You are on page 1of 325

KAYSERİ VII.

HAVACILIK
SEMPOZYUMU
15-16 Mayıs 2008

DÜZENLEYEN KURULUŞ
ŞLLAR
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ SİVİL HAVACILIK YÜKSEKOKULU
MYTECHNIC AIRCRAFT MRO SERVICES

EDİİT
TÖRLER
Yrd. Doç. Dr. İlke TÜRKMEN
Öğr. Gör. Dr. Mehmet ERLER
Öğr. Gör. Mehmet Ali SOYTÜRK
Arş. Gör. Nurcan SARIKAYA BAŞTÜRK

Tel: 0 352 437 57 44


Fax: 0 352 437 57 44
E-mail: shsemp@erciyes.edu.tr
Web: http://havacilik.erciyes.edu.tr/hasem08/

KAYSERİ
TÜRKİYE
ISBN 978-975-6478-43-1

ii
DESTEKLEYEN KURULUŞLAR

• myTECHNIC Aircraft MRO Services


• TÜBİTAK
• TMMOB Makina Mühendisleri Odası Kayseri Şubesi

SEMPOZYUMA KATILAN KURUMLAR

• Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Makina Müh. Bölümü


• Aksaray Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makina Müh. Bölümü
• Anadolu Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
• Anadolu Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu
• Çukurova Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Makina Müh. Bölümü
• Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Müh. Bölümü
• Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu
• Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makina Müh. Bölümü
• Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Mekatronik Mühendisliği Bölümü
• Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar Müh. Bölümü
• Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Harita Müh. Bölümü
• Erciyes Üniversitesi, FBE Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı
• Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Biyomedikal Müh. Bölümü
• Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü
• Ege Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü
• Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Müh. Bölümü
• Hava Harp Okulu, Havacılık Mühendisliği Bölümü
• İstanbul Teknik Üniversitesi, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Uçak Müh. Bölümü
• İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü
• Karabük Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi, Tasarım ve Konstrüksiyon Anabilim Dalı
• Kayseri 2. Ana Tamir Bakım Merkezi
• Kırıkkale Üniversitesi, Kırıkkale Meslek Yüksekokulu Elektronik Haberleşme Bölümü
• KOSGEB Kayseri İşletme Geliştirme Müdürlüğü
• Muğla Üniversitesi, Dalaman Meslek YO, Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği Programı
• Mustafa Kemal Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Makina Müh. Bölümü
• myTECHNIC Aircraft MRO Services
• Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Mak. Bölümü
• Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Havacılık ve Uzay Müh. Bölümü
• Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü
• THY Teknik A.Ş.
• TUSAŞ Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş
• TÜBİTAK, Avrupa Birliği Çerçeve Programları Ulusal Koordinasyon Ofisi
• Yıldız Teknik Üniversitesi, Makine Fakültesi, Makine Müh. Bölümü

Teşekkür ederiz

iii
ONUR KURULU İbrahim UZMAY (EÜ)
İsa TAŞKIRAN (KOÜ)
Prof. Dr. Cengiz UTAŞ ( EÜ Rektörü)
İsmail DEMİR (THY)
Yavuz ÇİZMECİ (myTECHNIC Yön. Kur. Bşk.)
İsmail H. TUNCER (ODTÜ)
Kadir AYDIN (ÇÜ)
DÜZENLEME KURULU Kemal YILLIKÇI (THY)
Prof. Dr. Mustafa Kemal APALAK (EÜ) Kerim GÜNEY (EÜ)
Yusuf BOLAYIRLI (myTECHNIC) M. Adil YÜKSELEN (İTÜ)
M. Baki KARAMIŞ (EÜ)
M. Emin YÜKSEL (EÜ)
YÜRÜTME KURULU M. Fevzi ÜNAL (İTÜ)
Prof. Dr. Mustafa İLBAŞ (EÜ) M. Sinan AKMANDOR (ODTÜ)
Yrd. Doç. Dr. İlke TÜRKMEN (EÜ) Mehmet ÇEÇEN (myTECHNIC)
Yrd. Doç. Dr. İlker YILMAZ (EÜ) Mehmet ÇUHACI (EGM)
Öğr. Gör. Dr. Mehmet ERLER (EÜ) Mehmet Ş. KAVSAOĞLU (İTÜ)
Öğr. Gör. M. Serdar GENÇ (EÜ) Metin O. KAYA (İTÜ)
Öğr. Gör. Haluk DEMİRTAŞ (EÜ) Mikdat KADIOĞLU (İTÜ)
Öğr. Gör. M. Ali SOYTÜRK (EÜ) Mustafa CAVCAR (AÜ)
Özcan UZUNOĞLU (myTECHNIC) Mustafa İLBAŞ (EÜ)
Arzu ERTEKİN (myTECHNIC) M. Kemal APALAK (EÜ)
Nafiz ALEMDAROĞLU (ODTÜ)
Nafiz KAHRAMAN (EÜ)
DANIŞMA ve BİLİM KURULU Necmi TAŞPINAR (EÜ)
A. Rüstem ASLAN (İTÜ) Nuri TEMUR (EGM)
Ahmet Kaplan (TÜRKSAT) Oğuz BORAT (FÜ)
Akile TANATMIŞ (AÜ) Oktay ERDAĞ (SHGM)
Ali KODAL (İTÜ) Ozan TEKİNALP (ODTÜ)
Aydın MISIRLIOĞLU (İTÜ) Ömer TANRIKULU (ASELSAN)
Ayşe KAHVECİOĞLU (AÜ) Ö. Galip SARAÇOĞLU (EÜ)
Ayşegül AKDOĞAN (YTÜ) Özcan UZUNOĞLU (myTECHNIC)
Aytekin BAĞIŞ (EÜ) Öznur USANMAZ (AÜ)
Bekir ÇOKSEVİM (EÜ) Rahmi AYKAN (THY)
Beşir ŞAHİN (ÇÜ) Recai KILIÇ (EÜ)
Cahit ÇIRAY (ODTÜ) Suat CANBAZOĞLU (İÜ)
Cebrail UÇAR (THY) Şahin YILDIRIM (EÜ)
Coşkun ÖZKAN (EÜ) Şengül DANIŞMAN (EÜ)
Çingiz HACIYEV (İTÜ) Şeref DEMİRCİ (THY)
Dilek TURAN (AÜ) Şükrü SU (EÜ)
Ender GEREDE (AÜ) Tahir KARASU (OÜ)
Erhan SOLAKOĞLU (TAI) Tahir YAVUZ (Başkent Ü)
Eyyüp GERÇEKÇİOĞLU (EÜ) Tamer SINMAZÇELİK (KOÜ)
Fazıl CANBULUT (EÜ) Taner ALTINOK (KHO)
Fehmi NAİR (EÜ) Temel KOTİL (THY)
Fırat O. EDİS (İTÜ) Tevfik KIRMACI (UTED, MNG)
Hakan OKTAL (AÜ) Tuncay DOĞANER (TÖSHİD)
Halil ERGÜL (THY) Umur YÜCEOĞLU (ODTÜ)
Halit Kaplan (TÜBİTAK) Ünver KAYNAK (TOBB-ETÜ)
Hatice KÜÇÜKÖNAL (AÜ) Veysel ÖZCEYHAN (EÜ)
Hayri ACAR (İTÜ) Yalçın GÖĞÜŞ (ODTÜ)
Hidayet BUĞDAYCI (AÜ) Yunus BORHAN (İTÜ)
Hikmet KARAKOÇ (AÜ) Zahit MECİTOĞLU (İTÜ)
Hüseyin YAPICI (EÜ) Z. Gül APALAK (EÜ)
İbrahim KESKİNER (TAI)
İbrahim ÖZKOL (İTÜ) Teşekkür ederiz

iv
OTURUM BAŞKANLARI
Prof. Dr. Ayşegül AKDOĞAN EKER
Prof. Dr. M. Şerif KAVSAOĞLU
Prof. Dr. Mustafa İLBAŞ
Prof. Dr. T. Hikmet KARAKOÇ
Doç. Dr. Cem SİNANOĞLU
Doç. Dr. Nurhan KARABOĞA
Yrd. Doç. Dr. Ayşegül GÜVEN
Yrd. Doç. Dr. Aytekin BAĞIŞ
Yrd. Doç. Dr. Eyyüp GERÇEKÇİOĞLU
Yrd. Doç. Dr. İlker YILMAZ
Yrd. Doç. Dr. Şengül DANIŞMAN
Öğr. Gör. Dr. Mehmet ERLER
Öğr. Gör. Dr. M. Tülin YILDIRIM

SEKRETERYA
Arş. Gör. Nurcan SARIKAYA BAŞTÜRK

GÖREV ALAN PERSONELİMİZ


Öğr. Gör. Dr. M. Tülin YILDIRIM
Öğr. Gör. Murat EKİCİ
Öğr. Gör. Veysel ERTURUN
Öğr. Gör. Hamdi ERCAN
Arş. Gör. Murat ONAY
Arş. Gör. Selim TANGÖZ
Uzm. Mahmut TÜRKMEN
Teknisyen Göksel BEHRET
Teknisyen Mehmet KONAR
Teknisyen Mehtap TAŞÇI
Teknisyen Tamer ÇALIŞKAN

SEMPOZYUMDA GÖREV ALAN ÖĞRENCİLERİMİZ


Ahmet Cumhur ÖZCAN
Emre AKMEŞE
Eray SONER
Ertuğrul KARATAY
Murat ÖMEROĞLU
Rıfat AYASUN
Yunus YİĞİT
Yusuf GÜNGÖR
Zeki KARAASLAN

Teşekkür ederiz

v
vi
TEŞEKKÜR

Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu HaSeM’08 Erciyes Üniversitesi ev sahipliğinde


myTECHNIC Aircraft MRO Services şirketinin maddi ve manevi destekleri ile 15-16 Mayıs
2008 tarihleri arasında Sivil Havacılık Yüksekokulunda gerçekleştirilmiştir. Erciyes
Üniversitesi Rektörlüğü’ne ve myTECHNIC Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Çizmeci
şahsında emek ve desteklerini esirgemeyen tüm myTECHNIC üst düzey yetkililerine ve
çalışanlarına, tüm yoğun iş yüklerine rağmen bizleri kırmayıp sempozyumun açılışına
katılarak tecrübelerini bizlere açılış dersleri ile aktaran THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç.
Dr. İsmail Demir’e, myTECHNIC Genel Müdürü Yusuf Bolayırlı’ya, İTÜ Uçak ve Uzay
Bilimleri Fakültesi Uçak Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. M. Şerif Kavsaoğlu’na ve
TÜBİTAK Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı Uzay Alanı Uzmanı Aziz Koru’ya,
sempozyumun duyurulması ve kitapçığının basımında maddi desteklerinden dolayı
TÜBİTAK BİDEB birimine, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Kayseri Şubesi
Başkanlığı’na, birikimlerini sempozyumda tebliğler yolu ile aktaran tüm katılımcılara, Bilim
ve Danışma Kurulu üyelerine, Erciyes Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu personeli ve
öğrencilerine Düzenleme ve Yürütme Kurulu olarak içten teşekkürlerimizi sunarız.

Prof. Dr. M. Kemal APALAK


Sempozyum Düzenleme Kurulu Adına

vii
viii
ÖNSÖZ

Kayseri’nin havacılık şehri olma özelliğine dayanılarak Erciyes Üniversitesi Sivil Havacılık
Yüksekokulu’nun temelleri aramızdan erken ayrılan şükran ile andığımız Kurucu Müdür Prof.
Dr. Veysel Atlı tarafından atılmıştır. Yüksekokulumuz havacılık sektörüne eleman
yetiştirmekle birlikte üniversitelerimizde ve araştırma merkezlerindeki değerli bilim
insanlarını, askeri ve sivil havacılık sektöründe hizmet veren araştırmacı, teknik eleman ve üst
düzey yöneticilerini bir araya getirerek sektör adına orta ve uzun süreçte yapılabilecek
çalışmalara ışık tutmak ve bilgi alışverişini sağlamak amacıyla 1996 yılından bu yana iki yıl
ara ile Kayseri Havacılık Sempozyumlarını düzenlemektedir. HaSeM’08 Erciyes Üniversitesi
ev sahipliğinde myTECHNIC Aircraft MRO Services şirketinin maddi ve manevi destekleri
ile 15-16 Mayıs 2008 tarihleri arasında Sivil Havacılık Yüksekokulunda başarıyla
gerçekleştirilmiştir.

Havacılık Sempozyumunun Türkiye’nin gelişen havacılık sektörüne en önemli katkısı bilgi


alışverişini sağlamak, özdeğerlendirme yapabilmek, yeni proje ve stratejiler sunabilmektir.
Sempozyum sürecinde sektörün içinden gelen yönetici ve teknik elemanların öğrenci hedefli
seminerleri öğrencilerimizin havacılık sektörünü daha iyi tanımalarına ve benimsemelerine
katkıda bulunmuştur.

Sempozyumumuzu katılımları ile güçlendiren ve amacına ulaşmasına katkıda bulunan tüm


katılımcılara, emeğini ve desteğini esirgemeyen kuruluşlara, Bilim ve Danışma Kurulu
üyelerine teşekkür ederiz.

Prof. Dr. M. Kemal APALAK


Sempozyum Düzenleme Kurulu Adına

ix
x
İÇİNDEKİLER
TEŞEKKÜR
vii

ÖNSÖZ
ix

İÇİNDEKİLER
xi

Küreselleşen Dünyada Gelişen Havacılık Ve Ülkemiz İçin Fırsatlar


1
Doç. Dr. İsmail DEMİR

Dünden Bugüne Uçak Bakım Hizmetleri 4


Yusuf BOLAYIRLI

İstanbul Teknik Üniversitesinde Öğrenci Projeleri Ve Eğitime Katkısı 7


Mehmet Şerif KAVSAOĞLU

Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı Havacılık Ve Hava Ulaştırması 15


Aziz KORU

Havacılık Sektöründe Eğitim Ve Önemi


Özcan UZUNOĞLU 23

Mikro Casus Araçlar için Nano/Mikro Makine Tasarımlarında Gelişmeler


27
Bedri Onur Küçükyıldırım & Ayşegül Akdoğan Eker

AA 2024 T351 Levhaların Balistik Davranışlarının Deneysel ve Sayısal Olarak İncelenmesi


31
Evren Özşahin & Süleyman Tolun

Paralel Çift Pim Bağlantılı E-Glass/Epoksi Tabakalı Kompozit Plakalarda Hasar Yükleri ve
Tipleri 36
Faruk Şen, Murat Pakdil &Ahmet Çakan

Uçak Türbin Kanatlarında Kullanılan Erozyon ve Korozyon Dirençli Sert Seramik Kaplamalar
41
Şengül Danışman, Soner Savaş, Gülfem Işık, Oğuzhan Bendeş, Ahmet Özbekler

Sürtünme Karıştırma Kaynak Yönteminin Uygulama Alanları


48
Eyyup Gerçekcioğlu, Teoman Eren & Esen Dağaşan

Havayolu Taşımacılığı Rekabet Anlayışında Hizmet Kalitesinin Yeri


57
Aslı Dal & Leyla Adiller

Havacılık Kalite Güvence Sistemi AS 9100


61
Oya Tansu

Türk Havacılık Standartları Enstitüsü (THSE)


66
İbrahim Tuğrul Karamısır & Yıldırım Kemal Yıllıkçı

xi
Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Havayolu Taşımacılığı 6
Hülya Göktepe 9

Türkiye’nin İlk Uçak Fabrikasını Kuran Adam / Büyük Türk Girişimcisi Nuri Demirağ
74
Önder Şahin

ATA-8 KAAN İtici Kanard İnsansız Hava Aracı


78
Mehmet Karagöz & Mehmet Şerif Kavsaoğlu

İnsansız Hava Aracı Tasarım Uygulaması:Kırlangıç-360A


83
Cevdet Göloğlu, Engin Atabaş & Uğur Düzgün

Further Generalization of Analysis and Solution for Free Flexural Vibrations of Integrally-
Stiffened and/or Stepped-Thickness Plates or Panels 88
U.Yüceoğlu, J.Javanshir & Ö.Güvendik

Sabit Kanatlı Dikey İniş Kalkış Bir İnsansız Hava Aracının Benzetim ve Kontrolü
99
Zafer Öznalbant & Mehmet Şerif Kavsaoğlu

Yerdeyken Buzlanma Giderici/Önleyici Olarak Kullanılan Sıvıların Uçak Kanatları Üzerindeki


Akış Kararlılığına Etkileri 104
D. Sinan Körpe, Barış Erdoğan, Yusuf Uludağ, Serkan Özgen, Göknur Bayram & Niyazi Bıçak
Uçakların Yerdeyken Kar ve Buz ile Kaplanmalarını Engelleyici Çözeltilerin Geliştirilmesi ve
Üretimi 109
Barış Erdoğan,Sinan Körpe, Göknur Bayram, Serkan Özgen,Niyazi Bıçak & Yusuf Uludağ

Havacılık Emniyetinin Sağlanmasında İnsan Faktörleri Disiplini ve Hata Yönetimi


114
Eyüp Bayram Şekerli

Kabin Memurlarının Kabin İçi Düşük Hava Kalitesi Nedeniyle Karşı Karşıya Kaldıkları Sağlık
Sorunları 120
Nalân Ergün

Alüminyumun Haddelenmesi
123
Selim Tangöz & Veysel Erturun

Havacılık Alanında Teknolojik Malzeme Kullanımı


129
Alper Uysal & Ayşegül Akdoğan Eker

Yapıştırıcı ile Birleştirilmiş Alüminyum-Çelik Sandviç Bağlantıların Düşük Hızlı Darbe


Davranışlarının İncelenmesi 134
Mustafa Yıldırım, M. Kemal Apalak & Recep Ekici

Metal Matriksli Kompozit Malzemelerin Havacılıkta Kullanım Alanları


138
Serdar Güneş & Veysel Erturun

Akıllı Malzemeler ve Havacılıkta Kullanımı


143
Hüseyin Uysal & Caner Tuncay

INS Tabanlı Sanal Gerçeklik Platformu Tasarımı


147
Fehim Köylü & Erkan Beşdok

xii
ADS-B Sistemi ve İnsansız Hava Araçlarında Kullanımı
151
Mustafa Karaca, Ayşegül Güven & M. Tülin Yıldırım

Elektronik Uçuş Kontrol Sistemleri


155
Aytekin Bağış & Mehmet Konar

Uçak Algılayıcı Arızalarının Tespiti ve Ayrımı


160
Emre Kıyak & Ayşe Kahvecioğlu

Barometrik Dikey Seyrüsefer Yaklaşma Prosedürleri


165
Ali Ozan Canarslanlar & Öznur Usanmaz

Kanat Profili Etrafındaki Basınç Dağılımının Elde Edilmesinde Yapay Sinir Ağlarının
Kullanımı 170
Mehmet Erler & Haluk Demirtaş

Sesaltı Bir Kanadın P-K Methodu ile Flutter Analizi


176
Seher Durmaz, Özge Özdemir Özgümüş, Ayşe D. Özüncer & Metin O. Kaya

Dairesel ve Dairesel Olmayan Jetlerin Yakın Alanlarında Akış Yapısı ve Türbülans


180
Nuri Erkin Öçer, Gürsu Taşar, Oğuz Uzol & Serkan Özgen

Tarımsal Uçaklarla Yapılan Havadan İlaçlamada Atmosferik Stabilitenin Etkilerinin


İncelenmesi 185
Bülent Eker

İnsansız Bir Hava Aracı Kanadının Aeroelastik Analizi


190
Umut Susuz, Yavuz Yaman & Muvaffak Hasan

Kokpit Camlarının Dinamik ve Statik Analizi


195
H.Yasir Dündar & Vedat Ziya Doğan

Fonksiyonel Kademelendirilmiş Tek Bindirme Bağlantılı Silindirik Plakaların Burkulma


Sonrası Davranışları 200
Recep Güneş, M. Kemal Apalak & Murat Aydın
AL/SiC Partikül Takviyeli Metal Matrisli Kompozitlerin Batma Davranışları Üzerine Partikül
Hacim Oranının Etkileri 206
Recep Ekici, M. Kemal Apalak & Mustafa Yıldırım

Bir Uçak Kanadının Çok Amaçlı Genetik Algoritmalar ile Yapısal Optimizasyonu
213
Melike Nikbay, Arda Yanangönül & Levent Öncü

Çırpan Kanat Aerodinamik Kuvvetlerinin Yapay Sinir Ağları ile Modellenmesi


220
Dilek Funda Kurtuluş

Düşük Süpürme Açısına Sahip Delta Kanat Üzerindeki Akış Yapısının İncelenmesi
225
Çetin Canpolat, Sedat Yayla, Beşir Şahin & Hüseyin Akıllı

Sayısal ve Analitik Jacobian Kullanarak Duyarlılık Analizi


231
A. Alper Ezertaş & Sinan Eyi

xiii
Uçaklarda Hidrokarbon Yakıtlardan Kaynaklanan Kirleticiler
237
İlker Yılmaz & Mustafa İlbaş

Ortam Sıcaklığının Gaz Türbinlerinde Kompresör Ekserjisine Etkisi


240
Yılmaz Yörü, T. Hikmet Karakoç, Enis T. Turgut & Arif Hepbaşlı

Doğal Gaz ile Doğal Gaz Hidrojen Karışımının Motor Emisyonlarına Etkisinin Deneysel
İncelenmesi 246
Bilge Albayrak Çeper, Nafiz Kahraman & S.Orhan Akansu

Atmosferik Türbülans ve Havacılıktakı Önemi


252
M. Serdar Genç

Uçuş Eğlence Sistemleri’nin (UES) Gelişimi ve Gelecek Nesil Uygulamaları


256
Sedat Karakaş

Havaalanı Master Planlama Sürecinde Finansal Planlamanın Önemi


259
Ünal Battal

Bilgi Teknolojilerinin Havayolu Endüstrisine Etkileri


265
Ferhan Kuyucak

İnfrared Isıtıcı Filamentler


271
Ömer Uzaslan & Nurhan Karaboğa

PID Denetim Organı Kullanarak Uçaklarda Kalkış ve İniş Halinde Yunuslama (PITCH) Açısı
Kontrolü 276
Şahin Yıldırım & Sertaç Savaş

Uçak İçi OFDM Tabanlı Kablosuz İnternet Erişimi


282
M. Nuri Seyman, Gökçen Özdemir & Necmi Taşpınar

Yankısız Oda ve EM Problemlerinde Kullanımı


286
Mehmet Erler & Murat Ekici

LMS Algoritması ile Gürültü Giderici Tasarımı


291
Süheyla Koyuncu & Nurhan Karaboğa

Araç Tespit Yöntemlerinin Değerlendirilmesi


297
Mehmet Ali Soytürk & Mehmet Emin Yüksel

Gerilim Kontrollü Akım Taşıyıcı Devre Tasarımı


302
Hamdi Ercan, Sezai Alper Tekin & Mustafa Alçı

Mikrodalga/Rf Devrelerin Lineer Olmayan Davranışlarının Modellenmesinde Kullanılan Yeni


Teknikler 306
İlke Türkmen, Ayşegül Güven & Nurcan Sarıkaya

YAZAR LİSTESİ 311

xiv
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

KÜRESELLEŞEN DÜNYADA GELİŞEN HAVACILIK VE ÜLKEMİZ İÇİN


FIRSATLAR

Doç. Dr. İsmail DEMİR


THY Teknik A.Ş.

Neredeyiz? yarışında başarısızlığı kaçınılmaz kılar. Bu da


gelişmekte olan ülkeleri, rakiplerine göre çok daha
Zaman hızla akıp gidiyor. İnsanoğlunun tarih içindeki dikkatli, çok daha planlı olmaya zorlamaktadır.
medeniyet yolculuğu değerler anlamında iniş çıkışlar
yaşasa da, teknolojik gelişme yakaldığı ivmeyle baş
döndündüren hızlara erişerek devam ediyor. Kapalı bir
toplum olmayı hiç bir zaman benimsememiş, günümüz
global ekonomisi ile entegre olmuş modern Türkiye’nin
fertleri olarak bizler de, geçmişe kıyasla ülkemizde
önemli gelişmelere şahitlik ettik. Bununla birlikte,
gelişmiş ülkelerle aramızda kapatılması gereken önemli
bir farkın kalmadığını söylemek gerçekçi olmayacaktır.
Havacılık, teknolojinin ileri uygulamalarının görüldüğü
bir alan olarak ülkemizde de varlığını ve etki alanını
genişletirken, kullanıcı ve uygulayıcı olmanın ötesinde,
imalatçı olma yönünde de bazı kuruluşlarımızın istekli
olduğu ve önemli adımlar attığı bilinmektedir.
Gelişmeleri ilgiyle takip eden bir sektör temsilcisi
olarak, emeği geçenleri tebrik eder, öncülük edecek
boyuttaki açılımların tasarım ve buluş alanında ses
getirecek çalışmalara dönüşmesini de büyük bir Havacılığın dünya genelinde yükselişe geçtiği bir
heyecanla beklediğimizi ifade etmek isterim. dönemdeyiz. Uçak üreticisi şirketlerin sipariş listeleri
Ne yapmalı? 2015’ lere kadar dolu durumdadır. Daha önce hiç
olmadığı kadar sipariş patlaması yaşayan uçak imalat
Sivil havacılık alanında Türkiye’nin yakaladığı ivme sektörü, bakım onarım pazarını (MRO) da doğrudan
Dünyada ilgiyle takip edilirken, ülkemizdeki havacılık etkilemiş, bu alanda yapılan ciddi analizler, dikkat
işletmelerinin teknik desteksiz verimli yürüyemeceği de çekici rakamları ortaya çıkarmıştır. Dünyada 10 yıl
bilinen bir gerçektir. Bilindiği gibi ürünler belirli bir alt içinde 60 milyar doları aşması beklenen MRO
yapının ve bilgi birikiminin çıktısıdır. Uçak vb. bir hava pazarından Türk şirketlerinin de pay alması, bununla
aracının üretimi, üzerindeki motor başta olmak üzere bir yetinmeyip çeşitli alanlarda giderek dar boğazlar
dizi komponentin imalatı bir çıktı ise, bu çıktıların elde yaşayan imalat alanında da doğacak fırsatları zamanında
edilmesi ancak bir dizi Ar-Ge yatırımları ile mümkün görüp, pastadan pay hedeflemesi gerekmektedir.
olabilmektedir. Uçak imalatı yapmak, uzay yarışında Şirketlerin uzun dönemde varlıklarını devam ettirmeleri
belirli mesafeler almış olmak, uydu, haberleşme, askeri için bu tür bir açılım gerekli olduğu gibi, ülke
teknoloji gibi alanlarda söz sahibi olabilmek bir ülke ekonomisine katma değeri yüksek üretim yeteneği
için prestij ve özgüven kaynağı olduğu gibi Dünya kazandırmak açısından da bir gereklilik olarak
üzerindeki güç dengesinde yerini belirleyen bir unsur da karşımızda durmaktadır. Bunun için de gerekirse
olabilmektedir. Sağlam bir ekonomik temele sahip yabancı sermayeli ortak girişimler yoluyla know-how
olmadan, piyasa koşullarını gözardı ederek ürün transferi dahil, pek çok modern işletme yönetimi aracını
tasarlamak, kaynakları yeterli katma değer kullanmakta tereddüt edilmemelidir. Kendi yağıyla
üretemeyecek şekilde ölçüsüzce tüketmek teknoloji kavrulmaya razı, iç piyasaya üretim yapan, ekonomik

1
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

dalgalanmalardan çabuk etkilenen, büyük hedefleri iddialarını devam ettireceklerinin işaretlerini vermek
gözden kaçırmış veya uzak durmuş yapılanmalar ancak tedirler. Bu işaretlerin ve zorlu bir yolculuğa çıkarken
kapalı ekonomilerde görülen koruma duvarları ile ve bir gerekli donanımın neler olduğuna dikkat çekmek
süreliğine ayakta durabilir. Küresel oyuncuların yerinde olacaktır.
baskısıyla koruma kalkanlarının giderek varlıklarını
yitirdikleri bir dönemde bulunduğumuzu düşünürsek,
hızlı değişime ve rekabet ortamına tam anlamıyla
hazırlıklı olmak gerekliliği açıktır.
Sanayileşme sürecini erken başlatıp bu aşamayı erken
tamamlayarak Ar-Ge faaliyetlerinde büyük yatırımlarla
liderliği sürdüren, suni zeka, mekatronik, kuantum ve
nano teknolojiler, genetik ve biyoteknik vb. katma
değeri yüksek üretime geçmiş diğer yandan da hizmet
ağırlıklı finans turizm ve eğlence sektöründe büyük
gelirler elde eden gelişmiş ülkelere karşı, doğru bir
plana ve uyugulamaya dönüştürülememiş ideallerle
durmak, yarışa girmek kuşkusuz ki başarısız girişimler
olarak kalacak ve anılacaktır. Kaliteli insan kaynağı,
güçlü bir teknolojik alt yapı, hedeflere odaklanmış bir
Ar-Ge yapılanması, verimli ve etkin üretimi ilke
edinmiş esnek organizasyonlu bir işletme yapısı,
modern pazarlama ve iletişim teknikleri ile atılacak
adımlar tek tek belirlenerek gelecek ile ilgili güçlü bir
iddiaya sahip olunabilecektir.
Gelişmeler Uçak Bakım Onarım faaliyetleri özelinde
incelendiğinde, günümüz ekonomik koşullarının giderek
artan bir rekabet baskısı oluşturmaya başladığı,
işletmecilerin bakım onarım kuruluşlarından maliyetleri
giderek düşürmelerini bekledikleri görülmektedir.
Genelde oldukça kalifiye ve pahalı insan gücü
kullanımının esas olduğu bu alandaki kabuller de
sorgulanmaktadır. Bir çok kesimde arz edilen adam saat
ile maksimum verimin oluşturulmasına yönelik bakım
ve iş planları yeniden gözden geçirilirken, hangi alanda Öncelikle her faaliyetin ana unsurunun insan olduğunu
ne kadar kalifiye insan gücünün kullanılacağı da kılı vurgulamak gerek. İnsanın, ekonomi biliminin üretim
kırk yararcasına incelenmeye başlanmıştır. Bu ortamda yapabilmek için saydığı üretim faktörlerinden biri olan
rekabetçi kalabilmenin ana şartlarından birisinin insan “emek” şeklinde algılanmaması, modern işletme
gücünün yeterlilik seviyelerini iş bazında yeniden biliminin tanımıyla “korunması ve geliştirilmesi
gözden geçirmek, optimum yeterliliklerle en etkin gereken bir değer” olarak benimsenmesi işletme başarısı
çalışma yöntemlerini uygulamak olduğu açıktır. Bu için ön koşuldur. Bir şirketin de, bir ülkenin de en
arada faaliyet alanının pahalı girdilerini oluşturan önemli kaynağı insandır. Dünyada yer altı ve yer üstü
kalemlerdeki az sayıdaki oyuncunun yerini rahatlıkla zenginlikleri çok olmasa da nitelikli insan gücü ile
alabilecek nitelik ve kabiliyette yapılanmaları kendisine dünya ekonomisinde yer edinebilmiş iddialı
oluşturmanın pek zor olmadığı ve bu yönde ortaya ülkeler saymak mümkün olduğu gibi, yine sınırlı sayıda
çıkacak iradenin çok verimli sonuçlar alabileceği, artan çalışanı ile stratejik üretim yaparak önemli değerler
pazar payının buna müsait oluğu görülmektedir. üreten çok sayıda şirketin varlığı da bir gerçektir.

Ne İstediğini Bilerek Yola Çıkmak Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ülkelerinden biri
olarak, sahip olduğumuz beşeri kaynağın niteliğini
Gerek bakım onarım alanında gerekse imalat alanlarında yükseltip, katma değeri yüksek mal ve hizmet
faaliyet gösteren şirketlerimiz önemli işler yapmakta- üretiminde değerlendirilmesi gerek ekonomik, gerekse
dırlar ve bahsedilen anlamdaki yapılanmalar ile sosyal pek çok sorunumuzu kendiliğinden çözecektir.

2
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Bunun için kullanılacak yegane araç da okullarımızdır. Sonuç


Her branşta eğitim veren meslek okullarının ve
Küresel ekonomiye entegre olmuş ülkemizin, hassas ve
üniversitelerin kaliteli eğitim vermeleri ve istihdama
kırılgan küresel dengeler üstünde ayakta
hazır nitelikte öğrenciler mezun etmeleri şarttır. İnsan
kalabilmesinin yolu, bilgiye dayanan üretim
kaynağına ilk yatırım okullar aracılığı ile yapıldığından,
yöntemlerini sık kullanmasından geçmektedir. Bu
sakat doğumu önlemek için anne karnındaki cenine tıbbi
nedenle ülkemizin ilgili otoritelerinin Ar-Ge
müdahalede bulunur gibi gençlerimizi hayata hazırlayan
potansiyelini harekete geçirmesi, teşvik etmesi ve
ders müfredatına, eğitim araçlarına ve eğitim ortamına
hedefler koyması gibi çok ciddi tercihleri yapması
zamanında ve etkili yöntemlerle müdahalede
gerekiyor. Özellikle, konumuz olan havacılık alanında
bulunulmalıdır. Mezuniyet sonrasında da şirketlerin
çeyrek yüzyıl sonra sonra söz sahibi olmak istiyorsak
sürekli hizmet içi eğitimlerle bu kaynağı şekillendirip
bu, iki üç şirketimizin başarılı hizmetleri veya ürünüyle
pazarın beklentilerine cevap verebilir hale getirmeleri
olmayacak, planlanmış hedefler, buna yönelik insan
gerekmektedir.
gücünün sağlanması, ciddi teşviklerin havacılığa
Eğitimde etkinlik ve verimliliğin ön koşulu, diğer kanalize edilmesi gibi bir süreçten geçmek gerekecek.
sektörler ve sistemlerle arasındaki yeterli uyum ve hedef Dolayısıyla bu süreçlerin desteklenmesi gerekir. Bu
birliğidir. Çünkü eğitimin kendisi bir amaç değil, desteğin her zaman ilk akla gelen devlet desteği
ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeyi sağlamanın, olmasının yanında artık meslek ve sivil toplum
bireyleri mutlu ve toplumu huzurlu kılmanın bir kuruluşları da amaç birlikleri ile bu desteği çeşitli şekil
aracıdır. Mesleki eğitimin her branşında endüstri-okul ve boyutlarda ortaya çıkarmalılar. Devletin burada
işbirliği önem arz ederken havacılık ve havacılığın tüm desteğinin mutlaka nakdi olması gerekmiyor, ileri
alt branşlarında söz konusu işbirliği hayati öneme sahip teknoloji parkları oluşturmak, kolaylaştırıcı yasalar
bir konu olmaktadır. Havacılık alanında eğitim veren yapmak gibi çalışmalar da beklenen ivmeyi
mevcut Fakülte, Yüksek Okul, Mesleki ve Teknik kazandırabilir. Engellerin kaldırıması, Havacılığın kendi
Liselerin imalat, bakım onarım, yolcu taşımacılığı, hava özel yapısının mevcut yasalardan ayrıştırılması sektörün
trafik ve hava meydanı kontrol ve operasyonları gibi beklentileri arasındadır. Askeri alanın kendine has
dallarda faaliyet gösteren bütün kuruluşlarla yakın hassasiyetleri olduğu bir gerçek ise de, Havacılığı bir
temasta bulunmaları şarttır. bütün olarak görüp, faaliyetler arasında hem sivil hem
de askeri alanda faydası görülebilecek bir çok çalışma
Ülkemizdeki eğitim kurumları ve sektör temsilcileri,
bütünlük içinde yürütülebilir, Ar-Ge faaliyetlerinin
meslek standartlarının belirlenmesi, sertifikasyon süreci
sonuçları ortak kullanılabilir. Bunun için de kurum ve
ve uluslararası mesleki tanınırlık gibi hususlarda el
kuruluşlar arası yakın diyaloğun ve işbirliğinin
birliği ile faaliyet gösterilmeli, sektörün ulusal ve
sürdürülmesi ve sinerji oluşturulması gereklidir.
uluslararası regülasyonlar paralelinde yapılanması ve
şekillendirilmesi konularında sürekli işbirliği Havacılık ile ilgili meselelerin enine boyun konuşulup
yapılmalıdır. Burs, rehberlik ve pratik eğitim gibi master planların oluşturulacağı ortamlar oluşturulması
imkanlar da endüstri-eğitim işbirliğinde dile getirilmesi ile ilgili çeşitli çağrılar ve çabalar olmuş, bir kısmı
gereken diğer konulardır. kısmen başarı elde etmişse de kalıcı bir yapılanma
maalesef görülememiştir. Bu gerçekten hareketle,
Dünyada endüstriyel tesisler başta olmak üzere teknik
kapsamlı bir forum oluşturma çabaları sürdürülmelidir.
özellikli yapıların inşasında az sayıda büyük firmanın
Bu durum, global bir vizyon oluşturulması açısından da
hakimiyeti olduğu görülüyor. Bu durum havacılık
gereklidir.
sektöründe de belirgin bir şekilde kendini
göstermektedir. Söz konusu firmalar, ürünlerinin daha ”Kendi uçağını kendin yap” slogan ve idealleri ile yıllar
çok beyin gücüne ve bilgi yönetimine dayanan önce yeniden bir canlılık kazanmaya yüz tutan
mühendislik ve tasarım kısımları ile, karlılıkta esas Havacılıkta şimdi “kendi havacılık faaliyetini oluştur ve
ağırlığı oluşturan teknoloji, ekipman gibi unsurları bir şeyler yap ama ne yaparsan kaliteli ve rekabetçi yap
kendileri üretiyor veya kontrolleri altında tutuyorlar. ve Dünya’yı hedefle” sloganı ile değiştirebiliriz. İdealin
Montaj ve çıplak inşaat olarak adlandırılan, daha çok sloganda kalmaması, bu yönde salt hayal yerine, somut
emek yoğun işleri iş yapılan ülkenin yerel şirketlerine ve planlı adımlar görmek hepimizin ümidi ve arzusudur.
ya da bu alanda uzmanlaşmış taşeron firmalara
verdikleri bilinmektedir.

3
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

DÜNDEN BUGÜNE UÇAK BAKIM HİZMETLERİ

Yusuf BOLAYIRLI

myTECHNIC Yön. Krl. Bşk. Yrd.

Havacılık tarihinin ilk zamanlarında uçakların bakım temelleri hayatta kalmak için gereken maliyet disiplinine
programları teknisyenler tarafından geliştirilip imkan sağlayacak şekilde kökten değiştirildi.
uygulanıyordu. Uçuşta meydana gelebilecek arızaları
engellemeye yönelik bir önleyici bakım düşüncesi Uçak operasyonunun maliyetlerini, satın alma
gelişmemiş olduğundan dolayı teknisyenler, bakım için maliyetleri, direkt operasyon maliyetleri, endirekt
gerekenleri kendi tecrübelerine göre belirliyorlardı. operasyon maliyetleri olarak üç ana kalemde
Dolayısıyla bakım programları oldukça basit ve analitik inceleyebiliriz. Uzun bir dönemi baz alarak
unsurlar içermeyen, teknisyenlerin değer yargıları incelendiğimizde, operasyon giderlerinin en büyük ve en
çerçevesinde biçimlenen programlardı. çok kontrolü gerektiren maliyet grubu olduğunu
görüyoruz.
(Havayolları’nın Gelişimi) Yeni ve güvenli hava
taşımacılığına imkan sağlayan havayollarının Operasyon giderleri altı kategoriye indirgenebilir:
gelişimiyle birlikte regülasyonlar ve bu regülasyonların Sigorta, kira/amortisman, yakıt, ekip, endirekt ve direkt
uygulayıcısı olan otoriteler ortaya çıkmaya başladı. bakım giderleri. Bunlar içinde direkt bakım giderleri
Havacılık otoriteleri zaman içinde sadece kural koyucu 1970’lerde en büyük kalemi oluşturmaktaydı.
değil, uçakların güvenilirlik ve emniyetini denetleyen Günümüze gelindiğinde yakıt maliyetlerinin artması, de-
kurumlar haline geldi. regülasyon operatörleri ve uçak imalatçılarını maliyeti
azaltmak için yeni bir bakım yaklaşımı geliştirmeye itti.
(Jet Çağı) Boeing 707 ve DC-8 gibi büyük jet Bakım organizasyonları arasındaki farklılıklardan dolayı
uçaklarının servise girmesi toplumun dikkatini daha endirekt bakım giderleri çok değişken olabilir. Diğer
emniyetli ve güvenilir uçak ihtiyacına çekti. Bu yandan bir uçağın direkt bakım giderleri daha sistematik
noktadan itibaren uçak bakımının nasıl yapılacağını tarif ve kontrol edilebilir bir maliyet kalemi olarak
eden program uçağı üreten firma tarafından görülmektedir. Bu giderler planlı ve plansız bakım
şekillendirilmeye başladı. Amaçlanan emniyet ve giderleri olarak ikiye ayrılmakta, her bir kategori de
güvenilirlik olunca, uçak bakım konsepti her bir uçak ve motorlar için ayrı ayrı incelenmektedir. Tüm
komponenti belirli zaman aralıklarında değiştirip kategorilerde malzeme ve işçilik olarak incelenebilen
bakımını yapmak olarak ortaya çıktı. “Daha çok parça bakım giderleri, uçuş saati başına düşen işçilik saati
değiştirdikçe, daha çok bakım yapılır; bu şekilde veya işçilik maliyeti, uçuş başına düşen malzeme
uçaklar daha emniyetli olur” maliyeti şeklinde çok çeşitli alt birimlere ayrılabilir.
Havayolu maliyetleri tarihsel olarak incelendiğinde,
1960’lardan sonra Amerikan Federal Sivil Havacılık direkt operasyon giderlerindeki değişim dikkat çekicidir.
Dairesi (FAA) uçuş sırasındaki çok sayıda arıza ve bazı 1960, 70 ve 80’ler yakıt maliyetleri açısından artan bir
motor tiplerindeki düşük güvenilirlikten dolayı daha çok grafik çizmektedir. Aynı zaman aralığında bakım
endişelenmeye başladı. FAA ve havacılık endüstrisi giderlerine bakıldığında ise gidişin aşağıya doğru olduğu
temsilcilerinden oluşturulan bir ekip, yaptığı gözlenmektedir. Bu azalış havayollarının uçak bakımda
araştırmalar sonucu planlı bakımın uçak motor verimsizlikle agresifçe mücadele etmelerinden
güvenilirliliği üzerinde beklenenden az fayda sağladığını kaynaklanmaktadır. 1990’larda yeni ve verimli uçak
farketti. Bulunan sonuçlar MSG-1/2’de tanımlanacak motorunun üretilmesi ve yakıt fiyatlarının biraz olsun
olan on-condition bakım tipini ortaya çıkardı. azalmasıyla yakıt maliyetleri de azalma eğilimine
girmiş; bakım maliyetlerindeki azalma da azalan yönünü
Günümüz bakım programları: korumuştur.
1970’lerden beri uçak operasyonu ve havayolu
işletmeciliği öyle bir noktaya geldi ki; uçak bakımının

4
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Havacılığın yakın tarihi incelendiğimizde, sivil yolcu Dünyada yaşanan dünden bugüne uçak bakımı
uçaklarının bakım programları, dolayısıyla bakım konusundaki gelişmelerden sonra ülkemizdeki tarihi
konseptleri pek çok önemli kavramla tanışmıştır. sürece kısaca değinmek istiyorum:

1968: Maintenance Steering Committee (MSG) Türkiye’de sivil havacılık sektöründe uçak bakımının
minimum maliyetle maksimum emniyet ve güvenilirliği başlangıcı Türk Hava Yolları’nın kurulduğu 20 Mayıs
hedefleyen bir planlı bakım karar verme süreci (MSG-1) 1933 tarihine dayanır. 2186 sayılı kanunla kurulan ve o
geliştirdi. Boeing 747 planlı bakım programının zamanki adı “Devlet Hava Yolları İşletmesi” olan ulusal
geliştirilmesi sürecinde Overhaul ve on-condition hava yollarımız için kuruluş kanununun 6. Maddesi
koseptleri kullanıldı. aynen şöyledir:

1970: Air Transport Association (ATA) görev gücü Madde 6: Hava Yolları Devlet İşletme İdaresi’nin bütün
MSG-1’i yeni bir konsept olan condition monitoring’i tesisat ve vesaiti Milli Müdafaa Vekilliği’ne merbut
de içerecek şekilde revize etti. L-1011 ve DC-10’un ilk fabrikalarda maliyet fiyatı ile tamir ve ıslah edilir ve
bakım programları bu esasa göre hazırlandı. müstacelen lüzum alacak yedek eşya, malzeme ve vesait
askeri depo ve ambarlardan maliyet fiyatı ile satılır.
1972: The Association of European Airlines MSG’nin
Avrupalı versiyonunu (EMSG) kurdu. Airbus 300 ve Bu fiyatlar bir taraftan hava bütçesi nazım faslına masraf
Concorde bakım programları oluşturuldu. ve diğer taraftan aynı fasla irat olunur. Maaş ve ücretleri
hava bütçesinden verilmekte olan eşhas müstacel
1980: Otoriteler, uçak ve motor imalatçıları, havayolları ahvalde Milli Müdafaa Vekili’nin muvafakati ile bu
ve Amerikan deniz kuvvetlerinden oluşan ATA görev idarede çalıştırılabilir.
gücü MSG-2’deki eksikliklere yöneldi ve MSG-3
oluşturuldu. Yeni MSG-3 sürecinde 1933 yılından bu yana Devlet Hava Yolları uçaklarının
• Bakım maliyetlerinin artan yakıt fiyatlarını bakımları Ankara’da Güvercinlik Meydanı’nda kurulan
dengeleyecek şekilde daha da azaltılması, iki orta boy hangar ve etrafına serpiştirilmiş küçük
• Giderek kompleksleşen uçak sistemleri, atölyelerde yapılırken uçakların motor revizyonları da
• Hasar-toleransını içeren yeni imalat Etimesgut’da bulunan Türk Kuşu Uçak Fabrikası’nda
regülasyonu, yapılmakta idi.
• Üretici-operatör ortaklığını arttıran
Maintenance Review Board (MRB) prosesi Başlangıçta sahip olunan King Bird ve ATH-9
dikkate alındı. uçaklarından itibaren bakım işi bu uçakları üreten
yabancı firmaların teknoloji desteğine tabi kalmış ve bir
1988: ATA görev gücü MSG-3’ü revize edip daha süre böyle devam etmiştir. Ancak zaman içinde
kullanışlı hale getirdi. (MSG-3 Rev1) Boeing 777, MD- meydana getirilen ulusal tesisler yurtdışına olan teknik
11 ve Airbus 340 ilk bakım programları geliştirildi. bağımlılığı övünç verici düzeyde azaltmış
bulunmaktadır.
1993: ATA MSG-3’ü revize edip Korozyon Önleme ve
Kontrol Programı’nı dahil etti. İlk yıllarda yurtdışında uçakları üreten ülkelerde
yetiştirilen mühendis ve teknisyenlerimiz bakım-onarım
2001: MSG-3 Rev 2001.1 ile genel gözle kontrol ve işlerini fazla yabancı desteğe ihtiyaç duymadan
detaylı kontrol kavramları yeninden tarif edildi. Bölgesel yürütmüşlerdir. 1955 yılından itibaren bakımlar 50 – 60
kontrol kavramı geliştirildi. kişilik ekiple Yeşilköy’de yapılmaya başlandı.

2002: MSG-3 Rev 2002.1 ile orijinal parça üreticisi Teknik bölümün Yeşilköy’e taşınmasından sonra yeni
tavsiyelerinin önemine vurgu yapıldı. Arızaya toleranslı kapasiteye kavuşturulmuş ve bu konudaki teknik
sistem analizi ve metal olmayan yapı analizi dahil edildi. etkinlik önemli derecede artmıştır. Örneğin 1963’te yeni
bir ünite olarak Motor Atölyesi, 1972’de Elektrik –
2003: MSG-3 Rev 2003.1 ile arızaya toleranslı sistem Elektronik Atölyesi hizmete girmiştir. 1978 yılında yeni
analizi yeniden tarif edildi ve güvenlik sistem ve bir hangar ile Türk Hava Yolları teknik her türlü bakımı
malzemeleri tanımı açıklığa kavuşturuldu. (uçak, motor, komponent) kendi tesislerinde yapar hale
gelmiştir.

5
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

2000 yılında devreye giren ikinci hangar ile bakım


kapasitesinin artmasını da sağlayarak kendi filosu
dışında üçüncü şahısların uçak ve komponentlerini
yapan uluslar arası bir bakım kuruluşu haline gelmiştir.
Günümüzde Türk Sivil Havacılığı’nın teknik anlamdaki
ihtiyacına cevap verecek aynı anda dört adet büyük
gövdeli, sekiz adet küçük gövdeli uçağa bakım ve
onarım yapabilen bölgenin en büyük uçak – bakım ve
onarım hangarı myTECHNIC ile yurtdışına bakım
yaptırma bağımlılığının en aza indiği yeni bir döneme
girmiş bulunuyoruz.

6
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİNDE ÖĞRENCİ PROJELERİ VE


EĞİTİME KATKISI

Mehmet Şerif KAVSAOĞLU

İstanbul Teknik Üniversitesi, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Uçak Mühendisliği Bölümü
34469 İstanbul

ÖZET öğrencilerin ders dışı aktivitelere daha fazla zaman


ayırabilecekleri şeklindedir. Öte yandan Uçak
Bu yazıda İstanbul Teknik Üniversitesinde yürütülmüş Mühendisliği Bölümünün akreditasyonu sırasında en
ve yürütülmekte olan çeşitli öğrenci projelerine önemli eleştiri zorunlu bir ders kapsamında takım
değinilmiştir. Bu projeler gönüllü bir kulüp aktivitesi çalışması uygulamasının olmaması nedeni ile
olarak, zorunlu veya seçmeli bir ders kapsamında yapılmıştır. Günümüzde işverenler çok başarılı ve
veya bitirme ödevi, yüksek lisans tezi gibi çalışmaların bilgili olan ancak kendi başına çalışan elemanlar
bir parçası olarak yapılabilmektedir. Projelerin ortak yerine takım çalışmasına uyumlu, bir takım içerisinde
özelliği çok disiplinli olmaları ve takım çalışması iletişim kurabilen ve kendisinden beklenen görevleri
gerektirmesidir. Bu projeler öğrencilerin vakitlerini zamanında yerine getirebilen elemanları tercih
faydalı bir şekilde değerlendirmelerine olanak etmektedirler. Takımın başarısı liderlik, organizasyon,
sağlamakta ve takım çalışması disiplinine iletişim, uyum gibi konularda kabiliyet geliştirilmesini
alışmalarına yardımcı olmaktadır. Öğrenciler gerektirmektedir.
tasarım, üretim ve deneme sürecini yaşamaktadırlar.
Proje çalışmalarına katılım sosyal aktivitelerin de İstanbul Teknik Üniversitesinde öğrenci projelerini 2
gelişmesine yol açmaktadır. Projelerin Güneş grup altında toplayabiliriz.
Enerjisi, Hidrojen Enerjisi, Havacılık ve Uzay gibi
alanlarda yoğunlaştıkları görülmektedir. a) Bir öğrenci kulübü çatısı altında
gerçekleştirilen ve tamamen gönüllük esasına
I. GİRİŞ göre katılım sağlanan projeler.
b) Zorunlu bir ders kapsamında takım çalışması
İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 12 Bölümü uygulaması olarak yapılan projeler.
(Metalurji ve Malzeme Mühendisliği, Kimya
Mühendisliği, Gıda Mühendisliği, Endüstri
Mühendisliği, Maden Mühendisliği, Jeofizik II. İTÜ KÜLTÜR ve SANAT BİRLİĞİ ÖĞRENCİ
Mühendisliği, Deniz Teknolojisi Mühendisliği, Gemi KULÜPLERİ
İnşaatı Mühendisliği, Uçak Mühendisliği, Uzay
Mühendisliği, Makine Mühendisliği, Tekstil İstanbul Teknik Üniversitesi, nitelikli mezunlar verme
Mühendisliği) 1 Ekim 2004 tarihinden itibaren ABET ideali doğrultusunda, öğrencelerinin salt teknik bilgi
tarafından akredite edilmiştir [1,2]. 1 Ekim 2005 ile değil, çok yönlü düşünce anlayışını destekleyecek
tarihinden itibaren ise 9 bölüm daha akredite entelektüel bakış açısına sahip olmalarını
olmuşlardır (İnşaat Mühendisliği, Çevre Mühendisliği, amaçlamakta, Kültür ve Sanat Birliği (KSB) çatısı
Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği, Petrol ve altında çok farklı içerik ve amaçlara sahip öğrenci
Doğalgaz Mühendisliği, Jeoloji Mühendisliği, kulüplerine destek vermektedir. İTÜ'nün tüm
Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği, Elektrik fakültelerinde oldukça etkin öğrenci kulüpleri faaliyet
Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, Kontrol göstermektedir [3]. Bu kulüpler vasıtası ile öğrenciler
Mühendisliği) [1,2]. sosyal, kültürel sportif etkinliklerin yanı sıra kendi
aralarında kurdukları gruplar halinde tasarım ve
ABET akreditasyonu ile ilgili hazırlıklar sırasında ders üretim faaliyetlerinde de bulunmaktadırlar. Bu
programları da yeniden gözden geçirilmiş ve bazı gruplara katılan öğrenciler farklı bölümlerden
önemli değişiklikler de yapılmıştır. En çok dikkat gelmekte bu da çok disiplinli projelerin
çeken ve tartışılan değişikliklerin başında ise gerçekleşmesine olanak sağlamaktadır. İTÜ KSB’ye
mezuniyet için gerekli olan kredi sayısının 200 bağlı kulüpler arasında Alternatif Enerji Kulübü,
civarından 150 civarına doğru azaltılmış olmasıdır. Bu Astronomi Kulübü, Edebiyat kulübü, Elektrik
değişikliği savunanların temel görüşü bu sayede Mühendisliği Kulübü, Gitar kulübü, Psikoloji kulübü,

7
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Uçak Uzay Mühendisliği Kulübü gibi kulüpler IV. GÜNEŞ ENERJİSİ İLE ÇALIŞAN KARA
bulunmaktadır. Bu kulüplerin faaliyetleri üniversite ARACI PROJELERİ
tarafından çeşitli şekillerde desteklenmektedir.
2005 Yılında TÜBİTAK tarafından Türkiye’de ilk kez
III. UÇAK UZAY MÜHENDİSLİĞİ KULÜBÜ Formula-G yarışları düzenlenmiştir. 2005 yılında bu
(UUMK) yarış İstanbul Park Formula-1 pistinde
gerçekleşmiştir. 2006 yılında ise İzmir pisti ve
Uçak Uzay Mühendisliği Kulübü, İstanbul Teknik İstanbul Park pistlerinde koşulan iki aşamalı bir yarış
Üniversitesi bünyesinde Kültür ve Sanat Birliği’ne yapılmıştır. 2007 yılında ise yarış Ankara Atatürk
bağlı bir oluşumdur [4]. Uçak ve Uzay Mühendisliği Hipodromunda gerçekleştirilmiştir. İTÜ Güneş
Fakültesi tarafından kulübe iki işlik ve bir kulüp Arabası Ekibi (GAE) 2006 yılındaki yarışlara ARIBA-
odasından yararlanma olanağı sağlanmıştır. Kulübün 1 ve ARIBA-2 projeleri ile katılmış ve 1. lik ve 2. lik
başlıca hedefi üyelerini sosyal ve teknik platformda derecelerini almıştır. 2007 yılındaki yarışmaya ise
buluşturmak, teorik bilgileri uygulamaya geçirmek ve İTÜ ARIBA-2 ve ITU-RA ile katılmıştır. 30 turluk
uluslararası arenada ülkemizi, fakültemizi temsil yarışın ardından ITU-RA birinci olmuştur. 2008
edecek projeler geliştirmektir. Bu hedeflerde başarılı yılında ise İTÜ GAE, TÜBİTAK tarafından
olmak amacıyla model uçak yapımı, uçuş simülasyonu düzenlenen yarışların yanı sıra Amerika Birleşik
gibi eğitim programları düzenlenmektedir. Devletlerinde düzenlenecek olan North American
Solar Challange yarışmasına da katılacaktır. 2007
Kulüp, gerçekleştirdiği faaliyetlerle kulüp üyelerinin yılında ekipte çeşitli bölümlerden 38 öğrenci görev
havacılık ve uzay sektörüne katkıda bulunmalarını almıştır takımın akademik danışmanlığını Y. Doç. Dr.
sağlamak, hava-uzay sektörü ile İTÜ arasındaki bağı Özgür Üstün ve Dr. Murat Yılmaz yapmıştır [1,5,6].
güçlendirmek, öğrenciler ile fakülte elemanları ve
mezunlar arasındaki iletişimi pekiştirmek
sorumluluklarını da üstlenmiştir.
UUMK, 7 Mayıs 2001 tarihinden itibaren European
Association of Aerospace Students - Avrupa Hava
Uzay Öğrencileri Organizasyonu (EUROAVIA)
İstanbul temsilcisidir. Bu sebeple kulübün adı
EUROAVIA İstanbul olarak da geçmektedir. Kulüp,
EUROAVIA’nın çalıştay, sosyal gezi, senelik genel
toplantı, periyodik yayınlar gibi faaliyetlerine iştirak Şekil 1. Ariba 2 ve ITU-RA [5].
etmektedir. UUMK, EUROAVIA tarafından
düzenlenen, “Air Cargo Challenge” gibi yarışmalara
da katılmaktadır. V. HİDROJEN ENERJİSİ İLE ÇALIŞAN KARA
UUMK, EUROAVIA’nın İstanbul temsilciliğinin yanı ARACI PROJELERİ
sıra havacılık alanında uluslararası kabul görmüş
Amerikan Havacılık ve Uzay Enstitüsü’nün (AIAA) İTÜ Hidrojenli Araç Ekibi (İTÜ-HAE) 2005 yılında
öğrenci şubesidir. Bu enstitü tarafından yayınlanan kurulmuştur. Ekibin İTÜ Rektörlüğü, İTÜ Makine,
birçok kitap fakültenin lisans ve lisansüstü ders Elektrik-Elektronik, Fen Edebiyat, Uçak-Uzay ve
programlarında ana kaynak kitap olarak Gemi İnşaat Fakülteleri, İTÜ Rotorlu Araçlar
kullanılmaktadır. Güncel bilgilerin yer aldığı yeni Mükemmeliyet Merkezi (İTÜ-ROTAM),
basılı yayınlar çıkaran enstitü, öğrenci üyelerine NUMARINE Performance Yachts, Birleşmiş Milletler
birçok uluslararası sempozyum ve konferansa Sanayi Kalkınma Teşkilatı-Uluslar arası Hidrojen
indirimli katılımı desteklemenin yanısıra, ödüllü Enerji Teknolojileri Merkezi (UNIDI-ICHET),
uluslararsı yarışmalara katılma imkanı, burs ve iş Çumitaş, BOS ve 3M gibi destekçileri bulunmaktadır.
imkanları sunmaktadır. Kulüp sitesinin “Projeler”
bölümünde detaylarına ulaşılabilen projelerle her sene 2006 Yılında HydroBee 1 litre benzin eşdeğeri enerji
AIAA tarafından düzenlenen Design-Build-Fly ile 551 km yol almıştır. 2007 yılında şehir içi
(Tasarla-Yap-Uçur) yarışmalarına katılım kategorisindeki H2ydroBee geliştirilerek üretilmiştir.
gerçekleştirilmektedir [4]. Ekip 2006 ve 2007 yıllarında Fransa’da Shell Eco-
marathon yarışmasına katılmıştır [1, 5, 7, 8].

8
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Fevzi Ünal gibi isimler yer almaktadır. Projede görev


alan öğrenciler: Can Kurtuluş, İlke Akbulut, Barış
Toktamış, Ozan Haktanır,Melahat Cihan, Besim
Tufan Aydın, Murat Bronz,Taşkın Baltacı, Bülent
Tutkun, Onur Ereren.

Şekil 2. HydroBee

VI. GÜNEŞ ENERJİSİ İLE ÇALIŞAN DENİZ


ARACI PROJESİ

Türkiye’nin ilk güneş enerjili teknesi İTÜ Güneş


Teknesi Takımının tasarlayıp ürettiği “NUSRAT” 13-
17 Haziran 2007 de Amerika Birleşik Devletleri’nde
University of Arkansas ev sahipliğinde yapılan Solar
Splash yarışmasında 3. oldu. İTÜ Güneş Teknesi
takımının akademik danışmanlığını İTÜ Elektrik
Elektronik Fakültesi öğretim üyelerinden Y. Doç. Dr.
Deniz Yıldırım’ın yaptığı ekip Nusrat’ın tasarım ve
üretimini 3 yılda tamamladı. Yarışmada İTÜ Makine
Bölümü öğrencisi Ersin Demir tarafından kullanılan
tekne yarışmada manevra kabiliyeti, sağlamlığı, özgün
tasarım ve üretimi ile dikkat çekti. Ekip elemanları:
M. Cansın Özden (Takım Lideri, İTÜ Gemi İnşaat Şekil 4. İTÜ PSAT1 uydusu
Fak.), Berkin Kılıç, Enishan Özcan, Ersin Demir, Esin
İlhan, Kenan Aksan [1,5]. VIII. AUVSI OTOPİLOTLU İNSANSIZ HAVA
ARACI YARIŞMALARI

İstanbul Teknik Üniversitesi Uçakçılar takımı 24-27


Haziran 2004 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri
Maryland Eyaletinde Association for Unmanned
Vehicle Systems International (AUVSI) tarafından
düzenlenen otonom insansız hava aracı yarışmasında
11 takım arasında 2. olmuştur. Bu yarışmada isterler
uçağın yerden radyo kontrolle kalkması, otonom
uçuşa geçmesi, üzerindeki alıcıları kullanarak insan
yapısı cisimleri tespit ve tetkik etmesi, başlangıç
noktasına dönerek inmesidir. Prof. Dr. Süleyman
Şekil 3. Nusrat [5]. Tolun danışmanlığındaki ekip Gökhan Koyuncu, H.
Murat Yüksel, Ezgi Karacaoğlu, Altuğ Tüfekçioğlu,
VII. PİKO UYDU TASARIMI Serkan Kale, O. Mahir Alpagut, R. Hakan Avcı,
Mehmet Ali Güney, Gonca Başak Bayraktar’dan
Piko ölçekte bir uydu olan İTÜ Psat1 uydusunun oluşmakta idi. Takımın pilotluğunu ise Can Arbak
tasarım ve üretim çalışmaları devam etmektedir. Proje yapmıştır [9,10].
İTÜ tarafından ve bir 1001 projesi kapsamında
Tübitak tarafından desteklenmektedir. Uydu
tamamlandıktan sonra Kazakistan'ın Baykonur Uzay
Üssü'nden fırlatılarak, uzaydaki yerini alması
beklenmektedir. Projenin ana özellikleri arasında
düşük çözünürlüklü görüntü alınması ve pasif
manyetik kararlılık sağlanması bulunmaktadır. İTÜ’de
uzay aracı geliştirme çalışmalarında kullanılabilecek
350 lt kapasiteli termal vakum odası, 25 m2 sınıf 1000
temiz oda, 8 m2 sınıf 10000 temiz oda gibi olanaklar Şekil 5. Uçakçılar-2.
bulunmaktadır. Proje kapsamında bir de yer istasyonu
geliştirilmiştir. 2005 yılı 3. AUVSI Öğrenci yarışmasında İTÜ Ekibi
Projede öğretim üyesi olarak Prof. Dr. A. Rüstem EYE-COPTER projesi ile 7. olmuştur. Bu proje
Aslan, Y. Doç. Dr. Gökhan İnalhan, Prof. Dr. M. yarışma tarihindeki ilk helikopter platform olmak ve

9
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Türkiye’nin ilk otonom helikopteri olmak gibi kez katılanlar arasında birinci olmuş ve “Best New
özelliklere haizdir. Entrant” ilan edilmiştir. Prof. Dr. Süleyman Tolun
danışmanlığındaki takım, Yüksek Lisans öğrencileri
Utku Türkyılmaz, Hasan İbaçoğlu, Hakan Yeşilel,
Sedat Süsler, Serhat Yılmaz, Resul Açıkyol, Evren
Öner, Ali Özel ve Murat Bronz’dan oluşmuştur [15].

Şekil 6. İTÜ Eye-Copter projesi.

14-18 Haziran 2006 tarihleri arasında Amerika’nın


Maryland Eyaleti’nde AUVSI (Uluslararası İnsansız
Taşıt Sistemleri Kurumu) tarafından dördüncüsü
düzenlenen İnsansız Hava Aracı Öğrenci
Yarışması’nda İstanbul Teknik Üniversitesi’ni Murat
Şekil 8. Helikopter tasarım ekibi.
Bronz, Ezgi Karacaoğlu, Savaş Şen, Seçkin Köksal,
Nihat Karataş, Gökhan Korkusuz’dan oluşan İTÜ
X. OTONOM MİKRO HAVA ARAÇLARI
AVCI takımı temsil etmiştir. Bazı teknik sorunlar
nedeniyle sadece manuel uçuş yapabilen İTÜ AVCI
19-22 Eylül 2007 tarihlerinde Toulouse, Fransa’da
Takımı; uçuş performansında 15., teknik rapor
gerçekleştirilen 2007 Micro Air Vehicles (MAV07)
kategorisinde 18 Üniversite arasında 2. ve sunum
yarışmasına kendi tasarım ve üretimi olan Storm1 adlı
kategorisinde de 6. olmuştur. Ayrıca yarışmaya
uçak ile katılan İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi
katılan tüm üniversiteler arasında “AVCI Uçağı En İyi
Araştırma Görevlisi Murat Bronz 5. olmuştur.
Tasarım” seçilmiştir.

Şekil 9. Storm1 [11]

10-15 Mart 2008 tarihlerinde ise Agra, Hindistan’da


1st US-ASIAN Demonstration and Assessment of
Micro-Air & Unmanned Ground Vehicle Technology
Şekil 7. İTÜ Avcı Uçağı yarışması yapılmıştır. Bu yarışmaya İTÜ UUBF
Araştırma Görevlisi Murat Bronz, Fransa ENAC
IX. HELIKOPTER TASARIMI Üniversitesi ile ortaklaşa yaptığı “Slicer” isimli
uçağıyla katılmış ve En İyi Görev Performansı, En İyi
2006 yılında American Helicopter Society (AHS) Otonom Sistem, ve yarışma sponsorlarından biri
tarafından düzenlenen öğrenci tasarım yarışmasında tarafından verilen AMRDEC Özel Ödüllerini almıştır
[11,12].
“2000 Metrede 2 Saat Uçabilecek Helikopter ve
Türbinli Motor Tasarımı Yarışması’”nda Uçak ve
Uzay Bilimleri Fakültesini temsil eden yüksek lisans
takımı ANKA isimli proje ile katılmıştır. Takım ilk

10
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

sırasında karşılaşılan iniş takımı problemleri ATA-7


projesi sırasında ana iniş takımının şekil verilmiş
köpük malzemenin iki tarafına tek yönlü karbon elyaf
malzeme kaplanması yöntemi ile çözülmüş ve çok
sağlam ve esnek ana iniş takımları elde edilmiştir. Bu
teknik de daha sonra, ATA-8, ATA-9 ve UÇARI
projelerinde de başarı ile uygulanmıştır.

Bu projelere için önemli bir masraf yapılmakta bu da


destek sağlayan kuruluşlar tarafından
karşılanmaktadır. İTÜ Rektörlüğü, TÜBİTAK,
Şekil 11. Slicer [11]. YONCA ONUK, TAV Havaalanları, TAI, THY
Teknik, Gedon, Duratek gibi kuruluşlar destek veren
XI. AIAA TASARLA YAP UÇUR YARIŞMASI kurumlar arasında yer almaktadır.

Havacılık alanında köklü bir yapıya sahip olan AIAA Bu yarışmalarda başarılı olabilmek için tasarım ve
(American Institute of Aeronautics and Astronautics) üretimi yapılan uçağın yarışma tarihinden en az 2 ay
her yıl, katılımcıların tamamı üniversite lisans önce ilk uçuşunu yapması önemlidir. Bu eğer varsa
öğrencilerinden oluşan Tasarla/Yap/Uçur (D/B/F) uçağın kusurlarının tespit edilip giderilmesi ve pilotun
yarışmasını düzenlemektedir. D/B/F yarışması, 2006 uçağa alışabilmesi için olanak sağlamaktadır. İlk uçuş
yılına kadar Cessna uçak firması ve Amerikan Deniz ve sonrasında karşılaşılan problemlerden bazıları
Araştırmaları Ofisi (ONR) tarafından desteklenmiş; uçağın yer koşusu sırasında kararsız olması, uçuş
2007 yılı itibariyle ONR’nin yerini Raytheon Füze sırasında kararsız olması, kanat alanının veya motor
Sistemleri (RMS) firması almıştır. Bu yarışma ile ilgili tepkisinin yetersiz olmasıdır. Sık karşılaşılan bir başka
detaylı bilgiler yarışmanın resmi web adresinde sorun ise kanat, motor, iniş takımı gibi parçaların
bulunmaktadır[13]. Yarışma ile ilgili gayri resmi bir üretmiş oldukları burun aşağı momenti karşılamak
web adresinde de önemli bilgilere ulaşılabilmektedir konusunda yatay kararlayıcı (kuyruk) alanı ve moment
[14]. kolunun yetersiz olması veya yatay kararlayıcı ve
irtifa dümeninin gövde veya kanat gibi parçaların
İstanbul Teknik Üniversitesi 1998 yılından itibaren izinde kalarak etkisiz hale gelmesidir. Bütün bu
yarışmaya her yıl düzenli olarak katılmaktadır [14]. problemler, yeteri kadar önce ortaya çıktıklarında
1998-1999 yarışma döneminden itibaren Bu sistematik bir yaklaşımla çözülebilecek türdendir.
yarışmaya katılan İTÜ takımları Tablo 1’ de
sunulmaktadır. 2005 yılında Zafer Öznalbant’ın kaptanlığında
tasarlanan ATA-6 kanat uçlarında yük taşımakta idi.
Tablo 1. AIAA DBF Yarışmasında İTÜ takımları Aynı yıl Murat Bronz’un tek başına tasarlayıp ürettiği
1998-1999 TBD Hezarfen yarışmada 9. oldu.
2000-2001 The Bosphorus Blue
2001-2002 ATA-4 ATA-7 takımı 21-23 Nisan 2006 yılında Wichita,
2002-2003 Uçakçılar-1 Kansas’da yapılan yarışmada 49 takım arasında 5.
2003-2004 ATA-5 olarak bu yarışmada o güne kadar Türk takımlarının
2004-2005 ATA-6 ve Hezarfen almış olduğu en iyi dereceyi almıştır. ATA-7 ayrıca en
2005-2006 ATA-7 hafif uçak ve en düşük maliyet kategorisinde de 3.
2006-2007 ATA-8 Kaan olmuştur. ATA-7 nin tasarımı Ağustos 2005 de
2007-2008 ATA-9 ve UçArı başlamıştır. Uçağın tasarımında hafiflik ve dayanım
açısından kompozit malzemeler (kevlar)
Bu uçaklardan Günay Kahyaoğlu’nun takım kaptanı kullanılmıştır. İlk üretilen prototiple 36 başarılı uçuş
olduğu ATA-5 oldukça aerodinamik bir yapıya sahip yapıldıktan sonra yarışmaya katılacak ana uçak
idi. Bu uçağın yapımında gövde üretimi sırasında önce üretilmiştir. ATA-7 uçağının akademik danışmanlığını
bir erkek kalıp yapılmış, daha sonra bundan Prof. Dr. Mehmet Ş. Kavsaoğlu, takım kaptanlığını
yararlanarak bir dişi kalıp yapılmış ve kevlar (aramid) Metin Acar, pilotaj görevini Miraç Aksugür
kompozit malzeme kullanılarak gövdenin dış yüzeyi üstlenmiştir. Takımın diğer elemanları B. Gürdal
üretilmiştir. Bu teknik daha sonra üretilen ATA serisi Tugay, B. Taylan Aksongur, Serkan Erdoğan, Uğur
uçaklarda da kullanılmıştır. Kevlar balpeteği Sevilmiş, Zeynep Keçeli, Akın Ömercikoğlu, Alev
malzemenin iki tarafına kevlar ve cam elyaf kompozit Kaçar, H. Ebru Sevgi, Mehmet Karagöz, Ali Cihan
malzeme kaplanması ile üretilen gövde dış yüzeyi Durgut, K. Burak Özer, Bora Atak, Evren Varol ve
oldukça hafif, aerodinamik ve sağlam bir yapı elde Murat Bronz’dan oluşmaktadır. Bu proje ekibi
edilmesine olanak sağlamıştır. ATA-6 projesi

11
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

herkesin görevinin ve sorumluluğunun bilincinde


olduğu uyumlu bir ekip olarak da dikkat çekmiştir.

2006-2007 döneminde yarışmaya katılan ATA-8


Türkiye’de tasarlanan ilk itici kanard hava aracı olma
özelliğindedir. Bu uçak da uçuş testlerinde karşılaşılan
ve bu tasarıma özgü bazı problemlerin tespit edilip Şekil 17. Hezarfen
çözülmesinden sonra yarışmada başarılı bir uçuş
görevi yapmıştır. 50 takım arasında 13. olan bu
projenin takım kaptanlığını Mehmet Karagöz
üstlenmiştir.

Şekil 12. The Bosphorus Blue

Şekil 18. ATA-7

Şekil 13. ATA-4

Şekil 19. ATA-8 Kaan.

Bu yılki yarışma (2007-2008 dönemi) AIAA, Cessna


Şekil 14. Uçakçılar-1 ve Raytheon tarafından düzenlenmiş ve 18-20 Nisan
tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri, Kansas
eyaleti, Wichita kentinde gerçekleşmiştir.

AIAA DBF yarışmasında verilen görev isterlerini


yerine getirebilecek şekilde tasarım ve üretimi
öğrenciler tarafından gerçekleştirilen uçaklar
yarışmaktadır. Bu uçaklarda sadece elektrik motorlu
Şekil 15. ATA-5 tahrik sistemi kullanılabilmektedir. Yarışma öncesinde
her ekip bir tasarım raporu hazırlamaktadır. Bu yılki
yarışma kurallarına göre uçakların büyüklüğü 4 feet *
5 feet alanındaki bir dikdörtgene sığacak şekilde
olmalıdır. İki farklı uçuş görevi tanımlanmıştır. Birinci
uçuş görevinde yüksüz uçakla 5 dakika içinde en fazla
Şekil 16. ATA-6 tur atmak ve en hafif pil ağırlığına sahip olmak yüksek
puan getirmektedir. İkinci uçuş görevinde ise yarım
litrelik su şişesi ve tuğlalardan oluşan yaklaşık 3.5

12
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

kiloluk bir yük ile 2 tur atılmakta ve bu görevi de en Yavuzer Karakus, Mehmet Ali Özkaya, Faden Öztürk,
az pil ağırlığı ile başarabilen ekip yüksek puan Akın Ömercikoğlu, Erdinç Özkara, Cemal Sener,
almaktadır. Yüklerin kaç tane su şişesi veya tuğladan Kadir Demirci, Merve Biçer, Can İzci, Sefa Taşkıner,
Serdar Duman, Gizem Kahveci, Yassine Chetouani.
oluştuğu önceden belli değildir. Yüklerin uçağa hızlı
ve emniyetli bir şekilde yüklenmesi de puanı Projeye Türkiyeden de firmalar ve şahıslar
etkilemektedir. Toplam puan, rapor puanı, bir adet boş desteklerini esirgememiş gerek malzeme gerekse yol
uçuş puanı ve 2 adet yüklü uçuş puanının belli bir ve konaklama masrafları için cömert sponsorluklar
formüle göre birleşiminden oluşmaktadır. Bütün bu edinilmiştir. ATA-9 Projesi adı altında İTÜ DBF
isterler öğrencileri ciddi mühendislik problemleri ile takımlarına destek veren firmalar YONCA-ONUK
karşı karşıya getirmektedir. A.O, İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ,
TÜBİTAK, TAI, THY TEKNİK, KALEKALIP ve
GEDON’dur.
Yarışma, tarihinin en yüksek katılımına ulaşmış,
toplam 69 takım katılmış, bunlardan 51 tanesi uçuş
performansını sergilemek üzere Wichita'ya gelmiştir.

İTÜ de 1998'den beri katıldığı bu yarışmalara bu sene


iki takımla katılmıştır. İTÜ ATA-9 ekibi tüm uçuş
görevlerini başarı ile tamamlayarak toplam puan
sıralamasında 6. olmuş ve 2006 yılında ATA-7
ekibinin almış olduğu 5. lik derecesinin tesadüfi
olmadığını ispatlamıştır. Yarışmaya ilk defa katılan
UÇARI ekibi ise en az bir uçuş görevini başarı ile
tamamlayan takımlar arasında yer almış ve 24.
olmuştur. Türkiye'den Hava Harp Okulu'nun da
katıldığı yarışmada, Oklahoma State Üniversitesi Şekil 20. İTÜ ATA-9 Takımı
takımları 1. ve 3., Texas Üniversitesi takımları 2. ve 4.
olurken, 5. lik Colorado Üniversitesi'nin olmuştur. UÇARI
UÇARI takımı ilk kez katıldığı yarışmada boş uçuşta
üçüncü turlarını atmış olmalarına rağmen iniş UÇARI üstten kanatlı, konvansiyonel kuyruklu ve
çizgisinin yarım metre önünde piste indiği için 2 yandan yüklemeli bir uçaktır. Uçağın yapısında
geçerli tur atmış sayılmıştır. Yarışmanın son iki günü karbon çubuklar, balsa ve karbon fiber gibi
çok rüzgârlı geçmiş UÇARI takımı gibi birçok takım malzemeler kullanılmıştır. Uçak yarışma öncesinde
dolu uçuşlarını gerçekleştirememiştir. İlk üç dereceye boş olarak test edilmiştir. UÇARI ekibi İTÜ Uçak
para ödülünün verildiği yarışma, özellikle Mühendisliği Bölümünde okutulmakta olan
üniversiteler ve milletler arası iletişimin ciddi anlamda "Principles of Aircraft Design" ve "Uçak Tasarımı"
sergilendiği, rekabetin ve deneyim aktarımın üst derslerinin projesi olarak bu tasarım ve üretim
düzeyde olduğu bir etkinlik olarak bu yıl da çalışmasına gönüllü olmuşlardır. Ekibin akademik
sonlanmıştır. danışmanlığını Prof. Dr. Mehmet Ş. Kavsaoğlu
yapmıştır. Araştırma Görevlisi Murat Bronz, ekibin
ATA-9 teknik danışmanlığını ve pilotaj görevini üstlenmiştir.
Uçağın tasarım ve üretimini gerçekleştiren öğrenciler:
ATA-9 alttan kanatlı, T kuyruklu ve üstten yüklemeli Ataç Tunç (takım kaptanı), İdil Sezer, Emre Sarı,
bir uçaktır. Uçağın yapısında karbon çubuklar, kevlar Talha Yasin Büyükkal, Metin Pardo, Nazım Kemal
(aramid) gövde, balsa ve karbon fiber gibi malzemeler
Üre, Burcu Toker, Sertaç Aslan.
kullanılmıştır. Uçak yarışma öncesinde boş ve yüklü
olarak test edilmiştir. ATA-9 ekibi İTÜ Uçak ve Uzay
Mühendisliği Kulübü (UUMK) öğrencilerinden Projeye firma ve şahıslar desteklerini esirgememiş
oluşmaktadır. Ekibin akademik danışmanlığını Prof. gerek malzeme gerekse yol ve konaklama masrafları
Dr. Mehmet Ş. Kavsaoğlu yapmıştır. Yüksek Lisans için cömert sponsorluklar edinilmiştir. Uçarı Projesi
öğrencisi Miraç K. Aksugür pilotaj görevini adı altında İTÜ DBF takımlarına destek veren firmalar
üstlenmiştir. Uçağın tasarım ve üretimini TAV HAVALİMANLARI HOLDING, YONCA-
gerçekleştiren öğrenciler: K. Burak Özer (takım ONUK A.O, İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ,
kaptanı), Bora Atak, Onur Serin, Duru C. Oral,

13
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

TÜBİTAK, VE DEFNE MÜHENDİSLİK, Halil KAYNAKLAR


Kongur’dur
[1] İstanbul Teknik Üniversitesi 234. Yıl, Anı Kitabı,
İTÜ Rektörlüğü, 2007.
[2] www.abet.org
[3] http://www.itu.edu.tr/ky-6.d4
[4] http://www.uumk.itu.edu.tr/
[5] http://www.gazete.itu.edu.tr/sayi12/ariyorum12-
web.pdf
[6] http://www.ariba.itu.edu.tr/
[7] http://www.hydrobee.itu.edu.tr/
[8] www.shell.com/eco-marathon
[9] Uçakçılar Takımı, Auvsi İnsansız Hava Aracı
Öğrenci Yarışması Sonuç Raporu, Temmuz 2004.
[10] http://www.auvsi.org/
[11]http://paparazzi.enac.fr/wiki/index.php/Gallery#M
Şekil 21. İTÜ UÇARI takımı. AV07
[12] UUBF’de Bu Ay, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri
XII. SONUÇ Fakültesi, Sayı: 79, Mart 2008
(http://www.uubf.itu.edu.tr/Icerik.aspx?sid=2706)
İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yürütülmüş olan ve [13] http://www.aiaadbf.org/
yürütülmekte olan ve çoğu gönüllülük esasına [14] http://www.terrabreak.org/hangar/
dayanan çeşitli öğrenci projeleri incelenmiştir. Bu [15]http://www.gazete.itu.edu.tr/kasim2006/ariyorum
projelerin bazı yarışma ve desteklerle teşvik 10.pdf
edildikleri görülmektedir.

Teşvik edilen ve desteklenen projelerin Güneş ve


Hidrojen enerjisi gibi temiz ve alternatif enerjiler ile
Uzay ve Havacılık alanlarında oldukları
anlaşılmaktadır.

Bu projeler öğrencilerin okulu sevmelerine ve okula


bağlanmalarına, motivasyon (istek) kazanmalarına,
takım çalışması disiplinini edinmelerine ve çok
disiplinli tasarım projelerine alışmalarına neden
olmaktadır. Bu projelerden birinde görev almak
mezuniyet sonrası hayatlarında da tercih edilen
elemanlar olmalarına neden olmaktadır.

Ülkemizde tüm mühendislik öğrencilerinin en az bir


tasarım, üretim, deney aşamaları olan çok disiplinli bir
projede görev almaları hedeflenmelidir. Bu maksatla
zorunlu tasarım dersleri kapsamında takım çalışması
uygulamaları yapılmalı ve çeşitli teşvik ve destekler
geliştirilmelidir.

Ülkemizde Ulusal Savunma Sanayimizin malzeme ve


organizasyon gibi konularda destek vermesi ile bir
İnsansız Hava Aracı Yarışması düzenlenebileceği ve
böyle bir yarışmaya İTÜ, ODTÜ, Erciyes
Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Hava Harp Okulu
gibi okullardan çok sayıda takımın katılabileceği
değerlendirilmektedir.

14
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

AVRUPA BİRLİĞİ 7. ÇERÇEVE PROGRAMI


HAVACILIK VE HAVA ULAŞTIRMASI
Aziz KORU
TÜBİTAK
TÜ BİTAK

15
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

16
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

17
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

18
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

19
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

20
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

21
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

22
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

HAVACILIK SEKTÖRÜNDE EĞİTİM VE ÖNEMİ


Özcan UZUNOĞLU
myTECHNIC

23
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

24
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

25
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

26
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

MİKRO CASUS ARAÇLAR İÇİN NANO/MİKRO MAKİNE


TASARIMLARINDA GELİŞMELER
Bedri Onur Küçükyıldırım1 Ayşegül Akdoğan Eker1
e-posta: kucukyil@yildiz.edu.tr e-posta: akdogan@yildiz.edu.tr

1
Yıldız Teknik Üniversitesi, Makina Fakültesi, Makine Müh. Bölümü, 34349 İSTANBUL

ÖZET ve kullanılabilecekler. Şekil 1’de makinelerde sıklıkla


Günümüzde teknoloji, insanoğlunun ihtiyaçlarını rastlanan diferansiyel sistem modeli yer almaktadır.
karşılamak için sürekli gelişmektedir. Bu gelişmelerin Karşılıklı gelen ve uçlarında konik dişli bulunan iki mil,
en önemlilerinden biri de boyutların küçültülmesi birbirlerine 4 küçük konik dişli ile bağlanmaktadır.
konusunda devrim niteliğinde olan nanoteknolojidir. Aşağıdaki tasarımda küçük dişliler bir muhafaza içinde
Nanoteknoloji ve ugulanan tekniklerin geliştirilmesi ile yataklanmıştır. Bunun gibi birçok tasarım yapılabileceği
boyutları nano mertebede malzemeler üretilebileceği gibi tasarımlarda değişiklikler de yapılabilir. Şekil 2 ve
gibi atomlara tek tek müdahale şeklinde gerçekleşen Şekil 3’de verilen rulman, bu tasarımlara örnektir.
aşağıdan yukarıya üretim ile atomlar istenilen
özellikleri sağlayacak şekilde dizilebilecek ve bu sayede
çok küçük boyutlarda makine elemanları
üretilebilecektir. Bu yapılar casus uçaklar başta olmak
üzere birçok askeri araçta kullanılabilecek, istenildiği
taktirde insan vücudu içine de gönderilerek gerekli her
türlü işlemde kullanılabilecektir.

I. GİRİŞ
Günümüzde nanoteknolojinin hızla geliştiği ve bir çok Şekil 1. Nano diferansiyel dişli sistemi tasarımı [2]
alanda çalışmalar sürdürüldüğü aşikardır. Özellikle
malzeme alanında gerçekleştirilen çalışmalar hızla
sürdürülmektedir ve ortaya çıkan yenilikler hızlı bir
şekilde havacılık alanındaki uygulamalara aktarılmaya
çalışılmaktadır. Bu yeniliklerin yanı sıra dikkati çeken
bir diğer konu ise nano boyutta yapılan tasarımlar ve bu
tasarımların ilerideki kullanımlarıdır. Eric Drexler ve
birçok bilim adamı bu tip nano mekanizma tasarımı
üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir[1, 2]. Çalışmalar
geliştirildikçe ve kullanımı sağlandıkça havacılık başta Şekil 2. Büyük boy nano rulman sistemi tasarımı [2]
olmak üzere birçok askeri ve sivil alanda büyük
yenilikler sağlanacaktır.

II. NANO MEKANİZMA TASARIMI VE MİKRO


MAKİNELER
Hareket eden ve iş yapan mekanizmalara makine
denir[3]. Nano fabrikasyon yöntemlerinden biri olan
aşağıdan yukarıya üretimin geliştirilmesi ile makine
elemanı görevi üstlenecek moleküler yapılar da
oluşturulabilecektir[4]. Oluşturulacak yapılar hareket
edebiliyor ve bir iş gerçekleştirebiliyor olmaları
sebebiyle moleküler makineler olarak adlandırılabilecek Şekil 3. Küçük boy nano rulman tasarımı [2]

27
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Şekil 1 ve Şekil 3 arasında verilen örneklerde her renk mekanizması güneş dişlisi ve esas gezegen dişlileri
farklı bir atomu simgelemektedir. Şekil 3’de verilen arasındaki etkileşimi azaltacak şekilde geliştirilmiştir.
küçük boy nano rulman tasarımı 1994 yılında K. Eric Orijinal versiyonu bilgisayar sistemlerindeki zaman
Drexler tarafından yapılmış olup başlangıç seviyesinde kısıtlamalarının önüne geçecek şekilde küçük hareketli
bir tasarımdır ve özellikleri aşağıdaki gibidir: bölümler şeklinde tasarlanmıştır.
• Bileşen sayısı: 2
• Atomların sayısı: 206 Planet dişlileri fonksiyonel dişli bileşenlerine sahip
• Çap: 1.8 nm olabilecek şekildeki en küçük çap limitine ulaşmış
• Genişlik: 0.9 nm bulunmaktadır. Bu sebeple sistemdeki dişler pürüzsüz,
düşük genlikte oluklar olan yüzeyler şeklindedir. Tek
Tasarımlar bilgisayar ortamında gerçekleştirilmekte, kovalent bağlar dokuz gezegen dişlisinden her birini ana
modeller oluşturulmakta ve atomların fiziksel taşıyıcı dişliye Şekil 5’teki gibi bağlamaktadır.
özelliklerine bağlı olarak mekanizmaların özellikleri
bilgisayar programları ile analiz sonucunda ortaya Tasarımı 2004 yılında tamamlanan planet dişlisi
konulmaktadır. özellikleri aşağıdaki gibidir:
• Bileşen sayısı: 12
Tasarımlara bir başka örnek olarak otomobil iletim • Atomların sayısı: 3,853
elemanı (transmisyon), elektrikli tornavidalar gibi • Genişlik: 4.2 nm
cihazlarda rastladığımız, tork artırıcı planet dişlisi • Yükseklik: 4.2 nm
verilebilir. • Derinlik: 4.2 nm
• Dişli oranı: 45:16
Planet dişlileri simetrik yapısı sayesinde görsel olarak, • Hız oranı: 2.8125:1
hareket istenen koordinatta düşük enerji bariyerleri • Çıkış torku: > 1x10–18 m-N
oluşumunu garantilediği için en çekici moleküler • Açısal hız > 10 GHz
modelleme hedefi olmaktadırlar. Ayrıca, önemli • Güç > 1 nW
derecede bir karmaşık sistemi küçük parçacıklara
• Güç Yoğunluğu > 10 GW/cm2
ayırmamızı sağlamaktadır.
• Verim > 99.8%
90’lı yıllarda Drexler ve Merkle tarafından üzerinde
çalışmalara başlanan The MarkIII(k) planet dişlisi

Şekil 4. Planet dişli tasarımı [2]

28
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Verilen özellikler doğrultusunda verimin oldukça kaçınılan, düşük sürtünmeli elmasımsı rulman tarafından
yüksek olduğu ve nano/mikro boyuttaki cihazlarda sarılmıştır.
kullanılacak olan nano planet dişlinin moleküler cihazlar
konusunda çığır yaratacağı düşünülmektedir. Şekil 7’de verilen yapı da üç eksen üzerinde bulunan
karbon nano tüp çiftlerinin elmas moleküllerinin
Renkler, uygulamalara göre (kullanılan programlar vb.) kovalent bağları ile her karbon nano tüpe fonksiyonel
değişmekle birlikte genel olarak aşağıdaki atomları azot ve bor atomları bağlanmıştır. Karbon nano tüp
temsil etmektedirler[4]. çiftleri arasında herhangi bir bağ oluşması engellenirken
iletim karbon nano tüpleri bir arada tutan B-N (bor-azot)
Camgöbeği: Hidrojen, Yeşil: Karbon, Gri: Silisyum, çiftleri sayesinde gerçekleştirilmektedir.
Pembe: Azot, Mor: Fosfor, Kırmızı: Oksijen, Sarı:
Kükürt.

Bu yapıların yanı sıra karbon nano tüpler kullanılarak


gerçekleştirilen tasarımlar da mevcuttur ve bir örneği
olan düşük sürtünmeli karbon nano tüp rulman montajı
Şekil 6’de verilmiştir[2]. Karbon nano tüp
uygulamalarında gri renk karbonu temsil etmektedir.

Şekil 6. Karbon nano tüp kullanılarak yapılmış olan


düşük sürtünmeli rulman montajı tasarımı [2]

Şekil 5. Dişliler arası kovalent bağlar [2]

Yüksek elastiklik modülleri, elektriksel iletkenlik ve yarı


iletkenlik özellikleri, ısıl özellikleri ve kinetik açıdan
teleskobik özellikleri karbon nano tüplerin günümüz
nano bilim uygulamalarında önemli malzemeler arasında
olmasının temel sebepleridir. Özellikle silindirik
şekilleri, sınırsız elektriksel özellikleri ve birbiri
üzerinden neredeyse sürtünmesizmiş gibi kaymalarını
sağlayan teleskopik özellikleri karbon nano tüplerin
moleküler rulman ve sürtünmesiz sistem tasarımlarında
kullanılması açısından önemli bir yol açmıştır. Şekil 7. Karbon nano tüp 6 yollu birleştirmeleri [2]
Şekil 6’da verilmiş olan tasarımdaki kesit görünüşünden
de görüldüğü üzere, tek kovalent bağlı yapı, etrafı III. FABRİKASYON TEKNİKLERİ
oldukça durağan minimum enerji pozisyonundan

29
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Nano boyutta malzemelerin, cisimlerin veya sistemlerin Teknolojide ilerlemek için yapılan teorik çalışmalar ve
üretiminde yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya bu teorik çalışmaların uygulamaya dönüştürülmesi önem
olmak üzere 1iki farklı fabrikasyon yöntemi arz etmektedir. Atomların bilinen fiziksel
kullanılmaktadır[6]. özelliklerinden yararlanarak yapılan analizler sonucu
Gerçekleştirilen nano makine tasarımları bu yoldaki ilk
Yukarıdan aşağıya yöntem talaşlı işleme gibi büyük bir adımdır. İlk adımın atılmış olması diğer adımların da
kütleden küçük kütlelere ulaşılması şeklinde geleceği, çalışmaların hızla sürdürülerek, tasarlanmış
konvansiyonel yöntemlere benzetilebilir. Aşağıdan olan makine elemanlarının yakın gelecekte üretilmeye
yukarıya yöntem, moleküler imalat ve teknikleriyle, başlanacağı anlamını taşımaktadır.
moleküler ürünlerin, tasarım ve analizlerinden oluşarak
biyolojik olmayan moleküler mekanizma yönetiminde Tasarımları ve üretim çalışmaları süren mikro araçlar
kimyasal reaksiyonların sırasına göre yapılandırılması için nano makineler nano teknoloji ile yavaş yavaş
işlemidir; yani kısaca atomların veya moleküllerin gerçekleşmeye başlayacaktır. Özellikle milli
istenen özellikleri sağlayacak şekilde bir araya savunmamızın sağlanabilmesi, toplum sağlığımızın
getirilerek bir cismin oluşturulmasıdır[7, 8]. kontrol altında ve güvenli tutulabilmesi için
nanoteknoloji adı verilen yeni teknolojiye hâkim
Mekanosentez (Mekanik yönetimli kimyasal sentez) olunmalı, dışa bağımlılıktan kurtularak kendimiz de
moleküler imalatın temeli, atomik skalada oluşan nano tasarımlarla ve nano üretim ile ülkemizi teknoloji
kimyasal reaksiyonların yönetimidir. Moleküler açısından üst sıralara çıkartmalıyız. Dolayısıyla
nanoteknolojinin mekanik dalı, makine mühendisliği, yapılması gereken bilime, teknolojiye, hepsinden önce
mikroteknoloji, kimya ve moleküler biyolojiden farklı eğitim ve öğretime yapılan yatırımların artırılması;
ama ilişkili bir alan oluşturmaktadır. üniversitelerin, gerek devlet bütçesi gerek özel sektörün
katkılarıyla desteklenmesi ile tüm çalışma ortamlarının
Günümüzde yukarıdan aşağıya üretimde, özellikle bu geliştirilmesi olmalıdır.
sınıfa giren litografi yöntemlerinde oldukça gelişme
sağlanmıştır. Yalnız bahsi geçen tasarımların üretimi KAYNAKLAR
aşağıdan yukarıya fabrikasyon sınıfına girmektedir ve [1] K. E. Drexler, Nanosystems, Wiley-Interscience,
bu konuda çalışmalar halen sürmektedir ve yukarıdan 1992
aşağıya yöntemlere göre daha yavaş ilerlemektedir. [2] http://www.nanoengineer-1.com/content/
Supra moleküler (çok moleküllü) kimya alanına giren bu [3] http://imm.org/Reports/Rep008.html
tip çalışmalarda en önemli konular, moleküler [4] B. O. Küçükyıldırım, A. Akdoğan, Nanoteknoloji
kendiliğinden oluşma (self-assembly) ve moleküler ve Nanorobotlar, MakinaTek, 99, s:114-117, Ocak,
tanıma ve birleşmedir[9, 10]. 2006
[5] http://en.wikipedia.org/wiki/Carbon_nanotube
IV. SONUÇLAR ve ÖNERİLER [6] E. Drexler, “Unbounding the Future: the
Nanoteknolojinin getirileri ile gelecek yıllarda olacakları Nanotechnology Revolution”, Willam Morrow and
hayal etmek hiç de zor değildir. Süper bilgisayarlar ile Company, Inc. New York 1991
yapılan işlemler, atomik boyutlarda incelemeler, insan [7] K.E. Drexler, Nanosystems,
vücudunda hastalı bölgeleri iyileştiren ve iyi bölgeleri http://www.foresight.org/Nanosystems/toc.html
koruyan nano robotlar, belki de zihnimizi arttırabilecek [8] E. Altan, “Nanoteknoloji ve Nano Ölçekte Talaş
nano hafızalar, çevre kirliliğini önleyen ve fabrikaları Kaldırma-Bölüm I ”, TT Magazin, 10, 86-97, 2005.
zor durumdan kurtaracak nano parçacıklar ve özel [9] http://en.wikipedia.org/wiki/Top-
güvenlik ve askeri savunma alanında gerekli işlemlerini down_and_bottom-up_design
gerçekleştirebilecek mikro/nano casus araçlar gibi [10] http://en.wikipedia.org/wiki/Supramolecular_chemi
birçok örnek sayabilmek mümkündür. stry

30
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

AA 2024 T351 LEVHALARIN BALİSTİK DAVRANIŞLARININ


DENEYSEL VE SAYISAL OLARAK İNCELENMESİ
Evren ÖZŞAHİN1 Süleyman TOLUN2
e-posta: e.ozsahin@hho.edu.tr e-posta: tolun@itu.edu.tr

1
Hava Harp Okulu, Havacılık Mühendisliği Bölümü, 34149 İSTANBUL
2
İstanbul Teknik Üniversitesi, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Uçak Mühendisiliği Bölümü 34469 İSTANBUL

ÖZET yüksek hızlı çarpma yükleri altında, değişik şartlardaki


Alüminyum alaşımlar düşük yoğunluk, yüksek yapısal davranışların ortaya konması üzerinedir.
mukavemet ve enerji emiş kapasitesi özellikleri
nedeniyle havacılık uygulamalarında çoklukla Andersen ve Dannemann [2] 4.75 mm kalınlığında, iki
kullanılmaktadır. Alüminyumun ön plana çıkan bir diğer farklı tipte alüminyum alaşım (AA6061-T6 ve AA7075-
özelliği ise kolay şekil verilebilmesidir. Bu hususlar göz T6) kullanarak Sierra 165 mermilerle gerçekleştirdikleri
önüne alınarak yapılan çalışmada, atış testleri ile alüminyum alaşımların balistik
6.35 mm kalınlığında hazırlanan T351 ısıl davranışlarını belirlemeye çalışmışlardır. Testlerde,
kondisyonundaki 2024 alaşımı alüminyum levhaların mermi hızları 260~370 m/s arasında değişmektedir.
balistik davranışları, 9 mm çapında MKEK yapımı
Parabellum mermiler kullanılarak deneysel olarak Levhaların yüksek hızlı çarpma yükleri altındaki
incelenmiştir. Levhalara çeşitli hızlarda yapılan atışlar davranışlarına, kullanılan delici ya da mermilerin uç
sonunda, çarpma bölgesinde oluşan hasarın şekillerinin etkisi sıklıkla araştırılan konular arasındadır.
belirlenebilmesi için levha ön yüzündeki delinme ve
levha arka yüzünde oluşan şişme miktarları, Børvik ve diğ. [3] 15~30 mm kalınlıklarda AA5083-
3-boyutlu koordinat ölçüm cihazı (3-D CMM) ile H116 alüminyum levhaların konik uçlu, sertleştirilmiş
ölçülmüştür. Sayısal modelleme için MSC PATRAN ve çelik delicilerin çarpmaları karşısında delinmelerini
çözücü olarak MSC DYTRAN ticari sonlu elemanlar deneysel olarak incelemiştir. Tüm testlerde, delicilere ait
yazılımları kullanılarak delinme ve şişme miktarları ilk ve son hızlar yüksek hızlı kamera ile ölçülerek
belirlenmiştir. Deneysel ve sayısal sonuçların, levha ve levhaların balistik sınırları belirlenmiştir. Literatürden
mermideki hasar mekanizmaları ve deneylerde ölçümü faydalanılarak elde edilen balistik sınır değerleri ile
yapılan delinme ve şişme miktarları bakımından deney sonuçlarının uyumlu oldukları gözlenmiştir.
birbirleri ile uyumlu oldukları belirlenmiştir.
Gupta ve diğ. [4,5] tarafından yapılan çalışmalarda; küt,
I. GİRİŞ konik ve küresel uç formuna sahip delicilerin
Havacılık alanında sıklıkla kullanılan alüminyum alüminyum levhalara çeşitli hızlarda çarpmaları
alaşımı levhalar çok çeşitli yapısal uygulamaların deneysel ve sayısal olarak incelenmiştir. Deneylerde
yanında, hareket halindeki cisimlerin hafif korunma kullanılan alüminyum levhaların dinamik yükleme
sistemlerinde de kullanım alanı bulmaktadır. Çarpma altındaki davranışlarının sayısal olarak modellenmesi
veya yüksek hızlı yükleme şartları, zırh sistemleri ile için Johnson-Cook bünye denklemi katsayıları elde
ilgili uygulama alanlarının önemli bir bölümünü edilmiş, ABAQUS sonlu elemanlar yazılımı ile kurulan
oluşturmaktadır. Bu tip uygulamalarda, yapının ağırlığı sayısal modelin sonuçlarının deneysel sonuçlarla
önemli bir tasarım ölçütüdür. Bu nedenle, yüksek uyumlu oldukları belirlenmiştir.
ağırlığa sahip geleneksel malzemeler yerine, daha hafif
olan alüminyum alaşımların sıklıkla tercih edildikleri AA 6061 T651 levhalar ve faklı uç şekillerine sahip
bilinmektedir [1]. çelik deliciler kullanılarak orta ve yüksek çarpma
hızlarında çarpma davranışlarının deneysel ve sayısal
Yüksek hızlı çarpma ile ilgili olarak alüminyum olarak incelendiği çalışmalar mevcuttur [6-8].
alaşımların kullanıldığı çalışmaların önemli bir bölümü,

31
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Alüminyum levhaların katmanlı yapılar içinde


kullanıldığı çalışmalar mevcuttur. Übeyli ve diğ.[9]
alümina-AA2024-T6 kompozit zırhının 7.62 mm’lik
zırh delici mermiler karşısındaki balistik davranışını
deneysel ve sayısal olarak incelemişlerdir. Çalışmada
kullanılan numuneler, farklı alümina katman
kalınlıklarında test edilerek oluşan hasar mekanizmaları
ve numunelerin balistik performansları araştırılmıştır.

Bu çalışmada; alüminyum levhaların yüzeye dik gelen


yüksek hızlı çarpma yükleme şartları altındaki
davranışları deneysel ve sayısal olarak incelenmiştir.

Modelleme için MSC PATRAN ve çözüm için MSC


DYTRAN ticari sonlu elemanlar yazılımları kullanılarak
sayısal çözümler gerçekleştirilmiştir. 6.35 mm Şekil 2. Hız Ölçer
kalınlığındaki AA 2024 T351 levhalara yapılan çeşitli
hızlardaki atışlar üzerine kurulan modelde, levhada Atışlarda, MKEK (Makina Kimya Endüstrisi Kurumu)
oluşan çökme ve şişme değerleri açısından deneysel ve yapımı, 9.00 mm çapında ve 19.00 mm uzunluğunda,
sayısal sonuçlar karşılaştırılmıştır. FMJ (full metal jacket-tamamen metal kaplı) Parabellum
mermiler kullanılmıştır. Bu mermilerin MKEK
II. DENEY DÜZENEĞİ tarafından verilen teknik özelliklerine göre ağırlığı
Deneyler 2’nci Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı 8±0.075 g ve standart hızları 370±10 m/s’dir. Mermi
(Kayseri) Atış Poligonunda gerçekleştirilmiştir. hızları, kovan içindeki barut miktarları değiştirilerek
Atışların yapıldığı poligonda bulunan hareketli tutucu sınırlı ölçüde kontrol edilebilmektedir. Mermiler pirinç
sehpa, hedef levhaların bağlanması ve istenen (CuZn36) malzemeden yüksük ve kurşun antimon
mesafeden atış yapılabilmesi için kullanılmaktadır. alaşımı çekirdekten oluşmaktadır.
Çarpma yükleri etkisiyle yer değiştirmeyecek şekilde
tasarlanmış olduğundan, hedef levhadaki hasarın tam Atışlarda, Şekil 3’te görülen çoklu atış fikstürü
olarak temsil edilmesi sağlanmaktadır. Poligonda, tasarımlanmış ve yapısal dayanımı yüksek, 8.00 mm
değiştirilebilen namlusu sayesinde farklı çap ve kalınlığında DKP 1020 malzemeden üretilmiştir.
markalarda mermileri uzaktan elektrikli ateşleme Böylece, hem tek levhaya birbirlerinin sonuçlarından
düzeneği yardımıyla atabilen bir atış sistemi de etkilenmeyecek dört bağımsız atışın yapılması, hem de
bulunmaktadır (Şekil 1). sınır şartlarının tam olarak benzetilmesi sağlanmıştır.

Şekil 1. Atış sistemi

Mermi hızlarının ölçümü için Oehler Research Model 55


hızölçer ile birlikte Model 35P süreölçer kullanılmıştır
(Şekil 2).
Şekil 3. Çoklu atış fikstürü

Mermilerin levha içine girme miktarları 3D-CMM


(Three Dimensional Coordinate Measurement Machine-
3 Boyutlu Koordinat Ölçüm Cihazı) kullanılarak
ölçülmüştür. Ölçümler yapılırken, öncelikle tüm

32
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

koordinatlar (x, y, z) için levha alt ve üst yüzeyleri ile


yanlarından referans ölçüler alınmıştır. Daha sonra,
oluşturulmuş olan bu referans düzleme göre cihazın uç
kısmının bulunduğu noktanın koordinatları belirlenerek,
her atış noktası için ölçüler elde edilmiştir. Ölçümlerde,
çarpma yönüne göre merminin açtığı çukur ve arka
yüzeyde oluşturduğu şişme miktarları tespit edilmiştir.
Burada, arka yüzeydeki değerlerin, levhanın arka
yüzeyine göre şişme miktarını gösterdiğini belirtmek
gerekir.
Şekil 5. Levhalarda oluşan hasar biçimleri
III. YAPILAN ÇALIŞMA
4.00 ve 4.80 mm kalınlıklardaki levhalara yapılan
Çalışmanın deneysel bölümünde, öncelikle 4.00 mm
kalınlığında AA 2024 T351 kalite levhalar kullanılarak atışların sonuçlarından elde edilen bilgiler ışığında, AA
2024 T351 levhalardan hazırlanan 6.35 mm
gerçekleştirilmiştir. Yapılan iki adet atışta mermi hızları
kalınlığındaki levhalara çeşitli hızlarda atışlar
386 ve 392 m/s olarak ölçülmüştür. 386 m/s hızdaki atış,
yapılmıştır. Yapılan atışların hızları 355~408 m/s
levha arka yüzeyinde yırtılma ile sonuçlanırken, 392 m/s
arasında ölçülmüştür. Levhaların atışlar sonrasındaki
mermi hızındaki atışta ise levha tamamen delinmiştir.
görüntüleri Şekil 6’da görülmektedir.
4.80 mm kalınlığındaki levhalar kullanılarak yapılan
atışlarda ise 392~402 m/s arasında hızlar ölçülmüştür.
Bu atışlar delinme ya da levha arka yüzeylerinde
delinmeye yakın yırtılmalarla sonuçlanmıştır (Şekil 4).
Bu bakımdan, söz konusu levhalar için bu hızların
balistik sınır olarak ele alınması doğru olacaktır.

Şekil 6. 6.35 mm kalınlığındaki levhalara yapılan


atışların görüntüleri

CD-CMM cihazı kullanılarak elde edilen merminin


levha içine girme ve arka yüzeydeki şişme miktarları,
Tablo 1 ve Şekil 7’de görülmektedir. Ölçülen çökme ve
Şekil 4. 4.80 mm kalınlığındaki levhalara yapılan şişme değerlerinin, mermi hızına bağlı olarak arttığı, 400
atışların görüntüleri m/s üzerindeki hızlarda çökme ve şişme değerleri
arasındaki farkın arttığı anlaşılmaktadır. Buradan, artan
AA 2024 T351 levhaların hasar biçimleri mermi hızlarında levhadaki delinmenin ve dolayısıyla
incelendiğinde, arka yüzeydeki eğilmeyle birlikte oluşan kalınlığındaki değişim miktarının arttığı anlaşılmaktadır.
yerel kırıkların kopmalara ve artan çarpma hızlarında
delinmeye neden olduğu görülmektedir. Bu durumu, Tablo 1. Atışlar sonundaki çökme ve şişme değerleri
parçalanma ile yapraklanma (petalling) birleşimi Çarpma Hızı Çökme Şişme
şeklinde bir hasar biçimi olarak tanımlamak mümkündür Test No
(m/s) (mm) (mm)
(Şekil 5).
3-2 355 4.686 4.094
3-3 357 5.085 4.412
3-1 362 4.415 3.810
3-5 396 6.711 5.625
3-7 401 6.846 5.766
3-6 402 6.693 5.620
3-4 408 7.498 6.378

33
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Sayısal çözümler, deneysel bölümde balistik davranışları sahip olan bu iki parçası arasındaki temas merminin
belirlenen alaşımların, daha geniş bir aralıktaki çarpma hasar biçimini yakından etkileyecektir. İkinci olarak ise
şartları altındaki performanslarının ortaya konması için levha ile merminin tamamı (pirinç yüksük ve kurşun)
kullanılabilecek kullanışlı araçlardır. Çarpma olayının arasında temas tanımlanmıştır.
başarılı bir şekilde benzetiminin yapılması, deney
miktarının en aza indirilmesini, böylece malzeme ve Oluşturulan sayısal modelin sonuçlarının güvenilirliği
zaman tasarrufunu sağlayacaktır. büyük ölçüde malzeme davranışının doğru temsil
edilmesine bağlı olduğundan, Johnson-Cook bünye
denklemi katsayıları kullanılmıştır [10]. Ayrıca,
merminin rijit olarak tanımlanmasının modelde önemli
bir hataya neden olacağı değerlendirilerek mermi için
(pirinç yüksük ve kurşun) elasto-plastik malzeme modeli
ve özellikleri kullanılmıştır [11].

Sayısal çalışma sonunda, mermi çarpma bölgesinde


oluşan çökme ve arka yüzeydeki şişme miktarları
belirlenmiştir. Elde edilen bu sonuçlar, deneysel
sonuçlarla birlikte Şekil 8’de görülmektedir.

Şekil 8 incelendiğinde, hem çökme hem de şişme


miktarları açısından, deneysel sonuçlar ve sayısal
sonuçlar arasında bir uyum olduğu söylenebilir. Mermi
Şekil 7. Atışlar sonundaki çökme ve şişme değerleri hızı arttıkça, sayısal sonuçların deneysel sonuçlara
yakınlığı da azalmaktadır. Sayısal çözümde uygulanan
Bu amaçla, bundan önceki bölümde gerçekleştirilmiş sınır şartlarının ve kullanılan malzeme özelliklerinin bu
olan deneylerin sayısal benzetimlerinin yapılması sonuca neden olabileceği değerlendirilmektedir.
amacıyla; modelleme ve bilgi dosyasının (*.dat)
oluşturulması (pre-processor) ve sonuçların incelenmesi IV. SONUÇLAR
(post-processor) için MSC PATRAN, çözücü Yapılan çalışmada, 6.35 mm kalınlığında hazırlanan
(processor) olarak ise MSC DYTRAN ticari sonlu T351 ısıl kondisyonundaki 2024 alaşımı alüminyum
elemanlar yazılımları kullanılmıştır. levhaların balistik davranışları, 9 mm çapında MKEK
yapımı Parabellum mermiler kullanılarak deneysel ve
Levhanın çarpma yükleri altındaki davranışlarının sayısal olarak incelenmiştir.
belirlenmesinde, mermide oluşan hasarın da tam olarak
modellenebilmesi anahtar bir rol oynayacağından, Artan mermi hızları ile birlikte, levha arka yüzeyindeki
mermiyi oluşturan her iki bölüm (yüksük-pirinç) de eğilmeyle birlikte yerel kırıklar ve delinme
sayısal modelde kullanılmıştır. Sayısal bir model oluşmaktadır. AA 2024 T351 alaşımların kırılgan yapısı,
oluşturulurken dikkat edilmesi gereken önemli parçalanma ile yapraklanma (petalling) birleşimi
konulardan biri de ağ yapısıdır (mesh). Modelin şeklinde tanımlanabilecek bu hasar biçiminin
tamamında üç boyutlu katı elemanlar kullanılmıştır. oluşmasına eden olmaktadır. Bu alaşımın kullanıldığı bir
yapıda, özellikle balistik limit civarındaki hızlarda
Deneyler esnasında kullanılan çoklu atış fikstürünün, delinmeyle sonuçlanan çarpmaların etkisini azaltabilmek
hedef levha sınırlarında, sabit mesnet sınır koşulu ve kırılmaların yapıya zarar vermesini engellemek için
oluşturması amaçlanmıştır. Bu nedenle, levha kompozit bir levhanın arka destek katmanı olarak
sınırlarındaki düğüm noktaları, yer değiştirmeler sıfır kullanıldığı bir yapının oluşturulması uygun olacaktır.
olacak şekilde modellenmiştir.
Yapılan atışlar sonunda, levha ön yüzündeki delinme ve
Yüksek hızlı çarpma içeren bir sayısal modelin kuşkusuz levha arka yüzünde oluşan şişme miktarları ölçülmüştür.
en önemli unsurlarından biri de mermi ile levha Balistik limit olarak değerlendirilebilecek 390~400 m/s
arasındaki temasın tanımlanmasıdır. Modelde, sınırını aşmayan hızlardaki atışlar için, mermi hızı
uyarlanabilir yüzey teması (adaptive surface contact) arttıkça her iki büyüklük de artmaktadır.
kullanılmıştır. Öncelikle, iki ayrı katı bölümden oluşan
mermi için kurşun ve yüksük arasında bir temas Sayısal modelleme için MSC PATRAN ve çözücü
tanımlanmıştır. Merminin farklı malzeme özelliklerine olarak MSC DYTRAN ticari sonlu elemanlar yazılımları

34
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

kullanılarak delinme ve şişme miktarları belirlenmiştir. ölçümü yapılan delinme ve şişme miktarları bakımından
Deneysel ve sayısal sonuçların karşılaştırıldığında, levha birbirleri ile uyumlu oldukları belirlenmiştir.
ve mermideki hasar mekanizmaları ve deneylerde

Şekil 8. Sayısal ve deneysel sonuçların karşılaştırılması

KAYNAKLAR aluminum plates, J. Solids and Structures, Vol.


[1] T. Børvik, A.H. Clausen,, M. Eriksson, T. 44, 3411-3439, 2007.
Berstad, O.S. Hopperstad and M. Langseth, [6] A.J. Piekutowski, M.J. Forrestal, K.I. Poormon
Experimental and numerical study on the and T.L. Warren, Penetration of 6061-T6511
perforation of AA6005-T6 panels, J. of Impact aluminum targets by ogive-nose steel projectiles
Engineering, Vol.32, pp. 35-64, 2005. with striking velocities between 0.5 and 3.0 km/s,
[2] C. Andersen and K. Dannemann, 2001. J. Impact Engineering, Vol. 23, 723-734, 1999.
Deformation and damage of two aluminium [7] M.J. Forrestal and A.J. Piekutowski, Penetration
alloys from ballistic impact, Proceedings of the experiments with 6061-T6511 aluminum targets
12th Biennial International Conference of the and spherical-nose steel projectiles at striking
APS Topical Group on Shock Compression of velocities between 0.5 and 3.0 km/s, J. Impact
Condensed Matter, Atlanta, June 24–29. Engineering, Vol. 24, 57-67, 2000.
[3] T. Børvik, A.H. Clausen, O.S. Hopperstad and [8] T.L. Warren and K.I. Poormon, Penetration of
M. Langseth, Perforation of AA5083-H116 6061-T6511 aluminum targets by ogive-nosed
aluminium plates with conical-nose steel VAR 4340 steel projectiles at oblique angles:
projectiles-experimental study, J. Impact experiments and simulations, J. Impact
Engineering, Vol. 30, 367-384, 2004. Engineering, Vol. 25, 993-1022, 2001.
[4] N.K. Gupta, M.A. Iqbal and G.S. Sekhon, [9] M. Übeyli, R.O. Yıldırım ve B. Ögel,
Experimental and numerical studies on the Alümina/AA2024-T6 katmanlı kompozitin
behavior of thin aluminium plates subjected to balistik davranışının deneysel ve sayısal
impact by blunt and hemispherical-nosed incelenmesi, Zırh Teknolojileri Semineri, Ankara,
projectiles, J. Impact Engineering, Vol. 32, 10-11 Mart, s. 58-64, 2005.
1921-1944, 2006. [10] J.A. Zukas, High Velocity Impact Dynamics,
[5] N.K. Gupta, M.A. Iqbal and G.S. Sekhon, Effect John Wiley&Sons Inc., Chichester, 1990.
of projectile nose shape, impact velocity and [11] www.matweb.com (23.12.2006)
target thickness on deformation behavior of

35
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

PARALEL ÇİFT PİM BAĞLANTILI E-GLASS/EPOKSİ TABAKALI


KOMPOZİT PLAKALARDA HASAR YÜKLERİ VE TİPLERİ
Faruk Şen1 Murat Pakdil2 Ahmet Çakan3
faruk.sen@deu.edu.tr murat.pakdil@deu.edu.tr cakan_a@ibu.edu.tr

1
Aksaray Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makina Müh. Bölümü, 68100 AKSARAY
2
Mustafa Kemal Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Makina Müh. Bölümü, 31100 HATAY
3
Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Makina Müh. Bölümü, 14100 BOLU

ÖZET özelliklerinden dolayı yaygın olarak tercih


Bu çalışmada, birbirine paralel çift pim bağlantılı edilmektedirler [3]. Metalik bağlantıların aksine, çekme
tabakalı kompozit plakalarda meydana gelen maksimum ve kayma gerilmeleri altındaki kompozit bağlantılarda,
hasar yükleri deneysel olarak elde edilmiş ve oluşan sahip oldukları anizotropik malzeme özelliklerinden
hasar tipleri tespit edilmiştir. Tabakalı kompozit dolayı bazı özel şekillerde hasar tipleri oluşmaktadır [4].
plakalarda matris malzemesi olarak epoksi ve takviye
elemanı olarak cam lifleri kullanılmıştır. Tabaka Icten ve Sayman [5] tarafından yapılan bir çalışmada;
dizilişleri olarak [02˚/302˚]s, [02˚/452˚]s ve [02˚/602˚]s tek pim bağlantılı çekme yüküne maruz alüminyum-cam
şeklinde oryantasyonlar seçilmiştir. Numuneler, lifi-epoksi sandvich kompozit plaklarda meydana gelen
belirlenen çeşitli geometrik parametrelere göre hasar tipleri ve hasar yükleri deneysel olarak elde
hazırlanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, seçilen edilmiştir. Okutan [6] fiber takviyeli tabakalı kompozit
oryantasyonların ve geometrik değişkenlerin oluşan plakaların hasar davranışını belirlemek için deneysel ve
maksimum hasar yükleri üzerinde ve hasar tiplerinin nümerik bir çalışma yapmıştır. Çalışmasında, hazırlamış
oluşumunda büyük bir etki gösterdiği anlaşılmıştır. olduğu numunelere tek pim bağlantısı yapmış ve
tabakalı kompozit plaka oryantasyonlarını [0/90/0]s ve
I. GİRİŞ [90/0/90]s şeklinde seçmiştir. Pakdil ve diğ. [7] yapmış
Kompozit malzemeler düşük ağırlıkları ve sağlamış oldukları çalışmada, cam lifleri ile takviye edilmiş
oldukları yüksek dayanım nedeniyle havacılık tabakalı kompozit plakara uygulamış oldukları tek cıvata
araçlarında tercih edilmektedirler. Kompozit bağlantısında, oluşturmuş oldukları boşluğun hasar
malzemelerin hava araçlarında ilk kullanımı 1938 oluşumu üzerine etkisini deneysel olarak
yılında Morane 406 uçağında sandviç panellerin incelemişlerdir. Deneyde, farklı tabaka dizilişleri ve
kullanılmasıyla başlanmıştır. Günümüzde, birçok uçak, bağlantı geometrilerinin yatak mukavemetine ve hasar
helikopter ve diğer uzay araçlarında, cam/epoksi, oluşumuna etkisini araştırmışlardır. Sayman ve diğ. [8]
karbon/epoksi, kevlar/epoksi, boron/epoksi gibi çeşitli tek cıvata bağlantılı tabakalı kompozit plakalarda
kompozit yapılar, kanatlarda, kapılarda, iniş meydana gelen yatak mukavemetlerini deneysel olarak
takımlarında, türbin kanatlarında, yolcu kabinlerinde ve incelemişlerdir. Çalışmada, tek cıvata bağlantısına
gövdenin çeşitli kısımlarında başarılı bir şekilde çekme testinden önce uygulanan ön yükleme
uygulanmaktadır [1]. Alüminyum ve çelik gibi yaygın momentinin hasar oluşumuna etkisi incelenmiştir. Ataş
olarak kullanılan geleneksel metal ve metal alaşımları ile ve diğ. [9] cam lifi ile takviye edilmiş polyester matrikse
karşılaştırıldığında, kompozit malzemeler, hafiflik, uzun sahip tabakalı kompozit plakalara uygulanan, birbirine
yorulma ömrü, iyi korozyon dayanımı gibi üstün paralel çift pimli bağlantıların hasar yüklerini ve hasar
özellikleri nedeniyle ön plana çıkmaktadır. Bunun tiplerini deneysel ve nümerik olarak incelemişlerdir.
yanında istenen yönde daha iyi mukavemet Meola ve diğ. [10] çalışmalarında Glare fiberlerle
özelliklerinin elde edilebilmesi, sahip oldukları ısıl takviye edilmiş metal plakalarda (FRML) tek bir pim
genleşme özellikleri ve boyutlarını yüksek oranda bağlantısının neden olduğu mukavemeti, deneysel olarak
koruyabilmeleri diğer bazı önemli özelliklerindendir [2]. tanımlamak istemişleridir.
Kompozit levhaları çeşitli bağlama teknikleri olmasına
rağmen, pimler düşük maliyetleri, kolay Bu çalışmada, birbirine göre paralel bağlanmış çift pim
uygulanabilirliği, tamir ve bakım için kolay sökülme bağlantılı, cam lifi ile takviye edilmiş epoksi matrikse

36
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

sahip tabakalı kompozit plakalarda çekme yükü altında Her bir numunede toplam numune genişliği W (K+2N),
meydana gelen hasar yükleri ve hasar tipleri deneysel toplam numune uzunluğu L+E ve her bir deliğin çapı
olarak incelenmiştir. Tabakalı kompozit plakalar D’dir. Numune uzunlukları 90 mm ve delik çapları 5
belirlenen çeşitli açılarda takviye edilmişlerdir. mm olarak sabit değerler seçilmiştir. Fakat,
E/D=1,2,3,4,5, K/D=4 ve 5, N/D=2 ve 3 olacak şekilde
II. MALZEME VE YÖNTEM çeşitli boyutsal değişkenlere sahip numuneler
Çalışmanın ilk aşaması olarak, cam lifi ile takviye hazırlanmıştır. Numuneler çekme cihazına Şekil 2’de
edilmiş epoksi matrikse sahip tabakalı kompozit plakalar gösterildiği şekilde özel olarak hazırlanmış olan bir
üretilmiştir. Üretilen tabakalı kompozit plakaların her aparat kullanılarak bağlanmıştır.
biri 8 tabakacığın uygun bir ısı ve basınç altında
birleştirilmesi ile meydana getirilmiştir. Üretim
sonrasında her bir tabakalı kompozit plakanın ortalama
kalınlığı 3 mm olarak ölçülmüştür. Tabakalı kompozit
plaka elde edilirken simetrik düzenleme yapılmıştır.
Tabaka dizilişleri; [0o2/30o2]s, [0o2/45o2]s ve [0o2/60o2]s
olarak seçilmiştir. Üretilen tabakalı kompozit
plakalardan standart deney numuneleri çıkarılarak [11-
13], kompozit malzemenin mekanik özellikleri
bulunmuştur. Fiberlerin kompozit içerisindeki hacimsel
oranı %60 olarak tespit edilmiştir. Deneylerde uzama
telleri (strain gage) kullanılmış ve INSTRON 1114
çekme cihazından yararlanılmıştır. Mekanik özelliklerin
bulunması amacıyla yapılan deneyler sonucunda elde
edilen mekanik özellikler Tablo 1’de sunulmuştur [7].

Tablo 1. Kompozit malzemenin mekanik özellikleri


E1 E2 G12 Xç Yç Xb Yb S
MPa MPa MPa
ν12 MPa MPa MPa MPa MPa

36200 15400 6340 0.28 935 87 935 151 84

Kompozit malzemenin mekanik özelliklerinin Şekil 2. Numunenin aparata bağlanması


bulunmasından sonra, üretimi gerçekleştirilen bu
tabakalı plakalardan Şekil 1’de tanımlanan boyutlarda Deneylerde çelik pimler kullanılmış ve uniform P yükü
deney numuneleri, kesme ve delme işlemleri ile ile numuneler hasara uğrayıncaya kadar çekilmiştir.
hazırlanmıştır. Deneyler de çekme hızı 0.5 mm/dak olarak
ayarlanmıştır. Çekme esnasında tüm veriler, çekme
K N t
cihazına bağlanmış olan bir bilgisayara kaydedilmiştir.
Her bir tip numune için üçer deney numunesi
Pim
hazırlanarak aynı şartlar altında deneyler tekrarlanmıştır.
E

Her üç deneyin ortalaması alınmak suretiyle bir ortalama


bir hasar yükü değeri elde edilmiştir.

Pim bağlantılı kompozit plakalarda genel olarak dört


farklı hasar tipi meydana gelmektedir. Bunlar, yırtılma,
L

çekme, kayma ve yatak hasarlarıdır (Şekil 3). Bu


Numun hasarlardan özellikle yırtılma şeklinde oluşan hasar tipi,
e tabakalı kompozit yapı elde edilirken 0o’lik
tabakacıkların kullanımından kaynaklanmaktadır. Bunun
yanı sıra, uygulamalarda, bu hasar tiplerinin bazılarının
birlikte oluştuğu ve karma hasar tipi denilen hasarlarda
meydana gelebilmektedir [5-8].
P P
Şekil 1. Numune boyutları

37
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

8
N/D=2, K/D=4

.
6

Maximum Load, kN
4

0
0 1 2 3 4 5 6
E/D
Şekil 3. Pimli kompozit bağlantılardaki hasar tipleri
a)
III. SONUÇLAR ve ÖNERİLER 8
N/D=2, K/D=5
Test edilen numunelerden elde edilen maksimum hasar Maximum Load, kN .
yüklerinin, seçilen boyutsal değişkenlere bağlı değerleri 6

Şekil 4’te gösterilmektedir. Bu şekilden görüldüğü gibi


maksimum hasar yüklerinin değerleri, E/D oranının 4

artışına bağlı olarak artmaktadır. Hasar yüklerinin en


düşük değerleri E/D=1 hesaplanırken, en büyük 2

değerleri E/D=5 oranı için hesaplanmıştır. E/D=3’ten


itibaren hasar yüklerindeki artış oranı daha düşük 0
0 1 2 3 4 5 6
oranlarda artış göstermektedir. Bir başka deyişle, E/D=2
E/D
oranının da tasarım açısından tehlikeli bir oran olduğu
anlaşılmaktadır. Bunun yanında, N/D ve K/D b)
oranlarındaki artışlarında, hasar yüklerinin değerlerini 8
arttırdığı görülmektedir. Dolayısıyla en yüksek N/D=3, K/D=4
Maximum Load, kN .

değerdeki hasar yükü, N/D=3, K/D=5 ve E/D=5 olan 6


boyutlarındaki numune için 6,14 kN değerinde
hesaplanmıştır. Ayrıca, tabaka dizilişlerinin de hasar 4
yükleri üzerinde oldukça etkili olduğu Şekil 4’ten
görülmektedir. [0o2/30o2]s oryantasyona sahip numuneler 2
için hesaplanan hasar yükleri, [0o2/45o2]s ve [0o2/60o2]s
oryantasyonlara sahip numunelerden daha büyük 0
değerlerdedir. Fakat, E/D=1 için hesaplanan hasar 0 1 2 3 4 5 6
yükleri her oryantasyon için oldukça yakın değerlerde E/D
hesaplanmıştır. Bunun nedeni, E/D=1 oranı seçildiği
zaman numuneler çok küçük yük değerlerinde aniden c)
8
kırılarak hasar görmüşlerdir. N/D=3, K/D=5
Maximum Load, kN .

6
Test edilen numunelerde gözlemlenen hasar tipleri
Tablo 2’de verilmiştir. Bu tablodan görüldüğü gibi,
4
numunelerde kayma hasarı, yatak hasarı ve karma hasar
(yatak+yırtılma) tipleri meydana gelmiştir. Kayma
2
hasarı, E/D=1 olan numunelerde meydana gelmiştir.
E/D=2 olan numunelerde, hasar oluşumu yatak hasarı
0
şeklinde başlamış numunenin çekilmeye devam edilmesi
0 1 2 3 4 5 6
neticesinde numunelerde yırtılma şeklinde ikinci bir
E/D
hasar meydana gelmiştir. Böylece karma hasar tipi
olarak adlandırılan ve birçok pratik uygulama da d)
karşılaşılan hasar tipi oluşmuştur. E/D=3, 4 ve 5 olan
numunelerde, genel olarak tam yatak hasarı oluşmuştur.
Fakat E/D=3 olan ve [0o2/60o2]s oryantasyona sahip Şekil 4. Maksimum hasar yükleri
numunelerde karma hasar tipleri gözlenmiştir.

38
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Tablo 2. Numunelerde meydana gelen hasar tipleri

N/D E/D K/D [0o2/30o2]s [0o2/45o2]s [0o2/60o2]s

4 S S S
1
5 S S S
4 BC BC BC
2
5 BC BC BC
4 B B BC
2 3
5 B B B
4 B B B
4
5 B B B
4 B B B
5
5 B B B
4 S S S
1
5 S S S
4 BC BC BC
2
5 BC BC BC
4 B B BC
3 3
5 B B BC
4 B B B
4
5 B B B
4 B B B
5
5 B B B
S: Kayma hasarı, B: Yatak hasarı, C:Yırtılma hasarı

Test edilen numunelerden, [0o2/60o2]s oryantasyona ve getiremez duruma gelmiştir. Bunun neticesinde de
çeşitli boyutsal değişkenlere sahip örnek fotoğraflar maksimum hasar yükleri de oldukça küçük değerlerde
Şekil 5’te gösterilmektedir. Bu şekilden açıkça elde edilmiştir.
görüldüğü gibi paralel çift pim bağlantılı numunelerde
oluşan hasar tipleri büyük oranda E/D oranının
değişiminden etkilenmektedir. E/D oranındaki artışa
bağlı olarak, hasar tipleri kayma hasarından karma hasar
veya tam yatak hasarına doğru değişim göstemektedir.
Pimli kompozit bağlantılarda iyi bir tasarım açısından,
yatak hasarı tercih edilen bir hasar tipidir. Bunun nedeni,
yatak hasarında hasar bölgesel olarak gelişmektedir.
Hasar ezilme şeklinde devam ettiğinden ani kırılmalar
olmamaktadır. Dolayısıyla bağlantı yük taşımaya devam a) [0o2/60o2]s, N/D=2, K/D=4, E/D=1, 2, 5
edebilmektedir. Yatak hasarı oluşan numunelerde
hesaplanan hasar yüklerinin değerleri de diğer hasar
tiplerinin görüldüğü numunelerden daha fazladır. Genel
olarak, E/D oranının büyük seçildiği numunelerde, yatak
hasarının meydana geldiği görülmüştür. Bunun yanında
özellikle küçük E/D oranında, henüz yatak hasarı
oluşmadan meydana gelen diğer hasar tipleri özellikle de
kayma hasarı gözlenmiştir. Ayrıca bu hasarların b) [0o2/60o2]s, N/D=2, K/D=5, E/D=1, 2, 3
oluştuğu numunelerde malzeme çok düşük yüklemelerde Şekil 5. Test edilen numunelerden örnek fotoğraflar
yırtılarak veya kırılarak tamamen işlevini yerine

39
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Seçilen boyutsal değişkenler içinde E/D=1 en zayıf Composite Plates, Composites Science and
paralel çift pimli kompozit bağlantı tasarımı olarak Technology, Vol. 63, pp. 727-737, 2003.
görülmüştür. Emniyetin ve güvenilirliğin daha fazla [6] B. Okutan, The Effects of Geometric Parameters on
önem kazandığı hava araçları gibi kritik uygulama the Failure Strength for Pin-loaded Multi-
alanlarında telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden Directional Fiber-glass Reinforced Epoxy
olunabileceğinden, paralel çift pim bağlantılı kompozit Laminate, Composites Part B: Engineering, Vol. 33,
plakaların tasarımında E/D=1 ve 2 oranlarından pp. 567-578, 2002.
kesinlikle kaçınılmalıdır. Yapılan, başka çalışmalarda [7] M. Pakdil, F. Sen, O. Sayman, S. Benli, The Effect
daha mukavim oryantasyonlar olabileceği gibi, bu of Preload on Failure Response of Glass-Epoxy
çalışmada incelenen oryantasyonlar içinde [0o2/30o2]s Laminated Composite Bolted-joints with Clearance,
şeklinde tabakalandırılmış plakaların [0o2/45o2]s ve J. of Reinforced Plastics and Composites, Vol. 26,
[0o2/60o2]s şeklinde düzenlenmiş plakalardan yük taşıma pp. 1239-1252, 2007.
açısından daha iyi durumda olduğu göz önüne [8] O. Sayman, R. Siyahkoc, F. Sen, and R. Ozcan,
alınmalıdır. Experimental Determination of Bearing Strength in
Fiber Reinforced Laminated Composite Bolted-
TEŞEKKÜR joints under Preload, J. of Reinforced Plastics and
Composites, Vol. 26, pp. 1051-1063, 2007.
Bu çalışma, Mustafa Kemal Üniversitesi tarafından [9] A. Ataş, F. Sen, N. Arslan, Failure Analysis of
desteklenmiştir (Proje No: MKÜ-BAP (2007)- Laminated Composite Plates with Two Parallel Pin-
07.D0101). Yazarlar, Mustafa Kemal Üniversitesi’ne loaded Holes. J. of Reinforced Plastics and
sağlamış olduğu finansal destekten dolayı teşekkür Composites, in press.
etmektedirler. [10] C. Meola, A. Squillace, G. Giorleo and L. Nele,
Experimental Characterization of an Innovative
KAYNAKLAR Glare Fiber Reinforced Metal Laminate in Pin
[1] D. Gay, S.V. Hoa, S.W. Tsai, Composite Materials Bearing, J. of Composite Materials, Vol. 37, pp.
Design and Applications, CRC Pres, Florida, ISBN 1543-1552, 2003.
1-58716-084-6, 2003. [11] R.M. Jones, Mechanics of Composite Material,
[2] L. Tong, A.P. Mouritz and M. Bannister, 3D Fibre Taylor & Francis, Philadelphia, ISBN 1-56032-712-
Reinforced Polymer Composites, Elsevier, 2002. x, 1999.
[3] F.L.D. Scalea, F. Cappello and G.L. Cloud, On the [12] R.F. Gibson, Principals of Composite Material
Elastic Behavior of a Cross-ply Composite Pin-joint Mechanics, Mc Graw-Hill, Singapore, ISBN 0-07-
with Clearance fits, J. of Thermoplastic Composite 113335-6, 1994.
Materials, Vol. 12, pp. 13-22, 1999. [13] F. Sen, Failure Analysis of Composite Pin-Loaded
[4] F. Pierron, F. Cerisier, and M. Grediac, A Joints under Preload Moments, PhD Thesis, Dokuz
Numerical and Experimental Study of Woven Eylül University, Izmir, 2007.
Composite Pin-joints, J. of Composite Materials,
Vol. 34, pp. 1028-1054, 2000.
[5] B.M. İçten and O. Sayman, Failure Analysis of Pin-
loaded Aluminum-glass-epoxy Sandwich

40
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

UÇAK TÜRBİN KANATLARINDA KULLANILAN EROZYON VE


KOROZYON DİRENÇLİ SERT SERAMİK KAPLAMALAR
Şengül DANIŞMAN1 Soner SAVAŞ1 Gülfem IŞIK2 Oğuzhan BENDEŞ2 Ahmet ÖZBEKLER3
e-posta: sdanisman@erciyes.edu.tr e-posta: ssavas@erciyes.edu.tr

1
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makina Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi, FBE Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı, 38039 KAYSERİ
3
KOSGEB Kayseri İşletme Geliştirme Müdürlüğü 38060 KAYSERİ

ÖZET yüzeyde aşınma ve korozyon direncini iyileştirme ile


Yüzey mühendisliği alanında son yirmi beş yılda büyük elde edilebilir [1-3].
ilerlemeler kaydedilmiştir. Hammadde ve enerji sorunu,
bu ilerlemeleri daha da önemli kılmaktadır. Genel Yüzey kaplamaları, mukavemetli kütle yapısı ile birlikte
anlamda yüzey mühendisliği, endüstriyel uygulamalarda korozyon ve aşınmaya dayanıklı yüzey kombinasyonu
aşınmanın ve korozyonun endüstriyel maliyetini sağlayabilir. Son 40 yıl içinde tribolojinin ekonomik
düşürmede çok büyük rol oynamaktadır. Bu amaçla yönü üzerinde yapılan çalışmalar aşınmadan ileri gelen
yüzey kaplamaları, malzemelere aşınma ve korozyon kayıpların Amerika’da milli üretimin %1-2.5’nu teşkil
dayanımı gibi üstün özellikler kazandırma, dizayn ettiğini göstermektedir. Korozyon hasarları ise yapılan
esnekliği sağlama gibi birçok sebepten dolayı istatistiklere göre ülkemizde milli gelirin %4.5‘na
endüstrinin birçok dalında uygulama alanı bulmuştur. tekabül etmektedir [4].
Uzay teknolojisinde ve uçak endüstrisinde de
malzemelerin oksidasyon ve korozyon dirençlerini Vakum ortamında gerçekleştirilen ince, sert kaplama
iyileştirmek, sertliklerini arttırmak ve aşınmayı azaltmak teknolojileri sahasında büyük ilerlemeler kaydedilmiştir.
için önemli kullanım alanına sahiptir. Endüstriyel sahada ilk olarak 1960'ların sonlarında ve
1970'lerin başlarında CVD teknikleri kullanılırken,
Yüksek Teknoloji uygulamalarında kullanılan birçok 1980’lerden sonra buharlaşma ve sıçratma kaynaklı
kaplama metodu vakum altında gerçekleştirilmektedir. PVD tekniklerinde büyük gelişmeler elde edilmiştir [5].
Bu metotlar genel olarak kimyasal buhar biriktirme PVD metotları içerisinde de son on yılda manyetik
(CVD-chemical vapour deposition) ve fiziksel buhar kaynaklı sıçratma tekniği önemli bir yere sahip
biriktirme (PVD-physical vapour deposition) olmak olmuştur.
üzere iki başlık altında incelenebilir. Her bir metodun
kendine özgü üstünlük ve sınırlamaları vardır. Bu Özellikle uçak ve uzay sanayinde hafif olması nedeniyle
çalışmada uçak türbin kanatlarında sıkça karşılaşılan en çok kullanılan malzemeler arasında alüminyum,
erozyon ve korozyon hasarlarına karşı kullanılan sert magnezyum ve titanyum alaşımları bulunmaktadır.
seramik kaplamaların performansı incelenecektir. Titanyum alaşımları uçak motorlarında özellikle
kompresör türbin kanatlarında da önemli kullanım
I. GİRİŞ alanına sahiptir. Titanyum alaşımlarının korozyon
Mühendislikte kullanılan malzemelerin belirli özeliklere direnci yüksek olmakla birlikte üretilen parçaların
sahip olması ve uygulanan yükleri taşıması gerekir. maliyeti ve zayıf tribolojik özellikleri kullanımını
Malzeme seçiminde önemli olan ve malzemenin yapısı sınırlamaktadır. Özellikle de eroziv aşınmaya karşı
ile de doğrudan ilgili bu özelikler elektrik, optik ve dirençlerinin düşük olması sebebiyle yüzey kaplamaları
termal özelikler olabileceği gibi, malzemenin kullanım çok önem kazanmıştır [6].
süresini etkileyen yüksek sıcaklık mukavemeti,
oksitlenme direnci, korozyon ve aşınma dayanımı gibi II.VAKUM ORTAMINDA KAPLAMA
özelikler de olabilir. Genelde bütün bu (mekanik+yüzey) Vakum ortamında kaplama teknolojisi CVD ve PVD
özelikleri tek bir malzemede bulmak oldukça zordur. Bu yüzey kaplama teknikleri olmak üzere temelde iki başlık
durumda çözüm, malzeme kitlesinde mukavemet şartı, altında incelenmektedir.

41
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

2.1. KİMYASAL BUHAR BİRİKTİRME (CVD) 2.2.2. Sıçratma (Sputtering)


Kimyasal buhar biriktirme, yüzeyde film tabakası elde Sıçratma, enerjitik parçacıklar ile yüzeyin bombardıman
etmek için gaz veya buhar faz bileşenlerinin kimyasal edilmesi sonucu momentum değişimi sağlanarak sıvı
olarak reaksiyona girdiği ve reaksiyon sonucu oluşan veya katı yüzeyinden malzemenin koparılması ve
katı ürünlerin malzeme üzerine çöktürüldüğü bir taşınması işlemidir. Bu şekilde katot (hedef) atomlarının
yöntemdir [7]. Bu yöntemle tek kristalli, çok kristalli yüzeyden koparılma işlemi sıçratma olarak adlandırılır.
veya amorf yapılar elde edilebilir. CVD metodu genelde Hedef (target) olarak adlandırılan kaplama malzemesi
metal halojenürlerden, kimyasal indirgenme sonucu kaynağı, vakum odası içinde alt tabakaların karşısına
yüksek sıcaklıklarda istenilen tabaka kalınlıklarında yerleştirilir ve vakum odası genelde 10-5-10-6 mbar
(5-15μm) metal karbür, nitrür ve oksitlerin elde sahasında bir basınç değerine boşaltılır. Oda daha sonra
edilebilmesini sağlar [5,8] yüksek saflıktaki gaz ile 10-2-10-3 mbar basınca tekrar
doldurulur. Hedef ve anot arasına 500-5000 V arasında
TiC ve TiN gibi ince, sert kaplama tabakaları ilk defa potansiyel uygulanır. Bu şekilde sistemde düşük basınç
1969'larda ticari olarak karbür takımlarda kullanılmaya elektrik deşarjı "parıltılı boşalma" elde edilir ve iyonize
başlanmıştır [9]. Ancak CVD metodu yüksek işlem olan gaza da "plazma" adı verilir. Metot alaşım ve
sıcaklıkları gerektirdiğinden dolayı(1000 oC), çelik bileşiklerin yığılmasına elverişlidir [13,16]. Şekil 1’de
takımların (HSS gibi) kaplama sonrası sertleştirme DC sıçratma prensip şekli görülmektedir.
işlemlerinde distorsiyona uğradıkları görülmüştür [8].
Bu problemi gidermek amacıyla yapılan çalışmalar
sonucu, CVD metodunu düşük basınçlarda plazma
ortamında gerçekleştirme mümkün olmuştur. Çok katlı
tabakaların elde edilebilme kolaylığından dolayı bu
teknik önemlidir [5,8]

2.2. FİZİKSEL BUHAR BİRİKTİRME (PVD)


PVD metodu plazma ortamında yapılan CVD
metodundan farklıdır. PACVD(plazma destekli CVD)
metodunda reaksiyona girecek parçacıklar reaksiyon
kabına girmeden önce buhar halindedir. PVD
metodunda ise reaksiyona giren parçacıkların bir veya
daha fazlası vakum odası içerisinde katı halden buhar
haline geçer [10] PVD metodu, buharlaştırma kaynaklı
ve sıçratma (sputtering) kaynaklı olmak üzere iki Şekil 1. Temel DC sıçratma sistemi.
kategoride incelenebilir. Bu temel iki metot da kendi
içerisinde alt dallara ayrılmaktadır. Sıçratma metodu kullanılan kaynak çeşitlerine göre alt
sınıflara ayrılmaktadır. Bunlar arasında daha yüksek
2.2.1. Buharlaştırma (Evaporation) biriktirme oranlarının elde edilebildiği manyetik
Bu metot, kaplama malzemesi olarak kullanılan metal kaynaklı sıçratma tekniği yaygın kullanım alanına
veya metal bileşiğin vakum ortamında buharlaştırılması sahiptir [17-19].
ve sonradan kaplanacak iş parçası (alt tabaka) üzerine
yoğuşturulması esasına dayanır [10]. Bu yöntemin en III. UÇAKLARDA KULLANILAN SERT
büyük dezavantajı sıçratma kaynaklı metotlara göre SERAMİK KAPLAMALARIN PERFORMANSI
yapışkanlığının zayıf olmasıdır. Uçak sanayiinde hafif ağırlıklı olması sebebi ile
günümüzde en çok kullanılan alüminyum, magnezyum
Buharlaştırma metodu ile kaplama yönteminde alt ve titanyum alaşımları adheziv ve abraziv aşınmaya
tabakaya, kaplama malzemesinin iyi yapışmama sıkça maruz kaldıklarından, yüzey kaplama işlemleri
problemini gidermek için iyon kaplama (ion plating) uygulanarak sürtünme ve aşınma özelliklerinin
metodu geliştirilmiştir. Bu sayede daha güçlü yapışma iyileştirilmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu amaçla
kabiliyetine sahip kaplama tabakaları elde edilmiştir kullanılan klasik kaplama metotlarında yapışma
[11,12]. Kaplama malzemesini buharlaştırmak için farklı problemi olduğundan PVD metotları uygun işlem
yöntemler kullanılabilir[13,14]. Reaktif gaz olarak azot, sıcaklıkları ve iyi kaplama alt tabaka bağ mukavemeti
metan, asetilen, oksijen gibi gazlar kullanılarak metal sebebi ile tercih edilmektedir [20].
nitrür, karbür, oksit gibi bileşik tabakalar elde
edilebilir[15]. Uçak motor türbinlerinde meydana gelen hasarlar

42
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

önemli problemlere yol açmaktadır. Bu hasarlar parçacıkların kompresör kanatlarını aşındırdığı ve


korozyon ve aşınma olmak üzere iki kısımda motorda da savrularak aşınmaya sebep olduğu
incelenebilir. Türbin kanatlarındaki korozyonun temel bilinmektedir. Bunu önlemek ve motor ömrünü artırmak
nedeni olarak tuz ve asit içeren nemli hava için kompleks çok tabaka kaplamak yada en azından 12
gösterilmektedir [21]. Çalışma esnasında nemin kaynağı μm kalınlıkta tek tabaka kaplamak çalışma ömrünü
kompresör girişinde hızlandırılan havanın yoğuşması artırmaktadır [6]. Aynı çevre şartlarında çalışan türbin
veya yağmur ihtiva etmesidir [22]. Bundan kaynaklanan kanatlarında görülen önemli bir problemde özellikle
korozyonu önlemek için yapılan ilk çalışma elektrolitik türbin gaz yolu parçalarının erozyona maruz kalmasıdır.
Ni-Cd kaplamalar olup deniz suyundan kaynaklı kötü Uçak motorlarının kompresör kanatları ve
etkilere karşı iyi dayanıklılık göstermesine rağmen pervanelerinde kuru çöl şartlarında hava ile birlikte giren
endüstriyel kaynaklı asitlerin oluşturduğu kötü etkilere kum sebebi ile eroziv aşınma meydana gelmektedir. Bu
karşı olumlu sonuç vermemiştir. Elektrolitik yöntemle sebeple yıpranan kanatçıkların, motorun verimi
kadmiyum kaplamalarda oluşan kusurları ortadan açısından değiştirilmesi gerekmektedir. Değiştirilmeyen
kaldırmak için alternatif olarak iyi yapışma, kaplama parçalarda ise motor performansı düşmekte ve yakıt
üniformluğu ve korozyon direncine sahip alüminyum tüketimi artmaktadır [23]. Hasara uğrayan parçaların
kaplama kullanımı artmıştır. %5 tuz püskürtülerek değiştirilmesi sonucu ortaya büyük maliyetler
elektrolitik kadmiyum kaplama ile PVD alüminyum çıkmaktadır. Bu parçaların erozyona dayanıklı
kaplama korozyon testlerine tabi tutulmuş, kadmiyumun kaplamalar ile kaplanması maliyeti düşürmekte daha
daha iyi koruma gösterdiği ancak alüminyumdan önce uzun servis hizmeti sağlamaktadır [24].
kazındığı gözlemlenmiştir [6].
Ti, Zr, Hf gibi 4B geçiş metallerinin nitrür, karbür ve
Ti esaslı kaplamalar yüksek aşınma dirençleri yanında borür gibi seramik kaplamaları üzerinde yüksek
yüksek korozyon direncine sahiptirler. Sülfür sertlikleri, iyi derecede erozyon ve korozyon
atmosferinde 24 saat süre ile yapılan korozyon testleri dayanımlarından dolayı son yirmibeş yıldan fazla bir
sonucu altın’da kırmızı, mat bir film tabakası oluşurken süredir çalışmalar devam etmektedir. Özellikle PVD
TiN’de hiçbir değişim olmadığı tespit edilmiştir. TiN ve tekniği ile elde edilen TiN aşınma dirençli seramik
TiC’de görülen bu yüksek korozyon direnci kaplamanın kaplamalar endüstride yaygın olarak kullanılmaktadır.
yoğun ve gözeneksiz olmasındandır. NASA uzay uçuş Gaz türbinlerinde erozyona karşı dayanımları, yüksek
merkezinde, uzay mekiğinin ana motorunda 440 °C sertlikleri, iyi derecede yağlayıcı özellikleri olması,
paslanmaz çeliklerin üzerinde bu tür seramik kaplamalar sürtünmeyi azaltmaları sebebi ile kullanılmakta, çalışma
kullanılmaktadır [6]. ömürlerini artırmaktadır. Kanada da yapılan çalışma
gaz türbin malzemelerinde uygulanan kaplamalara
Gaz türbinlerinde ve türbin rotor kanatlarında kullanılan öncülük etmiş ve önemli performans artışları
yüksek nikelli alaşımlara korozyon direnci için kaydetmişlerdir [24]. TiN kaplı türbin kanatçıklarında ve
uygulanan diğer bir kaplama türü de Al2O3 pervanelerde erozyon direncinin önemli ölçüde arttığı
kaplamalardır. Kaplanmamış türbin rotor kanatları 1500 gözlemlenmiştir [23].
saatte korozyon sebebi ile hasar gördüğü halde,
kaplanmış kanatlar birkaç bin saat çalışmadan sonra Nagy [21]’e göre uçak motorlarındaki türbin
önemli hiçbir korozyona uğramamıştır [6]. kanatçıklarının erozyon ve korozyon direnci, birbirini
etkilemekte ve türbin kanatçıklarındaki hasarı
Yan ve Yang [3], PVD metodu ile elde edilen TiN hızlandırmaktadır. Kaplama seçiminde temel kriter
kaplama tabakasının korozyon direncini oda sıcaklığında zarar verici temel etken olması sebebiyle erozyon işlemi
H2SO4’lü çözelti içerisinde incelemişlerdir. 500 nm film dolayısıyla erozyon testi olmalıdır fakat aynı zamanda
kalınlığına sahip TiN tabakasının korozyon davranışı kaplama korozyona karşı da dayanıklı olmalıdır, çünkü
üzerinde, film morfolojisinin önemli olduğunu ve TiN korozyon yüzey erozyonunu hızlandırmaktadır [21].
filmindeki yüzey kusurlarının korozyon direncini Uçak türbin kompresör kanatçıklarının korozyona karşı
azalttığını tespit etmişlerdir. korunması üzerine yapılan araştırmalarda PVD
kaplamaları en iyi sonucu vermektedir. Bunlardan
Uçaklarda hasarların temel nedeni korozyon ve erozyon TiAlN kaplamalar hem erozyon hem de korozyona karşı
aşınması sonucu oluşan yorulma çatlaklarıdır. Aşınmaya oldukça iyi direnç göstermiştir. TiN kaplamalarda
sebep olan en önemli etken ise ağır çevre şartlarıdır. erozyona karşı dayanıklı olmakla birlikte TiAlN
Bilhassa helikopterlerde kullanılan gaz türbin kaplamalardan daha düşük performans göstermiştir [21].
motorlarındaki aşınma incelendiğinde hava akımının Ti6Al4V alaşımlarının PVD ile TiN kaplanmasında
yüksek hızında taşınan kum ve toz gibi yabancı kaplama parametreleri çok önemlidir. Parametreler

43
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

uygun seçildiği takdirde, çok yüksek derecede sertlik ve Kaplanmamış numunelerle kıyaslandığında kütle
erozyon direncine ulaşılmıştır. Bu yöntemde alt kaybının yaklaşık 100 kat azaldığı görülmüştür. Şekil
tabakaya negatif voltaj (bias) uygulanması kaplamalarda 3’te ise aşındırıcı oranına bağlı olarak kaplanmamış ve
daha yüksek yapışma mukavemeti sağlamaktadır. Aynı kaplanmış parçaların kütle kayıpları incelenmiştir. %6
zamanda kaplamadan önce yapılan ön temizleme metan konsantrasyonunda kaplanan elmas filmler 100 g
işleminin geliştirilmesi ile kaplama yapışma aşındırıcı oranlarında dahi çok az kütle kaybına
mukavemeti artırılabilir. Havacılık sahasında kullanılan uğramıştır. PVD kaplamaların daha düşük erozyon
gaz türbinleri üzerinde ağır çevre şartlarının etkileri direnci göstermesi kaplama kalınlıklarının daha düşük
incelenerek türbin kanatçıkları üzerine yapılan olmasına dayandırılmaktadır. Erozyon direnci içyapıya
çalışmalarda, 6-10 μm ve türbin gaz yolları parçalarında da bağlıdır. %4 ile %10 metan konsantrasyonunda
15-25 μm kalınlığındaki kaplamaların korozyona ve amorf karbon faz yapısı hakimken %16 metan
yüksek hızlarda küçük parçaların darbelerine uygun konsantrasyonunda nanokristalli elmas iç yapı
olduğunu ortaya konmuştur [24]. görülmektedir. Ayrıca kaplamaların ara yüzey
özelliklerini değerlendirmek için yapılan Rockwell C
Türbin rotor kanatlarında Ti6Al4V alaşımı mukavemeti testine göre %4 ile %10 metan konsantrasyonlu
ve korozyon direnci sebebi ile geniş çaplı kullanılmakla kaplamalar iyi film kohezyonu göstermektedir. %1
birlikte bu alaşımın erozyon direnci düşüktür. T. Grögler metan konsantrasyonlu kaplamalarda ise film kohezyonu
ve arkadaşları bu alaşım üzerine CVD metodu ile elmas düşük olduğu için erozyon direnci de düşüktür.
kaplama yaparak erozyon direncinde önemli ölçüde artış Kristaller arasında mikro yapı hataları mevcuttur [25].
kaydetmişlerdir. Bu kaplamaların erozyon testleri jet
motor kompresörlerinin gerçek şartlarını simüle etmek
için yüksek parçacık hızlarında gerçekleştirilmiştir (100
m/s). 2 mm kalınlığındaki Ti6Al4V levhalar üzerine
CVD elmas kaplama ve PVD yöntemi ile TiN, TiNAlOx
kaplamalar uygulanmıştır. Gaz akış oranı önemli bir
parametre olduğundan farklı metan gaz akışlarında
çalışılmış, %4 ile %10 metan konsantrasyonlarında elde
edilen elmas filmlerin erozyon direncini önemli ölçüde
iyileştirdiği ve özellikle %6 metan konsantrasyonunda
aşındırıcının 30º geliş açısında erozif aşınmanın
minimum olduğu (Şekil 2) tespit edilmiştir [25].

Literatürde en yüksek kütle kaybının 30º püskürtme


açısında meydana geldiği bilinmekle birlikte, bu
çalışmada 30º’ de erozif direncin çok yüksek olması,
kaplama performansının önemini ortaya koymaktadır.

Şekil 3. Kaplanmamış, PVD kaplanmış ve CVD elmas


kaplanmış Ti6Al4V’un 30 derece geliş açısında kütle
kayıpları.

Ti ve Ti alaşımlarının erozyon direncini artırmak için


uygulanan kaplama türlerinden birisi de borür esaslı
kaplamalardır. S.C. Singhal yaptığı çalışmada TiB2
kaplama tabakasının erozyona karşı son derece dirençli
olduğunu ortaya koymuştur. Bu çalışmada yüzeye bor
difüzyonu ile elde edilen tabaka 20-25 µm kalınlığında
olup, homojen aynı zamanda porozite ve mikro çatlaksız
yapıya sahiptir. TiB2 fazının sertliği 2800-3450 knoop
sertliği olarak ölçülmüştür. 45 derece açıda 75 µm
boyutunda silika(SiO2) püskürtülerek yapılan erozif
testlerde TiB2 kaplamanın çok iyi erozyon direnci
Şekil 2. Ti6Al4V malzemenin aşındırıcı geliş açısına ve göstermesi kaplamanın çok iyi tutunmasına (Şekil 4) ve
kaplama türüne bağlı olarak kütle kayıpları. yüksek sertliğine dayandırılmaktadır [26].

44
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Kanatçıkların aerodinamik özellikleri dikkate erozyon direnci 5 µm kalınlığındaki ön tabakalı


alındığında koruyucu tabakaların kalınlığının en fazla 50 filmlerde elde edilmiştir. Bu filmler erozyon testinin
µm olması gerekmektedir. Shanov ve arkadaşları TiN ve başlangıcında çatlak oluşumu göstermesine rağmen
TiC kaplamaların alümina (Al2O3) parçacıklar koruyucu etkiye sahiptir [27].
etkisindeki erozyon şartlarına karşı oldukça iyi ancak
silika parçacıklar karşısında daha kötü erozyon direncine Çoklu kaplama tabakaları erozyon direncini
sahip olduğunu ortaya koymuşlardır[27]. Monge ve artırmaktadır. Aynı sertlik değerlerine ve artık
arkadaşları çok tabakalı kaplamalarda (Ti/TiN, Ti/TiB2, gerilmelere sahip W–N kaplama tabakaları W–C veya
Cr/Cr-C, Mo/Mo-Cr, W/W-C) çeşitli çaptaki kum W–C–N kaplama tabakalarından daha az gevrek
parçacıklarına karşı erozyon etkisini incelemiş özellikle davranış göstermektedir (Şekil 6) [28].
W/W-C filmlerinin en büyük erozyon direncini
gösterdiğini ortaya koymuşlardır[27]. Y. Gachon ve
arkadaşları DC manyetik kaynaklı sıçratma yöntemiyle
elde ettikleri W/W-N çok tabakalı kaplamaların 50-100-
200 g kum püskürtmeyle erozyon testlerini farklı
açılarda yapmış [27] tungsten tek tabakalardaki yüksek
basma gerilmeleri erozyon direncini artırdığı için W-N
tabakalar arasına 5 µm’lik tungsten tabakalar
kaplamışlardır (Şekil 5).

Şekil 6. 90º Çarpma açısında elde edilen erozyon test


sonuçları (70 gr/kum B).

Şekil 4. Borür kaplanmış tabakaların metalografik


kesitleri (a) Alaşımsız Ti (b) Ti6Al4V (büyütmex400).

Şekil 7. Çeşitli kaplamaların erozyon dirençlerinin


karşılaştırma sonuçları (1) 5 µm, (2) 10 µm.

L. Swadzba ve arkadaşları martenzitik çelikten yapılan


uçak kompresor kanatçıklarının erozif aşınma ve
Şekil 5. Çok tabakalı kaplamalarda erozyon. korozyon direncini(Şekil-7) artırmak için PVD yöntemi
ile kaplanmış TiN, TiAlN, çok tabakalı kaplamaları
Farklı azot akışlarında elde edilen kaplamalarda en iyi incelemişlerdir. Erozyon test sonuçlarına göre klasik

45
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

elektro kaplama yöntemiyle elde edilen Ni-Cd incelemişlerdir. Çok tabakalı nano kompozit kaplamalar
kaplamaların erozyon dirençlerinin çok düşük olduğu çelik alt tabakalar üzerinde elde edilirken önce ilk
diğer kaplama türlerinde ise erozyon direncinin daha tabaka olarak TiCr/TiCrN nanotabakaları korozyona
yüksek olduğu tespit edilmiştir. TiN ve TiAlN, kimyasal direnç açısından uygulanmış bunun üzerine ise tribolojik
olarak kaplanmış AlN tabakaya göre çok daha yüksek amaçlı TiBC tabaka kaplanmıştır (Şekil 8).
erozyon direnci göstermiştir. TiN ve TiAlN kaplamalar
daha büyük tabaka kalınlıklarında daha yüksek erozyon
direnci göstermişlerdir. ZrN kaplama ise alt tabakaya
çok zayıf yapışmadan dolayı test şartlarında pul pul
dökülmüştür. Aynı çalışmada nemli endüstriyel atmosfer
koşullarında (SO2) çelik kompresör kanatçıklarının
korozyon direnci artırılmıştır. Çelik kompresör kanatları
zayıf mekanik mukavemetlerinden dolayı çukur
korozyonuna uğramaktadır. Ancak çelik malzemeye
kaplama öncesi ısıl işlem uygulanması aynı korozyon
şartlarında korozyon direncini artırmaktadır. Kimyasal
işlem uygulanmadan yapılan TiN kaplamalarda ise yapı
kusurları ve çukurcuk oluşumu mevcuttur [22].
Şekil 8. Çoklu kaplama yapısı (a) Çelik alt tabaka
Uçaklarda tahrik mekanizmaları (dişliler ve yataklar üzerine uygulanan TiCrN/TiCr alt kaplama (b) En üste
gibi) yüksek temas yüklerinde çalışmaktadır. Bu sebeple uygulanan TiBC tabakaları.
yüzeylerin sürtünme ve aşınma dirençleri önemli
olmaktadır. Askeri uçakların tahrik mekanizmalarında TiCr/TiCrN tabakalar kaplamanın yapışma ve tokluğunu
kullanılan sentetik yağlayıcılar yüksek sıcaklıklarda iyileştirmiş korozyon direncini artırmıştır. TiBC
tribokimyasal reaksiyonlar sebebiyle korozyon ve nanokompozit üst tabaka ise kusursuz mekanik
aşınmaya sebep olmaktadır. Özellikle dişli ve yataklarda özellikleri ile aşınma direncini iyileştirmiştir. Bu
bunu önlemek için yüzey kaplamaları gereklidir. Bu kaplama hibrid FAD/UBM (arc biriktirme/ dengesiz
amaçla günümüzde katı yağlayıcı özelliğe sahip ince manyetik alanda biriktirme) yöntemiyle elde edilmiş
kaplama tabakaları elde edilmektedir. Özellikle MoS2, olup son derece yüksek tokluk ve iyi yapışma
MoSe, WSe, TiB2, DLC (tıpkı elmas karbon) gibi kabiliyetine sahiptir, yüksek sertlikleri dolayısıyla
kaplamalar özellikle yataklar ve kesici takımlarda geniş yüksek yüklerde zorlanan havacılık uygulamalarında
kullanım alanı bulmaktadır [29]. tribolojik dayanıma hizmet eder [30].

Çok fazlı nanokompozit yapıya sahip karbon esaslı V. SONUÇLAR


kaplamalar (Si, B gibi metal dışı elementlerin karbürleri) İnce film kaplama teknolojisi metalurjik anlamda yüzey
erozyon ve korozyon direncini artırmaktadır. Çoklu problemlerine çözüm getirmektedir. Vakum ortamında
kaplamaların (TiN/Ti veya CrN/Cr) içerisinde metalik kaplama teknolojisi klasik metotlarla elde edilemeyen
ara tabakaların bulunması korozyon direncini artırır. birçok avantajı birlikte sunmaktadır. Özellikle PVD
Bunun sebebi Cr ve Ti’un pasifleşebilme kabiliyetidir. kaplama metotları ile elde edilen çoğu seramik
Kaplamadan önce plazma nitrürasyon, karbonitrürasyon kaplamalar yüksek aşınma ve korozyon dayanımı
veya karbürizasyon gibi ön işlemlerin alt tabakalara göstermelerinden dolayı uçak ve uzay sanayinde önemli
uygulanması korozyon direncini iyileştirmektedir. Çok bir yer tutmaktadır. Bu endüstri alanına yönelik
fazlı nanokompozit (Ti,Cr)N, (Cr,Al)N gibi nitrür geliştirilen ekipmanları sayesinde büyük ekonomik
kaplamalar tek tabakalı kaplamalara göre daha iyi kazanç sunmaktadır. Uçak motor pistonlarında aşınan
korozyon direncine sahiptir. Hatta metal dışı parçaların değiştirilmesi yerine kaplanması 5-10 kat
elementlerin (C, B, Si) ilave edilmesi ve nano ölçekli ara kazanç sağlamaktadır. Bu avantajları sayesinde PVD
tabakaların kalınlığını azaltma korozyon direncinde daha kaplama metotlarının gelecekte de önemini koruyacağı
fazla iyileşme sağlamaktadır. Son araştırmalara göre muhakkaktır.
süper tok ve düşük sürtünmeli nanokompozit kaplama
uygulamaları uçak dişlileri ve yataklarında önem Ülkemizde de hızlı endüstriyel gelişme için özellikle de
kazanmıştır. V. Gorokhovsky ve arkadaşları uçak hava taşıtlarında dışarıya bağımlı olmadan teknolojik
dişlileri ve yataklarında kullanılan malzemeler bilgi birikimini ve bunu kullanabilme seviyesini
(karbürlenmiş paslanmaz çelikler) üzerine uyguladıkları artırmak gerekmektedir. Bu amaçla havacılık sistem ve
çok tabakalı kaplamaların korozyon ve aşınma direncini elemanları ile ilgilenen üretim yapan kamu kurum ve

46
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

kuruluşlarının (TAI, Roketsan, Aselsan gibi) kaplama Sputtering, Vacuum, 39, 717-721, 69.
teknolojilerini tanımaları, kullanılabilir alt yapıya [19] Schiller, S., Heisig, U., 1978, The Role of Plasmatron-
ulaşmaları faydalı olacaktır. Magnetron Systems in Physical Vapor Deposition
KAYNAKLAR Technigues,Thin Solid Films,54, 33-47, 56.
[1] B.Window, Recent Advances in Sputter Deposition, [20] L. Ceschini, E. Lanzoni, C. Martini, D. Prandstraller
Surface and Coatings Technology, 71, 93-97,1995, and G. Sambogna, Comparison Of Dry Sliding Friction
Denizli 1997. And Wear Of Ti6Al4V Alloy Treated By Plasma
[2] Danışman Ş, Kılık R, “ Yüksek Vakum Teknolojisi ve Electrolytic Oxidation And Pvd Coating, Wear, Vol.
Modern kaplama Teknikleri”, 7. Denizli Malzeme 264, pp. 86-95, 2008.
Sempozyumu, sayfa 361-369, PAÜ-Denizli, 1997. [21] L. Swadzba, B. Formanek, H. M. Gabriel, P. Liberski
[3] P.Yan, S.Yang, Corrosion behavior of various TiN And P. Podolski, Erosion- And Corrosion-Resistant
thin Films Produced by Ion Mixing and PVD Methods, Coatings For Aircraft Compressor Blades, Surface And
Thin Solid Films, 232,204-207,1993. Coatings Technology, Vol. 62, pp. 486-492, 1993.
[4] Danışman Ş, Gerçekcioğlu E, Savaş S, “Krom [22] L. Swadźba, A. Maciejny, B. Formanek, P. Liberski,
Kaplanmış AISI4140(42CrMo4) Takım Çeliğinin P. Podolski, B. Mendala, H. Gabriel and A.
Tribolojik Davranışlarının İncelenmesi”, 6. PoznanSka, Influence Of Coatings Obtained By Pvd
Uluslararası Kırılma Konferansı, Konya , 2003. On The Properties Of Aircraft Compressor Blades,
[5] Dearnley, P.A., 1987, Thin hard coatings for Surface And Coatings Technology, Vol. 78, pp. 137-
tribological protection, Heat Treatment of Metals, 4, 143, 1996.
83-91.(I). [23] R. Berriche, P. Au, J-P. Immarigeon And M. Donaghy,
[6] Ş. Danışman, R. Kılık, Havacılıkta Kullanılan Evaluation Of Two Tin Coatings Applied To
Kaplama Malzemeleri ve Pvd Kaplama Metotlarıyla Compressor Blades, Scripta Metarialia, Vol. 34, pp.
Elde Edilen Kaplama Özellikleri, Kayseri 2. Havacılık 309-316, 1996.
Sempozyumu, Erciyes Üniversitesi Kayseri, 11-15 [24] V.R. Parameswaran, J.-P. Immarigeon And D. Nagy,
Mayıs 1998. Titanium Nitride Coaitng For Aero Engine
[7] F.O.Sequeda, Thin Film Deposition Techniques in Compressor Gas Path Components, Surface And
Microelectronics, J. of Metals, p.55-62, February, Coatings Technology, Vol. 52, pp. 251-260, 1992.
1986. [25] T. Grögler, E. Zeiler, A. Franz, O. Plewa, S.M.
[8] Moore. R.L, Salvati, J.,1985, Surface Analysis of Rosiwal And R.F. Singer, Erosion Resistance Of Cvd
Diffusion Zones in Multiple Chemical Vapor Diamond-Coated Titanium Alloy For Aerospace
Deposition Coatings, J.Vac.Sci.Technol., A3 (6), Applications, Surface And Coatings Technology, Vol.
2426-2431. 112, pp. 129-132, 1999.
[9] Chapman, B., 1980, Glow Discharge Processes- [26] S.C. Singhal, An Erosion-Resistant Coating For
Sputtering and Plasma Etching, John Wiley and Sons, Titanium And Its Alloys, Thin Solid Films, Vol. 53,
Chiester, New York. 43. pp. 375-381, 1978.
[10] Metal Handbook, 1964, Vol.2, USA. [27] Y. Gachon, P. Ienny, A. Forner, G. Farges, M. C.
[11] Ahmed, N.A.G., 1987, Ion Plating Technology- Sainte Catherine And A. B. Vannes, Erosion By Solid
Developments and Applications, John Wiley and Sons, Particles Of W/W–N Multilayer Coatings Obtained By
Chichester, New York. 34. Pvd Process, Surface And Coatings Technology, Vol.
[12] Holland, L., 1975, Substrate Treatment and Film 113, pp. 140-148, 1999.
Deposition in Ionized and Activated Gas, Thin Solid [28] Y. Gachon, A.B. Vannes, G. Farges, M. C. Sainte
Films, 27, 185-203 (41). Catherine, I. Caron And G. Inglebert, Study Of Sand
[13] Bunshah, R.F.,1982, Deposition Technologies for Particle Erosion Of Magnetron Sputtered Multilayer
Films and Coatings, Noyes Publications, USA. Coaitngs, Wear, Vol. 233-235, pp. 263-274, 1999.
[14] Hatto, P.W., Teer,D.G.,1986, Ion Plating with an Arc [29] Arslan E., Bulbul F. And Efeoglu I., The Structural
Source, Vacuum,36, 67-69.48 And Tribological Properties Of Mos2-Ti Composite
[15] Avaritsiotis, J.N., Tsiogas, C.D., 1992, A Reactive Solid Lubricants, Tribology Transactions, Vol. 47 (2),
Sputtering Process Model for Symmetrical Planar Pp. 218-226, 2004.
Diode Systems, Thin Solid Films, 209, 17-25 (46). [30] V. Gorokhovsky, C. Bowman, P. Gannon, D.
[16] Bunshah, R.F., Deshpandey, C.V.,1989, Hard Vanvorous, A.A. Voevodin, A. Rutkowski, C.
Coatings, 39(10), 955-965 (16). Muratore, R.J. Smith, A. Kayani, D. Gelles, V.
[17] Wilson, R.W, Terry, L.E., 1976, Application of high- Shutthanandan And B.G. Trusov, Tribological
rate ExB or Magnetron Sputtering in the metallization Performance Of Hybrid Filtered Arc-Magnetron
of Semiconductor Devices, J.Vac.Sci.Technol., 13(1), Coatings: Part I: Coating Deposition Process And
157-164 (45). Basic Coating Properties Characterization, Surface
[18] Almeida, J.B., 1989, Design of Magnetrons for DC. And Coatings Techn., Vol. 201, pp3732-3747, 2006.

47
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

SÜRTÜNME KARIŞTIRMA KAYNAK YÖNTEMİNİN UYGULAMA


ALANLARI

Eyyup GERÇEKCİOĞLU1 Teoman EREN2 Esen DAĞAŞAN1


e-posta: gercek@erciyes.edu.tr e-posta: erenteoman@hotmail.com e-posta: edagasan@erciyes.edu.tr

1 Erciyes Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü- KAYSERİ


2 2 nci Anatamir Bakım Merkezi-KAYSERİ

ÖZET Sürtünme Karıştırma Kaynak (SKK) yöntemi de katı hal


Günümüzde kaynaklı birleştirmeler için oldukça yaygın kaynak yöntemlerindendir. Uygulama olarak sürtünme
araştırma –geliştirme çalışmaları yapılmaktadır. Ve her kaynağından tamamen farklılık gösterir. SKK
geçen gün mevcut yöntemler daha verimli hale yönteminde kaynak işlemini gerçekleştiren ve özel
getirilmekte veya yeni kaynak yöntemleri olarak hazırlanmış bir takım bulunur. Söz konusu
bulunmaktadır. kaynak takımının ve iş parçasının kaynak esnasında
belirli hareketleri yapması gerekir. SKK yöntemi 1990’lı
Sürtünme karıştırma kaynak (SKK) yöntemi yeni katı yılların başlarında Cambridge UK Kaynak Enstitüsü
hal kaynak yöntemlerinden olup, endüstride gittikçe (TWI) tarafından bulunmuş bir yöntemdir [1-8] ve
artan oranda potansiyel uygulama alanları birçok malzemenin kaynatılmasında kullanılabilir.
bulabilmektedir. Kaynak işlemlerinde önemli olan Çoğunlukla alüminyum alaşımlarına [1, 4, 5, 9-17, 18]
kaynak dikişlerinin mukavemeti, ısıl farklılıklardan uygulanmakla birlikte, çelik [19], bakır, titanyum alaşım
dolayı çatlakların meydana gelmemesi, iç boşlukların ve malzemelerine [20,21], benzer olmayan malzeme
artık gerilmelerin asgari seviyede olması gibi çiftlerine [22,23,24,25] ve kompozit malzemelerede
hususlardır. SKK yöntemi bütün bu özellikleri üzerinde [26,27] uygulanabilmektedir. Yöntemin, dışardan ek
toplayabilen yeni nesil kaynak yöntemlerindendir. enerji ve dolgu malzemesi ihtiyacı olmadan kaynak
yapılabilme, kaynak dikiş bölgesinin iyi mekanik
Uzay sanayi (askeri/sivil uçaklar, bunların parçaları, özellikler göstermesi, kusursuz kaynak dikişi görüntüsü
yakıt tankları, roketler), kara taşıma araçları (kabinler, ve otomasyona uygunluğu gibi diğer kaynak
kamyon gövdeleri, yakıt tankerleri, v.s.), tren, gemi, yöntemlerine göre üstün özellikleri mevcuttur. SKK
diğer konstrüksiyon işlemlerinde olduğu gibi farklı yöntemi Şekil 1.’de gösterildiği gibi kavram olarak;
endüstri alanlarında SKK yöntemi kullanılmaktadır. dövme, ekstrüzyon ve sürtünme tekniklerinin
Yöntem olarak ergitme kaynak prosesleri, ark kaynağı, birleşimiyle oluşmuş bir birleştirme kaynak yöntemidir
elektron ışın kaynağı ve lazer kaynak yöntemlerinden [28].
farklılık arzetmektedir. SKK yönteminde bazı
sapmaların olmaması, dolgu malzemesi, koruyucu
gazlara, dekapanlara ve kaynak öncesi hazırlıklara
ihtiyaç duymaması bu yöntemin en önemli avantajları
arasında sayılabilir.

1.GİRİŞ
Demir türü veya demir dışı metallerin kaynatılabilmesi
için çok sayıda ticari kaynak yöntemleri geliştirilmiştir.
Bunlar;
—Ergitme,
—Optik,
—Katı hal
kaynak yöntemleri olarak en genel halde
sınıflandırılabilir.

48
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

geometrik yapısına göre takım kendi etrafında sabit hızla


döndürülür. Malzemelere ise ilerleme hareketi yaptırılır
veya takıma hem ilerleme hem de öteleme veyahut
çevresel dönme hareketi (silindirik malzemeler için)
yaptırılabilir.

(a)

Şekil 1. SKK Kaynağının Kavramsal Gösterimi

2. SÜRTÜNME KARIŞTIRMA KAYNAK


YÖNTEMİNİN YAPILIŞ PRENSİBİ
Katı hal kaynak yöntemi olan SKK yönteminde dönel (b)
hareket yapan takım belirli bir geometrik yapıya
sahiptir. Şekil 2 ve 3.’de yöntemin şematik durumu
gösterilmektedir.

Şekil 3. (a) Sürtünme Karıştırma Kaynak Takımı


Şematik Gösterimi [29] ve (b) Uygulaması.

Şekil 4, en genel halde takım hareketlerinin


kademelerini göstermektedir [28].

Şekil 2. SKK Süresince Kaynak Dikişi Boyunca,


Gelişme Bölgeleri [28]

Şekil 3.’de görüldüğü gibi omuz ve pimden oluşan


kaynak takımı, sürtünme karıştırma sonucunda kaynak
işlemini gerçekleştiren bir elemandır. Kaynak edilecek
malzeme cinsine bağlı olarak bunların özellikleri de
değiştirilebilir. Kaynak edilecek malzemelerin

49
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

çıkar ve malzemelerin de daha kolay akışı elde edilir.


Gerekli ısı, işlem anında takım etrafında ortaya
çıkmaktadır. Omuz, sürtünme ısısı oluşturmak ve ısı
1.Kademe 2.Kademe 3.Kademe 4.Kademe neticesinde
yumuşak bir metal elde etmek için iş parçası üzerine
bastırılır. Pimin de sürtünme ısısına katkısı olmakla
beraber, plastikleşen malzeme akışının, omuzdan
malzemeye doğru akmasını sağlar (Şekil 5). Pim üzerine
vida dişi açılmıştır. Bu vida dişinin amacı, plastik
deformasyona uğramış iş parçasının malzeme kaybına
sebep olmadan pim çevresinde tam ve düzgün bir
şekilde dağılmasını sağlamaktır. Kaynak kök kısmının
tam kaynamasını sağlamak için, pim ucunun malzeme
(plaka veya boru) arkasına çok yakın geçmesi
gerekmektedir. Kaynak takım omzunun kuvvetli bir
şekilde malzemenin üst yüzeyine temas edip pim ile
malzeme tabanı arasında az bir mesafe kalana kadar,
malzemeye doğru hareket ettirilir. Bu noktada kaynak
takımı alın bağlantısı boyunca kuvvetli bir direnç sağlar.
Bu durum kaynağın bitimine kadar devam eder. Kaynak
işlemi esnasında sürtünme sonucu ortaya çıkan
sıcaklığın ise kaynak dikişi merkezinde 0.8xTm değerini
geçmediği ölçülmüştür [30]. Burada Tm mutlak ergime
sıcaklığıdır. Bu yüzden işlem, ergimenin olmadığı katı
Şekil 4. SKK Takımı Hareketlerinin Kademeleri. haldeki birleşme ve süper-plastik kayma akışının
oluştuğu bir işlemden ibarettir.

3. SÜRTÜNME KARIŞTIRMA
KAYNAKLARINDA MİKROYAPIDAKİ
SINIFLANDIRMA
Mikroyapının sınıflandırılması ile ilgili ilk çalışma
P.C.Threadgill tarafından 1997’de yapılmış olup, bu
çalışma alüminyum alaşımlardan uygun bilgi temelleri
üzerine tesis edilmiştir. Daha sonra Dünya Malzeme
Birleştirme Teknoloji Merkezi TWI, mevcut çalışmayı
geliştirmiş, endüstride ve üniversitelerde birçok kişiyle
irdeleme yapılmıştır. Ayrıca Sürtünme Karıştırma
Kaynak Lisans Birligi tarafından da kabul edilmiştir.
Şekil 6.’de görüldügü gibi sistem net bir şekilde kaynak
bölgelerine ayrılmıştır. Şekil 6. SKK Temel Kaynak
Bölgeleri (A: Etkilenmemiş – Ana malzeme, B: Isıdan
etkilenmiş bölge (IEB), C: Termo-mekanik olarak
etkilenmiş bölge (TMEB), D: Dinamik olarak yeniden
kristalleşmiş bölge - weld nugget (DYKB)).

Şekil 5. SKK Kaynak Takımı Çevresindeki Malzeme


Akışı.

Takımın omuz kısmı kaynatılacak yüzeylerin dış yüzeyi


ile sürtünme hareketi yaparken, pim kısmı ise iki parça
arasında dönel hareket yaparak malzemenin plastik
olarak deformasyona uğramasını sağlar. Sürtünme ve
karıştırma hareketleri esnasında sürtünme ısısı ortaya

50
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

rekristalize olmuş bölgeye dinamik olarak yeniden


kristalleşmiş bölge (DYKB) denir. Takım omzunun
hemen altındaki (TMEB nin bir parçası) alan, tane
yapısının farklılığından dolayı, ayrı kategoride verilmesi
önerilmiştir. Buradaki mikroyapı, omuzun arka yüzeyi
sürtünmesine, malzemenin soğuma süresiyle ilişkilidir.
Bu bölge, TMEB’nin bir alt bölgesi olarak ayrı
irdelenmesinde fayda sağlar.

Şekil 6.SKK Temel Kaynak Bölgeleri (A: Etkilenmemiş 4. SKK YÖNTEMİNİN KULLANIM ALANLARI
– Ana malzeme, B: Isıdan etkilenmiş bölge Sürtünme karıştırma kaynak yöntemi gerek yaşlandırma
(IEB), C: Termo-mekanik olarak etkilenmiş sertleştirmesi yapılan gerekse yaşlandırma sertleştirmesi
bölge (TMEB), D: Dinamik olarak yeniden yapılamayan (l xxx ve 5xxx serileri gibi ısıl işleme
kristalleşmiş bölge - weld nugget (DYKB)) duyarlı olmayan) Al-alaşımlarında başarı ile
kullanılabilmektedir. Bu yöntem ile elde edilen
Etkilenmemiş Malzeme (veya ana malzeme): Bu birleştirmelerin yüzey kalitesi ark kaynağı ile elde edilen
bölge kaynaklı bölgeden uzak, deforme olmamış, birleştirmelerden çok daha yüksektir. Buna ilaveten, bu
mikroyapısı ve mekanik özellikleri değişmemiş olan yöntem ile kaynak edilen 5454 alüminyum alaşımının
malzeme bölgesidir. korozyon performansının da oldukça iyi olduğu tespit
edilmiştir. Hatta, geleneksel kaynak yöntemleri ile
Isıdan Etkilenmiş Bölge (IEB): Bu bölge, kaynak kaynağı çok güç olan 7075 alüminyum alaşımı bile bu
merkezine yakın bulunmaktadır. Malzeme, mikroyapı yöntem ile başarılı bir şekilde birleştirilmiş ve elde
veya mekanik özelliklerin değişimini sağlayan termal edilen birleştirmeler oldukça iyi mekanik özellikler
çevrimden etkilenmektedir. Bununla birlikte bu alanda göstermiştir [32].
plastik deformasyon oluşmaz.
Bu kaynak yöntemi ile farklı kalınlardaki levhaların
Termo-Mekanik Olarak Etkilenmiş Bölge (TMEB): birleştirme işlemi pimin eğik konumda levhalara
Söz konusu bölgede, malzeme sürtünme karıştırma daldırılması ile yapılabilmektedir. Bu kaynak yöntemi
kaynak takımı tarafından plastik olarak deforme ile tek pasoda 50 mm kalınlığa kadar Al-alaşımlarındaki
edilmiştir. Bundan dolayı ısı ayrıca malzeme üzerinde levhaların alın kaynağı yapılabilmektedir. Ayrıca çift
bazı etkiye sahiptir. Malzemenin alüminyum olması taraftan kaynak yaparak kalın parçaların da
durumunda, bu bölgede rekristalizasyon olmaksızın birleştirilmeleri mümkündür. Bu şekilde, 75 mm
önemli plastik şekil değişimi sağlamak mümkündür ve kalınlığındaki 6082 Al-alaşımı levhalar çift taraftan
rekristalize olmuş bölge ve deforme olmuş TMEB kaynak edilerek başarı ile birleştirilmiştir. Bu kaynak
arasında genellikle net bir sınır vardır. Bununla birlikte, metodu ile düz ve çeşitli profillerdeki sac ve levhaların
diğer metaller üzerindeki çalışmalar da göstermiştir ki, alın ve bindirme kaynağı yapılabilmektedir. Şekil 7.’de
alüminyum, çoğu diğer metallerden farklı bir tarz
göstermektedir [31]. Çünkü rekristalize olmadan yüksek
sıcaklıkta aşırı bir deformasyon olabilmektedir.

Diğer metallerde, sınırlı rekristslizasyon bölgesi yoktur


ve tüm TMEB rekristalizasyon olmuş gibi
görünmektedir. Bu, termal olarak faz dönüşümüne
uğramış malzemenin kesin doğruludur. Örnek olarak saf
titanyum, b titanyum alaşımları, östenitik paslanmaz
çelikler ve bakır. Ferritik çelikler ve a-b titanyum
alaşımları (Ör: Ti-6Al-4V) gibi malzemelerde, termal
faz transformasyonu yüzünden mikroyapıyı anlamak çok
zordur ve bu IEB / TMEB sınırlarını hassas bir şekilde
tanımlanmasını zorlaştırabilir. Şekil 7. Sürtünme Karıştırma Bindirme Kaynağının
Şematik Gösterimi [32].
Dinamik Olarak Yeniden Kristalleşmiş Bölge
(DYKB): Alüminyum alaşımlarında TMEB içerisindeki

51
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

sürtünme karıştırma bindirme kaynağının yapılışını etmektedir. Yüksek korozyon dayanımından dolayı
şematik olarak göstermektedir. Al-alaşımı veya petrol boru hattı şebekeleri ve su üstü platformlarında
mukavemeti düşük diğer malzemelerden T ve L rakipsiz olan bu alaşımın sürtünme karıştırma
profillerin üretiminde (Şekil 8) ve boru bağlantı kaynağının bu uygulamalarda kullanabilirliği konusunda
kaynaklarında da bu yöntem kullanılabilmektedir. araştırmalar sürdürülmektedir [32].

Al-alaşımları dışında, ergitme kaynak yöntemleri ile 4.1. Gemi Endüstrisinde Sürtünme - Karıştırma
kaynağı mümkün olmayan veya güç olan Al-Li gibi bazı Kaynağı Uygulamaları
alaşımlar ve 0.8 mm kalınlığındaki çinko sacların Sürtünme karıştırma kaynağı ile ilgili ilk ticari
kaynağında bu yöntem başarı ile uygulanmıştır. Ayrıca, uygulama, balıkçı gemilerinin derin dondurucularının
düşük karbonlu yumuşak çeliklerin, Mg alaşımlarının, oluklu alüminyum panellerinde kullanılmıştır. Bu
Ti-Al aşımlarının, saf Cu ve pirinç gibi Cu- kaynak yöntemindeki minimum çarpılma ve yüksek
alaşımlarının, düşük sertlikteki östenitik paslanmaz verimlilik, teknik ve ekonomik yönden sert panel
çeliklerin ve ergime derecesi birbirine yakın farklı iki üretiminde bu işlemi cazip kılmaktadır. Bu yöntem ile
malzemenin kaynağında da bu yöntem başarı ile Japonya'da alüminyum petek paneller ve deniz suyunun
uygulanabilir. Özel amaçlı sürtünme karıştırma kaynağı korozyon etkisine dayanıklı panellerin üretimleri
makinelerinde 50 mm kalınlığındaki saf bakır levha l00 yapılmaktadır [32].
mm/dak kaynak hızında mükemmel kalitede kaynak
edilmiştir [32]. Yüksek hız feribotlarında kullanılan standart boydaki
alüminyum ekstrüzyon panelleri sürtünme karıştırma
SKK yöntemi, çinko ve kurşun levhalarda olduğu kadar kaynağı ile birleştirilmektedir. Ergitme kaynaklarına
magnezyum alaşımlarında da başarı ile kıyasla ısı girdisinin düşük olması panellerdeki çarpılma
uygulanabilmektedir. İngiliz Kaynak Enstitüsünde ve kalıntı gerilmelerini minimum düzeyde olmasını
(TWI) 9.5mm kalınlığındaki magnezyum AZ61A sağlamaktadır. Norveç’te bulunan Hydro Marine
alaşımında yapılan ilk deneyler başarı ile sonuçlanmıştır Aluminum firmasında son üç yılda 70 kilometre
[32]. Japonya'da yapılan bir çalışmada da, 6 mm uzunluğunda Şekil 9’da gösterilen alüminyum
kalınlığındaki AZ31 magnezyum alaşımı üzerinde ekstrüzyon paneli sürtünme karıştırma kaynağı ile
yapılan deneylerde, kaynak esnasında ince yeniden birleştirilmiştir [32].
kristalleşmiş tane yapısının oluşmasından dolayı,
numunelerin mukavemeti ile baz malzemenin
mukavemet değerlerinin birbirlerine çok yakın olduğu 4.2. Uçak ve Uzay Endüstrisinde SKK Uygulamaları
saptanmıştır [32].
1993 yılında NASA, Lockheed Martin
Laboratuarlarından, Space Shuttle External Tank
projesinde (uzay mekiklerinin yakıt tanklarında)
AA2219 alüminyum alaşımı yerine kullanılmak üzere
daha yüksek mukavemetli, düşük yoğunluk ve hafiflikte
bir malzeme geliştirilmesi için talepte bulunmuştur.
Bunun üzerine Al-Li 2195 olarak bilinen çok daha hafif
yeni bir alüminyum alaşımı geliştirilmiştir. Geliştirilen
bu alaşım sayesinde External Tank projesinin (yakıt
tankı) ağırlığı yaklaşık 3500 kg azaltılmıştır. Yeni düşük
ağırlıklı Al-Li 2195 alaşımının ergitme kaynağı çok zor
olmakta ve kaynak bölgesinin mukavemeti göz ardı
edilemeyecek kadar düşmektedir. Dolayısıyla, bu
uygulama için mukavemet düşüşünün daha düşük
seviyede olduğu bir katı hal kaynak yöntemi olan
sürtünme karıştırma kaynağı ideal bir birleştirme
Şekil 8. T ve L Profillerinde Sürtünme - Karıştırma
yöntemidir. Günümüzde, Al-Li 2195 alaşımından
Kaynağı Uygulaması.
üretilen uzay mekiklerinin yakıt tanklarının son kubbe
kısımlarının kaynağında bu yöntem başarılı bir şekilde
Uzay ve havacılık endüstrisinde kullanılan titanyum
uygulanmaktadır (Şekil 10 ve 11) [32].
alaşımlarında sürtünme karıştırma kaynağı denemeleri
başarı ile gerçekleştirilmiş ve çalışmalar devam

52
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Şekil 9. Alüminyum Ekstrüzyon Panellerinin Sürtünme


Karıştırma Kaynağı İle Birleştirilmesi.
Şekil 10. Shuttle External Tank Projesi ve Marshall
Sürtünme karıştırma kaynağı yolcu uçakları gibi hafif Space Flight Center Laboratuarlarındaki Sürtünme
alüminyum iskeletli yapılarda büyük potansiyel arz Karıştırma Kaynak Sistemlerinden Görüntüler.
etmektedir. Boeing Şirketi, ince alın, bindirme ve T
birleştirmeleri ile çeşitli havacılık ve uzay
uygulamalarında kullanılacak kalın alın kaynaklarında
bu yöntemi kullanma çalışmalarına son zamanlarda
büyük hız vermiştir. Şu ana kadar, uçakların iniş
takımlarının kapaklarında ve bazı savaş uçaklarının
kaportasında ince T birleştirmelerinde (sandviç montaj)
sürtünme karıştırma kaynağı uygulanmış ve test uçuşları
başarı ile sonuçlanmıştır. Eclipse Aviation Corporation
da, üreteceği özel jetlerde perçinleme ve yapıştırma
yerine; maliyet ve montaj zamanından tasarruf amacıyla
sürtünme karıştırma kaynağını kullanmaya karar
verdiğini açıklamıştır. Bu, belki de sürtünme karıştırma
kaynağının ilk büyük havacılık denemesi olacaktır. Bu
nedenle üretimi yapılan jet uçaklarının bazı parçaları bu
yöntemle kaynatılarak deneme çalışmaları ve uçuşları
devam etmektedir.

Şekil 11. SKK yönteminin farklı alanlardaki uygulama


örnekleri [28].

53
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Eritme kaynak yöntemiyle kaynatılamayan 4.4. Hızlı Tren Üretiminde Sürtünme – Karıştırma
malzemelerin SKK ile kaynatılabilmesi uygulama Kaynağı Uygulamaları
alanının genişlemesine sebep olmuştur. Bu yöntem,
endüstride; Boeing (Şekil 11), Lockhead Martin, Airbus, Modern yolcu treni vagonlarının imalatında, alüminyum
General Dynamics, Alcoa v.b. firmalarda, akademik ekstrüzyonlardan üretilen petek paneller daha yaygın
olarak da; TWI, EWI v.b enstitülerde geliştirilmeye olarak kullanılmaktadır. Bu panellerde, uzun Al –
devam etmektedir [28]. ekstrüzyonlar aralarına sıkılık artırıcı destekler
yerleştirilerek birleştirilmektedir. Bu sayede, hem
4.3. Otomotiv Endüstrisinde Sürtünme-Karıştırma çarpışmalarda emniyet hem de bükme kuvvetlerine
Kaynağı Uygulamaları dayanımı artırmaktadır. Klasik ergitme kaynağı,
Ulaşım sektöründe alüminyum ekstrüzyonlarının özellikle yüksek mukavemetli Al-alaşımlarındaki IEB
birleştirilmesinde vidalama, perçinleme, yapıştırma, bölgesinde aşırı mukavemet kaybına sebep olduğu için,
bağlama ve kaynak gibi birçok birleştirme metodu son yıllarda Almanya ve İngiltere’de meydana gelen
kullanılmaktadır (Şekil 12). Bunlardan kaynak metodu hızlı tren kazalarında daha dayanıklı kaynaklara ihtiyaç
ürünün yüksek mukavemetli olması istendiği duyulduğu gerçeği ortaya çıktı.
durumlarda kullanılır. Halen, otomotiv endüstrisindeki
yüksek üretim oranları, rekabetçi üretim ortamları ve Sürtünme karıştırma kaynağı, kaynak bölgesinde daha
düşük maliyet gereksinmeleri geleneksel olan diğer düşük seviyelerde mukavemet kaybına neden
birleştirme tekniklerinin uygulanmasına neden olduğundan cazip bir alternatif oluşturduğu için son
olmaktadır. Sürtünme karıştırma kaynağı otomotiv yıllarda Avrupa ve Japonya ‘da hızlı tren vagonlarının
parçalarında, alüminyum birleştirmelerde kayda değer üretiminde bu kaynak teknolojisi ile imal edilen Alaşımı
bir potansiyel artışı sağlamakla beraber otomotiv petek paneller kullanılmaya başlanmıştır (Şekil 13).
sektöründe kullanılabilirliği sınırlıdır. Otomotiv
endüstrisindeki yoğun üretim nedeniyle, bu yeni
teknolojiyi uygulamaya geçirmek için bir hayli zamana
ihtiyaç duyulması beklenmektedir. Kaynak
teknolojisindeki gelişme hızlandığında artırılmış üretim
için büyük potansiyel, özel parçaların büyük oranda
üretiminin sağlanması sonucunda açığa çıkacaktır.
Yüksek kalite ve yükseltilmiş kaynak mukavemeti,
ağırlık azaltışını mümkün hale getirecektir. Özellikle,
Mg-alaşımlarının otomotiv sektöründe bu yeni kaynak
teknolojisi sayesinde kullanımı ile ağırlıktan tasarruf
daha da artırılabilir.

Şekil 13. Japonya’da Sürtünme Karıştırma Kaynağının


Kullanıldığı Hızlı Tren ve Bu Yöntem ile Kaynağı
Şekil 12. SKK ile Birleştirilen Al-Alaşımı Prototip Yapılan Al-Paneller[32].
Otomobil Jantı.
Ayrıca ülkemizde endüstriyel anlamda SKK yöntemi
Gölbaşı-Ankara’da bulunan Türk-Amerikan ortak
kuruluşu olan FNNS Zırhlı araçlar fabrikasında

54
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

alüminyum levhaların kaynak işlemlerinde - Yöntem Boeing, Lockheed Martin, Airbus,


kullanılmaktadır. Şekil 14.’de bir zırhlı araç üzerinde General Dynamics, Alcoa v.s ve bazı kaynak
SKK yönteminin uygulanışı görülmektedir. araştırma enstitüleri (TWI, EWI, USC, BYU,
CTC, SDSMT, AJT gibi) tarafından da
üzerinde detaylı incelemeler yapılmaktadır,
- Gemicilik sektörü,
- Uzay,
- Otomotiv ve,
- Enerji sektörlerindeki konstrüksiyonlarda
kullanılan metal malzemelerin kaynaklı
birleştirilmelerinde kullanılmaktadır.

6. KAYNAKLAR

[1] Attallah Moataz M., Salem Hanadi G., Friction stir


welding parameters: a tool for controlling abnormal
grain growth during subsequent heat treatment,
Materials Science and Engineering, 2004.
[2] Fonda R.W. et.al., Development of grain structure
during friction stir welding, Scripta Material, 51,
243-248, 2004.
[3] Boz M., Kurt A., The influence of stirrer geometry
on bonding and mechanical properties in friction
stir welding process, Materials & Design, 25, 343-
347, 2004.
[4] Sato Yutaka S. et.al., FIB-assisted Tem study of an
oxide array in the root of a friction stir welded
aluminium alloy, Scripta Material, 50, 365-369,
2004.
[5] Cabibbo M. et.al., TEM analysis of a fiction stir-
welded buttjoint of Al-Si-Mg alloys, Materials
Chemistry and Physics, 81, 289-292, 2003.
[6] Sato Y.S. et.al., Hall-Petch relationship in friction
Şekil 14. SKK yönteminin zırhlı araç üzerindeki stir welds of equal channel angular-pressed
uygulanışı aluminium alloys, Materials Science and
Engineering A354, 298-305, 2003.
[7] Song M., Kovacevic R., Thermal Modelling of
5. SONUÇLAR friction stir welding in a moving coordinate system
SSK yöntemi 20 yılı aşan bir süredir endüstride ticari and its validation, International Journal of Machine
manada ve enstitülerde ise üzerinde araştırmalar Tools & Manufacture, 43, 605-615, 2003.
yapılmaktadır. Yapılan incelemelerde aşağıdaki [8] Rhodes C.G. et al., Effects of friction stir welding
sonuçların elde edilebileceği görülmüştür: on microstructure of 7075 aluminium, Scripta
Material, 36,69-75, 1997.
- Geçmişte ergitme yoluyla kaynak yapılamayan [9] Squillace A. et.al., A comparison between FSW and
malzemeler bu yöntem ile rahatlıkla TIG welding techniques: modification of
yapılabilmektedir, microstructure and pitting corrosion resistance in
- Çoğu alüminyum alaşımları AA 2024-T3 butt joints, Journal of Materials
- Bakır, Processing Technology,152, 97-105, 2004.
- Titanyum ve alaşımları [10] Sato Yutaka S. et.al., Constitutional liquation
- Çelikler ve paslanmaz çelikler, during dissimiliar friction stir welding of Al and Mg
- Çelik zırh levhası alloys, Scripta Material, 50, 1233-1236, 2004.
- Alüminyum zırh levhası [11] Sato Yutaka S. et.al., Post-weld formability of
- Diğer alaşımlar friction stir welded Al alloy 5052, Materials Science
and Engineering, A369, 138-143, 2004.

55
HaseM’08 Kayseri VII.Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

[12] Sutton Michael A. et.al., Banded microstructure in matrix composite and a monolithic aluminium
2024-T351 and 2524-t351 aluminum friction stir alloy, Scripta Material, 49, 607-612, 2003.
welds Part II Mechanical characterization,Materials [27] Prado R.A. et.al., Self-optimization in tool wear for
Science and Engineering, A364, 66-74, 2004. friction-stir welding of Al 6061 + 20% Al2O3
[13] Somasekharan A.C., L.E.Murr, Microstructures in MMC, Materials Science and Engineering, A349,
friction-stir welded dissimiliar magnesium alloys 156-165, 2003.
and magnesium alloys to 6061-T6 aluminum [28] Arbegast William J. and et.al.
alloy, Material Characterization, 52, 49-64, 2004. http://forums.sae.org/access/dispatch.cgi/stirweld,
[14] Sato Yutaka S. et.al., Friction stir welding of Israel Stol, Alcoa, June 2004.
ultrafine grained Al alloy 1100 produced by [29] Thomas W.M., E.D. Nicholas, Friction stir welding
accumulative roll-bonding,Scripta Material, 50, 57- for transportation ındustries, Materials & Design,
60, 2004. 18, 269-273, 1997.
[15] Liu H.J. et.al., Tensile properties and fracture [30] Li Ying et.al., Flow visualization and residual
locations of friction-stir-welded joints of 2017-T351 microstructures associated with the friction-stir
aluminum alloy, Journal of Materials Processing welding of 2024 aluminum to 6061 aluminum,
Technology, 142, 962-696, 2003. Materials Science and Engineering, A271, 213-223,
[16] Salem Hanadi G., Friction stir weld evolution of 1999.
dynamically recrystallized AA 2095 weldments, [31] http://www.twi.co.uk
Scripta Material, 49, 1103-1110, 2003. [32] Çam G., Sürtünme Karıştırma Kaynağındaki
[17] Oertelt G., Babu S.S., David S.A., Kenik A., Effect Gelişmeler, TMMOB Kaynak Teknolojisi,
of Thermal Cycling on Friction Stir Welds of 2195 IV.Ulusal Kongresi 24-25 Ekim, 47-64, 2004.
Aluminum Alloys, Welding Research, 71 -79, 2001.
[18] Gerçekcioğlu, E. T. Eren, K.Yıldızlı and E.
Salamcı, “The Application of Friction Stir Welding
Method To The Aluminum Alloy of AA 6063-T6
Pipe Using Milling Machine”, 6th Int. Symposium
on Friction Stir Welding Saint-Sauveur, Nr
Montreal, 10-12 October 2006, Canada
[19] Lienert T.J. et.al., Friction welding studies on Mild
Steel, Welding Research,1-9, 2003.
[20] Sato Yutaka S. et.al., Recovery reterdation in equal
channel angular pressed Al-Zr alloy during friction
stir welding, Scripta Material, 47, 869-873, 2002.
[21] Jata K.V., S.L.Semiatin, Continuous Dynamic
Recrystrallization during friction stir welding of
high strength aluminum alloys, Scripta Material, 43,
743-749, 2000.
[22] Uzun H. et.al., Friction stir welding of dissimiliar
Al 6013-T4 to X5CrNi18-10 stainless steel,
Materials & Design, 26, 41-46, 2005.
[23] Chen C.M., Kovacevic R., Joining of Al 6061 alloy
to AISI 1018 steel by combined effects of fusion
and solid state welding, International Journal of
Machine Tools & Manufacture, 44, 1205-1214,
2004.
[24] Kimapong K., Watanabe T., Friction Stir Welding
of Aluminum Alloy to Steeel, Welding Research,
277-282, 2004.
[25] Kahraman, N., Bakır ve Pirinç Boru İkili Malzeme
Gruplarının Sürtünme Karıştırma Kaynak Yöntemi
İle Birleştirilmesi”, Yüks.Lis. Tezi, E.Ü., F.B.E.,
Ağustos 2007, Kayseri
[26] Wert John A., Microstructures of friction
stir weld joints between an aluminium-base metal

56
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

HAVAYOLU TAŞIMACILIĞI REKABET ANLAYIŞINDA HİZMET


KALİTESİNİN YERİ

Aslı Dal Leyla Adiller


aslidal@anadolu.edu.tr ladiller@anadolu.edu.tr

Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu, Eskişehir

ÖZET 2. HAVAYOLU ŞİRKETLERİ AÇISINDAN


Günümüz hayat koşullarına direnme, var olma çabası HİZMET KALİTESİ
ve rekabet üstünlüğü sağlama uğruna verilen Havayolu şirketlerinin, müşteri bağlılığını ortaya
uğraşlar, mevcut işletme yapılarının, sistemlerinin ve çıkarmada rekabet unsuru olarak kaliteyi ölçek
süreçlerinin yeniden yapılandırılmasına, değişim almaları önemli bir etkendir. Havacılık sektöründe
olgusuna olan bakış açılarının yeniden inşa yolcu açısından bakıldığında hizmette kalite
edilmesine sebep olmuştur. Uluslararası taşımacılık göstergeleri ağıdaki gibi bölümlendirilebilmektedir[1]:
sektörünün önemli bir alt dalı olan havayolu 1. Uçuş öncesi
taşımacılığı, sadece “insanların havayolu ile yer Rezervasyonlar
değiştirmesi” düşüncesinden uzaklaşmış bir kültürel Check-in’de bekleme süresi
paylaşım olarak zihinlerdeki yerini almıştır. Havayolu Bilet satın almada bekleme süresi,
taşımacılığının günden güne gelişim kaydetmesinin Güvenlik kontrolündeki bekleme süresi
temel yapı taşı kalite olgusudur. Küreselleşme ile fiyat Uçuşu bekleme süresi
odaklı pazar anlayışından bireylerin ihtiyaç ve Kalkış için bekleme süresi
beklentilerini karşılamak amacıyla kalite, hedef İptaller ve kapasitenin üzerinde rezervasyon
pazarın merkezinde yerini almayı başarmıştır. Bu Yolcunun uçağa alınırken uygulanan
çalışmada, çağdaş işletmelerin benimsediği yeni öncelikler
yönetim anlayışında sadece teknik açıdan yeterliliğin 2. Uçuş Sırasında
olmadığı yolcu beklentilerinin de bu kapsamda Oturma koşulları
tanımlanması gerektiği vurgulanmaktadır. Bunun yanı Eşyanın konması için ayrılan alan
sıra kaliteyi temel alan havayolu şirketlerinin Güvenlik yönlendirmeleri
yolculara sundukları hizmet anlayışlarından örnekler Kabin görevlileri tarafından verilen uçuş
verilmiştir. bilgileri
Kaptanlar tarafından verilen uçuş bilgileri
1. GİRİŞ Uçuş esnasında okuma materyalleri ve
Günümüzde ürün ya da hizmet üreten bir şirketin magazinler
varlığını sürdürebilmesi için yok edici rekabet ortamı Yiyecek ve içecek hizmetleri
içinde rekabet eder konumda olması gerekmektedir. Sigara içilen ve içilmeyen bölümlerin ayrımı
Son yıllarda hizmet sektöründeki gelişmeler hizmet Diğer uçuşlar için bağlantı verilip verilmediği
felsefesinde de birtakım değişimleri beraberinde Sıcaklık ve havalandırma koşulları
getirmiştir. Özellikle ulaşım hizmeti sağlayan 3. Uçuş Sonrası
havayolu işletmeleri yoğun rekabet ortamında farklılık Varış süresi
yaratabilmek için hizmet kalitesine önem vermeye Uçaktan bagaj alımına kadar gereken süre
başlamışlardır. Çünkü bir havayolu şirketinin pazarda Bagaj alım sırasındaki bekleme süresi
diğer havayolu şirketlerinden farklı olmasını Bagajların alım sırasında bagajların durumu
sağlayarak yolcular tarafından tercih edilir bir konuma Ulaşım olanakları
gelmesinde kullandığı teknoloji ve donanım kadar Ulaşım için bekleme süresi
verdiği hizmetin sunulma şekli de etkilidir. Bu Konaklama olanaklarına ulaşma
nedenle havayolu işletmelerinde iyi bir kalite Parasuraman, Zeithaml ve Berry’nin Hizmet Kalitesi
kültürünün oluşması gerekmektedir. Bunun için de Modeline göre ise, yolcular tarafından algılanan
öncelikle havayolu şirketlerinde hizmeti sunan tüm hizmet kalitesi, yolcuların firmalardan bekledikleri
çalışanların eğitimi ve geliştirilmesi göz ardı hizmet ile firmaların onlara sundukları hizmetin
edilmesinden çok ön plana çıkarılmalıdır. yolcular üzerindeki algısı arasındaki karşılaştırmadan
kaynaklandığı belirtilmiştir.[2] Bu modeli, havayolu

57
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

taşımacılığına uyarlarsak eğer karşımıza aşağıdaki memuru şirketi temsil ettiğini unutmadan yolcunun
tablo çıkacaktır. hatası olsa dahi suçlu konumunda uyarmak yerine
daha iyi bir dille yolcuyu ikna edebilir nitelikte olması
Tablo 1: Havayolu Taşımacılığında Hizmet gerekmektedir. Diğer örnekte de kabin memurunun
Kalitesinin Değerlendirilmesinde Kullanılan yolcunun problemine uzak durmak yerine yolcuya
Kriterler[3] güler yüzle yaklaşması gerekmektedir. Bu örneklerde
görüldüğü gibi hizmet kalitesi, hizmeti veren
personele bağlı olarak yolcunun gözünde kötü bir imaj
oluşturmaktadır. Bu durum, havayolu şirketinin hedef
Kategori pazarda rekabet etmek isterken hizmet kalitesinden
Değerlendirme Kriterleri
Kriterleri ödün vermesine neden olarak şirket için dezavantaj
Uçağın temizliği oluşturmaktadır. Havayolu şirketlerinin hedef kitleye
Uçağın Uçak içi olanaklar olan koltuğun ulaşabilmeleri, müşteri memnuniyetini sağlamak ve
içinin rahatlığı ve havadar olması beklentilerini karşılayabilmek için daha önce belirtilen
rahatlığı Uçak içi hizmetler olan yemekler, hizmet kalitesi kriterlerini benimsemeliler.
içecekler ve gazete, dergiler vb.
Bilet kontrolü yapan personelin 3. HAVAYOLU ŞİRKETLERİNDE KALİTE
yardımsever tutumu ve nazik UYGULAMALARI∗
davranması Havayolu şirketlerinin kalite konusundaki kriterleri
Uçak Hosteslerin dikkatli olması incelendiğinde karşımıza birçok uygulama
çalışanları Havayolu personelinin görünüşü ve çıkmaktadır. British Airways’in yolculara hizmet
nazikliği kalitesi yönünde uyguladığı çalışmalar aşağıda
Havayolu personelinin hizmet sıralanmıştır:
verimliliği
Havayolu uçuş güvenliği ve güvenlik Well-Being İn The Air Program (Havada
Hizmetin
önlemleri Yolcunun Kendisini İyi Hissetmesine
güvenirliliği
Hizmetin zamanında verilmesi Yönelik Program)
Hizmet sıklığı ve tarifeye uygunluk Sleeper Service Program (Uyku Hizmeti
Hizmetin
Uçuş öncesi ve sonrası hizmetlerin Programı)
uygunluğu
uygunluğu Yolcular İçin Tahsis Edilen Bekleme
Müşteri şikayetlerinin veya sorumsuz Salonları.
davranışlara karşı alınan tedbirler
Olağandışı British Airways müşterilere kaliteli hizmetler
Uçak rötarlarına karşı alınan tedbirler
koşullarda sunabilmek için müşteriden geri bildirim alma, hizmet
Bagaj kaybolmalarının veya
yapılan kalitesi konusunda yöneticilerin katıldığı seminerler
zararlarında alınan tedbirler
işlemler düzenleme, gelecekte çıkabilecek problemlere çözüm
Gecikmeler karşısında alınan
tedbirler bulma ve müşteriye olan yaklaşımının değişmesi
konularında diğer havayollarından daha üstün konuma
Kaynak: CHANG Yu-Hern, YEH Chung-Hsing(2001) sahip olduğu bilinmektedir.
Havayolu taşımacılığının önemli şirketlerinden biri
Havayolu işletmelerinde hizmet kalitesini farklı birçok olan American West Havayollarının iyi bir hizmet
kriterlere ayrılsa da asıl olan her kademedeki sunmasında etkili olan temel düşünce ise; bir havayolu
çalışanların kalite anlayışını benimseyerek verilen işletmesi en modern filoya, en ileri ve modern
hizmete uyarlamalarıdır. Örneğin, uçuş sırasında kabin tesislere ve en iyi yol yapısına sahip olabilir ancak
memuru servis yaparken servis aracı bir yolcunun havayolu işletmesinin başarısı için bu yeterli
dizine çarpıyor. Yolcu, kabin memurunu uyarıyor. Bu olmayabilir. American West Havayolları
uyarı karşısında da kabin memuru “seyahat esnasında yöneticilerine göre çalışan personeller arasında etkili
dizinizi koridora çıkartmamız gerekirdi beyefendi” bir iletişim ve saygının olduğu bir çalışma ortamıyla
yanıtını veriyor. Yine uçuş sırasında yaşanan diğer bir hizmet kalitesinde artışlar sağlanabilir. Bu yaklaşım
olay da servis sırasında yolcu kahveyi aldıktan sonra ile American West Havayolları işçi-yönetim ilişkileri
üzerine döküyor. Bu esnada da kabin memurları servis konusunda Air Transport Magazin tarafından ödüle
yapmaya devam ediyor. Kabin memurundan yardım layık görülmüştür. SAS Havayolları ise amacını, her
isteyen yolcunun karşılaştığı hizmet ise bir tomar

peçeteyi yolcuya bırakıp gitmek şeklinde oluyor[4]. Varlıklı, Hakan. “Havayollarında Toplam Kalite
Hizmet anındaki bu iki yaklaşımı incelediğimizde Yönetimi ve Türk Havayolları Anonim Ortaklığı’nda
yolcular, hizmet kalitesinin kötü yönde değiştiği Toplam Kalite Yönetimi İle Öneriler”.
kanaatindedir. İlk örneği ele aldığımızda kabin Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Eskişehir:
Anadolu Üniversitesi, SBE, 2002’den derlenmiştir.

58
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

biri özel ilgi isteyen yolcuların benimseyerek tercih Iberia 17718 64.1 70.2 99.6
ettiği bir havayolu olmak şeklinde belirlemiştir. Spanair 656 36.6 44.2 -
Ayrıca, SAS Havayolları sunulan hizmetlerde tek bir Adria - - - -
alanda rakip firmalara göre daha iyi hizmetler Airways
sunmaktansa tüm alanlarda (check-in, bagaj alımı, JAT - - - -
ulaşım hizmetleri ve ikram hizmetlerinde) rakip Airways
firmalarından %1 daha iyi hizmetler sunmayı ilke KLM 31052 76.4 71.7 99.4
edinmiştir. Bu anlayış şirkete hizmet ödülleri Air malta - - - -
kazandırmış, karlı ve güçlü bir havayolu olmasını Luxair - - - -
sağlamıştır. Avustralya Havayolları ise kalite Lufthansa 49067 74.3 73 100
kültürüne dayalı değişim programıyla hizmet LOT 2989 56.3 54.5 99.8
kalitesini geliştirmek yolunda adımlar atmıştır. En iyi Polish
kalitede hizmet sunmanın aslında, çalışan personelin Airlines
katkıları ile gerçekleşeceğine inanan Singapur Swiss 13428 75.6 73.5 99.3
Havayolları, hizmet kalitesinde birçok yenilikler
Malev 1085 64.4 71.5 98.3
gerçekleştirmiştir. Çünkü Singapur Havayolları kabin
Hungarian
ekibinin performansı ve personelin moral düzeyi
Olympic 1779 62.8 59.6 99.9
yolcunun şirket kalitesini algılamasında etkili olduğu
Airlines
bilincinde olan bir havayolu şirketidir. Bayrak
taşıyıcımız Türk Hava Yolları A.O, telefonla yapılan CSA 1392 73.9 86.4 99
Czech
yolcu müracaatlarındaki yoğunluk nedeniyle artan
Airlines
rezervasyon talebine daha hızlı cevap verebilmek için
Call-Center’ ların kurulması temel hedef olmuştur. Bu Austrian 6761 82.1 79.5 99.5
sistemin kurulmasıyla gelen telefonlara ilk 15 Croatia - - - -
saniyede cevap verebilme verimliliği %80-95 arasında Airlines
gerçekleştiği gözlemlenmiştir. Böylece sunulan Tarom - - - -
hizmetin kalitesi yükselmiştir. Ayrıca THY, hizmet Romanian
kalitesinin yükseltilmesi amacıyla yolcu bagajlarının SAS 6338 74.3 76 99
yolcuyla birlikte yüklenmesini sağlayan Bagaj Brussels 3434 58.3 51.7 98
Eşleştirme Sistemini uygulamaya koymuştur. Bu Airlines
sistemle bagaj işlemleri daha kısa sürede Turkish 9470 59.5 69.2 -
tamamlanmaktadır. Airlines
TAP 11200 40.3 42.5 98.1
4. AVRUPA HAVAYOLLARI AÇISINDAN Portugal
KALİTEYİ ETKİLEYEN DAKİKLİK VE BAGAJ Avrupa 295589 65.9 66.7 99.4
KAYBI ORANLARI Havayollar
Çağımızın yükselen değeri olan kalite havayolu ı
şirketleri açısından vazgeçilmez bir unsur haline
gelmiştir. Havayolu şirketlerini başarıya sürükleyen
Kaynak: http://files.aea.be/News/PR/Pr08-006.pdf
hizmet kalitesini etkileyen unsurlardan dakiklik ve
kayıp bagajı değerlendirdiğimizde karşımıza aşağıdaki
tablolar çıkmaktadır.
5. SONUÇ
Havayolu taşımacılığında pazar payının birçok
Tablo 2: Ocak-Aralık 2007 Uzun Menzilli havayolu şirketine dağıtıldığı bir ortamda sadece fiyat
Uçuşlarda Dakiklik[6] olgusunun rekabet aracı olarak kullanılmasının
Avrupa
Uçuş Zamanında Zamanın Düzenli yetersiz hale geldiği bu süreçte şirketler, hizmet
performansı Geliş da Varış uçuşlar
Havayolları
% % % kalitesini çok iyi tanımlamalıdırlar. Ayrıca hizmet
Air France 55528 63.7 61.6 99.2 kalitesi ölçütlerini artırmaları varlıklarını devam
Air One - - - - ettirmelerinde önemli bir kriterdir. Bu nedenle, hizmet
Finnair 5941 70.5 68.7 99.2 sektöründe uluslararası alanda rekabet edebilmek için
Alitalia 13298 71.6 74.5 99.2 kalite kavramının geliştirilmesi ve sürekliliğinin
British 60126 56.2 61.5 99.4 sağlanması gerekmektedir.
Airways
bmi 1732 73.8 76.2 99
Cyprus - - - -
Airways
Icelandair 2595 69.2 76.7 100

59
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Tablo 3: Ocak-Aralık 2007 Geciken Bagaj[7] [5] Varlıklı, Hakan. “Havayollarında Toplam Kalite
Yönetimi ve Türk Havayolları Anonim
1000 Ortaklığı’nda Toplam Kalite Yönetimi İle
TAŞINAN
YOLCU Öneriler”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
AVRUPA BAŞINA Eskişehir: Anadolu Üniversitesi, SBE, 2002.
YOLCU DERECE
HAVAYOLLARI GECİKE
SAYISI
N BAGAJ
[6] http://files.aea.be/News/PR/Pr08-
SAYISI 006.pdf[17.04.2008]
Air France 5688596 17.6 22 [7] http://files.aea.be/News/PR/Pr08-
Air One 7 047 942 9.9 8 006.pdf[17.04.2008]
Finnair 8 082 359 15.8 18
Alitalia 25870 381 19.7 23
British Airways 43064346 26.5 25
bmi 5 229 520 17 20
Cyprus Airways 1 132 087 8.8 3
Icelandair 1 325 396 11.1 9
Iberia 33080998 13.8 14
Spanair 11012860 15.4 17
Adria Airways 1 126 773 9.8 7
KLM 23466307 19.7 23
Air malta 2 107 276 4.5 1
Luxair 558 175 17.2 21
Lufthansa 57175335 15.8 18
LOT Polish 4 376 246 13.9 15
Swiss 12 874922 11.4 10
Malev Hungarian 3 384 996 9.5 5
CSA Czech 5 582 626 12.4 12
Austrian 11118649 12.9 13
Croatia Airlines 1 710 571 9.3 4
Tarom Romanian 1 026 803 9.5 5
SAS 28 164 735 14.8 16
Brussels Airlines 3 830 985 11.7 11
Turkish Airlines 19 811 287 4.5 1
TAP Portugal 8 250 411 27.8 26
Avrupa 377301582 16.6
Havayolları

Kaynak: http://files.aea.be/News/PR/Pr08-006.pdf

KAYNAKLAR

[1] Görker, Nuray. “Havayolu İşletmelerinde Hizmet


Kalitesi ve Türk Havayolları’ında Hizmet
Kalitesine Yönelik Uygulamaların Araştırılması”.
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Eskişehir:
Anadolu Üniversitesi, SBE, 1998.
[2] Parasuraman, A., Valarie A. Zeithaml ve Leonard
L. Berry. SERVQUAL: Müşterinin Hizmet
Kalite Algısını Ölçmede Çoklu Birim Ölçeği.
Çev: Ayşe Ersoy.
http://paribus.tr.googlepages.com/a_ersoy2.doc.
(28Şubat 2008).
[3] CHANG Yu-Hern, YEH Chung-Hsing(2001): "A
Survey Analysis of Service Quality For Domestic
Airlines", European Journal of Operational
Research 139.
[4] Yeni, Mevlüt. (30.05.2006). “Havadaki Rekabet
Hizmet Kalitesini Vurdu”
http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=41613,10,
55. (28Şubat 2008).

60
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

HAVACILIK KALİTE GÜVENCE SİSTEMİ


AS 9100
Oya TANSU
Yönetim Sistemleri Kalite İç Denetim Şefi
e-posta: otansu@tai.com.tr

TUSAŞ TÜRK Havacılık ve Uzay Sanayi, Teknik Hizmetler Başkanlığı,


Fethiye Mahallesi, Havacılık Bulvarı No:17, 06980, Kazan, ANKARA

ÖZET zamanda kaliteli diğer bir deyişle müşteri gereklerini


19.yüzyıl sonuna doğru, üretim kavramıyla ortaya çıkan karşılayan ürünler sağlamak önem kazandı. “Kalite
kalite, yıllar içinde bir yönetim sistemi olarak şekil Kontrol” olarak adlandırılan bu yeni kavram 1960
kazanmıştır.Havacılık sektöründe kalite güvence yıllarına kadar sanayide kabul gördü ve yerleşti.
sistemiyse sektörün kendine özgü koşullarında ilk Dünyanın yavaş yavaş rekabet kavramı ile tanışmasıyla
günden itibaren sistemin önemli aktörlerinden biri birlikte kaliteli üretim yaparken aynı zamanda
olarak yer almıştır.Bu çalışmada kalite kavramının maliyetleri de kontrol etmek amacıyla kaliteyi ürettikten
havacılık sektöründeki tarihçesini, önemini ve güncel sonra değil, üretirken sağlamak anlayışı ortaya çıktı.
yaklaşımlarını inceleyeceğiz. Havacılık Kalite Yönetim Böylelikle “Kalite Teminatı” kavramı 1960 yıllarında
Sistemi ilk olarak askeri alanda ortaya çıkmış, kalitenin ilk askeri standardı olan MIL-Q-9858 standardı
savaşlarla tetiklenmiş ve yıllar içinde sivil havacılık olarak şekil buldu.
kurallarının temelini oluşturmuştur Önce üretmek, sonra
kontrol daha sonra kalite teminatı ve son gelinen Tablo 1’de MIL-Q-9858’ten bu yana ortaya çıkan ana
noktada ise “risk yönetimiyle kalite güvence sağlama” kalite standartlarının kısa tarihçesi verilmiştir.
olarak yer bulan havacılık kalite kavramı, havacılık
sektörünün en önemli teminat basamaklarından biri Tablo 1. Kalite Standartları
olarak görülmektedir. Müşteri memnuniyetini yanı sıra
havacılık kurallarına tam uyum havacılık STANDART NO STANDART ADI
sözleşmelerinde yer alırken ürünümüzün teminatı da MIL-Q-9858 Kalite Program Gerekleri
kalite yönetim sistemi içinde sağlanmaktadır. MIL-I-45208 Muayene Sistem Gerekleri
MIL-STD-1535 Alt Yüklenici Kalite Teminatı
I. KALİTE NEDİR? Programı
MIL-I-45662 Kalibrasyon Sistem Gerekleri
Kalitenin birden fazla tanımı olmakla birlikte burada MIL-STD-1520 Düzeltici İşlem ve Uygun
kaliteyi yalın bir ifade ile “kalıcı gereksinimleri ya da Olmayan Malzeme Karar
şartları karşılama derecesi” olarak tanımlıyoruz. Sistemi
Endüstri devriminden önce (yaklaşık 1880 öncesi) ISO 9001/ISO Tasarım Geliştirme, Üretim,
insanoğlu yetenekli kişilerin kabiliyetleri ile kendi 9002/ ISO 9003 Montaj ve Servis Kalite
ihtiyaçları ve kısıtlı derecede çevresinin ihtiyaçlarını Teminatı Modeli
karşılamak amacıyla üretiyordu. Buradaki tek amaç AS EN JSAC Kalite Yönetim Sistemi
sadece ihtiyacı karşılamak ile sınırlı kalıyordu. 1800’lü 9100
yılların sonunda seri üretim, montaj hatları ve
yeteneklerin uzmanlaştırılması çerçevesinde üretim, Kalite Teminatı kavramı, rekabetin çok fazlalaştığı,
artan hacimde devam etti. Birinci ve İkinci Dünya küreselleşmenin genişlediği 1990 yıllarında şirketlerin
Savaşları sırasında üretimi tetikleyen etmen artan talebi yönetim biçimi olarak benimsediği bir kavram oldu.
istenilen zamanda karşılamak olarak özetlenebilir.
Savaşlardan çıktıktan sonra dünya yeni bir kavram ile Kalite Güvence sistemlerinin ilk standardı olan MIL-Q-
tanıştı. Edinilen tecrübe ile sadece üretmek değil aynı 9858 üretim yapma marifetini, hatasız diğer bir deyişle

61
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

istenilen kalitede üretim yapma kabiliyetine çevirmek


için dokümante edilen ilk alt yapılardan biridir. MIL-Q-
9858 ile hedeflenen, sözleşme aşamasından teslimata
kadar giden süreçteki her kademede istenilen kalite
düzeyini sağlamak olarak özetlenebilir. Bu yaklaşım
istenilen ürün kalitesini arttırmakla birlikte kalite
maliyetini de arttırma yönünde eğilim gösterdi. 1990’lı
yıllara gelindiğinde havacılık sektörü kendi kalite
standardını henüz oluşturmamış, ISO 9001 standardı
temelinde havacılık firmalarının kendilerine özgü ek
gerekleriyle desteklenmekte idi. Havacılık sektöründeki
oyuncuların artması ve gereklerin çok çeşitlilik
göstermesi üzerine, havacılık kalite gereklerini tek bir
standartta toplama gereği ortaya çıktı.

Şekil 2. Havacılık Kalite Sistem Modeli[1]

Müşteri memnuniyeti ve süreç yaklaşımı AS 9100


Kalite Yönetim sistemini oluşturan iki temel öğedir. Bu
sistem ile müşteri memnuniyeti, otorite gerekleri dahil
tüm müşteri gereksinimlerinin bir süreç mantığı
dahilinde karşılanmasıyla sağlanır.
Bu standart ile;

- Tüm havacılık gereksinimleri ve müşteri beklentileri


bir standartta toplanmış;
- Kalite en üst düzeyde sağlanmış ve bu yapılırken
Şekil 1. AS 9000 Standardı maliyetlerin bir değerler zinciri esasına göre
azaltılması hedeflenmiş;
Rehber doküman olarak çıkan AS 9000 standardı daha - Havacılığa özgü güvenilirlik, sürdürülebilirlik ve
sonra AS 9100 Havacılık Kalite Yönetim Sistemi uçuş güvenliği gerekleri kapsanmış ve
standardı olarak “Society of Automotive Engineers” - Standardın uluslararası seviyede kabul görmesi
komitesi tarafından 1999 yılında Amerika’da hedeflenmiştir.
yayınlanarak yürürlüğe girdi. EN 9100 olarak
AECMA(Avrupa Havacılık Endüstrisi Birliği), JIS Q AS 9100 standardı, ISO 9001:2000 kökenli olmasına
veya SJAC 9100 olarak Japon/Asya birliği tarafından rağmen, bu standarttan farklı konuları aşağıda ayrıca
yayınlandı. Bu standardın yayınlanmasından sonra listelenmiştir. ISO 9001:2000 Standardından Farklar;
Amerikan Savunma Departmanı da AS 9100’ü temel - Kalite sorumluluğunun en üst düzeyde
kalite standardı olarak savunma programları için geçerli yetkilendirilmesi,
ilan etti. - Sivil havacılık otorite gereklerinin karşılanması; bu
bağlamda tüm aktivitelerin planlanması ve
II. AS (EN SJAC) 9100 NEDİR? yürütülmesi, kayıtların oluşturulması ve yönetilmesi,
- Konfigürasyon (izlenebilirlik), uçuş güvenliği ve
Havacılık sektöründe güncel ve geçerli son kalite uçuşa elverişlilik ana gereklerinin önemi,
standardı olan AS 9100 Kalite Yönetim Sistemi, aslen - Alt yüklenici organizasyonlarının süreç içindeki
ISO 9001 kökenli bir standarttır. Havacılık sektörünün rolü,
önemli firmalarının ve sivil havacılık devlet olarak özetlenebilir.
otoritelerinin (FAA, EASA gibi) kurallarını
harmanlayarak oluşturulmuştur. Şekil 2’de Havacılık Bunların yanı sıra AS 9100 standardına sektöre özel
Kalite Yönetim sisteminin genel yapılanması gerekler de eklenmiştir. Sektöre Özgü Gerekler;
verilmektedir. - Sivil havacılık otoriteleri ile ara yüz oluşturma,
- Konfigürasyon yönetimi,

62
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

- Tasarım doğrulanması ve geçerliliğin sağlanması , üzerinde çalışmaktadır. Bu alt yapı Şekil 3’de
- Üretim dokümantasyonunda yapılan, değişikliklerin özetlenmektedir.
takibi,
- İş düzeni ve şartları (Yabancı Madde Hasarı
önleme),
- İzlenebilirlik,
- Üretim ekipmanı, takım ve NC makine kontrolü,
- İlk ürün muayene,
- Uygun olmayan malzeme kontrolü,
- Satış sonrasını destekleyen düzeltici işlem sistemi,
- Ürünün ömür döngüsünü kapsayacak şekilde satış
sonrası destek ve bakım,
- Tesis dışında gerçekleştirilen işlerin kontrolü,
olarak özetlenebilir.

Havacılık endüstrisinde AS 9000 serisi standartlar


kalite, uçuş güvenliği ve güvenirlilik ağırlıklı Şekil 3. Kalite Yönetim Süreci Modeli[2]
standartlardır. Havacılık Kalite Sistem standartları
olarak yayınlanan standartlar Tablo 2’de verilmiştir; Süreç ve sürekli iyileştirme döngüsüyle AS 9100
standardı kalite güvence sistemini;
Tablo 2. AS Havacılık Kalite Standartları Listesi - Bilgi,
- Malzeme,
STANDART NO STANDART ADI - İnsan,
AS 9100 Havacılık Kalite Yönetim - Ekipman,
Sistemi - İş yeri düzeni ve şartlar,
AS 9101 Soru Listesi (AS 9100) - Müşteri ve sivil havacılık gerekleri
AS 9102 Havacılık İlk Ürün Muayene ana öğeleri altında tanımlamıştır. Bu sistem ile
Gerekleri hedeflenen ürünün tasarımından yaşam döngüsünün
AS 9103 Anahtar Karakterlerinin sonuna kadar her evresinde kaliteyi güvence altına
Değişim Yönetimi almak hedeflenmiştir. Tüm bu ana öğelerin önemli
AS 9110 Havacılık Bakım noktalarını aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz.
Organizasyon Gerekleri
AS 9120 Havacılık Dağıtım Bilgi (Veri);
Organizasyon Gerekleri - ISO 9001 gereklerinin yanı sıra Sivil Havacılık
AS 9131 Kalite Sistemi-Uygun otoritelerinin gereklerini de karşılayacak bir
Olmayan Ürün dokümantasyon sistemi kurmak,
Dokümantasyonu - Tüm dokümantasyonu otorite ve müşterinin
AS 9132 Parça Markalama Kalite erişimine sunmak ya da hazır bulundurmak ,
Gerekleri (2D Data Matrix) - Tasarım verisini doğrulayarak ve test ederek
AS 9133 Havacılık Standart Parça Sivil Havacılık gereklerini kapsayacak
Kalifikasyon Prosedürü onaylanmış tasarım verisi oluşturmak,
- Onaylanmış bilgi ile üretim talimatlarını
AS 9100 ana standardı havacılık gereklerini bir süreç hazırlamak,
çevrimi içinde açıklar ve sürekli iyileştirme döngüsüyle - Test edilmiş/onaylanmış tasarım verisi ile
süreçlerin iyileştirilmesini hedefler. üretimi gerçekleştirmek,
- İmalat talimatlarının onaylanmış veri ile
III. AS 9100 VE SÜREÇ uyumlu olmasını sağlamak.

AS 9100 Havacılık Kalite Yönetim Sistemini bir model Malzeme;


üzerinde açıklamaya çalışalım. Bütün amaç bir süreçte - Tasarım sürecinden itibaren malzeme bilgisini
hava aracını tasarlamak, üretmek ve ömür döngüsü oluşturmak, onaylamak ve tedarikçilere
süresince ürünü desteklemektir. Bütün bu süreç AS 9100 aktarmak,
Kalite Yönetim standardının oluşturduğu alt yapı

63
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

- Sürecin ana oyuncularından olan tedarikçilerin İlk Ürün Muayene; havacılık sektörünün en özgü
tüm gerekleri karşılayacak bir alt yapıya adımlarındandır.
kavuşmasını sağlamak,
- Kuvvetli bir Tedarik Yönetim Sistemi kurmak, - Seri imalata geçmeden önce kalitenin temini için
- Güçlü lider rolü ile tedarikçileri yönetmek, gereklidir.
- Onaylı tedarikçi listesi idame ettirmek, - Süreçteki tüm öğeleri doğrulayarak, sürecin aynı
- Tedarikçi performansını periyodik olarak şartlarda tekrarlanmasını sağlar.
ölçmek, * İnsan – eğitimli
- İstenilen düzeyde olmayan tedarikçiler için * Makine – bakım/kalibre
düzeltici işlem sistemi kurmak ve yönetmek * Yazılım -- doğrulanmış
* İmalat planlaması – tüm adımları içeren
İnsan; * Bilgi/veri – onaylanmış
- İşe uygun yeteneğe sahip kişileri * Takım – doğrulanmış
görevlendirmek ve yetkilendirmek, Böylelikle kalite, üretim sürecinin tüm adımlarında
- Belirlenmiş konularda eğitim/bilgilendirme sağlanırken, seri üretim süreci içindeki muayene
sağlamak, adımlarını azaltır.
- Eğitimleri/bilgilendirmeleri belirli aralıklarla
tekrarlamak Uygun Olmayan Malzeme;
Havacılık sektöründe uygun olmayan malzemenin
Ekipman; kontrolü tüm üretim süreci boyunca ve satış sonrasını
- Üretim ve ölçme süreçlerinde kullanılan tüm kapsayacak şekilde organize edilir. Hatalı parça ile ilgili
ekipman ve takımları kapsayacak bir ayar ve kararlar belli kurallar çerçevesinde verilir. Bu kararların
kontrol sistemi kurmak, bazıları müşteri ya da sivil havacılık otoritesinin onayına
- Ekipmanları bir sistem içinde her zaman tabi olur. Ciddi bir dokümantasyon ve onay süreci ile
kullanabilir kılacak ve ürünün kalitesini desteklenir
olumsuz etkileyecek sonuçları ortadan
kaldıracak periyodik kontroller yapılmasını Konfigürasyon Yönetimi;
öngörmek. Konfigürasyon yönetimi tasarım ile başlar, hava aracının
Ekipman tanımı takımlar, yazılımlar ve diğer üretildikten sonra ömür döngüsünün sona ermesine
donanımlar kapsamaktadır. kadar devam eder. Konfigürasyon kalemlerinin tasarım
aşamasında tanımlanması, ham maddeden parçaya,
İş Yeri Düzeni ve Şartlar; parçadan uçağa kadar tanımlanan kalemleri takip etme,
İş yeri düzeni ve şartları havacılık sektöre özel konfigürasyon doğrulama ve geçerli kılma gibi adımları
gereklerdendir. Havacılık sektöründe üretim alanlarında; içeren konfigürasyon yönetimi geri ve ileri izlenebilirlik
- Temizlik kabiliyeti de sağlar. Tasarım, üretim ve satış sonrası
- Düzen destek fazlarında uçuş güvenliği ve güvenirlilik temel
- Tanımlama gereksinimlerini sağlayan temel alt yapılardan biridir.
- Özel şartlar
önemlidir. IV. SONUÇ

Tüm bu önlemler sürecin aynı şartlarda tekrarlamasını Havacılık Kalite Yönetim Sistemi standardı öncelikli
sağlar. Havacılıkta iş yeri ve düzeni konusunda en olarak müşteri gereklerini karşılamak üzere müşteri
önemli kavram Yabancı Madde Hasarıdır (YAMAHA). memnuniyeti üzerine inşa edilmiştir. Aynı zamanda sivil
Yabancı madde ürüne yabancı her şey olarak tanımlanır. havacılık gereklerinin önemini vurgular ve gerek olarak
Genellikle üç kategorinin (Metaller, taşlar, çeşitli tanımlar. Bu yönetim sistemi ile müşteri memnuniyeti
maddeler) birine aittir. YAMAHA ise bir mekanizma ya sağlanırken havacılık sektörüne özgü gereklerle uçuş
da sistem tarafından yutulmuş veya bir mekanizmanın emniyeti ve güvenirliliğin sağlanması hedeflenir. Kalite
içine girmiş olan ya da sistemi/donanımı kullanılmaz Güvence sistemleri havacılık gereklerini karşılamayı,
veya kullanılması tehlikeli duruma getirerek, ürün güvence sağlamayı, toplam maliyeti düşürmeyi, ilk
hasarına yol açan yabancı bir maddenin neden olduğu seferde doğru yapmayı temin eden ve son olarak ürünün
hasardır. AS 9100 yabancı madde hasarını önleyecek yapısından dolayı uçuş güvenliği sağlayan bir sistem
önlemlerin alınmasını hedefler. olarak önem kazanmaktadır.

64
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

KAYNAKLAR

[1] www.sae.org International Aerospace Quality


Group, Edinburg General Assembly, 11 Nisan 2003
[2] Ahmet Tokmakçıoğlu, Yönetim Kurulu Sunumu-
Süreçler, TAI, Ankara, 17 Aralık 2007
[3] www.asq.org American Socitey For Quality
[4] www.boeing.com.Boeing Supplier Requirements,
[5] www.lockheedmartin.com.Lockheed Martin
Company,

65
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

TÜRK HAVACILIK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (THSE)

Dr. İbrahim Tuğrul Karamısır Doç.Dr.Yıldırım Kemal Yıllıkçı


E.Plt.Yük.Müh.Yzb. Araştırmacı THY Mühendislik Başkanı
drkaramisir@gmail.com ykyillikci@thy.com

ÖZET TÜRKAK’ada bu yetki kazandırılarak, uygulamalı


Halihazırda Türkiyedeki Havacılık etkinliklerine akreditasyon çalışmaları ile Enstitü kendi gelirleriyle
akreditasyon sağlayacak ulusal bir kurum yoktur. Söz ayakta kalmayı başarabilecektir. Bundan sonraki iki
gelimi THY bu yılki akreditasyon sorumluluklarını yıl FAA ve JAA tarafından tanınıp uluslarası alandaki
yabancı eşdeğer bir kuruma büyük paralar ödeyerek havacılık etkinliklerine akreditasyon sağlayan
yaptırmıştır. Niyet edildiğinde böyle bir kurumu bir alternatif bir otorite haline gelmeye çalışmakla
enstitü olarak kurmak hayal değildir. Bu bildiride geçecektir.
böyle bir Enstitünün niçin kurulması gerektiği,
Kimlerin orrganizasyona dahil olması ORGANİZASYON:
gerektiği,Enstitünün kapsamı, süreç, Karar verilmesi
gerekenler, bütçelendirmenin nasıl yapılabileceği ve Kuruluş aşamasında Türk Havacılık Standartları
elde edilecek kazançlar anlatılmış ve önerilen bir Enstitüsü (THSE) için önerilen olası bir organizasyon
organizasyon şemasile makale sonuçlandırılmıştır. şeması Ek’tedir. Ünitelerin yetki ve sorumlulukları
kendi görevleriyle sınırlı olup, Yönetim Kurulunca
MAKSAT: belirlenecektir. Bizce yönetim Kurulu başkanlığının
eşbaşkanlık olarak Ulaştırma ve Milli Savunma
Türk Havacılık camiasının münferit olarak kazandığı Bakanlarınca yapılması uygun olacaktır.
olanak ve yetenekleri geliştirip, birleştirerek;
Uluslararası Havacılık camiasına karşı rüştünü ispat BU AŞAMADA KARAR VERİLMESİ
ederek, onunla beraber ve ona katkıda bulunarak, GEREKENLER:
27.10.1999 tarih ve 4457 sayılı kanunla kurulmuş
TÜRKAK bünyesinde, ulusal ve uluslararası havacılık 1. Enstitünün hangi bünyede kurulması
üretim ve etkinliklerine akreditasyon sağlamak. gerektiği
a. Herhangibir Üniversite
KAPSAM: b. Herhangibir Bakanlık
c. Bir Anonim Şirket olarak
Bu maksatla,başta ülkemizdeki havacılık 2. Enstitüye tahsis edilecek bütçe
faaliyetlerinin ilk anından itibaren içinde a. Bütçe Plan Komisyonundan
olanTürkHavaKuvvetleri Komutanlığının Hava Harp b. Başbakanlık Örtülü ödeneğinden
Okulu, Havacılık ve Uzay Teknolojileri Enstitüsü ile c. Şans oyunlarından belirli bir yüzde
koordine ederek;TAI(Turkish Aerospace Industries), tahsisi
TEI (Turkish Engine Industries), THK (Türk Hava
Kurumu), kuruluş aşamasındaki TUK (Türk Uzay KAZANÇLAR:
Kurulu),K.K.K.lığı Havacılığı, THY (Türk Hava
Yolları), Özel Havayolu şirketleri ve Havacılık Bu faaliyet ile elde edilecek kazançlar şunlardır:
konusunda Eğitim ve Öğretim veren Ulusal 1. T.C. kendine özgü Havacılık Standartları
Üniversite ve kurumların ve ilgili Sanayiinin Türk geliştirmiş olur. Türk Havacılık camiası
Havacılık Standartlarına uygunluğunu geliştirmek ve organize bir şekilde neyi nasıl yapacağını
sağlamak. bilir. Sözgelimi bir mühendis bir şirket bir
uçak tasarlamak istediğinde uçabilirlilik
SÜREÇ: için gerekenlerin neler olduğunu kolayca
referans alabilir.
Enstitünün kuruluşundan itibaren iki yıl, Etüd ve 2. Camianın disiplini sağlanır.
Projelendirme çalışmalarıyla geçecek, bu sürede 3. Akreditasyon uygulamaları ile gelir elde
Enstitü Genel Sekreterliğinin Enstitü Yönetim edilir.
Kuruluna karşı yetki ve sorumluluklarının çok iyi 4. Çağdaş bir ürünü ulusal standartlarda
belirlenerek; THY Mühendislik Başkanlığı tarafından üretmek, toplumun ve camianın özgüvenini
yürütülmesi uygun olacaktır. İki yıl sonunda arttırır.

66
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
5. Standartları belli bir ürünü üretmek
kolaydır

SONUÇ:

Olası belirgin adımlar ve üstünlükleri şunlardır:


Enstitü herhangi bir Üniversite bünyesinde kurulursa
Bilim adamlarına ve ARGE olanaklarına yakınlık
sağlar. Enstitü herhangi bir bakanlık bünyesinde
kurulursa daha geniş bütçe ile çalışma ve bürokrasiye
yakınlık sağlanır. Enstitüyü bir Anonim Şirket olarak
kurmak sınırsız özerklik sağlar.
Konunun stratejik önemine binaen biz
EnstitününUlaştırma Bakanlığı bünyesinde Ulaştırma
ve Milli Savunma Bakanlarının Yönetim Kurulu
Eşbaşkanlıklarında kurulmasını öneriyoruz.
Bu Enstitünün kurulması için hemen harekete geçmek
lazımdır. Aksi takdirde Türk Havacılık Camiasının
konuyla ilgili gayretleri günü kurtarmaktan öteye
geçemeyecektir.

REFERANSLAR:

1. www.turkak.org.tr
2. www.faa.gov
3. www.jaa.nl
4. www.ubak.gov.tr
5. www.msb.gov.tr
6. www.hvkk.tsk.mil.tr

67
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Yönetim Kurulu Başkanı


Milli Savunma Bakanı, Ulaştırma Bakanı
Yönetim Kurulu
*Türk Hava Kuvvetleri Komutanı (üye)
*THK Başkanı (üye)
*TAI Gn. Md. (üye)
*TEI Gn. Md. (üye)
*İTÜ UUBF Dekanı (üye)
*ODTÜ HUBF Dekanı (üye)
*Anadolu Ünv. Hvclk. Y.O. Md. (üye)
*Erciyes Ünv. Sv. Hv. Y.Ok.Md. (üye)
*Kocaeli Ünv. Sv. Hv.Y.Ok. Md.(üye)
*Kara Hvclk.Okul Komutanı (üye)
*THY Gn. Md. (üye)
*Aselsan Gn. Md. (üye)
*Havelsan Gn. Md. (üye)
*Roketsan Gn. Md. (üye)
*Sivil Havacılık Gn. Md. (üye)
*Savunma Sanayi Müsteşarı (üye)
Enstitü Genel Sekreterliği
THY Mühendislik Başkanı
Üniversitelerarası Bilimsel Kurul
(Öğretim.Üyeleri)

Personel Kurumsal Sabit Döner Uzay Metal yakıt


Standart Standartlar Kanatlı Kanatlı Aracı Kompozit
ları Uçak Uçak Standart Malzeme
Standartları Standartları ları standartları

Bağlı Müdürlükler

İnsan TÜRKAK Diğer Etüd ve


Kaynakları ile ilişkiler Standartlarla Projeler
İlişkiler
FAA ile
İlişkiler Ticari ve
Sınai
Firmalarla
JAA ile Akreditasyon İlişkiler
İlişkiler Uygulamaları

68
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

TÜRK TİCARET KANUNU TASARISI VE


HAVAYOLU TAŞIMACILIĞI

Hülya GÖKTEPE
e-posta: hulyagoktepe@anadolu.edu.tr

Anadolu Üniversitesi,İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 26470 ESKİŞEHİR

ÖZET taşımacılığı pazarında yer alabilmek için, Türkiye


Tasarısı Prof. Dr. Ernst E. Hirsch tarafından kaleme tarafından imzalanan ikili ve çok taraflı anlaşmalar
alınmış bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 1 belirleyici iken, dış hat tarifesiz seferler için ise ilgili
Ocak 1957 tarihinde yürürlüğe girmiştir ve elli yıldır taşıyıcıların iki ülkenin sivil havacılık otoritelerinin
uygulanmaktadır. Dünyadaki değişmeler ve onayını alması gerekmektedir.
gelişmelerin yanı sıra Avrupa Birliğine giden süreçte
tam üyelik için müzakerelere başlanması, başta temel Hava aracının kalkış ve varış yerinin aynı ülke içinde
kanunlar olmak üzere tüm mevzuatın Avrupa Birliği bulunduğu ve Varşova Konvansiyonunun da
müktesebatı ile uyumlu hale getirilmesini zorunlu uluslararası taşımalara dahil etmemiş olduğu taşımalar
kılmıştır. 6762 sayılı Kanunun yerini alacak yeni bir iç taşımalardır. Konvansiyona göre kalkış ve varış yeri
Türk Ticaret Kanunu hazırlanması da bu aynı ülkede bulunan taşımalar iç taşımalardır, fakat
zorunluluğun kapsamı içindedir. Bunun dışında sözleşmede bir duraklama yeri kararlaştırılmış olması
teknolojideki hızlı değişiklikler, AB yanında, Avrupa ve bu duraklama yerinin de başka bir devletin
Ekonomik Alanı ve NAFTA gibi birliklerin çalışmaya egemenliğinde olması halinde bu taşımalarda dış
başlamaları ve nihayet Dünya Ticaret Örgütünün taşıma olarak kabul edilmiştir. İç taşımalarda her
faaliyete geçmesi de Türk Ticaret Kanununu doğrudan ülkenin ulusal mevzuatı ve Türkiye’de Türk Sivil
ilgilendiren gelişmeler arasında yerlerini almıştır. Havacılık Kanunu hükümleri uygulanır [1].
Çünkü, bu birlikler de uluslararası veya uluslarüstü
nitelikte maddî hukuk kuralları koymuşlardır. Bütün 14.10.1983 tarihinde kabul edilen Türk Sivil Havacılık
bu sebeplerle yeni bir Türk Ticaret Kanunu Kanunu’nun (TSHK) [2] 106.ncı maddesine göre,
Tasarısı(TTKT) hazırlanmıştır. 1535 maddeden havayolu ile yurt içinde yapılacak taşımalarda, bu
oluşan Tasarı TBMM Adalet Komisyonu tarafından Kanunda hüküm bulunmadıkça, Türkiye’nin taraf
kabul edilmiştir ve bu yıl içerisinde yürürlüğe gireceği olduğu uluslararası anlaşmaların hükümleri ve bu
tahmin edilmektedir. anlaşmalarda da hüküm bulunmadığı hallerde Türk
Ticaret Kanunu (TTK) hükümleri uygulanır.
Bu çalışmada TTK Tasarısının havayolu Türkiye’den yurt dışına ve yurt dışından Türkiye’ye
taşımacılığına yönelik düzenlemeleri ortaya yapılacak dış taşımalarda ise Varşova Konvansiyonu
konulmaya çalışılmıştır. Havayoluyla taşımalara (Uluslararası Hava Taşımalarına İlişkin Bazı
uygulanacak kanuni hükümlerin neler olduğu ve Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Sözleşme) ve
uygulama sırası açıklandıktan sonra yürürlükte 1955 Lahey Protokolü[3] hükümleri uygulanacaktır.
bulunan 6762 sayılı TTK’da bulunan düzenlemelere Dış taşımalarda Varşova Konvansiyonunun
yer verilmiştir. Tasarının mevcut düzenlemelerde düzenlemediği ya da düzenlemesinde eksik bıraktığı
değişiklik yapıp yapmadığı, yaptıysa bu değişikliklerin noktalarda yine ulusal mevzuatın uygulanması söz
neler olduğu açıklanmıştır. konusu olacaktır. Konvansiyonda tarif edilmemiş
hukuki kavramlar da ulusal mevzuata göre belirlenir.
I. HAVAYOLUYLA TAŞIMALARA Bazı hallerde Konvansiyon hangi ulusal mevzuatın
UYGULANACAK KANUNİ HÜKÜMLER uygulanacağını kendisi tayin etmiştir. Konvansiyonun
Türkiye’de, Türk özel havayolu şirketlerinin iç hat ulusal mevzuatı tayin etmediği hallerde, uygulanacak
uçuşları Türk sivil havacılık mevzuatına göre hukuk devletler özel hukuku bağlama kurallarına göre
yapılırken dış hat uçuşları ikili hava ulaştırma belirlenir. Dış taşımanın Varşova/Lahey kapsamına
anlaşmaları çerçevesinde ve ülkemizin üye olduğu girmeyen bir taşıma olması halinde de hangi ulusal
Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün (ICAO) mevzuatın uygulanacağı devletler özel hukuku
düzenlemelerine ve tavsiye kararlarına göre bağlama kurallarına göre belirlenir. Taşımada Türk
yapılmaktadır. Tarifeli dış hat yolcu ve yük hukuku uygulanacaksa TSHK hükümleri uygulanır.

69
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Türkiye 1.3. 1977 tarih ve 2073 sayılı Kanun ile taşımak bir ticari işletme faaliyetidir ( TTK md.12,
Varşova Konvansiyonunu ve bu Konvansiyonu TSHK md.18), taşıyıcıda her zaman tacirdir (TTK
değiştiren 28.9.1955 tarihli Lahey Protokolünün md.14). TTK’nın tacirlere ilişkin düzenlemeleri hava
onaylanmasını uygun bulmuş ve Konvansiyon ve taşıyıcıları hakkında da geçerlidir.
protokol 7/13874 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile
29.8.1977 tarihinde onaylanmış ve 3 aralık 1977 Taşıyıcı, TSHK ve Varşova Sözleşmesinde doğrudan
tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Montreal doğruya tanımlanmamıştır. TTK’ya göre taşıyıcı,
Protokolü ise 1999 yılında imzalanmış fakat henüz ücret karşılığında yolcu ve eşya taşıma işlerini üzerine
onaylanmamıştır. alan kimsedir (md.762). TSHK’da ticari hava
işletmelerinin izin ve ruhsatını düzenleyen 18 ve
Kısaca Türkiye içindeki taşımalarda sırasıyla Türk 19.’ncu maddeler TTK’daki taşıyıcı tanımına uygun
Sivil Havacılık Kanunu, bu kanunda hüküm yoksa olarak düzenlenmiştir [6].
1929 Varşova Konvansiyonu ve 1955 Lahey
Protokolü, bunlarda da hüküm yoksa Türk Ticaret Hava taşıma sözleşmesinin sona ermesi hakkında
Kanunu [8] hükümleri ve genel hükümler olan Borçlar TSHK ve Varşova Sözleşmesinde özel hükümler
Kanunu hükümleri uygulanacaktır. yoktur. Buna göre TSHK’nın 106. maddesine göre
TTK’ya gidilecektir. TTK da yolcu/bagaj ve eşya
II. YÜRÜRLÜKTE OLAN TTK’NIN taşıma sözleşmesini sona erdiren sebepler hava taşıma
HAVAYOLUYLA TAŞIMALARA sözleşmesini de sona erdirecektir. Öncelikle taşıma
UYGULANABİLEN HÜKÜMLERİ sözleşmeleri bakımından ortak olan genel nitelikteki
TSHK, 106.ncı maddesinde TTK hükümlerini sona erme sebepleri hava taşıma sözleşmeleri içinde
uygulanacak hükümler arasında saymasına rağmen geçerlidir. İfa, ifanın sonradan kusursuz imkansız hale
TTK’nın hangi hükümlerinin uygulanacağını gelmesi, tarafların anlaşması, sözleşme süresinin
göstermemiştir. Bu durumda TTK’nın hangi geçmesi, taraflardan birinin kanunen geçerli bir
hükümlerinin uygulanacağı sorusu gündeme gelmiştir. biçimde feshi ihbarda bulunması ya da sözleşmeden
TTK’nın 762-807.nci maddelerinin taşıma hukukuna dönmesi hava taşıma sözleşmeleri için de sona erme
ilişkin genel hükümler olmasından hareket edilerek, sebepleridir[5].
özel hüküm bulunmayan hallerde bu hükümlerin TTK’da yolcu taşıma sözleşmesini sona erdiren
uygulanması gerektiği ifade edilmiştir. sebepler üç grupta toplanabilir:
1. Taşıyıcı ya da yolcunun herhangi bir sebep
6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3. Kitabının 6. olmaksızın seferden vazgeçmeleri: TTK md.800/b.2
Faslının 2. Kısmı “Taşıma İşleri ve Taşıma Senedi”ne hükmüne göre taşıyıcı herhangi bir sebep olmaksızın
ayrılmıştır. Bu kısımda önce taşıma ile ilgili genel sefere devamdan vazgeçebilir. Bu durumda seyahat
hükümlere yer verilmiş (Madde 762-767), sonra da, ücretinin verilmesi gerekmez; ücret önceden ödenmiş
eşya ve yolcu taşımaları (Madde 768-807) , ile taşıma ise yolcuya iade edilmesi gerekir. Ayrıca taşıyıcıdan
işleri komisyonculuğu (Madde 808-815) zarar ve ziyan talep olunabilir. Aynı şekilde
düzenlenmiştir [4]. hareketten önce ya da sonra yolcunun hiçbir sebep
olmadan taşıma ücretinin tamamını ödeyerek
TSHK, hava araçları kullanma sözleşmeleri olarak yolculuktan vazgeçmesi mümkündür (TTK
kira ve Çarter sözleşmelerini ele almıştır. TSHK’nun md.800/b.1 md.799/b.2)
118’nci maddesinde bu sözleşmelere uygulanacak 2. Yolcunun kanunda öngörülen sebeplerle
hükümler açıklanmaktadır. Buna göre Uçuş personeli sözleşmeden cayması ya da sözleşmenin ifasından
almadan sadece hava aracının kiralanması halinde vazgeçmesi: Hava seyahatinde gecikmenin iki günü
Borçlar Kanununun ilgili hükümleri, uçuş personeli ile aşması ya da gecikme yüzünden seyahatten beklenen
birlikte bir hava aracının tamamının veya bir kısmının faydanın ortadan kalması halinde yolcu sözleşmeden
yahut muayyen bir mahallinin kiralanması veya Carter cayabilir ve ödediği ücreti de geri isteme hakkı vardır
Sözleşmesi halinde Türk Ticaret Kanununun ilgili (TTK md.801). Taşıyıcı, sefer esnasında tarifesine
hükümleri uygulanır. Kanun uçuş personeli alınıp girmeyen bir yerde durur ya da tayin etmiş olduğu
alınmamasına göre bir ayırım yapmıştır. Uçuş yoldan başka bir yerde durur ya da tayin etmiş olduğu
personeli alınarak bir hava aracının kiralanması yoldan başka bir yolu takip eder veya diğer şekilde
halinde TTK hükümlerinin uygulanacağını kendi fiilinden doğan bir sebeple taşımayı geciktirirse
belirtmiştir. İlgili hükümler taşıma sözleşmesi ile ilgili yolcu sözleşmeden cayıp tazminat isteyebilir. Bu
md.762 ve devamı hükümleridir. halde istenebilecek tazminat yolcunun sözleşmenin
yerine getirilmemesinden dolayı uğradığı zararlara
Hava taşıma sözleşmeleri TSHK ve Varşova karşılık olan tazminattır (TTK md.802/f.1). Sefer,
Sözleşmesinde yer alan özel hükümlerin yanı sıra hükümet emrinden veya idarî bir tasarruftan;
TTK anlamında bir taşıma sözleşmesi olarak taşımanın yapıldığı aracın tamirinin zorunlu
karşımıza çıkmaktadır [5]. Havada yolcu ve eşya olmasından veya ansızın çıkıp yolculuğa devamı

70
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

tehlikeli kılan bir sebepten gecikmişse, yolcu taşıma III. TTK TASARISININ HAVAYOLU
ücretini, gidilen mesafe ile orantılı olarak ödeyerek TAŞIMACILIĞINI İLGİLENDİREN
sözleşmeden cayabilir (TTK md.803/b.1). HÜKÜMLERİ
3. Sözleşmenin kendiliğinden hükümden düşmesi: TTK Tasarısı'nda 6762 sayılı TTK’da taşıma senedi
Ölüm, hastalık veya bunun gibi bir mücbir sebep dolayısıyla kıymetli evrak hükümleri içinde yer alan
dolayısıyla sefer yapılamamışsa, sözleşme, taraflardan taşıma, “taşıma işleri” olarak ayrı bir kitap haline
herhangi birine tazmin yükümü doğurmaksızın getirilmiştir. Taşımaya ilişkin hükümlerimizin büyük
kendiliğinden geçersiz olur (TTK m.799/b.3). Taşıma çoğunluğu 1926 tarihli Türk Ticaret Kanunundan
araçlarıyla ilgili olan ve taşıyıcı için kusur geliyordu. Bunlara da birçok ülkenin bugün
oluşturmayan veya iki tarafın da kusurları olmaksızın yürürlükten kalkmış hükümleri kaynaklık etmişti.
yolculuğa engel oluşturan veya yolculuğu tehlikeli Sözkonusu hükümler hem Türkiye'yi uluslararası
kılan bir sebep dolayısıyla sefer yapılmamışsa, piyasaların dışında tutuyor hem taşıma sektörünün
sözleşme, taraflardan herhangi birine tazmin yükümü gereksinimlerine cevap veremiyor hem de yorum
doğurmaksızın kendiliğinden geçersiz olur (TTK güçlükleri doğuruyordu. Taşımaya ilişkin hükümlerin
md.799/b.4). Sefer, yolcunun kendisini veya taşıma düzenlenmesinde CMR kısaltmasıyla anılan
aracını ilgilendiren ve taşıyıcı için kusur oluşturmayan Karayollarında Eşya Taşınmasına İlişkin Milletlerarası
bir sebepten duraklarsa, ücret, gidilen mesafe ile Sözleşme hükümlerinden ve Alman Ticaret
orantılı olarak ödenir. Bu halde taraflardan hiçbiri Kanunundan yararlanılmıştır [7]. Taşıma işleri
diğerine tazminat ödemez (TTK md.800/b.3). kitabında birinci kısımda genel hükümlere yer
verilmiş, ikinci kısım eşya taşımaya ayrılmış, üçüncü
TTK’da eşya taşıma sözleşmesini sona erdiren kısımda taşınma eşyasının taşınması, dördüncü
sebepler de üç grupta toplanabilir: kısımda değişik tür araçlar ile taşıma konusu ele
1. Gönderenin isteğiyle seferin hiçbir sebep alınmıştır. Beşinci kısımda yolcu taşıması
olmaksızın kesilmesi: TTK md.778’e göre gönderen düzenlenmiş, son olarak altıncı kısımda ise taşıma
hiçbir sebep olmaksızın taşımayı durdurabilir ancak işleri yüklenicisine ilişkin kurallara yer verilmiştir.
bunun için eşya üzerinde tasarruf hakkına sahip 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 762 ilâ 767 nci
bulunması gerekir. Gönderen taşımayı hareketten önce maddeleri, “Taşıma İşleri ve Taşıma Senedi”
yada sonra durdurabilir. Hareketten önce taşıma hakkındaki genel hükümleri içermektedir. Tasarıda, bu
durdurulursa gönderen, kararlaştırılmış olan ücretin sistem korunmuş ve ayrı bir Kitap haline getirilmiş
yarısını ve boşaltma ve yükletme masraflarıyla taşıyıcı olan “Taşıma İşleri”ne ilişkin genel hükümlere, 850
tarafından yapılan diğer zorunlu masrafları ödemekle ilâ 855 inci maddelerde yer verilmiştir. Tasarının
yükümlüdür (TTK md.778/b.1). Taşıma hareketten Dördüncü Kitabının özellikle birinci ve ikinci
sonra durdurulacak olursa gönderen taşıma ücretinin kısımları, Türk taşıma hukukunun genel hükümleri
tamamını ve yükleme ve boşaltma masraflarıyla eşya haline dönüştürülmüştür. Bu düzenleme çerçevesinde,
gönderene iade olununcaya kadar taşıyıcı tarafından karayoluyla ve demiryoluyla yapılan ve ilgili
yapılan zorunlu masrafları ödeme yükümlülüğü milletlerarası sözleşmelerin uygulama alanına
altındadır (b.2). girmeyen eşya taşımaları, yolcu taşımaları, taşınma
2. Gönderenin kanunda öngörülen sebeple eşyası taşıması, değişik tür araçlar ile yapılan (karma,
sözleşmeden cayması: Taraflardan birisi için kusur kombine) taşımalar ve taşıma işleri yüklenicileri
teşkil etmeyen bir sebepten dolayı eşyanın taşınması hakkında uygulanacak ortak kurallar tespit edilmiştir.
engellenmiş veya çok gecikmiş olursa taşıyıcı durumu Dolayısıyla, 6762 sayılı Kanunun 764 üncü
derhal gönderene bildirmelidir. Bu durumda gönderen maddesinden farklı olarak, demiryoluyla yapılan
taşıyıcının imzaladığı taşıma senedini geriye vermek taşımalar da artık Tasarının bu hükümlerine tâbi
ve 777. madde gereğince belirlenecek tazminatı tutulmuştur. Buna karşılık, deniz ve havayoluyla
ödemek suretiyle sözleşmeden cayabilir (TTK yapılan taşımalar hakkında kendi içinde kapalı ve
md.774). geniş kapsamlı yasal düzenlemeler bulunduğundan,
3. Sözleşmenin kendiliğinden hükümden düşmesi: 6762 sayılı Kanunun 764 üncü maddesine uygun
Taraflardan birisi için kusur teşkil etmeyen olarak, Tasarının 852’nci maddesinde bu taşımalar
sebeplerden dolayı seferin durması ya da duraklaması hariç tutulmuştur [7]. Buna göre havayoluyla yapılan
halinde sözleşme kendiliğinden hükümden düşer. taşımalarda daha önce değinildiği gibi sivil havacılık
Birinci halde taşıyıcı ücrete hak kazanmasa bile, mevzuatı uygulanacaktır. Uluslararası taşımalarda
yükleme ve boşaltma masraflarıyla yaptığı diğer öncelikle, Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası
zorunlu masrafları isteyebilir (TTK md.777/f.2). İkinci sözleşmelerin hükümleri doğrudan tatbik edilecek;
halde, gidilen mesafe oranında taşıma ücretine hak ayrıca, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul
kazanır, ayrıca yaptığı masrafları talep eder (TTK Hukuku Hakkında Kanun hükümlerine göre tarafların
md.777/f.1). yapmış olabilecekleri hukuk seçimleri dikkate
alınacaktır. Yurt dışı hava taşımalarında Varşova
Konvansiyonu hükümleri uygulanacaktır.

71
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

İç taşımalarda TSHK’nun 106. maddesine göre zorunluğunu yüklüyordu. Eski hüküm menfaatler
TSHK, bu kanunda hüküm yoksa 1929 Varşova dengesine olduğu kadar, gerçeğe de uymuyor, yolcu
Konvansiyonu ve 1955 Lahey Protokolü, bunlarda da taşıma işletmeciliğinin ulaştığı düzeyi dikkate
hüküm yoksa Türk Ticaret Kanunu hükümleri almıyordu.
uygulanacaktır. TTK Tasarısının 850 ila 855’nci Bugün yer ayırttığı sefere gelmeyen yolcuya, izleyen
hükümleri taşıma işlerine ilişkin genel hükümler seferlerde yer verebilmek taşıyıcı yönünden güç hatta
olarak havayolu taşımacılığına da uygulanacaktır. Bu çoğu kez olanaksızdır. Bu sebeple yolcunun izleyen
hükümler 6762 sayılı TTK’da 762 ila 767’inci seferlerden biriyle seyahat etmek hakkı seferin
maddelere karşılık gelmektedir. Carter sözleşmelerine herhangi bir sebeple zaten yapılamaması haline
Tasarının 850 vd. maddeleri uygulanacaktır. özgülenmiştir. Hüküm yolcuya bu hakkı, seferin
Taşıyıcının tanımı md. 850’de yapılmıştır. Hava yapılamamasında taşıyıcının kusuru bulunmasa da
taşıma sözleşmeleri TSHK ve Varşova kendisi de yapılamayan sefer için zamanında hareket
Konvansiyonunun yanı sıra Tasarının taşıma yerine gelmemiş olması halinde de tanınmıştır. Sefer
sözleşmeleri ile ilgili hükümlerine (TTK Tasarısı herhangi bir sebeple yapılamamış, yolcu bu sefer için
md.856 vd.) de tabi olacaktır. hareket yerine gelmişse izleyen seferlerden birinde
seyahet etmek hakkı öncelikle vardır.
Tasarının yolcu taşıma sözleşmesinin sona ermesini Hüküm 6762 sayılı Kanundaki metinden bir noktada
düzenleyen hükümleri genellikle 6762 sayılı TTK’dan daha ayrılmaktadır. Yolcuya izleyen seferlerden
aynen alınmıştır. Yolcu taşıma sözleşmesini sona birinde yer vermek taşıyıcı yönünden imkânsız olduğu
erdiren sebepler Tasarıda 907 ila 911 maddelerde veya büyük bir yük oluşturduğu takdirde taşıyıcı bu
düzenlenmiştir, ki bu maddeler TTK’da 799 ila 803 yükümlülükten kurtulur. Ancak söz konusu halde
maddelerine karşılık gelmektedir. TTK Tasarısı md taşıyıcı taşıma ücretini iade eder ve makul bir tazminat
908’e göre Seferin hareket etmesi gecikmişse, öder. Bu tazminatın yolcunun tüm zararını karşılaması
gecikme haklı bir sebebe dayansın veya dayanmasın şart değildir. Seferin yapılamamasında taşıyıcının
yolcu sözleşmeden cayıp ödediği ücreti ve varsa kusuru yoksa kendisine önerilen seferi haklı bir sebep
zararını, gecikmeye rağmen seyahat etmişse sadece olmaksızın reddeden yolcu bilet ücretini öder [7].
gecikmeden doğan zararını isteyebilir. 6762 sayılı
Kanunda bu haklar, gecikmenin iki günü aşması 6762 sayılı TTK’da 774 ila 778 maddeleri arasında
halinde doğmaktadır. Çağdaş uygulamalar düzenlenen eşya taşıma sözleşmesini sona erdiren
çerçevesinde bu sürenin “hal ve şartlara uygun bir sebepler, Tasarıda yürürlükten kaldırılmaktadır. Eşya
süre” olarak değiştirilmesi gerekmiştir. Hüküm cayma taşımacılığı ile ilgili düzenlemeler CMR ve Alman
kavramına yer vererek, sözleşmeden dönme Ticaret Kanunu’ndan esinlenilerek yapılmıştır.
hükümlerinin uygulanacağını ifade etmiştir. Yolcu
taşıma sözleşmesinin özellikleri ve yolcunun konumu IV. SONUÇ
dikkate alınarak cayma herhangi bir şekle TTK Tasarısının dördüncü kitabı olan “Taşıma işleri”
bağlanmamış, hatta caymanın, cayma anlamına karayoluyla ve demiryoluyla yapılan taşımalarda
gelebilecek hareketlerde açıklanması da yeterli uygulanacak ortak kuralları tespit etmiştir.
görülmüştür. Bu sebeple hareket yerinden ayrılma Havayoluyla yapılan taşımalarda özel olarak geniş
caymadır; ayrıca 18 inci maddenin üçüncü fıkrasına kapsamlı yasal düzenlemeler bulunduğundan bu
uygun bir ihtar veya ihbarda bulunulması taşımalar kapsam dışında tutulmuştur. TSHK 106.
gerekmeyecektir. Hüküm, herhangi bir zararın ispat maddesine göre, havayoluyla yapılacak iç taşımalarda
edilemediği hallerde, taşıyıcının tazminat borcunu Türk Sivil Havacılık Kanunu, bu kanunda hüküm
bilet ücretinin üç misli ile sınırlandırmıştır. Bu suretle yoksa 1929 Varşova Konvansiyonu ve 1955 Lahey
menfaatler dengesi korunmuştur. Eğer yolcu, bu Protokolü, bunlarda da hüküm yoksa Türk Ticaret
maktu tazminatı aşan bir zarara uğramışsa, taşıyıcı, Kanunu hükümleri ve genel hükümler olan Borçlar
maddenin ikinci cümlesine göre zararın tamamından Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Dış taşımalarda ise
sorumludur [7]. Varşova/Lahey Konvansiyonu hükümleri
uygulanacaktır. TTK hükümlerinin havayolu
TTK Tasarısı 907. maddenin dördüncü bendi 6762 taşımacılığına uygulanabilmesi için ya TSHK’da
sayılı Kanunun 799 uncu maddesinin (1) numaralı doğrudan doğruya atıf yapılmış olması ya da TSHK ve
bendinden bazı değişikliklerle alınmıştır. Eski hüküm, Varşova Konvansiyonunda bir konuyla ilgili olarak
yolcunun belli vakitte hareket yerinde hazır herhangi bir düzenleme yapılmamış olması gerekir.
bulunmaması halinde, ondan sonraki araç ile seyahat
etmek hakkını haiz olduğu, seyahat etsin, etmesin
ücreti tamamen ödemek yükümü altında olduğu KAYNAKLAR
şeklindeydi. Bu hüküm taşıyıcıya, belli bir sefer için [1] İnci Kaner, Hava Hukuku, gözden geçirilmiş
yer ayırtmış bulunan yolcuya, izleyen seferlerde hatta, ikinci baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2004, s.53
yolcunun hareket yerine geldiği ilk seferde yer vermek

72
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

[2] 2920 Sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu, RG


19/10/1983, Sayı:18196
[3] 12 Ekim 1929 tarihinde Varşova’da imzalanan
Uluslararası Hava Taşımalarına İlişkin Bazı
Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Sözleşme
[4] Sabih Arkan, “Karayoluyla Yapılan Eşya
taşımalarında taşıyıcının sorumluluğu” Eşya
taşımacılığı Sempozyumu, 26-27 ocak 1984,
Ankara 1984
[5] Hüseyin Ülgen, Hava Taşıma Sözleşmesi, Banka
ve Tic. Huk. Araştırma Enstitüsü Yayını,
Yay.No:201, Ankara,1987.
[6] TSHK Md. 18 - Gerçek ve tüzelkişilerin ticari
amaçla, ücret karşılığında hava araçlarıyla yolcu
veya yük veya yolcu ve yük taşımaları ile ticari
amaçla diğer faaliyetlerde bulunmaları için
Ulaştırma Bakanlığından izin almaları ön şarttır.
TSHK Md.19. - Hava araçlarıyla ticari amaçla,
belirli hatlar üzerinde, ücret karşılığında yolcu
veya yük veya yolcu ve yük taşıması yapacak
olan gerçek veya tüzelkişilerin 18 inci maddede
belirtilen izinden başka, Ulaştırma Bakanlığından
işletme ruhsatı almaları şarttır.
[7] TTK Tasarısı Madde Gerekçeleri,
http://www.kgm.gov.tr
[8] 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret
Kanunu , R.G. 9/7/1956, Sayı:9353
[9] http://www.shgm.gov.tr/mevzuat 15 Mart 2008
tarihli internet sayfası

73
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

TÜRKİYE’NİN İLK UÇAK FABRİKASINI KURAN ADAM /


BÜYÜK TÜRK GİRİŞİMCİSİ NURİ DEMİRAĞ
Önder ŞAHİN
e-posta: osahin@thy.com

THY Teknik A.Ş., Elektrik-Elektronik Mühendisi (M.Sc.), İSTANBUL

ÖZET O yıllarda Birinci Dünya Savaşı'nda hüsrana


"Madem ki bir millet teyyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu uğramamızın neticesiyle Nuri Bey de, hüsrana uğramış
yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan bir devletin gariban bir memuru olarak, azınlık gruplar
beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya ve işgalciler tarafından bir çok hakarete maruz kalmıştı.
talibim." Bu ağır hakaretleri içine sindiremeyen Nuri Bey, "Milli
1932'de bu sözleri söyleyerek Türkiye'de ilk uçak haysiyet ve şerefi, üçbuçuk Palikaryanın ayakları
fabrikasını kuran Nuri Demirağ, o yıllarda Türkiye'de altında çiğnenen bir hükümete memurluk edemem"
dünya standartında uçak yapmış; ama siyasi çarkları diyerek 1919’da görevinden istifa eder [1].
aşmasına müsaade edilmemişti. Türkiye için son derece
hayati önemi haiz bu ilk uçak sanayi müteşebbisinin Müteşebbisliğe İlk Adım
şimdiye kadar bilinmeyen hayat hikayesi hepimize örnek
olacak ve ufkumuzu açık tutacaktır. Nuri Bey, bundan sonra ne yapacağını düşünürken,
cepte 252 lira sermayeyle, Ketenciler'de küçük bir
Türkiye’nin ilk uçak fabrikasını kuran adam dükkanda, "Türk Zaferi" isminde sigara kağıdı üretmeye
başlar. İstanbul ve Anadolu, o zamana kadar azınlıkların
Montaj sanayi mantığına karşı çıkarak, kendi tekelinde olan yerli malı sigara kağıdını kapışır. Bu
teknolojimizle birlikte kendi sanayimizi de kurmamız sayede Nuri Bey'in kazancı günden güne artar. Bu
gerektiğini söyleyerek hem ne kadar ileri görüşlü teşebbüsün üzerinden henüz üç buçuk sene gibi kısa bir
olduğunu gösteren ve hem de bu yönüyle o devrin süre geçmesine rağmen 252 lira ile işe başlamış olan
zenginlerinden ayrılan Nuri Demirağ şöyle Nuri Bey'in elinde tam 84.000 liralık büyük bir kazanç
konuşuyordu: "Avrupa'dan, Amerika'dan lisanslar alıp vardır. Nuri Bey kazandıgı paraya, kendi şahsi parası
teyyare yapmak kopyacılıktan ibarettir. Demode tipler olarak bakmıyor, "Ben bu parayı cemiyetten kazandım,
için lisans verilmektedir. Yeni icat edilenler ise bir sır onu cemiyete faydalı işlerde kullanmalıyım" diyordu [1].
gibi, büyük bir kıskançlıkla saklanmaktadır.
Binaenaleyh kopyacılıkla devam edilirse, demode İlk Büyük Müteahhitlik
şeylerle beyhude yere vakit geçirilecektir. Şu halde
Avrupa ve Amerika'nın son sistem teyyarelerine Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında demiryollarını
mukabil, yepyeni bir Türk tipi vücuda getirilmelidir." millileştirme politikası gereği Samsun-Sivas demiryolu
Milli sanayi ve milli kalkınma konusundaki tavizsiz hattının inşasının Türk müteahhitlerine verilmesi
çabaları Nuri Demirağ'a pahalıya mal olacak ve bir süre kararlaştırılmıştı. Nuri Bey, bunu duyunca hiç vakit
sonra önü inanılmaz bir şekilde kesilecektir [1]. kaybetmeyerek ihaleye girer ve toplam 1250 kilometre
demiryolu yapar, ki günümüzde yaklaşık olarak 10.000
Nuri Bey 1886 yılında Sivas'ın Divriği kazasında doğar. kilometre demiryolu olduğunu düşünürsek bu rakamın
Üç yaşında babasını kaybeder. Beş yaşında okula başlar. ne kadar önemli olduğu anlaşılır. Tabii sadece rayların
1903 yılında, 17 yaşındayken, Ziraat Bankası'nın açtığı döşenmesi değil, köprü ve tünellerin yapılması, engebeli
sınavda başarı göstererek bankanın Kangal kazasındaki arazide dağların delinerek, çok büyük kayaların kırılarak
şubesine tayin edilir. Uzun yıllar bu vazifeye devam yapıldığı zor bir demiryoludur bu... Nuri Bey'in
eden Nuri Bey, Maliye Bakanlığı’nın sınavını kazanarak üstlendiği Samsun'dan Erzurum'a kadar uzanan bu
Maliye Şubeleri Müfettişi olarak İstanbul'a gelir. demiryollarının yapımı işinde o çevrenin halkı çalışır.

74
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Nuri Bey'in başarısı, Samsun'dan Erzurum'a kadar tamir atölyelerinde görevliydi. Fransızca, İngilizce ve
demiryolu döşemekle kalmamıştır. Samsun'dan başlayan Almanca'yı çok iyi bilen bu genç mühendis, ilk "Türk
ilk taahhüdüyle birlikte, Fevzipaşa - Diyarbakır, Afyon - tipi" uçakların planını çizmiş ve yapımını sağlamıştı.
Dinar, Sivas - Erzurum, Irmak - Filyos hatlarını Nuri Demirağ ve Selahattin Alan, birlikte kolları
yaparken, bir yandan da büyük inşaat işlerine atılarak, sıvayarak modern bir uçak fabrikası meydana
Bursa'da Sümerbank'ın Merinos, Karabük'te Demir getirmişlerdi. Ayrıca Nuri Demirağ İstanbul Teknik
Çelik, İzmit'te Selüloz, Sivas'ta Çimento fabrikalarıyla, Üniversitesi bünyesinde bir uçak mühendisliği bölümü
İstanbul'daki büyük hal binasını ve Eceabad - Havza açılması için öncülük etmiştir.
şosesini yapmıştır. O sıralar soyadı kanunu yeni
çıkmıştı. Atatürk, Türkiye'nin bir çok yerini demir THK, Beşiktaş’taki fabrikaya ilk olarak 65 adet planör,
ağlarla ören Nuri Bey'e "Demirağ" soyadının sonrasında 10 adet başlangıç eğitim uçağı sipariş etti.
verilmesinin uygun olacağını söyleyince, o da Demirağ Planörler, 1937-1938 yıllarında tamamlanarak teslim
soyadını almıştı. edildi. Bu dönemde Selahaddin Alan’ın Eskişehir’de
prototipini yaptığı, NuD-36 rumuzuyla 24 adet uçak
T.C’ nin İlk Uçak Fabrikası Kuruluyor imal edildi. 1938 yılında, Alman uzmanların da
yardımıyla, NuD-38 rumuzlu, çift motorlu ve madeni
1930'lu yıllara gelindiğinde dünyada ve Türkiye'de gövdeli, 6 kişilik yolcu uçağının dizaynına başlandı.
ekonomik sıkıntı had safhadaydı. Bu yüzden orduya
uçak ve benzeri ihtiyaçlar ancak halkın himmetleriyle
alınabiliyordu. O yıllarda ilginç bir kampanya
düzenleniyor ve her ilden toplanan paralar ile bir uçak
alınıyor ve alınan uçağın kuyruğuna da o ilin ismi
yazılıyordu. Bunun yanında zengin işadamları da tek
başlarına uçak alarak devlete hibe ediyorlardı. O zaman
da, uçağın kuyruğuna o işadamının ismi yazılıyordu.

Nuri Demirağ'a da gelir ve durumu izah ederler. Nuri Şekil 1. NuD-36 uçakları
Bey de “Siz ne diyorsunuz? Benden bu millet için bir
şey istiyorsanız, en mükemmelini istemelisiniz. Madem Nuri Demirağ'ın Beşiktaş'taki fabrikada yapılan ve hiç
ki bir millet teyyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama bir bozukluk göstermeden başarılı uçuşlarına devam
vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben eden uçakları, Türkiye'de olduğu kadar yurtdışında da
bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim” der. Sonra da büyük yankılar uyandırmıştı. Hele çift motorlu, barışta
hazırlıklara başlar. yolcu uçağı, savaşta istenildiği zaman eksiksiz bir
bombardıman uçağı görevini görecek şekilde yapılan ve
Nuri Bey, "Göklerine hakim olamayan milletler, saatte 270 kilometre hıza ulaşan, 5 bin 500 metre
yerlerde sürünmeye, yerin dibinde çürümeye yükseğe çıkabilen NuD-38 ‘in yapılması, dünya uçak
mahkumdur", diyerek önüne çıkan bu fırsatı sanayicilerinin dikkatini birden Türkiye'ye ve Nuri
değerlendirir ve yanına aldığı mühendis ve Demirağ'ın uçak fabrikasına çekmişti. Ürettiği NuD-38
teknisyenlerle seyahatlere çıkarak incelemelerde adını taşıyan çift motorlu 6 kişilik yolcu uçağı yurt
bulunmaya başladı. Almanya, Çekoslovakya ve dışında büyük ilgi gördü ve bu uçaklar Dünya
İngiltere'deki uçak fabrikalarını gezdi. havacılığı yolcu uçakları A sınıfına alındı [1].

Nuri Demirağ, 1936 senesi ortalarına doğru uçak


fabrikası için hazırlıklara başlamış ve ilk etapta on
senelik bir program yapmıştı. Bir Çekoslovak firması ile
anlaşarak Beşiktaş'ta Hayrettin İskelesi'nde, bugün
Deniz Müzesi olarak kullanılan, o zamana göre modern
bir bina yaptırdı [1].

Türkiye'nin ilk uçak mühendislerinden Selahattin Alan, Şekil 2. NuD-38 uçağı


Nuri Demirağ'in en değerli iş arkadaşlarından biriydi.
Fransa'da uçak mühendisliği eğitimi yapan Selahattin Türkler'in kendi uçaklarını kendilerinin yapması belli
Alan, Nuri Demirağ ile çalışmaya başlamadan önce, başlı uçak fabrikalarını endişelendiriyordu. İngiliz ve
Türk Hava Kuvvetleri'nin Eskişehir'deki uçak bakım ve

75
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Almanlar'a göre Amerika'nın endişeleri daha büyüktü. ayda 150 lira burs veriyordu. Gök Okulu
Gerçi Türkler'in bu işin altından kalkabileceklerine öğretmenlerinin aylığı ise 350 liraydı [1].
inanmıyorlardı; fakat bu iş gerçekleşirse, ileride bir
pazar kaybetmenin endişesi içerisindeydiler. Bu Demirağ’ın İşleri Ters Gitmeye Başlıyor
düşüncedeki Amerikan Uçak İmalatçıları Birliği,
Türkiye'ye tetkiklerde bulunmak üzere birliğin başkanı 1939’da THK, sipariş ettiği 65 adet uçak için imal edilen
Bay Todd'u göndermişti [1]. prototipe uygun olmaması, uçakların akrobasi
kabiliyetinin bulunmaması ve zamanında teslimat
Pilot Yetiştirecek ‘Gök Okulu’ Yapılıyor yapılmaması gerekçeleriyle sözleşmeyi feshetti. Nuri
Demirağ’ın THK’ya açtığı davada iki ayrı bilirkişi
Artık iş büyüyor; faaliyetlerin sınırları genişliyordu. raporunun olumlu olmasına rağmen, siyasi baskıların
Nuri Demirağ atölyede yapılan uçakların testleri için bir etkisiyle Ankara Ticaret Mahkemesi Demirağ'ın
piste ihtiyaç duyuyordu. Bu yüzden, Yeşilköy'de, şu aleyhine karar verdi ve bu karar Demirağ’ın havacılık
anda Atatürk Hava Limanı olarak kullanılan Elmas Paşa konusundaki faaliyetlerine büyük ölçüde sekte vurdu.
Çiftliği'ni satın alarak, burada 1559 dönümlük geniş Nuri Demirağ çalışmalarına bir süre daha devam etti. II.
arazi üzerinde 1000x1300 metre ölçülerinde bir uçus Dünya Savaşı sırasında fabrikaya Westland Cysander
sahası yaptırdı. Bu sahanın üzerine ayrıca, Nuri Demirağ tipi keşif/irtibat uçaklarının onarım ve yedek parça
Gök Okulu, uçak tamir atölyesi ve hangarlar yapıldı. üretimi verildi. Fakat 1943’te fabrika faaliyetlerini
durdurdu. Demirağ’a İspanya, Irak ve İran’dan gelen
Bu tesisleri yaptıran Nuri Demirağ, "Türk'ün yaptığı teklifler hükümet tarafından engellendi. Gök Okulu
uçakları elbette Türkiye'de yetişen pilotlar uçuracaktır" kapatıldı. Yeşilköy’deki üzerinde fabrika ve uçuş etüd
düşüncesiyle hareket ediyordu. Bu yüzden havacılık merkezi olan tesisler havaalanı yapılmak üzere ‘yok
üzerine eğitim verecek, 150 yataklı bir yurdu da bulunan fiyatına’ istimlak edildi. Elde kalan uçaklar ise
Gök Okulu'na, üniversitede okuyan veya mezun olmuş devredilemeyip hurdacıya satıldı. O sırada, Atatürk
öğrenciler alınıyor ve uçuş eğitiminin yanısıra uçağın hayatta değildir.
teknik yapısıyla ilgili eğitimler de verilerek pilot
yetiştiriliyordu. Türk Hava Kurumu ile olan davasını kaybeden Nuri
Demirağ, başta o devrin Cumhurbaşkanı olmak üzere
bütün hükümet üyelerine sayısız mektuplar yazarak, bu
yanlışlığın düzeltilmesini ister. Ama kapılar bir kez daha
yüzüne kapanır, ne kadar zorlasa da fabrika açılmaz.
Nuri Demirağ 10 milyonluk zararı sineye çeker (O
yıllarda devlet bütçesi 200 milyon liradır) [2].

Ne gariptir ki THK' nın almadığı bu uçaklar 16.000 uçuş


yapar, senelerce uçar ve bir tek kaza dahi olmaz.

Şekil 3. Nuri Demirağ ve yetişen pilotlar

Yeşilköy'deki okuldan önce, Sivas'ın hiçbir ilçesinde


ortaokul yok iken doğduğu yer olan Divriği'nde de bir
Gök Ortaokulu açan Nuri Demirağ, Türk gençlerine
havacılığın zevkini aşılıyordu. Öğrencilerin yemek,
içmek, yatmak, öğrenim gibi bütün masraflarını
karşılıyordu. Öğrencileri Ortaokul tahsilini yaptıktan
sonra da, lise ve yüksek okul tahsili yaptırmak için
İstanbul'a götürüyor; kalacak yer, okuyacak okul Şekil 4. NuD-38 uçarken
ayarlıyordu. Bu yüzden içlerinden bir çoğu pilot
olmuştu. Hepsiyle ayrı ayrı ilgileniyor, her birine ayrıca Uçakların kifayetsiz oldukları için siparişin iptal
edilmesi görünürdeki sebeptir. Nuri Bey'in tüm

76
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

atılımları karşısında o dönemin devlet adamları hep ev imalatını gerçekleştirmiştir. Yabancıların cirit attığı
engel olmaya çalışmışlardır. Uçakların siparişini iptal çimento tekelinin kırılmasını sağlamış, 1000 km'den
eden Türk Hava Kurumu, bunların yerine Fransız fazla demiryolu döşemiştir. 1942'de Keban'a baraj
Henrio uçaklarını alır. Ancak bu uçaklar satın alındığı yapılmasını gündeme getirdiğinde ileri görüşü
zaman serisinden kalkmış, hurdaya ayrılmışlardır. Zaten anlaşılamamıştı [1].
Türk Hava Kurumu da uçakları kısa bir süre
kullandıktan sonra, kullanılmayacak halde bir kenara Kırılıp örselenmesine rağmen inancına, azmine,
bırakır. fedakarlığına ve ülke ihtiyaçlarını tespit edebilme
yeteneğine hayran kaldığımız ve yaşadığı çağa sığmayan
Fabrika kapatıldıktan sonra, Nuri Demirağ kendisine Nuri Bey, uzun engelli bir koşu gibi geçen yaşam
yapılan bu haksızlıktan dolayı, haklı davasını savaşımında yorgun düştü ve 1957 yılında bayrağı
savunabilmek için, bu ortamın değişmesi lazım diyerek yarının gençlerine yani bize uzatarak aramızdan ayrıldı.
politikaya atılmaya karar verir. Mücadelesine politikacı Bu ülkeyi yüceltmek için bilgisini, yıllarını, hayatını ve
olarak devam edecektir ve bu sebeple 1945 yılında ailesine mütevazi bir yaşam için yetecek kadarını
Türkiye'nin ilk muhalefet partisini kurar. Ekonomik ayırarak tüm kişisel servetini feda etti .
alandaki atılımları engellenen Nuri Demirağ siyasal
yaşamda da dürüstlüğü ve ilkelerinden ödün vermezliği Nuri Demirağ, uçak sanayinde destek görse veya önü
ile esen rüzgara karşı durdu. Radyo kurmak istedi fakat kesilmeseydi, Türkiye ekonomisi bugün nerede olurdu
ilk özel radyoyu kurmasına izin verilmedi. Daha sonra acaba?
100.000 gazete basacak bir tesis kurmak istedi, bu da
engellendi. Demirağ, seçimlerde kendi partisi ile yeteri SONUÇ
kadar başarı gösteremez ve daha sonra 1954 yılında
milletvekili seçilerek meclise girer [3]. Nuri Demirağ neler yaptı?
Nuri Demirağ açık sözlü ve doğru bildiğini söylemekten
çekinmeyen bir kişi olarak bir dönem milletvekilliği * 1922'de ilk Türk sigara kağıdını üretti.
yapar ve mecliste çok büyük mücadeleler verir. * Ankara’nın doğusunda ilk demiryolunu yaptı.
Çölleşme, tarım ve hayvancılıkta gerileme, enerji, * 1936'da ilk Türk uçağını yaptı.
barajlar, köprüler, limanlar, körfezler ve uluslararası * İlk yerli paraşütü yaptı.
işbirliği meclis kürsüsünden ulusun temsilcilerine * 1942'de Kebana baraj yapılmasını gündeme getirdi.
aktarmaya çalıştığı gerçeklerden bazılarıdır. Bir çok * İstanbul Boğazı'na ilk özel köprü yaptırmayı
yasa önerisini meclise sunar. projelendirdi.
* Bursa’da Sümerbank’ ın Merinos Fabrikası'nı kurdu.
Nuri Demirağ‘ ın siyasette de ön plana çıkmaması için * Karabük’ te Demir-Çelik Fabrikası'nı kurdu.
yaptıkları işlere engel olundu. Uçak fabrikasının en iyi * İzmit’te Selüloz fabrikasını kurdu.
çalıştığı zamanlarda İran'dan, Irak'tan uçak siparişi * Sivas’ta Çimento fabrikalarını kurdu.
geldi; ancak ‘Yakarız yine de kesinlikle sattırmayız’ * İstanbul’daki büyük hal binasını yaptı.
denerek engellendi. * Eceabat-Havza Şosesini yaptı.
* İlk Şehir ve Köy Planlarını yaptı.
Nuri Demirağ, ilk kez boğaz köprüsü düşüncesini ortaya * İlk Muhalefet Partisini kurdu.
atarak 'yap-işlet-devret' modelini önermiştir. 1931
yılında Asya’yı Avrupa ile birleştirmeyi düşündü. KAYNAKLAR
Amerika’dan uzmanlar getirtti. 4 yıl süren etüd
çalışmaları sonucunda Amerika’nın en büyük çelik [1] S. İnceöz, Türkiye'nin İlk Uçak Fabrikasını Kuran
fabrikası ile de görüşerek bugün dahi sahip Adam Nuri Demirağ, Aksiyon Dergisi, 15 Haziran
olamadığımız, içinden demiryolunun da geçeceği bir 1996.
köprü yapmak istedi ve hazırladığı projeleri hükümete [2] M. Şimşek, Endüstrileşmemizin Engelleri ve
götürdü. Projeler Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya Demirağ Olayı, Dünya Gazetesi, 03 Temmuz 2004.
tarafından “Olmaz bu iş, kentin güzelliğini bozar” [3] Z. Şakir, Nuri Demirağ Kimdir?, Kenan Matbaası,
denerek geri çevrildi. İstanbula büyük bir doğum 1947.
hastanesi yaptırmak istiyordu ve o zamanki belediye
şehrin içerisinde bu kadar büyük hastane olmaz diye
imar vermedi. Divriği’de yapmayı planladığı Gök
Üniversitesi ve 100.000 kişilik sanayi kenti projesi
engellendi. Nuri bey, ilk paraşüt imalatını ve prefabrik

77
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

ATA-8 KAAN İTİCİ KANARD İNSANSIZ HAVA ARACI

Mehmet KARAGÖZ Mehmet Şerif KAVSAOĞLU


e-posta: karagozmeh@itu.edu.tr e-posta: kavsaoglu@itu.edu.tr

İstanbul Teknik Üniversitesi, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Uçak Mühendisliği Bölümü
34469 İstanbul

ÖZET II. GÖREV İSTERLERİ


Yarışma kuralları doğrultusunda görev isterleri şu
Bu çalışmada 2007 Amerikan Havacılık ve Uzay şekildedir.
Enstitüsü (AIAA) Tasarla/Yap/Uçur yarışması görev Maksimum kalkış mesafesi 100ft.[4]
isterleri doğrultusunda tasarlanan, ATA-8 Kaan radyo İtki sistemi elektrik motorlu olmalıdır. Maksimum
kontrollü itici kanard insansız hava aracının tasarım, pil paketi ağırlığı 3 lb. ve pillerden maksimum
üretim ve test aşamaları özetlenmiştir. ATA-8 Kaan çekilebilir akım 40A olarak sınırlandırılmıştır.[4]
uçağı, yarışmada başarılı bir uçuş gerçekleştirebilen Uçak 4ft x 2ft x 1.5ft ölçülerindeki kutuda
ilk kanard İHA olma özelliğini taşımaktadır. Uçak taşınabilecek şekilde tasarlanmalıdır.[4]
4.97 kg toplam kalkış ağırlığı ve 2,5 kg boş ağırlık Uçak; 3 lb. ağırlığında hava örnekleme sistemi ve
değerleri ile tasarlanmıştır. Kanat açıklığı 1.15 m 5 lb. ağırlığında kamera sistemini temsil eden
olup gövde uzunluğu 0.96 m’dir. En düşük havada farklı ebatlardaki 2 yük grubu ile uçabilmelidir.[4]
tutunma hızı 14,2 m/s ve seyir hızı 22 m/s’dir. Toplam Uçağın maliyet değeri(RAC); RAC=Boş
3 uçak üretilmiş olup, test uçuşları sırasında son Ağırlık(lb.) x Kanat açıklığı(in.) formülü ile
prototip ile 15 başarılı uçuş gerçekleştirilmiştir. hesaplanacaktır. [4]
ATA–8 Kaan uçağı yarışmada, 50 takım arasında 13. Hava örnekleme görev uçuşunda puan için uçağın
dereceyi elde etmiştir. tur tamamlama süresi, kamera sistemi görevinde
ise maliyet değeri baz alınacaktır.[4]
Uçak içindeki yük gruplarının değiştirilmesi ve
I. GİRİŞ uçağın taşıma kutusundan çıkarılıp uçuşa
Havacılık alanında köklü bir yapıya sahip olan AIAA hazırlanması konusunda 2 adet yer görevi
(American Institute of Aeronautics and Astronautics) bulunmaktadır. Bu işlemlerin gerçekleşme süresi
her yıl, katılımcıların tamamı üniversite lisans bu görevlerdeki puan kıstası olacaktır.[4]
öğrencilerinden oluşan Tasarla/Yap/Uçur (D/B/F)
yarışmasını düzenlemektedir. D/B/F yarışması, 2006
yılına kadar Cessna uçak firması ve Amerikan Deniz
Araştırmaları Ofisi (ONR) tarafından desteklenmiş;
2007 yılı itibariyle ONR’nin yerini Raytheon Füze
Sistemleri (RMS) firması almıştır.
İstanbul Teknik Üniversitesi yarışmaya her yıl düzenli
olarak katılmaktadır. 2007 yarışma yılı için
kurallarının açıklanmasından sonra İTÜ yarışma
takımı içerisinde yapılan çalışmalar neticesinde,
yarışma için bir kanard uçak tasarlanması kararı
alınmıştır.[1] Evvelce yarışmaya katılan sadece 4 tane
Şekil 2.1[4] Uçuş profili.
kanard konfigurasyonlu İHA bulunmaktadır ve bu
tasarımlar yarışmada başarılı bir uçuş
En önemli iki unsurun uçağın boş ağırlığı ve toplam
gerçekleştirememiştir.[2] Bu bağlamda ATA-8 Kaan
kanat açıklığı olduğu görülebilir. Bunun yanı sıra
uçağı, yarışmada başarılı bir uçuş gerçekleştiren ilk
uçak, hızlı bir şekilde uçuşa hazırlanma ve yüklerin
kanard İHA olma özelliğine sahip olup, bunun yanı
değiştirilmesi konusunda elverişli bir tasarıma sahip
sıra bilinen kaynaklara göre Türkiye’de tasarımı,
olmalıdır. İki turdan oluşan görev uçuşları için uçak
imalatı ve test uçuşları gerçekleştirilen ilk kanard
en az 6 dakika havada kalabilmelidir (Şekil 2.1).
İHA’dır.

78
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

III. KAVRAMSAL TASARIM VE ÖN Sonuç olarak kanat profili olarak SD7062 ve kanard
BOYUTLANDIRMA profili olarak ise MH113 seçilmiştir.
Kavramsal tasarım aşamasında, görev isterleri Kanat ve kanard açıklık oranları yarışma için birinci
doğrultusunda yarışmaya en uygun uçak dereceden öneme sahiptir. Çünkü uçağın maliyet
konfigürasyonunun bulunması amaçlanmıştır. İlk önce değerinin hesaplanmasındaki iki parametreden biridir.
geçmiş yılların yarışma veri tabanında ve havacılık Bu nedenle bu değer kanat yüklemesi ile optimizasyon
tarihinde bulunan başarılı uçak konfigürasyonları sonucu bulunmuştur. Kanat sivrilme oranı yarışma
incelenmiştir. Maliyet, üretim, kontrol, sürükleme ve uçakları arasında yapılan istatistikle üretim kolaylığı
montaj kıstaslarının yarışma içerisindeki önemine açısından 1 olarak seçilmiştir. Kanard sivrilme oranı
göre farklı konfigürasyonlar için ağırlık katsayıları ise çoğu kanard uçaklarında olduğu gibi 1 olarak
belirlenmiştir. Sonuç olarak, taşıyıcı kanard en uygun seçilmiştir. Ok açısı çoğu kanard uçaklarda kanat için
konfigürasyon olarak belirlenmiştir. Uçağın alttan 25o olarak seçilmektedir. Bunun nedeni kanard
kanatlı olması da yüklere kolay erişim sağlayacaktır. uçakların genelde kuyruk kısımlarının ağır olması
sebebi ile nötr noktayı geri çekme ihtiyacıdır.[6] Bunun
[5]
Toplam kalkış ağırlığı denklem 3.1 yardımı ile yanı sıra ok açısı kanat ucunda dikey kuyruk olarak
bulunabilir. kullanılacak olan endplate’lerin etkinliğini
arttıracaktır. Kanard için ok açısı ise istatistikî
W crew +W payload verilerle 0o olarak seçilmiştir. Burulma açısı 0o olarak
W 0 =
W f We (3.1) seçilmiştir. Oturma açısı değerinin ise kanat
1− ( )− ( )
W 0 W0 yüklemesi optimizasyonu ile belirlenmesi uygun
Burada; görülmüştür.
Dikey kuyruk konfigürasyonu olarak çoğu kanard
• Wf = 0 (yakıt ağırlığı, elektrikli motor
uçakta kanat uçlarında kanatçık kullanımı tercih
olduğundan yakıt yok)
edilmektedir. ATA–8 Kaan uçağında da kanat ucunda
• Wpayload = 2.6 kg (Paralı yük, Kamera top sistemi) düz plaka kullanılmasına karar verilmiştir. Bu plakalar
• Wcrew = 0 lb (mürettebat) aynı zamanda kanadın efektif açıklık oranını arttırarak
• We : Boş ağırlık uçağın aerodinamik performansını da arttıracaktır.

Motor ve piller boş ağırlığa dahil edilmiştir. Boş Kanat ve kanard açıklıkları, oturma açıları ve
ağırlığın toplam ağırlığa oranı denklem 3.2[5] ile yüklemeleri ile ilgili yapılan optimizasyonun
bulunabilir. A ve c katsayıları geçmiş yıllardaki işleminin detayları Kaynak [1] de bulunmaktadır.
yarışma uçaklarının değerleri dikkate alınarak eğri
uydurma yöntemi ile bulunmuştur. [1]
Tablo 3.1 Optimizasyon Tablosu
We c
= AW0 Kısıtlamalar Sonuç
W0 (3.2) Min Maks.
Sonuç olarak ATA-8 Kaan’ın toplam kalkış ağırlığı Kanard Alan Oranı 25 50 30
4.76 kg olarak bulunmuştur. Uçağın farklı pil grupları (% Kanat Alanı)
ile test edileceği dikkate alınarak %5’lik emniyet payı Kanat yüklemesi (kg/m2) 8 20 11.83
eklenmiş ve ATA–8 Kaan uçağının nihai kalkış Kanat açıklığı (cm) - 115 115
ağırlığı 4.96 kg olarak tahmin edilmiştir. Kanard açıklığı (cm) - 80 80
Kanat oturma açısı (°) 0 2 0
Kanat için uygun profilin seçilmesi konusunda ise şu
Kanard oturma açısı(°) 2 5 4
noktalara dikkat edildi; uçuş Reynolds sayısında
verimli olması, yüksek Cl değerine sahip olması ve
Güç yüklemesi için ise Bandu N. Pamadi’nin Stabilite
kanard üzerine fazla moment yüklememesi açısından
ve kontrol kitabında bulunan ortalama ivmeler metodu
nispeten düşük Cm değerine sahip olması.
ile, 100 ft. Mesafede kalkış için gerekli itki
bulunmuştur. Bu işlem için ilk önce kanat ve kanardın,
Kanard profili; kanadın uçağın aerodinamik merkezi
kalkış hücum açılarındaki sonlu kanat taşıma
üzerinde yaratacağı yunuslama momentini karşılaması
katsayıları, J.D. Anderson’un aerodinamiğin temelleri
için yüksek Cl değerine sahip olmalıdır.[6] Bunun yanı
kitabındaki yöntemlerle bulunmuştur. Bu sayede stol
sıra, kanard uçakların karakteristik problemlerinden
hızı hesaplanan uçak için gerekli itki hesaplanmıştır.
biri olan; uçağın stol esnasında yukarı doğru
Bu itkinin elde edilebileceği minimum ağırlık
yunuslama momenti oluşturması durumunu
değerlerindeki itki sistemleri araştırılmıştır. Fırçasız,
engellemek için, kanard profili stol hücum açısı
5.3 dişli oranına sahip NEU 1506 motoru ile 26
yüksek olmayan bir profil olmalıdır.[6]
hücreli Elite 1500 pilleri, 17x12(in.) pervane ile en
Yüksek kalınlık oranlı profiller yapısal açıdan daha
düşük ağırlığa sahip itki sistemi olarak belirlenmiştir.
dayanıklı ve hafif üretimi olanaklı kılacaktır.

79
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Uçağın gövde boyutlandırması taşıma kutusunun


1,6
maksimum uzunluğu ile yük sistemlerinin ölçülerine 1,4
1,2
göre şekillendirilmiştir. Uçağın gövde uzunluğu; 1
0,8
gövdenin tek parça halinde kutuya sığması koşulunda 0,6
0.96 m olarak belirlenmiştir. Kararlılık ve kontrol 0,4
analizlerinin gerçekleştirilmesi ile gövdenin nihai CL 0,20
-0,2
boyu 0.96 m ile sabitleştirildi. -0,4 0
-0,6
0,05 0,1
Dikey kuyruk ve kontrol yüzeylerinin -0,8
-1
boyutlandırılması için D.P Raymer’ın kitabında -1,2
-1,4
bulunan hacim katsayıları ve istatistikî kontrol -1,6
yüzeyleri boyutlandırma grafikleri kullanılmıştır. CD
[1]
ATA-8 Kaan uçağının nihai geometrik özellikleri Şekil 3.3 CL- CD M=0.07 seyir koşulu
tablo 3.2’de verilmiştir.

Tablo 3.2[1] ATA-8 Kaan geometrik özellikleri


Gövde L = 0.96 m Dmax= 0.32 m
2
Kanat S= 0.323 m B = 1.15 m
Ckök = 0.281 m Cuç = 0.281 m
Açıklık oranı =
Sivrilme = 1
4.1
Kanard SC = 0.097 m2 bC = 0.6 m
cC = 0.161 m Açıklık oranı = Şekil 3.4[1] Denge (trim) grafiği
Sivrilme=1 4.97
Dikey kuyruk SVT = 0.11 m2 bVT = 0.32 m Performans hesapları için ise yine D.P Raymer’in
cVT(ort) = 0.219 m Açıklık oranı = Uçak tasarımı kitabındaki yöntemler kullanılarak elde
Sivrilme=0.25 1.76 edilen sonuçlar aşağıdaki Tablo 3.3 de özetlenmiştir.
Aileron ca / cW = 0.25 ba / bW = 0.65
ca = 0.07 m ba = 0.7475 m Tablo 3.3[1] Performans Parametreleri
İrtifa Dümeni ce/cC=0.3 be/bHT= 0.85 Performance
ce = 0.0483 m be = 0.51 m Parametre Hava Kamera
İstikamet Örnekleme Sistemi
cr/cVT=0.238 br/bVT= 1
dümeni Kalkış Ağırlığı (kg) 3.96 4.98
cr = 0.052 m br = 0.32 m CLmaks 1.264 1.264
L/D maks 8 8
Geometrik özelliklerinin belirlenmesi ile, Raymer’in Stol hızı(m/s) 12.2 13.8
yaklaşımları ile aerodinamik analiz yapılmıştır. Seyir hızı(m/s) 21.3 24
Şekil 3.3’de seyir esnasında CL- CD eğrisi verilmiştir. Kalkış mesafesi (m) 25 29
Kalkışta ise yer etkisi nedeni ile taşıma sürükleme
Tırmanma
eğrisinin C D = 0.0518 + 0.037C L2 şeklindedir. oranı(ft/dak) 1715 1207
Kanat yüklemesi
Stabilite ve kontrol analizleri için ise Bandu N. (kg/m2) 7.96 10
Pamadi’nin Stabilite ve kontrol kitabındaki yöntemler Kanard Yüklemesi
ile D.P. Raymer’in Uçak tasarımı kitabındaki (kg/m2) 20.65 26
yöntemlerden yararlanmıştır. Maksimum Dönüş 60 53
Yapılan hesaplar neticesinde uçağın nötr noktası; oranı (°/s)
kanat ortalama veteri cinsinden -%56.9 olarak Statik İtki (N) 33 33
hesaplanmış olup statik boşluk %5 olarak
belirlenmiştir. Yukarıda özetlenen değerler ile ATA-8 Kaan İHA’sı
Kanard oturma açısı 4o olarak belirlenmiş olup uçağın görev isterlerini karşılamaktadır. Hesaplanan değerler
yunuslama moment türevi 0.007 1/rad olarak tahmini olup, uçuş verileri ile yüksek oranda yakınlık
hesaplanmıştır. ATA-8 Kaan İHA’sının denge ayar göstermektedirler.
grafiği Şekil 3.4’te verilmiştir.

80
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

IV. DETAYLI TASARIM Gövde yapısallarının üretimi ise karbon elyaf ile
Teknik çizimler bilgisayar destekli çizim güçlendirilmiş balsa ağacından ahşap elemanlar ile
programlarında oluşturulmuştur. Uçağı oluşturan gerçekleştirilmiştir. Aşağıdaki resim 5.2’de bu
başlıca yapısal elemanlar resim 4.1’de uçağın 3 açıdan yapısalların gövdeye montesi ile itki sisteminin motor
çizimleri ise resim 4.2’de gösterilmiştir. yatağı görülmektedir.

Resim 5.2[7] Yapısal elemanların gövdenin bir yarısına


montajı

Resim 4.1[3] ATA-8 Kaan üç boyutlu model. Kanat imalatında balsa ağacından ahşap yapı tercih
edilmiş olup, bu yapı model havacılıkta kullanılan
kaplama kağıtları ile kaplanmıştır.
Ana iniş takımı; köpük ara katman ile karbon elyaf
kullanılarak sandviç yapı şeklinde üretilmiş olup ön
iniş takımı ise hazır pnömatik iniş takımıdır.
Proje kapsamında 3 prototip ve bir ana uçak
üretilmiştir.

VI. UÇUŞ TESTLERİ VE SONUÇLARI


ATA–8 Kaan uçağının uçuş testlerinin tamamı
Hezarfen havaalanında yapılmıştır. Test tarihlerinin
Mart ve Nisan ayına rastlamasından dolayı testler
genellikle rüzgârlı ve yarışma yerinin hava sıcaklığına
nazaran daha düşük hava sıcaklıklarında yapılmıştır.
ATA–8 Kaan uçağının ilk tasarlanan prototipi ile
başarılı bir test uçuşu gerçekleştirilememiştir. Başarılı
Resim 4.2 Ata-8 Kaan 3 görünüş (boyutlar mm). bir uçuşun gerçekleştirilebilmesi için kanard alanları,
itki sistemi konumu ve iniş takımı konfigürasyonları
V. ÜRETİM ile ilgili tasarım değişiklikleri yapılmış ve bu
ATA-8 Kaan İHA’sının gövde imalatı; 21gr/m2 çalışmada özellikleri verilen son prototip ile toplam 15
aramid elyaf, 1,5 mm kalınlığında aramid petek ve 49 başarılı uçuş gerçekleştirilmiştir.
gr/m2 cam elyaf ile sandviç yapı oluşturularak Genel olarak kanard uçak konfigürasyonlarında ağırlık
yapılmıştır. Gövde imalatı için önce sıcak tel ile merkezi ana kanadın önünde bulunmaktadır ve bu
köpüğe şekil verilmesi yöntemi ile model durum uçuş esnasında konvansiyonel uçaklara nazaran
oluşturulmuştur ve bu modelden de cam elyaf ile kalıp çok daha yüksek burun aşağı bir yunuslama momenti
oluşturulmuştur. Resim 5.1’de Model ve kalıp oluşturmaktadır.[6] Genellikle kanard yüklemesi biraz
üretiminden, petek ara katmanlı kompozit gövde yüksek olmaktadır. ATA–8 Kaan uçağının kanat
üretimi ve vakumlama sistemi örneklenmiştir. yüklemesi 10 kg/m2 iken kanard yüklemesi 20.65
kg/m2’dir. Bu büyük farkın başlıca nedeni kanard
hacim katsayısının diğer kanard uçaklara nazaran daha
düşük olmasıdır. Çünkü uçağın gövde boyu, gövdenin
taşıma kutusuna tek parça halinde yerleştirilebilmesi
için kısıtlandırılmıştır ve bu da kanardın moment
kolunu kısaltmıştır. Kanard alanı ise tasarım
optimizasyonunda nötr noktanın ağırlık merkezinden
daha önde bir konuma kaymaması için optimum
değerde tutulmaya çalışılmıştır. Netice itibari ile
Resim 5.1[7] Gövde imalat safhaları
yüksek kanard yüklemesi ATA–8 Kaan uçağının
yunuslama ekseninde daha duyarlı bir uçuş

81
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

karakteristiğine sahip olması sonucunu doğurmuştur. Projenin teknik danışmanlığını Prof. Dr. Mehmet Şerif
Kanardın üretimi esnasında oluşan küçük hatalar Kavsaoğlu, takım liderliği görevini Mehmet Karagöz
kanardın aerodinamik performansını etkilediği için üstlenmiştir. Test uçuşları Miraç K. Aksugür
uçağın uçuş karakteristiğini de olumsuz yönde tarafından gerçekleştirilmiştir. Proje ekibinde yer alan
etkilemekteydi. öğrenciler: Mehmet Karagöz, Miraç K. Aksugür, Akın
Kanard uçaklar ile ilgili bir başka genel sorun ise, Ömercikoğlu, H. Ebru Sevgi, K. Burak Özer, Ali C.
kanadın stol olması durumunda kanardın stol Durgut, C. Duru Oral, Faden Öztürk, Yavuzer
olmaması ve uçağın bu durumda burun yukarı Karakuş, Ö Evren Varol, Onur Serim, Emre Tek,
yunuslama hareketi yaparak, stol’dan çıkamaz bir Semra Şahin, Mustafa S. Tekçe, Can İzci, M. Ali
duruma gelmesidir[6]. Bu durumu önlemek için Özkaya, B. Gürdal Tugay, Murat Bronz.
genellikle kanard, kanada nazaran daha düşük hücum
açılarında stol olacak şekilde tasarlanır.[6] Kanardın
açıklık oranının yüksek tutulması ve kanardın pozitif
oturma açılı gövdeye yerleştirilmesi bu tasarımlara
örneklerdir. ATA-8 Kaan uçağında kanard gövdeye
pozitif oturma açılı yerleştirilerek, stol önleyici
konfigürasyon elde edilmiştir.
Her ne kadar bu güvenli tasarım bir avantaj gibi
gözükse de uçuş karakteristiğine kanard stol’u gibi
farklı olumsuz etkisi de olmaktadır. Rüzgar yönünün
düzensiz ve yukarı doğru hamleli olduğu hava
şartlarında kanard uçakların yunuslama eksenindeki
kontrolü daha zor olmaktadır.[8] Bunun yanı sıra iniş
esnasında kanard stol’unu önlemek için yaklaşma Resim 7.1[4] Ata-8 Kaan yarışma uçuşunda (TIMPA
hücum açısının doğru ayarlanması gerekir. Pamadi’nin model uçak pisti Tucson, AZ)
Stabilite ve kontrol kitabında bahsedildiği üzere, “İniş
esnasında kanard uçakların kanardının stol olması ve KAYNAKLAR
uçağın burun tekerini sert yere vurması kanard
uçakların karakteristik problemlerindendir.”[8] ATA-8 [1] Conceptual Design of ATA-8 Kaan Canard-
Kaan uçağının iniş denemelerinde, yaklaşma hücum Pusher Aircraft, Lisans Bitirme Çalışması, Mehmet
açısı 10o’yi geçirilirse kanard’ın stol olarak uçağın Karagöz, İTÜ Uçak ve Uzay bilimleri Fakültesi, 2007
burun üstü düşmesi ve ön iniş takımını kırılması [2] Resmi olmayan D/B/F veritabanı sitesi
sonucu gözlemlenmiştir. Terrabreak.org - The Hangar. Güncelleme 12 Mayıs
2007, http://www.terrabreak.org/hangar
VII. SONUÇ [3] ATA-8 KAAN Takımı D/B/F Yarışma Raporu,
İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, İstanbul, 2007
ATA-8 Kaan uçağı 2007 AIAA tasarla/yap/uçur [4] AIAA D/B/F 2007 kuralları ve Resmi D/B/F
yarışmasında başarılı uçuş gerçekleştirebilen az İnternet Sayfası, http://www.ae.uiuc.edu/aiaadbf,
sayıdaki takımın arasına girerek ülkemizi ve İstanbul güncelleme 12 Mayıs 2007
teknik Üniversitesini başarı ile temsil etmiştir. Tüm [5] Raymer, D. P., Aircraft Design: A Conceptual
klasmanlardaki sonuçların toplanması ile ATA-8 Kaan Approach, 3. Baskı, AIAA Inc.,Virginia, 1999
yarışmaya katılan 50 takım içinde 13. dereceyi elde [6] Anderson, S. B., A Look at Handling Qualities of
etmiştir. Ayrıca yarışmada başarılı uçuş gerçekleştiren Canard Configurations, NASA Technical
ve puan alan ilk kanard uçak olma özelliğine de Memorandum 88354, Ames Research Center, Moffett
sahiptir. Resim 7.1’ de ATA-8 Kaan uçuş esnasında Field, California, 1986
görünmektedir. [7]Uçak ve Uzay Mühendisliği Eğitiminde Tasarım
Proje Yarışmalarının Önemi ve Mühendislik
PROJEYE KATKI YAPANLAR Gelişimine Katkıları Miraç K. Aksugür, Mehmet
Projenin ana sponsorluğunu ONUK Taşıt A.Ş. ve Karagöz, IV. Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği
İstanbul Teknik Üniversitesi üstlenmiştir. Bu çalışma Kurultayı, 2007, Eskişehir
İTÜ Bilimsel Araştırma Projeleri, İTÜ Yurt Dışı [8]Pamadi, B. N., Performance, Stability, Dynamics
Bilimsel Etkinlikleri Destek. Programı, ve TÜBİTAK and Control of Airplanes, AIAA, Virginia, 2004.
BAYG Üniversite Öğrencileri Yurt İçi Yurt Dışı
Araştırma Projeleri kapsamlarında desteklenmiştir.
TAI, THY Teknik A.Ş, Gedon A.Ş, Duratek projenin
diğer sonsorları arasındadır.

82
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

İNSANSIZ HAVA ARACI TASARIM UYGULAMASI:


KIRLANGIÇ-360A
Cevdet Göloğlu Engin Atabaş Uğur Düzgün
e-posta: cgologlu@hotmail.com e-posta: atabas16@yahoo.co.uk e-posta: kuzey52U@hotmail.com

Karabük Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi,


Tasarım ve Konstrüksiyon Anabilim Dalı, 78050, KARABÜK

ÖZET yapılmasının hayati önemi vardır. Ayrıca aracın görsel


temasta ve elektronik ortamda fark edilememesi
İnsansız hava araçları sadece savunma aracı istenen özellikler arasında yer almaktadır [4].
olmaktan çıkmış, arama, kurtarma, trafik denetimi,
yangın gözetimi gibi alanlarda insanlara hizmet II. İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI
vermektedir. Bu kapsamda Karabük Üniversitesi’nde
KIRLANGIÇ-360A isimli bir İnsansız Hava Aracı Oldukça farklı İHA şekilleri, boyutları,
(İHA) model tasarımı yapılmıştır. Makalede ilgili konfigürasyonları ve karakteristikleri vardır. Füzelere
modelin teknik özellikleri ve alt tasarım kısımları benzetilmelerine karşın, kontrol edilme kabiliyetleri,
hakkında bilgiler verilmiştir. Modeli tamamlanan İHA sürdürülebilir uçuşları, jet veya piston motorlara sahip
için imalat aşamasına gelinmiştir. İmali olmaları bakımlarından ve yeniden kullanılabilme
gerçekleştirilecek olan İHA ile ülkemizin ihtiyaçlarını olanaklarından dolayı farklılık göstermektedirler.
milli kaynaklarla karşılayabilmek için gerekli Sınıflandırmaları şu şekilde yapılmaktadır [5]:
çalışmalara katkı sağlanacaktır.
a) Hedef ve tuzak amaçlı: yer ve hava atışı
Anahtar kelimeler: İnsansız Hava Araçları (İHA), gerçekleştirmek amacıyla düşman uçağını veya füzesi
Model tasarımı, Hava aracı yapı elemanları yerine geçerek bir hedef oluşturur.
b) Casus bilgi amaçlı: savaş alanı bilgisi toplama için
I. GİRİŞ kullanılır.
c) Muharebe amaçlı: Yüksek risk görevleri için hücum
İnsansız Hava Araçları (İHA) üzerinde insan kabiliyeti sağlar.
taşımadan aerodinamik tahrik kuvvetlerinden d) Lojistik amaçlı: Kargo ve lojistik amacıyla özel
faydalanarak uçabilen manüel ve otonom uçuş tasarlanmış İHA’larıdır.
kabiliyetine sahip, yük, silah, kamera ve sinyal taşıma e) Araştırma ve geliştirme amaçlı: Alan kontrollü İHA
özelliklerini bulunduran araçlar olarak tanımlayabiliriz uçakları ile teknoloji geliştirme amaçlı kullanılırlar.
[1]. Bugün daha yaygın olarak askeri amaçlar için f) Sivil ve ticari amaçlı: sivil ve ticari uygulamalar
kullanılan İHA günümüzde, gözetleme, keşif, trafik için kullanılırlar. Aynı zamanda bu araçlar: mesafe (2-
denetimi, orman yangın arama/tarama çalışmaları, 200 km) ve yükseklik (0.6-9 km) olarak ta sınıflara
boru hatları gözetimi balıkçılık, tarım ürünlerinin ayrılmaktadırlar.
hasat zamanlarının belirlenmesinde vb. alanlarda da
kullanımı yaygınlaşmaktadır [2]. Kullanım alanlarına III. KIRLANGIÇ MODEL ÇALIŞMASI
göre elektrikli ve yakıtlı olan bu araçların boyları bir
çantaya sığabilecek kadar ufak binlerce kilograma Karabük Üniversitesi’nde yapılması hedeflenen, İHA
çıkabilecek kadar büyük olabilmektedir. özelliğindeki bir model uçak KIRLANGIÇ-360A
olarak isimlendirilmiştir (Şekil 1). KIRLANGIÇ-
İnsansız hava araçları içerisinde özel olarak 360A tasarım modelini gerçekleştirmek amacıyla
geliştirilmiş yazılım programlarıyla çalışan elektronik analitik bir ürün tasarımı yöntemi izlenmiştir (Şekil 2)
ve haberleşme sistemlerinden oluşmuş bir bilgisayar [6, 7]. İlgili modelin bütün parçalarının tasarımı
yardımıyla kontrol edilebilen karmaşık yapılardan SolidWorks 2007 yazılımı kullanılarak
meydana gelir. Özellikle savunma sanayinde tamamlanmıştır [8]. Proje sonuçlandığında bu alanda
kullanılan bu araçlardan yüksek performans gelişmiş ülkemizde ilgili teknolojinin üretimi için gerekli
yetenek kabiliyeti sağlamlık sessizlik ve uzun süreli çalışmalardan bir tanesinin daha akademik ortamda
uçuş kabiliyeti beklenmektedir [3]. Bu beklentilerde, ortaya çıkması sağlanacaktır.
tespit ve tanıma işlemlerinin kısa sürede doğru olarak

83
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

A
360
K-

Şekil 1. KIRLANGIÇ-360A

Şekil 2. Tasarım aşamaları

KIRLANGIÇ-360A modeli kanat ve gövde modelde seçilen yapı ve hava aracını ileri itme sistemi
elemanları modüler olarak tasarlanmıştır. Diğer sayesinde model sessiz, hafif ve yüksek verimli olarak
elemanlardan, kamera sisteminin mekanizması çalışmaktadır [9]. Hava aracının dikey ve yatay konumda
sayesinde hassasiyetle odaklama, yer takibi daha dengeli olması için kuyruk boyut ve oranlarının
yapabilme özelliklerine sahiptir. Tasarlanan İHA hesaplarında Airplane Design Calculator programından
esnek bir tasarım modeline sahip olması nedeniyle yararlanılmıştır [10]. Belirlenen boyutlar ANSYS
kanat uzunlukları, kanat profili, elektronik sistemi, Workbench CFD yazılımı kullanılarak analiz edilmekte
ve itki sisteminde değişiklikler yapılabilmektedir. ve en uygun performansı elde etmek için analiz
Ana boyutları Şekil 3’de verilmektedir. Uçağın çalışmaları devam etmektedir.
aerodinamik yapısı Elbit System Skylark I ve II
modelinden esinlenerek tasarlanmıştır. İlgili

84
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Şekil 3. KIRLANGIÇ-360A’nın ana boyutları

Yapılan model çalışması için önceden belirlenen yüksek hız sağlayamaması bir dezavantaj olarak
teknik özellikler aşağıda belirtilmiştir (Çizelge 1). karşımıza çıkmaktadır (Şekil 4).

Çizelge 1. KIRLANGIÇ-360A’ın teknik özellikleri

Özellik Değer
Maksimum Ağırlık 7 kg
Uçuş süresi 2 saat
Maksimum Hız 70 km/saat
Navigasyon GPS, INS
Uçuş irtifa 2.5 km
Kalkış Elden itişli
İniş Gövde veya ağ üzerine
Boy 167 cm
Yükseklik 56 cm
Kanat açıklığı 201 cm
Komut kontrol mesafesi 5 km
Kamera 2 eksen
Komuta Manüel – otonom
Şekil 4. Motor
İlgili modeli oluşturan temel parçalar; motor, kanat,
görüntü birimi, kuyruk ve bataryadan oluşmaktadır. Bilindiği gibi pervane palası sayısı arttıkça, hava aracı
tarafından istenen güç gereksinimi artmaktadır [11].
Tahriki sağlayan tek motor olup 600-800 wattlık güç Fakat ilgili pervane çapı düşürülerek hava aracı motor
ile hareketi sağlayan hareket organıdır. Küçük ve hafif gücünde bir değişikliğe gidilmemiştir. Tasarlanan
olması ve bunların yanında yüksek performans modelde bu gereksinimden dolayı pala sayısı motor
sağladığı için elektrik motoru tercih edilmiştir. Fakat gücünü etkilemeyecek şekilde belirlenmiştir.

85
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Kanat kısmı üst motor gövdesine vidalı olarak Kanat profili olarak şu an RA 16-3C3 kullanılmıştır.
bağlanılacak şekilde tasarlanmıştır. Uçağın ağırlık Açıklık oranı, daralma oranı, ok açısı, kanat alanı,
merkezine göre kanat ağırlık merkezinin motor gücü değerleri de ilgili profilin daha önce
konumlandırılabilir olması hedeflenmektedir. Bu kullanılmış olan BT20 uçağından esinlenerek
sistem, uçağın üzerinde daha sonra yapılabilecek tasarlanmış ve analizler buna göre değerlendirilmiştir
değişikliklere göre ağırlık merkezinin değişimine [12].
karşılık bir önlem olarak geliştirilmiştir (Şekil 5).

Şekil 7. Kuyruk kısmı


Şekil 5. Kanat
Uçağın elektronik kısmına, motora ve komuta
İki eksende hareket edebilen dijital, analog ve IR gece sistemine gerekli enerjiyi sağlayan birimdir. Ağırlığı
görüş kamerası özelliklerine sahip kamera 350-500 gr, malzemesi Li-Po veya Li-Ion’dır. Batarya
kullanılmaktadır. Kamera, iki eksenli hareketini uçağın alt kısmına yerleştirilip değişimini ve bakımını
uçağın en ön kısmından yeryüzüne dikey 90 derece sağlayabilmek amacıyla bir kapak ile tek parça olacak
yatay olarak 90 derece bakış açısı ile geniş bir görüntü şekilde montaj halinde tasarıma eklenmiştir (Şekil 8).
kapasitesini almamıza olanak sağlamaktadır.
Görüntüyü anında uçak üzerinde kayıt ederek,
eşzamanlı yeryüzünden bilgisayar yardımı ile kontrol
ve takip etmeye imkân vermektedir (Şekil 6).

Şekil 8. Batarya

IV. TARTIŞMA VE İLERİYE DÖNÜK


HEDEFLER

İHA’nın günümüzde en aktif şekilde ihtiyaç


duyulduğu savunma sanayinde, farklı kurum ve
Şekil 6. Görüntü birimi
kuruluşlardan alanlarında uzmanlaşmış kişilerin hızla
gelişen bilgilerinden yararlanılarak, zamanında ve
Uçağın en gerisinde olup yatay ve dikey olarak
uygun tasarımlarla ihtiyacı karşılaya bilecek çözümler
hareketi dengeleyici özelliği sağlayan servo motor
üretmesi için bütün parametrelerin bir araya gelmesini
kontrol üniteleriyle destekli otonom kontrol
sağlayabilen gülcü bir alt yapıya ihtiyaç
kabiliyetine sahip kısmıdır. Bu kısımda hareketi
duyulmaktadır. Bu altyapı, amatör modelci ve
sağlayan servo motorlar kumanda ile kontrol
akademisyenleri bir araya getirerek teknolojik
edilebilmektedir (Şekil 7).
yenilikleri takibini kolaylaştıracaktır [13].

86
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

İHA konusunda ülkemizin ihtiyaçlarını milli yazılımların kendimiz tarafından hazırlanması


kaynaklarla karşılayabilmek için gerekli çalışmaları hedeflenmektedir.
yapmak ve bu konuya ilgi duyan arkadaşlarımızı
bilgilendirebilmek için onlara ürünü tasarımı TEŞEKKÜR
hakkında gereken altyapıyı hazırlamak planlarımız
arasındadır. Bu altyapı çalışmasında ürün tasarımına Karabük Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi
etki eden ölçütleri, malzeme bilgisini, bilgisayar bünyesinde, KIRLANGIÇ-360A’nın bilgisayar
destekli tasarım, analiz ve imalata yönelik ortamında modellenmesinde kullanılan SolidWorks
uygulanabilir yöntemleri geliştirmek, geliştirilen yazılımını sağlayan Teknolojik Yazılımlar ve Makine
ürünleri analizleriyle birleştirmek hedeflenmiştir. Bu Ticaret A.Ş., İstanbul, firması yetkililerine
çalışma ile ilgili alana dönük bilgisayar ve internet katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
destekli bir kütüphane oluşturmak, bu kütüphane
sayesinde oluşturulan teknik altyapı ile projelerin KAYNAKLAR
tasarımını ve imalatını hızlandırarak, hızla gelişen bu
yeni dünya teknolojisinde ülkemizi ilk sıralara [1] Z. Goraj, A. Frydrychiewicz, J. Winiecki, Design
taşıyabilecek üniversite öğrencilerine bir vizyon concept of a high-altitude long-endurance
kazandırmak hedeflenmektedir. unmanned aerial vehicle, Aircraft Design, vol. 2,
19-44, 1999.
Şu an kullanılan sistemler tek üretimlik olup üzerinde [2] S.R. Herwitz, L.F. Johnson, S.E. Dunagand, R.G.
değişikliğe fazla olanak sağlamayan sistemlerdir. Bu Higgins, D.V. Sullivan, J. Zheng, B.M. Lobitz,
sistemlerde araç tamamen tasarlanıp üretilmekte, J.G. Leung, B.A. Gallmeyer, M. Aoyagi, R.E.
sistemler oldukça yüksek teknolojide oldukları için Slye, J.A. Brass, Imaging from an unmanned
yazılım ve donanım değişikliklerine imkân aerial vehicle: agricultural surveillance and
vermemektedirler. Bu ise, modelin yenilenmesini decision support, Computers and Electronics in
zorlaştıracağı için modelin tekrardan yapımını Agriculture, vol. 44, 49–61, 2004.
mecburi kılmaktadır. Dolayısıyla maliyeti arttırdığı [3] T.H. Bradley, B.A. Moffitt, D.N. Mavris, D.E.
gibi zaman gereksinimini artırmaktadır. Maliyetin Parekh, Development and experimental
artması demek bu sistemlerin teknik olarak yeterli characterization of a fuel cell powered aircraft,
olan kurum ya da şahısların maddi olarak zorlanması, Journal of Power Sources, vol. 171, 793–801,
tasarımdan daha çok maliyetiyle uğraşılması anlamına 2007.
gelmektedir. Teknolojinin ilerlemesi için önce tasarım [4] R. Martinez-Val, C. Hernandez, Preliminary design
fikirlerinin geliştirilmesi, daha sonra üretime yönelik of a low speed, long endurance remote piloted
hesapların yapılması zorunludur. Üreticinin aklında vehicles (RPV) for civil applications Aircraft
sorunların oluşması, tasarımı o yönde etkileyeceği Design, vol. 2, 167-182, 1999.
gibi modelin tasarım ölçütlerini ve amacını da etki [5] Unmanned aerial vehicle, Mart 2008
altına almaktadır. Bu etkenler akademik birimlerde (en.wikipedia.org/wiki/Unmanned_aerial_vehicle)
daha fazla görülmekte ve çalışmalar sadece deneme [6] C. Göloğlu, Ürün tasarım sürecinde eşzamanlılık
üretimi olarak kalmakta ya da teoriden ileriye ve bir imalat için tasarım sistemi, 4th International
geçememektedir. Uygulama alanlarının azlığı, Advanced Technologies Symposium, Konya /
çalışmaların yavaşlamasına ve teknolojinin ivme Türkiye, September 28–30, 591-596, 2005.
kaybetmesine yol açtığı aşikârdır. Bunun için en [7] M.Y. Tanes, Arçelik’te ürün ve teknoloji
azından eğitim ve akademik birimlerde kulüplerin geliştirme, TürkCADCAM Dergisi, Ekim 2002,
kurulması, kurulu olanlara yetkili ve sorumlu kişiler (www.turkcadcam.net/rapor/arcelik-
tarafından destek verilmesi, çalışmaların kamuoyuna ug/index.html).
basın aracılığıyla yansıtılması gerekmektedir. [8] SolidWorks, Teknolojik Yazılımlar Ve Makina
Ticaret A.Ş., İstanbul., 2007.
V. SONUÇ [9] Elbit System Skylark I ve II, Nisan 2008,
(www.elbitsystems.com).
Karabük Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi, [10] Van Tassle, L.B, Airplane Design Calculator,
Tasarım ve Konstrüksiyon Anabilim Dalı’nda 1998.
gerçekleştirilen KIRLANGIÇ-360A modeli ile ilgili [11] Selecting an Equivalent Multi-Blade Propeller,
teknolojinin tanınması, tasarlanan modelin üretiminin Nisan 2008.
ve analizlerinin gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir. (www.mh-aerotools.de/airfoils/propuls2.htm).
İHA’ların ülkemizde geliştirilebilir, uygulanabilir bir [12] TB 20 Trinidad, Nisan 2008,
endüstri alanı tanımlamak ve gelişim sürecinde yer (slonder.tripod.com/tb20/genel.htm).
almak hedefi amaçlanmaktadır. Mevcut yaygın [13] H.L. Bayraktar, Unmanned Aerial Systems, Mart
teknolojiyi kullanan modelimizin üst modellerinde 2008, (www.baykarmakina.com/english_home).

87
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

“FURTHER GENERALIZATION of ANALYSIS and SOLUTION for FREE FLEXURAL


VIBRATIONS of INTEGRALLY-STIFFENED and/or STEPPED-THICKNESS PLATES
or PANELS”

U.Yuceoglu# J.Javanshir* Ö.Güvendik+


Department of Aerospace Engineering
Middle East Tech. University
Ankara, 06531, Turkey
Email: yuceoglu@ae.metu.edu.tr
Email:jaberjavanshir@hotmail.com
Email:öguvendik@tai.com.tr

ABSTRACT

This study considers a “Further Generalization of Analysis and General Method of Solution
for the “Free Flexural Vibrations of Integrally-Stiffened and/or Stepped-Thickness Plates or
Panels” of rectangular planforms and various configurations. The formulation is based on the
“Mindlin Plate Theory”. In the analysis, the sets of equations of the “orthotropic” and
dissimilar “Mindlin Plates” of the “Stiffened System” are eventually reduced to a “Governing
System of the First Order Ordinary Differential Equations”. This system is numerically
integrated by means of the “Modified Transfer Matrix Method” (MTMM) (with Interpolation
Polynomials). It is also shown that the present theoretical analysis and the method of solution
are quite general and it can handle, relatively easily, certain types of the “Stiffened Plate or
Panel Systems”. Some numerical results for the mode shapes and the natural frequencies for
the “isotropic” “Stiffened System with Three Integral Plate Stiffeners” are presented. Also
brief but important conclusions are drawn from the numerical result presented.

I. INTRODUCTORY REMARKS AND


BRIEF REVIEW
In general, the “Integrally-stiffened and/or the most significant papers making use of several
Stepped-Thickness Rectangular Plates or Panels” are formulations and solution techniques are given in [4-
extensively used in various areas of advanced 19]. More recently, the detailed studies of some
technology due to their very advantageous “Types” of the “Integrally-Stiffened and/or Stepped-
mechanical characteristics. They are also employed Thickness Plates or Panels” are presented in
in aircraft, spacecraft and other aero- structural Yuceoglu et al [20-25]. Also the “Stiffened Systems
systems and subsystems[1,2,3]. Their other with Bonded Plate Stiffeners” are given in Yuceoglu
important application is in the light-weight high- et al [26-34]
speed hydrodynamic vehicle structural systems. In
the world-wide scientific and engineering literature, In all the above mentioned stiffened plate

# Professor and PHD, *Graduate student, +Graduate student


1

88
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
systems, excluding Yuceoglu et al.[20-34], the the entire system is divided into several “Regions”
“Classical Thin Plate Theory (CLTPT)” is utilized in (or “Domains”) as Part I, Part II, Part III, …, Part
the theoretical formulation. Another important point VII, as shown in Figure 2.b. On the basis of these
is that, the available research papers in the open “Regions” or Parts, the “special form” of the
literature, deal with a limited number of integral “Governing System of the Partial Differential
plate stiffeners (one or two plate stiffeners at most) Equations” of the problem is presented in Appendix
in the entire plate or panel system. Furthermore, It is A (see also Yuceoglu et al [20-25 ]).
a well known fact that the numerical results by the
(CLTPT) and by the “First Order Shear Deformation The next stage of the analysis is the “Non-
Plate Theory (FSDPT)” [35, 36] are quite different Dimensionalization Procedure” as follows:
and their numerical accuracy are affected.
The dimensionless coordinates
Therefore, the main objectives of this study
η = x/a, ξI = yI / l' Ι (in Part I)
are to develop a “general theoretical analysis” and a
consistent “general numerical method of solution” to η = x/a, ξII = yII / l' ΙΙ (in Part II) (1)
the “Free Vibrations Problems of Integrally- η = x/a, ξIII = yIII / l' ΙΙΙ (in Part III)
Stiffened and/or Stepped-thickness Plates or Panels
η = x/a, ξIV = yIV / l ' IV (in Part IV)
with Integral Multiple Stiffeners”. The present
theoretical formulation is to be based on the η = x/a, ξV = yV / l ' V (in Part V)
“Mindlin Plate Theory” which is one of the η = x/a, ξVI = yVI / l 'VI
“(FSDPT)” [35,36] (in Part VI)
η = x/a,ξVII=yVII / l 'VII (in Part VII)
The “Integrally-Stiffened and/or Stepped-
Thickness Rectangular Plates or Panels” can be
classified in terms of several “Types” as shown in The dimensionless parameters related to
Figure 1. They are mainly defined by the “number of orthotropic elastic constants of the plate elements,
steps” in their geometries and configurations. Here,
the stiffened system under consideration is the B( jik)
“Integrally-Stiffened and/or Stepped-Thickness B ( jik) = , ( j = 1,2,3,... and i, k = 1,2,...)
B(1)11
Plate and Panel with Three Integral Plate Stiffeners”
(i.e. “Type 6” or “Six-Step” Case). However, it will B( jll)
B ( jll) = , ( j = 1,2,3,... and l = 1,2,...)
also be shown that, the present analytical B(1)11 (2)
formulation and the method of solution is quite
general and they can with, relative ease, be further
extended to the systems with “Lower Number” or
“Higher Number” steps in thicknesses. The dimensionless parameters related to the
densities and the geometries of the plates
II. ANALYTICAL FORMULATION AND
SYSTEMS OF EQUATIONS
ρ2 = ρ2 , ρ3 =
ρ1 , ρ4 =
ρ4 , ρ5 =
ρ5
The general configuration and the geometry ρ1 ρ1 ρ1 ρ1
of the “Stiffened System with Three Integral Plate
Stiffeners (Type 6 or “Six-Step” Case)” are given in ρVI = ρVI , ρVII = ρVII / ρ1, ρ1 = ρ1 / ρ1 = 1
ρ1
Figure 2.a,b. The material directions and the
coordinate systems are also shown in the same l'II l'IIΙ l'VΙ l V'
LII = , LΙII = , LVΙ = , LV =
Figure. The individual plate elements (including a a a a
plate stiffeners) of the system are assumed to be ' l'
LVI = l VI , LVII = VII , LI = l'I
dissimilar orthotropic “Mindlin Plates” with a a a
different thicknesses. The longitudinal cross-section h h
is shown in Figure 2.b. h2 = h2 , h3 = 3 , h4 = h4 , h5 = 5 ,
h1 h1 h4 h1
The preliminary stage in the present h6 h7 h1
h6 = , h7 = , h1 = =1 (3)
analysis is to apply the “Domain Decomposition h1 h1 h1
Approach” to the entire system of Figure 2. Hence,

89
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
In Part VI region (or Left Middle Plate Element ),
where “a” is the width of the entire plate system.
The dimensionless frequency parameter   of the
entire “Stiffened Plate or Panel System” (i.e. “Type
d
dξ VI
{Y }= [M']{Y },
( 6)
mn
( 6)
mn (0 ≤ ξ VI ≤ 1)
6” or “Six-Step” Case).
with the " Continuity Conditions" at ξ VI = 0,1. (10)

( ωmn ) = ρ1a 4ωmn


2 (1)
/ h12 B11 In Part VII region (or Left Middle Plate Element ),
(4)
( Ω ) = ωmn (m, n = 1,2,3,4...)

Considering the simple support conditions


d
dξ VII
{Y }= [N']{Y },
(7)
mn
(7)
mn (0 ≤ ξ VII ≤ 1)
at x=0, a , in the x-direction, then the generalized with the " Continuity Conditions" at ξ VII = 0, 1.
displacements and the stress resultants can be (11)
expressed in the “Classical Levy’s Method” in where the “—“ sign indicates that these matrices
Fourier Series in each “Part (or “Region”). Thus, are nondimensionalized. The “dimensionless
simply substituting “Classical Levy’s Solutions” into fundamental dependent variables” or the “state
the system of equations (in Appendix A) yield the vectors” of the problem are now given as,
final “Governing System of the First Order Ordinary
Differential Equations” in the “state-vector” forms.
Then, for the “Type 6” (or “six-step” Case
{Y (j)
mn (η , ξ
k
} { ( j)
) = ψ mnx ( j)
,ψ mny ( j)
, W mn ( j)
, M mnyx ( j)
, M mny ( j)
, Q mny }
T

( j = 1,2,3,..., 7 ; k = I, II, III,..., VII ) (12)


In Part I region (or Left Plate Stiffener ),
d One may observe here that, the “Initial value and
dξ I
{ }
Ymn(1) = [C '] Ymn(1) , { } (0 ≤ ξ I ≤ 1) Boundary Value Problem” of the “Free Dynamic
(5) Response of the Stiffened Plate or Panel System”
with the " Continuity Conditions" at ξ I = 0, 1. under study is now reduced to the so-called “Two-
Point Boundary Value Problem of Mechanics and
In Part II region (or Middle Plate Stiffener ), Physics” in terms of the “Governing System of
Equations” of (5-11). This is a very important step
d
dξI
( 2)
Ymn {
= [D'] Ymn
( 2)
,} { } (0 ≤ ξII ≤ 1) in the theoretical analysis which facilitates the
method of solution employed here
(6)
with the" ContinuityConditions" at ξII = 0,1.
One now can show that the theoretical
In Part III region (or Right Plate Stiffener ), analysis (and later the method of solution) is quite
enough to formulate and solve other “Stiffened
d
dξI
(3)
Ymn {
= [E'] Ymn
(3)
, } { } (0 ≤ ξIII ≤ 1) Plate or Panel System” problems such as the “Type
4 (or “Four-Step” Case)” as shown in Figure 1. For
(7) this purpose, one may perform the following
with the " ContinuityConditions" at ξIII = 0, 1. replacements in (5-11),

In Part IV region (or Far Left Plate Element), ξ I  ξ I, η = x/a


d
dξ IV
( 4)
Ymn {
= [F '] Ymn
( 4)
, } { } (0 ≤ ξ IV < 1) ξ II  ξ II , η = x/a

with the " ArbitraryBoundaryConditions" ξ IV = 1 ξ III  0 , η = x/a

ξ IV  ξ III , η = x/a
and the " Continuity Conditions" at ξ IV = 0. (8)

In Part V region (or Far Right Plate Element ), ξ V  0, η = x/a

dξ V
d
{Y }= [G']{Y }, (0 ≤ ξ
(5)
mn
(5)
mn V ≤ 1) ξ VI  ξ V , η = x/a
(9)
with the " Continuity Conditions " at ξ V = 0, 1. ξ VII  ξ IV , η = x/a (13)

90
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
• “Special Form” of “Governing PDE’s” for
Parts I,II,III,IV,V,VI,VII (“Orthotropic
Mindlin Plate Theory”)

1 ∂ψ y
( j)
1  12 1 ∂ ψ x( j ) 
= ( j)  M ( j)
− B12( j ) 
l ' k ∂ξ k B 22  h3 y
a ∂η 
 j 
( j)
1 ∂ ψ x( j ) 12 ( j) 1 ∂ψ y
= (3) ( j ) M yx −
l ' k ∂ξ k h j B 66 a ∂η
( j)
1 ∂w 1 ( j = 1, k = I) (in Part I)
= 2 Q y( j ) − ∂ ψ ( j)
y
l ' k ∂ξ k κ y h j B 44( j )
(j = 2, k = II) (in Part II)
( j)
1 ∂ M yx ρ j h 3j ∂ ψ x( j ) 1 ∂ M x( j ) (j = 3, k = III) (in Part III)
= −
l ' k ∂ξ k 12 ∂t2 a ∂η (A.1)
(j = 4, k = IV) (in Part IV)
hj
+ Q x( j ) −
2
(
q zx( + ) + q zx( − ) ) (j = 5, k = V) (in Part V)
( j)
( j = 6, k = VI ) (in Part VI )
1 ∂M y ρ j h 3j ∂ ψ y( j ) 1 ∂ M yx( j )
= − ( j = 7, k = VII ) (in Part VII )
l ' k ∂ξ k 12 ∂t2 a ∂η
hj
+ Q y( j ) −
2
(q (+)
zy + q zy( − ) ) and where q’s are the surface loads (or stresses)
which are identically zero in this case. In the
1 ∂Q y
( j)
∂ 2 w ( j ) 1 ∂ Q x( j ) above system of equations (1), the “state vectors”
= ρ j hj −
l ' k ∂ξ k ∂t2 a ∂η of the problem are given as “column vectors” for
Parts I, II, III,…, VII, respectively,
(
− q zy( + ) − q zy( − ) )

• Governing PDE’s in “matrix form” with


“state vectors”

1     
(
  
! " #$ % , , *+    !
ℓ   & ) ( (A.2)

J " 1,2,3, … ,7 1 " 2, 22, 222, … , 322



k x {
Y ( j ) ( η, y ) = Ψ ( j ) , Ψ ( j ) , w ( j ) ; M ( j ) , M ( j ) , Q ( j )
y yx y y }
T

( j = 1,2,3 ,...,7 ; k = Ι, ΙΙ, ΙΙΙ,..., VII) (A.3)

91
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
of course, is expected in such a “Stiffened System”. It [12] Bambill, D.V., Rossi, R.E. et al, 1996,
is also seen that the more complicated and interesting “Vibrations of a Rectangular Plate with Free
mode shapes appear in higher modes. Edge in the Case of Discontinuously Varying
Thickness”, Ocean Engineering, Vol.29,
REFERENCES No.1, pp.45-49.
[1] Hoskins, B.C. and Baker, A. A., 1986 [13] Guo, S.J., Khane, A.I., and Moshreff-Torbati,
“Composite Materials for Aircraft M.1997, “Vibration Analysis of Stepped-
Structures”, AIAA Educational Series, New Thickness Plates”, Jour. of Sound and
York. Vibration, Vol.204, No.4, pp. 645-657.
[2] Marshall, I.H., and Demuts, E., (Editors), [14] Li, Q.S., 2000, “Exact Solutions for Free
1988, “Supportability of Composite Vibration of Multi-Step Orthotropic Shear
Airframes and Aero-Structures”, Elsevier Plates.”, Jour. of Struct. Engineering and
Applied Science Publihers, New York. Mechanics, Vol.9, pp. 269-288.
[3] Niu, M.C.-Y. 1988, “Airframe Structural [15] Cheung, Y.K., Au, F.T.K., Zheng, D.V.,
Design”, Commilit Pres Ltd., Hong Kong. 2000, “Finite Strip Method for the Free
[4] Chopra, I. 1974 “Vibration of Stepped- Vibrations and Buckling Analysis of Plates
Thickness Plates”, Inter. Jour. of Mechanical with Abrupt Changes in Thickness”, Thin
Science Vol.16, pp., 337-344. Walled Structures, Vol. 36, pp. 89-110.
[5] Warburton, G.B., 1975, Comment on [16] Gorman, D.J. and Singhal, R., 2002,” Free
“Vibration of Stepped-Thickness Plates” by Vibration Analysis of Catilever Plates with
I.Chopra. Inter. Jour. of Mechanical Sciences Step Discontinuities in Properties by
Vol. 16, pp. 239-… Superposition Method”, Jour. of Sound and
[6] Laura, O.A.A., and Filipich, A., 1977, Vibration, Vol.253, No.3, pp.631-652.
“Fundamental Frequency of Vibration of [17] Xiang, Y. And Wang C.M., 2002, “Exact
Stepped-Thickness Plates”, Jour. of Sound Buckling and Vibration Analysis for Stepped
and Vibration, Vol.50, No.1, pp157-158. Rectangular Plates”, Jour. of Sound and
[7] Bambil, D.V. et.al., 1991, “Fundamental Vibration, Vol.250, No.3, pp.503-517.
Frequency of Transverse Vibration of [18] Hull, P.V. and Buchanan, G.R., 2003,
Symmetrically Stepped Simply Supported “Vibration of Moderately Thick Square
Rectangular Plates”, Jour. of Sound and Orthotropic Stepped-Thickness Plates”, Jour.
Vibration, Vol. 150, pp. 167-169. of Applied Acoustics, Vol.64, pp753-763.
[8] Cortinez, V.H. and Laura, P.A.A., 1990, [19] Xiang, Y. And Wei, G.W., 2004, “Exact
“Analysis of Vibrating Rectangular Plates of Solutions for Buckling and Vibration of
Discontinuously varying thickness by the Stepped-Rectangular Mindlin Plates”, Inter.
Cantorovich Method”, Juur. of Sound and Jour. of Solids and Structures, Vol.41, No.3,
Vibrations, Vol.137, No.3. pp. 457-461. pp.279-294.
[9] Yuan, J., and Dickson, S.M., 1992, The [20] Yuceoglu, et al, 2006, “VI Kayseri Havacılık
Flexural Vibration of Rectangular Plate Sempozyumu (VIth Kayseri Symposium on
Systems Approached by Artificial Springs in Aeronautics and Astronautics)”, May 12-14,
The Rayleigh-Ritz Method”, Journal of 2006, Erciyes University, Kayseri, TURKEY.
Sound and Vibration Vol. 159, No.1, pp 39- [21] Yuceoglu, U., Gemalmayan, N. and Sunar,
55. O., 2007, “Free Flexural Vibrations of
[10] Harik, I.E., Liu, X., and Balakrishnan, N., Integrally-Stiffened and/or Stepped-
1992, “Analytic Solution for Free Vibration Thickness Plates or Panels with a Central
of Rectangular Plates”, Journal of Sound and Plate Stiffener”, “48th
Vibration, Vol153, No.1. pp. 51-62. AIAA/ASME/ASCE/AHS/ASC/”
[11] Takabatake, H., Imaizumi, T., Okatomi, K., “Structures, Struct. Dynamics, Materials
1995, “Simplified Analysis of Rectangular (SDM) Conference and Exhibit”, April 21-
Plates with Stepped Thickness”, ASCE Jour. 25, 2007, Waikiki, Havaii.. (Paper No. AIAA
of Struct. Engineering, Vol.117, pp. 1759- 2007-2113).
1779. [22] Yuceoglu, U., Gemalmayan, N. and Sunar, O.,
2007, “Free Flexural Vibrations of
5

92
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Integrally-Stiffened and/or Stepped- [28] Yuceoglu, U. and Özerciyes, V., 1998, “Free
Thickness Plates or Panels with a Non-Central Bending Vibrations of Composite Base Plates
Plate Stiffener”, November 10-16,2007 or Panels Reinforced with a Non-Central
Seattle, Washington, Symposium ,“2007 Stiffening Plate Strip”, in the ASME- Noise
ASME international Mech. Engineering Control and Acoustics Div. “Vibroacoustic
Congress and Exposition” (IMECE 2007) on Characterization of Advanced Materials and
Advanced Structures and Materials for light- Structures” NCAD-Vol. 25”, pp. 233-243,
weight Design (ASME Paper No IMECE (an ASME publication).
2007- 41066) [29] Yuceoglu, U. and Özerciyes, V., 1999,”
[23] Yuceoglu U., Javanshir J., Eyi S. 2008, “Free Sudden Drop Phenomena in Natural
Vibration analysis of “Integrally-Stiffened Frequencies of Partially Stiffened, Stepped-
and/or Stepped-Thickness Plates or Panels Thickness. Composite Plates or Panels”,
with two Side Stiffeners”,49th Proceed. of the “40th AIAA/ ASME/ ASCE/
AIAA/ASME/ASCE/AHS/ASC Structures, AHS/ ASC/ “Structures, Struct. Dynamics,
Struc. Dynamics and Materials (SDM) Materials (SDM) Conference and Exhibit”,
Conference and Exhibit” Schaumburg, Illinois (Paper No. AIAA-1999-1483), pp. 2336-
(Paper No. AIAA-2008-….. 2347.
[24] Yuceoglu U., Javanshir J., Eyi S. 2008, “On a [30] Yuceoglu, U. and Özerciyes, V., 2000
General Approach to Free Vibrations “Natural Frequencies and Modes in Free
Response of Integrally-Stiffened and/or Transverse Vibrations of Stepped-Thickness
Stepped Thickness Rectangular Plates or and/or Stiffened Plates and Panels”, Proceed.
Panels” ,2008 “ASME intr. Mech. of the “41st AIAA/ ASME/ ASCE/ AHS/
Engineering Congress and Exposition”, ASC/ (SDM) Conference and Exhibit”,
October 26-Nov4, 2008, Boston (Paper No. AIAA-2000-1348), pp.
Massachusetts,(ASME Paper No. IMECE-
[31] Yuceoglu, U. and Özerciyes, V., 2000
2008-66980)
“Sudden Drop Phenomena in Natural
[25] Yuceoglu, U., Güvendikö Ö., Gemalmayan,
Frequencies of Composite Plates or Panels
N., Sunar, O. 2007, “Effects of Central and
with a Central Stiffening Plate Strip”, Inter.
Non-Central Plate Stiffeners on Free
Journal of Computers and Structures, Vol. 76
Vibrations Response of Integrally-Stiffened
(1-3) (Special Issue), pp.247-262.
and/or Stepped-Thickness Plates or Panels”,
[32] Yuceoglu, U. and Özerciyes, V.,
49th AIAA/ASME/ASCE/ASC/AHS
2003,”Orthotropic Composite Base Plates or
Structural, Struct. Dynamics and Materials
Panels with a Bonded Non-Central (or
(SDM) Conference and Exibit”, April 7-10,
Eccentric) Stiffening Plate Strip”, ASME
2008 Schaumburg Illinois.(Paper No. AIAA-
Journal of Vibration and Acoustics Vol.125,
2008-...)
pp. 228-243.
[26] Yuceoglu, U. and Özerciyes, V., 1996, “Free
[33] Yuceoglu, U. ,Özerciyes, V.and Çil, K.,
Bending Vibrations of Partially-Stiffened,
2004, “ Free Flexural Vibrations of Bonded
Stepped-Thickness Composite Plates”, in the
Centrally Doubly Stiffened Composite Base
ASME- Noise Control and Acoustics Div.
Plates or Panels”, “2004 ASME Inter. Mech.
“Advanced Materials for Vibro-Acoustic
Engineering Congress and Exposition”, Nov.
Applications NCAD- Vol. 23”, pp.191-202,
13-19, 2004, Anaheim, California, (ASME
(an ASME publication).
Paper No. IMECE-2004-59769).
[27] Yuceoglu, U. and Özerciyes, V., 1997, [34] Yuceoglu, U. , Güvendik, Ö., and Özerciyes,
“Natural Frequencies and Mode Shapes of V., 2005, “Free Flexural Vibrations Response
Composite Plates or Panels with a Central of Composite Mindlin Plates or Panels with a
Stiffening Plate Strip”, in the ASME-Noise Centrally Bonded Symmetric Double Lap
Control and Acoustics Div. “Symposium on Joint (or Symmetric Double Doubler Joint)”,
Vibroacoustic Methods in Processing and 2005 ASME Inter. Mech. Engineering
Characterization of Advanced Materials and Congress and Expo. Nov. 5-11, 2005
Structures, NCAD-Vol. 24”, pp.185-196,(an Orlando, Florida, (ASME Paper No. IMECE.
ASME publication). 2005-79233).

93
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
[35] Mindlin, R.D., 1951, “Infuence of Rotatory Composite Shallow Cylindrical Shell
Inertia and Shear on Flexural Motions of Panels,” AIAA Journal, Vol.43, No.12,
Isotropic, Elastic Plates”, ASME Journal of pp.2537-2548 .
Applied Mechanics, Vol.18, pp.31-38. [38] Yuceoglu, U., Toghi, F., and Tekinalp, O.,
[36] Reissner, E., 1945, “The Effect of Transverse 1996, “Free Bending Vibrations of
Shear Deformations on the Bending of Elastic Adhesively-Bonded, Orthotropic Plates with
Plates” ASME Journal of Applied Mechanics, a Single Lap Joint”, ASME Journal of
Vol.12, No.2, pp A.69-A.77. Vibration and Acoustics, Vol. 118, pp. 122-
[37] Yuceoglu, U., and Özerciyes, V., 2005 “Free 134
Vibrations of Bounded Single Lap Joints in

TABLE 1. MATERIAL CONSTANTS of PRESENT “STIFFENED SYSTEMS with THREE INTEGRAL


PLATE STIFFENERS”

“Isotropic” “Al-Alloy” System “Orthotropic” “Composite” System


Al-Alloy Al-Alloy Al-Alloy Graphite-Epoxy Kevlar-Epoxy Kevlar-Epoxy
Plates 1,2,3 Plates 4,5 Plates 6,7 Plates 1,2,3 Plates 4,5 Plates 6,7
(j=1,2,3) (j=4,5) (j=6,7) (J=1,2,3) (J=4,5) (j=6,7)
( j) ( j) ( j) ( j) ( j)
E x =72.69GPa E x =72.69GPa E x =72.69GPa E x =11.71GPa E x =5.5GPa E (xj) =5.5GPa
( j) ( j) ( j) ( j) ( j)
E y =72.69GPa E y =72.69GPa E y =72.69GPa E y =137.8GPa E y =76.0GPa E (yj) =76.0GPa
G (xyj) =25.78GPa G (xyj) =25.78GPa G (xyj) =25.78GPa G (xyj) =5.51GPa G (xyj) =2.10GPa G (xyj) =2.10GPa
G (xzj) =25.78GPa G (xzj) =25.78GPa G (xzj) =25.78GPa G (xzj) =2.5GPa G (xzj) =1.5GPa G (xzj) =1.5GPa
G (yzj) =25.78GPa G (yzj) =25.78GPa G (yzj) =25.78GPa G (yzj) =3.0GPa G (yzj) =2.0GPa G (yzj) =2.0GPa
υ(xyj) =0.313 υ(xyj) =0.313 υ(xyj) =0.313 υ(xyj) =0.0213 υ(xyj) =0.024 υ(xyj) =0.024
υ(yxj) =0.313 υ(yxj) =0.313 υ(yxj) =0.313 υ(yxj) =0.25 υ(yxj) =0.34 υ(yxj) =0.34
ρ(j) =2.796gr/cm3 ρ(j) =2.796gr/cm3 ρ(j) =2.796gr/cm3 ρ( j) =1.6gr/cm3 ρ( j) =1.3gr/cm3 ρ( j) =1.3gr/cm3
h1 =0,04m h1 =0,02m h1 =0,02m h1 =0,04m h 2 = h 3 =0,02m h 2 = h 3 =0,02m
a =0.50m a =0.50m a =0.50m a =0.50m a =0.50m a =0.50m

94
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
• “Special Form” of “Governing PDE’s” for
Parts I,II,III,IV,V,VI,VII (“Orthotropic
Mindlin Plate Theory”)

1 ∂ψ y
( j)
1  12 1 ∂ ψ x( j ) 
= ( j)  M ( j)
− B12( j ) 
l ' k ∂ξ k B 22  h3 y
a ∂η 
 j 
( j)
1 ∂ ψ x( j ) 12 ( j) 1 ∂ψ y
= (3) ( j ) M yx −
l ' k ∂ξ k h j B 66 a ∂η
( j)
1 ∂w 1 ( j = 1, k = I) (in Part I)
= 2 Q y( j ) − ∂ ψ ( j)
y
l ' k ∂ξ k κ y h j B 44( j )
(j = 2, k = II) (in Part II)
( j)
1 ∂ M yx ρ j h 3j ∂ ψ x( j ) 1 ∂ M x( j ) (j = 3, k = III) (in Part III)
= −
l ' k ∂ξ k 12 ∂t2 a ∂η (A.1)
(j = 4, k = IV) (in Part IV)
hj
+ Q x( j ) −
2
(
q zx( + ) + q zx( − ) ) (j = 5, k = V) (in Part V)
( j)
( j = 6, k = VI ) (in Part VI )
1 ∂M y ρ j h 3j ∂ ψ y( j ) 1 ∂ M yx( j )
= − ( j = 7, k = VII ) (in Part VII )
l ' k ∂ξ k 12 ∂t2 a ∂η
hj
+ Q y( j ) −
2
(q (+)
zy + q zy( − ) ) and where q’s are the surface loads (or stresses)
which are identically zero in this case. In the
1 ∂Q y
( j)
∂ 2 w ( j ) 1 ∂ Q x( j ) above system of equations (1), the “state vectors”
= ρ j hj −
l ' k ∂ξ k ∂t2 a ∂η of the problem are given as “column vectors” for
Parts I, II, III,…, VII, respectively,
(
− q zy( + ) − q zy( − ) )

• Governing PDE’s in “matrix form” with


“state vectors”

1     
(
  
! " #$ % , , *+    !
ℓ   & ) ( (A.2)

J " 1,2,3, … ,7 1 " 2, 22, 222, … , 322



k x {
Y ( j ) ( η, y ) = Ψ ( j ) , Ψ ( j ) , w ( j ) ; M ( j ) , M ( j ) , Q ( j )
y yx y y }
T

( j = 1,2,3 ,...,7 ; k = Ι, ΙΙ, ΙΙΙ,..., VII) (A.3)

95
INTEGRALLY - STIFFENED and/or
STEPPED – THICKNESS RECTANGULAR
PLATE or PANEL SYSTEM
(Step(s) in one direction only)
HaSeM'08

(Type.1) (Type.2) (Type.3) (Type.4) (Type.5) (Type.6)


One - Step Two - Step Three - Step Four - Step Five - Step Six - Step

a) a) a) a) a) a)

96
b) b) b) etc. b) etc. b) etc.

c) c)

d)
Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Figure 1.“Classes” or “Types” of “Integrally-Stiffened and/or Stepped- Thickness Plate or Panel Systems” (see also Yuceoglu et al [23-24])

9
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

(a) General Configuration, Geometry, Material directions and Coordinate Systems

(a) Longitudinal Cross-Section, Parts I, II,…,VII and Coordinate Systems

Figure 2. “Integrally-Stiffened and/or Stepped-Thickness Rectangular Plates or


Panels with Three Integral Plate Stiffeners”.

10

97
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

First Mode with Ω 1= ω 11=8.166 Fourth Mode with Ω 4= ω 21=86.713

Second Mode with Ω 2= ω 12=18.796 Fifth Mode with Ω 5= ω 14=100.645

Third Mode with Ω 3= ω 13=43.502 Sixth Mode with Ω 6= ω 22=112.622

Fig. 3 Mode Shapes and Dimensionless Nat. Freq.’s of “Integrally-Stiffened and/or


Stepped-Thickness Rectangular Plate or Panel with Three Plate Stiffeners”
(“Isotropic Case”)
(Plate1= Plate 2= Plate 3= Al-Alloy, Plate 4= Al-Alloy, Plate 5= Al-Alloy,Plate 6=A-Alloy, Plate 7=A-Alloy)
(ℓI=0.15m, ℓII=0.15m, ℓIII=0.15m, ℓIV=0.135m, ℓV=0.135m, ℓVI=0.135, ℓVII=0.145 )
(a=0.50m, h1= h2= h3=0.04m, h4= h5= h6= h7=0.02m, L=1.00m)
(Boundary Conditions in y-direction CC)

11

98
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

SABİT KANATLI DİKEY İNİŞ KALKIŞ BİR İNSANSIZ HAVA ARACININ


BENZETİM VE KONTROLÜ
Zafer Öznalbant1 Mehmet Şerif Kavsaoğlu1
e-posta: oznalbantzafer@gmail.com e-posta: kavsaoglu@itu.edu.tr

1
İstanbul Teknik Üniversitesi, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Uçak Müh. Bölümü, 34469 İSTANBUL

ÖZET .
xE x ekseninde yer değiştirme oranı**
Bu çalışmada sabit kanatlı dikine iniş kalkış yapabilen
bir insansız hava aracının hareket denklemleri elde .
yE y ekseninde yer değiştirme oranı**
edilmiştir. İncelenen hava aracı 3 adet kanal içi motor
pervane sistemi ile tahrik edilmektedir. Kanat uçlarında .
zE z ekseninde yer değiştirme oranı**
yer alan ön motorların açısal konumu kontrol
edilebilmektedir. Uçağın statik denge koşulları askı DTH1 1. motor gaz kolu ayarı
durumu, düz uçuş ve geçiş durumlarında elde edilmiştir. DTH2 2. motor gaz kolu ayarı
Geliştirilen bir yazılım ile her 3 durum için seçilen bir DTH3 3. motor gaz kolu ayarı
denge konumundan itibaren uçağın zamana bağlı DE Elevator pozisyonu açısı
dinamik hareketi incelenmiştir. Zamana bağlı hareket, PHIT12 1. ve 2. motor açıları
tam hareket denklemlerinin sayısal yöntemle çözümü ile t Süre (sn)
elde edilmiştir. Denklemlerin çözümünde herhangi bir * X,Y Z gövde eksen takımına göre tanımlanmıştır.[7]
lineerleştirme yaklaşımı yapılmamıştır. ** x, y, z yer eksen takımına göre tanımlanmıştır[3]

Semboller Listesi I. GİRİŞ


Günümüzde hava araçlarının tasarım aşamasında, uçuş
S Kanat planform alanı karakteristiklerinin incelenmesi önemli bir yer
c Ortalama veter tutmaktadır. Tasarım parametrelerinin elektronik ortama
b Kanat açıklığı aktarılması ile hava araçlarının uçuş esnasındaki
CG Ağırlık merkezi davranışları belirlenebilir. Bu davranışların
Vseyir Seyir uçuş hızı incelenmesinde uçuş hareket denklemleri
Vtutunma kaybı Tutunma kaybı hızı kullanılmaktadır[3].
W/S Kanat yüklemesi
L/D Taşıma-sürükleme oranı Sabit kanatlı hava araçlarında, dikey iniş kalkış
.
Uçuş hızı x bileşeni değişim oranı kabiliyeti, aracın operasyon verimliğini arttırmaktadır.
U
. Bu araçlar, iniş ve kalkış esnasında döner kanatlı hava
V Uçuş hızı y bileşeni değişim oranı araçları üstünlüklerini ve aynı zamanda seyir uçuşu
W
.
Uçuş hızı z bileşeni değişim oranı esnasında sabit kanatlı hava araçları üstünlüklerini kendi
. bünyesi altında toplarlar. Bu araçların kontrol ve
P X ekseni açısal hızı değişim oranı*
benzetimleri konusunda çalışmalar [6] yapılmakla
.
Q Y ekseni açısal hızı değişim oranı* birlikte, henüz konvansiyonel hava araçları için yapılan
. çalışmalar kadar yaygınlaşmamıştır.
R Z ekseni açısal hızı değişim oranı*
.
Bu çalışmada dikey iniş kalkış yapabilen sabit kanatlı
φ X ekseni Euler açı değişim oranı*
hava araçlarının kontrolü ve benzetimi incelenmiştir.
.
Y ekseni Euler açı değişim oranı* Tam (lineerize edilmemiş) hareket denklemleri sayısal
θ yaklaşıklık yöntemleri kullanılarak çözümlenmiştir. Bu
.
ψ Z ekseni Euler açı değişim oranı* yaklaşımla, evvelce kavramsal tasarımı yapılmış olan
dikey iniş kalkış yapma özelliklerine sahip “MSK DİK

99
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

İHA”[4] hava aracının kontrol ve uçuş karakteristikleri Tablo 1. MSK DİK İHA Geometrik Parametreleri
elde edilmiştir. Geometrik Parametreleri Değerler
S (m2) 0,62
II. KAVRAMSAL TASARIM VE BAŞLANGIÇ
PAREMETRELERİ c (m) 0,36
b (m) 1,76
Gövde Boyu(m) 2,17
CG yerleşimi, c cinsinden 30
Nötral Nokta yerleşimi, c cinsinden 39
Statik Marjin 9

Tablo 2. MSK DİK İHA Performans Parametreler


Performans Parametreleri Değerler
Vseyir 19m/sn
Vtutunma kaybı 14,3m/sn
164,26
W/SFlapsız
N/m2
238,75
W/SFlaplı
N/m2
(L/D)maks 10,12
Havada kalış süresi (Sabit Hız) 13,2 saat

Tablo 3. MSK DİK İHA Denge Hali Aerodinamik


Şekil 1. MSK DİK İHA Geometrisi Katsayılar
(Boyutlar mm dir) Karlı Durum Aerodinamik Katsayılar Değerler
CL 0,6718
MSK DİK İHA, dikey iniş kalkış yapabilme özelliğine CD
1

0,1750
sahip, sabit kanatlı bir insansız hava aracıdır. Kanat 1

Cm 0,032
uçlarında iki adet ana motor ve arka gövde içinde bir 1

adet motor olmak üzere toplam üç adet elektrik motoru


ile hareket etmektedir. Statik ve düşük hızlardaki tepki Tablo 4. MSK DİK İHA Boylamasına Kararlılık
kuvvetini arttırmak amacı ile pervane, duvarları kanat Türevleri
profili kesitli bir dairesel kanal içerisine yerleştirilmiştir. Boylamasına Kararlılık Türevleri Değerler
Ön motorlar uçak gövde eksen takımında [6] Y CD 0 0,0377
ekseninde 0–90 derece dönme hareketi yapabilmektedir. -1
CD (rad ) 0,5480
Tasarım gereksinimi olarak, uçak 3 kg paralı yük α

C L0 0,3470
taşıyabilmektedir. Uçağın kalkış ağırlığı yaklaşık 10kg
-1
olarak belirlenmiştir. Kontrol yüzeyi olarak kanat CL (rad )
α
5,3439
üzerinde flaperon, kuyruk üzerinde ruddervator tasarıma Cm0 0,2673
dâhil edilmiştir[4]. Hava aracının boyutsal bilgileri Şekil -1
1 de verilmiştir. Cmα (rad ) -0,4262

Hesaplamalarda kullanılan MSK DİK İHA hava aracının Bu çalışmada, ihtiyaç duyulan uçuş türevleri, AAA
ön boyutlandırma ve başlangıç performans değerleri, (Advanced Aircraft Analysis) yazılımı [1] ile elde
kavramsal tasarım safhasından alınmıştır [4]. Alınan edilmiştir. AAA yazılımına, uçuş şartları ve uçak
bazı değerler Tablo 1 ve Tablo 2 de verilmiştir.

100
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

geometrisi girdi olarak girilmiştir. Elde edilen bazı uçuş FORTRAN 90 bilgisayar dilinde uçuş benzetimi
parametreleri Tablo 3 ve Tablo 4 de verilmiştir. yazılımları geliştirilerek çözümler elde edilmiştir.

III. TAM HAREKET DENKLEMLERİ Verilen 12 adet hareket denklemi, uçağın lineer hız,
Hava araçlarının hareket denklemlerinin türetilmesinde açısal hız, Euler açıları durumu ve pozisyon durumu
kinematik ve dinamik prensipler kullanılır. Tam hareket türev denklemlerinden oluşmaktadır. Bu denklemler 4.
denklemleri 1-12 denklemlerinde verilmiştir [3, 7]. Mertebeden Runge-Kutta [5] yöntemi ile belirlenen
. 1 zaman aralığında çözümlenmiştir. 4. Mertebeden Runge-
U = −QW + RV + (FG + FAX + FTX ) (1) Kutta sayısal çözümünde, türev fonksiyonu verilen bir
m X
denklemin, sayısal yaklaşıklıkla integrali alınmaktadır.
. 1 Hareket denklemlerinde;
V = −RU + PW + ( FGy + FAy + FTy ) (2)
m U: X ekseni hız bileşeni
. 1 V: Y ekseni hız bileşeni
W = −PV + QU + (FGz + FAz + FTz ) (3) W: Z ekseni hız bileşeni
m P: X ekseni açısal hızı
. 1 ⎡ & ⎤ (4) Q: Y ekseni açısal hızı
P= ⎢−QR(I zz − I yy ) + (R+ PQ)I xz + LA + LT ⎥
I xx ⎣ ⎦ R: Z ekseni açısal hızı
φ:
1
[ ] Euler açısı (x ekseni)
.
Q= PR(I zz − I xx ) − (P2 − R2 )I xz + M A + MT (5)
I yy θ: Euler açısı (y ekseni)
. 1 ψ: Euler açısı (z ekseni)
R= ⎡−PQ( I yy − I xx ) − (QR − P& ) I xz + N A + NT ⎤⎦ (6)
I zz ⎣ xe: Uçağın yer eksenine göre (dünya merkezi) X
pozisyonu
. .
φ = − P + sin θ ψ (7) ye: Uçağın yer eksenine göre (dünya merkezi) Y
pozisyonu
. .
ze: Uçağın yer eksenine göre (dünya merkezi) Z
cos φ θ = − sin φ cos θ ψ + Q (8)
pozisyonu
. .
parametreleri türev fonksiyonlarının 4. mertebeden
cos φ cos θ ψ = sin φ θ + R (9) Runge-Kutta Yöntemi ile integralleri alınarak
.
x E = U cosθ cosψ +V (sinφ sinθ cosψ − cosφ sinψ ) hesaplanmışlardır.
(10)
+W(cosφ sinθ cosψ + sinφ sinψ ) Bu parametrelerin Runge-Kutta Yöntemi ile
.
çözülmelerinde başlangıç koşulu olarak uçağın denge
yE = U cosθ sinψ +V (sinφ sinθ sinψ + cosφ cosψ ) (11) (trim) koşulları alınmıştır. Uçağın denge pozisyonu,
+W(cosφ sinθ sinψ − sinφ cosψ ) uçak üzerine etki eden tüm kuvvet ve momentlerin sıfır
. olması durumudur. Bu durumda uçak, uçuş rejimini
z E = −U sinθ + V sinφ cosθ + W cosφ cosθ (12) koruyarak hareketine devem edecektir. MSK DİK İHA
IV. TAM HAREKET DENKLEMLERİNİN hava aracının askı, geçiş ve seyir uçuşları trim değerleri
SAYISAL YAKLAŞIKLIK YÖNTEMLERİ İLE için ayrıca FORTRAN 90 dilinde kod yazılmıştır. Gauss
ÇÖZÜLMESİ Seidel iterasyon [2] yöntemi kullanılarak; askı, geçiş ve
Başlangıç koşulları verilen bir hava aracı için, hareket seyir durumlarında denge değerleri elde edilmiştir. Bu
denklemelerinin çözülmesi sonucunda uçuş hareketleri değerler benzetim yazılımı için başlangıç değerleri
incelenebilmektedir. MSK DİK İHA uçağına ait olarak kullanılmıştır.
aerodinamik türevler, kütle ve eylemsizlik momentleri
yukarıda verilen genel denklemlerde yerlerine konularak Geliştirilen bilgisayar programında, kontrol türevleri
bu uçağa ait hareket denklemleri bulunmuştur. Uçağın olan, elevator açısı (DE), birinci, ikinci ve üçüncü motor
kontrol kuvvetleri aerodinamik kontrol yüzeyi açıları ve gaz kolu ayarları (DTH1, DTH2, DTH3) uçuş
itki gaz ayarları ile belirlenmektedir. Bu denklemlerin karakterini incelemek üzere değiştirilmiş ve hava
çözümlenmesinde genel bir yöntem olan lineerleştirme aracının bu değişikliklere tepkisi incelenmiştir. Hava
yöntemi yaygın olarak kullanılmakla birlikte aracının tepkisi, hareket denklemlerindeki
lineerleştirme yönteminin geçerliliği sınırlıdır [3]. parametrelerin zaman içerisinde gösterdikleri değişim
Bu çalışmada lineerleştirme yapılmamış ve tam hareket grafikleri olarak belirlenmiştir.
denklemleri sayısal yaklaşıklık yöntemleri ile Yapılan çalışmada itki hesaplamaları için, “maksimum
çözümlenmiştir. Askı, geçiş ve seyir durumları için statik itki*gaz kolu ayarı” kullanılmıştır. Örneğin

101
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

birinci motorun tepkisi T1=Tmax,1*DTH1 şeklinde elevator açısı trim değerine tekrar çekilmiştir. Elevator
hesaplanmıştır. açısı trim değerine çekildikten sonra uçak kararlı uçuş
değerlerine geri dönmüştür. Şekil 4 de, uçak hücum açısı
V. SONUÇLAR (ALPHA) ve elevator açısı arasındaki değişimin zamana
Yapılan çalışma sonucunda, MSK DİK İHA hava göre grafiği verilmiştir. Hücum açısı hareketi de U hız
aracının askı durumu, geçiş durumu ve seyir durumu bileşenine benzer şekilde elevator açısının trim
uzunlama dinamik hareket karakteristikleri bulunmuştur. pozisyonuna çekilmesi ile kararlı uçuş değerine
t=t1 den t=tn’ e kadar olan zaman aralığında uzunlama dönmektedir.
kontrol parametreleri olan, elevator açısı, 1., 2., 3.,
motor gaz ayarları, 1. ve 2. motor açıları değiştirilmiş ve
uçağın tepkisi grafikler halinde incelenmiştir.

Askı durumu:
Askı durumu incelemesinde, başlangıç durumu olarak
trim değerleri alınmıştır. t=t1 anında 1. ve 2. motor gaz
ayarında 1 sn için değişiklik yapılmış ve 1 sn sonra gaz
ayarları trim değerlerine çekilmiştir. Yapılan bu
değişiklik sonrasında uçağın trim değerlerinden saptığı
ve tekrar askı uçuş rejimine dönmeyip kararsız bir halde
hareket ettiği görülmüştür. Verilen gaz ayarındaki
bozuntu sonrasında hava aracının askı durumunda
uzunlama olarak karasız olduğu saptanmıştır. Şekil 2 de
verilen grafikte, 1. ve 2. motor gaz kollarında (DTH1,
DTH2) yapılan değişiklik ile yatay hız bileşenin (U)
zamana (t) göre değişimi gösterilmiştir. Şekil 3. Seyir durumu U-DE-t grafiği

Seyir Durumu: Geçiş Durumu:


Seyir durumu incelemesinde, başlangıç durumu olarak Geçiş durumu incelemesinde, uçağın askı durumundan
seyir durumu trim değerleri alınmıştır. t=t1 anında seyir durumuna 20 sn içinde geçecek şekilde 1. ve 2.
elevator açısında (DE) 20 sn boyunca 1 derecelik motor açıları ~90 dereceden ~0 dereceye getirilmiştir.
değişiklik yapılmış ve uçağın yatay hız bileşeninin Askı durumundan seyir durumuna geçiş için başlangıç
zamana göre değişimi Şekil 3 de verilmiştir. Uçak durumu olarak askı trim değerleri alınmıştır. Geçiş
bozuntu anına kadar, normal seyir uçuşuna devam durumu boyunca, 1. ve 2. motor açıları askı durumu
etmektedir. açısı olan ~90 derece pozisyonundan, seyir durumu
pozisyonu 0’ dereceye lineer olarak döndürülmüştür. 1.
ve 2. motor açılarının (PHIT12) zamana bağlı değişimi
ve hız değişimi Şekil 5 de gösterilmiştir. Geçiş uçuş
rejiminde, motorlar sabit gaz kolu ayarı kalacak şekilde
döndürüldüğünde uçak üzerinde istem dışı yunuslama
momentleri oluşmaktadır. Ayrıca, yine motorların
döndürülmesi esnasında sabit gaz kolu ayarı
kullanılması durumunda uçağın irtifası değişmektedir.
Geçiş durumunda uçağın açısal pozisyonunun ve
irtifasının değişmemesi gerektiği kabulü yapılmıştır.
Geçiş esnasında 1., 2. ve 3. motor gaz ayarları (DTH1,
DTH2, DTH3), bu şartları sağlayacak şekilde, yazılan
bir algoritma ile değiştirilmiştir. Bu algoritma esas
olarak z kuvvet denklemi ve yunuslama momenti
denklemlerinin birlikte çözümüne dayanmaktadır. Bu
Şekil 2. Askı durumu U,DTH1,DTH2-t grafiği şekilde uçağın açısal pozisyonu ve irtifası korunmaya
çalışılmıştır. Boylamasına geçiş benzetimi
t=t1 anında elevator açısında yapılan değişiklik incelemesinde, uçak yatay hızında, motor açılarının 0
sonucunda U hızı değişme göstermiştir. t=t2 anında

102
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

dereceye gelmesi sırasında beklenen bir artış saptıktan sonra tekrar denge haline dönmemiştir. Düz
görülmüştür. uçuş durumunda verilen sapma sonucu, uçak denge
haline osilasyonlu bir hareket sonucu dönmüştür. Geçiş
durumunda ise uçak, belirli bir pozisyonu koruması için
bir algoritma yardımı ile kumanda edilmiştir. Gelecek
çalışmalar için, uçağın askı durumunda verilen bir
bozuntu sonrası denge haline dönmesini sağlayıcı;
ayrıca seyir durumunda denge haline dönüşte osilasyon
hareketini azaltıcı bir otopilot çalışması yapılabilir.

Şekil 4. Seyir durumu ALPHA-DE-t grafiği

Yatay hız, motor açıları seyir açısına yaklaştıkça, kararlı


seyir hızı olan 19m/sn ye yaklaşmaktadır. Geçiş durumu
için, U hız bileşeni, 1. 2. ve 3. motor gaz ayarları
zamana göre değişimi Şekil 6 de gösterilmiştir. Geçiş
durumunda uçağın kararlı kalmasında bilgisayar destekli
kontrol kullanılmasının zorunlu bir etmen olduğu
belirtilebilir. Kontrol türevlerinin otomatik olarak Şekil 6. Geçiş durumu U-DE-t grafiği
belirlenmemesi durumunda, uçak boylamasına
kararlılığını sağlayamayıp rotasyonel harekete KAYNAKLAR
başlamakta ve uçuş rejiminden sapmaktadır. [1] AAA Advanced Aircraft Analysis, Version 2.5,
User’s Manuel, DARCorporation
[2] Chapra S.C., Canale R. P., (Çevirenler: Heperkan
H, Kesgin U.), Mühendisler için Sayısal Yöntemler,
Vol. 4, Literatür Yayıncılık, İstanbul, 2003.
[3] Etkin B. and Reid L.D., Dynamics of Flight
Stability and Control, Vol. 3, John Wiley and Sons
Press, Canada, 1996
[4] Kahyaoğlu G., Dikine Kalkış ve İniş Yapabilen Bir
İnsansız Hava Aracına Yönelik Ön Tasarım
Çalışması, Bitirme Çalışması, ITU, 2005
[5] Kreyszing E., Advanced Engineering Methematics,
Vol. 8, John Wiley and Sons Press, Singapore,
1999.
[6] Okan A., Tekinalp O., Kavsaoğlu M. Ş., “Flight
Control of a Tilt Duct VTOL UAV”, AIAA 1st
Unmanned Aerospace Vehicles,
Systems,Technologies, and Operations Conference,
Şekil 5. Geçiş durumu PHIT12-U-t grafiği
Portsmouth, Virginia 20 - 23 May 2002, AIAA
Paper No: 2002-3466
VI. SON SÖZ
[7] Yechout T. R., Morris S. L., Bossert D. E., Hallgre
Bu çalışmada, MSK DİK İHA hava aracının askı, geçiş
W. F., Introduction to Aircraft Mechanics
ve seyir durumları için denge hali durumları elde
Perfomance Static Stability Dynamic Stability and
edilmiştir. Her 3 durum için denge halinden sapmalar
Classical Feedback Control, AIAA Education
verilmiş ve uçağın bu sapmalara verdiği tepkileri
Series, Virginia, 2003.
incelenmiştir. Uçak, askı durumunda denge halinden

103
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

YERDEYKEN BUZLANMA GİDERİCİ/ÖNLEYİCİ OLARAK


KULLANILAN SIVILARIN UÇAK KANATLARI ÜZERİNDEKİ AKIŞ
KARARLILIĞINA ETKİLERİ

D. Sinan Körpe1 Barış Erdoğan2 Yusuf Uludağ2


e-posta: dskorpe@ae.metu.edu.tr e-posta: bariserdo@yahoo.com e-posta: yuludag@metu.edu.tr

Serkan Özgen1 Göknur Bayram2 Niyazi Bıçak3


e-posta: sozgen@ae.metu.edu.tr e-posta: gbayram@metu.edu.tr e-posta: bicak@itu.edu.tr

1
ODTÜ, Mühendislik Fakültesi, Havacılık ve Uzay Mühendisliği, 06531 Ankara
2
ODTÜ, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği, 06531 Ankara
3
İTÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 34469 İstanbul

ÖZET öngörülebilir. Her ne kadar bu çalışmanın temel amacı


Bu çalışmada, yerdeyken buzlanma giderici/önleyici buzlanma giderici/önleyici sıvıların kanat performansı
olarak kullanılan sıvıların, kalkış esnasında uçak üzerinde etkilerini araştırmak olsa da, bulunan sonuçlar
kanatları üzerindeki akışa etkileri incelenmiştir. Analiz iki tabakalı akış sistemlerini içeren polimer işlemesi,
yöntemi, akışın küçük bozulmalara maruz kaldığında ne yüzey kaplama, yağlama ve oşinografi gibi yaygın
zaman kararsız hale geçeceğini tahmin etmek için endüstriyel uygulamalarda da geçerli olacaktır.
kullanılan doğrusal kararlılık teorisine ve bu teori
kullanılarak elde edilen Orr-Sommerfeld denkleminin I. GİRİŞ
özdeğerlerinin, homojen sınır koşullarıyla beraber atış Akışkanlar mekaniğinin en önemli konularından biri
(shooting) metodu kullanılarak, Fortran programlama olan hidrodinamik kararlılık konusu içinde yer alan
dili yardımıyla hesaplanmasına dayalıdır. Bu sayede, doğrusal kararlılık teorisi, laminer akış sırasında
sıvıların ve akışın viskozite, yüzey gerilimi, yoğunluk ve oluşmaya başlayan bozulmalar ile bunlar arasında
sıvı kalınlığı gibi özelliklerinin akış kararlılığına etkileri oluşan doğrusal olmayan etkileşimlerin görülmeye
gözlenebilmektedir. Bu çalışma ile ticari olarak başladığı geçiş sürecinin ilk kısmı ile ilgilidir.
kullanılmakta olan sıvı akışlarının özdeğerleriyle,
Buna göre küçük bozulma zaman ile ya da akış yönünde
geliştirilmekte olan sıvıların özdeğerleri
ilerledikçe kayboluyorsa kararlı bozulma, kendi
karşılaştırılarak, geliştirilmiş sıvının aerodinamik kabul
büyüklüğünü ko
testine girmeden önce nasıl bir sonuç elde edebileceği
ruyorsa nötr kararlı, genliği artıyorsa kararsız bozulma
yılların sonunda Tollmien ve Schlichting en kararsız
olarak tanımlanır. Bu kararsızlıkların değişmesinde ve
dalgaların genleşme hızlarını hesaplamış ve bu sebepten
gelişmesinde, akışkanların yoğunluk, viskozite ve yüzey
ötürü bu kararsız dalgalara Tollmien-Schlichting
gerilimi ile sınır koşulları ve Reynolds sayısı gibi
dalgaları adı verilmiştir [1]. Bu dalgalardan dolayı
parametrelerin etkisi vardır. Burada laminer akıştan
oluşan kararsızlık moduna ise Tollmien-Schlichting
türbülanslı akışa geçişin başlangıcını belirten kritik
modu (T-S modu) adı verilmiştir. Bu çalışmadan
Reynolds sayısının tanımı önemlidir. Laminer akıştan
yaklaşık olarak on yıl sonra Tollmien ve Schlichting’in
türbülanslı akışa geçişin açıklanması için yapılan
çalışmaları deneysel olarak Dryden ve arkadaşları
çalışmalar yaklaşık yüz on yıl önce başlamış olmasına
tarafından doğrulanmıştır [2].
rağmen, 1930’lu kadar kesin bir sonuç elde
edilememiştir. 1894 yılındaki çalışmasıyla Reynolds, Önceki bir araştırmada, Hooper ve Boyd farklı
kararlılık teorisinin temellerini atmış ve laminer akışın viskozitelere sahip iki sıvının kararlılık problemini
hareket denklemlerine uyduğunu ve belli bir mesafeden incelemiştir. Elde edilen sonuçlara göre, kararsızlığın
sonra türbülanslı akışa geçtiğini belirtmiştir. 1920’li görülmesinin en büyük sebebinin iki sıvı arasındaki

104
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

viskozite farkı olduğu belirtilmiştir. Bununla beraber, belirtir. Daha önceki yapılan çalışmalarda, s değerinin
yüzey geriliminin daima akışın kararlı halde kalmasına hız profilinin şeklini değiştirse de, kararlılık
yardımcı olduğu, yoğunluk farkının etkisinin ise hesaplamalarının sonucuna etkisinin önemsenmeyecek
viskozite farkına göre değişkenlik gösterdiği düzeyde olduğu belirtilmektedir [6]. Türbülanslı kısım
belirtilmiştir [3]. Yih tarafından yapılan çalışmada ise içinde yer alan a, b ve c parametreleri, hava/sıvı
iki katmanlı akış sisteminde alt katman olarak buzlanma arasındaki sınır koşularının eşitlenmesiyle elde
önleyici sıvı kullanılmıştır. Analitik çözüm metoduyla edilmektedir.
hesaplanan genleşme oranları ve bozulma hızları, iki Alt katmandaki sıvı için ise doğrusal hız profili kabul
akışkan arasındaki viskozite farkından ötürü yeni bir edilmiştir ve şu şeklide tanımlanmıştır:
kararsızlık modu olduğunu ortaya çıkarmışsa da bu tip U *2 ( y * ) = a 2 y * . (3)
bir akış için T-S modu tespit edilememiştir [4].
Burada, a 2 değeri ise aşağıdaki şekilde tanımlanır:
II. LİNEER KARARLILIK TEORİSİNE a 2 = U *0 l (4)
MATEMATİKSEL YAKLAŞIM
Şekil 1’te gösterilen iki katmanlı akışkan sisteminde
üstteki akışkan hava, alttaki akışkan ise buzlanma Denklemin içinde yer alan U 0* ara tabakanın hızı ve
giderici/önleyici sıvıdır. l = d *2 d ref
*
’dir. Boyutsuz analiz yapabilmek için
seçilen değerler sırasıyla, üstteki akışkanın en
yukarıdaki kısmının ara tabakaya göre olan hızı U e* ve
alttaki akışkanın kalınlığı olan d 2* değeridir.

Lineer kararlılık teorisine göre akış ve basınç, asıl kısım


ve küçük bozulmalar olmak üzere iki kısma ayrılır. Akış
iki boyutlu ve sıkıştırılamaz olarak kabul edilir. U ve V,
kartezyen koordinatlarında zamana göre değişim
göstermeyen x ve y yönlerindeki ortalama hızlar, P ise
ortalama basınçtır. u ′ (x ekseni), v ′ (y ekseni) ve
p ′ terimleri ise zamanla değişen küçük hız ve basınç
bozulmalarıdır. Çoğu zaman küçük bozulmalar,
ortalama değerlere göre küçük genliktedir. Paralel akış
Şekil 1 İki Akışkanlı Sistemin Geometrisi. kabulüne göre, U hızı sadece y’ye bağlı olarak
değişirken akışa dik yöndeki hız birleşeni olan V sıfırdır.
Hava tabakası için hız profili, iki kısımda incelen P ise x ve y’ye bağlıdır. Squire teoremine göre, iki
türbülanslı hız profili ile tanımlanmıştır. Birinci kısım boyutlu küçük bozulmalar akışta üç boyutlu olanlardan
hız değişiminin lineer kabul edildiği “viskoz alt daha önce kararsızlık yarattıklarından ötürü, küçük
kısım”dır. Bu kısımda hava akımı laminerdir. İkinci bozulmalar iki boyutlu olarak kabul edilebilir. Bu
kısımdaki akış türbülanslıdır. Bu çalışma için, hız profili kabullerden sonra akışın yeni hız ve basınç terimleri
aşağıdaki ifadelere göre oluşturulmuştur [5]: aşağıdaki gibidir[7]:
1 u * ( x * , y * , t * ) = U * ( y * ) + û * ( x * , y * , t * ), (5)
0 ≤y * ≤ (s μ 1* (ρ 1* τ * ) 2 d *2 için ,
* * * * * * * *
v ( x , y , t ) = v̂ ( x , y , t ), (6)
U 1* ( y) = ( τ * μ 1* ) y * d *2 U *e (1) * * * * * * * * * * *
p ( x , y , t ) = P ( x , y ) + p̂ ( x , y , t ). (7)
1
*
y ≥ (s μ 1* (ρ 1* τ * ) 2 d *2 için , Bilindiği üzere, Newtonumsu olmayan sıvılarda
viskozitenin sadece sıcaklığa değil aynı zamanda kayma
c
U 1* ( y * ) = ay * + b. ( 2) hızına da bağlı olduğunu gösteren matematik üs modeli
kullanılır. Buna göre:

μ * = k * (I *2 ) ( n 1) 2
(8)
1 numaralı denklem laminer kısım için, 2 numaralı
denklem ise türbülanslı kısım için geçerlidir. Her iki
formülde de görünen s değeri, laminer kısmın kalınlığını

105
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Burada, k * plastik viskozite katsayısı, I 2* gerilme elde edilir. Aynı şekilde, basınç için tanımlanan p̂ ,
tensörü hız sabiti, n ise üs modeli imidir. n=1 aşağıdaki şekilde tanımlanabilir:
durumunda akışkan Newtonumsu, n<1 durumunda
akışkan psödoplastik, n>1 ise akışkan dilatanttır. p̂ = ψ( y)e iα ( x -ct ) (15)
Gerilme tensörü hız sabiti:
I *2 = 2e *lm e *lm (9) Yukarıdaki fonksiyonlar, bir önceki Navier-Stokes
denklemlerinin içine yerleştirilir ve gerekli düzenlemeler
* yapılarsa aşağıdaki denklem elde edilir:
olarak tanımlanabilir. Burada elm kesme oranıdır. Bu
akışkanlar için toplam gerilme aşağıdaki gibi tanımlanır:
[ ]
n 3
U′
*
p lm = p * δ lm + τ *lm . (10) ( U - c)(χ′′ − α 2χ) U′′χ = { (U′)2 n(χ′′′'-2α 2χ′′ + α 4χ)
iα Re
*
gerilme tensörü, p * basınç, δ lm Kronocker
[
+ (n - 1){ 2nU′U′′χ′′′ + 4α 2 (U′)2 + nU′U′′′ + n (n - 2)(U′′)2 χ′′ + ]
Burada, plm
*
delta, τ lm ise ekstra gerilme tensörüdür ve aşağıdaki
2 2
[
2(n − 2)α U′U′′χ′ + nα U′U′′′ + (n - 2)(U′′) χ 2
] }}
(16)
şekilde tanımlanır: Elde edilen denklem, Newtonumsu özellikte olmayan
τ*lm = 2μ * ( I*2 ) elm
*
. (11) Orr-Sommerfeld denklemidir. Newtonumsu özellikteki
akışkanlar için ise şu şekilde tanımlanabilir:
Yukarıda da bahsedildiği gibi, bozulmalar küçük 1
olduklarından, birbirleriyle ya da türevleriyle çarpımları ( U - c)(φ ′ - α 2 φ) - U ′ φ = (φ ′′′ - 2α 2 φ ′ + α 4 φ)
iα Re
ihmal edilebilir. Yukarıda belirtilen kabullerle birlikte 5- (17 )
11 numaralı denklemler Navier-Stokes denklemlerinin
içine yerleştirilir ve boyutsuz analiz yapılabilmesi için Sistemin sınır koşulları incelenecek olursa:
Alt kısımdaki akışkan, kaymazlık şartına göre zeminde
hızlar U 0* ile uzunluklar ise d 2* ile normalize edilir. sıfır hıza sahip olacaktır:
Laminer akışı etkileyen küçük bozulmalar, akım
fonksiyonu ile aşağıdaki gibi tanımlanır: y=0 ⇒ χ = χ′ = 0. (18)

Φ( x, y, t ) = χ ( y)e iα ( x -ct ) . (12) Üst kısımdaki akışkan için ise y’nin büyük değerlerinde
bozuntular sıfıra yakınsayacaktır:
Burada, χ kararsızlık genleşme fonksiyonudur.
Newtonumsu özellikteki sıvılar için φ olarak y=0 ⇒ φ = φ′ = 0. (19 )
Bunlarla beraber, ara tabakadaki hız ve gerilim
tanımlanmıştır. Dalga sayısı α , reel bir sayı, dalga hızı
bileşenlerinin sürekliliği sağlanmalıdır. Ara tabaka
c ise karmaşık bir sayıdır. Dalga hızının reel kısmı,
şartları aşağıdaki gibidir:
c r faz hızı, sanal kısmı c i ise zamana bağlı genleşme
faktörü olarak tanımlanır. Genleşme faktörünün işaretine φ(0) = χ(0) (20)
göre akış aşağıdaki gibi tanımlanır: φ(0)
φ ′(0) - χ ′(0) = ~ (a 2 - a 1 ) (21)
c i > 0 kararsız akışa yönelim, c
c i = 0 nötr karalı akışa yönelim, α 2 φ(0) + φ ′′(0) = mna n2 -1 (χ ′′(0) - α 2 χ(0)) (22)
c i < 0 kararlı akışa yönelim. iα Re(~c φ ′(0) + a 1 φ(0)) - (φ ′′′(0) - 3α 2 φ ′) + iα Re r (~c χ ′(0) +

Buna göre, x ve y yönündeki küçük bozulmalar bu [


a 2 χ(0)) + ma n2 -1 nχ ′′′(0) - (4 - n )α 2 χ ′(0) = ]
fonksiyona göre tanımlanacak olursa: [
iα Re (r - 1)F 2 + α 2 S φ ~c . ] (23)
∂φ
û = = χ ′( y)e iα ( x -ct ) (13)
∂y 20 numaralı denklem akışa dik yöndeki hız eşitliğinden,
∂φ 21 numaralı denklem akışa paralel yöndeki hız
v̂ = = iαχ ( y)e iα ( x -ct ) (14) eşitliliğinden, 22 numaralı denklem kayma gerilmesi
∂x
eşitliğinden ve 23 numaralı denklem ise normal gerilme
eşitliğinden elde edilmektedir. Burada c~ = c − U 0 olarak

106
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

tanımlanır. 23 numaralı denklemde, yerçekiminin etkisi yoğunluk, viskozite ve yüzey gerilimi gibi temel fiziksel
Froude sayısının içinde, F = U g d2 ( *
)12
,yüzey
ve reolojik değerlerine ihtiyaç duymaktadır. Bu kısımda
M ve D olarak tanımlanan sıvılar ticari olarak kullanılan,
geriliminin etkisi ise S = T *
(ρ U d )
1
2
2 parametresi 1 olarak tanımlanan sıvı ise geliştirilen Newtonumsu
* özellikteki sıvılardır. Newtonumsu özellikte olmayan
içinde belirtilmektedir. Burada g yerçekimi ivmesi,
sıvılar ise, ticari olarak kullanılmakta olan A100 ve A50
*
T ise yüzey gerilimi katsayısıdır. sıvıları ile geliştirilmiş olan 2 sıvısıdır. Tablo 1’de bu
sıvılara ait, fiziksel ve reolojik değerler verilmektedir.
Sistemin çözülmesi için gereken yöntem, entegrasyon
Bu değerler 20oC’de elde edilmiştir.
metodu olarak tanımlanan atış (shooting) metodu ve
ortonormalizasyon işlemleridir. Çözüm, ara tabakadan
Tablo 1. Kullanılan sıvıların fiziksel ve reolojik
oldukça uzakta küçük bozulmaların var olmadığının
özellikleri
kabul edildiği ye uzaklığından başlar. 17 numaralı
denklemin genel çözümü aşağıdaki gibidir: ρ* μ* T*
Sıvı
(kg/m 3) (cP) (mN/m)
φ = A1 exp(-αy) + A 2 exp(-βy) + A3 exp(αy) + A 4 exp(βy).
M 1030 37 35.5
( 24 ) D 1045 17.8 39.7
Burada β 2 = α 2 + iαR(1 − c) olarak tanımlanır. 24 1 1106 19 37
-0.37
numaralı denklemde 19 numaralı sınır koşulu A100 1040 1118.S 32.2
-0.46
kullanılırsa A3 ve A4 terimleri yok olur. Yeni denklem A50 1025 807.4S 31.7
-0.46
başlangıç vektörleri ile ara tabakaya kadar 4. dereceden 2 1030 1499.S 57.5
Runge-Kutta-Fehlberg metodu kullanılarak çözülür.
Çözüm sırasında ara tabakaya gelindiğinde 16 numaralı Tablo 1’deki değerler sırasıyla, yoğunluk, viskozite ve
denklem kullanılmaya başlanır. İşlem bu sefer duvardan yüzey gerilim değerleridir. Newtonumsu özellikte
ara tabakaya doğru tekrarlanır. Bu denklemin genel olmayan sıvıların viskozite değerleri içinde yer alan S
çözümü aşağıdaki gibidir: imi kayma hızını belirtir.
χ = B1 χ 1 + B 2 χ 2 + B 3 χ 3 + B 4 χ 4 . (25) Yukarıdaki özellikler doğrultusunda, belirtilen sıvılar
18 numaralı sınır koşulu uygulandığında, 25 numaralı için belli sıvı kalınlıklarında (2.4 mm, 1.5 mm, 0.7 mm)
denklemin 1. ve 2. terimleri yok olur. Yeni denklem, Tollmien-Schlichting kararlılık modları (T-S modu) elde
zeminden başlanarak ara yüzeye kadar çözülür. Ara edilmiştir. Şekil 2’de 1 sıvısı için, 2.4 mm sıvı
yüzeye gelindiği zaman 20-23 numaralı denklemler kalınığında T-S modu gösterilmiştir. Elde edilen T-S
sağlanmalıdır. Buna göre aşağıdaki sistem elde edilir: modu sayesinde, kritik Reynolds sayısı ve kritik dalga
sayısı elde edilir.
⎡ c11 c12 c13 c14 ⎤ ⎡ A1 ⎤ ⎡0⎤
⎢c
⎢ 21 c 22 c 23 c 24 ⎥⎥ ⎢⎢ A2 ⎥⎥ ⎢⎢0⎥⎥
= (26)
⎢c 31 c 32 c 33 c 34 ⎥ ⎢ B3 ⎥ ⎢0⎥
⎢ ⎥⎢ ⎥ ⎢ ⎥
⎣c 41 c 42 c 43 c 44 ⎦ ⎣ B 4 ⎦ ⎣0⎦

Gerçek bir çözüm için katsayı matrisinin


determinantının sıfır olması gerekmektedir. Bu durum
ise ancak α , c r , c i ve Re değerlerinin farklı
kombinasyonlarında mümkündür.

III. SONUÇLAR
Şekil 2. 1 sıvısı için 2.4 mm sıvı kalınlığında T-S modu
Doğrusal kararlılık teorisini kullanarak, Fortran
programlama dili ile oluşturulan bilgisayar kodunun
Yukarıda bahsedilen yaklaşım ile Newtonumsu sıvılar
temel amacı, ticari olarak kullanılmakta olan sıvılar ve
için Tablo 2’de, Newtonumsu olmayan sıvılar için ise
geliştirilmekte olan sıvıların akış kararlılığına etkisini
Tablo 3’te sunulan dalga özellikleri bulunmuştur.
incelemektir. Bu şekilde, geliştirilen sıvıların
aerodinamik kararlılık testinden geçip geçemeyeceği
hakkında ön fikir sahibi olunabilir. Program, sıvıların

107
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Tablo 2. Newtonumsu sıvıların dalga özellikleri Tablo 2’nin sütun sıralaması Tablo 3 için de geçerlidir.
Kritik Reynolds sayısı sonuçları incelendiğinde, 2
Sıvı-Sıvı * λ kr c kr sıvısının bütün sıvı kalınlıklarında, daha yüksek kritik
U kr
Kalınlığı Re kr
(m/s) (mm) (mm/s) Reynolds sayısına sahip olduğu görülür. Buna göre 2
(mm)
sıvısı, A100 ve A50 sıvısına göre daha kararlı akış
M-2.4 1528.3 9.30 11.66 8.55 sisteminin oluşmasını sağlar. Aynı şekilde yukarıdaki
M-1.5 1000.9 9.75 26.97 2.08 yorumlar, kritik rüzgar hızı sonuçları ile de
M-0.7 454.3 9.48 41.72 0.52 desteklenmektedir. Akış sisteminde, kararsız yapının
D-2.4 1305.7 7.95 11.20 14.09 görülmesi 2 sıvısında daha yüksek kritik rüzgar hızı
D-1.5 947.4 9.23 16.85 7.19 değerlerinde gözlenmektedir. Kritik dalga boyu
D-0.7 431.3 9.00 69.65 0.53 sonuçları ele alındığında ise, bütün sıvıların benzer
1-2.4 1301.6 7.92 10.61 14.82 dalgalanma özellikleri gösterdiği sonucuna varılır. Son
1-1.5 948.7 9.24 18.48 8.00 olarak kritik faz hızı sonuçlarına göre ise, A50 sıvısı
1-0.7 439.8 9.18 68.82 0.64 bütün sıvı kalınlıklarında daha yüksek kritik faz hızı
değerlerine sahip olduğundan kanat yüzeyinden daha
Tablo 2’de sütun sırasına göre sıvı adı ve sıvı kalınlığı,
kolay sıyrılır. Geliştirilmiş olan 2 sıvısı ise yüzeyden
kritik Reynolds sayısı, kritik rüzgar hızı, kritik dalga
daha zor ayrılır. Bunu temel sebebi ise Tablo 1’de de
boyu ve kritik faz hızı değerleri verilmiştir. Kritik
görülen, en düşük kayma hızında sıvıların sahip olduğu
Reynolds sayısı, kendinden daha düşük değerlerde hiçbir
viskoziteler arasındaki farktır.
şekilde kararsız yapıya geçişin olamayacağı değerdir.
Kritik rüzgar hızı, kritik dalga boyu ve kritik faz hızı ise Yukarıdaki yorumlardan da anlaşılabileceği gibi, yapılan
sırasıyla kritik Reynolds sayısında, rüzgarın hızı, ara çalışma, geliştirilmekte olan sıvıların fiziksel ve reolojik
tabakadaki dalga boyu ve dalga hızının reel değeridir. yapılarındaki herhangi bir değişikliğin akış karakterine
Sonuçlara göre, 1 sıvısı bütün sıvı kalınlıklarında, daha etkisinin anında gözlemlenmesine ve sıvının akış
düşük kritik Reynolds değerine sahip olduğundan, özelliklerinin iyileştirilmesine imkan veren değerli bir
kararsız yapıya geçişe etkisi diğer sıvılara göre daha araç ortaya çıkarmıştır.
fazladır. Bu sonuç kritik rüzgar hızı sonuçlarıyla da TEŞEKKÜRLER
desteklenmektedir. Bu sonuçlara göre 1 sıvısı bütün sıvı TÜBİTAK’a 106M219 numaralı proje ile bu çalışmanın
kalınlıklarında daha düşük rüzgar hızında kararsız oluşumda ve devamında vermiş olduğu destek için
yapıya geçiş göstermektedir. Kritik dalga boyu teşekkür ederiz.
sonuçlarına göre M, D ve 1 sıvıları aynı kalınlıklarda KAYNAKLAR
benzer dalgalanma özellikleri gösterir. Sıvın kanat [1] W. Tollmien, Über die Entsthung der
yüzeyi üzerinden sıyrılıp ayrılmasında en önemli faktör Turbulenz, Ges. Wiss. Göttingen, Math. Phys. Klasse,
olan kritik faz hızı sonuçlarına göre, 1 sıvısının bütün 21-44,1929.
sıvı kalınlıklarında kanat yüzeyinden ayrılmasının diğer [2] H.L. Dryden, Air flow in The Boundary Layer
sıvılara göre daha kolay olduğu sonucuna ulaşılabilir. Near a Plate, Report 562, NACA, 1937.
Tablo 3‘te ise Newtonumsu olmayan özellikteki sıvılara [3] A.P. Hooper and W.G.C. Boyd, Shear-Flow
ait değerler verilmektedir. Instability at The Interface Between Two Viscous
Fluids, J. Fluid Mech., 128, 507-528, 1982.
Tablo 3. Newtonumsu özellikte olmayan sıvıların dalga
[4] C.S. Yih, Instability Due to Viscosity
özellikleri
Stratification, J. Fluid Mech., 27, 337-352, 1967.
Sıvı-Sıvı
U *kr λ kr c kr [5] S.Özgen, M. Carbonaro and G.S.R. Sarma,
Kalınlığı Re kr
(m/s) (mm) (mm/s) Experimental Study of Wave Characteristic on A Thin
(mm) Layer of De/Anti-Icing, Physics of Fluid., 3391-3402,
A100-2.4 1664.3 10.18 16.85 0.083 2002.
A100-1.5 1011.7 9.90 26.74 0.032 [6] R. Miesen and B.J.Boersma, Hydrodynamic
A100-0.7 404.2 8.47 54.17 0.002 Stability of A Sheared Liquid Film, J. Fluid Mech., 301,
A50-2.4 1651.4 10.1 16.45 0.123 175, 1995
A50-1.5 1004.8 9.83 28.43 0.042 [7] K.C. Sahu, P. Valluri, P.D.M. Spelt, and O. K.
A50-0.7 430.9 9.03 58.72 0.006 Matar, Linear Instability of Pressure-Driven Channel
2-2.4 1703.1 10.32 18.31 0.046 Flow of a Newtonian and a Herschel-Bulkley Fluid,
2-1.5 1027.1 10.05 27.80 0.012 Physics of Fluids, 19, 2007
2-0.7 441.3 9.25 56.10 0.002

108
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

UÇAKLARIN YERDEYKEN KAR ve BUZ ile KAPLANMALARINI


ÖNLEYİCİ ÇÖZELTİLERİN GELİŞTİRİLMESİ
Barış Erdoğan 1, Sinan Körpe 2, Göknur Bayram 1, Serkan Özgen 2, Niyazi Bıçak3, Yusuf Uludağ1
e-posta: yuludag@metu.edu.tr

1
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Müh. Bölümü, ANKARA
2
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Havacılık Müh. Bölümü, ANKARA
3
İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Fakültesi, Kimya Bölümü, İSTANBUL

ÖZET nedeniyle gerçekleştiği saptanmış beş uçak kazasında


Kış aylarında kar ve buz birikmesine karşı uçuş buzlanmayı engelleyici ve önleyici sıvıların önemi uçuş
güvenliğinin olumsuz etkilenme riski nedeniyle, güvenliği açısından vurgulanmıştır [1]. Uçağın kalkışı
uçakların kar ve buzları temizlenmeden kalkış sırasında, ilgili yüzeylerinin tamamen buzdan ve kar
yapmalarına izin verilmemektedir Bu nedenle su-etilen parçacıklarından temizlenmiş olduğunu tanımlayan
ve/veya propilen glikol kar/buz birikimini engelleyici “Temiz Uçak” deyimi için gereken işlemlerin belirtilip
çözeltiler olarak kullanılmaktadır. Birinci grup uygulanması konusunda ABD Federal Havacılık
çözeltiler Newtonumsu özellik gösterirler, bu nedenle Yönetmelikleri’nin 91.209 ve 121.629 numaralı kuralları
uçak temizlendikten sonra yeniden buzlanmaya karşı bir geçerlidir [2]. Bu kuralların konulmasının temel sebebi,
koruma sağlayamazlar. Bu sorunu çözmek amacıyla, uçak yüzeyindeki buzlanmanın, uçağın performansına
uçak yerde beklediği sürece etkin bir koruma sağlayan olumsuz etkileridir. Buzlanmanın en temel etkileri
ancak, kalkış sırasında uçuş performansını olumsuz taşıma kuvveti ve sürükleme kuvveti üzerinde
etkilemeden yüzeylerden kendiliğinden temizlenebilen görülebilir [2, 3]. Buzlanmadan dolayı, uçağın toplam
buzlanmayı önleyici çözeltiler geliştirilmiştir. ağırlığı artacağından, gereken taşıma kuvveti artar [3].
Çözeltilerin bileşimleri ticari sır olarak kalmıştır. Aynı zamanda yüzeydeki pürüzlenmeden ötürü uçağın
Dolayısıyla; bu çalışmada buzlanmayı engelleyici üzerindeki havanın akış şekli düzensizleşeceğinden
çözeltilerin üretiminde özellikle viskozite ve yüzey taşıma kuvveti katsayısı azalır. Bu sebepten dolayı
gerilimi gibi fiziksel özelliklerin çözeltiler üzerindeki uçağın, kalkış rulesi sırasında ulaşması gereken hız artar
etkilerinin belirlenmesi planlanmaktadır. Bu amaç ve uçak acil durumlar için gereken hızlara yakın bir
doğrultusunda yapılan çalışmalarda ilk olarak hızda kalkış yapmak zorunda kalır [3]. Uçakların yerde
literatürden elde edilen bilgiler ışığında çözeltilerin iken kar/buz tabakalarını temizlemekte kullanılan en
davranışları açıklanmıştır. Daha sonra bu davranışlara önemli yöntem uçuştan önce suyun donma sıcaklığını
sahip çözeltiler hazırlamak amacıyla çeşitli kimyasallar düşüren çözeltilerin kullanılmasıdır. Bu çözeltiler
ve özellikle polimerler üzerinde çalışılmıştır. Gelinen kar/buz çözücüler (Tip 1) ve kar/buz tabakalarının
noktada üretilen sıvılarla viskozite ve yüzey gerilimi oluşmasını engelleyicilerdir (Tip 2). Kar ve buz
gibi kritik fiziksel özelliklerin amaçlanan değerlerini birikimlerini çözmede kullanılan 1. tür çözeltiler su
yakalayabilmek mümkün olmuştur. içerisinde % 80 veya daha fazla etilen ve/veya propilen
glikol içerirler ve ısıtılarak uçak yüzeylerine
I. GİRİŞ uygulanırlar. Newtonumsu özellik gösteren bu tür
Hava araçlarının soğuk ve yağışlı havalarda yerde çözeltiler uçak yüzeylerinde kendiliğinden aktıklarından
beklemeleri sırasında üzerlerinde biriken kar, buz gibi daha sonra yağacak ya da oluşacak kar/buz tabakalarına
olumsuz etmenler uçuş güvenliğini tehlikeye atarlar. karşı etkin bir koruma sağlayamazlar [4]. Sabit
Buz, kar gibi birikimler araçlar üzerindeki sürüklemeyi viskoziteli 1. tür çözeltilerin aksine diğer gruptaki
artırırken, taşımayı önemli derecede azaltırlar. Örneğin çözeltiler Newtonumsu olmayan özellikler gösterirler.
kanatlar üzerinde oluşmuş 0,8 mm kalınlığındaki bir buz Temel bileşenleri genellikle % 50 oranında su-
tabakası % 25 taşıma kaybına neden olabilir. Bu nedenle glikol’dur. Bu çözeltilere eklenen diğer kimyasallar,
uçakların üzerlerindeki kar/buz birikimlerini artan kayma hızları ile azalan viskozite özelliği
temizlemeden uçmalarına izin verilmez. Tarihte kar/buz kazandırırlar. Böylece, uçak yerde iken çözeltilerin
temizleme sürecinin uygun şekilde yapılmaması yüzeylerde daha uzun süre tutunup koruma sağlamaları

109
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

mümkün olur [5]. İdeal bir çözeltinin yer koşullarında noktasının ise karışımların ağırlıkça yüzde 50’lik sulu
yüzeylerde olabildiğince uzun süre kalabilmesini çözeltileri için –20°C’den düşük olması istenmektedir
sağlayacak ölçüde yüksek viskozitede olması ve kalkış [9-12]. Karışımın içine katılan fonksiyonel kimyasallar
sırasında karşılaştığı kayma gerilimlerinde belirlenirken literatürde en fazla kullanılan maddeler
viskozitesinin yeterli ölçüde azalması ve kısa sürede seçilmiştir [6-8]. Bu maddelerin oranları belirlenirken
yüzeylerden akması beklenir çünkü uçak yüzeylerindeki ise olabilecek en düşük ve en yüksek değerler seçilerek
sıvı tabakasının varlığı da kar/buz birikimleri gibi uçuş her birinin karışımın fiziksel özelliklerini nasıl etkilediği
performansını olumsuz etkiler. Bu çalışmada Tip 1 ve gözlenmiştir. Seçilen fonksiyonel kimyasallar ve
Tip 2 sıvılarının üretiminde izlenen yöntemler anlatılmış karışımın içindeki oranlar aşağıdaki Tablo 1’de
ve elde edilen sonuçlar sunulmuştur. gösterilmiştir.
II.BUZLANMAYI GİDERİCİ (TİP 1) Tablo 1: Tip 1 sıvısı içerisinde kullanılan fonksiyonel
ÇÖZELTİLERİN YAPIMI ve kimyasallar ve kompozisyon aralıkları
BİLEŞENLERİNDEKİ YENİ KİMYASALLARIN
Kimyasal Konsantrasyon
ARAŞTIRILMASI Kimyasal adı
Türü aralığı (ağ. %)
Buzlanmayı giderici sıvıların içerdiği temel kimyasallar
etilen glikol, yüzey aktif madde (YAM), pH düzenleyici YAM Etoksifenol 0–2
(pH D), korozyon önleyici (KÖ) ve su olarak KÖ Tributilamin 0–4
gösterilebilir [6-8]. Bu bileşenler içerisinde glikol ve su pH D Potasyum hidrojen fosfat 0 – 0.5
karışımının çözeltinin ağırlıkça yaklaşık % 95-99’unu
içerdiği bilindiğinden [6-8] karışımın çözeltinin ana (YAM: Yüzey aktif madde, KÖ: Korozyon önleyici, pH
bileşeni olduğu söylenebilir. Bu ana bileşenin içerdiği D: pH düzenleyicisi)
glikol oranına bakıldığında ise bu oranın % 70 ile % 90 Bu kimyasallar ile verilen kompozisyon aralıklarında
arasında değiştiği görülmektedir. Bu durumda, sıvının yüzey gerilimi ve viskozite ölçümleri için bir dizi deney
fiziksel özelliklerine etkisi farklı olabilecek fonksiyonel yapılmış ve sonuçlar Tablo 2’de gösterilmiştir.
kimyasalların yüzey aktif madde, pH düzenleyici ve Karışımlara yapılması düşünülen donma noktası testi ise
korozyon önleyici olabileceği görülmektedir. Çözeltinin daha sonraya bırakılmıştır. Bunun sebebi donma noktası
istenen özelliklerini sağlayacak kompozisyonunu testi yapılırken sıvılara su katılması ve sıvıların özgün
bulmak için her bir fonksiyonel kimyasalın tek başına, kompozisyonlarını kaybetmeleridir.
farklı glikol su oranlarında, karışımın viskozite ve yüzey Deneyler sırasında viskozite ölçümleri, Brookfield
gerilimini nasıl etkilediğinin test edilmesi gerekmiştir. LVDV-III Ultra reometresi kullanılarak, yüzey gerilmi
Kullanılmakta olan sıvılardan elde edilen bilgilere göre testleri ise Cole Parmer yüzey gerilimi ölçer-21
yüzey geriliminin yaklaşık olarak 40 Dyne/cm den kullanılarak yapılmıştır.
düşük olması, viskozitenin Newton yasasına uyması ve
20°C’de 50 cP civarlarından düşük olması, donma
Tablo 2: Tip 1 sıvısı içerisindeki fonksiyonel kimyasalların fiziksel özelliklere etkisi
Numune no Glikol (%) Su (%) YAM (%) KÖ (%) pH D (%) Viskozite (cP) * Yüzey Gerilimi (Dyne/cm)
1 90 10 0 0 0 13.9 51,6
2 90 9,5 0 0 0,5 13,8 51,8
3 90 8 2 0 0 15.6 50,74
4 90 6 0 4 0 16.5 40,1
5 80 20 0 0 0 9.4 52,1
6 80 19,5 0 0 0,5 10 53,5
7 80 18 2 0 0 10,5 51,1
8 80 16 0 4 0 14,1 40
9 70 30 0 0 0 6,7 55,5
10 70 29,5 0 0 0,5 7,2 54,8
11 70 28 2 0 0 7,4 52
12 70 26 0 4 0 8,75 39,9
(* Tüm viskozite değerleri 20°C de ölçülmüştür ve karışımlar beklendiği üzere Newton yasasına uyduklarından tek bir viskozite
değeri gösterilmiştir)

110
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Her üç kimyasalında beraber kullanıldığı durumda çözülebilmesinin nedeni bu yapıların ikincil bağlar ile
(Tablo 3), bulunan viskozite ve yüzey gerilimi oluşmasıdır. İkincil bağlar, birincil bağlara göre oldukça
değerlerinin korozyon önleyici madde ve yüzey aktif düşük bir kuvvete sahiptirler ve bu kuvveti kayma
madde katıldığı durumdan farksız olduğu görülmüştür. gerilimi ile aşmak mümkündür. Dolaşıklık noktalarında
(8-15 cP, 37 Dyne/cm). bulunan ikincil bağlar, hidrojen bağları, van der Waals
bağları ve polar bağlar olarak gösterilebilir.
Tablo 3: Fonksiyonel kimyasalların karışımda ikisi Literatürdeki makaleler tarandığında psödoplastik
birden ya da üçü birden kullanıldıklarında ölçülen mekanizmayı sağlayan ikincil kuvvetlerin hidrofobik
viskozite ve yüzey gerilimi değerleri etkileşimler sayesinde de kurulabileceği görülmüştür
Kimyasallar Viskozite (cP) Yüzey gerilimi [13,14]. Hidrofobik etkileşimlerin polimer zincirleri
(20oC) (Dyne/cm) arasında oluşturduğu kuvvetler ve oluşan psödoplastik
YAM ve pH D 8-15 50 mekanizma aşağıda Şekil 2’de gösterilmiştir.
YAM ve KÖ 8-15 36
pH D ve KÖ 8-15 40
YAM, pH D ve KÖ 8-15 37

Tablo 2 ve Tablo 3’te bulunan sonuçlardan görüldüğü


üzere, fonksiyonel kimyasallar karışımın viskozite
değerlerinin istenen aralık içerisinde olmasını
sağlamıştır. Bunun yanısıra pH düzenleyici maddenin,
karışımın viskozite ve yüzey gerilimi değerlerinin
üzerinde etkisi olmamıştır. Yüzey aktif maddenin asıl
işlevini gerçekleştiremediği ve yüzey gerilimini
aşağılara çekemediği görülmekte, fakat bununla beraber
korozyon önleyici maddenin çift fonksiyonlu olduğu ve
yüzey gerilimini değiştirmekte başarılı olduğu
bulunmuştur. Bunların yanı sıra yüzey aktif maddenin
korozyon önleyici madde ile beraber kullanıldığı
durumlarda yüzey gerilimi değerinin daha düşük
seviyelere getirilebildiği görülmüştür.

III. BUZLANMAYI ÖNLEYİCİ (TİP 2) Şekil 2: Hidrofobik grupların dolanma noktalarında


SIVILARIN YAPIMI ve BİLEŞENLERİNDEKİ oluşturduğu kuvvetler ve psödoplastik mekanizmaya
YENİ KİMYASALLARIN ARAŞTIRILMASI etkisi
Tip 2 sıvıları özel kılan, kompozisyonlarında bulunan ve I. Bu durumda tamamen hidrofilik gruplardan oluşmuş
çözeltilere psödoplastik özellik veren polimerlerdir. zincirler birbirlerine dolanık halde bulunurlar fakat
Psödoplastik özelliğinden dolayı Tip 2 sıvıları uzun süre dolanıklık noktalarında oluşan ikinci bağlar çok zayıf ve
boyunca uçakların buzlanmasını önleyebilmekte ve düşük bir kuvvetle yıkılabilmektedir, dolayısıyla çözelti
kalkış anında uçağın performansını düşürmemektedirler. psödoplastik bir davranış yerine direk olarak newtonyan
Öncelikle bu polimerlerin Tip 2 sıvısında yaptığı bir davranış göstermektedir, yani çözeltinin viskozitesi
değişiklik ve karışıma nasıl bir mekanizma ile tüm kayma gerilimlerinde aynı çıkmaktadır.
psödoplastik özellik kattığı incelenmiştir. Bu davranışın II: Bu durumda zincirlerin birbirlerine dolanık oldukları
nedeni kısaca, polimer zincirleri arasında meydana gelen noktalar eklenen hidrofobik gruplar ile güçlendirilmiş
dolaşıklıkların düşük kayma gerilimlerinde stabil olarak görülmektedir. Bu şekilde oluşan ikincil bağların
kalması ve akışa izin vermemesi fakat yüksek kayma kuvveti artırılmıştır ve bu bağlar ancak kayma gerilimi
gerilimlerinde çözülüp akışa izin vermesi şeklinde görece artırıldığı zaman yıkılmaktadır. Bu bağlar kayma
açıklanabilir. Bir diğer deyişle sıvı içerisinde çözünmüş gerilimi azaldığında tekrar kurulmakta ve zincirler ilk
polimer düşük kayma gerilimlerinde akışa karşı bir hallerine geri dönmektedir. Bu sayede polimer çözeltisi
direnç gösterirken kayma gerilimi arttıkça bu direnç “yüksek derecede bir psödoplastik özellik”
kaybolmaktadır. Polimer zincirleri arasında bulunan kazanmaktadır.
dolaşıklıkların kayma gerilimi ile beraber Hidrofobik olarak modifiye edilmiş polimerlerin çözelti
içerisinde davranışları, çözeltideki yüzey aktif

111
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

madde miktarına göre değişim gösterebilmektedir. çözeltinin viskozitesi kayma gerilimi arttıkça
Polimer zincirlerinde bulunan hidrofobik gruplar yüzey düşmektedir. Bu davranış şekli, sıvının uçak yerdeyken
aktif maddelerle etkileştiklerinde birbirlerine ikincil yüzeyde kalacağını ve uçak kalkış yaparken kanattan
kuvvetlerle bağlanırlar, bu yeni bağlar zincirlerdeki sıyrılıp gideceğini göstermektedir. Ayrıca güvenilirlik
hidrofobik gruplar arasında oluşan bağlara ek olarak için bu konuda sıvıya aerodinamik performans testleri
oluşurlar ve böylece dolaşıklık noktalarını de yapılmaktadır [2].
güçlendirirler. Bu sayede polimer zincirlerinde oluşan ağ
daha dayanıklı olur ve akışa karşı olan direnç artar. 1200
Yüzey aktif maddelerin çözelti içerisindeki davranışları
konsantrasyona göre değişim göstermektedir. Kritik 1000
misel konsantrasyonuna (kmk) kadar yukarıda anlatılan
durum gibi zincirler arasında oluşan hidrofobik bağlar 800

Viskozite (cP)
güçlenirken (Şekil 3, C<C*), kmk’dan sonra yüzey aktif
moleküller her bir hidrofobik grup ile ayrı ayrı etkileşir 600
ve zincirler arasında oluşan ağ yapısı kaybolur (Şekil 3
C>C*) [15,16]. Bu da psödoplastik özelliğin 400
yitirilmesine sebep olur. Yüzey aktif maddelerin çözelti
içerisindeki davranışları aşağıda Şekil 3’de 200
gösterilmiştir.
0
0 20 40 60 80
Kayma hızı (1/s)

Şekil 4: Ağırlıkça % 0.1’lik hazırlanan ve eşit oranda


glikol ve su içeren poliakrilik asit çözeltisinin kayma
hızı viskozite grafiği

Ham çözelti 0.0325 mM SDS 0.065 mM SDS

5000

4500

4000

3500
Viskozite (cP)

3000
Şekil 3: Yüzey aktif maddelerin çözelti içerisindeki 2500
davranışları
2000
(C*: Kritik misel konsantrasyonu)
1500

Yukarıda anlatılan psödoplastik mekanizmaya sahip bir 1000

çözelti hazırlamak için kullanılacak polimerin az 500


miktarda çapraz bağlanmış poliakrilik asit olabileceği 0
düşünülmüştür. İçerisinde çok az miktarda hidrofobik 0,0 10,0 20,0 30,0 40,0
grup içeren poliakrilik asit ile hazırlanan çözelti için Kaym a hızı (1/s )

yapılan reolojik ölçüm Şekil 4’de gösterilmiştir.


Şekil 5: Katılan SDS miktarına göre çözeltinin reolojik
davranışının değişimi grafikleri
Çözeltinin sahip olduğu düşük kayma gerilimindeki
viskozite değerleri istendiğinde çözeltiye katılacak ilave
Şekil 5’te, hazırlanan bir başka poliakrilik asit
miktarlarda polimer ile artırılabilmektedir. Özellikle 0
çözeltisinin içerisine katılan yüzey aktif madde (Sodyum
kayma gerilimi değeri ilave edilen polimer ile birlikte
dodesil sulfat (SDS)) ile reolojisinin değişimi
10,000 cP seviyelerine rahatlıkla çıkarılabilmektedir ki
gösterilmiştir. Görüldüğü üzere çözeltiye katılan SDS
bu değer şu an kullanılmakta olan ticari sıvılar için 1000
miktarı ile birlikte çözeltinin viskozitesi artmıştır. Ancak
cP civarındadır [11]. Şekil 4’te görüldüğü üzere
Şekil 3’te de anlatıldığı gibi bu artış bir noktaya kadar

112
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

devam etmektedir, örneğin 0.065 mM’den fazla katılan TEŞEKKÜRLER


SDS miktarları için çözeltinin viskozitesinde tekrar TÜBİTAK’a 106M219 numaralı proje ile bu çalışmanın
düşme gözlenmiştir. oluşumda ve devamında vermiş olduğu destek için
Çözeltilerin yüzey gerilimini istenen değerlere (37 teşekkür ederiz.
Dyne/cm) getirmek için [11] çeşitli yüzey aktif maddeler
denenmiştir. Bunlar arasında en iyi sonuç veren iki KAYNAKLAR
kimyasal Aerosol-T (AOT) ve Sodyum oleat olmuştur. [1] Rasmussen, R., Cle, J., Moore, R. K. and
Kuperman,, M., Journal of Aircraft, 37(1), pp.110-116,
AOT Sodyum oleat 2000.
[2] R. Hornig, Development of an International
70,0 Standard for Safe Winter Operation, Journal of Aircraft,
Vol.30, No.1, 14-18, Jan.-Feb. 1993.
60,0
[3] Association of European Airlines, Training
Yüzey gerilimi (Dyne/cm)

50,0 Recommendations and Background Information for


De-Icing/Anti-Icing of Aircraft on Ground, 2nd Edition,
40,0 September 2005.
[4] Hengst, J., Journal of Aircraft, 30(1), pp. 35-40,
30,0
1993.
20,0 [5] Hornig, R., Journal of Aircraft, 30(1), pp. 14-18,
1993.
10,0 [6] Patent no: 7,105,105 B2, Eylül 12, 2006, De-
icing/anti-icing fluids
0,0
[7] Patent no: 5,817,252, Ekim 6, 1998, De-icing and
0 0,5 1 1,5
anti-icing composition for aircraft
Derişim (mM)
[8] Patent no: 5,935,488, Ağustos 10, 1999, De-icing
Şekil 6: Ağırlıkça % 0.1’lik hazırlanan ve eşit oranda and anti-icing concentrated composition for aircraft
glikol ve su içeren poliakrilik asit çözeltisinin artan [9] UCAR Concentrate “55/45” Type-I Fluid, Form No.
YAM’ye göre yüzey gerilimi grafiği 183-00024-0704AMS, July 2004
[10] Kilfrost ABC-S Material Safety Data Sheet,
Yüzey gerilimi deneyleri yapılırken YAM’lerin sıvının Revised: 4/2005
viskozitesini olumsuz yönde etkilediği görülmüştür. Bu [11] Kilfrost ABC-3 Technical Data, March 2000
sorunu aşmak için yüzey gerilimi ve viskozite testlerinin [12] Killfrost df plus certificate of Analysis, november
paralel yürütülmesi ve istenilen yüzey gerilim ve 2004
viskozite değerleri arasında bir optimizasyon çalışması [13] Yan Li and Jan C. T. Kwak Rheology of
yapılması gerekmektedir. Hydrophobically Modified Polyacrylamide-co-
Hazırlanan karışımlara Revco marka derin dondurucu ile poly(acrylic acid) on Addition of Surfactant and
donma noktası testleri uygulanmıştır ve karışımların Variation of Solution pH, Langmuir 2004, 20, 4859-
istenilen donma sıcaklıklarına inebildiği görülmüştür. 4866
Şekil 4’te reolojik davranışı verilen çözelti için donma [14] Shuhui Wu and RA Shanks,Synthesis and
noktası -37oC olarak ölçülmüştür. characterisation of hydrophobic modified
polyacrylamide, Polym Int 53:1821–1830 (2004)
IV. SONUÇLAR VE ÖNERİLER [15] Shuhui Wu and RA Shanks,Synthesis and
Çalışmalar sonucu varılan noktada hedeflenen Tip 1 ve characterisation of hydrophobic modified
Tip 2 sıvılarının içerdikleri kimyasalların fonksiyonları polyacrylamide, Polym Int 53:1821–1830 (2004)
büyük oranda tespit edilmiş ve yapılan deneylerle [16] Shuhui Wu, Robert A. Shanks, Gary Bryant,
sıvıların istenen performansı sağlayabilecekleri Properties of Hydrophobically Modified Polyacrylamide
görülmüştür. Projenin devamında istenen yüzey gerilimi with Low Molecular Weight and Interaction with
ve viskozite değerleri arasında optimizasyon deneyleri Surfactant in Aqueous Solution, 2006, Wiley
yapılması planlanmaktadır. Ayrıca üretilen aday InterScience
sıvıların eksik olan korozyon testlerinin tamamlanması
hedeflenmektedir. Böylelikle çalışma sonunda hem Tip
1 sıvısı hem de Tip 2 sıvısı için istenen fiziksel
özellikler elde edilmiş olacaktır.

113
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

HAVACILIK EMNİYETİNİN SAĞLANMASINDA İNSAN


FAKTÖRLERİ DİSİPLİNİ VE HATA YÖNETİMİ
Eyüp Bayram ŞEKERLİ1
e-posta: eyupbs@mu.edu.tr

1
Muğla Üniversitesi, Dalaman Meslek Yüksekokulu, Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği Programı, 48775
Dalaman/Muğla

bir değişle, uçuş emniyetinin önündeki en büyük engel


ÖZET
insan hatalarıdır. İnsan hatalarının yönetilerek ortadan
Bu çalışmada uçuş emniyeti için büyük öneme sahip kaldırılması veya etkilerinin en aza indirilmesi
olan insan hatalarını inceleyen insan faktörleri gerekmektedir. Bu nedenle, insan hatalarının
disiplini ve insan faktörleri disiplini kapsamında kaynaklarının anlaşılması, sınıflandırılması ve
geliştirilmiş yöntemler incelenecektir. İnsan yönetilmesi gerekmektedir.
hatalarının sınıflandırılması ve yönetilmesi kullanılan
yöntemler arasındaki ilişkiler açıklanacaktır. II. İNSAN FAKTÖRLERİ DİSİPLİNİ VE SHEL
MODELİ
I. GİRİŞ Sivil havacılık sisteminin yönetilmesi, havaaraçlarının
Havayolu taşımacılığı, kişilerin bir yerden bir yere tasarlanması, üretilmesi ve işletilmesi ile ilgili her
zamanında, en ekonomik ve en emniyetli bir şekilde türlü alt sistem ve süreçte görev alan insanlar
havadan ulaştırılması olarak tanımlanmaktadır. havacılık emniyetini en çok etkileyen sistem unsuru
Havayolu taşımacılığı hizmetini üreten havayolu olarak karşımıza çıkmaktadır. İlk bakışta havacılık
işletmelerinin devamlılığı ve ticari performansları emniyetinin sağlanmasında pilotlar sistem içerisindeki
müşterilerini gidecekleri yere zamanında, ucuz tek önemli insan unsuruymuş gibi görünse de sivil
fiyatlarla ve de en önemlisi can ve mal emniyetlerini havacılık sisteminin herhangi bir yerinde çalışan her
sağlayarak ulaştırmalarına bağlıdır. insanın azımsanmayacak bir önemi vardır. Bu
nedenle, insanın havacılık sistemi içerisinde
Havayolu işletmeleri, birçok riskin yer aldığı çevre incelenmesi oldukça önemlidir. İnsan faktörleri
içerisinde uçuşlarını sürdürmektedirler. Uçuşların disiplini sistem içerisinde insan unsurunun
yürütüldüğü çevredeki riskler havayolu isletmelerinin özelliklerini incelemektedir. Böylece insan unsurunun
uçuş emniyetini etkilemektedir. Havayolu işletmeleri performansını arttıracak bir takım yöntemler
için emniyet; yolcu, yük ve postanın bir noktadan geliştirilebilecektir.
diğerine herhangi bir kaza ve kırıma uğramadan
ulaştırılmasını ifade etmektedir. İnsan faktörleri ile ilgili çalışmalar ilk olarak
ergonomi ile başlamıştır. Ergonomi çalışmaları
Emniyetin sağlanamaması; havaaracı kaza ve kapsamında, insan unsuru ile kullanılan donanım
kırımlarının meydana gelmesi, insanların ölmesi, birbirine uyumlu hale getirilmeye çalışılmıştır. Fakat
yaralanması ve sistemin diğer unsurlarının zarar daha sonra insan unsurunun uçuş emniyetin
görmesi anlamına gelmektedir. Böyle bir durumda sağlanmasında donanımdan daha kritik bir yere sahip
hava taşımacılığına olan güvenin sarsılması, talebin olduğunun saptanması insan faktörleri disiplinin
azalması ve hava taşımacılığından beklenen faydaların kapsamının daha da genişlemesini sağlamıştır.
ortadan kalkması kaçınılmazdır. Diğer yandan,
havacılık emniyetinin sağlanması kaza ve kırımların ICAO insan faktörlerini; fiziksel, fizyolojik,
önlenmesinin yanı sıra kaynakların daha etkin ve psikolojik, psikososyal ve diğer değişkenlerin
verimli kullanılmasını sağlayacaktır. Havaaracı havacılık alanında görev alan personelin
kazalarının; ölçülmesi oldukça güç ve büyük bir performansını nasıl etkilediğini inceleyen bir bilimsel
bölümü sigorta edilmemiş çok ciddi maliyetleri çalışma alanı olarak tanımlamaktadır[2]. İnsan
bulunmaktadır[1]. Bu anlamda havacılık emniyetinin faktörlerinin havacılık sistemi içerisindeki çalışmaları;
sağlanması bir zorunluluk olarak karşımıza insan davranışları ve performansının, karar verme ve
çıkmaktadır. diğer zihinsel süreçlerin incelenmesi, kontrol
ekipmanlarının ve görsel bilgi sağlayan ekranların
Günümüzde meydana gelen kaza ve kırımların temel tasarımı, kokpit ve kabin tasarımı, iletişim ve uçuşta
nedenleri arasında insan hataları yatmaktadır. Diğer kullanılan bilgisayar yazılımlarının tasarımı, haritalar

114
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

ve diğer yazılı dokümanların tasarımı, personel seçimi kaza ve kırımlara neden olan hataları nasıl yaptıklarını
ve eğitimi gibi insan performansı üzerinde etkili olan ortaya koymaktadır.
bir çok farklı konuyu kapsamaktadır. Ayrıca Bu modelde üretim sürecindeki değişik seviyelerde
günümüzde insan faktörleri kavramı iş görenlerin yapıla gelen hataların nasıl bir araya gelerek kaza ve
seçimi, eğitimi, denetimi ve kaza nedenlerinin tespiti kırımların oluştuğu açıklanmaktadır. Reason, hataların
gibi konuları da içermektedir[3]. kazalara yol açmadan önce iyi bir denetim,
çalışanların eğitimi ve etkin bir iletişimle ortadan
İnsan faktörleri disiplini, insanın yeterlilikleri ve kaldırılabileceğini belirtmektedir. Aksi takdirde
sınırlarını göz önünde bulundurarak donanım, yazılım üretim sürecinin farklı seviyelerinde meydana gelen
ve çevre bileşenleri ile etkileşiminin araştırılmasında hataların üst üste gelmesi ve bu hataların tespit
sistem bakış açısını kullanan SHEL gibi modellerden edilerek gerekli müdahalelerin yapılmaması kazaların
yararlanmaktadır. Sistem bakış açısı ile geliştirilen ortaya çıkmasına neden olacaktır.
tüm modellerde sistemin en zayıf halkasını insan
oluşturmakta ve meydana gelen hataların önemli bir Reason’a göre hatalar sadece kokpitte veya uçuş
bölümü insan unsurunun sistemin diğer bileşenleri ile sırasında meydana gelmemektedir. Hatalar,
etkileşimi sırasında ortaya çıkmaktadır[4]. operasyonel personel tarafından yapılacağı gibi
örgütsel nedenlerden de ortaya çıkabilmektedir.
SHEL modelinin merkezinde insan faktörü yer Reason bu hata kaynaklarını dört seviyede inceleyerek
almaktadır. İnsan unsurunun modelde yer alan her bir bu süreçlerde hatalara neden olan etkenleri
parça ile uyumu sağlanmalıdır. İnsan faktörleri açıklamaktadır. Her bir aşamada meydana gelen
disiplini her bir parçayı incelemekte ve bu parçalar başarısızlıklar diğer aşamayı da etkilemektedir.
arasındaki uyumsuzlukları tespit etmeye Reason, hataların oluştuğu bu seviyeleri aşağıdaki gibi
çalışmaktadır. İnsan unsurunun tanınması için onun sıralamaktadır[5]:
fiziksel, fizyolojik, psikolojik ve psikososyal - Örgütsel etkiler,
özelliklerini analiz etmek gerekmektedir. İnsan - Emniyetli olmayan denetim,
unsurunun bu özelliklerinin incelenmesi onun - Emniyetsiz hareketlerin öncülleri,
limitlerinin anlaşılmasında oldukça önemlidir. SHEL - Havaaracını işleten ekibin emniyetsiz hareketleri.
modelinde insanın “çevresiyle”, “donanımla”,
“kurallarla” ve sistem içerisinde yer alan diğer Reason modeli, meydana gelen kaza ve kırımlarda ilk
“insanlarla” olan etkileşimleri incelenmektedir. İnsan olarak ekip üyelerinin suçlanması yanılgısını ortadan
faktörleri her bir etkileşimini inceleyerek, bu kaldırmaya çalışarak kaza ve kırımlara neden olan
etkileşimlerin en etkin bir şekilde gerçekleşmesini hataların sistemi oluşturan tüm parçalarda ve
sağlamaya çalışmaktadır. Bu etkileşim süreçlerinin süreçlerde aranması gerektiğini vurgulamaktadır.
incelenmesi sonucunda meydana gelebilecek insan Reason tarafından geliştirilen hata sınıflama
hataları tespit edilebilmekte, sınıflandırılmakta ve bu modelinde “aktif hatalar”; “hata” ve “ihlalleri” ifade
hataların yönetilebilmesi için bir takım yöntemler eden “emniyetsiz hareketler” şeklinde
geliştirilebilmektedir. Sistem anlayışının hataların tanımlanmaktadır. Emniyetsiz hareketler içerisinde
nedenlerini ortaya koyması insan hatalarının incelenen hatalar genellikle uçuş ekibinden
beslendiği diğer kaynakları ortaya koyan modellerin kaynaklanmaktadır. Reason, emniyetsiz hareketler
de geliştirilmesini sağlamıştır. Böylece insan hataların içerisinde “beceri temelli,” “karar” ve “algısal temelli”
sadece kokpit veya teknik ekiplere yüklenilmesinin hataları ve ihlalleri saymaktadır[6].
önüne geçilmiştir. Bu modellerden birisi James
Reason tarafından geliştirilen Delikli İsviçre Peyniri Reason kaza ve kırımlarda kolayca tespit edilen ve
Modelidir. Reason bu modelle insanın hata yapmasına nispeten görünür bir yapıda olan aktif hataların yanı
neden olan etkenleri yönetim düzeyinden itibaren sıra derinlemesine bir inceleme sonucunda ortaya
ortaya koymaktadır. çıkarılabilecek olan “gizli hatalar” olduğunu da
belirtmektedir. Reason, gizli hataları “emniyetsiz
III. İNSAN HATALARININ İNCELENMESİNDE hareketlerin öncülleri” adı altında incelemektedir.
REASON MODELİ İşleticilerin (pilotlar) emniyetli davranışları kazalar
Reason tarafından geliştirilen “Delikli İsveç Modeli” içerisinde %80 oranında yer tutmaktadır. Fakat kaza
kazaya neden olan sebepleri sadece operasyonel nedenlerinin araştırılması ile ilgili çalışmalarda sadece
personelle kısıtlamamaktadır. Reason Modeli, insan emniyetli olmayan hareketlere odaklanmak, kazalara
hatalarının yapısının ve kaynaklarını belirleyerek, yol açan esas nedenlerin gözden kaçırılmasına neden
sınıflandırılmasını amaçlamaktadır. Bu modelde hata olmaktadır. “Olumsuz zihinsel durum” (durumsal
kaynaklarının belirlenmesiyle hataların yönetilmesi ve farkındalık, odaklanma, zihinsel yorgunluk, kendine
ortadan kaldırılması için stratejilerin geliştirilmesine aşırı güven ve kendini beğenmişlik), “olumsuz
yardımcı olunması amaçlanmaktadır. Reason, fizyolojik durum” (tıbbi ve fiziksel durum, fiziksel
geliştirdiği modelde insan unsurunun ve örgütlerin yorgunluk), fiziksel/zihinsel sınırlılıkları (örneğin,

115
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Şekil 1. Reason Hata Sınıflandırma Modeli [7]

bireyin görevi yürütecek kadar fiziksel güce sahip İNSAN HATALARININ YÖNETİLMESİ
olmaması) ve yetersiz iletişim, takım çalışması ve
liderlik becerilerinde eksiklikler emniyetsiz hareketler Ekip Kaynak Yönetimi
için gerekli ortamı hazırlamaktadır[6]. İnsan faktörleri çalışmaları kapsamında yapılan kaza-
kırım analizleri kaza ve kırımların daha çok kokpit
Reason, “emniyetli olmayan denetim” adı altında ekiplerinin iletişim, karar verme, durumsal
sınıflandırdığı “yetersiz denetim,” “yanlış planlanmış farkındalık, takım çalışması, iş yükü ve stres yönetimi
uygulamalar,” “tespit edilen problemlerin gibi “teknik olmayan” becerilerdeki eksikliklerin yol
düzeltilmesinde başarısızlık” ve “denetim ihlallerini” açtığı hatalardan meydana geldiğini ortaya koymuştur.
gizli hataların diğer nedenleri olarak
tanımlamaktadır[6]. Ayrıca, gizli hataların diğer bir Uluslararası Havayolu Taşıyıcıları Birliği
kaynağını ise, örgütsel etkenler oluşturmaktadır. Örgüt (International Airline Transportation Association-
meydana gelen hataların önlenmesinde en üst IATA) tarafından yapılan bir araştırmada 1994 yılında
savunma noktasıdır. Hataların meydana gelmesinde gerçekleşen kazaların %50’sinde, 1995 yılında
örgütün etkisi; kaynak yönetimi, örgütsel iklim ve meydana gelen kazaların ise %40’ında insan
işlerin yürütülmesindeki süreçler üç düzeyde hatalarının etkili olduğu belirtilmektedir[8].
incelemek mümkündür. Kaynak yönetimi; insan, para
ve donanım gibi kaynakların örgüt içerisinde Teknik olmayan becerilerin geliştirilmesi kaza ve
dağıtılmasını ve bu kaynaklarının korunmasını ifade kırımları azaltarak havacılık sektörünün daha
etmektedir[6]. emniyetli bir hale gelmesini sağlayacaktır. Bu nedenle
geliştirilen Ekip Kaynak Yönetimi-EKY (Crew
Reason modeli, insan hatalarının temelinde yatan Resource Management-CRM) uygulamaları özellikle
nedenleri ortaya koyarak, daha etkin hata yönetim “teknik olmayan becerileri” geliştirmeyi
metotlarının geliştirilmesini sağlamaktadır. Reason’a amaçlamaktadır.
göre yapılan hataların temelinde örgütsel nedenler yer
alabilmektedir. İşletmenin sahip olduğu değerler, EKY kavramının temelleri ilk olarak 1979 yılında
normlar, emniyet kültürü gibi faktörler insan NASA’nın öncülüğünde düzenlenen ve “Kabin
hatalarının meydana gelmesinde etkili olabilir. Bu Kaynak Yönetimi” adı altında yapılan ortak
anlatma Reason Modeli hata kaynaklarının çalışmalara dayanmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda
değerlendirilmesinde oldukça önemli bir yöntemdir. “pilot hatalarını” azaltmak için kokpitte insan
kaynağını en verimli şekilde kullanma amacını güden
“Kokpit Kaynak Yönetimi (Cockpit Resource
Management-CRM)” oluşturulmuştur. 1986 yılında
NASA tarafından düzenlenen ve A.B.D ile birçok

116
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

farklı ülkeden havayolu işletmesinin katıldığı bir TEM Hata Yönetim Modeli
konferansta Kokpit Kaynak Yönetimi, uçuş Günümüzün EKY eğitimlerinde, insan hatalarının
operasyonunun emniyetine katkıda bulunan tüm tespiti ve yönetilmesi amacı daha çok ön plana
personel gruplarını kapsayan bir anlam ifade eden çıkarılmaktadır. Yeni nesil EKY programları insan
“Ekip Kaynak Yönetimi” olarak değiştirilmiştir[8]. hatalarını olağan ve değerlendirilmesi gereken birer
Zaman içinde tüm dünyada teknik olmayan becerilerin bilgi kaynağı olarak kabul etmektedir. EKY
geliştirilmesi ve uçuş emniyetinin arttırılmasında EKY eğitimlerinin en temel amacı hata yönetim
programları yoğun bir biçimde kullanılmaya stratejilerini geliştirerek uçuş emniyetini sağlamaktır.
başlanmıştır. Uluslararası havacılık otoriteleri de Bu nedenle günümüzde EKY eğitimleri tehdit ve
zaman içerisinde EKY programlarının uygulanmasını hataların yönetilmesini ifade eden Tehdit-Hata
zorunlu hale getirmiştir. Yönetim Modeli (Threat and Error Management-
TEM) ile birleştirilmeye çalışılmaktadır.
Genel olarak EKY; eldeki insan, bilgi, zaman ve
donanım gibi kaynakların etkin bir şekilde TEM, uçuş faaliyetlerinin yürütüldüğü operasyonel
kullanılarak uçuş faaliyetlerinin emniyetli ve etkin bir çevrede birçok tehdit olduğunu ve bu tehditlerin ekip
biçimde gerçekleştirilmesi olarak tanımlanabilir[9]. üyelerinin hata yapmalarına neden olarak uçuş
EKY’yi insan faktörleri bilgisinin ekip içerisindeki emniyetini olumsuz şekilde etkilediğini
etkileşimlerin optimum hale getirilmesi için belirtmektedir. Ekip üyelerinin operasyonel çevredeki
uygulandığı bir alan olarak da ifade etmek tehditleri fark edip zamanında müdahale etmemeleri
mümkündür. bir takım hataların meydana gelmesine neden
olmaktadır. Tehditler uçuş operasyonun daha
EKY, uçuş ekibinin yönetim ve iletişim becerilerinin karmaşık bir hal almasına neden olarak ekip üyelerinin
geliştirilmesini amaçlamakta ve daha çok ekibin hata yapma olasılığını arttırmaktadır. Kötü hava
teknik becerileri dışındaki performanslarına şartları, zaman baskısı, güvenlikle ilgili olaylar, kalkış
odaklanmaktadır. Daha ayrıntılı olarak anlatılacak sınırlandırmaları (slotlar) gibi tehditler ekip üyelerinin
olursa EKY programları[10]; hata yapabilmelerine neden olmaktadır. Ekip
− İşletme yönetiminin ve ekip üyelerinin emniyeti üyelerinin uçuşun emniyetini sağlayabilmeleri için
riske atan veya kazalara neden olan insan faktörleri ile tehditleri tanımlayarak bu tehditleri yönetebilmeleri
ilgili konularda farkındalıklarını artırmak, gerekmektedir. Diğer yandan, tehditlerin fark edilerek
− Doğru ve zamanında uygulandığında havaaracını ekip üyeleri tarafından yönetilmesi ve ortadan
insan unsurunun başarısızlığı nedeniyle oluşan kaldırılması TEM modelinin en önemli amaçlarından
kazalardan koruyacak veya riskli durumlardan birisini teşkil etmektedir.
kurtulmaya yardımcı olacak teknik olmayan becerileri
geliştirmek, TEM modeli operasyonel çevre içerisinde insan
− EKY bilgi, beceri ve tutumlarının uçuş performansını, tehditleri ve ekip üyelerinin
operasyonunun her aşamasında ve örgüt kültürünün operasyonel çevredeki tehditlerle olan etkileşimlerini
bütün seviyelerinde benimsenerek emniyeti olumsuz ve bu etkileşimler sonucunda meydana gelen hataları
etkileyen riskleri veya potansiyel kazaları önlemek, nasıl yönettiklerini analiz etmektedir. TEM modeli,
− Ekip üyelerinin EKY becerilerini etkin bir şekilde ekip üyelerinin operasyonel çevredeki tehdit ve
kullanmalarını sağlayarak emniyetli ve aynı zamanda hataları yönetebilmeleri için gerekli eğitim
ticari açıdan verimli uçuşlar yaratmak, stratejilerinin geliştirilmesini kapsamaktadır. EKY
− Çalışma ortamındaki şartların ekip ve uçuşa katkıda programları, TEM modelindeki tehdit ve hataların
bulunan diğer çalışanlar için geliştirilmesini sağlamak yönetilmesinde kullanılan en önemli araç olarak
amaçlarını gütmektedir. görülmektedir.

İnsan faktörleri disiplini açısından bakıldığında ise TEM modeli, EKY’nin amacını uçuş emniyetini
EKY, hataların ortadan kaldırılması veya meydana olumsuz etkileyen ve hatalara neden olan tehditlere
gelen hataların olumsuz sonuçlarının azaltılmasını karşı ilk savunma hattı olarak tanımlamaktadır[11].
sağlayan bir savunma mekanizması olarak TEM modelinde, tehditlerin tespit edilmesi ve
değerlendirilmektedir. Havayolu işletmeleri uçuş meydana gelen hataların önlenmesinde ikinci savunma
emniyetini arttırmak için ekip üyelerinin teknik hattını ise; tehditlerin olumsuz etkilerini ortadan
olmayan becerilerini geliştirmek için ulusal ve kaldıracak ve potansiyel hataların tespit edilmesini
örgütsel kültür değerlerine uygun EKY programlarını sağlayacak bir “tehdit yönetiminin” uygulanması
geliştirmelidirler. oluşturmaktadır. Uçuş emniyetinin sağlanmasındaki
diğer bir savunma hattını ise “hata yönetimi”
uygulamaları oluşturmaktadır. Savunma şekillerinin
etkili bir biçimde uygulanması uçuş emniyetini
sağlayarak, operasyonel riskler en aza indirgeyecek ve

117
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

böylelikle “istenmeyen hava aracı durumu” ortadan etmektedir[12]. Helmreich hata nedenlerini;
kaldırılacaktır. yorgunluk, iş yükü, korku, yetersiz bilgi işleme,
bireyler arasındaki zayıf iletişim ve hatalı karar verme
Operasyonel çevredeki tehditler “açık” veya “gizli” olarak sıralamaktadır. TEM modeli kapsamında beş
olabilmektedirler. Açık tehditler ekip üyeleri türlü insan hatası tanımlanmaktadır[13].
tarafından gözlemlenebilir niteliklere sahiptir.
Olumsuz hava koşulları, havaaracındaki teknik Daha önce de bahsedildiği gibi TEM modeli hataların
arızalar, otomasyon, hava trafik, havaalanı hizmetleri yönetilmesinde EKY becerilerinin oldukça kritik bir
ve uçuşun yürütüldüğü coğrafi çevre şartlarından öneme sahip olduğunu belirtmektedir. Eğer hataların
kaynaklanan tehditleri açık tehditler olarak meydana gelmesinin kaçınılmaz olduğu kabul edilirse
sınıflandırılmaktadır. Açık tehditler ekip üyeleri EKY, bu hatalara karşı üçlü bir savunma şekli olarak
tarafından çok fazla kontrol edilememektedir. tanımlanmaktadır. EKY’ nin hatalara karşı ilk
savunma şeklinin “hataların önlenmesi” olarak ifade
Diğer yandan gizli tehditler ise, ekip üyeleri tarafından edilirken, ikinci aşama gelişme aşamasındaki hatalara
açık bir şekilde gözlemlenememektedir. Gizli tehditler karşı “tuzak kurulması” olarak tanımlanmaktadır.
ulusal kültürün, örgüt kültürünün veya meslek EKY’nin hatalara karşı üçüncü savunma hattını ise,
kültürünün bir sonucu olarak ortaya ortaya çıkması önlemeyen hataların “olumsuz
çıkabilmektedirler. Ulusal kültürün iletişim, takım sonuçlarının en aza indirgenmesi” olarak ifade
çalışması, liderlik üzerindeki etkileri, örgüt kültüründe edilmektedir. Örnek olarak uçuş yönetimi
emniyete verilen önem veya ekip üyelerinin meslek bilgisayarına yanlış bir bilgi girilmesi nedeniyle
kültürlerinin kendilerine kazandırdığı olumsuz tutum meydana gelen bir kazada hata yönetimi stratejisi olan
ve davranışları gizli tehditler olarak sınıflandırmak EKY’nin etkinleştirilmesi kazaya neden olan hata ve
mümkündür. hataların ortadan kaldırılabilmesini
sağlayabilmektedir. Yapılan brifingler ve uçuş
Ekip üyelerinin verilen eğitimlerle operasyonel bilgisayarına yapılan girişler sırasında yapılan
çevredeki tehditleri tanımaları sağlanması kontroller hatanın meydana gelmesini
gerekmektedir. Tehditlerin nitelikleri hakkında bilgi önleyebilmektedir. Ayrıca uçuş sırasında sürekli
sahibi olan ekip üyeleri bu tehditlerle etkileşimler olarak havaaracının pozisyonunun izlenmesi ve
sonucu oluşan hataların yönetilmesinde daha etkili karşılıklı kontroller meydana gelebilecek hatalara
olabilmektedirler. karşı tuzak kurulmasını sağlamaktadır. Hatanın ilk iki
aşamada gözden kaçırılması durumunda, havaaracının
TEM, iletişim, takım çalışması, karar verme ve pozisyonun ekip üyeleri tarafından sürekli izlenmesi,
liderlik gibi becerilerinin geliştirilmesi EKY içinde bulunulan hatalı durumun fark edilerek bu
eğitimlerinin temeli olarak değerlendirmektedir. Uzun hatanın sonuçlarının azaltılmasını sağlanması
yıllar boyunca belirli aralıklarla yapılan EKY mümkün olmaktadır.
eğitimleri ile ekip üyelerine bir takım beceriler
kazandırılarak hataların ortadan kaldırılmasının Helmreich tarafından geliştirilen hata modeli meydana
hedeflendiği görülmektedir. Fakat, uygulanan EKY gelen hataları tüm yönleri ile incelemekte, bu hatalara
programlarında hataların insan davranışlarının doğal karşı verilen cevapları ve bunun sonucunda üretilen
bir sonucu olduğu zaman içerisinde gözden çıktıları analiz etmektedir. Hatanın zamanında tespit
kaçırılmıştır. TEM, insan unsurunun yer aldığı üretim edilmesi, tespit edilmeyen hataların olumsuz
süreçlerinin hepsinde hataların meydana gelmesinin etkilerinin ortadan kaldırılması TEM modelinin en
doğal olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle TEM önemli amacıdır. TEM Modeli operasyonel çevrede
modeli ekip üyelerinin sadece belirli bir takım hatanın varlığını kabul ederek, bu hataların
becerileri kazanmalarını değil aynı zamanda bu yönetilmesinde EKY’yi önemli bir savunma
becerileri uygulayarak operasyonel çevredeki tehdit ve mekanizması olarak kullanmaktadır. Bu nedenle
hataları yönetebilmelerini amaçlamaktadır. havayolu işletmeleri potansiyel hata kaynaklarını
tanımladıktan sonra EKY eğitimleri ile TEM Modelini
TEM modeli, ekip üyelerinin tehditlerin tespit birleştirmelidirler.
edilememesi ve yönetilmemesi nedeniyle meydana
gelen hataları sınıflandırmaktadırlar. TEM modeli V. SONUÇ VE ÖNERİLER
içerisindeki hata yönetimi tekniği Helmreich ve ekibi İnsan unsuru havacılık sisteminin en önemli parçası
tarafından geliştirilmiştir. Helmreich, hata yönetimini durumundadır. Havacılık emniyetinin sağlanması
mevcut verilerin kullanılarak hata nedenlerinin tespit insan unsurunun iyi bir şekilde analiz edilmesine ve
edilmesi, uygulanan politika, prosedürler ve eğitim onun diğer sistem parçaları ile uyumunun
şekillerinin değiştirilmesi gibi yollar izleyerek hata sağlanmasına bağlıdır.
miktarının azaltılmasını veya meydana gelen hataların
olumsuz etkilerinin en aza indirgenmesini ifade

118
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

EKY insanın teknik olmayan becerilerini geliştirerek Lisans Tezi, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal
uçuş emniyetini sağlamaktadır. Günümüzde bir çok Bilimler Enstitüsü, 2006.
havayolu işletmesi EKY programlarını kullanarak [10] Civil Aviation Authority Safety Regulation
kaza ve kırımları önlemeye çalışmaktadır. Fakat, Group, Methods used to Evaluate the Effectiveness of
gerçekleşen kaza ve kırım incelemelerinde daha çok Flightcrew CRM Training in the UK Aviation
hatanın meydana geldiği en son noktalar Industry CAA PAPER 2002/05, 2003.
incelenmektedir. Bu nokta genellikle kokpit [11] R.L Helmreich, J.R Klinect ve J.A. Wilhelm,
olmaktadır. Birçok kaza pilotaj hatasına Models Of Threat, Error, and CRM in Flight
dayandırılarak, pilotaj hatasına neden olan örgütsel Operations, In Proceedings of the Tenth International
faktörler göz ardı edilmektedir. Diğer bir deyişle Symposium on Aviation Psychology, Columbus,
sistem yaklaşımı ile kaza ve kırım analizi 1999.
yapılmamaktadır. [12] R.L. Helmreich, Error Management As
Organisational Strategy, IATA tarafından düzenlenen
Bu nedenle, kaza ve kırımlardan daha sağlıklı sonuçlar İnsan Faktörleri Semineri’ne sunulan bildiri, Bangkok,
çıkarmak için hataya neden olan etkenler sistemin her 1998.
seviyesinde incelenmelidir. “İsveç Delikli Peynir [13] Robert L.Helmreich, “Culture And Error In
Modeli”, “SHEL Modeli” gibi metotların kullanılması Space: Implications From Analog Environments,”
hata nedenlerinin daha etkin bir şekilde ortaya Aviation, Space and Environmental Medicine, Sayı no
konulmasını sağlayacaktır. Böylece, hataların EKY ve , Sayı no 9-11, 2000.
TEM gibi yöntemlerle ortadan kaldırılması daha kolay
olacaktır.

KAYNAKÇA

[1] Richard Wood, Aviation Safety Programs-A


Management Handbook Washington: Jeppesen
Sanderson Inc, 1994.
[2] Deborah M. Licht ve digerleri, “Human Factors,
Ergonomics, and Human Factors Engineering: An
Analysis of Definitions,
http://iac.dtic.mil/hsiac/docs/Human_Factors_Definiti
ons.pdf, (06.02.2006)
[7] Scott A. Shappell ve Douglas A. Wiegman,
“Human Factors Analysis Classification System,”
Flight Safety Digest, (2001), s. 16.
[3] Civil Aviation Authority, Flight Crew Training:
Cockpit Resource Management (CRM) and Line-
Oriented Flight Training (LOFT) CAA: CAP720,
2002.
[4]http://www.tacgworldwide.com/abouthf.htm,
(06.02.2006)
[5] Douglas A. Wiegmann ve Scott A. “Shappell,
Human Error Perspectives in Aviation,” International
Journal of Aviation Psychology, Cilt no 11, Sayı no 4,
2001.
[6] Kathryn Mearns ve digerleri, “Sharing Worlds of
Risk’s Improving Communication with Crew
Resource Management,” Journal of Risk Research,
Cilt no 4, Sayı no 4, 2001.
[8] Robert L. Helmreich, Ashleigh C. Merritt ve John
A. Wilhelm, “The Evolution of Crew Resource
Management Training in Commercial Aviation,”
International Journal of Aviation Psychology, Cilt no
9, Sayı no 1, 1999.
[9] E. B. Şekerli, Ekip Kaynak Yönetimi
Uygulamaları Ve Kültürel Farklılıklar: Türk Pilotlar
Üzerinde Bir Araştırma, Yayınlanmamış Yüksek

119
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

KABİN MEMURLARININ KABİN İÇİ DÜŞÜK HAVA KALİTESİ NEDENİYLE


KARŞI KARŞIYA KALDIKLARI SAĞLIK SORUNLARI

Ögr.Gör. Dr. Nalân ERGÜN*


e-posta: nergun@anadolu.edu.tr

*Anadolu Üniversitesi - SHYO - Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği Bölümü – ESKİŞEHİR

hizmet kalitesinin, müşterilerce algılanmasında kabin


ÖZET
memurları oldukça önemli bir rol oynamaktadır.
Havacılık endüstrisi oldukça rekabetçi, emniyetin Kabin memurları, kabin içindeki çevresel koşulları
birincil öneme sahip olduğu ve ileri teknoloji kontrol altında tutmak ve sunulan konforun
gerektiren bir hizmet alanıdır. Havayollarının hizmet devamlılığını sağlamakla sorumludur. Bununla
kalitesinin algılanmasında kabin memurları kilit rol birlikte yolculara temiz ve dinlendirici bir kabin
oynamaktadır. Bunun yanı sıra uçuş emniyetinin ya da ortamı ve uçuş sağlamaları da gerekmektedir. Uzun
herhangi bir acil durumda yolcuların güvenliğinin uçuşlarda ise kabin içi eğlence hizmetlerinin
sağlanmasında da kabin memurlarına büyük görevler yönetiminden ve sunumundan da sorumludur[1].
düşmektedir. Ancak havayollarının başarılarında Ancak tüm bunların ötesinde ve öncelikli olarak kabin
oldukça büyük paya sahip olan kabin memurları memuru, uçuş emniyetinin sağlanmasından
çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Bu sorumludur. Uçuş esnasında herhangi bir acil durumda
sorunların temelinde yer alan nedenlerden birini ise yolculara yardımcı olmak kabin memurunun temel
kabin hava kalitesi oluşturmaktadır. sorumluluğudur. Sağlık sorunları ile karşı karşıya
kalındığında ise uçakta hekim olmaması durumunda,
I. GİRİŞ yolculara ilk müdahaleyi kabin memuru yapmakla
1978 yılında ABD’de başlayan ve birçok ülkede sorumludur. Acil bir durumda gerçekleştirilen zorunlu
uygulama alanı bulan serbestleşme sonucunda artan iniş sonrasında ise gerekli düzenlemeleri yaparak 90
rekabeti yönlendiren iki temel unsur bulunmaktadır. saniye içinde uçağın tahliyesini sağlamak
Bunlardan ilki hizmet kalitesi konusunda tüketici durumundadır[2].
beklentilerinin artması, diğeri ise küreselleşme ve ileri Kabin memurları hem kabin içi ikram ve eğlence
teknoloji ile birlikte artan emniyet ihtiyacıdır. Uzun hizmetlerinin kalitesinden hem de uçuş emniyetinin ve
zamandır yapılan araştırmalar, önlenebilir kaza
yolcu güvenliğinin sağlanmasından sorumludur. Bu
oranlarının düşürülememesinin ya da hizmet nedenle havayolları ikram hizmeti vermeyen düşük
kalitesinin beklenenin altında olmasının ana nedenin maliyetli taşıyıcı niteliğinde olsa dahi uluslararası
insan kaynakları temelli olduğunu ortaya koymaktadır.
kural koyucu kuruluşların düzenlemeleri gereği, 50
Havayollarının oluşturdukları politikalar ile insan yolcu başına en az bir kabin memuru bulundurmak
kaynaklarını gerektiği gibi motive etmeyişi, işçi zorundadır[3].
sağlığı ve güvenliğine önem vermeyişi yaşanan
olumsuzluklar üzerinde önemli bir etkendir. III. KABİN HAVA KALİTESİNİ ETKİLEYEN
Havayollarının bu konudaki uygulamaları kabin FAKTÖRLER
memurlarının görev ve sorumluluklarını gereklilikler
Çalışan sağlığının ve güvenliğinin sağlanması, İnsan
doğrultusunda yerine getirmesi önünde önemli bir
Kaynakları Yönetimi’nin birincil hedeflerinden biri
engel oluşturmaktadır. Bu doğrultuda çalışmanın
olması gerekmektedir. Ancak araştırmalar
amacı havayolu faaliyetlerinde kabin memurlarının
havayollarının bu konuya yeterince önem vermediğini
önemini ortaya koyarak, yaşanan sorunlardan biri olan
ortaya koymaktadır. Yapılan araştırmalar,
kabin içi düşük hava kalitesi nedeniyle karşı karşıya
havayollarının maliyetlerini düşürerek verimlilik ve
kalınan sağlık sorunlarına dikkat çekmektir.
karlılığı en çoklama çabalarının, sağlık ve emniyet
II. KABİN MEMURLARININ GÖREV VE standartlarının sağlanması konusundaki uygulamalara
SORUMLULUKLARI ters düştüğünü ortaya koymaktadır.
Kabin memurları, havayolu müşterisinin bire bir ve Kabin içindeki havanın kalitesizliği, kabin
tüm süreçler göz önüne alındığında en uzun süre karşı memurlarının ciddi sağlık problemleri yaşamalarına
karşıya kaldığı havayolu çalışanlarının başında neden olmaktadır. Havayolları genellikle bakım
gelmektedir. Dolayısıyla havayolunun sunmuş olduğu standartları ile kabin içi emniyetinin sağlanması adına

120
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

oluşturulmuş kurallara uymaktadır. Hava filtrelerinin Karbon Dioksit: Konsantrasyon ve algı düşüklüğüne
doğru temizlenmesi ve bakımlarının gerektiği gibi neden olmaktadır.
yapılması, kabin hava kalitesi üzerinde oldukça
Nem: İstenenin altında ya da üstünde olması deri, göz
etkilidir. Ancak havayolları özellikle pik saatlerde ya
ve mukozada tahriplere neden olmaktadır.
da sezonlarda, uçağın mümkün olduğunca kısa sürede
uçuşa hazır olabilmesi için, filtrelerin temizlenmesi ve Uçuş esnasında kabin basıncında değişim yanması
bakımı için gerekli olan zamanı ayırmayabilmektedir. oldukça sık rastlanan bir durumdur. Alerjenler
Hava filtrelerinin gerektiği gibi temizlenmemesinden belirlenemeyecek birçok nedenden dolayı
dolayı, havalandırmalar zehirleyici etkiye sahip oluşabilmektedir. Ancak büyük oranda kabinde
olmakta ve bulaşıcı hastalıkların merkezi durumuna taşınan evcil hayvanlar kaynaklı olduğu
gelebilmektedir[4]. Hava filtrelerinin gereklilikler düşünülmektedir. Karbon monoksit, ozon, partiküller
doğrultusunda bakımlarının yapılması durumunda bile ya da diğer dış ortam kaynaklı hava kirleticiler; uçak
ticari uçaklar; bulaşıcı hastalıkların kişiden kişiye yerde ve motorları çalışır durumda iken, havalandırma
geçişine olanak tanıması açısından oldukça elverişli sisteminin halen çalıştırılıyor olmasından
bir çevre oluşturmaktadır. Kapalı ve sınırlı bir alanda kaynaklanmaktadır.
bulunulması, kabin içindeki havanın %50’sinin tekrar
soğutularak ortama verilmesi nedeniyle Hangi nedenden dolayı olursa olsun kabin içindeki
havalandırmanın sınırlı olması ve uzun süre bu şartlar hava kalitesinin gerekliliklerin altında olması, kabin
memurlarının çalışma koşulları ile birleştiğinde ciddi
altında kalınması, bulaşıcı hastalıkların uçuş esnasında
kişiden kişiye kolaylıkla geçişine neden olmaktadır[5]. sağlık sorunlarının gözlenmesine neden
Kabin hava kalitesini etkileyen bir diğer faktör, kabin olabilmektedir. Havayolları kabin memurlarından
daha fazla verim elde edebilmek amacıyla, çalışma
içinde taşınan canlı hayvanlardır. Çeşitli bulaşıcı
hastalıkların taşıyıcısı durumunda olabilen evcil saatlerini uzatma yoluna gitmektedir. Havayolları yeni
hayvanlar, alerjenlerin kabin içinde yer almasına da yazılım programları sayesinde, vardiyaları yasal
çalışma saatlerini ihlal etmeyecek şekilde
neden olabilmektedir. Uçak yerde ve motorları çalışır
durumda iken havalandırma sistemlerinin halen ayarlayabilmektedir. Ayrıca artan rekabet nedeni ile
çalıştırılıyor olması da zararlı gazların kabine girişine maliyetlerini kısmak zorunda kalan havayolları,
bünyelerindeki kabin memurlarının sayısını yasal
ve hava kalitesinin düşmesine neden olabilen bir diğer
faktördür[6]. sınırlar içine çekme eğilimindedir. Ancak yine artan
rekabet nedeniyle kabin memurlarından, kabin içi
IV. KABİN MEMURLARININ KABİN İÇİ hizmetlerinin kalitesini en üst düzeye çıkarmalarını
DÜŞÜK HAVA KALİTESİ NEDENİYLE KARŞI talep etmektedir[4]. Ancak kabin memurlarının
KARŞIYA KALDIKLARI SAĞLIK SORUNLARI çalışma koşulları ile bir araya gelen yetersiz kabin içi
hava kalitesi, çeşitli sağlık sorunlarının yaşanmasını
ABD’de oluşturulmuş olan Ulusal Araştırma Kurulu
kaçınılmaz hale getirerek performanslarını olumsuz
(NRC: National Research Council) kabin hava
yönde etkilemektedir.
kalitesinin artırılması amacıyla araştırmalar yapmakta
ve çözüm önerileri sunmaktadır. Kurulun 2001 ABD Kabin Memurları Birliği de kabin memurlarının,
yılında yapmış olduğu araştırma sonucunda kabin kabin içi hava kalitesinden kaynaklanan birçok
hava kalitesini etkileyen faktörler ve yol açabileceği hastalığa maruz kaldıklarını bildirmektedir. Bunlar baş
sağlık sorunları aşağıdaki gibi sınıflandırılmıştır[6]: dönmesi, bulantı, adaptasyonsuzluk, solunum yolu
problemleri, bulanık görme ve çeşitli bulaşıcı göz
Kabin Basıncı: Oksijen yetersizliğinden dolayı kalp
hastalıkları, el ve ayaklarda uyuşma vb. sorunlar
ve solunumla ilgili çeşitli sağlık sorunlarına yol
olabilmektedir[4].
açabilmektedir. Geçici gaz genişlemesi nedeniyle orta
kulak ve sinüslerde tahribata neden olabilmektedir. Kabin memurlarının kabin içi hava kalitesi kaynaklı
sağlık sorunlarının varlığını destekleyen bir diğer
Ozon: Akciğer fonksiyonlarını düşürmekte ve bireyde
araştırmada da oldukça çarpıcı sonuçlar elde
sinirlilik hali yaratmaktadır.
edilmiştir. Ofis bina ve uçakların kapalı iç
Alerjenler: Göz ve burunda tahrişlere ve kaşıntıya mekânlarının sağlığa muhtemel etkilerinin
neden olmaktadır. Akut astım ve sinüzite neden saptanmasına yönelik araştırmada veriler; 1824 bayan
olmasının yanı sıra, alerjene duyarlılık oranına bağlı kabin memuru ve 331 bayan öğretmenden, geçmiş üç
olarak anaflaktik şoklara yol açabilmektedir. yılı kapsayacak şekilde toplanmıştır. Araştırma
kapsamında ele alınan hastalıklar üst solunum yolları,
Karbon Monoksit: Solunan havada düşük oranlarda
göz ve tiroit bezi salgılarıyla ilgili hastalıklardır.
bulunması baş ağrısı ve dikkat kaybına, yüksek
Araştırma sonucunda yayınlanan raporda kabin
oranlarda bulunması ise çok daha ciddi sağlık
memurlarının rahatsızlıkları, öğretmenlerle ciddi
sorunlarına neden olabilmektedir.
şekilde benzerlik göstermiştir. Araştırma sonuçları
aşağıdaki gibidir:

121
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Mesleklere Göre Hastalıkların Görülme Oranları

Kabin Diğer Çalışan


Öğretmenler
Memurları Kadınlar

Göz Hastalıkları %12,4 % 7,4 % 2,9


Üst Solunum Yolu Hastalıkları % 48,6 % 27,4 % 9,9

Tiroit Bezi Hastalıkları % 7,5 % 5,7 % 1,3

Araştırma sonucunda bayan kabin memurları ile olacaktır. Çünkü ağır çalışma koşulları ile birleşen
öğretmenlerin, diğer çalışan kadınlara göre göz düşük hava kalitesi nedeniyle kabin memurlarının
hastalıklarına yakalanma olasılığının daha yüksek karşı karşıya kaldıkları sağlık sorunları,
olduğu belirlenmiştir. Araştırmaya göre her iki performanslarını olumsuz etkileyecek ve
çalışma grubunda yer alan kadınların, diğer havayollarının uzun dönem başarıları üzerinde
sektörlerde çalışan kadınlara oranla bulaşıcı ve üst olumsuz etkilere neden olacaktır.
solunum yolu hastalıkları olan grip ya da nezleye
KAYNAKLAR
yakalanma oranları ise 5 kat daha fazladır[7].
[1] Flight Attendants, Occupational Outlook
Kabin memurlarının kabin içi hava kalitesi nedeniyle Handbook, 2008.
karşı karşıya kaldığı sağlık sorunlarının çözümüne [2]George C. Larson, Dream Machine, Business &
yönelik olarak Ulusal Araştırma Kurulu, ABD’nin Commercial Aviation, Vol:102, Iss:2, Feb.2008.
havacılık otoritesi olan FAA (Federal Aviation [3] JAA düzenleyici dokümanı JAR-OPS 1 Subpart O,
Administration) kanalıyla çeşitli öneriler sunmaktadır. Cabin Crew, s.1-O-1.
Bu önerilerin başında kabin içindeki havanın [4]Carol Boyd, HRM in The Airline Industry:
temizlenmesinde HEPA (High-Efficiency Particulate Strategies and Outcomes, Personel Review,Vol:30,
Air: Yüksek Etkinlikte Partikül Tutucu) filtre Iss:4, 2001.
kullanılması gelmektedir. Kurul kabin içi hava [5] K. Leder, D. Newman, Respiratory Infections
kalitesinin geliştirilmesi amacıyla araştırma During Air Travel,Internal Medicine Journal,
programlarının oluşturulması gerekliliğinin altını da Vol:35,2005.
çizmektedir. Bununla birlikte havayolu uçak [6] Gerald L. Dillingham, United States General
havalandırma sistemlerinin FAA tarafından Accounting Office,Aviation Safety: More Research
denetlemesini önermektedir. Kurul ayrıca havayolları Needed on the Effects of Air Quality on Airliner Cabin
arasında FAA’in koordine edeceği ve sağlık ile ilgili Occupants, http://www.gao.gov/cgi-
bilginin paylaşılmasına yönelik bir yapının bin/ordtab.pl?Item0=GAO-04-54.
oluşturulması gerektiğini de belirtmektedir[6]. [7] E.A. Whelan ve diğerleri, Prevalence of
Respiratory Symptoms Among Female Flight
V. SONUÇ
Attendants and Teachers,
Kabin içi hava kalitesinin yetersizliği kabin http://oem.bmj.com/cgi/content/abstract/60/12/929
memurlarının çeşitli sağlık sorunlarıyla karşı karşıya
kalmalarına neden olmaktadır. Uçuş esnasındaki
çevresel koşullar, gereklilikler yerine getirilmesine
karşın çeşitli sağlık sorunlarının yaşanmasına elverişli
bir ortam yaratmaktadır. Ancak tüm bu
olumsuzluklara karşın havayollarının maliyetleri
kısma ya da yerde kalış süresini en aza indirmek
amacıyla hava filtrelerinin temizlenmesine ya da
bakımına ilişkin uygulamaları gerektiği gibi yerine
getirmediği gözlenmektedir. Havayollarındaki bu
uygulamalar kısa dönem karlılığı getirebilir. Ancak
gerekliliklerin yerine getirilmemesinin; uzun dönem
için havayollarının karlılığına olduğu kadar, uçuş
emniyetinin sağlanmasına da olumsuz etkileri

122
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

ALÜMİNYUMUN HADDELENMESİ
Selim TANGÖZ Veysel ERTURUN
e-posta: stangoz@erciyes.edu.tr e-posta: erturun@erciyes.edu.tr

Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokul , 38039 KAYSERİ

ÖZET İnsan hayatının iyileştirilmesi için ve global sanayi ile


Alüminyum, dünyada uzun yıllardır kullanılan ve son ekonomi üzerinde bu kadar etkisi olan bir metalin
yıllara damgasını vuran mükemmel bir metaldir. Öyle ki tanınması, ayrıca bu metalin üretiminin ve üretim
hafifliği ve tekrar kullanılabilirliği gibi avantajlarından sürecinde ki davranışlarının çok iyi bilinmesi gerekir.
dolayı günlük hayatımızda ulaşımdan ambalaj sektörüne Eğer kimyasal özellikleri ve etkileşimleri bilemez ise
kadar birçok sektörde kullanılmaktadır. Özellikle alüminyum metalinden yararlanılması sınırlı miktarlarda
havacılık sektörünün vazgeçilmez metali olan kalacaktır.
alüminyumun karakteristik özellikleri ile bu malzemenin
üretiminin bilmesi çok önemlidir. Bundan dolayı bu
çalışmada alüminyumun üretim aşamasında çok büyük ( Mil. Ton )
bir yer kaplayan haddelemeyi ve alüminyumun 50
%4
45
haddeleme esnasındaki davranışlarını tespit edilmeye 35
%3
çalışıldı.. 40
% 2,3
30
%2
I. GİRİŞ 25
%1
20
Alüminyum, bulunduğu günden bu güne kadar geçen 15
sürede değeri ve gereksinimi giderek artmış ve daha da 10
artacağı gözükmektedir. Dünyada alüminyum üretimini 5
gösteren Şekil 1 ve küresel birincil alüminyum tüketimi 0
1980 85 90 95 00 05 10 15
tahminlerini gösteren Şekil 2’de ki grafik incelendiğin
de alüminyumun geçmişte ki ve gelecekte ki değeri çok
iyi kavranabilir[1]. Şekil 2. Küresel Alüminyum Tüketim Senaryoları[1].

( kT ) Bu nedenlerden dolayı bu çalışma da; dünya üzerinde


25900 miktar bakımından üsten üçüncü sırada bulunan
20900 alüminyum metalinin tanınması, kimyasal özellikleri,
üretilmesi ve üretim esnasında ki etkileşimlerinin
15900 bilinmesi amaçlanmıştır. Ayrıca metallerin üretim
10900 prosesinde en büyük basamaklardan biri olan ve Şekil
5900
3’de de görüldüğü üzere alüminyumdan üretilen
malzemelerin büyük bir kısmının üretim prosesi olan
900 haddeleme ile alüminyum metalinin haddeleme
1951 61 71 81 91 2001
esnasında davranışları ortaya konulmuştur [1].

Şekil 1. Dünyada Alüminyum Üretimi [1].

Bununla birlikte, Alüminyum’un hafifliği ve tekrar


kullanılabilirliği gibi avantajından dolayı ulaşım ve
ambalaj gibi birçok sektörlerde ihtiyaç duyulmaktadır.

123
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

III. ALÜMİNYUM TERCİH NEDENLERİ


Saç – Levha - Folyo % 43 Alüminyumu diğer metallere göre birçok alanda
avantajlı kılan en önemli ana özelliklerini;
1. Hafifliği,
Ekstrüzyon Diğerleri 2. Hafifliğine karşın alaşım yapılarak yeterli
% 25 %4 mukavemetin sağlanabilmesi,
3. Tekrar defalarca kullanılabilirliği,
Döküm % 21
4. Yüksek korozyon direnci,
Çubuk – Tel % 7 5. Çekilebilirliği,
6. Şekillendirilebilirliği,
7. Dövülebilirliği,
Şekil 3. 1991’de Alüminyum Ürünlerinin Üretim 8. İşlenebilirliği,
Biçimleri[1]. 9. Yüksek ısı ve elektriksel iletkenliği,
10. Işık ve ısı yansıtıcılığı
II. ALÜMİNYUMUN KARAKTERİSTİK
ÖZELLİKLERİ olarak sıralayabiliriz [1].
Periyodik cetvelin III A gurubunda bulunan ve atom
numarası 13, atom ağırlığı 26,89 olan +3 değerlikli bir VI. ALÜMİNYUMUN ÜRETİLMESİ
element olan alüminyumun 20 °C ’ta ki yoğunluğu 2,7 Bugün alüminyum üretiminde iki kaynak söz konusudur
gr/cm³, ergime noktası 659,8 °C, kaynama noktası 2450 (Şekil 4).
°C, ısınma ısısı 0,224 Cal/gr (100 °C ’ta), erime ısısı 400 1. Cevherden üretilen alüminyum (Birincil
Cal/gr, 20 °C ’ta ki elektriksel iletkenliği bakırın % 65’i, Alüminyum)
ısıl iletkenliği 0.5, ışık yansıtılabilirliği % 90 olup, bu 2. Hurdadan üretilen alüminyum (İkincil
özellikler alaşım elementleri katılarak büyük ölçüde Alüminyum)
değiştirilebilmektedir (Tablo 1) [2].
BİRİNCİL ALÜMİNYUM
Tablo 1. Alüminyumun Bazı Kimyasal Özellikleri. Madencilik

Atom Numarası 13 Anot Üretimi


Alümina
Atom Ağırlığı 26,89 Üretimi
İKİNCİL ALÜMİNYUM
Yoğunluğu (20°C’de) 2,7 gr / cm³
Ergime Noktası 659,8 °C Elektroliz Hurda
İşleme
Kaynama Noktası 2450 °C
Isınma Isısı 0,224 Cal /gr (100 °C
’ta) Fırın Fırın

Erime Isısı 400 Cal / gr


Isıl İletkenliği 0,5
Döküm Döküm
Sertlik 25-40 Brinell
Elastik Modülü 7,2*105 kp / cm2
Kayma Modülü 2,7*105 kp / cm2
Yeniden Kristalleşme 150 Co
Haddeleme Ekstrüzyon Parça Döküm
Sıcaklığı
Akma Sınırı 1-3 Şekil 4. Alüminyum Üretim Safhaları[3].

124
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Birincil alüminyum üretimi birbirlerini takip eden beş VII. HADDELEMEDE ÜRETİM AKIŞI
ana üretim aşamasından oluşur; Haddehaneye gelen çelik ağır ingot'tur. Bu haddelenerek
1. Boksit madeni işletmeciliği, slab veya bloom elde edilir. Slab levha üretiminde
2. Boksit cevherinden alümina üretimi (Kırma, kullanılan dikdörtgen kesitli yassı hadde ürünüdür.
Öğütme v.b.) Blum ise küçük kenarı en az 140 mm. olan dikdörtgen
3. Alüminadan elektroliz yolu ile sıvı alüminyum veya kare kesitli yassı üründür.
üretimi (Ergimiş Tuz Elektrolizi)
4. Sıvı alüminyum alaşımlarının dökümü, Slabın haddelenmesiyle levha ve rulo levha üretilir.
5. Döküm ürünlerinden ekstrüzyon veya Levhalar 4.75 mm'den kalın olan yassı ürünlerdir. Rulo
haddeleme ile yarı veya uç ürün üretimi. levhalar 10 mm.'den kalındır.

İkincil alüminyum üretiminde metal kaynağı olarak Bloom veya küçük ingotların haddelenmesiyle kütük,
alüminyum hurda kullanılmaktadır. Alüminyum platina, boru takozu, ağır profiller elde edilir. En çok
hurdaların başlıca iki kaynağı vardır: 120 x 120 mm. kesitli olan ürünlere kütük denir.
1. İşlem ve döküm ürünlerinin üretimi sırasında Genişliği en çok 500-550 mm, kalınlığı en az 12 mm.
oluşan geri kazanma olasılığı %100 olan: Yeni olan yassı ürünler platina'dır. Boru takozları, çelik
Hurda, çekme boru üretim tesislerinde kullanılan kare veya
2. Kullanım ömrünü doldurmuş geri kazanma dairesel kesitli malzemelerdir. Yüksekliği veya uzun
olasılığı yapısı, şekli ve et kalınlığına göre % kenarları en az 80 mm. olan her şekildeki profiller,
30–95 arasında değişen: Eski Hurda [3]. köşebentler vb. ağır profillerdir.

V. HADDELEME Kütük işleyen haddehanelerde kütüklerin sıcak


Plastik şekil verme yöntemlerinin en önemlisi haddelenmesiyle çubuk ve hafif profiller elde edilir.
haddelemedir. Döküm yapılan ham bloklar haddeler Kangal şeklinde sarılan 5.5-6.35 mm. çapındaki
arasından geçirilerek, istenilen iç ve dış düzgünlükte ve çubuklar filmaşindir. En çok 12 m. boyunda kesilmiş 6-
teknikte kullanılabilir formlara dönüştürülür. Bu işleme 60 mm. çapındaki çubuklara yuvarlak çubuk denir.
haddeleme diyoruz. Haddeleme usulünde ilk amaç Üzerinde yuvarlak çıkıntılar bulunan çubuklar nervürlü
haddelenen malzemeyi sıkıştırmak yani daha yoğun hale çubuklardır. Kısa kenarı 60 mm.’nin altında olan
getirmektir. Bu suretle malzeme içerisindeki boşluklar dikdörtgen, kare veya altıgen kesitli çubuklara köşeli
giderilir veya azaltılır. Aynı zamanda malzemedeki çubuklar denir. Yüksekliği veya uzun kenarı 80
cüruf birikintileri dışarı atılır. İkinci amaç malzemeyi mm.’den küçük olan her şekildeki profiller veya
daha küçük bir kesit haline getirmektir [4]. köşebentler de hafif profiller oluştur.

Platina veya rulo levhaların sıcak olarak


haddelenmesiyle sıcak saç elde edilmektedir. 508
mm.’den geniş, 4.75 mm.'den ince olan yüzeyi
temizlenmemiş düz veya rulo halindeki saçlara siyah saç
denir. Yüzeyi temizlenenlere dekape denir. 63 mm.' den
geniş, 7 mm 'den ince rulo halindeki yassı malzeme boru
bandıdır. Band ve şeritler genişliği 508 mm den az olan
rulo halindeki malzemedir.

Şekil 5. Tipik Bir Haddeleme Örneği[4]. Soğuk haddelenmiş saç, band ve şeritler kalayla
kaplandığında teneke elde edilir. Çinko ile kaplanmış
VI. HADDELEMENİN ÖZELLİKLERİ saçlar galvanizli düz saç; bunların oluklandırılmışı ise
1. Malzemenin kesiti sürekli küçültülür, galvanizli oluklu saçtır. Çelik çubuklar soğuk çekme
2. Genellikle boyuna uzama gerçekleşir, tesislerinde, filmaşin de tel çekme tesislerinde küçültülür
3. Üretim hızlı ve sürekli olduğundan operasyon [4].
yüksek kapasiteye sahiptir,
4. Ölçü kontrolü kolaydır, VIII. HADDELEME İLE LEVHA ÜRETİMİ
5. Malzeme ve merdaneler arasındaki sürtünmeyle Çoğu haddelenmiş ürünler için başlangıç malzemesi DC
oluşan yüzey kayma gerilmeleri malzemenin ingot (direct chill semi continious) külçelerdir. Bu
deformasyonunun ve hareketini sağlar [5]. haddelenme için kullanılacak alüminyum külçelerinin
boyutu DC ünitelerinin boyutlarına, sıcak haddeleme

125
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

makinelerinin kapasitelerine, alaşımların döküm Amerika’da çoğu saç levhalar alüminyum üreticileri
boyutlarına gibi faktörlere bağlıdır. Bu ingotlar 20 ton tarafından büyük çabalar gösterilerek, konvansiyonel
veya üzeri ağırlıkta, 50–60 cm arası kalınlıkta, 2 m sıcak haddelerde üretilmesine rağmen, Kanada ve
genişliğinde ve 8 m uzunluğunda külçelerdir. Avrupa’da sürekli şerit dökme metodunun geliştirilmesi
ile sermaye ve üretim maliyetleri de azalmıştır (Şekil 8).
DC külçeler genelde oda sıcaklığında haddelenilirler Bu yüzden sıcak metal şerit kalıplarının içerisine
fakat daha sonra 4-6 mm kalınlığında ürünlere dökülür. Bunun sonucu olarak sıcak ve DC döküm
dönüşeceği sıcak hadde tesisinden geçmesi için yaklaşık haddelerinin arızalanması azaltılmıştır. Şimdilerde, yapı
500 Co ‘ye kadar ısıtılır. (Şekil 6 ve Şekil 7) Ayrıca, saçlarının ve folyoların döküm ile elde edilmesi
külçenin (ingot) homojenleşme işlemi için gerekli olan sonucunda sadece sınırlı bir oranda alaşım
yeniden ısıtma sıcaklığı bu değerde tutulması çoğu kompozisyonları bu yolla üretilebilmektedir.
alaşımlar için önemlidir. Çünkü homojenleştirme süreci,
sonradan kazanılacak özeliklerin sağlanması ve İkili -Yüksek İki Sıralı
haddelemede en iyi şartlar içerisinde metallerin Sıcak Sıvı Sıkıştırma Merdaneler
dönüşüm geçirdiği süreçtir. Metal Akışı Merdaneleri
İkiz Kayma
Tekerleği Makara
Sıcak haddelerden gelen şerit, ayni yerde veya başka bir
yerde bulunabilecek soğuk haddelere gelmeden
soğutulur. Soğuk haddelerin boyutları ve tipleri farklı
olabilir. Bunun yanında bir modern tesis eritme fırınları,
420 – 460 Co 380 – 410 Co 180 – 250 Co
DC döküm yeteneği, tekrar ısıtma fanları, sıcak 20 – 30 mm 12 – 15 mm 2 – 3.5 mm
haddeleme, soğuk haddeleme ve tavlama fırınlarını gibi
birçok maliyeti yüksek yatırımlara gerektirmektedir.
Ancak bu gibi tesisler yararlı değilse ekonomik Şekil 8. Sürekli Şerit Döküm Hattı[6].
sürdürülebilirlik tehlikededir.
1000, 3000 ve 5000 serisi alüminyum alaşımlarının
Tersinir Döküm ve
sertleştirilme çalışmaları için ve saçın son özellilerini
Sonlandırma Merdanesi Makara kazanması için sertleştirme haddelemesi ve sertleştirme
tavlaması yapılır. Şerit kalıp içerisinde gerekli
sertleştirmenin sağlanması için soğuk çalışma esnasında
Külçe
sabit bir miktarı azaltılır. Daha sonra şerit serleştirilmesi
için haddelenir ve dayanıklılığı sağlamak için tekrar
480 – 580 Co 280 – 350 Co tavlama yapılır. Şekil 9’da bu işlemlerin kademeleri ve
60 cm 5 – 8 mm
her kademe sonunda malzemenin tanecik yapıları ile
mikro yapıları gösterilmiştir.

Mekanik özellikler kazandırılırken basınca ve gerilmeye


dayanıklı olmakla birlikte diğer karakterler tarafından
Şekil 6. Sıcak Haddelemede Boyut ve Sıcaklık özellikle şekillenebilme kabiliyetinin etkilediği uzama
Farkları[6]. her iki yöne doğru olmalıdır. Ayrıca uzama üretim
metodunun seçimi ile de etkilenebilir.
Tersinir Döküm Tandem (Sıralı)
Merdaneleri Merdaneler
2000, 4000 ve 6000 serisi alüminyum alaşımlarından
oluşan saç levhalar, soğuk hadde düzenine ihtiyaç
Külçe Makara duydukları zaman ekonomik olması için çoğu zaman
sürekli ısı verilir. Bununla birlikte tesis için gerekli
500 – 600 Co donanımın maliyeti yüksektir [6].
60 cm
400 – 500 Co 205 – 350 Co
2 – 3 cm 2 – 5 mm

Şekil 7. Klasik Döküm Haddeleme ve Tandem (Sıralı)


Haddeleme İşlemleri[6].

126
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

1. Hadde Bükme Jakları 4. Kontrol Kutusu


2. Kuvvet Ölçme Haddesi 5. Şerit Yüzeyi İçin Ekran
3. Sinyal Transmitörü 6. Hadde Yağlama Ünitesi

6
Merdaneler
1
1
Külçe Levha 1
1
1 2
1 3

4 5

Şekil 9. Haddeleme Safhaları ve Bu Safhalardaki


Malzemenin Mikro Yapısı [6]. Şekil 10. Otomatik Düzgünlük Kontrol Sistemi[6].

Saç levha haddelenirken onun son düzgünlüğü Düzgün şekillerin verilmesinin zor olduğu durumlarda,
merdanenin özelliğine ve yolluk tesisinin karakterine hadde kontrol kombinasyonu ve gerilim ayarlama
bağlıdır. Haddeleme esnasında, yüzeyin kötü çıkması, kullanılarak düzgün şekiller verilmiştir. Ayrıca ölçü
şeridin her hangi bir parçasının diğer parçalardan daha kontrol sisteminde, hadde dişlerinin ayarlanması ve şerit
uzun çıkması, bükülmenin meydana gelmesi ve bunlar çıkış kalınlığının devamlı ölçülmesi ile düzgünlük gibi
gibi birçok problem oluşabilir. Bu gibi problemler, değerlerin ayni olması sağlanmıştır. Bu tür kontrol
şeridin yeterince gerilmesi, gerilimin ayarlanması ve sistemleri olmadan ürünlerin kolay ve hatasız üretilmesi
kısa parçaların uzun parçalarla ayni uzaklıktaki ve mümkün değildir [6].
yüzeyin kesildiği noktalara kadar uzatılması ile
kaldırılabilir. IV. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
Bu çalışmada belirtildiği gibi alüminyumun günlük
Fakat ürünün geçiş yüzeylerinin kesitine dikkat hayatımızda daha verimli bir şekilde kullanılması için
edilmelidir. Mesela DC slab veya sıcak hadde makarası birçok çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalardan biri
son yüzeyi büyük ölçüde düzeltebilirler. Ayni zamanda, olan alüminyumun haddelenmesi ile teknik
çok güçlü bir tezgâh soğuk haddenin şeklini kontrol özelliklerinin geliştirilmesi için daha fazla gayret
edebilir. Bu ise jak yöntemi sayesinde haddelerin gösterilmelidir. Gelecek, malzeme teknolojisinden
bükülmesi ile sağlanır. Böylece haddede olması istenen geçtiği için bu çalışmalar daha da önem kazanmaktadır.
uzun şerit ayarlanmış olur. Ayrıca haddeleme yağının
dağılımının değiştirilmesi ile haddenin sıcak parçaları Ayrıca diğer bir önemli unsur ise, alüminyumun
soğutulmuş olunur. haddelenmesi esnasında, kontrol sürecinin geliştirilmesi
gerekmektedir. Kontrol sürecinin devamlı bir şekilde
Bu tür düzeltmeleri bir hadde tek başına yapamaz. olması, hatalı ürünlerin oluşumu engellenmiş, üretim
Bunun yanında, şeridin çıkış yüzeyinin kontrolü ve süreci hızlandırılmış ve kullanılan malzemeden daha iyi
hadde kontrolüne yol vermek gerekmektedir. Buna verim alınmış olur.
karşın sistemde çıkış geriliminin kayması ile yüzeyin
kararlı olması imkânsızdır. Sonuçta şeridin çıkışının KAYNAKLAR
gerçek yüzeyine basınç altında direk bakılabildiğinden [1]. Demir Dışı Metaller Sanayi Özel İhtisas Komisyon
ve düşük gerilime sahip şeridin uzun parçaları Raporu, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Yayın
içerisindeki artık gerilmelerin hesaplanması sayesinde, No:2537 – ÖİK: 553, Ankara, 2000
şeritte oluşabilecek hataların engellenmesi için birçok [2]. G. BAYDUR, Malzeme, Devlet Kitapevleri,
metot geliştirildi. Anadolu Üniversitesi Basımevi, Eskişehir, s 289 -
297, 1998
Şekil 10’da bu metotlardan biri gözükmektedir. [3]. Alüminyum Raporu, Türk Mühendis ve Mimar
Sistemde, hadde kontrol jaklarından ve yağ Odaları Birliği, Metalurji Mühendisler Odası,
püskürtücülerinden beslenen yüzey metreden gelen Alüminyum Sektörü,
sinyal sayesinde hızlı adaptasyon sağlanmaktadır. www.metalurji.org.tr/dergi/dergi137

127
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

[4]. M. EKEN, Hadde Ürünleri ve Türkiye’de Yassı


Hadde Ürünleri, Süleyman Demirel Üniversitesi,
Isparta, 2000
www.ödew.net/genel_kültür/ödewnet1004.doc
[5]. Dövme-Haddeleme
www.yenimühendis.com/forum/haddeleme-t258
[6]. The Rolling of Aluminium: The Process and The
Product, Roy Woodward, Aluminium Federation,
Birmingham

128
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

HAVACILIK ALANINDA TEKNOLOJİK MALZEME KULLANIMI


Alper UYSAL Ayşegül AKDOĞAN EKER
e-posta: auysal@yildiz.edu.tr e-posta: akdogan@yildiz.edu.tr

Yıldız Teknik Üniversitesi, Makine Fakültesi, Makine Müh. Bölümü, 34349 İSTANBUL

ÖZET Havacılık alanında kullanılacak malzemelerin


Havacılık alanında kullanılan malzemeler sürekli seçiminde;
gelişim göstermektedir. Günümüzde geleneksel olarak - Dizayn mukavemetinin ağırlığa oranı,
kullanılan alüminyum, titanyum vb. malzemelerin - Yorulma karakteristikleri,
yerine kompozit malzemelerin, akıllı malzemelerin ve - Çatlak yayılma davranışı,
nanomalzemelerin kullanılmasına yönelik çalışmalar - Baskın arıza tipleri,
yoğunluk kazanmıştır. Çalışmada, havacılık alanında - Hasar ve korozyon toleransı,
kullanılan teknolojik malzemelerden ve bu - Mevcut imalat kolaylıkları,
malzemelerin uygulamalarından bahsedilmiştir. Bu - Malzemenin maliyeti,
malzemelerin kulanım oranlarının arttırılmasıyla - İmalat maliyeti,
hafif, az yakıt harcayan, bakım maliyetleri düşük olan - Pazar gerekleri.
ve yolcu ve yük kapasitesi arttırılmış hava taşıtlarının faktörleri önemli rol oynamaktadır [1]. Gerekli
geliştirileceğine değinilmiştir. mukavemet değerlerine sahip, düşük yoğunlukta
malzemeler seçildikten sonra, bu malzemelere
Anahtar sözcükler: Kompozit malzemeler, akıllı istenilen şekillerin verilebilmesi kullanılan
malzemeler, nanomalzemeler malzemenin türüne (metal esaslı veya metal olmayan
malzeme) bağlı olmaktadır. Örneğin, seçilen bir metal
I. GİRİŞ malzemeye, konstrüksiyona uygun olacak şekilde
Uçak yapımında kullanılan malzemelere bakıldığında form verilmesi ancak uygun kaynak yöntemi ve buna
uzun yıllar boyunca ağırlıklı olarak alüminyumun bağlı olarak gerekli ısıl işlemlerin yapılmasıyla
tercih edildiği görülmektedir. Günümüzde de hala mümkün olmaktadır.
kullanımını devam ettiren alüminyumun kullanım
oranını azalmaktadır. Bunun yerine daha çok III. KOMPOZİT MALZEMELER
kompozit malzemeler tercih edilmektedir. Örneğin Kompozit malzemeler; yeni bulunan bir malzeme
Şekil 1’de ilk uçuşunu 1969 yılında gerçekleştiren olmayıp, doğada var olan yapılardan hareketle farklı
Boeing 747 ve ilk uçuşunu 1994 yılında gerçekleştiren özelliklere sahip malzemelerin değişik şekillerde
Boeing 777 uçaklarında kullanılan kompozit malzeme (taneli, lifli, tabakalı vb.) birleştirilmesi sonucu elde
oranlarındaki artışlar görülmektedir ve bu artışın edilmektedir. Tanım olarak iki ya da daha fazla
sürdürülmesi beklenmektedir [2]. Havacılık alanında malzemenin makroskobik düzeyde bileşimi olarak
kompozit malzemelerin yanı sıra nanoteknoloji söylenebilir. Amaç malzemelerin kompozit yapı
uygulamaları ve akıllı malzemelerin kullanımı öncesinde sahip olmadığı özelliklerinin bu
üzerinde de çalışmalar sürdürülmekte ve bu malzemelerin bir araya getirilerek sağlanabilmesidir.
malzemelerin kullanım oranları gittikçe Bu özellikler içinde; mukavemet, yaşlanma dayanımı,
arttırılmaktadır. aşınma dayanımı, kırılma tokluğu, termal özellikler,
iletkenlik, ağırlık, korozyon direnci vb. sıralanabilir
[3].

Teknolojik olarak bakıldığında 1940’lı yıllardan sonra


bu malzemelerin havacılık sektöründe kullanılmaya
başlandığı görülmektedir. Burada amaç, çelik ve
alüminyum alaşımları gibi konvansiyonel
Şekil 1. Boeing 747 (1969) ve Boeing 777 (1994) malzemelerin yerine daha düşük ağırlıkta ancak daha
Uçaklarında Kullanılan Malzeme Oranları [2] mukavemetli, sertlik değeri, aşınma dayanımı ve
kırılma tokluğu yüksek malzemelerin geliştirilmesidir
II. HAVACILIK ALANINDA KULLANILAN [4].Yapılarında çok sayıda farklı malzeme
MALZEMELERİN SEÇİMİ kullanılabilen kompozitlerin gruplandırılmasında
kesin sınırlar çizmek mümkün olmamakla birlikte,

129
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

yapıdaki malzemelerin formuna göre Şekil 2’deki gibi sınıflandırılırlar;

(a) (b) (c) (d)


Şekil 2. Yapılarındaki Malzeme Formuna Göre Kompozit Malzemeler a) Fiberli Kompozitler, b) Parçacıklı
Kompozitler, c) Tabakalı Kompozitler, d) Karma Kompozitler

Özellikle ileri kompozit malzemeler havacılık


sanayinde çok geniş uygulama alanları bulmaktadır.
Kompozit malzemelerinin hafifliklerine oranla üstün
mekanik özellikleri, uçaklarda ve helikopterlerde
sadece iç mekan uygulamalarında değil yapısal
parçaların imalatında da tercih edilmelerine neden
olmaktadır. Günümüzde, askeri ve sivil uçak
endüstrisinde kompozitler malzemeleri, uçakların
gövde ve motorlarında etkin bir şekilde uygulayan
birçok üretici bulunmaktadır. Örneğin, F-14
uçaklarında yatay dengeleyiciler ve F-15’lerde ise
yatay ve dikey dengeleyiciler, bor/epoksi kompozit
malzemesinden yapılmaktadır (Şekil 3) [2].

Şekil 5. Mirage 2000 Uçağında Kompozit


Malzemelerin Kullanımı [2]

AV-8B uçaklarında; kanatlar, yatay dengeleyiciler, ön


gövde ve kontrol yüzeyleri karbon/epoksi olarak, F-29
uçağının ise kanat yüzeyleri grafit/epoksi olarak
yapılmıştır. Amerikan yapımı Stealth bombardıman
Şekil 3. Bor/Epoksi Kompozit Malzemeden Yapılmış uçakları (hayalet uçak), polimer kompozit
F-14 ve F-15 Dengeleyicileri [2] malzemeden yapılmışlardır. Gerek malzemenin radar
dalgalarını yutan özel dokuya sahip olmasından
Şekil 4’de görülen F/A-18 uçaklarında kanat gerekse uçak gövde dizaynının sonucu olarak uçak
yüzeyleri, yatay ve dikey dengeleyiciler, hız frenleri radarlara yakalanmamaktadır. Körfez savaşında bu
ve kontrol yüzeyleri karbon/epoksi kompozitlerinden uçaklar görünmeden uzun mesafeli uçuşlar yaparak
yapılmıştır. Şekil 5’de ise Mirage 2000 uçağında bombardıman yapmışlardır.
kompozit malzemelerin kullanıldığı yerler
gösterilmektedir [2]. F-16 ve F-22 gibi avcı uçakları karbon elyaf takviyeli
polimer kompozit yapıya sahiptirler ve alüminyum
alaşımları ile yapılan aynı uçağa göre oranla %25-40
oranında daha hafiftirler. %40 hafiflik uçak genelinde
kg başına 50-500 $ arasında tasarruf demektir. Ayrıca
%40 daha hafiflemiş bir uçak %40 daha hızlı
gidebilen, %40 daha uzun menzilli uçabilen, ya da
%40 daha fazla bomba taşıyabilen uçak anlamına
gelmektedir. Çok katlı tabakalı sürekli fiber takviyeli
polimer kompozit gövdeye sahip bu uçakların yakıt
deposuna kursun isabet etse bile parçalanmaz.
Malzemenin özelliği gereği oluşan pek çok mikro
çatlak, gelen kursunun darbe enerjisini
Şekil 4. F/A-18 Uçaklarında Karbon/Epoksi Kompozit sönümlemektedir. Uçak yere indiğinde isabet eden
Yapılar [2]

130
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

panel değiştirilerek göreve devam edilir. F-16’larda, olarak uzaması görülmektedir.


yatay ve dikey dengeleyicilerin yanı sıra kontrol
yüzeyleri de karbon/epoksi kompozitlerden
yapılmaktadır.A380 yolcu uçaklarında, kanat panelleri
karbon/epoksi ve burun bölümü cam fiber takviyeli
polimer kompozitlerden imal edilmektedir.Boeing 757
ve 767 uçaklarında, kontrol yüzeyleri karbon/epoksi
ve motor kaportaları ise karbon/aramid
kompozitlerden üretilmektedir.
Şekil 6. Piezoelektrik Etki [7]
Askeri C-17 kargo uçaklarında, % 6 fiber takviyeli
polimer kompozit malzemeler kullanılmıştır. Dış Şekil hafızalı alaşımlar (SMA); bir sıcaklık
yapılardaki kullanımın yanı sıra uçak içerisindeki değişimine maruz kaldıkları zaman şekil
kabin ve diğer aksamın yapımında bu malzemeler değiştirmektedirler. Bu malzemeler bir sıcaklık farkı
ağırlıklı olarak kullanılmaktadır. Toplam kullanım altında faz değişimine giderek hacimsel ve geometrik
miktarı olarak Airbus’ın yeni modeli A340’da %15, şekil değişiklikleri göstermektedir. Eğer doğru bir
Boeing 777’de %13 fiber takviyeli polimer kompozit biçimde dizayn edilirse ve “eğitilirse”, bu değişim
malzemeler kullanılmıştır. tamamen tersinir kılınabilmekte ve bu alaşımlar
aktüatör olarak kullanılabilmektedir. Şekil 7’de şekil
Askeri helikopterlerden V-22’de %50 fiber takviyeli hafızalı alaşım çalışma prensibi görülmektedir.
polimer kompozit malzeme kullanılmıştır. Bu yaklaşık
olarak %20 ağırlık azalması anlamına gelmektedir. Şekil hafızalı alaşımlar, piezoelektrik seramiklere göre
Kalıplanabilme ve yüksek teknolojiler ile karmaşık daha güçlü olmalarına rağmen tepki hızları sıcaklık
malzemelerin elde edilebilmesi sayesinde helikopter değişimiyle doğrudan ilişkili olduğu için birçok
parça sayısında %85’lik azalma meydana gelmektedir. uygulama için çok yavaş kalmaktadırlar [7].
BK 117 helikopterinde yüksek miktarda fiber takviyeli
polimer kompozit malzeme kullanılmıştır. %75
Karbon, %22 aramid, %3 cam fiber takviyesi
yapılmıştır. Ağırlık 7 kat azalmış, parça sayısı
745’den 105’e inmiştir. Parça sayısındaki azalma
üretim prosesini kısaltıp, montaj süresini, bakım
süresini, periyodik kontrol süresini azaltmaktadır.
Helikopterlerin birçok bölümünde kompozit malzeme
kullanılsa da dikkatler özellikle iki bölüme toplanır;
bunlar rotor ve tahrik milidir [2].

IV. AKILLI MALZEMELER Şekil 7. Şekil Hafızalı Alaşım Çalışma Prensibi [7]
Akıllı malzemeler, alışılagelen geleneksel
malzemelerle sağlanamayan kontrollü yapısal Elektrik/manyetik duyarlı katı malzemeler (aktif
değişimlere imkan veren, algılama ve cevap verme katılar); elektrik veya manyetik alanlara duyarlı katı
fonksiyonlarını gerçekleştirebilen ve aerolastik haldeki akıllı malzemelerdir. Kendiliğinden polarize
performans sergileyebilen malzemelerdir [6]. Akıllı olmadıklarından dolayı piezoelektrik değildirler ama
malzeme alanında henüz sınırları kesin hatlarla piezoelektrik malzemelerde olduğu gibi uygulanan
çizilmiş akademik ya da ticari bir sınıflandırma elektriksel veya manyetik alana karşı mekanik tarzda
sistemi bulunmamaktadır. Bu sebeple en geniş ölçekte cevap verirler ve mekanik değişim miktarı uygulanan
olarak akıllı malzemeler 4 ana gruba bölünebilir; alanın karesi ile orantılıdır. Tarayıcılarda, sonar
sistemlerde, elektromotorlarda ve eyleyicilerde düşük
Piezoelektrik malzemeler; temel olarak piezoelektrik frekanslı büyük güçler elde etmek için kullanılır [6].
etki, mekanik basınç altında bırakılan bazı yalıtkan
kristallerin bir yüzünde pozitif, karşı yüzünde ise Elektrik/manyetik duyarlı sıvı malzemeler (aktif
negatif elektrik yüklerinin ortaya çıkması şeklinde akışkanlar); elektrik veya manyetik alanlara duyarlı
tanımlandırılır. Bu durumun tersi de mümkündür, yani akışkanlardır. Elektrik veya manyetik alan etkisi
bir kristalin iki yüzüne bir potansiyel farkı sonucu akışkanın viskozitesi artar ve neredeyse katı
uygulanması sonucunda kristalde mekanik biçim denilebilecek bir hale dönüşür. Uygulama alanları
değişikliği görülmektedir. Şekil 6’da piezo seramik ayarlı damperler, titreşim ve izolasyon sistemleri,
malzemenin, uygulanan elektrik akımına karşı cevap kavrama ve fren mekanizmalarıdır [6].
Havacılık alanında mevcut klasik sistemlerle
aşılamayan birçok problemin geliştirilmekte olan

131
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

akıllı malzemelerin maliyet ve ağırlık açısından hızlarda ihtiyacı karşılayan bir kanat yüksek hızlarda
kullanılabilir hale gelmesiyle çözüleceği karşılayamamakta, yüksek hızlarda başarılı olan bir
düşünülmektedir [7]. kanat ise aynı başarıyı düşük hızlarda
gösterememektedir. Bu problemi çözmek için F-14 ve
Uçaklarda ve helikopterlerde akıllı malzemelerin B-1 uçakları gibi mekanik olarak kanat geometrisini
kullanılmasıyla daha verimli ve güvenli uçuşlar değiştirebilen uçaklar tasarlanmış fakat bu mekanik
sağlanabilmektedir. Şekil 8’de uçaklarda akıllı sistemlerin ağırlıkları ve sistemin radikal
malzemelerin kullanıldığı kısımlar görülmektedir. değişikliklere olanak tanımaması bu sistemlerin
yaygınlaşmasına engel teşkil etmiştir.

Uçaklarda yaşanan bu problemi helikopterlerde de


görmek mümkündür. Askı durumuyla, ileri uçuş
şartlarının gerektirdiği pal yapısı birbirlerinden farklı
olduğu için rotor titreşimi, gürültü ve verim kaybı gibi
sıkıntıları engellemek mümkün olamamaktadır.
Burada da yine akıllı malzemelerin kullanımı çok
yakın bir gelecekte bu sıkıntıların aşılmasında yarar
sağlayabilecektir [7].

V. NANOMALZEME
Şekil 8. Uçaklarda Akıllı Malzemelerin Kullanıldığı Nanoteknoloji, nanometre ölçeğindeki fiziksel,
Kısımlar [6] kimyasal ve biyolojik olayların anlaşılması, kontrolü
ve üretimi amacıyla, fonksiyonel materyallerin,
B-2 bombardıman uçaklarında ve savaş uçaklarında cihazların ve sistemlerin geliştirilmesidir. Malzemeler
radara yakalanmadan uçuş gerçekleştirme gibi atomlardan oluşur, 1 nanometrede 3-5 atom vardır.
durumlarda akıllı malzemeler kullanılmaktadır. Tam Doğada atomlar hiç bir zaman bozulmazlar. Bozulan
tersi olarak gizli hedeflerin tespit edilmesi içinde yine aradaki bağlardır. Bu ölçeklerde tıpkı lego yapmak
akıllı sistemlerden yararlanılmaktadır. 30 yıl önce gibi malzemeler yeniden tasarlanabilir. Aradaki bağlar
kompozit malzemelerin kullanılmaya başlandığı çok fonksiyonlu özellikler verecek şekilde oluşturulur.
havacılık ve uzay endüstrisinde, NASA uzaktan
kontrol edilebilen solar sistemler, uzay teleskopları Malzemelerin incelenmesinde, makroskopik ölçekten
gibi uzay araçlarında piezo seramik kompozit nano ölçeğe yaklaştıkça birçok özel ve yeni özellik
malzemeler vb. kullanmaya başlamıştır [6]. Ayrıca ortaya çıkmaktadır. Kendini oluşturan ve tamir eden
mevcut menteşeli sistemlerin yerine SMA (şekil sistemler, malzemeler, milyarlarca defa daha hızlı
hafızalı alaşımların) kullanılarak menteşesiz, kanadın çalışan bilgisayarlar, kendini vücuda adapte eden
devamı olarak gelen kontrol yüzeyleri giysiler, ekonomik uzay incelemeleri ve seyahatleri,
geliştirilmektedir (Şekil 9). Bu sayede uçağın hava tıpta hasta hücreleri bulup yok eden robotlar,
direnci düşürülerek performans artışı sağlanacaktır. moleküler gıda sentezleri (açlığın sonu) ve savaş
ekipmanları gibi tüm alanlarda fonksiyonu arttırılmış
ürünler üretilmeye başlanmıştır [8].Havacılık
sanayinde, nanoteknoloji ürünü malzemelerin
kullanımı ile aşağıdaki hedefler sağlanabilecektir:
1. Uçak edinme maliyetinde %35 oranında
2. Bakım maliyetlerinde %25 oranında
3. Yakıt tüketiminde %20 oranında
azalma sağlanmasıyla seyahat fiyatlarında düşme,
1. CO2 yayımının %50 oranında
2. NOx yayımının %80 oranında
3. Dış ve kabin gürültüsünün yaklaşık %50
oranında
azalması için geliştirme veya yeni motor tasarımları
Şekil 9. SMA Tellerinin Aktüatör Olarak Kullanımı
[5].
[7]
Havacılık alanında nanomalzeme uygulamalarının
Bunun bir sonraki adımı olarak da kanatların tümüyle
tespit edilen temel ilgi alanları aşağıda verilmiştir;
akıllı malzeme kullanılarak yapılması olacaktır. Bu
sayede uçağın uçuş şartlarına göre aerodinamik
a) Uçak Gövdesi ve Bileşenleri
kayıpları minimize edilerek en verimli kanat profiliyle
Günümüzde uçak gövdesi ve bileşenlerinde
uçması mümkün olacaktır. Bilindiği üzere düşük
endüstriyel olarak kullanılan nanomalzemeler;

132
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

• Nanotozlar VI. SONUÇ


• Mevcut uçak yapılarında kullanılan başlıca epoksi Havacılık alanında gelişmelerin artarak sürdürüldüğü
matrisli karbon fiber takviyeli kompozit malzemeler ve araştırmaların yoğunlaştığı konulardan birisinin de
kullanılmaktadır malzeme teknolojileri olduğu bilinmektedir. Hava
• Elektrik tesisatı için; gümüş kaplı bakır teller, araçlarında kullanılan malzemelerden dayanım,
teflonlarda yalıtım malzemesi, yüzeyi işlenmiş altın hafiflik, rijitlik, uzun ömürlü olması, kolay imal
kaplı konektör. edilebilmesi ve ekonomik olması beklenmektedir. Bu
amaçla araştırmalar, kompozit malzeme kullanım
Uçak gövdesi ve bileşenlerinde nanomalzemelerin oranlarının arttırılması, akıllı malzemelerin ve
kullanılmasıyla; yapısal yorulmanın azaltılması, nanomalzemelerin geliştirilerek ekonomik bir şekilde
ağırlığın ve üretim maliyetlerinin düşürülmesi, mevcut hava araçlarında fonksiyonel olarak kullanılması
kullanılan malzemelerin özelliklerinin geliştirilmesi, konularına yoğunlaştırılmıştır. Bu malzemelerin
gürültü azaltılması, termoset kompozitlerin düşük kullanım oranlarının arttırılmasıyla, daha hafif, daha
darbe direncini arttırılması, metal ve polimer matrisli az yakıt harcayan veya menzili arttırılmış, bakım
nanotüp takviyeli malzemlerin geliştirilmesi masrafları minimuma indirilmiş ve yolcu ve yük
gerçekleştirilecektir [5]. kapasitesi arttırılmış hava taşıtları geliştirilecektir.
Ayrıca askeri alanda radara yakalanma riskinin çok
b) Kaplamalar ve Boyalar düşük olduğu uçaklar ve atmosferi geçerken oluşan
Günümüzde havacılık alanında kaplama malzemesi aşırı ısınmanın etkisinden en az etkilenen yüzeylere
olarak kullanılan nanomalzemeler içinde seramikler sahip uzay taşıtları geliştirilecektir.
(metalik oksitler, nitritler, karbitler) kullanılmaktadır.
Örneğin, gaz türbinleri ve jet motor eteklerinde KAYNAKLAR
kaplama olarak kullanılan Zirkonyumoksit ve [1] A. Akdoğan, “Uçak Endüstrisinde Kullanılan
Yitriyumoksit kombinasyonu (ZrO2 – 8 mol %Y2O3). Metal ve Metal Dışı Malzemeler ve Bu
Malzemelerin Muayene Yöntemleri”, Kayseri III.
Nanomalzemelerin kullanımıyla kaplamalardan Havacılık Sempozyumu, s. 503-511, 2000
istenen aşağıdaki özellikler sağlanacaktır; [2] U. Er, “Havacılık Sanayinde Kullanılan Plastik
• Mg alaşımlarının nano kaplanmasıyla korozyon Matrisli Kompozit Malzemeler”, Hava Harp
dayanımları geliştirilir Okulu
• İndirgenmiş sürünme ve türbülans [3] A. Akdoğan ve B. Eker, “Tarım Mühendisliğinde
• Nano seramik toz kaplamalarla aşınma dayanımını Plastik Matriksli Kompozit Malzemelerin
arttırma Kullanımı”, MakinaTek, Sayı 65, 2003
[4] A. Vardar ve B. Eker, “Rüzgar Türbinlerinde
• Daha iyi termal özellikler
Kompozit Malzemelerin Kullanım Olanaklarının
• Ultraviole ışınların etkisinin azaltılmasını sağlayan
Araştırılması ”, MakinaTek Sayı 94, 2005
pigmentler
[5] Sixth Framework Programme 2002 to 2006,
“SWOT Analysis Concerning the Use of
c) Motorlar ve Motor Bileşenleri
Nanomaterials in the Aeronautics Sector”
Günümüzde endüstriyel olarak nanomalzemeler,
[6] A. Akdoğan ve K. Nurveren, “Akıllı Malzemeler
motor ve motor bileşenlerinde kullanılmamaktadır.
ve Uygulamaları”, MakinaTek, Sayı 57, 2002
Düşünülen potansiyel uygulamaları ise, organik
[7] İ. Aydıncak, “Akıllı Malzemeler ve Havacılık”,
matrisli kompozitler, seramik matrisli kompozitler,
Mühendis ve Makina, Sayı 518, 2003
astarlar, boyalar, sensörler ve aktüatörlerdir.
[8] www.wikipedia.org
Nanomalzemelerin motor ve motor bileşenlerinde
kullanımıyla mevcut mekanik özelliklerin arttırılması
(tane inceliği, dağılmanın birleştirilmesiyle sertleşme),
mevcut fiziksel özelliklerin geliştirilmesi, yeni
tribolojik kaplamaların gerçekleştirileceği
düşünülmektedir.
d) İç Ekipmanlar ve Döşemeler
Günümüzde endüstriyel olarak nanomalzemeler, iç
ekipman ve döşemelerde kullanılmamaktadır. Ancak
nonamalzemelerin kullanılmasıyla koltuk vb. uçak iç
ekipmanlarının ve döşemelerinin ateş alma
özelliklerinin indirgeneceği, daha hafif olacakları,
daha hijyenik bir ortamın sağlanacağı
düşünülmektedir [5].

133
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

YAPIŞTIRICI İLE BİRLEŞTİRİLMİŞ ALÜMİNYUM-ÇELİK SANDVİÇ


BAĞLANTILARIN DÜŞÜK HIZLI DARBE DAVRANIŞLARININ
İNCELENMESİ

Mustafa Yıldırım1 M.Kemal Apalak2 Recep Ekici2


e-posta: my@erciyes.edu.tr e-posta: apalakmk@erciyes.edu.tr e-posta: rekici@erciyes.edu.tr

1
Erciyes Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 38039 KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makina Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ

ÖZET konsantrasyonu, düşük maaliyet, korozyon direnç gibi


Yapıştırıcı ile birleştirme, yapıştırıcı bölgesi boyunca oldukça cazip özellikler sergiler. Yapısal yapıştırıcıların
gerilmenin düzenli dağılımı, yapıştırıcı bölgesinde yük hızlı gelişimi, yapıştırıcı birleştirme tekniğinin;
transferinin başarılı bir şekilde sağlanması, yüksek savunma, uzay, demiryolu ve kara taşımacılığı gibi
mukavemet/ağırlık oranı, yüksek sönüm kabiliyeti, uygulamalarda geniş bir kullanım alanına sahip
korozyona karşı direnç, dizayn kolaylığı, kolay montaj, olmasına yol açmıştır. Bu uygulamalarda bağlantılar
ekonomiklik ve farklı malzemelerden imal edilmiş düzlemsel yükleri taşımak amacı ile tasarlanırlar fakat,
elemanların birleştirilmesi gibi önemli sebeplerden çarpışma, mermi, parçalanma, malzeme/alet düşmesi
dolayı günümüz klasik bağlantı elemanları yerine tercih gibi sebeplerden ortaya çıkan düşey yüklerede maruz
edilmekte, endüstriyel birçok alanda özellikle havacılık kalırlar. Bu yüklerin yapıştırıcı ile birleştirilmiş
ve uzay sanayisinde kullanılmaktadırlar. Bu çalışmada, bağlantılar üzerindeki etkilerinin bilinmesi özellikle
günlük hayatta ve literatürde karşılaşılan yapıştırıcı ile uzay sanayi ve askeri uygulamalarda oldukça önemlidir.
birleştirilmiş Al-Çelik sandviç plakaların düşük hızlı
darbe davranışları incelenmiştir. Yapıştırıcı ile II. DÜŞÜK HIZLI DARBE
birleştirilen plakalardan üst plaka alüminyum, alt plaka
ise çeliktir. Analizlerde küresel impaktor kullanılmıştır Genel olarak, darbeler düşük hızlı veya yüksek hızlı
ve impaktor çapının, plaka kalınlıklarının, impaktor olarak sınıflandırılırlar, fakat bu kategoriler arasında
kütlesinin ve impaktor hızının yapıştırıcı bağlantınısının açık bir geçiş yoktur. Yapılan araştırmalar bu geçişin
darbe davranışı üzerine etkileri incelenmiştir. Bağlantı belirlenmesinde henüz net bir sonucun elde
tarafından sönümlenen enerjiye plaka kalınlıklarının edilemediğini göstermektedir. Bu konuda yapılmış
önemli bir etkisinin olduğu ve impaktor kütlesi ve hızının çalışmalardan bir kısmı düşük hızlı darbeyi, ki bunlar
artması ile deformasyon miktarının belirgin bir şekilde statikmiş gibi düşünülebilir, hedefin rijitliğine, malzeme
arttığı görülmüştür.. özelliklerine ve çarpan cismin kütle ve rijitliğine bağlı
olarak 1 ila 10m/s arasında değişen hızlar olarak
I. GİRİŞ değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır [2, 3].
Düşük hızlı darbeye en basit örnek olarak bir malzeme
Yapıştırıcı ile birleştirme, özellikle kompozit üzerine imalat veya bakım esnasında kaza sonucu bir
malzemelerin kullanıldığı durumlarda en çok tercih parçanın düşmesi verilebilir. Düşük hızlı darbeler
edilen yöntemlerden biridir. Havacılık ve uzay normal olarak çarpışma temas anında malzeme iç
uygulamaları gibi hafifliğin, mukavemetin ve yapısında deformasyon oluşturan darbelerdir. Bazen
birleştirilecek malzemelerin deforme olmaması söz düşük hızlı darbe, düşük enerjili darbe olarak da
konusu olduğu durumlarda yapıştırıcı ile birleştirme öne kullanılır. Düşük hızlı darbede, malzemenin iç yapısında
çıkmaktadır. Örneğin Boing 747 uçağının yüzeyinin darbeye karşı cevap verebilmek için gerekli olan temas
%62'si yapıştırıcı ile birleştirilmiş, Loockheed C-5A süresi yeterlidir ve sonuç olarak daha fazla enerji elastik
uçağı ise 3250m2 yapıştırılmış yüzeye sahiptir [1]. olarak absorbe edilir. Bu nedenle hedefin dinamik
yapısal cevabı çok büyük bir öneme sahiptir. Yüksek
Yapıştırıcı ile birleştirilmiş yapılar güzel görünümlü, hızlı darbe cevabı malzeme boyunca yayılan gerilme
yüksek mukavemet/ağırlık oranı, düşük gerilme dalgası tarafından hakim olunur ki bu durumda malzeme

134
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

darbeye karşı cevap verebilme zamanına sahip olamaz seviyesinde olmakta, oluşan ODB dosya (çözüm
ve çok küçük bir bölgede hasar oluşur [4]. dosyası) ise 1.7GB büyüklüğündedir. Analizler Message
Passing Iterface (MPI) kullanılarak gerçekleştirilmiştir.

Tablo 1. Sandviç bindirme bağlantısında kullanılan


alüminyum, yapıştırıcı ve çeliğin mekanik özellikleri.

Mekanik
Alüminyum Yapıştırıcı Çelik
Özellik
Elastik
Modülü, E 70 1.16 197
(GPa)
Poisson's
0.33 0.36 0.30
Ratio, ν
Yoğunluk,
2700 1450 7950
ρ

İmpaktorun bağlantıya çarpması ve bağlantı ile teması


a) kesmesi ortalama 0.006sn içerisinde gerçekleşmektedir.
Analizlerde süre limiti olarak 0.01sn seçilmiştir. Yapılan
hesaplamaların hassasiyetini artırmak ve bağlantının
sonlu eleman modelinde meydana gelebilecek aşırı
deformasyonların hatalar ortaya çıkarmaması için
adaptif mesh seçeneği kullanılmıştır. Bu sayede her beş
zaman artırımında bağlantının mesh yapısı düzenlenmiş,
ortaya çıkabilecek nümerik hatalar engellenmiştir.

Çalışmada kullanılan impaktor darbeden etkilenmiyecek


şekilde rijit kabuk olarak modellenmiştir. ∅16 ve
b) ∅25mm olmak üzere iki farklı impaktor çapı seçilmiştir.
Şekil 1. Yapıştırıcı ile birleştirilmiş sandviç bağlantığın Hareket yönünün düşey z olduğu düşünülür ise,
a) Boyutları, b) ABAQUS® sonlu elemanlar modeli. impaktorün x ve y düzlemlerinde hareket etmesi ve x,y
ve z ekseni etrafında dönmesi elgellenecek şekilde sınır
III. TEORİK MODEL şartları tatbik edilmiştir. Impaktore ilk hız olarak 2 ve
3.3 m/s hızları verilmiştir. Impaktorun kütlesi ise 3, 4.5
Şekil-1a'de boyutları gösterilen, ASTM D7136 standartı ve 7.34kg olacak şekilde seçilmiştir. Son olarak plaka
esas alınarak Alüminyum-Yapıştırıcı-Çelik sandviç kalınlıkları 1 ve 2mm olarak alınmıştır. Yapıştırıcı
bağlantısının ABAQUS® sonlu elemanlar programında kalınlığı ise tüm analizlerde sabit olup 0.2mm'dir.
modeli oluşturulmuştur (Şekil-1b). Kullanılan
malzemelerin mekanik özellikleri tablo-1'de verilmiştir.
Sadnviç bağlantıda kullanılan alüminyum, yapıştırıcı ve
çelik non-lineer davranış sergilemektedir (Şekil-2).
Oluşturulan ABAQUS® modelinde plakalar
(alüminyum, çelik) ve yapıştırıcı 3 boyutlu C3D8R solid
elemanı kullanılarak modellenmiştir. Model toplam
22731 elemandan oluşmaktadır ve 30599 adet serbestlik
derecesine sahiptir. Bağlantıya dört tarafından ankastre
olacak şekilde sınır şartları uygulanmıştır. ABAQUS®
explicit kullanarak analizler gerçekleştirilmiştir. 2 adet
Intel Xeon 5050 3.0GHz (Dual Core & HT) işlemcili,
4GB hafızalı, Linux x64 işletim sistemi kurulu, 3 x
80GB raid0 bir işistasyonunda ortamala çözüm süresi a)
yaklaşık 4.5 saattir. Hafıza gereksinimi yakşalık 2GB

135
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

görüldüğü üzere, impaktor kütlesinin değişimi açısından


temas kuvveti incelendiğinde, kütle artması ise
impaktorün kinetik enerjisi artmakta ve dolayısı ile
temas kuvveti artmaktadır.

Tasarım özellikleri aynı olan, buna karşın impaktorun


hızını değiştiği iki farklı model için plastik kayıp
enerjileri incelenecek olur ise, hızın artması ile (v=2m/s
Æ v=3.3m/s) meydana gelen plastik deformasyonlar
artmakta dolayısı ile plastik kayıp enerjisi artış
göstermektedir (Şekil-3c). Aynı durum impaktor
kütlesinin değiştiği diğer parametrelerin sabit kaldığı
bağlantı için de geçerlidir. Kütlenin 3kg'dan 4.5kg'a
çıkması ile, plastik kayıp enerjisi yaklaşık olarak 5J'den
b) 16J seviyesine çıkmaktadır. Bu durum ise meydana
gelen plastik deformasyonun büyüklüğünün arttığını
göstermektedir (Şekil-3c).

Şekil-3b'de, plaka kalınlıklarının çökme deformasyonu


üzerine etkisi verilmiştir. her iki plakanında kalınlığı
1mm'den 2mm çıkartıldığında en büyük çökme miktarı
yaklaşık 4.5mm'den 2mm seviyesine gerilemektedir.
Aynı zamanda, en büyük çökmenin gerçekleştiği süre ve
toplam temas süresi yaklaşık olarak yarıya inmiştir.

Son olarak Şekil-3d'de incelenecek olur ise, aynı tasarım


şartlarında üç farklı impaktor kütle değeri için yapılan
analizlerin kinetik enerji değerlerinin zamana göre
c) değişimi görülmektedir. Kütlenin artması ile başlangıç
kinetik enerjisi artmakta bununla birlikte toplam darbe
Şekil 2. Savdviç bağlantıda kullanılan malzemelerin süresi uzamaktadır ve darbeden sonra sistemde kalan
stress-strain eğrileri. a) Yapıştırıcı, b) Alüminyum, c) kinetik enerji değerlerinde azda olsa artış olduğu
Çelik. görülmektedir.

IV. SONUÇLAR ve ÖNERİLER KAYNAKLAR


[1] U.K. Vaidya, A.R.S. Gautam, M. Hosur, P. Dutta,
Şekil-3a'da görüldüğü üzere aynı şartlara sahip olan, Experimental-numerical studies of transverse
çelik plaka kalınlığı t1=2mm, yapıştırıcı kalınlığı impact response of adhesively bounded lap joints in
t2=0.2mm, alüminyum plaka kalınlığı t3=2mm, impaktor comğosite structures, Int. Journal of Adhesion &
hızı v=3.3m/s, impaktor kütlesi m=3kg, bağlantının Adhesives, 26, 184-198, 2006.
impaktor yarpıçapı r=8mm den r=12.5mm çıkması ise [2] P.O. Sjoblem, J.T. Hartness, T.M. Cordell, On low-
temas kuvvettinin yaklaşık 5KN'dan 7KN arttığı buna velocity impact testing of composite materials. J.
karşılık toplam temas süresinin ise yaklaşık 3.6ms'den Compos. Mater. 22, 30-52, 1988.
3ms'ye düştüğü görülmektedir. Benzer durum t1=2mm, [3] K.N. Shivakumar, W. Elber, W. Illg, Prediction of
t2=0.2mm, t3=2mm, v=3.3m/s ve m=7.34kg değerlerine low-velocity impact damage in thin circular
sahip bağlantı için de görülmektedir. İmpaktor yarıçapı laminates, AIAA J. 23(3), 442-449, 1988.
r=8mm'den r=12.5mm'ye çıkarken, temas kuvveti [4] V. Ceyhun, M. Turan, Tabakalı Kompozit
yaklaşık 12KN'dan 13KN çıkmakta, toplam temas süresi Malzemelerin Darbe Davranışı, Mühendis ve
ise yaklaşık olarak 4.4ms'den 4.2ms düşmektedir. Bunun Makina Dergisi, 516, 2003.
en büyük nedeni temas yüzeyinin artmasıdır. Burada
temas kuvveti artmakta ve başlanğıç kinetik enerjisi
daha çabuk harcanmaktadır ve impaktor bağlantı ile
teması daha kısa sürede kesmektedir. Yine şekil-3a'da

136
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

a) b)

c) d)
Şekil 3. Parametrelerin düşük hızlı darbe üzerine etkileri a) İmpaktor yarıçapının temas kuvveti (CFM) üzerine
etkisi, b) Plaka kalınlığının çökme U3 üzerine etkisi, c) İmpaktor hızı ve kütlesinin plastik kayıp enerjisi (PD) üzerine
etkisi, d) İmpaktor kütlesinin bağlantının kinetik enerjisi üzerine etkisi.

137
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

METAL MATRİKSLİ KOMPOZİT MALZEMELERİN HAVACILIKTA


KULLANIM ALANLARI
Serdar GÜNEŞ1 Veysel ERTURUN1
e-posta: serdargunes92@hotmail.com e-posta: erturun@erciyes.edu.tr

1
Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, 38039 KAYSERİ

ÖZET Son on yıl içinde güçlü metalürjik teknolojiler


Son yıllarda havacılıkta daha hafif ve daha dayanıklı kullanılarak süreksiz takviyeli metal matriksler başarı ile
malzeme arayışları sonucu olarak metal matriksli üretilmiştir. MMK’ların birçok yapısal uygulamalarda
kompozitler ortaya çıkmıştır. Metal matriksli kompozit kullanılmasının sebepleri; yüksek rijitlik, yüksek
malzemelerin tokluk, mukavemet, rijitlik ve aşınma mukavemet, yüksek elastik modülleri, iyi aşınma direnci
direnci gibi özelliklerini arttırarak malzemenin kopması, ve iyi boyutsal kararlılıktır. Bununla birlikte, bu
kırılması gibi istenmeyen durumların oluşmasını malzemelerin bazı dezavantajları vardır. Bu
geciktirmiştir. Bunun yanında da havacılıkta kullanılan dezavantajlar; düşük süneklik, oda sıcaklığında uzama
alüminyum ve alüminyum alaşımlarıyla birleştirilerek hataları oluşan % 10 az olmakta ve genelde sınırlı şekil
bazı özelliklerinin arttırılması sağlanmıştır. değiştirme şeklinde ortaya çıkmaktadır [5].

I.GİRİŞ II.METAL MATRİKSLİ KOMPOZİTLER

Metal Matriksli Kompozitler (MMK), metaller içine Alüminyum Matriksli Kompozit (AMK) ekstrüze
seramik takviyeler ilave ederek ve güçlü bir şekilde edildiğinde whiskersler kalıp yönünde yönlendiğinden
birleştirilerek üretilirler. Bu kompozitler hasara uğrayan dolayı, boyuna gerilme mukavemeti yükselir. Levha
ve çatlayabilen matrikste tokluğu yükseltmeyi sağlarken, haddeleme yönsel mukavemet kazandırır ve çapraz
seramiğin dayanımının avantajından yararlanmak haddeleme tek yönlü haddelemeden daha iyi özellikler
suretiyle üretilmektedirler. Takviyeler çatlak yollarını sağlar [3].
değiştirdiğinden, çatlağın ilerlemesi için daha yüksek
güç gerekmekte ve malzeme daha dayanıklı olmaktadır. AMK’lar yüksek performanslı, hafif ve alüminyum
Bir örnek olarak SiC fiberlerin alüminyum matriksle esaslı malzemelerdir. Takviyeleri sürekli/süreksiz
birleştirilmesi verilebilir [1]. fiberler, whisker yada parçacık şeklinde birim hacimde
% 70 den az oranlarda olur. AMK’ler uzay, savunma,
Alüminyum ve alüminyum alaşımlarına takviye otomotiv ve spor malzemeleri alanlarında kullanılırlar.
elemanı katılmasının ana sebebi mukavemeti, rijitliği ve
aşınma direncini yükseltmektir. Takviyeler sürekli Takviyesiz malzemelerle karşılaştırıldığında şu ana
fiberler, kesikli fiberler, partikül yada whiskerler avantajları vardır [6].
şeklinde olabilir. Genellikle takviye elemanı olarak
alümina, silisyum karbür ve silisyum nitrür gibi • Yüksek mukavemet
inorganik malzemeler kullanılır. Bunların temel • Düşük yoğunluk
fonksiyonu gelen yükü taşımak, matriksin rijitlik ve • İyileştirilmiş yüksek sıcaklık özellikleri
dayanımını artırmaktır [2,3]. • Kontrollü ısıl genleşme katsayısı
• Isı yönetimi
Metal matriksli kompozitlerin daha çok uzay alanlarında • Geliştirilmiş elektriksel performans
geniş uygulama alanları vardır. Sivil hava araçlarında bu • Geliştirilmiş abrasif aşınma direnci
malzemelerin kullanımı, potansiyel çoğunlukla maliyete • Kütle kontrolü(özellikle karşılıklı uygulamalar)
bağlıdır ve bunlar halen çok yüksektir. Ancak, uygun • Geliştirilmiş sönüm kapasiteleri
dizayn ve üretim teknolojileri ile bu sorun ortadan
kaldırılabilir [4].

138
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Metal Matriksli Kompozitlerde kullanılan matriks 15 yılı aşkın süredir FMW (Fixed Momentum Wheel)
malzemeleri, Alüminyum, Bakır, Demir, Magnezyum, kompozit sistem uzay ve havacılık endüstrisinde
Nikel ve Titanyum'dur. Yüksek mukavemetli Ti-esaslı titanyum matriks kompozit (TMC) olarak da bilinen
kompozitler; geleneksel Ti-alaşımlarına göre %50 daha metal matriks kompozitlerinin üretim metotları için
hafif ve elastiklik modülleri de daha yüksektir. Ti-metal silisyum karbür fiber titanyum komponentleri
matriksli kompozit diskler veya halkaların üretimi geliştirmektedir.
aşağıdaki ana adımlardan oluşur [7]:

• Lif (fiber, genellikle silisyum karbür SiC, Ø = 0,1 mm)


proses esnasında fiber ile matriks arasındaki reaksiyonu
önlemek için karbonla kaplanır.
• Lifler, plazma veya buhar çökeltme (PVD, Physical
Vapor Deposition) yöntemi kullanılarak kaplanır.
• Lifler bobin şeklinde sarılır.
• Lifler sıcak izostatik presleme ile birleştirilir.
• Güçlendirilmiş lifler, Titanyum tozu ile HIP (sıcak
izostatik presleme) yöntemi ile birleştirilerek bilezik
veya disk üretilir. kompozit ring veya disk'e HIP
yöntemi ile katılır.
Şekil 1. Ti-MMK Halka (Ring) [7]
Bu metot kısaca kanatçıklı ring veya çember (blings,
bladed rings) olarak bilinen motor parçasına ve
Bu çalışmalar Pratt-Whitney F119 motoru (F–22) ve iki
kanatçıklı disk (blisk, bladed disk, integral bladed)
adet GE F110 motoru (f–16) egzoz nozzle actuator
parçasının ağırlığını ve rotor ataletini azaltmak açısından
bağlantısı için değişik egzoz nozzle actuator’lerinde
yararı olacaktır. F414 motorundaki egzoz flaplerini
kullanılan bir piston rod’unu da kapsayan üç TMC
kumanda eden biyel kolu bu tip bir üründür ve artık seri
komponentin de başarıyla sonuçlanmıştır [7].
imalatına geçilmiştir. Maxsimum Transfer Unit (MTU)
motor firmasının Ti metal katmanlı kompozit
malzemelere yaptığı çevresel sıvama test işlemleri
devam etmektedir [7].

Günümüzde Ti-MMK teknolojisi iyi bir noktaya


gelmiştir. Tahribatsız muayene teknikleri ile incelenen
parçalarda iç çatlakların azaldığı görülmüştür. İmalat
süreçlerin izlenebilirliği de üretilen parçanın kalitesini
güven altına almaktadır. İmalat sürecindeki uzun zincir
üretilen parçanın maliyetini çok olumsuz yönde
etkilemektedir. Uygulama alanı bulan başka bir
malzemede molibden silikat (MoSi2) takviyeli kompozit
malzemedir ve uçak motorlarında, Ni esaslı süper Şekil 2. F–22 Uçağı İçin Pratt&Whitney F119 Motoru
alaşımlar yerine kullanılmaya başlamıştır. 1985 den beri Egzoz Nozzle Actuator’de Kullanılan Piston Rod [8]
(HIP) sıcak izostatik presleme prosesi ile üretilen bu
malzeme, yüksek mukavemet değerleri, yüksek ergime
sıcaklığı (2500 F), hafifliği ve çok düzgün tanecik
dağılımı ile dikkat çekmektedir. Silisyum Nitrür ve
Silisyum Karbürlü (MoSi2/Si3N4 ve SiC) katmanlı
kompozit, düşük sıcaklık kırılganlığına ve ısıl genleşme
katsayısının yüksekliğine bağlı olarak çok daha
güvenilir sonuçlar vermektedir. Bugünkü maliyetlerle,
Ti-MMK'lı halka (Bladed Ring) maliyeti, dövmeden
işlenerek elde edilen bling'e göre 2 misli daha fazladır.
Bu nedenle, bu tür pahalı malzemeler daha çok askeri Şekil 3. F–16 Uçağı için General Electric F110 Motoru
motorlarda kullanılmaktadır. Egzoz Nozzle Actuator’de Kullanılan Piston Rod [8]

139
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

TMC ağırlık düzenlemeleri, monolitik titanyum ve çelik


komponentlerin değiştirilmesiyle uygulamanın yük
gereksinimlerine bağlı olarak %35’ten %45’e kadar
çeşitlilik gösterir. TMC’nin göreceli düşük yoğunluklu
(%10 daha az Titanyum içerikli) malzemelerinin
mükemmel mekanik’i davranışıyla kombinasyonu
sonucu geleneksel materyal sistemlerinden çok daha
yüksek spesifik statik özellikleri kazanmıştır.

Ek olarak TMC’nin hareket direnci SiC fiberlerinin


varlığına bağlı olarak monolitik titanyumdan fark
edilebilir derecede daha yüksektir. Şimdilerde FMW,
TMC yapısal elemanların hem askeri hem de ticari uçak
yapısı uygulamalarında kullanılması amacıyla uzay ve
havacılık sanayisiyle yakın ilişkiler içindedir. FMW Şekil 5. F-16 Yakıt Kapağı Kaplaması (Silisyum
aynı teknolojiyi Venüs Lander görevinde kullanılmak Karbürle Birleştirilmiş 6092 Alaşımı) [8]
üzere jet itici güç laboratuarlarında deneyerek bir TMC
basınç kabini geliştirmeyi amaçlamaktadır.

III.UYGULAMALAMA ALANLARI

Havacılıkta bazı kullanıldığı yerler aşağıda


belirtilmiştir.

• F-16 Dikey Stabilize


• F-16 Yakıt Kapağı Kaplaması
• Eurocopter Fransa EC-120 ve N4
Helikopterleri Pal Kolu
• Titanyum Kompozit (TMC) Nozzle Akçüatör Şekil 6. EC-120 Helikopteri Dönen Pal Kolu [8]
Piston Rodu
• Fan Çıkış Yönlendiricisi
• V-22 Eğilebilen Rotorlu Uçak ve F-18 E/F’de
Hidrolik Manifoldu
• Titanyum Kompozit (TMC) Nozzle Akçüatör
Bağlantıları

Aşağıdaki şekillerde yukarıda bahsedilen kullanım


alanları gösterilmiştir.

Şekil 7. Fan Çıkış Yönlendiricisi [8]

Uçaklar ve diğer hava aracı komponentlerinde


alüminyum silisyum karbür (SiC) partikülle takviye
edilerek bazı özellikleri iyileştirilmiştir. Örneğin
motorda yüksek ısıya maruz kalan bölgelerdeki
komponentlerde bu metal matriksin bu özelliğinden
faydalanılmıştır. Bu sayede takviye elemanının
Şekil 4. Silisyum Karbürle (SiC) Birleştirilmiş 6092 miktarının ayarlanması ile birleştirilmiş elemanların
alaşımı F-16 Dikey Stabilize [8] termal genleşme katsayısı belirlenebilir.

140
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Yüksek dayanımlı ebatsal olarak kararlı uzay aracı çanağı arasındaki elektriği sinyal iletimini
yapılarının gereksinimi esnasında geliştirilen MMK’ler sağlamaktadır. Ayrıca, metal matriks kompozitin yüksek
üretim işlemlerinin zor olması sebebiyle uygulamalar açısal stabilizesinin başarılı olmasına katkıda
uzun bir süre kısıtlı kalmıştır [9]. bulunmuştur. Parça tamamen serviste olduğu sürece
daimi olarak grafit fiberlerle güçlendirilmiştir [9].
İlk başarılı devamlı-fiber takviyeli Metal Kompozit
(MMC) uygulaması Space Shuttle Orbiter’in iniş takımı IV. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
bağlantısı ve B/Al silindirik dikmelerinin bir çerçeve
elemanı olarak kullanılmasıdır. Her bir Shuttle Orbiter 1)Metal Matriksler içine seramik takviyeler ilave
için yüzlerce çeşitli titanyum kirişli B/A1 tüp düzeneği edilerek ve güçlü bir şekilde birleştirilerek üretilirler. Bu
ve son bağlantısı üretilmiştir. Bu uygulamada B/A1 kompozitler hasara uğrayan ve çatlayabilen matrikste
tüpleri, alüminyum temelli dizaynına göre %45 ağırlık tokluğu yükseltmeyi sağlarken, seramiğin dayanımının
kazancı sağlamıştır [9]. avantajından yararlanmak suretiyle üretilmektedirler.
Takviyeler çatlak yollarını değiştirdiğinden, çatlağın
Aşağıdaki şekil 8.’de uzay mekiği Orbiter’in orta gövde ilerlemesi için daha yüksek güç gerekmekte ve malzeme
boron-alüminyum tüpleri görülmektedir. daha dayanıklı olmaktadır.

2) Takviye elemanının miktarının ayarlanması ile


birleştirilmiş elemanların termal genleşme katsayısı
belirlenebilir.

3) Kompozit malzemelerin üretim maliyetleri geleneksel


malzemelerden daha yüksek olmasına rağmen, bu fazla
maliyetler servis süresince tolere edilir. Kompozit
malzemelerin havacılık teknolojisinde kullanımı
yerleşmiştir ve motorlar kadar gövde de
kullanılmaktadırlar. Hava araçlarındaki gibi alışılmış
Şekil 8. Uzay Mekiği Orbiter’in Orta Gövde Boron- olmasa da otomobil teknolojisindeki kullanımı da çok
Alüminyum Tüpleri [9] hızlı artmaktadır.

Aşağıdaki şekil 9’da Hubble Uzay Teleskopu P100/6061 Bu çalışmada belirttiğimiz gibi metal matriks
Al yüksek kazancı anteni görülmektedir. kompozitlerin özelliklerinden dolayı havacılıkta
kullanılması önemlidir. Gelecek malzeme
teknolojisinden geçtiği için bu çalışmalar daha da önem
kazanmaktadır.

KAYNAKLAR

[1].Laser machining processes


http://www.mrl.columbia.edu/ntm/level1/ch05/html/l1c0
5s03.html.
[1].Y. Şahin, Kompozit Malzemelere Giriş, Gazi
Kitabevi, Ankara, 2000.
Şekil 9. Hubble Uzay Teleskopu P100/6061 Al Yüksek [3].V. Sundararajan, Aluminum Composites In
Kazancı Anten [9] Aerospace Applications, http://home.att.net/~s-
prasad/almmc.htm.
Gr/Al kompozitinin ana uygulaması Hubble Uzay [4]. D.Charles, Unlocking the potential of metal matrix
Teleskopu için difüzyon eğilimli P100 grafit fiber’le composites for civil aircraft, Brıtısh Aerospace Plc
yapılmış yüksek kazancı anten uzantısıdır. Bu uzantı Brıstol Cıvıl Aırcraft Dıv Personal 1991
(3.6m uzunluğunda) uzay manevraları esnasında http://www.dtic.mil/.
istenilen sabitliği ve anten pozisyonunun devamı için [5]. K.C. Chan, G.Q. Tong, L. Gao, Hot formability of
düşük CTE’ yi sağlamaktadır. Ek olarak, MMC’nin an Al2009/20SiCW composite sheet, Journal of
mükemmel elektriği iletkenliği uzay aracıyla anten Materials Processing Technology, 74 (1998) 142–148.

141
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

[6].M. K. Surappa, Aluminium matrix composites:


Challenges and opportunities, department of metallurgy,
Indian Institute of Science, 28 (2003), 319–334.
[7]. M. S. Erdem, İ. S. Akmandor, Uçak Motoru ve
Elektrojen Gruplarındaki Gaz Türbini Teknolojisindeki
ilerlemeler, Ankara, 2005
[8]. Daniel B. Miracle, Aeronautical Applications of
Metal-Matrix Composites, Air Force Research
Laboratory
[9]. S. Güneş, Metal Matriksli Kompozitlerin Kullanım
Alanları, Proje 1, Kayseri, 2008, 19-24

142
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

AKILLI MALZEMELER ve HAVACILIKTA KULLANIMI


Hüseyin Uysal1 Caner Tuncay1
teyyareci_10@hotmail.com caner-tuncay@hotmail.com

Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, 38039 KAYSERİ

ÖZET değiştirerek azami enerji tasarrufunu sağlayabilmesidir.


Bu çalışmada akıllı malzemelerin gelişimi, akıllı “Akıllı” yapılarda kullanılan bir diğer malzeme ise
malzemelerin kullanımı, çeşitleri çeşitlerine ait teknik “şekil-hafızalı alaşımlar”dır. Çoğunlukla nikel-titanyum
özellikleri, kullanım alanları ile ilgili bilgiler verilmiştir. alaşımlarından oluşan bu malzemeler, kristal yapılarında
Akıllı malzemelerden, Piezoelektrik Malzemeler, Şekil martensitik fazdan östenitik faza dönüşümlerin etkisi ile
Hafızalı Alaşımlar (Shape Memory Alloys; SMAs), “önceki şeklini hatırlayabilen ve ısıtıldığı zaman önceki
Magnetostriktif Malzemeler in fiziksel özellikleri diğer şekline tekrar dönebilen” bir özelliğe sahiptir. Bu
malzemelere göre farklılıkları, ve bu malzemelerin malzemelerde “önceki şekline” dönme sürecinde
uçaklarda kullanılması ile ilgili bilgiler verilmiştir. engelleyiciler konursa 700 MPa’ya varan yüksek
gerilimler oluşur ve malzeme adeta “kas gibi” hareket
etmeye başlar ve bu özelliğiyle biyomedikal
I. GİRİŞ uygulamalarda kullanılabilir. Hafızalı alaşımlar, medikal
uygulamaların yanı sıra, uçak hidrolik sistemlerinde,
1980’li yılların başından itibaren “akıllı malzemeler”, yarıiletken gaz tüp bağlantılarında, diş düzeltme
“zeki yapılar” veya benzeri terimler çağdaş bilim ve komponentlerinde, otomotivde radyatör pervanelerinde,
teknoloji sözlüklerine girmiştir. Kendi içinde ve egsoz çıkış kontrollerinde, uydu sistemlerinde,
çevresindeki değişimlere tepki vererek belirli işlevleri termostatik cihazlarda kullanılmaktadır. Dünyada ilk
anında ve sürekli olarak yerine getirebilen malzemeler, şekil hafızalı alaşım, nikel-titanyum alaşımı olarak 1965
“akıllı” malzemeler kapsamında değerlendirilmektedir. yılında ABD Donanma Silah Laboratuvarlarında
Cansız maddeler olarak “malzeme”yi “akıllı”, “zeki” bulundu ve Nitinol adıyla patentlendi. Günümüzde
gibi sıfatlarla tanımlamak hiç kuşkusuz ki pek çok Nitinol telleri endüstriyel robotlarda kas fiberleri olarak
tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Ancak, aşağıda kullanılmaktadır. Bugün şekil hafızalı alaşımlar, orijinal
sıralanan çağdaş uygulama örnekleri, hem bu şekillerini “hatırlayıp” bu şekle dönebilmelerinin yanı
tartışmalara açıklık getirmekte hem de günümüzde sıra, yeni koşullara uygun şekilleride
yoğun araştırmaların yapıldığı alanları gözler önüne “öğrenebilmekte”dirler. Martensitik halde tekrar tekrar
sermektedir [1]. deforme edilerek ve ısıtılarak istenilen şekilde östenit
haline getirilen alaşım, bu süreç esnasında
II. AKILLI MALZEMELERİN TANITIMI VE soğutulduğunda yeni şekle adapte olabilmektedir.
KULLANIMI Teknolojik uygulamalar için çoğu zaman malzemenin
kendisinin “akıllı” özelliklere sahip olması yeterli
olmayabilir. Bu tip malzemelerin kullanıldıkları sistemin
Kendi içinde ve çevresindeki değişimlere tepki vererek kendisinin de “zeki yapı” niteliklerine sahip olması
belirli işlevleri anında ve sürekli olarak yerine gerekir. “Akıllı” bir yapı içerisinde “akıllı” malzeme,
getirebilen malzemeler akıllı malzemeler olarak algılayıcılar (sensör), sinyal süreçleri (algılayıcılardan
adlandırılır. “Akıllı” bir malzeme ile yapılan uçak ulaşan bilgiye dayalı karar verebilmek için) ve başlatıcı
kanatları, herhangi bir çatlak veya hasar anında renk mekanizmalardan (yapının tepki göstermesini başlatan)
değiştirerek uyarıda bulunarak hasarı onarması, oluşan bir ağ içerisinde işlev görür. Ancak bu şekilde,
otomobil camı, çok parlak güneşli havalarda kompleks ve sistem olarak “akıllı” yapı oluşturur.
koyulaşarak ve bulutlu havalarda ise daha berraklaşarak Dünya ölçeğine başta ABD ve Japonya ve son dönemde
sürücünün görüşüne destek olması, “akıllı” tuğla ya da de AB’nin öncelikli bilim ve teknoloji hedefleri arasında
yapı taşlarından inşa edilmiş bir yapıda ısı yalıtımı, yer alan akıllı malzemeler alanı ülkemiz için de stratejik
dışarısının iklim koşullarına göre renk ve yapı

143
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

önem taşıyan bir sıçrama alanı olarak


değerlendirilmelidir. SMA’lar piezoelektrik seramiklere göre daha güçlü
olmalarına rağmen tepki hızları sıcaklık değişimiyle
III. AKILLI MALZEMELERİN ELEMANLARI doğrudan ilintili olduğu için birçok uygulama için çok
Akıllı malzeme alanında henüz sınırları kesin hatlarla yavaş kalmaktadırlar.
çizilmiş akademik ya da ticari bir sınıflandırma sistemi
bulunmamaktadır. Bu sebeple en geniş ölçekte olarak Şekil Hafızalı Alaşımlar:
akıllı malzemeler 3 ana gruba bölünebilir [2]: Çoğunlukla nikel-titanyum alaşımlarından oluşan bu
malzemeler, kristal yapılarında martensitik fazdan
• Piezoelektrik Malzemeler östenitik faza dönüşümlerin etkisi ile “önceki şeklini
• Şekil Hafızalı Alaşımlar (Shape Memory Alloys; hatırlayabilen ve ısıtıldığı zaman önceki şekline tekrar
SMAs) dönebilen” bir özelliğe sahip malzemelerdir.
• Magnetostriktif Malzemeler
Magnetostriktif Malzemeler:
Piezoelektrik Malzemeler: Bu malzemeler ise manyetik alana tepki vermektedirler.
Piezoelektrik etki ilk defa 1880'de Jaques ve Pierre Temel çalışma mantığı magnetostriktif malzemenin
Curie tarafından Rochelle tuzunda keşfedilmiştir. Temel etrafına sarılan bobinden elektrik akımı geçirilerek
olarak piezoelektrik etki, mekanik basınç altında oluşturulan manyetik alanın istenilen uzamayı vermesi
bırakılan bazı yalıtkan kristallerin bir yüzünde pozitif, şeklindedir. Halen birçok farklı alaşımdan
karşı yüzünde ise negatif elektrik yüklerinin ortaya magnetostriktif malzemeler geliştirilmeye
çıkması şeklinde tanımlandırılır (Şekil-1). Bu durumun çalışılmaktadır. Gelecekte güçlü aktüatörler olarak
tersi de mümkün olup bir kristalin iki yüzüne bir kullanılacakları öngörülmektedir.
potansiyel farkı uygulanması sonucunda kristalde
mekanik biçim değişikliği görülmektedir. Bu prensipten IV. HAVACILIKTA AKILLI MALZEMELERİN
yola çıkarak piezoelektrik özellik taşıyan malzemeler KULLANIMI
hem aktüatör olarak hem de sensör olarak
kullanılabilmektedirler. En yaygın olarak kullanılanlar Uyum Sağlayabilen Akıllı Kanat
kuvars kristalleri, Rochelle tuzu ve kurşun-zirconat- Genel olarak flap, rudder ve elevatör kablo veya hidrolik
titanattır (Lead-zirconate-titanate; PZT) sistem gibi elektronik motor veya mekaniksel kontrol
sistemi tarafından ayar ettirilir. Piezoelektrik aktüatör
Bu alaşımlar, bir sıcaklık değişimine maruz kaldıkları Martin, UCLA ve Georgia Teknoloji Müessesesi
zaman şekil değiştirmektedirler. Bu malzemeler bir tarafından başlatılmıştı. Onlar NASA Langley Araştırma
sıcaklık farkı altında faz değişimine giderek hacimsel ve Merkezi’nde İnsansız Hava Taşıtı’nın %30’una kadarlık
geometrik şekil değişiklikleri göstermektedir. Eğer kısmında, iki kanat tünel testiyle, o sistemin realistik
doğru bir biçimde dizayn edilirse ve "eğitilirse", bu uçuş durumlarında büyük bir orana, geniş sapmaya ve
değişim tamamen tersinir kılınabilmekte ve bu alaşımlar firar kenarı kontrolüne sahip olduğunu görülmüştür [3].
aktüatör olarak kullanılabilmektedir
Helikopter Pervane Uygulaması
Helikopterin gelişimi için mühendislerin çoğu çıkarılan
akustik probleme odaklanırlar, çünkü o başlıca problem
ve dezavantajdır. Avrupa ve Amerika’nın her ikisinde de
gösterir ki pal girdap olayı sesin asıl kaynağıdır [4].

Şekil 1.Akıllı Malzeme Alaşımları Gerilim-Sıcaklık Faz


Diyagramı [1]

144
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Şekil.4. Akıllı malzeme içerikli airfoil [4}

Rotor Pal Kavramı


Şekil.2.Aerodinamik özelliği değişen control yüzeyi [5] Bu kavramda, farklı bir kontrol yüzeyi pal üzerinde
kurulur. Bu kavram daha az verimliliğe sahip olduğu
Gürültü probleminin çözümü uygulanabilirliği yüksek halde, o aktif bir kontrol ve titreşim eksiltmesi
iki yöntemden ilki sürekli dönebilen bir pal inşa etmek, oluşturmak için hedef metod hızlandırıcısıdır [6].
ikincisi flap ve tab gibi servo-aerodinamik kontrol
yüzeylerinin sesi sönümlemeye yönelik yapı yada şekil
değişimine gitmesidir. Piozeelektrik aktüatör paller için
uygun bir çözüm olarak görülmektedir.

+”
Şekil.3. Pal girdap etkisinin gösterimi Şekil.5. Rotor pallerine örnek şematik resimleri [5}

Burkulmuş Pal Kavramı Kabin İçi Sesi


Burkulmuş paller çok daha zor bir kavramdır ve o Hava aracının çıkarmış olduğu ses yolcular için önemli
titreşim çıkarmasını optimize ederek dönüş açısını bir sıkıntıdır. Geleneksel olarak, pasif ses sönümleyici
bulmak için çok sayıda çalışmalara ihtiyaç duyulur. araçlar kullanılmaktadır. Bununla beraber, gövde ve
Bununla birlikte bu kavram birçok avantajı da motor titreşimindeki iç ses düşük frekanslı olup, pasif
beraberinde getirir. Örneğin, sürekli deforme olmuş kullanımda olan malzemeler iyi bir ses azaltması
yüzey palinin dayanıklılığı üzerinde tahrik kuvvetlerini oluşturulamadığı için bunun yerine aktif bir alet
az miktarda etkiler. gerekmektedir. Aktif malzeme olarak ta piezoelektrik
malzeme uygun bir seçimdir. Temel olarak bu ses
eksilmesi Aktif Yapısal Akustik Kontrol olarak
adlandırılır.

145
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

dolayı gelecekte geniş bir kullanım alanına sahip


olacaktır.

KAYNAKLAR
[1] http://www.smartmaterials.info
[2] http://www.nasa.gov
[3] http://www.itusozluk.com/goster.php/ak%FDll%
D+malzeme
[4] Akrar. J 2005, “Eurofly A330-200 interiors”,
Airliners, viewed 13th September 2007
<http://www.airliners.net>
[5] Amin, A and Newnham, RE 1999, Smart systems:
Microphones, fish farming, and beyond, Amaican
Şekil.6. Bombardier Dash-8 Turboprop Uçağı [6} Chemical Society,
<http://pubs.acs.org/hotartcl/chemtech/99/dec/newn.
Kuyruk Girdap Önleme html>.
Kuyruk girdabı ayrılmış akım veya dikey yapısal kuyruk [6] Benicewicz, BC & Thompson, KG. 2000,
takımının titreşim modlarının girdapları ile birleştirilmiş ‘Corrosion-Protective Coatings From Electroactive
sabit olmayan kuvvetlerin neden olduğu titreşimlerdir. Polymers’, Polymer Preprints, V. 41, pp 1731-1732.
Bu problemde F/A-18 ve F-15 gibi ikiz kuyruk dizaynlı
savaş uçaklarında performansın yüksek standardını
korumak ve güvenlik için piezoelektrik aktüatör
titreşimi kontrol etmek için kullanılmaktadır [5].

Şekil.7. Kuyruk Girdap Önleme Mekanizması [5]

V. SONUÇLAR VE TARTIŞMA
Akıllı malzemeler ile ilgili çalışmalarında dış şartlara
bağlı tepkideki sıcaklık, gerilim, elektriksel yük,
magnetik saha gibi özellikleri bilinir ve bunun eşsiz
özellikleri hava aracı endüstrisinde büyük bir kullanım
alanı sunmaktadır. Hava araçlarının performans ve
kullanımıyla ilgili birçok kısıtlayıcı etkenleri en aza
indirmek akıllı malzeme kullanarak gerçekleştirmek
mümkündür. Bununla birlikte, akıllı malzemeler
genellikle hafifliğinden dolayı büyük hacimli hava
araçlarında kullanılabilir. Bakım, titreşim problemleri,
izolasyon problemlerini çözme, yapısal problemleri
diğer malzemelere göre daha başarılı gidermesinden

146
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

INS TABANLI SANAL GERÇEKLİK PLATFORMU TASARIMI


Fehim Köylü1 Erkan Beşdok2
e-posta:fehimkoylu@erciyes.edu.tr e-posta: ebesdok@erciyes.edu.tr

1
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeodezi ve Fotogrametri Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ

ÖZET • Radyo seyrüseferi (radio navigation): GPS


INS tabanlı konum algılayıcılar navigasyon benzeri yapılarda kullanılan radyo alıcı verici
sistemlerinde yoğun olarak kullanılan algılayıcılar sistemle, konum bilgisinin hesaplanmasıdır [4].
arasındadır. Navigasyon problemlerinin çözümünde, • Atalet seyrüseferi (inertial navigation system,
özellikle GPS sistemlerinde zaman-zaman ortaya çıkan INS): Başlangıç konumu, hızı ve davranışının
çeşitli ölçme sorunlarının dengelenmesi için veri bilinmesi ile davranış oranları ve hız ölçümü
uzalaştırıcı algoritmalarla birlikte INS tabanlı konum yaparak konum bilgisinin hesaplanmasıdır.
belirleme sistemlerden de yararlanılmaktadır. Bu Diğer seyrüsefer tekniklerinden farkı bu
çalışmada INS sistemlerinin hareket yakalama ve sistemin dış ortama ait referans bilgilere ihtiyaç
modelleme yeteneklerini kullanan bir Sanal Gerçeklik duymamasıdır [4,5].
benzetimi platformu tasarlanmıştır. Bilindiği gibi Sanal
Gerçeklik uçuş benzetim uygulamalarında sıklıkla Günümüzde bu türdeki seyrüsefer sistemleri tek başına
kullanılan teknolojilerden birisidir. ya da bir arada çeşitli biçimlerde kullanılmaktadır.
Seyrüsefer sistemlerinde GPS sistemleri ile kararlı
I. GİRİŞ sonuçlar elde edilmekle beraber, uydu görünürlüğü ve
Sanal gerçeklik uygulamaları endüstriyel uçuş similatörü geometrisi, çevre şartları gibi gürültü etkenlerinden
tasarımlarının ayrılmaz bir parçasıdır. Bu çalışmada dolayı 3 boyutlu konum bilgisinde hata oranları
OpenGL tabanlı olarak geliştirilen sanal gerçeklik artmaktadır. GPS ile entegre edilmiş INS sistemleri
motoru bir oem INS algılayıcısı [1] kullanılarak sayesinde GPS verisindeki bozulmalar INS verisi ile
operatör-konumunu belirlemekte ve sanal-gerçeklik düzeltilebilmektedir. Bu çalışmada atalet seyrüsefer
ortamını eş-zamanlı olarak yönetilebilmektedir. Sanal sistemi kullanılarak bir sanal gerçeklik platformu
gerçeklik sistemlerinde kullanıcının model içerisindeki tasarımı geliştirilmiştir. Geliştirilen platform uçuş
hareket dinamiğine ait matematik model ile gerçek uçuş similasyonlarında 3 boyutlu ortam benzimi için aynen
koşullarını ifade eden hareket dinamiği parametreleri kullanılabilecek nitelikte ve eş-zamanlı çalışmaya
biribirilerine oldukça benzerdir. Gerçek uçuş uygun hızdadır.
navigasyonunda seyrüsefer takibi (navigasyon
başarımının izlenmesi) beş farklı yöntemle Atalet seyrüsefer sistemi, hız ölçer, cayro, 3 boyutlu
gerçekleştirilmektedir [1]. pusula olmak üzere üç tip algılayıcı barındırmaktadır.
• Pilotaj: İnsanın bilgi ve tecrübesine dayanan Bu çalışmada kullanılan XSens MTi INS cihazı [6,7], 3
nerde olduğunun gözlemlenerek kestirilmesidir. serbestlik derecesinde(DOF), dahili işlemcisi ve gömülü
• Parakete hesabı (kör uçuş, dead reckoning [3]): kalibrasyon yöntemleri ile 3 boyutlu doğrusal hızlanma,
Başlangıç noktası bilindiği için birtakım üç ana eksen (roll, pitch, yaw) hareket ve dönüş
başlangıç bilgisi ve hız bilgisi, geçen süre ve oranı(gyro) bilgisini vermektedir. Şekil 1.’de kullanılan
istikameti kullanarak nerde olunduğunun INS cihazı gösterilmiştir.
kestirimidir.
• Gök seyrüseferi (celestial navigation): Yerel Atalet algılayıcılar herhangi bir dış kaynağa referans
düzlem ile gök nesneleri arasındaki açı ve verilmeden cismin rotasyon ve lineer hareketlerinin
zaman bilgisi kullanılarak intibak, enlem ve ölçülmesini sağlamaktadır. INS sistemleri kendi başına
boylam bilgilerinin hesaplanmasıdır. kısa süreli kullanımlar için uygun olmakla beraber, uzun
süreli kullanımlarda sürekli hata biriktirmesi yaparak
güvenirliği azalmaktadır. Günümüzde INS sistemleri,

147
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

biomekanik, robotik, mürettebatsız araç yönetimi, kuralındaki a=F/m eşitliğindeki, a hesaplanan ivmeyi, F
gemicilik ve sanal gerçeklik gibi farklı uygulamalarda cisme uygulanan kuvveti ve m cismin ağırlığını ifade
da sıklıkla kullanılmaktadır. Günümüzde GPS sistemleri eder. INS cihazlarındaki ikinci tür, dönüş bilgisini ölçen
ile bütünleşik bir şekilde kullanılmaktadır. jiroskop adı verilen algılayıcıdır. INS cihazlarındaki son
algılayıcı eleman ise manyetometredir. Bu algılayıcı o
Ataletsel seyrüsefer sistemlerindeki her bir eksenin eksendeki manyetik alanı ölçer. INS sistemi içinde 3
atalet momenti, cisme etki eden tork ile cismin bu tork boyutlu düzlem için ivme, dönüş ve manyetik alan
ekseni etrafında kazandığı açısal ivme arasındaki bilgisi veren algılayıcılar bulunmaktadır.
doğrusal ilişki katsayısıdır.
Düşük seviyeli seri iletişim arabirimi kullanarak işlenen
veriler bilgisayar ortamına sayısal olarak alınır. Veriler
cihaz içinde yer alan işlemci sayesinde işlenerek farklı
biçimlerde sunulmaktadır. Kalibrasyonu yapılan veriler,
Quaternion değerleri, Euler açı değerleri(roll, pitch,
yaw) ve dönüşüm matrisi biçimlerinde alınabildiği gibi
X, Y, Z eksenleri için ayrı ayrı olmak üzere ivme, gyro
ve manyetik alan ham verileri de sayısal olarak cihazdan
okunabilmektedir [6,7].
Şekil 1. Xsens INS Cihazı
Bu yazılımda uçuş sistemleri ile uyumlu olmasından
dolayı çıkış verileri Euler açıları biçiminde okunmuştur
II. INS Cihazı (Şekil-2 ).

Atalet konumlandırma sistemleri ataletsel hızlanma ve


dönüş vektörlerini veren algılayıcılar barındırır.
İçyapılarında üç çeşit algılayıcı bulunur. Hızlanma ölçer
algılayıcı, atalet ivmesini ölçmektedir. Bu algılayıcı
yerçekim ivmesini ölçmez. Newton’un ikinci

Şekil 2. Simulasyon yazılımı ekran görüntüsü.

III. 3 BOYUTLU DÜZLEMDE ORYANTASYON ekseninde), kanatların aşağı ve yukarı yaptığı hareket
VE AÇISAL YER DEĞİŞTİRME açısı(roll,z ekseninde), gövdenin sağa ve sola yaptığı
hareket açısı(yaw, y ekseninde) olmak üzere üç temel
Uçuş sistemlerinde, hareket bilgisi üç ana eksende Euler hareket vardır. Uçaklarda pitch hareketi yükseklik
açıları kullanılarak tanımlanmaktadır. Uçuş yönünde dümeni, roll hareketi kanatçıklar, yaw hareketi yön
burnun aşağı ve yukarı hareketi açısı(pitch, x dümeni ile kontrol edilmektedir. Helikopterlerde alçalıp

148
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

yükselmesi, ileri geri yönlü hareketi ana pervane etkileşimli biçimde gerçekleştirmeyi sağlayan açık
tarafından sağlanmaktadır. Kuyruk pervanesi de kaynak kodlu ve ücretsiz grafik arabirimidir.
helikopterlerin dönüş hareketini sağlamaktadır. Uçak • Google Earth yazılımı: Arazi resimi (Şekil 4) elde
hareketi Şekil 3.’de gösterilmiştir. etmek için Google firması tarafından sağlanan
Google Earth yazılımı kullanılmıştır.
• Resim işleme yazılımı: Google Earth yazılımından
elde edilen resimleri birleştirmek ve bozulmaları
gidermek için kullanılmıştır.
• XSens SDK: Geliştirilen yazılımda, 3 serbestlik
derecesine sahip verileri INS cihazından almak ve
kullanmak için XSens firması tarafından sağlanan
düşük seviyeli seri haberleşme veriyolu arabirimi
kullanılmıştır.
Delphi program geliştirme yazılımında yazılımın
arayüzü geliştirilmiştir. OpenGL kütüphanesi
kullanılarak sanal yer küre düzlemi modellenerek, arazi
Şekil 3. Euler açıları. Pitch açısı X ekseninde, Yaw resimleri 750x515px’lik parçalar halinde düzlemler
açısı Y ekseninde, Roll açısı Z ekseninde yapılan üzerine doku kaplama teknikleri ile yansıtılmıştır. INS
hareketi ifade eder. bilgilerini okumak için, seri port (Com) iletişim kitaplığı
kullanılarak düşük seviyeli veri iletişimi INS cihazının
teknik belgelerinde belirtildiği üzere geliştirilerek
IV. KÖR UÇUŞ (DEAD RECKONING) TEKNİĞİ yazılıma eklenmiştir. Euler açıları 12 baytlık paketler
Mutlak konum bilgisi olmadan göreceli olarak kat edilen halinde okunabilmektedir. Yazılımda veriler 100Hz’lik
mesafe ve yön açısı bilgisi kullanarak son konumun frekans ile okunarak arazi modeli üzerinde yeni konum
tahmin edilmesine kör uçuş denilmektedir. bilgisi hesaplanmakta ve görünüm güncellenmektedir.
Hesaplamada verilen (x0,y0) referans noktası baz
alınarak hesaplamalar gerçekleştirilir[5]. Bu çalışmada
her 10 msn’lik periyotlarla INS cihazından veriler Çalışmada kullanılacak arazi resimleri Google Earth
alınarak kat edilen mesafe hesaplanarak yeni konum yazılımı ile elde edilmiştir. Erciyes Üniversitesi
verisi elde edilmiştir. İvme değerinin ikinci dereceden kampusü çevresinin fotoğrafları 1048x915px ölçülerinde
integralinin alınması ile konum bilgisi elde edilmektedir. alınarak resimler resim işleme yazılımında
t = 1/ f (1) birleştirilmiştir. Böylece çalışmada kullanılmak üzere
5100x3500 px boyutlarında arazi resmi elde edilmiştir.
X n = X 0 + ∑ Δx(t) (1)
t

Yn = Y0 + ∑ ΔY(t) (2)
t

Z n = Z 0 + ∑ ΔZ(t) (3)
t

V. UYGULAMA
Bu çalışma aşağıdaki yazılım geliştirme araçları ile
gerçekleştirilmiştir:
• Delphi 7.0: Nesneye yönelik ve görsel programlama
Şekil 4. Çalışmada kullanılan arazi resmi
dili etkin geliştirme ortamı ile geliştirilmiştir.
• OpenGL Kütüphanesi: Çalışmadaki benzetimde 3 V. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
boyutlu işlemler için kullanılan, gelişmiş donanım Bu çalışmada INS tabanlı olarak belirlenen operatör-
desteğini kullanarak taşınabilir, platform bağımsız, konumuna ait parametreler kullanılarak eş-zamanda
hem iki hem de üç boyutlu grafik uygulamalarını sanal bir 3D modelin yönetimi gerçekleştirilmiştir.
Uygulama sonuçları kullanıcıya ait 3D hareketlerin INS

149
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

ile oldukça sağlıklı şekilde yakalanabildiğini Geliştirilen INS tabanlı kontrol platformu sanal bir
göstermiştir. INS’ten elde edilen bilgiler OpenGL model yerine gezgin bir robotun fiziksel ortam
tabanlı sanal gerçeklik platformunun eş-zamanlı navigasyonunun sağlanmasında kullanılmasına yönelik
yönetilmesinde yeterli olmuştur. Elde edilen sonuçlar çalışmamız devam etmektedir.
INS tabanlı OpenGL destekli sanal gerçeklik
similatörlerinin tasarımının oldukça kolay bir şekilde Açıklama: Bu çalışma 107Y159 nolu Tübitak Araştırma
gerçekleştirilebildiğini göstermesi açısından önemlidir. Projesi çerçevesinde gerçekleştirilen araştırmaların bir
bölümüdür.

KAYNAKLAR [4] H. Pehlivan, Kara Ulaşiminda Gps Teknolojisi


[1] M.S. Grewal, L. R. Weill, A. P. Andrews, Global Uygulamaları, 2. Mühendislik Ölçmeleri
Positioning Systems, Inertial Navigation and Sempozyumu, İstanbul, Kasım 2005.
Integration, Wiley&Sons Inc., New Jersey, 2007. [5] S. Canan, R. Akaya, S. Ergintav, Genişletilmiş
[2] T. Ulbegi, S. Seker, Y. Erenler, UH-60 Black Hawk Kalman Filtresi ile Algılayıcı Tümleştirilmesi ve
Helikopterlerinin Üç Boyutlu Kokpit ve Uçuş Gezer Robotlara Uygulaması, Sinyal İşleme
Simülasyonu, Havacılık ve Uzay Teknolojileri Kurultayı, Kuşadası, İzmir, 2004.
Dergisi, Vol. 1, pp. 31-36, 2003. [6] Xsens, MTi User Manual and Technical
[3] S. Beauregard, H. Haas, Pedestrian Dead Documentation, 2007, Hollanda.
Reckoning, Proceedings of the 3rd Workshop on [7] Xsens, MT Software Development Kit, 2007,
Positioning, Navigation and Communication, Hollanda.
pp.27-36, 2006.

150
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

ADS-B SİSTEMİ VE İNSANSIZ HAVA ARAÇLARINDA KULLANIMI


Mustafa Karaca1 Ayşegül Güven2 M. Tülin Yıldırım1
e-posta: mkaraca83@gmail.com e-posta: aguven@erciyes.edu.tr e-posta: tulin@erciyes.edu.tr
1
Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, 38039 KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Biyomedikal Bölümü, 38039 KAYSERİ

ÖZET kazanamamıştır. Bu kısıtlamaların ortadan


İnsansız hava araçları, günümüzde askeri amaçlı olarak kaldırılabilmesi için FAA tarafından kabul görecek
sıklıkla kullanılmaktadır. Bunun yanında ticari gelişmeler olmalıdır [1].
kuruluşlar ve araştırma organizasyonları, sivil hava İnsansız hava aracı sivil hava sahası kullanımının
sahasında insansız uçakların kullanılabilmesi için yaygınlaşabilmesi için ilk olarak yapılması gereken
çalışmalarını sürdürmektedir. Düşük maliyet ve esnek insanlı hava taşıtlarıyla çarpışma riskinin önlenmesidir.
kullanım alanlarının getirdiği birçok avantaja rağmen, FAA kurallarına göre, tüm pilotlar insanlı veya insansız
insansız uçakların sivil hava sahasındaki kullanımı tüm uçakları görmek ve çarpışmadan kaçınmak için
sınırlı düzeyde kalmıştır. Bunun sebebi insanlı hava gerekli manevrayı yapmakla sorumludur [2]. Bu
araçlarının güvenliğinin birinci planda olmasıdır. durumda insan faktörü çok büyük önem arz etmektedir.
İnsansız hava araçlarının pilot tarafından gözle Büyük bir uçakta elektronik aletler yardımıyla insan
görülebilmesi yada elektronik olarak tespit edilebilmesi faktörünü minimize etmek mümkünken, insansız bir
oldukça zordur. Bir uçağın daha görülebilir olmasını uçakta güç ve kapasite sınırlı olduğu için problem daha
sağlaması, bulunduğu konum vektör datasını karmaşık bir hal almaktadır.
yayınlamasıyla mümkün olur. Yıllardır bu işlem, hız ve
pozisyon bilgisinin elde edilebilmesi için uçak ADS-B(Otomatik bağımlı gözetim), hassas seyrüsefer
transponderlarını sorgulama prensibiyle çalışan kaynaklarından elde ettiği pozisyon ve hız bilgileriyle
radarlar ve radar temelli sistemler yardımıyla birlikte kimlik bilgisini, dijital haberleşme tekniğiyle
yapılmaktadır. Otomatik Bağımlı Gözetim Yayımı ADS-B alıcısı bulunan diğer bir uçak yada yer
(Automated Dependent Surveillance-Broadcast ADS-B) istasyonuna gönderen bir gözetim sistemidir. Sivil hava
sisteminin geliştirilmesi ile uçak otomatik olarak sahalarında şu anda kullanılmakta olan radar temelli
pozisyon, hız ve gerekli diğer bilgileri, hava trafik sistemlere nazaran oldukça düşük maliyetle ve yüksek
kontrolörlerine ve ADS-B sistemine sahip diğer performansla çalışan bir sistemdir. Son zamanlarda
uçaklara, herhangi bir sorgulama olmaksızın otomatik geliştirilmiş ve FAA tarafından da kabul görmüş
olarak yayınlayacaktır. Ancak bu sistem, sınırlı yük ve üniversal giriş göndermeç/almacı transponder (Universal
güç kapasiteli insansız hava araçlarında kullanılabilir Access Transceiver -UAT), ADS-B sistemiyle birlikte
olması için daha düşük maliyetli, düşük güç gereksinimli kullanılacak ve insansız hava taşıtlarındaki kapasite ve
ve hafif olmalıdır. güç problemini çözecektir. Bu sistemle daha düşük
maliyete sahip olacak ve yer tasarrufu sağlayacak olan
I. GİRİŞ ADS-B, sivil hava sahasından daha geniş bir uygulama
İnsansız hava araçları, askeri taktik ve çevre güvenlik alanına sahip olacaktır.
operasyonlarında vazgeçilmez bir araç olmuştur.
Boyutlarına rağmen bu küçük uçaklar, kendinden büyük II. SİVİL HAVA SAHASINDA UÇABİLMEK İÇİN
uçaklara nazaran başta işlemsel esneklik, taşınabilirlik, GEREKLİLİKLER VE DİĞER UÇAKLARIN
düşük maliyet ve kullanım kolaylığı olmak üzere birçok TESPİTİ
avantaja sahiptir. Bu avantajlar sivil kullanıcıların da İnsansız hava taşıtları sivil hava sahasında sıklıkla
gözünden kaçmamıştır. Polis departmanları, atmosfer kullanılmaya başlamadan önce, emniyet açısından hiçbir
araştırmacıları, itfaiye, balık gözlemcileri, maden tetkik sakınca olmadığı kesin olarak anlaşılmalıdır. FAA
kuruluşları ve daha birçoğu insansız hava taşıtlarını sivil tarafından yapılan çeşitli araştırmalar ve standart
amaçlı kullanmıştır. Ancak bu kullanım FAA tarafından inisiyatifler, sivil hava sahasında uçulabilmesi için
belirlenmiş çeşitli kısıtlamalar nedeniyle yaygınlık gerekli minimum şartları oluşturmaktadır. İnsansız hava

151
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

taşıtının diğer uçakları algılayıp, çarpışma önleyici Dolayısıyla ilk problem, çarpışma riski taşıyan aracın
manevrayı yapmaksızın hava sahasında olması, tespit edilmesidir ki birçok araştırmanın da temelini
kuşkusuz ticari uçaklardan kişisel uçaklara kadar tüm oluşturmaktadır. Bu araştırmalarla elde edilen sistemler
hava araçları için bir risk oluşturacaktır. çok pahalı olmasının yanı sıra, birçoğu insansız hava
aracı boyutlarındadır.
Şuan yürürlükte olan FAA talimatlarına göre, aletli uçuş
kuralları altında ve belirli hava sahasında uçmakta olan Ayrıca, insansız hava taşıtlarının boyutlarının küçük
bir uçak transponder’a sahip olmalıdır. Bu hava sahası, olması, pilotlar tarafından yanlış algılanmasına yol açar.
genellikle yüksek performanslı uçaklarla beraber ticari Bir birkaç yüz fit ötedeki küçük bir uçağı, pilot 1 mil
hava taşıtlarının uçtuğu yüksek irtifalar (10.000ft üzeri) uzaklıkta diye algılayabilir. Yüksek kontrastlı bir
ve geniş havaalanları bulunan kalabalık şehirlerin boyama yapılarak küçük uçağın daha fazla göze
üzeridir. Fakat nadirende olsa belirli uçaklar izin almak çarpması sağlanabilir, ancak bu pilota uçak hakkında
koşuluyla bu hava sahasında uçabilir. Ancak bu güvenilir bir uzaklık bilgisi vermez. Bu nedenle insansız
belirlenmiş hava sahasının dışında transponder sahibi uçaklar, havada diğer uçakları fark edip gerekli önlemi
olmayan uçakların da uçabileceği geniş bir alan vardır. almaktan tamamen kendisi sorumlu olacaktır. Bunun
karşılanabilmesi içinse artan güç ve kapasite
Şuan, ya uçakların bir transponderi taşıyabilecek gereksinimi, sensörler ve işletim sistemleri, maliyetin
kapasitesi olmaması yada taşımasına gerek yoktur yanı sıra uçağın boyutlarını da etkileyecektir.
şeklinde belirtilmiş olması sebebiyle, yaklaşık 46.000
uçak yani var olan uçakların %21’i herhangi bir Uçakları fark etme ve çarpışmadan korunma konusunda
transpondere sahip olmadan uçmaktadır. Bunların kullanılabilecek bir diğer metot, uçak üzerinde
yaklaşık yarısı elektrik sistemi olmayan uçaklardır (bazı elektronik beacon kullanılması olabilir. İnsanlı uçaklar
planörler, balonlar vs.). Transponder’lar, neredeyse yıllardır, irtifa ve pozisyon bilgilerini hava trafik
küçük bir uçak fiyatı kadar pahalı olduğu gibi, kontrolörleri ve radar temelli transponderlar yardımıyla
transponder gerektiren hava sahasında sürekli sağlamaktadır. Bu sisteme sahip olan diğer uçakta aynı
uçulmadığı takdirde, test ve bakımı için gerekli giderler yöntemle bu uçaktan gerekli bilgileri alabilmektedir.
karşılanamamaktadır. Transponderi olmayan bir uçak, Ancak bunun sağlanabilmesi için, sorgulama yapan
hava trafik kontrol bağlamında non-cooperative sistemle cevap veren sistemin görüş mesafesi içinde
(işbirliksiz) olarak adlandırılır. Bu uçaklar, insansız hava olması gerekmektedir. Ancak, hafif ve düşük güç
araçlarında uçacağı düşük irtifalarda, görüşe dayalı uçuş gereksinimli elektronik beacon, irtifa ve pozisyon
kuralları altında uçmaktadırlar. bilgisini sürekli ve bağımsız olarak yayınlayacaktır.
Bunun yanı sıra, daha geniş kapsama alanı, daha sık
Sonuç olarak işbirliksiz ve işbirlikli uçaklar, hava trafik bilgilendirme ve hız, rota gibi ek bilgiler de bu sistemle
kontrolü olmayan bir sahada, görüşe dayalı bir şekilde sağlanabilir. ADS-B sisteminin geliştirilmesi ile de daha
çarpışma önleyici hamleyi yapmak zorundadır. Bu cazip bir hal almaktadır.
görüşe dayalı sistem, havacılığın ilk yıllarında da
kullanılmış, ancak sonuçları kötü olmuştur. Parlaklık, III. ADS-B SİSTEMİ
atmosferik şartlar, arka fon kontrastı, güneş ışığı ADS-B teknolojisi, günümüzde kullanılmakta olan SSR
derecesi, görüş açısı, uçak boyama şekli, açıların radarların yerini alması öngörülen, ABD, Avustralya ve
kesişmesi ve belkide en önemlisi, pilotun dalgınlığı yada Kanada başta olmak üzere birçok ülkenin yatırım ve
kokpitte başka bir şeyle meşgul olması, diğer uçağı fark denemelerini sürdürdüğü, 2008 yılında yer gözetim
edememesine sebep olacak faktörlerden bazılarıdır. uygulamalarında (ADS-B out); 2011 yılında havadan
Kısaca düşük irtifada çarpışmayı önleyecek data, insanın gözetim uygulamalarında (ADS-B in) kullanılması
görüş kalitesiyle doğrudan orantılıdır. En iyi görüş beklenen yeni seyrüsefer gözetim sistemidir. Hava
mükemmele yakın hava koşullarında, güneşli ve açık bir taşıtlarına teçhiz edilmekte olan "MODE-S Extended
havada elde edilir. Daha önemlisi, uçaklar birbirini Squitter Transponder"lar ve ADS-B antenlerinden
çarpışma önleyici hamleyi yapabilmek için en uygun alınacak veriler ile, hava trafik kontrol ünitelerine, SSR
zamanda fark edebilmelidir [3]. antenler vasıtası ile alınabilenlere kıyasla hava
araçlarının pozisyon, hız, kimlik ve irtifa bilgilerine
Bugün, insansız hava aracında çarpışmayı önleyici ilişkin olarak daha yüksek doğruluk ve hassasiyette bilgi
sistemi geliştirmek için yapılan çalışmalar,bu sistemin aktarılabilmesi mümkün olabilmektedir[4].
insan görüşüne denk olmasını amaçlamaktadır.
Kullanılacak sistem, olası bir çarpışma tehdidini Radardan ayrılan en büyük özelliği, bir sinyal
saptamalı ve gerekli önleyici hamleyi yapmalıdır. göndererek ekosu yardımıyla trafiği tespit etmek yerine,

152
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

geleneksel GNSS(Global Navigation Satellite System) FAA’in gelecekte ADS-B sistemi için düşündükleri,
teknolojisini kullanıyor olmasıdır[5]. Gelecekte radar insansız hava araçları için şüphesiz olumlu gelişmeler
temelli sistemlerin tamamen yok olmayacağı, ancak olacaktır. Bu sistemde bugün TCAS’ta olduğu gibi
ADS-B sisteminin daha büyük bir görev üstleneceği çarpışma önleyici olarak iki yönde öneri sunacaktır.
öngörülmektedir. ADS-B sisteminin radar temelli İnsansız hava aracına yerleştirilecek ADS-B vericisi
sistemlerden farklı olarak getireceği yenilikler ve yardımıyla, insanlı uçaklar tarafından fark edilebilmesi
avantajları: sağlanacak. Ayrıca insansız uçaklara yerleştirecek
• Daha doğru pozisyon bilgisi, alıcının uçuş kontrol sistemiyle senkronizeli çalışmasını
• Daha sık bilgi güncelleştirmesi, sağlayacak algoritmaların yapılması sayesinde, çarpışma
• Bu sisteme sahip olan yada olmayan tüm uçakların riski oluştuğu anda otomatik önlem alınması
fark edilebilmesi, sağlanabilecektir. Böylece çarpışmadan kaçınma önerisi
• ADS-B yer sistemiyle birlikte çalışan Traffic son ana bırakılmamış olacaktır.
Information System - Broadcast (TIS-B) ile radar
temelli trafik bilgisinin de alınabilmesi, Ancak insansız hava aracındaki düşük güç ve yer
• Radarın yetersiz kaldığı daha geniş alanda sıkıntısından dolayı düşük güç gerektiren, hafif sistemler
kullanılabilirlik, kullanılmalıdır. Bunun içinde üzerinde araştırmalar
• Azaltılmış yer istasyon kurulum, tamir ve bakım devam eden UAT Beacon Radio incelenecektir.
maliyeti,
• Uçuş takibi için Hava Trafik Kontrolörlerine daha IV. UAT Beacon Radio
İnsansız hava aracının sivil hava sahasında kullanımını
az bağımlılık ve daha az sesli haberleşme,
sağlamaya çalışan şirketler, düşük güç gereksinimi, hafif
• Daha kısa zamanlı arama kurtarma operasyonları,
ve ucuz sistemler üzerinde çalışmaktadır. Bunlardan
• Hava/yer, hava/hava ve yer/yer haberleşmesi,
UAT Beacon Radio, UAT dalga şeklini kullanmakta ve
• Gate to Gate konseptine uygunluk [5,6]. ADS-B sistemi ile de örtüşmektedir. Sistem uçağa
portatif bir parça olarak monte edilebildiği gibi, uçakla
FAA’in sistem kurulumu konusunda yakın zamanlı birlikte imal edilebilmektedir.
programında, ilk olarak uçaklara ADS-B alıcıları değil
vericileri yerleştirilecek ve hava trafik kontrolörlerinin Datalink dalga formu ve mesaj içerikleri, UAT
ayırım yapması sağlanacak. Ayrıca uçakların kendi minimum performans çalışma standartlarına uygundur.
arasında ayırım yapabilmesini sağlayacak ADS-B(in), Düzenek, 5NM mesafeye kadar yeterli güçte sinyal
uçağın çeşitli konularda bilgilendirilmesini sağlayacak alışverişini sağlayabilmektedir ve bu mesafe insansız
Traffic Information Servise – Broadcast (TIS-B) ve hava aracının çarpışmadan kaçınması için yeterlidir.
Flight Information Service – Broadcast (FIS-B) 5NM mesafe, insanlı bir uçağın gözle görülebilir
kullanıcıların isteğine bağlı olarak uçaklara olmasından daha yararlı olacaktır.
yerleştirilebilecek.

ADS-B sistemi için kullanılması muhtemel iki data link


mevcut. Kullanılacak bilgi transfer frekansının seçilmesi
sivil havacılık otoritesine bırakılmak kaydıyla, ikisinin
aynı anda kullanılması da mümkün olabilecektir. 1090
MHz Extended Squitter (1090ES), Mode S
transponderları tarafından da kullanıldığı için dünya
çapında kullanılabilir kabul edilmektedir. Bu yüzden
yüksek irtifalarda uçan uçaklardan (Class A) en azından
1090ES vericisini kullanmaları istenmektedir. Bu
kullanıcılardan ADS-B yada radar temelli trafik bilgisi
almak isteyenler ise ek teçhizatlar kullanmak
zorundadırlar [7]. Şekil 1. UAT Beacon Radio Blok Diagramı

Sivil hava sahasının düşük irtifalarında uçacak Şekil 1’de UAT Beacon Radio’nun temel elemanlarını
uçaklardansa UAT (Universal Access Transceiver) gösteren blok diyagramı görülmektedir. Radyo
bulundurmaları istenmektedir. Bu seviyede UAT fonksiyonları, GNSS alıcısı ve barometrik basınç
kullanıcıları, ADS-B bilgilerinin yanı sıra radar temelli sensöründen bilgi alan mikro kontrolör tarafından
trafik, hava ve diğer gerekli bilgileri alabilecekler. kontrol edilmektedir. Mikro kontrolör, ADS-B mesajını

153
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

oluşturur, modifiye eder, dalga formunu verir ve [6] Robert W. Hidley, Flighlines, Oregon Department
yükseltilmek üzere UAT transmittere gönderir. UAT ve of Aviation, 2006.
GNSS anten arayüzleri standart 50Ω bağlayıcılar [7] C. Tamvaclis, ADS-B Technical Issues,
kullanır. External data interface, operasyonel ve EUROCONTROL Experimental Center.
konfigürasyon datalarının değiştirilmesine olanak tanır.
Bu versiyon, herhangi bir alıcı yada harici güç kaynağı
içermemektedir.

Tek başına portatif olarak kullanılabilen bir UAT


Beacon Radio, kendi güç kaynağını standart AA piller
şeklinde içinde barındırmaktadır. Böylece kapasite ve
güç problemi ortadan kaldırılmaktadır.

V. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
İnsansız hava araçlarının sivil hava sahasında insanlı
uçaklarla birlikte uçabilmesi adına çeşitli konsept ve
modeller bulunmaktadır. Bunu sağlayabilecek modeller
arasında ADS-B en mantıklısı olarak görülmektedir. Bu
kanıya varılmasında aşağıdaki maddeler etkili olmuştur:
• Sivil hava sahasında küçük uçakların pilotlar
tarafından gözle fark edilmesi oldukça zordur. Bu
durumda insansız hava araçlarının fark edilmesi çok
daha zor olacaktır.
• İnsansız hava araçları çoğunlukla düşük hızlı ve
düşük manevra kabiliyetine sahip uçaklardır.
Çarpışmanın önlenmesi için gerekli manevranın
başarılı bir şekilde yapılabilmesi için, diğer
uçakların fark edilme süresinin minimum olması
gerekmektedir.
• İnsansız hava araçlarının uçacağı düşük irtifalarda
çoğunlukla hava trafik kontrolörleri yardımcı
olmayacak, radar gözetimi sınırlı olacaktır. Ayrıca
yüksek irtifalarda hava trafik kontrolörleri
gözetiminde uçuyor dahi olsa, ADS-B OUT
sisteminin kullanılması zorunlu olacaktır.
• ADS-B sistemiyle insansız hava aracının çarpışma
önleyici manevrayı bağımsız olarak yapması
mümkün olacaktır. Üstelik bu, sensör yardımıyla
çarpışma önlenmesinden çok daha düşük maliyette,
düşük güç sarfiyatı ve hafif bir şekilde
gerçekleşecektir.

KAYNAKLAR
[1] Robert C. Strain, Matthew T. DeGarmo and J. Chris
Moody, A Lightweight, Low-Cost ADS-B System
for UAS Applications, The MITRE Corporation,
2007.
[2] 14 CFR Part 91.113, Right-of-way rules.
[3] Matthews, Robert C., “Characteristics of Midairs,”
FAA Aviation News, May/June, 2001, p 1-3.
[4] http://www.ans.dhmi.gov.tr/TR/Sistem/cascade.htm
l
[5] http://www.ads-b.com/home.htm

154
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

ELEKTRONİK UÇUŞ KONTROL SİSTEMLERİ


Aytekin BAĞIŞ1 Mehmet KONAR2
e-posta: bagıs@erciyes.edu.tr e-posta: mkonar@erciyes.edu.tr

1
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Müh. Bölümü 38039 KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, 38039 KAYSERİ

ÖZET firmasının A320 tipi uçaklarına ait uçuş kontrol


Hava ulaşım araçlarının güvenli ve kaliteli bir uçuş sistemlerinden yararlanılmıştır. İkinci kısımda, EUKS
gerçekleştirebilmesinde elektronik uçuş kontrol hakkında kısa bir bilgi verilmiştir. Airbus A320 için uçuş
sistemleri (EUKS) çok önemli bir görev üstlenirler. Bu sistemi incelemesi üçüncü kısımda sunulmuştur. Sistemin
sistemler, pilotların farklı koşullar altında hızlı ve doğru sağladığı yararlar dördüncü kısımda anlatılmış ve son
karar vermesinde ve verilen kararın uygulanmasında kısımda genel bir değerlendirme yapılmıştır.
doğrudan pilota yardımcı olan hayati sistemlerdir. Bu
çalışmada, EUKS hakkında bir inceleme yapılarak II. ELEKTRONİK UÇUŞ KONTROL SİSTEMİ
sağladığı faydalar ortaya konulmuştur. İncelemede
Airbus firmasının A320 tipi uçaklarına ait uçuş kontrol Bir EUKS’nin temel yapısı ve elemanları Şekil 1’de
sistemlerinden yararlanılmıştır. gösterilmektedir [4]. Şekilde pilotun kontrol yüzeyinin
hareketini uçuş kontrol bilgisayarı vasıtası ile kontrol ettiği
I. GİRİŞ görülmektedir .

Uçuş kontrol sistemleri, bir uçağın harekete başlamasından Uçuş kontrol bilgisayarları: Aktif kontrol sistemi birçok
tekrar durması anına kadar uçağın hareketlerini denetleyen farklı bilgisayar kullanmaktadır [6]. Her bir bilgisayar belli
sistemlerdir [1-4]. Bu sistemler uçağın yerdeki, kalkış ve iniş fonksiyonlara sahiptir ve tek bir bilgisayarın, komutları
anındaki ve havadaki yolculuğu esnasında aktif konumda en az başka bir bilgisayar tarafından görüntülenmediği
tutularak yolculuğun güvenli ve kaliteli olması görevini durumlarda bilgisayarın kontrolü sağlamasına izin verilmez.
üstlenir . Yani her bir bilgisayar bir diğeri tarafından kontrol edilir.
Böylece güvenlik unsuru arttırılmış olur. İdeal olarak
Temel olarak uçuş kontrol sistemi hareketli kontrol bilgisayarlar ayrı olarak inşa edilirler ve tasarım veya
yüzeylerinden oluşmaktadır. Bu kontrol yüzeyleri kablo ve yazılım hatalarının tüm sistemi etkilemesini engellemek
rotlarla doğrudan pilot tarafından kumanda edilen kokpit amacıyla programları bağımsız olarak yazılır .
kontrol birimlerine bağlıdır. Pilotun verdiği hareket bu
kablo ve rotlar vasıtasıyla yüzeylere iletilir. EUKS’inde
elektriksel devreler yardımıyla varolan uçuş kontrol
sistemindeki mekaniksel devrelerin karmaşıklığı ortadan
kardırılır. EUKS, operatör ile kontrol akçüatörü veya
yüzeyi arasında görev yapar. Bunun için bir bilgisayar
sistemi araya konularak sisteme göre pilotun uçuştaki
görev yükü azaltılır. Bunlar zorunlu emniyet dışında
maksimum operasyon yetkisini sağlamak için
geliştirilmiştir. Böylece sistem değişen aerodinamik
durumları daha esnek bir şekilde cevaplayabilir ve uçuş
kontrol yüzeyini belirli bir amaca göre ayarlayarak uçak
cevabının tüm uçuş durumları için tutarlı olmasını sağlar Şekil 1. EUKS genel yapısı
[3, 4].
Elektriksel Sinyal iletimi: Sidestick sensör sinyalleri, uçak
Bu çalışmada, EUKS hakkında bir inceleme yapılarak hareket sensör sinyalleri ve kontrol yüzeyi akçüator pozisyon
sağladığı faydalar ortaya konulmuştur. İncelemede Airbus sinyallerinin hepsi uçuş kontrol bilgisayarına elektriksel olarak
iletilmektedir. Kontrol yüzeyi açıları uçuş kontrol bilgisayarından

155
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

belirlenir ve denetlenir. Denetleme sinyali EUKS’nin kontrol elektronik aksamından ve iniş takımlarından Fransa,
yüzeyi servo akçüatörlerine elektriksel olarak iletilir [6]. kanatlardan İngiltere, kanat parçalarından, uçuş
yüzeylerinden Hollanda ve kapı gibi aksamlarından ise
Hesaplama Sistemi: Kontrol hesaplama sistemi çok yüksek İspanya sorumludur.
doğrulukta olmalı ve uçuş güvenlik gereksinimini
karşılayabilmek için arıza durumlarına karşı yüksek Airbus A320, A330, A340, A380 tipi uçaklarda EUKS
bağışıklığa sahip olmalıdır. bulunmaktadır. Airbus ailesinde ise ilk olarak A310’da
kullanıldı. Bu sistem birinci jenerasyon EUKS olarak
Harekete Geçirme Sistemi: Servo harekete geçirme sisteminin adlandırılır. Daha sonra ise A320’de daha gelişmiş
temel görevi kontrol yüzeylerini sürmektir [7]. Bu sistem iki ikinci jenerasyon EUKS sistemi kullanıldı.
aşamalı bir yapıya sahiptir. Kontrol valfı ana güç kontrol
akçüatörünün çıkışından mekaniksel olarak sağlanan geri Airbus A320’ye ait uçuş kontrol sisteminin ana
besleme çıkartılmış ve bunun yerine servo akçüatörleri bölümleri; kokpit kontrol, iletim, akçüatörler ve kontrol
kontrol eden, servo yükselteçlere ana güç kontrol yüzeylerinden oluşur [8, 9]. EUKS kavramı esas olarak
akçüatöründen alınan elektriksel geri besleme kontrol yüzeylerinin mekanik olarak kontrolünden
yerleştirilmiştir. Bu da kontrol yüzeyinin hareketinden elde ziyade elektriksel olarak denetimine dayanır.
edilen tepkinin daha hızlı ve daha kesin olmasını sağlar,
Böylece servo döngü kazancı arttırılır. Pilotun verdiği hareket sidestick elemanına bağlı olan
dönüştürücülerle elektrik sinyaline dönüştürülür. Bu
Sensörler: Geri besleme sinyali sağlamak için kullanılırlar. sinyal EUKS’ne gönderilir. Şekil 2’de A320 modelinde
Birçok farklı sensör denetleyiciye geri besleme sinyali kullanılan sidestick görülmektedir. Elemanın orta
sağlamak için kullanılmaktadır. Uçuş kontrolü amacıyla kısmında yer alan yaylar merkezleme işlemi için
kullanılan sensör grubu genelde ikiye ayrılır: kullanılmıştır.

(1) Hava Bilgi Sensörleri: Uçak çevresindeki hava akımı


içerisine yerleştirilmişlerdir ve hava akımını özelliklerini
algılarlar. Uçağın farklı noktalarındaki basınçlar
karsılaştırılarak uçağın hava hızı, irtifası, yana kayış, hava
akışı ve genel hareket karakteristikleri ortaya çıkarılır.
(2) Hareket Sensörleri: Hareket sensörleri cayroskoplar ve
ivmeölçerlerdir. Cayroskop uçağın normal pozisyonundan
sapmaları belirleyerek denetleyiciye uçağın durumunu
bildiriler. İvmeölçerler uçağın normal eksenden başka bir
eksene ivmelenmesini ölçen kontrol elemanlarıdır. Şekil 2. Sidestick elemanı

Hareket Sensörü Geri Beslemesi; Uçak durum bilgisi arızadan A320’de EUKS bilgisayarları birincil ve ikincil olmak
etkilenme oranları oldukça düşük olan uçak hareket üzere iki tanedir [10, 11]. Ayrıca bu bilgisayarlardan
sensöründen uçuş kontrol bilgisayarına sağlanır. Örneğin, birden fazla vardır. Bunlar birbirlerinden bağımsız ve
yunuslama, yatış ve sapma oran cayroskoplarından farklı bantlarda çalışırlar (Şekil 3). Sistemde 2 tane
bilgisayara geri besleme yapılır. birincil ve 3 tane ikincil bilgisayar mevcuttur. Birincil
bilgisayarlar irtifa dümeni ve kanatçık kumanda
III. AİRBUS A320 İÇİN EUKS İNCELEMESİ yüzeylerine kumanda ederler. İrtifa dümeni ve kanatçık
bilgisayarı olarak adlandırılır. Ve ikincil bilgisayar ise
Airbus şirketi 1970 yılında bir Fransız-Alman ortaklığı spoiler ve irtifa dümeni kumanda yüzeylerine kumanda
olarak kurulmuştur. Şirket şu anda Almanya, Fransa, eder ve spoiler ve irtifa dümeni bilgisayarı olarak
İspanya, İngiltere ve Hollanda ortaklığından adlandırılır.
oluşmaktadır. Merkezi Fransa'nın Toulouse şehridir.
Yukarıda sayılan bu ülkeler üretilen çeşitli modellerin A320 uçuş kontrol sisteminde ayrıca fazladan iki adet
değişik bölümlerini ve parçalarını üretmekten uçuş değerlendirme bilgisayarı (UDB) (flight
sorumlulardır. A320 modeli denilen ve A318, A319, augmentation computer) bulunur. Bu bilgisayarlardan
A320 ve A321 modellerini kapsayan seri Almanya'nın biri otomatik uçuş sistemlerini düzenler, diğeri ise
Hamburg kentinde montajlanırken diğer modeller istikamet dümeni kontrol fonksiyonunu gerçekleştirir.
Fransa'da montajlanmaktadır. Her seride ayrı dağılım Ayrıca istikamet dümeni için otomatik fonksiyonlar da
göstermekle birlikte genelde; gövdeden Almanya, bu bilgisayarda gerçekleştirilir.

156
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Eğer bilgisayarlardan biri kapalı olursa anahtar otomatik edilir. Yatay stabilize ise pedastaldan trim verilerek
olarak diğer bilgisayarı çalıştırır. Çalışmayan kumanda edilebilir.
bilgisayarlar Electronic Centralized Aircraft Monitoring
(ECAM) üzerinde turuncu renkle gösterilir (Şekil 4).

Şekil 3. A320 EUKS bilgisayar yapısı Şekil 6. ECAM F/CTL sayfası (Tüm bilgisayarlar
arızalı)

Sistem içinde tüm güç kaynaklarını kaybetmemek için


bilgisayar güç kaynakları birbirinden bağımsız olarak
çalışmaktadır.

Airbus A320 EUKS bilgisayarının görevleri üç ana


bölüm altında incelenebilir. Bunlar; çalışma modları
koruma görevleri ve özel görevlerdir [12].

Çalışma modları yer modu ve uçuş modu olarak iki ana


bölümde incelenebilir:

Şekil 4. ECAM F/CTL sayfası (Birincil bilgisayar Yer modu: Bilgisayarlar “direct law” prensibine dayalı
arızalı) olarak çalışır. Direct law’da uçuş kontrol yüzeyleri
doğrudan sidestick komutu ile çalıştırılır. Yalnız yatış ve
ECAM üzerinde F/CTL sayfası üzerinden bilgisayarların yunuslama eksenlerinde çalışarak kanatçık ve irtifa
durumları ayrıntılı bir şekilde görülebilir. ECAM dümenlerinin kontrolünde kullanılır. Gerektiğinde
üzerinde spoilerlardan hangi numaralı spoilerin açık istikamet dümeni mekanik yedek sistemiyle kontrol
olduğu veya arızalı olup olmadığı da görülebilir. edilebilir.
Bilgisayarlardan biri bozulduğunda ya da değiştirmek
istendiğinde birincil bilgisayar otomatik olarak Uçuş modu: Bu modda ise uçak havadayken
değişmektedir. Pilot kendisi baş üstü panelinde bulunan bilgisayarlar otomatik olarak “normal law” prensibiyle
anahtarlarla da birincil bilgisayarı değiştirebilmektedir. işlem yapar. Normal law’da üç eksen üzerinde çalışır.
İkincil bilgisayar otomatik olarak değişmediğinden elle Yunuslama ekseninde normal kontrol law da sidestick
değiştirilmek zorundadır (Şekil 5). sapması “g” yükleme faktörüyle orantılı olarak değişir.
İrtifa dümeni sapması ağırlığa ve hava hızına göre
değişir. Bu sidestick sapmasının sınırlandırılması
sayesinde uçak tehlikeli durumlardan korunmuş olur.
Yatış eksenindeki normal kontrol law’da sidestick
sapması dönüş oranıyla orantılı olarak değişir. Kanatçık
ve spoilerlar asimetrik olarak çalışırlar, istikamet
Şekil 5. Pilot baş üstü panelinden birincil ve ikincil dümeni de bunlara eşlik eder.
bilgisayarların kontrolü
Tehlikeli uçuş durumlarında kontrol emirleri koruma
Şekil 6’da görüldüğü gibi uçak üzerinde tüm devresi tarafından sınırlanır. Koruma devresi, yükseklik,
bilgisayarlar arızalanırsa istikamet dümeninin ve yatay hava hızı ve “g” yüklemesinde etkindir. Uçaklar +2,5
stabilize kumandasını mekanik olarak kumandası “g” ve -1 “g” aralığında dizayn edilmektedir. EUKS
mümkündür. İstikamet dümeni pedallarla kumanda

157
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

uçağın bu sınırları aşmasına izin vermez. Sidestick tam Tüm EUKS bilgisayarları sistem dışı kaldığında şekil
geriye çekildiğinde uçak en fazla 2,5 “g” ile yüklenir, 10’daki gibi PFD üzerinde uyarı görülür. Bu uyarı,
tam ileri itildiğinde -1 “g” ile yüklenir. Flaplar açıksa bu göstergedeki yazıların renk değiştirmesi şeklinde ortaya
limitler +2 “g” ve 0 “g” aralığında korunmaktır. çıkar.

Şekil 7’de Airbus A320’ya ait Primary Flight Display


(PFD) üzerinde yunuslama yüksekliği, yüksek hız ve
yatış yüksekliği limitleri görülmektedir.

Şekil 9. “USE MAN PITCH TRIM” ikazlı PFD

Şekil 7. PFD limitleri

Şekil 8’de görülen hava aracı etkilenme sinyallerinden


biri kaybolursa sınırlamada bir değişiklik olmaz. İkisi
kaybolursa normal law’daki limitlemeler kaybolur ve
PFD üzerinde bu limitlerin sembollerinin yanında amber
renkli çarpı işareti şeklinde görülür. Ayrıca düşük hız
koruma sembolü amber-siyah’tan kırmızı-siyah’a
dönüşür ve uçak bu bölüme girerse stall ikazı uyarısı
gelir. Şekil 10. Bilgisayar sistem dışı uyarısına sahip PFD

Airbus A320 EUKS bilgisayarlarının görevleri arasında


bazı özel fonksiyonlarda bulunur. Bu fonksiyonlar;
otomatik yer spoilerları, istikamet dümeni hareket
sınırlayıcısı ve yük azaltması isimleriyle adlandırılırlar.

Otomatik yer spoilerları: Otomatik yer spoilerlar


akçüatör sayesinde uçak inişe başladığında da otomatik
olarak açılır. Uçak tamamen durmadan kalkış yapacaksa
spoilerlar otomatik olarak yeniden kapanır. Kalkış
esnasında kalkıştan vazgeçilirse otomatik olarak açılır.

İstikamet dümeni hareket sınırlayıcısı: Elektrik motor


Şekil 8. Hava aracı etkilenmeleri vasıtasıyla ayarlanabilir duraklar istenen konuma
getirilerek istikamet dümeninin hareketi kısıtlanabilir
Hava aracı etkilenme sinyallerinden üçü birden giderse (Şekil 11).
uçak normal kontrol law’dan direct law’a geçer. EUKS
yer modundaki gibi çalışır. Yani kanatçık ve irtifa Yük azaltması: Rüzgar hızının artması durumunda
dümeni sidestick ile çalışır. İstikamet dümeni yedek kanatların aşırı şekilde bükülmesini önler. Kanatta ki
sistemle çalışır ve şekil 9’da görüldüğü gibi PFD’nin üst yük artışını azaltır. Yapının ömrünü uzatır ve yapının
kısmında amber renkli “USE MAN PITCH TRIM” ikazı daha hafif imal edilmesine olanak sağlar. Bu bükülme de
görülür. her iki kanatta bulunan outboard spoilerların açılmasıyla
önlenir.

158
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

V. SONUÇLAR ve ÖNERİLER

Sivil ve askeri yüksek performanslı uçaklar, yüksek


derecede uçuş kontrol tepkisi ve doğruluk
gerektirmektedir. Geçmişte bunu sağlamanın yolu,
pilotun uçağı kontrol kablolarından oluşan mekanik
bağlantılar ile kontrol etmesiydi. İlerleyen zamanlarda
modern uçaklarda gerekli olan kararlılık arttırıcı
sistemler, kontrol arttırıcı sistemler ve son olarak da
EUKS geliştirilmiştir. EUKS ile ilgili gelişmeler ya da
güncellemeler sistemin güvenirlilik ve etkinliğini
arttırmıştır.
Şekil 11. İstikamet dümeni hareket sınırlayıcısı
Bu çalışmada elektronik uçuş kontrol sisteminin tanıtımı
IV. EUKS’NİN AVANTAJLARI
yapılarak, Airbus firmasının A320 uçakları için sistem
incelenmiştir. EUKS’nin sağladığı avantaj ve
EUKS’nin sağladığı faydalar hakkında aşağıdaki dezavantajlar ortaya konulmuştur. Görülüyor ki, bu
değerlendirmelerin yapılması mümkündür. sistemler yolcu ve mürettebat için uçakların güvenirliği
EUKS bilgisayarları pilotun birçok görevini üstlenerek arttırmış ve uçuş kalitesine çok önemli katkılar
pilotu rahatlatır. Uçuş güvenliğinin ve konforunun sağlamıştır.
sağlanmasında pilota doğrudan yardımcı olur. Bu sayede
pilot, verdiği kararların doğruluğunu ve ortaya çıkan KAYNAKLAR
sonuçlarını hızlı bir şekilde görebilir . [1] Palet Ieng E.H.J., Mstep S.Coyle, Automatic Flight
EUKS bilgisayarı sürekli olarak uçak durumunu gözetler Control, 1993.
ve manevra sınırına yaklaşıp yaklaşılmadığını [2] Çetiner A., Uçuş Kontrol Teknolojisinin Geleceği,
hesaplayarak pilot kumanda girişlerini otomatik olarak UTED, Temmuz 2004.
sınırlandırır ve stabilizasyon sağlar. [3] Tischer Mark, Advance in Aircraft Flight Control,
Elektriksel ara birim ve EUKS’nin manevra kumanda 1996.
kontrolü otopilot entegrasyonunu kolaylaştırır. [4] Lieutenant Colonel Lionel D. Alford, Fly-by-Wire
Elektriksel sinyalleme küçük kontrol stick'inin T & E Challenge, IEEE AESS System Magazine,
kullanılmasını mümkün kılar. Kontrol stick'i küçük February 2004.
olduğundan dolayı istenirse ortaya istenirse pilotun yan [5] Mclean Brain, Penter David, The Use and Desing of
tarafına monte edilebilir. Fly-By-Wire Systems, 2002.
Elektrik kablolar mekanik bağlantıların ulaşamayacağı [6] Collinsion R.P.G., Introduction to Avionics, 1996
hemen her yere ulaşabilir, bu da bağlantı sınırlandırmalarını [7] Samuel E. De Lucena, Edson Y. Suzuki , Electro-
ortadan kaldırır. Geleneksel uçuş kontrol sistemine sahip Hydraulic Actuatör Tester for Fly-By-Wire
uçaklarda, pilot kontrol kumandası ve kontrol yüzeyi Aircrafts, Instrumentation and Measurement
akçüatörleri arasındaki bağlantıyı sağlayan kontrol Technology Conference, Warsaw, May 2007.
çubuklarının ve bağlantıları, büyük hacme, ağırlığa ve [8] www.aerospace-technology.com/projects/a320.
mekaniksel karmaşıklığa sahiptir. EUKS bu problemleri [9] Airbus Industrie, A319/A320/A321 Maintenance
ortadan kaldırarak önemli ölçüde ağırlık kazancı sağlayacaktır. Courseware Cdrom, Chapter 27, France, November
Elektronik sistemler, yağlama, gerilme v.b. ayarlara 1997.
ihtiyaç duyan mekanik sistemlere göre daha az bakım [10] James E. Tomayko, Computers Take Flight:
gerektirir. A History of Nasa’s Pioneering Digital Fly-By-Wire
Tüm yukarıdaki avantajlarının yanında EUKS’nin Project, Washington, 2000.
getirdiği önemli bir problem, elektrik sistemi [11] Onur Air, Airbus A320 AMM, May 1996.
kesintilerinden sistemin etkilenmesidir. Uçak üzerindeki [12] Krabe C., Airbus Fly-By-Wire Aircraft at a Glance,
kritik elektronik parçalara kesintisiz olarak güç sağlaması Fast Technical Magazine, December 1996.
gerekmektedir. Şimşek, nem, tuzlu su gibi doğal
tehlikeler de tasarımcıların uğraşması gereken muhtemel
problemlerdir.

159
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

UÇAK ALGILAYICI ARIZALARININ TESPİTİ VE AYRIMI


Emre Kıyak1 Ayşe Kahvecioğlu2
e-posta: ekiyak@anadolu.edu.tr e-posta: akahveci@anadolu.edu.tr

1
Anadolu Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, ESKİŞEHİR
2
Anadolu Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, ESKİŞEHİR

ÖZET
Otomatik uçuş kontrol sistemleri, pilotların işyüklerini Arıza toleranslı kontrol için kullanılan yöntemler pasif
oldukça hafifleten sistemlerdir. Ancak bu ve aktif yaklaşımlar olarak iki grupta incelenebilir.
sistemlerdeki; algılayıcı arızaları uçağın düşmesine Pasif yaklaşımlar; genel olarak, gürbüz kontrol
bile neden olabilecek istenmeyen sonuçlar tekniklerinin kullanılarak, kazançların gerekli şekilde
doğurabilir. Literatürde arıza toleranslı kontrol değiştirilmesi ve yedeklerin kullanılması durumlarını
olarak bilinen ve sistemlerdeki bazı arıza türlerine içerir. Aktif yaklaşımlar ise genel olarak analitik hesap
karşı, sistemin çalışmasına olanak sağlayan yapıyı, sürecine dayanarak fazlalık bilgisinin üretildiği
uçuş kontrol sistemlerinde de kullanarak arızaları metotlardır. Bu amaçla; Kalman Filtreleri, gözleyici
tolere etmek mümkün olabilir. Kontrol sisteminin kullanımı, eşlik uzayına dayanan yöntemler genel
karar verme mekanizmasında, gerçek durumlar ile olarak kullanılan yöntemler olarak sayılabilir [4].
kestirilen durumlar arasında fark incelemesi olan
rezidüye göre, tam mertebe gözleyici, indirgenmiş Arıza toleranslı kontrolün; otomotiv sektöründen,
mertebe gözleyici veya bilinmeyen giriş gözleyicisi kimya sektörüne, endüstriyel üretim tesislerinden,
kullanılarak arızanın tespiti gerçekleştirilebilir. Ayrım havacılık endüstrisine kadar uzanan çok sayıda teorik
aşamasında ise, Adanmış Gözleyici Yapısı (AGY) veya ve pratik uygulamaları vardır [5].
Genelleştirilmiş Gözleyici Yapısı (GGY)
yöntemlerinden biri kullanılarak hangi elemanın Bu çalışmada, uçak irtifa kontrol sistemi içinde,
arızalı olduğu saptanabilir. Bu çalışmada, bilinmeyen algılayıcı arızasının tespiti ve ayrımına yönelik bir
giriş gözleyicileri ile, uçuş kontrol sisteminde örnek uygulama gerçekleştirilmiştir.
herhangi bir zamanda meydana gelmiş algılayıcı
arızalarının tespit ve ayrımı benzetimler kullanılarak II. GÖZLEYİCİLER
gerçekleştirilmiştir. Gözleyicilerin temel prensibi; dinamik bir sistemin
durum değişkenlerinin gözleyici olarak isimlendirilen
I. GİRİŞ bir başka sistemin durum değişkenleri tahminlerine
Uçaklar, üç boyutlu düzlemde hareket etme ve yakınsamasıdır.
çevresel faktörlerden daha fazla etkilenme gibi
sebeplerle, diğer ulaşım araçlarına veya sistemlerine Doğrusal, zamanla değişmeyen bir sistemin durum
göre daha karmaşık bir yapıya sahiptirler. Bu nedenle, uzayındaki gösterimi aşağıdaki gibi tanımlansın [6-
emniyetli bir şekilde uçuşu gerçekleştirebilmek için 12]:
‘otomatik uçuş kontrol sistemi’ adı verilen, pilotun
işyükünü oldukça hafifleten ve onun yerine gerekli x& (t) = Ax(t) + Bu(t)
hareketleri sağlayan bir sistem kullanılır. Bu sayede (1)
y(t) = Cx(t)
çok döngülü geribeslemeler yardımıyla pilotun dahi
veremeyeceği hassaslıkta kumanda hareketleri
sağlanabilir [1]. Burada; A ∈ R nxn sistem katsayılar matrisi,
nxm
B ∈R kontrol dağıtım katsayılar matrisi,
Uçakta bulunan diğer sistemler gibi otomatik uçuş
nxn
kontrol sisteminin de arızalanma ihtimali vardır. C ∈R ölçüm dağıtım katsayılar matrisi,
Doğal olarak da burada olabilecek bir arızanın fark nx1
edilmemesi veya gecikme yaşanması, istenmeyen x(t) ∈ R durum vektörü; u(t) ∈ R mx1 giriş
sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, sistem içerisinde nx1
vektörü ve y(t) ∈ R ölçüm vektörü olarak
algılayıcılardaki arızalanma durumlarını da hesaba tanımlanmıştır.
katan bir sistem tasarımı oldukça faydalı olabilir [2,3].

160
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Gözleyici dinamiği, doğrusal bir sistem için, y(t) Böylece yatışkın durumda, lim z(t) = lim Tx(t)
t →∞ t →∞
ölçüm vektörü ve u(t) giriş vektörünün lineer
haline dönüşmüş olur.
kombinasyonu şeklinde,
III. BİLİNMEYEN GİRİŞ GÖZLEYİCİSİ (BGG)
Aşağıdaki gibi bir durum uzayı matematik modeli
z& (t) = Fz(t) + Gy(t) + Lu(t) (2) tanımlansın [10, 13, 14]:

olarak tanımlanır. Burada; F∈R


nxn
gözleyici x& (t) = Ax(t) + Bu(t) + Ed(t)
(10)
nxn y(t) = Cx(t)
dinamikleri katsayılar matrisi, G ∈R ölçüm
nxm
dağıtım katsayılar matrisi, L ∈ R kontrol dağıtım Burada; d(t) ∈ R qx1 bilinmeyen giriş vektörü ve
nx1
matrisi ve z(t) ∈ R gözlem vektörü olarak E ∈ R nxq bilinmeyen giriş dağıtım katsayılar matrisi
tanımlıdır. olarak tanımlıdır.
Burada amaç, Eşitlik (2)’de verilen gözleyici Bütün durumların hesaplanabildiği bir tam mertebe
dinamiğindeki F , G ve L katsayılar matrislerinin gözleyici yapısı ise, aşağıdaki gibi tanımlanmıştır [15,
bulunmasıdır. 16]:
Sistem ve gözleyici dinamiklerine boyut analizi z& (t) = Fz(t) + TBu(t) + Ky(t)
yapıldığında, gözleyici boyutunun, sistem boyutuna (11)
eşit olduğu görülmektedir. xˆ (t) = z(t) + Hy(t)

Eşitlik (1)’deki durum denklemi, n x n boyutlu bir Burada; x̂ ∈ R nx1 hesaplanan durum vektörü,
T matrisiyle çarpılıp, Eşitlik (2)’den çıkartıldığında nxn nxn
aşağıdaki denklem elde edilir. T∈R boyutlu matris, K ve H ∈ R boyutlu
matrisler olup, diğer matris ve vektörler, Eşitlik
z& (t) - Tx& (t) = Fz(t) + Lu(t) + GCx(t) - TAx(t) - TBu(t) (3) (1)’deki tanımlamalarda olduğu gibidir. Burada
tanımlanan T, K ve H matrislerinin seçilmesindeki
Sistem ve gözleyici durumları arasındaki hata vektörü, diğer kriterler aşağıda açıklanmaktadır.

e(t) = z(t) - Tx(t) (4) Hata vektörü;

olarak tanımlandığında, hatanın değişimi aşağıdaki e(t) = x(t) − xˆ (t) (12)


gibi elde edilir.
olarak tanımlandığında, Eşitlik (10)’da verilen sistem
e& (t) = F(z(t) - Tx(t)) + (FT - TA + GC)x(t) + (L - TB)u(t) (5) durumları ve (11)’de verilen hesaplanan durumlar
kullanılarak hata vektörü;
Aşağıdaki kabuller yapıldığında,
e(t) = x(t) − xˆ (t) = x(t) − z(t) − Hy(t)
FT − TA + GC = 0 (6) = x(t) − z(t) − HCx(t) (13)
L − TB = 0 (7)
= (I − HC)x(t) − z(t)
e& (t) = Fe(t) şekline gelir. Bu diferansiyel denklemin
olarak elde edilir.
çözümü ise,
Hata vektörünün değişimi ifadesi kullanılarak
e(t) = e Ft e(0) (8) denklem düzenlenirse, Eşitlik (14)’e ulaşılır.

e& (t) = (I - HC)x& (t) - z& (t)


şeklindedir. = (I - HC)[Ax(t) + Bu(t) + Ed(t)] - Fz(t) - TBu(t) - Ky(t)
= (I - HC)Ax(t) + (I - HC)Bu(t) + (I - HC)Ed(t) - Fz(t) - TBu(t) - (K 1 + K 2 )y(t)
F , Hurwitz seçilirse hata vektörü sıfıra yakınsar: = (I - HC)Ax(t) + (I - HC)Bu(t) + (I - HC)Ed(t) - Fz(t) - TBu(t) - K 1Cx(t) - K 2 y(t)
= (A - HCA - K 1C)x(t) + (I - HC)Bu(t) + (I - HC)Ed(t) - Fz(t) - TBu(t) - K 2 y(t)

lim e(t) = 0 (9)


t →∞

161
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

e& (t) = (A - HCA - K 1C)e(t) + (A - HCA - K 1C)z(t) + (A - HCA - K 1C)Hy(t) + (I - HC)Bu(t) kanonik ayrıştırması yapılır. Burada, n 1 = rank(W0 )
+ (I - HC)Ed(t) - Fz(t) - TBu(t) - K 2y(t)
= (A - HCA - K 1C)e(t) - [F - (A - HCA - K 1C)]z(t) - [K 2 - (A - HCA - K 1C)H]y(t) şeklinde seçim yapılır. W0 , (C, A 1 ) ’in
-[T - (I - HC)]Bu(t) - (I − HC)Ed(t)
gözlenebilirlik matrisidir. Bu matrisin satır vektörleri
(14) p 1T , L p nT1 şeklindedir. Geri kalan n − n1 satır vektörü
Eşitlik (14)’de, K = K 1 + K 2 şeklinde iki kısma ise, keyfi olarak p nT1 +1 , L p nT şeklinde fakat tekil
ayrılarak denklem düzenlenmiştir. Burada, olmayacak P dönüşüm matrisini oluşturmak üzere
seçilir:
(HC − I)E = 0 (15) [
P = p 1 L p n 0 ; p n 0 +1 L p n
T
]
T = I − HC (16) 5. (C, A 1 ) üzerinde bir gözlenebilir kanonik
F = A − HCA − K 1C (17) ayrıştırması düzenlenir:
K 2 = FH (18) ⎡A 0 ⎤
PA 1 P −1 = ⎢ 11 ⎥ CP −1 = [C ∗ 0]
⎣ A 12 A 22 ⎦
tanımlarının yapıldığı kabul edilmektedir [17].
6. (C, A 1 ) ’in detectabilitysi kontrol edilir. Eğer
Yukarıdaki şartların sağlanması durumunda, Eşitlik A 22 ’nin özdeğerlerinden herhangi biri kararsızlığa
(8)’e ulaşılır ve F ’in tüm özdeğerleri, kompleks sebep oluyorsa, bilinmeyen giriş gözleyicisi
düzlemin sol yarı kısmında ise, e asimptotik olarak tasarlanamaz.
sıfıra gidecek, dolayısıyla hesaplanan durumlar ( x̂ ) , 7. Seçilen n 1 tane istenen özdeğer ile kutup
sistemin gerçek durumlarına ( x ) yakınsayacaktır.
yerleştirmesi kullanılarak A 11 − K 1p C ∗ şeklinde atama
Eşitlik (15)’in çözülebilmesi için iki tane gerek ve gerçekleştirilir.
yeter şart sağlanmalıdır: 8. K 1 = P −1 K p = P −1 [(K 1p ) T (K p2 ) T ]T olacak şekilde
hesaplanır. Burada K p2 , (n − n1 ) x m boyutlu
1. rank (CE) = rank (E)
2. (C, A 1 ) çifti detectable olmalıdır herhangi bir matristir.
9. F = A 1 − K 1 C ve K = K 1 + K 2 = K 1 + FH olacak
Burada; A 1 , aşağıdaki gibi tanımlıdır: şekilde hesaplanır.

VI. UÇAK ALGILAYICI ARIZASININ TESPİTİ


A 1 = A - E[(CE) T CE]-1 (CE) T CA (19) VE AYRIMI
Yanlamasına hareket durum değişkenleri ve kontrol
(C, A) çiftinin gözlenebilirlik kontrolü yapılarak ve girdisi Eşitlik (20)’de verilmektedir:
kutup yerleştirme yöntemiyle F = A 1 − K 1 C olmak
⎡β ⎤
üzere, F ’i Hurwitz yapan bir K 1 matrisi seçilerek ⎢ p⎥
⎡δ ⎤
kolaylıkla bilinmeyen giriş gözleyicisi tasarlanabilir. x=⎢ ⎥, u=⎢ ⎥ (20)
k

Bununla beraber, (C, A) çiftinin gözlenebilir ⎢r ⎥ ⎣δ ⎦


⎢ ⎥
i

olmadığında ise, gözlenebilir kanonik ayrıştırma ⎣φ ⎦


yöntemi ile tasarım gerçekleştirilecektir. Bu amaçla
aşağıda verilen tasarım prosedürü kullanılabilir: Kararlılık türevlerinden oluşan A ve B matrisleri ise
(21)’deki gibi tanımlıdır [11]:
1. rank(E) ve rank(CE) ’nin birbirlerine eşit olması
⎡Y −1 g / U ⎤ ⎡ 0 Y R ⎤⎥

kontrol edilir. Eğer eşit değillerse bir bilinmeyen giriş 0



v 0
⎢ ′ ⎥
δ

gözleyicisi tasarlanamaz. L L′ L′ 0 ⎥ L′ L′R ⎥


A=⎢ β p r
, B=⎢ A δ δ
(21)
2. H, T ve A 1 bulunur: ⎢N ′ N′ N′ 0 ⎥ ⎢N′ N ′R ⎥

β p r
⎥ ⎢ A δ δ

⎢⎣ 0 1 0 0 ⎥⎦ ⎢⎣ 0 0 ⎥⎦
H = E[(CE) T CE]−1 (CE) T , T = I − HC A 1 = TA
3. (C, A 1 ) çiftinin gözlenebilir olması kontrol edilir.
Bu ifadelerde; β yana kayış açısı, p yatış açısal hızı,
Eğer gözlenebilir ise, kutup yerleştirme yöntemiyle
r sapma açısal hızı, φ yatış açısı, δ kanatçık sapma
uygun K 1 seçilerek bilinmeyen giriş gözleyicisi k

tasarlanabilir ve 9 nolu adıma atlanır. açısı, δ i


istikamet dümeni sapma açısı,
4. (C, A 1 ) çiftinin gözlenebilir olmaması durumunda, Y , L′ , L′ , L′, N ′ , N ′ , N ′, Y R , L′A , L′R , N ′A ve N ′R ise
v β p r β p r

δ
δ δ δ δ

bir P dönüşüm matrisi kullanılarak gözlenebilir ilgilenilen uçuş durumundaki kararlılık türevleridir.

162
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Uçuş durumları için kararlılık türevleri kullanılarak Yukarıda verilen sistem matrisleri kullanılarak Şekil
elde edilen sistem matrisleri, 1’deki çıkış tepkileri elde edilmektedir. Senaryo
gereği arıza, [0, 100] aralığında herhangi bir zamanda
⎡−0.089 0 −1 0.146⎤ ⎡ 0 0.015 ⎤ üretilmektedir.
⎢ ⎥ ⎢ ⎥
⎢ − 1.33 − 0.98 0.33 0 ⎥ ⎢ 0.23 0.06 ⎥
A=
⎢ 0.17 − 0.17 − 0.217
, B= (22)
0 ⎥ ⎢0.026 − 0.15⎥
⎢ ⎥ ⎢ ⎥
⎣⎢ 0 1 0 0 ⎦⎥ ⎣⎢ 0 0 ⎦⎥

olarak bulunmuştur.
Yukarıdaki uçuş durumuna ait A durum katsayılar
matrisleri incelendiğinde, sistemin kararlı olmadığı
görülmektedir. Bu amaçla, LQR (Lineer Karesel
Düzenleyici) tekniği ile her uçuş durumu için kararlı
durumu sağlayan K geribesleme kazanç matrisi
seçilerek, yeni sisteme ait olan A matrisi ∗

kullanılmaktadır. Kararlılığı sağlayan geribesleme


matrisi,

⎡−6.1901 0.8445 6.3872 0.4051 ⎤ Şekil 1 Uçak algılayıcı arızası durumunda elde edilen
K=⎢ ⎥ (23) çıkışlar
⎣ 2.7725 − 0.1573 − 3.4317 − 0.0128⎦

Çıkışlara bakıldığında 60. saniyeden sonra 1. durum


olarak seçilmiştir. değişkeni olan yana kayış açısının ani değişiminden o
durumu ölçen algılayıcıda, bir arıza olduğu
Eşitlik (21)’deki geribesleme kazanç matrisi görülmektedir. Ancak, durum değişkenlerinin sürekli
kullanılarak elde edilen birinci uçuş durumuna ait olarak gözlem yoluyla ani değişimlerine
algılayıcı arızalarına yönelik model denklemi, bakılamayacağından, arıza durumunun tespiti ve
ayrımı rezidülerden anlaşılacaktır. Dört adet BGG ve
x& (t) = Ax(t) + Bu(t) + Ed(t) rezidü denklemleri,
(24)
y(t) = Cx(t) + f a j (t) j = 1 K4
z& j (t) = F j z j (t) + T j Bu(t) + K j y j (t) (24)
şeklindedir.
⎡−10 0 0 0 ⎤ ⎡1 −0.3333 −0.3333 −0.3333 ⎤ ⎡ 0 0.015 ⎤ ⎡ −3.2042 −3.6715 −3.1522 ⎤

(25)
⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥
⎢ 0 − 10 0 0 ⎥ 1 ⎢0 0.6667 − 0.3333 − 0.3333⎥ ⎢ 0.23 0.06 ⎥ ⎢ 5.6287 − 3.6562 − 3.3908⎥ 1
z& 1 (t) = ⎢ ⎥ z (t) + ⎢ ⎥ ⎢ ⎥u(t) + ⎢ ⎥ y (t)
Burada; ⎢ 0
⎢ 0

0 − 10 0 ⎥
0 0 − 10 ⎥

⎢0 − 0.3333 0.6667 − 0.3333⎥
⎢0 − 0.3333 − 0.3333 0.6667 ⎥
⎣ ⎦
⎢0.026 − 0.15⎥
⎢ 0
⎣ 0 ⎥

⎢ − 3.4221 6.3792 − 3.3108⎥
⎢− 2.2066 − 2.7230 6.7016 ⎥
⎣ ⎦

⎡−10 0 0 0 ⎤ ⎡ 0.6667 0 −0.3333 −0.3333 ⎤ ⎡ 0 0.015 ⎤ ⎡ 6.3307 −3.6664 −3.2317 ⎤

(26)
⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥
⎢ 0 − 10 0 0 ⎥ 2 ⎢− 0.3333 1 − 0.3333 − 0.3333⎥ ⎢ 0.23 0.06 ⎥ ⎢− 3.6114 − 3.6510 − 3.4703⎥ 2
z& 2 (t) = ⎢ ⎥ z (t) + ⎢ ⎥ u(t) + ⎢ ⎥ y (t)
⎡ −0.1306 0.0024 −0.9485 0.1462 ⎤ ⎡ 0 0.015 ⎤ ⎡0.1⎤ ⎢ 0 0 − 10 0 ⎥ ⎢− 0.3333 0 0.6667 − 0.3333⎥
⎥ ⎢
⎢0.026 − 0.15⎥ ⎢− 2.7919 6.3843 − 3.3904⎥
⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ 0
⎣ 0 ⎥
0 − 10⎦ ⎢− 0.3333 0 − 0.3333 0.6667 ⎥⎦ ⎢ 0 0 ⎦⎥ ⎢− 3.5387 − 2.7179 6.6221 ⎥
− 0.0726 − 1.1648 − 0.9332 − 0.0924⎥ 0.23 0.06 ⎥ 0.1 ⎣ ⎣ ⎣ ⎦
A=⎢
⎢ 0.7468 − 0.2156 − 0.8978 − 0.0125⎥
, B=⎢
⎢0.026 − 0.15⎥
, E=⎢ ⎥
⎢0.1⎥ ⎡−10 0 0 0 ⎤ ⎡ 0.6667 −0.3333 0 −0.3333 ⎤ ⎡ 0 0.015 ⎤ ⎡ 6.6038 −3.2768 −3.2051 ⎤

(27)
⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥
⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ 0 − 10 0
z& 3 (t) = ⎢
0 ⎥ 3 ⎢− 0.3333 0.6667
⎥ z (t) + ⎢
0 − 0.3333⎥

⎢ 0.23

0.06 ⎥ ⎢− 3.3382 5.5560 − 3.4437⎥ 3
⎥u(t) + ⎢ ⎥ y (t)
⎢⎣ 0 1 0 0 ⎥⎦ ⎢⎣ 0 0 ⎥⎦ ⎢⎣0.1⎥⎦ ⎢ 0
⎢ 0
0 − 10 0 ⎥

⎢− 0.3333 − 0.3333
⎢− 0.3333 − 0.3333
1 − 0.3333⎥ ⎢0.026 − 0.15⎥ ⎢− 2.5188 − 3.4947 − 3.3637⎥
⎣ 0 0 − 10 ⎦ ⎣ 0 0.6667 ⎥⎦ ⎢ 0
⎣ 0 ⎥

⎢− 3.2656 − 2.2792 6.6487 ⎥
⎣ ⎦

⎡−10 0 0 0 ⎤ ⎡ 0.6667 −0.3333 −0.3333 0⎤ ⎡ 0 0.015 ⎤ ⎡ 6.3549 −2.8716 −3.3554 ⎤

(28)
⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥
⎢ 0 − 10 0 0 ⎥ 4 ⎢− 0.3333 0.6667 − 0.3333 0⎥ ⎢ 0.23 0.06 ⎥ ⎢ − 3.5872 5.9612 − 3.3400 ⎥ 4
şeklinde olup, C birim matris olarak alınarak rezidü z& 4 (t) = ⎢
⎢ 0
⎢ 0
0
0
− 10 0 ⎥
0
⎥ z (t) + ⎢

− 10⎦
⎢− 0.3333 − 0.3333 0.6667
⎢− 0.3333 − 0.3333 − 0.3333
0⎥

1 ⎥⎦

⎢ 0 0 ⎦
⎥u(t) + ⎢
⎢0.026 − 0.15⎥

⎢− 2.7677 − 3.0896 6.6953 ⎥
⎥ y (t)
⎢ − 3.5145 − 1.8740 − 2.4068⎥
⎣ ⎣ ⎣ ⎣ ⎦

denklemlerinde kullanılmak üzere, modeldeki C j


matrisleri elde edilmektedir. f a1 arıza etkisi, algılayıcı r (t) = (I - C H )y (t) - C z (t)
j j j j j j
j = 1 ... 4 (29)
arızasından kaynaklanan etkiyi göstermekte olup,
arıza anından itibaren uygulanmaktadır. Arıza anından ⎡ ⎡0.3333 0.3333 0.3333⎤ ⎤
⎢ ⎡1 0 0⎤ ⎡0 1 0 0⎤ ⎢ ⎥⎥ ⎡0 1 0 0 ⎤
sonra bu amaçla kullanılan matris, ⎢⎢ ⎥⎢ ⎥ 0.3333
r 1 (t) = ⎢ ⎢0 1 0⎥ -⎢0 0 1 0⎥ ⎢⎢
0.3333 0.3333⎥ ⎥ 1 ⎢ ⎥ 1
⎥ y (t)- ⎢0 0 1 0⎥ z (t) (30)
⎢ ⎢0 0 1⎥ ⎢0 0 0 1⎥ ⎢0.3333 0.3333 0.3333⎥ ⎥ ⎢0 0 0 1 ⎥

⎢⎣ ⎦⎣ ⎦ ⎢0.3333 0.3333 0.3333⎥⎦ ⎥ ⎣ ⎦
⎣ ⎣ ⎦
⎡20⎤ ⎡ ⎡0.3333 0.3333 0.3333⎤ ⎤
⎢0⎥ ⎢ ⎡1 0 0⎤ ⎡1 0 0 0⎤ ⎢
⎢⎢ ⎥⎢ ⎥ 0.3333
r 2 (t) = ⎢ ⎢0 1 0⎥ -⎢0 0 1 0⎥ ⎢⎢
0.3333
⎥⎥
0.3333⎥ ⎥ 2 ⎢
⎡1 0 0 0⎤
⎥ 2
⎥ y (t)- ⎢0 0 1 0⎥ z (t) (31)
f a1 =⎢ ⎥ (25) ⎢ ⎢0 0 1⎥ ⎢0 0 0 1⎥ ⎢0.3333
⎢⎣ ⎦⎣ ⎦ ⎢0.3333
0.3333 0.3333⎥ ⎥

0.3333⎥⎦ ⎥
⎢0 0 0 1 ⎥
⎣ ⎦
⎢0⎥ ⎣ ⎣ 0.3333

⎢ ⎥ ⎡ ⎡0.3333 0.3333 0.3333⎤ ⎤


⎣0⎦
⎢ ⎡1 0 0⎤ ⎡1 0 0 0⎤ ⎢ ⎥⎥ ⎡1 0 0 0⎤
⎢⎢ ⎥⎢ ⎥ 0.3333
r 3 (t) = ⎢ ⎢0 1 0⎥ -⎢0 1 0 0⎥ ⎢⎢
0.3333 0.3333⎥ ⎥ 3 ⎢
0.3333⎥ ⎥
⎥ 3
⎥ y (t)- ⎢0 1 0 0⎥ z (t) (32)
⎢ ⎢0 0 1⎥ ⎢0 0 0 1⎥ ⎢0.3333 0.3333
⎥ ⎢0 0 0 1 ⎥
⎢⎣ ⎦⎣ ⎦ ⎢0.3333 0.3333 0.3333⎥⎦ ⎥ ⎣ ⎦
⎣ ⎣ ⎦
şeklinde oluşturulmaktadır. ⎡ ⎡0.3333 0.3333 0.3333⎤ ⎤
⎢ ⎡1 0 0⎤ ⎡1 0 0 0⎤ ⎢ ⎥⎥ ⎡1 0 0 0⎤
⎢⎢ ⎥⎢ ⎥ 0.3333
r 4 (t) = ⎢ ⎢0 1 0⎥ -⎢0 1 0 0⎥ ⎢⎢
0.3333 0.3333⎥ ⎥ 4 ⎢
0.3333⎥ ⎥
⎥ 4
⎥ y (t)- ⎢0 1 0 0⎥ z (t) (33)
⎢ ⎢0 0 1⎥ ⎢0 0 1 0⎥ ⎢0.3333 0.3333
⎥ ⎢0 0 1 0 ⎥
⎢⎣ ⎦⎣ ⎦ ⎢0.3333 0.3333 0.3333⎥⎦ ⎥ ⎣ ⎦
⎣ ⎣ ⎦

163
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

KAYNAKLAR
şeklinde bulunmuştur. [1] C. Hajiyev, F. Çalışkan, Fault Diagnosis And
Bu durumda rezidüler, Şekil 2’deki gibi elde Reconfiguration In Flight Control Systems,
edilmiştir. Kluwer Academic Publishers, United Kingdom,
2003.
[2] F. Çalışkan, Algorithms For Self-Repairing Real-
Time Flight Control Systems, Department of
Aeronautical Engineering, London University,
1993.
[3] M. Mahmoud, J. Jıang, Y. Zhang, Active Fault
Tolerant Control Systems, Springer, 2003.
[4] J. J. Gertler, Fault Detection And Diagnosis In
Engineering Systems, Marcel Dekker, 1998.
[5] A. M. Edelmayer, Fault Detection, Supervision
And Safety For Tecnical Processes 2000, IFAC
Symposium, Budapest, Hungary, 14-16 June
2000.
Şekil 2 Algılayıcı arızasının tespiti ve ayrımı [6] Williams, T. J., Process Control and Automation,
Vol. 52, No. 2, February 1960.
Şekil 2 incelendiğinde, 60. saniyeden sonra p, r ve φ [7] Çalışkan, F., Fault Tolerant Control Systems,
ile ilgili rezidüler belli bir eşik değerini geçerken, β Lecture Notes, İTÜ, 2006.
[8] Ammar, N., Robust Fault Detection By
ile ilgili rezidünün ise geçmediği görülmektedir. GGY Simultaneous Observers, Master's Thesis, Bilkent
bağlantı yapısına göre arızanın, β durum değişkeni University, 2000.
olan yana kayış açısını ölçen algılayıcının [9] Stevens, B. L., Lewis, F. L., Aircraft Control And
arızalanmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Simulation, USA, 1992.
Burada; eşik değer 0.05 olarak seçilmektedir. Seçilen [10] Blanke, M., Kinnaert, M., Lunze, J., Staroswiecki,
bu eşik değere göre anahtarlama yapılarak sağlam M., Diagnosis and Fault-Tolerant Control,
algılayıcının devreye girmesi sağlanabilir. Springer, 2003.
[11] Mclean, D., Automatic Flight Control Systems,
V. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Prentice-Hall, 1990.
Bu çalışmada, uçuş kontrol sisteminde herhangi bir [12] Solak, E., Observability And Observers For
zamanda meydana gelmiş algılayıcı arızalarının tespiti Nonlinear And Switching Systems, Bilkent
ve ayrımı benzetimler kullanılarak gerçekleştirilmiştir. University, Ph. D. Thesis, 2001.
[13] Chen, J., Patton, R. J., Robust Model-Based Fault
Arıza toleranslı kontrol; arıza tespit, ayrım ve yeniden Diagnosis For Dynamic Systems, Kluwer
yapılandırma aşamalarından meydana gelir. Academic Publishers, USA, 1999.
Gözleyiciler ve Kalman Filtresi en çok kullanılan [14] Guan, Y., Saif, M., A New Approach to Robust
durum tespiti yöntemleri olup, gözleyiciler Fault Detection and Identification, IEEE
kullanılarak rezidü incelemesine göre arıza tespiti Transactions on Aerospace and Electronic
yapılabilmektedir. Ayrım aşamasında ise AGY veya Systems,Vol. 29, 1993.
GGY olarak bilinen yaklaşımlar kullanılabilir.
[15] Guan, Y., Saif, M., A Novel Approach To The
Design Of Unknown Input Observers, IEEE
Uygulamada, kararlılık türevlerine bağlı olarak elde
Transactions on Automatic Control, Vol. 36,1991.
edilen uçak hareket denklemlerinden, yanlamasına
[16] Guan, Y., Saif, M., Robust Fault Detection in
hareket denklemleri için rezidü incelemesi yapılmış ve
Systems with Uncertainties, IEEE Transactions
durum tahminlerinin yapılması BGG ile sağlanmıştır.
on Automatic Control,Vol. 33, 1990.
Bu sayede sisteme bilinen girişlerin yanında
[17] Hou, M., Müller, P. C., Design of Observers for
bilinmeyen girişlerinde etki etmesi göz önüne
Linear Systems with Unknown Inputs, IEEE
alınmıştır. Bu amaçla seçilen uçak modeli, dört
Transactions on Automatic Control ,Vol. 37,
algılayıcıya sahip bir uçak modeli olup, algılayıcı
1992.
arızası tespiti ve ayrımı benzetimler kullanılarak
gerçekleştirilmiştir. Bundan sonra, bir algılayıcı
arızası durumunda yeniden yapılandırma aşaması için
yedekte bulunan sağlam algılayıcı ile bir çözüme
gidilebilir.

164
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

BAROMETRİK DİKEY SEYRÜSEFER YAKLAŞMA PROSEDÜRLERİ


Ali Ozan CANARSLANLAR1 Öznur USANMAZ2
e-posta: aocanarslanlar@anadolu.edu.tr e-posta: ousanmaz@anadolu.edu.tr

1, 2
Anadolu Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, 26470 ESKİŞEHİR

ÖZET Küresel Konum Belirleme Sistemi (GPS-Global


Günümüz havacılığında hassas yaklaşma yörüngeleri Positioning System) ve Küresel Seyrüsefer Uydu
yaygın olarak Aletli İniş Sistemlerinin kullanımına Sistemi (GNSS-Global Navigation Satellite System)
göre tasarlanmaktadır. Gerekli altyapıya sahip gibi uydu esaslı seyrüsefer yardımcılarının kullanımı
olmayan ve sadece hassas olmayan yaklaşma prosedür tasarımcılarına büyük bir esneklik
yapılabilen meydanların güvenliği ve etkinliğini getirecektir. Bunun yanında uçak operatörleri ve hava
arttırmak amacıyla Barometrik Dikey Seyrüsefer trafik hizmet sağlayıcıları için de çevresel, ekonomik
(Baro-VNAV) prosedürleri geliştirilmiştir. Baro- ve operasyonel avantajlar sağlayacaktır.
VNAV, belirli bir Dikey Yol Açısını referans alarak,
pilota hesaplanmış dikey yardım sağlayan bir Saha Seyrüsefer (RNAV-Area Navigation), istasyon
seyrüsefer sistemidir. Hesaplanan dikey yardım, referanslı seyrüsefer yardımcılarının erişim alanı
barometrik irtifaya dayalıdır ve tek bir yol dahilinde, ya da uçaktaki cihazların kendi seyrüsefer
noktasından belirlenen açı ya da iki yol noktası limitleri dahilinde ya da bunların birleşimi sayesinde
arasındaki geometrik açıya bağlı olarak istenilen herhangi bir uçuş güzergahında, uçağın
hesaplanmaktadır. operasyonuna olanak veren bir seyrüsefer yöntemidir.
İki boyutlu RNAV sadece yatay düzlemdeki RNAV
Bu çalışmada; hassas yaklaşma sistemlerine alternatif kabiliyeti ile ilgilidir, üç boyutlu RNAV dikey
olabilecek Baro-VNAV yaklaşma prosedür tasarımı düzlemde de RNAV yeteneği içerir ve dört boyutlu
incelenmiştir. Buna bağlı olarak Baro-VNAV kullanım RNAV ise ek olarak zaman fonksiyonu da sağlar [1].
koşulları ve operasyonel sınırlamalar açıklanmıştır.
RNAV yeteneğine sahip uçak VOR, DME, LORAN-C
I.GİRİŞ (Long Range Navigation), GNSS, GPS ve Atalet
Günümüz havacılığında geleneksel prosedürlere göre Seyrüsefer Sistemi (INS-Inertial Navigation System)
bir meydana inişin gerçekleştirilmesi için gerekli olan ve Atalet Referans Sistemi (IRS-Inertial Referance
aletli yaklaşma ve iniş yörüngeleri o meydandaki System) gibi seyrüsefer yardımcılarının birinden ya da
mevcut yer bazlı seyrüsefer yardımcılarına göre daha fazlasından aldığı bilgilerle otomatik olarak
belirlenmektedir. Uçak, aletli yaklaşma haritalarında kendi pozisyonunu belirleyebilmektedir. Çok sensörlü
belirtilen yörüngeleri takip ederek inişini RNAV sistemi, en iyi seyrüsefer kaynağını belirlemek
gerçekleştirmektedir. için seyrüsefer sistemlerinin hepsini kontrol ederken,
tek sensörlü RNAV sistemi sadece tek bir seyrüsefer
Geleneksel yaklaşmalarda Mesafe Ölçüm Cihazı kaynağını kullanmaktadır.
(DME-Distance Measuring Equipment),
Yönlendirilmiş Radyo Bikını (NDB-Non Directional RNAV prosedürler daha fazla direkt yollar, kullanıcı
Beacon) ya da VHF Çok Yönlü Radyo Seyrüsefer tercihli yollar, paralel offsetler ve azaltılmış ayırma
Cihazı (VOR-VHF Omni-directional Range) minimalarına olanak sağlamaktadır. Trafik akışının
seyrüsefer yardımcıları kullanılmaktadır. VOR radar vektörüne dayandığı yerlerde RNAV
uçakların yön bulmak amacıyla kullandıkları bir radyo prosedürlerinin kullanımı kontrolör ve pilot iş yükünü
seyrüsefer yardımcısıdır ve bir meydan yakınına oldukça azaltabilmektedir.
konumlandırıldığı zaman yaklaşma için rehberlik
sağlayabilmektedir. DME seyrüsefer yardımcısı pilota Gerek geleneksel, gerekse RNAV olsun yaklaşma
yer istasyonu ile uçak arasındaki mesafeyi veren prosedürlerinde, son yaklaşmada kullanılan yatay ve
sistemdir. VOR ile birlikte kullanıldığında, pilot aynı dikey rehberlik sağlayan ekipmanlara bağlı olarak
anda hem yön hem de mesafe bilgisini elde hassas, hassas olmayan ve dikey rehberlik ile
edebilmektedir. NDB ise yön bulmada kullanılan yaklaşma olmak üzere üç çeşit yaklaşma
seyrüsefer yardımcısıdır. Bu seyrüsefer bulunmaktadır [2]. Konuya ilişkin Uluslararası Sivil
yardımcılarının tamamı yatayda rehberlik sağlayan Havacılık Teşkilatının (ICAO-International Civil
sistemlerdir.

165
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Aviation Organisation) sınıflandırması aşağıda -Barometrik dikey rehberlik, GNSS


verilmiştir (Şekil 1). yatay rehberlik benzeri NPA ile birlikte
1-Hassas olmayan yaklaşma (NPA-Non Precision (APV/Baro-VNAV).
Approach) -GNSS dikey rehberlik, yatay rehberlik
• Sadece yatay rehberlik performansı benzeri düzeltilmiş
2-Dikey rehberlik ile yaklaşma (APV- Approach with Localizer içeren iki performans seviyesi
Vertical guidance) ile birlikte (APV I, APV II)
• Yatay ve Dikey rehberlik 3-Hassas yaklaşma (PA-Precision Approach)
• Aşağıdaki iki temel teknolojide kullanılabilir; • Yatay ve Dikey Rehberlik
• Üç performans seviyesi (Cat I, Cat II, Cat III)

Şekil 1. ICAO yaklaşma sınıflandırması

Hassas olmayan yaklaşmalar VOR/DME, NDB ve Descent Height) olarak belirtilmektedir. MDA deniz
Lokalizer gibi geleneksel seyrüsefer yardımcıları ya seviyesi, MDH’da meydan ya da pist başı
da GNSS ABAS ve DME/DME’ye bağlı RNAV seviyesinden yükseklik referans alınmaktadır.
kullanılarak gerçekleştirilebilmektedir [3]. Bu Hassas yaklaşmalarda yaygın olarak kullanılan
sistemlerin kullanılmasıyla hassas olmayan seyrüsefer yardımcısı Aletli İniş Sistemidir (ILS-
yaklaşmalarda pilota sadece yatayda rehberlik Instrument Landing System). Aletli iniş sistemi görüş
sağlanmaktadır. Hassas olmayan yaklaşmalarda Engel mesafesinin düşük ve bulut tavanının da çok alçak
Emniyet İrtifası/Yüksekliği (OCA/H-Obstacle olduğu kötü hava koşullarında uçakların piste
Clerance Altitude/Height) değerlerine bağlı olarak emniyetli bir şekilde yaklaşmalarını ve iniş
uçağın görsel şartlar oluşmadan daha düşük irtifa ya yapmalarını sağlamaktadır.
da yüksekliğe inemeyeceği değer Minimum Alçalma
İrtifası (MDA-Minimum Descent Altitude) ya da ILS’in lokalizer, glide path ve marker olmak üzere üç
Minimum Alçalma Yüksekliği (MDH-Minimum tane ekipmanı vardır. Lokalizer, uçağın pist merkez

166
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

hattı boyunca yaklaşmasını sağlar. Glide path, uçağın yaklaşmalarla karıştırılmamalıdır. Baro-VNAV
piste en uygun süzülüş açısı ile alçalmasını sağlar. yaklaşmalarda hassas olmayan yaklaşmalardaki adım
Marker ise pilota pist başına olan mesafeyi verir. adım alçalmaya nazaran devamlı bir alçalma eğimi ile
yaklaşma gerçekleştirilmektedir. Dikey komuta
Karar yüksekliği (DH-Decision Height) ve pist görüş bilgisine uçağın havacılık bilgisi veritabanından ya da
mesafesi (RVR-Runway Visual Range) açısından 3 tip uçuş bilgi sistemi içersindeki pilot girdilerinden
ILS yaklaşması bulunmaktadır. Bunlar; ulaşılmaktadır. RNAV/baro-VNAV prosedürlerinin
• Cat I; DH ≥ 200 ft(60m), RVR ≥ 550m kullanılması hassas olamayan yaklaşma
• CatII; 200ft > DH ≥ 100ft, RVR ≥ 350m prosedürlerinin emniyetini düzeltecektir. Bunlar
• Cat III; DH < 100ft, RVR ≥ 200m özellikle minimum irtifaya erken alçalmanın alternatif
tekniklerinden daha güvenilir oldukları düşünülen
geniş ticari jet taşıma uçakları ile ilgilidir. Bununla
ILS dışında hassas yaklaşmalarda MLS ve PAR birlikte, barometrik altimetredeki var olan hatalar ve
kullanıldığı gibi GNSS GBAS’a bağlı RNAV da belirli RNAV modunun belgeli performansı sebebiyle
kullanılmaktadır. bu prosedürler hassas yaklaşma sitemlerinin
bütünlüğü ve doğruluğu ile rekabet edemez [7]. Dikey
Dikey rehberlik ile yaklaşma ise tanımlanmış her bir
seyrüsefer prosedürleri yatay seyrüsefer prosedürleri
yol noktasındaki minimum alçalma irtifasına adım
(LNAV-Lateral Navigation) ile birlikte
adım alçalmaktan ziyade pilota devamlı dikey alçalma
yardımı sunan bir yaklaşma çeşididir. APV yaklaşma, oluşturulmaktadır.
ILS glide path tarafından sağlanan yardım ile
benzerdir. RNAV/baro-VNAV prosedürler Uçuş Yönetim
Sistemleri ile donanmış ve barometrik VNAV yolunu
II. BAROMETRİK DİKEY SEYRÜSEFER hesaplama yeteneğine sahip olan saha seyrüsefer
Uçak seyrüsefer sistemlerinin bilgisayar teknolojisinin (RNAV) uçakları tarafından kullanılması için
çok daha işlevsel hale gelmesi nedeniyle uçak ve tasarlanmıştır. Baro-VNAV operasyonlarının uygun
avionik üreticileri uçak operasyonlarında bu bilgisayar seviyesi için onaylanmış RNAV/Baro VNAV
yeteneğinden daha fazla yararlanabilmek için çeşitli sistemleri ile donanmış uçak RNAV/Baro-VNAV
çalışmalar yapmaktadırlar. Bunlardan birisi ILS yaklaşmayı tamamlamak için aşağıdaki koşulları
glideslope ya da Mikrodalga İniş Sistemi (MLS- sağlaması gerekmektedir [8];
Microwave Landing System) rakım sinyali gibi dış a) Seyrüsefer sistemi %95 olasılıkla 0,6 km’ye
elektronik rehberlik sinyali olmaksızın uçağın aletli (0.3NM) eşit veya daha düşük hata paylı
yaklaşma sırasında dikey olarak seyrüsefer performansa sahip olmalıdır;
yapabilmesidir [4]. Bu operasyona Barometrik Dikey b) RNAV/baro-VNAV ekipmanları işler
Seyrüsefer adı verilmektedir. Barometrik dikey durumda olmalıdır;
seyrüsefer, pilota belirli bir Dikey Yol Açısına (VPA- c) Uçak ve uçak sistemleri tasarlanmış
Vertical Path Angle) referansla hesaplanmış dikey RNAV/Baro-VNAV operasyonları için
yardım sunan bir seyrüsefer sistemidir. Bilgisayar uygun bir şekilde onaylanmış olmalıdır ve
tarafından hesaplanan dikey rehberlik barometrik barometrik irtifanın hassas kaynağı ile
irtifaya dayalıdır ve referans başlangıç noktası birleştirilmiş LNAV/VNAV sistemler ile
yüksekliğinden itibaren dikey yol açısı olarak donatılmış olmalıdır; ve
belirlenir [5]. Bu açı, iki yol noktası (waypoint) d) VNAV irtifalar ve bütün ilgili prosedürler ve
arasındaki geometrik yol ya da tek bir yol noktasından seyrüsefer bilgileri seyrüsefer veritabanından
olan açıya göre hesaplanmaktadır ve bu açı genelde tekrar düzeltilmelidir.
3º’dir. Dikey rehberlik genel olarak seyrüsefer
sensörlerinden alınan bilgiyle barometrik altimetreye III. OPERASYONEL SINIRLAMALAR
dayanmaktadır. Olağandışı havalarda altimetre, önemli derecede hatalı
veriler vermektedir. Bu durum soğuk havalarda
RNAV/Baro VNAV yaklaşma prosedürleri dikey yol oldukça tehlikelidir, çünkü bu durumda gerçek irtifa
göstermeyle yaklaşma ve iniş operasyonlarını altimetrenin gösterdiği irtifa değerinden daha az bir
destekleyici aletli yaklaşma prosedürleri olarak irtifada olacaktır. Bu hatanın 1000 feet ya da daha
sınıflandırılmıştır [6]. Bu gibi prosedürler, yaklaşmaya fazla olması ve yalnızca altimetrenin gösterdiği değere
devam etmek için yerle görsel referansın güvenilmesi halinde maniaları aşmak için gerekli
sağlanamaması durumunda pas geçmenin başlayacağı irtifalar muhafaza edilemez.
deniz seviyesinden belirlenmiş bir irtifa ya da
yükseklik olarak tanımlanan karar irtifası ya da Birçok uçak, irtifa verileri için basınç altimetrelerine
yüksekliği ile resmen ilan edilmelidir. Bunlar uçağın güvenmektedirler. Bu aletler radar altimetrelerinin
minimum karar irtifası/yüksekliğinin altına yaptığı gibi direkt olarak irtifayı okumazlar. Daha
alçalmaması gerektiği klasik hassas olmayan doğrusu; hava basıncını okurlar ve bunu irtifa

167
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

tahminine çevirirler. Uçakta kullanılan basınç standartlardan daha yüksek olduğu zamanlarda irtifa
altimetresi uçuş seviyesindeki hava basıncının altimetrenin gösterdiğinden daha yüksek olacaktır.
ölçülmesi için oldukça hassas bir alettir. Bununla Sıcaklığın standarttan daha düşük olduğu zamanlarda
birlikte, altimetre tarafından gösterilen irtifa bilgisi ise irtifa altimetrenin gösterdiğinden daha düşük
deniz seviyesi ya da yer üzerindeki uçağın gerçek olacaktır. Çok daha soğuk havalar altimetrede
yüksekliğinden daha farklı olabilir [9]. gösterilen veriden %10 daha fazla bir sapmaya neden
olabilir [10].
Basınç altimetreleri Uluslararası Standart Atmosfer
(ISA) şartlarındaki gerçek irtifayı göstermesi için Hava basıncı hava şartlarına bağlı olarak zamana ve
ayarlanmaktadır. Uluslararası Standart Atmosfer yere göre farklılıklar göstermektedir. Tablo 1’de
şartları aşağıda verilmiştir: havanın fazlasıyla soğuk olduğu durumlarda ne kadar
• Deniz seviyesindeki basınç 29.92 inçtir. hatanın mevcut olduğunu gösteren bir çizelge
• Deniz seviyesindeki sıcaklık 15ºC’dir. verilmiştir. Bu çizelge ICAO tarafından
• Her 1000 feette sıcaklık 1.98ºC azalmaktadır. hazırlanmıştır. Buna göre;-10ºC sıcaklıkta ve FAF’ın
meydan rakımının 500ft yukarısında olduğu
Bu şartlar çoğunlukla oluşmamaktadır. Bu durumlarda mevcut irtifa altimetrede gösterilen
standartlardan herhangi bir sapma altimetrede yanlış irtifanın 50ft altında olacaktır.
okumaya neden olabilmektedir. Sıcaklık

Tablo 1. Sıcaklığın değişimine bağlı irtifa farkı

Soğuk havalarda kaynaklanan bu hatalar nedeniyle ve hava trafik kontrolörü tarafından uçuş
Baro-VNAV yaklaşma prosedürleri oluşturulurken mürettebatına doğru iletilmiş bir altimetre verisinin
ilgili meydan için son beş yılın en soğuk aylarının en her zaman için VNAV sistemine doğru olarak giriş
düşük sıcaklıkları elde edilip ortalama minimum yapılacağı garanti edilemez. Daha sonraki insan
sıcaklık elde edilmektedir. Elde edilen bu sıcaklık hataları bu doğru altimetre bilgisinin VNAV sistemine
değeri aletli yaklaşma planlarında gösterilmektedir hatalı girilmesine sebep olabilmektedir.
(Şekil 2). IV. SONUÇ
Hassas yaklaşmalara alternatif olabilecek dikey
rehberlik ile yaklaşma, pilota devamlı dikey alçalma
yardımı sunan bir yaklaşma çeşididir. RNAV/Baro-
VNAV prosedürler FMS ile donatılmış ya da
barometrik dikey seyrüsefer yolunu hesaplama
kabiliyetine sahip RNAV donanımlı uçaklar
tarafından kullanılabilen havaalanlarında herhangi bir
Şekil 2. Minimum sıcaklık değerinin aletli yer altyapısı gerektirmeyen bir yöntemdir. Fakat
yaklaşma planlarında gösterilmesi barometrik dikey seyrüseferin ILS’e yakın sonuç elde
edilmesi ve ayrıca herhangi bir maliyet
Altimetre ayarlarının kaynağının uzaktan kullanıldığı gerektirmemesi avantajlarının yanı sıra bazı
prosedürler Baro-VNAV yaklaşma prosedürlerini dezavantajları da bulunmaktadır.
desteklemez [11].
Standart sıcaklıktan daha düşük sıcaklık, uçağın
Hem hava trafik kontrolörü hem de pilot tarafından gerçek irtifasının barometrik irtifasından daha düşük
doğru olmayan ya da tarihi geçmiş altimetre olmasına neden olmaktadır. Her bir Baro-VNAV
ayarlarının kullanılması mümkündür. Doğru ölçülmüş

168
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

yaklaşması bir sıcaklık kısıtlaması içermektedir. Ayrıca hem hava trafik kontrolörü tarafından yanlış
Belirlenen sıcaklık kısıtlamaları aletli yaklaşma veya zamanı geçmiş barometre bilgisinin pilota
planlarında gösterilmektedir. Uçuş yönetim sistemleri aktarılması ya da pilotun yanlış barometre bilgisini
son yaklaşma için onaylı soğuk havadan kaynaklanan veri tabanına girmesi ciddi operasyonel tehlikeleri
düzeltmelerle donatılmadıkça havaalanı sıcaklığının beraberinde getirebilecektir.
resmen ilan edilen minimum havaalanı sıcaklığının
altında olduğu zamanlarda Baro-VNAV prosedürlere KAYNAKLAR
izin verilmez. [1] Usanmaz Ö, Hava sahasında RNAV Prosedürler,
Kayseri IV. Havacılık Sempozyomu, 418-422,
VNAV bilgisi uçağın veritabanından ya da bazı 2002.
durumlarda uçuş mürettebatı tarafından uçuş yönetim [2] Direction Generale de I’Aviaion Civile (DGAC),
sistemlerine (FMS) girilen komutlardan alınmaktadır. Implementation of RNAV approaches in France,
Uçuşun yaklaşma safhası için modern uçak Toulouse, 5-6 October 2005.
avioniklerinin VNAV yeteneğinin yükseltilmesi [3] Rao, B. S., Sarma, A.D. and Rao, V.R., A Non-
beraberinde daha çözülememiş veritabanı hata sayısını Preision Instument Approach Procedure With
arttırmaktadır. Bütün minimum uçuş irtifası Vertical Guidance (IPV) For Aircraft Landing
veritabanları ülke havacılık bilgisi kaynaklarına dayalı Using GPS, Osmania University, India, 2001.
olarak veritabanı sağlayıcıları tarafından [4] http://www.ivpa.com/vta/gschool/iaps-1.htm
kodlanmaktadır. Bütün aletli yaklaşma prosedürleri, [5] http://www.airspaceusa.com/Terps_VNAV.htm
prosedürün her bir safhası için minimum uçuş irtifası [6] International Civil Aviation Organisation (ICAO),
sağlanması için geliştirilmektedir. Veritabanı Procedures for Air Navigation Services-Aircraft
sağlayıcıları bu minimum uçuş irtifalarını uçağın Operations (Doc 8168 PANS-OPS), Volume I,
veritabanı içersine kodlamaktadırlar. Veritabanı Flight Procedures, Chapter 9 RNAV/Baro-VNAV
sadece yayımlanmış irtifaları yansıtması nedeniyle Approach Procedures, 2004.
hassas olmayan yaklaşmadaki uçak pilot veritabanı [7] http://www.transportcanada.org/civilaviaion/com
irtifalarına eklenen değerler için bazı düzeltmeler mence /circulars /DOC/ACO238
almadıkça pilotu doğru yoldan saptıracaktır. Uçağın [8] International Civil Aviation Organisation (ICAO),
konvansiyonel operasyonundaki yayımlanmış Procedures for Air Navigation Services-Aircraft
irtifalara düzeltme değerinin eklenmesi oldukça kolay Operations (Doc 8168 PANS-OPS), Volume II,
bir meseledir. Construction of Visual and Instrument Flight
Procedures, Chapter 34 APV/Barometrıc Vertical
Navigation, 2004.
Aletli yaklaşma prosedürleri yerel ya da uzaktan
[9] U.S Department of Transportation Federal
altimetre kaynaklarına dayalı geliştirilebilir.
Aviation Administration, Altimeter Errors at Cold
Veritabanı minimum uçuş irtifası problemi prosedürün
Temperature, ABD, 2004.
yarım gün yerel altimetre ve diğer zamanlarda da
[10] U.S Department of Transportation Federal
uzaktan altimetre kaynağına dayandığı zamanlarda
Aviation Administration, Instrument Flying
ortaya çıkmaktadır. Veritabanı sağlayıcıları sadece
Handbook, ABD, 2001.
aletli yaklaşma planında yayımlanmış irtifaları
[11] Karatsinides, S., Flight Management VNAV
kodlamaktadırlar, bu yüzden uzaktan altimetre
Approach Paths, Guiadance, Navigation and
kaynağına dayalı uçuş prosedürü gerçekleştirilirse,
Control Conference, California, ABD, 2002.
pilota sunulan prosedür veritabanı irtifaları hatalı
olacaktır ve veritabanı hatasını da ona iletecek hiçbir
mesajda gönderilmeyecektir. Bundan dolayı; Baro-
VNAV prosedürler sadece yerel altimetre kaynağı
değeri mevcut olduğunda ve uçağın altimetresine
QNH/QFE ayarlandığında uygulanmalıdır.

Uçak veritabanı içersindeki minimum uçuş irtifaları


sadece ISA şartları altında kesindirler. Aslında uçak
VNAV veritabanına düzeltme faktörünün eklenmesi
kolayca tamamlanamaz. VNAV bilgisayar
hesaplaması veritabanı içersine kodlanmış irtifalara
dayanmaktadır. Terminal sahası içersinde mürettebatın
uçak veri tabanını idare etmesi pilot iş yükünün
yüksek olduğu zamanlarda istenmeyen bir durumdur.
Minimum uçuş irtifası veritabanına düzeltme faktörü
için hesaplama metodu geliştirilmesi gerekmektedir.

169
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

KANAT PROFİLİ ETRAFINDAKİ BASINÇ DAĞILIMININ


ELDE EDİLMESİNDE YAPAY SİNİR AĞLARININ KULLANIMI
Mehmet ERLER1 Haluk DEMİRTAŞ1
e-posta: erler@erciyes.edu.tr e-posta: demirtas@erciyes.edu.tr
1
Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, 38039, Kayseri

ÖZET
Bu çalışmada, bir kanat profili etrafındaki basınç Reynolds sayısına ve serbest akım hücum açısına, bağlı
katsayısı (CP) dağılımının, farklı açılarda x-y olarak teorik, deneysel veya sayısal olarak elde edilir.
geometrisine bağlı olarak hesaplanmasında yapay Şekil 2’de bir profile ait geometri, geometriyi
sinir ağlarına dayanan bir yöntem sunulmuştur. tanımlayan büyüklükler, θ (Hucum Açısı) ve V∞
Eğitimde ve test işleminde NACA 4412 profili ve bu (Sebest Akım Hızı) profilin akımla temas ettiği ilk
profile ait deneysel veriler kullanılmıştır. Yapay sinir nokta olan x=0 (Hucum kenarı), akımın profili terk
ağlarını (YSA) eğitmek için Levenberg-Marquardt ettiği nokta x=c (Firar kenarı), profili z ekseni boyunca
algoritması kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen ortalayan hatta eğrilik Hattı, profilin hucum kenarı ile
sonuçların, literatürdeki sonuçlarla uyumluluk içinde firar kenarını düz bir hatla birleştiren hatta veter hattı,
olduğu görülmüştür. profilin hucum kenarı ile firar kenarını düz bir hatla
birleştiren doğru parçasına veter (c), veter hattı ile
I. GİRİŞ eğrilik hattı arasındaki maksimum mesafeye
Bir kanadın boylamasına kesitinin şekil 1’de maksimum eğrilik ve profilin alt ve üst noktaları
görüldüğü gibi x-z düzlemindeki izdüşümüne profil arasındaki uzunluğun en fazla olduğu uzunluğa
olarak adlandırılır. maksimum kalınlık olarak adlandırılmaktadır.

Kanat profiller, uçaklarda, helikopter pallerinde, türbin


fanlarında, rüzgar türbinlerinde, rüzgar tünellerinde,
otomobillerde ve birçok alanda kontrollü basınç
dağılımı elde etmek için kullanılmaktadır. Kullanım
şartlarına bağlı olarak, farklı geometri ve performans
değerleri içeren kanat profilleri başta Amerikan Uzay
ve Havacılık Dairesi tarafından geliştirilen NACA
profilleri olmak üzere çok sayıda ve çeşitte profiller
geliştirilmiştir [1].

Şekil 2 Profil gösterilişi [2]

II. PROFİL ETRAFINDAKİ BASINÇ DAĞILIMI

Şekil 3 de V∞ sebest akım hızına maruz kalan bir profil


etrafındaki basınç dağılımı görülmektedir. Bir profilin
etrafındaki basınç dağılımı profile etki eden
aerodinamik yükleri oluşturduğundan çalışmalar
genellikle, uygun basınç dağılımını sağlayan profil
geometrisini elde etme yada verilen bir geometriye ait
basınç dağılımına ait performans değerlerini elde
Şekil 1 Kanat kesitinin görünüşü [1]. etmeye yöneliktir. Bir cisim etrafındaki basınç
katsayısı (CP) dağılımı, basınç farkı (ΔP), dinamik
Bir profile ait performans verileri, profilin basınç (q) olmak üzere,
geometrisine, serbes akım hızına, serbest akıma ait ΔP
CP = (1)
q

170
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

1 bilgisayara aktarmaya çalışırlarken, diğerleri ise


q= ρ v2 (2) beynin fonksiyonlarını kısmen yerine getiren modelleri
2
oluşturmaya çalışmışlardır [7-13].
şeklinde yazılır. Ayrıca deneysel olarak profil YSA’ların öğrenme özelliği, araştırmacıların dikkatini
etrafındaki basınç dağılımının elde edilmesi Şekil 4 de çeken en önemli özelliklerden birisidir. Çünkü
görüldüğü gibi profil etrafında uygun sayıda basınç herhangi bir olay hakkında girdi ve çıktılar arasındaki
prizlerinden verilerin elde edilmesiyle de dağılım elde ilişkiyi, doğrusal olsun veya olmasın, elde bulunan
edilir. mevcut örneklerden öğrenerek daha önce hiç
görülmemiş olayları, önceki örneklerden çağrışım
yaparak ilgili olaya çözümler üretebilme özelliği
YSA’lardaki zeki davranışın da temelini teşkil eder [9].
Öğrenme süreci, istenilen amaca ulaşmak için YSA
ağırlıklarının yenilenmesini sağlayan öğrenme
algoritmalarını içerir.

İleri beslemeli bir ağda nöronlar katmanlara


ayrılmışlardır. İşaretler, giriş katmanından çıkış
katmanına doğru tek yönlü bağlantılarla iletilir.
Nöronlar bir katmandan diğer bir katmana bağlantı
kurarlarken, aynı katman içerisinde bağlantıları
Şekil 3 Profil etrafındaki basınç dağılımı [3] bulunmaz.

YSA’nın hesaplama özelliklerini, paralel dağılmış


yapısından, öğrenebilme ve genelleme yapma
yeteneğinden aldığı söylenebilir. Genelleme, eğitim
veya öğrenme süresince kullanılmayan girişler için de
YSA’nın uygun tepkileri üretmesi olarak tanımlanır.
Bu özellikleri ile YSA’lar karmaşık ve çözümlenmesi
güç problemleri de çözebilme yeteneğine sahiptir.
Şekil 4 Profil etrafında açılmış basınç pirizleri [4] Nesne tanıma, işaret işleme, sistem tanımlama ve
denetimi gibi birçok mühendislik alanında YSA’lar,
Teorik veya deneysel olarak elde edilen verileri taşıma aşağıda belirtilen özellikleri nedeniyle karmaşık
katsayısı (CL,) sürükleme katsayısı (CD ) ve moment problemlerin çözümünde başarılı olmuşlardır [7-13].
katsayısı (Cm ), üst yüzeye gelen basıncı Pu ve alt yüze Bunlar aşağıda verilmiştir.
gelen basıncı Pl olarak tanımlarsak,

( )
1 x
C l = ∫ C pl − C pu d( ) (3) • Doğrusal
0 c • Öğrenme
• Genelleme
( )
1 x
Cd = ∫ C pu + C pl d ( ) (4) • Uyarlanabilirlik
0 c
• Hata toleransı
( )
1 x a x
C m = ∫ C pu + C pl ( − )d ( ) (5) • Paralel işlem yapma
0 c c c
olarak yazılır [5]. Çok katlı perseptronlar (ÇKP) [11], bir çok alana
uygulanmış olan bir ağ tipidir. ÇKP’leri öğretmede bir
Bu çalışmada, Reynolds sayısının (Re) 3000000 değeri çok algoritma kullanılabilir. Genel bir YSA modeli,
ve hücum açısının farklı değerlerinde (-20° ile 30° Şekil 5’de gösterilmiştir. YSA üç kattan oluşmuştur ve
arasında) NACA 4412 profili için yapılmış deneye ait ara katta iki saklı tabaka mevcuttur. Giriş katındaki
basınç katsayısı dağılımı değerleri kullanılmıştır [6]. nöronlar tampon gibi davranırlar ve xi giriş sinyalini
ara kattaki nöronlara dağıtırlar. Ara kattaki her bir
III. YAPAY SİNİR AĞLARI nöron j’nin çıkışı, kendine gelen bütün giriş sinyalleri
Yapay Sinir Ağları (YSA), beynin fizyolojisinden xi’leri takibeden bağlantı ağırlıkları wji ile
yararlanılarak oluşturulan bilgi işleme modelleridir. çarpımlarının toplanması ile elde edilir. Elde edilen bu
Genel anlamda YSA, beynin bir işlevi yerine getirme toplam, yj‘nin toplam bir fonksiyonu olarak
yöntemini modellemek için tasarlanan bir sistem olarak hesaplanabilir ve
tanımlanabilir. Literatürde çok sayıda yapay sinir ağı
modeli vardır. Bazı bilim adamları, beynimizin y i = f ∑ w ji w i (6)
düşünme, hatırlama ve problem çözme yeteneklerini

171
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

şeklinde ifade edilebilir. Burada f basit bir eşik w k +1 = w k + αg (8)


fonksiyonu, bir sigmoid, hiperbolik tanjant (HT) veya formülü ile hesaplanır. Levenberg-Marquardt’ta
radyal tabanlı bir fonksiyon olabilir. Diğer katlardaki Hessian Ak Jacobianların çarpımıyla yaklaşılır.
nöronların çıkışları da aynı şekilde hesaplanır.
A ≈ 2J t J (9)
Bu çalışmada, yapay sinir ağları modeline giriş olarak, ve eğim aşağıdaki formülle hesaplanır;
bir kanat profiline ait x-y koordinatları verildiğinde, g ≈ 2J t e (10)
çıkışta bu koordinatlara ait basınç katsayıları dağılımı Formüldeki e çıkış vektörüdür. Jacobian’dan Hessian’ı
elde edilir. Burada YSA, bir kanat profilinde istenilen hesaplamak kolaydır. Genellikle Jacobian daha az
basınç katsayısı dağılımını modelleme işlevini yerine hafıza gerektirir.
getirmektedir.
w k +1 = w k − (2J Tk J k ) −1 2J Tk e (11)
IV. ÇKP ÖĞRENME ALGORİTMASI: veya
LEVENBERG-MARQUARDT w k +1 = w k − (J Tk J k ) −1 J Tk e (12)
Literatürde [11], bir çok ÇKP öğrenme algoritması Güvenli yaklaşım için Levenberg-Marquardt μ
bulunmaktadır. Bu çalışmada, ÇKP'ler, danışmanlı parametresini kullanır.
öğrenme algoritmalarından biri olan Levenberg
Marquardt (LM) algoritması ile eğitilmişlerdir [13]. w k +1 = w k − (J Tk J k + μI) −1 J Tk e (13)
Şekil 5’de gösterildiği gibi temel bir ÇKP, üç ana Burada, μ parametresi hesaplama süresince otomatik
kattan oluşur: Giriş katı, çıkış katı ve gizli kat. olarak güncellenmekte ve böylece iyi yaklaşım elde
Uygulamaya göre giriş, çıkış ve ara katmandaki nöron edilmektedir. LM algoritmasının çok hızlı olmasının
sayıları değişebileceği gibi, ara katman sayısı da nedeni de budur. Bu algoritmanın en büyük dezavantajı
uygulamaya göre değişebilmektedir. çok fazla hafıza gerektirmesidir [13].

V. YSA İLE BASINÇ DAĞILIMININ ELDE


EDİLMESİ
Bu çalışmada, yapay sinir ağları modeline giriş olarak,
bir kanat profiline ait x-y koordinatları verildiğinde,
Çıkış çıkışta bu koordinatlara ait basınç katsayıları dağılımı
Girişler elde edilir.

YSA’yı eğitmek ve test etmek için gerekli olan veriler


[6]’dan elde edilmiştir. Şekil 6, basınç dağılımı
katsayısını hesaplamak için kullanılan YSA modelini
göstermektedir. Basınç dağılımı katsayısı için 2 giriş
Giriş Çıkış
Tabakası Orta (Hidden) Tabaka Tabakası
kullanılmıştır. İki adet gizli kat vardır ve bu katlarda 8
ve 16 işlemci eleman kullanılmıştır. YSA modeli, LM
Şekil 5 Bir YSA modeli ile eğitilmiştir. Hedef çıkış ile gerçek çıkış arasındaki
farklara göre, ağırlıkların yeniden yapılandırılması
YSA yapıları birçok öğrenme algoritmalarıyla sağlanmıştır. Yeniden yapılanma işlemi, her bir giriş
eğitilebilir. Bu çalışmada hızlı olması ve yüksek setinin, ağlara göre her defasında uygulanmasından
performans sağlaması açısından LM algoritması sonra yapılır. Tüm YSA’larda ara katlarda aktivasyon
kullanılmıştır [7]. fonksiyonu olarak HT kullanılmıştır. Öğrenme,
kullanılan kritere göre tatmin edici sonuçların elde
Bir öğrenme algoritması olan Levenberg-Marquardt edilmesine (mesela hedef hatanın belirlenen eşik
(LM) ise Newton algoritmasının değişik bir seviyesinin altına düşmesi) veya belirlenen maksimum
uyarlamasıdır. Yaklaşım oranı hızlıdır ve eğitim kısa epoch sayısına kadar devam eder. Şekil 7,
sürmektedir. Diğer taraftan daha fazla işlem yapmakta öğrenme-hata grafiğini göstermektedir. Şekil 8 ve
ve daha fazla hafıza gerektirmektedir. LM algoritması, Şekil 9 grafikleri ise, sırasıyla YSA’dan elde edilen
her bir iterasyon adımında parabolik yaklaşımla hata eğitim ve test sonuçlarını göstermektedir. YSA’lar
yüzeyine yaklaşmakta ve paraboloidin minimum adım kullanılarak basınç katsayısının daha basit şekilde ve
için çözümü oluşturmaktadır. Basit fonksiyon daha kısa sürede hesaplanması gerçekleştirilmiştir.
yaklaşımı, Taylor serisinin ilk terimiyle şöyledir; YSA’nı eğitmede, 864 veriden oluşan eğitim seti, test
1
etmek için ise 54 veriden oluşan test seti kullanılmıştır.
F(w k +1 ) = F(w k + Δw) + g Tk Δw k + Δ Tk Aw k (7)
2
bu ifadede g = ΔE eğimdir ve A = Δ2 ise global hata
E’nin Hessian’ıdır. Hata yayınımında ağırlıklar;

172
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

KAYNAKLAR

[1] Fundamentals of Aerodynamics John D.


ANDERSON, JR. University of Maryland 1991.
[2] Roland Siegwart, Andre Noth, Christian Bermes
Aircraft and Spacecraft Systems Design,
Autonomous Systems Lab.
http://www.seqair.com/TheGlider/TheGlider.pdf
[3] Ilan Kroo, Aircraft Design Synthesis and
Analysis Version 1.2, September 2006, by
Şekil 6 Basınç dağılımı katsayılarının
Desktop Aeronautics Inc., 2006
hesaplanmasında kullanılan YSA modeli.
[4] F. Stern, M. Muste, D. Houser, M. Wilson, S.
Ghosh, Measurement of Pressure Distribution and
YSA için maksimum epoch sayısı 2000 olarak
Forces Acting on an Airfoil, 2004
seçilmiştir. Basınç katsayısı için eğitme ve test
[5] http://home.anadolu.edu.tr/ ~mcavcar/ hyo301/
sonucunda sırasıyla 1.3990 ve 5.0398 ortalama karesel
14_ PressureDistribution.pdf
hata (mse) değerleri elde edilmiştir. Toplam mse değeri
[6] By Robert M. Pinkerton, Calculated and
ise 6.4388 olmuştur. Şekil 8 ve 9’daki eğitim ve test
Measured Pressure Distributions Over The
değerleri ile YSA sonuçları, literatürde bulunan
Midspan Section of The N.A.C.A. 4412 Airfoil,
sonuçlarla çok iyi bir uyumluluk içindedir.
Report No: 563
[7] M. L. Minsky and S. A. Papert, Perceptron,
VI. SONUÇLAR VE TARTIŞMA
Expanded Edition, Cambridge, MA: MIT Press,
Bu çalışmada, NACA 4412 profili için basınç
London, UK, 1988.
katsayıları dağılımının hesaplanması YSA kullanılarak
yapılmıştır. YSA’nın eğitilmesinde LM algoritması [8] A. Maren, C. Harston and R. Pap, Handbook of
kullanılmıştır. Neural Computing Applications, ISBN
0-12-471260-6, Academic Press, London, UK,
YSA kullanılarak elde edilen sonuçların, literatürdeki 1990.
mevcut sonuçlarla çok iyi bir uyumluluk içinde olduğu [9] P. S. Simpson, Artificial Neural Networks, A
görülmüştür. Bu çalışmada sunulan YSA modeli, Foundation, Paradigm, Applications and
karmaşık matematiksel fonksiyonlara ve hesaplamalara Implementation, Pergamon Press., 1990.
ihtiyaç duymadan basınç katsayıları dağılımını doğru [10] J.M. Zurada, Introduction to Artificial Neural
bir şekilde vermiştir. Basınç katsayıları dağılımını Networks, West Publishing Company, 1992.
doğru bir şekilde verebilen bu YSA-CAD modeli, uçak [11] S. Haykin, Neural Networks, A Comprehensive
ve havacılık mühendisliği için çok kullanışlı bir Foundation, Macmillan College Publishing Comp.
modeldir. Gerçek zamanda hesaplama süresi çok Inc., 1994.
kısadır. Sonuç olarak, bu YSA modelinin, uçak ve [12] D. E. Rumelhart and J. L. McClelland, Parallel
havacılık mühendisliğinin CAD uygulamalarında geniş Distributed Processing, Vol. 1, The MIT Press,
bir şekilde uygulama alanı bulması beklenmektedir. Cambridge, 1986.
[13] M. Hagan, M. B. Menhaj, Training Feedforward
Networks with the Marquardt Algorithm, IEEE
Transactions on Neural Networks, Vol 5., No 6,
November 1994.

173
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Şekil 7 Öğrenme-hata grafiği.

Şekil 8 Eğitim ile YSA sonuçları grafiği (θ=30° için).

174
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Şekil 9 Test ile YSA sonuçları grafiği. (θ=18° için).

175
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

SESALTI BİR KANADIN P-K METHODU İLE FLUTTER ANALİZİ


Seher Durmaz Özge Özdemir Özgümüş Ayşe D. Özüncer Metin O. Kaya
durmazseh@itu.edu.tr ozdemirozg@itu.edu.tr ozuncer@itu.edu.tr kayam@itu.edu.tr

İstanbul Teknik Üniversitesi, Uçak-Uzay Bilimleri Fakültesi, Uçak Müh. Bölümü, 34469, Maslak, İSTANBUL

ÖZET w = w e pτ (2.1)
Bu çalışmada, literatürde yaygın olarak kullanılan
Goland kanadına p-k metodu uygulanarak farklı θ = θ e pτ (2.2)
modeller için flutter analizi yapılmıştır. İndirgenmiş Hareket denklemlerinde yer alan aerodinamik terimler
frekans iterasyonu ile belirli bir hız değeri için elde için ise aşağıdaki basit harmonik hareket kabulü yapılır.
edilen sonuçlar, mevcut çözümler ile karşılaştırılmıştır. w(x, t ) = w( x )eiωt (2.3)
İlk önce, incelenen yay modelinde Lagrange yöntemi θ (x, t ) = θ (x )e i ωt
(2.4)
kullanılarak hareket denklemleri elde edilmiş, çırpınma
hızı ve indirgenmiş frekans değeri hesaplanmıştır. Daha Bu şekilde aşağıda verilen flutter determinantı elde
sonra, yay modeline göre gerçeğe daha yakın olan edilir.
Euler-Bernoulli kiriş modeli ile modellenen kanadın
hareket denklemleri çıkarılmış ve kritik çırpınma p 2 [M ] +
b2
U2
[
[M ] ω 2 − ρ∞ [A(ik )] = 0 ] (2.5)
karakteristikleri elde edilmiştir. Kiriş modelinde,
hareket denklemlerine Galerkin metodu uygulanmış, ilk Verilen bir hız için herhangibir başlangıç k (indirgenmiş
olarak tek terim ve sonrasında daha iyi bir yaklaşım frekans) değeri atanarak determinant çözülür ve p
elde edebilmek amacıyla iki terim alınarak çözüm kökleri aşağıdaki gibi hesaplanır.
yapılmıştır.
p = γk ± ik (2.6)
Her iki model için hesaplanan hız ve frekans değerleri
1 ⎛ a n +1 ⎞ (2.7)
kıyaslanarak analitik çözüme benzerliklerine göre γ= ln⎜ ⎟
2π ⎜⎝ an ⎟⎠
kullanılabilirlikleri tartışılmıştır.
Burada, γ logaritmik azalmayı, an ve an+1 ise art arda
I. GİRİŞ gelen salınımların genliklerini ifade eder.
Aeroelastisite konusunda, özellikle de pratik Başlangıç çözümünden elde edilen p kökü, denklem
uygulamalarda kullanılan k metodu, dikkate değer birçok (2.5)’te yerine yazılarak
avantajı olmasına rağmen matematiksel uygunluğu,
ℜ( p )
yapay sönümlemenin g=0’dan faklı değerleri için k1 = ℑ( p ) , γ1 = (2.8)
hesaplanan frekans ve sönümleme karakteristiklerinin k1
sistemin davranışını doğru ifade edip etmediği, tartışılan
konular olmuştur [1]. Ancak, 1971 yılında Hassig [2] değerleri elde edilir. Bulunan k1 değeri, A(ik1) olarak
yaptığı çalışma ile k metodunun, flutter durumunun denklem (2.5)’te yer alan aerodinamik matriste yerine
kaynaklandığı modları doğru olarak bulamayacağını yazılarak yeni bir matris elde edilir ve determinant p için
göstererek, p ve k metotlarının beraber uygulandığı p-k tekrar çözülür.
metodunu geliştirmiştir. ℜ( p )
k2 = ℑ( p ) , γ2 = (2.9)
II. P-K METODU k2
P-k metodunun uygulanışı, hareket denklemlerinin Az sayıda iterasyon yapıldığında k belirli bir değere
homojen kısmının boyutsuz zaman terimi τ=Ut /b’nin yakınsar. Böylece belirli k ve γ değerleri elde edilir.
kullanılarak tekrar yazılmasını içerir. Buna göre, Farklı hızlar için de iterasyonlar tekrarlanır ve γ' nın sıfır
denklemlerin homojen kısımlarında aşağıdaki ifadeler olduğu durum, aranan çözümdür [1, 2].
kullanılır.

176
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

III. KANAT MODELLERİ B. KİRİŞ MODELİ


Bu çalışmada, özet kısmında da açıklandığı gibi Bu modelde kanat, kökte ankastre ve uçta serbest sınır
incelenen kanat için önce yay ve daha sonra kiriş modeli koşullarına sahip Euler-Bernoulli kirişi olarak
kullanılacaktır. modellenir. Şekil 2’de verilen model, sivrilik oranına
sahip bir kirişi gösterirken kullanılan referans kanat,
dikdörtgen kanat olarak modellenmiştir.
U Elastik Eksen
A. YAY MODELİ
Kullanılan yay modeli Şekil 1’de verilmiştir. x

Atalet Ekseni
x
Şekil 2. Daimi akım içinde kiriş olarak modellenen
sivrilmiş bir kanat için elastik eksen ve atalet eksenin
yeri
Şekil 2’de daimi akım hızı, U ile gösterilirken, elastik
Şekil 1. Yay modeli
eksen ile atalet ekseni arasındaki mesafe yθ olarak
Burada; a boyutsuz büyüklüğü, elastik eksenin veter gösterilmiştir. Ayrıca, kanadın elastik ekseni x-ekseni ile
ortasına göre konumunu ve b, yarı veterin uzunluğunu çakışıktır.
göstermektedir.
Kanatta meydana gelen deformasyon, z-doğrultusunda
Yay modeli için Lagrange yöntemi ile elde edilen oluşan w düşey deplasmanı ve kanadın, elastik eksen
hareket denklemleri aşağıda verilmiştir. çevresinde θ açısı kadar burulması mertebesinden
mw&& + Sθθ&& + K w w = − L (3.1) belirlenir. Kanat deformasyonları, Şekil 3(a) ve (b)’de
&& gösterilmiştir.
S w
θ && + I θ + K θ = M
θ θ y
(3.2)
Denklemler (3.1) ve (3.2)’de yer alan m birim uzunluk x w
için kütleyi; Sθ kanat statik momentini; Kw deplasman x
yay katsayısını; L aerodinamik taşıma kuvvetini; Iθ birim
uzunluk için kütle ataletini; Kθ burulma yay katsayısını;
My ise aerodinamik momenti temsil etmektedir. z
(a)
Theodorsen Teorisi’ne göre çıkarılan taşıma kuvveti, L
ve aerodinamik moment, My ifadeleri aşağıda verilmiştir
[3].
θ
L' = 2πρ UbC(k ) w& + Uθ + b − a θ& + πρ b 2 (w
⎡ ⎛1 ⎞ ⎤
&& + Uθ& − baθ&&)
(3.3) c
⎢ ⎜ ⎟ ⎥

⎣ ⎝2 ⎠ ⎦


z
⎛1 ⎞⎧ ⎡ ⎛1 ⎞ ⎤
M ' = b⎜ + a ⎟⎨2πρ∞UbC(k )⎢w& + Uθ + b⎜ − a ⎟θ&⎥ + πρ∞ b 2 w

&& + Uθ& − baθ&& ⎬( ) w
⎝ 2 ⎠⎩ ⎣ ⎝2 ⎠ ⎦ ⎭
⎡1 ⎛1 a⎞ ⎤
− πρ∞b3 ⎢ w&& + Uθ& + b⎜ − ⎟θ&&⎥ (3.4) y
⎣2 ⎝8 2⎠ ⎦
Denklem (3.1) ve (3.2)’ye, ikinci bölümde açıklanan p-k (b)
metodunun uygulanması ile flutter determinantı,
aşağıdaki gibi elde edilmiştir. Şekil 3. (a) w, düşey deplasman (b) θ, kanat kesitinin
dönmesi
k2 b2 C(k) k(i +ak) +[2+ik(1−2a)]C(k) 2
p2 − +ω2 +2i +p y θ Burada bölgesel hücum açısını ifade eden θ açısı, hücum
μ U2
w
μ μ
=0
akik(1+2a)C(k)
2
+ p2yθ
2
(
3 2
)
4ik (1+2a)[2i −k(1−2a)]C(k) +k 4i −8ia−8a k 2⎛ 2 2 b2 ⎞
+r ⎜⎜ p +ωθ 2 ⎟⎟
kenarının yukarı durumu için pozitif değer alırken düşey
μ 8k2μ ⎝ U⎠ deplasmanı ifade eden w’nun aşağı yönlü olduğu
(3.5) durumlarda w pozitif değer alır.

177
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Eğilme-burulma etkileşimine maruz kalan Euler- L L


a114 = ∫ πρ∞ b 2 f12 dx b121 = ∫ myθ Φ 2 f1dx
Bernoulli kirişine ait kinetik ve potansiyel enerji 0
0
ifadelerine Hamilton prensibi uygulanarak hareket
d 2 ⎛ d 2 f2 ⎞
L L
denklemleri, denklemler (4.1) ve (4.2)’deki gibi elde a121 = ∫ ⎜ EI ⎟ f1dx
dx 2 ⎜⎝ dx 2 ⎟⎠ b122 = ∫ 2πρ∞ b 3Φ 2 f1dx
edilmiştir [4]. 0
0
L L
∂2 ⎛ ∂2w ⎞ ∂2w ∂ 2θ (4.1) ⎛1 ⎞
b123 = ∫ 2πρ ∞ b 3 ⎜ − a ⎟Φ 2 f1dx
⎜⎜ EI ⎟⎟ + ρ A + ρ Ay θ + L′ = 0 a122 = ∫ mf1 f 2 dx ⎝2 ⎠
∂x 2 ⎝ ∂x 2 ⎠ ∂t 2
∂t 2 0
0

∂ ⎛ ∂θ ⎞ ∂ 2w ∂ 2θ (4.2) L L
− ⎜ GJ ⎟ + ρ Ay θ + Iθ −M′=0 a123 = ∫ 2πρ∞b2 f1 f 2 dx b124 = ∫ πρ ∞ b 3Φ 2 f1dx
∂x ⎝ ∂x ⎠ ∂t 2 ∂t 2 0 0

Denklemlerde yer alan EI eğilme rijitliği, GJ burulma L L


a124 = ∫ πρ∞ b 2 f1 f 2 dx b125 = ∫ πρ∞b 3aΦ 2 f1dx
rijitliği, ρ malzemenin yoğunluğunu ve A kiriş kesit 0 0
alanını ifade etmektedir.
V. SONUÇLAR
Denklem (3.3) ve (3.4)’ te verilen taşıma kuvveti ve
aerodinamik moment ifadeleri, kiriş modeli için Yay ve kiriş olarak iki ayrı şekilde modellenen kanadın
çıkarılan denklemler (4.1) ve (4.2)’de yerlerine yazılır. flutter hızını ve frekanslarını bulmak amacıyla
Elde edilen ifadelere iki terimli Galerkin yöntemi [5] Mathematica paket programı kullanılarak kod yazılmış
uygulanarak flutter determinantı aşağıdaki gibi elde ve sonuçlar elde edilmiştir. Sonuçların doğruluğunu test
edilir. etmek için literatürde yaygın olarak kullanılan Goland
b2 b2 kanadının değerleri alınmıştır. Kanadına ait veriler
a111 + p 2 a112 + C (k )ika113 − k 2 a114 a121 + p 2 a122 + C (k )ika123 − k 2 a124
U2 U2 Tablo 2’de özetlenmiştir [6].
b2 b2
a 211 + p 2 a 212 + C (k )ika 213 − k 2 a114 a 221 + p 2 a 222 + C (k )ika 223 − k 2 a 224
U2 U2
Tablo 2. Goland kanadı verileri
p 2 a311 − C (k )ika 312 + k 2 a 313 − k 2 a 314 p 2 a 322 − C (k )ika 322 + k 2 a 323 − k 2 a324
+ p a 411 − C (k )ika 412 + k a 413 − k a 414
2 2 2
p a 422 − C (k )ika 422 + k a 423 − k a 424
2 2 2 Parametreler Değerler
p 2 b111 + C (k )b112 + C (k )ikb113 + ikb114 + k 2 b115 m 0.746 slug/ft
p 2 b211 + C (k )b212 + C (k )ikb213 + ikb214 + k 2 b215 Sθ 0.447 slug/ft/ft
b2 EI 23.6 × 106 lb ft
b311 + p 2 b312 − C (k )b313 − C (k )ikb314 − ikb315 − k 2 b316 + ikb317 − k 2 b318
U2 GJ 2.39 × 106 lb ft
1.943 slug/ft2/ft
2
b Iθ
b411 + p 2 b412 − C (k )b413 − C (k )ikb414 − ikb415 − k 2 b416 + ikb417 − k 2 b418
U2
b2
a –1/3
b121 + C (k )b122 + C (k )ikb123 + k 2 b124 + k 2 b125 l 20 ft
U2
b2
b221 + C (k )b222 + C (k )ikb223 + k 2 b224 + k 2 b225
b 3 ft
U2 yθ 0.199 ft
=0
b2
b321 + p 2 b322 − C (k )b323 − C (k )ikb324 − ikb325 − k 2 b326 + ikb327 − k 2 b328
U2 Şekil 3 ve Şekil 4’te farklı iki model için γ-U grafikleri
b2
b421 + p 2 b422 − C (k )b423 − C (k )ikb424 − ikb425 − k 2 b426 + ikb427 − k 2 b428 çizdirilmiştir. γ=0 hali, hız ekseninin kesildiği yer flutter
U2 durumudur.
(4.3)
γ-U Grafiği
Determinantta kısaltılmış olarak verilen katsayılar ise
0.2
Tablo 1’de gösterilmiştir.
0.1
Tablo 1. Galerkin yöntemi ile elde edilen katsayılar
0
L
b111 = ∫ myθ Φ1 f1dx -0.1
0 100 200 300 400 500 600

Galerkin Katsayıları 0 -0.2


γ

L
b112 = ∫ 2πρ∞b Φ1 f1dx
3 -0.3

0 -0.4

d 2 ⎛ d 2 f1 ⎞
L L
⎛1 ⎞
a111 = ∫ 2 ⎜⎜ EI ⎟ f1dx b113 = ∫ 2πρ∞ b 3 ⎜ − a ⎟Φ1 f1dx -0.5

0
dx ⎝ dx 2 ⎟⎠ 0 ⎝2 ⎠
-0.6
L L

a112 = ∫ mf12 dx b114 = ∫ πρ∞ b 3Φ1 f1dx


-0.7

U (ft/s)
0 0
L L

a113 = ∫ 2πρ∞b2 f12 dx b115 = ∫ πρ∞ b 3 aΦ1 f1dx Şekil 3. Yay modeli için γ-U grafiği
0
0

178
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

[4] Özge Özdemir Özgümüş, Bir Helikopter Palinin


γ-U Grafiği
Dinamik ve Aeroelastik Analizi, İTÜ, Yüksek Lisans
0.1 Tezi, 2005.
0
[5] Y. C. Fung, An Introduction To The Theory Of
0 100 200 300 400 500 600 Aeroelasticity, Dover Publications, 1969.
-0.1
[6] J. Lin, K. W. Iliff, Aerodynamic Lift and Moment
-0.2 Calculations Using a Closed-Form Solution of the
Possio Equation, NASA, 2000.
γ

-0.3

-0.4

-0.5

-0.6

-0.7

U (ft/s)

Şekil 4. Kirişi modeli için γ-U grafiği


Son olarak bir kıyaslama yapabilmek amacıyla
çalışmada elde edilen sonuçlar, analitik çözüm ve bağıl
hatalar Tablo 3’te verilmiştir. Burada; Uf flutter hızı ve
εr, bağıl hata olarak tanımlanır.
Tablo-3. Yay ve kiriş modelinin analitik çözüm ile
kıyaslanması
Uf (ft/s) ωf (rad/s) k
Analitik Çözüm [6] 447 69 0.470
Yay Modeli 433 67.9 0.495
εr (Yay Modeli ) % 3.1 % 1.6 % 5.2
Kiriş Modeli 444 70.2 0.474
(tek terimli Galerkin)
εr(Kiriş Modeli) % 0.7 % 1.7 % 0.9
Kiriş Modeli 448 69.9 0.468
(iki terimli Galerkin)
εr(Kiriş Modeli) % 0.2 % 1.3 % 0.4
Tablo 3 incelendiğinde aşağıdaki sonuçlara ulaşılır.
1- Kiriş olarak modellenen kanat, yay modeline göre
gerçeğe daha yakın sonuçlar vermiştir.
2- Kiriş modelinde iki terim alınarak uygulanan
Galerkin yönteminde, tek terim alınarak yapılan
uygulamaya göre daha hassas sonuçlar elde
edilmiştir.

KAYNAKLAR
[1] D. H. Hodges, G. A. Pierce, Introduction to
Structural Dynamics and Aeroelasticity, Cambridge
University Press 2002.
[2] H. Hassig, An Approximate True Damping Solution
of the Flutter Equation by Determinant Iteration, J.
Aircraft, vol. 8, no 11, 1971.
[3] Robert H. Scanlan, Robert Rosenbaum, Introduction
to the Study of Aircraft Vibration and Flutter,
Macmillan, 1951.

179
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

DAİRESEL VE DAİRESEL OLMAYAN JETLERİN YAKIN


ALANLARINDA AKIŞ YAPISI VE TÜRBÜLANS
Nuri Erkin Öçer1 Gürsu Taşar1
e-posta: e151043@metu.edu.tr e-posta: gtasar@ae.metu.edu.tr

Y. Doç. Dr. Oğuz Uzol1 Doç. Dr. Serkan Özgen1


e-posta: uzol@ae.metu.edu.tr e-posta: sozgen@ae.metu.edu.tr

1
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümü, 06531 ANKARA

ÖZET Hızlandırılmış havanın bir lüle vasıtasıyla durgun


Dairesel ve eğri köşeli dairesel olmayan lüle havaya enjeksiyonu nümerik ve deneysel karışım
ağızlarından çıkan jetlerin türbülanslı akış alanları çalışmalarının genel modelini oluşturmaktadır.
sıcak-tel anemometrisi kullanılarak deneysel olarak Akışkanların türbülans yapılarının oluşumunda baskın
incelenmiştir. Deneyler, asıl akış yönünde en fazla 22 rol oynayan vortisite dağılımının ölçümü, bu
m/s hıza sahip jet üreten bir düzenekte akışkanların karışım düzeylerinin tespitinde önemli bir
gerçekleştirilmiştir. Asıl akış yönündeki en yüksek hız deterministik niceliktir. Akışkanların karışımında büyük
değeri ve lülenin eşdeğer çapı (De=40 mm) kullanılarak ve küçük ölçekli türbülans yapıları etkindir [1].
hesaplanan Reynolds sayısı 6*104’e karşılık
gelmektedir. Üç ana yöndeki hız değerleri ile birlikte, Daha önceki birçok çalışmada, dairesel ve dairesel
Reynolds stress tensörünün tüm altı bileşenin olmayan keskin-kenarlı orifis ve jetler incelenmiştir.
dağılımları, üç sensörlü bir sıcak-telin lüle ağzından Miller tarafından yapılan nümerik çalışmada [2] düşük
başlayarak akış yönünde değişik mesafelerde hareket Reynolds sayılarında dairesel olmayan lülelerden çıkan
ettirilmesiyle elde edilmiştir. Ölçümler eşkenar üçgen, üç-boyutlu jetler Direkt Nümerik Simulasyon (DNS)
kare ve karşılaştırmalara temel teşkil etmek üzere yöntemiyle görselleştirilmiş ve dairesel olanlarla
dairesel lülelerden alınmıştır. Veriler bu jetler içindeki karşılaştırılmıştır. Daha iyi bir karşımın işareti kabul
hız ve vortisite karakteristikleri, türbülans kinetik edilen eksenlerin yer değiştirmesi olayı tüm dairesel
enerjisi ve kütle karışım düzeyleri gibi akışın yapısına olmayan jetler için gözlenmiştir. Dairesel olmayan
ilişkin niceliklerin karşılaştırılmasında kullanılmıştır. jetleri dairesel olanlara göre daha verimli karıştırıcılar
Ayrıca, literatürde bahsi geçen eksenlerin yer haline getiren eksenlerin yer değiştirmesinin önemi
değiştirmesi kavramı dairesel olmayan jetler için Gutmark ve Grinstein [3] tarafından yapılan çalışmada
incelenmiş ancak asıl lüle ağzından akış yönünde 4De da belirtilmiştir. Jetin çekirdek uzunluğu da ayrıca
mesafeye kadar bu olay gözlenmemiştir.. karışım düzeyini ölçmede belirleyici bir nicelik olarak
vurgulanmış ve sonuçlar eşkenar üçgen bir lüleden
I. GİRİŞ çıkan jetin diğer incelenen jetlere göre en verimli
Karışım kavramı, heterojen fiziksel sistemlerin daha karıştırıcı olduğunu göstermiştir. Deneysel
homojen hale gelmesinde yardımcı olmaktadır. Yanma çalışmalardaysa, Quinn [4] keskin kenarlı bir eşkenar
örneğinde olduğu gibi, yakıt ve oksitleyici arasındaki üçgen ağızlı orifisin çıkışının yakın alanını sıcak-tel
kimyasal tepkime ve buna eşlik eden ısı oluşumu, böyle yöntemiyle incelemiştir. Sonuçta elde edilen nicelikler
bir akış sisteminin tanımlanmasını ve incelenmesini kullanılarak eşkenar üçgen jetdeki karışım oranının
daha da zorlaştırmaktadır. Ancak, lülelerden çıkan hava dairesel olana göre daha yüksek olduğu gösterilmiştir.
ve yakıtın karışımı özel bir önem arzetmektedir. Bu çalışmalarda incelenmeyen, ancak Quinn’in [4] ileri
Dairesel olmayan geometrideki lülelerle karışımın pasif bir araştırma konusu olarak belirttiği bir nokta; köşe
kontrolü, endüstriyel sistemlere de uygulanması kolay eğriliğinin dairesel olmayan jetlerin karışımı üzerindeki
olan, daha verimli yanma performansı sağlayabilen bir etkisidir. Bir lülede keskin kenarlı köşelerin varlığı
tekniktir. Schadow [5] ve Toyoda ile Hussain’in de [5] gösterdiği
gibi köşelerdeki küçük ölçekli türbülans oluşumunu,

180
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

lülenin kenar kısımlarına nazaran arttırmakta, bu da X/De=4 ölçüm düzleminde ise iki nokta arasında yine
maddelerin karışımını önemli ölçüde arttırmaktadır. 2.54 mm lik hareketle toplamda 152.4 mm lik bir
uzunluk boyunca y ve z yönlerinde yürütülmüştür.
Bu çalışmada dairesel ve eğri köşeli dairesel olmayan
lülelerden çıkan jetlerin türbülans yapıları ve karışma Şekil 1’de, seçilen koordinat sistemi ve deney düzeneği
düzeyleri sıcak-tel yöntemiyle deneysel olarak görülmektedir. Homojen bir akış elde etmek için
incelenmiştir. Deneyler ana yönde en fazla 22 m/s hız düzeneğin durultma odası bölgesinde üç kademeli elek
sağlayabilen düşük-hızlı bir jet düzeneğinde kullanılmıştır. Akış yüzünden oluşabilecek titreşimler
gerçekleştirilmiştir. Ana yöndeki en yüksek hız değeri gerekli bölgelere pabuçlar konarak engellenmiştir.
ve lülenin eşdeğer çapı (De=40 mm) kullanıldığında
Reynolds sayısı 6*104’a karşılık gelmektedir. Üç ana Deneylerde yüksek çözünürlüklü türbülans ölçümleri
yöndeki hız vektörleri ile birlikte Reynolds stress için tasarlanan 3 eksenli DANTEC P91 sabit sıcaklıklı
tensörünün tüm altı bileşenin dağılımları üç sensörlü bir sıcak tel anemometresi (CTA) kullanılmıştır. Cihazın
sıcak-tel probunun jetin çıkış alanına paralel karesel altın kaplı sondaları 5μm çapında ve 3 mm toplam
düzlemlerde, değişik mesafelerde hareket ettirilmesiyle uzunluğa sahip olup, Reynolds gerilimlerini
elde edilmiştir. Veriler bu jetler içindeki vortisite hesaplamada kullanılan tüm veriyi sağlayabilmektedir.
dinamiklerinin, türbülans kinetik enerjisi ve kütle Yönsel kalibrasyon için üreticinin sağlamış olduğu
karışım düzeyleri gibi akışın yapısına ilişkin niceliklerin sabitler kullanılmış olup, hız kalibrasyonu jet çıkışının
karşılaştırılmasında kullanılmıştır. merkezinde gerçekleştirilmiştir. CTA voltaj verilerini
hız değerlerine çevirmek için kaydırılmış üs kuralı eğri
II. DENEY DÜZENEĞİ VE METODOLOJİ uydurma yöntemi (shifted power law curve fit)
Çalışmalar Şekil 1’de gösterilen jet düzeneğinde kullanılmıştır.
gerçekleştirilmiştir. Düzenek bir eksenel fan, difüzör,
havayı düzeltici bir odacık ve değişik lülelerin
sabitlenmesine olanak sağlayan daralan bir çıkış
kısmından oluşmaktadır. Difüzör, odacık ve çıkış
plexiglas maddeden, fan aktarım borusu ve lüleler ise
metalden üretilmişlerdir. Diffüzör 0.5x0.66 m2 giriş ve
0.66x0.66 m2 çıkışa sahiptir ve uzunluğu 0.34 metredir.
Odacık ise karesel bir küp şeklinde olup 0.565 metre
uzunluğundadır. Çıkışın uzunluğu 0.29 metre girişi
0.66x0.66 m2 ve çıkışı 0.237x0.237 m2’dir. Bu da
7.75’lik bir daralma oranına karşılık gelmektedir. Her üç
lüle de 0.5 m uzunluğunda olup eşdeğer çıkış çapları
De=40 mm’ dir.

Bir kontrol birimiyle, en yüksek çözünürlüğü 10-3 inch


olan bir hareket mekanizması kullanılarak üç hız
Şekil 1. Deney düzeneği ve jet koordinat sistemi
bileşeni, lüle çıkışına göre akış yönünde üç düzlemde;
X/De=1, X/De=2 ve X/De=4 elde edilmiştir. Sonda,
X/De=1 ve X/De=2 ölçüm düzlemlerinde, iki ölçüm
noktası arasında 2.54 mm hareketle toplamda 101.6 mm,

181
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

1 De 2 De 4 De

Şekil 2. Dairesel (üst sıra), kare (orta sıra) ve üçgen (alt sıra) jetler için akış doğrultusundaki ortalama hız bileşeni (x
bileşeni)

Şekil 3. Dairesel, kare ve üçgen jetler için kütle karışım oranları

182
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

1 De 2 De 4 De
Şekil 4. Dairesel (üst sıra), kare (orta sıra) ve üçgen (alt sıra) jetler için akış doğrultusundaki ortalama vortisite bileşeni (x
bileşeni)

1 De 2 De 4 De
Şekil 5. Dairesel (üst sıra), kare (orta sıra) ve üçgen (alt sıra) jetler için türbülans kinetik enerji dağılımları

III. SONUÇLAR değişik uzaklıklardaki kesitler için göstermektedir.


Şekil 2, daire, üçgen ve kare geometrili lülelerin akış Dairesel olmayan keskin köşeli lülelerin kullanıldığı,
yönündeki ortalama hız dağılımını, lüle çıkışından daha önceki çalışmaların aksine, üçgen ve kare

183
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

geometrili lülelerin eksen yönlerinin, çıkıştan 4De türbülans ve vortisite yapıları ve kütle karışma
uzaklığa kadar korunduğu, yani eksenlerin yer seviyeleri, dairesel jetle karşılaştırmalı olarak, sıcak tel
değiştirmediği gözlenmiştir. Ortalama hızların ana akış anemometresi kullanılarak incelenmiştir.
yönündeki yayılışı göz önünde bulundurulduğunda, üç
değişik jetin de yayılmaya maruz kaldığı çok net İncelenen bölgede en yüksek kütle karışım oranına
biçimde görülmekle birlikte, üçgen geometriye sahip üçgen jetin, en düşük kütle karışım oranına da kare jetin
jette daha belirgin bir yayılma gözlenmiştir. Bu da üçgen sahip olduğu görülmüştür. Her ne kadar kare jetin
jetin daha yüksek düzeyde bir karışmaya sebep vortisite bozulma ve dönüş değerleri, üçgen ve dairesel
olduğunu gösterir. jete oranla yüksek olsa da bu kütle karşım oranına
yansımamıştır. Bu da, incelenen diğer çalışmalara oranla
Şekil 3’de çıkış uçlarının kütle karışım oranları daha düşük düzeyde tutulan Reynolds sayısına sahip jet
gösterilmektedir. Bu değerler: akışının farklı bir kütle karışım karakteristiğine sahip
olabileceğini akla getirmektedir.
(Q − Q0 )
Kütle Karışım Oranı = Önceki çalışmalarda gözlemlenen eksen çevrimi,
Q0 incelenen bölgelerde hiçbir jet için gözlemlenmemiştir.
Formülde geçen Q0 jet çıkışındaki kütle akışı olup, Q da Eksen çevrimi ve vortisite dinamiğinin kütle karışımı
Q = ∑ ρ ⋅ Vi ⋅ ΔAi formülüyle ifade edilmektedir. üzerindeki etkilerini gözlemleyebilmek için, jet çıkışının
i daha uzak bölgelerin incelenmesi gerekir.

Gözlemlenen bölgedeki karışım oranları için negatif V. TEŞEKKÜR


değerler almıştır. Bu sonuçlar Quinn [2] ‘in sonuçlarıyla Bu proje Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma
paralellik gösterir. Ancak Quinn’in sözkonusu Kurumu (TÜBİTAK)’ nun katkılarıyla (proje no:
makalesinde bu oranlar 1.5 De’den sonra pozitif olarak 106M067) yürütülmektedir.
gözlenir. 1.5 De’den sonra gözlenen bu fark Quinn’in
daha yüksek Reynolds sayılarında çalışmış olmasıyla KAYNAKLAR
açıklanabilir. Bu sonuçlara göre 2De’ye kadar dairesel [1] Gutmark E.J., Schadow K.C., Parr T.P., Hanson-
jetin karışım oranları en yüksek olarak gözlenirken, 3De Parr D.M.,Wilson K.J., Noncircular jets in
bölgesinde üçgen jet en yüksek değerleri vermektedir. combustion systems., Exp. Fluids 7:248, 1989
4De civarında ise karışım oranları kare ve dairesel jetler [2] Miller, R.S., Madnia, C.K. & Givi, P., Numerical
için aynı seviyelerde seyretmektedir. Simulation of Non-Circular Jets, Computers &
Fluids Vol. 24, No. 1, pp. l-25, 1995.
Şekil 4’te akış yönündeki ortalama vortisite grafikleri [3] Gutmark, E.J., Grinstein, F.F., Flow Control with
gösterilmiştir. Şekilde jet içinde ters yönde oluşan Non-Circular Jets, Annual Review of Fluid
vortisiteler görülmektedir. Kare ve üçgen jetlerin Mechanics Volume 31:239–72, 1999.
köşelerinde oluşan vortisitelerin 4De civarında [4] Quinn, W.R., Near-Field Measurements in an
deformasyona uğrayarak 45°’lik bir dönme yaptığı Equilateral TriangularTurbulent Free Jet, AIAA
gözlenmekle birlikte, aynı oluşum hız dağılımlarında Journal Vol. 43, No. 12, December, 2005.
görülmemektedir. Kare jetteki vortisite dönüşleri üçgen [5] Schadow, K.C., Gutmark, E.J., Parr, D.M., Wilson,
jete göre daha yüksek seviyede olsa da, üçgen jetin kütle K.J., Selective Control of Flow Coherence in
karışım oranı lüle çıkışından 3 De’den itibaren daire ve Triangular Jets, Exp. Fluids 6:129–35, 1988.
kare jetten daha fazla olmaktadır. [6] Toyoda, K., Hussain A.K.M.F., Vortical structures
of noncircular jets. Proc.Of the Asian Congr. Fluid
Şekil 5’te görülen türbülans kinetik enerji dağılımları Mech., 4th, Hong Kong, pp. A117–27, 1989.
incelendiğinde, kare ve dairesel jetlerin türbülans kinetik [7] Vandsburger, U., Ding, C., The Spatial Modulation
enerji seviyelerinin üçgen jete göre daha yüksek olduğu of a Forced TriangularJe,t Exp. Fluids 18:239–48,
görülebilir. Türbülans kinetik enerjinin akış yönünde 1995.
artması Quinn’in [7] çalışmasıyla örtüşmektedir. [8] Quinn, W.R., Measurements in the Near Flow Field
of an IsoscelesTriangular Turbulent Free Jet,
IV. ÖNERİLER Experiments in Fluids 39: 111–126 DOI
Bu deneysel çalışmada, üçgen ve kare geometriye sahip 10.1007/s00348-005-0988-2, 2005.
ve yuvarlak köşeli çıkış uçlarından çıkan jet akışının

184
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

TARIMSAL UÇAKLARLA YAPILAN HAVADAN İLAÇLAMADA


ATMOSFERİK STABİLİTENİN ETKİLERİNİN İNCELENMESİ
Bülent EKER
e posta:beker@nku.edu.tr

Namık Kemal Üniversitesi,Ziraat fakültesi,Tarım Mak.Bölümü, 59100 TEKİRDAĞ

ÖZET faktörün etkili olduğunu göstermiştir. Genelde bu


Yaygınlaşan tarımsal savaş uygulamaları teknolojik faktörler kontrol edilebilir(boom genişliği, ilaçlama
gelişmelerle desteklenen sistemler yardımıyla etkinlik memeleri,sistemdeki basınç vb.) ve kontrol edilemez
oranlarını sürekli arttırmaktadır. Bu uygulamalarda (rüzgar hızı ve yönü,atmosferik stabilite vb) şeklinde
sadece ilacın atılması değil ilacın hedefe doğru ve gruplandırılır. Tarımsal savaş uçağını kullanan pilot
zamanında ulaşmasına çalışılmaktadır.Bu açıdan bu faktörlerin tümünü kontrol ederek ilaçlamayı en üst
bakıldığında uğraşılan konu geniş bir perspektif seviyede bir etkinlikte bitirmek zorundadır.Zorlandığı
içinde bir taraftan uçağa bağlı,diğer taraftan bitki ve nokta kendi denetimi altında olmayan faktörlerle de
topografik özelliklerine bağlı faktörler yanında nasıl baş edeceğidir.Bu konuda teknolojik araç ve
kontrol edilemeyen faktörler şeklinde karşımıza gereçler yanında ilaçlamanın mantığının çok iyi
çıkmaktadır. bilinmesi büyük yararı olur.

Bu kontrol edilemiyen faktörlerden biride atmosferik Bütün bunlara dayanılarak bu bildiride temel amaç
stabilitedir.Ancak bu faktörün neden olacağı ilaçlama olarak tarımsal savaş uygulamalarında kontrol
karakteristiklerindeki değişimin bilinmesi ilaçlanma edilemeyen faktörler içinde en önemlisi olan
etkinliğini arttırıcı hususlar arasında sayılır.Tarımsal atmosferik stabilitenin incelenmesi hedeflenmiştir.
savaş uçağını kontrol eden pilot bu etkinin nasıl
sonuçlar doğuracağını bilmeside ilacın gerçek zaman 2.ATMOSFERİK STABİLİTE
peryodu içinde bitkiye arzulanan düzeyde ulaşmasını
sağlayacaktır. İşte bu bildiride her yönü ile atmosferik İlaçlama uygulaması yapan uçağın yada helikopterin
stabilitenin havadan yapılan ilaçlama öncelikle iki hususta istemlerinin karşılaması gerekir.
uygulamalarında nasıl bir etki yapacağı ortaya Bunlardan birincisi seyir güvenliği diğeri de ilaçlama
konulmaya çalışılmıştır. etkinliğidir. Aslında her iki hususunda etkilendiği
faktörlerden biride kontrol edilemiyen faktörler içinde
yer alan atmosferik stabilitedir. Atmosferik stabilite
1.GİRİŞ ,gerçek zaman ve geçmiş zaman verilerinin birlikte
düşünülmesini gerektirir..İlaçlama koşullarında bu
Tarımsal savaşın doğasında bitkilerdeki hastalık faktörün etkinliği meteorojik koşullarla ilişkilidir.
etmenlerinin sıvı yada toz şeklindeki belirli kimyasal Yapılan birçok çalışmada atmosferik stabilitenin
kompozisyonda olan ilaçların etkisi ile ortadan sağlanması ile ilaçlamanın daha etkin ve verimli
kaldırılması söz konusudur.Amaç bu etkinin sadece yapılabildiğini bize göstermiştir. Bu açıdan atmosferik
hastalık etmenleri ile bulaşık olan alanda stabilitenin, diğer meteorolojik parametrelerin gibi
gerçekleştirilmesidir. günlük içinde nasıl değişiyorsa aynen
değişebileceğini düşünülmesi gerekir.Bunun sonunda
Bu durum tarımsal savaş olarak adlandırılan tüm ilaçlamanın bu faktörün iyi analiz edilmesi ile daha
uygulamaların çevre faktörleri düşünülerek verimli yapılmasının mümkün olabileceğini
yapılmasını zorunlu hale getirmiştir.Bunu zorlayan bir düşünülmelidir.
diğer etmende ilaçlama uygulaması özünde
ekonomiklik içermesidir.Eğer bu havadan yapılan Atmosferik stabilitenin değişiminde birçok etmen
tarımsal savaş uygulaması ise konu çok yönlü bulunmaktadır. Bunların başında yüksekliğe bağlı
düşünülmelidir. olarak değişen sıcaklık derecesi gelmektedir. Bunun
sonunda tanımlanan değer yüksekliğin artması ile
Yapılan çalışmalar havadan tarımsal savaş atmosfer basıncının azalma oranı olarak bilinmektedir.
uygulamalarının etkinlik değerinin üzerinde birçok Bu oran düşey hava hareketlerinde önemli bir etkiye
sahiptir.Bir kütlenen düşey konumda yer
değişikliğinde formun değişmesine neden olmaktadır.

185
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Bu durum termodinamik yasalar içinde yer alan faktör rüzgarlardır.İlaçlama paterni buna bağlı olarak
gazlara ilişkin 1 nolu yasada tanımlanarak her 100 değişir (Şekil 2).
metre yükseklikte 1oC sıcaklığın kuru hava
koşullarında değişebileceği ile açıklamaktadır. Oysa
adiyabatik (ısı ve madde transferinin olmaması) olan
bu oranın gerçek hava koşullarında yüzey sıcaklığı ve
diğer yöresel hava koşullarına bağlı olarak
değişebileceği bilinmelidir. Örneğin belli bir
hacimdeki ılıman hava koşullarında gerçek değerin
adiyabatik olarak bilinen değerden fazla olduğu bir
gerçektir..Ancak uygulamada bu iki değer aynı
yoğunluktaki hava koşulunda eşit olarak
alınmaktadır.Ve sonuçta bu değer doğal stabilite
değeri olarak tanımlanmaktadır.

Hava hacminin artması ile birlikte sıcaklık farkı


artmaktadır. Aynı şekilde sıcaklıkta yükseklikle
artmaktadır. Bu koşullarda sıcak hava tabakasının
soğuk hava tabakasının üstüne çıkması sonuncu da
yükseltiyle ısıda artmaktadır. Bu ters değişim yerde
radyasyon soğumasını oluşturur ve ilaç partiküllerinin
adeta ılık olan yer yüzeyinde yatay konumda hareket
etmesine yol açar.Tüm bu değişimler Şekil 1 de
gösterilmiştir. Şekil 2.Rüzgara bağlı olarak ilaç dağılım paterninin
değişimi

Burada rüzgarın hızını belirleyen rüzgarın yatay yönde


hareketidir. Uçaktan atılan damlanın hareketi, hakim
rüzgar ve türbülans koşullarından etkilenmektedir.
Rüzgar hızı ve ürünün yataylığına bağlı olarak;
türbülans hızı, damla spektrumunun ortalama
sedimantasyon hızından daha yüksek, daha düşük
veya eşittir. Tarımsal ürünlerde sıralar arasındaki
ortalama rüzgar hızı genellikle çok düşüktür ve 45 μm
veya daha büyük çaptaki damlalar yerçekiminin
etkisiyle yüzeyler üzerine otururlar.

Sıvı ilaç üzerine rüzgarın etkisi, ilaç damlalarının


Şekil 1 Stabil ve stabil olmayan koşullar
düşme oranına bağlıdır. Eğer insektisit ürün üzerine
dökülürcesine püskürtülürse rüzgar hızının önemi
Şekil 1 de 1 nolu koşul doğal stabilitenin olduğu
olmayacaktır. Başka bir deyişle, ince sisin ( smoke)
koşuldur.Yani sıcaklığın her 100 m de 1oC arttığı
yere ulaşması için uzun süre geçecektir. Rüzgar veya
koşuldur.2 koşulu ise stabil olmayan koşuldur.Bir
turbülans olmadan damlalar yerçekimi etkisiyle yatay
başka değişle havanın soğumasıyla ile artan hacim
olarak yerleştirilmiş yüzey üzerine ulaşmış olacaktır.
kısmında ilaç partiküllerinin yüzdüğü bölgedir.3 ve 4
Bu durum sedimantasyon (çökelme) olarak bilinir.
nolu koşullarda sıcaklığın yükseklikle değiştiği stabil
Damlalar, rüzgar önünde (ve turbülans nedeniyle)
bölgeleri göstermektedir.5 nolu koşulda ise sıcaklığın
rüzgara kapılarak hedeflere (veya diğer yüzeylere )
yükseklikle lineer olarak arttığı extrem stabil koşulun
çarparlar. Buna impaction (çarpma) denilmektedir. Bir
olduğu bölgeyi tanımlamaktadır.Öte yandan havadan
bitki yüzeyi üzerinde esen rüzgar; türbülans ve yere
yapılan tarımsal savaş uygulamalarında atmosfere
göre bağıl hızdan dolayı damlanın hareketini
bırakılan ilaç daneciklerinin çeşitli hava hareketleri
etkiler(Tablo 1). Havadan atılan ilaçların düşey
taşınması. hem yatay hem de düşey doğrultuda oluşur.
doğrultuda yayılması yer yüzeyi ile temas halinde olan
İlaç danecikleri , havanın bu hareketi ile ne kadar
ısınmış havanın yükselmesi sebebiyle olur. Isınmış
büyük hacimde hava ile karışırsa o kadar çok
olan hava kütlesi, etrafını çevreleyen soğuk hava
seyrelmiş olur, konsantrasyonu azalır ve böylece
moleküllerine nazaran düşük basınca sahiptir ve
ilaçlama tesirliliği de azalmış olur.İlacın yatay
ortamın kaldırma kuvveti ile yükselir.
doğrultudaki taşıması üzerine en tesirli meteorolojik

186
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Bu yükselme sırasında yükselen hava kütlesinin farklı hızlarda olabilir. Bu değerlere gerçek değişme
sıcaklığı azalır. Yükselen hava parselinin sıcaklığı hızı adı verilir. Meteorolojik şartlara bağlı olarak,
kuru havada ideal olarak her 100 m. de 1 oC azalır gerçek değişme hızı adiyabatik değişme hızından
(alçalan hava parselinde ise artar)Bununla beraber büyük veya küçük olabilir
ortamdaki hava sıcaklığının yükseklikle değişimi

Tablo 1. Farklı rüzgar hızlarındaki damla çapı, çökelme hızı ve sürtünme hızı arasındaki ilişki [1]

Damla çapı (mm) Çökelme hızı (m/s) Sürtünme hızı (m/s) Rüzgar hızı (m/s)
300 1.500 1.500 15.00
100 0.300 0.300 3.00
30 0.030 0.030 0.30
10 0.003 0.003 0.03

Sıcaklığın yükseklikle olan değişimi (gerçek değişme hale gelir. Uçak hedef arasındaki zamanda damla çapı
hızı), adiyabatik değişme hızından büyükse buna buharlaşmadan dolayı değişmektedir. Bu durum, 150
süper adiyabatik veya adiyabatik üstü veya yüksek μm’den daha küçük çaplı sıvı esaslı damlalar için çok
değişme hızı adı verilir. Bu durumda sıcaklığın önemlidir.
yükseklikle değişimi >1 oC/100 m dir.. Gerçek
değişme hızının 1 oC/100 m. den küçük olması Küresel damlaların çapı azaldığında yüzey- hacim
halindeki hıza da adiyabatik altı veya düşük değişme oranının artacağı aşikardır.Bunun sonucu daha küçük
hızı adı verilir. Adiyabatik altı değişme hızının sınır damlalarla, sıvı ilaç buharlaşma oranının daha da
değeri inversiyon adını alır[1]. artacağı anlaşılabilir..Sonuç olarak, ULV
formülasyonunda bulunan çözücüler, düşük
Herhangi bir sebepten dolayı yeryüzüne yakın hava buharlaşma oranına sahip olmalıdırlar.. Eğer ULV
kütlesi atmosfere nazaran daha soğuk bir durum alırsa sıvısında yüksek derecede buharlaşan çözücüler
bunun hemen üzerinde kararlı bir hava kütlesi oluşur. kullanılırsa, küçük damlalar, aerosol sınıfına girerler
Böylece yüzeydeki hava kütlesi atmosfere nazaran ve çok uzun zaman havada asılı kalan küçük toz
daha soğuk duruma geçer ve böylece sabahın erken parçacıklarına bile dönüşebilirler. Bu nedenle, ULV
saatlerinde atmosferde kararlı bir hava kütlesi oluşur. ilaçlamalarında su kullanılmalıdır.
Güneş doğması ile yüzeydeki hava hızlı bir şekilde
ısınır ve geceleyin teşekkül eden inversiyon tabakası
Düşük buharlaşmaya sahip olan çözücüler;
ortadan kalkar. Bu sabit periyod fazla uzamadığı
atomizasyon işlemlerinde, buharlaşma sıcaklığın bir
takdirde atmosferdeki ilaç daneciklerine etki süresi
derece düşmesine neden olur ve bu durum çözücünün
birkaç saatten fazla olmaz.
buharlaşmasına ek olarak özellikle atomizer kafası
üzerinde kristalizasyona sebep olur.
İnversiyon kelime olarak ters çevirme manasına gelir.
Havadan yapılan ilaçlamada önemli bir yeri vardır.
Sıcak hava tabakasının soğuk hava tabakası üzerine Diğer taraftan vadilerde yapılan ilaçlama
çıkması sonucu meydana gelir. İnversiyon tabakaları uygulamalarında, vadilere çöken sisler güneş
ilaç daneciklerinin düşey doğrultudaki hareketine ve ışınlarının yeryüzüne tesirini azaltır ve vadinin
karışımını engeller. Genelde inversiyonlar; alın, ısınması gecikerek geceleyin meydana gelen
advektif ve radyasyon inversiyonu olarak üç grupta inversiyon tabakası uzun süre vadi üzerinde kalır;
incelenebilir. dolayısıyla atılan ilaç ortamdan ayrılmaz. Bu
bakımdan havadan yapılan ilaçlama uygulamalarında
Atmosferde meydana gelen düşey doğrultudaki hava havadaki nem, sıcaklığın yükseklikle değişme hızına
hava hareketliliklerinin stabilitesi (kararlılığı) büyük dolayısıyla atmosferdeki olayların kararlılığına tesir
ölçüde ortam sıcaklığının yükseklikle değişme hızına edeceği vurgulanabilir. Eğer nem yoğunlaşırsa bu
bağlıdır. Adiyabatik üstü şartlarda atmosferdeki hava sefer oluşan yağmur tabakası ile atılan ilaç yıkanarak
akımları son derece kararsızdır ve ilaç daneciklerinin aşağı doğru inerek yeryüzüne ulaşır. Buda kimyasal
düşey hareketi ve türbülansı bakımından büyük önemi nitelikte bulunan ilacın çevre kirlenmesi üzerinde
bulunmaktadır. Atmosferde bulunan nem hava olumsuz etkisinin olmasına neden olur.
sıcaklığının azalması ile yoğunlaşarak sis teşekkülüne Alçak ve yüksek basınç merkezleri zaman zaman yer
sebep olur. İnversiyon olayına ilaveten havadan değiştirdiğinden hava şartları da değişir. Alçak basınç
yapılan ilaçlamada ilaç daneciklerinin yüzeye merkezlerinde hava akımları yatay doğrultuda
ulaşması böylece zorlaşır hatta nerdeyse olanaksız merkeze doğru ve saat hareketinin ters

187
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

yönündedir ( kuzey yarım kürede ). Bu durum istenilen hususların yerine gelmemesine neden olur.
havadan atılan ilacın hedeften uzaklaşmasına neden Bilindiği gibi damla hedefe çarptığı zaman, hedef
olur. Yüksek basınç merkezlerinde (antisiklon), üzerinde yayılır ve damlanın küre şekli sona
havanın yatay düzlemdeki hareketi merkezden dışarı erer.Böylece orijinal damla ölçülerinde sapma
doğru ve saat hareketi yönündedir. Atılan ilaç görülür.Bu husus yayılma katsayısı (derecesi); sıvı
açısından bu husus oldukça önemlidir. Havanın ilaç formülasyonuna ve yüzey özelliğine bağlıdır.
zemine doğru hareketi, ilacın yüzeydeki bitkiye doğru Buna bağlı olarak hacimsel ortalama çapla (VMD)
taşınmasını ve zararlı tesirlerinin artmasını sağlar. Bu bağıntılı olarak damla çapı sınıfları Tablo 2 de
durum danecik çaplarının artması sonunda ilaçlamada verilmiştir.

Tablo 2.Damla çapı sınıfları[1]

Hacimsel Ortalama Çap (VMD) (μm) Damla Çapı Sınıfı


< 50 Aerosol
51 - 100 İnce sis
101 - 200 İnce Sıvı İlaçlama
201 - 400 Orta Sıvı İlaçlama
> 400 Kaba Sıvı İlaçlama
> 500 Yağmur Şeklinde İlaçlama

3.STABİLİTE ORANI

Öte yandan tarımsal savaş uçakları ile ilaçlama SR :Stabilite oranı


uygulamalarında stabilite oranıda önemli bir faktör T :z1 ve z2 yüksekliklerindeki sıcaklık
olarak bilinmektedir.İlaçlama sırasında uçaktan atılan değeri(oC)
ilaç üzerinde ortalama rüzgar hızı ve yönü,rüzgar u : Rüzgar hızı(cm/s)
hızının ve yönünün değişim değerleri,relatif nem değerlerini tanımlamaktadır[2].
değeri,atmosferik basınç ve atmosferik stabilite
değerinin birlikte toplanarak değerlendirilmesi Bulunan bu değerler Yates ve Ark. [9] (Tablo 3) de
sonunda bu oran ortaya çıkmıştır.Stabilite oranını atmosferik stabilite koşullarına göre değişimi ile
ortaya koyan formül ; verilirken ,Pasquill ve Smith tarafından bu sefer
rüzgar hızına bağlı olarak gündüz ve gece koşullarında
SR=(Tz2- Tz1 / u2 ).105 (1) ortaya konulan stabilite değerleri (Tablo 4) deki gibi
ortaya konulmaktadır[3]. Yates ve Ark.yaptıkları
şeklindedir. Formülde; çalışmalarda ilaç atım etkinliğinin stabil atmosfer
koşullarında daha yüksek olduğunu saptamışlardır.

Tablo 3.Atmosferik stabilite koşullarına bağlı olarak stabilite oranlarının değişimi [9]
Atmosferik stabilite koşulu Stabilite Oranları
Stabil Olmayan -1,7 ; -0,1
Doğal stabilite -0,1 ; 0,1
Stabil 0,1 ; 1,2
Çok stabil 1,2 ; 4,9

Tablo 4.Stabilite sınıflandırması [3]


Yer yüzündeki GÜNDÜZ GECE
rüzgar hızı(m/s) Yoğun Orta Hafif Açık hava Bulutlu
<2 A A-B B - -
2-3 A-B B C E F
3-5 B B-C C D E
5-6 C C-D D D D
>6 C D D D D

Rüzgar hızı ve yoğunluğunun atılan ilaç oranında faktörün atmosferik stabilite olduğunu işaret
etkilidir. [4] Buna bağlı olarak uçağın ilaç atımına etmişlerdir.Sıcaklığın ters etkisi sonucu yüksek atım
geçtiği anda belirleyici faktörün rüzgar hızı olmasına miktarı ve mesafesi elde edilebilir[5]. Gece yapılan
karşın daha uzaktaki noktalara atımında ise belirleyici ilaçlamada gündüz yapılan ilaçlamaya oranla daha

188
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

kısa sürede ilacın yeryüzüne ulaşmaktadır[6] Bu


durum gece saatlerinde atmosferik koşulların daha
stabil olduğunu ortaya koymaktadır. Yüksek ilaç atımı
sonundaki sürüklenmenin yüksek rüzgar koşulunda
gerçekleşir ve bunun yanında sıcaklığında yüksek
olduğu koşullarda ilaç damla çapının çok küçük
olur[7].

Bütün bu çalışmalar atmosferik stabilite üzerinde


zaman ve koşulların büyük derecede etkili olduğunu
göstemiştir.Öte yandan sıcaklığın ters etkisinin gece
saatlerinde ve erken sabah saatlerinde daha çok Şekil 4.Atmosferik stabilitenin saptanmasında
hissedilir[8]. Atmosferik stabilitenin doğal ve stabil yararlanan ölçüm direği
olmayan koşulları (gündüz saati ve bulutlu havalarda)
ve stabil koşullarında (gece saati) oluşur[3].Tüm daha KAYNAKLAR
önce yapılan çalışmalar atmosferik stabilitenin
sıcaklık değişimi, yer konumu,günlük zamansal değer [1] http:// www.aksuilaclama.com.tr
ve ilaçlama yapılan yere bağlı olarak değiştiğini [2]Munn, R.E. 1966. Descriptive Meteorology –
göstermektedir. Advances in Geophysics Supplement 1. Academic
Press. New York,USA
Dolaysıyla tarımsal savaş uçağı yapılacak ilaçlamada [3]Pasquill, F. and F. B. Smith. 1983. Atmospheric
bu değerlerin öncelikle saptanması gerekmektedir. Diffusion: A Study of the Dispersion of Windborne
Saptama yüksekliğinin de uçağın ilaç atımına geçtiği Material from Industrial and Other Sources. 3rd
yer dikkate alınarak saptanmak zorundadır. Rüzgar Edition. Chichester, Ellis Horwood Limited West
hızı 2,5m ve 10 m yükseklikten,sıcaklık ise 0,5-2,5-5- Sussex,England
7,5m ve 10m yükseklikte,rüzgar yönü ve solar [4] Miller, D. R., T. E. Stoughton, W. E. Steinke,
radyasyon değeri de 2,5 m de olacak şekilde E.W.Huddleston, and J. B. Ross. 2000,Atmospheric
yapılmalıdır.(Şekil 4) stability effects on pesticide drift from and irrigated
orchard.Transactions of the ASAE 43(5):1057-
4.SONUÇ 1066.USA
[5]MacCollom, G. B., W. W. Currier, and G. L.
Havadan yapılan tarımsal savaş uygulamaları kendine Baumann. 1986, Journal of Economic Entomology
özgü bazı özellikler içermektedir. Bu özellikler 79(2):459-464.USA
incelenirken ilaçlamada etkili olan tüm parametreler [6]Hoffmann, W. C. and Salyani, M. Spray deposition
ayrı ayrı değerlendirmek zorundadır. Uygulayıcıları on citrus canopies under different meteorological
zorlayan husus ise bu parametreler içinde kontrol conditions. Trans. ASAE 39 (1): 17-22.1996.USA
edilemeyen parametrelerdir. Şüphesiz bu konuda en [7]Bird, S. L. 1995. A compilation of aerial spray drift
öne çıkan atmosferik stabilitedir. Bir başka değişle field study data for low-flight agricultural application
kararlı bir atmosferik koşullar altında yapılacak of pesticides. In Environmental Fate of
havadan ilaçlamanın etkinlik değeri yüksek olacaktır. Agrochemicals: A Modern Perspective. ed.M. L.
Leng, E. M. K Loevey, and P. L. Zubkoff. Lewis
Publishers,Chelsea,England
[8]Beychok, M. R. 1994. Fundamentals of Stack Gas
Dispersion. 3rd Edition Newport Beach,
.MiltonR.Beychok.USA
[9]Yates, W. E., N. B. Akesson, and R. E. Cowden.
1974. Criteria for minimizing drift residues oncrops
downwind from aerial applications. Transactions of
the ASAE 17(4): 637-632.USA

189
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

İNSANSIZ BİR HAVA ARACI KANADININ AEROELASTİK ANALİZİ


Umut Susuz1 Yavuz Yaman2
e-posta: ususuz@tai.com.tr e-posta: yyaman@metu.edu.tr

Muvaffak Hasan3
e-posta: mhasan@tai.com.tr

1
Havacılık ve Uzay Mühendisi, TUSAŞ Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş / Orta Doğu Teknik Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi ,Havacılık ve Uzay Müh. Bölümü, ANKARA
2
Prof. Dr.,Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi ,Havacılık ve Uzay Müh. Bölümü, ANKARA
3
Dr.,Şef, Yapısal Analiz, TUSAŞ Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş, ANKARA

kaldırma yüzeyinin akıştan enerji almasına ve


ÖZET büyüyen salınımlarla hareket etmesine yani kararsız
Bu çalışmada bir İnsansız Hava Aracının (İHA) hale geçmesine sebep olur. Bu hıza, çırpınma hızı
kanadı MSC®NASTRAN/ Aeroelasticity 1 paketi denmektedir. Bu hıza karşılık gelen salınım frekansı
kullanılarak aeroelastik açıdan incelenmiştir. da çırpınma frekansı olarak adlandırılmaktadır.
Kanadın çırpınma hızları ve ıraksama hızları farklı
koşullar için hesaplanmış ve sunulmuştur. Bunun yanı AERODİNAMİK
KUVVETLER
sıra iki farklı kanat modeli üzerinde yapılan
analizlerle kesit boyunca düzgün daralmanın çırpınma
hızı üzerindeki etkisi de incelenmiş ve daralmanın
sonucu olarak ortaya çıkan direngenlik artışının STATİK

çırpınma hızını da arttırdığı görülmüştür. AEROELASTİSİTE UÇUŞ MEKANİĞİ

DİNAMİK
AEROELASTİSİTE

I. GİRİŞ
Aeroelastisite, birbirleriyle etkileşim içerisinde olan
aerodinamik, elastik ve ataletsel kuvvetlerin havacılık
yapıları üzerindeki etkilerini inceler. Aeroelastik ELASTİK KUVVETLER ATALATSEL KUVVETLER

etkiler bir uçağın performansına ve güvenli uçmasına


genellikle olumsuz katkılarda bulunur. Bu nedenle MEKANİK
TİTREŞİMLER

aeroelastik analizlerin, tasarımın erken safhalarından Şekil 1. Aeroelastik etkileşimler


itibaren yapılmaya başlanması ve tasarımların,
gerekiyorsa, kritik durumlar ile karşı karşıya Çırpınma hızı ve frekansı temelde yapının doğal
kalınmaması için önceden değiştirilmesi hayati önem frekanslarına ve titreşim biçimlerine bağlıdır. Doğal
taşımaktadır. Şekil 1’deki aeroelastik üçgende frekans analizlerinin sonuçlarına göre çırpınma
aerodinamik, elastik ve ataletsel kuvvetlerin disiplinler analizinin yapılacağı frekans aralığına karar verilir.
arası etkileşimi gösterilmiştir. Aeroelastik analizler ve yer titreşim testleri
sonuçlarına göre performans hedeflerini, ya da yapısal
Çırpınma (flutter) bir dinamik aeroelastisite problemi bütünlüğü, sağlamak amacıyla gerekli yapısal
olarak bu üçgenin tam ortasında yer almaktadır. değişiklikler tasarıma yansıtılmalıdır.
Çırpınma, uçuş esnasında uçağın kaldırma
yüzey(ler)inin kendi kendine büyüyen salınımlarıdır II. AEROELASTİK ÇÖZÜM METOTLARI
ve meydana gelmesinde elastik, aerodinamik ve Genellenmiş koordinatlara çevrilmiş çırpınma
ataletsel kuvvetlerin etkileşimi önemli rol oynar. denklemi aşağıda verilmiştir[1]
Her yapının belirli bir yapısal sönümleme sabiti
vardır. Buna karşın aerodinamik sönüm uçuş hızına
~
[] ~
[] ~ ~
[] []
(−ω2 ⋅ M +i ⋅ω⋅ C +(1+i ⋅ g)⋅ K −q⋅ Q)⋅{Uh} = 0 (1)
bağlı olan bir değişkendir. Uçuş hızındaki artışlar Bu denklemde
aerodinamik sönümün azalmasına neden olur ve belirli
bir hızda yapıya etkiyen toplam sönüm değeri sıfıra [M~ ] = [φ ] T
⋅ [M ]⋅ [φ ] genellenmiş kütle matrisini,
düşer. Bu hızdaki herhangi bir ufak uyarıcı etki,

190
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

[C~ ] = [φ ]
T
⋅ [C ] ⋅ [φ ] genellenmiş sönüm matrisini, (g) sıfır olarak kabul edilir ve p-k metodu için temel
hareket denklemi aşağıdaki gibi elde edilir.
[K~ ] = [φ ] ⋅ [K ] ⋅ [φ ] genellenmiş direngenlik
T

matrisini simgelemektedir. ( −ω 2
[ ]
~ ~ ~
[ ] [ ]
~
⋅ M + i ⋅ ω ⋅ C + K − q ⋅ Q ) ⋅ {U h } = 0 (2) [ ]
[φ] matrisi sistemin düşük mertebeli titreşim Aşağıda verilen tanımlamaların denklem (2)’ye
biçimlerini içerir ve g yapay yapısal sönüm değerini yerleştirilmesi ile Denklem (3) elde edilir.
gösterir. MSC®NASTRAN/ Aeroelasticity 1 modülü p-k
metodu çözümünde bu denklemi kullanmaktadır [2].
Denklem (1) çırpınma analizi için genel hareket
denklemdir ve bu denklemi çözebilmek için pek çok i ⋅ω ⋅ L ω ⋅L
yöntem geliştirilmiştir. Bu yöntemler temel olarak p = k =
V∞ V∞
frekans bölgesi (frequency domain) çözüm metotları
ve Laplace bölgesi çözüm metotları olarak iki gruba 1 1 ω ⋅L 2
⋅ ρ ⋅V ∞ ⋅ ρ ⋅(
2
ayrılabilir. q = = )
2 2 k

Sıklıkla kullanılan frekans bölgesi çözüm metotları k (3)


((V∞ )2 ⋅ [M~ ]⋅ p2 + (V∞ ) ⋅ [C~]⋅ p + [K~] − ρ ⋅V∞
2
⎡p ~ ~ ⎤
metodu ve p-k metodudur. k metodu, Amerikan ⋅ ⎢ QI + QR ⎥) ⋅ {Uh } = 0
L L 2 ⎣k ⎦
metodu olarak da bilinir ve 1951’de Scanlan ve
Rosenbaum tarafından Theodrosen’in 1940’larda ~ ~I
ortaya koyduğu tekniklerin gözden geçirilip Denklem (3)’te Q R ve Q sırası ile aerodinamik
toplanmasıyla geliştirilmiştir [3]. Hız, sönüm değeri kuvvetler matrisinin (Q) gerçek ve sanal kısımlarını
ve frekans hesaplamaları belirlenen indirgenmiş ifade etmektedir ve fiziksel açıklamaları aşağıdaki
frekanslarda (reduced frequencies) yapılır. Ancak k şekilde yapılabilir.:
metodun önemli dezavantajları da vardır. Örneğin
hesaplanan sönüm (g) değerleri sadece g=0 noktası ~
Q I =modal aerodinamik sönüm matrisi.
etrafında geçerli, diğer bölgelerde fiziksel olarak ~
anlamsızdır. Ayrıca k metodu önemli bir aeroelastik Q R =modal aerodinamik direngenlik matrisi.
özellik olan ıraksama (divergence) durumunu
hesaplayamamaktadır. Denklem (3) p-k metodunun temel denklemidir. Bu
denklemdeki matrislerin hepsi gerçek sayılardan
Bunun yanı sıra p-k metodu ise İngiliz metodu olarak oluşur [5]. Eşitlikler farklı Mah sayısı, hız ve
bilinir ve avantajlarından dolayı genelde k metoduna yükseklik değerlerinde p’yi bulmak için çözülür.
tercih edilir. p-k metodu 1965’te Irwin ve Guyet
tarafından geliştirilmiştir [4]. Bu metodun Elde edilen sonuçlarla hız-sönüm (V-g) ve hız-frekans
denklemindeki bütün matrisler gerçektir ve frekans ve (V-f) grafikleri belirlenir ve bu grafikler incelenerek
sönümleme hesapları belirlenmiş hız değerlerinde çırpınma ya da ıraksama olasılıkları saptanır. V-g
yapılır. k metodu ile karşılaştırıldığında p-k metodu grafiklerinde eğrinin yatay ekseni keserek işaret
daha gerçekçi sönüm değerleri verir. p-k metodu değiştirdiği (negatiften pozitife geçtiği) nokta olası
ıraksama durumunu da bulabilmektedir. çırpınma hızını vermektedir. Bu grafiklerdeki,
özellikle ekseni kestiği noktaya yakın bölgedeki, dik
Laplace bölgesi çözümleri ise p metodu ve kök yer eğimler çırpınmanın çok az hissedilir uyarılar vererek
eğrisi (root-locus) metodudur. p metodu için anlaması ya da hiç bir uyarı hissi yaratmaksızın aniden
en kolay ama uygulaması en zor metot da denilebilir. meydana gelebileceğini gösterir.
p metodu, hareket denkleminin kompleks
özdeğerlerini çözmeye dayanır. Ancak yöntemin III. DÜZ VE DARALAN SİMETRİK PROFİLLİ
zorluğu zaman alanında hesaplanmış genellenmiş BİR KANADIN ANALİZİ
aerodinamik kuvvetlerin Laplace alanına taşınmasında Çalışmada kesitteki daralmanın aeroelastik özellikler
ortaya çıkmaktadır. Kök yer eğrisi metodu ise üzerindeki etkisini incelemek için iki ayrı kanat
aeroelastik frekansların dinamik basınçla değişimini modeli yaratılmış ve incelenmiştir. Kanatlardan
kök yeri (root loci) analizi ile bulma esasına birincisi simetrik kesite ve dikdörtgensel izdüşüme
dayanır[4] sahip iki kiriş ve dört sinirden oluşan bir modeldir.
İkinci model ise aynı açıklığa, kök veteri uzunluğuna,
p-k metodunda aerodinamik matrisin gerçek kısmı kanat profiline, kiriş ve sinir sayısına sahip ancak
direngenlik, sanal kısmı da viskoz sönüm olarak kanat ucuna doğru daralan bir kanat modelidir. Şekil
alınır. Denklem (1) deki yapay yapısal sönüm değeri 2’de her iki modelin de geometrik ölçüleri ve izdüşüm
görüntüleri gösterilmiştir.

191
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Hız-Sönüm Grafiği
0.6

0.4

0.2

Sönüm, g
230 245 260 275 290 305 320 335 350 365 380 395
-0.2

-0.4

-0.6

-0.8
düz kanat
daralan kanat
-1
Hız [m/s]

Şekil 3. Düz ve daralan kanatların çırpınma hız-


sönüm grafikleri

Hız-Frekans Grafiği
110 düz kanat
daralan kanat
102.5

95

Şekil 2. Düz ve daralan kanatların geometrik 87.5


Frekans [Hz.]

özellikleri(C:Kilitli , F:serbest) 80

72.5

Modeller alüminyum olarak varsayılmış; kiriş ve sinir 65

kalınlığı 1.15 mm., kaplama kalınlığı ise 0.7 mm. 57.5

olarak modellenmiştir. Kökte sabit sınır koşulu 50

verilerek incelenen kanatların titreşim biçimleri ve 42.5

35
doğal frekansları Tablo 1’de sunulmuştur. 230 245 260 275 290 305 320 335 350 365 380 395
Hız [m/s]

Çırpınma analizleri deniz seviyesi aerodinamik


değerleri girilerek yapılmış ve hız-sönümleme ve hız- Şekil 4. Düz ve daralan kanatların çırpınma hız-
frekans grafikleri sırasıyla Şekiller 3 ve 4’te frekans grafikleri
gösterilmiştir. Şekil 3’te eğrilerin yatay ekseni
keserek işaret değiştirdiği noktalar farklı kanatlar için Şekiller 3 ve 4 ile Tablo 2 incelediğinde, daralan
çırpınma hızlarını göstermektedir. Doğrusal kanadın çırpınma hızının diğer kanattan daha yüksek
interpolasyon yapılarak hesaplanmış değerler Tablo 2 olduğu ve kesitteki daralmanın çırpınma hızını arttırıcı
de sunulmuştur. bir etkisi olduğu gözlemlenmektedir. Bu sonuç
daralan kanadın doğal frekanslarının daralmayan
kanada göre daha yüksek olması ile ilintilidir. Doğal
Tablo 1 Düz ve daralan kanatların doğal titreşim frekanslardaki bu artış yapının daha yüksek bir
biçimleri ve frekansları direngenliğe sahip olduğunu gösterir. Direngenlikte ki
Düz kanat Daralan bu artış da çırpınma hızına, artış olarak yansımaktadır.
Titreşim biçimi Daralan kanadın çırpınma frekansı da daralmayan
[Hz] Kanat [Hz]
1. düzleme dik eğilme 13.99 15.51 kanada göre daha yüksek olarak bulunmuştur.
2. düzleme dik eğilme 72.32 68.31
1. burulma 86.21 139.96 Tablo 2 Düz ve daralan kanatlar için hesaplanmış
1. düzlemsel eğilme 90.83 101.65 çırpınma hızları ve çırpınma frekansları
Düz kanat Daralan kanat
Çırpınma hızı 318.7 [m/s] 348.5 [m/s]
Çırpınma frekansı 40.8 [Hz] 54.5 [Hz]

Kesitte daralmanın çırpınma hızını arttırması sonucu


beklenen bir durumdur. Kaynak [6] da belirtilen
rüzgar tüneli testleri de bu sonucu doğrulamaktadır.
Analizleri yapılan kanatların kanat açıklığı sabit
tutulmuştur. Daralmanın etkisiyle açıklık oranı (aspect

192
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

ratio) artmaktadır. Kaynak [7]’de de anlatıldığı üzere 0.004


Hız-Sönüm grafiği

açıklık oranının artması çırpınma hızını arttırmaktadır. 0.003


deniz seviyesi
1500 m.
3000 m.
0.002 4500 m.
IV. İHA KANAT ANALİZİ
0.001
Çalışmanın bu kısmında bir İnsansız Hava Aracı

Sönüm, g
0
(İHA) kanadının aeroelastik analizi yapılmıştır. İHA 80 90 100 110 120 130 140 150 160 170 180 190 200
-0.001
kanadının sonlu elemanlar modeli Şekil 5’te
gösterilmiştir. Sınır koşulu kökte sabitleme şeklinde -0.002

belirlenmiş ve analizler bu sınır koşulunda yapılmıştır. -0.003

Çalışmada yüksekliğin aeroelastik özellikler -0.004

üzerindeki etkisini görmek amacıyla, deniz -0.005

seviyesinin yanı sıra, 1500 m., 3000 m. ve 4500 m. Hız [m/s]

yükseklikler için de analizler tekrarlanmıştır.


Şekil 6 İHA kanadının çırpınma hız-sönüm grafiği

Tablo 4. İHA kanadı için farklı yüksekliklerde


hesaplanmış çırpınma hızları ve çırpınma
frekansları
Deniz 1500 3000 4500
seviyesi m. m. m.
Çırpınma hızı
167.45 175.84 185.82 195.92
[m/s]
Çırpınma
23.92 23.92 23.92 23.91
frekansı [Hz]

Şekil 5. İHA kanadı sonlu elemanlar modeli Şekil 6 ve Tablo 4 incelendiğinde yükseklik arttıkça
çırpınma hızının da arttığı görülmektedir. Kaynaklar
Öncelikle yapının doğal frekansları ve titreşim [3] ve [8]’de de açıklandığı üzere bu beklenen bir
biçimleri bulunmuş ve Tablo 3’te gösterilmiştir. sonuçtur. Şekil 7’den görülebileceği üzere çırpınma
frekansı ise neredeyse sabit kalmakta, ihmal edilebilir
Doğal frekansların bulunmasından sonra değişimler göstermektedir..
MSC®FlightLoads and Dynamics Programı
kullanılarak aerodinamik model hazırlanmış ve 23.93
Hız-Frekans Grafiği

sonuçlar MSC®NASTRAN/ Aeroelasticity 1 çözücüsü deniz seviyesi


1500 m.
23.92
kullanılarak elde edilmiştir. Analizler dört farklı 3000 m.
4500 m.
yükseklik için tekrarlanmış ve yüksekliğin 23.91

23.9
Frekans [Hz.]

Tablo 3 İHA kanadı doğal frekansları 23.89

23.88
Titreşim Biçimi Doğal Frekans [Hz]
23.87
1. düzleme dik eğilme 9.56
23.86
1. düzlemsel eğilme 23.93
1. Burulma 41.65 23.85
80 90 100 110 120 130 140 150 160 170 180 190 200
Hız [m/s]

çırpınma hızı üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Şekiller


6 ve 7’de sırasıyla İHA kanadının hız-sönüm ve hız- Şekil 7 İHA kanadının çırpınma hız-frekans grafiği
frekans grafikleri sunulmuştur. Ayrıca hesaplanmış
çırpınma hızı ve çırpınma frekansı değerleri Tablo 4’te Çalışmada İHA kanadı için ıraksama özellikleri de
gösterilmiştir. elde edilmiştir. Şekil 8’de ıraksama durumu için hız-
sönüm grafiği görülmektedir. Iraksama olasılığının
çırpınma olasılığından farkı hız-frekans grafiğinde
ortaya çıkmaktadır. Çırpınma durumunda sönüm
eğrisinin yatay ekseni kestiği noktada frekans
grafiğinde belirli, sıfırdan farklı bir değer olmaktadır.
Oysaki ıraksama durumunda aynı durum için frekans
değerinin sıfıra düştüğü görülmektedir. Şekil 9’daki

193
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

ıraksama durumu için çizilen hız-frekans grafiğinde aeroelastik olarak incelenmiş, yüksekliğin çırpınma
bu durum görülebilmektedir. hızına etkileri gösterilmiş ve ayrıca kanadın ıraksama
özellikleri de elde edilmiştir.
Hız-Sönüm Grafiği
3

KAYNAKLAR
2 [1] Susuz, U., “Aeroelastic Analysis of an Unmanned
Aerial Vehicle”, MS Thesis, METU, 2008.
1
[2] Rodden, W. P., and Johnson, E. H., “User’s Guide
of MSC/NASTRAN Aeroelastic Analysis,”
Sönüm, g

0
80 88 96 104 112 120 128 136 144 152 160 MSC/NASTRAN v68, 1994.
-1 [3] Hodges, D.H. and Pierce, G.A., “Introduction to
deniz seviyesi Structural Dynamics and Aeroelasticity,”
-2 1500 m.
3000 m.
Cambridge University Press, 2002.
-3
4500 m. [4] Hasan, M., “Multidisciplinary Design and
Hız [m/s]
Optimization of a Composite Wing Box,” PhD
Thesis, METU, 2003.
Şekil 8. İHA kanadı ıraksama durumu hız-sönüm [5] MSC. Nastran Aeroelastic Analysis NAS111
grafiği Lecture Notes,” MSC.Software Corparation,
1999.
Hız-Frakans Grafiği [6] Theodorsen, T. and Garrick, I. E., “Mechanism of
60
deniz seviyesi
1500 m.
Flutter A Theoretical and Experimental
50 3000 m. Investigation of the Flutter Problem,” NACA
4500 m.
Rept. No. 685, 1940.
40
[7] Abramson, H.N., “An Introduction to the
Frakans [Hz.]

30 Dynamics of Airplanes,” Dover Publications, Inc.,


1971.
20
[8] Dowell, E.H., Clark, R., Cox, D., Curtiss Jr.,
10 H.C., Edwards, J.W., Hall, K.C., Peters, D.A.,
Scanlan, R., Simiu, E., Sisto, F. and Strganac, T.,
0
80 88 96 104 112 120 128 136 144 152 160 “A Modern Course in Aeroelasticity,” Kluwer
Hız [m/s]
Academic Publishers,2004.

Şekil 9. İHA kanadı ıraksama durumu hız-frekans


grafiği

V. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
Bu çalışmada, düz ve daralan iki kanat modeli
incelenmiş ve kesit daralmasının çırpınma hızı
üzerindeki etkisi gösterilmiştir. Daralmanın kanadın
direngenliğini ve çırpınma hızını arttırdığı
belirlenmiştir. Ayrıca bir insansız hava aracının kanadı

194
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

KOKPİT CAMLARININ DİNAMİK VE STATİK ANALİZİ


H.Yasir Dündar 1 Yard. Doç. Dr. Vedat Ziya Doğan 2
e-posta: dundarha@itu.edu.tr e-posta: doganve@itu.edu.tr

1
İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Uçak ve Uzay Müh. Bölümü, İSTANBUL
2
İstanbul Teknik Üniversitesi, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Uçak Müh. Bölümü, İSTANBUL

ÖZET Bu çalışmada ise cam yapı katmanlı bir kompozit panel


Bu çalışmada, uçaklarda bulunan kokpit camında oluşan olarak modellenmiştir. Panel dört kenarından basit
gerilme ve çökmeler; 1)Sıcaklık değişimine, 2)Seviye mesnetli kabul edilmiştir. Sıcaklığın panelin yüzeyinde
uçuşu sırasında panel üzerine oluşan düzgün dağılmış düzgün dağıldığı, kalınlık doğrultusunda ise lineer
dinamik basınca (statik analiz olarak) ve 3)Patlama olarak değiştiği kabul edilmiştir. Dinamik basıncın ise
yüküne bağlı (dinamik analiz olarak) üç farklı durum panelin üst yüzeyinde düzgün dağıldığı farzedilmiştir.
için incelenmiştir. Son olarak ise cam panelin patlama yüküne maruz
Katmanlı yapıdaki cam panel, Tam Tavlanmış Cam kaldığı durum incelenmiştir. Sonuçlar ABAQUS sonlu
(Full-Tempered Glass), Yarı Tavlanmış Cam (Semi- elemanlar programı ile elde edilmiştir.
Tempered Glass) ve “plexiglass” olarak da bilinen
Polimetil Metakrilat (PMMA) malzemelerinden II. MODEL VE MALZEME ÖZELLİKLERİ
oluşmaktadır. Analizler ABAQUS sonlu elemanlar
programı kullanılarak yapılmıştır. Kokpit camı üç, dört ya da beş katmanlı yapıda
olabilmektedir [1]. Ana malzeme olarak cam, bu
I. GİRİŞ camların arasında dayanımı arttırıcı farklı dolgu
Patlama yüküne maruz katmanlı paneller hakkında daha mazlemeleri kullanılmaktadır. Camlar, darbelere karşı
evvel birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların dayanımı arttırmak, kolay kırılmayı önlemek ya da
birçoğunda izotropik plakalar ve kabuk yapılar üzerine kırıldığı zaman zarar vermemesi amacıyla çeşitli
gelen patlama yükü ele alınmıştır. Kompozit malzemeler işlemlere tabi tutulur. Bu sebeple tek bir parça olarak
ve kompozit malzemelerin havacılık alanında değil, katmanlı yapıda cam paneller kullanılır. Şekil 1’de
kullanılması konusunda oldukça ilerleme sağlanmıştır. çeşitli işlemlerden geçirilmiş camların kırılma
Dolayısıyla hava araçlarında kullanılan yapı karakteristikleri görülmektedir [5].
malzemelerinde önemli değişiklikler olmaktadır ve bu
durum yapısal-dinamik analiz çalışmalarının tekrar ele
alınmasını gerektirmektedir. Ancak kompozit cam
yapılar üzerine gelen dinamik yüklerle ilgili yapılan
çalışmalar oldukça sınırlıdır.

H. S. Türkmen ve Z. Mecitoğlu patlama yüküne maruz


sertleştirilmiş katmanlı bir kompozit panelin dinamik
cevabını incelemişler [6]. Bunun yanısıra D. Roylance Şekil 1. Soldan sağa doğru, ısıtılıp yavaşça soğutulmuş
izotropik ve anizotropik malzemeler kullanarak katmanlı (annealed), tavlanmış (toughened) ve katmanlı camın
kompozit panellerin viskoelastik özelliklerini kırılma karakteristikleri
incelemiştir [3]. A. D. Gupta, F. H. Gregory, R. L.
Bitting ve S. Bhattacharya ise mafsallı dikdörtgen bir Dolgu malzeme olarak kokpit camında ve gövdedeki
plakanın yüksek patlamaya maruz halde dinamik yan camda Polimetil Metakrilat (Polymethyl
cevabını incelemişlerdir [4]. Methacrylate (PMMA)), Polivinil Butiral (Polyvinyl
Butyral (PVB)), Akrilikler (Acrylics), Polikarbonat
(Polycarbonate) ya da bu ikisinin karışımı gibi farklı
malzemeler kullanılabilir [1]. Bu çalışmada kokpit camı

195
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

dolgu malzemesi olarak Polimetil Metakrilat (PMMA) Metakrilat (PMMA) ile doldurulmuştur. Şekilde her bir
seçilmiştir. Bu malzeme yüksek mukavemeti, yüzey katmanın kalınlığı gösterilmektedir. Toplam kalınlık
sertliği, aşınma direnci, yüksek ışık geçirgenliği, hava 33.8 mm’dir [8]. Panel boyutları 750mmx600mm’dir.
şartlarına mükemmel dayanımı gibi özellikleri sebebi ile Kullanılan malzemelerin mekanik özellikeri Tablo 1’de
hava araçlarında sıklıkla kullanılmaktadır [7]. verilmiştir. Bütün malzemeler izotropik olarak kabul
edilmektedir.
Bu çalışmada analizi yapılan cam panel 5 katmandan Sonuçların verildiği bütün şekillerde panel kesiti kalınlık
oluşmaktadır ve dört kenarı basit mesnetlidir. Şekil 2’de boyunca gösterilmiştir.
görüldüğü gibi, en dış ve en iç katmanlar Yarı
Tavlanmış Cam, orta katman Tam Tavlanmış Cam’dan
oluşmaktadır. Bu cam katmanların arası ise Polimetil

Şekil 2. Katmanlı cam paneli oluşturan malzemeler

Tablo 1. Malzeme özellikleri

Malzeme Elastisite Modülü, E (GPa) Poisson Oranı, ν Yoğunluk, ρ (gr/cm3) Çekme Dayanımı (MPa)
PMMA 3.2 0.3 1.19 67
Tam Tavlanmış Cam 78 0.23 2.6 206
Yarı Tavlanmış Cam 70 0.23 2.6 137

III. SEVİYE UÇUŞUNDA 7000m yükseklikte atmosfer şartları Tablo 2.’de


DİNAMİK BASINCIN ETKİSİ verilmiştir.

Bu durumda 7000m irtifada ve 0.75 Mach hızında uçan Tablo 2. 7000 m’de atmosfer şartları
bir yolcu uçağında düzgün dağılmış akışın kokpit
camında meydana getirdiği dinamik basınç nedeniyle Değişken Değer
oluşan gerilme ve çökme dağılımı incelenmiştir (Şekil Yoğunluk, ρ 0.589 kg/cm3
3). Sıcaklık, T -30.5 oC

Elde edilen gerilme ve çökme değerleri Şekil 4’te


gösterilmiştir.

Şekil 3. Düzgün basınç dağılımı

196
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Matris formunda ifade edilirse [2]:

⎧ ε x ⎫ ⎡ 1/ E −ν / E 0 ⎤ ⎧σ x ⎫
⎪ ⎪ ⎢ ⎪ ⎪
⎨ ε y ⎬ = ⎢ −ν / E 1/ E 0 ⎥⎥ ⎨σ y ⎬ (5)
⎪γ ⎪ ⎢ 0 0 1/ G ⎥⎦ ⎪⎩τ xy ⎪⎭
⎩ xy ⎭ ⎣

(a) Sıcaklıktaki artış (ΔT) ısıl genleşmeye sebep olur. Bu


genleşme sonucu oluşan birim uzama [3];

ε T = α ΔT (6)

formülü ile ifade edilir. εT sıcaklığa bağlı birim uzama


ve α lineer ısıl genleşme katsayısıdır. Hooke kanununu
kullanarak gerilme değeri şu şekilde yazılır[3]:
(b)
Şekil 4. Düzgün basınç dağılımı altında (a) gerilme σ = E (ε − αΔT ) (7)
ve (b) deplasman dağılımı
Isıl genleşme sadece normal birim uzamaya sebep olur,
Maksimum Von Mises gerilmesi 2.265 MPa olup, en üst
bu sebeple kayma bileşenlerini hesaba katılmaz. Bu
ve en alt katmanların kısa ve uzun kenarlarının ortasında
durumda gerilme-birim uzama ilişkisi aşağıdaki şekilde
bulunmuştur. Maksimum çökme ise plaka ortasında
yazılabilir [3]:
0.035 mm olarak bulunmuştur.

IV. ISIL GERİLME σ = D(ε − ε T ) (8)

İzotropik malzemeler her yönde aynı özellikleri D katılık matrisini göstermektedir. (6) ve (7) nolu
gösterirler. Elastisite modülü, yoğunluk gibi özellikleri denklemlerde ε T [3];
doğrultu ile değişmez. Düzlem gerilme durumunda
izotropik lineer elastik bir malzeme için Hooke Kanunu
[2]. ⎧α1 ⎫
⎪ ⎪
ε T = ⎨α 2 ⎬ ΔT (9)
1 ⎪0⎪
ε x = (σ x −νσ y ) (1)
⎩ ⎭
E
1 olarak tanımlanmıştır. α1 ve α2 anizotropik ısıl
ε y = (σ y −νσ x ) (2)
genleşme katsayılarıdır. Kullandığımız malzemelerin
E
izotropik özellikler gösterdiği kabul edildiğinden
1
γ xy = τ xy (3) α1 = α 2 kabul ederek her bir katman için tek bir lineer
G
ısıl genleşme katsayısı kullanılmıştır (Tablo 3).
Burada, σx ve σy , x ve y doğrultusundaki normal Tablo 3. Lineer ısıl genleşme katsayıları, α
gerilmeler, τ xy ise kayma gerilmesidir, E elastisite (mm/mm.oC)
modülü, υ Poisson oranı ve G kayma modülünü gösterir. PMMA 8E-05
Kayma modülü aşağıdaki gibi yazılabilir [2]: Tam Tavlanmış Cam 8.02E-06
Yarı Tavlanmış Cam 8.02E-06
E
G= (4)
2(1 + ν ) Ele alınan durumda, yolcu uçağı iç ve dış sıcaklığın 20
o
C olduğu bir yerden havalanmış ve dış sıcaklığın -30.5

197
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
o
C olduğu 7000m irtifada seviye uçuşuna geçmiştir. İç
Blast
sıcaklığın değişmediği kabul edilmiştir. Panel dış yüzeyi
ile iç yüzeyi arasındaki sıcaklık dağılımının lineer
değiştiği farzedilmiştir. Panel dört kenarından mesnetli 300

olduğu için sıcaklık değişimi panelde ısıl gerilmelere ve 200

P (kPa)
deformasyonlara sebep olacaktır. Elde edilen gerilme 100

değerleri Şekil 5’te gösterilmiştir. 0


0 0,002 0,004 0,006 0,008
-100

Zaman (s)

Şekil 6. Patlama yükünün zamana bağlı değişimi


(α=2, tp=0.002 s, pm=300 kPa)

Şekil 7’de Şekil 6’da belirtilen patlama yükü altında


basıncın en yüksek değerinin oluştuğu anda (t=0.0001 s)
gerilme ve deformasyonlar gösterilmiştir.

Maksimum gerilme değeri dinamik basınçta olduğu gibi


kenarlarda ve ayrıca plaka ortasında 18.02 MPa
Şekil 5. Isıl genleşme sonucu oluşan mertebesinde bulunmuştur. Maksimum çökme değeri ise
gerilme dağılımı
plaka ortasında 0.347 mm olarak bulunmuştur.
Kalınlığın yüzde 1’i mertebesinde ve ihmal edilebilir
Maksimum gerilmeler panel üst yüzeyinde düzgün
düzeydedir.
dağılmış olarak bulunmuştur. Okunan en büyük 34.05
MPa olmuştur. Dış malzemenin çekme dayanımı olan
137 MPa değeri ile karşılaştırıldığında güvenli
değerdedir. Maksimum çökme ise kalınlığın yüzde
0.18’i mertebesinde ve ihmal edilebilir düzeyde
bulunmuştur.

V. PATLAMA YÜKÜ

Patlama yükü yapılar üzerinde çok kısa sürede yüksek


seviyede bir basınç oluşturur. Yapıdan uzaklığına ve (a)
patlamanın şiddetine göre hasara sebep olabilir. Patlama
kaynağı incelediğimiz yapıdan yeterli miktarda uzaksa,
patlama basıncı p(t) patlamanın negatif fazını da içeren
Friedlander’ın eksponansiyel fonksiyonu ile ifade
edilmektedir [4].

−α t / t p
p (t ) = pm (1 − t / t p )e (10)

Denklemde t zamanı, pm en yüksek patlama basıncını, (b)


t p pozitif faz süresini, α dalga tipine bağlı bir Şekil 7. Patlama yükü sonucu oluşan (a) gerilme ve (b)
parametreyi göstermektedir. Patlama yükünün zamana desplasman dağılımı (α=2, tp=0.002 s, pm=300 kPa)
göre değişimi Şekil 6’da gösterilmiştir.
Patlamanın şiddeti değiştirilirek, en yüksek değer 300
kPa’dan 30 kPa değerine düşürüldüğünde, patlama
yükünün zamana bağlı değişimi Şekil 8’de, elde edilen
sonuçlar ise Şekil 9’da gösterilmiştir. Maksimum
gerilme kenarlarda ve plaka ortasında 1.91 MPa
mertebesinde bulunmuştur. Maksimum çökme değeri ise

198
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

plaka ortasında 0.0378 mm olarak bulunmuştur. Çökme malzemelerin çekme dayanımları ile karşılaştırıldığında
değeri kalınlığa göre oldukça küçüktür ve ihmal kritik değerlere ulaşmadığı görülmüştür. Patlama
edilebilir düzeydedir. Patlama sırasında oluşan en yüküne cevap ise patlamanın şiddetiyle yaklaşık lineer
yüksek basınç değeri 10 kat azaltıldığında, elde edilen olarak değişiklik göstermiştir. Düşük şiddetli patlamalar
gerilme ve çökme değerleri de yaklaşık olarak 10 kat sonucu oluşan gerilmeler, malzemelerin çekme
azalmaktadır. Bu yükleme aralığı için yük-çökme ve dayanımları ile karşılaştırıldığında güvenli değerdedir,
yük-gerilme ilişkisinin yaklaşık lineer olduğu ayrıca oluşan çökme değerleri de kalınlığa göre küçüktür
görülmektedir. ve ihmal edilebilir düzeydedir. Patlamanın şiddeti
arttıkça oluşan gerilme değerleri de yaklaşık lineer
olarak artmakta ve malzemelerin dayanım değerlerine
Blast
bağlı olarak hasar oluşturacak düzeye ulaşmaktadır.

30 KAYNAKLAR
20
P (kPa)

10
[1] R. Hermann, Performance of Materials for Aircraft
0
Fuselage Windows, Materials and Design, Vol. 9,
-10 0 0,002 0,004 0,006 0,008 No. 6, pp. 339-342, 1988.
Zam an (s) [2] D. Roylance, Mechanics of Materials, Wiley&Sons,
New York, 1996.
Şekil 8. Patlama yükünün zamana bağlı değişimi [3] D. Roylance, Laminated Composite Plates, MIT,
(α=2, tp=0.002 s, pm=30 kPa) Cambridge, 2000.
[4] A. D. Gupta, F. H. Gregory, R. L. Bitting, S.
Bhattacharya, Dynamic Analysis of an explosively
loaded hinged rectangular plate, Computers and
Structures, 26, pp.339-344, 1987.
[5] C. Bength, Bolt Fixings in Toughened Glass,
Division of Structural Mechanics, Lund University,
Sweden, 2005.
[6] H. S. Türkmen, Z. Mecitoğlu, Dynamic Response of
a Stiffened Laminated Composite Plate Subjected to
Blast Load, ITU, 1998.
[7] http://www.matweb.com/
(a)
[8] Douglas Aircraft Co., Inc. DC-9 Structural Repair
Manual

(b)
Şekil 9. Patlama yükü sonucu oluşan (a) gerilme ve (b)
desplasman dağılımı (α=2, tp=0.002 s, pm=30 kPa)

V. SONUÇLAR ve ÖNERİLER

Uçaklarda kullanılan cam yapıların maruz kalabileceği


sıcaklık, dinamik basınç ve patlama yükü altında
cevapları incelenmiştir. Sıcaklık değişimi ve dinamik
basınç sebebiyle oluşan gerilmelerin, kullanılan

199
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

FONKSİYONEL KADEMELENDİRİLMİŞ TEK BİNDİRME BAĞLANTILI


SİLİNDİRİK PLAKALARIN BURKULMA SONRASI DAVRANIŞLARI
Recep GÜNEŞ 1 M. Kemal APALAK1 Murat AYDIN 1
e-posta: recepg@erciyes.edu.tr e-posta: apalakmk@erciyes.edu.tr e-posta: 1030125306@erciyes.edu.tr

1
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makina Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ

ÖZET bunların termomekanik özellikleri bir veya daha fazla


Bu çalışma ile fonksiyonel kademelendirilmiş tek yönde düzgün ve sürekli bir biçimde değişir [1]. Bu
bindirme bağlantılı silindirik plakaların burkulma fonksiyonel kademelendirilmiş malzemelerin
sonrası davranışları üzerinde malzeme kompozisyonu, bileşenlerinin hacimsel oranlarının kademeli olarak
katman sayısı, plaka ve yapıştırıcı kalınlıkları etkileri değişmesi ile başarılır. Bu bileşenler genellikle seramik
lineer olmayan sonlu elemanlar metodu kullanılarak ve metaldir. Seramik bileşen düşük ısıl iletkenliğinden
araştırıldı. Tek bindirme bağlantılı model, kenarları dolayı ısıl bir bariyer gibi davranarak yüksek sıcaklık
ankastre bağlanmış ve merkezi yayılı yüke maruz direnci sağlarken, metal bileşeni kısa zaman dönemleri
bırakılmıştır. Kompozisyonu kalınlık boyunca değişen boyunca olası bir ısıl değişim için kırılma dayanımını
silindirik plaka, seramik (Al2O3) ve metal (Ni) fazlardan artırır.
oluşmuştur. Seramik ve metal katmanlar arasında kalan Fonksiyonel kademelendirilmiş malzemeler ilk olarak
fonksiyonel kademelendirilmiş bölgenin mekanik 1984 yılında Japonya’nın Sendai kentinde bir grup bilim
özelliklerinin plaka kalınlığı boyunca sürekli olarak adamı tarafından bir düşünce olarak tanıtıldı [2] ve daha
bileşenlerin hacimsel oranlarındaki değişime bağlı sonra diğer bilim adamları tarafından geliştirildi [3, 4].
olarak bir güç kanununa göre değiştiği varsayılmıştır. Plaka ve kabukların burkulma ve burkulma sonrası
Sonuçlar göstermiştir ki plaka kalınlığı boyunca davranışları, bu yapıların uygun kullanımları için ana
arttırılan katman sayısının fonksiyonel tasarım kriteridir. Bundan dolayı, fonksiyonel
kademelendirilmiş plakanın burkulma sonrası davranışı kademelendirilmiş plaka ve kabukları verimli bir şekilde
üzerindeki etkisi önemli ölçüde değilken, 0.1-10 tasarlayabilmek için bunların mekanik, termal ve
aralığında değiştirilen kompozisyonel gradyantın vurgu termomekanik yüklemeler altındaki burkulma sonrası
stabilitesi üzerinde belirgin etkisi söz konusudur. Ayrıca davranışlarını bilmek önemlidir. Kompozit yapıların
arttırılan plaka kalınlığı sonucunda vurgu stabilitesi burkulma ve burkulma sonrası davranışları hakkında
değerleri önemli ölçüde artarken yapıştırıcı kalınlığının literatürde birçok araştırma mevcuttur [5–10]. Fakat
arttırılması vurgu stabilitesi üzerinde etkili olmamıştır. fonksiyonel kademelendirilmiş malzemeler için, değişik
yükleme şartları altında burkulma ve burkulma sonrası
davranışlarını inceleyen araştırmalar sınırlı sayıdadır.
I. GİRİŞ Ma ve Wang [11], fonksiyonel kademelendirilmiş
Katmanlanmış kompozit plaka ve kabuklar yüksek dairesel bir plakanın ısıl burkulma sonrası davranışını
mukavemetleri ve sertlikleri nedeniyle oldukça geniş bir eksenel simetriyi kullanarak araştırdılar. Yang ve
kullanım alanına sahiptirler. Fakat katmanlar arasındaki diğerleri [12] klasik kabuk teorisini kullanarak
arayüzey boyunca malzeme özelliklerindeki ani fonksiyonel kademelendirilmiş ince silindirik panellerin
değişimler tabakalar arasında büyük gerilmelere sebep burkulma ve burkulma sonrası termomekanik
olurlar ve bu gerilmeler de ayrılmalara neden olabilirler. davranışlarını araştırmışlar ve fonksiyonel
Bu olumsuz etki Fonksiyonel Kademelendirilmiş kademelendirilmiş silindirik panellerin burkulma sonrası
Malzemeler (Functionally Graded Materials = FGM) davranışlarının bileşenlerin hacimsel oranlarından büyük
kullanılarak giderilebilir. Fonksiyonel oranda etkilendiğini göstermişlerdir. Shen ve Noda [13]
kademelendirilmiş malzemeler yüksek performans ve ısı ısıl bir ortamda yanal veya hidrostatik basınç ile elektrik
dirençli olarak imal edildiklerinden yüksek sıcaklıklara yüklerine maruz piezoelektrik uyarıcılı fonksiyonel
dayanabilirler. Fonksiyonel kademelendirilmiş kademelendirilmiş silindirik kabukların burkulma
malzemeler mikroskobik olarak homojen değildir, yani sonrası davranışları için analizler yaptılar ve sıcaklığa

200
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
bağlılığın, sıcaklık değişiminin ve hacimsel orandaki Analizler boyunca eğrilik yarıçapı (yapıştırıcı
değişimin fonksiyonel kademelendirilmiş hibrit merkezinden) R = 500 mm, plaka kalınlığı h = 2 mm,
silindirik kabukların burkulma basıncı ve burkulma plaka genişliği w = 20mm, yapıştırıcı kalınlığı t=
sonrası davranışları üzerinde önemli bir etkiye sahip 0.2mm ve θ = 0.02 radyan olarak alınmıştır (Şekil 1).
olduklarını gösterdiler. Wu ve diğerleri [14] fonksiyonel Fonksiyonel kademelendirilmiş silindirik plakalar
kademelendirilmiş dikdörtgen plakaların değişik sınır seramik (Al2O3) ve metal (Ni) karışımından oluşan bir
şartlarında ısıl ve mekanik yükler altında burkulma kompozisyona sahiptir ve plaka kalınlığı boyunca
sonrası davranışlarını araştırdılar ve hacimsel orandaki metalce zengin iç yüzey ve seramikçe zengin dış yüzey
değişimin fonksiyonel kademelendirilmiş plakaların arasında bileşenlerin hacimsel oranlarındaki değişime
burkulma ve burkulma sonrası davranışları üzerinde bağlı olarak bir güç kanununa göre düzgün bir biçimde
önemli bir etkiye sahip olduğunu gösterdiler. Güneş ve değişmektedir.
diğerleri fonksiyonel kademelendirilmiş silindirik [15]
ve küresel [16] kabukların burkulma sonrası Fonksiyonel kademelendirilmiş silindirik plakayı
davranışlarını incelediler ve malzeme kompozisyonunun oluşturan bileşenlerin mekanik özellikleri Tablo 1’de
burkulma sonrası davranış üzerinde önemli etkiye sahip verilmiştir. Seramik (Vc) ve metalin (Vm) hacimsel
olduğunu göstermişlerdir. oranları şu şekilde ilişkilendirilebilir;

Bu çalışmada lineer olmayan sonlu elemanlar metodu Vc + Vm = 1 (1)


kullanılarak fonksiyonel kademelendirilmiş tek bindirme
bağlantılı silindirik plakaların merkezi yayılı yük altında
burkulma sonrası davranışları incelendi. Lineer olmayan Küresel kabuğun kalınlığı boyunca herhangi bir radyal
denklemler arc-length metodu kullanılarak çözüldü. pozisyon r’de seramik fazın hacimsel oranı bir güç
Malzeme özelliklerinin plaka kalınlığı boyunca sürekli kanunu denklemi ile bulunur;
olarak bileşenlerin hacimsel oranlarındaki değişime
n
bağlı olarak bir güç kanununa göre değiştiği ⎛r⎞
varsayılmıştır. Farklı plaka kalınlıklarında malzeme Vc (r ) = ⎜ ⎟ (2)
kompozisyonu, katman sayısı ve bindirme bağlantıdaki ⎝h⎠
yapıştırıcı kalınlığının fonksiyonel kademelendirilmiş
silindirik plakaların burkulma sonrası davranışları burada, n kompozisyonel gradyant ve h plaka
üzerinde etkileri araştırılmıştır. kalınlığıdır.

II. TEORİK MODEL


Bu çalışmada, tek bindirme bağlantılı fonksiyonel
kademelendirilmiş silindirik plaka iki ucundan ankastre
olarak tutturulmuş ve merkezi yayılı yüke maruz
bırakılmıştır.

Şekil 1. Fonksiyonel kademelendirilmiş tek bindirme bağlantılı silindirik plaka

201
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
Tablo 1. Fonksiyonel kademelendirilmiş silindirik Fonksiyonel kademelendirilmiş silindirik plakanın
plakayı oluşturan bileşenlerin mekanik özellikleri modellenmesi klasik katmanlama teorisi üzerine formüle
edilmiştir [19]. Yapıştırıcı ise 4 katman olarak
modellenip eleman tipi olarak da 20 düğüm noktalı
Bileşenler Epoxy (SOLID95) seçilmiştir.
Özellikler
Ni Al2O3 adhesive 3000

Elastiklik
199.5 393 4.39 2500
Modülü, E (GPa)

Poisson Oranı, ν 0.3 0.25 0.34

Merkezi Yayili Yük (N)


2000

5 Katman
20 Katman
1500 50 Katman

Kademelendirilmiş bölgedeki lokal malzeme 100 Katman

özelliklerinin hesaplanmasında mikromekanik model


olarak Mori-Tanaka şeması [17, 18] kullanılmıştır. 1000

Fonksiyonel kademelendirilmiş malzemenin etkili hacim


modülü K ve kayma modülü G Mori-Tanaka şemasına 500
göre şu şekilde ifade edilir;

K − Km Vc 0
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45
= (3) Merkezi Yerdegistirme (mm)
Kc − Km ⎡ 3(K c − K m ) ⎤
⎢1 + (1 − Vc ) ⎥ Şekil 2. Katman sayısının (k = 10, 20 ,50 ve 100)
⎣ 3K m + 4Gm ⎦ fonksiyonel kademeli tek bindirme bağlantılı silindirik
plakanın burkulma sonrası davranışı üzerine etkisi (n =
G − Gm Vc 0.1)
= (4)
Gc − G m ⎡ (Gc − Gm )⎤ III. SAYISAL SONUÇLAR
⎢1 + (1 − Vc ) ⎥ Genellikle, kabuklar ve plakalar kararsız burkulma
⎣ Gm + f1 ⎦
sonrası davranışa sahiptirler. Bu tip yapılarda yükteki
küçük artışlar büyük yerdeğiştirmelere sebep olur.
Gm (9 K m + 8Gm ) Yükün etkisiyle plakanın eğriliği ilk konumundan
f1 = (5) mesnet hizasının diğer tarafına doğru bir vurgu
6(K m + 2Gm ) stabilitesi sıçraması yapar. Plakaya uygulanan yükteki
küçük bir artış orta yüzeyde basma gerilmesine neden
Etkili Young modülü E ve Poisson oranı υ’yü olur ve sonra iç sekil değiştirme enerjisi aniden dış iş
hesaplamak için; formuna dönüşerek vurgu stabilitesini oluşturur. Bu
durum yükteki küçük bir azalma ile tersine çevrilebilir.
9 KG Bu çalışma katman sayısının, kompozisyonel
E= (6) gradyantın, plaka ve yapıştırıcı kalınlığının fonksiyonel
3K + G kademelendirilmiş tek bindirme bağlantılı silindirik
ve plakaların burkulma sonrası davranışlarına olan
3K − 2G etkilerini araştırmaktadır.
υ= (7)
2(3K + G )
Şekil 2 artan katman sayısının fonksiyonel
kademelendirilmiş tek bindirme bağlantılı silindirik
Fonksiyonel kademelendirilmiş silindirik plakaların
plakaların burkulma sonrası davranışına etkisini
burkulma sonrası analizleri lineer olmayan sonlu
göstermektedir. Analiz plaka kalınlığı h = 2 mm ve
elemanlar ANSYS yazılımı kullanılarak yapılmıştır.
malzeme kompozisyonu n = 0,1 (metal-zengin) iken
Analizlerde silindirik plakalar için ANSYS’in sunduğu
katman sayısının 5, 10, 20 ve 100 değerleri için
sekiz düğüm ve dört integrasyon noktalı lineer olmayan
tekrarlanmıştır. Yapılan geometrik lineer olmayan
(SHELL91) eleman tipi kullanılmıştır.
analizler sonucunda plaka kalınlığındaki artan katman

202
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
sayısının fonksiyonel kademelendirilmiş tek bindirme göstermektedir. Analiz malzeme kompozisyonu n=
bağlantılı silindirik plaka üzerinde önemli bir etkiye 1.0 (eşit hacimsel Ni-Al2O3 oranı), plaka kalınlığı h =
sahip olmadığı görülmüştür. 0.2 ve katman sayısı 20 iken yapıştırıcı kalınlığı t=
3000
0.1, 0.2, 0.3, 0.4 ve 0.5 değerleri için tekrarlandı. Sonuç
olarak artan yapıştırıcı kalınlığının fonksiyonel
kademelendirilmiş tek bindirme bağlantılı silindirik
2500 plakaların burkulma sonrası davranışı üzerinde önemli
bir etkiye sahip olmadığı görülmüştür.
Merkezi Yayili Yük (N)

2000 n = 0.1
n = 0.2
n = 0.5
n=1
5000
n=2
n=5
1500 n = 10

4000

1000
Merkezi Yayili Yük (N)

3000
500

0 2000
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45
Merkezi Yerdegistirme (mm)
n = 0.1
n = 0.2
1000
Şekil 3. Malzeme kompozisyonunun n fonksiyonel n = 0.5
n=1
n=2
kademeli tek bindirme bağlantılı silindirik plakanın n=5
n = 10
burkulma sonrası davranışı üzerine etkisi
(h = 2mm, k = 20) 0
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45
Merkezi Yerdegistirme (mm)

Plaka kalınlığı h’ın fonksiyonel kademelendirilmiş tek


bindirme bağlantılı silindirik plakaların burkulma Şekil 4. Malzeme kompozisyonunun n fonksiyonel
sonrası davranışı üzerine etkisi üç farklı kalınlık (h = kademeli tek bindirme bağlantılı silindirik plakanın
2, 3 ve 4mm) ve malzeme kompozisyonu n = 0.1, burkulma sonrası davranışı üzerine etkisi
0.2, 0.5, 1,0, 2.0, 5.0 ve 10.0 değerleri için tekrarlandı ve 10000
bu analizler boyunca katman satısı k = 20 değerinde
sabit tutuldu. 9000

8000
Şekil 3–5 sırasıyla plaka kalınlığı h’ın 2.0mm, 3.0mm
ve 4.0mm değerleri için fonksiyonel kademelendirilmiş 7000
Merkezi Yayili Yük (N)

tek bindirme bağlantılı silindirik plakalar üzerinde 0.1–


6000
10 arasında artan malzeme kompozisyonunun etkisini
göstermektedir. Grafiklerden görülebileceği gibi artan 5000
malzeme kompozisyonu değeriyle (seramik oranının
artmasıyla) vurgu stabilitesinin meydana geldiği yük 4000

değerinin artmasına karşın merkezi yerdeğiştirme değeri 3000


azalmaktadır. Diğer bir taraftanda artan plaka n = 0.1
n = 0.2

kalınlığının fonksiyonel kademelendirilmiş tek bindirme 2000 n = 0.5


n=1

bağlantılı silindirik plakaların burkulma sonrası 1000


n=2
n=5
n = 10
davranışı üzerinde önemli bir etkisi olduğu aşikârdır.
Şöyle ki, kalın plakada vurgu stabilitesinin başladığı yük 0
0 5 10 15 20 25 30 35 40
değerinde ince plakada vurgu stabilitesi sonrası Merkezi Yerdegistirme (mm)
davranışının sonlandığı gözlenmiştir. (h = 4mm, k = 20)
Şekil 5 yapıştırıcı kalınlığının fonksiyonel Şekil 5. Malzeme kompozisyonunun n fonksiyonel
kademelendirilmiş tek bindirme bağlantılı silindirik kademeli tek bindirme bağlantılı silindirik plakanın
plakaların burkulma sonrası davranışı üzerine etkisini burkulma sonrası davranışı üzerine etkisi (h = 6mm, k =
20)

203
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
IV. SONUÇLAR VE ÖNERİLER [3] Noda, N, “Thermal stresses in functionally graded
Yapılan bu çalışma Ni-Al2O3 fonksiyonel materials” Journal of Thermal Stresses 22 477-512,
kademelendirilmiş tek bindirme bağlantılı silindirik 1999.
plakaların burkulma sonrası davranışları üzerinde [4] Reddy, J.N., “Analysis of functionally graded plates”
katman sayısı, malzeme kompozisyonu, plaka ve International Journal of Numerical Methods in
yapıştırıcı kalınlığının etkisinin araştırılmasıyla ilgilidir. Engineering 47 663-684, 2000.
3000
[5] Liao, C.L., Reddy, J.N., “Continuum-based stiffened
composite shell element for geometrically nonlinear
analysis” AIAA Journal 27 95-101, 1989.
2500 [6] Goswami, S., Mukhopadhyay, M., “Geometrically
nonlinear analysis of laminated composite stiffened
2000
shells” Journal of Reinforced Plastics and Composites
Merkezi Yayili Yük (N)

14 1317-1336, 1995.
T = 0.1 [7] Akkas, N., Toroslu, R., “Snap-through buckling
T = 0.2
1500 T = 0.3 analysis of composite shallow sphechanics of Composite
T = 0.4
T = 0.5 Materials and Structures 6 319-330, 1999.
[8] Kim, K., Voyiadjis, G.Z., “Non-linear finite element
1000
analysis of composite panels” Composites: Part B 30
365-381, 1999.
500 [9] Patel, B.P., Shukla, K.K., Nath, Y., “Thermal
postbuckling analysis of laminated cross-ply truncated
circular conical shells” Composite Structures 71 101-
0
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 114, 2005.
Merkezi Yerdegistirme (mm)
[10] Kundu, C.K., Sinha, P.K., “Post buckling analysis
Şekil 6. Yapıştırıcı kalınlığının T fonksiyonel kademeli of laminated composite shells” Composite Structures 78
tek bindirme bağlantılı silindirik plakanın burkulma 316-324, 2007.
sonrası davranışı üzerine etkisi [11] Ma, L.S., Wang, T.J., “Nonlinear bending and post-
(h = 2mm, k = 20) buckling of a functionally graded circular plate under
mechanical and thermal loadings” International Journal
Analizlerde geometrik lineer olmayan sonlu elemanlar of Solids and Structures 40 3311-3330, 2003.
metodu kullanılmıştır. Plaka kalınlığı boyunca artan [12] Yang, J., Liew, K.M., Wu, Y.F., Kitipornchai, S.,
katman sayısı ve yapıştırıcı kalınlığının fonksiyonel 2006, “Thermo-mechanical pot-buckling of FGM
kademelendirilmiş tek bindirme bağlantılı silindirik cylindrical panels with temperature-dependent
plakaların burkulma sonrası davranışları üzerinde properties”, International Journal of Solids and
önemli bir etkilerinin olmadığı görülürken malzeme Structures, 43, pp. 307-324.
kompozisyonun 0.1–10 aralığında arttırılarak yapılan [13] Shen, H.S., Noda, N., “Postbuckling of pressure-
analizler sonucunda görülmüştür ki plakanın merkezi loaded FGM hybrid cylindrical shells in thermal
yerdeğiştirme değeri azalırken vurgu stabilitesi değeri environments” Composite Structures 77 546-560, 2007.
artmıştır. Ayrıca üç farklı plaka kalınlığı için yapılan [14] Wu, T.L., Shukla, K.K., Huang, J.H., “Post-
analizlerde göstermiştir ki plaka kalınlığının artması buckling analysis of functionally graded rectangular
vurgu stabilitesi değerlerini önemli ölçüde arttırmıştır. plates” Composite Structures 81 1-10, 2007.
[15] Recep Güneş, M. Kemal Apalak and H. Abdullah
V. TEŞEKKÜR Taşdemir, “Post-buckling of Functionally Graded
Bu çalışmaya TÜBİTAK (107M142) tarafından Cylindrical Shells”, ASME International Mechanical
sağlanan desteğe teşekkür ederiz. Engineering Congress and Exposition, IMECE’2007,
11-15 November 2007, Seattle, Washington, USA.
VI. KAYNAKLAR [16] Recep Güneş, M. Kemal Apalak, H. Abdullah
[1] Suresh, S., Mortensen, A., “Fundamentals of Taşdemir, “Fonksiyonel Kademelendirilmiş Küresel
functionally graded materials”, The University Press Kabukların Burkulma Sonrası Davranışları”,
Cambridge, London, 1998. TUMTMK, 15.Ulusal Mekanik Kongresi, 3-7 Eylül
[2] Koizumi, M., “FGM activities in Japan” Composites 2007, Isparta, Türkiye.
Part B: Engineering 28 1-4, 1997. [17] Mori, T., Tanaka, K., “Average stress in matrix and
average elastic energy of materials with misfitting
inclusions” Acta Metallurgica 21 571-574, 1973.

204
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ
[18] Benveniste, Y., “A new approach to the application
of Mori-Tanaka’s theory in composite materials”
Mechanics of Materials 6 147-157, 1987.
[19]ANSYS® (ver.7.0), The General Purpose Finite
Element Software, Swanson Analysis Systems, Inc.,
Houston, Texas

205
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

AL/SiC PARTİKÜL TAKVİYELİ METAL MATRİSLİ KOMPOZİTLERİN


BATMA DAVRANIŞALARI ÜZERİNE PARTİKÜL HACİM ORANININ
ETKİLERİ

Recep Ekici1 M.Kemal Apalak1 Mustafa Yıldırım2


e-posta: rekici@erciyes.edu.tr e-posta: apalakmk@erciyes.edu.tr e-posta: my@erciyes.edu.tr

1
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makina Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 38039 KAYSERİ

ÖZET için umut vaat eden malzemeler olmuşlardır [1-5].


Bu çalışmada, Alüminyum 1080 (Al 1080) esaslı SiC Bununla birlikte, partikül takviyeli metal matrisli
(Silisyum Karbür) partikül takviyeli metal matrisli kompozitlerin sayısız araştırmaya konu olan ve çok iyi
kompozit malzemelerin sabit partikül boyutunda batma bilinen çekme, yorulma ve sürünme dayanımları gibi
davranışlarına hacim oranının etkisi sonlu elemanlar mekanik özelliklerinin yanında statik batma dayanımları
metodu vasıtasıyla incelenmiştir. Çalışmada, ilk olarak konusunda eksiklik duyulmaktadır. Yapıları ve
oluşturulacak kompozit yapı içerisine SiC partiküllerin deformasyon karakteristikleri zaten karmaşık olan bu
heterojen bir şekilde rasgele dağıtılması sağlanmıştır. kompozitlerin diğer test teknikleri için numune
İki boyutlu ortamda gerçekleştirilen analizlerde hazırlanış aşaması hassasiyet gerektirmesi ve zahmetli
problemin simetrikliğinden dolayı, kompozit yapı aksi- olması daha basit olan, minyatürleştirilmiş numunelerle
simetrik olarak modellenmiştir. Analizlerde 0.794 mm bile yapılabilen ve çok çeşitli yük ve farklı geometrilere
yarıçapa sahip küresel yapıdaki batıcı uç Rockwell-T sahip batıcı uç seçenekleri sunan batma teknikleriyle
yüzeysel sertlik skalası esas alınarak seçilmiş ve bu araştırılmasını daha da ön plana çıkmaktadır [6-8].
batıcı uç ile kompozit yapıya 150 N yük uygulanmıştır.
Yükleme hali ve yük kaldırma (boşalma) hali olarak iki Literatür incelendiğinde partikül takviyeli metal matrisli
durumdan oluşan analizler %10, %20, %30 SiC partikül kompozitlerin makro-batma dayanımları konusunda
hacim oranları için gerçekleştirilmiştir. Analiz çeşitli deneysel ve teorik çalışmaların gerçekleştirildiği
sonuçlarına göre, takviye partikül hacim oranı artışının görülebilir. Bununla birlikte, bu konuda yapılan ilk
bu kompozitlerin batma derinliğini azaltarak batıcı uç çalışmaların deneysel çalışmalar [9-14] olduğu göze
altındaki bölgede gerilme yoğunluğunun artışına sebep çarpmaktadır. Bundan sonra takip eden çalışmalar [15-
olduğu ve partikül dağılımının matristeki plastik 20], genellikle malzemelerin çekme dayanımı ve batma
deformasyonlar üzerine önemli bir etkisinin olduğu sertliği arasında bir ilişki kurmaya odaklanmıştır. Bu
gözlenmiştir. çalışmalarda partikül takviyeli metal matrisli
kompozitlerin heterojen yapısından dolayı ve batma
I. GİRİŞ esnasında batma altındaki bölgede partikül
Teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte malzemelerden konsantrasyon artışı nedeniyle çekme dayanımı ve
beklenen performans artışları, geleneksel mühendislik batma sertliği arasında önemli bir ilişki elde
alaşımlarının kullanımlarını sınırlamaktadır. Özellikle edilememiştir. Bu sonuçlarla birlikte gerçekleştirilen son
havacılık, uzaysal, savunma ve otomotiv uygulamaları çalışmalar batma altındaki bölgedeki partikül
için oldukça önemli olan yüksek özgül ağırlık, yüksek konsantrasyon artışına yönelmiş ve bu konuda birkaç
mukavemet/ağırlık oranı, rijitlik ve geliştirilmiş yüksek deneysel çalışma [6,7] gerçekleştirilmiştir.
sıcaklık performansı gibi gereksinimler, sayısız yapısal
kompozit malzemenin geliştirilmesine yol açmıştır. Bu Bu çalışmada, Al 1080 esaslı SiC partikül takviyeli
kompozit malzemeler arasında yer alan Partikül metal matrisli kompozit malzemeler sonlu elemanlar
Takviyeli Metal Matrisli Kompozitler homojen ve metodu kullanılarak hacim oranının batma davranışı
izotropik malzeme özelliklerinden, düşük maliyet ve üzerine etkisi incelenmiştir. Bu amaç için partikül
nihai ürünü elde etmek için haddeleme, dövme ve takviyeli metal matrisli kompozit, sonlu elemanlar
ekstrüzyon gibi geleneksel metal üretim yöntemleri metodu açısından en basit geometrik şekil olan kare
kullanılarak şekillendirilebilmelerinden dolayı gelecek elemanlardan oluşan meshli yapıda modellenmiş ve

206
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

partiküllerin yapı içersinde rasgele dağılımı hareketi engellenmiş ve sadece dikey eksende düşey
sağlanmıştır. hareketine izin verilmiştir. Böylece batıcı uca düşey
yönde basma tarzında yükleme hareketi kazandırılmıştır.
II. NÜMERİK MODELLEME Batıcı uç ile numune yüzeyi arasında 0.3 lük bir
Küresel uçla yapılan batma analizlerde matris sürtünme katsayısı verilmiştir. Kompozit model 3x3 mm
malzemesi olarak Al 1080 (%99.8 saflıkta) takviye boyuta sahiptir ve her yönde 20 μm ye bölünerek her bir
eleman olarak SiC (Silisyum karbür) kullanılmış ve meshli eleman 20 μm boyuta getirilmiştir. Böylece
ayrıca SiC partiküllerin elastik ve alüminyum 1080 kompozit modelin meshli yapısı sekiz node’lu bilinear
matrisin elastik-plastik yapıda olduğu kabul edilmiştir. 22.500 elemandan oluşmaktadır. Analizlerde istenilen
SiC partiküllerin ve alüminyumun mekanik özellikleri SiC partikül hacim oranı bu eleman sayısının yüzdesi
Tablo 1 de ve bu malzemelerin gerilme-şekil değiştirme olarak değişmektedir. Örneğin, hacim oranı %10 için
diyagramları şekil 1 de görülebilir. Ayrıca, oluşturulan 2250 eleman SiC olarak oluşturulmaktadır. Küresel
model şekil 2 de verilmiştir. Burada, simetriden dolayı batıcı ucun yarıçapı Rockwell T deneyindeki gibi 0.794
batma simülasyonunda kompozit model ve batıcı ucun mm alınarak 150 N yük aksi-simetrik kompozit modele
sadece yarısı alınmıştır. Şeklin sol tarafı simetri uygulanmıştır. Ayrıca, analizler yükün uygulandığı
eksenidir (aksi-simetri). Batma esnasında batmanın batma hali ve yükün kaldırıldığı boşalma hali olmak
doğrultusunda (dikey) kompozit modelin sadece düşey üzere birbirine eşit ve birbirini izleyen iki zaman
yönde hareketine izin verilmiş ve ayrıca numune alttan genliğine (amplitude) sahiptir. Batıcı uç, meshlenebilir
hareket edemeyecek şekilde (yatay ve düşey rijit elemandan oluşturulmuştur ve meshlenerek 2
doğrultularda) hareketi kısıtlanmıştır. Batıcı ucun ise node’lu lineer 50 adet elemana bölünmüştür.
üçüncü eksen etrafında dönmesi ve yatay eksende

Tablo 1. SiC ve Aluminyum (%99.8) malzemelerin mekanik özellikleri [23].

Malzemeler Poisson oranı (ν) Elastik modül (GPa) Yoğunluk (Kg/m3)


Aluminyum (%99.8) 0.33 70 2700
Silisyum karbür (SiC) 0.17 420 3100

Şekil 1. SiC partiküllerin [19] ve alüminyum (%99.8 saflıkta) matrisin [24] gerilme-şekil değiştirme diyagramları.

207
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Şekil 2. Partikül hacim oranı % 10 olan metal matrisli bir kompozit yapının sonlu elemanlar modeli.

Yukarıda verilen bütün değişkenleri kapsayan, kolay ve değerler arasında olmaktadır. Burada verilen sonuçlar,
esnek bir kontrol sağlamak için python [21] dilinde her bir hacim oranı için yapılan 4 analizin ortalama
yazılan bir kod vasıtasıyla analizler, ABAQUS/Standard büyüklüklerini arz edecek şekilde seçilen analizlerden
[22] sonlu elemanlar yazılımında yükleme anı ve yük elde edilen sonuçlardır.
boşaltma hali olmak üzere iki çözüm genliğinde
gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte, bütün analizler bir III. ANALİZLER
AMD Opteron, 2.4 Ghz 4 CPU’lu ve 8 GB Ram’e sahip Partikül hacim oranı % 10, % 20 ve % 30 olan 20 μm
bir server sisteminde gerçekleştirilmiştir. İlave olarak, partikül boyutuna sahip SiC takviyeli Alüminyum metal
partikül dağılımı her bir analizde rasgele (random) matrisli kompozitler için gerçekleştirilen batma
olduğundan başka bir ifade ile partikül dağılımı makro analizlerinden elde edilen yüklemenin tamamlandığı
her çalıştırıldığında rasgele (random) olacak şekilde andaki gerilme (S, Mises (Pa)) ve eşdeğer plastik
düzenlendiğinden çözümlerin doğruluğu ve güvenirliliği deformasyon (PEEQ) miktarları şekil 3 (a) da
açısından her hacim oranı için en az 4 adet çözüm görülmektedir. Ayrıca, temas yüzey düğüm
gerçekleştirilmiştir. Yine partikül dağılımı her seferinde noktalarından (node) yüklemenin tamamlandığı an için
rasgele olduğu için aynı yük değeri, partikül boyutu ve elde edilen batma deformasyon profilleri (U2 (μm))
partikül hacim oranı için bile deformasyon, şekil şekil 3 (b) de verilmiştir.
değiştirme miktarları ve gerilme seviyeleri çok fazla
olmamakla birlikte farklılıklar arz etmekte, fakat belirli

208
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Partikül hacim oranı : % 10 Partikül hacim oranı : % 10

Partikül hacim oranı : % 20 Partikül hacim oranı : % 20

Partikül hacim oranı : % 30


Partikül hacim oranı : % 30
a) Gerilme (S, Mises (Pa)) ve eşdeğer plastik deformasyon (PEEQ) değişimi

209
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

b) Batma deformasyon profilleri (U2, μm)

Şekil 3. 20 μm partikül boyutuna sahip SiC takviyeli Alüminyum metal matrisli kompozitlerin batma davranışına
partikül hacim oranının (%10, %20 ve %30) etkisi.

Şekil 3 (a) ya bakıldığında % 10, % 20 ve % 30 partikül deformasyonların batıcı uç altında çok dar bir bölgede
hacim oranlarında yüklemenin tamamlandığı an için gerçekleştiği söylenebilir.
gerilme seviyeleri görülebilir. Partiküller tamamen
elastik yapıda olduklarından dolayı partiküllerin çoğu Şekil 3 (b) de partikül hacim oranı arttıkça maksimum
yükleme anında çok iyi seçilebilmektedir ve batma deformasyonunda (U2) bir düşüş gözlenmektedir.
oluşturdukları gerilme bandı görülebilir. Burada % 10 Batma altındaki bölgede partiküller kendilerini
partikül hacim oranında daha belirgin olmak üzere çevreleyen matrisle birlikte aşağı yönde yer değiştirir.
hacim oranı yükseldikçe deformasyon sırasında oluşan Aslında bu şekilde batma yüklemesi altındaki bölgede
ve yükleme doğrultusuna paralel olan gerilme partiküllerin bölgesel yoğunluğu batma bölgesinden
bandındaki küçülme gözlenmektedir. Bunun nedeni, uzak bölgelerle karşılaştırıldığında arttırılmaya zorlanır.
hacim oranının yükselmesi ile takviye fazına gerilmeyi Böylece bu bölgedeki partiküller arası boşluk azalır ve
aktaran matris fazının kompozit yapısında daha düşük batıcı uç aşağı doğru hareket ederken gittikçe daha da
seviyede bulunması ve dolayısıyla deformasyonun artışı artan sert partikül konsantrasyonu ile bu bölgede daha
ile yükleme doğrultusuna paralel oluşan gerilme direngen bir yapı ile karşılaşılır. Partikül
dağılımının azalması ve gerilmelerin batıcı ucun konsantrasyonundaki bu artış bölgesel olarak matriste
altındaki takviye partiküllerde kalması (dağıtılamaması), deformasyon sertleşmesine neden olur. Dolayısıyla
buralarda gerilme seviyesini yükseltmesidir. belirli bir deformasyona ulaşmak için daha fazla yüke
ihtiyaç duyulur. Hacim oranının artışıyla batma
Yine şekil 3 (a) da batma yüklemesi altındaki plastik deformasyonu altındaki partikül konsantrasyonunda
deformasyon (PEEQ) bölgeleri görülebilmektedir. daha fazla bir artış söz konusudur ve bu, hacim oranının
Kompozit yapıda partiküllerin varlığı baskın bir biçimde artışı ile deformasyon sertleşmesinin artacağı ve burada
plastik bölgeyi değiştirmekte ve plastik deformasyonu uygulanan sabit yükten dolayı deformasyonda bir düşüş
çizgisel bir yapıya zorlamaktadır. Ayrıca, şekilde olacağı anlamına gelmektedir.
görülen bütün analizlerde plastik deformasyonlara
bakıldığında yükleme bölgesinden uzaklaştıkça çok hızlı Kompozitlerin batma deformasyonu sırasında yükün
bir şekilde kaybolduğu görülebilir. Dolayısıyla plastik maksimum uygulandığı anda daha belirgin olarak ortaya

210
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

çıkan ve batıcı ucun kompozitle temasta bulunduğu [6] R. Pereyra and Y.-L. Shen, Characterization of
yüzeyine hemen sağ tarafındaki deve sırtı şeklindeki particle concentration in indentation-deformed
şişme görülebilir. Bu şişme % 10 hacim oranına sahip metal-ceramic composites, Materials
kompozitlerde daha belirgin olmakla birlikte hacim Characterization, Vol. 53, pp. 373-380, 2004.
oranı yükseldikçe düşmektedir. Bunun nedeni yumuşak [7] R. Pereyra and Y.-L. Shen, Characterization of
yapıdaki alüminyumun takviye elemanın düşük indentation-induced ‘particle crowding’ in metal
miktarda olduğu hacim oranında yapı içerisinde daha matrix composites, International Journal of Damage
fazla olması ve yükün daha fazlasına maruz kalması, Mechanics, Vol. 14 (3), pp. 197-213, 2005.
bunun sonucu olarak sıkışan malzemenin gidecek en [8] A. Gouldstone, N. Chollacoop, M. Dao, J. Li, A. M.
kolay tek yön olan sağ tarafa akarak dışarı taşması veya Minor, Y.-L. Shen, Indentation across size scales
yığılması (pile-ups) dır. and disciplines: Recent developments in
experimentation and modeling, Acta Materialia,
IV. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Vol. 55, pp. 4015-4039, 2007.
Bu çalışmada, Alüminyum 1080 (Al 1080) esaslı SiC [9] T. G. Nieh and R. F. Karlak, Aging characteristics
(Silisyum Karbür) partikül takviyeli metal matrisli of B4C-reinforced 6061-aluminum, Scripta
kompozit malzemelerin sabit partikül boyutunda batma Metallurgica et Materialia, Vol. 18, pp. 25-28, 1984.
davranışlarına hacim oranının etkisi sonlu elemanlar [10] S. Suresh, T. Christman and Y. Sugimura,
metodu vasıtasıyla incelenmiştir. Partikül hacim oranı Accelerated aging in cast al alloy-SiC particulate
arttıkça maksimum batma deformasyonunda (U2) bir composites, Scripta Metallurgica et Materialia, Vol.
düşüş elde edilmiştir. Bunun en önemli nedenleri, batma 23, pp. 1599-1602, 1989.
altındaki bölgede partikül yoğunluğunun artması ve [11] K. K. Chawla, A. H. Esmaeili, A. K. Datye and A.
burada matrisin deformasyon serleşmesine maruz K. Vasudevan, Effect of homoge-
kalmasıdır. Buna ilave olarak, matriste meydana gelen neous/heterogeneous precipitation on aging
plastik deformasyon (PEEQ) batma altındaki dar bir behavior of SiCp/Al 2014 composite, Scripta
bölgede gerçekleşmiş ve hacim oranı arttıkça bu dar Metallurgica et Materialia, Vol. 25, pp. 1315-1319,
bölge giderek küçülmüştür. Ayrıca, partiküllerde yüksek 1991.
gerilme yoğunluğu etkisinden dolayı oluşan gerilme [12] T. Christman and S. Suresh, Microstructural
bandı, hacim oranı artıkça azalmıştır. Bu durum, düşük development in an aluminum alloy-SiC whisker
hacim oranında matris tarafından taşınan yükün hacim composite, Acta metallurgica, Vol. 36 (7), pp. 1691-
oranı arttıkça takviye partiküller tarafından taşındığını 1704, 1988.
göstermektedir. [13] P. Appendino, C. Badini, F. Marino and A. Tomasi,
6061 Aluminum alloy-SiC particulate composite: a
V.TEŞEKKÜR comparison between aging behaviour in T4 and T6
Bu çalışmayı destekleyen Türkiye Bilimsel ve Teknik treatments, Materials Science and Engineering A,
Araştırma Kurumu (TUBİTAK, Proje no: 106M020) ve Vol. 135, pp. 275-279, 1991.
Erciyes Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri [14] J. W. Leggoe, X. Z. Hu, M. V. Swain and M. B.
Birimine (Proje no: FBT-06-30) teşekkür ederiz. Bush, An ultra-micro indentation investi-gation of
aspects of the fracture process in particulate
KAYNAKLAR reinforced metal matrix composites, Scripta
[1] K. K. Chawla, Composite materials science and Metallurgica et Materialia, Vol. 31 (5), pp. 577-
engineering, Springer-Verlag, USA, 1998. 5825, 1994.
[2] N. Chawla and K. K. Chawla, Metal matrix [15] Y. -L. Shen, E. Fishencord and N. Chawla,
composites, Springer, New York, 2006. Correlating macrohardness and tensile behavior in
[3] D. J. Lloyd, Particle reinforced aluminium and discontinuously reinforced metal matrix composites,
magnesium matrix composites, International Scripta Materialia, Vol. 42, pp. 427-432, 2000.
Materials Reviews, Vol. 39 (1), pp. 1-21, 1994. [16] Y.-L. Shen and N. Chawla, On the correlation
[4] A. Ayyar and N. Chawla, Microstructure-based between hardness and tensile strength in particle
modeling of crack growth in particle reinforced reinforced metal matrix composites, Materials
composites, Composites Science and Technology, Science and Engineering A, Vol. 297, pp. 44-47,
Vol. 66, pp. 1980–1994, 2006. 2001.
[5] N. Chawla and K. K. Chawla, Microstructure-based [17] Y.-L. Shen, J. J. Williams, G. Piotrowski, N.
modeling of the deformation behavior of particle Chawla and Y. L. Guo, Correlation between tensile
reinforced metal matrix composites, Journal of and indentation behavior of particle-reinforced
Materials Science, Vol. 41, pp. 913-925, 2006. metal matrix composites: An experimental and

211
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

numerical study, Acta Materialia, Vol. 49, pp. 3219-


3229, 2001.
[18] B. D. Kozola and Y.-L. Shen, A mechanistic
analysis of the correlation between overall strength
and indentation hardness in discontinuously
reinforced aluminum, Journal of Materials Science
Vol. 38, pp. 901 907, 2003.
[19] Y.-L. Shen and Y. L. Guo, Indentation response of
heterogeneous materials, Modelling and Simulation
Materials Science and Engineering, Vol. 9, pp. 391-
398, 2001.
[20] E. S. Ege and Y.-L. Shen, Effects of inclusions and
porosity on the indentation response, Materials
Research Society Symposium Proceedings, 750,
Y6.2.1-Y6.2.6, 2003.
[21] www.python.org
[22] ABAQUS/Standart (ver 6.5-4), Finite Element
Software, www.abaqus.com, 2005.
[23] www.matweb.com
[24] Boyer, H. E., Atlas of stress-strain curves-2nd ed.,
ASM International, USA, 2002.

212
HaSeM’08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15–16 Mayıs 2008, KAYSERİ

BİR UÇAK KANADININ ÇOK AMAÇLI GENETİK ALGORİTMALAR


İLE YAPISAL OPTİMİZASYONU
Melike NİKBAY Arda YANANGÖNÜL
e-posta: nikbay@itu.edu.tr e-posta: yanangonu1@itu.edu.tr

Levent ÖNCÜ
e-posta: oncule@itu.edu.tr

İstanbul Teknik Üniversitesi, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, 34469 İSTANBUL.

ÖZET sınırları belirlenen optimizasyon değişkenleri kümesinin


Bu çalışmada amaç, havacılık endüstrisinde yapısal ve bunlara bağlı kriter değerlerinin tamamen taranması
tasarım uygulamalarında yaygın olarak kullanılan paket amacıyla çok sayıda analizin arka arkaya otomatik olarak
programlar ile güvenilir bir sayısal optimizasyon yapılması gerekmektedir. Bu nedenle optimizasyon
metodolojisi oluşturmaktır. Bu kapsamda 3 boyutlu basit çalışmaları, sadece analiz yapılan çalışmalara kıyasla
bir kanat geometrisi için üç farklı yapısal problemin hesaplama zamanı çok yüksek olan sayısal süreçleri
genetik algoritmalar ile optimizasyonu ele alınacaktır. İlk gerektirir. Bu sebeple optimizasyon problemlerinde ele
problem statik yüklemeye maruz kalmış bir kanadın alınan geometrinin mümkün olduğu kadar basit ve az
gerilme ve yer değiştirme kısıtlamaları altında kütle parametre ile eksiksiz tanımlanmış olması tercih edile
optimizasyonudur. İkinci problem, yapının bir kütle gelmiştir.
kısıtlaması altında ilk doğal frekans değerinin
optimizasyonudur. Son problem ise yapının ilk iki Literatürde, uçak kanatları için yapılan optimizasyon
problemdeki kısıtlamaları altında çok amaçlı kütle ve çalışmalarında kullanılan yapısal analiz bileşeni
frekans optimizasyonudur. Geometrisi kaplama panelleri, çoğunlukla basit yapısal modellerden seçilmiştir. Bowman
kaburgalar ve ana-kirişlerden oluşan kanat yapısının ve diğerleri [1] kanadı sabit veter uzunluklu ve
sonlu eleman modeli kabuk ve kiriş elemanlarla dikdörtgenler prizması olarak modelleyerek çubuk, plak ve
oluşturulmuştur. Çalışmada hedef yapısal elemanların membranlardan oluşan bir sonlu elemanlar modelinden
kalınlıklarının kısıtlamalara bağlı kalarak amaç yararlanarak optimizasyon problemini çözmüştür. Bir
fonksiyonlarına göre en uygun değerlerinin elde helikopter palasını modellemek için Friedman [2] kanat
edilmesidir. Sonlu eleman probleminin çözümü için açıklığı boyunca her bir istasyonda ince duvarlı dikdörtgen
ABAQUS 6.7, çok amaçlı optimizasyon sürücüsü olarak kesite sahip elemanlar kullanarak sonlu elemanlar analizi
modeFRONTIER 4.0 ticari yazılımları kullanılmıştır. gerçekleştirmiştir. Barthelemy ve diğerleri [3] ve Dovi ve
diğerleri [4] eşdeğer lamine plaka formulasyonu
uygulayarak uçak kanadını modellemiştir. Jha ve
1. GİRİŞ Chattopadhyay [5] yüksek hızlı bir iş jetinin kanadını
sivrilme ve ok açısına sahip bir dikdörtgen kiriş kafes
Uçak endüstrisinde uçak yapılarının tasarım kriterleri yapısı ile modellemiştir. Daha sonraki yıllarda bilgisayar
açısından optimizasyonu performans ve maliyet etkinliği teknolojisinin gelişmesi ile ileri yapısal analiz
açışından büyük önem taşımaktadır. Örneğin kütleyi yöntemlerinin sayısal optimizasyon çalışmalarına
azaltırken aynı zamanda yapının güvenilirliğini sağlamak katılması gerçekleşmiştir ( Tzong ve diğerleri [6] ve Maute
uçak tasarımı sürecinin en çok zaman alan ve diğerleri [7]).
safhalarındandır. Bu sebeple bu süreci daha verimli ve Optimizasyon problemi gradyan tabanlı ve gradyansız
başarılı hale getirecek bir sayısal tasarım metodolojisine algoritmalar diye iki ana sınıfta gruplandırılabilecek
ihtiyaç duyulmaktadır. Bu metodoloji de ancak sayısal şekilde çok sayıda farklı optimizasyon algoritması ile
optimizasyon tekniklerinin kullanılan analiz araçlarına çözülebilir. Gradyansız algoritmalara örnek olan genetik
iteratif bir şekilde uygulanması ile oluşturulabilir. En iyi algoritmalar ve evrimsel stratejiler, global optimumu
tasarıma ulaşmayı hedefleyen bu iteratif süreçte, alt ve üst bulma konusunda en sağlıklı araçlardır. Goldberg [8],

213
HaSeM’08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15–16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Grierson ve Hajela [9], ve Back [10] tarafından sunulmuş


çalışmalar bu gruba örnek olarak verilebilir. Gradyan
tabanlı algoritmalara; tasarım uzayında yön bulmada
birinci ve ikinci dereceden türevlerin kullanılmasına bağlı
olarak “Steepest Descent”, “Conjugate Gradient”, Newton
yöntemleri (ve Quasi-Newton yöntemleri DFP ve BFGS),
“Sequential Quadratic Programming (SQP)” gibi
algoritmalar örnek olarak verilebilir. Bu grupta yapılan
çalışmalara örnek olarak Baysal ve Eleshasky [11], Giunta
[12], Kirsch [13], Bendsoe [14], Maute [15] gösterilebilir.

Bu çalışmada ise 3 boyutlu jenerik bir kanat için çok


amaçlı genetik algoritmalı bir optimizasyon yöntemi üç
ayrı mühendislik problemi üzerinde uygulanacaktır. İlk
problemde statik yük altındaki kanadın yer değiştirme ve Şekil 1 Kanat geometrisi
gerilme kısıtlamalarına bağlı kalarak en düşük kütle değeri
elde edilmeye çalışılacaktır. İkinci problemde kütle Tablo 1 Malzeme özellikleri
kısıtlamasına bağlı kalarak yapının birinci doğal frekansı Özellik Değerler
arttırılmaya çalışılacaktır. Üçüncü problem önceki iki Elastisite modülü 70 GPa
problemin birleşimi olup yer değiştirme, gerilme, frekans Poisson oranı 0.33
ve kütle kısıtlamalarına bağlı kalarak en düşük kütle ve en Yoğunluk 2700 kg/m3
yüksek birinci doğal frekans elde edilmeye çalışılacaktır. Akma gerilmesi 400 MPa
Tüm problemlerdeki kısıtlamalar başlangıç tasarımına ait
ilgili değerler (gerilme, toplam kütle vs.) referans alınarak
belirlenmiştir. Böylece başlangıç tasarımından her açıdan
başarımı daha yüksek yeni bir tasarıma ulaşmak mümkün
olabilmektedir. Tasarım değişkenleri olarak kanat
elemanlarının (kaburgalar, ana-kirişler ve kaplama
panelleri) kalınlığı kullanılacaktır. Analizlerde yapısal
problemlerin çözümü için ABAQUS, çok amaçlı
optimizasyon sürücüsü olarak modeFRONTIER ticari
yazılımları kullanılacaktır. Elde edilen en uygun tasarımlar
referans alınan tasarıma göre karşılaştırılacaktır.

2. KULLANILAN MODEL

2.1. Geometrik model Şekil 2 Kanadın yapısal çözüm ağı

Bu çalışmada kullanılan kanat 4 adet ana-kiriş, 10 adet Birinci ve üçüncü optimizasyon probleminde uygulanacak
kaburga ve 90 adet panelden oluşmaktadır. Ayrıca seçilen aerodinamik yük, başlangıç tasarımı için yapılmış bir
bazı paneller açıklık boyunca kuvvetlendirici kirişler ile hesaplamalı akışkanlar dinamiği analizinden elde
güçlendirilmiştir. Dikdörtgen planforma sahip olan edilmiştir. Elde edilen toplam taşıma kuvveti kanat açıklığı
kanadın yarı açıklığı 6 m, veter uzunluğu ise 1.6 m’dir. 3 boyunca değişen ve veter boyunca sabit bir eliptik taşıma
boyutlu kanat geometrisi (üst kabuk çıkarılmış) Şekil 1’de eğrisi ile ifade edilmiştir. Yük dağılımı aşağıda Şekil 3’de
gösterilmektedir. gösterilmektedir.

2.2. Sonlu eleman modeli


Malzeme olarak tüm yapı için alüminyum (Tablo 1)
seçilmiştir. Sonlu eleman modeli lineer kabuk ve kiriş
elemanlar ile modellenmiştir. Toplam 17070 kabuk
Şekil 3 Kanadın eliptik yük dağılımı
eleman, 948 kiriş eleman ve 96144 serbestlik derecesi
bulunmaktadır. (Şekil 2)

214
HaSeM’08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15–16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Sınır koşulu olarak kanat kökündeki tüm serbestlik Kısıtlamalar : umax < uo
dereceleri tutulmuştur. σ yield
σ max <
1.5
3. OPTİMİZASYON PROBLEMİ
Burada M toplam umax ve σ max başlangıç
kütle,
Bu çalışmada ele alınan üç optimizasyon probleminde de tasarımında statik yük altında meydana gelen en büyük
aynı tasarım değişkenleri kullanılmıştır. Kaburga, ana- toplam yer değiştirme ve en büyük gerilme, σ yield ise
kirişler ve paneller kabuk olarak modellendiğinden bu malzemenin akma gerilmesidir.
elemanların kalınlıkları ve kuvvetlendirici kiriş
elemanlarının yarıçapı değişken olarak seçilmiştir. Kanat 3.2. İkinci Problem
açıklığı boyunca ana-kirişler iki gruba ayrılmış ve bu iki
grubun kalınlıkları ( t1 , t2 ) iki farklı optimizasyon İkinci problemde yapının ağırlığı arttırılmadan birinci
serbest titreşim frekansı arttırılmaya çalışılmıştır.
değişkeni olarak belirlenmiştir. Tüm kaburgaların ( t4 ) ve
panellerin kalınlıkları ( t3 ) ise ayrı birer kalınlık Amaç fonksiyonu: max f1
değişkenine bağlanmıştır. Kuvvetlendirici olarak Kısıtlamalar : M ≤ M0
kullanılan boru kesitli kirişlerin dış çapı (r) ise açıklık f1 > f10
boyunca sabit olup ayrı bir optimizasyon değişkeni olarak
seçilmiştir. Bu dairesel kirişin et kalınlığı ise borunun dış Burada f1 yapının birinci doğal frekansı, f10 başlangıç
çapı ile ilişkilendirilmiştir. Sonuç olarak üç problem seti tasarımının birinci doğal frekansı ve M o ise başlangıç
için 5 adet optimizasyon değişkeni kullanılmıştır. Şekil tasarımının toplam kütlesidir.
4’de kanat elemanları ve bu elemanlara ait kalınlık
değişkenleri her renk ayrı bir optimizasyon değişkenini 3.3. Üçüncü Problem
temsil edecek şekilde görülmektedir.
Bu problem ilk iki problemin birleşimidir. İki ayrı amaç
fonksiyonu olduğundan çok amaçlı optimizasyon
problemidir.
Amaç fonksiyonları: min M
max f1
Kısıtlamalar : umax < uo
σ yield
σ max <
1.5
M ≤ M0
f1 > f10

Tüm problemlerde optimizasyon değişkenleri için Tablo


2’de verilen şekilde alt ve üst sınırlar belirlenmiştir.
Şekil 4 Kanadın optimizasyon değişkenleri
Tablo 2 Değişken alt ve üst sınırları
Tüm değişkenler için verilen kısıtlamalar başlangıç
tasarımına ait ilk analiz değerleri referans alınarak daha iyi Değişkenler Alt sınır (mm) Üst sınır (mm)
bir tasarıma ulaşılmaya çalışılmıştır. t1 8 20

3.1. Birinci Problem t2 8 20

t3 8 16
Birinci problemde amaç statik yükleme altındaki kanadın
verilen yer değiştirme ve gerilme kısıtlaması altında en t4 1.5 4
düşük kütle değerini elde etmektir. Bu durumda; r 6 16
Amaç Fonksiyonu: min M

215
HaSeM’08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15–16 Mayıs 2008, KAYSERİ

4. İZLENEN YÖNTEM 4.2. Kullanılan optimizasyon algoritması

Geometrinin otomatik olarak güncellenip yapısal analizin Çok amaçlı bu problemi çözebilmek için MOGA-II
bir çok defa tekrarlanabilmesi için ABAQUS sonlu genetik algoritması (Multi Objective Genetic Algorithm)
elemanlar programını optimizasyon algoritmasına kullanılmıştır. MOGA-II pareto optimal kümesine hızlı
bağlayabilecek ve sonuçlardan yararlanarak bu çok amaçlı yakınsaması için tasarlanmıştır.
optimizasyon problemini çözecek bir yazılıma ihtiyaç Pareto optimal kümesi genel olarak aşağıdaki gibi
duyulmaktadır. Bu ihtiyacı karşılamak için açıklanabilir. Bir optimizasyon probleminde aynı anda
modeFRONTIER ticari yazılımının genetik algoritmaları amaç fonksiyonu olarak kullanılan z , z , z gibi 3 tane
1 2 3
(MOGA-II, NSGA-II) kullanılmıştır.
farklı birbirinden bağımsız amaç fonksiyonu olduğunu
düşünelim. Bu amaç fonksiyonlarının her birinin diğer
4.1. Optimizasyon mantıksal akış şeması
amaç fonksiyonları olmadan yalnız başına minimize
Yukarıda bahsedilen çok amaçlı optimizasyon problemi edilmesi durumunda elde edilecek minimum amaç
için Şekil 5’de gösterilen mantıksal akış şeması genel fonksiyonu değerleri de zˆ1 , zˆ2 , zˆ3 olacaktır. Ancak bu
olarak işletilmiştir. Optimizasyonun deneysel tasarımlar amaç fonksiyonları aynı anda birlikte optimize edilmek
(DOE) aşamasında optimizasyon problemine ait tüm istendiğinde çözüm olarak hiçbiri kendi minimum
değişkenlerin alt ve üst sınırlarına bağlı kalarak bir değerlerini alamayacaktır. Bu durumda “pareto optimal”
başlangıç tasarım uzayı oluşturulur. Oluşturulan bu tasarım * * *
dediğimiz bu küme ( z1 , z2 , z3 ) tüm amaç fonksiyonları
uzayı genetik algoritma için başlangıç nesli olarak
kullanılır. Bu değişkenler ABAQUS ortamına aktarıldıktan arasında olabilecek uygun bir uzlaşı kümesi veren
* *
sonra sınır koşulları verilir ve çözüm ağı oluşturularak optimum çözüm kümesidir ve z1 ≥ ẑ1 , z2 ≥ ẑ2 ve
yapısal problem çözülür. Çözüm alındıktan sonra ilgili *
kriter değerleri (kütle, gerilme, yer değiştirme, frekans) z3 ≥ ẑ3 şeklinde çözüm verecektir. Bu küme içinden en
optimizasyon algoritması tarafından değerlendirilerek bir uygun tasarımın seçilmesi de kullanıcı tarafından her bir
sonraki optimizasyon iterasyonu (nesil) için yeni değişken amaç fonksiyonunun öneminin ve ağırlığının belirtileceği
değerleri bulunur ve bu döngü verilen nesil sayısına bir karar verme aracı (Multi-Criteria Decison Making
ulaşılıncaya kadar devam eder. ModeFRONTIER gerekli Tool) ile sağlanır. Ancak bu çalışmada farklı amaç
kriter değerlerini ABAQUS tarafından yazılan sonuç fonksiyonları için eş ağırlık katsayıları verilmiştir.
dosyalarından okur.
MOGA-II algoritmasının temel özellikleri şunlardır:
• Yöne bağımlı çaprazlamayı (cross-over) destekler
• Kullanıcı tarafından tanımlanan kısıtlamaların
sağlanmasını zorlamak için amaç
fonksiyonununda ceza çarpanı (Objective
Function Penalization) kullanılır.
İlk nesilin (Design of Experiments DOE) birey sayısını
belirlerken aşağıdaki bağıntıdan yararlanılır ve en az bu
değer kadar birey seçilir.

Birey sayısı > 2* değişken sayısı * amaç fonksiyonu sayısı

Bu çalışmada en kapsamlı olan üçüncü problemde 5 tane


optimizasyon değişkeni ve 2 tane amaç fonksiyonu olduğu
için DOE için 21 adet birey belirlenmiştir ve bu problem
için oluşturulan temsili optimizasyon akış şeması Şekil
6’da verilmiştir.

5. BAŞLANGIÇ TASARIMI ANALİZİ

Optimizasyon sonrasında elde edilen en uygun (optimum)


Şekil 5 Mantıksal akış şeması tasarımı karşılaştırmak amacıyla mevcut ilk tasarımın

216
HaSeM’08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15–16 Mayıs 2008, KAYSERİ

statik analizleri yapılmıştır. Analizde kullanılan değişken Şekil 8’de ise kanat üzerindeki Von Mises gerilme
değerleri aşağıdaki Tablo 4’de verilmiştir. değerleri gösterilmiştir. Beklendiği üzere en yüksek Von
Mises gerilmesi kanadın kök kısmında oluşmuştur.
Verilen tasarım değişken değerleri ile yapılan statik analiz
sonucunda Tablo 5’de sunulan sonuçlar elde edilmiştir. Bu
değerler daha sonra karşılaştırma amaçlı olarak
optimizasyon sonucu amaç fonksiyonları üzerinde ne kadar
bir iyileşme sağlandığını kontrol etmek için kullanılacaktır.
Şekil 7’de mevcut kanat üzerindeki en fazla yer değiştirme
değeri ve kanat üzerindeki yer değiştirme dağılımı
görülmektedir.

Şekil 7 En fazla yer değiştirme

Şekil 8 Von mises gerilme değerleri

6. OPTİMİZASYON SONUÇLARI
Şekil 6 ModeFRONTIER akış şeması
Optimizasyon çalışmasında kullanılan iş istasyonu ilk iki
problem için İntel Core2Duo 2.66GHz işlemcili ve 2GB
Tablo 2 Başlangıç modelinin tasarım değişken
belleklidir, üçüncü problem için ise İntel Core2quad
değerleri
işlemcili ve 2GB belleklidir. Tablo 6 ve Tablo 7’de
Tasarım Değişkenleri Değerler (mm)
problemlere ait başlangıç tasarımı (DOE) sayısı, kullanılan
t1 16 genetik algoritma nesil ve birey sayıları, hesaplama
süreleri ve sonuçlar verilmiştir.
t2 12
t3 16 Tablo 6 Genetik algoritma verileri

t4 2.5 Problem
DoE
Algoritma
Nesil Toplam Farklı
Sayısı Sayısı Birey Tasarım
r 6 1 24 MOGA 50 1199 544
2 15 MOGA 25 374 232
Tablo 3 Referans Tasarıma ait sonuçlar 3 21 NSGA 16 287 200
Kriter Değerler
En fazla Yer değiştirme 187 mm Tablo 7 Hesaplama süreleri
En fazla Gerilme 202 MPa Hesaplama
Problem
Kütle 336 kg Süresi
Frekans 4.35 Hz 1 11sa. 40dk
2 3 sa. 34 dk.
3 3 sa. 34 dk.

217
HaSeM’08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15–16 Mayıs 2008, KAYSERİ

İlk iki problem tek amaç fonksiyonuna sahip olduğundan Pareto optimal kümeden iki amaç fonksiyonunun önemine
amaç fonksiyonunun en az veya en çok olduğu durum en göre bir tasarım seçilerek en uygun tasarım olarak
uygun tasarım olarak alınmıştır. Fakat üçüncü problem çok önerilebilir. Yukarıdaki kümeden 8 numaralı pareto
amaçlı olduğundan en uygun tasarım pareto optimal tasarım hem kütlede %12’lik bir azalma ve hem de
kümesinden seçilmelidir. Birinci problem için elde edilen frekansta %10’luk bir artış sağladığı için uygun bir tasarım
minimum kütle 279 kg ve başlangıç tasarıma göre kazanç olarak önerilebilir.
%17’dir. İkinci problem için ise elde edilen maksimum
birinci doğal frekans 5.03 Hz ve başlangıç tasarıma göre
artış büyüklüğü %16’dır. Tablo 8’de ise üçüncü problem 7. DEĞERLENDİRME
için elde edilen 10 adet pareto optimal tasarım için yeni
kütle ve frekans değerleri ve bu değerlerin başlangıç
tasarım değerlerine göre değişimi verilmiştir. Bu çalışmada kaburga, kanat panelleri ve ana kirişlerden
oluşan bir kanat yapısının üç değişik yapısal optimizasyon
Tablo 8 Üçüncü problem için optimizasyon sonuçları problemi için en uygun tasarımı elde edilmeye
çalışılmıştır. Problemlerin çözümü için genetik
Pareto Kütle Fark Frekans Fark algoritmalar kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre en
tasarımı (kg) (%) (Hz) (%) az kütle ve en falza birinci doğal frekans problemleri için
1 286 -15 4.62 6 başlangıç tasarıma göre iyileşme %16-17 civarındadır.
2 299 -11 4.81 10 Üçüncü problem için 10 adet pareto optimal çözüm elde
3 321 -4 4.86 12 edilmiştir. Bu kümede kütle için iyileşme genel olarak
4 292 -13 4.67 7 %10’dan fazla iken frekans için iyileşme %6 ile %12
5 318 -5 4.85 11 arasında değişmektedir.
6 281 -16 4.59 6
7 288 -14 4.64 7 Tüm problemler için daha iyi sonuçlar elde edilmek
8 294 -12 4.78 10 istenirse değişken sayısı artırılabilir. Örneğin herbir
9 284 -15 4.61 6 elemanın kalınlığı bağımsız bir optimizasyon değişkeni
10 293 -13 4.68 8 olarak verilebilir. Artacak hesaplama zamanı ise genetik
algoritma yerine gradyan tabanlı algoritmalar kullanılarak
azaltılabilir.

TEŞEKKÜR
[3] J-F Barthelemy. G. Wrenn, A. Dovi, ve L. Hall.
Bu çalışmanın yazarları TÜBİTAK 3501 Ulusal Genç Supersonic transport wing minimum design
Araştırmacı Kariyer Geliştirme Programı integrating aerodynamics and structures. J. Aircraft
kapsamında desteklenen 105M235 nolu “Kararsızlık 31:330-338. 1994
Görülen Akışkan-Yapı Etkileşimi Problemlerinin [4] A.R. Dovi, G.A. Wrenn, J.F.M. Barthelemy, P.G.
Analizi ve Güvenilirlik Tabanlı Tasarım Coen, ve L.E. Hall. Multidisciplinary design
Optimizasyonu” başlıklı proje bütçesi ve yurt içi integration methodology for a supersonic transport
yüksek lisans burs imkanları için TÜBİTAK’a aircraft . J. Aircraft, 32 (2):290-296, 1995
teşekkür ederler. [5] R. Jha ve A. Chattopadhyay. Multidisciplinary
optimization of composite wings using refined
KAYNAKÇA structural and aeroelastic analysis methodologies.
Engineering Optimization. 32:59-78. 1999.
[1] K. Bowman, R. Granddhi, F. Eastep, Structural [6] G. Tzong, M. Baker, R. D-Vari ve J. Giesing.
optimization of lifting surfaces with divergence and Aeroelastic loads and structural optimization of a
control reversal constraints, Struct. Optim., 1:153- high speed civil transport model. In 5th
161. 1989 AIAA/NASA/USAF/ISSMO Symp. On
[2] P. Friedmann, Helicopter vibration reduction Multidisciplinary Analysis and Optimization. Panama
using structural optimization with City Beach. FL. AIAA Paper No 94-4378. IAA 1994
aeroelastic/multidisciplinary constraints – a survey. J. [7] K. Maute, M. Nikbay ve C .Farhat. Coupled
Aircraft 38:8-21. 1991 analytical sensitivity analysis and optimization of

218
HaSeM’08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15–16 Mayıs 2008, KAYSERİ

three dimensional aeroelastic systems. AIAA J., 39


(11):2051-2061. 2001.
[8] D. Goldberg, Genetic Algorithms in Search.
Optimization and Machine Learning. Reading, M.A.
Addison-Wesley, 1989
[9] D. E. Grierson and P. Hajela. Emergent
Computing Methods in Enginerring Design-
Applications of Genetic Algorithms and Neural
Networks. Nato asi series f: Computer and Systems
Sciences. 1996.
[10] T. Back, F. Hoffmeister ve H. P. Schwefel. A
survey of evolution strategies. In proceedings Fourth
Int Conf. Genetic Algorithms. ICGA, 1991.
[11] O. Baysal ve M. E. Eleshaky. Aerodynamic
design optimizastion using sensitivity analysis and
computational fluid dynamics. AIAA Journal, 30
(3):718-725. 1992
[12] A. Guinta ve J. Sobiesczanski-Sobieski. Progress
towards using sensitivity derivatives in a high-fidelity
aeroelastic analysis of a supersonic transport. In
AIAA 98-4763. 7th AIAA/USAF/NASA/ISSMO
Symposium on Multidisciplinary Analysis and
Optimizastion. St Louis, MO, pp 441-453, Sept 1998,
AIAA. Sept 1998.
[13] T. V. Karman and N. B. Moore. Resistance of
slender bodies moving with supersonic velocities
with special reference to projectiles. Transaction
ASME. 54:303-310, 1932
[14] M. Bendsoe. Optimization of Structural
Topology, Shape, and Material, Berlin Springer,
1995.
[15] K. Maute, M. Nikbay, and C. Farhat. Coupled
analytical sensitivity analysis for aeroelastic
optimization. In AIAA 2000-4825, 8th
AIAA/USAF/NASA/ISSMO Symposium on
Multidisciplinary Analysis and Optimization
September 6-8.2000/Long Beach. CA. AIAA. 2000

219
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Çırpan Kanat Aerodinamik Kuvvetlerinin Yapay Sinir Ağları ile


Modellenmesi
Dr. Dilek Funda Kurtuluş1
e-posta: dfunda@ae.metu.edu.tr

1
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümü 06531 Ankara

ÖZET kalma durumundaki araç, sabit bir konumda kabul edilir


Bu çalışmada yapay sinir ağları kullanılarak çırpan ve serbest akış hızı sıfır alınır. Akışkan hareketleri
kanat kinematiğinin zamana bağlı aerodinamik sadece kanat hareketinden dolayı yaratılmaktadır.
kuvvetleri hesaplanmıştır. Yapay sinir ağları modeli Havada asılı kalma harekentinin ana amacı, aracın
MLP (multi layer perception) ağ yöntemi kullanılarak ve ağırlığını dengeleyecek dikey bir kuvvet yaratmaktır.
Levenberg-Marquardt optimizasyon algoritması ile
gerçekleştirilmiştir. Yapılan bu çalışma ile çırpan kanat Bir kuşun, havada asılı konumda uçuş yapabilme
kuvvet hesaplamalarının hesaplamalı akışkanlar kapasitesinin olup olamayacağı, kuşun boyutuna,
dinamiği yöntemi yanısıra yapay sinir ağları kanatların eylemsizlik momentine, kanat hareketlerinin
kullanılarakta yakın sonuçlar alınabileceği serbestlik derecesine ve kanat şekline bağlıdır. Bu
anlaşılmıştır. sınırlamalardan dolayı havada asılı konumda kalabilen
tür sayısı çok azdır. Daha çok küçük böcek türleri
(Drosophila gibi) ve arıkuşu (hummingbird) gibi küçük
I. GİRİŞ
kuşlar havada asılı kalabilmektedir ([1]-[2]).
Çırpan kanat aerodinamiği ve itkisi, günümüzde birçok
araştırmacının alternatif bir Mikro Hava Aracı itki Bu çalışmada yapay sinir ağları kullanılarak çırpan kanat
sistemi olarak ilgisini çekmektedir. hareketinin hem kaldırma kuvveti hem de sürtünme
kuvveti katsayıları tahmin edilmiştir. Çırpan kanat
Kara, deniz, hava ve uzayda, yüksek yaşamsal tehlike
aerodinamiği yüksek derecede doğrusal olmayan bir
içeren görevlerde insanın yerini alması veya maliyetlerin
sistem olması dolayısıyla bu tip modellemelerin ve
düşürülmesi amacıyla; insansız (uzaktan kumandalı veya
aerodinamik kuvvet katsayılarının hesaplanmasının
otonom) araçlar teknoloji dünyasında önemli bir
auto-control programları için çok gerekli olduğu
konuma gelmeye başlamıştır (Şekil 1).
bilinmektedir.
Geçen on yıl içinde, Mikro Hava Araçları’nın gelişimine
imkan veren mikro-teknolojideki ilerlemeler nedeniyle
düşük Re sayısı rejimindeki sayısal ve deneysel
çalışmalar önem kazanmıştır. Bu çalışamanın ana
konusu olan çırpan kanat aerodinamiği ve itkisi
günümüzde birçok araştırmacının alternatif bir Mikro
Hava Aracı itki sistemi olarak ilgisini çekmektedir.
Genellikle ileri uçuş rejim çalışmaları literatürde
çoğunlukta olmasına rağmen, Mikro Hava Araçları’nın
ana gayesi olan sabit pozisyon gözetimi havada asılı
kalma uçuş modu üzerinde daha çok araştırma yapılması
gereğini ortaya koymuştur.

Havada asılı kalma uçuş modu, çırpan kanat


Şekil 1. Varolan MAV tipleri [3]
aerodinamik sisteminde incelenen, tatbiki en zor olan
modlardan biridir. Bu uçuştaki amaç, Mikro Hava
araçlarının bulundukları konumu hiç değiştirmeden uçuş
ve gözetleme yapabilmesini sağlamaktır. Havada asılı

220
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

II. YAPAY SİNİR AĞLARI çırpan hareket kinematik datası kullanımına karar
verilmiş ve çıktı olarakta kaldırma kuvveti ile sürtünme
Yapay sinir ağları nöron ismi verilen birbiriyle bağlı kuvveti katsayıları kullanılmıştır (Şekil 2).
işlemci elemanlardan oluşur. YSA, bir girdi katmanı, bir
veya daha fazla ara katman ve bir de çıktı katmanından
oluşur.

Çıktı katmanı dışındaki bütün katmanlardaki nöronlar,


bir sonraki katmandaki nöronların hepsine bağlıdır ve
bütün bu bağlantıların bir ağırlık değeri vardır. Her bir
nöron, kendisine gelen toplam girdiyi aktivasyon
fonksiyonuna aktararak çıktısını üretir. Toplam girdi, bir
nörona gelen bütün girdilerin, kendi ağırlık değerleriyle
çarpımlarının toplamıdır. Yapay sinir ağları, girdiler ile
çıktılar arasındaki ilişkiyi öğrenebilmek için örnek
veriyle eğitilir. Öğrenme veya eğitilme işlemi,
bağlantılara ait ağırlık değerlerinin güncellenmesiyle Şekil 2. Yapay sinir ağları katman yapısı
gerçekleştirilir. YSA’nın eğitilmesi döngüsel bir işlemle
gerçekleşmektedir [4]-[6]. II. ÇIRPAN KANAT HAREKETİ TANIMI

Tek bir yapay nöron bir çok farklı şekilde tanımlanabilir. İncelenen kanat çırpma hareketi 4 aşamaya ayrılmıştır
Genel matematiksel tanımı Denklem 1’de verilmiştir. (Şekil 3); birinci aşama aşağı doğru çırpma hareketinin
yarısına denk gelmekte ve kanat ucu pozitif doğrultuyu
göstermektedir. İkinci aşama ise yukarı vuruş
⎛ n ⎞
y ( x) = g ⎜ ∑ wi xi + b ⎟ (1) hareketinin yarısını kapsamaktadır. Üçüncü ve dördüncü
⎝ i =0 ⎠ aşamalar ise bu iki aşamanın tamamen aynasal
simetriğidir. Her aşama da kendi içinde ikiye
ayrılmaktadır: doğrusal ileri hareket fazı ve dönüş fazı.
Bu denklemde x n girdili (x0 … xn) , bir y(x) çıktılı
nöronu temsil etmekte ve (w0 … wn) ağırlıkları, b ise Başlangıç hücum açısı α0, hücum açısı değişme noktası
farkı (bias) göstermektedir [4]-[6]. g aktivasyon xa, hız değişme pozisyonu xv gibi parametreler
fonksiyonunu tanımlamakta ve nörondan çıkan çıktının değiştirilerek incelenmiştir. Bu parametrelerin anlık
gücünü girdilerin toplamına bağlı olarak aerodinamik kuvvet katsayıları üzerindeki etkileri
tanımlamaktadır. araştırılmıştır [7]-[8].

Aktivasyon fonksiyonu üç farklı kategoride


bulunabilmektedir: Heaviside fonksiyonu, parçalı lineer
veya sigmoid [4]. Sigmoid aktivasyon fonksiyonu
Denklem 2’de gösterilmiştir ve çıktı “s” şeklinde [0 1]
aralığında girdi değiştikçe değişmektedir.
1
g ( x) = −2 s ( x+t )
(2)
1+ e

Burata t değeri aktivasyon fonksiyonunu sıfır


merkezinden uzaklaştırmaktadır. Yapılan
hespalamalarda sigmoid aktivasyon fonksiyonu yapay
sinir ağları modellemesi için kullanılmıştır [4]. Bütün
girdi ve çıktılar [0 1] aralığında normalize edilmişlerdir.
İleri besleme ağ yapısı hesaplamalarda kullanılmıştır. 3
katman kullanılmıştır. Bunlardan ilki girdi katmanı,
ikincisi ara gizli katman, üçüncüsü de çıktı katmanıdır.
Şekil 3. Çırpma hareketi mekanizması
Yapılan ön çalışmalardan sonra girdi katmanında 4 adet

221
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

III. AERODİNAMİK KUVVETLER

Aerodinamik kuvvetler önceki çalışmalarda sayısal


olarak hesaplanmıştır [8]. Buna ek olarak lazer
görüntüleme yöntemleri ve PIV ile deneysel olarak
sonuçlar elde edilmiştir [7]-[8].

Bu çalışmada ise yapay sinir ağları yöntemi kullanılarak


elde edilen aerodinamik kuvvetler sayısal sonuçlarla
karşılaştırılmıştır [9]. Çırpan kanat kinematik verileri iki
ana grupta bölünmüş ve bu veriler ağın eğitilmesi
(training) ve tahminin teslerinde kullanılmıştır.
Şekil 4. Yapay sinir ağları için kullanılan girdi
Ilk hesaplarmalar α0=5°, xv=2c, xa=2c durumu için parametreleri (α0=5°, xv=2c, xa=2c)
gerçekleştirilmiştir. Bu durum için girdi dataları Şekil
4’te verilmektedir. 300 farklı durum karşılaştırılmış ve
iterasyon sayısı 100’den 1000, ara girdi katman 5º başlangıç hücum açısı için kaldırma kuvveti ve
sayısındakı nodül sayısı 1’den 30 a kadar sürtünme kuvveti katsayıları sayısal değerlerle
değiştirilmiştir. karşılaştırılarak Şekil 5’te gösterilmektedir.

İlk 10 iyi durum R2 (coefficient of determination) Diğer tahminler aynı eğitilmiş data ile yapılış ve farklı
değerleri karşılaştırılarak seçilmiştir. Bu değerler Tablo başlangıç açıları kullanılmıştır. α0=10° için R2 değeri
1’de gösterilmektedir. En iyi R2 değerleri hem sürtünme sürtünme kuvveti katsayısı için 0.9478, kaldırma kuvveti
kuvveti katsayısı (CD) hem de kaldırma kuvveti katsayısı katsayısı için ise 0.9502 bulunmuştur. Kuvvet
(CL) için 1’e yakın değelerdir. En iyi yapay sinir ağları katsayılarının farklı başlangıç hücum açıları için tahmin
modellerinin 20’den 29 a kadar ara girdi katmanı, 300 edilen değerleri ile sayısal hesaplamalar ile
den 700’e kadar da iterasyon sayısı olduğu karşılaştırmaları Şekil 6’da verilmektedir.
gözlemlenmiştir. Ara girdi katmanındakı nod sayıları
modellenen sistemin kompleks yapısına göre fazla α0 değeri 15° yapıldığında tahmin edilen R2 değerleri
olmaktadır. R2CD= 0.9372 ve R2CL=0.8144 olmaktadır. Sürtünme
kuvveti katsayısı çok yakın tahmin edilebilmektedir.
Tablo 1’deki değerlendirme sonucunda, toplam α0=30° için and R2CD=0.3321 vermiştir. Aerodinamik
iterasyon sayısı 300; ara katmandaki toplam nodül sayısı kuvvetlerin değerleri eğitilen bu model ile yakın bir
da 27 olarak alınmıştır. şekilde yakalanamamıştır.

Tablo 1 Tahmin verileri için en iyi 10 adet R2 değeri

222
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Şekil 5. Yapay sinir ağları ile tahmin edilen kaldırma kuvveti (CL) ve sürükleme kuvveti (CD) katsayılarının sayısal
hesaplamalar ile karşılaştırılması (α0=5°, xv=2c, xa=2c)

Şekil 6. Farklı başlangıç hücum açılarinda yapay sinir ağları ile tahmin edilen kaldırma kuvveti (CL) ve sürükleme
kuvveti (CD) katsayılarının sayısal hesaplamalar ile karşılaştırılması

223
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

V. SONUÇLAR ve ÖNERİLER [3] B. Singh, Dynamics and Aeroelasticity of Hover


Yapay sinir ağları modelinin eğitimi çok iyi kalibrasyon Capable Flapping Wings: Experiments and
sonuçları vermiştir. Yapısal sinir ağları modeli 3 Analysis. Ph.D Dissertation, University of
katmanlı ileri beslemeli ağdan oluşmuş, bir giriş Maryland, 2006
katmanı, bir ara katman ve bir çıkış katmanından [4] H. Demuth and M. Beale, Neural network toolbox
meydana gelmiştir. YSA modeli geri dönüşümlü for use with Matlab. The Mathworks Inc., 1993
Levenberg-Marquardt algoritması kullanılarak [5] S. Haykin, Neural networks a comprehensive
eğitilmiştir. Yapılan veri tahminleri sayısal hesaplamalar foundation. 2nd edition Prentice-Hall Inc. Upper
ile karşılaştırılmış ve sonuçlar 30º çırpma açılarına kadar Saddle River, New Jersey, 1999
çok yakın değerler vermiştir. [6] R. J. Schalkoff, Artificial neural networks.
McGraw-Hill Companies, 1997
TEŞEKKÜR [7] D. F. Kurtulus, L. David, A. Farcy, N.
TÜBITAK ve ODTÜ’ye desteklerinden dolayı teşekkür Alemdaroglu, Aerodynamic Characteristics of
edilmektedir. Flapping Motion in Hover, Experiments in Fluids,
Vol. 44, pp. 23-36, 2008
KAYNAKLAR [8] B. Akay, D. F. Kurtulus, N. Alemdaroglu,
Unsteady Aerodynamics of Different Wing Profiles
[1] Shy W., Berg M., Ljungqvist D., "Flapping and at Low Reynolds Number. NATO AVT-146
Flexible Wings for Biological and Micro Air Symposium on Platform Innovations and System
Vehicles," Progress in Aerospace Sciences, Vol.35, Integration for Unmanned Air, Land and Sea
1999, pp. 455-505 Vehicles, 14-17 May 2007, Florence, Italy
[2] Rayner J. M. V., “A Vortex Theory of Animal [9] Kurtulus D. F. (2008) Ability to forecast unsteady
Flight. Part 1. The vortex wake of a hovering aerodynamic forces of flapping airfoils by Artificial
animal,” J. Fluid Mech., Vol.91, part 4, 1979, pp. Neural Network (ANN). Neural Computing and
697-730 Applications (accepted for publication)

224
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

DÜŞÜK SÜPÜRME AÇISINA SAHİP DELTA KANAT ÜZERİNDEKİ AKIŞ


YAPISININ İNCELENMESİ
Çetin CANPOLAT, Sedat YAYLA, Beşir ŞAHİN, Hüseyin AKILLI
e-posta: cetincanpolat@yahoo.com, sedatyayla@cu.edu.tr, bsahin@cu.edu.tr, hakilli@cu.edu.tr

Çukurova Üniversitesi Müh. Mim. Fakültesi Makina Mühendisliği Bölümü


Telefon: (322) 338 6084/2722, Fax: (322) 338 61 26

ÖZET
Bu çalışmada, süpürme açısı 40o olan delta kanat Delta kanat üzerinde oluşan girdap dinamiğine etki eden
modelinin üzerindeki akış yapısına hücum açısının ve parametreler; kanat hücum açısı, kanat uç geometrisi,
sapma açısının etkisi boya görüntüleme yöntemi ve kanat kalınlığı, süpürme açısı, serbest akış durumu ve
Parçacık Görüntülemeli Hız Ölçme Tekniği (PIV) ile Reynolds sayısıdır. Ancak bu parametrelere sapma açısı
incelenmiştir. Belirli bir hücum açısından başlayarak, da eklenmelidir. Bilindiği üzere hava araçları havada
delta kanat yüzeyinde, kanat ucundan itibaren bir çift yön değiştirmeleri durumunda sapma açılarına da maruz
spiral girdap oluşmaktadır. Sapma açısının sıfır olması kalırlar. Sapma açısının oluşması ile birlikte kanatlarda
durumunda delta kanat ucundan itibaren oluşan bir çift oluşan iki adet helisel girdap yapısının zaman ortalama
spiral girdabın merkezi ekseninde, belirli bir mesafeden değerleri sıfır sapma açısına kıyasla simetrik yapıları
sonra, durma noktası oluşmakta ve girdap çökmeleri değişmektedir. Örneğin, helisel girdapların çökme
meydana gelmektedir. Girdap çökmesinin gerçekleşmesi durumu aynı nedenlerle meydana gelmesine rağmen
ile kanadın üzerindeki akış yapısı değişmekte ve bu da delta kanada sapma açısı verilmesi durumunda bu iki
kanadın manevra kabiliyetini etkilemektedir. Bu ayrı girdaplı akış yapısı ve girdap çökme mesafesi
nedenle, delta kanatlarda girdap çökmelerini ve farklılıklar arz etmeye başlamakta ve yük dağılımlarını
girdabın oluşum mekanizmasını anlamak oldukça değiştirerek kanadın dengesini etkilemektedir.
önemlidir. Düşük süpürme açısına (Λ<50o) sahip delta
kanatlarda girdap çökme noktalarının yeri hücum Belirli Reynolds sayısı aralıklarında akış yapısı
açısına bağlı olarak hızla değişmektedir. Mevcut Reynolds sayısına çok duyarlı olduğundan dolayı, hangi
çalışmada, belirli sapma açısında iki ayrı spiral Reynolds sayılarından sonra girdap çökmelerinin
girdabın çökme durumları, birbirleriyle ve kanat değişmediğinin belirlenmesi gerekmektedir [Yanıktepe,
yüzeyiyle etkileşimleri incelenmiştir. 2006].

Anahtar kelimeler: Sapma açısı, girdap, girdap çökmesi, Hücum açısının artması ile beraber girdap çökmesinden
PIV sonra gelişigüzel oluşan girdapların şiddeti yüksek
düzeylerde artmaktadır. Karasız akış alanı genişlemekte,
I. GİRİŞ hız değerleri ve türbülans çalkantı düzeyleri bu akış
alanı içerisinde hızla değişmektedir. Girdap çökmesi jet
Bilindiği gibi girdaplar uçak performansını etkileyen akış eksenel hız profilini (jet-like) ölü akış (wake-like)
nedenlerden biridir. Örneğin uçak gövdesinin belirli bölgesine dönüştürmektedir. Girdap çökme noktasının
bölgelerinde oluşan girdaplar uçağın manevra kanat uç noktasına ulaşması durumunda akış içerisine
kabiliyetini azalttığı gibi malzeme yorulmalarına da daldırılmış engellerden oluşan girdap kopmaları (vortex
neden olmaktadır. shedding) gibi girdaplarının oluşmasına neden
olmaktadır. Sonuç olarak, girdap çökmesi büyük
Delta kanatlar geçmişten günümüze kadarki yıllarca süpürme açılı (slender) delta kanatlar için çok önemli bir
yapılan araştırmalar sonucunda tekamül ederek bir çok aerodinamik özelliktir. Çünkü bu durum ilgili akış
savaş uçaklarında birincil elaman olarak kullanılmaya yapısını hızla etkilemekte ve kanada uygulanan
başlanmıştır. Bu uçakların manevra kabiliyetlerinin aerodinamik kaldırma kuvvetini düşürmekte ve kanadın
artırılabilmesi için girdap dinamiğinin, girdap kanat akış ortamında tutulmasını azaltmaktadır. Kanat
etkileşiminin, kararsız akış yapısının ve fiziğinin yüzeyindeki akışta durgunluk (stalling) oluşmaktadır.
anlaşılması oldukça önemlidir [Heron ve Myose, 2004]. Kanat merkezi ekseninin her iki yanında oluşan girdap

225
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

çökmelerinin simetrik olmayan veya aynı anda farklı değiştiği belirlenmiştir. Sapma açısını dikkate alarak bir
akış davranışları sergileyerek kanat yüzeyine etkiyen başka çalışma literatürde bulunamamıştır.
yük, yanal kuvvetler ve uyguladıkları momentler farklı
olabilmektedir [Lin, 1998]. Mevcut çalışmada, delta kanada özel bir mekanizma ile
hücum ve sapma açıları ayrı ayrı veya ikisi birlikte
Coton ve ark. (2001) akışa dik yönde salınım verilen 60o verilerek belirli hücum ve sapma açılarında, delta kanat
süpürme açısına ve 800mm uzunluğa sahip delta üzerinde oluşan iki ayrı spiral girdabın çökme
kanadın üzerine yerleştirilen 192 adet basınç sensörü ile durumları, birbirleriyle ve kanat yüzeyiyle etkileşimleri
basınç ölçmek suretiyle girdap çökmelerinin incelenmiştir.
karakteristiklerini incelemişlerdir. Yapmış oldukları bu
araştırmada girdap çökmesinin oluştuğu noktanın II. DENEYSEL YÖNTEM
ötesinde oluşan basınç dalgalanmalarının doğal
frekansının salınım oranına bağlı olduğunu Bu çalışma Çukurova Üniversitesi, Makine
göstermişlerdir. Ayrıca, salınım esnasında oluşan basınç Mühendisliği Bölümü, Akışkanlar Mekaniği
dalgalanmaların doğal frekansının salınım olmadığı Laboratuarında kurulu olan kapalı devre su kanalında
durumdaki girdap çökmesi doğal frekansından farklı gerçekleştirilmiştir. Kanal içerisindeki suyun hızı, bir
olduğunu da belirlemişlerdir. hız kontrol ünitesi yardımıyla değişik devirlerde
çalışabilen bir santrifüj pompa ile ayarlanmaktadır.
Mitchell (2000), delta kanadın arka kenarına Kullanılan su kanalı iki adet su deposu ve bu iki depo
uyguladığı üfleme yöntemiyle girdap çökmesini arasında bulunan ebatları 750mm x 1000mm x 8000mm
geciktirmeyi başarmıştır. Ancak, bu tip kontrol (yükseklik x en x boy) olan akrilik kısımdan
yönteminde, Cui ve ark. (2007) tarafından uygulanan oluşmaktadır. Süpürme açısı Λ = 40o olan delta kanadın
yönteme göre üfleme momentum katsayısını daha aerodinamik yapısı değişik hücum ve sapma açılarında
yüksek olması gerekmektedir. Çünkü kanat arkasında boya deneyi ve Parçacık görüntülemeli Hız Ölçme
oluşan basınç kazanımı yenmek için daha güçlü üfleme Tekniği (PIV) ile girdap çökmesinin bu parametreler
enerjisine ihtiyaç vardır. Küçük boyutlu yanıltıcı karşısındaki duyarlılığı incelenmiştir. Deneylerde
“Canard” kanadı delta kanat önüne konulduğunda bu kullanılan delta kanat modelinin veter uzunluğu 101 mm
yanıltıcı “canard” kanadın oluşturduğu helisel girdap ve genişliği 250 mm dir. Delta kanada sabit hücum
dönerek delta kanadın oluşturduğu helisel tip girdapla açılarında yatay düzlem içerisinde akış yönü referans
birleşerek daha güçlü kenar girdabının oluşmasına neden alınarak değişik sapma açıları verilmiştir. Deneylerde
olmaktadır ve girdap merkezi ekseninde durma Reynolds sayısı ise Rec=10000 değerinde tutulmuştur.
noktasının daha gerilerde oluşmasına sebep olmaktadır. Suyun serbest akış hızı 97 mm/s dir. Delta kanadın
deney alanında sabit durması, hücum ve sapma
Matsuno ve Nakamura (2000) süpürme açısı açılarının verilebilmesi için özel bir düzenek
Λ=45o olan delta kanada merkezi ekseni etrafında hazırlanmıştır. Bu düzenekte hücum açısı bir servo
dönme hareketi vererek kanat aerodinamiğini deneysel motor tarafından ve sapma açısı da bir açı düzeneği
olarak incelemişlerdir. Yüksek hücum açılarında, güçlü tarafından verilebilmektedir. Oluşturulan bu düzenek
girdaplar (wing rock) kanatlarda salınım yaratmışlarıdır. sayesinde delta kanada hücum ve sapma açıları ayrı ayrı
Ayrıca, lineer olmayan kanat uç girdapları kanat veya ikisi birlikte verilebilmektedir. Böylelikle, hücum
hareketinin yüksek düzeyde etkilediği anlaşılmıştır. ve sapma açılarının akış yapısına etkileri deneysel olarak
Kanadın bu salınımı, kanat üzerinde simetri olmayan gözlenmiştir. Deneyler boyunca su seviyesi 53 cm
girdapların oluşmasına neden olmuştur. yüksekliğinde tutulmuştur. Kanat su seviyesinin ortasına
gelecek şekilde yerleştirilmiştir. Lazer hüzmesi ise kanat
Sohn ve ark. (2004) tarafından delta kanat üstündeki yüzeyine 0.5mm olan mesafede geçirilmiştir.
girdap oluşumu ve etkileşimleri, su damlacıkları atomize
edilerek ve lazer ışık huzmesi kullanılarak akış yapısı Boya deneylerinde 532nm dalga boyundaki lazer ışığı
gözle gözlenecek şekilde görüntülenmiştir. Süpürme altında parlayan florasan boya kullanılmıştır. Bu boya
açısı 65o olan delta kanadın hücum açısının 12o ≤ α ≤ lazer karşısında parlamakta ve akış yapısını akışta renk
24o aralığında, sapma açısı 0o, 5o ve 10o alınarak spiral ayrımı oluşturarak ortaya koymaktadır. Delta kanat
girdap, girdap çökmesi ve daha sonra oluşan girdaplı içinde açılan bir kanal yardımıyla boya, ön uca belirli bir
akış yapısı incelenmiştir. Bu çalışmada görüldüğü gibi mesafeden iletilmektedir. Boya çıkışının delta kanadın
sapma açısının delta kanat ekseninin sağında ve solunda ucuna yakın olmasına özen gösterilmiştir. Bunun amacı,
oluşan ana girdapların da çökme noktalarının hızla delta kanat üzerinde oluşan spiral girdabın oluşumunun

226
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

iyi bir şekilde görüntülenebilmesidir. Akışın doğru bir su ile aynı hızda hareket etmektedir. Mevcut lazer ışık
şekilde görüntülenebilmesi için lazer, spiral girdabın kaynağı ile saniyede en çok 15 hız ölçümü
merkezi ekseninden geçirilmiştir. Yapılan deneylerde alınabilmektedir. Darbeli lazerin ilk aydınlatması
şekil 1a’da ki ölçüleri verilen delta kanat kullanılmıştır. sırasında, lazer ile senkronize çalışan yüksek
Lazer ışık huzmesi şekil 1b’ de görüldüğü gibi delta çözünürlüğe sahip kamera ile resim alınmakta ve
kanadın altından ve spiral girdabın yatay ekseninden bilgisayara aktarılmaktadır. Kısa bir süre içinde ölçüm
geçirilmiştir. alanı ikinci kez lazer tarafından aydınlatılmakta ve aynı
işlemler tekrarlanmaktadır. Çekim yapan kameranın
çözünürlüğü yüksek olup, 1186x1600 piksel
boyutundadır. Deneyler sırasında 3 boyutlu ölçüm
yapabilen stero-PIV kullanılmıştır. Bu sisteminde aynı
noktaya aynı açı ile bakan iki kamera bulunmaktadır. Bu
kameralar insan gözü gibi düşünülmekte ve aynı
düzleme odaklanabilmeleri için kameralar kalibre
edilmektedir. Kalibrasyon tahtası 200mmx200mm
boyutlarında olup, delikli bir yapıya sahiptir.
Kalibrasyondan elde edilen resim ve kameraların
(a) resimlerinden adaptif korelasyon ile elde edilen sonuçlar
üst üste, sistemin yazılımı tarafından, çakıştırılarak
üçüncü boyuta geçilmektedir. Hızların belirlenmesinde
Fast Fourier analizi yapılmıştır. Nyquist kriterini
sağlamak için ağ yapısı %50 üst üste çakıştırılarak hız
vektörleri hesaplanmıştır.

Bilgisayara aktarılan bu resimlerin prosesi neticesinde


anlık hız vektörleri hesaplanmaktadır. Hız vektörlerini
kullanarak girdap eş düzey eğrileri ve akım çizgilerinin
hesaplanması mümkün olmaktadır. Bu çalışmada, her
bir deney seti için 900 adet anlık hız alanı ölçülmüş ve
bu anlık hız alanlarından her bir deney seti için ortalama
(b) hız, girdap ve akım çizgisi hesaplanmıştır.
Şekil 1. Delta kanat modelinin ölçüleri ve
modelin üzerinde ki lazer ışık huzmesinin yerleri III. DENEYSEL SONUÇLAR
ve ölçme kesitleri.
a) Boya Deneyi Sonuçları

Süpürme açısı θ düşük olan delta kanat geometrisi


girdap çökmesine ve kararsız akış bölgesinin veya ölü
akış bölgesinin oluşmasına çok duyarlı olduğu Şekil 3’te
verilen boya deneyleri sonuçlarından anlaşılmaktadır.
Spiral girdapların gözlenebildiği hücum açılarında (α=7o
ve 10o) yapılan deneylerde bir çift spiral girdabın sapma
(a) açısının (θ=0o) sıfır olması durumunda simetrik olarak
oluştuğu gözlenmiştir. Şekil 3’te görüldüğü gibi, hücum
Şekil 2. Ölçüm düzleminin yandan görünüşü açısı arttıkça girdap çökme noktası kanat ucuna doğru
yaklaşmaktadır. Hücum açısının 13o’sinden itibaren
Parçacık Görüntülemeli hız Ölçme Tekniği (PIV) ile girdap çökmesi kanat ucunda gerçekleşmektedir. Hücum
ölçüm yapabilmek için suyun içerisine ortalama 10 açısının büyümesiyle beraber kararsız akış kanat
mikrometre çapa sahip gümüş kaplı parçacıklar yüzeyini tamamen kaplamaktadır. Delta kanat havada
serpiştirilmektedir. Gümüş kaplı olmalarından dolayı seyir halinde iken yön değiştirmesi esnasında sapma
üzerlerine gelen darbeli lazer ışığı altında açısına maruz kalacağı aşikardır. Bu nedenle, delta
parlamaktadırlar. Bu parçacıkların yoğunlukları suyun kanada θ=2o, 4o, 6o, 8o, 10o ve 15o sapma açıları
yoğunluğuna çok yakın olduğundan, içinde bulundukları verilerek ve hücum açısının α=7o değeri için boya

227
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

deneyleri sonuçları şekil 4’te verilmiştir. Ayrıca, bu Bu nedenle, delta kanadın akışa maruz kalan kısmında
sapma açılarında hücum açısının α= 10o, 13o ve 17o girdap çökmesi diğer yan kenara göre kanat ucundan
değerleri içinde deneyler yapılmış fakat sonuçları buraya daha uzak mesafelerde oluşmaktadır. Sapma açısının
dahil edilmemiştir. Şekilde görüldüğü üzere sapma θ=4o’ye çıkarılması durumunda akışa maruz kalan
açısının büyümesiyle birlikte delta kanadın merkezi kenarın karşı kenarındaki girdap çökmesi gecikmektedir.
eksen çizgisinin sağında ve solunda oluşan girdaplı akış Şekil 4’te görüldüğü gibi sapma açısının θ=8o olması
yapısının simetrikliği bozulmaktadır. durumdan itibaren, delta kanadın sapma açısına maruz
kalan kısmında ikincil bir girdap

Şekil 4. Hücum açısının α=7o olması durumunda sapma


açısının girdap çökmesine etkisi, Rec=10000
Şekil 3. Hücum açısının girdap çökmesine etkisi
Rec=10000 oluşumu gözlenmektedir. Bu durum, sapma açılarının
θ=10o ve 15o değerlerinde daha net görülmektedir.

228
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

b) PIV Deneyi Sonuçları

Şekil 5’te kanat yüzeyinden 0.5mm uzaklıktaki düzlem


içerisindeki akışın hız vektörleri, <V>, girdap,<ω>, ve
akım çizgileri,<Ψ>, dağıtımı görülmektedir. Hız
vektörleri,<V>, delta kanadın kenarlarından başlamak
üzere büyük bölümünün üzerinde ayrılmış akış
bölgesinin oluştuğunu göstermektedir. Şekil 5’in ikinci
görüntüsünde pozitif ve negatif girdap dağılımları,<ω>,
kanat yan kenarlarında ve merkezi eksen çizgisinin her
iki yanında yer almaktadır. Bu girdaplar,<ω>, birbirinin
tersi yönde döndüklerinden saat yönünde dönen <Ψ>
girdaplar,<ω>, kesik çizgilerle, saat yönünde dönen Şekil 5. Süpürme açısı θ=0o ve hücum açısı α=10o
girdaplar,<ω>, ise düz çizgilerle gösterilmiştir. Şekil olduğu durum için delta kanat üzerinde oluşan
5’in son görüntüsünde akım çizgileri,<Ψ>, bariz olarak vektörleri, <V>, girdap,<ω>,eş yüzey eğrileri ve akım
kanat uç kısmına yakın bölgede iki adet döngünün çizgileri,<Ψ>,.
olduğunu göstermektedir. Bu iki döngü arasında ise jet IV. SONUÇ
akış niteliğinde serbest akış yönünde akışın olduğu
görülmektedir. Kanat yüzeyinde simetrik akış yapısı söz
konusudur. Yapılan deneyler sonucunda, süpürme açısı düşük olan
delta kanat geometrisinin girdap çökmesine ve kararsız
akış bölgesinin oluşmasına çok duyarlı olduğu
anlaşılmıştır. Delta kanadın ucundan itibaren oluşan bir
çift spiral girdabın, sapma açısının sıfır olduğu durumda,
simetrik bir yapıya sahip olduğu anlaşılmıştır. Fakat
sapma açısına maruz kalan delta kanatta, akış yapısının
simetrikliği bozulmakta ve delta kanadın sapma açısına
maruz kalan taraftaki girdap çökmesinin diğer
taraftakine göre daha erken oluştuğu gözlenmiştir.

TEŞEKKÜR

<V> Bu çalışma TÜBİTAK tarafından 105M225 no’lu


proje kapsamında desteklenmiştir.
KAYNAKLAR

1. HERON, I., and MYOSE, R.Y., 2004. “On the


impingement of a von karman vortex street on a delta
wing.” 22nd Applied Aerodynamics conference and
exhibit, 16-19 August.
2. YANIKTEPE, B., 2006. “Origin and control of
vortex breakdown of unmanned combat air vehicles.”
Ph.D. thesis, University of Çukurova.
3. LIN, H., 1998. Vortex breakdown over delta
<ω> wings in an unsteady free stream. Ph.D. thesis,
University of Southern California.
4. Coton F. N., Jupp M. l., and Green R. B.,
“Analysis of unsteady pressure signals on pitching delta
wing”, AIAA Journal, Vol.39, No.9, 2001
5. MITCHELL, A., MOLTON, P., BARBERIS,
D., and DELERY, J., 2000. Characterization of Vortex

229
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Breakdown by Flow Field and Surface Measurements.


AIAA Paper 2000-0788.
6. CUI Y. D. , LIM T. T., TSAI H. M., 2007,
“Control of Vortex Breakdown over a Delta Wing Using
Forebody Slot Blowing”, AIAA Journal, Vol. 45, No. 1,.
7. MATSUNO, T., and NAKAMURA, Y., 2000.
Self-Induced Roll Oscillation of 45 Degree Delta Wings.
38th AIAA Aerospace Sciences Meeting and Exhibit.
8. Sohn M. H., Yong L. Lee K. Y. and Chang J.
W., “Vortex flow visualization of a yawed delta wing
with leading-edge extention” Journal of Aircraft, V. 41,
No.2, 2004.

230
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

SAYISAL VE ANALİTİK JACOBIAN KULLANARAK


DUYARLILIK ANALİZİ
A. Alper Ezertaş1 Sinan Eyi2
e-posta:aezertas@ae.metu.edu.tr e-posta: seyi@metu.edu.tr

1
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Havacılık ve Uzay Müh. Bölümü, ANKARA
2
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Havacılık ve Uzay Müh. Bölümü, ANKARA

ÖZET yöntem) yöntemi kullanıldı. Yarı analitik yöntem,


Akı jacobianı hesaplamasının duyarlılık (sensitivity) ayrıştırılmış (discretized) akış denklemlerinin tasarım
analizine etkileri araştırıldı. Hücre merkezli sonlu hacim değişkenlerine göre türevleri alınarak duyarlılıkların
metodu kullanan implicit çözücü geliştirildi. Farklı akış hesaplanmasına dayanır. Optimize edilmeye çalışılan
yönlü (upwinding) şemalar kullanarak akı jacobianı amaç fonksiyonu uzaysal ve tasarımsal değişkenlere
hesaplandı. Akış çözümünde Newton yöntemi kullanıldı bağlıdır. Bu yüzden amaç fonksiyonlarının duyarlılığı,
ve ortaya çıkan seyrek (sparse) matris LU ayrışmasına akış ve uzaysal değişkenlerinin tasarım değişkenlerine
dayanan bir çözücüyle çözüldü. Akı jacobianın göre türevlerini içermektedir. Ağ (grid) duyarlılığı
hesaplanmasında ortaya çıkan hatanın kaynağı detaylı olarak adlandırılan uzaysal değişkenlerin türevleri basit
olarak incelendi. Hatayı en aza indiren sonlu farklar ve doğru olarak hesaplanabilmektedir. Oysa akış
bozunma (perturbation) miktarı araştırıldı. Akış duyarlılığı olarak adlandırılan, akış değişkenlerinin
değişkenlerinin duyarlılığı yarı-analitik yöntem ile türevlerinin hesaplanması kolay olmayabilir. Bunun
hesaplandı. Akış çözümünde oluşturulan akı jacobianı nedeni, akış ve tasarım değişkenlerinin arasında örtülü
duyarlılık analizinde de kullanıldı. Sayısal yöntem ile (implicit) bağ bulunmasıdır. Akış duyarlılığı hesabı için
hesaplanan akı jacobianın içerdiği hatanın duyarlılık yakınsamış akış çözümü gereklidir. Akış çözümünden
analizine olan etkisi araştırıldı. Sonuçlar, duyarlılık elde edilen LU ayrışımına uğramış akı jacobianı,
analizinin doğruluğunun akı jacabianının içerdiği hata duyarlılık hesabında da kullanılabildiğinden çözümün
ile doğrudan ilintili olduğunu gösterdi. En doğru sayısal Newton yöntemi ile elde edilmesi çok faydalı
duyarlılık hesabı ve en doğru sayısal akı jacbianı hesabı olabilmektedir. Yakınsamış akış çözümü elde
yaklaşık olarak aynı sonlu farklar bozunum miktarı ile edildiğinde akış duyarlılıkları, sadece ileri ve geri
elde edilebilinmektedir. değiştirme kullanarak tek adımda hesaplanabilir. İkinci
dereceden yakınsama özelliği ve kararlılığı Newton
I. GİRİŞ yöntemi kullanımının diğer faydalarıdır.
Tasarımcının karar vermekte karşılaştığı zorlukları Doğrudan akış çözümlerinde, akı jacobianı tekrarlı
kolaylaştırması, aerodinamik şekil optimizasyonunu prosedür için sürücü rolündedir. Akı jacobianının
hesaplamalı akışkanlar dinamiğinde ilgi çekici araştırma doğruluğu yakınsama hızını etkilese de yakınsamış
alanlarından biri haline gelmiştir. Aerodinamik şekil çözümün doğruluğunu etkilememektedir[1]. Akış
optimizasyonunda, aerodinamik geometri değiştirilerek duyarlılığı hesaplamasında ise akı jacobianı duyarlılık
hedeflenen aerodinamik kuvvet katsayıları veya denkleminin bir parçasıdır, bu yüzden hesaplanan
belirlenmiş basınç dağılımı elde edilmeye çalışılır. duyarlılığın doğruluğu akı jacobianının doğruluğuna
Gradyantlara dayalı optimizasyonu kullanarak en iyi doğrudan bağımlıdır. Akı jacobianlı analitik veya sayısal
çözümü elde edebilmek için duyarlılıklar olarak yöntemlerle oluşturulur. Analitik yöntem daha doğru
adlandırılan amaç fonksiyonun tasarım değişkenlerine olmasına karşın karışıktır ve efor gerektirir. Bunun
göre türevlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Duyarlılıklar, yanında yüksek derece ile ayırma yöntemlerinde, akı
doğrudan türev veya adjoint değişken yöntemleri vektörünün akış değişkenlerine göre devamlı olmaması
kullanılırak en doğru şekilde hasaplanabilir. Tasarım analitik yöntem kullanımını daha da zorlaştırır. Analitik
değişkenlerinin sayısının amaç fonksiyonlarının yöntemdeki zorlukların büyük bir kısmı sayısal yöntem
sayısından fazla olduğu durumlarda adjoint yöntemi, kullanımıyla atlatılabilinir. Sayısal yöntemde akı
diğer durumlarda ise doğrudan türev yöntemi daha jacobianı, bozunmuş akış değişkeninden elde edilen akı
uygundur. Bu çalışmada doğrudan türev (yarı-analitik vektörü ile esas akı vektörünün farklarını, bozunma

231
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

miktarına bölerek basit bir şekilde olusturulur. Sayısal Warming yöntemi ile Euler akılarının Jacobianını
yöntem her ne kadar basit olsa da sayısal hatalardan hesaplamak nispeten daha kolaydır ve el yordamıyla
dolayı doğruluk problemine sahiptir. hesaplanabilir. Artık (residual) Jacobianları akı
Çalışma iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci Jacobianlarının birleşiminden oluşur. Hücre nerkezli bir
bölümde sayısal akı jacobianının doğruluğunu etkileyen çözücü için artık vektörü şu şekilde tanımlanabilir:
hatalar incelendi. İkinici bölümde sayısal akı
jacobianlarının doğruluğunun duyarlılık hesaplarının Rˆ (Wˆi , j ) = ⎡ Fˆ + (Wˆ i , j ) + Fˆ − (Wˆ i +1, j ) ⎤ − ⎡ Fˆ + (Wˆ i −1, j ) + Fˆ − (Wˆ i , j ) ⎤
doğruluğu üzerindeki etkisi araştırıldı. Doğruluk ⎣ ⎦ ⎣ ⎦
araştırmaları sayısal akı jacobianı kullanılarak elde ⎡ ˆ + ˆ ˆ − ˆ ⎤ ⎡ ˆ + ˆ
+ G (W i , j ) + G (W i , j +1 ) − G (W i , j −1 ) + G (W i , j ) ˆ − ˆ ⎤
⎣ ⎦ ⎣ ⎦
edilen sonuçların analitik akı jacobianı kullanarak elde (3)
edilen sonuçlarla karşılaştırılmasıyla gerçekleştirildi. Bu
çalışmayı gerçekleştirebilmek adına hücre merkezli Yukarıdaki denklemden yola çıkarak artık Jacobianı
sonlu hacim metodu kullanan çözücü geliştirildi. aşağıdaki gibi tanımlanır[3,4]:
Çözücüde akılar Steger-Warming, Van Leer ve Roe
∂Rˆi , j
metodları kullanarak hesaplandı. Akış çözümünde = Aˆ i+, j − Aˆ i−, j + Bˆ i+, j − Bˆ i−, j
Newton yöntemi uygulandı. Seyrek akı jacobian matrisi ∂Wˆi , j (4)
LU ayrıştırıldı ve UMFPACK seyrek matris çözücüsü ˆ ˆ
kullanarak çözüm elde edildi. Örtülü (implicit) sınır ∂Ri , j ∂Ri , j
= Aˆ i−+1, j = Bˆ i−, j +1
koşulları kullanıldı. Çalışma Ni-bump[2] geometrisi ˆ
∂Wi +1, j ∂Wˆi , j +1
üzerindeki süpersonik, transonik ve subsonik akışlar için
gerçekleştirildi ∂Rˆi , j ∂Rˆi , j
= − Aˆ i+−1, j = − Bˆ i+, j −1
∂Wˆ ∂Wˆ
i −1, j i , j −1
II. Çözüm Yöntemi
 ξ yönündeki F̂ akı vektörünün akı jacobianını B̂ ise
Doğrusal olmayan ayrıştırılmış akış denklemleri sistemi η yönündeki Ĝ akı vektörünün akı jacobianını
için Newton yöntemi aşağıdaki gibi formüle edilebilinir: simgelemektedir.
Analitik yöntem kullanımının ana faydası artık
n jacobianının doğru hesaplanabilmesidir. Analitik
⎛ ∂ Rˆ ⎞
⎟⎟ ΔWˆ = − R (Wˆ ) yöntemdeki hata miktarı yuvarlama(round-off) hatası
n n
⎜⎜ ˆ (1)
⎝ ∂W ⎠ kadar küçüktür. Analitik yöntem için kod geliştirmek
efor gerektirse de geliştirilen kod çok hızlı
çalışmaktadır. Ayrışımın karmaşıklığının arttığı
R̂ sistemin artık vektörünü simgelemektedir. Her
durumlarda analitik metodun uygulanmsı giderek daha
iterasyondaki akış değişkenindeki değişim ΔŴ da zorlaşır ve sayısal metod kullanımı daha uygun hale
yukarıdaki sistemin çözümü ile elde edilir ve yeni akış gelir.
değişkeni değerleri şu şekilde hesaplanır:
Sayısal Jacobian Hesaplaması
Wˆ n +1 = Wˆ n + ΔWˆ n (2)
Analitik Jacobian türetimine en uygun alternatif, (1)
Newton yönteminde Jacobian matrisi Jacobianı sayısal olarak en doğru şekilde hesaplamaktır.
oluşturulmalıdır. Jacobian matrisinin elemanları artık Sonlu farklar bozunma miktarı (finite-difference
vektörünün akış değişkenlerine göre türevleridir. Sayısal perturbation magnitude) olarak küçük bir sayı
jacobianın doğruluğunu tespit edebilmek amacıyla hem kullanıldığında sayısal Jacobianlar tek yönlü türevler ile
sayısal hem de analitik Jacobian matrisleri aşağıdaki gibi hesaplanabilir[5]:
oluşturulmuştur. Çalışmada analitik Jacobian matrisleri ∂Rˆi R (Wˆ + ε e j ) − Ri (W)
ˆ
birinci dereceden Steger-Warming ayrışım yöntemine = i (5)
göre oluşturulmuştur. ∂Wˆ j
ε
Bozunma değeri ε’nin işareti bazı durumlarda büyük
Analitik Jacobianın Türetilmesi önem arz etmektedir. Steger-Warming yönteminde
özdeğerlerin (eigenvalue) işaret değiştirdiği yerlerde akı
Akı ve artık jacobianlarının el yordamıyla vektörlerinin türevi alınamaz. Akış değişkenlerinin
türetilmesinin hem zaman alıcı hemde hataya açık bozunumu özdeğerlerin işaretlerini değiştirebilir ve
olduğu aşikardır. Fakat birinci dereceden Steger- sonuç olarak analitik ve sayısal Jacobianlar arasında

232
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

büyük farklar ortaya çıkabilir. Bu durumu engellemek burada Ec(ε) koşul (condition) hatası olarak adlandırılır.
için bozunmanın özdeğerler üzerindeki etkisi kontrol Yuvarlama hatasının sınırları şu şekilde tanımlanırsa ER
edilmeli ve bozunum için uygun işaret seçilmelidir. = max{ |E(x)|, |E(x+Δx)| }, azami koşul hatasının
Sayısal yöntem kullanıldığında kodlama fazla efor büyüklüğü aşağıdaki şekilde gösterilebir.
gerektirmez. Esas akış değişkenleri için kullanılan artık
ayrışımı bozunmuş akış değişkenleri için de 2 ER
kullanılabilinir. Bu durum kodlamada büyük kolaylık EC (ε ) = (10)
ε
sağlamaktadır. Sayısal yöntemin kullanımının getirdiği
diğer bir avantaj ise yüksek dereceli ayrışımlar gibi
Yuvarlama hatası kullanılan bilgisayara ve
analitik yöntemin uygulanmasının zor olduğu koşullarda
derleyiciye göre değişir. Bilgisayar hassasiyeti
sayısal yöntemin kolaylıkla uygulanabilmesidir. Sayısal
tanınabilen en küçük sayı ile ifade edilir ve aşağıda
yöntem kullanımı beraberinde iki büyük sorun
verilen tahmin ile belirlenebilir.
getirmektedir. Bunlardan birincisi doğruluk problemi
ikincisi de hesaplamalar için gereken zamanın uzun
olmasıdır. Sayısal Jacobianların doğruluğu sonlu fark 1
ΣM = öyle ki 1 + ΣM > 1 (11)
bozunma miltarı ile bağlantılıdır. Optimum bozunma 2m
mikatrı kullanılarak en doğru sayısal Jacobian elde
edilebilinir. Uzun hesaplama süresinin ana sebebi ise Yukarıdaki denklemde m , mantissanın binari
artık vektörünün çözüm alanındaki bozunmuş her akış gösteriminde mümkün olan en yüksek bit sayısıyıdır.
değişkeni için yeniden hesaplanması gerekliliğidir. Yukarıdaki denklem kullanılarak çalışmanın
yürütüldüğü bilgisayarın hassasiyeti cift keskinlik
III. En İyi Bozunma Miktarının (double precision) için 5.6x10-17 civarında bulundu.
Sayısal hesaplamadaki toplam hata koşul (condition)
Araştırılması hatası ile kısaltım (truncation) hatasının toplamıdır:
2 E R ∂ 2 f (ζ ) ε
Herhangi bir fonksiyonun birinci dereceden türevi ETOTAL (ε ) = + (12)
buzunma değeri ε ile ileri fark kullanarak aşağıdaki ε ∂x 2 2
sekilde tahmin edilebilir:
Toplam hata bozunma değerine doğrudan bağlıdır.
Δf ( x ) f(x + ε ) − f(x) Bozunma değeri büyüdükçe kısaltım hatasından dolayı,
= (6) küçüldükçe ise koşul hatasından dolayı toplam hata
Δx ε büyümektedir. O halde en az hatayı veren en iyi
bozunma değeri var olmalıdır. En iyi bozunma değeri
Bu tahminde Taylor dizi açılımında ihmal edilen
Denklem-12 nin türevini sıfır yapan değer olarak tahmin
terimlerden dolayı ortaya çıkan kısaltım (truncation)
edilebilir.
hatası aşağıdaki gibi ifade edilir:
∂ 2 f (ζ ) ε ∂ETOTAL (ε ) 2E 1 ∂ 2 f (ξ )
ET (ε ) = ζ=[ x, x+ε ]. (7) = − 2R + =0 (13)
∂x 2 2 ∂ε ε 2 ∂x 2
Bilgisayar kesinliğinden kaynaklanan hata sonucu
ER
fonksiyonun gerçek değeri ƒ(x) ile hesaplanan ε OPT = 2
∂ f (ξ )
2
değeri f% (x) farklıdır ve bu fark yuvarlama (round-off)
∂x 2
hatası olarak adlandırılır.
f% ( x ) = f ( x ) + E ( x )
(8) Denklem-13’te ikinci dereceden türevin değeri
f% ( x + ε ) = f ( x + ε ) + E ( x + ε ) yaklaşık olarak bir kabul edilir ve en iyi bozunma değeri
aşağıdaki gibi belirlenir[3,4]:
Bilgisarın hesapladığı türev ile türevin gerçek değeri ε OPT = 2 Σ M (14)
arsındaki bağıntı aşağıda verilmiştir:

Δf% ( x ) f(x
% + ε ) − f(x)
% IV. Jacobian Hata(9)
Analizi
=
Δx ε
%
Δf ( x ) f(x + ε ) − f(x) E(x + ε ) − E(x) Çalışmada deneme yanılma metodu kullanarak
= + yukarıda verilen en iyi bozunma değeri hesaplama
Δx ε ε
Δf% ( x ) Δf ( x )
= + EC (ε )
Δx Δx

233
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

yönteminin geçerliliği sınandı. Çeşitli bozunma dağılımı verilmiştir. Şekil-3'te geliştirilen akış
değerleri kullanarak sayısal ve analitik jacobianın çözücüsünün yakınsama performansı verilmiştir.
arasındaki fark incelendi. Sayısal jacobian hatası
aşağıdaki gibi tanımlandı
(15)
⎛ ∂R ⎞ ⎛ ∂R ⎞
E =⎜ ⎟ −⎜ ⎟
⎝ ∂W ⎠ sayısal ⎝ ∂W ⎠analitik

Tablo 1. Sayısal Akı Jacobianını için bulunan eniyi


bozunum değerlerinin kıyaslanması Şekil-2. Çözüm ağı ve M∞=0.675 için Mach sayısı
dağılımı
Deneme Yanılma ε OPT = 2 Σ M

Kesinlik εopt (L∞) εopt (L1) εopt (L2) εopt ( Σ M )


. -4 . -4 . -4
Tek 4.0 10 6.3 10 6.3 10 3.5.10-4
Çift 1.5.10-8 4.0.10-8 4.0.10-8 1.5.10-8

Şekil-3. Çözücü Yakınsama Performansı

V.Duyarlılık Analizi

Şekil-1. Sayısal Jacobian hatasının bozunma değeri ile Gradyantlara dayalı optimizasyon metodu kullanarak
değişimi aerodinamik şekil optimizasyonunda amaç genellikle
aerodinamik kuvvetleri asgari veya azami hale
Sayısal jacobiandaki hatanın L1 ,L2 ve Lmax normlarının getirmektir. Bu amacı gerçekleştirebilmek için amaç
sonlu fark bozunma değerine göre değişimi Şekil-1’de fonksiyonlarının tasarım değişkeni uzayındaki
verilmiştir. Deneme yanılma yönteminden ve Denklem- gradyanlarına (gradient) ihtiyaç duyulur. Bu gradyanlar
14’ten elde edilen en iyi sonlu fark bozunma miktarları duyarlılıklar olarak adlandırılır. Aerodinamik kuvvetler
Tablo-1’de verilmiştir. Tablo-1 incelendiğinde genellikle akış değişkenlerinin, geometrinin ve tasarım
görülebilir ki iki yöntemin de önerdiği en iyi bozunma değişkenlerinin fonksiyonudur: [6]
miktarları birbirine çok yakın değerlerdedir.
Bildiride verilen sonuçlar Ni-bump geometrsi C j = C j {W ( β ) , X ( β ) , β} (16)
üzerinde 0.675 Mach akışından elde edilmiştir. Şekil-
2’de, kullanılan ağ ve çözümden elde edilen Mach sayısı dC j ⎡ ∂C ⎤ ⎧ ∂W ⎫ ⎡ ∂C j ⎤ ⎧ ∂X ⎫ ⎧ ∂C j ⎫
= ⎢ j ⎥⎨ ⎬+ ⎢ ⎥⎨ ⎬+⎨ ⎬
d βk ⎣ ∂W ⎦ ⎩ ∂β k ⎭ ⎣ ∂X ⎦ ⎩ ∂β k ⎭ ⎩ ∂β k ⎭

234
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Denklem-16’da Cj aerodinamik kuvvet katsayılarını, W jacobianlardan duyarlılıklar elde edildi. Sayısal jacobian
akış değişkenlerini, X geometrik değişkenleri, β ise kullanımıyla elde edilen duyarlılıklar ile analitik
tasarım değişkenlerini simgelemektedir. Denklem- jacobian kullanımından elde edilen duyarlılıklar
16’da tasarım değişkenleri geometriden bağımsızsa kıyaslandı.
eşitliğin sağındaki ikinci terim, bağımlıysa üçüncü terim
sıfıra eşittir. Bu çalışmada geometrik tasarım ∂W ∂W (21)
Hataduyarlılık = −
değişkenleri kullanıldı. Aerodinamik şekil Hicks-Henne ∂β k sayısal ∂β k analitik
fonksiyonlarıyla yeniden şekillendirildi. Her Hicks- jacobian jacobian

Henne fonksiyonunun geometriye uygulayacağı bozma


boyutu tasarım değişkenleri olarak seçildi.[7] Sayısal Jacobian kullanarak elde edilen duyarlılıktaki
hatanın bozunma miktarıyla değişimi Şekil-4’te
verilmiştir. Şekil-4’ten elde edilen en iyi bozunma
dC j ⎡ ∂C j ⎤ ⎧ ∂W ⎫ ⎡ ∂C j ⎤ ⎧ ∂X ⎫ değerleri Denklem 14’ten elde edilen değerle birlikte
=⎢ ⎥⎨ ⎬+ ⎢ ⎥⎨ ⎬ Tablo-2 de sunulmuştur.
d β k ⎣ ∂W ⎦ ⎩ ∂β k ⎭ ⎣ ∂X ⎦ ⎩ ∂β k ⎭ (17)
Akış çözümünde Newton yöntemi kullanımının
Aerodinamik kuvvetler ile akış ve geometrik duyarlılık hesabında çok büyük verim sağladığı
değişkenleri arasında doğrudan bir bağ olduğundan görülmüştür. Duyarlılık hesabı için gerekli olan jacobian
Denklem-17’de eşitliğin sağındaki birinci ve üçüncü matrisi akış çözümünde LU ayrıştırılmıştır (Denklem-1),
terimler basit ve doğru şekilde hesaplanabilir.[6] dolayısıyla akış değişkenlerinin farklı tasarım
Geometrik değişkenler de tasarım değişkenlerine değişkenlerine olan duyarlılıklarını hesaplamak için
doğrudan bağlı olduğundan dördüncü terim de basit ve basit geri ve ileri değiştirme işlemi yeterli olmaktadır (
doğru hesaplanabilir. Ancak akış değişkenleri ile tasarım Denklem-20).
değişkenleri arasındaki bağ örtülüdür (implicit) ve ikinci
terimin hesaplanması basit değildir. Tablo 2. Sayısal Akı Jacobianınından elde edilen
Düzenli akış koşulunda, ağ koordinatlarının ve akış duyarlılık için bulunan en iyi bozunum değerlerinin
değişkenlerinin fonksiyonu olan artık vektörü sıfıra kıyaslanması
eşittir. Deneme Yanılma ε OPT = 2 (34)
ΣM

Kesinlik εopt (L∞) εopt (L1) εopt (L2) εopt ( Σ M )


{ R (W ( β k ) , X ( β k ) ) } = {0} (18)
Tek 4.0 10. -4 .
4.0 10 -4 .
4.0 10 -4
3.5.10-4
Çift 2.5.10-8 1.6.10-8 1.6.10-8 1.5.10-8
Denklem-18’i kullanarak akış değişkenlerinin tasarım
değişkenlerine duyarlılığının hesaplanması aşağıdaki
denklemlerde verilmiştir[8]

⎡ ∂R ⎤ ⎧ ∂w ⎫ ⎡ ∂R ⎤ ⎧ ∂X ⎫
⎢⎣ ∂w ⎥⎦ ⎨ ∂β ⎬ + ⎢⎣ ∂X ⎥⎦ ⎨ ∂β ⎬ = 0
(19)
⎩ k⎭ ⎩ k⎭

−1
∂w ⎡ ∂R ⎤ ⎡ ∂R ⎤ ⎧ ∂X ⎫
=−⎢ ⎥ ⎢ ⎥⎨ ⎬ (20)
∂β k ⎣ ∂W ⎦ ⎣ ∂X ⎦ ⎩ ∂β k ⎭

Denklem-19’da görüldüğü üzere akış değişkenlerinin


duyarlılığını hesaplayabilmek için artık jacobian matrisi
∂R/∂w gereklidir. Çalışmanın önceki kısmında artık
jacobianı sayısal ve analitik olarak hesaplanmış, sayısal
jacobianın doğruluğu incelenmişti. Bu kısmın esas
maksatı ise sayısal jacobianın doğruluğunun akış
değişkenlerinin duyarlılığına olan etkisini incelemektir.
Bu amaç doğrultusunda ilk olarak duyarlılıklar analitik Şekil-4. Sayısal Jacobiandan elde edilen duyarlılık
jacobian kullanarak elde edildi. Daha sonra farklı hatasının bozunma değeri ile değişimi
bozunum miktarları kullanarak oluşturulan sayısal

235
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

V. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
Akış çözümünde Newton yöntem kullanımı
duyarlılık hesabında büyük yarar sağlamaktadır.
Yaklaşık olarak aynı en iyi sonlu fark bozunma değeri
sayısal jacobian hesabında ve akış değişkeni duyarlılığı
hesabında, analitik sonuçlara en yakın sonuçları
vermektedir. Bu durum duyarlılık hesabının
doğruluğunun jacobian matris doğruluğuna doğrudan
bağlantılı olmasından kaynaklanmaktadır. Optimum
sonlu fark bozunma değeri kullanıldığında sayısal
jacobianda ortaya çıkan hatanın çok küçük olması ,
analitik jacobian hesabının çok zor olduğu durumlarda
sayısal jacobian kullanımının doğruluk bakımından
güvenli olduğu şeklinde yorumlanabilir.

KAYNAKLAR
1
Rizk, M. H., “The Use of Finite-Differenced
Jacobians for Solving the Euler Equations for
Evaluating Sensitivity Derivative”, AIAA Paper 94-
2213, 1994.
2
Ni, R. H., “A Multiple-Grid Scheme for Solving the
Euler Equations” AIAA Journal Cilt 20, no.11 sayfa.1565-
1571, 1982.
3
Onur, O., Eyi, S., “Effects of the Jacobian
Evaluation on Newton’s Solution of the Euler
Equations”, International Journal for Numerical
Methods in Fluids Cilt. 49, sayfa 211-231, 2005
4
Onur, O., Eyi ,S., “Jacobian Degerlendirilmesinin
Euler Denklemlerinin Newton Çözücülerine Etkisi”,
HaSeM’06 Kayseri VI. Havacılık Sempozyumu
Bildiriler Kitabı, Sayfa 613-626, 12-14 Mayıs 2006

5
Dennis J.E., Schnabel R.B., Numerical Methods
for Unconstrained Optimization and Nonlinear
Equations, Prentice Hall, New Jersey, 1983.
6
Korivi V.M., Taylor A.C., Newman P.A., Hou
G.J.W. and Jones H.E.., “An Approximately Factored
Incremental Strategy For Calculating Consistent
Discrete Aerodynamic Sensitivity Derivatives”, AIAA
Paper 92-4746, 1992
7
Lee, K. and Eyi, S., “Aerodynamic Design Via
Optimization”, Journal of Aırcraft Cilt 29, No.6
November-December 1992, pp 1012-1029.
8
Taylor, A. C. III, Korivi, V. M., and Hou, G. W.,
“Sensitivity Analysis Applied to The Euler Equations :
A Feasibility Study with Emphasis on Variation of
Geometric Shape,” AIAA Paper 91-0173 1991

236
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

UÇAKLARDA HİDROKARBON YAKITLARDAN KAYNAKLANAN


KİRLETİCİLER
İlker YILMAZ1, Mustafa İLBAŞ1,2
1
Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, Uçak Gövde-Motor Bölümü, 38039-Kayseri
2
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makina Müh. Bölümü, 38039-Kayseri

ÖZET global ısınmaya katkı yapar. Uçak emisyonlarından


Gelişmiş birçok ülkede çevreyi kirletici emisyonlarla kaynaklanan CO2 emisyonu insan
ilgili oldukça ağır kurallar getirilmektedir. Bu kaynaklı emisyonların sadece % 2’sini oluşturma sına
emisyonlara katkı sağlayan önemli bir kaynakta uçak rağmen, bu miktarın gelecek 100 yıl içerinde artması
motor egsozundan atmosfere yayılan kirleticilerdir. beklenmektedir[1].
Bu çalışmada uçaklarda hidrokarbon kökenli yakıtın
yakılması ile açığa çıkan egsoz emisyonları farklı uçuş Taşımacılık hava kirliliğinin önemli bir kaynağıdır.
işletme şartları için araştırılmıştır. İstanbul-Atatürk Kara, deniz, hava ve demiryolu taşımacılığından
Havaalanında uçaklardan kaynaklanan emisyonlara kaynaklanan egsoz emisyonları asit oluşumuna, ozon
ait bazı veriler sunulmuş ve tartışılmıştır. Sivil tabakasının delinmesine ve iklim değişikliğine neden
havacılığın hızlı gelişimine paralel olarak artan uçak olmaktadır[2]. Uçak motorları atmosferin hassas
egsoz emisyonlarının azaltılması çevresel zararları bölgelerinde ve troposfer içinde emisyonları
azaltacağı ve sürdürülebilir kalkınmaya olumlu yönde oluşturmaktadır. Uçaklardan kaynaklanan emisyonlar
katkı sağlayacağı belirlenmiştir. çevresel açıdan önemlidir. Sadece çevresel açıdan
değil insan sağlığı açısından da uçaklardan
1. GİRİŞ kaynaklanan emisyonların miktarı ve tiplerinin
Son yıllarda sivil havacılıktan kaynaklanan bilinmesi önemli olmaya başlamıştır. Havaalanı
emisyonların çevre üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. yakınlarında oluşan kükürt dioksit ve azot oksitler
Hava trafiğinin gelecekte büyümesinin global iklim ve duman oluşumuna katkı yapabilmektedir. Yanmamış
yerel hava kalitesi üzerinde önemli etkiler meydana hidrokarbon emisyonlarının kontrol altına alınması
getireceği açıktır[1]. Gaz ve partiküllerin yüksek gerekir. Ayrıca NOx emisyonlarınında belli
konsantrasyonlarının insan sağlığı üzerinde potansiyel standartlara göre kontrol edilmesi gerekir[2]. Uçak
bir etkiye sahiptir. motorları iki farklı gereksinime sahiptir. Bunlardan
birincisi uçak yerde ilerlerken (taksi yaparken) ve
Karbon ve hidrojen içeren hidrokarbon yakıt manevra yaparken yakıtın büyük miktarının
yandığında gaz türbin egsoz emisyonları birincil yanmasından dolayı düşük güçlerde çok yüksek
yanma ürünleri olan CO2 ve H2O, ikincil yanma yanma verimliliğidir ve burada birincil proplem
ürünleri NOx, yanmamış hidrokarbonlar (UHC), CO, yanmamış hidrokarbonlardır. İkinci gereksinim ise
yakıtın içersinde kükürt olması durumunda SOx ve kalkış, düz uçuş ve tırmanma safhalarındaki NOx
partikül madde açığa çıkmaktadır. Genelde NOx, CO, emisyonudur.
UHC ve partiküller yerel hava kalitesi ile ilgilidir.
Buna karşın CO2, H2O, NOx, SOx ve partiküller Uluslararası Sivil Havacılık Kurumu (ICAO) hem
iklimi bozan emisyonlardır[1]. CO2 and H2O yanma kalkış hem de iniş safhalarında (LTO çevrimi) ve
işleminin kaçınılmaz son ürünleridir ve bunların yüksek irtifalarda düz uçuş durumunda standartları
miktarı yakıt tüketimi ile direkt orantılıdır. Bunların belirlemiştir. Bunlar havaalanı çevresinde hava
herhangi birinin değiştirilmesi için yakıt tüketiminin kalitesi ve atmosferin üzerinde ozon tabakasının
yada yakıt kompozisyonunun değiştirilmesi gereklidir. delinmesi ile ilgilidir. Bu kurallar 800 km menzilli çift
motor çalışması için emisyonların yaklaşık % 25’i
Yakıt tüketimi motorun genel veriminin iyileştirilmesi kalkış ve iniş safhası (LTO çevrimi) boyunca açığa
yada uçak ağırlığının azaltılması ile azaltılabilir. Hem çıktığını ve diğer uçuş safhaları (düz uçuş, tırmanma)
CO2 hemde H2O emisyonu sera süresince toplam emisyonların yaklaşık % 86’sının
NOx olduğunu göstermektedir[3].
etkisi ile global ısınmaya katkı sağlar. CO2
atmosferde 100 yıl ve üzerinde kalış zamanı ile uzun Uçak emisyonlarının çevre üzerindeki etkisi ile ilgili
süreli bir gazdır. CO2 konsantrasyonunun artması araştırmalar gittikçe önemli olmaya başlamıştır. Düz
dünyanın radyasyon dengesini değiştirir. Böylece uçuş şartlarında uçak motorlarından kaynaklanan

237
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

emisyonlar ile atmosferin bozulmasına odaklanan havacılığın uzun dönemli senaryolarını


hava trafik koridorunda ve uçak izinde meydana gelen incelemişlerdir.
kimyasal ve fiziksel olayların modellerinin
geliştirilmesi ve anlaşılması için bazı deneysel 2. UÇAK MOTORLARINDAN KAYNAKLANAN
çalışmalar gerçekleştirilmiştir[2]. Colvile ve ark. [3] EMİSYONLAR
değişik taşımacılık türlerinin atmosferik çevre Sivil amaçlı kullanılan uçak motorlarından
üzerindeki etkilerini insan sağlığı ve kırsal karayolu kaynaklanan emisyon dataları tüm kullanıcılara açıktır
trafiği, uçak emisyonları ve global atmosferik ve onaylı sertifika için Uluslararası Sivil Havacılık
değişimler, gemilerden kaynaklanan kükürt Kurumu (ICAO) tarafından yayınlanmaktadır[11]. Bu
emisyonlarının asit oluşumuna katkısını araştırmıştır. motor emisyonları deniz seviyesinde motor bremzede
Birleşik Devletlerde bir havaalanında uçaklardan özel prosedürlere (uçağın havaalanında iniş ve kalkışı,
kaynaklanan emisyonların 2010 yılına kadar bir LTO) göre çalışırken ölçülen bilgilerdir. Airbus A320
gösterimini tahmin eden bir çalışma yapılmıştır[4]. uçaklarda kullanılan V2527-A5 gaz türbin motoru için
Perl ve ark. [5] çalışmalarında çevresel değerlendirme herbir kN’luk thrust değerinde LTO çevrimi süresince
tekniği kullanarak bir havaalanında farklı yıllar için kullanılan 1 kg yakıt başına açığa çıkan gaz
uçaklardan kaynaklanan emisyonların ekonomik emisyonlarının (CO, UHC ve NOx) gr. cinsinden
maliyet değerlendirmesi ile birlikte tahminini değerleri dört farklı uçuş işletme fazında tablo 1’de
gerçekleştirdiler. Yıllık yakıt tüketimi ve emisyonların verilmiştir. NOx emisyon değerinin en fazla güç
belirlenmesi için bir envanter hesaplama sistemi oranında (kalkış) oluştuğu görülmektedir. NOx
Stefanou and Haralambopoulos [6] tarafından emisyonunun güç oranına bağlı olarak azaldığı tablo
kullanılmıştır. Çalışmalarında uçuş saati, trafik 1’den anlaşılmaktadır. En yüksek CO emisyonunun
yoğunluğu ve motor üreticisi bilgilerini içeren uçuş rölanti şartlarında yanmanın tam olmamasına bağlı
dataları kullanılmıştır. Dameris ve ark. [7] ozon olarak açığa çıktığı anlaşılmaktadır. Yanmamış
üzerinde günümüzde ve gelecekte sesaltı ve sesüstü hidrokarbon emisyonu durumunda yakıt içerisindeki
uçaklardan kaynaklanan NOx emisyonları tahmin karbon ve hidrojenin yakılması için gerekli olan hava
etmek için dinamik-kimyasal bir model sundular. miktarının temin edilememesi ve tam yanma şartlarına
Grooss ve ark [8] NOx ve subuharı emisyonlarının ulaşılamamasından kaynaklandığı görülmektedir.
etkisini araştıran bir çalışma gerçekleştirdiler.
Kalivoda ve Kudrna [9] hava trafiğinin gelecekteki
gelişimi ve beklenen değişimler üzerine bir araştırma
yapmışlardır. Çalışmalarında özgül yakıt tüketimi ve
hava kirletici emisyonlarda iyileştirmeleri
araştırmışlardır. Vedantham ve Oppenheimer [10]

Tablo 1. V2527-A5 Motorunun LTO Çevriminde Ölçülen Emisyon Değerleri[11].

Çalışma Güç NOx Emisyon İndeksi UHC Emisyon İndeksi CO Emisyon İndeksi
Durumu [%] [g/kg yakıt] [g/kg yakıt] [g/kg yakıt]
Kalkış 100 26,5 0,041 0,53
Tırmanma 85 22,3 0,041 0,62
Yaklaşma 30 8,9 0,061 2,44
Rölanti 7 4,7 0,105 12,43

Türkiye’nin en büyük havaalanı olan İstanbul-Atatürk Uluslararası uçuşlardan kaynaklanan emisyonların


Havaalanı için LTO çevrimi süresince uçaklardan tüm uçuşlardan (ulusal ve uluslararası) kaynaklanan
kaynaklanan toplam emisyonların minimum ve uçak emisyonlarının yaklaşık olarak % 67’sini teşkil
maksimum değerleri tablo 2’de verilmiştir. Tablo 2 ettiği tablo 2’den anlaşılmaktadır. Uçak emisyon
incelendiğinde Atatürk havaalanı için 2001 yılında tahminleri dikkate alındığında Atatürk havaalanında
uçak emisyonunun toplam miktarı LTO çevrimi Türkiye’deki NOx emisyonunun % 0,15’i ve CO
süresince maksimum 4253,97 t/yıl ve minimum emisyonunun % 0,13’nün meydana geldiği
3777,64 t/yıl olduğu görülmektedir. belirlenmiştir[2].

238
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Tablo 2. Atatürk Havaalanı için 2001 Yılı Verilerine Göre LTO Emisyonları[2].

Ulusal Uçuşlardan Uluslararası Uçuşlardan LTO Emisy. Tahm. Uluslararası


Tahmin edilen LTO Tahm. LTO Emisy. Mikt. Toplam Mikt. [t/yıl] Uçuşların
Emisyon Emisyon Miktarları [t/yıl] Yüzdesi [%]
[t/yıl] Min. Mak.
Min. Mak. Min. Mak. Min. Mak.
HC 109,9 150,69 261,91 346,91 371,8 497,6 70,44 69,72
CO 684,24 795,62 1394,81 1593,51 2079,05 2389,13 67,09 66,70
NOx 424,35 444,32 835,88 856,36 1260,23 1300,68 66,33 65,84
SO2 22,56 22,46 44,08 44,45 66,56 66,56 66,23 66,78
Toplam 1241,05 1413,1 2536,68 2841,22 3777,64 4253,97 67,15 66,79

3. SONUÇLAR
Bu çalışmada uçak motorlarından kaynaklanan çevreyi A420-R-99-013, Michigan, USA: Engine Programs
kirletici emisyonlar Airbus A320 uçaklarda kullanılan and Compliance Division, US Environmental
V2527-A5 motoru için farklı uçuş şartlarında Protection Agency, Ann Arbour, Michigan, 1999.
incelenmiştir. Ayrıca çalışmada Ülkemizin en büyük 5. Perl A., Patterson J., Perez M., Pricing aircraft
havaalanı olan İstanbul-Atatürk Havaalanında 2001 emissions at Lyon-Satolas airport, Transport Res Part
yılı verileri kullanılarak LTO çevrimi süresince açığa D, 2 (2), 89-105, 1997.
çıkan uçak emisyonları sunulmuştur. 6. Stefanou P., Haralambopoulos D., Energy demand
and environmental pressures due to the operation of
Havacılıkta kullanılan gaz türbin motorlarında olympic airways in Greece. Energy, 23(2):125-36,
hidrokarbon yakıtın yakılması ile açığa çıkan 1998.
emisyonların çevre üzerinde büyük etkileri 7. Dameris M., Grewe V., Koehler I., Sausen R.,
bulunmaktadır. Uçak motorlarında kullanılan kerozen Bruehl C., Grooss JU., Steil B., Impact of aircraft
(gaz yağı) yakıtının refineri işlemlerinden ve emissions on tropospheric and stratospheric ozone,
arıtmadan dolayı duman emisyonları oldukça Part II: 3-D model results, Atmos Environ
yüksektir. Kerozen yanması uçuş mesafesine bağlı 32(18):3185-3199, 1998.
olarak kirletici emisyon oluşumuna katkı sağlar[12]. 8. Grooss JU., Bruehl C., Peter T., Impact of aircraft
Uçak motoru güç oranına ve uçuş şartına göre uçak emissions on tropospheric and stratospheric ozone,
egsoz emisyonları artma göstermektedir. Part I: Chemistry and 2-D model results, Atmos
Environ, 32(18), 3173-3184, 1998.
Sonuç olarak fosil yakıtlardan enerji üretimi yüksek 9. Kalivoda MT, Kudrna M. Methodologies for
miktarda sera gazı emisyonlarını meydana estimating emissions from air traffic: future emissions,
getirmektedir. Uçaklardan kaynaklanan emisyonların COST 319 ACTION, report no. MEET Project ST-96-
azaltılması için yakıt olarak kerozen yerine hidrojen SC.204, Vienna, Austria; 1997.
kullanılması ve hidrojenin yenilenebilir enerjilerden 10. Vedantham A, Oppenheimer M. Long-term
üretilmesi sürdürülebilir kalkınma için bir scenarios for aviation: demand and emissions of CO2
gerekliliktir. Ayrıca bu durum fosil yakıtlara and NOx, Energy Policy, 26(8):625-641, 1997.
bağımlılığı azaltacak ve egsoz emisyonlarının çevre 11. ICAO Engine Exhaust Emissions Data Bank, First
üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldıracaktır. Edition, ICAO, Doc 9646-AN/943, 1995.
12. Koroneos, C., Dompros, A., Roumbas, G.,
KAYNAKLAR Moussiopoulos, N., Advantages of the use of
1. Rogers H. L., Lee D. S., Raper D. W., Foster P. M. hydrogen fuel as compared to kerosene Resources,
de F., Wilson C. W., and Newton P. J., The impacts of Conservation and Recycling, 44, 9-113, 2005.
aviation on the atmosphere, The Aeronautical Journal,
106, No. 1064, 521-546, 2002.
2. Keskin, U., Aircraft emissions at Turkish airports,
Energy, 31, 372-384, 2006.
3. Saravanamuttoo HIH, Rogers GFC, Cohen H, Gas
turbine theory, Harlow: Prentice Hall; 2001.
4. Environmental Protection Agency (EPA),
Evaluation of air pollutant emissions from subsonic
commercial jet aircraft, Final Report, report no. EPA

239
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

ORTAM SICAKLIĞININ GAZ TÜRBİNLERİNDE KOMPRESÖR


EKSERJİSİNE ETKİSİ
Yılmaz Yörü1 T. Hikmet Karakoç 2 Enis T. Turgut2 Arif Hepbaşlı3
e-posta: yyoru@ogu.edu.tr e-posta: hkarakoc@anadolu.edu.tr e-posta: etturgut@anadolu.edu.tr e-posta: arif.hepbasli@ege.edu.tr

1. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Eskişehir


2. Anadolu Üniversitesi, Sivil Havacılık Meslek Yüksek Okulu, Eskişehir
3. Ege Üniversitesi, Makine Mühendisliği Bölümü, İzmir

ÖZET yapılabilmektedir. Bu çalışmada bir gaz türbin


sistemini oluşturan kompresörün çevre sıcaklığına
Bu çalışmada sabit bir irtifa için ortam sıcaklığının göre ekserji yıkımı ve ekserji veriminin değişimi
kompresörün ekserji verimine etkisi araştırılmıştır. incelenmiştir. Gaz türbini sistemlerinde kompresör dış
Bunun için deniz seviyesinde ve atmosferik basınçta ortamdaki havayı basınçlandırarak yanma odasına
sabit bulunan İzmir Ege Seramik Fabrikası’ndaki aktaran elemandır (Şekil 1).
kojenerasyon sisteminde yer alan bir gaz türbinine ait
1 saatlik periyotlardaki 1 aylık veriler kullanılmıştır. Kojenerasyon sistemleri, elektrik üretim tesislerine
C++ programlama dilinde yazılmış bir program ile benzerler, fakat bu sistemlerde atılan ısı yeniden
elde edilen hesaplamalar sonucunda çıkan kullanılarak geri kazanım elde edilir. Kojenerasyon
grafiklerden ortam sıcaklığının artması ile sistemleri %80’in üzerinde bir verime sahiptirler [2].
kompresörde ekserji yıkımının azaldığı ve
kompresörün ekserji veriminin de az da olsa azaldığı Tsatsaronis, son yıllarda artan ekserji ve
gözlenmiştir. Gaz türbinine ait veriler yardımıyla ekserjoekonomi alanında yapılan çalışmalara paralel
kompresörün ekserji yıkımı ortalama 665.66 kW, olarak kullanılan sembollere ve tanımlamalara yer
ekserji verimi %90.35 olarak hesaplanmıştır. verdiği genelleştirmeler yapmıştır [3]. Bu çalışmada
toplam ekserjiyi oluşturun fiziksel, kinetik, potansiyel
1. GİRİŞ ve kimyasal dört temel ekserji terimi ve denklemi
kullanılmıştır. Fiziksel ekserji; mekanik ve ısıl
Ekserji terimi, bir sistem veya bir akış ya da referans ekserjilerin toplamı, kimyasal ekserji ise; reaktif ve
çevre ile dengeye ulaşmaya çalışan enerji ile ortaya reaktif olmayan ekserjilerin toplamı olarak
çıkan elde edilebilecek en fazla işi tanımlamaktadır. tanımlanmıştır.
Ekserji aynı zamanda kullanılabilirliğin bir ölçüsü ya
da enerjinin kalitesi olarak da kullanılmaktadır [1]. Tsatsaronis ve Cziesla ise termoekonomi konusunu
incelemiş, ekserji ve termoekonomi konularında yer
alan temel terimlere yer vererek, ekserji analizi,
ekonomik analiz, termoekonomik analiz, termo-
ekonomik gelişim, bir ısıl sistemin yakınsamalı
optimizasyonu konularına ve bu konulardaki günümüz
gelişmelerine yer vermişlerdir [4].

Karakoç vd. F100 PW 100 turbofan motoru ele alarak


sistemin ekserji analizini yapmışlardır [5]. Öncelikle
turbofan motorlar için basit bir Brayton çevrimi ele
alınmıştır. Çevrim, kompresör (izantropik sıkıştırma),
yanma odası (sabit basınçta yanma), türbin (izantropik
genişleme) ve egzoz (sabit basınçta ısı transferi)
bölümlerinden oluşmaktadır. Ekserji analizi için
toplam ekserji denklemi kullanılarak fiziksel, kinetik
ve kimyasal ekserji denklemleri çıkarılmıştır.
Potansiyel ekserji terimi ihmal edilmiştir. Turbofan
Şekil 1: Kojenerasyon sistemine ait bir gaz türbini motorunda altı temel kısım için ekserji analizi
yapılarak, hem deniz seviyesinde hem de 11000 m
Sistemlerin ekserji analizi yapılabildiği gibi sistemi irtifadaki ekserji yıkımı ve ekserji verimleri grafikler
oluşturan her bir elemanın da ekserji analizi ile gösterilmiştir. Bu altı temel kısım fan, kompresör,

240
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

yanma odası, türbin, AB ve egzoz bölümleridir. • Adyabatik sistem.


Çalışmada kompresörün ekserji verimi deniz • Sürtünme kayıpları ihmal edilmiştir.
seviyesinde %94 bulunurken 11000m yükseklikte ise • Hava ideal gaz kabul edilmiştir.
%95 olarak hesaplanmıştır [6]. • Adyabatik verim : % 85 (kabul)

Ballı vd. Eskişehir’de bulunan bir kojenerasyon Kompresöre ait sabitler:


• Kademe sayısı : 11
tesisinin ekserji analizini yapmışlardır [7]. Bu analiz
• Sıkıştırma oranı : 11
içinde sistem elemanlarına ait ekserji verimleri
• Devir sayısı : 15000 d/dak
bulunmaktadır ve sistemde bulunan gaz türbininin
• Giriş Basıncı : 101 kPa
kompresörünün ekserji verimi %88.61 olarak • Hava debisi : 960 m3/dak (katalogdan)
hesaplanmıştır. Ballı ve Aras tarafından yapılan bir Kompresör için; Ex1 ekserjisi ile kompresöre giren
başka çalışmada mikro-gaz türbinine ait kompresörün hava, Ex2 ekserjisi ile sitemi terk ederken
verimi ise %89.17 olarak bulunmuştur [8]. kompresörde ExD kadar ekserji yıkımı meydana gelir
(Şekil 2).
Etele ve Rosen tarafından yapılan başka bir çalışmada
ise farklı bir ekserji verimi hesaplama yolu
kullanılmış, bulunan verime rasyonel verim adı
verilmiştir. Buna göre alınan referansa göre kompresör &
Ex1
verimleri sırasıyla deniz seviyesi için 0.0126 iken &
Ex2
15000 m irtifa için 0.0095 şeklinde bulunmuştur [9].
1
2
2. KOMPRESÖRDE EKSERJİ ANALİZİ &
Ex D

Bir sistemin verilen bir halde tersinir olarak


yapabileceği en çok yararlı iş ekserji (kullanılabilirlik) W& ko m p
diye tanımlanır. İş yapabilme yeteneği olarak da
tanımlanabilen ekserji terimi, sistem ve çevrenin
halleriyle ilişkili bir özelliktir. Aynı zamanda ekserji
çevredeki mevcut değerlerin durumu ile belirlenen Şekil 2: Kompresörde ekserji dengesi
andaki sistemin durumunun getirdiği nicelikler için
gerekli en az teorik iştir (şaft işi veya elektrik işi) .
Dolayısıyla ekserji sistemin durumu ile çevrenin Kompresör için ekserji dengesi
durumundaki farklılığın bir ölçüsüdür [2]. Çevresiyle
& & &
Ex giren − Exçıkan = ExD
denge halinde olan bir sistemin kullanılabilirliği (2)
sıfırdır. Bu durumda iken sistem ölü haldedir [8,9].
denkleminde kütle ile transfer olan ekserjiler yerine
Bir sistemin toplam ekserjisi fiziksel, kinetik,
konulursa,
potansiyel ve kimyasal olmak üzere dört temel
bileşenden oluşmaktadır [3]. Toplam ekserji;
⎡⎣W&komp + m& havaψ 1 ⎤⎦ − [ m& havaψ 2 ] = Ex
&
D
(3)
Ex = ExPH + ExKE + ExPE + ExCH (1)
denklemi ile kompresörde meydana gelen ekserji
yıkımı hesaplanabilir. Dolayısıyla Denklem (3),
ile ifade edilir.

Gaz türbinlerinde kompresörün amacı dışarıdaki ⎡W&komp + m& hava ⎡⎣( h1 − h2 ) − T0 ( s1 − s2 ) ⎤⎦ ⎤ = Ex


&
⎣ ⎦ D
havanın yanma odasına sıkıştırılarak gönderilmesini
(4)
sağlamaktır. Türbinden kompresöre aktarılan güç
(W&
komp ) yardımıyla Egiren enerjisi ile kompresöre giren şeklinde ifade edilir. Ekserji verimi;
hava Eçıkan enerjisi ile yanma odasına sıkıştırılarak
aktarılmaktadır. Bu noktalara ait enerji ve ekserji sistemden elde edilen ekserji ExP
değerleri aşağıdaki kabuller ve sabitler ile ε= =
hesaplanmıştır. sisteme saglanan ekserji ExF (5)

Kompresöre ait kabuller: denklemi ile yazılabilir. Burada


• Sürekli akış vardır.

241
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

& = Ex
Ex & − Ex
& (6)
P 1 2
Denklem (4) ele alındığında sadece T0 ortam
sıcaklığının artışı ile ekserji yıkımının artması
ve beklenmektedir. Sistemden alınan sıcaklık ve
kompresör çıkış basıncı değerleri ve yapılan
& = W&
Ex (7) hesaplamalarda hava debisi, havanın özgül ısısı,
F komp
entalpi ve entropi değerleri ile kompresör giriş ve çıkış
Her saat başı alınan veriler veritabanına kaydedilerek sıcaklıkları da ortam sıcaklığından etkilenmektedir.
yukarıdaki kabuller, veriler ve denklemler ışığında
kompresörün ekserji değerleri hesaplanmıştır. Kompresördeki özgül iş sıcaklık artışı ile artış
gösterdiği halde (Şekil 5), kompresör işi (Şekil 6) artış
3. SONUÇLAR VE ÖNERİLER göstermemektedir. Ayrıca ortam sıcaklığının artması
ile kompresörde ekserji yıkımının azaldığı ve ekserji
Uygulanan hesaplama yöntemi, sürekli akış ve veriminin ise az da olsa azaldığı gözlenmiştir (Şekil 6,
adyabatik sistem için havanın ideal gaz kabulü ile Şekil 7 ve Şekil 8). Burada çevre sıcaklığının havanın
yapıldığında; sıcaklık artışı ile kompresöre girişte fiziksel özelliklerine olan etkisi de önemli yer
hava yoğunluğu değiştiği için sistemin ekserji tutmaktadır. Özellikle gaz türbininin devir sayısı sabit
veriminin azaldığı hesaplanmıştır. Kompresör hava olduğundan hacimsel debi sabit kabul edilmiş ve bu da
debisi gaz türbininin katalog değeri olduğundan hava kompresöre giren hava kütlesini önemli ölçüde
debisinde bir miktar farklılıklar olabilir. değiştirmiştir. Dolayısıyla kompresör işi ve ekserji
yıkımı da bundan etkilenmektedir.
2007 Haziran ayında 15.5-45.2 ˚C sıcaklıkları arasında
sinüzoidal bir eğri çizen ortam sıcaklığı (Şekil 3) Gaz türbinine ait veriler yardımıyla kompresörün
benzer şekilde kompresörden elde edilen ekserji ekserji yıkımı en yüksek 675.37 kW, en düşük 651.16
kW, ortalama 665.66 kW, ekserji verimi ise en yüksek
& ) ve kompresöre sağlanan ekserji değerlerinin de
( Ex P %90.51, en düşük %90.11 ve ortalama %90.35 olarak
& )
( Ex böyle bir karakter göstermesine sebep hesaplanmıştır.
F
olmaktadır (Şekil 4). Ekserji yıkımı ise bundan çok az
etkilenmektedir.

50

40

30

20

10

0
1 Haziran 6 Haziran 11 Haziran 16 Haziran 21 Haziran 26 Haziran 1 Temmuz
2007 yılı

Şekil 3: Ortam sıcaklığının değişimi

242
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

8000
7000
6000
5000
4000 EXF
3000 ExP
2000 ExD
1000
0
1 Haziran 6 Haziran 11 Haziran 16 Haziran 21 Haziran 26 Haziran 1 Temmuz
2007 yılı

Şekil 4: Kompresörden elde edilen ve kompresöre sağlanan ekserji akımı ile ekserji yıkımı akımının aylık değişimi

380

375

370

365

360

355
15 20 25 30 35 40 45

Şekil 5: Ortam sıcaklılığı değişimi ile özgül kompresör işi değişimi

7200
7100
7000
6900
6800
6700
6600
6500
15 20 25 30 35 40 45

Şekil 6: Ortam sıcaklılığı değişimi ile kompresör gücü değişimi

243
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

680

670

660

650

640

630

620
15 20 25 30 35 40 45

Şekil 7: Farklı ortam sıcaklıkları için kompresörde gözlenen ekserji yıkımı akımı

0,95
0,94
0,93
0,92
0,91
0,9
0,89
0,88
0,87
0,86
0,85
15 20 25 30 35 40 45

Şekil 8: Farklı ortam sıcaklıklarında kompresörde ekserji verimi

4. SİMGELER VE İNDİSLER ψ açık sistemler için özgül ekserji (kJ/kg)


ε ekserji verimi (birimsiz)
Simge Açıklama
&
Ex birim zamanda ekserji (kW)
Ex ekserji (kJ) Kısaltma Açıklama
ex özgül ekserji ( kJ/kg) çıkan sistemden çıkan birim
CH kimyasal ekserji
h özgül entalpi (kJ/kg)
D yıkım (destruction)
m& kütlesel debi (kg/s) giren sisteme giren birim
P basınç (kPa) KE kinetik ekserji
s özgül entropi (kJ/kgK) P üretilen (product)
T sıcaklık (K veya ˚C) PE potansiyel ekserji
T0 çevre sıcaklığı (K veya ˚C) PH fiziksel ekserji
F sağlanan veya yakıt (fuel)
w birim kütle başına olan iş (kJ/kg) komp kompresör
W& güç (kW)

244
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

5. KAYNAKLAR

[1] Rosen M.A., Allocating carbon dioxide


emissions from cogeneration systems: descriptions
of selected output-based methods, Journal of
Cleaner Production 2006: 1-7, 2006
[2] Işık E., Nallı M.Kojenerasyon ve Bölgesel
Isıtma Sistemlerindeki Gelişmeler, Mühendis ve
Makina - Cilt: 46 Sayı: 550
[3] Tsatsaronis, G., Definitions and nomenclature in
exergy analysis and exergoeconomics , 2006
[4] Tsatsaronis, G., Cziesla, F., Thermoeconomics,
“Thermoeconomics, Encyclopedia of Physical
Science and Technology, Third Edition, Volume
16, Academic Press, pp.,2002, 659-680.
[5] Karakoc, H., Turgut, E., Hepbasli, A. 2006,
Exergetic analysis of an aircraft turbofan engine,
summer course on exergy and it’s applications,
Anadolu University
[6] Balli,O., Aras H., Hepbasli A., Exergetic
performance evaluation of combined heat and
power (CHP) system in Turkey, International
Journal of Energy Research, 2006
[7] Balli O, Aras H., 2007, Energetic and exergetic
performance evaluation of a combined heat and
power system with the micro gas turbine
(MGTCHP), International Journal of Energy
Research, 2007
[8] Etele J., Rosen M.A., Sensitivity of exergy
efficiencies of aerospace engines to reference
environment selection, Exergy, an International
Journal, 1(2) (2001) 91-99.
[9] Çengel, Y.A., Boles, M.A., Thermodynamics:
An Engineering Approach, 2002
[10] Moran, M. J., Availability Analysis: A guide
to efficient energy use, 1982, 253 p.

245
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

DOĞAL GAZ İLE DOĞAL GAZ HİDROJEN KARIŞIMININ MOTOR


EMİSYONLARINA ETKİSİNİN DENEYSEL İNCELENMESİ
Bilge ALBAYRAK ÇEPER1, Nafiz KAHRAMAN1, ve S.Orhan AKANSU1
balbayrak@erciyes.edu.tr nafiz@erciyes.edu.tr akansu@erciyes.edu.tr
1
Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Müh. Bölümü 38039 KAYSERİ

ÖZET Kahraman ve diğerleri, taşıt motorlarında alternatif ve


yenilenebilir yakıtları ve içten yanmalı motorlarda
Bu çalışmada, Doğal gaz (%100 CH4) ve hidrojenle
kullanılan alternatif yakıtlardan hidrojeni
zenginleştirilmiş doğal gaz (%10 H2 - %90 CH4) karışım
incelemişlerdir[1,2]. Hidrojenin içten yanmalı
gazları 4 silindirli, 4 zamanlı, 1.8 lt, elektronik yakıt
motorlarda kullanılabilmesi için geri tutuşma, erken
enjeksiyonlu ve 77 kW güce sahip bir Ford marka
ateşleme ve depolama problemlerinin çözülmesi
motorda deneysel olarak gerçekleştirildi. Deneyler sabit
gereklidir. Bu sorunların çözülmesi durumunda hidrojen
devirde (2000 dev/dak), farklı yüklerde gerçekleştirildi.
önümüzdeki yıllarda rakipsiz bir içten yanmalı motor
Deney sonucunda motor emisyon paramatreleri(NOx,
yakıtı olacaktır.
HC, CO ve CO2 ) tork’a bağlı olarak irdelendi. Sonuç
olarak, doğal gaza % 10 hidrojen ilave edildiği zaman
elde edilen emisyon değerleri saf doğal gaz yakıldığında Das ve diğerleri [3], çalışmalarında buji ateşlemeli
elde edilen emisyon değerlerinden düşük elde edilmiştir. motorlar için temiz yakıt olarak hidrojen ve doğal gazı
Motor yükünün artması ile CO ve HC emisyonların da incelemişlerdir. Deneylerini tek silindirli, 4 stroklu, buji
azalma gözlenirken CO2 ve NO emisyonları ise tork’un ateşlemeli, enjeksiyon sistemli motorda denemişlerdir.
artması ile artmıştır. Deneyler 2000, 2200, 2400 ve 2600 dev/dak de
tekrarlanmıştır. Enjeksiyonlu sistemin optimum
performansı 2000 dev/dak’da gözlenmiştir. Hidrojen
Anahtar Kelimeler: Doğal Gaz, Doğal gaz-hidrojen yakıtının kullanıldığı deneylerde özgül yakıt tüketimi
karışımı, Benzinli motor, Emisyon düşük değerlerde elde edilmiştir.

I. GİRİŞ Bu çalışmalara ilave olarak araştırmacılar daha temiz


yakıt arayışlarını farklı oranlarda çift yakıtın içten
İçten yanmalı motorlar, icadından sonra çok hızlı bir yanmalı motorlarda kullanılması üzerindeki
gelişme göstererek endüstride çok önemli bir yere sahip araştırmalarını sürdürmüşlerdir. Nagalingam ve diğerleri
olmuşlardır. Enerji kaynağı olarak petrol ürünleri [4], tek silindirli, 4 zamanlı, düşey, iki emme supaplı, iki
kullanılan bu makinelerde, petrolün sonlu bir enerji egzoz supaplı, 125 mm çap, 130 mm strok ve sıkıştırma
kaynağı olduğu ve yakın bir gelecekte tükeneceğinin oranı 11.73 olan buji ateşlemeli AVL motorda CNG/H2
ortaya çıkmasıyla yerlerini doldurabilecek başka karışımlarını incelemişlerdir. Deneylerini 1200
makineler ve alternatif yakıt arama çalışmaları dev/dak’da 100/0, 80/20, 50/50, 0/100 karışım
başlamıştır. Esas olarak önceden beri var olan alternatif oranlarında gerçekleştirmişlerdir. Hidrojen işleminde
yakıt kullanma çalışmaları çeşitli zamanlarda ortaya maksimum motor çıkışının kaybını yaklaşık %23 ve
çıkan petrol krizi dönemlerinde hız kazanmış ve kriz gösterilen ısıl verimdeki maksimum yüzde azalmayı
dönemleri sonrasında önemli ölçüde yavaşlama 1200 dev/dak hızda yaklaşık %12 olarak bulmuşlardır.
göstermiştir. İçten yanmalı motorlarda alternatif enerji
kaynağı olarak gaz veya sıvı yakıtlar Yusuf [5], doktora tezinde %99 metan (CH4) ve
kullanılabilmektedir. Gaz yakıt olarak LPG 80.08/19.92 CH4/H2 karışımlarını incelemiştir. Nissan
(Sıvılaştırılmış Petrol Gazı) ve doğal gaz, sıvı yakıt 510 tip, 1952 cc, maksimum HP 92 ve maksimum hız
olarak etanol, metanol ve çeşitli bitkisel yağların (BY) 5200 dev/dak, çap 85:0 mm, strok 86:0 mm, sıkıştırma
motorlarda kullanımı ile ilgili birçok araştırma oranı 8.5:1 ve 4 silindirli bir motorda çalışmasını
yapılmaktadır. gerçekleştirmiştir. Farklı eşdeğerlik oranları için alev ön

246
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

genişleme oranı ve ateşleme zamanını incelemiş ve artırdığından güç ve verim değerlerinde azalma
0.535 eşdeğerlik oranında deneylerini yapmıştır. meydana getirmektedir. Ancak doğalgazın motor
performansı üzerindeki bu olumsuz etkileri, sahip
Dülger [6] %80 CNG ve %20 H2 karışım yanmasını SI olduğu yüksek oktan sayısı sayesinde motorun
motorda nümerik olarak çalışmıştır. Swain ve diğerleri sıkıştırma oranının artırılması sonucunda
[7] ve Yusuf [8] aynı karışımları farklı motorlar ile giderilebilmektedir [9].
deneysel olarak gerçekleştirdiler. Yusuf, Toyota 2TC tip
1976 1:6 1 model, 1588 cc, maksimum HP 88 ve Tablo 1. Doğal gazın ve hidrojenin özellikleri
maksimum hız 6000 dev/dak, çap 85:0 mm, strok 70 Özellikler Metan Hidrojen
mm, sıkıştırma oranı 9.0:1 ve 4 silindirli bir motor
kullanmıştır. Motor da değişiklikler yaparak, 4 silindirli Yoğunluk , (kg/m3) 0.65 0.084
motor yerine tek silindirli bir motorda deneylerini 2
Hava içindeki difüzyonu (cm /s) 0.16 0.61
yapmıştır. Yanmamış hidrokarbonların özgül yakıt
üretim (BSHC), CO’in özgül yakıt üretim (BSCO) ve Sabit basınçta özgül ısısı, (J.g/K) 2.22 14.89
azot oksitlerin özgül yakıt üretim (BSNOx)
konsantrasyonlarını ölçtü, ateşleme ilerlemesi ve Hava da ateşlenme sınırı (%hacim) 5.3-15.0 4.0-75.0
değişen eşdeğerlik oranlarında ısıl verimi hesapladı. Havada ateşlenme enerjisi (mJ) 0.29 0.02
Motor 1000 dev/dak da, en verimli ateşleme
ilerlemesinde ve az yükleme şartlarında test edilmiştir. Ateşlenme sıcaklığı (0C) 540 585
Metan hidrojen karışımı aynı eşdeğerlik oranlarında saf 0
metan işlemi ile karşılaştırıldığı zaman en verimli Hava da alev sıcaklığı ( C) 1875 2045
ateşleme kazanımı, yanmamış hidrokarbonlar ve karbon Patlama enerjisi (g.TNT . k/j) 0.19 0.17
monoksit azalırken, fren ısıl verimi ve NOx, emisyonlar
artar. Üstelik doğal gazın fakir yanma limiti 0.61’den Alev yayılması (emisivitesi), (%) 25-33 17-25
0.54’e düşmüştür. Hidrojen ilavesi ile eşdeğerlik
oranları, yanma süresi ve ateşleme gecikmesi yaklaşık
%15 küçülebilir. Doğalgazın difüzyon katsayısının benzine oranla iki kat
fazla olması, hava ile daha kolay ve hızlı karışması, çift
Bu makalede doğal gazlıya dönüştürülen buji ile yakıtlı motorlarda kullanımı açısından yarar
ateşlemeli bir motorda, %100 CH4 ve %10H2-%90 CH4 sağlamaktadır. Genel olarak benzin motorlu taşıtlarda
gazları yakılarak emisyon değerleri incelenmiştir. sıkıştırma oran 8:1 ve benzin oktan sayısı 90’dır. Fakat
ortalama olarak doğalgaz motorunda sıkıştırma oranı
I. DOĞAL GAZIN ÖZELLİKLERİ 12:1 ve yakıtın araştırma oktan sayısı (ROS) 130, motor
oktan sayısı (MOS) 105’dir. Oktan sayısı yakıtın
Doğalgazın, Otto motorlarında yakıt olarak kalitesine göre daha da az olabilmektedir. Yüksek oktan
kullanılmasında yarar sağlayacak en önemli özelliği sayısı demek; vuruntunun ortadan kalkması, daha uzun
oktan sayısının yüksek oluşudur. Ayrıca ısıl değerinin buji ömrü, yağlama yağının daha fazla kullanımı ve
benzin ve alkole göre yüksek olması da bir avantaj soğuk havalarda iyi çalışma demektir [10].
sağlamaktadır. Doğalgaz benzine oranla daha yüksek
hava fazlalık katsayısı değerlerinde tutuşma olanağına İçten yanmalı motorlarda, yakıt olarak doğalgazın
sahiptir. Böylece motorun fakir karışımla çalıştırılıp, kullanılması durumunda yanma sonu sıcaklığında düşme
yakıt ekonomisi ve egzoz gazları emisyonu açısından olmaktadır. Yanma sonu sıcaklığın düşmesi NOx
yarar sağlanması da mümkün olmaktadır. emisyonlarında azalma sağlayacaktır. Bunun yanında
doğalgazın kullanımı, motorlu taşıtların gürültü düzeyini
Ancak stokiyometrik karışım içindeki yakıtın hacimsel de azaltacaktır.
oranının yüksek oluşu (benzin için % 1.65, metan için
%9.47) nedeni ile motorun birim hacmindeki II. HİDROJENİN ÖZELLİKLERİ
stokiyometrik karışımın ısıl değeri benzine göre %10
mertebesinde daha az olmaktadır. Ayrıca laminer alev Kokusuz, renksiz, tatsız ve saydam bir yapıya sahip olan
hızının da benzin-hava karışımına göre düşük olması, hidrojen, doğadaki en hafif kimyasal elementtir.
benzin motorlarında, performans açısından olumsuz Hidrojenin yakıt olarak kullanılmasında yarar
etkiler yaratmaktadır(Tablo 1). Laminer alev hızının sağlayacak en önemli özelliklerinden biri farklı hava
benzin-hava karışımına göre düşük olması, yanma hidrokarbon karışım oranları için hava fazlalık
süresini artırmaktadır. Bu süre zamanlama kaybını katsayısının 0.3-1.7 değerleri arasında tutuşma

247
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

sağlanabilmekte iken hidrojen için bu sınır 0.15-4.35 III. DENEY DÜZENEĞİ


değerlerine ulaşmaktadır(Tablo 1). Hidrojen-hava
karışımlarını ateşlemek için gerekli enerji miktarı da Deneyler Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi
diğer yakıtlara oranla çok düşüktür. Bu durum tutuşma Motorlar laboratuarında gerçekleştirilmiştir. Deney
garantisi sağlaması açısından Otto ilkesi ile çalışan düzeneği Şekil 1’de görülmektedir.
motorlarda avantaj sağlamakla birlikte erken tutuşma ve
geri yanma gibi sorunları da beraberinde getirmektedir. Deney düzeneği; FORD marka bir benzin motoru, 153
N.m tork ve 77 kW güç ölçebilen motor test ünitesi,
Hidrojenin kendi kendine tutuşma sıcaklığının oldukça SUN egzoz gaz ölçüm cihazı, dinamometre ve yakıt
yüksek olması (1 Atm. Basınçta 847-867 K) ve oktan tüketiminin ölçülmesinde kullanılan ölçekli cam tüp ve
sayısının yüksek olması, hidrojenin dizel motorlardan dijital teraziden meydana gelmiştir. Deney motoru, 4
çok Otto ilkesi ile çalışan motorlar için daha uygun bir silindirli, 4 zamanlı motor hacmi 1800 cm3 olan
yakıt olacağını göstermektedir. enjeksiyonlu bir SI (otto motor) motor olarak seçilmiştir.
Test motorunun karakteristik özellikleri Tablo 2’de
Hidrojenin yanması sonucu elde edilen alev hızı da görülmektedir.
oldukça yüksektir. Bu değer stokiyometrik karışımlar
için benzin- hava karışımlarındaki alev hızının yaklaşık Tablo 2. Deney motorunun karakteristik özellikleri
dört katı düzeyindedir. Hidrojen diğer mevcut İ.Y.M.
yakıtlarından çok yüksek ısıl değerlere sahiptir (Alt ısıl
değer 119.9 MJ/kg, Üst ısıl değer 141.86 MJ/kg). Ancak Emisyon standardı 15.04
hacimsel olarak ele alındığında hidrojenin ısıl değerinin Motor Tanıma Kodu RDA
öteki yakıtlardan çok daha düşük olduğu görülecektir. Ateşleme Sırası 1-3-4-2
Bu duruma bazı çözümler sağlanmaması halinde Bore (Silindir çapı) 80.6 mm
motorun maksimum gücü açısından eşdeğer özellikteki Stroke 88 mm
benzin motorlarına göre bazı kısıtlamalar getirecektir. Motor Hacmi 1796 cc
Hidrojenin difüzyon katsayısı da öteki yakıtlardan daha Sıkıştırma Oranı 10:1
fazladır (Tablo 1). Ayrıca gaz halindeki hidrojen; kâğıt, Maksimum Motor Devri 5950 dev/dk
kumaş, kauçuk vb. malzemelerden ve platin, demir, Güç (DIN) 77 kW, 105 PS
çelik gibi bazı metallerden difüzyon yolu ile Tork (DIN) 153 Nm, (4000 dev/dk)
geçebilmektedir. Hidrojenin bu özelliği depolanmasında
bazı sorunlar oluşturmaktadır[11].

Hidrojenin kendi kendine tutuşma sıcaklığı yüksek


olmasına rağmen, hidrojen-hava karışımlarının
tutuşturulabilmesi için gerekli enerji miktarı düşüktür.
Tutuşma aralığının geniş olması, hidrojenin daha geniş
karışım aralığında düzgün yanmasını sağlar ve yanma
sonucunda daha az kirletici oluşur. Benzin motorları ise
stokiyometrik orana daha yakın oranlarda ya da zengin
karışım oranlarında çalıştırılmak zorunda olduklarından
egzoz gazlarında önemli miktarda azot oksit (NOx,),
karbonmonoksit (CO) ve yanmamış hidrokarbon
(HC)’lar oluşur. Hidrojen motorları, maksimum yanma
sıcaklığını azaltacak biçimde fakir karışım ile
çalıştırılabilirler. Böylece daha az NOx oluşurken, HC
ve CO emisyonları oluşmaz. Alev hızının yüksek olması
ise Otto motorlarında ideale yakın bir yanmanın
oluşmasını sağlayarak, ısıl verimi arttırır. Geniş tutuşma
aralığı sayesinde, gaz kelebeğine gerek kalmadığından,
karışımın silindirlere kısılmadan gönderilmesi sonucu
pompalama kayıpları azaltılmış olur[12].

248
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

10 7
5
12 6
8

11
4

3 2 1
1.Motor Tablası, 2. Dinamometre, 3. Motor, 4. Motor soğutma suyu 5.Hava soğutma ünitesi, 6. Motor test ünitesi,
7. Benzin Deposu, 8. Regülatör, 9. Yakıt seçme anahtarı, 10. Yakıt Tüpü, 11. Dijital Terazi,
12. Sun gaz analiz cihazı

Şekil 1. Deney Düzeneği

IV. DENEY YÖNTEMİ Gaz analizör cihazı ile, yapılan deneylerdeki emisyon
değerleri ( CO, CO2, HC ve NOx) tespit edilmiştir. Elde
Benzin motorunun doğal gaz ile çalışması için sisteme edilen veriler grafiklerde karşılaştırmalı olarak
yüksek ve düşük basınç regülatörü iki farklı noktaya sunulmuştur.
yerleştirilmiştir. 200 bar basınçtaki karışım tüpünden ilk
çıkışta yüksek basınç regülatörü sayesinde basınç önce V. DENEYSEL SONUÇLAR
yaklaşık 12 bar’a, daha sonra düşük basınç regülatörü
sayesinde motora vermeden önce yaklaşık olarak Emisyon deneylerinin sonuçları motor yüküne (Tork)
0,015bar/150 mm H2O basınca düşüren Tartarini marka bağlı olarak verilmiştir. %100 CH4 için λ hava fazlalık
doğal gaz regülâtörü ilave edilmiştir. Regülâtör katsayısı 1.24 civarındadır. %10 H2- %90CH4 karışımı
içerisinde uygun sıcaklığı elde edebilmek için, motorda için ise bu değer 1.3 civarındadır.
mevcut bulunan radyatör hattından branşman alınarak su
devri daimi gerçekleştirilmiştir. Regülâtör ile doğal gaz 0.07
H2
600

tankı arasında gaz naklini gerçekleştirebilmek için 6 mm %0


% 10
580
çapında çelik, bükülebilen boru kullanılmıştır. Sistemin %0
% 10
Egzoz Manifold Sicakligi [C]

istenildiği zaman tekrar kolaylıkla benzinle çalışabilir 0.06


560
konuma getirilmesi için deney düzeneğine seçici anahtar
devresi eklenmiştir. Ayrıca motorun çalışma esnasında 540
% CO

oluşabilecek herhangi olağan dışı gaz çıkışını 0.05

engellemek için sisteme gaz kesici ventil de ilave 520

edilmiştir. Deney başlangıcında motor önce benzinle


500
çalıştırılmış daha sonra doğal gaza geçilmiştir. Motor 0.04

2000 dev/dak’da çalıştırılıp farklı yükler verilerek 2000 dev/dak 480


deneyler Doğal gaz (%100 CH4) ve %10 H2 - %90 CH4
karışım gazı için gerçekleştirilmiştir. Tüpün bağlı 0.03
0 10 20 30 40 50 60
460

bulunduğu elektronik terazi ile deney esnasında ne kadar Motor Torku [Nm]
gazın tüketildiği tespit edilmiştir. Şekil 2. CO emisyonunun Tork’a ve Egzoz manifold
sıcaklığına bağlı değişimi

249
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Şekil 2’de karbon monoksit emisyonunun değişimi tork Şekil 4’de ise yakıtın içerisinde bulunan
ve egzoz manifold sıcaklığı ile verilmiştir. CO emisyonu hidrokarbonların yanmaması sonucunda oluşan
eksik yanma sonucunda oluşan emisyonlardandır. Yakıt yanmamış HC emisyon grafiği tork’a bağlı olarak
hava karışımındaki hava fazlalığı tam yanma olayını görülmektedir. Bütün emisyonların oluşmasında olduğu
etkilemektedir. Buna bağlı olarak fakir karışım olan gibi, HC emisyonlarının da oluşmasında yanma olayı
bölgelerde CO emisyonunun mertebesi düşmektedir. önemlidir. Yanma olayını etkileyen parametrelerden
%100 CH4 yakıtı için elde edilen CO emisyonları %10 birisi de hava fazlalığıdır. %10 H2- %90 CH4 karışımı
H2- %90 CH4 karışımı için elde edilen değerden yüksek için HC emisyon değerleri %100 CH4 için okunan
olmuştur. Fakat genel itibari ile grafik azalan bir seyir değerlerden daha düşük seviyede okunmuştur.
izlemiştir. Aynı şekilde Tork’a bağlı egzoz manifold
sıcaklığının değişimi görülmektedir. Motor yükünün 1000
H2

artması ile sıcaklığın arttığı görülmüştür. %10 H2- %90 900


%0
% 10
CH4 karışımı için sıcaklık değerleri %100 CH4 için elde 800
edilen değerlerden yüksek elde edilmiştir.
700

9.4 600
H2
%0 NO [ppm]
% 10 500
9.2
400

9.0 300

200
% CO2

8.8 2000 dev/dak


100

0
8.6 0 10 20 30 40 50 60
Motor Torku [Nm]

8.4 2000 dev/dak


Şekil 5. NO emisyonunun tork ile değişimi
8.2
0 10 20 30 40 50 60
Azotmonoksit emisyonunun tork ile değişim grafiği
Motor Torku [Nm] şekil 5’de verilmiştir. Şekilden görüldüğü gibi doğal
gaza hidrojen ilavesi NO emisyonlarında azalmaya
Şekil 3. CO2 emisyonunun tork ile değişimi
neden olmuştur. Tork’un artması NO oluşumunu
artırmıştır. Silindir içerisindeki sıcaklıkların yanmadan
Karbondioksit emisyon değişimi tork’a bağlı olarak
dolayı yüksek olması ve motora uygulanan yükün bu
şekil 3’de görülmektedir. CO emisyonlarının düşmesi
ısınmayı artırdığı unutulmamalıdır.
tam yanma olayının gerçekleştiğini göstermektedir. Bu
da grafikten CO2 emisyon değerlerinin artışı ile
görülmektedir. %100 CH4 için maksimum CO2 emisyon 210
değeri 9.24 okunur iken %10 H2- %90 CH4 karışımı için
8.73 olarak okunmuştur.
Ozgul Yakit Tuketimi [g/kW h]

130
H2 180
%0 H2
% 10
%0
120 % 10
150

110
HC [ppm]

120

100

90
2000 dev/dak
90

2000 dev/dak 0 10 20 30 40 50 60
Motor Torku [Nm]
80
0 10 20 30 40 50 60
Motor Torku [Nm]
Şekil 6. Özgül Yakıt tüketiminin tork ile değişimi
Şekil 4. HC emisyonunun tork ile değişimi

250
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Şekil 6’da özgül yakıt tüketiminin tork ile değişimi [2] Kahraman N., Akansu S.O., Albayrak B., “İçten
görülmektedir. Doğal gaza hidrojen ilavesi motorun fren Yanmalı Motorlarda Alternatif Yakıt Olarak
gücünü artırmakta özgül yakıt tüketiminde azalmaya Hidrojen Kullanılması” Yeni ve Yenilenebilir
neden olmaktadır. Bu azalma yaklaşık %15 lik bir farka Enerji Kaynakları Enerji Yönetimi Sempozyumu, 3-
sahiptir. Motor torkunun artması ile özgül yakıt tüketimi 4 Haziran 2005, Kayseri, Türkiye.
azalma göstermiştir. [3] Das L.M., Gulati R., Gupta P.K., A comparative
evaluation of the performance characteristics of a
VI. SONUÇ VE ÖNERİLER spark ignition engine using hydrogen and
compressed natural gas as alternative fuels.
International Journal of Hydrogen Energy, 25
Bu çalışmada, %10 H2- %90 CH4 karışımı ve %100 CH4
(2000) 783-793
yakıtının buji ateşlemeli motorda yakılması ile oluşan
[4] Nagalingam B, Duebel F, Schmillen K., Performance
emisyonlar deneysel olarak incelenmiştir.
study using natural gas, hydrogen-supplemented
• %10 H2-%90 CH4 karışımının emisyon natural gas and hydrogen in AVL research engine.
değerleri (CO, CO2, HC ve NO) %100 CH4 için Int J Hydrogen Energy, 9(8): 715–20, 1983
okunan değerlerden düşük olduğu gözlenmiştir. [5] Yusuf MJ., In cylinder flame front growth rate
• Motor yükünün artması ile CO ve HC measurement of methane and hydrogen enriched
emisyonların da düşüş gözlenmiştir. CO2 ve methane fuel in a spark ignited internal combustion
NO emisyonları ise torkun artması ile artış engine. Master thesis, University of Miami, 1990.
göstermiştir. [6] Dulger Z., Numerical modeling of heat release and
• %10 H2- %90 CH4 karışımı için motorun flame propagation for methane fueled internal
egzoz manifold sıcaklığı %100 CH4 combustion engines with hydrogen addition. PhD
yakıldığında elde edilen egzoz manifold thesis, University of Miami, 1991.
sıcaklığından daha yüksek okunmuştur ve artan [7]Swain MR, Yusuf MJ, Dülger Z., Swain MN., The
torka bağlı olarak artış göstermiştir. effects of hydrogen addition on natural gas engine
• %10 H2- %90 CH4 karışımı için elde edilen operation. SAE paper 932775, 1993
özgül yakıt tüketimi %100 CH4 için elde edilen [8] Yusuf MJ., Lean Burn natural gas fueled engines:
değerlerden daha düşük olmuştur. engine modification versus hydrogen blending. PhD
thesis, University of Miami, 1993.
İleriki çalışmalarda, doğal gaza H2 ilavesinin oranı [9] Ergeneman M., Soruşbay C., Doğal Gazın
artırılarak, farklı devir ve farklı hava fazlalık İçten Yanmalı Motorlarda Kullanımı. Doğal Gaz
katsayılarında deneyler yapılıp literatüre faydalı bilgiler Dergisi, Sayı 6, 17-22 Şubat, 1990.
sağlanacağı aşikârdır. [10]Özaktaş T., Doğal Gaz ve Benzin Motorları
Egzoz Emisyonları, Doğal Gaz Dergisi, Sayı 28, 90-
95, Eylül-Ekim 1993
[11] Veziroğlu T., Momirlan M. Recent directions of
VII. KAYNAKLAR world hydrogen production. Renewable and
Sustainable Energy Reviews 3, 219-231, 1999
[1] Kahraman N., Akansu S.O., Albayrak B., “Motorlu [12] Veziroğlu N., Barbir F. “Hydrogen Energy
Taşıtlarda Alternatif ve Yenilenebilir Yakıt Technologies” UNIDO, Vienna, 1998
Kullanımının İrdelenmesi”, Yeni ve Yenilenebilir
Enerji Kaynakları Sempozyumu, 3-4 Ekim 2003,
Kayseri, Türkiye

251
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

ATMOSFERİK TÜRBÜLANS VE HAVACILIKTAKİ ÖNEMİ

M.Serdar GENÇ
e-posta: musgenc@erciyes.edu.tr

Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, Uçak Gövde-Motor Bölümü, 38039 KAYSERİ

ÖZET b) Yeryüzü şekillerinden dolayı meydana gelen


Türbülans atmosferde normal hava akımı içinde türbülans (Mekanik Türbülans),
düzensiz bir dağılım gösteren karışık hava c) Rüzgar şiri sebebiyle meydana gelen türbülans
hareketleridir ve havacılıkta uçuşu etkileyen önemli bir d) Cephesel nedenlerle meydana gelen türbülans
etken olup, uçuş esnasında uçakların sarsılmasına, çekiş
a. Konvektif Türbülans
güçlerinin düşmesine, ani irtifa kayıplarına ve bazen de Nemli havanın ısınması sonucu yükselmesiyle konvektif
kazalara sebep olabilir. Bu nedenle türbülansın faaliyetler oluşur. Bu hareketler yeryüzünün nemliliğine,
havacılıkta iyi bilinmesi ve türbülansla ilgili şekline ve ısınmasına bağlıdır. Konvektif faaliyetler,
meteorolojiden yeterli bilgi alınması gerekir. Bu sürülmüş tarlalarda, büyük şehirlerde, sanayi
çalışmada, uçaklar için önemli olan türbülansın bölgelerinde ve bunlarla birlikte otlarla kaplı geniş
arazilerde, nehir yataklarının veya sık ağaçların
oluşumu, türleri ve istidlali incelenmiştir.
bulunduğu yerlere nazaran daha fazla olmaktadır.

Anahtar kelimeler: Atmosferik türbülans, havacılık Genel olarak konvektif faaliyetler sonucu havanın
meteorolojisi, istidlal. kararsızlığı artar ve cumulonimbus bulutu meydana gelir
(Şekil 1). Deniz ve büyük su safhalarına nispetle büyük
I. ATMOSFERİK TÜRBÜLANS karalar üzerinde daha fazla meydana gelen oraj bulutları
Atmosferde normal hava akımı içinde ve düzensiz bir içinde veya civarında yükselen hava akımından dolayı
dağılım gösteren karışık hava hareketlerine atmosferik dikine hareketlerin hızlarında önemli derecede
türbülans denir. Türbülansın kesin bir tarifi olmamakla farklılıklar meydana gelirse türbülans belirli şekilde
birlikte, ortalama akışa eklenen dalgalı hareketin hissedilebilir. Konvektif hareket civarındaki havada bir
dağılımını meydana getiren bir etken olarak alçalma olduğu zaman aradaki farklılık daha da
nitelendirilebilir. artacağından, yukarı ve aşağı doğru akımların birlikte
bulunduğu olgunlaşmış Cumulonimbus bulutunda
Anemograf diyagramlarına kaydedilen rüzgar hız ve yön oldukça kuvvetli türbülans meydana gelir.
dalgalanmalarında küçük çapta bir türbülansın meydana
geldiği çoğu zaman görülür. Bu tür türbülans sürtünme
tabakası içinde yeryüzünün şekline ve havanın statik
kararlılık derecesi ve diğer faktörlerin tesirlerine göre
farklılık gösterir.

Türbülans, havacılık meteorolojisinde uçuşu etkileyen


önemli bir etken olup, uçuş esnasında uçakların
sarsılmasına, çekiş güçlerinin düşmesine, ani irtifa
kayıplarına ve bazen de kazalara sebep
olabilir.Türbülans birçok farklı hava şartlarından
meydana gelir;

a) Konvektif hareketler neticesi meydana gelen


türbülans, Şekil 1. Konvektif hareket sonucu oluşan cumulonimbus
bulutu

252
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Cumulonimbus bulutlarında en kuvvetli türbülans Bilhassa kararsız durumlarda kuvvetli rüzgarlar


genellikle yağış sahası civarında meydana gelir. vasıtasıyla dağlar üzerinden geçen hava akımları daima
Olgunlaşmış bir oraj bulutunda aşağı doğru olan hava dalgalı olur. Bu dalgalara dağ dalgaları denir.
akımları alçak seviyelerdeki konveksiyon hareketinden
daha fazla olduğundan yere yakın seviyelerde orta
şiddette veya kuvvetli türbülans meydana gelir.

Oraj bulutu içinde bir diğer harekette girdaplardır.


Girdaplar akışlara maruz kalan hava içinde zaman
zaman oluşan düzensizliklerdir. Bu girdaplar, şir
farklarından dolayı oluşur. Türbülansın uçaklara
yapacağı tesir sadece girdabın hızıyla değil, tekrar
sayısıyla da değişir. Uçağın çeşidi, yapısı ve hızı da
türbülansın kuvvetine etki eder. Kuvvetli girdaplar
çoğunlukla fazla hızlı olan uçaklarda etkin olacağından
cumulonimbus bulutuna girilirken uçak hızları
azaltılmalıdır. Böylece daha az frekanslı türbülansın
uçağa etki etmesi sağlanır. Uçağın cumulonimbus Şekil 2. Mekaniki türbülans
bulutu içinde tavsiye edilen hızı uçağın havada
tutunabileceği hızın 1,6 katı olmalıdır. Dağ dalgaları, dağın rüzgar tutmayan öte yakasında
teşekkül eder ve çok yüksek dağlarda bu dalgalar yukarı
Orajlı havada uçuş yapılırken en uygun yolun troposfer, bazen de aşağı stratosfer'e kadar etkin olabilir.
cumulonimbus bulutlarından sakınmak olacağı kesindir. Dağ Dalgalarının en belirgin özelliği dağın tepesinde
Ancak, bazı zorunlu uçuşlarda veya önceden tasarlanan meydana gelen tepe bulutlarıdır. Bu bulutlar bazen fazla
uçuşlarda oraj olmasına rağmen uçmak gerekebilir. Uçuş gelişerek yağış bulutu olarak dağın öte yakasına kadar
esnasında pilotlar aniden cumulonimbus bulutlarıyla hareket edebilir. Birinci Dalga durumundan itibaren bir
sıkça karşılaşabilirler. Bu gibi durumlarda bulutların Cumulus hattına benzeyen bulutlar meydana gelir. Hava
tehlike yaratacağı bilindiğinden tedbir almak çok kuru olduğu zaman dağ dalgaları neticesinde bulut
zorunludur. Örneğin; uçağın motor gücü yeterliyse, teşekkül etmez.
cumulonimbusun üzerinden veya tepe kısmındaki buz
billurları bulunan buzlanma ve türbülansın çok zayıf c. Rüzgar Şiri Sebebiyle Meydana Gelen
olduğu yerden geçmelidir. Mümkünse bulunun Türbülans
etrafından dolaşılarak bulut geçilmelidir, mümkün Belirli bir doğrultuda veya yönde hareket eden rüzgarın
değilse buluta dik bir açıyla girilmeli ve kısa yoldan süratindeki ve yönündeki ani değişikliklere rüzgar şiri
geçilmelidir. denir. Rüzgar şiri türbülansa neden olur. Rüzgarın
yönündeki ve/veya süratindeki değişiklik ne kadar çok
b. Yeryüzü Şekillerinden Dolayı Oluşan değişirse türbülans da o ölçüde şiddetli olur.
Türbülans (Mekanik Türbülans)
Sürtünme nedeniyle oluşan türbülans bazen yatay olarak Alçak ve yüksek seviye rüzgar şiri türbülansa sebep
geniş bir sahada etkin olabilir. Yüzeydeki binalar, olur. Alçak seviye rüzgar şirinden dolayı oluşan
engebeli araziler ve dağlar mekanik türbülansı oluşturur. türbülans bilhassa iniş ve kalkışlarda uçaklara önemli
Bu türbülansın şiddeti, engebelerin yüksekliğine, derecede etki yapar. Örneğin; 100 m. seviyede 45
rüzgarın hızına ve sıcaklığın düşüş oranına bağlıdır. Knot'lık ön rüzgarı alan bir uçak, alçalırken aşağı
Sürtünme nedeniyle açık deniz yüzeylerinde, rüzgar seviyelerde 15 Knot'lık bir rüzgara maruz kalırsa,
hızının sakin veya hafif ve kararlı olduğu durumlarda meydana gelen bu dikey rüzgar şirinden dolayı oldukça
türbülans görülmez. etkilenir. Alçak seviye rüzgar sirine sebep olan en
önemli etkenlerden birisi radyasyon enverizyonlarıdır.
Dağ dalgaları oluşmasa bile, kuvvetli rüzgarlar dağın Böyle durumlarda yükseklerde gradient rüzgarı dışında
rüzgar tutmayan öte yakasında aşağı doğru akımlardan sakin bir hava tabakası meydana gelir. Böylece yer
dolayı türbülans meydana getirir. Böyle durumlarda ön seviyesi ile enverizyon tabakasının tepe seviyesi
rüzgarı alarak dağa yaklaşan bir uçak, dağın öte arasında önemli derecede şir farkı oluşur ve türbülans
yakasına vardığında aşağı doğru olan akımlardan meydana gelir.
korunmak için tedbir almalıdır.

253
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Yüksek seviyelerde meydana gelen rüzgar şiri sebebiyle yükseklikten itibaren görülen bulut dışı bir atmosfer
oluşan türbülans uçaklar için oldukça önemli sorunlar türbülansı olayı olarak tarif edilebilir. CAT, genellikle
yaratabilir. Bu tür türbülans bilhassa JET STREAM tropopoz seviyesinde üst troposfer ve alt stratosferde
seviyesinde daha etkin olur. görülen kuvvetli baroklinik tabakalarda belirgin olarak
meydana gelir. Dikey rüzgar şiri ile kuvvetli yatay
Jet Stream (Kuvvetli Rüzgar): Kuvvetli dikey ve yatay sıcaklık gredientı CAT oluşumu için en uygun ortam
rüzgar şirleri ile tanımlanan, bir veya daha fazla azami olarak belirtilebilir.
hız gösteren, tropopoz yakınında görülen, yarı yatay bir
düzlem boyunca uzanan kuvvetli ve dar hava akımına Hava akımının hızına göre CAT'in yapmış olduğu
jet stream denir. Normal olarak bu rüzgarlar birkaç etkinlik değişmektedir. Jet uçakları normal olarak
kilometre kalınlıkta ve birkaç bin kilometre uzunluktaki atmosfer içinde uçarlarken bu tür türbülansın hüküm
bir sahada hüküm sürer. Jet Stream'ı tanımlayan dikine sürdüğü bölgelere rastlayabilir ve uçaklara türbülansın
rüzgar şiri kilometrede 10 ila 20, yatay rüzgar şiri ise etkisi önemli derecede olabilir. CAT yüksek seviyelerde
kilometrede 10 knot hıza ulaşır. Ayrıca Dünya küçük genlikte olduğundan daha az etkilidir. Türbülans,
Metoroloji Teşkilatı Jet Stream'ın en düşük eksen hızını aynı dalgalı denizin motorlara yaptığı tesirler gibi
60 knot olarak kabul etmiştir. uçaklara etki eder. CAT bölgesinde uçağın istikametini
aynı açıda tutmak, uçağı aynı seviyede bulundurmak ve
Bir Jet Stream'ın değişik seviyelerdeki dağılımı uçağa hakim olmak güçleşir ve ayrıca uçuş için
incelendiğinde, dikine rüzgar şiri daha açık olarak harcanan benzin miktarı da artar. Deneme uçuşlarında
görülmektedir. Dikine rüzgar şiri, bulunduğu bölgedeki jet düzlemini kesecek şekilde yapılan uçuşlarda, rüzgarla
yatay sıcaklık gradientine bağlı olarak değişir. En eş yönlü olarak yapılan uçuşlara nazaran daha fazla
kuvvetli sıcaklık farklılıkları hava kütlelerinin sınırları türbülans etkisi görüldüğü ve daha fazla yakıtın
civarında mevcut olacağından, cephesel hat boyunca harcandığı anlaşılmıştır.
kuvvetli bir rüzgar akımı kuşağı meydana gelecektir,
işte; genellikle yukarı troposfer ile aşağı stratosferde III. TÜRBÜLANSIN ŞİDDETİNİN TESPİTİ
meydana gelen ve dar bir kuşak boyunca hüküm süren Uçağı etkileyen ani bir türbülansın şiddeti, uçağın hızı
bu kuvvetli rüzgara Jet Stream denir. ile orantılı olup, türbülansın durumu ve uçağın yapısı da
son derece etkilidir. Böyle bir karmaşık durumda
d. Cephesel Nedenlerle Meydana Gelen türbülans şiddetinin belirlenmesi son derece zordur.
Türbülans Türbülans uçağa yerleştirilen akselometre ile ölçülür.
Bir cephe yüzeyi boyunca sıcak havanın yükselerek Türbülans, aletin çizdiği tablodan ve bazı bağıntılar
istikrarsız hale gelmesi ve/veya sıcak ve soğuk hava yardımıyla ölçülür. Türbülans şiddetlerine göre
kütlesi arasındaki karışma cephesel türbülansa neden kısımlara ayrılır.
olur. Sıcak hava kütlesi nemli ve istikrarsız olduğu
zaman sıcak hava içindeki dikey akımlar daha Hafif Türbülans: Bu tür türbülans, geniş alanlarda ve
kuvvetlidir. Cephesel türbülansların en şiddetli hemen her irtifada görülebilir. Küçük Cu bulutları içinde
olanlarına genellikle hızlı hareket eden soğuk cephelerde ve engebeli araziler üzerinde yer rüzgarının 25 knotın
rastlanır. Bu durumlarda, rüzgar sürat ve istikametindeki altında olması halinde hafif türbülansa rastlanabilir.
farklar yanında iki hava kütlesi arasındaki karışma da Ayrıca alçak seviyelerde gündüzleri arazilerin farklı
türbülansın şiddetini arttırır. Cephedeki herhangi bir oraj ısınmaları ve geceleri su yüzeyleri üzerinde sıcaklık
içindeki türbülans hariç tipik bir soğuk cephe kesitinde farkı nedeniyle etkisini gösterebilir.
türbülansa yol açan rüzgar değişikliği mevcut olur.
Orta Türbülans: Dağ dalgalarında, dağın tepesinden
II. AÇIK HAVA TÜRBÜLANSI sırtlara dik olarak esen en kuvvetli rüzgarın 20-50 knot
Yukarı seviyelerde bulut olmasa bile uçuş yapan veya daha fazla olması halinde, yerden başlayarak
uçakların her zaman türbülansa maruz kaldıkları görül- tropopoz seviyesine ve dağların rüzgar tutmayan
mektedir. Bu türbülans, ya yükseklikle rüzgar değişim tarafında 480 km mesafeye kadar uzanan bölge içinde
miktarının sıcaklığa bağlı olarak belli bir sınırı aşması, sıkça oluşur. Oraj bulutlarının dağılma sırasında orta
yada yatay uzaklık ile rüzgar değişim miktarının çok şiddette türbülans oluşur. 25 knotın üzerinde hıza sahip
fazla olması halinde, düzgün rüzgar akışı dışında yönü yer rüzgarları çoğunlukla yere yakın hava içinde orta
belli olmayan bir sapma hareketi olarak meydana gelir. türbülansa yol açarlar. Yüksek seviyelerdeki oluklarda
Açık hava türbülansı (Clear Sky Turbulence,CAT) oraj veya yüksek cephelerde, çoğunlukla rüzgar şirinin dikey
bulutları da dahil olmak üzere, hiç bir konvektif bulutun olarak 300m de 6 knot, yada yatay olarak yaklaşık 200-
içinde veya yakınında olmayan, genellikle 5000m.

254
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

250 km de 40 knotı aşması halinde orta şiddette VI. SONUÇ ve ÖNERİLER


türbülans oluşur. Türbülans, havacılık meteorolojisinde uçuşu etkileyen
önemli bir etken olup, uçuş esnasında uçakların
Şiddetli Türbülans: Dağ dalgalarında, dağ tepesi sarsılmasına, çekiş güçlerinin düşmesine, ani irtifa
seviyesinde sırtlara dik olarak esen kuvvetli rüzgarın kayıplarına ve bazen de kazalara sebep olabilir. Bu
hızı 50 knot veya daha fazla olduğu zaman, şiddetli nedenle uçaklar için önemli olan türbülans olayı
türbülans çoğunlukla yer ile tropopoz arasında ve dağ uçucular tarafından iyi bilinmeli ve uçuş öncesinde
tepelerinden rüzgar tutmayan yönde yaklaşık 200-250 kesinlikle meteorolojiden bilgi alınmalıdır. Ayrıca uçuş
km mesafeye kadar uzanan sahada oluşur. Şiddetli esnasında karşılaşılan bu tür uçuşu etkileyen hava
türbülansta uçağın hakimiyeti yitirilebilir. olayları uçuş bitiminde meteoroloji ofisine bildirilmeli
ve verilen bu bilgiler ile meteorolojinin sonraki
Çok Şiddetli Türbülans: Dağ dalgalarında, dağ tepesi uçuculara daha sağlıklı bilgi vermesi sağlanmalıdır.
seviyesinde sırtlara dik olarak esen kuvvetli rüzgarın
hızı 50 knot veya daha fazla olduğu zaman, çok şiddetli KAYNAKLAR
türbülansın çoğunlukla alçak seviyelerde, dağların
rüzgar tutmayan yanındaki Cu bulutları içinde rastlanır. [1] DMİ, Aeronotik Meteoroloji Ders Notları, 1998.
Ayrıca kuvvetli rüzgar şirlerinde çok şiddetli türbülans [2] DMİ, Genel Meteoroloji I-II, 1984.
oluşur. Çok şiddetli türbülans çok ender görülür. Bu [3] Dinçer Ersundu, Sinan Pişirici, Meteoroloji,
durumda uçağa hakim olmak hemen hemen imkansızdır Anadolu Üniversitesi, 2001.
ve uçak ağır hasarlar alır. [4] Muzaffer DALMAZ, Genel Meteoroloji I-II, İTÜ,
1970.
Türbülans şiddeti tespiti için; balonla yüksek [5] Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Uçucular için
seviyelerdeki meteorolojik parametrelerin belirlenmesi Meteoroloji.
sonucu oluşturulan Skew-T Log P yüksek atmosfer
diyagramı kullanılır. Bu diyagramda seviyelerin teker
teker ıslak termometre sıcaklıkları bulunur. Her seviye
için bulunan ıslak termometre sıcaklık değerleri
birleştirilerek ıslak termometre sıcaklık eğrisi meydana
getirilir. Daha sonra bu eğri kullanılarak serbest
konveksiyon seviyesi (LFC) belirlenir. Bundan sonra
LFC seviyesinden yaş adyabatlara paralel olarak bir
çizgi yukarılara kadar çıkılır. Buradaki değer bulunduğu
seviyenin hava sıcaklığı ile mukayese edilerek türbülans
tür ve seviyeleri tespit edilir.

IV. CAT İSTİDLALİ


CAT istidlali, sinoptik inceleme ve tecrübelere göre
yüksek seviyelerdeki trof ve sırtlarda yardımıyla
yapıldığı gibi, bu konuda hazırlanmış birçok
matematiksel ve grafiksel yöntemlerle de yapılabilir.

CAT in meydana gelmesinde iki önemli etken olduğunu


biliyoruz. Bunlardan biri dikine rüzgar şiri, diğeri ise
yatay rüzgar şiridir. Bu arada yatay sıcaklık dağılımı da
çok önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır.
Zaten dikine rüzgar şirini da meydana getiren ana etken
yatay sıcaklık dağılımıdır. CAT istidlali için sabit seviye
kartlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Normal olarak kuvvetli
dikine rüzgar şiri sabit basınç kartlarında yatay sıcaklık
gradientinin fazla olduğu hatlarda meydana gelir.
Hattaki sıkışma arttıkça, orada meydana gelebilecek
CAT şiddeti de buna bağlı olarak artacaktır.

255
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

UÇUŞ EĞLENCE SİSTEMLERİ’NİN (UES) GELİŞİMİ VE GELECEK


NESİL UYGULAMALARI
Sedat KARAKAŞ
e-posta: skarakas@thy.com

THY Teknik A.Ş., Elektronik ve Haberleşme Mühendisi (M.Sc.), İSTANBUL

ÖZET broadcast yayın: Bildiğimiz televizyon veya radyo


Uçuş Eğlence Sistemleri havacılığın ilk kuruluşundan yayınları gibi belirlenmiş kanal akışı içerisindeki
itibaren gelişimini sürdüren, başta sesli olarak daha herhangi bir yayını seçebilme özelliği.
sonraları görüntülü sistemlerin de gelişmesiyle birlikte
görüntü ve ses ile yolcuların hizmetine sunulan eğlence Günümüz Uçuş Eğlence Sistemleri
sistemlerine verilen (IFE; in Flight Entertainment) genel
adlandırmadır. Bu sistemler, ayrıca yolcuların uçağa UES dar ve geniş gövde uçaklarda farklı seçenekler
bindiklerinde tehlike ve uyarı bilgilerini vermek ile sunmaktadır. Müşteri memnuniyetini amaçlayan bu
birlikte uçağın yer-konum, sıcaklık bilgileri ve varılacak sistemler; dar gövdeli uçakların yakın mesafe larda
hedefe ilişkin görüntü bilgilerini de kullanıcılara kullanılmalarından dolayı daha az özelliklere sahip
sunmaktadır. Zaman içerisinde gelişen bu sistemler bulunmasına rağmen geniş gövde uçaklarda kullanıcıya
kullanıcıların isteklerini karşılamak için devamlı olarak birçok farklı seçenekler sunmaktadır. Dar gövde
yenilenmekte ve gelecekte birçok sistemi bünyesinde uçaklarda in-seat audio ve overhead video özelliğini
bulunduran sistemler bütünlüğüne doğru kaymaktadır. barındıran bu sistemlerden amaçlanan, kısa
mesafelerdeki yolcu memnuniyetini arttırmaktır. Fakat
Genel Tanımlamalar son zamanlarda dar gövdeli uçaklarda da AOD ve
AVOD özellikli UES kullanılmaya başlanmıştır.
UES’de genel olarak aşağıdaki terimler geçmektedir:

in-seat audio: Her kullanıcı kendine ait kulaklık ile


koltuğu üzerindeki müzik yayınlarını dinleme özelliği,

in-seat audio & video: Her kullanıcı kendine ait kulaklık


ve monitor ile sesli ve görüntülü yayınları dinleyebilme
özelliği,

overhead video: Belirli aralıklara dizilmiş başüstü


Resim-1
ekranlardaki görüntüleri izleyebilme özelliği,
Özellikle geniş gövdeli uçaklarda alınan mesafenin
audio on demand (AOD): Farklı kullanıcıların farklı
uzunluğu bu sistemlerin kullanılmasının kaçınılmaz
müzik yayınlarını aynı anda dinleyebilme ve bu
olduğunu göstermektedir. 12-15 saat süren yolculuk
yayınları ileri alma, geri alma, durdurma özelliği,
boyunca yolcuların vakitlerini değerlendirebileceği bu
sistemler ek özellikler ile devamlı geliştirilmektedir.
audio video on demand (AVOD): Farklı kullanıcıların
AVOD özelliği artık uçak üretimi esnasında monte
farklı müzik ve görüntü yayınlarını aynı anda
edilmeye başlanmıştır. AVOD özelliği sayesinde
dinleyebilme ve bu yayınları ileri alma, geri alma,
yolcular 100 lerce film arasından istediği filmi istediği
durdurma özelliği,
dilde izleme imkanına sahip olmaktadır.
Ayrıca irili ufaklı birçok firma AVOD özelliğini
destekleyen taşınabilir (portable) cihazlar geliştirerek

256
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

pek fazla havacılık sertikasyon işlemleri gerektirmeyen i-5000 TopSeries,


cihazlarını kullanıcılara sunmuşlardır. i-8000 Wireless
Rockwell Collins
UES aşağıdaki ek özellikler sayesinde etkin kullanımını TES serisi,
daha da arttıracaktır. eTES serisi,
dPAVES serisi
Telefonla görüşme,
Tek veya çoklu oyun oynayabilme,
Hava durumu raporları,
Kısa mesaj gönderebilme,
Internet kullanımı,
Canlı TV yayını,
Görüntülü telefon,
Airshow yada Moving Map,
Yemek menüsü ve siparişi,
Alışveriş yapabilme,
Chat yapabilme
Resim-3
Her üç üretici firmanın ürünleri incelendiği taktirde
benzer sistem yapıları dikkati çekmektedir. Başlangıç
sistemleri in-seat audio ve broadcast video yayınlarını
içermektedir. Zamanla bu sistemler üzerinde eklemeler
yapılarak, özellikle yeni LRU (Line Replaceable Unit)
komponentlerin kullanımı ve/veya eklenmesi ile bir
sonraki seriler tasarlanmıştır. Belirli bir serinin her ne
kadar iyileştirmeler veya eklemeler yapılsa dahi fazla
uzun ömürlü olmadıkları görülmekte ve artık mimarinin
değiştirilerek yeni mimariye sahip UES serileri ortaya
çıkarılmıştır. Özellikle AVOD özelliğine sahip
Resim-2 sistemlerin geliştirlmesi için yeni mimariler kullanılmak
Yukarıda sayılan özelliklerden birçoğu uygulamaya zorunda kalınmıştır. AVOD özelliğini yüksek kalitede
geçilmiş olmakla birlikte internet kullanımı ve canlı TV çözünürlükle sunabilmek ancak yüksek hızda data
yayını gibi özellikleri sağlayan UES sistemleri yeni yeni transferini sağlamak sayesinde mümkün olmuştur.
hayata geçirilmeye başlanmıştır. Bilindiği gibi video kalitesi geliştirilen kodlama
teknikleri ile sağlanmaktadır. Bunlardan standart olarak
UES Üreten Firmalar kullanılanlar aşağıda gösterilmiştir.

Dünyada UES konusunda üretim yapan belirli üç ana MPEG-1: VCD formatı
firma bulunmaktadır. Bunlar; Panasonic, Thales ve MPEG-2: DVD formatı
Rockwell Collins’tir. Her üreticinin farklı özellikleri MPEG-4: DIVx formatı
barındıran sistemleri mevcuttur. Bunlar:
Herhangi bir standart kullanılarak AVOD özelliğini
Panasonic desteklemek için klasik Analog RF yayınlar yetersiz
System 2000 serisi, kalmaktadır. Bu yüzden dijital ve ethernet tabanlı
System 3000 serisi, sistemler kullanılarak bu yayın akışı hızlandırılmıştır.
X-serisi (eFX, eX2) Ayrıca bunlara ek olarak data transferinin son
X-Wireless kullanıcıya kadar hızlı (1000Mbit/sec) olarak iletilmesi
Thales için fiber optik teknolojisinden de yararlanılmaktadır.
i-1000 TopSeries, Ayrıca son zamanlarda geliştirilen bakır kablo
i-2000 TopSeries, teknolojileri sayesinde de aynı hızlara daha ucuz
i-3000 TopSeries, maliyetlerle ulaşıldığından, bakır kablolar da tercih
i-4000 TopSeries, edilmeye başlanmıştır.

257
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Gelecek Nesil UES hafıza birimleri sayesinde LRU boyutlarının


Dünyada UES konusunda lider konumda olan Panasonic küçülmesine yol açacaktır.
ve Thales firmalarının eş zamanlarda A380 uçağı için
gerçekleştirmeye çalıştıkları AVOD özelliği başta olmak Uçaklardaki herhangi bir sistem incelendiği zaman,
üzere diğer bütün özelliklerin yolcu sayısı 800’e kadar sistemin herhangi bir komponentinde bir arıza meydana
çıkabileceği düşünüldüğü taktirde zorluğu ortaya geldiğinde yedekleme sistemi devreye girmekte
çıkmaktadır. Panasonic firması bu devasa uçak için dolayısıyla uçuş güvenliği sorunsuzca devam
önerdiği sistem için X-series eX2, Thales ise TopSeries etmektedir. Aynı yapı UES’nde de geçerli olmaktadır.
i-5000 serisini önermiştir. Bu nedenle yeni nesil UES tasarımları esnasında
optimum LRU adetleri düşünülerek sistem ana
komponentleri belirlenmektedir. Bu nedenle LRU’lar
her zaman için bir yedeğe ihtiyaç duydukları için LRU
ağırlıkları büyük önem arzetmektedir.

Kablo ağırlıklarını azaltmak konusunda da Panasonic ve


Thales firmaları yeni çözümler önermektedirler. Her iki
firmanında ürettiği fakat henüz havacılık sertifikasyon
işlemleri devam eden wireless-kablosuz çözümler
bulunmaktadır. Bunlar Panasonic eX2-wireless ve
Thales i-8000 sistemleridir. Her iki firma kendi
Resim-4 ürünlerini Boeing-787 uçağı için önermişler ve testlerine
devam etmektedirler. Kablosuz çözümlerin ağırlık
Havacılıkta yakıt sarfiyatının ağırlık ile orantılı olarak konusunda önemli miktarda avantajları olmasına karşın
arttığı bilinmektedir. UES’nin uçaklara ekleyecekleri ek uçuş güvenliği açısından riskler ihtiva ettiği
ağırlığın tonlara çıktığı bilinmektedir. Özellikle bilinmektedir. Uçaklarda cep telefon benzeri kablosuz
havayolları bu ağırlık konusunda, UES’nin sağlayacağı sistemlerin otoritelerce kullanımının yasak olmasının
gelir ile birlikte harcanan yakıt sarfiyatını karşılaştırarak sebebide bu olsa gerektir. Ayrıca kablosuz teknoloji
hedeflerini belirlemektedirler. Bu ağırlık miktarı A380 standartları içerisinde IEEE 802.11a/b/g/n ve
gibi bir uçak için düşünüldüğü taktirde UES 802.15.3 standartları 2.4 GHz ve 5 Ghz frekanslarında
sistemlerinde kullanılan kabloların ve LRU’ların ağırlık yayın yapmaktadırlar. Bu frekanslar, çok yüksek frekans
kritik önem taşımaktadır. seviyelerinde olduklarından sertifikasyon testlerinden
geçmeleri ve uçak aviyonik sistemleri ile etkileşim
yapmadıklarının gösterilmesi zorluklar içermektedir.

SONUÇ

Teknolojinin hergeçen gün ilerlemesi UES’de de yeni


çözümler üretmekte ve müşteri memnuniyetini
arttırmaktadır. Özellikle yüksek çözünürlükte görüntü
kalitesi ve uçuşta internet kullanımı gibi yeni istekler
teknolojinin imkanlarını zorlamaktadır. Fakat bu
zorluklara rağmen yeni jenerasyon UES bu zorlukların
Resim-5 üstesinden gelecek ve çok yakın bir gelecekte bu
sistemler hayatın alışılagelmiş öğelerinden biri olacaktır.
LRU ağırlıklarının azaltılması, gelişen mikroişlemci
teknolojilerine ve yüksek hızlarda çalışan hafıza
KAYNAKLAR:
birimlerine ihtiyaç duymaktadır. Özellikle işlemci
hızları artık gigabit hızlarına yakın gelecekte terabit [1] Emma Kelly, "New IFE systems for the Airbus A380
hızlarına çıkarak, hesaplama ve data transfer hızları
and Boeing 787", 2007.
artacaktır. Hafıza ünitelerine bakıldığı taktirde, mevcut [2] Panasonic Corporation, http://www.mascorp.com
UES’ndeki hafıza birimleri daha henüz yeni
[3] Thales Avionics, https://www1.online.thalesgroup
terabyte’lara çıkmış bulunmaktadır. Son zamanlarda
.com/ col/inflight_entertainment/index.htm
özellikle Toshiba firmasının ürettiği çok küçük
boyutlarda ve yüksek veri depolama özelliğine sahip

258
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

HAVAALANI MASTER PLANLAMA SÜRECİNDE FİNANSAL


PLANLAMANIN ÖNEMİ

Ünal BATTAL1
e-posta: ubattal@anadolu.edu.tr
1
Anadolu Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği, 26480 ESKİŞEHİR

ÖZET Havaalanı sistem planlaması gerekli olduğu kadar


Bu çalışmada ilk olarak havaalanı sistem planlaması son derece karmaşık işlemleri kapsayan bir süreçtir.
incelenerek ICAO’ya göre master planlamanın temel Ulaştırma ana planı ulusal ekonomik durumun,
süreçleri ortaya konulmuştur. Master planlama politikaların, sosyo-ekonomik faktörlerin ışığında
süreçlerinden finansal planlamanın havaalanı gelişim taşımacılık sistemlerinin planlamasının yapılmasıdır. Bu
planlarındaki yeri ve önemine değinilerek finansal taşımacılık sistemlerinden bir tanesi olan havacılık
planlamada kullanılan kaynaklar ve dikkat edilmesi sistem planlaması en üst seviyede gelişimin yönünün
gereken önemli unsurlar incelenmiştir. belirlendiği planlama sürecidir. Havacılık sistemini
etkileyen ilk önemli unsur hava araçlarının üretimidir.
I. GİRİŞ Havacılık sistem planın ikinci unsuru ise hava araçlarına
hizmet verecek altyapılar yani havaalanlarıdır.
Bir havaalanı planı yapılabilmesi için öncelikle Havaalanı sistem planlamasında havaalanları için çeşitli
ulaştırma ana planının ve havacılık sistem planının seviyelerde planlar hazırlanır. Havaalanı ağları
yapılması gerekmektedir. Hava taşımacılığının diğer çözümlenir ve bu ağlar içerisinde her bir havaalanının
ulaşım türlerine göre daha maliyetli olması nedeniyle rolü belirlenir. Bu role göre havaalanı master planları
yeni havaalanı yapılması veya mevcut havaalanının hazırlanır.
geliştirilmesi için iyi bir planlama süreci gerekmektedir. Ulaştırma ana planı havayolu, demiryolu, karayolu,
liman ve boru hattı sistem planlarını kapsayacak bir üst
II. HAVAALANI SİSTEM PLANLAMASI planlamadır. Ulusal taşımacılık planlaması olarak da
adlandırılan ulaştırma ana planı genellikle uzun
Havaalanı sistemi planlaması aşağıdaki şekilde dönemleri kapsayacak şekilde oluşturulan stratejik
görüldüğü gibi ulusal taşımacılık sistemi planlaması ve planlardır. Ulusal taşımacılık planlaması emniyetli,
havacılık sistemi planlamasının bir diğer boyutudur[1]. etkin, verimli bir şekilde ulusal ve uluslararası
bağlantılar, çevre ve güvenlik ile ilgili stratejik amaçları
ortaya koyarak basit, akılcı ulaşım çözümleri
sağlamalıdır[1]. Ulaştırma ana planı ile bütün
taşımacılık taleplerini karşılamak için ulaşım türleri
koordine edilir ve taşımacılık yatırımları dengeli bir
şekilde planlanır.
Havacılık sistem planlaması; havacılık sisteminin
gelişimine rehberlik edecek amaç ve politikaları bir
programa dönüştürmeyi amaçlayan süreçtir. Havacılık
sistem planları genellikle geniş bir coğrafi alana yayılan
havacılık faaliyetlerinin analizinde kullanılır[1]. Ayrıca
planlamada nihai müşterilerin, ülkenin sosyal ve
ekonomik karakteristiklerinin, ulusal ve küresel çevrenin
ve sivil toplum kuruluşlarının büyük etkisi vardır.
Havacılık sistem planlaması makro seviyede hava
taşımacılığının gelişimini düzenler. Bölgelerin gerek
duyduğu değişkenleri ve değişkenlere bağlı yatırımları
Şekil 1. Havaalanı sistem planlaması [2] araştırır. Havacılık sistem planlaması sürecinde kararlar

259
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

uygulandıktan sonra sistemin gelişimi izlenir ve gelişim Hizmet El Kitabı (Doc. 9137) ve Hava Trafik Tahmin El
planı tekrar hazırlanır. Kitabı (Doc. 8991) kullanılmaktadır.
Teknik olarak başarılı bir planlama ile sistemin
geliştirilebilmesi ve ilerletilebilmesi için öncelikle Tablo 1. Havacılık sistem planlaması, havaalanı sistem
sistemin ilişkileri anlaşılmalıdır. Havaalanının planlaması ve yapılması gerekli diğer planlamalar [3]
işlevlerinin ve kapsamının derinlemesine anlaşılabilmesi PLANLAMA PLANLAMA PLANLAMA
ADI SÜRECİ SEVİYESİ
için, havaalanlarına sistem olarak yaklaşmak
1. Amaç ve Hedeflerin
gereklidir[2]. Havaalanı sistem planlamasının amacı her Belirlenmesi
bir havaalanının kendi gelişimine uygun bir sistem planı 2. Mevcut stratejik
oluşturmaktır[3]. Stratejik bir bakışla havaalanları sistemlerin ortaya
sistemlerinin planlanabilmesi için havaalanlarının konulması
oluşturdukları ağlar tanımlanmalı ve havaalanlarının bu 3. Uzun dönemli talep
Havacılık
ağlar içerisinde oynadığı roller net olarak Sistem
analizlerinin yapılması Stratejik
belirlemelidir[2]. Havaalanları, havaalanı sistemleri 4. Senaryoların Planlama
Planlaması
içerisinde yer almaktadır. Hiçbir havaalanı tek başına bir oluşturulması
anlam ifade etmemektedir. Havaalanları bir veya birden 5. Senaryoların
fazla ağa bağlıdırlar. Bu yüzden havaalanı sistem değerlendirilmesi
6. En uygun havaalanı
planlaması yapılırken öncelikle havaalanı sistemlerinin
sistem planının
sınıflandırılması gereklidir. Bu ağların ve sistemlerin her seçilmesi
biri coğrafik olarak veya operasyonel olarak farklı
şekillerde sınıflandırılabilir[4]. 1. Mevcut havaalanı
sisteminin ortaya
III. ICAO HAVAALANI PLANLAMASI konulması
Annex-14 altında havaalanı planlaması ile ilgili 3 2. Talep analizlerinin
yapılması
bölümden oluşan el kitabı mevcuttur.
3. Senaryoların
1. Bölüm: Havaalanı master planı (Doc. 9184-902 Havaalanı
oluşturulması Stratejik
Part 1) hava alanı otoritelerinin master plan Sistem
4. Havaalanı sisteminin Planlama
hazırlanmasına yardımcı olmak için oluşturulmuştur. El Planlaması
gelişimi için
kitabında uzun dönemli havacılık tahminlerine göre seçeneklerin önerilmesi
havaalanı operasyonlarını, ekonomik ve diğer faktörleri 6. Değerlendirme
değerlendirip havaalanının nasıl planlanması ve 7. En uygun havaalanı
geliştirilmesi gerektiği ile ilgili bilgiler verilmektedir. sistem planının
Ayrıca el kitabı hava aracı işleticileri, ulusal ve yerel seçilmesi
devlet planlamacıları, devlet kontrol otoriteleri (gümrük,
göçmen bürosu, sağlık vb), ulusal ve yerel taşımacılık Her bir havaalanı için
otoriteleri, hava aracı ve ekipman üreticileri ve 1. Havaalanının Mevcut
tesislerinin ortaya
uluslararası havacılık temsilcilerinin ihtiyaçlarını
konulması
karşılamayı hedeflemektedir[5]. 2. Talep analizi
2. Bölüm: Arazi Kullanımı ve Çevre Kontrolü (Doc. Havaalanı 3. Havaalanı gelişim Stratejik ve
9184-902 Part 2) Havaalanı faaliyetlerinin uygun hale Master seçeneklerinin ortaya Taktik
getirilmesine, havaalanının çevreye verdiği zararın Planlaması konulması Planlama
yönetilmesine, havaalanı yerleşim planlarının 4. Seçeneklerin
yapılmasına ve ekolojik dengenin korunmasına rehberlik değerlendirilmesi
ederek havaalanı çevresinin planlanmasını 5. Seçeneklerden en
sağlamaktadır[6]. uygununun seçilmesi
3. Bölüm: Danışman ve Yapı Hizmetleri Rehberi
(Doc. 9184-902 Part 3) havaalanı planlama sürecinde 1. Farklı proje
yer alacak danışmanların (personelin ve kuruluşların) seçeneklerinin
Havaalanı
önerilmesi Taktik ve
seçimi ve havaalanı yapı hizmetlerinin yürütülmesi ile Gelişim
2. Proje planlarının Proje
ilgili bir rehberdir[7]. Uygulama
seçimi Planlama
Havaalanı planlaması ile ilgili el kitaplarının Planı
3. Projenin en iyi
haricinde planlama standartlarının belirlenmesinde; şekilde yürütülmesi
Havaalanı Tasarım El Kitabı (Doc. 9157), Havaalanı

260
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

IV. ICAO MASTER PLANLAMA SÜRECİ Bir havaalanının çevresindeki toprakların kullanımına,
Bir master plan havaalanına 4 temel yönde rehberlik Havaalanının operasyonel ve yapısal olarak çevreye
edecek nitelikte olmalıdır[5]. etkisinin belirlenmesine,
Havaalanına gerekli ulaşım olanaklarının kurulmasına
Havaalanının fiziksel tesislerinin gelişimine (havacılık rehberlik etmelidir.
ve havacılık dışında kullanılan alanlarda),

Şekil 2 Havaalanı master planlama süreci [1]


Elektrik, telefon ve haberleşme ağlarının
Master planlama sürecinin içerdiği faaliyetleri ICAO planlanması,
aşağıdaki gibi özetlemektedir. Destek ve hizmet tesislerinin planlanması,
A. Politika/eş güdümlü planlamanın yapılması; Yer ulaşım sistemlerinin planlanması,
Proje hedef ve amaçlarının belirlenmesi, Genel toprak kullanım modellerinin oluşturulması.
Çalışma programlarının, takviminin ve bütçelerinin
geliştirilmesi, D. Çevresel Planlama;
Değerlendirme ve karar alma biçimlerinin Havaalanının bulunduğu doğal çevre ile ilgili bitki
hazırlanması, örtüsü, vahşi hayat, iklim, topografik yapı gibi
Koordinasyon ve izleme prosedürlerinin kurulması, konuları kapsayan ve havaalanının çevreye etkisini
Veri yönetimi ve kamu bilgilendirme sistemlerinin içeren bir raporun hazırlanması,
kurulması, Havaalanı gelişiminin çevreye etkisinin incelenmesi,
Havaalanı komşularının havaalanı gelişimi ile ilgili
B. Ekonomik planlamanın yapılması; tutumları ve fikirlerinin belirlenmesi
Havacılık pazarının karakteristikleri ve havacılık
faaliyetleri tahminleri için analiz hazırlanması, E. Finansal Planlama
Havaalanının alternatif gelişimi ile ilgili senaryolar Havaalanı fon kaynaklarının belirlenmesi,
oluşturularak fayda ve maliyet analizlerinin Havaalanı gelişim alternatifleri ile ilgili finansal
yapılması, yapılabilirlik raporunun hazırlanması,
Alternatiflerin ekonomik anlamda değerlendirilmesi Kabul edilen havaalanı gelişim planlarına göre
ve rapor hazırlanmasıdır. öncelikli finansal planların ve uygulama
programlarının hazırlanması.
C. Fiziksel planlamanın yapılması;
Hava sahası ve hava trafik kontrol kapasitesinin V. FİNANSAL PLANLAMA
planlanması, Yeni bir havaalanının kurulması veya genişlemesi
Havaalanı konfigürasyonlarının (yaklaşma alanları aşamasında havaalanı işleticileri yasal, finansal, insan
dahil) oluşturulması, kaynakları, halkla ilişkiler, çevre, teknik, ticari ve
Terminal binasının planlanması, operasyonel alanlarda farklı planlamalar yapmak

261
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

zorundadır. Havaalanı master planlama sürecinde operasyonlarında da artış olacaktır. Artan operasyonların
alternatifler arasından seçilen planın başarıya yapılabilmesi için gereken yatırımlar havalanının
ulaşmasının en önemli aşamalarından birisi finansal finansman ihtiyacını ortaya çıkaracaktır. Finanse
planın başarılı olmasıdır. Çünkü havaalanlarında yatırım edilmesi gereken havaalanı operasyonlarını etkileyen
maliyeti çok yüksek ve yatırımın geri dönüş hızı önemli bir faktör havaalanının coğrafi konumudur.
düşüktür. Master planlama sürecinde finansal planlama Bunun yanında genişleyen bir havaalanının kurtarma,
aşamasında yapılabilecek bir hata, havaalanı yangınla mücadele, hava trafik kontrol, havaalanı
işletmesinin büyük bir başarısızlığa sürüklemesine sebep güvenliği ile ilgili yatırımlarının da finanse edilmesi
olabilir. Finansal planlama aşamasında havaalanının gereklidir. Havaalanı genişlemesine bağlı olarak
finansal yönünü etkileyen havaalanı sahipliği ve havaalanı mali mesuliyet sigortası finanse edilmesi
yönetimi; finansmanın temeli olan gelir ve giderler, gereken diğer bir unsur olarak havaalanı yönetiminin
finansman yöntemleri ve finansal planlama teknikleri karşısına çıkmaktadır.Ulusal yasalarla berilenen
master plan içerisinde yer almalıdır. havaalanı mali mesuliyet sigortası kapsamı
Bir havaalanının büyüme ve yenileme projelerinin havalanlarının büyüklüklerine göre yıllık milyonlarca
planlanabilmesi için öncelikle havaalanının günlük dolar maliyeti olan ve finanse edilmesi gereken önemli
olarak nasıl finanse edildiğinin incelenmesi gerekir. Bu bir kalemdir.
yüzden finansal planlama aşamasında gelir gider
tablosu, nakit akış tablosu gibi çeşitli muhasebe tabloları Havaalanı Finansman Yöntemleri
yer alabilmektedir. Havaalanları, yatırım maliyetlerini Havaalanı finansman ihtiyacını karşılamak için
finanse edebilmek için çeşitli kaynaklar ülkeler farklı yöntemler kullanabilmektedir. Havaalanı
kullanmaktadırlar.Havaalanı finansmanında kullanılan finansmanı, havaalanı sisteminin işletimi, mülkiyeti ve
kaynakların en önemlisi havaalanının öz kaynaklarıdır. ülkelerin yasaları ile doğrudan ilgilidir. Havaalanı
Söz konusu özkaynaklar havalanının gelir ve giderleri master planlama kapsamında finansal planlamaya bir
arasındaki farklardan ortaya çıkmaktadır. Finansal çerçeve belirleyebilmek için A.B.D., A.B. ve Türkiye’de
açıdan havacılık gelirleri aşağıdaki gibi özetlenebilir[8]: havaalanı finansman yöntemleri incelenmelidir.
Havaalanı ve pist kullanım gelirleri: Bu ücretler A.B.D.’de Havaalanı Finansmanı: A.B.D.’de sivil
pistin, taksi yollarının ve havaalanındaki diğer ilgili havaalanlarının işletilmesi eyalete ve yerel hükümete
hizmetlerin kullanımı ile ilgilidir. bırakılmıştır. Havaalanı sayısının fazla olmasından
İmtiyaz gelirleri: Bunlar havaalanlarında işletme dolayı havacılıktaki serbest piyasanın gelişmiş olduğu
açmak isteyenlerin ödediği kira ücretleridir. Bu A.B.D.’de farklı havaalanı finansman yöntemleri
ücretler işletmelerin kullandıktan alana ya da iş geliştirilmiştir. Bu finansman yöntemleri aşağıdaki gibi
hacimlerine göre değişebilir. özetlenebilir[8].
Yerel vergi geliri: Genel amaçlı belediye gelirlerinin, Havaalanı gelirleri: Havaalanı müşterilerinden alınan
şehir konseyi tarafından havaalanına tahsis edilmesi kira, katkı, yaklaşma ücretleri ile havaalanı
yoluyla sağlanır. Ayrıca, o bölgedeki insanları imtiyazlarından oluşmaktadır.
kapsayan doğrudan vergilerle de havaalanları finanse Havaalanı fonu: Havaalanı işletmelerini desteklemek
edilebilirler. için devletin oluşturduğu fondur. A.B.D.’de iki alt
Tarımsal gelirler: Havaalanına bağlı arazilerin kategorisi vardır.
kiralanmasıyla ürün yetiştirenlerden alınan ücrettir. Havaalanı ve havayolu bakım fonu: Bu fon
Endüstriyel park gelirleri: Birçok havaalanı havaalanı kullanıcılarından ve havayolu sistemini
gelirlerine katkıda bulunmak ve pistlerin yakınındaki kullananlardan (uçak biletine, yakıtına, kargo navlun
arazinin uygun kullanımını sağlamak amacıyla bedeline eklenen vergiler gibi) alınan vergilerdir.
endüstriyel parkların kurulmasını, geliştirilmesini Havaalanı gelişim programı: Ulaştırma ana planında
teşvik etmekte ve buralardan gelir elde etmektedir. yer alan havaalanı planlama, havaalanı geliştirme,
Madencilik gelirleri: Petrol gibi havaalanlarından havaalanı kapasitesinin arttırılması ve gürültü uyum
çıkartılan madenler için alınan ücretlerdir. Bu ABD'de programları kapsamında devletin havaalanlarına fon
bazı şehirlerde çok önemli bir gelir kaynağı aktarmasıdır.
olabilmektedir. Eyalet blok yardım programı: Eyalet havaalanı
sistem planlaması kapsamında planlanan havaalanı
Havaalanı Finansman İhtiyacı gelişimlerine, eyalet yönetimlerinin fon aktardığı bir
Havaalanının her türlü ihtiyaçlarının giderilmesi için yardım programıdır.
yapılan inşaatların ve diğer teknik alt yapı arçlarının Yolcu hizmet ücretleri: Ulusal hava ulaşım
maliyeti havaalanı finansman ihtiyacının temel sisteminin emniyetini, güvenliğini ve kapasitesini
nedenidir. Havaalanının genişlemesi ile beraber

262
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

korumak, havaalanlarının faaliyetlerinden Avrupa bölgesel kalkınma fonu (ERDF-The


kaynaklanan gürültüyü ve etkilerini azaltmak ve hava European Regional Development Fund): Birliğin
taşıyıcıları arasındaki rekabeti kolaylaştırmak için yapısal en büyük 4 fonundan bir tanesi ERDF’dir.
hazırlanan havaalanı projelerinin finansmanının bir 1994-1999 yılları arasında taşımacılık alt yapısının
kısmı yolcudan alınan hizmet ücretleri ile finansmanı için üye ülkelere 13,9 milyar Euro kaynak
karşılanmaktadır. sağlanmıştır. İtalya, İrlanda ve İspanya, ERDF
Havaalanı bono piyasaları: A.B.D.’deki fonlarından yararlanarak havaalanı alt yapısı gelişim
havaalanlarının neredeyse tümüne yakını finansman projelerini finanse etmişlerdir.
gereksinimlerini borçlanarak gidermektedirler. Uyum fonları: Birliğe üye olduktan sonra
Borçlanma çoğunlukla bono çıkarma şeklinde kullanılabilecek bir fondur. 2000-2006 döneminde 18
olmaktadır. milyar Euro’luk uyum fonun %50’si taşımacılık alt
Devlet ve otorite yardımları: Hava taşıtları tescil yapısının finansmanına ayrılmıştır. Uyum fonları
vergisi, havaalanı lisans vergileri, pilot tescil vergileri genelde yeterli yolcu akışı olan, büyük uluslararası
ve havaalanı işletmecilerinden alınan gelir vergisinin havaalanlarının iyileştirme projelerini finanse etmekte
bir kısmı havaalanı gelişim projelerinin finansmanı kullanılmıştır. Örneğin, Yunanistan 4 hava trafik
için havaalanlarına aktarılmaktadır. kontrol ünitesinin, Portekiz Madeira’daki Funchal
Yap-İşlet tipi finansman: Yaygın olarak kullanılan havaalanının gelişimi için 160 milyon Euro’luk
bu finansman türü havaalanlarındaki hangarlar, yakıt finansmanını uyum fonlarından karşılamıştır.
dağıtım sistemleri, terminal binaları ve oteller gibi ISPA (Instrument for Structural Policy for Pre-
bazı özellikli tesislerin finansmanında kullanılan bir Accession): Birliğe katılmaya hazırlanan aday ülkeler
yöntemdir. için oluşturulmuş taşımacılık ve çevre projelerine
Faiz gelirleri: 1980’lerden önce sıkça kullanılan bir yardımlar yapan hibe şeklinde bir fondur. 2000
yöntem olan faiz gelirleri, havaalanlarının yaptıkları yılından bu yana havaalanı alt yapı projelerine yardım
tasarrufu yüksek faizli kamu finansman bonolorı ile sağlamaktadır. Bununla birlikte havaalanlarına verdiği
değerlendirerek gelir elde etme prensibine destek çok kısıtlıdır. Örneğin Sofya havaalanının
dayanmaktadır. yolcu terminal projesine ISPA ile 50 bin Euro’luk bir
Havayolu şirketleri, üçüncü şahıslar ve diğer hibe gerçekleştirilmiştir.
kaynaklar: A.B.D.’de havaalanlarının birçoğunda Phare programı: Birliğe en son katılan 10 aday
havayolu şirketleri kendi terminal binaları ve destek ülkeyi kapsayan bir destek programıdır. Bu program
ünitelerini inşa edebilmekte ve işletebilmektedirler. büyük alt yapı yatırımlarını da kapsayan yatırım
Bunun dışında üçüncü şahıslar da kargo, yakıt ve desteği ve yönetsel iyileştirme konularına
diğer teknik üniteleri yapıp işletebilmektedir. odaklanmıştır. Yıllık 1,5 milyon Euro’luk bir bütçeye
sahiptir. Örneğin, Estonya’nın Tallinn havaalanı yolcu
Avrupa Birliği’nde Havaalanı Finansmanı: terminali ve diğer gelişim projeleri için Phare
1990’lardan sonra yaşanan ekonomik ve siyasal programından 2,5 milyon Euro’luk finansal destek
değişimler sonucunda Avrupa devletlerinin havaalanları sağlanmıştır.
işletmeciliği konusundaki hizmet üreten ve işleten olma TEN-T projeleri (Trans –European Networks for
rolü, politika belirleyen ve serbestliği teşvik eden devlet Transport): 220 milyar Euro maliyeti olan
anlayışına dönüşmüştür. Avrupa’daki havaalanlarında Avrupa’daki deniz yolu, demir yolu ve karayolu
yaşanan bu değişimler sonucunda artan finansman ulaşım ağlarının alt yapısının planlandığı bir projedir.
gereksinimi için farklı finansman yöntemleri Lizbon havaalanı projesine finansal yardımda
kullanılmıştır. Örneğin, 1986 yılında imzalanan Airport bulunmuştur. Fakat, daha çok havaalanlarına erişim
Act ve White Paper anlaşmasıyla İngiliz Havaalanları imkanları kapsamında havaalanının demiryolu,
Otoritesi BAA bir limitet şirkete dönüştürülmüştür. karayolu bağlantıları için yapılmış projeleri finanse
Şirket hisseleri önce tamamen devletçe alınmış ve etmektedir.
Londra Borsasında işlem görmeye başlamıştır. Bunun Avrupa Yatırım Bankası (EIB –European Invest
yanında Almanya’da havaalanları, bağımsız işletmeler Bank): Avrupa Birliği’nin uzun dönemli projelerinin
olarak havaalanı şirketlerince çalıştırılmaktadır. Bu finansmanını sağlayan bir koludur. EIB, Avrupa’daki
havaalanı şirketlerinin çoğunluğu eyalet ve yerel havaalanı alt yapı projelerinin finansmanı için uzun
yönetimlerin, kalan kısmı ise federal devletin dönemli kredi sağlayan en büyük kaynaktır. Örneğin
mülkiyetindedir. Avrupa Birliği olarak taşımacılık alt 1994-1999 yılları arasında Portekiz’de yapılan
yapısının geliştirilmesi için havaalanı gelişim projelerine havaalanı yatırımlarının tamamı, Yugoslavya’daki
çeşitli fonlar ile finansal destek vermektedir. Bu fonları Belgrad, Podgorica ve Tivat havaalanlarının gelişim
aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür[8]:

263
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

projelerinin 48 milyon Euro’luk kısmı EIB tarafından sistemin dar bir şekilde tanımlanması sistemin farklı
finanse edilmiştir. yönlerinin göz ardı edilmesine sebep olmaktadır.
Örneğin politik ayrılıklar, talep dalgalanmaları, hava
Türkiye’de Havaalanı Finansmanı: A.B.D. ve araçlarının teknolojilerindeki değişime bağlı olarak
Avrupa Birliği’nde mülkiyet ve işletme çoğunlukla özel havaalanlarının rollerinin değişimi gibi konuların
sektöre devredildiği için birçok finansman yöntemi dikkate alınmadığı dar sistem planlamalarında planlanan
kullanılabilmektedir. Bunun yanında devlet elindeki ve gerçekleşen durumlar arasındaki fark çok büyük
havaalanlarında ise halka açılma gibi yöntemlerle olmaktadır. Bu ise hedeflerden sapmalara neden
finansman sağlanmaktadır. Fakat Türkiye’de mülkiyet olmaktadır. Dolayısıyla finansal planlar etkin olarak
ve işletme yapısı nedeniyle havaalanlarının çoğunluğu uygulanamamaktadır.
kamu yatırımlarıyla finanse edilmeye çalışılmaktadır. Havaalanı master planlama kapsamındaki aşamaların
Son on yıldır özelleştirme çalışmaları kara tarafında ve planların başarısı değerlendirmelerin geniş bir
terminal boyutuyla başlatılmıştır. Fakat henüz havaalanı çerçevede iyi bir şekilde irdelenmesiyle mümkün
kullanıcılarından alınan gelirleri doğrudan havaalanı olabilecektir.
geliştirme ve yenileme projelerine aktaran bir model KAYNAKLAR
mevcut değildir. Havaalanları elde ettikleri gelirleri [1] S. Savaş Ateş, Havaalanı Master Planlama
hazineye devrettikten sonra havaalanı yatırımları için Yaklaşımları ve Dünyadaki Diğer Havaalanlarında
DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) ve YPK (Yüksek Uygulaması, (Eskişehir: Sosyal Bilimler Enstitüsü
Planlama Kurulu) kararı ile gelişimlerini finanse Sivil Havacılık Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi,
edebilmektedirler. 2008)
[2] Robert E. Caves ve Geoffrey D. Gosling, Strategic
Havaalanı Finansman Planının Hazırlanması Airport Planning,(Amsterdam: Pergamon, 1999)
Master planlamada alternatif planlamadan sonra [3] Norman Ashford ve Paul H. Wright, Airport
ayrıntılı uygulama planları hazırlanır. Hazırlanan Engineering, (3. Baskı, New York: A Wiley-
uygulama planları faaliyet tahminleri de dikkate alınarak Interscience Publication, 1992)
finansal olarak değerlendirilmeye tabi tutulur. Finansal [4] Richard de Neufville ve Amedeo Odoni, Airport
planlama aşaması temel olarak aşağıdaki adımları Systems, (New York: McGrow Hill Comp. Inc.
içerir[19]: 2003)
Hava trafik tahminlerinin gözden geçirilmesi, [5] International Civil Aviation Organization General
Alternatif gelişim planları sonunda karar verilen Secretary (9184-AN Part 1) (2th Edition, Montreal:
gelişim programının toplam maliyetinin ortaya 2000)
çıkarılması, [6] International Civil Aviation Organization General
Nakit akış gereksiniminin ve yatırımın geri dönüş Secretary, Airport Planning Manual Doc 9184-AN
hızının incelenerek havaalanının finansal Part 2, (3th Edition, Montreal: 2002)
performansının değerlendirilmesi ve yapılabilirlik [7] International Civil Aviation Organization General
analizinin hazırlanması, Secretary, Airport Planning Manual Doc 9184-AN
Havaalanı yatırımının operasyonel bütçesi, proforma Part 3, (1th Edition, Montreal: 1983)
bilançosu, tahmini nakit akış tabloları gibi muhasebe [8] Ünal Battal, “Bir Kamu Yatırımı Olarak Havaalanı
tabloları ile ortaya konulması, finansal kaynakların Mülkiyet Yapısı ve Finansman Kaynakları”,
araştırılması ve fayda maliyet analizinin yapılması, (AMME İdaresi Dergisi, Cilt 39, Sayı 3, 3 Eylül
Enflasyon, faiz oranları, kur gibi olası finansal 2006)
risklerin; tahmin edilen gelirin azalmasına neden [9] International Air Transportation Association, Airport
olabilecek ani trafik değişimleri, rekabet gibi ticari Development Reference Manual, (9th Edition,
risklerin ve inşaat gecikmeleri gibi teknik risklerin Montreal: 2004)
hesaplanarak finansal planlamanın oluşturulması.

VI. SONUÇ
Havacılık gibi çok boyutlu ve kapsamlı sistemlerin
anlamlı analizlerinin yapılabilmesi her zaman mümkün
değildir. Çünkü sistemi etkileyen doğal unsuların
birçoğunun farklı tetikleyicileri vardır. Örneğin
uçuşların artmasının bölge ekonomisine sağlayacağı
yararlar tam olarak hesaplanamaz. Diğer yandan

264
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

BİLGİ TEKNOLOJİLERİNİN
HAVAYOLU ENDÜSTRİSİNE ETKİLERİ

Yrd.Doç.Dr Ferhan KUYUCAK


e-posta: fkuyucak@anadolu.edu.tr
Anadolu Üniversitesi - SHYO - Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği Bölümü, 26470 ESKİŞEHİR

ÖZET teknolojilerini de (Information and Communication


Bilgi teknolojileri tüm iş dünyasında olduğu gibi Technologies-ICT) kapsayacak şekilde kullanılacaktır.
havayolu endüstrisini de çok boyutlu olarak Günümüzde hemen her sektörün ayrılmaz bir parçası
etkilemekte ve yapısını değiştirmektedir. haline gelen bilgi teknolojileri aslında havayolu
Bu çalışmanın amacı, havayolu endüstrisini bilgi ve endüstrisi için çok da yeni uygulamalar değildir.
bilgi teknolojisi boyutunda inceleyerek, bilgi Bilgisayar ortamında rezervasyon ve bilet satışına
teknolojilerinin havayolu endüstrisine etkilerini olanak sağlayan bilgisayarlı rezervasyon sistemleri
endüstri, firma ve strateji bazında tartışmaktır. (Computerized Reservation Systems-CRS) daha
1960’larda uygulamaya konulmuştur. Rezervasyon,
I. GİRİŞ satış ve stok takibi gibi işlemlerin elle yapılması
Tarım ve endüstri devrimi aşamalarını geçiren sürekli büyüyen bir sektörde gün geçtikçe olanaksız
dünyamız bilgi devrimini yaşamaktadır. Endüstri hale geldiğinden bu sistemlerin arayışlarının 1950’lere
toplumunun doğuşunda buhar makinesi, motor gibi hatta daha da eskilere gittiği görülmektedir. Gitgide
enerji teknolojisinin oynadığı rolün bir benzeri bugün geliştirilen ve 1970’lerde yaygınlaşmaya başlayan
bilgi teknolojileri ile yinelenmekte ve günümüz CRS’ler daha sonraları küresel dağıtım sistemlerine
toplumunu bilgi toplumuna dönüştürmektedir. [1] (Global Distribution Systems-GDS) dönüşmüş ve
havayollarıyla seyahat acenteleri arasındaki bilgi
Yaşadığımız çağa adını veren bilgi, yaşamın her alışverişinin temel aracı durumuna gelmiştir[4,5].
alanında derin etkiler yaratmakta; bu süreçte dünya Daha sonra sadece rezervasyon ve satış amaçlı
ekonomisi de bilgi ekonomisine dönüşmektedir.
sistemlerin yanında birçok yeni bilgi teknolojisi
İşletme faaliyetlerinin gerçekleştirilebilmesi için uygulamaya konmuştur. Bilgi teknolojilerinden ilk ve
bilgiye duyulan gereksinim, geçmişten günümüze var en geniş kapsamlı yararlanan sektörlerden biri olarak
olan bir olgu olmasına karşın, günümüzün işletmeleri
bilgi teknolojilerinin havayolu endüstrisinde yaratmış
için bilgi, diğer üretim faktörlerinin tamamlayıcı olduğu değişimlerin incelenmesi önemlidir.
unsuru olmaktan çıkarak temel üretim faktörü haline
gelmektedir. Yeni ekonomide bilgi, stratejik üstünlük II. BİLGİ TEKNOLOJİLERİNİN ETKİLERİ
sağlayan yegâne kaynak olma yolundadır.[2] Parsons, bilgi teknolojilerinin etkilerini üç düzeyde ele
Bilgiyi bu derece önemli bir stratejik varlık haline almaktadır: endüstri, firma ve strateji düzeyi. Endüstri
getiren unsur, teknoloji alanında yaşanan devrim düzeyinde bilgi teknolojileri endüstrinin ürün ve
niteliğindeki gelişmelerdir. Özellikle bilgi ve iletişim hizmetlerini, pazar yapısını ve üretim ekonomisini
alanında yaşanan teknolojik ilerlemeler bilginin değiştirmek suretiyle etkili olmaktadır. Firma
üretimini ve paylaşımını kolaylaştırdıkça bilginin düzeyinde alıcılar, tedarikçiler, ikame ürünler, yeni
önemi daha da artmaktadır. Bilgi teknolojisi terimi ile girenler ve rakiplerden oluşan rekabetçi güçler
verilerin yaratılması, depolanması ve işlenmesi üzerinde etkili olmaktadır. Strateji düzeyinde ise,
amacıyla kullanılan her türlü yazılım, donanım ve düşük maliyet liderliği, ürün farklılaştırma ya da pazar
uygulamalar ifade edilmektedir. Bilgi ve iletişim ya da niş ürünlerde yoğunlaşma stratejilerine etkileri
teknolojileri terimi ise ses, metin ya da görüntü ile firmanın stratejisini doğrudan etkilemektedir. [6]
şeklindeki verilerin yazılım, donanım, ağlar ve medya Bilişim teknolojilerinin bu üç düzeydeki etkileri, önce
aracılığıyla toplanması, depolanması, işlenmesi, genel olarak, ardından havayolu endüstrisi bazında ele
iletilmesi ve sunulmasını ifade etmektedir. [3] Bilgi ve alınacaktır.
iletişim günümüzde ayrılmaz bir bütün haline
geldiklerinden bu çalışmada bilgi teknolojileri
(Information Technologies-IT) ifadesi, iletişim

265
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

2.1. Endüstri Düzeyindeki Etkiler gösterilmektedir. Bilgi yoğunluğunun ve teknolojinin


rolü ve önemi endüstrilere göre farklılık
Bilgi teknolojilerinin endüstri düzeyindeki etkileri
göstermektedir. Örneğin bankacılık ve sigortacılık
ürünün ve üretim sürecinin diğer bir deyişle değer
zincirinin bilgi yoğunluğuna göre farklılık sektörü her zaman bilgi yoğun sektörler durumundadır.
göstermektedir. Değer zinciri yaklaşımı Porter Bu gibi endüstriler, elektronik veri işleme süreçlerinin
tarafından rekabetçi avantaj sağlamada teknolojinin ilk ve en hevesli kullanıcıları olmuşlardır. Buna karşın
rolünü ortaya koymada temel araç olarak ortaya çimento ve madencilik gibi diğer bazı endüstriler ise,
atılmıştır. Buna göre işletmeyi, bir dizi teknolojiden değer süreçlerinde fiziksel süreçlerin baskın olduğu
oluşan bir dizi faaliyetin toplamı olarak tanımlamak işletmelerdir. [8]
olanaklıdır. Değer zinciri işletmenin iç Porter ve Millar havayollarını gerek ürünün gerekse
operasyonlarının rekabetçilik açısından analizi değer zincirinin bilgi yoğunluğu açısından yüksek
amacıyla kullanılır ve tasarım, üretim, pazarlama, satış düzeydeki endüstriler arasına yerleştirmişlerdir. Bilgi
ve satış sonrası hizmetleri temel faaliyetler, diğer teknolojilerindeki gelişmeler bilgi yoğun endüstrileri
faaliyetleri ise destek faaliyetleri olarak ayırır.[7] çok derinden etkilerken, fiziksel süreçlerin yoğun
Şekil 1’de çeşitli endüstrilerde bilginin rolü ve olduğu bilgi yoğun olmayan endüstrilerin de fiziksel
yoğunluğundaki farklılıklar ürün ve süreçlerdeki bilgi süreçlerinde dönüşümler meydana getirmektedir. [8]
yoğunluğu açısından karşılaştırmalı olarak

Ürünün Bilgi Yoğunluğu


Değer Zincirinin Bilgi Yoğunluğu

Yüksek
Petrol arıtma Bankacılık
Medya
Havayolları

Düşük Çimento

Düşük Yüksek

Şekil 1. Endüstrilere Göre Bilgi Yoğunluğu Matrisi

Küresel ve çok bileşenli bir endüstri olarak hava bilginin doğru, zamanında ve güvenilir biçimde
taşımacılığı endüstrisi her şeyden önce bir bilgi akmasının hava taşımacılığının temel
endüstrisidir. Hava taşımacılığı endüstrisinde bilgi, gerekliliklerinden biri olduğu kabul edilmiştir.
farklı ve coğrafi olarak birbirinden ayrı mal ve hizmet Günümüzün yüksek ölçüde rekabete açık ticari hava
üreticilerini bir arada tutan birleştirici bir unsurdur. Bu taşımacılığında ise, tüm bunlara ek olarak işletmenin
farklı taraflar bir ağ şeklinde örgütlenmişlerdir ve varlığını sürdürebilmesi için bilgi hayati önem taşır
aralarındaki bilgi, iletişim ve hizmet akışı ile nihai hale gelmiştir.
ürün ortaya çıkmaktadır. Havacılık bilgi hizmetleri Bilginin bu derece yaşamsal önem taşıdığı bir
(AIS), hava seyrüsefer sistemleri ve benzeri sistemler çerçevede, farklı birimlerde üretilen ve hızlı ve doğru
hava taşımacılığının yapısında doğal olarak verilmesi biçimde diğer süreç elemanlarına iletilmesi gereken
gereken hizmetlerdir. [2] Hava taşımacılığı sisteminin bilginin elde edilmesinde, işlenmesinde, iletilmesinde
nihai çıktısı olan emniyetli ve etkin hava ve depolanmasında bilgi teknolojilerinin kullanımı
taşımacılığının gerçekleşebilmesi için düzenleyici ve sürecin doğal bir parçası haline gelmektedir. Bu
denetleyici ulusal ve uluslararası otoriteler, üretici çerçevede bilgi teknolojileri bazı sektörlerde
firmalar, havayolları, havaalanları, yer hizmeti kolaylaştırıcı etki gösterirken; havayolu endüstrisi için
işletmeleri, eğitim kuruluşları, dağıtım kuruluşları, bu etki dönüştürücü nitelikte olmaktadır. 1976’da
bakım kuruluşları ve nihai tüketici olarak AB.D.’de ilk CRS’lerin seyahat acentelerine
sıralanabilecek tüm sistem elemanları arasında bağlantılarının sağlanmasını izleyerek, bu sistemler
kusursuz bir bilgi akışının sağlanması gerekmektedir. havayolu bilet rezervasyon ve satış sürecinin temel
Bu açıdan henüz ticari hava taşımacılığının elemanları haline gelmişlerdir.[9] Bilgi teknolojisi işin
gelişmediği dönemlerde bile, yüksek hacimdeki

266
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

yapılmasını kolaylaştırmakla kalmamış; doğrudan işin sayesinde havayolları maliyetlerini azaltırken,


yapılış biçimi haline gelmiştir. müşteriler için de daha basit ve hızlı bir hizmet sunum
İnternet yeni endüstriler yaratmakla kalmamakta, olanağı doğmaktadır. Kendi kendine hizmet
mevcut endüstrilerin de yeniden biçimlenmesine neden uygulamalarının gelecekte çok daha yaygın
olmaktadır.[10] 1990’larda bilgi ve iletişim uygulamalara dönüşeceği öngörülmektedir.[12]
teknolojilerindeki hızlı gelişme ve özellikle internet
havayollarına da yeni fırsatlar sağlamıştır. Bunun 2.2. Firma Düzeyindeki Etkiler
görünen yüzü; 1) internet yoluyla satış ve dağıtım, 2)
Bilgi teknolojilerinin firma düzeyindeki temel etkileri
elektronik biletlemedir. E-ticaretin bu yeni araçları ile
işletmenin iş yapma biçimini değiştirmek yoluyla
havayollarına yepyeni bir elektronik pazar doğmuştur.
gerçekleşmektedir. Kurumsal Kaynak Planlaması
Havayolları 1990’ların başından itibaren, önce
(Enterprise Resource Planning-ERP), intranet,
GDS’lerdeki hisselerini satarak, onları bağımsız
ekstranet, internet ve diğer bilgi teknolojisi
işletmeler haline getirmiş, daha sonra kendi web
uygulamaları işletmenin içsel ve dışsal süreçlerinde
sitelerini kurmak ya da Orbitz, Expedia, Travelocity,
kullanılmaktadır. Hatta bu uygulamaların bir adım
Priceline, Otopenia gibi ortak bilet satış siteleri
daha ileri götürülerek Kurumsal Uygulama Mimarisi
oluşturmak suretiyle seyahat acentelerini yavaş yavaş
şeklinde bütünleştirildiği de görülmektedir. Şekil 2’de
devreden çıkarmaya başlamışlardır.[5] Böylece
Kurumsal Uygulama Mimarisi (Enterprise Application
seyahat acentelerinin havayolu dağıtım sürecindeki
Integration-EAI) görülmektedir.[13] Müşteri ilişkileri
etkinliği azalırken, havayolu endüstrisinde bir
yönetimi (Costumer Relationship Management-CRM)
aracısızlaşma dönemi başlamıştır. İnternet mevcut
ve tedarik zinciri yönetimi (Supply Chain
havayollarının dağıtım maliyetlerini azaltırken; aynı
Management-SCM) yazılımları, veri tabanı havuzları,
zamanda düşük-maliyetli olarak adlandırılan havayolu
intranet ve ekstranetler de günümüzde işletme sistem
işletmecilik biçiminin ortaya çıkmasına da öncülük
bütünleşmesinde çeşitli şekillerde kullanılan
etmiştir. İnternetin ticari amaçla kullanımından önce
uygulamalardır. [14,2] Bugünün iş dünyasında işletme
de düşük maliyet kavramını uygulayan havayolları
bilgi sistemi uygulamaları işletme sınırlarını aşarak
bulunsa da internet devrimi ile birlikte düşük maliyetli
müşterileri, tedarikçileri, iş ortaklarını ve elektronik
taşımacılık havayolu endüstrisinin hızla büyüyen bir
pazaryerlerini kapsayacak biçimde genişlemekte ve bu
dalı haline gelmiştir. Örneğin 1996 başında internet
amaçla çok çeşitli uygulamalardan
üzerinden bilet satışına başlayan Southwest’in acente
yararlanılmaktadır.[15,2]
yoluyla bilet satış maliyeti bilet başına $10 iken, web
Havayolları yoğun biçimde çeşitli içsel ve dışsal bilgi
sitesinden satışın maliyeti yalnızca $1 olarak
sisteminden faydalanmaktadır.[16,17] Uçuş tarife
gerçekleşmiştir[11,5]. Böylece elektronik biletleme
yönetimi, ekip planlaması, operasyonal kontrol, bakım
havayolu endüstrisi için birim maliyetlerini düşürmek
planlama, istasyon kontrol, kargo takip, muhasebe
yoluyla üretim ekonomisini etkilediği görülmektedir.
finans gibi işlevsel bilgi sistemleri ve karar destek
İnternetin ve diğer bilgi teknolojilerinin havayolu
sistemleri içsel sistemler ve intranetlere örnek olarak
endüstrisindeki geniş kapsamlı etkilerinden bir diğeri
verilebilir. Bilgisayarlı rezervasyon sistemleri aslında
ise, son dönemlerde gitgide artan kendine kendine
dışsal sistemler olup, aynı zamanda stok yönetimi,
hizmet (self-service) uygulamalarıdır. Bu şekilde
pazarlama ve satış, gelir ve hâsılat yönetimi, biletleme
personele gerek kalmadan elektronik rezervasyon,
ve kalkış kontrol amaçlarına da hizmet etmektedir
biletleme, check-in uygulamaları yerine
getirilmektedir. Kendi kendine hizmet uygulamaları

Tedarikçiler

Tedarik Zinciri Yönetimi


Satın Alma - Tedarik
Ortak İlişkileri Yönetimi
İşbirliği - Karar Desteği

Satış - Dağıtım
Bilgi Yönetimi
Çalışanlar

Ortaklar

Kurumsal Kaynak Planlama


İçsel İşletme Süreçleri

Müşteri İlişkileri Yönetimi


Pazarlama - Satış - Hizmet

Müşteriler

Şekil 2. Kurumsal Uygulama Mimarisi

267
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Hava taşımacılığı sisteminin her elemanı faaliyetleri kolaylıklar olarak ortaya çıkmaktadır. Havayolu
için ağır biçimde dışsal partnerlere yani sistemin diğer endüstrisinin yoğun biçimde ulusal ve uluslararası
elemanlarına bağımlıdır. Dolayısıyla üretim düzenlemelere bağlı bir endüstri oluşu gibi sektörel
zincirindeki her işletme birbirlerinin tedarikçisi ve engelleri dışarıda tutarak yapılacak bir
müşterisi durumundadır. Tüm havayolları faaliyetleri değerlendirmede, CRS’lerin yüksek düzeydeki yatırım
için havaalanı altyapısına gereksinim duyarlar. Bundan maliyetleri nedeniyle her havayolu tarafından
dolayı, havayollarının iniş slotlarının ve kapıların kurulamaması ve CRS’lerde yer almamanın
istenmesi, iniş ve kalkışlar konusunda bilgilenme, havayolları için sektörde var olmama gibi bir anlam
gecikme durumunda slot değişikliği, uçuş yollarının taşıması nedeniyle 1990’lara kadar olan dönemde
bildirilmesi ve operasyonlarının koordinasyonu için piyasaya giriş engellerini artırdıkları söylenebilir.
havaalanı ve hava trafik kontrol sistemleriyle Özellikle CRS sahibi havayolu için bu, başlangıçta çok
etkileşimlerini sağlayacak uygun sistemleri stratejik bir üstünlük yaratmıştır. Daha sonra diğer
geliştirmeleri gerekmektedir. Ayrıca havayolunun rakiplerin çıkması ile bu durumun stratejik etkisi
tedarikçilerinin en önemlilerinden biri olan yer hizmeti nispeten azalmış ve birkaç GDS firması sektöre hakim
işletmeleri yakıt temini, check-in, yük kontrolü, ikram duruma gelmiştir. İnternetle birlikte pazara giriş
ve temizlik gibi işlevleri havayolu adına yerine engellerinin özellikle pazarlama ve satış maliyetlerinin
getirmektedir.[2] Bunlar ve diğer tüm partnerleri ile minimuma indirilmesi yoluyla azaldığı söylenebilir.
etkili iletişimi sağlamak üzere kurulan ekstranetler Bilgi teknolojilerinin yaygınlaşması tedarikçilerle
havayolu açısından büyük faydalar getirmektedir. havayolu arasındaki ilişkileri de etkilemiş, her iki taraf
Bunun yanı sıra havaalanı operasyonlarında kullanılan için de alternatif arama ve seçme sürecini
CUTE (Common Use Terminal Equipment), bagaj kolaylaştırmıştır. Yer hizmetleri gibi genellikle
yönetim, kayıp bagaj takip ve güvenlik sistemleri de tedarikçi sayısının kısıtlı ve tedarikçi değiştirme
havayollarının etkinliğini artırmaktadır. maliyetlerinin yüksek olduğu durumlarda etkileri
İnternet havayolları için her türlü işlevsel alanda kısıtlı olsa da bilgi teknolojilerinin özellikle
büyük fırsatlar vaat etmekte ve gün geçtikçe e-ticaret hammadde ve malzeme temini açısından havayolunun
başta olmak üzere diğer işletme süreçlerini de pazarlık gücünü artırması söz konusudur.
etkilemektedir.[18] Kendi kendine hizmet kiosk İnternet özellikle alıcıların yani havayolu müşterisinin
uygulamaları, yolcuların bir görevli için kuyrukta gücünü de önemli ölçüde artırmıştır. Yolcunun
beklemeden, rezervasyon, check-in, boarding kartı havayolu ya da seyahat acentesine bağımlılığı azalmış,
alma, yer seçme, sık uçucu millerini kontrol etme, bir alternatifleri değerlendirme ve en uygun olanı seçme
üst sınıfa yükselme taleplerini gerçekleştirme, bilet parmağının ucuyla yapılabilecek bir işlem haline
satınalma, e-bilet makbuzlarını alma ya da bagaj gelmiştir.
checklerini yapma gibi uygulamaları yapabilmelerini İnternet ve diğer bilgi teknolojilerinin bu olumlu
olanaklı kılmaktadır. Her geçen gün daha fazla etkilerinin yanında endüstri düzeyinde olumsuz etkileri
havayolu havaalanlarında kendilerine ait kiosklar de olabilmektedir. İnternet ve telekonferans gibi
kurma yoluna gitmektedir. Mobil ticaret ise havayolu sistemlerin gitgide yaygınlaşması özellikle iş amaçlı
endüstrisi için pek çok fırsat vaat etmektedir. Mobil havayolu taşımacılığına olan talep üzerinde negatif
telefonlar, kişisel dijital asistanlar (PDA) ve diğer etki göstermektedir. Çok yüksek oranlarda olmamakla
kablosuz araçlar halen uçuş araştırma ve rezervasyon, birlikte seyahat etmek yerine bu yöntemlerle iletişim
uçuş değiştirme, güncellenmiş iniş ve kalkış bilgisini kurmayı ve toplantılar düzenlemeyi tercih eden
alma, hızlı check-in ve doğrudan yer seçebilme işadamlarının sayısı her geçen gün artmaktadır.
amacıyla kullanılmaktadır. [16,17]
Görüldüğü üzere bilgi teknolojileri havayolu hizmet 2.3. Strateji Düzeyindeki Etkiler
üretim sürecinin her aşamasında yoğun biçimde
Bilgi teknolojilerinin stratejik düzeydeki etkileri düşük
kullanılmaktadır. Bu nedenle bilgi teknolojilerinin
maliyet liderliği, ürün farklılaştırma ya da pazar ya da
firma düzeyindeki etkilerinin havayolu işletmeleri için
niş ürünlerde yoğunlaşma stratejilerine etkileri ile
daha belirleyici nitelikte olması, beklenen bir
değerlendirilmektedir.
durumdur. Bilgi teknolojilerinin firma düzeyindeki
etkilerini analizde Porter’ın “Beş Güç Modeli” uygun Bilgi teknolojilerinin havayolu endüstrisinde stratejik
bir çerçevedir. Porter’a göre bir işletmenin kârlılığını düzeydeki etkilerine en iyi örnek CRS’ler olarak
belirleyen ve endüstri yapısını oluşturan beş temel verilmektedir. CRS’ler yıllar içinde, GDS’lere
faktör bulunmaktadır. Bunlar, rekabetin şiddeti, dönüşerek yalnızca havayolu endüstrisi için değil; otel
alıcıların gücü, tedarikçilerin gücü, ikame ürünler ve ve araba kiralama hizmetlerinin sunumuna ve aynı
piyasaya yeni girişlerdir.[7] CRS’ler ve internet başta zamanda diğer havayollarının da rezervasyon ve
olmak üzere bilgi teknolojilerinin havayolu endüstrisi stoklarının takibine de olanak sağlayan sistemlere
için firma düzeyinde özellikle piyasaya girişte ve dönüşmüşlerdir. Bu dönüşümle GDS’lerde yer almak
rekabette yaratmış oldukları etkiler engel ve havayolları için temel rekabet unsurlarından biri haline

268
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

gelmiş ve GDS sahibi işletmeleri rakiplerine karşı günümüz küresel pazarında işletmenin en önemli
üstün duruma getirerek stratejik avantaj yaratmıştır. rekabet araçlarından biri haline geldiği
Bu sistemler sayesinde havayolları için sık uçucu unutulmamalıdır.
programları, müşteri ilişkileri yönetimi, gelir yönetim Bu çalışmada bilgi teknolojilerinin havayolu
uygulamaları gibi yenilikler uygulanabilir hale gelmiş; endüstrisine etkileri kavramsal olarak endüstri, firma
aynı zamanda havayollarına diğer havayollarına kendi ve strateji boyutlarında ele alınmıştır. Bu konuda
sistemlerini pazarlamak suretiyle bu sistemleri gelir uygulamaya dayalı ve geniş kapsamlı yeni
getiren ve işletme için ayrı bir kar merkezine çalışmaların yapılması hem akademik hem de sektörel
dönüştürme fırsatı sunmuştur. Rakip havayollarını açıdan önemlidir.
sisteme dahil edip etmeme avantajını da ortaya
çıkarmıştır. Daha sonraları taklit edilse de bu ürünler,
sahipleri olan havayolları için farklılaşmış bir ürün KAYNAKÇA
sunma olanağı yaratmıştır. [1] V.Bozkurt, Enformasyon Toplumu ve Türkiye,
Günümüzde ise internet düşük maliyetli havayolu iş Üçüncü Basım. İstanbul: Sistem Yayıncılık, 2000.
modelinin temel itici güçlerinden biri durumundadır. [2] F.Kuyucak, Havaalanlarında Değer Odaklı
İnternet, bir havayoluna düşük maliyetli taşıyıcı Yönetim Yönelimli Bilgi Sistemlerinin
özelliği kazandıran ve jenerik stratejilerden maliyet Kullanılması ve Atatürk Havalimanı Terminal
liderliğini benimsemesine yardımcı olan temel İşletmeciliği Uygulaması, Anadolu Üniversitesi
araçlardan biri durumuna gelmiştir. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış
Ürün ve hizmet farklılaştırma stratejisini benimseyen Doktora Tezi, Haziran 2007.
havayolları için ise müşteri ilişkilerini geliştirmede ve [3] _______ Information and Communication
hizmet kalitesini artırmada bilgi teknolojileri önemli Technologies A Worlbank Group Strategy,
avantajlar sunmaktadır. Örneğin tarihsel müşterileri Washington D.C.: The Worldbank Group, 2002.
verilerini tutarak bunlara göre müşterilerine özel http://www.worldbank.org 12.03.2008.
hizmetler sunma yoluyla işletmeler farklılaştırma [4] F.Alamdari, Regional Development in Airlines
stratejisini benimseyebilirler. Havayollarının müşteri and Travel Agents Relationship, Journal of Air
ilişkileri yönetimi, kabin içi eğlence hizmetleri, kendi Transport Management, 8, 2002, pp.339-348.
kendine hizmet uygulamaları gibi uygulamalarda bilgi [5] E.Kaya ve F.Kuyucak, Havayollarında E-Ticaret
teknolojilerinden etkin biçimde yararlanmaları müşteri İşlemleri ve Muhasebeleştirilmesi, Kayseri 5.
açısından işletme imajını farklılaştırmaktadır. Mobil Havacılık Sempozyumu, HASEM 2006’ya
teknolojiler yardımıyla havayolları belirli bir bilgiyi sunulan bildiri, 13-14 Mayıs 2006.
kişisel dijital asistanları ya da cep telefonları [6] G.L.Parsons, Information Technology: A New
yardımıyla yolcularına doğrudan ve en kısa sürede Competitive Weapon, Sloan Management
ulaştırabilmekte ve hizmeti kişiselleştirebilmektedir. Review, 25:1, 1983:Fall, pp.3-14.
[19] Aynı zamanda veri madenciliği yöntemleriyle [7] M.E.Porter, Competitive Advantage: Creating and
havayolları kendi veri havuzlarından müşterilerine ait Sustaining Superior Performance. New York: The
verileri ilişkisel bir biçimde düzenleyebilmekte ve Free Press, 1985.
buna uygun olarak hizmet geliştirebilmektedir. Sık [8] M.E.Porter ve V.E. Millar, How Information
uçucu programları ve müşteri profili veritabanlarının Gives You Competitive Advantage, Harvard
bütünleştirilmesi ile çok daha yüksek değer yaratacak Business Review, July-August 1985, pp.149–174.
bir yönetim bilgi sistemi oluşturmak olanaklı hale [9] A.Poon, Tourism, Technology and Competitive
gelmektedir.[20] Bilgi teknolojilerindeki gelişmelere Strategy, CABI Pub., 1993.
paralel olarak bu alandaki gelişmeler havayolları için
[10] M.E. Porter, Strategy and Internet, Harvard
önemli fırsatlar vaat etmektedir.
Business Review, March 2001, pp.63-88.
[11] J.A.O’Brien, Management Information Systems,
III. SONUÇ
McGraw-Hill, Irwin International Edition, 2002.
Bilgi teknolojileri havayolu endüstrisinde geçmişten [12] Airline IT Trends Survey 2007, www.sita.aero,
günümüze yapısal bir dönüşüm yaratmaktadır. 12.03.2008
Havayolu işletmeleri için endüstri, firma ve strateji [13] J.A.O’Brien ve G.M.Marakas, Management
düzeyinde bilgi teknolojilerinin kendi rekabet Information Systems, 7th Edition, Boston:
çevrelerindeki etkilerinin ortaya konulması ilk önemli McGraw-Hill Irwin, 2006.
adımdır. Havayolu yöneticileri bu çerçeveyi baz alarak [14] L.E.Mendoza, M.Pérez ve A.Grimán, Critical
stratejik, taktik ve operasyonel düzeylerde bilgi
Success Factors for Managing Systems
teknolojilerinin kullanımının yaratacağı, fırsat ve Integration, Information Systems Management,
tehditleri, işletmelerinin güçlü ve zayıf yanlarını analiz
23, 2, Spring 2006, pp.56-75.
ederek bir bilgi teknolojisi stratejisi benimsemek
durumundadır. Havayolları için bilgi teknolojilerini

269
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

[15] M.A. Roth, D.C. Wolfson, J.C. Kleewein ve C.J.


Nelin, Information Integration: A New Generation
of Information Technology, IBM Systems Journal,
41, 4, 2002, p. 563.
[16] D.Buhalis, eTourism Information Technology for
Strategic Tourism Management, Harlow:
Financial Times Prentice Hall, 2003.
[17] D. Buhalis, eAirlines: Strategic and Tactical
Use of ICTs in the Airline Industry, Information
& Management, 41:805–825, 2004.
[18] D.Jarach, The Digitalisation of Market
Relationships in the Airline Business: The Impact
and Prospects of E-Business, Journal of Air
Transport Management, 8, 2002, pp.115-120.
[19] N.K.Taneja, Driving Airline Business Strategies
Through Emerging Technology. Aldershot:
Ashgate Publishing Limited, 2002.
[20] T.G.Fluoris ve S.L.Oswald, Designing and
Executing Strategy in Aviation Management,
Ashgate: Hamphshire, 2006

270
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

İNFRARED ISITICI FİLAMENTLER


Ömer UZASLAN1 Nurhan KARABOĞA2
Email: info@uzaslan.com Email: nurhan_k@erciyes.edu.tr
1, 2
Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Erciyes Üniversitesi, KAYSERİ

ÖZET sonucunda yayılan elektromanyetik dalgalar veya


Hava alanı terminalleri gibi hem genişlik hem de fotonlar aracılığıyla gerçekleşen enerji aktarımıdır.
yükseklik bakımından oldukça büyük mekanların Bu çalışmanın ikinci bölümünde ışıma ile enerji
ısıtılması ve ısı kontrolünün sağlanması oldukça aktarımı konusunda bilgi verildikten sonra üçüncü
zordur. Bu tür mekanların sıradan panel ısıtıcılar ile bölümde infrared ısıtıcı filamentler ve infrared
ısıtılması güç olmaktadır. Panel ısıtıcılar ve hava teknolojisinin avantajları, neden bu kadar çok tercih
perdeleri, havayı ısıtmakta ve ısınan hava genleşerek edildiği hakkındaki araştırma sonuçları anlatılmıştır.
yükseleceğinden insanların kullandığı bölgeyi terk Son bölümde ise genel bir değerlendirilme yapılarak
etmektedir. Bu yüzden bu tarz yerlerde güneş ışığına sonuçlar açıklanmıştır.
benzer bir ısı kaynağının kullanılması daha uygun
olacaktır. İnfrared teknolojisi, ısının ışıkla taşınma II. IŞIMA İLE ENERJİ AKTARIMI
şeklidir. Dalga boyu aralığı, 0.76 - 300 µm arasında İnfrared 18. yüzyılda Sir Frederic William tarafından
değişmektedir. İnfrared ışıklarının sarı, mavi, yeşil vb. keşfedilmiştir. Hearschel, renk tayflarının ne kadar ısı
gibi diğer ışıklardan farkı ise, ısıyı diğerlerinden daha taşıdığını görmek amacıyla yaptığı deneyler
fazla taşıyabilmesidir. Turuncu renginde olup, sonucunda, ısıyı en fazla kırmızı ışığın taşıdığını
güneşin doğuşu ve batışı sırasında net olarak tespit etmiştir[1]. Bu deney, ‘renge göre ışımalar’
görülebilen ışıklar infrared ışıklar olarak (colorific rays) olarak bilinse de daha sonra ‘infrared’
bilinmektedir. Elektrikli infrared ısıtıcı filamentler, olarak değiştirilmiştir. İnfrared Latince bir kelime
temel olarak iletken bir tel ve bu telin temas yüzeyini olup, kırmızı ötesi anlamına gelmektedir. Sanayide
kapatan cam bir tüpten oluşmaktadırlar. Bu yoğun olarak 1980 yılından sonra kullanılmaya
çalışmada öncelikle infrared teknolojisi anlatılarak başlanmıştır. İmalatta verdiği olumlu sonuçlar
daha sonra ısıtmada bu teknolojinin kullanılması ve neticesinde sanayide kullanımı hızla yaygınlaşmış,
infrared ısıtma sistemlerinin avantajları hakkında pek çok sektörde; kurutma, tavlama, pişirme vb.
bilgiler verilmiştir. amaçlarla kullanılmaya başlanmıştır. Şekil 1’de beyaz
ışığı oluşturan ve enerji taşıyan ışık tayfları
Anahtar Sözcükler: İnfrared, rezistans, elektrikli görülmektedir.
ısıtıcı, tasarruflu ısınma.

I.GİRİŞ
Bir ortama ısı geçişi, iletim (kondüksiyon), taşınım
(konveksiyon) ve ışınım (radyasyon) olmak üzere üç
farklı biçimde gerçekleşebilir. Isı geçişi, her zaman bir
sıcaklık farkının olmasını gerektirir. Isı geçişinin yönü
daima yüksek sıcaklıktaki ortamdan, düşük
sıcaklıktaki ortama doğrudur. İletim, bir maddenin,
enerjisi daha fazla olan moleküllerinden yakındaki
diğer moleküllere, moleküller arasındaki etkileşim
sonucunda enerji geçişidir olarak bilinmekte ve katı,
sıvı veya gaz ortamlarda gerçekleşebilmektedir.
Sıvılarda ve gazlarda iletim, moleküllerin rastgele Şekil 1- Işık Tayfları
hareketleri sırasında birbirleriyle çarpışmaları
sonucunda oluşmaktadır. Katılarda ise moleküllerin İletim ve taşınımdan farklı olarak, ışınımla ısı geçişi
sabit düzen içindeki titreşimleri ve serbest cisimler arasında boşluk olması durumunda da vardır.
elektronların hareketleri sonucunda Işınımla ısı geçişi ışık hızında gerçekleşmektedir.
gerçekleşmektedir. Işınım, maddenin atom veya Güneşten dünyaya gelen ısı, arada boşluk olduğundan,
moleküllerinin elektron düzeninde olan değişmeler iletkenlik ve taşıma yoluyla yayılamaz, bu yayılım

271
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

ışınımladır. Isı geçişi uygulamalarında söz konusu hiçbir katkısı olmayıp, bu enerji sadece akım taşıyan
olan, bir cismin belli bir sıcaklıkta olmasından dolayı telin ısınmasında kullanılırdı.
yaydığı ısıl ışınımdır. Isıl ışınım, x ışınları, gama
ışınları, mikro dalgalar ve radyo dalgaları gibi diğer
elektromanyetik ışınımdan farklıdır. Mutlak sıfır
sıcaklığın üzerinde sıcaklığa sahip tüm katı, sıvı ve
gazlar ışınımı belirli ölçülerde yayarlar, yutarlar ve
geçirirler. Fakat katı cisimler için ışınım bir yüzey
olgusu olarak ele alınabilmektedir. Çünkü metal,
tahta, taş gibi cisimlerin iç bölgelerinde yayılan ışınım
yüzeye erişmeden yutulur, sadece yüzeye birkaç
mikron yakınlığındaki bir bölgede yayılan ışınım
yüzeyden dışarı çıkar. Benzer biçimde, yüzeye gelen
ışınım da birkaç mikron kalınlığındaki bir bölgede
yutulur. Isıtmada infrared teknolojisi, ısının ışıkla
taşınma şeklidir. Uzay boşluğunu geçerek dünyamıza
kadar gelen ve dünyayı ısıtan, 0,76 - 300 µm dalga
boyu aralığındaki güneş ışıkları, infrared ışıklardır.
İnfrared ışıkları ısıyı, sarı, mavi, yeşil vb. diğer
ışıklara göre daha fazla taşıyabilmektedir. Turuncu Şekil 2: Tungsten Tel
renginde olup, güneşin doğuşu ve batışı sırasında net
olarak görülebilmektedir[2]. İkili çift olarak üretilmiş bu teller yüzey alanı
maksimum olacak şekilde spiral veya çokgen sarılarak
Infraredin en büyük özelliği, havayı ısıtmadan yani maksimum ışınım elde edilmektedir. Şekil 3 ve Şekil
havayı aracı olarak kullanmadan doğrudan, objeleri 4’de sırasıyla spiral ve çokgen olarak sarılmış teller
ısıtmasıdır. Günümüzde infrared ışıkları, haberleşme verilmektedir.
alanında, tıbda, ısıtma sistemlerinde geniş bir kullanım
alanına sahiptir. Özellikle ısıtma sistemlerinde
kullanımı, ısıtılması güç olan alanları sağlıklı, verimli
ve ekonomik olarak ısıtabildiği için hızla
yaygınlaşmıştır.

II.I İNFRARED ISITICI FİLAMENTLER


Elektrikli infrared ısıtıcı filamentler temelde, iletken
bir tel ve bu telin temas yüzeyini kapatan cam bir
tüpten oluşmaktadırlar. Filament içerisindeki elektrik
akımını taşıyan tel için çeşitli metaller veya metal
alaşımları kullanılmakla birlikte, bu tip filamentlerde
kullanılan en yaygın olarak kullanılan tel, yüzey alanı
maksimum olacak şekilde dairesel olarak sarılmış ikili
veya çoklu tungsten teldir. Birim uzunluk ve sarım
teknikleri dikkate alındığında en yüksek enerjinin Şekil 3: Spiral Olarak Sarılmış Tungsten Tel
tungsten tellerden elde edilebilmesi, bu tel çeşidinin
infrared ısıtıcı filamentlerde yoğun olarak
kullanılmasının başlıca nedeni olmaktadır. Tugstene
göre daha az enerji veren alternatif filament telleri
karbon ve ya demir alaşımları, krom ve alüminyum
teller de kimi uygulamalarda kullanılmaktadır[3].
Şekil 2’de iki çiftli olarak üretilmiş, spiral sarıma
hazır tungsten tel görülmektedir.

Önceleri elektrikli ısıtıcılarda kuartz filamentler


kullanılmakta idi. Bu filamentlerin en büyük
dezavantajı kullandığı elektrik enerjisinin sadece bir
bölümünü ortama ısı enerjisi olarak vermesiydi. Bunu
yaparken de önce kendisinin ısınması için belirli bir
zamana ihtiyaç duymaktaydı. Bu süre zarfında
şebekeden çekmiş olduğu elektriğin ortam ısısına Şekil 4: Çokgen Olarak Sarılmış Tekli Tel

272
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Isıtmada hava moleküllerinin kullanılması, ısının


iletiminde yaşanan dezavantajlardan birisidir. Kuartz
rezistans kullanılan elektrikli ısıtıcılarda, cihazın
temasa açık metal aksamının çok fazla ısınması
yanma, yangın çıkarma, elektrik aksamına zarar verme
gibi birçok problemi de beraberinde getirmekteydi.
Isının infared ışıma ile taşınması bu sorunların
çözülmesini sağlamıştır.

Karbon filamentler, endüstriyel üretim için çok hassas,


ince, kolay kopan ve elde edilebilen ısı enerjisi
açısından çok yetersiz olmaktadırlar. Ama FeCrAl
alaşımı kullanılan filamentlere göre, ısınma ve ısıtma
süreleri çok daha hızlıdır. Işımanın daha yüksek
olması için akım taşıyan tel ile cam kafes (tüp) arasına
halojen gibi bazı gazlar doldurularak elde edilen
filamentler de mevcuttur. Yüksek enerjili bu
filamentler genel olarak endüstriyel ısıtmada,
fırınlamada kullanılmaktadırlar. Bu tip filamentlerde
ısı ile birlikte ortama göz ile görülebilen ışık da Şekil 6: Işıma Değerleri
verilmektedir[4].
İnfrared ışıma yapan rezistansların yaklaşık 40sn. olan Tungsten tel kullanılan bir infrared ısıtıcı filament
ışımaya başlama süreleri, yaklaşık 160sn. olan kuartz belli bölümlerden oluşmaktadır: tekbir eksen etrafında
filamentlerin ısınma sürelerinden çok daha düşüktür. homojen aralıklar ile, temas yüzeyi maksimum olacak
Ama bu yeni teknolojinin asıl tasarruf sağlayan kısmı şekilde sarılmış tungsten malzemeden imal edilmiş,
ısının ışıma ile ortama aktarılmasıdır. Bu sayede ikili veya üçlü burgular ile kuvvetlendirilmiş tel, bu
rezistans ile üretilen ısı, parlak yüzeyli (Krom-Nikel, telin dış yüzey ile elektriksel temasını kesen seramik
Alüminyum gibi) bir reflektör, bir ayna ile ortama veya camdan imal edilmiş boru veya tüp, tungsten teli
anında aktarılmaktadır. Böylece cihaz yüzeyinin gergili ve yatay eksen üzerinde sabit tutan, aynı
ısınmasının, ısınan havanın cihaz üzerinde zamanda bağlantı uçlarını oluşturan, ısıya dayanıklı
yoğunlaşmasının da önüne geçilerek ortam ısının bir metal çubuklar, ve bu çubuklar etrafındaki porselen
an evvel istenilen değere ulaşması sağlanmaktadır. izolasyon malzeme. Şekil 7’de bu şekilde hazırlanmış
Ayrıca ışıma ile ulaşılan cisimlerin sıcaklıkları da tipik bir ısıtıcı rezistansı gösterilmektedir[5].
yükseltilerek ortam ısının hissedilen değerinin
yükselmesi sağlanmaktadır. Bu da infrared sistemlerin
en büyük avantajlarından biridir. Şekil 5’de, bütün bu
faktörler göz önüne alınarak hazırlanmış filament
verimlilikleri grafik olarak gösterilmektedir.

Şekil 7: Tungsten Filamentin Dış Görünümü

Tungsten filament kullanılan bir infrared ısıtıcıda, tel


üzerinden akım geçmeye başladığında telin renginin
zamanla portakal rengine döndüğü görülür. Bu,
filamentin yüksek sıcaklığa ulaştığını göstermektedir
çünkü yüksek sıcaklığa ulaşan bütün cisimler, ışıma
yapmaktadırlar. Temel olarak ısıtmada ışıma
tekniğinin kullanılmasındaki amaç, verimliliğin
artırılmasıdır. Yüksek ısıdaki cisimlerin yapmış
olduğu ışıma, Stefan-Boltzmann Kanunu olarak
Şekil 5: Verim Tablosu bilinen ve aşağıda verilen bir eşitlik ile
hesaplanmaktadır.

Şekil 6’da ise farklı malzemelerin, farklı ısı P = eσA(T 4 − T 4 c) (1)


değerlerindeki ışıma değerleri verilmektedir[2].

273
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Eşitlik 1’de, P yayılan net güç, e kullanılan alaşıma İnfrared ısı, enerji tasarrufu sağlamaktadır. Harcadığı
göre değişen salım gücü, A yayılım alanı, T yayılım elektriğin yaklaşık % 96’sını ısı enerjisine
ısısı, σ Stefan sabiti 5,669661 x 108 Wm-2K4 ve Tc dönüştürmektedir. Kuartz ısıtıcılar ile 1 saatte
çevre ısısı olarak tanımlanmaktadır. Tablo 1’de ısıtılabilen alan, infrared sistemler ile yaklaşık 40
tungstenin ısıl özdirencine ait bilgiler verilmektedir. dakikada aynı ısıya ulaşabilmektedir.

Tablo 1:Tungstenin Isıl Özdirenci İnfrared ısı, anında ısıtmaya başlamaktadır. Isının, her
zaman kullanılmayan alanlarda, hava alanı
R/R300K Isı Özdirenç terminallerinde, geçiş kapılarında, lokantalarda,
laboratuarlarda, tapınaklarda vb. gibi çok uzun süre
[K] μΩ cm yerine kısa süreler için gerekli olduğu durumlarda
7.14 1500 40.36 infrared sistemler son derece kullanışlı olmaktadır.
8.28 1700 46.78 Aksi takdirde alanın kullanılmaya başlamadan önce
9.44 1900 53.35 ısıtılması ısınma maliyetinin artmasını sağlayacaktır.
10.03 2000 56.67
İnfrared ısı, ısıtılacak alan içerisindeki havayı
12.46 2400 70.39 doğrudan ısıtmadığı için, hava içerisinde bulunan su
15.63 2900 88.33 buharı kurumamaktadır dolayısıyla infrared ısı sağlıklı
ısıtmaktadır. Ayrıca hava sirkülasyonuna yol açmadığı
Eşitli 1 kullanılarak, ısıtılması gereken alan veya için bakterilerin bir yerden başka bir yere taşınmasının
yüzey için gerekli olan P gücü hesaplanabilir. Güç da önüne geçmektedir. Otobüs terminalleri, hava
hesaplandıktan sonra karbon fiber, halojen, tungsten alanları, tren garları gibi toplumun büyük bir kesimi
vb. gibi kullanılacak filament türünün seçimi tarafından sıklıkla kullanılan geniş alanlarda
yapılmaktadır. Filamentten elde edilecek güç ile doğru kullanımının yaygınlaşmasının nedenlerinden biri de
orantılı olacak şekilde tel kesiti ve tel uzunluğu budur.
aşağıda verilen eşitlikten yararlanarak
hesaplanmaktadır. İnfrared ısı güvenli bir ısı kaynağıdır. Akım taşıyan tel
ile ortam arasında elektriksel yalıtımı sağlayan
(2) seramik veya cam tüp ihtiva ettiğinden dolayı
güvenlidir, kaçak akımlara izin vermez. Banyo gibi
aşırı nemli ortamlarda dahi çalıştırılabilmektedir.
Filament yapımında kullanılan tel için rezistans
hesabı, Eşitlik 2 ile hesaplanmaktadır. İnfrared ısıtıcıların çalışma ömrü uzundur. Çevresel
değişkenlerden etkilenmesi, kuartz tüplere kıyasla
II.II İNFRARED TEKNOLOJİNİN daha az olmaktadır. İnfrared ısıtıcıların yaklaşık 8000
AVANTAJLARI saat olan çalışma ömürleri diğer ısıtıcılara oranla çok
Genişlik ve yükseklik bakımından büyüklük arz eden daha uzundur[6].
mekanlarda tercih edilen infrared ısının avantajları
aşağıda verilmektedir: III. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
İnfrared ısı, havayı ısıtmadan insanları ısıtmaktadır. Kıymetli bir enerji kaynağı olan elektriğin %96’sını
havada serbest olarak hareket eden infrared ısı için ısı enerjisine dönüştürerek ortama veren infrared
cisimler ısıtma alanını teşkil etmektedir. Dolayısı ile ısıtıcılar günümüzde, çok daha fazla kullanılmaya
ısı, hava tarafından emilmemektedir. Konvansiyonel başlanmıştır. İnfrared teknolojiye sahip ısıtma
ısıtmada çevredeki hava ısıtılmakta ve ısınan hava sistemleri kullanılırken dikkat edilecek olan en önemli
sürekli yükselerek ısınması gereken alandan nokta, bu sistemlerin ek bir ısıtıcı sistem olarak
uzaklaşmaktadır. İnfrared ısıda, yüzeylerin ısınması kullanılması durumunda kullanışlı olduğudur. Aksi
sağlanmaktadır. takdirde ısıtılmak istenen ortamın sadece elektrik
enerjisi kullanılarak ısıtılması maliyeti artıracaktır.
İnfrared ısı, alan kontrolü esnekliği sağlamaktadır. Gelişen teknoloji ve Ar-Ge bölümlerinde yapılan
Kuartz, panel veya hava perdeleri tarzındaki ısıtıcılar teknik iyileştirmeler neticesinde önümüzdeki yıllarda
havayı ısıtıp, havanın sirkülasyonu ile ısının yeni gelişmeler ümit edilmektedir.
yayılmasını sağladıkları için ısıtılacak ortamın
büyüklüğü önemli olmaktaydı. Ama infrared Kaynaklar
sistemlerde ısı, doğrultu boyunca taşındığı için [1] http://coolcosmos.ipac.caltech.edu//cosmic_c
ortamın esnek olarak ısıtılması, yani sadece bir lassroom/ir_tutorial/
bölümünün ısıtılması mümkün olmaktadır. Bu da [2] Tr. J. of Engineering and Environmental
tasarruf açısından önemli olmaktadır. Sciences 22 (1998) 131-144

274
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

[3] Physical Properties of Materials, Fostoria


Industries
[4] Proper Infrared Heat Lamp Use for Efficient
Livestock Production, Joseph M. Zulovich
Department of Agricultural Engineering,
Web maintenance 5/30/07
[5] GE Consumer & Industrial,Specialty ighting
Halogen Industrial Quartz Heat Lamp
QH1MT3/R 235V 1000W Tehnical
marketing data sheet
[6] MaximuS Infrared Isıtıcı Ar-Ge Departmanı,
Yatırım Araştırması Raporları.

275
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

PID DENETİM ORGANI KULLANARAK UÇAKLARDA KALKIŞ ve


İNİŞ HALİNDE YUNUSLAMA (PITCH) AÇISI KONTROLÜ
Şahin YILDIRIM Sertaç SAVAŞ

Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Mekatronik Mühendisliği Bölümü, 38039 KAYSERİ


sahiny@erciyes.edu.tr

ÖZET II. UÇAK SİSTEMİ

Yolcu uçaklarında kalkış ve iniş halinde; arka ve Yerçekimini yenmiş olan her şeyin uçtuğu söylenebilir
burun kısmının zemine çakılmaması için burun eğim fakat güvenli bir uçuşun bir amaca hizmet edebilmesi
açısının (yunuslama) en optimum şekilde kontrol için havada seyreden cismin dengeli ve kontrol
edilmesi gerekir. Bu çalışmada, optimum PID kazanç edilebilir olması gerekmektedir.
parametrelerini Ziegler-Nichols metodu kullanarak
tespit ederek; Adaptive PID denetim organı dizayn Kanat, uçakları havada kaldırmaya yetse de uçağın
edilmiştir. görevini başarıyla ve güvenli bir şekilde yerine
getirebilmesi için uçuş denetimlerine ihtiyaç vardır.
Simülasyon sonuçlarından da görüleceği gibi, farklı Uçuş denetimleri pilotun uçağı tüm hareket
kalkış ve iniş referans yörüngelerine göre eğim açıları eksenlerinde kontrol edebilmesini sağlar.
kontrol edilmiştir.
Bir uçağın tam olarak denetlenebildiğini söylemek
I. GİRİŞ için bir pilotun bu üç eksende de uçağın hareketine
hakim olması gerekmektedir. Bunlar, düşey,
Son yıllardaki ileri uçak teknolojisi gelişmelerine boylamasına, yanal eksenlerdir.
rağmen, uçak sistemlerinde iniş ve kalkış halinde
birçok istenmeyen kazalarla karşı karşıya Düşey eksen, uçağı tepesinden diklemesine kesen
kalınmaktadır. Bunlardan en önemlisi uçağın eksendir. Bu eksen etrafındaki harekete “sapma”
yunuslama (Pitch) açısının en iyi şekilde kontrol hareketi denir. Sapma hareketi uçağın burnunu sağa ya
edilebilememesidir. da sola hareket ettirmektedir. Sapma hareketini
sağlayan temel kontrol yüzeyi dümendir. Bu hareket
Mini insansız hava araçlarında gözlem ve hedef geminin ya da arabanın sağa ve sola gerçekleştirdiği
izleme işlemlerini gerçekleştirmek üzere 2 eksenli hareketlere benzetilebilir.
yalpa çemberli bir kamana kontrol sisteminin tasarımı
Kuzey ve arkadaşları tarafından yapılmıştır [1]. Ayrıca Boylamasına eksen, uçağın burnundan kuyruğuna
bir prototip imal edilerek, özellikleri teorik tasarımla uzanan ve uçağı boylamasına kesen eksendir. Bu
mukayese edilmiştir. eksen etrafında gerçekleştirilen harekete yuvarlanma
ya da yatma denir. Yatma hareketi uçağın yere göre
PID kontrol organı dizaynı konusunda, 6 serbestlik olan düzlemsel açısını değiştirir. Pilot tarafından bu
dereceli raylı taşıt titreşimlerinin aktif kontrolü için, hareket yatırgaçlarca (Aileron) kontrol edilir.
bulanık PID kontrolör tasarımı Metin ve arkadaşları
tarafından gerçekleştirilmiştir [2]. Konforlu bir Bu çalışmada uçağın kalkış ve iniş halinde oluşan
yolculuk için raylı taşıt gövdesi ve özellikle yolcu hareket sonucu, yanal eksen, bir kanat ucundan diğer
koltuğu titreşim genlikleri ve ivmelenmeleri minimize kanat ucuna uçağı enlemesine kesen eksendir. Bu
edilmiştir. eksen etrafındaki harekete yunuslama denir.
Yunuslama uçağın hücum açısını değiştirmesi,
Kontrol teorisinin klasik problemlerinden biri olan tırmanma ya da dalış konumuna geçmesidir. İrtifa
Sarkaç Sistemi PID denetim organı ve tam durum geri dümeni bu hareketin temel kontrol yüzeyidir.
besleme ile kontrolü Kizir ve arkadaşları tarafından
araştırılmıştır. Yöntemlerinde, sarkaç istenen dikey Uçak Sisteminin Fiziki Modeli ve Sistem Denklemi
pozisyona 10 sn içerisinde getirilmiştir. Ayrıca her iki
yöntemde, tam durum geri-besleme yönteminin daha Bir uçağın hareket denklemi çok kompleks ve altı
gürbüz olduğunu ispatladıkları vurgulanmaktadır [3]. lineer olmayan diferansiyel denklemden oluşmaktadır.

276
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Bundan dolayı, belirli kabuller altında; bu denklemler Bir uçağın temel koordinat eksenleri ve etkiyen
yanal ve boyuna doğrultuda lineerleştirilebilir. kuvvetleri şematik olarak Şekil 1’de gösterilmiştir.

Burun eğim açısı kontrolü, bir boyuna doğrultudaki


problemdir ve uçağın burun eğimini kontrol eden
otomatik kontrol sistem dizayn edilebilir.
Kaldırma Kuvveti

x
θ α
υ
γe
x' Hava
Direnci

δe

z z', Ağırlık Kuvveti

Şekil 1. Bir uçağın temel koordinat eksenleri ve etkiyen kuvvetleri.

Uçağın, sabit hızda ve yükseklikte sabit tepkide


olduğu kabul edilirse, böylece itme kuvveti ve hava Bu kabuller altında, bir uçağın hareket denklemi
direnci ihmal edilerek, kaldırma kuvveti ve ağırlık aşağıdaki şekilde yazılabilir.
birbirini dengeler. Burun açısı değişse bile bütün
koşullar altında uçağın hızı değişmez.

α& (t) = μ(t) Ω σ(t) ⎡⎢− (C L + C D ) α(t) + ⎛⎜ 1 − C L ⎞⎟ q(t) − (CW Sinγ e ) θ(t) + C L ⎤⎥ (1)
⎣ ⎝ μ ⎠ ⎦

μΩ
q& (t) = (2)
2 I yy {[C M − η (C L − C D )] α(t) + [C M 1 + σ C M 2 (1 − μ C Li )] q(t) + (η CW Sinγ e (t)) δ e (t)}

α : atak açısı 2u
q : baş eğimi oranı Ω= (4)
θ: baş açısı c
δe: Yükselti dümeni saptırma açısı
u : Denge uçuş hızı
CT : İtme kuvveti sabiti
ρ e Sc CD : Hava direnci sabiti
μ= (3)
4m CL : Kaldırma kuvveti sabiti
CW : Ağırlık kuvveti sabiti
ρe : uçağın etrafını çevreleyen havanın yoğunluğu CM : Burun eğim açısı momenti sabiti
S : Kanat platform alanı γe : Uçuş yolu açısı
c : avaraj tel boyu
m : Uçağın kütlesi 1
σ= = sabit (5)
1 + μ CL

277
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Iyy : Normalleştirilmiş atalet momenti ⎛ de ⎞


t
1
δ e (t ) = K p ⎜ e(t ) + ∫ e(t )dt + Td ⎟⎟
⎜ (7)
η = μ σ C K = sabit (6) ⎝ Ti 0 dt ⎠

III. PID DENETİM ORGANI şeklindedir. Kullanılan yaklaşık türev PID denetim
organı ise;
Kontrol sistemlerinde en sık kullanılan denetleyici
yapısı Oransal-İntegral-Türevsel (PID) kontrolördür. ⎛ 1 ⎞⎛ 1 ⎞
Bu tip denetim yapısının avantajı, denetleyici δ e ( s) = K p ⎜⎜ e( s) + e( s) + Td s ⋅ e( s) ⎟⎟⎜ + 1⎟ (8)
⎝ Ti s ⎠⎝ Ns ⎠
sisteminin kolayca gerçekleşebilmesidir. Özellikle
düşük işlem hızı olan mikrodenetleyicilerde PID
kontrolör kullanılmaktadır. Diğer taraftan kullanım şeklindedir.
basitliğine rağmen, sağladığı performans gelişmiş
denetleyici sistemlere göre düşüktür [4]. Denetim organının kazanç parametreleri Ziegler-
Nichols Sürekli titreşim metodu kullanılarak
Denetlenecek sistemin dinamik yapısına bağlı olarak belirlenmiştir. PID denetim şekli, üç temel denetim
PID denetiminde yer alan üç temel denetim etkisinin etkisinin üstünlüklerini tek bir birim içinde birleştiren
mümkün olan en basit bileşimleri kullanılması tercih bir denetim etkisidir. İntegral etki sistemde ortaya
edilebilir. çıkabilecek kalıcı-durum hatasını sıfırlarken türev
etkide, yalnızca PI denetim etkisi kullanılması halinde,
Uçaklarda kalkış ve iniş halinde yunuslama açısının sistemin aynı bağıl kararlılığı için cevap hızını artırır.
Adaptif PID denetim organı ile kontrolünün blok Buna göre PID denetim organı; çok iyi bir şekilde
diyagramı Şekil 2’de şematik olarak gösterilmiştir. kazanç parametreleri tespit edildiğinde, sistemde sıfır
kalıcı durum hatası ile hızlı cevap sağlar.
PID denetim yasasına göre, yükselti dümeni saptırma
açısı δe(t), denetim sinyali;

Kazanç Bozucu
Ayarlama Etkenler
Algoritması

Referans
Yunuslama θR(t) e(t) PID Denetim δe(t) Uçak θG(t)
+
Açısı Sinyali - Organı Sistemi
Üretici

Şekil 2. Bir uçağın kalkış halinde burun eğim açısının Adaptif PID denetim organı kontrol sisteminin şematik
görünümü.

θR : Referans uçak yunuslama açısı sistem parametrelerinin değiştirilmesi gerekliliği bu


θG : Gerçek uçak yunuslama açısı sistemler için bir dezavantaj olarak verilebilir [5].

Son yıllarda; sık kullanılan denetleyiciler, Yapay Zeka IV. SİMÜLASYON


ve Bulanık Mantık kullanan denetleyicilerdir. Yapay
Zeka ve Bulanık Mantık kullanılan denetleyicilerde Bu bölümde, farklı kazanç parametrelerine göre PID
yüksek performans elde etmek mümkün olmakla denetim organı kullanılarak, modellenmiş bir uçağın
birlikte, Yapay Zeka ve Bulanık Mantık iniş ve kalkış hali için yunuslama (Pitch) açısı
uygulamalarında; önceden bir eğitim aşamasının MATLAB Simulink toolbox kullanılarak kontrol
gerekmesi ve her yeni konum fonksiyonuna göre edilmiştir. PID denetim organı kazanç parametreleri;

278
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Ziegler-Nichols kriteri yardımıyla optimum olarak


tespit edilmiştir. Şekil 5(a) ve (b)’de ise optimum olarak tespit
edildiğini ifade eden kazanç parametreleri, en iyi
Şekil 3(a) ve (b)’de görüldüğü gibi, uçağın kalkış hali performansı ve kontrol edilebilirliği vermiştir.
için hata çok küçük olup, iniş halinde ise istenen açı Referans yunuslama açı değişimi ile sistemin verdiği
değişimine ulaşmak için belli bir gecikme zamanı söz yaklaşımda hata yok denecek kadar azdır.
konusudur. Bu zaman yaklaşık 2 sn’dir.
Son Şekil 6(a) ve (b)’de grafiksel değişimde; yüksek
Farklı PID kazanç parametreleri için kontrol yaklaşımı orantı kazancında; sistemin cevabı referans giriş açısal
Şekil 4(a) ve (b)’de, kalkış ve iniş hali için verilmiştir. değişimine göre çok farklılık göstermektedir.
Burada, uçağın her iki durumunda da, tam alçalma ve
yükselme anlarında kalıcı bir durum hatası söz
konusudur.

Şekil 3. Farklı kazanç parametreli Yaklaşık Türevli PID denetim organı ile açısal değişimler,
(Kp=300, Ki=15, Kd=3),
(a) Uçağın kalkış hali, (b) Uçağın iniş hali.

279
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Şekil 4. Farklı kazanç parametreli Yaklaşık Türevli PID denetim organı ile açısal değişimler,
(Kp=3.08, Ki=6.16, Kd=6.16),
(a) Uçağın kalkış hali, (b) Uçağın iniş hali.

Şekil 5. Farklı kazanç parametreli Yaklaşık Türevli PID denetim organı ile açısal değişimler,
(Kp=22, Ki=35, Kd=26),
(a) Uçağın kalkış hali, (b) Uçağın iniş hali.

280
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Şekil 6. Farklı kazanç parametreli Yaklaşık Türevli PID denetim organı ile açısal değişimler,
(Kp=100, Ki=5, Kd=1),
(a) Uçağın kalkış hali, (b) Uçağın iniş hali.

V. SONUÇLAR VE İRDELEME [2] Metin, M., Güçlü, R., Yazıcı, H., Yalçın, N.S.,
Raylı Taşıt Titreşimlerinin Bulanık PID Kontrolör
Bir yolcu uçağının matematiksel modeli çıkarılarak, ile Aktif Kontrolü, TOK’07, Otomatik Kontrol
son yıllarda; ilerleyen teknolojiye göre, uçakların iniş Ulusal Toplantısı, İstanbul, s.77-82, 5-7 Eylül
ve kalkış halinde artan kazalarına önlem teşkil edecek, 2007.
iniş ve kalkış halindeki yunuslama açısı adaptif yapı [3] Kizir, S., Bingül, Z., Oysu, C., Ters Sarkaç
özelliğine sahip PID denetim organının farklı kazanç Probleminin PID ve Tam Durum Geri-Besleme
parametreleri ile kontrol edilmiştir. Yöntemleri ile Kontrolü, TOK’07, Otomatik
Kontrol Ulusal Toplantısı, İstanbul, s.49-54, 5-7
Sonuçlarda göstermiştir ki; Ziegler-Nichols prensibi Eylül 2007.
uygulanarak tespit edilen kazanç parametreli PID [4] Yıldırım, Ş., Erkaya, S., Uzmay, İ., Design of
denetim organı en iyi yaklaşımı göstermiştir (Şekil 5). Neural Controller System for Concorde Aircraft,
Bu tip PID denetim organının deneysel uygulamalarda Journal of Automatic Control and Computer
da iyi sonuçlar verebileceği belirgindir. Science, 38, 3, 53-63, 2004.
[5] Daş, T., Dülger, C., Mathematical Modeling,
KAYNAKLAR Simulation and Experimental Verification of a
SCARA Robot, Simulation Modelling Practice
[1] Kuzey, N.B., Yemencioğlu, E., Kuzucu, A., 2 and Theory, Vol:13, pp. 257-271, 2005.
Eksenli Yalpa Çemberli Kamera Kontrol Sistemi
Tasarımı, TOK’07, Otomatik Kontrol Ulusal
Toplantısı, İstanbul, s.89-94, 5-7 Eylül 2007.

281
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

UÇAK İÇİ OFDM TABANLI KABLOSUZ İNTERNET ERİŞİMİ


M. Nuri SEYMAN1 Gökçen ÖZDEMİR2 Necmi TAŞPINAR2
1 2
e-posta : mnseyman@kku.edu.tr e-posta : gozdemir@erciyes.edu.tr e-posta 3 : taspinar@erciyes.edu.tr

1
Kırıkkale Üniversitesi, Kırıkkale Meslek Yüksekokulu Elektronik Haberleşme Bölümü, 71450 KIRIKKALE
2
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü, 38039 KAYSERİ

ÖZET olanak sağlayan tekniklerin kullanılması gerekmektedir


Günümüz havayolu ulaşımında havacılık gezgin uydu [1-2].
servislerinin (aeronautical mobile satellite services :
AMSS) kullanılabileceği kararı sayesinde uçak içinde Çoğullama yöntemleri sayesinde mevcut band genişliği
internet bağlantısı mümkün olmaktadır. Uçak içinde olabildiğince verimli bir şekilde kullanılarak kablosuz
internet erişimini kablosuz olarak sağlamak için yüksek ortamlarda yüksek hızlarda veri iletimi mümkün
hızlarda veri iletimine olanak sağlayan dikgen frekans olmaktadır . Çoğullama yöntemlerinden biri olan dikgen
bölmeli çoğullama (orthogonal frequency division frekans bölmeli çoğullama (orthogonal frequency
multiplexing:OFDM) yöntemini kullanan IEEE 802.11a division multiplexing:OFDM) da iletilmek istenen veri
ile kablosuz ağ bağlantısı yapılabilir. Bu bildiride, IEEE birbirine dikgen olan alt kanallarda iletilmekte ve bu
802.11a kablosuz ağın performansını değerlendirmek sayede hem band genişliği verimli bir şekilde
için toplanabilir beyaz Gaussian gürültülü (additive kullanılmakta hem de çoklu yol yayılımları yüzünden
white Gaussian noise: AWGN) ve Rayleigh sönümlemeli meydana gelebilecek veri kayıpları en aza indirilerek
kanalda iletim durumu göz önüne alınarak farklı yüksek hızlarda veri iletimi sağlanmaktadır. OFDM’nin
modülasyon türleri için bilgisayar benzetimleri tercih edilme sebeplerinden birisi frekans seçici
yapılmıştır. sönümleme ya da dar bant girişime karşı direnci
artırmasıdır [3-6]. OFDM, sahip olduğu bu avantajlar
I. GİRİŞ dolayısıyla özellikle kablosuz ağlarda
İnternet uygulamalarının her geçen gün artması ve kullanılabilmektedir. Bu sebeple IEEE 802.11a ve
hayatın her safhasına girmesiyle beraber hemen hemen HIPERLAN//2 ağları için standardize edilmiş olup uçak
her yerde internet bağlantısına ihtiyaç duyulmaktadır. içi yüksek hızlarda kablosuz internet erişimi sağlamak
Özellikle uzun uçuşların yapıldığı hava yolu ulaşımında için de kullanılabilir bir yöntemdir [7,9].
müşteri memnuniyetini sağlamak için internet erişiminin
sağlanması gerekliliği bir hayli fazladır. Bu sebeple
WRC-03 (world radio communication conference)
konferansında alınan karar gereği 14-14.5 GHz`lik
frekans bandında havacılık gezgin uydu servislerinin
(aeronautical mobile satellite services : AMSS) de
kullanılabileceği kararı alınmıştır. AMSS servisleri,
uydu aracılığı ile uçakta internete erişim olanağı
sağlamaktadır. Şekil 1’de uçakta internet erişiminin
mümkün olması için gerekli olan düzenleme yer
almaktadır. Bu yapıya göre; EUTELSAT IIF4 (12.5o
Batı) yada EUTELSAT AB2 (8o Batı) uyduları
yardımıyla uçağa internet bağlantısı 14 GHz yer-uydu
bağı ve 12 GHz uydu-yer bağı frekansları ile
yapılmaktadır. Ayrıca uçakta sağlanan internet
erişiminin kablosuz olarak kabin içindeki yolcuların
kullanabilmesi için yüksek hızlarda veri transferine
Şekil 1. Uçaklardaki internet bağlantısı.

282
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Şekil 2. OFDM blok diagramı.

Bu çalışmanın 2. bölümünde OFDM`nin temel


prensipleri anlatılacaktır. 3. bölümde kablosuz ağlarda
⎧x ( N + n ) n = − N G ,....,1
yer alan veri paket yapısı tanıtılacaktır. 4. bölümde IEEE xf = ⎨ (2)
802.11a parametreleri temel alınarak yapılan farklı ⎩ x (n ) n = 0,1,.., N − 1
kanallarda iletim durumlarında farklı modülasyon
türlerine göre bit hata oranlarını gösteren benzetim Daha sonra sinyal kanaldan iletilir. Bu durumda alınan
sonuçları verilecektir. 5. bölüm ise sonuç kısmıdır. sinyal aşağıdaki gibi ifade edilir:
II. DİKGEN FREKANS BÖLMELİ ÇOĞULLAMA y f (n ) = x f (n ) ⊗ h (n ) + w (n ) (3)
(OFDM)
OFDM tekniği yüksek hızlı veri akışını birkaç adet
paralel düşük hızlı veri akışına bölen ve bu düşük hızlı (3) ifadesinde h (n ) kanal darbe cevabı ve w (n ) ise
veri akışlarını birkaç taşıyıcı ile modüle etmek için toplamsal beyaz Gaussian gürültüsüdür. Sinyalin
kullanılan veri iletim tekniğidir [4]. frekans seçimli çoklu yollu sönümlemeli kanaldan
iletilmesi durumunda kanal darbe cevabı h (n ) aşağıdaki
Şekil 2’de genel bir OFDM sisteminin blok diyagramı gibidir:
görülmektedir. Seri veri akışı öncelikle kanalda
meydana gelebilecek olan çeşitli bozulmalara karşı L −1
kodlanmakta ve sonrasında kablosuz kanaldan iletilmek h ( n ) = ∑ α l δ( n − τ l ) (4)
l =0
için gruplanarak modüle edilmektedir. Daha sonra seri-
paralel dönüştürücü yardımıyla parelele dönüştürülen
veri sinyallerine kanal kestirimini ve eşzamanlamasını Burada α l , l . yolun zaman değişimli kompleks
sağlamak için kullanılan pilot tonlar eklenir. Pilot tonlar kazancı; τ l ise l . yolun gecikmesidir. Alıcı tarafta
eklendikten sonra X( k ) sinyalinin zaman domenine
çevrimsel ön takı çıkarıldıktan sonra vericide yapılan
çevrilmesi için FFT si alınır. Bu durumda N alt taşıyıcı işlemlerin tersi yapılarak sinyal yeniden elde edilir [5].
sayısını göstermek üzere zaman domenindeki x ( n )
sinyali aşağıdaki denklemle ifade edilir: III. IEEE 802.11a VERİ PAKETİ YAPISI
Şekil 3’te kablosuz ağların bir türü olan IEEE
N −1 802.11a’nın veri paket yapısı yer almaktadır [9].
x (n ) = ∑ X (k )e j2 πnk / N n = 0,1,...., N − 1 (1)
k =0

Semboller arası ve kanallar arası girişimden korunmak


için sinyale Denk.(2) ile belirtilen çevrimsel ön takı
(cyclic prefix: CP) eklenir.

283
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Şekil 3. IEEE 802.11a veri paketi yapısı.

Toplamdaki değeri 8 μs olan kısa OFDM ön-ek


sembolleri yardımıyla gönderilen veri paketlerinin Şekil 4. AWGN kanal için bit hata oranları.
başlangıç zamanları tespit edilmekte ve aynı zamanda
çeşitli sebeplerle meydana gelebilecek olan zaman ve Şekil 4’e göre BPSK modülasyon kullanılarak yapılan
frekans kaymalarının tespiti yani eşzamanlama iletim diğer modülasyon türlerine göre en düşük bit hata
yapılmaktadır. Diğer 8 μs lik uzun OFDM ön-ek oranlarını vermiştir. Şekilden de görüldüğü üzere en
sembolleri yardımıyla kanal kestirim işlemi yüksek bit hata oranlarını 64QAM modülasyon türü ile
yapılmaktadır. Bir OFDM veri paketi ise 0.8 μs koruma yapılan iletim vermiştir. BPSK veri iletim hızı
konvolüsyon kod oranına bağlı olarak 6 ile 9 Mbit/s,
arası ve 3.2 μs lik veri sembollerinin toplamından QPSK veri transfer hızı 12-18 Mbit/s, 16QAM veri
oluşmaktadır [3]. transfer hızı 24-36 Mbit/s, 64QAM veri transfer hızı ise
48-54 Mbit/s arasındadır. Verilen değerlere bağlı olarak
IV. BENZETİM SONUÇLARI bit hata oranı en az olan BPSK nın veri hızı en az
Benzetimlerde Tablo 1’de yer alan IEEE 802.11a olmakta, bit hata oranı en fazla olan 64QAM ‘in ise veri
parametreleri kullanılmıştır. transfer hızı en fazla olmaktadır.

Tablo 1. IEEE 802.11a sistem parametreleri.

Parametre Değeri
Örnekleme Frekansı 20 MHz
Alt Taşıyıcı 48
Pilot Alt Taşıyıcı 4
Toplam Alt taşıyıcı 52
FFT Boyutu 64
IFFT/FFT süresi ( TIFFT ) 3.2 μs
Koruma Arası Süresi TFFT / 4 = 0.8 μs
Modülasyon Tipi BPSK,QPSK,16QAM,
64QAM
Kanal Tipi AWGN, Rayleigh Sönümlü
kanal
Şekil 5. Rayleigh sönümlemeli kanal için bit hata
Sistemin performansını değerlendirmek için AWGN ve oranları.
Rayleigh sönümlemeli kanallarda iletim durumları
incelenmiştir. Modülasyon türü olarak BPSK, QPSK, Şekil 5’te ise kapalı ortamlar için tipik değeri
16QAM, 64 QAM kullanılmıştır. Şekil 4’te AWGN maksimum 100 ns gecikme yayılımına sahip Rayleigh
kanalı için elde edilen bit hata oranları görülmektedir. sönümlemeli kanal için bit hata oranları yer almaktadır.
Rayleigh kanalda elde edilen bit hata oranı değerlerine
göre AWGN kanalında olduğu gibi BPSK modülasyon

284
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

türü ile yapılan iletim en düşük bit hata oranı değerlerine specifications: High Speed Physical Layer in the 5
sahipken 64QAM modülasyon türü ise en yüksek bit GHz Band, IEEE, Piscataway, NJ, 1999.
hata oranlarına sahiptir.

V. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
Bu çalışmada, uçak içi kablosuz internet erişimi
sağlamak için kullanılabilecek OFDM tabanlı IEEE
802.11a sisteminin performansının değerlendirilmesi
amacıyla bilgisayar benzetimleri yapılmıştır. Yapılan
benzetim sonuçlarına göre, gerek AWGN gerekse
Rayleigh sönümlemeli kanallarda iletim durumlarında
BPSK modülasyon türü ile yapılan iletimde en az hatalar
elde edilmiştir. Ayrıca 64QAM ile yapılan iletimde ise
en fazla hatalar elde edilmiştir. Ancak 64QAM, en
yüksek iletim hatasına sahip olmasına rağmen veri
transfer hızı 54 Mbit/sn ile en fazla hıza sahip
modülasyon türüdür. Bu sebeple uçak içi kablosuz
internet erişiminde performansın yüksek olması
istendiği durumlarda BPSK yada QPSK modülasyona
sahip modemler tercih edilirken veri transfer hızının
daha fazla olmasının istendiği durumlarda 16QAM yada
64 QAM modülasyon türüne sahip modemler tercih
edilerek kabin içi kablosuz internet bağlantısı
yapılmalıdır.

KAYNAKLAR
[1] World Radiocommunication Conference (WRC03)
reports, Geneva, Switzerland, 9 June- 4 July 2003.
[2] L. Ahlin, J. Zahder, Principles of Wireless
Communications, Studentlitteratur, ISBN 91-44-
00762-0, 1998
[3] J. Heiskala, J. Terry, OFDM Wireless LANs: A
Theoretical and Practical Guide, Sams Publishing,
ISBN 0-67232-572-0, 2001.
[4] L. J. Cimini, Analysis and Simulation of Digital
Mobile Channel Using Orthogonal Frequency
Division Multiplexing, IEEE Transactions on
Communications, Vol 42(2), pp. 2908-2914, 1994.
[5] O. Edfors, An Introduction to Orthogonal
Frequency-Division Multiplexing, Report, 1996.
[6] R. Van Nee, R. Prasad, OFDM for Wireless
Multimedia Communications, Artech House,
London, Publishers, ISBN 0-89006-530-6, 2000.
[7] P. Gee, H. Zaghloul, Wideband Orthogonal
Frequency Division Multiplexing (W-OFDM), Wi-
LAN’s W-OFDM Patents, US patent 5 282 222,
June 20, 2000.
[8] T. Onizawa, A Fast Synchronization Scheme of
OFDM Signals for High Rate Wireless
Communications, IEICE Transactions on
Communications, E82-B(2), pp.455-463, 1999.
[9] P802.11/D7.0, Part 11: Wireless LAN Medium
Access Control (MAC) and Physical Layer (PHY)

285
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

YANKISIZ ODA VE EM PROBLEMLERİNDE KULLANIMI


Mehmet ERLER Murat Ekici
e-posta: erler@erciyes.edu.tr e-posta: muratekici@erciyes.edu.tr

Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, 38039 KAYSERİ

ÖZET aygıtların birbirlerine zarar vermeden, uyum içinde


Gelişen elektronik sektörünün insanlığın hizmetine çalışabilecekleri şekilde düzenlenmesi gereklidir.
sunduğu ve günlük hayatımızın vazgeçilmez birer Elektronik aletlerin ve özellikle sayısal (digital)
parçası haline gelen elektronik cihazların sistemlerin hem sivil, hem de askeri ortamlarda
göründükleri kadar masum olmadıkları hakikati, bu günden güne çoğalması ve çeşitlenmesi, ve çalışma
cihazların hem sağlık hem de güvenlik açısından frekanslarının yükselmesi, bu uyumu bozar. Bu
sorgulanmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. Elektronik sebeple ortaya çıkan bozulmaya elektromanyetik
cihazlar, bulundukları ortamdaki EM dalgalardan girişim (Electromagnetic Interference-EMI) denir
etkilenebildikleri gibi, kendileri de ortamda bulunan [1-9].
bir başka canlıyı yada elektronik cihazı yaydıkları EM
dalgalar aracılığıyla etkilemektedirler. Bu etkinin Modern uçaklarda kullanılan yüksek yoğunluktaki
sayısal değerinin belirlenebilmesi için de özel test alıcı-verici telsizler ve elektronik malzemeler
ortamlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu test ortamları, elektromanyetik girişim problemini birincil öncelikli
elektronik cihazların EMC ve EMI testlerinin yüksek duruma getirirler. Bu tür platformlarda eşzamanlı
doğrulukta gerçekleştirilefbilmesine olanak çalışma durumunda elektromanyetik uyumluluğun
sağlamaktadır. Bu çalışmada günümüzde kullanılması sağlanması bir hayli zordur. Eğer iki antenin çalışma
zorunlu hale gelmiş olan bu test odalarının (Yankısız frekansları arasındaki fark yeterli değilse, bu iki
oda) yapıları ve kullanım alanları hakkında genel bir antenin eşzamanlı çalışması ciddi problemler ortaya
bilgi verimiştir. çıkarabilir. Kuplaj ile bir vericiden diğer alıcıya
aktarılan güç çıkış katlarında problem veya arızalara
I. GİRİŞ sebep olabilir. Bu nedenle EMC/EMI, ürün geliştirme
ve üretimin tüm aşamalarıyla kurulum ve kablolama
Elektromanyetik uyumluluk (Electromagnetic sırasında dikkat edilmesi gereken çok önemli bir
Compatibility: EMC), elektronik ve elektrikli aygıt, kriterdir. Son yıllarda ortaya çıkan bazı eğilimler
gereç ve sistemlerin içinde bulundukları sayesinde de EMC/EMI her zamankinden daha önemli
elektromanyetik (EM) ortamlarında, kendileri çok bir hale gelmiştir [1-9].
yüksek EM ışınımları yaratmamak koşuluyla, normal
ve tatminkar çalışmalarını yerine getirebilmeleri, Ayrıca günümüzde EMC/EMI , standartlara da dahil
birbirleriyle uyum içinde yaşayabilmeleridir [1-9]. edilmiş olup yasal bir gereklilik haline gelmiştir.
Cihaz veya sistemler her zaman elektromanyetik Özellikle üretilen cihazların Avrupa Birliği üyesi ülke
parazitlere maruz kalmaktadır ve her elektrikli cihaz , pazarlarında yerlerini alabilmeleri için bu cihazların
az veya çok bir elektromanyetik parazit üretecidir. Söz gerekli EMC/EMI testlerinden geçtiğinin simgesi olan
konusu parazitlerin temelinde yatan neden akım veya "CE" işareti ve taşıtlar için de "e" işareti yasal bir
gerilimdeki ani değişimlerdir. Bu parazitler, teller zorunluluktur. Bu amaçla, TÜBİTAK-UME
veya kablolar üzerinden iletim yoluyla veya Elektromanyetik Metroloji Laboratuvarı EMC
elektromanyetik dalgalar biçiminde ışımayla Birimi'nde EMC testlerinin tam uyumlu (fully
yayılabilirler. Parazitler, artan gerilim ve akım compliance) bir şekilde yapılarak endüstriyel ürünlere
değerleriyle birlikte güçlenmektedir. Elektronik "CE" ve "E" işaretlerinin verilebilmesi için gerekli test
devreler giderek daha duyarlı hale gelmektedir. laboratuvarları ve ölçüm sistemleri kurulmuştur.
Duyarlı devreler ile parazit kaynağı devreler Kurulan test laboratuvarları ve ölçüm sistemlerinin
arasındaki uzaklıklar daha da azalmaktadır. uygunluğu EMC konusunda Avrupa'nın Fransa'daki
akredite laboratuvarı LCIE (Laboratoire Central des
Aynı EM ortamında bulunan bir radardan, bir Industries Electriques) ve İngiltere'deki metroloji
alıcı/verici telsizden ve bir uçağın savaş sistemlerini enstitüsü NPL (National Physical Laboratory)
denetleyen mikroişlemci kartından çıkan EM tarafından ölçümlerle teyit edilerek de raporlanmıştır
dalgaların yüksekliklerinin ve frekanslarının, bu [10].

286
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Yukarıda bahsedilen sebeplerden ve yapılan


çalışmalardan görüldüğü üzere, elektromanyetik
girişim her geçen gün daha sık karşımıza çıkmakta ve
bu durum EMC konusunu daha da önemli kılmaktadır.

II. YANKISIZ ODA YAPILARI

EMC/EMI testlerinin gerçekleştirilebilmesi için


elektromanyetik açıdan boş uzay ortamına ve girişim
direncine sahip yalıtılmış (Shielded), yankısız
(Anechoic) odalara ihtiyaç duyulmaktadır. Yankısız
odalar, elektromanyetik açıdan duyarlı RF Şekil 1. Yankısız oda test düzeneği
ölçümlerinin gerçekleştirilebilmesi için kontrollü test
ortamı yaratan özel tesislerdir. Genellikle düzgün
(Uniform) olmayan alanları ve duran dalgaları bastıran II.1 Açık Saha Test Alanı (Asta)
soğurucularla döşenmiş metalik odalardır. Yankısız
oda testlerinin doğruluk payının artırılabilmesi için RF • Serbest yansıtma alan boyutları: > 100 m x
sistemlerin platformu ile birlikte test edilmesi 100m
gerekmektedir [11-12]. Bunun yanısıra yankısız • Topraklanmış yüzey genişliği: 18 m x 22 m
odalar, ebat, boyut ve kabiliyetleri açısından belirli • Maksimum ölçüm mesafesi: 10 m
sınırlamalara sahiptir. Yankısız odaların boyutları • Döner tabla: Çap 3m, tonaj 3 ton
bakımından belirli sınırlamaları olmasıyla birlikte, bir • Anten kulesi tarama yükseklik aralığı: 1- 4 m
savaş uçağını içerisine alabilecek büyüklükte • NSA (Normalize Saha Zayıflatması) değeri:
kurulmuş olanları da vardır [11-12]. Bu durum, RF £ ± 1 dB (30 MHz - 1000 MHz)
sistemlerin test edilebilmesi için kurulması gereken • ASTA'da yapılan kalibrasyonlar: 30 MHz -
yankısız oda test laboratuarlarının çok yüksek 40 GHz frekans aralığında yönlü antenler
maliyetlere sahip olmasına sebep olmaktadır. Bu • ASTA'da yapılan testler: 30 MHz - 40 GHz
yüksek maliyet değerlerinden dolayı EMI/EMC frekans aralığında ışınımla yayınım (radiated
testlerinin bilgisayar destekli gerçekleştirildiği emission) [10].
yankısız oda çalışmaları da mevcuttur [13]. Ancak
daha önceki çalışmalarda da belirtildiği gibi bilgisayar
destekli testlerin doğrulanabilmesi için de halen
yankısız oda testlerine ihtiyaç vardır. İşte bu yüzden
elektronik cihazların, Anten paterninin, RF
sistemlerin, EMI/EMC testlerinin, kesin bir
doğrulukta gerçekleştirilebilmesi için yankısız oda
testleri bilimsel bir zorunluluk haline gelmiştir.

Yankısız odalar; yarı yankısız (Semi-Anechoic) ve


tam yankısız odalar olarak sınıflandırılabileceği gibi
RF girişime (RFI) karşı yalıtımlı ve yalıtımsız olarak
da sınıflandırılabilir. Yankısız oda tipi test edilecek Şekil 2. Açık Saha Test Alanı, Uzak Görünüş [10]
sistemin ve yapılacak ölçümün niteliğine bağlı olarak
belirlenir[14]. Şekil 1. de görülen yankısız oda test
düzeneği, uçak burun radomlarının EM etkilerinin test
edildiği bir çalışmada kullanılan yankısız oda test
düzeneğidir.

Şekil 3. Açık Saha Test Alanı, Yakın Görünüş [10]

287
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

yapılması için tasarımlanmıştır. ANSI C63.4 ve


EN50147'ye göre yapılacak yayılım ölçmelerine de
tam uyumludur. Bu oda FCC onayına uygundur [14].

Geniş amaçlı tasarlanmış bir yankısız oda ile


yapılabilecek testler;
• EMI, EMC, Anten paterninin ölçülmesi,
• Geliş açısı (angle–of–arrival/AOA) ölçümleri,
• Elektronik Karşıt Önlemleri (Electronic counter
measures/ECM),
• EW (Electronic Warfare)/Avyonik entegrasyon
Şekil 4. Kompakt Yankısız Oda [10] ölçümleri,
• Sistem eşik seviyesi duyarlılığı ölçümü,
Şekil 2 ve Şekil 3’de bir açık saha test alanının uzak-
• Tepkime zamanı ve Alıcı doyum ölçümleridir.
yakın görüntüsü ve Şekil 4’de ise bir kompakt
[15].
yankısız oda resmi verilmiştir.
II.2 Kompakt Yankısız Oda (Piramit Döşeli)
III. YANKISIZ ODA ARACILIĞI İLE
GERÇEKLEŞTİRİLECEK TESTLER
Piramit döşeli KYO'nın (CAC - Compact Anachoic
Chamber) boyutları 7,3 x 4 x 3,7 metredir. IEC 10004-
Yankısız oda ölçüm düzenekleri yapılacak testin
3'e göre 80 MHz - 1 GHz aralığında tam uyumluluk
içeriğine özel düzeneklerdir [15].
bağışıklık deneyleri yapılması için tasarımlanmıştır.
Yayılım (emisyon) ölçümlerinde, ön uyumluluk
1. EMI/EMC Testleri :
deneylerine uygundur [10].
Elektromanyetik çevresel testler, çok basamaklı
II.3 Kompakt Yankısız Oda (Ferrit Döşeli)
testlerdir ve aşağıda bahsedilen sistem testlerini içerir.
Ferrit döşeli KYO'lar tipik olarak 7 x 3 x 3 metre
EMI - Elektromanyetik girişim
boyutlarındadır. IEC 100043'e göre 26 MHz - 1 GHz
EMC - Elektromanyetik uyumluluk
aralığında tam uyumluluk bağışıklık deneyleri
RFC - Radyo frekansı uyumluluğu
yapılması için tasarımlanmıştır. Yayılım (emisyon)
ölçümlerinde, ön uyumluluk deneylerine uygundur
Test altındaki sistem, harici bir RF kaynak vasıtasıyla
[14].
hava aracı sisteminin birden fazla çalışma modunda
yayın yaparak, sistemler arası uyumluluğu test etmek
II.3.1 3 Metre Odası
için uyarılır. Testin amacı girişimleri ve kuplajlama
parametrelerini belirlemektir. Test altındaki sistemin
Ferrit döşeli 3 metre odasının boyutları 8,8 x 6,1 x 5,2
performansı, belirlenmiş test amaçlarının ölçümleri
metredir. Bu model, IEC 100043'e göre 26 MHz - 1
sonucunda hesaplanır. EMC, EMI ve RFC testleri
GHz aralığında tam uyumluluk bağışıklık deneyleri
aşağıdaki gibi tanımlanabilir.
yapılması için tasarımlanmıştır. ANSI C63.4 ve
EN50147 'ye göre yapılacak yayılım ölçmelerine de
1.1. EMI Testleri :
tam uyumludur. Bu oda FCC onayına uygundur [14].
EMI testleri genelde tek bir ekipmana veya alt-
II.3.2 5 Metre Odası
sisteme uygulanır. EMI testleri ışınım alınganlığı,
ışınım salımı testleri, iletim duygunluğu testleri ve
Ferrit döşeli 5 metre odasının boyutları 11 x 6,7 x 5,5
iletim salımı testlerini içermektedir.
metredir. Bu model, IEC 100043'e göre 26 MHz - 1
GHz aralığında tam uyumluluk bağışıklık deneyleri
1.2. EMC Testleri :
yapılması için tasarımlanmıştır. ANSI C63.4 ve
EN50147 'ye göre yapılacak yayılım ölçmelerine de
EMC testleri bir sistem platformu üzerine kurulmuş
tam uyumludur. Bu oda FCC onayına uygundur [14].
ölçüm ekipmanı ve alt sistem uyumluluğunu
kapsamaktadır. Asıl amaç hava aracı üzerindeki
II.3.3 10 Metre Odası
uyarıcı sistem (kaynak) aktifken tek başına ekipman
veya alt sistem (uyarılan) performansının
3 ve 5 metre odalarına benzer yapı ve performansta
gözlenmesidir. Harici kaynak radyasyonundan
olan, ferrit döşeli 10 metre odasının boyutları 18 x 13
etkilenme durumu aşağıdaki faktörler göz önünde
x 8 metredir. Bu model, IEC 100043'e göre 26 MHz -
bulundurularak değerlendirilmelidir:
1 GHz aralığında tam uyumluluk bağışıklık deneyleri

288
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

a. Elektromanyetik tehlikelere yakın olacak şekilde işaret ile uyarılır. İşaret güç yoğunluğu, işaret
alçak uçuş durumunu tanımlayan çevresel yayın algılanıncaya ve tanımlanıncaya kadar artırılır.
ortamlarının sağlanması. Ardından işaret güç yoğunluğu, algılama kaybolana
kadar azaltılır. Bu sayede test edilen sistemin çalışma
b. Test edilecek sistemin, hava aracı üzerindeki eşik seviyesi tespit edilmiş olunur.
yalıtım etkinliği ve kılıfının göz önünde
bulundurulması. 6. RF Polarizasyon Testleri :

c. Hava arcının kritik sistemlerinin ve sayısal uçuş Test edilecek sistem, bilinen bütün elektromanyetik
kontrol sistemlerinin, test edilecek olan sistemden polarizasyona sahip RF işaretler ile uyarılır ve sistem
etkilenme oranının ölçülmesi. performansı üzerine olan etkisi incelenir. Polarizasyon
test düzeneği ve doğrulama metodu sistemin
Test koşullarının analiz edilecek sistem gerektirdiği polarizasyon doğruluğu gereksinimlerine
gereksinimlerine ve gerekli elektromanyetik çevresel bağlıdır.
koşullara uygunluğunun sağlanması gerekmektedir.
Sistemde meydana gelecek olan bir problem, tamamen Diğer bir deyişle, EMC cihaz ve sistemlerin
bir sonuç değil meydana gelen problemi incelemek hedeflenmiş çalışma koşullarında olumsuz şekilde
için bir neden olacaktır. diğer sistemlerden etkilenmeden veya diğer sistemleri
etkilemeden çalışabilme yeteneğidir.
1.3. RFC Testleri :
7. Radom Testleri :
RFC testleri EMI/EMC testlerinin bir alt parçasıdır.
RFC testleri alıcı veya verici antenlere sahip Bir radomun anten paternine yaptığı etkinin ne ölçüde
ekipmanlar veya alt sistemlere uygulanır. olduğunun anlaşılabilmesi için temel bir test
düzeneğine ihtiyaç vardır. Ancak böyle bir test
Aşağıdaki RFC testleri, sistem seviyesinde düzeneği sayesinde, bir radomun etkilerinin tam
gerçekleştirilir : olarak anlaşılması mümkündür. Uygun düzenlenmiş
bir test düzeneği Şekil 5 de gösterilmiştir. Bu
a. Anten-Anten izolasyonu düzenleme ile hem hava araçlarında hem de diğer
b. Işınım harmonik bileşenleri araçlarda kullanılan radomların etkilerinin test
edilmesi mümkün olmaktadır [16].
2. Anten Paterni Ölçümleri :

Anten paterni ölçümleri bir kaynak ve bir ölçüm Sinyal


analizör
anteni aracılığı ile dönen bir sistem üzerinde anten
gerçekleştirilir. Antenin paterninin platformu ile
birlikte ölçülmesi doğruluğu açısından önemlidir. Test Edilen
Sistem
3. ECM Testleri : Platform
anten
ECM testleri, ilgili işaretlere uyarılan sisteminin karşıt
ölçüm performansını belirlemek için kullanılmaktadır. Bilgisaya
Test edilecek sistem, yankısız odada uygun biçimde
yerleştirildikten sonra tehdit edici olan işaret ile
uyarılır. Alıcı antenler vasıtası ile sistem performansı Şekil 5. Yankısız oda ile radom testi
izlenir.
IV. SONUÇ
4. EW/Avyonik Entegrasyon Testleri :
EMC/EMI testlerinin gerçekleştirilebilmesi için
EW/Avyonik entegrasyonu testleri birden fazla elektromanyetik açıdan boş uzay ortamına ve girişim
EW/Avyonik sistemin tek bir platforma monte direncine sahip yalıtılmış (Shielded), yankısız
edildiğinde çalışabildiğini doğrulamak için (Anechoic) odalara ihtiyaç vardır. RF sistemlerin test
gerçekleştirilir. edilebilmesi için kurulması gereken yankısız oda test
laboratuarlarının çok yüksek maliyetlere sahip olması
5. Sistem Eşik Seviyesi Testleri : kaçınılmaz bir gerçektir. Ancak daha önceki
çalışmalarda da belirtildiği gibi bilgisayar destekli
Test edilecek sistem, sistem duyarlılığının ve sistem testlerin doğrulanabilmesi için de halen yankısız oda
işleme eşik seviyesinin belirlenmesi için harici RF testlerine ihtiyaç vardır. Hava araçlarında kullanılan

289
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

anten sistemlerine, radom etkilerinin çözümlenmesi ve Microwave Conference, Vol. 3, pp.1031 – 1034,
radomun sistem üzerine elektromanyetik etkilerinin 7-9 Oct. 2003.
doğru bir şekilde ölçülebilmesi için de yankısız odalar [12] ALİ, E.F.“Electronic warfare testing at the
kullanılmalıdır. Benefield anechoic facility”, IEEE Autotestcon
Proceedings, pp. 232-243, 22-25 Sep 1997.
Sonuç olarak, elektronik cihazların, Anten paterninin, [13] FLOREAN,D., “Computer aided prediction and
RF sistemlerin, EMI/EMC testlerinin ve radom experimental validation of radiated emission
testlerinin, kesin bir doğrulukta gerçekleştirilebilmesi from a shielding box with different size
için yankısız oda testleri bilimsel bir zorunluluk haline apertures”, IEEE International Symposium on
gelmiştir. Electromagnetic Compatibility, Vol. 1, pp. 195 –
198, 13-17 Aug. 2001.
TEŞEKKÜR [14] www.esenel.com/Panashield/panashield.htm
Bu çalışma, Erciyes Üniversitesi Araştırma Projeleri [15] YAPICI A.Ç., EKİCİ M., ÇİFLİKLİ C.,
Birimi tarafından FBA-06-27 ve FBA-06-30 numaralı “Havacılıkta Elektromanyetik Problemlerin
projelerle desteklenmiştir. Yankısız Oda Ölçümleri Aracılığıyla
KAYNAKLAR Çözümlenmesi“ Kayseri VI. Havacılık
Sempozyumu HaSeM06 s. 127-129, Nevşehir
[1] AYDEMİR M.E., GÜNEL T., itüdergisi / [16] EKİCİ M., YAPICI A.Ç, ÇİFLİKLİ C., “Hava
dmühendislik Cilt:5, Sayı:3, Kısım:1, 85-94 Araçlarında Kullanılan Anten Sistemlerine
Haziran 2006 Radom Etkilerinin Bilgisayar Destekli
[2] GÜREL L., “Savunma Sistemlerinde İncelenmesi “ Kayseri VI. Havacılık
Elektromanyetik Uyumluluk (EMC) ve EMC Sempozyumu HaSeM06 s. 430-433, Nevşehir.
Eğitimi”
[3] GÜREL L., “Elektromanyetik Uyumluluk
Benzetimleri”, Bilkent Universitesi, Elektrik ve
Elektronik Mühendisliği Bölümü Bilkent,
Ankara. .
[4] GÜREL L., “Sayısal elektromanyetik bilimi,
elektromanyetik uyumluluk ve Avrupa
Topluluğu,” Elektrik Mühendisliği 6. Ulusal
Kongresi, s. 645-648, Bursa, Eylül 1995.
[5] GÜREL L., “Elektromanyetik uyumluluk ve
sayısal elektromanyetik bilimi,” Savunma
Sanayi’ndeki Teknolojik Gelişmeler
Sempozyumu, s. 621-626, Kara Harp Okulu,
Ankara, Haziran 1997.
[6] GÜREL L., ŞENDUR İ. K. , “Computational
Investigation of Radiation from Conducting
Boxes with Arbitrary Apertures,” International
Symposium on Electromagnetic Compatibility,
Roma İtalya. Eylül 1998.
[7] GÜREL L., “Elektromanyetik uyumluluk
standartları ve bilgisayar simülasyonları,”
Elektromanyetik Kirlilik Etkileri Sempozyumu
1999, s. 61-64, Ankara, Kasım 1999.
[8] GÜREL L., “Savunma Sistemlerinde
Elektromanyetik Uyumluluk (EMC) ve EMC
Eğitimi,” Savunma Sanayi Sempozyumu-2000,
s. 416-423, Ankara, Kasım 2000.
[9] GÜREL L., “Askeri Sistemlerin Elektromanetik
Uyumluluğunun (EMC) Önemi ve EMC
Eğitimi,” 1. Uluslararası Uzay Sempozyumu:
Dünyadaki Uzay Faaliyetleri ve Türkiyenin
Potansiyeli, s. 395-402, Ankara, Mayıs 2001.
[10] www.gyte.edu.tr
[11] ROTHENHAUSLER, M., RİTTER, J., “Mode
Stirring Chambers for full size aircraft tests:
concept- and design-studies”, 33rd European

290
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

LMS ALGORİTMASI İLE GÜRÜLTÜ GİDERİCİ TASARIMI

Nurhan KARABOĞA1 , Süheyla Koyuncu2


1
Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü, Erciyes Üniversitesi, Kayseri
1 2
e-posta : nurhan_k@erciyes.edu.tr , e-posta: 1030215535@erciyes.edu.tr

ÖZET Bu çalışmada çok kullanılan LMS algoritması,


stokastik türeve dayalı bir algoritmadır. Algoritmanın
Bu çalışmada, uyarlamalı FIR süzgeçlerde gürültü giderme en önemli özelliği basit bir yapıya sahip olması,
konusu incelenmiştir. Gürültü giderme işleminin başarımını korelasyon fonksiyon hesaplamalarını ve matris
ölçmek için literatürde bulunan ve oldukça sık kullanılan
terslendirmelerini içermemesidir. LMS algoritması,
klasik algoritmalardan LMS algoritması kullanılmıştır. Yine
farklı süzgeç derecelerinde, gürültü gidermenin başarımları 1959’da Widrow ve Hoff tarafından desen tanıma
üzerine karşılaştırmalı çalışmalar yapılarak algoritmanın makinalarında kullanılmıştır [2].
performansı gözlemlenmiştir.
İkinci ve üçüncü bölümlerde sırasıyla Uyarlamalı
Gürültü Giderme ve LMS Algoritması hakkında bilgi
1. GİRİŞ verilmektedir. Yine üçüncü bölümde, ikinci ve
Gürültü giderme, çoğu mühendislik problemlerinin en sekizinci dereceden ve farklı SNR değerlerine sahip
temel sorunlarından birini teşkil etmektedir. Sayısal Uyarlamalı filtreler için gürültü gidermede, LMS
ses iletişim sistemlerindeki önemli uygulamalar, arzu algoritmasının nasıl uygulandığı konusu anlatılarak
edilen ses işaretini gürültü işaretinden çıkarıp elde edilen simülasyon sonuçları sunulmaktadır.
gürültüyü uzaklaştırmaya yöneliktir. Eklenebilir
gürültüyle bozulmuş bir işaret tahmininin en genel 2. ADAPTİF GÜRÜLTÜ GİDERME
yolu, nispeten değişmemiş işarete izin verirken
gürültüyü bastırmaya yönelik bir filtre vasıtasıyla Güvenilir gürültü giderim metotları ses işaretinden
gürültülü işareti süzmektir. Belirtilen amaçlar için gürültüyü etkili bir şekilde ayırabilmektedir. Gürültü
kullanılan filtreler sabit ya da uyarlamalı olabilirler. karakteristikleri olarak işaretin önceki durumunun
Sabit filtrelerin tasarımı, hem işaretin hem de bilinmemesi ve zamanla değişebilmesi
gürültünün önceki bilgilerine dayalı olmalıdır fakat sayılabilmektedir. Bu gürültü karakteristiklerini
uyarlamalı filtreler, kendi parametrelerini otomatik izlemeye ve tanımaya yatkın uyarlamalı sistemlerin
olarak ayarlama kabiliyetine sahiptir ve tasarımları kullanılması önemli olmaktadır. Gürültü giderimi için
işaretin ya da gürültünün özelliklerinin önceki uyarlamalı filtreleme uygulamaları geniş bir alanda
bilgilerine çok az ihtiyaç duyularak veya hiç gerek kullanılmaktadır. Bir uyarlamalı gürültü giderici
duyulmaksızın yapılmaktadır[1]. Gürültü giderme sistem çıkışı, uyarlamalı süreç için hata işareti olarak
birçok uygulamada çok fazla avantaja sahip olan yerine getirilmektedir[3]. Uyarlamalı gürültü
optimal filtrelemenin bir çeşididir. İşaretin gidermedeki ilk çalışmalar 1957 ile 1960 yılları
algılanamadığı ya da zayıf olduğu gürültü alanındaki arasında General Electric Company’de çalışan
noktalara yerleştirilen bir veya daha fazla sensörden Howells, Applebaum ve arkadaşları tarafından
elde edilmiş yardımcı ya da referans giriş kullanılır. yapılmıştır. Yardımcı bir anten ve iki ağırlıklı basit bir
Giriş filtrelenir ve işaret ve gürültünün her ikisini de uyarlamalı süzgeçten türetilen referans girişi kullanan
içeren ana(primary) girişten çıkartılır. Sonuç olarak, anten yan kulak (sidelobe) giderimi için bir sistem
gürültü zayıflatılır ve elimine edilir. Eğer filtreleme ve oluşturmuşlardır[3]. Bu ilk çalışma zamanında, çok az
çıkarma uygun bir uyarlamalı filtre tarafından kontrol araştırmacı uyarlamalı sistemlerle ilgilenmekteydi ve
edilirse, birçok durumda işaretin bozulması veya çıkış çok ağırlıklı uyarlamalı süzgeçlerin gelişimi henüz
gürültü seviyesinin artması gibi küçük risklerle başlamıştı. 1959’da Stanford üniversitesinde Widrow
gürültü indirgeme uygulaması yine çoğu durumda ve Hoff LMS uyarlamalı algoritmasını ve Adaline
başarılabilir. Uyarlamalı gürültü gidermenin olarak bilinen örnek tanımlama (pattern recognition)
uygulanabildiği durumlarda, direkt filtrelemeyle şemasını, uyarlamalı doğrusal eşik lojik elementi için
başarılması zor veya imkansız olan gürültü giderimi bulmuşlardır[4].
belli dereceye kadar başarılabilmektedir.
Bilgi işareti s(n), ilintisiz bir gürültü olan n0 ile
toplanan işareti alan algılayıcıya bir kanal üzerinden

291
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

iletilir. Toplam bilgi işareti ve gürültü, (s(n)+n0(n)), 3. SİMÜLASYON SONUÇLARI


gidericinin öncelikli girişini oluşturur. İkinci bir
Simülasyonlar ikinci ve sekizinci dereceden
algılayıcı, bilgi işaretiyle ilintili olmayan ama n0(n)
uyarlamalı FIR filtreler için gerçekleştirilmiştir. Bu
gürültüsüyle ilintili olan n1(n) gürültüsünü alır. Bu
çalışma için, Eşitlik 1 ile tanımlanan işaretler
algılayıcı, gürültü gidericiye referans girişini sağlar.
kullanılmıştır. N, örnekleme periyodu’dur ve bu
n1(n) gürültüsü, n0(n)’ nin yakın bir kopyası olan bir
çalışma için 2048 olarak alınmıştır.
y(n) çıkışını üretmek için süzülür. Bu çıkış, s(n)+n0(n)
girişinden s(n)+n0(n)–y(n) sistem çıkışını üretmek için s(n) = sin(3πt2/8N2) n=1, 2 ,…, 2048
çıkartılır. Uyarlamalı süreçte kullanılan hata işareti (1)
uygulamanın doğasına bağlıdır. Gürültü giderme d(n) = s(n) + n0(n)
sistemlerinde amaç sistem çıkışı olan s(n) + n0(n) – Eşitlik 1’de verilen s(n) bilgi işaretine, gürültü n0(n)
y(n)’ yi üretmektir ki bu s(n) işaretine, en küçük işareti eklenmiştir ve bu işaret d(n), işareti olarak
kareler hassaslığında en uygun olandır. Bu amaç, adlandırılmıştır. n0(n) normal dağılımlı rastgele
sistem çıkışını uyarlamalı süzgece geri besleyerek ve gürültü işaretidir. Referans işaret n1(n), n0(n) ile ilintili
tüm sistem çıkış gücünü küçültmek için uyarlamalı bir olan bir gürültü işaretidir. Referans işareti n1(n) filtre
algoritma üzerinden süzgeci ayarlayarak girişinde verilmektedir, d(n) olarak gösterilen giriş
başarılmaktadır. n0(n) gürültüsünün veya s(n) işareti de filtre çıkışıyla karşılaştırılarak hatanın elde
işaretinin daha önceki bazı bilgileri düşünülebilir ve edilmesini sağlayan işaret olarak kullanılmaktadır.
n1(n)’e filtre tasarlanmadan önce veya gürültü giderme Çalışmada, hatayı minimize etmek için LMS
işareti y(n)’yi üretmeye adapte olmadan önce gerek algoritması kullanılmıştır.
duyulabilir. İster istatistiksel ister deterministik olsun
s(n), n0(n) veya n1(n) bağıntıları daha önce bilinen bir LMS algoritması uyarlamalı sistemlerde yaygın olarak
bilgiye ihtiyaç duymazlar. kullanılan bir lineer uyarlamalı filtreleme
metodudur[6]. Bu algoritmanın temelini karesel
Uyarlamalı gürültü gidericinin blok diyagramı Şekil hatanın beklenen değerinin minimize edilmesini temel
1.’de gösterilmiştir[5]. Temel olarak bir uyarlamalı alan bir optimizasyon algoritması olan en hızlı iniş
gürültü giderici ana (istenen) ve referans adı verilen (steepest descent) algoritması oluşturmaktadır.
iki girişe sahiptir. Şekilde s(n) bilgi işaretini
tanımlamaktadır. no(n) gürültü işaretini, n1(n) işaret
referans işaretini ve ε(n) hata işaretini 3

tanımlamaktadır.
2

Genlik
0

-1

-2

-3
0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000
Ornekleme Noktalari

Şekil 2: Bilgi işareti, s(n)

Şekil 2’de s(n) bilgi işareti gösterilmektedir. Şekil


Şekil 1: Uyarlamalı gürültü giderici 3’de ikinci dereceden bir filtre için SNR=8 dB
olduğundaki gürültü işareti n0(n) gösterilmektedir.
Şekil 1.’deki sistemde referans giriş, filtre çıkışı Şekil 4’de ikinci dereceden bir filtre için SNR=8 dB
üzerinde, bağımlı bir hata işaretine cevap veren LMS olduğundaki gürültülü işaret d(n) ve Şekil 5’de yine
algoritması vasıtasıyla, kendi darbe cevabını otomatik ikinci dereceden bir filtrede SNR=8 dB olduğunda
olarak ayarlayan uyarlamalı bir filtre ile işlenmektedir. LMS algoritması kullanıldığında uyarlamalı gürültü
Böylece uygun algoritmayla filtre, değişen şartlar gidericinin çıkışı gösterilmektedir. Şekil 6’da aynı
altında çalışabilmekte ve hata işaretini minimize filtre için SNR=8 dB olduğunda örnekleme sayısına
etmek için kendi kendini sürekli olarak yeniden göre hatanın gelişimi gösterilmektedir.
ayarlayabilmektedir.

292
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

gürültü Filtre çıkışı


3 3

2 2

1 1

Genlik Genlik
0 0

-1 -1

-2 -2

-3 -3
0 500 1000 1500 2000 2500 0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000
Ornekleme Noktalari Ornekleme Noktalari

Şekil 3: İkinci dereceden bir filtre için SNR=8 dB Şekil 5: İkinci dereceden bir filtrede SNR=8 dB
olduğundaki gürültü işareti n0(n). olduğunda LMS algoritması kullanıldığında
uyarlamalı gürültü gidericinin çıkışı.
Ana işaret
3
hata
3

1
Genlik
0
Genlik
0

-1

-1

-2

-2

-3
0 500 1000 1500 2000 2500
Ornekleme Noktalari -3
0 500 1000 1500 2000 2500
Ornekleme Noktalari
Şekil 4: İkinci dereceden bir filtre için SNR=8 dB
olduğundaki gürültülü işaret d(n)=s(n)+n0(n). Şekil 6: İkinci dereceden bir filtre için SNR=8 dB
olduğunda örnekleme sayısına göre hatanın gelişimi
Şekil 5’dan görüldüğü gibi filtre çıkışı arzu edilen
işareti yaklaşmayı başarmış olsa da tam olarak SNR=10 dB olduğunda LMS algoritması
yakalayamamaktadır. Şekil 6’da verilen hatanın da kullanıldığında uyarlamalı gürültü gidericinin çıkışı
hızlı bir şekilde düştüğü görülmektedir. gösterilmektedir. Şekil 10’da aynı filtre için SNR=10
Şekil 7’de ikinci dereceden bir filtre için SNR=10 dB dB olduğunda örnekleme sayısına göre hatanın
olduğundaki gürültü işareti, n0(n) gösterilmektedir. gelişimi gösterilmektedir. Aynı uzunluktaki filtre için
Şekil 8’de ikinci dereceden bir filtre için SNR=10 dB S/N oranının artması durumunda, Şekil 9 incelenecek
olduğundaki gürültülü işaret d(n) ve Şekil 9’da yine olursa, filtre çıkışının arzu edilen işareti daha iyi
ikinci dereceden bir filtrede yakaladığı görülmektedir.

Şekil 10’da hatanın gelişimi incelenirse, Şekil 6’ya


göre sonuca daha hızlı şekilde yakınsadığı
görülmektedir.

293
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

gürültü filtre çıkışı


3 3

2 2

1 1

Genlik
Genlik
0
0

-1
-1

-2
-2

-3
-3 0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000
0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000 Ornekleme Noktalari
Ornekleme Noktalari
Şekil 13: Sekizinci dereceden bir filtre için SNR=8 dB
Şekil 7: İkinci dereceden bir filtre için SNR=10 dB olduğunda LMS algoritması kullanıldığında
olduğundaki gürültü işareti n0(n). uyarlamalı gürültü gidericinin filtre çıkışı
Ana işaret
3 hata
3

2
2

1
1

Genlik
0 Genlik
0

-1
-1

-2
-2

-3
0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000 -3
0 500 1000 1500 2000 2500
Ornekleme Noktalari
Ornekleme Noktalari

Şekil 8: İkinci dereceden bir filtre için SNR=10 dB Şekil 10: İkinci dereceden bir filtre için SNR=10 dB
olduğundaki gürültülü işaret d(n)=s(n)+n0(n). olduğunda örnekleme sayısına göre hatanın gelişimi
Filtre çıkışı
3 gürültü
3

2
2

1
1

Genlik
0 Genlik
0

-1
-1

-2
-2

-3
0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000 -3
0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000
Ornekleme Noktalari
Ornekleme Noktalari

Şekil 9: İkinci dereceden bir filtrede SNR=10 dB Şekil 11: Sekizinci dereceden bir filtre için SNR=8
olduğunda LMS algoritması kullanıldığında dB olduğundaki gürültü işareti, n0(n).
uyarlamalı gürültü gidericinin çıkışı.

294
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

ana işaret kullanıldığında uyarlamalı gürültü gidericinin çıkışı


3
gösterilmektedir. Şekil 18’de aynı filtre için SNR=10
dB olduğunda örnekleme sayısına göre hatanın
2 gelişimi verilmiştir. Aynı uzunluktaki filtre için S/N
oranının artması durumunda, Şekil 17 incelenecek
1 olursa, filtre çıkışının arzu edilen işareti daha iyi
yakaladığı görülmektedir. Şekil 18’de hatanın gelişimi
Genlik
0
incelenirse, Şekil 14’e göre sonuca daha hızlı şekilde
yakınsadığı görülmektedir.
-1
Farklı SNR değerlerinin filtre çıkışına etkisi Tablo
1’de verilmektedir. Tabloda, ikinci ve sekizinci
-2 dereceden filtreler için 8 ve 10 dB’lik gürültü
durumlarında elde edilen ağırlıklar verilmektedir.
-3
0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000
Ornekleme Noktalari
gürültü
Şekil 12: Sekizinci dereceden bir filtre için SNR=8 dB 3
olduğundaki gürültülü işaret d(n)=s(n)+n0(n).
hata 2
3

1
2

Genlik
0
1

Genlik -1
0

-2
-1

-3
-2 0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000
Ornekleme Noktalari

-3
0 500 1000 1500 2000 2500
Şekil 15: Sekizinci dereceden bir filtre için SNR=10
Ornekleme Noktalari dB olduğundaki gürültü işareti, n0(n).
ana işaret
Şekil 14: Sekizinci dereceden bir filtre için SNR=8 dB 3
olduğunda örnekleme sayısına göre hatanın gelişimi
2
Şekil 11’de sekizinci dereceden bir filtre için SNR=8
dB olduğundaki gürültü işareti, n0(n) gösterilmektedir. 1
Şekil 12’de sekizinci dereceden bir filtre için SNR=8
dB olduğundaki gürültülü işaret d(n) ve Şekil 13’de Genlik
0
yine sekizinci dereceden bir filtrede SNR=8 dB
olduğunda LMS algoritması kullanıldığında
-1
uyarlamalı gürültü gidericinin çıkışı gösterilmektedir.
Şekil 14’de aynı filtre için SNR=8 dB olduğunda
-2
örnekleme sayısına göre hatanın gelişimi
gösterilmektedir. Şekil 13’den görüldüğü gibi filtre
çıkışı arzu edilen işareti yaklaşmayı başarmıştır. Şekil -3
0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000
14’de verilen hatanın da hızlı bir şekilde düştüğü Ornekleme Noktalari

görülmektedir. Şekil 16: Sekizinci dereceden bir filtre için SNR=10


dB olduğundaki gürültülü işaret d(n)=s(n)+n0(n).
15 ile 18 arasındaki verilen şekillerde yine sekizinci
dereceden filtreler kullanılarak elde edilen sonuçlar
verilmiştir. Şekil 15’de SNR=10 dB olduğundaki
gürültü işareti, n0(n) gösterilmektedir. Şekil 16’da
SNR=10 dB olduğundaki gürültülü işaret d(n) ve Şekil
17’de SNR=10 dB olduğunda LMS algoritması

295
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Filtre çıkışı Tablo 1: LMS algoritması ile 8 ve 10 dB’lik gürültü


3
durumlarında, ikinci ve sekizinci dereceden süzgeçler
için elde edilen katsayılar
2

L=2
1 Katsayılar
Genlik SNR=8dB SNR=10dB
0
W1 0.0170 -0.0632
W2 1.0094 0.9225
-1
L=8
SNR=8dB SNR=10dB
-2
W1 -0.1042 -0.2725
-3
W2 -0.0809 -0.2332
0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 1800 2000
Ornekleme Noktalari W3 -0.0716 -0.2048
W4 -0.0649 -0.1900
Şeki1 17: Sekizinci dereceden bir filtrede SNR=10
W5 -0.0544 -0.1667
dB olduğunda LMS algoritması kullanıldığında
W6 0.0356 -0.1368
uyarlamalı gürültü gidericinin çıkışı.
W7 -0.0235 -0.1242
hata W8 0.9822 0.8725
3

5. KAYNAKÇA
2 [1] E. C. Ifeachor and B.W. Jervis, Digital Signal
Processing, A Practical Approach, Prentice Hall,
1 2002.
[2] Price, K., Storn, R., A Simple Evolution
Genlik
0
Strategy for Fast Optimization. Dr. Dobb’s Journal,
264, 18-24, 1997.
[3] Koyuncu, C.A., Farksal Gelişim Algoritmasının
-1
İncelenmesi ve İşaret Kestiriminde Kullanılması,
Erciyes Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Kayseri,
-2 2006.
[4] Yang, G., Chen, I-Ming: Task Based
-3 Optimization of Modular Robot Configurations:
0 500 1000 1500 2000 2500
Ornekleme Noktalari Minimized Degree-of-Freedom Approach,
Mechanism and Machine Theory, 35, 517–540,
Şekil 18: Sekizinci dereceden bir filtre için SNR=10 2000.
dB olduğunda örnekleme sayısına göre hatanın [5] Yiğit, Nalan, “Farksal Gelişim Algoritması
gelişimi Kullanılarak Adaptif Gürültü Giderici”, Yüksek
Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi, 2007
[6] Graupe, D., Efron, J. A., An Output-Whitening
4. SONUÇ
Approach to Adaptive Active Noise Cancellation,
Bu çalışmada, uyarlamalı FIR süzgeçler için, IEEE Trans. On Circuits and Systems, 38, 11,
literatürde oldukça sık kullanılan klasik tekniklerden 1306–1313, 1991.
olan LMS algoritmasıyla uyarlamalı gürültü giderici
tasarlanmıştır. İkinci ve sekizinci dereceden farklı
işaret/gürültü oranlarına sahip rastgele gürültü
işaretiyle uyarlamalı gürültü giderici tasarımı
gerçekleştirilmiştir. Farklı SNR değerleri için başarılı
bir uyarlamalı gürültü gidericinin tasarlanabildiği
simülasyon sonuçlarından görülmüştür.

296
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

ARAÇ TESPİT YÖNTEMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ


Mehmet Ali SOYTÜRK 1 Mehmet Emin YÜKSEL 2
e-posta: soyturkm@erciyes.edu.tr e-posta: yuksel@erciyes.edu.tr

1
Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, 38039 KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ

ÖZET Dolayısıyla bulunulan şartlar ve gereksinimler


doğrultusunda yöntem geliştirmek, problemin
İnsan kaynaklı hataların en aza indirilerek araca ait çözümünde ekonomik ve daha pratik bir çözüm
değerlendirmenin hızlı bir şekilde sayısal olarak olabilmektedir.
yapılabilmesini sağlayan bilgisayar destekli otomatik
araç tespit sistemleri son yıllarda oldukça önem Ortamda bulunan aracı belirlemek için kullanılan
kazanmıştır. Bu tür sistemler ile karayolunda bulunan sistemleri görsel temelli olanlar ve olmayanlar olarak iki
araçların yoğunluk saatleri, araç türleri, hızları, ve ana guruba ayırmak mümkündür. Görsel temelli
benzeri özelliklerine ait çeşitli istatistiksel raporların sistemlerde uygun konuma yerleştirilmiş bir kamera ile
tutulabilmesi ayrıca bu verilerin sayısal ortamda alınan görüntü üzerinde imge işleme teknikleri
saklanabilmesi bu tür sistemleri çok kullanışlı kullanılarak araç bulunmaya çalışılırken görsel temelli
yapmaktadır. Araç tespitinde kullanılan yöntemler olmayan sistemlerde ise algılayıcı olarak bazen bir
aracın bulunduğu ortama ve gereken tespit hızına göre manyetik sensör bazen de bir radar sistemi
değişiklik göstermektedir. kullanılabilmektedir.

I. GİRİŞ II. YÖNTEMLER

Araç tespiti için kullanılan sistemler çok farklı şekilde Görsel temelli olmayan sistemlerde, aracın büyük bir
tasarlanabilmektedir. Bununla beraber araç tespiti için metal kütle olması gerçeğinden yola çıkılarak geliştirilen
araca ait verilerin elde edilmesinde aracın belirleyici yöntemlerin başında manyetik sensörlü sistemler
özelliklerinden simetrik yapılı olması, düz ve keskin gelmektedir. Dünyanın manyetik etkisinden dolayı
hatlı kenar çizgilerine sahip olması, tek ve homojen bir ortamda bulunan düzgün manyetik alan çizgileri,
renge sahip olması ve büyük metal bir kütleden oluşması ortamda ferro-manyetik bir cisim olması durumunda,
gibi bazı özellikleri dikkate alınmaktadır. Bu ve benzeri Şekil-1’de göründüğü gibi relüktansı düşük ferro-
özelliklerden bir veya daha fazlası aynı anda manyetik bir element olan demir alaşımları ile üretilmiş
değerlendirilerek çok farklı ortam ve şartlarda bulunan araç üzerinden geçerek doğrultusunu değiştirmektedir.
araçlar hakkında detaylı bilgi elde edilebilmektedir. Manyetik alan çizgileri üzerinde oluşan bu sapmanın
zamana göre değişimi, hassas manyetik algılayıcılar
Araç tespitinde kullanılacak olan yöntemi, aracın üzerinden sayısal ortama alınarak çeşitli algoritmalar
bulunduğu şartlara göre bulunduğu ortamdan aracın yardımıyla analiz edilmekte ve analiz neticesinde alan
ayırt edilebilmesindeki zorluklar ve kısıtlamalar çizgileri üzerinde sapmaya neden olan cismin (aracın)
belirlemektedir. Hareket halindeki aracın sensör boyutları, kısmen biçimi ve hızı hakkında gerekli bilgi
algılama bölgesinde küçük bir zaman aralığında elde edilebilmektedir.
bulunduğu veya video görüntüsünden araç tespit ve
takip edilmesinin söz konusu olduğu durumlarda araç Kullanılan algılayıcı sayısı arttırılarak aracın boyut ve
tespiti için geliştirilen yöntemin hem yazılım hem de biçimi hakkında daha detaylı bilgi sağlanması mümkün
donanım açısından hızlı bir şekilde araç tespiti olmakla beraber algılayıcıların araca yakın bir noktaya
yapabilmesi gerekmektedir. Bu ise detaylı araç bilgisi yerleştirilmesi zorunluluğu bazı uygulamalar için
elde etmeyi güçleştirecektir. Öte yandan bazı araç tespit yöntemi kullanışsız yapabilmektedir. Ayrıca algılayıcı
uygulamalarında araca ait detaylı veri gerekmeyebilir. sayısının artması analiz edilmesi gereken veri miktarını
Bu gibi durumlarda ise sadece basit anlamda ortamda arttıracağından sistemin cevap süresini uzatacaktır.
aracın olup olmadığına bakılmaktadır ki bu, geliştirilen Michael J. ve Lucky S. çalışmalarında, ortamdaki
yöntemin oldukça hızlı olabilmesine imkan verecektir. manyetik alan değişimi ile orantılı olarak çıkışında

297
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

elektriksel değer üreten algılayıcılar kullanarak araç olarak da sistemin cevap süresi kısalmaktadır. Video
tespit ve sınıflandırmasını gerçekleştirmişlerdir [1]. görüntüsü üzerinde işlem yapılırken, saniyede 20-30
resim alındığı göz önünde bulundurulduğunda sistemin
cevap hızı daha da önem kazanmaktadır.

Şekil-1 Manyetik alan çizgilerinin metal bir kütle olan


araç tarafından bozulması.
Görsel temelli olmayan sistemlerde kullanılan diğer bir
yöntem ise radar bazlı bir sistem kullanmaktır. Radar
sinyalleri ile özellikle cismin uzaklığı ve Doppler etkisi
kullanılarak hızı belirlenebilirken, Jianxin Fang ve Şekil-2 Karayolunda hareket halinde olan araca ait
arkadaşlarının kullandığı gibi hareket eden araçtan görüntünün kenar imgesi.
yansıyan sürekli dalgaların zaman-frekans ekseninde
oluşturduğu şeklin analizi ile kısmen aracın biçimi Kenar imgesinde olan araca ait kenarların birbirine göre
hakkında da bilgi sahibi olunabilmektedir. Jianxin Fang konumları ve mesafesi dikkate alınarak oluşturulan
ve arkadaşları, K-bandında çalışan modüle edilmemiş modele göre imge içinde yapılan aramada araç tespiti ve
sürekli dalga radarı yol üzerinde hakim bir noktaya sınıflandırılması gerçekleştirilebilmektedir. J. Collado
yerleştirmiş ve yoldan geçen araçlardan yansıyan ve arkadaşları ayrıca G.D. Sullivan ve arkadaşları
dalgaların Doppler frekanslarındaki zamana göre model bazlı araç tespiti yönünde çalışmalar yapmışlardır
değişimlerini analiz ederek aracın hızı ve şekli hakkında [3] [4].
bilgi sağlamışladır [2]. Görsel temelli sistemlerde doğal olarak alınan resimde
Araç tespitinde kullanılan yöntemlerin büyük bir bulunan aracın görünüş açısı büyük önem taşımaktadır.
bölümünü bir kamera aracılığıyla aldığı görüntüyü Bu sebeple geliştirilen yöntemdeki model ve gerekli
analiz ederek araç tespiti yapan görsel temelli sistemler algoritmalar aracın önceden belirlenen bir açıdan
oluşturmaktadır [3-18]. Bu tür sistemlerin fazlaca tercih görünümünü tanıyacak şekilde tasarlanmaktadır. Örnek
edilmesinde, algılayıcı olarak kullanılan kameranın olarak karayolunun yanında bulunan bir noktadan alınan
gelişen teknoloji ile birlikte çözünürlük ve hızındaki görüntü içerisindeki aracın tanınması için geliştirilen
artmaya karşılık fiyatı ve boyutlarındaki düşüş önemli yöntemin, yolun üstünde hakim bir noktaya yerleştirilen
rol oynamaktadır. Ayrıca kamera ile alınan veri çok kameradan alınan görüntüdeki aracı tanıyabilmesi için
miktarda bilgiyi bünyesinde barındırmaktadır. Burada sistemin bu görünüş açısına göre aracı tanıyabilecek
önemli olan nokta, alınan verinin iyi analiz edilerek şekilde yeniden düzenlenmesi gerekecektir. Çünkü genel
araca ait gerekli bilginin hızlı ve doğru bir şekilde olarak aracın yandan görünümü, önden veya üsten
çıkarılabilmesidir. görünümüne benzememektedir. Ayrıca resme dahil olan
nesneler de görüş açısına bağlı olarak değişmektedir.
Alınan görüntü içerisinden istenen bilgilerin elde Üstten görünümde imge içerisinde araçların dışında
edilmesinde çok çeşitli imge işleme teknikleri çoğu kez sadece karayolu varken yandan görünümde
kullanılmakla beraber yapılan çalışmaların bir çoğunda geliştirilen algoritmayı yanıltabilecek şekilde bir çok
Şekil-2’de görüldüğü gibi öncelikle alınan görüntüye ait farklı nesne görüntüsü resme dahil olabilmektedir.
kenar imgesi elde edilmekte daha sonra ise bu kenar
imgesi analiz edilerek gerekli bilgi sağlanmaktadır. Algılayıcının görsel temelli olması veya olmaması
Çünkü kenar imgesi, elde edildiği görüntüye ait hemen uygulanacak olan yöntemi büyük ölçüde değiştirmekle
tüm veriyi ihtiva etmekte ve resimde bulunan nesnelerin beraber verilerin analizinde kullanılan algoritmalar,
sınırları belirlemektedir. Sadece kenarların bulunduğu sezgisel veya türeve dayalı yapıları ile algılayıcı
bölgelerdeki piksellerin ele alınarak üzerinde işlem türünden bağımsız şekilde alınan verideki bazı
yapılması gereken hesap sayısını azaltmakta, buna bağlı

298
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

özelliklerin araştırılarak amaçlan modele en uygun görüntüsünden senkron olarak araç tespiti yapılmıştır
olanının bulunmasında önemli rol oynamaktadır. [10]. İmge içindeki aracın, hit & miss operatörleri
yardımıyla öncelikle köşeleri bulunmaya çalışılmıştır.
Literatürde araç tespit ve takibi üzerine yapılan
Bu amaçla dört köşe deseni kullanılmış ve bunların bir
çalışmalarda bu ve benzeri yöntemlerin bir veya daha
dikdörtgen oluşturup oluşturmadığına bakılmış daha
fazlası birlikte kullanılabilmektedir. Literatürde yer alan
sonra ise aracın olduğu konumda oluşan bir veya daha
konu ile ilgili bazı çalışmaları şu şekilde özetlemek
fazla dikdörtgen değerlendirilerek aracın yeri tespit
mümkündür. D. Acunzo ve arkadaşları çalışmalarında,
edilmiştir. S. Gupte ve arkadaşları, hareketli video
değişik aydınlık koşullarındaki araçlara ait imgeleri,
görüntüsü kullanılarak araç tespiti, sınıflandırması ve
ortam aydınlığına göre oluşturulan guruplardan uygun
takibi yapmıştır [11]. Çalışmalarında kullanılan
olanına dahil ettikten sonra AdaBoost algoritmasıyla
yöntemde kamera, karayoluna hakim bir noktaya
eğitilen detektörler aracılığıyla araçları tespit etmişlerdir
konarak yola ait video görüntüsü alınmıştır. Video
[5]. Ming Yin ve arkadaşları tıkalı trafik şartlarında yol
görüntüsünde, belirli süre boyunca değişmeyen kısım,
üzerindeki araçları tespit etmeye çalışan HMM tabanlı
resmin sabit arka-plan olması nedeni ile yola ait araçsız
bir model sunmuşlardır [6]. Çalışmalarında PCA ve
arka-plan görüntüsü elde edilmiştir. O andaki
MDA ile giriş imgesinden elde edilen bilgiler HMM’ye
görüntüden, arka-plan görüntüsü çıkarılıp eşiklenerek
uygulanarak giriş imgesinin, oluşturulan üç kategoriden
imge içindeki hareketli nesneler imgeden seçilmiştir.
hangisine ait olduğu belirlenmiş, daha sonra ise çıkarılan
Seçilen bu cisimler boyutları itibariyle önceden
durum dizilerinin analizi ile araç tespiti
belirlenmiş bölgelere uyup uymamasına göre
gerçekleştirilmiştir. Q. Li ve F. C. Sun çalışmalarında
sınıflandırılmıştır. Araç olarak belirlenen bölgenin peş
[7], oluşturulan istatistiksel histogram ile aracın
peşe video çerçevelerindeki konumuna bakılarak ise
arkasının geometrik özelliklerine göre araca ait bir
araç takibi yapılmaya çalışılmıştır. Kim ve arkadaşları,
hipotez belirleyerek bunu aracın arka gölge özelliklerine
karayolunu farklı açılarda yukarıdan görebilecek şekilde
göre doğrulamışlardır. A. Broggi ve arkadaşları radar ve
yüksek bir noktaya yerleştirilen üç ayrı kameradan RGB
görsel verinin bir arada kullanılması ile yol
aldıkları video görüntüsü ile [12], aracın ilk kameranın
kenarlarındaki bariyerlerin tespit edildiği bir yöntem
aldığı imgeye girmesiyle araç, kenarlarına göre
önermişlerdir [8]. Araç tespitini etkinleştiren ve
oluşturulan model ile tespit edilmiştir. Aracın takibi için
hızlandıran bu yöntem, ilgilenilen alan boyunca
farklı açılardan alınan üç kameranın senkron imgeleri
kesintisiz olarak devam eden eğri şeklindeki hatları
gerekli boyut ve aydınlık ayarlamalarından sonra
aramayı baz almıştır. İlgilenilen alan dinamik olarak
birleştirilerek tek imgeye dönüştürülmüş, araç takibi bu
radar sensörü ile belirlenerek örtüşen alanlar için
birleşik imgede yapılmıştır. Araç takibi, tespit edilen
geliştirilen bir yöntem ile araç tespiti etkinleştirilmiştir.
aracın, sıfır-ortalamalı maske ile bulunan kenarlarının
J.D. Collado ve arkadaşları aracın ön camına
sonraki imgelerle karşılaştırılması yoluyla yapılmıştır.
yerleştirilen bir kameradan alınan gri ton imgede araç
G.D. Sullivan ve arkadaşları, ortografik yaklaşımla
tespiti yaparken değiştirebilir bir geometrik model
yapılan modelleme ile video görüntüsünden araç tespiti
kullanmıştır [3]. İmgedeki simetri, biçim ve gölgeye
yapmıştır [4]. Sobel operatörü ile elde edilen araç
bağlı olarak tanımlanan enerji fonksiyonu genetik
kenarlarına ait dikey, yatay ve çapraz izdüşümleri veri
algoritma ile optimize edilmek suretiyle model
profili ile karşılaştırılarak araç sınıflandırılmaya
değiştirilerek aracın imge içindeki yeri tespit edilmeye
çalışılmıştır. Araç takibi, ardışık çerçevelerde aracın
çalışılmıştır. A. Broggi, P. Cerri ve P.C. Antonello
izlediği doğrultu dikkate alınarak yapılmıştır. Betke ve
aracın ön camına yerleştirilen bir kameradan aldıkları
arkadaşları, aracın üst dikiz aynası arkasına yerleştirilen
gri ton imgede araç tespiti yapmaya çalışmıştır [9].
kamera aracılığıyla gri seviye video görüntüsü almıştır
Burada kullanılan yöntemde imgeye ait simetri grafiği
[13]. Bu çalışmada kullanılan yöntemde aracın yanından
çizilerek grafiğin en yüksek değer gösterdiği sütunlarda
geçen diğer aracın, görüntüde oluşturduğu aydınlık
arama yapılmıştır. Araç bir çerçeve içine sokulmaya
değişikliği kullanılarak yakın araçlar tespit edilmiştir.
çalışılırken çerçevenin yatay merkezi, en yüksek değer
Uzakta bulunan araçlar ise önce kaba ve sonra hassas
gösteren sütuna denk getirilmiştir. Çerçevenin genişliği
arama ile bulunmuştur. Kaba aramada imgenin dikey ve
simetri grafiğindeki tepe noktalar arasındaki mesafeden
yatay kenarları bulunup imge küçük yatay parçalara
çıkarılırken kutunun tabanı, konulan sütunda en alt
ayrılarak aracın kenarı olabilecek uzunluktaki kenarlar
pikselden başlanarak karşılaşılan ilk kenar ile
bulunmaya çalışılmıştır. Hassas arama ise bu şekilde
belirlenmiştir. Çerçevenin üst kenarı ise en/boy oranı 4/3
olan kenarların bulunduğu bölgede yapılmış ve o
olacak şekilde seçilmiştir. M. Bertozzi ve arkadaşları ise
bölgenin dikey ve yatay izdüşümleri mevcut veri ile
kamera, hafıza kartı ve imge yakalayıcıdan oluşan bir
karşılaştırılarak bölgedeki araç tanımlanmaya
donanım ile kırsal bölgelere ait yollarda hareketli video
çalışılmıştır. Daha sonra araç, bulunması muhtemel

299
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

bölgede köşeler aranarak araç çerçeve içine alınmış ve [2]. Jianxin Fang et al., A Low-cost Vehicle Detection
sonraki video çerçevelerinde işlem-koordinatörü and Classification System based on Unmodulated
aracılığıyla aynı anda araçlar karıştırılmadan Continuous-wave Radar, Proceedings of the 2007 IEEE
izlenebilmiştir. D.M. Ha ve arkadaşları, ön ve üstten Intelligent Transporttaion Systems Conference, Seattle,
araçları görecek bir noktaya yerleştirilen kameradan gri WA, USA, Sept. 30-Oct 3, 2007.
ton hareketli video görüntüsü alarak araç tespiti, [3]. Collado, J. M. et al., Model Based Vehicle
sınıflandırması yapmış, araç hızı ve uzaklığı gibi Detection for Intelligent Vehicles, IEEE Intelligent
parametreleri belirlemeye çalışmıştır [14]. Ardı ardına Vehicles Symposium, University of Parma, Italy, 572-
gelen video çerçeveleri arasındaki farklara bakılarak 577, June 14-17, 2004.
hareketsiz arka-plan elde edilerek o andaki görüntüden [4]. Sullivan, G.D. et al., Model-Based Vehicle
arka-plan görüntüsü çıkarılarak yol üzerinde hareket Detection and Classification Using Orthographic
halinde olan araçlara ait bölgeler belirlenmiştir. Sonra Approximations, Image and Vision Computing, 15, 649-
bu bölgeler dikdörtgen şeklinde çerçevelere alınarak 654, 1997.
muhtemel araçlar bu çerçevelerde aranmıştır. İmge [5]. D. Acunzo et al., Context-Adaptive Approach for
içinde bu bölgeler alınarak kenarlar bulunmuş daha Vehicle Detection Under Varying Lighting Condition,
sonrada araç imgesi beyaz piksellerle boyanarak aracı Proceedings of the 2007 IEEE Intelligent Transporttaion
belirten bir görüntü elde edilmiştir. Bu bölgeden elde Systems Conference, Seattle, WA, USA, Sept. 30-Oct 3,
edilen kenar piksellerin sayısı ile genişlik ve uzunluk 2007.
gibi veriler yapay sinir ağının eğitimi için kullanılmıştır. [6]. Ming Yin et al., An HMM-Based Algorithm for
Bölgede araç olup olmadığı yapay sinir ağı tarafından Vehicle Detection in Congested Traffic Situations,
belirlenerek sonraki çerçevelerde aracın konumuna ve Proceedings of the 2007 IEEE Intelligent Transporttaion
boyutuna bakılarak hız ve uzaklık gibi değerler elde Systems Conference, Seattle, WA, USA, Sept. 30-Oct 3,
edilmiştir. H. Moon ve arkadaşları, park halindeki 2007.
araçlara ait gri seviye imgeleri yüksek bir noktadan [7]. Q. Li, F. C. Sun, Vehicle Detection Based on
çekerek araç tespiti yapmaya çalışılmış, geliştirdikleri Hypothesis and Verifi'cation of Objects, IMACS
yöntem ile deneysel sonuçları karşılaştırmıştır [15]. M. Multiconference on "Computational Engineering in
Bertozzi ve arkadaşları ise araca yerleştirilen iki Systems Applications" (CESA), Beijing, China, October
kameradan aldıkları gri ton stereo video görüntüsü almış 4-6, 2006.
daha sonra ise aracı temsil eden bir model kullanılarak [8]. Broggi A. et al., Guard rail detection using radar and
izdüşüm mantığıyla araca ait kenarların bu modele vision data fusion for vehicle detection algorithm
örtüşmesine göre araç tespiti yapılmaya çalışılmıştır. improvement and speed-up. Proceedings of the 8th
[16]. International IEEE Conference on Intelligent
Transportation Systems, Vienna, Austria, September 13-
III. SONUÇLAR
16, 2005.
Günümüzde araç trafiğinde görülen yoğunluğa bağlı [9]. Broggi, A., Cerri, P., Antonello, P.C., Multi-
olarak oluşan birtakım problemlerin kontrol altına Resolution Vehicle Detection using Artificial Vision,
alınmasında araç tespit sistemleri yardımcı unsur olarak IEEE Intelligent Vehicles Symposium, University of
önemli bir görev üslenmektedir. Bu durum ise araç tespit Parma, Italy, 310-314, June 14-17, 2004.
sistemlerinin popülaritesini her geçen gün artırmaktadır. [10]. Bertozzi, M., Broggi, A., Castelluccio, S., A Real-
Araç tespit sistemleri, bir karayolundaki istatistiksel Time Oriented System for Vehicle Detection, Journal
bilgiyi sağlamak veya akıllı trafik ışığı sinyalizasyonunu Systems Architecture, 43, 317-325, 1997.
gerçekleştirmek amacıyla araç dışındaki bir [11]. Gupte, S. et al., Detection and Classification of
algılayıcıdan aldığı veriye göre değerlendirme Vehicles, IEEE Transactions on Intelligent
yapabileceği gibi geleceğin akıllı araçları için araç Transportation Systems, 3(1), 37-47, 2002.
içerisine yerleştirilen bir veya daha fazla algılayıcıdan [12]. Kim, Z., and Malik, J., Fast Vehicle Detection with
aldığı veriye göre de çalışabilmektedir. Özellikle araç içi Probabilistic Feature Grouping and its Application to
sistemler gerektiğinde sürücüyü uyararak olası kazaları Vehicle Tracking, University of California at Berkeley,
en aza indirmede önemli rol oynamaktadır. CA, USA,.
[13]. Betke, M., Haritaoglu, E., Davis, L.S., Multiple
Vehicle Detection and Tracking in Hard Real-Time,
KAYNAKLAR IEEE, University of Maryland, 1996.
[1]. M.J. Caruso, L.S. Withanawasam, Vehicle [14]. Ha, D.M., Lee, J.M., Kim Y.D., Neural-Edge-
Detection and Compass Applications using AMR Based Vehicle Detection and Traffic Parameter
Magnetic Sensors, Honeywell, SSEC, Plymouth, USA.

300
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Extraction, Image and Vision Computing, 22, 899–907,


2004.
[15]. Moon, H., Chellappa, R., Rosenfeld, A.,
Performance Analysis of a simple Vehicle Detection
Algorithm, Image and Vision Computing, 20, 1-13,
2002.
[16]. Bertozzi, M., et al., Stereo Vision-Based Vehicle
Detection, IEEE Intelligent Vehicles Symposium 2000,
Dearbon (MI), USA, 39-44, October 3-5, 2000.
[17]. M.A. Soytürk, Sayısal Kenar Çıkarma ve Yapay
Sinir Ağları Yardımıyla Araç Tanıma, Yüksek Lisans
Tezi, Erciyes Üniversitesi, Kayseri, 2005.
[18]. M.A. Soytürk, M.E. Yüksel, Kenar Sezme ve Yapay
Sinir Ağı Yardımıyla Araç Tanıma, HaSeM'06 Kayseri VI.
Havacılık Sempozyumu, Nevşehir, 12-14 Mayıs, 2006.

301
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

GERİLİM KONTROLLÜ AKIM TAŞIYICI


DEVRE TASARIMI

Hamdi Ercan1 Sezai Alper Tekin2 Mustafa Alçı3


e-posta: hamdiercan@erciyes.edu.tr e-posta: satekin@erciyes.edu.tr e-posta: malci@erciyes.edu.tr

1
Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, 38039 KAYSERİ
2, 3
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ

ÖZET kullanılarak parazitik direncin gerilimle kontrol


Bu çalışmada, translineer prensibine dayalı yeni bir edilebildiği akım taşıyıcı devreleri mevcuttur [9].
gerilim kontrollü akım taşıyıcı devre yapısı önerilmiştir.
Önerilen devre yapısı geçiş iletkenliği kuvvetlendiricisi, Bu çalışmada, bir adet geçiş iletkenliği kuvvetlendiricisi,
translineer devre bloğu ve akım kontrollü akım bir translineer devre bloğu ve geleneksel akım kontrollü
taşıyıcıdan oluşmaktadır. Bu yeni tasarımla akım akım taşıyıcısının kullanıldığı gerilim kontrollü yeni bir
taşıyıcının parazitik direnci kontrol gerilimi ile akım taşıyıcı devre yapısı önerilmiştir. Devrenin giriş
kolaylıkla ayarlanabilmektedir. Gerilim kontrollü akım terminalindeki parazitik direncin gerilim ile kontrol
taşıyıcı devresi osilatör, süzgeç ve gerilim – akım edilebilmesi amacıyla translineer prensibinden
dönüştürücü devrelerindeki analog işaret işleme faydalanılarak uygun devre yapısı oluşturulmuştur.
fonksiyonlarını gerçekleştirebilmek için kullanılabilir. Önerilen devre, geleneksel akım kontrollü akım
Önerilen devre PSpice benzetim programı kullanılarak taşıyıcıdan farklı olarak gerilim ile kontrol
analiz edilmiştir. Devrenin teorik analizleri yapılmış ve edilebilmektedir.
benzetim sonuçlarının teorik sonuçları doğruladığı
görülmüştür. Önerilen devrenin teorik analizi yapılarak, PSpice
benzetim programı yardımıyla benzetim işlemi
I. GİRİŞ gerçekleştirilmiştir. Benzetim sonuçlarının teorik
Son yıllarda akım modlu devreler her geçen gün daha sonuçları doğruladığı görülmüştür.
fazla ilgi uyandırmakta ve aktif süzgeç, osilatör gibi
analog devre bloklarının gerçekleştirilmesinde geleneksel II. AKIM KONTROLLÜ AKIM TAŞIYICI
gerilim modlu devrelerin yerini almaya başlamıştır [1]. Kontrollü akım taşıyıcının devre sembolü ve tanım
Akım modlu devreler büyük bant genişliği, yüksek bağıntıları sırasıyla Şekil 1 ve Denklem (1)’de
değişim hızı, daha geniş dinamik saha, düşük güç verilmiştir [10].
tüketimi, basit devre yapısı ve geniş doğrusallık sahası
gibi karakteristik özellikler taşıdıklarından geniş
uygulama alanı bulmuşlardır [2].
I0
Akım modlu devrelerin temel yapılarından olan akım Iy
taşıyıcılar, analog devre uygulamalarının aranan yapı Vy Y Iz
blokları haline gelmişlerdir. İkinci kuşak akım taşıyıcının Ix CCCII Z Vz
bir türevi olan ve kutuplama akımıyla elektronik olarak Vx X
ayarlanabilen kontrollü akım taşıyıcı (controlled current
conveyor-CCCII) elemanı bir çok uygulamada
kullanılmıştır [3,4]. CCCII elemanı filtrelerde, Şekil 1. Akım kontrollü akım taşıyıcı
osilatörlerde çarpıcılarda ve sıcaklık kompanzasyonu
gerektiren birçok akım modlu devre uygulamalarında ⎛ IY ⎞ ⎛0 0 0 ⎞ ⎛ VY ⎞
kullanılmaktadır [5-7]. Kutuplama akımıyla kolaylıkla ⎜ ⎟ ⎜ ⎟⎜ ⎟
⎜V X ⎟ = ⎜ 1 RX 0 ⎟.⎜ I X ⎟ (1)
kontrol edilebilen parazitik direnç CCCII elemanı için
⎜i ⎟ ⎜0 1 0 ⎟⎠ ⎜⎝ VZ ⎟⎠
önemli bir avantajdır [8]. Literatürde CMOS teknolojisi ⎝ Z ⎠ ⎝

302
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

Denklem (1)’de görülen RX değeri CCCII elemanının X Şekil 4’de görülen devrenin kontrol gerilimi ile
ucunun parazitik giriş direncidir. Bu ifade Denklem ayarlanabilen I0 çıkış akımı ifadesi Denklem (3)’de
(2)’de verilmektedir [8]. verilmektedir.

Vx VT ⎛V ⎞
Rx = = (2) I 0 = I B 2 tanh ⎜⎜ C ⎟⎟ (3)
I x 2I 0 ⎝ 2VT ⎠
Burada, VT ısıl gerilim ve I0 harici kutuplama akımıdır. Denklem (3)’de görülen VC kontrol gerilimi eğer
Bu ifade, RX parazitik direncinin kutuplama akımı ile VC << 2VT ise, eşitlik aşağıdaki şekilde ifade edilebilir.
kontrol edilebildiğini göstermektedir. Akım kontrollü
akım taşıyıcının X ve Y uçları arasındaki ilişki Şekil
2’deki eşdeğer devreyle modellenebilmektedir[8]. VC
I0 ≅ I B2 (4)
2VT
Gerilim takipçisi
Y X' Rx X Translineer devre yapısı Şekil 5’de görülmektedir.
1

I0 I02 IA IB
Şekil 2. X ve Y uçları arasındaki eşdeğer devre

III. ÖNERİLEN DEVRE TOPOLOJİSİ


Q5 Q6
Geçiş iletkenliği kuvvetlendiricisi, translineer prensibi
kullanılan devre bloğu ve geleneksel akım kontrollü
akım taşıyıcısı ile gerçekleştirilmiş olan gerilim
kontrollü akım taşıyıcı devre yapısı blok olarak Şekil Q7 Q8 Q9 Q10
3’de görülmektedir.

I02
Q11 Q12
Geçiş iletkenliği I0 TL Vy Y Iz
VC Kuvvetlendiricisi Devre CCCII Z
X Bloğu Vx XX
V-
Şekil 3. Gerilim kontrollü akım taşıyıcı
Şekil 5 Translineer devre bloğunun iç yapısı
Geçiş iletkenliği kuvvetlendiricisinin devre yapısı Şekil
4’ te görülmektedir [10]. Devre akımları arasındaki ilişki Denklem (5)’de
görülmektedir.
V+
I AIB
Q3 Q4 I 02 = (5)
I0 I0

+ Q2 Denklem (4)’de I0 akım ifadesi yerine yazılarak


Q1
Denklem (6)’daki ifade elde edilebilir.
VC
- 2 I A I BVT
I 02 = (6)
IB2 I B 2VC
V-
Şekil 3’ de görülen I02 akımı akım taşıyıcının kutuplama
akımı olarak kullanılmaktadır. Denklem (6)’dan
Şekil 4. Geçis iletkenliği kuvvetlendiricisi görüldüğü gibi, bu akım VC kontrol gerilimi ile

303
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

kolaylıkla ayarlanabilmektedir. Buradan akım taşıyıcının değişimi incelendiğinde teorik analiz sonuçlarının
X ucunun akım ifadesi Denklem (7)’deki gibi verilebilir. benzetim sonuçlarını desteklediği görülmektedir.

4 I A I BVx Gerilim kontrollü akım taşıyıcı devrenin geçiş iletkenliği


Ix = (7) (gm=1/Rx) ifadesinin frekans cevabı Şekil 8’de
I B 2VC görülmektedir.

Devre blokları arasında uygun bağlantı yapılarak devre 400 400u

çıkışındaki akım ifadesi elde edilmiştir. Parazitik direnç


ifadesi Denklem (8)’de görülmektedir. 300 300u

1/ Rx (µS)
I B 2VC 200
Rx =
200u

(8)
4I A I B 100 100u

Böylece parazitik direnç ifadesi kontrol gerilimiyle 0 0


1.0KHz 10KHz
(1/(V1(Vy1) / I(RL2)))
100KHz 1.0MHz 10MHz 100MHz 1.0GHz

1 KHz 10 KHz 100 KHz 1 MHz 10 MHz 100 MHz 1 GHz


kolaylıkla ayarlanabilir duruma gelmiştir.
Frequency

Frekans

IV. BENZETİM SONUÇLARI


Şekil 3’de görülen gerilim kontrollü akım taşıyıcı
devrenin analizi PSpice benzetim programı kullanılarak Şekil 8. Gerilim kontrollü akım taşıyıcının parazitik
yapılmıştır. Devre benzetimlerinde NR100N ve PR100N direncinin frekans cevabı
transistor tipi kullanılmıştır [11]. Devredeki IB2 ve IA
akımları 50 µA, IB akımı ise 1 µA alınmıştır. Besleme Burada frekans cevabının elde edilebilmesi için VC
gerilimi olarak ± 2.5 V kullanılmıştır. kontrol gerilimi 15 mV olarak alınmıştır. Şekilde
görüldüğü gibi yüksek frekans değerlerinde parazitik
Devrenin farklı kontrol gerilimlerindeki parazitik direnç direnç değerinin düştüğü, 5.15 MHz değerine kadar ise
değerlerinin değişimi Şekil 7’de gösterilmiştir. sabit kaldığı görülmektedir.

10
10K

V. SONUÇLAR
8 8K
Bu çalışmada geçiş iletkenliği kuvvetlendiricisi,
translineer yapı bloğu ve geleneksel akım kontrollü akım
6 6K
taşıyıcı kullanılarak yeni bir gerilim kontrollü akım
Rx (kΩ)

taşıyıcı devresi gerçekleştirilmiştir. Önerilen devre yapısı


4
PSpice benzetim programı kullanılarak analiz edilmiş ve
4K

2 2K
sonuçlar teorik altyapı ile kıyaslanmıştır. Önerilen devre
yapısının kontrol gerilimi ile parazitik direncin kolaylıkla
0 0
0V 5mV
V1(Vy1) / I(RL2)
10mV 15mV 20mV 25mV 30mV 35mV 40mV ayarlanabildiği benzetim sonuçları doğrultusunda ortaya
0 5 10 15 20 25 30 35 40
konmuştur. Benzetim sonuçlarının teorik sonuçları
Vin

Vc (mV)
doğruladığı görülmüştür. Sonuç olarak önerilen devre
Şekil 7. Kontrol gerilimi ile akım taşıyıcının parazitik yapısının gerilim kontrolü gerektiren elektronik devre
direnci arasındaki ilişki uygulamalarında elverişli bir temel yapı olarak
kullanılabileceği düşünülmektedir. Ayrıca havacılık
Şekil 7’den görüldüğü gibi kontrol gerilimi ile akım elektroniğinde değişik sistemlerde birçok dönüştürücü
taşıyıcının X ucundaki parazitik direnç değeri kısmen devresine ihtiyaç duyulduğu bilinmektedir. Bu nedenlerle
doğrusal olarak değişmektedir. Grafik incelendiğinde, tasarlanan devre yapısının havacılıkta kullanılması
kontrol gerilimi ile parazitik direnç arasındaki ilişkinin beklenmektedir.
tam doğrusal bir yapı sergilemediği görülmektedir.
Kontrol geriliminin büyük değerleri için doğrusallıkta KAYNAKLAR
meydana gelen sapmaların, Denklem (3)’de görülen [1] G. Palmisano, G. Palumbo, S. Pennisi, CMOS
ifadedeki hiperbolik fonksiyonun akımı doğrusal Current Amplifiers, Boston (MA), Kluwer
olmayan bir şekilde etkilemesi ve yapılan kabulden Academic Publishers, p.1-9, 1999.
kaynaklanması olarak açıklanabilir. Parazitik direncin [2] H. Schmid, Approximating the Universal Active
Element, IEEE Transaction on Circuit Systems-

304
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

II:Analog and Digital Signal Processing, 47(11),


1160-1169, 2000.
[3] M. Tokmakçı, M. Alçı, E. Uzunhisarcıklı, CCII-
Based defuzzification circuit for fuzzy logic
controllers, Int. Fuzzy Systems Association World
Congress- IFSA’2003, 29 June- 2 July 2003.
[4] E. Yuce, S. Minaei and O. Cicekoglu, Resistorless
Floating Immittance Function Simulators
Employing Current Controlled Conveyors and a
Grounded Capacitor, Electrical Engineering (Archiv
fur Elektrotechnik) Volume 88, Number 6 pp 519–
525 / August, 2006.
[5] W. Kiranon, J. Kerson, and P. Wardkein, Current
Controlled Oscillator Based on Translinear
Conveyors, Electronics Letters, Vol: 32 (15), pp.
1330-1331, 1996.
[6] S. Minaei, and S. Türköz, New Current-Mode
Current-Controlled Universal Filter Implemented
From Single-Output Current Controlled Conveyors,
Frequenz, Vol: 54 (5-6), pp. 138-140, 2000.
[7] O. Çiçekoğlu, H. Kuntman, and S. Berk, Allpass
Filters Using a Single Current Conveyor,
International Journal of Electronics, Vol: 86 (8), pp.
947-955, 1999.
[8] A. Fabre, O. Saaid, F. Wiest, C. Boucheron, High
Frequency Applications Based on a New Current
Controlled Conveyor, IEEE Transactions on
Circuits and Systems-I: Fundamental Theory and
Applications, Vol. 43, NO. 2, Page(s):82 – 91,
February 1996.
[9] E.A Metwally, I.M. Hafez, H. El-Ghitani and H.F.
Ragai, Novel CMOS Voltage-Controlled Current
Conveyor, ICM 2003, Cairo, Egypt, Dec. 9-11
2003.
[10] M. Siripruchyanun, W. Jaikla, Current Controlled
Current Conveyor Transconductance Amplifier
(CCCCTA): A Building Block for Analog Signal
Processing, Electrical Engineering (Archiv fur
Elektrotechnik), Accepted 8 Dec 2007.
[11] D. R. Frey, Log-Domain Filtering: An Approach to
Current-Mode Filtering. IEE Proc. Pt. G 140(6), pp.
406-416, 1993.

305
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

MİKRODALGA/RF DEVRELERİN DAVRANIŞ MODELLEMESİNDE


KULLANILAN ÖLÇÜM ve MODELLEME YÖNTEMLERİ
İlke Türkmen1 Ayşegül Güven2 Nurcan Sarıkaya1
e-posta: titi@erciyes.edu.tr e-posta: aguven@erciyes.edu.tr e-posta: nurcanb@erciyes.edu.tr
1
Erciyes Üniversitesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu, 38039 KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Biyomedikal Müh. Bölümü, 38039 KAYSERİ

ÖZET edilebilir. Ölçüm verileri ile gerçekleştirilen davranış


Bu çalışmada radyo ve haberleşme, havacılık ve modeli, benzetim ile yapılan modelden daha güvenilir
savunma sistemleri gibi pek çok alanda yaygın ve sonuçlar verir. Bir mikrodalga devresinin davranışını
etkili şekilde kullanılan mikrodalga devrelerinin modellemede kullanılacak ölçüm verilerinin elde
davranışlarını modellemek için kullanılan ölçüm ve edilmesi için farklı ölçüm yöntemleri vardır.
modelleme teknikleri tanıtılmıştır. Tanıtılan ölçüm Aşağıdaki bölümlerde davranış modellemede
teknikleri küçük işaret ve büyük işaret ölçümleri, kullanılan ölçüm yöntemleri ve modelleme yöntemleri
modelleme yöntemleri ise klasik modelle,i empirik tanıtılmıştır.
modeller, durum fonksiyonu modelleri ve kara kutu
modelleridir. II. ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ
Lineer sistemler üzerinde yapılan ölçümler oldukça
I. GİRİŞ belirgin ve gerçekleştirilmesi kolay ölçümlerdir.
Mikrodalga elemanlar için doğru davranış Vektör Network Analizör (VNA) gibi mikrodalga
modellerinin elde edilmesi, uygulamada başarılı ölçüm cihazları devreler üzerinde doğru bir şekilde
olmak için oldukça önemlidir [1-20]. En başarılı ölçümler yapabilmek için tasarlanmıştır. Lineer
davranış modeli, doğrusal ve doğrusal olmayan olmayan karakteristiğe sahip ölçümlerin
devreleri ve elemanları karakterize eden parametre gerçekleştirilmesi, lineer duruma göre çok daha
setini tarayan küçük işaret modelidir. S- parametresi zordur. Elektronik devrelerin lineer olmayan
gösterimi, bir andaki olay ve belirli frekanslardaki davranışlarından dolayı, ölçümler yapılırken bazı
taranan dalga şekli arasındaki ilişkiyi karakterize eden engeller ortaya çıkar. Zaman domenindeki ölçümler
devre için frekans domeni davranış modelidir. RF/mikrodalga kompanent veya sistemi tamamen
Bununla birlikte S-parametreleri yalnızca karakterize edemediği için, VNA ile yapılan ölçümler
süperpozisyon teoremi sağlanıyorsa, başka bir deyişle genellikle frekans domeninde yapılır. Frekans
devre veya sistem lineer olarak çalışıyorsa domeninde yapılan ölçümleri de birkaç grupta
uygulanabilir. Ancak, modern kablosuz iletişim toplamak mümkündür.
sistemlerindeki ilerlemelerle birlikte, taleplerin
artması, daha iyi iletim verimi ve daha az güç tüketimi 2.1. Küçük işaret ölçümleri
elde etme istekleri devreler ve kuvvetlendiricilerin
doğrusal olmayan çalışmasına neden olmuştur. Bu Analog ve dijital test etmede kullanılan zaman domeni
sebeplerden dolayı lineer olmayan bölgede çalışan yöntemlerine kıyasla, RF ve mikrodalga domenindeki
devrelerin başarılı bir şekilde modellenebilmesi ölçümlerin çoğunluğu frekans domeni cihazlar
konusuna büyük bir önem verilmektedir. Lineer kullanılarak yapılır. Çok portlu bir devrenin lineer
olmayan bir devre test edilirken kompleksliğin performansını frekans domeninde ölçmek için en
derecesi önemli miktarda artar. Örneğin, bir sürekli yaygın olarak kullanılan cihaz VNA’dür. TAD’nin
dalga sinyal, test altındaki devrenin (TAD) girişine tamamen lineer olarak çalıştığı varsayımı ile bu cihaz
uygulanırsa, devre tarafından harmonikler üretilir. TAD portlarındaki akım ve gerilim davranışını
Devrenin davranışının tam olarak anlaşılabilmesi için belirleyen network eşitliklerini tanımlamak için
voltaj veya akımların harmonikleri veya tüm gerekli olan tüm parametreleri, saçılma veya S
portlardaki saçılan voltaj dalgaları dikkate alınmalıdır. parametreleri vasıtasıyla karakterize edebilir. Bununla
birlikte lineer olmayan davranışa sahip olan
Mikrodalga devresinin davranışını doğru bir şekilde devrelerde devrenin davranışını tam olarak karakterize
modelleyebilmek için öncelikle bu devrenin edemediği için küçük işaret analiz teknikleri
davranışını karakterize eden verilerin elde edilmesi kullanılamaz.
gerekir. Bu veriler benzetim veya ölçüm yaparak elde

306
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

2.2. Büyük işaret ölçümleri ölçümler TAD’nin tek tonlu, sabit frekanslı ve ton
gücünün değiştiği bir uyarıcı ile sürülmesi sonucunda
TAD’e uygulanan uyarıcı sinyaller devreyi lineer elde edilir. Bir AM-PM ölçümü giriş gücünün bir
olmayan bölgede çalışmaya iterse, bu durumda fonksiyonu olarak TAD’nin giriş fazına göre çıkış
ölçümler büyük işaret olarak sınıflandırılır. Bu fazındaki değişimi izler. Bu işlemde temel amaç
bölgede devrenin çalışması devrenin performansını aslında devrenin davranışının lineer durumdan ne
ölçmek için kullanılan uyarıcı sinyalin genliğine ve kadar saptığını ölçmektir. Yani sistemin lineer
uyarıcı güç, frekans ve önceki durumun fonksiyonu olmayan davranışı net olarak ölçülemez. Aynı
olan sabit kazanç, kayıp, faz kayması gibi zamanda bu yöntem sadece tek frekansta çalışan
parametrelere bağlıdır. AM-AM, AM-PM ölçümleri devrelerin davranışını karakterize edebilir. Bu nedenle
[1], iki ton ölçümleri [2], Lineer olmayan Vektör lineer olmayan etkinin alınabilmesi için çoklu
Network Analizör ölçümleri [3] büyük işaret ölçümü ölçümler yapmak gerekmektedir.
yapmak için kullanılan yaygın yöntemlerin bazılarıdır.
Temel bir AM-PM ölçüm düzeneği Şekil 1’de
2.2.1. AM-AM, AM-PM Ölçümleri gösterilmiştir.

Lineer olmayan davranışı ölçmekte kullanılan en basit


ölçüm yöntemi AM-AM, AM-PM ölçümleridir. Bu

VNA R IN

R OUT •

Sinyal Kaynak Yük Ayarlayıcı Güçmetre


Jeneratörü Ayarlayıcı
TAD

Şekil 1. AM-PM ölçüm sistemi diyagramı

2.2.2. İki- ton Ölçümler intermodülasyon, kaynak çıkışı kendi ürettiği


Aynı olmayan çoklu sinüzoidal tonlardan oluşan frekanstan başka tonda bir frekansa maruz kaldığında
uyarıcıların kullanılması, lineer olmayan davranış lineer olmayan davranışta ortaya çıkan bir durumdur.
modellemede en yaygın olarak kullanılan yöntemdir. Kaynak çıkışında iki frekansın etkileşimi TAD’nin
En temel iki ton ölçme düzeneği Şekil 2’de girişine yayılır ve TAD’de üretilen lineer olmayan
gösterilmiştir. Bu ölçüm düzeneğinde, uyarıları ürünlerle aynı frekansta görünen TAD’nin lineer yolu
sağlamak için iki RF sinyal jeneratörü kullanılır, bir boyunca ilerler. Bu kaynak bozulması yüksek-yalıtma
mikrodalga birleştirici TAD’e uygulanacak sinyalleri güç birleştiricisi yapısı ile veya kaynak çıkışı ile
toplar ve bir spektrum analizörüde TAD’nin çıkışını birleştirici girişi arasına yalıtıcıların ilave edilmesi ile
ölçmek için kullanılır. önlenebilir. Sistemde bu elemanların kullanılması ile
band genişliği azalır. Yalıtıcılar yerine geniş-band
zayıflatıcılar kullanılabilir ancak bu durumda da
mevcut uyarıcı gücü azalır ve güç kaybı olur.
1. sinyal
jeneratörü 2.2.3. Lineer Olmayan Vektör Network Analizör
Birleştirici Spektrum Lineer olmayan Vektör Network Analizör (Şekil 3),
TAD Analizör aktif mikrodalga devrelerin lineer olmayan
davranışlarını karakterize eden ve son yıllarda
2. sinyal kullanılmaya başlayan yeni bir cihazdır. Geleneksel
jeneratörü
iki-ton ölçüm sistemlerinin aksine bu cihaz ayrık
frekans cevabının bulunması için cihazda yapılması
Şekil 2. Temel iki-ton ölçüm düzeneği gereken yoğun kalibrasyondan sonra, sistem çıkışında
elde edilen lineer olmayan cevabın fazını ölçebilir. Bu
Şekil 2’de verilen ölçüm düzeneğinin en önemli yanı yöntemin kullanılmasını engelleyen temel neden
iki sinyal jeneratörünün yalıtımıdır. Jeneratörler maliyetinin geleneksel network analizörlere göre çok
arasında yetersiz seviyedeki yalıtım, bir jeneratörün yüksek olmasıdır.
çıkışının diğer jeneratörün çıkışını etkilemesi
sonucunda ters intermodülasyona neden olur. Ters

307
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

modeli”nin [6] geliştirilmesi ile çözülmüştür. Bu


modelde ana fikir genel basit deembedding prosedür
kullanmak (her portta bir direnç ve indüktans) ve
geriye kalan davranışı iki paralel lineer olmayan devre
ile tanımlamak: Her ikiside iki temel terminal voltajı
(gate veya beyz voltajı ve drain veya kolektör voltajı)
tarafından kontrol edilen bir adet iki portlu akım
kaynağı ve bir adet iki portlu şarj kaynağı.
Matematiksel olarak modeller aşağıdaki gibi
yazılabilir.

d
I 1 = K 1 (V1 , V2 ) + ( L1 (V1 , V2 )) (1)
dt
Şekil 3. Lineer Olmayan Vectör Network Analizörü
d
III. MODELLEME YÖNTEMLERİ I 2 = K 2 (V1 , V2 ) + ( L2 (V1 , V2 )) (2)
Simülasyon yardımıyla veya yukarıda belirtilen ölçüm dt
yöntemleri ile elde edilen verilerle, mikrodalga
devrelerinin davranışını modellemek için kullanılan Burada V1 ve V2 temel terminal voltajlarını, I1 ve I2
farklı teknikler geliştirilmiştir. Bu teknikleri birkaç bunlara karşılık gelen akımları, K1 ve K2 lineer
grupta toplamak mümkündür. olmayan akım fonksiyonları (amper biriminde), L1 ve
L2 lineer olmayan şarj fonksiyonlarıdır (Coulomb
3.1. Klasik modeller biriminde). K1, K2, L1 ve L2 durum fonksiyonları
Mikrodalga kompanentleri için tüm klasik büyük olarak adlandırılır. Klasik yaklaşımda bu fonksiyonlar
işaret modelleri dolaylı olarak swept veya biaslı çok sayıda farklı biaslama için elde edilen s-
biaslama koşullarında küçük işaret s-parametreleri parametreleri ölçümlerinin birleştirilmesi ile elde
ölçümlerinden elde edilmiştir. Belirlenen model bir edilir. Bu birleştirme sırasında bazı problemler ortaya
simülatör içinde yüksek frekans ve yüksek güç çıkmaktadır. Aynı zamanda sadece küçük işaret
altındaki bir kompanentin davranışını öngörmek için uyarmalar altında ölçümler yapılabilmektedir. Son
kullanılır. Bu şekilde elde edilen modellerden elde zamanlarda bu durum fonksiyonlarını bulmak için
edilen simülasyon sonuçları ile dizaynın son büyük işaret lineer olmayan ölçüm sistemleri verileri
performansı arasında kayda değer sapmalar doğrudan kullanılmaktadır.
bulunmaktadır [4]. Doğru yüksek frekans büyük işaret
voltaj ve akım ölçümleri olmadan sistemi karakterize 3.4. Kara Kutu (Black Box) Frekans Domeni
eden modelin tespit edilmesi oldukça zordur. Aşağıda Modelleri
bahsedilecek olan yöntemlerde, davranış modelleri Yukarıda bahsedilen empirik ve durum fonksiyonu
doğrudan büyük işaret ölçümleri kullanılarak modellerinin başarısız kaldığı bazı durumlar vardır.
türetildiğinden bu problemin üstesinden gelinir. Bu durumlarda frekans domeni kara kutu modelleri
uygulanabilir. Bu model aslında spektral giriş
3.2. Empirik Modeller kompanentleri ile çıkış kompanentlerini ilişkilendiren
Bu yöntemde transistörler parazitik dirençler, fonksiyonlar kümesidir. Bu model büyük işaret
indüktörler ve kapasitörlerle birlikte (lineer veya frekans domeni ölçümleri kullanılarak
lineer olmayan), lineer olmayan kontrollü akım veya gerçekleştirilebilir.
gerilim kaynağı içeren eşdeğer elektrik devresi ile
temsil edilirler [5]. Tüm lineer olmayan elemanlar IV. SONUÇLAR VE TARTIŞMA
birkaç model parametresi içeren empirik Davranış modelleme teknikleri son yıllarda
fonksiyonlarla ifade edilir. Yapılan işlemler bu karmaşıklık ve kapasite bakımından büyük gelişme
parametrelerin doğru akım veya küçük işaret s göstermektedir. Bu çalışmada davranış modellemede
parametreleri ölçümlerinin dışına çıkmasına izin verir. kullanılan ölçme ve modelleme teknikleri tanıtılmıştır.
Mikrodalga devrelerinin davranış modellerinin başarılı
3.3. Durum Fonksiyonu Modelleri bir şekilde gerçekleştirilmesi için, kullanılacak en
Empirik modellerin bir dezavantajı, eşdeğer elektrik uygun tekniğin seçilmesi büyük önem taşımaktadır.
devresinin ve matamatiksel formüllerin MESFET
PHEMPT, HBT gibi farklı teknolojiler için değişiklik TEŞEKKÜR
göstermesidir. Yeni bir teknoloji gelişiminde yeni bir Bu çalışma, Erciyes Üniversitesi Araştırma Projeleri
empirik model elde etmek için çok fazla çalışma Birimi tarafından FBA-06-28 ve FBA-06-29 numaralı
yapmaya ihtiyaç duyulur. Bu problem ilk olarak “Root projelerle desteklenmiştir.

308
HaSeM'08 Kayseri VII. Havacılık Sempozyumu 15-16 Mayıs 2008, KAYSERİ

KAYNAKLAR [15] J. Xu, M.C.E. Yagoub, R. Ding, Q.J. Zhang,


[1] J.F. Sevic, M.B. Steer and A.M. Pavio, Nonlinear Neural Based Dynamic Modeling of Nonlinear
analysis methods for the simulation of digital Microwave Circuits, IEEE MTT-S 2002, 1101-
wireless communication systems, Intl. Journal of 1104, 2002.
Microwave and Millimeter- Wave Computer- [16] J. Wood and D. E. Root, The Behavioral
Aided Engineering, vol. 6, 197-216, May 1996. Modeling of Microwave/RF ICs Using Non-linear
[2] K. Barkley, Two-tone IMD measurement Time Series Analysis, IEEE IMS2003, 2003.
techniques, RF Design, June 2001. [17] D. E. Root, J. Wood and A. Pekker, Systematic
[3] T.V. Broeck and J. Verspecht, Calibrated Behavioral Modeling of Nonlinear Microwave/RF
vectorial nonlinear-network analyzers, IEEE Circuits in the Time Domain Using Techniques
MTT-S Int. Microwave Symposium Digest, vol. from Nonlinear Dynamical Systems, IEEE BMAS
2, pp. 1069-1072, May 1994. 2002, 2002.
[4] Cheryl Ajluni, Stop Taking Your Models For [18] D. Schreurs, J. Wood, N. Tufillaro, L. Barford
Granted, Electronic Design, March 8, 1999. and D.E. Root, Construction of Behavioural
[5] D. Schreurs, J. Verspecht, S. Vandenberghe, G. Models for Microwave Devices from Time-
Carchon, K. van der Zanden, and B. Nauwelaers, Domain Large-Signal Measurements to Speed up
Easy and accurate empirical transistor model High-Level Design Simulations, International
parameter estimation from vectorial large-signal Journal of RF and Microwave Computer-Aided
measurements, IEEE Int. Microwave Symposium Engineering: Special Issue on 'Measurement
Digest, 1999. Techniques for Effective CAD, Vol. 13 (1), 54-
[6] D. Root, S. Fan and J. Meyer, Technology 61, 2003.
independent large signal quasi-static FET models [19] D.Schreurs, J. Wood, N. Tufillaro, D. Usikov, L.
by direct construction from automatically Barford and D.E. Root, The Construction and
characterized device data, Proc. 21th European Evaluation of Behavioral Models for Microwave
Microwave Conference, pp. 927-932, 1991. Devices Based on Time-Domain Large-Signal
[7] D.E. Root, J. Wood and N. Tufillaro, New Measurements, International Electron Devices
Techniques for Non-Linear Behavioral Modeling Meeting 2000, IEDM Technical Digest, 819 -
of Microwave/RF ICs from Simulation and 822, 2000.
Nonlinear Microwave Measurements, ACM IEEE [20] H. Kantz and T. Schreiber, Nonlinear Time Series
Design Automation Conference, Anaheim, CA, Analysis, Cambridge University Press, 1997.
USA, 85-90, 2003.
[8] D. Sharrit, A New Method of Analysis of
Communication Systems, IEEE MTTS’96
Workshop on Nonlinear CAD, June 1996.
[9] E. Ngoya and R. Larcheveque, Envelop Transient
Analysis: A New Method for the Transient and
Steady State Analysis of Microwave
Communication Circuits and Systems, IEEE
MTTS’96, 1365-1368, 1996.
[10] K.S. Kundert, J.K. White, A. Sangiovanni-
Vincentelli, An Anvelope-Following Method for
the Efficient Transient Simulation of Switching
Power and Filter Circuits, IEEE ICCAD-88
Intemational Conference on Computer-Aided
Design, 446-449, 1988.
[11] K.S. Kundert, J.K. White, A. Sangiovanni-
Vincentelli, Steady-State Methods for Simulating
Analog and Microwave Circuits, Kluwer
Academic Publishers, 1990.
[12] J.R. Phillips, Projection-Based Approaches for
Model Reduction of Weakly Nonlinear Time-
Varying Systems, IEEE Trans. Computer-aided
design of integrated circuits and systems, Vol. 22
(2), 2003.
[13] Q. J. Zhang and K.C. Gupta, Neural Networks for
RF and Microwave Design, Artech House, 2000.
[14] S. Haykin, Neural Networks: A Comprehensive
Foundation, 2nd ed. Prentice-Hall, 1999.

309
YAZAR LİSTESİ

A. A. EZERTAŞ, 231 E. ÖZŞAHİN, 31


A. AKDOĞAN EKER, 27, 129 E. T. TURGUT, 240
A. BAĞIŞ, 155 F. KÖYLÜ, 147
A. ÇAKAN, 36 F. KUYUCAK, 265
A. D. ÖZÜNCER, 176 F. ŞEN, 36
A. DAL, 57 G. BAYRAM, 104, 109
A. GÜVEN, 151, 306 G. IŞIK, 41
A. HEPBAŞLI, 240 G. ÖZDEMİR, 176
A. KAHVECİOĞLU, 160 G. TAŞAR, 180
A. KORU, 15 H. AKILLI, 225
A. O. CANARSLANLAR, 165 H. DEMİRTAŞ, 170
A. ÖZBEKLER, 41 H. ERCAN, 302
A. UYSAL, 129 H. GÖKTEPE, 69
A. YANANGÖNÜL, 213 H. UYSAL, 143
B. ALBAYRAK ÇEPER, 246 H. Y. DÜNDAR, 195
B. EKER, 185 İ. DEMİR, 1
B. ERDOĞAN, 104, 109 İ. T. KARAMISIR, 66
B. O. KÜÇÜKYILDIRIM, 27 İ. TÜRKMEN, 306
B. ŞAHİN, 276 İ. YILMAZ, 237
C. GÖLOĞLU, 83 J. JAVANSHİR, 88
C. TUNCAY, 143 L. ADİLLER, 57
Ç. CANPOLAT, 225 M. A. SOYTÜRK, 297
D. S. KÖRPE, 104, 109 M. ALÇI, 302
D.F. KURTULUŞ, 220 M. AYDIN, 200
E. ATABAŞ, 83 M. E. YÜKSEL, 297
E. B. ŞEKERLİ, 114 M. EKİCİ, 286
E. BEŞDOK, 147 M. ERLER, 170, 286
E. DAĞAŞAN, 48 M. İLBAŞ, 237
E. GERÇEKCİOĞLU, 48 M. K. APALAK, 134, 200, 206
E. KIYAK, 160 M. KARACA, 151

310
M. KARAGÖZ, 78 S. EYİ, 231
M. KONAR, 155 S. GÜNEŞ, 138
M. N. SEYMAN, 282 S. KARAKAŞ, 256
M. NİKBAY, 213 S. KOYUNCU, 291
M. O. KAYA, 176 S. KÖRPE, 104, 109
M. PAKDİL, 36 S. ÖZGEN, 104, 109
M. S. GENÇ, 252 Soner SAVAŞ, 41
M. Ş. KAVSAOĞLU, 7, 78 Sertaç SAVAŞ, 276
M. T.YILDIRIM, 151 S. TANGÖZ, 123
M. YILDIRIM, 134 S. TOLUN, 31
N. BIÇAK, 104 S. YAYLA, 225
N. E. ÖÇER, 180 S. O. AKANSU, 246
N. ERGÜN, 120 Ş. DANIŞMAN, 41
N. KAHRAMAN, 246 Ş. YILDIRIM, 276
N. KARABOĞA, 271, 291 T. EREN, 48
N. SARIKAYA, 306 T. H. KARAKOÇ, 240
N. TAŞPINAR, 282 U. DÜZGÜN, 83
O. BENDEŞ, 41 U. SUSUZ, 190
O. TANSU, 61 U. YÜCEOĞLU, 88
O. UZOL, 180 Ü. BATTAL, 259
Ö. GÜVENDİK, 88 V. ERTURUN, 123, 138
Ö. ÖZDEMİR ÖZGÜMÜŞ, 176 V. Z. DOĞAN, 195
Ö. ŞAHİN, 74 Y. BOLAYIRLI, 4
Ö. USANMAZ, 165 Y. K. YILLIKÇI, 66
Ö. UZASLAN, 271 Y. ULUDAĞ, 104, 109
Ö. UZUNOĞLU, 23 Y. YAMAN, 190
R. EKİCİ, 134, 206 Y. YÖRÜ, 240
R. GÜNEŞ, 200 Z. ÖZNALBANT, 99
S. A. TEKİN, 302
S. DURMAZ, 176

311

You might also like