Professional Documents
Culture Documents
hayatı ve öğretileri ve
ınsanlık üzerindeki etkisi
OSHO
6 ,,,,,
gi ri s
Tanrıya inanmazsan, o inançsızlık seni bilmekten alıkoyar. Tüm inançlar seni engeller,
çünkü onlar çevrende önyargılara dönüşür, "düşünce örtüleri" olurlar. Buda buna
avarnas der.
idrak insanı hiçbir şeye inanmaz ve hiçbir şeye inanmamazlık etmez. Zeka insanı
durum her ne ise onu tanımaya açıktır. Tanrı varsa onun farkına varacaktır, ama
inancına göre değil. Onun inancı yoktur.
Hakikat yalnızca inanmama evresindeki bir zekada ortaya çıkabilir. Halihazırda
inandığında, hakikatin sana gelmesine izin vermesin. Önyargın çoktan bileylenmiştir.
inancına aykırı bir şeyi göremezsin; korkarsın, ürkersin, titremeye başlarsın. İnancına
çok fazla yatırım yapmışsındır; çok fazla hayat, çok fazla zaman, çok fazla dua. Bir
insan elli yıl boyunca hayatını inancına adar; sonra aniden Tanrı olmadığı gerçeğini
nasıl fark edebilir? Tüm hayatını komünizme adamış bir insan, Tanrının var olmadığına
inanan bir insan, Tanrı varsa bunu nasıl görebilir? Göz ardı etmeye, görmezden
gelmeye devam eder.
Tanrının var olduğunu ya da var olmadığını söylemiyorum. Söylemeye çalıştığım
seni ilgilendiren bir şeydir, Tanrıyı değil. Berrak bir zihne, herhangi bir inanca
tutunmayan bir zekaya, idraka ihtiyacın vardır. O zaman bir ayna gibi olursun; hakikati
yansıtırsın. O hakikati çarpıtma.
Budh sözcüğünün ikinci anlamı budur. Zeki bir insan ne komünisttir ne de Katolik.
Zeka bir insan inanmaz, inanmamazlık etmez. Bu onun yolu değildir. Hayata bakar
ve her ne varsa onu görmeye hazırdır. Vizyonunun önünde engeller yoktur; vizyonu
şeffaftır. Yalnızca bu insanlar hakikate erişirler.
Budh kökünün üçüncü anlamı zeka, bilmek, anlamaktır. Buda var olanı bilir; var
olanı anlar ve o anlayışta tüm bağlardan ku!1ularak kendini özgürleştirir. Buda anlama
açısından bilmeyi kast eder, bilgililik açısından değil. Buda bilgili değildir. Zeki bir
insan bilgiyi pek umursamaz. Zeki bir insan bilme kapasitesini daha çok önemser.
Onun asıl odak noktası bilmektir, bilgi değil.
Bilmek sana anlayış verir; bilmek sana gerçek anlayışı vermeden anlama hissi
verir. Bilgi sahte paradır; aldatıcıdır. Yalnızca sana bildiğini hissettirir, oysa hiçbir
şey bilmezsin. Dilediğin kadar bilgi biriktirebilirsin, istifleyebilirsin, inanılmaz bilgili
12 giriş
Bir kadın bir konserve meyve getirmiş, ama konserveyi açamamış. Nasıl açıldığını
bilmiyormul, bunun üzerine biryemek kitabına bakmak için çalışma odasına gitmiş. Kitaba
çıkarmaya yardımcı olması için bir başka diken alırsın. Dikeni çıkardığında ikisinden
de kurtulursun; yardımcı olanı yanında saklamazsın. Bu şimdi anlamsızdır.
Zeka işi, benliğinin tamamen farkına varmana yardımcı olmaktır. O iş hallolduğunda
ve benliğin dahil olduğunda, bu araca gerek kalmaz. Vedalaşabilir, teşekkür
edebilirsin. Buda'nın yolu zeka yolu, bunun da ötesinde olmasına rağmen zeka
yoludur.
B ÖL ÜM B İ R
buddha'nın ge 1 ş
Her insan bir Buddha olmak için dotar; her insan içinde buddhalıtın tohumunu barındırır. Kitlelere
bakarsan, bu dotru gibi görünmez. Dotru olsaydı, bir sürü Buddha olurdu - ama bir Buddha 'nın
varlıtını ender duyarız. Yalnızca bir yerde, yirmi bes yüzyıl ônce, belirli bir Siddhartha Gautama'nın
Buddha o/dutunu biliriz. Bunun dotru olup olmadıtını kim bilebilir? Bir efsane, güzel bir hikaye, bir
teselli, kitlelerin bir gün onların da Buddha olacatını umut etmelerini sa!lamak için bir ilaç olabilir.
B
çiçeğe dönüştüğünde, bir insan bir Buddha
işlendi ki simdi o bir gerçeklikten çok olduğunda, kendisi ve başkaları için yarattığı o
mitolojik bir fikir gibi görünmektedir. büyük acı kaybolur. Kesinlikle -buna kefilim,
Aydınlandığında, gökyüzünden tanrılar iner, buna tanıklık ettim- kesinlikle tüm varoluş
güzel müzikler çalar ve onun etrafında dans keyiflenir, dans eder, şarkılar söyler. Ama bunu
ederler. Şimdi, bu nasıl tarihsel olabilir? nasıl tarif edersin? Bu görünür bir sey değildir;
Gökyüzünden üzerine çiçekler yağar; altın fotoğrafları çekilemez. Bu yüzden şiirsellik, bu
ve gümüş çiçekler, elmas ve zümrüt çiçekler. yüzden bu metaforlar, semboller, benzetmeler.
Bunun tarihsel olduğuna kim inanır? Buddha doğduğunda, annesinin hemen
'Bu tarih değildir, doğru; aynı fikirdeyim. Bu, öldüğü söylenir. Bu, tarihsel bir gerçeklik
şiirselliktir. Ama tarihsel bir seyi sembolize eder, olmayabilir ya da olabilir. Ama benim
çünkü Buddha'da öyle essiz bir sey olmuştur duygularım tarihsel bir gerçeklik olmadığı
ki bunu şiirselliği katmadan tarif etmenin hiçbir yönünde, çünkü ne zaman bir Buddha doğsa,
yolu yoktur. Buddha'nın üzerine gerçek çiçekler annenin hemen öldüğü söylenir ve bu doğru
yapmamıştır, ama ne zaman biri aydınlansa, tüm değildir. Pek çok Buddha oldu - İsa'nın annesi
varoluş keyiflenir, çünkü biz ondan ayrı değiliz. ölmedi, Mahavira'nın annesi ölmedi, Krisna'nın
Basın ağrıdığında tüm vücudun acı çeker ve bas annesi ölmedi. Belki Siddhartha Gautama'nın
ağrısı geçtiğinde, tüm bedenin iyi hisseder, bir annesi öldü, ama ne zaman bir Buddha doğsa,
iyilik hissi duyar. Bizler varoluştan ayrı değiliz. anne ölür denemez, tarihsel anlamda denemez.
Sen bir Buddha olana kadar bir bas ağrısısın; Ama bunun, kendine özgü, tarihsel olmayan
kendine bir bas ağrısısın, diğerlerine ve varoluşa bir önemli olduğunu biliyorum. "Anne" ile
bir bas ağrısısın. Sen varoluş bedeninde bir gerçekten anne kastedilmez; "anne" senin
dikensin. Bas ağrısı kaybolduğunda, diken bir geçmişindir. Bir Buddha olduğunda yeniden
b i r imparatorun doğusu
olmak zorundasın.
sonucuna varabilir misin? Arada hiçbir ilişki yok Hikayeye göre Gautam Buddha, annesi
gibi görünür. Tohum hiçbir şeye benzemez ve bir sal ağacının altında otururken doğdu.
sen onu ayrıştırdığın zaman içinde hiçbir şey Ve sırf bu da değil, Buddha doğduğunda
bulamazsın, yalnızca boşluk. Yine de her tohum, ayaktaydı. İlk yaptığı şey annesinin
içinde bir lotus çiçeği taşır ve her insan içinde bir önünde yedi adım atmak ve Evren'e,
yüz yirmi yaşında bir bilgenin Himalayalar'dan Aslında her yeni doğan bebek,
indiği anlatılır. Öğrencileri sormuş: "Nereye yapabilseydi, aynı şeyi söylerdi: "Ben
zamana dek onun yürüdüğünü bile görmemiş, yürüyebilseydi, yedi adım atar ve tüm
çünkü bilge çok yaşlıymış. Ve onlara yanıt dünyaya, "Ben en aydınlanmış insanım,
Buddha Himalayalar'a yakın bir yerde, Nepal deneyimini tanımanın sembolik bir
insanlar bile Muhammed'i anlamıyor, zavallı Devadatta aydınlandığını iddia etti, ama
Muhammed'in peşindeydi; tüm hayatı boyunca aydınlandığı kabul edilebilirdi. Ama bir
bir köyden diğerine kaçtı. Hayatı boyunca hep Buddhanın mevcudiyetinde, aydınlanmamış
tehlike içindeydi, hayatta kalıp kalamayacağı bir varlığın aydınlanmış olduğunu nasıl
hep bir muammaydı. İnsanlar onu anlayamazken söyleyebilirsin? Bu imkansızdı. Tek sorun,
bir bulut nasıl anlayacaktı? Bu yüzden tarihsel Buddha'nın nasıl yok edileceğiydi. Bir kaya
olamaz. Ama yine de çok severim - metafor bıraktı. Hikayeye göre, kaya Buddha'ya çok
güzeldir. Metafor yalnızca bulutların insanlardan yaklaştı ve sonra yolunu değiştirdi. Bu bir gerçek
çok daha zeki olduklarını söyler; bulutların olamaz, ama bir doğrudur. Doğru, çok daha
doğanın yasalarından bile koruduğunu söyler. Devadatta, Buddha'yı öldürmesi için azgın
Muhammed nereye giderse gitsin, bulut bir fili serbest bıraktı. Azgın fil acımasızca geldi,
da giderdi; rüzgar olmadığında bile bulut ama Buddha'ya ulaştığında ona baktı, başını eğdi
onu korumaya devam ederdi. Bu, insanlığın ve ayaklarına dokundu. Devadatta'nın azgın
cehaletinin çok büyük olduğunu, bulutların bile bir fili serbest bıraktığı bir gerçektir; Buddha'ya
çok daha zeki olduğunu gösterir. başını eğdiği bir gerçek değildir. Bu, şiirselliktir;
Buddha ne zaman gelse ve nereye gitse engin bir doğrulukta saf şiirselliktir.
ağaçların mevsiminden önce çiçek açtığı, uzun Unutma, metinler doğruları anlatır; onlar tarih
zamandır ölü olan ağaçların yeşil yapraklarla kitapları değildir. Tarih kitapları hep gerçekleri
donandığı söylenir. Güzel şiirsellik, önemli anlatır. Bu yüzden tarih kitaplarında Büyük
şiirsellik, üzerine düşünülecek, meditasyon İskender'i, Korkunç İvan'ı, Adolf Hitler'i ve her
yapılacak şiirsellik. Tarihsel olduğunu türlü sinir hastasını bulursun. Ama Buddha,
düşünmüyorum, ama yine de önemli. Bir gerçek Mahavira, İsa ... Onlar tarih kitaplarının parçası
olmayabilir, ama bir doğrudur. değildir. Onlar için tamamen farklı bir yaklaşıma
Gerçekler sıradan olaylara aittir. Gerçek şu ihtiyacımız vardır. Onların tarih kitaplarının
ki Buddha'nın öz kuzeni Devadatta onu pek parçası olmamaları iyidir, çünkü onlar tarihin
bir imparatorun do&u•u 27
sıradan bir adamdı, tıpkı diğer herkes gibi. yalnızca gençler girebilirdi. Kral, krallıktaki tüm
Astrologlar yanıtladı: "Ayarlanabilir. Ona genç güzel kadınları topladı, böylece Siddhartha
olabildiğince zevk tattırın, bir insanın elinden hep büyülenecek, etkilenecek, hep hayallerde,
gelebileceği kadar lüks ve konfor içinde yaşatın. arzularda yaşayacaktı. Onun için tatlı bir hayal
Hastalığı, yaşlılığı ve özellikle ölümü bilmesine dünyası yaratıldı. Bahçıvanlara, ölü yaprakların
izin vermeyin. Ölümü bilmesine izin vermeyin, geceleri temizlenmesi, solan, kuruyan çiçeklerin
Bir anlamda haklıydılar, çünkü ölüm esas bilebilirdi? Ölü bir yaprak gören Siddhartha, o
sorudur. O soru yüreğinde belirdi mi, yaşam yaprağa neler olduğuyla ilgili sorular sormaya
tarzın değişmeye mahkümdur. Eskisi gibi başlayabilirdi ve ölüm sorusu aklına gelebilirdi.
umarsızca yaşamaya devam edemezsin. Solan bir gülü, düşen yaprakları gördüğünde,
Eğer bu hayat ölümle son bulacaksa o zaman "Bu güle ne oldu?" diye sorabilir ve ölümü
illüzyon olmalıdır. Gerçek ebedi olmalıdır Yirmi dokuz yıl boyunca ölümden habersiz
eğer doğruysa - yalnızca yalanlar anlıktır. yaşadı. Ama bunu ne kadar önleyebilirsin?
Hayat anlıksa, o zaman bir illüzyon, bir Ölüm öylesine önemli bir fenomen ki. Bir insanı
yalan, bir kavram yanılgısı, bir yanlış anlama ne kadar kandırabilirsin? Er ya da geç dünyaya
olmalıdır; o zaman hayat kavramımız cehalete girmek zorundaydı. Şimdi kral yaşlanıyordu
dayanıyor olmalıdır. Öyle bir hayat sürüyor ve oğlu dünyanın hallerini bilmek zorundaydı.
ebedi akıntısının bir parçası olabilmek için ama ne zaman şehrin sokaklarından geçecek
farklı bir şekilde yaşayabiliriz ... Yalnızca ölüm olsa, yaşlı adam ve kadınların sokağa çıkması
astrologlar, "Lütfen ölümle ilgili herhangi bir şey hiçbir sannyasin ortalıkta olamazdı, çünkü
öğrenmesine izin vermeyin," dediler. bir sannyasin'i görüp sorabilirdi: "Bu nasıl bir
Kral tüm düzenlemeleri yaptı. Siddhartha için adam? Neden koyu sarı renkte kaftan giymiş?
farklı yerlerde, farklı iklimlerde üç saray yaptırdı, Ona ne oldu? Neden bu kadar farklı, kopuk,
böylece mevsimlerin yaşattığı rahatsızlığı hiç uzak görünüyor? Gözleri farklı, dokusu farklı,
öğrenmeyecekti. Sıcak havalarda, dağlarda her mevcudiyetinde farklı bir nitelik var. Bu adama
zaman serin olan sarayda yaşayacaktı. Soğuk ne oldu?" Ve sonra feragat sorusu gündeme
havalarda, nehrin kenarında her zaman ılık olan gelebilirdi, sonra da ölüm sorusu ...
sarayda yaşayacaktı. Kral, Siddhartha'nın hiçbir Ama bir gün olmak zorundaydı. Bu,
rahatsızlık hissetmemesi için tüm düzenlemeleri kaçınılmazdı. Bir gün Siddhartha farkına varmak
kadın ya da adamların girmesine izin verilmedi, Güzel bir akşamdı; krallığın gençliği gece
30
çağın ge l i ş i
b o d g h ay a ' d a u y a n ı ş
A
L T I Y I L B O Y U N CA Buddha her Bizim bildiklerimiz bunlar. Ve senin tatmin
insanın yapabileceği şeyi yaptı. Her olmadığını gayet iyi anlıyoruz, ama bulmayı
türlü öğretmene, ustaya. bilgine, denemek için devam edecek kadar cesur değiliz.
bilgeye. alime, azize gitti. Ve Hindistan'da bu Hayatlara bile mal olsa, bulmayı denemeye
da araştırmana gerek yoktur; herhangi bir yere Sonunda Buddha tüm öğretmenleri ve tüm
gider ve onlarla buluşursun. Onlar her yerdedir; ustaları bir kenara bırakmak ve kendi başına
sen onları aramazsan onlar seni arar! Ve özellikle başlamak zorunda kaldı. İnanılmaz derecede
Buddha'nın zamanında bu zirvedeydi. Ülke tek çalıştı. Dünyanın neresinde olursa olsun, arayış
bir şey için heyecan duyuyordu: ölümü aşan bir içindeki herkes tarafından hatırlanacak en önemli
Ama altı yıl süren zorlu gayretlerden -azla insanlık için önemli bir mihenk taşı olarak
duruşlarından- sonra hiçbir şey olmadı. Sonra Bir gün Niranjana Nehri'nin kenarında
bir gün ... Budistler bile bu hikayenin önemini kalıyordu. Oraya gitmiştim. Küçük bir nehirdir;
anlamayı başaramadı. Bu, Gautam Buddha'nın belki yağmur mevsiminde daha büyük
hayatındaki en önemli hikayedir. Hiçbir şey oluyordur, ama ben yazın oraya gittiğimde,
Gautam Buddha'yı düşün. O kendi orijinal Yıkanmak için nehre indi, ama uzun zamandır
benliğiydi - kendi güzelliği ve kendi yüceliği. O oruç tutuyordu. Çok güçsüzdü ve akıntı öyle
bir Budist değildi; o yalnızca kendisiydi. Gerçeği hızlı ve güçlüydü ki az kalsın onu sürükleyecekti.
bulmak için altı yıl boyunca farklı ustalarla Bir şekilde bir ağacın dallarına tutundu ve
denedi, ama hüsran ve başarısızlık dışında hiçbir o anda aklında bir fikir geldi: "Oruç tutarak
şey olmadı. Büyük bir çaresizliğe kapıldı çünkü çok güçsüz kaldım çünkü tüm öğretmenler,
var olan tüm büyük ustaların yanında zaman tüm kutsal metinler oruç tutarak kendini
biliyorsak öğrettik sana. Daha fazlasını istiyorsan konusunda ısrarcıydı. Kendimi güçsüz bıraktım,
o zaman kendin bulmak zorunda kalacaksın. ama aydınlanma olmadı. Bu küçük Niranjana
36 blllüm bir
sıyrıldı. Kimse Buddha'nın o andaki zihin gömülmüştü. Kısa süre sonra güneş doğmaya
durumunu analiz etmedi, ki bu spiritüel basladı ve güneş doğarken onun içinde bir
aydınlanma psikolojisi için önemlidir. Buddha şeyler de yükselmeye basladı.
tüm geleneği, gelenekselciliği, ona anlatılan her Onu aramıyordu; araştırmıyordu. ilk kez
şeyi, koşullandırıldığı her şeyi bir kenara bıraktı. arzulamıyordu ve oldu - Siddhartha ışıkla doldu.
Her şeyden tamamen vazgeçti. Siddhartha denen adam Gautam Buddha
Kadına, "Hangi kast sınıfına aitsin?" diye bile oldu.
sormadı. Benim anladığım kadarıyla Şudra'lardan Bu aydınlanmada, bu aydınlanma ınında,
olmalı. Hiçbir yerde yazmaz, ama bu sonuca Nirvana'da, herhangi bir tanrıyı bulmadı. Tüm
varmamın sebebi adının Sujata olmasıdır. Sujata, varoluş kutsaldır; ayrı bir yaratıcı yoktur. Tüm
"yüksek-kast ailesine doğan" anlamına gelir. varoluş ışıkla ve bilinçle doludur; bu yüzden tanrı
Yalnızca yüksek bir kast ailesine doğmayan bir yoktur, ama tanrısallık vardır.
insan böyle bir ismi alabilir. Köydeki en yoksul Bu, dinler dünyasında bir devrimdir. Buddha
adamı bulabilir ve adının Dhanidas olduğunu Tanrısız bir din yarattı. ilk kez Tanrı bir dinin
öğrenebilirsiniz, "zengin adam". En çirkin merkezinde değildi. Dinin merkezi insan olur,
kadının adı Sunderbai olur, "güzel kadın". en içsel benliği tanrısallık olur ve bunun için
insanlar gerçekliklerine yükseklik katmak için hiçbir yere gitmeniz gerekmez, yalnızca dışarı
isimleri kullanırlar. Kadının adı Sujata'ydı. gitmekten vazgeçmeniz gerekir. İçeride kalmak,
Buddha o aksam etrafını saran yapıyı bir yavaş yavaş merkezinize yerleşmeniz gerekir.
kenara bıraktı. Kastını, soyunu sormadı. ikramı Merkeze yerleştiğiniz gün, patlama olur.
kabul etti, tatlılan yedi ve günler sonra ilk kez
uyuduğu için suçluluk duymadan uyudu. Senin
sözde spiritüel insanların uykudan korkar. Uyku
bile bir günahtır, kısa kesilmelidir. Ne kadar az
uyursan o kadar spiritüel bir insan olursun.
O gece Buddha, neyin doğru neyin yanlış
olduğuna dair hiçbir kavram olmaksızın bir
bebek gibi uyudu: masum, koşullamalardan,
geleneklerden, göreneklerden, dinden
muaf. O gece gerçeği ya da aydınlanmayı
bile düşünmedi. Derin, rüyasız bir uyku
uyudu, çünkü yalnızca arzuların olduğunda
rüya görürsün. O gece kesinlikle arzusuzdu.
Hiçbir arzusu yoktu; bu yüzden herhangi
bir rüya söz konusu değildi. Sabah gözlerini
açtığında, tamamıyla sessizdi. Dışarısı sessizliğe
BÖLÜM İKİ
b u d d h a·nın
h ay at ı
a y dın la n m a
a r ay ı ş ı n d a
Gautam Buddha 'nın gecenin bir yarısı saraydan ayrılmasından bir gün önce, karısı bir çocuk
doğurmuştu. Bu öyle insani bir hikayedir, öyle güzeldir ki. . . Saraydan ayrılmadan önce, son bir kez
çocuğunun yüzünü, çocuğunu, eşine duyduğu sevginin sembolünü görmek istedi. Bu yüzden eşinin
yatak odasına gitti. Eşi uyuyordu, çocuğu da üzerinde bir battaniyeyle eşinin yanında yatıyordu. Buddha
battaniyeyi çekmek ve çocuğun yüzünü görmek istedi, çünkü belki bir daha asla dönmeyecekti.
B
I L I N M EY E N B i R HACCA G İ D İ Y O R D U . Araba dışarıda, kapıda bekliyordu.
Hayatında neler olacağını bilmek her şey hazırdı; Buddha çıkmak üzereydi
mümkün değildi. Aydınlanma ve arabacısına. "Bir dakika bekle. Gidip
arayışında, yalnızca bir olasılık olarak duyduğu. çocuğumun yüzünü göreyim. Bir daha asla
aydınlanma arayışında olan birkaç kişinin dönmeyebilirim, " dedi.
ulaştığı bir şey için her şeyini -krallığını, eşini, Ama Yasodhara'nın uyanıp ağlamaya
çocuğunu, kendini- riske atmıştı. başlamasından, "Nereye gidiyorsun? Ne
O da herkes gibi kuşkularla doluydu, ama yapıyorsun? Bu feragat etme de neyin nesi? Bu
karar anı gelmişti ... Tam da o gün ilk kez aydınlanma da ne?" demesinden korktuğu için
ölümü görmüştü, yaşlılığı görmüştü, hastalığı bakamadı. Kim bilir - tüm sarayı uyandırabilirdi!
ve ilk kez bir sannyasin görmüştü. Bu onun Yaşlı baba gelebilir ve tüm plan bozulabilirdi.
içinde nihai bir soruya dönüştü: "Ölüm varsa o Bu yüzden Buddha odadan çıktı.
zaman sarayda vakit kaybetmek tehlikeli. Ölüm On iki yıl sonra, aydınlandığında, yapmak
gelmeden, ölümün ötesinde bir şey bulmak istediği ilk şey babasından, eşinden, şimdi
zorundayım.· Ayrılmaya kararlıydı. Ama insan on iki yaşında olan oğlundan özür dilemek
zihni, insan doğası. .. Çocuğunun yüzünü için sarayına dönmekti. Öfkeli olacaklarının
görmek istedi. Henüz kendi çocuğunun yüzünü farkındaydı. Babası çok kızgındı - onunla ilk
bile görmemişti. Ama battaniyeyi kaldırdığı karşılaşan o oldu ve ilk yarım saat boyunca
takdirde, Yasodhara, eşi uyandığı takdirde -ki Buddha'ya hakaretler etti . Ama sonra
her an uyanabilirdi- "Gecenin bir yarısı odamda aniden baba pek çok şey söylediğini ve
ne yapıyorsun?" diye sorabilir, "Bir yere gidiyor oğlunun bir heykel gibi, sanki hiçbir şey onu
gibi görünüyorsun,· diyebilirdi... etkilemiyormuş gibi öylece durduğunu fark etti .
budı'nın hayatı -t l
s e s s i z l i k t e v aa z l a r
önyargıları vardır. Hemen onu kendine göre düşünmüyorum ve buna karşı her argümanı
yorumlayacaktır. Karşı tarafa ulaştığı sırada, hazırladım . "
artık senin bilincinin zirvesinden başladığı Tanrılar birbirlerine baktılar. Gautam
sırada olan şey değildir. Öyle çok değişim Buddha'nın söyledikleri doğruydu. Ne
geçirmiştir ki bambaşka bir şey olmuştur. Bu yapmaları gerektiğini konuşmak üzere bir
yüzden aydınlanan insanların konuşmaması kenara çekildiler. " Söylediği şeyin yanlış
sıkça yaşanan bir durumdur. Yüz aydınlanmış olduğunu söyleyemeyiz, ama yine de
insandan belki yalnızca bir tanesi konuşmayı konuşmasını isteriz. Onu ikna etmenin bir
seçmiştir. yolunu bulmalıyız . " Uzun süre konuştular ve
Gautam Buddha öyle ender rastlanan, öyle sonunda bir sonuca ulaştılar.
kültürlü, öyle birikimli bir insandı ki sessiz Gautam Buddha'nın yanına döndüler ve
kalmayı seçmiş olsaydı, dünya büyük bir fırsatı şöyle dediler: "Tek, küçük bir argüman bulduk.
ediyorum, konuşmalı mı konuşmamalı mı ve her "Ama sen konuştuğun için tüm Evren'de
argüman konuşmamaktan yana. Konuşmadan tek bir kişi bile aydınlansa buna değer.
yana olan tek bir argüman bulamadım. Yanlış Aydınlanma öyle yüce bir deneyimdir ki hayatın
anlaşılacağım, o yüzden yanlış anlaşılacaksan boyunca gösterdiğin gayretler tek bir kişiyi bile
-ki bundan eminim- konuşmanın ne anlamı aydınlatsa başarmış olursun. Daha fazlasını
var? Lanetleneceğim; kimşe beni aydınlanmış istemek doğru değildir; bu, yeter de artar.
bir insanın sözlerinin dinlenmesi gerektiği gibi Tam da sınırda olan birkaç kişi var -bizim gibi
dinlemeyecek. Dinlemek belirli bir eğitim, bir sen de farkına varmalısın. Biraz teşvik, biraz
disiplin gerektirir; işitmek değildir yalnızca. cesaretlendirme, biraz umut ve belki cehaletin
"Ve biri beni anlasa bile, tek bir adım sınırını geçecekler, esaretin sınırını geçecekler,
atmayacak, çünkü her adım tehlikelidir; zindanlarından çıkacaklar. Konuşmak
bıçak sırtında yürümektir. Ben konuşmaya zorundasın."
karşı değilim, yalnızca bir faydası olacağını Gautam Buddha gözlerini kapadı ve birkaç
b u d a ' n ı n l ı .ı y .ı ı ı 4/
b u d a ' n ı n hayatı 49
sevgisinin sana ulaşmasına izin vermektir, tartışabilirler çünkü ikisi de bilmez. ikisi de
onun enerjisinin senin enerjisine dönüşmesine cahildir, bu yüzden sözcüklerle, mantıkla,
izin vermektir . . . Yavaş yavaş, kişi hazırsa, alıntılarla ve metinlerle oyun oynamayı
korkusuzsa, o zaman kimsenin göremediği bir sürdürebilirler. Ama ikisi de bilmediğinden,
şey olur. Bir şey olmuştur; söylenmemiş bir şey bir sonuca ulaşmaları mümkün değildir. Çoğu
işitilmiştir. Sözcüklerle ifade edilmesi mümkün zaman kim daha akıllı, kurnaz ve hilebazsa o
olmayan bir şey sessizlikle aktarılmıştır. diğerini alt eder ve diğeri daha hilebaz ya da
Buddha Brahmanlara, Hindulara karşı daha sofistike olanın öğrencisi olur. Ama bu
konuşuyordu, ama tüm büyük öğrencileri gerçekle ilgili bir karar mıdır?
Brahmanlardı. Bu makul görünür çünkü o "Ya da her ikisi de gerçeğin farkına varmış
toplumun en üst düzeyine hitap ederdi. iki insanın bir araya gelme olasılığı vardır,
Her ne kadar Brahmanlara karşı olsa da, ama o zaman tartışmanın hiçbir yolu yoktur.
Brahmanlar kast sınıfının en üst basamağıydı ve Tartışacak ne vardır ki? Sessizce oturacaklar,
Brahmanlardan aydınlar sınıfının en iyileri çıktı. belki gülümseyecek ya da el ele tutuşacaklardır,
Sariputta bir Brahman'dı, Moggalayan bir ama söylenecek ne var? Birbirlerinin gözlerinin
Brahman'dı, Mahakaşyapa bir Brahman'dı. içine bakarak söylenecek bir şey olmadığını
Hepsi Buddha'ya gelmek zorundaydı, ama göreceklerdir - ikimiz de aynı şeyleri biliyoruz,
cahil ahmaklar, dışlanmışlar, kumarbazlar, hayat ikimiz de aynı yerdeyiz - o yüzden yalnızca
kadınları, vergi toplama görevlileri, hırsızlar sessizlik olacaktır.
oldukları için değil . Büyük alimler oldukları ve "Üçüncü olasılıksa birinin bilmesi ve
Buddha'nın söylediklerinin doğru olduğunu diğerinin bilmemesidir. O zaman çok
anlayabildikleri için gelmek zorundaydılar. sıkıntılı olacaktır, çünkü bilen kişi bildiği
Sariputta Buddha'ya geldiğinde, yanında şeyi bilmeyenin diline tercüme edemez. Ve
onunla birlikte her biri büyük alimler olan beş bilmeyen kişi gereksiz yere zamanını, zihnini
yüz öğrencisi vardı . Başta tartışmaya gelmişti harcıyor olur, çünkü bilen kişiyi ikna edemez.
ve Buddha çok mutluydu: bundan daha hoş bir Tüm dünya bilen birini ikna edemez, çünkü
karşılama olabilir miydi? Ama Buddha sordu: o bilir ve sen bilmezsin. Hepiniz bir araya
"Gerçeği tecrübe ettin mi, yoksa yalnızca büyük gelebilirsiniz . . .
bir alim misin? Adını duydum . . . " "Beş yüz öğrencinle birlikte geldin," dedi
Bir an sessizce, bir aynaya bakar gibi Buddha. "Bilmiyorsun ve bu beş yüz öğrencinin
Buddha'ya bakan Sariputta yanıtladı : "Ben içinde kimsenin bilmediği kesin; aksi takdirde
büyük bir alimim, ama konu gerçeği bilmek senin öğrencin olmaz, senin ustan olurdu.
olunca, henüz bilmedim . " Sen daha bilgilisin, onlar daha az bilgili. Sen
" O zaman tartışmak çok güç olacak," dedi daha yaşlısın, onlar daha genç. Onlar senin
Buddha. "Gerçeği bilmeyen iki insan arasında öğrencilerin. Ama nasıl tartışacağız? Ben
tartışma mümkündür. Onlar sonsuza dek hazırım . . . Ama ben biliyorum. Kesin olan bir
budı ' n ı n h ı y ı t ı 1\ '
1
söyleyecek misin?"
Buddha ona baktı, gözlerini kapadı ve sessiz ' ' Böyle bir inanç engeldir,
kaldı. Adam da gözlerini kapadı. Yarım saat
inancın ne olduğu fark etmez,
sessizce oturdular; sonra adam Buddha'nın
ayaklarına dokundu ve "Yanıtın için teşekkür
ederim,· deyip Buddha'nın yanından ayrıldı.
doğru veya yanlış.
''
Artık bu kadarı fazlaydı. Zaman yavaş
yalnızca bir yanıt biliyorlar. Ama biz burada bile varsa belki Tanrı o alandadır. Ancak
seninleyiz, tüm yanıtları duyduk. Bizi de tüm varoluşu keşfettiğin zaman mutlak bir
düşünmelisin, burada aklımızı yitireceğiz. Bu kesinlikle Tanrı'nın olmadığını söyleyebilirsin.
böyle devam ederse bize ne olacak?" Bu, yalnızca en sonda mümkündür ve o adam
Buddha yanıtladı, "Bir şeyi aklından Tanrı'nın olmadığına yalnızca inanıyordu -
çıkarmamalısın. Birincisi, onlar senin soruların Tanrı'nın olmadığına dair varoluşçu hiçbir
değildi; o yanıtlar sana verilmedi. Sen neden tecrübesi yoktu. Onu sarsmak, ayaklarının
karışıyorsun ki? Bu seni ilgilendirmez. Bu, yere basmasını sağlamak zorundaydım. Ona
benimle o üç kişi arasındaydı . " ağır bir darbe indirdim. Benim evetim o kisiyle,
Ananda, "Bunu anlayabilirim," dedi. "Benim onun kişiliğiyle ilgiliydi. Onun sorusu yalnızca
sorum değildi ve sen bana cevap vermedin. sözcükler değildi. Bir başkasından gelecek aynı
Ama benim kulaklarım var ve duyabiliyorum; soru başka bir yanıt alabilirdi.
soruyu duydum, yanıtı duydum. Ve her üç "Ve diğer insana 'Hayır' dediğimde olan
yanıt da birbiriyle çelişti. Önce evet dedin, şey buydu. Soru aynıydı, sözcükler aynıydı,
sonra hayır dedin ve sonra sessiz kaldın. Hiçbir ama o sözlerin ardındaki insan farklıydı , o
şey söylemedin ve o adam ayaklarına dokundu, yüzden sözcükler ve çıkarımlar arasındaki ilişki
'Yanıtın için teşekkürler,' dedi. Ve biz burada değişmişti. Göreceliydi. ikinci adam en az
oturuyoruz . . . yanıt bile yoktu ! " ilki kadar aptaldı, ama karsı uçta. Bir tanrının
Buddha yanıtladı: "Sen hayatı mutlaklar var olduğuna inanıyordu ve inancı için benim
bağlamında düşünüyorsun; senin derdin bu. desteğimi almaya gelmişti. Ben kimsenin
Hayat görecelidir. İlk adama yanıt evetti; bu, inancını desteklemem çünkü böyle bir inanç
onunla ilgiliydi, sorusunun çıkarımlarıyla, bir engeldir. Doğru veya yanlış, inancın ne
onun benliğiyle, onun hayatıyla ilgiliydi. olduğunun bir önemi yok. Hiçbir inanç doğru
Evet dediğim o adam bir ateistti; Tanrı'ya veya yanlış değildir; tüm inançlar aptalcadır. O
56
b a r ı ş çı l s a v a ş çı
ve kutsal Hindu metinleri Vedalara karşıydı . mi düşünüyorsun?" diye sordu. "Biz seni
olduğunu söyleyerek lanetlemişti. Doğal olarak bir başkası olsa öfkelenirdi ve sen sessizce
geçiyordu ve Brahmanlar etrafını sarıp akıllarına son derece önemlidir. Buddha şöyle söyledi:
gelen tüm kötü sözleri sıraladılar. Buddha "Biraz geç kaldınız. On yıl önce, sizin kadar deli
sessizce dinledi. Öğrencileri öfkelendi, ama olduğum dönemde gelmiş olsaydınız, burada
Buddha orada mevcut olduğundan herhang tek bir kişi hayatta kalmazdı.·
bir şey söylemek doğru olmazdı. Usta sessiz:e On yıl önce Buddha bir prens, bir savaşçı,
duruyor ve sanki bu insanlar güzel sözler döneminin en iyi okçularından biri, üstün bir
Sonunda Buddha onlara şöyle dedi: "Bana çekmeden, tek bir hamleyle hepsinin kellelerini
beklediği bir sonraki köye gitmek istiyorum. oklar ya da savaşçı olmak konusunda hiçbir
şey bilmiyorlardı. Buddha onları sebze gibi
doğrayabilirdi.
"Geç kaldınız. On yıl önce gelmiş
' ' . . . ben sizin hakaretlerinizi, olsaydınız . . . " dedi. ·Ama artık deli değilim;
tepki veremem. Ama size bir soru sormak
ağır sözlerinizi kabul etmedikçe isterim. Uğradığım son köyde insanlar beni
karsı savaşıyordu . Tek bir adam kalmıştı ve bin Buddha ilerlemeye devam etti.
insanı öldürmüş olacaktı. Krallar ondan korkardı, Sonra Angulimala düşündü: "Bu adam ya
generaller korkardı, hükümet ve yasalar ve polis sağır ya da deli!" Bir kez daha bağırdı: "Dur!
bir kayanın üzerinde oturduğu tepeye edeyim? Sen hareket ediyorsun ve ben sana
merhamet ederdi. "Bu adam benim burada söylüyorsun. Ve sen hareket ediyorsun, ama
olduğumdan habersiz olmalı, yoksa kimse bu bana durduğunu söylüyorsun. Sen gerçekten
yolu seçmez, · diye düşündü. Ve adam öyle aptal ya da delisin - ya da ben senin nasıl bir
masum, öyle güzel görünüyordu ki Angulimala adam olduğunu bilmiyorum!"
bile, "Bu adamı öldürmek iyi değil . Onu Buddha biraz daha yaklaştı ve "Son bir
bırakacağım, başka birini bulabilirim," diye parmağa daha ihtiyacın olduğunu duydum,·
düşündü. dedi. "Konu bu beden olunca, ben hedefime
Sonra Buddha'ya, "Geri dön l " dedi. ulaştım; bu beden faydasızdır. Öldüğüm zaman
"Olduğun yerde dur ve geri dön! Bir adım daha insanlar onu yakacaklar, kimseye bir faydası
atma. Ben Angulimala'yım ve burada dokuz olmayacak. Onu kullanabilirsin, sözünü yerine
yüz doksan dokuz parmak var. Almam gereken getirebilirsin: Parmağımı kes ve kafamı kes.
son bir parmak kaldı ve annem bile gelse onu Buraya bilerek geldim, çünkü bu bedenimin
60 bölüm iki
KURTULUŞ TOHUMLAR!
Küçük bir çocuk öldü; çocuğun babası yaşat," diye yanıtladı.
çocuk için yaşıyordu. O çocuk kadının gereken şey çok basit. Yalnızca
tüm hayatı ve tek umuduydu; aksi köye gidecek ve içinde ölümün hiç
takdirde onun yaşaması için hiçbir sebep yaşanmadığı bir evden birkaç hardal
tekrar nefes alacağı umuduyla ona sıkıca tohumu verebiliriz, ama bu hardal
Sonra biri, "En iyisi, bu kadını Gautam farkındalığa ulaştı. Tüm köyü dolaşmış
gibi bir adam her şeyi yapabilirdi ve "Buddha sana açıkça söyledi, 'Hardal
çocuğun tekrar nefes almaya başlamasını tohumlarını hiç kimsenin ölmediği bir
bedenini Buddha'nın ayaklarının önüne başka bir kadın olmuştu. Sabah gelen
bıraktı. "Sen büyük bir ustasın, hayatın kadınla aynı kadın değildi. Ölümün
ve ölümün sırlarını bilirsin ve ben sana hayatın bir gerçekliği olduğunun, bunun
Buddha, "Bunu yaparım, ama önce yıl yaşasa bile, tekrar ölmek zorunda
senden yerine getirmeni istediğim bir şey olacak. Birincisi bu mümkün değil; ikincisi
Canımı vermeye razıyım, ama çocuğumu çok sessiz, çok dingindi. İnanılmaz bir
b u d a ' n ı n hıyıtı
bulacağımdır. "
r u h d o kt o r u
lşığı kanıtlamanın bir yolu yoktur. Onu ya saçma bir şeyle geldiniz. Unutun gitsin, hepiniz
görürsün ya da görmezsin, ama başka bir kanıt körsünüz. Kimse ışığı görmemiştir, çünkü ışık
Kör adam, "Hazırım," dedi. " Nesnelere Buddha'nın köye geldiğini duyan halk, "Bu
dokunabilirim ve onları ellerimle hissedebilirim. iyi bir fırsat," dedi. "Mantıkçı kör adamı Gautam
lşığınızı getirin, dokunup onu da hissetmek Buddha'ya götürmeliyiz; belki o onu ikna
Ama ışık somut bir şey değildir. " Hayır, ona Bunun üzerine kör adamı Gautam
dokunmak, onu hissetmek mümkün değildir. " Buddha'ya getirdiler. Ona neler olup bittiğini
"Başka yollarım da var," dedi adam. anlattılar. Bir kör adam hepsinin kör olduğunu
"Koklayabilirim, tadabilirim. Üzerine vurabilir söylüyor, ışığın var olmadığını kanıtlıyordu ve
ve sesini duyabilirim. Ama benim araçlarım onlar ışığın varlığını kanıtlama becerisinden
bunlar - kulaklarım, burnum, dilim, ellerim - yoksundular.
tüm yetilerimi size sunuyorum. Sağduyumu mu Gautam Buddha'nın sözleri hatırlamaya
dinlemeliyim, yoksa sizi mi? Ben ışık olmadığını değerdir. Buddha şöyle dedi: "Onu yanlış
söylüyorum; o sadece bir icattır, benim gibi insana getirdiniz. Onun bir filozofa değil,
bir doktora ihtiyacı var. Sorun onu ikna
etmek değil , gözlerini tedavi etmek. Ama
' ' Arı asla yarın için toplamaz; bugün endişelenmeyin . Yanımda kendi özel doktorum
var." O günlerde imparatorlardan biri Gautam
başlı başına yeterlidir.
'' Buddha'ya kendi doktorlarından birini her gün
yirmi dört saat gölge gibi yanında dolaşması için
tahsis etmişti.
66 b ö l ü m iki
PORTRE
Buddha doktora, "Bu adamın gözlerini Benim işim onları varoluşun güzelliğine,
Doktor adamın gözlerine baktı ve "Bu zor bir bir doktorun işidir."
vaka değil; belirli bir hastalık gözlerini bozuyor. Bir sabah büyük bir kral, Prasenjita Gautam
Tedavi edilebilir. En fazla altı ay sürer." Buddha'ya geldi. Bir elinde güzel bir lotus
Buddha doktorunu köyde bıraktı ve altı çiçeği, diğer elinde çok değerli bir elmas vardı.
ayda adamın gözleri açıldı. Tüm mantığı, tüm Gelmesinin n edeni, eşinin ısrar etmesiydi:
insanlara beni kandırdıklarını, beni aldattıklarını ahmak insanlarla gereksiz şeyler konuşarak
olduğum fikrini daha önce kabul etseydim, tüm Çocukluğundan beri Gautam Buddha'ya
hayatımı kör bir şekilde sürdürmeme gerek giderdi; sonra evlenmişti. Prasenjita'nın böyle
kalmazdı. " bir eğilimi yoktu, ama karısı çok ısrar edince,
Bu altı ay boyunca Buddha uzaklardaydı, "En azından bir ziyaret edip bu adamın nasıl biri
ama adam dans ederek geldi, Buddha'nın olduğunu görmekte fayda var," diye düşündü.
ayaklarına kapandı ve şöyle dedi: "Senin Ama kral egosu yüksek bir adamdı, bu
merhametin öyle yüce ki beni ışık konusunda yüzden Gautam Buddha'ya armağan etmek için
ikna etmeye çalışmadın, bana bir doktor hazinesindeki en değerli elmaslardan birini aldı.
"Bu benim işim," dedi Buddha. "Tüm Herkes bilmek zorundaydı... Hatta, herkesin
dünyada spiritüel anlamda kör insanlar var. bilmesini isterdi: "Kim daha büyük - Gautam
70 bölüm i k i
berraksa onu hiçbir şey bozamaz. ,1 ' baştan çıkarmak için elimden geleni yaptım ,
ama o beni baştan çıkardı. Mevcudiyeti
ve farkındalığıyla beni gerçek hayatın sizin
şehir karıştı. Konuşacak tek bir konu var - o da yağmur mevsiminde kalabileceği bir yere
bir Budist rahibin dört ay boyunca Amrapali'nin dönüştürebilirsiniz."
evinde kalması," dediler. Ve Buddha kalabalığa dönüp seslendi:
Buddha, "Sessiz olmalısınız. Dört ay "Şimdi tatmin oldunuz mu, olmadınız mı?"
geçecek ve ben rahibime güveniyorum . Onun Meditasyon derinse, farkındalık berraksa,
gözlerine baktım - hiçbir arzu yoktu . Hayır, onu hiçbir şey bozamaz. O zaman her şey
demiş olsaydım, hiçbir şey hissetmeyecekti. fanidir. Amrapali, Buddha'nın öğrencileri
Evet, dedim, o da gitti. Ve ben rahibime, arasında en aydınlanmış kadınlardan biri oldu.
s on d en e y
A U T A M B U D D H A ' nın yeryüzündeki Buddha'nın kırk iki yıl boyunca sürekli seyahat
davet ederse o gün için daveti kabul ederdi. verebilecek hiçbir şeyi yok! Lütfen onun evine
Onun evine giderdi ve her gün için tek bir öğün gitme, teklifini geri çevir," dedi.
Yoksul bir insanın Buddha'yı davet etmesi yanıtladı. "Bir daveti geri çeviremem. Gitmek
neredeyse imkansızdı ; tesadüf oldu. Kral onu zorundayım." Bunun üzerine gitti. Ve onun
davet etmek için geliyordu, ama yolda bir gidişi bedeni için ölümcül oldu, çünkü Bihar'da
kaza oldu ve kralı taşıyan araba yolda kaldı, bu yoksul insanlar mantar toplar, onları kuruturlar
yüzden kral gecikti. Oraya birkaç dakika geç ve yağmur mevsimleri için saklarlar. Onları
ulaştı. Bu sırada Buddha çoktan yoksul adamın sebze olarak kullanırlar. Bazen mantarlar
davetini kabul etmişti. zehirlidir. Ve Buddha için mantar hazırlamıştı.
Kral, "Bu adamı tanırım," dedi. "Ne zaman Başka hiçbir şeyi yoktu - yalnızca pirinç ve
bu şehre gelsen seni davet etmek için uğraşır." mantar.
Buddha birkaç yeri çok severdi. Vaishali, Buddha ona sunulan yemeğe baktı, ama
şehri en sevdiği yerlerden biriydi. Kırk iki yıllık yoksul adama hayır demek onun duygularını
ustalığında, neredeyse her yıl Vaishali'yi en incitecekti, bu yüzden mantarları yedi.
az kırk kez ziyaret etti. En az on iki yağmur Mantarlar çok acıydı, ama bunu söylemek
mevsimi boyunca Vaishali'de kaldı, çünkü yoksul adamı üzeceğinden hiçbir şey
yağmur mevsiminde yürümek çok zordu. söylemedi, hepsini yedi, adama teşekkür etti ve
Bu yüzden üç veya dört ay boyunca tek bir oradan ayrıldı. Buddha, gıda zehirlenmesinden
Buddha'nın gezdiği yerler Bihar'dadır. Son anında ona, "Neden kabul ettin?" diye
Bihar adı, Buddha'nın seyahatlerinden gelir ve soruldu. "Biliyordun, kral seni uyarmıştı, diğer
"Buddha'nın seyahat ettiği yer" anlamına gelir. öğrenciler sana onun çok yoksul olduğunu,
buda'nın h a y a tı ıt
olarak da doğrudur: Bizim açımızdan gereken bir yolculuk, güzel bir birliktelik oldu. Sormak
tek şey bir davet, benliğimizin en ufak bir istediğiniz sorularınız varsa sorabilirsiniz, çünkü
parçasını bile saklamamaktır. Müsaitsek, artık fiziksel olarak sizinle olamayacağım."
açıksak, davet sahibini kabul etmek için Öğrencileri derin bir sessizlik, büyük bir
hazırsak, davet sahibi gelir. Bu her zaman böyle üzüntü sardı. Buddha güldü ve "Üzülmeyin."
olmuştur. dedi, "çünkü size her zaman öğrettiğim şey
Bu varoluş yasasıdır: Gerçek fethedilemez, budur - başlayan her şey biter. Şimdi size bir
ama davet edilebilir. Biri nihai konuk için davet de ölümümle öğretmeme izin verin. Hayatım
sahibi olmalıdır. Benim meditasyon dediğim boyunca öğrettiğim gibi, ölümümle de
budur: Seni tüm saçmalıklardan arındırır, öğretmeme izin verin.•
seni öyle boşaltır ki engin, açık, alıcı, duyarlı, Kimse soru soracak cesareti
dönüşür.
Ölümü meditasyonda önemli bir deneydir.
f; 4 O artık bir insan değildir, bir Ölümü sırasında yanında olanların, bedenin
artık aynı olmadığını gördükleri söylenir; bir
form değildir, bir dalga değildir;
şey olmuştur, canlılık bedeni terk etmiştir.
zaman önce - kırk iki yıl önce ölmüş olurdu. kalmadığını gördüler. Sezgileri daha kuwetli
yarattı, insanlara yardım etme isteği. Bu, bir gördüler, onlar da kayboldular.
istektir ve senin bedene bağlı kalmanı sağlar. Buddha'nın öldüğü gün pek çok öğrencisi
İnsanlara yardım etme isteği yarattı . "Bildiğim aydınlandı - sadece onun ölümünü görerek.
her ne ise, paylaşmak zorundayım . " Onun yaşadığını izlemişlerdi, onun hayatını
kullanmak zorunda kalacaksın . Bu küçük Öyle bir zarafetle, öyle güzel bir şekilde
parça bağlı kaldı. Simdi bedendeki o küçük öldüğünü gördüler ki. .. Görerek, çoğu uyandı.
bağı da koparmış oldu; bedenden ayrıldı. İlk
meditasyon tamamlandı, beden terk edildi.
öğret i l e r
Aydınlanmadan önce usta halefi olacak insanları hazırlar,
b en b ö y 1 e d u y d u m
Bir keresinde bir ormandan geçiyordu ve mevsimlerden sonbahardı. Orman kuru yapraklarla
doluydu ve onu tek başına yakalayan Ananda ona şöyle dedi: "Her zaman sormak istedim, ama
başkalarının önünde cesaret edemedim. Bana doğruyu söyle: Bize bildiğin her şeyi anlattın mı,
ama benim bildiğim bu büyük ormandaki tüm yaklaşmayı, onun içine yerleşmesine izin
yapraklar kadar engindir. Bir şey sakladığım vermeyi dene.
yok, ama anlatmak imkansız! Birkaç yaprak Buddha kırk iki yıl boyunca konuştu.
hakkında konuşmak bile zahmetli, çünkü her Ölümünden sonra ilk görev, öğrencilerin
şey başının üzerine. Düşünceler biliyorsun, ama hatırladıklarını yazmalarıydı ; aksi takdirde
düşüncelerin olmadığı bir evreyi hiç tatmadın. insanlık anlatılanlardan mahrum kalacaktı.
Duyguları biliyorsun, ama gökyüzündeki tüm Büyük bir hizmet yaptılar, aynı zamanda
bulutların kaybolması gibi duyguların olmadığı büyük bir zarar verdiler. Duyduklarını yazdılar,
bir evreyi hiç bilmedin. ama tuhaf bir fenomenle karşı karşıya kaldılar.
"O yüzden elimden geleni yapıyorum," dedi Herkes farklı bir şey duymuştu. Hafızaları,
Buddha, "ama bundan fazlasını sözcüklerle hatırladıkları aynı değildi.
aktarmak imkansız. Yalnızca şu kadarını Ortaya otuz iki ekol çıktı. Her biri,
anlamanı sağlayabilirsem, hayatta sözcüklerin "Buddha'nın söyledikleri bunlardır," diye
anlatabileceğinden çok daha fazlası olduğunu iddia etti. Yalnızca Buddha ölmeden önce
anlamanı sağlayabilirsem, seni aklının aydınlanmamış tek bir adam -sonsuza dek
bildiğinden fazlası olduğuna ikna edebilirsem, hatırlanacak bir adam, Buddha'nın en yakın
bu yeterlidir. O zaman tohum ekilmiştir." öğrencisi Ananda- tevazu gösterdi . "Ben
Tüm yaşamı boyunca Gautam Buddha aydınlanmamıştım, aydınlanmış bir bilinçten
asla insanların söylediklerini yazmalarına izin gelen sözcükleri olduğu gibi nasıl duyabilirim?
k ü ç ü k t e k n e , b ü y ü k te k n e
b ö y l e l k
dersin. Bir savaş yaratmaz, mücadele etmeye başarırsan o zaman üst katmanlar denenebilir.
koyulmazsın. Basın ağrır - kabul edersin. Orada başarısız olursan diğer katmanlara
Şeylerin doğası böyledir. Aniden bir değişim yükselmen zor olacaktır.
olur, çünkü bu tutum devreye girdiğinde Bedende bir sorun vardır; rahatla ve kabul
ardından bir gölge gibi değişim gelir. Baş ağrını et ve içinden sadece şunu söyle -yalnızca
kabul edebilirsen bas ağrısı kaybolur. sözcüklerle değil, ama derinden hisset-:
Dene. Bir rahatsızlığı kabul edersen o "Şeylerin doğası böyle."
rahatsızlık dağılmaya baslar. Neden? Çünkü Bir beden, içinde pek çok şeyin bir araya
ne zaman savaşsan enerjin bölünür: Enerjinin geldiği bir bileşendir. Beden doğar, ölmeye
yarısı rahatsızlığa, baş ağrısına ve diğer yarısı mecburdur; bir şeylerin ters gitme olasılığı
bas ağrısıyla savaşmaya harcanır - bir yarık, yüksektir. Bunu kabul et ve kendini onunla
bir uçurum ve sonuçta mücadele. Gerçekten özdeşleştirme. Üzerinde kalmayı kabul
bu mücadele daha derin bir bas ağrısıdır. ettiğinde ötesinde kalırsın. Savaştığında onunla
Kabul ettiğinde, yakınmadığında, mücadele aynı seviyeye inersin. Kabullenme, aşkınlıktır.
etmediğinde, enerji içe döner. Uçurum kapanır Kabul ettiğinde, bir tepenin üzerinde
ve çok daha fazla enerji serbest kalır çünkü olursun; beden geride kalır. "Evet, böylelik
şimdi çatışma olmadığından enerji akımı bunun doğası. Doğan şeyler ölmek zorundadır.
o son anda yaşanan zarafeti, beden ve ruh "böylelik felsefesi" değil. tüm yaşam biçimin
ayrıldığında olan aydınlanmayı kaçırırsın. Bunu böyleliğe dönüşür. Bunu düşünmezsin bile;
gözlerin kapalıdır. Neler olduğunu göremezsin, böylelikte nefes alırsın. Böylelikte sever,
çünkü kabul edemezsin. O yüzden gözlerini böylelikte ağlarsın. Bu, senin yaşam tarzın olur.
kapat, tüm benliğini kapat ve öl - defalarca Üzerinde durmana gerek yok, düşünmene
öleceksin ve asıl noktayı kaçırmaya devam gerek yoktur; sen böylesindir. Özümsemek
yürekle açabilir, onu sıcak bir karşılamayla derinliklerine işler; kalp atışlarına ulaşır. Sen
çünkü doğduysam öleceğim. O gün gelecek, Kabul etme sözcüğü çok iyi değildir.
gibi kabul edersin ve fenomenin niteliği kendisinden değil- çünkü sen yalnızca kendini
anında değişir. Aniden ölümsüz olursun: çaresiz hissettiğinde kabul edersin. Gönülsüzce
beden ölür, sen ölmezsin. Şimdi görebilirsin kabul edersin, isteksizce kabul edersin.
- yalnızca kıyafetler düşer, sen değil. Yalnızca Yalnızca başka bir şey yapamadığında kabul
örtü. taşıyıcı, içerik değil; bilinç kendi edersin. Ama içten içe öbür türlü olmasını
aydınlanmasında var olur. Şimdi daha da fazla, istersin; öbür türlü olsaydı sen de mutlu
çünkü hayatta pek çok şey bilincinin üzerindeki olursun. Bir dilenci gibi kabul edersin, bir kral
örtüdür. Ölümde çıplaktır. Ve bilinç tamamen gibi değil ve aradaki fark inanılmazdır.
çıplak kaldığında kendine özgü bir ihtişamı Eşin seni terk ederse sonunda kabul
Ama bu yüzden, bir böylelik tutumu etrafını kabuslar sarar ve acı. .. Ve sonra ne
yalnızca zihinsel bir düşünce olarak değil, tek nedeni senin anlayışlı olmamandır. Ak\ı
88 b ö l ü m üt:
ihtiyaç vardır çünkü sen anlayış gösteremezsin. Bir şeyi unutma: Eksik olan her şey
Bu yüzden, yavaş yavaş -altı ay, sekiz ay, zihin tarafından sonsuza tek taşınacaktır.
bir yıl- bir şeyler loşlaşmaya başlar, hafızada Tamamlanan her şey bırakılır. Zihnin, bir gün
kaybolur, toza bulanırlar. Ve uçurum bir yılda onları tamamlama fırsatı olabileceği umuduyla
büyür; yavaş yavaş unutursun. eksik kalan şeyleri taşıma eğilimi vardır. Sen
Yine de bazen yara acıtır. Bazen yoldan hala. eşinin geri dönmesini ya da giden günleri
bir kadın geçer ve sen aniden hatırlarsın. Bir beklersin - hala bekliyorsundur. Geçmişi
benzerlik, yürüyüşü ve sonra eşini hatırlarsın aşamamışsındır. Ve böyle yüklü bir geçmişten
- ve yarayı. Sonra birine Aşık olursun. Tozlar dolayı şimdiki zamanı yaşayamazsın. Geçmişin
daha çok dağılır, sen daha az hatırlarsın. Ama yüzünden bugünün berbat bir haldedir ve
yeni bir kadınla bile, bazen onun bir duruşu . . . geleceğin de aynı olacaktır. Çünkü geçmiş
V e eşin aklına gelir. Banyoda şarkı söyleyişi. . . giderek ağırlaşır. Her gün giderek daha ağır
şeyi taşırsın; bu yüzden bu kadar yüklüsündür. yer bırakmayacak bir böylelik tutumuyla kabul
Sen her şeyi taşırsın! Bir çocuktun; çocuk hoila ettiğinde, çaresiz değilsindir. Yalnızca bunun
oradadır, sen onu taşırsın. Genç bir adamdın; şeylerin doğası olduğunu anlarsın.
genç adam hala tüm yaralarıyla, tecrübeleriyle, Örneğin, odadan çıkmak istersem kapıdan
aptallıklarıyla oradadır. Tüm geçmişini taşırsın , çıkarım, duvardan değil , çünkü duvara girmek,
katman katman . . . Her şey oradadır. kafamı duvara çarpmam gerektiği anlamına
Bu yüzden bazen geri çekilirsin. Bir şey gelir. Engel olmak duvarın doğasıdır. o yüzden
olursa ve sen kendini çaresiz hissedersen bir duvardan geçmeye çalışmazsın! Kapının
çocuk gibi ağlamaya başlarsın . Zamanda geriye doğasından dolayı kapıdan çıkarsın, çünkü kapı
çekilmişsindir, çocuk kontrolü ele geçirmiştir. boştur, içinden geçebilirsin.
Çocuk, genelde ağlama konusunda senden Bir Buddha kabul ettiğinde şeyleri duvar ve
daha etkindir, bu yüzden çocuk gelir, kontrolü kapı gibi kabul eder. Kapıdan geçer, çünkü tek
ele alır ve sen ağlamaya başlarsın. Tıpkı öfke yol budur. Sen önce duvardan geçmeye çalışır
nöbeti geçiren bir çocuk gibi tekmeler gibi ve kendini milyonlarca şekilde yaralarsın. Ve
taşıyacak bir şey yoktur, sen sıyrılmışsındır. Şeylere netlik içinde bakabilirsen, böyle
Kabullenmeyle sıyrılırsın. Gönülsüzlükle, şeyler yapmayacaksın. Bir kapıdan bir duvar
90 bölüm üç
tasımazsın.
Unutma, böylelik bir anlayıştır, çaresiz
o rt a y o 1
güzel kadınların dizildiğini, böylece yukarı onların sana gelmesine izin vermeliydin.
çıkarken bir kadının omzundan diğerinin Bu yüzden ona, "Acele etmene gerek yok,
omzuna tutunarak ilerlediği söylenirdi. Prens Shrona." dedi.
üst kata bu şekilde çıkardı. Bütün gün uyurdu Ama Shrona, "Ben bir karar verdiğim zaman,
çünkü bir gece önceki alemin mahmurluğunu o kararı asla sorgulamam. Şimdi beni kabul
atamazdı; tüm gece kutlamalar, içki, yemek, etmek zorundasın." dedi.
müzik ve dansla geçerdi. Gece uyuyacak Buddha yine onu ikna etmeye çalıştı:
zamanı yoktu. "Bunu bir kez daha düşünmenin bir zararı
Tüm bunları bütün halk biliyordu. Gautam olmaz. çünkü sen hep lüks içinde yaşadın.
Buddha, daha önce hiçbir adamı öğrencisi Hiçbir zaman yollarda yürümedin, hep altın
olarak kabul etmekte tereddüt etmemişti. bir arabayla gezdin. Sen hiç lüks sarayından
Ama şimdi tereddüt içindeydi. "Shrona, senin ve bahçelerinden ayrılmadın. Sürekli güzel
hakkında her şeyi biliyorum,· dedi. "Bunu kadınlarla, harika müzisyenlerle, dansçılarla
bir kez daha düşünmeni isterim, iyice düşün. yaşadın. Bir sannyasin olduğunda bunların
Yağmur mevsiminden dolayı dört ay daha bu hiçbiri mümkün olmayacak. Yapamayacaksın."
şehirde kalacağım." dedi Shrona'ya. "Ve ben kimsenin dünyaya
Yağmur mevsiminde dört ay boyunca dönmesini istemem, çünkü bu onun kendine
Gautam Buddha ya da öğrencileri hiç etrafta olan saygısını yitirmesine neden olur. Bu
dolanmadı. Yılın sekiz ayı sürekli seyahat yüzden sana bir kez daha düşünmeni
ediyorlar, meditasyonun daha yüksek bilinç söylüyorum .. . "
evrelerinin tecrübesini paylaşıyorlardı . Ama Shrona yanıtladı: "Bunu defalarca
yirmi beş yüzyıl önce yalnızca çamurlu yollar düşündüm ve şimdi hemen bir sannyasin olmak
vardı ve Buddha öğrencilerinin herhangi bir istiyorum. Sen bana düşünmemi söyledikçe,
eşya taşımasına izin vermezdi ; ne bir şemsiye ben daha ısrarcı ve inatçı oluyorum."
ne de ayakkabılar, yalnızca üç parça kıyafet. Gautam Buddha, merhamet etmek zorunda
Biri acil durumlar içindi; diğer ikisiyse her gün kaldı ve onu sannyasin yaptı. Ama daha
banyodan sonra üst değiştirmek içindi. Üçten ikinci günden sorun çıktı, hem de Gautam
fazlasına izin yoktu. Yağmur mevsiminde Buddha'nın hiçbir sannyasin'inin beklemediği
bardaktan boşalırcasına yağmur yağdığında o bir sorun. Belki de Gautam Buddha'nın olmaya
kıyafetleri kuru tutmak zor olurdu ve yağmurun başlayacağını tahmin ettiği bir sorun.
altında çamurun içinde yürümek herkesi hasta Tüm rahiplerin üç parça kıyafeti varken
edebilirdi. Shrona çıplak yaşamaya başladı - bir
Bu sebepten ötürü Buddha dört ay boyunca ekstremden diğerine. Tüm Budist bhikku'lar
tek bir yerde kalmayı bir kural haline getirdi ve yolda yürürken Shrona yolun kenarında,
seni görmek isteyenler sana gelebilirdi. Sekiz ay dikenlerin içinde yürüyordu. Diğer rahipler
susuz her insana gitmek zorundaydın; dört ay ağaçların gölgeliklerinde dinlenirken Shronı
öğretiler 91
metinlerinde buna benzer bir başka olay daha çok gevşek bırakırsan da müzik olmaz. Hayatın
yoktur. Bu, kaydedilmiş tek olaydır. telleri tam ortada olmalıdır; ne çok gevşek ne
Shrona'yı uyandırdı ve ona tuhaf bir soru de çok sıkı. Ancak o zaman müzik vardır. Ve
sordu: "Bir prens olduğun dönemde, aynı yalnız bir usta onları nasıl ortada tutacağını
zamanda ülkedeki en iyi sitarist olduğunu bilebilir. Bir ekstremden bir diğer ekstreme,
duydum. Bu doğru mu?" lüksten sefalete, zevklerden işkenceye geçme.
Shrona, "Bunu herhangi bir zamanda Tam ortada olmaya çalış.·
Gautam Buddha, "Sadece biraz bekle." diye Hayatının her eyleminde tam ortada olmak -
yanıtladı. ·Anlayacaksın." her zaman ortayı bul ve meditasyon yolunu,
Shrona, "Evet, doğru," diye yanıtladı. özgürleşme yolunu bulmuş olacaksın.
Buddha devam etti: "Şimdi ikinci soru:
sitarın telleri çok sıkıysa o tellerden herhangi bir
müzik çıkar mı?"
"Elbette hayır," diye yanıtladı Shrona. "Çok
sıkıysa kırılırlar.·
d o ğ r u d ü ş ü n c e l k
B
IR iNSAN BiR KALABALll<TIR, pek çok ses benliğinin özünden gelir. Asla yanlış değildir. Bu
tutarsız - her ses kendi bildiği gibi çeker; Modern İnsan Potansiyeli Hareketi'nde,
tüm sesleri bireyi farklı bir yöne çeker. Genellikle bunu anlamana yardımcı olacak bir paralel vardır.
insan bir karmaşadır. bir tür delilik. Bir şekilde Transaksiyonel Analiz'in EYÇ (PAC) üçgeni dediği
aklıselim görünmeyi başarırsın. Derinlerde, içinde şey budur: ebeveyn, yetişkin, çocuk (P [parent)
katmanlar dolusu delilik kaynıyordur. Her an ebeveyn, A [adult) yetişkin, C [child) çocuk).
patlayabilirler, kontrolü her an kaybedebilirsin, Bunlar senin üç katmanındır; bunu üç katlı bir bina
benliğinin merkezinden gelen bir disiplin değildir. Birinci kat çocuğun, ikinci kat ebeveynin,
Toplumsal, ekonomik, siyasi sebeplerden üçüncü kat ise yetişkinin katıdır. Üçü bir arada var
ötürü kendine belirli bir karakter dayatırsın. Ama olur. Çocuğun bir şey söyler. ebeveynin başka bir
içindeki o karaktere karşı pek çok can alıcı kuwet şey söyler ve yetişkinin, rasyonel zihin bambaşka
Bu yüzden her gün pek çok hata yaparsın. Hatta Çocuk, "Keyfini çıkar," der. Çocuk için bu an
bazen asla yapmak istediğini hissedersin. Kendine tek andır; düşündüğü başka hiçbir şey yoktur.
rağmen hata yapmaya devam edersin, çünkü sen Çocuk spontanedir, ama sonuçlardan habersizdir
Buddha, bu hatalara günah demez. çünkü yaşar. Onun hiçbir değeri yoktur. Düşünceliliği.
onlara günah demek ayıplayıcı olur. O, onlara farkındalığı yoktur. Çocuk, hissedilen
yalnızca "hata. kabahat. suç" der. Hata yapmak kavramlardan oluşur; o, duygularıyla yaşar. Tüm
kutsallığa giden yol düşüncelilikten geçer. Elbette o duygularla pek çok çatışma yaşar.
İçindeki bu pek çok ses sana işkence etmeyi, seni Kendi içinde pek çok tezatlıkla karşılaşır, çünkü
çekiştirmeyi, seni itmeyi bırakabilir. Sen düşünceli bir duygu onun bir şey yapmasına yardım eder,
Düşünceli bir evrede hatalar yapılmaz - onları başlar. Bir çocuk hiçbir şeyi tamamlayamaz. Onu
kontrol ettiğin için değil, ama düşünceli bir evrede, tamamlayabileceği anda duygusu değişmiştir. Pek
uyanık, farkındalıklı evrede sesler, pek çok ses çok şeye başlar, ama hiçbir sonuca ulaşamaz. Bir
son bulur - sen bir olursun ve yaptığın her şey çocuk sonuçsuz kalır. Keyif alır, ama keyfi yaratıcı
102 bölüm üç
t ( Buddha, doğru düşünceli/iğin var gitti. Belki geçmişte Musa, Manu ve Muhammed
Lao Tzu şöyle der: "Uzlaşma olmayacaktır. Bu formül verdiler - "Bunlar uygulaman gereken On
ebeveyn sesini, bu emirleri, bu eski ahitleri bırak. Emir'dir. Bunları yap ve umut ettiğin, arzu ettiğin
Tüm 'gereklilikleri' bırak ve tekrar bir çocuk ol." İsa her şey sonuç olarak olacaktır. Sadece itaatkar ol."
da bunu söyler. Lao Tzu ve İsa -onların vurgusu Tüm eski dinler itaatkarlığı fazlasıyla
tekrar çocuk olmaktır- çünkü yalnızca çocukla vurguladılar. İtaatsizlik tek günahtır - Hıristiyanlık
kendiliğindenliğini geri kazanacak, doğal akışın, bunu söyler. Adem ve Hawa Tanrı'nın
Tao'nun bir parçası olacaksın. bahçesinden kovuldu çünkü onlar itaatsizlik ettiler.
Onların mesajı güzeldir, ama neredeyse Tanrı "Bilgi ağacındaki meyveyi yemeyin." demişti
elverişsiz görünür. Bazen, evet, olmuştur - bir ve onlar itaatsizlik ettiler. Bu, onların tek günahıydı.
insan tekrar çocuk olmuştur. Ama bu öyle Ama her çocuk bu günahı işler. Baba, "Sigara
istisnai bir durumdur ki insanlığın tekrar bir içme," der, ama çocuk dener. Adem ve Hawa'nın
çocuk olacağını düşünmek mümkün değildir. hikayesi her çocuğun hikayesidir. Ve sonra
Sonra ebeveyn sesini, ahlakı, toplumun dindir. Ama o dünya gitti ve o dünyayla çok insan
söylediklerini, sana öğretilenleri dinle diyen başka bir yere erişemedi. Çoğu insan huzurlu oldu, iyi
öğretmenler vardır: Mahavira, Musa, Muhammed, vatandaşlar, toplumun saygıdeğer bireyleri oldular,
dünyada huzurlu olmak istiyorsan, ebeveyni dinle. Sonra bir de yetişkin olma üzerine üçüncü
Asla ebeveyn sesine karşı gelme. vurgu vardır. Konfüçyüs, Patanjali ve Bertrand
Dünyanın aşağı yukarı kulak verdiği de budur. Russell gibi modern agnostikler -dünyanın
Ama o zaman insan asla doğal hissetmez. Her hümanistleri- hepsi aynı şeyi vurguladı: "Yalnızca
zaman köşeye sıkışmış, kafeslenmiş hisseder. kendi aklına güven." Bu, zahmetli görünür, öyle ki
Ve kendini özgür hissetmediğinde huzurlu insanın tüm yaşamı bir çatışmaya dönüşür. Çünkü
Özgürlükle birlikte huzur gelmedikçe onu kabul onlar tarafından koşullandırıldın. Yalnızca aklını
edemezsin. Mutlulukla birlikte huzur gelmedikçe dinlersen, benliğinde pek çok şeyi inkar etmek
onu kabul edemezsin. Özgürlük rahatlık getirir, zorundasın. Hatta tüm zihnin inkar edilmek
Sıcak bir yaz günüydü ve çok susadığını suyun akışını izledi. Su yavaş yavaş kristal
hissetti. Ananda'ya, "Ananda , geri dön , " berraklığına kavuştu. Bu kez Ananda dans
dedi. "Beş veya altı kilometre önce küçük ederek döndü; şimdi Buddha'nın neden
bir derenin yanından geçtik. Biraz su getir - ısrarcı olduğunu anlamıştı. Bu görevde onun
benim kasemi al. Çok susadım ve yoruldum." için belirli bir mesaj vardı ve Ananda mesajı
Ananda geri döndü, ama dereye anlamıştı. Suyu Buddha'ya verdi ve ona
buladığını fark etti. Dere yatağına gömülen sana teşekkür etmem gerek, sen bana su
beklemek zorundasın. İleriye gideceğim. Dört göstermedim ama öfkelendim, çünkü geri
veya beş kilometre ötede büyük bir nehir dönmek çok saçmaydı . Ama şimdi mesajı
Ama Buddha ısrarcı oldu. "Geri dön ve aynı pisleteceğim. Akla atlarsam daha çok gürültü
v ı a n e g a tiv a
.
bir hedefi vardır -buna Tanrı de, kurtuluş Bu şöyledir: Himalayalar'da yürüyüşe
de, özfarkındalık de- ama ulaşılması gereken çıkarsın. Daha yükseğe ulaştıkça, yanında
bir hedef vardır. Ve arayış içindeki kişinin taşıdığın şeylerin ağırlığını daha çok
pozitif gayreti gerekir. Gayret göstermedikçe, hissedersin. Yükseklik arttıkça, valizin daha
Buddha'nın yaklaşımı tamamen farklıdır, En yüksek zirveye ulaşmak istiyorsan her şeyi
şey olduğunu, hedefin senin içinde olduğunu Her şeyi bıraktığında, hiçbir şeye sahip
söyler; hedef, kendi doğandır. Ona ulaşman olmadığında, bir sıfıra dönüştüğünde, bir hiçlik,
gerekmez. O gelecekte değildir. Başka bir bir hiç kimse olduğunda, zirveye ulaşırsın.
yerde değildir. O tam da şu anda sensin, Senden bir şey azaltılmalıdır, eklenmemelidir.
hemen şimdi. Ama birkaç engel vardır ve bu Bir şeyler bırakılmalıdır, biriktirilmemelidir.
engellerin ortadan kaldırılmaları gerekir. Buddha eriştiğinde, biri ona sordu:
Bu, tanrısallığa ulaştığın anlamına gelmez "Neye eriştin?" Buddha güldü. "Hiçbir şeye
-tanrısallık senin doğandır- ama aşılması erişmedim, çünkü eriştiğim her ne ise her
gereken birkaç engel vardır. Bu engeller zaman benimleydi. Aksine çok şey kaybettim.
ortadan kalktığında, sen her zaman aradığın şey Egomu kaybettim. Düşüncelerimi, zihnimi
olacaksın. Kim olduğunun farkında olmadığında kaybettim. Eskiden sahip olduğumu hissettiğim
bile, sen oydun. Başka türlü olamazsın. Engeller her şeyi kaybettim. Bedenimi kaybettim -
ortadan kalkmak zorundadır. Sana herhangi bir benim bir beden olduğumu düşünürdüm. Tüm
şey eklenmek zorunda değildir. bunları kaybettim. Şimdi saf hiçlik olarak varım.
Pozitif din sana bir şey eklemeye çalışır: Benim ulaştığım budur."
erdem, doğruluk, meditasyon, dua. Pozitif din Sana açıklamama izin ver, çünkü bu
başlangıcı öğrendiğini açıklamaya çalışacağım . zihin gelişti, bu da chit'tir. Sat benlik demektir;
Çünkü sen geri dönemezsin, yalnızca ananda benliği kutlamak demektir - bir
ilerleyebilirsin. Ve bir daire içinde hareket eden ağaç çiçek açtığında, benliğini kutluyordur.
diğer her şey gibi, zaman da bir daire içinde Ve chit bilinçtir - mutluluğun, kutlaman
ilerler. konusunda bilinçli olduğun andır. Bu üç evre:
Batı'da zaman kavramı doğrusaldır; zaman satchitananda.
yatay bir çizgi üzerinde ilerler; sürekli devam İnsanlık zihne ulaştı. Kayalar hala birinci
eder. Ama Doğu'da, biz dairesel zamana evrededir, Evren evresinde - onlar vardır, ama
inanırız ve zamanın Doğu kavramı gerçeğe çiçek açmazlar, kutlamazlar. Onlar kapalıdır,
daha yakındır, çünkü her hareket daireseldir. kendi içlerine kıvrılmışlardır. Bir gün hareket
Dünya bir daire içinde hareket eder, Ay bir etmeye başlayacaklar, bir gün yapraklarını
daire içinde ilerler, yıldızlar bir daire içinde açacaklar, ama şimdi kendi içlerine dönükler,
ilerler. Yıl daire içinde ilerler, hayat daire içinde tamamen kapalılar.
ilerler: doğum, çocukluk, gençlik, yaşlılık - Ağaçlar ve hayvanlar ikinci evreye, hayata
tekrar doğum! Senin ölüm dediğin, tekrar ulaştılar - öyle mutlu, öyle renkli. Kuşlar
doğumdur. Tekrar çocukluk, tekrar gençlik . . .V cıvıldamaya devam ediyor, ağaçlar çiçek
çark dönmeye devam eder. Yıl daire içinde açmaya devam ediyor. Bu, ikinci evredir, hayat.
ilerler: Yaz gelir ve yağmurlar ve kış ve sonra Üçüncü evreye yalnızca insanlar ulaştı: zihin
tekrar yaz. Her şey bir daire içinde ilerler. evresi , chit evresi - bilinç.
Neden zaman bir istisna olsun? Zaman da bir Buddha bu üçünün bir rüya gibi
daire içinde ilerler. Kişi geriye gidemez, ama olduğunu söyler. İlki, başlangıçsız başlangıç,
eğer ilerlemeye devam edersin; bir gün, zaman primordiyal evre, uyku gibidir - sushupti.
bir daire içinde ilerlemeye başlar. Başlangıçsız Bu üçü, çözünmekte olan bir dram gibidir.
başlangıca ya da şimdi senin deyiminle sonsuz Zihnin ötesine geçersen, meditasyona doğru
sona ulaşırsın. ilerlersen, yani zihin-sizliğe, yine bir başka
Buddha bunu biliyordu, bunu yaşamıştı. patlama gerçekleşir. Ama bu artık dışa doğru
Bilim insanlarının Big Bang dediği şeye ben bir patlama değil , içe patlamadır. Nasıl bir gün
kozmik orgazm diyorum. Bu, bana daha anlamlı patlama olduysa ve hiçlikten milyonlarca şey
geliyor. "Big Bang" biraz çirkin görünüyor, fazla doğduysa, içe patlama olduğunda, formlar ve
teknolojik, insandışı. Kozmik orgazm - kozmos isimler kaybolur - yine içinden hiçlik doğar.
bir orgazmla patladı. Ondan milyonlarca form Daire tamamlanır.
doğdu. Ve bu inanılmaz mutlu bir deneyimdi; o Bilim insanları yalnızca dışa patlamadan söz
yüzden gelin, buna kozmik orgazm diyelim. eder, henüz içe patlamadan söz etmezler, ki bu
Bu orgazmda üç şey gelişti. Birinci Evren, mantıksızdır. Çünkü dışa patlama mümkünse, o
Doğu'da bizim sat dediğimiz. Evren'den hayat zaman içe patlama da mümkündür.
gelişti, biz buna ananda deriz. Ve hayattan Yeryüzüne bir tohum atılır. Tohum patlar.
öğret i l e r 113
114 bölüm üç
zaman, uyuduğunda ya da rüya gördüğünde ya kadar çok şeye sahipsen o kadar azsın; çünkü
da uyanık olduğunda, sen osun. Bazen farkında ne kadar çok şeye sahipsen kendini o kadar az
T.S. Eliot bununla ilgili harika satırlar Zengin bir adam yoksuldur - yoksuldur çünkü
yazmıştır: alanı kalmamıştır, yoksuldur çünkü her şey
doludur, yoksuldur çünkü benliğindeki boşluğu
Bu, Buddha'nın vazgeçişinin, onun via olamaz. Kitlesel bir din olduğunda, yalnızca
negativa yolunun anlamıdır. Başladığın tüm orijinalliğini kaybettiğinde, kitlelerle
noktaya dönmek zorundasın. Halihazırda uzlaştığında oldu.
olduğun şeyi bilmek zorundasın. Halihazırda Hindistan' da Budizm kayboldu çünkü
ulaşılmış olana ulaşmak zorundasın. Şeylerin Buddha'nın öğrencileri saflığında ısrarcı oldular.
doğası gereği kaybolması imkansız olan şeye Bunun Hindu filozofların ve Hindu mistiklerin
ulaşmak zorundasın; onunla teması kaybetmek Budizm'i çürüttüğü için olduğunu, Budizm'in
demektir. Bu, yeni bir şeyin arayışı değildir; her Onu çürütme olasılığı yoktur, çünkü en başta
zaman orada olanı, ebedi olanı bilme gayretidir. mantığa dayalı değildir.
Başlangıçsız başlangıçtan sonsuz sona kadar, Bir şey mantığa dayalıysa onu mantıkla yok
bir mantık olduğunu, mantıksız bir şeyler Buddha der ki: Pilot yoktur; bu, bir insan
karmaşası olmadığını, egemen kralın her eseridir. İnsanlık Tanrı'yı kendi suretinde
küçük ayrıntıyla ilgilendiğini, bir yaprağın bile yarattı. Tanrı, bir insan icadıdır - Tanrı, bir keşif
onun etkisi olmadan kıpırdamadığını bilerek değildir, bir icattır. Ve Tanrı gerçek değildir, var
teselli bulursun. Her şey planlıdır. Sen büyük olan en büyük yalandır.
bir kaderin bir parçasısındır. Belki anlamını Bu yüzden Budizm'in kelimenin olağan
bilmiyor olabilirsin, ama anlam oradadır çünkü anlamıyla bir din olmadığını söylüyorum.
Tanrı büyük bir tesellidir. İnsan hayatın kez Batılı alimler Budizm'in farkına vardıklarında
rastlantısal olmadığına, belirli bir önem, anlam, şoke oldular. Bir dinin Tanrısız var olabileceğini
kader akıntısı olduğuna inanabilir. Tanrı, bir hayal edemediler. Onlar yalnızca Museviliği,
Buddha Tanrı olmadığını söyler - o yalnızca dinler, Budizm'le kıyaslandığında çok toy
Ulaşabileceğimiz herhangi bir anlam olmadığını olgun bir zihnin dinidir. Budizm kesinlikle
gösterir. Tanrı fikrini yaratarak anlama inanabilir çocuksu değildir ve içindeki çocuksu arzuları
Sadece düşün: Bir uçaktasın ve biri sana, insan asla olmamıştır, ama dini merhametsizdir.
"Pilot yok," diyor. Aniden bir panik yaşanır. Hatta merhametsizliğinde Buddha
Sonra biri der ki: " Pilot orada, ama görünmez. merhametini gösterir. Herhangi bir yalana
Pilotu göremiyor olabiliriz, ama o orada; aksi tutun mana izin vermez. Ne kadar teselli ederse
takdirde bu güzel mekanizma nasıl çalışabilir ki? etsin yalan yalandır. Sana yalanı verenler
Bir düşünün: Her şey güzel bir şekilde ilerliyor, senin dostların değil, düşmanlarındır; çünkü
bir pilot olmalı! Belki biz onu görebilecek o yalanın etkisi altında sen yalanlarla dolu bir
kapasiteye sahip değiliz, belki henüz onu hayat sürersin. Ne kadar sert ne kadar acımasız
görecek kadar inançlı değiliz, belki gözlerimiz ne kadar şoke edici olursa olsun, gerçek sana
kapalı, ama pilot orada. Aksi takdirde bu nasıl getirilmelidir. Gerçeğin etkisiyle yok edilmiş
bir şekilde uçuyor, motorlar çalışıyor. Her şey Buddha der ki: "Gerçek şu ki insan
bir pilotun var olduğuna kanıttır." dinleri insan icatlarıdır. Sen yabancı güçlerin
Biri bunu kanıtlarsa, tekrar rahat bir nefes kuşattığı karanlık bir gecedesin. Tutunacak
alırsın. Gözlerini kapatır, tekrar rüya görmeye birine ihtiyacın var. Ve görebildiğin her şey
başlarsın; uyuyabilirsin. Pilot oradadır; değişiyor - baban bir gün ölecek ve sen yalnız
kalacak, bir öksüz olacaksın. Çocukluğundan Anne ölmemiş gibi davranırsın: "Komşuları
itibaren seni koruyan bir baban olmasına, ziyarete gitti - geri dönecek. Endişelenme,
seni seven bir annen olmasına alıştın. Şimdi o geri dönecek." Ya da "Uzun bir yolculuğa gitti .
çocuksu arzu kendini yine dayatacak: Bir baba Birkaç gün sürecek, ama geri dönecek." Ya da
figürüne ihtiyaç duyacaksın. Onu gökyüzünde "Tanrı'yı ziyarete gitti - endişelenecek bir şey
bulamazsan, o zaman bir politikacıda yok. O hala hayatta - belki bedenden ayrıldı,
bulacaksı n . " ama ruhu sonsuza dek yaşar. "
Stalin, Sovyet Rusya'nın babası oldu; Buddha, insanlık tarihindeki en yıkıcı
onlar Tanrı fikrinden vazgeçmişlerdi. Mao, insandır. Onun tüm gayreti , tüm destekleri
Çin'in babası oldu; onlar Tanrı fikrinden bırakmak içindir. Herhangi bir şeye inanmayı
vazgeçmişlerdi. Ama insanlar öyledir ki bir söylemez. O bir inançsızdır ve onun dili
baba figürü olmadan yaşayamazlar. İnsanlar inançsızlıktır. O "inan" demez, "kuşku duy" der.
çocuksudur! Büyüyüp olgunlaşan çok az insan Şimdi, sen "İnan!" diyen dinler duydun.
vardır. Hiç "Kuşku duy!" diyen bir din duymadın.
Benim kendi gözlemim şudur: İnsanlar Kuşku, yöntembilimdir - özüne kadar kuşku
yedi, sekiz veya dokuz yaşlarında kalırlar. duy, sonuna kadar, sona kadar kuşku duy.
Fiziksel bedenleri büyümeye devam eder ama Her şeyden kuşku duyduğunda ve kuşkuyla
zihinleri on yaşının altında bir yerlerde kalır. her şeyden vazgeçtiğinde, o zaman gerçeklik
Hıristiyanlık, Musevilik, İslam, Hinduizm, bunlar vizyonunda belirir. Bunun Tanrı hakkındaki
on yaşının altındaki dinlerdir. İhtiyaçların ne ise inançlarınla hiçbir ilişkisi yoktur. Senin sözde
onu giderirler: Gerçeği önemsemezler. Onlar Tanrın gibi değildir. O zaman gerçeklik belirir,
evre olduğunu söyler. Tarih onun geleceğini zihin, şeylerin nihai bir açıklaması olmasa bile
belirlemiştir ve her şey tarihle belirlenir. Şimdi herhangi bir araştırma yapmadan kalabilendir.
tarih bir süper-Tanrı olur. Bu yüzden Buddha, "Ben bir metafizikçi
Ama gerçekliği belirlemek için biri ya da bir değilim," der. Onun metafiziği yoktur.
şey gereklidir. İnsanlar belirsiz bir gerçeklikle Metafizik, şeyler hakkında nihai açıklama
kaotik, rastlantısal haliyle yaşayamazlar. İnsanlar "Ben gizemi çözdüm." demez. "İşte, gerçeğin
gerçekliği anlamlı, sürekli, ilişkili kılan bir şey ne olduğunu sana anlatıyorum , " demez.
bulmadan, ona aklın anlayabileceği, parçalara Yalnızca, "Sana verebileceğim tek şey farkında
bölünebilecek, etki ve tepki bağlamında analiz olmak, bilinçli olmak, uyanık olmak için bir
edilebilecek bir şekil vermeden yaşayamazlar. dürtü, bir susuzluk, güdü bir tutkudur; hayatını
Freud Tanrı fikrini bıraktı, ama sonra bilinçli bir şekilde, ışıkla ve farkındalıkla dolu
bilinçaltı Tanrı oldu - sonra her şey bilinçaltıyla yaşaman için, böylece hayatın çözülür," der.
belirlendi ve insanlar bilinçaltının ellerinde Varoluşa dair herhangi bir nihai açıklamaya
çaresiz oldular. Tanrı için yeni isimler vardır; ulaştığını söylemiyoru m . Kimse ulaşmadı.
bu yeni bir mitolojidir. Freudyen psikoloji Tanrı Buddha, metafiziği tamamen reddeder. O
konusunda yeni bir mitolojidir. İsim değişmiştir, metafiziğin beyhude bir arayış olduğunu söyler.
ama içerik aynıdır. Etiket değişmiştir, eski etiket İlk şey, Tanrı'yı reddetmesidir.
bırakılmış ve yerine taze, yeni hazırlanmış bir İkincisi, Cennet'i reddetmesidir. Buddha
etiket konmuştur. Bu, çok uyanık olmayan şöyle der: "Senin cennetin, tatmin olmamış
insanları kandırabilir. Ama Freudyen analizin cinsel arzularının, tatmin olmamış içgüdülerinin
derinliklerine inersen bilinçaltının daha önce öteki yaşama, ötedeki yaşama, ölümdeki
Tanrı'nın yaptığı aynı işi yaptığını fark edersin. sonraki yasama yönlendirilmesinden başka
Öyleyse zavallı Tanrı'nın ne kusuru var? Bir bir şey değildir. Ve kesinlikle haklıdır.
şey icat etmek zorundaysan -ve kişi her zaman İslam'da, Hıristiyanlıkta, Musevilikte Cennet
onunla bununla belirlenme zorundadır- ve harika bir biçimde anlayacaksın. Burada tatmin
kişi özgür olamayacaksa o zaman mitolojileri, edilemeyen her ne varsa onları Cennet'e
teolojileri değiştirmenin ne anlamı var? yönlendirirsin. Ama arzu aynı kalır!"
Hiçbir fark olmaz. Bir Hindu olabilirsin, bir Hindular kalpvraksha adını verdikleri ağaçlar
Müslüman olabilirsin, bir Hıristiyan olabilirsin, olduğunu söylerler - onların altına oturursun
bir Musevi olabilirsin - hiçbir şey fark etmez. ve dilediğin her ne ise zaman kaybetmeden
Sen yine çocuksu kalırsın, yine toy kalırsın. gerçekleşir. Güzel bir kadın arzularsın, kadın
Arayışta kalırsın, bir baba figürü, her şeyi oradadır - hemen. o anda. Batı'da anında
açıklayabilecek, nihai açıklama olabilecek kahveyi icat ettin ve bu da böyledir. Hindistan
birini, bir şeyi aramayı sürdürürsün. Olgun dilek ağacını keşfetti ve yüzyıllar boyunca
1 24 bölüm üt
Buddha der ki: ·Arzunun doğasına bak. olacağını söylerler. Ve dinlerin ne söyler?
Arzunun hareketini izle; incelikle hareket Onlar da farklı bir şey söylemezler. ·Arzular
eder. Ve sen iki şey görebilirsin: bir, arzunun gerçek olabilir, ama bu hayatta değil - ölümden
doğası gereği tatmin edilemez olduğu. Ve sonra." Sözde materyalistler ile sözde dindarlar
ikincisi, arzunun tatmin edilemez olduğunu arasındaki tek fark budur.
anladığın an arzunun kaybolduğunu ve senin Buddha için her iki taraf da materyalisttir:
arzusuz kaldığını. Bu, huzur, sessizlik, dinginlik Bence de her ikisi de materyalisttir. Sözde
evresidir. Bu, tatmin evresidir! İnsanlar asla dindar insanlarınız ve sözde dinsiz insanlarınız
arzuyla tatmine ulasmazlar; tatmine ancak aynı gemidedir. Tek bir fark yoktur! Tutumları
arzuyu asarak ulasırlar. aynıdır, yaklasımları aynıdır.
Arzu, kendi zihninin işlevini, nasıl çalıştığını, Buddha bu anlamda dindardır: "Arzular
mekanizmasının ne olduğunu anlamak için gerçek olmaz," der. "Arzuya bakmak
harika bir fırsattır. Ve bunu anladığında, tam zorundasın. Ne burada ne de baska bir yerde
da bu anlayışta dönüşüm gerçekleşir. Arzu herhangi bir arzu gerçekleşmiştir - asla. Bu asla
kaybolur, geride hiçbir iz bırakmaz. Ve sen olmadı ve asla olmayacak, çünkü bu arzunun
arzusuz kaldığında, hiçbir şey arzulamadığında doğasına aykırıdır. Arzu nedir? Hiç arzulayan
tatmin olursun. Arzun tatmin olmamıştır, ama zihnine baktın mı? Onunla karşılastın mı?
arzu asıldığında tatmine ulasırsın. Üzerinde herhangi bir meditasyon denedin mi?
Simdi fark gör. Diğer dinler, "Arzular öteki Arzu nedir?"
dünyada gerçek olabilir," der. Dünyevi insan, Belirli bir ev isteyebilirsin; onun için
"Arzular burada gerçek olabilir," der. Komünist, çalışırsın, çok çalışırsın. Onun için tüm hayatını
"Arzular burada gerçek olabilir. Yalnızca farklı feda edersin - sonra ev oradadır. Ama tatmin
bir toplumsal yapı gereklidir, kapitalistlerin var mıdır? Kendini eskisinden daha boş
devrilmeleri gerekir, proletarya kontrolü ele hissedersin, çünkü daha önce bu eve ulasmak
almalıdır, burjuva yok edilmelidir, hepsi bu için bir uğras vardı. Simdi ev vardır ve aklın onu
- ve o zaman arzular gerçek olabilir, burada, uğrastıracak baska bir şey arayışına koyulur.
dünyada bir cennet yaratılabilir," der. Simdi daha büyük ever vardır; aklın o daha
Dünyevi insan, "Arzularını büyük evleri düşünmeye baslar. Daha büyük
1 26 bölüm üç
saraylar vardır . . . Bir eş istersin ve arzuna sağlık, daha çok hayat, daha uzun ömür; bize
ulaşırsın, sonra aniden ellerin yine boş kalır. daha fazlasını ver!" Veda büyük harflerle,
Yine bir başka sevgili aramaya başlarsın. bazen de çirkin bir şekilde yazılmış arzudan
Arzunun doğası budur. Arzu, her zaman başka bir şey değildir. Vedada bilgeler "Bize
senden öndedir. Arzu, her zaman gelecektedir. daha fazlasını ver!· diye dua etmekle kalmaz,
Arzu, bir umuttur. Arzu, karşılanmaz çünkü aynı zamanda "Düşmanlarımıza verme! Benim
karşılıksız kalmak ve geleceğe yönlendirilmek ineğime daha çok süt ver, ama düşmanın ineği
onun doğasıdır. Arzu, her zaman ufuktadır. ölsün ya da sütü bitsin!" diye dua ederler.
Acele edebilirsin, ufka doğru koşabilirsin, ama Bu nasıl bir dindir? Buna din demek bile
ona asla ulaşamazsın: Nereye gidersen git, saçmalıktır. Bu bir dinse, o zaman materyalizm
ufkun uzaklaştığını görürsün ve ufukla arandaki nedir? Buddha arayışı sırasında pek çok
mesafe her zaman aynı kalır. On bin doların ustaya gitti, ama her yerden eli boş döndü,
vardır, arzun yirmi bin dolara sahip olmaktır; çünkü kimsenin arzunun doğaşını anladığını
yirmi bin doların olur, sen kırk bin dolar istersin. göremedi. Onlar kendileri arzuluyorlardı;
Mesafe aynıdır; matematiksel oran aynıdır. elbette arzuları uzak geleceğe, öteki hayata,
Neye sahip olursan ol, arzu hep onun ahirete yönlendirilmişti, ama arzunun hedefi
Umudu bıraktığında, arzuyu bıraktığında, şimdi Bazı insanlar şeyleri ölümden öncesi için
burada olacaksın. Arzusuz, tatmin olacaksın. isterler, bazıları ölümden sonrası için, ama
Seni kandıran arzudur." ne fark vardır? Hiçbir fark yoktur. Onlar aynı
O yüzden Buddha, bu sözde dindar şeyleri isterler; onlar arzularlar! Arzu aynıdır.
insanların materyalistler olduğunu Buddha pek çok öğretmene gitti ve
söylediğinde, elbette Hindular çok öfkelendiler hüsrana uğradı. Dinin herhangi bir yere
- hem de çok; daha önce kimseye bu kadar çiçeklendiğini göremiyordu, bunların hepsi
Hindistan'dan silmeye çalıştılar ve başardılar. Biri aylarca oruç tutuyordu, biri aylarca ayakta
öğretiler 1 29
ideoloji olmadan başla. Boş başla! Gerçeğe hikaye tekrarlanır: Müslümanlar Kuran'ın
ulaşmanın tek yolu budur." Muhammed'e Cennet'ten indiğini söylerler.
Bir anekdot okuyordum: Neden bu dinler metinlerinin,
Seyahat etmekte olan bir satıcı, motel başkalarınınkilerin değil, özellikle yalnızca kendi
odasındaki Gideon İncili'ni açmış. Ön sayfada metinlerinin insan işi olmadığında ısrarcıdır?
şöyle yazıyormuş: "Hastaysan Mezmur 18'i Müslümanlar Vedaların Tanrı işi olduğuna
oku; ailenle bir sorunun varsa Mezmur 45'i inanmaya hazır değildir; Hindular da Kuran'ın
oku; yalnızsan Mezmur 92'yi oku. " Tanrı işi olduğuna inanmazlar; yalnızca onların
Yalnızmış, bu yüzden Mezmur 92'yi açmış Vedaları Tanrı işidir ve diğer her şey insan işidir.
ve okumuş. Okumayı bitirdiğinde, sayfanın Neden bu ısrar? Çünkü onlar, insanın yarattığı
hemen altında, el yazısıyla yazılmış notu her şeyin insan zihninin ve insan arzularının
görmüş: "Hala yalnızsan 888-3468'i ara ve tesirinde olacağının farkındadırlar.
her zaman daha gerçek olacak bir dipnot bir ırka ait değildir; herhangi bir dine ya da
bulacaksın. Bazen görünen bir mürekkeple mezhebe ait değildir. O yalnızca kendine
yazılmamış olabilir, ama yeterince araştırırsan, ışıktır. Ve her ne söylediyse, gerçeğin en saf
orada olduğunu göreceksin; daha gerçek bir ifadesidir.
dipnot vardır. Bir arkadaşım bana şu güzel anekdotu
Buddha tüm metinlerin yalnızca arzuların, gönderdi :
şeyin onun motivasyonu olduğunu söyler. der, "hedef kendiliğinden hallolacaktır. Sen
Herhangi bir motivasyon olmaksızın yalnızca yolu izle, herhangi bir hedefe ulaşma
bağış yaptıysan o zaman bencil değildir. Bir motivasyonuyla bile değil, yalnızca meditasyon
yerlerde gizli bir motivasyon varsa -bilinçli yapmanın, dua etmenin, sevmenin, merhametli
veya bilinçsiz- o zaman ondan bir şey olmanın, paylaşmanın saf mutluluğuyla yolu
kazanacaksındır, burada veya sonrasında. O izle. Bu mutlulukta yolu uygula. Herhangi bir
zaman o bencil bir arzudur. Benlikten gelen kazanç sağlayacağın için değil; bunu bir ticarete
bu arzu ,bencil bir arzudur; egonun bir parçası dönüştürme. "
olarak gelen şey, bencil bir arzudur. Yalnızca Hayat akıp gidiyor; h e r an, her değerli
benliğine erişmek için meditasyon yaparsan bu an geçiyor ve geri almak imkansız. Buddha
bencil bir arzudur. der ki: "Zamanını aptalca şeylere harcama.
Buddha öğrencilerine şunu söyledi: Şöhret aptalcadır, anlamsızdır, manasızdır.
"Ne zaman meditasyon yapsanız, her Seni tüm dünya bile tanısa, bu seni nasıl daha
meditasyondan sonra, meditasyonda zengin yapabilir? Hayatını nasıl daha anlamlı
kazandığınız her şeyi Evren'e teslim edin. kılabilir? Senin daha anlayışlı, daha farkında,
Mutluysanız onu tekrar Evren'e gönderin; daha uyanık, daha canlı olmana nasıl yardım
bir hazine gibi taşımayın. Çok mutlu edebilir?"
hissediyorsanız hemen paylaşın. Ona "Yolu izlemiyorsan," der Buddha,
bağlanmayın, aksi takdirde meditasyonunuzun "çabaların yanlış yere yönelecek ve enerjin
kendisi yeni bir benlik sürecine dönüşür. Ve boşa harcanacaktır. Güzel kokusu ne kadar
nihai meditasyon bir benlik süreci değildir. hayranlık uyandırsa da yanan ateş çubuğu hızla
Nihai meditasyon bir benlik-sizlik haline daha yakmaktadır."
çok ulaşma sürecidir - benliğin kaybolmasıdır." "Hayat böyledir - her an yanar. Sen
Buddha der ki, "Bencil arzularıyla harekete her zaman ölülerin yakıldığı odun yığınının
geçen insanlar şan ve şöhret peşindedirler. üzerindesin, çünkü her an ölüm daha da
Ama ona eriştikleri zaman, yıllarını vermiş yaklaşıyor, her an sen daha az canlı, daha çok
olurlar. Bak - bu dünyada şana, şöhrete, ölüsün. Bu yüzden bu fırsat kaçmadan önce,"
güce, prestije, saygınlığa ulaştın. Ama ne der Buddha, "bir benliksizlik evresine eriş. O
yapıyorsun? Farkında mısın? Harika bir fırsatı zaman ölüm olmayacak. O zaman mutsuzluk
boşa harcıyorsun, hem de kesinlikle anlamsız olmayacak. O zaman sürekli şan, şöhret, güç,
bir şey için. Çöp topluyor ve kendi zamanını, para peşinde koşmak olmayacak."
kendi yaşam enerjini yok ediyorsun." İçin ne kadar boş olursa şöhreti o kadar çok
Dünyevi söhreti arzular ve yolu ararsın. İçinde ne kadar yoksulsan zenginlikleri
izlemezsen . . . o kadar çok arzularsın; bu, kendini bir şeyle
Buddha her zaman dinine "yol" der - doldurma gayretidir.
dhamma, yalnızca "yol" . "Hedefi umursama," Bunu her gün gözlemliyorum; ne zaman
1 34 bölüm üç
Yalvarırsın: "Benim hakkımda bir şey söyleyin. olmadıkça kimse seni aldatamaz, unutma. İnsan
Güzel olduğumu söyleyin . Sevilebilir olduğumu aldatılmaya hazır olmadıkça, aldatılmak için
Benim hakkımda bir şey söyleyi n ! " Kendini Kendini bilen bir insanı aldatamazsın, çünkü
yalvarırken izledin mi? "Benim hakkımda, buna imkAn yoktur. Sen bir şey söylersen o
bedenim hakkında, anlayışım hakkında - bir gülecektir. "Endişelenme - ben kim olduğumu
şey söyleyin ! " biliyorum. Bu konuyu geç ve ne söyleyeceksen
Biri b i r şey söylerse ona hemen tutunursun. söyle. Beni dert etme - ben kim olduğumun
insan sana karşı bir şey söylerse senin imajını Hayatın içsel zenginliğine sahip olduğunda,
yıkar. Senden yana bir şey söylerse imajının zenginlik aramazsın, güç aramazsın.
biraz daha süslü olmasına yardım eder. O Psikologlar, insanların iktidarsız olmaya
zaman imajın biraz daha güzelleşir ve sen başladıklarında bu açığı telafi etmek için cinsel,
mutlu olursun. İnsanlar alkışlarsa sen mutlu fallik semboller aradıklarının farkında vardılar.
Sen kim olduğunu bilmezsin. Bu yüzden arabaya sahip olmak isteyebilir. Bu, bir fallik
Söyleyin bana!" dersin. Sonra onlara Dünyadaki en güdü arabayı ister; kendi
bağlanırsın. Buradaki ironi, aynı insanların kim gücü kaybolmuştur, kendi cinsel enerjisi
olduklarını bilmiyor olmalarıdır! Gelip senden gitmiştir ve o yerine bir şey koymak ister.
dilenmek zorundadırlar, dolayısıyla karşılıklı bir Arabasını maksimum sürate çıkarırken kendini
aldatmaca söz konusudur. iyi hisseder, sanki kadınıyla sevişiyormuş gibi.
Bir adam bir kadınla tanışır ve "Ne Hız ona güç verecektir. O kendini arabayla
kadar güzel! Ne kadar büyüleyici!" der. özdeşleştirir. Psikologlar bu fenomeni,
Kadınsa, "Evet ve hiç senin kadar güzel bir belirli bir aşağılık kompleksi olan insanların
adamla karşılaşmadım , " der. Bu, karşılıklı bir her zaman hırslandıklarını uzun yıllardır
aldatmacadır. Onlar buna sevgi diyebilirler, izliyorlar. Hatta derin bir aşağılık kompleksi
ama bu, karşılıklı bir aldatmacadır. Her yaşamadıkça neredeyse hiç kimse siyasete
ikisi de kendileri etrafında belirli bir kimlik girmez. Politikacılar özünde aşağılık kompleksi
evlilik başlar. Sonra işler çirkinleşir. Adam, "Bu içinde eksik olan her ne varsa onu dışarıdan
kadın beni aldattı," diye düşünür ve kadın, "Bu başka bir şeyle telafi etmeye çalıştığındır.
adam beni aldattı, " der. Sen aldatılmaya hazır Hayatı içsel anlamda kaçırmıyorsan kendine
136 bölüm ü ç
yetersin. Ancak o zaman güzelsindir. Ancak o tüm benlikleri yara ve ülserlerle doludur. Bir
zaman var olursun. insan öldüğünde. benliğinde açan çiçekler
Buddha şöyle dedi: "İnsanlar dünyevi görmezsin; pis kokulu yaralar görürsün.
mallarına ve bencil tutkularına öyle körü körüne Bir insan yaşadıysa ve rüyalarıyla, asılsız
bağlanırlar ki onlar için kendi hayatlarını feda arzularıyla kandırılmadıysa, yaşlandıkça daha
etmeye hazırdırlar. Onlar, bir bıçağın kenarına da güzelleşir. Ölümünde kusursuz bir evreye
bulaşmış balı yemeye çalışan bir çocuk ulaşır. Bazen yaşlılığı, gençliğinde olduğundan
gibidirler. Miktar kesinlikle iştahını gidermeye çok daha güzel bir adamla karşılaşırsın. Böyle
yeterli değildir, ama o yine de dilini kesmeyi bir adam gördüğünde, önünde başını eğ - o
göze alır." gerçek bir hayat, içsel bir hayat, "içsellikli" bir
Bu hayatta hiçbir şey arzularını tatmin hayat yaşamıştır. Çünkü hayat iyi yaşanmışsa,
etmeye, iştahını gidermeye yeterli değildir. o zaman giderek güzelleşirsin ve üzerine
Bu dünya bir hayal dünyasıdır - hiçbir şey bir ihtişam, bir zarafet gelmeye başlar.
tatmin etmez, çünkü yalnızca gerçeklik tatmin Bilinmeyene dair bir şey kalıcı olmaya başlar
edici olabilir. Hiç izledin mi? Bir rüyada, - ebedinin, sonsuzun meskeni olursun. Böyle
gece acıktığını hissedersin ve yine rüyanda olmak zorundadır, çünkü hayat bir evrimdir.
buzdolabına gider, onu açar ve yüreğini Gençliğini geride bırakmışsan ve artık güzel
doyuracak kadar yersin. Elbette bu bir anlamda değilsen, bu gençliğinde pek çok bıçaktan
yardımcı olur - uykunu rahatsız etmez; aksi bal tattığın, yaralandığın anlamına gelir. Şimdi
takdirde açlık uyumana izin vermez, uyanmak tümörlü yaraların vardır. Yaşlılık büyük bir
zorunda kalırsın. Rüya onu telafi eder; sen ıstıraba dönüşür. Ve ölüm nadiren güzeldir,
uyumaya devam edersin, "Yeterince yedim," çünkü insanlar nadiren gerçekten yaşarlar. Bir
gibi hissedersin. Bedenini kandırmışsındır. insan gerçekten yaşamışsa -her iki ucundan
Rüya bir aldatıcıdır. Sabah şaşırırsın -hala yanan bir alev gibi- o zaman ölümü olağanüstü
açsındır- çünkü rüyadaki bir ziyafet bir oruca bir fenomen, mutlak bir güzellik olacaktır.
eşittir. Ziyafet ve oruç, bir rüyada ikisi de Ölürken hayatının parladığını, maksimum
aynıdır, çünkü rüya gerçek değildir. Senin düzeyde, optimum seviyede ışıldadığını
açlığını gideremez. Gerçek susuzluğu gidermek görürsün. Son anda o büyük bir aleve
için gerçek su gerekir. Seni tatmin etmek için dönüşür; tüm hayatı o anda yoğun bir parfüm
gerçek-yaşam gerçekliği gerekir. olur, benliğinde büyük bir aydınlanma olur.
Buddha, kendini yaralama riskini alarak Gitmeden önce ardında bir anı bırakır.
ilerlediğini, ama bu hayattan hiçbir tatmin Buddha bu dünyadan ayrıldığında olan
alamadığını söyler. Belki arada bir balın tadını buydu. Mahavira dünyadan ayrıldığında
alırsın - tatlıdır, ama tehlikeli. Ve bal bir olan buydu. Onları unutmadık, ama onlar
bıçağın kenarına bulaşmıştır; dilini kesmen an iyi politikacılar ya da güçlü insanlar oldukları
meselesidir. Pek çok yaşlı insana bak; onların için değil - onlar hiç kimseydi , ama onları
1 38
m u m u s ö n d u r m e k
N
nihai özgürlüğe ulaşmak zorundayı m . " "Ben",
boşluğu kullanmış tek bir insan tüm iddialarımızın merkezi oldu. Sorun şu ki
olduğunu anlamak önemlidir: Gautam ego için nihai bir deneyimi bir hedef haline
Buddha. Dünyanın diğer tüm mistikleri ifade dönüştüremezsin . Ego engeldir; köprü olamaz.
olarak, nihai deneyimin göstergesi olarak Tüm pozitif ifadeler yanlış kullanıldı.
doluluğu, bütünlüğü kullandılar. Egoyu yok etmek yerine, ego için süslemelere
Gautam Buddha neden negatif bir ifade dönüştüler. Tanrı bir hedefe dönüştü; hedefe
seçti? Herhangi bir felsefi sebepten ötürü ulaşmak zorundasın. Tanrı'dan daha büyük
söz etmiyorum. Yalnızca biraz varoluşçu ilişki Ulaşılan ulaşandan daha büyük olamaz. Bu
olduğunu gördüğüm zaman konuşuyorum . anlaşılması gereken çok basit bir gerçektir.
Doluluk fikri, Tanrı fikri, mükemmeliyet fikri, Tüm dinler, mistiklerin bu basit masumiyeti
dayanarak konuştular. Ama yüzyıllar boyunca pozitif ifade kullanmamaya karar verdi.
dünyanın dört bir yanında insanların kurnaz O nihai hedefe hiçlik, boşluk dedi;
zihinleri bunu istismar etti. shunyata , sıfır. Şimdi ego "sıfır"ı nasıl bir hedefe
Kurnaz zihin, doluluk fikri ve bunu işaret dönüştürebilir? Tanrı bir hedef olabilir, ama
eden pozitif ifadeler bir ego havasına dönüştü: sıfır olamaz. Kim sıfır olmak ister? Korku budur.
"Ben Tanrı olmak zorundayım. Ben mutlak Herkes bir sıfır olma olasılıklarını bütünüyle
olana, Brahma'ya erişmek zorundayım: Ben önlemek ister ve Buddha bunu nihai hedef için
ı 40 bölüm üç
güçlenmeye başlaması uzun zaman alacaktır. mutsuz olduğu duyulmamıştır- ama kazanç ne?
Ama Buddha bunlardan hiç söz etmedi. O Buna rağmen, felsefesiyle değil ,
asla karanlığın ışığa dönüşeceğini söylemedi. bireyselliğiyle, mevcudiyetiyle insanları ikna
Ve asla ölümün ileriki bir noktada yeniden etti. İnsanlara tecrübenin kendisini verdi, ancak
doğuş olacağını söylemedi, çünkü senin bu şekilde anlayabilirlerdi. Dünya açısından
egonun ne kadar kurnaz olduğunu biliyordu. bakıldığında boşluktur; ego için boşluktur, ama
Bunu söylemiş olsaydı , ego şöyle derdi: "O benlik için doluluktur.
zaman sorun yok. Hedefimiz aynı ; yalnızca Hindistan' da Buddha düşüncesinin
ruhun küçük karanlık gecesinden geçmemiz silinmesinin pek çok sebebi vardır, ama
gerekecek. Ama sonunda olağanüstü ışığa, şu en önemli sebeptir: Diğer tüm Hintli
binlerce güneşe ulaşacağız." mistikler, filozoflar ve kahinler pozitif ifadeler
Gautam Buddha, Tanrı'nın varlığını kullandılar. Buddha'dan önce yüzyıllarca
reddetmek zorundaydı - Tanrı'ya karşı tüm Hindistan yalnızca pozitif düşünmeye
olduğu için değil. Gautam Buddha gibi bir alışkındı; negatif düşünce duyulmamış bir
insan Tanrı'ya karşı olamaz. Ve Gautam şeydi. Gautam Buddha'nın etkisi altında
Buddha Tanrı'ya karşıysa o zaman herhangi onun peşinden gittiler, ama o öldüğünde
bir insanın Tanrı'nın yanında olması bir fayda takipçileri kaybolmaya başladı; çünkü bu
sağlamaz. Onun kararı, insanlığın tamamı takip entelektüel anlamda ikna olmamıştı;
için belirleyicidir; o bizim ruhumuzu temsil onun mevcudiyetinden dolayı ikna olmuştu.
eder. Ama o Tanrı'ya karşı değildi. O egoya Çünkü Gautam Buddha'nın gözlerinde şunu
karşıydı ve egonun varlığını sürdürmesi için görebiliyorlardı: "Bu adam hiçlik içinde
ona herhangi bir destek vermemek konusunda yaşıyorsa o zaman korkacak bir şey yok.
dikkatliydi. Tanrı bir destek olabiliyorsa o Hiç olmak isteriz. Sıfır olmak insanı buraya
zaman Tanrı yoktur. getiriyorsa, hiç olarak gözlerde lotus çiçekleri
Bir şey çok nettir: Her ne kadar ilk kez açıyor, üzerinden zarafet akıyorsa o zaman bu
hep negatif ifadeler kullanmış olsa da adamın adamla birlikte gitmeye hazırız. Bu adamda
inanılmaz karizmatik nitelikleri olduğu açıktır: sihir var."
O, milyonlarca insanı etkiledi. Onun felsefesi Ama felsefesi tek başına sizi ikna etmez,
öyledir ki onu dinleyen herkes kendini çünkü ego için bir cazibesi yoktur.
kaybeder. Tüm meditasyonların ve tüm azla Budizm Çin'de, Seylan'da, Burma'da,
yetinmenin, günde bir kez yemenin anlamı Japonya'da, Kore'de, Hindiçin'de,
nedir? Ve en nihayetinde hiçliğe ulaşır, Endonezya'ya -Hindistan dışında tüm Asya'da
sıfır olursun! Biz halihazırda bundan daha varlığını sürdürdü, çünkü oralara giden
iyiyiz - belki mutsuzuz, ama en azından Budistler negatif ifadelerden vazgeçti. Pozitif
biziz. Kesinlikle tamamen bir sıfır olduğunda, ifadeler kullanmaya başladılar. Sonra "nihai",
herhangi bir mutsuzluk olamaz -sıfırların "mutlak", "kusursuz" - eski ifadeler geri döndü.
öğret i l e r 1 43
tek bir şeyin farkındaydı - egonun pozitifi ve hiçlikten korkmana gerek yok. Bunlar iki
kullanabileceğinin. ayrı şey değildir. Bu, tıpkı önüne bir bardak
Ve bu, pozitifi bırakması ve negatif su konması, yarısı dolu ve yarısı boş, sonra
ifadelerde ısrarcı olması, ego için hiçbir sana bardağın boş mu, dolu mu olduğunun
cazibesi olmadığından insanların bunu takip sorulması gibidir. Her iki yanıt da yanlış
etmeyeceklerini bilerek negatifi vurgulaması olacaktır, çünkü bardak hem yarı dolu hem
onun en büyük katkısı, en cesur hamlesiydi. yarı boştur. Bir taraftan boştur, diğer taraftan
biliyorum. Gautam Buddha'nın ölümünden ama başka yolu yoktur - gerek sıradan gerekse
sonra, öğrencileri uzlaşmak zorunda kaldı, kutsal olan için aynı dili kullanmak zorundayız.
Gautam Buddha'nın uğrunda savaştığı aynı Bu yüzden insan uyanık olmak zorundadır.
şeyden ödün vermek zorunda kaldılar. Sıradanı seçmek, çok temel bir şeyi kaçırmak
Dolayısıyla ben her iki yaklaşımı da birlikte olacaktır; sıradanlık bağlamında düşünürsen
açıklamaya çalışıyorum - dünya açısından kutsal yaşamın boş olduğunu fark edeceksin.
y a z a r h a k k ı n d a
---- -- ---- . 1 Osho, öğretileri hayatın her alanından milyonlarca insana ilham vermiş
' � 1
çağdaş bir mistiktir. 40'tan fazla dilde yayımlanmış olan eserleri, 35 yıllık
bir süreçte verdiği doğaçlama konuşmalardan yazıya aktarılmıştır. Bunlar
�:,· .,.
( .. bireysel mutluluk arayışından zamanımızın en önemli toplumsal, siyasi ve
spiritüel konularına kadar her şeyi ele almaktadır. The Sunday Times Osho'yu
...
"20. Yüzyılın 1000 Etkili İnsanı" listesine dahil etmiştir. Kitapları pek çok
dilde ve pek çok ülkede çok satanlar arasındadır.
____ J
"İsa'dan, Buddha'dan, Mahavira'dan, Lao Tzu'dan, Sufilerden ve Zen ustalarından harikulade bir
hafızayla alıntılar yapar, onları sanki bugün konuşuyorlarmış, sanki kot pantolon giyiyorlarmış
gibi bir tazelik ve açıklıkla yorumlar.·
DieZeit, Almanya
O S H O U L U S L A RA R A S I WE B S I TE
Osho hakkında daha detaylı bilgi için: www . osho.com adresini ziyaret edin. Yazar, eserleri ve
Osho Meditasyon Merkezi hakkında pek çok dilde bilgiye ulaşabileceğiniz kapsamlı bir İnternet
sayfasıdır.