You are on page 1of 2

9+ 3

Arifane ilim Derneği TİCANİYE ( AHMEDİYE -


MUHAMMEDİYE - İBRAHİMİYE -HANEFİYE ) TARİKATI
2 Ağustos, 20:25 ·

NEFS-İ MÜLHİME ( İlham alan nefs )


Nefs mertebelerinin üçüncüsüdür ( Nefs-i Emmare ve Nefs-i Levvame'den
sonrBa gelir). Adından da anlaşılacağı gibi nefs-i mülhime mertebesine
ulaşan kişi ilham almaya başlar. Ancak bu ilham Rabbinden mi ? , melekten
mi ? , şeytandan mı ? yoksa nefsinden mi ?. Mülhime nefs mertebesinde
olan kişi bu dört vecihten de ilhama mazhar olur. Bu ilhamların hangi
cihetten olduğunu doğru bir şekilde bilmek ise basiret gerektirir.
Bu hususta Muhyiddin İbn Arabi (k.s.) şu ifadelerde bulunmuştur :
-------------
" Düşünceler dört kısımdır :
Rabbani düşünce , meleki düşünce , nefsi düşünce ve şeytani düşünce.
Fütuhat c2 , s354 – Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)
İnsan , düşünceleri hakkında iç görü ( basiret ) ve ayırım gücüne sahip değil
ise , iyi bile olsa , şeytanın verdiği düşünceyle meleğin ve nefsin verdiğini
ayırt edemez. Bunları doğru bir şekilde ayırt etmez ise asla kurtuluşa
eremez. Çünkü şeytan , her gruba o gruba baskın hale göre gelir. Bu
meyanda , şeytanın Salih insanlardaki gayesi , kendisinden ( bilgi ve
düşüncelerini ) almada şeytanı tanımamalarını sağlamaktır. Bu durumda
Salih insanlar , bilgiyi şeytandan aldıklarını bilmeyip onu Allah’a nispet eder
ve hangi yoldan kendilerine ulaştığını bilemez. Adeta şeytan , onların bu
bilgisizlikleri ile tatmin olur ve onların otoritesinin altında bulunduğunu
anlar. Şeytan ( görünen ) işlerde Salih insanı aldatmayı sürdürür. Böylece
kendisine aktardığı düşünceleri onaylatmayı ve onların Allah katından
olduğunu kabul ettirmeyi başarır. Bunun üzerine , yılanın derisinden
soyutlanması gibi salih kişiyi dininden çekip alır.
Fütuhat c2 , s358 – Muhyiddin İbn Arabi (k.s.) "
------------
Mülhime nefs mertebesinde bulunan kimse zaman zaman mutmain nefs
mertebesine yaklaştığı gibi zaman zaman da levvame nefs mertebesine
yaklaşır. Yani bu iki uçtan kısmi olarak nasipdar olabilir. Mülhime nefs
mertebesinin süreci hayli uzun bir süreç olabilir. Kendi içersinde bir çok
durakları vardır. Bu skala içersinde salik için iniş ve çıkışlar kaçınılmazdır.
Bazen bu mertebe ehlinden bir takım keramet zuhurları da açığa çıkabilir.
İşte bu yüzden bu mertebe ehli halk arasında 'evliya' , ' veli ' olarak
tanımlanır ve tanınır. Yine bazı menkıbelerde bir çok veli kulun son
nefesinde imansız gitmiş olmasından söz edilir ki bunun manası mülhime
nefs mertebesinde olan kimsenin levvame ve hatta emmare nefs
mertebesine geri düşebileceği ihtimali ve hakikatini dile getirmek amacını
taşır. Oysa ki mülhimenin bir üstü olan mutmaine nefs mertebesine
ulaşmış kimsede böyle bir tehlikeden söz edilemez. Mutmaine nefs
mertebesine eren kul Allah'ın koruması altına aldığı kuldur.
Mülhime nefs mertebesindeki kul için beş duyunun ötesindeki duyularının
algısı açılır. Böylece bu açılan kapılardan gerek melek gerek se şeytan (
cinler ) irtibata geçerler. Bu mertebede bulunan kişiye şeytan ,
mertebesinin gereklerine göre tuzaklarla gelir. Kul , yaptığı nefs terbiyesi ,
teskiyesi , ibadetler , ilim tahsili neticesi oluşan idrak açılımı , zikirler ile bu
beş duyunun ötesi algılarını açık hale getirmesi ile cinler rahatlıkla bu kişi
ile temasa geçmeye yönelerek kişiye kendilerini ehlullahtan bir zat olarak
tanıtırlar veya meleklerden olduklarına inandırmaya çalışırlar. Burası salik
için en tehlikeli duraklardan biridir. Durumu ayırt etmeye yarayacak bir
terazisi ( işin hakikatini idrak etmeye yönelik bir ilmi ) yok ise cinlerin ,
şeytanların tuzağına düşer ve kendisini evliya zanneder. Mizacı bozuk , akıl
cihetinden bir takım rahatsızlığı olan kişi işi daha ileriye götürür ve Mehdi
olduğunu dahi iddia eder.
Bu nefs mertebesine ermiş kişiler , bu kaygan zeminde ayaklarının
kaymaması için şeriatın emir ve nehiylerine azami dikkat göstermeli , ilme
ehemniyet vermeli , her söz , oluş , fiili ilim terazisinde tartmalı , hislerinde
karıştırma ve yanılma olabileceğini unutmamalı , bu yolun tuzaklarını ve
tuzaklardan zarar görmeden kurtulup yola devam edebilmenin usulünü
ehlinden öğrenmeli , ehlinin tavsiyelerine kulak verip uygulamalıdır.
Allah en doğrusunu bilir.
Ahmet Şahin Uçar

Beğen Yorum Yap Paylaş

Sen ve 5 diğer kişi

You might also like