You are on page 1of 3

SANAL GERÇEKLİK İLE ARTIRILMIŞ

GERÇEKLİK ARASINDAKİ 5 KRİTİK


FARK

Son zamanlarda dijital evrendeki heyecan verici gelişmelerin birçoğunun bu iki kavramla alakalı
olduğuna tanıklık ediyoruz. Sanal Gerçeklik (Virtual Reality) ve Artırılmış Gerçeklik (Augmented
Reality).

Aslında her ikisi de ortak olarak bizim “gerçeklik” algımızı değiştirmeyi son derece iyi biçimde
başarıyor. Her ikisi de medyanın muazzam ilgisini çekiyor ve teknoloji sitelerinde, dergilerde,
bloglarda bunlarla ilgili çarşaf çarşaf haber çıkıyor. Ancak ikisi arasındaki fark henüz kamuoyunun
zihninde tam manasıyla netleşebilmiş değil.

O halde, bu sıkça karşılaşılan problemin ortadan kalmasına bir nebze de olsa katkı sağlamak için,
B4Mind olarak bu yazıda, artırılmış gerçeklik ile sanal gerçeklik arasındaki ayırt edici, kritik noktalara
değineceğiz.

O zaman önce teker teker bu kavramları açıklayalım ve yazının sonunda aralarındaki farkları madde
madde sıralayalım.

Sanal Gerçeklik
Sanal gerçekliği tanımlayalım. Gerçek hayatın veya durumların bilgisayar destekli olarak simüle
edilmesine, yapay biçimde yeniden oluşturulmasına sanal gerçeklik denmektedir. Sanal gerçeklik
kullanıcıda görsel ve işitsel olarak yoğun biçimde deneyimlediği simüle edilmiş gerçekliğin, hakikaten
yaşanmakta olduğuna dair güçlü bir algı yaratır. Aslında kullanıcı tamamen sanal bir deneyim
yaşamaktadır.
Sanal gerçeklik kullanıcısı bu deneyimi Facebook Oculus ve benzeri gelişmiş gözlükleri giyeyerek
yaşar. Bir başka değişle kullanıcı o anda, gerçeklikten kopmuş ve sanal bir gerçekliğin içine
hapsolmuştur.

Artırılmış Gerçeklik
Artırılmış gerçeklik nedir? Artırılmış gerçeklik teknolojisi, var olan gerçekliğin üzerine bina edilmiş,
bilgisayar tarafından geliştirilmiş yeni bir gerçeklik katmanıdır. Bu yeni katman, mevcut gerçekliği
daha anlamlı ve interaktif kılmaya yarar.

Artırılmış gerçeklik uygulamaları sayesinde, mobil cihazlarımızı kullanarak, bu deneyimi yaşamaya


başlayabiliriz. Artırılmış gerçeklik, gerçek ile sanalın birbirinden izole olmadığı, tam tersine daha da iç
içe girdiği bir gerçekliktir. Bu uygulamalar sayesinde sanal ile gerçeğin arasındaki sınırlar daha
geçişken olur.

Bir artırılmış gerçeklik uygulaması olarak, kitleleri bağımlılık düzeyinde peşinden sürükleyen ve 2016
yazının patlama yapan uygulaması Pokemon Go hakkında hazırladığımız yazıyı okumak
isteyebilirsiniz: Pokemon Go Pazarlama Anlayışımızı Nasıl Yerle Bir Etti?

Sanal Gerçeklik ile Artırılmış Gerçeklik Arasındaki Farklar


Makalemizin bu kısmına kadar her iki kavramın ne olduğuna dair bilgileri paylaştık. Geldiğimiz
noktaya kadar zaten belli farklılıklar kolaylıkla tespit edilebilmektedir. Şimdi bu kısımda tamamen
aralarındaki farklılıklara odaklanalım.

1. Sanal gerçeklik tamamen gerçek hayattan soyutlanmış bir deneyim sunuyorken, artırılmış
gerçeklik gerçek hayatın üstüne inşa edilmekte ve onu daha interaktif kılmaktadır.
2. Artırılmış gerçeklikte, gerçek dünyaya halen dokunmaya devam edersiniz. Sanal gerçeklikte,
gerçek hayattan koparak tamamen sanal dünyada yaşarsınız.
3. Sanal gerçeklikte deneyimlediğiniz ortam tamamen simüle edilmiş ve yeniden oluşturulmuş,
gerçekte var olmayan bir ortamdır. Artırılmış gerçeklikte ise sanal olan gerçeğin yerini
almamakta, onun yerine onu tamamlamaktadır.
4. Artırılmış gerçeklik uygulamalarını tıpkı herhangi bir mobil uygulama kullanır gibi
kullanabilirken, sanal gerçeklik uygulamaları mutlaka tüm görüş alanınızı kaplayacak ve
işittiklerinizi kontrol edecek bir gözlüğe ihtiyaç duymaktadır.
5. Artırılmış gerçekliğin ileri boyutuna, Karma Gerçeklik (Mixed Reality) denmektedir.
Microsoft’un karma gerçeklik gözlüğü HoloLens, Google’ın artırılmış gerçeklik gözlüğü olan
Google Glass’den daha gelişmiş niteliklere sahiptir.

Projeler
Sanal gerçeklik ile artırılmış gerçeklik arasındaki farkları uzun uzadıya açıkladıktan sonra, aralarındaki
farkları bizzat gözlemleyerek öğrenmek için, yazımızın sonunda, örnek projelere değineceğiz.

Sanal Gerçeklik Projeleri


SURGEVRY: Cerrah adayları ve tıp meraklıları için geliştirilmiş, sanal cerrahi müdahale yapmaya
olanak sağlayan sanal gerçeklik projesi. Uygulama videosuna şuradan ulaşabilirsiniz.
The Night Cafe: Ressam Vincent Van Gogh’un gözünden dünya nasıl görünürdü sorusunun üç boyutlu
yanıtını almak için geliştirilen bu projede, Van Gogh’un eserlerine ve iç dünyasına farklı bir bakış açısı
getilmektedir. Uygulama videosuna şuradan ulaşabilirsiniz.

DRIFT: Belki de ilk ve tek kurşun simülasyonu olan DRIFT’te “kötü adamlara” atılan kurşunun
yolculuğuna sanal gerçeklikte tanıklık edebilirsiniz. Uygulama videosuna yine şuradan ulaşabilirsiniz.

Land Rover Discovery Sport: Henüz galeride olmayan Discovery Sport modelinin sanal gerçeklik
uygulamasıyla lansmanını yapan Land Rover.

Artırılmış Gerçeklik Projeleri


Volkswagen Beatle: Artırılmış gerçeklik bilbordları ile Volkswagen, sokaktan geçenlere Beatle’ın en
yeni modelini tanıtıyor.

Dior 4D Augmented Reality: Dior firmasının Madrid’deki Montalban Palas’ın duvarlarında


gerçekleştirdiği etkileyici artırılmış gerçeklik gösterisi.

Lüks Mağazalar: Louis Vuitton, Hugo Boss, Sephora, Dior gibi lüks markaların mağazalarında
kullandıkları artırılmış gerçeklik uygulamaları.

Ne düşünüyorsunuz? Marka mesajınızı iletmek ve müşterilerinize “gerçek üstü” bir deneyim


yaşatmak için sizce sanal gerçeklik mi yoksa artırılmış gerçeklik mi daha etkili çözümler sunabilir?
Görüş ve önerilerinizi lütfen bizimle yorum olarak paylaşın!

You might also like