You are on page 1of 113

Dou Bilgelii - Klavuz Kitap - A.K.Coomaraswamy_R.Guenon_S.

Dasgupta

Her ne dnyorsak oyuz. Her ne olursak dncelerimizle oluruz. Dncelerimizle


dnyay kurarz. Kim ki saf dnceyle konumaz veya hareket etmez, arabay eken kzn
ayak izlerini takip etmesi gibi tekerlerin, takip eder onu strap.
Dou Bilgelii Dizisi, Dou retileri zerine yazlm inceleme, aratrma ve yorumlarn
yer verildii, bir yandan da evirisi mmkn olduu lde bu retilerin yer ald kaynak
metinlerin evirilerinin yaynland bir dizi olacak.
Bu ilk kitap ise, bir giri kitab olarak ayn zamanda, bu retilerin anlalmasnda dikkat
edilecek hususlar toplu olarak ele aldndan tr dizinin btn kitaplar iin istifade
edilebilecek bir klavuz kitap. Dolaysyla bu hviyetiyle kitap bir yandan mmkn olduu kadar
dou retilerinin genel karakteristiklerine topluca iaret etmekte, bir yandan da muhtemelen
baka zelliklere ainalklar veya alkanlklar sebebiyle bu retilerin anlalmasnda
karlalabilecek glkler ve bunlarn nasl alabilecei meselesi zerine eilmektedir.

Ananda Kentish Coomaraswamy


d. 22 Austos 1877 Colombo - . 9 Eyll 1947 Massachusetts
Metafizie sanatsal adan yaklaan ve zellikle Hint sanatyla ilgili nemli almalar yapan Sri Lankal hukuku ve yazar. Rene
Guenon ve Frithjof Schulon ile birlikte, bireysel ya da toplumsal olarak, gndelik yaamdan balayarak hayatn her alanna yn veren
ana unsurun zaman ve mekn aan kutsal ilkelerle dzenlenmesi gerektiini iddia eden tradisyonalist ekoln kurucularndandr.
Budist ve Hindu gelenekleriyle ilgili bu ekole dayanarak yazlm nemli makaleleri bulunmaktadr.
Ren Gunon
d. 15 Kasm 1886, Blois-Fransa -. 7 Ocak 1951, Kahire
Fransz metaziki. Matematik ve felsefe eitimi alan Guonon, metazie ve geleneksel bilimlere dair eserlerinin yan sra
modern dnyaya eletirel bir gzle bakan almalar retti. Eserlerinde, kadim geleneklerden uzaklaan modern dnyay hastalkl
olarak nitelendirirken, bunun ancak klasik dou retilerinin temelinde yatan bilgilerin yeniden kefedilmesi, yorumlanmas veya
retilmesi ile mmkn olacan savundu.
Surendranath Dasgupta
d. 1855-. 1952
20. Yzylda yaam en nemli Hint lozoarndan birisidir. Derin bir Sanslkrite bilgisine sahiptir. Mircea Eliade'nin de
rencileri arasnda olduu Surendranath'n en nemli eseri be ciltlik Hint Felsefesi Tarihi'dir.

DOU BLGEL
Klavuz Kitap
Ananda K. Coomaraswamy
Rene Gunon
Surendranath Dasgupta
eviren: Ahmet Aydoan

Say Yaynlar Dou Bilgelii Dizisi-1


Dou Bilgelii-Klavuz Kitap
Ananda K. Coomaraswamy / Ren Gunon /Surendranath Dasgupta
ISBN 978-605-02-0193-2 Sertifika No: 10962
Trke Yayn Haklar Say Yaynlar

ngilizceden eviren: Ahmet Aydoan


Editr: Derya nder Sayfa Dzeni: Tlay Malko
Bask: Kurti Matbaaclk Topkap/stanbul Tel: (0212) 613 68 94 Matbaas Sertifika No: 12992
1. Bask: Say Yaynlar, 2012
Say Yaynlar
Ankara Cad. 22/12 -TR-34110 Sirkeci-stanbul Telefon: (0212) 512 21 58- Faks: (0212) 512 50 80 www.sayyayincilik.com e-posta:
say@sayyayincilik.com www.facebook.com/sayyayinlari
Genel Datm: Say Datm Ltd. ti.
Ankara Cad. 22/4 TR-34110 Sirkeci-stanbul
Telefon: (0212) 528 17 54- Faks: (0212) 512 50 80
e-posta: dagitim@saykitap.com online sat: www.saykitap.com

indekiler
SUNU
I. Vedanta ve Bat Gelenei - Ananda K. Coomaraswamy
Vedanta ve Bat Gelenei
II.Dou Metafizii - Rene Guenon
Dou Metafizii
III. Felsefenin Anlam - Ananda K. Coomaraswamy
Felsefenin Anlam
IV.Hindistan'n nsanla Katks - Ananda K. Coomaraswamy
Hindistan'n nsanla Katks
V.Dou Metinlerinin evirisi zerine - Ananda K. Coomaraswamy
Dou Metinlerinin evirisi zerine
EK
VI.Metafizie Yaklam - Surendranath Dasgupta

SUNU
Dncenin bir zamanlar btn nezaketiyle ve zarafetiyle skn ettii bir vadinin eiine
gelmi bulunuyoruz. Dnce az ileride en sade ama en muhteem haliyle grnmeye
balayacak. imdiden hazrlanmaya balamalyz. Onu o sadelii iinde grebilmek iin
zerimizden atmamz gerekenleri atmakta tereddt etmemeli, almamz gerekenleri almakta ar
davranmamalyz. nk onun ihtiam sadeliini idrak ettike iimize ilemeye balayacak ve bizi
tarifsiz bir hayranlk iinde kendimizden geirecek.
Dnceyi orada en saf haliyle greceiz. En bata derinliiyle sarho olacaz. Sonra
knhne varabildiimiz kadaryla edebine vurulacaz. Sonra tekellfszl dikkatimizi
ekecek ki bizi kendine ram edecek. Syleyeceini dorudan sylediini, gerisini muhatabnn
anlayna braktn greceiz. Ne anlalma ne kabul edilme, ne anlma ne tannma kaygs
iinde olduunu fark edeceiz. stelemeyecek, zorlamayacak, skboaz etmeyecek. Hatta iaret
bile etmeyecek. hsasn en hayle neredeyse dokunmadan hafe hissettirecek. Ve o ihsas hazr
olduumuzda byk bir tul ile birdenbire btn zerrelerimize nfuz edecek ve bizi kendimizden
geirecek. O zaman mest olup sermestlii idrak edeceiz.
lk bata birbirine ilitirip bir eye benzetemediimiz iin belki anlalmaz olduunu
syleyeceiz. Aina olduumuz anlamda takip edecek bir kir silsilesi bulamadmz iin belki
mantk dlna hkmedeceiz. Hatta dnme alkanlklarmzn dncenin evrensel yolu
olduu gibi bir iddia ierisindeysek bu kadaryla da yetinmeyecek "tutarszlk" ve giderek
"samalk" isnatlarnda
bile bulunacaz. Ama eer gereksiz yere alkanlklarmzda srar etmezsek az ileride
birbirini tutmann bin bir yolu olabileceini renecek ve tutarlk dediimizin illa ilme ve ulama
yoluyla olmayabileceini greceiz. Az ileride gzmzden bir perde daha kalktnda ilmeklerin
gerekliyse atlmasnn yeterli olduunu, gsterilmesinin en azndan nezaketle badamayacan
anlayacak olgunlukta olmadmza hayanacaz. Braklsa zaten bariz hale gelecek eyi
tebarz ettirmeye kalkmakla ancak krlmz elverdiimize yanacaz.
Yol erbab yrr iz brakmaz,
Sz erbab konuur srmez.
Hesap ustas etele tutmaz,
Kapamada usta olanlar srg kullanmaz
Ama kimse aamaz kapattklarn.
lmede mahir olanlar dme ihtiya duymaz

Ama kimse zemez baladklarn.


(Tao Te Ching, XXVIII)

Dncenin nezaketinin ve zarafetinin ne demek olduunu orada anlayacaz. Tutulacak


baka bir yol, kullanlabilecek baka bir imkn olmad halde tutulan yolun, elenilen
uraklarn, az daha dnlse sanki bakalarnn da bulunabilecei tedaisini uyandracak tarzda
verilmesinin hikmetini anlayamadmz iin, ocuka bir bilgilikle bakalar bulunabileceine
gre pekl en derininin, en temelde olann unutulmu olabileceine hkmedeceiz, ihtiyatl
davranp hkmetmekten kansak bile iimizde bu ynde bir teredddn hep hazr beklediini
fark edeceiz. Edebiyatn neden edebe nispet edildiini orada en kestirme yoldan anlayacaz.
Ve oktan beri unuttuumuz bir szc hecelemeye baladmz hissedeceiz ve onu fa
edilmemesi gerektii iin saklayacaz.
Dncenin orada hafe alnabilecek bir ey olmadn, onun arl yannda tm dnyevi
eylerin hafif kaldn greceiz.
Dnceye orada ie yarar eyleri insann emrine amade kld iin deer verilmediini,
baka hibir ey iin olmad kadar aziz bilinip ba tac ediliyorsa bunun tek sebebinin hakikate
sadakat olduunu, baka hibir eyin buna g yetiremeyecei bilindii iin, dzenlenebilir her
eyin yerinin ve hizasnn ona gre belirlendiini ve bu hizalamada onun hibir eye kurban
edilmediini greceiz. Dnceye verilen bu kymet sayesinde bilmenin ayr olmann ayr eyler
olmadn, olmann olduundan baka trl olabilmesi kimsenin aklna gelmedii iin eylerin
birlik ve btnlnn dalmadn fark edeceiz. Herkesin bildii kadar olduu ve olduu
kadar bildii kabul edildii iin orada ktln bir bilgi meselesi olarak kabul edilmesine
kimsenin itiraz edemeyeceini dneceiz.
"Her ne dnyorsak oyuz. Her ne olursak dncelerimizle oluruz. Dncelerimizle
dnyay kurarz. Kim ki saf dnceyle konumaz veya hareket etmez arabay eken kzn ayak
izlerini takip etmesi gibi tekerlerin, takip eder onu strap."
O zaman yaadmz gibi sapkn bir dnyann kurulmasnn kolay olmadn anlayacaz.
Dzeltilme bahanesiyle nelerin ters yz edilmi, aklama ad altnda nelerin yok saylp
grmezden gelinmi olabileceini kestirmeye alacaz.
Onun iin hazrlanmamz gerekiyor.
Biz zamanelerin eskileri anlamas giderek zorlayor. Bu eskiden de byleydi ama bugnk
baka. Bugn hem anlamyor hem de bu anlamazl kendi slmza ve ufuksuzluumuza
atfedeceimiz ve bunun mahcubiyetiyle kendimize eki dzen vermeye alacamz yerde
yzszl ele alyor, bizden anlay talep eden eyin zaten anlama abasna demez olduuna

hkmediyoruz. Nerede tabiatst bir ey grsek onu tabii olana irca etmek iin yapmadmz
brakmyoruz. Ve ortada hibir sebep yokken neden bunu kendimize i ediniyoruz, hi
sormuyoruz. Nerede aklmzn dar hudutlarn aan bir ey duysak bu darl geniletme seenei
zerinde durmak yerine hemen onun akl dlna hkmediyoruz. Neden korkuyoruz, neden
ekiniyoruz? Akl keyliin kaprislerine kurban etmeyelim derken bu defa da snrlar key
biimde izilmi aklilik endiesine kul kle etmiyor muyuz?
Anlaymzn gittike krelmesinin ve bu krelmenin tersine evrilemez bir noktaya doru
hzla ilerlemesinin sebeplerini baka bir yerde deil tuttuumuz yolun yanllnda aramamz
gerekiyor. Saylabilir ve llebilir eyleri kendimize mesken belledik. Grnenle yetiniyor, tesini
aramyoruz. Eskiler eylerin vcut bulmam hallerinde karar klarlard. Ve "dipsiz olan"a
eriinceye kadar hibir ey onlar kandramazd. Gzler saylabilir ve llebilir olann tesini
seemedii iin insanlar almaktan satmaktan baka bir eyi konumaz oldular. lmekten ve
olmaktan hibir sohbette bahis almyor artk.
Saylabilir ve llebilir olann "sradan biliminin ou kez izdii snrlarla ve kazandrd
zihni alkanlklarla hakiki bilginin elde edilmesini zorlatrdn, hatta imknsz hale getirdiini"
anlamyoruz. Bilimin krl artk "bilimperestlerin" bile inkr edemedii bir gerektir ve hatta
eski cretkr ve pervasz tavrnn yerine asl grlmesi gerekeni gremedii, asl bilinmesi
gerekeni bilemedii iin taknd "ngrlemeyen sonulara yol aabilir" ihtiyat bunun hal
diliyle itirafdr. Bir eyi alelade bilmekle o eyin bilgeliine sahip olmak arasndaki fark artk
anlamalyz.
iimizde neysek dmzda onu grrz. Onun dndakilere kr kesiliriz. Kr kesildiklerimizle
her eyin doal doluluunu sourup yoksullatrdmz ve dnyay zindana evirdiimizi artk
grmeliyiz.
"Hayata geldik bir kere, yaayalm rasgele" deyip ya hazlarmzn veya en fazla hrslarmzn
kurban oluyoruz. Rasgele yaadmz gibi rasgele lp gidiyoruz. Eskiler iin hayat bir muamma
idi ve onun iinde hayatn gayesini sezinceye kadar o muamma zerine dnmeyi
brakmyorlard. Ve onu bir kere sezince btn hayatlarn o gayeyi tahakkuk ettirmelerini
salayacak ekilde tanzim ediyorlard.
Eski dnyada n snrlar ap gkleri tutmu bir bilgenin methini yeni duymu birisi "Gidip ben de greyim bu
ulu kiiyi, iktiza ederse hayr duasn alaym" deyip yola koyulmu. Fakat grmeyi umduundan baka eyler grd
iin can sklm ve honutsuzluunu hemen dile getirmi: "iittim ki siz ulu, mbarek bir kimseymisiniz, sizi grmeyi
o kadar istedim, o kadar evdim ki ap geldiim uzun yol gzm korkutup yldramad, ayaklarm su toplayncaya kadar

hi durmadan ilerledim, gece gndz yzlerce menzili geride braktm, konaklayp dinlenemedim. Ama imdi geldim
ve grdm ki siz yle anlatld gibi ulu ve mbarek bir kimse deilmisiniz. pe attnz salatadan artakalanlar alp
kz kardeinize verdiinizi grdm. Bu insanlk deildi. nden arta kalan pimi pimemi yemekleri baka bir n
iin bir kenara koyduunuzu grdm. Bu grgszlkt."
Bu szler bilgenin sknetini hi bozmam ve skttan baka bir karlk bulamam. Ertesi gn ziyareti bilgeye
tekrar uram, bu defa baka eyler grm ve sylediklerine piman olmu: "Dn sizde eksik ve kusur bulmutum.
Bugn byle yapmamam gerektiini ve asl kusurun kendimde olduunu anladm. Fakat siz nasl oldu da sylediklerime
kar tamamen kaytsz kaldnz ve cevap bile vermediniz?"
Bilge cevap vermi: "Zeki, bilge, mbarek, mukaddes gibi unvanlar, ylann derisini brakmas gibi, uzun zaman
evvel bir kenara braktm eyler. Eer dn bana kz demi olsaydnz, kz ismini kabul ederdim, eer at demi
olsaydnz at ismini kabul ederdim. Bir cevherin olduu ve insanlarn isim verdii her yerde o bu ismi kabul edecektir,
nk her halde bu isme bal nyargya boyun eecektir..."

Eskiler arkalarnda braktklarnn zerine bile isimlerini koymaya yanamazlard, imdikiler


daha hayatlarnda kendilerini aziz ilan ediyor, isimlerle unvanlarla insanlar ihtirama davet
ediyorlar [Rev.: Mhtrm. (Peder vs.)]. Oysa ihtiramn zoraki davet edilecek deil, kendi kendine
uyanacak bir ey olduunu en iyi bunlarn bilmesi gerekirdi. Gya dilleriyle kendilerini inkr
ediyorlar ama ayn anda btn uzuvlar ayaa kalkp ispat vcud ediyor.
Eskileri ve onlarn hallerini yollarn anlamamz giderek zorlayor. Dnp arkamza
bakmadan burnumuzun dikine gitmenin faydas yok. Dn olduu gibi artk herkesin fos ktn
grd sahte cennet vaatleriyle avunup oyalanamayz. Dn olduu gibi "Durmak yok, dolu
dizgin ileri!" diyemeyiz. leride bir ey yok. lerisi karanlk. lerisi kargaa. lerisi cinnet.
Ama.
"Akl d" deyip bir kenara braktklarmzn akla uygun olann ta kendisi olduunu idrak
edeceimiz gnler geliyor. Bir zamanlar "iptidai" deyip burun kvrdklarmzn, bu dnyada insan
olarak yaamamzn gvencesi olduunu anlayacamz gnler geliyor. Btn bunlar
zgrletirmek vaadiyle kandrdmz insanlar srletirip keymize kul kle etmek iin
yaptmz ve imdi onlar kendi hrslarmzn rn olan tehlikelerin ortasnda olanca
savunmaszlklar iinde yapayalnz braktmz artk daha fazla inkr edemeyeceimiz gnler
geliyor. ok deil bundan yirmi otuz yl ncesine kadar alametleri belirmi olan felaketler
aklmz bamza devirip tuttuumuz yolu deitirmediimiz iin bir bir kapmz almaya
baladnda pimanlkla dvneceimiz gnler yaklayor. Vaktiyle tevili mmkn olmayacak
kadar ak olmasna karn oraya buraya ekerek saptrdmz habercilerin haber verdikleri

eylerin kendileriyle karlatmzda gzlerimizin dnecei, dilimizin balanaca gnler


yaklayor.
Fakat.
Sarsnt ve aknlk zerimizden syrlr syrlmaz dilimiz tekrar btn cerbezesiyle dnmeye
balayacak ve biz yine bir yolunu bulup suumuzu kabul etmekten ve stlenmemiz gerekeni
stlenmekten kanacaz. nk biz asla serbest braklmamas gerekeni babo brakmakla
kalmadk, onun gemi azya almas iin de her eyi yaptk. Onun iin denir, herkes slah olur yola
gelir, ama enaniyet makamna oturmu olanlar ne ibret alr ne iah olur. te onun iin eskiden
her neden bahis alsa sz dner dolar nefsini inkr etmeye gelirdi. nk eer kii kendisini
inkr etmezse kendi selameti iin kendisine kendisini inkr telkin edeni inkra yeltenecektir.
unu unutmamalyz: Burada her ey neredeyse tam bir k ve yok oluun eiine
gelmiken oradan gelenler bu topraklar zerinde bizi ayakta tutan eyleri yepyeni bir anlayla
yeniden yorumladlar ve insanlar donmu, kalplam telakkilerin boyunduruundan kurtarp
hayatn kaynayla tekrar buluturdular. Bugn bir kez daha ayn kn eiine gelmi
bulunuyoruz. Donmann nerede balad, katlamann nerelere sirayet ettii belli. Ama bu defa
durum ok daha vahim. ok daha karmak. ok daha iinden klmaz. stelik bu defa oradan
gelecekler de yok. Kendi gbeimizi kendimiz kesmek zorundayz. Orada karlatklarmzn
yardmyla yeniden kklerimize dnmeli ve duymaz, hissetmez, anlamaz hale geldiimiz eyleri
bizden bekledikleri anlayla yeniden okumaya almalyz. Ve bunu asla byk laarla ve
iddialarla deil, bir araya gelmenin ve birlikte ayn hedefe doru abalamann artlar ortadan
kalkt iin, bunu bu karanlk zamanlarn mkelleyeti olarak gren herkes "akln yolu bir" deyip
bulunduu yerde kendine nefes alacak bir aklk amaya alarak tam bir alakgnlllk
iinde yapmal. Eer almas gerektii gibi alrsa bunlar zaten sonunda birbirine ulanacaktr.
Belki de bunun iin en bata eylemenin dinlemeyle, dinlemenin dnmeyle ve beklemeyle
yaknln yeniden renmeliyiz. Zira ne dinlemesini ne beklemesini bildii iin ou l domu,
geri kalanlar da eylemenin en asgari artlarn dahi yerine getirmedii iin akim kalm giriimlerin
dnyay ne hale getirdii ortada.
"Szn ok dinledik, imdi sra eylemde!" deniyor ve bylece eylemenin znn saknlmak
istendii ileri srlyorsa belli ki unutuluyor: "szn etme" ne kadar tavsatc ise eylem kvamn
bulmam eleniler de o saknlan z o denli kemirici ve tketicidir. Onun iin imdi orada
karma, dharma, veya wu-wei denilen eyleri dnmemiz ve onlarn mmkn olduunca neden
eylemekten kandklarna akl erdirmemiz gerekiyor. Bu konuda karlatmz btn
metinlerdeki sz birliini iklim artlar, corafya, toplum yaps vb. gibi arzi sebeplerle aklamaya

kalkmak yerine derinde yatan sezmemiz gerekiyor. Btn giriimlerinden "her trl kast ve
arzuyu karp karmasn bilgi ateinde yakp yok etmesini bilen kimse"ye neden ulu kii veya
gerek insan dendiini dnmemiz gerekiyor:
Bilmelidir kii eylemenin zn,
Yanl eylemin zn de
Eylemsizliin zn bildii kadar.
Derindir eylemenin yolu.
Eylemde eylemsizlii
Eylemsizlikte eylemi kavrayan
Bilgedir insanlar arasnda
O gerekletirir her ii
Saknarak.
(Bhagavad Gita, IV, 17-18)
"nsann hakiki hali," dedi yabanc, "saf samimiyetin nihai ifadesidir. Eer bir kimse ne saf ne samimi ise
bakalarn etkileyemez. Dolaysyla kendisini alamaya zorlayan kimse belki zgn grnebilir ama gerekten kederli
deildir... Hakiki zntnn sesi soluu kmasa bile kederi baka bir yoldan sirayet eder. Dolaysyla iinde hakikate
sahip olan kimsenin ruhu dardaki eyleri harekete geirebilir. Hakikat bunun iin bu kadar deerlidir... nsann
kendine mahsus hakikati Gkten ald neyse odur. O her naslsa yledir ve onun deitirilmesi mmkn deildir. Bu
sebepten tr bilge kendisine G rnek alr, hakikate kymet verir ve kalabalklarn kendisini kstlamasna izin
vermez. Budala bunun tam tersini yapar. O G kendisine rnek alamaz, bunun yerine insanlarn diyeceklerine kulak
kesilir. O hakikatin kymetini, olduu gibi olmann deerini bilemez, bunun yerine kalabala ayak uydurarak onlarn
hal ve tarzlarna gre kendini deitirir ve dolaysyla asla halinden memnun deildir."
(Chuang-tzu, XXXI)

Baka hibir sebeple olmasa bile yaradllar elvermedii iin taklit ehli olamayp tahkikin
yolunu arayan, ama neyi tahakkuk ettireceklerini bilemedikleri iin bayaln batakl yerine bu
defa da birtakm tuhaklarn kurban olanlarn, taklit, tahkik ve tahakkuk tabirlerinin tekrar
konuur hale geldiini grebilmeleri iin sincrit, intgrit szcklerine kulak vermeleri
yetmeyecek, artk orada onlar da kifayet etmez olduu iin ihsas edilmek istenen eyin
imdilerde dolambal yollardan authenticit szcyle telauz edilmeye alldn grmeleri
gerekecek. Bunu grdklerinde hi olmazsa anma, krelme, tkenme sonucu kaybolmaya yz
tutan eyi geri getirme abasnn ne byk bir zen ve dikkati gerekli kldn anlayacaklar.
Byle bir teklifin:
"Btn bunlar riyakrln, tufeyliliin, cambazln, enebazln akla hayale gelmeyen
rnekleriyle karlatmz yerlerden mi reneceiz?" karlyla yz geri edilmesi doru
olmayacaktr.

Ya da: Oralar bu zamana kadar batnn gznden zorbaln yurdu olarak grld.
Zorbaln olduu yerde elbette zgrlkten sz edilemeyecektir. Ve zgrlkten sz
edilemeyen yerde iten olmak yerine dardan vaziyeti kurtarma kaygsyla yaanaca iin baat
varolu hali yaltaklanclk ve soytarlk olacaktr.
Buraya kadar doru. Ama buradan tesi hakszlk olacaktr. nk zaman unutuyoruz. Ve
nerede soysuzluuyla nefretimizi zerine eken bir bayalk varsa vaktiyle orada yceliiyle bizi
hayran brakan bir fazilet olmas gerektiini Platon'dan, Latinlerin veciz bir ekilde tercme
ettikleri corruptio optimi pessimiden bilmemiz gerekirdi.
Ve eer zorbalk kimseyi kendi haline ve kendi bildiine brakmamak, her eye kendi iradesini
ve isteini zorla kabul ettirmek ise btn derdi benin ve benliin snrlandrlmas hatta ortadan
kaldrlmas olan, en kanlmaz olduu yerde, devlet idaresinde bile, buyurmak yerine faziletin
zorlayc olmayan cezp edici gcyle insanlar ynetmenin yollarn arayan dou nasl olur da
zorbaln yurdu olabilir? Ve hibir eyi kendi haline brakmayan, son tahlilde her eyi insann keyif
ve hevesine kul kle eden bat nasl olur da zgrln beii olarak grlebilir?
"Dou retilerine Giri" adndan anlalaca zere dou retilerinin incelenmesine
hasredilmi bir dizinin giri kitab. Bir giri kitab olarak ayn zamanda, bu retilerin
anlalmasnda dikkat edilecek hususlar toplu olarak ele aldndan tr dizinin btn kitaplar
iin istifade edilebilecek bir klavuz kitap. Dolaysyla bu hviyetiyle kitap bir yandan mmkn
olduu kadar dou retilerinin genel karakteristiklerine topluca iaret etmekte, bir yandan da
muhtemelen baka zelliklere ainalklar veya alkanlklar sebebiyle bu retilerin
anlalmasnda karlalabilecek glkler ve bunlarn nasl alabilecei meselesi zerine
eilmektedir.
"Dou Bilgelii Dizisi" ise bir yandan bu retiler zerine yazlm inceleme, aratrma ve
yorumlarn yer verildii, bir yandan da evirisi mmkn olduu lde bu retilerin yer ald
kaynak metinlerin evirilerinin yaynland bir dizi olacak. Bu ilk kitap hem bu evirilerin
glne iaret etmeyi, hem bu evirilerden kaynaklanan yanl anlamalar ve bunlarn yol
atklara kt sonulara temas etmeyi, hem de bu retilerin ksmen bundan ksmen baka
sebeplerden kaynaklanan "vulgarizasyon"u meselesine, bilhassa Amerikan pragmatizmi ve
pazarlamaclk zihniyeti ile bulutuunda ortaya km olan tehlikelere dikkat ekmeyi
hedeemektedir. Dolaysyla ncelik zeminin temizlenmesine verilmektedir. Ardndan
yaynlanacak olan "in Felsefesi Tarihi"nde de benzer bir kaygyla hareket edilecek. Mstakil
kitaplar halinde yaynlanacak in ve Hint Felsefesi Tetkiklerinde de yine ayn kayg gz nnde
bulundurulacak. Bunlarn ardndan yaymlanmas dnlen temel metinlerin evirisi asl

dillerinden yaplamayaca iin bat dillerindeki makbul ve muteber evirilerin mukayesesiyle ve


varsa yorum veya erhlerinden yararlanlarak yaplacak. Tabii eer byle bir aba "Eitim
Dncesi Dizisi"nde olduu gibi burada da syleyeceini syleyemeden tuhaf iti kaklarn
kard toz duman ierisinde kaybolup gitmezse.

I. Vedanta ve Bat Gelenei - Ananda K. Coomaraswamy

Vedanta ve Bat Gelenei{1}


Bunlar gerekte btn alarda ve lkelerde btn insanlarn
dnceleridir ve benim iin zgn deillerdir.
Walt Whitman
I
nsani varoluunun tarihsellii kukulu olsa da tarih boyunca, isimleri etrafnda mitoslara
zg gerekliin daha yksek saygnl toplanm olan Orpheus, Hermes, Buda, Lao-tzu ve
Mesih gibi muallimler vard.Tpk Plotinos, Augustinus veya Eckhart gibi ankara da, her ne kadar
hayat hakknda nispeten az ey biliyorsak da, kesinlikle insanlar arasnda bir insand. ankara MS
9. yzyln ilk yarsnda Gney Hindistan'da Brahman bir ailede dnyaya geldi ve hl yaayan bir
manastr sistemi kurdu. On sekiz yanda bir Govinda'nn ve Govinda'nn kendi hocas ve
Upaniadlar zerine bir incelemenin yazar olan Gaudapada'nn talebesi olarak bir samyasin,
"gerek anlamda yoksul kimse" oldu. ankara Benares'i ziyaret etti ve on iki yl boyunca burada
Brahma Sutra zerine nl tefsiri yazd; Upaniadlar ve Bhagavad Gita zerine tefsirleri daha
sonra kaleme ald. Hint dnyasnda byk bilgelerin hayatnn ou Hindistan'da gezip dolaarak
ve tartmalara katlarak gemitir. Otuz ila krk aras bir yata ld anlalmaktadr. Onun
hayatndakiler gibi geziler ve tartmalar Hindistan'a zg yerlemi geleneklerdi; nasl ki
yzyllar boyunca Latince Bat'da lingua franca idiyse, imdi olduu gibi onun zamannda da
Sanskrite lingua francayd, ve herkese ak tartmalar o kadar genel bir kabul grmt ki
gezici retmenlerin ve tartmaclarn mnazaralar iin yaplm salonlar neredeyse her sarayda
vard.
ankara'nn ismiyle birlikte anlan geleneksel metazik ya Vedanta, ya Atmavidya ya da
Advaita diye bilinir. Bu isimlerden ilki Upaniadlar'da geer ve ayn zamanda hem "son blm"
hem de "nihai, mutlak anlam "olarak"Vedalarn Sonu"; ikincisi gerek"ben" veya "ruh z"n
bilgisinin yer ald reti; ncs de, bir yandan ikilii reddederken, dier yandan birliin
doas hakknda hibir olumlu ifade kullanmayan, bu sebepten tr hibir surette bizim
tekiliimize [monism] ya da tmtanrclmza [pantheism] kyasla dnlmemesi gereken
"ikici olmayan" anlamna gelir. Marifet ya da irfan{2} bu metafizikte retilir.
ankara hibir anlamda yeni bir dinin veya felsefenin kurucusu, ki, ya da yaycs deildi;

bir yorumcu olarak onun byk eseri Veda retisinin birlik ve btnlnn gsterilmesine ve
grnrdeki elikilerin ilerinde ortaya konulan bak alaryla farkl ifadelerin
irtibatlandrlmas yoluyla aklanmasna dayanr. Bilhassa ve Avrupa Skolastiklii ile ayn ekilde
birbirini tamamlayc nitelikte olan iki Tanr yaklamnki bunlar olumlayc ve yadsyc{3}
teolojinin yaklamlardrbirbirinden ayrd. Olumlama yoluyla ya da iza bilgiyle, her trl
eksiklik ve noksandan tenzih edilerek, Yce Varla nitelikler izafe edilir; selb ya da yadsma
yoluyla ise ondan her trl nitelik uzaklatrlr. Buda'nn olduu gibi ankara'nn ynteminin de
temelini oluturan Upaniadlarn nl "deil, deil"ibaka biroklar gibi Dante'nin de dile
getirdii hakikatin kabul zerine oturur: discursive / gidimli dncenin eriim alannn
tesinde olan ve selb ya da yadsma yoluna gidilmedike anlalamayan eyler vardr.
ankara'nn slubu ne kadar giriftse o kadar zgn ve gl bir sluptur. Burada onun
Bhagavad Gita zerine yorumundan bir pasaj zikredeceim. Bu bizi Vedanta'nn merkezi
sorunuyla, yani gerekten "ben" olan eyinve sadece bizim dnce tarzmza gre deil
ayrt edilmesi meselesiyle tantrma imknna da sahiptir. "Nasl olur da", diye sorar ankara, "bu
hocalar sradan insanlar gibi 'ben falancaym 've' 'Bu benim' derler? Dinle: bunun nedeni udur:
onlarn bilgi dedikleri ey bedeni 'ben'leri{4} olarak dnmelerine dayanr." Brahma Sutra
zerine Yorumunda sadece Sanskrite drt szckle, bilen, eyleyen ve bir bedenden dierine
g eden ey olarak iimizdeki ikin [her yerde mevcut] ruh retisini aklar. Bu Hint
metafiziinde en eski zamanlardan bugne gelmi yegne tutarl ikin Ruh retisidir.
ankara'nn yorumlarnn altnda yatan metazik literatr esas itibariyle Brahmanalar ve
onlarn Upaniadlar ile birlikte Drt Veda'danki bunlarn hepsi M 500'den nceki dneme ait
vahyedilmi kutsal metinler olarak kabul edilirve Bhagavad Gita ile Brahma Sutra'danki
Hristiyan takviminin balangcndan nceki bir dneme tarihlenir oluur. Bu kitaplardan
Vedalar ayinlerle ilgilidir, Brahmanalar trenlerin aklamasn ierir, Upaniadlar da ayin ve
trenler iin tartmasz doru olarak kabul edilen Brahma-retisine ya da Theologia Mysticaya
ayrlmtr. Brahma Sutra, Upaniad retisinin younlatrlm zeti, Bhagavad Gita da dnsel
olmaktan ok faal, hareketli bir hayat{5} sren kimselerin anlayna uyarlanm bir aklama
yahut yorumdur.
Aklamaya alacam birok sebepten tr Vedanta'y yorumlamak ada bir
"dnr"n, hatta Platon veya Aristoteles gibi dnrlerin kiisel grlerini yorumlamaktan
ok daha gtr. Ne gnlk ngiliz konuma dili, ne modern felsefe ya da psikoloji dili bunun iin
bize uygun ve yeterli bir sz daarc sunar, ne de modern eitim bize rahat iletiim iin elzem
olan kri ve zihni bir arka plan salar. Bu sebepten tr sanki yksek matematiin tabirleriyle

konuuyormu gibi, tamamen simgesel, soyut ve teknik bir dil kullanmak zorunda kalacam;
Emile Mle'nin Hristiyan simgeciliinden "birok karmak paradan oluan bir sistem", bir nevi
"deikenler hesab" diye sz ettii hatrlardadr. Bunun u faydas var: anlatlmak istenen konu
ve kullanlacak simgeler ne kadar Greklere veya slam'a, Msr'a ya da Hristiyanla zg ise o
kadar Hint dnce sistemine zgdr.
Genel olarak metazik grsel simgelere (szgelimi halar ve daireler) ve her eyden evvel
k ve gne sembolizmine bavururbtn dnyada hibir duyu objesi, Dante'nin syledii
gibi, "Tanr iin kullanldnda maksad bunlardan daha iyi ifade etmez". Fakat ayn zamanda
esas ve cevher, imkn ve il, rnek alnacak benzerlik, eme ve sourulma, {6} snrl sonsuzluk,
form / suret ve araz gibi teknik tabirler de kullanacam. Ruhg, tenash ve yeniden
bedenlenmeden{7} ayrt edilmelidir. Keza ruhu da nesten ayrt etmemiz gerekecek. Belli bir
Sanskrite szc bizim nes veya can szcmzle karlamann uygun olup olmad
konusunda bir kir sahibi olmazdan nce nes{8} szcnn Avrupa geleneinde ne kadar ok
deiik anlamlarda kullanldn; hangi tr neslerin "kurtarlabileceini"; eer talebesi
olacaksak Mesih'in hangi tr nesten nefret etmemizi istediini; Eckhart'n nesin "kendisini
ldrmesi" gerektiini sylerken hangi tr nesten sz ettiini bilmemiz gerekir. Sonra
Philon'un "nesin nesi" ile kastettii eyi bilmemiz gerekir; "hayvan"{9} szc har harne
"nes sahibi"anlamna gelirken hayvanlar nasl"nessiz''olarak dnebileceimizi sormamz
gerekir. z varolutan ayrt etmemiz gerekir. Nihayet "birdenbire", "derhal", "elan" gibi
szcklerin tam ve zgn anlamlarn ifade etmek iin "her daim imdi"{10} gibi bir szck
uydurmak zorunda kalabilirim.
Hindistan'n kutsal metinleri oumuz iin sadece, metazikten ok dil alannda eitim
grm bilginlerin yapt eviriler sayesinde ulalabilir durumdadr; ve zihinleri esas itibariyle
doa-bilimcilerin ve antropologlarn varsaymlaryla yorulmu bilginlerce yorumlanp
aklanmaktadrdaha dorusu eitli bahanelerle aklama ad altnda [asl anlamlarndan]
saptrlmaktadr. Bunlar zihn-kr kapasiteleri bizzat kendi gzlem gleri tarafndan ylesine
engellenmi bilginlerdir ki artk gerei grnten, metaziin manevi gneini kendi
tecrbelerinin maddi gneinden ayrt edemezler. Bunlar bir tarafa, Hint edebiyat ya esas ilgileri
ve dikkatleri ierdikleri retilerin yanlln ve samaln gstermeye ynelmi olan Hristiyan
misyonerlerce ya da en iyi niyetlerle dahi yola ktklarnda retileri karikatrletirmi, hatta
daha da kt sonular dourmu olan teozofistlerce aratrlp aklanmtr.
Ayrca bugnn eitimli insan kadim Avrupa dnce tarzlaryla ve Hristiyan retisinin
dnsel boyutlaryla btnyle ban koparmtr, ki bunlar Veda geleneklerine en yakn

retilerdi. Gnmzn Hristiyanlna dair bir bilginin bu konuda pek bir yarar olmayacaktr,
nk zamanmzn ar duygusall{11} bir zamanlaryararc bir hmanizmden zar zor ayrt
edilebilecek saf ahlak karsnda metazik / irfan bir retinin ifade ettii eyi zayatmtr. Bir
AvrupalInn, hi olmazsa, bir Hintlinin bak asndan, Dante bir tarafa braklacak olursa, btn
Avrupa'nn en bykleri olarak kabul edilebilecek Platon, Philon, Hermes, Plotinos, nciller
(zellikle Yuhanna), Dionysius, ve son olarak Eckhart hakknda bir bilgi ve anlay edinmedike
Vedanta aratrmas iin uygun bir ekilde hazrlandn sylemek ok zordur.
Bugn szcn yaygn olan anlamnda Vedanta bir "felsefe" deildir, belki sadece
Philosophia Perennis deyiminde kullanlan anlamda ve ancak Hermetik "felsefe"yi ya da
Boethius'un teselli bulduu "Bilgelik"i aklmzda tuttuumuz kadaryla felsefe olarak
anlalabilir. Modern felsefeler kapal sistemlerdir, diyalektik yntemini kullanrlar ve kartlarn
karlkl olarak birbirlerini dladn doru olarak kabul ederler. Modern felsefede eyler ya
yledir ya byle; Philosophia Perennis ya da kadim felsefede byle bir ey bizim bak amzn
sonucudur. Metazik, bir sistem deil fakat tutarl bir retidir; o sadece koullu snrl ve
niceliksel tecrbeyle deil fakat klli imknla ilgilidir. Bu yzden o belli bir dnyada
gerekleebilecek imknlar btnn olduu kadar, ne tezahr imknna sahip ne de herhangi
bir anlamda salt biimsel [sr] olan imknlar gz nnde bulundurur. Metaziin mutlak
gereklii btn kartlarn, hatta varlk ve varlk-olmayan kartlnn eriyip zld Yce
Ayniyettir;{12} kartlarn "dnyalar" ve "tanrlar" kendi tesine iaret eden simgesel varlklar
dzeyidir; bunlar ne mekn ne mnferit varlktr, iimizde gereklemesi mmkn olan varlk
durumlardr.
Filozoarn dnyann mahiyeti hakknda kiisel teorileri vardr; "felse disiplinimiz ncelikle
bu grlerin ve onlarn tarihsel ilikilerinin gemiiyle ilgili bir aratrmadr. Daha nceki teorileri
daha ileri gtrebilme ansna sahip olsun diye yetimekte olan lozofun kendisine ait grlere
sahip olmasn tevik ederiz. Philosophia Perennis'n yapt gibi, Hakikati temelli olarak bilme
imknn kafamzda canlandramayz; bu hakikate brnmeyi bir hedef olarak nmze koymay
ise daha da az dnrz.
Metazik

"felsefe"ye

ezelilii,

ebedilii,

evrensellii

ve

deimezlii

nedeniyle"perennial"{13} deriz;o Augustinus'un "hep naslsa imdi de yle olan ve yle kalacak
olan yaratlmam bilgelii"dir; onun da syledii gibi ancak Mesih'in geliinden sonra
"Hristiyanlk" diye adlandrlmaya balam olan eydir din. Balangta vahyedilmi olan zmnen
btn hakikati ierir; gelenek inhirafsz aktarld, bir baka syleyile, retmen ve talebeler
zinciri krlmadan muhafaza edildii srece ne tutarszlk ne de yanl mmkndr. Buna karlk

retinin anlal srekli olarak yenilenmelidir; bu sadece szcklerle ilgili bir mesele deildir.
retinin tarihinin olmamas hibir surette onun ilke ve dsturlarnn srekli aklanmas,
balangta icra edilen trenlerinin zamana uyarlanmas, ilkelerinin sanat ve bilimlere tatbiki
imknn hatta zorunluluunu ortadan kaldrmaz. nsanlk balangtaki kendi kendine
yeterliliinden ne kadar uzaklarsa byle bir tatbikat iin zorunluluk da o lde artar. Bu
aklama ve uyarlamalar bakmndan bir tarih mmkndr. Bylece bata iitilmi olan ile
"hatrlanm olan" arasnda bir ayrm yaplr.
Bir sapma ya da sapknlk ancak temel reti u veya ekilde yanl anlaldnda veya
saptrldnda mmkn olur. Szgelimi "Ben bir panteistim" demek, "Metaziki olmadm"
itiraf etmekten baka bir anlama gelmeyecektir, nasl ki "iki kere iki be eder" demek"ben bir
matematiki deilim"demenin bir baka ifadesinden ibaret olacaksa. Gelenein kendisinin iinde
elikili veya karlkl olarak birbirini dlayan teoriler ya da dogmalar olamaz. Szgelimi "Hint
felsefesinin alt sistemi" denilen ey{14} (ki sadece "alt" ve "Hint" szcklerinin hakl bir temele
sahip olduu bir ifadedir bu) birbirlerini karlkl olarak rten ve dlayan teoriler deildir.
Burada"sistem"denilen eyler, kendi aralarnda az ok ayr bilimsel disiplinler olsalar da, tek bir
bilimin dallarndan ibaret olan matematik, kimya ve botanikten daha fazla veya daha az
ortodoks deillerdir. Hindistan'da "dallar" tabiri Hint dili ve edebiyat uzmanlarnn "okul" ya da
"mezhep" diye yanl anladklar eyi ifade etmek iin kullanlr. Avrupa'da bilinen anlamda
tahammlszlk ya da msamahaszln Hindistan tarihinde gerekte bilinmeyen bir ey
olmasnn nedeni, Brahman ortodoksisinin katmanlar iinde tam da bu anlamda "mezhepler"in
olmamasdrve ayn sebepten tr benim iin Vedanta tabirleriyle dnmek ne kadar
kolaysa Hermetik felsefe tabirleriyle dnmek de o kadar kolaydr. "Dallarn" olmas gerekir,
nk bilenin hali iinde olmadka hibir ey bilinemez; btn yollarn tek bir gnee
gtrdnn ne kadar gl biimde farknda olursak olalm, her bir insann balang annda
kendisini bulduu noktadan balamas gereken yolu kendisinin semesi gerektii ayn derecede
aktr. Ayn sebeplerden tr geleneksel Hindu dini hibir zaman bir misyonerlik inanc
olmamtr. Metazik gelenein Hindistan'da Avrupa'dan daha iyi ve daha eksiksiz biimde
korunduu doru olabilir. Eer byle ise, bu sadece u anlama gelir: bir Hristiyan, Vedanta'dan
kendi "yol"unu nasl daha iyi anlayacan renebilir.
Filozof kendi tezlerini kantlamay umut eder. Metazikinin sahte olduu iddia edilen bir
retinin ilk ilkeleriyle ilgili bir eliki ierdiini gstermesi yeterlidir. Szgelimi nesin
lmszln iddia eden bir lozof kiiliin bekasnn delillerini ortaya karmaya alr;
metazikinin "ilk balang nihai son ile ayn olmaldr" ilkesini hatrlatmas yeterlidirburadan
zaman iinde yaratlm olduu anlalan bir nesin yine zaman iinde sona ermesinden daha

doal bir ey olamayaca kendiliinden anlalr. Metaziki "kiiliin bekasnn delili" denen
eyden ancak bir zikinin devri daim makinesinden ikna olduu kadar ikna olur. Ayrca metazik
esas itibariyle alenen kantlanamayan, fakat ancak tantlanabilen, yani kyas ya da tenazur{15}
yoluyla anlalr hale getirilen ve kiisel tecrbe snrlar iinde dorulandnda bile ancak simge
ve mitoslarla ifade edilebilen konularla urar. Ayn zamanda inan / itikat metinlerin
kendilerinin yanlmaz mantyla grece kolaylatrlr. Bu onlarn gzellii ve cezp edici gcdr.
Hristiyanlarn "inanlr bir nermeyi tasdik etmek" diye zetlenebilecek inan / iman tanmn
hatrlayalm. Anlamak iin inanmak, inanmak iin anlamak gerekir. Ne var ki bunlar ruhun ardk
[birbirini takip eden] deil, ezamanl edimleridir. Bir baka ifadeyle iradenin tasdikinden imtina
ettii bir eyin bilgisi olamaz ya da bilinmeyen bir eye sevgi duyulamaz.
Metazik tamamen pratik bir amaca sahip olmas bakmndan da felsefeden ayrlr. lgili
sanatlar iin sanat akna sanat ya da ilgili davran iin salt ahlak akna ahlak demek ne kadar
doruysa onun iin de hakikat uruna hakikat aray demek o kadar dorudur. Gerekte bir
aray yahut aratrma vardr, ama bu szcklerle ifade edilebildii kadaryla aratrmac arad
eyin ne olduunu zaten bilir; ancak aratrmac aratrmasnn konusunu tekil eden ey haline
geldiinde aratrma tamamlanm olur. Ne sa szden ibaret bilgi, ne sa ekli bir tasdik, ne de
hatasz kusursuz davran, bir ama iin ara deere sahip bir eyden daha fazla vazgeilmez
niteliktedir.
Maddi yanlaryla, edebiyat olarak ele alndklarnda metinler ve simgeler kendileri bunlarn
aray iinde olmayan kimselerce kanlmaz olarak yanl anlalrlar. Metazik tabirler ve
simgeler istisnasz bu arayn teknik tabirleridir. Bunlar hibir surette edebi tezyinat unsuru
deildir ve Malinowski'nin bir baka ereve ierisinde gayet gzel ifade ettii gibi, "Teknik dil
pratik konularda anlamn ancak bu ura trne kiisel katlm yoluyla kazanr." Bu sebepten
trdr ki Hindistan'da umumi kanaat aratrma yntemleri alenen nesnel ve tarafsz olan
Avrupal bilginlerin Vedanta metinlerini ancak szel yanyla ve dilbilgisi kurallarn ilgilendirdii
kadaryla anlayabilecekleri ynndedir. Vedanta ancak yaand kadaryla ve o lde bilinebilir.
Bu yzden bir Hindistanl, retisi bizzat varlna dorudan aksetmeyen bir retmene
gvenemez. Bu modern Avrupa aratrmaclk kavramndan ok uzak olan bir eydir.
Ayrca romantiklerin "srlarla dolu Asya" kavramlaryla karlaanlar iin unu da ilave
etmeliyiz ki Vedanta'nn by ya da gizemli glerin kullanlmasyla ilgili hibir yan yoktur.
Hindistan'da by ynteminin istenen sonucu verebilme yeteneinden ve gizemli glerin
gerekliinden kimsenin kuku duymad dorudur. Fakat by en deersiz trden uygulamal
bir bilim olarak kabul edilir; ve uzaktan etkili olanlar gibi gizemli gler derin dnme etkinlii

srecinde tesadfen elde edilirkenen istisnai koullar altnda olmadkabunlarn kullanm


yoldan tehlikeli bir sapma olarak grlr.
Vedanta tesad durumlar bir tarafa braklacak olursa bir tr psikoloji veya Yoga da bir
tedavi tr deildir. Beden ve ruh sal manevi ilerlemenin n gereklerindendir. Psikolojik bir
zmleme "Psykhe"nin birlii ve gayr maddiliine duyduumuz nyargl inanc ancak ykmak
ve ruhu ruh olmayandan ve onun zahiri durumlarnn en snrllarndan birinin geici bir psikoziksel tezahrnden ibaret olan eyden daha iyi ayrmak iin kullanlr. Szgelimi Jung gibi, her
kim ki Hint veya in metaziinin temel unsurlarnn psikolojiye evrilmesi konusunda srar
ederse, yapt metinlerin anlamnn arptlmasndan baka bir ey olmayacaktr. Hint bak
asndan modern psikoloji ruhuluk [spiritualism], by ve dier "bo inanlar"la hemen hemen
ayn deerdedir. Son olarak, Dionysius ile birlikte bir Theologia Mysticadan sz edebileceimiz
anlamda anlalmadka, metaziin veya Vedanta'nn bir mistisizm biimi olmadna iaret
etmem gerekir. Genel olarak mistisizm ile kastedilen ey edilgin bir alcl ihtiva ederJung'un
ifade ettii biimiyle "psykhe iinde cereyan eden eylerin cereyan etmesine mdahale etmemeyi
renmeliyiz" (ve o bu ifadeyle kendisinin bir "mistik" olduunu beyan etmektedir). Fakat
metazik psykheyi btnyle reddeder. Mesih'in "Kimse kendi nefsinden nefret etmedike
benim talebem olamaz{16}" mealindeki szleri her dnemde btn Hint gurular tarafndan
tekrar tekrar seslendirilmitir; dolaysyla edilgenlie ruhsat vermek veya ona iinde yer vermek
bir tarafa, derin dnme etkinlii, genellikle iin iin yanan bir ateinki o ne tter ne titrer
aleviyle karlatrlan bir etkinlii ierir. Hakikat yolcusu zor ve skntl ilerin iisi olmaya arlr
ve onun arksnn karakteristik nakarat: "yola devam, yola devam"dr. Vedanta talebesinin
"Yolu" her eyden evvel bir etkinliktir.

II
Vedanta [katlmak veya bir paras olmak yerine] darda kalan{17} her bilgi kaynandan
bamsz bir alimi mutlakl ve her harici haz kaynandan bamsz bir mutlak saadeti{18}
peinen kabul eder. "O sensin" derken Vedanta insann, "bilindiinde her eyin bilindii" ve "her
eyin srf onun iin/onun hatrna aziz tutulduu" bir ey tarafndan sahiplenildiini ve onun
kendisi olduunu syler. nsann kendi iindeki bu gizli hzineden, yanllkla kendisiyle
zdeletirdii psiko-ziksel aracn doasnn zorunlu paras olan tevars edilmi bir cehalet
nedeniyle habersiz olduunu syler. Her trl retinin amac bu cehaleti datmaktr; karanlk
her eyin iine ilediinde geriye sadece In Gnosisi / Marifeti kalr. Bu sebepten tr eitim

teknii her zaman biimsel olarak ykc ve putkrcdr; o malumat nakli deil, fakat gizil bir
bilginin eitimidir.
Upaniadlarn "byk vecizesi": "O sensin"dir. Burada "O" denilen elbetteAtman veya Ruh,
yani Latince Sanctus Spiritus, Greke pneuma, Araba rh, branice ruah, Msr dilinde Amon ve
incede ch'idir. Atman ister akn ister ikin olsun, verilmi ruhsal zdr; onun yaylabilecei ya
da ekilebilecei dorultular ne kadar ok ve deiik olursa olsun o hem geisiz hem geili
anlamda hareket etmeyen hareket ettiricidir.
O kendisini varln her haline uydurur,{19} fakat kendisi asla herhangi bir kimse veya ey
olmaz. Onun dndaki her ey bir skntdrO sensin. "O", dier bir deyile, Brahman'dr ya da
genel anlamda Logos veya Varlk, tm Varln evrensel kayna olarak dnldnde
Tanr'drher eyin genileyen, tezahr eden ve vcuda getiren kayna, ki onlarn tm,
sinirlinin snrszda olmas gibi, o"nda"dr, her ne kadar onun bir paras olmasa da, nk
snrszn paralar yoktur.
Bundan byle genel olarak Atman szcn kullanacam. Bu Atman, nefes veren ve
aydnlatan olarak ncelikle "Ruh"tur, nk o her eyde canlandran z ve dolaysyla onlarn
gerek varlklar olan tanrsal Erostur, dier yandan Atman szc ayn zamanda dnl
[reflexive] olarak "zat" ya da "kendi" anlamna gelecek ekilde kullanlrne kadar kaba olursa
olsun karlalabilecek her anlamda ya "kendi''ya da ruhi zat veya ahsla ilgili olarak (ki o her
eyin yegne bilen znesi ve zdr, bu yzden bedenin ve bir "psikoloji"den sz ederken
"psykhe" ile kastettiimiz her eyin bir paras olan etkilenen ve mmkn "ben"den ayrt
edilmelidir). Birbirinden ok farkl bu iki "ben" bu ekilde i iedir ve evirmenler bu yzden
Atman', getii yere gre ister byk ister kk hare "kendi" diye evirmeyi alkanlk
edinmilerdir. Ayn ayrm szgelimi St. Bernard tarafndan benim "tabiatm" (proprium) ile benim
varlm (esse) dedii ey arasnda da yaplmtr. Hindularn ayn anlamda kulland bir baka
deyim "[bilim] alan[n] bileni"ni{20} yani her eyde yegne bilen zne ve her eyde ayn olan
olarak Ruh"alan"dan, ya da yukarda tanmlanan anlamyla beden-ve-nesten (duyularn
yaylaklar ile birlikte alnr ve dolaysyla nesnel olarak dnlebilecek her eyi kucaklar) ayrr.
Atman ya da Brahman'n kendisi bu ekilde dnlemez: "Bilmenin bilenini nasl bilebilirsin?"
veya bir baka ifadeyle, her eyin ilk sebebi olan nasl onlardan biri olabilir?
Atman bir ve blnmemitir, ama grnte vastalarnn, fare veya insan, deiik
biimleriyle blnm ve bir hviyet kazanmtr, nasl ki bir kavanoz iindeki alan grnte
onun dndaki alandan ayrlm ve belirlilik kazanm ise. Bu anlamda "onun zat itibariyle bir
fakat ocuklarndaki haliyle ok olduu" ve "kendisinden pay vererek onun bu dnyalar

doldurduu" sylenebilir. Fakat bu ancak n, kendisinde sreksizlii veya blnmeyi kabul


etmeksizin mekn doldurmas anlamnda byledir; eylerin birinin dierinden ayrl bylece
n kendisindeki farkllklara deil, fakat yanstma gcndeki farkllklara dayanr. Kavanoz
paralandnda, hayat ksesi ilk haline dndnde grnte snrlanm olan eyin snrlarnn
olmadn ve "hayat"n "yaamak"la kartrlmamas gereken bir anlama sahip olduunu fark
ederiz. Atman'n bylece hem her eye itirak ettiini, hem de "blnm eyler arasnda
blnmemi olarak" taksim edilemez olduunu, mekn izafe edilebilecek bir konuma sahip
olmadn ama ayn zamanda her yerde olduunu sylemek, Klli Mevcudiyet retisi olarak
daha fazla aina olduumuz eyin bir baka tarzda ifade edilmesidir.
Ayn zamanda Ruhun bu zahiri tanmlarndan [tahditlerinden] her biri onun biimsel
tezahrnn sonsuz saydaki imknlarndan birinin zaman iindeki edimselliini temsil eder.
Tezahrn varl doumla balar lmle sona erer; o asla tekrarlanmaz. ankara'dan geriye
vasiyetinden baka bir ey kalmamtr. Dolaysyla her ne kadar ondan hl dnyada yaayan bir
g olarak sz etsek de o bir hatraya dnmtr. Dier yandan srlara agh olan Ruh iin,
alann limi, btn doumlarn Bileni iin hal yahut keyyetlerinin her birinin dolaysz bir
bilgisinden, ncesi ya da sonras (ankara'nn tecrbe alanmzda ortaya k ya da kayboluuna
bal) olmayan bir bilgiden yoksun kalmak gibi bir ey asla sz konusu edilemez. Bu u anlama
gelir; bilgi ve varln, tabiat ve zn bir ve ayn ey olduu durumda ankara'nn varlnn bir
balangc yoktur ve sona ermesi ya da kesilmesi sz konusu deildir. Dier bir deyile, Ruh ve
ahs tam anlamyla terkipsiz, yaln bir cevher olmasna karn gene de bir anlamda hem
"Ruh"tan ve "ahs"dan hem de"ruhum"dan ve "ahsm"dan uygun bir ekilde sz edebiliriz.
"lmszln" anlamna daha sonra dneceim, fakat imdilik bak alarnn birbirini
dlamayan farkllyla kastedileni aklamak iin az nce sylenmi olan eyi kullanmak
istiyorum. nk Bat dnyasnda "felsefe" ile uraanlar Samkhya ve Vedanta'y, ilki ilgisini bir
ahslar okluundan kurtulmak, ikincisi ise bir saylamayan bir ahsn zgrl zerinde teksif
ettii iin birbiriyle badamayan iki ayr "sistem" olarak dnrlerken, bir Hindu iin byle bir
atma veya kartlk yoktur. Bu Hristiyan metinlerde karmza kan "Hepiniz sa Mesih'te
birsiniz" ve "Her kim ki Rabbe katlmtr tek ruhtur" ifadelerindeki oul zamirlerin
Samkhya'nn,"teklik"in ise Vedanta'nn bak asn temsil ettiine iaret edilerek aklanabilir.
Varlk bilincimizin geerlilii bu sebepten tr, isimle ya da kaydedilebilir iaretlerle, falan
veya lann varlna dair herhangi bir meseleden bamsz olarak, sorgulanmakszn doru
olarak kabul edilir. Ama bu "cogito ergo sum" temellendirmesiyle kartrlmamaldr. "Ben"im
hissetmem ya da "ben"im dnmem "ben"im varolduumun delili deildir; nk Vedanta ve
Buda'nn takipileriyle birlikte bunun bir kibirlenme ve bir aldantan ibaret olduunu; "hislerin

hissedildiini" ve "dncelerin dnldn" ve btn bunlarn, her ne kadar biz hibir


anlamda onun bir paras deilsek de bir anlamda bizim bir paramz olan bir resme baktmz
gibi, ykseklerden seyircisi ruh olan "alan"n bir paras olduunu syleyebiliriz. Soru buna gre
sorulur: "Sen kimsin?" "Son kertede bavuracamz bu zat nedir?" Bir "i atma"dan sz
ederken; veya "ruhun istekli, fakat bedenin zayf olduunu" sylerken ya da Bhagavad Gita ile
birlikte,"Ruhun Ruh olmayan her eyle sava halinde olduunu" ifade ederken bu "zat"n tek bir
anlamdan daha fazlasna sahip olabileceinin farkndayzdr.
"Ben" ruh mu yoksa bir et ve kemik yn mym? (Metazikte "et"in"nes"in btn duyu
ve bili melekelerini ihtiva ettiini her zaman hatrda tutmalyz.) Bir aynadaki aksimizi
dnmemiz istenebilir ve biz orada "kendimiz'i grdmz anlayabiliriz; eer bir bakma
daha az ocuksu bir yapya sahipsek, zihin aynasna aksettii biimiyle psykhenin suretini
dnmemiz istenebilir ve "ben" dediimiz eyin bu olduunu anlayabiliriz; eer daha akll ve
tedbirliysek varolduklar kadar varolduumuz deil de, tam tersine biz olduumuz iin varolan
bu eylerin hibirinin biz olmadmz anlamaya balarz. Vedanta zmde "ben"im btn bu
eylerden, sahnede oynayanlarn balarna gelen veya onlarn elendikleri eylerin
grntsnden etkilenen bir oyun yazar kadar az veya ancak onun kadar ok etkilendiimi
sylersahne burada hayat sahnesidir (dier bir deyile onun kartal gibi ykseklerden seyreden
seyredicisi, uomo universaleden ayr olarak "alan" ya da "yaylak"tr). nsann nihai amac, yani
zgrlk, mutlak saadet ya da tanrlamayla ilgili btn mesele bu yzden "kendisi"ni artk "bu
insan"da deil, fakat zamann her eidinden kurtulmu ve ne bir balangc ne sonu olan uomo
universale de, forma humanitatisde bulma sorunudur.
Anlalsn ki burada "alan" dnya yuvarla ya da sirkidir ve Seyircinin, uomo universalenin
taht merkezde ve yksekte hkim bir noktadr ve onun btn zamanlara kartalnkini andran
bak alann btnn (belli bir olayn gereklemesinin hem ncesini hem sonrasn) kucaklar,
yle bir ekilde ki onun bak asndan btn olaylar hep sregitmektedir. Varlk bilincimizi
oyunlarn srp gittii alandaki konumumuzdan btn gsterinin kendisine bal olduu
Seyircinin rahat iinde oturduu byk kameriyeye tamalyz.
Anlalsn ki seyircinin her bir mnferit oyuncuya baland ve her bir oyuncunun gr
gc yeterli olduu takdirde yukarya (ieriye) Seyirciye bakabilecei doru gr hatlar
kuklacnn kuklalar kendisi iin (seyircilerin tm ondan ibarettir) hareket ettirdii g hatlar ya
da iplerdir. Gsterideki kuklalarn her biri kendi mstakil varoluundan ve kendi dolaysz evresi
iinde grd, isim, grn ve davranla ayrt ettii tekiler arasnda biri olarak kendinden
kuku duymaz. Seyirci gstericileri onlarn kendilerini grd gibi, eksik noksan biimde

grmez, gremez, o onlarn her birinin varln gerekte naslsa o ekilde bilirbir baka
syleyile, sadece belli bir mahalli konum iinde faal olarak deil, fakat kuklann kendisine bal
olduu gr gc hatt boyunca ezamanl olarak her noktada ve ncelikle btn hatlarn
kesitii ve her eyin varlnn kendisindeki varlkla akt noktada grr. Burada kuklann
varl akl ezelide ezeli bir kir olarak varolurbaka bir adlandrmayla ona Semavi Gne,
klarn I, Ruh ve Hakikat denir.
imdi varsayalm ki Seyirci uykuya dalmaktadr: o gzlerini kapadnda evren, gzlerini
yeniden atnda tekrar ortaya kmak zere, kaybolur. Gzlerin almasna ("Ik olsun!") dinde
yaratma ili denir, fakat metazikte bu tezahr, zuhur, konuma, eme (tanrsal eyler sz
konusu olduunda parlamak, konumak ve emek bir ve ayn eydir) diye adlandrlr; gzlerin
kapanmasna dinde "dnyann sonu" denir, fakat metazikte bu saklanma, sessizlik veya
enmi olann geri ekilmesi olarak adlandrlr. u halde bizim iin bir deime veya tekml ve
kapanma yahut drlme vardr. Ama her eyin merkezindeki Seyirci iin olaylarn birbirini izlemesi
veya art ardalk gibi bir eyden sz edilemez. O hep uykudadr ve hep uyanktr; kimi zaman
oturup dnen ve kimi zaman dnmeyen denizciden farkl olarak Seyircimiz hep imdi oturur
ve dnr ve dnmez.
Evren ve onun her eyi gren "Gz" hakknda bir resim izildi. Alann sayca, her ne kadar
zorunlu olmasa da, uygunluk asndan yirmi bir olarak dnlebilecek ortak merkezli itlerle
blndn sylemeyi unuttum sadece. Dolaysyla Seyirci mevcut evremizin tahdit edildii en
dtaki itten yirmi bir kat uzaktadr. Her bir oyuncunun veya gstericinin gsterisi iki it
arasndaki mesafe ya da alanla temsil edilen imknlarla snrldr. O burada doar ve burada lr.
Bu doan falanca varl kendinde naslsa ve kendisinin nasl olduuna inanyorsa yle gz
nne getirelim Boethius'un ifade ettii biimiyle "dnen, akll ve lml bir canl". O
kendisinin zamanda istedii ekilde ileri geri hareket edebileceini dnmez, fakat istese de
istemese de her gn yalandn bilir. Dier yandan o evresiszgelimi bir ta duvar veya bir
polis ya da ada detler nne bir engel karmad srece baka bakmlardan istedii eyi
yapabileceini dnr. Kendisinin bir paras olduu ve kendisini dnda tutamad bu
evrenin nedensel olarak belirlenmi bir evre olduunu; yapld iin yapt eyi yaptn fark
etmez. Kendisinden nce bakalar ne ise o olduklar iin ne ise onu olduunu ve ne yaptlarsa
onu yaptklar iin yapt eyi yaptn ve btn bunlarn akl alr bir balangcnn olmadn fark
etmez. O aslnda, imdilerde kendi doas da dahil, eyann doasyla temsil edilen gemi
sebeplerin yeterli bir bilgisiyle davran nceden grlebilecek ve btnyle izah edilebilecek
koullarn bir yarat, bir automatetr. Bu iyi bilinen karma retisi, ikin belirlenim ya da kader
retisidir ve Bhagavad Gita, XVIII, 20'de u ekilde ifade edilir: "Sende doan ve senin kendine

ait olan bir doann ileyii [karma) ile bal olduundan, yapmay arzu etmediin eyi dahi ister
istemez yaparsn". O balangcn veya sonunu tasavvur edemeyeceimiz bir illiyet zincirindeki bir
halkadan baka bir ey deildir. Burada en azl belirlenimcinin veya kadercinin kabul
edemeyecei bir ey yoktur. Belirlenimci{21} gibi her eyi grdnden ve duyduundan ibaret
sayan birisi [nstika] olmayan metaziki bu aamada yalnzca hayatn ileyiinin, onun idame
tarznn bu ekilde nedensel olarak izah edilebileceine; bir sebepler zincirinin mevcudiyetinin bu
mevcudiyetin mantksal olarak baimknn varsaydnabir baka syleyile ister mekn ister
zaman iinde olsun dier ara sebepler arasnda bir sebep olarak dnlemeyecek bir ilk nedeni
varsaydna iaret eder.
Szn ettiimiz bu automatemza dnecek olursak, imdi gelin onun lmnde meydana
gelen eyi dnelim. Mrekkep varlk eski haline avdet eder, evrene karr; geriye her ne olursa
olsun bu falanca varln bilinci olarak varln srdrebilecek bir ey kalmaz. Psiko-zik varln
unsurlar paralanr ve bakalarna bir miras olarak devredilir. Aslnda bizim bu falancamzn
hayat boyunca devam eden ve en ak biimde remede takip edilebilecek bir sretir; Hint
geleneinde bu tekrar tekrar "babann oulda ve oul olarak tekrar doumu" diye tarif edilir.
Falancamz dorudan ve dolayl zrriyetinde yaar. Hint retisinde "yeniden bedenlenme"
[reincarnation] diye bilinen ey budur; ve bu Greklerin metasomatosis ve metempsykhosis
retisiyle ayn eydir; ve yine bu Hristiyanlktaki "beden cevher ve nve halindeki erdeme
gre" insanln dem'de balangta varoluu retisidir; ve nihayet modern bilimin "atalarn
karakterlerinin yinelenmesi" retisidir. Dinde "ilk gnah miras", metazikte "cehalet miras" ve
lozoarca insann doutan zne ve nesne asndan bilmeye dnk yatknl denilen ey
ancak psiko-zik karakterlerin byle bir aktarmyla anlalabilir hale gelir. Bir Tanrsal Kayra kri
hibir eyin tesadfen olmadn dndmzde anlalr ancak.
Bunun bir yeniden bedenlenme [reincarnation] retisi olmadn sylememe gerek var m?
Bir mddet yeryznde yaam ve imdi lm olan bir kimsenin dnyevi bir anneden tekrar
doacan ngren bir yeniden bedenlenme retisinin Hindistan'da hatta Budaclktahatta
hatta Yeni-Platonculukta veya herhangi sahih bir gelenekte bile hibir zaman retilmediini
sylememe gerek var m? Bu dnyay bir kez terk etmi olanlarn ebediyen ayrldklar ve
yaayanlar arasnda bir daha grnmeyecekleri Brahmanalarda Eski Ahit'te olduu kadar ak
biimde ifade edilir. Platoncu adan olduu kadar Hindularn bak asndan da her trl
deiim bir lmdr. Her gn, her saat lr ve yeniden doarz ve lm "saati geldiinde"
gerekleen zel bir durumdan ibarettir.
Hindistan'da

hibir

zaman

bir

yeniden

bedenlenme

inancyla

karlaamadn

sylemiyorum. Byle bir inancn ancak halk arasnda metinlerin simgesel dilinin yanl
yorumlanmasndan ileri gelmi olabileceini; ada uzmanlarn ve teozostlerin inancnn da
metinlerin ayn derecede ocuksu ve yeterli bilgiye sahip olmadan yorumlanmasnn sonucu
olduunu sylyorum. Eer byle bir yanln nasl ortaya km olabileceini sorarsanz sizden
Aziz Augustinus ve San Tommaso D'Aquino'nun aadaki ifadelerini dnmenizi isterim:
insanlk "beden cevher ve nve halindeki erdeme gre" dem'de balangta mevcuttu; "insan
bedeni imkn halindeki nedenlerle nceki ilerde mevcuttu"; "Tanr dnyay dorudan deil
fakat ayn zamanda ara nedenlerle ynetir ve eer byle olmasayd dnya kusursuz
nedensellikten yoksun kalm olurdu"; "Nasl ki bir anne domam ocua gebeyse dnyann
kendisi de domam eylerin sebeplerine gebedir"; "Kader yaratlm nedenlerin kendisinde
sakldr". Eer bu metinler Upaniadlar'dan ya da Budacln metinlerinden iktibas edilmi
olsayd bunlarda gerekten mevcut olan, karma retisini grmekle kalmayp ayn zamanda bir
"yeniden bedenlenme" retisi de grmez miydiniz?
Fakat biz "yeniden bedenlenme" dediimizde bununla lm olan birinin gerek varl ve
kiiliiyle burada yeniden doumunu kastediyoruz. Bunun yeterli ve ikna edici metazik
sebeplere bal olarak bir imknszlk olduunu ileri sryoruz, ilk deerlendirme udur: evren
hepsi de ayn derecede belirsiz bir sre iinde gereklemesi gereken sonu belirsiz bir imknlar
dizisini kucakladna gre mevcut lem, nasl ki her bir insann hayat sakl imknlarnn tm
tkendiinde vadesini tamamlam olursa, kuvve halindeki imknlarnn tmnn
edimsellemesiyle birlikte vadesini tamamlam olacaktr. Bu sonu belirsiz dnemin sonuna
olaylarn tekrarna ya da gemi koullarn yinelenmesine yer verilmeksizin eriilmi olacaktr.
Zamansal art ardalk dolayl olarak deiik eylerin art ardal anlamna gelir. Tarih kendisini cins
ya da trlerle tekrarlar, fakat herhangi mnferit ve belirli bir eyde kendisini tekrar edemez. Eer
[bir nesilden bir sonrakine] gten [transmigration] sz edilecekse bu genlerin "g"
[aktarlmas] olabilir ve buna tr ya da cinslerin yeniden doumu denir, fakat bu falancann
karakterinin "reenkarnasyon"u onun hakiki kiiliinin "aktarlmas"ndan ayrt edilmelidir.
Bu akll ve lml canl falancann hayat ve lm byledir. Fakat Boethius onun bu
canldan ibaret olduunu ifade ederken Bilgelik buna bu insann, falancann, kim olduunu
unuttuu cevabn verir. Tam bu noktada her eyi grdnden ve duyduundan ibaret sayan
birisinden [nstika] ya da "maddeci" ve "duyumcu"lardan (bu iki szc trnak iinde
kullandm, nk madde "duyulan, hissedilen" eydir) ayrlrz. Hristiyanlkta "beden, nes ve
ruh"tan mrekkep olarak verilen insan tari unutulmamaldr. Vedanta insann yegne gerek,
hakiki varlnn ruhi ya da manevi yan olduunu ve onun bu varlnn bu "falanca"da ya da
onun herhangi bir "para"snda olmadn, fakat sadece ona aksettiini ileri srer. Dier bir

deyile o bu varln falancann alan / arazisinin dzl iinde ya da onunla snrl olmadn,
fakat nfuz ettii evrili alandan bamsz olarak bu araziden merkezine doru yayldn ileri
srer. u halde bu falancann kaybna ilave olarak lmde gerekleen ey ruhun bir zamanlar
"hayat" olmu olan o fenomenal aratan ekilmesidir. Dolaysyla lmden sz ederken tam bir
dorulukla "ruhu teslim etmek"{22} deyimini kullanrz ya da falancann son nefesini verdiini{23}
syleriz. Eminim ki geerken buradaki "ruh''un ["the ghost"] Spiritalistlerin kulland anlamda
bir ruh, "varln srdren bir kiilik" olmadn, fakat tamamen akli bir ilke olduunu
hatrlatmam yeterlidir; ruh Kutsal Ruhun{24} Sanctus Spiritus olduu anlamda "ruh"tur. u halde
lmle toprak topraa, ruh da kaynana dner.
Bu u anlama gelir: Falancann lm iinde iki imkn barndrr ve bunlar aina olduumuz
"kurtulmu" ya da "kaybolmu" ifadeleriyle yaklak olarak ve zmnen ifade edilir. Ya falancann
varlk bilinci ben merkezliydi ve kanlmaz olarak onunla birlikte yok olmutur ya da ruhta
toplanmtr ve onunla birlikte ayrlmtr. Beden ve nes eski haline dndnde "geriye kalan"
Vedanta metinlerinin ifadesiyle "ruh"tur. Byk emirle, "Kendini Bil!" ile kastedilenin ne
olduunu imdi anlamaya balyoruz. Varlk bilincimizin ruhta toplandn varsayarak diyebiliriz
ki bedenin lmnden nce ne kadar tam biimde zaten "ne isek o olmusak" ya da
"uyanmsak" bir sonraki ortaya kmz ya da "yeniden douumuz" o lde alann merkezine
yakn olacaktr. Varlk bilincimiz lmle zaten olmad bir yere gitmez.
Daha sonra varlk bilinci yirmi bir it ya da referans seviyesinin sonuncusunun tesine zaten
uyanm ve kendisi iin geriye sadece yirmi ikinci geit kalm olan birinin durumunu dneceiz.
imdilik sadece ilk adm dnp deerlendirelim. Eer lmden nce bu adm atmsak
sadece dnen hayvanlar olarak deil, bir lde ruhta yayorduysakbeden ve nes dalp
evrene kartnda, bizimle her eyin merkez Seyircisi, Semavi Gne, Ruh ve Hakikat arasnda
yer alan itlerin ya da emberlerin ilkini gemi olacaz. Yeni bir evrede, szgelimi hl srenin
varolduu ama imdiki anlamda zamann ileyiinin sz konusu olmad bir evrede var olmu
olacaz. Beraberimizde duyulara bal bir hafzann doal paras olabilecek psiko-ziksel
aygtlarn hibirini almam olacaz. Sadece "akli erdemler varln srdrr. Bu bir "kiiliin"
bakiyesi veya kalnts deildir (bu biz gp gittiimizde miras olarak braktmz bir mlk, bir
nitelikti); bu falancann ahsnn, artk daha nceki tanmlarnn en kabasyla snrlanmayan,
srekli varldr. Fasla veya kesinti olmakszn varlk bilincini ap gemi olacaz.
Bu ekilde lm ve yeniden doumlarn birbirini takip ediiyle bu itlerin tm geilebilir.
Takip ettiimiz yol bizi merkez Gnee balayan manevi k yolu ya da yarap [radius] olacaktr.
Buray te kydan ayran hayat rmann iki yakasn birletiren yegne kpr

budur."Kpr"szc bilerek kullanlmtr; nk bu "ustura azndan daha keskin geit",


Avesta'nn Cinvat kprs, halkbilimcinin aina olduu "korku kprs"dr ki gne
kahramannn dnda kimse geemez; bu geni bir alan kaplayan k kprsdr ve kaynayla
ayn cevhere sahiptir. Veda bunu "Zati{25} Kpr" diye ifade ederbu Hristiyanlarn aina olduu
"Yol benim" ifadesine yakn bir tariftir. Bu kpr geidinin, yirmi bir emberimizle kesime
noktalaryla tanmlanan aamalarla, aslnda bir g veya srekli ilerleyen yenilenme{26} diye
adlandrlan eyi oluturduunu zaten sezmi olmalsnz. Bu yolun her adm eski benliin lm
ve ardndan, hemen "bir baka insan" olarak "yeniden doumu" ile belirlenmitir. Burada bu
aklamann kanlmaz olarak ar derecede basitletirilmi olduunu araya sktrmalym. Biri
evresel ve belirli, dieri merkeze doru ve zgr olmak zere iki hareket dorultusu birbirinden
ayrlmtr; fakat sonularna uygun biimde ancak bir helezon ya da sarmal ile iaret
edilebileceini aklamadm.
Fakat evrenle ve insann muhitinden merkezine ve yreine doru kutsal yolculuuyla ilgili
resmimizin mekn ve zamana dayal maddiliinin paralanma zaman gelmitir. Btn varlk
durumlar, birbiri zerine eklenmi ima ya da telmih seviyelerinde vcuda geli olarak
dndmz falancalarn tm sizin iinizdedir ve tannmay beklemektedir: gerekli olan
doumlarn ve yeniden lmlerin tm tabiatstdryani "Doa"ya kar deil, fakat gn
gerekletii dnlen verili varlk durumunun belirli imknlarnn dndadr. Burada herhangi
bir zaman unsuru da sz konusu deildir. Bilakis ruhi hayatta zamana bal ngrlemeyen
deiiklikler rol oynamad iin yolculuk ister doal lm olayndan nce isterse lm annda
veya daha sonra, ksmen ya da btnyle yaplabilir. Seyircinin kameriyesi iinizdeki yani
"kalp"teki Gklerin Kralldr (o btn Dou ve kadim gemiin geleneklerinde sadece iradenin
deil fakat saf akln da merkezi, Gk ve Yerin evliliinin tamamland yerdir); mahede ehli
tarafndan Seyircinin kendisi ancak orada grlebilirki onun bak ie evrilmitir ve o bylece
dardaki gz ierideki Gze, hayat nefesini Ruhun Meltemine balayan Ik yolunu geriye
doru kat ederek kaynana gider.
Veda ilahisinin keskin ve etkileyici szleri ile kastedilen eyin tmn belki imdi daha iyi
anlayabiliriz: "Gne gzn, Meltem ruhunu alr" ve bunun muadilini "Ruhumu senin ellerine
emanet ediyorum"da ya da Eckhart'n "Tanr'y grdm gz, Tanr'nn bendekini grd gz
ile ayn; benim gzm ve Tanr'nn gz, tek bir gz, tek bir gr, tek bir bili ve sevi", ya da
Paulos'un "...tek ruh olacak" sznde tanyabilirsiniz. Geleneksel metinler arpcdr. Szgelimi
Upaniadlar'da "her kim ki Tanr'y kendisinden baka olarak dnerek ibadet ederse o
hayvandan biraz daha stndr" ifadesiyle karlarz. Bu tavr eski dnyada herkesin bildii

"Tanr'ya ibadet etmek iin Tanr olman gerekirdi"szne de yansmtrki bu ayn zamanda
"ruhen ve hakikaten tapmak" sznn de anlamdr. Bylece byk "O sensin" szne geri
dnm oluyoruz ve her ne kadar "0''nun ne olabileceiyle ilgili tam ve mkemmel bir anlaytan
uzak olsak da (nk son adm henz atmadk) imdi daha iyi bir kre sahibiz. imdi geleneksel
retilerin (d iten, dnya insann te dnyal insandan, automatet lmsz ruhtan ayrarak)
bir yandan falancann sonsuz bir sebepler zinciri iinde bir halkadan baka bir ey olmadn
kabul ve hatta bunda srar ederken, dier yandan zamana bal olmakszn halkalarn
krlabileceini ve lmn alt edilebileceini: bunun imdi ve burada olabilecei gibi lm annda
ya da lmden sonra da olabileceini nasl onaylayabildiini anlayabiliriz.
Ne var ki metaziin bak asndan insann nihai amac olarak tanmlanan eye henz
ulam deiliz. Yolun sonundan sz ederken imdiye dek sadece yirmi bir engelin tmn
gemeyi ve Semavi Gnei, Hakikatin kendisini grmeyi; bizzat Seyircinin kameriyesine ulamay;
gkte tezahr etmi Gz ile kar karya gelmeyi dndk. Aslnda bu din tarafndan tasavvur
edildii biimiyle insann nihai gayesi kridir. Bu Aacn Tepesinde, "mmkn varln Zirvesinde"
ulalan snrl sonsuz saadettir; bu ardmzda braktmz alann zaman ierisinde maruz kald
deiikliklerin tmnden kurtulutur. Fakat bu kurtulmularn her birinin hl tekiler arasnda
biri ve nsanlarn Gneinden ve klarn Inn (bunlar hem Hristiyanln hem Vedalarn
ifadeleridir) kendisinden baka olduu bir gk; Greklerin Elysiumu gibi zamandan bamsz, fakat
sresiz olmayan bir gktr; (nihai kaynamzki o Uluhiyetin masndadrolmad iin) bir
dinlenme yeri fakat nihai bir yurt deildir. Bize kalan Gnei gemek ve Babann en yksek gk
katndaki [empyros] "yurt''una ulamaktr. "Kimse bensiz Babaya ulaamaz." Biz inisiyasyon ve
tefekkrn ak kap eiklerini getik; kendi kendimizi srekli nefyederek varlmzn en d
katmanndan en i avlusuna ilerledik ve takip edilecek baka bir yol gremiyoruzher ne kadar
Hakikatin sayesinde aydnlandmz bu suretinin arkasnda benzer hibir taraf olmayan bir eyin
var olduunu biliyorsak, her ne kadar Tanr'nn dnyay aydnlatan bu vehinin ardnda insana
dnk olmayan fakat btnyle kendi iine dalm bir baka ve daha hayetli yannnkendi
dndaki hibir eyi ne bilen ne seven bir boyutun olduunu biliyorsak da. Bildiimiz anlamda ne
iyi ne gerek olan Onu anlamamz engelleyen ey bizim Hakikat ve yilik anlaymzdr. leriye
giden tek yol anlamaya baladmz dndmz her eyin tesindedir: eer ieriye yol
bulacaksak kendimiz hakknda ne kadar yce olursa olsun hl hatrda tuttuumuz ve Hakikat
ve yilik hakknda per excellentiam "tasavvur ettiimiz" sureti bir ve ayn vurula datmamz
gerekir. "Ruhun Tanry kaybetmesi yaratlanlar kaybetmesinden daha fazla gereklidir... ruh en
ok Tanry terk etmekle yceltir, ulular... eer Tanrnn, btnyle bo olduu tanrsal doann
bir paras olacaksa ona kalan bir bakma olmamak... tanrsal doann ifade ettii her trl

etkinlie son vermektir... o kendini terk eder ve kendi yolunda giderek artk Tanry aramaz"
(Eckhart). Bir baka syleyile, hem gzleri akken hem kapalyken Seyirciyle bir olmalyz. Eer
olmazsak o uyurken bize ne olacaktr? Olumlayc teoloji yoluyla rendiklerimizin tm bir
Bilmemeyle,
Hristiyan
teologlarn Docta Ignorantias,{27}
Eckhart'n Agnosias{28} ile
tamamlanmal ve nihayete erdirilmelidir. ankara ve Dionysius gibi bilgeler bu sebepten tr via
remotionis{29} zerinde bu kadar srarc olmulardr, yoksa onlar iin olumlu [sbut] bir Hakikat
ya da yilik kavramnn bizim iin olabileceinden daha az kymetli olmasndan dolay deil.
ankara'nn ahsen takip ettii yolun haddizatnda ibadete dayal olduu sylenirhatta Tanrya
ismiyleki ismi yokturibadet ettiinden dolay af dilerken bile. nk byleleri iin gerekten
kymetli olan hibir ey yoktur ki terk etmeye hazr olmam olsunlar.
Hindu retisini daha iyi anlayabilmek iin nce Hristiyan retisini aklayalm: Mesih'in
szleri yledir: "Kap Ben'im. Bir kimse benim araclmla ieri girerse kurtulur. Girer, kar ve
otlak bulur." Kapya ulam olmak yeterli deildir; kabul edilmemiz gerekir. Fakat kabul
edilmenin bir bedeli vardr: "Cann kurtarmak isteyen onu kaybetsin."{30} nsann iki beninden,
Hindu metinlerindeki iki Atmandan falanca adyla bilinen ben, eer dieri yklerinin, ayak
balarnn tmnden kurtulmakmutlak gaybubiyeti [bilinemezlii] iinde Tanr gibi zgr
olmak istiyorsa kendisini ldrm olmaldr.
Vedanta metinlerinde insanlarn Gnei ve klarn I benzer ekilde lemlerin girii ve
kapnn muhafz olarak adlandrlr. Her kim buraya kadar gelmise snamaya tabi tutulur. Ona
ncelikle yapm olduu iyilik ya da ktln dengesine gre buradan girebilecei sylenir.
Eer anlarsa cevap verecektir, "Sen bana bunu soramazsn; biliyorsun ki yapm olduum her
neyse 'benim' deil senin yaptnd." Bu Hakikattir ve kendini inkr etmek Kapnn muhafznn
kudretinin tesindedir, nk o bizzat Hakikattir. Veya "Sen kimsin?" sorusu sorulabilir. Eer bu
soruyu kendi adyla veya bir aile ismiyle cevaplarsa zaman etmenleri onu derhal srp
uzaklatracaktr; ama eer "Ben Im, Senim, ve sana byle geliyorum" diye cevaplarsa,
Muhafz onu "Sen kimsen ben oyum; ve ben kimsem sen osun, haydi gir ieri" diye
karlayacaktr. Esasen hl herhangi birisi olan birinin Tanr'ya dnme imknnn olmad aa
kavuturulmaldr, nk metinlerimizin ifade ettii gibi, "O herhangi bir yerden gelmemi veya
herhangi biri olmamtr".
Benzer ekilde Eckhart szlerini logosa, "Eer bir insan babasna ve anasna... hatta kendi
canna buzetmiyorsa benim talebem olamaz"a dayandrarak, "babann ve annenin zaman
iinde olduunu bildiin srece gerek lmle lmemisin demektir" der; yine ayn ekilde
Eckhart'n slam dnyasndaki akrabas Rumi, Kapnn Muhafzna "Her kim buradan "Ben

falancaym" diyerek girerse kapy yzne kapatrm" szlerini atfeder. Aslnda Veda metinlerinin
Paulos'un "Tanr kelam diri ve gldr, iki azl kltan daha keskindir, hatta can ruhtan
ayrr" sznden daha iyi bir tanmn sunamayz. "Quid est ergo, quod debet homo inquirere in
hac vita? Hoc est ut sciat ipsum.""Si ignoras te, egredere!"
Bu ekilde kendinden kurtulup da kkenine dnm olan varln durumu nasldr?
sorusunu sorduumuzda son ve en g sorunla karlam oluruz. Psikolojik bir aklamann
burada yerinin olmad izahtan varestedir. Aslnda elimizdeki metinlerle bu noktada
yapabileceimiz en iyi ey itiraf etmektir: "Her kim ki anladndan en ok emindir, o en ziyade
yanl anlamtr". Brahman hakknda sylenebilecek ey"O vardr ve O ancak bununla
anlalabilir"ayn zamanda Brahman olmu olan herkes hakknda da sylenebilir. Bunun ne
olduu sylenemez, nk o herhangi bir "ne" deildir. "Bu hayatta zgr olan" bir varlk
(Rumi'nin "yryen ls") "bu dnyadadr, fakat ona ait deildir".
Ne var ki bu soruna Kemale Ermi Olanlardan sz edilirken kullanlan tabirleri dnp
deerlendirerek yaklaamayz. Onlara ya Gnein Inlar ya da Ruhun Rzgrlar veya DileinceHareket Edenler denir. Ayrca onlarn tezahr etmi dnyalarda tecessm iin: bir baka
syleyile, ister hareket etsin ister sknet halinde kalsn, Ruhun hayatna katlmaya uygun
olduklar sylenir. O keynce esen bir Rzgr (Ruh)dur. Bu ifadelerin hepsi Mesih'in "Girer, kar
ve otlak bulur"{31} diye ifade ettii eye karlk gelir. Veya bunu satran oyunundaki piyon ile
karlatrabiliriz. Piyon satran tahtasnn bir yanndan br yanna getiinde dnme urar.
Bir vezir olur ve bundan byle ona, hatta gnlk dilde de, "dilediince hareket eden" denir. lk
benlii ldnden o artk belirli hareketler veya konumlar ile snrl deildir, o isterse
dnmnn meydana geldii yere girer, isterse oradan kar. Ve bu dilediince hareket
zgrl Kemale Erime durumunun bir baka vehesidir, fakat bu henz sadece piyon
olanlarn kavraynn tesinde bir eydir. una da iaret etmek gerekir ki, satran tahtas
zerindeki yolculuunda daima kanlmaz bir lm tehlikesi iinde olan eski piyon,
dnmnden sonra isterse kendisini kurban etmekte, isterse tehlikeden kamakta serbesttir.
Hindu geleneindeki tabirlerle onun nceki hareketi bir gei, yeni hareketi bir initir.
Batl bilginlerce bylesine ciddi bir ekilde tartlan "yok olma" ["fena"] sorunu, bu
zaviyeden bakldnda ortaya kmaz. Metazikte bu szcn bir anlam yoktur, nk o
sadece sreklilik ve aynl, okluk ve birlii bilir. Akl ezelde, veya ncesi sonras olmayan idealar
dnyasnda varolan her neyse onun varlnn sona ermesi gibi bir ey sz konusu deildir;
sonsuzluun muhtevas deiemez. Bu yzden, Bhagavad Gita'nn ifade ettii gibi, "Ben hi
olmam olsaydm, sen hi olmam olurdun."

"O sensin" sznde ayniyet bakmndan "O" ile "sen"in ilikisi Vedanta'da ya "Gne In"
(evlatlk ya da ayn soydan gelme ihsas edilir) ya da "bhedbheda" (ki lafzi anlam "farksz ayrm"
demektir) gibi tanmlamalar veya nitelendirmeler ile ifade edilir. Bu iliki artk "bir i veya bir d"
bilincinin olmadn gayet gzel ifade eden klar benzetmesiyle ya da buna karlk gelen, "her
biri her ikisidir" eklindeki Vaisnava eitlemesiyle dile getirilir. Bu ayrca Platon'un batini ve zahiri
insann birlii dncesinde; Hristiyanlktaki Mesih'in mistik bedeninde uzuv olma retisiyle;
Paulos'un "her kim ki Rabbe katlr tek bir ruhtur" ve Eckhart'n hayranlk uyandrc "kaynam
ama karmam" formlnde de grlebilir.
ankara "felsefe"si diye adlandrlan eyin bir "aratrma" deil, bir "aklama" olduunu;
Vedanta'y yahut herhangi bir sahih gelenei takip edenler iin nihai Hakikatin herkese
kefedilmeyi deil, anlalmay bekleyen bir ey olduunu aklamaya altm, ki bu ii
bakalarna havale etmeyip kendisi yapacak olan herkes iin byledir bu. Ayrca buna gre
ankara'nn Atharva Veda X. 8. 44: "steksiz ihtiyasz, tefekkr-temaa halinde, lmsz, kendi
kendine teekkl etmi, bir z veya cevherle yetinen, hibir eyden yoksun olmayan: her kim bu
deimez, yalanmaz, her-daim-gen-Ruhu bilir, aslnda o Kendisini bilir ve lmekten korkmaz"
gibi metinlerden ne anladn da aklamaya alm oldum.

II.Dou Metafizii - Rene Guenon

Dou Metafizii{32}

Bu konumann konusu olarak dou metaziini setim. Belki kaytlayp snrlamakszn


sadece metazik demek daha doru olurdu. nk o aslnda z itibariyle her trl suretin ve
mmkn her eyin stnde ve tesinde olduundan ne douya ne batya zgdr, fakat
evrenseldir. Onun brnd d ekiller ancak anlatlabilir olan anlatmak iin aklama
gereinin dourduu zorunluluklara hizmet eder. Bu ekiller douya veya batya ait olabilir;
fakat farkllk grnm altnda her zaman en azndan hakiki metaziin varolduu her yerde
bir birlik temeli mevcuttur; bunun sebebi gayet basittir: hakikat tektir.
Eer bu byleyse dou metaziini zel olarak ele almann gerei nedir? Sebep u ki bat
dnyasnn mevcut zihn/ kr durumu iinde metazik unutulmu, genellikle gz ard edilmi ve
hatta neredeyse btnyle kaybolmu bir eydir, oysa douda metazik hl ili bilginin{33}
konusu olmay srdrmektedir. Dolaysyla metaziin gerek anlam kefedilmek isteniyorsa
eer douya baklmaldr; hatta birok bakmdan douya bugn olduundan ok daha yakn
olan batda eskiden mevcut olan metazik geleneklerin bazs yeniden ele geirilmek isteniyorsa
bu her eyden evvel dou retilerinin yardmyla ve onlarla yaplacak mukayese sayesinde
baarlabilecektir; nk bunlar metazik sahasnda hl dorudan incelenebilecek yegne
retilerdir. Bununla beraber bizzat doulular onlar nasl inceliyorsa bu retilerin de yle
incelenmesi gerektii gayet aktr ve az veya ok farazi, kimi zaman tamamen hayali olabilen
yorumlara kesinlikle kaplmamak gerekir. uras ou zaman unutulmaktadr ki dou uygarlklar
halen hayattadr ve ehil temsilcilere sahiptir; bahis konusu meseleyle ilgili tam hakikati ortaya
karmak iin kendilerinden bilgi edinmek mmkndr.
Sadece Hindu metazii deil de "dou metazii" dedim, nk bu trden retiler
zmnen delalet ettikleri her eyle birlikte, gerek mahiyetlerini hemen hi anlamayan bazlarnn
zannettikleri gibi sadece Hindistan'da bulunmaz. Hindistan'n durumu bu bakmdan hibir
surette istisnai deildir; geleneksel denilebilecek bir temele sahip olan btn uygarlklar tam
olarak byledir. Bilakis istisnai ve olaand olan byle bir temele sahip olmayan uygarlklardr
ve hakikati sylemek gerekirse bizce [bu vasfa sahip] bilinen tek uygarlk ada bat
uygarldr. Sadece belli bal dou uygarlklarn almak gerekirse: Hindu metaziinin muadili
in'de (Taoculukta) ve ayrca slam dnyasnda baz tasavvuf tarikatlarnda da bulunur. Ne var ki
bu slam tasavvufunun Araplarn byk blm itibariyle Greklerden mlhem zahiri felsefesiyle
ortak hibir yannn olmadn unutmamak gerekir. u farkla ki Hindistan dnda bu retiler

nispeten snrl ve kapal bir sekinler zmresine mahsustur. Orta ada batda da durum
byleydi ve birok bakmdan slam tasavvufuyla karlatrlabilecek ve slam'daki kadar
btnyle metazik bir karaktere sahip bir batnilik [esotericism] orada da vard; modernler
genel olarak bunun mevcudiyetinin bile farknda deillerdir. Hindistan'da kelimenin gerek
anlamnda bir batnilikten sz etmek mmkn deildir, nk orada reti bakmndan bir
batnilik zahirilik ikilii yoktur; herkesin az veya ok retide derinlemesi ve yeteneklerinin
elverdii lde ona nfuz etmesi anlamndank baz kimseler iin tabiatlarnn paras olan
snrlamalar vardr ve bunlarn almas imknszdrorada ancak doal bir batnilikten sz
edilebilir.
Doal olarak ekiller suretler bir uygarlktan dierine deiebilir; bununla beraber Hint
dnyasna ait olan ekillere her ne kadar daha ok aina olsam da gerekli olduunda, belli
meselelerin anlalmasna katkda bulunmalar halinde, dierlerini de kullanmakta tereddt
etmem; bunda hibir mahzur yoktur, nk bunlar ayn eyin farkl anlatmlarndan ibarettir. Bir
kez daha ifade etmek gerekirse hakikat tektir ve hangi yolla olursa olsun bu anlaya ulam
olan herkes iin ayndr.
Bunlar ifade edildikten sonra "metazik" szcnn hangi anlamda kullanldnn aa
kavuturulmas gerekiyor, hele herkesin onu ayn ekilde anlamadn sk sk belirtme lzumu
duyduum iin bu ok daha fazla gereklidir. yle zannediyorum mphemlie meydan
verebilecek szcklere yaklamann en iyi yolu onlar mmkn olduu lde asli ve kk
anlamlarna irca etmektir. imdi terkip ve teekklne gre bu "metazik" szc lafzi olarak
"zik tesi" anlamna gelir, "zik" de burada her zaman eskilerin nazarnda sahip olduu kabul
edilmi anlamda, yani en geni anlamnda "tabiat bilgisi" olarak alnr. Fizik tabiat alanna ait olan
her eyin, buna karlk metazik tabiatn tesinde yer alan eylerin incelenmesidir. O halde
bazlar nasl oluyor da metazik bilginin gerek konusu gerekse elde edilmesinde kullanlan
melekeler bakmndan tabii bilgi olduunu iddia edebiliyor? Burada tam bir yanl anlamayla,
terimleri bakmndan elikili bir ifadeyle kar karyayz; ve daha da artc olan bu karkln
gerek metazik hakknda bir kri muhafaza etmesi ve onu ada lozoarn szdemetafiziinden{34} ak biimde nasl ayrt edeceini bilmesi gerekenleri dahi etkilemesidir.{35}
Mamah denilebilir ki eer bu "metazik" szc byle bir karkla meydan veriyorsa
onun terk edilip yerine daha uygun baka bir szcn kullanlmas daha isabetli deil midir?
Ak ki byle bir ey isabetsiz olurdu, nk teekkl bakmndan bu szck ifade edilmek
isteneni tam olarak karlamaktadr; ayrca byle bir szck bulmak pek kolay deildir, zira Bat
dillerinde byle bir kullanma ayn derecede uyarlanm baka bir szck yoktur. Bahis konusu

ol a n par excellence bilgi olduu ve onun ycelii ancak bu isimle ifade edilebilecei iin,
Hindistan'da yapld gibi, sadece "bilgi" szcn kullanmak da kar yol deildir, nk
bilgiyi mnhasran bilimsel ve akli olanla snrlandrmaya alm olan batllar iin bu ileri daha da
iinden klmaz hale getirmekten baka bir ie yaramayacaktr. Ayrca bir szcn grd
suiistimal ve kt muameleye mdahale etmek illa gerekli mi? Eer bu tr szcklerin hepsi
atlm olsayd geriye ne kalrd? Yanl anlama ve yanl kir veya kanaat uyandrmadan uzak
durmak iin nlem almak yeterli deil mi? Baka herhangi bir szce ne kadar ballmz varsa
"metazik" szcne de ancak o kadar balyz, fakat onun yerini alacak daha iyi bir tabir
nerilemedii iin onu nceden olduu gibi kullanmaya devam edeceiz.
Maalesef bilmedii eyler hakknda "hkm verme" iddiasnda olan ve "metazik" ismini
sa insani ve akli bilgi (ki bu bize gre sadece bilim veya felsefedir) iin kullandklarndan tr
dou metaziinin de bundan fazla ve baka bir ey olmadn zanneden kimselerle
karlayoruz; bunlar mantki olarak bu metaziin gerekte herhangi bir zel neticeye
gtremeyecei sonucuna varrlar. Bu metazik onlarn sandndan tamamen baka bir ey
olduu iin onun [istenen yere gtren] messir bir klavuz olduunu anlayamazlar. Onlarn
tasavvur ettikleri eyin gerekte metazikle hibir ilgisi yoktur, nk o tabiat alannn bir
bilgisinden, zahiri ve dnyevi bir bilimden ibarettir; bizim konumak istediimiz bu tr bir ey
deil. O halde "metazik olan" "tabiat st" olan ile eanlaml olarak kullanabilir miyiz? Byle
bir kyaslama veya yaklatrmay kabule hazrz, zira tabiatn, bir baka ifadeyle, btn mulyle
zahiri dnyann{36} (ve sadece onun son derece kk bir parasndan ibaret olan duyu
dnyasnn{37} deil) tesine geilmedii takdirde hl tabiat alannda kalnm olur. Daha evvel
sylediimiz gibi metazik tabiatn tesinde ve stnde yer alandr; bu sebepten trdr ki ona
gayet yerinde olarak" tabiatst" denilebilir.
Fakat belli ki burada bir itirazla karlalacaktr: Tabiatn tesine gemek mmkn mdr?
Ak cevap vermekte tereddt etmiyoruz: bu sadece mmkn deil fakat bir vakadr da. Buna
kar da denilebilir: Bu kuru bir iddiadan ibaret deil midir? Buna hangi deliller gsterilebilir? Bir
bilgi trnn mmkn olup olmadyla ilgili aratrma yapmak ve onu elde etmek iin gerekli
almay stlenerek bizzat dorulamak yerine delil talep etmek dorusu tuhaftr. Bu bilgiye
sahip olanlar iin btn bu tartmalarn ne faydas olabilir? Bilginin kendisinin yerine bir "bilgi
teorisi" koymak belki de modern felsefenin en byk iktidarszlk itirafdr.
Ayrca her trl kesinlik, izah ve ifade edilemeyen bir ey ierir. Dorusu kimse kelimenin
gerek anlamnda ahsi bir aba gstermeksizin herhangi bir bilgiye ulaamaz; bir bakas iin
yaplabilecek olanlarn tamam ayn bilgiye ulama frsatn sunup, kullanlabilecek vastay iaret

etmekten ibarettir. Bu sebepten trdr ki saf akli / zihni alanda herhangi bir inanc zorla
benimsetmeye almak beyhude olacaktr; dnyadaki en iyi delil bu bakmdan dorudan ve ili
bilginin yerini tutamayacaktr.
imdi anladmz ekliyle metazii tanmlamak mmkn mdr? Hayr, nk tanmlamak
her zaman snrlamaktr. Burada bahis konusu ettiimiz eyin kendisi hakiki ve mutlak manada
snrlanmamtr ve herhangi bir forml veya sistemin iine sokulamaz. Mesela onun klli ilkelerin
bilgisi olduunu syleyerek metazik ksmen tarif edilebilir, fakat bu kelimenin gerek
anlamnda bir tanmlama deildir ve ancak konu hakknda kaba bir kir verir. Bu ilkeler alannn,
gerekten metazikle urasalar da bu almay ancak ksmi ve eksik biimde yapm olan baz
batllarn dndnden ok daha byk olduu sylenerek bu tarife ilavede bulunulabilir.
Nitekim Aristoteles metazii varl varlk olarak bilmek diye tarif ederken onu varlkbilim
ile ayn kefeye koyar, bir baka syleyile, paray btnn yerine koyar. Dou metaziine gre
saf varlk ne ilk ne de en klli ilkedir, nk o zaten bir taayyndr.{38} Dolaysyla varln tesine
gemek gerekir ve en byk neme sahip olan ey budur. Bu sebepten trdr ki btn hakiki
metazik kavram / kavraylarda dile getirilemez olan gz nnde bulundurmak zorunludur:
nasl ki ifade edilebilen her ey ifadeyi aan eyle mukayese edildiinde ilen bir hise, snrl olan
da bykl ne olursa olsun Snrsz olanla karlaldnda bir hitir. O ifade edilmekten ok
ima / ihsas edilebilir ve bu harici ekillerin oynad roldr. Btn ekiller, ister sz ister remiz
olsun, ancak bir dayanak, onlar kat kat aan kavray imknlarna ykselmek iin bir istinat
noktas ilevi grebilir; buna daha sonra dneceiz.
Maksadmz anlalr klmak iin kullanacak baka bir tabir olmad iin metazik kavram /
kavraylardan sz ediyoruz, fakat bundan burada bilimsel veya felse kavram / kavraylarla
mukayese edilebilecek bir ey olduu sonucuna varlmasn. Burada bahse konu edilen "soyut
tabirler" deil, fakat kefe / sezgiye dayal dorudan akl st bilgiye ulamadr. Ayrca olmamas
halinde hakiki metaziin izine eserine rastlayamayacamz saf zihn sezginin baz ada
lozoarn szn ettii sezgiyle hibir mnasebeti yoktur, onlarn bahsettikleri sezgi akl st
deil bilakis akl altdr. Bir zihn ve bir hiss sezgi vardr; biri akln tesinde bulunur, dierinin
konumu onun bu yannda yer alr; bu sonuncusu ancak olu ve bozulu dnyasn, yani tabiat
veya daha dorusu tabiatn aa ksmn bilebilir. Buna karlk sezgi alan ebedi ve deimez
ilkeler alandr; o metafiziin sahasdr.
Klli ilkeleri dorudan kavramak iin akn zihnin kendisinin klli karakterde olmas
gerekir;{39} o artk ferdi bir meleke deildir ve kendi snrlarnn tesine gemek ve onu fert olarak
snrlayan artlar geride brakmak ferdin gc dahilinde bulunmad iin onu byle dnmek

elikili olacaktr. Akl insana mahsus bir melekedir; fakat akln tesinde yer alan ey aslnda
"beeri deildir". Metazik bilgiyi mmkn hale getiren ite budur ve bu bilgi, bir kez daha
vurgulamak gerekirse, beeri bir bilgi deildir. Bir baka ifadeyle insan bu bilgiye insan olarak
eriemez fakat vehelerinden biri itibariyle insan olan bu varlk ayn zamanda bir insandan baka
ve daha fazla bir eydir ve bu sayede o bilgiye eriebilir. Metaziin veya daha dorusu bizatihi
metafizik bilginin gerek gayesi fert st hallerin / durumlarn bilfiil bilincine erimektir.
Burada en hayati noktalardan birine gelmi oluyoruz ve eer fert tam bir varlk olsayd, tpk
Leibniz'in monad gibi, kapal bir sistem olutursayd, metaziin mmkn olamayacan
tekrarlamak gerekir; aresizce kendi iinde snrlanm olan bu varlk kendi varolu tarznn /
keyyetinin dnda yer alan herhangi bir eyi bilme imknna sahip olmazd. Fakat durum byle
deildir; gerekte ferdiyet hakiki varln geici ve mmkn tezahrnden baka bir eyi temsil
etmez. O ayn varln baka durumlarnn saysz okluu iinde zel bir durumdan ibarettir; ve
nasl ki gne, Hindu metinlerinde sk sk karmza kan bir misali kullanmak gerekirse, aksettii
ok eitli grntlerden bamszsa bu varlk da zat itibariyle btn tezahrlerinden mutlak
olarak bamszdr. "Zat" ile "ben", ahsiyet ile ferdiyet arasndaki temel fark byledir; nasl ki
grntler parlak ualar sayesinde kaynaklar olan gnee balysalar ve o kaynak olmakszn ne
varolua ne gereklie sahipseler, ister insan teki ister baka herhangi benzer bir tezahr hali
olsun ferdiyet de ahsiyetle asli varlk merkezine szn ettiimiz bu akn zihin{40} vastasyla
baldr. Bu aklama snrlar iinde bu dnce halkalarn daha tam gelitirmek veya varln
birok durumlar / halleri nazariyesine dair daha tam bir kir vermek imknszdr; fakat yle
zannediyorum her trl hakiki metazik retinin fevkalade nemini gsterecek yeteri kadar ey
syledim.
"Nazariye" dedim, fakat burada bahis konusu olan sadece nazariye deildir; bu az daha izah
edilmesi gereken bir noktadr. Ancak dolayl ve bir anlamda sembolik olan nazari bilgi hakiki bilgi
iin, her ne kadar vazgeilmez olsa da, sadece bir hazrlktr. Ayrca o nakledilebilir olan tek
bilgidir, geri bu durumda bile ancak ksmi anlamda bir nakilden sz edilebilir. Bu sebepten
trdr ki her trl ifade bilgiye bir yaklama vastasndan baka bir ey deildir ve ilk aamada
ancak kuvve halinde olan bu bilginin daha sonra bilil tahakkuk [ralisation] ettirilmesi gerekir.
Burada az evvel iaret ettiimiz daha snrl metazikte, mesela Aristoteles metaziinde bir
baka badamazlkla karlayoruz. O kendisini varlkla snrlad iin nazari bakmdan yetersiz
kalr ve onun nazariyesi, btn dou retilerinde olduu gibi, karlk gelen tahakkukla aka
snrl olmak yerine, kendi kendine yeter olarak takdim edildii izlenimini uyandrr.
Bununla beraber bu eksik / noksan metazikte (ki buna ksmi metazik demeye

zorlanyoruz) bile zaman zaman yle ifadelerle karlayoruz ki, eer doru anlalm olsayd
btnyle farkl sonulara ulatrrd: nitekim Aristoteles aka bir varlk ne biliyorsa odur
demiyor muydu? Bilgi ile bu zdelemenin bu ekilde dorulanmas metazik tahakkukla
[ralisation] ilke plannda ayndr. Fakat burada ilke tecrit edilmi durumdadr; onun sa nazari
bir ifade olmaktan baka bir kymeti ve arl yoktur ve grnen o ki ortaya konulduktan sonra
artk onun zerine dnlmemitir. Nasl olmutur da Aristoteles ve takipileri burada ima
edilen eyi tam olarak grememilerdir? Baka birok durumda da bu byledir ve anlalan saf
akl / zihin [intellect] ile zek [reason] arasndaki ayrm gibi ayn derecede temel ve lzumlu
eyler, hatta gayet ak ekilde tanmlandktan sonra, unutulmutur. Bunlar tuhaf ve anlalmaz
ihmallerdir.
Burada baz nadir ama her zaman mmkn istisnalar dnda, bat aklnn tabiatnda mevcut
olan belli snrlamalarn etkisinin grlmesi gerekmez mi? Bu belli bir lde doru olabilir; fakat
buradan bat zihniyetinin her zaman bu adaki kadar dar biimde snrl olduu sonucuna
varmak zorunlu deildir. Mamah biz burada sadece zahiri retilerden sz ediyoruz, geri
bunlar kesinlikle baka biroklarndan stndr zira her eye karn bunlar hakiki bir metaziin
bir parasn olutururlar. Kendi hesabmza biz orta alar boyunca ve kadim zamanlarda batda
bundan baka bir eyin mevcut olduundan eminiz; bir sekin zmre arasnda, tahakkuklarn da
iine alan, noksansz denilebilecek saf metazik retiler kesinlikle mevcuttu ki modernlerin
ou iin bu neredeyse anlalabilir bir ey deildir. Eer bat bunun hatrasn tamamen
kaybetmise bunun sebebi kendi geleneiyle ban koparm olmasdr ve bu modern uygarln
neden olaand ve sapkn olduunu izah eder.
Eer sa nazari bilgi kendi bana ama olsa ve metazik daha ileri gitmemi olsayd, elbette
bu da bir kymete sahip olurdu, ama yine de btnyle yetersiz kalrd. Ona byle bir bilgiye ait
olan hakiki kesinlik, hatta matematik kesinlikten bile daha byk bir kesinlik bahedilmesine
karn, [bu haliyle] karlatrlamayacak derecede yksek bir trden olmakla beraber, yine de
daha aa dzeyde dnyevi ve beeri, bilimsel ve felse speklasyonu oluturan eyin bir
benzeri olarak kalacaktr. Metazik dendiinde kastedilen ey bu deildir; eer bakalar bir
"zihni elence"yle veya benzer bir ey ile vakit geirmeyi tercih ediyorlarsa bu onlarn bilecei bir
itir; bu tr eyler bizi etkilemez ve buna ilave olarak biz psikolojinin merak sald eylerin
metafizikinin hibir surette ilgisini ekmeyeceini dnyoruz. Onu alakadar eden ey var olan
bilmek ve bildii eyi olacak tarzda hakikaten ve fiilen bilmektir.
Metazik tahakkuk vastalarna gelince kendilerini onun mmkniyetine kar kmaya
mecbur hissedenlerin yapabilecekleri trden itirazlarn pek iyi farkndayz. Bu vastalar aslnda

insann eriim alan iinde olmaldr; bunlar en azndan ilk merhalelerde insan haline / durumuna
uyarlanmaldr, nk daha sonra daha yksek hallere brnecek olan varlk imdi bu durumda
varolur. Dolaysyla varlk mevcut tezahr etmi haliyle bu dnyaya uygun olan bu ekli
vastalarda bu dnyann tesine ykselmek iin bir istinat noktas bulur. Kelimelerin, simgelerin,
ilahilerin, trenlerin ve sair her trl hazrlayc usullerin baka bir varlk sebebi ve baka bir ilevi
yoktur; daha nce sylediimiz gibi bunlar yardmc desteklerdir ve baka bir anlamlar yoktur.
Fakat sa mmkn / arzi vastalarn nasl olup da bunlar hudutsuz derecede aan ve bu
vastalarn ait olduklarndan btnyle farkl bir leme mahsus bir neticeyi dourabilecei
sorulacaktr.
ncelikle bunlarn gerekte sadece arzi vastalar olduklarna iaret etmemiz gerekir.
Bunlarn eriilmesine yardm ettikleri sonular hibir surette nemli deildir; onlar varl
eriilmesi gerekli olan mevkie yerletirirler, hepsi bu kadar. Eer bu durumda yukarda zikredilen
itirazlar geerli olsayd dini trenler, mesela ara ve ama arasndaki nispetsizliin az olmad
ayinler iin de ayn derecede geerli olurdu; yukardaki itirazlar ileri srm olanlarn bazlar
belki bunu da dnm olabilirler. Bize gelince, basit bir vastay kelimenin gerek anlamnda bir
sebeple kartrmyor ve metazik tahakkuku bir sonu olarak grmyoruz, zira o henz var
olmayan bir eyin meydana getirilmesi deil, fakat zaman ierisindeki her trl ardkln
tesinde, ebedi ve deimez bir tarzda var olann bilinmesidir, nk varln btn durumlar, ilk
esasi veheleri iinde dnldnde, ebedi imdide mkemmel ezamanllk iinde var olur.
Dolaysyla metazik tahakkukla ona ulatran veya onu hazrlayan vastalar arasnda
mterek hibir ey olmadn kabul etmekte bir glk grmyoruz. Zaten bu sebepten
trdr ki hibir vasta kesinkes veya mutlak olarak zorunlu deildir; veya en azndan
vazgeilmez denilebilecek tek bir hazrlk vardr, o da nazari bilgidir. Beri yandan bu da en nemli
ve daimi unsur ilevi grecek bir vasta olmakszn pek fazla gidemez: bu vasta zihni bir noktaya
toplama veya teksiftir. Bu her eyin dalmaya ve durmak bilmez deiime mtemayil olduu
modern batnn zihni alkanlklarna tamamen yabanc bir eydir. Buna kyasla dier btn
vastalar ikincil mertebededir; bunlar her eyden evvel zihnin bir noktaya toplanmasn{41}
kolaylatrmaya ve insan ferdiyetinin farkl unsurlarnn birbiriyle ahenktar hale gelmesine yardm
ederler, bylece bu ferdiyet ile varln daha yksek durumlar arasndaki ili irtibat ve
mnasebetin yolu alm olur.
Bundan baka, balangta bu vastalar neredeyse snrsz derecede deiiklik gsterebilir,
nk bunlarn her bir insan tekinin miza zelliklerine ve onun zel yatknlk ve eilimlerine
uyarlanmas gerekir. Daha sonra bu farkllklar azalr, nk burada hepsi de ayn hedefe

gtren birok yol sz konusudur; belli bir merhaleye ulatktan sonra btn okluklar
kaybolur, fakat bu dnemde mnferit ve arzi vastalar kendi ilevlerini yerine getirmi
olacaklardr. Bytlmesi gereksiz olan bu ilev baz Hindu metinlerinde yolcunun yolculuunun
menziline daha abuk ve daha kolay ulamasna yardm eden bir ata benzetilir, nitekim o at
olmasa da yolcu ulamak istedii yere ulaabilecektir. Trenler ve muhtelif usuller metazik
tahakkuk yolunu gsterir fakat buna ramen yine de bunlar ihmal edilebilir ve zihnin ve varln
btn glerinin sapmaz sarslmaz ekilde bu tahakkuk hedene sabitlenmesiyle sonunda o
yce hedefe vasl olunabilir. Ama eer abay daha zahmetsiz hale getiren aralar varsa, ihmal
yolu neden seilsin? nce daha yksek durumlara ve sonunda ulvi ve her trl snrlamadan beri
olan duruma erimek iin kendisi mmkn ve arzi olan bu durumdan halihazrda yola kmaya
zorlandmz iin beeri durumumuzun snrlamalarn gz nnde bulundurmak mmkn olan
mutlak olanla kartrmak mdr?
Btn geleneksel retilerde karmza kan temel esaslar gzden geirdikten sonra imdi
metazik tahakkukun belli bal merhalelerine dnmeliyiz. lki sadece hazrlayc olup beeri
alanda messirdir, dolaysyla ferdiyetin snrlarnn tesine gemez.
Bu merhale bu ferdiyetin snrszca genilemesinden oluur, ki sradan insanda gelienin
tamam olan maddi cismani keyyet onun en kk ksmn temsil eder; ite mahsusat leminden
ereti alnan vastalarla bu cismani keyyetten yola kmak zorunludur, mamah bunun baka
insani hal yahut keyyetlerde aksisedalar olacaktr. Hlasa sz konusu merhale insan
ferdiyetinde ierilen ve birok genilemeleri kapsad iin cismani ve hissedilir alann tesinde
farkl dorultulara uzanan sakl imknlarn tmnn tahakkuku veya gelitirilmesidir; ve baka
durumlarla irtibat ve mnasebet tesis etmek de ite bu genilemelerle mmkndr.
Btn ferdiyetin bu tahakkuku btn geleneklerde "ilk esasi durum"{42} denilen eye geri
dnme diye ifade edilir. Bu insann hakiki durumu olarak kabul edilir ve ayrca olaan durumun
ayrt edici zellii olan snrlamalarn kimisinden, bilhassa zaman artnn getirdii snrlamadan
kurtulur. Bu "ilk esasi durum"a erien kimse hl beerden bir ferttir ve fert st durumlara ilen
sahip deildir. Ama o yine de zamandan azadedir ve eylerin grnr ardkl onun iin
ezamanlla dnmtr. O sradan insann mehul olan ve "ebediyet duygusu"
denilebilecek bir melekeye uurlu olarak sahiptir. Bu fevkalade nemlidir nk zamana bal
ardklk bak asn ardnda brakp her eyi ezamanllk iinde grme srrna eremeyen
kimsenin metazik leme dair en kk bir kir / kavray sahibi olmas mmkn deildir. Hakiki
metazik anlaya ulamak isteyen bir kimsenin yapmas gereken ilk ey zaman dnda bir yer
edinmektir, eer ok tuhaf ve olaand grnmese buna mahsus "zamansz" deriz. Ayrca

zamanszln bu bilgisi her ne kadar eksik de olsa szn ettiimiz bu "ilk esasi durum"a tam
olarak erimezden evvel gerek bir lde elde edilebilir.
Belki de "ilk esasi durum" tabirinin neden kullanld sorulabilir. Sebep udur: Bat gelenei
de dahil (nk Kitab Mukaddes farkl bir ey sylemez) btn gelenekler bu durumun
balangta insanlk iin normal, buna karlk mevcut durumun sadece bir dn neticesi,
alarn ak iinde vuku bulmu olan ve belli bir evrim mddeti iinde gittike ilerleyen bir
maddilemenin sonucu olduunu retmekte birleirler. O nedenle modernlerin szce
atfettikleri anlamda "evrim'e inanmyoruz. Az nce bahsi geen szde bilimsel varsaymlar hibir
surette geree uymazlar. Burada Hindu retilerinde zellikle aklanm kozmik evrimler
nazariyesine sa imada bulunmaktan fazlas elimizden gelmez; nk bu konunun dna kmak
olurdu, zira her ne kadar ikisinin arasnda yakn bir iliki varsa da kozmoloji metazik ile
zdeletirilemez. Kozmoloji metaziin tabiat alanna tatbikinden baka bir ey deildir, hakiki
tabiat kanunlar ise klli ve zorunlu ilkelerin mmkn ve izafi bir alandaki sonularndan ibarettir.
Metazik tahakkuka geri dnmek gerekirse: Onun ikinci aamas ferdiyet st fakat hl
kaytl snrl durumlara karlk gelir, geri onun kaytlar beeri durumun kaytlarndan tamamen
farkldr. Burada daha nce sz geen insan dnyas tamamen ve kati surette alr. Ayrca alan
veya geride braklann en geni anlamyla ekiller veya suretler dnyas olduu ifade edilmelidir,
nk ekil btn bu durumlarn ortak paydasdr; o ferdiyeti ferdiyet olarak belirleyen eydir.
Artk kendisine beer demlemeyecek varlk bundan byle, bir uzak dou deyimini kullanmak
gerekirse, "suretlerin seyelan"n geride brakmtr. Buna ilave olarak yaplmas gereken baka
ayrmlar da vardr, nk bu aamann kendi iinde alt blmlere ayrlmas mmkndr. Aslnda
o her ne kadar ekilden suretten bamsz da olsa hl tezahr etmi varla mahsus durumlara
ulalmasndan saf varlk olan kllilik derecesine kadar muhtelif merhaleler ihtiva eder.
Mamah beeri durumla karlatrldnda bu durumlar ne kadar yce ve beeriyetten ne
kadar uzak olurlarsa olsunlar yine de izadirler ve bu onlarn her trl tezahrn ilkesine karlk
gelen en yksei iin de geerlidir. Bunlara sahip olmak ancak geici bir sonutur ve metazik
tahakkukun nihai hedeyle kartrlmamaldr; bu hedef varln dnda kalr ve onunla
karlatrldnda sair her ey hazrlayc bir admdan ibarettir. En yksek gaye her trl kaydn
mutlak olarak kalkt, her trl snrlamadan azade durumdur; bu sebepten trdr ki hibir
surette ifade edilemez ve onun hakknda sylenebileceklerin tamam izalii iinde her trl
varoluu belirleyen ve tanmlayan snrlarn nefyedilmesi suretiyle{43} men tabirlerle ifade
edilmelidir. Yce lkeyle mnasebeti iinde dnldnde Hindu retisinin "Kurtulu" dedii
ey bu duruma ulamadr.

Bu her trl kaydn kalkt durumda dier btn varlk durumlar yerlerini bulur fakat
bunlar dnm ve kendilerini mnferit durumlar olarak belirleyen zel kaytlardan
syrlmlardr. Geri kalan mspet bir gereklie sahip olan eydir, nk her ey kendi ilkesine
burada sahip olur. "Kurtulmu" varlk dorusu kendi sakl imknlarnn tamamn elde etmitir.
Kaybolmu olan eyler snrlayc kaytlardan ibarettir; bunlar Aristoteles'in anlad anlamda bir
"yoksunluk"tan baka bir eyi temsil etmedikleri iin mendirler. Ayrca baz batllarn inandklar
gibi bir tr yok olma bir tarafa bu nihai durum tam tersine karsnda sair her eyin vehimden
ibaret kald mutlak doluluk, yce gerekliktir.
unu bir kez daha ekleyelim ki metazik tahakkuk sreci ierisinde varln elde ettii ksmi
bile olsa her netice gerekte kendisine aittir. Bu netice varlk iin kalc bir kazanm tekil eder ve
hibir ey onu bundan mahrum brakamaz; bu yolda yaplan alma hatta tamamlanmadan
kesilmi olsa bile ilelebet yaplmtr nk o zamann tesindedir. Bu saf nazari bilgi iin de
dorudur nk her trl bilgi, bir varln anlk deiiklie uramasndan ibaret olan ve onun
muhtelif sonularndan her zaman ayr duran il veya faaliyetten farkl olarak, faydasn
kendinde tar. Bu neticeler kendilerini meydana getiren eyle ayn varolu alanna ve dzenine
aittir. Faaliyet faaliyetten kurtarma sonucunu douramaz ve onun sonular mmkn olan en
eksiksiz yaylm iinde dnldnde ferdiyetin snrlarnn tesine eriemez. Faaliyet her ne
olursa olsun her trl snrlanmann kk olan cehalete kart deildir ve onu ortadan
kaldramaz. Karanl nasl ki gne datyorsa cehaleti de ancak bilgi databilir; ve bylece
yce gereklii iinde ortaya kan, "Zat", zuhur etmi etmemi btn durumlarn deimez ve
ebedi ilkesidir.
Metazik tahakkuk hakknda ancak kabaca kir verebilecek bu ksa ve ziyadesiyle noksan
hlasadan sonra ciddi yorum hatalarna meydan vermemek iin bir noktann mutlaka
vurgulanmas gerekir: burada zerinde durduumuz eylerin ne kadar olaand olursa olsun
hibir trden fenomenle hibir ilgisi yoktur. Her trl fenomen tabiat dzenine aittir; metazik
ise szc en geni anlamyla kullansak bile fenomenlerin tesindedir. Buradan bakalarnn
yan sra szn ettiimiz durumlarn hibir surette "psikolojik" durumlar olmad kendiliinden
anlalr; bu meseleyle ilgili zaman zaman tuhaf karklklar ortaya kt iin bunun zellikle
ifade edilmesi gerekir. Tanm gerei psikoloji ancak beeri durumlarla ilgili olabilir ve ayrca
bugn onun temsil ettii ey, insan tekinin bu bilim dalndaki uzmanlarn tasavvur
edebileceklerinden ok daha fazlasn iine alan sakl imknlarnn ancak ok snrl bir
blmdr. Fert batda genellikle farz edilenden ayn anda hem ok daha fazlas hem ok daha
azdr. O cismani keyyetin tesine snrsz yaylma imknlar, ksaca incelemekte olduumuz
bahse iaret eden her ey dolaysyla daha byktr; fakat bizatihi tam ve kendine yeter varlk

tekil etmesi bir tarafa, bir zahiri tezahrden, hakiki varl rten gelip geici bir grnten
ibaret olduu iin ayn zamanda ok daha azdr, ki bu hviyetiyle deimezlii iinde hakiki
varln zn hibir surette etkilemez.
Metazik sahann fenomenler dnyasnn btnyle dnda olduu hususu zerinde srarla
durmak gerekir, nk modernler fenomenlerden baka bir eyi pek bilmedikleri gibi aratrmak
da istemezler. Tecrbi bilimlere sarf ettikleri gayret ve dikkat de gstermektedir ki onlar
neredeyse mnhasran bu bilimlerle ilgilenirler. Metazie yeteneksizlikleri de bu ayn eilimden
ileri gelir. Kukusuz metazik tahakkuk sreci esnasnda baz fenomenler gerekleebilir ama bu
tamamen arzi bir durumdur. Bunlarn talihsiz sonular da olabilir, nk bu neviden eyler asl
gayeyi unutup bunlara nem atfedenler iin ancak birer engel olabilir. Bu fenomenlerle yolda
duraksayan veya saa sola meyleden kimselerin ve hepsinden nemlisi olaand "gler"
arama iptilasna teslim olanlarn tahakkuku bu sapma gereklemezden nce erimi olduklar
noktann tesine tama anslar hemen hemen yok gibidir.
Bu mahede bizi doal olarak "yoga" tabiriyle ilgili baz hatal yorumlarn dzeltilmesine
gtrmektedir. Hindularn bu tabirle kastettikleri eyin insanda kuvve halinde bulunan baz
glerin gelitirilmesinden ibaret olduu iddia edilmemi midir? Az nce sylemeye altklarmz
byle bir tanmn reddedilmesi gerektiini gstermeye yetecektir. Aslnda "yoga" tabiri yukarda
"birleme" szcyle mmkn olduu kadar lafzen tercme ettiimiz eyle ayndr ve
dolaysyla doru tanmlandnda metazik tahakkukun yce gayesini ifade eder. "Yogi" ise
tabirin en sk anlamyla sadece bu gayeye ulaan kimsedir. Bununla beraber daha geni bir
anlamda ayn tabirler baz durumlarda "birlik" iin hazrlayc aamalar veya hatta basit hazrlk
vastalar iin olduu kadar vasl olmak iin bu vastalarn kullanld aamalara karlk gelen
durumlara erimi varlk iin de kullanlabilir. Fakat balangta "birleme" anlamna gelen bir
szcn doru olarak ve kken itibariyle nefes alp verme temrinleri veya bu neviden baka
eyler iin kullanld nasl varsaylabilir? Genellikle ritim bilimi diyebileceimiz eye dayanan bu
ve baka temrinler kabul edilmeli ki metazik tahakkukun yolunu amak amacyla en ok
kullanlan vastalar arasnda grlr; fakat mmkn ve arzi yardmlardan baka bir anlam ifade
etmeyen eyler gaye yerine konulmamal, buna ilave olarak bir szcn asli anlam az ok
arptlm olan tali bir kabulle kartrlmamaldr.
"Yoga"nn asli anlamndan sz ederken ve bunun her zaman esas itibariyle ayn eyi ifade
ettiini aklarken henz bahis konusu etmediimiz bir soruyu ortaya koymay unutmamalyz.
Btn temel kirlerimizi kendilerinden dn aldmz bu geleneksel metazik retilerin
kkeni nedir? Her eye tarihsel adan bakma itiyadnda olanlarn itirazlarn zerine ekme

tehlikesi varsa da cevap gayet basittir: Kkenle eer zaman ierisinde belirlenmeye msait beeri
bir menei kastediyorsak bunlarn kkeni yoktur. Bir baka ifadeyle, gelenein kkeni, eer
kken szc gerekten byle bir durumda kullanlmaya elverili bir szckse, metaziin
kendisi gibi "beeri deil"dir. Bu neviden retiler insanlk tarihinin herhangi belirli bir annda
ortaya kmamtr; baz nyarglarn aksine, tarihsel bak asnn kullanlamayaca eylerin
olduu kabul edilmek artyla "ilk esas duruma" yaptmz atf ve ayrca metazik vasfa sahip
her eyin zamansz tabiat hakknda sylediklerimiz bu meselenin ok fazla glkle
karlalmakszn kavranlmasn mmkn klar. Metazik hakikat ebedidir; byle olsa bile onu
tam ve hakiki manada bilebilecek varlklar her zaman varolmutur. Deien her ey harici ekiller
ve arzi vastalardan ibarettir; ve deiimin bugn insanlarn "evrim" dedikleri eyle hibir ilgisi
yoktur. O falan veya lan mnferit durumlarn belli bir insan soyu ve an zel artlarna basite
uyarlanmasndan ibarettir. ekillerin okluu bundan ileri gelir; fakat varln temel birlii ve
zdelii zuhur durumlarnn okluuyla nasl deimiyorsa retinin temeli de ekillerin okluu
ile deiiklie uramaz.
Dolaysyla metazik bilgi ve ayn ekilde onu olmas gereken eye dntrecek olan
tahakkuk her yerde her zaman mmkndr, en azndan ilkesel planda ve yar mutlak anlamda
alndnda bu byledir. Fakat gerekte ve iza bir anlamda, bunun her yerde ve arzi eylere en
kk bir aralk brakmakszn ayn derecede mmkn olduu sylenebilir mi? Bu konuda, en
azndan tahakkuk sz konusu olduu kadaryla, daha az olumlu olmalyz. Bu husus izahn byle
bir tahakkukun balangc itibariyle desteini arzi eyler alanndan almas gerektiinde bulur.
Modern batda artlar bilhassa elverisizdir, o kadar ki byle bir ey neredeyse imknszdr ve
evreden bir yardm olmadnda ve byle bir yola koyulan kimsenin abalarn ancak
kstekleyebilecek veya berhava edebilecek artlarda tehlikeli bile olabilir. Buna mukabil
geleneksel dediimiz bu uygarlklar yle bir dzene sokulmulardr ki sonu alnmasn
kolaylatran yardmlar bulunabilir, geri byle bir yardm harici trden sair her ey gibi mutlak
manada zorunlu deildir; ama byle bir yardm olmakszn ili neticeler elde etmek gtr.
Burada tecrit edilmi bir insan tekinin gcn kuvvetini aan bir ey vardr, bu insan baka
bakmlardan gerekli vasar ahsnda toplasa bile bu byledir; ayrca mevcut artlar ierisinde
kimseyi byle bir yola dncesizce koyulmas iin tevik etmek istemeyiz ve bu bizi bu
konumann neticesine getirir.
Bize gre dou ile bat (ki burada bu modern bat anlamna gelir) arasndaki bariz farkllk,
gerekten esasa ait yegne farkllk (nk dierlerinin tm talidir ve bundan tremitir) bir
yanda gelenein ve onun zmnen delalet ettii her eyin muhafazas, te yanda ayn gelenein
unutulmas ve yitirilmesidir; bir yanda metazik bilginin srdrlmesi, dier yanda bu saha ile

ilgili her eyin tamamen ihmal edilmesidir. Sekinlerine ksa bir an iin grdmz imknlarn
nn aan ve ili tahakkuk iin en uygun vastalar sunan (dolaysyla en azndan bazlarnn
tam tahakkuklarna imkn salayan) uygarlklarlabu geleneksel uygarlklarla btnyle
maddi istikamette ilerlemi olan bir uygarlk arasnda hangi ortak l bulunabilir? Ve kim,
bilmem hangi nyarglarla gzleri kr olmadka maddi stnln zihni yetersizlik veya
geriliin mahzurlarn gidereceini iddiaya cret edebilir? "Zihni" derken bununla gerek zihni
kapasiteyi, ne beeri snrlarla ne de tabiat lemiyle snrlanan ve mutlak aknlyla saf metazik
bilgiyi mmkn klan zihnilii{44} kastediyoruz. Bana yle grnyor ki bu sorular zerine ksa bir
mddet dnlse verilmesi gereken cevapla ilgili hibir phe veya tereddt kalmayacaktr.
Batnn maddi baars itiraz kabul etmez; onu kimse inkr edemez, fakat bu hi de gpta
edilecek bir ey deildir. Hatta daha da teye gidip, eer zamannda kendine gelmezse ve eer
slam dnyasndaki baz tarikatlarda kullanlan bir ifadeyi kullanmak gerekirse, "aslna rcu"yu
ciddi bir ekilde dnmezse bu ar maddi gelimenin baty er ya da ge felakete srkleyecei
sylenebilir. Bugn baz evrelerde "batnn mdafaas" szleri iitiliyor, fakat maalesef batnn
bizzat kendisine kar savunulmaya ihtiya duyduu ve onu gerekten tehdit eden tehlikelerin
tmnn en bata geleninin ve en korkun olannn kendi mevcut eilimleri olduu anlalm
grnmyor. Bunu derinlemesine dnmek iyi olacaktr; halen dnebilecek durumda olan
herkese bunun kuvvetle tavsiye edilmesi gerekir. Bununla konumam sona erdiriyorum. Batda
artk muadili kalmam olan dou zihniyeti tam olarak anlalabilir hale getirilememi olabilir ama
en azndan ona dair bir ksm tedailer uyandrmak iin elimden geleni yaptm. Bu hakiki metazik,
Hint kutsal metinlerine gre yegne tam, hakiki, mutlak, snrsz ve ulvi olan bilgi hakknda eksik
noksan da olsa bir taslakt.

III. Felsefenin Anlam - Ananda K. Coomaraswamy

Felsefenin Anlam{45}
"Yaratlmam bilgelik, her zaman nasldysa imdi yle ve hep yle olacak."
Augustinus, itiraflar, IX, 10.
"lk, Esasi ve imdiki Tanklk."
Praksnanda, Siddhntamuktvali, 44.

I. Felsefe veya Bilgeliin Tanm ve Konumu


"Felsefe meseleleri"ni ele alp tartmak daha bandan bir "felsefe" tanmn gerekli klar.
"Felsefe"nin ne bilgi sevgisinden ziyade bilgelik sevgisini ifade ettii, ne de ikinci olarak,
felsefenin "bilgelik sevgisi"nden doal bir geile bilgelii seven ve kendilerine lozof denilen
kimselerin retisi anlamna geldii ileri srlebilir.{46}
imdi bilgi olarak bilgi, duyularn bildirdiklerinden ibaret deildir (retina aynasndaki
herhangi bir eyin yansmas bir hayvan veya bir budalada mkemmel olabilir ama bilgi deildir)
ne de sa bilme / tanma ilidir (isimler yalnzca az nce bildirilenlere atfta bulunma aracdr)
fakat bu bildirilenlerden veya sunulanlardan yaplan bir soyutlamadr. Bu soyutlamada eylerin
isimleri eylerin kendileri iin kullanl ikameler olarak hizmeti grr. u halde bilgi mnferit
[czi] verilenlere deil fakat verilen trlere aittir; bir baka syleyile, ilkeler, cins ve trler
olarak, anlalr veheleriyle eylerin, yani bilenin zihninde eylerin sahip olduu varln bilgisidir.
Bilgi bir amaca ulamaya yneldii kadaryla ameli bilgi, bilende kald kadaryla nazari veya
speklatif bilgi adn alr. Son olarak bir kimsenin bilgece bildiini syleyemeyiz ama iyi bildiini
syleyebiliriz; bilgelik bilgiyi doru varsayar ve iradenin bilinen eylerle ilgili meylini yahut
hareketini ynetir. Ya da bilgeliin herhangi bir verili durumda ya da genel geer olmak zere
eylemde bulunma veya bulunmama kararnn kendisine gre alnd bir deer lt olduunu
syleyebiliriz; ki o karar sadece harici eylemlere deil fakat ayn zamanda fikri veya nazari edimler
/ eylemlere de uygulanr.
u hale gre felsefe bilgiye dair bir bilgelik, bir correction du savoir-penserdir. {47} Genel
olarak felsefenin (2){48} mesela mantk, etik, psikoloji, estetik, teoloji, ontoloji gibi yukarda nazari
veya speklatif bilgi olarak sz ettiimiz eyi kucaklad kabul edilir. Ve bu anlamda felsefenin
meseleleri aikr ki akliletirme meseleleri, felsefenin gayesi de deneysel tecrbenin verilerini
"anlaml hale" gelecek ekilde birbirine balamaktr, ki bu da byk lde czilerin kllilere
ircasyla (dedksiyon) gerekletirilir. Bu ekilde tarif edildiinde felsefenin ilevi pratik bilimin

ileviyle tezat tekil eder, ki bu sonuncunun gerek ilevi cziyi klliden kestirmektir
(endksiyon). Bununla beraber felsefenin (1) bunun dnda mnferit dnce trlerine deil de
daha ok dnmeye dair bir bilgelik, dnmenin ne anlama geldiinin bir zmlemesi,
dncenin nihai ba yahut rabtasnn znn ne olabileceiyle ilgili bir aratrma anlamna
geldii kabul edilir. Bu anlamda felsefenin meseleleri gerekliin, ililiin veya tecrbenin nihai
doasyla ilgilidir. Gereklikle kastedilen sadece bilkuvve [in potentia] deil bilil [in actu]
mevcut olan her eydir. Szgelimi hakikat, iyilik ve gzelliin (tecrbeden soyutlanm kavramlar
olarak dnlecek olursa) ne anlama geldiini sorabiliriz ya da bunlarn veya tecrbeden
soyutlanm herhangi bir kavramn gerekte kendine ait bir varl olup olmadn sorabiliriz; ki
bu bir yandan adclarla gerekiler, dier yandan idealistler arasndaki tartmann
konusudur.{49} Btn bu kullanmlarda felsefe "bilgelik" anlamna geldii iin oul olarak
felsefelerden sz ettiimizde farkl bilgelik trlerinden deil fakat farkl trden eylerle ilgili
bilgelikten sz ettiimiz bir kenara kaydedilmelidir. Bilgelik az veya ok olabilir fakat sz konusu
olan yine de bir ve ayn bilgelik trdr.
Bu tre gelince, eer bilgi soyutlamayla ilgili bilgi, bilgelik de bilgiye dair bilgelikse bu
demektir ki, bilinen veya bilinebilir olan eylerle ilgili, bir muhakeme veya diyalektik yntemiyle
tecrbi verilerden elde edilen ve ne vahyedilmi veya irfan [gnostik] reti olan ne de byle bir
iddiada bulunan bu bilgelik hibir surette dnceyi amaz, bilakis dncenin en iyi tr, ifade
edelim ki, en hakiki bilimdir. Aslnda o kusursuz bilgeliktir ve iyilikseverlie [bonne volont,
benevolencia], insan iin byk deerlerden biri vasfna brnr.{50} Fakat unutmayalm ki
tecrbi, bir baka syleyile, istatistiki temeli sebebiyle ve hatta akln matematie atfedilebilecek
trden yanlmaz bir faaliyetini gerekli kldndan bu bilgelik asla mutlak kesinlikler tayin edemez
ve ancak byk baar ihtimaliyle tahminde bulunabilir. Bilim "kanunlar" ne kadar faydal olursa
olsun gemi tecrbeyi tekrar kullanmaktan fazlasn yapamaz.
Bundan baka yukarda sz edilen anlamlardan kincisine gre felsefe ya da bilinen veya
bilinebilir eyler hakknda beeri bilgelik sistematik olmaldr, nk mkemmeliyetinin her ey
hakknda bir aklama sunmasna, muammann btn paralarn mkemmelen bir araya getirip
tek bir mantkl btn yapmasna dayand kabul bunu gerekli klar. Ve bu sistem kapal
olmaldr, yani zaman ve mekn, sebep sonu alanyla snrl olmaldr, nk varsaym gerei
bilinebilir ve belirli eyler hakkndadr ve bunlarn hepsi bilme melekesine sebepleri aratrlan
sonular grnm iinde verilir.{51} Mesela mekn belirsiz olup snrsz byklkte olmad
iin{52} muayyen eyler hakkndaki bilgeliin "gereklik"e, mekndan veya maddeden ya da
benzer ekilde zamandan bamsz keyyet veya tarzda olsun olmasn, herhangi tatbiki bir ba
olamaz nk eer bir "imdi" varsa, byle bir ey hakknda ne mahsus bir tecrbemiz vardr ne

de onu mantki snrlar iinde tasavvur edebiliriz. Eer beeri bilgelikle faaliyet alannn doal
snrlarnn tesine gemeye kalklsayd sylenebilecek ey en fazla "belirsiz byklk"
(matematik sonsuzluk) ifadesi din ve metazik alannda bir kaziye olarak kabul edilen "temel
sonsuzluk" deyimine belli bir benzerlik arz eder olurdu, fakat bu suretle z itibariyle sonsuz
olann "varl" (esse) ile ilgili hibir ey tasdik veya inkr edilemezdi.
Eer sadece kendisine dayanan beeri bilgelik ("aklclk") bir din teklif ederse bu izi eseri her
yerde grnen ama yine de zmlemeye en fazla ayak direyen, mesela "hayat", "energeia" vb.
gibi tanrsal varlk tasavvuruyla "doal din" denilen ey olacaktr. Bu doal din bir tmtanrclk
veya tektanrclk olacaktr. Byle bir din her yerde eylerin deviniminde hissedilebilir olan izi
eserleriyle tannan evrenin ruhunu (anima, "canllk, hayatiyet") bir kaziye olarak kabul eder, ki o
eyler arasnda bir canl cansz ayrm yersiz olacaktr nk hayatiyet yahut canllk akli olarak
yalnzca "harekette kendisini da vuran veya hareketin sebebi olan ey" olarak tarif edilir. Veya
eer bir tmtanrclk deilse o zaman bir oktanrclk olacaktr ki bu durumda bir kaziye olarak
kabul edilen, mtekabil hareketler okluu / eitliliinin altnda yatan ve onu izah eden ey
olarak bir canl eyler ("gler") okluu / eitliliidir.{53} Fakat byle bir canl ey veya eyler
zat itibariyle gayr muayyen bir "gerekliin" sadece muayyen ve mmkn veheleri olabilir
nermesiyle ilgili olarak hibir ey tasdik veya inkr edilemez. Daha teknik bir dille ifade edilecek
olursa, tmtanrclk veya ok-tanrclk z itibariyle gayr dini kavramlardr ve herhangi bir din
veya metazik retide tanndnda o din veya metazik retinin zne ait deil akln ilaveleri
olarak kabul edilmelidir.{54}
Dier yandan sadece kendine dayanmayan beeri bilgelik, bunlar kendisinin nnde kabul
ettii iin, dini veya metazik bilgeliklerin ksmi yani kyasi{55} aklamas iin kullanlabilir. Zira her
ne kadar bu iki bilgelik (felsefe (2) ve felsefe (1)) birbirinden tr bakmndan ayrysa da ekli bir
badama [tetabuk] olabilir ve bu anlamda "din ile bilimin uyumas" denilen eyden sz
edilebilir.
O zaman her ne kadar farkl tarzlarda da olsa her biri bir dierine baldr; bilimler
vahyedilmi hakikate eklen dorulanmalar iin, vahyedilmi hakikat de kyas/tenazur yoluyla
ispatlanmas iin bilimlere, "onlara ihtiya duyduundan deil fakat retisini sadece daha ak
hale getirmek iin" dayanr.
Her iki durumda da beeri bilgeliin nihai gayesi ya lozofun kendisinin, ya komularnn ya
da en geni planda insanln, fakat zorunlu olarak maddi iyilik asndan, payna decek bir iyilik
veya mutluluktur. Tasavvur edilen iyiliin tr manevi bir iyilik olabilir veya olmayabilir.{56}
Mesela biz hsnniyet ya da doal adalet duygusuna sahip olursak doal din ahlakta mterek

iyilie en ok katkda bulunan veya vesile olan eyler olarak bu tr davran kurallarnn
kutsanmasnda ifadesini bulacaktr ve bunun iin hatta hayatn feda eden birisine hayranlk
duyulabilecektir. Estetikte (sanat circa factibiliadr) doal din, belli bir iyilik dncesi, insanlarn
iyilii iin uygun olduundan dolay, ister maddi mecburiyetler ister maddi haz kaynaklar olarak
bu tr iyiliklerin meydana getirilmesini merulatracaktr. Btn bunlar "hmanizm"e aittir ve
kolay kolay kmsenip bir kenara braklamaz. Fakat iyilik dncesinin veya hsnniyetin
olmamas halinde doal din "gl olan hakldr" ya da "sona kalan dona kalr"{57} nermesinin
ve imalatta mesela ocuklarn altrlmas ve zehirli gazlarn retiminde olduu gibi ya herkesin
iyilii iin zararl olan ya da bizatihi dorudan herkesin iyilii iin zararl maksatlarla badatrlm
olan yntemlerle emtiann retiminin ayn derecede merulatrlmas iin kullanlabilir. Buna
karlk vahyedilmi hakikat a priori bir iyilik dncesi talep eder, ama hsnniyetin messir hale
getirilebilmesi iin bilim formunda olsun sanat formunda olsun akli felsefesinin yardmnn
gerekli olduunu ilave eder.{58}
Demek oluyor ki baka trden bir felsefe vardr (1) ki kendisinden "vahyedilmi hakikat" diye
sz ederiz, geri o felsefenin btn alann kapsar (2) ama onun bu kapsay baka trldr, beri
yandan o bunun tesini zaman ve mekn a iinde haddizatnda ikin olabilen ve akli ispatlama
kabiliyetinden yoksun olmayan fakat yine de sz edilen bu a bakmndan akn olduu
sylenen yani ne onun iinde ierilen ne onun tarafndan verilen ne de btnyle ispatlamaya
elverili olan "gereklikleri gvenle ele alr. Mesela lk Felsefe{59} zamann akndan bamsz
olan bir "imdi"nin gerekliini kabul eder; halbuki tecrbe ancak gemi ve gelecee aittir.
Keza lk Felsefenin yntemi artk ncelikle tmdengelime [deduction] ve ikinci olarak
tmevarma [induction] deil; fakat batan sona tmevarma dayanr, mant deimez ekilde
akn olandan tmel / klli olana oradan da tikel / czi olana ilerler. Haddizatnda lk Felsefe
"yukarda naslsa, aada da yle" ve tersi ilkesini{60} doru kabul ederek kk leme ait her
olguda byk leme ait gerekliin izini veya remzini bulabilir ve buna uygun olarak kyas yahut
tenazur yoluyla "kantlama"ya bavurur; fakat bu zahiren tmdengelime dayanan yntem
burada tantlama [demonstration] yoluyla tatbik edilir, nk burada mantki delil sz konusu
deildir ve onun yerini ya inan (Augustinus'un credo ut intelligam{61}) ya da dolaysz tecrbe
delili{62} (alaukikapratyaksa) alr.
Vahiyle renilen (ister kulakla ister sembolik intikal yoluyla) tutarl ama sistematik
olmayan, ksmen anlalmaz [unintelligible] eylerden sz etse de bizatihi anlalabilir olan bir
reti olarak en yksek bilgelikle ilgili ilk meselemiz dini metazikten, felsefe (1)'i felsefe (2)'den
koparmadan ayrt etmektir. Bu tpk cevherin zden ayrl gibi farksz bir ayrmdr, ama yine de
herhangi bir manevi il ya da hareketin hakiki anlamn kavramak istiyorsak temel nemi haiz bir

ayrmdr.
Bu sebepten tr ncelikle, zat itibariyle bir olan ve herhalde ncelikle gayr maddi, veya
aklclk nazarndan, "gerek d" eyleri gaye edinen bir bilgelik asndan din ile metazik
arasnda yaplabilecek ayrmlar vurgulamaya alacaz.{63} Ana hatlaryla ifade etmek gerekirse
bu ayrm Hristiyanln Gnostisizmden, eriatn Marifetten, Rmnuya'nn ankarcrya'dan,
iradenin akldan, amelin (bhakti){64} bilgiden (jnna) ya da avidyann vidydan{65} ayrldr. Yol
bakmndan bu ayrm takdis merasiminin [consecration] tekris treninden [initiation], edilgin
btnlemenin etkin btnlemeden; Gaye bakmndan zmsenmenin (tadkrat)
zdelemeden (tadbhva) ayrldr. Din ballarnn mkemmellemelerini ister, metazik
onlarn hibir zaman bozulmam mkemmeliyetlerinin (hatta eytan bile, tabiat itibariyle deil
fakat ltuf ve ihsan bakmndan dm / gnaha dnm olduu iin aslnda Lusifer'dir) farkna
varmalarn ister. Dinin noktay nazarndan gnah ahlakidir; metaziin nazarndan ise akli yahut
zihnidir, (metazikte lmcl gnah eytan misalinde olduu gibi, mstakil ve kendi kendine
yeter olma kanaati yahut iddiasdr ya da ndra rneinde olduu gibi bakalarnn manevi
bakmdan eritikleri ltuflar kskanmaktr).
Genel olarak din lk lkenin, bilkuvve varln (kranvasth) nazar itibara almakszn bilil
varlndan (kryvasth) hareket eder;{66} buna mukabil metazik Yce zdelii birbirinden
koparlamaz bir kuvve ve il, karanlk ve k birlii olarak ele alr ve Onda zdelik iinde
faaliyetlerini anlamaya altmzda bunlarn birbirinden ayr olarak da dnlebileceini ve
dnlmesi gerektiini savunur. Dolaysyla din "ilk madde", "bilkuvvelik", veya "bilil var
olmama durumu"nun Tanrnn bililliinden uzak tutulmasn bir kaziye olarak koyarken ve bu
"ilk madde"nin ya da lk"in" ilkesel mevcudiyetini onun"taibat" olarak nazar itibara almazken
bir ikilik boyutunu{67} kabul eder.{68}
Bilinen ey bilende ancak bilenin hal ya da keyyetine gre var olabileceinden tr dinler
her biri "Tanrnn bir dzenlemesi" olduu ve ekil ya da slup bakmndan birbirinden ayrldklar
iin ok olabilir ve olmaldr ve bu sebepten tr biz Hindistan'da "O kendisine ibadet edenlerin
tasavvur ettii suretlere brnr" deriz; ya da Eckhart'n ifade ettii gibi: "Tanr'nn Tanr
olmasnn sebebi benim".{69} Ve yine bu sebepten tr dini inanlar insanlar birletirdikleri
kadar, Hristiyan veya putperest, mmin ya da kr gibi, birbirlerine kar bler de.{70} Dolaysyla
lozof tarafndan zlmesi gereken en acil meselenin ne olabileceini dnecek olursak
bunun mukayeseli din ilkelerinin denetim ve gzden geirilmesi suretiyle ortaya konulaca
cevabn verebiliriz, ki en iyi, bilgeliin klavuzluunda ilerleyen bu bilimin hakiki gayesi btn
dinlerin ortak metazik temelini ve mterek manevi ve zihni bir dilin leheleri olarak farkl

kltrlerin temelinde birbiriyle ilikili olduklarn gstermek olmaldr. Zira her kim bunu idrak
ederse artk "kendi dininin en iyi din" olduunu iddia etmek istemeyecek, fakat sadece "bunun
kendisi iin en iyisi" olduunu syleyecektir.{71} Bir baka ifadeyle, dini mcadelenin amac
kardakinin dinini deitirmeye deil fakat onu kendi dininin znde onunkiyle ayn olduuna
iknaya almak olmaldr. Konuyla ilgili bir misal olarak ksa bir zaman nce Katolik bir dosttan
aldmz bir mektup zikredilebilir. Orada dostumuz gayet samimi bir itiraa dile getiriyordu:
"Hristiyanlar ile Hindular arasnda farkllk bulup ortaya karma abamn sathilii ve
ucuzluundan dolay yllardr byk bir mahcubiyet iindeyim." Belirtmek gerekir ki bunun gibi
bir beyan Avrupal okurlarn ounluunda elbette bir korku hatta dehet hissi uyandracaktr.
Esasen dini mcadelenin genel olarak bizim gzmzde kardakini doruluktan ok yanla ikna
etme niyetinde olduunu biliriz. Hatta ada propaganda yazsnda, eer kardakinde temel
hakikati kefedecek olsak, bu sanki kendi inancmz darmadan edecek bir felaket olacakm
gibi alttan alta bir korku duygusuyla bile karlalabilir. Bu korkuya yol aan ey bizzat, artan
bilgi ve anlayla birlikte, bir dinle dieri arasnda teme! farkllklar tespit etmenin gittike daha da
g hale gelmesidir. lk Felsefenin ilevlerinden biri bu tr korkular datmaktr. Metaziinki
hari btn insanlarn tam bir uzlama ierisinde olabilecekleri baka bir temel de yoktur, ki biz
onun her trl dini usl ya da kaidenin temeli ve normu olduunu iddia ediyoruz. Bir defa byle
bir ortak temel tannp kabul edildiinde teferruattaki anlamazl kabul etmek basit bir mesele
haline gelir, nk o zaman muhtelif dogmatik usul ya da kaidelerin bir ve ayn ilkenin deiik
ifadelerinden baka bir ey olmad grlecektir.{72}
Halihazrda bat uygarlnn gereklemesi ok yakn bir tehlike olarak topyekn ilevsel
k ihtimaliyle kar karya olduunu, dahas bu uygarln dnyann geri kalannda ayn
zamanda uzun zamandr gl bir kargaa ve zulm amili olarak bulunduunu ve halen
bulunmay srdrdn az kimse inkr edecektir. Bu artlarn her ikisinin son tahlilde "East is
East and West is West, and never the twain shall meet"{73} vecizesinde mkemmelen ifadesini
bulmu olan tekebbr ve iktidarszla balanabileceini syleyebiliriz, ki byle bir vecizeyi
telauza ancak en kesif cehalet ve en derin yreksizlik cesaret etmi olabilir. Buna karlk
messir ve muteber bir dou bat uzlamasnn zerine oturtulabilecei yegne mmkn temelin
btn zamanlar ve btn insanlar iin bir ve ayn olan ve evreye ait her trl hususi durumdan
bamsz olan saf akli bilgelik temeli olduunu biliyoruz.{74}
Burada din ve metazik farklln uzun uzadya ele alp incelemeyi tasarlamtk, ama
blm bunlarn nihayetinde zde olduklarn ileri srerek kapatmak zorunda kalyoruz. Yollar
veya tatbikatlar olarak dnldnde her ikisi de yoldan km ve paralanm bireysel
bilincin dzeltilmesi, yeniden oluturulmas ve yeniden btnlenmesini baarmann aralardr.

Her ikisi de insann nihai gayesini (purusrtha) kendi varlnda mndemi olan sakl imknlarn
tmnn birey tarafndan tahakkuk ettirilmesinden ibaret olarak tasavvur eder veya daha ileri
giderek her hal ve keyyette varolmann, ve ayrca nihai bir gaye olarak var olmama durumunun
imknlarnda varlk imknlarnn tmnn bir tahakkukunda grrler. Yeni-Platoncular,
Augustinus, keza Erigena, Eckhart ve Dante iin, ve Rm, bn Arab, ankarcrya ve Asya'da
daha pek ok bakalar iin dini ve akli / kalbi tecrbe birbirinden tamamen ayrlamayacak kadar
i ie gemitir;{75} "O, ki akl ve idrak sahipleri ona her eyin Gz, akllarn Akl, klarn I,
huu ve ihtiram uyandran Hzr- Mutlak derler, insann nihai gayesinden nasl baka olabilir!" ve
"Sana dokunuldu ve sen alndn! Uzun zaman benden ayr kaldn, fakat imdi buldum seni, artk
izin vermem asla gitmene""theistic" bir kaynaktan deil, fakat "z"e (tman) ve "gayr ahsi"
Brahman'a seslenen Veda ilahilerinden alnmtr.

II. Farkl Bilgeliklerin lmszlk Meselesini Nasl Dndkleri


imdi farkl bilgelik trlerinin herkes iin son derece mhim mnferit bir meseleye
yaklamlarn ele alp inceleyelim. Felsefenin lmszlk meselesine ilgisi, bilgelik ncelikle gayr
maddi eylerle ilgili olduu iin aikrdr ve maddi eylerin bu hviyetiyle (esse per se) lmsz
olmadklar, hatta bir andan dierine dahi erimedikleri fakat srekli olarak ak halinde
bulunduklar meydandadr ve bu srekli olu hali iinde o eylerin iinde lmsz bir ilke olsun
olmasn bu inkr edilemez. Ya da maddeyi bir baka zaviyeden grmek gerekirse, fenomenal
eylerde lmsz olann, eer varsa, her ne olursa olsun zaman baladndan beri bu vasfa
sahip olduunu syleyebiliriz, nk lmsz bir ilkeden lml hale geldi diye sz etmek onun
her zaman lml olduunu sylemekle ayn eydir.
Beeri bilgeliin, aklcln, felsefemizin (2) lmszlkle yeryznde ebedi bir hayat deil,
fakat bireysel bilincin ve hafzann ve karakterin lm sonrasnda, her gn lm benzeri uykunun
gecelik faslalarn ap hayatmz srdrdmz gibi, srdrmesini anladn ispatlamak iin
temellendirmeye gerek yoktur. u halde akli bilgelik u iki tavrdan birini benimseyecektir.
ncelikle o, eer bilincimiz bizatihi hareket halindeki maddenin yani ziki varoluun bir
ilevinden daha fazla bir eyse, bilincimizin ilevinin istinat eder grnd gerek ziki
temellerden bamsz olarak faaliyetini srdrdne dair ne bir tecrbemizin olduunu, ne de
byle bir eyi dnebileceimizi ileri srebilir. Ve bu sebepten tr o tarih ierisindeki
lmszlkten, yani baka lml varlklarn hatralarndan baka bir imkn yahut ihtimali
dnemez. Bu anlamda, aradan ok uzun zaman gemi olduu iin isimleri unutulmu bir
kimse veya bir halkn varoluunun belgelere dayanan delillerinin keyle hafzann

tazelenmesinde olduu gibi, bir tr lmden sonra dirili ihtimali bir kaziye olarak kabul
edilebilir. Ya da beeri bilgelik doru ya da yanl olarak, "kiiliin bekas"nn delillerinin, yani "te
dnya" ile ya gzlemcinin bilmedii fakat daha sonra dorulanan olgulara ata ya da u veya bu
trden "tezahrler" ile gzlemciyle temas halinde olduu kabul edilen lde hafzann
srekliliini ve bireysel karakterin temadisini ispatlayacak trden haberlemelerde bulunduunu
iddia edebilir. Eer bu ekilde kabul edilen delil akliletirilmeye allrsa o vakit mevcut maddi
duygularmz iin alglanabilir olandan daha baka ve daha latif madde trlerinin olabilecei ve
maddenin bu dier kipliklerinin pekl baka varlk dzeylerinde faal olan bilincin kabul iin bir
dayanak ilevi grebilecei ileri srlr.
Bu iki akli yorum arasnda manevi veya zihni bir ayrmn yaplamayaca kolaylkla
grlecektir, bunlar arasndaki yegne ayrmn bireysel bilincin ve karakterin srekliliinin
boyutlu bir mekn iinde ve maddi bir temel zerinde ("drdnc boyut" veya ilke plannda hi
deimeyen "latif madde" teorileri) muhafaza edilebilecei zamann yeknu veya tryle ilgili
olan ayrmdr. Bu aklc yorumlarn her ikisi de hem din hem metazik tarafndan ayn lde in
toto reddedilir.
Bireysel bilincin pek ok veya deiik varlk dzlemlerinde ve muhtelif zaman kiplerinde
belirsiz temadisi ihtimali ne dinde ne metazikte reddedilir (bilakis bireysel bilincin imdi dahi
mevcut dnyevi tecrbemizin dzeylerindekinden baka dzeylerde de faal olduu kabul
edilir){76} fakat bu tr varlk biimlerinde bir devamllk, dorusunu sylemek gerekirse,
lmszlk deildir, bu varln inkiaf veya istihale olmakszn ve tamamen sessiz sedasz
deimezlii anlamna gelir. Buna mukabil imkn dahilinde olandan ayr olarak bu ekilde
mevcut olduu varsaylan ey, yani bireyin ruhu, sureti veya numenal ilkesi (nma), ki ilki her
neyse bu ikincisi sayesinde odur, ayn derecede fenomenal (rpa) olan hem latif hem kesif
cisimlerden (sksma ve sthla sarra) btnyle akli ve gayr maddi olmas sebebiyle ayrt
edilmelidir.{77}
Mesela "izzet ve ihtiam haline ait eyler gnein altnda deildir" (San Tommaso D'Aquino,
Sum. Theol. III, Supp. q. I, a. I) yani zaman ve mekn keyyeti iinde deildir; bilakis "bir kimse
btnyle gnein ortasndan kurtulur" (atimucyate, Jaiminya Up. Brhmana I. 3), ki gne
orada "dnyalarn kaps" (Chnd. Up. VIII. 6. 6), Eckhart'n szn ettii "her eyin
mkemmelen zgr..., m hali{78} iinde (asat) Tanr kadar zgr olarak tam saadet haline geri
dnd kap", Yuhanna X'un kaps,"Agni'nin at Cennetin kaps"dr, (svargasya lokasya
dvram avrnot), (Aitareya Brhmana, III.42).{79} Burada yine kanlmaz olarak dini
formlasyonun metazik olandan belli ve hibir surette ihmal edilebilir olmayan bir ayrmyla

karlaacamz dorudur. Dinin ngrd tam saadet kavram en yksek noktasna ruhun
Tanrya benzemesinde grdmz zere il yahut amelde ular; ruhun kendi ameli
birlemeden ziyade tapnmadr (bhakti). Benzer ekilde ve hibir tutarszlk olmakszn bireysel
ruhun kemiyete hem Tanrdan, hem dier cevherlerden ayr kald kabul edildii iin din teselli
olarak lml bilince Cennette sadece Tanry deil fakat yeryznde sevdiklerini ve hatrlayp
tanyabileceklerini de bulaca vaadinde bulunur.
Hatta "Cennet"te, zamann te yannda bile, en azndan "Kyamet"e kadar ...olarak bilgiden
(vidy) ziyade ...nn bilgisinin (avidy) olabileceini metazik de reddetmez, her ne kadar
keyyeti hl .. .nn bilgisi iinde olan ne btnyle drak ve hata Eden (vidvn) ne de mutlak
manada Genilemi (atimukta) olarak dnmezse de. Metazik unu kabul edecek ve burada
din ile ekli uzlama iinde olacaktr: Btnyle zaman iinde bulunmayan, ama ebediyet{80}
iinde (zamansz imdi) de olmayan, fakat henz ebediyet ile zaman arasnda bir vasat olarak
tarif edilen "aeviternite" (Vedalarn amrtatvas) iinde varlk halleri mevcut olabilir ve hatta
olmaldr.{81} Mesela melekler bilinli akli varlklar olarak deimez tabiatlar ve anlaylar
bakmndan ebediyetten pay alrlar fakat nce ve sonraya ait arzi farkndalklar, hissiyatlarnn
deiebilirlikleri (ltf-u ilahiden debilirlikleri vb.) bakmndan da zamana itirak ederler, nk
sayesinde her an her yerde olabildikleri mekna ait hareketten meleklere zg bamszlk (bu
sebepten tr Meleklerin kanatl olduu tasavvur edilir ve"kular"a benzetilerek
konuulur){82} her yerde ayn derecede mevcudiyet anlamna gelen lk'in ikinliinden{83}
farkldr. Ne de "Belli kimselerin bu hayat durumunda bile belli meleklerden bilil deil fakat
bilkuvve olarak daha byk olduklar" (San Tommaso D'Aquino, Sum. Theol, I, q. 117, a. 2, ad 3)
din tarafndan inkr edilir; ki doal olarak bundan "Baz kimselerin en yksek melekler lemine
ykseltildikleri" (Gregorius, Hom. in Ev. XXXIV) dolaysyla yukarda sz edilen snrl sonsuzluk /
aeviterniteden pay aldklar sonucu kar. Btn bunlar Hindularn bilinen ve "ld cennete
gitti" ifadesinin muadili olan devo bhtv ile ima edilen eye tekabl eder. Elbette bu bak as
tenkitli metin Brhadranyaka Up. III. 2.12'de daha teknik biimde ifade edilir: "Bir kimse
ldnde onu terk etmeyen (na jahti) "ruh"udur (nma),{84} ruh sonsuzdur (ananta,
aeviternite"ye ait) sonsuz olan, baz melekler naslsa yledir, o halde o sonsuz dnyay
(anantam lokam) kazanr". Kr. Rm (XII, Nicholson'nShams-i-Tabrz'i), "Grdn her eklin
ilk rnei meknsz dnyadadr ve eer suret kaybolursa madde yoktur, nk onun asl
ebedidir" (lmkn-ast); ve San Tommaso D'Aquino, Sum. Theol. Il-I, q. 67, a. 2C,"akll tre
gelince, ki mmkn akln iindedirler, akli erdemler bki kalr", yani beden bozulup rynce.
Bu mesele Philon tarafndan da ele alnp izah edilmitir, ki ona gre "Le lieu de cette vie
immortelle est le monde intelligible"dir{85} yani Plotinos'un eitli yerlerde szn ettii "Akli

Alan"la ayndr. imdi bu ifadenin tazammunlarn Boehme'nin "Beden ldnde ruh nereye
gider?" sorusunu soran bilgine verdii cevap, yani "Herhangi biryere gitmesi iin bir zorunluluk
yoktur... nk onda (imdi) ikisinden (yani cennet veya cehennem) hangisi tezahr ederse ruh
onda durur (o zaman)... hkm aslnda bedenden ayrltan hemen sonradr"{86} erevesinde
ve Brhadranyaka Up., IV.4.5-6, "radesi naslsa talihi de yledir" (yat kmam...tat sampadyate)
ve "Ruhu / akl (dnyevi eylere) bal olan... tekrar bu dnyaya dner... fakat arzusu z
(atman) olan hayat (prnh) brakmaz, bilakis o Brahman olarak Brahman'a gider" nda
dnecek olursak, her ne kadar ruh veya akl (Vedalardaki manas) tabiat itibariyle lmsz
(yani "yazg"s her ne olursa olsun yok edilemeyen bireysel bir imkn) olsa da, bireysel bir bilincin
gerek"yazg"snn, ister "kurtarlma"s veya "kurtulma"s (devayna) ister yeniden zamana
dahil olmas [pitryna) ister "kaybolma"s (nirrtha) mukadder olsun, kendisine bal olduu
anlalacaktr. Ve bu sebepten tr bize "Gklerdeki hzinenizi biriktirin, zira orada ne gve yer
ne kf bozar" denir; zira aikr ki bireyin bilin hayat imdi dahi aklen (veya dini tabirlerle
"ruhen") tesis edilse ve akli veya ruhi dnya (kirlerin ne yeri ne tarihi vardr dncesinin doal
sonucu olarak) ebediyet ile zaman arasnda bir vasat (aeviternite) paylasa bile bu bakmdan
hibir deiime uramayan bu bilin hayat bedenin lmnden zarar gremez. Ya da bilin
ancak zaman ve mekn iinde gerekletirilebilecek fakat beden ldnde henz
gerekletirilememi olan (iyi veya kt) amalara bal ve bunlarla i ie gemi olsa, aikr ki o
zaman byle bir bilin bu artlara yani arzu edilen amalarn gerekletirilebilecei zaman ve
mekn dnyasna geri dnmenin yolunu bulacaktr.{87} Veya nihayet bilin hayat btnyle ette
tende yaanmsa yegne taycs ortadan kaldrldnda kesilip koparlm gibi, yani saf imkn
haline veya cehenneme "dnm"{88} gibi dnlmelidir.
Burada bize ayrlan yer "yeniden bedenlenme" teorisini etra olarak ele alp tartmamza
imkn tanmyor. Meselenin temelleri Rg Veda'da verilmitir ve burada bu aslnda tekrarlanan bir
tezahr
meselesidir,
mesela
bu
anlamda
Mitra jyate punah (X.85.19) ve
Usaspunahpunarjyamnadn (1.19.10). "Senin iraden olsun"{89} mealinde mnferit bir kullanm
V.46.1 'de bulunur, "Anlayan / kavrayan (vidvn) bir at olarak kendimi (yln arabasnn)
boyunduruuna vuruyorum ... ne bir kurtulu ne tekrar geri dn aryorum (na asyh vimucam
na vrttam punah), Alm (vidvn) ve Hakm Klavuz olarak o (Agni) bizi doru yola iletsin." Birey
haddizatnda "anlaynn lsne gre doar" (Aitareya ranyaka, 11.3.2) ve nasl ki "dnyann
kendisi domam eylerin sebeplerine gebeyse" (Augustinus, De Trin. 111.9) birey de bana
gelecek olan hadiselere gebedir; San Tommaso D'Aquino'nun ifadesiyle "kader yaratlm
sebeplerin kendilerindedir" (Sum. Theol. I. q. 116,2), veya Plotinos, "kanun hkmedecei
varlklara verilir, ...onlara hkmeder, nk onlarn iindedir... ve onlarda ieriden

yasaklandklar alana girmek iin ac verici bir arzu uyandrr" (Enneadlar, IV.3.15) ve benzer
ekilde bn Arab, varlk Tanr'dan verilse de hal yahut keyyet dorudan ondan deildir, "nk
o ancak onlarn kendilerinde sahip olduklarn olmalarn ister" (Nicholson, Studies in Islamic
Mysticism, 1921, s. 151).
Beri yandan, lmle geride braklm olan ayn artlara geri dn zorunluluunu (mukta
olan ya da nirvanaya "erimi" olanlar hari) ileri sren Budaclarn ve ada teozok
nedensellik (karma) veya kader (adrsta) yorumlarnn metazik bir eliki ierdii kesin olarak
kabul edilebilir; "Ayn suya iki kez giremezsiniz, nk hep baka sular akar size doru"
(Herakleitos). Vedalarda ve dier geleneksel retilerde gerekten dnlen ey, her ne kadar
bir ve ayn dnyevi evrim iinde olmasa da,{90} "neslini uzatma arzusu"nun hl etkin olduu
btn ferdi sakl imkn veya glerin birbiri ardna alar{91} boyunca tekrarlayan bir tezahr
zorunluluudur; her Ata (pitr), tpk Prajpati'nin{92} kendisi gibi, prajkmyadr ve dolaysyla
kendi isteiyle "Ata Yolu"na (pitryna) baldr.
O halde metafiziin bak asndan mnferit bir imknn esasi klli imkn okyanusu iinde ilk
kez uyand "zaman"dan son limana eritii "zaman"a kadar btn deveran nedir? Hayat
kaynana bir geri dntr, ki hayat ondan neet eder, ve dolaysyla bir "boulma"dan bir
dierine bir geitir; fakat bir Anlayan deil bir Yolcu olduu srece zat itibariyle ferdin bak
asndan geerli bir ayrmla, nk bir sre olarak grldnde bu sa mmkn bir
mkemmeliyetten ili kusur veya noksanlkla bilil mkemmeliyete, sakl imkndan ile,
uyuklamadan (abodhya) tam uyanmaya (sambodhi) bir geitir. imdi Ata Yolunu "dolambal"
bir yol olarak grmezden gelip sadece, Rg Veda'nn ncelikle ve mnferit mumuksunun{93}
zellikle ilgili olduu doru Melek Yolunu (devayna) gz nnde bulundurarak diyebiliriz ki bu
yol belli bir hal yahut durum iinde var olma (mesela beeri) keyyetine mahsus tm imknlarn
nce azalan sonra oalan tahakkukunun yoludur ve nihayetinde herhangi bir veya her hal
yahut tarzdaki tm varlk imknlarnn ve bunun dnda hangi trden olursa olsun herhangi bir
hal ya da tarz iinde olmayan varlk imknlarnn tahakkukuna gtrr. Burada bu ereve
ierisinde "tekris" veya "inisiyasyon" denilen eyin stlendii role ima yoluyla iaret etmekten
daha fazlasn yapamayz. Belki u kadarn syleyebiliriz: nisiyasyonun maksad ruhi ya da daha
dorusu akli / kalbi itici kuvveti birinden dierine nakletmektir; bu kuvvet balangtan beri,
srekli olarak guru-parampar-kramada tanmtr ve nihayetinde insani olmayan kkendendir.
Bu nakil sayesinde snrlanm ve btnln kaybetmi birey bir yeniden btnleme imknna
uyanr (samskarana).{94} Ve metazik trenler veya "mysteriumlar" (ki bunlar Babann kendi
yeniden btnleniini gerekletirmek iin kulland yol veya usullerin taklididir ve yaratc
eylemin sreksizlii bunlar zorunlu hale getirir) benzer geleneksel kutsal metinler gibi, bireye

akli / kalbi ameliye konusunda zorunlu hazrlayc eitim vermeyi ve yol gstermeyi amalar;
fakat "Byk ", yani zn zle yeniden birlemeyi gerekletirmesi kiinin kendisince ve kendi
iinde gerekletirilmelidir.
Buraya kadar Yolcunun Meleklere Mahsus Yolla ruhi veya akli / kalbi alana yolunu takip
ettik; ve dini adan onun lmszl burada yatar, nk aslnda "ebediyet ile zaman
arasndaki vasatn (aeviternite) sresi snrszdr" (San Tommaso D'Aquino, Sum. Theol. I, q. 10, a.
5, ad 4). Fakat metazikte ve hatta dinde veya Eckhart gibi mnferit bir mistik (dini tecrbe her
iki szcn de en derin anlamnda hem zhd hem zihn olduu kadaryla) tarafndan, cennette
olma kavramyla ima edilen trden ebediyet ile zaman arasndaki durumun (pada) nihayet veya
son durak, keza tam bir geri dn (nivrtti) de deil, fakat sadece bir dinlenme yeri (visrma){95}
olduu savunulacaktr. Ve tpk bunun gibi zihni / akli alan hatralardan ibaret bir yer olarak
tasavvur etmenin bir tezlil veya istihkar olaca savunulacaktr, nk Plotinos'un yerlileri
hakknda syledii gibi, "eer onlar bilgileri haricinde olan hibir eyi ne aratrr, ne kukulanr,
ne renirlerse ... onlarda ne tr muhakeme, ne tr akli aratrma / sorgulama sreci
gerekleebilir? Dier bir ifadeyle onlarTanr'y grdkleri halde hatrlamazlar? Ah, hayr ...byle
bir hatrlay sadece unutmu olan ruhlar iindir" (Enneads, IV.4.6){96} ve dnyevi hatralar
(vsan) iin daha da fazlasn sylemeliyiz: "ruhun ileri bir baka leme yneldiinde imdi
bitmi ve tamamlanm bu tr eylerin hatrasn btnyle reddedecektir" (ibid, IV.4.4.8).
Metaziin Mkemmeliyet kavram aslnda bir varlk durumu ngrr; denilir ki byle bir
durum her zaman ve her yerde ie, bilincinin merkez noktasna hzla ilerleyen ve her varlk
zemininde veya dzleminde var olan herkes iin mmkn ve eriilebilir olduundan gayr insani
bir durum deildir ve eer "kalp" dediimizde bundan duygusallk ve duyarlln merkezini
kastetmiyorsak "kalpsiz" de deildir; ama o kesinlikle "beeri olmayan" bir durumdur. Zira,
mesela Chndogya Up. V.10.2'de Oul ve pada avatra, Agni'nin,{97} yolunu dnyalarn te
yanna Semavi Gne ile bulan Alm olana doru tam da amnava purusa, "beeri olmayan kii"
olarak gtrld sylenir. Ve bu yol gnein tesine gitmeyen fakat beeri varlk durumunda
yeniden tecessme gtren Atalarn yoluyla (pitryna) karlatrldnda "Meleklerin yolu"dur
(devayna). Ve bu devaynann er veya ge mistisizm retisinde "ruhun nihai lm" veya
"boulma" olarak ifade edilen veya Sulerin al-fan an al-fan dediine gtrecei nceden
grlr. Bununla ima edilen il olarak uluhiyetteki bilincin bile tesine, her trl iz ve eserin
hatta misali okluun da tesinde olan ve hibir surette "akl alr" olmayan bir Yceye (Skt. para,
partpara) bir geittir. Ve orada, gayrda bilinmi veya sevilmi olan herhangi bir eyin mmkn
her "tahattur"undan o kadar uzaktr ki Eckhart'n szleriyle "Kimse sormaz bana nereden
geldiimi veya nereye gittiimi"; ya da Rmi'nin ifadesiyle, "Kimse sahip deildir bilgisine, girenin

falan ya da filan olduunun".{98}


Eer bu beeri sevginin nihai anlamnn bir inkr olarak grnrse buraya kadar anlatlm
olanlar btnyle yanl anlalm demektir. nk her trl metazik formlasyon, hatasz
tebihin / tenazurun her bir varlk plann bir bakasna baladn varsayarak, beeri sevgide
tanrsal mutluluun (prnnanda) bir yansmasn grm, onu hissi tecrbenin bir tekzibi deil
fakat bir tahavvl / dnm (parvrtti) olarak tasavvur etmitir.
"Platon'un sevgi nazariyesi" budur ve buna gre, bn Frid'in ifade ettii gibi, "her yakkl
delikanlnn veya sevimli gen kzn cazibesi ona Onun gzelliinden ariyettir"; bu Erigena'nn
ilahi tecelli olarak dnya tasavvurunda da, keza Skolastiin vestigium pedis, ulhiyetin zaman
iindeki ayak izi veya nianesi retisinde de st rtl olarak mevcuttur, ki bunun Veda ve Zen
simgeciliinde de muadilleri mevcuttur. Gerek gelenekte bununla ifade edilen ey yeryznde
aziz
ve
sevgili
olann orada kendisinde deil fakat Tanrda olduu haliyle
gerekletirileceidir,{99} dolaysyla Dante ve Beatrice rneinde, bn Arab ve an-Nizm,{100}
Chandds ve Rm'de bu byledir.{101} Aziz ve sevgili olann gzellii orada artk burada olduu
gibi mmkn ve arzi deil, dolaysyla sadece bir katlm ve yansma deil fakat Semavi Bilgeliin,
Tek Kutsal Bakirenin, Gelinin asli varlnn gzelliidir, ki "ondan kvlcmlar yaar" (Convivio) ve
daritas olarak saf akl aydnlatr ve ona klavuzluk eder. Bu son ve gizli durumda (guhyam
padam) tabiat ve z, Apsaras ve Gandharva, bir ve blnmezdir, zahir ve batn nedir bilmez, (na
bhyam kimcana veda nntaram, Brhadranyaka Up. IV.321) ve bu onlarn ve her kurtulua ermi
bilincin tam ve yce saadetidir.
Btn bunlar ancak selben{102} yani o ne deilse o adan tarif edilebilir ve bu sebepten
tr biz bir kez daha metaziin hibir surette strap ierisindeki bir insanla teselli sunan bir
reti olarak dnlemeyeceini syleriz. Metaziin lmszlk ve sonsuzluk dendiinde
bundan anlad her insann uluhiyette lmek ve oraya gmlmek zere topyekn ve uzlamaz
biimde kendisini inkrn ve nihai bir lm tazammun ve talep eder. "Her kim bunu kavrarsa
mmkn ve muhtemel lmden (punarmrtyu) uzak durur, lm onu almaz, nk lm onun
z olur ve btn bu meleklerden biri olur" (Brhadranyaka Up. 1.2.7). nk Yce zdelik ne
kadar bir Hayat ve bir Iksa o kadar bir lm ve bir Karanlk, ne kadar Asura ise bir o kadar
Deva'dr: "Onun glgelemesi hem Sonsuzluk hem lmdr"(yasya chy amrta, yasya mrtyuh,
Rg Veda, X. 121.2).{103} Ve lk Felsefenin nihai anlam dendiinde anladmz ite budur.

IV.Hindistan'n nsanla Katks - Ananda K. Coomaraswamy

Hindistan'n nsanla Katks{104}

Her insan soyu kendini anlatma ve gerekletirme sreci ierisinde dnya uygarlna temel
bir katkda bulunur. Kendi meselelerini zerken, kendi talihsizliklerini yaarken teekkl eden
karakter bizatihi her birinin dnyaya sunduu bir armaandr. u halde Hint'in temel katks onun
Hintliidir; kendi karakterinin yerini beynelmilel bir yaldzn almas onun iin byk aalanma
olacak veya bu zaten olmutur, nk o aslnda o zaman dnyann nne eli bo kacaktr.
imdi eer bu temel katkda en belirgin, en ayrc eyin ne olduu sorulacak olursa en
bandan unu aa kavuturmamz gerekir: Herhangi bir rkn tecrbesinde mutlak manada
mstesna ve emsalsiz [unique] olan bir ey olamaz. Eer dnyay bir kavimler veya milletler ailesi
olarak grrsek o zaman daha gen rklarn henz tanmad ok eitli tecrbelerin iinden
gemi ve birok sorun zm Hindistan'n yerini en iyi ekilde anlam oluruz. Hindistan'n
tecrbesinin kalbi ve z btn hayatn birliine dair srekli bir sezgide ve bu birliin
tannmasnn en yksek iyilik ve en byk zgrlk olduu yolundaki ftri ve kaznmaz kanaatte
aranmaldr. Hindistan'n dnyaya sunabileceklerinin tamam onun felsefesinden gelir. Bu felsefe
aslnda bakalarnn bilmedii bir ey deildiro ayn derecede Mesih'in ve Blake'in, Lao-tze ve
Rumi'nin ncilidirfakat baka hibir yerde toplumun ve eitimin asli temeli yaplmamtr.
Her insan soyu kendi meselelerini zmelidir. Bugnn dnyas da kendi meselelerini.
Hintlilerin kendilerine zg meselelere sunduklar kadim zmn, alacamz dersler ok ve
kymetli olmakla beraber, modern artlara dorudan uygulanabileceini sylemiyorum. Demek
istediim Hindularn hayatn temel anlamn ve amacn bakalarndan daha salam biimde
kavradklar, toplumu hayatn gayesine erime amacyla bakalarndan daha le tarta ve
dnerek dzenledikleridir. Ve bu dzen tek bir snfn faydasna olacak ekilde deil, fakat
modern bir kaideyi kullanmak gerekirse, herkesten gcne ve kabiliyetine gre alacak ve
herkese ihtiyalarna gre verecek ekilde tasarlanmtr.
Rishilerin{105} bunu ne lde baardklar tartlabilir. Hint toplumunu, bilhassa mevcut
gerileme ve k sreci iinde, Brahmanlarn toplumsal lklerini ilen gerekletirmi gibi
dnp deerlendirmemeliyiz; geri bugn yaayan haliyle Hint toplumu oklarna, btn
kusurlarna ve noksanlarna ramen, nerede olursa olsun geni lekte ulalm her toplumsal
rgtlenme biiminden stn grnecektir. Ve hele bizim "modern uygarlk" diye bildiimiz
toplum dzenine gre snrsz derecede daha stndr. Fakat bu gr savunmak imknsz

olsayd bileki Avrupallarn ve ngiliz eitimi alm Hintlilerin ou kesinlikle bunun aksine
inanryine de Hint kltrnn en bariz zel karakteri olarak kalan ey, hayatn manasn ve
nihai gayesini anlama ve toplumu 0 gayeye erimek amacyla bu dzenle uyumlu tekilat
yapsna kavuturma ynndeki srekli bir abann tankldr.{106} Brahmanlarn tasavvuru,
Sanskrite bir kutsal metnin isminin, devanagari, ihsas ettii zere, Hintlilere zg bir "tanrlar
ehri"ydi. Bu ehrin yeniden inas uygarln srekli ve deimez grevidir; ve her ne kadar
tasarlarmzn ayrntlar ve yaplarmzn d hatlar deise de, sonsuzluk dininin temelleri
zerine ina etmeyi Hindistan'dan renebiliriz.
Hint aklnn ortalama modern Avrupa aklndan en ziyade ayrld nokta felsefenin deeri
konusundaki grdr. Avrupa ve Amerika'da felsefe tahsili ve tetkiki kendi bana bir ama
olarak grlr ve bu hviyetiyle sradan insan iin ok az bir nem ifade eder. Halbuki
Hindistan'da felsefe ncelikle zihni bir elence veya megale olarak deil fakat daha ok, ve
derin bir dini kanaatle, gerei gzlerimizden sonsuza dek saklayan cehaletten (avidya) kurtulu
(moksha) olarak kabul edilir. Felsefe hayat haritas iin anahtardr, hayatn anlam ve hayatn
gayesine erime vastalar onun sayesinde ortaya konulur. u halde Hintlilerin bylesine byk
bir cokuyla felsefe tahsilinin peine dmelerinde alacak bir yan yoktur nk onlarn
nazarnda felsefenin sahas iine giren eyler herkesi ilgilendirir.
Brahmanlarn siyaset telakkisiyle modern siyaset gr arasnda temel ve esasl bir farkllk
vardr. Modern siyaseti siyasette idealizmin uygulama alannn olmadn, dolaysyla faydasz
olduunu dnr; ona gre ortaya kmalar halinde toplumsal felaketlerle uramak iin
zaman yeterlidir. Modern tpta da ayn tablo ile karlarz: korunma yerine tedaviye daha ok
nem verilir, yani toplumsal evreyi deitirmek yerine gayr tabii artlara kar korunmak iin
aba sarf edilir. Batl toplumbilimcinin syleyecei unun gibi bir eydir: "Dinin ve felsefenin
retileri doru veya yanl olabilir fakat her halkrda pratik reformcu iin bunlarn hibir
anlam yoktur." Halbuki Brahmanlar hayatn anlam ve amacyla ilgili tutarl bir nazariye ile
uyumlu bir istikamette olmayan her trl il ve faaliyeti tamamen bo ve faydasz telakki
ediyorlard.
Avrupal bireyin felsefeye kar lakaytln tek bir sebep mazur gstermemize izin verir:
hayat mcadelesi / ayakta kalma sava dnmeye zaman brakmaz. Felsefe hem hesap kar
peinde komayanlarn hem tasa ve endieden azade olanlarn malumu olabilecek bir eydir
ancak ve AvrupalIlar siyasi makam veya mevkileri her ne olursa olsun byle bir zgrle sahip
deillerdir. Modern sanayi dzeninin hkim olduu her yerde Brahman, Katriya ve udra benzer
ekilde Vaiya{107} tarafndan smrlr.{108} Ticaretin bu ekilde her eyi belirledii yerde sa

ayakta kalmak bile srekli bir endie konusu olarak hissedilir; sanayinin kurbanlar dncelerini
ister istemez kendisinin ve ailesinin yarnki rzkyla snrlarlar; sa "yaama iradesi" "iktidar
iradesi"nin yerini ve nceliini alr. Eer bir de her insann sz hakknn millet meclislerinde ayn
mesabede olaca kararlatrlmsa dnenlerin sesinin dnmeyen ve dnmeye de
zamanlar olmayanlarn sesleriyle kanlmaz olarak boulaca kendiliinden anlalr. Bu durum
btn snf veya zmreleri insan teklerini vicdanszca smren istismarclarn insafna terk eder,
nk felse bir temelden yoksun olan her trl siyasi aba frsatlktan teye gidemez. Modern
Avrupa'nn meselesi kendi sekinler snfn bulup ortaya karmak ve onun iradesine itaat etmeyi
renmektir.
te Hindistan ok uzun zaman nce bu meseleyi kendi yolunca zme kavuturmutur.
Hint felsefesi esas itibariyle iki yksek snfn, Brahmanlarn ve Katriyalarn eseridir. Felsefedeki
cretkr hareketler daha ok sonuncusuna, inceden inceye ileme, sistematikletirme, mitoslarla
temsil ve tatbik de ilkine mal edilir. Brahmanlar sadece tekilatlanma dehasna deil fakat ayn
zamanda iradelerini icra ettirme yeteneine de sahiptiler; fert olarak baarszlklar ve zayklar
her ne olursa olsun bir snf olarak Brahmanlar Hindularn daima sayg gstermekte mutabk
olduklar insanlard ve hl da en yksek sayg ve ballk onlara gsterilir. Onlarn sahip
olduklar gcn srr tek bir balk altnda toplanamayacak kadar eitlidir fakat her eyden evvel
bu onlarn tayin edilmi dharmalarnn, tahsil, tetkik, talim ve feragatlerinin tabiatnda sakldr.
Budaclk zerinde uzun uzadya durmayacam, geerken birka sz etmek gerekirse:
Budaclar hibir zaman dorudan insan toplumunu rgtlemeye kalkmadlar, onlar siyasetle
ilgilenmek yerine bilge insann, fakirin aydnlk durumunu takip etmek iin dnyadaki hayatn
karanlk durumunu terk etmesi gerektiini dnyorlard.{109} Buda'nn retisi sadece insan
tekini, gelecekteki cehennemin deil fakat kendi susuzluunun mevcut ateinin yangnndan
kurtarmay amalayan bir ilatr. O ebedi dngden kurtulmann sadece summum bonum deil
fakat hayatn nihai gayesi olduunu kabul eder. En bilge kii kendisini bu gayeye, en mk kii
de kendisini bakalarnn aydnlanmasna adayan kimsedir.
Bununla beraber Budacln Hint devlet idaresi zerinde derin ve kalc etkileri oldu. Zira
nasl ki Brahman lozof kendisini himaye eden kraliyet mensuplarna tavsiyelerde bulunup
rehberlik ediyorduysa Buda'nn takipileri olan mnzevi ileciler de ayn eyi yaptlar. Her eye
gsterilen dostane yaknlk ve hassasiyet (metteya) insanlarn karakteri zerindeki etkisiyle
dolayl olarak toplum yaps zerinde de messir oldu.
Bununla beraber genel olarak Budacy Hindu'dan ayrmak kolay bir ey deildir; fakat
byk Budac mparator Aoka'y Buda'nn retisinin karakter ve siyaset zerindeki etkisinin bir

misali olarak alabiliriz. Onun mehur ferman imdilerde pek kabul edilmeyen, "douda ok eski
zamanlardan beri hkmetler insanlarn iyilii ilkesi zerine oturmu ve insanlarn mutluluk ve
refahn temin etme amacna ynelmitir"{110} hakikatine ok iyi bir misal oluturur.
Fermanlarnn en nemlilerinden biri "Gerek Fetih" ile ilgilidir. Budadharmasn kabul
etmezden evvel Aoka komu Kalingas Krall'n fethetmi ve kendi topraklarna katmt. Fakat
imdi, der ferman,"hametmeaplar Kalingas Krall'n fethettiinden dolay derin bir pimanlk
iindedir, nk daha nce fethedilmemi bir lkenin fethi kan dklmesini ve lm, insanlarn
tutsak edilmesini gerekli klmaktadr. Bu kutsal hametmeaplar iin derin bir znt ve keder
vesilesi olmutur... Hametmeaplar btn canl varlklarn can gvenlii, z denetim, gnl
huzuru ve nee iinde olmasn arzu eder... Oullarm ve torunlarm, eer olursa, yeni bir fethi
grevleri arasnda grmesinler. Olur da silahlarla bir fethe giriecek olurlarsa onu sabrla ve
nezaketle idare etsinler (yegne hakiki) fethin dindarlkla kazanlacan unutmasnlar. Bu hem
bu dnya hem br dnya iin faydal olacaktr."
Bir baka fermanda "Kutsal ve Yce Hametmeap Kral ister mnzevi ileke ister hane reisi
olsun btn mezhep mensuplarna sayg gsterir" denir. Bir baka yerde, hastanelerin
kurulmasn, "geni ailesi olanlarn, afetzedelerin, yalar ilerlemi olanlarn durumlaryla"
ilgilenecek memurlarn tayin edilmesini ister. Kendi sofras iin hayvanlarn ldrlmemesini
emreder; yol kenarlarna glgelik danlarn ve meyve aalarnn dikilmesini buyurur; btn
insanlara "sk almay" tavsiye eder. Budaclarn "Btn insanlar benim ocuklarmdr" szn
sk sk tekrarlar. Hindistan'n ve zellikle Seylan'n vakayinameleri bize teki Budist krallarn da
ayn ruh halini paylatklarn gsterebilir. Fakat Buda'nn retilerinin bu tr etkilerinin bata
yardmsever zorba ynetimler araclyla baka sonularnn da olduu ve bilge kraln tesis ettii
manevi dzenin haleeri tarafndan yklabilecei grlecektir. Bildiim kadaryla Budaclk bir
siyasi tekilatn temellerini atmaya veya toplumsal dzeni belirlemeye asla kalkmamtr.
Mamah Brahmanlar tam da bunu birok tarzda denemiler ve byk lde baarmlardr. Ve
mevcut incelemenin konusunu oluturan da bata onlarn toplum meselelerine dini felsefeyi
tatbikleridir.
Hayatn temel meselelerine Katriya-Brahman zmresinin getirdii zm ilk Upaniadlarda
verilir.{111} Bu bir mutlak (ankaraarya'ya gre) veya tadil edilmi (Ramanuja'ya gre) Tekilik
formudur. Brahman topyaclar btn hayatn birlii veya karlkl bamll retisine
cokuyla balydlar ve toplum dzenini de bu temel zerine oturtmaya altlar. Byk
epiklerde{112} bu toplum dzeninin gemi zamanlarn altn anda var olduunu gsterdiler ve
sadece felsefelerini deil fakat onun ili tatbikatnn teorisini de epik kahramanlarn azlarndan

ve her eyden evvel lmekte olan Bhima'nn uzun konumalarnda sylettiler. Sonraki
kuaklarn klavuzluu iin bizzat kahramanlar ideal karakter tipleri haline getirdiler;
Hindistan'n eitimi kahramanlara tazim ve hrmetle baarld. Manu'nun 'Dharmaastra's{113} ile
Chanakya'nn 'Arthaastra'snda{114}belki de dnyann sahip olduu en kayda deer
toplumbilimsel belgelerideal toplumun resmini ortaya koydular ve bunu hukuk asndan
tanmladlar. Bu ve baka aralarla, dini felsefeyi halk kltrnn ve milli siyasetin esas ve
anlalabilir temeli haline getirerek baka herhangi bir lkede henz ortaya konmam olan eyi
baardlar.
yleyse Brahmanlarn hayat gr nedir? Bunu etraca cevaplamak iin Hindistan'n din
ve felsefesi olan Nes Bilimini (Adhyatmavidya) aklamak, buna da genie bir yer ayrmak
gerekir.
Daha nce bu bilimin btn hayatn birliinitek kaynak, tek z ve tek hedeftandna
iaret etmitik; o bu birliin tahakkukunu en yksek iyi, mutlak saadet, zgrlk, hayatn nihai
gayesi olarak grr. Hindu dnrler iin ebedi hayat budur; bu zaman iinde bir sonsuzluk
deil fakat her eyin Zatta imdi ve burada tannmas ve her eyde Zatn tannmasdr. "Sair her
eyden daha da fazlas," der Hindistan iin konuabilecek durumda olan Kabir, "bana bu
dnyada snrsz bir hayat yaatan sevgiyi kalbimde yaatmamdr". Maddi ve manevi dnyann bu
ayrlmaz birlii Hint kltrnn temelini oluturur ve onun toplumsal lklerinin genel
karakterini belirler.
yleyse Brahmanlar hayatn pratik eitliliini nasl hogryle karlayabiliyor, insanlarn
ounun bencilce hedeerle hareket etmesine kar nasl nlem alabiliyor, ktlk meselesini
nasl ele alyorlard? Onlar ebediyet dinini (Nirguna Vidya) kurmulard; peki ya zaman dini
(Saguna Vidya)?
Bu dini sosyolojinin en nazik noktasdr. Bu noktada hayati mesele, yal idealistin (idealist
olan yal ruhlardr, genler ksa grldr) genliini hatrlayp hatrlayamayaca ve ruhi
hamln alaka ve faaliyetleri iin hazrlkl olup olamayacadr. Burada baarsz olmak kiliseyi
gnlk hayattan ayrmak ve yanl bir kutsal ve dind ayrmna gitmektir; baarl olmaksa
gnlk hayat gksel kla aydnlatmaktr.
nsan hayatnn iki ucu birbirine ferd yaama iradesinin sresiyle balanan bir yaam erisi
bir zaman kemeri tekil ettii sylenebilir. Bu eri zerindeki harici hareketda yaylma,
koturma yoluPravritti Margakendini zorla kabul ettirme ile tannr. Deruni hareketie
kvrlma, dn yolugiderek daha fazla kendini gerekletirme / z tahakkuk ile tannr.{115}
Harici yol zerindeki insanlarn dini zaman dinidir; geri dnenlerin dini ebediyet dinidir. Eer

hayat bir btn olarak dnrsek kendini gerekletirme kesinlikle bandan itibaren onun
temel amac olarak grlmelidir; btn unuttuklarmz daha canl hatrlayabilmemiz iindir. Her
ne kadar bu iki tecrbe aamas ou insanda i ie gemise debu ikisi, Olumlama ve Yadsma,
irade ve radenin-terki birbirine kart veya zahiren kart istikametlerde izilirinsan ruhunu en
iyi bu zahiri ve batini eilimleri mstakil olarak dnerek anlayabiliriz. Brahmanlar ilahiyatlarn
"iyi" ve "kt" tabirlerini kullanmaktan kanrlar ve onun yerine "bilgi" ve "cehalet"ten (vidya
v e avidya) ve nitelikten, sattva, rajas ve tamasdan sz etmeyi tercih ederler. Bilgi arttka
insann, vazife duygusuyla deil, kendiliinden hareketi de o lde artar, geri dne meyleder
ve karakteri ve eylemleri sattva niteliine daha tam brnr. Fakat bu sebepten tr cahillerin
kendilerini ne srmelerini ve ben[lik]lerini zorla kabul ettirmelerini gnah olarak mahkm
etmemize gerek yoktur; nk kendini gerekletirme kendini ne srmenin hi olmad yerde
olabilir miydi? O gnah deil fakat genliktir ve genlik susuzluunu dindirmeyi yasaklamak bir
are deildir; bilakis her gn daha ak farkna vardmz zere bask altna alnm arzular salgn
hastalk{116} dourur. Bu sebepten tr Brahmanlar kendi nesleri iin her ne kadar hain ve
msamahasz olsalar da ideal bir insan toplumunun isteyenin istedii zevki doyasya
tadabilmesini salamas gerektiini savunurlar. Belki de duyularn sa tatmininin zerine
ykselmi ve saf haz hayatnn tesine gemi olanlarn tam da zevki hazz doyasya tatm
olanlar olduunu syleyeceklerdir.
Bu nevi sebeplerden tr servet edinme (artha) ile duyu hazlarnn doyurulmas [kama)
zayf glye kar koruyanlara benzer yasalara (dharma){117} tabi klnmtr ve bunlar zahiri yol
zerinde olanlarn meru megaleleri olarak kabul edilmitir. Bu, rekabetinki ahlaki
snrlamayla dzenleme getirilmeye allrkural olduu modern bat toplumlarnn eritii
aamadr. En ar bencillik aamasnn tesine gemi olanlarn, bunlara ister kahraman, beki /
muhafz, Brahman, Samuray, isterse sadece dahiler diyelim, yaratc iradesine tabi olmadka
hibir toplum bu aamann tesine geemez.
"Pritenlik" yallarn doal sofuluunu genlere zorla benimsetme arzusundan ibarettir ve
bu byk lde mutlak bir ahlak ve yegne doru ilahiyat nazariyeleri zerine oturtulur. Bunun
karsnda yer alan ar ucun rnei sanayi toplumunda grlr; o felse temeli sebebiyle
rekabet ve kendini zorla kabul ettirme ilkelerini doal olarak kabul eder, felsefe ve kendi kendini
snrlamann deerini reddeder. Brahmanlarn ngrd toplum dzeni felse temeli sebebiyle,
toplum iindeki konumuna ve ruhi yapsna gre kiiye zg sva-dharmayt, "kendi ahlak"n ve
misyonerlerce bylesine beceriksizce oktanrclk diye yorumlanan vara'nn ok eitli
tezahrleri retisini kabul ederek her iki yanltan da uzak durur. Brahmanlar kendini
gerekletirmeyi hayatn gayesi, summum bonum olarak grrlerse de kendini zorla kabul

ettirmeden henz usanmam olan toplum yelerine bu gayeyi dorudan kabul ettirmenin
mantksz ve manasz olacan ok ak biimde gryorlard. Brahmanlarn ngrdkleri
toplum dzeni baka sistemleri bu anlayl hogr bakmndan en bariz biimde aar.
Bu noktada biraz konu d kalm ve "bengi dn" nazariyesinde mndemi olan yeniden
bedenlenmeden ksaca sz edelim. Bu reti toplum dzeniyle megul olan Brahmanlar
tarafndan kabul edilmi ve kurulmutur ve onun pratik uygulama alanlarn buna bal olarak
anlamamz gerekir. Yeniden bedenlenmenin bir hurafe olduunu varsaymamalyz ki eer (ve bu
mhim bir "eer"dir) kesin biimde rtlebilseydi bir teori olarak pratik bir deeri kalmazd.
Atomlar ve elektronlar bile birer simgeden ibarettir ve yeteri kadar byk mikroskoplarmz olsa
grebileceimiz misketler gibi elle tutulur nesneleri temsil etmezler. Bir teorinin pratik deeri
onun temsili karakterine deil fakat gemi gzlemi canlandrma ve gelecek olaylar ngrme
yeteneine dayanr. Yeniden bedenlenme retisi herkesin dikkatini ekmi olmas gereken bir
olguya karlk gelir: yllarla saylan beden yandan bamsz olarak insan ruhlarnn deien
yalar: "Bir insan kafas krlat iin yal deildir" (Dhammapada, 260). Kimi zaman gen
omuzlar zerinde yal bir kafaya rastlarz. Baz insanlar son gnlerine kadar sorumsuz, iddiac,
denetimsiz, dizginsiz, anlaysz kalrlar. tekiler genliklerinden itibaren ciddi, arbal,
zdenetim sahibi, yetenekli ve dost canlsdrlar. Yeniden bedenlenme retisini herhalde bu
olgularn sanat veya mitoslar yoluyla temsili olarak grmeliyiz. Brahmanlar bu olgulara hakl
olarak byk nem atfediyorlard, nk insanlarn doal eitsizliinin, bat demokrasi
teorilerinde ou zaman grmezden gelinen bir eitsizliin altnda yatan bu miza veya miras
farklldr.
imdi Brahmanlarn bu nazariyesine biraz daha yakndan bakabiliriz. Dnya srecinin ritmik
karakterinde temel bir etkenin farkna varlmaldr. Bu ritim byk zne ve Nesne, Ben ve Benolmayan, rade ve Madde, Birlik ve Farkllk, Sevgi ve Nefret ztlyla ve dier btn iftlerde
grlen byk kartlkla belirlenir. Bu kartlarn karlkl oyunu hissedilen ve kaydedilen
varoluun btnn, Ba-sonu olmayan oluu (samsara) belirler ve oluturur. Doum ve lm,
yaylma ve drlme, ini ve k, sriti ve samhara onun karakteristik zelliini oluturur. Her
ferdi hayatncemat, nebat, hayvan, insan ve ahsi tanrbir balangc ve bir sonu vardr ve bu
yaradl ve yok olu, beliri ve kaybolu dnya srecinin zndendir ve mazide, halde ve
istikbalde ayn derecede teekkl eder. u halde bu gre gre her ferdi benliin (jivatman)
veya genel yaama iradesinin mstakil davurumunun (ichchha, trina)kendi evriminin belli
bir aamasna (gati) ulam olarak grlmesi gerekir. Ayn ey bir milletin, bir gezegenin, ve bir
kozmik sistemin ortak hayat iin de geerlidir. Ayrca bu erinin dnm noktasna insanda
ulald dnlr ve Hindularn (ve Budaclarn) insan suretinde domaya bu kadar byk

nem ve deer atfetmelerinin sebebi budur. Dnm noktasna ulalmazdan nceHristiyan


ilahiyatnn terminolojisini kullanmak gerekirsetabii insan egemendir; geildikten sonra ise
yeniden domu insan. Dnm noktas birdenbire vaki olu olarak grlmemelidir, nk ikisinin
artlar i ie geer ve psikolojik ekim merkezinin deiimi nesiller boyu devam edebilir; veya
dnm noktas eer ani bir olay olarak grnrse bu ancak olgun bir meyvenin dnn ani
grnmesi anlamnda olabilir.
Bu byk erinin zerindeki yerlerine, yani ruhi yalarna gre, gze arpan insan tipini
tanyabiliriz. Bunlardan ilki avam yahut ayaktakmdr. Bunlarn zihni srekli olarak "ben" ve
"benim" dncesiyle meguldr; peinde olduklar tek ey kendilerini zorla kabul ettirmektir,
fakat bir taraftan misilleme, kanun ve lmden sonra ceza korkusuyla, dier yandan aile sevgisi
ve lke sevgisinin ilk nveleriyle dizginlenirler. Bunlar esas itibariyle Blake'in "Yiyiciler"i,
Nietzsche'nin "Kleleri"dir. Bunlar daha kk, ama yine byk bir dnceli ve iyi insanlar
kmesi takip eder. Bunlarn davranlarn byk lde vazife duygusu belirler ama i hayatlar
hl eski dem ile yeni insan arasndaki atma alandr. Bu tip insanlar bir yandan iktidar ve
hret tutkusu, az veya ok soylu ihtiras, dier yandan hesap kar gzetmez insanlk sevgisi
harekete geirir. Fakat bunlar nadiren btn-insanlardr ve bak alar hem zgeci hem dar ve
bencildir. Byk bunalm dnemlerinde bu insanlar hakiki tabiatlarn aa vururlar ve
grnenden ne lde az veya ok ilerlemi olduklarn gsterirler. Fakat bu zgrl tatmaya
balam olanlarn tmnn hl kurallarla ynlendirilmesi gerekir. Son olarak ok daha az
saydaki byk adamlarkahramanlar, kurtarclar, azizler ve avatarlargelir. Bunlar byk
bunalm dnemini kesinkes gemi ve huzura ulamlardr veya en azndan genel olarak ender
rastlanan ve yanlgdan uzak hayat grne ulamlardr. Bunlar Blake'in"reticiler"i,
Nietzsche'nin "Efendiler"i, kendi snrlar iinde Brahmanlardr ve stninsan ve Bodhisattva
tabiatn paylarlar. Onlarn faaliyetlerini kurallar deil sevgileri ve bilgelikleri belirler. Onlar bu
dnyada, fakat dnyadan deil, insanln ieidir; onlar nderlerimiz ve retmenlerimizdir.
Bu snar insan toplumunun doal hiyerarisini oluturur. Toplum dzeniyle megul olan
Brahmanlar ideal bir toplumda, yani kendi amacn (purushartha){118} tahakkuk ettirmek iin
insan tarafndan mahsus tasarlanm olan bir toplumda, herkese kendi ruhi durumunun gerekli
kld tecrbe iin frsat sunulmakla kalmayp, ynetimde de en iyilerin ve en bilgelerin sz sahibi
olmas gerektiine sarslmaz bir inanla knidiler. deal bir toplumun omurgasn sekinlerden,
hem zihni, hem ruhi bakmdan sekin olanlardan bakasnn oluturmas onlara imknsz
grnyordu. Hem kana hem kltre dayal verasete sarslmaz bir inanla bal olduklar iin
mevcut mesleki snf temeli zerinde ideal bir toplumun oluturulabileceini dnyorlard.
"Eer," diye dnyorlard, "tabii snar belirleyebilirsek o zaman her birine uygun vazifeleri

(svadharma, zati norm) ve uygun eref payesini veririz; bu hem zorunlu almann uygun
taksimini kolaylatracak, hem rs beceri ve maharetin nesilden nesile aktarlmasn salayacak,
dolaysyla her trl toplumsal ihtiras ihtimalini ortadan kaldracak, hem de herkesin ihtiya
duyduu tecrbe ve faaliyeti her insan teki iin mmkn hale getirecektir. Onlar tabii bir yasayla
bireysel benliin her zaman, veya hemen hemen her zaman kendi uygun evresine doduunu
kabul ediyorlard. Eer onlar bu konuda yanlyorlardysa, o zaman ayn amalar
gerekletirmenin daha iyi bir yolunu bulmak bakalarna kalr. Bunun imknsz olduunu
sylemiyorum; fakat Brahmanlarn kast sisteminin ideal bir topluma doru o zamana kadar
yaplm en baarl deneme olduu kolay kolay inkr edilemeyecektir. Onlarn ngrdkleri bu
toplumda rekabeti bir nitelii gerekletirmeye dnk hibir giriimde bulunulmayacak, fakat
btn karlar ayn olarak grlecektir. nsan ruhlarnn yalarnn farklln kabul edenlere bu,
yegne hakiki komnizm olarak grnecektir.
Kast sistemini bir tasavvur olarak veya ili tatbikat iinde tasvir etmek kitaplk apta bir itir.
Fakat ayrt edici zelliklerinden birkana dikkat ekebiliriz. Bir Brahman ile udra arasndaki
farklln mahiyetine bir udra'nn hata yapamayaca grnde iaret edilir,{119} bu onun
yksek kastlarn sabrna son derece muhta olduunu kabul eden bir grtr ve kraln masum
olduunu, hata yapamayacan ngren bat retisinin tamamen tersidir. Bu hukuki ceza
retisinde ok iyi aklanr, ayn su veya kusurdan dolay Vaisya udra'ya gre iki kat daha ar,
Katriya kat daha ar, Brahman iki veya hatta drt kat daha ar cezaya arptrlr. nk
sorumluluk akl ve mevkie gre artar. udra ayn zamanda Brahman'n mecbur olduu saysz
fedakrlk biimlerinden de muaftr. O mesela baya yiyeceklere dknlk gsterebilir, dul
yeniden evlenebilir. udra'nn hibir surette teki kastlarn saysn gememesi gerektii
dncesinin kuvvetle savunulduu dikkate deer bir husus olarak mahede edilebilir; eer
udralarn says ok olursa, klelerin saysnn yurttalar getiinde Greklerin bana geldii gibi,
aznlkta kalan bilgelerin sesi sadece saylarn arlyla boulabilir.
Makine tezghlarnn tanzimiyle uraan modern zanaatkrlar byk makine ve fabrikalarn
kurulup altrlmasnn byk gnah saylmasna aracaklardr; byk tekilatlar ancak kamu
yararna kurulup altrlacaklardr.{120}
Doal snar kabul edilirse, imdi demokrasi olarak grlen eyin iyi unsurlarndan biri
kastlar kendi kendini ynetir hale getirerek salanmt; bylece bir kimsenin kendi akranlar
veya emsalleri tarafndan yarglanmas temin edilmi oluyordu (halbuki endstriyel demokraside
bir sanat tccarlardan mteekkil bir jri veya bir kaak avc toprak sahiplerinin oluturduu
hakim heyeti tarafndan yarglanabilir). Kast iinde herkes iin frsat eitlii vard ve kast bir

btn olarak ortak imtiyazlara ve mesuliyetlere sahipti. Bu ekilde rgtlenen toplum imdilerde
lonca sosyalizmi denilen eye byk benzerlik gsterir.
Adil ve salkl bir toplumda vazife ehliyet ve kabiliyete dayanmaldr; ve normal bireyde
kabiliyet ve temayl birbirinden ayrlmaz (bu "iilik yetenei"dir). Dolaysyla Sendikalistlerin
teorisinde, keza Hindistan'n kast rgtlenmesinde ideale yakn bir zevk klfet, mecburiyet
hrriyet dengesini grp tanyabiliriz; ve meslek veya dharma szckleri tam da bu zdelii ima
eder. Bireycilik ve toplumculuk vazife kavramnda birleir.
Brahmanlarn nazariyesinin eitim meseleleriyle de ok geni bir alakas vardr.
"Okuma,"der, Garuda Purana, "bilgelikten yoksun biri iin kre ayna gibidir." Brahmanlar
dzenlenmemi bilgiye veya kiinin kendi emeiyle kazanmad gr ve kanaatlere kymet
vermezlerdi, hatta bunlar maharetten yoksun zanaatkrlarn elindeki tehlikeli aletlere
benzetirlerdi. En byk nemi ve zeni karakterin geliimine gsterirlerdi. Irsi yatknlklara dayal
maharet ve becerilerin raklk yoluyla kast iinde nesilden nesile aktarlmas salanrd. Fakat
Brahmanlarn takip ettikleri yntem modern ideallerden en ok bizim genellikle yksek
eitimden anladmz ey bakmndan farkllk gsterir. nk herkesin her trl bilgiye
ulaabilir olmas arzu edilir bir durum olarak bile dnlmezdi. Eitimin anahtar kiilikte
aranmaldr. retmeyi bir meslekten daha nemsiz olarak gren retmen olmamaldr (kimse
"Vedalar satamaz") ve onu almaya hazr talebeyi buluncaya kadar hibir retmen bilgisini
aktarmamaldr ve bunun delili doru sorularn sorulmasnda aranmaldr. "Nasl ki krekle kazan
suyu elde ederse, itaatkr talebe de retmeninde olan bilgiyi elde eder."{121}
Erkek ve kadnn iza durumu da kayda deerdir. Belki de kadn, genel olarak, daha gen bir
ruhtur, Paracelsus'un ifade ettii gibi, "dnyaya erkekten daha yakndr". Fakat hangisinin stn,
hangisinin aa olduu konusunda sz yarna girmek lzumsuzdur; nk burada rekabeti
eitlik meselesi gz nnde bulundurulmaz.{122} Evliliin ana moti sadece bireysel tatmin deil
fakat Purusharthann, hayatn amalarnn gerekletirilmesidir ve kadndan sahadharmacharini,
"toplum ve din vecibelerinin yerine getirilmesinde i birlii yapan" diye sz edilir. Benzer ekilde
daha geni planda toplum iin de kast sistemi blmekten ziyade birletirmek iin tasarlanmtr.
Farkl kastlardan kimselerin farkl snardan olan kimselerden daha ok mterekleri vardr.
Endstriyel demokrasilerde ve sekler eitim sisteminin egemen olduu toplumda insan
kmeleri ok daha esasl ekilde birbirinden ayrlmtr; batl bir profesr bir demiryolu iisini bir
Brahman'n udra'y anladnn yars kadar bile anlayamaz. Yaknlarda dikkat ekildii zere,
"Hindu toplumunun eteklerine asl en aa parya bir anlamda Brahman idealinin herhangi bir
rahip kadar tilmizidir".

Geriye yukarda sylenmi olanlar gnmzn acil meselelerine tatbik etmek kalyor.
Hindistan'n dnyaya dini felsefesinden ve felsefenin toplum meselelerine tatbikine inancndan
baka sunacak deerinin olmadn syledim. Buna mevcut bunalma{123} ve dou bat ilikisine
dair birka sz eklenebilir. nce Hindistan'da grdmz eyin k halinde olan ibirliine
dayal bir toplum olduunu anlayalm. Bat toplumu hibir zaman bu kadar yksek tekilatlanma
seviyesine ulaamad fakat tekilatland kadar zlp dalmas Hindistan'da
grdmzden ok daha byk bir hzla olup bitti. Ve Avrupa'nn, snai rekabetin iine en bata
gmld iin onun iinden de en nce kacan umut edebiliriz. Mstakbel ibirliinin
tohumlar uzun zaman nce atld, ve yeniden yaplanma istikametinde bilinli ve belki ayn
zamanda bilinsiz bir abay ak biimde tanyabiliriz.
Bu arada Asya'nn k ksmen i zorunluluk sebebiyle nk halihazrda ibirliinden
rekabete doru toplumsal deimeye ilerleme deniyor ve bu siyasi iktidarn kesinkes geri
alnmasn vaat eder grnyorve ksmen de sanayicilerin ykc smrsnn sonucu olarak
hzlanyor. Hatta yeni an peygamberleri denilebilecek Avrupal dnrler bile sadece
Avrupa'da gerekleen bir gelimeyi dnmekle yetiniyorlar. Fakat modern dnyann irtibat ve
haberlemelerin yava seyrettii eski dnya olmadn akldan karmamak gerekiyor; bugn
Hindistan veya Japonya'da yaplan eyin Avrupa ve Amerika'da dorudan manevi ve iktisadi
sonular olmaktadr. Dou doudur, bat da bat demek kafay kuma gmmekten farksz.{124}
Dou batya ve onun btnyle yeni ve byleyici laissez-faire teorisine kara sevdayla tutkun
kald srece batda daha yksek bir toplum dzeni tesis etmek imknszdr.
Dolaysyla Asya'nn sratli d insanln ve bat sosyal idealizminin gelecei iin kt bir
alamettir ve bunun iaretleri imdiden grlebilmektedir. Avrupa'nn yapc / onarc dncesi ya
bilgisizlik sebebiyle veya Asya'y kmsedii iin doulu lozoarn ibirliini aramay ihmal
ederse sanayicilikle mcadele etmek iin Avrupa'nn yetersiz kalaca bir zaman gelecektir;
nk bu dman Asya'ya da yerlemeye balamtr. ngiliz smrgelerinin ve Amerika'nn
Asya'nn ucuz i gcne kar kendilerini gmen yasalaryla korumalar yeterli olmayacaktr; bu
sadece geici bir tedbirdir ve adaletsizlii ve insafszl bir tarafa, muhtemelen sonular
itibariyle faydadan ok zarar getirecektir. Avrupa milletleri Asya'da mstemlekeler edindikleri ve
edinmeyi istedikleri srece her milletin kendi hkmet biimini kendisinin semesini ve kendi
hayatn yaamasn{125} ngren Avrupa milliyetilik idealinin gerekletirilmesi de mmkn
deildir. Yaplmas gereken ortak hedeer iin dou ve batnn bilinli ibirliinin salanmasdr;
birinin dierine tabi olmas veya boyun emesi de, birbirlerine devaml yabanclamalar da
sorunu zmeyecektir. Eer Asya Avrupa ile olmazsa ona kar olacaktr ve o zaman idealist
Avrupa ile maddeci bir Asya arasnda korkun bir iktisadi, hatta silahl atma ortaya kabilir.

Meseleyi bir baka ekilde koymak gerekirse, Asya daha yeni yeni kefedilmeye balad iin
Avrupa'nn Asya dncesine borlu olduu eyin tam olarak farknda deiliz. Ve dier yandan
Avrupa modern zamanlarda Asya'ya korkun zararlar verdi, hakszlklar yapt.{126} Demek
istediim "uygarlk" mikrobunun Asya'ya byle bir sonucu elde etmeye dnk dorudan Avrupa
teebbslerinden ayr olarak yaylmayaca gibi bir ey deildir, tam tersine; fakat Asya
toplumunun dharma temelinden szleme temeline dnn bilinsiz enstrmanlar olmu
olanlarn byk sorumluluklar ve borlar inkr edilemez.
Asya'nn "ak hava"s gemiin bir ryasndan ibaret deildir. dealizm var ve modern
Hindistan'da idealistler ok, hatta yarm yzyllk sel bir eitimin batan kardklar arasnda bile
var. Hepimiz ilerleme yanlsamasna kanmadk, fakat Avrupal meslektalarmzn bazlar gibi biz
de, "insan hayatnn telal endieyle ve maddi nesneler ve komforlar peinde koturmaca ile
heba edilmeyeceini, fakat insanda kuvve halinde bulunan zihni, ahlaki ve ruhani gleri
gelitirmekte kullanlmas gerektiini btn dnyann tekrar renecei daha iyi hayat
artlarnn gelmesini" arzu ediyoruz.{127} u halde Avrupa'nn bu borcu en iyi modern Asya ile
Avrupa'nn tecrbe edecei ruhun her serveninde ibirlii yollar aranarak denebilecektirve
bunun kendisine de snrsz faydas dokunacaktr. Bunun u eski "douyu uygarlatrmak
Avrupa'nn vazifesidir" krini terk etmeyi gerekli klaca dorudur; fakat bir lde Ttonik ve
emperyal Kultur gr zaten gzden dmtr. Ortak dnya uygarl iin ihtiya duyulan ey
ortak meselelerin kabul ve zmlerinde ibirlii yapmaktr. Eer Hindistan'n bir dnya
uygarlnn gereklemesine katkda bulunmak iin hangi i zenginlikleriyle yardma koaca
sorulursa, o zaman Hint bak asndan cevap, onun dinlerinde ve felsefesinde, ve soyut teoriyi
pratik hayata srekli tatbikinde aranmaldr.

V.Dou Metinlerinin evirisi zerine - Ananda K. Coomaraswamy

Dou Metinlerinin evirisi zerine{128}

Edebi adan ele alnp deerlendirildiinde ve daha da nemlisi tahakkuk anlamna gelen
sadhana olarak asli deerleri bakmndan mevcut Veda metinlerinin evirilerinin "lafz
tercme"lerden te bir kymet tamadklar sylenebilir. Bunlar ancak [talebeler iin] ara gere
olarak bir deer ifade edebilir ve asl metinlere bavurabilecek, buna emek ve mesai ayrabilecek
durumda olan aratrmaclarn ellerinde faydal olabilir. Bu Dounun Kutsal Kitaplarnn asl
metinleri okuyabilecek hatta bunlara mracaat edebilecek durumda olmayanlar iin bugn bile
eriilmez olduklarn sylemeye varr ve bunlar byk ounluktur. Eer oklarnn dnd
gibi Bat ve Dounun mmkn yegne uzlamas zihni / kri dzlemde olacaksa karlkl
anlamann nndeki en temel engel burada yatmaktadr.
Yanl eviri uzmanlarn ne zen veya gayret eksikliine mal edilebilir, ne dou dillerine
yetersiz vukuyetlerine atfedilebilir; bunun sebebi daha ok ngilizceyi yetersiz kullanmlarnda
aranmaldr. u var ki, yanl evirinin ksmen uzmanlarn zihinlerinin geri planndaki dini
nyarglarn veya daha dorusu hissiyatlarnn iin ierisine karmasnn bir sonucu olduunu
inkr etmek ar gitmek olur. Byleleri ilk ilkeler konusunda yetersiz ve yeteneksiz olduklar gibi
Hristiyanlk dnda baka bir retinin, kabul edilmi Hristiyan bir reti kendileri, fert olarak
kendileri iin olmasa bile, en azndan Avrupa gelenei iin ne ifade ediyorsa muhtemelen ayn
eyi ifade ediyor olabileceini kabulde de ou zaman bilin altlar itibariyle gnlszdrler. Beri
yandan yakn zamanlarn aratrmaclarnda herhangi bir dini nyargnn olmadn kabul etsek
dahi bilimsel dedikleri bak alar ve aldklar uzmanlk eitimleri Hristiyan metaziinin,
ilahiyatnn ve hikemiyatnn anlalmas konusunda nlerinde neredeyse kanlmaz bir engel
oluturmaktadr ki burada tam eviri iin gerekli ngilizce tabir yahut stlahlarn bulunmas
yeterlidir. Mesela: temelsiz, bilmeme, uurum, sudur, Ruh, eme, z, doa, cevher, hipostaz,
riayet, itibar, by, melek, hemahenk, kavrayan / kapsayan vb. gibi tabirler teknik anlamlar
iinde onun btnyle bilgisi dndadr. Daarcklarn ve bak alarn Avrupal uzmanlarn
yaymlanm eserlerinden elde ettikleri iin Dou metinlerinden eviriler yapanlar da benzer
ekilde snrldr.
Yukarda sylenmi olanlarn anlalmasna yardm edecek misaller olarak iyi bilinen
Sanskrite szcn, yani Mya, Deva ve Tapasn karlyla ilgili suggestions raisonneesi
sunuyor ve bunlarn tutarl biimde "By", "Melek" ve "Younlama" ile karlanmas

gerektiini veya asli biimleriyle evrilmeden braklmalarn neriyorum.


Birka Misal:
My, Deva, Tapas
My
My Prakritinin, vara'daki, kendi kendini belirlemi Zattaki (Atman) tezahrn
ekillendirici gcn veya failin isimlerinden biridir, ki o Zatta Prua ve Prakriti birlemi ilkeler
olarak varln srdrr.{129} Bir baka ifadeyle, Zatn tanziminde Prua "ondan", Akaa{130}
"onda", Maya "onun sayesinde" tezahr, gereklik (satya), "hayat" olabilir.
Yanl olarak "tabiat" dediimiz{131} ve fenomenal dnya olan (jagat, loka) bu tezahr ancak
in actu [bilil] vcut bulur, asla var olmak iin durmaz. My-vda retisi dnyann ne Mya
olduunu ne de olumadn ileri srer,{132} fakat sadece onun belli bir tarzda, yani temeli
(pradhna) veya olu vastas itibariyle Mayaya sahip olarak olutuunu ileri srer. nya-vda
retisiki Tathat, "ylelik" retisinden ve Yathbhta, "Olduu haliyle" retisinden
koparlamazDnyann olumadn iddia etmez: onun iddia ettii ey dnyann hem
"Boluk"{133} hem "ylelik" olduudur. Bir baka ifadeyle, Dnya mstakil zatyla kaim
(svvasthita, veya kendine yeter) ilkelerin bir kilii olarak dndmz kadaryla gerekd,
fakat yleliiyle, "Olduu haliyle" gerektir; ki bu Vedntann grn anlatmann bir baka
yolundan ibarettir. Bundan baka anlalabilir yegne retiye{134} tma-vda denebilir, ki ilk
Budaclkta yanl anlalm haliyle Atman retisiyle ilgilidir; burada Vedalarn Atman' (Zat)
Nesne karsnda zne yerine koyduu varsaylr; ki aslnda Atman'n "yle olmad"na (neti,
neti) iaret etmek yeterli olmaldr. O halde Vedanta'nn inkr ettii ey bilen ve bilinen vb.'nin
(her ne kadar bizim bak amzdan mstakil olarak dnlebilir olsa da) mstakil ve zatyla
kaim (svvasthita, svayambh) varlklar olduudur; iddia ettii ey bilen ve bilinen vb.'nin Zatn
(Atman) ortak veheleri olduudur, ki Zat Dnyann Oluu olarak Saf Fiil Birlii iinde tezahr
eder.{135} Dier bir ifadeyle Dnya, Zat (Atman) veya yleliktir (Tathat); bizim tecrbi Dnya
anlaymzdan Yanlgdr (Avidy).
"Ben (Zat) Mayam ile (Dnya) olurum".{136} Ne fail ne faaliyet il (tekevvn) ile eanlamldr,
tpk bunun gibi Mya da var olanlarn (bhtni) dnyas (jagat, loka) deildir. Myya Moha,
yanlsama veya aldanma denebilir ki onun vastasyla dnya kandrlr (mohita); fakat My
tarafndan saf Akllar (prajn) paralanm olan u dk tabiatl (asura-bhva) kandrlm
(mudha) varlklarn kendileri vehim yahut yanlsama deildir, nk Kurtulular ne kadar uzak
olursa olsun (my-nivrtti, Svetsivatara Upaniad, I, 10) yine de mmkndr, hatta bunlar

hakknda bile hl "O sensin" denebilir. O halde Beni (Zat) bilmeyen dnya ne tr bir a(jala,
kalila) ile aldanr? Varlklarda deiik ekillerde kavranlan nitelikler / zelliklerle ( guna, yani
kudret, faaliyet, atalet{137}) o kadar ki bunlar karlkl olarak ayrt edilir; ve nihayet "iftler"
(dvandvu), kavramlarla ki dnya bunlarla tez ve kar tez olarak grlr. Benliin yanlsamas
kendisi de dahil olmak zere dnya zatyla kaim birimler okluu olarak yanlg dolu kavrayna /
algsna dayanr ve bu yanlsama sonucunda bu birimlere bu haliyle koparlamaz bir ballk
[merbutiyet] veya istikrah duyar. Bu yanlsama, ahsi vehesi abhimana, benlik, "ben-lik", "ilk
gnah" itibariyle, Prua, ahs, Ezeli nsan olarak dnyada olduu kadaryla bizzat Tanr
tarafndan paylalr. Fakat Tanry nesnel olarak ezamanl olu btnl iinde btnyle
kuvveden ile dnmemi sakl imkna sahip olarak dnmek ayn yanlsamann bir vehesi
olacaktr: yani "Onu" sub specie aeternitatis{138} dnyadan baka olarak dnmek yanlsamas.
Dnyadan kendine yeter olma niteliinin esirgenmesi halinde yle bir yadsmada bulunmu
oluruz ki, bir yabani tavann boynuzlarnn gerekliini veya kadiri mutlakln zamann iinde
olmu veya olumu ya da zamann te kys olmamak iin zaman ierisinde olmu veya
olabilecek eyi vcuda getirebileceini (ve bu sebepten tr zamann tesindedir) inkr
ettiimizde ne anlama geliyorsa bu da ancak o anlama gelir.
Fiil / faaliyet, hayat, deiim ve haf tabirle "ilerleme" denilen eyin gerekte benliin
kartlarn niteliklerine ve iftlerine tepkilerinin bir ardklndan baka bir eyi temsil etmediini
ve Vedalarn bak asndan btn bu farknda olunmayan ve ilevsel tepkilerin Hayat deil
fakat sadece "yaama"y temsil ettiini yeniden belirtmek gereksizdir. Mesela bilgi edinme
"Hayat" deil, fakat sadece bilenin bilinene (olgu) bir tepkisidir. Daha da tasrih etmek gerekirse
Tahakkuk [realisation] olarak bilgi Hayat, Zatn Hayatdr ve o ne bilende ne bilinendedir,
dolaysz ve sonsuz bir il, adaequatio (Skr. taddkdrata) rei et intellectus{139} olarak bizatihi
kendisindedir: sanat da benzer tarzda, ne grende ne grnende, ne sanatda ne eserdedir,
fakat bizatihi kendisinde consonantia (Skr. sdrsya) diversorum{140} olarak Hayattr; sadakat ve
arzu (bhakti, prema, kma) kta veya maukta deil fakat k ile maukun kalbin boyutsuz
maarasnda bulumasndadr, "Dorusu bir melein, kocann, karnn deerli veya kymetli olan
her neyse olma veya sahip olma iin deil fakat Zatn sevgisi iin," Brhadranyaka Upaniad, II, 4,
5 ve " 'Onun baka kendisinin baka olduunu' dnerek (Zattan) baka herhangi bir melee
yaklaan{141} kimse bilmez (na sa veda)" age. L, 4,10. Vedalarn bak asndan sadece bu
"Hayat"tr ki "bizim" bilincimizin merkezinde, akn Zatta byle dorudan tecrbe edilir; ve
haricen saf bir suhulet fesahat yahut mutlak samimiyet [kendiliindenlik] iinde da vurulur
(Skr. sahaja, ince, shen, slam, selam, Hristiyanlkta tasasz veya saiksiz feragat / uzlet (asakta){142}) ki bu il olmayan ildir.{143} Vedalarn "ncil"i, her ne kadar Vedalar bhakti-vadaya

gre deil bilgi asndan konuurlarsa da bu kurtuluun, zgrlk ve genilemenin szcklerin


en tam anlamnda{144} her zaman ve daima bilkuvve gerekletirildii ve bilil gerekletirilebilir
olduu retisidir: "Gklerin Melektu sizin iinizdedir",Bugn siz Cennette benimle
olacaksnz".{145}
u halde My aslnda "dourulmu", prakrti-ja veya prkrta{146} olarak nitelendirilmesi
gereken dnya olarak "Tabiat" deil kelimenin gerek ve teknik anlamnda "tabiat"tr. My
tezahrn ortaya kt vastadr. Yaratc (Prajapati vb. veya Prajapati-Vac sfatyla vara, Baba
ve Kelam) bu vastann efendisi olarak My-vin diye isimlendirilir; dnya my-mayadr,
mydan,"teshir"den "vcuda getirilmi" veya "teshirli "tarzda"dr... Bundan baka onun
yarattklar, rettikleri veya tezahrleri ile indra-jlas ("indra'nn a") hissi olarak algladmz
dnyaya benzeyen bir hayran brakma (moha-kalila) veya teshir (vasi-karana) olan lml
sihirbaznkiler arasnda mukayese yaplr. Bu anlamda ngilizcedeki sihir [magic] ve sihirbaz
[magican], bir Roman de Merlin'inin artk tam olarak mevcut olmayan on beinci yzyl ngilizce
evirisi olan Merlin'in oyununda (lila) ve ahsnda misalini bulur:"dedi Merlin... nk ben bu su
zerinde yryebilirim ve ayaklarm slanmaz ve ayrca ben hi su olmayan bir yerde bir nehir
oluturabilirim," ki bunu gerekletirmitir, btn bunlar ormandan (Brioke) karm ve
"ormann ortasnda" bir daire iinde gstermitir ve "uzunca bir sre durduktan" sonra gnn
sonunda ormana geri dnm, birdenbire kaybolmu ve "kimse onlarn ne olduunu
bilememitir".{147}
Bhme'nin syledii gibi, "Sihirbazn bu Sr iinde (Mysterium Magnum,Tanrsal sudur)
isteine gre hareket edecek gc vardr ve istediini yapabilir", nk "her bir mysterium
dierinin aynas ve kalbdr" her ne kadar "vcuda getirecei unsurla donanmas gerekse
de".{148}
Dnyay tanrsal bir sihri kullanan Tanrsal bir Sihirbazn eseri olarak izah eden de yine
Bhme'dir:"Sihir sonsuzluun anas, btn varolanlarn varl (varoluu)... Tabiatn asli
durumu... cevheri olmayan bir kalptr, fakat kendisini maddi-cismani varlkta gsterir... onda Fiat
[Ik] vardr... btn varolanlarn varlnn tm biimleri Sihirdedir. O dnyada da bir anadr,
ve her bir eyi o eyin isteinin kalbna gre vcuda getirir... Sihir anlama deildir fakat anlamaya
gre bir yaratmadr ve kendisini iyiye de ktye de uydurur... Sihir Tabiatn kt anadr ve
anlama Tabiattan kan anadr... Hlasa Sihir rade-ruhtaki faaliyettir."{149}
Dolaysyla Sihir Tanr'nn hneri veya sanatdr ki onunla dnyann oluunu izhar eder veya
vcuda getirir; ve baka varlklarda itirak yoluyla veya "dierinin yansmas veya rnei" olarak
vardr. Sanskrite "My"nn ngilizce "Sihir"[Magic] olarak evrilmesi gerektiinin ispat

konusunda baka bir eye gerek yoktur.


Deva
vara (saguna Brahman, Atman) ve vara iin kullanldnda iva veya Vinu gibi ahs
isimleri Hristiyanlkta kullanlan anlamda Tanr'nn Sanskritedeki doru muadillerinden ibarettir;
nirguna Brahman ise Zat Uluhiyet'tir. Her ne kadar bu kmelerin her birinde ba (ou zaman
Mahdeva'da olduu gibi Mah,"Byk"nekiyle ifade edildii zere) olsa da, vara'nn ayn
zamanda Deva, Bhuta, Yaka, Asura vb. olmasndan, ve bu cins nitelemelerin her biri "
Dnya''daki varlk durumlarnn belirsiz bir eitlilii ile ilgili olarak kullanlabildii iin bir Hindu
oktanrclna dair yaygn kanaat ortaya kmtr; nasl ki slam noktay nazarndan
Hristiyanlktaki Teslis benzer bir oktanrcl temsil ederse; oysa burada asl veya maksat birdir,
deien sadece bak alardr.{150} Fakat bir Hristiyan: Tanr'nn "sadece Varlk" olduunu
syleyebilir, nitekim Eckhart syler ve yine de baka her trl "varlk"tan Tanr'nn dierleri
arasnda sadece bir varlk, belki bir bakasna denk veya daha aa, olduunu kastetmeksizin
sz etmesi gerekir, tpk bunun gibi, Deva vb. gibi Veda tabirlerinde hem bir birlik hem bir
hiyerari gerektii gibi takdir edilmez. Hatta Hristiyanlkta Tanry bir melek olarak adlandrmann
uygunluu hususunda tartmalar olmu ve genel olarak bunun bir inantan ok bir maslahat
meselesi olduu sonucuna varlmtr, nitekim aya, IX, 6'daki (Sept. ev.) "Byk Nasihat
Melei" deyimi ile muhtemelen Tanr'dan sz edilir, kr. Eckhart'n "bamelek" ve Brhadar. Up 1,
2, 7'deki "Tek Melek" ifadesi.
Deva'nn mutat ve ayrm gzetmeksizin "Tanr" veya "tanr" olarak karlanmas, her ne
kadar ksmen pagan oktanrcl ihtimalini darda brakmayan ides xese balanabilirse de
etimolojik bakmdan da dorulanr ve bilimsel bakmdan doru bir tretmeye dikkatsiz
bamllktan kaynaklanabilecek yanlg trne iyi bir misal sunar. Deva aslnda Latince deus,
ngilizce deity, divine szcklerine karlk gelir, her ne kadar Zend daeva Sanskrite Devana her
zaman tam olarak "Tanr" anlamna gelmeyecei ikazn hatrlatyorsa da.
Deva lafzen "Parlayan, Ik Saan"dr; doru karlk "Melek"tir, "parlay" sanatta bir ayla
veya huzmeler ile temsil edilen daha yksek Devalar ilkeler veya saf akllar veya "Aeonlar"
(prabh, praksa), bilil varolu imknlarna (My, veya Apah "Sular") akseder. Devalar ve
Devatalara Brahman'n azalar ve uzuvlar (anga) ya da hiyerarilerine gre (sthna-vibhga)
Atman'n nitelikleri (bhakti) veya melikleri (vibhuti) denir: nasl ki Hristiyanlkta Melekler
hiyerarileri ve snar iinde Tanrnn vekilleri, melikleri ve elileri ise. Bu benzerlik o kadar geni
boyutlardadr ki nasl ki Hint geleneinde vara dahil Devalarn krsleri ve vastalar (asana,
vahana) ve nitelikleri ve silahlar (yudha purua vb.) ile karlarsak ve kendilerinden Devalar

diye sz edilir ve ikonalarla temsil edilirlerse, Hristiyan hiyerarileri de iinde en yksek zmreden
bir "Tahtlar" ve kincisinde "Melikler" dzeni barndrr; bunlarn meziyeti Tanrnn iradesiyle
"boyun eenlere dzeni benimsetmek", "kt ruhlar zorlamak" ve benzeridir, nitekim Hint
Devalarnn yudha Purualar da onlarn buyruuyla ortaya kar ve onlarn iradelerinin icra /
infaz ve vastalardr. Melekler ve Bamelekler hiyeraride en aa zmredendirler ve ileri
neredeyse tamamen insan hayatyla ilgilidir, bunlar insanlara eli olarak gnderilir, veya bir blge
ve kiiyle ilgili koruyucu olarak hizmet ederler; bunlarn da Hint geleneinde bol miktarda
mukabilleri vardr, hatta ferdi koruyucularn (rakkha devat) mevcudiyeti de bunlara dahildir.
Veda ve Hristiyan gelenei keza meleklerin mahalli hareket bamszl konusunda da uzlama
iindedirler. Ve son olarak Devalarn saysnn genellikle otuz bin, meleklerinkinin ise saysz
olduu sylenir, San Tommaso D'Aquino'nun, "bunun meleklerin tam says olduu da
sylenemez" ifadesi her iki durumda da geerli olabilir.{151}
Bundan baka mnferit olarak Devalarn lmez (amara) olduklar sylendiinde bu onlarn
belli bir varlk dzlemindeki (loka) bekalarn ifade eder, baka herhangi bir hal deiikliine,
Zamann ak iinde "yeniden lm"e{152} tabi olmadklarn deil; her ne kadar bu onlarn
Zamann sonunda (klpnta){153} aslnda bir tr lm, ama kesinlikle mors janua vitae{154} olan
Brahman'a doal dnlerini darda brakmasa da. Devalarn da mnferiden deil fakat igal
ettikleri durum (sthna) olarak lmez olduklar sylenir ve bu onlarn ilkeler olarak
lmszlklerine iaret eder, nitekim bir baka ada imdiki ndra'dan baka birinin indra'nn
tahtn dolduracan sylediimizde demek istediimiz budur. Bu sonraki adan Pancavimsa
Brhmana, VI,9,15'de Devalardan "ilk sudr" (prathamam asrgram), "kalc konuma" (sthita
vyahrtih) diye sz edilir ve burada mevcudiyeti "gnden gne"(svah, svah) olan mnferit
varlklarla (manuyah, "insanlar", "lmller") karlatrlr. St. Gregorius ve St. Augustinus
bununla tam bir uyum iinde"angelus nomen est ocii, non naturae" iddiasnda bulunur; ve nasl
ki yksek devalardan bazlar zamann sonunda bulunmazlarsaHesap Gnnde"letafet ve
tabiat farkllna gre... melek snar da hep olacak fakat meleklere mahsus ilerle ilgili olarak
belli bir derecede kalacak ve belli bir derecede son bulacaklardr" (San Tommaso D'Aquino, Sum.
Th., I. Q. 108, A. 7). Ve ayrca lm olanlardan nasl ki ksmen Devalar diye sz edilir (ve bu
Devann "Tanr" veya "tanr" diye karlanmasnn neden uygun olmadnn zel sebeplerinden
biridir) "insanlar da meleklere mahsus tabakalarn her birinde meleklere denk denecek derecede
izzet ve azameti hak edebilir" (D'Aquino, ibid., A. 8).
Anlatlanlarn neticesinde Devalarn ve Meleklerin tabiat ve ileriyle ilgili mtekabil
kavramlarn teferruatl mukayesesi ile Devann "Tanr" veya "tanr"{155} (ki bu sonuncusu "sahte
tanr"dan pek de farkl deildir) diye karlanmasnn ancak en yksek Deva'nn aktan veya

rtl olarak kastedilmesi halinde meru olduu, dier btn veya hemen hemen btn
durumlarda "Melek" szcnn kullanlmas gerektii yeterince ispatlanm oldu. Ayn ey
ou durumda Yaka iin de geerlidir fakat Yakalar her ne kadar tek bir hiyerari iinde olsalar
da ok farkl snardandr, kimileri meleklerden ziyade cinler ve perilerdir; dolaysyla asl
szcn mevcut haliyle braklmas ou durumda takip edilecek en iyi yoldur. Deva ile Asura
birlikteyse ayn cins niteleme her ikisi iin de geerli olmaldr (nitekim Mikail ve eytan ayn
derecede "Melek"tir) ve eer bir ayrm yaplacaksa Asura "Kara Melek" veya daha dorusu
"Daimon" diye evrilmelidir. Geriye Visve Devatah, "Muhtelif Melekler"in umumiyetle (mesela,
Brhad Devata, 1,69 vd.) Teslisin (tridha) uknumu anlamna geldiine iaret etmek kalyor,
fakat Eckhart'n da ifade ettii zere (II, 153) "melek ordular sayszdr", ancak "zaman ve
saydan ayr ayrmdan habersiz olan biri iin bir de yz de bir olacaktr."

Tapas
Tapas uygulamas ncelikle herhangi bir varln yaratc glerinin kuvvetlenip odakland
zihni bir sretir. Tecrbi muadili Yogilerin ve dierlerinin muhtelif ilecilik uygulamalarnda
bulunur. Bir evrenin yaratlmasna hazrlk olarak tanrsal varln (belli bir zaman evrimiyle ilgili
Yaratc olarak Tanr) gerekletirdii tapas; ve iva'nn zel taraftarln yeniden elde etmek
amacyla Uma'nn yapt pancgni tapas rnek olarak gsterilebilir. Tapas gz nnde
bulundurulan malum bir maksatla ihtiyari olarak yaanan bir inal halidir. Ruhi manevi
potansiyelin kvlcm noktasna ykselmesi olarak tarif edilebilir; Bhme'nin "ule", "alev",
"alevlenme, tutuma" diye ifade ettiinde veya branice zimzumda karlatmz ayn eydir.
Tapas genellikle "kefaret" diye evrilir; fakat strap, aba, terleme, erime ve birleme
kavramlarnn simgesel olarak mevcut olmasna ramen "kefaret" karl, gemile ilgili
herhangi bir arnma deil, fakat sadece mstakbel bir maksada doru bir gerilim dncesi
olduu iin btnyle uygunsuzdur. ankaracarya{156} tapas bir araya getirmek, toplamak, elde
etmek, idare etmek, hkim olmak anlamna kr kknden bir isim olan "krcchra" ile aklar ve
aba sarf etme, tutma, alkoyma vb. ile tevil eder. imdi ngilizcede "gerilme, gayret gsterme,
(zihn) g / yeinlik temrini, g veya kuvvet art" diye tarif edilen (Webster) intension;
"karakteristik niteliini yksek bir derecede gsterme, yksek etkinlik derecesinde faal olma"
diye tarif edilen intense, ve "youn veya daha doun youn hale gelmek, artan g veya
enerjiyle faal olmak" diye tarif edilen intensify (geisiz) szckleri vardr. Btn bunlardan
yeterince anlalm olmaldr ki tapas genellikle "gerilme" veya "aba / gayret gsterme"; tap ili
de genel olarak "kuvvetlendirmek, younlatrmak" diye evrilmelidir.

Hlasa: Bir disiplin olarak grlen "Mukayeseli Din Aratrmasnn asl amacnn btn dini
genilemelerin temelini tekil eden mterek metazik gelenein kk itibariyle ayn olduunu
gstermek olduunu dnyorum: ki bu gelenek bir kez tesis edildiinde (ve bu dorudan
aydnlatma / kren ve ahlaken gelitirme amacyla deil ancak akli ve kri olarak yaplabilir,
nk akl "ilk ilkelerin habitusu" olarak tarif edilir) temann sonsuzluunun ve beeri karakterin
eitliliinin gerekli kld eitlemeler olarak dinlerin yan yana varolmasna izin verir. Avrupa'nn
"dini msamaha"dan anlad ey kukuculuk ve siyasi maslahat mlahazayla eriilen men bir
kavramdan ibarettir. Temel mlahaza ilkesi mspettir: Yaska'nn szleriyle, "Tanrnn azametiyle
bir hayat ilkesinin muhtelif ekillerde vldn gerekten grr ve anlarz"; Ruysbroeck'un
szleriyle: "Ne doru adlandrabileceimiz ne tam olarak ifade edebileceimiz akl ermez
soyluluu ve ycelii dolaysyla btn bu isimleri Ona veririz".{157} "Ben herkese zel bir ibadettaat biimi verdim. Ben herkese zel bir ifade tarz baladm." ibn Arab, "Hzr- Mutlak ve
Kdir-i Mutlak Tanr'y kimse tek bir inan / itikatla snrlayamaz, nk O "Yznz her nereye
dnerseniz Allah'n vehi oradadr" der [Kuran, II, 109)... Eer bir kimse Cneyt'in "Su, kabnn
rengini alr" szn anlamsa baka insanlarn inanlarna karmaz, fakat her inan biiminde
Tanr'y grr" ve "Onun develeri hangi yolu tutarsa tutsun ben Ak dininin takipisiyim"; Hfz,
"ki orada Turbanl mnzeviler gece gndz Allah' zikrederler, kilise anlar ibadete arr ve
Mesih'in armh' oradadr"; Bhagavad Gita, IV, 11,"nsanlarn drt bir cihetten yrdkleri yol
Banadr". Hatta Aoka'nn, "Meleklerin Sevgilisinin", grd gibi,"kendisininkinin parlakln
artrma amacyla bakalarnn tuttuklar yolu aalayarak kendi yolunu ycelten kimse aslnda
bu davranyla en ar zarar kendisine verir".{158}
Vedalarn

geleneini

benimseyen,

anlayan

ve

uyarnca

yaayanlar

bunun

bir

oktanrcl,{159} bir tmtanrcl,{160} veya mevcudiyetin inkrn temsil ettiini kabul edemezler
ve bu trden bir terminolojinin rtlmesiyle ilgili bilginlerin genellikle kullandklar trden
geerli deliller sunarlar. Yukarda tanmlanan akli / fikri temel zerinde gerekleebilecek olandan
baka Avrupa ve Asya arasnda bir n uzlama tasavvur edilemez, Dounun ve Skolastiin (yani
hakiki Avrupa'nn) bak asndan "sanat"n akln bir paras olduu unutulmamaldr.
u halde "Hristiyanlk dndaki dnyann kutsal kitaplarnn sadece dilbilgisi kurallar
asndan doru olarak deil fakat balamlar iinde zel tabirler bakmndan da gerek
anlamlarna tam bir farkndalkla ve ngilizcedeki tam veya mmkn en yakn muadilleriyle
evrilmesine atfedilen nem abartlm olamaz. Bu yle bir acil mecburiyet ki bu adan tam
olarak yeterli olmayan mevcut btn evirileri yenilemekte hi tereddt etmemeliyiz ve
unutmamalyz ki bu eviriler "amac kendinde" olarak grlemez, okunmay, yorumlanmay,

renilmeyi ve deruni olarak hazmedilmeyi amalarlar. Doru, bu Veda metinlerinin neredeyse


mevcut btn evirilerinin kat kurallara dayal olarak gzden geirilmesini ve daha fazlasn
gerekli klacaktr, fakat bu i mevcut neslin imtina edemeyecei bir vazifedir. Bilginler vazife icab
mesleklerinin artlaryla baldr.

EK

VI.Metafizie Yaklam - Surendranath Dasgupta

Bir Gereklik aratrmasnn bir anlamda metaziin temel grevi olarak grlebileceini
dnmek ok yanl olarak grlmeyebilir. Buna mukabil metaziin bu istikamette son iki veya
bin yl iindeki abalarnn bir baarszlklar dizisi olduunu dnenlerin says az olmayabilir.
Buradan hareketle metazikten ok fazla bir ey umut edilemeyecei ve bu sebepten tr artk
onu terk etmemizin zamannn geldii sonucuna varlabilir. Bir anlamda ben bunun bir yanl
kanaat olduu krindeyim. Kyas yoluyla cevap vermek gerekirse: Bu durumda btn insanln
mkemmeliyet yolundaki manevi / ahlaki abalarnn bir baarszlklar sicili olduundan bahisle
ahlaki abalarmza da son vermemiz gerektiini syleyebiliriz. Metaziin baarszlklarnn
ahlakn baarszlklarndan ne kadar byk olduu konusunda teferruatl bir aratrmaya
girimek gibi bir niyetim yok, nk byle bir eyin bir faydasnn olabileceini dnmyorum.
mrmn geride kalm dnemindeki ahlaki abalarmn baarszlklar nmde olabilir fakat
iimde bu ahlaki sevki tabi olduu srece bu ahlaki abay srdrmem gerekir. Alk yenilecek bir
eyin olmad bilgisiyle doyurulamaz. imizde Gereklie dair yle bir susuzluk var ki metazik
adyla anlan zihn / fikr araylarmz meruiyetini orada bulmaktadr.
Bu zihn/kr araylarn en sonunda nihai sonu olarak salam ve gvenilir bir tecrbe
trne iaret etmeyi gerekli klp klmad veya bizatihi bu araylarn akln / ruhun bu
dorultudaki aln doyurmaya yeterli olup olmad gerek Bat gerek Hint dnyasnda dnen
kafalarn zerinde tam bir uzlamaya varamadklar bir meseledir. Taraar arasnda bu mesele
zerinde srp giden ak ve kesin bir uzlamazlk ve ekimenin uzun bir gemii olduunu
sylemiyorum, fakat bu iki dnyann felsefe tarihinden anlalan o ki, Avrupa'da dnen kafalar
her zaman umumiyetle teorik ve akli aratrmayla tatmin olurken, bizim dnyamzda, her ne
kadar en dakik ve kati akli aratrmann gereklerine riayet edilmeye zen gsterilse de, buna
ilave olarak her zaman akli aratrmann net sonularn dorulayabilecek gerek bir tecrbe
talep edilir. Hint dnyasnda dnrler mantken belli bir sonuca gtren sa teorik dnce
doruluunun yeterli olduunu dnmezlerdi. uras ilgintir ki ayn dnrlerin tecrb
bakmdan tam olarak dorulanabilir olduunu dndkleri ve teorik aratrmann
epistemolojik, ontolojik ve mantki blmleriyle ilgili umutsuz bir uzlamazlk iinde olan atan
dnce sistemlerinin tamamnn fiilen uzlatklar baz metafizik sonular vardr.
Hint dnyasn mdafaaya almyorum, fakat metaziin alan zerine dnmek iin ksa

bir mddet duraklyorum. Her zaman bir yere bir snr koymann ananevi bir yolu vardr. Fakat
ben bununla tatmin olmuyorum. Elbette sizin her zaman kendinize ait bir hududunuz vardr ve
siz her zaman bu kadarnn yeterli olduunu ve daha ileri gitmemek gerektiini syleyebilirsiniz.
Fakat benim nazarmda her trl metazik aratrma temelini ve meruiyetini akln / ruhun
Gereklie ulamaya dnk [sonradan edinmedii bilakis] tabiatnn bir paras olan susuzlukta
bulur. Ve ben bu aratrmann sadece belli teorik karmlar ve yorumlarla snrl olmas gerekip
gerekmediini veya mantki dnce usulleriyle ancak yetersiz ve kusurlu olarak kavranlmaya
allan bir tecrbeye erimenin bandan itibaren akln / ruhun bir tavr olup olmadn kendime
sorarm. Bir Gereklik kri sa bir kir midir yoksa tpk harici bir anlamda bir iir parasnn estetik
mizacmz doyuran bir kir ya da mecazlar sistemi olarak dnlebilmesi gibi akln / ruhun
mantki temayln doyuran tutarl bir kirler sistemi midir? Yoksa Gereklik kri, Gerekliin
doasna dair bir yorumun teorik tutarlln aratrmann ardnda akln / ruhun sadece mantken
doruluundan phe edilemez deil fakat ayn zamanda iinde Gereklik aratrmasnn nihai
meruiyetini ieren bir tecrbe olarak da hissedilmesi gereken bir hakikate ulamaya dnk daha
derin ve az veya ok zmlenemeyen bir eiliminin olduu yolunda bir imay barndrr m? Bir
lozof zihnin mantki temaylnn zevkine, bir ekercinin damak iin tattrc olduu gibi, bir
tedarikik midir sadece? Gereklik krimiz, insan olarak geni bir alan ierisinde ilgimizi eken
belli trden olgular ve ilikileri aklayacak bir kirler sistemi midir? Kesinlikle bu anlamda
metazik dorulanamaz ve bu anlamda dorulanabilir deildir. O zaman farkl kimseler iin
farkl manalara brnen bir akli mitos veya hayal mi olmas gerekir? Shelley, Browning ve Keats'i
okuyor ve zevk duyuyoruz ve ayn ekilde Kant, Hegel ve Lotze'yi okuyoruz. Fakat burada
karmza kan ilki lehine zel bir imtiyaz iddiasnda bulunmayan bir farkllktr. Bilakis her bir
lozof bakalarnnkini darda brakarak kendi sisteminin yegne geerli teori olduu iddiasnda
bulunur. Ne var ki bu geerlilik iddiasnn ifade ettii ey yine kesinlikten uzak ve belirsizdir;
genellikle iki ekle brnr, yani bir sistem mantken dierlerinden daha tutarldr ve tabiatmzn
taleplerini bakalarndan daha ok tatmin eder. Bununla beraber son iddiann tam anlam
kolayca anlalabilir deildir ve birok lozof ou zaman bu belirsizlikten faydalanm
(genellikle farknda olmakszn) ve ona, hibir deerlendirmeye tabi tutmakszn bir tr elverili
yorum kazandrp benzer ekilde bakalarn ikna etmeye almtr. Tabiatmzn taleplerinin bu
tatmininin herhangi bir sistemin geerlilii iin bir lt ya da kabul iin bir iddia olarak
sunulmas da bizi yine zihnimizin mantki tutarllk zleminden ayr olarak metazik
aratrmamzda tatmin edilmesi gereken baka bir susuzluu olduunu dnmeye sevk eder.
Bana yle grnyor ki bilim, felsefe, estetik vb. gibi beeri aratrma alanlarnn ou akli
tutarllkla tamamlanmaya muhta (veya tersi) dorudan tecrbeyle elde edilen bir tatmin

trn gerekli klar. Birisi estetikle urayorsa eletiri ilkelerinin veya ltlerinin tutarll hangi
dzeyde olursa olsun nihai anlamda snanmalarnn estetik algmzn tatminiyle yaplmas
gerektiini anlar; zikle urayorsa yasalarnn tmnn hissi tecrbeyle snanmaya elverili
olmas gerektiini anlar. Fakat felsefede tatminini talep ettiimiz herhangi bir zel tecrbe
trn belirtemeyiz; tatmin edilmesini istediimiz tecrbe tr bana btn taleplerimizin bir
ekilde bulutuu bir odak noktas gibi bir ey grnr. Eer bir tebih yardmyla anlatmama izin
verilseydi, insan olarak farkl trden zlemlerimizin i lemimize tpk k ualar gibi yanstlm
olduklarn ve eer bunlar gzerghlar zerinde birinin veya dierinin tatminiyle
engellenmezlerse hepsinin tek bir noktada buluacaklarn ve bu noktann tesinde baka bir
eyin olmadn sylerdim. Bana yle grnyor ki bu yanstlm odak noktas sanki bandan
beri mnferit eilimlerimizin tatminlerinin tmnn iaret ettii hedef olarak hissedilir. Her bir
tecrbe bize, hep tesindeki alan, diziyi ap geerek kaybolan bir noktann uzak bir belirtisine
iaret etmesi anlamnda ondan bir iz, bir eser tar. Fakat konu dna km oluyoruz ve herhangi
bir metazik aratrmann sonularn bilil ispatlanncaya kadar nceden ngremeyiz. Bu
denemede yapmak istediim ey sadece dorulanabilme gcne sahip herhangi bir metazik
varsaymn kurulmas iin benimsenmesi gereken yntemi ele alp tartmaktr.
Metaziin aratrma konusu baka herhangi bir aratrma alanndan ok daha genitir ve
bunlarn hepsini ahenkli hale getirmeye alt sylenir. Fakat bununla neyin kastedildiini ben
bilmiyorum. Ahenk mzikte anlalabilir bir anlama sahip bir szcktr, nk burada belli bir
tecrbe trne karlk gelir. Mzikte farkl sesler iitilir ve bunlarn belli bir tarzda karp
kaynaarak ahenk meydana getirmesi de yine dorudan tecrbe konusudur. Bu ahenk
hissedildiinde bizim mzik zlemimiz tatmin edilmi olur ve artk daha fazla bir ey beklemeyiz.
Ahenk teekkl etmezden nce farkl sesler arasndaki ilikiler bir mantki tutarszlk ilikisi deildi
ama bizi seslerin doru yerlerini bulmasn beklemeye sevk eden estetik anlatmlarndaki bir
kusur veya noksand, ki o seslerin her biri eer kendilerini mzik duyumuzun tatminini talep ettii
tecrbenin meydana gelmesine gre ayarlayabilselerdi kendi yerini bulmu olacakt. Tek bir sesin
meydana getirdii tatminsizlik estetik duyumuzun sahip olmay istedii ama ayn zamanda bunu
vcuda getirmeye g yetiremedii bir tecrbe trn iimizde uyandrmasndan kaynaklanr. Bu
duyguyu seslerin birbirine ulanarak balanmasnn uyandrdn sylemiyorum, ahenk
tecrbesinin btnyle farkl trden bir tecrbe olduunu dnyorumtpk suyun teekkl
ettii hidrojen ve oksijenden btnyle farkl olmas gibi. Mzikteki seslerin her biri tecrbe
edilmi olduklar anlamda gerektir ve bu anlamda onlar ahenk kadar byk bir gereklie
sahiptir; fakat ahengin gereklii yine de bir baka anlamda daha yksektir, yani o estetik
duyunun susuzluunun nihai tatminini temsil eder. Dolaysyla ahenk tecrbesi bir anlamda

mnferit seslerin tecrbesini aar fakat yine de hepsinin nihai anlam olarakbir bakma
hepsinin onu eksik ve noksan olarak ima ya da ihsas etmesi anlamndahissedilir.
Ahengin daha yksek gereklii tam da seslerin uyandrd noksan tatminin bu
tecrbesinde ve ahengin kavranlan kusursuz tatmininde hissedilir. Eer bu herhangi bir
dnrn mzik gereklii olarak ahengin mantki tanm veya karmyla dorulanrsa onu
ilave bir delil olarak kesinlikle memnuniyetle karlamalyz; fakat ahenk tecrbemiz bize onun
gerekliini tantlamaldr. Bu sadece buyruk ya da talimatla kabul edilemez. Dolaysyla
metazikteki nihai Gereklik aratrmamz bizim btn tecrbelerimizi ahenkli hale getirecek bir
Gereklii bulmaya alacaksa bu ancak buna karlk gelen bir tecrbenin snanmas temelinde
yaplabilir. Szcklerin ok fazla yarar olmayacaktr. Byle bir akli kefin de tecrbeyle snanmas
gerektiini talep etmeliyim. Sesler birbiriyle kaynap ahenk teekkl ettiinde tam usullerini /
icralarn nadiren karabiliriz; ama ahenk teekkl ettiinde seslerin uyandrd Gereklik olarak
hissedilir. Benzer ekilde bizim mnferit tecrbelerimizin birbiriyle kaynat tam usuller her
aamada karlamasa bile, nihai aama bir dorudan tecrbe konusudur ve ara aamalarda
kavranlan nihai Gereklie dair i kavrayn baka tecrbelerimizin iaret ettii ey olduunu
dorulamaya yetecek yeterli balarn bulunmas gerekir.
Burada herhangi bir mistiklik veya hissilik peinde olmadm aklamalym, mamah btn
tecrbelerimizi aratrmay teklif eden birisi iin bu duygular ve mistik tecrbeler yle
zannediyorum her zaman ilgili mlahazalar olarak kabul edilmelidir. Sadece dardan
oluturulan herhangi bir bilgi teorisinin veya metazik bir nazariyenin bize bunu buyurma
hakkna sahip olamayacan ileri sryorum. Mantk birbirimize farkl tecrbelerimizi
yorumladmz dildir. Olgulara bal olarak alr ve bize olgularn pek ok yeni bants
hakknda ipucu sunar, fakat ne yeni olgular yaratr ne de ilgili olgularn geerlilii peinen
dorulanamyorsa sonucun geerlilii hakknda bir gvence sunar. Spinoza'nn gr ne olursa
olsun metazik yle zannediyorum ki geometri deildir. Bir dstur veya bir ilkeyi bir mtearife
[belit] veya bir kaziye olarak alamaz ve ona dayanarak btn tecrbelerin zerini bir Mutlak ile
rtecek denli byk bir a elde edinceye dek onu eirip bkmeyi srdremezsiniz. Bu yntemle
bile uzlalabilecek baz sonularn bulunabileceini inkr etmiyorum fakat tecrbeden hi sz
etmeksizin sadece byle bir ynteme bal olmak yle zannediyorum ki metazikte umutsuzca
yanl yolda olmak demektir. Bu hibir yerde ilemez. Hatta geometride bile belli ilkelerden
hareket edip belli sonulara eritiinizde, her ne kadar geerlilikleri bu dorulamalardan ayr
olarak ileri srlebilse bile, sz konusu sonular tecrbeyle dorulanr. Geometri mekn
ilikilerinin doasyla ilgili belli mtearife ve kaziyelerden hareket eder ve bunlardan mantk
kurallar erevesinde akl yrtme yoluyla baka mekn zelliklerini veya bantlarn ispat

eder. Bu sonu bir mantki karm{161} olarak geerlidir fakat bu zaman -mekn ilikilerine dair
baka tecrbelerimize uygun olarak bilil tecrbeyle de dorulanabilir. Ama eer geometrinin
karmlar baka trl dorulanamasayd ve ilgilendiimiz baka tecrbelerin dorudan iinde
yer almasayd dnce iin hl geerli olabilir ama kimse bu mantki yorumlar tecrbemizin
baka blmleriyle ilikilendirmeyi dnmezdi. Fizik, tecrbeden soyutlamalar yapar fakat her
admda bu soyutlamalar tecrbeyle dorulanr.
Bir metaziki, eer kendisini bir yasa koyucu olarak dnrse hi kukusuz iini kaybeder.
O bize Gerekliin ne olduunu buyurma iddiasnda bulunamaz; onun ii insanlar Gereklikten
sz ettiklerinde ne demek istediklerini bulup ortaya karmaktr. Gereklii bulma zlemimizin
alan ve snrlarnn geerliliini bir tecrbe zmlemesiyle olduu kadar tecrbenin terkib
tazammunlaryla{162} da bulmaya almaldr. Metazik eilimlerimizin baka eilim kmeleri ve
farkl zihni tecrbelerimizin sonular ierisindeki yerini ele alp incelemelidir.
Mantk melekemiz yle bir melekedir ki onun sayesinde dncedeki herhangi bir veri yahut
tasavvurun teferruatlarn bir kenara brakabiliriz; bunlar herhangi belirli bir ama iin elzem
deildir ve bizi o an ilgilendiimiz baka zde veya benzer zelliklere balarlar. Bu onun hem
stnl hem kusurudur. Bu meleke olmakszn gelip geici temsil ya da tasavvurlar ierisinde
kaybolur ve ilikilerin zdelii temelinde belirli bir izgiyi takip edemezdik. Ama eer sadece ona
gvenecek olsaydk hi gezme ya da grme istei duymadmz yerlere gitmek ve grmek
zorunda kalabilirdik ki ite bu da onun kusurudur. Tecrbemizde Gereklii bulup ortaya
karmak iin gezi arac olarak soyut mantki dnceyi kullanrken her zaman uygun aralklarla
duraklara urar ve yer tecrbesiyle kendimizi doru yolda ilerlediimize ikna ederiz.
Benim nazarmda mantk, dncemizi ancak bir sre olarak kavranlan fakat unsurlarna
zmlenmeyen ya hissi alglar ya da hissedilen btnler olarak imdinin dolaysz tecrbesinin
tesine gemeye gtrebilecek yntem demektir. Hibir dnce, ya duyular araclyla veya
dorudan zihne, dolaysz verilen eyle yetinemez. Mantki dnce melekemiz (eer byle bir
ifade kullanmam mmkn ise) verilen herhangi bir eyin dorudanln ayrc zelliklere
paralamann yolunu aratrr ve ardndan herhangi zel trden bir ilgiyle bunlardan birini seip
benzer ekilde paralanarak baka birliklerden soyutlanm dierleriyle birletirmeye
ynlendirilir. Tecrbelerimiz salt dorudan veriler veya ann hissedilen btnlkleri olarak
kaldklarnda kendi ilerine kapal kalrlar; bu ekilde dnldklerinde bunlar nadiren
birbirleriyle irtibatlandrlabilecek tecrit edilmi olgulardr. Hissedilen her bir btn kendi bana
hazr bekler. Fakat akln faaliyeti byle dorudanlklarla yetinemez nk bu faaliyetin z
birinden dierine geiten ibarettir ve zihnimizdeki biri kendiliinden ve tesad, dieri zorunlu

ve irtibatl olmak zere bu tr faaliyetlerin iki trne dikkat ederiz, ilkini duyularla ve otomatik
telkin ve armlarla verilen her ey, dierini belirli bir dzen ierisinde soyutlama unsurlarn
birletiren ihtiyari de olsa zorunlu mantki sre temsil eder.
Bunlarn her ikisi de dnce iin temel ve elzemdir. Dncemizin verileri bize
denetimimizden bamsz olarak gelir ama zihnimizin faaliyeti bu gayr ihtiyari srele tatmin
olmaz, nk bilinli olarak bu verileri u veya bu ekilde birletirmek ister ve bu imknsz
grldnde muhtelif tecrbeler ierisinde hissedilen somut btnlklerden belli zellikleri
ayrr veya soyutlar, zmnen onlar bilil varolan unsurlar olarak kabul eder ve yeni bir birlik
iinde toplar. Soyutlanm belli bir zellikle balar ve onun baka soyutlanm zelliklerle
ilikilerini kurma srecini devam ettirebiliriz. Ancak bunu tek bir hat ierisinde yapsak veya eitli
hatlar ierisinde oaltsak bile tecrbemizin hakikatine ulaamayz. Yeni tecrbelerin otomatik
hcumu mantki tahlil ve terkip faaliyetinin zerinde alt malzemelerdir. Rasgele alnan iki
mantki soyutlama arasndaki ilikinin tam tabiatnn ne olduu syleyebileceimizden ok daha
fazlasdr. Bunlar herhangi bir mantki soyutlamadan balayamayacak derecede birbirleriyle
karlkl olarak irtibatldr, Hegel'in inanc byleydi; ve eer terkip ve tahlil srecini devam
ettirmek iin yeterli sabrmz olsayd baka bir soyutlamaya ulaabilirdik. Bunlar Hegel'e gre
diyalektik srecin kendine yeterli evrim evrimi ierisindeki momentler veya halkalardan baka
bir ey deildir. Fakat felsefesinin genel sonularnn baz veheleri her ne kadar iyiyse de bu
dorultudaki btn abalar baarszla uramtr ve kategoriler arasndaki kendi kendine
gelien byle bir evrensel karlkl mnasebeti gstermekte baarl olsayd bile tecrbenin
eksiksiz btnlkleriyle ilgili soru deinilmeden braklm olurdu. Hegel bunlar muhtemelen
nemsiz diye bir kenara brakrd ama bu meseleyi dzeltmezdi.
Her ne kadar hakknda ok az ey biliyorsak da muhtemelen birbiriyle karlkl olarak
balantl tecrbeler btnn oluturan tecrit edilmi farkl mahss btnlkleri{163} bir arada
tutan bilind veya bilin alt bir ba vardr. Mantki melekemizin zgr oyununun bize sunduu
birlik farkl trde bir birlikti; bu ya dorudan veya hafza araclyla ortaya kan kendiliinden
veri salayan tecrbenin sunduu malzemeler temelinde yeni birliklerin bilinli tesisiydi. Bu verili
btn[lk]ler olmakszn mantki etkinliin herhangi bir ekilde gereklemesi mmkn deildir
ve bu sonuncusu olmakszn ilki dnce eiinin altna gmlr. Tabiatmzn derinliklerden
gelen i talep her iki yoldan da tatmin edilmeyi arzular. O gidimli [discursive] dncenin alveri
iinde bulunduu soyutlanm zellikler arasnda yeni ilikilere erimenin yollarn arar ve ayrca
somut verili btnlklerin tecrbesine sahip olmay ister. Bu iki dnya, yani mantki dnce ve
mantki somut tecrbe dnyas ne birbirinden btnyle farkl, ne de sadece birbirine muvazidir,
fakat daha ok srekli olarak kesien ve ayrlan iki eri dizisine benzer; ve bunlar ylesine i ie

gemitir ki yetikin hayatnda birinden dierine srekli geii iinde zihin bu ikisini nadiren
birbirinden farkl olarak grr ve somut tecrbeden mantki dnceye tahlille ve mantki
dnceden tecrbeye terkiple gei o kadar kesin, o kadar zorunlu ve o kadar dzenli olarak
hissedilir ki zihin bunlarla ilerlemeyi srdrr ve ilerlemesi iinde her zaman iki farkl dnya ile
temas ierisinde olduundan nadiren kuku duyar. Muhtemelen bir yerde bu iki bnyeyi
evrensel ve deitirilemez bir dzen iinde birbirine balayan bir dm vardr. Fakat bu
dzenin mahiyeti hl kefedilmeyi beklemektedir. Bu birlik bann illetini kefetmeye koyulan
kimseler ou zaman bunlarn ikisini btnyle brakp biriyle yetinerek kolay bir zmle
araylarn sona erdirmilerdir. Nitekim her trl mantki dnceyi gerek olmayan grn,
gvenceden yoksun yorum ve yanlsamalar olarak gren mistikler ve lozoar olmutur ve
bunlar gerekliin doasna dair nihai aratrmalarn mantki faaliyeti btnyle saf d
brakabilecek younlam nitelikte dolaysz tecrbeye veya yalnzca saf sempati ile hakikatin
sezgisel kavranna dayandrmlardr. Buna mukabil mant yegne doru olarak
deerlendiren ve mantki dnce faaliyetinin takip ettii yolun bizzat Gerekliin teekkl
tarzn temsil ettiini dnen lozoar da olmutur. Mantn ilerlemesi kural olarak
dorusaldr ve bu lozoar her trl tecrbenin dairevi bir halka iinde esas itibariyle mantkta
cari olanla ayn olan yntemi gelitirmekte olduunu gstermeye altlar. Bu bakmdan
eritikleri baar kesinlikle inkr edilemez. Ve somut tecrbe btnlklerini aklama sorunuyla
karlamak zorunda kaldklarnda genellikle ondan nemsiz diye uzak durmaya altlar.
Vurgulamak istediim esas mesele udur: mantki soyutlamadaki dnce sreci ve somut
btnleri tecrbe sreci birbiri iin tamamlayc olduundan tr soyut bir ilkeyi Gerekliin tek
lt yapan Gerekliin tabiatn ortaya karma abas savunulamaz. Zaman mekn kavram
gibi zel kavramlarmzdaki burada tek bir bileik kavram ylesine nihai ve ylesine uniquedir
ki baka tecrbelerden zor etkilenir ve onlarla zor kaynarmantki karmlar tecrbeyle
dorulanmaktan bamsz olarak en byk geerlilik ansn yakalarlar, nk btn matematik
yarglarmz, zaman mekn kavram olmak artyla ondan yaplan karmlarn geerli olmas
gerektii anlamda hipotetiktir. Fakat bunun Gereklik aratrmamzla ilgili bir geerlilii yoktur
nk o veri olarak tecrbemizin btnn ierir. Daha nce ihsas ettiim zere mantki akl
yrtme silsilemiz belli snrl dahilinde tecrbelerimiz iin geerlidir. Kendimizi mantki akl
yrtme silsilesi iine sokup tecrbeye mracaat etmeksizin ilerleyerek sonunda bir Gerekliin
veya dier btn tecrbelerimizin a iine dt bir tecrbenin olmas gerektiinden emin
olabileceimiz bir noktaya gelmeyi bekleyemeyiz. Mantki soyutlamalar somut tecrbe
btnlklerinden yapldnda bu soyutlamalarn alndklar somut btnlklerin temsilcileri
olarak durabilecekleri kapsam veya l her zaman snrldr; ve bu sebepten tr

dorulanmam mantk silsilesinin bizi ilerleme dncemizin olmad bir yere indirme ihtimali
her zaman mevcuttur. Filozoarn mantki akl yrtme yoluyla bir sonuca gtrldkleri ve
ulatktan sonra da kendilerini bunun tam da gelmek istedikleri yer olduuna iknaya altklar
durumlar hibir surette nadir deildir.
Gereklik aratrmamz varlmzn btnlnden ilerleyen bir aratrmadr; o sadece bir
zihni temrin elencesi deildir; bu sebepten tr bu istikamette eriilen herhangi bir netice
sadece u veya bu biimde mantken tutarl hale getirilmi olmamal fakat tecrbede de
gerekten ilgilendiimiz bir btn olarak hissedilmelidir. Bir metazikinin ii tecrbeyi
yorumlamak olmal, bir mantki ilkeyi savunmak ve ona boyun emeye yanamayan btn
tecrbeleri bomak ve bastrmak deil. Gereklik kavrammz sa bir mantk ilkesi, bir kural veya
bir dstur deildir, eer illa herhangi bir eyi iaret ediyorsa, kusurlu biimde hissedilen, ama
beraberinde onun kusursuz biiminin gerek ima veya ihsaslarn tayan Gereklii iaret eder.
Dolaysyla metaziin kabul etmesi gereken Gereklik aratrmas her zaman tecrbemizde
gerekten bulunabilen ve dardan ince mantk oyunlaryla zoraki kabul ettirilmeyen Gereklie
iaret veya belirtileri takip etmelidir. Metazikte tecrbeyle kurulmayan ve snanmayan bir teori
az veya ok hi kukusuz salam bir zihni temrin veya muhayyilenin incelikli uuuyla ortaya
kan kendine zg bir zevkle dinlenebilen metaziin mitoslar olarak kabul edilebilir. Eer
benden mantn kendi payn fazla abartt bir metazik sistemin rneini vermem istenirse
belli filozoflarn tarzn takip eden bir rnek vermeye alrm.
"Anlama iin baka bir eyi gerekli klan bir ey kendi iinde elikilidir ve bu sebepten tr
grntr."
"Bir eye srf gerei bildiim iin kendi iinde elikili ve gerekd diyebilirim."
"Gereklik kendi iinde tam ve kendine yeterli olandr."
"Byle bir Gereklik var olmaldr" ve "O dier btn tecrbelerin kaynap btn
oluturduu bir tecrbenin doasna sahiptir." Kendisini dncenin btn dallanmalarnn
zerinde gsteren soyut mantk ilkesi kendi iinde tam ve kendine yeterli olan Gerekliktir.
Varsaym gerei Gereklik her eyi iermelidir. Dolaysyla bir sonraki giriim onun her eyi
ierdiini bildirmekten ibarettir. Byle bir sistemin birok karklk ve tutarszlklar vardr, fakat
szn ettiim bunlar deil nk imdi onun ciddi bir eletirisine girimi deilim. Fakat
belirtmek istediim ey kimsenin benden nce onu tecrbemizin nda snamaya tabi
tutmakszn bir Gereklik tanm isteme hakkna sahip olmaddr. Bununla ilgili bir dier nemli
nokta udur: iinde dier btn tecrbelerimizin eriyip kaynat stn-tecrbe gibi bir
Gereklik olsayd bile tecrbemde iaret veya emarelerini grmedike onunla ilgilenmem

gerektiini dnmem. O kukulu bir nermeden bir mantki karm meselesi olduu kadaryla
onun hem azimli ve samimi hakikat aratrmamz hem Gereklik aratrmamz nasl tatmin
edebileceini anlamam. Hakikat veya gereklik aratrmamzda tabiatmzn bu dorultudaki
doal taleplerini tatmin etmeye alrz. Tecrbeyle herhangi biimde hissedilmeksizin veya
iaret edilmeksizin btn tecrbelerimizin iinde eriyip kaynat herhangi bir stn-tecrbe
olmu olsayd bile bizi bu pek az ilgilendirirdi. Eer byle bir hipotez u veya bu ekilde izah
edilirse, kukusuz felse bir hipotez olarak bunun byk bir deeri olabilirdi, hi olmazsa
tecrbemizin epeyce byk bir miktar metazikten tatmin talep eden aklmzn eilimiyle i ie
gemi vaziyettedir.
Belli bir kimsenin Mutlak'nn bunu gerekletirip gerekletirmediini tartmak
istemiyorum. Fakat o lozof onun bunu gerekletirdiini gstermeye almyorsa belli ki bunu
gerekletirmenin zorunlu olduunu dnmyor demektir. Metazikte ihtiya duyduunuzun
tamamnn soyut bir ilke ile balamak ve her eyi zecek byle mutlak bir asidin olup olmadn
tespit etmek iin turnusol kd testini her eye uygulayp bu testin de hibir eletiriye tabi
tutmakszn doru bir test olduunu bir kere farknda olmakszn kabul ederseniz bu mutlaklk
trlerini bir lde tatminkr bulabilirsiniz. yi dnp tasarlanm bir temellendirme bize belli
bir akli / kri tatmin salar fakat yle zannediyorum ki bir metazikinin grevinin bizi ince
temellendirmeler veya aprak ispatlamalarla aalatmakla ya da aklmz kartrmakla
tamamlandn dnmek yanl olacaktr. Biz zamanmzn hakiki metazikisinden bir
kozmoloji retisi istemiyoruz. Biz metazikimizden hi olmazsa mantki, bedii, ahlaki, dini vb.
trden tecrbelerde kendini gsteren btn nemli zlemleri nazar itibara almasn ve bize
hangi nihai Gereklik olgu veya olgularnn bunlarn dorudan delili olabileceini sylemesini
istiyoruz. Dorusu bunun g bir i olduunu kabul ediyorum fakat ilerlememiz yava olsa bile
en azndan daha gl ve daha mitvar bir temelinin olacan hissediyorum.
Byk lde tecrbemize dayanmakszn bize bir tr kozmoloji retisi sunmay
hedeeyen felsefenin nmze kard emann gerekli olmayan birok blmnde ince bir
mantk rgs takip etmenin dnda genel olarak mitolojiden pek de farkl olmayacan
dnmeden edemiyorum. lupiter veya Eski Ahit'in Tanrsyla, onun gazab veya merhametiyle,
muhakkak ki birok eyi gayet dzgn bir ekilde izah edebiliriz. Bana yle grnyor ki bu
mitolojik izahlar pek aratmayan felsefe sistemleri var veya en azndan metazik sistemler kurma
ii zeki dnrlerin elinde bir akl oyunu veya elencesi gibi bir ey haline gelmektedir.
Almanya'da bir zamanlar Felsefe Krssn igal etmi birinin insanlardan itikat talep eden
metafizik bir sistem hazrladn grdmz gnler oldu.

Fakat bu aamada yle zannediyorum kurduum cmlelerin bazlarnn zerinde deiikler


yapmam gerekecek, aksi halde yanl anlalmam mukadder olacak. ncelikle yorumlayc
felsefe emalarn ekillendirirken lozoarn tecrbeye hi yer vermediklerini savunmak gibi bir
eyin peinde olmadma dikkat ekmek isterim. Byle bir ey imknsz olacaktr, nk
nlerinde onlar kefettikleri bir tecrbe sahas olmakszn mantki ilkeleri, dsturlar veya
ltleri hibir zaman tatbik edemezler. Ayrca geerliliklerini snamak iin bu ilkeleri bir lde
tecrbeye tatbik etmek mecburiyetinde olduklar da dorudur.
Fakat onlarn ou iin tecrbe ancak soyut bir ilke salayabildii lde bavurulacak bir
eydi ve bu ilke bir kez elde edildiinde tecrbeye daha fazla mracaat etmeksizin derhal
eserlerini vcuda getirmeye giriiyorlard. Fakat soyut ilkeleriyle badamayan tecrbeler
kendilerine meydan okuduunda tecrbeleri ilkelerine uyacak ekilde aklamaya alyor veya
onlar dorudan arptyorlard. Bu sistemlerin bize salad tatmin soyut ilkelerinin tecrbeyle
dorulandklar nispetle snrldr. Bu anlamda birok sistemin ksmi bir dorulua sahip olduu
kanaatindeyim. Eer herhangi bir felsefe sistemiyle ayrntlarnda uzlaamyorsak bunun pek
fazla bir nemi yoktur, hatta genel sonular sz konusu olduu kadaryla, retilerini eletiri
szgecinden geirdikten sonra tecrbi aklamalarnda doru bir ey bulabilsek, bu kadar bile
yeterlidir. Eer bunlara bal kalrsak gemiin lozoarnn ilerinden verimli biimde
faydalanabiliriz. Bu noktada yle zannediyorum gemiin Hint lozoarnn, ksmen cora
konumlar, ksmen mmtaz milli hasletleri ve iklim artlar sebebiyle, tecrbenin Avrupa'da ok
fazla dikkat ekmemi olan baz nemli veheleriyle ilgilendikleri iin ilerinin sonularnn
bilhassa kymetli olduunu hatrlamak yerinde olur. Bunlarn dikkatli bir tetkiki ve
deerlendirilmesi bizi ister istemez yeni dnce mecralarna sevk edip ynlendirecektir.
Bu makalenin genel sonular u ekilde hlasa edilebilir: Gerekliin doasna dair her trl
aratrmann meruiyeti ve mdafaas ilerlemi insan dncesinin bu istikametteki doal
zlemine dayandrlmaldr. Ancak tecrbelerimizi yoklayp dorudan delillerinden, tazammun ve
imalarndan ortaya karmaya alrsak, btn tecrbelerimizde genel tarzda ortaya kan
Gereklik zlemini tatmin edecek bir gereklik krini kefedebilirsek bu dorultudaki
aratrmamz tatminkr biimde ilerleyebilir. Soyut ilkelerden yaplm karm ve yorumlara
atfedilmi her yersiz nem muhtemelen beyhude olacaktr. Bizi bu glkten ancak gereklik
kriyle ilgili geni tecrbe alanmzda dorudan verilmi veya ima edilmi olan eyin ortaya
karlmas amacyla titizlikle yaplm bir mantki akl yrtme karabilir. Gemi dnrlerin
yaptklar bize esas itibariyle tecrbenin delil ve tazammunlarna nfuz ettikleri kadaryla yardm
edebilir. Alelacele formle edilmi soyut ilkelerden karmlarn baarl olmalar beklenemez,
nk gereklik aratrmas znde ruhun bir eilimi olduu iin aratrmann amac ruhun faal

olduu alanda yani tecrbelerde gerekletirilmedir. Bu mlahazalarn gz ard edilmesi baz


dnrleri (Bosanquet, Essentials of Logic, s. 106) felsefenin bize yeni hibir ey
syleyemeyeceini ve hibir keifte bulunamayacan ve syleyebileceklerinin tamamnn zaten
bildiklerimizin anlaml ilikisinden ibaret olduunu dnmeye sevk etmitir. Burada tecrbelerin
doasyla veya onlarn mantki dnce ve ben ile ilikileriyle ilgili birok soru ortaya kabilir,
fakat bu sorular ancak bir baka denemenin konusu olarak ele alnp incelenebilir.

{1}Raddiffe College, Phi Beta Kappa Society'de konferans olarak verilmi, ardndan The American Scholar, c. Vlll'de yaynlanm
(1939), nihayet Roger Lipsey tarafndan Coomaraswamy, Metaphysics (Bollingen Series LXXXIX, Princeton University Press, 1987)
iinde yeniden basm yaplmtr.
{2} [: Gr. gnosis, S. jnana. u kadar ki Sanskrite szck baka herhangi bir dilde karlalmad zere hem bilginin konusunu hem
de bilginin znesini birlikte ifade eder. Bir baka deyile, Bat dncesinde bilhassa Descartes'tan beri n plana karlan zne nesne ayrl yerine bilginin birlii bizzat bilgi anlamna gelen szcn kendisinde mndemitir.]
{3} [Ya da: Subut ve Selb.]
{4} [: Buradaki ben birinci tekil ahs anlamnda ben deil, zat (soi mme, self) anlamnda bendir.]
{5} [Aristoteles'in terminolojisine gre srasyla: politikos bios; theoretikhos bios.Bkz, Aristoteles, Eitim zerine, (Say Yaynlar
Eitim Dncesi Dizisi) s. 34 vd.]
{6} [: inspiration, despiration.]
{7} [Srasyla: metempsykhosis; transmigration; reincarnation.]
{8} [: Gr. psykhe, L. anima.]
{9} [: L. animatis, animale.]
{10} [Ya da: "ebedi imdi" veya "n- daim".]
{11} [Ya da: temel duygusal tavr.]
{12} [: Supreme Identitiy: veya Yce zdelik.]
{13} [: L. perennis, per- btn, boyunca + annus yl.]
{14} ["Sistem' ile karlanan Sanskrite darshan szcdr ve kelime anlam itibariyle "bak", "gr" demektir. Sz edilen alt
okul: (1) Nyya (mantk); (2) Vaisheshika (doa felsefesi / bilimi); (3) Snkhya (kozmoloji); (4) Yoga (birlik / ittihat ilimi); (5) PrvaMimms (tefekkr); ve (6) Uttara-Mimms'dr (Vedanta, veya metafizik).]
{15} [Gr.-.analogia.]
{16} [Matta 16: 24: Trke evirideki "kendini" tabirini "nefsini" diye anlamak gerekir: "Ardmdan gelmek isteyen kendini inkr etsin,
armhn yklenip beni izlesin." Luka 14: 26'da daha aktr: "Biri bana gelip de babasn, annesini, karsn, ocuklarn, kardelerini,
hatta kendi cann bile gzden karmazsa, rencim olamaz."]
{17} [Veya: dardan bilen.]
{18} [: Beatitudo: Skolastikteki tarifi bonum perfectum irtellectualis naturae" eklindedir ve burada muhtemelen Sanskrite
Ananda karl olarak kullanlmaktadr. Mamafih orada birlikte, yani SAT (tanrsal varlk) - CT (tanrsal bilin) - ANANDA (tanrsal

mutluluk) kullanlr.]
{19} [Ya da: o var olmann her haline kendi varlndan verir.]
{20} [: Bhagavad Gita, XIII, 1 vd.: Kshetra+jna.
"Ey Arcuna! hikmet sahibi olup da her ikisini [Alan ve Alan Bileni] bilenlerce, bu bedene Alan, bu bedeni bilene de Alan Bilen denir.
Zat' ayrca tm alanlarn Alann Bilen olarak bil, ey Arcuna! XIII: 2-3.
{21} [: dterminisme, cebriye.]
{22} [: giving up of the ghost".]
{23} [: expire. Yukarda 5 numaral dipnotla ilikisi iinde.]
{24} [: Holy Ghost: ME gost, gast-, OE gst; HD geist.]
{25} [Yani: Zat itibariyle Kpr olan.]
{26} [Ya da: Yeniden doum.]
{27} [Docta Ignorantia: "renilmi cehalet": Tanry bilmenin selbi ve nefyi / yadsyc (apophatik) yolu, insanlarn Tanr hakknda bu
fenomenal dnyadan yansyan bilgisini hudutsuzca at iin, kanlmaz olarak menfi bir unsur ieren teoloji iin de kullanlr. Tabir
Nicolas Cusa'nn felsefe incelemelerinden birinin ismidir.]
{28} [Agnosia: bilmeme: a- gnsis, gignskein: bilmek.]
{29} [: Selb (kaldrma, giderme, izale) yoluyla.]
{30} [Matta XVI, 25; Markos VIII, 35; Luka, IX, 24.]
{31} [''Kap Ben'im. Bir kimse benim araclmla ieri girerse kurtulur..(Yuhanna,X, 9).]
{32} Bu makalenin metni 12 Aralk 1925'te Paris, Sorbonne'da konferans olarak verilmitir. Tomorrow 1964, 12 (4), s. 6-16. ing. ev. J.
C. Cooper. The Sword of Gnosis, ed. Jacob Needleman, Penguin Books, 1974, s. 40-56.
{33} [Almanca'daki erkennen fiili bir tarafa braklacak olursa bat dillerinde bilmek fiiline kk tekil eden Latince cognitio (cognoscere, ki Skolastikte habere inltentionaliter in se formam (sicut) alterius rei diye tarif edilir) bir eye ainaln dourduu haldir,
bu sebeple bilen bilgisinden bamsz olarak varln srdrebilir. Yukarda birinci blmde bir numaral dipnotla karlatrnz.]
{34} [Hatrlanaca zere Descartes'tan itibaren batda"metafizik"e, insan bilgisinin son snr olarak kabul edilen mekanik, tp ve
ahlak gibi pratik bilimlerin kurulmasn hazrlayan "fizik"in temeli olma grevi yklenmitir.]
{35} [Ekte yer alan Metafizie Yaklam balkl makaleye baknz.]

{36} [: Zuhur lemi.]


{37} [: Mahssat lemi.]
{38} [: determination: belirlenim.]
{39} [Yani: adaequatio rei et intellectus.]
{40} [Bunu Sanskritede ruhun bir ilevi olarak grlen buddhi karl olarak anlamak gerekir.]
{41} [Hint geleneinde: samadhi-, in geleneinde si]
{42} [Bu aklama dizinin ileriki kitaplarnda, bilhassa in felsefesine ait nemli meseleler incelenirken, Taocu gelenekte karmza
kacak olan pooh veya pu ** (TTC, XV, 3) tabirinin ne ekilde anlalmas gerektiine k tutmas bakmndan ok nemlidir.]
{43} [Ya da: ...hertrl snrlardan tecrit edilmek suretiyle...]
{44} [Yukarda 7 numaral dipnota baknz, s. 57]
{45} What is Civilization? And Other Essays (Ipswich: Golgonooza Press, 1989).
{46} Nihai bir felsefe tanm vermek iddiasnda deildir.
{47} [Dnmenin doruluu.]
{48} Felsefeleri (2) ve (1) diye ters bir dzen ierisinde sralamamzn sebebi Aristoteles'in lk Felsefesinin, yani Metafiziin, ieriden
darya doru ilerleyen mantki dnce sralamas iinde gerekte ilk srada olmasdr.
{49} Bu mesela Budac ve Brahman filozoflar arasndaki tartmada maddedir. Adclar iin nihai formlar, idealar, suretler veya saikler
dnce karlklarnn isimlerinden ibarettir ve ancak irtibat yahut mnasebet aralar olarak bir geerlilikleri vardr; realistler
(idealistler) iin nihai suretler varla dayanan ve varln tabii paras olan "gereklikler" yani varlklar bakmndan gerek ve ancak
"yalnzca mantken ayrt edilebilir" anlamda itibari yani szdedirler.
{50} Saduyu harikulade bir eydir, evki tabii de byledir, fakat bunlarn her ikisi de aklla, keza insan ilikileriyle ilgili olmayan fakat
"speklatif", yani saf akln aynasnda bilinen bilgelikle de ayn deildir.
{51} Bir sebep kefedildiinde buna bir aklama denir. Fakat her bir sebep ayn zamanda bir sonutur ve bu byle ila nihaye devam
eder ve sonunda gereklik resmimiz gemie doru yaylan bir sebepler ve gelecekte beklenen sonular dizisi biimine brnr,
fakat imdinin ne deneysel tecrbesine sahibiz ne de sebeplerin sonular nasl meydana getirdiini deneysel olarak izah edebiliriz,
post hoc propter hoc [bundan sonra, demek ki sebebi bu] her zaman bir inan edimidir.
{52} San Tommaso D'Aquino tarafndan Sum. Theot. I, q. 7, a. 3, kr. q. 14, a. 12, ad 3'de gayet mkemmel ekilde ispat edildii
zere; onun "izafi snrsz" bizim "belirsiz" (ananta), hesap edilemezimizdir (asamkhya) fakat bu ne yersiz / mekansz (adesa) ne de

btnyle zamanszdr (akla).


{53} Bilim, animizmden ancak u bakmdan ayrlr: bilim, gleri kr iradeler anlamnda kabul ederken animizm (ki o da bir tr
felsefedir) bu gleri kiiletirir ve bunlar zgr iradeyle donatr.
{54} Tmtanrclk daha ok belli bir retiye ya farknda olunmayan haysiyetsiz niyetle ya da eletiriye tabi tutulmakszn sregelen
det hkmndeki bir kullanmla ancak isnatla yaktrlr. Her halkrda tarafsz olduu varsaylan gzlemci saldrgan eletirmenlerin
onun hakknda sylediklerini deil bizatihi retinin kendisini gz nnde bulundurmaldr. Vedanta ile ilgili olarak "tmtanrclk
tabirinin uygunsuzluu konusunda bkz., Lacombe, Avantpropos to Ren Grousset, Les Philosophies Indiennes, s. xiv, not 1, ve
Whitby, Prfac to Ren Gunon, Man and his Becoming according to the Vednta, 1945, s. ix.
{55} [: analogical: kyas ya da tenazuru esas alan.)
{56} SanTommaso D'Aquino, Sum. Theol. I, q. 1, a. 6, ad 2.
{57} [:"devil take the hindmost":"eytan en sondakini alr".]
{58} Prudentia, recta ratio agibilium [yani yaplacak eylerin doru ratiosu] diye, sanat ise recta ratio factibilium [yani yaratlacak
eylerin doru ratiosu] diye tarif edilir.
{59} [: Protephilosophia-."felsefe-i la": Aristoteles'in varln varlk olarak ilkelerini, ilk sebeplerini ve temel niteliklerini incelediini
syledii felsefe. Daha sonra, akn deimez varln bilgisini gaye edinen felsefe: ilahiyat.]
{60} Mesela, Aitareya Brhmana, VIII.2.
{61} [: Anlamak iin inanyorum.]
{62} "Metafizik, ilkelerini reddeden birisiyle tartabilir, yeter ki muarz belli bir kabulde bulunsun; ama eer hibir eyi kabule
yanamazsa onunla tartamaz... Eer muarzmz ilahi vahye inanmazsa inan umdelerini artk muhakemeyle ispat etmenin yolu
yoktur. (San Tommaso D'Aquino, Sum. Theol. I, q. 1, a. 8 c.); ve ayn yerde, q. 46, a. 2: "nan umdeleri / ament esaslar kesin
olarak ispatlanamaz."
Benzer ekilde Hindistan'da Veda retisinin hakikatinin ispatlanamayaca fakat ancak tecrbe edilebilecei tekrar tekrar ve
aka ifade edilir. "Bilmenin Bilenini neyle bilmeli" [Brhadranyaka Up. IV. 5.15).
{63} Bu denemede duyarlk eylerin duyularla alglanmas, bilme deil fakat bir tepki; akl, kimi zaman kader zinciri denilen illi olaylar
dizisi ile ilgili anlama faaliyeti veya dier bir ifadeyle zaman mekn ierisinde fenomenal olarak bilinen ve "maddi" denilen eylerle
ilgili bir anlay, zek; ve akl/kalp ise, ["adaequatio rei et intellectus" dsturunun talep ettii] uygunluk iinde ilk ilkelere tekabl
eden bilme uzvu.
{64} [Genelde ibadet yahut tapnma diye evrilen szc yazar participation" [katlma, dahil olma veya pay alma] szcyle
karlar, metinde bhakta: devotee karlna bal olarak devotion ile de badatrma abasnn bir sonucu olarak byle bir karlk
tercih edilmitir.]
{65} [Yazar bu iki szc srasyla, ...nn bilgisi (dolaysyla ankara'nn yorumuna bal olarak bilen ile bilinen ayrmnn korunduu
veya kaybolmad bilme) ... olarak bilgi (yani bilenin bilinen ile bir olarak bu ikiliin ortadan kalkt bilme) diye evirir.]

{66} Nitekim Chndogya Up.VI. 2.1, Upaniadlarda genel olarak hkim olan, mesela, Taittiriya Up. II. 7, metafizik bak asndan
farkl olarak bir dini bak as ortaya koyar. Hristiyan felsefesi Tanrnn "saf fiil" olduunu ileri srer. Metafizik varln btn
imknlarnn bir tahakkuku olarak mkemmeliyet tanmnda mutabktr, fakat o Tanr hakknda O saf fiildir demek yerine "O
kuvveden fiile kmaz" demeyi tercih eder.
{67} "Ruh ve madde","fiil ve kuvve","suret ve muhteva", "iyi ve kt" gibi ikilik. Hristiyanlkta bundan ktln kendi kendine
yeter bir tabiata sahip olmad, fakat sadece bir mahrumiyet / yoksunluk olduu gsterildiinde metafizik biimde uzak durulur ve o
ilk akl tarafndan ancak in potentia bir iyilik veya mkemmeliyet olarak bilinebilir. Sfi metafiziinde ise iyi ve kt Onun Merhamet
[Rahmet] ve Mehabet [Celal] sfatlarnn zaman ve mekn ierisindeki yansmalar olarak dnlerek bu ikilikten uzak durulur.
{68} "Madde" burada gnlk kullanmdaki "kesif madde" ile kartrlmamaldr; Hristiyan felsefesindeki ilk madde" ex nihilo fit
denilen eyle ilgili "hilik"tir ve byle bir "madde"nin "biim / suret iin doyumsuz" olduu sylenir ve Jaiminiya Up. Brhmana,
1.56'da Balangta kadn (= Urvas, Apsaras) efendi arayarak takn iinde dolat [icchantl salile patim)" dendiinde ayn ey
kastedilir.
{69} Maddi kyas / tenazur antropologun "insan-yaps Tanr" sznde temsil edilir, kendi anlam / atf havalisinin artlar iinde
mkemmelen geerli bir szdr bu.
{70} Elbette bu Avrupa'da on nc yzyldan itibaren esas itibariyle byledir. Klasik Hindu dininde herhangi birine kendi kutsal
metinlerine daha iyi ulama yolunu gsteren kimse hakiki bir retmen olarak kabul edilir; nk "insanlarn drt bir cihetten
tuttuklar yol Benimdir" (Bhagavad Gita, IV.11). stenderiyeli Clemence "doru dnen kimseler arasnda tek Kadiri MutlakTanr'nn
tabii bir tezahrnn herzaman varolduunu kabul eder" (Mise, V); Eckhart neredeyse Bhagavad Gt'nn yukarda iktibas edilen
szleriyle "Hangi yoldan Tanry en iyi bulursanz o yolu takip edin" der; Dante pagan filozoflarn tmn Cennetten karmaz;
kutsal kse geleneinde Malory, "Merlyn dnyann yuvarlakln yuvarlak masada temsil eder, nk yuvarlak masayla dorularn
dnyas gsterilir. Zira Hristiyan ve dinsiz btn dnya yuvarlak masaya dahil edilir" der (Mort d'Arthur, XIV.2); bunlar belki
Roland'n arks'nda benimsenen tutumla tezat oluturabilir, ki orada Saragosa alndnda "Binlerce Frank sinagoglara ve camilere
girer, her duvarn eki ve baltalarla parampara ederler... dinsiz halk kalabalklar halinde vaftiz kurnasna doldurulur, Mesih'in
boyunduruuna koulur."
{71} "Benim iin en iyisi"nin zorunlu olarak mutlak metafizik standartlarla muhakeme edilmi "mutlak manada en doru" olan olmas
gerekmez. Bununla beraber metafiziki "ikinci en iyi" dinin takipisinin onu bir bakas iin terk edeceini ileri srmeyecek (kr.
Bhagavad Gita, 111.26, na buddhibhedam janayed ajnnam) bilakis onun zaten bulunduu yere kadar gittiini ve bylece kendi
suretlerini baka kalba ait olanlarla deil, bilakis her ikisi iin de mterek olan daha nceki formla "doru" olarak gereklediini
syleyecektir.
{72} "Farkl dogmatik usul ve kaideler" yani dharma-paryya, nitekim bu ifade Saddharma Pundarika'da kullanlr.
{73} [: Dou doudur, bat da bat, bu ikisi asla birbirine kavumayacaktr.]
{74} Bu ereve ierisinde okura Ren Gunon'un, L'Orient et l'Occidenfi (1932) tavsiye edilir.
{75} Kr. Erigena, De div. naturae, 1, 66, Ambo siquidem ex una fonte, divina scilicet sapientia, manare dubium non est ve

Bhagavad Gita, V.4-5, marifet ve amelin birbirinden farkl olduunu dnen ilim sahipleri deil bu dnyann ocuklardr ... O
marifet ve ameli bir greni grr (marifet ve amel anlamna Smkhya ve Yoga iin bkz. ayn yerde III, 3.). Marifet Yolu ile Amel /
badet Yolu'nun bir ve ayn amaca sahip olduu ak ve bilginin ancak k ile maukun, lim ile malumun zdeliinde kemale ermi
olarak tasavvur edilebileceini dndmzde aikr hale gelir.
{76} "Hatta zihnen ebedi bir eyi tadan bizler bile bu dnyada deiliz." St. Augustinus, De Trin. IV.20.
{77} Bu sebepten tr delil olarak ister "bilimsel" ister "manevi" fenomenler gsterilsin "ispat" mmkn deildir.
{78} [: Kaytlara balanmaktan ve tlak olmaktan yce olan mertebeye, m derler ki bu zt- mahzdr. (Abdlkerim el-Cili, nsan-
Kmil).]
{79} Farkl dinlerin formlasyonlarnn hatta lafzlardaki uzlamayla dahi ayn dnceleri ifade edebilecekleri gsterilirken buna
dayanarak her trl eklektisizmi / semecilii savunabileceimiz ya da mevcut btn dinlerden mrekkep yeni bir dinin mmkn
olabilecei sanlmamaldr. Dinde eklektisizm ancak karmaa ve parodiyle neticelenir ki "Teozofi" bunun gzel bir rneidir.
{80} [: eternit, (L) aeternitat-, aeternitas, aeternus.]
{81} San Tommaso D'Aquino, Sum. Theol. I, q. 10, a. 5. "Varlk durumlar"n bilerek oul ifade eder (kr. Ren Gunon, Les tats
multiples de l'tre, 1932) her ne kadar genelleme amacyla sadece nden, yani beeri, semavi (meleki) ve ilahi olandan sz etmek
zorunluysa da, ki bunlara srasyla lafzi, mecazi ve kyasi anlay tipleri karlk gelir.
Hristiyanlarn "aeviternite"si, Hindularn amrtatvas ve geleneksel insanlk" ve "Kamil insan" (yani slam'daki insanu'l kamil)
kavramyla kr. Jung, Modern Man in Search of a Soul, s. 215: "Eer bilindn kiiletirmek caiz olsayd, ona her iki cinsin ayrt edici
zelliklerini birletiren, genlik ve yall, doum ve lm aan ve bir veya iki milyon yllk insani tecrbe emrine amade olduu iin
neredeyse lmsz olan kolektif insan diyebilirdik. Eer byle bir varlk varsa zaman ierisindeki her trl deiimin zerine
yceltilir... birey, veya aile, kabile, ve halkn hayat boyunca saysz kez yaam ve gelime, olgunlama ve rme ritminin canl
duygusunu tatm olurdu. Bilind psikhenin bu devasa tecrbe sistemine bir yanlsama demek bizim iin kesinlikle tuhaf
olacaktr." Burada "bilind"nn "Derin-Uyku"yla (susupti = samadhi = excessus veya raptus) tenazur halinde olduu bir kenara
kaydedilmelidir. Buna karlk "kolektif" szcnn kullanm metafizik deil, tamamen bilimsel bir anlay ele verir.
{82} "Akl kularn en hzlsdr" (manah javistam patayatsu anah, Rg. Veda, Vl.9.5). Melekler "Hayat Aacndaki aeviternite paylarn
kutlayan kular gibidir (yatra suparn amrtasya bhgam...abhi svaranti, age., 1.164.21). Geleneklerde karmza kan kularn dili"
ifadesi (kk bir ku syledi bana"da hl yaar) meleklerin haberleme yahut temaslaryla ilgilidir.
{83} [: immanent, immanens, immanere: in- + manre ...nda kalma, bulunma.]
{84} Nma rpann mtekabilidir, nma-rupa btnnn yani mevcut haliyle bireyin numenal veya anlalr ve messir sebebidir; ve
bu sebepten tr "isim" ile deil (nk bu bir adc reti deil fakat gereki retidir) "idea", "ilkrnek", "biim"veya"ruh"ile
("ruh bedenin biimidir" dendiinde olduu gibi) karlanmaldr; beri yandan atman ruhtan ziyade "z"dr (essentia, bir cevherin
hangi hal yahut keyfiyette olursa olsun sayesinde esseye kavutuu ey).
{85} Brhier, Les Ides philosophiques et religieuses de Philon d'Alexandrie, 1925, s.240 [lmsz hayat alan akli lemdir.].

{86} Boehme, On Heaven and Hell (Everyman's Library, Signatura Rerum, balkl cilt vs.).
{87} Mesela Nirvana iin uygun olduu halde bir Bodhisattva'nn geri dnnde faal olan gzel bir amatr.
{88} [: backsliding, kt yola dmek, dinden uzaklamak, gnaha dnmek: retrogression.]
{89} [Matta, VI, 10.]
{90} Mesela Bhagavad Gita, VI.41'de ssvati sama "derhal anlamndan ok uzaktr. Upaniadlardar herhangi bir pasajn yeni bir
evrimin afandakinden baka bir yeniden cisimleme anlamna gelecek ekilde ve ardndan bir nceki ada topraa braklan bir
tohumun gelimesi veya yeni an gebe olduu sylenen bir eilim olarak zikredilip zikredilemeyecei konusunda ziyadesiyle
kukuluyuz.
{91} [Gr. ain, ok uzun zaman.]
{92} [: Yaratlmlarn Efendisi.]
{93} [: Kurtuluu arayan kimse.]
{94} Bkz.Aitareyaranyaka, 111.2.6; Aitareya Brhmana, VI. 1.27; Satapatha Brhmana, VII.1.2.1 ve eitli yerlerde. Ayrca kr.
Gunon, "L'Initiation et les Mtiers," Le Voile d'Isis, No: 172,1934.
{95} Saddharma Pundarika, V.74. Benzer ekilde, Vedalardaki trenlerin ve kurbanlarn hakiki gayesi geici bir cennete ulamak
deil fakat z (tman) bilme arzusunun uyanmasdr (Siddhntamuktval, XXXI-II, Venis'in "Cennet sanki bir aama yahut
uzlamadan baka bir ey deildir" notuyla).
{96} Benzer ekilde Dante, Paradiso, XXIX, 79-81, "orada yeni bir algyla grnt yakalanmaz ve dolaysyla hafzaya ihtiya yoktur
nk dnce blnmemitir."
{97} Vedalarda krelerin oban (gop bhuvanasya), Hakm Klavuz/ nder (vidvn pathah puraeta) Haberci ve Eli [dta, arati) olan
ve kozmik armha germede (dharurtesu sthitah) Yollarn Ayrmnda Hayat Stunu olarak duran (dyor ha skambha... pathm
visarge, Rg Veda, X.5.6) Agni (-Prajpati), ki "dogmatik" Buda'ya, sa'dan ayr olarak Mesih'e, "Hakikati Muhammed"ye karlk
gelir.
{98} Nicholson, Shams-i-Tabriz, s. 61.
{99} Kr. Tarjumn al-Ashwq, XL.2, "O, zamann fevkinde evket ve mehabete yceltilmiti", Rm, '"Ebediyen diri olan bu ak ve
mauk" (XIII, Nicholson, Shams-i-Tabriz). Bir baka misal Hermas'n oban'nda zikredilebilir.
{100} Ki bn Arab onunla 1201'de Mekke'de bulumutur, bkz. Nicholson, Tarjumn al-Ashwq, 1911.
{101} Kr. Dance of Siva'mzdaki (1917) "Sahaja".
{102} [: negatio, yani gidererek, kaldrarak, yok ederek...]
{103} Benzer ekilde Satapatha Brhmana, X.4.3.1-3 Esa vai mrtyur yat samvatsarah...praj-patih,O, Baba, ki hem Yl hem
lmdr."

Srasyla Onun asuratva ve devatvasma ait olan Karanlk ve Ik, hem asura hem deva, hem Titan hem melek, hem sarpa hem ditya
olan Onda kalr; ayn zamanda Yolcunun bak asndan bunlarn zaman ve mekn ierisindeki yansmalar ktlk ve iyiliktir. Klasik
Hindu dininde, "Ondaki Karanla Rudra denir" (Maitri Up. VI.2), Kl ve Krina isimleri ve renkleriyle temsil edilir; Hristiyan yogada,
Karanlk ua veya lahi Karanlk, Eckhart'n ifadesiyle "koyu sessizlik" ve "hkmedenin dnda kimsenin bilmedii durgun karanlk
(kr. Tensiye 4:11 'deki "Bulutlar ve koyu karanlk") zaten Codex Brucianus'da ve Dionysius tarafndan zikredilir ve contemplatio in
calgine in konusu haline gelir. "Hristiyan yoga" ifadesinin uygunluu ile ilgili olarak St. Bernard'n considerato, contemplatio ve
excessus veya raptusunun tam olarak dhrana, dhyna ve samdhi'ye karlk geldiine iaret etmemiz yeterlidir.
{104} ilk basks,'Athenaeum', Londra, 1915. The Dance of Siva, Fourteen Indian Essays, The Sunwise Turn, N. York, 1918.
{105} [Hindu bilgeleri veya azizleri.]
{106} Hindularn Adhyatma-vidyaya, Nefis Bilimine atfettikleri nemi abartm grnmemek iin "Bhagavad Gita" IX, 2'den iktibasta
bulunuyorum: "O kraliyet bilimi, kraliyet srr, her eyi geride brakan kutsaldr. O dorulua yegne meyyide ve dayana temin
eder ve insanlara huzur ve daimi saadet salad iin onun faydalar zahiri gzle de grlebilir;" ve Manu XIII, 100: "Sadece o
Vedaastra'y bilir, sadece o Ordularn nderi, Yasa Asasnn Taycs, nsanlarn Kral, Krallarn Hkmdar ve Efendisidir".
Bu denemenin konusunu takip etmek isteyen okura Bhagavan Das'n "The Science of Social Organization" isimli eseri, London &
Benares, 1910, kuvvetle tavsiye edilir.
{107} [: nc kast: ticaret ve ziraat erbab.]
{108} Brahman, Katriya, Vaiya, udraBrahmanlarn ngrdkleri toplum dzeninin drt temel unsuru, yani filozof ve eitimci,
idareci ve asker, tccar ve sr sahibi, zanaatkar ve ii.
{109} Dhammapada, 87; ayrca Arya Sura Jatakamala, XIX, 27.
{110} Viscount Torio, The Japan Daily Mail, 19-20 Kasm, 1890. Lafcadio Hearn'in "Glimpses of Unfamiliar Japan" isimli eserinde
nemli bir blm iktibas edilmi olan makalenin tamam bat siyasetine dair modern bir Budacnn bak asndan keskin bir
eletiridir.
{111} Deussen, The Philosophy of the Upanishads, ing. ev. A. S. Geden, London, 1906.
{112} "Mahabharata"ve"Ramayana". Bunlar her ikisi de Kalkta'da yaynlanm olan P. C. Ray ve M. N. Dutt'un nesir evirilerinde
incelenebilir.
{113} Bu en nemli belge en iyi Bhagavan Das tarafndan, The Science of Social Organisation'da, London & Benares, 1910
aklanmtr. Ayrca "Sacred Books of the East"C. XXV'de tam evirisi mevcuttur. "Burada", der Manu, (1.107,118), "eitli ilerin iyi
ve kt sonular bildirilir, ve burada drt insan tipinin, birok ktann, milletin, kabilenin ve ailenin ve ayrca kt insanlarn yollarnn
ebedi ilkeleri aklanr."
{114} N. N. Law, Studies in Ancient Hindu Polity, London, 1914. Aadaki dstur metinden bir rnek ilevi grebilir: Yeni toprak
paras elde etmi olan kral "inanlarnda itikatlarnda halk takip etmeli, milli, dini ve itimai enlik ve elencelerini onlarla birlikte
kutlamaldr."

{115} Benlik [jivatman) kastedildiinde "kendi" szcn kk yazmak, yksek zat, tanrsal tabiat (paramatman) kastedildiinde
byk yazmak Hint dili ve edebiyat uzmanlarnn yaygn bir detidir. Zatn benlik kavramndan kurtulmas ruhani zgrlkhakiki
gayedir.
{116} [: pestilence: ayn zamanda "zararl reti".]
{117} Dharma belli bir toplumsal dzenin sayesinde korunduu ahlaktr. "Uygarlk Dharma ile devam eder" (Matsya Purana, CXLV,
27). Dharma ayn zamanda, bata zahiri veheleri bakmndan, toplumsal norm, ahlaki yasa, dzen, vazife, doruluk, veya din olarak
da evrilir.
{118} Puruartha. Bu Brahmanlarn fayda dsturudur ve toplumsal ahlak standardn oluturur. Belli bir faaliyet, eer dharma, artha,
kama ve mokshaya (vazife, muvaffakiyet, haz ve ruhi zgrlk) ulamaya vesile oluyorsa veya bunlardan birine veya daha fazlasna
engel olmuyorsa faydaldr ve dolaysyla dorudur. Brahmanlarn fayda telakkisi btn insan gz nnde bulundurur. Sanayi
toplumunun uzmanlar ok daha dar bir fayda grn hesaba katar: Sosyal siyasetin esas ilgilendii bir fiyat olan fayda ve
menfaatlerdir" (Nicholson, Principles of Political Economy, 2. bask, s. 28).
{119} Manu,X. 126.
{120} Manu, XI. 63, 64, 66. "Ancak bir ama birliinin olduu yerde bir toplumun hakiki ilerlemesi mmkn olabilir. Toplumsal
alkanlklarn o zaman ne kadar sratle deitiini birok mttefik ynetimin sanayi retiminin muhtelif ubelerini denetim altna
alma giriimi pek iyi gsterir. Krlarn snrlandrl mas gibi basit bir ii icbar etmek iin byk bir felakete ihtiya duyulduunu
dnmek ancak zcdr. Benzer ekilde bar zamannda emek piyasasnn merhametine terk edilecek olan bir ordunun iaesi
iin imdilerde byk meblalar harcanmaktadr. Eer millet en iyi hayat mmkn klma kararllyla savata olduu gibi barta da
birlik olmu olsayd sava maliyetinin bir ksmna bunun ne kadar gerekletirilemezdi? Eer bir millet z-savunmas iin ibirlii
yapabiliyorsa ayn eyi neden z-gelimesi iin de yapamasn?"
{121} Manu, II, 218.
{122} Manu, IX, 45.Adam sadece adam deildir; o erkek, kadn ve btn bir nesildir. Bilgeler kocann karyla ayn olduunu
aklamlardr."
{123} Sadece iki dnya savandan deil, yol ayrmndaki uygarlktan sz ediyorum.
{124} Burada Mr. Lowes Dickinson'n bu noktaya geri dnnn ['An Essay on India, China, and Japan' ve 'Appearances', her ikisi
de 1914 tarihli) ok talihsiz olduuna dikkat ekmek istiyorum. O Hindistan'n dininin Ebediyet Dini, Avrupa dininin Zaman Dini
olduunu syler. Yeri gelmiken ifade edelim, bu ifadeler Pravritti dharma ve Nivritti dharmann harikulade karlklardr. Mr. Lowes
Dickinson'n bu ayrm doru olduu kadaryla Hindistan vakitsiz domu vairagyadan ve Avrupa da ar faaliyetten mustariptir, bu
lde her biri dzeltilmesi gereken bir arlk sergiler. Fakat bu tr bir kart tez ancak kavramsal olarak mmkndr ve hibir rk
veya millet bu dinlerden sadece bir tanesini hibir zaman takip etmemitir. Her trl hakiki uygarlk bu iki bak asnn uygun
terkibidir. Ve Hindistan'da bu dengeye bu kadar arpc biimde ulald iin Hindistan hakknda Mr. Dickinson'dan daha fazla ey
bilen birisi onun "Hristiyanl dnya ile uzlatrma yolunu hazrlamaya ve uhrevi ile dnyevi hayatn pratik zdelii yoluyla, insanlar
arasnda rk, inan, snf, kavim ve her ne isimle anlyorlarsa baka her trl ayrmn kalmayaca, ortak kardelii kabulde hepsinin

bir olaca, insanln manevi gelimesinde bu nc adm dnemini hzlandrmaya yazgl olabileceine" iaret eder. (Sir George
Birdwood, Sva, s. 355).
{125} Mttefiklerin uruna mcadele talep ettii kendi geleceini belirleme ideali (sva-raj).
{126} Mesela Hindistan'da srf grdklerini anlayamad ve bu ibirliine dayal yapy modern siyaset teorisinin kategorileri iinde
dnemedii iin farknda olmaksznve kt niyet tamakszn toplumsal karklk karm olan ngiltere.
{127} S. C. Basu, The Daily Practice of the Hindus, 2. bask, s. 4.
{128} Isis (The University of Chicago Press on behalf of The History of Science Society), c. 19, s. 1, (Nisan., 1933), s. 74-91'den
ksaltlarak alnmtr.
{129} Smkhya, Prua ve Prakriti'nin ezeli ayrmn ileri srer ve bu ayrm Smkhya Darana'da, "Sayma Bak As"tabirinde rtl
olarak dile getirilen mantn bak asna bal kalnd srece delile muhta deildir. Vedanta bu hviyetiyle Smkhya'ya kar
deildir fakat bir baka bak as (Darana), yani Advaita (Ikili-olmayan) benimser, ki burada hep varolan kilik yok edilmi olarak
deil fakat Ezeli / Ebedi Birlikte ihtiva edilmi olarak dnlr. u halde tanm gerei Smkhya Varolula (Satya) ilgilenirken
Vedanta nispet veya mnasebet ierisinde bilinen bu iki ahs"n tek zden, yani Atman olduunu ifade eder.
{130} Sonsuz da olsa tanm gerei snrl temel mekn, Ruhun Oyun Alan (prnrma):"yer"i "kalbin lotusu"nda"dr".
{131} tiyat haline getirdiimiz iin sorgulama gerei duymadmz bir yanlgyla Tabiat Anay (natura naturans) ocuklaryla, Dnya
yahut daha doru bir tabirle Kainatla, ens naturata ile ayniletirmi olmasaydk Tabiat My'nn makul ve meru karl olabilirdi.
{132} Vedantann "dnyay yadsmak"tan ne kadar uzak olduu ankaracarya'nn Sonsuz Saadet olarak Atmanla ilgili kendi
szlerinden anlalabilir: Zatn engin kanaviesi zerine bizatihi Zat ok eitli dnyalarn resmini boyar ve Yce Zat'n kendisi onun
grntsnden byk zevk duyar" [Svtmani-rpana, 95).
{133} Snya, varoluun sine qua nonu olan temel Mekn (ka) deil, fakat Mutlak Boluk, varolmayn bir"vehe"si.
Mahyna bak asnn dnyay yadsmaktan ("bir yaban tavannn boynuzlar"n veya "ksr bir kadnn olu"nu yadsdmz
anlamda) ne kadar uzak olduu u muhteem yas samisras tat nirvnam, "dnya sirkinin bizzat kendisi kurtulutur"denkliinde
grnr.
{134} Saduyunun eylerin "grndkleri gibi olduklar" grn ciddiye alamayz: ki bu zaten bir baka "saduyu"nun" parlayan
her ey altn deildir"./..../. gzlemiyle yeterince rtlr, ayn yndeki bilinen bir baka misali, halat ylan zannetmeyi zikretmeye
gerek yoktur.
{135} Vedanta genellikle bunu birleik ilkelere (Prua ve Prakriti, Prajpati ve Vc vb.) mracaat etmeksizin Zat'n (Atman) tekliini /
ikilikten mnezzehliini (advita) beyan ederek ve Sen O'sun" vecizesiyle dorudan ifade eder.
{136} Bu paragraftaki atflar Bhagavad Gita, IV, 6 ve VII, I3-I5, ve 27'yedir. Kr. Svetvatara Upaniad, I, 10 ve IV, 8-10.
{137} [Yani: srasyla sattva, rajas, ve tamas. Sattva tabiatn berrak, beyaz ve sakin; rajas, bulank, kzl ve fkeli; tamas, kirli, karanlk

ve atl olan vehesidir.]


{138} [: asli ya da evrensel formu veya doas itibariyle.]
{139} [: bilen (akl) ile bilinen arasndaki uygunluk.]
{140} [: farkllklarn uyumu.]
{141} Upsthe, ayn zamanda cinsel birleme iin de kullanlr, kr. age., VI, 4, 1-3.
{142} Mspet olarak anlaldnda harekete geirici olarak sannyasa (Bhagavad Gita, III, 30). Bu kaderciliin bir kar tezidir, kr.
Boethius "bir ey ne kadar ilk Akl'dansa, o kadar kader zinciri ierisindedir (De. Consol, IV, zikreden San Tommaso D'Aquino, Sum.
Th., I, Q. 1 6, A. 4)"her ne kadar kutsal din bilginleri, anlamn arptarak yldzlarn dizilimindeki belli bir gce kadar geniletenler
dolaysyla, bu szc (kader) kullanmaktan imtina etmilerse de" ibid. A. 2.
Suhulet veya fesahatin aklamasnda parantez ierisindeki drt tabirin tam olarak ayn trden olmad dikkati ekmi olmaldr,
sahaja ve shen sonucu, selm ve uzlet sebebi temsil eder. Fakat sebep ve sonu dolaysz tecrbede birdir.
{143} Bhagavad Gita, IV, 17. ECKHART, I, 149, "Salihler ilerinden dolay hibir ey aramazlar; ancak kleler ve rgatlar ileri iin bir
ey isterler... veya ilerinde baka bir amalar olmad iin ... bir ey iin alrlar... seni kendi zeminine ve iine ekerler."
{144} Szklerin en tam anlamnda an-avrtti, a-sakta,"genileme","zgrlk"olarak mukti, moka, nir-vana.
{145} San Tommaso'ya gre saf varlkta (zne olarak Zat) akl ve irade harici herhangi bir eye meyletmez fakat zne veya failde
kalr ve varolur, tabiat zle birdir. Hayati bir akl ve irade oluumu srasyla (1) anlalabilir fiil (bilgi, sanat) ve (2) fiili sevgi (Vidyapati'nin
"Her biri her ikisidir"i) olarak gerekleir, yani "sevilen obje sevende olduu kadaryla sz edilen veya anlalan obje akl sahibi
faildedir." Hayat "kuvveden fiile ilerlemez"fakat hepsi fiildir. [Sum. Th. I, Q. 27, A. 2 ve A. 4). Benzer ekilde Eckhart neredeyse
Upaniad'n szleriyle "Tanr her eyde zati maksattr" (I, 380) "sevmede olduu gibi almada yorulmaz ve sevdii ey onun iin
hep birdir. Ki bu sevginin Tanr olduunu gsterir... yi kimse Tanr suretinde teekkl eder, kendi iin sever yani sevgi uruna
sever, alma iin alr, ayn sebepten dolaydr ki Tanr bitmez tkenmez sevgi ve fiildir, ilahi faaliyet onun tabiat, hayat, ve
saadetidir... iyi kimse sadece sevdii herkesi sevme ve yapt her eyi onda sevdii ve alt iin Tanr dolaysyla yapma
bakmndan Tanrya benzemez, fakat kendi, yani seven iin sevme ve alma bakmndan da (yani ayn zamanda ve ayn fiille)
benzer (II, 66-67), ki burada Tanr ve "iyi insan" Zattr.
{146} Bhva = (My Bhagavad Gita, VII, 13,14) evrensel anlamda "tabiat"tr: svabhva, bir atn sayesinde at olduu "at-tabiat" veya
"atlk"tan veya sayesinde belli bir atn mnhasran o at olduu zel tabiattan sz ettiimizde olduu gibi, cins veya fert anlamnda
tabiattr.
{147} Merlin, II, 309-311, Early English Text Soc., c. 21, 1899. Yukarda zikredilen pasajn doruluk ve taml grmezden gelinmez,
her ne kadar son dnem "Arthur" yazarlarnn artk malzemelerini anlamaz hale gelmi olmalar muhtemelse de. "Merlin" ve
"Kutsal Kse efsanesi" (bunlar iin bkz. benim Yakalar, II, 37) de dahil Kelt mitolojisi Hayatla ilgili kadim gelenein yeniden
canlandrlmasn temsil eder.

{148} BOHME, Sex Puncta Mystica, VI, 2-5 (A.D. 1620), EARLE evirisinde. (Six Theosophie Points, and other writings. New York,
1920.)
{149} BHME, Sex Puncta Mystica, V.
{150} San Tommaso'nun "Biz tek Tanr demiyoruz, nk Tanrsal Varlk biroklar iin mterektir" (Sum. Theol., I, Q. 31, X. 2) gibi
bir beyann dnecek olur sak Mslman ilahiyatlarn [daha dorusu kelamclarn] Teslis retisini oktanrclk olarak yanl
yorumladklar gayet iyi anlalr. Daha da kayda deer olan, "kutsal kimselere itirak yoluyla tanrlar denir ifadesidir, Sum. Theol., I,
Q. 108, A. 5.
{151} Geen paragraftaki btn beyanlar / ifadeler iin mehazlar: Yaska, Nirukta, VII,5; Brhaddevata, 1,70,71,73,74 ve 98;
Brhadaranyaka Upaniad, III, 9; Taittiriya Upaniad, I, 5, anganyanya devatah; Summa Theologica, I, Q. 107, A. 4, ibid. Q. 112, A. 5-7,
ibid. Q. 112, A. 4, ve ibid. Q. 113, A. 1.
{152} Veda gelenei bireyin lmden sonra yolculuunu bir varlk dzleminden dierine bir gei olarak canlandrr, klli hatta ksmi
bir marifeti elde edememi olanlar iin zamann sonuna kadar herhangi belirli bir dzlemde sreklilik ihtimali ve bir baka ada
bedenlenmeye / tecessume geri dn de buna dahildir. Bir nceki veya hatta daha aa bir dzleme geri dn imknnn dini
genilemelerin aklama eilimlerini temsil eder hatta belki de Vedalara ait olmayan popler unsurlarla birletii izlenimini
uyandrd bedenlenme retisi ile ilgili olarak, kr. benim Yakalar, I, s. 14, not 1. Buda rneinde Hristiyanlktaki Doketizme (insan
Olu = nirmanakaya) karlk gelen nirmanakaya retisiyle zel bir bedenlenme (avatara) durumunda daha nceki bir dzlemde
fiilen dou dncesinden uzak durulur.
Karma szc "nedensellikle deil fakat sadece "iler", "eylem", "yapma- etme" vb. szckleriyle karlanmaldr. Sebep ve
sonucu zamanda ayrlm olarak dnebileceimiz kadaryla apurva, "bilkuvvelik", "dorudan olmay" "nedenselliin" en yakn
muadilidir: purvo-kara-krta-vada, "bir nceki fiil sebebiyle retisi" "nceki eylemin haldeki hadiseyi belirlediini" ileri srer.
EDGERTON, Mimamsa Nyaya Prakasa. New Haven, 1920.
Buda'nn takipileri (ve imdi Teozofstler) tarafndan yorumland ekliyle "Yeniden Bedenlenme"nin bir Veda retisi olduunu
sylemek zordur. Hatta Pitrlerin,"Babalar"n (mterek bir tabir) inii bile bireylerin birey olarak bir nceki varlk durumuna bir geri
dn deil fakat ok daha genel bir tarzda mukaddem veya "tevars edilmi" sebeplerin haldeki neticede grnmeyen ileyii /
messiriyetidir. Devayana ve Pitryana Yakup peygamberin merdivenindeki ykseli ve initir
{153} Mah-Pralaya, Hristiyan terminolojisinde "Son Yarg" [Hesap Gn]. "Yarglanan" ve "cennet"e kabul edilenler yani mutlak ve
arta bal olmayan lmszlk Veda terminolojisinde pitr-yna veya deva-ynay takip ederek ksmi tahakkuku gerekletirmi
olanlara: yarglanm ve "mahkm olmu" olanlar esareti ksmi ve ertelenmi kurtulu (krama-mukti), imkann engellemi olanlara
karlk gelir, dolaysyla bunlarn bilkuvve olarak ebedi deil ama "mebbet" beklemeleri gerekecektir, bunlarn olumlu olarak
yeniden varolular bir baka Zaman yahut ada (kalpa) gerekleecektir, ki o zaman doal olarak ertelenmi [sonraya braklm]
veya dorudan klli tahakkuku gerekletirme veya gerekletirememe ihtimali kendisini yeniden gsterecektir. Bu anlamda
"mahkmiyet" yani sonsuz (ebedi olmasa da) bir bilkuvvelie kendi kendini mahkm etme, nispi (her ne kadar mutlak olmasa da) bir
yok olu, Beni Zat olarak dnenlerin uradklar sondur. Onlar "Zat iin" eylemde bulunmann imdi ve burada bedene hizmet
ederek Benin her arzusunu tatmin etmekten baka bir ey olmadn dnrler. Byle "Asura Upaniad" bir hayat srenler "ziyan

olacaklardr" Chandogya Upaniad, VIII, 8. Hristiyanlktaki ifadesiyle "D" Benliin bamszlk, kendine yeterlik iddiasndan
ibarettir (eytan'n Tanrya "denklik" iddias), iyi ve Kt Bilgisi Aacnn (ki "ztlar ifti" asndan dnlen Hayat Aacdr)
meyvesinin yenmesi olarak da anlatlan z itibariyle ayn eydir. Bu Aa Hayat Bahesinde (prnrama) byrken Zat tarafndan
byk hazla grlebilir; fakat onun Benlik tarafndan hazmedilen (tadakrtva) meyvesi ("Tanrda olduklar" gibi deil fakat
"kendilerinde olduklar haliyle eyler") lmcl derecede zehirlidir (via, kr. baka anlamlaryla vi); meyveyi yemek kendi bana
hi olan eyi zerine almak, dolaysyla Ruha kar "lmcl Gnah", Sonsuz Hayat asndan lmdr. Ancak Zat byle bir zehri
emebilir ve yine de Yaayabilir: bir baka imgeyle, St Denizinin ("Sular" varlk imknlar) alkalanmasyla iaretleri Nilakantha,
Visakantha, Visagnipa gibi Boazndaki mavi-siyah leke ve ilalara bamll olan dvanda ortaya ktnda iva'nn yapt gibi. Zatn
"hayat" tragedyasna, bu kabul edilen acya grnrdeki bu boyun eii Tanr ve Herkesin strabdr.
{154} Bodhisattvalar ya ajanaja-devah (Taitt. Up., II, 8) olarak "doal" veya "dourulmu melekler"; ya da domu ve ardndan
karma-devah (ibid.) "ileri/fiilleri bakmndan melekler"dir, tam fena (nirvana) ellerinde olmasna karn lmden sonra Zamann
sonuna kadar Kurtarclar veya efaatiler olarak kalrlar veya Zamanlar boyunca ebedi olabilirler. Bu sonuncu trden Bodhisattvalar
Vedalardaki Apantaratamalar ve dierlerine karlk gelir, Tam Marifete ulam olmalarna ramen yeniden bedenlenmeleri
(avatarana) imkn ankaracararya tarafndan Vedanta Sutras, III, 3, 30, 31 zerine Yorumunda ele alnp incelenir. Aadaki pasaj
bir Bodhisattva'nn durumu iin zellikle geerlidir: "zel fiilleri sebebiyle zel grevlere tayin edilmi olan bu trden varlklarn
durumunda o greve ykselmi olan ilerin sonucu bu grevler tam olarak gerekletirilmezden evvel geip gitmez. Byle bir ini
Siddhartha'nn Abhiniskramana'snn zel misalini sunduu bir Istrab ierir.
{155} Hem "Tanr" hem "tanr" Pali metinlerinin evirilerinden karlmaldr, burada Brahma yce tanrsal varlk deil fakat
Meleklerin en ykseidir ve Buda henz "tanrlamam"tr.
{156} Taittiriya Upaniad, 1,9 zerine Yorum..
{157} YASKA, Nirukta, VII, 5 kr. Brhad Devata, i, 70 ve 98. RUYSBROECK, Adornment of the Spiritual Marriage, Ch. XXV.
{158} AOKA, Kaya Fermanlar XII.
{159} Brhad Devata, I, 70 ve 98: "Byk-Zat-lklar (mahatmya) sebebiyle Meleklere ok eitli isimler verilir... (fakat) her bir
Melein Tanrsal Varl (devatva) tek bir sferde (salokyatvat) ve bir ve ayn doumdandr (ekajatatvat) ve Onlardaki ikin G Enerji
dolaysyladr, her ne kadar kendilerine mnferiden tapnld (stutah) grlse de.
"oktanrc" nitelemesinin yeryznde bilinen herhangi bir din iin yerinde olarak kullanlp kullanlamayaca kukulu bir meseledir.
Bu adan Smer- Akkad pantheonuyla ilgili olarak bkz. LANDGON, Semitic mythology, s. 89.
{160} Kr. Rg Veda, X, 90, 3, "Onun drtte biri hep mevcudat, drtte lmszdr"; Bhagavad Gita, VII, 12, "Ben onlarda deil,
fakat onlar Bendedir".
{161} [: deduction, neticei istidlal.]
{162} [: synthetic implications.]

{163} [: the different isolated felt-wholes.]

You might also like