Professional Documents
Culture Documents
AKBA POLİS
ROMANLARI
-
•
•••
ELLERY OUEEN
Çeviren:
iPEK CEYHAN
...
Nathaniel Hawtorne
(Zina . . . ve Cinayet) romanını yaz
ma i l hamını yukarıdaki vak'adan
almıştır.
'
'
. . . . .
mıstır.
.
•
•
( A K B A ) kelimesi,
CKBDİBAŞI) monog..
ramı ve PARA'L1EL
ÇZG·İ1LER (·Bu Çizg i l e
..
riıı kullandığı�ız · ve
·
kullanacağımız sağ.a
eğri sola eğri · düz ve
d i k şekilleri) Marka�
· lar Kanunu hükümleri
'
..
'
A...
7
fından (;Lawrence'ların arkadaşları n ı n çoğunluğu yazar de
ğ i l d i ) sinema y ı ldızları ve e l i baltalı katiller g i bi başka
dünyalardan gelmiş yaratıklar gibi görülürler. M artha ise
·kendi halinde, çok tatlı bir kızdı . . . Yani çevresindeki di
ğer kadınlar için hiç bir zaman b i r tehlike teşkil etme
mişti.
Fa·kat Lavvrence'ları hoş ve enteresan kabul edenler
aralarında geçenlere b i r göz atmayı a k ı l etselerdi bunu·n
aksini gösteren deli llerin çokluğu karşısında şaşırıp ka
lırlardı. Evl i liklerinin üçüncü y ı lında, D i rk, herkesin yanın
da sık sık ufak bir meseleyi büyütüp tatsızl ı k eder veya
içkiyi fazla kaçırıp mesele ç ı karır olmuştu. İşte böyle za
manlarda Dirk hoş tarifinden çok uza·klaşırdı. Martha da
zarrırın zaman gerçekten çok i ç karartıcı oluyordu. Bu,
Dirk'ün kibar o lmaktan uzaklaştığı sıralara rastlardı. Fa
kat kimse bu ufak hadiseler üzerinde fazla durmuyordu.
Çünki bunlar insanüstü mutlulukları yüzünden onları çe
kemiyen arkadaşlarına bu çiftin d e kendileri gibi kusur
ları bulunduğunu gösteriyordu.
Ellery, ı_awrence'ları N i l<ki Porter vasıtasıyle tanımış
tı. Dirk Lawrence'ı bi rkaç kere Amerikan Polisye Yazar
ları toplantı larında görmüştü. O zamanlar Dirk, pek beğe
ni lmeyen, iç ·karartıcı polisye romanlar yazıyordu. Fakat
Martha i l e evlenmelerine kadar aralarında pek fazla bir
samimiyet yoktu. Martha i l e N i kki birbirlerini Kansas City'
de tanımışlar Martha, New York'a g e l i nce iki ·kız te·krar
karşı laşmışlar ve b i r daha ayrılmamışlardı.
Martha Gordon, New York'a talihini denemek için de
ğ i l , yerleşmek için gelmişti. Annesi, Martha'nın doğumun
da, et toptancısı olan babası ise savaş sırasında, Martha
bir USO topluluğuyla Pasifik'i dolaşırken ölmüştü. Martha,
Oberlin'de iyi b i r tiyatrocu olmak için çok çalışmıştı ve
savaş pcıtlak verdiğinde Küçük Tiyatro adlı bir gu rupta
oynamaktaydı. Babası Mr. Gordon ona birkaç milyon do
lar bırakmıstı.
'
8
Mnrtha'yı şımartmamış, ama yaın·ız kalmasına sebep ol
mustu .
•
10 .
·D ördüncü yı 1 geçimsizlikleri son haddine ulaşmıştı.
Gittikçe daha seyrek birlikte görünmeye başladılar. D i rk
Jurmadan içiyordu.
'
11
•
gitmemişti ve kimseye, dert ortağı N ikki'ye bile nezaket
gösterecek halde değildi. «Hadi Ni k k i, ver o mektubu ba
na . . . »
- Sen kokteylleri hazırla, mektubu ben okuyayım.
Mektupları okuma·k sekreterin·i şidir.
- Kokteyller hazır! Ver onu bana . . .
Ellery zarfı açarken, N i kki, ccAnlamıyorum,» dedi, «müt
hiş bir şeyler dönüyor olmalı. İstersen seni yalnız bıraka
yım . . .
•
SEVGİLİ ELLERY . . .
·Bütün bildiklerimi denedim, fakat yetmedi. ·B u i ş
böyle devam edemez. Yardımına ihtiyacım var.
Bu gece 9.30 civarında Central Park'ta 5'inci
ca-d de n i n 72'nci sokağındaki girişten Mail tarafına gi
den esas yolda bir bankta olacağ ı m . Kötü b i r tesa?
düf eseri Dirk'e rastlarsan Allahaskına bulusmamızı
' '
12
- Sevg i l i yavrum . . .
- Bana sevgili yavrum deme, Ellery Oueen!
- . . . bu iş müzminleşti. Bir yıldanberi devam edi·
yor. Bu sadece, cenneti bulmak ümidiyle b i r sal üstünde
yola çıkan ve Al lahın belası şeyin altlarında batmaya baş
ladığını gören i k i insanın durumuna benziyor. Böyle şey
l e r her gün olu-yor. Martha için ne yapabilirim ki? Elini
tutup teskin mi edeyim? Dirk'ü St. Pat'e slirü·kleyip bir
taraftan Düğün Marşı çalınırken ona vaız mı vereyim? Biz
basit insanlar için bu gibi hallerde boynumuzu büküp otur·
maktan başka yapacak şey yoktur.
- Saçmalaman bitti m i ?
- Saçmalamıyorum. Yalnızca içimden bir ses, bu işe
karışmamamı söylüyor. Böyle b i r durumda her zaman ara
ya giren zor durumda kalır.
Nikki ayağa kalktı, «Sana sadece b i r tek sual soru
yorum,» dedi. ( 1 B irden ayağa kalkınca kokteyl inin bir kısmı
nylon çorabına dökülmüştü.) u·Bu gece Martha i l e buluşa
cak mısın, buluşmayacak mısın?»
Ellery, « Gitmem dürüst bir hareket olm;:ız,» diye iti
raz etti . « ·Martha bir rahibe gitmeliydi . . . Kısacası, daha
·karar verıned im.»
- İyi! Ben karar verdim.
- N e · kararı? ..
- Bu iş burada biter! Senin yanındaki işimi bırakı-
yorum. Kitabını bitirmene yardım edecek· başka birini bul.
Zaten hiç iyi değildi.
- Nikki ! .. (Ellery onu kapıda yakala_dı. ) Haklısın ca
nım. Kitap bir felaket. . . Hem Martha i l e görüşmeye d e
gideceğim.
Bunun üzerine Ni kki naziklesti :
'
13
·ki Martha eşarb·ına kadar siyahlar içindeydi. Sanki gece
·nin karan l ığına karışmak için öyle giyinmişti.
Ellery yanına oturur oturmaz Martha onun ellerine
'
· sarıldı.
- Martha, titriyorsun. (Biraz şakan ı n işe yarayacağı
n ı düşündü : ) Klasik giriş cümlesi budur değil m i ?
Am·a yanıl mıştı-. Martha ağlamaya başladı. Ellerini ge
ri çe·kip yi .izünü kapadı. İçin için hıçkırıyordu.
Ellery şaşırmıştı. Onları seyreden var mı diye çabu
cak etrafa bir göz attı. Ama ar�adaki çal ı l ı klar sessizdi.
Diğer sıralardaki insanların çoğu ise kendi hallerinde idi
ler. Central Park'ta göz yaşları tabiat aşıkları için yeni bir
şey değildi .
. -, Martha, çok özür d i lerim. Seni neyin üzdüğünü ba
na söylemeyecek misin? o kadar kötü . b i r şey olamaz.
Bazen herşey . . . ·
Bu kederli havayı b i r müddet sürdürdü. Ama Martha
gittikçe daha derinden_, daha içten ağlıyor, daha kötü bir
hale gi riyordu. .
·
14
- Gelecek ay başf ıyoruz. Broadhurst'te . . . Gişeye be
n i m ismimi söylemeniz yeterl i . Şimdilik kusurumuza bak
mazsanız . . .
L
- Peıki peki! Yalnız isminiz ne?
- Alfred Lunt!
- Teşekkür ederim!
Polis saygıyla geriledi. Sonra Martha'ya dönüp, •iyi
•
15
- Evin canı cehenneme . . . Anlıyor
. musun?
Ell ery ters bir sesle, «Bana bak Dirk, eğer dem·in aşık-
.
du,» dedi.
- Gözleri·yıe· konuşuyordu, gördüm. Benini küçük .
·Martha'm. Benim peri kızım. Bana bak ahbap, şu gözlere
bak. Bana yutt·uramazsın bu palavraları . . . .
Ellery sakin bir sesle, « Martha, sanırım eve gitsen iyi
·o laca:k,» dedi.
- Evet ,Martha, ·a şkım, sen eve dön. Ben de burada
bu ·pis herife pe_nçelerini başkalarının karılarından uzak .
tutmasını öğreteyim.
Martha, «Hayır, Dirk, hayır,,, diye bir ç ı ğ l ı k attı . .
Dirk bir adım atıp ışığa çıkınca, 'Ellery adamın ağzı
.nın 'k enarında köpükler olduğunu gördü. Dirk elinin ter
siyle Martha'nın kafas ını şiddetle itti. Martha sıranın ar
kasına düşerek gözden kayboldu . . Ellery düşünmeden ka
d ı n a ne olduğunu anlamak için eğildi, ama Martha 'ya bak
·masına vakit kalmad ı . Kafasına b i r gülle indi ve onu aldığı
gibi beton kaldırıma fırlattı.
'
·1 6
Parkta kendine geldiğinde başı Martha'nın ku·cağında,
· kaldırımda, 'bir hayranlar gurubunun ortasında yatıyordu.
Di rl< gitmişti. Bir tiyatro fışığı olan polis memuru eğer
Mr. Lunt oynadığı rolü fazla ileri götürerek sahneyi ber
'bnt eden
. o · pis sarhoşun adını verirse adarnı derhal içeri
tıkacağını söyleyip duruyordu. Bu arada memur Mr. Lunt'
ı n saçlarının beyazlanmaya mı başladığ ı n ı , yoksa peruk
mu taktığını merak etmeye başlanııştı. ·En sonunda Ellery,
yüzünü şap' k asıyla saklayarak polis memurunu onlara bir
taksi bulması için ikna edebildi. Serse·mlemiş beyninin o
.anda bulabi ldiği tek adres Oueen apartmanı oldu. Yazar
lar. Biri iği 'nin tanınmamış, fakat geleceği parlak bir azası
ile buluşmaya gitmiş olması gereken N i kki evde dönü
şünü bekliy·o rdu. İçeri girer g i rmez ·Martha kendini Nikki'
:n i n kollarına atmıştı. İ' k i kadın, Müfettiş Oueen'in banyo
SLlna · kapanmışlar, yarım saat çıkmamışlar, Ellery de ya
·r alarının i l k tedavisini kendisi yapmak zorunda kalmıştı.
:Evde onu avutabilece·k olan ba·bası bile yoktu.
N ikki, · « Peki ama, Dirk'ün ne'si var?» diye sinirli si
·nirli sordu, «aklını mı kaç ı rd ı ? »
. Mar:tha u·y·kuda konuşur gibi, « B i lmiyorum, ona nefer
olduğunu bilm iyorum. Üste l i k bun·u kendisinin de bildiği
ni san·m ıyorum , » diye cevap verdi.
·Eltery çenesini sağdan sola oynatmaya çal ı ş ı rken,
acıklı bir sesle, « Dir'k'e ne olduğu hakkında şu anda kim
se benim kadar b i l erek konuşamaz, ,, dedi. '
f. 2 17
- Bana inanmıyorsun. Sanırım inanmanı beklememem
gerekir. Ama yine de şunu söylüyorum: Eğer Dirk'ün bir
silahı olsaydı bu akşam seni vururdu.
'
- Ve gayet de ha'klı olurdu! .. Ba'k Martha, seni an
lamıyorum sanma, ama şeytana da hakkını vermek lazım.
Olana bi raz da Dirk'ün gözü i l e bakmak lazım . . .
N i kki buz gibi !bir sesle konuştu:
- Sen · bak bakalım olana Dirk'ün gözü i l e . . .
- rvıcırtha, kocana sadece kad ı n ların gittiği bir otel-.
de b i r oyun yazarı i l e buluşacağına dair aptalca bir hika- .
ye anlattın. O da tabii seni takip etti. Parka girip, ıssız.
bir köşede b i r ban'ka oturduğunu gördü. Sonra ben arz-ı
endam ettim : k i, bunun b i r tesadüf olduğuna ancak bir·
kaz inanır. Ben yanına oturur oturmaz Dirk'ün gördüğü
i l k hareket, senin benim göğsüme kapanman oldu. Benim,
b i r kolum da senin omuzlarındaydı. G·öz yaşların her ·şey.i
daha berbat etti. Kim seyretse, aramızda :bir şeyler oldu-·
ğunu, fakat beni m yeni birini bulduğum için bu işi bitir
mek istediğimi, senin de buna yanaşmadığ ı n ı düşünürdü.
Di r'k'ün de kafasının aynı şekilde işlemesi normal . . . İn
'sanoğ lu et ve sinirden yapılmıştır.
Martha gözlerini kapadı. Ni kki patladı:
� Senin gibi mi? Martha gibi kadınlar sadece ro
mantik hikayelerde vardır. Onların kıymetini bilmeyen ko-
calara da bu gerçek iyice anlatı lmalıdır.
- · LGtfen durmadan sözümü kesme'.k ten ·vazgeçer mi
sin? .. Martha, Dirk üstelik dut gibiydi. Belk ! içkili olma-
snydı . . .
. ..
18
' N ikki, «·Dirk koca bir apta l d ı r diyebilir miyim?» diye
sordu.
- Ni ' k ki ona aşık olan sen değilsin, ·benim.
- Eğer o benim kocam olsaydı, ona saplanacağı bir
şeyler bulurdum.
- Hasta o . . .
Ellery araya girdi:
- 'Bak Martha, şimdi ·söyleyeceğimi s i n irlenmeden
cevapla . . . İki ş ı k var: Dirk ya hasta, yahut da haklı . . .
N i k'ki ayağa fırlad ı :
- MG:!rtha kalk, seni evine götüreyim şimdi. ŞİMDİ! ..
- Yerine otur N i kki ve çeneni kapa. Veya çık, yan-
daki odada otur. Eğer Martha benim yardımımı istiyorsa
pro1b lemin ne olduğunu bilm em icabeder. Vaaz verecek
değilim, zinadan daha kötü suçlar gördüm. Şimdi Martha,
söyle bana, Dirk haklı m ı ?
- Eğer haklıysa b i l e şimdiye kadar bunu ispatlaya
madı. (Martha'nın yüzünden b i r şey belli ol muyordu.) Ba
k ı n hanımlar, . beyler. Ben evl iliğini kurtarmaya çalışan bir
kadınım. Eğer böyle olmasaydı, şimdi . burada bulunmaz
dım.
Ellery, "Tuş,» dedi. « Ş imdi bana Dirk'ün bu suçluluk
kompleksini açıklayacak ne bil iyorsan anlat bakalım.»
19
fazla çalışmamı ş . ,, diye devam etti. « Üniforma giyene
kadar Dirk de öyleymiş. Babası, onu orduya yazd ırmış,
ama bir y ı l sonra disipl insizlik sebebiyle ordudan uzak
Jr;ştırılmış. Sonra yazar olmaya karar vermiş. Pearl Harbour
bc.ıskını sı rasında Greenwich kasabasında yazarlığa devam
ediyormuş. Belçika'daki paraşütçü birliklerinde subay ola
rak orduya :katı lmış. Tam bu sırada anne ve babasının bir
otomobil kazasında ·ö ldü' kler i haberi gelmiş.
Harp bitip de eve dönene kadar Dirk bazı şeylerden
habersizmiş. Polis, Mister Lawrence'ın, kendisi ve Misis
Lnwrence içinde olduğu halde, arabayı kasten yoldan çı
kardığından şüpheleniyormuş . . . »
Ellery, «.Neden?» diye sordu. .
20
.
21
N i kki 'küs'kün ktiskün, «1B undan bana hiç bahsetmemiş
tin, ,, ·d edi. .
- Sana bahsetm ediğim ço1k şey var, N ikki ! Ona her
gi.\.n kısa me·sajlar gönderirdim. Bundan dolayı hiç bir utanç
d· u ymuyordum. Evlendikten s·onra cid·di bir roman yazması
için onu teşvik eden benim. Belki de büyü·k bir hata yap
tim. O !<adar mutluydu, o 'kadar çok çalışıyordu ki . . . Ki
tap basılıp, dedektif hi·kayelerinden ·bile daha az sattığı
ve kritik yazarları tarafından zalimce yerin dibine batırıl
dığı zaman . . .
Ellery nazikçe, « 'Se·ssizliğin Sesi' l<ötü . bir ! k itaptı,
Martha,» dedi.
- Bir · mü·ddet böyle geçti, ona sonun1da yeniden ken
dine güvenini kazandırdım. Öbür romanına başladı, ama
bu daha da kötü oldu. İkinci kitaptan sonra ço1 k uğraştım,
fakat Dirk'ü içine düştüğü bunalımdan ·kurtaramadım. Üs
tüne düştükçe daha . sinirli oldu. Üçüncü romanını yazmak
icin kendini adeta eve k i l itledi. İste sanırım tam bu s ı ra-
• •
22
- Alex Conn'la tanıştığımda . . . O piyes benim i·kin
'Ci, onun birinci prodüksiyonuydu. Prodüktörüne karşı on
1 dan daha s·ayg ı l ı b1 i r yazar olamaz. Zaval lı Alex, bana aşık
olmnyı aklından 'bile geçiremezdi. Provaya başlamadan
örice Alex'in piyesinin tel<rar yazılması gerekiyordu. Bazı
sahnelerde belirli değişiklikler yapmak istiyordum. Bunun
i ç i n de ara sıra Alex'in kal1dığı otele gidiyordum. Birlikte
piyes üzerinde çalışmalar yapıyordu' k . Alex en iyi, göm
leğini, a·yak'kabılarıııı üzerinden attığ.ı zaman çalışır. · Bir .
gece ·otelde yine böyle çalışırken Dirk ç ıkagel·di ve şaş
kın bakışlarımız altında beni onu aldatmakla suçladı. Ön
ce şr:ka ediyor sandık, ama o g�ce Alex'e attığı dayak
ŞC!ka değildi . . . Ne ben, ne Alex, Dirk'e bazı şeyler hayal
ettiğine inandıracak bir şey söyleyemedik. Bu gece gör
dün onu ·Ellery. Ama o gece sarhoş değildi.
Nikki, Umarim bundan vazgeçmesini söylemi·şsindir
•<
23
konuşmadan kahvelerini içtiler. Sonra N i kki fincanın·ı sert·
çe masaya koydLı:
- Yarın kendi·mden nefret edeceğ·i m i bil iyorum, ama
şimdi oturup sana yalvaracağım. Ellery, yalvarıyorum.
- Ne icin?
•
24
•
emin deği l i m ! .. 'Ni ' k ki şu ecza dolabına bir bakıver, belki
morarmayı engelleyecek ·bir pomat vardır.
'
25
'
- Sah'i , yağmur yağmış . . .
- Öyleyse eve gitmedin.
- Hayır.
- �J1artha'ya bir telefon b i l e etmedin mi?
- Etseydim b i l e benimle konuşmazd ı .
- ·O kadın senin için fazla iyi, Lawrence!
Dirk, alçak gönü'l lülükle, « B i l iyorum,» dedi, «.kuluçka
daki tavuk kadar sa1bırlıdır. Sen·in l e benim ha'kkımda ·konus- •
:.2 6
- Hangi şey? ·İsim ver.
- Bu kıs' kançlık . . . fobisi! ..
' - Çok basit, Dirk. Buna aldatılma fobisi ·d iyelim. Her
:şeye burnumu sokmak istemem. ama seks hayatın na·
Si I ?
27
nuşur gibi sözlerine devam etti.) Benim normal denebile
ce'k bir a i l e hayatım olmadı. Çocukluğum olarak gözleri
min önüne gelenler benim için tatlı rüyalar değ i l , kabus
lardır. Oniki ·yaşımdayken babam annemi ·bir başka erke•k
l e yatakta y�kaladı. Yatağın yanındaki komodinin üstün
de duran ağır pirinç lambayı kaptığı gibi adamın beynini
dağıttı. Ci nayet suçuyla mu ha.keme edildi ve tabii beraat
etti. Jüridekiler d e aynı şartlar altında onun gibi hareket·
ederlerdi.:. ·
- Öyleyse her şey yoluna girdi.
- Daha sonraki yaşayışımız annem ve benim için
pek yolunda gitti sayılmaz. Babam, anneme kara'kteristik
bir ceza verdi. Boşanmayı reddetti. Annemi zorla beraber
yaşamaya devam ettirdi. Aynı çevrede, aynı evde . . . Ha
yatl arının geri kalan kısnıında te'k bir günü ona yaptığı işi
hatırlatmadan geçirmedi. Arkadaşları, ailesi, herkes an-·
neme yüz çevirdi. (O irk yerine oturdu. Gülümsed i : ) An
l ı yor musun? Gitmesiııe h i ç izin verme<l i. Hemen öldürül
mek annem için ço·k ·d aha iyi olurdu. Babamsa onun ağır
ağır ölmesini istiyordu. Saygıdeğer ismi lekelenmiş, er
kekl ik şerefi' ayaklar altına a l ı nmıştı . . . Tahnitçinin baba
mın damarlarında ııormal insanlardaki gibi kan bulduğun
dan hep şüphe etmişimdir. Sadist denecek ka,d ar zalimdi.
Öyle bir insanın uğraştığı kişinin başı gerçe·kten dertte
de·rne'ktir. . . (Dirk ıbir sigara yaktı ve bir müddet dalgın
dalgın sigaras ı n ı n ucunu fincan tabağında gezdirdi.) An4
nern iki kere intihara kal1kıstı. İJ<isinde de basaramadı. An-
, '
28
sana da soruyoru m ; Şim1d i ne olacak? Meselenin kayna
ğını bil rrıe·k h i ç bir şeyi değiştirmiyor. Hala kontrol ede
mediğim kıskançlı'k nöbetleri geçiriyorum. Hem 1bunların
beni son derece ürküttüğünü •k abul etmek zorundayım.
'
29 . .
"
•
30 ·
----
- Nikki, hadiseler başladığında böyle birine i htiya
c ı m ı z olacak. Nikki Porter. . . Gizli ajan! Tabii biraz önce
telefon ettiğinde Martha'ya bunu söylemedim. Dirk hare
kete geçmiş, Martha da benimle bir azizle konuşur gibi
'
3t
i düzenlemeleri hak·kında hos bir sohbete daldık. Bir müd-
•
.
det sonra rvıartha, Dirk'ü öpüp, bizi çalışma odasında yal-
:nrz bıra:ktı , biz de çalışmaya başladık. Ellery, sanki kar
şımda bir makine vardı. Yeni durum onu harekete geçir
>
32
'
.F. 3 33-
-. Gel·memi istiyorsan hemen şimdi gelirim, canım.
- Senden bir şey istemiyorum. İşin gücün var.
- 1--l emen çıkıyorum.
Martha'nın dönüşüyle D i rk'ün o garip hali yo'k oldu •
34
- ·Bu sıralarda Martha'yı yüzüstü b ı rakamam. Tek
tesel l i m Dirk'le evli olanın ben olmayışım.
'
35
e rtesi sabah erken saatlere kadar görünmüyordu. Geri dön
'düğünde ise Martha'nı n onu soyup, temizleyip, Nikki'nin
•
yardı·mıyle yatağa sürüklemesi gere'kiyordu .
Sonra malum münakaşalar yine başlıyordu. Martha
muhasebeci•sini çok sık görüyordu veya evden her zaman
kinden . yarım saat erk�n çıkıyordu, kiminle buluşuyordu
veya, « Bugün öğleden sonra dört buçu kta tiyatroya uğra
d ı m , orada yoktun. Hangi barda geziyordun ? » gibi . . .
N i kki tel·efonda ·E l lery'ye, « Martha öfkelenmemeye ça
lışıyor,» d.emişti. «Ama Dirk b i r cevap alıncaya kadar onu
iğneleyip duruyor, sonra da kavga çı·kıyor. Eğer ben olsay
drm, çol<tan dakti l o makinesini kafasına geçirmiştim. Ellery,
korkarım buna b i r gün daha dayanamayacağım, yoksa ya
kı·rrda duvarlara tırmanmaya başları·m. Varın sekreterini
geri ister misin?�
'
36
Beklemekten bıkıp yatak odasına baktım. yoktu. Çalışma
odasına ba·kınca onu tamamen giyinmiş, s ı rtı bana dönük,
'
b i r şeyler yaparken gördüm. Tam ülti matomumu vermek
üzereydim ki, 1bana doğru döndü. İşte o zaman ne yaptığını
gördüm.
- Ne yapıyordu?
. - Bir tabanca temizliyordu.
Ellery önce bir şey dem·e di. Sonra, « N e tip b i r ta
ba·nca ? » diye sordu.
- Kocaman, ağır görünüşlü b i r otomati·kti galiba. Gül
.m eye çalışarak ona. ' N e yapıyorsun?' diye sorduğumda,
e l indekinin askerli kten kalma s i l a1h ı olduğunu söyledi. ·
37
'
- Bu akşam Dirk ne durumdayd ı ?
- Oldukça neş'eliydi. Eve geldiğimizde Martha'yı bi-
zi bekler bulduk. Dirk onu öpüp gününün nası 1 geçtiğini
sordu. Birer içki içtik. Sonra da karı-koca hiç bir şey ol
mamış gibi yatmaya gittiler. Ben de hemen sana telefon
açtım. Şimdi söyle bana Mister Anthony, ne ya·p ayım?
- Bugün sana o iddia ettiği polisye· hikaye i l e ilgili
bir şeyler dikte ettirdi m i ? . .
- Evet, tema üstüne birkaç not yazdırdı. ÜsteJi;k
enteresan . fikirleri var. Artık rakip sayı l ı rs ınız. ·
- O veya sen; Martha'ya gündüz yaptıklarınızdan bah
settiniz m i ?
- Dirk anlattı. Silah lafı n ı duyar duymaz Martha 'nın
rengi attı , ama Dirk buna d ikkat etmedi galiba. Yatmadaıı
önce Martha'yla birkaç dakika konuşmaya fırsat bulabil
d i m . O da silahın Dirk'ün askerlikten kalma tabancası ol
duğundan emin . . . Dediğine göre Dirk y ı l lardır bu taban
caya elini sürmemiş. Martha çok korkuyor, E l l- ery.
- Onun yerinde . olsam ben de korkardım. Dirk'ün
nişancı lığı nas ı l ?
- . Müthiş b i r nişancı olduğunu zannediyordum. Ama
Dirk şimdi iyice paslanmış olduğunu, zaten egzersizlerinin
b·itmediğ ini, eski nişancı l ığ ı n ı kazanıncaya kadar da bitme
yeceğini söyledi. Yarın yine atıcı l ı k kulübüne gid iyoruz.
El lery bir süre sustu.
- ·N ikki, bu işe devam etmeye kararlı mısın, değil
nıisin; sen onu söyle şimdi bana? ..
- Tam bu sırada nasıl ayr ı l ı r ı m , Ellery? Martha'yı
nasıl yüzüstü bırakırım? Hem belki her şey Dirk'ün dediği
gibidir.
- Evet!
·El lery bir an düşünceye daldı. Sonra, Bu işi so·n una
<c
38
Müfettiş Oueen'in çalar saati ·sabahın sessizliğinde
çalmc:: ya başladığ.ında Ellery hala çalışma odasını arşınlı
yordu.
Müfettiş, «rNasıl oluyor da sabalıın altısında ayakta
oluycrsu·n? diye esnedi. « Hayret! Kalı ve bile pişirmişsin.»
»
- Baba?
-. Efendim?
- Bana bir iyilik yapar mısın? Birisinin tabanca ruh-
satı var mı y·o k ınu kon·trol eder misin?
- Kimin?
- Dir.k Lawrence'ın . . .
- Yine mi o adam?
Müfettiş keskin bakışlarıyla oğlunun yüzüne baktı, fa
kat ·Ellery'nin yüzünden h i ç bir şey anlaşılmıyordu.
- Pekala, seni sehirden ararım .
•
39
komplimanlarla bile memnun oluyordu. Canlı ve çok ne
şeliydi. Alex Conn'un piyesinin son haftası . oynanıyordu,
Martha da tiyatroda ye·n i oyunlar okuyordu. Eve i ş getirip
Dirk'ün çalışma saatlerini bozmak istemediğini söylüyor
d u . Evde bir de kendi çalışm·aya başlarsa, daire çok kü
çük olduğu için kocasının rahatının kaçacağ ı n ı iddia edi
yordu.
Ellery, . N ikki'ye, « İşler iyi görünüyor,» demiş, kız da,
«Olduğundan daha iyi görünüyor bana kalırsa,» diye ce
vap vermişti. "Ne de olsa Martha, tiyatro tahsili gördü.
Rol yapıyor, ama beni kandı ra·maz. Omuzları çöktü, her an
di'ken üzerinde gelecek darbeyi beklermiş g i b i b i r hali var.»
- N i'kki, ne oldu?
- Ne olab i l i r ki? (Garip bir şe·kilde güldü.) Dirk
hala kütüpl1anede, Martha is·e her an eve dönebilir. Da
ha fazla dayanamayacağım . . . Ellery, bugün hayatımda da
ha önce hiç yapmadığım bir şey yaptım. Bir telefon ko
nuşmasına isteyerek kulak misafiri oldum.
- Dirk mü konuşuyordu?
- Martha!
- Martha m ı ?
Nikki arkasına yaslana·ra·k anlatmaya başladı:
- :Bu sabah erken kalkmıştım (son zamanlarda pek
iyi uyuyamıyorum) telefon çatd.ığı zaman kahveyle tostu
mu al_ mış, Dirk'ün kütüphanede tuttuğu notları daktilo et-
40
mek için çalışma odasına yeni giriyordum. Charlotte (her
gün gelen hizmetçi) daha gelmemişti, Dirk'le Martha da
<
hala uyuyorlard ı . Onun için telefonu ben açtım. Ben, 'alô'
deyince bir erkek sesi, ' Martha, günaydın canım,' diye
cevap verdi.
· N i kki gözlerini iyice açıp uygu·n b i r cevap bekler gi1bf
Ellery'ye baktı.
Ama Ellery sinirli sinirli konuştu:
- Ne -yani? Martha'ya canım diyen yüzlerce erkek
vardır. ·Beıı bile . bazan öyle hitabediyorum. Peki, kimdi o ?
·Nikki başını sallayarak, « B ı rak da anlatay ı m , » dedi.
«Bu öyle normal, rastgele bir 'canım' değildi. Adamın ko
ııusmcıs ında daha baska bir mana vardı. Gül kokulu bir
' '
41
·Ellery, N i kki'yi ·k ırmamaya çalışarak, «Ooo, sen tam
bir hafiye ·olmuşsun,» dedi. « Peki, ne duydun?»
�
. � Aynı adamla konuşuyordu. Martha alçak sesle, 'De
m i n beni arayan sen mi·y din?' diye sordu. O da, 'Tabii
sevgil im,' diye cevap verdi. Martha telefon etmesinin bir
hata olduğunu söyledi. 1Bir daha onu evde, aramaması
için adama yalvardı. Sesi korku doluydu, Ellery. Dirk uya
n ı p da ·konuşulanları duyacak diye ödu kopuyordu. Adam,
'canım', 'sevg i J i m ' diyerek onu tes·kin etmeye çalışıyordu.
Bunda·n sonra bir daha telefon etmeyip mektup yazacağına
söz verdi.
Ellery, «Yazacak mıymış?» dedi. «1 1\.� ektup yazacakmış
ha?»
- Öyle dedi. Martha telefonu öyle aceleyle kapamak
istedi ki ahizeyi düşürdü, sesini duydum.
'
'Ellery, « M ektup yazmak,» diye m ı rı l dandı. ccAnlamıyo
rum. Senaryo kabul. ettirmeye çalışan biri olmadı kça ve
'M a rtha doğruyu söylemedikçe . . . »
•Nik k i , « O adamın senaryo için uğraşmadığına , bahse
g i rebiliri m , » diye Ellery'ni·n sözünü kesti.
- Adı geçmedi mi hiç?
- Hayır.
- Sesinden b i r şey çıkarabi l i r misin? Bildiğimiz
veya Lawrence'lar vasıtasıyla tanıdığımız biri ola·b ilir mi?
- Olabil ir. Tam çıkaramadım, ama o ses bana hiç
'
yabancı değildi.
- Nasıl b i r sesti?
- Çok derin ve erl<eksiydi. Güzel b i r sesti. Kadınla-
rın se;l<si dediğ.i ci nsten bir ses . . .
- Öyleyse o sesin sahibini tarif etmekte zorluk çek
memen gerekir!
- '•A ı11an Ellery, yine erkek olduğunu belli ettin. Me
sele şu ki; gali bcı Mister Dirk Lawrence küçük Mar'ı bir
maceraya itti. Bu işe devam etmeye niyetl iyim, yeter ki
evde bir karı ş ı k l ı k çıl<masın. Şimdi ne yapmalıyım dersin?
- Martha'yla tekrar konuşabildin m i ?
42
- Fırsat verınedi. Duş yaptı, giyindi v·e ellerinin tit
remesi dinmeden evdE;?n çıkıp gitti . . . Martha'nın son gün
t: erdeki garip hare·ketlerin i n sebebini · mer�ik ediyordumf
Daha önce Dirk'ün yok yere hadise çıkarma1sı kötl.iydü.
\
43
için şükrediyordu. Yaptığı · şeyden dola·yı kendini küçük
düşmüş hissediyordu.
Halbuki sonra daha da kötü b i r i ş yapacaktı.
Ni·kki Salı gününün kütüphane notlarını düzenlemeyi
bitirdiğinde Dirk daha uyanmamıştı. Yapacak işi olmadı
ğından, . Martha'nın kalkıp kalkmadığına bakmak için hole
çıktı. Charlotte e l ektrikli süpürge i l e ortalığı temizliyordu.
- Misis ·Martha m ı ? Yeni kalktı.
Süpürgenin başıyla · mutfağı işaret etti. Masanın üs
tündeki mektup yığını dağılmıştı. N i kk i yaylı mutfak ka
pısını itip içeri girince Martha yerinden sıçrayarak küçü·k
bir çığlık attı, « 'N i kki ! ,, dedi. Gülmeye Çalışıyordu. «Ödümü
kopardın.»
Masanın önünde durmuş, e l indel<i mektubu okuyordu.
Diğer açılmamış zarflar masanın üzerindeydi.
- 1B . . . Ben Dirk kalktı zannettim.
Yana·klarına tekrar renk geldi.
N ikki neş'eyle, «Aman Tanrım, seni o kadar mı kor
kutuyor bu ada m ? » diye sordu.
Aslında kendini h i ç de neş'eli hissetmiyo·rdu. Martha
yalnız başına mektuplarını okuyordu. Peki neden biri içeri
girince bu kadar ürkmüştü? Bunlar sadece i ş mektuplarıy
d ı . YOKSA DEG1İ'L MİYDİ? ..
· Nikki yavaşça, « Bir fincan kahveye ihtiyJcım var,,,
diye mırıldandı.
Ocağa doğru giderken Martha'nın masanın üstCın.deki
zarfları to·parlayıp, okumakta olduğu mektupla birlikte sa
bah! ığınıri cebine so·k tuğunu gördü. Hare·ketleri telaşlıydı.
Sinirli bir gülüşle, « D i rk kalkmadan banyoya girip bir . duş
yapayım. B i r kere girdi m i . . . dedi.
»
44
· yazılmış tek bfr satırdan başka bir şey yoktu. Osteli·k bu
satır kırmızı i l e yazı lmıştı :
45
-
'Nikki anlattı.
- Zarfı görmedin m i ?
..
- Kutudan a l ı p getirirken bütün zarflara bir göz at-
mıştım. Onu da görmüş olmam · gerekir. Ama o mektubun,
hangi zarftan çıkmış olduğunu bilemem.
- Bu kötü işte. Zarf . . .
. N ikki birden, «iBir dakika,» diye atı l d ı . « Şimdi anla
dım.»
__..... ·Evet ?
- Kağıttaki yazı kırmızılı-siyahlı şeridi olan bir da·k··
tilo makinesinin kırmızı tarafıyle yazı lmiştı. Şimdi hatır
l ıyorum, sabahleyin baktığım zarflardan birinde de rvlartha'
n ı n adı ve adresi kırmızı i l e daktilo edilm işti.
'
46
- ·Karbon kağıdına ihtiyacımız vardı; Dirk'e dışarıda·
yeme'k yiyeceğimi, karbon kağıdı ala1b ileceğimi söyledim.
Buradan çıkınca hemen taksiye atlayıp döneceğim, yoksa;
şüphelenebilirler. Zarfı çöp sepetinde buldum.
- Neyse!
Nik ki 'ı1in bulduğu zarf ona yirmi ölçüsünde basit b i r
zarftı. Ön taraftaki Mrs. Dirk Lawrence yazısı ve adres
·kırmızı i l e dakti lo edilmişti. Sol üst köşedeki adres ise
FROEHM HAVALAN DIRMA SİSTEMİ Ş·İR,KETİ'ne aitti: 45 . .
47
cebine atmış olabi l i r. Sabahlığının, içine b i r sürü şey koy·
duğu, kocaman cepleri vardır.
- N i kki, bari bu kadar yaptın biraz daha devam et-
meye ne dersin?
- Kitabı mı arayayım?
- O kitabı bulursan çok şey öğreneb i l iriz.
- Pekala!
- Ona yirmi santimetre ölçüsünde, 1bir santimetre ka-
l ı n l ığında ciltsiz ufak bir kitap arayacaksın.
- ·Martha'nın onu ortalarda bırakacağını hiç sanmam.
Bundan da onun çantasını, çalışma masasını aramam ge
rektiği ortaya çıkar.
Ellery bir şey söylemedi.
N i kki, «'İsterdim ki . . � » diye başladı, ama arkasın. ı ge
t i ı medi . Biraz sonra, (( ·E llery, sence bu . . . şey . . . bu bir aşk
macerası m ı ? » diye sordu.
'
Ellery, «Öyle görünüyor,» diye m ı rıldand ı .
.- Perşembe, saat dört. . . Yani yarın öğleden sonra.
('N ikki eldivenli ellerini birbirine kenetledi.) Martha'nın
böyle aptalca b i r şey yapması n ı b i r türlü aklım almıyor.
·D irk'ün kıskançlığından yeteri kadar ağzı yanmamış san·
ki. Neden önce boşanıp, sonra d i lediğini yapmıyor sanki?
Her kimse şu (A) yı ·bir elime geçi rsem . . .
(A) m ı ?
- Mesajdaki imza yan i ! Martha'nın tanıdıklarından is
mi (A) ile başlayan kimler var diye bütün gün kafa pat
lattım, ama aklıma Alex Conn'la Arthur Norvyn'den başka
sı gelmiyor. Alex olamaz. Art Morvyn ise kırk s.enedir
Broadway piyeslerinin d i rektörlüğünü yapıyor, şimdi yet
mişinde olmalı; o hiç olamaz.
- (A) 1bir ismin i l k harfi d e ği l, N i kki.
- Değil m i ?
. - 'İmza hemen her zaman mesajın altına, yani ayrı
b i,r satıra atılır. Mesaj kısa olduğu i ç i n imza aynı satıra
yazılabil ir. Ama h i ç değilse 'saat dört' kelimesinden son-
48
'
ra araya bir çizgi koyardı. Arada virgül var denıiştin, de
ğil m i ?
- Evet.
- Öyleyse .' A' harfi imza değil, mesajın devamı . . .
Mesajın bir randevuyla i lg i l i olduğuna şüphe yok. Bir bu
luşma için başlı,c a iki şey gereklidir: Zaman ve yer . . . Za
man yarın öğleden sonra olarak yazılmış. O halde muh
·temelen ('A ) h�rfi yeri bel i rtiyor.
· Nikki, «Oh, rahatlad ı m , » dedi. «Bu mesajda sembolizm
olduğunu söyleyece·ksin sanmı ştı m . » '
- Sembolizm m i ?
- Nathanlel Havvthorne'da tatlı b i r k ı rmızı ('A) har-
fi . . . Ne diyeceğimi bilemiyorum, E l l ery. Martha'yı, Hester
Prynne rolünde düşünemiyorum. Hiç de macera kadını tipi
yoktur.
- Kimde. var k i ? Zaten yakında (A) nın ne olduğunu
öğreneceğiz. Herhalde basit bir koddur. - N i kki , yarın yap�
man gereken iş, bütün · öğleden sonra Dirk'ü meşgul et
mek olacak. Ne ya·parsan ·yap, onu evden çıkarma. Ç ı k
makta ısrar ederse b i r bahane bulup Martha uzaklaşınca
_ya kadar geciktir.
- Sen ne yapacaksın?
- (A) Ya :kadar Martha''nın peşindeyim, bu (A) her
· neresiyse . . .
, - Ya Martha evden sabah çıkarsa?
- 1Bizim de kendimize b i r kod hazırlamamız lazım.
'Evden kaçta ç ıkmaya niyetlendiğini öğrenmek için elinden
geleni ya·p, 45 dakika ·önce ,bana telefon et. Tele.fonda ne
söylersen söyle mühim değil. Sadece telef9n edişin bir
'
.isaret olacak.
B. . .
F. 4 49·
aradığını söylüyordu. Dirk, kitabı n ı n planını iyice yoluna
k·oymuştu. Yakında senaryoyu yazmaya başlayacaktı.
1Ellery, « 'Ç ok iyi , » dedi. « Onu verir misin? Konuşayım . »
D i rk'ün sesinden enerji dolu olduğu anlaş ı l ıyordu.
- Selam E!lery! ·Bu defa turnayı gözünden vuracağım
· galiba. N i·kki randevunuza gelemeyeceği için kızmadın, de�
ğil mi? ·
.
·
50
ağzını açmış, Martha'ya doğru eğilmiş, onun ağzından çı
. ·kan her kelimeyi hayranlıkla din liyordu.
El lery bu görüşmenin iş icabı olduğuna karar verdi.
Üste l i k kad ı n ı n bu işin kurdu olduğu b e l l iydi. Malını tat
l ı larını bitirene kadar çıkarmadı. En sonunda mal göründü.
Parlak pembe kılıflı, süslü iğnelerle tutturulmuş bir dak
tilo kağıdı tomarıydı bu . . .
Martha kağıt tomarını a l ı p siyah çantasının içine atar
ken bile kadın hala gevezeliğine devam ediyordu.
Şişman hanım herhalde senaryo satan bir acentenin
memuruydu. Martha tesadüfen veya b i lerek öğleden son
raki yo·k luğunu açıklayacak meşru bir bahane bulmuştu.
Saat ikiyi beş geçe Martha saatine baktı, gülümse
yerek 1bir şeyler sö,yledi ve ayağa ·kalktı . Bunu bekleme
yen acente memuru yüzünü buruşturdu. Ama sonra he
men toparlanıp nazik b i r karş ı l ı k verdi. Masanın üstüne
on dolarl ı k bir çek bırakarak yaptığı satıştan memnun,
Martha'nın ardından yürüdü. Kaldırıma çıkı ncaya kadar
Martha'nın koluna · asılarak devamlı konustu. Martha 'nın
'
51
ve mendil almak için alt katta b i raz daha oyalandı. Bun
ların da eve gönderilmesini istedi. Ellery, tezgahtar ad
resi yazarken, Martha'nıı:ı çoraplarla mendi l l eri kime al
d ığ ını öğrenmek için biraz daha yaklaştı. Adamın ismini
öğr�ndi, ama umduğunu bulamadı. Martha'nın tezgahtara
•
52
gisi olduğuna ·karar veremedi. İyi dikilmiş bir elbise giy
miş, yakasına bir bahar çiçeği takmıştı.
Pek genç değildi. Bir yandan konuşurken bir yandan
da gülümsüyordu. Ustaca bir J<onuşma tekniği vardı.
Uzun· zamandır görmediği içi ·n ço·k üzülmüş, şimdi de
burıu gizleyemiy·o rmuş gi·b i gözlerini Martha'nın yukarı doğ
ru kalk-mış küçük yüzünden ayırmıyordu. Konuşurken bir
eli Marthcı'nı-n kolunda dolaşıyordu.
Ellery, (Bu adam bana h i ç yabancı deği l ! ) diye dü
şü ·n dü. Çarpıcı gül ümseyişi, yürüyüşü, geniş omuzlarının
ceketin Clltında dil< durusu, kendinden emin havası . . . El-
•
53
Ellery, «Şimdi onu nerede gördüğümü hatırladım,u di
ye düşündü. «Ama adı neydi, hatırlamıyorum.»
Asansöre biri kadın olmak uzere dört kisi daha bindi .
•
54
- M i ster Oueen! Burada ne arıyorsunuz böyle? Yok
sa b i r buluşma için oda mı tutacak-sınız?
·
- O buluşmayı çoktan yaptım, Ernie. Şimdi bilgi al-
mak istiyorum.
O zaman memur sesini alçaltarak, f-la . . . Yakın ar
«
55
- Sekreterini bu akşam ödünç ala1bilir miyim, ahbap?
- Bunu bana nasıl yapars ı n ?
- Cevap vermedin.
- Herhc:ılde o iş olur, arkadaşı m . Akşam yemeği için
Martha i l e Le Fleurs'a davetl iyiz. Bu da aklıma kötü şey
ler getiriyor: Siyah kravatlar, kaskatı garsonlar, oturma
salonu sefaları. Tek ümidim Martha 'nın h i ç eve gelme
ınesi . . .
1El!ery, « 'Bu da bir çözüm yol u , » diye güldü. < <'N ikki'yle
görüşeb i l i r miyim?»
'Nikki ahizeyi eline al ınca, «Ya senin günün nasıl geç
ti ? » diye sordu.
- Çol< ŞGışırtıcı bir gün geçirdim. Sen bu akşam be
nimle yemeğe çı kmaya ne dersin?
- Tabii Mister O! ..
- Yediye doğru Louis ve Armands'a gel. Beni çok
bekletme, çünki barda olacağım ve orada çok kalırsam ne
olacağını b i l i rsin.
- Evet! .. Üç kadehten sonra Uçan Adam olursun.
, - Bu akşam duvarlara tırmanmak yok, Nikki. Bu de
fa i ş ciddi.
N i kki merakla, «Akşamı iple çekiyorum,,, dedi ve te
lefonu kapattı.
56
Nik ki burnun�an · solLıyarak, «Onu boğabi l i rim,» diye
mı rıldandı. cc'Martha bir otel odasında ha! Sanki başka yer
yokmuş gibi . . . »
'
57
- Tam bu sırada b ı rakamazsın.
- Şimdi tam sıras ı . Belki daha sonra sıyrılamayız.
- Ama tam her şey devam ederken olmaz. Ya Dir'k
·ö ğrenirse? •
58
rüklediğim için çok özür d i l erim. İstersen sen artık ka·
rışma bu meseleye; ben yalnız başıma hal letmeye çalışa
bil irim.
·Ellery, «Çok iyi , » diye hırladı. « Onları hiç bir karş ı l ı k
beklemeden kurtarmaya çalış ı yoruz, . sonra da b i r kenara
çekileceğiz, öyle m i ? »
Nikki elini 'El lery'nin e l i n i n üstüne koyaı:ak, <(Sağol ca
n ı m , » dedi.
Meyva salatalarını yerken Ellery hala şi kayet ediyor-
du:
- Beni en çok rahatsız eden şey, il eriyi göremeyi
şimiz. Mehtapsız bir gecede ce·phaneliğe giren kundak
çıyı taki·betmeye benziyor bu iş. Yapabileceğim tek şey,
Martha'nın peşinden ayrılmayıp, her şey havaya uçmadan
önce kibritin üstüne basarak söndürıneyi ümidetmek.
- 'Evet, canı m . . .
.
- Bir dcıhaki sefere mektubu asırman lazı'm ,
'
Nik.
T\�artha'nın eline geçmeden önce sen okumalısın. Artık bu
.defa da mutfa·kta yere düşürmez herhalde. O da bir şir
ket zarfı içinde gelecektir. Bir kere başladı m ı , artık ar
kası çorap söküğü gibi gider.
N i l<ki, {(Ama yine şu havalandırma sistemi şirketinin
zarfını kullanmayacak herhalde,» diye itiraz etti. «Öylesi
tel1like!i olur.»
- Evet. O zaman ikinci mektup tamamen farklı bir
zarfta gel ir . .
- Hangisi olduğunu nası l anlayacağım?
- Bu konuda sana pek yardım edemeyeceğim. Martha'
ya gelen bütün iş mektupları n ı buharla açıp okuman ge
rekebi l i r. Ortalıkta ·kör-sağı r-d i lsiz oyunu oynamakta her
kes hemfikir olduğuna göre, mektupları karıştırırken hiz
metçiye b i l e görünmemeye di kkat et.
N i kki yutkundu:
- Dikkatli o l ın aya çalışırım.
- Pekala . . . Hey, Louis! Tetrazi nimiz nerede?
Nikki Cum�ertesi öğleden sonra Oueen'lerin dairesi
ne telefon etti. Eğer o evden b i r i l gi l enen ç ıkarsa akşa
L
ma boş olduğunu söylüyordu. Müfettiş Oueen bunu El
lery'ye söyleyince, El lery heyecan land ı :
- Bu demektir ki, bir şeyler buldu. Telefonu bana
ver! Nikki, ne oldu?
- Ne demek ne oldu? Bugün bir randevumuz var mıy-
d ı , yok muydu?
- Konuşamıyor musun?
- Hayır.
- Öyleyse buraya g e l . Ne zaman müsait o lursan.
El lery telefonu kapad ığında babas ı , « Neler ol uyor?
ı>
60
- Öyle m i ? ('E llery şaşırmıştı.) Yine Froehm şirke
tinin zarfı mıydı?
- Hayır. Uzun, beyaz, basit b i r zarftı. Gönderen ad
resi yerinde Humber ve Kahn diye b i r kuyumcu adresi var
d ı . Ama zarfın üstündeki adres havalandırma sistemi şir
ketinin zarfında olduğu gibi 45. Cadde apartmanı 547, 5.
Bulvar i d i . Şuna dikkatini çekerim . . .
- Of, had i !
- Martha'nın adı ve adresi y i n e kırmızıyla yazı lmıştı .
·Ellery, bunu beklemiyordu.
- Çok gülünç!
- Bence aptalca. Dirk tesadüfen bi rkaç kere mektup-
lara di kkat etse, o kırmızı daktilo yazısı baş l ı başına bir
açıklama sayılır. Neyse ki, yataktan mektuplar geldikten
çok sonra kalkıyor.
Ellery, « Devam et,» diye mırı l dandı . « Mektupta ne ya-
zıyordu?,,
·
C. . .
61
•
62
sine m i gidiyordu acaba? Oralarda Polis Merkezi vardı.
İEllery sonra bu tahmininden de vazgeçti. Pazartesi.,
saat 3, B.
B, Brooklyn miyd i ?
Birdenbire Martha'nın taks isi 3. Bulvara sapınca Ellery
B'nin ne olduğunu anladı . 3. Bulvarla 4. caddenin kesiştiği
yer Bowery idi.
.
B. Bowe ry'nin baş harfiydi.
63.
Bowery'de Sammy'nin Yeri i d i . (S) harfi her şeyi altüst
·etti. Kısacası, onları kaybettim. M iss Prynne ne zaman
·eve döndü ? »
- Her zamanki g i b i akşam· yemeği vakti geldi.
N i kki bir andalyeye çöktü.
- B . . . Bowery . . .
Müfettiş Oueen lafa karıştı:
- ·S iz delirmişsiniz gali·ba. B i r zina işine karışmak
ne demek? Neyse, artık olan olmuş. Sakın bana arkadaş
lık hakkında nutuk çekmeye kalkma, N i k k i . Zira bir zina
işinde arkadaşlığın yeri yoktur. Oğluma da akl ından şüphe
ettiğimi söyledim zaten. Şimdi kusura bakmazsanız ben
yatmaya g i diyorum.
. 1Müfettiş i n ka·pısı gürültüyle kapandıktan sonra Nikki
merakla sormaya başladı :
- · Ama neden Bowery? Ne işleri vardı orada, Ellery?
- Ne de olsa Harrison b i r aktör. İ çinden böyle gel-
m i ş işte! Bowery'de buluşu·p yağmurda dolaşmak olduk-
. .
ça romantik d e . . . Bu şekilde dekor da tamamlanmış olu-
yor. Zaten bu şartlar altında o otel .odalarında fazla var
yete aranmaz.
- Yani deme·k istiyorsun k i , pnlar . . .
- Şuna inan: Martha, Harrison'ın taksi s i ne b i r sahne
problemini halletmek için binmedi. Son gördüğümde Har
rison kolunu Martha'nın omuzuna sarmıştı. Artık nereye
gittiklerini sen anla . . .
Nikki kısık bir sesle, «Yine A . . . m ı ? • diye sordu.
- A . . . değil. Ernie'ye telefon ettim. Harrison Cuma
.sabahı hesabını ödemiş, b i r daha da d.önmemiş. Hem han
gi otele gittikleri o kadar mühim m i ?
N i kki b. i r şey demedi .
- Kahramanımız eve geldiğinde nas ı l d ı ?
- Rahatlamış gibiyd i .
- Ya! ..
- . . . Ve Di rk'e karşı çok iyiydi.
- Tabii!
•
64
,
F. 5 65
dönelim artık. Yine i ş mektuplarını açmaya devam etme
nıi mi istiyorsun?»
L
- Artı!< orada kalmamanı istiyorum. Ama sen kal
makta ısrar ediyorsan yine mektup açarsın. ('E l lery pipo
sunu e l i ne aldı.) Asl ında bugün bayağı ilerleme kaydet
tiğimizi söyleyebi lirim.
Nikki alaylı alay l ı , « Hah! Nas ı l ? » diye sordu.
- Planları yavaş yavaş b e l l i oluyor. Harrison'un avı
n ı yakalayıp yemek için melodramatik ama yeteri kadar
tesiri i bir planı var. J-ler defasında değişik b i r buluşma
yeri . . . Bu planda mühim olan tek şe.y zaman . . . Yer bir
kod vasıtasıyla bir iş mektubu zarfında bel i rtil.iyor. Nası l
olsa Dirk, arada bir kıskanclık nöbetleri de tutsa, Martha'-.
•
66
.
67
kodu yazarı Maud Ashton b u i k i s i n i n i l k defa birkaç haf
ta önce TV komedyenleri tarafı ndan kan bağışı haftası için
hazırlc:ın8n bir toplantıda beraberce bulun duklarını söyle
mişti. Martha bir Broadway şöhreti olarak halka kan ba
ğışı için çağırıda b u l unmak için orada b u l unuyordu. Har
rison ise TV seyircisini karşı Iamakta idi. Yaptığı John
Barrymore taklidi Ö)lle i l g i çekti ki, bütün gece kan ba
ğışlarriC:!ya · gelenlere refakat etme·k i ç i n Mrs. Lawrence'la
ka ldı.
Mrs. · Ashton gülümseyerek, « Güzel b i r çift teşkil et
mişlerd i , » dedi. « Mera.k ediyorum, acaba Martha'nın ko
cası ne yapıyor?>•
- Ne demek istiyorsun?
- Val lahi kötü b i r şey demek istemiyorum, Ellery.
Vc:ın haftanın yedi günü Sextus rolünü oynar, ama herkes
küçük Martha Lawrence'ın Lucrece kadar sadık olduğunu
bil ir. Dirk Lawrence'ı Tarquuin rolünde püşünemiyorum.
·Ellery, ('Maud Ashton gibi insanlar hala böyle asil
düşüncelere sahipseler daha ümit var demektir,) diye
geçirdi aklından.
·Ellery ikinci araştırmasında da fazla b i r şey öğre
nemedi . Cuma günü 5. Bulvar 547 adresine gitti; lobide
ki idareciden Froehm Havalandırma Sistemi . sirketiniıı ve
'
68
rız. Kendini temize çıkarırsan sana b i r şey yapmam.»
Temizlikçi kadın doğru l d u :
- Ne?
- Bu ya·ptığından dolayı hapse girebileceğini bilmi-
yor musun, hanım?
Kadın heyecanla, « Ben pir şey yapmadım,» diye atı ldı.
« N e yapmışım ki?ıt
- Sen söyle!
El lery, Van Harrison'ın resmini kadı n ı n burnuna da- .
yadı. Yaşlı kadıncağızın yüzü sapsarı oldu.
- Kimseye söylemeyecekti . . .
- 1İ şte söyledin. Ona b i rkaç zarf verdin, değil mi?
- Sen polis misin?
Ellery'nin gözünün içine bakıyordu. E l lery sırıtarak,
« Polise benzer bir yan ı m var m ı ? » diye sordu.
- Patrona anlatmazsın, değil m i ?
- Peki, anlatmam.
- O resimdeki adam ağzımı s ı k ı tutmam için epey
bahsis vermisti.
, . '
69
E!lery e l i ndeki parayı kadına verdi. Selam verip ora
dan çıktı .
70
•
,
D. . .
71
- H iç b i r yere gitmediler. Oradan saat on civarında
kalktılar. Taksiye b i n i p biraz oyalandılar. Sonra Martha
. başka b i r taksiyle eve döndü. Bu gece nereye gidiyor?
- Music Hall'a, yeni b i r Stanley Kramer filmi sey
retmeye gitti. Greenspan ' ı n piyesinde r.ol vermek için genç.
tanınmamış b i r aktrist bulmuş.
Ellery, << Ö ylesi teh l i ke l i ama, ,, diye söylendi. «Ya Dirk
film hakkında b i r şey sorarsa. ·Martha gittikçe ihtiyatsız-
laşıyor.»
·
72
alacaklar. Bu dönüşte de büyük bir ihtimal l e onlarla dö
necekler demektir. Jim'i b i l i rsin, b i r yerden en son o ay
rılır.
- ·i yi, ama yine de a k ı l l ı ca davranmalıyız. Onlara, bir
\
73
- Oturma odasındaki kitaplıkta m ı yd ı ?
- Bir 1 934 Dünya Almanağı i l e Darwin'in bir kitabı
·arasındaydı. Böylece kitapçık üç nesil boyunca keşfedil
l
·meden orada durabilirdi. B i r göz atmak istemez misin?
Nikki çenesi yukarda h ı rsla kalktı. E l l ery bu haline
·gl:ılerek onu kendine çekti. Biraz sonra Nikki daha rahat
'bir pozisyondaydı; sonra biri ikte kitabı açtılar.
Kitap, Cari �vı aas' ı n yeni bas ı l m ış, otuzbeş sentlik,
New York'u tanıtan b i r rehber kitabıydı. New York'un ye
mek yenecek, gezil ip görülecek yerlerini anlatıyordu. En
mühim taraflarından ·b iri, yer isimlerinin göze çarpacak
.şekilde yazı lmasıydı.
Bel l i ki Van Harrison da kitabın bu tarafından fayda-
1 anmak istemişti; bazı sahifelerde i s i m l eri daha da belirt-
'
içine al ınmamış.
- Galiba onu Ya=b ancı Restoranlar bölüml.inde gör-
-düm . . . İ şte, sahife seksenaltı, Chiııese Rathskeller kırnıızı
i l e çevrelenmiş. Hem de '45 M·ott' adresi ile birlikte. İyi
düzenlenrniş, değil m i ? Chinatown a dresini belirtn1emiş ol
.saydı , rvlartha şehrin batısındaki Chinatovyn'a gider, ara
n ı r dururdu. ·
N i kki, <«Kırmızı . . . » diye m ı rı l dandı. « Her şey kırmızı.
Hala o Allahı,n belası kırmızı mektupları düşünüyorum.»
-:- ·Kırmızı, Harrison'un espiri anlayışından geliyor her
halde. Ama kimbi l i r, belki daha basit b i r açıklaması vardır.
74
:Şimdi Nikki, daktilonun başına otur ve sana söyleyeceğim
l i steyi yaz, A, B ve C'yi artık u nuta·b i l iriz. ( D ) den başla
·yıp yazacaksın. Sahife nuıııa ralarını da söyleyeceğim. Bel
ki i leride kitabın bir kopyası gereke b i l i r .
.:_ Karbon kopyası m ı yapayı m?
- Hayır, zaten oriji n a l i n i de alıp götüreceğim. Bu
�vde kalması pek emin değ i l .
E l l ery, önce daire içine a l ı n mış kelimeleri sahife sa
'h ife okudu. Bu bitince Nik ki alfabetik s ı raya göre düzen
leyerek yeni bir l iste yaptı. İ l k l i ste küçük küçük parça
lara ayrılarak tuvalete atı l d ı .
- Şimdi oku bakalım şu l isteyi, Nil<ki.
75
V - Vankee Stadyunıu . . . . • • • • • . . . 119
Z - Zooloji Bahçeleri (·Bronx Zoo) • • . . . . 51
76
- Kendin soyunacak mısın, yoksa ben m i soyayım
seni?
Nikki sonunda yatağ ı na çöktü. Bir yandan esnerken bir
yandan da, « Bundan sonra yapılacak iş, Diamond Horseshoe
buluşmasının tarihini ve saatini beklemek,» diyordu.
- Şimdi bunları düşünme. Sana biraz süt ısıtayım,
sonra hemen uyu . . .
77
Cuma, saat 20, 1 5, D.
78
. Karşı tarafta telefon b i r kere çalar çalmaz açıldı.
- A·lo?
Martha'nın sesi soğuktu. El lery tam cevap verecekti'.
ki, arka plandan Dirk'ün patladığını duydu:
- Allah belası n ı versin şu telefonun! Kin1se kim, ka0-
pat şunu Marty!
- Ama Dirk . . . Alo?
- Martha, benim, El lery.
- E l l ery, merhaba canı m . (Martha'nın duyduğu ferah-
lnma sesinden b i l e b e l l i oluyordu.) E l l ery'ymiş. Nasılsın,
El lery? Nerelerdesin ne zamandır? Nereden telefon edi�.
yorsun?
El lery, <«Sizi meşgul etmek istemiyorum,» dedi. « Nikki'.
oralarda m ı ? »
- Nikki! Telefon . . .
Nik ki'nin hemen, «Yandaki odadan konuşurum, Mar,•
dediği duyuldu . .
Dirk: « Evet, öyle yap ! ,, diye bağırdı.
Martha gülüyordu:
- D i rk!
- Sen ona bakma, El lery. Bugün yine kendini sanata.
adamış sanatçı pozlarında . . . Niye b i r ara uğramıyorsun,
Ellery. Dirk seni görmekten memnun olacaktır. Ben d e
öyle tabii!
- İ şleri yoluna koyay ı m , gelirim, Martha.
Bu sırada Nikki, « İ şte geldim,» diye arc:ya girdi. «Sen
kapa Mar! Bir genç kız telefon konuşmalarında gizl ilik .
ister.»
- Peki . İ yi akşamlar, E l iery.
•Martha gül üyordu. Sonra ahizenin yerine konduğunu.
belirten tıkırtıyı duydular.
- Nikki?
- Evet?
- Her şey normal m i ?
- Evet. Dirk onu alıkoydu.
- Ne oldu?
79
•
- Sen orada m ı s ı n ?
- Evet.
·.
- Peki bizim karakter?
- Hala bekl iyor. Dirk ne yapıyor?
- Kitabını Martha'ya okumak için bu geceyi seçti.
Bu konu.da çok hassas, onun için . . .
'
•
kesin o gece yatmaya gitmemesine sebep oluyor," demişti.
· Fields 1bir l<ere bir koku aldı mı, o işin sonuna va-
·
\.
F. 6 81
ş ı l ınayan iri yarı b i r adam da onları d ı şarıya çıkardı.
E l l ery masasına 1bakan adamın e l i n e bir on dolarlık·
s ı k ı ştırıp arkalarından fırladı.
·
1 ersın . .' ..
Fields topuklarının üstünde dönüp dışarı çıktı. Etrafla�·
rına bir kalabalık toplanmıştı. K.u l ü bün iki adamı kalaba
l ı ğ ı dağıtmaya çalışıyorlard ı .
Harrison, · şef garsona b i r kağıt p.ara fı rlattı ve şap
ka·sını başına · geçirip dışarı çıktı .. Sinirden yanakları tit··
riyordu. Ellery de onu takip etti. Tiyatro mevsimi kapan
dığı için dışarısı tenhaydı . Yazar bir köşede bekliyordu.
Harrison, Fields'e doğru fırladı . El lery adımlarını sı·k
laştırdı. Qmuzunun üstünden arkaya bakınca Diamond Hor
seshoe'nun kapısında bir kalaba l ı ğ ı n toplandığını gördü. O
bakarken yürümeye başladılar. Caddenin karşı tarafından·
biri b i r şeyler bağırdı. Boynuna deri kayışla astığı bir fo
toğraf makinesi ola n bir adam yolu çaprazlama koşarak
geçmeye başladı. Bir fren sesi duyuldu.
E l l ery tekrar dönüp baktı ğında Harrison'Ja Fields'i gö
remedi. Başını eyip koşmaya başladı.
- Arka sokağa girdiler. (Taksi şoförü dışarı sarkmış:
sesleniyordu.) Ne oluyor ... Kavga m ı var?
- Al lahaşkına, sen beni burada bekle . . .
'Ellery sokağa daldı. İki adam karan l ı k sokakta yuvar�
!anıp duruyorlardı. Harrison devam! ı küfrediyordLı, nefes
.
nefesey. . d i; Fields ise sakindi. E l l ery,
' « Fields, Harrison'dan
.
· daha zayıf ve kısa, ,>_ diye düşündü, « h i ç şansı yok.»
82
- Durun aptallar! Polis m i çağırılsın istiyorsunuz?
Göğsünde birtakım e l ve ayak vuruşları h issetti. Ge·
• riye doğru kaykıl d ı , s ı rtını arkadaki tuğla duvara çarptı .
O anda sokağın başında bir şey parladı ve E l lery bir
refleks hareketi l e yüzünü korumak için k·o lunu kaldırdı.
Fotoğraf makinel i adam . . . ·K alaba l ı k şimdi de bu sokağın
başında birikmişti. Sonra etraf yine karard ı . Eskisinden
daha karanl ı k gibi geldi Ellery'ye . . . Birdenbire Leon Fields'
in haykırdığıııı duydu. Bir yumruk sesi ve sessizlik . . .
Ellery bağırdı:
- Allah kahrets i n ! Ona ne yaptın?
Harrison hala küfrediyordu. Fotoğraf makinesinin flaşı
yine parladı. Aktör b i r boğa gibi baş ı n ı eyerek kalabalığı
yardı, geçti.
Bir kadın ç ı ğ l ı k çığlığa, <«Onu bırakmayın, onu tutu n ! •
diye bağırıyordu.
Bir adam, • Pekala hanımefendi, onu sen durduruver
baka l ı m , ,, diye . ona cevap verdi.
Fotoğrafçıdan başka kimse sokağa girmedi. Ellery
adam ı n söylendiğini duydu; ampul kutusunu düşürmüştü.
Fields ise kendinden geçmiş, kaldırımda yüzüstü ya
tıyordu. Ellery küçük· adamı s ı rtlayıp başı yerde yürümeye
başladı.
- 'Bir şey yok. Lütfen kenara . . . Sadece küçük b i r
kavga . . . Taksi!
Taksi hareket ederken fotoğrafçı hala söyleniyordu.
83
Düşünüyordu: D i rk bu gece n e iyi bir i ş becerdiğini
b i l m iyor. Eğer Martha randevusuna gelseyd i . . . Manzara
gözlerinin önüne gelince gözlerini kapadı. Bu macera bir
skandalla sona ererdi. AKTÖ R HARR ISO:N, FIELDS '·i ·D ÖVD Ü ?
Hem de fotoğraflarla . . .
Fields, «Sen de k i m s i n ? » dedi.
- ıi y i l i k perin. Çenen nas ı l ?
Fields kendini çok kötü hissediyor. Gözü hızla şişi
yordu.
- Hey, seni tanıdım. Müfettiş Q'nun küçük oğlusun.
Beni kötü adamdan sen m i kurtardı n?
. - Eh işte. Geriye ne kaldıysa onları topladım. .
- Feci vuruyor. Bir diz vurdu. Ben bükülünce de su
ratım ı dağıttı. Rüya m ı gördüm, yoksa biri resim m i çeki
yordu?
- Rüya değ i l d i .
- Kimdi?
- Haber gazetesi n i n fotoğrafçısıydı zannederim.
.
Fields, « M u hteşem,» dedi. « Buna ne buyuru lur?»
Bir müddet sustu, sonra, <<·Adamın kim olduğunu bi-
liyor musun?» diye sordu.
- Evet.
- Kim?
- V. H .
- B i r sigara versene. 'Benim paketi muharebede dü-
şürmüşüm galiba. .
Sigarasını içerken b i r yandan da düşünüyordu. Çene
s i de gözü kadar şişmişti, sigarasını ağzının sağlam tara
fi le içiyordu. Smokini berbat olmuştu.
Şoför mahallinden, « Bakın arkadaşları m , » diye b i r ses
duyuldu. « Böyle gezinmeye aldırmam, ama nereye gide
ceğ im hakkında hiç değilse b i r ipucu verirseniz sevi nirim.»
Fields alcak sesle sordu:
•
- Benin1 k i m olduğumu o b i . . . . .
.
- Zannetmem.
- İ yi, sen de sö�·leme. ·Bu akşam kafamı din lemek
istiyorum. Sana güvenebilir miyim?
84
- 'Ne ya·pacağını ne bileyim?
- Peki! Park 86. caddeye gidelim. Şimdi nerelerde-
yiz?
- Üçüncü ,Bulvar, 60. cadde civarında herhalde!
- Söyle şoföre . . .
·
85
aptallar da duygul·u olabi l i r, değ i l m i ? O tilki lerden birine
Bach hayranı olduğumu söylediğim zaman gözleri faltaşı
gibi açılı111ştı. Ne içersin?
ıBirer içki içtikten sonra 1Elfery, Fields'in ş i ş l i klerini
tedavi etti. Bir saat kadar sonra pijama ve robdöşambrını
giymiş olan Fields, banyo yapıp yüzü gözü temizlend,kten
sonra yine insana beni emişti . İ çkilerini a l ı p oturdular.
Yazar, « Ç a l ı ş ı rken içki içmem aslında, ama şimdi sen
vars ı n , » dedi.
- Ben de öyle. ·Bu akşam kaidenin dışına çıktım. ,
Fields anlamamış görün·d ü. B i r yandan Ellery'nin bar·
dağ ı n ı doldururken b i r yandan da b i r sürü konuda konuşup
dtıruyordu. B i r saat kadar sonra Ellery, m.evzua gelmek
istedi:
- Bunun sana b i r faydası yok. Mesele şu k i , Leon . . .
- Ne?
- B i l iyor musun?
- Haydi, biraz Bach cfinleye l i m .
'Ellery b i r saat kadar Landowska'yı d i nlemek zorunda
kaldı. Başka b i r zaman olsaydı hoşlanabi lirdi, ama gözle·
r i n i n önünde her şey, Fields'in yüzüyle birlikte dansedi·
yordu. ·E snemekten kendini alamadı.
Yazar bunu görünce, « Uykun mu geld i ? » diye sordu.
« B i rer tane daha içelim.»
Pikabı kapayl'p elinde dolu b i r şişeyle geldi.
Ellery, «Yeteri kadar içtim , • diye itiraz etti. ,
- Haydi, haydi bir tane daha . . .
- Çok · içtim. Sen bana ne yapmaya çalışıyorsun?
Yazar sı rıttı :
- Senin bana yapmak _ istediğini ! Söyle E l lery: Neyin
peşin.desin?
·
86
E l l ery, Fields'in yüzüne baktı:
- Neden Van Harrison'ın peşinde olayım?
- 1Ben öyle mi dedim?
- Ben de demedim. :
�yakta zor duruyorlardı. ıF ields kolunu 'El lery'nin omu
zuna koydu. ·
- İ yi adamsın. O domuz hakkında e l i n·de bir şey var
ama . Belki ben de b i l iyorumdur.
. .
- Kim·b i lir?
- Dalga geçmeyi b ı rakalım.
Yazarın tepelenmiş suratı şimdi çok ciddiydi.
- Sana o herifin bazı pisliklerini söylesem işine ya
rar m ı ?
'E l l ery cevap vermeden önce bir müddet düşündü.
Sonra, « Be l k i , » dedi.
- Pekala, bu konuda düşünmeliyim.
Kucaklaşarak vedalaştılar. Sonra E l lery sendeley� sen
deleye karanlığa d a l d ı .
.E . , F . . 1 G . . .
. . .
87·
'
veden kend isine b i r fincan doldurduktan sonra zararı göz
deıı geçirmek üzere mutfak masasına oturdu.
Br!·b ası, kendisini yarı tahmin, yarı b i l diklerini bir ara
ya .getirmek suretiyle tanımıştı. N i kki de aynı tahmini ya
pabilirdi, fakat b�şka birisinin keGd i s i n i tanıyacağını zan
netmiyordu. Fotoğraf iyiyd i . Yüzünün ç ı kıntılı kısımlarını
örtmek için kolunu tam zamanında kaldırmıştı. Yerde yu
varlanan iki adamdan sadece ·Leon Fields'in yüzü görünü
y·o rdu ama yediği yumruğun acısıyla feci şekilde çarpılan
b u yüz de zor tanınıyordu. Harrison, Leon Fields'in üze
rine seri ldiği nden suratı fotoğraf makinesine dönük değil
di. Üçüncü sahifedeki yazının yanında Harrison'un yoldan
yukarıya doğru kaçarken çekilmiş bir resmi vardı, ama
önden çekilen bu fotoğrafta b i l e baş öne eğik olduğundan
perstektif çarpıktı. Her i k i resmin de net çıkmadığı belli
bir şeydi, çünki resimler aceleyle şekilleri daha da çar
pıtacak biçimde rötuş edil mişti. Bu sebeple· halkın gözünü
pek çekmeyeceklerdi .
Hadise dağ ı n ı k anlatılmıştı. ·Kavga edenlerin isimleri·
baş l ı klarda veri l m i ş , yer ve zaman ise giriş par·agrafında
iri puntolarla belirtilmişti. Fakat baygın Fields'le beraber
kClçan üçüncü adamın kim olduğu anlaşı lmamıştı. Yazı
da bu kişiye « esrarengiz a·da m » deniliyordu. Esrarengiz
adam ve taksi şoförü polis tarafından aranmaktaydı. Ma
kale yazarı Leon ·Fields bulunamamıştı; gazete baskıya gi
rinceye kadar evine veya b i 1 inen uğrak yerlerinden hiç
b i rine gelmemişti. Hasta'hanelerde yapılan araştırma da bir
netice vermemisti. (Fields belki de arkadaslarında sakla-
,
. .
88 •
pacak, » diyerek konuşmayı reddetti.)
1Diğer gcızetelerde kavga i l e i l g i l i kısa haberler vard ı �
H i ç birinde resim yoktu ve başka hiç b i r gazete kavgayı
b i rinci sahifede vermemisti. '
89
- Nerde o şans! Sabah saat beş buçuk sularında
:son model spor Cadillac arabasıyla Darien'deki evine gef
-Oi ve akşamdanberi evde içkilerini içip peruklarını prova
\ ederek kendisini bekleyen gazetec ilerin kucaklarına düştü.
- Peruklar m ı ? (El lery şaşırmıştı.) Yani kendi saçı
•Olmadığını m ı söylemek istiyorsun?
- ·sana dediklerine göre Harrison'un kafasındaki saç
.t arın sadece yüzde e l l is i kendisine ait. Aynı zamanda korse
de giyiyor. Bi.i rosunda iki tane yedel< buldular.
- Zaval l ı Betsy.
- ;İ şin aslını istersen takma d i ş l erle gözlerinin ara-
. sinda b i r de kurşun deliği bulsalardı öyle zannediyorum
ki Elwell dava·sına geri dönecektik.
1E!lery yüksek sesle düşünür gibi, u•M eral< ediyorum,,,
tdiye söze başladı, « i nsanın gi.zli kusurlarının böyle ani
.den ·ortaya çıkması ·bel i r l i b i r . . . »
1M üfettiş sükunetle, «Sanırım b u insanına göre ·deği
.şir,» dedi. « Hem bu gibi şeylerden l<adın lar erkekler kadar
.ı;ay8l kırıklığına uğramıyorlar. Harrison'un açı·klamasını öğ
:renmek istiyor musun, istemiyor musun?»
- Açıklamasını m ı ? Tabii!
- 'Leon'un açıklamasına aşağı yukarı benziyor, ama
"Harrison'un söylediğine göre sarhoş olan Fields'miş. O da
·kavgcının sebebi hakkında ağzından bir şey kaçırm ıyor.
Basit b i r şey, alkolün doğurduğu bir ilham ,d iye geçiştiri
·yor. Sokaktan kaçtıktan sonra arabasını bütün gece açık
:olan bir oto parkından almış ve sakinleşmek için s8atler
·ce etrafta dolanıp durmuş. Belki de geceyi Westchester'de
·bir barda geçirmiştir, çünki eve vard ı ğ ında körkütük sar
'h oşmuş. Sinirlendiği için çok üzgün olduğunu, Bay Fields'i
fazla _h ırpal amadığını umduğunu belirtmiş. Gazetecilerle
.epey samimi olmuş. Hatta onları n pazularını yoklamala
"r ına bile izin vermiş. Tam o sırada gazetecilerden biri
' l<azandığı muazzam zaferi rakibiyle arasındaki boy ve kilo
· farkına bağlamaya kall<ınca az daha 1bir kavga daha çıkı
yornıuş. Fakat sonunda Harrison, Bay Fields'in yapmak
:90
zorunda kaldığı tıbbi harcamaları karşılamaya ve özür di
lemeye ıııemnuniyetle hazır olduğunu b e l i rtmiş.
Ellery güldü:
- Tecavüz cezasına çarptırılmaktan korkuyor. Anladı-
. .
91
z�nnedersem ona tuhaf tuhaf baktı . . . ( Nikki titredi.) Martha
ıstırap içinde olmalı. Harrisori'a telefon etmeye cesareti
yok, Har r ison'un l<endisine telefon etmesinden de ödü l<o
puyor. Bütün saba,h boyunca telefon ,d an uzak durduğunu
farkettim.
- D i rk 1bir şey söylemedi mi?
- Leon Fields'in Harrison'la bir hesabı varsa·, dün-
yayı verseler Harrison'un yerinde olmak istemeyeceğini
belirtti.
- Çok hakl ı . Sen bundan sonraki mektup için gö
zünü açık tut, Martha senden daha çabuk -davranabilir.
· Ellery'nin bu kehaneti doğru çıktı. Nikki, Pazartesi
sab21hı her zamanki saatte mektupları almak üzere oda
sınde!n çıkıp ,aceleyle hole indiğinde daha önce aşağı · in
miş olan Martha'n1n hızlı hızlı zarfları karıştı rdı ğ ı n ı gördü.
Neşeyle, «1Bu sabah sen erkenci s i n , » dedi. B i r taraftan d a
üzeri kırmızı yaz ı l m ı ş zarfı görmeye çalışıyordu.
Martha gül ümsiyerek mektupları masanın üstüne attı.
Sonra umursamaz bi� tavırla, « Her zamanki lüzumsuz şey
ler,» dedi. cc Bunlara sonra bakarım. Kahve oluyor, Nikki . . . , ..
N i kki buz gibi bir sesle, « Özür dil erim,» dedi. «Tabii
işini ihmal etmemelisin. Neden kendine bir sekreter tut
muyors u n ? »
- Benim sekreterim var.
- Hayır, Ellery; sahi söylüyorum. Her şeyi unut. Sa-
na zahmet oldu.
92
- Zahmet falan değil, sadece apta l l ı k . D i rk'ü takip
etsem daha iyi ederim. Hem daha az zorluk çekerim, hem
.
'
de daha iyi net ice a l ı rı m . Tabii istediğimiz, D i rk'ün onları
l<afa kafaya çarpmasını önlemekse! i sted iğimiz bu mu? Ar
t ı k neyin ne olduğunu ben de bil miyorum.
. Nikki, «Bu bağın sona erdirilmesini istiyorum,» diye
fısı ldad ı . « H em de Dirk'ün kulağına gitmeden. Harrison,
Marthrı'ya uygun deği l , Ellery,. İ şe yaramaz birisi. Ben'. . .
Ben etrafa soruşturdum. Martha'nın aklını başına getire
cek bir yol bulmak gerek, hem de bu iş Dirk her şeyi an
lama·dan yapılmalı. Belki d e i k i s i n i n buluştukları bir gece
sen her nasılsa bu bağı koparacak bir fırsat ele geçirebi
l i rsin. Anlamıyor musLın 'Ellery?»
1E !lery, «Anlıy·o rum,» diye i ç i n i çekti. Sonunda Nikki'
n i n mektupları herkesten önce e l i n e geçiremediği' günler
d e körü körüne Martha'yı takip etmeyi ka,bul etti .
. .
Ellery'nin şansına hem Martha, hem de Van Harrison,
Fields meselesinden çok korkmuşlard ı . Bunun için olacak
sonreki i��i hafta boyunca Harrison bir mesaj göndermek
ten k&çındı. Martha da kocasıyla evine, sanki bu ikisi ha
yatta en fnzla arzu edilecek şeylermiş g i b i , dört e l l e sa
rıldı. Bu iki haftanın kadın için ne mana taşıdığını Ellery,
·N·ik ki' ni n · gördüklerine dayanarak verdiği raporlardan an
l ıyordu. Martha bel l i ki, 1-larrison ilk mektup gelmeden
önce yaptığı gibi, aniden kendi·sine telefon eder diye ev
den ayrılmaya korkuyordu; aynı zamanda adama telefon
etme isteğini yenebilmek için de gece gündüz kendi ken
disiyle, .herhalde, mücadele ediyordLı. Bu yüzden zamanla
kendini bir geri l i m i n içinde bulan Martha, hazan yüzünde
b�şl<a larını memnun etmeye çalışan b i r gülümseyişle ba
zan da bu gülümseyişi unutarak acınacak b i r hayalet gibi
apc:ırtmanın içinde oradan oraya dolaşmaya başladı. Dirk
şaşırmış görünüyordLt. Deva m l ı olarak, karısına bir şeyi
cdup olmadığını soruyordu. ·Böyle zamanlarçla Martha, Ella
Greenspan ikinci perdey.i yeniden yazarken beklemek zo
runda kaldığını belirten ·bir şeyler m ı rıldanıyor, ardından
93
da Dirk'ün bakışları altında b i r dakika daha beklemek san
k i çok teh l i ke l i b i r şeymiş gibi i l k fırsatta yatak odasına
kaçıyordu.
. Harrison hiç şüphesiz · arka sokaktaki kavganın gaze-·
telerce unutulmasını bekl i yordu. Gazetelerde bu k·o.nuyla
ilgili bir haber çıkmadan dört gün geçince beşinci mek
tup aniden geldi.
Şanslıydılar. Her zamanki gi'bi mektubu önce Martha
almıştı, ama Nikki, Martha banyoya girip kapıyı k i l itleme
den önce üzerinde kırmızı adres yaz ı l ı kösele renkli zarfı
görmüştü.
O gün öğlende N i kki telefon ettiğinde Ellery, «Apart
mandan ayrılmak üzere hazırlanı rl<en bana haber vermeye
gayret et,» dedi. « Randevu belki de yarın içindir, ama ris-
· ·
ke girme.»
Ertesi · sabah saat onda Martha, Ella Greenspan'a uğ
rayıp oyunda ne g i b i i l erlemeler kaydettiğini görmek is
tediğini söyleyerek apartmandan ayrı l·d ı . Martha, şapkasını
giyerken Nikki, Ellery'ye telefon etti. İkisi Nikki'nin aslın
da varolmayan kayıp bir kita·b ından söz etti ler. N i kki tele
fonu kapar kapamaz Ellery dışarı çıktı .
Fakat çok gecikmişti. Empire State binasının 1 02. ka
tındaki seyir terasına çıktığında görü_nürlerde ne Martha
vardı ne de Harrison . . . Salonda bi rkaç dakika bekledikten
sonra etrafta personelden birini aradı. Sadece Harrison'u
tarif etmeye di kkat ederek kısa bir soruşturma yaptı.
- Evet efendim, o bay aşağı yukarı on beş dakika
önce buraday,dı. Hatırlıyorum, çünki b i r hanımla buluştuk
tan sonra ikisi birlikte dışarı çıkıp manzarayı seyredecek
lerine a·sansöre binip aşağıya indiler.
Bur.un üzerine Ellery yol boyunca omuz sil kerek evi
n e döndü.
N i �<ki'nin bir sonraki raporu enteresand ı . KG:pı Martha'
nın arkasından kapandığı andan itibaren Dirk di kkati çeke
cek biçimde huysuzlanmaya başlamıştı. Bir yandan tele
foııu gözlerken, bir yandan da kendi kendine mırıldanarak
94
1bir aşağı bir yukarı . dolaşmaya başlamıştı. Sonunda saat
••
.96
Ondan sonra, (Nikki sesinin tonunu iyice alçaltarak söz·
lerini tamam lad ı : ) Dirk ,onu dövdü.
- Dövdü mü?
- Yanağına l<orkunç bir tokat patlattı ve Martha ye·
.re düştü. �<u lağı kanamaya başladı; sersemlemişti, ayağa
k a lkmaya çalıştı. O zaman Dirk ona bir daha vurdu . . . Bu
sefer yumruğuyla. 'Bunun üzerine Martha yerden kalkama·
d ı . Sesini de çıkarmadı. Ne ağladı, ne inl'edi. Her şeyi ka·
bullendi. Sanki d i l i n i kesmişler g i b i . Sanki en küçük bir
ses çı karsa kocas ı n ı n kendisini öldüreceğinden korkuyor·
muş gibi . . .
N i kki ağlamaya başladı. cc N e katlar korkunç bir man·
zara olduğunu tahmin · e,demezsin,» diye inledi. «Tahmin
edemezsin. Dirk'ün yüzü aynı bir maııyağın yüzüydü. Çok
korktum. Çalışma masas ı n ı n gözündeki s i lahı hatırladım ve
kendi kendime ona bir kere daha vurursa çekmeceden
s i lahı a l ı p Dirk'ü vuracağımı tekrarlayıp durdum. Fakat
Dirk çalışma oda-sına koşup kapıyı ard ı ııdan çarptı . . . Sana
hemen telefon etmek istedim, ama Martha'ya bakmam
gerekti. Yüzünü, saçlarını temizledim, soydum ve yatağına
yatırdım. Bütün bu zaman zarfında tek bir kelime söyle·
medi, Ellery. Ben de ne söyleyeceğimi bilemedim. Ona bir
uyku hapı verin·ceye kadar da ağzını açmadı, o zaman ne
dedi biliyor musun E l l ery?»
- Ne dedi?
- (Beni içeriye k i l itle, N i kki ! ) dedi.
1E l lery, kızın yüzünü s i l d i , yanına oturdu ve elini tuttu.
- Onu k i l itleyip anahtarı cebime koydum. Sonra ça-
l ı şma odasına ·g ittim. Ne yapacaktım bilmiyorum . . . Dirk'ü
dCınyayla alakasını l<esmiş vaziyette kanepeye uzanmış
buldum. Onbeş dakikada bir ş i şe viskinin aşağı yukarı
beşte birini içmişti. On-un kapısını da kilitledim. Sonra bir
taksiy·e atlayıp buraya geldim, şimdi geri döıımem lazım.
Belki D i rk'ün midesi bulanır da kalkar, yahut da başka
b i r şey olur . . .
!Eiiery kararlı bir sesle, « Ben de seninle birlikte ge·
]iyorum,» dedi.
,f. 7 97
Ama Lawrence'ların evi sessizdi. Martha yatak odasın
da derin b i r uykuya dalmıştı. Dirk, N i kki'nin kendisini bı
raktı ğ ı yerde sızmış horluyordu.
- Sen git yat, ·N i k ki. Martha ile birl i kte Lryusan iyi
olur. Hem emin olmak için kapıyı kilitli tut.
Nikki genç adama s ı kı sıkı sarı l d ı . «'Ellery, keşke g it·
mek zorunda olmasan.»
- Gitmeyeceğ i m .
N i kki fısıldadı: « Peki, ne yapacaksı n ? ,.
- Ayılana kadar Dirk'ün yanında kalacağım. Neler
düşündüğünü an layana kadar.
Ellery, genç kızı öptü ve yatak odas ı n ı n kapısının ki
litlendiğini duyuncaya kadar bekled i. Sonra çalışma odası
na gitti.
Dirk şafakta uyandı. Boğuluyormuş .gibi b i r ses çıkar
d ı , ardın.dan E l lery kanepe yayları n ı n gıcırtısını duydu.
Oturma odasındaki kanepeden kalkarak iki oda arasındaki
kapıya gitti. Dirk alaca karan!ı kta el leri yanaklarınd·a, san
ki kulal<larına su kaçmış gibi kafasını salla yarak ayakta
sallanıyordu. Ell ery'yi görünce şaşırd ı .
- Hayır, rüya deği l , benim Dirk! (Dirk sanki çarpıl
m ı ş gibi el lerini yüzünden çekti. Vücudu geri lerek bir yay
çizdi.) Sinir m i , ahbap?
- BLırada ne yapıyorsun?
Dirk'ün sesi çatlak çıkıyordu.
- Hadi cani m , bundan daha iyi bir dialog yazabilir-.
sin. Burada ne yaptı ğ ı m ı sanıyorsun? Size son derece iyi
b i r sekreter emanet ettim. Yaygaracı b i r isterik geri ala�
cağımı ta·hınin etmiyordum.
- Sana meseleyi anlatmış.
Dirk iskemlenin üstüne çöktü.
- B i r s ı r olarak sakl�yaca ğ ı n ı mı zannediyordun? Kı-
z ı n ödü�ü patlatmışsın, Dirk. Anlamad ı ğ ı m bir sebeple bu-
.
98
- Nerede o?
- Ya sana onun morgda bir taşın üstüııde yattığını
söylersem.
- Bana bak Ellery, şaka kaldıı·acak durumda değilim.
- Ya •bunun bir şaka olmadığını söylersem?
ıBir şey söylemeden f nce Dirk'ün çenesi titredi:
- Yani sen demek istiyorsun k i , o . . .
- Ya sana karının kafasına indirdiğin o ikinci dar-
benin onun boynunu kırdığ ı n ı söylersem? ..
Dirk güldü. Çalışma masasına ·giderek viski şişesini
aldı. Gittikçe artan ışığa doğru tutarak şişeye dikl<atle
baktı:
- Al lahın belası herif! Beni neredeyse inandı rıyor
dun. i·kinci defa kafasına vurmad ım. Omuzuna vurdurn.
(Sözlerini bitirdikten sonra şişedeki içkiyi sonuna kadar
içti. Şişe parmaklarının arasından yere düştü, kendisi de
koltuğun üzerine yığı larak yüzünü kapadı . ) Şimdi nası I?
- Son gördüğümde uyuyordu. (Dirk ayağa kalkmak
için çabaladı.) Rahat dur. Nikki onunla birlikte yatıyor ve
kapıyı ki litledi. Martha öyle istediği i ç i n ! .. ( Dirk tekrar
yerine oturdu.) Hoşuna gitti m i , ahbap? Kendinle iftihar
ediyor .musun? ('Ellery içeri girerek şişeyi alıp baktı . )
Pişmanlık duyulan b i r sabahtan daha istenmeyecek ve da
h a üzücü b i r . şey var m ı d ı r ? Onu öldüresiye dövdüğünü
anlamak zevkinden bile mahrumsun?
· Dirk hiç bir şey söylemedi.
- birk. (El lery şişeyi di kkatle çalışma masasının. üs
tüne koydu.) Bütün bunlar neyle i l g i l i ?
- Söyledim sana!
- Elinde · olmadan bu l<adar fazla içtiğine inanmamı
m ı istiyorsun?
- Hiç bir şeye inanmanı beklemiyorum. B·eni yalnrz
bırak!
. - San8 güvenemem. Tehlikeli oluyorsun.
Dirk şiddetle, «Tamam, bil iyorum, özür d i lerim, gö
beğimin üstünde sürüneceği m , » dedi. «Ama bu sefer olan
lar hayal görme değil . . . Birisiyle buluşuyor, Ellery.»
99
·Ellery sertçe sordu: « Neye dayanarak bunu söylüyor
sun ? »
- Elimde b i r hakimi inandıracak b i r şeyler yok. Ama
dün dikkatsizlik etti. İ l k defa gideceğini söylediği yere
gitmek zahmetine katlanmadı. Yapacağı i ş i gizlemeyi unut
tu. (Ayağa fırlayan Dirk aşağı yukarı dolaşmaya başladı.)
Tama m . . . Ben pek iyi b i r mal değilim. Kendimi kaybedi
yorum, hırslanıyorum, vurup kırıyorum. Sadece kendimi
düşünüyorum. H.iç kimse d e on.a buna vuran yahut da ka
r i sını döven birini sevmez. Martha ise tatl ı , munis ve yu
muşak sesli . Bense olmayan şeyleri hayal ediyorum. Ama
ya öyle değilse. Ya Martha herkesin düşündüğü, yahut da
benim evlenirken. düşündüğüm gibi birisi değilse. O za
man ne olacak?
- Böyle bir şeyi ortaya çıkarab i l i rsen özür dilersin,
hata benimdi der ve çekil irsin.
- Senin . karın başka b i r erkekle yatsa sen böyle m i
yapard ın?
- Şimdi biz senin karından bahsediyoruz. Hem Martha
başka b i r erkekle yatıyorsa b i l e sen bunu b i lmiyorsun.
Hadi yattığını kabul edelim, peki sen çok m u masumsun?
- Ne demek istiyorsun? ( D i rk'ün yüzünü çirkin bir
ifade kapladı.) M.artha'ya rastladığımdanberi bir tek günü
mü bile başka bir kadınla geçirmedim!
- Tırnaklarını içeri çek. Sözüne inanmaya hazırım.
Ama b i r kadının oynaşması için tek sebep kocas ı n ı n gö
zünün d ı şarda olması deği!d.ir. Belki d e Martha'yı hiç se
bepsiz yere sadakatsizlikle o kadar çok suçladın ki, o da
sana gerçekten ihanet etmeye karar verdi. ('Dirk kapana
kısılmıştı.) Belki de hala çok geç de.ği ldir, Dirk. Belki
Martha başka bir erkekle buluşuyordur, ama bu onun sı
nırı aştığı manasına gelmez. Seni hala seviyor, öyle ol
mr!saydı . uzun zaman önce bırakıp giderdi. Senin yerinde
olsam, tekrar iyi bir ruh doktoruna gider, bu arada da ev
l i l i ğ i mden artakalanları kurtarmak için e l i mden geleni ya
pardım. Bunu yumruklarınla başaramazsın.
1 00
·El lery kendi kendine Tanrı beni korusun, diye düşün
dü. Dirk'ü gözlerini duvara dikm i ş vaziyette bıraktı ve ça·
lışma odasının kapısını sessizce kapadı. Kızıl saçları da
ğılmış olan Nikki, elleriyle gömleğinin yakasını tutarak
kapının önünde duruyordu.
Ellery genç kızı hole götürdü. "Sabah sabah çok gü-
zelsin.,.,
Ni kki şaşırmış görünüyordu.
- Martha hala uyuyor mu?
N i kki, « Evet,» diye fısı ldadı.
- Ö yle sanıyorum ki bu kriz geçti. Ama b u şekilde
daha fazla devam edemez. Martha i l e konuşmak zorunda
kalacağım.
- Burada m ı ?
- Hayır.
- Seninle konuşacağını zannetmiyorum, Ellery. Ö yle-
sine perişan ki . . . Hele dün geceden sonra.
- Martha bana gelecek.
- Gel meyecek.
- Gelecek. B i r da'haki buluşmasında beni görecek.
Kor k.acak. Kendi arzusuyla bana gelecek. O şartlar altın
da belki aklını başına getire b i l i rim. (Ellery sözlerini ağır
•
1 01
tine katlanma. Şans ı m ı b i r deneyeceğ i m . En kötü ihtimal
l e General Grant'ı bir z i yaret ederim.
Harrison buluşma saatini ertesi gün öğleden sonra
i k i olarak b i l dirmişti. Güzel b i r gündü. Ellery, Riverside
Drive yolunu uzun adımlarla geçti. Etrafta bebek arabala
rını · iten pek çol< dadı vard ı . West Side caddesiyle Hud
son'a ba·kan çimenler üzerinde karı ş ı k guruplar halinde bir
sürü çocuk oynuyordtı. İ ki kadın bir çocuk arabasının için
de yatan kırmızı topağın üzerine e ğ i l m i ş konuşuyorlardı.
Kırmızı topak h i ç şüphesiz dünyaya yeni gelen bebeklerden
biriydi.
E l l ery bu küçük aşk çocuklarına kaşlarını çatarak bak
tı. Gün artık o kadar da güzel deği ldi. Kendi kendine keş
ke temiz, güzel bir cinayetin peşinde olsaydım diye dü
şündü. Yolun geri kalan kısmını otobüsle aştı. Otobüsten
1 22. caddede i n d i kten sonra R iverside Kil isesinden Gene�
ral Grant'ın mezarı önündeki taş döşeli meydana geçti.
Meydan ve merdivenler boştu. Saatine baktı. Beşe iki
vardı. Onları şaş ırtmak ümidiyle cesaretle içeri girdi. Ama
binanın içi de boştu. Mermer zeminde çıkan ayak sesleri
binanın içini dolaştı. El lery korkuluğa yaslanarak birkaç
metre aşağıdaki tari�i kalıntı lara baktı. U lysses Simpson
Grant, 1 897' denberi burada yatmaktaydı , ve bu tarihten 1 5
y ı l önce ölmüştü. Julia Dent Grant'ın ölüm tarihi daha
yeniydi, ama yine de 70 sene önceye aitti. ·Ellery, « Uzun
zamandan�eri ölüs(1n.ü z ama, kimsenin pek umurunda de
ğ i l bu,» diye düşündü. Tarihi perspektif konusunda ders
..
1 02
Kadın trafik işaretini beklemek zorunda kaldı. Bugün
üzerinde parlak renkli çiçekli desen l i bir elbiseyle geniş
kenarlı büyük bir şapka vardı. Bir e l iyle rüzgara karşı şap
J<ası n ı n kenarını tutuyor, öbürünü de sal l ı yordu.
E l l ery sütunların gölgesinden sıyrılarak merdivenlerin
kenarına geldi ve kaster1 Martha'ya doğru e l salladı. Ka
d ı n , Ell ery'yi hemen gördü. E l i n i sallaınaktan vazgeçti ve
snnki l<oşmak istermiş gibi yarım bir dönüş yaptı. Harrison
şaşkınlıkla tel<rar korna çaldı. Sonra başını döndürdü.
E l l ery neşeyle el sal fayarak merdivenlerden aşağıya
doğru koştu. « 'Merhaba Martha! )}
1 03
istemiştim , • ded i . « 1Kendisi benimle buluşmak nezaketini
gösterd i . »
- Tabii Martha. Görüşürüz!
Aktör hala gülümsiyerek, « S izi b i r yere bırakabi l i r mi·
yim?ıo diye sordu.
- Hayır, hayır; zahmet etmeyin. Size mani olurum.
Ellery e l i n i sal layarak uzaklaştı. Dönüp arkasına bak
tığında spor araba gitmişti.
1 04 .
- B i l iyorum. (Sesi çok uzaklardan gel iyormuş gibf
çı kıyordu.) Ama . . . insanın açı klayamayacağı bazı şeyler
vardır.
- Bana da m ı , Martha? Zamanında .pek çok sır din
ledim. Bu sırları açıklayarak bir defa olsun ihanet ett i ğ i m i
hatırlamıyorum. İnsanlara yardım etmeyi seviyorum; varo
luşuma bir mana katıyor bu. Hele sevd i ğ i m insanlara yar
d ı m etmeye bayı l ı yorum. Güçlü, samimi, namuslu olduğu
nu zannettiğim i ç i n seni çok ·sevdim Martha. Seni tek
rar sevmek ve b u arada b i r trajediyi önlemek istiyorum.
- Bütün bunlar sapa bir yerde bir aktörle buluşmak
üzere randevu laştığını için m i ? ( E l l ery onun sözlerini güç
lükle duyabildi.) N i ç i n yaptı ğ ı m ı b i liyorsun, Ellery. Dirk . . .
- Aynı aktörle aynı sebepten dolayı m ı o otel oda
sında, Bowery'de,_ ·Chinatown'da ve diğer yerlerde buluş
tun?
•E l l ery, kad ı n ı n bayılacağını zannetti. Martha e l iyle
knnepeye tutunmaya çalıştı. Fakat sonra kendini topladı,
dudakları kapandı, mavi gözleri daha da koyulaştı, bunun
üzei·i ne El lery içini çel<ti;
- Martha, burada oturmuş seni muhakeme etmiyo
rum. Sadece yardım etmek isti·yorum. Tamam, Dirk seni
başka bir erkeğin kollarına attı. Van Harrison'a aşıksın,
yahut da a ş ı k olduğunu sanıyorsun. Dirk'le hele çirkin b i r
kavga ettikten sonra ·belki intikamı n ı al makta çok i leri git
tin. Şimdi de b i r kere işin i ç i ne gird i kten sonra . . . Yoksa
daha şimdiden bu bağdan pişmanlık duyuyorsun da işin
içinden nas ı l sıyrılacağını b i l m iyor musun? Harrison sert
m i davranıyor, yal1ut da bu bağa b i r son verdiğin takdirde
Harrison'un bütün şehre yayaca ğ ı n ı , hatta Dirk'e de du
yuracağını zannetti ğ i n için e l i n kolun mu bağlı? Öyle m i ,
Martha? Eğer öyleyse ben, Van Harrison'u hallederim ve
seni temin ederim Dirk bu konuda h i ç b i r şey duymaz.
- Hayır! Ondan uzak dur!
- 'Kimden, Martha?
- Van . . . Van'dan!
1 05
- Ö yleyse ona aşıksın. H i ç değilse bana şu kada
rını söyle, Martha: Niçin Dirk'e bağl ı kalıyorsun? Ona
,boşanmaktan söz etmekten korkuyor musun? ..
'
·106
-olup bitenin kokusunu alacak. Şu anda bile bir şeyler se
ziyor. Şimdi senin ası 1 işinden daha mühim b i r vazifen
·var, Nik ki, olacakları geciktirmek. Dirk bu kitapla çok meş
.g u 1 , değ i 1 m i ?
».
- Evet! ..
- Çnlışnıa odasındaki şömineyi devamlı yanar vazi-
yette bulundur. D i rk'ü işe sür. Onu şı mart. Pohpohla. Ona
Poe'danberi yaşayan en büyük dedektif romanı yazarı ol
.duğunu, MORG SOKAGI Ci· NAYEli '·nden daha büyük bir
•
H . ., 1 . . , J . ., K . . .
.
. .
1 08
tarım ı topluyorum. Niçin beni geri döndüğüm zaman ara
mıyorsun?
- N e zaman geri döneceksin?
- İ ki-üç hafta sonra.
- O kadar uzun süre bekleyemem, Leon!
Leon Fields yumuşak bir sesle, «Arkadaş ı m , ,. dedi.
«O kadar uzun süre beklemek zorundası n . ,,
Sonra telefonu kapadı.
109
isterces ine, Oueens'deki ldlewild hava meydanında buluş
tular. Sevg i l isi ken d i s i n i kucakladığı sırada kalkan bir uça-
. ğ ı n çıkardığı rüzgar Martha'nın eteklerini havalandırdı.
Martha sinirliydi, sevg i l i s i n i n kol larıııdan sıyrıldı ve her·
zam8nki gibi etrafına bakındı . Van Harrison ise her zaman
ki gibi neşeliydi, gülerek kad ını öptü, ardından . ikisi bir
l i kte erkeğin kırmızı spor arabasına binerek uzaklaştılar.
Aşı ki cır, aşağı Connecticu.t'taki b i r köy yolunun sonunda
öatakl ığa bakan ve etrafı kıskanç komşular gib i i n leyen çam
ağaçlarıyla çevr i l i güzel bir eve gittiler. Aktör, Martha
Lawrence'ı sanki gelinmiş gibi kucağına alarak evin eşi
ğinden içeri taş ı d ı . Tipik b i r Connecticut kayasının arka
sına saklanarak bu manzarayı seyreden Ellery, arabas ıyla
geri manevra yaparak içinde bir ezikl ik duygusuyla oradan
uza klastı.
'
1 10
·Martha zayıflamış, sakinleşmeşti, arna sesinde bir
kararlıl ·ı k vardı. Broadway sanatçılarından biri provalardan
\
birisi ni . seyretti kten . sonra şöyle bir yazı yazdı : «Martha
b i r baktı ki rejisör olmuş. Ona .b i r şeyler oldu. Tanrı'ya
şükür.» Bundan önce sahneye koyduğu iki oyunun başa
rısızlığı Schubert sokağında hala üzüntüyle hatırlanıyordu.
Martha'nın iyi bir oyun hazırlad ı ğ ı söylentisi yayıl maya
başladı. Herkes onun Alex Conn'un oyunuyla « Dut Ağacı
nın Etrafında» adlı oyunu sahnelerken batırd ığı servetin
bir kısmını kurtarmasını arzuluyordu.
Buna rağmen Martha, Leon Fields'in yokluğunun dör
düncü haftası esnasında, sevg i l i s i i l e buluşmak üzere
Jones plajına kaçınak fırsatını buldu. Elle ry plajın gezinti
b'ölümünden el. inde b i r dürbünle, sı kıntı içerisinde, iki sev
g i l iyi seyretmeye koyuldu. Harrison'la Martha kırmızı bir
şemsiyenin altına uzandılar. Kadının mayosunun altından,
o i l k evl i l i k yı llarının yumuşak kıvrımlarından uzak vücu
dunun aerodinamik yapısı görülüyordu. Bu haliyle sıska
sayılabilirdi. Ellery, kadının bu vücut yapısından hoşlanıp.
hoşlanmad ı ğ ı ndan emin değ i l d i . Dış görünüşünde acınacak·
bir şeyler vardı.
Harrison kahverengi güzel b i r plaj bornozu giymiş,
boynuna mavi bir fular dolamıştı. Ondaki bu gösteriş düş·
künlüğü asl ında b i r ihtiyat meselesiydi ; etrafta bunca sert
yapılı genç erkek vücudu varken sevg i l i s i n i n önünde ken
di vücudunu teş·hir etmek niyetinde değildi. Ama Martha
koşup denize daldığı zaman o da bornozuyla fularını şem
siyenin altına b_ı rakıp hcıntal bir yürüyüşle denize girdi.
Ellery dürbünüyle hiç bir pişman lık hissi duymaksızın ada·
m ı n hareketleri n i takip etti. Harrison'un mayolu hali gö
rülecek şeydi. U ltra viole lambasıyla bronzlaşan ci ldi sar·
kı ktı, göbeği vardı, göğsündeki kıllar beyazlaşmıştı, bacak·
lnrıysa şişmiş kan damarlarının pıhtılarıyla örtülüydü.
Martha dalıp çıkarak bir yunus balığı gibi yüzdüğü halde
Harrison kafası suyun üstünde köpek gibi yüzüyordu. Ta
bii perukası n ı ıslatınamak zorundaydı .
11t
.
1 12
- D i rk Lawrence'ı görmeyi m i tercih eders i n ?
Aktör, « Hayır, olamaz,» diye i n ledi. < «Beni ondan uzak
tut, ahbap. Tabii, seni göreceği m . Cehennemde yahut da
isted i ğ i n başka bir yerde . .
. »
.F. 8 113
Saat hemen hemen ondu.
---:- Zarar yok!
114
mak i ç i n e l i ndeki bezle etrafa şöyle. b. i r dokunur. Ş i m d i
.
115
- Bak can ım, sana · ne diyeceğ i m , şu anda olamaz.
Yalnız değ i l i m .
Karsıda konusan acaba Martha mı?
' '
·-
- 1Evet, bahsettiğ i m randevu!
l<onuşan galiba M a rtha ! .
- Ama tat l ı m . . .
Kadın hızlı hızlı ve telefon ahizesini titretecek kadar
yüksek sesle konuşuyordu.
HDrrison yatı ştırıcı b.ir ses tonuyla, «Telaşlanma sev-
·g i l i m , » dedi. « Üzülecek bir şey yok . . . »
Herhalde Martha ısrar ediyor!
- Ama yapamam . .. .
Herhalde Martha . konuşmaya devam ediyordu.
- Peki ! (Harrison'un ses tonu sertleşti.) Aşağı yu
J<arı on dakika surer. Numara ne? (Telefondaki kadının
konuşmasını dinlerken masanın üstündeki deftere bir şey
ler karaladı, sonra en üst yaprağı yırtarak cebine tıktı.)
Tarnnm. (Telefonu . kapayıp gülümseyerek ayağa kalktı.)
Ö yle tahmin ediyorum ki, söylemek istediğin şey her ney
se onu söylemekte kararlısın, Oueen.
- Evet, kararl ıyım.
- Ö yleyse bana· biraz i z i n vereceksin. Nası 1 olduğu-
nu b i l i rsin. Bizim yaşayışımız!.. Arayan b i r arkadaşımın
!(arısıydı. Yolun yukarı sı ndaki . bir evde parti delermiş, Keith
de sarhoş oimuş dövüşüyormuş. Her ne hi kmetse onu ya
tıstıracak tek insan benmisim.
' '
Onu Noroton'daki evine
götürüp yata ğ ı na yatırır, yarım saat en çok kırk dakika içe-
risinde geri döner.im. Tabii beklemek istersen.
- Beklemek ' istiyorum. .
Harrison omuzlarını s i l kti. Sonra aceleyle evden ay
rı 1 d ı.
Bir dakika sonra · E l lery, Cad i l lac'ın dönerken ve yol
daiı yukarı doğru giderken çıkardığı sesleri duydu.
Evde parti . . . · bir arkada şımın karısı . . . El lery, odanın
içinde gezinmek için ayağa kalktı.
·Beceriksizce söylenmiş bir yalan � ı bu. Harrison ken-
116
'
di sokağındaki bir evin numarasını sormazdı. Hem bu kıyı
sokaklarındaki evlerin numaraları yoktu. Telefon eden
Martha idi. Harrison gündüzün tiyatroya telefon etmişti.
Ağustosta Bridgeport'da sahnelenmesi önceden kararlaştı
rılan b i r oyun için Martha oyuncularına fazla mesai yap
tırc:ırak çalıştırıyordu. Ve telefonda ona bu geceki rande
vusundan sözetmişti . Martha korkmuştu. O kadar kork
rrıuştu ki, kendisi buradayken telefon etmek tehlikesini bi- ·
l e göze almıştı.
ni ara . . .
- Ama yapamam . . .
- T�bii yapabilirsin. Bir hikaye uydur. Yolun yukarısın�
da başı_ dertte olarİ bir arkadaş yahut onun gibi bir şey.
B'1na telefon et . . .
- Peki. Aşağı yukarı on dakika sürer. Numara ne?
117
şen sarhoş Keith işi bu kadardı. Ellery etrafına bakındı.
Etrafına bal<ındığı sırada birdenbire Martha'nın telefonu
sayesiride eline ne l<adar ina n ı l maz bir fı rsat geçti ğini
far ketti. Harri�orı 'un evinde yalnız başı na.ydı ve hiç de
ğ i ise bir yarım saati vardı.
Üst katta üç · yata·k odası b u lunuyordu. Yatakları ya
p ı l rn ı ş , pencereleri kapa l ı , dolapları boş iki oda misaffr ya
tcık cıdasıydı . Üçüncü oda bi.iyül< yatak odasıydı .
H� r rison'Lfn odası Ellery'yi esl<i Holly·w ood günlerine
.
118
E l !ery yüzü11ü buruşturdu. Demek Harrison'un kırmızı
yazrrıasının ayxı bir n1anası yoKtu. Şerit değiştirme kolu
s ı l<ışınış, Harrison kolu oynatmaya çalış ırl<en de k ı r ı l mıştı.
'
1 19
ün 45'1ik otomatik si lahıyla Harrison'un 22'liği arasında·
•
büyü·k farklar vardı, ama bu farklar küçük b i r otel odasın
da ortadan kalkab i l i rdi. Ell ery tabancayı. bulduğu gibi çek-
meceye yerleştirdi.
·
Salı, saat 1·
Sevg i l i m ;
Bil iyorum me'ktup yazmak için çok komik bir saat
seçtim, -hem de banyoda!- öyle sanıyorum, be
nim durumumda b i r kadın hiç m i h i ç yazmamal ı . A·ma
sevg i l i m , galiba ben ciddi konular d ı şında b i r ha-
. n ı mefendi gibi davranmayı asla öğrenemedim.
H.e r kadın b i r e'rkeğin gözünde ona sağlayabile
ceği · şeyler yahut da yapacağı yardı mlar için değil
de sadece kendisi olduğu için ehemmiyet taşıdığını
hissetmek ister. Sen i n için böyle olduğumu bana
hissettird i n . Bir kadının söylememesi gerektiğini bile
bile seni nasıl . çı lgınca sevdiğimi tekrar . tekrar söy
leyebilmemin asıl sebebi bu . . . Başıma böyle bir şey
gelebileceğini asla düşünmemiştim. Hiç bir zamaıı.
Çünki pek çok kereler o kadar kötü hayal kırıklığı-
,
na uğradım k i . . .
1 20
•
• r 21 .
I
tirip derhal geldim. Çok nıu geciktim? Ama sen iÇkine do·
kuıımc-:mışs ı n . Biraz daha buz getireyim.
- Benim için getirme, teşekkür ederim. Söylemern
: gereken şeyi hemen söyleyip buradan gitmek istiyorum.
Hc.rrison, « Hazı r olunca' konuşrnaya bc:ışlaya b i l i rs i n , »
dedi. Şömir1enin önüne çömel i p bir taraftan kağıtları bu-
.
·122
hoşlanmıyor. Sen kadı n larla gönül eğlendi r d i kten sonra
on l a rı acı !arıyla baş başa b ı rakarak çekip giden başarı l_ı şe
h i r zarııp2ra!arının t i p i !< b i r örneğ i s i n . Ama kendi başına
<
123
.
L . . , M. . , N . . .
. .
1 24
fa da kötü değildi. Fakat bunlar hem ·N i kki'·yi hem de El
lery'yi huzursuz ettiğ i için ikisi d e diken üstünde yaşa •
maya başladılar.
«'Bu Tanrı 'nın cezası Fields nerelerde?»
Ellery durmadan bu suali kendi kendine tekrarlayıp
.d urdu, o kadar ki, beyni zonkluyordu.
Ni hayet, Nil<ki 'nin telefonla N mesaj ı n ı n geldiği.ni bil-
. dirdiği sabah Fields, .Florida'dan geri dönebi ldi.
1N i kl<i, <<' N
• . • neyd i ? » diye sordu. « Ben unuttum.»
- Madison Square Garden.
- Ama f\ı1 i l e başlıyor.
- New Madison Square Garden, turist klavuzlarında
.böyle yazar. 1Martha'nın kitabına bal<madın mı?
- O l<itaba yaklaşmaya cesaret edemiyorum.
- Randevu ne zamana, yarın gece mi?
- 1-fayır, bu gece. İ lk defa olarak mektubun geldiği
günün gecesine randevu veriyor.
'E llery, « Bu, ·Harrison ağır siklet boks şampiyonluğu
maçını seyretmek istiyor demektir,» dedi. «:Bu sefer Martha
: ne yalan uydurdu ? »
- Daha henüz bir şey uydurmadı. İnşallah Dirk'ü ev
d e tuta b i l i r i nJ . Ya o da maçı seyretmek isterse?
- Nik ki, en ufak bir tehlike isaretinde, · bana terefon
'
et.
.
Ellery telefonu kapadıktan iki dakika sonra makale ya
-
.
zarı aradı.
- Leon! .
- Miami'den biraz evvel geldim. Hala Harrison'la il-
gili bir şeyler istiyor musun?
- Sekreterin büronun telefonunu nası 1 meşgul etti·
ğ imi sana söylemedi m i ?
- Evet, söyledi.
- Her zamankinden ·d aha çok öğrenmek istiyorum,
hem de mümkün olduğu kadar· çabuk.
- Tamam. (Fields ağz ı n ı telefon ahizesinden u�aklaş
tırd ı . Ellery onun bir şeyler söylediğini ve bir kadın sesi
n i n cevap verdiğini dt1ydu.) Hey, bu gece ne yapıyorsun?
1 25
- Sen ne yapıyorsan onu . . .
- Madison Square Garden'a g i d i p bo.ks maçını sey-
redeceği m . Onun i ç i n döndüm buraya. B i letin var m ı ?
;. - 'Bu sabah b i r tane bul maya çalışacalctım.
- Boşver. R i n g kenarındaki kulak lar.ı n bizi duyama
yacağı b i r yerde i ki b i let ayarlıyorum. S e n i n k i n i bu akşam·
ustü yol larırn.
- O!du.
- Saat dokuz bLıçuktan önce orada o l . Maçtan önce
koııuşm8mız icabediyor. Florida'ya g i d e n o n b i r buçuk uça-·
ğ ı na yeti Ş merl') lazım.
- Orada o.l acağım.
Ellery ensesini ovuşturarak telefonu kapattı. Sırtında ..
k i yül< hafifle d i ğ i i ç i n rahatlamıştı.
'
126
'
'
1Ellery kıpırdamadan yerinde oturuyordu: «Sadece her-·
kesçe bi ! i n e n şeyleri.»
- ��asıl yaşadığını bil iyor musun?
... - Darien 'del<i evine gittim. Sadece bi rkaç senelik bir·
kıyı evi, son derece iyi ba kımlı bir bahçesi ve bir Japon
erk e!< · uşağı var. Evin içi çok l ü l<s döşeli. Açık spor bir
arabası ''ar . . . Bana l<alırsa şartları gözönüne a l ı ndığ ında .
çok şatafatlı yaşıyor.
- Hangi parayla?
Ellery ağır ağır, « Bu l<orkunç gelir vergileri kon
modan önce, ş.öhretinin zirvesindeyken Broad\.vay'de ve
.
Hol lywood 'da bir servet kazandı ğını bil iyorum,» dedi. c:Ta
bit r.enelerdenberi bir oyLtnda rol almad ı . Yaptığı tek i ş
ar2da sırada televizyon )tahut da radyoya çıl<ınaı<. Za n n e · '""
.
P�ke'i . Martha'nın Chi natown'da gizlice ınasanın us-
.
. .
127
Makale yazarı, « Harrison bu işte oldukça başaiılı da,»
dedi. cc·İsin aslını istersen, benim kitabımda Harrison en-
,
128
Fields gözlerini ringden uzaklaştırıp E l lery'ye baktı.
Ufak tefek, ince yap ı l ı ·makale yazarı nın gözlerindeki ba
.kiş hiç de insanca değildi. Bu gözler büyük mağazalar·
daki, mankenlerin gözlerine benziyordu.
E l lery yumuşak b i r sesle, « Dinliyorum,» dedi.
Ama Fields olanların derinine inmekten aciz gibi gö
rünüyordu. Nereden geldiği b i l inmeyen ve karşı konulmaz
·g üçte b i r rüzgar tarafından sürüklen iyordu . . « l-larrison'u
.küçümse·mek g i b i b i r hataya d.üşme. ('Ellery birdenbire
'Fields 'in ordan hurdan duyduklarına dayanarak konuşma
d ı ğ ı n ı anladı. Fiel·ds sözlerine devam etti.) Harrison'un
gözü çok yükseklerde. Tek istedi ğ i , para ve bu parayı çok
yükseklerde olsa da bul ur. Hangi kadınlarla bağ kurduğu
nu söylese·m inanmazsın. Şimdiye kadar başı hiç derde
glrmedi, kimse yaptı klarını ortaya çıkaramadı ve yeryüzün
-Oe ben·den başka hiçbir gazeteci b u konuyla i f' g i f i tek bir
•
�ey bil'miyor.
�llery, «'İ nanı l maz bir şey,» diye m ı rı ldandı.
- Para sızdırma işi zorlaştığında, yahut da k·adı n ı n
kocası e l i n e s i la'h almaya kalktığında birl ikte olduğu ka
d ınları terkeder, ama o zaman b i l e kadınlar bu işten hoş
.Janırlar. Harrison'u hayatlarından gel i p geçen bir rüya ola
rak l<ab.ul ederler. Böyle bir bağı n as·la gerçekleşemeye
.cek kader güzel b .i r şey olduğunu bil irler, bu sebeple Har
riscn kendilerine elveda dediğinde dövün!'Tiezler. ·Hatıra
larıyla avunurlar. Çok ü n l ü olduğunu sana söylerY'.i ştim. •
·F . 9 129
--
�·
1 30
yam ·a zsın. Bu zarfın icindeki ·seylerin
. . ,
bası ı m·ası na sebep
o laca.k h i ç b i r harekette bul·unarnaz s ı n .
131
O. . ., P. . . , Q. . , R . . .
.
..
132
.
1 33
Şüphesiz sorulabilir, ama cevap veri lirse bu iş gizli
olmaktan çıkar.
Gayet tabii . . . Öyleyse en mantıklı çözüm yolu, Mister
Oueen'in Misis P. . . 'ye mektup yazması olur.
'Eğer Mister Oueen, Misis P . . . 'ye bir me·kt1u p yazarsa,
işin mahiyetini belirtmek gerekir _m i ?
1Evet, gerekir. •
134
Bu, başro l ü n ü M i ster Van Harrison'un oynadığı W i l l iam
Shcıkespeare'in Romeo and J u l iet a d l ı oyununun eski bir
programı i d i .
Ertesi sc-ı ba'h El lery evinde, telefonun yanına yerleşti.
Beklediği telefon saat onbirde ge!1di. E l l ery bu saatin ka
d ı n ı n yataktan ka l k ı ş saati olduğuna bahse girebi l i rdi.
Tatl ı b i r ses, « M ister Ouee n ? » diye sordu.
:Mister Oueen kibarca, <« Evet?» dedi.
� Ben, M i s i s P .. . ' n i n sekreteri, ·Mi sis P . . sizinle saat
.
dörtte görüşecek.
- Evet?
- 1İnanın, durumunuzu ço·k iyi aıılıyorum. Benimle
görüşmeniz gerekl i yd i , ama ben·i m ne derece bilgi sahibi
oltluğumu bi !miyordunuz. M isis P . . . , her şeyi bi ! iyorıın1.
M i s i s P . . . , « Ne kadar?» diye sordu. Şi·mdi seslr.de se-
z i l en aşağılamq daha b e l i rgiııdi. .
- B u gö.rüşme size pahalıya malolacak, 'M i s i s P . . .
- Ne !<adar?
- Sahip olduğunuz bütün cesarete malolacak . . .
,
�� isis P . . , E l lery'ye baktı. Gözlerindeki alevin b i r kıs-
.
.
m ı sönrnüstü.
'
dir?
1 35
- Oueen.
Kadın ş ü·p heyle, «ıinanmıyorum,ıo dedi.
- 1E l l ery Oueen!
- . Daha önce tanışmış m ı y d ı k ?
- Hc:ıyır, M i s i s P . . . , polisye hikayeler yazarım.
- Özür d i lerim. Kitap okuyacak vaktim yok. Polisye
hikaye·ıer yazarı, h a ? H i ç anlamıyorum.
- Blırada başka b i r i ş i ç i n b u lunuyorum. Babam New·
Vork polisindendir.
- Polis m i ?
·�J1 i s i s P . . . kaskatı ·ke s i l misti.
'
1 36
yandan d a kendi · hayat ı n ı z ı mahvetmeniz i ç i n size işbirli-·
ğ i tekl i f ett i ğ i m i ç i n bana ç ı l g ı n gözüyle bakıyorsunuz ..
M i sis P bu düşündükleri n i z i n h i ç b i ri o lmayacak. Meş
. . . •
cesiııe l<ade:r evl i l ik l erinde sadece bir pl'ı rüz vardı. Adam
son derece kıskcinÇ, devamlı olarak bu kompleksini yen
meye ç a l ı ş ı yor. Tabii bu yüzden zor g ü n l er geçirdiler. Fa
kat zamanla ve karş ı l ı k l ı anlayışla hayatları n ı düzene so
ka b i l i rlerdi. Ne yazık k i , tam bu s ı rada Harrison denen b u
adam ortaya · çıktı. Bahsettiğim kad ı n ekonomik bakımdan
k i m seye bağlr değ i l , oldu.kça va r l ı k l ı . . . Harrison onu baş-
tan çıkard ı . Adamın bundan önceki . . . s i z i n l e olan bağına
da}ranarak i n a n ı yorum k i , b1u işteki tek düşüncesi ondan,
s ı zdıracağı paralardır. B i r süredir s ı k s ı k gizl ice buluşu
yorlardı. Zannederim !<a d ı n yapt ı ğ ından pişman oldu ve bu
Öe!ğa b i r son vermek istiyor, ama Harrison'un kocasına her
şeyi söylemesinden korkuyor. Kadın gerçekten ümitsiz
bir d.urumda, M i s i s P . . . Kıska n ç l r k fobisi olan kocası b u
macerayı öğrenirse ortaya tam b i r trajedi çıkar. Eh i y i
ihtimal l e i k i hayat y ı kı l ı r, en ·kötü i h t r m a l l e ise bu i ş cina�
yetle biter. Harrison gerçek bir suçlu. Kasanızı kurcala
yan b i r hırsızdan, i n s a n l ı ğ ı tehdit eden b i r gangsterden
daha suçlu. Kadınların parası n ı a l ı p , hayatları n ı mahvede
meyeceği b i r yere kapatı l m a l ıdır. Bu ise s i z i n e l iniz,de,
M isis P. � . Sizin ·van Harrison'la olan arkadaş l ı ğ ınız b irkaç
ay önce sona erd i . Arkadaşı m ı n fazla zamanı yok. Kocası;
n e l e r döndüğünü sezmeye baş l a d ı . ·B i r ipucu yal<aladı m ı ,.
her şeyi · anlayana kadar gözünü k ırpmayacaktır. Eğer Har
rison'u mahkemey.e verirseniz, kad ı nlardan şantajla para.
almakla suçlanmışken d i ğ e r kad ı n la rdan bahsedemeyecek�
. tir . . . Ne dersiniz, M is i s P . . . d e d i ğ i m i yapacak m ı s ı n ı z ?
1 37
M i s i s P . . . gözlerini E l lery'den ayırmadan sessizce din-
'l i yordu. E l lery sözlerini bitirince gülümsed i .
- Bana şantaj yaptı ğ ı n ı nereden b i l iyorsunuz?
- Efendi m ?
- Hem neden arkadas ı n ı z ı n karısını kandırdığını s·öy-
,
1 38
Her halde h i ç bir şey E l lery'yi bu vakada Leon Fields'
i n e l i ne tutuşturduğu s i l a h ı n i ş e yaramaması kadar şa
şırtmamıştı. Çok kötü b i r darbe yemişti. Ken d i n i o ka
d a r ümitsiz hissediyord,u k i , 1Martha'yla Harrison'un Oueens
boro ·Köprüsü'nde buluşup b i l i nmeyen, ama tahmin e d i l en
b i r yere g i ·ttikleri g ü n onları takip etnıe zahmetine b i l e
katlanına d ı .
E l lery listede.ki kadınlardan i l k önce M i s i s P . . . i l e gö- ·
rüşrrieyi tercih etmişti, ç ü n k i l isteye göre M i s i s . P . . . ,
Martha'dan önceki kad ı n d ı . Hukuken suç n e , kadar yakın
sa dava o ka ,qar iyi durumda olurdu. Buna · uyan 'El lery da
h a sonra, tarih sırasına göre M isis P . . . 'den bir önceki
hanımın peŞine düştü. Ama bu defa da yen i l d i . Çünki bu
kadın ve k-ocası Avrupa'ya, ik inci balayı seyahatlerine git- ··
mişlerdi ve Kas ı m ı n ortalarına kadar dönmeyeceklerdi.
Politik faaliyetleri i l e ü n l ü olan üçüncü kadın, ·Ellery'
yi i k i b i n m i l peşinden koşturdu ve altı gününü meşgul
etti. 1Ellery ona yetiştiğinde ; ise görüşmeyi reddetti. Har
rison'un çeklerinden b i r i n i ka d ı n ı n ot.e ldeki odasına gön
-derd iğinde ceva b ı n ı hemen a l d ı . Çek geri gönderilm işti ve
üstüne · daktilo i l e imzasız b i r mesaj yazı lmıştı : (Bunun
n e manaya g e l d i ğ i n i b i l m iyorum ve s i z i n d e bana açıkla
yabileceğinizi sanmıyorum.) Bu .kad ın gerçekten de sağ
lam ·karakterl i , a k ı l l ı b i r )<a d ı n d ı . Neticede ·E l lery New-York'a
geri döıımek zorunda ka l d ı .
·N ikki'den, )'Okluğunda aşıkların 95. caddede buluştuk
larını öğrendi. 1Bu defa Martha'yı N i kk i takip etmişti. B u
arada D i ri< üzerinde çal ıştığı bir roman · hakkında görüş
nıek üzere patronunun ofisine gitmişti. Nikki onları bir
taksiye binene ka;dar takip edebi lmişti.
'
Ell ery listedel< i dördüncü kad ı n ı n öldüğünCı . öğrendi.
Durum ·haki katen ümits i z d i . El lery h ı rsla b i r Frans:ız
kontuyla evli olan beşinci k a d ı n ı n peşine düştü. Görüş
. melerinde kontes son derece sakin b i r tavırla onu bu ise •
139
Altıncı, yedinci ve se.k izinci kadınlar ;E l lery'ye <laha
nazik davrandılar. Ama bunlar tarih sırasına göre listenin·
en başında yer a l ıyorlardı ve ş i m d i yaşlı başlı hanımlar
haline g e l m işlerd i . Ellery'nin Van Harrison'dan bahsetme
s i , del i l lerle on'U suclamaları sadece bu hanımların
,
bir
müddet için . tatlı hayallere dalmalarına yol açmıştı. Bun
lardan biri E l lery'ye St. John ·K atedra l i 'n i n merdivenlerin
d e striptiz yapılmasına izin veremeyeceği g i b i , o ilahi ço·
cuğun · mahkemeye verilmesine d e razı olamayacağını söy
lüyordu. B i r d i ğ e r i , kaybettiği gençliği için acı acı ağla·dı
ve ş i m d i k i . haliyle onun yüzüne bakamayaca ğ ı n ı söyledi.
Sonuncusu i s e El lery'ye yirmi beş dolar değerinde anti
ka b i r broş göstererek meydan okurcasına, şöyle dedi :
S . . ., T . . . , U. . . ,V . . . , W. . .
'
140
Ertesi akşam N i k k l pan i k i ç i n d e Dirk'ün, Martha'nın
hemen peşinden fırlad ı ğ ı n ı haber verm·ek için telefon e d i n
ce fi.krini değiştirmişti. D i r k çıkarken nereye gittiği h a k
kında h i ç. bir açıklama yapmamış, sadece yorgun old u ğ u
n u ve biraz hava al mak iste d i ğ i n i söylemişti.
- l\,1 a·rtha'nın peşinden gitti, •Ellery!
- Telaşlanma yavrum. Ben ş i mdi oraya gidiyorum.
Vapura bindi klerinde 'Ellery üst güvertedeydi. Martha
·h·abire omuzunun üzerinden görünmez düşman lara bakı
yordu. Harrison da oriu sakinleştirmeye çalışıyor, durma·
dan gülerek kolunu okşuyordu. Dirk görünürlerde yoktu.
Üst kata ç ı k ı p arka kısma yerleştiler. E l lery ·d e vapurda
bir tur attıktan sonra üst güverteye ç ı k ı p rahatsız bir göl
·geye sinerek gözetlemeye başl a d ı . Acı acı Dirk'ü düşün·
d ü , serin bir barda, h i ç şüphesiz Dostoyevskivari eğlen
mekte olan Dirk'ü . . ;
141
adama elindeki b i r · şeyi ·gösterdi ğ i ZNTian aşağı Manhat
tan'ın ı ş ı kları parlamaya başlamıştı. Harrison o anda b i r
sigara yakmakla meşguldü ve Ell ery kısa alev ışığı saye
sinde Martha 'nın elinde.kinin ne olduğunu görebildi. O ge
ce, Chinese ·Rathskeller'de aktörün e l i n e sıkıştırdığına ben
zeyen şişkin bir paketti bu . . . Harrison kibriti indirmeden
yanına sonra da önüne baktı. Gülü msedi. Kibrit sönmeden
elini pakete ·doğru uzattı.
142
- Martha Lawrence'ın son iki ay zarfında çektiği'
miktar. Nikki, Martha'nın bankada yüklü b i r hesabı var m ı ?
- 'Evet, galiba . . .
- Baba lütfen hem çek, hem de nakit olarak çektiği
paraların m i ktarını öğrenir misin?
- Peka la!
·
143
açarken Dirk'e yakalanmama ramak ka ·Jdı. Hiç adeti olma
dığı halde, sabahları erken kal kmaya başladı. Sonra ·Martha'
n ı n bana karşı tutumu da değişti. Samimi davranmıyor,
sinirli ve isteksiz. Bana kapıyı gösterene kadar orada kal
mak zorunda old·uğumLı düşünmesem bugün eşyalarımı
a l ı r çıkarım oradan . . .
Ell ery l<ızın boynuna el leri le hafif hafif masaj yapar-
ken, « Hayır,» dedi. ccŞu anda orada bulunman şart! »
- Ellery . . .
- 'Evet, N i k ?
- Zannedersem D i rk b i l iyor. . . ·Bizim bildiğini sandı-
,ğı·mızın çok daha fazlasını b i l iyor.
El lery'nin e l l eri durdu.
·
- N�rede11 b i l iyorsun?
- Bu sab·ah Martha'yı rehber kitabına bakarken ya-
�kaladı.
- Maas'a m ı ? ·Nas ı l ? Nasıl oldu?
- Bu sabah çalışma odasınday<lık, oturma odasına
açılan kapı da k·apalJ idi. Ben daktilo yazıyordum, Oirk
-odada dolaşarak d i kte ettiriyordu. Hali bir tuhaftı . . . yani
sanki aklı başka yerdeydi . Sank·i bir şey bekliyor gibiydi.
(Ni kki dudaklarını ısırarak devam etti.) Birdenbi·re kapıya
koştu ve. tokmağı bir tutuşta kapıyı sonuna kadar açtı.
Martha kitap rafları nın yanında rehber kitabını karıştırıyor
·du. Bir an kad ının ·bayılacağını sandım. Benim dizlerimin
bağı çözülmüştü. Dirk garip bir sesle, ( N e yapıyorsun
Martha?) diye sordu. Martha kekeleyerek, (Hiç, hiç bir
şey sevgilim.) diye cevap verdi. (1Bir şeye bakıyordum.)
·Dirk, (Neye? Nedir o kitap?) dedi. Martha da yapabileceği
tek şeyi yaptı. Sinirlenmiş gibi yaparak, (.Hiç . . . ) dedi ve
kitabı koltuğunun altına sıkıştırarak sert adımlarla çıktı
gitti . . Z8nnederim şimdiye .kadar diğer kod yerlerini baş
!ca bir yere çekmiş ve kitabı da yok etmiştir. Yanlız, artık
çok geç Ellery.
- Dirk sana bir şey söyledi m i ?
- Söylemesine lüzum yoktu. Kapıyı kapayıp geri dön-
144
düğünde yüzünde belli belirsiz bir gülümseme vardı. Hani
onun huyudur, sen de bil irsin, anl ıyorum d.er gibilerden
bir gül.er ya . . . ('Nikki hafifçe titredi .) Bu gülümsemeyi
tam olarak anlatamam, s�d.ece ne manaya geldiğini b i l i
yorum. o kitap hakkında her şeyi bi ldiği manasına geli-
yordu . . . ,
El !ery piposuna · uzanarak, · 4' 0 halde etrafı çizilmiş
yerlerin de bir listesini almıştır,» dedi. «Ve eğer durum
böyleyse ONU t§kip etmem gerekiyor.»
1 46
'
1 47
- Çekil yolumdan!
- Hayır.
'
Dirk'ün yüzü Ellery'nin yüzüne çok yakındı.
- O herifle gizli gizli buluşuyor. Tanrı b i l i r ne za
mandır. sürüyor bu. Van Harrison, o Allahın belası . . . Bun·
lar hayal , değil arkadaşım. Martha nerede ve ne zaman
buluşacaklarını, geliştirdikleri harika bir kod sisteminden
anlıyo·r. Şu anda bu · akşamki randevu için U N binasına
gidiyor. Geçen akşam onları Trinity Kilisesi'nde neredey
se yakalıyordum. Buluşuyorlar ve bir yere gidiyorlar. Ne
reye? İşte ben bunu bilmek istiyorum. Gidecekleri yere
vardıklarında ne yapıyorlar? Bunu bulacağım. Bulduğum za
man da . . . Ellery, çekil yolu·mdan . . .
. Ellery kıpırdamadı.
·
- Peki bulduktan sonra, Dirk; sonra ne olacak?
- Çel<il yolumdan!
- N e olacak, Dirk?
- Çeki l , dedim!
- Kusura bakma, Dirk. Bu akşam hiç b i r yere g it·
miyorsun.
Dirk'ün sağ omuzu yukarı kalktı. Ellery öne eğilerek
var gücü i l e itti. Dirk geriye kayarak yatağın üzerine düş·
tü. Kalkmaya . çalışırken Ellery b i r defa daha itti. Sonra
seri bir hareketle çalışma mas·asına giderek çe·kmeceyi
açtı. Dirk'ün ayağa kalktığını duyd·u ve e ! i nde ( 45) lik le
döndü.
- Otur yerine, Dirk!
Dirk, gözlerinden ateşler saçarak ol·duğu yerde ka ldı.
- Oueen, kardeşim! ..
- Pekala, ayakta dur. Martha'nın arada sırada bu
·
1 48
çözüm m ü ? İşe yaramaz, Dirk. Bir çözüm değil bu. Ne
senin için, ne de Martha için . . .
Dirk gülümsedi� H i ç değilse bir çeşit gülümsemeydi
'
· bu. Dudaklarını gerdi, dişleri göründü.
- D i rk, bu tabancayı senden alacağım. Ve b i r tane
· daha al mayacağın hususunda söz vermeni · de istiyorum.
- Hadi budala, vaız vererek beni öbür yanağımı dön
dürmeye kandırabileceğini mi sanıyorsun? Bana ne yap
tıkl<:!rını . bil iyor musun? BA.NA! Beni öldürüyorlar, yavaş
yavaş, işkenceyle! Her kanlı parçama da tükürüyorlar! Hiç
bir şey kalmadı! �:liç bir şey! (Yutkunarak sustu.) Hakkın
yok, hiç hakkın yok. Tabancamı geri ver!
- Hayır. .
·
- Hayır, Dirk.
Dirk'ün esmer yüzü titredi, sonra önüne baktı. Ş·a şı
ran <Ellery, Dirk'ün bakışlarını tal<ip etti. Dirk ellerine ba
kıyordu. Ellery tekrar adamın ·yüzüne baktığında o, gülüm-
süyordu. .
Dirk, «Tabancanın cehenneme kadar yoltr var,» dedi.
Arkasını ..dönerek odadan çı.kıp gitti.
1 49
•
budalayım. Tabancayı attım. Sonra ne oldu? Tabanca yok
artık. İşte böyle. (Biraz durdu, kollarını salladı.) Düşünür
sün. Ve bildiğini hissedersin. Kendinin b i r budala oldu
ğunu enlarsın. Sebebini b i l iyor musun? Adam hakl ı. Bir
sürü insan adamın haklı olduğunu söyler. B i l iyor musun?
- Gel oğfum.
- Belki ben de aynı şeyi söylerim. Tabanca!
·Ell�ry, babasına sarılara!< ağladı .
1 50
ar8.d a ona dönüyordu. Bir keresinde Elfery adamın kaşrarı
nın çatık olduğunu gördü.
Aktör, Martha 'yı 8. cadde i l e 4 1 . sokağın köşesinde
b ıraktı ktan sonra b i r an kad ı n ı n arl<asından baktı ve gü
lümseyere.k oradan uzaklaştı.
Martha, gurubunun prova yaptığı tiyatro binasına ka
dar yürüyerek gitti. Arkasına hiç bakmadı. Orta yaşlı bir
l<adın gibi yürüyordu.
Harrison'un ·g ülüşü Ellery'nin ·aklından çıkmıy9rdu.
işleri yolunda giden b i r insanın halinden memnun gülüşü . . .
O akşam Ni.kki telefon ettiğinde iEllery kıza bağırdı.
N i kki bağırmadı. G i d i p yatağına
· süzül-d ü ve pikesini başı-
na kadar çekti.
X . � ., Y . . .
151
lığ ını kabul ederek yaşaması imkansızdı. Martha'ya gelin
ce . . . Martha'yı artık h i ç bir şekilde anlayamıyordu. Martha
erken kalkıyor, duş·unu yapıyor, giyinip kaçıyordu. Gece
�
eve çok defa _gece yarısından sonra geliyor ve yatağa ses
sizce süzülüyordu.
Dirk ç ı l g ı ıı lar gibi çalışıyordu. Kitabının dönüm no·k
tasına yaklaşınışlardı. N i kki bazı geceler kendisi yattık- '
tan saatler sonra içki bardağ ı n ı n - şıngırtıları arasında · onun
yazd ığı daktilonun sesini duyuyordu. Anca .k haftanın son
larına doğru -korkunç kabustan az ewel- artık rv1artha
ile yatmadığını, oturma odasındaki kanepenin üzerinde ef
biselerini çı karmadan uyuduğunu anlayabildi. Sabah Martha
evden çı kınca Dirk yatak odasırıa -girmiş, kapıyı da kapa-
m ı ştı.
.
1 52
O gün Martha eve dördü biraz geçe geldi.
- Martha bir şey m i oldu?
Ni. kki, Mçırtha'nı n geç gelmesine o kadar al ışmıştı ki,
kadın erken dönünce aklına kötü şeyler gelmişti.
Martha soğuk bir sesle cevap verdi:
- Bu akşam kostüm J ü prova var. Üstümü değiştirip
Brjdgeport'a gitmenı lazım.
Martha yatak odasına girip kapıyı kil.i tledi. N i kki du
şun sesini duyana kadar bekledi, sonra çalışma odasına
girdi.
Dirk, Kimdi o?» diye sordu.
cc
- K·imdi o ?
- Charlotte'u arayan biri. Şimdi bakalım. . . (El leri
titreyerek daktilo ettiği sahifeleri karıştırı rken o gün
Charlotte izinde olduğu için Allahfl şü·krediyordu.) Dirk,
bana öyle geliyor ·ki bu son paragraf pek iyi olmad ı . Ne
den ben gidip burnuma biraz pudra sürerken sen burayr
bir gözden geçirmiyorsun?
Dirk daha ağzını açamadan N i kki odadan çrkıp ·k apıyt
kapamıştı bile.
Telefon bir sefer daha çaldığında antredeydi. İkinci
.
defa çınlamadan ahizeyi kaptı.
1 53
•
Sert bir s·esle, « Size söylemiştim . . . ,. diye başladı.
1Bir ses, «Alô?» dedi.
Martha i d i . O da yata·k odasındaki para l e l i açmıştı.
Harrison sinirli bir sesle, · Demin açan AI Ja·h ın belası
k i m ? Bana . . .
"
1 54
- Dirk! Dirk! 18 ekle ! ..
Nikki sesin kimden geldiğini anlamak için b i r an ne
redeyse arkasına bakaccfktı. Sonra bi rden sesin kendisine
ait olduğunu anlad ı .
Dirk çalışma masası n ı n arka·s ına geçti. B u arada ba·
cağını masanın köşesine fena halde çarptı, ama hiç al·
dırmadı.
- D'i rk, n·ereye gidiyorsun?
Dirk s-anki b i r şey söyleyecekmiş g i"bi ondan tarafa
yürüdü, fakat aralarında bir adımlık bir mesafe kalınca
N i kki kendisinin orada olduğunun farkında bile olmadığını
anlad ı . Adamın kolunu yakaladı.
- birk!
Adam onun koluna . asıldığının farkında olmadan kapı
ya doğru yürüdü. N i kki onun kolunu bırakmadı. Elinin al
tındaki kolun kaskatı olduğunu hissediyordu. Yatak oda
sına giren Dirk, oradaki m·a sanın çekmecesini açtı. Bir an
şaşkın bir vaziyette kal d ı , sonra, «Ah, evet. Tabancamı
almıştı ,» dedi.
·
pıya döndü.
Adamın kolu kal ktı ve Ni kl<i basının arkası.na sert bir
•
1 55
masını istedi. ·Fakat kız, hattın meşgul olduğunu söyleyin
ce kıza, , ·h ıçkı rarak deliler gibi çok acil olduğunu, derhal
konuşması gerektiğini anlattı.
- Fakat yapabileceğim b i r şey yok, hanımefendi. is-
terseniz b irkaç dakika sonra tekrar arayayım.
- Of, istemem, Allah kahretsin!
N i kki boğulacak gibiydi.
Sonra hatırladığı tek şey, telefond.a Ellery i l e konuş
tuğu idi.
- Hayır, Dirk yok. Gitti, gitti. Darien'i arayamıyorum.
meşgul, hat meşgul, Harrison'a haber vermek istedim,
herhalde telefonu fişten çekti. Rahatsız edilmeme·!< için.
Allahın cezası . . . reddedilmez aşık rolüne hazırlan ıyordur,
·s ahneyi ha;zırlamakla meşguldür . . .
'Ellery, « N ikki,» dedi. «'Bekle, bekle.»
Fakat Nikki hıçkırıyordu.
- .Eğer Harrison'u bil iyorsa nerede oturduğunu da
b i l i yordur. Muhakkak araştırıp bulmuştur. Onlara gitti, El
lery. Onların peşinden gitti.
- Nikk i ! Nikki, d i n l e beni. D i n liyor musun?
N i kki, « Evet,» diye hıçkırdı.
- En kısa yoldan, yani batı caddesinden gitmemiz
lazım. Eğer s·e ni almak için oraya gelirsem vakit kaybet
m i ş oluruz. Bir taksiye atla ve derhal buraya gel. Anlıyor
musun Ni kl<i? Olduğun gibi gel. Şu dakTka, hemen çık.
156
. .
- Aşağ·ıya inene kadar devamtı çevirdim. Harrison
mutlaka fişini çekmiştir.
Ellery, Cross Country ve Hutchinson ·River Parkways'e
saptıktan sonra trafik hafifledi, fakat etrafta b i r sürü tra
fik polisi arabası olduğu için hızını arttıramadı. Tırnakla
rı n ı yiyen Nlkki onun nasıl bu kadar sakin olabildiğine
şaşı p duruyordu. Mount Vernon, New Rochelle, Larchmont,
Mamaroneck . . . işaret levhaları gösteri yapan yaşlı hanım
lar gibi gözlerinin önünden akıp gidiyordu.
Nikki, « işte orad a ! ,, diye bağırdı. Siyah bir Buick
Roadmaster kenara, otların üzerine çekilm işti. Yanındaki
trafik polisinin ona ceza yazdığ ı belliydi. Fakat Ellery fren
yapıp arabayı durdurduğunda N i kk i , Buick'in direksiyonun
daki adamın saçları b·eyazlaşmış, açık renkli, bir parmağın
da pı rlanta bir yüzük olan bir yabancı olduğunu gördü.
Connecticut'ta Merritt Parkway karayolundaydılar.
Yolculuk çok uzun sürüyordu. Nikki gözlerini kapadı. Bir
sarsılma i l e gözlerini açtı. Parkway yolundan ince, karan
l ı k b i r sokağa sa·pmışlardı.
- Uyudun.
N i'kki hayretle, t< Olamaz,» diye söylendi.
- Neredeyse eve varacağız.
Dirk'ün Buick'i Harrison'un evinin önündeki çimenle
rin önü·nde rastg·ele bı ra:kı lmıştı. İçinde kimseler yoktu.
Evin ön kapısı ardına kadar açıktı.
'Ellery merdivenleri uçarcasına çıkarak evden içeri
daldı. Ufak tefek bir adam telefonun başındaydı. Adamın
gözleri yuvalarından uğramıştı. Heyecandan titreyen bir
s·e sle, cc Polis, pol is çağırıyoc_um,» dedi.
Nikk'i kapıdan içeri nefes nefese girdiğinde Ellery
merclivenleriıı dörtte üçünü çıkmıştı bile. B i r yandan da,
« Dirk, dur, Dirk, yapma ! " diye bağırıyordu. Üst kattan kı
rılan eşya ve cam sesleri geliyordu. Ellery üst kattaki
geniş yatak odasına ad·eta uçtu.
1 57
muştu. Ne yaptığını b i lmeden eteğini çe.k iştirip duruyor
du. Gözleri ürkmüş b i r hayvanınkiler g i b i fıldır fıldır dö
ı.. nüyordu.
1 58
•
·EJlery'nin gözlerinin önündeki bulutlar dağıl ı nca Vail
Harrison'un masanın önünde·ki halının üzerinde, e l leri i l e
· k�rnını tutarak kıvranmakta olduğunu gördü. Dirk çarpış
mariln kuvveti i l e masanın üzerine savrulmuştu. Sağ eli
aşağıya sarkmış, açık çekmecenin içine girmişti. Ağzr
acıktı. Burnundan akan kanlar morarmıs dudaklarından ve
. ' .
- Nikki! •
N i kki k ı p ı rdamadı.
1 59
- N i kk i !
Ellery, Dir.k'ün bacaklarının üzerin·den atladı. Harrison'
un cesed i n i n yanından geçerek yatağın etrafıııı dolaş�ı.
kapıya yürüdü, N i kki'nin üzerine eğilip kızın yanağına sert
'b ir tokat indirdi. N ikki inleyerek elini yanağına götürdü.
. - Şimdi aşağıya in. Telefona . . . Hastahaneyi ara . . . '
şıyor.
.. Sonra Tama hala çağırmamışsa polisi ara!
.
El l·ery, kız sanki duymuyormuş g·ibi yüksek sesle, ta
ne tan� kontışuyordu.
Kızı ayağa kaldırd ı , döndürdü ve itti.
N i kki holde sendeledi, duvara tutuna tutuna ilerledi.
. .
1 60
- Harrison, Allah aş·k ına, kıpırdama!
Harrison kanlı elini öbür e l i i l e tutarak kaldırdı, du-
•
x
Was·hington Hali . . . Washington . . . W. Martha ile son
randevu Harrison'un koduna göre W harfindeydi.
Harrison hala çabalıyordu.
Tekrar bir şey yazmak istiyordu.
Ellery adama yardım etti. Aktörün parmağrnı kana
:buladı, sonra adamın kolunu ka ldırarak d i ğer işaretin ya
nında tuttu.
'
1/ •
Sonra:
F. 1 1 161
XY
.
ikinci eğri b i rincisi i l e kesiştiği anda Harri-s on'un vü4•
cudü cereyana tutulmuş gibi sars ı l d ı . Bir iki saniye El lery'..
n i n kollarında titreyerek kasıldı, sonra ağzından kan boşa..
larak hare.ketsiz kal d ı .
1 62
'
XY . . .
Kırmızı harfler. . .
1 63
1Ertesi sabah Nikki hastahaneye geri . dönmüş, ne ya
p ı p etmiş, kendine orada bir oda bulmuştu. Martha hala
'·
yaşıyordu; hastahanedekiler buna mucize diyorlardı. Ama
Nikki'nln onu görmesine izin vermemişlerdi. N i kki de ko-
. ridorda kamp kurmuştu.
1 64
kıvrılmıştı. Kırmızı Harfler Cinayeti . . . Olanlara başka ad
lar da takılmıştı, ama hiç biri bu kadar edebi değildi.
Bazıları da bir adım daha atarak cinayetlerin .ç ifte
'
olduğunu yazıyorlard ı .
XV . . .
Muhakeme başladığında, El!ery, Harrison'un ölüm dö
şeğinde bıraktığı mesaj hakkında, adam onları yazdığı an
da bildiklerinden fazla bi·r şey bilm iyordu.
Bu konuda gazetelerde çıkan satırlarca haber arasın
da da _JEllery bu konuyla i l g i l i her yazıyı okuyordu- bir
ipucu yoktu.
1 65
•
I
1 66
Ellery'nin ifadesinde yeralan Dirk'ün (45) l i k askerli·!<
· ta'bancası i l e ilgili bölümü savcı l ı k taammüden cinayet id
·diasına G1çık bir d e l i l olarak göstermekteydi. lrons bu nok-
·tanın üzerinde durarak Ellery'den (45) !iğin sonunun ne ol
·duğunu jüriye bir defa daha ·dinletti ve meşuın randevu
g·ecesi karı sın ın peşinden giderken daval ının yanında iki
çıplak e l i nden başka silah olmadığını bi lhassa belirtti.
Sustu.
lrons müdafaasırıı iki bölüm üzerine kurmuştu. İ l k
'.bölümde jüriye Martha'nın sadakatsizliğinin açık ve utanç
verici ispatlarını sunuyordu. Avukat bunu kendilerini ga
rip bir şekilde her iki tarafın şah idi durun1unda bulan EI
lery ve Nikki'nin aracılığı i l e yaptı. Duruşma zaptına, A . . .
·Oteli'nin 632 numaralı odasındaki randevudan başlayarak
yaralı kadınla ölen aşığının bütün buluşmalarının yerlerini
ve tarihlerini kaydettiği Ellery'nin siyal1 kaplı defterinde
.k i notların tamamı, Harrison'un yatak odasındaki masası
n ı n cekmecelerinden 'b irinde bulunan ve Martha tarafın-
•
•
1 67
ne geldiği ve aktörle birlikte yata·k odasına kapandıklarr
şeklinde ifade verdi.
Darrel lrons'un müdafaası nı n ikinci kısmında yalnız·
Harrison vardı. Duruşmaya çağırdığı bir alay şa·hit -bazı-·
tarının ·sorguları yapılırken d i n l eyiciler salondan ç ı karı lmış.
bazıları ise hakimin odasında di nlenmişti- Misis Law-·
rence'la bağ kurmada11 önce Harrison'un 'b ir sürü evli ka- ·
dır.la aşk hayatı yaşadığını ifade ettiler. lrons, a·ktörün:
sen yıl larda mesleğinden kazandığı çok az geliri rakkam
clarak ve Harrison'un banka hesaplarından ve çeşitli ban
kalardaki kasaları.ııdan çıkan, kanuni kazancı i l e açıklanama··
yan ve gelir vergisi beyannamelerinde gösteri lmemiş bü-·
yük bir yekunu mahkemeye ·d e l i l olarak sundu. Son olarak
avukat, Martha'nın bankasından çektiği m i ktarlarla Harri
son'un çeşitli hesaplarına yatırılan meblağlar arasında bağ·
kurdu . . . ·
Cuma günkü duruşmanın sonunda Dirk'ün avukatı,
ölen aktörü tam bir ji.golo olarak gözler önüne sermeyi
henüz bitirmemişti. Pazartesiye daha fazlası -çok daha,
fazlası- için söz verdi.
1 68
lery'nin kucağına koyarak uykuya daldı . .Uykusunda sık s ı k
inledi.
XY . . .
1Bu iki harf aklından çıkmıyordu.
Ma'hkeme·de her iki taraf · da bunlar üzerinde durma
mıştı. Dosyaya geçirilmiş, sonra da ölmekte olan bir ada
mın şuursuz . sayıklamaları olarak bir kenara atılmıştı.
Fakat Ellery o inan ı l maz çabayı, ancak bir gaye uğru
na sarfedilebilecel< o korkunç gayreti hatırlıyordu. Bir ma
nası vardı ·bu işaretlerin, . E l lery bundan emindi. Harrison'
u n aktarmaya çalıştığı mesaj ne olabilirdi?
·Nikki uyandıktan sonra yine parkta dolaştılar ve so
nunda kendi lerini parkın hayvanat bahçesinin minicik, şi
rin binaları arasında buldular. Fokların havuzuna bakan te
rasta bir masaya yerleştiler, sonra Ellery'nin kafeterya
dan aldığı sand"'. içleri çiğneyerek uzun ınaymun kafesle
rinin ve fokların Ününde kendilerinden geçen çocukları sey-·
ı-etmeye başladılar.
1En sonun-da Nikki içini çekerek, « İyi ki geldik, Ellery,»
dedi. « Kendimi hayvanat bahçesinde hep çok mutlu his-·
sederim.»
- Ne?
- Hayvanat bahçesine iyi ki geldik dedim. Küçük
bir çocukken Kansas City'de babam beni s ı k s ı k hayva
nat bahçesine götürürdü. Oradaki parkın kapısında Devlet
Zo'oloji Parkı yazardı . Zooloji keiimesine akl ı m ı n takıldı
ğ ı n ı , babama ne demek ·olduğunu sorduğumu hatırlıyorum.
Bu sözcüğe bay ı l ırdım. Büyüdükten sonra zooloji keli me
si bana kafeslerin önünde sıralanmış, ağızları açık, içleri
sevinç dolu çocukları hatırlatan, belki de kendi çocuklu
ğumun tatlı günlerini geri getirdiği için içimi sevinçle dol-·
duran bir kelime oldu . . . Ne dedin?
'Eller)', «Zooloj i , » diye kel<eled i . «Zooloji ! »
Yerinde dimdik oturuyordu. Nikki şaşırarak ona baktı.
- Şey . . . evet, diye başladı. Ben de ta·m . . .
- Zooloji . . . Bunu unutmuştum!
- Neyi unutmuştun, Ellery? ·
1 69·
- Z. f-tarrison'un koduna göre son harf . . .
N ikki'nin yüzündeki saadet ifadesi yavaş yavaş silin
<di, kız başıııı çevirdi. Fakat Ell ery düşünceli bir sesle de-
vam ett• . ı.
�
sanmıyorum.
•E l l ery kollarını sallayarak, •1Bir son,» dedi. «Son. Har
:rison'un kodunun sonu . . . Harrison'un sonu.»
1Nikki i Ç i n i çekerek, " N eden bahsediyorsun, Allah aş
kına?» dedi.
Ellery saatine bakarak, «'Bugün oraya gitmek i ç i n çok
,geç,» dedi.
- Nereye gitme!< i ç i n , Ellery?
- Hayvanat ba'h çesine . . .
- Hayvanat bahçes i ndesin ya!
·E llery, J-larrison'un hayvanat bahçesinde deği l im , » di
«
-ı 70
zar sabahı erkenden yola yalnız başına çıktı. Aslında tek
:bnşıııa gitmek biraz işine gelmişti.
I
. .
'1{8n'g tJrular, zürafalar, okapiler, heybetli goriller, vah-
şi keçiler, göz alabildiğine uzanan, üzerinde aslanların ser-
best dolaştıkları yapma Afrika düzlükleri . . .
Benim burada ne işim var? diye düşündü.
Kuzeye dönüp ·garip bir ses çıkararak soluyan ·kutup
ayıları n ı , kafeslerinin önünde��i l evlıadan b i l i nen en büyük
et�yiyiciler olduklarını öğrendiği kahverengi Alc:ska ayıla
rını seyretti. '. B ütün ·b unlar oııun için, hayvanlarl·a arasın-
171
da çelik parmaklıkların varl ı ğ ı n ı n doğurduğu şükran his..:
sinden başka bir niana ifade etmedi. Ren geyiklerine, Pere
Dnvid Geyiğine baktı, ('Başlar ve Boynuzlar Müzesi) ni zi-
, ya ret etti, fokları da seyrettikten sonra İdare Binasının
önüne geldi. Böylece kendini başladığı yerde, büyük bir
daireyi tamamlamış olarak buldu. Acı acı, sıfıra sıfır, el
d e var sıfır, diye düşündü.
Sinir içinde arabasına binip esas çıkışa doğru sürdü.
Kapının önünde bir ara·ba dizisi, Pel'ham . Parkway'e
çıkmak için sıralanmıştı. 'Ellery, arabalar m i l i m m i l i m iler
lerken, durup kalktıkça içinden lanetler okuyordu.
Kapıda b i r park işçisi çalışmaktaydı . Yapılacak başka
bir şey olmadığından Ellery, adamı seyretmeye başladı.
işçi girişteki levhanın solmuş harfleri üzerine bir fırça i l e
boya çekiyordu. N1EW-Y·O R1K ZOOLOJ•i PARKI yazıyordu
levhada. Boyacı L harfini -çekiyordu.
Ellery birden dikildi. Sonra tekrar ·arkasına yaslandı.
Ç ı kışı neyin tıkadığını g·ö rebi lmek için başını pence
reden dışarı uzattı. Önde iki araba çarpışmış, tamponları
birbirine geçmişti.
·Beklemek için yerine rahatça yerleşti, gözleri yine
boyacıya kaydı.
·L.O . . .
'Boyacı (J) ye başlamıştı.
Birden bir şimşek çaktı, gök gürledi ve yağmur ·bo
şandı _ . .
1Boyacı başını salladı, kovalarını ve fırçalarını topar
l a d ı , çekip gitti.
El lery aniden arkasından geleiı korna seslerini farket
ti. Şaşı rarak önüne baktı. Kapıyla arasında hiç ara1ba kal�
mamıştı. Gaza basarak Pelham Parkway'e çıktı.
Bir şimşek daha . . . Ve arkasından tatlı bir gök gürül
tüsü . . .
Arab-ayı bir robot gibi kullanarak b i r daire çizdi, tek
rar girişe yaklaştı, tamamlanmamış levhanın yanından ağır
a ğ ı r geçerek yağan yağmur yüzünden akmaya başla-
1 72
·
tnış olan boyayı süzdü. Otoparka geri dönerek, arabayı
.Parketti, dışarı çıktı, şiddetli yağmurun altında yavaş ya
vaş yürüyerek kapıya yaklaştı. Başını kaldırarak levhaya
,!) akarken . göf<yüzünün delinmiş olduğunu düşünüyordu.
Bir isaret, bir isaret . . .
. ,
dan baktı.
Hem iyi, he;m kötü ; hem · doğru, hem yanlış . . .
Ell ery arabayı a l ışkan! rkla, gittiği tarafın ve yerin far
kında olmaksızın kullanıyordu. Ve 'b ir yandan da olanları,
onuncu defa, baştan alarak kendi kendine tekrarladı.
·Evet, . hem doğruydu, hem yanlış, fakat şu anda mü-
him olan doğru olmasıyd ı .
,
Eğer varsa . . .
·E ğer bulunabi l i rse . . .
1 73
Eğer vaktinde bulunabilirse . . .
Morali bozulmaya başladı.
V·an Harrison'un kanlı şekiller çizerken ne demek is
tediğini anlaması artık mühim değildi.
'Mühim olan nokta şuydu: 1Bilcdiklerini ispatlayabilecel<
m i yd i ? ·
z . . ..
'
1 74
Hakim sesini biraz yükselterek, « Beyefendi,» dedi, « bir-
ci nayet davasına sebeplerini bile açıklamadan, sadece siz:
istediniz diye ara vermemi bekleyemezs iniz herhalde.»
Ellery çabucak, «Seçme hak·kım yok ki,» dedi. « Delil-
lerle desteklenınedikçe hukuktan biraz anlayan bir kişi-
n i n bile mantıksız diyeceği cinsten bir şey. Hatta ma·hke
meye sunabileceğim yeterli delilin varlığından bile şüp
he! iyim. Ben ancak bu konularda yeterince bilgi ve tec-.
rübe sahibi olduğumu söyleyeb i l i rim. Hakim ·B ey, sizi te
min ederim. ki, b i r numara çev.irmeye kalkmıyorum, niye-
tim yüce mah�emeyi yanıltmak değil, herl1·a rigi :bir şahıs
adına çalışmıyorum ve gerçek adaletten başka bir şey is-
temiyoru m . »
lrons baş ı n ı sallayarak baroda geçirdiği y ı l lar süresin-
ce hiç bu kadar ço-cukça bir taleple karşılaş·mamış gibf
gülümsedi. \
•
Savcı düşünceli bir sesle, «Sanırım bu istediklerin
mahkemenin izni i l e ,ve birinin sana nezaret etmesi sartı '
1 76
hemen okudu, sonra memnun b i r tavırla, ccŞimdi dönerim,
m
: emur bey,» dedi.
'Bir telefon kulübesi bularak ·New-York Polis Merkezin
deki babasının numaras ını çevirdi.
- Sen misin Ellery? Dava bitti mi?
- Henüz deği l . Dinle 1baba, Equitl Savings Bankası'nın
5 . caddedeki şubesindeki b i r hesabı incelemek için izin
.a 1 a b i 1 i r m is i n ?
- Neler oluyor, oğlum?
- Açıklamaya vakti·m yok. Bu işi yapabi l i r misin?
•
Şansım yaver giderse iki saat sonra seninle buluşabilirim .
- Atla arabana . . .
1E llery boş mahkeme salonuna koştu;
- Benim 1N ew-York'a gitmem lazım. Siz bunları mah
l<eme salonuna geri götüre·b ilirsiniz, memur bey.
- Tesekkürler!
'
F. 1 2 1 77
I
1 78
•
Harrison (Y) nin sol çatalı.nı bitirdiği anda ölmüştü. B·E·L
l<1i D1EVAJM ·ET1M1EV'E N'İ1V1ET1L1İVDİ. (Üç adam şaşkı nlık için
d e birbirlerine baktılar.) Niyeti devam etmek idiyse, ne
eklemek istiyor ola1bil i rd i ? Bir (X) ve b i r (Y) yazmıştı.
Ben, (X) ve (Y) yi takip edecek en mantıklı i·ş aretin (Z)
olabileceğini düşündüm. Belki adamın mesaj ı n ı n tamamı
(XVZ) i ·d i . Fakat (X) ve · (Y) tek tek ken·di başlarına bana
bir şey ifade etmedikleri gibi, (Z) i l e birleştiklerinde de
bir ipucu vermediler. Bu sefer de yanlış yolda oldu ğttma
karar· verdim . .
. »
X/
- Ve ni hayet, son eğrisi yine (X) in ikinci çizgisin
de olduğu gibi, sol üst köşeden başladı ve üçüncü eğriye
tam ortasında deydiği anda son buldu.
XY
- Tam bu anda adam öldü. ·Evet, beyler, Harrison'un
mesaj ı n ı n ·d evamını açıklayabileceğimiz birden fazla yol
var. ·Bunu dün Bronx Parkı'nda öğrendim. Bir 1boyacı gör
düm, alfabenin bir harfini boyuyordu. Harf ZOOLOJİ 'nin
(J) si idi. Adam çalışırken yağmur başlad ı , o da (J) yi ya
rrm bı rakarak çekip gitti. Fakat harf, adamın boyadığı ka
darıyle hiç (J) ye benzemiyordu, (İ) olmuştu. Çünki adam
harfin sola dönen çengelini boyamamıştı . . . Belki de . . .
Belki de boyacı gibi Harrison da harfin i n devamını geti-
rememişti! ·
Hakim kaşlarını çatarak, «Yani . . . diye başladı.
»
(Y) değil . . .
Ellery çizgiyi aşağıya doğru uzattı.
xx
•
1 80
Hakim, ccXX,>> diye tekrarladı. u1 M ister Oueen, yine de
gerçeğe nc:ısıl yaklaştığ ı nızı b i l emiyo·rum. 'Beni ilgi lendiren
bulduğunuzu iddia ettiğiniz · yeni deliller . . . Lütfen onlara
. gelir misiniz?»
Elf.ery kapıyı kapadı. J·üri hala içerideydi.
- Evet efendim. Sırayla gidiyorum, çünki gerçeğe
uzanan bir yol var ve deliller onun sonunda . . . Şu şekilde
anlatmaya çal ışacağı m : Hakim Bey, alfabenin b i r harfi ol
maktan basl<a (X) nedir?
•
·
181
Uzun süren 'bir sessizlik oldu. Sonra Darrel lrons ba
cak bacak üstüne atarak sigarasının dumanını üfledi.
/
ı..
- Çift tarafl ı oynamak! Pekala, Oueen, bunun dava
i l e olan i lgisini de anlatır mısın, lütfen?
ı
1 82
Hakim 1Levy, (< D e l i l , » dedi. « D el i l ! »
- Sıra ona da gelecek! Ya l·nız lütfen sonuna kadar
sözümü kesmeden ·din leyin. Jüri hala ç ı kmadı m ı ?
- Çıkmadı, çıkmadı. Sen .devam et!
- :Bir l<ere, kocanın bu işte parmağı olduğunu, ka-
d ı n ı n kocası tarafı ndan aldatı ldığını, aşığın koca i l e işbir
l iği yaptığını kabullendiniz mi, dava tamamen değişiyor.
Kndınla aşığın arasındaki bağ hakiki b i r aşk beraberliği
<l·eğilse, o zaman Martha adama diğer kadınların yaptığı
gibi, Harrison'un aşk oyunlarındaki usta l ı ğ ı yüzünden para
vermiyordu. O halde paraları mutlaka mecbur kaldığı için
veriyordu. Bir kadtn bir erkeğe para vermeye zorlandığı
zaman, sebep ne olursa olsun, işin içine şantaj kelimesi·
nin girdiğine. emin olabilirsiniz. Harrison da Martha 'Law
rence'a kendisine sık s ı k büyük meblağlar ödemesi için
şantaj yapıyordu. Fakat Harrison, Dirk ·Lawrence'ın adamıy
dı: O halde Lawrence ' ı n gayesi, Martha'dan para sızd ı r-
mc:ık için Harrison 'u kul !anmaktı. Fakat bu, korkunç . planı-
•
•
1 83
du. «Serbest kalmak ve zeng inlik elde etmek içinse, bu
yolun kendisine istediklerini kazandıracağını sanmam.»
- 1Ben de sanmam, ·M·ister lrons. Fakat acele etme-
yelim. Müvekl<i liniz sürprizlerle doludur. · Şimdi, jüri b i r
karara varmadan devam edebi l i r miyim? ('Ellery ·daha ça
buk konuşmaya başladı.) Takriben bir yıl kadar önce Dirk
L'1wrence'de anormc:ıl kıskançlık belirtileri başgösterdi. Bir
sabit fikir, neredeyse bir fobi kadar kuwetli kıskançlık
belirtileri . . . Şimdi bunu biraz inceleyelim. ·Bu davada her
şey göründüğü gibi oln1ad ı ğ ı na, aidatı lan kocanın gerçek
te işbirlikçi bir katil olduğur1a göre, bu adamın her yap
tığını şüp'he i l e karşılamamız g·erekir. Kıskançlığı samimi
miyd i ? 1Bunun cevab ı n ı n hay ı r olması gerekir, çünki ha
ki katen kıskanç l ı k krizleri geçiren ·bir erkeğin, karısını
bC!şka bir adamla bir bağa itınek için işbirlikçi l i k yapma
sını kimse düsünemez. Kıskanclık krizleri sahte idi. 1Dirk
. �
1 84
Ci nayetleri şahitler önünde işler. Harrison'un adamının
.orada olduğunu biliyordu, ·Ni kki Porter'ın kendi evinde bir
casus olduğunun ve benim de bu işe karıştı ğımın, sürekli
'
peşinde olduğumun farkındaydı. Evet, Mister l rons, müvek
kili niz hem bir kazanç elde etmek için cinayet işlemenin,
· hem de J<azancına · sahip çıkabilmek için hayatta kalabil
menin ·bir yolunu bulmuştu. Müdafaanızı ne üzerine kur
dunuz? Lawrence ' ı n müdafaas ı n ı ? Yazı lmamış kanun Mister
lrons! Kanun kitaplarında bulunmayan, fakat şimdiye ka
dar ona başvuran her stJçluyu beraat ettir.en kanun!
Siz, ben, Hakim Levy, Savcı -ve Dirk Lawrence- he-·
pimiz bu ınemlekette ve :Batı dünyas ı n ı n her yerinde, bu
yazı lmamış kanunu, i'hanete uğrayan her suçl uyLı serbest
bıraktıran adeti b i l i yoruz. ·Sizin b·tJ jüriye haklı olarak us
ta l ı kla bel irttiğiniz g i b i , ·M ister lrons, jüriler karılarıı11 ş�
hitlerin önünde, başka bir erkeğin kollarında yakalayarak
cinayet işleyen kocaları suçlu bulmazlar. Davanın nasıl:
·biteceği hakkrnda -birkaç dakika öncesine kadar- ı�en
dinize olan güveniniz bunun yeterli bir ifadesidir. MüveK
kil iniz de, enıiniın, şu anda bu güveni paylaşmaktadır.
1Evet, Dirk Lawrence korkunç bir riske giriyordu. Bt ..
1bir kumardı. Fakat, çok iyi bir kumar. Kendi babası da:
böyle bir cinayet işlemiş ve beraat etmişti. Şüphesiz Dirk'
ün i iham kaynağı buydu. Her şey Dirk'ün lehineydi ve kLı
mar oynadığını kabul etsek bile kazandığı takdirde neler
elde edeceğini bir düşünün. Mi lyonlar tutarında bir se'·
vet. 1B i r sürü insan çok daha azı için e l ektrik l i sandalyeı·;,
giyotini veya gaz odasını göze almış lardır.
Tam b.u sırada b i r ·hademe kapıyı vurarak Hakim Levy'
ye, ccÖzür dilerim efendim. Jüri b i r karara vardı, .dısarı çık�
. '
1 85
<lı. Pencereye gi·derek, dışarı, 1Bridgeport'a doğru baktı.
-Sönmüş sigarası, dişlerinin arasına sı kıştırılmıştı.
'Ellery, « Çok geç,» diyordu. «Allah ka�retsin, çok geç!
Şüphesiz (suçsuz) bulmuşlardır. ·Mahkemede sunulan de
l i l l erin ışığında başka bir karara varmaları beklenemez.
Tebrikler, Mister ltons! O jüri bi� defa . karara vardı mı,
lawrence hepimize ve ·bütün dünyaya gülerek buradan
:çıkar gider. Taammüden, soğukkan l ı l ıkla işlenmiş cinayet
ten tereyağdan kı 1 çeker gibi kurtulacak! ,,
.
'1 86 .
n i n zarfı ve tarihi yoktu. Sadece bazı 1 arına haftanın gün
leri yazılmıştı. Üste l i k Harrison'un adı h i ç geçmiyordu;
yalnız bazıları, Sevg i l i m ! diye başlıyordu. Yani mektuplar
da Martha i l e Harrison arasındaki arkadaslık sırasında ya-
•
•
187
için uğradığımda, ,aktör b i r telefon alarak der·h al evden
ayrı lmış, beni orada etrafa rahat rahat göz atabilecek şe-
ki ide yalnız b ı rakmıştı. Düşünülecek olursa, kocası çok
kıskanç evli b i r kadınla aşk hayatı yaŞayan bir · erkeğin
en son yapacağı hareket, son derece meraklı birisini ra
hat .rahat etrafı arayabilmesi ve aşkları nı tehlikeye soka
cak delil leri bulabilmesi için evinde yalnız bırakıp 'git·
'm ektir. Benim geleceğimi önceden haber alan Harrison,
'M artha'ya onu telefonla aramas ı n ı tembih etmişti� Böyle- .
ce dışarı ç ı k ı p meydanı, ·d aha sonra mahkemede gördük
lerini anlatacak birine bırakmış oluyordu.
O halde Harrison o mektupları kimden aldı? Sadece bir
· kişiden, onların aslında yazı ldı kları kişiden almış olabilir.
'Martha Lawrence'ın -ve bu söyleyeceklerim arzu edilirse
m<xh kemede ispatlanab i l i r- Harrison'la karşılaşmadan ön
ce ve son dört, beş yıl içinde -yani mektuplardaki mü
rekkebin . kullanıldığı süre içinde- sadece bir tek aşk bağı
olmuştur · ve aşık olduğu ö kiŞi de kocası d ı r. Bana, ken
disi, evlenmeden önce Dirk'e b i r sürü aşk mektubu yaz
d ığ ını söylemişti. Eğer bu- mahkemede gerektiği şekilde
ispatlanab i l i rse -ki sanıyorum bu kolaylıkla yapıla.bil ir
o zaman netice çok basit: . Harrison'un evinde bulunan
mektuplar Dirk Lawrence'dan alınmışlardı . . . ONLAR! HAR-
1RISON'A D I R'K LAWRENCE V'ERM'İ'STİ. Bundaki maksad ı n ,
}
1 88
•
1 89
Sonunda Harrison'un, Martha Lawrence'a şantaj yapa..
rak aldığı paraların bir kısmını Dirk Lawrence'a verdiğine
'
karar verdim. Bir çeşit komisyon . . . ·Bundan sonraki iş bu
tezimi ispatlayamayacağı m d ı . •
190
Beş dakika sonra hakimle savcı konuşmadan yerleri
ne oturdular, Darrel lrons da sessizce pencerenin yanına.
döndü.
Ellery nefesini tutarak bekledi.
Hakimin kapısının ardında jürinin de 1b eklemekte ol-·
duğunun farkındaydı.
Ve Dirk'ün de . . .
En sonunda Hakim Levy, « Bu dava n ı n hala kavraya- ·
•
1 9 1.
adam Tama'nın ifade vereceği mahkemenin, kendisini ö·ı
dürdüğü için Dirk'ü muhakeme eden bir cinayet mahke
.mesi olacağını aklının ucundan b i l e geçirmemişti herhal
.de! Dirk Lawrence'ın kendisine. verdiği Martha'nın elbise-
1eri n i odasındaki gardroplara, benim veya boşanma için
.delil arayacak herhangi birinin bulabilmesi için kendi el
Jeriy!e yerleştirdi. Hatta bana, Martha i l e yattıklarını ima
-edecek kadar i l eri gitti. Bu bir yalandı şüphesiz, çünki
adam karakteri itibarile M::ırtha'nın ancak iğrenebileceği
.b ir tipti. Fakat Harrison bu yalanı, i l erde Dirk'ün boşan
ması için icabeden delilleri hazırladığına inanarak başka
:bir şeyden hiç şüphe etmeden neşeyle · söylemişti. Evet.
Ht!rrison, Dirk . Lawrence'ın piyonuydu. · Fakat Allahın işi
·ne bakın; kuklalarını büyük bir maharetle oynattıktan ve
planını başarıyla son sahneye kadar getirdikten sonra Dirk
her · şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı. Hedefi şaşırdı ve
Martha'yı öldürmeyi beceremedi. Her şeyi , bütün her şeyi
boşuna yapmıştı.
Odada sessizlik bir defa daha uzadı.
Sonra Hakim Levy, · Hala pek emin değilim, Mister
Oueen,» dedi. (( Her şeye rağmen Martha Lawrence o
Gldamla gerçekten bir otelde buluşmuş, sık s ı k onu evin
de ziyaret etmiş, tekrar tekrar adamla yatak odasına ka
panmış, herkesin içinde adamın kendisine sarılmasına izin
v�rmiş. Harrison, kadına aralarındaki duruma b i r aşk bağı
süsünü verdirmeyi nasıl başardı? ·Dirk'ün, Harrison'ın
.e l i ne verdiği silah neydi? Öyle kuvvetli b i r silah ki Martha
·Lawrence adama körü körüne itaat ediyor.»
;
192
tehdit, şüphesiz Dfrk'ün hayatının tehlikede olması olabi
lird i . Belki Martha, ·H arrison'a para ödemekle Sevdiği ada
mın hayat;nı kurtardığına inanıyordu.
Hakim, «·Adamın işlediği · bir suç gibi ! ,, diye bağırdı.
Ellery başıyla doğruladı:
- Ağı r b i r suç . . . Neden olmasın? Cinayet. Fakat il- .
le işlemiş olması şart değil, Hakim •Bey. M ü'h im olan,
Martha'nın kocas ı n ı n bir suç işlediğine inanmasıydı. Bu
' adamdan her şey beklenir. Ç ı karı uğruna işlemediği bir
cinayeti üstlenmek b i l e ! Tabii k i , Harrison'un aniden aley
hine dönmesi halinde sahte olduğu kolaylıkla anlaşılabi le
cek bir cinayet. Fakat kendisini seven kadını korkudan
deliye döndürmeye yetecek kadar inandırıcı bir cinayet . . .
Bence Dirk, Harrison'a kendi hazırladığı sahte b i r de
l i l verdi. Bu del i l , 'Ü irk'ün birisini öldürdüğünün sözde is
patıydı. ·Harrison da bunu 1Martha'ya gösterip kadını pa
rayı vermezse polise gidip sevg i l i kocasını e lektrik l i san
dalyeye göndermekle tehdit etmiş olma l ı . Martha'nın ba
na ve Miss Porter'a anlattığı b i r şey bu tezi teyid ediyor.
Dirk, Martha'yla tanışmadt;ln önce bağlı olduğu yayınevin
d e çalışan bir kızla samimi olmuş. Martha b·ize bu kızın
sonradan intihar ettiğini anlatmıştı.
Dirk geçmişteki bu hadiseyi planına uyacak şekil
de değiŞtirmiş olabitrr. Bel.ki de hadisenin bir intihar
..
. F. 1 3 193
d ı ğ ı na şüphe yok. Öyle bir d e l i l i n ne kadar sahte olursa.
olsun, Harrison'un eli�de olması ve adamı vurduktan son
ra aktörün evinde bt..:�unması h i ç işine gelmezdi .. Dirk iti
raf etmez veya Mart'na konuşacak l<adar yaşamazsa, bu
şantaj silahının tam olarak ne olduğu h i ç b i r zaman söy
lenemeyecek . . .
· H§kim, « Peki ama, aralarındaki duruma bir aşk bağı
süsünü verrneleri için Harrison kadına nasıl bir sebep gös
termiş olabi l i r ? » diye sordu. « Bana ka lırsa Martha 'Law
rence'ın adamın davranı-şlarından ş·üphelenmiş olması ge
rekir.»
- H i ç sanmam. 1-larrison bu rol için biçilmiş kaftan
d ı . Herkesçe büyük ·o on Juan olarak tanınıyordu. Kadın
dan para sı zd_ırmasın ın yanında ona kur yapmasının Martha'
n ı n garibine gittiğinr saıımıyorum. ·Büyük b i r ihtimalle
adamı kendinden ıJzak tutmaya çalışmaktan bu işin esas
gayesini düşünme}1e fırsat bulamıyordu. Hatta Harrison,
Martha'yla sevişmek istemiş b i l e olabi l i r, çünki bu, ada
mın karakterine uygun bir şey olurdu. Üstelik Dirk'ün de
bunu bildiğini sanırım.
1EI lery başını sal !ayarak sustu. Sonra, «Zannedersem , .
Hakim Bey, hepsi bu kad-ar,» dedi. ·
Darrel lrons hakime dönerek, · « Hakim Levy,» diye baş
ladı, « bu davayı müvekl<i l i m i n suçsuzluğuna inandığım için.
kabul etmiş olduğumuıı anlaş ı l masını istiyorum . .f\rtık bu
inançta değilim. Müdafaadan · çeki l i yorum. »
.
' . ..
.
'
' '
' .
'· . . . .. .
'
. ' . '
'
. ' ' '..
.. '
'
'
" "
. .
. . . . . . .
1 94 •,
..
.
.
'
•
·
.
..
- Evet! •
1' 95
.. . .
CAÔALOGLU • AıKıBA YAVJ!N1EV� - Ankara Cad. 49 A Vilayet
ıkarşısı