You are on page 1of 140

SOVYET

ROMANI
a.mümtaz idil
SOVYET ROMANI
• •

A. Mümtaz Jdil
YARIN Yayınları
2
Birincı Baskı AQuatoa 1983 (20001

Her hakkı saklıdır.

Kapak ve ic Tasarım Yarın Teknik Büro


Kapak Resmi P. Filanav, Les Tates'den bir ayrıntı
Dizgi, baskı ve cilt Erk Basımevi, 30 39 16.
Kapak ve Fatagraflı Ek baskısı : Teknik Basım Sanayi.
DaQıtım: Yarın Dergisi, P.K: 723, Kızılay, Ankara.
SOVYET ROMANI
A. Mümtaz idn
Kolaylıkla anlaşılaca(j ı gibi bu kitap, tüm dünyada oldu(ju kadar
Ülkemizde de son yıllarda ilgi çeken bir kültürü tanıtmayı amacıamak­
tad ı r. Kuşkusuz, Sovyet romanını böyle dar kapsamlı bir kıtap icınde
gere(ji gibi incelemek mümkün de(j ildi•. K. Zeli nski'nin belirtti(jine gö­
re. 1934-54 yıllan orasında ürün vermiş yazarların yalnızca bi bııyogrof­
yası. 750 sayfalık bir k itap oluşturm akt;:ıd ır. Yani, bu kitapta adı geçen
yazarların sayısı , adı geçmeyen yazarların sayısından oldılkca a;:d ır.
Yerli ve yabancı dilde yayınlanmış kaynakların çok sınırlı olması nede­
n iyle bazı yazariara hiç de(jinilmem iş, bazıları Ise yalnızca tanıtılarak
gee ilm iştir.
Kitabın hazı rlanışında temel kaynak olarak "Krotkaya Litereturna­
ya Ensiklopediya" (Kısa Edebiyat Ansiklopedisi) kullanılmı ştır. Ancak,
ilk cildi 1 962. son cildi ise 1975 tarihli olan bu 8 ciltl ik ansiklopediden
yalnızca. yazarların kısa yaşam öykülerini vermek ve yapıtıarını tarihsel
bir sıraya koymak biçiminde yararlanılmıştır. Ansiklopediden yapılan
alıntılar Ise, di(jer alıntılar gibi t ı rnak Içersine al ınmayıp, alt oldu(ju
porogrofın sonunda belirtilmiştir.
Kitabın hazırlanmasında en büyük sorun Ise: hangi yazarların se­
çilmesi, nasıl bir sıra izlenerek tanıtılması. hangi yazariara a(jırlık veril­
mesi, yazarların nasıl b i r sınıfland ırma içinde işlenmesi . kısaca konunun
hangi yöntemle aktarılması gerekti(ji olmuştur. Pek do(j ru bir yöntem
olmamakla birlikte, yazarların do(jum tarihlerine g öre sıralanması. yal­
nızca edebiyat sınırları i çinde kalmayı kolaylaştırması acısından uygun
görülmüştür.
Bil indi(ji gibi Sovyetler Birli(ii, yapıtları nı kendi dilinde veren bir
çok cumhunyetten oluşmaktad ı r. Ö rne(iin; Ukrayna. Belorusya, Azerbey­
can. Kırgızistan. Gürcistan vb. gibi cumhuriyetierin köklü bir yazın ge­
lenekleri vardır. Kitapta yazarların ba(ilı bulundukları cumhuriyetleri be­
lirtebNmek Icin Rus-Sovyet Azerbeycan-Sovyet. Belorus-Sovyet türün­
den tanıtmalar kullanılm ıştır.
Amac Sovyet romanını tanıtmak oldu(ju ıcın. roman dışında Orün­
ler vermiş yazariara yer verilmemiştir. Ancak Rusların "povest" diye ad­
landırdıkları ve bizde kelime korşılı(iı olmayan. roman ile öykü arasın­
daki uzun öyküler yazan yazarlar da romancılar kapsamına alınmıştır.
Kuşkusuz bu kitap, Sovyet romanını açıklamakta yetersiz kalacak­
tır. Yine de, bu alandaki boşlu(ju biraz olsun dolduracaktır kanısındayım,

A. Mümtaz ldll
"Rus-Sovyet Edebiyatı Tarihi" kita bının yazarı Timofe­
yev ( 1 ) her ne kadar kitabının başında Sovyet edebiyatının
Sovyet rej iminin kuruluşu ile başladı ığını bel irtmişse d e , Rus
edebiyatı ile Sovyet edebiyatı a· rası nda Timofeyev'in yuka­
rıda belirtVi ği türden bir ayrı m cizoisi çizmek oldukca zor­
d ur. Kuşkusuz, Timofeyev' in orta derece li okullara yar­
d ı mcı bir kita p olarak yazd ığı bu yapıtı ndaki giriş sözcüğü,
gerçekte böylesine kesin bir ayrım ı bel: i rtmeyi amaciama maki a
bi ril i kte, ister istemez sürdürülmekte olan bir tartışmayı akla
getirmektedir. Çünkü, ekim d evriminden hemen sonra ge­
lişen Sovyet edebiyatı, sanki Timofeyev'in sözünü doğrular­
mışcosına, bazı batıı l ı yazarla.r ve eleştirmenler tarafından
somut bir çizgiyle ayrı gösterilmeye çalışılmakta ve böyle­
l i kle de Sovyet edebiyatının yadsınması yol u na gid ilme ktedir.
Ekim devrimi nden sonra kurulan yeni düzen He birl i kte yeni
bir edebiyatın kurulmasına calı şıldığı doğrudur, ama bu dev

(11 Leonld ivanovlç Tlmofevev: 23 . 12.1903 tarihinde Moskova'da do�an


caOdas Rus-Sovyet edebiyat tariheisi ve eleştirmeni Timofeyev. ılk. yazı­
sını 1926 yılında yayımlamıştır. Dil bil imi üzerine 1940 yılında doktoras ını
vermiş ve sanat sorunları lle estetik üzerine çalı şmıştır. "Şiirin Kuramı "
(19391. " Rus Şiirinin Tari h i ve Kura m ı Üzerine" (1958), "Sovyet Edebiya­
tı" (1964) ve orta ö�retim icin yazdı�ı "Rus-Sovyet Edebiyatı Tarihi" (1946)
ad lı kitapları vard ır. (Kratkaya Literatumaya Enaiklopedlya, CIIt 7, Mos­
kova 1971, s. 8041

.,
b:r ed ebiyat mirasının yı kmtılan üzerinde yükseltilecek, dış
hatları kes in kes belirlenmiş bir ka l ıp arayışı değ ild ir. Hatta
öyle ki, her iki dönemde de yaşamış ve her i ki dönemde de
başarılı yapıtlar vermiş yarorların sayısı bir hayli kalaba lıktır.
Sovyet edebiyatı nı kesin hatlarla geleneksel Rus edebiyatın­
do n ayrı görmek zaten us d ışı bir yaklaşım olur. Her ne
kadar l<lm: Sovyet edebiyat ta• rihcisine göre Sovyet edebiyatt
ekim devrimi ile başlamış olarak ka bul ed i lse de, sözgelimi
K. Zel inski (2) gibi bazı edebiyat tariheisi ve eleştirmenlerce
konu miras sorunu ile sıkı sıkıya il işkıilendiril miştir. (3)
Salt roman· acısından bakıldığında, bugünkü Sovyet
edebiyatının her yıl yüzlerce roman ile d önemi kapatmasınua ,
kuşkusuz, 19. yüzyılın en büyük romancılarını yetiştirmiş b:r
ulusun ard ıl' ları olmalarının payı büyüktür. i l k dönem olara k
adlandırabileceğ imiz 19. yüzyılın orta larında n 20. yüzyılın
başlarına kadarki d önemde h a l kın kültür düzeyi, yaşam ko­
şulları, bunun yanında burjuva ahi l ôkı ve yapısal özehikleri
ve genel olarak tüm feodal özellikler ile bu özel liklerin yan­
sımaları toplumun her kesiminde kend i n i göstermekted ir .
S:nıllar arasınd a ki fa rkl ıl ıklar; Rus, Erme ni. Gürcü . Azeri,
Kırgız ve benzeri etn ik grupların değişik sosyo-politik fark­
iiid\iurı, 19. yüzyıl Rus edebiyatında farkl ı biçim lerde ortaya
çı kma ktadır. ()emokratik ve toplumcu eğilimler, tutucu bur­
iuva ve lıberal ideo:ıoj ilere karşı kend i yo'lı:ıı·;nı ı�e:ıdileri
ocma!<tadırlar. Bu etn ik grupların önc ü yazarları , tcplumcu
ve demokratik d üş üncelere bcığlı kitlelerin savaşımınd a k i

(21 Korneliv Lvuısiyanoviç Zelinski: 6.1.1886 vı! ında MosKova'da doqan


caC;:loş Rus-Sevvet eieştırmeni ve edebıyat ta ı-d ı ci si olon Zelınsi·•i. Mos­
i:cvo ur:.ve•·s.:e!ii Feiseıa B;Jlümü. Terin ve Edaoıyot Fuku;tes:ni 1918
v:lır;ua ;_,itırm:�t r M ::ı ks:m Gork:, Lev Toıstov. Ale:�sandr Fc(:jeve·J, Morietta
Şoı:;:ıwon, Se, a&v Y �·s anin, Rorııain Ro�:and çıiiJi vozoııar u�-:; .• ;�e i•�c.�.e­
me vazılan vazmıst:r. Avrıca. ''Lirik üzer i r;e " (19;6), ";i�CL:eıne üzerine
Parodoks" (:Soi). 'Edoo.yat ve insonın Gsk·:::-�;· (hl;;�i 8''Jl -;ek onernli
rrıokaieleri vardır. "SSCB D ışı n da, i&17-20 Yıi!Crı NGsırıdo iki Ku � a !jııı
Yazınsol Kors;!aşmosı" (19601 adlı bir i nce leme k;taoı ve b;r romaııc: OıG­
rak kendi b.einı:ni denedıqi " H ro n i ka Lartsevıh" adlı ronıan nitel.ğ:ııda
u. un b,r C:,ykiJs(J vcırd:r. (Krotkaya Literaturn::ı;a Em.:kıope.d.ya_ Cilt 2,
ıv:oskova 1971. s. 1016-1017.
(31 K. Zelinski, "So·;vet Edebivatı", Konuk Yayınları, Çev: Funda Savaş,
Haüan 1978 . s 18-3 1 .

8
en büyü k d eneyimle beslenmekted: i r. i nsancıl ve estetik
d eğerlerle bezeli klasik Rus edebiyatı. 1 9. yüzyılın sonları
ve hatta 20. yüzyılın boşları n d a dünya edebiyatında önemli
bir yer elde etmiş d urumdad ır. Herşeyden önce klasik Rus
edebiyatı, 'özellikle 19. yüzy ı l ı n ikinci yarısından sonra de­
mokrat bir edebiyat ol ma n itel iğini bütü nüyle kaza nmıştır.
Ama yine de Rus edebiyatı bu özelliği kazanmoya, 19 . yüz­
yı l ı n başlarından itibaren yükselen bir tırmanışla ulaşmışt ır.
1 9 . yüzyı l ı n ilk önemli roma n ın ın yazarı Aleksandr Ser­
gyevlc Puşkin ( 1 799-1 837) , kendisinden sonraki bir cok Rus
ve Sovyet roma ncısına örnek olacaktır. "Yüzbaşının K ızı"
ad l ı romanın yazarı Puşkin, d a ha çok şiirleriyle Rusya 'nın
1 9. yüzyildaki i l k öncü hareketi o l a n Dekabrist hareketi ni
desteklemiştir. Puşkin ilerici d üşüncelerinın yanında hepsin­
d e n önem lisi Rus halk edeb' iy aıtının kurucusu olara k ayrıca
önemli bir yazard ır. Önceleri çarlığa karşı acımasız eleştiriler
yağdıran ve eleştirel gerçekçiliğin en büyü k ya pıtlarından
sayılan "Ölü Canl ar" roma n ı n ı n yaızarı N.ko!ay VasHyeviO
Gogoıl ( 1 809-1 852), tra j i k ölü m ü ne yakın d önemlerde aynı
roman ı n ikinci bölümünü, ama bu kez çarlığın olumlu yönle­
rini a n latma k üzere yazmış, a ncak henüz ya pıt bitmeden
yazd ığı böl ümleri yakmıştır. 1 9. yüzyılın ilk . yarısınm önemli
romanlarınd a n biri d e Mihail Yuryeviç Lermontov'un ( 1 81 4-
1841 ) "Za manımızı n Kahra ma n ı " romanıdır. Öte yandan, bü­
tün devrimci-demokrat Rus yazarlarını d erinden etkileyen
"Suc Kimin" ad lı romanın yazarı Aleksondr ivanoviç Herzen
( 1 81 2- 1 89 1 ) . "Ne Yapmalı" roma n ı n ı n yazarı Nikolay Gavri­
l ovic Cernişevski ( 1 828- 1 889) ve bir romıancı ol mamakla birl i k�
te, Rus edebiyatı n ı n en eleştirel beyin lerinden biri olan Nikolay
Aleksar.drcvıc Dobrolyubov ( 1 836- 1 861 ) ; gelişmekte olan Rus
romancılığında kilometre taşılarını ol uştu rurlar. Rus ede­
biyatının en büyük romanlarından birini, "Golovyev AileSi"
romanını yazd ığı halde Miha·il Evgrafoviç Saltıkov-Scedrin
(1826-1809)), daha çok yergili bir d ille yazdığı " Büyüklere
Masa llar" adlı kitabıyle ta n ı n ı r.
Dalıa sonra ları. yafn ızca roma ncılı kları i• l e ün yapan
"Babalar ve Oğullar", "Rudin", "ilk Aşk", "Arefe", gibi ro·
man l arın yaza rı ivan Sergeyev ic Turgenyev ( 1 8 1 8- 1 883), "G ir­
d apta", " Binlerce Ruh" ad l ı roma n ların yazarı Aleksey Feo·

9
filaktoviç Pisemski ( 1 82 1 - 188 1 ) ve "Suc ve Ceza", "Ka raw
mazov Kardeşler", "Cinler", " Budala" gibi bircak romanm
yazarı Fedor Mihayloviç Dostoyevski ( 1 821-188 1 ) gibi yazar­
lario Rus rı:)mancılğı doruğuna u laşmıştır.. Son olara k da.
1 9. yüzvıl çıeleneksel roman a n layışını 20. yüzyı l toplumcu
gerçekçi liğine bağlamada en önemli köprülerden birini Mak­
sim Gorki tıe birl·: kte oluştura n Lev Nikolayeviç Tolstoy (1 828-
1 9 1 0) i!e birlikte Rus roma ncılığı a ltın bir cağı geride bıra­
karak 20. yüzyı la g irmiştıir. 1 9. yüzyıl edebiyatma şöyle bir
ba kıldığında, Puşkin'den "Yevgeni Onegin", Lermontov'da n
" Pecorin", Gogol'den "Cicikov··, Goncarev'dan "Oblomov"
Turgenyev'den " Bazarov", Dostoyevski'den " M işkln'', "Ka·
ramazovlar", " Raskolnikov", " Rogojin" ve daha bi rcak kah­
ramanın. Tolstoy'dan ise yüzlerce kahramanın , 1 9. yüzyıl
feodal yaşam biç;minin özelliklerin i ve bu yaşam biçiminin
giderek toplumsal bir özellik kazandığın: izlernek mümkün­
d ü r. Günümüzde ise kahrama n lar, yen i yaşa m biçimin i acık­
lamada yaratılan g ü ncel kahramanlara odak oluşturma kta­
d ı rlar.
Batı edebiyatının Sovyet edebiyatını uzun süre yadsıma,
ya calışmas ındaki temel neden , yeni bir ed ebiyatın gel işmesi
ve bu gelişen edebiyatın, geleneksel edebiyatın u�larını elin­
den iyice kaçırmış olan batı edebiyatı icin teh like ca nlarını
ç.almasıdır. Bunalım edebiiyat ının, yetkin örnekleriyle bir­
l i kte tarihe gömülmesi yle, batı edeb;yatı nda ; sözgelimi, nes-·
nelerin üzerinde il giyi yoğunlaştı rma k veya roman ı doğrudan
doğruya insanın biyolojik ve fizyolojik güdüleri n e yöneltmek
gibi a rayışlar günce llik kaza n m ıştır. Eleştirel gerçekçili ğin
dönemini kapadığı yüzyıl!mızda,, batı edebiyatında zaman
za man görülen. kendi topl u m u n u eleştirme sağd uyusu (!),
belki bir süre daha romana olan ilgiyi aya kta tutmayı beee­
rebilecektir. Ama bu yo'lancı in sancıllık, kaynağın ı kendi top­
lumunun ce .lişki lerinden aldığı icin, cel işkiler;n büyümes;:ne
bağlı olarak kücülmek zorunda ka!acaktır. Ve bu zoru nlu
yokolmaya gidiş binlerce kez betimlenen v e en inde sonun­
da bu d ü nyadan öykünülan uzaylı yaratıklar gibi kendi
kendi n i y ineleyerek, zorla yaşatıl maya. ca lışılacaktır. Nitekim,
bugün batıda ardı ard ına d üzen lenen açık oturumlarla, radyo
ve televizyon konuşmalarıyle roman sanatının çöküşü günde-

10
me getiril mekte ve sonuclar ya romanı yok saymaya yada
ücüncü d ünya ülkelerin i n eleştirel gerceket yap ıtiarına ve
onları n yöresel carpıcılr ıkları n a bıra kılmaktadır. Sovyet ede­
biyatı ile batı edebiyatı a rasındaki cel işkiı n i n büyü k bölümü.
sa natsal olayıların ta rihsel g elişimini yeterince değerlendire­
memekten doğmaktadır. Daha i leride ay:-ı ntılı olara k ele ola­
cağımız Sovyet yazarı Konstantin Fed i n 'e göre bunun nede ni,
bazı batılı sanat uzmanlarının, s anatsal biçimlerin bel li
bir sırayı izleyerek geliştiklerin i önererek, kura m larını, d ünya­
nı n bütün ülkelerine uyg ulamoya kal kışmaıl arı dır ve y ine Fe­
d i n ' e göre bu görüş, batı edebiyatındaki en son modayı izle­
meyen her ul usal sanatın gel işmem i ş sayılması demek ola ­
cağında n yanl ı ş bir çıörüştür. (4)
Ekim devr imi öncesi Rus edebiyatı, özel ve geri ka lmış bir
siyasal topl umsal d u rumda bulunan . aynı derecede özel bir
gelenek tarafı nda n bel i rlenen; i ce dönük, kara n lık ve a kılcı
geril i mlerle , nihi list sonuelara itilen . romantik dalgal a nmalar­
la a laycıliğı ve yergiciliği birleştiren bir yeraltı karşı koyma
eylemi tarafından beslenen b i r edebiyatt ır. To'p lumsal-siya­
sal m utlakiyete karşı oldukca belirli bir ta hammülsüzlü k g ös­
termiş olan aydınlar i le demokrat burjuva gereks inim:eri a ra­
sında bir a nlaşma söz konusudur bu yüzyı lda. "Üstelik,
Avrupa'nın her yerinde yen i geriı l imfer yüze çıkıyordu ve
d ışavurumculu k'tan dada'cılığo, fütürizm'den fovizm'e, kü­
bizm'den rus' l arın süpr ematizm, kübo-·fütürizm ve konstrükti­
vizm çeşitiemelerine kadar birçok öncü a kım, yüzy ıla unu­
tul mayacak özel l i kler vermeye başiam ıştı . Birçok yazar, XIX.
yüzyı l ı n gerçekçi qeleneğinin kopması n ı , 1905 yılının başarısız
g:irişi mine ve bundan doğan ş i d detl i beskılara bağlar". (5)
1 9 . yüzy ıl Rus edebiyatını d iğer Avrupa ül keleri edebiya­
tındon ayıra n bir başka özellik de, Rus edebiyatı nın hiç b ir
zaman sanatsal i l g i l erin dar çercevesinde kal maması, hep
bir öğretinin yayıldığı bir okul geleneğini sürdü rmeye ca lış­
masıdır. Ama yine de denebilir ki. 1 9. yüzyıl Rus edebiyatı bu
öğüt verici n iteliğinden cok. sorunlaıra eğilrnek zorunda ka-

141 Konstantin Fedin. "Sanatta Sosyalist Gercekcl llk", Cev: Seekin Cılız­
oOiu. Yeni Dünya Yayınlan. I stanbul 1976, s. 75
(5) "Devri mler ve Kültür Tarit)i Ansiklopedlsi", Gelişim Yayınları, Cilt 5,
Tarihsiz, s. 84.

11
lan: bir edebiyat olmuştur ve a ğ ı r basan gercekc.Uk duygusu
içinde, sistem çelişkileri ni belirg in biçimde ortaya koyan bir
toplumla tartışmaya girişip; tarihsel, sosyal ist, a na rşik, nihi ­
l ist ve hatta zernan zaman m istik tutu ml a rı d iyaiekti k bir
clzgi içinde işlemeye çalışmıştır.
Borls Leontlyevlc Suçkcv'u n (6) tüm eleştirel gercekci­
ler icin belirttiği gibi, Rus gerçekcile ri de yaşadıklar ı çağın
birer üyesi olarak, kendi bilinçlerini oluşturan tarihsel koşul­
ların do ğurdu�u hatalardan ve eks i k yargılardan kurtulama­
yan ve toplumun d önüşüme n a sıl u ğratılacağı üzerine açık
seçik siyasal kavramları ıolmayan yalnızca bul und ukları dü­
zen i n i nsandışılığına karşı kitlelerin başkaldırışını d i le getiren
demokratlardır. (7)
Ekim d evrimi sonrası sa nat ve özell i kle edebiyatte ki
kıpırdanmalar, Rus kültürü n ü n daha da ileri gitmesine ola­
nak sağla mıştır. Zaten büyük bir edebiyat miras ı devralmış
olan Rus ve Sovyet yaza rlar; d evrimin varocağı noktaya kuş..
ku ile bakan ve kahramaniarına ister istemez bu kuşkularını
ya nsıtanlarla, topl'umcu gercekçiliğ i yen i boyutlarıyl a benim­
semeye hazır ola nların birbirl erinden bağ ıms ız görü nen ce­
kişmeleri a rasında bocalayara k yola koyul muştur.
Daha önce de belirtt i ğimiz g ibi, e leştirel gerçekcilikten
toplumcu gercekciliğe geçiş d öneminin en bel i rg:n iki yaza ­
rından bir o lan G orki. 1 9 1 7 öncesi edebiyat ça lışmal arında
da toplumcu gerçekçiliğin a ra yışı ici ndedıir. Zola'nın ve Mau­
passant'ın önderliğini yaptığı d oğalcı lık a kım ı Gorki icin ger­
cekl iğin öldürülmesidir. öte ya ndan Gorki, Tolstoy geleneğine

(61 Borls Leontlyevlc Suckov: 23.7.1917 tari h inde Sarotov'da doöan Rus­
Sovvet edebiyat tarihe isi ve eleştirmeni Suckov, dil bil imi üzeri ne dokto­
ra verm iştir. 1 940 yılında ilk yazıları yayımlanmaya başlavan Suckov,
1 942-43 yıllaı orasında "Ulusal Edebiyat" dergisini yönetmiştir. "Gercek­
liOin Tarihse! Yazg ısı. Yaratıc ı l ık Yöntemi üzerine Düşünceler" (1 9671
ad lı kitab. ında gercekciliO i n yönteminin gelişmesi üzerine çal ışmıştır.
"CaOımızın Portreleri: Kafka, Zweig, Fallada, Feihtvanger, T. Mann" (19661
adlı vao ıtında, yapıtları nı Almanca vermiş yazarları i ncelemiştir ve ay­
rıca Remark, K. Hamsun, M. Proust gibi yazarlar üzerine Inceleme ya­
zıları vardır. (Krotkaya Litereturnaya Enslklopediya, ciit 7, Moskova 1 971,
s. 284-85.
(71 Bori s Suckov, "Gerc ekciliOin Tarihi". Cev: Aziz Calışlor, Bilim Ya­
y ınları: 27, istanbul. Mavıs 1976, s . 133

12
bağlı eleştirel gercekcıilik tutum unun da yetersiz kaldığının
ayırd ı ndadır. Ona göre eleştirel gerçekçil iğin t ü m kahra man·
ları n ı n (sayılan cak kaba rık da olsa) roman ın sonunda
tek başlarına ka lmaları, ka pita lı i zmden kurtuluş u simgelebe
de, bu kurtuluşun nereye va ra ca ğını bel irternernek a cısı ndan,
eksik kalmaktad ır. Gorki bu eksikliği· fark etm iş ve insa nın
bulunduğu toplum ile bütün leşmesi sonucu yen i bir edebiyat
türü n ü n doğa cağını önceden s ezinleyebilmiştir. Günlük yaşa mı
yansıtabWmek icin yüzyılla rd ı r süre gelen romantik geleneğ in
veya ta m karşıtı sayılan doğa lc ı geleneğ in dışına cıkma k icin.
yaşamın estetik a nlatımla okura su nulrnosı gerektiği sonu­
cuna va rmıştır. Toplumsa� olayları kavrama acısından Tels­
tay'u n deha düzeyindeki bütünlema yeteneğinden sını rsız
etkilen i rkan Gorki, Dostoyevski'nin ideolojik yan l ışlığına kar­
şı tavır a l mıŞ' , Leskov'un a nlatımını ken dine örnek seemiş ve
�ocası Vlo4mir Ga laktionoviç Korolenko ( 1 853-1 921 ) ile bir­
l i kte yaşanılan dönemde a yd ı nların ve yazarla rı n siyasal
yaşamda daha etkin ve açık bir tutum a lması i cin mücadele
etmiştir.
Lev Tolstoy'dan etki lend iği kadar, Rus edebiyatını n
bir d iğer büyük ismi ola n ve "Büyü lü Gezg in" adlı öneml i
roman ı n yazarı Nikolay Semenovic Leskov ( 1 83 1 - 1 895) ,'dan
da büyük ölçüde etkilenen M a ksim Gorki, hic kuşku y,::> ktu r
ki, topl umcu gerçekçi edebiyatın kurucusu sayılmaktadır.
Asıl adı Aleksey Ma ksimovic Peşkov olan Maksim Gorki ( 1 a68-
1 936) Leskov'dan etkilendiği h alde, Leskov' u n düştüğü y.an­
l ışlığa , a ba rtmalı a nlatım biçimi ve olumlu kah ramanla rın ah­
laksa l değeri ni övmede aşırıya kaçma ya n l ışlığı na düşmemiş.
tir- "K uşkusuz, d iye "azar Ma ksim Gorki, Leskov'da şaşı lası
bilgıi ve dil zeng inliği ile büy ü k ölçüde etkilemiştir beni . iyi­
den öte bir yaza rdı r o, Rus yaş antısını çok ya kınd an görmüş,
ya nsıtmış, ama edebiyatimızda ha kettiği veri alama mış bir
sanatcıdı r". (8)
Gorki. ilk öyküsü " Ma ka r Çudra"yı 'Kafkas· adlı bir
Tiflis gazetesinde 1 892 yılınd a yayını!a mışt ır. 1 892 yılından
sonra ise Novograd kentine dönerek, sistemli bir biçimde

181 Maksim Gorki, "Edebiyat Yaşamım", Cey: Şernsa Yeğin, Payel 'fa­
yı nları: 50, istanbul Kasım 1 978, s. 54.

13
edebiyat çalışmala rına bcşlamış ve d iğer yandan da gazete­
clli k ile uğraşm ıştır. ilk kitabı n ı i se 1 898 yıl ında "Denemeler
ve Öyküler" a dıyla tki c ilt olamk yayınlamıştır. Bu kitabıyle
Gorki, ya lnızca Rusya'da değil tüm dünyada adını d uyurabil·
meyi başa rmıştır. �ne Gorki, toplum cu gercekcilıiğin i l ke­
lerin i ni geleneksel gerçekeriikten da ha a kılcı olduğunun far­
kında olan bir yaza rdı r ve bu ina n ç onu topl umcu gerçekçi
sonatı kurmoya kadar götürmüştür. Ama Gorki'n in edebiyat
gelişiminin bi r başka süreci olan toplumcu gercekcil. i ğe
kesi n olara k geçiş dönemi 1890'1ı yılla rın sonu ile 20. yüzyılın
başı olmuştur.
Mara ngoz bir bcbcnın o ğ i u olan ve çocuklu ğu yoksulluk
i çinde geçen M aksim Gorki, b u dönem a n ı larını da ha ileride
"Cocukluğum" ( 1 91 3) adlı roma n ında a n latacaktır. Gorki'nin
a n lattığı bu dönemde yan i 1 9. yüzy ı l ı n sonlarına doğru Rus
toplumu büyük bir gerilim içindedir ve narodn i k (h alkçı) ha­
reket henüz yatışmamış d u rumdadır. Gorki, bu insanları daha
Iyi tanıvabilmek icin bir yandan okurken , bi r yandan da sık
sık yolculuklara çıkma ktad ı r. Bunlar da ha sonra " Benim
Ün iversitelerim" ( 1 923) ve " E kmeğim i Kaza n ırken" ( 1 9 1 6)
adlı romanlarında otobiyografik romanlarının son i kisin i oluş­
tura ca ktır.
" Ma ka r Cudra " ile beşiay a n öykücülüğü ile Gorki, Rus­
ya 'nın a lt tabaka i n sanlarını. zor koşu llarda calışan işeilerini
toplum dışı kalmış insanlar ı n ı a n latı r. Kendinden önce de
daha önce adı aecen bircak devrimci-demokrat Rus yaza rınca
ele alınan bu konuların Gorki' n i n elinde başkalaşmasının
en büyük neden i. o nun demokrat yaza rlar gib i toplumu be­
timlerken edilgen kalmaması, y aşamın yeni ola na kla rı nı göz­
ler önüne sermesid ir.
Toplumcu gercekciHğe geÇiş sürec inin be l i rg i n örnek­
leri olan " Foma G. ordeyev" ( 1 899) ve "Üç Kişi'' ( 1 900) roman
larında Gorki, Rus burjuvazi s i n in tipik kara kterleri ni çözümle­
me yoluna g ider. Gerçekte. Gorki ' n i n hemen tüm yapıtlarındJ
göze çarpan önemli özel�ik varalani koşullar i l e kişilerin top­
l umsa l koşulları ara sındaki catışmolardır . Doğa l olara k da
Gorki, roma nlannda ya rattığı olu m lu tiplerle, t-::>p lumsa l car­
pıklık:ara kendi eğilimlerlne g öre yön vermeyi a m.aclama k­
tad ı r. " Foma Gordeyev" roma n ı n ı n ka hramanı bir taşra tüc-

14
ca ndır ve Fomo Gordeyev, kendi sınıfının çöküşün ü gözlem­
leyebil mekte ve bunun bunaı l ı-mların ı yaşama kta dır. Roman­
da• Rus taşra yaşa mı, bürokratıar ve ticaret ortam ı anlatılır.
Öte va ndan Yakova Mayakina'nın k!şiiğıinde Gorki, burjuva
zinin tüm carpı klıkl arın ı ya nsıtır.
"Ana" (1 906) romanını yazmasıyla• Maksim Gorki'nin
yaratıcılığında yeni bir d önem ortaya çıkmaktadır. "Ana" ro­
manı, iki büvük dönem olan el eştirel gerçekçilik ve toplumcu
gerçekçi l i k dönemleri a rasındak i geeişi gösteren en bel irg in
romanlardan biridir. Gorki'yi çağdaşları da dahil olmak üzere
tüm eleştirel gerçekcilerden ayıran en önemli özelli ği;
Tolstoy' u n toplumsa l kavray ı şına, Dostoyevski' nin .insa nla­
rın ic di li nya larını betimleyişine ve Leskov'u n a n latım d itline
u laşması ya n ı nda, bütün bunlara ek olara k, insan ın buniarla
yetinmeyip. kendi istemine göre d ünyayı biçimlendi ren ve
geliştiren bireyi ele almasıdır. "Ana", böyle bir roman kah­
ra manı n ı n ilk örneği sayıl ı r.
"Artamonovlar" ( 1 925) adlı roma nında Gorki,. Artamo­
nev a i lesinin 1 861 toprak reformundan ekim devrimine ka­
dar olan bu rjuva yaşantılarını a n latı r.
Gorki, 1925 yılında başladığı ve ya şamının son günlerine
kadar üzerinde çalıştığı "Kiim Samgin'in Yaşamı" adlı en ö­
nem!i roma nmda, insanın küçü k burjuva d ü nya görüşü ile bo­
zulmasını ve bu bozulmanın i nsan ,Ozerindeki etkisini incele­
mlştir. Yapıtın başlıca kahra m a nı. 1 9 1 7 y ı lına kadar bireycı bir
yaşantı örneği veren Avukat Klim Samg i n'd:,r. Gorki bu roma ­
nı nda hemen hemen 1 9. yüzyıl ı n tüm roma n larında işlenen bir
temayı başka bir bokış ac�sı i çind e ele almıştır. Robin Hoo d
moskesi a ltında, yoksulların ve halkın gözünü bud aktan esir­
gemeyen koruyucusu görünü münde olan Klim Sam9in, ger­
çekte zenginlere sı rtını dayamış va rlıklı bir avukatt;r. Bi.ıtün
toplumsal devinimlerde kend ine özgü önlemlerini aimıştır.
Bunu do herkesle, her kitlenin temsilcislyle dostluk kurmak­
la sağlamıştır. Herkesin dostu gibi görü nür. ama gerçekte
kimsenin dostu değild!r . Her ortama uyabi lme yeteneği olan
bu uzlaşmacı avukattan, bütü n küçü k bur juva ideo�ojislnln
insandışılığı yansır. Klim Samgin ta m cağın:n adamıdır
ve bu tipiernenin d ışında b:r kiş:likte olabil mek dönemin
erdemli daıvra nışları ndandır. Artı k, LeViin'ler, Rogoj!n'ler,

15
Sazarev'lar soyut birer kişil iğe dönüşmüştür. Cı karcı ve
kaypa k Klim Samgin, yirm inci yüzyı lın kokuşmaya baş ı ayan
ideolojisinin zorunlu bir ürünüdür ve yazarının kolemi dı­
şında do yaşamaktadır.
Tolstoy, ya pılması en g ü c bir anda geleneksel gercekci
edebiyatı koruyabilmesi acısından tüm 1 9 . yüz�ın en büyük
yazarı sıfatı nı haklı olarak kazanmıştır. Gerçekçiliğin do­
ğalcılık iıle biçimcil i k arasında bocoladığı ve giderek yazlaş­
tığı bir dönemde böylesi bir cevirtneVıi yapması, kendisinden
sonraki gercekci ed ebiyatın, yanl i toplumcu gerçekçil iğin ku­
rul masında yapı taşiarım oluşturmuştur. Çün kü, 1 9 yüzyılın
sonlarına doğru Rus edebiyatında yen i yönelişler ve ara­
yışla r yaygın d urumdadır. Simgeeilik akımı ve Akmeıizm diye
bil inen akım bu arayışlara b i r örnektir. Asl ında bu gelışim
ler. geleneksel Rus gercekciliği karşısında zayıf akımlardır.
Ama ayn ı zamanda bu akımlar yaşatılması başarılan gercek­
c i l i k akımına yeni zeng i n l ikler kaza ndırmış akımlard ı r.
Yine de, Rus edebiyatındaki genel yozlaşma. öze ll ikle 1 905
yılındaki başa rısız devrim gir işiminden sonra ken dini iyice
göstermeye başlamıştır.
Bu karışık ve başaşağı giden dönemde en büyük ağırlığı
omuziayan yazar Maksim Gorki olmuştur. Gorki, aynı gele­
neği daha da geliştirerek s ü rdürmas ine karşın, toplumsal
kargaşayı yaşa mış bir yazar olarak Tolstoy'dan ayrılır. Gorki ,
devrim kargaşasının tüm içyüz ünü, tüm bunalımları nı gö­
rerek yazınsal yaşamını sürd ü rmüş ve ilerde gercekc i ede­
biyatın olması gerekl i l iğ i üzerine ütopyadan ayrı birta kım ku­
ra mlar gel iştirebilme olanağına sa h ip olmuştur. Gorki tam bir
geçiş dönemi yaza rıdır. Gor ki'n in tüm roma nlarında vermek
istedi ği öz, art ık insan ı arın eskisi gibi yaşamayaca klarıdır .
Gorki'den önce de, sözgelim i, Tolstoy'da da ele alınan bu öz,
d oğrudan ta ri hsel olgular son ucu beli rlenen ve son uelanan
bir özell iğe sa h i p olduğunda n , ideal ist sapmalara kacabil·
mektedir. N itekim. sözgel imi " Diriliş" romanının abartı lmış
kahrama n ı Nehlyudov, romanın başından sonuna kadar yaz­
gısıyla çatışan bir soyludur ve roman boy unca yazgısının
d ışına c ı kamoz. Gerçekte. Tolstoy'un değinmek istediği temel
nokta Neh lyudov'un al ın yazısının değişmezliği değ il, soylu
sın ıftan bir bireyin sınıf değiştirmeye yönelik a ma nsız ca-

ıs
basıdır. Ancak, böyle bir ça banın neden sonuçsuz kaldığı, o
d önemde Tolstoy'u da aşan bir konu olduğund an. sonuc is­
ter istemez bir bilinmeyene bağlanır. Kuşkusuz, burada
Tolstoy'un yalnızca " Di riı l iş" a d l ı, d öneminde en çok eleştiri
alan bir romanından hareketle böyle bir yargıya varmak,
onun devrimci-demokrat çizg i n in en üst sırasında bir yazar
olduğu kanısını d eğiştirmez. Y ine Tolstoy, Herzen 'in topl um ­
cu d üşünceleri nden d erin bir biçimde etkilanm i ş ve roman­
larında ca nlandırdığı tiplerde onun görüşlerini yer yer yan­
sıtmıştır. Ayrıca, 'Tolstoy. Sanat Nedir? ( 1 897 ) adlı yapıtı nda,
halkın özgürleştirilmesine yönelik ve açıkca öğretici bir este­
tiği öğütlameden önce, çağının toplumsal haksızlığinı yakın­
dan görmüs. anlamış ve kend i acısından tepkıi göstermişti
(köylü ler:ine azot önerisinde bulundu; daha sonra ve gene
köylü lerine Yasnaya Polyana a razisini satın almak icin tel if
haklarını devretmek istedi; lll. Aleksandr'ı öldürenlerin bağış­
lanması icin Car'a başvurdu; ortodoks kil isesi ile a ma nsız bir
tartışmaya girerek sonunda a fa roz ed ild i ; Rus-Japon sava­
şına cephe aldı v.b.). Ayrıca bir çok yapıtında, a nlatırnın fan­
tastik kuruluşu içinde az çok belirli bicırnde, insan haklarına
uygun yaşama karşı ·çıkan ve halkın isteklerini gemieyan her
şeye muhalif olduğunu açıklad ı . Bu d avranışı şiddete değil de
ağır bir ah laksa l değişime day a n masına rağmen Tolstoy, son­
radan 1 905 ve 1 91 7 devrimlerine yol acon eyleme yararlı katkı ­
da bulunm uştur". (9)
Gorki 'ye göre ta·r ihsel gelişim boyunca ve işbö lümü icin­
d e toplumsal il işkFierin bağımsız bir varlık kazanm alarının ka­
çınılmaz bir sonucu olarak, her bireyin yaşamı içinde, bir yan ­
dan k işisel, öte yandan calışn:ıanın herhang. i bir dalı ve ona
i l işkin koşullarca beli rlenen bir bölünme ortaya çıkmaktadır.
Tolstoy ise, ne kadar d_emokrat bir yazar da o lsa, soru nu bu
biçimiyle kavramakta d aha töresel d avranmıştır. öte yandan
Gorki, romanlarında insa n ların bağlı bulund ukları sı nıf üyeleri
hal i nde kü melen işini, bu kümelenme içinde öz ola ra k da her
kişinin bulunduğu sınıfın tems ilcil·i ğinin nasıl geliştiğini ve cök­
tüğünü öne cıkarmış bir yazardır. B!r romancı olara k Gorki,
tarihsel önemi büyük bir a nd a , Rusya'nın kapita l izmle yeni

ısı "Devrimler ve Kültür Tarihi Ansiklopedisi", Gelişim Ya yınları. Cilt 5,


Tarihsiz. s. 79.

17
ta n ıştığı ve aynı a nda da dış d ünyada ka pita lizm in yerini em­
perya l izme bıra ktığı a nda ortaya çıkmıştı r. Öyleki, doğma kta
o�a n ka p:ta lizmin giderek çöküşünü de izleme �lanağını bul­
muş bir yazar olduğu icin:, Tolstoycu geleneğ i Tolstoy'da n
dtaha fa rkl ı qeliştirebilm iştir.
1 905 devriminin başarısızl ığı dönemin yaza rla rı a rasındcı
müthiş bir da ğ miklığa neden olu r. Stolıypın'ın ka nlı di ktatör­
lük yılları nda birkaçı dışında, yaza rla rı n çoğund a genel bir
yozlaşma egemen olur. Biçimde doğa lcılık yeniden gündeme
gelirken. dışa vurumcu luk da a labildiğine yaygın laşır. Bu yoz-
1aşman ı n etkis inden kend is:ni kurta ra maya n yaza rla rdan ilk
a kla ge'eni Leonid N,:kolayeviç Andreyev'd ir ( 1 87 1 · 1 9 1 9). Ya·
şadığı dönem içinde Gorki ka dar ta nınan ve sevilen And re­
yev, yoksulluk içinde geçen yaşamını a nlattıqı roma nlarında
a n latım ustalığ ı acısından Gorki düzeyinde olmas:na ka rşın.
kötümserliğe ve kend inden hoşnutsuzluğa düşme olgusunun
doğruda n doğruya hı:ırkesi ve herşey,i kend isine hizmet ettir­
me gücüne sa h:p olan güçleri, ya ni cıka rcı düzeni kavraya­
bilmlş, a ma çabuk terketmiştir.
ilk cykülerini 1 898 yıl ı nda yayıniaya n Andreyev. büyü k
ölçüde Gorki'nin etkis inde ka lmış bi r yaza rd ı r. Buna neden
belki de uzun süre "Zna nie" d erg isi nde birl ikte ca l ışm:ş ol­
malarıdı r.
�n latım biç imi ve betimleme acısından Andreyev olağa­
..
n ustu usta lıkta bir yaza rdır. Roma: n ları blle da ha cok bir ti ­
yatro oyu nunu anı msat•r. Ya ra ttığı ka hra ma nları . sa nki ken­
�isi yaşamışeasma tüm ca• n lılığ ıyla a nlatı r. "Yedi Asılmışlar ın
�y küsu" adlı rorna nında, Stol ıypın diktetörlü ğü dönemind e
ıcışlerı_ ba ka n ı olan Du rnova'ya hazırılana n suikastı anlatır.
Suikasti hazırlaya n beş k:şinin mahkemeye cıka rı lı şia rı nı a nla­
ta n i kinci bölümde Andreyev, tüm moh�umla rı teker teker be­
timlerke� olağa nüstü başa rı l:dır. ( 1 0) Ama bu betimleme
daha önce de beli rttiğ!m'z gibi ya lnızca a n lat1m ustalığı ola �
rak göklere cıka rı labllir. Yi ne aynı bölümde mahkumla rı n ko­
numunda n okur dehşetli ted irgin lik duya r. Gorki bunu şöyle
dile getirir: "Yed i Asıl m!şların Öyküsü"ndeki başkişi!er. uğ-

(1 01 Leonid Andrevev, "Yedi Asılmışlorın Hikoyesi ", cev: Güneş Bozka­


vo, Yor Yoyınlorı, Nison 1 97 3-istonbul, s. 23-30.

18 -
rurıa da rağacına g:ttlk!eri şeylere ka rşı h i o i!lg i duyuyara ben­
zemiyorlar; kitap bitiyor d.:ı, k i mse ortak da va nın cdını a ğzına
alm:yor. Büyük bir sı kkı n l ı k i ç i nde ya şa mış, tutukevi duvar­
ları dışında ya şamla ba ğ l erı o l maya n ve umutsuz bir hasta l ı ·
ğ a ya ka lcnm:ş birin:ın i l a ç a lması g ibi rahatlıkla ö'ü mü kabul­
lenen ki işler izlen i m i n i bıra kıyor heps i". ( 1 1 )
Andreyev roma nla rında genell ikle yoks u l l u k i çinde ge ­
çen yaşa mın ı a nlatırken Tolstoy gercekc i l i ğ i ile Cehov ya kla­
şımı kendini gösterir. Gorki, ya şa n1ı ya nsıtı rken bel l i bir es­
tetik bütü nlüğ ü sa ğla ma k icin çaba göstermiştir. Andreyev'de
lse olgular doğad:şılı kla rı ölçüsü nde değerlendiri l i r. Böyl e bir
ya klaşim, özeH:kle Andreyev'in öykü lerinde. öykü yazmak ici n
kaleme sa rılma k g:bi ve okuya nı şaşırtma kaygısı taşıya ca­
ğ ı nda n. Cehov'un il k dönem öykü leri nde olduğu g ibi. i lg i nç ol­
makla blrl ikte ideolojik değeri fazla ca önem l i o�mayan ya pıt ­
lar olarak ka lmıştır. Andreyev, yazı yaşam ı içinde dil i n i g i de­
rek zorla ştıra n birkaç yazardan biridir. Genelli kle hedef a l ı­
nan ya lınlık, Andreyev' i n yazı ya şa mı nda ta m ters i ne bir g i ­
diş gösterir. Anca k, yadsınıla mayaca k b i r yeteneğ i vardır
Andreyev'in: Sınırsız düş gücü . Bu ala nda Cehov ile hemen
hemen eşit boyutla rda olması ya n ı nda, Cehov ' u n en kü çük
olay: bile değerlendirmes i ne ka rşın Andreyev . dü şlerinde ya·­
rattığ ı olayları irdeleyerek günlük yaşama indirgediğinde, a r·
tık yaza ca k pek fazla şeyi ka l ma mıştır. Çünkü, hedef olarak
kendis i ne olağand şılığı secmrştir Andreyev. Cehcv ıse . sınır­
sız düş gücüne karşın, hemen h:c soyutlama yc-�u na gitmez.
Andrevev ise. sc.yutla ma yete neğ i yüzü nden dağarc•ğında l<i
bir çok öykü konusunu, sa lt doğa dışı l ı k taşımadığı gerekces iy­
le harcamıştır.
i leri dönem:erde Andreyev, yaza rl ığını toplumsal ciay­
Ia rdan da soyutlaya ra k . salt a nlatım özelli klerine ve konuların
i l �]'ncliğ i ne yöneltm:ştir. Kuşkusuz . yazar icin de o kur i ç:n
de kısa dönem icin bile olsa -·ki öyle olmuştur- Andreyev' i n
tutturduqu yolda ya pıtlar vermek ilginç gelecektir. Nitekim
Cehov da yazı ya şa mının ilk yıl la rında öyle ya pmıştır. Ama ,
edebiyat . ta rih g ibi olguların seeiminden ol uşmadığında n ,

(1 l l Maksim Gorki, "Edebiyat Yaşamım", Çev: Semsa YeQin, Payei Ya­


yın ları: 5 0 istanbul, Kasım 1 978, s. 1 1 4.

19
yazarını d ı.şlaya b!ıl me tah l i ltesi n i ba rındırır, And reyev'e i li şkin
ola ra k yine Gorki: "Gercekl i ğ i mizdeki bazı şeyler, ya n i olduk­
ca ender ve olumlu şeyler', ta ma men olduğu gibi be.timlen­
me�i. ba şka türlü deği l." diye yaza r ve sözlerini şu a na . tema­
ya ba ğlar: "Oiumiu i nsa n d uyg ularının böyle ender ortaya c ı ­
ka n belirtiıl eri n i , güzel bir dogma hatırına da olsa , bir sa natçı
tarafı ndan keyfi olara k ca rpıtılmasına razı olama m." ( 1 2)
Gorki 'nin bu sa pto rnasına en uyg un d ü şen yaza r Anton
Pavlovic Cehov'd u r ( 1 860- 1 904) . Bir roma ncı olmamakla bir­
l i kte Cehov, son dönem ola ra k nitelend i rilen döneminde yaz­
dığı roma n d üzeyi ndeki uzu n öyküleriyle, hala bu dalda a şıl ­
mamış b i r yazar olara k ü n ü n ü sürd ü rmekted ir. Cehov, Gorki
ve Tolstoy ile biri1i kte Rus edebiyatının eleştirel gercekciHkte
doruk nokta larından birini o l u şt u ru r. " Bozkır" ( 1 888) , "Sıkıcı
Bir Öykü" ( 1 889) , "Altı Numara l ı Koğuş" ( 1 892) , " Üc Yıl''
( 1 894), "Asma katlı Ev" ( 1 896) gibi uzun öykü lerinde Cehov,
Ça rlık dönemine a mansız eleştiriler getiri r. Tüm öykü leri
Andreyev' i n tersine küçü k ve önemSıiz ayrıntı lard a n o l u şu r.
Yaşa md a ki bu küçük olguların ve önemsiz görü nen bu küçü k
şeylerin . olağanüstü hareket l i l i ğ i ve etki n l i ğ i n i Cehov kad a r
i y i değerlendi rebilen bir öykü yaza rı daha yoktur. f\lla upassa nt
i le birlikte öykü türü n ü n tartışmasız iki isminden bi r,i ola n
Ceh.::ıv, Ma upassa nt'dan fa rklı ola rak, olaylara sa lt ya nsıtmac ı
ola ra k ba kma m ı ş, onları estetik ögelerle süslemeyi, Tolstoy
kadar büyük b i r başarıyla becerebilmi Şt i r. Orta sınıfın ya­
şa ntısı n ı Cehov kad a r h icb!r öykü yazarı aslına uygun biçim­
de ve orta sın ıfa özgü o sisli hava içind e gözler önüne serme­
miştir.
Bir roman yazarı ola ra k Aleksanc.!r Sercı'fJmovic ( 1 863-
1949), eleştirel gercekciıl iğin olduğu kadar, toplumcu gercek­
ciliğin de ya pı ta şları nda n b')ri olduğu icin değ i n i l mesi gere­
ken bir yaza rd ı r. Eski soyad ı Popov olan Serafimovic' i n i l k
kita bı "Rus Bord roları" a d l ı öykü kitabıdı r ( 1 889) . Daha sonra
1 890 yılında "Sallar" adlı öykü kitabını yayınla m ışt ı r. il k
inceleme-eleşt i ri türünde olan kita bın ı ise 1901 yı l ı nda "Ince-·
leme Yazı ları ve Öykü ler" a d ı yla yayı nlamıştır. Özel l i kle de

(121 Maksim Gorki. lzbronnie Proizvedeniva f Treh Tomah, Tom Tretıy,


Literaturnıe PortreU: Leonid Andreyev. Moskva, Hudojestvennaya
Lltoroturo 1976.

20
bu kitabı , dönem i n ünlü yazarlarından Koro lenko tarafı ndan
cok beğe n i l i r: "Olağanüstü bir d il, güçlü, yeri nde ve son de­
rece açık gözlemler, özgürce ve coK canlı eskizlerle yazı imış
ve hepsinden önemHsi son derece ca, n lı figürlerle dolu :· ('ı."::IJ!..

Serafimov ic, başarısız 1 90 5 Rus devrimi sonrasında,


1 90 5-1 907 yılları arasında· g id erek zeng i n leşen sanatsal bır
motif kaza nmıstır. " Geceyarısı", "Yağma", gibı bÜ denem
öykü leri nde ve yazılarında Serafimovic, a rtık egemen baskı
kitlelerine karşı savaşım veren ve haks ızı l ıkları protesto eden
bir yazar konumu ndad ır.
Serafimovic'in sanatında 1 907 -1 91 7 yılları arasında
güçlü bir h istorizm ( tarihselci l i k) ken d i n i gösterir. Ve yine
bu dönemde, özel l i kle Tolstoy ve Bunın' i n etkisinde kalarak
"Kumlar" ( 1 908) , "Kuru Den iz'' ( 1 91 4) g ibi bir çok öykü yazar.
1 91 5'den başlayara k 1 91 7'ye kadar yazdığı öykülerinde ise
savaşın etkileri görülür. ( 1 4)
Serafimovic'in en büyük roma n ı kabul edilen "Demir
Tufa n ı " ( 1 924). toplumcu gerçekç i l i ğ i n klasik romanlarından
biri kabul ed i l ir. Romanın kon usu, Ic savaş sıras.nda ki ger­
cek bir olaydan a l ınmıştır. 1 91 8 yazı nda E.I.Kovtyuha a d l ı
komuta n ı n önderl iğinde ilerleyen d isiplins iz Tarnan ord usu
a n latılır. Romandaki "demir CEmeli adam" Koz h u k , olayı n
başkahrama nı olan Kovtyu ha'n ı n kend isid:ir.
Serafimovic roman ında bütün üyle tek bir a·maca yönel­
miş ve bütün davra n ışları büyük bir kararlılık taşıyan bu
komutan üzerine roma n ı n ı kurgulamıştır. Roman. General
Porkovski'nin kaza k askerleri tarafı ndan dört bi r yandan
kuşatı lmış bir isya ncılar ord u s u çevres i nde döner. Bu d üzen­
s iz bir ord ud u r ve hatta seçtikleri komuta n ı öldürmeye varo­
cak kadar anarşist eğil imded i rler. Roma ,n:n hemen ikinci bölü­
mü nde ord u n u n d is i p l i ns izl i ğ i ve a n a rşistl iği yazar tarafı ndan
ustalı kla a ktarı l ı r. Kozhuk'a saldıra n bir askerin süngüsü,
Kozhuk'u sıyırıp, ya nında k i tabur komuta n ı n ı n karn ı na g i rer.
(1 5)

(13) V. G. Korolenko. Toplu Eserleri. Cilt 8, Moskova. Hud0lestvennaya


Llteratura. 1955. s 313 (Rusça).
(14) Kratkaya Litereturnaya Ensiklopediıta. Cilt 6, Moskova 1971,
s. 772-775.
(151 A. Seraflmovic. "Demir Tufanı", Cev: Mehmet Harmancı, Suda Ya­
y ınları Mayıs 1974. s . 14.

21
Serafimoviç'in desta nsı bir a n latımı vard ır ve bu a nlatı­
mıyle Leskov'a çok yaklaşır. Serafimoviç'in bu roma nında
ya ptığı ta m bir " ka hrama n" tiplemesidir ve kendinden sonra,
sözçıeıimi furmaınov'un ''Çapayev"inde benzer özeHıkler ken·
disini çıösterecektir.
Sera fimoviç'in tarihsel bir olayd a n hareketle yazdığı bu
roma n tüı·une benzer romanlar daha sonra Furmanov ı le bir­
likte Glad kov, Pa nfyorov, Şolohov, Ostrovski gibi yazarla rca
ya ratılaca ktır. Kozhuk, kuma ndonlarına olan inançları nı s ı k
s ı k yitiren, a rd ı ndan caresiziikten yeniden kaza na n disipl insiz
ve ay;ıı za manda· sa ld ı rga n ola n bu insa n kitles ı ni yaın ızca
düzene sokma yeteneğine sa h i p olmakla değil , aynı zamanda
onlarda insanc:il d uygular uya nd ırma kta da usta bır k:)mu­
ta ndır. Kozhuk'un emrindeki ordu aynı zama nda kü ltür d üze­
yi çok c:.tüşü k ve kolay etkilenebilen insa nla rd a n oiuşmaktad:r.
Stızgef.mi a ra larından biri "Bu Kozhuk del . nin birı!" d iye ha­
ğırd ı ğ ı a nda. herkes birden bire küfür ya ğdırmaktadır Koz­
h uk'a . ( 1 6)
K.Zeiinski, "Demir Soğa n a ğ ı ' n ı n üslubu daha çok natü ra ­
list ol makla birlikte. bu roma nı roma ntik üslup:u romeınia r ora ­
sında saymak daha doğrud ur" ( 1 7) . diye bel ırtir. Roman ı n
ba ğlı bulunduğu geleneğin doğalcı gelenek oid uğ u hemen
hemen roma n ı n her noktasınd a kendisin i g österir, Am�. roma­
nı ro mantik üslupl u roman lar a rasında sayma k pek doğru
olmaz. Öyle ki, roma nın birçok yeri nde, belki de son d -erece
d uyg usa lca işlenebilecek konuları Sera fimov.ç çoğu kere bir
tek satır;ı a geçiştirmiştir. Kfımi yerde bu öylesine .abartma­
l.dır ki, üzeri ne sayfa larca yaz ı la bilecek bir noktayı Serafi­
moviç tek bir satı rla geçiştirir. Örneğin, köyde ele geçirilen
dört Kaza k as kerinden uzun uzun söz ettikten sonra Sera fi­
moviç, konuda n konuya geçmekte bir başlık atmaya bile
gerek görmeden: "Yol kavşa.ğı nda askerler d urdu, Kaza kla r
kendilerine meza r kazmaya bpşlad ı l: a r."l1 8) d iyerek. -ayrıntıya
girmeden roma nını sürd ü rür. Oysa, bölüm başl ığından bu
pa ragra fa gelinceye kadar, neredeyse Kaza kları n ba ğışlanıp,

(161 A. o . v.. s . 79.


(171 K. zeıinski. c. g. v .. s. 114.
(181 A. Sercfimovic, c. g. y., s. 57 .

22
orduya katı laca kla rı i zlen imi bıra ka n yumuşa k bir a nlatım
vard ır.
Kuşkusuz Kozhuk. roman içi nde kiş i l i ğ i nden h ıç taviz
vermeden yü kseien bir ka hra man olara k veril miştir ve d ıger
tiplernelerdeki ince a laycı beti m leme Kozhuk'un çizi minde hiç
Kul la nılmamıştır. Eğer Serafi moviç'in bu roma nına Kozhuk'u
betimleme biçi miyle ya klaşılırsa, roma n çok basit bir d üzey­
de ele alınıyor demektir. Çünkü romanı asıl ol uştura n ögeler.
Kozhuk'un çevresi nde gel.şen olaylar ve çizi len tiplerd i r.
Serafi moviç, yeni yöntemin bir özelliği olara k olsa gerek,
tarihsel gerçe:kç i l i ğ·a en az Tolstoy kadar bağ l ı ka lara k, ya­
pıtlarındcı toplumcu gerçekoil'i ğ i n kendi farkınd a l ı ğ ı n ı ya nsıt-·
maya çalışmıştır.
Eki m devri mi nden hemen sonra batı n ı n edebiyat ve sa na t
çevreleri nin en çok d i kkatini çeken konu, yen ı Sovyet yöne-·
timi n i n n asıl bir edeb;yat ve sa nat pol.iti kası izieyeceğidir.
Asl ı nda batı. bu politi ka n ı n olumsuz ürün ler vereceğ i ka nı­
sındadır ve temelleri yeni atı l mış ola n bu sa natın mutla ka
güdümlü olaca ğ ı na dair y_ayg ı n bir inanç egemen dir. Bu prag­
matik ya klaşımın asıl kayna ğ ı n ı ise siyasal çekişmeler oluş­
turma ktad ı r. Yöntem ise. devrıim sonrası ü l keyi terk eden
yazar ve sa natçııl a n kulla nmak biçimi nde geliştirilmiştir ..
Ekim sonrasında birçok yaza r ve sa natçı. sayiuiario birl ikte
batıya sığ ı n ma yolunu seçmiştir. Bunları n a rasında-daha
i leride de göreceğümiz gibi- değişikliğe birdenbire uyum
sağ laya maya n ve ya l nızca geleneksel a l ışka nlıkları n ı koru­
maya ça lışçın yaza rla r olduğu g ib i , devrime karşı kesi n ta _yır
alan ve yergi yazıla rıyla sa natsa l yetenekleri n i zorlayan, or­
neğ i n Boris Pilnya k gibi yazarla r do bulu nma ktad ı r.
Boris Andreyeviç Pitnyok ( 1 894-1937) ekim devrimi son-·
rası en çok tart1şılan yazarlard a n biridir. Eski soyad ı Vogau
ola n . Rus-Sovyet yazarı Pilnya k. i l k ya pıtını 1 000 yıl ı nd a ver­
miştir: "Ba har" Daha çok Andrev Beliy' i n ( 1 880-1 934) etki­
sinde yap;tla r veren Pil nya k , 1 922 yı l ı nda Alma nya. 1 923 yı l ı n­
da da Ing iltere'de bulunmuştur. l i k öykü kitabı ola n "Son
Gem iyle ve Diğer Öyküler" ( 1 91 8) 'de Pilnya k, 20 yüzyı l ı n i l k
o n yı l ı nda ki d üzyazı türü n ü n b i ç i msel ve i ceri k özelli kleri n i
taşır. i ki nci kitabı "Bilye" ( 1 920) yı l ı nda yayınla nmıştır. il k
roma n ı "Çıpla k Yıl" 1192 1 ) 'da yazar, iki d ü nya n ı n savaşını ko-

23
nu a l ı r ve çağ ı n acımasızca yıkılışını ve varolan d üzen ierin
sa rsılışını betimler. Bu roma n ı nda kişiler ve roma n ı n ya pısı
önemsizleşi r ve sa rsı ntı lar geeiren Husya roma nın ka hra ­
ma nı d urumuna gel i r. Birçok bi çimsel özellik kullanan Pil nya k
aynı zamanda "Çı pla k Yıl" roma n ı n da ta ri hsel belgelere de
yer vermiştir.
Asl ı nda Pil nyak Sovyet devrimine karşı bir yazar değ i ld i r.
a ma o ya pıtlarında bu eaşkuyu tüm Rusya ola ra k ku llan mış
ve d a ha çok Rus köyl üsünün ka ra msarlığ ı nda yoğunlaştı r­
·
mıştır. Merkez roma nlarından sayılan ''Volga Hazar Denizi ne
Dökülür"(1930) adlı roma nında, kurulma kta olan bir ba ra j gö­
lünü a n latan Pilnya k, "Yeni Rus Kültürü nün" doğuşundaki
psikolojiyi, ya pıyr ve za ma n za man tra likleşen savaşı mını yer­
g i l i bir d i l le vermeyi a ma cla m�ştır.
Bo!iis Pilnya k ' ı n bizim s ı n ı rlarımız içi nde eleşti ris i . onun
1 930'1u yılla rda Partı'nin ağır eleştirilerine hedef olması i le i l i n
tili değ ildir. Pilnya k'ın sa natsa l acıdan eleştirilmesi gereken
özell iğ.i, müthiş bir gözlem g ü cüne ve olayla rı kavrayabilme
yeteneğ ine ka rşı n . yeteneğ i n i biçim denemeleriyle zorla ması
ve hepsi nden de ötesi eleştirel gerçekçi l i k konumunu aşmak­
ta hiçbir gayret göstermemes i d i r. Pilnya k'da görüle n gene, l
eleşti rel ya klaşımın ya nında, biçimsel olara k ise henüz h i çbir
Sovyet roma ncısının denemed i ğ i ve hatta batıda ye ni yen i
denenmekte o l a n bir ya klaşım görü l ü r: genel olara k içerikten
yoksunluk.
Devrim sonr.as ı Rusya ' n ı n d urumu, kuşkusuz, ya lnızca
Pilnya k ta ra fında n işlenmemiştir. Hemen her Sovyet ve Rus
yazarında benzeri ya nsıtma e ğ i l i m i şu veya bu biçi mde ken­
disini gösterir. Anca k bu, Pilnya k'da hatla rı daha bel i rg i n bir
biçim a l mış Pilnya k tara fı nda n kon unun ya l n ızca bu yönü,
sözgel i m i , "halkın bir lokma e kmek icin demiryolları boyunca
kitle hali ndeki göçü, pılı pırtı lar üzerine karma ka rış ı k yı­
ğ ı l mış ve bitlere yem olan cocuk ve yetişki nler ka laba l ığ ıyla ,
yıkıl mış tren istasyonları" (1 9) işlenerek geri l i m sıca k tutul ­
muştur. Bunu ya pa rken de P i l nyak, deri n bir romanti zm icin
ded i r.

( 19) K. Zefjnsk i . o. g. y., s. 1 13.

24
"PI I nya k'ı n üslubunun bütü n a nlamlılığı ve ta ze l i ğ i ne ra lij­
men, d iye ya za r Trockl, maniiırizm' i çoğ u za man öykünme
olduğu icin, usa ndırıcı o l ma kta d ır." (20)

Devrim so n rası Sovyetler Birl i ğ i 'n i n edebiyat ve sa not


pol i ti kası n da doğ a l olara k d ü şü nce ayrı l ı kları ba şgöstermi ş�
tir. Gerçekte bu ayrı l ı klar devrim öncesi nden va rolan a yrı l ı k­
lard ı r, a ma siyasa l bütü nlüğün önceli kle gerekl.i olduğu ka bul
ed i len bu döne mde, ekim sonra sında olduğu gibi kes i n ç i z­
gi lerle bel i ren ayrı l ıkla r geri pla nda ka l mıştır. Sıyasa l bütün·
lük sağla n ı nco. kültür d ü zeyjndeki ayrıiıklar da çabuca k ve
kend i l i ğ i nden ortaya çıkmıştır. Sözgel i m i kübo-fütüristleri n
yetişme biçi mleri çok değ i şik, devletin ideolo j i k istekleri ile
ta ban ta ba na da cel işi ktir. Anca k, tüm bu cel i şikl iğe. sa nat�
cıla rı n yetişme biçimleri n i n va rola n ideolojiye ters d üşmes ine
ka rşı n , siyasal ideoloji ve onun savunduğu topl u mcu sanat
daha ağır basmıştır. Bu a rada , batı n ı n daveti ne açık ya za r·
l a rı n ya nında. batı n ı n gercekten sa natsa l değeri yü ksek ve
kendini insa n l ı k önünde ka nıtla mış a kı mları n ı , özelli kle non­
figü rlatif a l a nd a k i temsilci l i kleri ni ba şarıyla yü rüten yen i
kuşa k ya za r v e sa natçıla r yeti şmiştir. B u girişim, sekter
bir edebiyat pol i ti kasından d a ha etk i l i ve ya ra rlı ol muştur.
Bu tür sa natçıları n yeti şmesi , batının suçla ma larının a ksine,
ü l kenin s iyasa l pol i ti kası n ı n temelleri ne de uygun d üşmek­
tedir. Çünkü, sa natın s ü rekli b i r i lerleme n i n öncüsü o l ması
gerekli lı iğ i ve bunun siyasa l i ktida rla r tarafı ndan yönlend i ri l­
meyip, ya l n ı zca desteklen mesi i l ke olara k ben i msen m i ştir. Bu
i l ke, proleter bile olsa, hiçbir sanat grubuna tek söz veril­
mes i n i n ka bul ed i l memesi demektir.
1 9 1 7 sonrası Sovyetler Birl i ğ i 'nde i �i ka rşıt edebiyat cep­
hesi doğ muştur: Sol Sa nat Cephesi " Lef" ve Proleter Ya ·
zorla r Birl iği ' 'Rapp". Sa nat, özelli kle de edebi yat çevresı
bu iki büyük grup çevres i nd e topla n mıştır. " Lef" i n yönet­
meni . dönemi n en büyük oza n ı sayı la n Mayakovs ki'dir. Diğer
fütüristler, bu a rada konstrü kt;vistler, bicimci ler. Victor Şklo­
vski gibi biçimci l i ğ i n kura mcil a rı , a ra la rı nda E i zenstein gi bi

(201 Lean Trockl. "Edeblvat ve Devrim", Cev: Hüsen Partakal. Köz Va·
vınları. Nisan 1 978, Istanbul. s. 8 1 .
·

25
u n �ü yonetmen lerin de bulunduğu sinemacılar da "lef" gru·
bunun cevresindedirler.
"Lef" grubu, 1928 yılı nda "Lef''in kapatılmasından sonra
d a gı lmı ştır. Kapatma kararı ü zerine Maya kovski, Ocak 1930'
d a yazdığı b.r yazıda, "Partin i n Rapp tarafı ndan izlenen
edebiyat politikasıyle a n l::ışmazlık icinde değilim, hicbir za­
ma n da olmadım," demi ştir.
"Rapp" ise, 1 932 yılında Parti merkez komitesinin kara­
rıyla d a ğıtılmı ştır.
Bütü n bu edebiyat çekişmeleri icinde, yen i bir siyasal
k:teolojinin estet:k il kelerini a ra ştırma işi, hemen devrim son­
rasında b�şlatılmışt.r. Bu ara ştırmanın en yoğu n ve verimı.i
olduğu a l a n , geemi şten devra l ınan miras nedeniyle. deney
birikimi acısından d iğer sa natlardan daha iler,de olan ede ­
biyat a l anı nda olmuştur. "Ekim sonrası Rus edebiyatın ı n il k
adımları n ı , gelişim i n in il k yılları n ı bel irleyen ça l ı şma, yeni
estet.k i';kelerin araştı rı l ması, yeni bir :Yaratıc ı yöntemin
o l u şturulmasındaki çelişkili süreeler ve bu yöntemin özgün
yapısının ortaya c.k ı şı iie bicim lenmiştir. " (21)

(21 ı M. Parkho menko-A. Myosn ikav, "Sonatto Sosyalist Gercekcil ik",


Cev: Se�kln CılızoQiu, Yen i Dünya Yayınları: 3, istanbul 1976, s. 8
x) Mihoi ı Nikitic Porkha menko: 9 9.1610 tarihinde doQon Ukrayna -Sovyet
ı<!deb ivot elest irmeni ve tari he's i olon Parktıamenko, Moskova (.J_n iversitesl
Pedocıoi i Enstitüsün ü bitırmiştir. 1937 yıl ında yaznarını yayınla moya bas­
lomıst ır Parkha menko, daha cak U krayna edebiyatı üzerine çal ışmış ve
Ukrayna edebiyatın ın sorunlarını, kura mları nı ve cak .ulus lu o lmanın so­
r.mlarını incele miştir. (Krotkoyo Litereturnava Ens iklöpediyo, Cilt 5, Mos-
· ·

kova 1 971 , s. 612.


xx) Aleksondr Seıgyevic Myosnikov: 5.9.1913 yıl ında Kolugo'do doQon
Rus-Savvet eleştirmeni ve edebiyat tor ihCi!! i Myosnikov. 1 936 yılında Mos­
kova Üniversites i Pedogoi i Enstitüsünü bitirmişt:r. 1962 yılında "Edebiyat
Sorunları" dergisinin yazıkurulu üyeliQi yap mıştır. 1 946-64 yılları arasında
Sovyet Bilim Akademisi Edebi yat Kura mıarı Kürsü boşkonlıQ ı yapan
Myosnikov, Mokr.leleri ve broşürleriyle, Rus-Sov yet 6debiyotının gelişi­
mini, geleneksel Rus eleştirisini, Toplumcu gercekciliQin sorunlarını� port•
ve halk edebiyatı etkinl iklerin i incele mişt ir. 1953 yıl ında "Moks im Gerki­
Yaratıc ıl ık üzerine Dene me" adl ı kitabı yçıyınlanmıştır. Daha önce "20.
yüzyıl Rus Edebiyat ı" (1949) adl ı bir kitabı . ve Mavakovski, Tolstoy (1948),
M. Garki (1949), V. V. Bryusov (1949) . A. Blok (1949) gibi Sovyet yazarları
üzerine tonıtı vazılan vardır (Krotkoyo Litereturnoya Ensiklopediyo, Cilt
·

5, Moskova 1971. s . 53-54).

26
Bu bakış a cısı a ltında, yaza rla rın kend ilerini gecmış ı n
bağlarından kurta rıp, yeniyi beni mserneleri v e bu yen i olana
sa natsal a c ıdan h izmet etmeye kara r vermeleri uzun bir bo­
ccl a ma dönemini zoru nlu olara k getirmı i ştir ve bu boca l a ma
dönemi içi nde birçok değerl i yazar ü l keyi terketmek zorunda
ka l m ıştır. Bunların içi nde, sonra da n ü l kes ine dönen Kupri n
He, yaşa mının hemen hemen tümü n ü Paris'de gee iren Bu n i n
a n ı l maya d eğer yaza rlardır.

Aleksandr i vanovic Kuprin ( 1 870-1 953), cağdaşı ve yazgı


a rkadaşı Bunin kad a r derin o l ma ma kla bırl,ikte, en az onun
kadar pa rla k ve yetenekl i ka bul edil miş bir ya zard ır. Yapıt­
la rında büyük bir yasarn sevg is i ni d i le getiren Kuprın, ekim
devriminden sonra ul keyi terkatmış ve anca k hı37 yıl ında
ül kesine gerı dönmüştür. Kuprin, uzun ve kıs a öyküieriyle
tan ı nmış bir yazardır. Öykü leri n i topladığı kita b ı n ı n önsözün­
.de, steno tekn i ğiyle tuttuğu notla rında n o i uşa n "Moskva
Radnaya " adlı yazısı nda Kupri n. Rusya'ya yeniden dönüşünü,
dönüşünün nedenlerin i ve döndükren sonraki izieni mleri n i
an latır.
Kupri�l, a lışı l mış:n d ışına cıkmakta n hoşla nmaya n bir
yazardır. Eski gelenekleri terkedemeyenleri n ve yen iyi be­
n imseyemeyenlerin ül keyi terk etmes i ne en iyi örneklerden
biri Bunin ile birl i kte Kuprin' d i r. Geleneksel 19. yüzyıl edebi­
yatma yürekten bağl ılığı ve henüz rrv:ras d urumun a gelmemiş
olan eski edebiyatı devral mı:ş olması, Kupri n ' i n yen i d üzene
küsmeden, a ma geleneksel edebiyat a nlayışında n da ödü n
vermeden ve ünü nden bi rşey y itirmeden ül keyi terketmesi ne
neden o l m uştur.
Kuprin ile birl i kte ül keyi devri mden sonm terkeden, batı­
da Kupri n'de n çok d a ha fazla sevilen ve ödüllendirilen bir d i­
ğer buyük yazar da ivan Alekseyeviç Bunin'd i r ( 1 870-1 953) .
Rusya'yı 1 920'de terkettiğinde Bun in, oldukca ünlü bir yazar
d uru mundad ı r.
Soylu bir a ilenin oğlu ol .a n Bunin, Ju kovs k i , Puşkin ve
Lermontov'da n etkilenerek büyüdü. il k yapıtl a rını l iri k şiirler
üzerine vermiştir. 1 885'in Ara l ı k ayında Gehov ile 1899'da da
Gorki ile tanısır. Öykü yazmas ı da bunda n sonraki dönem­
lere rastlar ve "Zntın'e" adlı yayın organıında Gorki ve Puşkin
ile uyuml u bir işbirl i ğ i i ç i nde ça lışara k. birçok demokratik

27
görüşlü gene yaz.arı n yetişmesine yard ımcı olur. En önemli
öyKu leri cıe bu d önemıne rastlar "Antonovs k i 'nin Elma ları"
("19UO). "Cam Ağaçları" 1 b0'1) . "Ye n i Yol" 1 901 ) .
Bunun d a h a sonraki "Cernozyom" (1 904), "Biılg iler" (1 904)
g i bi öykülerinde sosyal fa rklılı k açı kca kendi n i gösterir. Bir
ya zısında Gorki Bu nin icin, "O bir d üzıyazı ustasıdır ve onun
i ci n eğer: çağdaş en büyük 'sti l isttir' dense abartı lmış ol­
ma z"(22) d iye ya zar. Devrim önces i yapıtlarında Bunin, Ataer­
k i l toprak sah ioi köylü a ii eler�nin çöküşleri n i yansıtmıştır.
Burjuva yaşa ntısının h ı zla gel,ışmes i n i güçlü çizg i lerle betimler.
Ç iftl ık soyl uları n ı n ortaya ç ı kışlarını ' i ron ik' bir d i lle ··su­
hodol ' ' adıı öyküsünde anl a tı r (191 1 ) .
Batıda k i ünün9 Buni n'e "San Fra ns isko'lu Bey", "Canga
Düşleri", "Yaşam Kadeh i" g i b i u z u n öyküleri sağla mıştır.
Paris'te, 1 950 yı lında yayı nlanan "An ılar" adlı ya pıtı, Bu ­
n i n ' in baş yapıtlarından b iri olara k gösteri,li r. Anca k, bu
sağlam kişi l i ğ irn ve benzers i z üslubun a l tında· korkunç bir nef­
ret yatmaktadır. Ve bu nefret; yapıtlarındaki ş i i rsel a n la tımı
yoketmekte, zorlama kalem emekç i l i ğ i n i n kötü bir örneği d u­
rumuna d üşürmekted ir B u n i n ' i. Kuprin' i n aksine Bu n i n, ül ke­
s i nden aynidı ktan son:ra, b i ra z da batı n ı n kışkırtmasıyla
ü l kesindeki yönetime karşı nefret dolu bir yaklaş ımı
yapıtiarına yansıtmıştır. Böylel i k le de batı n ı n d i l i nden düşür­
med i ğ i "güdümlü sanat'' örneğ i ne� karşıt o larak a ld ı ğ ı ve
ben imsed i ğ i b ir yazardan. ya n i Bun in'den, b i r başka deyişle
kend i nden örnek vermişti r. Çün kü, ne a maçla olursa olsun,
sanat adı a ltı nda verilen b i r yapıtta yapay olara k işlenen
nefretin yer i yoktur. Nefretin işlend i ğ i bir sanat ya pıtında
zoru nlu olaırak gercekten sapış ve d uyg usal anlatımınd a dü ­
şüş olaca kt ır. Bun i n' in düştüğ ü d�;! rum da qu o lmuştu r.
1 933 yı lında, Nobel Edebiyat Odülü'nü ka zan ara k, bu
öd ülü alan i l k Rus yazarı olan Bunin'in, Paris'te i ken ya zdığı
"Asaniev'i n Yaşa m ı ", "Mitya 'nın Aşkı", " Li ka" gibi önemli
yapıtları vardır.
Bun in, eskii Rusya ö zlem i n i , daha çok bir ü lke betim­
lemes ini yansıtır. Romanlarında, · 1 9. yüzyılın Rusya'sına ö zlem
vard ı r. Kı rla r, ova lar. ormanlar ve troyka l'or s ı kl ı kla lşle n i r.

(22) Maksim Gorkl, "Toplu Eserleri" CIIt 29 Moskova 1955. s. 228 (Rusca).
,

28
Zola'nın a cıma sız gerc�kcilik tutkusu ile. Cornel lle'nin ro­
montizmi Bunl n'de yanya nadır. O, ne Dostoyevskl gibi insa nın
ruhsal çözümlemeleri içi nde dolanır, ne P i şemskl gibi bü­
rokratik carkın işlemezliği, soyluların toplumdan uza klığı
konu!arını didikler, ne de salt bir doğa betimleyicisid ir. Ya­
pıtlarındaki eski ya şa m ın türkü leşmesi, desta nsı bir a n!a­
tımla a ka r gider ve bir özlemi sürekl'i ca nlı tutar.
Kuprln g i bi ül kesine dönmemiş de olsa Bunin, Gorki
ba şta olma k üzere birçok Rus-Sovyet ve Sovyet roma ncısına
örnek bir yazar olmuştur ve ya pıtları birçok kez ü l kesinde
de ba sılara k, yazınsa l d eğeri ba ğ nazca bir tutu mla cürütü l ­
memiştir.
Sun'in'in ya pıtlarında Rus gerçekçiliğinin zayıf ve güçlü
yönlerini görmek mü mkündür. Aslında çok yuva rla k g i bi gö­
rünse de bu sözcük, Bunin okunmada n bun un a yırdına var­
ma k güçtür. Çok i nce ve yeri nde batim lerneler kull a n ır. a ma
yapıtlarının tü m ü nde mlstik bir hava egemendir. Bütü n ya ·
pıtlarında çok zengin bir sözc ü k kull a n ımı d i kkati çeker, a ma
bunun yan ında bi r bütün olara k yapıtla rında d urgunluk vardır.
Tiplernelerine de sinen bu hareketsizli k , onları çoğ u zama n
eylemsiz k ıfa r.
Bu nin, köylüleri ele a lı şı a cıs ından Cehov i le benzeşir.
B u nin, köylüyü anlatma,kta n hoşlçı r:ımaya n geleneksel "soyl u
a n latı mı" edebiya tını yıkma kta en az Cehov kadar etkili bir
yazardır. Bu nin, Cehov'da n farklı olara k, köylül üğ ü n idea l ize
edilmesi ko nusuna daha sert tepki oöstermiş ve bunu "Köy"
( 1 9 1 0) adlı kısa roma nında a ç ı kca dile getirmiştir. Cehov'da
da köylü nün idea lize ed ilmesine karşı qenel bir tepki vardır,
a ma Cehov'da ki', ya pıtiarına serpiştiri lmiş bu ka rşı koyma,
Bu ni n'in "Köy" roma nında a ma c o lara k ortaya çı kmış bir
'
bütü ndür.
Dil ku llanımı a cısında n Bunin 'den de öte bir başarı elde
etm iş ve hemen hemen d oaa ve insan sevqisi nden baska
ko nu iş'ememis olan Mihail MihailovıJç Prişvin ( 1 873 -·1954).
i l k övküsü "Sasok"u 1906 Y'l ı n d a "Rodnik" a d l ı deraide ya­
yınlamıştır. Daha sonra Kırım ve KaZIO kista n g ezi notlarını
topladığı "Ada m ve Eva" ( 1 909) ve "Kara Ara p" kita plarıyle
( 1 910), adını bir a nda tüm Rusya 'da d uyurmuştur. Yazarlığı,
1905 yıl ında ki ba şarıs ız devrim girişiminden hemen sonra

29
başlaya n Prişvin, Andreyev'.in .tersi ne toplu rnuri mutla kJ
değ işmes i gerekl i l iği görüş_ü nü, doğrudan olmasa da, sı kı sık ı
benimse miş bir yazardır. 1 9 1 7 devri m i nden sonra i lgilend iği
pedogoj i i le i :g.il i notla rını "Cizmeler" ( 1 923) adlı kitabında
top!a mıştır. 1 920'1i Y i l larda otobiyografik romanı o'a n "Cadı­
n:n Zinciri" roma nına başla mış ve yaşa m ı n ı n son g ü n lerine
ka dar da bu roma n üzer i ne çal ışmıştır ( 1 923-1954) . Roma nın
roma nti k ka hra manı Alpatova, 19. yüzyıl A l ma n ve Rus yaşa­
m ı n ı n genel bir portresi n i oizer . Prişvin bu roma n ı nda kend i n i
t:ağışla tma havası icindeki ka hra manı i le ya pısı n ı gel iştirir.
Sa natın tarihsel dönüşümünü ve genel olara k sanatı n gelişi�
minin özünü analiz etmeye yönelir. Prişvi n, daha sonra yaz­
d ığı romaın ı " Leylekler Ülkesi" ( 1 929) ' nde sa natçı l·cıboratu­
va rına .okurlarını sokar.
Prişvin'in roma nları nda ta rihsel olan i le doğa l olan bir­
birine g irmistir. "Prişvin'in gözde teması. d oğa nın yaratı c ı l ı k
acısından sın ırsız b i r deney a la•nı olduğudur". (23)
Daha önce "Vaşa m ! n Temeli", sonra da "Je n-Şen" ( 1 933)
ya pıtlarında Prişvin, yazın yaşa mı nın zirvesi ne u laşmıştır.
Doğa sevgis : n i Prişvin kadar içten yaza n bir başka Rus yada
Sovyet yazar o l madığını bel irtir K . Zelinski. (24) Am<J yine
Prişvin. d oğaya hayra nlığı ya nında, d oğa nın en m ü kem mel
ya ratığı olara k çıörd üğü i nsa nı ya pı tlarında sürekli soyutla­
mıstı r. Bu nedenle de Pri şvin'i n yapıtla rında rastla nan bu a şırı
d oÇjava dönüklük. u vçıarl · a · n red::l' i l e czdesleştirrı memel i dir.
Prisvin, özel likle devrime o:>k ya kın b;r yazar olmadıı:lı
halde. too!u mcu aercekcl lik a kı m ı üzerinrle önemli etki leri
ola n bir yazard ı r. O . hem topl u mcı.ı çıercekçilikten etkilemmiş,
hem rle toolumcıı Qerc.ekoi liği etk::Jemiş bir yazardır. Eğer ro­
man bir d il ustahöı ise. Prisvin belki rfe Paustnvski ile birl ik­
te tüm Sowet edebiyatında ki en vetkın örneklerden biridir.
Bı ı �u a cırlan önemlid ir: Too!umcu m=ırreJ<:ciJik sözcüöü­
n jj n cırlı'n s ı rıda nıııtl.rı ka o l umlu bir kahrrıman arnm n n ! n . hAle
hele mutlcıka m i ' ita n bir k ah raman bıılı ınmasının nemkliliöi
i'm=ır i nrf� r:lı ı rmrı mn torıi ı ım�u nP.r,.. e kr-ilik'e bnı1rfnsm("' r! ı ı'l ı n ı n
önemfi b l r göstergesidir. Büyü k bir devrim ya şa mış , üste l i k

1231 K. Zelinski, a. Q. Y · . s. 120.


124) K. Zelinski, a. g. y., s. 120.

30
1 . Dünya Sava şı n ı n hemen ard ı ndan büyü k bir içkarışıklığı ile
bu d evrime ulaşm ı ş Rus toplu muında; kuşkusuz Kozhuk, Ca·
payev gibi kahram anlar sava şı a n latacaklard ı . Gerek Kozhuk.
cıereks·e Capayev. içs.avaş sırası nda•, savaşın g i d i şi n i · deği ş­
tiren önemli k i şi l i kleri n rom a n l a ştırı lmasıdir. Ku şkusuz Fur­
manov'da, Serafimoviç de ka h ramani a rına kendi lerinden d uy­
gular eklemeden geçernam i şlerd ir ve be lki de yer yer kahra­
manla rıiıı ideal ize bile etm i şl e rd i r. Hatta daha i leride görece­
ğ i m iz Ostrovski, Korçagin'in k i şi l iğ i nde kendi ya şamını çizer·
ken bile yer yer i dea lize tip i o n la tma yoluna kayd ığı olmuştur,
ama tüm bu kahraman tip leri ile toplumcu gerçekç i l i ğ i n mut­
l a ka bu b içimi izlemesi gerektiği an'layışı vurgu lanmoık isten­
memiştir. Bu ka h ramanlar. yaşa n m ı ş bir ooşkunluğun ve ar­
d ı nd a n gelen büyük yanainin yarattığı zorunlu ka hramanlard ı r.
H ra pçenko (25), Prişv;i n' i n toplumcu çıerçekçil i k ta ban ı
içi nde o lg u n l a ştıqını yazar ve Pri şvin'in çalışmalarının büyük
böl ü m ü nün, toplumcu gerçekçil iğin h iç bir sorununa değin­
med iğ'i, h iç b i r sorusunu yanıtlamadığı halde Sovyet edebiya­
tı nın verileri önderliği nde çıel i ştiğin i belirtir. (26)
Prisvin kadar olmamakla b i rl i kte, dönemin öneml i yazar­
lan arası nda soyılan Stepan Vasilyeviç Vasllçenko (1878-19-
32) . Ukrayna-Sovyetinden b'r yazard ır. Eski soyadı Pa nasenko

(251 Mlhcll Bcrlscviç Hrcpçenkc: 8. 1 1 .1 904 tarihinde dcÇ!cn Rus-Sovyet


edebiyat tariheisi Hrcpcenkc. Smclenski O n:versitesini 1928 yılınde bilir­
miştir. 1920'1i yılların sonunden 1 930'1u yılların bcşınc keder Sovyet
edebivetının yöntem ve bicimivle uÇ!rcşmıştır. Bu kcnudc "Biclm Sorunu"
(19271 ve '"B:cim DeÇ!iş"kiiÇ!i Üzerine" (19341 ve benzer bircek önemli
makalesi verdır "Ycrc ııcılık ve Dünya Görüşü" (19571. "Ekim Devrimi ve
Tcplumcu Gercekcii!Çlin Yaretıcı ilkeleri" (19671 . "Edeb\yct Kuramı ve
Ycrctıcılık Süreci" (19691 edir kltcp!crıylc Krcpcenkc. önemli kuremsal
soru :ıl ere deÇ!inmişt 'r � 1970 yılınde ycyınlcncn "Yazarın Yaretıcı Kişi liÇ!I
ve Edebiyatın Gelişimi " en önemli kitaplerınden biridir. Bu kitabınde
Hrcpcenkc. Puşkin; Gcgcl, Lev Tclstcy. Dcstcvevski. Gcrk i. Şclchcv,
Fi:ıdsvev. Fedin ve dohc bircek ccÇ!dcs vczcrı ele cılır Edeb"yot olgusu­
nu incelemed'3 tc.r ihsel fonks!vcnlcrın iikelı'!ri üzer;ne önP.mli rnekeleler
yazmıştır. Ayrıca 19. yüzvıl Rus klasikler! üzerine deri'n bir crco;tırmcsı
vardır. "Ö lü Canler V3 Gcnol" (19521 . "Goııcl'uri Ycrntıcıhl:ıı" (19541 ve
1S63 yılınde yczdıÇ!ı "Lev Tc!stcy Nasıl Bir Scnctcıydı?" edir kitaplerı bu
cclışmclcrınc örnek kitcplcrdır. (Krctkcyc Litereturneye Ensiklcpedlyc,
Cilt' 8 ,Moskova 1975. s. 329-3'301.
(261 M. Khrcpchenkc "The Writer's Creative ındividuclity cnd the
Development c f Litercture", Prcgress Publishers Mcsccw, s. 329-30.

31
olan Vasilcenko, bir köy ayakkabıcısının oğlu olarak dünyaya
gelm iştir. 1904 y ı l ı nda öğ retmen l i k yaptığı köylerde devrim
propagandası yaptığı icin 1906 yıl ı nda tutuklanmış ve a ncak
1908 yılında. tutukl utuğu bittikten sonra yeniden edebiyat ca­
lışmalarına ve öğretmenliğine dönebilmiştir. O dönem yazar­
ları nı n çoğu gibi Vasilcenka da 1. Dünya Savaşı yılları nda
cephede savaşmıştır.
1900 y ılında edebiyat calışm al arına ba şlayan Vasiicenko,
1911 yılında ilk kitabı "Eskizler"i yayınlamış, a rd ı ndan 1915
yılı nda "Hi kayeler" adlı kitabı yayınlanmıştır. "Hikayeler" ki­
tabında k ı rk kadar öyküsü va rdır. Yapıtların ı n çoğ u n u eki m
devrimin den sonra vermiştir. Dönem inde cok usta b i r yaza r
olarak ta nındıpı ndan, o ldukca ün yapmıştır. Yapıtlarının he­
men tümünde köy ve kent y aşa mındaki avdın kesimi vermiştir.
Gen'iş halk k'tlelerinin demokratik özgürlü_ğ ü ici n ; toprak ağa­
lığı ile, sınıf farklılığı ile b unları n sosyal ve ulusal boyu n duruk ­
•larıyla sava şım vermiştir. Bu konuları iceren "Muiik leri n Arit­
metic'ii" (1911) "Ba h a r Eskizi" l 1915) , "Yetenek" (1924). "Basur­
man".(1919) aibi vapıtları önemlidi r. Vasilcenko ayrıca bir cok
da ovun yazmıştır. (27)
Vasilcenko'ya cok benzer olmakl a b i rl i kte. belki de 22
yıl daha fazla yasa mışlığın verdiğ'l yapıttarla a d ı nı daha cok
dı.ivurmuş olan Alni (187 8-19 54 ) . Tacikistan ve Uzbekistan d i l­
lerinde va p•tla r vermis bir yazard ı r. Asıl adı Sadriddin Said­
muradovic olar. Aini. köy köke n li bir yazard ı r. Buhara medre-­
sesinde .okumuş ve i l k şii rini 1894 y ı lında yayı nlam•ştır. Uzun
y ı l 'or Buhara 'yı a nlatan şii rler vazan Aini·, 1 9 17'de Sovyet dev­
rimi He b i rl i kte daha önce süraün qönderi ld iği Semerkand 'daki
hao;s ha neden cıkmıstır. 1919-1921 yılları arası nda Tacik ista n'­
da " Devri min Bavra aı" ndlı bir derai cıkarmıstır.
Ger�ekci b i r bn k•sla ele a ldıöı "Tek" a d l ı uzun öyküsüyle
birlikte Aini'nin "Kö'e'er"l 1934l ve " Dohunda" odlı romanların­
do kP.nrtıne ö?:aü varattıöı tioler. Tacikistan halkının yüzyıllar­
d ı r süreoelt'm savsı m · n ı . kolhazların zaferine kadar geniş
b 1 r pPrc:rıı::-k tifl e nrtnvo kovmaktçıdır.
"Tefec inir. Ö lümü" (1939) a dl ı öyküsünde Ainl. clmrRiğfn

(27) Kratkaya Litereturnaya Ensiklopediya, C ı lt ı. Moskova 1 975,


s. 869-870,

32
derin bir çözümlemesini ya pmış. bunun &kim devrimi sonra­
sındaki yok oluşunu in celemiştir. "Taci kista n Ha lk Ka hra­
ma nı Ternur Malik" ( 1 944) adlı ta rihsel bir incelemesi va rdı r.
1948 yıl ı nda n yaşa mının son ayia rına kada r ise a n ı ları nı yaz·
ma kla uğraşa n Aini'n i n "Taci kista n Edebiyatında n Örnekler"
adlı bi r de a ntolojisi va rdır. (28)

Bunin ve Kuprin ile, devri m sonrası ü l kesin i terketmekten


başka hiç bir yönüyle benzeşmeyen ve toplumcu gercekç.ilik
a kımının gelişmesinde büyü k katkı ları olan Aleksey Nikolaye­
viç Tolstoy ( 1 883-1 945), özelli kle ü lkesine dönüşü nden sonra
olgunluk dönemini yaşa m ış bir yaza rdır.- 1 905 yılında edebiyata
ş i i rıe başlaya n A.Tolstoy, ilk şiirlerin i topladığı " Li rika" adlı
kitabını 1907 yılı nda yayınlamıştır. 1908'de "Niva " adlı ed-e­
biyat dergisi nde "Eski Ku le" adlı öyküsü yayı nlanmış, bunu
"Soroci Skazki" adlı (1910) öykü kitabı izlemiştir. A.Tolstoy·a
ün kaza ndira n romanları ise "iki Yaşam'' (191 1 ) ve "Topa l Ağa ' '
(1912), da ha çok taşra soylula n n ı n kendi iclerinde cöküşlerini .
küçük çevrelerindeki Iki yüzlülükleri n i konu a l ı r. Bu ya klaşı mı
i le A.Tolstoy, ek im öncesi Bunin'in ve Cehov'un savaş açtığı
"soyluluk anlatı mı" edebiyatma ya kın bir cizgidedir. a m a yine
de A.Tolstoy, i l k öykülerinden başla mak üzere hemer-ı tüm
yapıtlarında M . Gorki' nin etkilerin i taşır. A.Tolstoy' u Şolohov
l le birlikte devri m sonrası edebiyatın en büylik yaza rlarında n
biri yapa n baş yapıtları, savaşın geti rdiğ i yoksulluk ve acıları
işleyen roma nlarıdır.
Aniatı sa natının hemen her türü nde ya pıtla r veren A.Tols­
toy, otobivoqrafik roma nları nda Dostoyevski'yi a nd ı ra n içsel
çözü mlernelere gir işmiştir. Ayrı ca', ü n lü ingi liz ütopik roman­
cısı A.(? .Wells tü rü nde Mars gezegeni insa nlarını dnlata n kur­
gu rom a n ı da yazmıştı r.
Paris'te yaşadıÇjı yıllarda yazdığı "N i kita ' nı n Çocukluğ u"
(1921 ), otobiyografik bir roma ndır. Zaten bu romanın hemen
a rdında n . 1 923 yı lında da Rusya'ya ger:i dönmüştür. "Nevze·
l'iov'un Serüveni-ibikus" (1924) adlı roman ında A. Tolstoy, 1 .
Dünya Savaşı'nın hemen bitimi nde. Sovyetler Birliğ i'nin dev-

(2BY Kratkaya Litereturnaya Ensikıopedıya, Ciıt' ı. Moskova 1975.


S, 1 1 0- 1 1 1 - 11 2,

33
rim s�n rası, 1 91 7-1 919 yılları a rası kargaşasını ve bu a rada
Ba ltık'da n Odessa'ya, orada n da ista nbul'a kadar uza nan bir
ma cera n ı n baş kahra ma n ı Simon iva novic Nevzorov' un a n ıla­
rını a nlatır. Romonda a niatılma k istenen, devrim sonrası orta­
ya çıka n eski d üzen ka lınt;la rı n ! n bir süre d i renmeyi başa rabii­
meleri ve sonunda sürgü n yo: u n u seernek zorunda kalmaları­
d ı r. Ro ma n Tü rkçe'de "Bozg u n " adıyla , Fikret Saha Berke'nin
çevirisi ve N il Yayınları (1 965) ta rafından yayın la n mıştır.
A.To!stoy, Sovyet rı::>ma ncılığın ı n en veriml i yaza rla rın­
da n biridir. Sözgel.imt "Kızkard eşler", "Ekmek"(1937) , "O nse-·
kizi nci Y ı l " ( 1 927-28), "Bula n ı k Sa ba h "l1940-41 ) gibi bi rçok
roma na i mzasını atmıştır. " Ekmek" a d lı roman ında, Z.aritsin
kgsabasın : n beyazla ra karşı savu n ulması n ı a nlatı r.
Ama Aleksey Tolstoy'u roman sa natının en büyüklerinden
biri d urumuna getiren "Azap Yolla rı "( 1941 ) ve "Büyü k Petro"
(I. Petro) adlı romanlarıdır. "Büyük Petro" üzerine 1 6 yı l ca lışa n
A.Tolstoy kitabın biri nci c i ld i n i 1 929-30. i ki n ci cild i n i 1 933-34
ücüncü cildin!i ise 1944-45 yılları nda yayın la mıştır.
Ekim d.evri mi sonrası hemen ilk dönemde , varola n burju­
va edebiyatı, devri mden ya na olma k veya karşı olma k
g ibi bir· i kilem içine d üşmüştür. Bu da doğal ola ra k devrim son ­
rası romanları kökten etkilemişti r. Bu aeoişi en iyi ya nsıtan
yaza rla rın boşında da Aleksey Tolstoy gelir.
A.Tolstoy, ele aldığı her konuyu ren kli ve neşen a nlatımıy­
le ol<ura suna r ve okuru tüm bu özelli kleri n altı nda, ola ğ a n­
üstü yalınlığ ıyla kavra r, Sözgeli m i "N ikita'nın Çocukluğu" ro­
ma nında (aslı nda daha çok uzun bir öykü niteli ğ i nded i r bu
kltap) Rusya'nın büyüleyici b ! r bati mlernesi vardır ve Prişvin'i
a ratmayacak doğa betimlemeleriyle A.Tolstoy, Prişvi n'den
fa rklı. ola ra k doğayı halkla bütünlayerek ya nsıtır.
Genell ikle roma nlarında ve · uzun öykülerinde A.Tolstoy,
devrim öncesi Rusya'nın gercek bir ya nsımasını veri r. Bunun
dısında. kökler i nden ve sın ıfla rında n kopmuş ayd : nları. ne
ya pa caöını saşı rmış soylula rı g özler ön ü n e serer. Sözgelim i ,
"Eski Yol" a d l ı yapıtında A.Tolstoy. " M a lary.a'ya ya ka la nmış
ola n ve gözlerinin· önünden es ki meden'iyetleri n kalıntıları a kıp
geeerek Akdeniz'de qemiyle do laşa n Fransız Paul Torin'i o nla­
N. Paul Torin. gemide, yaşa m ın a nla msıziiğı d uyg usu içinde
ölür. Bu roma nla r bize, ister istemez, "u mutsuzla r kuşa.ğ ının"

34
gercek atası Bunin'in San Fra nsisloolu Beyefendi romanını
lıatırlatı r." (29)
Aleksey Tolstoy, özell ikle devrim öncesi Fransız gercekci­
leri nin etkisinde kal[Tlış bir yaza rd ı r. Devrim sonrasında da bu
klasik qercekc iliğe uzun· süre sad ık ka lmıştır. Ama devrimden
sonra, i l k ya pıtları nda görü!en üslup kaygusunun kal madığı
gözlenir. A.Tolstoy aynı za manda acımasız bir yergi ustasıdır
da. Bu a nla mda Zola ile birlikte, insa nlığın gözleri önüne
ca nava riaşmış bir yı ğın örnek sunan iki nci yaza rd : r denebilir.
H ic değ ilse, Sovyet edebiyatında bu yöntemin ustasıd ı r. Ania ,
A. Tolstoy'un gercekcil'iğ i, Zola 'da olduğu gibi salt ya nsıtma
kura mına dayan maz. Onun yapıtları "aynçı tutma k"ta n ö\e.
işlev gören yapıtla rdır ve natüra lizm i le uza kta n ya kınd a n il­
g isi yoktur. Çünkü A.Tolstoy'u n ya ratıcı lığı, olumlu bir yaşa m
a rayış!nda oda k!a nır ve bu ekim devrimi sonrasında da gide­
rek çıüclenir.
Aleksey Tolstoy icin insanlık sorunları, bireyle devlet il iş­
kileri öneml i konulard ı r. Ama· o, bu nl.arı Dostoyevsk i ta rzı
bir ya klaşımla izlemiştir. "i nsan ı ele a l ı r, a ma bu insa n, ta ri­
h i n ya ratıcısı olan, adına ta rih den ilen sürekfi evrim halindeki
orga nizma nın bir öğesi olan insa n değ il, yaratıcı lığın merkezi
olan soyut insa ndır". (30) .
Roma ncı lığ·nın şaheserleri olarak kabul ed ilen üclemeleri ;
"Azap Yol u" ve " Büyük Petro", roma nları A.Tolstoy'un b i rey
ve devlet il işki lerini en çok irdeled iği yapıtlarıd ı r.
" Büyük Petro" roma n ında A.To!stoy, kendinde n önceki
yaza rla rı da etkilemiş olan Ça r I . Petro dönemini a n latır. Saray­
Iann görkemıı yasa ntısına. soyl uların SO!'umsuzca eğlenişleri ne
artık kendini bde idare ed emeyen parlement.::ıva doğru
ba şaşağı çıiqişi A. Tolstoy, Iva n Brovk·ln ' i n yoksul bir
köydeki kulübes inden başlaya rak gel işti rir. Roma n Petro'nun
kişillğ.ind� odakla nır. I .Petro d a ü l kenin gid işinden hoşnut de­
Q i ld ir. ve çıelip çıiden elci ler a racı lıqıyla ta nıdığı Ba ,tı Avrupa 'yı
kıska nma ktad r r. Bu kıska nçlıkta n da öte, be!ki de bir czlemd ir.
1 . Petro'nun ama cı ülkesinin d ı sında yaşamak deq:ildir kuşku­
suz. Onun asıl istediği, ü l kesindeki parcalanmışl:ğın , bozuk-

{29) K. Zelinski, "Sovyet Edebiyatı" C�w: Fundo Savaş, Konuk Yayınları.


Haziran . 1978. s. 141 -142.
(30) K, Zelinski. o. g. y., s. 147.

35
l :.ığ u ıı giderilmesidir ve bun u n ioin de kend isine batıyı örnek
a t ı . ıi.,.\.ır. Roma n, Petro'nun, dönemine göre ilerici ola n yönle­
.

rıyie ta nıtı lmosı ve Petro'nun kişUiği'nıin incelenmesi üzerine


kurul udur. " Büyük Petro" roma nının en büyü k başarısı. 1 7.
yüzyıl Rusyosını tüm fırtınaları, entrikaları ve doğası içinde
gözler ör\üneı sermesidir.
Ad ı n ı di nsel bir metinden a la n "Aza p Yolu" roma nı, ic
savaş dönemi n i n tüm ayrı ntı larını ya nsıta n bir desta n niteli­
ği ndedir. A.Tolstoy, daha önceki geleneksel kahra ma n tipi nin
dışına çıkarak, özellikle Katya v e Daşa kızkardeşleri romand.:ı
ön pla na çı ka rtır. Yeni Sovyet d üzeninin doğuşundaki a narşiz­
mi sıklı kla işleyen A.Tolstoy, bireysel istem ile va rılabilecek
nokta ları açıklamaya ça lışır. Sovyet edebiyatı acısında n çok
önemli bir yer tutan bu roma n, yen i kurula n bir devletin tüm
a cı larını ve ma lolduğu tüm değerleri. bütün cıplaklığıyla a n­
latı r.
Topl u mcu gerçekçilik icin şöyle yaza r A. Tolstoy: "Sa­
natım ız bütünüyle ha lka a ittir. Anca k, bu, ideolojik ve estetik
özün d eğerinin anıl aşılabilmesinden, zıevk a lı n ması gerektiği
a nlamına gelmez. Asla!" (31 )
Aleksey Tolstoy'da n çok fa rklı bir yerde olan ve daha
çok belqesel nitel:ikteki roma nı "Çi mento" (1 925) ile ta nınan
Fedor Vcısilyeviç GIOdkov (1 883-1 958) bir roma ncı ola ra k değil
de, daha çok "Çi mento"' adiı belgesel bir yazı nitel iği taşı­
yan romanın yazarı olara k a n ı lmaya değer bir yaza rdır.
Rus-Sovyet yaza rı olan Gladkov, 1 930 yı lında ilk öyküsü
ola n "Ayd ınlığa Doğ ru"yu yayın l a mıştır. i lk öykülerinde genel­
l i kle i.s ci ve köylüleri n ca lışma yaşamla rını konu a lan Glad kov,
daha cok doğa lcı özell i kler gösteri r.. E kim devrimi nden sonra
ise, büyük ve kesin bi r dönüşle ca ğının olayına ilg i göster­
mişti r.
"Çi mento", Sovyet edebiyatında olduğu kadar batı ede­
b'yatında da önemli yer etmiş bir romondır. Roma nın ko­
nusu, ic savaş sonrası bir çimento fabr ikasının yeniden üreti­
me a ecmesini icerir. Yani bir d iqer deyişle. Gladkov romanın­
da ü l kenin devrimden sonra yeniden yaratılmaya ca lışı lmasını

(311 M. Khrcpchenko, "The Writer's Creative lndividuc l ity cnd the Deve­
lopment of Litercture", Prograss Publ ishers, Moscow, s. 1 75.

36
konu eder. Romanda , sosya l ve psikolojik sorunlar açık ve
kesin olarak ortı:ıya konmuştur. "Çimento"da, kollektif ça lış·
ma nın önderliği nde fa bri kada k i kazanımla r ve bunun başarıl­
masında Hleb Çuma lov'un etki nliği işlenir. Bu a rada Hieb
Çuma lov' un ka rısı Da ş.a'nın a ktif bir kadın işçi ·alması, ro­
ma nda iki nci ka ra kter olara k ortaya cıka r. Ma ksim Gorki
Çimento icin: " Bu�gercekten büyük ve güzel bir kitap . . .
Hieb, roma ntik bir kahra man d a olsa, keSin hatlarla veril miş,
a ma böylesi de gerekl i .. , Daşa -o da çok başarılı ... " (32) der.
Gork;'nin etk isi a ltında yapıtla r vermiş ola n Gladkov'un
este,i k v e sa natsal değeri eleştirmenlerce zayıf ola ra k nite­
lenmekle birlikte, yine de "Ç imento". hôlô Sovyet edebiyatının
klôsik yapıtla rı arasında sayı l rno kta ve her yıl yeni baskısı
yapılma ktad ı r.
Gladkov. " Çimento"yu yazdıkta n sonra "Yürek Kanama­
sı"l1928) adlı uzun bir öykü yı:ıza r. Yaza rla r, eleşti rmenler ve
okuriorio g irdiği ta rtışma larda Gla dkov, kendi topl umcu ger­
çekçi ya klaşımının yöntemleri ni ortaya koya r, savunur. 1932
yil ı nda "Küçük Üçleme" adlı bir öykü· kitabı yayı nlanır. Bu
kitapta yer alan öyküler, 1 926-1930 yılları a ras ında yazdığı
üç uzun öyküsüdür.
Böyle dar kapsa mlı bir kita pcık içi nde çok önemli bi r
romancı olarak ortaya çıkma ma kla birl i kte, aynı geleneğ i n
sürdürücüsü olan Be�orus-Sovyet yazarı Zrnltrok Byadu lya
( 1 886-1 941), 1 91 0 yılında yazın yaşa m n a başla mıştı r. Y.apıtla·
rını Rusça ve Belarus dilleri nde veren Byadulya, i l k l i rik öykü·
leri ni " Gözlemler" adı a ltı nda 1_91 3 yılı nda yayınla mıştı r. Dev·
rim öncesindeki sa natı, karşıti klar ve çel işki ler üzerine otur·
tulmuş bir ya pıdadır. Bu dönemlerdeki en iyi öyküleri; " Pyat
Lojek Zoti rki" (1 912), "Malenk!e Drovoseki" ( 1 9 12), " U mo­
rilsya" (1913). "Na Ra jdetsva k Sınu"' adi! öykü lerid i r.
Byadulya 'nın yap;tları nda izlen im cJ.I i k, özeiii kle şii rleri nde
kendini gösterir. Ama öykülerinde de izlenimciliğe rastlamak
mümkündü r. Ekim devriminden sonra yapıtlan nda yeni bir dü­
zen ve uyum baş la mıc;: kendi ya n lışlarını tek tek düzelterek.
Sovyet yaza ria ra katılmışt ır. Roma ncı olara k Byadulya'nın
" Yazep Kruşinski" adlı i ki ci ltl i k romanı va rd ı r ( 1 929-1922). Bu

(32) MakSim Gorkı, "Toplu Eserleri", Cilt 29, 1 955 Moskova, s . 438-439.

37
romanında Byadu lya . karşı devrim h a reket;n in yapısını .orta­
ya koymakta . burı uva u l uscularının s ın;f savaşım ındaki ko­
nu mlarını n başa rı i ı bır tablosunu cizmektedir. (33)
Tüm dü nyada 1 958 yı lında " Dr. J ıvago" ( 1 95-/ ) romanıyle
Nobel Odülü'nü aldıktan sonra bir romancı olarak tanına n Bo­
ris Leon ieıloviç Postern ek ( 1 890-"1 960), Nobel Odü lünü alıncaya
değin şa irl igıyle ook önemli çı kışlar yapmış b ir yazardır. (,;ok
küçü k yaşlarda sa natic ilgilenmeye başlayan Pasternaı�· ın,
cocuklugu nda çok iyi resim yaptığı söyienı.r. A N . Skryabina'­
nın etkisinde müzikle de uğraşa n yazar, 1 809 yıiında t.ı;r y a n ·
dan müzi kle uğraşırken. bir yandan da felsefe tarihi ile i:gileri­
meye başlamıştır. 1 9 1 2 yıl ında Alma nya'ya gıider ve yoz sö­
mestriııde Mar iburg Ün iversıtes inde Yenikantçı düşünü rler­
den Germono Korena ile birl i kte çalışır. 1 9 1 3 yılında " Li rika"
a d l ı i l k şiiri yayı n lanır. 1 9 1 4 yılı nda da Moskova Ün iversıtes ini
bit irdiğinin ertes i yıl ı ilk şiir kitabı ."Bulutlardaki i kiz ler" yay ın­
lanır. Bu n u izleyen yıllarda Posternek fütürist olarak tanınan
ve aralarında Aseyev. Bobrov g ibi şa irlerin bu l u nduğu "Tsentri­
fuga" grubuna katılır. i ! k ş iıir denemelerinde Blo k'un etl\is i
vardir.
Pasternak, 1 9 1 7 yılının yazında " Ka rdeşim Hayat" şiir
kitabına başlar. 1922 yıl ında yayınlanan bu k,:tapda ki şi irler
tam bir şiirsel karmaşa lık içinded i r. Ş i ir:ler, içinde çözülmesi
güc .olan anlamlarla yüklü c ü m leciklerle doludur. Devrim i n
hemen ertesi yazında yazılmış olmakla birHkte b u ş i i rlerde
dış dünyaya karşı olağan üstü bir umursamazl ık egemendir .
1 920'1i .yıll a rdan sonra Pasternak, tarih m i, şiir mi biçi­
m i nde bir ikilem içine girer. Bu durumunu en iyi "Hava Yolu"
( 1 9241 adlı öykü kitabında dile getirmiştir.
Posternek'ın özell i kle romanla rı . Sovyet rej iminin ilk yıl­
larında k i devrimci rıomantizmine ters düşecek ölçüde temkin ­
lidir. "Yıl 1 905", "Teğmen Sch im idt" ve özel likle de " Dr . J iva­
go" rı::>manl arında s u rekli canlı tuttuğu kon u. yiti rilen bı · r şeyin
yerine başka bir şey koyabi lme kayg usudur. Anca:k. yine de
dönem i nde yeterince değerlendirilerneyen ve h atta salt ide­
oloj i k olarak ya nlış alg ılanan Pasternak, batının Nobel Ö dülü­
ne layık görül müştür.

(33) Kratkaya Litereturnaya Erıalklopedlya, Cilt ı. Moskova, 197 1 ,


s . 810-811 ,

38
Posternek'ın 1958 Nobel Edebiyat Öd ü lü' n ü alması ve
" Dr.J:ivago" romanının · bu lvar roma nları gibi oiağan üstü bir
ü n kaza nması, onun adına büyük ha ksızlı k olmuştur. Çünkü
bu gelişme, Posterne k'ın en önem l i yönünü şa irl ıği n i perd ele­
miştir.
Pasternak'ın , şiirlerinde olduğu gibi, tüm yap,tlarında de­
rin bir tarihsel l irizm vardı r. Ama . bu l irizm in !içinde, katı eş şaş­
maz bir gözlem sık sık kend i n i gösterir., Bu yönüyle Paster�
n a k, çağdaşları içinde önem l i bir yaza r olarak ortava cı kar;
cü nl'ü yaşad ı ıli ortarnı :cinde katı bir edebiyat okulu ıle derin
bir devrimci romantizm arasmda ki yoğun calkentının tam
ortasında yetişmiştir.
Pasternak, bir yazarda o!ması gereken duygu ve i nsa ncıl­
l ığa sah i p bir yazardı r. Beiki devrimi yeterince k.avrayamadığı
savunulabilir ve bu onu " Dr .Jivago" roma n ın ı yazmaya ka
dar götürmüştür, ama bir yazar olarak tü m Sovyetler Birliği
ve bütı dünyasında ki ününü yazar usta lığı lie koruyab�miştir.
" Bana kalırsa , d iye yazıyor K.Zel inski, bu romanı ( Dr.Jivago
-Mi) yazmasının başlıca nedeni, Posternek'ın h er türl ü dev­
rime özel1ıikle de sosyal ist proleter devrimine yabancı olma­
sı, devrim öncesi Rus şrırine t.ağl:lığıdır." (34)
Öte yandan Metcenkıo'nu n (35) Posternek üzerine dü­
şüncesi ise şöyledir: "Boris P.cısternak sosya list edebiyatın
en yetenekli temsilcilerinden birid ir. Bu da cok kesi n l lkli bir
biçimde be lirtilemez. Çünkü, yaşadığı zaman ve toplum dil imin ­
den onu cı karmak ve gercek!erin üzerinde ucmak a nlam ına
gelecektir ve yaş.am ve sa nat a rasında h ic bir i l işki yoktur dü­
şünces ini destekleyecektir". (36)

(34) K. Zelinski. a. g. y., s. 1 64.


(35) Aleksey ivanovıc Metcenko: (doğ. 1907,). Rus-Sovyet edabiyat tarih­
cisi, "1917-1924 yılları arasında ilk Sovyet yönetiminde Mayakovskl'nin
Sanatı" (1950) adlı doktora çalışması vardır. Doha sonra bu doktora tezi
"Mayakovski'nin Sanatı (1917-1924) adıyla kitap haline gelmiştir. Doha
sonra yine Mayakovski üzerine "Mayakovskl'nin Sanatı (1925-19301" (1961 )
ve "Mayakovski'nin Sanatı Üzerine Makaleler" (1964) edlı Iki kitap ve
Gorki, Blok, Tolstoy üzerine maka leler yazmıştır. (Kratkaya Litereturnaya
Ensiklopediya, Ci lt 4. Moskova 1971 , s. 8131 .
(36) A . 1. Metcenko, Oktyabr, No: 6, 1967, s. 199. Alıntıyı yapan: M.
Khrapchenko . "The Writer's Creatıve lndividuality and · the Development
of Literature", Translated from the Russian by Natalie Word, Prograss
Publishers Moscow, 1977. s. 204-205 .

39
Parterne k okurunun ka rşı sında sorumluluğun u bi,l en bir
yaza rdı r ve ATolstoy'un "Sa natçı okurunu a rdında n çağı rır,
ve ne za man ki a rdında i kiyüz değil, iklıyüz milyon insqn oldu­
ğ unda, sanat yaşa mının en ü.st geril imlinded ir." (2·7) bel irle­
meSii n i n bilincindedir.
" Dr.J ivago" rooma nında Pasterna k. Tolstoy'cu geleneğe
ba ğlıdır. a ma bu ba ğlı lık sözgelimi ŞoLohov'un ba ğlılığında n
fa rkl ı bir ba ğlılıktır. Pasterna k, Şolohov'da n fa rklı oiarak,
Tolstoy'da kı "Şiddet karşıtlığı" kavra mın ı ya n lış değerlendir­
miş ve d üzeltmeler yerine vermeleri da ha ön plana a l ara k,
ya nlışlığa düşmüştür. Aynı ya nlışlığı, da ha önce değindiği miz
gibi, Bunin'de de görmek mümkündür. Böyleli kle de Paster­
nak, ya nlış vergiı:ı in ulaştığı bir noktaya kendiliğinde n gel ­
mişti r.
6 Kasım 1 958'de Pravda ' n ın yazı işleri ne yazdığı mektup­
ta Pasternak " . . . Roma n ı mın çevresınde gel işti rilen siya sa l
ka mpa nya n ı n kaza ndığı boyutl a rı görünce ve Nobel Edebiyat
Ödülü'nün bono veri lmesinin çok çirkin son u elara va ra n siya�
sa l a maçlı bir kara r ,olduğu ka nısına va rı nca, ki msenin zor­
lamasıyle değ il, kendi irademle, ödülü reddetti ğimi bildiririm,''
diye yazmıştır.
Da ha önce de değindiğ i miz gibi, bugün anladığ ımız
a nlamda topl umcu qercekcilik i le, Sovyet devrimi nden hemen
sonra gel işen edebiyatta görülen roplumcu gerçekçilik an la­
yışını her yönüyle ka rşılaştırıp, toplumcu gerçekçilik adına
somut bir sonuca gitmek mümkün değ ildir. Böyle bir ka rşı­
laştırma n ın cı kmaza g ireceği en önemli nokta " ka hra man"
sorunudur. 1 . Dünya Savaşı a rdından köklü bir değ işiklik ve
a rdında n da icsavaşı yaşa mış bi r · toplumun edebiyatında sa­
vaşın izlerini taşıya n ürü n lerin sayıca çok olması doğa l olsa
gereki r. Nasıl ki, Fra nsız devri mini a nlata n bir çok roma n
yazıldıysa, Rusya 'nın o yı l larda ki ka rgaşasını da a nlata ca k
roma nlar yazı laca ktı, nitekim yazıl mıştır da. Anca k, bu dö­
nemde yazı la n roma nlara en büyük eleşti ri "ka h raman" kav�
ra mı nda n gelmekte ve bu sanki toplumcu gercekcil, iğin vaz­
geçilmez koşuluymuş g ibis ine kim� yaza rla rca sürdü rı.i l meye,
kimi yaza rla rca da eleştiri lmeye deva m edil mektedi r. 20. yüz-

[37) A. Tolstoy, Complete Works, Vol. 13, p. 173 (in Russian). Al ıntıyı
yapan: M . Khropchenko. A. g. y._ s. 1 75.

40
yılın başlarında Rusya'da hızla gelişmeye başlayan toplum­
sal hareketler ve bunun yarattığı tedirginlikler, aba rtılmış
ka hrama nlar yarattığı gibi.. abartılmadan yazıldığında biie
örnek kişilikleri olan kimi savaş kahramanları ortaya cıkar­
m ıştır. Bu, roman adına eleştiri konusu ya pılabi lir, a ma top­
lumcu gerçekçilık adına bu yönden yapılan sald ı rılar ve yine
toplumcu gerçekçilik adına yaratılan "soyut" kahramanlar,
bugünkü anlamıyla toplumcu gercekci sanatın dışında ele
alınması gerekli ta rtışmalardır.
Herha ngi bir roman icindeki başki şi', yan i kahraman . ya�
za rın onun varlığını ortadan kaldıra cak biçimde bir müda­
halesine ra ğmen kendin i göste rir. Roman içinde kahramanın
(veya kahramanların) bulunması. okurun dikkatini bir noktaya
toplaması acısından önemlid i r de. Yaz�r. roma nında ki kişi·
lere birta kı m özell i kler yüklemedikce, romanda karşım ıza kar­
maşık veya belli bir düzenle c ı kocak olan bu kişilerin ta nın­
ması gücleşecektir. Her ne kadar yazar okura kahrama nının
tan ıtma işin i birtakım s i mgeler veya isimlendirmelerle sağla­
yabilse de, bu . l'..ahramanlarının eylemsizliği gibi bir teh likeyi
de berebarıinde getirebil ir.
Tomaşevski'ye göre (38} " Bir öykünün kurulabi lmesi
icin olumlu ve olumsuz kişilere gereksini m vard ı r. Okurun .
bazı kişilere ka rşı bir ya k ın l ık, kimi lerine ka rşı da bir itme
duyması, ister istemez okuru n a nlatılan olaylara duygusal
acıdan katılmasına ve k işilerin yazgısıyla ilgil enmesine l ne­
den olur." (39) Ama bu her za ma n yazarı n yarattığı bir kah -

(38) Borls Vlktorovlc Temaşevski (1 890-1957) : Rus-Sovyet edebiyat tc­


rihçisi ve dilbilimcisi. 1908-1912 yıllerı erasınde Sorbonne üniversitesinde
Fransız edebiyatı üzerine çalışmıştır. Ilk mckclesi 1 915 yılnıdc "Apollon"
dergisinde ycyınlcncn Tornaşevski 1 921 yılınden sonra, tüm ycşcmı
boyunce kendisini oyclcyccck olon Puşkin üzerine çclışmclcrınc baş la­
m ıştır. 1 928 yılınde "Vczcr ve Kitap. Tekstoloji Makaleleri'' adlı kitabı
v.oyı nlcncn Tomcşevski, uzun süre tekstololi üzerine çalışmıştır. "Şiir
Uzerine" (1929), "Şiir ve Dil" (1 959) gibi şiirin genel sorunlerı üzerine
kitaplerı vardır. Kuremsal olcrck yazd ığı "Edebiyat Kurcmlcrı . Poetikc"
adlı kitabı 1 925 ve 1939 y ıllerınde olmak üzere Iki kez bcsılmıştır. Torna­
şevski 'nin yapıtlerı Frcnsızcc, Almcncc. ltclycncc, Cekce gibi çeşitli dil­
lere çevrilmiştir. (Krctkcyc Litereturneye Ensiklopedlyc, Cilt 7, Moskova
1971, s. 570-7 1).
(39) B . Tomcşevski, "Temcbilim", çev: Adnan Benk, Vedat Günyol,
Çcğdcş Eleştiri, sayı 3, s. 60.

41
roman olmayıp, sözgelimi Serafimovic'te veya Furmanov'da
olduğu gibi gercek yaşa mda n a i ın mış kahramanlar oıabil ır.
Her iki yazarın da eie altlığı kişiıer, birer haık kahra manıdır.
Onların kahra manlıkları ti.ım Rusya halkını iig .lendı rmektedir
ve belgesel n itel:k\edir. Kuşkusuz, gerek Serafimovic, gerek­
se Furma nov ve hatta iieride ele a iacağımız ve kendi yaşa­
mını a n latacak olan Ostrovski kahra maniarına kendi d uygu­
larından ve hayra n l ı klarından katkıda bulunmuş�ard ır, ya da
en azından kahra manlarının b i rtakım insa n i zayıflıkianna yer
vermemişlerdir. Ama bütün bunlar top!umcu gerçekçi liğin özel­
l iğ i değil, o dönemin özel koş u lların ın gerel<tlrd iği özell ikler
olarak düşünülmelidir.
Kahraman kavramı kon u sunda bel ki de en iy i çözümle­
rneyi Christopher Ca udweH yapar: " Ka hrama nın yaşamında
icgüdüsel a raciarı ile çevresel va r lığı öyle birleşmiştir ki.
onun çevresi üzerindeki etkisi çevresinin onun üzerındaki
etkisinden daha fazladir. O halde kahra ma n ın çevresine
hükmedi p •onu şekillendiren bir insan olduğunu söyleyebili-­
riz"(40).
Gerek Kozhuk, gerekse Capayev bu ta n ım a ltında e!e
a l ındığında, her iki kahra ma n ı n da, kahra ma n olarak orta ­
ya cıkma larının, kendi bil inelerinin ve istemlerin in dışında
bir olgudur. Serafimovic'ten ve Ostrovski'den farkl ı olara k
Furmanov, kah ramanını takm a bir isimle değil. do grudan
kendi ismiyle romanına a l mıştır. Belgesel roman yazmoda
Gladkov ile ayn ı çizg i içinde olan Dim itri Andrayevle Furma�
n ov ( 1 891 -1 926), otobiyografik ve belgesel n itelikteki roman:
"Capayev" ( 1 923)'de içsavaş yıl larını a n latır. icsavaş sıra�
sında, doğu cephesinde sağ l ı k memuru olara k görey yapan
yazar, romanının kahra ma n ın ı oradaki komutan ı v.r: Capa­
yev'den esinlanmiştir ve romandaki Klickov da kendisid ir.
Mücadeleci bir kiş�liği olan ve yaşa mın ın sonuna kad<:ır
ülkesindeki devrim hareketiyle ilgi lenen Furma nov, edebi­
yat yaşa m ına okul yıllarındaykan atıl mıştır. 1 9 1 7 yılına k·� dar
bir şiir (D. D. Efremov'un Anısına, 1 91 2) ve bir de in celeme
(Stıra Ka rd eş Mezarl!q•, 1 9 1 6). kitabı vayın ianan Furma­
nov'un, savaş günl üklerini tuttuğu "Günceler" ( 1 91_4-1916)

(40) Chrlstopher Ccudwell, " Ölen Bir Kültür Üzerıne Incelemeler", cav:
Mehmet Gökçen, Metis Ycyınicrı, Ekim 1 982, s. 39.

42
kitabı ölüm ünden sonra, 1 929 yılın da yayı nlanmıştı r. Fur·
manov'un ilk yapıtları nda klasik Rus edebiyatının etkisi ve
bununı getirdiği demokratik bir eğilim göze çarpar. Daha
sonraları ise, giderek ileride hep ku lla naca ğı an iatım bıci ­
m ine; otobiyografıık.
- belgesel ve· çözü msel a n latım bicimıne
yaklaşır.
Eki m devrim inden sonra ise Fu rmanov'un tek tema ' sı
devrim olmuştur. Devrim yıllarında ve içsavaş yıll arında Fur­
manov'un çeşitli gazete ve d ergilerde 130 ma kalesi yaym­
lan mıştır.
Furmanov'a en büyük başarısı nı, daha önce değind iğ imiz
"Çapayev" romanı. iie, " isya n " ( 1 925) roman ı kazandırmış­
tır. Her iki romanında da yazar, devrim i ve devrimin kahra.­
mcn!arını anlatır ve kahramaniar kendi yaşamındaki gercek
kişilerden a l ı nmışlard ır.
Toplumculuk mücadelesi ve bunun somut olara k ger­
çekleşmesi, toplumcu gerçekçiliğin bu ü l kede, devrim e yü ­
rekten inanmiş insanlarca ben i msenmesine en büyük neden­
lerden biri olarak, halkın içinde varola n pota nsiyelin uygu­
lanabil irliği gösteril mektedir- K urulmakta olan bu yen i dü­
zenin geleceğine inanan yazarların toplumcu gercekciliğe
katkı ları, bireyin toplum karşısındaki konumunu irdelemeyi
amaclayan roman sanatında, örneğin, insa n ların binlerce
yıldir süregelen yaşa mları i çinde, d iQer insanlardan aldığı ve
topl umsal eşitsizliğe daya l ı m irası; bencil, ka ba, hoyrat ve
bast:rı lm amış güdüleri insan b i l iiıc1nden sil meye doğru yön­
·l'e ndirme çaba ları olara k gösterilmektedir.
Topl umcu gerçekçiliğin bir aşam<:ısı sayıl an, kimi za­
manlarda da bir başka söylen işi olara k ka bul edilen bu ca­
bo. i l k kez 1 932 yılında "Literaturnaya Gazeta "da isimlendi­
rilmiş ve Sovyet yazarların ın 1 934 yılındak i kurultayında
kavra m ve yöntemleri sapta n a ra k ben i msenmiştir. Aynı ku­
rultayda konuşan M aksim Gorki ta nımı şöyle dile getirmiş­
ti r: "Top!u mcu gerçekçilik, yaşa mayı bir eylem ve yaratışın
amacı, doğa gü cleri önünde i nsanın zateri icin sağlıklı ve
uzun bir yaşa m icin, varolman ı n büyük m utluluğu icin, en
değerli bireysel vatanekierin kesintisiz gelişimid ir."
6. Sovyet Yazarları Kongresinde de yazarl ar, şu soru­
nu gündeme getirmişlerd ir: " M i lyonlarca insa n ın yaza rlardan
v e ya pıtlarından istediği, yaşa m ı n en geniş biçimde ya nsıtıl�

43
mas ıyle birli kte, genel a nlaşmazl ıkların, sorunlann ve bun­
ların kara kterleri n i n de veri l mes idir. "
Rus v e Rus-Sovyet edebiyat tarihinde yalnı zca b i r tek
kongreden bile bu ve buna benzer binlerce ta n ım ve anlatım
cıkartı labi lir. ı;Jütün bunlar, yeni bir sanat akımının ortaya
cı kışında verıolan gerekli kura msal eklemelerdir. Kuşkusuz
bunlar karmakarışı k bir biçimde ve a rd ı ardına ortaya cık-
- ma ktadır ve bunun doğal sonucu olara k da edebiyata yoğu n
b i r ic potansiyel kaza nd ırm a ktadır. Ve bu geliş im, giderek
kahraman kavra m ı n ı n değişmesine ve hatta Ehre nburg'un
"Pa ris Düşerken" roma nındaki baş kişisi Lucien gibi s ına­
dan bir burjuvaya dön üşmes i g i bi bütünüyle a ltüst olacaktır.
Kahraman kavramı, Rus-Sovyet edebiyat kuşağında
önemli bir yer tutan ilya Grigoriyevic Ehrenburg'un ( 1 891 - 1 967)
roma n larında olduğu g i bi, ya doğrudan yazarın tutumunu
yansıtmaya ya da Şolohov'da olduğu g i bi sırada n i nsaniarı n
g ü n l ü k yaşamiarına dönüşmeye başlar.
1 908 yılı nda Rusya'daki devrimci hareketlere ka rışması
yüzünden Paris'e kocan ve calışn1Jiarını orada sürdüren
Ehrenburg, i l k şi irini 1 91 0 yı l ı nda Pa ris'te yayınlamıştı r. Y i nel
Paris'te. i l k ş i ir kitabı "Yaşıyorum" yayfn lanmıştır. Da h a sonra
da "Çalışma G ü n leri"(191 3), " Cocu kluk"( 1 91 4) adlı şi ir ki­
tapiarı yayı nlanan Ehrenburg, bu şiirleriyle pek d i kkati çek­
memiştir.
1 . Dünya Savaşı i le birli kte Ehrenburg'u n toplumsal ba kış
acısı da değişm iş ve bu etki a ltında 1 91 4-1 91 5 yılları arasında
yazd ığı şiirleri n i "Arefe Üzerine Şiirler" ( 1 91 6) başlığı altı nda
bir kita pda toplamışsa da, bu şair olarak ta n ınmasına yet­
memiştir.
1 91 5-191 7 yıNarı arasında "Rusya Sabahı" adlı bir Mos­
kova gazetes inin savaş muh abirl iğin i yapan Ehrenburg' u n
yazar olarak ü nlenmesi, savaşa karşı yazdığı roma nlarıyle
olrnuştur.
"Y ırtıcı Kuşlar, adlı rom a n ı nda Ehrenburg, devrimden
hemen sonraki yıll arda küçük b u rjuva lı kları n ı sürdüre n tipierin
yen iden ortaya çıkışını ele a lır. Ron1ln ı n kahrama n ı Artem,
olumlu bir tiptir. Artarn' i n tek ve en büyük kusuru. kişisel ya­
şamdan "yoksu n olmasıd ır. Böyleli kle, olumlu ama, kusurlu
rom a n kahrama n ı kend i n i d uyurmaya başlamıştır. Anca k,
d a h a ileride göreceğimiz Fadeyev'den farklı olarak Ehren-

44
burg,aşırı d uyarlı. sinirl i , kendi kendıin i cezalandıran, karma­
şık d uygular icindeki bolşevi kl eri ele a l ı rken a ba rtıya kacmıştı r.
Ama , 19. yüzyıldan beri sü regelen geleneksel Rus edebiyatında
ve daha sonraki devrimle birli kte gelişen Sovyet edebiyatında
ka hrama n l a rı n ele .all ımşı abartı l ı bi'Cimde sürdürülürken,
birden _ b ire s ı radan bir kiŞiy i kahra ma n yapma n ı n güclüğü
Ehrenburg'u da zorla mış olsa g erekir.
Ehrenburg'un gel iş i m çizg i s inde diğer yazariara göre bir
farkl ı l ı k varsa. bu, yaza rı n hem gazeteci , hem romanc ı, hem
de şai r olmasından kaynakla n ma ktad ı r. Her ne kadar savaş
dönemi tüm Rus ve Sovyet yaza rında görülen bir özellik de
olsa Ehrenburg konulara yaklaşı mıyla kend ine özgü bir çizgi
oluşrurabilm iştir. Za man za m a n doğa'lcılığa koca n kişisel
ba kış acısıyla olayları değerlen d irirken döneminin siyasal fao·
l iyetlerinde de etkin rol oynayarak bu çizgisi n i pekişti rmiştir.
Ehren burg ' u n çizgis indeki fa rklılık, olay lara ya klaşımı ndaki
öznel tutumdur. Böylelikle de, d a ha önce de belirttiğ imiz g ibi,
kahramaniarına da bu öıjnel l i ğ i yansır.
Tüm d ü nya n ı n kaynadığı b i r dönemde cok dolaşmı ş bir
yazar olara k Ehrenburg . hemen tüm yapıtl arı nda savaŞı ve
savaşın neden lerini i nçelemiştir. Savaşın nedeni ona göre
açıktır: Kapita l izm.
Anca k, ilk yapıtla rında, sözgel imi "J u l i o J urenito"da
(1922) henüz olgunluğa erişmemiş bir başkaıldırı egemendir.
J ul i o J u renito'nun öğrencisi Fransız Aishi, öldürdüğü Alman·
ların d işleri nden bir kolye ya pmışt ır. Roman. bir etkileşim
çerçevesi içine yerleştirilmi ştir ve J ulio J u renito savaş son­
rası Avrupa' n ı n göbeğ inde doğmuştur. Yapıt. J ul.iıo J uren ito
n u n kargaşaya boyun eğen y aşantısın ı n tra j i k noktalan ışıyh:ı
biıer.
"J ulio J urenito, kuşkusuz, sadece Rus edebiyatında değ i l ,
Avrupa edebiyatında da, savaş sonrasının. yerini bul a maya n ,
savrulmuş Batı entelijansı:ya sının r u h h a l ini n en panlak
anlatı m'd ı r. Bu kitapda herşey vardır: Uygarlığı n nimetlerine
karşı ilgi sizlik, sinizm. acı bir a lay, d uygusal l i r izm, umutsuz·
ıl uğun neşesi, herşey. Bütün bunlar Avrupa burjuvazis iniri
yaşamı üze�i ne pa rlak gözlem ler, aykırı düşü nceler. canalıcı

45
ayrıntılarla a n latı l ırj hem bir itiraf, hem bir verg i, hem bir
şiir, hem blir güld ürüd ü r eser.(4 1 )
Aynı yıllarda Ehrenburg'u n sanatı kapital izmin eleştirisi­
ne ve bu rjuva kültürünün açmaziarına yönel ir ve bütünüyle
düzyazıya döner. Ama, sözgelimi " Trinadsat Trubok" (Onüc
Pipo. 1 923) veyci "Trest D . E." (O.E. Tröstü, 1 923) romanların­
da yoğun bir Avrupa hayra n l ı ğ ı vard ı r.
iki savaş arası dönemde yazdığı yapıtlarıyla Ehrenburg,
hem batının hem de kuruluş u n u sağlam temellere oturtmaya
cabalayan gene Sovyet Cumhuriyetinin yaşam bicim!erine d uy­
g usal bir bakış acısıyla yanaşır. Gerek kapitalist dü nyaya , ge­
rek sosyalist dünyaya, her ik isine birden bir güvensizliği var­
dır. Bu yıllarda Ehrenburg'un y apıtlarındaki diyaloglarda veya
betimlemelerde sık romantik ögelere rastlanmaz, ama bir bü­
tün olarak konuya yaklaşımı romantik bir bak ışı içermektedir.
Ehrenburg, bir yanda insanlığ ı n birbirini böylesine ac•masızca
kırması na karşı nefret d uyarken, öte yandan bireylerin acıkir
konuml·arı nı, sanki bu olayların doğal sonucu değilmiş gibi.
soyut olarak ele a l ır. Gene dönem Ehrenburg'da bir ucarılık
sözkonusudur ama, giderek b u tutu mu terkeder.
1 921-1924 yılları arasında Berlin'de yaşayan Ehrenburg,
buradc "Ruskaya Kniqa" ( 1 921 ) ve "Novaya Ruskaya K niga"
dergileri n i yayınlar. 1 924-1 923 yılları arası nda sosyo-psikolo­
jik romanları "Yağmac ı "( 1 925) , ve "Ak ıp Giden Sokakl·arda"
f1 927) romanıarını yazar. Bu romanlarda da henüz Ehrenburg,
Avrupa hayra n l ığını, özellikle de teknolojiye olan hayranlığını
gizlevemez.
1 932-1 933 yıllarında Paris'te yaşayan Ehrenbura. bu kent­
teki ilk romanı olan "ikinci G ü n"ü yazar. Y ine K. Zel inski'ye
qöre bu roma n , Ehrenburq'un sanatı nda kesin bir dönemeci,
aynı za ma nda da, oerceqi sodik bir biçimde yansıtan. Ehren­
burg'un en gercekc:i yapıtlarından birid ir. (42)
·

1 940 yılında Ehrenburq ü n l ü üçlemesinin ilk kitabı "Paris


Düserken"i yazar. Savaş vıllarında. iki nci büyük kitabı olan
" Fırtına"vı tasarlar (1 946-47) ve vazmaya koyulur. Savas son.
rrısı nda da. bu üclemenin son kitabı "Dokuzuncu Dalga"
( D ipten Gelen Da'ga, 1 951 -52) roman ın ı yazar.

(41 ) .K. Zelinskl. a. g. y . , s. 268.


(42) K. Zelinski, a. g. y .. s. 270.

48
Ehrenburg'i.ı dünyaya ta n ı ta n en önemli romanları bu üc
nehir roman ıdır. Bu üçlemesi ona d ünya edebiyatında de­
ğişmez bir yer sa ğlayan yapıt lardır. D üşü ncelerinde gid erek
sağlam bir tutarlılık sağlayan Ehrenburg'un son kitabına
kadar değişmeyen özeiLği, a n la tım özelliğ idir. Kahramanla rının
ic dünyalarıyla hemen hiçbir kon uyu yans1tm az. Bunu,
kahrama nlarının roman icindeki ka rşı l ıkl ı konuşmala rıyla
sağlar. Kahrama n ların roman i cindeki ruhsal d urumlarını tan ­
rısal a n la tım yöntemiyle açıklamak yer:ine, nesneler üzerinde
yoğun ve ça rpıcı bir a n lat!m kura ra k. dolaylı bir a nla tım
yolunu · secer: "Polonya ova l a rı gözünün önüne geldi. Kül.
kan . . . Paris ne olacaktı? Kestane ağacının a lt ndaki sıra ne
ıOiacaktı? . . . Hayır, Mado ile Paris' i birbir,: nden ayırma k ola­
naksız! . . Onunla yine o s ıraya oturabilfr m iyd i? Nerede!" (43)
Ehrenburg'un nesnelere yakla şımı, nesnelerin ta n ımların ­
dan ve betimlenmesi nden soyu t bir kavrama doğru geçişi,
Rus--Sovyet edebiyat geleneği içinde a l ışılmadık b ir cıkıntı
yapar: " Louvre müzesindaki heykeli a n ı msadı, her gezmeye
gidişinde heykale bir göz atardı. Sanki zafer ucarak gel iyordu .. .
Başı yoktu, yüzü, kolları yoktu zafer heykelinin, ya l n ız kanat­
l a rı vard ı . Ne kadar geride kaıl mıştı o günler! Ba rış vardı
yeryüzünde o sıra1a1r . . . "(44)
Bir diÇier büyük roman ı olan "Paris Düşerken"de Ehren­
burg. 2. Dünya s avaşı öncesi F ra nsa'yı , Fra nsız burjuvazisinin
yaşamını, devlet yönetimin in a cizliğini ve Fra nsız yurtseverleri­
n i n öd ü nsüz savasımını a n latı r.
" Lucien, 'Pa ris. Düşerı<en'in tra j ik kişilikli kahramanıdır.
Ona. romanın temel kişisi d iyebiliriz, Çünkü diğer kişilikler ve
olaylar qenell ikle on un çevresinde. onunla olan i l işkil erine gö"
re bel irllenir. Başka bir deyişle, "Paris Düşerke n'in en cok
işlenmis. kişiliöi. tüm ayrıntıl a rına kadar belirle nmiş kişisı
Lucien'dir." 145)
Gerci okur Lucien'e hiçbir zaman ya kınlık duymaz ve
belki :ıcın icin onu Anıdre ile karşılaştırır da, ama böyle bir
yaklaş!mla Ehrenburg, olumlu ka hraman gereklil iğini sınırlı

1431 l !yc Ehrenburg, " Fı rt ın a csv: Aydın E mec, Sesyel Vcyınicr, Ikinci
"

Basım, Mcvıs 1976.


1441 J.ıyc Ehrenburg. c. g. y.
1451 Atcci Behrcmcğiu, "Lucien Ye de Bıreyeilik ve Faşizm", "Senet
E meği", Ekim 1978, Say ı : B, s. e'.

47
da olsa yok etmiştir- Çünkü, Lucien üzerinde d u ru rken yazar.
öte yandan Michaud'u, Den ise'i. Andre'yj ister ·istemez öne c ı�
karmaktadır. Jea n not'un a n n esi Clemence'in bir saat gibi
kısa bir sürede, M ichaud He konuşması ndan sonra değişmesi
ve oğlunu kaybettiği halde, oğlunu kaybetmenin sucunu da
grevci'lere yüklernesi gerekti ğ i halde kalkıp Michaud i le bir­
l i kte grevci işeilere söylev vermeye gitmesi, abartıl ı bir işleme­
d i r. Ama bunun yanında, bir ucak şirketinin sahibi olmasına
rağmen Dessere.- u macı bir k apita list olarak değil, tam tersi,
insa n ı n gizliden gizliye hayran l ık d uyd uğu bir iş adamı olarak
ortaya cıkar. Böylel ikle de E hrenburg . romanlarında müthiş
bir denge sağlamayı başarı r. Lucien belki bir Kozhuk vey:::ı
Ça payev değild i r ama, onlard a n daha canlı ve somut old uğu
kesindir.
Ehrenburg, 1961 yılından yaşamının son yılına kadar
yazdığı ve bircok yazarı i ncelediği yapıtı " insa nlar, Yıllar ve
Yaşam" (1 -6 cilt- 1 961�1 966), o dönemi n edebiyatını bi r yana
b:rakıp, tek tek yazarlar üzerinde öznel bir biçimde d urulduğu
Icin eleştirilmiştir.
Ehrenburg, nehir roman adı verilen bu üçlemes inde ya ­
lın ve biraz da doğalcı bir anlatım tekniği kullanmıştır. Bu ro­
manların Sovyet edebiyatı icindeki yeri, geleneksel edebiyatın
sürd ü rü l mesinin yall! sıra, tarihsel olayl arın bir belqesi niteli­
ğini taşıması acısından öneml idir ve toplumcu gercekcil i ğin
başyapıtları a rasındadır.
i lya Ehrenburg ile aym yaşta ol masına' karşın. ünü onun
kadar yaygı n olmayan Gürcü-Sovyet yazarı Konstantin Slmo�
novlc Gamsahurdlo (doğ, 1 89 1 ) edebivat calısma.ıarına 1914 yı­
l ı nda başla mıştır. ilk kitabı " Gördüğüm Ül ke" 1 924 y ılında
yayınlanmıştır. ve ceşitfi öyküleri icerir. Ardından 1 925 yılında
Oionis'in Gülümsemes i" adl ı romarn yayınla nan Gamsa hur­
dia'mn en önemli romonı , 1 935-1936 yılları a rasında yayın­
lanan ve Rusça'ya 1 936 yılında cevrilen, üc ciltl ik "Ayın Ka­
çırılması" adl ı yapıtıdır.
Eski düzen ile yeni düzenin çatışma larını konu a la n bu
romanından sonra Gamsah urdia . " Destin itsn Vel ikova Mas�
tera" adl ı tarihsel bir roman yazm ıştır(1939) . Bu roma nında
da yazar. Gürcistan halkının, çarl ı ğ ı n feodalizmine karşı
d i renisi n i . çarl ığın merkez bask ı gücünü ve o dönem halkının
kültürünü yansıtmıştır. J 946-1954 yılları a rasında yazdığı b'ir

48
diğer tarihsel roma nı " inşaat işeisi Davi " döl"! ciltt1r ve 1 1 ,
yüzyıl G ürcistan halkının ulusal bağımsızl ık sava şını konu
a l mıştır. Daha cok u l usal edebiyatının çizgi leri içerisinde kalan
ve taşra 'Rusya'sını tarihsel yönüyle an latan Gamsa hurdia,
çeşitli halkların edebiyatındon oluşan Sovyet edebiyatma ti­
pik bir örnektir. Çünkü, devrim öncesi de Rusya'da çeşitli
ha lkra rın edebiyatları sözkonusudur; bu edebiyat. değişik
etni k grupla rdaki. birbirinden -cok farkl ı estetik geleneklerden
doğan bir edebiyattır. Devri mle birli kte bir bütü nleşmeye gidil­
mesinin . u l usal edebiyatl a rın özgün öze l likleri n i yitireceği
inancına karşı olarak Gams a h u rdlia örnek gösteri lebi l i r.
Öte ya ndan. Gamsa hurdia'dan bütün üyle farkl ı olarak,
taşrada n Rusya'ya doğru bir gelişimi kon u alan "Ücra Kö­
şen in insanları" roma nının yazarı Aleksandr Georgiyevic M a­
lişkin ( 1 892- 1 938) . 1 9 1 6 yılında . Petrograd: Ü niversitesi ni bitir­
diği yıl orduya yazılmış ve K a radeniz kıyısındaki cephelerde
savaşa katı lmış bir yazardır.
ilk öyküleri olan "Stulovskie Svyatki " ( 1 9 1 4) ve "Aşk
l l ces i " ( 1 91 5) yapıtlarında Malışkin. Mokşa nsk kentindeki yaşa­
mını a n la tır. Öykülerinde bu yaşa mın karanlık ve b unaltıcı
yönleri ön plandadır. Taşranın b u boğ ucu ve ted irgin yaşantısı
' ileride ona ü n l ü roma n ı "Ücra Köşe nın insa n l a rı"nı yazdıra­
caktır aynı za manda .
Daha sonra . öğretmenlikle u ğ raştığı yıllarda Mal ışkin'in
" Da i r'in .Düşüşü" _a d l ı öyküsü y·a yın l a n ı r. "Bu öyküsünde içsa ­
vaş yı l l arının. sanki kulağa kend i l i ği nden çarpan ve çı nlaya n
ritmleri gibf patetik bir hava vard ı r. Mal ışkin bu ya pıtında
ve genel ola rak ilk yapıtları nda tarihsel ana l oii lerin de yar­
dımıyl a . batimiemek istediğ i tüm tabloları . görüntüleri ve
yaşam kesitle rinin ken d i l iöinden oluşan icdüzenleniş i n i , bir­
birinden kesin olarak ayrılan kontr renklerle açıklamayı dene ­
m iştir. " (46)
Daha sonra k i yıllarda verdiği yaptti a rında da Malışkin,
genel ola rak b u ba kışını sürdürm üştür. Sözgeli m i . "Gü neye
Yolcu luk"(1925) adlı öyk üsünde de aynı tekniği kullanı r.
1 920' 1i yılarda ve özellik l e 20'1i yılların son l a rına doğru
Sovyet edebiyatı . tarihsel dönemler a rası ndaki i l i şkiler. ya n i

(46) Krotkaya Literotumaya Ensiklopediya , Moskova 1 971, Cil t 4 , s. 550

49
önceki dönemlerle yaşan ılan g ü n lerin yenı öze ll ikleri a ras�nda.
ki i lişki lerin ortadan kaldırıla mayacağı, ya da değerini yitire­
meyeceÇji düş üncesini taşımakta dır. Belki de bu nedenden ola­
ca k. bu vıllarda verilen yapıtlarda tarihsel özell ikler a ğ ı r bas­
maktadır. B aşka bir deyişle. 20'1i y ı l l ardan sonra Sovyet
edebiyatında tarihsel roman önemli gelişmeler gösterir ve
hatta Sovyet roma n ı n · n belkemiğini oluşturur. Asl ında, Sov­
yet ta rihsel roma n ı n ı n doruğuna u laşması daha i leri k i yıllarda
kendi n i gösterecektir. a ma yine de bu dönem deki roma nlar
tarihi yansıtmayı kendilerine temel a lmış i l k örneklerdir.
Y i ne 1 920'1 i yıll ara özgü b i r başka gelişme de "epik ro­
ınan" ·ı ürünün geLşmesidir. Lev Tolstoy 'un "Savaş ve Barış"
romanı yle ilk tohumla rı atılan "epik roman" türü, 20'1i y ı l l arda
Sovyet ed ebiyatının hemen en cok kulanılan tekni kleri nden
b i ridir. Asl ında, 20. yüzyıl roman tekn i ğ i n i n en öneml ilerinden
biri o!an bu tür. Sovyet edebiyatı ndaki gelişmesini 20'1i yıil ar·
da bulur.
1920'1i yıll ara genel bir bakışı konu a l a n "Sevastopol"
adl ı uzun öyküsü ( 1 931 ) . M a l ı şkin'e göre Rus burjuva aydın­
larının yolu ve aynı zamanda dört y:>l a ğzıdır. "Sevastopol"da
yazar, b i r deniz a layındaki demokrat aydı n kesimin cemberin ­
den bireysel çabasıyla kurtulmaya ca lışan gene subeyın a ra­
yış ını a nlat:r. Bunu ya parken de Malışkin. cıenc deniz asteğ­
men i Şelehov'un kişiliğinde geniş bir insan incelemesine
g i rişir.
Daha önce de değ indiğim iz gibi, Malışkin'in en ünlü
roma nı. ölümünden hemen önce yazdığı "Ücra Köşenin lnsan ­
ları " ( 1 937-38) adlı romanıdır. Roman 1929 yılında geçer. O
yıl icin. "Bütün Rusya top yekün g idivordu . . . ve soruyorlardı­
nereye?"(47) sorusuna romanıyle bir ya nıt vermeye ca l ış­
mıştır yaz ar.
Roma n ı n kahrama nları ndan Pyotr Soustin ve ivan J u rkin,
Rusya 'nın ücra köşelerinden bir yerden. b i l inmeyen b i r yöne
doaru vo!a c ıkarlar. Bu. ü l kedeki yen i d üzeni n get irdiği değ i­
şikliklerden kocmak ve aynı z amanda o değişiklU kleri kayna­
dı nda yakalamak vönUnden bir kac•ş. bir başka deyisle. ko­
va lamaca d ı r. Her ikisi de bulu ndukl arı yaşama tutkuyla bağ-

(471 A. g. Y . • s. 550.

50
l ı d ı rlar, düşü nceleri, idealleri basit şeyler üzerine kuruludur.
Sözge limi, küçük bir ev sahibi o l mak ve oraya yerleşip, ömür­
leri boyunca orada kalmaktır. J u rkin, yanl ız ba ş ı na cal ışan b ir
tabut-yapımcısının kuru. a n la msız ve u mutsuz yaşam: n ı n ta­
dından başka geride h içbir şey bırakmamıştır. Romanın bir
yerinde Malışki n , onun mes·leğ:ine bağ l ılığını, yaşamındaki
büyük sevi ne kaynağı olan usta l ı ğ ı n ı kullanarak yaptığı b ir
tabuta sevine göz yaşlarıyla bakışını a n latır.
Evi nden kopup yaşamlarını b aşka bir yerde kazanmaya
giden bu i ki i nsan. J urkin ve Soust in; gerçekte al ışılagelmiş
yaşamlarından kopup kocan k işiler olarak karşım ıza cı kmaz.
Tam tersi, değ işe n, ama o lumsuz yönde bir değişme gösteren
kırsal yaşamdan duydukları tedirginliktir onları yola düşüren.
Onlar, devrimin kendilerine. yaşantıianna cahillik. önyargılı
yaşam. insa n ların birbiri n i n özel hayatıyla ilgilenmesi gibi
yozlaşm ışlıklar getird i ğ ine ina nmadıkları icin kırsa l yaşamı
terkederler. _Bu gidiş onları büyük bir cel ik fabri kasının yapım
a lanına geti rir.
Yol -:;ulukları sırasında i ki adam da anılarıyle birlikted i r .
Tüccar olan Pvotr Sousti n , pazar yerlerini n kalaba l ıklığını
a n ı msarken, J urki n , cocukla rı n ı ve karısını a n ımsamaktadır.
Her iki insan icin de varocakları menzi lde bir kurtuluş umudu
vardır . ama ticaret düşüncesi ağır basan Soustin icin yen i
yaşamda umduğunu bulm a k z o r olacaktır. J urkin i c i n ise,
çı ittiği yerin yaı::ı a mını yen iden kuracağı bir yer o!masınd.an
daha farklı b i r anlamı va rdır. Para ve göneneli b i r yaşam ı n
kendisine verece ğinden d a h a farklı bir şeyler vereceğ i n i um ­
maktadır. Ve J urkin, yeni d üzen i n kendilerine salt parasal
çıönenc sağ layacağ ı ndan daha fa rklı bir özelli·ği olduğunun
farkındadır.
Rcmanda J urki n , emeğ i n i n toplumsal bir çaba nın parçası
olduğunu farketmesiyle ve bunun kend is i nde yarattığı psiko­
lojik deqişiklik ve sorum lulukla Soustin'den sıyrılarak ön pla­
na geçer. Ve bu fa rkında l · ğ ı , sözqe limi Tişka'nın veya Po!ya'­
n ı n da kendilerine qelmesini sağlar.
Cel i k fabrikası ya pım!ndaki işe gıirdi kten sonra J urki n ,
yavas yavaş inşaat alanının h ızlı calışma temposuna gire r.
Salt iş bulmak .amacıyla yola cıkan bu a ksi adam ı n düşünce­
leri roman sonunda netleşmeye başlar ve yepye ni bir Insan
cıkar ortaya.

51
" Mo l ışkin'in rom<:ınında . ivan Zhurk i n (Ruscası J urkin'dir­
Mi) ile öbü r karakterler. yazar tarafından. tarihsel perspektif
içinde alqılanıp ortaya konm uştur. Zhurkin'in başardığı şey,
en son sonuc değil, insanın sosyal:ist topl u mdaki gelişmesinin
cıkış noktasıd ır sadece. Zhurk in , birçok şeyleri yeri ne getir­
miş ve taşradaki geçmişiyle olan bağla rını koparmış olması­
na raığmen , hayata cok alcak ı:ıönülm davranan biridir.
kendi Jstekleri cok sı nırlı olduğu hÖ�'de, kitlelerin bilgi ,kü ltür
ve I nsana yaraşır bir hayat icin koşa rak ilerlemek icin a lma­
ları gereken yolun henüz ilk evresinıi tamamlamıştır Zhur-
kln . "(48)
·

Rus dilini en iyi kullanan yazarlardan biri olarak a nılan


Konstantm Georg iyevlc Paustovskl ( 1 892-1968). aynı zaman­
da Sovyet vazariarı içerisinde çizgisi en farkl ı yazarlar ara­
smdadır. lik öyküsü 1912 yılında bir K iev dergisinde yay ınla­
nan Pa ustovski, yazarlık yaşam ı n a cok gee başlamıştır. 1920'1i
yılların başında Odessa'da "Monya k" ve Batum 'da "Mayak"
Qazetelerinde çalışır. i l k romanı "Romantikler''i 1 9 1 6- 1 923
yıl l arı a rasında yazmıştır, ama romanın basılışı 1935 yılına
rastla r. Pa ustovs�i . özell ikle ilk öykülerinde günlük konuşma
dilini ve bu dilin etkilerini sıkl ıkla kullanarak, yazıJ arını do­
kunaklı bir aörün ümle çevreler. Sözgelimi, "lşı ldayan Bulut"
( 1 929), "Sıtma " ( 1 925) . "Karadeniz" ( 1 936) isiml i yapıtlarında
·

bu teknik Qöze çarpar


1 930'1u vıHarın başında yazdığı "Kcrra Buqaz" ( 1932) ve
"Kolhida'' (Türkce'ye Bataklık adıyla çevril miştir. ( 1 934) adlı
U7Un övküleri Maksim Gorki v e Romcin Aciland'ın d ikkatini
cekmisti r.
Paustovski. "Kolhida" (Bataklık) adlı romanında Batum
ycıkınlar·nda. Kolhida kasabasındaki bata klık kurutmo calış­
molnrını kon u olm·ştır. Trooik b i r iklime sa hip Kolhida, iiQinc
h:r kmınhııı:Jır. P.atak'ıaın kurutulması halinde böiQede cav,
•limon. �eftol i oibi ürünler veti�tirebilecektir. Pa ustovskl'nin
bu kısa romanı bir macera havaı:;ı ioinde sürer Romanın a üzeı
anlatımı van ında en önemli öıelliği kahramanların doc'iallıkları
icinde verilmeRidir, Gerek Gabunya , aerek Nevskovcı aerek­
se Lapsin yaşamın icinden kopup gelmiş tiplerdir. Lapsin'in,

(48) Boris Suckov . "Gercekciliğin Tarihi", Çev: Aziz Calışlar, Bilim Va­
yınlan: 27, Istanbul, May ı s 1976, s . 312.

52
Kaptan i le Nevskaya 'nın bind iğ i sola binmeyi reddediş i ve
Kaptan ile Nevskaya 'nın ö l ü m ü n eşiğinden dönüşü (49). Ka­
hiani'n_i n, "En klesık edebiyat matematiktir. Geri ka lan her
şey palavra d .r,"!SO) d iyerek d i l e getirdiği ka hraman dışı d uya r­
sıziiğı ya da yazdığı raporu oza nsı bulduğu icin şa irliği bula ş ıcı
bir şey (51 ) olarak gormesi v e benzeri insa n i özel l ıkler kah­
rama nlar arasında paylaşılm ı ştı r. Paustovski'n i n bu romanı,
iki yıl önce yazı lmış olan Şıolohov'un " Uyandırı lmış Toprak"
romanını a nd ı rır. Bu benzer lik, kuşkusuz kon u benzerliği
değ i l, ka h ra manl arın ele alınışındaki benzerliktir.
Paustovski. "Şıarl Lansevii'in Kaderi" (1933) adlı öyküsün­
de, 1 8 1 2 savaşı sırasında Na polyon ord usundan bir a skeri a n -
latır.

1930'1u yılların ikinci ya r ı sı nda Paustovski'ni n cok az


öyküsü yay ı nlanır. Bu yıl lard a yayınlanan önemli öyküsü
«Yaz Günlerhmde (1937) . «mutluluğu» betimler. Bu öyküde­
ki ka h ramanlar birbirlerine karşı son derece- candan ve ic­
ten l i kl idi rler.
Pa ustovski, ressam ve m üzisyenlerin sa natı üzerine de
kitaplar yazmıştır: "Orest Kiprenski " ( 1937), "isak Levintan"
( 1937), "Altın G ü l " ! 1956) . "Ressa m Levintan hakkındaki kitabın ­
da, Pa ustovski, savaşmayı bıra ka ra k sadece seyirci kalmayı
terc ih eden bir kişi n i n ruh h a l i n i cok gercekci ve ayrıntılı
şekilde a n latır." (52)
Paustovski. yazdığı bi rçok uzun ve kısa öyküsünde, "ya­
za rların yaşayışiarını ve onla rı n d üzyazılarını yaratış larını"
a n latmıştı r. (53)
Aslında Paustovski. yen i d üzeni en çabuk özümleyen
yaza rlardan biri olduğu icin k ura msa l bir ya n lışa d üşme ola­
sılığı az olan bir yaza rdı . Yapıtl arı n ı n hemen hic birinde
düzmece bir coşku, gereksiz bir hareketlenme yoktur. Paus­
tovski icin orrıurgasız ideoloji cökmeğe mahkumdur. Bu ne­
denle de o, yapıtla rını bir kuyumcu titizl iğiyle işlemiş ve

(49) Konate ntin Pcustovskl, "Bctcklı�". Çev: Metin Alemdar. Sonct


Emet:jl Vcyınlcrı, Istanbul, Ekim 1 979, s . 63·75.
(50) A. g. y., s. 29.
(51 ) A. g_ y., s , 1 20.
(521 K. Zellnskl, c. g. v . . s 277.
(53) Krctkcyc Litereturneye Enelklopedlyc, Moskova 1971 , CIIt 5, s. 630,

53
sanatsal ögeleri h içbir yapıtınd a ger·i· planda bırakmamıştır.
Bel k i bu yüzden, öncel leri ve çağdaşları içi nde Rusçayı en iyi
kullana_ri yazarların başında gelmektedir.
Yaz.arlığın dolaşmak ve görmekle gücleneceğ i n e i nanan
P austovski, bu anlamda Andre Malra ux 1a da J oseph Conrad
gelenağınde bir yaza rdır. Ama o. Malra ux ya da Conrad g i b i
tüm dünyayı değ il, t ü m Rusya'yı dolaşmıştır. Bütün öyküieri
ve rom anları. karış karış gezd iği Sovyetler B i r liğı'nin değ işik
köşeierinden a ktarımlard ır. " Ba taklık" 'da Kol h ida'yı, " lşıldoyan
Bui ut"da Azak Den iz i'ni "Karaden iz"de Karadeniz\ '"Bir De­
n izin Doğuşu"nda Volga ve Don nehirleri a rasındaki ova ları
a n iatır. Ya pıtlarındaki tüm romantik ögelere rağmen ı.:·a us­
tovski, Ekim devrimini en iyi özümlemiş yazarl ardan biridir.
Bunu öykü ve roma nlarından çok inceleme yazılan nda gör­
mek mümkündür. "Aieksandr Grin'in Yaşamı·· adlı makale­
sinde G r i n ' i değerlendi rişi, Paustovsk i 'nin dünya görüşü n ü
v e sağla m kişiliğini göstermes i acısından önemlidir
.Aieksandr Grin ( 1 880- 1 932), roma nti k bir Rus -sovyet ya ­
za rıdır. Gercek adı Aleksa ndr Stepanovic Gri nevski olan Grin,
"Pantelev' in Sıradan H izmetleri"(1 906) adlı ilk öyküsünü eski
adıyla yayınlamıştır. Daha sonra yazd ığı ikinci öyküsü · ·ital­
ya'da"yı da başka bir isimle yayın iayan G r i n . " Portakall.a r·•
1 1 908) adlı öyküsüyle birlikte Grin soyadını kulla nmaya başlar.
Ekim . devrimine kadar birook roman ve öykü yazmıştır. Ro­
ma nları nda. öykülerinde ve uzun öyküleri nde (povest) Grin'in
· romantik dünya görüşü kend i n i gösterir. Öte yandan Grin,
önem l i bir doğa betimleyicisi ve psikolog olarak d i kkati çeker.
Sanatında Rus edebiyatının geleneksel insancıllığı sürekli
varl ığını korur. Genellikle soyut ola ra k aldığı dü nya olayla rı n ı
l i r i k v e insancıl bir a n latımla okurl arına yansıtmıştır.
Hra pcenko'ya göre okuyueuları ile Grin'in cal ışma ları ara­
sındaki kopukluk, okurlarının istekleri ve gereksini mleri ile
a raları nda doğan fark lıl ıktan oluşm aktadır. Grin, olağan üstü
işler başaran kahramanlarının iclerinde varola n g ücleri ve
soylu sınıf icindeki olağan üstü ola yların betimlemelerini ro­
ma ntik bir a n latı m la dile getirmiştir. (54)

(54) M. �hrcpchenko, "The Writer's Creative ındividuclity cnd the Deve­


lopment of Lltercııt ure", Trcnslcted from the Russicn by Nctc lie- Wıud,
Prograss Publ ishers Moscow, 1977, s. 205.
Paustovski'ye göre ise Grin, Çarlık Rusya'sı n ı n kendisine
acı masızca davrandığı bir yazardır. Henüz çocukken yoneıa .g ı
gercekl ık, çevresindeki, korku nç, daya n ı l maz. orman yusa­
ları n ı n .işlediği ortamda tüm yaşamı boyunca gerceklik
kuşkusu içi nde yaşamıştır. Paustovski'ye göre y ine , soyut
bir d ünyada yaşamanın ' g ü n l ü k yaşa mın socma değersız'
olduğu düşün ü l ü rse, Grin'in soyut dünyaya g izlenişi bağış�
lanabiıl i r bir kacıştı r. Devrim geldiğinde ise, d iye sürd ürüyor
Pa ustovski, devrimden etki lenen Grin; toplumsa l ilişkiler in
olağanüstü karmaşıklığında, herkesin kendine cıkar sağ­
lamak a macıyla davra ndığı bir ıortamda ve herşeyi n ta m
b i r karmaşa içinde olduğu b i r d urumda, kitaplardan ve düş­
lerden kend i n i kurta ra b i l m işti r . Bunun sonucunda da Grin.
devrimi ıicterı\l i kle karşılamıştır. Fakat. devrimı:n geleceği
üzerine i leri sürülen görüşler o n u n icin fazla acık değildir ve
Grin . Pa ustovski'ye göre bu konuda sabırsızl : k gösteren
kişilerin a rası ndadır. Devrim festival g iysi leri içinde ge:me­
miş, aksine b i r cerrah g ibi ya d a kavgadan yeni çıkmış bir
savaşcı gibi gelmiştir. Parlak gelecek G rin'e cok uzak g ibi
görün müştür. Oysa Grin, devrimin i leride beklenen o par­
lak geleceği n i hemen o a nda ve bul unduğu yerde istemek­
ted i r. G ri n ' i n romantikliği bu olayda da kend i n i göstermış·
t ir; cocuk kahka haları ve yaprakları n düşerken c•kardığı
hışırtı lar ile dolu bir gelecekte. kentlerin: temiz havasını solu­
mak, coşkulu bir yaşa m icinele bul unan insa n ların evlerine
g itmek istem iştir. Gercek yaşam Gri n'e bunu hemen vereme­
m i ştir kuşkusuz. Ya l nızca d üşleri onu bu elider kişi ve olayla­
rı n bulunduğu soyut dünyaya götürebi l miştir. Bu sonsuz ve
çocuksu sabırsızl ığı. büyük olaym sonucunu hemen görmP
isteği ve yaşa m ı yeniden kura b ilme n i n çok çaba lamayı gerek·
tirmesi ve lıstelik bunun da: cok uzaklarda o'mas; Grin'e acı
-
vermekted ir. G rin'de her za m a n va rol an ve daha önce d&
gerçekliği redded işine neden olan sab ırsızlık, yen i bir toplum
ku rmuş kişi lerle olar) i l i şki leri nde de ortaya çı kmıştır. Paus·
tovski, G r i n ' i n yaşadığı dönem in a nlamını kavrayamada n öl­
düğünü bel i rtir. Tam kavramaya başlamıştır,belki de yaşa·
mında ilk kez oerceğe ya klaşm ıştır, a ma bu kez de ölüm onu
yakalamıştır. "Eğer ölmeseyd i , diye yazıyor Pa ustovski, özg ür
v e cesur düşünceleri ile gercekliğıi organik bir biçi mde kon-

55
bine eden b i rç.ok yaza rımızd a n biri olara k edebiyat ta rihimi:­
de yer a la b i l i rd i . (55)
2.Dü nya Sava ş ı 'ndan sonra k i y ıllarda Paustovski "Yaşam
Üzerine Öykü" adlı büyük otobiyografik roma nına başlam !ştır.
Altı cilt olan bu roma nlar s ı rasıyla; Uuık Y ı llar( 1945) , Ted ir­
g in Gençl i k ! 1 955). B i l i n meyen Bir Yüzy ı l ı n Başlangıcı ( 1 957) .
Büyük Bekleyiş Zama n ı ( 1 959) . Gü neye Hamle(1960) ve Ülkeyi
Gezinti ( 1 963) isi mleri altı nda yayın ı a n ı rlar. Bu kita plarında
Paustovski . 20. yüzyı l ı n ilk elli yı1l ı ndaki tüm Rusya'y ı a nlatır.
Sovyet roma ncılığında Tolstoy-Cehov geleneğ ine ba ğlı
yazarların sayısı bir hay l i fazlad1r. Bunların içinde en öneml i ­
lerinden b i r i d e Konstantin Aleksandroviç Fedin'd ir. 1 892 y ı ­
l ı nda Vo!ga çevresinde Saratav kentinde doğan Fed i n ' i n i l k
yaz ıları 1 9 1 3- 1 4 yıl ları nda yayı n l,a nm ıştır. Edebiyata olan
ilgisini aile çevresinden ve k üçükburjuva il işki lerinden ka­
za nan Fed i n , 1 9 1 4 yılında Alm a nya'ya gitmiş ve a ncak devrim
sırasında Rusya'ya dönebilm iştir. 1 9 1 9 y ı l ı nda gazete redak­
törl üğü ya pa n Fed i n . 1 921 y ı l ı n d a "Serapiyon Kardeşler" gru­
buna girer.
i l k kitabı " Bakı msız Topra k"d a ( 1 923) eski Rusya 'nın kü­
çükburjuvaları n ı an latır. " Ba k ı m s ız Toprak" kitabı nda Fed in,
A.Remıizov'u n (56) b içim denemeler i n i n etkisinde ka l m ı ştrr.
Bir h i kayeler demeti ol a n bu kitaba gel inceye kadar Fed i n.
kend i dey i m iyle, daha önce hesaplaşmaya g irişarned iği top­
l u mcu gerçekç i l i kle ciddi bir biç imde uğraşmıştır.
Cekoslavak yazar M i roslav Zahr6d ka, "Konsta ntin Fed i n '
in Hama nıarı nda Sa natsal Üslup" ad l ı kitabı nda " Ba k ı ms ız
Toprak" kita b ı üzerine şun ları yaza r: " Bu öykülerde Fedi n'de

(55) A. Ovcharenko, "Socialist Realism and the Modern Literary Process",


Translated from the Russian by lgor Puchkov, Prograss Publishers
Moscow 1 978, s. 190-191.
(56) Aleksey Mihayloviç Remizov (1877-1957): Rus modernist öykücü ve
romancısı. 1902 yılında A. Red'un "Hauptmann ve Nietzche'' adlı kitabını
Rusça 'ya çevirerek edebiyata atılmıştır. i lk özgün kitapları "Lug Duhovniy"
(1907) . "Seyyah" (1918) ve "Ü ç Orak" (1929) adlı yapıtlarıdır. Rus halk
masalları ve söylenceleri, günlükler. dinsel oyunlar gibi türlü alanlarda
yazmıştır. Gogol ve Dostoyevski'ye benzer yönleri varsa da, kendine öz­
gü bir biçim geliştirmiştir. (M i l

56
farklı sanatsa l-düşü nce etkileşim leriyle karşılaşırız. Yazar,
bazen skaz'm (57) orna menta l izm (58) üslubunu . bazen de
dekadan (59) nesrin gösterişli imgeleri n i kullanır; başka bir
a nda da kend ini eleştirel gerçekçi l iğ i n etkisi a ltında bulur.
Bu son u ncusu; üsluplaşma ve biçi msel yetenek olma ksızın,
gerçekçi b:r can l i l ı kla yazı l m ; ş ' Ba hçe' öyküsünde en bel i r­
gin olara k ortaya cıka r. Bu öyküsü günümüz yaşantısma ka­
dar u laşır. " (60)
1 924 yıl ında " Kentler ve Y ıl l ar" romanına başlar, Roman ,
içsavaş ve devrim sırasında insanların acıl arının a n la tı m ı
üzerinde kurul muştur- Sovyet edebiyatında, devrim v e savaş
yıllarındaki aydı n kesimi a n l a ta n i l k romanıdır " Kentl er ve
Yıl lar''. Bu roma n Fedin'e u l uslararası bir ün sağlamıştı r.
" Kentler ve Yıllar" romanının ka hramanı Andrev Startsov. her­
hangi bir i nsandan farklı bir kişi l i k yapısına sa h i p değ ildir:
Herkeste olduğu kadar iyi lik. buna ek olara k a ğ ı rbaşlıl ı k var­
dır. Sıradan bir yaşam ı olan Sta rtsav herkesi sevebi l i r, hatta
her gördüğü kıza aşık olabi l ir. N itek im Marie U rbach'a olan
derin aşkı (!), Rita ile karşılaşı ncaya kadar sürer. Kend isiyle
birl i kte herkesi de a ldatan. a bartrnosız bir küçü kbu rjuva
tipid i r. Startsav : Onun sıradan kişi�i ğ i n i bel i rleyen karşıt
tip ise Kurt Van'dır. Startsav 'un a ksine Kurt Van soyut bir
tiptir. Bolşevi ktir, ama kin doludur. Fedin. ıolumlu ve o lumsuz
tip kavra ml a rıyla romanını geliştirm iştir ve romanın son unda
olumlu yön leri ağır basa r görünen kahraman Startsov , Kurt
Van tarafından öldürülür. Fedi n', romanın son unu acı bir pa­
ragrafla biti rir. Kurı:ıu lama acısından değişik bir özell i k gös­
teren "Kentler ve Yıllar·• roma n ı nda Fedin, olayların örgüsüne

(57) Skcz: Aniatı scnctındc, özellikle öyküde yazarın kişilii:jinden uzak


e lerak ycrctılcn veya bulunan ve bu uzcklıi:jı ccık biçimde belirtilmiş e len
kişisel bir tip. 20. yüzyılın beşlerınde Almcnyc'dc ve Rusya'de erteye ·

çıkmıştır. Bu tipler çci:junluklc clcyı gören kişilerdir. (M i )


(58) Orncmentc lizm: Bezemecilik, ı;üslemecilik.
(59) Dekcdc n: Düşkünleşmiş c nıc·mındc olup XIX yüzyıl senlerınde Fren­
sc'de "Symbcliste" de denilen bir t akım czcnlcrc clcy için verilen c d .
(T. D. K. Sözlüi:jü, 6. Baskı, Ankc rc 1 974, s. 209).
(60) M ircslcv Zchr6dkc, "On the Artistlc Style cr the Neveli cr Kcnstcn­
tin Fedin", Prcgue 1962, L 6.

67
sonda n başlar ve başa doğru götürür. Roman, 2. Dünya Sava­
şı'nın getird iği acıla rı temel a la n ve yan konularla beslenen
·

bir yapıttır.
1 925-26 yılla r ı nda Fed i n'in kırsal kesim üzerine yazd ı ğ ı,
sözgelıimi "Vyaznoy'da Sabah", "Tra nsva l ", " M u j'ıkle(" gibi
öykı.i leri yc.ıyı nla n ı r. Bu öyl<üieJınden "Transval''da Fedin, 'Av·
rupa' tipi yeni köy ağala r ı nı a nlatır.

"Kardeşler" ( 1 827w28) ıoma n ı nda Fedin. N i k:ta ve Rostislav


adlı iki ka rdeşin soyut ara yişl a rını konu eder. Roma n önce
Vo lga kıyı larında. daha sonra da. Ura isk'da geçer. Nikita dev·
rime müzik yol uyla u laşma k isteyen bir müzisyend ir.
"Avrupa ' n m Gaspı" (2 Cilt, 1 933·35) ve "Arktur Sa nator­
yumu"l1 940) roma nlarında Fedin, burj uva dünyas ı nı n geniş
bir eleştirisini yapa r.

2. Dünya savaşı yıllan nda Fed i n, ünlü üçlemesini yazma­


ya başla r: "ilk Sevincler"( 1 945). "Olağa nüstü Bir Yaz" ( 1 947-
48) ve " Alev" ( 1 .K itap "Sa l g ı n" ad ıyla 1 9q1 yılında. 2.Kitap
"Saat Gel d i " ad ıyla 1 9 65 yı l ı nda ya yınla n mıştı r). Bu roma n­
la rında Fed i n, Rus devri mini 1 9 1 0 yı l ı nda n bu ya na ta rihsel
bir ba kış içerisinde ele a l ı r ve 2. Dü nya Sa vaşının biti mine
kadar qetirir. "Olağa nüstü Bir Yaz" roma n ı , 1 929 y ı l ı nda Volga'
da gel işen olayla rı konu a l mıştı r.
Bu üçlemes inde Fed i n, P iyotr Rogo j�n ve Kril izvekov
çevres i nde devrLm önces i döne mden Ikinci Dünya Savaşı 'na
kada r .ola n dönemi, b i r yığ ı n iki nci dereceden kahramo nla bir­
l i kte gözler önüne serer. Fed i n'de ö lçü ve kara rlılık çok
önemlidir. Rogbjin' in kişi l i ğ i nde bunu vurgulaya n yazar,
aynı ba kısla " Kentler ve Yılla r" roma n ı n ı n ·kahra ma nı Star­
tsov'u batimiemiş ve yarqıla mıştı r. işci kesimJnden gelen Ro­
gojin ile ayd ı n kesimden gelen Kril lzvekov a rasındaki büyük
sı n ıfsa l ayrı mı ortaya koya r ve a çı k şekilde Rogo j i n 'i tutar.
Bu, Fed in'in, "sanatın ta rafl ılığı" tutu muna uygun bir dav­
ranıştı r: "Sovyet sa natı ne kitap kurtla rının a raştı rma la rı so­
n unda, ne de termitlerin kapa l ı hücrelerinde doğdu. ic Sa­
vaşın zorlu gü nlerinde � o sıra lard a çok daha gene ola n
bugünün yaşlı Rus yaza rla rı. kend ilerini bir seçme ya pmaK
zorunluluğ uyle ka rşı ka rşıya buldular. Ba rikatın hang i ya n ı n-

58
da yer a lacakla rd ı? Ve seeim lerini yaptı l a r. Yanlış secenler­
de. ya nlışlarını d üzteltmek y ü rekl i l i ğ i n i gösterdi ler. " (6 1 )
Fedin . Sovyet ve Rus-Sovyet edebiyatının gelişim çiz­
g is i nde önemli b i r gösterged ir. Karmaşık evri miyle bu ge­
lişime ışık tutmuş b!r yazard ı r. H emen her Rus-Sovyet yaza ­
rı nın başına ge;en; verıolan geleneksel edebiyat ıie geliŞ··
mekte olan yeni edebiyat a rası n daki boca lama d u rumu, Fedi n '
i n yaşamını v e düşü ncelerill'l yeniden. bel i rlemek zoru ncia k.:ıl­
dığı o a ndan itibaren, içsel saflığı i le yam a n bir savaşıma
g irmesine neden olmuştur. Kendi kendisiyle ola n bu savaşı·
mın d ı şa yansıması ise. Fed in' i daha katı ve kapa l ı bir yazar
durumuna itm iştir. Gercek d ı ş ı ndaki tüm sanatsal yaklaşim·
lara kesin tavır a lara k, iç d ü nyasındaki fırtı nayı bastırabilm iş­
tir, ama bu da·, bir yazarda b u l u nması zoru n l u olan esneklik
ve h�şgörüyü öı:ıem l i ölçüde baskı a ltına a l m ıştır.
Gerçeğin coşkulu bir biç i mde bel i rt i l mesinde ş i i rsel bir
dil kullanıl ması ve si mgelere g ereğinden fazJa yer verilmesi ,
gerek roma nda gerekse öyküde sıklıkla başvurulan b;r yön ­
temdir. Bu, topl u msal v e ekonomik koşullar n e olursa o!sun,
d üzyazının örnek vermekten kocamadığı bir tutum olmuştur.
Sovyet edebiyatında da bu örneklerden biri ola ra k Vsevolod
Vyaçeslavovlç ivonov ( 1 895-1963) gösteri lebil ir.
Çok küçük yaşlarda cal ışma yaşa mına atı lan Rus-Sovyet
yazarı ivanov; tezga htar ya rd ı mc ı l ı ğ ı , tipografcılık, evrak me­
murluğu, tayfa l ı k. kamyoncu l u k ve sirk oyuncu l u ğu gibi işler­
de çalışmıştır. Sibirya'ya, U ra l la ra , Kaza kista n 'a birçok kez
geziler yapm ıştır. 1 9 1 5 yılında gazete yaza rlığıyla yazıya baş­
layan ivanov, i l k kitabı ola n " Rog ulki" de, 1 9 1 9 yılına kada r
çal ıştığ ı "Vpered" gazetesi n i n bası m işlerindeki ca l ışma izle­
n i m leri a nlatır. Kitapta 30 kada r denemesi va rd ı r. 1 921 yılında
çalışmak üzere Petrog rad'a g elen ivanov, burada Maks i m
Gorki'nin yönet i m i ndeki "Sov. Sibir" gazetesinde ça l ı şır. Gor­
ki'nin, iva nov'un yazarlık veteneğini farketmesiyle de yazı ya­
şa mına başlam ıştır. Gorki'nin de desteğ iyle bu ta rihten sonra
uzun öyküler yazmaya başlar. "Partizanlar" ( 1 92 1 ) , içinde
beş öykü bulunan "Zırh l ı Tren 1 4-69" ( 1 922), " Renkl i Rüz-

(61 ) Konstantin Fedın, "Sanatta Sosyalist Gerçekçilik", Çev: Seekin Cı­


lızoij l u Yeni Dünya Yayınları . i stanbul 1 976 . s. 75.
.

59
ger"' ( 1 922) adlı yapıtları cıktıktan sonra iva nov, üc yapıtını
kapsa y an "Tepeler. Paırtiza n Oyküleri" ( 1 923) adlı kitabını ya .
yın lar. Bu kitapları , Sovyet düzyazısında önemU çıkışlar ola­
rak n itelendirilir. Konusunu içsavaş ve halkın toprak mücade­
lesi nden alan " Pa rtiza n Öykü leri"nde yazarın tutkulu ve or­
menta l ist üslubu d i kkati çeker. Ama yine de ivanov, bu tü­
rün en iyi örnekleri n i vermiş bir yazar olara k a n ı l ı r . Maksim
Gorki, iva nov'un bu süslü üsl ubu icin kendisine yazdığı bir
mektubunda şöyle der: " Kend i nizi biraz zorlayarak, çok ke­
l i me kulla nmayı bıra kmanız gerekiyor· .. daha az kel i me kul­
lanı lması i mgeyi daha ca nlı ve etkili kılaca ktır . " (62)
Ama ivanov, daha i leri y ı llardaki yapıtlarında bu tutu­
munu iyice pekiştirmiştir ve dolayısıyla da çelişkilerini ter­
ketmesi mümkün olmamıştır. Devrim hamlesindeki "düş k ı rık­
l ı ğ ı " motifi, N EP'e g i rdikten sonra iva nıov'unı apol itik olmasına
ve insan · biyolojisine ilgi göstermesine neden ol ur. Bu eğili ­
m i n i " G_izin E lleri" ( 1 927), " Konaık'' ( 1 928) . " M i ka i l-Gümüş
Kapı" ( 1 929) g i bi öykülerinde izlemek mümkündür. Ancak,
yine bu dönemlerde yazdığı, "Habu" ( 1 925) . "Ölü Dem ı r"
( 1 928), " Ü l kede Gezi nti" ( 1 930) gibi öyküleri nde, yen i düze n i n
kuruluşu, icsavaş g i bi konuları işlem iştir.
ivanov'a en büyük ü n ü "Zırhlı Tren" adlı oyunu sağla­
mıştır. Bu yapıtı ondaki yazarlık hevesinin somutlaşmasına ne­
den olmuştur. Sta n is lavski o n u n icin: " . . . i nsanın düşleri a ra­
sından devrimi gösteriyor," d i ye yazmıştır. (63)
iva nov'un en üstün ya n ı, halk yığın larını betimlemeyı
sah neye de a ktarmaya cesurca karar vermiş olmasıdır.
ivanov' u n akıcı ve 1 iri k b i r d il i vardır. ama buna karşı n
yazar büt ü n yapıtlarında kend i kişiliğini öne cıkarmakta ro­
ma nlarının ve öykülerinin hemen her köşes i nde va rlığını d uyur ­
maktadır. Belki de bu nedenden. lva nıov'da kişilerin a n latı mı
çok güçlüdür.

(62) Maksim Gorky, op. cit, Vol. 29, p, 406, Alıntıyı ycpcn: M . Khrcpchen­
ko . "The Writer's Creative lndividuclity cnd the Development of Literc­
ture". Prograss Publishers Moscow 1977 s. 137.
(63) K. S. Stcnislcvski. "Mckcleler, Konuşmclcr, Mektuplar, Söyleşiler.'
1 953. s. 773, Krctkcyc Litereturneye Enslklopedlyc, Moskova 1 966, clit 3,
s. 36.

60
Otobiyografik romanı " Fakirin Serüven i" ( 1 934-:?-5)'nl
yazd ı ktan sonra ivanov, tarihsel kon u la rla llgilenmeve başlar.
1 939 yil ında " Parkhomenko" roma nını yazar.
2. Dünya Savaşı 'nda ivanov, savaşın tarihsel sorunları
ve nedenleri üzerine pol itik v e ekonom i k yazılar yazar. Ava­
ca . sözgelimi "Borodinski Cav ı rında" ( 1 943) gibi, öykü yaz­
mavı da sürdürmektedir.
Anı türünde ise ivanov, " Ma ksim Gorki i le Tanışma mız"
( 1 947) adlı 25 y ı l l ı k bir dönemi ele alan bir kitap yazmıştır.
Bu kita b•nda ivanov. Gorki'nin yal n ızca dü nya edebiyatındakı
rolünü değil, aynı zama nda ke ndi yaşa ntısı üzeri ndeki rolünü
de anlatmıştır.
"Berl i n ' l.n işgalinde" ( 1 946) adlı romanında ivanov, ge­
reğ i nden fazla coşkulu bir üslup ve süslemeli bir d i l kullanmış­
tır. · Savaş sonrası yıllarda ivanov . d unya barışını konu alan
yazı lar yazar. lvanov'un yeni rom anı ''H indistan'a Gidiyoruz"
( 1 960), "Fakirin Serüveni" rom a n ı ndan esinlenilerek va� ılmış­
tır.
"Tema'sı nın tekya n l ı l�ğı ve sanatsal menzilinin göreli kı­
salığı, d iye yazar Troçki, ıvanev'un ca.n l ı ve parlak ren klerine
bir tekdüzel i k damaası vurmaktadır. ıvanev ruhsal durumla­
rında kend i l i ğ indendir ve bu kend i l iğindenlik içinde de kendi­
ne karşı veteri nce d i kkatli ve titiz değildir". (64)
Türkmen ista n-Sovyet edebiyatının kurucularından sayıla n
Sereli Kerbatayev ( 1 894- 1 974) , i l k şi irlerini "Türkmenista n''
gazetesinde ve "Tokmak" a d l ı yerel bir dergide yayınla­
mıştır. Bu şiirlerinde yerg i l i bir d i l kullanan Kerbabayev, daha
sonra " Barıs Kızı" ( 1 927l . "Ye n i Bir Yaşama Doğru" ( 1 928) ,
" Kurumuş Dudakl ar" ( 1 929) , "Am udarya" 1 931 ) g i bi daha
d uyqusal şiirler yazmıştır.
ilk i nceleme kitabı "Gerçeklik" ( 1 93 1 ) 'den sonra sıra sıvl:ı
"Kim Kaza ndı?" [ 1 934) . "Sibirya Geyiği" ( 1 937l adı a ltı nda
öykü kitao!arı ve "Bayra m" ( 1 934) . " Satır" ( 1 935) adı nda ro­
manları (povest) yayı nlanmıştır.
Bu yapıtlarıyle Kerbabayev. Türkmenista n'daki aeçm işe
a it izleri ortadan kaldırmaya ve halkın yeni y aşama a l ışmasını
sağla mava çal•şmıştır.

(641 L. Trockı, a. g. y._ s. 66.

61
2. Dü nya Savaşı s ı rasında savaşı a n lata n " Kurba n Dur­
du" ( 1 942) , " Ayla r" ( 1 943) , "Abadon" ( 1 941 ) g ibi uzun öyk üler
( povest), " Ül keye Sevgi" ( 1 94 1 ) , "Kardeşler" ( 1 943) gibi oyun­
l a r, " K i m K i m i"' Seviyor" ( 1 942) g ibi g ı.i ldürü ler yazmıştır.
Tarihsel ve belgesel roma n ı "Kara rl ı Ad ım", üç c i lt ola­
rak 1 940-55 yı lları a rasında ta mamla nmışt ı r- Da ha sonra Türk­
menistan edebiyat n ı n önemli roma n la rı ndan " Nebit Dag"
( 1 957) roma n ı n ı yazan Kerbobayev, roma nında işbi rliği i ç i nde
ca lışmayle eskiyen herşey i n üstesinden1 gelinabiieceğ i
konusunu işrer. (65)
I nceleme üzerinde de C01!ışan Kerbabayev. T·Oistoy'un
"Anna Karenina", "Hacı M u rat", G riboyedov'un "Ak ı ldan Be­
la", Maksim Gorki ' n i n "Ana" ve Puşk i n ' i n, Krilov'un ş i i rleri
üzerine yaz ılar yazmıştır.
Edebiyat yaşa m ı Kerbabayev'e benzeyen Kazakista n l ı
yaza r M u htar Omarkoınovic Auezov ( 1 897-·196 1 ) . 1 928 y : l ı nda
Leningrad Ü niversitesl'ni bitirmaden çok önce, 1 9 1 7 yılı nda
"Enliki-Kebek" adl ı oyun uyle edebiyat yaşa mına başla mıştır.
Daha son ra " Korumasız l ı ğ ı n Yazgısı" ( 1 921 ) . " Ka raş- Karaş
Olayı Üzerine" ( 1 927) gibi b i rkaç öykü yazmıştır. 1 930' 1u y ı l­
l a ra qelindiği nde Auezov'un y i rm i kadar oyu nu yayı nlanmış
durumda d ı r. Bir roma nçı olara k ise Auezov, Sovyet roma ncı­
l •ğı nda epope-roman (66) türünü ilk kulla na n yazar olması
acısından önem l i dir. Auezov 'un "Abaya Yolu" a d ı n ı taşıyan
bu ıı::>ma n ı , Kazak halkı n ı n yaşa m ı n ı yüzy ı l lardı r gelen bir sü­
reç içinde i nceler. ilk cildini 1 942-47 yı1l la rı a rasında yazan
Auezov. roma n ı n i ki nci cildi·r.i 1 952-56 y ı l la rı a rasında tamam­
la mıştır. Cak ya l ı n bir halk dili kuPanan Auezov. "Abaya Yolu"
rom anı çercevesinde Kazak h alkı n ı n feoda lite i l e g i riştiği
uzun savaşı yansıtmaya çal ı ş m ı şt ı r. (67)
Savvet roma ncılığ ı nda "Za manı i l eri!" adlı roma n ıyle
öneml i b i r yer edinen Valentin Petrovic Kcıtayev yalnızca b i r
roman yazarı olara k değ i l , edebiyat üzerine yazd ı ğ ı yazılario

(65) Krctkcyc Litereturneye Ensiklcpediyc, Mcskcvc 1966, cilt 3. s. 496.


(66) Epcpe: (Vuncncc) Ulusları n oluşum ccğlcrındcn söylene söylenege­
len kcşuk . clcğcnüstü ve cek uzun yiğitlik öyküleri . destan. (TOK Türkçe
Sözlük . 6. Baskı, Ankcrc 1974 . s. 271 ) .
(67) Krctkcyc Litereturneye Ensiklcped:yc Mcskcvc 1962. Cilt 1 1 . s . 357-58
da önem kazanmış b i r yaza rd ı r. 1 897 yıl ında;Odessa'da do­
ğan Katayev, yazarl ığa 1 9 1 0 y ı l ı nda şiir yazarak başlamıştır.
1 91 5-17 yıllan a rasında savaşa katı lan ve iki kez ya ralanan
Katayev, savaş muhabiri olara k yazdığı deneme ve yazı l a rın­
da, örneğin " O radpn Mektup", " Mesai Günleri miz" baş l ıklı
yazılarında, cephedeki askerl e ri n yaşantısı n ı anlatmıştır. Ay­
nı s ı ra l a rda yazd ığı "Geceye" ( 1 9 17) a d l ı öyküsünde savaşı
kötüler.
1 922 yılında Moskova'ya gelen Katayev, b u rada 1 923
yılında " Gudok" adlı gazetede çal ışmaya başlar. icsavaş
üzerine yazd ı ğ ı '' Krantsa Deneyimi" ( 1 9 1 9) . "Altın Uc" ( 1 920) ,
" içsavaş Üzerine Notlar" ( 1 924) gibi öykü le rinde, cephe ge­
risi ndeki beyaz o rdunun d u ru munu gercekci bir d i l le ele a l ı r�
ken, yer yer a laycı b i r a nlatı m ı seçmiştir.
1 920' 1i y ı l l a rda Katoyev, "Ostrov Erendorf" ( 1 924) ve
" Demir Hükümdarı" ( 1 924) a d l ı roma n la rı n ı · yazmıştır. Bu ro­
man'a rında. macera ögesi a ğ ı r basan karmaşık bir ö rgü var­
d ı r. Yine y i rm iH yınarda yazd ı ğ ı öykülerinde ise Katayev, in­
sanın yeniden eğitimi konusuna a ğ ı rl ı k verir ve h atta bu dü­
şü nce yirm i l i yıllarda Katayev'de neredeyse tutku halinde­
d i r. "Cocuk" ( 1 929) ve " Nesneler" ( 1 929) adlı öykuleri bu tür­
den ö rne�lerd i r.
Katayev, güldürü türü nd e de "Saka l l ı Bebek" ( 1 924) .
" Maskara " ( 1 927) gibi öyküler yazmıştır.
1 932 yı l ı nda bir mı knatıs fabrikasını gazdikten sonra Ka­
tayev, belgesel nitelikteki "Za manı i le ri ! " adlı Ünlü roma n ı n ı
yazm!ştır. Roma n : nda kitlelerin top lumsal h a reket icindeki
yaratıcı l ı ğ ı n ı ve b i r ya rış Içinde oluşlarını a n latan Katayev,
dev b i r ya pı sitesindeki günlük yaşamı betimler. Roman icin­
de, a y rı a vrı işkolla rında b ulunan kişileri n örgütsel ve ahlak­
sal s3ru nlara bir çözüm pulmak icin gösterdikleri çaba anla­
tıl·r. "Romo n ı n qüclü, yenilikçi bir özelliğ i ola n . yaratcı b i r
s ü reç o'ara k calışma s ü reci 'n i n sapta n ışı. kitlelerin farkı nda­
l ığında, top lumsaf psi koloji.ıerinde yer alan değişmeleri yan­
sıtır:" (68)
Tarihsel niteliQi olan i l k ö yküsü " Rodyon J u kov"u 1 926
yılında ya�n Katayev, dcıha sonra " Beyaz B i r Yelkenl ı"

(68} Boris Suckov . a . g. y., s. 313.

63
(1 936) adlı öyküsünO yazar. Bu öyküsünde Katayev, 1905
devrimi s ı rasında Odessa'lı i şç ilerin savaşım•nı anlatmışt ı r.
Katayev' i n roman kahra manlarını ele a l ışı, oldukca titiz
bir calışman ı n sonu cunda mümkün dür. Bu acıdan bakıldığ ın·
da Serafimovic yada Furma nov'dan farklı bir çizgisi va"dır.
Katayev icin. sözgelimi Kozhuk'u yazmak salt belgesel nite­
l iklerin üstünde özellikler taşı makta dır. "Her karakter, diye
yaza r Katayev, onu yaratan sanatç ı n ı n ruhundan bölümler
taşır. Onu yal nızca bir kah ra ma n olarak düşünmek mümkün
değildir; yazar, kahramanının benliğine 'girmek' ve .ona ken·
d i ruhunda n, duygularından b i rşeyler vermek zorunda d ı r ve
a ncak bunda n sonra kolay yazabi'! i r. Bir yaza r h içbi r zaman
'Ben Sanko ya da M itya hakkında yazacağım' d iyemez. O,
Sanko ya da M itya olamaz, ama onları n yaşa m ına g i rerek,
sanki onlar kendisiymiş gibi ve kendi ka ra kterinden onlara
a kta rma lar yaparak onları tasarı mıl ar. Bu son derece güc
bir iştir ve burada yazar bir ektörün uzma nlık alanı içinde
ha reket eder. Şu farkla ki, t'! ktör Icin bu I ş cok daha basit­
tir: çünkü . herha ngi biri onun icin b i r böl üm yazmıştır ve o,
kendi bölümü ile s ı n ı rl ıdır. Oysa yaza r, karakterlerinin yara­
tımı nda, her b irin in yeteneklerindaki d i ri l iği ve ca nlılığı yaşa .
mak zoru ndadır." (69)
Yaza rlığa Katayev gibi şl i rle başlaya n Ukraynal ı yaza r
Andrev Vasllyevlç Go lov ko , 1 897 yılında kövlü b i r ailenin
çocuğu olarak dü nyaya gelm iştir. ilk şiiri 1919 y ı l ı nda ya­
y ı nlanan Golovko. daha sonra 1 926 yıl ında "Yapabi l i rim"
adlı öykü kitabıyle düzya:nya dön müştü r. Adı nı Rusya'da
duyurmasına da bu kitabı neden olmuştur. Bu kitabını . iç­
savaş sırasında yazdığı "Yoldaşlar" ve "Müh endisler" adlı
öykü kitapları izlemiştir.
"Yabani Ot" adlı romanı n da Golovko. Sovyet egemen­
liğinin kövlere yayılışını a nlat ı r. Bu roman avnı za manda
Ukrayna edebiyatı n ı n en iyi romanlarınd a n biri savılma kta­
d ı r. Daha sonra ise Golovko. "Ana "', "Artem Gamaş" adlı
romanlar yazmıştır. (70)

(69) Velentın Kctcyev . "Çeşitli Notlar", Hudcjestvenncyc Llterqturc


Mcskcvc 1 970, s. 21 (Rusça ) .
(70) Krctkcyc Litereturneye Ensiklcpedlyc, Mcskcvc 1 964, C i l t 2,
s. 229-230.

64
Bir başı<a Sovyet cumhuriyetinden olan ve a n ı lmaya de­
ğer uzun öyküler yazm:ş olan Ermenista n l ı yazar Akseı Ba ­
k unts ( 1 899·1 937), yazarlığa 1 9 1 8 y ı l ında başlamıştır. l i k
uzun v e kısa öy küleri, l irik h a l k ezgilerini v e halk karakter­
leri n i taş ır. Kita plarındaki ana tema, devrim öncesi Ermenis­
t an köy ve ca lışma yaşa m ı n ı içerir.
1 926 yılı ile birlikte Baku nts, " N oyabr" edebiyat grubu­
na etkin bir üye ıolara k kat ı l m ı ştır. Öykülerinde, kapital ızm
koşullarında köylülerin kon u m l a rını işlem iştir. Bu öykü lerin
her biri roma n sayılabi lecek n iteli kte uzun öykülerd : r. Ya­
pıtlarını daha çok kendi dil inde. ermenice veren Bakunts, he­
men tüm yapıtlarını uzun öyküler h al i nde yazmıştır . Öyküle­
r i nde burjuva ul uscu luğunu ortaya koymak ve yarattığı so­
runları ortadan ka ldırmak amacını gütmtiştür. Bakunts, Go­
gol'ün ü n l ü romanı "Taras Bulba "yı Erme ni d i l i n e cev.r­
m iştir.
Bakunts gibi kısaca deği n i l mesi gereken bir başka ya­
zar da Artem Vesyo!ıy'd ı r ( 1 899- 1 939). Gercek adı N ikolay
ivanovic Kockurov olan Rus-Sovyet yazarı Vesyolıy, ekim dev·
rfmine fiilen kat ılmış bir yaza rdı r. Yazarl ığa da ekim devri­
mi nden sıonra başla mıştır. ilk yapıtı "Otları n Kesimi'� ( 1 91 9)
adlı bir oyundur. Bunu ikinci oyunu " Biz" izlemiştir. Daha
sonra Vesyolıy, "Yanan Nehirl er" ( 1 924), "Ana Vatan" ( 1 926) ,
"Vahşi Kalp" adlı uzun öykülerini yazmıştır. Vesyol ıy'ın en
önemli roman ı "Rusya Kanla Yıkanıyor" adlı yapıtıdır. Ro­
man böl ümler h a linde 1 926'da tam ol ara k da 1 932 y ı l ında
yay ı n lanm ıştır. Yapıtları n ı n çoğ unda daha çok ekim devrimi.
ni ve devrim icin veri len savaşı kon u a l a n Vesyol ıy'ın " Gez
Vdga!" ( 1 932) adlı bir de tarihsel roma nı vardır.(71 )
Ya lnızca roman sanatı acsmdan düşünü ldüğünde. di kkat
edi lecek o! unursa, Sovyetler Birl iği'ne bağlı cumhuriyetler
icinden en önem l i örneklerin Rus cumhuriyeti yazarları nca
verildiği gözlemlenir. DiÇjer cumhuriyetlerden. sözgelimi Uk­
rayna. Ermeni, G ü rcü, Türkmen istan gibi cumhuriyetlerden
ü rü n ler veren yazarlarda d a h a çok kendi etn i k grupları n ı n
yaşam biçim leri', i l işkileri v e varlıklarını kanıtlama eQHimi var�
d i r. Kuşkusuz. bu eğilimi aşa n Tacikista nlı Ai n i , Kırgıziste n i l

(71 ) Kretkeye Litereturneye Ensikıepediye, Meskeve 1962, Cilt 1 , s . 944·45.

65
Aytmatov veya Azerbaycan l ı M irza i bra hl mov g i bi yazarl·cr
vard ı r, ama oun l a r, özel likle 1 920-1 950 yıl ları a rasında Rus­
Sovyet yaz.orları n ı n ya nında yok denecek kadar az bir grup
o luşturu rlar. Bu nedenle de, Sovyet romancıl ığından sözedild i­
ğinde. örneklerin büyük bir coğunluğunu Rus-Sovyet yazar­
lar o l u şturmaktadır. Bunun b i rçok n eden leri o lması nın ya nın­
da, sanat merkezinin Moskova ve çevresinden tüm Rusya'ya
yayılması da önem l i b i r nedend i r. Ekim devri m i n i n hemen
a rdından gelen yıllarda devri m i anlata n yapıtların g iderek
azal masına karşı lık, d iğer cumhu riyetlerde bu konularda ürün­
ler verilmesine daha gee başla nm�ş ve doğa l o larak da daha
gecikmiş bir edebiyat ıortaya çıkmıştır.
Bunun yan ı nda, geleneksel Rus edebiyatma bağlı yazar­
l a rı n sesleri n i duyurması Rus-Sovyet olma ları ölçüsünde daha
da müm kündür. Bunun en iyi örneklerinden biri de Leonid
Moksimoviç Leonov'dur.
1 899 yı l ı nda Moskova 'da doğa n Leonov, yaza rl ı ğa
"Krasnıy Voi n " adlı bir Moskova gazetesinde; Laptev . Lapot,
La-ev gibi takma isimlerle ş i i r yaza rak başlam ıştır. Daha
sonra 1 922 yılından itibaren düz yazıya dönen Leonov'u n ilk
yazılarında, daha sıonra da göreceli o larak devam edecek
olan, karmaşık bir d i l ya pısı ve romantik b i r anlatımla söy­
lenceler ve halk masalları ya n s ı r.
Leonov, kırsal kesimlerin g eri kalmışlığı ndan siyasi çekiş­
melere, sanayileşmeden küçük burjuva yaşantısını n g ü nde·
l ikliğine kadar hemen her konuda yapıtl a r vermiş b i r yaza rdır.
Roman ları kadar öyküleri de etkili olm uştur. Ehrenburg'un
a ba rtma sız ve kısa cüm leleri n i n aksine ve y i ne Ehrenburg'un
ic monologlara gi rmeden , diyaloglario kahraman larını yansıt­
masının a ksine Lenonov, uzun ve süslü cüm leler kullanan
bir yazard · r. Bu a ba rtılı cümleleriyle de, Dostoyevski geleneği
çercevesinde, davranışların kökenini insanların ic dü nya -·
larında a ra r.
Leı::>n ov'un ele a ldıqı her konu sayısız i mge ve süsleme­
lerle doludur. O kadar ki, za m a n zaman Leonov'u anlamak
güc!eşir ve i nsan sözcükten yapıl mıŞ, kokularını ve ren klerini
hic bilmed i�li bir cicek bahçesinde dal an ıyormuş gib i bir
izlenime ka pılır. Leonov'u Dostoyevskl'ye yaklaştıra n bu özel­
l iğinden başka. sağl ıksız kişii leri Dostoyevski kadar ustaca
işleye bi l mesid i r. Tıpkı Mişkin g ibi, lppı::>l it g i bi Dostoyevski'nin
sağlıksız kah raman iarına benzeyen Vehşin, Firsov gibi kah·

66
ra ma nları va rdı r. Ama, Dostoyevski ka h ra manlarını l.ıir bilin­
mez, gücün önüne getirip, orada ya l n ız b ıra kır. Leonov ise
ca ğında gelişen olayların fa rkı ndadır ve hiçbir ka h rama n ı n ı n
Mişkin ve Goladkin g i b i doğ uşta n "apta l " insanlar olmadığmı
iyi bilmektedir. i nsa nların ic d ünyalarını ya nsıtmada Leonov.
Dostoyevski ölçüsü nde başa rı l ı olmakla birlikte, ayrıca kahra­
manılarını etk-:n birer kişitik h a l ine dönüştürebil miştir.
Leonıov'un 1 922 yı l ı nda "Şipovnik (Yaban Gülü)" adlı der­
gide yayı nlanan ilk öyküsü "Burlga, bir ağaç dalı ndan sanuı
kôrca yontulmuş bir masa l . kağıda geeiriimiş bir halk inancı,
bir yazılı dil oyu nu, eski zo rno n köylerinin tasvi ridir." (72)
Leenev'un adının duy u l masına neden olan ya pıtı, 1 924
y::l ı nda yazdığı "Kunduzlar" a dl ı romon ıdır. Roma n , hem M .
Gorki'nin, h e m de Lu naca rski 'nin d ikka tini çekmiştir. "Kun­
duzlar" adlı roma n ıyle Leonov, köylülerin yaşa dıkları yaşamı
kavraya bilmelerine ya rdımcı olmak amacı n ı gütmüştür.
Bu roma n ı nda n sonra da Leonov, öykü lerinde daha açık
ve tutarlı bir biçim tutturarak, yeteneğ ini ka nıtla maya başla­
mıştı r. "Önemsiz Bir Adamın S on u " ( 1 924) , " Kovya kin 'in N ot­
ları " ( 1 924) , " Çekirgeler" bu dönemin romanıl arıdır. "Kovya­
kin'fn Notları", bir köyün devrimci sava şımında geçen dra ­
matik olayl arın gerçekçi anlatımıdır. "Önemsiz Bir Adamın
Son u" adlı uzun öyküsü :ise, öykünün ka h ramanı Profesör
Likha rev'in . qel işen yeni olaylan ta rih öncesine geri dönüş
olarak görüp, cıldırmasını konu a l ı r. " Çekirgeler'' adlı uzun
öyküsün de ise Leonov, Türkmenistan'a gittiği sıra larda, yöre
deki .insa n l arın çekirgelere ka rşı yaptığı m ücadeleyi kon u
almıştır. "Çekirgeler" alışı lagelmişin d!şında b i r öykü oldu­
qu ndan öneml idir. Çünkü, daha cak toplumla birey a rasındaki
ilişkileri konu alan roman sanatı, Le:>nov'un bu öyküsünde
yeri n i doğaya ka rşı öraütlenme tema's·na b ıra kmıştır. Roman
n iteliğinde uzu n bir öykü olan " Çekirgeler"' Sovyet roma ncılı�
ğının ilginç örneklerinden b i rid ir.
" Kunduzlar" roma n ı dışın da, Leenev'un ilk öykülerinde
görülen genel özellik. aşırı romantizmdir. "Kunduzla r"da ise
Sernion ve Anton kardeşlerin, devrim sonrası karşı grupl arda
yera l ışları n ı •işleyerek, roman�!zmin tutsakl ığından önemli öl-

(72) K. Zelinski, a. g. y., s. 257.

67
cüde sıyrılabilmiştir. Çünkü, a rtı k ikii kardeşten biri üzerinde
yorum yapmçı k d u ru mund adır.
" H ı rs:z" ( 1 927) adlı roma n ı nda Ise Leonı:>v, NEP dönemini
ve bu dönemin çel işkilerini yan sıtır. Ancak Leonov, 1 927 yılın­
da yazdığı bu romanına ya kla ş ı k 30 yıl sonra. 1 959 y ı l inde
yeniden döndüğünde,. roma n üzerinde ceşitıi düzeltmeler
yapmıştır. Gerçekte roman. 1 027 yıl:ndaki 'i l k ha l iyle daha
d ra mati k ve teslimiyetci bir b ici mded i r.
1 920'1i yıll arın sonu, Leonov'un sanatında bir dönüm
noktası sayı l ı r. Bu donemde, "Taşra Öyküsü " ( 1 928) . ' ' Unti­
lovsk" ( 1 928) . "Badadoşkin'in işg a l i " ( 1 929) ve "Mu jikler Üze­
rine Inanı lmaz Öyküler"(1928) gibi' ü l kedeki kargaşa lığın
bitmediğini ve yaprl an kimi işlerin ya nlışlığını sürd ü rdüğünü
yansıtan yapıtlard ı r.
Yine aynı yıll arda, ya n i 1 929 y ı lında Leonov, büyük yapıt�
l arından "Soti" romanına baş l ar. "Soti"de Leonov, bili nesiz
bir kiş inin gözüyle yen i düzen in kuruluşunu a n latır. Rom anın
ka h ra man ı Soti ı rmağı kenarında ku rula n bir ka ğıt fa brika­
s ındaki işçilerin ekip başı Uvadliev'dir. Romandaki an latım bi­
c :mi ise, Leonov'un eskiden beri va rolan süslü a n latım biçi­
m id i r. Bu romanın tema'sı daha sonra Leonov'a "Skuta revski"
( 1 932) roma n ı n ı yazd ı raca ktır.
"Okya nus Yolu" adlı roma n ı nda ise Leonov nomanını
ters bir p ira m it biçimi nde gelişti rir. Roman aydı nların, öğ­
retim gö;evLilerinin, tekn i k adamların halkta n kopukluklarını
ve biıreysel rollerini sürd ü rüşlerini ka rmaşık bir olay örgüsü
içinde yansıtır.
Leonov'un �işileri özelli kle "Soti", " H ı rsız" ve hatta
" Kund uzlar" romanl arında s : radan kiş i le rd i r. Buna neden,
Leonov'un bireyden topl u ma doğru gelişen bir edebiyat gele­
neğin:n ta k i pcisıi ıolmasıdır. Bunu yaparken de, 19. yüzyı l
eleştirel oercekci leri nde görü len., sözge limi. Balzac'ın Lu­
cien de Hubempre'si veya Ste ndhal'!n J u ı ien Sorel'i g ibi birey­
sel sonuclandırmala r yerine, toplumsal değişimierin calkalan ­
d ı ğ ı en üst noktaya ka h ra m a nlarını oturmayı a maclaması
o nların s ı radanlığını bir bakıma zoru n l u kılm aktadır. "Ok­
yanus Yol u" romanıyıla' bu tutumu nu biraz olsun değiştiren
- Leonov, bu romanında senteti k bl:r formı geliştirerek. fontazi
ile gerçeği birleştirmeye ça lış mıştır.

68
1 930'1u y ı ll a rın sonunda ve 2. Dü nya Savaşı yıllarında
"lstila" ( 1 942) , " Ku rt" ( 1 938) gibi oYunlar yazan ve daha cok
tiyatııo yapıtla rıyle ilg ilenen Leonov'un bu dönemdekıl en
önemli öyküsü "Lenuşka " ( 1 943) adlı uzun öyküsüdür.
Savaş sonrası nda Leonov, en büyük rom anı sayı lan
"Rus Orma n ı "n ı yazmıştır. Roma n ı n kahraman ı . orma ncılık
eğitimi yapan Virhov v e onun ta m karşıtı bir kişiliği olon
Profesör G ratsianski'dir. Roma n bu ikli kahramanın çevresin­
de ve orm an ı merkez a la ra k gelişir. Vi rhov'un tam tersi
bir kişiliği olan Profesör G ra tsianski, yaşam olarak si mge­
lenan Vi rhov' u n tersine, yaşam a özgü herşeyeı karşı b!r tipt ir.
Leonov, "Rus O rmanı" rom a n ı nda. diğer romanlarından
çok daha derin bir psikoloj i k a na l izlere g i rer ve bunu gerçek-·
likle olağanüstü biçimde bi rleştirir. Leonov'da değişmeyen
tek şey a nlatım bicimid: r ve bu rı::>rrl(J n ı nda da ş i i rsel ve
süslü a nlatımı sürdürür.
1 955 ve 1 963 yılla rında. eskiden yazmış olduğu oyun­
ları yeniden gözden geçirerek , tekrar tiyatro ile ilgilenmeye
başlayan Leonov, 1 963 y ı l ı nd a " Evgeniya i vanovna" adlı
1 938 yılında yazm ış olduğu b i r öyküsünü yay ı nlar.
Leonov'da Sovyet yazarların ı n özenle sürdürd üğü Tols­
toy geleneğ ine bağ l ı l ı ktan çok, Dostoyevsk i'nin a n latım
biçimine ba ğ l ı l ı k ağır basar. A ncaık, Leonov Dostoyevski'den
fa rklı ıolaırak doğaya tutkun bir yaza rd ı r ve hemen her
yapıtı nda doğanın yoğun beti mlenişi va rd ı r. " Leonov. gele­
neksel Rus klasik edeb:yatı nı n i nsancıl ve yurtsever çizgi ­
sini izleyen Sovyet yaza rl a r ı n ı n en önemli lerinden biridir.
Dostoyevski geleneğine bağlı ola raık, topl umsa l kuşa kların
ruhsa l bozuk'lukları i le �lg11enmiş ve insanl ı ğ ı n tari hsel gel i­
şim indeki celişkilere yoğun d uyarl ı k gösterm işti r."(73)
Gerek a n latım biçimi, gerek konuları ele alışı ve gere k�
se dü nyayı kavrayışı acısından Leonov'dan çok fa rklı bir
çizgide ol an. ama en az ıon u ri kadar a d ı nı duyurm uş olan
Aleksandr AJeksandrovlç Fade yev ( 1 90 1 -·1956) "Sovyet edebi­
yatı n ı n önderlerindendıir." (74)
i l k yapıtları ola n "Akı ntıya Karşı " ( 1 923) ve "Dökülme"
( 1 924) adlı uzun öykülerıinde Fadeyev, devrim sırasındaki

(73) Krctkcyc Llteraturncyc Enslklopedlyc, Moskova 1 967, CIIt 4. s 138.


(74) A.g.y., 1 972, CIIt 7. &.876 .

68
ki ş i l i kleri ele a l mıştır. Bu öyküleriyle Fadeyev, Furmanov ve
Serafimovic cizg�sinde b-ir yazard :r. Gerek Furma nov'un
"Çapayev"in� n . gerekse Serafimovic'in " De m ir Sağa nağı"
nın izleri bu dönem öykü l erinde 'açı kca görülür.
Fadeyev'e büyük ün sağlayan roma n ı " Bozgu n " ( 1 927) . b i r
partizan kolunun U z a k Doğu'daki m ücadeles ini yansıtır. Tıp­
kı Furma nov veya Serafimov.;ç gibi, Fadeyev de 1 7 yaşı nday�
ken katıldığı bu pa rtiza n grubundaki Sergei Lazo a d l ı partiza n
lider:ni ııoma n ı n a kahrama n · olarak a l m:ştır. " Uzak Doğu
partiza nları n ı n ön deri Sergei Lazo ve Fadeyev 'in öz kuzen.i
Vsevolod Sib;rtsev, Japon işgal güçleri ta rafından bir loko·
motif kaza nında d iri diri ya k ı l m ıştır." (75)
Fadeyev " Bozgun" roma n ı nda, Serafimovic ve Furma­
nov'da n farklı o larak, tek bir ka hrama nı ön plana çıka rtıp,
kurgusunu onun çevresi nde kurmamıştır. Roma nın " Demi r
Sağanağı" ya da "Ça payev" roman'larından ayrı lan en ö nem­
li özel'l iği, 1 9. yüzyı ldan beri a l ışı lagelmiş biçimde sürdü rülen
tek tek ka h ra mo nlar yerine. kollektif bir ka hra ma n ı n işlenmiş
olmasıdır. Her nekadar daha ö n celeri Tolstoy da, Ba lzac da
b l rcok ka hramanı ayn ı roma n içerisinde i rdelemiş ve birb;r�
leriyle o:an i l iş�ilerini kusursuz bir büt ünlüıkle verm · şse de,
Fadeyev'in " Bozg un" romanında iŞ'led iği ka hraman kavramı ,
roma n ı n ka hrama nlarının bütü n ü n ü içine a l a n partiza n la rdan
oluştuğu icin farklı b:r bütü n l ü k sözkonusudur. Partizo n·
lar, ayrı birer ka hraman olara k roma n içinde ortaya çıka rlar.
ama bu teklik, b i reylerin tek tek bi rleşmesinden, kiş.i l i k­
leri nden. tutku l arından, yazg ı l a rınd a n , dü nya görüşlerinden
oluşa n bir bütü nlüktür aynı �manda,
" Bozg un" roma nı bir diğer yönden; tüm r o::ım an boyunca
bir bütün, tek bir ka hrama n olan partiza n l arın, b ireysel i rde·
leme içinde dahi yine de birbirlerine a'itl i kleri nin farkında
olma ları yönünden diğerlerinden fa rklı dı r. Sözgelimi. Serafi·
movic' i n " Demir SQğanağı" roma n ı nda Kozhuk, ba şı boş bir
Tarnan ord usuna komuta etme kted ir ve çevresindekiler kül ­
türsüz kişi lerden oluş muştur. Tarna n ord usu içinde, bir bir­
l i ktelikten söz etmenin olanağı yoktur. Oysa " Bozgun"da

(75) The October Storm ond After, Stories and Reminiscences. Progreli
Publishers, Moscow, Second Printlnı;ı 1974, 1,81.

70
partiza n lann her b irinin kend i lerine o;t gecmişle ri, değişik
kişi lik yap;ları ve e n önem lisi değişik beklentileri va rd ır; hepsıi
bireysel yaşe miarını kök ünden değiştirmek eğ ilimindedi rler.
Her yeni toplumsal düşünce pa rtize nlar a rası nda bir amac
haline dönüşmekted ir.
"Bozg un" romanında biraz ütopi�k g-ibi gelen tek amaçlı
kahramanlar topluluğu, bu davron ış birl iğinin özü nü gercek
bir temelden, bireylerin tek tek öz geçmişlerinden al ır. Par·
tizan lann h a karete uğramışl ık, ezil mişl ik. aşağılanmışlık,
acı cekm işlik g,i bi sömi.:ırgeci s ı nıfın üzerinde yarattığı orta k
bir yazg ıları va rdır.
Romanın vurgu ladığı bir d iğer yön , kapital ist toplum
a hlakının ağ:r biçimde eleştiril mesidlir. Sözgelimi Glad kov'un
romanl arında belgesel l i k, yani bir dönemi aydınlatma kaygu­
su, ya da Furmanov'un "Ça payev"i ndeki merkezleştirme
" Bozgun"da yoktur.
Roma nda burj uva ahlakı n ı n yerWşi, Mecik ve P ike' n ı n
kişil iklerinde veril ir. Her ik isi ni n de özel mül kiyet ya n l ı l ığı ve
bireyci ahlak i l keleri, romanın t ümünü kapsayan düşü nce
birliği tarafı ndatn, yani partiza n l a rca yargı la n ı r. An.c.a k . Boris
Suckov' u n da bel i rttiği g ibi, bu yargılama, terkedilen düze·
ne ba ğdaşmazlık biçimi'nde ele alı,nmış ve bas itliğe düşül­
memiştir. " Kara ktere ve temsil ettiği toplumsal soru na, onun
düşünce tarzımn, za ma n ı n top l umsal ve ps i kolojik gelişme·
lerindaki d algalanmavı ya nsıtac.a g ı , gercekten sahici bir ka·
rakteri yaratabilmesi olanağını kendisine veren yen i bir ede·
bi yöntemle donanmış ıol ara k y aklaşm ıştır." (76)
Fadeyev' i n üzerinde özenle durd uğu bir başka konu da,
eleştirel gerçekcilerin bir ucundan yaka lamayı başardıkları;
bireylerin toplumsal ve ruhsa l özelliklerinin her iki yönde in�
celenmesi ve insandaki ruhs a l davra nışın değ işiklikler.inin
toplumsal çalkantılardan kayn a klandığı görüşü ne ağırlık ve·
rilmesi soru nudur. Fodeyev 'iı "Bozg un" romanında topl um
devingen bir özellik :içinde i ncelend iğ inden , bireylerin tek tek
kişisel ilişkileri ile bel i rlenen b i r olgu d urumundan zoru n l u

(761 B.Suckov. "Gercekclll�ln Tarihi" cev: Aziz Calışlar Bilim yayınları:


27, istanbul, Mayıs ·1 976, s.265.

71
o larak cıkılmaktad ı r. Doğa lcılığın tersrine toplumcu gerçekçi­
lik, dış çevrenin i nsanları etkiled iği ve ona boyun eğmeme·
nin i nsanın e linde olduğu gerçeğini kabul eder. Bu a n la mda
toplumcu gerçekçi l i k daha· k u ralcı ve mücadelecid ir. Fadeyev
ise. işin başka bir boyutu ile dengeyi sağlamıştır: Meç ik ile
d iğerleri a rası ndaki bireysel ve ruhsal çekişmelere karşın,
roma n ı n özü, gerçek toplumculukla burj uva başkaidırısı ara·
sındaki çatışmayı olması gerektiği g!,bi vermiştir. Ya n i , i nsa n ı ;
çevresinin herhangi bir eşyası g i bli değiL ta rihi değiştirme
yetis:ne sahip ve kendi çevresi i le tarihsel gelişim a rasınd-.:ı
diyalektik bir köyrü kurmayı başara bilen etk in bir pota nsiyel
o larak ele a l ı r.
Toplu msal başkald ırının burjuva bireysel ayuklanmasın·
dan farklı bir yöntem kullan mas ı gerektiğin i kavrayan Mete·
J itsa, roma n içindeki kahraman lar bütü nünde giderek s ivri­
lan bir kişi i i k ol·a ra k, a lışageimiş kahraman tip ine yaklaşmış
g i bi görü nür. Ama, " hazır" k ahraman ti pleninden farklı ola­
ra k Metelitsa , roma n ı n başında hen üz küçük burj uva a lış·
kanlıklarını üzerinden atamadığı için, roman boyunca da bu
değ işme zoru n l u luğunun sıkıntısını, A lbert Ca mus'nün " kı­
sır iyil ikler" olara k adl andırd ı ğ ı iyilı klerle ödeyen bir kahra-
. man konumundadır. Metelitsa 'nın " H iç dostu olmam,ştı, ol·
ması için de çaba lamamıştı. Y·ine de bunu h iç farketmediği
halde. yaşa m ı nda yaptığı önemli sayı l abilecek şeylerin tü·
münü, ona baksınlar, onunla g u rur d uysu nlar, hayra n olsun­
lar. yüceltsinler d iye halk Için ve halk yararına yapmıştı". (77)
Partize nların l iden olan Lev inson'u Fadeyev, romanın
bütü nünde işlenen toplumsal farkındalığın sözcüsü o lara k
öne çıkarır. Levi nsan aynı za manda part'izan g u r ubun kişilik·
leri ve dünya görüşleri üzerinde de etk i l i bir kişiliktir. Lev in­
s::>n için neyin nasıl yapılaca ğ ı açıktır. Çevresi ndekileri de·
ğerlendirebilme ve yönlendirebilme yeti sine sahip o lma sı,
Levinson'u g urup içinde önem li bir noktaya getirir. Levinsan
için geriye bir tek, a macların a n latıl ması kalma ktadır ki. ya­
pacağı da bu o laca ktır.

(771 The October Storm and After, Stories and Remi niscences Meteııtsa
Gnes on Reconnaıssance, Prograss Pubıishers, Moscow, Second Print i ng,
1 974, s. 95.

72
Lev i nsan'un partizan gurubun 'l'iderliğindeki başarısını
Fadeyev, Metelitsa üzerinde deneYerek okura kan ıtl ar. M o­
rozka gibi eksik v e gel·işmemiş bir kişiliğin b i l e y e n i topl u msal
d uyg ular kazan masın da etki n rol oynayan Lev i nsan'un kişi·
fiğinde yazar, o dönemde lid erliğin ö nem ini ve güçlüğünü
vurgulamaktad ı r.
" Bozg u n" roma n ı n ı n iki karşıt tipi Mecik ve Levi nson .
romanın " iy,lik ve kötü lük" k avram ını yü klenen kahraman·
larıdır. i nsan sevgisinin odO klaştığı, cal ışma ve cal ıştırma
isteğ i n i n tems ! lcisi olan Levi nson. yapmac ık davranışlara
karşı duyarlı a ma , bastırılmamış bir nefret duyar. Bu baskı
a ltına a l ı n m am ış duyarl ı l ık. doğ al o larak hoşgörüsüzlüğü de
içinde barındı rma kta dır. Fadeyev bu hoşgörüsüzlüğü, varıl�
ması gerekli a maclardan kaynaklanan " kötü h uy" olara k yan·
sıtır. Mecik ise, Lev inson'a ora n l a daha a ba rt91asız bir tipt ir.
Bir sonraki günü düşünmeden yaşaya n bir kişi l i k yapısı var�
dır. Sözgelimi, partizen la ra yaşamdan bir deneyim kozanmak
a ma cıyla kat ılmıştir. Mec ik. kurulan yen i düzene açıkca bir
düşma n l ı k besıemez. Daha çok burjuva aydını görü nümün·
ded i r. Yani o da insa n la rı n daha rahat yaşamasını istemek·
te, sosyal adaletsizli kleri n kaldırılması gerektiğini savunmak·
tadır. Ama Mec ik icin bu :istekleri, üzerinde taş ımaktan şi­
kayetci olmadıqı bireyci a h l a k a n layışları üzerine oturtması
mümkün değ ildir. Fadeyev'in M ecik'de yansıttığı " kötü" i mge­
si bu noktada yoğun laşmıştır.
Fadeyev 'in beğenmediği ve değiştirmeyi tas arladığı , a n ­
cak eski h a l iyle b i l e bitiremed i ğ i 4 ciltl i k romanı "Udege'lerin
Sonuncusu" ( 1 -4. ci ltler 1 929-40 ) , aslında yazarın 1 920' 1 i yıl­
ların başı nda a ltı cilt olara k yazmayı tasarladığ ı icsavaş ı ko­
nu a l e n bir roma ndır. Bir yazıs ı nda Fadeyev, "Udege'lerin
Sonuncusu roma n ı n ı yazmaya. Bozgün'dan önce başl amış­
tım" (78) d iye bel irtir. Fadeyev'e bu romanı yazmasında, ya­
za rı bilinmeyen "Cenyuva ' n ı n Ölümü" adlı bir öykü biçimsel
olara k yol gösterici olmuştur.
Fadeyev. "Udege'lerin Sonuncusu" romanında, "Bozg un"
roma n ı ndak inden daha gen iş bir bakış acısıyla yaşam ı yan-

(78) A.A.Fadevev. "Toplu Eserleri" Cilt 5, 1961 , s.470 Kratkaya LJ.


teraturnava Ensiklopediya, Moskova 1972. CIIt 7. s.877.

73
sıtmış ve ka h ramanlarının özyaşam öyk ü lerini daha derinle ­
mesine i ncelem iştir. Bu roma n i nda, sözge'Hmi, Pyotr Surkov,
Alyoşa Malenki, Sene Kudryavıv g ibi s ı radan kişileri ön plana
ç ıka rmıştır. Romana ddını veren Udege'ler ise. Si khot-Ai in
dağlarında yaşayan i lkel bir k.ab iled i r.
Fadeyev'in b i r d iğer ü n lü romanı "Gene Öncü'• ( 1 945) ,
U krayna 'daki K rasnodonski kentindeki işgalci Alman gücleri­
ne karşı kentin genelerinlin s ü rd ü rdük leri mücadele nin an­
l atımıçl ı r. 1 943 yılı nda roma n ı yazmaya karar veren ve bi r yıl
dokuz ay süre n b i r cal ışma sonucunda roma n ı n ı bitiren
Fadeyev, Oleg Kosevıy, Sergey Tyu len in. Lyuba Sevtsova, Ul­
yana G ramova g i bi kahraman larının kişiliklerinde romantik
bir ka h ra ma n l ı k tablosu cizm iştir. Bu rıoma n ıyla Fadeyev'in
lik yapıtla rında görülen L. Tolstoy, a rdı ndan da M. G orki'n,in
etkileri yer ini N. Gogol'ün izle rine bırak mıştır.
Gerek Leonov gere kse Fadeyev. Sovyet roma ncılığ ınd.:ı
başlı başı na b i re r önderd i rler. Leonov ne kadar Dostoyevski
gelene.ğ �ne bağ l ı ise, Fadeyev de o kadar Tolstoy gelene­
ğine bağ l ı b i r yaza rd ı r. Ama, her i kisi de Sovyet namancılı­
ğında birer ki lometre taşıd ı rl a r. Kuşkusuz. onl arın yaşadığı
dönemlerde ve hatta hemen h emen aynı yaşlarda birçok ya­
zar . öneml i yapıtlar vermekte dirler. Sözgelimi Tatar-Sovyet
yazarı G umer Başirovjç Başirov ( 1 90 1 ) . Sergey Petrovic Bo­
rocl!n ( 1 902) veya Pl aton Rom a noviç GolovQç ( 1 903-193 7 ) bun­
la rdan ya lnızca bi rkoc tanes i d i r.
Gumer Başirovic Başirov, köylü bir a.i len in cocuğudur
ve uzun yıllar öğretmen ol a ra k çal ışmıştır. Içsavaş sırası nda
Sovyet ordusunda görev yapan Baş i rov, yazarlığa 1 925 yılın­
da Tatar gazetelerinde ve derg i leri·nde yazara k başlamıştı r .
Ken d i ni yazar olara k kan ı tlaması ise 1 931 yıl ı nda yazd ığı
öykülerle çıerce kleşmiştir. Öykülerinde ıRus fal kloru nun derin
etkileri görü len Başirov. ilk k ita plarını savaş yıll annda ya­
yı nlar " Öc" ( 1 942) ve "Harmon ist" ( 1 943) . Beşirev'un 1 947
yılıry.ja yazd ı ğ ı , 1 948 yılında bas ı l a n ve 1 950 yılında Rusça'ya
cevrilen "Namus" adlı roman ı, 1 951 yı lında devlet ödü lü n ü
almıştı r. "Basirov. b u kendisine ü n kaza ndıran roma nı nda .
savaşın aaır koş ulla rında ü rü n ü bel l i bir düzeyde tutabilmeyi
başaran Tatar kolhozl arın ı n yaşamını a n latır." (79)

(79) Kratkaya Litereturnoya Ensiklopediya, Moskova 1 962, CIIt 1 . s.479.

74
Rus-Sovyet yazarı Sergey Petrovlç Borodln ise yaza rlığa
şiirle başla m;ştır. Asıl adı Amir Saridjan olan Borod in, 1 923-26
yılları a rasında Buhara, Samerkand kentlerinde a raştırma­
larda bulunm uş. Uza kdoğu, Kazakista n, Taci kistan, Erme­
ni sta n ve Pamir gibi bölgelerde dolaşmış ve bu yörelerde
ça lışmıştır. 1 951 yılı nda Taşkent'e yerleşen yazar, i l k şi irleri n i
v e inceleme yaz ılarını 1 9·1 5 yıl : nda yayı nlamıştır. Kuzey Asya
Sovyet ha'l k ı n ı n yaşamını konu a lan roma nları "Buhara ' n ı n
Son u" (1 932) v e " M ı s ı r l ı " ( 1 932) adlı yap!tlarıdır. B i r çok
uz.un öykü de yazmış olan Borod i·n, bunl arı " Usta Kuş" (1934) ,
"Çiçeklerin Doğ uşu·· ( 1 938) başlık ları a ltmda kitaplaşt ırmış­
tır. Borad i n de Başirov g ibi, " Dimitri Dons koy" adlı ta ri hsel
roma n ı ile 1 942 yılı nda dev!.et öd ülünü almıştı r.
" Dimitri Donskoy" adlı romanında Borod in. Tata r-Moğol
isti lasına karşı Rus halkı n ı n mücadeles i n i işlem iştir. Boro­
d :ın'in, 1 962 ta rihli Kratkaya Litereturnaya Ensi klopediya'ya
göre, henüz ta mamlayama m ı ş olduğu üç ciltl i k ta rihsel bir
roman ı daha va rdı r. 14. v e 1 5. yüzy ı l dönemleri n i konu alan
ve "Semerk and' ı n Üzeri ndeki Yıldızlar" başlığını taşıyan bu
ü ç ci ltl i k roman ı nda yazar, Kuzey Asya halkının Timur bas­
kısı altı n d a k i yaşayışı nı betiniler. Borad i n ' i n yapıtlarında te­
m iz b i r d i l , yet kin bir ta rih bi'l g is i. öykü nülmesi g ü c bir an la­
tım biçimi ken dini gösterir.(80)
Yoksul bir köylü a ilesi nden olan Platon Romanovlç Go­
lovaç (1 903- 1 937) Borad i n ile aynı yılda, ya n i 1 925 yılı nda
makale ve öykü yaza ra k , yazarlığa atılm ıştır. "Yı llar Arasın­
da" (1 934) adlı roma n ı , yen i d üzenin getird iği köylü ve aydın
kesi m i iç incieki çel işki leri ta rihsel konum u çerceves inde işler.
Belorus-Sovyet yazarı Golovac' ıın "Yaşama Boşver" ( 1 927) .
"Öyküler" (1 934) . "Onlar G itmiyorlar!" ( 1 937) g ibi birkoc öykü
kita b ı va rdır. (81 )
Golovac g i b i çok gene yaşta ölen, ama, yazdı ğ ı iki
romandan b i ri "Ve Cel iğe S u Veri ld i·" roma nı 1 950 y ı l ı n a
kadar a ltı m i lyon satan Nlkolay Alekstyevlç Ostrovskl ( 1 904-
1 936) . bu roma n ıyle yal nızca Sovyet roma n c ı l ı ğ ı n ı n değ il,
d ü nya roma ncılığının da önde gelen isimlerinden b i ri olmuş-

(BOl A . Q " 1 962, CIIt 1, 8.698.


(81 l A.Q V .• 1 964. Cilt 2, 8.228-29.

75
tur. işci köke n l i bir yazar olan Ostrovski, içsavaş s irası nda
a ldığı yara la rdan ve yoğun cal ışma yaşamı ndan dolayı felc
olmuş ve gözlerini yıtirmiştır.
"Ve Cel iğe Su Veril di"(1 932-34) roma n ının kahrarru:ını
Pavel Korcagın, inanç v e idea lleri uğ runa her şeyi yapmayı
göze aimış ve bunu da hemeiı hemen butünı.iyle yeri ne getırmiş
b ir içsavaş ka hra manıd ır. Pavel Korcagin, roma nda da ao ıkca
bel ırlendiği gibi, Ostrovski'niın kend ısıdır ve söylen dığ ine
göre de butün üyle kendi yaşam ı nı anl atm.ştır. 'Rom anın cıgır :.gı
Pavel Korcagin üzeri nde yoğ u nlaştırı lmış olduğund an. konu
ba kımından son derece yal ı nd ı r. insana a it öze lli kler a cısın­
dan Korcagin . roman içinde s ı radan bir görün ümded i r. Asl ın­
da, Korçag ı n ' i n dü nya görüşünde de ta m bir tekdüze lik ha­
kimdir. Anca k bu tekd üze d ü şüncenın a ltı ndaı m ü"Lhiş b ir
kararl ı l ı k yatar.
Korçag:in, bel ki de bir otobiyograflk romaın kahra manı
ci lması neaeniyle, daha önce değindiği m;z i_çsavaş kahraman­
larından, sözgelimi Kozhuk'da n ya da Çapayev'den d aha fa rklı
bir roman kahramanıdır. Gerek Çapayev, gerekse Kozhuk,
yazarl arınca, ta n ı d ı kl a rı bir kişinirı üzerinde gel ışti rilmiş kah­
ra mön tipleridir. Ya n i , Furmanov da', Serafimovic de kendi­
lerini a nl atmad ıkları icin. ideal ize etti kleri kahramanları üze­
rinde d i ledikleri gibi yüceltmeye yönelebilmekted irler. Hatta,
çok daha farklı bir düzeyde işlenen Fadeyev'in Levinson'u b ile
Korcagi nı'e ora nla daha avanta j l ı d urumdad ı r. Çünkü Ostrovs­
ki . Korcagin'in kişi liğinde kend ini anl atmaktadı r.
Korcagin ile birl i kte Sovyet roma n c ı l ığ ı " Ka hrama n " kav­
ram ı n ı n doruğuna u laşmış olmaktad ı r. Ancak, Korcagin'in
ka h ra ma n l ı ğ ı ile ulaşılan bu doruk, yed i başl ı devle savaşa n
masal kahrama n ı n ı n kör ve. tek amaçlı b ireysel ka hrama n l ı ğ ı n­
dan farklıdır. Ama, bu fa rk l ı l ı k , masal ka h ramanlarının ola­
ğ anüstülüö ünden gelen v e bu nedenle de karşı laştırma ola ­
nağı olmaya n bir fark l ı l ı k değild ir. Fa rkl ı l ı k hemen hemen
yal n ızca a mactadır.
Ostrovski'nin bu roma n ı , top l u msal değişirnde birey ve
top lum a rası ndaki i l işkide en uc noktada bireyin katkısı n ı
göstermek acısı ndan önemli bir örnektir. Roman , özelde
Korcagi n'e, genelde ise Korcagin'den daha olgun kahraman
tiplerine bir bakıştır.

78
Öte yandan Ostrovskl, devrim i ci nde a l ışılmamış durumları
ya nsıtmakle birlikte, Korcagi n'e çizdiği aşı lması gerekli en·
gelleri saptamada önemli ipuçl arı gel iştirm iştir. Roman genel·
olarak, ne ile savaşaca ğ ı n ı n farkı nda olan bir kahramanın ro­
ma nıd ır. Çünkü. Ostrovski'ye göre h a l k ı n toplumsa! bir hare­
keti başarması nda en önemli görevi kahramanlar üstlenmek­
tedir. Ostrovsk�. böyle bir gücün varlı ğ : nı ve katkılarını ''Ve
Cel iğe Su Veri ldi" romanı ile kanıtla maya calışmiştır.
Andre Gide'e göre Ostrovski -ve kuşkusuz Pavel Korea·
g ln· "hiç b i r şeyle avunamayaca k h ale gelmiş" biri olduğu
icin kend:sini toplumsal h a rekete adamış bir kahraman a da·
yid!r. (82) Andre G ide görüşünde haklı olab ilir, ama bir roma n
olarak "Ve Celiğe Su Veri ldi", sanats al ve estetik n itel i ğ inden
çok, kahramanı kitlelerden a y ıra n öze l l i klerin herhangi bir
kahraman tipi nde ortadan kal k mos ı n ı n bir örneği olması acı·
sından öneml"idir.
Ostrovski'nin ölümünden hemen önce yazdığı " Fı rtı na­
n ı n Cocukları" romanı ise. "Ve Celiğe Su Verildi"nin a ksine
otobiyografik b i r nite l i lq taşımaz. Roman , 1 9 1 8· yılı sonlarından
1 91 9 yılı başlarına kadar olan kısa bir dönemde, batı Uk ray·
na'dak.i mücadeleyi yansıtır. (83)
Ostrovski, " Korcagin'in Mutl uluğu" ad ı n ı verd i ğ i , "Ve
Ceiiğe Su Verildi" rom a n ı n ı n b i r devamı n itel i ğ inde olan
roma n ı n ı bitire rneden öl müştür.
SSCB dışında a d ı n ı en çok d uyura n rom anlar. " Demir
Sağa nağı" . "Çapayev", "Ve Çelide Su Verildi", "Boz·
gun" gibi e}<i m devrimini ve içsavaş yıllarını an1atan, bunu
an latı rke n de birevsel kahra ma nl ıkları d uyu lur biçi mde öne
cıkaran romanlar olmustur. K uşkusuz, Avtmatov, Ehrenburg,
$�1ohov. A. Tolstoy. Paustovski q·lbi yazarların da h emen
tüm vapıtları ç.eşitıi d i llere çevrilmiştir ama. bu vazerle r isim­
lerivl e a n ılan yazarlard •r. Yani. sözqelimi, Ehrenburq'dan söz�
ediliyorsa eğer. Ehrenburq ile "Paris Düşerken'' rom a n ı n ı n
ka hramanlarından Lucien avnı anda caorışmaz. Ehrenburg,
"Paris Düşerken" . "Fırtı na". "Tröst" qibi birçok roman ı n

(82) N. Ostrovskl. "Ve Celiğe S u Verildi" Çev: Atl llô Tokctlı. Bilgi vcvı·
nevi, I kinci Basım . Temmuz 1 973 , Romcin Rollcnd'ın önsözünden s. 6.
(83) Krctkcyc Litereturneve Ensiklopediyc, Moskova 1968. Cilt 5, s.501.

77
yazarıdır, o kadar. Ya da ŞolohoV, "Ve Durçıun Akardı Don '
rom a n ı n ı n yazarıdır a ma . roma n ı n kahra ma n ı G riçıori ile Şo­
lohov'un adı b irbiri n i cağrıştı rriıaz. Oys a, "Korcaçıin" Os­
trovski'yi, "Ça payev" Furmanov'u , " Kozhuk" Serafimovic'i
çağrıştıran roman kahra ma n l a rıdır. O kadar k i. zaman za­
man roman kahra ma nları yazarlarından dah a ünlenmişlerdir.
Bu, edebiyat acısı ndan d oğal b i r olayd ı r ve hiçb i r ku­
ra msal ya niışiiğı da yoktur. Sözçıel i m i ''Rasko lnik.av" da
Dostoyevski 'y i çağrıştırır. Ama, Sovyet romancılığı nda d u­
rum daha fa rklı b i r çıörü n ü m kaza n makta d ı r. Ç ünkü. topl u m­
cu çıercekcil ik adı a ltı nda mutlaka milita nca b i r tav ır a ra­
mak ve tek b i r kahramanı yüceltmek eğilimi, b u tür yapıt­
l a rın başka d i llere çevrilmesinde belirleyici ölçüt olmuştur.
En azı ndan bizim ülkemiz icin bu böyled i r. Maksim Gorki
b ile uzun yıllar "Ana" romanıyle ve roma nın kahramanı " Pa­
vel'' ile b i rl i kte a n ı l mıştır. Da'ha önce de sözünü ettiği miz
çıib!, "Kozhuk" özel bir dönem i n "özel" b i r kişisid i r ve ya­
zarı n ı n kalemi dışı nda da yaşamıştır. Serafimovic'in roman­
cılığını v e dolayısıyla da top l u mcu çıercekci l i ğ i n kurallarını
bel i rleyen " Demir Tufa nı" romanı değ ildir. K uşkusuz, " De­
m i r Tufa nı" önem l i b i r roma n d ı r, arno b u , tüm rıoma n ların
onun çı ib i yazı lacağı a n fa riıı n a çıel mez.
Ça ğdaş çıercekciliğin, ya da d iğer adıyla topl umcu aer­
cekc iliğin bu şekilde alçıılanması ve mutlaka b i r mesa i ilet­
mesi çıerek l i l i n i üzerinde ısra rl a d urulması . çeviri roma nlar­
da ticari a maçlı b i r seeimi bera berinde çıetirm iştir. Bu konu­
da k i m i za ma n o kadar i leri çı id i l miştir ki. yayınevleri bazı
roma nların özçıü n isi mlerini n ün ün kos u l larına çıöre değ iş­
tirmeyi, kita b ı n satış ı nı a rttı r ması yönünden uyq un qörmüş ­
lerd:r. Ö rneğ i n . Savvet romancılığında önemli b i r isim olan.
daha önce değindiği miz Fadeyev 'in ''Boznun (Ruscası Razçı­
rom}" adlı romanı Türkçe'ye "Pa rtiza n l ar" adı a ltı nda cev­
ri lmiştir. 1 8 . yüzyı l ı n i l k çeyreğinde yazılan ve hemen t üm
d ünva d il lerine "Yüzbaşı nın K ı z ı " adıyla cevrilen Puşkin'in
b u ünlü romanı . daha önceleri Türkçe'ye de Zeynel Akk oc
ve Ataof Beh ramoğlu tarafı nd an aynı isimle cevril mişken,
bir baska yayı nevince "Büyük Isya n " adı a ltında cevrilmesl
bu eğilirnın en uc örneğ;dir. K uşkusuz b u n u n , sözqel iml. Pa­
ustovski'nin Türkçe'ye "Bata k l : k" adı a ltı nda cevrilen " Kol­
hlda" romarıı çı i b i masum b i r a macia yap ı l madığı ac.ıktır.

78
Çeviri yapıtlarda teci msel düşüncenin önemli rol ayna­
ması, çıene�de tüm edebiyatta·. özelde ise kon u muz çıereğl
Sovyet romancılığında kimi önemli y azarların adlarının hiç
a n ı lmamasına neden olma kta d ı r. örneğ i n , öneml i bir roman­
cı olduğu halde V'ilis Tenisoviç Lotsis ( 1 904-1 966} ya d a ü c
kez SSCB devlet öd ülünü almış olan Vera Federovna Panova.
( 1 905-1 973} çıibi yazarlar bu k onumdaki yüzlerce yazarda n
yaln ızca iki tanesidir.
Letonya-Sovyet yazarı Vilis Tenisovic Latsis. yaza rlığa
1 921 yılında başlamı ştır. Bir teknede eteşçi olarak calışması
yüzünden •Olsa çıerek, tüm y aşamı den ize olan tutkusuyla
dolud u r. Ateşci olarak calışması Lats is'e den izcilerin nasıl
çalıştı ğ ı n ı ve kapitalist ülkelerdeki sömürçıeci liği, işsizl iöi ö!}
retmiştir. Bütün bu d eneyimler Lotsis'in çıelecekte yazacağı
kitap�cvı n kafasında oluşmasına neden olmuştur.
Lots is'in ilk önemli yapıtl.arı "Ka d ı n" ( 1 930} ve fantasti k
n itelikteki "Canava rın K urtuluşu" (1 ve 2. Cilt, 1 930-2·1 } adlı
roma nlarıdır.
"Kanatsız K uşlar" ( 1 93 1 -33} adını verd iği üçlemesi·, li­
man iş,r-ileri v e denizcilerin y aşamlarını konu alan çıercekci
bir rcimand ır. Bu üçlemesinin a rdından Latsis, "Ba l ı kcının
Oğlu" (1 ve 2. Cilt, 1 933-34} roma nını yazm ıştır.
1 930'1u yıllara çıel'indiğinde Lats is, "Ataların Çağ •rısı"
( 1 934} . "Dağ Kentlerine Yolcul uk" ( 1 934} . " Maskeli insanlar"
( 1 935}. " Put Sürüsü" ( 1 935}, " Ucurumda Oyun'• ( 1 937} , "Eski
Gemici Yuvası" ( 1 937} çıibi b i rçok roman ve öykü yazmıştır.
Yine 1 930'1u yıllarda başlayıp üzeri n de uzun süre çalıştı ğı
"Zitarov Ailesi" ( 1 955} . "Toprak v e Deniz" ( 1938} . "Yeni Ku­
şak" ( 1 927) aibi önem l i kitaplar yazan Lotsis'de toplumcu
çıercekciliqin bel i rqin olarak ortava cı kışı "Fırtına" ( 1 945-48}
adlı romanıyle olmuştur. Daha s�nra ise. avnı cizçıiyi tuttur­
duğu "Yeni Kıyı larda" ( 1 950-5 1 } adlı rol"'' rı nını yazmıstır.. Her
iki roman da Sovyet edebiyat!nda öneml i yeri olan yapıt­
-la rdır. (84}
Lotsis'in "Deniz Kıyısındakl Kasaba" ( 1 954} . "Felaket
Sonrası" ( 1 962} çıi bi son dönemine a it roma nları. yaza rın çıi­
derek vetkinleşen roma n c ı 1 ı q ı n a örnek yapıtlardır.

(84) A.Q.Y .• Moskova 1 967, Cilt 4, s.71-72.

79
Da ha ceşitli a la n la rda örnekler veren ve aynı zam anda
bir roma ncı olara k da önemli bir yazar olan Vera Federovna
Panova, henüz onyedi yaşı ndaykan "Trudovoy Don" gazete­
sinde cal ışmaya başlamıştır. 1 926··27 yıılları a r ası nda "Vera
Veltman" takma ad ıyla "Sovyetskiy Vug" gazetes inde fıkra
yaza rl ığıyla yazı yaşamına başlayan Pa nova . 1 930'1u y ı l l a ra
kadar Rostov'do ceşitli gazetelerde yazı l a r yazmıştır. 1 933
y ı l ı nda ise oyu n yazarlığı na başlayan Panova, 1 940 . yılında
yaşamını derinden etkileyecek olan Leningrad'a g ider.
2. D_ii nya Savaşı y ı l la rınd a gazete ve redyoda ca lışan
Panova, daha sonra, 1 959 yılında yeniden ele alıp gerekli d ü­
zeltmeleri yapaca ğı "Pirojkov Ailesi" ( 1 945) adlı uzun öykü·
sünü yazar. 1 947 y ı l ı nda yazd ı ğ ı "Sputnik" adlı uzun öyküsü
i le SSCB devlet ödülünü a l a n Panova' n ı n bu öyküsü. sa�
vaş yıllarını a n latan en iyi yap ıtlard a n biri olarak a n ı l ı r. (85)
Da ha sonra kendisine i k i n c'i kez SSCB d evlet ödü lünü
kazandıracak "Kuru j lika" ( 1 948) roma n ı n ı yazar. Bu romanın
en önem!i özelliği, 1 936 yılından sonra büyük b i r yen i lenme
dönemine g i ren Sovyet roma n cılığı nda kahraman kavra m ı n ı n
kökten deöiştiğinin somut b i r örneğ i olmasıd ı r. Asl ında P�­
nova ' n ı n tüm roman ve öyk ü l erindaki kahramonlar kadın ve
erkek işei lerdan oluşmaktadır . ama h i c bi r yap ıtı nda kahra­
manlar bireysel c ı kış yapmazl ar.
-
Vera Pa nova'da şiirsellik, toplu kah ra manlarının psiko ­
lojik analizi ve rıercekcilik bir a rada kullanı lmıştır. Panova'­
n ı n a h lak görüşü ise, kadı nca bir duya rlılıktan cok, Tolstoy
geleneğ ine yakındır.
Parıı�va, "Parlak Kıyılar'' ( 1 949) adlı roma nıyle ü cüncü
kez, 1 950 yılı SSCB devlet ödülünü a lmıştır. Roma n , savaş
sonras• nda bir köyün yaşa m ! n ı konu a l ı r.
Da ha sonra Panova, "Zaman i lerl iyor" ( 1 953) ve " Duy­
gusal sır Roman" ( 1 958) rom anlarını vazar. " Duygusal Bir
Rcma n'ın kahra ma n • Kostya P rokopenko, karısının. özelli kle
de karıs·mn a n nesi n i n , kend isi n i sürük led'iqi a'lışılagelmis b u r­
juva yaşa m ı ndan kendisini kurta ramamaktad ı r . Kostya, yaşa­
m ı ndaki başa rısız l ı ğ ı na ve gelecekteki beklentilerinin tek tek
yokoluşuna karşı koyamayan bir tip olarak kendin i gösterir.

(85) A.g,y., Moskova 1968, Cil! 5, s . 57.4 .

80
Ama', Kostya bu g idişin farkı ndadır ve bu nedenle de sıradan
bir kişiliğin dışında özel li kler "Österir. Buna neden ise, Vera
Pa nova�nın ka hrama nları üzeri nde fazla iddialı olmaması n ­
dan kaynaklanmaktadır. 1 959 yılında, " Literaturnaya Gaze�
ta"da şunları yazar " Eğer bir yazar icin yeteneklidır ve o
her şey hakkı nda her şeyi yaza bilir d ive düşünülürse, bu bü­
yük bir ya n l ışlığa düşmek demektir.'' (86)
Panova . "Seryoja" ( 1 955) adlı k itabında, cocu kların sa­
vaş öncesi ve sonrası yetişmelerini kon u a l ı r. Kita p, "Valya" .
"Volodya", " Erkek Çocuk ve K!z Çocuk", "Kapıda Oc Oğlan",
"Kızkardesler" gibi öykülerden oluşmuştur. Sô'zge l i m i "Valya"
adlı cyküde . babası savaşta. a n nes.i ise bir bombardıman
sırasında ölen bir cocuğun (Va lya'nın) düştüğü d u r u m an­
latılır.
" Kapıda Üç Oğlan" adlı öyküde ise, sı cak bir a ğustos
günü Mars Meydanı nda, herhangi bir binanın kapısının önün­
de buh,.ışan üç a rkadaş ı n ; Vitka, Saşa ve Vurcık'in a raların ­
da konuştukları sırada, Meydandaki a n ıta celenk koymaya
gelen Polenyalıl arın yaptıkla rıyla ilgilenmeleri üzerine kurul �
muştur. Her üç a rkadaşın da çözmeye çalıştıkları. P:>lonya ­
lıl arın Mars Meyda n ı ndan ü l kelerine nev i götQrmek isted ik­
leri ve neden götürmek istedikleridir. (87)
1 S60'1ı yıllarda Panova, ta rihsel öykülere yönelir "Oiga
Söylences i", "Feodosya Söylences i" bu dönem yazdıkl arı
öykülerdir. "Oiga Söylences i"nd'e Kiev rusla rını, " K i m Ölü�
yor?" ( 1 965) adlı öyküsünde de Korku nç ivan'ı n ( ivan Groz­
n i ) babas ı l l l . Vas i l iy'i a n l.a tır. (88)
"P� no�a · � ı ka h ra �anl arını harekete, geçiren ." diye ya­
� �
zar Zerınsk ı, c.ogal a hlak meka n izma sıdır. Son eserle rinde
lirik ve sevgi dolu bir a nlatımla son vı l larda Sovyet toplumu �
nun yaşamın da meydan a gelen değişi klikleri cak iyi anla­
tı r." (89)

(86) V.Pcnovc, Senelçının Kcygılcrı, Litereturne ye Gazete, 3 Ekim


1 959. Alıntıyı ycpcn: M .Khrcpchenko . c . Q . v., s.102
(87) The October Storm and Atter, Stories and R eminiscence& Verc
Pcnovc. Three Bovs At The· Gele. Prograss Publishers. Moscow, S econd
Printing 1974, s.343-354.
(88) Krctkcyc Litereturneye Ensiklopedivc. Moskova 1968 Cilt 5. s. 575.
(89) K.Zelinski, c .g.y ,, s.31b .

81
Y ine, kısaca değ inilmesi qereken Azarbeyca nlı öykü ve
roman yazarı Ebufhasan, özell ikle Azerbeycan edebiyatı
öne m l i yazarlarırıdandır. 1 906 yılında doğan E bulhasan' ı n
t a m a d ı , Aliekberzade Ebulhasan Al ibaba O ğl u'dur. Ebulha ­
san'ın konu muz acısı ndan önemi ise, Azerbeycan-Sovyet ede·
biyatı nı n ilk rıoma ncısı olmasıd ı r. Pedaqoji enstitü sünü b iti­
ren Ebulhcsa n ' ı n ilk öyküsü "Safi" 1927 yıl ında yayınlan­
mıştır. i l k Azerbeycan roma nı ola n "Vokuşlar"ı ise Ebulha­
san 1 930 yılında yazmı�tı r. Roman. Azerbeycan yöresi ndeki
sı nıf mücadeles ini a nlat!r. " Dü nya Batıyor'' (Azerice yazıl­
m ıştır, 1 933) adlı romanı nda ise Sovyet iktid arını n qüçlenişi­
n i konu alan Ebulhasa n , d a ha sonra Sovyet halkının yu rtse­
verl iği ve yine Sovyet h a l k ı n ı n d üşma nlarından nefreti üze­
ri·ne k·sa ve uzun öyküler yazmıstır. "Oğ u l l a r ve Atal ar''
( 1 944) , "K!yıda" ( 1 943·) önemli öykülerid i r. E bulhasan'ı n, "Sa­
vaş" (1 ve 2. Cilt. 1 947 --50) ve " Dostluk Kalesi" ( 1 -2 ve 3.
C ilt, 1 955-56) adlı son dönemlerine a it iki roma nı vardır. (90)
Ebulhasan q i bi kapsamlı roma nlar yazmamakle birli kte,
roman n itel i ğ inde yazmış old u ğ u uzun öul(üleriyle d ikkati çe­
ken Ermeni...SOvvet yazarı Bahtang Stepanoviç Ananvan, 1 905
yılınd a doğm ustur. Köv.lü b i r a ileden aelen Ananya n , ekim
devrimine kadar yaşamını cobanlık ı a qecirm iştir. Ananyan .
1 923 yılında " mockal" adlı yerel b i r aazetede cıkan yazıla­
rJvla edebivata tı i rm iştir. 1 930 y ı lında "Ateş Cember inde"
adlı uıJurı övküsünü vav• nlayan Ananva n. 2. Dünya Savaşı
S ! rası ndo, b i rcak Sowet yaza rı q i b i , savaş muhabiri olarak
calışmıstır. 1 947-59 yıll arı a ra s ı nda vazdığı övkülerini "Avcı­
n ı n N otları" adı a l tı nda !:'e� ayrı kitapta topla mıstır. En ta­
nı nmış öyküsü "Cevena Kıyılmı nd a" ·adlı uzu n öyküsüdür.

(xl
(901 A M i rchmedov "Azerbevcnn Edeb:yctı Tarihi'', Ebulhasan ,
3. Cilt Sovyet Devri. 1957, s 53 6 557
. - .

(Xl Aziz Mlr Fevzullah Oğlu Mlrahmedov: 1 920 yılınde Bakü'de


doğan Azerbevccnlı edebiyat teröneisi M i rc hmedov 1942 y ı l ı nden
bu yonc Azerbeycan dili ve edebiyatı üzerine cclışmcktc d ı r.
1 943 yılınde vczcrl ıoc bcşlcvcn M i rc hmedov'un, 19 ve 20. yüzy ı l
Azerbevcnn edebivctı ve Azerbeycan yczcrlcrı üzerine inceleme.
deneme. tcnıtı ve rnekele yazılerı vardır. En önemli kitabı 3 ciltlik
"Azerbeycan Edebiyatı Tarih:" adlı incelemesidir

82
Bir roman yazarı olmamakla b!rl ikte Ananya n , roman biçi­
mi ne cok yakın n itelikte ve a ğ ı rlı kta öyküler vazmıstır. (91)
Ondokuzunc u yüzyı lın son bü"i'ı k romancıların dan sayı·
lan Lev N ikolayevic Tolstoy, kendinden sonra gelen Rus ve
Sovyet yaza rla rını derinden etk ilemiş bir yaz.ard ır. O kadar
ki, yirminci yüzyıla girildikten sonra yetişen yazarlar, ekim
devri mi nden sonra da Tolstoy geleneğ ine bağ lı olma k veya
bu geleneğ in dış• nda olmak g i b i soyut bir ayrı m içinde sın ıf­
land ırılmışlardır . Kendinden sonraki tüm yazari'an şu veva bu
bicfmde etk ileyen Tolstoy'un y azınsal qeleneğini en iyi bi­
çimde sürdüren bir diğer Rus-Sovyet yaz.arı da MihaM Alek·
sandrovic Şolohov'dur (doğ. 1 905). Anca k, $olohov'un Tols­
toy'dan etki!en miş bir yazar o lmasında n cok daha önemli
özelliği, 19. yüzyıl roman qeleneğ i n i yirminci yüzyılda da ba­
şarı yla sürdürebilan yazarların en b aşında qelmesidir. Öyle
ki, bu qeleneği sürdü rmedeki başa rısı $olohov'un Tolstoy
öykü nmeciliği He suçlanması n a kadar götü rülmüştür. Tols­
toy'dan etkilen d i ğ i n i yaza rın kendisi de saklama maktadır.
Ama, bu etkilenme. yen i bir topl umsal ve k işisel bakı şa ilk ha­
reketi sağlamakton öteye gitmemekted i r. Tolstoy'a benzerne­
rnek d iye birşey zaten $olohov'un yapıtları icin sözkonusu
olamaz. Çünkü, Solohov'da da Tolstoy'da olduğu qibi qer­
cekliğin kesintis iz evrim i vard ır. $olohov, bireylerin k i şil ikle­
ri n i inceleyişiyle. tipleri n i n ıc d ü nya l arını irdelemekle, ruhsal
durumlarını çözümleme caba larıyla Qi_r bakıma Dostoyevski'­
yi de a ndırmaktad·r cıma. vaşamın diriliqi ve aeleceö.e dön ük
u mutlarıvla v e bunu d uyarlı b i r biçimde incelevişivle de ye­
n iden Tolstov ile bulusur Gercel<te $olohov, Rus edebiyatı­
n ! n sentezied iği kend!ne özqü bir yazard ır.
ilk öyküsü 1 924 vılında "Pod n ika" qazetes inde yayınla­
nan Solohov'un bu dönem öykülerinin konusu Don nehri kı·
yı larındaki icsavas yılları ve vöre h a lkının vaşamıdır .
"$olohov' un ilk öykülerir.de her zamr-m aynı deaerler bu­
lunmaz. Sözoel i m i . ' Evli Adam' ( 1 925) öyküsünde olduq ı ı qi­
b i . zom:ır. zonıan So!ohov'u d a ha derinlemesine karakter cö­
zi.imlemeleri veri r.e . dramatik ve hatta tra i i k konular daha
cok ceker. Bunun yan ında, $olohov'un bu 'öyk ülerinde d iya·

(91) Kretkeye Litereturneye Ensiklepediye, Meskeve 1962, CIIt 1 .


8.192,
lektik b : r çizgiyle açı kca bel i rlen miş b i r dı:)ğruluk egemen dir.
Serafimovic. 1926 yılında g e n e Şolohov'un ' Don H i kayeleri'
adlı k ita bına yazd ı ğ ı önsözde ş u n l a rı söyler : 'Ca n l ı ve ren k l i
b i r Kaza k a n latımı. Kısa kısa yazı lmış öykülerd ir a ma b u kı­
salıkta ycşam doludur, gercekler ve geri l i m dol'udur . . .' " (92) .
Şolohov, kahramanl arın veri l iş i yönüyle Tolstoy 'u a n dı­
m. Sözgel i m i " Durgun Don" (Türkce'ye, Ve Durgun Akardı
Don , olara k çevrilm iştir, 1 ·4 C i lt, 1 928-40) roma nı ndaki kah­
ramanlarını, tıpkı Tolstoy'da olduğu gibi günlük yaşamın
iç inde verir. üze ili kle bu roma nında Kaza kların ele a l ı nışı,
Tolstoy'da old uğu g i b i geleneksei savaşçı ırk kavra mı içinde­
d ir. Şolohov'un irdeled i ğ i gercek ise, bu savaşcı ırkın mut­
laka carın h izmetinde yer alması gerektiğ i n i savu nan aldat­
macı d insel baskı ve kaza kların yönetici kes i m in i n va rlığı ko­
n u la rıdır. Özell ikle ta rihsel görev açısından. Tolstoy'd an fark­
lı b i r ya klaşımdır bu. Çarlığı Kazakla rın koruması gerekti ğ i
düşünces i y a n ı n d a , b i r de Kaza k o lmaya nlara karşı yapay
olara k ycratıla n _ b i r d üşma n l ı k konusu . Şoloh.::>v 'un roma nla­
rında, Tolstoy'da ol mayan b i r öze l l i k olarak kend i n i göste­
rir. Çünkü. Kazaklar soyut b i r dünya n ı n insanl arı değ i l ier­
d ir ve ken d i iclerindeki sın ıfs a l çe kişme n i n fa rkındalığ ıyla
birli kte, değ işen blr dünya n : n Içinde yaşadıkl arının da far­
kındadırlar.
Şolohov-Tolstoy benzerl i ğ i n in en belirgin olara k ortaya
cıktıaı nokta , her i k i yazarın da romanlarını ta ri hsel belge­
ler üzerine kurmaktc özen göstermes idir. Rıomanların tarih­
sel belçıeler üzerine kurgula n ması, Sovyet romancılığı nda
çok gen iş b ir yer kaplar. Sözgelimi Glad kov da, Furma nov
da, Serafimovic de roma n l arını ta r ihsel belgeler üzerinde
ol uştu rmuşlard ı r. Daha ileride ise aynı yöntemi S imonov.
tüm yapıtlarında kullanacaktır. Biraz daha fa rklı olmakla b i r­
l i kte. Eh ren'burçı da aynı yönte m i ku llanan yazarlar a rasında­
d ır. Ama . t ü m bu yazarların i çinde Tolstcy'a en yakın olanı
$clohov'd ur. CJi n kü . Gla dkov'un, Serafimovic'in ya da Fur­
manov'un torihsel l i kleri . s ı nırlı b i r çerceve içi nde yol a l ır.
Glad kov, " Ç i mento" ve "Enerj i " adlı belgesel roma nlarında,
"Çimento"nun ka h ramanı Çumalov'un i nsanları eğ itme yete-

(92) A.g.y., Mcskcvc 1 975. Cil t 8, s.759 .

84
neğ inden yoksun bir kişi oluşunu roma n içi nde g iz:erken,
"Enerj i " roma n ı nın kahramanı M . ron Vatag in'ın aynı yı:;ı.I;J­
nekten yoks un oluşunu açı kca vurgular. Sınırlı bir belge;;; e ı­
l i k i çi nde o::>k daha s ı nırlı bir ayrıntı, Gladkov'u n iki romanı
a rasındaki büyük farkı oluşturma ktad ır. öte yandan Serafi­
movic, baş: boş bir Ta rnan ord usu, Furma nov :se içsavaş sı­
ras ında d oğ u cephesindeki komutanı Çapayev ile sı nırlan­
mıştır . . Ehrenburg'un neh i r rom a n l arında ve uzun öykü lerın­
de ise. Rus köy!"üleri n i n yaşa m ı Tolstoy'a ve Şolohov·a göre
çok az yer kaplar. Gelenek olarak Ehrenburg da Tolstoy ge­
leneği iç .nde a n d ır, ama ele a l d ı ğ ı konular ac ısı ndan her iki
yazardan da fa rkl. ı bir yerd ed i r. Bu a n la mda her iki yazara
da en yakı n olara k Fadeyev gösterilebil ir.
Şo!ohov, Tolstoy'dan fa r k l ı olarak roma nlarını ta ri hsel
boyutla r iç inde ele a l ı rken, aynı zama nda sı nıf çatışmalarının
şiddet:ne bir gerekce olara k tarihselliğini göstermemiş, soru ·
nun çözümünü daha derinlerde aram ıştır. Yan i, Ş.otohov'da
geri l i m ve romanı oluşturan yapı salt olaylarla sınırlı kaimayıp,
toplum sal fa rklılı kların deri n l : ğ ine i n meyi de a maçlamıştır.
Şöyle ki, Şolohov hemen tüm yapıtarında, devri m i clnde
gel işen bi rey ve top lum i l işkileri n i yoğun bir d i k katle irdele­
miş, bı,.ınu yapa rken de. gelişmekte olan yeni d üzen in yanın­
da yer a la rak, cökmekte olan -ve hatta çökmüş olan- feodal
d üzene ait insanların ya lnız kişisel cıkariarına yöne lik d ü nya
görüşleriyle mücadeleye girişm iştir.
Bir roma n ı n - veya sanat yapıtı nıl] diye genel leşt irHebi­
l i r bu kon umda - toplumsal olaylara herh angi b i r çözüm ge­
tirmes i n i n beklenmed iği, sıklıkla savu nu lan bir görüştür. ici n ­
de doğru l u k payını barındıran bu görüşün kon umuz acısın­
dan burada tartış ılması faziaca önem l i değ ild ir, a ncak, Şolo­
hov'un " D u rgun Don" roma n ı n ı n kahramanları Grigori Me­
lekhov ile Aksi nya a rası nda gel işen sevg i n i n , topl umsal cö­
zümsüzlüklere rağmen olayl a rın, genelılikle l\chram anların
y_aşadıÇıı olayların d ışına cıkması anında b:r çözüm gerek li­
liÇji kend i n i göstermektedir.
1 824 yılında Veşensko üzerinden Don kıyılarına döner-·
ken yazmaya başladığı " Durgun Don'' romanında Şolohov,
Aks inya'nın tüm bağlı olduğu gelenekleri b ıra kıp. Grigeri ile
b:rl i kte a i les inden uzakta bir yerde yaşamasını çabucak ver­
mez. Gel işen .olaylarla birlikte. sözgel i mi, Aksinya'da da de-
ğ iş i kli kler .olmaktadı r. Ve Aksi nya icin karar keslndir: Step:ın
Astakov icin büyük bir darbe olacağını bile b i le, Grigeri i le
b i r l i kte g itmeye razı olur. Ote ya ndan, Grigeri i le evlenmey;
bir amac h a l i ne getirmiş olan Natoiyo icin de Aksinya'nın bu
davranışı yıkım o lacaktır.
Buraya kadar, Aksinya ve Grigeri Melekhov. idealieşmek
icin hazır iki roman kahramanıdırlar ama, Şoiohov ounun ger­
cekleşmesıne ızi n vermez. Aksi nya ve Gr igeri ilg inç ıki roman
kahrama nıdır: Hem ekıl iarına estıği gibi davra nmakta , hem de
top lumun değer yargıianna oldukca önem vermekted i rler. Bu
ise . Şolohov'un bakışı jçinde, i nsanın kendi acıs ın: kend i s i n i n
yaratmas ı demektır. Onl arın top lumla ola n çatışma larının
tek çözümü ise işte bu noktada ta rtışman ı n özü doğmak­
tad ı r-· bulundukları top lumun d ışı nda bir toplumda aran a b i l i r
a nca k. Burada Şolohov'ıın vurguladığı nokta, Aks i nya ile Gri­
geri ' n i n acılı yaşam larından yaşad ıkları toplumun soru mlu
olmad ığ ıdır. Bu. ilk bakışta yanlış gibi görünen görüş eğer,
bozuk ve yozlaş m.ş i l i şki ler içerisinde olan bir toplumda, insan
i lişkıle rinin toplumsal i lişki lerin bozukluğund'an kayna klanan
bir çürümüşlük icinde olduğu görüşünden hareketle ba kı·lırsa.
kuşkusuz ya n l ıştır. Anca k, gercekten sağlıksız i lişki ler i ç i nde
bulunan. a h l a ksal değerleri çürümüş bir toplumda, bireysel
olarak s a ğlıkl: i l işkiler kurma yoluna g itmen i n de yarar qetir­
meyeceğ i acısı ndan ba kıldığ:nda ise, doğru b i r görüştür. Bu
icice gee miş çe lişkinin her iki acıdan da bakıl d ı ğ ı nda doğru­
luğu gözler önündedi r. Şolohov'un. Aksinya ve Grigeri ör­
neklemes iyle vurgulamak istediğ·i nokta ; sözgel i m i . AnnJ
Karen ine'yı tren i n a ltına iten bozuk top lumsal i1l işki i le, Ak­
s'i nya'yı verinden eden i l iskilerin farklılığı değild ir. Farklı olan .
Aksinya ile Grigeri'nin kend ilerini dışlame k zoru nda ka lan
toplumsal çevrede kal ı p, savaşmak yerine. başka bir yaşam
biçimini secmeleri dir, yan i yöntem fa rklıd ı r.
"Yeni gerçekçi yöntemde yazılmış bir ya pıt olarak Şolo­
hov'un roma n ı n ı n önemi, Şol ohov'u n , kitle lerin fa rkındalı­
ğındaki sosyo-psikolojik değ iş meleri. sadece sosyo-ta rihsel
ya n ıyla değil, aynı zamanda, b i reyi n kiş isel hayat alanı içinde
de araştıra ra k ortaya koymuş olmasınd an i leri gelir; çü nkü
Şo�ohov içi n, i nsan, tarihin sadece nesnes i değ i l , öznesidir de,

86
içinde işgören etkin i l kesid ir, tarihi y apand ır aynı zaman·
da."(93)
" Du rg u n Don " roma nı. 1 9 1 2-22 yılları a rası ndaki Rus
yaş.a m ı nı, özellikle de Kaza k l a rı a n lata n önemli bir Kıtaptır.
Romanın kahra manı Grigeri Melehov'un tra j i k yazgısı, ·ı�40·
60 yıl'ları a rasında Sovyetler Birl': ği'nde yoğ un tartışmalara ne­
den olmuştur.
"D urgun Don romanı nd a, Insanlığın Yazgısı üzerine gele·
neksel öykü a n latımı çercevesinde ol umlu bir gelişme göz·
lenir. Tıpkı bu konuda daha ö nce yazıimış Gogo l'ün Taras
Bulbo'sı. ya da Tolstoy'un Savaş ve Barış'ı gibi." (94)
1 930'1u yıll arda Sovyet yaza rlarının en önemli kon usu.
yen i düzen i n yarattı ğı yeni i n sa n l arın oluşumu konusudur.
Bu y:ll ardaki edebiyat yapıtlaırıır.ın çoğu nda a h l a k ve in­
sancd ı ı k konuları yo�J un bıcimde işlenmiştir. içsavaş yıll arı
bile bu dönemdeki yapıtlarda d oğrudan siyasal bir tarih olayı
olara k dağH, daha çok insancıl ve a h l a ksal acıdan verilmiştir.
Bunun en bel ı rgin örneği ise, i nsancıl ve a h l a k yönleri güçlü
kah ramanl arın, rıomanların tüm diğer etkinli klerinin a rasından
sıyrı l ı p , tek başlarına romanı y önlend i rmelerid ir. Ostrovski'nin
"Ve Çeliğe Su Verildi" romanı bu gelişimin en tipik örnek·
lerinden b iridir.
1 930'1u yılları konu alan " Uyandırı !mış Toprak" ( 1 -2 Ci lt,
1 932-60) romanında Şolohov, tarı m ı n kooperatifleşmesine
bağlı olarak. kırs al kes i mde to plumsal dönüşümıleri yansıtma
yöntem;yle, sözgelimi Leonov' un "form" biçimindeki kahra ·
manl arından farklı bi r kahra m a n imgesi yaratması acısı n:lan
önemli bir ayrı l ı k gösterir.
Kırsal bölgelerin kıol'lektifleşt;rilmesi konusunu işleyen
bu roma n ında Solohov, " Durg u n Don" ro!lla nı nda olduğu gi bi ,
Kaza kları işlemiştir. Ko! hozları güçlend irmek icin görevlen diri ­
len işci. Semyon Devidev'un kasaboya gelmesiyle başlayan
roma nda, parti bölge komitesinin, bölge sovyetin i n konuyu
tartı şmaları, tüm hayvanların ve toprakların kollektifleşt i ri l­
mesi. kulakların isya n hazırlıkl arı. kol haz köylülerinin i l k kez
tarlalara cıkışiarı Şolohov'a özgü bir dil l e a nlatı l ı r. Davidov
ve Kaza kların l ideri Polvtsov (Aieksand r Annisimovic) roma.
nı n karşıt iki tipid i r.
(93) Boris Suckov. c _g.y . s.298.
(94) Krctkcyc Litereturneye Enslklopediyc Moskova 1975, CIIt 8, s.760 .

87
Da ha önceleri yıoksul bir köylü olan ve sonradan bölge
sovyeti nin başka n ı d urumuna gelen Hazm etnov, bir Kazak
onbeşısının dul karısı Marina Payarkova ile ilişki kurmuştur,
ama, Şolohov kendine özgü usta lıkla Razmetnov'u " d ün­
yev i" a rzularından çekip çıkara ra k. Dav:dov ·un ya n ına katar.
Roma n ı n bir diğer ka hramanı Kodrat Maydonnikov ·un kişi�
liğinde Şo!ohov, değişmekte olan fop:umsal d üzene aya k
uyd urabil meyi becermiş orta s ı n ıf köylüleri işlemiştir.
Kişi iere a it tek ve özg ü n herşeye önem verildiğini göster­
mesi acısı ndan " Uyand ırılmış Toprak" roma nının Sovyet ede�
biyatı nda çok önem li bir yeri va rd ı r. Ancak yine de. bazı oto­
ritelerc-e Şoioohov'un bu roma n ı n ·ın ''D urgun Don" romanı
kadar başarılı olmadığı belirtil mekte ve buna neden olarak da
romanın b;rinci cildi ile ikinci cild inin yazımı a rası nda otuz
yıllık zaman .c ra l ı ğ ı olması gösterilmektedi r.
2. Dü nya Savaşı sıra sında Şolohov, " Pravda" gazete·
sinin savaş muha biri olarak görev yapar. Sava ş ! :ı ilk ayla­
rında " Don da", "Gü neyde", " Kaza klar" gib i yazıları yayı n­
lan ır. 1 943-44 yılları a rası nda yine " Pravda' gazetes : nde "Ori­
lar Üi keleri icin Savaşıyorlar' roma nını yayı nlamaya başlar.
Daha sonra bu yapıtı 1 969 yıl ında kitap olarak yayınlan ır.
"Bir insa n ı n Kaderi" adlı uzun öyküs ünde (1 956-57) Şo­
loh :>v, esir d üşen bir askeri a n latır. Roma n ı n ana tema 'sı, sa�
vaş yıllan nda binlerce insanın yaşa dığı benzer d ra m ı somut­
laştırmakta dır.
Şolohov icin toplumcu gerçekç ilik, insanları n yen ; bir
d ü nya kurma larına yard ı mcı olan sanatır. Bu a nlamda ro­
man sanatı, sanatla r içinde önem l i yer tutar. 1 965 yilı nda
Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldıktan sonra yaptığı konuşmada
Şolohov, roman sanatının modasının geçtiği d üşü ncesi üze�
rine tedirgi n liğini belirttikten s:>nra şunları söyler: " Konuş�
macıl ar, roma n ı n modas ı n ı n geçtiğini ve çağdaş top lumun
isteklerine a rtık uymad ığını ileri sürmüşlerdir. Oysa, bir yazara
gercekler d ü nyas ı n ı en geniş, en kaps aml ı biç imde· a n latm ak
ve bu a n lattıkl arını, g erek kend isin in, gerek kendisi gibi d ü­
şünenlerin gercek ka rşısındaki tutumla rıyle ayd ı n latmak ola�
nağmı veren sa nattır roma n". (95)

(95) M.Şoıohov, Prcvdc, 11 Ekim 1965, s.4 (Ruscc) .

88
1 950'1i yillarda ve sonrası nda Sovyet romancılığı nda
yen iden ekim devrimi sonrası nda görülen demokratleşmaya
dönüş çaba ları başlar. EdebiyoUo k ı pol itik tavırda bır gev·
şeme görürlür. Bir önceki döneme ora nla çok daha esnek ve
geniş bir ba kış acısı getiren edebiyatteki bu gelişme, doğa l
olarak eleştirel bakışı da g ü ndeme getirmiştir. Orneğ in,
Vluclim�r Fetlerovic Ten(iriyakov (doğ. 1 922·) veya Pavel Filip­
poviç; Nilin ' i n (doğ. 1 8d8) yapıtlarınca olduğu gibi, kolhaz yö·
netic iler i n i n yolsu2!iuğundan, g.iderek yaygınıaşma kta olan
savaş sonrası bezg ı n i nsa n i a rın boşverm işli klerine kadar,
kurulu d üzen i n carpıtı lmas:nda temel taşları oluştura n insan
ve kitlelerin psikolojik ya pılarını e:e a la n yaza rları n ya pıt·
larının ortaya cıkışı bu dö neme rastl ar. " Ka h raman'' kav·
ra mı yen iden değ işmekted ir. 1 930'1u yıllarda Pavel Korca gin
.örneğ .yle ortaya çıka n " ka h ra ma n" kavra mı g iderek batıcı
ve s ivri ögelere tezenm iş ve 1 940'1ı y ı llard an sonra, sözge·
l imi, Vasiliy Nikolayeviç Ajayev' i n (doğ. 1 9 1 5) " Moskov.a'd an
Uzakta" ('1 948; roman, 1 949 y ı l ı nd a devlet öd ülünü a l m !ştır)
roma n ı nda ele a ldığı kahra manlar bicim�ne dönüşmüştür.
' ' Moskova·'dan Uzakta·· roma n ı n ı n iki ka h ra ma n ı ; kültürlü a ma
geri kafa l ı G ru bski ile çelik g ı bi iradeli ama, insa n la rla olan
ilişki ler .nde başarısız Batma nav' u n kişisel savaşımı nda, G rub·
ski' n i n kazançlı çı kması, atlışılma mış bir kahramanlar sava·
şıd ır. Böyie l i kle, kahra ma n ların da birer insan olduğu görüşü;
yen iden aÇıırlık kaza nmaya baş lamıştır. Daha önceleri, Sovyet
halkının herşeyin üstesinden g elebi leceği gibi bir d üşü nce ile
koşullanmış kahramanlar ya ratmakla yaza rlar, halkı daha
derinden etkileyebilecekleri s a n ısıyla· hareket etmişler ve
yapıtları n ı n sa natsal yönünden öd ü n vermek d u rumunda
ka lmışlard ı r. Kuşkusuz, bu kitap içeris inde ele a ldığı mız bir·
çok yazar g i bi. Vuri Solomonovfç Krimov'u ( 1 908 1 94'1 ) da
bu kapsa rn ı n dışında bırakma k gerekir.
1 830 yııl ı nda fizik- matematik böl ümün ü bitiren Krimov,
bir radyo istasyonunun kuru l u şunda ça l ışmıştır. 1 936 yıl ında
"Profitern" ta n keriy!e Haza r Denizi'ni dolaşa n yazpr, bu ge·
zisiyle hem meslek yaşamında hem de deneyimlerind e zen·
g i n bir uygulama olanağı bul m uştur.
Krimov'un i l k öyküsü ola n ' ' Ka h ra man;l ık", gene Sovyet
pilotla rının eğitimini ve yaşa m ı nı konu a l ı r.
Krimov'un yaygı n biçimde tan ı nmasına ünlü roman ı " Der­
bent Ta n keri'' neaen oımuştu r. 1 938 y ı lında yayı nlanan bu
roman, Sovyet romancılığının en iy i ya pıtlarından biri olarak
gösteri l i r. Ar. ır ca·ı ışma k·::>şulları a ltında, bir ta nkardeki i nsan­
lar a rasındaki işbirl i ğ in i n güç lenmas i n i ve sağlarnlaşma sını
konu a lan roman. 1 941 yılında filme a l ı n mıştır ve y irmiden
fazla baskiSI ya pılmıştır. (S6)
Kri mov, " Derbent Ta n keri" roma n ı n ı n ka h ramanı Ba­
sov'u i l etişi msiz biri olarak verir. Bu i·letiş i ms i zlık onu karı­
sından ayırm . ş, Haza r Den:ızi i le başbaş.a bıra ka ca k kadar
yalnızlığa ıtmiştir. lik bakışta Basov, kaihraman-ka rşıtı bir
tip olara k çiz i l m iş g i bid ir. Ç ü n kü herşeyin üstesinden gelebi­
lecek bir kişi n ı n yerine romanda, kend isi n i i letişimsızl i ğ i n bil·
ta ğında bulmuş ve bunun son u cundaı i lg i s i n i nesneler üzerin­
de -kuşkusuz� caresiz l i k g ibi bireysel bir öge kend i n i du­
yumsatma ktadır burada- yoğ u n laştı rmış kara yazg ı l ı b i r bur­
j uva tip ka hrama nlaşmıştır. Oysa, Krımov'un, Basov'un ki·
ş i l i ğ i nde getırd i ğ i eleştiri, top l u msa l eleştirid i r. Kri mov, gele­
cekte ortaya çıka ca k sorunl:ıra , sözgelimi, i nsanın farkında
olmadan ma ki neleşmesine, s i stem i n i nsan yaşa mma getir­
d i ğ i yeni olanaklara b"incsizce katı l ı m ı na•, sistemin iyi l iğ i i c i n
cal ışma nın bir coşku işi değ i l , b i l i nclenme işi olduğuna deği­
nerek, yabancı laşma n ı n bi reysel örneğ i n i Basov'un kişi l i ğ i nde
vermiştir. Sonueta roman şu m esa j ı i letir: Coşkular geç icidir.
b i l i n e ise ka lıcıd ır. Kri mov, eğer yap ıtında Basov'u büsbütün
yalnız bıra kmış olsayd ı , kend i düşünce zinciri içinde de
sisteme karşı u mutsuzluk halka larının o luşması kacı n ı l mazd ı .
Ama , r_oman g iderek Basov'u h a k l ı cı kartmakta d ır. Öyle k i ,
Basov'un tam karşıtı kişilikte o l a n herkes, o y ı l l a r ı n " ka h -·
roma n " tipiernesine uymakta d ı r.
1 941 yılında Krimov'un " M ü hendis" adlı bir roma n ı d a ha
yayınlanır. Roma nda, bürokras i n i n yeniden canlanışı ve
memurluk kariyerizmi işleni r. 2.Dünya savaşının i l k g ü nlerinde
soluğu cephede a la n Krimov, savaşla i l g i l i birçok mektup,
belge, makale ve i zien i mler yazmıştır ama, yaşa mını da
savaş noktalamıştır.
Krimov g ibi 1 908 yılında d oğmuş olan Baş. Sartakov,
Polevoy ve N i l in g i b i Sovyet edebiyatının öneml i yaza rları,

(961 Krctkcyc Litereturneye Enslklopediyc , Moskova 1966, CIIt 3, 8.856-57.

90
yılların kend ilerine d aha fazla· olanak ta nıması neden iyle
olsa gerek, daha fazla yapıt verme olanağı bul muşlard ı r
a ma, yine de a ralarından h i çbiri Krimov'un " Derbent Tan­
keri" roman ıyle ulaştığı üne u laşa ma m ıştır.
Bun lardan Yakov Vasilyeviç Baş, Ukraynalı bir köylü
a i lesı ndend ı r. F ıloloji öğre n i m i yapan Baş, yazı yaşa mına
makale yazmakla başlamıştır. 1 934 y ı lında "Güc" adlı öyküsü,
1 941 yıl ında da "Siavut K ıyılarında" adiı romAl n ı yayınlanmış­
tır. 1 947 yılında Baş, aynı romanı gen işleti lm,ş olara k, "Sı­
ca k Duygul ar" a d ıyla yayı nlam ıştır. Bu yıilarda, ya n i 2 .Dünya
savaşı s ırasında Baş, U krayna bölgesinde savaşa karşı çalış­
mıştır. Zengin bir yaşa m deneyim ine sahip olan Baş, U k­
rayna halk,nın işgaicı güçlere k arşı savaşını konu a ld ığı
"Profesör Burko''(1 EJ46) g ;bi b i rçok kısa ve uzun öyküler
yazmıştır. Baş' ın, " Umut" adlı 1 959 yılında yaz ılmış bir �ro·
manı daha vard ı r. (97).
Sergey Venecliktoviç .Sartakov da Yakov Baş g ibi ede·
biyat yaşa mına 1 934 yılında başlamış Rus yazand ır. i l k ki­
ta bı "Aieksey Hudonogov" ( 1 945) a d ı n ı taşır. Da ha sonra
cocuklar icin, "Sal Kuzeye G i d iyor'' ( 1 949) ·, gibi öyküler ve
romanlar yazmıştır. Yine coc u klar icin, . örne ğin " Nehrin
üzerindeki Şarkı " ( 1 947) gibi cocuk oyu nl arı yazmıştır. Sar­
takov öyküleri n i " Uzaktaki köy" ( 1 947) ve "Pencerelerin Al·
tındaki Bahcecik" ( 1 959) adlı k ita p larında toplamıştı r. Sarta­
kov'un en önemli yapıtı, ta rihsel bi r n ite l i k taşıyan " H repti
Saya nskie" a d l ı roma nıdır ( 1 �3 Cilt, 1 940-54). Romanında Si­
birya işeileri n i n 1 905 devri m i sırası ndaki b i l i n elenmes i n i ve
olayl arın gelişimini a nlatan Sa rtakov. Sovyet edebiyatında,
ü l kesi n i n doÇıci güze l l ikleri n i çok iyi kavra mış ve bunu kul­
lanmış bir yazıar olara k ta n ı n : r. Sa rtakov aynı za manda d oğal
güzel l i klerin halk ka h ra ma n ları n ı n moral i üzerindeki etk ilerini;
"Taştan Teme l '' ( 1 950) , "Dağ R üzgdrı'' ( 1 957) , " Kra l iceyi Tes­
l i m Etmey i n " ( 1 960) a d l ı uzun öykülerinde ve " Buzd an De­
fine" adlı roma n ı nda işlemiştir. Sartakov'da ana tema, do­
ğayı d eğiştiren işçilerin kendilerini de değ iştirmeleri üzerine
kurulm uştur.

(i7) A . Q·Y . . Moskova 1962, Cilt 1. s . 47i.


( 1 969) yılında "Sıcak Vaz Günü" ad l ı kitabı ·yayı nlanan
Sarta kov' un ya p.tları SSCB' n i n birçok dı l ine cevrılmıştir. (98)
uana önce, 1 950'1i y.ıi l ard a n sonra yeniden demokrat­
laşma çabasına giren Sovyet romancılığ ı na örnek olara k
gösterilmiş o l a n Pavel Fılippovrc Nihn'i d ığer Sovyet r'oma n�
cıl arın dan ayıra n en önem l i öze'l l iklerinden bir d iğeri de,
öyküleri n ı n çoğ u n u n f il me a l ı n mış o lmasıdır.
Rus-Sovyet yazarı olan N i l i ı:r i n ilk kitabı "Bir Ada m D::ı­
ğa G i d iyor" ( 'ı 936), Donbass'lı maden işeilerini ve yaşa mlarını
Kon u a l m ıştır .
Da ha sonra N il i n , "Sevg i l i Kız" ( 1 936) , " Matvey Ku zmic"
( 1 937. bu öyküsünün Dir adı da ··va kın Akra ba"dır), "Son
Hırsızl ı k"(1 939) . "Aşka Da ir" ( 1 940) gibi öyküler yazar. N i l i n ,
" Bay Çeprakova'nm Anıtı " ( 1 940) adlı uzun öyküsü ( povest)
ile 1 941 devlet öd ülü a l mıştır.
2 . Dünya Savaşı nda N i l i n, tıpkı Şolohov ve Polevoy
g i b i " Pravda " gazetes inin savaş muhabirliğin i yapar.
"Ağaç Kurtları" ( 1 955) , " Tişkov'la Ta nışma" ( 1 955) g ibi
öykü lerin yazarı olan N i l i n ' i n "Sevg i l i Kız" adlı öyküsü 1 940
yıl ında "Va rya Luna ve i l k Kocas ı" ad ıyla filme a l ı n mıştır.
Fi lme alnı nan d ,ğer öykü leri ise, "Gaddarlık" ( 1 956, f ilme
a l ı n ışı 1 859) , " Deneme Süresi" ( 1 956, f ilme a l ı n ışı 1 960), " Me­
za rlar Arası nda" ( 1 962, filme a l ınışı 1 965) adlı yapıtlarıdır. (99.)
B·:>rk5 Nikolayeviç Po!evoy'dan sözed i nce, ister istemez
yeniden " ka h raman" kavra m : n a d.ö nmek gerekmekted ir. Aynı
kuşa k içinde o l u p da, birbirlerine N i l in ve P.::>levoy kada r ters
düşebilan ıbir ç ift yazar daha b elki: de yoktur. Çünkü Polevoy,
N i l i n ' i n aksine Ostrovski. Serat: movic, Furma nov geleneğ i nde
bir yaza rd ı r. Nil in ne kadar düzen i n aksayan yönlerine parm a k
basmışsa, Polevoy da o kad a r 1 920'1u y ıll arda kalan kah­
ra man kavram:• nı yen iden gündeme sokmuştur. Dah a önce,
Ostrovski'yi. Serafimovic'i ya · da
Furmanov'u işlerken. dönemi n karmaşıklığı nedeniyle klmi kişi­
lerin yüceltil mes i n i ve bunun da, yaza-rların istemi dışı nda
gel işen geçici bir dönem in zoru nlu yaptı rım l arı olduğunu be­
l i rtmiştik. Po'evoy ise, bu geleneğ i n 1 940' 1arda yen iden ele
alınışına en tipik örnektir.

(98) A q.y . . Moskova 1 97 1 , Cilt 6, s.6&4.


(99) A.g.y , Moskova 1968, Cilt 5, s.290·91 .

92
1 908 y ı l ında doğan Polevoy' un i l k kitabı "Büyük Bir In­
san ı n Anıla n " ad lı, Maksim G orki'yi a n latan yapıtı d ı r. Bunu,
1 939 yı lında yazd ığı "Sıcak Ateiye" adlı uzun öyküsü izler.
Bu öykü Polevov'un adını d uyuı-mas:na neden olmuştur.
2. Dü nya Savaşı başlad ı ğ ı nda, Polevoy'da " Pravd a"· ga­
zetesi n i n savaş muhabiri olarak cepheye g ider. Savaş izle­
nimlerini " Belgrat'd a n Karpatlara " ( 1 945) adlı kitabı nda toplar.
Polevoy'a ü l kes i nde ve ü l kesi d ışı nda büyük ün sağlayan "Ge­
leceğin insanı Üzerine Bir Öykü" adlı kitabı, 1947 yılında
devlet öd ülüne layı k görü lmüştür. Bu romanı ndan sorıra
Polevoy·, d aha önce yukarıda bel irttiğimiz belgesel roman
türüne döner. " Biz Sovyet lnsanla rıy1z" ( 1 948) adlı öykü ki ­
tabıyla Polevoy. i k inci kez, 1 949 yı lında devlet ödülünü a l ı r.
Ard ı ndan "Altı n" a d ! ı romanı ( 1 949-50) ve " Dönüş" ( 1949)
.adlı uzun öyküsü yayı nla n ı r. Savaş sonrasında b i rçok ü l keyi
gezen Po'evoy, bu gezi izleni m�erin i röportai n iteliğ indaki
"Amerikan Günlüğ ü " ( 1 956) , " Dünyan ı n Öbür Ucunda " ( 1 95ô)
g i b i kitaplarında tıaplar. " Uz a k Geri " ( 1 958) adlı romanı nda
Polevoy, Sovvet halk ı n ı n kah ra ma n l ı ğ ı n ı ve güçlü karakte­
r!rıli beti mler. Yine aynı tema üzeri nde yazdığı " Doktor
Vera " ( 1 966) adl ı romanında da, Alma n işga l i sırası nda, bo­
yun eqmeyen Sovyet hal k ı n ı n mertliğini işler. ( 1 00)
Polevoy tam b i r propoga ndacı yazardır. Zelinski onun icin ,
" Kc hrc manlarını d i kkatle seçer. d iye yazar, hayattan olumlu
örnekler,i . olumlu t!pleii alır v e onların eğitici çıüclerine u mut
baql ar. Bu anlamda, kahramanlık tem asının propogandacısı
sayılot i l ir."( 1 0 1 )
Zel i nski'nin, ken di yurttaşını b u şekilde a lg ı l aması ve a n­
latması kuşkusuz, b i r parça d uygusaldır. Çünkü, 1 930' 1u yı l­
larda kalan kahrcman kavra m ı n ı n yeniden gü ndeme çıetiril·
mes i . Sovyet roma ncı l ı ğ ı a cısında nı a ncak bir tal i hsiz l i k
olarak n ite1end i rHebi!ir. Olaqan üstü insanların -üstelik b u n l a rın
ya!=,adıki'Jrı kabul edi lse bile- romanlarda. vazari arın d a yü­
celtmeslyle yen iden yaratılma s ı . roman sanatını destan ile
kosut!amak a n l am•na oelecektir. Po!evov'un "Gerçek Bir
Adam" adlı övküsündeki oilot Marasyev. gerre!(ten vcışamış
b i r kişidir a ma. Polevoy Ma rasyev'i roma nında birkoc kat

(100) A c.v. Mc8kcvc 1968, Ciıt 5, 8.835-36.


( 101) K.Zelin8ki, c.Q.Y 8.304,
.•

93
d aha yüceltmiştir. M a rasyev'i n u çağı Al man işgalindeki topra k­
lar üzerine düşer ve Ma rasyev 'in iki bacağı kırılır. O haliyle
Maırasyev sınırı aşarak, a rkadaşları nın yanına u laşmayı ba­
şarır. Marasyev'in bacakları kesilir ve yerine takma bacak
ta kılı r. Buna ra ğmen Marasyev -müthiş bir i rade g ücüyle- tak­
ma baca klarını kullanaraık yen iden pi lot olur ve Alman uc ak­
ları n ı düşürmeye d evam eder. Kuşkusuz, bu geçen süre Içinde
M a rasyev 'in tüm d uyguları, Polevoy tarafından ok ura akta ­
rı l ı r. Başlı başına i n a n ı lması g ü c bir kahramanlık örneği olan
bu öyküye bir de Pelevay'un yansıtmaktan koca madığı öznel
d uyg u la rı kat: lınca, doğal olara k evrensel değ il, u lusa l boyutta
b ;r yapıt ortaya çıkmıştır.
2.Dünya Savaşını yaşa mış Sovyet yaza rları n ı n hemen
hepsi, benzer bir yaşam çizg i s i göstermekted i r. 1 909 yılında
doğan Rus-Sovyet yazarı Vadim M lhaylovl c Kolevnlkov da bu
çizgi içerisinde bir yazard ı r. 1 928 yılında yazmaya başlayan
Kojevni kov, 1 939 yılında ilk öykü kitabı "Gece Konuşmaları'·
n ı yayınlar. 1 940 yılı nda "Büyük Davet" ve 1 941 yılında da
cocuklar icin yazd ı ğ ı "Kork u nç Silah" adlı uzun öyküleri
yayınlanır.
2. Dü nya Savaşı sırasında Kojevnl kov. cağdaşı olan diğer
yazarlar g ibi; savas muhabiri olarak ceşitli gazete lerde ça­
lışmıştır. 1 943 yılıtı.da "Pravda" gazetes inin savaş muhabirl i­
ğ!ni yapan Kojevni kov, 1 949 yılı nda da "Znamya " qazetes ir,ıin
red aktörlüğünü yapmıştır. Savaştaki izlen !mleri n i : "Savas Oy­
küleri " ( 1 942) . " Mart- N isan" ( 1 942) . "Sevq i l i Dostla rım" ( 1 943) ,
"Savaş Yol u nda" ( 1 955) qibi kita plarda toplamıştı r. Ci n'e
ya ptığ ı geziden sonra. bu ülke hal<k•:nda clen·e me. makole ve
övküler de ya7.m•s olan Koiev n i kov. ''Safaqı Karşı lnmak" adlı
romanında ( 1 -2. C!lt. 1 956-57) . ekim d 9vri m i sırasında, Sibir­
ya'daki m ücadeleyi a n lat!r. ( 1 02 )
"Raluev'i Tan ıvırıız" ( 1 960) adlı uzun öv kü"ünde Koievni­
·
kov. Si birva'daki çıaz boru hattı döşenme�i sırası nd�ki a lay­
l arı konu a lır. Bu romanıyle Koievni kov. Palevoy'a çok yak­
laşır. Roman!n kahra meını P1:1"el Ba luev. sa nt:venin sefi ve
yetenekli bir vöreticidir. Dah a önceleri kat• b:,. biirakrat
olan Ba l uev'in kişiFÇjinde Kojev ni kov. b ü rokrcsivi üstü kapalı
biçimde eleştirir. Yen i yaşamı nda Bal uev. gaz borusu hattı -
(1021 Kratkaya Litereturnaya Ensiklopediyo. Moskova 19ôô . Ci l t 3,
8,634-35.

94
nı döşeyen işçilerle kademeli olara k değil, doğrudan ll·iŞki •

kurmaya ça lışır. Sa natsal değ eri fazlaca güçlü olmaya n


romanı n değeri yarı belgesel n itel i ğ inden gelmekted i r.
1 962 yılında yazd ığı " Uçan Gün" adiJ öyküsünde Kojevni·
kov, ça l ışma ortamı ndaki b i l i n eti dostluğun geUşti ri l mesi
tema's ı nı işler.
Yöresel edebiyat acısı ndan önemli bir yeri ola n Azarbey­
ca n l ı yazar ·Mehti Hüseyin, 1 909 yılı nda doğmuştur. Gercek
adı Hüseyinov Mehti Alioğ l u o l a n Mehti Hüseyi n'in i l k öy­
küsü 1 927 y ı l ı nda yay ı n l a n mıştı r. i l k öykülerinde Azerbeyca n
köy yaşamını işleyen yazar, e kim devrimi nden sonra ise,
feod al düzene ve tutuculuğa karşı mücadele eden ya pıtlar
verm iştir. "Su Taşkı n ı " ( 1 933··36) adlı roma nr, Azerbeyca nda ki
içsavaş yıllarını konu a l ı r. "Apşeron'(1 947) ve "Kara Taşlar"
adlı roma·nlarında Azerbeyca n yaşamg n ı konu a l ı r. Tarihsel
romanı ola n "Seher"de. Azerbeyca n köylüleri n i n yoksulluğu­
nu, yazgıcılığını ve düzelmeye doğru gidişte, ya n i ta rihin ya­
pıcıl ı ğ ı nda, halkın rol ünü vurg ul ar. Mehti Hüsey in, Azerbey­
can edebiyatının ilk ta ri hsel roma n ı "Komisserler'i yazm ış
olması acısından önemli bir yaza rd ı r. Yaza rın ayrıca, " i nti­
zar" ( 1 944), "Şöhret"(1 938-39), "Nizam i " ( 1 940) ve "Alev'' adlı
oyunları va rd ı r. ( 1 02·)
Çok uluslu Sovyet edebiyatı, 1 920'1i yılların başında he­
nüz kes i n bir bütü n l ü k oluşturmama·ktad:r. Buna neden ol.a­
ra k. her ulu�un edebiyatını n çok değişi·k soru nlarla karşı
karşıya olması göster;ııebi l i r. 1 930' 1 u yıll ara kad ar sürecek
ola n bu dönemde çok çeşitli a n lat:m biçimleri ortaya cık­
m ıştı r. Sovyet edebiyatını . tek b i r a nlatı m biçimi ıolara k s un­
ma k ve alçrlamak ç,ı i rişiml eri, sa natı n nesnel yasala rını zor­
lamak a n la m ı na geleceğ inden. zaten mümkün değild i . Bura­
da Maksim Gorki'nin şu belirlemesi öneml i d ir: " ... Sovyet
edebı'yatının sadece Rus edebiyatı olmayıp, bütün Birl iğin
edebiyatı olduğunu da belirtmek gerekir sanırı m . Bizden
sadece d i ! yönünden ayrı lan k a rdes cumhu riyetieri n yazar­
ları d a . kapitalizm i n bölmüş olduğu em ekciler dünyas ı n ı bir­
l eştiren pbrüşün etkisi a ltında ynsad klorı ve co l · ştık larına
göre, biz Ruslar sadece sayıca daha çok olduğumuz icin nü­
fusu bizden az olan u l usla rın yapıtlarını görmezden gelm8"

(103) A.g.y., Moskova 1964, Cilt 2 . s,459-60,

95
ye hakkJmız. yok." ( 1 04)
1939 yılındaki Birinci Sovyet Yaza rları Kongres i' nden
sonra. çeşitli cumhuriyetler a rasındaki edebiyat i i işk il·a rrıin
geliştirilmesi hız kaza nm :ştır. Bu konuda Boris Suckov da,
Gorki'ye benzer bir görüşü d ile getiri:r: "S�sy01ist gercel<c i
edebiyatın temelinde yatan görüş l erıi n bir bir:ik içi nde oluşu ,
bu edebiyat yapıtla nnı n tek t i p estet ik çizgiler ve usiCıp özel­
l i k leri gösterd i ı:J i a n lamına gel m ez. Venr:· edebi yöntem , yaza­
rı n, inceled i ğ i ve estetik bir yorumlamada n gecird i ğ j hayatın
yan larını anlaması ve sapta masındaki o blreysel özgürlüğe
daya n ı r." ( 1 05)
Bu bak:ş acısı, Sovyet cumhuriyetlerinrln devrim öncesi
de varolan edeb:yat gelenek!eri ni. bugünkü cağdoş Sovyet­
Rus edebiyatı düzeyi ne geti rmelerine n eden olmuştur. Dev:
ri mden önce doğru d ürüst bir ede!::t yat geleneği olmaya n
halklar bi le, bugün ya l n ızca SSCB'de değ il, tüm dü nyaya adı­
n ı duyurmuş edebiyatcılar yetiştirmişlerdlr. Son yıllard;:ı
önem'� i çıkışlar yapan Kazak ista n edeb :yatının önde gelen
yazarlanndan Ta havi Ahtanov'un " Boraın" adlı roma n ı n J
yazd!ğı önsözde Aytmatov, ç ağdaş Sovyet edebiyatının bu­
günkü a nıcyışına güzel bir örnek o'uşturmaktad ır: " Beyli k
sözler döktürmek. hiçbir öze l l i Çi i olm ayan k�nuları işlemek,
maselen i n derinina i n mekt ir. tir tekra rlamo d ır, bir çeşit
kopyacı l ı ktır: Sa natı n kura' l a rı nda•n daha 'k urnaz olmaya'
ca l ışmaktır. Bu y o'a e,ooan sa natçılar, bel irli bir fikri ifade
etmek ic;n k u l lan•lmış sözleri. ps i kolojik d uruml,t:ırı qenelleş­
tiriyorlar, bayağl'l aştırıyorlar." (1 06)
C ağdaş Sovyet eleştirmenleri nden Surovtsev ( 1 07),
(104) M. Gork i . Sevvet Yozorlor B irl iği B i r !n c i Kongresi'ne Sunulan
Rapordan, "Sonotto · Sosyolist Gercekcili k". cev: Seekin Cılızoğlu . Yenı
Dünvo Yovınlorı: 3, I stanbul 1976 . s. 58
(1051 B. Suckov. A r;;ı v . s. 3a6.
(1C6) C. Avtmctov, T.Ahtnnov'un "Boran" a d l ı rcmonıno vozd : ğ ı önsöz­
den . cev: Güneş Bozkovo, Yer Yov ı n lo n . Movıs 1972 . i storı b ul s. 6
(1071 Yuri i vrmc11ic St!r�v!.,.,.,, (doı'i. 193 1 1 : CoOdrıs Rus-Sowat edebiyat
elestirmeni ve edebivet torihcisi. 1 953 v ı l ı ndo vozmovo başlamıştır. SSCB
hclklo rının coados edehiyot sorunlerı ve SovvE>t' vozcrlorı üzerine irıce!e­
me vazıları yoyı'1!ı:ınon Suro"ts9v'in: "Uiuscıl Srın.at ve Ulllsol Kcırrı kteri''
(19871 "Dünvo Külti"ı ri"• nün Tarihsel Gelisimi" ( 19681 aihi incı:ııeme yazıren
vardır. Roman ve övkünün kuremsal ı:ıelişimi ve vopısı üzerine colış­
m ıstır "Siir ü zerine" f19621 adlı kitabınrıo mildos si " rin lirik v<: destonsı
vönlerin1 incelemistir. "Yuhon Smuul" (19641 ve "fJ!iko!o Beion'ın Şiirle·
ri" (1970l adlı inceleme kitaplerı v ardır.

96
"Sovyet Edebiyatı nın Bicimlenmesl" adlı yazısı nda ce�it li
halk lardan bir çok şai r ve yazarı a ltalta sıra la d ı ktan sonra,
bu yazarları birleştiren şeyin her şeyden çok onların çağdaş
i nsanc:l görüş1eri ve a nl ayışları old uğunu vurgulc;ır ve şöy:e
sürd ürür yazısını: " Bu görüş; i nsan yaşamının. bir bütün
olarak toplum yaşamı nın daha iyi, daha temiz ve daha ge­
l i şmiş ıolabilmesi icin insandan cok şey beklemes in i gerek­
tirir. Ayrıca, toplumd a n da çok şey bek lemek g�rekir. Top­
lum, icindeki her bireyin tam olara k ge11işmesini, sözcüğün
en soylu a nlamıyla, Insan olmasını sa ğlamalı dır." ( 1 03)
Ancak. böyle bir gelişmeyi bir başka ü l keden izleyebıl­
menin olanağı son derece sı nırl ı d ı r. Değişik cumhuriyetie­
rin önemii yazarları bir yana, h enüz ü l kem izde, Vurl Payloviç
German (doğ . 1 9 1 0, Georgly Mokayevlç Markov (doğ . 1 91
veya Dann Aleksandrovlç Grantn gibi önemli Rus-Sovyet
yazarları n ı n yapıtlan bıle cevr.i lmemiştir ve hemen hiç tanın­
mamaktadı rlar.
1 926 yı lında edebiyata atı�an Rus-Sovyet yazıarı Vuri
Pavlovic German, "Giriş" ( 1 931 ) adlı roman ıyle Maksim
Gorki'nin d i kkatiıni çekmiştir. Daha sonra yazdı ğ ı "Zavallı
Henri" ( 1 934) adlı roma nı nda, Almanya'nın 20. yüzyıl başla­
rında ki konumunu ele a l ı r. Bir başka romanı ıolan "Ta n ı­
d ı klarımız"da. küçükburj uva bi reyciliğıiıni n açık bir biçimde
veri lişi veri lmiştir Vuri Germa n , roma nl arı ya n ı sıra, birçok
uzun ve kısa öykü y azmış ve çağdaş gercekçıi liğin başarılı
örneklerini vermiş bir yazard ı r .
Tarihsel n itel ikteki romanı "Gene Rusya" ( 1 952) , 1 . Pet­
ro dönemini anlatan bir kitaptır. Birçok roman yazmış olan
Germa n ' ı n son romanları "Bir Yıl" ( 1 960) ve "Benim Sevg i l i
insan ı m�· ( 1 961 ) , özel mül kiyetten a rın ıneya v e yeni i nsan
olmaya vöneliş!i ele a l ır. Son rotna n ı olan "Benim Sevqili
insanım." ya pıtları içinde e n iyisi otarak gösteril i r v e Ger­
man' ı n bu rom anı fil me a l ı n m ı ştır. ( 1 09l
Georgiy Mokeyevic Markov d a . Vuri Germa n g:ibi Rus­
Sovyet yazard ı r, ama Ma rkov edebiyata daha gee yıllarda.

( 108) V.i. Surovtsev, ·�sociallsm c n d Culture" Prograss Publishers.


Moscow 1 977 s. 87
( 109) Krctkcyc Litereturneye Ensikloyediyc, Moskova 1964. Cilt 2. s. 137.

97
1 936 y i l ında aUmıştır. "Strogovıy" (1 ··2 . Cilt, 1 939·46) adlı
romanı 1 952 yılı SSCB devlet ödülünü a lmıştır. Tari hsel bir
n itelik taşıya n bu roman, Sovyet iktidarın ın kuruluşunu ko·
nu a l :r. Markov. " Piyadeler" ( 1 948) adlı uzun öyküsünde,
2. Dünya Savaşında , Japon emperya,Mzm inin bozg ununu a n·
latır. Sibirva üzerine yazdığı öykü ve denemelerin i " Maryev·
ka'ya Mektup" ( 1 952) adl!ı kita bında toplar. Daha sonra Mar·
kov, "Topra ğ ı n Tuzu" ( 1 ·2. Cilt, 1 954) adlı roman ında yeni­
den "Strogovıy" romanında ki tema'ya döner. Dohc sonra
"Baba ve Oğul" adlı romanında pol·itik konulara a ğ ırlık ve·
ren Markov. edebiyat sorunlarını ,içeren " Lev Tolstoy ve Ca·
ğımız" ( 1 960) , "Cağdaşlık ve Edebiyat" ( 1 963) gibi inceleme
kita pl arı yazm ıştır.
Farklı bir konumda olmakla birlikte değinilmesi gere·
ken bir yazar da Mirza Ajdar ibrahlmov'dur (d oğ . 1 91 1 ) .
Azerbayca nlı halk yazarı ibra h i mov 1 930'1u yılla rda yazma·
ya başlamıştır. Cok az sayıda sosyo-pol itik içerikli öykü, şiir
ve inceleme yaz ıları olan ibrah imov, "Hayat" adlı drama·
sırıda ( 1 935). sosyal değişik�iği kon u etmiştir. Daha sonra
yazdığı "Madrid" ( 1 938) adlı oyununda ·ise yamr, ispanya
iç-savaş:.nı a nlatır. " Muhabbet" adlı oyunuında da ( 1 942) , 2.
['\ünya Savaşı sırasında· halkın yaşadığı zorlukları işlem iş·
tir. Komedi türünde vazdığı "iyi Adam " ( 1 962 ) ve "Köylü Kı·
zı" adlı oyunl arı ibrahimov'a büyük ü n kazandırmıştır. ibra­
himov'un dramlarındakji tipik özellik çok hareketli olması ve
l«:ıra kterleri nin bu hareketPlik içinde keskin ve gerçekçi bir
betimlenişle yer a lmasıdır. ibrahimov, daha önce değindiği·
miz Azerbevca nlı yazarlar g i bi Azerbeycaın'ın sorunları ile
sınırlı kalmam•ş. tıpkı "Mad rfd" adlı oyununda olduğu g i bi,
"Güne'v Öyküleri" adlı d izi övkülerinde d e irianda'daki txı�
a · msızlık mücadelesini a nlotmııstır. Romancı olara k ise i bra·
h imov. "Gelecek Gün" a dlı roma nıyla tüm Rusya'da .ta nın·
mı�tır. 1948 '"'ıncln vazılan •.re 1 950 vıl•ndn do Ruı:ıço'va çev·
ri'1An. romon. i ran'deıki rl'em':'krrıtik rıücler�n !"O hlıpo karsı
mücndelesi!"li konu alm ı�tır. l brohimov bu romon•vla 1 9ı:;O yılı
SS�B devlet ödülünii a lmıstır. Merkez olarak ı:ırıh r!önemi
emnenra l izmini. şahın viikı:ıek onurUinun oazmlık konus u .
nluı:ıunu ve şah rei imi n in roskılı ideırasini konu a lan lbra ·
himav'un en M romanı olnrc1;: '" Büvük D aya!.;" adlı yapıtı
gösternir. 1 957 yılında yazılan ve 1 958 yılında da Rusça'ya

98
cevrilen roman. savaş sonras ı loolhoz köylerindeki yaşamı
a nlatır. İbrahimov'un ayrıca Azerbeycan edebiyat tarihi ve
edebiyat ince!emeleı1i üzerine yazıl a rı vardır. (1 10)
Yine bu dönemde, yani 1 910'1u yıl'larda doğmuş olan ya­
zarlar içi nde Ukraynalı yazar Miharl Afanasyevic Stelmah
(doğ. 1 91 2) ve Emanuil Genrihovlç Kazakyeviç (doğ. 1 91 3-
öl. 1 962) önemli yapıtlar vermi ş yazarlardır. Edebiyata 1 930'­
lu yıllarda uzun ve kısa şiirler yazarak başlayon Kazakyevic,
ilk yapıtları n ı İbra nice vermiş olması yönünden .iJginc bir ya­
zardı r. "Yı ldızla·r" adlı Rusça olarak yazd ı ğ ı ilk ·romanı
( 1 947) , Kazakyevic'e büyük ün kazandırm ıştır.
Bir romancı olmamakla birl ikte Nikolay Dmltriyevic
Kondratyev de bu kuşa ğ ı n önemili yaza rlarındandır. 1 935 yı­
lında yazarl ı ğa başlaya n Kondratyev. hemen tüm Sovyet
yazarları cıibi 2. Dü nya Savaşına katıl m ış ve qazetec ilik
yapmıştır. 1 943 y ı l ı nda, "Leninqrad Önlerinde B ir Kahraman:
Klim Matuzov" ve "Görmüş Geçirmiş Asker ivan Konişev"
adlı i k i deneme kitabı dizi h a l inde yayı nlanır. Belqesel. ta­
rihsel kitaplar üzerinde calışan Kondratyev'in ayrıca cocuk­
lar icin yazd ığ ı "Tuqay Komutanı Yudin" ( 1 958) , "Güvenilir
. Dost" (1 963) cı ibi kitapları vardır.
Aleksandr Mihoi!·ovlc Borşacıovski' nin (doğ. 1 9 1 3) ise en
önemli roma nı 1 91 3 yıl r nda va zdığı "Rus Bayrağı" adlı ta­
rihsel romanıdır Gazeteci bir ali lenin cocuöu oları Rus·Sov·
vet yazarı Borşaqovsk i, bu romanı nda Rusların lnqiliz tilo­
suncı kar!'lı kazandıö ı zaferi konu n lmıstır.
1 91 0'1u 'flllardan başlamak üzere ele a ldıöımız ve bun·
dan sonra değineceğimiz Sovyet yazarl a rı nı n bir·'.kisi dısın ­
da. tanıtı dışı nda bir derinlesmeye qitme o lanaqımız bulun­
mamaktadır. Hemen coöu h a la vascımakt'cı olan veva en
azından son dönemlerine a it elimizde yeterl i tıı1 lqi bulunma­
van bu . vozar!nr. en doO.ru bicimde . bundan en ·a7. virmi·otuz
v· ı son"a ,.�reiiinm değerlendirllet-ıilecektir ka nısmdayı m.
Asl ı nckı bt ı konıva tek lıo�ımıı dcı vcırmıs deöH'm . Yine nvnı
k ı ısaktrm h ir V(17(]r olan s�ll"'"ev Pm!loviç Zahol n'in "Çağ ­
.

nO !'ı Rı.ı!'l Ne�ri Üzerine R.�rkac �fı�" ba�lıklı vazısı ndcıki bir­
koc r:ümle. konuvu veterin�e oc•klıvor. Sövle vazıvor Zolıcı in:
" . . . bana övle qeliyor ki, eğer b i r edebiyat. olağan yaşa mı nı

(1101 A.Q.V. . Moskova 1971 . Cilt 3 . s . 27.


sürd ürmekteyse, ya ni d u rmadan yenı yapıtlar yaratma ktay­
so. çağdaş biçimler a rama ktaysa, esk� gelenekleri işley ip
gel iştirme kteyse, bu çağ daş edebiyatı n birr özetini ya da
ta m bir genel dökümünü vermek büsbütün olanaksızd ı r.
Ve bel ki de ancak on yıl geçtikten sonra bugünün ede­
biyat sürecini bir bakışla kavra mak, bugü n ün yapıtlarını
-o da yaklaşı k olarak- benzerl ikleriıne, ya da ta m tersine. ay­
rımlarrına qöre bir sıraya koymaık, onları şu ya da bu ölcüte
göre birbirleriyle karşılaşt ırma k, şu ya dıa, bu yazarın a rka­
sı nda: gizli olan şeyin ne olduğunu ve bu yaza rın a nayurt
yazı nma gercekten ne get irdli ğ in i açı kla mayı denemek ola­
nağı bul unocaktı r" . ( 1 1 1 )
Sergev Pavlovic Zalıgin (doğ. 1913) . Sovyet edebiyatı­
nın sorı yıl la,rda en çok d i kkati çeken isimlerinden birid ir.
1929 y ı l ında yazarl ığa başlayan ve 1 936 Y!'lına kad ar s is­
tem l i bir biçimde yazı larını yayıni'Uyan Zalıgiln'in ilk kitabı
"Oyküıler", Omsk kentinde ya yınlanır. Savaş yılarında ülke­
sinin kuzey bölgeleri nde su m ühend isi olara k calışan Zal ı gin,
blrcok coğ rafya a raştırma gazilerine katılmıştır. Bura larda
kazandığı zengin d eneyimlerl e ikinci kitabı ola1n "Kuzey Bi­
kayeleri" ni yayı nlar. ( 1 947) " Bu Yılki Bahar" (1 954) ve "K ır­
mızı Yonca" (1 955) adlı denemeleri n de önemli sıoru nlara
değinen Zalıgin'in "Görgü Tan ı'klan" (1 956) ad'lı öykü kitabı,
görgü ta nı kları üzerine verg ili bir d ille yazılmıştır. 1956 y ı l ın­
da Ci'n'e yaptığı geziden sonra Zalıgin. deneme ve izlenim·
lerini birr kitapta toplamıştı r. 1 962 yılında "Novıy Mir" dergi·
sinde "Aitav Patikaları" adlı i l k romanı yayı nlanan Zalıg in,
bu roma n ında, doğa ve insan a rasındaki savaşım ı v e Altay
yöresi ndeki izienim leri ni anlatmıştır. (1 1 2)
"irtiş" adlı uzurı öyküsünde 'ise Zal ı gin, bir Sibirya kö­
v;", '"'rieki kol lektifleştirme çabaların ı. öykü n ü n kah ramanı
S+IJ"rı n Causov'un ağzı ndon a kta rır. "Kasırga" ( 1 967-68) adlı
r'"'"'m�mnda içsavaş sıras•nda Sibinra'da Kol'cak ordularını
("l n ınt·r a mo roman daha ç ok 1 930'1u yıllardaki kahraman
kavramına uyg1un düşen, yani sa rsılmaz blr i rad eye sahip.

(1111 Sen:ıev Zclıı:ıin, "Çctidaş Rus Nesri Ü zerine Birkaç Söz". Çev: Atcoi
Behrcmoalu. Vczko Çeviri. Kası m-Arelık i 98 1 , Sev, 3. s. 86.
(1 121 Krctkcvc Litereturneve Enslklopedivc. Moskova 1 964 . Cilt 2 . s.
983-84.

100
mert Sovyet vatandaşını can la nd ıra n , köylü kökenli komu-·
tan Efrem Metcerya kov'un çevresinde· gelişılr.
Son dönem yapıtlarında•n "l<!omisyon" a dlı romanında
Zalıgin, bu kez devrim SQ.nrası ndak i kollektifleştirmeyi işler.
Zalıgi n'in yapıtları ndaki genel. ö zelltk. toplum ve birey sorun•
larına büyük bir derinlikle ya klaş ması. bunu edebiyat kural··
ları içerisinde başarıyla gercekleştirmesidir.
1910 kuşağında doğmuş yazarlar ioinde Anatoiliy i'&au­
m oviç Rıbakov (doğ. 191 1 ) , Natan Samoiiovi.ç Rii.ıuK 1o.;,g .
1 8 1 3 ) . Aleksamjr Borisoviç Cokovski (doğ. 1 � i 3 ). ;:,er�::�ey
Sergeyevic Smirnov (doğ. 1 8 1 5 ) , Aleksanar Aneılreyev \CJu�;:�.
1 9 1 5) , YQJlka Brı'l (doğ. 1 9 1 7 ) , Danil Aleksaneılrovic \oır �o�li•n
(doğ. 1 9 1 8) . Aleksandr Terentyevic Goncar (doğ. 1 9 1 8) , Mi·
hail Nikolayeviç Alekseyev (doğ. 1 9 1 8) Sovyet romancılığına
birçok yeni'likler getirmiş önemH yaza rlardır.
Gercek a d ı Vasili D i mitriyevic olan Aleksandr Andreyev.
edebiyat ça lışmalarına 1 942 y ılı·nda başlamıştır. Savaşl a i l·
g i l i öykü lerini, savaş muha birliği sıra sınde kazandığı dene·
yimlerden oluşturmuştur, sözgel'i m i " Uza,k Ba harlar" (1 950·
55) adlı kitabı bu tür öykülerinden oluşmuş bir kitaptır. i l k
romanı "Geniş Akmtı lar" ( 1 953) a a ;n ı taşır. Uzun öyküsü
"Yaşamayı Cok istiyorum" ( 1 958) ile, "Geniş A,k ıntıl ar'' ro·
ma n ı işeileri konu a l ı r.
Yine bi r Hus-Sovyet yazarı olan Graınin 1 940 yılında
.

Leningrad Politeknik Üniversitesinin elektromekanik bölü·


münü bitirm iş ve 1 949 yılı nda da yazı hayatına atı lmıştır.
l i k öykülerıinde mesleğin iın genel soru nlarınıı yansıta n Gra·
n i n "M ühendis l<!orsakov'un Zaferi" ( 1949) adlı öyküsünde
•.

Sovyet mü hendisleri ile Amerika l ı mü hend isleri karşı karşı­


ya getirir.
" i kinci Varyant" ( 1 949) a d l ı öyküsünde Gra n in, gene
öğrencilerin tez savunula nn ı konu a lmıştır. En öneml i ro­
manlarındian biri olan "Arayıcılar"ın kahraman ı ( 1 954), bü·
rokrasiye ve kariyerizme karşı öncü bir tipi s im geler. Daha
sonra Graniln. kend inden önce birçok kez yaz ılmış olan bir
konuyu , köydeki kolhozlann yaşa m ın ı inceleme kıonusunu
" Düğün Sonrası" adlı roma n ı nda işleyen Gra n i n , bu a la n·
da çağdaşlarından ve öncel'lerinden daha büyük bir başarı
kaza narak, çağdaş geneliğin gel işim i ve eski kuşağın cık·

101
ınozlarını kavraması yön ü nden önemli bir mora! kaynagı
ol u��ura·n bır yapıt ortaya koymuştur.
' · fela kete G ıd ıyorum" a d l ı roma n ında is� Gra nin ( H: ı02).
kendi eğı"Lı m donemı ndeki yakı n çevresini a nlat.r. Roman ,
gene ikı tipin; sabırl ı ve temk ı n l i Krılov iie kariyerist TuLn'in
çevresinde gelişir. Graın ın, yurtdışı geziler:ni "Yorosıav Dom­
brovskı" l ı l:l:fl ) gıbi öykülerinde anlatmıştır. ( 'i 1 3)
Köv kökenli Rus- Sovyet yazan Mıhaii Nikolayeviç Alek·
seyev, 1 93d-1 955 yıllan a ra s ında Sovyet ordusunda görev
ya pmış olması neden .yle olaca k. kısa ve uzun öykiile n n ın
hemen tü mü askeriye ve savaş üzerinedir. l ik roma nı "As·
kerler'' ( 1 951 -53), 2. Dünya Savaşı .ile ilgil id ir. "Tabur" (1 958)
adlı öyküsünde, savaş sonrası yıllarda ki· genel yaşa mı ve
eğitimi, bunun ya n ı nda da savaş geleneklenni a nlatır. Y i ne
" Mirascılar" ('ı 957) adlı öyküs ünde ay n ı konuyu işi er. Alek·
seyev'in. "Biziin Teqmen" ( 1 955) , "iki Arkadaştılar" (1 958)
gibi, savaş konuları nı iceren bircak öykü kitabı vardır.
Belarusyal ı yazar Yanko (Ivan Arıtonovic) BrH (doğ.
1 91 8) , edebiyat yaşa m ına 1 938 y ıl ında atılmıştır. 1 941 yılın­
da savaşa katılan ve a ktif görev alan yazar, ük yapıtla rı nda
Belarusya 'nın ağır yaşa m koşulların ı gerçekçi bir d ille a n l·.:ıt­
mıştır. " F Zaba lotye Svetaet" a d l ı uzun öyküsü ile SSCB dev·
let ödülünü al mıştı r ( 1 952) . Bril bu öy)<üsünde. Batı Belo­
rusya köylerin in sınıf savaşımını a nlatır. "Na B:stryan ke"
( 1 954) aalı öykü kita binda da Bri l, Sovyet gencliğinıi n yumu­
şak yürekl i l iğini ve düşlerinin sıca klığını l irik bir d ille a n lat­
mıştır. " Ga lyo", ''Be nim Toprağım", "Kara kaslı Kız" gibi
uzun öyküleııinden başka Bril' i n cocuklar icin yazd ığı birçok
yapıtı va rdır. (1 14)
1 910'1u yı'l larda doğmuş yamrlar icindıa en cak adını
duyura nlardan biri de Aleksandr Terentyevic Goncar'dır (dağ.
1 91 8) . U krayna lı yazar Goncar. edebiyat yaşam ına tıpkı . Bril
gibi, 1 938 yılında başlar. Bu yılda " Kiraz Cicekleri", " Ivan
Mostovoi" adlı öyküleri yay m la n ır. Gonca r'ın giderek yet·
kinleşen yazarlığı, kend ine özgü güçlü kara kterle r ortaya
koymasını sağla m ! ştır. Yapıtl a rı nda romantik tonda bir şiir
d i l i egemendir.

(1 131 A.q.v .. s. 327.


(114) Kratkava Litereturnava Ensiklopedlva. Moskova 1962. CIIt 1 . s. 752.

102
1 946 yıl ında "Aipler" ' ad'l ı k itabın ı yayıniayan Goncar.
1 948-49 yılları a rasında yazdığı "Ziata Praga" adlı üç bölüm­
lük romanı ile S SCB devlet ödü lüne layık görü lmüştür.
"Bayraktarlar" adlı roma n ı , içsavaş yıN arı üzer:ine yazıl­
mış en iyi roma nlardan biri ol a ra k a n ı l ır. Roman, Sovyet or­
dusur.c;ı a it bir gen:ı.de başlar ve Cekoslovakya içsavaşını
merkez a lara k gelişir. " Bayraktar:lar" adlı romanın hemen
aynı tema'sını işleyen "Toprak Hom urd uyor" ( 1 947) adlı
uzun öyküsünde Gonça r. komsomolda görevl.i bir kız olan
Lyala Ubiyvovik ve arkadaşları n ın istilacı güçlere karşı dire­
n işlerini işler. Sert a ma·. ayrı ı zam a nda l irik bir öykü olan
"Toprak Hom urduyor", 1 956 ydında, "Partizan Kıvı lcımı" adı
ile filme a l ı nmıştır.
Daha son ra ki yıllarda Goncar. yayınladığı öykülerini
"Dağ Otüyor" ( 1 848) adlı bir k ıtapta toplam.ştır.
Ustc bir yazar olan Goncar. ya pıtlarında Ukrayna' nın
ağır yaşam koşuUarını başarı lı bir biçimde betimlerrviştir.
"Da mga" ( 1 9ti2) adlı öyküsü . bir halk kahramanının devrim
ichı yaptığı mücadeleyi konu a l :r. " Insan ve Si lah" ( 1 960)
adlı rorilanında, icsavaşın ilk qyında ge�işen olayları işle­
miştir. Roman ın kahramanı "Tronka". çağın · koşullarına uy·
gun bir kisiliktir. Büyük bir düş gücüyle ve yazarın hemen
tümüyle kend ini vererek yarattığı bu canl ı ka hrama n . roma­
na SSCB'nin en büyük edebiyat ödü lünü kazandırm ıştır. Ro­
m an, birbirine bağlı 1 2 öyküden oluşmaktadır. Goncar, ken­
d ine özgü yaratıcılığını ve bu yaratıc ılık icindeki ·1-irizmini ve
romantizm ini ustaca kullanarak, insanın günlük yaşa mı ile
gercek yaşamın ortaya çıkışı nı bir leştirebiimiş bir yazar­
d ı r. ( 1 1 5)
1 91 0'1u yıllarda doğan yaza rlar içinde adını SSCB dı­
şında en cok duyurmuş olan yazar. hiç kuşkusuz Konstan·
tin Mihaiy!ovic Simonov'dur, ( 1 9 1 5- 1 979) . 1 938 yılın da Mak­
sim Gorki Edebiiyat Enstitüsü n ü bitiren Simonov, yaza rlığa
" Pa beditel" ( Kazanan. 1 937) adlı poemleriyle ve Nikolay
Ostrovski üzerıne 'yazdığı " Ka ra Ptıvel" ve benzeri yazıl·a­
rıyla atiimıştır. Şiirlerini "Geleceğin in sanları" ( 1 938) . "Yol·­
culuk Şi irleri" (1 939) adlı kitaplarında toplamıştır .

( 1 151 A.ı:ı.v. . Moskova 1964, C i it 2, s. 261 .

103
1 939 yılında Si monov, Hazar Gölü kıyı larına g itmiş ve
•orada bir Ermeni gazetesinde çalışmıştır. l i k dönem poem­
leri.nde ve şiirlerinde devrim m ücadeles in i çağdaş bir d uyar·
l ı l ıkla ele a lmış ve ele a ldığı bu konuları tumturaklı bir' a n l·.:ı­
tımla, sanki gelecek olan ·savaşı d uyumsamışcasma işle­
m işti r.
özell ikle savaş ön cesinde yazdığı " Bir Aşkm Öyküsi.J"'
( 1 940) ve " Bizim Kerıtten Bir Soylu" adlı oyunl arında Simo­
nov, örneğin bu dramlanndaki kahramanı Sergey Lukon in' i:n
kişlliğinde. cağm kahramanı tipini cizmiştir. Bu kahraman;
daya n ıklı, yiğit, güçlü ve ca n l ı bir t ip olarak ortaya çıkmak­
la, daha önce birçok yazarca biçim lendiril miş kahraman
kavraminın ytnelenmes·ini yen iden gündeme getirmektedi r.
Ancak. yine aynı Simonov, 1 954 yılındaki Sovyet Yazariarı
Kongresi'nin ikinıc isi nde; Sovyet edebiyatının girdiğ i buna­
l ı mdan, ancak "olumlu ka hraman"m ortadan kaldırıl masıyla
cıkma n !n mümkün olabi leceğ i n i savunacaktır.
Ekim devriminden sonra, Sovyet edebiyatında başlayan
romantik a kım, 1 920'1erin son u n a d oğru yerin i belgesel n ite­
l i kteki romanlara bıra kmıştır. Gerçi devrim sonrasmdaki ro­
manti klik �çinde de belgesel n itelik görül mektedir ama. bu
giderek yoğ unlaşır. 1 920'1eri n sonuna doğru belgesel nitel i k·
teki romanların yoğunluk kazanmasma; 1 . Dünya Savaşı'nm,
devrimin v e a rdmdan gelen icsavaşın neden olması kadar,
bu karıŞikl ıklar içinde sivrilan halk kahra ma n larının, 1 920'1e­
rin başmda hemen tüm yazarl arca konu edi lmesi ve bunlarm
a rasmda Serafimoviç. Furmanov gibi yaza rların olağanüstü
başarı kazanmış olma ları, bir başka neden olara k gösteri·le­
bilir. Ancak, başarılı örnekleri verilen bu türün bir gelenek h O ­
l ine gelmesi sonucunda, Sovyet romancıl ığmda hissed ili r b ir
t!ka n ma sözkonusu olmuştur. Çünkü. ele a l ınan kahraman·
lar:n, yaza rın öznelliğinden kocamaması sonucu, belgesel n i­
teL kte yapıtl ar yerine destansal niteli kte yapıtların ortaya
cıkması zoru nlu hale gel miştir. Öyle ki, neredeyse yazılan her
yapıt kadar ha lk kah ra meı n ı ortaya çıkmıştır. Bu da giderek.
toplumcu gercekcilikle olumlu kahramon a rasmda doğru bir
i lişki kuru lmasma kadar sürüklenmiştir.
Konstantin Simonov, belgesel n itel ikte romanlar yazdığı
halde, "ol umlu kahraman" kavrarnma karşı cıka n ve 2. Dün·
ya Savaşı'ndan sonroki yapıtlarında bu tiplerneyi hemen hiç

1 04
kul lanma'{(ln bir yaza·rdır. Simonov'a göre böyle bir kahra�
manın herhangi bir sanat yapıtında olması, kahram anın bü�
tün olumlu öze lliklerini üzerinde taşımasını gerektirmemek·
tedir. Tersine. kahramanlar sıradan insanlar gibi davranma·
lıdırl ar. Yaratı lmak istenen olumlu kahramanlar tüm Sovyet­
ler Birl iği'nde yaşayan d iğer i nsanlardan cok farklı cizgılere
sahip olamazlar, olma ma lıdırl a r.
Asl ında bu ilke, 1 950'1i y ılların sonlarına doğru birçok
yazar tarafı ndan ben imsen miş ve uygu la n maya başlanmış­
tır da. Yazarların insanlığın kendi lerine bıra ktığı tüm bırikim­
lerden yararlanması gerekt@ k abul ed�l miş d urumdadır. Da·
ha önceki dönemde yaratılan "olumlu kahraman" tipleri, son ­
ra ki yıllarda "Sovyet Edebiyatı" denıince. "yiğit işçi tipler.i"nin
a kla · gelmesine ve bütün düny ada yaratılan " bağnaz ve gü­
d ümlü" bir edebiyat old uğu n u n şimşek gıibi beyinlerde ç ok·
masına, sonuc olarak da Sovyet edebiyatma ·her dönemde
kendi n i kanıtlamış birçok yazar olmasına rağmen· kuşkuylo
bakılmasına neden olmuştur.
Ka ba anlamda ele a l ındı ğ ı nda, geleneksel edebiyat ıle
yen i l i kçi edebiyat cekişmesi h enüz birbirleri üzerinde üstün·
l ü k sağlayamamışken, 2. Düny a Savaşı. her iki edebiyat akı ­
mının da bunalıma girmesine neden olmuştur. i nsa nlara d·a ha
mutlu ve özgür bir dünya sunmayı vaad eden 20. yüzy ılın, 50
m i lyon kurban alan bu son gösterisi, sanatın da işlev ini be·
li rlemesi gerekti ğini vurgulayan çok yönlü bir düş kırıklığı
oluşturm uştur. Bu düş kırıklığı. doğa l olarak, kabae{J ele
a ld_ığımız her iki a kımın da sivr ilmasine neden olmuştur. Ye·
n i l i kci edebiyat adı a ltında andığım ız edebiyat kendisine biı
kôbus evreni yaratıp oraya sığınmayı uygun görürken, ya da
tiıreyi, sözgelimi, Camus'nün Mersault'u gibi toplumd ışı ol·
maya zorlarken; geleneksel edebiyat da . örnekleri a nca k
m itoloji lerde v e destanlarda görülebilecek kahramanla r ya­
ratma voluna g itmiştir. Bu d urumda, en azından doğalcılığa
bir öykünma sözkonusudur.
Doğalcıl ı k sözkonusu olunca , yen iden belgesel roman·
lara değinme k gerekir. Çünkü, doğalcılık ile belgesell ik ara·
sında çok ince bir çizg i vard ı r ve bu çizgi eğer farked ilmezse.
yazarı n ı doğalcılığın kuca ğın a rahatlıkla itebilir.
Hrapcenko'ya göre belgesel tür edebiyata yol)un ilginin
nedeni, herşeyden önce, geçmişe ilişkin gerçeğ i, neyin kur-

105
g usal ve neyin öykü ögeleriyle bezenmiş olduğu nu birbirine
karıştırm<ıdan öğrenme isteğid ir� ( 1 1 6)
Yazar. ele aldığı konus u n u okura sunarken, hem geeerli
cözümier getrmel i, hem de, sözgelimi, içsavaş yı llarıni a n la­
tan beigesel romanl a�daki. g ibi, " kahraman lar" hakkı nda d::: g­
ru bilg ı leri verebilmelid ir. Belgesel romanların, bugünün b.J­
kışıyla dünün yazılması demek olduğu düşün ü lürse, bugünün
düşünce süreci nden yazarın kendii n i soyutlaması mümkün
des:Jild .r. O halde, belgesel roman yazan geçmişe a it bir
olayı yazıya dökerken, bulunduğu koşulları n çerçevesi icin­
de, geçmişe müdaha lede bul uhmaktan kacı na mayacaktır.
Bu da. zorunlu olara k kahramanına mü daha leyi gerektire­
cektir. Ya da yazar, olguların seeim inde taraflı davranmak
zorunda kalacaktır.
Hra pçenko, belgesel edeb iyata ılgi d uyanların, ya lnızca
bu edebiyatı n okuyucuya yaşa ma ilişkiın gercekleri gösi.erebi­
leceğlne ve gerçeği bozaca K (tahrif edecek) özel.l ikteki çe­
şitli biline ve düşüncelerin etki a la n ı d.ışında ola1n belgesel
edebiyat türünde gerçeğin va r olduğuna inand ı klarını yazJr
ve şöyle devam eder: " Itiraf etmek gerekir ki. bu tür düşün­
celer, belgesel sanatın başarı s ı n ı n yayılmasında ortaya atı­
lan söylencelerden birid ir. Hiç ku şkusuz bu sanat -en iy i ör­
neklerinde- etkili bir biçimde gerçeğe uyg unluğu verir. Ama ,
belgesel sanat, gerçeğe mal-edilmiş olanı ortaya çıkartacak,
kendine özgü bir konu'ya sa h i p değildir ve öneml:i ola n, belge­
sel sanatın, cağım:zı n düşünce sürecinden asla yal ıtılmama­
sıdır." ( 1 17)
Konstaıntin Simonov'un romanlarında. belgesel roman­
larda görülen bu genel güçsüz l ü k hemen hemen en aza indir­
genmiş durumdadır. Cu r.kü s: monov, belgesel roma nlardaki
a n latılan olayların, geçmişte, a l : nd ığı olguların gercekl iğine
tıpa tıp uyması icin özen gösterirken. öte yandan, gerçeği ol­
d uğu g ibi yansıtamayacağı nın da farkındadır. Ya ni, Simonov
icin imgelerle nesneyi ya kalayabilme olanağı yoktur. Böyle
olunca do yazar, yine genel o l arak belgesel romanlarda kul-

( 1 1 61 M .B. Hraocenko. Literatura i iskustvo f Sovremennom Mire (Cağdas


Dünyada Edebiyat ve Sanatı Novıy Mir Moskova 1977 sayı : 9 s. 252
(Ruscal.
1 1 111 A.ı:ı.y:_ s. 253,.

106
lanıla n yönteme, ya ni. ta mam layıcı imge üretme yolU'na baş­
vurur. Işte bu nol<tada Simonov, kullandığı tamam layıcı im­
gelerin seçimini, dunya göruşü doğrultusurıda yapar. Bunu
oku ra d uyumsa!rnamakla da S i monov, gerçeğ i olduğu g ibi
yansıtmak a macında olmadığı n ı vurgulamış olur.
Ancak ::iimonov'un, beı gesellik konusunda rarklı söyleşı­
leri ·1ardır. un celeri Sımonov, kendısine yonaltilen belgesel
n ıtelemeler;i kaüul etmemıştir: "Belgesel sözıünü kabul etmı-·
yorum. Bir yapıt romansa belgesel aeğildir. Gercek olayla rı
yazdım. 194 1 'de Al manlar husya ' daydı, 1 945'de biz Alma n­
ya'daydı k. Ne yaşadıysak •onu yazd : m. Gerçi romanımın kah­
raman ı tasarımsaL Ama gökten i nmiş de değil. Teme iinde
beni m görüşlerim yatyor. M u habir olmamın yararı dokundu.
Kendı deneyim lerinden malzeme topladım. " ( 1 18)
Öte yandan, belgeseil ik konusunda kendısiyi e T Ü rkiye'de
yapı l a n bir konuşmada ise Simonov: " . . . yeni bir olay var dün·
yad a ve ülkemde: DOküma•nter edebiyata büyü k bir ilgi. Bu
yöneliş in insanları gerçeğe yaklaştırmak isteğ inden kaynak­
landığını sanıyorum. Tarihe eleştirıci bir yakla şım ve tarihi
dökümanter olara k görme isteğ inden kaynaklaın ıyor." ( 1 1 9)
Simonov'un sözlerinde büyük bir çel işki olmama kla bir­
l i kte. belgesel romanı olumladığı bel l i olmaktadır.
Ama, Sime>nov'u belgeşel romanlar yazmasından çok,
savaş roma n ları yazarı olarak a nmak daha doğru olacôktır.
Öyle ki, vazdığı savaşa ait rom a n larıyle Simonov. şairliğini
kendi kend ine gölgede bıra kmış bir yazardır. Oysa, " Bekle
beni ve ben döneceğ im/Yal nız çok bekle" d izeleriyle başla ­
yan ünlü şiirinin, savaştan sonra milyonlarca insa nın cebin­
den çıktığı söylenir. Bu. kücümsenemiyecek bir başarıdır.
Çünkü bu şiir, bir yazarın ya da oza n ın savaşı etkilernesinin
en büyü k kan;tıd ır. Simonov k adar hiç bir Sovyet yazarı sa­
vaşı bu denli etkilememiştir.
Çağdaşları gibi Simonov da savaş muhab:ri olarak
1 941 -45 yıll arı arasında batı cephesinde "Krasnaya Zvyezda' '
adlı yg.yın organında görev a l mıştır. Bu sayede de Simonov,
büyük bir belgesel arşive sahip olmuştur.

(1 18) Kemal özer. Sanatcılarla Konuşmalar Cağdaş Yayınları, s. 22.


( 1 1 91 K. Simonov, Edebiyat CePhes i , 1 -1 5 Eylül 1 979. Alıntıyı yapan:
Ataol Behra moğlu Türk Dili Derı:ıisi, Yazın Akımıarı özel Sayısı . s. 397.

1 07
Sa.vaş. hemen tüm Sovyet yozarlarıı:u deri nden etkilemiş.­
tir. Bunun sonucunda ao. yapıtıarında. savaş. kon usunu işle­
yen bir çok buvyet yazarı l � 1 u'.jj yı l l ara kadar bu �:�eıenegJ
sürd ü_rmüştür. Ama. savaş kon usunu Simonov kadar yoğun
·işleyen bir başka Sovyet yazarı daha gösterrnek guctür. Si·
monov·un hemen tüm yapıtları nda savaşm izleri vardır. Sa­
vaş kon usunun işlenişinde Simonov, batılı yazarlarcton, söz�
gel i m i Ernest Hemingwav veya Andre Malraux'd a n farklı
olara k, bağ ımsızlık icin savaşan bir ulusun savaşını a nlattı­
ğ ı ncıan, rorunlu bir d uyarlı l ı k ve daha gerçekçi bir yaklaşım
kullan mıştır. Hemingway ve M a lraux; her ikl yazar da savaşı n
tüm iğrencli klerin i, acılarını ve hepsinden önemlisi i nsanın
insanı yok ed,.şini yapıtl arınca işlem işlerdir. Ama Simonov
icin kendi yurdunun savunması . bütün bu genel sorunlara ek
olarak ama, onları n üstünde bir yerde kend i n i gösterir. üste­
l i k, Simonov gibi hemen tüm yapıtları n ı savaş konusuyla te­
mellend iren bir yazarda bu öznell i k daha da öneml_i Olma kta·
d ır. Çünkü , Simonov icin. M a lraux veya Hemingway'den
farklı olarak, yani, onların değindiği tüm ıinsa n l ı k sorunlarına
ek olarak, ken di yurttaşları nın gözlerin i n önünde öldürülmesi
sözkon u sud ur.
Kendi ü l kesinin yazarlarıyle karş ılaştırıldığında ise Si­
monı::>v, ör:neğ in Şolohov'dan d a ha evrensel boyutta. savaş
tablosu çizmiş bir yazard ır. Sa·natcı olarak her ik i yazarı kor­
şılaştırma k, büy ük bir yan l ışlığa d üşmek demektir. Ama, sa­
vaş sözkonusu olunca. Şolohov ' u n çok dar bir alanda kaldığı
bu konuda Simonov i·le boy ölçüşmesinin güçlüğ ü ortadadır.
Şolohov'do san ki, savaşm sürü kleyip gettrd iği kötü l ü klerin,
Don Nehri kıyı larında ve Kaz a k köylerinde yarattığı yıkımlar,
savaş;n dışında. kend iliğinden gelişen kon ula r g ibidir. Si­
monov'da ise, kötü lükleri U krayna'dan Vladivostok'a kada r
d uyumsatan savaşm tam göbeğindekıt. karmaşa vardır. Öte
yandan. Ehrenburg'da bl;�. t ıpkı Hemingway'de. Ma. lraux'da
veya Barbusse'de olduğu gibi, savaşa üeüncü bir gözlemci
olara k bakma biçiminde ortaya cıkar. Tıpkı Molraux'un ispan­
ya lcsavaşını anlattığı gibi. Ehrenburg do Paris'in d üşüşünü
an lotmıştır.
Sovyet edebiyatında savaşı a n latan ve bu sayede yaza·
r: n ı ölümsüzleştiren bir çok roman vardır. Bunlardan biri de ,
Vasiliy Semenovlc Grossman'm (1905-1964) "Halk Ölümsüz-

108
dür" ( 1 942} romonıdır. Vasi,Diy Grossnııa n da·, t ıpkı Simonov
g !bi "Krasnaya Zvyezda" nı n savaş muhabiri o larak savaşa
katılmış ve romanını cephedeyken yazmıştır.
2. Dünya Savaşı yıllarında Simonov, "Krasnaya
Zvyezda"nın savaş m uha birl i ğ i n i yaparken. en önem li ş i i r lerıni
de savaşın ilk yılı içinde verm iştir. " Bekle Benli'', "Se ninle ve
Sensiz" gibi yoğun duygusall ı k taşıva n bu şiirleri, savaşın
acılarını yansıpnoda son derece etkileyic i ö rneklerdir.
Simonov'u n romancılığı ise o ldukca gee başlam ıştır. ilk
romanı olan "S ilah Ark.adaşları"nı 1 952 yılında yayı niayan
Si'rnonoy, daha sonra bu romon ın ı n devamı olon "Yaşaya n·
lar ve Ölüler" ( 1 959} romanını yazar. 1 956·61 yılla rı a rasında.
otobiyoçırafik niteliği olan, saiVaş y ıJ.J annda ki izien imlerini
"Güney Öyküleri'' adı a ltında tıoplar. 1 963·64 y ıll arı a rası nda
ise. üclemesin�n şon kitabı olan ve "Yaşayanlar ve Ölüler"in
devamı sayılan " Insan Asker Doğmaz" roman ın ı yazar.
"Anayurdun Dumanı" ( 1 947} adlı uzun öyküsü nde Simo·
rıov. 1 94 1 yılında sava·ş a katıl a n . üc yıl carpıştıktan sonra,
üc y ı l da yurtdışında görevde kala n Pyotr Semyonovi c Ba ­
sargin'in. izi n l i o larak yurda d önüşünü a n latır. Simonov bu
uzun öyküsü nde, savaş sonrasında kendiisi gibi yurtdışında
görevde kalan subayları ve soru n larını a n latmakta dır. Simo·
nov'un bu öyküsüne q irişi Charles Dickens'i a ndıran bir qeri·
Jim taşımaktadır. Ama. Dickens'de görülen dışsal qergin liqe
karşrn. � mooov' da içsel (ruhsal} bir gerginlik daha beli rqin·
dir. Öte yandan. Simonov'un sağladıqı müthiş aerqinliqin
ya nında. ola·ğanüstü bir ya l ı n l ı k vardır. Kahramanlarının tep·
k ileri i nsancadır. Zaman zam a n Pecorin oibli davra nışlar gös·
teren Basargin bile. Pecorin'i!n olaqan üstü duyarsızlıq ının
a ksine. etten·kemlikten vaoılı olduqunu ve üzerinde i nsana
özqü tüm qerilimleri tasıdıqını duyumsatır.
"Belki de. diye yazıyor Konsta ntin Simonov, bazı o kur·
l ar icin k itantaı:.• mda asırı derecede. bivocıraftil( ayrıntılara qir·
diqim ve ceohede söyle bir karsılastıqım Insanların qelecek·
lerı ü7erine yaraıla.r yürüttü q ü m izlenimi uyonabilir. Oysa.
anımsatmak isteriiöim. insa n l •qın bu oerisan l•k varg ısının,
s avaşın e n trajik bölümlerinden b;ri olctuqudur." ( 1 20}

(120! V. KosolaPOv Voennle Dnevnlkl Konstantln Simonova (Konstantin


sımonov'un Savaş Günlüklerı) Novıv Mir. Moskova 1 978 savı : 2, s. 261
(Ruscaı.

109
K. Zelinski, Konsta nti n Simonoov'un romanlarının. Sovyet
halkının ulus a l savaşını konu edi nen m uazzam bir tablo ol­
duğunu belirtir ve şunları ekler: "Tarihsel malzeme, bu ro­
manlarda çeş itli yönlerden ele a l ı n ır. Okur, roman l«ıhraman­
ların : n peşine takılıp M urmornsk'dan K ırım'a. Moskova'dan
Polanya ve Almanya 'ya kadar, tüm cepheleri dolaşır." ( 1 2 1 )
Konstantin Simonov, yalnızcaı Sovyet edebiyatı nın değil,
aynı zam anda· dü nya edebi yatı n ın da en büyük savaş roman­
crsıdır. Bu an l amda Tolstıoy'da n da. Şo!ohov'dan da, Heming­
wav'den de, M alr.aux'dpn da ileride olduğu gibi, kend inden
sonra gelecek Tendryakov, Bondaryev. Baklanov gibi. savaşa
i lişkin yaza n diğer Sovyet yazarlarındon da i lerided ir.
Vladimir Federoviç Tenciryakov (doğ. 1 923) ilk öyküsü nü
1 948 y rl ı nd.a, "Benim Takımın işi" adıyla yayı n la m ıştır v e öykü
2. Dü'nya Savaşını konu a lır. Savaş sonrasında yazdığı, ör­
neğin. "Yatık Taşın Altı nda" ( 1 954) gi bi öykülerinde yal ın bir
a n latım v e özgün bir üslup kullanrnos ıyla dikkati çeker. "Cu­
kurl a r" ( 1 956), "S1k Düğüm" (Saşa Y aşama Başl ıyor adı a l­
tında 1957 yıl ında filme a lın mıştır) g ibi öyküleri Tendryakov'un
ü lke copında tanınmasına neden olm uştur.
i l k büyük romanı "Günün Ardından Koşmak" ( 19591 okul­
lardaki eğitim sorununu ele a lır. Tendryakov, iki·nci rom anı
"Nefe:iit'le Rondevu"yu 1964 yıl!nda yayı n la m ıştır. ( 1 22 )
Y i ne savaşa iliskin konutarcı a ğırlık veren� a ncak Simonov
veya G rossman gibi bütünüyle belgelere dayanan roman .
yazmak yerine. romanl.a rına psikolojik u nsurları ve savaş
sonrası yürütülen soğuk savaşın etki leri n i katarak. dohn zen­
a i n bir bileş im ortava koymava cal rsa n Grlq·Jrht Yokovleviç
Baktanov (doo. 1 9231 ve Yuri Vas;tyeviç Bondaryev, 1 920' Ji
y r i ia rda doaan kusad•n en önemli iki vaza rıdır.
Gr:qı�riv Yakovlevic Bakla nov� 1 950 vılında yazr yazmaya
baslam•stır. 2. [)"inva Scvaşınq da katılçın yazar. 1 951 yılında
Gorki Edebivat Enstitüsünü bitirmiştir. Övkü ve denemelerin·
de savaş sonrası nda köylerde!<i kolhazları konu a lrr. Örne­
n i n , "Dok� ız Gün" ( 1 !=!591 ve " Mvortv;e �ra m u Ne i mut" ( 1 961 ,
ÜskCıtu Mevtaküm Bilhayr) ( 1 231 adlı l!zun öykülerinde, savaş

11211 K. Zelinskı e.Q.V._ S. 313.


11221 Kretkeye Litereturneye Ensikleoediye, Meskeve 1 972, Cilt 7, s. 464.
11231 .E. M. E. Mustefevev ve V.G.Scerbinin Rusce-Türk ce Sözlük, Sevets­
keve Ensiklecediye Meskeve 1972 s. 295.

110
y ı l larını anlatır. Baklanov'un en belirgin özelliği; sıradan In·
sonları, savaşın tekdüze gün l üğü içinde betimlemesidir.
" Ba k lanov'un sanatsal ü s lubunun karakteristik öze l liği,
kapa l ı bir alan icinde gelişen eel işik ayrıntıl arın derin psiko-
·

lojik a nqlizlerine g1i�mesidir." ( 1 24)


Bakla nov. 1 97Ö'Ji y ıllarda yazdığı "Sonsuzca Ondokuz
Yaşındakiler", "iki Kış", "Bir K a rış Topra k" gibi roma nların·
da toplums a l sorunlara değin ir .
Yuri Vasi lyevic Bondaryev ise, 1 944 y ılında Bakla nov g ibj
savaş muhabiri olarak çalışmıştır. 1 95 1 yılında Gorki Edebiyat
Enstitüsünü bitiren Bondaryev. 1 949 y ılından itibaren yazma·
ya başlar. lık yapıtları "Gene Kuma ndan la r" ( 1 956) adlı kita·
bında · topladığı öyküleridir. Bondaryev, aynı kuşa ğın yazarı
olmakl·a birlikte, Baldanov'dan daha fazla savaş konularına
değinmiş bir yazard ı r. " Büyük Jrniağın Üzerinde" ( 1 953) , "Ba­
taryalar Ateş İ çinde" ( 1 957) ve "Son Yaylım Ateşler'' ( 1 959)
adlı uzun öykülerinde Bondaryev. erleri n , savaştg gösterdik·
leri kahramanlıkları ve sava şın getird iğ i pslkoloj ı k çöküntü�
leri işler. ( 1 25)
Savaş sonrası ünlü bir y azar olarak Alma nya 'ya çağırılı
g iden N ikitin'in, savaş sırasında Alma nya iclerinde teğmen
olarak sav.aştığı sıra larda ta n ışt ığı ve aşık olduğu Emma ile
yeniden karş ! laşması çevresıinde gelişen "Kıyı" romanında
Bondarvev, savaşın k'orkuncluğu ve acı ları ya nında, özellikle
ilk bölü mde. Almanya'nın yozlaşmış yaşamına değin ir. Kendi
ülkesi ile pek acık olrrıayan k arşı laştırmalara g ider ve özel­
l ikle de iki ülke a rasındaki ayır·mın nedenleri üzerine her­
hangi b'r vorum vapmamava dikkat eder. Bondaryev'ln amac ı
y ansıtmak ve beklemektir.
Bondaryev icin sanatı n nasıl olması çıerektiqi sorunu
açıktır: Ona oöre sanat bir dev aynası çıibi insa n la rın bütün
duva ulorını büvütür. Bir kit.a!J acan insan. bir rl.ev aynasmın
de'":nliklerinde. ikinci bir vasama bakmaktadır. Yazarı n bütün
rolü. b u dev avnasını haz!rlamaktır. insa n . kitaota kendine
uv ciun blr kahram('ln ve düsüncelerıine vanıt verecek bes!evlcl
yankı arar ve Bondaryev'e r._ıöre eHnde olmadcın kitapta öz.-

(124) Kratkaya Litereturnaya Ensiklap�iya, Moskava 1962. CIIt 1 s. 413.


11251 A.�.y._ s. 688

111
deşleştiği insanm sonu ile kendi son unu, onun erdemten ile
kendi erdemlerini, üstünlü kleriyle zayıflıkları n ı karşılaştırır.
Kitap okurken d uygulanan. a ğlayan, gülen, kızan, kuşkula­
n an, acıypn, kısacası kitap ile konuşan bir kişi c: kar ortaya.
Yine Bondaryev'e göre sanat, celişkni i nsan d uygularını,
tlitkul arı n ı, istekleri ni a n lata n , ruhun ucuşiarını ve d üşüşle­
rini saptavan tarihsel bir anşiklopedidir. Simonov'da n farklı
olaırak Bondaryev, belgelerin roman yapısın ı oluşturmasına
ek olarak içinde. aşk ve nefretin, yen gi ve yen ilginin, bezg in-·
lik ve savaşın, zul üm ve insancıllığ ın , cesaret ve aleaklığın
yonyana bulunduğu bir ansiklopedi olarak ele alır s anatı.
Bondaryev'e göre sanat, insanm gercek dağları nda kendini
v e yaşamın a n lamını arad�ğı bir keçi yoludur.
Sovyet edebiyatında savaşın bu denli yoğ u n işlenmesine
neden olarak. .2. Dünya Savaşında yitirilen 50 milyon insa nın
2 0 m:tyonunun Sovyetlere a it olması gösteril ir. Ve Sovyetler,
böylesi ne geniş bir savaş edebiyatina sahip olmalarıyla övü­
n ürler. Çağdaş sovyet aza n larından Yevçıeniy Daimatavski
( 1 26) bu konuda şunları y azar: "Sovyet yazarları nın haklı
oldukları bir savaşa katılarak ve yurtları n ı savunarak, insan­
cıllığın en üst d üzevinde varlıkları n ı koruyabild ikleri ni, Savvet
edebiyatının geemiş deneyimleri nde tüm açıklığıyla görmek
mümlkündür. Görgü tan ı kl ı ğ ı n ı n y ükümlülüğünü. olgutarla ve
bu sav : n ayrıntılarıyla dona tm a k açısı ndan . özelli kle bu acı­
dan bakıld ığında, Sovyet edebiyatının d ü nya edebiyatındaki
yeri ve önem i büyüktür." ( 1 27)

(1 261 Vevqenlv Aronovlc Dolmctovskl (dea. 1915) : Rus-Sevvet ozcnı. 1937


vılındc Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsünü biti�mıst'r. 1934 vıl ındc ede­
bivet vcscmınc bcşlcvcn Dolmctovski cvnı Yl'l Moskova'de ilk kitabı
"Lirikc" vı vcvınlcr. Bu kitabın ı . 1935 vılındc vcvınlcncn "Gün" adlı ki ­
l!obı izler. 2. Dünvc sevaşı sırasınde arke erkeve şiir kitaplerı vcvınlcnır:
"Dinveper Scrkılcrı" (19421, "Bozkır Detleri" (19431. "Zafere i ncnc"
(1944) , "Uzcklcrdcn Siirler" (1945). S i i r-romcnı "Gönüll üler" 1 956 vılındc
vcvınlçıncn Dolmctovski, tanınmış b i rcek müziae metin vczcrlıoı ver ­
mıştır. Bircek film müzl!:llnln söz vczcrlıOını de ycpcn Dolmctovski Şos­
tokovtc'in ünlü orctorvosu "Ormcnlc re Şiir" in söz vczcrıdır.
(1271 V.A. Dolmctovski Plııatel 1 Voine (Vezer ve Scvcş) . Novıv M ir
Moskova 1978 scvı: 2, s. 243 (Ruscc).

112
'-' La net olsun sana savaş!" ( 1 28)
Kırgıziste nil yazar Cengiz Aytmatov'un (doğ. 1 928) he­
men tüm kısa ve uzun öyküleri ndekıi a na tema, bu sözc ük
üzerine kurulm uştur. Yazarlığa 1 953 yılında öykü yazarak
başlayan Aytmatov'a , düny.a çapında ün kazandıra n ve
Fransızcaya Louis Aragen tarafından cevrilen "Cemile"
( 1 958) adlı uzun öyküsü, kahramanlarının ruh güzel liği ve
içten duyguların ı şiirsel bir a n latımla veren. estetik uyumu
titizl ikle v e geleneksel gerçekç ili k ölçütleri içinde birleştiren
bir başyapıttır. Aytmatov, iki üslup n iteliğ ini. gerçekçilik ile
estet ik bütünlük n iteliğini bi rbirine kaynaştırmayı başara bil·
miş bir yazard ır. Gerçi ilk dönemlerinde yazdığı sözgel imi,
"ilk Öğretmen", "Yüzyüze", " Uza klara Gidiy oruz" ( 1 957)
gibi öykü lerinde, devri min ilk yıllarındaki sıcak ve hareketli
hava egemendir ve aynı bütünlüğü sağlayabildiği pek söy­
lenemez. Ama, "Cemile" ya da " Beyaz Gemi" adlı uzun
öykü lerinde artık Aytmatov, olgunluk dönem inin bütünlüğün ü
şağlamıştır. Gene Sovyet edebiyat tarihcılsi ve eleştirme!ıi
Novikov'a göre. ( 1 29) "lik Öğretmen" deki coşk unluk: devrı·
m i n yarattığı coşkunluktan çok. Dyuşena'daki ilk kö v öğret­
menini· n ya ptığı işlerin ve bu işlenin nitel ikleri nin ayrıntı ları
ile. öykü nün anlatımından ol uşmaktadır. "ilk Öğretmen"
daho ook. Kırqızistan 'daki aydın nesl in yetişmesi'ne neden
olan okulları kura nlara , sosya l iy ileştirme hareket inin teme­
lini atanlara Aytmatov'un gön ül borcunu ödemes ini gös­
teren bir belçıe nitel i qinded ir ( 1 30)
"Toprak Ana " (Materinskom Pole) adlı uzun öyküsünde
Aytmatov. kahra m a n•ık ba ladiarına benzer bir a nlatım bici-
(128) C. Aylmctov "Toprak Ane", Çev: Hclıt Aliosmcnoğlu_ Hür Ycyınlcrı.
I stanbul . 1975, s. 87.
(129) Vaslfiy Vcsllyevlc Novlkov (değ. 1916) : Rus-Sovyet edebiyat terih­
eisi ve eleştirmeni. 1 937 yılınde Kurbişevskl Pedcgoji Enstitüsünü bitiren
Novikov . SSCB Akademisi edebiyat ve so not kürsüsü bcşkc nlıqı yep­
m ıştır (1948) . Novikov. doktora tez i n i 1962 yılınde Mc ksi m Gorki'nin
dramlerı üzerine vermiştir. Sovyet hcl k edebiyatı sorunlerı . Mcyckovski
ve Mc k sim Gorki'nin senetlerı üzer;ne cclışmclcrı ol en yazarın, "A. P.
Cehov" (1945) . "V. V. Mcyckovski" ( 1952). "Mcksim Gorki Oyunlerı ü ze­
rinde Nasıl Cclışırdı?" (1960) . "Edebiyat ve Çcğdcşl ık" (1 963) gibi bir
c a k cclışmcsı vard ı r.
(130) V. V . Novikov, Hudolestvennıy Polsk (Scnctscl Tcrcmc) . Cengiz
Aytmctov'un Düzyazısı ü zerine Notlar, Novıy Mir, Sayı : 12 . 1 978. s. 254
(Rusça).

1 13
mine doğru kesin bir dönüş yapar. Bu dönüş, daha i leride
" Beyaz Gemi"de e leştirilere hedef ola ca k olan "Geyik Ana
Söylencesi"ne kad.a r uzan!r. Aytmatov, "Toprak Ana" öykü­
sünü, savaşta üç oğl unu. kocasıını ve gelıiın ini yitiren Tolgu­
nay'ın toprak i le kıon uşmalarıyla birbirine bağ layarak, Mak­
sim Gorki'ın in "Ana" roma n ı nda işlediği, ananın kutsa llığı
tema'sım. son derece duygusa l bi r a n la tım içinde işler. Bu
kısa roman icin deki hemen her satırda okuru savaşı la net·
layecek derecede duygusa l bir geril im içine iten Ay�matov,
yalnızca bu öyküsüyle bı:le barışın en büyük savunucula rın­
dan biri olduğ unu kan ıtlamış b ir yazardır.
Bir başka uzun öyküsü " Elveda G ü lsarı"da Aytmatov,
.
büyük bir esneklik g ücüne u laşma kta dır. Şöyle ki. belli olay­
Irırın ve y. aşam çel işki lerinin anıatı mında olduğu kadar, özel
karakterler ortaya çıkartıp, buınları da şi irsel anlatırnın içi­
ne sol<maktadır. Roman kahramanı Tanabaya, devrim son­
rasında rostaele kolhaz üyelerinin düşünce ve duygularında
olu�an köklü deaisiklikler, aösteren geniş sanat genelleştir-
mesi içinde yüksele n bir, tiptir.
·

Aytmatov'un son .uzun öykü ler " Beyaz Gemi", "Erken


Gelen Turnalar", " De niz Kıyısında Koşan Alaca Köpek"de,
yazarın ayrı ntıları ele alış biçi minde, düşü.nce kapasitesini
yükseltme ve ele a ldım kon uları yaşam ın genel yas aları yö­
nünde açmak isteainde olaaa nüstü aşama görülür.
" U l us ların Dcst'uau" cıdlı dera!ın ! n 1 977 yı lında çı ka n 10.
sayısı nda kend:siyle yapılan bir sövleşide Aytmatov: gerce­
q·i n zaman ilişkileri nin. vasarn çelişki lerinin ve karışık insa n
yaz.aılarının rok yönlü·. derin ve esnek bir biçimde yansıtma
qereksinimini özell ikle vunıu lamıştır. " Ma nevi Destek" adı
a ltı nda vavı nlanaın bu söyleside Avtmatov bunun, qecmişin
olduqu kadar oüniimüzün de çok ·o cık bicimde aydınlatılma­
sı acısından aerekli olduğunu bel·irtir. ( 1 3 1 1
Savaş kuşağı yazarlarından olan Aytmatov, o dönemin
tü m dünya yaza rları gibi ya pıtlarında dünya barışını sağl ıklı
tutabiirnek icin, insana özgü kon u la rı ele almaktadır. Aytma­
tov'a göre henüz gerginlik bitmem iştir, hatta dü nya hiçbir
dönemde böylesine karmaşık bir döneme u laşma mıştır. Ayt­
matov bunun böyle olduğunu. giderek karışa n dünyanın sanat

(131 ) A.g.y., s. 255.

114
ve kültürde yansımasıyle ortaya çıkan olg ular.lo ocrğa çık­
tığ ı m bel i rtir. Ona göre edebiyatm tek ve birineti görevi; in­
sa n l ı k deneyinin bütünlüğüne, insanlığın temel ü l külerine uy­
gun ölçüde i nsan la rın yetişti ril mes ine calışılmasıdır. I nsanla­
rın savaşmaktan vazgeçmelerin in sağlanması, ancak onların
da başkalarının d uyg u v e d üşüncelerini öğrenmesiyle. onla­
rın da bir başkası nın yaşamı sevdi ğini bilmesiyle, onların da
ölümden korktuğunu, acı cektiğıini bilmesiyle sağlanabilir. Bu
an lamda edebiyata (genel olar.a k sa nata·) her zama nkinden
fazla gereksinim olduğunu bel irtir.
Aytmatov. kendisine yöneltilen "Sanatın temel görevine
i l işkin ne düşünüyorsu:nuz?" sorusuna özet olarak, " kend i
varlığımızı kavramanın temel görev" old uğunu be lirtir ve
şöyle sürdürür "Edebiyatm g örevi, calışma a la nından elde
edeceği temel faydayı atmada n genel düşünmektir. Ben bu
temel faydanın i nsan kişi l iği a na lizinde old uğuna inaniyo­
rum." ( 1 32)
Cengiz Aytmatov. sağlıklı d üşün.en bir edebiyatcıdır. Bu
anla mda ya lnızca Sovyet edebiyatında değil, dünya edebiya­
tında da seekin bir yeri vard ı r. Aytmatov'a göre edebiyatın
i şlevi değişebilir, ama edebiyatı.ıı temel ilkelerinin değişemez
olması, edebiyatın biçimsel ıGiara k değişm esi a nlamına gel­
memektedir. Aks i ne, sürekli değ işmekte ol a n. her geçen g ün
bir önceki somut gereekierin yen i katıl ımlarla daha ileriye
götürü ldüğü bir çağda edebiyatın da aym yol u sürdürmesi
gereklid ir. Nasıl ki, Newton'ın kullandığı fizik ve matematı k
formü lleı iyle Einstein'ınki farklıysa, bugün de edebiyatın a lgı­
ladığı gerçeklik, dünkü nden farklıdır. (Aytmatov burada La­
bacevski geometrisi ile Euklid geometrisini örnek vermiştir)
Bundan şu sonuc çıkma ktadır : Artık Balzac roma ncılığı ile
Marq uez romancılığı farklıdır.
Ekim devriminden sonra doğmuş Sovyet yaza rlarının
sayısı b i r hayli kalaba lıktı r ve b u yazarlar. kend ilerinden
önceki kuşak tarafından veril m iş savaşımın zengi n mirasına
konma kla, aym ya nlışlıklara ve duygusallıklara düşmekten
kurtulmuş yazarlard ır. Günümüzde, Sovyet edebiyatı varl·ı ğını
bu yolla ka nıtlamış olduğu gibi bu yen i edebiyat gelene ğinin

(132) Conglz Aytmatov. Edebiyatın Glırevı Halkları Blrlettırmeklii'...,

Türkçesi: l small Gül. Yarın . Mart 1983 Sayı: 19, s. 20.


,

1115
i l k örneklerinde düşülen ya n l ışlıklara yapılan saldırıları .da
göğüsleyeb il mekded ir.
1 920 yılı ndaın sonra doğmuş olan ve çoğunluğu da yaşa­
yan bu yazarların yapıtları üzerine, Za lıgin 'in de daha önce
değindiğimiz bir a l ı ntısında bel i rttiği gibi, şi mdiden peşjn yar­
gılar vermek olanağı yoktur. Ancak, sözgelimi işçi pir a ilenin
oğlu olan ve 1 947 yılında yazarJ.ığa başlayan Yengeniy ivano­
vic Nosov. (doğ. 1 925) veya " Oksürük Otu" ( 1 964) romanı
yazarı Vladimir Alekseyev.ic S olouhin (doğ. 1 924) veya yıne
Nosov gibi 2. Dü nya Savaşı'na katılmış olan, 1 842-49 y ılla rı
arasında bir savaş dona nmasında görev a la n ve 1 945 y ılında
yazarlığa başlaya n Yuri V ladim irovic Davidov (doğ. 1 924) gibi
yaza rlar daha şimd iden geleceğe ka l mayı hemen hemen g:ı ­
ra ntilemiş önemli yaza rlardır. Kuşkusuz, bunların arasına
1 !;)22 doğumlu Vasili Pavlovic Aksyonov ile 1 937 doğumlu
Valentin Grigoryevic Rasputin ' i katm ak gerekir.

Maksim Gorki Yüksek Edebiyat Enstitüsünü 1 962 yılında


bitiren Yengeniv ivanovic Nosov, uzun ve kısa öyküleri n i "Ba­
l ıkçı Yol u nda" (1 958) ,"Tridsat Zeren" ( 1 96 1 ) . "Güneş Nereden
Satar?" ( 1 965) gibi kitaplarında toplam ıştır. Öykülerinde kol­
hoz yaşa mının i lginç yön lerini ele alıp yansıta n Nosov. dilinin
sertl iği ile ta nınır. Yapıtlarında insan emeğiıne sayg ıyı merkez
olara k a lmıştır.
Yuri Vladim irovic Davidov ise, "Yujni Krest" ( 1 957) . " De­
nizlerde Geziler" (1 949) gibi öykülerini, 1 962 yılında, "O Dnız­
yak Tvoih, Afrika" adlı kitabında toplar. Daha sonra ü n l ü
gezgin lerle ilgilenen Davidov, örneğ in , "Kıyıyı Görüyorum"
( 1 964) gibi öyküler yazar. Genel olara k ta rihsel niteliği olan
konulara eğ i len Davidov'un, bu a la ndaki en önem l i y apıtı
" Mart" adını verdiği uzun öyküsüd ür.
Yaşayan Sovyet yazarları icinde en gene olmasına karşın
en ü n l ülerinden biri de Vas ili Pavlovic Aksyonov'dur. Lanin­
gred tıp fa kü ltesini bitiren Rus-Sovyet yaza rı Aksiyo nov. ilk
öyküsünü 1 959 yıılında yayın la m ıştır. 1 960 yılında öyküleri ni
toplad ı ğı " Meslekdaşlar" kitabı, gene doktorlar üzerin e yazıl­
m ı ş öykülerden oluşur. Yaza rın "Yıldızlı Bilet'' ( 1 961 ) adlı ro­
manı, çağdaş gençliği ve bulundukları çevre icindeki sağlık­
sız gelişmelerini konu almıştır. Birçok tartışmaya neden olan

116
bu rıoma n üzerine bir çok eleştiri ve inceleme yazısı yayın­
lan mıştır. ( 1 33)
"M eslekdaşlar" romanında Aksyonov, üç gene dektorun
kuz_ID'e g·id işini ve orada yaşamla ka rşılaşmoları nı anlatır.
K. Zel i nski, Aksyonov'un bu roma n ın , yaza rı n kent geneliğinin
kendine özgü doğal konuşma biçimini fa�aca zorlamış ol­
m asına karşın. egemen olan ü slubun lir ik-romantik üslup ol­
duğunu belirtir. ( 1 34)
Daha gene olmasına ka rşın, Aksyonıov kadar ün ya pmış
'
bir oo Şka yazar da Valenbn Grigoryevic Rasputin'dir. 1 96 1
yılında yaza rlığa başlayan Ras putin, aynı yıl " Leşka'ya Sor­
mcıyı U n uttum" adlı öyküsü n ü yayınlar. " Krasnoyask Öykü­
leri" ('1967), "Mari'nin Paraları " ( 1 968) , ' 'Cağımız" ( 1 970) gibi
öyküleri yayınlanan Rasputin. kahra manlarını edebiyatın dı­
şında kişilermiş gibi cizmesiyle d ikkati çeken bir yazardır.
Rasputin'e SSCB' nın en büy ü k edebiyat ödülünü kazandıran
"Yaşa ve An ımsa " roman ı, yaza rın tüm yapıtlarındaki genel
özelliği taşıma ktadır·. Bu roma n ı ndie Rasputin savaş yıllarında,
savaşa gitmeyerak köyünün y akınlarında bir yere saklanan
Andray Guskov'u ve onun çevresinde gelişen dramı a nlatır.
Rasputin, olaylara salt bir gözlemci gibi bakara k v e kahra­
maniarına ve olay örgüsüne hemen hiç müdahal ede bulun­
mayara k yapıtl arını oluşturur. Sergey Zalıgin, Rasputin icin
şöyle yaza r: "Rasputin'in yapıt ları da. hep o aynı gelenekten,
sanatın nesnesinin sanatın kendisinden daha üstün sayıldığı
gelenekten doğma ktadır" . ( 1 35)
Nosov gibi, Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsünü bitiren
Aleksondr Yevseyevic Rekemcuk (doğ. 1 927), ülkesinin kuze­
yin i ve buradaki insanların ya şamın ı iyi bild iğinden, yapitic­
rında bu yaşamın etkisi kolaylıkla izlen ir.: " Ayaz" ( 1 956) .
" Kıyı" ( 1 958) adlı kısa öyküleri ve "Heps inden Önde" (1 957).
"Gene-Yeşil" ( 1 961 ) , "Yaz Tatil G ü nleri" ( 1 959) adlı uzun öy­
küleri buna ö�nektir. " Genc-Yeş.il" ve "Yaz Tatil Günleri" adlı
öyküleri filme alınan Rekemcu k'un bu yapıtla rı nda, g ünümüz
Sovyet yaşamının görüntüleri y ansır. Genell ikl e olaylar büyük
kentten uzak, fabrika v e ca lış ma alanlarında geçer. "Yaz

(133) Krctkcyc Litereturneye Ensıkıopediyc Moskova 1962. CIIt ı, s. 1 2 5.


(134) K . Zelinski, c.g.y._ s. 310. .
(135) S, Zclıgin_ Çcğdcş Rus Nesrl Ü zerine Blrkcc: Söz, Turkçesl: Atcol
Behrcmoğlu, Vcz!<o Çeviri, Kesım-Aralık 1�1 . Sayı: 3 . s. 91

117
Tatil Günileri"nde Rekemcuk, beşmühendis . olmad ığından
işin ya rım ka lması teh li kesi nedeniyle . gön üllü olarak tatil in­
den vazgeçen bir kad ı n ı anlatır.
"Yoldaş Hans" ( 1 965) adilı uzu n öyküsünde ise, uluslar­
arası ba rış konusunu işleyen Rekemcuk, "Verimsiz Ka rapar­
cası" adlı romanda da ( 1 968) , kuzey halkının dra matik yaşa­
m ı n ı ve gel işen köklü a n laşmazlıkları anlatır.
Yalnızca öykü ve roman yaııarı olarak değil, aynı zaman­
da iyi bir sinema yönetme ni, a ktör ve senaryo yaza rı olan
Vasiliy Makaroviç Şu kş in ( 1 929-1 974), Sovyet edebiyatının
gene yaşta yitirdiğ i en büyük yeteneklerden biridir. Şukşin'in
yazarlığı, 1 959 yılında yayı nlam aya başladığı ve daha sonra
1 963 yılında " Köy Saki. nleri" a d l ı kitabında toplad ığı öykülerle
başlar. 1 964 yılında yazdığı " B ir Soylu Böyle Yaşar" adlı se­
naryosuyla 1 6. Vened ik Fıl m Festiva l i öd ülünü kaza nır. Bu se­
na ryosunun kahra ma n ı Paşka Kolokolnikov. " kend �l i ğinden
yaşama biçimi" ola n, doğrudan doğruya kendi istemleri icin ­
de hareket eden, insa n i davra n ışlarını bozulmaz bicımler icin­
de koruyan ve bu yönüyle de izleyicilerin sempatisini kaza nan
bir tiptir. Za manla Şukşin. ı;iuygusa l yaşama ve a·ki ın doğal
oyunlanna karşı daha temkinli bir davranış geNştirir. 1 968'de
"Orada Uzaklarda" adlı kitabı yayınlanı r (Kitap, 1 973 yılınd a
"Sobacı Dükkanı" adı a ltında filme a l ınm ıştır). Edebiyatta ve
sinerneıda Şukşin'in ilgis ini genel olarak epik-bicim cekmek­
tedir. Sözgelimi " Lybovini" romanını, aynı isimle 1 965 yılındJ
film yapmıştır. Aynı yöntemle; " Kara kterler" adlı öykülerde·n
1 973 yılında "Oğlunuz ve Kardeşiniz" filmi n i, değişik öykü­
lerden de 1 97 1 yılında " i lginç i nsa n lar" filmini yapmıştır. Bu
cal ışmaların sonunda Şukşin, kendisine büyük ün şağiayacak
olan "Kırmızı Ka rtopu Ağacı" ( 1 973 ) adlı film-öyküsünü ya­
zar. Bu öyküsünde Şukşin. gü n ümüz Sovyet toplumundaki
toplumdışı insanları incelem iştir. Ayn ı adla filme a l ınan öykü,
1 947 yıl ında 7. Bakü Sovyet Film Festiva l i öd ülünü a lmış-
·

tır. ( 1 2-6)
Yazar; aktör, senqrist ve rejisör ola ra k calışan Şukşin.
çal ışmalarının bütün ünde, u lu sa l ve sosyo-psikolojik tipierin
yaşam süreci içinde davra n ı ş değişik�iklerine d ikkat i çeke­
rek, çok ceşitl1i kara kterleri d ünyaya tanıtmayı amaçlamıştır.

(1361 Krotkoyo Literoturnoyo Ensikfopedfyo, Moskova 1 975, CIIt 8 . s. 808.

118
"Vatan Icin Çarpıştılar" a d l ı filmin cekimi sırasında ölen
Şukşin icin Sergey Zal ıgin; " Şukşin tarihsel ve cağdaştır".
diye yazar, "Fakat tüm bu nlaırın ötesi nde bana öyle geliyor
ki o·nun ıRtJs edebiyatma kısa hikaye ustası olarak bıra ktığı
iz en önem l i ol.anıd:r. ŞukŞin, sanki sahneden büsbütün çe­
kilmiş ol an ve saymacalı olaıra k 'olay yazımı' diye adiandı ­
rabileceğim hikaye t ürün ü yen iden diriltti". ( 1 37)
Şukşin okuru cok farklı yerden aviayan bir yazardır.
"Yaşamak Tutkusu" adlı öyküsünde N ikitic'in yarattığ ı tüm
insancıl değerlerin ka rşılığı olarak, sırtına kendi tüfeğinden
çıka n bir kurşun u yemes i; O'Henty'nln öykülerinde rastlana·n
çarpıcı son'dan cok, tekrar tekrar N i kitic'e dönerek. ya nlışlı­
ğ i n nerede olduğunu a ratması acısından önemlidir. Çarpıcı
son , okuru şaşırtmaktan cok, N i kltic' i somutlaştırmak a ma ­
cıyla kullanılmıştır.
Şukşin'in şu sözleri sanat anlayışını özetlemektedi r: "Bir
sanat yapıtı . gercekten olan. y aşanan bir şeyden doğar; bir
ülkede, bir insana, sizin yaşa mınız sırasında olan bir şey­
den . . . " ( 138)
Kuşkusuz . Sovyet romancıları bu kadarla bitmemektedir.
Bu kitap içi nde adı geçmeyen b irçok Sovyet romancısı. gerek
kayn akların d a r lığı ve gerekse kitabın sı nırl ı l ı ğ ı neden iv le dı­
şarı da b'rakılmıştır. Öte yanda n , kimi yazarl ar is e yalnızca
kısa bir tanıtıyla geciştirilmiştir. Smirnov, Abramov. Çakovski,
Belov. Adomovic v e d a ha birçok y07:ar ise. eldeki bilnilere
rağmen, s alt bir seç im yapma zıoru n l uluğundan dolayı kitap
dısında kalmısl a rd1r.
Ancak. amac Sovyet roma n cılığını tanıtmaktı . Pu am aca
uvaun o larak Maksim Gorki'den basl amak üzere. ciönemleri­
ne imrzalarını atm ıs vüz kadar vaı-.ar to n ıtılmaya calışılmıştır.
Bu calışma RU acıdan da önemlidir: Toplumcu aercekci sanat,
Maks·im Gorki'den bu yana büvük bir oelişim sıkı nt•s ı iç.i nde­
di r Gerceöin toplumsa llosması soru n un ort('lva atılmr:ıR ıvla
birlikte. ele-stiret gercel<ci likten daha · farkl ı bir aercekciJiqin
vnrJı qınn dı ıvul.an oereksini m . nerceJ<çiJia'n veni arayıslar
içine girmesine neden olm!Jştur. Kuşkusuz. böyle bir a rayışın

( 1 37) S. Zalıgln . a.g.y. _ s. 87.


(138) Vasllly Şukşin. "Yaşamak Tutkusu", Çev: Yurdanur Salman . Adam
Yayıncılık. Şubat 1982, s. 10.

119
getireceğ i büyük sorum!ulukl a r da, bu a rayışın icindeki ya­
zarlarca paylaşılmıştır. I nsan l ı ğ ı n , bilinmeyene ve bilinemez­
ciliğe olan derin tutkusu. bireyci sanatın dallanıp budaklan­
masına uygun ortam yaratmıştır. Değ i l m i ki, roma nlar, söz­
geli m i, savaşı önleyememektedir. o halde. roman romandır
v e insanı eğlendirmekten öteye gitmemetidir. Y a da roman,
bir dil sanatıdı r ve kendine özgü karmaşık kurgusu içi nde
soyuttaşarak gelişim ini ta ma mlaya caktır. Bu bakış ac:sının
egemen olduğu yüzyıl ı mızda, roman ı topluma i lişkin b ir sanat
ol.arak korumanın güçlüğü. a nl aşılmazliğa verilen ödün ü de
beraberinde getirmiştir. Bu da, yen ilikçi edebiyatın piyasayı
ele oecirmesinde fazla güclük cekmemesini sağlamıştır.
Geleneksel gercekciliği Sovyet roma ncıla rı kurtarabiimiş
midir? Roman, mutlaka Sovyet roma ncıtarının verdiği örnek­
ler çercevesinde mi yazı lma l ıd ır? Bütün bu ve benzeri soru­
l ar, gelecek kuşakl a rın yanıtlayabileceği sorulardı r ve bizim
a ma c ımız d a böyle bir sonuca varmak değ i ldir. Ancak, şurası
u nutulma malıdır ki. insanın b ireysel d ünyas ın ı di dik didik eden
ve toplumdan giderek soyutlan masına önderlik eden yen ilikçi
roman dönemi, t ıpkı kaba gerçekçilik dönemi gibi yavaş ya­
vaş ortadan kalkmakta ve roma·n sanatında ortak bir denge
o luşmaktadır.
Sovyet romancılığını kon u alan bu kitap d a, konunun
başka b i r boyutun u ; 1 9. yüzy ı l ı n sonlarında başlayan catal laş­
manın kollarından birinin gel işimini açıklamak üzere hazır­
lanmıştır. Geleneksel edebiyatın yenilikçi ve toplumcu gercek­
cilik olarak belirsiz bölünüşünden sonra. ü lkemizde daha cok
yen i l ikçi edebiyatın gelişmesi konU' edilmiş ve bu akımın nite­
l ik leri belirlenmeye oo lışılm•ştır. Kuşkusuz. çağdaş gerçekçilik
adına da bircak cal!sma yapılmıştır. ama bu akımın gelisme ·
sinde önemti oayı olan Savvet romancıları gereaince deöer­
lendirilemediğ inden, dengesiz b i r sava şım s üre kli o lagelmiş­
tir.
Bu cal ışma yal nızca roman ile sınırland ırılmıstır ve a ma­
cı do böyle bir tartışmaya olumlu yönde katkıda bulun­
maktır.

120
ADLAR DiZINI
- A - Aseyev R.N. Belov V.
Abramov 38. 1 1 9.
1 1 9. Auezov M. O. Berke F.B.
Adamoviç 62. 34.
1 1 9. Aytmatov C. Blok A.
Ahtanov T. 65,77,90, 1 1 3, 1 14. 38.
96. Bobrov S.P.
Alni S. 38.
32, 33, 65. - B - Bondorvev V.V.
Alavev V.N. Baklanov G.V. 1 1 0.1 1 1 , 1 1 2.
89. 1 10, 1 1 1 . BQrodin S.P.
Akkoc z. Bakunts A. 74,75.
78. 65. Brll V.
Aksyonov V.P. Balzac H. 1 02.
1 1 6, 1 1 7. 68,70, 1 1 5. Bunln I.A.
Alekseyev M.N. Barbusse H. 21,27,28,29,33,35,40.
101 , 102. 108. dyadulya Z.
Ananyan B . S . Baş V.V. 37,38.
82, 83 . 90,91.
Andreyev A. Başirov G.B.
101 . 74. - c -
Andreyev N.A. BehramoQiu A. camus A.
18. 20, 30. 78. 72,105.
Aragon · L Beliy A. Caudwell C.
1 1 3. 23. 42.

121
Conrad J, - F - Grin A.
64 . Fadeyev A.A. 64,55,
Comeitle P. 44,69-74,76,78,85. Grossman V.S.
29. Fedin K.A. ı os , ı 08 .
ı ı ,56-59.
- H ­
-:- C Furmanov O.A.
Cokovskl A.lil. Hemingway E.
22,3ı .42.43 ,64,70, 7 1 .
ı oı , ı ı 9. ı08,ı ı o.
76, 78,S4,85,92,ı04.
Capovev v.ı. Herzen A. l .

42. 9 , 1 7.

Cehov A. P. Hrapçenko M.lil.


- 0 -
ı9,20,27,29,68 . 31 ,64, ı os . ı o6.

Cemişevski N.G. Gamsohurdla K.S. Hüseyin M.

9. 48.49. 95.
German V.P.
97. -i­
- D ­
Gide A.
Oavldov V.V. l brahlmov M.A.
n.
ı ı 6. 66,98,99.
Gladkov F.V. i vanov V.V.
Oiçkens C.
22,3e,37,42,7ı.64, 8S.
ı oe. 59,60,6ı .
Oobrolyubov N.A.
Gogol· N.V.
. 9,ı 0,65,74,87,
9.
Golovac P.R. J
Oolmatovskl V.A. - -

74 , 75. Ju kovski V.A.


ı ı 2.
Golovko A.V. 27.
Oostoyevsk l F.M .
64.
ıo,ı3. ı5,29,33,35.M.
67 , 69 ,74, 78,8�. Gonçar A.T.
- K -
ı oı . ı 02,ı03.
Goncarov I.A.
Katayev V.P.
- E ­ 62,63,64.
ı o,
Ebulhosan Kazakyevic E.G.
Gorkı. M .
82. 99.
Efremov 0.0. ıo ,ı 2-20.27,28,2S,33 , 37, ..
. Kerba bayev ... .
42. �3.52,59,60,6ı ,67,74.78.
6ı ' 62.
Ehrenburg I .G.
93,95.96,97,ı 63,ı ı o,ı i ı .
ı ı 4,ı ı 6,ı 1 7.ı ı9.
K �' � ns k 1. O •
44-48,66,77 .84,85. 108. .
Einstein A. Granin O.A. Kojevnlkov V.M.
ı ı 5. 97' ı o ı , ı 02. 94,95.
Eizensteln S. Griboyedov A.S. Kondratyev N.O.
25. 62. 99.

ı22.
Korana G. Maupoasant H.R. Paustovskl K .G.
38. 1 2,20. 30,52-56,77,78.
Korolenko V.G. Mayakovakl V. Pilnyak B.A.
13,21. 25,26. 23,24.
Kosolapov V. Metçenko A.l. Plsemakl A.F.
109. 39. 10,29.
Kovtyuha E.l. M l rahmedov A. Polevoy B.N.
21. 82. 91 ,92.93.94.
Krllov I.A. Myasnl kov A. S. Prişvln M. M.
62. 28. 29.30,31,34.
Krlmov Y.S. Puşkin A.S.
89,90,91. 9, 10,27.62,78.
- N -
Kuprln A.l.
27,28,29,33.
Newton 1.
1 15. - R -

Nllln P.F. RaspuUn V.G.


- L -
89,91. 1 1 6,1 17.
Latsls V.T.
Noaov Y. l. Rekemcuk A.Y.
79.
1 18,1 17. 1 1 7, 118.
La.zo S.
Novlkov V.V. Remlzov A. M .
70.
1 1 3. 56.
Leonov L.M.
Rrbak N.S.
66-69,74,87.
101.
Lermontov M.Y. - 0 -
Rıbakov A.N.
9,10.27. 0'Henrv 101.
Leskov N.S. 1 19. Rolland R.
13.15,22. Ostrovski N.A. 52.
Levlntan 1. 22,31 ,42, 75-78,87,92.103
53. Ovçarenko A.
Lunaçarski A. - s
58.
67. Saltıkov Şçedrin M . E.
8.
- M­ - P - Sartokov S.V.
Malışkin A.G. Panfyorov F.i. 90,91 ,92.
49,52. 22. Seraflmoviç A.
Malraux A. Panova V.F. 20,23,31 ,42,64, 70,
54, 108,1 10. 90,92,93,94. 76,78,84,85,92.104.
Markov G. M . Parkhomenka M.N. Slblrtsev V.
97. 26. 70.
Marquez G.G. Pastern ak· B.L. Slmonov K.
1 15. 38,40. 84, 103-1 10,1 12.

123
Skryablna A.N. Şukşln V.B. - V ­

38. 1 18,119. Vosilçenko S.V.


Smi rnov S. 31 ,32.
1 1 9. Vesyolıy A.
- T -
Solouhln V.A.
65.
1 1 6. Tendrlyakov V.F.
Stanlslavskl K. S . 89,1 1 0._
- W ­
60.
Ti mofeyav Ll.
Stelmah M.A. Wells A.G.
7.
99. 33.
Standhal Tolstoy A.N.
68. 38-38.40, 77.
- z ­
Suçkov B.L. Tolstoy L.N. Zahradka M.
12,48,63,71 ,87,96. 1 0,12,13;15·21 .23,40 56.
Surovtsev V.l. 56,62.69,70.74,80
96,97. Zalıgin S.P.
83,84.85,87,98,1 1 O.
99,100,101 , 1 1 6,1 17,
Tornaşevski B.V. 1 1 9.
- Ş ­
Şklovskl V.
41. Zelinski K.L.

25. Trockl L. .S ,22;30 ,.39.46 �Bl.�,

Şolohov M.A. 25,61. 1 10.1 17.


22,33.40,44.53.77,78. Turgenyev J.s. Zola E.
83-88, 108-1 1 o. 9,10. 12,29.35.

1 24
FOTOGRAFLAR
M.GO R K i
M.M.PRi Ş V i N

S.A i N i
K. A. FE D i N

A. N.TO LSTOY
B.KE RBABAYEV

L.M. LEONOV
A.A. FAD EYEV

N.A.OST ROVSKi
V. LATSiS

V. PANOVA
M.A. ŞOLOHOV

S.V.SARTAKO V
B.N.POLEVOY

V.M.KOJ EVN i KOV


G.M.MARKOV

M.A.ST E LMAH
D.A.GRAN I N

K.M.Si MONOV
A.T.GONÇAR

j
M . N . A L E KSEYEV
t
. F.TEND RYA KOV

C.AYTMATOV
Roman, yüz y ı l ı aşkın süred i r
insan ların soru nları n ı derin­
lemesine ç ö zmeye çal ışan b i r
sa nat olarak olagelm i ş tir. An­
cak, 20 yüzyıla giri l d i kten son­
radır ki, romanın i l gi alanı b i­
reylerin b i rbirl eri i l e o lan i l i ş ­
k i l eri biç i m i n e dönmüş tür.
Ortay a ç ı k t ı ğ ı y ıl l arda daha
çok bir a ç ık l a ma ve b i lgil en­
dirme i ş levi n i yeri ne getiren
roman, d aha sonra gelişen kit­
le i l eti ş im araçlarının bu göre­
vi yüklen mesiyle birlikte, gi­
derek etki n liğini yitir m i ş ve
geli ş i m i n i b i ç im d enemelerin­
de aramaya b aşlamıştır.
Ancak, kimi roman yazarları
1 9 . yüzyıl geleneğ ine bağ l ı ka­
larak, i natla çalış maları n ı sür­
dürmüşler ve romanın ancak
gelene ksel yapısı i ç e risi nde
varl ı ğ ı n ı koruyabileceğini sa­
vunmuşla rd ır. Bu bakış a ç ısı
çerçevesi nde e n yaygın ve en
yetkin örnekleri verenler de,
Sovyet romancıları o l m u ş tu r.
Bu kitap, geleneksel roman
anlay ış ında önemli romancılar
yeti ş ti r m i ş olan Sovyet ro­
manc ı l ı ğ ı n ı n sınırlı tanıt ı m ı n ı
.ımaç lamaktadır.

You might also like