You are on page 1of 499

-------~--------~~~~------

Mutasavvtf, sair, bcstckar Ahmed Avni Konuk (IR68- 1938), Osmanh Devlcti'nin son doncmlcrindc tasavvuf sahasinda vctiscn en verimli muclliflcrdcndir. Ccsitll devlct hizmctlerinde bulunan vc

Mesnevihan Es'ad Dede'dcn Mcsnevi okuyup icazet alan Konuk, yaZlTIl~ oldugu cok sayida dcgcrli csere, musiki vc cdcbiyattakl vukufiyctinc ragmcn, mahvlycti dolavisivla zarnarunda cok az tanmabilrnistir. Basta Mcsnevi Sethi olmak uzere Fususu'lHikem Serhi, Fihi ma fih, ctTcdbiratu'l-Ilahtyvc, Lerncar. Risale-i Sipchsalar, lnsan-i Karnll tcrcumclcri gibi gcride cok sayida calisma birakrmstir. Elinizdcki Mcsnevi Serhl, Avni Konuk'un basvapmdir. Mevlana Celalcddin Rumi'nin turn i;aglara ve butun insanhga hitap eden muazzarn eseri Mesnevi uzerinc yapilrrus olan bu serh, daha once kalernc ahnan Turk vc Hind sarthlerintn cserleri incclcncrck ve Seyhu'lEkber ibn Arabi'nln gorusleri de dikkate almarak yazIidlgl icin, en etrafli ve en verkin Mesnevi scrhidir,

KiTABEVi • 265 - 3

Kapak Sabahattin Kanas

i<; Diizen

Ali <::ift<;i

Baskt ve Cilt

Calis Of set

Davutpasa Caddesi No: 8 Topkapr - istanbul

istanbul, Arahk 2006

2. Bash (600 Adet)

ISBN 975-6403-62-4(Tk. No} ISBN 975-6403-65-9(3. cuo

©KlTABEVI Catalcesme Sk. No: 54/ A Cagaloglu-iSTANBUL Tel: (0212) 512 43 28 -511 21 43 • Faks: 513 77 26

AHMED AVNI KONUK

Mevlana Celaleddin Rumi

Mesnevi-I ~er1f ~erhi

-3-

Tercume ve ~erh

AHMED A VNi KONUK,

Bu Cildi Yayma Hazirlayanlar

Prof. Dr. Osman Tiirer - Prof. Dr. Mustafa Tahrah Dr. Safi Arpagus

Yaym Koordinatoru Prof. Dr. Mustafa Tahrah

KITABEVi



~

AHMED AVNI KONUK

Mesnevi-i ~erif ~erhi'nin D~iincii Cild Fihristi -Mesnevi II. Cildinin 11k Yansi-

Takdim 7

Dibace-i cild-i sani 9

o sahsm, Orner (r.a.) zamarunda hayali hilal zannetmesi 50

Bir yilan tutucunun diger yuan tutucudan yilan calmasi ; 55

Refik-i lsa (a.s.)m lsa (a s.)dan kemikleri diriltmesini iltlmas etmesi 57

Hayvam nmar etmesi hakkmda suflnin hadime vasiyyet etmesi ve hadimin

"La havle!" demesi. 60

Hak Teala'run icad-i halk hususunda melekler ile mesveret buyurmasi

ktssasidir 66

Mustemi'inhikaye suret-l zahirinin istima'a meyli sebebiyle hikaye ma'nalannm

takriri baglanrms olmasi 74

Hadimin hayvam taahhudu iltizam etmesi ve tahalluf eylemesi 77

Sufinin hayvamm kervan halkmm hasta zannetmesi 85

Padi§ahm dogan kusunu kocakanrun hanesinde bulmasi 109

$eyh Ahmed Hadraveyh'in alacakhlar i~in Hak Teala'mn ilharm He helva satin

almasi. 122

Bir sahsm bir zahidi, "Az agla, ta ki kor olmayasm!" diye korkutmasi 135

lsa (a. s.)m duasi He kemlklerin did olmasi kissasmm tamami 138

Bir koylunun, kendi inegi oldugu zanm He karanhkta arslam kasirnasi 149



~

MESNEVY-l ~ERYF ~ERHl / III. cn.r • MESNEVY-2 •

Silfilerin sema' icln musaflrin hayvamm satmalan 152

Kadmm mtinadilerinin bir miiflisi sehrin etrafmda i'lan etmesi 167

Ehl-i zindanm kadmm vekili huzurunda 0 miiflisin elinden sikayet etmesi 174

Miiflis kissasnun tamarru 181

Tohmet sebebiyle anasiru olduren bir sahsa halkm rnelamet etmesi 219

Padi~ahm yeni sann alnus oldugu iki koleyi imtihan etmesi 236

Padi~ahm 0 iki koleden birisini celbe suru'u ve bundan otekini sorrnasi 243

Kendi zanmmn temizliglnden dolayi yarinin sidk ve vefasi hakkmda kolenln

yemin etmesi 253

Hasemin gulam-i hassa hased etmesi 292

Dogan kusunun harabede baykuslar arasma giriftar olmasi : 317

Duvar iistiinde susarmsm ve suya kerpic atmasirun hikayesi 336

"Dikmis oldugun bu diken agacuu yol basmdan koparl" diye adama valinin

emretmesi. 343

Hayratm ferdaya te'hirinln afeti beyanmdadir 352

Dostlann Ziinnfm-i MIsrt (rahmetullahi aleyh)! iyadet icin timarhaneye

gelmesi 387

Miiridlerin anlamasidir ki ~eyh Zunnfm deli olmanusnr. kasden yaprmsnr 399

Ziinniln (k.s.) hikayesine rucu' 403

Lokrnan'm zeyrekllginl Lokman'm efendisinin imtihan etmesi 406

lmtihan edenlerln indinde Lokman'm fazh zahir olmasi 418

o hasemin sultarun 0 gulam-i hassi iizerine olan hasedinin tetimmesi 430

Hiidhiidim hakir olan suretinden Belkis'm kalbine suleymarua.s.un ta'ziminin

aksi 442

F I fini ( . . <" '\.. i . I 1,. a" ti .. eri e l ka" t . 453

e se nun J.Y r ) ~ u, xir a I uz nn m r e mesi .

<;obamn munacanna Milsa (as.)m inkar etmesi 474

Hak Teala'run Milsa (a.s.)a coban icin itab buyurmasi 481

o cobarun ozrii hakkmda Milsa (a. s.)a vahiy gelmesi. 487



~

AHMED AVNI KONUK

Takdim

.~

Merhum Ahmed Avni Konuk Bey'in Mesnevi'nin II.cildine ait Mesnevi-i ~erif ~erhi'nin 3. ve 4. ciltlerini okuyuculara sunmaktan dolayt bahtiyanz. Daha 1992-1993 yillannda Prof. Dr. Osman Turer, A. Avni Bey'in el yazisiyla vasati 210-230 sayfahk dart buyuk defterden meydana gelen Mesnev(nin ILcildi serhinin ilk iki defterini daktilo ile ve diger iki defterini de bilgisayar ile gunumuz yazisma aktarrrus bulunuyordu. 3800 civanndakl Farsca beyitler ve bazr Arapca kelime ve cumleler ise yayim sirasmda yazilacakn. $erhin ilk cildinin "Takdim"inde kisaca acikladigumz sebeplerden atiim yayimlama i~i bir hayli gecikmis oldu. Allah'a ~iikiirler olsun ki ~erh'in 1. cildi Ekim 2004'te, 2. cildi ise Arahk 2004'te yayrmlandi,

Ahmed Avni Bey'ln diger eserlerini bilen ve okuyanlar Mesnevi-i ~erif ~erhtne de ilgilerini esirgemediler. Bu ilgiye tesekkur eder, ~erh'in geri kalan ciltlerinin de kisa zamanda yayimlanmasmi can u gonulden temenni ederiz.

Daha onceki yazinuzda da temas ettigimiz gibi, Prof. Dr. Osman Tiirer Bey'in hazirladigi daktilo ile yazilrrus iki defterin biri doktora ogrencimlz



~

MESNEVI-I ~ERrF ~ERHII III. cn.r • MESNEVI-2 •

Mustafa Hilmi Ba~ tarafindan bilgisayara gecirilmisti. Diger ikinci defteri ve diskette bulunamayan dorduncu defteri de yaymevleri bflgisayara aktarrmsu. Dr. Safi Arpagus da bu u~ defterdeki butun Arapca ve Farsca metinleri ve diskette yazirm bulunan ucuncn defterin Mesnevfbeyitlerini yazip tamamladi. Arkadasmuz Necdet Tosun 1. ve 2. ciltte oldugu gibi elinizdeki 3. cildin Parsca beyitlerinin tashihini ustlendi. Dr. Safi Arpagus ise 4. cildin Farsca beyitlerinin hem yazirrnru hem de tashlhini yaparak 3. ve 4. cildi hazirlayanlar arasma dahll oldu.

Bu iki cildin Ahmed A vni Bey'in el yazisi ile karsilasnnlmasr, gerekli baz: duzeltmelerin yapilmasi ve elden geldigince ilk iki ciltteki imla ile uyum saglanmasi ve her turh; dizgi tashihlerinin yapilmasi gorevi de tarafimdan yerlne getirilmeye calisild], EI yazisi esas metin ile karsilastirmada yardirn eden esime, kizima ve komsumuz Yuksek Mimar Dr. Aydin Yuksel Bey'e burada tesekkurlerimi dile getirmek isterim.

Ahmed Avi Bey'in serhte kullandigi dilin, kendi doneminde dini konularda yazilanlara nisbetle daha sade oldugunu soylemek mumkundur. Ancak bilhassa son elli.yildan beri yogun bir sadelestirme ve "uydurma" donerninden gecrnis olan gunurnuz Turkcesl'ne gore en az birkac bin kelimenin bir "Lugatce" halinde verilmesinia uygun oldugu dusuncesindeylz ve bunu, ~erh'in en son cildinde ~e~itli indekslerle birlikte verecegiz. Ellerinde A. Avni Bey'in daha once yayma hazirladtgmuz eserleri bulunan okuyucular, simdilik 0 kitaplann sonlanna ilave edilen "Lugatce'Ierden yararlanabilirler.

Rahmetli selcuk Eraydm'Ia basladigmuz bu yaym faaliyettnde bizimle cahsmayt kabul ederek 12 yil kadar once ~erh'in 3. ve 4. ciltlerini haztrlayan sayin Prof. Dr. Osman Turer'e, Arapca ve Farsca metinleri yazrnayi kabullenerek cahsmamiza kanlan Dr. Safi Arpagus'a ve Farsca tashihler ve mu~killerimizde yardim eden Dr. Necdet Tosun'a tesekkuru bir bore biliriz.

Pustlsu'! Hikem ve Mesnevi-i ~erif~arihi Ahmed Avni Konuk Bey'e Allah'tan gani gani rahmetler diler, eserlerinin genel olarak tasavvuf ve ozel olarak Mesnevf kulturune yararh olmasnu niyaz ederiz.

Prof. Dr. Mustafa Tahrah ~ubat 2005 I Fatih-Istanbul



~

AHMED AVNI KONUK

Dibace-t Cild-i Sani

.:l Y ~ y.... I) o~ ~I ~ ~4 .II 4S' ~).:l ~ 0<1 r.:-li ~ jI .)-I Jl::l 01..1.! J£. 01.1-) 1))1 jl).:ll J> J4~ t..i- ~ ) ...vL.)) )\5' 0\ jl o~ )\5' 0\ ...\f I} ).:l )\5' JI..I.! I) )1 ) .:l jL... )1 tsY. )4-- J4~ t..i- ~ J\jI ~.......;. JW J> I..J""I, .:l jb _r.i )\5' '::"-;l::--.:l\ -st.". -*' jI o..l;j~ I.l-j ~ ~ ~ .r.>- ~ o...\fu J\ jl I) )1 .II 4S' J...!S .fl..s::;~ 0~ ...vI_,::; ~ .:l J..) )) -S).J. 0<1 ~ .II) J£ ~ 0~ jl4S' G~ ~~ ~ ::r: ::,~~ ~)) ~.:ly. ~f. ~.fl) .:l)}.:l_Y;)4-- pI d:<).:l

_ _,. 0" .. "" ~ ,. ~,J ..... " " ...

.:l y:.; t}S' ~.:l Y. )~ yl 0 ft ) .:l y:.; t}S' yl t..i- j\.".:. ~ y.... )~ )II d..!_;:.; L.) cll_;>-

,. ,....". ...

... 0... J." '" 0 .. J. J 0" ..

)~ ~ J~ ~ if ) ...vI o-L.!. yl....>- _r-iu. ~~ if Jj J'..) ) ...vI o...L.!:. J~ Jb:- ~\s:- jl4S'

., ......"



~

MESNEVI-I $ERYF $ERHI / III. cn.r • MESNEVI-2 •

Io"J", }.. oJ~ J

t;~ ~ 4.lJI ~ ) o~ J> .ul..Lo.;lI) ..::.-..01£ .s"j ~) ..::.-..oli ~ -.::.,_.. j~ o~

1_r.S"' 1_r.S"' L..J-.; rL ) ~I jJI ~~I) ~I J./,\kJI .;? ) .J\ ) ~

Terciime: Bu II. cildin te'hiri hikmetinden ba'zismm beyarudir. ~oyle ki, eger hikrnet-i ilahinin cumlesi kula ma'lum olsa, kul 0 isin faidelerinde 0 Isten aciz kahr, Hakk'in nihayetsiz olan hikmeti onun idrakini harab eder, o isle mesgul olamaz, Binaenaleyh Hak Teala 0 nihayetsiz olan hikmetten bir semmeyi onun burnunun yulan yapar ve onu 0 ise ceker. Zira eger ona o faideden hie haber vermese asla hareket etmez. Cunku muharrik ademilerin behrelerinden nasidir ki, ondan dolayi maslahat ederler. Ve eger bunun hikmeti onun uzerine dokulurse yine hareket edemez. Nitekim devenin burnunda yular olmazsa gitmez ve eger pek buyuk olursa yine coker.

J. ." ..... ~ JoN .. J. .. " J.J. "... "... '" .... 0 0 ..

r _,L.... .J~ '11 ..J.? L.) cllj>- l.i~ '11 ~ o: wI) (Hicr, 15/21) ya'ni, "Ve hicbir sey

yoktur, 'illft ki bizim indimizde onun hazineleri vardir ve biz onu ancak mikdar-i ma'lum ile indiririz." Toprak, susuz kerpic olmaz, ve su cok oldu-

..... , .. , :li ,

gu vakit yine kerpic olmaz. wl_r.l.1 ~)) It--i.J ~L-lI) (Rahman, 5517) ya'ni

Hak Teala sernayi yukseltti ve 61~u koydu." Her seyi hesapsiz ve mizansiz degil, mizan ile verir. Alem-i halktan mubeddel olmus olan kimseler mustesnadir. ...,.,L..... ;., :G.; :;. Jj~ ~ (Ali lmran, 3/37) ya'ni "Diledigi kimseyi hesabsiz inerzuk kilar" kavlinin mazhan olmuslardir, Tatmayan bilmez. Birisi "A~lkhk nedir?" diye sordu: "Benim gibi oldugun vakit bilirsin" dedim. Ask ve muhabbet hesapsizdir, Onun icin hakikatte Hakk'm sifandir demis-

• J. t J.

lerdir: ve onun kula nisbeti mecazdir. ~ (Maide, 5/54)ya'ni "Hak on-

J ... J..,. .... ..

Ian sever" kavli kafidir . .,;~) (Maide, 5/54) ya'ni'' ve onlar Hakk'i se-

verler" nerededir?



~

------------------------------------------

AHMED AVNl KONUK

1. '13u Jl1esneVt hir miiddet gecik.ti; k.an siit olmak. if,in.hir miihlet la:z;"mdtr.

Mesnevf-i $erffin te'hiri hakkmdaki sebeb-i zahiri, 1. cildin nihayetlerinde de 1zah edildigi uzere, Husameddin Celeb1 hazretlerinin hareminin hastalanmast ve 0 sebeble Hazret'in kalb-i seriflerinde bi-hasebi'l beseriyye gaile-i aile zuhurudur. Sebeb-i ma'neviye gelince: Her bir seyin derece-i kemale terakkisi tedric ve irnhal tarikiyladir. Ve bunun hikmeti, bu cildin dibacesinde beyan buyuruldugu gibi, Mesnevf-i $erffin bircok mahallerinde de munasebet dusdukce turlu turlu misaller ile izah buyurulur. Sebeb-i teahhur olan hal-l zahiri iki sene kadar bir muddet devam edip, bertaraf olduktan sonra, Celeb1 Husarneddin efendimiz hazretleri Mesnevi-i $erff1n Itmanuru Hz. Pir efendimizden lstlrham ederler. cenab-i Pir efendimiz dahi kema-fi's-sabik II. cilde rnubaseret buyururlar. Binaenaleyh, 1. cildde oldugu gibi II. cildden i'tibaren hakikat taliblerine ibzal buyurulan hakayik ve maarif-i rabbaniyyeyi Celebi hazretlerinin isti'dad-i alileri cezb etmistir.

Ma'lum olsun ki, "isti'dad'' iki nevi'dir: Birisi gayr-i mec'ul, digeri mec'uldur. lsti'dad-i gayr-i mec'ul, esma-i ilahiyyenin zilli olan a'yan-i sabitenin istl'dad-i ezelileridir. Bu isti'dad hassiyyet-i esma oldugundan, bittabi' mec'ul degildir. Zira esma-i ilahiyye, musemma olan zat-i Hakk'm gayri degildir. Bu suretle onlarda mec'uliyyet mutasavver olmaz. lsti'dad-i mec'ul ise, a'yan-i sabitenin zilleri olan suver-i kevniyyeye ve alem-i ecsama taalluk eder. Binaenaleyh, hazain-i ilahiyye olan a'yan-i sabitenin her birinden, taalluk ettik-



~

MESNEvt-l ~ERtF ~ERHll III. ClLT • MESNEVt-2 •

leri ecsama anen-fe-anen isti'dadlan tekevvun ettikce ataya-yt ilahiyye nazil

~... ,.. .. ;Ii J.N"'J .... JJ "'... .. .. , (. 0 .. , 0 ..

olur. Nitekim dibacede mezkur i j..v. )~ ~\ oj y:, \... J ~\? ~~ ~\ ~ o: ')\J (Hicr,

15/21) [ Kainatta mevcut her seytn hazineleri ancak bizim yarurruzdadir. Biz onu, ancak belli bir rnikdar ile indiririz.] ayet-i kerimesinde bu hakikate i~aret buyurulur. Mesela yeni dogan bir cocuk insan olmak l'tibariyle sifat-i kelanu haizdir. Bu sifat onun istl'dad-i gayr-i rnec'uludur. Fakat 0 anda tekellum edemez. Zira cismin tekellume isti'dadi yoktur. Tekellum lsti'dadi anenfe-anen cismi buyurnek ve ta'lim edilmek ile has 11 olur. Ve ahval-i saire de buna makiystir. Binaenaleyh istl'dad-i gayr-i mec'ulun zuhuru, isti'dad-i mec'ulun inkisafina mutevakkiftir.

r=- J- y- ,:;t.r-- r-- ;);).f.; '-> y- j JJ j) Y ~ ~Ij li

2. Senin hahttn yeni hir evlad dogurmadtk{a, kan latlt sut olmaz, iyi dink!

Senin ana mesabesinde olan bahtm ve ayn-i sabitenin isti'dad-i gayr-i mec'ulu bu cismaniyyet aleminde yeni bir evlad mesabesinde olan bir isti'dad-i mec'ul hasil etmedikce, gida-yi suriden hasil olan ve kan mesabesinde bulunan kuvve-i mufekkire, tath sut mesabesinde olan hakayik ve maarif-i ilahiyyeye tebeddul etmez. Imdi, beyan edecegim bu hakayiki istima'a sende isti'dad hasil oldugundan iyi dinle!

3. 1Jaktiiki 9iakk'tn ziyiist olan 9iusiimedd'in, iniim eve-i iisumiindan geri revirdi.

vaktakt ayn-i sabitesi insan-i kamil olmak Isti'dadiru haiz olmak i'tibariyIe halki irsad ve Hakk'm ism-i Hadi'si He ziyadar edecek olan Hiisameddin, istl'dadmm dizginini evc-i asumandan ya'ni ayn-i sabitesinin mertebesinden alem-i zahire cevirdi, ya'ni isti'dad-i gayr-i mec'ulunun mahall-i inki~afl olan tsti'dad-i mec'ulu muheyya ve ham oldu.

4. 2'ira hakaytk mi'raetna gitmi§ idi; onun hahan olmakstztn goncalar Gftlmamt§ idi.

"Hakayik" ile a'yan-i sabiteye ve "mi'racvIle de kaza-yi ilahiden ibaret olan a'yan-i sabitenin ahkam ve asanna ve "bahar" ile Hz. C:elebi'nin alem-i kevne taalluk eden Isti'dad-i rnec'ulunun tnkfsafma ve "goncalar" ile de rna-



~

AHMED AVNl KONUK

arif-i ilahiyyeyi muhtevi olan Mesnevi-i $erif1n beyitlerine tsaret buyurulur. Ya'ni celebt Husameddin hazretleri a'yan-i sabitenin ahkam ve asanru musahede ile mesgul idi. Binaenaleyh isti'dad-i mec'ulunun bahan henuz gelmemis oldugundan, Mesnevi-i $erif gulistarunm goncalan mesabesinde olan ebyat-i maarif bir muddet acilmarms idi.

.::....:S jL..~ i.Sp ~ ~ .::....:S j~ j>L...i.SJ'"" b;,j 0ft

5. llaktaki deryadan sahil tarafma avdet etti, J\ttesnevl §iirinin ~ngi du:z.enli oldu.

"Deryadan murad a'yan-i sabite, suver-i ilmiyye-i ilahiyye ve hakayrk-i esya ta'bir olunan mertebedir. "Sahil tarafr'ndan murad, bu hakayik-i esya mertebesinin hicab; olan suver-i kevniyye alemidir. Ya'ni, Celebi Husameddin hazretleri hakayrk-i esyay; mutalaadan ihtlcaben suver-i kevniyye alemine rucu' edince, bir calgi gibi akordlu ve ahenkdar olan Mesnevi-i $erif~iirine mubaseret olundu.

:ly. c.\:..i:......ljJ,) ~j~ :ly. c.IJ) ~ 4S' i.Sp

6. J\ttesnevt ki rahlann saykah idi, onun tekrar soylenmesi yevm-i istiftah idi.

Ervahi cilalandiracak bir vasita olan Mesnevi-i $erif1n soylenrneye baslanmasi, onu mustemi'in adem-i cezbinden na~i inkita'a ugrayan varidat-i ilahlyyenin istiftam gum; oldu. ("Ruz-i istiftah'tan murad, Receb ayirun ilk cum'a gunudur. Onun gecesinde Regaib narnazi kihmr. $erh-i Ankaravi.)

7. 'Eu sevda ve sudun matla'mm tarlhi, alit yuz altm1-§ iki senesinde idi.

"Sevda" burada arzu ve "sud" faide ma'nasmadir. Ya'ni, halka faydasi olan bu ikinci cild-i Mesnevi-i $erifi soylernek arzusunun batmda tulu'u tarihi 662 senesinde idi. Hz. Pirefendlmizin viladet-i aliyyeleri 604 senesinde olduguna gore, bu ikinci cild-i Mesnevi-i $erifi 58 yaslannda iken takrir buyurmus oluyorlar. Tarih-i irtihalleri 672 olduguna gore, omr-i serifleri on sene daha temadi etmistir.

.::....:S.l, ..::..,; ~. II.

').J J. .• ,) ~

8. '13ir bulbul buradan yUti ve dogan ku§u oIdu; bu mal nalan avlamak ifin avdet etti.



~

L

MESNEvt-1 ~ERtF ~ERHI / III. cn.r • MESNEvt-2 •

"Bulbul" He ~elebi Husameddin hazretlerine, "buradan" ta'biri He Hz. Pir'in nezd-i alllennde Mesnevi-i ~erifi yazisma ve "dogan olmasiyla da Hz. ~elebi'nin zuhur-i kemalinin isti'dadma isaret buyurulur. Ya'ni, Celebi Husameddin hazretleri bir muddet bizim nezdimizde Mesnevi-i ~erif-i yazmaktan feragat etti; fakat bu feragat zamarunda zuhur-i kemalinin isti'dadi inki~ar etti. ;;imdi II. eildden rtibaren bezl edilecek olan maaniyi avlamak icm avdet etti.

9. <J3u doyamn mesk.eni §iihm bileyi olsun; bu h.a.pt haIk. iizerine ebede k.adar apk. oIsan .

. i;;ah"tan murad, Hak'nr. "Bilek"ten murad, Hz. Fir efendimizin zat-i serlflertdir. Lira Hz. Fir efendimiz makam-i "kutbiyyet"te mutemekkindir ve Hakk'm a'nyat-i esmaiyyesi halk-l ale me kutbun yedi He tevzi' , olunur. "Kapi''dan murad, cenab-i Fir efendimizin Hakk'a musil olan tarikat-i aliyyeleridir. Ya'ni "Dogan gibi olan ~elebi Husameddin hazretlerinin meskeni, Hakk'm huzuru olan kutbun nezdi olsun ve arnk ondan bir an inflkak etrnesin: ve ala-vechi't-teselsul sur-r alilerinin halaife intikali suretiyle bu tarikat-i Mevleviyye'nin kapisi ebede kadar acik olsun."

10. rna k.apmm afeli heva ve §ehveUir; ve yok.sa burada wbet if,inde §erbet vardtr.

Bab-i hakikat olan bu tarikat-i Mevleviyye kapismm afeti, nefsin hevasi ve sehvetidir. Yoksa tarik-i ~uttar olan bu tarikat-i aliyyede, I~~ ((j. ~~ ;. ~X ,~ (lnsan, 76/21) [Rableri onlara tertemiz bir icki icirir] ayet-i kerimesinde isaret buyurulan Ic ice ve derece derece sarab-i ask-i ilahi vardir.

11. rnu ayzt bayIa, Iii k.i a§ih.are goresin; ° cihanm gozhayt boyaz ve aytzdtr.

I. ciIdin nihayetlerinde,

ya'ni, "Eyvah, bir-iki lokma yenilmis oldu. fikrin kaynayisi ondan donrnus oldu," buyurulmus idi. Ve bu babdaki izahat da orada gecti, Bu ve atideki beyitlerin, cild-i evvelin nihayetlerine lrtiban zahirdir. Binaenaleyh "agzi baglamak"tan murad, lezzat ve sehevann terkidir.



~

AHMED AVNI KONUK

Ma'hlm olsun ki, ehl-i tarikm cogu, salikln kendisini achk ve susuzluk potasmda eritmesi ve zaif ve nahif kilmasi kanaatindedirler, Halbuki, ekabir-i tarikat bu achktan Hakk'a sigirurlar ve ehl-i riyazetin seyyidi olan Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz saimu'd-dehr ve kaimu'l-leyl icln buyururlar ki: (') r-i) ~I) ~ U.> ..:,L:-))) U.> ~) U.> ..:..l# ...:.L..-OJ 01 ya'ni "Muhakkak senin uzerinde nefsinin bir hakki ve ayrurun bir hakki ve zevcenin bir hakki vardir: binaenaleyh saim 01 ve if tar et, ve kaim 01 ve uyu." Bundan anlasihr ki, riyazette hadd-i i'tidali tecavuz caiz degildir. Seyh-I Ekber hazretleri Fiitilhat-l Mekkiyye'nin 106 ncr babmda buyururlar ki: "Tarikta matlub olan achk 0 achknr ki, tab'm fuzullugunu taklil-i hanr ile ve hacet tarafina hareketten sukim ve terakki ve uruc talebi hann ile ihtiyar olunur. Bizim indimizde gunesin gurubuna kadar oruc vardir. Eger 0 halden terakki ederse, 0 seher vaktine kadar "savm-i visaldir ve aneak bu achk mesru'dur. Binaenaleyh talibe, seriat uzerine zaid tasarruf etmemek Iazimdir. Zira 0 amel-i rahmani degil, amel-i seytanidir, "Boyle olunea, ifrat derecede achk fena oldugu gibi, ifrat dereeede tokluk dahi fenadir, Binaenaleyh, mizacm lSlahi ve bunyenin kivanu icin, sallk nefsin hakki olan gidayr almak lazimdir. Nitekim bu Mesnevi-i $erifin bir mahallinde cenab-i Fir, ifrat dereeede olan achgm ve toklugun fenahgnu su beyitlerde beyan buyururlar (I. eilt 3915 ve 3916 numarah beyitler):

"At; oldugun vakit kopek gibi olutsun, sert ve mukateneti Mill ve fena damarls olursun. Doydugun vakit bir murdar tok oldun, bir duvar nak§l gibi habersiz ve eyekstz oldun. "

lrndi bu achk ve tokluk mes'elesindeki i'tidal, hukrn-i tabiat ile mukayyed olanlara goredir. Yoksa, hukrn-i tabiattan yakalanm kurtarrms ve vasil-i Hak olmus bulunan kamillere gore degildir. Zira menakib-i evliyada Met ve tabiat hilafinda yiyen ve lcen ve ac duranlar bulundugu rnesmu'dur. ve bu zevann ahvali bittabi' havanktan ma'duddur. Binaenaleyh bu vesaya henuz hukrn-i tabiat altmda bulunan salikleredir.

Beyt-i serifin ma'nasi budur ki; "Ey salik, bu agzuu fuzfili olan ekl ve surbden bagla ki, alem-i melekutu apacik goresin. Zira melekut alemini musahedeye salih olan kalp goziiniin bagi, bu sud bogaz ve agizdir."



~

MESNEV1-1 ~ER1F ~ERHI / III. elLT • MESNEVl-2 •

12. €y agtz, muhakkak sen cehe.nnemin alevisin; ve ey cihan sen berzah misiilindesin.

Bu beyt-i serifte "agiz" ta'biriyle, zikr-i cuz' ve irade-i kull kabilinden olarak mecazen nefls murad buyurulur. Zira nefsin kuvveti, agiz vasitasiyla olan ekl ve surbun ifrattndan olur. Ve nefls cehennem tabiatmdadir. Asla lezaiz-i cihana doymak bilmez. Ve cehennem de boylece asla doymak bilmez. Nitekim

"... I..}. J.,... • .. ,' '" .. :Il...... J. J. ........

ayet-i kerimede cehennem hakkmda, ..I.ty.:/ J- J.,z J ..;.- ~I J- ~ J_;; r y..

(Kaf, 50/30) ya'ni "Biz 0 gunde cehenneme, doldun mu? deriz ve '0, daha var rm? der" buyurulur. Bu i'tibarla, agtz cehennemin alevi mesabesinde olur. Ve bu cihan-i surinin berzah misalinde olmasi budur ki: "Berzah" lugatta iki §ey arasmdaki hadd-i fasila derler. Ve alem-i surer ise, vucud ile adem arasmda bir hadd-i fasildir. Zira hisse nazaran rnevcud ve hakikata nazaran ma'dumdur. (;unkii suret, alem-i latifln kesafet peyda etmesinden ibarettir: ve . kesafet ise daima bozulur, asla sabit degildir. VUCUd-1 hakiki ise eltaf-i latif olan zat-i Hakk'tndir. Nitekim ayet-i kerimede, • .)~ ~ ill, (~ura, 42/19) ve

.. oj. ~ , J"."..,_ ..

["Allah kullanna latifdir"], ~I ~Ir J Jl> cr ~ )II (Miilk, 67/14) ["Hi~ ya-

ratan bilmez mi? ve 0 Latif ve Habir'dir"] buyurulur. VUCUd-1 kesif ise anzi olup vUCUd-1 hakiklnin tzafarmdandu.

13. 'J3iikl' nin niiru diinyii-yt diinun yantndadtr; saIl alan siit kan trmaklanntn yamndadtr.

Mademki dunya berzah mesabesindedir ve berzah iki sey arasmda bulunan hadd-i fasila derler; binaenaleyh vUCUd-1 mutlakm nuru, 0 vucudun tenezzulanrun en asagr mertebesi olan bu dunyaya muttasildir. Zira budunya ve onun suretleri mezahir-i esma-i ilahiyyedir ki, her birinden Baki'nin Nur Slfan zahirdir, Ve ey salik, sen dahi bu dunyarun suretlerinden bir surer oldugun icin, senin dahi zat-i bicuna vUCUh-1 ittisalden bir vecih ile ittisalin vardir. Ve senin ve dunya-yi dunun zat-i bi~una Ittisali, safi olan sutun kan irmaklanna ittisaline benzer. Bu tesbihte, sure-i Nahl'de vaki' olan ayet-i kerimeye i§aret buyurulur: ~JWJ iA:~ ~l,.:. W r~~ .!,,'j .;. ::,. ._;}:, .j L. ~ i;J rw\1i .j ~ ~I~ (Nahl, 16/66) Ya'nl "Muhakkak koyun ve Inek gibf hayvanat-i ehliyyede s1- zin icin ibret vardir ki, size onlann karnmda ve iclerinde kan ve gubre arasmdan, icenlerin bogazmdan kolayca kaY1P giden halts suru idririz." lmdi bu



~

AHMED AVNI KONUK

beyt-i serifte vucud , mutlak-i Hakk'in "nur''u safi "sut''e: ve "ecsam" hayvanat-i ehliyyeye: ve bu ecsam uzerinde can olan ahkarn ve ahval-i tabiat "kan ve gubre'ye tesbih buyurulmustur. Ya'ni "Ey salik, bu esfel-i safllin olan dunya ve alem-i kevn beyhude degildir, bir faide icin mahluktur. Bu mezahirde nur-i Baki vardir, Ahkam-i tabiata esir olma. Mezahlr-i alemden ibret al ve cehilden ilme gee! Ve nur-i Baki'yi, ruhani olan agzm He safi bir sut gibi i~!tt

14. Onda ihtiyatstz bir adun aU1{Jm vakit, ihtilattan dolayt senin siitiin kan olur.

Bu berzah olan VUCUd-l kevni aleminde. nur-i rfihaniyyet He nar-i nefsaniyyet biribirine muttasil ve muhtehttir. Eger ihtiyatsiz adim atarsan, bu ihtilat ve ittisaldan dolayi senin sut gibi safi olan sifat-i ruhaniyyen, kokmus kan gibi olan sifat-: nefsaniyye olur ve nurun nara rnukalib olur.

15. s1dem nefsinin zevki i{-ine hir ayak aiu, nefsinin gerdanl1{Jt cetuiei sadnmn aynl1{Jt oUu.

Gormez misin? Hz. Adem nefsinin arzusuyla secere-i menhiyyeye bir adim attn cennetin sadnndan esfel-i safllin olan dunyaya dustn ve cennet aynhg; nefsinin boynuna bir gerdanhk gibi takildr.

~) ~ ... ,.X ~ ~t; ~ ~f (.S" cl) (.$Jjl y..;) ~

16. J'Vtelek ondan §eytan gibi kayttj hir ekmekten dolayt ne kadar giiz ya§t diiktii!

"Melek" havanr-i mahmude ilka eden ervah-i nuriyye: ve "seytan" havaur-i mezmurne llka eden ervah-i nariyyedir. Yukanki 12 numarah beyitte izah olundugu uzere insan "nur" He "nar": cami'dir. Binaenaleyh, ins an hangi tarafa meylederse 0 tarafi galib olur ve diger taraf ondan kacar. Lira iki zid ictlma' etmez. ~u halde, igva-yi seytani He nefsinin zevkine adim atan ademden melek, kendinin ziddi olan seytandan kacngi gibi kacar. Cenab-i Plr efendimiz: "Behr-i nani" ta'biri ile mutlakan hazz-i nefs olan gidaya i~aret buyururlar. Lira gidada u~ hal vardir. Hacet, fuzulluk, nefasettir. Hacet, bunyenin kivamma sebep olan gidadrr ki, bunun ihtiyan adem icln zaruridir ve bu rnani'-i nuriyyet deglldir. Fuzulluk, hacet mikdanndan fazla gIda almaknr ki, bu derecesi zaruret degildir. Binaenaleyh manr-i nuriyyet olur. Nefaset, def -i hacet icin gidada tekelluf He nefasete du~kun olrnaknr, Bu, hazz-i nefs 01-



~

MESNEVI-l $ERIF $ERHI / III. cn.r • MESNEVY-2 •

makla kezalik manl'-I mlriyyettir. Adem'In secere-i rnenhiyyeye takarrubunda gidarun hacet nev'i de bulunmadigmdan, hazz-l nefs tarafina bir adim atmak oldu. Bu ibare, Ankaravfnushasmda ya-y; vahdet ile "behr-i nani" vaki'dir. Bu surette "cend" kelimesi "ab-i cesm?e muallak olur. Hind nushalannda, ~ .:"l; _;t! vaki'dir. Bu surette "cend", "behr-i nan" a muzaf olur ve ma'na. "Birkac ekmekten dolayi goz yast doktu'' demek olur.

17. ruabii aradtflt giinah hir k.tl idi; liiltin 0 k.tl ilti gozde hitmi§ idi.

Hz. Adem'tn secere-i menhiyyeye takarrubu sureti ile irtikab ettigi zelle, rahmet-i ilahiyye indinde bir kil kadar ehemmiyetsiz bir sey idi. Velakin 0 kil iki goz mesabesinde olan Adem'de bitmis idi. lira goz icinde biten kil, sair a'zada biten krllara benzemez. Beyit:

..;_.)~ ..;_. y ~ ./1 o~~ .) J)~ ~ .!l...lil ..;_.I .!l...lil ./1 ..;_. J~ JI) "Dostuti firakl az olsa bile az degildir; zira eger g6z idtide yanm kil olse cok gelir. "

~ o~ ~ y. o~~)~ t..Sy {-..u )j ~o~~ r~\ ~ y.

18. s{dem nur-t 9<adfm'in gozii idi; k.tl gozde hiiyiik hir Jag olar.

cenab-i Pir efendimiz, "Adem" ta'biri ile hakikat-i insaniyyeye isaret buyururlar. lira hakikat-i insaniyye nur-i Kadim'in didesidir. Ve ilk nebiyy-i zi§an olan Hz. Adem, bu hakikatm hamill oldugu gibi, ondan sonra gelen bilcumle enbiya ve onlann varisleri olan havass-i evliya da kezalik bu hakikatin hamilidirler. Binaenaleyh bu alern-i kevnde Hakk'm halifesidirler ve Hakk'in alerni suhudu ve tedbiri ins an vasitasiyla olur. Nitekim cenab-i Seyh-l Ekber, Fususu'J-Hikem'de fass-l Ademi'de soyle buyururlar ~ r. J-ll r ~ JI ~I_);.; ~ ..,;~ l;WI ~ 1-4i ~4 ~ ~Ir J~I .:,,~ ~ JJ .:.oJ I .:.r .:.oJ I .:"WI Ya'ni "Adem Hak icin gozun insanu'l-ayni ya'ni gozbebegi menzilesindedir ki, nazar onunla vaki' olur ve ona "basar" ta'bir olunur. lste bunun icln "insan" tesmiye olundu. lira Hak onunla nazar etti." cenab-i Pir efendimizin "nur'u "Kadim" He tavsifbuyurmasr, Adern'in Ilmi ve ruhan! nes'eri hasebiyle kidemine i§arettir. Nitekim Seyh-i Ekber hazretleri ayru fassda ':"W)/I_"; l.S-4)r1 ~LI.lI.WIJ Jj)rI..:..,)\;L..1 ya'ni "0 ezeli ve nes'et-i dalmi-! ebedi olan insan-i hadistir" buyururlar,



~

AHMED AVNl KONUK

..::_,.l.... .s: _;L-;., ~

) ~<.:> - .)

19. €ga .Jfdem onda mesverei edeydi, pi§manltk iyinde ma' zerei soylemezdi.

Malum olsun ki, akil bir sifatnr ki, hem ruha ve hem de nefse taalluk eder.

Ruha taalluk eden sifata "akl-i maad" ve "akl-i meleki": ve nefse taalluk eden sifata da "akl-i maas" derler. Insan her iki sifati da cami'dir. "Akl-i maas" insam nefsin ezvaki tarafina ve "akl-i maad" da ezvak-i nihaniyyeye da'vet eder. Binaenaleyh insan, "akl-i maas" kendisini ezvak-i nefsaniyye tarafina da'vet ettigi vakit, "akl-i maad": He musavere ve muhakeme etmek lazim gelir. Imdi, Adem bu suretle mesverete ve muhakerneye muracaat etmis olsa idi, "akl-i maasin hukrnu He hareket etmez ve pismanhk icinde, . WI t.li. (~ (A'raf 7/23) [Ey Rabbimiz! Biz nefislerimize zulmettik.] ma'zeretini hahkma karst arzetmezdi. Surrah-i kiram, "mesveret"! melaike He mesveret ma'nasina alnuslardir. Zira orada baska bir akil yok idi. Bu ma'na da caizdir.

20. 2t:ra bir aktl bir aktla e§ oldugu vakit, fena i§in ve fena soziin mani'i oldu.

"Akl-l maad'' "akl-i maas':a es oldugu vakit, 0 akl-i maad akl-l maas hukmunun seametini meydana koyacagi icin, akl-l maas hukmu He zuhur edecek feria ise ve feria soze mani olur. Veyahud "iki akilm bir iste mesveret etmesi hayirh netice verir' ma'nasi verilmek de caiz olur.

21. :fi'efis nefs-i dt:gere yar oldugu vakit, akl-t ciiz't: atd ve i§siz oUu.

Beyt-i serifte Adem'in hall kasd buyurulmus olduguna gore, birisi Adem'in nefsi, digeri Havva'run nefsi olur. Ya'ni, "Adern'in nefsi Havva'run nefsine yar oldugu vakit, Adem'in akl-i cuz'isi faaliyetten kaldr": ve umurniyyet kasd buyurulrnus olduguna gore, "lki nefsani olan kimse herhangi bir iste mesveret ederse, nefsin hazzina musteniden hukum verirler ve 0 halde akl-l cuz'l muattal olarak bir tarafta kalir" demek olur.

22. €ger sen yalmzhktan bir iimitsiz olursan, gii~§e mensfib olan yarin sayesi altmda olasm.



~

MESNEvt-l $ERtF $ERHl / III. cn.r • MESNEVI-2 •

Ey salik, eger sen ernr-i maadm hakkinda bir hukum vermek icin yalruz kahp da umitsiz bir hale gelirsen, hakikat gunesine mensub olan yarin golgesine sigm, ya'nl mursid-i kamilln hukrnu altma gir.

~ y.'; )~ I..l> I..S~.? 04- 0 ft ~)j ,; I) 1..S1..l> )~ y.c;))

23. Sit, ~uk""Sen 9-Luda'ya mensup olan yiiri ara; boyle yapttgtn vakil 9iu-

da senin yiirin olur. .

Bu hayat-i sun zail olmadan evvel, cabuk Hakk'a vusul yolunu bilen bir insan-i kamili ara. Eger boyle yaparsan, Hak Teala sana muin olup, dostlanndan birisini buldurur ve seni kendisine eezb eyler.

24. ~azan halvetfe dikmi§ olan kimse, nihiiyet onu da yiirdan ogrenmi§tir;

Sultan Veled hazretleri, "nazar ber-duhten" "zabt-i havass He rnurakebe etmek" ma'nasma oldugunu beyan buyurmuslardir. Ya'ni bir kimse, "Mur$id emri altma girmege ne Meet vardir: halvete oturup zabt-i havass He murakabe kafi degil midir?" diye bir i'tirazda bulunsa, bu beyt-i serif He eevap verilip denir ki: "Ey muddei, bu usulu tatbik eden kimse, bunu da mursid-i kamild en ogrenmistir. Binaenaleyh bunda da 0 kamile tab;' olmustur."

)4-; .; .M\ 1..S~..rfI ~ Y. )~j .,; ~~ )\,f:.ljI u}>

25. 9ialvet yiirdan degil agyiirdan gerek; kiirk bahiir ifin degil b§ i{:indir.

Ma'lum olsun ki, insan-i kamilln emir ve tasvibi olmaksizm bir kimsenin kendi fikri He halvete girip murakabeye devarm semere-bahs olamaz. Zira halvette vaki' olan rahmani ve seytani tecelliyati tefrikten acizdir. Neuzu billah, bilakis helak-i ma'neviye sebep olur. Binaenaleyh mursid-i kamile ihtlyac gormeyen kimse, 0 mursid-i kamili agyardan gordugu icin ona ihtiyac gormemis olur. Halbuki mursid-i kamil agyar degil yardir. Mursid-i kamilden kacip halvete girmek, yardan kacrnaknr, Sadreddin-i Konevi hazretlerinin bir muridi, kendilerinden izin almaksizm halvete girmis, Hz.Sadreddin gaybubet eden muridin nerede oldugunu ihvandan sorrnus, halvette oldugunu soylemisler, cenab-i Sadreddin 0 muridin halvetine gidip, elinde kaglt ve kalem bircok yazilar yazmakla mesgul oldugunu gormus, aralannda §U rnukaleme cereyan etmistir.



~

AHMED AVNl KONUK

Hz. Sadreddln: Ne He mesgulsun?

MUdd: vaktaki halvete girdim, Hz.Cibril zuhur etti ve "Sana ulum-i ledunniyye getirdim" dedi, agzima tukurdu. Kalbimden bircok ulum-i acibe nebean etmeye basladi. Zayi' olmamak icin yaziyorum,

Hz. Sadreddln: Sen halvete girdigtn vakit ne He mesgnl idin? MUrid: Zikrullah ile mesgnl idim.

Hz. Sadreddln: Hie Hz. Cibril zikrullah ile mesgul clan bir kimseyi zlkrlnden cevirir mi? Sana zuhur eden lblis idi. Seni zikrullahtan ahkoyrnak icin sana karst bu hileyi yapn. Bu yazdiklanrun hepsi ulum-i seytaniyyedir. a lain ben halvette iken bana da gelmis idi. Fakat ben halvete mursidimin emri ile girmis oldugum icln hilesi musmir olamadi, ben ona galebe ettim. ~imdi halvetten crk ve bu yazdiklanrun hepsini yak!

Ve keza Menaklb-l Sipehsalar'da su vak'a da mundericdir. "Zumre-i ashabdan bulunan Mevlana Mecduddin Atabek daima halvete girmek ister idi, Bir gun Hz. Mevlana efendimizden rica ve Iltimas etti. Ba'de'l-kabul onu kendi refiki ile medresede yekdigerine muttasil iki hucrede halvete oturttular. Birkac gun sonra ona achk te'sir edip takan tak oldu. Refikiyle aclik zaruretinden bahisle, gece muttefikan hucrelerinden cikrp ahbablanndan birinin hanesine gittiler ve achklanrun derecesini soylediler. a aziz onlar icin bir kaz dolmasi tertip etti. onu yedikten sonra gelip hucrelerinde oturdular. Sabah 01- dukta, Hz. Hudavendigar adet-i seniyyeleri vech ile hucrenin kapisma geldiler ve mubarek parmaklanm hucrenin kapisma surup kokladilar ve ondan sonra buyurdular ki: "Ashabuna, bu hucreden riyazet kokusu degil, kaz dolmasi kokusu geliyor!" Her ikisi de mubarek ayaklanna kapandilar ve tovbe ve istigfar edip: "Boyle bir bahr-i rahmet dururken insanm kendisini halvet koselerinde habsetmesi saadetsizliktir" dediler." Beyit:

0~.r oj ~ I) \A..p t~ ~ Nazmen tercume.

"Kiifr oldu yiiziin terk ile ma 'nfUara dalmak, Ya bir varaJa bag-l sataya satm almak"

Bu lzahat anlasildiktan sonra, beyt-i serifln hulasa-i ma'nasi soyle olur:

"Ey salik, halvet agyardan ihticab icin ihtiyar olunur; yar-i hakiki olan mursid-i kamilden ihticab icin degildir. Eger luzum olursa, 0 halveti insan-i kamil sana yaptmr, Zira kurk laznn oldugu vakit giyilir. onun vakt-i luzumu kisnr, bahar degildir."



~

MESNEVf-l ~ERfF ~ERHII III. cttr • MESNEVf-2 •

.:ly, I~'~~) ~:.S 0))1)} .:ly, li):J p:J ~ 4 ~

... "

26 . ./'lkd dige~ aktl ile iki kat olar; niir ziyiide olar ve yol ziihir olur.

Salikin "akl-i maad''; mursid-i kamilin aklma mukarin oldugu vakit, iki kat olup kuvvet bulur ve akhnm nur-i idraki cogahr. ve tarik-i Hak kendisine zahir ve a~ikar olur.

27. ~efis digerhir nefis ile handan olarsa zalmet ziyiide alar ve yol da gi:z.li olar.

Nefsin sifati olan "akl-i maas", kendisi gibi nefsani olanbirinin akl-i maa~I He mukarenet edip alern-i tabiata dalar ve huzuzat-i nefsaniyye ile mesnir ve handan olursa, oyle bir kimsenin kalbinin zulmeti ziyadelesir ve tarik-i Hak da onun idrakine gizli kahr ve hatta inkar etmege baslar.

" 'b j\., 1 1 j\.::.6;. , '1

) . )) )~)

28. €y fl-v adamt, yiir senin goziindiir; onu f,on;opten lemiz tat!

"Yar"dan maksud mursid-i kamil, "av"dan murad hakikat-i vucud, "av adamr'ndan murad salik-i rah-i hakikat, "has u ha~ak"ten murad i'tirazatnr. Ya'ni "Ey hakikat-i vucudu idrak etmek isteyen hakikat yolunun saliki, mursid-l kamil senin gozundur: ve sen tarik-i Hak'ta korler mesabesindesin. Binaenaleyh sen tarik-i Hakk'm akabelerini onun gozu ile gorup gecersin. lmdi, zahir gozunu ~or~opten rnuhafaza ettigm gibi, murside kars; da i'tirazatl terk et ve kendini ondan mustagni bilme ki, tarik-i Hakk'i goresin!"

29. Saktn dil siipiirgesi ile toz kaldtrma; goze f,op cinsinden tahfe yapma!

"Dil supurgesinden murad, sahib-i esrar olan mursidin huzurunda cahilane ve bi-edebane sozlere cur'ettir. "Toz kaldirmak'tan murad, feyz-i mursidin aksine mani' olan enaniyyet-i nefsaniyye zulmetini hail kilmaktir. "<;op cinsinden olan tuhfe"den murad, ulum-i ledunniyye menba'i olan kamilin huzurunda ma'Iumat-furusluk etmektir. Ya'ni "Ey salik-irnubtedi, sahib-i esrar olan mursidin huzurunda cahllane ve bi-edebane sozlere cur'etle enaniyyet-i nefsaniyyenin zulmetini kaldmp, feyz-i mursidin kalbine aksetmesine mani' olma! Goz mesabesinde olan rnurside karst ma'lumat satmal"



~

i L.._.

AHMED AVNl KONUK

30. (:iinkii mii'min mii'minin aynasultr; onun yiizii bula§tkhktan eymirulir.

Bu beyt-i serifte, .:.r- jll ,:: .. ,'iJ" o" jll [Mu'min mu'minin aynasidir.] hadis-i ~erifine isaret buyurlur. Bu hadis-i serifin dakayiki uzundur. Burada birinci "mii'rnln'tden rnurad mursid ve ikinci "mu'min'tden murad muriddir. Ya'ni, mursid- kamil muridin banrurun ve camrun aynasidir. Mudd 0 aynada kendisini musahede eder. Cunku rnursidin cernal-i ma'nevisi, sifat-r nefsaniyye ve keserat-i halkiyyle tozlanndan ad ve musaffadir. Bu ma'naya binaen MlSri Nlyazi hazretleri buyurur. Beyit:

Halk icte bir ayineyim, her kim bakar bir an gottu, Her ne gorar, kendi yiiziln ger yebsi ger yaman goiiu.

31. ]ar, hiiziirule dintn ayinesitlir; ey din, ayinenin yiiziine nefes vurma{

Mursid-i kamil, cismaniyyet gami ve sikmnsr icinde kalan nlhun aynasidtr. Ruh bu alem-i keserannganu ve huznu icinde bunalrms kalmis oldugundan, kendi ashndan gafildir, 0 kendisini ancak mursid-i kamilin ayinesinde musahede edebilir. Ey can, ya'ni ey mudd, 0 aynarun yuzune enaniyyetinin harareti He cikardigm nefes-i i'tiraz; vurup bugulandirma ve bulandirmal

32. 7a ki derhal sana yiiziinii ortmesin; sana her dem nefesi yutmak laztmdtr.

Ya'ni, insan-i kamilin kalb-i serifinden tulu' eden fuyuzat-t rabbaniyye, senin nefes-i i'tirazm ile hemen munkati' olmasm, Binaenaleyh huzur-i kamilde sana lazun olan sey, daima zahiren ve batmen sukuttur.

..:.J4 )jl_}jA> J...p .s)~jl ..:.J4)4 ~\>. ~ y:; ~\>. j r5'

33. 70praktan a$abt mtstn? {reJaktakiJ bir toprak {yar bulduJ, baharhktan yiiz bin ~i{£k buldu.

"Baharl'deki "ya"YI, surrah-: kiramdan ba'zilan bir kerre "vahdet" , bir kerre de "nisbet" icm ahp, iki surete gore ma'na vermislerdir, Fakat zevk-i fakire gore "masdariyyet" olmasi daha rnunasfb gorunur: ve bu surette rna 'na "baharhk" demek olur. "Envar" agac ~i~egi ma'nasma olan "nevr" kelimesi-



~

MESNEVI-l SERIF SERHl / III. cn.r • MESNEVI-2 •

nin cem'idir. Ya'ni "Ey salik, sen her tilrlil tasarruftan ad ve sakit olan topraktan daha asagi rrusm? Lira bir toprak bahar mevsimine yar ve mukarin ve o mevsimin hukrnune munkad oldugu vakit, kendisinden yuz binleree cicekler fiskirdi. Binaenaleyh sen dahi bahar mesrebinde olan veliyy-i kamilin huzurunda sakit ve tasarruftan ad olursan ve ona kemaliyle teslim olur lsen, senin haki olan vucudunda yuz binleree maarif ve hakayik-i ilahiyye cicekleri biter. tt

o~ _

~~ \j.r" j Jv r: ~1Y'jI ..::..A>.- J~4 ~ r §' ...?-J~ 01

34. 0 hir agQf ki, yare e~ aIdu, latif havadan ha~tan ayaga kadar QftIdt.

"Agacm yare es olmasr'ndan murad, bahar mevsimine mukarenetidir, tlm-i nebatatta izah olundugu uzere, nebatatta da zukuret ve unuset i'tibaran vardir. Bahann latif ve mu'tedil havasi ve ruzgarlan vasitasiyla nebatatm erkeklerinin tohumlan disilerine telkih olunur. Nitekim sure-i Hier'de,

" ,,'" "" "''' .. 0, • '-'

~I_,J CUIl:.L...)) (Hier, 15/22) ya'ni "Biz ruzgarlan ilkah edici olarak gender-

dik" buyurulur. Binaenaleyh agaclann meyveleri bu latif ruzgarlar vasitasiyla olan asilar sebebiyle acihr. Bu ilkalu, meyve daha cok olmak icin hurma agaclanna sun'i olarak dahi yaparlar. Ya'ni "Ey salik, gormez misin? Agaclar bahann latif havasi vasitasiyla zukuretleri unusetlerine yar ve mukarin olup asilandtklan icin, bastan ayaga kadar donamr. Sen dahi mesreb-i bahara malik olan insan-r kamilin nefha-i latifi ile asilandigin vakit, ulum-i ledunniyye meyveleriyle bastan ayaga donamrsm. tt

35. 0, sanhaharda yar-i muhalif gordugii vakil yiiziinii ha~tnt yargan alttna s:ekti.

Ya'ni, yine agac yar-i muhalif olan sonbahara mukarin olunea, ~i~eklerini ve meyvelerini ve yapraklanm ortil alnna ceker: ve bu yar-i muhalif onun banrundaki kemalatm zuhuruna mani' olur. Ey salik, sen dahi yar-i muhalif olan nefsani kimselerin mukarenetinden kact £Ira sendeki kemalat-i insaniyyenin zuhuruna mani' olur.

~~>.M\)I.,5:,:,ft' ~\~~J~d

36. rnedi ki, kolii refik piiskiiUii heladtr; a geldigi vakil henim iidelim uyumakltr .



~

AHMED AVNI KONUK

Ya'ni, agac Iisan-i hal He der ki: "K6tti refik olan sonbahar mevsimi benim icin puskullu beladir ve belamn siddetlenmesidtr. 0 bela gelince artik benim kemalanrrun uyumak ve muattal kalmak zamamdir."

37. <"Biniienaleyh uyurum, ashalrt 9<ehf'ten olurum; magaramn uykusu 'Dtkyiinus'tan iyidir.

Cenab- Pir yukandaki beyit He bu beyiti, agac lisarundan saliklere ta'limen beyan buyururlar. Ya'ni yar-i muhalife mukarin ve musahip olmaktan ise, ashab-i Kehf zumresine dahil olup uyumak iyidir. nitekim ashab-i Kehf, Dikyanus gibi bir emir-i kaflre tabi' olmaktan ise, kacip magarada uykuya dalmayi daha evla gorduler. Dikyanus, zamarurun peygamberine muhalif olan munkir bir hukumdar adidir. Ashab-i Kehf, mu'minolan yedi kimseden ibarettir. lsimlerini soyle beyan ederler: Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernus, Debernus, ~azenu~, Kefestatayyus. Uykuya yattiklan magara, Adana cihetinde kain Tarsus'ta oldugunu rivayet edip ziyaret ederler. Vak'amn tafsili sure-i Kehf'te tefsir kitaplannda mundericdir.

38. Onlann uyamkltklan 'D'tkyanus' a masruf idi; uyblan sermiiye-i niimus idi.

Ashab-i Kehf'in uyarukhklan, Dikyanus ismindeki kafir hukumdann emrine sarf olunmus idi. Uykulan ise namus-i insaninin sermayesi oldu. zira kufur ve kufre hizmer, ma'rifet-i rabbaniyye icin mahluk olan insanhgm namusuna ve kanununa muhaliftir. Ashab-i Kehf ise kufurden ve kufre hizmetten kactilar ve uykuya yattilar. Bu uyku kanun-i insaniyyetin muhafazasma bir sermaye oldu. Binaenaleyh uykulan uyarukhklanndan daha hayirh oldu.

39. 'Uyb ilim ile oldugu vakit uyamkltkttr; cahil ile ouu an. uyamgtn vay haline!

Fesaddan kacmak niyetiyle uykuya dalmak uyarukhk hukmundedir. Fasik ve facir olan cahiller He sohbet eden uyamk kimselerin yay halinel



~

MESNEVI-I ~ERIF ~ERHI / III. cn.r • MESNEVI-2 •

40. 9<argalar behmen iizerine r-adtr lwrduklan vakit biilbiiller saklamrlar ve susarlar.

"Behmen" "mahzen" vezninde olup bircok ma'nalan vardir. Burada kl§ mevsiminde dcek acan bir nebatm ismidir. Ya'ni kl§ mevsimi gelip de, kargalar "behmen" ismindeki nebann uzerine toplarup ottukleri vakit, bulbuller saklamrlar ve otmez olurlar. "Karga"dan murad, ehl-i zahir ve ehl-i dunya: ve "bulbul'rlen rnurad ehl-i bann ve ehl-i Hak'nr. Ya'ni bir muhitte ehl-I dunya ve ehl-i zahir cogaldig; vakit, ehl-i batm ve ehl-i Hdk ihtifa ederler ve hakaytk-i ilahtyyeden bahsetmez olurlar.

41. 2'ira giilzarstz biilbiil sakittir; giine§in gaw olu§u uyantkltgt oldiiriiciidiir.

Ya'ni, sonbaharda gulistarun §enligi gidince bUlbUl susar. SUrl gunes gurub edip gaib oldugu vakit dahi uyku vakti olan gece olur ve uyarukhgi oldurup izale eder. Bu beyitlerde, mutekabil olan esma-i ilahiyyenin tecelliyatma isaret buyurulur ve esma-i mutezadde yekdigerini nefyeder.

42. €y giine§, arztn alttnt aydtnlatmak ifin bu giil§eni terk edersin!

Bu beyt-i serif dahi cern'iyyet-i ma'nayi haizdir. Ma'na-yi zahirisi, "Ey afakm gunesi, eger sen bu taraftan gurub edersen, bu tarafin semt-i kademi olan kurre-i arzm alum ziyadar edersin. "Mana-yi bannisl. "Ey ruh gunesi, ef'al-i Ilahiyye tecelliyanrun gulsenl olan bu cismi terk edersen, arz-i cis min aln olan alem-i ruhaniyyete intikal edip orada cilvelenirsin. Arzm kendi etrafinda ve gunes etrafinda devrini Kopernik 1543 sene-I miladisinde ilk def'a olarak kesf ettigi beyan olunur. Bu sene-i miladi, 962 sene-i hicrisine musadlftir. Cenab-i Fir efendimiz ise bu II. cildi 662 sal-i hicride te'Iif'buyurduklanndan, bu hakikan Kopernik'ten u~ yuz sene evvel kesf buyurmus oluyorlar.

43. c7Vta'rifet giine§i ifin nakil yoktur; onun ma§nb can ve akltn gayri degildir .



~

AHMED AVNl KONUK

Ya'ni, suri olan gunesin masnktan dogup rnagribde batmak suretiyle intikali oldugu gibi, ruh gunesinin dahi masnk-i cisrnaniyyetten dogup magrib-i ruhaniyyete batmak suretiyle intikall vardir. Fakat ma'rifet-i ilahiyye gunesi

. idn asla intikal yoktur. zira onun masnki ruh ve ruhun sifati olan akildir.

Ruh ve akil ise, gerek cismaniyyet ve gerek ruhaniyyet alemlerlnde mevcuttur. Eger bir kimsenin akil ve camnda ma'rifet-i ilahiyye gunesi parlarsa, hiebir mevtmda gurub ve intikaletmez.

44. 9iusilsiyle 0 kemiile mensup olan giine§ hi 0 tarafa mensabdur, onun i§i gece giindii2 aydmlatmhkhr.

"Hursid-l kemali''den rnurad "hakikat-i muhammediyyevdtr. Ve ona "mertebe-i vahdet" dahi derler. "0 tarafa mensnbiyyet''ten murad, zat-i Hakk'a mensubiyyettir. Nitekim (5)j 0" 0y_;l.\)...u\ 0" \;\ [Ben Allah'damrn ve mu'minler benim nurumdandir] hadis-i serifinde bu mensubiyyete isaretbuyurulmustur. "Gece"den murad alern-i cismaniyyet ve "gunduzdcn murad alem-i ruhaniyyettir, Ya'ni, "Hususiyle 0 "hakikat-i muhammediyye" gune~i ki Zat-r uluhiyyete mensubdur, arada hicbir vasita yoktur: onun i~i cismaniyyet ve ruhanlyyet alemlerlni aydmlaticihknr."

45. €fjer jskender isen matla' -t semse gel; ondan sonra her nereye gidersen r-ok parlaksm.

Eger ab-i hayan aramaga azmeden lskender-i Zulkarneyn mesrebinde isen, "hakikat-i muhammediyye" gunesinin matla'i olan Zat-i ahadiyyet tarafina teveccuh et ve kendi VUCUd-l mevhumundan kurtulup fena-fillah mertebesini bul. Ondan sonra gerek alem-i clsmaniyyette ve gerek alem-i ruhaniyyette baka-yi Hak ile kaim olarak panl panl parlarsm. lskender-i Zulkameyn'in kissasi sure-i Kehf'te mezkur olup, tafs11i tefsir kitaplannda mundericdlr.

46. Ondan sonra her nereye gidersen ma§nk olur; §arklar senin mafjribine ii§tk olur.



~

MESNEVI-I ~ERIF ~ERHI / 1lI. cn.r • MESNEVI-2 •

Ya'ni, vucud-i mevhumun kalkip vucnd-i Hak He baki oldugun vakit, surette mevatm-i muhtelifeye intikalatm. ya'ni mevt-i sud ile mevtm-i berzaha ve berzahtan ba's-i cismani mevtmma ve mevtm-i hasre ve mevtm-i hasrden cennet-i cismani mevtiruna intikallerin hep masnk olur. Zlra sen hakikat glinesintn "ayn": olursun. Gurub ettigin mevtm senin masnkin olur. Nitekim surI gunesin kendisi menba'-l ziya oldugundan, gurub ettigi nokta ayru zamanda masnk olur ve mademki senin magribin masnkin ayru oluyor, 0 halde sarklar senin magribine a~lk olurlar ve rnagribine intizar ederler. Zlra bir nokta sark olmak icin ayru zamanda 0 noktarun mag-rib olmasi lktiza eder. Bu beyr. .. i ~erifte cenab-i Pir efendimiz, kurre-i arz uzerinde gunesin masnk ve magrib noktalanndaki evza'iru da tasvir buyurrnus oluyorlar.

47. Senin yarasa ku~u olan. hissin magrib tarafma ko~ucudur; senin inci sapct olan hissin ma§nk tarafma gidicidir.

"Yarasa kusu olan his "ten murad, hayvaniyyete mahsus olan havass-i zahiredir ki, onlar, kuvve-i samia, basira, samme. zaika, lamisedir. "Magrib"den murad, cihet-i cismaniyyettir ki, hicab-i ma'rifettir. "lnci sacici olan his "ten murad, insaniyyete mahsus olan havass-i batmedir, Onlar da, hiss-i rnusterek, kuvve-i vahime, kuvve-i mutefekkire, kuvve-i hayaliyye ve kuvve-i hafizadir. "Masnk'tan murad ruh-i insanidir ki, ondan maanf-i rabbaniyye gunesi tulu' eder. lnsarun iki nevi' havassi vardir. Birisi havass-i zahiredir ki, strf cismaniyyet He alakadardir. Bu hisler galib oldukca cismaniyyet ahkarni galib olur ve cismaniyyet ise maarif-i rabbaniyyenin magribi ve mahall-i istltandir. Digeri havass-i bannedir ki, insan maaliyati bu havass He idrak eder ve bunlar nih-i insani He alakadardir. Bu hisler galib oldukca ruhaniyyetin ahkarm galib olur ve ruhaniyyet ise maarif-i ilahlyyenin masnki ve mahall-i tulu'udur.

48. €y binici, his yolu e§eklerin yoludur; ey kimse, sen e§eklere miiziihimsin, ulan!

Ey cesed-i unsuri hayvaruna binrnis olan insan, hiss-i zahir yolu e~eklerin yoludur. Zlra sende olan cisim ve cismin havass-i zahiresi eseklerde de vardir. Binaenalleyh cis min ve hiss-i zahirin icabatmda eseklere rnuzahimsin



~

AHMED AVN! KONUK

ve onlarla mustereksin. Bu cismiyyet ve hiss-i zahir dairesinde kaldigmdan dolayi utan! "Muzahame" lugatta, sikmn vermek ve izdiham edip kalabahk husule getirmek ma'nasmadir. Burada, hayvaniyyet mertebesine istirak edip, cem'iyyet-i hayvaniyyede kalabahk husule getirmek murad buyurulmustur.

49. '13u be§ hislen ba§ka bir be§ his vardtr; a kt:z.tl alttn gibi ve bu hisler babr gibidir.

Cisim He alakadar olan bu bes hiss-i zahiriden baska, ruh He alakadar olan bir bes hiss-i batmi vardir, 0 banni hisler kizil altm gibi kiymetlidlr. Bu zahiri hisler ise bakir gibi kiymetsizdir.

50 . .7l1ahw ehli alan a pazarda babr hissi, ne vakit alltn his gibi saiu: altrlar?

"Ehl-i rnahservden murad, makam-i "cem'?e ve "cem'ul-cem're vasil alan zevattir. Zira onlar zahir ve bantu cern' edip hakikat-i vucudu idrak etmislerdir. Binaenaleyh onlann pazannda ve meclisinde bakir rnesabesinde alan havass-i zahireyi, altm mesabesinde alan havass-i banne gibi satm ahrlar rm? Zira havass-i zahirenin bakir gibi olusu, idrak-i hakayikta bircok galatan sabit oldugu icindir. Mesela bu zahir gozu, gayer uzak rnesafede alan bir buyuk cismi gayer kucuk gorur. Nitekim gunesin cirmi pek buyuk oldugu halde zahir gozu onu bir tepsi cirminde gorur. Halbuki bu gorus yanhsnr ve galatnr. Onun cesametini ve hakikatini ancak havass-i batmeden alan kuvve-i mufekkire idrak edebilir. Bu ise hasais-i insaniyyedendir. Diger hislerin idrakan da buna kiyas olunsun,

51. '13edenlerin hissi zulmel gulaStnt yer; camn hissi ise bir giine§len allar.

Cismin havass-i zahiresi zulmet ve kesafet alemlnden gidasiru ahr ve bu gtda ile kuvvet bulur. Havass-i batmeden ibaret alan ruhun hissi ise hakikat gilnesinden ve alem-i letafetten gldalamr ve bu gidadan kuvvet bulur. Davud-:

Kayseri hazretleri Fusiisu'l-Hikem ~e[htnin mukaddimesinde buyurur ki: j~ c}J A 1~1i 4."i~1 ._,.I}-I • .1> ~I 4."il»)\ '_"I}-I .;Jt) ._,.I}-I if ..:..1l~.r.?) \........... ) ~ -,.J.W ~..I.A~ L. '_"I}-I • .itI..I.A~ t_;JI t: ~\lI~ :i.,,>.-)l;LI~) ~ y~1 Ya'ni "Muhak-



~

MESNEVI-I ~ERtF ~ERHI I III. cn.r • MESNEVI-2 •

kak kalbin bir gozu ve kulagi ve havasden bunlann gayri vardir, ve bu havass-i ruhaniyye bu havass-i cismaniyyenin ashdir. lmdi, onlar He havass-i hariciyye arasmdaki hicab kalkdigi vakit asl ter' He ittihad eder. Binaenaleyh onlar He musahede ettigi seyi bu havass He rnusahede eder." lste, asl He fer'i cern' edenler, yukanki beyt-i serifte beyan buyurulan ehl-i mahserdirler ve bu ittihad neticesinde havass-i zahirenin galatati meshud olur ve ehl-i zahirin alem-i zulmaniye mensubiyetlerinden dolayi inkarettikleri ve musteb'ad gordukleri bircok hakayik bu lttihad neticesinde sabit olur. Zira ruh hislerinin idrakan hakikat gunesinden kuvvet bulur. Fakat bu lzahattan hukemarun ve ehl-i felsefenin dahi idrak-i hakayik mertebesine vasil olduklan zannolunmasm. Zira onlann havass-i batmelerinin hukmu, havass-i zahirelerlnin verdigi ulum-i mevhume He kansiknr. Bu sebepten i'tikadlannda fesad ve hukumlerinde adem-i isabet vardir.

'-:-f':'j)i4JJJ.I..S'""Y 4Jy;-..:...,.....~ ~ (.$_r" 4->-..::..->-) O~..r.! (.$1

52. ey hislerin yiih-iinii gayh tarafma gotiirmii§ olan, ..7Vtiisii gibi elini h.oynundan t;:th-arf

Bu beyt-i serif He atideki beyitlerde cenab-i Pir-i destgir efendimizin nefs-i nefis-i mursidanelerine hitab olundugu anlasihr. Zira zat-: serifleri baka-billah mertebesi olan "cern'u'l-cern" makammda sabit bulunan ekabir-i ummettendir. Ya'ni "Ey havass-i zahire yuklerini alern-i gayb ve Ietafete goturrnus olan zanm, Musa (a.s.)m yed-i beyzasi gibi olan bu Mesnevi-i ~erifi pur-nut olarak kalbinden talib-i hakikat olan saliklere izhar et, intifa' etsinler!"

53. ey h-imse, senin stfatlann ma'rifet giine§idir; ve felegin giine§i hir stfattn hendidir.

Ey insan-r karnil, sen bilcumle sifat ve esrna-i ilahiyyeyi cami' olan "Allah" ism-i zanrun mazhansmve bu sifat ve esmarun ahkam ve asan senin vucudundan fiilen zahir oldugu idn, sen bunlan ma'rifet-i zevkiyye ile arifsin ve sen yeryuzunde Hakk'm halifesisin. Binaenaleyh senin sifatlanndan her birisi bir ma'rifet gunesidir ki, sen bu maarif-i rabbaniyye He muzlim ve bulamk olan kalbleri nurlandmrsm. Felegin 0 suri gunesi ise aneak Hakk'm bir sifanrun rnazhandir ki, 0 sifat He cihandan suri zulmeti kaldmr ve geeeyi gunduz yapar. Cenab-i Fir efendimizin suri gunesin bir sifat He mukay- .



~

AHMED AVNl KONUK

yed oldugunu beyan buyurrnasi, galib olan sifat nokta-i nazanndandir. Yoksa her bir sifat-i galibin zimrunda bircok Slfat mundemicdir. Nitekim gunes sifat-i "hayat''m dahi mazhandir ve ondan hayat-i nebatiyye ve hayvaniyye nesv ii nema bulur. Ve keza sifat-i "kahr"m dahi mazhandir: "tesemmus" dedikleri illet ile hayat-i hayvaniyyeyi kahreder. Fakat galib ve azhar ve mahsus olan sifat nuriyyettlr, Nitekim ayet-i kerimede bu sifat-r galibeye isareten, :~ ~\ ~ <.>.J\;' ["Giine~i ziya kilan"] (Yunus, 10/5) ve, ~L.. ~ ~\~ \'b:- ~ ["ve (oraya) parlak kandiller asnk"] (Nebe', 78/13) buyurulur. Fakat halife-i Hak olan arif-i billah boyle degildir, Bilciimle sifat ve esma-i ilahiyyenin ahkam ve asan alem-i kevne onun yedi ile tevzi' buyurulur. Bunun icin onun hakkmda, .!1~'l1\ ~ U. .!1'l1} .!1'l1} ya'ni "Sen olma-

sa idin, eflaki yaratmaz idim" buyurulur. .

i..Sy ~~) JIj o§" ott i..Sy b~.#) ~JY- ott

54 .'l3a' zan giine§ ve ha' zan deryii olursun; ha' zan 9<af dagL ve ha' zan S'lnkli ku§u olursun.

"Giine~ olmak"tan murad, envar-i rnaarif-i ilahiyye ile, idrakat-i muzlimenin tenviridir. "Deryaolmak'tan murad, tecelliyat-i muhtelifeyi kabul edip hicblr tecelliden bulanmamaknr. "Kaf dagi olmak"tan murad, alem-i kevni muhit olan hakikati He zuhurudur. "Anka olmaktan murad, kemalat-i zatiyyesini setr ile bi-nam u nisan olmasidir. Ya'ni "Ey kamil, sen halifei Hak oI-

l'" , J 0 ... ~ J

dugun icin, Hakk'm, .:>L::. ,.) r ~.J!. J5' (Rahman, 55/29) ["0 her an bir se'nde-

dir") sifatmm dahi mazhan olup, her anda bir se'n' He zahir olursun. Ba'zan idrakat-i muzlimeyi rnaarif-i ilahiyye ile tenvir edersin: ve ba'zan dahi tecelliyat-i celaliyye ve cernaliyyenin tevalisinden zahirin asla muztarib olmayip, dalgasiz derya gibi berrak ve rakid bir halde bulunursun: ve ba'zan alem-i kevni muhit hakikatin He zuhur edip, oluyt; diriltmek ve diriyi oldurmek gibi turlu tulu havank He zahir olursun; ve ba'zan kemalat-i zatiyyeni setr edip, halk arasmda la-sey gorunursunt

55. Sen ise kendi ziihnda ne os un ne de husun; ey kimse, sen vehimlerden arhksm ve ziyiidenin ziyiidesisin!

Ey kamil, sen kendi zannda ne gunes ve ne de deryasm: ne Kaf dagi ve ne de Anka'smt Zira bunlar surettir, Senin hakikatin ise bi-suret olup, vehim-



~

MESNEVi-l ~ERtF ~ERHl / III. ClLT • MESNEVt-2 •

lere sigmaz ve elfaz ve kelarn ile seni ta'rif etmek mumkin olmadigi icin, bu soyledigimiz seylerden zlyadenin ziyadesisin!

56. <J(ah ilim ile ve abl ile yardtr; rahun ..7lrabf ve 7iirkf ile ne i§i vardtr?

Ruh ilim iIe yardir: zira ilim ldrakin mahsuludur ve idrak ise ruhun hassasidir. Ve keza akil He yardir, zira akil ruhun sifandir: ve sifat ise mevsuf He kaimdir. lnsan-i kamtl kesafet-i tabiiyyeden kurtulmus ve letafet-i ruhiyye kesbetmistir. Nitekim, G.-I)) G.-t,.::.I) G.-t,.::.1 G.-I)) ya'ni "Bizim esbahnruz ve sahsiyetimlz nrhumuzdur ve ruhurnuz esbahirmzdrr" derler. Bu rnunasebetle onlardan asar-i ruhiyye zahir olur. Ruh ise ta'rife sigar bir sey degildir. BOyle olunca, insan-i kamilin zanm lafiz-r Arabi ve Turki ve diger lisanlar ile ta'rif etmek kabil degildir. Nitekim Cenab-i Pir Efendimizin mursid-i alileri Seyyid Burhaneddin Muhakkik-i Tirmizi hazretleri bir gun soz soyler idi. Bir sahis. "Senin medhini filan kimseden isittlm'' dedi. Buyurdular ki: "lbtida goreyim ki, 0 kimse nasil bir kimsedir? Onda 0 mertebe var rmdir ki, beni anlayip medh etsin! Eger 0 beni soz ile tanmus ise, muhakkaknr ki tammarrusnr: zira bu soz ve 0 harf ve savt ve 0 dudak ve agiz kalmaz: bu arazdir. Ve eger fiil ile tammis ise yine boyledir. Ve eger benim zaturu tarnrms ise, surer zata uymaz ki medh eyleye!"

57. €y nab§St2, bu kadar saretler ile beraber hem muvahhid, hem mii§ebbih sen- . den hayrandtr!

Ey hadd-i zatmda bi-renk olan insan-i kamil, sen nazar-i halkta turlu turlu renkler ile zahir oldugun icin, hem muvahhid olanlar ve hem de musebbih olanlar senin hal ve sarunda hayrete duserler. "Muvahhid"den murad, mustahlif olan Hak ile halife olan lnsan-i kamili muttehit gorenler ve "musebbthden murad halife olan Insan-i kamlli mustahlif olan Hakk'a tesbih edenlerdir. Binaenaleyh muvahhid olanlar kamilin hakikatine nazar edip ayniyyet gorurler ve musebbih olanlar kamllln taayyunune nazar edip gayriyyet gorurler. Fakat her ikisini, ya'ni "tevhid" ve "tesbih''l cern' ile nazar edenler yakalanru "hayret''ten kurtanrlar. Zira vucud-i mutlakm her bir mertebesinin hukmune ariftirler.

~urrah-I kiram hazarannm bu beyitlerde cok tekellufan vardir. Fakat ebyat-i serite arasmdaki revabita dikkat oIunursa, cenab-i Pir'in kendi zevk-i



~

AHMED AVNI KONUK

alilerlne gore "Insan-i kamll"i beyan buyurduklan anlasilir. Nitekim, atideki beyitler dahi bu ma'nayi te'yid buyurur:

..u j I.S" 0 ))~ I) .A>- r ~ J.:S' I.S".A>-.r I) ~ ~

58. 'Bal zanmii~ebbihi muvahhid yapar; ba' zan da muvahhidin yolunu silretler vurur.

lnsan-i kamil ba'zan oyle bir hal He zahir olur ki, musebbih olan kimse 0 haIi gorunce gayriyyet fikrinden vazgecerek ayniyyete hukrneder. Ve ba'zan oyle bir renk ve bir surer ile zahir olur ki, muvahhid olan bu sureti gorunce, yaruldignu anlayip gayriyyetine hukrneder. Nitekim (s.a.v.) Efendimiz bu iki hale de isaretle, ._;:l-I lSi) .u; .if) <y ya'ni "Beni goren Hakk'i gordii " ve ~ A Gi WI (Kehf, 18/110) ya'ni "Ben ancak sizin gibi beserim" buyurdular. velhasil insan-i kamilin hem ayniyyeti ve hem de gayriyyeti sabitnr ve onun hakkmda tevhid ve tesbih He hukmedenler "hayret"ten kurtulurlar. Zlra bu ayniyyet ve gayriyyet rneratib-i vucudun iktizaatmdandlr. Nitekim, cenab-i $eyh-i Ekber hazretleri Fiitl1hat-1 Mekkiyye'lerinde su beyit He tsaret buyururlar:

~Iif~~~[~] ~ [ :t;._, ] ..:.Ji 01

".s.) )

J> _\.~.1I) J> y)l) ..:.....". j Ijj .,w:. ..:.Ji 0 U

" . .

"Rab Hzk'tu, abd de Hsk'tu. Miikellef olamn kim cldugun« sutuum olsyd: ne olutdu! Eger sen abd dersen o61iidiir; ve eger [RabJ dersen, teklif olunan nerede?"

59. 'Balzan bil'l-hasen, sarho~lukJan sana "ey ya~t k.iifiik.~ ey bedeni tiize!" der.

Bu beyt-i serifte alan, 0..y1 ..,..1)4 ~I""';"'" 4 nusrai, cenab-i FIr efendimizin Divsn-t Kebir'lerinden alan su gazelindendir:

0-WI .} !.? )) .:...;1 ~ .:...;1 ~I y). if ..lfJI ~} ~ J. ~ I)fi ~ 01.r.? 0-W1.} L;.t&- 0;;») ~i) if

~I 0'1 j;- ~ '1lj;- ~ 0-WI._,..1) ~ u-ll~ ~ ._;.:..t&- _;I ,-",UI ~ ~

"Ey Yemen ahalan arasmdaki bir aha, sen bedende benim g6ziim ve tiihumsun! Ey ya§l kii9iikve bedeni tsze, ey siit icmekteti karibu'l-ahd! Nas indinde



~

MESNEVI-I ~ERIF ~ERHII III. cn.r • MESNEVt-2 •

benim a§lk oldugutn sabit oldu, §u kadar ki; eskutun kime oldugutiu bilmediler. Onun tubu benim tiihum ve benim rr1hum da onun tuhudut, bir bedende iki tiihun ya§adlgIm kim gordil?"

Bu gazelin "Ya sagire's-sinni" beyti ile rnaba'dini, kenz-i esrar-i musikl ustadim EyyQbi Mehmed Zekcli Dede Efendi, Suz-i dil makarrundan bestelemis oldugu Ayin-i $enTin Ibtidasma vaz'etmistir. Ve cenab-i Seyh-l Ekber efendimiz dahl. u"1.:.l1..\.:>' ~ beytini Pususu'l-Hikeme« FaSS-1 Muhammedi'de zikr eylemistir. Ve bu gazelin serhi uzundur.

lmdi, bu rrnsra'm kaili hazret-i Fir efendimizin zat-i serifleri oldugu icin, yukandaki izahclt-I hakiranern vech ile, bu ebyat-i serifenin Hakk'a degil insan-i kamile raci oldugu rneydandadir.

$urrah-I ktram "bu'l-hasen'' ta'biri hakkmda muhtelif mutalaat beyan buyurrnuslardir. Fakat zevk-i fakire gore, insan-i kamilin bilcumle esma-l husnaya mazhariyyetlerine isareten beyan buyurulan bir ta'birdir. Cenab-i Fir efendimiz dahi esma-i husna cem'iyyetine mazhariyyetleri hasebiyle bu ta'bi- ' ri kendilerine izafe buyurmuslardir. Ya'ni "Bilcumle esma-i husnaya mazhar olan insan-i karnil bu tecelliyatta istigrak sarhoslugu icinde bir hadisu't-tekyin olan cocugu gorunce, onda zahiri musahede edip, .J~I..,.J.) ~ .:r-ll~ ~ diye hitab eder. zira alern-i zahire yeni gelenler eski gelenleri teshir eder. Onun icin buyukler ku~uk cocuklann mertebesine tenezzul edip onlan terbiye ederler. Bu bahsin tafsili Fusiisu'l Hikem'de Fass-i musevi'dedir.

60. '13a' zan keruli na1t§Lnt viriin. eder; canantn fenzihinden dOlaYL yapar.

Ba'zan insan-i kamil canan-i hakiki olan Hakk't suret-i abdaniyye ile zuhurdan tenzih icin, kendi taayyun-i abdanisini viran edip kaldmr ve sifat-: Hak ile zahir olup, "Ene'l-Hak" ve .}L;. ~I \....}~ [Kendimi tesbih ederim, benim sarum ne buyuktur] ve..ol '.5r?- J ~ [Cubbemde Allah'tan gayrisi yoktur.] gibi sozler sayler ve bu surette kendinin kendiligi kalmaz. Mesela demir ateste kizdig; vakit onda demirlik sifan kalmaz, ates olur: ve demir 0 vakit "Ben atesirn" dese dogrudur. Bu hal, insan-i kamilin kendi naks-i abdanisinl viran edip, fiilen Hakk'i isbat etmesi ve Hakk'i Iibas-i abdiyyet ile zuhurdan tenzihidir. lira VUCUd-1 hakiki 0 mazhardan, abdiyyet libasmdan uryan olarak zahir olur. Nitekim Cenab-i Fir efendimiz Fihi Ma Fih'te buyururlar ki, "Ene'l-Hak" sozu azim tevazu'dur, "Ene'l-abd'' da'vasi buyuktur. lira bu da'vada hem Hakk'in



~

AHMED AVNl KONUK

ve hem de abdin vucudu iddW. edilmis olur. "Ene'l-Hak" da'vasmda ise abd kendi vucudunu nefyetmis olur. Muhakkiklar bu hale "ittihad" derler. Fakat bu hal dalmi degildir. Lira kuvvet-i beseriyye bu halin devamma takat getiremez. (S.a.v.) Efendimiz ..:..J) ill I t: J [Benim Allah ile bir vaktim vardir] hadis-i serifinde bu hale isaret buyurmuslardir. Huseyin b. Mansur Hallac hazretleri bu barikarun son derecede mustakr oldugundan, daima bu halde kalmak isterdi. Halbuki devanuna kuvve-i beseriyye tahammiil etmezdi. Bu sebeble 0 hazret munacatmda, ~ if Js- r->; ,:,1 ..J;;,,; r 'i -i r..iJ _,....ti ~ ..J;;,,; Y' 'i -i r..iJ _,....\; 41 ,_;i-\I .P -i ya'ni "Ya Rab, nasutiyyetimi senin lahutiyyetinde ifna ettirn: imdi lahfitiyyetinde olan nasutiyyetim hakkt lcin benim katlime sa'y edenlere rahmet edesin!" buyurmustur, Ve cenab-i Mevlana efendimizin bu makam-i ittlhada isareten cok sozleri vardir, Nitekim buyururlar:

dO _

..::,._."J.:S' .r" ~ J'. §' JS' r...L.:;. .s j::';" 01

"Ben tsmsmiyl« heikesin iizetine yemin ettigi sey oldum. "

61. 9iis goziiniin mezhebi j' liziil' dir; aklm gozii visiil i{,inde Siinnt' dir.

His gozii insan-i kamilin suret-i insaniyyesine ve zahirine nazar ettigt cihetle, "Hakk'm Insandan zuhuru ne demektir?" der ve ehl-i hakikat mezheb ve mesleginden aynlir, Binaenaleyh onun mezhebi l'tizal olur. Ve fakat ruhun sifan olan aklm gozu, yukanda lzah olunan makam-i ittihaddaki vlsal icinde ehl-i haklkatin musahedesini kabUl ettig! i~in Siinnl'dir. Lira Kitap ve Siinnet ru'yet-i Hakk'i isbat etmektedir. Ve visal zevki bir haldir: onu tadan inkar edemez. Tatmayan, zahir gozii ile bakar ve batm gozii kor oldugundan inkar eder. Nitekim Cenab-i P1r efendimiz buyururlar:

~ j ;_;')..L- .J):' J.I J.J..f A f ~ J~ ...L.:;. 01) r" d _r.:,. ~ Nazmen tercume.

"Hak secetden, ben, dedi tnekbiil-i alem oldu bu. Ger besetder: soylese korliikten inkar eyleme!"

62. ehl-i j'tiziil, hissin maskarastdtr; ?a?kmltktan kendisini Siinnr gosterir .



~

MESNEvt-l ~ERtF ~ERHl I III. ctrr • MESNEVI-2 •

Ya'ni Mu'tezile dedikleri taife, havass-i hamse-i zahirelerinin zebunu ve rnaglubu olduklan icin, ru'yet-i Hakk'i inkar ederler. Zlra onlar "ni'yet"i, insan zahlr gozu ile ayi ve gunesi gordugu gibi gorlir zannederler. Halbuki bu gorli~ alem-i surer ve kesafete aid bir gorli~tur. suretslz olan alern-i letafetl goren, aneak akil gozudur. Hiss-i zahirin maskarasi olanlar 0 kadar saskmdir ki, iclerinde Allah'in vucudunu bile inkar edenler vardrrt "Eger mevcud olaydi onu da gorur idik" derler. Halbuki kendi akillanm his gozuyle gorrnedikleri halde vucudunu tasdik ederler ve eger kendilerine "Senin aklm yoktur" dense kizarlar. lmdi bu hal saskmhk degil de nedir? Bununla beraber silk-i mustakim uzerinde olduklanm iddia ederler.

63. 9Ler kim ki hisde kaldt, 0 Jl!1,u'tezilt'dir; her ne kadar Siinni'yim derse, ciihilligindendir.

Hiss-i zahirin hukmu altmda zebun olan her bir kimse, Mu'tezile mezheblne salik olan kimselerdendir. Zira 0 kimse havass-i zahiresine maglubiyyeti hasebiyle ahval-i batmeyi ve ehl-i hakikatin musahede-i zevkiyyelerini munkirdir. Bu inkanyla beraber Sunnillk Iddiasmda bulunmasi cehaletindendir.

64. 9Ler kim hisden dt~anya pkft ise Siinni odur; gorii~ ehli, lall{ di olan akhn goziidiir.

Ya'nl Sunni ve Peygamber'e tabi olan 0 kimsedir ki, havass-i hamse-i zahiresinin te'slri altmda kalmaktan kurtulmustur. Boyle bir kimse, umur-i bannede cisim gozunu degtl, akil gozum; kullamr. Aklm gidi~i ve izi latiftlr. Binaenaleyh bu kimse musahede ehli ve kendisi akhn gozu olur ve eismin gozu olmaktan kurtulur.

65. €ger hayviin hissi ~iiht gore idi, imdi okiiz ve e§ek ~llah' t goriir idi!

Iy. .) .Jr.!j .)I~ ...r> f':' I; r s; ...r> (9 Y; f

66. €ger senin hiss-i hayviindan miiada, hevii haricinden ba~ka hissin olmaya idi;



~

AHMED AVNl KCNUK

67. jmdi bent ../fdem ne vakit miikerrem olur idi; hiss-i mii~terek sebebi ile ne vakil mahrem olurdu?

Ey salik, hayvanlar He musterek clan havass-i hamse-i zahirenden baska, heva-yi nefsani haricinden clan havass-i batmen olmasa idi, ~~I ;,. c."j ~~ (lsra, 17/50) ["Biz hakikaten insanoglunu san ve seref sahibi kildik"] ayet-i kerimeslndeki seref-i tavsif-i ilahiye nail olamaz idin, ve yalmz hayvan ile musterek clan hislerin ile kalrms olsa idin, esrar-i ilarnye mahrem olur mu idin?

68. Senin sfrretsiz ve sfrretli demekli{Jin, sen siireiien. gitmeksizin bahl geldi

"Na-musavver" He Hakk'm tenzihine ve "musavver" He Hakk'in tesbihine i~aret buyurulur. "suretren gitmek"ten murad, suver-i mahsuseyi idrak eden havass-i zahirenin hukmu altmdan ctkmaknr. ya'ni "Ey henuz havass-i hayvanisi galib clan salik, bu surer alernlndencikmadan Hakk'in tenzihinden veya tesbihinden bahsetmen banldir. ZIra tenzihin kavlidir, fiill ve hall degildir. <;iinkii sen esyadan Hakk'i tenzih ettigin vakit, Hak ile esyarun hududunu birbirinden ayirmis olursun. Ve tesbihin dahi, Hakk'i suretlerde mukayyed kilmaktan ibaret olur. Binaenaleyh ehl-i suretin tenzih ve tesbihden bahsetmesi banl oldu."

69. Sfrretsiz veya sfrretli onun oniindedir ki, 0 hep if,tir ve kabuktan dt~anya r-tkmt§ltr.

Hakk'm tenzih ve tesbih-i hakikisl, kabuk gibi clan suretten soyunup, hep iC; clan ve hakikat-t vucudu makam-i ittihadda zevken idrak eden insan-i kamile mahsustur: ve onun tenzihi, 59. beyt-i serifte lzah olundugu uzere qalidir. Bu iki beyt-i serifln yukanki ebyat-i serifeye siddet-i irtibatlan zahiroldugundan, vareste-i izahdrr.

70. eyer sen kor isen a'maya tekltf yoktur; ve eger degil isen, git ki sabtr siirfrrun anahtandtr.



~

,I

III.I........__

MESNEvt-l ~ERtF ~ERH11 Ill. cn.r • MESNEvt-2 •

Eger havass-I zahiren kalbinin gozune perde cekmis olmasi sebebiyle hakikat-i vucudu rnusahededen kor isen, ~;.. ~ \Ii ~ :;J (Nur, 24/61) [A'maya gucluk yoktur] ayet-i kerimesi mucibince a'maya teklif yoktur. Bu halde, mucmel olan iman-i gaybi ile iktifa et, ve sana bu halin icinde rnusahede-i hakikat teklifi calz degildir. Ve eger talib-i hakikat isen, git tarik-i Hakk'a siiluk edip, mucahede zorluklanna sabret! Zira sabir meserretin anahtandir, ya'ni sabir ile muradma erip sevinirsin.

71. Sabnn ilaet hem giiziin perclelerini yakar/ hem cle sadn §erh ecler.

Hak yolunun mucahedesinde sabretmek, kalb gozunun perdeleri olan havass-i zahire hukmunu kaldmr. Nitekim gunes dogdugu vakit yildizlann ziyalan gizlenir ki, buna Ilm-i nucumda "ihtirak" derler. Kalb gozu gunes gibi ve havass-i zahire dahi yildizlar gibidir. Kalb gozunun gunesl dogunca havassi yakar ve ayru zamanda sadra da genislfk verir. arnk ehl-i surer gibi alemin germ u serdinden ona sikmn ve darhk gelmez.

72. Eiiniil aynast piil ve safl oldufju vaki( sudan ve lopraktan harif nakt§lar giiriirsiin.

Ya'ni gonul aynasi, havass-i zahirenin sudan vetopraktan, ya'ni suver-t unsuriyyeden aldigr havanr ve hayalattan safi ve pak oldugu vakit, artik bu suver-i unsuriyye haricinde olarak alem-i melekutun suretlerini musahede edersin. Zira kalb fotograf canu gibidir: ona cismaniyyet alemlnin suretleri menkus olunca, alem-i melekutun nakislanru kabul etmez olur.

I • \Ai • -. .

J J' ~ J ._rAJ ~ ~

73. 9iem nak§t ve hem nakka§t/ clevletin fer$ini ve hem ferrii$tnt goriirsiin.

"Naks'tan murad, mulki ve melekuti olan suretlerdir. "Nakkas'fan murad, maa's-sifat ve'l-esma zat-i ilahiyyedir. "Fers" lugatta, feza-i vasi' ma'nasma da gelir. ~ J)\..q .slll ~\ r--\ 4l)..u\ JU; ya'ni "Devlet, ayniyle tedavul eden seyin ismidir." Binaenaleyh "fers-i devlet"ten murad, kendisinde nefes-i rahmani ile hllkat-i avalim tedavul eden feza-yi vasi' olur. "Ferras'tan murad, melaike-i klramdir ki, onlar sedene-i esmadir. suretler onlann hizmetleriyle zuhura gelir.



~

AHMED AVNI KCNUK

Ya'ni "Kalb gozu acilmca hem mulki ve melekuti clan suretleri gorursun ve hem de bu suretlerin nakkasi clan S1Iat ve esma-i ilahiyyeyi gorur ve cndan da musemma clan zat-i ilahiyyeyi musahede edersin: ve hem de "fers-i devlet" clan feza-yi vasl'i ve onlann ferras; clan melaike-i kirami gorursunl"

Nitekim, kalb gozli a\;1Im1~ olanlardan bir zat buyurur:

Feztida bir gece nagah nice sun '-i Huda gotdiun, Aald: dide-i bum, semekten ta sems gordiunt

74. 1Jaktaki benim yiirimin hayiiIi 9LaIt:1 geIdi; onun sureti but, ma'niist but-

§ikendir! .

Bu beyt-i serifte de cem'iyyet-i ma'na vardir. Birinci ma'na. "Yarin hayalinden murad, cami'-t cemi-i esma ve S1Iat clan zat-i uluhiyyettir. Ya'ni "Vaktakl bu hakayrki beyan ederken nakkas-i hakikinin, ya'ni camr-i cemi'-t S1Iat ve esma clan zat-i uluhiyyetin hayali araya girdi, nukus mahv oldu. Zira onun S1Iat ve esmasirun suretleri puttur: ve onlann ma'nasi ve musemmasi ve mevsufu clan zat-i uluhiyyet put kmcidtr."

lkinci ma'na "Cim" edad-i tesbih ve "Ham" Ibrahim (a.s.)m sifat-i aliyyesidir. Ya'ni "Naksi gorursunl dedigim vakit, cemi' -i esrna ve S1Iat-1 ilahiyyenin mazhan clan mursid-i kamilin hayal-i naksi Ham (a.s.) gibi geldi ve hayalimde ne kadar suver-i mun'akise varsa hepsini sildi supurdu. Zira onun suret-i beseriyyesi buyuk puttur: fakat ma'nasi, ne kadar kli\;lik putlar varsa hepsini kmcidir!" Bu ma'na, tarikatta muesses clan "rabita" usulune i~arettir. ·Zira hayal-i mursid, salikln kalbindeki hayalat-i masivanm izalesinde muessirdir.

75. )3e:u1iin' a §ukur ki, 0 ziihir oldugu vakit, onun hayiiIinde can kendi hayiiIini gordu!

Bu beyt-i serifte "fena-fi's-seyh" mertebesine isaret buyurulur. Salik mursidine clan rabitasmda meleke hasil edince, kendisini mursidin "ayn''i ve mursidini kendisinin aym gorur, 0 vech ile ki, mursidi ile kendi arasmda aynhk goremez. Ve fena-fi's-seyh mertebesinde rnursidinin kalbine nazil olan fuyuzat-i ilahiyye, kendi isti'dadi dairesinde salikin kalbine de akseder. Ve bu suretle mursidin hayalinde, salikin cam kendi hayalini gormus olur.



~

MESNEvt-1 ~ERtF ~ERHI / III. CILT • MESNEvt-2 •

76. Senin dergiihtntn topragt gonliimii cezbetti; toprak 0 kimsenin iizerine olsun k,il senin topraytfulan i'riiz etti.

"Dergah'tan murad, mursidin kalbidir. "Toprak'tan murad, cism-i unsurisidir. "Hak ber vey" matemden kinayedir. Ya'ni "Ey mursid-i kamil, suret-i cismaniyyen benim gonlumu cezbetti. Senin suret-i cismaniyyeni gorup kendi cis mine kiyasen, kendisini senden mustagni bilen kimse matem etsin!"

77. 'lJedim k,il eyer hen giizel isem ondan hunu kabal ederim; ve yoba r-irk,in yiizliiler hana giilerler!

Cenab-i Fir efendimiz, saliklere ta'limen kendi nefislerine donup buyururlar ki: "Ben kendi kendime dedim ki: Eger ben guzel isem, ya'ni ben ehl-i hidayetten isem, mursid-i kamilden bu incizabi kabul ederim. Aksi halde bana cirkin yuzluler, ya'ni ism-i Mudill'in mazhan alan seyatin-i ins ii cin gulerler; ya'ni ehl-i dalalete iltihak ettigim ictn a taife mesrur olup gulerler."

78. Ciire 0 olur kil kendime nazar edeyim; ve yoba miidemki hen e§egiml 0 hana giiler!

Hz. Fir nefs-i seriflerini salik menzilesine tenzil edip, yine onun lisamndan buyurururlar ki: "Mursid-i kamil ile alan munasebetimde evvela kendi banrurna nazar etmem ve bende bir incizab var rmdir, yok mudur bunu tedkik etmem lazimdir. Bger boyle bir incizab hissedersem, anlanm ki isti'dadirnda guzellik vardir. Aksi halde, mademki benim banmmda hayvan gibi hicbir duygu ve incizab olmadigi halde takliden huzur-i murside gidersem, a benim batmima nazar edip guler." Ankaravi'de "har-em" kelimesine, l.JJ.o..r masdanndan muzari' mutekellim sigasi ma'nasi verilmistir,

J~ ...,...-.) ~ )1

79. 0 cemildir I cemiili sevicidir; tau civiin hunak ihtiyan ne vakil intihiih eder? ill I J~~ I~ [Allah'm ahlakiyla ahlaklamruz] sirnna mazhar olan insan-i kamil cemildlr: ya'ni, Isrn-t Hadi'nin mazhandir ve cemali, ya'ni ism-i



~

!i

L

AHMED AVNl KONUK

Hadi'nin mazhanm sever. Zira kendi cinsindendir. Nitekim raze bir civan bunak bir ihtiyar kaduun kufUvu ve musahibl olur mu?

80. Biizel bir giizeli reker, bunu bil; \\ tayyibatii' t-tayyibtn" i onun iizerine oku! [81)

"Cins cinsine meyleder" kaideslnce, guzel guzeli ceker. Bu bir kaide-i

uI?Stm}),'~e~ir: EJerJ S~ ?U kaidenin .sihhatine kelam-i ilahiden delil istersen, .;..~ .:.>_mJ..JI) ~ .;..4.,kJI (Nur, 24/26) ya'ni "lyi kadmlar iyi erkekler icindir ve iyi. erkekler de fyi kadmlar icindir'' ayet-i kerimesini oku! Turkce'de bu kaidenin darb-i meseli, "tencere yuvarlandi, kapaguu buldu" sozudur.

81. Cihanda her §ey bir §eyi cezbetti; steak steagt ve soguk da sogugu rekti.

82. 'BattZ ktsmt battllan rekerler; biiktler de biiktlerden sarho§turlar.

"Bakiler'tden murad, banlm ziddi olan haknr. Ya'ni egrt egriyl ve dogru da dogruyu ceker, ve keza ehl-i hidayet ehl-i hidayeti ve ehl-i dalalet de ehl-i dalaleti ceker.

83. 9fiirtler muhakkak niirtleri cazibdirler; nflrtler de muhakkak nflrtlere tiilibdirler.

"Nariler'tden murad, ehl-t dalalet olan seyatin-i ins u cindir: ve "nuriler"den rnurad, ehl-i hidayet olan ins u melaikedir.

84. Boziinii kapadtgtn vakit seni stktnh basar; goziin aydtnltgt pencerenin aydtnltgtndan ne vakit sabreder?

Ru'yet aydmhknr ve adem-i ru'yet zulmettir. Binaenaleyh ru'yet kendi cinsinden olan aydmhgi ister. Bu sebeple, gozum; kapadigm vakit icini sikmn basar ve vazife-i ru'yeti ifa icin goz, pencereden girecek olan aydinhga kar~l sabredernez: 0 aydinhga bir an evvel nail olmak icin isti'cal eder.

MESNEVI-I ~ERIF ~ERHI / III. cn.r • MESNEVI-2 •

85. Soz kapadl{Jtn vakil senin ifin tzhrab vardtr; goziin pencerenin nurundan sabn yok!ur.

86. Senin tzttriibtn Jerhal giindiiziin niiruna vusul ifin, goziin nfirunu yekici olur.

Ya'ni gozunu kapadigm vakit, adem-i ru'yet zulmetinden dolayi kalbinde bir iznrab has II olur ve bu iznrab nur-i ru'yete bir an evvel vasil olmak icin sabirsizhk tevlid eder; "Aman derhal goziimi; acip etraf goreyimt" dersin.

87. €ger ar-tk goz sana gam verirs~, bit ki goniil goziinii bagladtn, ar-!

Alem-i surete acik olan gozunu muvakkaten kapadigm vakit sende iztirab has II olursa, ya alem-i hakikate karst daima kaparrus oldugun kalb gozun senin batmmda ne dereee iznrab tevlid edecegini tasavvur et! Binaenaleyh bu kalb gozunu act

88. Gnu kalbin iki goziiniin bt-ktyiis bir ziyii arayan !akaziist !am!

"Kalbin iki gozu'nden murad, ayn-i basiret ile ayn-i yakindir, Ayn-i basiret ilm-i yakindir: basar-i hissinin galatanru goren ancak bu gozdur. Ve ayn-i yak in Hakk'a hidayet eden nuranazar eder. Bu ayn-i yakine taalluk eden nur, hakkmda Hak Teala:~:;' ~)~.lJI ->~ (Nur, 24/35) ya'ni "Hak Teala nuruna diledigi kimseyi lrsad eder" buyurur; Bu nur, nur-i yakindir. Ayn-i basirete taalluk eden nur hakkmda dahi, "! 0_;';':; 1~;;Jj ~ (Hadid, 57/28) ya'ni "Sizin icin bir nur yapn ki, siz onunla yurursunuz" buyurur. su da ilm-i yakindir.

lmdi, basar-i basiretin nuru olan ilm-i yakin, ayn-i yakinin nuru olan nur-ryakine muttasil oldugu vakit, ins an sernavat ve arzm melekutunu, ya'ni bevanmru rnuayene ve musahede eder. Hak 'l'eala'nm kesfini rnurad eyledigi mikdar hakayik-i esyaya ve a'yan-i sabiteye nazar edip, halaik hakkmda sirr-i kaderin nasil hukmettlgini ayn-i yakin ile gorur. lste beyt-i serifte, "kalbin iki gozumm aradigi bi-kiyas ziya" bu nurlardir, Ve kalbin bu iki gozu payidardir: cis min iki gozt; gibi fani ve sebatsiz degildir .



~

AHMED AVNI KaNUK

89. :fi1iidemki sebiits~z oIan 0 iki niirun Jiriib sana gam getirdi, gozlerini adsn,

90. 0 halde, piiyidiir oIan 0 iki niirun Jiriib da gam getirir, muhakkak onu mu[89) hiiJaza el!

Ya'ni "Mademki fani alan ziya-yi sems He cismin iki gozundeki nur-i ru'yet munkati' oldugu vakit icin sikihp hemen gozlerini aciyorsun: a halde payidar ve daim alan kalbin basiret ve yakin gozleri kapah olup da onlara rnahsus alan nurlardan rnahrumiyyet rfiha tzttrab vermez mi? oyle olunca, bu gozleri acmaga bak!"

91. Vaktaki 0 beni da'vet eder, ben nazar ederim: Cezbe liiy~k m~ytm, veyii bed-

peyker miyim? .

Ankaravi hazretleri "a" zamirlni ve "da'vet"i, Hakk'a raci' gostermistir.

Fakat bu beyt-i serifin 74 ve 75 inci beyitler ile irtibanna nazaran, bu da'vet halife-i Hak alan mursid-i kamile raci' olmak daha zevk-aver gcrultu. Ya'ni "Mursid-! kamil beni dergahma da'vet ediyor: fakat da'vete icabetten evvel bir kerre benim kendi MUmma nazar etmem lazimdir. Batimmda tarik-i Hakk'a ciddi ve hakiki bir incizab var rmdir: yoksa banrum masiva muhabbeti ile mi daludur? Ve benim bu da'vete icabetim alakat-i masivadan kurtulmak niyeti olmadigr halde, mahza dervislik bir moda hukrnunde oldugu icin mi vaki' oluyor?"

Bu beyt-i serif tarik-i Hakk'a suluk edecek olanlara tenbihtir: ve bu sozleri, uslub-i hakimane uzere kendi nefs-i seriflerine hitaben beyan buyururlar.

92. Eyer bir lalif r-irkini arkasma r-ekerse, 0 onunIa islihzii olur.

Ya'ni bir guzelin bir cirkini pesine takrnasi, 0 guzelin 0 cirkin ile istihza etmesi ve eglenmesi olur. Bunun gibi Mum latif ve guzel olan insan-i kamllin, Mum sifat-i nefsaniyye ile mulevves ve cirkin olan bir kimseyi arkasma takmasi onunla istihza mahiyetinde bir sey olur.



~

MESNEVI-l $ERIF $ERHl / III. cn.r • MESNEVI-2 •

93. 0Ilcabii kendi yiiziimii ne vakit yiirebilirim; acabii ne renyim vardtr, yiindiiz yibi miyim, yiihut yece yibi miyim?

Ya'ni nihurnun suret-i misaliyyesini ne vakit gorebilirim. bakalim ruhumun yuzu ak nudir, kara nudir?

94. :Kendi cdnunui nak~tm {:ok istedim; benim. nak§tm hi{;bir kimseden yiiriinmedi.

Bu beyt-i serifl dahi cenab-i Fir uslub-i hakimane uzere kendi nefislerine Izafeten tarik-i Hak taliblerine beyan buyururlar. "Camn naksi''ndan murad, onun suret-i misaliyyesidlr. ya'ni "Cammm suret-i misaliyyesini musahede etmeyi cok istedim ve sunun bunun mec1isine devam ettim: ne tarik-i Istidlal ile akilda ve ne de alem-i hayalde onlann hicbirisinin delaletiyle musahede edemedim. Ya'ni mesayih-i rusumun hicbirisinden faide gormediml"

.::..-.? J ~ ~ ~ f' ..ul..l! \.i ~ -*' jI ~I _;>-I ~

95. 9V"ihiiyet dedim ki, ayna ne ~indir? 9ier bir kimse ne ~ey ve kim oldugunu bilmek ~indir.

"Ayna"dan rnurad, halife-i Hak olan mursid-i kamildir. Nitekim atideki beyitte izah buyurulur.

96. 'lJemir ayna postlar i{:indir; simii-yt camn aynast agtr bahiihdtr.

"Ma'deni ayna"dan murad, eski zamanlarda ma'dene eila vermek suretiyle yapilan aynadir. Zamarumizda ma'lum oldugu uzere boyle aynalar musta'mel degildir, sirh eamlardan ma'muldur, Boyle aynalar aneak cismin suretini gorrnek tclndir. Fakat ruhun suret-i misaliyyesini gosterecek olan ayna gayer bahahdir, vucudu nadir olan ins an-t kamildir. Gerci rnesayih-i tarikat coktur, fakat salike ruhun suret-i misaliyyesini gosterecek olan insan-i karnil iksir gibi nadir ve mahfidir.

97. Ciimn aynast ancak yiirin yiiziidiir; 0 yiirin yiizii ki, 0 diyiirdan ola!



~

AHMED AVNI KONUK

"Yar'dan murad, tarik-i Hakk'm mursididir. "0 diyar''dan murad vucud-i mevhumundan fani ve vucud-i Hakkani ile baki olmaknr. Ya'ni "Canm suret-i misaliyyesi Icin yegane ayna, ancak kendisinden fani ve Hak ile bakl olan mursid-! kamildir: 94 numarali beyitte isaret olunan mesayih-i rusum degildir. Nitekim Hz. Fir efendimiz Divan-l Kebir'lerinde soyle buyururlar:

.A:J\., ....-:........ ~' ~ J::... ~

•• .) J)

~)~J)o.:.;..1 ~ .I. ~f- 4.J> d~

d~ ..::..,.... )~) ~ f- j ~lt ..L.=>- • 1,.1..u1 w\1 . \

• Y if" .:.;..

"Onlar ki; "Elestii bi-tebblkiim" (A'rat; 71172) [Ben sizin Rabbiniz degil miyim] hitabma meitiui kelmisletdu: "Elesti: bi-tsbbikiun" ahdinden beri dahi sethostutler. Derd ve lztlrab menzilinde ayakJan baglamp, can vermek ir;in el ar;ml§lardlr. KendiJerinden fani ve dost-i hakiki alan Hak ile biikiditlet; bu eclbdir ki, hem yakturlar ve hem de vetdulsi! lste ebl-i tevbid alan ancak bu taiiedii; miitebakisi hep kendilerine teptadulett"

lmdi, salik ancak boyle bir mursidin terbiyesi ile tamamen muradma nail olabilir. Ankaravi hazretleri serhlerinde buyururlar ki: "Bu kamil, bahr-i muhit-i esrar ve fezalldir: ve sair mesayih buna nisbetle nehirler ve cedveller gi~i~ir. Nehirler gibi olanlardan i~ bitmez ve salik onlardan murad-i kWH bulamaz."

98. '13u talebden dolayt kale senin mahallene eri§ti; derd V11eryem'i hurma dihine {:eku.

Cenab-i Fir efendimiz bu beyt-i serif zat-i latiflerine izafe ederek, kendilerine Intisab eden muridlerin lisanmdan buyururlar. Burada rmtrsid-i kamil, meyve veren hurma agacma ve salik, lsa (a.s.)r dogurmak icin agnsi tutan Hz. Meryem'e tesbih buyurulmustur. Zi:ra tsa (a.s.) Ruhullah'tlr ve Hz. Meryem'in agnsi da bu Ruhullah'l dogurmak icin idi. Salikin vucudu dahi kendi ruhunu hamil olan Hz. Meryem gibidir. Onda ruhun dogmak iznrabi hasil olunca, Cenab-i Meryem'in hurma agacuun dibine glttigi gibi, 0 da mursid-i kamilin dergahma kosar. Ya'ni "Ey mursid-i kamil, ruhumun



~

MESNEVI-l ~ERtF ~ERH1/1I1. C1LT • MESNEVI-2 •

suret-i misallyyesini dogurup, onu musahede etmek talebinden dolayi, Cenab-i Meryem'in Hz. lsa (a.s.u dogurmak agnsi tuttugu vakit hurma agaCl dibine kostugu gibi, bu kale dahi senin dergah-i serifine kostu!" Salik kendi lradeslni mtirsidinin iradesine tabt kilacagi icin, "kale" ta'biri isti'mal buyurulmustur.

~ ~...I.!~ J j:- ~...I.!~\j J~ J. I ..l!. ~...I.!~ I) r-b W f; y ~~...I.!~

99. 'Uaktab senin giiziin benim kal1ime giiz olda, ba giirmemi§ DIan kal1 giize gark olda!

Bu beyt-i serifte de "fena-fi's-seyh'' mertebesine i~aret buyurulur. Buna dair olan izahat 75 numarah beyitte gecti. Ya'ni "Vakraki ben senin muhabbetinde mustagrak olmak ve irademi senin iradene tabl' kilmak sureriyle sen oldum, senin goziin benim kalbimin gozi; oldu. Evvelce kapah olan kalbimin ayn-i basireti He ayn-i yakini acildi, alern-i mulk ve melekutu layik; vech He musahede eder oldu." "Ayn-i basiret" He "ayn-i yakin" hakkindaki izahat dahi 88 numarah beyitte gecti.

100. ebed'i iiy'ine-i kiill'i seni giirdiim; senin giiziiniin ifinde ben kendi nak§LmL

[100] d

giir iim.

Ma'lum olsun ki, ilm-l ilahide sabit olan "sey'In sey'iyyeti ebedidir. Ruh, misal, sehadet, berzah, ba's ve hasr ve mizan ve a'raf ve cismani cermet ve cehennem rnevnnlannda ve onlann zevalinden sonra devr-i hilkatin lla-mala-nihaye tsnnafmda suver-i muhtelife libaslanyla zahir olur. Gerek cem'iyyet-i esmaiyyeye mazhar olan ins an-i kamilin ve gerek onun muridlerinin a'yan-i sabiteleri dahi ebedidir: ve her insan-i MmH kendi tevabitntn imanudir: ve "hakikat-i muhammediyye" ise cumlesinin irnanudir. Binaenaleyh insan-i MmH kendisinin muntesibi olan bir murid i~in bir ayine-i kiillidir ve "hakikat-i muharnmediyye'' ise ayine-i kullu'l-kulldur.

tmdi, muridin fena-fi's-seyh mertebesinde ayn-i basireti ile ayn-i yakini a~lldlgl vakit, seyhinin batm gozunde kendi naksiru musahede eder. Ve mertebeden terakki edip fena-fi'r-resul mertebesinde de bu naksiru hakikat-i muhammediyye aynasinda musahede eder. Nitekim his gozlerinde de bu hale isaret vardir. lki kimse birbirinin gozbebegtne nazar ettikde yekdigerinin suret-i dsrnaniyyesinin hayalini musahede ederler.



~

AHMED AVN! KONUK

~~ ~)) 01) ~)~)~ ~~ if I) ~y>- f"-\ ~

101. 'Dedim: \\f){ihayet ben lteniLimi buldum; ben onun ilti goziiniLe aftlt yol buliLum"

Ben fena-fi's-seyh mertebesinde kendimi seyhin "ayn"i olmus gorunce, onun kalbine vasil olan nurdan hisseyab olup kendi hakikatimin ilm-i ilahide sabit olmus bir ismin naksi oldugunu anladun. Ve onun ayn-i basireti ile ayn-l yakini vasitasiyla Hakk'a giden yolu vazih ve acik olarak buldum.

JI.,L, ~ . Jl>-·I 1 ~ . ul~ J\;, ..::.....J Jl>-_. Jfs'" ,.....Ja) d

.j> -))j> \"

102. Ylgah 01, benim vehmim Iti senin hayalindir, kendi ziiiuu. kendi hayalinden bil!

Vehmim dedi ki, "Mursidin ayine-i kalbinde musahede ettigin sey, senin lead etmis oldugun bir hayaldir: kendi zanrun musahedesini hayalinden dogmus bir sey bil ve onu hakikat zannetme!"

1 03. '13enin nalt§tm ittihaiLiLa, \\'13en senim, sen bensin" diye senin goziiniLen saiLa verdi.

Kuvve-i vahimemim bu idlaline cevaben. "Ey mursidim, benim naksim, "Makam-i ittihadda sen benim, ben de sensin!" diye senin gozunden bagirdi. Zira hakayik-t esya olan a'yan-i sabite her ne kadar ilmen yekdigerinden ayn iseler de, VUCUd-l haricide Iibas-i gayriyyet ile zahir olmadiklanndan, alem-i kevne nazaran ittihad icindedlrler ve onlann temayuz ve tegayyuru akhn i'tibandir, Zira bu mertebe, Hakk'm kendi zatma, kendi zan ile, kendi zannda tecellisindcn ibarettir."

1 04. 2ira bi-zeval DIan {:e§m -i miinir i{:iniLe, hayal halwytlttan ne vakil yol bulur?

Ebedi olan insan-i kamilin cesrn-i rnunir-i kalbi hakayik-i esyaya nazirdir.

Zira 17 numarah beyitte lzah olundugu uzere, insan-i kamil, Hak icin gozbebegi menzilesindedir ve onun gozune hayalat-i kevniyye, intiba' eden hakayik-i esyadan dolayi asla yol bulamaz. Nitekim his gozU bir seyin musahedesinde mustagrak iken, ona diger seylerin sureti intiba' edemez .



~

MESNEVi-1 ~ERiF ~ERHI / III. CILT • MESNEVi-2 •

105. Eyer sen benim fJayrimin fJozii ifirule kendi nak$tm fJoriir is en, ana bir 1w.yal ve merdfid bil!

Bu soz insan-i kamil tarafmdan salikedir. Ya'ni "Ey salik, eger sen kendi naksiru benim gayrimin, ya'ni insan-i kamilin gayrinin gozti icinde gorur ve nazar-l aklin ile saadetine veya sekavetine hukrnedersen, onu bir hayal ve merdud bir hukum bill"

Nitekim bu ma'nayi cenab-i Fir efendimiz bir gazellerinde nefs-i seriflerine atfen beyan buyururlar:

"Bana bak, eger benim gayrim olan her kime nazar edersen, muhskkakdir ki Hekk'ui niuutidsn bl-hebetsinl"

106. 2ira ki yaklak siirmesini ~ker; biideyi $eytiimn lasvlrinden uuuu,

Zira benim gayrim cesm-i ma'nevisine yokluk surmeslni ceker. Ya'ni onun gozunde ademden ibaret olan suver-i kevniyye hayalan menkustur ve masiva-yi Hak olan bu hayalat onun gozune mun'akis olup kalrmsnr. Ask sarabiru seytarun tasvirinden icmektedir.

Ma'lurn olsun ki, "seytan" 0~ / ~ masdanndan mustaknr, ve ma'nasi bu'd ve uzakhknr, Suver-i kevniyye zat-i Hakk'a nazaran esfel-i safllindlr vegayet baiddir. Binaenaleyh vehm-i gayriyyet bu alern-i kevnde siddetle hukum-fermadir, ve bu alem seytan-i vehmin taht-l saltanandir. Bu sebeble Hak Teala lblis hakkmda .:r.:U1 i';. JI .?J ~ 01~ (Sad, 38/38) ya'ni "Benim la'netim senin uzerine yevm-i dine kadardir" buyurur. Ve "yevm-i din" alem-i tabiatm zail oldugu kiyamet gunudur, ve "la'n" tard ve teb'id ma'nasmadir. Ya'ni "Ey lblis, senin hukmun tabiatm ahkarm zail oluncaya kadardir. Ondan soma alem-i hayal kalkar ve alem-i hakikat inki§af eder ve artik bu'd kalmaz" demektir. Bu ma'naya binaen cenab-i Fir efendimiz suver-i kevniyyeye "tasvir-i seytan" ta'bir buyurmuslardir,

lmdi, kamil olmayan insanlann kalb gozleri hayalat-: kevniyye ile doludur ve muhabbet sarabiru bu tasvir-i seytandan icerler.



~

AHMED AVNl KONUK

107. Onlarm gozlerihayal ve adem hanesidir; §iibhesiz yoldan var goriir.

lnsan-i nakislann gozleri hayalattan ve hal ve sanlan ademden ibaret olan suver-i kevniyyenin nukusu ile doludur. Bu sebeble, hakikatte yok olan bu suretleri var gorurler. Gerek kendilerinin ve gerek muhltlerinln enaniyyetlerinde mustagrak olurlar. Senin onlarda gorecegin seyler de hep bu hayallerdir.

108. J\1ademki benim goziim 2iilcelaI'den siirme gordii, hayal hanesi degil, viidid hanesidir.

lnsan-i kamil makarrnndan cenab-i Pir efendimiz buyururlar ki: "Benim kalbimin gozil, Zillcelal olan vucud-i hakiki surmesini cekti, arnk 0 goze hayal ve yokluk aksedernez: 0 hakikatin ve varhgm ma'kesidir."

109. Senin goziiniin oniinde bir bI old~, senin hayalinde bir gevher yiin gibi olur.

"K1I"dan murad, gayriyyet ve yabancihknr. "Gevher"den murad, insan-i kamildir. "Yun'den murad, lnsan-i nakisnr. Ya'ni "Ey zahir-bin olan kimse, senin kalbinin gozu, insan-i kamili Hak'tan ayn ve her vech ile onun gayn gordukce, senin hayalinde bir insan-i kamil, yun gibi mebzfil ve kiymetslz olan sair insan-i nakislar gibi olur."

Nitekim cenab-i Pir efendimiz bir gazellerinde soyle buyururlar:

"Ey evliyii-yt Hekk': Hak'tan ayn ssyttus alan kimse, eger evliyey« hiisn-i zann etsen ne olur?

Ve keza bu Mesnevi-,-j ~eriflerinde de soyle buyururlar:

~JI)~):;~JI Nazmen tercume.

"Oturmak isteyen nezd-i Hudii'da Otursun a huziu-t evliyada"



~

MESNEVI-I ~ERIF ~ERHI / III. CILT .• MESNEVI-2 •

110. ]iinii cevherden a vakil uuursui ki, kendi hayalinden iamiimeti gef£sin. [110)

Nakisl kamilden, ancak kendi mizan-i hayalini kullanmaktan tamamen vazgectigin vakit tamyabilirsin. Zira senin mizan-i hayalin ve terazu-yi kiyasin, sac ve sakal ve kilik ve kiyafet ve evza' ve harekat-i zahiriyye vezn etrnekle mesguldur. Onunla ma'na vezn olunarnazl

W '11 .~. ·1...IJl;

d·) .I. Y,_s .

111. Ey gevheri uuuuat), bir hikaye dinle; ta ki sen ayam byaslan bilesin!

Ey salik-i fatin, sana atideki hikayeyi beyan edeyirn de dinle ve bu hikayeden ibret ahp, ayanen musahede olunan sey ile, kiyasen bilinen seyin rnahiyetleri nazarmda inkisaf etsin.

o sahsm Orner (r.a.) zamamnda hayali hilal zannetrnesi

112. ..9lhd -i Orner' de oruc ayt oldu; a cemiiai bir dagm ba§ma ko§fular.

Orner (r.a.) efendirnizin zaman-i hilafetlerinde ramazan oldu: bir cemaat acele dag basma ciktilar.

113. 'fa ki ramaziinui hilalini fal tUlalar; a biri dedi ki: "Ey Omer, i§te hilal!"

Hilal-i ramazaru tebrik icin dag basma cikanlardan birisi, "Ey Hz. Orner, lste hilali ben goruyorum" dedi.

~~ y Jl::> jI ..... ~ " ~ ~~ I) ..... 0L ..... .I J. ~ 0y;

114. rvaktaki Orner gokyiiziinde ayt gormedi, dedi ki: "'13u ay senin hayalinden whir oldu .



~

----------_._---

AHMED AVN! KONUK

115. rue yoba hen eJlaki daha ziyiide goriiciiyiim; hilal-i piiki n4;in gormiiyorum?

Hz. Orner 0 kirnseye dedi ki: "Benirn gozum daha keskin ve eflaki daha iyi goruyorum ve havada bulut yok, buluttan pak olan hilali nicin gormuyorum?

116. (9iz. Gmer) dedi ki: "Elini tslat ve ka§tna siir; sen ondan sonra hilal iaraftna hak!"

117. 1}aktaki 0 ka§tnt tslattt, ayt gormedi: "Ey §iih, ay giiih oldu!" dedi.

Hilale bakan kirnse ihtiyar bir zat idi ve kaslanrun killan pek ziyade uzamis ve bir kil egrillp gozunun ustune sarkrrns idi. semaya bakngi vakit,· 0 sarkrrns olan egri kilt hilal suretinde musahede ediyordu. Elini islanp kaslannm kihru duzeltince, 0 sarkan kil da duzellp hayal-i hilal zail oldu.

118. 'l>edi: "Evet ka§ bIt zann oldu; senin taraftna yaydan hir ok dii§iirdii."

Hz. Orner buyurdu ki: "Evet, kasirun kih zan tevlid etti: 0 zan ve vehirn yayt senin tarafma bir hayal oku dusurdu."

119. 1}aktaki hir e{Jri bl onun yolunu vurdu, iibhet "..9lyt gordii" da'viist ile laf vurdu.

"Rah zeden" "yoldan ahkoyrnak ve idlal etmek" ma'nasmadir. "Laf zeden" "ogunmek'' demektir. Ya'ni "Vaktaki 0 kimseyi bir kilm egrilmesi sasirtn ve akibet 0 kirnse, "AYI gordum" da'vasiyla ve gozunun keskinllgini beyan ile ogundii."

120. [120]

~ y. .) ~ ..l..!. :? '.: ... "7- \ 4.J> .) ~ ~ y. .»)~ f s:.a~ A .) ~ :? <.S Y

1}aktaki e{Jri bI felegin hicaln oIdu, senin hiitiin ecziin e{Jri olunca nastl oIur?

AHMED AVNl KONUK

Ya'ni "Ey Hak yolunun saliki, git, fikirleri ve amelleri ve suretleri ile Hakk'i setr edenlere karst sedid davrananlardan 01 ve senin meslegine yabancr olanlann muhabbetleri ve dostluklan uzerine toprak sac ve onlann sohbet ve muhabbetinden kacl"

125. .Y1.gyiinn ba~t iizeritie kt1J,f gihi 01; sakm ti1ki1ik eime, arslatv 01!

"Ruhah-hazi" te'min-i menafl' icin mudaheneden ve yaltaklanmaktan kinayedir. Ya'ni "Tarik-i Hakk'a kemal-i hulus ile suluk et ve nazanndan agyan kaldirmak hususunda arslan gibi seci' ol!"

~ 01 L -·1 u _G. • \; ) -y) JO)

126. 'eii ki dostlar gayretlerinden dolayt senden munkah' olmasmlar; zt:rii ki 0 dikenler bu gulun du§mamdtrlar.

"Dostlar"dan murad, tarik-i Hakk'm rehberi olan lnsan-i kamildir. "Dikenler"den murad, ehl-i zahirdir. "Giil"den murad, keza ehl-i bann olan insan-i kamildir, Ya'ni, ehl-i zahir ehl-i batmm dusmarudir, Ey salik, sen onlann dusmanlanyla dost olursan, elbet seni terkederler!

127. '13uhilr gihi kurtlara iite§ vur; zt:rii 0 kurtlar )3ilsuf' un du§mamdtrlar.

"Sipend" tutsu ve buhur ma'nasmadir. Ziileyha Hz. Yusuf'u meclisine da'vet edecegi vakit buhurlar yakarak ta'ziz ederdi. "Kurtlar"dan murad, yirncr olan ehl-i nefs ve ehl-i zahirdir. "Yusufdan murad, cemal-i banni sahibi olan insan-i kamildir. Ya'ni "Ey salik, Zuleyha, cernaline rneftun oldugu Hz. Yusuf'u meclisine da'vet ettigi vakit, onu ta'ziz tcm nasil atese buhur atar idiyse, sen de YUSUf-l ma'nevi olan insan-i kamili ta'ziz icin ehl-i nefsin uzerine gazab ve siddet atesini dokl Lira onlar insan-i kamilin dusmarudirlar."

128. Jl1uteyakktz 01, jblt:s, ~eytiin-t lat:n soz ile seni aldatmak iyin, sana "baba-cam der!

Ey salik, lblis, huzur-i ilahiden matrud olan seytan, senin batmma Iatif gibi gorunen havannilka eder ve senin batm kulagma bi-harf u savt olan latif



~

MESNEVI-1 $ERIF $ERHI / III. cn.r • MESNEVI-2 •

Nazar-i hissi onundeki bir kil felege perde ve hicab olursa, ya senin vucudunda olan egn fikirler ve dusunceler senin nazar-l aklini nasil sasutacagmi bundan kiyas et!

0\::....\ 01j )) ,.:........1) ..sl J5-...r" 0\::",,1) jl I) ulj':"1 J ,.:........1)

121. €c:Uint dogrulardan dogrult; ey dogra gidici, 0 iisitiindan ha§ r,;ekme!

Vucudunun cuz'lerinden olan efkar ve a'malindeki egrilikleri, dogrulan ya'ni insan-l kamilleri numune ittihaz ederek dogrult! Ey dogru gidici olan Hak yolunun saliki, 0 dogrulann kapi esiginden bas cekrne ve onlara karst serkes olma!

122. rreriiztyi de teriizt dogru yaptt; yine teriiztyi teriizt noksiin yapft.

Bu halin zahirde de misali vardir. Nitekim terazinin dogru tamp tartmadignu anlamak icin, dogrulugu sabit olan bir terazi ile tecrube ve ayar ederler. Eger elindeki teraziyi ayar etmek icin eksik tartan bir terazl He tecrube ve ayar edersen, 0 elindeki terazi de onun gibi egri olur.

123. 9ier kim dogru olmayanlar ile hem-dirhem oldu, noksanhga dii§lii ve onun akh ~a~bn oldu.

Her kim efkan ve a'mali egn olan kimselere refik ve musahib oldu ise, efkannda ve a'malinde noksanhga dusn; ve onun akh saskm bir hale gelip muhakernesi bozuk oldu.

124. Bit, \\::KiiHiir iizeruie e§iddii'" 01; agyiinn dostlugu iizeruie toprak sar!

Bu beyt-i serifte, sure-i Feth'de olan $U ayet-i kerirneye isaret buyurulur:

0"""",.1",,.,.1 f>.I"" ,.1$ .. ) , It ... /I) 1"..,$ ... .1

~ ~l...>.) .)us:JI Js- ~I~I ..:r-.iJI).ill1 J."......) ..L..-. (Feth, 48/29) Ya'ni "Muhammed

Allah'm, resuludur: fman edenler ve onunla beraber olanlar kaftrlere karst sediddtr, kendi aralannda ise merhametlidirler." Cenab-i Fir efendimiz "kuffar" ta'birini, Hakk'i setr edenlere ta'mimen tefsir buyururlar. lira onlann cumlesi agyar ve Hakk'm maslvasidir. "Agyar" ta'birinde, dinde ve lmanda ve amelde nakis olan insanlar ile diger bilcumle e$ya dahildir.



~

I

L

MESNEVI-l ;;ERIF ;;ERHI / III. CILT • MESNEVI-2 •

sozleriyle ruy-i Hak'tan gorunerek seni aldatmaga cabalar, ve mesela insan-i kamile muntesib ve musahib olan kimseye der ki: "Ey baba-cam gibi aziz olan kimse, sen hur bir ins an iken, kendin gibi bir adamm iradesine tabi' olup esir olman UiYIk midir? Sen zeki ve faun ve alim ve mutefennin bir adamsm. Hakk'a vasil olmak istersen, iste sana Kur'an-i Kerim kaf degil midir? Sunun bunun esiri olmak senin dirayet ve fetanetine yakistr rm? Nefsini Hak Teala'run mubah kildigr niam ve huzuzattan nlcin men' ediyorsun? Nihayet birtakirn indi riyazat ve mucahedat ile vucudunu zaif dusurup, a'mal-i ser'iyyeyi de iffidan aciz kalacaksm!" Velhasil, lblis'in her simf insana ilka edecegi havannn enva'i coktur. Bu kadan numune olarak iract olundu.

~.J'..:...\.. C) ~ 0111) I.S'"~\ ~.J' ..:...~~ ~ ~ ~I

129. '13oyle telbfsi babana da yaph; bu siyah-ruh s{dem'i mat eUi!

"Siyeh-ruh" ta'birinde cinas vaki' olmustur. Bir rna'nasi "kara yilzlil" demektir. Diger rna'nasi da satranc oyununda rnusta'rnel sekillerden "ruh" tesmiye olunan seklin siyah renkli olamdir. Zira bu oyunda musta'mel sekillerin birisi siyah ve digeri beyaz renklidirler ve her bir renk iki oyuncudan birine mahsustur. "Mat", maglub ma'nasina olarak aym oyunda musta'mel bir isnlahnr, Ya'ni, "0 lblis, baban olan Hz. Adem'e de secere-i menhiyyenin ekli icin boylece bir telbis yaprms idi ve bu telbis He Adem'i secere-i menhiyyeye takrib edip, vech-i ruhu muzlim olan 0 lblis ve 0 siyah-ruh, Hz. Adem'i maglub ve mat etti."

130. Satrany oyunu iizerinde bu karga s:;evik.tir; sen yanm uyk.ulu goz ile oyu[130] na bak.ma!

Bu beyt-i serifte, hayat-i sun satranc tahtasma, ve beser ile lblis satranc oyunculanna tesbih buyurulrnustur. "Karga"dan murad lblis'tir. Vech-i sebeh; karga sadasi cirkin oldugu gibi, ilkaat-i lblis'in dahi cirkin olrnasidir. Ya'ni "~atran~ tahtasi gibi olan bu hayat-i sun uzerinde karga gibi cirkin cirkin oren lblis cevik bir oyuncudur. Ey salik, bu oyunda gayer rnuteyakkiz oll"

~ 0y;- ~~)~ ~~.s- l.,S""""!...lib lA~ 01j) ....s::.;lj

131. 2fra r-ok. Jerzfn-bendler bilir; oyle k.i, bir r-Op gibi bogazwda tabltr .



~

AHMED AVNI KONUK

"Ferzin", satranc oyununda musta'mel sekillerden birisinin adidir ve "§ah" tesmiye olunan seklin veziri makammdadir. "Ferzln-bendler", ferzinin harekatma manl' olup yolunu kapamak oyunudur. Burada, salikin Hakk'a giden yolunu kapamak hileleri murad buyurulur. Ya'ni "lblis beni Adem'in Hakk'a vusul yolunu kapamak icin cok hileler bilir ve nihayet salikin ma'neVI bogazinda onun hileleri bir cop gibi talahr, fuyuzat-: ilahiyye 0 rna'nevi bogazdan gecmez olur."

132. Onun ~pu senelerce bogaula kahr; 0 s;op nedir? Ciih ve mallann muhabbetidir .

. Hz. Pir efendimiz Fihi Ma Fih'lerinde buyururlar ki: "Hak Teala Fir'avn'a cok omur verdi ve mulk ve padisahhk ve cemi' -i muradanru Ihsan eyledi. Bunlann cumlesi onu Hz. Hak'tan teb'id eyleyen hicab idi. Hakk'i zikretmemesi icin muradsizhk ve bas agnsi vermedi; ve ona, "Arzulanna mesgul 01 ve bizi yad etmel" dedi."

~ jib j ...L,;,~ o~ J. Ij ~j OJ ~ A)~ .::J\.. ~ J. .f

133. '13ir htlekar du§man senin mahm goturiirse, bir rehzen bir rehzeni goturmiis olur.

Ya'ni surer yolunu kesen bir saki, senin Hakk'a giden ma'nevi yolunu kesen mahru gasb eder veya calarsa, bir yol kesen, bir yol keseni goturmus ve binnetice iyilik etmis olur.

Bir yilan tutucunun diger yilan tutucudan ytlan calmasi

134. '13ir htrstzak bir ytlan tutucudan ytlam goturdu; ahmakhktan onu gantmet saydt.



~

MESNEvt-l ~ERtF ssnat z rn. cn.r • MESNEvt-2 •

135. 0 ytIan tulucu. ytIamn sokmastndan kurtuldu; ytIan 0 htrstzt inleye inleye oldiirdii.

Hindistan'da ve Arabistan'da yilanlan tutup terbiye eden ve onlan diidiik cahp raks ettiren ba'zi kimseler vardir ki, onlara "mar-gir" derler. Bunlardan ba'zilan tuttuklan yilanlann sokmasmdan miiteessiren olurler. Bu kissada, bu suufin ahvaline tsaret buyurulur. Ya'ni "Margirden. bir hirsiz tuttugu yrlam caldi ve yilan elinden gitmekle onun sokmasindan kurtuldu. Halbuki 0 cahnan yilan 0 lursizi sokup zehirledi ve onu inleye inleye oldurdu."

136.

. !..:;;.:..~ . -.)..lI~ • ~ L.

u ·U'· U'.r.)

]tlan luiucu. onu gordii, ha'deha onu lamdt; dedi b: "'l3enim ytIamm onu candan hiill bldt. /I

"Perdaht'' burada "hall kildi" ma'nasmadir.

137. "<])uada henim carum ondan isl.erdi b, onu hulaytm ve ytlam ondan ala-

/I

ytm.

"Cenab-i Hakk'a dua ederken benim hirsizdan carurmn rnatlubu, ancak onu bulmak ve caldig; yilarunu elinden almak idi. "

..L.!;. ~.r" 01 ~I~ 04j if ..L.!;. ~)~ J"" ~~ 0\5"1) J>- _?:..:.

138. .. 9iakk' a §iikiir ki 0 duii merdad oldu; hen zarar zannederdim, 0 faide oldu."

"Duarm kabul buyurmadigi icin Hakk'a hamd ii sena ederim. Ben duarmn kabul olunrnamasuu zarar zannediyordum; halbuki 0 hakkimda faide oldu."

139. C;ok duiilar vardtr ki, 0 ziyan ve helaktir; ve ]ezdiin-t pak kremden nd§l dinlemez.

Kullann bircok dualan vardir ki, onlan kendileri hakkmda faideli gorup ederler. Halbuki 0 taleblerin is'af ziyanlanna ve helaklerine sebep olacagi ma'lum-i ilahi oldugu icm, mahza kereminden na~l Hak Teala hazretleri onIan kabul etmez .



~

L

MiMED AVNI KONUK

Refik-i lsa (a.s.) Ill, Isa (a.s.jdan kemikleri diriltmesini iltimas etmesi

~ ~0.rA»:J~:J ~I~I ~) ~I ~ ~4 ~

140. :Jsii ile bir ahmak ref'ik oldu; dain bir s;ukurda kemikleri gordii. [141J

~ o..l.ij O:JJ'"j 01~ oS' d-" r\j 01ol~ -.>1 d

141. 'Dedi ki: "€y arkada~, 0 nam-t iil'iyi, ki sen onunla oliiyii diri edersin.

142. mana ogret, fa ki ihsiin edeyim; onunla kemikleri canlt edeyim."

~ j)\:;.$ J u"WI ~ 'Y ~ j)lS"' 01oS' J ..} yb:. d

143. (9i2. :Jsii) dedi: "Sus ki, 0 senin i~in degildir; senin nefeslerine ve S02- Laine liiytk degildir!"

Isa (a.s.) 0 ahmak adama buyurdu ki: "lsm-i a'zam senin agzma yakismaz ve sana ogretmis olsam bile senin nefesinle ve telaffuzun ile onun bir te'siri hasil olmaz."

Cenab-i Pir efendimiz Fihi Ma Fih'in 34. faslmda bu ma'nayi su suretle tavzih buyururlar: "Bu rakayik lisanma ve idrakine geldigi vakit rakayik olarak kalmaz, belki sana ittisali sebebiyle fasid olur. Nasil ki arifin femine ve idrakine vaki' olan her fasid ve sallh ala-halihl kalmaz: belki baska bir sey olur, inayat ve keramata burunur ve ortunur. AsaYI gormuyor musun? Musa (a.s.)m yedinde nasil ortundu, asa hey'etinde oldugu uzere kalmadi. ResUl (a.s.nn yedinde sutun-i hannane ve karrus: ve Isa (a.s.)m feminde dua, ve Davud (a.s.)m elinde demir ve dagin onun ile hali, hey'etleri uzere kalmadi, Belki oldugu seyden baska bir sey oIdu. lste bunun gibi rakayik ve deavat bir zulmani ve cismanide vaki' oldugu vakit bulundugu hal uzere kalmazlar.



~

MESNEVI-! 9ER1F 9ERH! / III. C!LT • MESNEVI-2 •

; .:.ll.;~ J- J.;.;~ -.;:.!:.) jJ ; .:.l~ 01.;4 j .uly=- ~ 0l5"

144. 2frii 0, yagmurdan daha lemiz: ve revi§ de meleklen daha ziyiide miiJrik . nefes isler.

Ma'lum oldugu uzere yagmurlar kure-i arzm sathmdaki sular, denizler, nehirler, goller ismdikca tabahhur edip havaya kansng; ve hal-i isba'a gelen havadan tekrar sath-i arza dokulen suzulmus su damlalanndan ibaret bulundugu clhetle pek ziyade temiz ve berraknr. Bu sebeple Hak Teala Kur'an-i Kerim de V#:L. "WI ~ Uji~ (Furkan, 25/48) ["Ve gokten tertemiz su indirdik. "] ayetinde yagmura "ma-l tahur" ta'bir buyurrnustur. "Derrak" idrakten mubalagah isrn-i fail olup ma'nasi "ziyade erisici'' ve "yetisici" ma'nasmadir. Ve bunda kemal-i sur'at ma'nasi vardir. Zira rnelaike ervah-i latifedir. Ve ervah-i latifenin idraklerine zaman, mekan ve kesafet-i esya mani' teskil etmez. Binaenaleyh ism-i a'zarrun te'siri zahir olabilmek icin bu ismi telaffuz edenin nefesi san derece saf ve berrak ve maksud alan ma'naya yetislp te'sir etmesi icin de nihayet derecede letafet ve siir'atte bulunmasi lcab eder. Bundan anlasihr ki her okuyucunun nefesi muessir degildir, Nitekim iifiiriik<;ii ta'bir olunan cerrarlann hali rneydandadir.

145. CNefes, lemiz: olmak, eflal hazfnesinin emini olmak idn, iimiirler tsZl,mdl,T.

Alem-i imkanda ernmarelik ile zuhur eden nefsin levvame, mulhime, mutmainne, raziye, merziyye, mertebelerini kat'edip saflye mertebesinde ternekkunu icin cok seneler terbiye olunmasi lazirndir, Nefis ancak rnertebe-i saflyede temiz ve hazine-i Hakk'in emini olur.

-:....,....~ jI '.$" r 0l::.....~ I) -:....,....~ -:""""'1) -:....,....~ J~ \....4V .:ftl .? f ~ y=-

146. 9iaydi bu iisiiyt sag elinde tuttun( el iyin JVtasii'mn ktssast nerededir?

Hz. Musa'nm bir asasi var idi. Ve onu tuttugu vakit, yilan yapardi, Haydi farz edelim ki, sen de a asayt sag eline aldm? Onu senin elin icin kissa-i Musa'y; tanziren yilan yapmak kudreti nerededir? "Destan" kissa ma'nasma geldigi gibi "dest" ile edat-i cern' alan "an"dan dahi murekkep olarak "eller" ma'nasma da gelebilir. Bu surette ma'na. "Senin elin lcin Musa'run ellerinin kudreti nerededir?" demek olur .



~

AHMED AVNl KONUK

147 . .9lhmak dedi: "€yer ben esriir okuyucu degil isem, kemik iizeruie ismi yine sen oku."

~.J~ j!..J:J ~I j!.1 J:.- ~ })"""I j!.1 Y.J ~ ~ d

148. Q"sii dedi: "]ii 9<a1! '13u esriir nedir? '13u ahmaym bu cidiile meyli nedir?"

149. u'13u hastanm ni{:in kendi gamt yoktur? '13u murdara nicin kendi carunm gamt yoktur?"

Bu adamm fikri ve idrak-i hayalati masiva ile ma'lul ve cam nefsani sifatlar ile miilevves oldugu halde nicin kendi gamnu yemez ve carurun gamiru cekmez de boyle kendisine lazim olmayan fuzuli taleb de bulunur.

150. 0 kendi iiliisiinii btrakmt§ da yabancmm iiliisiine yama ister, [151]

alii olan kendi kalbinin ve ma'nasirun dirilmesini istemeyi birakrrus da

yabanci bir 6liiniin hayat-i suriyyesi talebindedir.

,.:........ JI ...:.-:;s lSl_r. o~J.J.Jl> ,.:........ J>.' .J~:JI .f.J~:JI J>- d

151. 9iak buyurdu ki: "jdbar siihibi idbiir isteyicidir. '13itmi§ diken onun zer'inin ceziistdtr."

Hak Teala hazretleri Isa (a.s.)m sualine cevaben vahiy tarikiyla buyurdu ki: ldbar sahibi olan saki, alemde ancak idbar arar ve idbar arkasmda kosar. Zira nesv ii nema bulmus olan diken onun ekilmis olmasmm neticesidir. ~iinkii ekilmeyen sey bitmez. Ankaravi de ikinci rmsra'da "har cuyende" ve Hind niishalannda "har ruide" vaki'dir. Fakir Hind nushasim daha muvafik buldum.

152. 0 kimse ki cihanda diken tohumu eker, sakm ve sakm onu giilistan i{:inde arama.

:Jy. lS.JL. :JJ.J lS.J~ lS.)-".JJ :Jy. lS.Jl> ~:J..r.> ~.f

153. €yer elinde bir giil tutsa,bir diken olur. rue eyer bir yiir tarafma gitse bir ytlan olur.



~

MESNEVY-I ~ERYF ~ERHI / Ill. cn.r • MESNEVY-2 •

Sekavet-i ezeliyye ashabmm i§i bu alemde diken gibi sifat-i nefsaniyyeyi takviye ve tenmiye etmektir. Binaenaleyh boyle bir kimseyi ruhaniyyet gulistaru icinde arama! Eger boyle bir sahis nihaniyyete aid bir mes'eleye kanssa, ona nefsaniyyet mezc ettigt lcin, alem-i ruhaniyyet icin muzir olur. Binaenaleyh onlann umur-i diniyyeye karrsmalan asla caiz degildir ve eger boyle bir kimse bir insan-i kamil tarafma teveccuh etse, ondan nefsaniyyet ve sekaveti ziyadelesip, 0 insan-i kamil ona yar degil bir yilan gibi olur. Zira insan-i kamil tabib gibidir. Eger hastanm meali helake ise, tabib onu ne kadar tedavi etse rnarazi rnustedd olur ve helakine hadim olmus olur.

Bu bahsin tafsili Fususu'1-Hikem'de FaSS-1 Ya'kubi'dedlr. Fakir Pusiisu'lHikem'e yazdtgim serhde bu hususda acik ibareler ile arz-i izahat ettim .

. ~ 01..:. ......... L. ~. "..L-...5"

I..> ) .. r) "" ....

154. 0 ~akt, miittaktnin kimyiist hilafma, ytlamn zehri olan kimyiidtr.

"Kimya", iksir dedikleri bir maddedir ki, ma'denin suretini tebdil eder ve meseta bakm altm yapar. Burada mutlakan "madde-i mubeddile" ma'nasmadir. Ya'ni saki bir kimyadir ve onda tebdil edicilik hassasi vardir. Fakat 0 saki yilarun zehri gibidir. Mukarin ve rnusahib oldugu kimsenin ma'nasuu zehirleyip helak eder. Muttaki ise rnusahib oldugu kimsenin ma'nasma hayat verir. Binaenaleyh, kimya-yi saki kimya-yi mutrakinin ziddi olur. Cenab-i Pir, sakinin searnetine misalen atideki kissayi beyan buyururlar.

Hayvam nmar etmesi hakkmda sufinin hadime vasiyet etmesi ve hadimin lOla havle" demesi

..;.a ...I..!. ~lA,;\.,,:. ):J ~ \j ._;jl )J:J):J ..::. oS is" ~_;.J4'

155. 'l3ir Silft ufkun devrinde geziyordu; nihiiyet bir s= bir lekyede konuk oUu .



~

AHMED AVNl KONUK

Sufinin birisi devr-i aleme ciknus idi ve seyahat ediyor idi. Bir gece bir tekyeye misafir oldu. "Konuk", Turkce "konmak" masdarmdan, misafir ma'nasmadir. Eski imla uzerine 'vav''siz yazilrmsnr. Zamarurrnzda ba'zi mahaller ahalisi indinde rnusta'meldlr.

156. 'l3ir hayvam vardt, ahtra hayladt; 0 da sofamn sadrmda arlwda~lan ile oturdu.

,.r-r:U~)~ ~~ ->P:J ._f1.y>- 0\)~ ~ ..:.....:S y\/ 0.ft"

157. 'Uaktaki arkada~lanyla muraktb oldu, yarin huzaru miihim hir kitah olur.

Sufi tekyenin sofasmdaki sedir ustunde oturup, arkadaslanyla beraber tarikat usulu vech ile murakabeye vardi. "Murakabe'tnin ma'nasi, havatm nefyedip kendi kalbine miiteveccih olarak Hakk'm tecelliyanru beklemekten ibarettlr. lkinci misra'm metni Ankaravi nushasinda sehv-i tab' olarak ~y>-)~ )~ ve serhinde de ,_r.:,)~)~ vaki'dir. Hind nushalannda metin hem ba-yi Farisi ile "pis" ve hem de ba-yi Arabi ile "bis" gosterilmlstir. Fakir ba-yi Arabi ile olan "bis" kelimesini, "ziyade" ve "muhim" ma'nasma olarak daha muvafik buldum. Ya'ni, kalbi havatirdan tathir edip, saf kildiktan soma, yar-i hakiki olan Hakk'in huzurunda bulunmak, kalbi muhim bir kitab haline getirmek olur. Zlra Hakk'm nazan kalbedir. Kalb masivadan haII olunca, Hakk'm enva-i tecelliyati varid olur. Nitekim Serns-i sivasi hazretleri buyurur:

silr pkar [agyfm dildenJ ta tecelli ede Hak, Pildi$ah konmaz saraya bane ma 'mar olmadan

~._j.J. 0~ ~\ J:J_j>.- , ~ ,,,j;> :J\)""" .j~p:J

158, Salinin kitaht harf karahy~ deyildir; kar gibi heyaz kalbden gayri deYildir.

Sufinin kltabi kara murekkep ile yazilnus olan huruf ve kelimelerden terekkub eden kitab-i sud degildir. Belki onun kitabi, ancak nukns-i kevniyyeden ad ve kar gibi bembeyaz ve safi olan kalbdir.

159, '1Jani~mendin ziidt kalem eserleridir; sajfnin ziidt nedir? s{sar-t kademdir,



~

MESNEvt-1 ~ERtF ~ERHI / III. cn.r • MESNEVI-2 •

Ulema-i zahirenin sermaye-i ilmi, kalem ve murekkep ile yazilnns olan suri kltaplardir. Suf'inin sermaye-i ilmi ise, kadem-i suluk neticesidir,

"Kadem"in "kaf": ustun okunursa ma'na budur. ve eger esre okunursa "ezel" ma'nasma gelir. Bu surette "asar-t krdemden murad, sifat ve esma-i ilahiyye olur. Ya'ni sufinin sermaye-i ilmi, kadim olan Hakk'm stfat ve esrnasma aid bulunan ma'lumatnr. Hind nushalannda "asar-i kidem" yerine "envar-i kidem" yazilrrusnr. "Envar-i kidem" dahi Hakk'in sifat ve esmasirun nurlan ma'nasma gelir ve ruh-i ma'na aym olur. Ve "kadem-i suluk'' ile de aym netice hast! oldugu icin, "kaf''in ustun okunmasmda da ruh-i ma'na degismez.

Ma'lum olsun ki, Him iki nevi'dir. Birisi kesbi, digeri vehbidir. Kesbi olan Him, kitaplann mutalaasi ile hasil olur. Bu kesbde nazar-i akli fa'aldir, Binaenaleyh bu ilmin Istinad ettigt esasat, zan ve kiyas ve istidlal-i aklidir. Ulema-l kelarniyye ve hukema-i messaiyye bu suuftandir. Vehbi olan Him, riyazet ve tasfiye-i kalb ile hasil olur. Binaenaleyh bu ilmin istlnad ettigt esas, dogrudan dogruya kalbe varid olan sifat ve esma-i ilahiyye envandir. Ve bu suuf delail-i akliyye ve berahin-i nakliyyeye muhtac degildir. Mesayih-l sufiyye ve hukerna-i israkiyye bu siruftandir.

160. C"flir avct gibi k.i av tarafma gitti; ahiinun izini gordii ve asar iizerine gifti. [161]

~urrah-l kiram "ave!" tesbihini "suf'i"ye raci' kihp atidek; beyitlerde tekellufata mecbur olmuslardir. Halbuki bu tesbih "danismende raci'dir. Ya'ni, "Ulerna-i zahire ahu-y; hakikati avlamak icin ahunun Izi mesabeslnde olan elfaz ve keliman ve nukus-i kutubu gordu ve asar-: kalemiyye uzerine gitti ve kitaplann mutalaasma mesgnl oldu."

161. 9Vice zaman ona ahiinun izi liiytk.hr; ondan sonra ahiinun gobegi rehberdir. o zahiri alime nice zaman ahu-y; hakikinin izi mesabesinde olan elfaz ve ibarat-i zahire ile istigal Iayiknr. Ondan sonra ahu-yr hakikatm gobegi olan mursid-i kamil rehber olur.

Nitekim zaman-i Hz. Pir'de ~emseddin-i Mardini narmnda, gayet muteserri', ulema-i zahireden bir zat var ldi. Cenab-i Fir efendimizin sema'ma mu'teriz idi. Zira onun muktesebat-i ilmiyyesi "envar-i krdemden degil, asar-: ka-



~

L

MESNEVI-! ~ERIF ~ERH! / III. C!LT • MESNEVI-2 •

da olan nufus-: cuz'iyye-I insani, mizaclanmn husulunden sonra olup, evvela mertebe-i hayvanide zahir olurlar. Eger onlann meyli tabiat tarafina olursa, bedende mustevli ve mutasarnf olan ancak tabiat olup, daima istifa-yi lezz~t ve sehevat hissi He emreder ve ahlak-i zemime ma'deni ve ef'al-i seyyie menba'i ve evsaf-ikabiha mense'i oldugu icin, ona "nefs-i emmare", ve eger terbiye olunursa "levvame", "mulhime", "mutmainne", "raziye" ve "rnarziyye" mertebelerini kat' edip, kendi kullt; ve kemali canibine terakki eyler.

168. 'J3u lenden evvel omiirler 9eyirdiler; ziriiatlan rok evvel mahsal kaldtrdtlar.

169. 7"en nak~mdan daha euuel can kabal efmi~lerdir; denizde.n daha euuel incileri de.lmi~lerdir.

Ervah-i kummelin kable'l-ecsad mevcud idi. Derya-yi murnkinatm hudusunden mukaddem onlar hakayik incilerini delmisler ve onlar He tezeyyun etmislerdir.

Hak Tec11c1'nm lcad-i balk hususunda melekler He mesveret buyurmasi kissasrdir

~\j ..;...)..li .r<):J 0\.!..jb:- Jb:- :J~\):J ..;:.j) if ..;... )y::....

Jciid-t halkta mesverei etli; onlann cant bogazlanna kadar kudret deryiismda idi.

Melaike, kudret-i ilahiyyenin mezahiri olup, dort mertebe uzerinedir. Bir kisrm ceberutidir. Melaike-i alin gibi. Bir kismi melekutidir. Misali ve berzahi olanlar gibi. Bir kisrm nasutidir. Kuva-yi unsuriyye gibi. Bir kismi da ecsama taalluk eden ervah-i kulliyye-i beserdir. Enbiya ve evliyamn ervahi gibi ki,

170. [17!)



~

------ -.------------~-

AHMED A VNt KONUK

bunlar bilcumle meratibi cami'dir. Bunlardan melekuti ve nasut1 olanlar Adem'e secde ve serfuru ile rnukellef oldular, ya'ni suret-i Adem1'nin tekevvunune hadim oldular, Melaike-i alinin alem ve Adem ile munasebetleri 01- rnadigmdan, secde ve serfuru ile rnukellef olmadilar. Bu bahsin tafsili uzundur. Burada bu kadar hulasa kafidlr.

Ya'ni "Hak Teala hazretleri, alem-i kesafet olan alem-i halki ve onun zubdesi olan Adem'i tcad hususunda, mele'-i a'la olan rnelaike He mesveret buyurdu: enbiya ve kiimmelin-l evliyamn ervahi da melatke-! kiram arasmda kudret deryasinda mustagrak idi."

Bundan anlasihr ki, melaike-i kiram kendi aralannda bulunan 0 ervahi kendi cinslerinden zannedip, istl'dadat-i ezeliyyelerine vakif degil idiler. Bu mesveret keyfiyyeti Kur'an-i Kerim'de, ~:.:. ./~ \Ii .j J..~ ,}I ~~ :J.~ J~~I~

.- ~ .... "" J. ... o C ., ""...... .. J. '/J,. J.... "" 0 , J. 'II, J. J. 0 ... _ "".,.. 0 J. ...... ,,,,. J ... o~ 0 ........ " J." •.. ~ J._

'" ~~I_"'l'L.. _1.:.1 '1 Jij..;..LI ...\Aj j..\.o.;>.J '.' L....l.lI.t: I.:..L...A... I.: 1 __ "lllij

.r-r- r- 15. if) . ~ .:.f><J) ~ ~) -- • <Y -- .r+ r

(Bakara, 2/30) ya'ni, "Ya habiblm. senin Rabbin melaikeye, 'Ben yeryuzun-

de halife yapacagnn, dedigi vakit, onlar: 'Ya Rab, sen orada fesad yap an ve kan doken kimseleri halife yapar mism? Halbuki biz seni tahmid ile tenzih ederiz!' dediler. Hak Teala da. 'Ben muhakkak sizin bilmedtginizi bilirim!' buyurdu" ayet-i kerimesinde hikaye buyurulrnustur. Melalkenin bu niza' ve ihnsarm hakkmdaki izahat, fakir tarafmdan Fusiisu 'l-Hlkem 'e yazilan serhte FaSS-l Ademi'de tafsil edilmistir.

171. llaktaki melekler onun miini'i oldular, meliiike iizeruie gizlice Lshk {:aldtlar.

"Hunbuk" kelimesinin muhtelif ma'nalan vardir. "Hummuk" suretinde de telaffuz olunur. Burada, istihza ile el cirprnak ve istihza ile ishk calmak ma'nalan munasib olur. Ya'ni, Hak Teala hazretleri "Yeryuzunde halife yapacagim" buyurdugu vakit, rnelaike tarafmdan vaki' olan i'tiraz uzerine, onlann aralannda rnevcud olan enbiya ve evliyarun ervahuun hakikatlan mustehziyane el cirpnlar veya ishk caldilar. Zira bunlar meratib-i ilahiyyeye kemal-i itnla'lan hasebiyle, irade-I ilahiye vakif idiler.

Bu hususta I. cildde vakl' 1467 ve 1468 numarah beyitlerdeki izahata muracaat olunursa, vaz'iyyet-i ervah daha ziyade tevazzuh eder.

172. 9VeJs-i kiill ayak haglamazdan evvel, var olan her kimsenin nak~tna muitali'dir.



~

r

,

AHMED A VN! KONUK

lemden idi. Bir hayli zaman bu halde devam etti. Vaktak; bir meclis-i serna'da cenab-i Pir efendimizin kulub ahvaline itnla'lanm musahede etti, akibet maaaile Hz. Pir efendimize intisab eyledi ve cenab-i Pir efendimiz Hakk'a vusul icin 0 zata rehber oldular. Vak'anm tafsili, fakir tarafmdan mutercem ve matbu' olan MenakIb-1 Sipehsaiar'dadlr.

~..> if't'..>;) r't' 01j r J. ';J ~_j. 0») ;).? r't' _f..;.. ~ J";

162. 7Jaktiiki izin §iikriinii yaptt ve yol kat' eyledi; §iibhesiz 0 izden diger hir ize eri§ti.

Vaktaki 0 danismend ve alim-i zahiri kutub-i kelamiyye ve ser'iyye mutalaasma mahza sunen-i seniyye-i muhammediyye ve seriat-i mutahhara-i ahmediyyeye hizmet maksadiyla mesgul olup bu izin sukrunu ifa etti ve onun bu kasd ve niyeti tarik-i Hak'da terakkiye sebep olup, subhesiz bu izden diger bir iz olan ve ahu-yl hakikatin gobeg; mesabesinde bulunan insan-i kamili buldu.

Nitekim semseddin-t Mardini (rahmetullahi aleyh) nakleder ki: "Bir gece ruyada (s.a.v.) Efendimiz'i gordum. Huzur-i saadetlerine gidip selam verdim. Mubarek yuzlerini cevlrdiler. Cevirdikleri tarafa gittim, diger tarafa cevirdiler. Nihayet dedim ki: "Ya Resulallah, bu kadar sene umid ve atifet ve inayetiniz ile zahmetler cektim ve ahadis ve ahkam-i ser'iyyenin tahkikine gayret edip, ehl-i lslam'in muskillerini halle sa'y eyledim. $imdi bu zaifin mahrumiyyetime hicbir sebeb goremiyorum!' Risaletpenah Efendimiz buyurdular ki: 'Evet bunlarm hepsi dogrudur. Fakat sen bizim ihvamrruza nazar-r inkar ile bakiyorsun. Bu ise butim gunahlann fevkindedir!' 0 giinden beri cenab-i Pir'e muhabbetim ziyade olup, ahval-i maziyeden istigfar ettim."

163. Bohek ko'kusu iizeriue hir menzil gitmek, yiiz menzilden ve lava! izinden daha iyidir!

"Gobek kokusu", ya'niinsan-i kamil talebi uzerine bir menzil yurumek, ulum-i zahiriyye tahsili icin kat' olunan yuz menzilden ve ulema-i zahire etrafiru dolasmaktan daha efdaldir!

164. 0 hir goniil ki, mehtiihZann matZa' ultr, arif i{in kaptl:ann aytlmastdtr .



~

MESNEVI-I ~ERIF ~ERHI / III. cn.r • MESNEVI-2 •

Ahanun misk gobegi mesabesinde olan 0 insan-i kamilin kalbi, mehtab mesabesinde olan esrna-i ilahiyye tecelliyanrun matla'idtr ve boyle bir arif i~in her bir ism-i ilah! cennet-i zata acilan birer kapidir. Zira "islm" "rnussemrna'ya delalet eder. Nitekim MISrl Niyazi hazretIeri buyurur:

Arife e§yada esms goriiniir.

Ciimle esmadan miisemma goriiniir. Bu Niyazl'den de Mevla giuimtu. Adem isen "semme vechullsl: "I buI! Kande baksan 01 giize1 Allah '1 buI!

165. Sana duvardtr ve onlara k.aptdtr; sana ias ve azhlere gevherdir.

Ey himmeti ilrn-i zahire maksur olan kimse, sana nazaran kalb bir duvar gibi kesiftir: ona mun'akis olan mehtablann nurunu gorernezsin. Halbuki ariflere nazaran mehtablann ma'kesi ve matia'i olan kalb, cennet-i hakikatin kapisidir. Binaenaleyh kalb, sana gore tas ve aziz olan kamillere gore de giran-baha bir cevherdir.

Kalb-i arlf hakkindaki tafsilat, Fususu 'l-Bikem 'de FaSS-l Suaybi' dedir.

166. 0 §eyi k.i, sen aynada ii§ikiir goriirsiin, pir kerpifte ondan ziyiide goriir!

Senin haki olan esya-yi kevniyye aynasmda acik ve zahir olarak gordugun seyi, insan-i kamil daha ziyade gorur. Onun nazannda bir kerpic bir alern-i azimdir ve katre deryadir, Nitekim seyh sa'di hazretleri buyurur:

"Aga~lann yestl yeptsguun her bit veteki, eytk: olan kimilin nazannda ma 'tifet-i ilshiyyeye mehsus bir kitebdul"

~ ~ lS~)~)~ ~ Y. ;)~\ ;)\.:- ~ y; r-1\&. ~ ...l;.j~\ fl.

167. ryir onlardtr k.i, iilem yok. idi, onlarm cant deryii-yt cad ifinde idi.

Mursid-i kamil onlardir ki, bu alem-i cismani mevcud olmadan mukaddem onlann ruhlan cud-i Ham deryasmda mevcud olup yuzerler idi.



~

AHMED AVNl KONUK

Ma'hlm olsun ki, hukema, nufus-: kiilliyyenin kable'l-ecsam ve nufus-i cuz'iyyenin ba'de'l-ecsam husulune kail olmuslar, ve lmam-i Gazall hazretleri dahi aym mutalaada bulunmustur, Sadreddin-i Konevi hazretleri dahi cenab-i $eyh-i Ekber'den naklen bu hususu beyan buyurrnuslardir. Nitekim Mevlana Cami hazretleri Kaside-i Hamriyye'nin lbtidas; olan ~I...\.A ~I..?~ ~ ~~ i Pi ~ 0:>1 j:i 4; \;.f...-. bey tine yazdigi serhte bu babda izahat vermistir. Ve cenab-i Mevlana efendimiz bu beyt-i seritte bu hakikate i~aret buyurduklan gibi, atideki gazellerinde de ~oyle buyururlar:

s y. )~ \.. 01>, Jly. '1 yIp jI ~ y. )J.:,I) if) t~ 04>.- )~\) 01j1 ,_;..=,

~ y. )~ ~.£.;) .r.f ))b ~ 0i) ,_;..=, e j if J:l-I\;I 01>, 04>.- A~ \.. ~ Y.)~ \.. J--:P _;\,A;... ":"'~I?)~ ..L:. )L.,... f) y~~ J5' ~ ~ 0\jI ,_;..=, "Alemin bagI, meyi, iiziimu tnevciid oJmadan, §arab-l la-yezaIiden csnutuz mehmitr idi. Biz can aleminin Bagdad'mda "ene'l-Hsk" ns'tssuu vurur idik; Hallac-l Mansur'un dar u gir ve niiktesinden evvel, tieis-i kiill suda ve csmurda mi'miuiik etmezden mukaddem, hakaYlk meyhanesinde bizim tysimiz me'miit idi!"

Bu mezhebe kail olmayanlar alelumum ervah-i kiilliyye ve cuz'Iyyenin ecsaddan mukaddem tekevvununu beyan ederler.

Sikk-i evvele gore, ervah-i kulliyye alern-i ervahdaki ~~ wi (A'raf, 7/172) [Ben sizin Rabbiniz degil miyim?] hitabiru ve ecsada taalluktan evvelki ahvali mudriktirler. Nitekim Bayezid-i Bistami hazretlerine: "Elestu birabbikum hltabi yadmda rmdir?" denildikte, "Uzermden hie gun gecmedi" buyurmustur. Zira ervah-i kulliyye-i mudrike uzerinden zaman gecmez. Zamana tab!' olan ancak ecsaddir. Ervah-i cuz'iyye ise ecsada taalluktan mukaddemki ahvali mudrik degildir, Hadis-i serifte, .:>l->,. ~I j:i c_IJ) ~I Jb:- JW ...tJ1 0:>1 ya'ni, "Muhakkak Allah Teala ervahi ecsaddan mukaddem halk eyledi" buyurulmasmdan murad, mebadi-i silsile-i vucnd olan ervah-i melekiyye ve ervah-i kUlliyyedir. lmdi, ervah-i kulliyye, kullu'l-kull olan ruh-i Muhammedi'den cevher-i mucerred-i nfirani olarak alem-i ervahta zahir olmuslar ve onlann her birinin alem-i sehadette zuhurlanyla da'vetlerl vaktinde fiilen zahir olan nufus-i cuz'iyye, alem-i ervahta bilkuvve onlann taht-i hitalannda bulunmuslardir. Ve ruh-i kulli, 0 ervah-i cuz'iyyenin imami olur. (Mevcud olan bir cekirdek icindeki agaclar ve meyveler gibi.) lmdi, umum-iademiyan-



~

MESNEvt-1 ~ERtF ~ERHI / IILCILT • MESNEvt-2 •

Ervah-i enbiya ve evliya, ilrn-t ilahide a'yaru sabit olan her bir kimsenin naks-i ma'nevisine ve surisine, vucudat-i Izafiyye alemint muhit olan nefs-i kull henuz mertebe-i kesafete tenezziil etmezden mukaddem muttali' olmus idiler.

Hind nushalannda "nefs-i kull" yerine "naks-i gil" vaki'dir. Bu surette ma'na "topragm naksi' demek olur ki, murad cesed-i Insani demektir. Fakat "nefs-i kiill" daha mureccahnr.

J.j\ o~~ 01..i 4ib jI ~ J.j\ o~~ 0\y.S' j')\i\ j~

173. EJlakkn evvel 2iihal i gormii§lerclir; clanelerclen evvel ehmegi gormii§lerclir.

"Eflak" ta'biriyle manzume-i semsiyyeye i§aret buyuruldugu anlasihr. Zira, Ziihal seyyaresi bu manzumenin bir cuz'udur. Ya'ni, bu ervah-i aliye, fezada manzume-i semsiyyemlzln tekevvununden evvel Zuhal seyyareslni gormuslerdlr. cenab-i Fir efendimizin burada bilhassa Zuhal seyyaresini zikr buyurmasmda bir nukte olmasiicab eder. Zira bu seyyarenin vaz'iyyeti bir garabet arzeder. Ehl-i rasadm kesfiyyat-i Istldlalilertne nazaran bu seyyare kure-i arzdan 750 def'a buyuktur. Hareket-i mihveriyyesini 10 saat 14 dakikada bitirir. Bu cihetle orada gunler kisadir. Etrafinda devr eden sekiz kadar ay kesf edilmistir. oayet kii~iik ecram-i semaviyyeden murekkeb olmasi muhtemel olan bir de halkasi vardir. Binaenaleyh bu seyyarenin sathi, gunduzleri gunes ile munevver oldugu gibi geceleri de muteaddid aylar ve halkamn bir kisnu ile de munevverdir. Etrafinda hava tabakasi bulundugu ve bulutlar tesekkul ettigi tahmin olundugundan, ba'zi hey'et-sinaslar bu seyyarenin meskun oldugunu zannediyorlar.

Ya'ni, "0 ervah-i aliyye bu seyyarenin surer-i cismaniyyesi tekevviin etmezden mukaddem, a'yan-i sabite aleminde onu gorduler" demek olur.

174. CDimiigstz ve kalbsiz fikirclen clolu icliler; askersiz ve cenksiz nus ret iizerine vurclular.

Ya'ni, clsmani olan dimag ve kalb olmaksizm ervah-i kulliyye flkir ve ldrak ile mall idiler. Fikir ve muhakemenin rnuini ve askeri makammda olan havass-i cismani olmaksizm ve havassin verdigi ma'luman munakkad bir hale getirmek idn kuvve-i akliyye ile kuvve-i vahime arasmda munazaa ve musademeye hacet kalmaksizm, idrak-i hakayikda nusret-i ilahiyye uzerine idiler.



~

r

!

AHMED AVNl KONUK

~j)~~~:JY"';)J .:;......JP0~~~0~0T

175. 0 t'yiin onlara nisbetle fik.rettir; ve yok.sa bunlara nisbet rii'yettir.

o iyan, ya'ni suver-i ilmiyyeden ibaret olan a'yan-i sabitenin musahedesi, ervah-i kummellne nisbetle fikret rnesabesindedir. Zira onlann vucud-i haricileri olmadigi gibi, bu mertebede mazi ve rnustakbel dahi yoktur. Fakat halk-i halifeye i'tiraz eden melaike bu mertebeye vakif olmayip, onlar ancak bu a'yarun zilleri VUCUd-1 harid He zahi, oldugu vakit gormek He muttali' olacaklanndan, 0 a'yan onlara nisbetle ru'yet olur.

176. 3ik.ret ger-mi? ve gelecek.ten olur; miidemk.i bundan uzalftr, mii?k.il hallolur .

. Ya'ni "flkret" denilince, hukemanm isnlahmdan olan tertib-i mukaddimat anlasilrnasm. Zira 0 tertib-i mukaddimat, gecmls ve gelecek te'siri altmda olur. Bizim "fikret"ten maksadmuz, Hakk'm kendi zatmda, kendi zatma ve kendi zan ile vaki' olan tecellisinden ibaret olan suver-i ilmiyyedir ki, insanda bunun naziri suver-i zihniyyedir. Fakat VUCUd-1 msani hadis ve zaman ile mukayyed oldugundan onun suver-i zihniyye ve ilmiyyesi de mazi ve mustakbel ile mukayyed bir fikret olur. Fakat vUCUd-1 hakiki-i Hak zaman ile mukayyed degildir. Bittabi' onun suver-i ilmiyyesi de mazt ve mustakbelden munezzeh olur. Ve bizim soyledlgimiz "flkret", rnadernki zaman dan uzaknr, o halde bu ma'nayi anlamak hususundaki muskil halledilmis olur.

I) ~)J ~ 0\S")";"::' o~:J, I) 4 ~ ~ 4 d- 0ft o~:J

177. 9ier k.eyfiyyetli olam k.eyfiyyetsiz gibi gormii?lerclir; halisi ve k.albt ma'denden evvel gormii?lerdir.

"Ba-keyf den murad, suver-i kesife-i e~ya; "bi-keyf' den murad, onlarda mundemic olan ma'nadtr. "Sahih"ten murad said ve "kalp"dan murad sakidir, Ya'ni, "Ervah-r kummel libas-I taayyune biiriinmu~ olan suver-i §ehadiyyeyi mucerredat gibi gormuslerdir. Ve bu alem-i surer icinde saidi ve sakiy; gorrnuslerdir." Ya'nl, onlann nazarlan surete degil, onlarda mundemic olan rna'nalara ve esmayadir. Binaenaleyh her bir sureti ma'nalanndan dolayi menkus gorurler,

..lil O~:J I) ~ ~ ~ta):J ..lil O~:J I) <..S" )./JI J:J):J

178. ruziimiin if,inde meyi gormii?lerdir; fenii~yt mahz if,inde ?eyi gormii?lerdir .



~

MESNEV1-1 $ER1F $ERHI / III. cn.r • MESNEVl-2 •

Ozumun icinde gizli olan sarab ve rakiyi ve mahza fan! olan vucudat-: izaflyye icinde her bir surette "sey'-I ma'lum" ta'bir olunan hakikatini musahe de etmislerdir.

lA)r- o~.J J ~ o~).?- lA )_t.:,\ ...:....A.l.,.: jI h

179. llziimlerin yaradtlt~tndan daha evvel mey ir-mi~ler ve sarho~luklar gostermi§lerdir.

cenab-i FIr efendimizin bu ma'nadaki gazel-i seriflerinden ba'zi beyitler yukanda 167 numarah beyt - i serifin izahmda zikredilmistir.

180. Steak iemstuuz ir-inde b~t goriirler; giine~in ~ua' t if-inde golgeyi goriirler. [181]

Yaz ve kl$ ve gunes ve golge birbirinin ziddi olan seylerdendir, ve bunlann her birisi de esma-i ilahiyyeden bir ismin mazhandirlar. lmdi, arif-i billah olan enbiya ve kummel-i evliya herhangi bir surete nazar etseler, onun ism-i galibini gorurler ve herhangi bir ismi musahede etseler, 0 ismin ziddmi da beraber gorurler. Zlra herhangi bir isim almsa, 0 isimde bilcumle esma mundemicdir. su babdaki tafsilat Fususu'l-Hikem'de mundericdir.

181. '13u felek onlann devrinde ciir'a-nil~dur; giine~ onlann ciidundan strmalt libasa biiriinmii§liir.

Ya'ni, bu felek kamillerin meclis-i ezelilerinde elden ele devredilen sarab-i ask-i ilahi kadehlerinin arnguu tcmlsttr. Giine$ onlann kereminden dolayi "zerbeft" ta'bir olunan kumasa mu§abih harman-i ziyaiyyeye burunmustur. Zlra server-i kainat (s.a.v.) Efendimiz hakkmda buyurulan .!lJ\j ~I ..::...41> 1I. .!l~} .!l~} ya'ni "Eger sen olmasa idin, yerleri ve gokleri yaratmaz idim" hadis-i kudsisinde bu verese-i kurnmelin dahi dahildirler.

\., ~. • 0L!;..,\·\ 0

).J I".$"'I.~.) y:;

182. Onlardan iki yiiri miictemi' gordugiin vakil, hem bir olurlar ve hem alit yiiz bin olurlar.

Her bir insan-i kamil, mertebe-i yakini bulmus oldugu ictn bir yerde toplandiklan vakit, suretleri ve cisimleri ayn gorunur ise de, ma'nalan birdir.



~

r

I

AHMED AVNIKONUK

Boyle olunea, ma'nalan i'tibariyle bir ve suretleri i'tibariyle taaddud ederler. Nitekim cenab-i Fir efendimiz Fihi Mil Fih'te 32. fasilda bu ma'nayi su yolda ifade buyururlar:

"suat-t yakin bir seyh-i kamildir. savab olan husn-i zanlar da onun muridleridir. Zan miitefavittir. Boyle dereee dereee agleb ve ezyed olan her bir zan yakine akreb ve inkardan eb'addir. Butun savab olan zanlar yakinden sut emerler ve ziyadelesirler, Ve 0 sut emmek ve tezayud, ilim ve amel ile 0 zannm tahsil-i efzayi§ alametidir. Bu suretle 0 zanlar yakin mertebesine gelirler ve yakinde fani olurlar. Zira 0 zanlar yakin olduklan vakit, kalmazlar ve bu seyh ile muridler, 0 seyh-i yakinin ve onun muridlerinin alern-i ecsamda

zahir olmus nakislandir. .

Bu lzahattan anlasihr ki, ehl-i yakin bir yerde toplandiklan vakit, suretre muteaddid, ma'nada vahid olurlar. Ve onlann gayrileri ise ashab-i zunundan olup, zununun da dereeeleri oldugundan, bunlar bir yerde muctemi' olsalar, hem suretleri ve hem de ma'nalan taaddud etmis olur.

0l:..:1~ ~~ o.:l.)i.:l~ .).:1 0l:. .:I\~\ \.p.-.Y' J\!.. J.

183. Onlann adedleri dalgalar misali iizeredir; riizgarlar onlan adede getirmi§ olur.

Bu beyt-i serif yukandaki beyt-i serifin misal-i hlssi ile tavzihidir. Ya'ni onlann suret-i muteayytneleri denizin dalgalan gibidir. Deniz bir oldugu halde dalgalan miiteaddiddir. Dalgalar ruzgardan hasil oldugu gibi, suver-i rnuteayyine dahi vucud-i hakiki denizinin esma-i muhtelife ruzgarlanyla muteharrik olup dalgalanmasmdan ibaret olur.

4i1~10j).) 0).).:1.).:1 4il:.:- , ... ;.>Lal ~ J_fo

184. Canlann giine§i bedenlerin penceresinde miiftenk oldu.

"Canlann gunesinden murad, ruh-i kulli-i Muhammedi'dir. Zira bu ruh-r kiiIll vucud-i mutlakm dorduncu mertebe-i tenezzuludur ki, bunlar da "ahadiyyet", "vahdet" "vahidiyyet" ve "ruh" mertebeleridir. Vucud-r vahid-i hakiki bu mertebe-i ruhiyyette gayriyyet libasiyla zahir olmustur. lste bu ruh-i kulli-i Muhammedi gunesi, ecsad-i beseriyye peneerelerine aksetmek suretiyIe ayn ayn gorunmustur.

185. 9(ursa nazar ettifJin vakil birdir~ halbuki bedenlerin mahcubu hir §iibhededir .



'~

MESNEVI-I $ERIF $ERHI / III. cn.r • MESNEVI-2 •

Nitekim gunesin kursuna bakngm vakit bir gorursun. Fakat pencerelerin adedi kadar onun ziyas; ayn ayn gonirnir. 1mdi, nazarlan cisme mun'anf olmakla hakikatten gafil olan kimseler "ruh-i izat'i"yi miiteaddid zannederler. Halbuki ayat-i kur'aniyyede nih miifred olarak zlkredilmistlr.

., .,. ... 0 ~ I J. I "'''' "J.., •.. ,

Nitekim, ,_$.J 1'1 .:.r: 0)1; p)\ r;r ~ _,JL.,.) (1sra, 17/85) ya'ni "Ve sana ruh-

tan soruyorlar. De ki: Ruh rabbimin se'nindendlr." buyurulmustur.

186. rcefrika rfrh-t hayviinule olur; rfrh-t insiint ise nefs-i viihid olur.

Insanlar cism-i unsuri i'tibariyle hayvanat-i saire He musterektirler ve bu cism-I unsurinin harekati ve faaliyyeti, glda vasitasiyla cisimde peyda olan kanm cereyaru ve a'sabm kuvveti ile vaki' olur ki, buna "ruh-i hayvani" derler. Ve her bir cismin ayn ayn birer ruh-i hayvanileri vardir. Fakat hakikat-i vahide olan "ruh-: Insani" ise kurs-i sems gibi birdir. Her biri birer pencere mesabesinde olan ecsam-i beseriyyeye akseder. Ruh-l hayvani zahir oldugu icin hem dinliler ve hem de dinsizler tarafindan kabul edilir. Ruh-l insani ise se'n-i Ilahiden ibaret oldugu ve "se'n'In ta'rifi ise kabil olrnayip zevki bulundugu icin, bu zevki duymayan dinsizler buna, vehimdir, deyip inkar ederler. Halbuki fikir ruh-i insaninin hassasi oldugundan ve onlann verdikleri bu hukum dahi fikre mustenlt bulundugundan, bu inkarlannm tahtmda ruh-i insaninin tasdiki mundemic oldugunun farkmda olamazlar.

187. rvaktaki 9iak rceiilii nfrrunu onlann iizerine sad», onun nfrru aslii miiffenk olrnaz!

Bu beyt-i serifte, J.p\ ..!..1l~ IJ" '-!L,..,I ~ 0 Jj IJ" ~ J- J ~ t...lJ.; ,.) J1;l\ Jb:. ..til .:JI j.;. ..w ol,b:.\ IJ") 1S.k:A\ ya'ni, "Allah Teala halki zulmette yaratn, Sonra onlann . iizerine nurunu sacn. lmdi bu nurdan kime isabet etti ise hidayet buldu ve kime isabet etmedi ise dalalete dustu.' hadis-i serifine i~aret buyurulur. "Nur"dan murad, hakikat-i vahide olan nur-i Muhammedi'dir. "Zulmet"ten murad, kessfet ve zulmet-i tabiatnr. 1mdi, zulmet-i tabiiyye icinde mahluk olan efrad-i beseriyyeden bu nur-i Muhammedi gunesi kimin kalbine aksetti ise 0 ruh-i izafiy! ve nuru bulup hidayete vasil oldu, ve kimin kalbine aks etmedi ise kiifiir ve dalalet icinde kaldi ve ruh-i izat'iyi bulamadi, 1mdi, sacilan nur-i Muhammedi kurs-i sems gibi hakikat-i vahide oldugu Icin asla miiftenk olmaz .



~

AHMED AVNl KONUK

188. ey yolda~, bir :zaman melali btrak, ta ki cemalden bir benin vasftnt siiyleyeyim!

"Ey tarik-i Hakk'a salik .olan yoldas, benim ruha aid olan dakik sozlerimden sana melal ve usanc geldi ise, bir muddet bu usanmayi birak, Ta ki sana cemal-i mutlakm bir beninin vasfiru soyleyeyim!" "Ben"den murad "hakikat-i muhammediyye"dir. Zira bu mertebe VUCUd-l mutlakm "mertebe-i ahadiyye"sinden "mertebe-i vahdet"ine tenezzuludur. Zira evvelki mertebe vasf ve na't ve isimden munezzeh oldugu halde, bu mertebede vasif ve na't ve isim mevzu' -1 bahs olur, ve bu mertebe, vech-i mutlakm bir beni mesabesindedir.

189. Onun beninin cemiili beyana gelmez. 9Ler iki alem nedir? Onun beninin aksidir.

VUCUd-l mutlakm beni olan "hakikat-i muhammediyye"nin cernali beyana sigar sey degildir. Zira dunya ve ahirer ve alem-i mulk ve rnelekfit 0 vUcud-i mutlakm beni olan 0 hakikatin aksidir.

Bu serh Ankaravi'ye goredir. Zira misra'Iann ikisinde de J6:- [hal] yazilrrnstir. ve kaflye hususunda bir mutalaa yazilmarmsnr. lmdadullah nushasmda birinci misra'daki Jl> [hal] dir ve "san" rna'nasma gosterllmistlr. Bu surette serh soyle olur." 0 Hakk'in halinin ve samrun cemali beyana gelmez. Her iki alem nedir? Onun beninin aksidir."

Hind serhlerinden Letflif-i Ma'nevi'de de su beyanat vardir. "lkisi de J6:[hal] olursa, birinci J6:- vucudun husnunun zuhurundan ibarettir: ve ikinci J6:- Hakk'in taayyiinudur."

$u halde her iki J6:- [hal]in ma'nasmda ihtilaf oldugu Icin, kafiye dogru olur, fakat birincisi "§an" ma'nasina olan Jl> [hal] olursa, bu surette bu kadar tekellufe de hacet kalmaz. tt

190. 1}aktaki ben onun gazel beninden dem vururum, nutk ister ki benim teni[192]

mi yam.

"vaktak; ben 0 VUCUd-l hakikinin guzel beni olan hakikat-i muhammediyyeden dem vurup bahsetrnege baslanm, nutkum cU§ u hurusa gelip benim bedenimi parca parca etmek ister. tt



~

MESNEVI-t ~ERIF ~ERHt / III. CtLT • MESNEVI-2 •

191. 'Hir kannca gibi kendirrulen ziyiide bir yiikii ~kmek iyin ben bu harmanda ho§um.

Cenab-i pir efendimiz bu beyt-i serifte taayyun-i unsurilerini bir kanncaya ve "hakikat-i muhammediyye"yi agir bir yuke ve VUCUd-l unsuri alernini de harmana tesbih buyururlar. Ya'ni, "Hakikat-i muhammediyyenin varlsl oldugurn lcin, kendimden ziyade olan bu agu yuku bir kannca gibi cekmek ve tasirnak icin bu VUCUd-l izafi ve unsuri harmanmda hosum." Nitekim hakikat-i muhammediyyeyi hamil olduklanru atideki beyitlerinde acik olarak beyan buyururlar:

~}~ 0\.1;) ~ ..l..Al::! j4 ~ Nazmen tercume.

"A9tJlar kenz-i Iiiyiuu olunuz hiI'at-pu§. Mustafa geldi yine ciimleniz tmsn edinizt"

Musteml'in, hikaye suret-I zahirinin lstima'ma meyli sebebiyle hikaye ma'nalanmn takriri baglanmis olmasidir

192. 9<u§enligin re§ki Dlan D kimse beni ne vakit btraktr? 'eii ki siiylenmesi Jarz Dlam siiyleyeyim!

~urrah-l kirarn hazarati, "rusenligin reski olan" zann Hak Teala hazretleri oldugunu beyan etrnislerdir. Bu surette ma'na boyle olur: "Aydmhgm kiskandigi zat, soylenmesi lazim olan birtakim hakayiki soylemern lcin hie beni birakir mi? Ya'ni bilcumle nurlann kiskandigi zat-i akdes-i Hak, tarik-i Hak saliklerine soylenmesi lazim ve vacib olan maarif ve hakayiki serbestce soylemem idn beni birakmaz, rnani'ler icad eder."



~

AHMED AVN! KONUK

212. (Salf) dedi: "Onun yerini iasian. ve giibreden siipiir ve ega ya§ ise onun iistiine kuru toprak dok!"

213. (9iadim) dedi: "La havle! .. €y haha 'la havle!' de! €hil olan resale sozii az sayle!"

Hadim sufinin bu gevezeligine karst kendisi "La havle ve la kuvvete ilh! .. " demekle beraber sufiye de "La havle ... " okumasiru tavsiye etti. Hayvana bakmak hususunda ehliyeti sabit olan bir resule boyle sozleri az soylemesini tavsiye etti.

)~ if _r., )~ .,sl Jj>' 1I d )~ .;>- ~.,;\..!. 0~ d

214. (Salf) dedi: "7aragt al da e§egin arkastnL ka§t!" (9iadim) dedi: "La

havle! .. €y haha ulan!" .

~ r} J>." J 0\S" ~) d ~ ~ Ij~ J d 0<1 r.:l6:-

215. 9iadim hunu dedi, hemen helini hagladt: "gideyim ihtidii saman ve arpa getireyim" dedi.

"Miyan besten" ya'ni "bel baglamak", hizmete ham olmaktan kinayedir.

216. (9iadim) gitti ve 0 ahtrdan asIa yad etmedi; 0 salfye iaosan. uykusu verdi.

"Hab-i hargus" ya'ni "tavsan uykusu" gafletten kinayedir. Ya'ni, "Hizrnete ham olrnus bir halde gorunerek cikrp gitti ve asla ahin hatmna bile getirmedi ve itml'nan-bahs sozleriyle sufiyi gaflete dusurdu."

217. 9iadim hirkar adf kimselerin laralma gilH; salfnin lavsiyesine rf§-hand eiii.

"Evbas" bi-idrak olan avam taifesine derler. "Ris-hand'', "ris" ile "hand" kelimelerinden murekkeb olup, "sakala gulmek'', ya'ni istihza etmekten kinayedir, Ya'ni hadim sufinin tavsiyelerine karst fiilen istihza etti.

AHMED AVNI KONUK

Fakat surh-i serifte mustemi'in hikaye suretine meyli sebebiyle takrir-i maaninin kapanmis oldugu beyan buyurulmus idi. Halbuki cenab-i Fir Mesnevi-i $erifi ~elebi Husameddin hazretlerine hitaben buyurup, onlar da yazdiklan cihetle, 0 mecliste musterni' Hz. Celebi olmak tcab eder. $u halde "aydmhgm reski olan zat" ta'biri, isti'dad-i zatisinin pek ziyade parlakhgi hasebiyle Hz. ~elebi'ye aid olur.

193. 'lJeniz, kiipugii ileri giitiiriir ve bir sed yapar; cerr eder ve cerden sanra da bir medd yapar.

$urrah-l kiramin zehablanna gore rna'na boyle olur: "Nitekim deniz kopuglinU ileriye gotUrUr ve bir rnani'e carpip dahaileriye gidemez. Ve keza denizin cezir ve med halleri vardir ki, esbabi ve tafsilan cografya kitaplannda mundericdir. Bunun gibi vucud deryasi olan Hak, elfaz kopuklerini sahil-i surete goturur, fakat onlan bir mani' sebebiyle daha ileriye goturmez. Ve keza Basit ve Feyyaz ism-i serifleri hakayiki medd eder ve ondan soma Kabiz ve Mani' isimleri cerr eder."

Zehab-i fakire gore ma'na soyle olur. "Hakayik ve maarif deryasi olan kalbim, elfaz kopuklerini sahil-i surete goturur ve bir sedde carpar. Derya-yi kalbim muhtelif sebebler ile bu hakayik ve maarifl cerr eder ve iceriye ceker, ondan soma da bir daiye zuhur edip medd ve bast eder."

194. 'lJinle! <J3u zaman da ne miini' aldu? Jl{iislemi'in kalbi ba§ka yere gitti. lste deryarun meddine ve elfaz kopuklerini ileri goturmesine bu zamanda mani' olan ne oldu bilir misin? Mustemi'm kalbi bunlan dinlemekten yan cizip baska taraflara gitti.

195. Onun hiihn, misiifir alan sufi larafma gitti; a sevdii 4;inde baynuna kadar a§agtya gitti!

o baska taraf dahi misaflr olan sufinin hlkayesidir ki, mustemi'in hatmnda, "Acaba bu hikayenin neticesi ne olacaknr?" diye bir merak hasil oldu ve tepeden nrnaga kadar bu merak ve arzuya batti.



~

MESNEvt-1 SERtF SERHI / Ill. cn.r • MESNEvt-2 •

196. 'Uasf-t hiil ifin bu makalden 0 efsane laraftna geri gitmek liiztm geldi.

Mustemi'In meyli hikayenin sureti tarafma olunca, artik bu hakayikr ve maarifl birakip, misafir sufinin halini vasf icin tekrar 0 hikaye tarafma gitmek lazim geldi.

197. ey aziz; sufiyi 0 sure! sanma; r-ocuklar gibi ne vakte kadar cevizden ve kuru iiziimden!

Ey azizirn ~elebl Husameddin, bizim hikayeden rnaksadmuz mahza masal soylemek degildir. Sufiyi 0 suretten ibaret sanma! Cocuklar gibi ne vakte kadar gonul eeviz ve kuru uzume bagh kalacaknr?

198. ey ogul, bizim cismimiz ceviz ve kuru iiziimdiir; eyer sener isen bu iki ~eyden ger-!

Bizim cismimiz ve suretimiz, cocuklan aldatmak ve avutmak icin verilen ceviz ve kuru uzum mesabesindedir. Eger sen tarik-i Hak'ta er isen bu iki seyden gee ve ciddiyat ile mesgul ol!

199. 'U« eger sen ger-emezsen, 9iakk'tn ikramt seni dokuz tabakadan ger-irir.

Ve eger sen surer ve cisimden gecemez isen, Hak Teala hazretlerinin inayet ve ikranu seni huzur -1 evliyada onlann nazannda bulunman sebebi ile, felegin sureti .olan dokuz tabakadan ileriye gedrir.

200. $imdi efsanenin sure!ini dinle; fakat miiteyakk.tz ol, daneyi samandan [202]

aytr!

Mactemki hikayenin suretini istedin, simdi onun suretini dinle! Fakat surette rnustagrak olma, muteyakkiz olup bugday danesini saman coplerinden ayir ve suretten maaniye intlkal edip ibret al!



~

AHMED AVNI KONUK

Hadimin hayvam taahhiidii iltizam etmesi ve tahalliif eylemesi

..l:--) ?I y.;k) ...l>,-) ):J .0::, y>.; ~ 0l:i -""" 01 ~~

201. 0 miisteful olan safllerin halkast vaktaki vecd ve larabda nihayete erisii, vaktakt hal ve ezvaktan mustefid olan sufilerin halka-i zikri ve serna'i vecd ve tarab emrinde nihayete eristi ve sema'lan ve hay u huylan bitti,

202. Jl1isafir ifin sofra getirdiler; 0 0 zaman hayvandan yad eUi.

Ya'ni misafir olan sufi icin taam getirdikleri vakit, sufinin hannna hayvam geldi.

203. 9iadime dedi ki: "..7lhtra git, hayvan ifin saman ve arpayt niziima koy!

..:........;...)15"' lA)15"' J-I (-..Ii) ..::-:.:£ 0))1 ~ J-I J_"... 'j d

204. (9iadim) dedi: "La havle ve la kuvvete! .. 'Bu ne zaid sozdiir! 'Bu i§ler eskiden beri benim i§imdir!"

-=-- .}4-iI..v:J ) .:........ A j? 015"' ~ )1) .} .J>.' 01 ,§ J d

205. (Safl) dedi: "Onun arpastnt evvelden tslat. 2lra 0 e§ekcegiz ihtiyardtr ve di§leri zaiftir."

,

206. (9iadim) dedi: "La havle! .. €y aziz: bu soyledigin nedir? 'Bu tertibleri benden ogrenirler!"



~

MESNEvl-t $ERIF $ERHt I III. CtLT • MESNEVI-2 •

207. (SUft) dedi: "Onun palamm one indir one, arka yarasL iizerine miinbil ilan koy!"

"Menbel" kelimesi "kahil ve tenbel" ma'nasmadir, "MIm" otre ve "ba" esre okunmak suretiyle "munbil" nebati bir ilacnr ki, yeni yaralan tedavide kullamrlar ve ona "munbil-daru" dahi derier.

Bu ma'na Hind sarlhlermden ven Muhammed Ekberabadi serhinden almdr. Ankaravi serhinde, "Menbel" egercl "muanid ve tenbel" ma'nasmadir: amma bunda kavi ve yerinden kalkmayici darn demekten istiare olunur" denilmlstir. Miireccah olan ma'na evvelkisidir.

208. (9Ladim) dedi: "La havle! .. ..9lrhk bu hikmeti bLrak, bana senin cinsin yiiz bin misafir geldi!/I

Ya'ni, "Ey sufi efendi, artik bana karst hikmet-furuslugu birak. bana senin gibi pek cok misafirler geldi ve ben onlan memnun ettimr'

209. II 9Lepsi bizim yammtzdan riiz» olarak gitmi§lerdir; misiifir bizim cammtzdtr ve akrabamtzdtr."

210. (SUft) dedi: "ana su ver ve lakin thk!" (9iadim) dedi: "La havle! .. [212] Senden ufamnm!"

Ankaravi'de, "sir-germ" ta'birindeki "sir'e "ziyade" ma'nasi verilip, "ihk" ma'nasi murad olunmustur. Veyahut, "sir" "tok" ve "germ" dahi "tamam" ma'nalanna olup, "E§ege doyuncaya kadar su ver!" demek olur'' denilmistir, Hind nushalannda ise, "sir-germ" olarak yazilnus ve "yan steak" rna'nasi verilmtstlr.

Bahar-l Acem lugatinde "sir" "kesir" ve "bisyar" ma'nasma mecazen musta'mel oldugu ve "gerrn-i sir" denildigi gcsterilrnistlr.

211. (Suft) dedi: II Sen arpa ifine samam az koy(" (9iiidim) dedi: "La havle! .. 'l3u sozii ktsa yap!"



~

MESNEvl-t ~ERIF ~ERHt / III. CtLT • MESNEVI-2 •

jl) ~ ~ ~~,f ~I_,.> jIJ~..A..::.) ~y. o..liL. oJ)')y

218. SaIl yolJan iiciz kalmt? uli ve u:zandt; kapanmt? yoziiyle rii'yalar yoriiyor uli.

"Feraz" "namaz" vezninde, Buthsn-i KatI'm beyarnna gore on yedi ma'nasi vardir. Hem "kapah" ve hem de "acik" ma'nalanna gelir. Burada "kapah" ma'nasmadir. Ya'ni, sufi pek yorgun oldugundan uzarup yatnus ve kapah gozuyle de ru'ya aleminde birtakim seyler gormege baslarms idi. "Feraz" "acik" ma'nasma geldigine gore: "Sufi yorgunlukta~ gozi; acik olup, uyku He uyarukhk arasmda ru'yalar gormege basladr demek olur.

219. ~oyle ki, onun e?egi bir kurdun penfesinde kalmt? uli; strttndan ve baldtnndan par~lar kaptyor uli .

..:.......~ JA.!..o r~\.>. 01 ~ (.$1 ..:.......l;:l~L. 4.>.' .:.r.1 Jj>' 'Y " .~

'lJedi: "La havle ve lii kuvvete! .. rnu ne miilihiilyadtr! ~caba 0 ?efoatli hiidim nerededir?"

220. [222]

1::J_,;l\.. [malihulya] veya I::J~\.. [malihulya] "halel-i dimagl" ve "hayal-i ham" ma'nasmadir. d\.. [malih] de ayru ma'naya olan lugattir. Tibb-i atika gore ahlat-i erbaadan hilt-r sevdarun galebesinden hasil olur.

Ya'ni, sufi yorgunluktan uyku He uyarukhk arasmda eseginin bir kurt tarafmdan parcalandigiru gorup "la havle ve la kuvvete illa billahi'l-azim" dedi ve bunun hayal-i ham olduguna zahib olmakla beraber, 0 sayiklama arasmda musfik olan hadimi de tahattur etti.

221. ))ine 0 e?egi yoriiyordu, yola yitmek.te; yah bir k.uyuya ve yah f-uk.ura dii?iiyordu.

"Gev" "alcak zemin ve "cukur'' ma'nasmadir, Ya'ni, sufi 0 hayatat arasmda yine esegini baska bir tehlikede goruyordu.

222. 7:iirlii tiirlii naho? vaba yoriiyordu; Jatiha ile el-9<liria ok.urdu .



~

AHMED AVNl KONUK

Sufi bu halat-: faside icinde eseginin basma tiirlii tiirlii nahos vak'alar geldigini goruyor ve Fatiha-l serife He "el-Karian; me'l-karia" suresini okuyor idi. Sufinin el-Karia sure-t serifesini okudugunu beyanda su hadis-i serite i~aret buyurulur: .... \,:.4l1 r y. ..01..1,.!. J Jb.-..DI G if ifl Js. ).411 i} if ya'ni, "el-Karia suresini okuyan kimse Deccal'in fitnesinden ve yevm-i kryametin sidderlermden ernin olur."

223. 'lJedi: "c;are nedir? 'lJostlar dagtlmt§lardtr, gitmi§lerdir ve butun k.aptlan kapamt§lardtr!"

Sufi sayiklama esnasmda kendi kendine soylenip diyor idi ki: "Hayvarun imdadma yetismek caresi yoktur. Zira ihvan dagihp gitmisler ve tekyenin biitun kapilanru da kapamtslardir." Boyle dedikten sonra donup.

224.

"j.d~ 0\ ~ d\ ,. 4~ 'l"

.' '-" ..s') .

))ine diyordu: '\9lcaba 0 hadimcik bizim ile hem-nan u nemek olmadt mt?

Vine kendi kendine diyor idi ki; "Acaba 0 benim esegime trrnan taahhud eden hadimcik bizim He beraber yeyip icmedi mi?

225. 'l3en ancak ona lutuf ve miiliiyemet ettim; 0 bana n4;in aksi iizete kin yapar?

Ben ona lutuf ve mulayemetten baska bir rnuamelede bulunmadigim halde 0 bana nicin boyle aksini yapiyor?

J.5 U:;ilr It) ~ o!,j)) ..Lw. ~ ~ '-:-:-" \) U) \..Is:- f'

226. 9ier adiive!e· sened olarak sebeb laztmdtr; ve yoksa cinsiyet vefa !elkin eder."

Her dusmanhgin Istinad ettigi bir sebeb lazlmdlr. Boyle adavetm dayandigI bir sebeb olmayinca, cinsiyet insanlara vera hissini telkin eder. Zira 0 hadim mu'min .ve sufi ve ben dahi mu'min ve sufi oldugumuzdan, ararmzda cinsiyet sabittir. Binaenaleyh bana karst vefakar olmasi icab eder."



~

MESNEVI-I ~ERIF ~ERHI / III. CILT • MESNEVI-2 •

227. 7ekrar d.er idi ki: "Lulu! u cud ile ad.emi jblis' e ne vakil cevr elmis idi?"

Sufi yukandaki mutalaasmdan sonra donup yine der idi ki: "Haytr, lutuf ve kerem sahibi olan Adem lblis'e bir zulum mil etmis idi ki, lblis ona karst adavet etti?

228. 'Beni .9fd.em ytlana ve akrebe ne yaptt kif 0 Dna olum ve derd isler?

Beni Adem yilana ve akrebe ne fenahk ennis idi ki, onlar ademe karst dusrnanhk gostererek sokup oldurmek ve vucuduna elem iras etmek kasdmda bulunurlar? Bu ancak onlann tabiatlan iktizasmdandrr.

~)) __,>\ J..l»:J..l....> J.I ..:..........i~)-4 j» t:1:Jj> 1):Jp

229. 9<urdun tab't ve huyu muhakkak ytrlmakttr; nihayet bu hased halkta vazthttr."

lira kurdun tabian ve huyu elbette yirtmaknr. Hadimin hali de iste bunlara benzer. Hadirnin bana karst olan bu fena muamelesi hased saikasiyladir. lira bu hased, halkta zahir olan bir kotil huydur".

• \.>- -,\:,.~\ :J\ ~ ~

............ J' r ....,.-.-. ) J.J.

230. 7ekrar der idi ki: "'Bu su'-i zan hatiidtr; birad.ere benim boyle zunrum ne [232] 4;indir1"

Sufi bu sozlerinden de rucu' edip der idi ki: "Hadime yapngun bu su'-i zan hatadir. lira ~;'I ::'_;'j:jIWI (Hucurat, 49/10) [Muhakkak mil' minier kardestir] ayet-I kerimesi mucibince 0 benim kardesimdir ve kardesime karst nicin boyle su'-i zan etmeliyim?"

231. 7ekrar d.er idi ki: "9iazm senin su' -i zanntndtr; bed-zan Dlmayan her bir kimse ne vakil salim kaltr?"

Bu sozden dahi rucu' edip der idi ki: "Hayir, hazm ve ihtiyat dedigimiz hal, ancak su'-i zandan ileri gelir, Halbuki serden emin olmak tctn umurda



~

AHMED AVNl KONUK

hazm ve ihtiyat lazimdir. <.;:unku seytanhk daman herkeste rnevcuddur. Her ne kadar rnukteza-yi iman bir kimseye zarar iras etmemek ise de, mademki insanda seytanhk daman vardir ve uzerinde nefsin hileleri mueesirdir, binaenaleyh muamelede hazm ve ihtiyat icab eder. Bu ise mu'min kardesine husn-i zan etmek vucubuna rnani' degildir. Zira hazm ve ihtiyat, su'-i zan He husn-i zan arasmda bir tevakkuftan lbarettir. Boyle olunca, hazm ve ihtiyat, nefis ve seytamn §url1runa karsi makbul bir hal olur."

232. SuJ'i vesvese i{;inde ve qek de oyle kif du§manlann ceziis: oyle olsun!

Zavalh sufi boyle vesvese icinde ve esek de oyle bir feria hal .lcinde idi ki, dusmanlann cezasi da esegm basma gelen hal gibi olsun!

233. 0 miskin e§ek foprak ve ta§ arasmda, palam egrilmi§, kuskunu yLrhlmL§!

"Paleheng", "palaheng'fn muhaffefidir ve "palaheng" aslmda "pala" He "aheng" kelimelerinden murekkebdir. "Pala" hayvanm bashgmm kenanna ve yulara bagladiklan ipe derler ki, hayvam bunu tutarak yederler. Turkcesi "kuskun''dur. Ve "aheng" "cekmek'' ma'nasma gelir. Lisan-i Furs ulemasi arasmda mukarrerdir ki, iki kelime terkib olunup, evvelkinin ahiri ve sonrakinin evveli bir cinsten olursa, harfin birini IS kat ederler. Bu kaideye binaen "aheng" kelimesinin elifini hazf edip, ~)I~ (palaheng) derler.

J.t _;:. ~ ) 0J.5 0~ _;:. o~ Jk. ...s. ~ ~4 0 _; j\ ~

234. l}oldan olmu§, bulun gece de yemsiz; giih can {:eki§mekte ve giih feleJfe!

Cok yol yurumekten olmus, bitmis iken butun gece de yemsiz kalrms 01- dugundan, gah yorgunluktan ve achktan didinmekte ve gah bitab kahp yatmakta idi.

235. €§ek bulun gece zikr ederdi: \I€y jliih, arpadan vazgerfim, hi{; olmazsa bir avUf saman!"

Esegln lis an-i hal He zikri bu idi ki: "Ya Rab, arpa soyle dursun, bari bir avuc saman veren olsa idi, ona da raz; olurduml"



~

MESNEVI-t ~ERtF ~ERHtl III. cn.r • MESNEVI-2 •

236. 9Liil dili ile der idi ki: \lEy §eyhler, bir merhamet ki, bu rig edebsizden yandtm!"

"Rahmeti" deki "ya" Ankaravi'de "vahdet" olarak gosterilmistir, Hind nushalannda J ..;-) vaki'dir. Ya'ni, "Esek lisan-i hal ile der idi ki: "Ey seyhler, bir merhamet! linl bu ~ig ve edebsiz olan hadimin elinden yandtm!"

237. Jliihnet ve aziib cinsinden e§egin gordiigii §eyi, selsuyunda murg-t haki goriir!

"Murg-l haki'tden murad, tavuk ve horoz cinsidir. lira bunlar su icinde kaldiklan vakit cok zahmet cekerler,

238. '13iniienaleyh 0 gece seher vaktine kadar 0 bt¢re e§ek cfiu'l-bakar dan yan iistii yuvarlandt!

. "Cu'u'l-bakar" bir hastahgm adidir ki, bu hastahga tutulanlar doymak bilmezler.

,:,4-i ~ j. ..::.-.-.- 0)1~,:, Jj ,:,1..1.0 ~ ..I.o~ r,:,\"':' ~ jJ)

£Jiindiiz oldu, hadim sabahleyin geldi; hemen palam aradt ve onun arkastna koydu.

,:, r "f .:.!. 01j ~i .r=-~ ,:,.? s J. ,_;.....> j ........ J':' <\.it.;. J) .r=-

9Lar-fiiru§ca ona iki iir- darbe vurdu; e§ege 0 kelbden liiytk olan §eyi yaptt.

Mu~teriye hayvam kuvvetli gostermek idn, esek satanlann yapngi tarz uzere, hadim esege iki ii~ darbe vurdu. velhasil kopek tabiannda olan 0 hadim, tabiat-i kelbanesine layik olan rnuameleyi 0 esege yapn.

239.

240. [242]

"~l"-'I~ol"- .

....r.:' '-"ft) ~.r

241. <"Darbenin §iddetinden e§ek stf-raytct oldu; e§ek kendi halini soylemek ir-in dil nerede?



~

AHMED AVNl KONUK

S11finin hayvamm kervan halkimn hasta zannetmesi

242. 1Jaktiiki safi bindi ve reoiin. oUu, 0 her zamcn yiiz iistii dii§mege ba§ladt.

~1...l;, . ....A • .c: ~ • <.;-- J'.)r.) .

243. 9ier zamcn onu halk 6Utrtrlar idi; hepsi onu hasta zannederler idi .

..::...;l ..:--. '_;-''S'.l-j.):J.?:J 01) ~ ~ ~ ~ ~ ~ 01

244. 0 birisi onun kulagtnt §iddetli burar idi ve 0 digeri de da11Wgtntn alttnda yara yoklar idi.

~~:J if)1 ~.):J.?:J 01) ~..:--. if)1 Ju.):J.?:J 01)

254. 1Je 0 digeri onun na'linde ta§ arardt ve 0 digeri de onun yoziinde r-apak yoriirdii.

~}? J.I _f.-;. -s: ~ J -S:J ~ j JI ~ -sl ~ I.S" j~

246. Sonra derler idi ki: \\€y §eyh, bu nedendir? Sen dun, \~iikiir bu e§ek 6- vulir' demiyor mu idin?/I

Kervan halki, yurumekten aciz kalan bu esegin her tarafuu yokladiktan sonra bir sebeb-i zahiri goremeyince sufiye dediler ki: "Sen dunku gun esegin kuvvetinden bahsedip hamd ederken, bu hayvanm yurumekteki aczi nedendir?"

:J.? 01.) ..lil..li o~ J~.r. :J.)y>- Jy>-'i ~ §' ? 01 d

247. (Saft) dedi: "0 e§ek ki yea "La. havle/l yiye, bu §iveden ba§6 yoletmek bilmez!/I



~

MESNEvt-1 ~ERtF ~ERHI / III. cn.r • MESNEvt-2 •

Butun geee hadimin "La havle ve la kuvvete ... " sozlerini yemis olan bir esegin yol yurumekteki tam ve sives; boyle olur!" dedi.

~ ~ )..lj\ jJ) J ~ y. ~ ~ . ~ y. Jy 'j ~ ? u'; ..sJ ft

248. 2ira e§egin guliist gecede "la havle" idi; v= miisehbih idi ve giindiiz siiciUlda oldu.

"Geee hadimin "la havle" sozleri gidasi olan esek, elbette gece tesbih ve gunduz de boyle seedeler eder!"

249. jnsanlann pek rogu adam yiyicidirler; onlann "seliimiin aleyke"lerinden az eman dile!

Bu beyt-i serifte, :;1 ~~ 4, 0~ 'J~}i ~ "";\11) ~I ~ i ~ ~ ~~~ ~~

~ '" ". 0 J. 0,.. ,.. 0, rv .. ",J. _'" .. J. ,. 0 ". "' .. ~ ... _, J. "' ... ". '" J. o~.. .. ... '" ..

.}PI!"",,, J rW)lIlS'" "!'wJI4; iYJ"--!. 'Y .JI~I ~) 4; .JJ~ 'Y (A'raf, 7/179) ya'ni, Olein ve

insan cinsinden olanlann cogunu biz cehennem icin halk ettik ki, onlann kalbleri vardir onunla teferrus etmezler ve gozleri vardir onunla ibretle bakmazlar ve kulaklan vardir onunla hakikati dinlemezler, lste onlar hayvan gibidirler, belki daha saskmdirlart" ayet-i kerimesine isaretle buyururlar ki: Bu cihan halkmm cogu insan helak edicidirler. Sen onlann "selamun aleyk" ya'ni "selamet senin

. uzerine olsun!" demelerinden az emin ol! Zira bu soz icinde, "Benden emin 01, sana zaranm dokunmazl" ma'nasi vardir. Fakat sen hazm ve ihtiyat et! onlann cogunun lisanlannda olan bu gibi sozlerin rna'nasi kalblerinde yoktur."

..... .M~ r~.r y..~ jI f.~ rS' ~ l.S4,b ..:- y..~ ~4_j\.:.:.

250. 9-Lepsinin goniilleri §eytan evidir; insan §eytanmdan demdemeyi az kabal d! [252]

Zlra onlann kalblerinde seytan mutasarnftir: onlan istedigi tarafa sevk eder. Binaenaleyh onlann suretleri insandrr: fakat kalblerinde mutassarnf olan seytan oldugu icin, her birisi insan seytarudir. lnsan seytarundan bu gibi demderne-i elfazi az kabul et ve sozlerinden emin olma! "Demdeme"nin birkac ma'nasi vardir. Burada "sada-yi lafz1" ma'nasmadir.

251. 0 kimse ki §eytiimn nefesinden "la havle" yedi, 0 e§ek gibi cenkle ba§t iizerine gelir!



~

AHMED AVNl KONUK

Ya'ni, kalbinde mutasarnf olan seytamn nefhasmdan, yalmz dili He "la havle" deyip, ma'nasi asla kalbine muessir olmaz ve kavli He fiilini birbirine uydurmazsa, hayat-i suri ve ma'nevi cidallnde 0 kimse tepesi uzerine duser. Zira ~I ~I ....u~ ~I .}~ J J_,... ~ [La havle ve la kuvvete illa billahi'l-aliyyi'lazim] demek, "Kmuldanmak ve kuvvet ancak ali ve azim alan Allah Teala iledlr'' demek olur. Bu kelanun sidkina iman-: kamili alan kimse, kime karst hile ve hud'a yapabilir?

252. 7Ler k.im diinyada §eytiimn telbisini ve dost yiizlii dii§mamn ta'zimini ve hilesini yerse;

• }. "''' • "" J" ,:ii J. J. ... '" a ... .;

Bu beyt-serifte, ~w.1 0~1 ~.:.r.j (Nahl, 16/63) ya'ni, "~eytan onlann

amellerini susler." ayet-i kerimesine isaret buyurulur. Ya'ni cin ve insan seytanlan, kotu seylere, nefse hos gorunen libaslar giydirirler; ve insan seytanIan muhlbb-i sadik suretinde gorunup, tuzaklara dusurmek ictn ta'zim ve hileler yaparlar. Her kim bu ca'li ta'zim ve hileleri yutarsa;

J _ _

.1~ jI? 0\~ -4\.r"):J

253. js'lam yolanda Streit lwpriisii iistiinde 0 e§ek. Bibi sersemlik.ten ba§t iizerine Belir!

"Hubat" "cinnet"e rnusabih alan bir illetin adidir . .kIp'" J.,; [Pul-l sirat] "sirat kopriisii"d~r. Ya'ni "~eytanm telbisine ve dusmarun guler yuzune aldanan kimseler,' Sirat koprusu ustunde basi donerek, a sufinin esegt gibi tepesi ustune dusert"

Ma'lum olsun ki, Slrat koprusune iman haknr: ve ana incelikte kilt misal getirrnek, onun hakkmda noksan tavsiftir. Belki a sirat kildan daha incedir ve hatta onun bu tesbih He munasebeti yoktur. Mesela gunes He golge arasmdaki hadd-i fasrl ne gunesten ve ne de golgedendir. lste sirat'm Inceligi de buhatt-i fasila benzer, Ve "sirat-i.mustakim" , ahlak-i mutezadde arasmdaki vasat-i hakikiden ibarettir. Mesela "sehavet" guzel hulktur ve "tebzir" He "buhl" arasmdaki hatt-i fasildir. Ifrat tarafl "tebzir" ve tefrit tarafi "buhl" olur. Ve keza "secaat" da boyledir. lfran "tehevvur", tefritl "cubndur, ya'ni korkakhktir. Ve "tevazu'", "tekebbur" He "zillet"in hatt-i fasihdtr: ne "tekebbur''dur ve ne de "zillet"tir. Ve "iffet", "sehvet" He "humud'' (sehvetsizIik) arasmdaki hadd-i fasildir. lste bu hatt-i fastllar strat-i mustakimdir ve

MESNEvt-1 ~ERtF ~ERHI / Ill. cn.r • MESNEVt-2 •

hatt-i i'tidaldir. Bu strat-i miistakim iizerinde yiiriiyen kimseler hayat-i diinyeviyye belalanndan emin olacagi gibi, hayat-i uhreviyyede de mazhar-i saadet olur. Mesela "tebzir", mahru luzumsuz, hadd-i rna'ruftan fazla sarf etmektir: neticesl fakr u zarurettir ve iflasnr. Ve "buhl" , yememek ve yedirmemektir. Bunun neticesi kendi nefsine zulum ve beyne'n-nas zillettir. lste dtger if rat ve tefritler de boyle su'-i akibet tevlid ederler ve bunlann eiimlesi sirat-i mustakim iizerinde hayat-i dunyeviyyede bas asagi dusmektir. Huccetu'l lslam lmam-i Gazali hazretleri Risaie-i Ruhiyye'sinin bir fashnda bu "sirat" hakkmda tafsilat-i lazime i'ta buyurmustur. Bela-yi uhreviye gelince. sirat koprusu seriatm suretidlr, Yevm-i hasrde seriat Slrat koprusu suretinde musavver olur. Zira bilcumle a'raz yevm-i kiyamette kendilerine munasib olan suretlerde zahir olacaknr ki, buna dair olan beyanat atide Mesnevi-i ~erifte gelecektir. Dunyada umur -1 ser'iyye iizerinde kaim olan kimseler ruz-i cezada bu kopruden yildmm siir'atiyle gececektir. Bu revisin bu alernde de naziri vardir. Nitekim ru'yada insari ba'zan kendini bir sahra-yi bi-payanda ucar gibi yiiriidiigiinii gorur. Ve seriatta istikameti az olanlar ok siir'atinde gecerler, Ve istikamette ondan daha asagi olanlar, rehvar bir ann yiiriiyii§ii gibi gecerler. Ve hudud-i ser'iyyeyi tecaviiz edenler, eger mazhar-i afv-i ilahi olrnazlarsa, ayaklan kaYIP bu siratm altma duserler.

o Jo".

254. :J\1,iileyakktz 01, kotii dostun i§velerini dinleme; tuzagt gar, sen yeryiiziinde eymin yiiriime!

"lsve", naz ve eda, .; p (0~ Jot) masdanndan nehy-i ham sigasidir. "Niyusiden" Heft Kuiziim narmndaki lugatta, "dinlemek'' ve istemek" ve "tefahhus ve recessus etmek" ma'nalannadir. Burada "dinlemek" ma'nasmadir.

O:l< )L.):J I) ~I L.:J\ O:l<} J.J> '1 ~I )Y' ..L.,.:>

255. )3iiz bin \\la havle" getirici jblis'i gar; ey adem, jblis'i ytlanda Bar!

Ey salik, muteyakkiz 01 da, "la havle ve la kuvvete ilh ... " diyen bircok insan seytanlanru gar! Bunlann her birisi insan sokmakta yilan gibidir ve seytan onlann kalblerinde mutasarnfnr. Binaenaleyh ey adem oglu, sen gorunmeyen lblis'i gormek istersen bu gibi yilanlann akval ve eraltne bak da lbIis'i 0 yilanlann akval ve ef'aline burunmus bir halde gar!



~

AHMED AVN! KONUK -

256. Sana, \ley dostun dint!" der, dem verir; tii ki bir kasap gibi dosUan postu s;eke!

Ey sallk, boyle bir kimse, dost ittihaz ettigt kimsenin postunu bir kasap gibi yuzmek icin sana "Ey dostun cam!" ya'ni "Ey benim caruml" dlye latif sozler soyler. Kasap bir koyunun postunu yuzmek icin ufleyerek §i§irdigi gibi, 0 da bu sozler ile ufleyerek senin nefsini sisirtlr ve kabarnr ve seni magrur edip, senden alacagmi ahp istifade eder!

~ .) ~I .)~~ ;? JI ($IJ .J..};.S' .) J.r-! ..::..:;...... J!, \.i ~~ r~

257. Senin postunu dt§anya s;ekmek ifin dem verir; dii§manlardan afyon tadan kimsenin vay haline!

Kasap gibi senin postunu yuzmek icin sana elfaz-i latife ile boyle dem verir. Dusmanlann kahvesini icen, ya'ni onlar ile dostluk edip muhalata ve musahabe eden kimselerin yay halinel

258. 9<asap gibi senin ayagtntn iizete ba§ koyar; senin kantnt ziir zar diikmek ifin dem verir!

,§ ~YJ~I~o~j; ,§ ~yl_)~y~($~~

259. 9<endi avtnt bir arslan gibi kendin yap; yabanctntn ve htstmtn i§vesini terk et!

Ya'ni kendi islnl kendin gor, kendi isinl ne yabanciya, ne de akrabaya tevdl' etme ve onlann iltifatlanna kulak asma!

260. SZli+aklann riiiyetlerini hadim gibi bil; nii-keslerin i§vesinden bf-keslik da-

[262] d

ha iyi ir!

Edaniden olan kimselerin sana karsi olan riayetlerini, hadirnin sufiye olan riayetleri gibi bill Adi kimselerin sana takarrub ile iltifat ve nevazis etmelerinden, senin klmsesizligin daha iyidir!

MESNEVI-I $ERIF $ERHI / III. CILT • MESNEVI-2 •

261. ~damlann :z.emininde. ev yapma; keru1i i§ini yap, yabancmm i§ini yapma!

Insanlann zemini olan cismi ma'mur etmege cahsma. Zlra cisim ruha yabancidir ve senin senligin ancak ruhundur. Binaenaleyh kendi islnl yap, ya'ni ruhunu nurlandirmaga ve ma'mur etmege cahs, ruhuna yabanci olan cisminin hadimi olma!

262. Sen lenine yagh ve lath veraik{:e, kenai ce.vherin if,in semi:z.lik gorme:z.sin.

Sen cismini huzuzat-: nefsaniyyen ile besledikce, kendi cevherin olan ruhunun semlzligini goremezsln, Bu halden kalbin kor ruhun muzlim ve zaif olur.

263. Eger cismin misk if,inde. yeri olsa, oliim giinii onun pis kokusu :z.ahir olur.

Eger cismini misk icine gark etsen, onu latif yapamazsm. Zlra onun tab'i murdar oldugu icin, elum gum; 0 cisim bir les olup, pis kokusu meydana cikar.

264. ~iski ten iizeruie.vurma, blb iizeruie siir! ~isk neair? 2ii'l-ce.liil'in niim -t mukadde.sidir.

Misk makammda olan tesbih ve tehlili ve zikrullahi yalmz lisamn ile soyIerne; belki gonulden soyle ve 0 miski kalbine sur! Misk nedir? Zu'l-celal olan Allah Teala hazretlerinin nam-i mukaddesidir.

265. 0 miiniiftk, miski ten ii:z.erine koyar; ruhu kiilhanm aibine koyar.

Gormez misin? 0 munafik, misk olan nam-i ilahiyi kalben degil, halki aldatmak icin lisanen zikrettigl icin, ruhunu kulharun dibine koyar.

Ma'Ium olsun ki, zikirde dort surer vardir. Birisi rnunafikm zikridir. Munafik kalben munkir ve lisanen zakirdir. Binaenaleyh bu amelin faidesi yoktur. lkincisi murainin zikridir. Murai kalben Hakk'a ve Peygamber'e iman etmekle beraber, hazz-l nefsine tebean amelini halka gostermeyi ve bununla men-



~

AHMED AVNI KONUK

faat-i dunyeviyyeyi kasd eder ve lisanen zikreder. Bu amelin de faidesi yoktur ve onun ameli ve zikri ayn-i ma'styettir, ve kendisi amelsiz bir mu'min oldugu cihetle, eger rnazhar-i afv olmazsa ceza-yi uhreviye de du~ar olur. Ulema-l kiram "riya'y; "sirk" addederler. O~uncusu mu'min-i gamin zikridir. Gam, Hakk'i zakir iken fikri baska yerde olur. Galebe-i havanr sebebiyle kalben zakir olamaz. Halbuki kasdi riya degil, Ibadettlr. Bu mu'min niyetine gore me'cur olur ise de, "j.J'~ rJ" ~ l;i ya'ni "Ben beni zikredenin celisiyim" hadis-i kudsisi mucibince Hak onun kalbinin ve a'za ve kuvasmm celisi 01- maz, yalruz lisanmm celisi olur. Binaenaleyh bu mu'min kalbini havanrdan tathir etmedikce, bu zikir onun ma'nen sebeb-i terakkisi olmaz. Bu gafletin derecan vardir. Dorduncusu mu'min-i agahm zikridir. Hem kalben ve hem de Iisanen Hakk'i zakirdir. Hak bu zakirln kuva-yi zahire ve bannesinin celisi olur ve bu zikir onun derecat-i ulyaya terakkisine sebep olur. Ve bu zakirin de derecati vardir.

lmdi, cenab-i Plr efendimiz bu beyitte munafiklan misal gostererek riyadan tahzir ve iman ve ihlas canibine tesvik buyururlar.

266. 'lJil ii:urinde 9iakk'm ismi ve onun ciinuu1.a., onun imiinstz fikrinden pis kokular vardtr.

Munafikm lisanmda Hakk'm ismi vardir: halbuki bu zikrin nuru ve faidesi olmadigi icin, onun imansiz olan fikri sebebiyle ruhunda pis kokular vardir. Alem-i ervah ehli bunun ruhunun pis kokusunu duyup muazzeb olurlar.

..:.-.1 o-: Y J .::..-.$ j_r. .r" .J. ..:.. .... $ s:.0r. ~ JI ~ .?~

267. 2ikir onunla kiilhanm ye§illigi gibidir; neciisei ii:urinde giildiir ve silsendir.

Munafika nisbeten 0 Iisarundaki zikir, supurtinttilugun ye~illigi gibidir. 0 zikir, necaset uzerinde biten gule ve sus en cicegine benzer. Haddlzatinda zikir guzeldir: fakat rnahall-i zuhuru fenadir.

~?J~f0Tc>~ ~)l?~~Tu~0T

268. 0 nebat orada muhakkak ariyeUir; 0 giiliin yeri meclistir ve isreiiu,

o fena mahallerde biten gill ve susen ~i~egi oralarda ariyettir. Onlan 0 gilzellikleri sebebiyle orada birakrnayip kopanrlar; salonlarda masalann ustundeki cicekliklere ve yemek sofralan ustune koyarlar. Bunun gibi, munafikm



~

MESNEvt-l ~ERtF ~ERHl / III. cn.r • MESNEvt-2 •

zikr-i lisanisinden hasil olan suver-i latifeyi de 0 munafikin rna'nasinda birakmayip, alem-i letaife naklederler .

. ·ft'" ..:.......;lwl •. · \ ..••. ~. II . L d" oM! . u..

...,_- ~ ~~.J"""! ........

269. 7ayyih olanlar layyihlerin larafma gelir; agah ol, hal/is olanlar habfsler ifindir!

Zira iyi olanlar iyilerin tarafma gelir. Muteyakkiz 01 ki, kotuler kotuler Icindlr. Her sey kendi cinsine iltihak eder.

270. 9<fnden giimrah olanlara kin tutma! Onlann mezanm kin tutucuiann

[273] la

yamna koyar r.

lste bu hakikata rnebni, "kin" denilen k6tu huy ile muttasif olanlara kin tutma. Eger sen de onlara kin tutarsan onlann cinsinden olursun. Zira kin tutanlann mezanm kin tutanlann yanma koyarlar.

Hz. Fir efendimizin bu tavsiyeleri, ser'de olan "bugz-flllaha mugayir degildir, Zira, "bugz" "muhabbet''ln ziddidir ve "bugz", hiss-i intikam olmaksizm nefret-l kalbiyyedir. Ve k6tu huyla muttasif olanlar elbette .sevilmez. "Kin"de ise kahir ve intikam duygusu vardir.

271. ::Kfnin ash cehennemdir ve senin kfnin 0 kiilliin ciiz' iidiir, dfnin dii§mamdtr.

Zira kinin ash eehennemdir. Cunku cehennem Kahhar ve Muntakim isimlerinin mazhandir. Bu sebeble senin kinin dahi 0 cehennem kullunun cuz'udur, ve ahlak-i zernirneden olan kin, dinin dusmarudir. Zira cehennemin alat-l azabi, ahlak-i zemirne suretlerinden tekevvun eder. Ve cehennem hakkmdaki tafsilat, Fiituhat-l Mekkiyye'nin 61. babmda mundericdir.

272. :J1Itademki sen cehennemin ciiz'iisiin, binaenaleyh ablh ol! Ciiz' kendinin kiillii larafmda karar luiar.

Ey kimse, madernki sen tuttugun kin sebebiyle cehennemin cuz'u oluyorsun, 0 halde dustm ve akhru basmda tut kl, her cuz'un kendi kullu tarafma iltihak etmesi kaide-i umumiyyedir .



~

AHMED AVNl KONUK

273, €y niim-diir, eger sen de cennetin ciiz'ii isen, senin ay~in diiirnii cennetten alar.

lmdi, kotu ahlak cehennemin cuz'u olunca, iyi ahlak da onun aksi olarak cennetin cnz'u olur. Binaenaleyh ey nas arasmda nam ve sohret sahibi olan kimse, sen iyi huylar He cennetin ctiz'ti isen, hem dunyada ve hem de ahlrette yasayism dairna cennetin cinsinden olur.

274. JW.ahakkak act actlara rhiilhak alar, 'lJem-i battl ne vakit hakka karin alar?

Kin duygusu insarun kalbine elem ve rahatsizhk verdiginden, aci bir histir. ve cehennem dahi mahall-i alamdlr. Binaenaleyh acr acilara mulhak olur ve kalbdeki kin insana daima fena sozler soyletmege sebep oldugundan, bu fena ve acr sozler ve batil demler hicbir vakit hakka karin olmazlar. Zira insaniyyete mugayir olan batil ve [na-jmuvafik olan sozler [banljdu; ve banl hakkin ziddi olup yekdigerinin cinsi olmadigmdan, elbette banl haktan uzak olur.

275. €y birader, sen ancak erulf~esin; bakf alan §eyin kemik ve rl§edir!

Bu beyt-i serif Fihi Ma Fih'in 52. faslmda Hz. FIr efendimiz tarafmdan bizzat serh buyurulrnustur. Fakat bu serh ne Hind serhlerinde ve ne de Ankaravi hazretlerinin serhinde munderic degildir. Binaenaleyh fakir, Fihi Ma Fih'in ibaresini tercumeten aynen naklediyorum: Hz. FIr efendimize bu beyt-i serifin ma'nasiru sordular, cevaben buyurdular ki: "Bunun ma'nasim teemmul et! ~~..vl';"~ [Ancak endisesin, yani dusuncesin] endise-i mahsusa isarettlr ve suhulet-i fehm i(_;in onu endise lafztyla ta'bir ettik. Velakin hakikatte 0 endise degildir. Olsa dahi herkesin anladigi endise cinsinden degildlr. Fakat "endiserden bizim garaznmz bu ma'na idi. Ve eger bir kimse fehm-i avam icin pek rakik te'vil etmek isterse, Jkli ';"I_r-> .;"W'JI [lnsan hayvan-i nanknr] der. "Nutk" ise, ister muzmer ve ister muzhar olsun, "endisedtr ve bu hayvanm gayridir. lmdi, insamn endiseden ibaret bulunmasi ve rnutebakisinin kemik ve elyaf 01- masi dogru olur. Kelam gunes gibidir: butun insanlar ondan hararet ve hayat bulurlar. ounes ise, dalma mevcuddur ve kaffe-t e~ya daima ondan iktisab-r

MESNEvl-t ~ERIF ~ERHt / III, cn.r • MESNEVI-2 •

hararet eylerler. Ancak gunes nazara gelmez ve ondan hayat ve hararet bulundugu bilinmez. Amma ister §ukur, ister sikayet, ister bayir, ister ser olsun, bir lafiz ve ibare ile soylenilmis oldugu vakit nazara gelir. Afitab-l feleki gibi daima tabandir. Ve lakin §ua'l duvar uzerine mun'akis olmadikca nazara gelmez. Nitekim harf ve savt vasitasi olmazsa, daima mevcut olmakla beraber, afitab-: kelamm sua': zahir olmaz. (_;iinkii afitab latiftir ve hava Iatiftir. Kesafet lazimdir ki, 0 kesafet vasitasiyla nazara gelsinve zahir olsun.

Bir kimse, Hak Teala'run kendisine hicbir ma'na gostermernesi hasebiyle munkabiz ve efsurde bir halde kaldigmdan bahsetti; Hak teala soyle etti, boyle buyurdu dedikleri vakit hararetlendi ve ma'nayi gordu. lmdi, her ne kadar Hakk'm letafeti mevcud ve ona mun'akis idiyse de gormez idi. Emir ve nehiy ve halk ve kudret vasitasiyla ona serh olunmadikca goremedi. Ba'ZI kimseler vardir ki, za'tlanndan bir taarn arasmda bala takat getirernediklerinden, pilav, zerde ve helva ve saire yerler: ta ki kuvvet bulup bi-vasita bal yiyebilsinler. lmdi ma'Ium oldu ki, nutk, latif, taban ve gayr-i munkat!' bir gunestir. Ancak sen sua' -1 afltab; gormek ve haz almak icin kesif bir vas Itaya muhtacsm. 0 afltabm sua'uu ve letafetini kesafet vasitasi olmaksizm gordugun ve onu gormege ahsngm vakit, 0 gunesln temasasmda cur'etkar ve kavi olursun; ve 0 derya-yi letafetin ayru icinde acib renkler ve garib manzaralar gorursun. Ve ne acib seydir ki, soylesen de soylernesen de, 0 nutk dairna sende mevcuddur. Eger~i endisenin lcinde bir nutk, fakat soylenildigi dakikada nutk daima mevcuddur. Nitekim Jbli .jl.r-"" .jL;')I1 [lnsan hayvan-i natiknr] derler. 0 hayvaniyyet dairna sende mevcuddur ve sen hayatta oldukca boylece nutkun dahi daima seninle beraber olmak lazim gelir. Nitekim bu alernde uyumak, zuhur-i hayvaniyyet icabldlr; uyumak sart degildir. Ve keza nutk Icin soylernenin ve mukalemenin mucibi vardir ve soylemek ise sart degildir."

cenab-i Fir efendimizin serh-t alilerinden anlasilan budur ki: Efrad-: beserde zahir olan kelam ve nutk, Hakk'm gayet-i mertebe-i letafette olan sifat-i kelarrurun aksidir. Vucud-i latif-l Hak nasil ki meratib-i kesafete tenezzul buyurdu ise, bu sifat-i kelam dahi oylece evvela mertebe-i ruhiyyete, saniyen mertebe-i misale ve salisen mertebe-i sehadete tenezzul eder. Ve mertebe-i nihiyyette endise-i idrak olur ve mertebe-i misalde 0 endisenin suver-i hayaliyyesi ve mertebe-i cismiyyette harf ve savt halinde zahir olur. Ve 0 kelamm se'ni ve dereee1eri, aks eyledigi ruh ve misal ve cisimlerin isti'dadlanna gore olur. lmdi, "ayn-i sabite'Ien ism-i Hadi'nin mazhan olanlann endiseleri gill



~

AHMED AVNI KaNUK

gibi alan imandir ve ism-i Mudill'in mazhan olanlann endiseleride diken gibi alan kufurdur. Nitekim atideki ebyat-i serifede buyurulur. Bu bahsin dakayiki uzundur. Burada bu kadan kafidir.

276. Eger senin endi§en giil ise, giil§ensin; ve eger bir diken olursa, sen bir k.iilhanm odunusun.

Eger senin endisen iman ve imarun teferruati alan ahlak-i hamide ise, dunyada ve ahirette bir gulistana benzersin. Ve eger endisen bir diken gibi alan kiifur ve kufrun teferruan alan kon; ahlak olursa, bunlar yureginde bir ates gibi olup daima seni yakar ve sen bir kulharun odunu mesabesinde olursun. Nitekim ayet-i kerimede isaret buyurulur: o:..J\li ~ ~ ,}I ;~)i JJ\~G (Humeze, 104/6-7) ya'ni, "Allah'm oyle bir yanmis atesidir ki, kalblere rnusallat olur!"

277. Eger sen giil suyu isen, seni ceyb iizeruie siimler; ve eger sidik. gibi isen, seni dt§anya auular,

278 . ..9lttarlann oniindek.i tablalan gor; cinsi k.endi cinsine karin eimis.

Pazar yerlerinde sergi kuran aktarlann tablalanna bak; biberi biberin kutusuna ve karanflli ve zencefili karanfll ve zencefil kutulanna koymus ve her bir cins maddeyi kendi cinsi He birlestlrmistir.

279. Cinsleri cinslere kan§ftrmt§, bu iecdniislen. bir zinei peyda elmi§tir.

280. Eger mercimek. onun §ekerine k.anwsa, onu bir bir yek.dtgerinden aytnr. [282J

281. '13u daneleri tabak. iizerinde ser-mek. iyin, 9iak. peygarnberleri varak. ile gonderdi.

MESNEvt-l SERtF SERHl / III. cn.r • MESNEvt-2 •

"Daneden murad, ecsam-i beseriyyedir, "Tabak"tan murad, ruy-i arzdir.

"Varak"tan murad, kitabdir. "secmek'ten murad, Hadi ve Mudil isimlerinin mezahirini birbirinden tefriktir. Ya'ni, "Hak Teala yeryuzunde zahir olan efrad-i beseriyyeden mu'minler ile munkirleri yekdigerinden tefrik etmek icin, kutub-i munzele He peygamberleri gonderdi."

282. rnundan ewel biz iimmet-i viihide idik; kimse bilmez idi ki, biz iyiyiz ve kotiiyiiz.

, 'JI .. ~....,;:;; ,::;; ... .. .... ,... ... ",;:;; J J ;:;; ... '"

Bu beyt-i serifte, sure-i Bakara'da olan 0f..r-:- ~I .J.l1 ~ o..l>l) .... 1 ..,..l:J1 .)\5'

~)i: ~ (Bakara, 2/213) ya'ni, "Nas ummet-i vahide idi, imdi Allah Teala peygamberleri mujdeciler ve korkutucular olarak ba's buyurdu" ayet-i kerimesine isaret buyurulur. Ya'ni peygamberlerin irsalinden mukaddem, insanlann hepsi suret-izahirede miittehid olup, cumlesi lisan-i hal He: "Milletim nev'-i beserdir, vatamm ruy-i zemin" derler ve ahval-i bannelerinin muharriki olmadigmdan zahir olmaz idi.

Burada bir sual teveccuh eder: Ehl-i kitabin cumlesi indinde beni-beser Adem (a.s.)dan intisar etti. Halbuki Hz. Adem on suhuf ile gelmis idi ve ondan sonra ~is (a.s.) ve sair enbiya peyderpey ba's olundular. Ve Hz. Adem'den i'tibaren, kendilerine gonderilen vahiylere tabi' olanlar ile olmayanlar oldu. Bu i'tibar ile beni-Adem'in ummet-l vahide halinde oldugu zamanlar olmamasi leab eder. ~u halde bu ayet-i kerimenin mufad: olan bu beyt-i serifin ma'nasi nedir?

Eger cevaben denirse ki, Hz. Adem'in intikallnden sonra getirdigi seriat-i ademiyyenin ahkami bozuldu, halk muteferrik oldu: deriz ki: bu bozulan ahkamda halk ya ittihad etti veya ihtilaf uzere oldular. Eger ittihad ettiler ise, bir peygamberin diniru bozarak ittihad ettiler. Halbuki ne ayet-i kerimeden ve ne de bu beyt-i seriften bu ma'na anlasilmaz. Ve eger ihtilaf ettiler ise, bu hal-l ihtilaf umrnet-i vahide hali degildir. Demek ki, beserln peygamber gelmezden mukaddem bir umrnet-i vahide oldugu zaman ve hal vardir ve bu da ilk peygamber olan Hz. Adem'den evvelki zaman ve hal ve cem'iyyetler 01- mak tcab eder. Ve bundan da, beni-beserin suret-i zuhuru mes'elesinin tedkik ve teemmulu lazun gelir. Filtuhat-l Mekkiyye'de cenab-i ~eyh-i Ekber buyururlar ki: "Mekke-i Miikerreme'de esna-yi tavafda ervahtan bir ruha mulaki oldum. Kim oldugunu sordum: "Ecdadiruzdamm" dedi ve ismini soyledi. vefanru sordum: "KIrk bin sene oluyor" dedi. "Bu senin dedigin, bizim



~

AHMED AVN! KONUK

indimizde tekarrur eden tarihe uymuyor" dedim. "Sen hangi Adem'den soruyorsun, Adem-i kurbdan mi?" dedi." velhasil, rumuzat-i kur'aniyye ve ahadis-i serifenin ehl-i kesf olan enbiyadan ve ekabir-i evliyadan gayrisine henuz meksuf olmadigma hukrnetmek tcab ediyor vesselaml

01J.) ~ 0.».- \... J~.J! ~ 4....A 0ft 01J.) <.S~.J! 04>.-.)~ ~ J..,_Ii

283. 9<alp ve sag, cihanda ca.rt: idi; 2t:ra hep gece idi ve hi2 gece gidiciler idik..

"Kalp", ya'ni munkir ve "sag" ya'ni mu'mln, cihanda musavat uzere yasarlar idi. Lira vahiy gunesi He dogmus bir peygamber gelmemis idi; ve biz taife-i beser zulmet-i tabiat icinde yurur ve yasar idik.

284. rvak.tab peygamherler giine§i whir oUu; dedi: \\€y ma9§u§ u2ak. ot ey saIt: gel!"

"Gl§§", hile, hud'a, hiyanet ve hikd ve bugz ve adavet ve garaz ma'nala- ' nna gelir. Burada, bu gibi zemaim He batnu kansik olan kimseler ma'nasinadir. Ya'ni, zulmet-i tabiat ve hayvaniyyet icinde yasayan insanlara vaktaki gunes gibi olan peygamber geldi, ma'na alemi aydmladi. Onlar dediler ki: "Ey suretleri insan ve siretleri hayvan olanlar, geri durun, ve ey sureti ve sirett insan olanlar, beriye gelinl"

285. '](engi lark. etmeyi g02 hilir; la'li ve las» g02 hilir.

"G6z"den murad, lnsan-i karml olan peygamberlerdir. Lira onlar gozbebegi mesabesindedirler ve hakayik-i esyayr onlar gorurler. Bu babdaki tafsilat 1. cildde gecrnis idi.

286. fJevheri ve r-arr-apii 802 hilir; ondan tklayt. 0 rarfiip goze hatar.

"Gevher"den murad, ehl-i lman veirfan.ve "~6r~6p"ten murad, ehl-i kufur ve cuhhaldir. Ya'ni, enbiya ehl-i iman He ehl-i inkan tefrik ettikleri icin, ~6r~6p mesabesinde bulunan ehl-i inkar ve cuhhal daima onlara muanzdirlar. Lira enbiya onlann hamakatlanru meydana cikanrlar. Bu sebeble onlar enbiya ve evliyarun dusmamdirlar.



~

MESNEV!-l ~ER!F ~ERHI / III. cn.r • MESNEV!-2 •

01.5"' .s~)j 01 ..u j)) J-!"~ 0~J\i .:.;.1 ..u »» ~.:.

·287. '13u kalliibelder, giineliiziin elii~manultrlar 0 kantn alttnlan giineliiziin iiW lueltr.

"Kallab", kalb-zen ve sahte para yapan kimselerdir; "kaf" edat-i tasgirdir.

"Larnm tesdidlyle isti'mali zaruret-i vezinden na~ldir. Ma'nasi, "kalb-zencikler" demektir "Kallabekandan murad, ehl-i inkardrr. "Altm"dan rnurad, ehl-i imandir,

288. 2irii onun ta'rifinin aynast giincliizcliir, fa ki e~refi onun le~rifini gore .

.:oy. ~\..;..:o~...s' ~f- ~ ~~ .)!I))j '::"""").:0 ~ ($I)~) ~ ~ ()~ ..if-I Glyasu 'l-Lilgat'ta "esrefi" boyle ta'rif olunmustur. Ya'ni "E~ref nammdaki padisaha mensub halls altm sikkedir." Bu altmm ismi, Efdaluddin-i Hakani Divan'mda da mezkur olduguna nazaran, zaman-i Hz. Pir'de dahi revaci ve sohrett olan bir altm sikke oldugu anlasihr. Ya'ni 0 alum tamtmanm aynasi gunduzdur. Ta ki "esrefi" tesmiye olunan halls altm sikke 0 gunduzun sererlendirmesini gore. Zira altimn halk nazanndaki serafeti aydmhktadir. Karanhkta mangir ile altm beraberdir. Binaenaleyh, kalb-zenler yapnklan kalp altmlan surmek icin karanhgi severler.

':')j ) Cr Jk ~~ j)) .:..? j)) 01j ~ I) ..:,_..y J>

289. Ondan elolayt 9-Lak ktyiimele \lgiin" lakah yaph; ktzthn ve sarmm cemiilini giin goslerir.

"Klzll"dan murad bakir: ve "san"dan murad altmdir. Ya'ni kizil olan baler ile san olan altmm cemalini gunduz gosterdigi gibi; bakir rnesabesinde olan saki ile altm mesabesinde olan saidin cemallerini kiyamet izhar edecegt icin, Hak Teala kiyamete "gun" ta'birlni izafe buyurdu da, "yevm-i kiyamet" de-

_. "''' :;:i,. II J"" '" .. J ,,:;:i .. IIJ .. 0 ..

di. Nitekim ayeti kerimede, _r>u 'Y) ;; j cr ..J W }I_rll ~ r y.. (Tank, 86/9) buyu-

rulur. Zira yevm-i kiyarnette herkesin batnu zahir olup, bilcumle esran meydana cikar.

290. [293]

..:...,....~L.. 0 ft 0~L. ~ j)) ..:...,....l::J)1 .r" j)) ~ -.rl

jmeli, hakikatta giin evliyiintn strneltr; giineliiz onlann ayt inelinde golgeIer gihiclir .



~

AHMED AVNl KONUK

Ma'hlm olsun ki, kiyamette gunduz ve geee yoktur. Zira gunduz ve geee, kure-i arzm devri sebebiyle gunesin vaz'iyetindendir.

• "" 'I J. J. • ~ ,

lmdi, kiyarnet gununde ..;:.. J~ ~I 1.)1 (Tekvir, 81/1) ayet-i kerimesinde

ihbar buyuruldugu uzere, gunes karannca, elbette kiyamet gununde geee ve glindliz olamaz. Maahaza, Hak Teala 0 kiyamete "gun" Iakabmi verdi. Zira kiyamette her sey oldugu_ ~ibi, z~h~r ~e ~~i~r olur ve zuhur butuna inkilab eder. Ve batmlar zahir ve ~J Jr. ,f J \II ...::..i f-I) (Zumer, 39/69) ayet-i kerimesinde ihbar buyuruldugu vecli ire, zemin kendinden aydmhk olur. Bu hal, fezada tekevvun edeeek olan kure-i ahiretin kavaid-i tabiiyyesi ical-mdandir. lmdi, Hak Teala kure-i ahirete Ism-I Bann'in nuru ile tece.li buyurdugu vakit, kure-i zernin ziyadar olunea, Hakk'in bu ismini harnil olan enbiya ve evliyarun sim hakikatta "gunduz" olmus olur. Zira onlann i~rakl anzi ve mecazi degil, kendindendir. Gunesin nurundan peyda olan gun ise, anzi ve mecazi 01- dugundan, onlann ay gibi olan sirlannm ztlh ve golgesi mesabesinde olur.

Beyt-i serifte "sirr-i enbiya" denilmeyip "sim-i evliya" buyurulmasi ile, nubuvvetin batmma isaret buyurulur. Zira nubuvvetin banm velayettir ve her neblnin velayeti nubuvvetinden efdaldir. ~linkli nubuvvet halka ve velayet Hakk'a taalluk eder. Binaenaleyh, bu efdaliyyet Hakk'a ve halka taallukuna nazarandir. Amma sirr-i kadere nazaran nubuvvet velayetten efdaldir. Zira her veli nebi olamaz: fakat her nebi velidir. Binaenaleyh bu efdaliyyet hakkmda muhakkiklann yekdigerine muhalif gorunen sozlerlnin veehini anlayamayanlar beyhude kiyl li kal ederler. Bu izahattan anlasilir ki, beyt-i serifteki sirr-i evliya ta'birinde hem nebi ve hem de veli dahildir.

291. Siinii merd-i 9iakk'm strrmrn aksi hiliniz; onun seUarltgmtn aksi giiz iirtiicii olan ak§amdtr.

Mecazi olan gunu, merd-i Hakk'in ya'ni enbiya ve evliyarun batmlanmn aksi biliniz. Zira bir nur mecazi olan gunesin ziyasi ve devr-i eflak, insan-i kamilln zuhuru kasdiyla murettebdir. Ve insan-i kamil "Allah" Ism-i zanrun mazhan oldugundan, bilcurnle esmayi hamildir. lmdi, onun batim Hak'tir: binaenaleyh nur-i mahzdir. Ve cism-i hakiden ibaret olan zahirl abd olup, banrun nurunu setr eder. Nitekim gozun daire-i ru'yeti gayet vasi' iken, uzerine konulan bir parmak ueu bu vus'ati orter. lmdi, alemin hey'et-i mecmuasirun sebeb-i icad; "insan-i kamil'tdir. Ve insan-i kamilin banru nur-rmahz ve zahiri muzlim oldugundan, onun tufeylisi olan alem dahi bu tertib uzere te-



~

MESNEVf-l ~ERfF ~ERHl / III. cur • MESNEVt-2 •

kevvun etti. Binaenaleyh nur-i basann faaliyyetine mani' olan aksam, ya'ni geee, lnsan-i kamilln settarhgirun aksi ve zilh ve numunesi oldu.

~ ~ .Jj ~IJ ~IJ 0b f..~.Y) ~ 01j

292. ]e:ulan 0 sebebden "rue'd.-d.uha" buyurd.u; "rue' d.-d.uha" :7vl.ustafti'~tn zamirinin. nurut!ur.

lste yukanda lzah olunan sebebden dolayi Hak Teala Kur'an-i Kerim'de

" ,

"duha'ya ya'ni kusluk vaktine yernin ederek, ~I) (Duha, 93/1) ya'ni

"DuM hakki icin'' buyurdu. Bu "ve'd-duha", server-i enbiya Mustafa (s.a.v.) Efendimiz'in zamirinin ve simrun nurudur. Zira gunesin tulu'undan gurubuna kadar, arzm devri sebebiyle muhtelif vaz'iyyetleri vardir. Kusluk vakti ise, gunesin yukselerek kuvvetini siddetlendlrdigi bit zamandir. Devr-i Adem'den beri gelen enbiya (aleyhimu's-selamnn her birerlerinin zamirleri ve sirlan birer gunes idi. Fakat sultan-i enbiya'run zamirl ve sim, "duha vaktindeki gunesin siddet-i nuru mesabesinde oldugundan, Kur'an-i Kerim'de "duha" uzerine olan kasem-i ilahi ile, sultan-i enbiya'nm nur-i zamirine i~aret buyuruldu.

293. 9<avl-i d.lger ki, d.os! d.uhayt d.ileJi; hem onun if,inJir ki, bu Ja onun aksiJir.

Bu bizim i~aret ettigtmiz ma'nadan baska, ulema-i zahirenin beyan ettikleri bir kavl daha vardir ki, onlar, "Hak Teala kasem tcin, zahiri olan kusluk vaktini intihab etti" derler. Hak Teala'mn bu intihabi da onun iclndir ki, bu zahiri "duha", yukanda izah olundugu uzere Ekmel-i rusul Efendimiz'in nur-i zaminnin aksidir ve zillidir. Zira aksi ve zilll medh etmek akisi ve zi-zilli medh etmektir.

..:.,...... 1..1> d ~ 'j 4:;' \.a ~ f- ..:.,...... \,b:. ,:;$ r-i ~\i J. 4,j.J J

294. rue yoksa fant iiurine kasem soylemek hatadtr. :7vl.uhakkak fena 9iuJa'mn keliimtna ne liiytkftr!

Yoksa, fani olan zilli mustakil gorup, onun uzerine fani olan kullann bile bile yemin etmeleri hatadir. Hie baki olan zat-r Hak faniye yemin eder mi? Binaenaleyh ey zahir-bin "Ve'd-duha'dakikasem-l ilahiyi sakin fani olan kus-



~

You might also like