Professional Documents
Culture Documents
İrfan KESKİN
Ocak 2018
ÖZET:
Dijitalleşme ile fiziksel dünyanın internete taşınmış yeni hali olan dijitalleşme
kavramı doğuyor… Y ve Z kuşaklarını zenginlik görüp, onlarla aynı dili konuşarak
dijital dönüşümü bu yeni nesil temeline oturtmamız gerekiyor. X+Y*Z= ? dijital
dönüşüm formülünde çarpan etkisi Z kuşağı tarafından olacaktır.
Artık kol gücüne dayalı rutin, sağlıksız ve hataya açık yöntemler yerini makinelere
ve dijital sistemlere devrediyor.
Endüstri 4.0, Toplum 5.0 peşinden koşan bir dijital dönüşüm mü ? Yoksa
KamuNet, Kamu Entegre Veri Merkezi, Fatih Projesi, eDevlet, AYDES, MEDULA,
TAKBİS, PARDUS, GÖÇNET, BELGENET gibi tüm kurumsal projelerimizin
tamamlanıp vatandaş odaklı ulusal dijital dönüşüm mü?
Dijital dönüşümün yerli ve milli hammaddesi kendi insanımız olmalıdır.
Gelişen teknolojiye bağlı olarak değişimin hızı ve kapsamı ile her zamankinden
fazla başımızı döndüren bir yolculukta gibiyiz. Bir yandan savaşlar, krizler,
felaketler yaşanırken diğer yandan bilim ve teknoloji, hayatımızı iyileştirmek üzere
karşımıza yenilikler çıkarıyor. İşte burada fiziksel dünyanın internete taşınmış yeni
hali olan dijitalleşme kavramı doğuyor…
İşte biz burada hayatı iyileştirmek, tasarruf sağlamak ve değer oluşturmak için
nerede durmalıyız sorusunu sorgulamalıyız.
Dijitalleşmeyi, insanların, nesnelerin ve teknolojilerin akıllı bir şekilde birbirine
bağlanması olarak tanımlayabiliriz.
Dijitalleşme, iş süreç modellerinin yeniden tanımlanması, iş yapış yöntemlerinin
değişmesi, rekabetin yeni bir temel ve yön kazanması gibi çok sayıda yeni
fırsatılar sunuyor. Bu kapsamda, eski sistemlerin oluşturduğu sınırlar da ortadan
kalkıyor. Artık her şeyin birbirine bağlı olması, yalnızca yeni teknolojilerin getirdiği
dijital bağlantı anlamına gelmiyor; çevresel faktörler, ekonomi ve sosyal
değişimlerde birbirlerini büyük ölçüde etkiliyor. Bu yönüyle teknolojinin
yönlendirme gücü giderek artıyor.
Dijitalleşme, dijital sistemlerin, haberleşme ağlarının ve büyük ölçekli veri
analizlerinin iş hayatı ve üretim süreçleriyle hızla bütünleşmesiyle birlikte onların
kendi kendini devam ettirebilmesine ve daha verimli hale gelmesine olanak
sağlayarak çalışma şeklimizde gerçekleşecek önemli bir dönüşümü müjdeliyor.
Dijital dönüşüm bir kere uygulanan ve biten bir süreç değildir. Sürekli hareket
halinde ve her gün gelişen bir nefes alma şekli olmuştur. Gelişen mobil altyapılar,
ortaya çıkan yeni iş yapma biçimleri ve teknolojiden yararlanma şekilleri ile her
geçen gün dijital dönüşüm hayatımızda daha fazla yer almaktadır.
• Nano teknoloji,
• Genetik teknolojisi,
• Uzay teknolojileri
• Dijitalleşme,
• Robotlaşma,
• Yenilenebilir Enerji
• Büyük Veri,
• Bulut Bilişim,
• Yapay Zekâ,
• Giyilebilir Teknolojiler,
• Hologram,
TÜİK’in projeksiyonuna göre 65 ve üzeri yaştakiler yaşlı nüfus, 2023 yılında 8.6
milyona, 2050’de 19.5 milyona, 2075’te ise 24.7 milyona ulaşacak. Yaşlı nüfusun
toplam nüfusa oranı 2023 yılında %10.2 iken, 2050’de bu oran % 20.8’e, 2075
yılında ise %27.7’ye yükselecek. Bu projeksiyon bize kısaca şunu özetliyor.
Şimdinin Y nesli (20-35 yaş arası) ve Z nesli (19 yaş altı) olarak adlandırılan
Dijital dönüşümün
yerli ve milli
hammaddesi kendi
insanımız olmalıdır.
“Endüstri 4.0, Toplum 5.0 peşinden koşan bir dijital dönüşüm mü ? Yoksa
KamuNet, Kamu Entegre Veri Merkezi, FaLh Projesi, eDevlet, AYDES,
MEDULA, TAKBİS, PARDUS, GÖÇNET, BELGENET gibi tüm kurumsal
projelerimizin tamamlanıp vatandaş odaklı ulusal dijital dönüşüm mü?”
Dijital dönüşüm sürecinde, çalışanlar için, ağır şartlar altında, beden gücünün
sınırlarını zorlayarak çalışmak ya da ofislerde oturup dirsek çürütmek yerine,
kendinden organize süreçler içinde kendi uygulamalarını takip etmek ve üretim
stratejileri geliştirmek çerçevesinde olan işler ana çalışma öğeleri olacaktır. Üretim
süreçlerini takip ve kontrol eden çalışanlar üretimin hala ana unsurudur. Çok
sayıda üretim sistemi olacağından aynı zamanda bunları kontrol edecek insan
sayısı da artacaktır. Çalışanlar, sorumluluklarını yerine getirmezlerse makine değil
insan odaklı sorunlar ortaya çıkacak ve aksaklıklar yaşanacaktır.
Dijital dönüşümün en büyük bileşenlerinden biri olan veri, 7/24 erişilebilir hale
geldi. Bu sayede müşteriler veya kullanıcılar, bilgiye olan erişimlerinin
hızlanmasıyla artık daha güçlü durumdalardır. Kullanıcının gücünü artıran bu
dönüşüm nesnelere de büyük değişimler getiriyor. Örneğin, öğrenen makineler,
yapay zekâ, 3 boyutlu baskı teknolojisi, sezgisel süreçlerin yanı sıra akıllı ev, akıllı
kent, akıllı trafik, akıllı şehir, vb. “akıllı” ürünlerle birlikte çevremizdeki hemen her
şeyin giderek “zekâ” kazandığını görüyoruz. Bu noktada verinin işlenmesi, değere
dönüştürülmesi ve bunun için de izlenmesi, ölçülmesi ve korunması kritik bir önem
taşıyor.
Her nesnenin akıllı algılayıcılar ile donatıldığı ve hepsinin internete veri gönderdiği
bir dünya olarak tanımlanan “Nesnelerin İnterneti” (Internet of Things) kavramı
sonrası “Herşeyin İnterneti” (Internet of Everything) kavramı ortaya çıktı. Herşeyin
Interneti ile birlikte sürece insan da eklenmiş oldu, yani artık iletişim sadece
nesneler arasında değil, insan ve nesneler arasında da iletişim mümkün olacaktır.
Dijital dönüşümün bir anda ve kolay olmasını beklemek pek gerçekçi değildir. Bu
büyük bir kültürel değişim yönetimi sürecidir. Dijitalleşme sürecinde kurumların
karşılaşacağı problemleri en aza indirgemek için sahip olmaları gereken özellikler
ise iş gücünü dijitalleşmeye uyumlayacak yetkinlikleri belirlemek, iş gücü
segmentasyonuna özel fark yaratacak çözümler geliştirmek ve bu sürecin
getireceği risklerin farkında olarak gerekli araçları kullanmaya başlamak olacaktır.
geliştirilmesi.
• Türkiye’de dijital değişim henüz bütün bir resim olarak ele alınmıyor,
Şirketler münferit teknolojilere operasyonel bir odak ile yatırım yapıyorlar.
• Tüketici taleplerinin sektörler üzerinde farklı beklentiler yaratması sebebiyle,
Sonuç olarak;
• Dijital dönüşümün hammaddesi kendi insanımız olmalıdır.
• Dijital dönüşümde alın terimizin her damlası ve paramızın
her kuruşu ülkemizde kalacak bir model olmalıdır.
• Dijital dönüşüm vatandaşa hizmet odaklı olmalıdır.