki denklemde m , mantissanın binari
artık vektörünün çözüm alanındaki bozunmuş her akış gösteriminde mümkün olan en yüksek bit sayısıyıdır.
değişkeni için yeniden hesaplanması gerekliliğidir. Yukarıdaki denklem kullanılarak çalışmanın
yürütüldüğü bilgisayarın hassasiyeti cift keskinlik
III. En İyi Bozunma Miktarının (double precision) için 5.6x10-17 civarında bulundu.
Sayısal hesaplamadaki toplam hata koşul (condition)
Araştırılması hatası ile kısaltım (truncation) hatasının toplamıdır:
2 E R ∂ 2 f (ζ ) ε
Herhangi bir fonksiyonun birinci dereceden türevi ETOTAL (ε ) = + (12)
buzunma değeri ε ile ileri fark kullanarak aşağıdaki ε ∂x 2 2
sekilde tahmin edilebilir:
Toplam hata bozunma değerine doğrudan bağlıdır.
Δf ( x ) f(x + ε ) − f(x) Bozunma değeri büyüdükçe kısaltım hatasından dolayı,
= (6) küçüldükçe ise koşul hatasından dolayı toplam hata
Δx ε büyümektedir. O halde en az hatayı veren en iyi
bozunma değeri var olmalıdır. En iyi bozunma değeri
Bu tahminde Taylor dizi açılımında ihmal edilen
Denklem-12 nin türevini sıfır yapan değer olarak tahmin
terimlerden dolayı ortaya çıkan kısaltım (truncation)
edilebilir.
hatası aşağıdaki gibi ifade edilir:
∂ 2 f (ζ ) ε ∂ETOTAL (ε ) 2E 1 ∂ 2 f (ξ )
ET (ε ) = ζ=[ x, x+ε ]. (7) = − 2R + =0 (13)
∂x 2 2 ∂ε ε 2 ∂x 2
Bilgisayar kesinliğinden kaynaklanan hata sonucu
ER
fonksiyonun gerçek değeri ƒ(x) ile hesaplanan ε OPT = 2
∂ f (ξ )
2
değeri f% (x) farklıdır ve bu fark yuvarlama (round-off)
∂x 2
hatası olarak adlandırılır.
f% ( x ) = f ( x ) + E ( x )
(8) Denklem-13’te ikinci dereceden türevin değeri
f% ( x + ε ) = f ( x + ε ) + E ( x + ε ) yaklaşık olarak bir kabul edilir ve en iyi bozunma değeri
aşağıdaki gibi belirlenir[3,4]:
Bilgisarın hesapladığı türev ile türevin gerçek değeri ε OPT = 2 Σ M (14)
arsındaki bağıntı aşağıda verilmiştir:
Δf% ( x ) f(x
% + ε ) − f(x)
% IV. Jacobian Hata(9)
Analizi
=
Δx ε
%
Δf ( x ) f(x + ε ) − f(x) E(x + ε ) − E(x) Çalışmada deneme yanılma metodu kullanarak
= + yukarıda verilen en iyi bozunma değeri hesaplama
Δx ε ε
Δf% ( x ) Δf ( x )
= + EC (ε )
Δx Δx
233
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
yönteminin geçerliliği sınandı. Çeşitli bozunma dağılımı verilmiştir. Şekil-3'te geliştirilen akış
değerleri kullanarak sayısal ve analitik jacobianın çözücüsünün yakınsama performansı verilmiştir.
arasındaki fark incelendi. Sayısal jacobian hatası
aşağıdaki gibi tanımlandı
(15)
⎛ ∂R ⎞ ⎛ ∂R ⎞
E =⎜ ⎟ −⎜ ⎟
⎝ ∂W ⎠ sayısal ⎝ ∂W ⎠analitik
V.Duyarlılık Analizi
Şekil-1. Sayısal Jacobian hatasının bozunma değeri ile Gradyantlara dayalı optimizasyon metodu kullanarak
değişimi aerodinamik şekil optimizasyonunda amaç genellikle
aerodinamik kuvvetleri asgari veya azami hale
Sayısal jacobiandaki hatanın L1 ,L2 ve Lmax normlarının getirmektir. Bu amacı gerçekleştirebilmek için amaç
sonlu fark bozunma değerine göre değişimi Şekil-1’de fonksiyonlarının tasarım değişkeni uzayındaki
verilmiştir. Deneme yanılma yönteminden ve Denklem- gradyanlarına (gradient) ihtiyaç duyulur. Bu gradyanlar
14’ten elde edilen en iyi sonlu fark bozunma miktarları duyarlılıklar olarak adlandırılır. Aerodinamik kuvvetler
Tablo-1’de verilmiştir. Tablo-1 incelendiğinde genellikle akış değişkenlerinin, geometrinin ve tasarım
görülebilir ki iki yöntemin de önerdiği en iyi bozunma değişkenlerinin fonksiyonudur: [6]
miktarları birbirine çok yakın değerlerdedir.
Bildiride verilen sonuçlar Ni-bump geometrsi C j = C j {W ( β ) , X ( β ) , β} (16)
üzerinde 0.675 Mach akışından elde edilmiştir. Şekil-
2’de, kullanılan ağ ve çözümden elde edilen Mach sayısı dC j ⎡ ∂C ⎤ ⎧ ∂W ⎫ ⎡ ∂C j ⎤ ⎧ ∂X ⎫ ⎧ ∂C j ⎫
= ⎢ j ⎥⎨ ⎬+ ⎢ ⎥⎨ ⎬+⎨ ⎬
d βk ⎣ ∂W ⎦ ⎩ ∂β k ⎭ ⎣ ∂X ⎦ ⎩ ∂β k ⎭ ⎩ ∂β k ⎭
234
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Denklem-16’da Cj aerodinamik kuvvet katsayılarını, W jacobianlardan duyarlılıklar elde edildi. Sayısal jacobian
akış değişkenlerini, X geometrik değişkenleri, β ise kullanımıyla elde edilen duyarlılıklar ile analitik
tasarım değişkenlerini simgelemektedir. Denklem- jacobian kullanımından elde edilen duyarlılıklar
16’da tasarım değişkenleri geometriden bağımsızsa kıyaslandı.
eşitliğin sağındaki ikinci terim, bağımlıysa üçüncü terim
sıfıra eşittir. Bu çalışmada geometrik tasarım ∂W ∂W (21)
Hataduyarlılık = −
değişkenleri kullanıldı. Aerodinamik şekil Hicks-Henne ∂β k sayısal ∂β k analitik
fonksiyonlarıyla yeniden şekillendirildi. Her Hicks- jacobian jacobian
⎡ ∂R ⎤ ⎧ ∂w ⎫ ⎡ ∂R ⎤ ⎧ ∂X ⎫
⎢⎣ ∂w ⎥⎦ ⎨ ∂β ⎬ + ⎢⎣ ∂X ⎥⎦ ⎨ ∂β ⎬ = 0
(19)
⎩ k⎭ ⎩ k⎭
−1
∂w ⎡ ∂R ⎤ ⎡ ∂R ⎤ ⎧ ∂X ⎫
=−⎢ ⎥ ⎢ ⎥⎨ ⎬ (20)
∂β k ⎣ ∂W ⎦ ⎣ ∂X ⎦ ⎩ ∂β k ⎭
235
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
V. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
Akış çözümünde Newton yöntem kullanımı
duyarlılık hesabında büyük yarar sağlamaktadır.
Yaklaşık olarak aynı en iyi sonlu fark bozunma değeri
sayısal jacobian hesabında ve akış değişkeni duyarlılığı
hesabında, analitik sonuçlara en yakın sonuçları
vermektedir. Bu durum duyarlılık hesabının
doğruluğunun jacobian matris doğruluğuna doğrudan
bağlantılı olmasından kaynaklanmaktadır. Optimum
sonlu fark bozunma değeri kullanıldığında sayısal
jacobianda ortaya çıkan hatanın çok küçük olması ,
analitik jacobian hesabının çok zor olduğu durumlarda
sayısal jacobian kullanımının doğruluk bakımından
güvenli olduğu şeklinde yorumlanabilir.
KAYNAKLAR
1
Rizk, M. H., “The Use of Finite-Differenced
Jacobians for Solving the Euler Equations for
Evaluating Sensitivity Derivative”, AIAA Paper 94-
2213, 1994.
2
Ni, R. H., “A Multiple-Grid Scheme for Solving the
Euler Equations” AIAA Journal Cilt 20, no.11 sayfa.1565-
1571, 1982.
3
Onur, O., Eyi, S., “Effects of the Jacobian
Evaluation on Newton’s Solution of the Euler
Equations”, International Journal for Numerical
Methods in Fluids Cilt. 49, sayfa 211-231, 2005
4
Onur, O., Eyi ,S., “Jacobian Degerlendirilmesinin
Euler Denklemlerinin Newton Çözücülerine Etkisi”,
HaSeM’06 Kayseri VI. Havacılık Sempozyumu
Bildiriler Kitabı, Sayfa 613-626, 12-14 Mayıs 2006
5
Dennis J.E., Schnabel R.B., Numerical Methods
for Unconstrained Optimization and Nonlinear
Equations, Prentice Hall, New Jersey, 1983.
6
Korivi V.M., Taylor A.C., Newman P.A., Hou
G.J.W. and Jones H.E.., “An Approximately Factored
Incremental Strategy For Calculating Consistent
Discrete Aerodynamic Sensitivity Derivatives”, AIAA
Paper 92-4746, 1992
7
Lee, K. and Eyi, S., “Aerodynamic Design Via
Optimization”, Journal of Aırcraft Cilt 29, No.6
November-December 1992, pp 1012-1029.
8
Taylor, A. C. III, Korivi, V. M., and Hou, G. W.,
“Sensitivity Analysis Applied to The Euler Equations :
A Feasibility Study with Emphasis on Variation of
Geometric Shape,” AIAA Paper 91-0173 1991
236
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
237
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Çalışma Güç NOx Emisyon İndeksi UHC Emisyon İndeksi CO Emisyon İndeksi
Durumu [%] [g/kg yakıt] [g/kg yakıt] [g/kg yakıt]
Kalkış 100 26,5 0,041 0,53
Tırmanma 85 22,3 0,041 0,62
Yaklaşma 30 8,9 0,061 2,44
Rölanti 7 4,7 0,105 12,43
238
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Tablo 2. Atatürk Havaalanı için 2001 Yılı Verilerine Göre LTO Emisyonları[2].
3. SONUÇLAR
Bu çalışmada uçak motorlarından kaynaklanan çevreyi A420-R-99-013, Michigan, USA: Engine Programs
kirletici emisyonlar Airbus A320 uçaklarda kullanılan and Compliance Division, US Environmental
V2527-A5 motoru için farklı uçuş şartlarında Protection Agency, Ann Arbour, Michigan, 1999.
incelenmiştir. Ayrıca çalışmada Ülkemizin en büyük 5. Perl A., Patterson J., Perez M., Pricing aircraft
havaalanı olan İstanbul-Atatürk Havaalanında 2001 emissions at Lyon-Satolas airport, Transport Res Part
yılı verileri kullanılarak LTO çevrimi süresince açığa D, 2 (2), 89-105, 1997.
çıkan uçak emisyonları sunulmuştur. 6. Stefanou P., Haralambopoulos D., Energy demand
and environmental pressures due to the operation of
Havacılıkta kullanılan gaz türbin motorlarında olympic airways in Greece. Energy, 23(2):125-36,
hidrokarbon yakıtın yakılması ile açığa çıkan 1998.
emisyonların çevre üzerinde büyük etkileri 7. Dameris M., Grewe V., Koehler I., Sausen R.,
bulunmaktadır. Uçak motorlarında kullanılan kerozen Bruehl C., Grooss JU., Steil B., Impact of aircraft
(gaz yağı) yakıtının refineri işlemlerinden ve emissions on tropospheric and stratospheric ozone,
arıtmadan dolayı duman emisyonları oldukça Part II: 3-D model results, Atmos Environ
yüksektir. Kerozen yanması uçuş mesafesine bağlı 32(18):3185-3199, 1998.
olarak kirletici emisyon oluşumuna katkı sağlar[12]. 8. Grooss JU., Bruehl C., Peter T., Impact of aircraft
Uçak motoru güç oranına ve uçuş şartına göre uçak emissions on tropospheric and stratospheric ozone,
egsoz emisyonları artma göstermektedir. Part I: Chemistry and 2-D model results, Atmos
Environ, 32(18), 3173-3184, 1998.
Sonuç olarak fosil yakıtlardan enerji üretimi yüksek 9. Kalivoda MT, Kudrna M. Methodologies for
miktarda sera gazı emisyonlarını meydana estimating emissions from air traffic: future emissions,
getirmektedir. Uçaklardan kaynaklanan emisyonların COST 319 ACTION, report no. MEET Project ST-96-
azaltılması için yakıt olarak kerozen yerine hidrojen SC.204, Vienna, Austria; 1997.
kullanılması ve hidrojenin yenilenebilir enerjilerden 10. Vedantham A, Oppenheimer M. Long-term
üretilmesi sürdürülebilir kalkınma için bir scenarios for aviation: demand and emissions of CO2
gerekliliktir. Ayrıca bu durum fosil yakıtlara and NOx, Energy Policy, 26(8):625-641, 1997.
bağımlılığı azaltacak ve egsoz emisyonlarının çevre 11. ICAO Engine Exhaust Emissions Data Bank, First
üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldıracaktır. Edition, ICAO, Doc 9646-AN/943, 1995.
12. Koroneos, C., Dompros, A., Roumbas, G.,
KAYNAKLAR Moussiopoulos, N., Advantages of the use of
1. Rogers H. L., Lee D. S., Raper D. W., Foster P. M. hydrogen fuel as compared to kerosene Resources,
de F., Wilson C. W., and Newton P. J., The impacts of Conservation and Recycling, 44, 9-113, 2005.
aviation on the atmosphere, The Aeronautical Journal,
106, No. 1064, 521-546, 2002.
2. Keskin, U., Aircraft emissions at Turkish airports,
Energy, 31, 372-384, 2006.
3. Saravanamuttoo HIH, Rogers GFC, Cohen H, Gas
turbine theory, Harlow: Prentice Hall; 2001.
4. Environmental Protection Agency (EPA),
Evaluation of air pollutant emissions from subsonic
commercial jet aircraft, Final Report, report no. EPA
239
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
240
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
241
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
& = Ex
Ex & − Ex
& (6)
P 1 2
Denklem (4) ele alındığında sadece T0 ortam
sıcaklığının artışı ile ekserji yıkımının artması
ve beklenmektedir. Sistemden alınan sıcaklık ve
kompresör çıkış basıncı değerleri ve yapılan
& = W&
Ex (7) hesaplamalarda hava debisi, havanın özgül ısısı,
F komp
entalpi ve entropi değerleri ile kompresör giriş ve çıkış
Her saat başı alınan veriler veritabanına kaydedilerek sıcaklıkları da ortam sıcaklığından etkilenmektedir.
yukarıdaki kabuller, veriler ve denklemler ışığında
kompresörün ekserji değerleri hesaplanmıştır. Kompresördeki özgül iş sıcaklık artışı ile artış
gösterdiği halde (Şekil 5), kompresör işi (Şekil 6) artış
3. SONUÇLAR VE ÖNERİLER göstermemektedir. Ayrıca ortam sıcaklığının artması
ile kompresörde ekserji yıkımının azaldığı ve ekserji
Uygulanan hesaplama yöntemi, sürekli akış ve veriminin ise az da olsa azaldığı gözlenmiştir (Şekil 6,
adyabatik sistem için havanın ideal gaz kabulü ile Şekil 7 ve Şekil 8). Burada çevre sıcaklığının havanın
yapıldığında; sıcaklık artışı ile kompresöre girişte fiziksel özelliklerine olan etkisi de önemli yer
hava yoğunluğu değiştiği için sistemin ekserji tutmaktadır. Özellikle gaz türbininin devir sayısı sabit
veriminin azaldığı hesaplanmıştır. Kompresör hava olduğundan hacimsel debi sabit kabul edilmiş ve bu da
debisi gaz türbininin katalog değeri olduğundan hava kompresöre giren hava kütlesini önemli ölçüde
debisinde bir miktar farklılıklar olabilir. değiştirmiştir. Dolayısıyla kompresör işi ve ekserji
yıkımı da bundan etkilenmektedir.
2007 Haziran ayında 15.5-45.2 ˚C sıcaklıkları arasında
sinüzoidal bir eğri çizen ortam sıcaklığı (Şekil 3) Gaz türbinine ait veriler yardımıyla kompresörün
benzer şekilde kompresörden elde edilen ekserji ekserji yıkımı en yüksek 675.37 kW, en düşük 651.16
kW, ortalama 665.66 kW, ekserji verimi ise en yüksek
& ) ve kompresöre sağlanan ekserji değerlerinin de
( Ex P %90.51, en düşük %90.11 ve ortalama %90.35 olarak
& )
( Ex böyle bir karakter göstermesine sebep hesaplanmıştır.
F
olmaktadır (Şekil 4). Ekserji yıkımı ise bundan çok az
etkilenmektedir.
50
40
30
20
10
0
1 Haziran 6 Haziran 11 Haziran 16 Haziran 21 Haziran 26 Haziran 1 Temmuz
2007 yılı
242
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
8000
7000
6000
5000
4000 EXF
3000 ExP
2000 ExD
1000
0
1 Haziran 6 Haziran 11 Haziran 16 Haziran 21 Haziran 26 Haziran 1 Temmuz
2007 yılı
Şekil 4: Kompresörden elde edilen ve kompresöre sağlanan ekserji akımı ile ekserji yıkımı akımının aylık değişimi
380
375
370
365
360
355
15 20 25 30 35 40 45
7200
7100
7000
6900
6800
6700
6600
6500
15 20 25 30 35 40 45
243
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
680
670
660
650
640
630
620
15 20 25 30 35 40 45
Şekil 7: Farklı ortam sıcaklıkları için kompresörde gözlenen ekserji yıkımı akımı
0,95
0,94
0,93
0,92
0,91
0,9
0,89
0,88
0,87
0,86
0,85
15 20 25 30 35 40 45
244
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
5. KAYNAKLAR
245
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
246
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
genişleme oranı ve ateşleme zamanını incelemiş ve artırdığından güç ve verim değerlerinde azalma
0.535 eşdeğerlik oranında deneylerini yapmıştır. meydana getirmektedir. Ancak doğalgazın motor
performansı üzerindeki bu olumsuz etkileri, sahip
Dülger [6] %80 CNG ve %20 H2 karışım yanmasını SI olduğu yüksek oktan sayısı sayesinde motorun
motorda nümerik olarak çalışmıştır. Swain ve diğerleri sıkıştırma oranının artırılması sonucunda
[7] ve Yusuf [8] aynı karışımları farklı motorlar ile giderilebilmektedir [9].
deneysel olarak gerçekleştirdiler. Yusuf, Toyota 2TC tip
1976 1:6 1 model, 1588 cc, maksimum HP 88 ve Tablo 1. Doğal gazın ve hidrojenin özellikleri
maksimum hız 6000 dev/dak, çap 85:0 mm, strok 70 Özellikler Metan Hidrojen
mm, sıkıştırma oranı 9.0:1 ve 4 silindirli bir motor
kullanmıştır. Motor da değişiklikler yaparak, 4 silindirli Yoğunluk , (kg/m3) 0.65 0.084
motor yerine tek silindirli bir motorda deneylerini 2
Hava içindeki difüzyonu (cm /s) 0.16 0.61
yapmıştır. Yanmamış hidrokarbonların özgül yakıt
üretim (BSHC), CO’in özgül yakıt üretim (BSCO) ve Sabit basınçta özgül ısısı, (J.g/K) 2.22 14.89
azot oksitlerin özgül yakıt üretim (BSNOx)
konsantrasyonlarını ölçtü, ateşleme ilerlemesi ve Hava da ateşlenme sınırı (%hacim) 5.3-15.0 4.0-75.0
değişen eşdeğerlik oranlarında ısıl verimi hesapladı. Havada ateşlenme enerjisi (mJ) 0.29 0.02
Motor 1000 dev/dak da, en verimli ateşleme
ilerlemesinde ve az yükleme şartlarında test edilmiştir. Ateşlenme sıcaklığı (0C) 540 585
Metan hidrojen karışımı aynı eşdeğerlik oranlarında saf 0
metan işlemi ile karşılaştırıldığı zaman en verimli Hava da alev sıcaklığı ( C) 1875 2045
ateşleme kazanımı, yanmamış hidrokarbonlar ve karbon Patlama enerjisi (g.TNT . k/j) 0.19 0.17
monoksit azalırken, fren ısıl verimi ve NOx, emisyonlar
artar. Üstelik doğal gazın fakir yanma limiti 0.61’den Alev yayılması (emisivitesi), (%) 25-33 17-25
0.54’e düşmüştür. Hidrojen ilavesi ile eşdeğerlik
oranları, yanma süresi ve ateşleme gecikmesi yaklaşık
%15 küçülebilir. Doğalgazın difüzyon katsayısının benzine oranla iki kat
fazla olması, hava ile daha kolay ve hızlı karışması, çift
Bu makalede doğal gazlıya dönüştürülen buji ile yakıtlı motorlarda kullanımı açısından yarar
ateşlemeli bir motorda, %100 CH4 ve %10H2-%90 CH4 sağlamaktadır. Genel olarak benzin motorlu taşıtlarda
gazları yakılarak emisyon değerleri incelenmiştir. sıkıştırma oran 8:1 ve benzin oktan sayısı 90’dır. Fakat
ortalama olarak doğalgaz motorunda sıkıştırma oranı
I. DOĞAL GAZIN ÖZELLİKLERİ 12:1 ve yakıtın araştırma oktan sayısı (ROS) 130, motor
oktan sayısı (MOS) 105’dir. Oktan sayısı yakıtın
Doğalgazın, Otto motorlarında yakıt olarak kalitesine göre daha da az olabilmektedir. Yüksek oktan
kullanılmasında yarar sağlayacak en önemli özelliği sayısı demek; vuruntunun ortadan kalkması, daha uzun
oktan sayısının yüksek oluşudur. Ayrıca ısıl değerinin buji ömrü, yağlama yağının daha fazla kullanımı ve
benzin ve alkole göre yüksek olması da bir avantaj soğuk havalarda iyi çalışma demektir [10].
sağlamaktadır. Doğalgaz benzine oranla daha yüksek
hava fazlalık katsayısı değerlerinde tutuşma olanağına İçten yanmalı motorlarda, yakıt olarak doğalgazın
sahiptir. Böylece motorun fakir karışımla çalıştırılıp, kullanılması durumunda yanma sonu sıcaklığında düşme
yakıt ekonomisi ve egzoz gazları emisyonu açısından olmaktadır. Yanma sonu sıcaklığın düşmesi NOx
yarar sağlanması da mümkün olmaktadır. emisyonlarında azalma sağlayacaktır. Bunun yanında
doğalgazın kullanımı, motorlu taşıtların gürültü düzeyini
Ancak stokiyometrik karışım içindeki yakıtın hacimsel de azaltacaktır.
oranının yüksek oluşu (benzin için % 1.65, metan için
%9.47) nedeni ile motorun birim hacmindeki II. HİDROJENİN ÖZELLİKLERİ
stokiyometrik karışımın ısıl değeri benzine göre %10
mertebesinde daha az olmaktadır. Ayrıca laminer alev Kokusuz, renksiz, tatsız ve saydam bir yapıya sahip olan
hızının da benzin-hava karışımına göre düşük olması, hidrojen, doğadaki en hafif kimyasal elementtir.
benzin motorlarında, performans açısından olumsuz Hidrojenin yakıt olarak kullanılmasında yarar
etkiler yaratmaktadır(Tablo 1). Laminer alev hızının sağlayacak en önemli özelliklerinden biri farklı hava
benzin-hava karışımına göre düşük olması, yanma hidrokarbon karışım oranları için hava fazlalık
süresini artırmaktadır. Bu süre zamanlama kaybını katsayısının 0.3-1.7 değerleri arasında tutuşma
247
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
248
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
10 7
5
12 6
8
11
4
3 2 1
1.Motor Tablası, 2. Dinamometre, 3. Motor, 4. Motor soğutma suyu 5.Hava soğutma ünitesi, 6. Motor test ünitesi,
7. Benzin Deposu, 8. Regülatör, 9. Yakıt seçme anahtarı, 10. Yakıt Tüpü, 11. Dijital Terazi,
12. Sun gaz analiz cihazı
IV. DENEY YÖNTEMİ Gaz analizör cihazı ile, yapılan deneylerdeki emisyon
değerleri ( CO, CO2, HC ve NOx) tespit edilmiştir. Elde
Benzin motorunun doğal gaz ile çalışması için sisteme edilen veriler grafiklerde karşılaştırmalı olarak
yüksek ve düşük basınç regülatörü iki farklı noktaya sunulmuştur.
yerleştirilmiştir. 200 bar basınçtaki karışım tüpünden ilk
çıkışta yüksek basınç regülatörü sayesinde basınç önce V. DENEYSEL SONUÇLAR
yaklaşık 12 bar’a, daha sonra düşük basınç regülatörü
sayesinde motora vermeden önce yaklaşık olarak Emisyon deneylerinin sonuçları motor yüküne (Tork)
0,015bar/150 mm H2O basınca düşüren Tartarini marka bağlı olarak verilmiştir. %100 CH4 için λ hava fazlalık
doğal gaz regülâtörü ilave edilmiştir. Regülâtör katsayısı 1.24 civarındadır. %10 H2- %90CH4 karışımı
içerisinde uygun sıcaklığı elde edebilmek için, motorda için ise bu değer 1.3 civarındadır.
mevcut bulunan radyatör hattından branşman alınarak su
devri daimi gerçekleştirilmiştir. Regülâtör ile doğal gaz 0.07
H2
600
bulunduğu elektronik terazi ile deney esnasında ne kadar Motor Torku [Nm]
gazın tüketildiği tespit edilmiştir. Şekil 2. CO emisyonunun Tork’a ve Egzoz manifold
sıcaklığına bağlı değişimi
249
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Şekil 2’de karbon monoksit emisyonunun değişimi tork Şekil 4’de ise yakıtın içerisinde bulunan
ve egzoz manifold sıcaklığı ile verilmiştir. CO emisyonu hidrokarbonların yanmaması sonucunda oluşan
eksik yanma sonucunda oluşan emisyonlardandır. Yakıt yanmamış HC emisyon grafiği tork’a bağlı olarak
hava karışımındaki hava fazlalığı tam yanma olayını görülmektedir. Bütün emisyonların oluşmasında olduğu
etkilemektedir. Buna bağlı olarak fakir karışım olan gibi, HC emisyonlarının da oluşmasında yanma olayı
bölgelerde CO emisyonunun mertebesi düşmektedir. önemlidir. Yanma olayını etkileyen parametrelerden
%100 CH4 yakıtı için elde edilen CO emisyonları %10 birisi de hava fazlalığıdır. %10 H2- %90 CH4 karışımı
H2- %90 CH4 karışımı için elde edilen değerden yüksek için HC emisyon değerleri %100 CH4 için okunan
olmuştur. Fakat genel itibari ile grafik azalan bir seyir değerlerden daha düşük seviyede okunmuştur.
izlemiştir. Aynı şekilde Tork’a bağlı egzoz manifold
sıcaklığının değişimi görülmektedir. Motor yükünün 1000
H2
9.4 600
H2
%0 NO [ppm]
% 10 500
9.2
400
9.0 300
200
% CO2
0
8.6 0 10 20 30 40 50 60
Motor Torku [Nm]
130
H2 180
%0 H2
% 10
%0
120 % 10
150
110
HC [ppm]
120
100
90
2000 dev/dak
90
2000 dev/dak 0 10 20 30 40 50 60
Motor Torku [Nm]
80
0 10 20 30 40 50 60
Motor Torku [Nm]
Şekil 6. Özgül Yakıt tüketiminin tork ile değişimi
Şekil 4. HC emisyonunun tork ile değişimi
250
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Şekil 6’da özgül yakıt tüketiminin tork ile değişimi [2] Kahraman N., Akansu S.O., Albayrak B., “İçten
görülmektedir. Doğal gaza hidrojen ilavesi motorun fren Yanmalı Motorlarda Alternatif Yakıt Olarak
gücünü artırmakta özgül yakıt tüketiminde azalmaya Hidrojen Kullanılması” Yeni ve Yenilenebilir
neden olmaktadır. Bu azalma yaklaşık %15 lik bir farka Enerji Kaynakları Enerji Yönetimi Sempozyumu, 3-
sahiptir. Motor torkunun artması ile özgül yakıt tüketimi 4 Haziran 2005, Kayseri, Türkiye.
azalma göstermiştir. [3] Das L.M., Gulati R., Gupta P.K., A comparative
evaluation of the performance characteristics of a
VI. SONUÇ VE ÖNERİLER spark ignition engine using hydrogen and
compressed natural gas as alternative fuels.
International Journal of Hydrogen Energy, 25
Bu çalışmada, %10 H2- %90 CH4 karışımı ve %100 CH4
(2000) 783-793
yakıtının buji ateşlemeli motorda yakılması ile oluşan
[4] Nagalingam B, Duebel F, Schmillen K., Performance
emisyonlar deneysel olarak incelenmiştir.
study using natural gas, hydrogen-supplemented
• %10 H2-%90 CH4 karışımının emisyon natural gas and hydrogen in AVL research engine.
değerleri (CO, CO2, HC ve NO) %100 CH4 için Int J Hydrogen Energy, 9(8): 715–20, 1983
okunan değerlerden düşük olduğu gözlenmiştir. [5] Yusuf MJ., In cylinder flame front growth rate
• Motor yükünün artması ile CO ve HC measurement of methane and hydrogen enriched
emisyonların da düşüş gözlenmiştir. CO2 ve methane fuel in a spark ignited internal combustion
NO emisyonları ise torkun artması ile artış engine. Master thesis, University of Miami, 1990.
göstermiştir. [6] Dulger Z., Numerical modeling of heat release and
• %10 H2- %90 CH4 karışımı için motorun flame propagation for methane fueled internal
egzoz manifold sıcaklığı %100 CH4 combustion engines with hydrogen addition. PhD
yakıldığında elde edilen egzoz manifold thesis, University of Miami, 1991.
sıcaklığından daha yüksek okunmuştur ve artan [7]Swain MR, Yusuf MJ, Dülger Z., Swain MN., The
torka bağlı olarak artış göstermiştir. effects of hydrogen addition on natural gas engine
• %10 H2- %90 CH4 karışımı için elde edilen operation. SAE paper 932775, 1993
özgül yakıt tüketimi %100 CH4 için elde edilen [8] Yusuf MJ., Lean Burn natural gas fueled engines:
değerlerden daha düşük olmuştur. engine modification versus hydrogen blending. PhD
thesis, University of Miami, 1993.
İleriki çalışmalarda, doğal gaza H2 ilavesinin oranı [9] Ergeneman M., Soruşbay C., Doğal Gazın
artırılarak, farklı devir ve farklı hava fazlalık İçten Yanmalı Motorlarda Kullanımı. Doğal Gaz
katsayılarında deneyler yapılıp literatüre faydalı bilgiler Dergisi, Sayı 6, 17-22 Şubat, 1990.
sağlanacağı aşikârdır. [10]Özaktaş T., Doğal Gaz ve Benzin Motorları
Egzoz Emisyonları, Doğal Gaz Dergisi, Sayı 28, 90-
95, Eylül-Ekim 1993
[11] Veziroğlu T., Momirlan M. Recent directions of
VII. KAYNAKLAR world hydrogen production. Renewable and
Sustainable Energy Reviews 3, 219-231, 1999
[1] Kahraman N., Akansu S.O., Albayrak B., “Motorlu [12] Veziroğlu N., Barbir F. “Hydrogen Energy
Taşıtlarda Alternatif ve Yenilenebilir Yakıt Technologies” UNIDO, Vienna, 1998
Kullanımının İrdelenmesi”, Yeni ve Yenilenebilir
Enerji Kaynakları Sempozyumu, 3-4 Ekim 2003,
Kayseri, Türkiye
251
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
M.Serdar GENÇ
e-posta: musgenc@erciyes.edu.tr
Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, Uçak Gövde-Motor Bölümü, 38039 KAYSERİ
Anahtar kelimeler: Atmosferik türbülans, havacılık Genel olarak konvektif faaliyetler sonucu havanın
meteorolojisi, istidlal. kararsızlığı artar ve cumulonimbus bulutu meydana gelir
(Şekil 1). Deniz ve büyük su safhalarına nispetle büyük
I. ATMOSFERİK TÜRBÜLANS karalar üzerinde daha fazla meydana gelen oraj bulutları
Atmosferde normal hava akımı içinde ve düzensiz bir içinde veya civarında yükselen hava akımından dolayı
dağılım gösteren karışık hava hareketlerine atmosferik dikine hareketlerin hızlarında önemli derecede
türbülans denir. Türbülansın kesin bir tarifi olmamakla farklılıklar meydana gelirse türbülans belirli şekilde
birlikte, ortalama akışa eklenen dalgalı hareketin hissedilebilir. Konvektif hareket civarındaki havada bir
dağılımını meydana getiren bir etken olarak alçalma olduğu zaman aradaki farklılık daha da
nitelendirilebilir. artacağından, yukarı ve aşağı doğru akımların birlikte
bulunduğu olgunlaşmış Cumulonimbus bulutunda
Anemograf diyagramlarına kaydedilen rüzgar hız ve yön oldukça kuvvetli türbülans meydana gelir.
dalgalanmalarında küçük çapta bir türbülansın meydana
geldiği çoğu zaman görülür. Bu tür türbülans sürtünme
tabakası içinde yeryüzünün şekline ve havanın statik
kararlılık derecesi ve diğer faktörlerin tesirlerine göre
farklılık gösterir.
252
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
253
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Yüksek seviyelerde meydana gelen rüzgar şiri sebebiyle yükseklikten itibaren görülen bulut dışı bir atmosfer
oluşan türbülans uçaklar için oldukça önemli sorunlar türbülansı olayı olarak tarif edilebilir. CAT, genellikle
yaratabilir. Bu tür türbülans bilhassa JET STREAM tropopoz seviyesinde üst troposfer ve alt stratosferde
seviyesinde daha etkin olur. görülen kuvvetli baroklinik tabakalarda belirgin olarak
meydana gelir. Dikey rüzgar şiri ile kuvvetli yatay
Jet Stream (Kuvvetli Rüzgar): Kuvvetli dikey ve yatay sıcaklık gredientı CAT oluşumu için en uygun ortam
rüzgar şirleri ile tanımlanan, bir veya daha fazla azami olarak belirtilebilir.
hız gösteren, tropopoz yakınında görülen, yarı yatay bir
düzlem boyunca uzanan kuvvetli ve dar hava akımına Hava akımının hızına göre CAT'in yapmış olduğu
jet stream denir. Normal olarak bu rüzgarlar birkaç etkinlik değişmektedir. Jet uçakları normal olarak
kilometre kalınlıkta ve birkaç bin kilometre uzunluktaki atmosfer içinde uçarlarken bu tür türbülansın hüküm
bir sahada hüküm sürer. Jet Stream'ı tanımlayan dikine sürdüğü bölgelere rastlayabilir ve uçaklara türbülansın
rüzgar şiri kilometrede 10 ila 20, yatay rüzgar şiri ise etkisi önemli derecede olabilir. CAT yüksek seviyelerde
kilometrede 10 knot hıza ulaşır. Ayrıca Dünya küçük genlikte olduğundan daha az etkilidir. Türbülans,
Metoroloji Teşkilatı Jet Stream'ın en düşük eksen hızını aynı dalgalı denizin motorlara yaptığı tesirler gibi
60 knot olarak kabul etmiştir. uçaklara etki eder. CAT bölgesinde uçağın istikametini
aynı açıda tutmak, uçağı aynı seviyede bulundurmak ve
Bir Jet Stream'ın değişik seviyelerdeki dağılımı uçağa hakim olmak güçleşir ve ayrıca uçuş için
incelendiğinde, dikine rüzgar şiri daha açık olarak harcanan benzin miktarı da artar. Deneme uçuşlarında
görülmektedir. Dikine rüzgar şiri, bulunduğu bölgedeki jet düzlemini kesecek şekilde yapılan uçuşlarda, rüzgarla
yatay sıcaklık gradientine bağlı olarak değişir. En eş yönlü olarak yapılan uçuşlara nazaran daha fazla
kuvvetli sıcaklık farklılıkları hava kütlelerinin sınırları türbülans etkisi görüldüğü ve daha fazla yakıtın
civarında mevcut olacağından, cephesel hat boyunca harcandığı anlaşılmıştır.
kuvvetli bir rüzgar akımı kuşağı meydana gelecektir,
işte; genellikle yukarı troposfer ile aşağı stratosferde III. TÜRBÜLANSIN ŞİDDETİNİN TESPİTİ
meydana gelen ve dar bir kuşak boyunca hüküm süren Uçağı etkileyen ani bir türbülansın şiddeti, uçağın hızı
bu kuvvetli rüzgara Jet Stream denir. ile orantılı olup, türbülansın durumu ve uçağın yapısı da
son derece etkilidir. Böyle bir karmaşık durumda
d. Cephesel Nedenlerle Meydana Gelen türbülans şiddetinin belirlenmesi son derece zordur.
Türbülans Türbülans uçağa yerleştirilen akselometre ile ölçülür.
Bir cephe yüzeyi boyunca sıcak havanın yükselerek Türbülans, aletin çizdiği tablodan ve bazı bağıntılar
istikrarsız hale gelmesi ve/veya sıcak ve soğuk hava yardımıyla ölçülür. Türbülans şiddetlerine göre
kütlesi arasındaki karışma cephesel türbülansa neden kısımlara ayrılır.
olur. Sıcak hava kütlesi nemli ve istikrarsız olduğu
zaman sıcak hava içindeki dikey akımlar daha Hafif Türbülans: Bu tür türbülans, geniş alanlarda ve
kuvvetlidir. Cephesel türbülansların en şiddetli hemen her irtifada görülebilir. Küçük Cu bulutları içinde
olanlarına genellikle hızlı hareket eden soğuk cephelerde ve engebeli araziler üzerinde yer rüzgarının 25 knotın
rastlanır. Bu durumlarda, rüzgar sürat ve istikametindeki altında olması halinde hafif türbülansa rastlanabilir.
farklar yanında iki hava kütlesi arasındaki karışma da Ayrıca alçak seviyelerde gündüzleri arazilerin farklı
türbülansın şiddetini arttırır. Cephedeki herhangi bir oraj ısınmaları ve geceleri su yüzeyleri üzerinde sıcaklık
içindeki türbülans hariç tipik bir soğuk cephe kesitinde farkı nedeniyle etkisini gösterebilir.
türbülansa yol açan rüzgar değişikliği mevcut olur.
Orta Türbülans: Dağ dalgalarında, dağın tepesinden
II. AÇIK HAVA TÜRBÜLANSI sırtlara dik olarak esen en kuvvetli rüzgarın 20-50 knot
Yukarı seviyelerde bulut olmasa bile uçuş yapan veya daha fazla olması halinde, yerden başlayarak
uçakların her zaman türbülansa maruz kaldıkları görül- tropopoz seviyesine ve dağların rüzgar tutmayan
mektedir. Bu türbülans, ya yükseklikle rüzgar değişim tarafında 480 km mesafeye kadar uzanan bölge içinde
miktarının sıcaklığa bağlı olarak belli bir sınırı aşması, sıkça oluşur. Oraj bulutlarının dağılma sırasında orta
yada yatay uzaklık ile rüzgar değişim miktarının çok şiddette türbülans oluşur. 25 knotın üzerinde hıza sahip
fazla olması halinde, düzgün rüzgar akışı dışında yönü yer rüzgarları çoğunlukla yere yakın hava içinde orta
belli olmayan bir sapma hareketi olarak meydana gelir. türbülansa yol açarlar. Yüksek seviyelerdeki oluklarda
Açık hava türbülansı (Clear Sky Turbulence,CAT) oraj veya yüksek cephelerde, çoğunlukla rüzgar şirinin dikey
bulutları da dahil olmak üzere, hiç bir konvektif bulutun olarak 300m de 6 knot, yada yatay olarak yaklaşık 200-
içinde veya yakınında olmayan, genellikle 5000m.
254
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
255
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
256
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Dünyada UES konusunda üretim yapan belirli üç ana MPEG-1: VCD formatı
firma bulunmaktadır. Bunlar; Panasonic, Thales ve MPEG-2: DVD formatı
Rockwell Collins’tir. Her üreticinin farklı özellikleri MPEG-4: DIVx formatı
barındıran sistemleri mevcuttur. Bunlar:
Herhangi bir standart kullanılarak AVOD özelliğini
Panasonic desteklemek için klasik Analog RF yayınlar yetersiz
System 2000 serisi, kalmaktadır. Bu yüzden dijital ve ethernet tabanlı
System 3000 serisi, sistemler kullanılarak bu yayın akışı hızlandırılmıştır.
X-serisi (eFX, eX2) Ayrıca bunlara ek olarak data transferinin son
X-Wireless kullanıcıya kadar hızlı (1000Mbit/sec) olarak iletilmesi
Thales için fiber optik teknolojisinden de yararlanılmaktadır.
i-1000 TopSeries, Ayrıca son zamanlarda geliştirilen bakır kablo
i-2000 TopSeries, teknolojileri sayesinde de aynı hızlara daha ucuz
i-3000 TopSeries, maliyetlerle ulaşıldığından, bakır kablolar da tercih
i-4000 TopSeries, edilmeye başlanmıştır.
257
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
SONUÇ
258
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Ünal BATTAL1
e-posta: ubattal@anadolu.edu.tr
1
Anadolu Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği, 26480 ESKİŞEHİR
259
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
uygulandıktan sonra sistemin gelişimi izlenir ve gelişim Hizmet El Kitabı (Doc. 9137) ve Hava Trafik Tahmin El
planı tekrar hazırlanır. Kitabı (Doc. 8991) kullanılmaktadır.
Teknik olarak başarılı bir planlama ile sistemin
geliştirilebilmesi ve ilerletilebilmesi için öncelikle Tablo 1. Havacılık sistem planlaması, havaalanı sistem
sistemin ilişkileri anlaşılmalıdır. Havaalanının planlaması ve yapılması gerekli diğer planlamalar [3]
işlevlerinin ve kapsamının derinlemesine anlaşılabilmesi PLANLAMA PLANLAMA PLANLAMA
ADI SÜRECİ SEVİYESİ
için, havaalanlarına sistem olarak yaklaşmak
1. Amaç ve Hedeflerin
gereklidir[2]. Havaalanı sistem planlamasının amacı her Belirlenmesi
bir havaalanının kendi gelişimine uygun bir sistem planı 2. Mevcut stratejik
oluşturmaktır[3]. Stratejik bir bakışla havaalanları sistemlerin ortaya
sistemlerinin planlanabilmesi için havaalanlarının konulması
oluşturdukları ağlar tanımlanmalı ve havaalanlarının bu 3. Uzun dönemli talep
Havacılık
ağlar içerisinde oynadığı roller net olarak Sistem
analizlerinin yapılması Stratejik
belirlemelidir[2]. Havaalanları, havaalanı sistemleri 4. Senaryoların Planlama
Planlaması
içerisinde yer almaktadır. Hiçbir havaalanı tek başına bir oluşturulması
anlam ifade etmemektedir. Havaalanları bir veya birden 5. Senaryoların
fazla ağa bağlıdırlar. Bu yüzden havaalanı sistem değerlendirilmesi
6. En uygun havaalanı
planlaması yapılırken öncelikle havaalanı sistemlerinin
sistem planının
sınıflandırılması gereklidir. Bu ağların ve sistemlerin her seçilmesi
biri coğrafik olarak veya operasyonel olarak farklı
şekillerde sınıflandırılabilir[4]. 1. Mevcut havaalanı
sisteminin ortaya
III. ICAO HAVAALANI PLANLAMASI konulması
Annex-14 altında havaalanı planlaması ile ilgili 3 2. Talep analizlerinin
yapılması
bölümden oluşan el kitabı mevcuttur.
3. Senaryoların
1. Bölüm: Havaalanı master planı (Doc. 9184-902 Havaalanı
oluşturulması Stratejik
Part 1) hava alanı otoritelerinin master plan Sistem
4. Havaalanı sisteminin Planlama
hazırlanmasına yardımcı olmak için oluşturulmuştur. El Planlaması
gelişimi için
kitabında uzun dönemli havacılık tahminlerine göre seçeneklerin önerilmesi
havaalanı operasyonlarını, ekonomik ve diğer faktörleri 6. Değerlendirme
değerlendirip havaalanının nasıl planlanması ve 7. En uygun havaalanı
geliştirilmesi gerektiği ile ilgili bilgiler verilmektedir. sistem planının
Ayrıca el kitabı hava aracı işleticileri, ulusal ve yerel seçilmesi
devlet planlamacıları, devlet kontrol otoriteleri (gümrük,
göçmen bürosu, sağlık vb), ulusal ve yerel taşımacılık Her bir havaalanı için
otoriteleri, hava aracı ve ekipman üreticileri ve 1. Havaalanının Mevcut
tesislerinin ortaya
uluslararası havacılık temsilcilerinin ihtiyaçlarını
konulması
karşılamayı hedeflemektedir[5]. 2. Talep analizi
2. Bölüm: Arazi Kullanımı ve Çevre Kontrolü (Doc. Havaalanı 3. Havaalanı gelişim Stratejik ve
9184-902 Part 2) Havaalanı faaliyetlerinin uygun hale Master seçeneklerinin ortaya Taktik
getirilmesine, havaalanının çevreye verdiği zararın Planlaması konulması Planlama
yönetilmesine, havaalanı yerleşim planlarının 4. Seçeneklerin
yapılmasına ve ekolojik dengenin korunmasına rehberlik değerlendirilmesi
ederek havaalanı çevresinin planlanmasını 5. Seçeneklerden en
sağlamaktadır[6]. uygununun seçilmesi
3. Bölüm: Danışman ve Yapı Hizmetleri Rehberi
(Doc. 9184-902 Part 3) havaalanı planlama sürecinde 1. Farklı proje
yer alacak danışmanların (personelin ve kuruluşların) seçeneklerinin
Havaalanı
önerilmesi Taktik ve
seçimi ve havaalanı yapı hizmetlerinin yürütülmesi ile Gelişim
2. Proje planlarının Proje
ilgili bir rehberdir[7]. Uygulama
seçimi Planlama
Havaalanı planlaması ile ilgili el kitaplarının Planı
3. Projenin en iyi
haricinde planlama standartlarının belirlenmesinde; şekilde yürütülmesi
Havaalanı Tasarım El Kitabı (Doc. 9157), Havaalanı
260
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
IV. ICAO MASTER PLANLAMA SÜRECİ Bir havaalanının çevresindeki toprakların kullanımına,
Bir master plan havaalanına 4 temel yönde rehberlik Havaalanının operasyonel ve yapısal olarak çevreye
edecek nitelikte olmalıdır[5]. etkisinin belirlenmesine,
Havaalanına gerekli ulaşım olanaklarının kurulmasına
Havaalanının fiziksel tesislerinin gelişimine (havacılık rehberlik etmelidir.
ve havacılık dışında kullanılan alanlarda),
261
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
zorundadır. Havaalanı master planlama sürecinde operasyonlarında da artış olacaktır. Artan operasyonların
alternatifler arasından seçilen planın başarıya yapılabilmesi için gereken yatırımlar havalanının
ulaşmasının en önemli aşamalarından birisi finansal finansman ihtiyacını ortaya çıkaracaktır. Finanse
planın başarılı olmasıdır. Çünkü havaalanlarında yatırım edilmesi gereken havaalanı operasyonlarını etkileyen
maliyeti çok yüksek ve yatırımın geri dönüş hızı önemli bir faktör havaalanının coğrafi konumudur.
düşüktür. Master planlama sürecinde finansal planlama Bunun yanında genişleyen bir havaalanının kurtarma,
aşamasında yapılabilecek bir hata, havaalanı yangınla mücadele, hava trafik kontrol, havaalanı
işletmesinin büyük bir başarısızlığa sürüklemesine sebep güvenliği ile ilgili yatırımlarının da finanse edilmesi
olabilir. Finansal planlama aşamasında havaalanının gereklidir. Havaalanı genişlemesine bağlı olarak
finansal yönünü etkileyen havaalanı sahipliği ve havaalanı mali mesuliyet sigortası finanse edilmesi
yönetimi; finansmanın temeli olan gelir ve giderler, gereken diğer bir unsur olarak havaalanı yönetiminin
finansman yöntemleri ve finansal planlama teknikleri karşısına çıkmaktadır.Ulusal yasalarla berilenen
master plan içerisinde yer almalıdır. havaalanı mali mesuliyet sigortası kapsamı
Bir havaalanının büyüme ve yenileme projelerinin havalanlarının büyüklüklerine göre yıllık milyonlarca
planlanabilmesi için öncelikle havaalanının günlük dolar maliyeti olan ve finanse edilmesi gereken önemli
olarak nasıl finanse edildiğinin incelenmesi gerekir. Bu bir kalemdir.
yüzden finansal planlama aşamasında gelir gider
tablosu, nakit akış tablosu gibi çeşitli muhasebe tabloları Havaalanı Finansman Yöntemleri
yer alabilmektedir. Havaalanları, yatırım maliyetlerini Havaalanı finansman ihtiyacını karşılamak için
finanse edebilmek için çeşitli kaynaklar ülkeler farklı yöntemler kullanabilmektedir. Havaalanı
kullanmaktadırlar.Havaalanı finansmanında kullanılan finansmanı, havaalanı sisteminin işletimi, mülkiyeti ve
kaynakların en önemlisi havaalanının öz kaynaklarıdır. ülkelerin yasaları ile doğrudan ilgilidir. Havaalanı
Söz konusu özkaynaklar havalanının gelir ve giderleri master planlama kapsamında finansal planlamaya bir
arasındaki farklardan ortaya çıkmaktadır. Finansal çerçeve belirleyebilmek için A.B.D., A.B. ve Türkiye’de
açıdan havacılık gelirleri aşağıdaki gibi özetlenebilir[8]: havaalanı finansman yöntemleri incelenmelidir.
Havaalanı ve pist kullanım gelirleri: Bu ücretler A.B.D.’de Havaalanı Finansmanı: A.B.D.’de sivil
pistin, taksi yollarının ve havaalanındaki diğer ilgili havaalanlarının işletilmesi eyalete ve yerel hükümete
hizmetlerin kullanımı ile ilgilidir. bırakılmıştır. Havaalanı sayısının fazla olmasından
İmtiyaz gelirleri: Bunlar havaalanlarında işletme dolayı havacılıktaki serbest piyasanın gelişmiş olduğu
açmak isteyenlerin ödediği kira ücretleridir. Bu A.B.D.’de farklı havaalanı finansman yöntemleri
ücretler işletmelerin kullandıktan alana ya da iş geliştirilmiştir. Bu finansman yöntemleri aşağıdaki gibi
hacimlerine göre değişebilir. özetlenebilir[8].
Yerel vergi geliri: Genel amaçlı belediye gelirlerinin, Havaalanı gelirleri: Havaalanı müşterilerinden alınan
şehir konseyi tarafından havaalanına tahsis edilmesi kira, katkı, yaklaşma ücretleri ile havaalanı
yoluyla sağlanır. Ayrıca, o bölgedeki insanları imtiyazlarından oluşmaktadır.
kapsayan doğrudan vergilerle de havaalanları finanse Havaalanı fonu: Havaalanı işletmelerini desteklemek
edilebilirler. için devletin oluşturduğu fondur. A.B.D.’de iki alt
Tarımsal gelirler: Havaalanına bağlı arazilerin kategorisi vardır.
kiralanmasıyla ürün yetiştirenlerden alınan ücrettir. Havaalanı ve havayolu bakım fonu: Bu fon
Endüstriyel park gelirleri: Birçok havaalanı havaalanı kullanıcılarından ve havayolu sistemini
gelirlerine katkıda bulunmak ve pistlerin yakınındaki kullananlardan (uçak biletine, yakıtına, kargo navlun
arazinin uygun kullanımını sağlamak amacıyla bedeline eklenen vergiler gibi) alınan vergilerdir.
endüstriyel parkların kurulmasını, geliştirilmesini Havaalanı gelişim programı: Ulaştırma ana planında
teşvik etmekte ve buralardan gelir elde etmektedir. yer alan havaalanı planlama, havaalanı geliştirme,
Madencilik gelirleri: Petrol gibi havaalanlarından havaalanı kapasitesinin arttırılması ve gürültü uyum
çıkartılan madenler için alınan ücretlerdir. Bu ABD'de programları kapsamında devletin havaalanlarına fon
bazı şehirlerde çok önemli bir gelir kaynağı aktarmasıdır.
olabilmektedir. Eyalet blok yardım programı: Eyalet havaalanı
sistem planlaması kapsamında planlanan havaalanı
Havaalanı Finansman İhtiyacı gelişimlerine, eyalet yönetimlerinin fon aktardığı bir
Havaalanının her türlü ihtiyaçlarının giderilmesi için yardım programıdır.
yapılan inşaatların ve diğer teknik alt yapı arçlarının Yolcu hizmet ücretleri: Ulusal hava ulaşım
maliyeti havaalanı finansman ihtiyacının temel sisteminin emniyetini, güvenliğini ve kapasitesini
nedenidir. Havaalanının genişlemesi ile beraber
262
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
263
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
projelerinin 48 milyon Euro’luk kısmı EIB tarafından sistemin dar bir şekilde tanımlanması sistemin farklı
finanse edilmiştir. yönlerinin göz ardı edilmesine sebep olmaktadır.
Örneğin politik ayrılıklar, talep dalgalanmaları, hava
Türkiye’de Havaalanı Finansmanı: A.B.D. ve araçlarının teknolojilerindeki değişime bağlı olarak
Avrupa Birliği’nde mülkiyet ve işletme çoğunlukla özel havaalanlarının rollerinin değişimi gibi konuların
sektöre devredildiği için birçok finansman yöntemi dikkate alınmadığı dar sistem planlamalarında planlanan
kullanılabilmektedir. Bunun yanında devlet elindeki ve gerçekleşen durumlar arasındaki fark çok büyük
havaalanlarında ise halka açılma gibi yöntemlerle olmaktadır. Bu ise hedeflerden sapmalara neden
finansman sağlanmaktadır. Fakat Türkiye’de mülkiyet olmaktadır. Dolayısıyla finansal planlar etkin olarak
ve işletme yapısı nedeniyle havaalanlarının çoğunluğu uygulanamamaktadır.
kamu yatırımlarıyla finanse edilmeye çalışılmaktadır. Havaalanı master planlama kapsamındaki aşamaların
Son on yıldır özelleştirme çalışmaları kara tarafında ve planların başarısı değerlendirmelerin geniş bir
terminal boyutuyla başlatılmıştır. Fakat henüz havaalanı çerçevede iyi bir şekilde irdelenmesiyle mümkün
kullanıcılarından alınan gelirleri doğrudan havaalanı olabilecektir.
geliştirme ve yenileme projelerine aktaran bir model KAYNAKLAR
mevcut değildir. Havaalanları elde ettikleri gelirleri [1] S. Savaş Ateş, Havaalanı Master Planlama
hazineye devrettikten sonra havaalanı yatırımları için Yaklaşımları ve Dünyadaki Diğer Havaalanlarında
DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) ve YPK (Yüksek Uygulaması, (Eskişehir: Sosyal Bilimler Enstitüsü
Planlama Kurulu) kararı ile gelişimlerini finanse Sivil Havacılık Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi,
edebilmektedirler. 2008)
[2] Robert E. Caves ve Geoffrey D. Gosling, Strategic
Havaalanı Finansman Planının Hazırlanması Airport Planning,(Amsterdam: Pergamon, 1999)
Master planlamada alternatif planlamadan sonra [3] Norman Ashford ve Paul H. Wright, Airport
ayrıntılı uygulama planları hazırlanır. Hazırlanan Engineering, (3. Baskı, New York: A Wiley-
uygulama planları faaliyet tahminleri de dikkate alınarak Interscience Publication, 1992)
finansal olarak değerlendirilmeye tabi tutulur. Finansal [4] Richard de Neufville ve Amedeo Odoni, Airport
planlama aşaması temel olarak aşağıdaki adımları Systems, (New York: McGrow Hill Comp. Inc.
içerir[19]: 2003)
Hava trafik tahminlerinin gözden geçirilmesi, [5] International Civil Aviation Organization General
Alternatif gelişim planları sonunda karar verilen Secretary (9184-AN Part 1) (2th Edition, Montreal:
gelişim programının toplam maliyetinin ortaya 2000)
çıkarılması, [6] International Civil Aviation Organization General
Nakit akış gereksiniminin ve yatırımın geri dönüş Secretary, Airport Planning Manual Doc 9184-AN
hızının incelenerek havaalanının finansal Part 2, (3th Edition, Montreal: 2002)
performansının değerlendirilmesi ve yapılabilirlik [7] International Civil Aviation Organization General
analizinin hazırlanması, Secretary, Airport Planning Manual Doc 9184-AN
Havaalanı yatırımının operasyonel bütçesi, proforma Part 3, (1th Edition, Montreal: 1983)
bilançosu, tahmini nakit akış tabloları gibi muhasebe [8] Ünal Battal, “Bir Kamu Yatırımı Olarak Havaalanı
tabloları ile ortaya konulması, finansal kaynakların Mülkiyet Yapısı ve Finansman Kaynakları”,
araştırılması ve fayda maliyet analizinin yapılması, (AMME İdaresi Dergisi, Cilt 39, Sayı 3, 3 Eylül
Enflasyon, faiz oranları, kur gibi olası finansal 2006)
risklerin; tahmin edilen gelirin azalmasına neden [9] International Air Transportation Association, Airport
olabilecek ani trafik değişimleri, rekabet gibi ticari Development Reference Manual, (9th Edition,
risklerin ve inşaat gecikmeleri gibi teknik risklerin Montreal: 2004)
hesaplanarak finansal planlamanın oluşturulması.
VI. SONUÇ
Havacılık gibi çok boyutlu ve kapsamlı sistemlerin
anlamlı analizlerinin yapılabilmesi her zaman mümkün
değildir. Çünkü sistemi etkileyen doğal unsuların
birçoğunun farklı tetikleyicileri vardır. Örneğin
uçuşların artmasının bölge ekonomisine sağlayacağı
yararlar tam olarak hesaplanamaz. Diğer yandan
264
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
BİLGİ TEKNOLOJİLERİNİN
HAVAYOLU ENDÜSTRİSİNE ETKİLERİ
265
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Yüksek
Petrol arıtma Bankacılık
Medya
Havayolları
Düşük Çimento
Düşük Yüksek
Küresel ve çok bileşenli bir endüstri olarak hava bilginin doğru, zamanında ve güvenilir biçimde
taşımacılığı endüstrisi her şeyden önce bir bilgi akmasının hava taşımacılığının temel
endüstrisidir. Hava taşımacılığı endüstrisinde bilgi, gerekliliklerinden biri olduğu kabul edilmiştir.
farklı ve coğrafi olarak birbirinden ayrı mal ve hizmet Günümüzün yüksek ölçüde rekabete açık ticari hava
üreticilerini bir arada tutan birleştirici bir unsurdur. Bu taşımacılığında ise, tüm bunlara ek olarak işletmenin
farklı taraflar bir ağ şeklinde örgütlenmişlerdir ve varlığını sürdürebilmesi için bilgi hayati önem taşır
aralarındaki bilgi, iletişim ve hizmet akışı ile nihai hale gelmiştir.
ürün ortaya çıkmaktadır. Havacılık bilgi hizmetleri Bilginin bu derece yaşamsal önem taşıdığı bir
(AIS), hava seyrüsefer sistemleri ve benzeri sistemler çerçevede, farklı birimlerde üretilen ve hızlı ve doğru
hava taşımacılığının yapısında doğal olarak verilmesi biçimde diğer süreç elemanlarına iletilmesi gereken
gereken hizmetlerdir. [2] Hava taşımacılığı sisteminin bilginin elde edilmesinde, işlenmesinde, iletilmesinde
nihai çıktısı olan emniyetli ve etkin hava ve depolanmasında bilgi teknolojilerinin kullanımı
taşımacılığının gerçekleşebilmesi için düzenleyici ve sürecin doğal bir parçası haline gelmektedir. Bu
denetleyici ulusal ve uluslararası otoriteler, üretici çerçevede bilgi teknolojileri bazı sektörlerde
firmalar, havayolları, havaalanları, yer hizmeti kolaylaştırıcı etki gösterirken; havayolu endüstrisi için
işletmeleri, eğitim kuruluşları, dağıtım kuruluşları, bu etki dönüştürücü nitelikte olmaktadır. 1976’da
bakım kuruluşları ve nihai tüketici olarak AB.D.’de ilk CRS’lerin seyahat acentelerine
sıralanabilecek tüm sistem elemanları arasında bağlantılarının sağlanmasını izleyerek, bu sistemler
kusursuz bir bilgi akışının sağlanması gerekmektedir. havayolu bilet rezervasyon ve satış sürecinin temel
Bu açıdan henüz ticari hava taşımacılığının elemanları haline gelmişlerdir.[9] Bilgi teknolojisi işin
gelişmediği dönemlerde bile, yüksek hacimdeki
266
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Tedarikçiler
Satış - Dağıtım
Bilgi Yönetimi
Çalışanlar
Ortaklar
Müşteriler
267
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Hava taşımacılığı sisteminin her elemanı faaliyetleri kolaylıklar olarak ortaya çıkmaktadır. Havayolu
için ağır biçimde dışsal partnerlere yani sistemin diğer endüstrisinin yoğun biçimde ulusal ve uluslararası
elemanlarına bağımlıdır. Dolayısıyla üretim düzenlemelere bağlı bir endüstri oluşu gibi sektörel
zincirindeki her işletme birbirlerinin tedarikçisi ve engelleri dışarıda tutarak yapılacak bir
müşterisi durumundadır. Tüm havayolları faaliyetleri değerlendirmede, CRS’lerin yüksek düzeydeki yatırım
için havaalanı altyapısına gereksinim duyarlar. Bundan maliyetleri nedeniyle her havayolu tarafından
dolayı, havayollarının iniş slotlarının ve kapıların kurulamaması ve CRS’lerde yer almamanın
istenmesi, iniş ve kalkışlar konusunda bilgilenme, havayolları için sektörde var olmama gibi bir anlam
gecikme durumunda slot değişikliği, uçuş yollarının taşıması nedeniyle 1990’lara kadar olan dönemde
bildirilmesi ve operasyonlarının koordinasyonu için piyasaya giriş engellerini artırdıkları söylenebilir.
havaalanı ve hava trafik kontrol sistemleriyle Özellikle CRS sahibi havayolu için bu, başlangıçta çok
etkileşimlerini sağlayacak uygun sistemleri stratejik bir üstünlük yaratmıştır. Daha sonra diğer
geliştirmeleri gerekmektedir. Ayrıca havayolunun rakiplerin çıkması ile bu durumun stratejik etkisi
tedarikçilerinin en önemlilerinden biri olan yer hizmeti nispeten azalmış ve birkaç GDS firması sektöre hakim
işletmeleri yakıt temini, check-in, yük kontrolü, ikram duruma gelmiştir. İnternetle birlikte pazara giriş
ve temizlik gibi işlevleri havayolu adına yerine engellerinin özellikle pazarlama ve satış maliyetlerinin
getirmektedir.[2] Bunlar ve diğer tüm partnerleri ile minimuma indirilmesi yoluyla azaldığı söylenebilir.
etkili iletişimi sağlamak üzere kurulan ekstranetler Bilgi teknolojilerinin yaygınlaşması tedarikçilerle
havayolu açısından büyük faydalar getirmektedir. havayolu arasındaki ilişkileri de etkilemiş, her iki taraf
Bunun yanı sıra havaalanı operasyonlarında kullanılan için de alternatif arama ve seçme sürecini
CUTE (Common Use Terminal Equipment), bagaj kolaylaştırmıştır. Yer hizmetleri gibi genellikle
yönetim, kayıp bagaj takip ve güvenlik sistemleri de tedarikçi sayısının kısıtlı ve tedarikçi değiştirme
havayollarının etkinliğini artırmaktadır. maliyetlerinin yüksek olduğu durumlarda etkileri
İnternet havayolları için her türlü işlevsel alanda kısıtlı olsa da bilgi teknolojilerinin özellikle
büyük fırsatlar vaat etmekte ve gün geçtikçe e-ticaret hammadde ve malzeme temini açısından havayolunun
başta olmak üzere diğer işletme süreçlerini de pazarlık gücünü artırması söz konusudur.
etkilemektedir.[18] Kendi kendine hizmet kiosk İnternet özellikle alıcıların yani havayolu müşterisinin
uygulamaları, yolcuların bir görevli için kuyrukta gücünü de önemli ölçüde artırmıştır. Yolcunun
beklemeden, rezervasyon, check-in, boarding kartı havayolu ya da seyahat acentesine bağımlılığı azalmış,
alma, yer seçme, sık uçucu millerini kontrol etme, bir alternatifleri değerlendirme ve en uygun olanı seçme
üst sınıfa yükselme taleplerini gerçekleştirme, bilet parmağının ucuyla yapılabilecek bir işlem haline
satınalma, e-bilet makbuzlarını alma ya da bagaj gelmiştir.
checklerini yapma gibi uygulamaları yapabilmelerini İnternet ve diğer bilgi teknolojilerinin bu olumlu
olanaklı kılmaktadır. Her geçen gün daha fazla etkilerinin yanında endüstri düzeyinde olumsuz etkileri
havayolu havaalanlarında kendilerine ait kiosklar de olabilmektedir. İnternet ve telekonferans gibi
kurma yoluna gitmektedir. Mobil ticaret ise havayolu sistemlerin gitgide yaygınlaşması özellikle iş amaçlı
endüstrisi için pek çok fırsat vaat etmektedir. Mobil havayolu taşımacılığına olan talep üzerinde negatif
telefonlar, kişisel dijital asistanlar (PDA) ve diğer etki göstermektedir. Çok yüksek oranlarda olmamakla
kablosuz araçlar halen uçuş araştırma ve rezervasyon, birlikte seyahat etmek yerine bu yöntemlerle iletişim
uçuş değiştirme, güncellenmiş iniş ve kalkış bilgisini kurmayı ve toplantılar düzenlemeyi tercih eden
alma, hızlı check-in ve doğrudan yer seçebilme işadamlarının sayısı her geçen gün artmaktadır.
amacıyla kullanılmaktadır. [16,17]
Görüldüğü üzere bilgi teknolojileri havayolu hizmet 2.3. Strateji Düzeyindeki Etkiler
üretim sürecinin her aşamasında yoğun biçimde
Bilgi teknolojilerinin stratejik düzeydeki etkileri düşük
kullanılmaktadır. Bu nedenle bilgi teknolojilerinin
maliyet liderliği, ürün farklılaştırma ya da pazar ya da
firma düzeyindeki etkilerinin havayolu işletmeleri için
niş ürünlerde yoğunlaşma stratejilerine etkileri ile
daha belirleyici nitelikte olması, beklenen bir
değerlendirilmektedir.
durumdur. Bilgi teknolojilerinin firma düzeyindeki
etkilerini analizde Porter’ın “Beş Güç Modeli” uygun Bilgi teknolojilerinin havayolu endüstrisinde stratejik
bir çerçevedir. Porter’a göre bir işletmenin kârlılığını düzeydeki etkilerine en iyi örnek CRS’ler olarak
belirleyen ve endüstri yapısını oluşturan beş temel verilmektedir. CRS’ler yıllar içinde, GDS’lere
faktör bulunmaktadır. Bunlar, rekabetin şiddeti, dönüşerek yalnızca havayolu endüstrisi için değil; otel
alıcıların gücü, tedarikçilerin gücü, ikame ürünler ve ve araba kiralama hizmetlerinin sunumuna ve aynı
piyasaya yeni girişlerdir.[7] CRS’ler ve internet başta zamanda diğer havayollarının da rezervasyon ve
olmak üzere bilgi teknolojilerinin havayolu endüstrisi stoklarının takibine de olanak sağlayan sistemlere
için firma düzeyinde özellikle piyasaya girişte ve dönüşmüşlerdir. Bu dönüşümle GDS’lerde yer almak
rekabette yaratmış oldukları etkiler engel ve havayolları için temel rekabet unsurlarından biri haline
268
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
gelmiş ve GDS sahibi işletmeleri rakiplerine karşı günümüz küresel pazarında işletmenin en önemli
üstün duruma getirerek stratejik avantaj yaratmıştır. rekabet araçlarından biri haline geldiği
Bu sistemler sayesinde havayolları için sık uçucu unutulmamalıdır.
programları, müşteri ilişkileri yönetimi, gelir yönetim Bu çalışmada bilgi teknolojilerinin havayolu
uygulamaları gibi yenilikler uygulanabilir hale gelmiş; endüstrisine etkileri kavramsal olarak endüstri, firma
aynı zamanda havayollarına diğer havayollarına kendi ve strateji boyutlarında ele alınmıştır. Bu konuda
sistemlerini pazarlamak suretiyle bu sistemleri gelir uygulamaya dayalı ve geniş kapsamlı yeni
getiren ve işletme için ayrı bir kar merkezine çalışmaların yapılması hem akademik hem de sektörel
dönüştürme fırsatı sunmuştur. Rakip havayollarını açıdan önemlidir.
sisteme dahil edip etmeme avantajını da ortaya
çıkarmıştır. Daha sonraları taklit edilse de bu ürünler,
sahipleri olan havayolları için farklılaşmış bir ürün KAYNAKÇA
sunma olanağı yaratmıştır. [1] V.Bozkurt, Enformasyon Toplumu ve Türkiye,
Günümüzde ise internet düşük maliyetli havayolu iş Üçüncü Basım. İstanbul: Sistem Yayıncılık, 2000.
modelinin temel itici güçlerinden biri durumundadır. [2] F.Kuyucak, Havaalanlarında Değer Odaklı
İnternet, bir havayoluna düşük maliyetli taşıyıcı Yönetim Yönelimli Bilgi Sistemlerinin
özelliği kazandıran ve jenerik stratejilerden maliyet Kullanılması ve Atatürk Havalimanı Terminal
liderliğini benimsemesine yardımcı olan temel İşletmeciliği Uygulaması, Anadolu Üniversitesi
araçlardan biri durumuna gelmiştir. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış
Ürün ve hizmet farklılaştırma stratejisini benimseyen Doktora Tezi, Haziran 2007.
havayolları için ise müşteri ilişkilerini geliştirmede ve [3] _______ Information and Communication
hizmet kalitesini artırmada bilgi teknolojileri önemli Technologies A Worlbank Group Strategy,
avantajlar sunmaktadır. Örneğin tarihsel müşterileri Washington D.C.: The Worldbank Group, 2002.
verilerini tutarak bunlara göre müşterilerine özel http://www.worldbank.org 12.03.2008.
hizmetler sunma yoluyla işletmeler farklılaştırma [4] F.Alamdari, Regional Development in Airlines
stratejisini benimseyebilirler. Havayollarının müşteri and Travel Agents Relationship, Journal of Air
ilişkileri yönetimi, kabin içi eğlence hizmetleri, kendi Transport Management, 8, 2002, pp.339-348.
kendine hizmet uygulamaları gibi uygulamalarda bilgi [5] E.Kaya ve F.Kuyucak, Havayollarında E-Ticaret
teknolojilerinden etkin biçimde yararlanmaları müşteri İşlemleri ve Muhasebeleştirilmesi, Kayseri 5.
açısından işletme imajını farklılaştırmaktadır. Mobil Havacılık Sempozyumu, HASEM 2006’ya
teknolojiler yardımıyla havayolları belirli bir bilgiyi sunulan bildiri, 13-14 Mayıs 2006.
kişisel dijital asistanları ya da cep telefonları [6] G.L.Parsons, Information Technology: A New
yardımıyla yolcularına doğrudan ve en kısa sürede Competitive Weapon, Sloan Management
ulaştırabilmekte ve hizmeti kişiselleştirebilmektedir. Review, 25:1, 1983:Fall, pp.3-14.
[19] Aynı zamanda veri madenciliği yöntemleriyle [7] M.E.Porter, Competitive Advantage: Creating and
havayolları kendi veri havuzlarından müşterilerine ait Sustaining Superior Performance. New York: The
verileri ilişkisel bir biçimde düzenleyebilmekte ve Free Press, 1985.
buna uygun olarak hizmet geliştirebilmektedir. Sık [8] M.E.Porter ve V.E. Millar, How Information
uçucu programları ve müşteri profili veritabanlarının Gives You Competitive Advantage, Harvard
bütünleştirilmesi ile çok daha yüksek değer yaratacak Business Review, July-August 1985, pp.149–174.
bir yönetim bilgi sistemi oluşturmak olanaklı hale [9] A.Poon, Tourism, Technology and Competitive
gelmektedir.[20] Bilgi teknolojilerindeki gelişmelere Strategy, CABI Pub., 1993.
paralel olarak bu alandaki gelişmeler havayolları için
[10] M.E. Porter, Strategy and Internet, Harvard
önemli fırsatlar vaat etmektedir.
Business Review, March 2001, pp.63-88.
[11] J.A.O’Brien, Management Information Systems,
III. SONUÇ
McGraw-Hill, Irwin International Edition, 2002.
Bilgi teknolojileri havayolu endüstrisinde geçmişten [12] Airline IT Trends Survey 2007, www.sita.aero,
günümüze yapısal bir dönüşüm yaratmaktadır. 12.03.2008
Havayolu işletmeleri için endüstri, firma ve strateji [13] J.A.O’Brien ve G.M.Marakas, Management
düzeyinde bilgi teknolojilerinin kendi rekabet Information Systems, 7th Edition, Boston:
çevrelerindeki etkilerinin ortaya konulması ilk önemli McGraw-Hill Irwin, 2006.
adımdır. Havayolu yöneticileri bu çerçeveyi baz alarak [14] L.E.Mendoza, M.Pérez ve A.Grimán, Critical
stratejik, taktik ve operasyonel düzeylerde bilgi
Success Factors for Managing Systems
teknolojilerinin kullanımının yaratacağı, fırsat ve Integration, Information Systems Management,
tehditleri, işletmelerinin güçlü ve zayıf yanlarını analiz
23, 2, Spring 2006, pp.56-75.
ederek bir bilgi teknolojisi stratejisi benimsemek
durumundadır. Havayolları için bilgi teknolojilerini
269
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
270
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
I.GİRİŞ
Bir ortama ısı geçişi, iletim (kondüksiyon), taşınım
(konveksiyon) ve ışınım (radyasyon) olmak üzere üç
farklı biçimde gerçekleşebilir. Isı geçişi, her zaman bir
sıcaklık farkının olmasını gerektirir. Isı geçişinin yönü
daima yüksek sıcaklıktaki ortamdan, düşük
sıcaklıktaki ortama doğrudur. İletim, bir maddenin,
enerjisi daha fazla olan moleküllerinden yakındaki
diğer moleküllere, moleküller arasındaki etkileşim
sonucunda enerji geçişidir olarak bilinmekte ve katı,
sıvı veya gaz ortamlarda gerçekleşebilmektedir.
Sıvılarda ve gazlarda iletim, moleküllerin rastgele Şekil 1- Işık Tayfları
hareketleri sırasında birbirleriyle çarpışmaları
sonucunda oluşmaktadır. Katılarda ise moleküllerin İletim ve taşınımdan farklı olarak, ışınımla ısı geçişi
sabit düzen içindeki titreşimleri ve serbest cisimler arasında boşluk olması durumunda da vardır.
elektronların hareketleri sonucunda Işınımla ısı geçişi ışık hızında gerçekleşmektedir.
gerçekleşmektedir. Işınım, maddenin atom veya Güneşten dünyaya gelen ısı, arada boşluk olduğundan,
moleküllerinin elektron düzeninde olan değişmeler iletkenlik ve taşıma yoluyla yayılamaz, bu yayılım
271
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
ışınımladır. Isı geçişi uygulamalarında söz konusu hiçbir katkısı olmayıp, bu enerji sadece akım taşıyan
olan, bir cismin belli bir sıcaklıkta olmasından dolayı telin ısınmasında kullanılırdı.
yaydığı ısıl ışınımdır. Isıl ışınım, x ışınları, gama
ışınları, mikro dalgalar ve radyo dalgaları gibi diğer
elektromanyetik ışınımdan farklıdır. Mutlak sıfır
sıcaklığın üzerinde sıcaklığa sahip tüm katı, sıvı ve
gazlar ışınımı belirli ölçülerde yayarlar, yutarlar ve
geçirirler. Fakat katı cisimler için ışınım bir yüzey
olgusu olarak ele alınabilmektedir. Çünkü metal,
tahta, taş gibi cisimlerin iç bölgelerinde yayılan ışınım
yüzeye erişmeden yutulur, sadece yüzeye birkaç
mikron yakınlığındaki bir bölgede yayılan ışınım
yüzeyden dışarı çıkar. Benzer biçimde, yüzeye gelen
ışınım da birkaç mikron kalınlığındaki bir bölgede
yutulur. Isıtmada infrared teknolojisi, ısının ışıkla
taşınma şeklidir. Uzay boşluğunu geçerek dünyamıza
kadar gelen ve dünyayı ısıtan, 0,76 - 300 µm dalga
boyu aralığındaki güneş ışıkları, infrared ışıklardır.
İnfrared ışıkları ısıyı, sarı, mavi, yeşil vb. diğer
ışıklara göre daha fazla taşıyabilmektedir. Turuncu Şekil 2: Tungsten Tel
renginde olup, güneşin doğuşu ve batışı sırasında net
olarak görülebilmektedir[2]. İkili çift olarak üretilmiş bu teller yüzey alanı
maksimum olacak şekilde spiral veya çokgen sarılarak
Infraredin en büyük özelliği, havayı ısıtmadan yani maksimum ışınım elde edilmektedir. Şekil 3 ve Şekil
havayı aracı olarak kullanmadan doğrudan, objeleri 4’de sırasıyla spiral ve çokgen olarak sarılmış teller
ısıtmasıdır. Günümüzde infrared ışıkları, haberleşme verilmektedir.
alanında, tıbda, ısıtma sistemlerinde geniş bir kullanım
alanına sahiptir. Özellikle ısıtma sistemlerinde
kullanımı, ısıtılması güç olan alanları sağlıklı, verimli
ve ekonomik olarak ısıtabildiği için hızla
yaygınlaşmıştır.
272
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
273
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Eşitlik 1’de, P yayılan net güç, e kullanılan alaşıma İnfrared ısı, enerji tasarrufu sağlamaktadır. Harcadığı
göre değişen salım gücü, A yayılım alanı, T yayılım elektriğin yaklaşık % 96’sını ısı enerjisine
ısısı, σ Stefan sabiti 5,669661 x 108 Wm-2K4 ve Tc dönüştürmektedir. Kuartz ısıtıcılar ile 1 saatte
çevre ısısı olarak tanımlanmaktadır. Tablo 1’de ısıtılabilen alan, infrared sistemler ile yaklaşık 40
tungstenin ısıl özdirencine ait bilgiler verilmektedir. dakikada aynı ısıya ulaşabilmektedir.
Tablo 1:Tungstenin Isıl Özdirenci İnfrared ısı, anında ısıtmaya başlamaktadır. Isının, her
zaman kullanılmayan alanlarda, hava alanı
R/R300K Isı Özdirenç terminallerinde, geçiş kapılarında, lokantalarda,
laboratuarlarda, tapınaklarda vb. gibi çok uzun süre
[K] μΩ cm yerine kısa süreler için gerekli olduğu durumlarda
7.14 1500 40.36 infrared sistemler son derece kullanışlı olmaktadır.
8.28 1700 46.78 Aksi takdirde alanın kullanılmaya başlamadan önce
9.44 1900 53.35 ısıtılması ısınma maliyetinin artmasını sağlayacaktır.
10.03 2000 56.67
İnfrared ısı, ısıtılacak alan içerisindeki havayı
12.46 2400 70.39 doğrudan ısıtmadığı için, hava içerisinde bulunan su
15.63 2900 88.33 buharı kurumamaktadır dolayısıyla infrared ısı sağlıklı
ısıtmaktadır. Ayrıca hava sirkülasyonuna yol açmadığı
Eşitli 1 kullanılarak, ısıtılması gereken alan veya için bakterilerin bir yerden başka bir yere taşınmasının
yüzey için gerekli olan P gücü hesaplanabilir. Güç da önüne geçmektedir. Otobüs terminalleri, hava
hesaplandıktan sonra karbon fiber, halojen, tungsten alanları, tren garları gibi toplumun büyük bir kesimi
vb. gibi kullanılacak filament türünün seçimi tarafından sıklıkla kullanılan geniş alanlarda
yapılmaktadır. Filamentten elde edilecek güç ile doğru kullanımının yaygınlaşmasının nedenlerinden biri de
orantılı olacak şekilde tel kesiti ve tel uzunluğu budur.
aşağıda verilen eşitlikten yararlanarak
hesaplanmaktadır. İnfrared ısı güvenli bir ısı kaynağıdır. Akım taşıyan tel
ile ortam arasında elektriksel yalıtımı sağlayan
(2) seramik veya cam tüp ihtiva ettiğinden dolayı
güvenlidir, kaçak akımlara izin vermez. Banyo gibi
aşırı nemli ortamlarda dahi çalıştırılabilmektedir.
Filament yapımında kullanılan tel için rezistans
hesabı, Eşitlik 2 ile hesaplanmaktadır. İnfrared ısıtıcıların çalışma ömrü uzundur. Çevresel
değişkenlerden etkilenmesi, kuartz tüplere kıyasla
II.II İNFRARED TEKNOLOJİNİN daha az olmaktadır. İnfrared ısıtıcıların yaklaşık 8000
AVANTAJLARI saat olan çalışma ömürleri diğer ısıtıcılara oranla çok
Genişlik ve yükseklik bakımından büyüklük arz eden daha uzundur[6].
mekanlarda tercih edilen infrared ısının avantajları
aşağıda verilmektedir: III. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
İnfrared ısı, havayı ısıtmadan insanları ısıtmaktadır. Kıymetli bir enerji kaynağı olan elektriğin %96’sını
havada serbest olarak hareket eden infrared ısı için ısı enerjisine dönüştürerek ortama veren infrared
cisimler ısıtma alanını teşkil etmektedir. Dolayısı ile ısıtıcılar günümüzde, çok daha fazla kullanılmaya
ısı, hava tarafından emilmemektedir. Konvansiyonel başlanmıştır. İnfrared teknolojiye sahip ısıtma
ısıtmada çevredeki hava ısıtılmakta ve ısınan hava sistemleri kullanılırken dikkat edilecek olan en önemli
sürekli yükselerek ısınması gereken alandan nokta, bu sistemlerin ek bir ısıtıcı sistem olarak
uzaklaşmaktadır. İnfrared ısıda, yüzeylerin ısınması kullanılması durumunda kullanışlı olduğudur. Aksi
sağlanmaktadır. takdirde ısıtılmak istenen ortamın sadece elektrik
enerjisi kullanılarak ısıtılması maliyeti artıracaktır.
İnfrared ısı, alan kontrolü esnekliği sağlamaktadır. Gelişen teknoloji ve Ar-Ge bölümlerinde yapılan
Kuartz, panel veya hava perdeleri tarzındaki ısıtıcılar teknik iyileştirmeler neticesinde önümüzdeki yıllarda
havayı ısıtıp, havanın sirkülasyonu ile ısının yeni gelişmeler ümit edilmektedir.
yayılmasını sağladıkları için ısıtılacak ortamın
büyüklüğü önemli olmaktaydı. Ama infrared Kaynaklar
sistemlerde ısı, doğrultu boyunca taşındığı için [1] http://coolcosmos.ipac.caltech.edu//cosmic_c
ortamın esnek olarak ısıtılması, yani sadece bir lassroom/ir_tutorial/
bölümünün ısıtılması mümkün olmaktadır. Bu da [2] Tr. J. of Engineering and Environmental
tasarruf açısından önemli olmaktadır. Sciences 22 (1998) 131-144
274
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
275
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Yolcu uçaklarında kalkış ve iniş halinde; arka ve Yerçekimini yenmiş olan her şeyin uçtuğu söylenebilir
burun kısmının zemine çakılmaması için burun eğim fakat güvenli bir uçuşun bir amaca hizmet edebilmesi
açısının (yunuslama) en optimum şekilde kontrol için havada seyreden cismin dengeli ve kontrol
edilmesi gerekir. Bu çalışmada, optimum PID kazanç edilebilir olması gerekmektedir.
parametrelerini Ziegler-Nichols metodu kullanarak
tespit ederek; Adaptive PID denetim organı dizayn Kanat, uçakları havada kaldırmaya yetse de uçağın
edilmiştir. görevini başarıyla ve güvenli bir şekilde yerine
getirebilmesi için uçuş denetimlerine ihtiyaç vardır.
Simülasyon sonuçlarından da görüleceği gibi, farklı Uçuş denetimleri pilotun uçağı tüm hareket
kalkış ve iniş referans yörüngelerine göre eğim açıları eksenlerinde kontrol edebilmesini sağlar.
kontrol edilmiştir.
Bir uçağın tam olarak denetlenebildiğini söylemek
I. GİRİŞ için bir pilotun bu üç eksende de uçağın hareketine
hakim olması gerekmektedir. Bunlar, düşey,
Son yıllardaki ileri uçak teknolojisi gelişmelerine boylamasına, yanal eksenlerdir.
rağmen, uçak sistemlerinde iniş ve kalkış halinde
birçok istenmeyen kazalarla karşı karşıya Düşey eksen, uçağı tepesinden diklemesine kesen
kalınmaktadır. Bunlardan en önemlisi uçağın eksendir. Bu eksen etrafındaki harekete “sapma”
yunuslama (Pitch) açısının en iyi şekilde kontrol hareketi denir. Sapma hareketi uçağın burnunu sağa ya
edilebilememesidir. da sola hareket ettirmektedir. Sapma hareketini
sağlayan temel kontrol yüzeyi dümendir. Bu hareket
Mini insansız hava araçlarında gözlem ve hedef geminin ya da arabanın sağa ve sola gerçekleştirdiği
izleme işlemlerini gerçekleştirmek üzere 2 eksenli hareketlere benzetilebilir.
yalpa çemberli bir kamana kontrol sisteminin tasarımı
Kuzey ve arkadaşları tarafından yapılmıştır [1]. Ayrıca Boylamasına eksen, uçağın burnundan kuyruğuna
bir prototip imal edilerek, özellikleri teorik tasarımla uzanan ve uçağı boylamasına kesen eksendir. Bu
mukayese edilmiştir. eksen etrafında gerçekleştirilen harekete yuvarlanma
ya da yatma denir. Yatma hareketi uçağın yere göre
PID kontrol organı dizaynı konusunda, 6 serbestlik olan düzlemsel açısını değiştirir. Pilot tarafından bu
dereceli raylı taşıt titreşimlerinin aktif kontrolü için, hareket yatırgaçlarca (Aileron) kontrol edilir.
bulanık PID kontrolör tasarımı Metin ve arkadaşları
tarafından gerçekleştirilmiştir [2]. Konforlu bir Bu çalışmada uçağın kalkış ve iniş halinde oluşan
yolculuk için raylı taşıt gövdesi ve özellikle yolcu hareket sonucu, yanal eksen, bir kanat ucundan diğer
koltuğu titreşim genlikleri ve ivmelenmeleri minimize kanat ucuna uçağı enlemesine kesen eksendir. Bu
edilmiştir. eksen etrafındaki harekete yunuslama denir.
Yunuslama uçağın hücum açısını değiştirmesi,
Kontrol teorisinin klasik problemlerinden biri olan tırmanma ya da dalış konumuna geçmesidir. İrtifa
Sarkaç Sistemi PID denetim organı ve tam durum geri dümeni bu hareketin temel kontrol yüzeyidir.
besleme ile kontrolü Kizir ve arkadaşları tarafından
araştırılmıştır. Yöntemlerinde, sarkaç istenen dikey Uçak Sisteminin Fiziki Modeli ve Sistem Denklemi
pozisyona 10 sn içerisinde getirilmiştir. Ayrıca her iki
yöntemde, tam durum geri-besleme yönteminin daha Bir uçağın hareket denklemi çok kompleks ve altı
gürbüz olduğunu ispatladıkları vurgulanmaktadır [3]. lineer olmayan diferansiyel denklemden oluşmaktadır.
276
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Bundan dolayı, belirli kabuller altında; bu denklemler Bir uçağın temel koordinat eksenleri ve etkiyen
yanal ve boyuna doğrultuda lineerleştirilebilir. kuvvetleri şematik olarak Şekil 1’de gösterilmiştir.
x
θ α
υ
γe
x' Hava
Direnci
δe
α& (t) = μ(t) Ω σ(t) ⎡⎢− (C L + C D ) α(t) + ⎛⎜ 1 − C L ⎞⎟ q(t) − (CW Sinγ e ) θ(t) + C L ⎤⎥ (1)
⎣ ⎝ μ ⎠ ⎦
μΩ
q& (t) = (2)
2 I yy {[C M − η (C L − C D )] α(t) + [C M 1 + σ C M 2 (1 − μ C Li )] q(t) + (η CW Sinγ e (t)) δ e (t)}
α : atak açısı 2u
q : baş eğimi oranı Ω= (4)
θ: baş açısı c
δe: Yükselti dümeni saptırma açısı
u : Denge uçuş hızı
CT : İtme kuvveti sabiti
ρ e Sc CD : Hava direnci sabiti
μ= (3)
4m CL : Kaldırma kuvveti sabiti
CW : Ağırlık kuvveti sabiti
ρe : uçağın etrafını çevreleyen havanın yoğunluğu CM : Burun eğim açısı momenti sabiti
S : Kanat platform alanı γe : Uçuş yolu açısı
c : avaraj tel boyu
m : Uçağın kütlesi 1
σ= = sabit (5)
1 + μ CL
277
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
III. PID DENETİM ORGANI şeklindedir. Kullanılan yaklaşık türev PID denetim
organı ise;
Kontrol sistemlerinde en sık kullanılan denetleyici
yapısı Oransal-İntegral-Türevsel (PID) kontrolördür. ⎛ 1 ⎞⎛ 1 ⎞
Bu tip denetim yapısının avantajı, denetleyici δ e ( s) = K p ⎜⎜ e( s) + e( s) + Td s ⋅ e( s) ⎟⎟⎜ + 1⎟ (8)
⎝ Ti s ⎠⎝ Ns ⎠
sisteminin kolayca gerçekleşebilmesidir. Özellikle
düşük işlem hızı olan mikrodenetleyicilerde PID
kontrolör kullanılmaktadır. Diğer taraftan kullanım şeklindedir.
basitliğine rağmen, sağladığı performans gelişmiş
denetleyici sistemlere göre düşüktür [4]. Denetim organının kazanç parametreleri Ziegler-
Nichols Sürekli titreşim metodu kullanılarak
Denetlenecek sistemin dinamik yapısına bağlı olarak belirlenmiştir. PID denetim şekli, üç temel denetim
PID denetiminde yer alan üç temel denetim etkisinin etkisinin üstünlüklerini tek bir birim içinde birleştiren
mümkün olan en basit bileşimleri kullanılması tercih bir denetim etkisidir. İntegral etki sistemde ortaya
edilebilir. çıkabilecek kalıcı-durum hatasını sıfırlarken türev
etkide, yalnızca PI denetim etkisi kullanılması halinde,
Uçaklarda kalkış ve iniş halinde yunuslama açısının sistemin aynı bağıl kararlılığı için cevap hızını artırır.
Adaptif PID denetim organı ile kontrolünün blok Buna göre PID denetim organı; çok iyi bir şekilde
diyagramı Şekil 2’de şematik olarak gösterilmiştir. kazanç parametreleri tespit edildiğinde, sistemde sıfır
kalıcı durum hatası ile hızlı cevap sağlar.
PID denetim yasasına göre, yükselti dümeni saptırma
açısı δe(t), denetim sinyali;
Kazanç Bozucu
Ayarlama Etkenler
Algoritması
Referans
Yunuslama θR(t) e(t) PID Denetim δe(t) Uçak θG(t)
+
Açısı Sinyali - Organı Sistemi
Üretici
Şekil 2. Bir uçağın kalkış halinde burun eğim açısının Adaptif PID denetim organı kontrol sisteminin şematik
görünümü.
278
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Şekil 3. Farklı kazanç parametreli Yaklaşık Türevli PID denetim organı ile açısal değişimler,
(Kp=300, Ki=15, Kd=3),
(a) Uçağın kalkış hali, (b) Uçağın iniş hali.
279
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Şekil 4. Farklı kazanç parametreli Yaklaşık Türevli PID denetim organı ile açısal değişimler,
(Kp=3.08, Ki=6.16, Kd=6.16),
(a) Uçağın kalkış hali, (b) Uçağın iniş hali.
Şekil 5. Farklı kazanç parametreli Yaklaşık Türevli PID denetim organı ile açısal değişimler,
(Kp=22, Ki=35, Kd=26),
(a) Uçağın kalkış hali, (b) Uçağın iniş hali.
280
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Şekil 6. Farklı kazanç parametreli Yaklaşık Türevli PID denetim organı ile açısal değişimler,
(Kp=100, Ki=5, Kd=1),
(a) Uçağın kalkış hali, (b) Uçağın iniş hali.
V. SONUÇLAR VE İRDELEME [2] Metin, M., Güçlü, R., Yazıcı, H., Yalçın, N.S.,
Raylı Taşıt Titreşimlerinin Bulanık PID Kontrolör
Bir yolcu uçağının matematiksel modeli çıkarılarak, ile Aktif Kontrolü, TOK’07, Otomatik Kontrol
son yıllarda; ilerleyen teknolojiye göre, uçakların iniş Ulusal Toplantısı, İstanbul, s.77-82, 5-7 Eylül
ve kalkış halinde artan kazalarına önlem teşkil edecek, 2007.
iniş ve kalkış halindeki yunuslama açısı adaptif yapı [3] Kizir, S., Bingül, Z., Oysu, C., Ters Sarkaç
özelliğine sahip PID denetim organının farklı kazanç Probleminin PID ve Tam Durum Geri-Besleme
parametreleri ile kontrol edilmiştir. Yöntemleri ile Kontrolü, TOK’07, Otomatik
Kontrol Ulusal Toplantısı, İstanbul, s.49-54, 5-7
Sonuçlarda göstermiştir ki; Ziegler-Nichols prensibi Eylül 2007.
uygulanarak tespit edilen kazanç parametreli PID [4] Yıldırım, Ş., Erkaya, S., Uzmay, İ., Design of
denetim organı en iyi yaklaşımı göstermiştir (Şekil 5). Neural Controller System for Concorde Aircraft,
Bu tip PID denetim organının deneysel uygulamalarda Journal of Automatic Control and Computer
da iyi sonuçlar verebileceği belirgindir. Science, 38, 3, 53-63, 2004.
[5] Daş, T., Dülger, C., Mathematical Modeling,
KAYNAKLAR Simulation and Experimental Verification of a
SCARA Robot, Simulation Modelling Practice
[1] Kuzey, N.B., Yemencioğlu, E., Kuzucu, A., 2 and Theory, Vol:13, pp. 257-271, 2005.
Eksenli Yalpa Çemberli Kamera Kontrol Sistemi
Tasarımı, TOK’07, Otomatik Kontrol Ulusal
Toplantısı, İstanbul, s.89-94, 5-7 Eylül 2007.
281
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Kırıkkale Üniversitesi, Kırıkkale Meslek Yüksekokulu Elektronik Haberleşme Bölümü, 71450 KIRIKKALE
2
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü, 38039 KAYSERİ
282
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
283
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Parametre Değeri
Örnekleme Frekansı 20 MHz
Alt Taşıyıcı 48
Pilot Alt Taşıyıcı 4
Toplam Alt taşıyıcı 52
FFT Boyutu 64
IFFT/FFT süresi ( TIFFT ) 3.2 μs
Koruma Arası Süresi TFFT / 4 = 0.8 μs
Modülasyon Tipi BPSK,QPSK,16QAM,
64QAM
Kanal Tipi AWGN, Rayleigh Sönümlü
kanal
Şekil 5. Rayleigh sönümlemeli kanal için bit hata
Sistemin performansını değerlendirmek için AWGN ve oranları.
Rayleigh sönümlemeli kanallarda iletim durumları
incelenmiştir. Modülasyon türü olarak BPSK, QPSK, Şekil 5’te ise kapalı ortamlar için tipik değeri
16QAM, 64 QAM kullanılmıştır. Şekil 4’te AWGN maksimum 100 ns gecikme yayılımına sahip Rayleigh
kanalı için elde edilen bit hata oranları görülmektedir. sönümlemeli kanal için bit hata oranları yer almaktadır.
Rayleigh kanalda elde edilen bit hata oranı değerlerine
göre AWGN kanalında olduğu gibi BPSK modülasyon
284
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
türü ile yapılan iletim en düşük bit hata oranı değerlerine specifications: High Speed Physical Layer in the 5
sahipken 64QAM modülasyon türü ise en yüksek bit GHz Band, IEEE, Piscataway, NJ, 1999.
hata oranlarına sahiptir.
V. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
Bu çalışmada, uçak içi kablosuz internet erişimi
sağlamak için kullanılabilecek OFDM tabanlı IEEE
802.11a sisteminin performansının değerlendirilmesi
amacıyla bilgisayar benzetimleri yapılmıştır. Yapılan
benzetim sonuçlarına göre, gerek AWGN gerekse
Rayleigh sönümlemeli kanallarda iletim durumlarında
BPSK modülasyon türü ile yapılan iletimde en az hatalar
elde edilmiştir. Ayrıca 64QAM ile yapılan iletimde ise
en fazla hatalar elde edilmiştir. Ancak 64QAM, en
yüksek iletim hatasına sahip olmasına rağmen veri
transfer hızı 54 Mbit/sn ile en fazla hıza sahip
modülasyon türüdür. Bu sebeple uçak içi kablosuz
internet erişiminde performansın yüksek olması
istendiği durumlarda BPSK yada QPSK modülasyona
sahip modemler tercih edilirken veri transfer hızının
daha fazla olmasının istendiği durumlarda 16QAM yada
64 QAM modülasyon türüne sahip modemler tercih
edilerek kabin içi kablosuz internet bağlantısı
yapılmalıdır.
KAYNAKLAR
[1] World Radiocommunication Conference (WRC03)
reports, Geneva, Switzerland, 9 June- 4 July 2003.
[2] L. Ahlin, J. Zahder, Principles of Wireless
Communications, Studentlitteratur, ISBN 91-44-
00762-0, 1998
[3] J. Heiskala, J. Terry, OFDM Wireless LANs: A
Theoretical and Practical Guide, Sams Publishing,
ISBN 0-67232-572-0, 2001.
[4] L. J. Cimini, Analysis and Simulation of Digital
Mobile Channel Using Orthogonal Frequency
Division Multiplexing, IEEE Transactions on
Communications, Vol 42(2), pp. 2908-2914, 1994.
[5] O. Edfors, An Introduction to Orthogonal
Frequency-Division Multiplexing, Report, 1996.
[6] R. Van Nee, R. Prasad, OFDM for Wireless
Multimedia Communications, Artech House,
London, Publishers, ISBN 0-89006-530-6, 2000.
[7] P. Gee, H. Zaghloul, Wideband Orthogonal
Frequency Division Multiplexing (W-OFDM), Wi-
LAN’s W-OFDM Patents, US patent 5 282 222,
June 20, 2000.
[8] T. Onizawa, A Fast Synchronization Scheme of
OFDM Signals for High Rate Wireless
Communications, IEICE Transactions on
Communications, E82-B(2), pp.455-463, 1999.
[9] P802.11/D7.0, Part 11: Wireless LAN Medium
Access Control (MAC) and Physical Layer (PHY)
285
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
286
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
287
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
288
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
a. Elektromanyetik tehlikelere yakın olacak şekilde işaret ile uyarılır. İşaret güç yoğunluğu, işaret
alçak uçuş durumunu tanımlayan çevresel yayın algılanıncaya ve tanımlanıncaya kadar artırılır.
ortamlarının sağlanması. Ardından işaret güç yoğunluğu, algılama kaybolana
kadar azaltılır. Bu sayede test edilen sistemin çalışma
b. Test edilecek sistemin, hava aracı üzerindeki eşik seviyesi tespit edilmiş olunur.
yalıtım etkinliği ve kılıfının göz önünde
bulundurulması. 6. RF Polarizasyon Testleri :
c. Hava arcının kritik sistemlerinin ve sayısal uçuş Test edilecek sistem, bilinen bütün elektromanyetik
kontrol sistemlerinin, test edilecek olan sistemden polarizasyona sahip RF işaretler ile uyarılır ve sistem
etkilenme oranının ölçülmesi. performansı üzerine olan etkisi incelenir. Polarizasyon
test düzeneği ve doğrulama metodu sistemin
Test koşullarının analiz edilecek sistem gerektirdiği polarizasyon doğruluğu gereksinimlerine
gereksinimlerine ve gerekli elektromanyetik çevresel bağlıdır.
koşullara uygunluğunun sağlanması gerekmektedir.
Sistemde meydana gelecek olan bir problem, tamamen Diğer bir deyişle, EMC cihaz ve sistemlerin
bir sonuç değil meydana gelen problemi incelemek hedeflenmiş çalışma koşullarında olumsuz şekilde
için bir neden olacaktır. diğer sistemlerden etkilenmeden veya diğer sistemleri
etkilemeden çalışabilme yeteneğidir.
1.3. RFC Testleri :
7. Radom Testleri :
RFC testleri EMI/EMC testlerinin bir alt parçasıdır.
RFC testleri alıcı veya verici antenlere sahip Bir radomun anten paternine yaptığı etkinin ne ölçüde
ekipmanlar veya alt sistemlere uygulanır. olduğunun anlaşılabilmesi için temel bir test
düzeneğine ihtiyaç vardır. Ancak böyle bir test
Aşağıdaki RFC testleri, sistem seviyesinde düzeneği sayesinde, bir radomun etkilerinin tam
gerçekleştirilir : olarak anlaşılması mümkündür. Uygun düzenlenmiş
bir test düzeneği Şekil 5 de gösterilmiştir. Bu
a. Anten-Anten izolasyonu düzenleme ile hem hava araçlarında hem de diğer
b. Işınım harmonik bileşenleri araçlarda kullanılan radomların etkilerinin test
edilmesi mümkün olmaktadır [16].
2. Anten Paterni Ölçümleri :
289
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
anten sistemlerine, radom etkilerinin çözümlenmesi ve Microwave Conference, Vol. 3, pp.1031 – 1034,
radomun sistem üzerine elektromanyetik etkilerinin 7-9 Oct. 2003.
doğru bir şekilde ölçülebilmesi için de yankısız odalar [12] ALİ, E.F.“Electronic warfare testing at the
kullanılmalıdır. Benefield anechoic facility”, IEEE Autotestcon
Proceedings, pp. 232-243, 22-25 Sep 1997.
Sonuç olarak, elektronik cihazların, Anten paterninin, [13] FLOREAN,D., “Computer aided prediction and
RF sistemlerin, EMI/EMC testlerinin ve radom experimental validation of radiated emission
testlerinin, kesin bir doğrulukta gerçekleştirilebilmesi from a shielding box with different size
için yankısız oda testleri bilimsel bir zorunluluk haline apertures”, IEEE International Symposium on
gelmiştir. Electromagnetic Compatibility, Vol. 1, pp. 195 –
198, 13-17 Aug. 2001.
TEŞEKKÜR [14] www.esenel.com/Panashield/panashield.htm
Bu çalışma, Erciyes Üniversitesi Araştırma Projeleri [15] YAPICI A.Ç., EKİCİ M., ÇİFLİKLİ C.,
Birimi tarafından FBA-06-27 ve FBA-06-30 numaralı “Havacılıkta Elektromanyetik Problemlerin
projelerle desteklenmiştir. Yankısız Oda Ölçümleri Aracılığıyla
KAYNAKLAR Çözümlenmesi“ Kayseri VI. Havacılık
Sempozyumu HaSeM06 s. 127-129, Nevşehir
[1] AYDEMİR M.E., GÜNEL T., itüdergisi / [16] EKİCİ M., YAPICI A.Ç, ÇİFLİKLİ C., “Hava
dmühendislik Cilt:5, Sayı:3, Kısım:1, 85-94 Araçlarında Kullanılan Anten Sistemlerine
Haziran 2006 Radom Etkilerinin Bilgisayar Destekli
[2] GÜREL L., “Savunma Sistemlerinde İncelenmesi “ Kayseri VI. Havacılık
Elektromanyetik Uyumluluk (EMC) ve EMC Sempozyumu HaSeM06 s. 430-433, Nevşehir.
Eğitimi”
[3] GÜREL L., “Elektromanyetik Uyumluluk
Benzetimleri”, Bilkent Universitesi, Elektrik ve
Elektronik Mühendisliği Bölümü Bilkent,
Ankara. .
[4] GÜREL L., “Sayısal elektromanyetik bilimi,
elektromanyetik uyumluluk ve Avrupa
Topluluğu,” Elektrik Mühendisliği 6. Ulusal
Kongresi, s. 645-648, Bursa, Eylül 1995.
[5] GÜREL L., “Elektromanyetik uyumluluk ve
sayısal elektromanyetik bilimi,” Savunma
Sanayi’ndeki Teknolojik Gelişmeler
Sempozyumu, s. 621-626, Kara Harp Okulu,
Ankara, Haziran 1997.
[6] GÜREL L., ŞENDUR İ. K. , “Computational
Investigation of Radiation from Conducting
Boxes with Arbitrary Apertures,” International
Symposium on Electromagnetic Compatibility,
Roma İtalya. Eylül 1998.
[7] GÜREL L., “Elektromanyetik uyumluluk
standartları ve bilgisayar simülasyonları,”
Elektromanyetik Kirlilik Etkileri Sempozyumu
1999, s. 61-64, Ankara, Kasım 1999.
[8] GÜREL L., “Savunma Sistemlerinde
Elektromanyetik Uyumluluk (EMC) ve EMC
Eğitimi,” Savunma Sanayi Sempozyumu-2000,
s. 416-423, Ankara, Kasım 2000.
[9] GÜREL L., “Askeri Sistemlerin Elektromanetik
Uyumluluğunun (EMC) Önemi ve EMC
Eğitimi,” 1. Uluslararası Uzay Sempozyumu:
Dünyadaki Uzay Faaliyetleri ve Türkiyenin
Potansiyeli, s. 395-402, Ankara, Mayıs 2001.
[10] www.gyte.edu.tr
[11] ROTHENHAUSLER, M., RİTTER, J., “Mode
Stirring Chambers for full size aircraft tests:
concept- and design-studies”, 33rd European
290
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
291
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
tanımlamaktadır.
2
Genlik
0
-1
-2
-3
0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000
Ornekleme Noktalari
292
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
2 2
1 1
Genlik Genlik
0 0
-1 -1
-2 -2
-3 -3
0 500 1000 1500 2000 2500 0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000
Ornekleme Noktalari Ornekleme Noktalari
Şekil 3: İkinci dereceden bir filtre için SNR=8 dB Şekil 5: İkinci dereceden bir filtrede SNR=8 dB
olduğundaki gürültü işareti n0(n). olduğunda LMS algoritması kullanıldığında
uyarlamalı gürültü gidericinin çıkışı.
Ana işaret
3
hata
3
1
Genlik
0
Genlik
0
-1
-1
-2
-2
-3
0 500 1000 1500 2000 2500
Ornekleme Noktalari -3
0 500 1000 1500 2000 2500
Ornekleme Noktalari
Şekil 4: İkinci dereceden bir filtre için SNR=8 dB
olduğundaki gürültülü işaret d(n)=s(n)+n0(n). Şekil 6: İkinci dereceden bir filtre için SNR=8 dB
olduğunda örnekleme sayısına göre hatanın gelişimi
Şekil 5’dan görüldüğü gibi filtre çıkışı arzu edilen
işareti yaklaşmayı başarmış olsa da tam olarak SNR=10 dB olduğunda LMS algoritması
yakalayamamaktadır. Şekil 6’da verilen hatanın da kullanıldığında uyarlamalı gürültü gidericinin çıkışı
hızlı bir şekilde düştüğü görülmektedir. gösterilmektedir. Şekil 10’da aynı filtre için SNR=10
Şekil 7’de ikinci dereceden bir filtre için SNR=10 dB dB olduğunda örnekleme sayısına göre hatanın
olduğundaki gürültü işareti, n0(n) gösterilmektedir. gelişimi gösterilmektedir. Aynı uzunluktaki filtre için
Şekil 8’de ikinci dereceden bir filtre için SNR=10 dB S/N oranının artması durumunda, Şekil 9 incelenecek
olduğundaki gürültülü işaret d(n) ve Şekil 9’da yine olursa, filtre çıkışının arzu edilen işareti daha iyi
ikinci dereceden bir filtrede yakaladığı görülmektedir.
293
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
2 2
1 1
Genlik
Genlik
0
0
-1
-1
-2
-2
-3
-3 0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000
0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000 Ornekleme Noktalari
Ornekleme Noktalari
Şekil 13: Sekizinci dereceden bir filtre için SNR=8 dB
Şekil 7: İkinci dereceden bir filtre için SNR=10 dB olduğunda LMS algoritması kullanıldığında
olduğundaki gürültü işareti n0(n). uyarlamalı gürültü gidericinin filtre çıkışı
Ana işaret
3 hata
3
2
2
1
1
Genlik
0 Genlik
0
-1
-1
-2
-2
-3
0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000 -3
0 500 1000 1500 2000 2500
Ornekleme Noktalari
Ornekleme Noktalari
Şekil 8: İkinci dereceden bir filtre için SNR=10 dB Şekil 10: İkinci dereceden bir filtre için SNR=10 dB
olduğundaki gürültülü işaret d(n)=s(n)+n0(n). olduğunda örnekleme sayısına göre hatanın gelişimi
Filtre çıkışı
3 gürültü
3
2
2
1
1
Genlik
0 Genlik
0
-1
-1
-2
-2
-3
0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000 -3
0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000
Ornekleme Noktalari
Ornekleme Noktalari
Şekil 9: İkinci dereceden bir filtrede SNR=10 dB Şekil 11: Sekizinci dereceden bir filtre için SNR=8
olduğunda LMS algoritması kullanıldığında dB olduğundaki gürültü işareti, n0(n).
uyarlamalı gürültü gidericinin çıkışı.
294
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
2
Genlik
0
1
Genlik -1
0
-2
-1
-3
-2 0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000
Ornekleme Noktalari
-3
0 500 1000 1500 2000 2500
Şekil 15: Sekizinci dereceden bir filtre için SNR=10
Ornekleme Noktalari dB olduğundaki gürültü işareti, n0(n).
ana işaret
Şekil 14: Sekizinci dereceden bir filtre için SNR=8 dB 3
olduğunda örnekleme sayısına göre hatanın gelişimi
2
Şekil 11’de sekizinci dereceden bir filtre için SNR=8
dB olduğundaki gürültü işareti, n0(n) gösterilmektedir. 1
Şekil 12’de sekizinci dereceden bir filtre için SNR=8
dB olduğundaki gürültülü işaret d(n) ve Şekil 13’de Genlik
0
yine sekizinci dereceden bir filtrede SNR=8 dB
olduğunda LMS algoritması kullanıldığında
-1
uyarlamalı gürültü gidericinin çıkışı gösterilmektedir.
Şekil 14’de aynı filtre için SNR=8 dB olduğunda
-2
örnekleme sayısına göre hatanın gelişimi
gösterilmektedir. Şekil 13’den görüldüğü gibi filtre
çıkışı arzu edilen işareti yaklaşmayı başarmıştır. Şekil -3
0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000
14’de verilen hatanın da hızlı bir şekilde düştüğü Ornekleme Noktalari
295
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
L=2
1 Katsayılar
Genlik SNR=8dB SNR=10dB
0
W1 0.0170 -0.0632
W2 1.0094 0.9225
-1
L=8
SNR=8dB SNR=10dB
-2
W1 -0.1042 -0.2725
-3
W2 -0.0809 -0.2332
0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000
Ornekleme Noktalari W3 -0.0716 -0.2048
W4 -0.0649 -0.1900
Şeki1 17: Sekizinci dereceden bir filtrede SNR=10
W5 -0.0544 -0.1667
dB olduğunda LMS algoritması kullanıldığında
W6 0.0356 -0.1368
uyarlamalı gürültü gidericinin çıkışı.
W7 -0.0235 -0.1242
hata W8 0.9822 0.8725
3
5. KAYNAKÇA
2 [1] E. C. Ifeachor and B.W. Jervis, Digital Signal
Processing, A Practical Approach, Prentice Hall,
1 2002.
[2] Price, K., Storn, R., A Simple Evolution
Genlik
0
Strategy for Fast Optimization. Dr. Dobb’s Journal,
264, 18-24, 1997.
[3] Koyuncu, C.A., Farksal Gelişim Algoritmasının
-1
İncelenmesi ve İşaret Kestiriminde Kullanılması,
Erciyes Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Kayseri,
-2 2006.
[4] Yang, G., Chen, I-Ming: Task Based
-3 Optimization of Modular Robot Configurations:
0 500 1000 1500 2000 2500
Ornekleme Noktalari Minimized Degree-of-Freedom Approach,
Mechanism and Machine Theory, 35, 517–540,
Şekil 18: Sekizinci dereceden bir filtre için SNR=10 2000.
dB olduğunda örnekleme sayısına göre hatanın [5] Yiğit, Nalan, “Farksal Gelişim Algoritması
gelişimi Kullanılarak Adaptif Gürültü Giderici”, Yüksek
Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi, 2007
[6] Graupe, D., Efron, J. A., An Output-Whitening
4. SONUÇ
Approach to Adaptive Active Noise Cancellation,
Bu çalışmada, uyarlamalı FIR süzgeçler için, IEEE Trans. On Circuits and Systems, 38, 11,
literatürde oldukça sık kullanılan klasik tekniklerden 1306–1313, 1991.
olan LMS algoritmasıyla uyarlamalı gürültü giderici
tasarlanmıştır. İkinci ve sekizinci dereceden farklı
işaret/gürültü oranlarına sahip rastgele gürültü
işaretiyle uyarlamalı gürültü giderici tasarımı
gerçekleştirilmiştir. Farklı SNR değerleri için başarılı
bir uyarlamalı gürültü gidericinin tasarlanabildiği
simülasyon sonuçlarından görülmüştür.
296
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, 38039 KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ
Araç tespiti için kullanılan sistemler çok farklı şekilde Görsel temelli olmayan sistemlerde, aracın büyük bir
tasarlanabilmektedir. Bununla beraber araç tespiti için metal kütle olması gerçeğinden yola çıkılarak geliştirilen
araca ait verilerin elde edilmesinde aracın belirleyici yöntemlerin başında manyetik sensörlü sistemler
özelliklerinden simetrik yapılı olması, düz ve keskin gelmektedir. Dünyanın manyetik etkisinden dolayı
hatlı kenar çizgilerine sahip olması, tek ve homojen bir ortamda bulunan düzgün manyetik alan çizgileri,
renge sahip olması ve büyük metal bir kütleden oluşması ortamda ferro-manyetik bir cisim olması durumunda,
gibi bazı özellikleri dikkate alınmaktadır. Bu ve benzeri Şekil-1’de göründüğü gibi relüktansı düşük ferro-
özelliklerden bir veya daha fazlası aynı anda manyetik bir element olan demir alaşımları ile üretilmiş
değerlendirilerek çok farklı ortam ve şartlarda bulunan araç üzerinden geçerek doğrultusunu değiştirmektedir.
araçlar hakkında detaylı bilgi elde edilebilmektedir. Manyetik alan çizgileri üzerinde oluşan bu sapmanın
zamana göre değişimi, hassas manyetik algılayıcılar
Araç tespitinde kullanılacak olan yöntemi, aracın üzerinden sayısal ortama alınarak çeşitli algoritmalar
bulunduğu şartlara göre bulunduğu ortamdan aracın yardımıyla analiz edilmekte ve analiz neticesinde alan
ayırt edilebilmesindeki zorluklar ve kısıtlamalar çizgileri üzerinde sapmaya neden olan cismin (aracın)
belirlemektedir. Hareket halindeki aracın sensör boyutları, kısmen biçimi ve hızı hakkında gerekli bilgi
algılama bölgesinde küçük bir zaman aralığında elde edilebilmektedir.
bulunduğu veya video görüntüsünden araç tespit ve
takip edilmesinin söz konusu olduğu durumlarda araç Kullanılan algılayıcı sayısı arttırılarak aracın boyut ve
tespiti için geliştirilen yöntemin hem yazılım hem de biçimi hakkında daha detaylı bilgi sağlanması mümkün
donanım açısından hızlı bir şekilde araç tespiti olmakla beraber algılayıcıların araca yakın bir noktaya
yapabilmesi gerekmektedir. Bu ise detaylı araç bilgisi yerleştirilmesi zorunluluğu bazı uygulamalar için
elde etmeyi güçleştirecektir. Öte yandan bazı araç tespit yöntemi kullanışsız yapabilmektedir. Ayrıca algılayıcı
uygulamalarında araca ait detaylı veri gerekmeyebilir. sayısının artması analiz edilmesi gereken veri miktarını
Bu gibi durumlarda ise sadece basit anlamda ortamda arttıracağından sistemin cevap süresini uzatacaktır.
aracın olup olmadığına bakılmaktadır ki bu, geliştirilen Michael J. ve Lucky S. çalışmalarında, ortamdaki
yöntemin oldukça hızlı olabilmesine imkan verecektir. manyetik alan değişimi ile orantılı olarak çıkışında
297
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
elektriksel değer üreten algılayıcılar kullanarak araç olarak da sistemin cevap süresi kısalmaktadır. Video
tespit ve sınıflandırmasını gerçekleştirmişlerdir [1]. görüntüsü üzerinde işlem yapılırken, saniyede 20-30
resim alındığı göz önünde bulundurulduğunda sistemin
cevap hızı daha da önem kazanmaktadır.
298
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
özelliklerin araştırılarak amaçlan modele en uygun görüntüsünden senkron olarak araç tespiti yapılmıştır
olanının bulunmasında önemli rol oynamaktadır. [10]. İmge içindeki aracın, hit & miss operatörleri
yardımıyla öncelikle köşeleri bulunmaya çalışılmıştır.
Literatürde araç tespit ve takibi üzerine yapılan
Bu amaçla dört köşe deseni kullanılmış ve bunların bir
çalışmalarda bu ve benzeri yöntemlerin bir veya daha
dikdörtgen oluşturup oluşturmadığına bakılmış daha
fazlası birlikte kullanılabilmektedir. Literatürde yer alan
sonra ise aracın olduğu konumda oluşan bir veya daha
konu ile ilgili bazı çalışmaları şu şekilde özetlemek
fazla dikdörtgen değerlendirilerek aracın yeri tespit
mümkündür. D. Acunzo ve arkadaşları çalışmalarında,
edilmiştir. S. Gupte ve arkadaşları, hareketli video
değişik aydınlık koşullarındaki araçlara ait imgeleri,
görüntüsü kullanılarak araç tespiti, sınıflandırması ve
ortam aydınlığına göre oluşturulan guruplardan uygun
takibi yapmıştır [11]. Çalışmalarında kullanılan
olanına dahil ettikten sonra AdaBoost algoritmasıyla
yöntemde kamera, karayoluna hakim bir noktaya
eğitilen detektörler aracılığıyla araçları tespit etmişlerdir
konarak yola ait video görüntüsü alınmıştır. Video
[5]. Ming Yin ve arkadaşları tıkalı trafik şartlarında yol
görüntüsünde, belirli süre boyunca değişmeyen kısım,
üzerindeki araçları tespit etmeye çalışan HMM tabanlı
resmin sabit arka-plan olması nedeni ile yola ait araçsız
bir model sunmuşlardır [6]. Çalışmalarında PCA ve
arka-plan görüntüsü elde edilmiştir. O andaki
MDA ile giriş imgesinden elde edilen bilgiler HMM’ye
görüntüden, arka-plan görüntüsü çıkarılıp eşiklenerek
uygulanarak giriş imgesinin, oluşturulan üç kategoriden
imge içindeki hareketli nesneler imgeden seçilmiştir.
hangisine ait olduğu belirlenmiş, daha sonra ise çıkarılan
Seçilen bu cisimler boyutları itibariyle önceden
durum dizilerinin analizi ile araç tespiti
belirlenmiş bölgelere uyup uymamasına göre
gerçekleştirilmiştir. Q. Li ve F. C. Sun çalışmalarında
sınıflandırılmıştır. Araç olarak belirlenen bölgenin peş
[7], oluşturulan istatistiksel histogram ile aracın
peşe video çerçevelerindeki konumuna bakılarak ise
arkasının geometrik özelliklerine göre araca ait bir
araç takibi yapılmaya çalışılmıştır. Kim ve arkadaşları,
hipotez belirleyerek bunu aracın arka gölge özelliklerine
karayolunu farklı açılarda yukarıdan görebilecek şekilde
göre doğrulamışlardır. A. Broggi ve arkadaşları radar ve
yüksek bir noktaya yerleştirilen üç ayrı kameradan RGB
görsel verinin bir arada kullanılması ile yol
aldıkları video görüntüsü ile [12], aracın ilk kameranın
kenarlarındaki bariyerlerin tespit edildiği bir yöntem
aldığı imgeye girmesiyle araç, kenarlarına göre
önermişlerdir [8]. Araç tespitini etkinleştiren ve
oluşturulan model ile tespit edilmiştir. Aracın takibi için
hızlandıran bu yöntem, ilgilenilen alan boyunca
farklı açılardan alınan üç kameranın senkron imgeleri
kesintisiz olarak devam eden eğri şeklindeki hatları
gerekli boyut ve aydınlık ayarlamalarından sonra
aramayı baz almıştır. İlgilenilen alan dinamik olarak
birleştirilerek tek imgeye dönüştürülmüş, araç takibi bu
radar sensörü ile belirlenerek örtüşen alanlar için
birleşik imgede yapılmıştır. Araç takibi, tespit edilen
geliştirilen bir yöntem ile araç tespiti etkinleştirilmiştir.
aracın, sıfır-ortalamalı maske ile bulunan kenarlarının
J.D. Collado ve arkadaşları aracın ön camına
sonraki imgelerle karşılaştırılması yoluyla yapılmıştır.
yerleştirilen bir kameradan alınan gri ton imgede araç
G.D. Sullivan ve arkadaşları, ortografik yaklaşımla
tespiti yaparken değiştirebilir bir geometrik model
yapılan modelleme ile video görüntüsünden araç tespiti
kullanmıştır [3]. İmgedeki simetri, biçim ve gölgeye
yapmıştır [4]. Sobel operatörü ile elde edilen araç
bağlı olarak tanımlanan enerji fonksiyonu genetik
kenarlarına ait dikey, yatay ve çapraz izdüşümleri veri
algoritma ile optimize edilmek suretiyle model
profili ile karşılaştırılarak araç sınıflandırılmaya
değiştirilerek aracın imge içindeki yeri tespit edilmeye
çalışılmıştır. Araç takibi, ardışık çerçevelerde aracın
çalışılmıştır. A. Broggi, P. Cerri ve P.C. Antonello
izlediği doğrultu dikkate alınarak yapılmıştır. Betke ve
aracın ön camına yerleştirilen bir kameradan aldıkları
arkadaşları, aracın üst dikiz aynası arkasına yerleştirilen
gri ton imgede araç tespiti yapmaya çalışmıştır [9].
kamera aracılığıyla gri seviye video görüntüsü almıştır
Burada kullanılan yöntemde imgeye ait simetri grafiği
[13]. Bu çalışmada kullanılan yöntemde aracın yanından
çizilerek grafiğin en yüksek değer gösterdiği sütunlarda
geçen diğer aracın, görüntüde oluşturduğu aydınlık
arama yapılmıştır. Araç bir çerçeve içine sokulmaya
değişikliği kullanılarak yakın araçlar tespit edilmiştir.
çalışılırken çerçevenin yatay merkezi, en yüksek değer
Uzakta bulunan araçlar ise önce kaba ve sonra hassas
gösteren sütuna denk getirilmiştir. Çerçevenin genişliği
arama ile bulunmuştur. Kaba aramada imgenin dikey ve
simetri grafiğindeki tepe noktalar arasındaki mesafeden
yatay kenarları bulunup imge küçük yatay parçalara
çıkarılırken kutunun tabanı, konulan sütunda en alt
ayrılarak aracın kenarı olabilecek uzunluktaki kenarlar
pikselden başlanarak karşılaşılan ilk kenar ile
bulunmaya çalışılmıştır. Hassas arama ise bu şekilde
belirlenmiştir. Çerçevenin üst kenarı ise en/boy oranı 4/3
olan kenarların bulunduğu bölgede yapılmış ve o
olacak şekilde seçilmiştir. M. Bertozzi ve arkadaşları ise
bölgenin dikey ve yatay izdüşümleri mevcut veri ile
kamera, hafıza kartı ve imge yakalayıcıdan oluşan bir
karşılaştırılarak bölgedeki araç tanımlanmaya
donanım ile kırsal bölgelere ait yollarda hareketli video
çalışılmıştır. Daha sonra araç, bulunması muhtemel
299
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
bölgede köşeler aranarak araç çerçeve içine alınmış ve [2]. Jianxin Fang et al., A Low-cost Vehicle Detection
sonraki video çerçevelerinde işlem-koordinatörü and Classification System based on Unmodulated
aracılığıyla aynı anda araçlar karıştırılmadan Continuous-wave Radar, Proceedings of the 2007 IEEE
izlenebilmiştir. D.M. Ha ve arkadaşları, ön ve üstten Intelligent Transporttaion Systems Conference, Seattle,
araçları görecek bir noktaya yerleştirilen kameradan gri WA, USA, Sept. 30-Oct 3, 2007.
ton hareketli video görüntüsü alarak araç tespiti, [3]. Collado, J. M. et al., Model Based Vehicle
sınıflandırması yapmış, araç hızı ve uzaklığı gibi Detection for Intelligent Vehicles, IEEE Intelligent
parametreleri belirlemeye çalışmıştır [14]. Ardı ardına Vehicles Symposium, University of Parma, Italy, 572-
gelen video çerçeveleri arasındaki farklara bakılarak 577, June 14-17, 2004.
hareketsiz arka-plan elde edilerek o andaki görüntüden [4]. Sullivan, G.D. et al., Model-Based Vehicle
arka-plan görüntüsü çıkarılarak yol üzerinde hareket Detection and Classification Using Orthographic
halinde olan araçlara ait bölgeler belirlenmiştir. Sonra Approximations, Image and Vision Computing, 15, 649-
bu bölgeler dikdörtgen şeklinde çerçevelere alınarak 654, 1997.
muhtemel araçlar bu çerçevelerde aranmıştır. İmge [5]. D. Acunzo et al., Context-Adaptive Approach for
içinde bu bölgeler alınarak kenarlar bulunmuş daha Vehicle Detection Under Varying Lighting Condition,
sonrada araç imgesi beyaz piksellerle boyanarak aracı Proceedings of the 2007 IEEE Intelligent Transporttaion
belirten bir görüntü elde edilmiştir. Bu bölgeden elde Systems Conference, Seattle, WA, USA, Sept. 30-Oct 3,
edilen kenar piksellerin sayısı ile genişlik ve uzunluk 2007.
gibi veriler yapay sinir ağının eğitimi için kullanılmıştır. [6]. Ming Yin et al., An HMM-Based Algorithm for
Bölgede araç olup olmadığı yapay sinir ağı tarafından Vehicle Detection in Congested Traffic Situations,
belirlenerek sonraki çerçevelerde aracın konumuna ve Proceedings of the 2007 IEEE Intelligent Transporttaion
boyutuna bakılarak hız ve uzaklık gibi değerler elde Systems Conference, Seattle, WA, USA, Sept. 30-Oct 3,
edilmiştir. H. Moon ve arkadaşları, park halindeki 2007.
araçlara ait gri seviye imgeleri yüksek bir noktadan [7]. Q. Li, F. C. Sun, Vehicle Detection Based on
çekerek araç tespiti yapmaya çalışılmış, geliştirdikleri Hypothesis and Verifi'cation of Objects, IMACS
yöntem ile deneysel sonuçları karşılaştırmıştır [15]. M. Multiconference on "Computational Engineering in
Bertozzi ve arkadaşları ise araca yerleştirilen iki Systems Applications" (CESA), Beijing, China, October
kameradan aldıkları gri ton stereo video görüntüsü almış 4-6, 2006.
daha sonra ise aracı temsil eden bir model kullanılarak [8]. Broggi A. et al., Guard rail detection using radar and
izdüşüm mantığıyla araca ait kenarların bu modele vision data fusion for vehicle detection algorithm
örtüşmesine göre araç tespiti yapılmaya çalışılmıştır. improvement and speed-up. Proceedings of the 8th
[16]. International IEEE Conference on Intelligent
Transportation Systems, Vienna, Austria, September 13-
III. SONUÇLAR
16, 2005.
Günümüzde araç trafiğinde görülen yoğunluğa bağlı [9]. Broggi, A., Cerri, P., Antonello, P.C., Multi-
olarak oluşan birtakım problemlerin kontrol altına Resolution Vehicle Detection using Artificial Vision,
alınmasında araç tespit sistemleri yardımcı unsur olarak IEEE Intelligent Vehicles Symposium, University of
önemli bir görev üslenmektedir. Bu durum ise araç tespit Parma, Italy, 310-314, June 14-17, 2004.
sistemlerinin popülaritesini her geçen gün artırmaktadır. [10]. Bertozzi, M., Broggi, A., Castelluccio, S., A Real-
Araç tespit sistemleri, bir karayolundaki istatistiksel Time Oriented System for Vehicle Detection, Journal
bilgiyi sağlamak veya akıllı trafik ışığı sinyalizasyonunu Systems Architecture, 43, 317-325, 1997.
gerçekleştirmek amacıyla araç dışındaki bir [11]. Gupte, S. et al., Detection and Classification of
algılayıcıdan aldığı veriye göre değerlendirme Vehicles, IEEE Transactions on Intelligent
yapabileceği gibi geleceğin akıllı araçları için araç Transportation Systems, 3(1), 37-47, 2002.
içerisine yerleştirilen bir veya daha fazla algılayıcıdan [12]. Kim, Z., and Malik, J., Fast Vehicle Detection with
aldığı veriye göre de çalışabilmektedir. Özellikle araç içi Probabilistic Feature Grouping and its Application to
sistemler gerektiğinde sürücüyü uyararak olası kazaları Vehicle Tracking, University of California at Berkeley,
en aza indirmede önemli rol oynamaktadır. CA, USA,.
[13]. Betke, M., Haritaoglu, E., Davis, L.S., Multiple
Vehicle Detection and Tracking in Hard Real-Time,
KAYNAKLAR IEEE, University of Maryland, 1996.
[1]. M.J. Caruso, L.S. Withanawasam, Vehicle [14]. Ha, D.M., Lee, J.M., Kim Y.D., Neural-Edge-
Detection and Compass Applications using AMR Based Vehicle Detection and Traffic Parameter
Magnetic Sensors, Honeywell, SSEC, Plymouth, USA.
300
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
301
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
1
Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, 38039 KAYSERİ
2, 3
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ
302
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Denklem (1)’de görülen RX değeri CCCII elemanının X Şekil 4’de görülen devrenin kontrol gerilimi ile
ucunun parazitik giriş direncidir. Bu ifade Denklem ayarlanabilen I0 çıkış akımı ifadesi Denklem (3)’de
(2)’de verilmektedir [8]. verilmektedir.
Vx VT ⎛V ⎞
Rx = = (2) I 0 = I B 2 tanh ⎜⎜ C ⎟⎟ (3)
I x 2I 0 ⎝ 2VT ⎠
Burada, VT ısıl gerilim ve I0 harici kutuplama akımıdır. Denklem (3)’de görülen VC kontrol gerilimi eğer
Bu ifade, RX parazitik direncinin kutuplama akımı ile VC << 2VT ise, eşitlik aşağıdaki şekilde ifade edilebilir.
kontrol edilebildiğini göstermektedir. Akım kontrollü
akım taşıyıcının X ve Y uçları arasındaki ilişki Şekil
2’deki eşdeğer devreyle modellenebilmektedir[8]. VC
I0 ≅ I B2 (4)
2VT
Gerilim takipçisi
Y X' Rx X Translineer devre yapısı Şekil 5’de görülmektedir.
1
I0 I02 IA IB
Şekil 2. X ve Y uçları arasındaki eşdeğer devre
I02
Q11 Q12
Geçiş iletkenliği I0 TL Vy Y Iz
VC Kuvvetlendiricisi Devre CCCII Z
X Bloğu Vx XX
V-
Şekil 3. Gerilim kontrollü akım taşıyıcı
Şekil 5 Translineer devre bloğunun iç yapısı
Geçiş iletkenliği kuvvetlendiricisinin devre yapısı Şekil
4’ te görülmektedir [10]. Devre akımları arasındaki ilişki Denklem (5)’de
görülmektedir.
V+
I AIB
Q3 Q4 I 02 = (5)
I0 I0
303
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
kolaylıkla ayarlanabilmektedir. Buradan akım taşıyıcının değişimi incelendiğinde teorik analiz sonuçlarının
X ucunun akım ifadesi Denklem (7)’deki gibi verilebilir. benzetim sonuçlarını desteklediği görülmektedir.
1/ Rx (µS)
I B 2VC 200
Rx =
200u
(8)
4I A I B 100 100u
Frekans
10
10K
V. SONUÇLAR
8 8K
Bu çalışmada geçiş iletkenliği kuvvetlendiricisi,
translineer yapı bloğu ve geleneksel akım kontrollü akım
6 6K
taşıyıcı kullanılarak yeni bir gerilim kontrollü akım
Rx (kΩ)
2 2K
sonuçlar teorik altyapı ile kıyaslanmıştır. Önerilen devre
yapısının kontrol gerilimi ile parazitik direncin kolaylıkla
0 0
0V 5mV
V1(Vy1) / I(RL2)
10mV 15mV 20mV 25mV 30mV 35mV 40mV ayarlanabildiği benzetim sonuçları doğrultusunda ortaya
0 5 10 15 20 25 30 35 40
konmuştur. Benzetim sonuçlarının teorik sonuçları
Vin
Vc (mV)
doğruladığı görülmüştür. Sonuç olarak önerilen devre
Şekil 7. Kontrol gerilimi ile akım taşıyıcının parazitik yapısının gerilim kontrolü gerektiren elektronik devre
direnci arasındaki ilişki uygulamalarında elverişli bir temel yapı olarak
kullanılabileceği düşünülmektedir. Ayrıca havacılık
Şekil 7’den görüldüğü gibi kontrol gerilimi ile akım elektroniğinde değişik sistemlerde birçok dönüştürücü
taşıyıcının X ucundaki parazitik direnç değeri kısmen devresine ihtiyaç duyulduğu bilinmektedir. Bu nedenlerle
doğrusal olarak değişmektedir. Grafik incelendiğinde, tasarlanan devre yapısının havacılıkta kullanılması
kontrol gerilimi ile parazitik direnç arasındaki ilişkinin beklenmektedir.
tam doğrusal bir yapı sergilemediği görülmektedir.
Kontrol geriliminin büyük değerleri için doğrusallıkta KAYNAKLAR
meydana gelen sapmaların, Denklem (3)’de görülen [1] G. Palmisano, G. Palumbo, S. Pennisi, CMOS
ifadedeki hiperbolik fonksiyonun akımı doğrusal Current Amplifiers, Boston (MA), Kluwer
olmayan bir şekilde etkilemesi ve yapılan kabulden Academic Publishers, p.1-9, 1999.
kaynaklanması olarak açıklanabilir. Parazitik direncin [2] H. Schmid, Approximating the Universal Active
Element, IEEE Transaction on Circuit Systems-
304
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
305
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
306
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
2.2. Büyük işaret ölçümleri ölçümler TAD’nin tek tonlu, sabit frekanslı ve ton
gücünün değiştiği bir uyarıcı ile sürülmesi sonucunda
TAD’e uygulanan uyarıcı sinyaller devreyi lineer elde edilir. Bir AM-PM ölçümü giriş gücünün bir
olmayan bölgede çalışmaya iterse, bu durumda fonksiyonu olarak TAD’nin giriş fazına göre çıkış
ölçümler büyük işaret olarak sınıflandırılır. Bu fazındaki değişimi izler. Bu işlemde temel amaç
bölgede devrenin çalışması devrenin performansını aslında devrenin davranışının lineer durumdan ne
ölçmek için kullanılan uyarıcı sinyalin genliğine ve kadar saptığını ölçmektir. Yani sistemin lineer
uyarıcı güç, frekans ve önceki durumun fonksiyonu olmayan davranışı net olarak ölçülemez. Aynı
olan sabit kazanç, kayıp, faz kayması gibi zamanda bu yöntem sadece tek frekansta çalışan
parametrelere bağlıdır. AM-AM, AM-PM ölçümleri devrelerin davranışını karakterize edebilir. Bu nedenle
[1], iki ton ölçümleri [2], Lineer olmayan Vektör lineer olmayan etkinin alınabilmesi için çoklu
Network Analizör ölçümleri [3] büyük işaret ölçümü ölçümler yapmak gerekmektedir.
yapmak için kullanılan yaygın yöntemlerin bazılarıdır.
Temel bir AM-PM ölçüm düzeneği Şekil 1’de
2.2.1. AM-AM, AM-PM Ölçümleri gösterilmiştir.
VNA R IN
R OUT •
307
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
d
I 1 = K 1 (V1 , V2 ) + ( L1 (V1 , V2 )) (1)
dt
Şekil 3. Lineer Olmayan Vectör Network Analizörü
d
III. MODELLEME YÖNTEMLERİ I 2 = K 2 (V1 , V2 ) + ( L2 (V1 , V2 )) (2)
Simülasyon yardımıyla veya yukarıda belirtilen ölçüm dt
yöntemleri ile elde edilen verilerle, mikrodalga
devrelerinin davranışını modellemek için kullanılan Burada V1 ve V2 temel terminal voltajlarını, I1 ve I2
farklı teknikler geliştirilmiştir. Bu teknikleri birkaç bunlara karşılık gelen akımları, K1 ve K2 lineer
grupta toplamak mümkündür. olmayan akım fonksiyonları (amper biriminde), L1 ve
L2 lineer olmayan şarj fonksiyonlarıdır (Coulomb
3.1. Klasik modeller biriminde). K1, K2, L1 ve L2 durum fonksiyonları
Mikrodalga kompanentleri için tüm klasik büyük olarak adlandırılır. Klasik yaklaşımda bu fonksiyonlar
işaret modelleri dolaylı olarak swept veya biaslı çok sayıda farklı biaslama için elde edilen s-
biaslama koşullarında küçük işaret s-parametreleri parametreleri ölçümlerinin birleştirilmesi ile elde
ölçümlerinden elde edilmiştir. Belirlenen model bir edilir. Bu birleştirme sırasında bazı problemler ortaya
simülatör içinde yüksek frekans ve yüksek güç çıkmaktadır. Aynı zamanda sadece küçük işaret
altındaki bir kompanentin davranışını öngörmek için uyarmalar altında ölçümler yapılabilmektedir. Son
kullanılır. Bu şekilde elde edilen modellerden elde zamanlarda bu durum fonksiyonlarını bulmak için
edilen simülasyon sonuçları ile dizaynın son büyük işaret lineer olmayan ölçüm sistemleri verileri
performansı arasında kayda değer sapmalar doğrudan kullanılmaktadır.
bulunmaktadır [4]. Doğru yüksek frekans büyük işaret
voltaj ve akım ölçümleri olmadan sistemi karakterize 3.4. Kara Kutu (Black Box) Frekans Domeni
eden modelin tespit edilmesi oldukça zordur. Aşağıda Modelleri
bahsedilecek olan yöntemlerde, davranış modelleri Yukarıda bahsedilen empirik ve durum fonksiyonu
doğrudan büyük işaret ölçümleri kullanılarak modellerinin başarısız kaldığı bazı durumlar vardır.
türetildiğinden bu problemin üstesinden gelinir. Bu durumlarda frekans domeni kara kutu modelleri
uygulanabilir. Bu model aslında spektral giriş
3.2. Empirik Modeller kompanentleri ile çıkış kompanentlerini ilişkilendiren
Bu yöntemde transistörler parazitik dirençler, fonksiyonlar kümesidir. Bu model büyük işaret
indüktörler ve kapasitörlerle birlikte (lineer veya frekans domeni ölçümleri kullanılarak
lineer olmayan), lineer olmayan kontrollü akım veya gerçekleştirilebilir.
gerilim kaynağı içeren eşdeğer elektrik devresi ile
temsil edilirler [5]. Tüm lineer olmayan elemanlar IV. SONUÇLAR VE TARTIŞMA
birkaç model parametresi içeren empirik Davranış modelleme teknikleri son yıllarda
fonksiyonlarla ifade edilir. Yapılan işlemler bu karmaşıklık ve kapasite bakımından büyük gelişme
parametrelerin doğru akım veya küçük işaret s göstermektedir. Bu çalışmada davranış modellemede
parametreleri ölçümlerinin dışına çıkmasına izin verir. kullanılan ölçme ve modelleme teknikleri tanıtılmıştır.
Mikrodalga devrelerinin davranış modellerinin başarılı
3.3. Durum Fonksiyonu Modelleri bir şekilde gerçekleştirilmesi için, kullanılacak en
Empirik modellerin bir dezavantajı, eşdeğer elektrik uygun tekniğin seçilmesi büyük önem taşımaktadır.
devresinin ve matamatiksel formüllerin MESFET
PHEMPT, HBT gibi farklı teknolojiler için değişiklik TEŞEKKÜR
göstermesidir. Yeni bir teknoloji gelişiminde yeni bir Bu çalışma, Erciyes Üniversitesi Araştırma Projeleri
empirik model elde etmek için çok fazla çalışma Birimi tarafından FBA-06-28 ve FBA-06-29 numaralı
yapmaya ihtiyaç duyulur. Bu problem ilk olarak “Root projelerle desteklenmiştir.
308
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
309
YAZAR LİSTESİ
310
M. KARAGÖZ, 78 S. EYİ, 231
M. KONAR, 155 S. GÜNEŞ, 138
M. N. SEYMAN, 282 S. KARAKAŞ, 256
M. NİKBAY, 213 S. KOYUNCU, 291
M. O. KAYA, 176 S. KÖRPE, 104, 109
M. PAKDİL, 36 S. ÖZGEN, 104, 109
M. S. GENÇ, 252 Soner SAVAŞ, 41
M. Ş. KAVSAOĞLU, 7, 78 Sertaç SAVAŞ, 276
M. T.YILDIRIM, 151 S. TANGÖZ, 123
M. YILDIRIM, 134 S. TOLUN, 31
N. BIÇAK, 104 S. YAYLA, 225
N. E. ÖÇER, 180 S. O. AKANSU, 246
N. ERGÜN, 120 Ş. DANIŞMAN, 41
N. KAHRAMAN, 246 Ş. YILDIRIM, 276
N. KARABOĞA, 271, 291 T. EREN, 48
N. SARIKAYA, 306 T. H. KARAKOÇ, 240
N. TAŞPINAR, 282 U. DÜZGÜN, 83
O. BENDEŞ, 41 U. SUSUZ, 190
O. TANSU, 61 U. YÜCEOĞLU, 88
O. UZOL, 180 Ü. BATTAL, 259
Ö. GÜVENDİK, 88 V. ERTURUN, 123, 138
Ö. ÖZDEMİR ÖZGÜMÜŞ, 176 V. Z. DOĞAN, 195
Ö. ŞAHİN, 74 Y. BOLAYIRLI, 4
Ö. USANMAZ, 165 Y. K. YILLIKÇI, 66
Ö. UZASLAN, 271 Y. ULUDAĞ, 104, 109
Ö. UZUNOĞLU, 23 Y. YAMAN, 190
R. EKİCİ, 134, 206 Y. YÖRÜ, 240
R. GÜNEŞ, 200 Z. ÖZNALBANT, 99
S. A. TEKİN, 302
S. DURMAZ, 176
311